You are on page 1of 170

FiZiGiN TAOSU

Modern Fizik ile uzakdou Mistisizmi arasndaki benzerlikleri inceleyen nc eser By FRITJOF CAPRA nsanln evrene bak hzla deiiyor... 2000'li yllar gelirken, yepyeni bir bilimsel anlay, evrenin ve insann artk ok daha deiik bir biimde alglanmasna yol ayor... Gnmzde evren, birbirinden ayr paralar muntazam bir dzen iinde ileyen "mekanik bir saat" gibi dnlmyor... Maddeci, determinist ve kartezyen (ayrtrmac) bilim anlaynn artk ifls ettii kabul ediliyor... Evrenin teklii, birlii ve temel btnsellii olarak dile gelen bu yeni gereklik anlayn aklad kitabnda Fritjof Capra, alar tesinin felsef birikimleri ile modern bilimin bulumasn gerekletiriyor...

Kitabn zgn Ad : The Too of Physics c : 1975 Bantam Books Tm Trkiye Haklar 1991 Artan 1. BasK Mart 1991, istanbul Dizgi - Bask Ulus Matbaas, 511 55 Kapak Kompozisyonu Turgut Sayman Kapak Bask Alp Ofset

iindekiler
FiZiGiN TAOSU ............................................................................................................................................. 1 iindekiler......................................................................................................................................................... 2 YAYIMCININ NSZ ................................................................................................................................. 3 NSZ ............................................................................................................................................................ 6 I -Fizigin Yolu .................................................................................................................................................. 8 1) MODERN FiZiK BU YOLUN KALBi VAR MI? ......................................................................................... 8 2) BiLMEK VE GRMEK ............................................................................................................................. 12 3) KELiMELERiN DE TESiNDE ................................................................................................................ 23 4) YENi FiZiK................................................................................................................................................ 28 II -Dogu Mistisizminin Yolu ........................................................................................................................... 46 5) HiNDUiZM ................................................................................................................................................ 46 6) BUDDHiZM .............................................................................................................................................. 49 7) iN GRETiSi........................................................................................................................................... 53 8) TAOiZM .................................................................................................................................................... 58 9) ZEN ........................................................................................................................................................... 61 III -Paralellikler .............................................................................................................................................. 64 10) TM NESNELERN BTNSELL .................................................................................................... 64 11) KARSITLIKLAR DNYASININ TESiNDE ......................................................................................... 72 12) UZAY-ZAMAN ....................................................................................................................................... 80 13) DiNAMK EVREN................................................................................................................................... 95 14) BOLUK ve BiiM................................................................................................................................ 103 15) KOZMiK DANS..................................................................................................................................... 111 16) KUARK SiMETRiLERi. YENi BR KOAN MI? .................................................................................... 122 17) DEGiSiMiN KALIPLARI ....................................................................................................................... 128 18) BiRBiRiNE GEiS................................................................................................................................. 143 SONSZ ...................................................................................................................................................... 152 AIKLAMALAR ......................................................................................................................................... 154 KAYNAKA ............................................................................................................................................... 162 EK 1 : ........................................................................................................................................................... 166 ATOM-ALTI FZNDE GNCEL GELMELER ................................................................................... 166 EK 2 : ........................................................................................................................................................... 169 KLASK TRK FiLOZOFLARI VE MiSTiSiZM ......................................................................................... 169

YAYIMCININ NSZ
2.000'li yllara girilirken, bilgi a deyince, artk yzylmzn bandaki bilgi ve bilim kavramlar ndan daha farkl eyler dnlmeye baland. Yeni an bilimi artk materyalist, determinist ve mekanistik olmaktan ok; spiritel, btncl ve mistik bir anlaya brnd. Byk lde Kuantum fizii ve zafiyet teorisinin katklar ile salanan bu deiim, dier bilim dallarnda da buna benzer gelimelerin grlmesiyle, tm dnyada geerlilik kazanyor. imdilerde zaman ve uzay (mekn) kavramlar na bak, neden-sonu ilikisinin kavran, madde ve enerji anlaylarnn deerlendirilmesi ok farkl bir hal ald. Temel deiimi 1950'lerde balayan bu yeni bilimsel anlay, insann evreni ve kendisini alglayn ve inanlarn derinden sarsm, onlar yeni temellere gre oluan deiik bir anlaya srklemitir. Evrendeki teklii ve birlii kavramaya ynelik olan bu yeni anlay biimi, kendisini ok deiik biimlerde manifesto etmekte, yani da vurmaktadr. 20'nci yzylda insanlarn dncelerini etkileyen birok keif yaplmtr. Aslnda keif dediimiz ey, evrende mevcut ve varolan, ama belirii ve grn ile sembollerin ardnda gizlenen bilgilerin ortaya karlmasdr. Bu keiflerden en belli ballar olan ve Yeni an bilimsel anlay dzeyini oluturmakta etki yaratanlar unlardr: Bizim duyumsal alg alanmz aan -bir drdnc boyutun varlndan sz eden ve zaman ile uzayn, aslnda birbirinden ayrlamayacan ve bazen de birbirlerine dntklerini bize gsteren, bylece de maddenin aslnda bir enerji biimi olduunu kantlayan, Einstein'n zafiyet Kuram. Atom-alt dnyaya inerek, oradaki gerekliin, bizim kendi alg dnyamzdan ok farkl olduunu kefeden, bylece evrende bamsz ve tek tek nesneler olmadn bize anlatarak, evrendeki her eyin birbiriyle bal ve birbirine zde olduunu ortaya koyan Kuantum Fizii. Btn varedilmilerin ayn btnn paralar olduunu, dolays ile hepsinin zlerinin bir ve birbirine e bulunduunu, her birimin btnn bilgisini iinde tadn ve ona uygun gelime salanrsa, btnn tam grntsn yanstabileceini ileri sren, btn bilgilerin her an ve her yerde kullanma hazr bulunduunu syleyen, bylece de btn evrenin birbirinin kardei, hatta insann kendisi olduu bilgisini sembolize eden Hologram Teorisi. Bu dev keif de, aslnda tek bir eyi gstermektedir: Evrendeki teklii ve birlii. Yzylmzn banda Kopernik, Darwin ve Newton'un keifleri de, pek ok insan aknla drecek derin etkiler yaratmlard. Ama onlarn kullandklar kavramlar anlamak o kadar zor deildi. Oysa bu yeni keifler, bilim adamlarn, dnya grlerinin temellerini kertecek bir gereklikle temasa geirmitir. Artk eskiye ait olan temel kavramlar, dillerdeki kelimeler ve btn dnce yntemleri ifls etmektedir. Yeni oluumlar ve gereklii anlatabilmek iin yeni bir kavray, yeni bir dnce tarz ve anlaylarn deimesi gerekiyor. Yeni bilimsel anlayn kavramlar, felsef ve mistik dncelere dek uzanarak, tutarl ve kapsaml bir dnya grn douracak zellikler tamaktadr. Artk evrensel gerekliin doasn daha iyi anlamaya doru gidilmektedir. Bu yeni dnya gr organik, btncl ve ekolojik zellikler tayor. Evren artk mekanistik ve kartezyen (Descartesi) anlayta olduu gibi, ok sayda birbirinden farkl nesnelerin bir araya gelerek oluturduklar bir makine biiminde tasarlanmyor. Tam tersine evren, birbirinden ayr ve farkl duran paralar birbiriyle zden ilikili olan, blnmez ve dinamik bir btnlk olarak tanmlanmaktadr. Mistisizm (ya da slam gelenei iindeki adyla Tasavvuf Dncesi) ile bilimsel dncenin bu yeni yaklam biiminin birbiriyle benzemeleri, Batllar iin bir ok etkisi yaratmtr. Ama bilimin bugn vard sonularn, yzyllardr sylenegeldii mistik dnce platformu iin bu gelime, beklenen bir sonu olmutur. Artk mistik grler bilim tarafndan reddedilmemektedir. Aksine, yeni kar lalan gereklikleri tan mlayacak szck ve kavramlar ancak mistik dncede bulabilen bilim iin, mistisizm felsef bir zemin ve gr zenginlii salamtr. Bu yeni anlay, insanlarn manev yaklamlar ve din inanlar ile de bir uyum iindedir.

Bilgi a, eskiden dinlerde ve mistik gelenek iinde dile gelen, ama genellikle kiiye ve onun isel tecrbelerine bal kalan bilgilerin, daha geni kitlelere yaylmas dnemidir. Evrenin birlii ve teklii olarak dile gelen ve az sonra okuyacanz kitapta ayrntlar ile aklanan bu bilgi, yeni bir ey deildir. Yzyllardr bilinen ve uygulanan bu yaklam, kiisel abalar (zikir, namaz, meditasyon, yoga) ve tecrbelerle ula lan bir mertebe idi. Oysa imdi Bilgi andayz. Artk tm evrensel yasalar ve bilgiler, herkes iin ulalabilir haldedir, btn insanla alm ve maledilmitir. te bunun arac da bilimdir. imdi hi kimse dine inanmyorum ya da ahlk anlaym farkl veya ben de denedim ama hissedemedim diyerek, iin iinden syrlamaz. nk artk her ey, evrenin doal yasalar olarak karmza kmaktadr. Bakasn sevmen veya komun, aken tok yatmaman ya da bakasnn hakkna el uzatmaman gerekiyor. Bunlar, tpk gnein domas, rzgrn esmesi ve yamurun yamas gibi doal olaylar ve evren yasalar. nk bunu imdi bilim sylyor ve kantlyor: Evrende her ey birbirine baldr. Birbirinden ayr ve bamsz birimler yoktur. Madde aslnda, belirli bir younlukta bir araya gelmi bir enerjidir. Hepimiz ayn btnn paralaryz ve iimizde ayn z tayoruz. Bilgi her an ve her yerdedir. nk nc boyut tesinde ve frekanslar alan nda, zaman ve uzay da birbirinin ayndr. Hem vardr ve hem de yoktur... Bunlar uzatmak mmkn, ama unu unutmayalm ki, bilgi sorumluluk tur. Ve biz, hepimiz birbirimize ve tm evrene kar sorumluyuz. Gelin bir an iin evreni bir insan bedeni, btn varedilmileri de, onun hcreleri olarak tasarlayalm. Buradan kacak sonularn bazlarn yle sralayabiliriz: -Btn hcreler birbirlerinden haberdardr. Birinin iyilii, hepsinin iyilii, birinin bozukluu hepsinin, yani bedenin bozukluudur. -Btn hcreler hem kendilerimden, hem de birbirlerinden sorumludurlar. Hepsi ayn dr, e deerdedir ve abalar kendileri iin olmakla beraber, aslnda btn iin almaktadrlar. Bu anlay erevesinde, Afrika'da alktan len birisi iin biz de sorumluyuz. Ama Amerika'da bulu yapan bir bilim adamnn baars da, yine bizim iftiharmzdr. nk bizler ayr ayr deil, bir btnn paralaryz. Sen, ben, o yok, biz varz. -Bylece egonun, bencilliin ve sahip olmak tutkusunun yanll da ortaya kar. Bedendeki kanserli hcre, kendi iyilii ve gelimesi iin, ar derecede byr. Yanndaki hcrelerin gdalarn da kendine alr, giderek geliir, ama dierlerinin aleyhine olarak. Tek bana her ey iyidir ve o hcre de kocaman olmutur. Ama btn asndan baknca o btnlk bundan zarar grmtr ve bu hcrenin ar bymesi, bedenin lmne yol amaktadr. Ve kanserli hcre de, kendini bytyor sanrken, aslnda bindii dal kesmekte ve dier hcrelerle birlikte kendi sonunu ve yok oluunu da hazrlamaktadr. Biz bugn tamamen birbirine bal, psikolojik toplumsal, biyolojik ve evresel olaylar erevesinde, topyekn birbirine balanm ve rlm bir dnyada yayoruz. Bu dnyay ve giderek paras olduumuz evreni anlamak, onu dile getirebilmek iin eski Descartes ve Newton'cu anlaylar aan bir dnya grne ve deiik bir perspektife ihtiya duyuyoruz. Dnya ve insanln deimesi bir zorunluluktur. Erich Fromm'un yaynlarmz arasnda km olan Sahip Olmak ya da Olmak adl kitabnda dile getirdii gibi: nsanlk byk bir hzla tmden yok olmaya doru srklenmektedir. Ekonomik geliimin giderek insanlar tutsak almas, doaya kar taknlan dmanca tavr, eitli savalar ve salgn hastalklar, insan soyunu ve dnyay tehdit etmektedir. Felkete gidiin nnn alnabilmesi iin, insanlarn ve onlarn davranlarna biim veren toplumsal sistemlerin, kkten deimeleri gerekmektedir. Yeni bir insan ve yeni bir topluma geiin tek yolu, her eyi elde etmek, onlara egemen olmak biiminde beliren ve kr tutkusu, a gzllk, bir de ihtiras demek olan sahip olmak karakterini terk-etmekten geer. nsanlar onlar huzura, mutlulua ve dier insan kardelerini sevmeye yneltecek olan olmak biimli bir dnya grne geemedikleri srece, kurtulmalar imknszdr. Bu nedenle, muhta olduumuz ey, gerekliin yeni bir tasarm, dnce, alglama ve deer yarglarmzda oluacak kkl bir deiimdir. Yeni olann kavranlmas ve vizyonu, mistik dnrlerce uzun yllardr anlatlr. Ama artk bu bireysel srelerin yaygnlamasnn, daha geni insan kitlelerine duyurulmasnn ve aklanmasnn zaman geldi. Bu da, gerekliin an en yaygn anlay biimiyle dile getirilmesi zorunluluunu douruyor, yani bilim yolu ile. nce bu bilimsel temeli ve anlay deiikliini kavrayp, bak amz yeniden ve bu kavraya

uygun olarak kurmalyz. Bunun ardndan gelecein vizyonu, yani yeni insan ve ona uygun olan sosyal, ekonomik ve toplumsal dzen kendini belirtecektir. Bakalm bu yeni olann kavranlmasn bilim nasl aklyor? Fiziin Tao'su ya da bir dier deyile Fiziin Yolu, nl fiziki ve yazar Fritjof Capra'nn ilk kitabdr. ada fizik anlay ile Uzakdou mistisizmi arasndaki ilgin paralellikleri inceledii bu kitab, dnya apnda ok byk bir ilgi uyandrmtr. Evrenin yeni ve btncl bir tasarmn deiik ynleri ile inceleyen yazar, insanlarda yepyeni bir an vizyonu mu oluturacak bilgiler vermektedir. Kitap 1975 ylnda yazlmtr ve o gnn en son bilimsel seviyesinin bilgilerini tamaktadr. Ancak bu alandaki gelimeler byk bir hzla devam ettii iin, baz bilgilerin 1991 yl itibar ile yenilenmesi gerekiyordu. Merkezi svire'nin Cenevre ehri yaknlarnda bulunan CERN (Avrupa ekirdeksel Aratrmalar Merkezi) (Centre Europeen Recherce Nuclear) ile yaptmz yazmalar sonucunda hazrlanan ve modern fizikteki en son gelimeleri kapsayan bir almay, kitabn arkasnda yer alan Ek: 1'de okuyabilirsiniz. Ayrca Fritjof Capra da, tpk dier Batl yazarlar gibi din deyince Hristiyanlk ile Yahudilii, mistisizm deyince de Uzak Dou'yu anlamaktadr. Oysa slam gelenei iinde geliip serpilen Tasavvuf Dncesi ve Yunus, Mevlna gibi dnrlerde dile gelen evrensel teklik anlay son derece derin ve deerli almalardr. Aslnda zerinde aratrma yaplp, hem kendimize, hem de Batya tantlmas gereken bir konuyla ilgili minik bir deneme, yine kitabn arkasnda, Ek: 2'de yer alyor. Fritjof Capra, 1966 ylnda Viyana niversitesi'nde doktora almasn bitirdikten sonra, pek ok merkezde kuramsal yksek enerji fizii dalnda aratrmalar yapmtr. Paris, Kaliforniya ve Stanford niversitelerinde dersler verirken, bir yandan da modern fizik ile Dou mistisizmi arasndaki ilikiyi vurgulayan makaleler yaynlamtr. Capra, son yllarda Berkeley niversitesi'nde almalarn srdrmektedir. Kitab ngilizce basksndan Kaan H. kten evirdi. Onun konuya olan ilgisi, fizik blmlerinin tutarl bir biim almasn salad. Eklerde getirdii aklamalar da, konunun btnln ortaya kard. Yaymclk bir sorumluluk iidir. evirmen ve yaymc nce kendilerine, sonra yaptklar ie ve giderek okurlarna kar sorumludurlar. Bu nedenle emek ve kapasitelerini sonuna dek kullanmak, yapabileceklerinin en iyisini ortaya koymak zorundadrlar. Amacmz her trl konuyu, okuyanlara Trkesi anlalr bir biimde sunabilmektir. Kitaplar okunan anlatmak amacn tar. Okuyucuya bulmaca zdrmeden, ona en kolay biimde ulamay bilmek gerek. Kitapta eksikler ya da hatalar olabilir. Ama bizler gerekli zeni gstermeye alarak, metni tam alt kez yeniden gzden geirdik. Bu arada izimlerde Glnar Akbulut'a ve kapak kompozisyonunun olumasnda emei geen ahin Karako, Turgut Sayman ve Erdal imek ile uyarc neriler getiren Ramazan Aydn'a teekkrlerimizi iletmek istiyoruz. Dileimiz elinizdeki kitabn yararl olmas ve beenilmesidir. Buna ularsak, ne mutlu bizlere. Bu kitab, bana yol gsteren Ali Akbar KHAN, Carlos CASTANEDA, Geoffrey CHEW, John COLTRANE, Werner HEISENBERG, Krina MURT, Liu Hsiu H', Phiroz MEHTA, Jerry SHESKO, Bobby SMITH, Maria TEUFFEN-BACH ve Alan WATTS'a ve ayrca bu yolda benimle usanmadan gezinen JACQUELINE'e ithaf ediyorum.

NSZ
Yaklak be yl nce yaam olduum olaanst bir tecrbe sonucunda, kendimi bu kitaba doru giden yolda buldum. O gn, deniz kysnda oturuyordum, scak bir yaz gn idi, dalgalarn ylece gelip gidiini seyrediyor ve nefesimin ritmik sesini dinliyordum, ite tam o anda, evremde olup bitenlerin gerek ve btnsel kavrayna varmtm. Sanki evremdeki her ey byk bir kozmik dansa katlr gibiydi. Aslnda bir fiziki olarak orada bulunan kumun, suyun, talarn ve havann durmadan titreen ve hareket eden molekl ve atomlardan olutuunu biliyordum. Bu molekl ve atomlarn, birbirlerini yok eden ya da birbirleriyle birleerek yeniden yaratlan paracklardan meydana geldiklerini de renmitim. Ayrca dnya atmosferinin srekli olarak bir kozmik nm yamuruna hedef olduunu da biliyordum. Sz konusu nm, ok yksek enerjilere sahip kck paracklardan*kaynaklanmaktayd ve bu kk paracklar da hem kendi aralarnda, hem de hava moleklleri arasnda saysz arpmalara maruz kalyorlard. Bunlarn tmn, yksek enerji fizii alannda yaptm aratrmalardan zaten biliyordum. n Ancak ben, o ana kadar, bu bilgileri yalnzca grafiklerden ve diyagramlardan elde edebilmitim. Ama denizin kenarnda otururken, sahibi olduum btn bilimsel tecrbeler birdenbire gzmn nne seriliverilmiti, ite o gn, hayal edilemeyecek kadar uzaklardan gelen enerji akmlarn grebilmitim. Saysz paracklarn ritmik aralklarla yok edilip, sonra yeniden yaratldklarn grebilmitim. Doada bulunan elementlerin ve bedenimin iinde varolan yap talarnn, o byk ve muhteem kozmik enerji dansna katllarn da grebilmitim. Bu dansn ritmini hissedebilmi ve dansa elik eden mzii ya da senfoniyi duyabilmitim. te o an, orackta, denizin kenarnda, bunun ivann Dans olduunu anlamtm. Hindularn tapt danslar Tanrs iva'dan baka bir ey deildi bu. Kuramsal fizik alannda yllarca renim grm ve aratrmalar yapmtm. Ama ayn zamanda da Dou Mistisizmi'ni renmeye alyordum. Bylece zaman ierisinde Dou Mistisizmi ile modern fizik arasndaki paralelliklerin farkna varmtm. rnein Zen retisinde ve Kuantum kuramnda grlen gizemliliklerin benzerlii benli ok artmt. Ancak ilk nceleri, bu iki farkl dnya arasndaki ilikiyi meydana karma abalarm yalnzca dnsel bir uray oluturmaktayd. nk aklc ve irdeleyici dnce gc ile mistik gerekliin meditatif alglan arasndaki derin uurumu kanatmak, benim iin olduka zordu, itiraf etmeliyim ki, bu uurumu kapama hevesim halen zorluunu korumaya devam etmektedir. Eitimimin ilk balarnda akademik evrede oluan dnsel atmosferde akln nasl da zgrce hareket edebildiini grm, sezgisel ve btnsel alann nasl kendiliinden olutuunu farketmi ve bilincimin derinliklerini kefedebilmitim. Dnsel atmosfer erevesindeki ilk nemli tecrbemi, yllar iinde gelien derin dnceler sonucu elde edebilmitim. Bu tecrbe benim iin o kadar olaanstyd ki, yaratm olduu etkiyle gzyalarm tutamam ve alamaya balamtm. O an oluan fikirlerimi ve dncelerimi hemen bir kda aktarmay da ihmal etmemitim. Daha sonra ise, ite bu iva'nn Dans tecrbesini yaadm. Bundan sonra da birok benzer duygularla karlatm ve zamanla uzman olduum modern fiziin, eski Dou Felsefesi'ne ok benzediini ve yaklatn hissettim. Dncelerim yllar iinde bu ekilde geliirken, fikirlerimi not etmeyi de unutmuyordum. Ayrca kefettiim paralelliklerle ilgili olarak birka tane makale de yazmtm. Bu dnsel gelimelerin sonunda ise, hayat ve dnce tecrbemi elinizdeki bu kitapta toplamaya karar verdim. Bu almann hedef ald kitle, Dou mistisizmine ilgi duyan, ama fizik alannda pek de nemli bilgilere sahip olmayan okuyucu kitlesidir. Bu genel hedefe bal kalarak, modem fiziin temellerini oluturan kuram ve modelleri, matematiksel ve teknik bir dil kullanmadan aklamaya altm. Bu abama ramen baz paragraflarn yine de biraz kark ve anlalmas g olmasn nleyemedim. Bu tr

yerlerin sabrla yeniden okunmasn salk veririm. Teknik terimlerden vazgeemediim yerlerde, anlalmay kolaylatrmak iin hemen bir tanmlama yapmay uygun buldum. Bylece anlatlanlar daha abuk kavranabilir klmaya altm. Okuyucularm arasnda fiziin felsef boyutu ile ilgilenen bilim adamlarna da rastlamay mit ediyorum. Bylece bu kitapla, Dou'nun dinsel felsefeleri ile henz tanamam olan fizikiler iin gzel bir tanma imkn da yaratm oluyorum: Onlar da kitab okuduktan sonra Dou mistisizminin ok gzel ve uyumlu bir felsef ereve iinde, gnmzn en gelimi fiziksel kuramlarn bile kapsayabildiini fark edeceklerdir. Elindeki kitab biraz daha yakndan inceleyen merakl bir okuyucu, bilimsel ve mistik konular arasnda belirgin bir dengesizliin varolduunu gzleyecektir, rnein kitapta ilerledike, okuyucunun fiziksel olaylar hakkndaki bilgisi srekli artarken. Dou mistisizmi alannda buna benzer bir arttan sz edilemeyecektir. Ancak bu, nne geilemeyecek bir durumdur. nk kabul edilecei gibi, mistisizm, kitaplardan renilmesi mmkn olmayan bir tecrbeler btndr. Mistik gelenek ancak bilfiil uygulanarak hissedilebilir ve yaanabilir. Burada benim yapmay arzuladm tek ey, okuyucuyu bu tr bir faaliyete ynlendirebilmek ve onun mistisizme olan ilgisini artrabilmektir. Okuyucu, mistisizmle ilgilenmemin kendisine nemli yararlar salayabileceini dnmeye balad anda, bu kitabn da asl amacna ulam olduunu syleyebiliriz. Aslnda kendim de bu kitaptan fayda saladm. nk kitab yazarken Dou dncesi ile ilgili grlerim de derinlik kazanm oldu. Burada bana byle bir heyecan yaama imkn tanyan Dou kkenli iki arkadama teekkr etmeyi bir bor bilirim. Hint mistisizmi ile ilgili bana yeni ufuklar aan Phiroz Mehta'y ve beni ada Tao retisi ile tantran T'ai Chi hocam Liu Hsiu Ch'i'yi vgyle anmak istiyorum. Birok nefis tartmalar aracl ile fikirlerimin oluumuna katkda bulunan bilim adamlarn, sanatlar, rencileri ve arkadalarm burada tek tek saymak hemen hemen imknszdr. Fakat bunlardan Graham Alexander, Jonathan Ashmore, Stratford Caldecott, Lyn Gambles, Sonia Newby, Ray Rivers, Joel Scherk, George Sudarshan ve Ryan Thomas'n isimlerini belirtmeyi bir grev addediyorum. Son olarak da, en gerekli anda, yapm olduu cmert parasal yardmlar sayesinde, bu kitabn oluabilmesini mmkn klan Bayan Pauly Bauer-Ynnhofa teekkrlerimi sunmay erefli bir grev sayarm.

I -Fizigin Yolu
Bence, insanln dnce tarihine bakldnda, en verimli sonularn, iki farkl dnce sisteminin birbirleriyle temas ettikleri yerlerde ortaya ktklar fikri gerekten de dorudur. Bu sistemler, kklerini insan kltrnn ok eitli ve deiik biimlerine, deiik zamanlarna ya da deiik dinsel geleneklerine salm olabilirler. Ancak buna ramen birbirleriyle temasa getiklerinde, yani gerek bir etkileim ortaya ktnda, yeni ve ilgin gelimelerin de bunun takipisi olacan mit edebiliriz. Werner HEISENBERG Her bir yol, sadece bir yoldur. Kalbimiz, bize bu yolu terk etmemizi sylerse,,bizi buna uymaktan kimse alkoyamaz... Bu nedenle her yola dikkatlice ve yakndan bir bakver. Bu yolu gerekli grdn kadar kullan. Ama bir sre sonra kendine (ve yalnzca kendine) u soruyu sor: Bu yolun kalbi var m? Eer bu yolun bir kalbi varsa, bu iyi bir yoldur. Yok, eer bu yolun bir kalbi yoksa, o zaman bu gereksiz bir yoldur. Don Juan'n retileri Carlos CASTANEDA

1) MODERN FiZiK BU YOLUN KALBi VAR MI?


Modern fiziin, toplumsal yaaya olan etkileri her alanda grlebilir. rnein modern fizik, doa bilimlerinin temelini oluturmu ve teknik bilimlerle kaynaarak dnyamzdaki hayat tarzn yer yer olumlu ve yer yer de olumsuz ynde deitirmitir. Ayrca gnmzde, atom fiziinin neticelerinden yararlanmayan bir sanayi kolu da yok gibidir. te yandan atom fiziinin ortaya kard atom silahlarnn dnyadaki siyasal yaplar ne denli etkiledii de apak ortadadr. Ancak modern fiziin etkisi, yalnzca teknolojiyle snrl kalmam, onu bir hayli de amtr. Bu balamda, dnce ve uygarla etki ederek, insanln evren ve kendisi ile olan ilikilerinde byk gr deiimlerine neden olmutur. Yirminci yzylda atom ve atom-alt dnyamn baarl bir biimde aklanmasyla birlikte, klasik fikirlerin snrll arpc biimde ortaya km vs bunun neticesinde de, sahip olduumuz birok temel kavramlarda nemli deiikliklerin yaplmas bir zorunluluk haline gelmitir. rnein atom-alt fizik dalnda karmza kan madde hakkndaki grler, klasik fiziin gelitirmi olduu geleneksel madde anlayndan ok farkldr. Uzay, zaman ya da sebep ve sonu gibi kavramlar iin de ayn durum geerlidir. Bu kavramlarn tm, dnyay alglaymzn temel yap talar olduu iin, bunlarn yava yava da olsa kkl biimde deimeye balamas, eski dnya grmzn de yerini, yeni bir anlaya brakmasna yol amtr. Modem fiziin nayak olduu bu deiimler, son yllarda birok fiziki ve filozof tarafndan enine boyuna tartlmtr. Ancak bunlardan pek az, bu gelimelerin, Dou mistisizminin ortaya koyduu dnce yaplar ile ayn hareket ettiini farketmilerdir. nk modern fizik dalnda ortaya kan yeni grlerin ou, artc biimde Uzak Dou'da kk salan dinsel felsefelerle benzemektedirler. Sz konusu paralellikler u ana kadar yeterince tartlmam olmalarna ramen; retim grevleri sebebiyle Hindistan, in ve Japonya'y tanma frsat bulan baz byk ada fizikiler tarafndan eitli biimlerde dile getirilmilerdir. Aadaki paragraf, bunlara birer rnektir: Atom fizii dalnda yaplan keiflerle ortaya kan grlerin hibiri... tamamen baka, hi duyulmam ya da yepyeni deildirler. Kendi uygarlmzda bile bunlarn ncllerine rastlayabiliriz. Ancak Buddhist ve Hindu retilerde bunlar ok daha yaygndrlar. Bize den grev, bu eski aklamalarn desteklenmesi, dzenlenmesi ve gelitirilmesidir (1). Julius Robert OPPENHEIMER Atom kuram ile ilgili paralellikleri aramak istiyorsak, ... insan var oluun byk dram srasnda hem seyirci ve hem de aktr olarak ele alan Buddha ve Lao Tzu gibi dnrlerin karlatklar sorunlara ynelmemiz gerekecektir (2).

Niels BOHR Son 'byk savatan beri Japonya'nn kuramsal fizik dalna salad byk bilimsel katk, belki de Uzak Dou geleneklerinde varolan felsef fikirlerle kuantum kuramnn felsef z arasndaki benzerlie iaret etmektedir (3). Werner HEISENBERG Elinizdeki kitabn tek amac, modern fiziksel kavramlar ile Uzak Dou felsefeleri ve dinsel geleneklerinin temel fikirleri arasndaki ilikiyi aratrmaktr. Yirminci yzyln en nemli ilki fiziksel kefi, yani Kuantum kuram ile izafiyet kuram, bizi dnyay bir Hindu, bir Buddhist ya da bir Taoist gibi grmeye zorlamaktadr. Son zamanlarda bu iki fiziksel temel direi birletirme ynnde admlar atlmtr. Bu aamada ortaya kan ey, maddenin ana elerini oluturan atom-alt paracklarn zelliklerini ve etkileimlerini fiziksel olarak aklarken, Dou dncesi ile olan benzerlikler giderek daha da artmtr. Bu yeni aratrma sahalarnda, eskiden beri varolan benzerlikler doruk noktasna ulamakta ve bazen de, hangi aklamalarn fizikilere ve hangilerinin de Dou mistikilerine ait olduklar tam olarak belirlenememektedir. Ben, Dou Mistisizmi dediimde, Hinduizm, Buddhizm ve Taoizm geninde beliren dinsel felsefeleri anlyorum. Bunlar arasnda ok karmak alt disiplinler mevcut olmasna ramen, sahip olduklar temel dnya grleri hep ayndr. Aslnda bu dnya gr yalnzca Dou'ya zg de deildir. Bunun benzerlerine dier mistik felsefe okullarnda da rastlanabilir. Bundan dolay, bu kitapta dile getirilen argmanlar ve ileri srlen fikirler aslnda genel anlamda, tm zamanlarn mistik gelenekleri ile modern fizik arasndaki bir benzemeye iaret edecek biimde yorumlanabilir. rnein, btn dinlerde baz mitik elere rastlayabiliriz. te yandan Bat felsefe okullarnn birounda da bu tr eler mevcuttur. Yani modern fizikle olan paralellikler yalnzca Hinduizm'in Vedalar'nda, I Ohing'de ya da Buddhist Sutralar'da deil, ayn zamanda Heraklitus'un Fragmanlar'nda ibni Arabi'nin Sufi'liinde ya da Yagui hocas Don Juan'n retilerinde de belirmektedirler. Ancak Dou ve Bat mistisizmi arasnda nemli bir fark vardr. yle ki: Mistisizm, Bat'da daima marjinal, yani snrl bir rol oynarken, Doudaki felsef ve dinsel dncenin ana esini meydana getirmitir Bu nedenle, kolaylk olsun diye Dou dnya gr dediimde, aslnda dier mistik gelenekleri de kapsam olduum iin, kitapta teki mistik kaynaklara daha az yer vermek istiyorum. Eer gnmz modern fizii bizi mistik bir dnyaya gtryorsa, bu aslnda mistik gelenein ortaya kt zamanlara geri dnmekte olduumuzu, yani 2500 yl geri gittiimizi gstermektedir. Ama te yandan burada mthi bir evrimin geliimini de grmekteyiz. nk Bat'daki bilimsel yaklamlar ilk nce erken Yunanllar'n mistik felsefelerinden yola km, ama daha sonra bu mistik kkene srt evirerek byk bir zihinsel yapnn olumasna yol amtr. Bylelikle de Uzak Dou yaklamlarna tam zt bir grnme brnmlerdir. Ancak bilimsel gelimelerin en yeni evrelerinde bu yaklam terkedilmekte ve bilimsel grler yine o erken Yunan ve Dou felsefelerine geri dnmektedirler. Bir farkla, bu sefer yalnzca sezgiye deil, bunun yan sra karmak ve kesin deneyler ile tutarl ve apak matematiksel formllere dayanmaktadrlar. Btn Bat bilimlerinde olduu gibi, fiziin kkleri de Milt'tan nce altnc yzyl Yunan felsefesinde aranmaldr. Bu erken ada, bilim, felsefe ve din henz birbirinden ayr lmamtr. Nitekim, ionia-nn baehri Milet'teki bilgeler bu tr ayrmlarla uramazlard. Bu insanlarn amac, physis diye isimlendirdikleri cisimlerin z doasn, ya da gerek oluumunu ortaya karmakt. Fizik (physics) terimi, bu Yunan kelimesinden tretilmitir ve bu adan aslnda tm nesnelerin z doasn kefetme abasn dile getirmektedir. Bu yaklam tm mistikilerin de ana amacn meydana getirdii iin, Milet okulunda belirgin bir mistik yn de gze arpmaktayd. Bu erevede Miletli'ier, hylozoist'ler diye an lyordu, yani daha sonraki Yunanllar'n dedikleri gibi onlar maddenin canl olduuna inanyorlard. nk Miletli'ler canl ve cansz, ruh ile madde arasnda hi bir ayrm yapmyorlard. rnein maddenin yerini tutan bir kelimeye sahip deillerdi. nk mevcudiyetin her trl biimini can ve ruhluluk ile dolu olan physisi n beliri biimleri olarak alglamaktaydlar. Bundan dolay Thales, tm cisimlerin Tanrlarla dolu olduunu iln etmi ve Anaximander de

evreni, pneuma denilen kozmik nefesle ayakta duran (aynen insan bedeninin hava ile desteklenmesi gibi) bir organizmaya benzetmiti. Miletli'lerin bu monistik ve organik dnya gr eski Hint ve in felsefesine ok benzemesine ramen, Dou dncesi ile ilgili paralellikler Efes'li Heraklitas'un felsefesinde daha da belirginlemektedir. rnein Heraklitus, srekli deien ve ebed olarak oluan bir dnyaya inanyordu. Heraklitus'a gre duraan olan tm varlklar birer hayal rn idi. Cisimlerin srekli akn ve deiimini simgeleyen ate ise ona gre evreni sembolize etmekteydi. Heraklitus, dnyada grlen deiimlerin, kartlklarn dinamik ve devirsel etkileimlerinden meydana geldiini dnyor ve kartlk iftini, bir btn olarak kabul ediyordu. Kart kuvvetleri ieren ve aan bu btnle de Logos ismini vermiti. Ancak Eleatik okulun ortaya kmas ile bu birlilik ve btnlk atlamaya balad. nk bu retiye gre, tm Tanrlarn ve insanlarn zerinde bulunan bir Tanrsal ilke vard. Bu ilke ilk nce evrenin btnsellii olarak grlm, ancak daha sonra dnyan n stnde bulunan ve dnyay idare edecek bir akla sahip olan bireysel bir Tanr olarak biim kazanmt. Bylece madde ile ruhu birbirinden ayrmaya ynelik bir eilim ortaya kmt. Bu yaklam, zamanla Bat felsefesinin karakteristik zellii olan bir ikililik anlaynn (dualism) meydana gelmesine yol amtr. Bu ynde atlan en kkl admlardan bir tanesini, Heraklitus'un byk bir muhalifi olan Eleal Parmenides gerekletirmitir. Temel ilkesine Varlk ismini takan Parmenides, bunun tekil ve deimez olduunu savunuyordu. Deiimi imknsz olarak dnyor ve dnyada halihazrda grlen deiimleri de hayal olarak nitelendiriyordu. Paralanamaz olan ve deiik zellikteki cisimlerin temelinde bulunan z kavram daha sonra Parmenides'in retisini ok am ve Bat dncesinin en temel kavramlar ndan birisi haline gelmitir. Milttan nce beinci yzylda, Yunan filozoflar, Parmenides ve Heraklitus arasndaki bu byk gr ayrln gidermeye almlardr. Kimi dnrler, Parmenides'in Deimez Varlk fikrini, Heraklitus'un Ebedi Oluum fikriyle badatrmak iin, Varlkn baz deimez maddelerden olutuunu nermilerdir. Bylelikle bu maddelerin karmlar ve ayrmlar da dnyadaki deiimlerin sebebi olarak anlalabilecekti. Bu yaklam, atom kavramnn ortaya kna yol amtr. Leukippos ve Demokritos'un felsefelerinde, maddenin en kk ve paralanamaz birimleri ak ifadelerini bulmulard. Yunan atomcular madde ile ruh arasnda ok ak bir snr iziyorlard. Onlara gre -madde, baz temel yap talarndan meydana gelmekteydi. Bu yap talar tamam ile edilgendiler ve boluk iinde sonsuza dein hareket eden cansz paracklar olarak grlyorlard. Bu paracklarn hareketleri tam olarak aklanmasa da, maddeden btn ile farkl olan ve ruhsal kaynakl bir dsal kuvvetten etkilendikleri dnlyordu. Daha sonraki yzyllarda bu varsaym Bat dncesinin nemli bir esi haline gelmi ve akl le madde, beden ile ruh arasndaki ikilik yerlemeye balamtr. Ruh ve madde arasndaki bu ayrm tam anlam ile yerleince, insanlar dikkatlerini maddeye deil, ruha yneltmiler, insann ruhuyla ve ahlak sorunlaryla uramaya balamlard. Milt'tan nce beinci ve drdnc yzyllarda Yunan bilimi ve uygarl ile birlikte doruk noktasna ulaan bu sorunlar, iki bin sene kadar btn Bat dncesini megul edeceklerdi. Antik alarn bilimsel bilgilerini sistematik biimde organize eden Aristoteles (Aristo), iki bin sene sre ile evren hakkndaki grlerimizin temelini oluturacak olan bir yapy gelitirmiti. Ancak Aristo'nun kendisi bile, insann ruhu ve Tanrnn mkemmellii ile ilgili sorularn, maddesel dnya hakkndaki aratrmalarmzdan daha deerli olduunu savunuyordu. Aristo'nun evren modelinin bu kadar uzun bir sre geerliliimi korumasnn nedeni, ite bu noktada aranmaldr. Buna, Aristo'nun doktrinlerini destekleyen Ortaa Hristiyan Kilisesi'ni de eklemek gerekir. Bat biliminde yeni gelimeler ancak Rnesanstan sonra ortaya kabilmilerdir, insanlar yava yava kendilerini Aristo'nun ve kilisenin etkisinden kurtarabilmiler ve doaya yeni bir ilgi ile yaklamlardr. On beinci yzyln sonlarna doru ise, ilk defa doa aratrmalar gerek bir bilimsel anlayla yrtlm ve speklatif fikirler, deneyler aracl ile snanmaya balanmtr. Matematie olan ilgi de artarken, sonunda bu gelimelerin tm, deneye dayanan ve matematiksel bir dille aklanm olan uygun bilimsel kuramlarn ortaya kmasna yol amlardr. Ampirik bilgiyi matematik ile badatran ilk insan Galile (Galileo) olduu iin de, bu bilim adam modern bilimlerin babas olarak kabul edilmektedir.

Modern bilimin douu ise, ruh/madde ikililiinin ok ar bir ifadeleniine neden olmutur. Bu ifadeeni, on yedinci yzylda Ren Descartes'n felsefesi ile ortaya kmtr. Descartes, felsefesini doann temelli olarak iki ayr ve bamsz hkm alanna ayrlmasna dayandrmtr. Bu alanlardan birisi akla (res cogitans), dieri ise maddeye (res extensa) aitti. Sz konusu Kartezyen (yani Descartes'i) ayrm, bilim adamlarna maddeyi cansz ve yaltlm olarak ele alma frsatn vermiti. Buna gre maddesel dnya, farkl nesnelerden meydana gelmi byk bir makine gibiydi. Isaac Newton da byle bir mekanistik dnya grne sahipti. Bu fikirsel temele dayanarak, daha sonra klasik fizik olarak anlacak olan yapy ortaya karmtr. Evrenin mekanistik modeli bylece on yedinci yzyln ikinci yar sndan balayarak, on dokuzuncu yzyln sonlarna kadar btn bilimsel dnce dnyasna hkim olmutur. Bu bilimsel yaklam biimine, kilise de, dnyay tepeden ve gksel yasalarla idare eden monar ik bir Tanr kavram ile destek salyordu. Bu nedenle bilim adamlarnn aratrmakta olduklar doann temel yasalar, deimez ve ebed olan Tanr yasalarnn aratrlmas olarak grlmekteydi. Descartes felsefesi, yalnzca klasik fizii derinden etkilememi, ayrca genel olarak Bat dnce sistemine yapt etkileri gnmze kadar gelmitir. rnein Descartes'in nl deyii olan: Cogito ergo sum (Dnyorum, yleyse varm), Bat insannn kendi varlklarn btn bedenleri ile deil, yalnzca akllar ile zde tutmalarna sebep olmutur. Bunun neticesinde insanlar kendilerini, bedenlerinin iinde yaltlm olarak var alan ego'lara sahip bireyler olarak grmeye balamlardr. Artk akl bedenden ayrlm ve bedeni kontrol etme grevini stlenmitir. Bu ekilde, bilinli irade ile istemd gdler arasnda belirgin bir atma ortaya kmaktadr. Bu genel ayrmn dnda her birey ayr ca, kendi yeteneklerine, faaliyetlerine, hislerine, inanlar na, vs, gre birtakm bamsz blmlere ayrlmtr. Bunlar da sonsuz atmalarn birer sonular olduklar iin srekli olarak metafiziksel bir belirsizlie ve hsrana neden olmaktadrlar. nsann isel dnyasnda yaplan bu ayrmlar ve farkllatrmalar aslnda insann dsal dnya hakkndaki grn yanstmaktadr. nk dsal dnya da, birbirinden ayr ve farkl nesnelerin ve olaylarn bir bilekesi olarak grlmektedir. Bu anlaya gre btn evren, farkl kar gruplarna hitap eden ayrk blmlerden meydana gelmi gibidir. nce insan, sonra da evreni birbirinden ayr blmlere ayran bu gr daha sonra toplumsal yapy da kapsayacak biimde geniletilmi, bylece farkl uluslarn, rklarn, dinlerin ve siyasal gruplar n varlklar da aklanmaya allmtr, iimizde, evremizde ve toplumumuzda meydana gelen bu ayrtrma ve farkllatrmann gerek bir yapy yanstt konusundaki inan, aslnda gnmzdeki toplumsal, ekolojik ve kltrel krizlerimizin ana nedenini oluturmaktadr. nk bu ayrk dnya gr, insan hem doaya ve hem de kendisine kar yabanclatrmtr. Bunun neticesinde doal kaynaklarn dalm hi de dil olmayan bir biimde gereklemi ve bylece byk ekonomik ve siyasal sorunlar meydana gelmitir. Hem kiisel ve hem de organize sularda ortaya kan srekli art ve buna ilveten kirlenmi bir evre, hayat ekilmez bir hale getirmitir. Yani zetleyecek olursak, kartezyen ayrtrma yntemi ve mekanistik dnya gr, dnyamz iin hem olumlu ve hem de olumsuz etkilere neden olmulardr. rnein klasik fizik ve teknoloji alannda olaanst baarl sonular dourmu, fakat ayn zamanda da iinde bulunduumuz uygarln giderek insana daha ters ye daha uzak bir yapya brnmesine yol amlardr. Ancak kartezyen ayrtrmaclktan ve mekanistik dnya grnden yola km olan yirminci yzyl biliminin, bu olumsuzluklar nasl atn grmek de gerekten ok ilgi ekicidir. Artk, bilim anlaynda eski Yunan ve Dou felsefelerinde dile gelen btnsellik kavrayna bir geri dn yaanmaktadr. Mekanistik Bat grne ters olarak. Dou dnya gr tamamyla organiktir. Dou mistik-ileri iin, .duyularmzla alglanan btn nesne ve olaylar birbirlerine baldrlar, badaktrlar ve ayn gerekliin farkl ynlerini ya da belirilerini yanstrlar. Algladmz dnyay bireysel ve ayrk nesnelere blme eilimimiz, len ve snflandran aklmzn bir hayali olarak grlmektedir. Bu gre avidya (yani, cehalet) adn veren Buddhist felsefesi, bunun almas gereken bir kirlenmi akla tekabl ettiini ileri srer: Aklmz kirlendiinde, nesnelerde eitlilik varm gibi dnrz. Ama eer aklmz susturulursa, nesnelerin eitlilii de ortadan kaybolacaktr(4). eitli Dou mistisizm okullar birbirlerinden bir ok detayda farkllk gsterseler bile, hepsi de evrenin temel btnselliini vurgulamaktadrlar. Hindularn, Buddhist'lerin ya da Taoist'lerin en byk hedefi, evrendeki

nesnelerin btnselliini ve karlkl etkileimlerini idrak etmek, yaltlm bireysel kii yaklamn amak ve niha (ultimate, yani, ulalabilecek en son) gereklikle kendilerini zdeletirmektir. Aydnlanma olarak adlandrlan bu idrakin ortaya kmas, zihinsel bir kavrayn da tesinde. tm kiilii ieren ve dinsel bir anlam tayan bir gelimedir. Bundan dolay Dou'daki felsefelerin birounun temelde dinsel bir ekirdee dayandklarn syleyebiliriz. Bu erevede. Dou gr, doay birbirinden ayr nesnelere blmemektedir. nk bu nesnelerin hepsi de akkan ve deiken bir karaktere sahiptirler. Dou felsefelerinin dnya gr, sonsuza dek isel bir dinamiklik tayan zellikler gsterir ve zaman ile deiirmi iki temel nitelik olarak kabul eder. Bu bak asndan kozmos, tek ve blnemez bir gereklik olarak alg ilan makta dr. Kozmos, hareketli, canl ve organik olarak, ve ayn zamanda da ruhan ve maddesel olarak grlmektedir. Hareket ve deiim, nesnelerin temel zellikleri olduklarndan, bunlar oluturan kuvvetler de, klasik Yunan grnde olduu gibi, nesnelerin dnda bulunmak yerine, maddenin isel bir nitelii olarak alglanmaktadrlar. Bundan dolay Dou'daki insanlarn Tanr ile ilgili imajlar, dnyay tepeden idare eden bir ynetici biiminde deil, her eyi ieriden kontrol eden bir ilke olarak ortaya kmtr: Cisimlerin iinde bulunan O, Yine de cisimlerden farkldr, Hi bir cisim O'nu bilmez, ama Btn cisimler birden onu meydana getirirler, Her eyi ierden idare eden O'dur. O, senin ruhundur. O senin denetleyicindir, O, lmsz olandr(5). Bundan sonraki blmlerde, Dou dnya grnn temel elerinin, yeni ortaya kan modern fizik dalndaki dnya gryle nasl da benzetiini greceiz. Sanki Dou dncesi (ve genelde mistik dnce) ada bilime ait kuramlarn arka plann oluturuyormu gibidir. Bu aamada, insanolunun bilimsel grleri ile insanln ruhan hedefleri ve dinsel inanlar ok gzel bir uyum iine girmilerdir. Bu yaklamn temel iki temas, tm fenomenlerin btnsellii ve etkileimlerin karlkl oluu ile evrenin isel dinamizmidir. Atom-alt dnyan n derinliklerine girdiimizde modern fizikilerin Dou mistikilerine benzer biimde, dnyay ayrmaz, etkileen ve srekli olarak harekat eden bir eler sistemi olarak grdklerini fark ederiz. Bu kapsam iinde insan da, sistemin ayrlmaz bir paras olarak deerlendirilmektedir. Halen mekanistik ve ayrk bir dnya grne sahip olan Bat kltr lemimizde, bu grn aslnda toplumdaki huzursuzluklarn kayna olduu dncesi giderek yaygnlk kazanyor. Bu nedenle Dou felsefelerinin organik ya da ekolojik dnya grleri, Bat dnyasnda ve zellikle de genler arasnda son yllarda bylesine popler olmutur. Birok insan kurtulmak amac ve umudu ile Dou felsefelerine ynelmilerdir. Dou mistisizminden bylenen, I Ching'e bavuran ve Yoga gibi meditasyon yntemlerini uygulayan insanlar genelde Bat bilimine kar bir yaklama sahiptirler. nk bu insanlar bilimi, hayal gcnden yoksun, dar grl bir disiplin olarak grmektedirler. Yine bu insanlara gre, modern teknolojinin bylesine insana uzak oluunun tek nedeni de bilimdir. Bu kitabn amac, bilimin prestijini arttrmaktr. Bunu da, bilim ve Dou bilgelii arasnda nemli bir uyumun varolduunu gstererek salamay dnyorum. Bu kitapta, modern fiziin, teknolojinin tesine tatn izleyeceksiniz. Bylelikle fiziin yolunun (yani Tao'sunun) pekl da kalbi olan bir yol olduu anlalacaktr. Bu yol, spritel aydnlanmann ve kendini, yani z benliini gerekletirmenin yoludur.

2) BiLMEK VE GRMEK

ada modern fizik ile Dou mistisizmi arasndaki ilikileri ve benzerlikleri deerlendirmeden nce u noktay gzden geirmemiz gerekir: Acaba kendisini ok yksek derecede karmak bir matematiksel dille ifade eden,

kesin ve kat bir bilim dal olan fizik ile, temelinde meditasyon ve bilgelik gibi isel kavraylarn bulunduu ve bunlarn kelimelerle anlatlamayacan savunan bir felsef gr nasl ve ne ekilde birbiriyle karlatrabilirler? Burada karlatrmak istediimiz konu, ada bilim adamlar ile Dou mistikilerinin dnyay ve hayat nasl algladklardr. Byle bir karlatrmaya girmeden nce de, bu alglamann temelinde yatan genel ve btnsel bilginin ne anlama geldiini aratrmamz gerekecektir. Yani inceleyeceimiz konu, Acaba Angkor War'daki ya da Kyoto'daki bir rahip ile Oxford veya Berkeley'deki bir profesr bilgi denildiinde ne dnyor? sorusuna cevap aramak olacaktr, ikinci olarak da, hangi grleri karlatracamz belirlememiz gerekecektir. Yani deneysel verilerin, denklemlerin ve kuramlarn hangi unsurlarn alp, bunlar dinsel yazlarn, tarih mitoslarn ve felsef denemelerin hangi blmleriyle karlatrmamz gerektiini ortaya koymamz lzm gelecektir. te kitabmzn bu blmnde, nce sz konusu iki sistemin temelinde yatmakta olan bilgi kavramn aklayacak, sonra da bu bilginin kelimelerle nasl ifade edildiini greceiz. Tarih boyunca, insan aklnn iki tr bilgiye ulaabilecei zerinde durulmutur. Bilincimizin iki kutubu olarak da isimlendirilen bu iki bilgi tr, akl yoluyla ve sezgi yoluyla (yani aklc bilgi ve sezgisel bilgi) ulalan bilgidir. Geleneksel ve alldk bir yntem ile de, aklc bilgi, bilimle ve sezgisel bilgi de dinle aklanagelmitir. Bu sistem dahilinde, yava yava Bat dnce leminde aklc ve bilimsel bilgi, sezgisel ve dinsel bilgiye ye tutulmaya balanmtr. Ancak geleneksel Dou yaklam ise, Bat'da grlen eilimin tam tersi bir biimde olumutur. Burada, szn ettiimiz iki fikir sistemini zetleyen ;iki tane zl cmleden bahsetmek istiyorum. Bu cmlelerden ilki. Bat dnce sistemini temsil eden Sokrates'e aittir.- Bir ey bilemediimi biliyorum! diyen byk Yunan dnr bylece aklc bilgiyi tamamen n plana karmtr. in sistemini temsil eden Lao Tzu ise, Bir ey bilmemek en gzel bilgidir diyerek sezgisel bilgiyi nemle vurgulamaya almtr. Bunun yan sra. Dou dnce sisteminde, bilginin sz konusu iki trne verilen isim de, bu konuya gsterilen nemin bir belirtisi durumundadr. Upaniad'larda, bu konuyla ilgili, byk ve kk bilgiden sz edilmektedir. Buna gre kk bilgi, deiik bilim biimlerinde; byk bilgi ise, dinsel bilin ve idrak btnl halinde nmze kmaktadr. te yandan Buddhist'ler, izaf ve mutlak bilgiden, ya da dier bir deyile, artl gereklik ve yce gereklikten sz etmektedirler. Bunlarn yan nda in felsefesinde de, sezgisel ve aklc bilgi arasndaki btnselliin nemi vurgulanmakta ve bu balamda, kayna ok eskilere dayanan yin ve yang ifti, in retisinin tayc temeli olarak kabul edilmektedir. Nitekim bylelikle, eski in'de bilgimin iki biimini yanstabilecek olan Taoizm ve Konfyusuluk gibi iki farkl okul meydana gelebilmitir. Aklc bilgimiz, evremizde her gn grebileceimiz nesne ve olaylarla ilgili yaadmz tecrbeler neticesinde olumaktadr. Yani aklc bilgimiz; asl grevi ayrmak, ayrtrmak, karlatrmak, lmek ve snflandrmak olan zihnin hkmranl altndadr. Bunun doal bir sonucu olarak da, gzlerimizin nne zihinsel farkllatrmalara dayanan bir dnya serilmektedir. Oluturulan bu dnyada varolan kar tlklar, yalnzca karlkl olarak varolduklar srece canl kalabilmekte, bu nedenle kartlklar arasndaki ban mutlak bir neme sahip olduu yan lgs ortaya kmaktadr. Bundan dolay Buddhist'ler bu bilgi biimine izaf bilgi demilerdir. Bu bilgi trnde; ekillerin, yaplarn ve fenomenlerin says z biim ve grnmlerini karlatrabilmek ve snflandrabilmek iin, soyutlama olay, karmza kanlmaz bir olgu olarak kmaktadr. nk biim ve grnm okluunu giderebilmek iin, olay ve fenomenlerin hepsini deil, ancak bunlardan yalnzca en nemlilerini gz nnde bulundurmamz gerekmektedir. Bylece, olay ve fenomenleri dikkate alrken, gerek dnyay genel hatlarna indirgeyerek, onun basit bir haritasn karm oluruz. Yani aklc bilgi, soyut kavram ve tasarmlarn bir byk sistemi niteliindedir. Bu soyut sistemin en belirgin zellii ise, aklmzn ileyiinde ve konumalarmzda ska rastlayabildiimiz ve adna dil dediimiz lineer ve kesikli yap karmdr. Hemen hemen btn dillerde bu soyut yapy, kullanlan alfabelerde grmek mmkndr. Yani iletiim ve dnce gibi srekli bir yapy, harflerin uzun ve fakat kesikli dizilileriyle, yani kelimelerle ortaya koymak olduka dikkate deerdir. Fakat te yandan, doal dnya dediimiz olgular btn, sonsuz saydaki biimlerin ve karmaklklarn dnyasdr. Bu ok ynl dnyada, dorusal hareketlere ya da btnyle dzenli biimlere rastlamak tamamen imknszdr. nk doal dnyada olaylar ve fenomenler blmler halinde, tek tek ve srasyla deil, hepsi

ayn anda ve bir btnsellik iinde gereklemektedirler. Ya da gnmz modern fizikilerinin dedii gibi: Bu dnyada bo uzay bile eik bir biimdedir! Durum byle olunca, kelime ve kavram temeline dayanan dnme yeteneimizin byle bir gereklii hibir zaman tamamyla aklayamayaca ya da anlayamayaca ortaya kmaktadr. insanlar dnya hakknda dndklerinde, dnyann eik biimini iki boyutlu bir dzleme indirgeme sorunu ile kar karya kalan bir harita uzmanna benzerler. Biz, gerein yalnzca yaklak bir yansmasn ortaya koyabiliriz; bundan dolay da elde ettiimiz btn aklc bilgiler kanlmaz bir biimde snrl kalmaya, yani. geni kapsaml olmamaya mahkmdurlar. Aklc bilginin hkmranl demek, ayn zamanda; len, tartan, snflandran ve analiz eden bilimin hkmranl demektir. Ancak bu yntem aracl ile elde edilen bilgilerin snrll ve kstll modern fizik alannda gn getike artan bir biimde belirginlemektedir. Werner Heisenberg'in de dedii gibi, modern fizik, bize her ne kadar ak ve net olsalar da, her tasarmn ya da her kavramn snrl bir uygulanma alanna sahip olduunu gstermitir(l). Ancak bu bilgiyi gz nnde tutsak bile, oumuz iin kavramsal ve aklc bilginin snrlln ve izaf oluunu srekli bir biimde dikkate almak imknsz gibidir. nk insanlar iin, kendi beyinlerinin yaratm olduu gerein sureti, gerein kendi* sinden daha kolay biimde anlalabiliri ektedir, insanlar doal olarak, bu iki durumu tamamen kartrarak sahip olduklar tasarm ve kavramlar gerekliin ta kendisi olarak grmek eilimini gstermektedirler. ite Dou mistisizminin ana hedeflerinden bir tanesi de insan n kendisini bu karklktan kurtarmasn salamaktr. rnein Zen Buddhist'leri, gkteki ay gsterebilmek iin bir parman gerekli olduunu kabul ederler. Ancak ay bir kez gzlemledikten sonra, o parman nemi ortadan kalkar. Taoist bilgin Chuang Tzu'nun syledii gibi: Balk tutmak iin balk a gereklidir. Ama balklar bir kez yakalandlar m, insanlar alarn unutmaya balarlar. Ya da tavan tutmak iin bir ipe gerek vardr. Ama tavan yakaland m, insanlar ipi unuturlar. Fikirleri oluturabilmek iin ise kelimeler kullanlr. Ama fikirler bir kez yakaland m, insanlar kelimeleri unuturlar(2). Bat'da ise kelime bilimcisi Alfred Korzybski ayn nans u slogan ile yakalamaya almt: Basit bir harita, gerek bir arazi deildir. Dou mistisizminin temel kaygs, yalnzca dnceyi deil, ayn zamanda duyusal alglamay da farkllatrp, yceltecek olan eyin, yani gerekliin, dorudan doruya tecrbe edilmesini ve yaanmasn salayabilmektir., Upaniad'larda bu konuda unlar okumaktayz: Sessiz, ellenemez, ekilsiz ve sonsuz olan , Ayn zamanda tatsz, sabit ve kokusuz olan, Balangc ve sonu olmayan , bykten daha byk olan, stikrarl olan. te bunu anlarsan, lmn korkun azndan kurtulabilirsin (3). Bu tr bir kavraytan kaynaklanan bilgiye Buddhist'ler, mutlak bilgi demektedirler. nk bu bilginin temelinde zihnimizin ayrtrma, soyutlatrma ve snflandrma faaliyeti bulunmamaktadr. nk bu bilgi izaf ve yaklak bir bilgi deildir. Buddhist'lere gre bu bilgi, blnmemi, ayrtrlmam ve tam olarak belirlenmemi bir bykln tecrbe edilmesi ve bilfiil yaanmasdr. Aslnda byle bir bykln btnsel olarak kavranmas, yalnzca Dou mistisizminin deil, ayn zamanda tm mistik tecrbelerin de en can alc zelliidir. Hepsinin de merkezinde ve znde yatan ite bu btnsel kavraytr. Bunun yan sra Dou mistisizminde, mutlak gerekliin; akl, mantk ve kavramsal bilgi gibi olgularla anlatlamayaca gr de egemendir. Onlara gre bu gereklik, hibir suretle kelimelerle ifade edilemeyen bir fenomen durumundadr. nk bu gereklik, be duyumuzun ve kelimeler ile fikirlerimizi oluturan aklmzn hkmranl dnda bir yerdedir. rnein Upaniad'larda bu konudan yle sz edilmektedir:

te o zaman gz grmez, Dil konumaz ve akl ilemez. Bunu nasl reteceimizi Bilemiyoruz, kavrayamyoruz(4). Bu gereklii Tao diye isimlendiren Lao Tzu, Tao Te Ching adl eserinin ilk satrnda unlar yazmtr: ifade edilebilen Tao, sonsuz Tao deildir. Aslnda yle bir durup dnecek olursak, insanolunun son iki bin yldr aklc bilgi alannda ortaya koyduu dikkat ekici gelimelerin dnda, bilge olma ynnde pek bir yol alamadmz farkederiz. Bu ise, bize, mutlak bilginin kelimeler yardmyla paylalamadn gsteren gzel bir rnektir. Shaung Tzu'nun da dedii gibi: Onun hakknda konuulabilseydi, herkes onu kardeine anlatrd(5). Buraya kadar anlatlanlardan, mutlak bilginin tamamyla zihin-d bir yaay yanstt sonucunu kartabiliriz. Bu yaay gerekletirebilmek iinse:, bilincimizin allagelmiin dnda bir durumda, yani meditatif ya da mistik diyebileceimiz bir durumda bulunmas gereklidir. Bu tr bir bilin durumunun gerekten de varolduunu yalnzca ok sayda Dou mistikileri ispat etmemiler, ayn zamanda Bat'da yaplan birok psikolojik gzlemler ve deneyler de bunu gstermitir. William James'in dedii gibi: Bizim, aklc bilin olarak isimlendirdiimiz normal uyank haldeki bilincimiz, btnsel bilincin yaln zca belirli bir tipidir. Aklc bilincin dnda ve ondan tamamyla farkl baka bilin biimlerinin de varolabilecekleri aka ortadadr (6). Aklc bilgi, fizik bilginlerinin, sezgisel bilgi de mistikilerin "alma alann oluturmasna ramen, az nce szn ettiimiz farkl bilgi biimleri, her iki alanda, da karmza kmaktadrlar. Bunun nasl olduunu grp, kavrayabilmek iin, bilginin fizik disiplininde ve Dou mistisizminde ne yolla elde edildiini ve ne ekilde aklandn grelim. Fizik biliminde bilgi, bilimsel aratrma sreci iinde elde edilir. Bu sreci basamakl bir merdivene de benzetebiliriz: ilk basamakta, aklanmas gereken fenomen hakkndaki deneysel veriler toplanmaktadr. ikinci basamakta, daha nce elde edilen veriler matematiksel simgeler yardmyla birbirleriyle ilikilendirilirler ve sz konusu simgeler arasndaki ilikiyi kapsayacak matematiksel bir ema oluturulur Genelde bu tr emalara matematiksel model, eer bunlar daha kapsaml iseler, kuram ismi verilir. ite gelitirilen bu kuram yardmyla, daha sonra yaplacak kontrol deneylerinin muhtemel sonular ngrlmeye allr. Eer ngrde baarl bir matematiksel ema gelitirilmise, bilim adamlar ounlukla bununla yetinirler. Fakat baz hallerde fizikiler, ortaya kardklarn normal bir dille de ifade etmek ve aratrmalarnn sonularn fiziki olmayan insanlarla da paylamak isterler. Bu ise fizikilerin, elde ettikleri matematiksel emalar yorumlayp, onlar normal bir dille aklayabilecek bir baka model gelitirmelerine neden olacaktr. Ancak, merdivenin nc basama demek olan bu son aama, ou durumlarda fizikiler iin bile ok zor bir ilemdir. Bu ise, bilim adamlarnn elide ettikleri konu ile ilgili kavray dzeyini belirleyen nemli bir eksii ortaya koymaktadr. Doal olarak pratikte, szn ettiimiz basamak, ya da aama, her zaman ayr ayr ve pe pee gereklemezler. Hatta bazen de ayn anda meydana gelirler. rnein bir fiziki, gelitirmi olduu fiziksel bir modeli, kendisinin felsef dnya gr sayesinde ortaya koymu olabilir. Ayr ca sahip olduu dnya grn, aksi, deneylerle ispat edildii halde, terk etmek bile istemeyebilir. Byle olaylara hayatta ska rastlandn da gz nne alrsak, fizikinin, kendi fiziksel modelini deitirmeye kalkmamas artc gelmemelidir. Ancak bazen de modelde kk deiiklikler yapar. Bylece farkllatrlm modelin yanll- ispatlanana kadar, model yrrlkte kalacak ve geerliliini srdrecektir. Fakat yanll ispatlandnda ise, fizikimiz, modelinden vazgemeye mecbur kalacaktr. Yukarda anlatlan ve kuramlar tmyle deneysel verilere dayandran aratrma yntemine bilimsel yntem, ya da ilm metod denilmektedir. Bu ekildeki bir bilimsel yntemin Dou felsefesinde de bir karlnn bulunduunu daha sonra greceiz. Ancak burada unu syleyebiliriz: Bilimsel yntemli felsefenin tam kart bir rnee Yunan felsefesinde rastlyoruz. Yunanllarn doa ile ilgili olaanst zgn grleri, amzn

bilimsel modellerine hayret verici bir biimde benzemekteydi. Ancak gnmz fizii ile eski Yunan fizii arasnda nemli bir farkllk vardr. O da modern fiziin ampirik yaklamdr. nk sz konusu ampirizm(*), Yunan bilimine tamamen yabancyd. Yunanllar sahip olduklar modelleri, birtakm temel aksiyom ve prensiplerden elde ediyorlard. Yani tmdengelimci bir dnya grne sahiptiler. Gnmz biliminin deneysel ve gzlemsel tmevarma yntemini uygulamyorlard. Ancak buna ramen, Yunanllarn gelitirdikleri tmdengelimci deerlendirme yntemleri o denli baarl olmulardr ki gnmzde bile, yukarda bilimsel aratrmalarn ikinci basama olarak akladmz aamada, sz konusu mantk ve akl silsilesi geni uygulama alan bulabilmitir. Yani temellerini Yunanllarn atm olduu tmdengelimci mantk ve akl kurallar, matematiksel modellerin formlasyonunda gnmzde de Kullanlmaya balanm ve ada bilimin en nemli unsurlarndan biri haline gelmitir. Aklc bilginin ve davrann bir bilimsel aratrmann en nemli esini oluturduklarn kabul etsek bile, onlarn her ey demek olmadn da belirtmemiz gerekir. nk bilim adamnn yaratc ve kavrayc duygular olmasa, yapt deneylerdeki btn aklc unsurlarn hibir nemi olmazd. Sz konusu kavraylar ounlukla birdenbire ve kendiliinden ortaya kmaktadrlar ve en byk zellikleri de, masa banda alrken ya da denklemlerle urarken deil de, rnein banyoda rahat bir biimde ykan rken veya ormanda yava yava yrrken, ya da deniz kenarnda gnelenirken aklmza gelmeleridir. yle grlyor ki, youn aklc almalardan sonra hissedilen geveme anlarnda, sezgisel yeteneklerimiz glenmekte ve ortaya kmaktadr. Bu ekilde ortaya kan sezgi, bize deneyin btn ynlerini gstererek, bilimsel aratrmalarmzda yaadmz byk zevki ve heyecan tattrmaktadr. Ancak sezgisel kavraylar, matematiksel bir ereveye oturtulmadklar srece, hibir fiziksel deere sahip olamazlar. nk bunlar ayrca gn lk konuma diliyle de ifade etmek zorunluluu vardr. ite bu amaca ynelik en nemli adm da, soyutlama dediimiz basite indirgeme olay oluturmaktadr. Daha nce de belirttiimiz gibi, soyutlamann temelinde, gerekliin bir haritasn ya da suretini kartacak olan kavramlar ve tasarmlar sistemi yatmaktadr. Fakat sz konusu harita ya da surette, gerekliin yalnzca birka unsuru mevcuttur. Ve ayrca bu unsurlarn neler olduundan da tamamen habersiz bir durumda bulunuruz, nk sz edilen haritay yaratrken, onu birdenbire deil, yava yava ve evrimletirerek ortaya koyar z. Bu ortaya koyma ileminin temel anahtarlarn da ocukluk amzda yaadmz tecrbeler verir. Ancak kullandmz dili oluturan kelimelerin tam. olarak tanmlanmam olduunu gryoruz. Bundan dolay kelimelerin ok sayda ve farkl anlamlar ortaya kyor. Yani iittiimiz bir kelimenin hangi anlamda kullanldn bekleyebilmek iin aklmz deil bilinaltmz altrmak durumunda kalyoruz. Kullandmz dilin tam olarak tanmlanm ve ok anlaml olmas, airler iin olduka nemli bir zellik tar. nk airler, dilin bilinaltndaki katmanlar ve armlar ile ilgilenirler. Ancak te yandan bilim, ak ve net tanmlara, kesin balantlara ve anlamlara ihtiya duyan bir yoldur. Bilimin bu yolda ilerleyebilmesi iin, bilim adamlar, konuma dilini daha da soyutlatrarak snrlandrmakta ve dilin yapsn standartlatrarak mantn kurallarna uygun ilemesini salamaktadrlar. En ileri ve kapsaml soyutlatrma ilemleri sonucunda matematiksel ifadeler, konutuumuz dilin yerini alrlar. Matematik alannda kelimelerin yerlerini alan simgeler arasndaki ilikiler ise tam olarak ve deimez bir biimde tanmlanmlardr. Bylece bilim adamlar, ok eitli ve farkl bilgileri, bir denklem haline dntrebilmekte, yani nispeten basit bir simge dizisi ekline getirebilmektedirler. Eer herhangi basit bir denklemi normal bir dille anlatmaya kalksalard, her halde birka sayfaya gerek duyarlard. Ancak matematiin, yalnzca konuma dilimizin ar bir soyutlandrmas olduunu, yle kolayca kabul edemeyiz. nk gnmzde birok matematiki, matematik biliminin doay aklayabilen bir dil olduuna deil, ayn zamanda bunun bal bana, bir doa fenomeni olduuna inanmaktadrlar. Aslnda bu inann temeli, Pithagoras'a kadar inmektedir. O: Her ey rakamdr diyerek, matematiksel mistisizm olarak isimlendirebileceimiz bir disiplinin ncln yapmtr. O, bu ekilde dinsel inana, mantksal kavray ve alglay da dahil edebilmitir. Bertrand Russel'a gre, Pithagoras felsefesindeki bu geli me, daha sonra Bat'da meydana kan dinsel felsefenin de en nemli esini oluturmutur:

Pithagoras ile balayan ve matematikle din biliminin birletirilmesi ile sonulanan bu gelime, Helen, Ortaa ve hutt Kant'a kadar uzanan bir zaman diliminin dinsel felsefesinin karakteristik bir zellii idi... Plato, Augustinus, Aguino'lu Thomas, Descartes, Spinoza ve Leibniz'te, temeli Pithagoras'a dayanan din ve akl beraberlii ve zaman-st olmaya duyulan bir hayranlk grlmektedir. Ahlk ve mantksal bir temele dayanan Bat dncesi ya da teknolojisi ite bu noktada Asya'nn daha kolayc mistisizminden ayrlmaktadr (7). Asya'nn daha kolayc mistisizmi doal olarak Pithagoras'n matematik yorumunu kabul etmemitir. nk Dou'da matematik bilimi, sahip olduu karmak ve iyi tanmlanm yapsyla, gerekliin blir esi olarak deil, gerekliin kavramsal suretinin (hayalinin) bir paras olarak grlmektedir. te yandan mistisizm aracl ile yaanlan gereklik, tamamyla belirsiz ve farkllamamtr. Yani mistik gereklik, soyutlanmamtr ve dorudan, bir btnlk olarak yaanr, ylece kavranr. Bilimsel yntemin temelinde yatan soyutlandrma ilkesi sonu asndan ok baarl ve gl olmasna ramen, urunda denilen fiyat ok pahal ve acdr. nk kavramlarmzn oluturduklar sistem giderek kesinleirken, yani bu sistem gittike daha, iyi bir hal alr ve sistem ii balantlar yava yava katlarken, sz konusu sistemin incelediimiz gereklikle olan balar da hzla kopmakta ve byk gereklikten adm adm uzaklamaktadr. Korzybskinin harita ve arazi benzetmesi dorultusunda unlar syleyebiliriz: ilk nceleri elimizdeki harita boyutlu araziyi aa yukar tanmlamaktayd, ancak haritann giderek katlamas ve soyutlamas neticesinde, gerek arazi ile olan balant ortadan kalkmtr. Ya da matematiksel bir ifade kullanrsak: Artk yle bir duruma gelinmi oldu ki, bundan sonra simgelerin ilettikleri duyusal bilgilerin ifade gc yok olmu ve incelediimiz gereklik ile kullandmz simge arasndaki' mevcut ba neredeyse ortadan kalkmtr. Bundan dolay da, matematiksel model ve kuramlarmz, ok anlaml ve mulak kelimeler kullanarak desteklemek durumunda kalrz. Bu noktada, nemli bir hususu belirtmekte yarar gryorum: Matematiksel modellerle, onlar n kelimeler kullanarak yaplm olan yorum ve aklamalar arasnda nemli farkllklar bulunmaktadr. rnein matematiksel modeller katdrlar ve genel bir silsile dahilinde alglanmaldrlar. te yandan bu tr bir modelde kullanlan simgelerin, gnlk hayatmzla bir ilgileri de yoktur. Fakat sz konusu matematiksel modellerin kelimeler kullanlarak yaplan yorum ve aklamalar, dorudan sezgi gcmze hitap etmekte ve bizde deiik armlar oluturmaktadrlar. Bu adan matematiksel modellerin kelimelerle yaplm olan yorumlarn, incelediimiz gerekliin felsef 'bir modeline benzetebiliriz ve bundan dolay da ikisini rahatlkla karlatrabiliriz. Bat biliminin sz konusu sezgisel zellii dnda, Dou mistisizminin aklc niteliklerinden de sz edebiliriz. Ancak Dou'da, mantk ve akln uygulanma derecesi, eitli felsef okullara gre byk farkllklar gstermektedir. rnein Hindu Vedanta ve Buddhist Madhyamika okullar son derece yksek bir entellektel guruba dahildirler. Bunun kar t olarak da Taoist okul, srekli olarak mantn ve akln yetersizliini vurgulamaktadr. Buddhizm'den kaynaklanan ve Taoizm'den de bir hayli etkilenenden retisi ise, kelimeler kullanmadan, aklama yapmadan, emir vermeden, bilgili olmadan hedefe ulamaktan byk bir onur duymaktadr. nk Zen retisi neredeyse tmyle aydnlanma tecrbesine dayanmakta ve sz konusu aydnlanmann kelimelerle yorumlanmasna souk bakmaktadr. rnein ok tannm bir Zen atasznde yle denir: Bir ey hakknda konumaya baladnda, onun zn gzden karm olursun. Ele aldmz okullarn tmnde dorudan yaanan mistik tecrbe n planda yer almaktadr. ok karmak ve bilgili bir tartmaya girien mistikiler bile akl ve dnceyi bilgeliklerinin bir kayna olarak grmek istemezler. Onlar akllarn, bireysel mistik tecrbelerimi analiz etmek ve yorumlamak iim kullanrlar. Demek ki Dou dncesine gre, bilginin kaynanda, yaanan isel tecrbe yatar. Yani Dou dnce geleneinde yine de belirli bir ampirik karakter gze arpmaktadr. D. T. Suzuki, Buddhizm hakknda unlar yazmtr: Buddhist felsefenin temel tan ... bireysel tecrbe oluturur. Bu adan Buddhizm'i ampirik ve deneyci olarak nitelendirebiliriz. Aydnlanma ve tecrbe etme arasndaki mevcut diyalektik ilikiyi bu adan grmek gerekir (8).

Joseph Needham, Science and, Civilization in Ohina (in'de Bilim ve Uygarlk) isimli tannm eserinde, Taoist'lerin ampirik yaklamlarn ok gzel bir biimde dile getirmi ve Taoizm'de grlen sz konusu ampirik yaklamn in bilim ve teknolojisinin temelini oluturduunu iddia etmitir. Needham'a gre ilk Taoist filozoflar, vahi hayata, ormana ve dalara geni dnmler ve oralarda. Doal Dzen'i meditasyon yaparak anlamaya ve bu dzenin saysz biimlerini de gzlemleyerek kavramaya almlard (9). Aadaki Zen dizesinde ayn konuya iaret edilmektedir: Budhha'nn doasn anlamak isteyen, mevsimleri ve nedensel ilikileri incelemelidir (10). Dou mistisizmimin zellii olan bilgiyi tecrbeye dayandrma ilkesi, aslnda deneye dayanan bilimsel bilgi edinme ilkesine benzemektedir. Bu benzerlik, ayr da mistik tecrbenin doas ve yaps dolays ile de ortaya kmaktadr. Buna gre bilgi, Dou geleneklerine gre, akln hkmranl dnda kalan bir aydnlanma ve bir isel kavraytr. Bu aydnlanma ve kavray ise dnmekle deil, grmekle meydana gelir. Yani, aydnlanmaya ancak ve ancak kendi iimize bakarak ve kendimizi gzlemleyerek ula abiliriz. Aslnda Taoizm'deki gzlem yapma eilimi, kendisini kuan denen tapnaklarn isminde de gsterir: nk kuan aslnda bakmak anlamndadr. Bundan dolay Taoist'ler tapnaklarn adeta birer gzlemevi olarak grmekteydiler. rnein Zen'in in'deki biimi olan Ch'an Buddhizmi'nde aydnlanma, Tao'nun grnts ve grmek de, tm Buddhist retinin temeli olarak kabul edilmekteydi, ite bu nedenden dolay Buddha, Sekiz Basamakl Yol isimli kitabmda kendini (z) gerekletirme konusunu ilerken, ilk basama doru olarak grmek biiminde aklam ve ikinci basama ise, doru bilmek olarak dile getirmitir. Bu konu hakknda D. T. Suzuki unlar yazmaktadr: Buddhist retide 'grmek' ok nemli bir role sahiptir. nk Buddhist'lere gre, bilmenin temelinde grmek yatmaktadr. Grmeden bilmek ise imknszdr. Yani tm bilgilerin kaynanda 'grmek' vardr. Bu nedenle Buddha'nn retisinde bilmek ve grmek bir btn olarak ele alnmaktadr. Buddhist felsefenin banda, gerei olduu gibi grmek ilkesi yatmaktadr. Grmek, aydnlanmay bilfiil yaamak demektir (11). Bu paragraf bana Yaqui mistikisi Don Juan' hatrlatmaktadr. Don Juan yle demektedir: Benim en ok sevdiim ey, grmektir, ... nk akll insanlar yalnzca grerek bir eyler bilip, renebilirler (12). Ancak bu noktada bir uyar da bulunmak yararl olabilir. nk imdiye dek kullandmz mistik gelenek erevesindeki grmek ifadesi, yalnzca kelime anlamyla snrl kalmamaktadr. Onu ayrca sembolik ve mecazi bir anlamda da ele almak gerekir. nk sz konusu olan gerekliin mistik yollarla tecrbe edilmesi, btnyle duyu-d bir olaydr. Yani Dou mistikileri grmekten sz ettiklerinde, genelde grsel algy da iine alan, ama her zaman ve zellikle de grmenin ycel estiril m i biimini n planda tutan, duyu-d bir gereklik tecrbesine ynelmeyi arzu etmilerdir. te yandan da grmek, bakmak ya da gzlemlemek ifadelerini kullanarak, bilgilerinin deneysel olduuna dikkat ekmilerdir. Bu noktada Dou felsefesinin deneysel yaklam, bize Bat biliminin gzleme verdii nemi hatrlatyor. Bylece, yapmak istediimiz karlatrma iin baz nemli unsurlar elde etmi oluyoruz. Buna gre bilimsel aratrmalarda gz nnde tutulan deneysel temel, bizi Dou mistisizmindeki dorudan kavray olayna gtrmektedir. Byle dnldnde bilimsel model ve kuramlar, bu tr bir dorudan kavrayn farkl yorumlanlar anlamna gelirler. Aslnda bilimsel deney ile mistik tecrbe arasndaki bu trden bir paralellik, bilim ile mistisizmin gzlem ve inceleme alanlarndaki farkllklar gz nnde tuttuumuzda, bize biraz artc gibi gzkr. rnein fizikiler deneylerini ileri bir gurup almas ve yksek derecede sofistike (karmak) letler yardmyla gerekletirirler. Ancak buna karn mistikiler, bilgilerini yalnzca ie-bak yardm ile ve hibir let ya da makine kullanmadan, meditasyonun bireysel cokusu aracl ile elde etmektedirler Ayr ca bilimsel deneylerin her zaman herkes tarafndan yinelenebildii, fakat mistik tecrbelerin yalnzca bir ka kiiyle snrl kald ve ancak baz zel durumlarda meydana geldii de tartmasz bir gerektir. Ancak konu ile biraz daha yakndan ilgilendiimizde,

ele aldmz gzlem biimlerinin yalnzca yaklam asndan farkllk gsterdikleri, ama gvenilirlik ya da karmaklk ynnden birbirlerinden pek de ayrlmadklar ortaya kacaktr. rnein modern atom-alt fizii ile ilgili herhangi bir deney yapmak veya bir deneyi tekrarlamak isteyen bir kiinin, yllar sren youn bir eitimden gemesi gerekmektedir. Ancak byle yorucu bir eitimi aldktan sonradr ki, bu kii doaya deney aracl ile belirli bir soru yneltebilme ve doan n bu soruya verdii cevab anlayabilme dzeyine eriebilmektedir. Derin bir mistik tecrbeye ulaabilmek iin de, buna benzer bir biimde, uzun yllar sren ve yaplmas iin yetenekli bir retmen gerektiren bir eitimden gemek gerekmektedir. Ayrca (aynen bilimsel eilimde olduu gibi) harcanm olan emek ve zaman, baary garanti edecek bir etken olmaktan ok uzaktr. Ama buna ramen renci baarl olduu takdirde, deneyi tekrarlayabilecek bir duruma gelmi olacaktr. nk aslnda deneyin (yani mistik tecrbenin) tekrarlanabilirimi, btn mistik eitimlerin temelini ve spiritel urann asl hedefini oluturmaktadr. Demek ki mistik tecrbe, modern bir fiziksel deneyden yle pek de farkl bir zellie sahip deildir. te yandan temelde farkl olsalar bile, bu tr bir tecrbenin bir fiziksel deneyden daha az karmak ve sofistike olduu da sylenemez. nk derin meditasyon durumunda bulunan bir mistiki, bir fizikinin sahip olduu teknik ara ve gerelerin karmaklk ve etkinlik dzeyine, fiziksel ve ruhsal bilincini youn biimde kullanarak eriebilmektedir. Yani konuya hkim olmayanlar iin kavranamaz ve anlalamaz gibi gzken doay, bilim adamlar ve mistikiler, deiik gzlemleme yntemleri gelitirerek anlamaya ve kavramaya almaktadrlar. Bundan dolay modern bir deneysel fizik dergisinin tek bir sayfas bile, Tibet Mandalas'na benzer bir esrarengizlie ve gizeme sahiptir. Her ikisi de, evrenin doasn anlamak isteyenlerin geride braktklar ve derin anlamlar tayan kaytlardan olumaktadrlar. Derin mistik tecrbeler ancak uzun n almalar sonunda ortaya kmasna ramen dorudan sezgisel aydnlanmalar gnlk yaammzda kendiliinden oluabilirler. rnein hepimiz, bir insann veya bir ehrin adn unutabiliriz. Ve bazen de ok uzun dnmemize ramen bu isim hatrmza gelmez. Unuttuumuz isim dilimizin ucunda olmasna ramen hatrlanamayacaktr. Ancak dikkatimizi bu isimden uzaklatrp baka konulara ynelttiimizde, unuttuumuzu sandmz isim birdenbire aklmza geliverir. Burada hi bir dnsel aba harcanmamtr. Bu, anszn oluan bir aydnlanmadr. Bu rnek, Buddhizm iin ok nemlidir. Buddhist'ler, insann aslnda Buddha orijinine dayandn, ama bu orijinin unutulduunu savunurlar. rnein Zen Buddhizmi'nin rencileri, orijinal yzlerini bulmalar iin eitilmektedirler. Anszn ortaya kacak olan hatrlama olay ise, onlarn aydnlanmas demek olacaktr. Anszn ve kendiliinden meydana gelen sezgisel aydnlanmaya dier bir tannm rnek ise, aka rneidir. nk bir akay anladmz anda, belirli bir aydnlanmay yaam oluruz. Bunun akay aklamak ile, yani zihinsel faaliyetle hibir ilgisi yoktur, yani bu, anszn ve kendiliinden olur. Aydnlanm insanlar, sanrm spiritel aydnlanma ile aka arasndaki benzerlii ok iyi bilmektedirler. nk bilge insanlar n ou ayn zamanda akacdrlar da. zellikle Zen, komik ykler ve anekdotlarla sslenmi tir. Tao Te Ching ise, Onun hakknda glmeseydik, O, Tao'ya uygun olmazd (13) der. Ancak gnlk hayatmzda bu tr sezgisel aydnlamalar normalde ok ksa srelerle snrldr. Fakat Dou mistisizminde durum byle deildir. Bu aydnlanmalar uzun periyotlara yaylmakta ve sonunda srekli bir alglay biimine dnmektedir. Dou mistisizmi ile ilgili btn Okullarn genel amac, insan akln bu aydnlanmaya hazrlamaktr. Bu tutum, Dou'daki hayat tarzna nemli etkilerde bulunmutur. Bu amaca ulaabilmek iin Hindistan, in ve Japonya kltr tarihinin geliim izgisi iinde ok farkl teknikler, merasimler ve sanatlar ortaya kmtr. Bunlarn tmne kelimenin geni anlamyla belki de meditasyon diyebiliriz. Bu tekniklerin esas amac, dnen akl susturmak ve dikkatimizi aklc bilinlilik durumundan sezgisel bilinlilie kaydrmaktr. eitli meditasyon yntemlerinde bu kaydrma, dikkati tek bir noktada toparlamakla gerekletirilir. Dier baz okullar ise, bedensel hareketler zerinde durmaktadrlar. Bu yntemi Hindu'larn Yoga's ve Taoist'lerin T'ai Chi Ch'uan'nda grebiliriz. Bu okullarn uyguladklar ritmik hareketler, meditasyonun dier biimleri ile ortaya kan hislerin aynsna sebep vermektedirler. Bu his baz spor trlerinde

de ortaya kmaktadr. rnein benim tecrbelerime gre kayaklk, meditasyonun ok gzel bir biimini oluturmaktadr. Ayrca Dou sanat da bir meditasyon biimidir. Suna gre sanat, sanatnn grlerini deil sezgisel bilinlilik durumunu yanstmaktadr. rnein Hint mzii notalara baklarak deil, retmenin icrasn dinleyerek belirli bir duygu gelitirmek suretiyle renilebilir. Ayn ey Ta'i Chi hareketleri iin de geerlidir. rnein Japon ay merasimleri, yava ve ritel hareketlerle doludur. Ya da in hat sanat, elin tutuksuz ve spontane bir hareketini gerektirir. Bu zelliklerin tm, Dou'da bilinliliin sezgisel ynn ne karmak iin kullanlr. nsanlar ve zellikle aydnlar iin bilinliliin bu durumu tamamyla yeni bir tecrbedir. Ancak bilim adamlar sezgisel aydnlanmaya yabanc deildirler. nk her yeni bilimsel buluun temelinde byle bir anlatlamaz bilgi parlamas yatar. Ancak bunlar anlk olaylardr ve bilimsel amalarla kullandmz akl; bilgi, kavram ve tasarmlarla dolu olmak zorundadr. te yandan meditasyonda akl, tamamen boaltlr ve sezgisel yndeki uyarlara ak hale gelir. Lao Tzu, aratrma ve meditasyon arasndaki farkll u biimde dile getirir: renmeye devam eden, gn getike ilerleyecektir; Tao'ya devam eden, gn getike gerileyecektir (14). Aklc zihnimiz sustuunda, onun sezgisel blm olaanst bir varla ve gereklie kavumaktadr. Bylece evremizde bulunan ve olup biten her ey, kavramsal aklmzn szgecinden gemeksizin, olduu gibi ve btn ihtiamyla karmza kmaktadr. Eer Shuang Tzu'nun ifadesini kullanacak olursak: Bilginlerin sakin akllar deta yerin ve gn aynas, ayrca sanki tm fenomenlerin bir mercei gibidir(l 5). Aslnda meditatif durumun temel zellii, meditasyon yapan kiinin iinde bulunduu ortamla yek vcud olmas, (yani bir-beden) haline gelmesidir. Bu bilin durumunda, her trl blmlendirme, ayrtrma ve farkllatrma ortadan kalkmakta ve meditasyonu yapan kii, farkllatrlmam bir btnsellie ulamaktadr. Derin meditasyon durumunda -bulunan akl, ileri derecede bir faaliyete geer. Bu durumda, gerekliin duyud alglannn yan sra, evreden gelen btn ses, grnt ve dier uyar mlar da alglanr. Ancak bu alglar beyinde ilenmezler. Meditasyon yapan kiinin sahip olduu youn dikkatin, bu uyar mlar nedeniyle dalmas da bylece engellenmi olur. Bu durumu dmann saldrsn bekleyen bir askerin dikkatine ve zenine benzetebiliriz. nk sava halindeki bir asker de evresinde olup bitenleri byk bir dikkatle ve titizlikle izlemekte ve bir an iin bile olsa dikkatinin dalmasna izin vermemektedir. Zen stad ve retmeni Yasutani Rosh, Zen meditasyonunun uygulan anlamna gelen shikan-tazay aklarken de byle bir asker benzetmesine bavurmaktadr: Shikan-taza varoluun ve gerekliin ar1 derecede younlam bir biimidir. Bu durumdaki bir insan, ne ileri bir gerginlie ve telaa, ne de ar bir geveklie ve kendini brakmla sahiptir. Aslnda bu durum, akln lm ile karlamasna ben-, zer. Bir an iin eski Japon geleneklerine uygun bir kl dellosuna katldmz varsayalm. Dmanmzla yz yze geldiimiz vakit, pr dikkat kesiliriz ve vakit bir bedensel duruma geeriz. Bu ileri dzeydeki dikkatimizi ksack bir sre iin bile olsa baka yerlere yneltirsek, lmle kar karya gelme tehlikesini yaarz. te yandan bu delloyu izlemek isteyen birok kii de evremizde toplanacaktr. Kr olmadmzdan, bu seyircilerin tmn, gzmzn kenaryla bile olsa, grrz. Ve sar olmadmz iin de, bu insanlarn hepsini duyar z. Ancak sava halindeki beynimiz, bir an iin bile olsa, bu uyar mlarn hibirini alglamayacaktr(l 6). Savann ruhsal ve zihinsel haliyle meditasyon arasndaki benzerlikten dolay, Uzak Dou'da tatbik edilen ruhsal ve kltrel yaantda, savalarn ve askerlerin zel bir yeri bulunur. rnein Hindistan'n en ok sayg gren dinsel kitab olan Bhagavad Gitann konusu, bir sava meydan nda gemektedir. Geleneksel in ve Japon kltrlerinde ise sava sahneleri ile "ilgili sanatlar nemli bir yer tutmaktadrlar. rnein Japonya'da, Zen dininin Samuray'lar zerinde yapt nemli etkiler sonucu, bushido (yani, savama sanat) denilen bir kavram ve

davran biimi ortaya kmtr. Bushido durumunda bulunan bir savann ruhsal kavray ve alglay, sava teknii ile paralel biimde en yksek dzeyine erimektedir. rnein in'in en gelimi savama sanatna sahip olduu kabul edilen T'ai Chi Ch'uan, bir savann dikkatiyle, yava ve ritmik yoga hareketlerini olaanst biimde birletirmitir. Dou mistisizmi, gerekliin doasn dorudan doruya kavramak ister. Fizik ise, doal olaylarn ve fenomenlerin bilimsel deneylerle gzlenmesini hedef almaktadr. Ancak hem mistisizmde ve hem de fizik alannda, elde edilen sonular yorumlanmakta, yaplan yorumlar da kelimeler aracl ile baka insanlara aktarlmaktadr. Ama daha nce de grdmz gibi, kelimeler gerekliin soyut ve yaklak bir haritas ya da sureti (hayali) olarak kalmaktadrlar. ite bundan dolay da, bir mistik kavray ya da bir bilimsel deney kelimelerle ifade edildiinde, ortaya nlenemeyen bir belirsizlik ve eksiklik kmaktadr. Modern fizikilerle Dou mistikileri, bu tartmasz olgunun pekl farkndadrlar. Bilim adamlar:, fizik alannda yaptklar yorum ve aklamalara model ya da kuram ismini vermektedirler. Sz konusu kuram ve modellerin incelenen gerekliin yalnzca yaklak ve eksik birer yansmalar olduu dncesi, modern bilimsel aratrmalarn temelini oluturmaktadr. Einstein bu konuyu yle dile getirmeye almtr: Matematiksel kurallarn temelleri geree dayandklar srece, bu kurallar kesin olamazlar. Bunlarn kesin olmalar durumun-daysa, kurallarn geree dayanm olduklar sylenemez. Gnmz fizikileri, gelitirmi olduklar mantk akl yrtme ve analiz yntemleri sayesinde, doal fenomenleri ayn anda hem kesin ve hem de doru olarak aklayamayacamz sonucuna varmlardr. Bu nedenle baz fenomenleri nce belirli bir guruba katmakta, sonra da bu gurubun zelliklerini daha basit bir modelle aklamaktadrlar. Ama byle yaptklarnda o konuyla ilgili dier olgular gz ard etmi ve gerek durumun eksiksiz bir anlatmdan da uzaklam olurlar. Bu olgularn ihmal edilmelerindeki neden, ya onlarn gerekten de az 'bir neme sahip olmalar, ya da kuramn veya modelin oluturulduu ana kadar etkilerinin bilinemeyiidir. Bu konu ile ilgili anlatlanlar daha kolay anlalabilir klmak iin, benzerleri arasnda en tannm olan Newton'un klasik mekanik sistemini bir fiziksel model olarak ele alalm. Bu modelde havann ve srtnmenin direnci tamamyla ihmal edilmitir. nk gerekten de, hava ve srtnme direncinin etkisi, toplam sistem iinde nemsiz bir yere sahiptir. Bu tr kk ihmalleri grmezlikten gelirsek, Newton mekanii uzun bir sre iin doada grlen btn fenomenleri aklayabilen en son tanmlama biimi olarak dikkatleri ekmiti. Ancak yllar ilerledike, gelien teknikle birlikte Newton kuramnda yer almayan elektriksel ve manyetik gler gibi fenomenler gzlenmeye baland. Bylece sz konusu modelin eksik olduu ve yalnzca snrl sayda .fenomenlere uygulanabildii (ve bunlar iinde de yalnzca kat cisimlerin hareketleri iin kullanlabildii) anlald. Snrl sayda fenomenlerin incelenmesi, kavranmak istenen fiziksel deerlerin de yalnzca snrl bir kapsam iinde ele alnmalarna neden olabilir. Bu da, kuram ya da modelin eksik ve yaklak olmasnn bir baka nedeni olabilmektedir. Baz durumlarda, byle bir yaklak tasarm ok nem kazanabilir. nk balangta kuramn ne gibi bir snrlamaya tbi olacan ngrmek hemen hemen imknsz gibidir. Sz konusu snrll belirleyebilmenin tek aresi, bu amaca uygun bir deney yapmaktr, ite bu balamda, yirminci yzylda yaplan birok deney yardmyla Newton fiziinin temel snrlar kesin olarak izilebildi. Gnmzde ise, bu modelin dayand temel hemen hemen yok olmu gibidir. nk biz, Newton modelinin, ancak ok sayda atomlara sahip atom guruplar ve k hznn ok altnda seyir eden cisimler iin geerli olduunu artk biliyoruz. Eer ilik koul yerine getirilememise, yani ok sayda atomlardan sz edilemiyorsa, bu modelin yerini Kuantum kuram alacaktr. Ve eer ikinci koul salanmamsa, yani k hzna yakn hzlar sz konusu ise, Newton modelinin yerini izafiyet kuram alacaktr. Ama bu, Newton modelinin yanl olduu, ya da Kuantum kuramnn veya izafiyet kuramnn doru olduu anlamna gelmemelidir. nk sz edilen yukardaki btn modeller, gerekliin yaklak bir kavramdr ve yalnzca baz belirli fenomenleri kapsayacak biimdedirler. Bu kapsamn dna kldnda, doann gerekliini yanstabilme imknlar azalmakta ve hatta tamamen yok olmaktadr. Byle durumlarda yepyeni modeller gelitirilmekte, ya da eskilerimin eksik ynleri gzden

geirilerek varolan modele ilerlik kazandrlmaktadr. Bylelikle doann yaklak biimde yanstl biraz daha kapsaml bir bale gelmektedir. Varolan bir modelin snrlarn saptamak, fizikinin en nemli ve ayn zamanda en zor grevlerinden bir tanesidir. nk bir modelin en nemli unsuru, onun snrlldr. Gelitirdii izme ba modellerimi daha ileride ayrntlaryla inceleyeceimiz Geoffrey Chew, bir modelin ya da kuramn ilemeye balad andan itibaren, u sorularn sorulmas gerektiini iddia etmektedir: Model ya da kuram niin alyor? Modelin snrlar nerelerdedir? Elimizdeki model ne tr bir yaklak kavray oluturmaktadr? Chew'a gre bu sorular, deta geliimin temel basamaklardr. Ayn biimde Dou mistikileri de gerekliin szl anlatmnn, kesin ve eksiksiz olamayacan savunmaktadrlar. nk onlara gre, gerekliin dorudan doruya tecrbe edilmesi, akln ve dilin hkmranln ok aan bir olaydr. Btn -mistisizm, gerekliin dorudan tecrbesine dayand iin de sz konusu gereklik hakknda sylenen her ey, yalnzca baz ynleriyle doru olacaktr. Dou mistikilerinin hepsi de, yaadklar! tecrbenin szl analizi ile ilgilenmezler ve bu nedenden dolay da yaklak tanmlamalar sorunu, hi bir zaman Dou dnce sisteminde bir sorun olarak ortaya kmaz. Bir Dou mistikisi kendi tecrbesi hakknda konumak isterse, o da kelimelerin ve anlatmn snrll ile kar karya kalacaktr. Byle bir durumla baedebilmek iin. Dou kltrmde deiik zm yollar gelitirilmitir. rnein Hint mistisizminde ve bazen de Hinduizm'de, sylenmek istenilenlerin benzetmeler, semboller, iirsel anlatmlar ve alegoriler kullanlarak bir mitos havasnda aktarldn grmekteyiz. nk mitolojik dil, saduyunun ve mantn kat kurallarna bal kalma zorunluluu duymayan bir anlatm biimidir. Bu mitoslar akl almaz sihirler ve kart durumlarla sslenmilerdir. Ayrca mitoslar hi bir zaman kesin de deillerdir. Bylelikle mistik tecrbenin baka bir insana iletilmesinde epey yardmc olurlar. nk mitoslar aracl ile ya anan bu mistik tecrbeyi, gnlk konuma dilimden daha iyi ve daha anlalabilir bir biimde anlatabiliriz. Ananda Coomaraswany'e gre unu syleyebiliriz: Mitoslar, mutlak gerekliin kelimelerle ifade edilmi en baarl anlatmlardr (17). Hint yaratclnn ve fantazisinin engin derinlii sayesinde saysz Tanr ve Tanralar ortaya km ve bu Tanr -ve Tanralarn geirdikleri enkarnasyon ve yeniden dou gibi olaylar da birok fantastik ykye ve byk destanlara yol amtr. Ama buna ramen, derin alglama gcne sahip olan bir Hindu, sz konusu saysz Tanrlarn yalnzca insan aklnn bir rn olduklarn gzdem karmaz. nk bu Tanrlar, incelenen gerekliin ortaya koyduu ok sayda grntnn mitolojik anlatmndan baka bir ey deildir. Fakat te yandan iyi bir Hindu, sz konusu Tanr ve Tanralarn, yklerinin daha ilgi ekici olmalar iin gelitirilmi figrler olmadklarn da bilir. nk bu kiiletirilmi varlklar, kklerini mistik tecrbeye dayandran felsef retilerin ok nemli birer anlatm aralardr. Bu adan bakldnda, in'li ve Japon mistikilerinin dil sorununa daha deiik bir zm yolu getirmi olduklarn gryoruz. Bu dnrler gerein kartlklarla dolu doasn, mitoslarn sembol ve benzetmeleri ile daha iyi kavranabilir bir hale getirmek yerine, bu kar tl daha objektif bir dil kullanarak vurgulamak istemilerdir. nceleri Taoist'ler szl iletiimin snrlln ve yetersizliini gstermek amac ile srekli bir biimde kartlklara bavurmular, daha sonra da bu teknik in'li ve Japon Buddhist'lere aktarlarak, onlar tarafndan gelitirilmitir. Sz 'konusu tekniin tarihsel adan en ar ucunu, Zen Buddhist'lerinin ortaya koyduklar koanlar oluturmaktadrlar. Koanlar, birok Zen retmeninin, rencilerini aydnlatmak zere yazdklar, anlalmas ok g ve hatta bazen bir bilmeceden farksz ve ou kez de anlamsz dizelerdir. Koanlarla, daha sonraki blmde ele alacamz modern fiziksel aklamalar arasnda ok ilgin ve yakn paralellikler bulunmaktadr. Ama bu konuya nmzdeki blmde daha kapsaml bir biimde deineceiz. te yandan Japonya'da, felsef grleri ifade etmek zere bir baka anlatm biimi daha vardr. Bu bazen Zen retmenlerinin de bavurduklar, ok ksa ve veciz iirlerden meydana gelen zel bir anlatm yoludur. Sz konusu yntemle, mistikilerin eline, inceledikleri gerekliin varlna dorudan iaret etme imkn gemi olmaktadr. rnein bir gn bir kei, Fuketsu Ensho'ya u soruyu yneltmi: Konumann ve susmann yasakland bir durumda, nasl hatas? davranabilirim? Byk retmen de, keie yle bir cevap vermitir:

Her mart aynda Kiangsu'yu, Kekliin sesini Ve ho kokulu iekleri hatrlarm (18). Tarihsel geliim iinde, sz konusu spritel iirlerin zirve noktasna haikularn ortaya kmasyla ulalmtr. Haiku'lar, yalnzca on yedi heceden meydana gelen klasik Japon drtlkleridir. Aadaki eviri denemesinde bile, haiku airlerinin engin doa bilgisi ve kapsaml aydnlanmalar kendisini hissettirmektedir: Yapraklar derlerken st ste geliyorlar; Yamur, Yamuru dvyor(l 9). Dou mistikileri, elde ettikleri bilgileri mitoslar, semboller, iirsel anlatmlar ya da kartlklar kullanarak akladklarnda yararlandklar konuma dilinin snrlln ve dorusal akl yrtlerinin eksikliini yeniden idrak etmektedirler. Gnmzde ise, modern fizik de bu gre gelmi ve szl modeller ile kuramlarnn snrlln anlamtr. nk model ve kuramlar yaklak bir yansmay vermekte ve bylece kanlmaz bir biimde kesin olmayan bir dnya grne varlmaktadr. Aslnda bir bakma ada fiziksel model ve kuramlar, Dou mitoslarnda kullanlan simge ve iirlerin Bat'daki kar Ilklardr Ben de ite bu ereve iinde, sz konusu iki dnce sistemi arasndaki benzerlik ve paralellikleri gzler nne sermeye alacam. rnein Tanr iva-nn kozmik dans ile zetlenebilecek olan Hindu madde gr, modern Kuantum alan kuramnn baz elerine ok benzemektedir. nk danseden Tanr ile fiziksel kuram, aklmzn birer rnleridir: Yani her ikisi de, dnrn ya da bilim adamnn inceledii gereklik ile ilgili grlerim yanstmaktadrlar.

3) KELiMELERiN DE TESiNDE
t m Btn bilimsel model ve kuramlarn, yalnzca yaklak bir zellik tadklar ve bunlarn kelimelerle yaplm anlatmlarnn konuma dilinin eksikliine ve mulaklna tbi olduklar, daha yz ylmzn balarna doru kabul grmeye balamt. nk o tarihlerde, hi de beklenilmeyen baz gelimeler ortaya kmt. Atomlarn dnyas ile ilgili olarak yaplan aratrmalar, bilim adamlarn, gnlk konuma dilinin birok eyi anlatmak iin kesin, yeterli ve tam olmad konusunda fikir birliine vardrmt. Hele bu dil ve kavramlar aracl ile atom ve atom-alt fenomenlerin aklanmas hi mmkn deildi. Ayrca modern fiziin iki temel direi niteliindeki Kuantum ve izafiyet kuramlar bize, iinde bulunduumuz gerekliin, normal mantk snrlarn ok aan bir fenomen olduunu gstermeye balamlardr. Bu kuramlar da, tpk atom-alt aratrmalar ile uraan bilim adamlar gibi, yeni gerekliin allageldik kokuma dili yardmyla aklanamayacan belirtiyorlard. Heisenberg bu konu ile ilgili unlar yazmaktadr: Dilin kullanm ile ilgili sorunlarm en by, Kuantum kuram evresindeki aklamalarda gn na kmt. nk ilk olarak burada gelitirilen matematiksel tasarmlar ifade edilebilecek ve aklayacak

karlklarn normal dilin yaps, iinde bulunmay sorunu karmza kmtr. Bunun yan sra da kullandmz ve kullanmlarna altmz kavram ve tasarmlarmzn, atomlarn yapsn aklamakta Yetersiz kaldklar gerei de bizleri artmtr(l). Yukardaki aklama, felsef adan modern fiziin ortaya koyduu en nemli geliimlerden birini yanstmaktadr, ite bu noktada. Dou felsefesi ile Modern fizik arasnda bir benzerliin kurulmas mmkn olmaktadr. Bat felsefesinde, mantklk ve aklclk her zaman en nemli fikir yrtme ve argmantasyon arac olarak kullanlagelmitir. Felsef dncelerin tm, bu iki temele dayanmaktadr. Keza, Bertrand Russel'e gre, bu durum, dinsel felsefe iin bile geerlidir. Ama te yandan Dou mistisizminde, Gerekliin, her zaman normal konuma dilini at kabul edilmitir. Bundan dolay da Uzak Dou bilginleri mantn ve alldk kavram ve fikirlerin tesine gitmekten saknmamlardr. Kanmca, Dou bilginlerinin, Bat'daki dostlarna kyasla, daha baarl gereklik modelleri ortaya atm olmalarnn ardnda, byle bir felsef temel yatmaktadr. Dou mistikilerinin, konuma dili ile ilgili kar karya kaldklar sorunlarn tm, gnmz fizikilerinin dil sorunuyla hemen hemen ayndr. rnein, bu blmn banda yer alan iki alnt, aslmda birbirinden tamamen, farkl ortamlarda dile getirilmilerdi. nk birincisinde D. T. Suzuki, Buddhizm (2) hakknda, ikincisinde de Werner Heisenberg atom fizii (3) hakknda konumaktayd. Fakat bu iki aklamann yine de neredeyse birbirlerinin aynlar olmalar, ok artc bir gerektir. Mistikiler ve fizikiler, elde ettikleri bilgileri, bakalaryla paylamak isterler. Ancak bu paylamay kelimeler aracl ile yaptklarnda, aklamalar hem kartlklarla ve hem de mantksal glklerle dolu olmaktadr. Bu kartlk, aslnda, ta Heraklitus'tan balayarak Don Juan'a kadar uzanan btn mistikilerin ortak yandr. Ve sz konusu kartlk, bir bilim dal olan fizik iin yzylmzn balarna kadar da geerli idi. Atom fiziinde grlen btn kartlklarn temellinde, n ikilii, yani iki farkl biimde davran yatmaktadr. Ya da daha kapsaml bir ifade ile; elektromanyetik nmn bazen dalga boylar, bazen de bir parack olarak kendini gstermesi bir trl anla lamayan bir eliki yaratmaktadr. Bir yandan nmn bir dalga kmesinden meydana geldii kabul edilmektedir, nk bu nm, yalnzca dalgalarn oluturabildikleri giriim olayn meydana getirmektedir: Yani iki adet k kaynandan kan k huzmesinin, belirli bir uzaklktaki nm toplam, bu iki kaynan aritmetik toplamna eit olmayabilir. Inm toplam, aritmetik toplamdan ya biraz daha fazla, ya da biraz daha az olacaktr. Bu olaanst ve ayn zamanda da basit deneyi, iki deiik kaynaktan kan dalgalarn yaptklar giriim ile kolaylkla aklayabiliriz. yle ki: Dalga tepe noktalarnn stste bindii yerlerde (rezonans) gzlemlenen nm, aritmetik toplamdan daha fazla olacaktr. Bunun tersi olarak eer bir dalga tepesi ile bir dalga dibi stste binerse (enterferans), toplamda daha az bir nm llecektir. Bu tr bir giriim olayn kolayca "hesaplayabiliriz. Elektromanyetik nmn gzlendii her yerde, byle giriim olaylar ile karlamak mmkndr, ite bu nedenle nmn ardnda, dalga boylarnn yattklarn rahatlkla syleyebiliriz.

Ama te yandan ayn elektromanyetik nm, fotoelektrik olay denilen bir etkiye de neden olmaktadr: Uygun bir dalga boyuna sahip mor tesi bir nm baz metallerin zerine ynelttiimizde, sz konusu metal yzeyinden birok elektron darya frlayacaktr. Yani bu olaya bakarak, incelediimiz nmn, ok sayda paracklardan meydana geldiini dnebiliriz. Buna benzer bir durum, rntgen nmnn salma deneylerinde de gzlenebilir. Bu deneylerin hepsini, ancak k paracklarnn elektronlarla arptklarn varsayarak aklayabiliriz. Ama rntgen nmnda ayn anda, dalgalara zg giriim saaklar da olumaktadr. imdi, atom kuramnn ilk yllarnda fizikileri ileden kartan soruyu sorabiliriz: Nasl olur da elektromanyetik nm hem bir parack olarak (yani kck bir hacme sktrlm bir varlk olarak) ve ayn zamanda do uzayn byk bir blmne yaylabilen bir dalga boyu olarak karmza kmaktadr? Ne konuma dili ve ne de hayal gcmz ile incelediimiz gerekliin bu yzn tam anlamyla kavrayamyoruz. Dou mistisizminde ise, gerekliin kartlklarla dolu ynleriyle baa kabilmek iin, birok deiik yntemler gelitirilmitir. rnein sz konusu sorun Hinduizm'de, mitolojik ditin kullanm ile, Buddhizm ve Taoizm'de de, kartlklarn zerine gitmek suretiyle zlmeye allmtr. rnein Lao Tzu'nun yazm olduu ve Taoist'lerin temel kitab durumunda olan Tao Te Ching, ar derecede karmak, girift ve hatta bazen de neredeyse mantksz bir dille yazlmtr. Yani bu kitap, gizemli kartlklar ve bunlarn yaratt etkilerle dolup tamaktadr. Ancak gl, veciz ve ok iirsel bir anlatmla okuyucunun dikkati yakalanmaya allm ve rencinin sahip olduu ve alt mantkl ak! yrtme tekniklerinden kurtulmas hedeflenmitir. in ve Japon Buddhist'leri, Taoist yaz ve anlatm -tekniini kullanarak, mistik tecrbenin kartlklarla dolu zelliklerimi arpc bir biimde ortaya dkmeye almlardr. Zen bilgini ve retmen Daito, rencisi olan imparator Godaigo'y grdnde, ona unlar sylemitir: Binlerce 'kalpa' nce bizi ayrmlard, ama biz yine de bir an iin bile olsa birbirimizden uzaklamadk. Yz yze gelmediimiz halde, her gn birbirimizi grdk (4).

Aslnda, szl anlatmda karlalan glklerin, Zen Buddhizminde, zel bir yetenee ihtiya duyan bir erdem haline dnm olduunu bile ifade edebiliriz. rnein Koan Sistemi yardm ile, retinin btnyle kelimesiz olarak aktarlmasnn bir yolu bile bulunmutu. Szn ettiimiz koanlar, tamamyla anlamsz baz bilmecelerden meydana gelmektedirler. Bu bilmecelerin amac, Zen rencisine akl yrtmenin ve mantn snrlln dramatik bir biimde yaatmaktr. Bilmecelerin anlamsz sz seimi ve kartlklarla dolu ierii, akl yrtmeyle zmn imknsz klmaktadr. Onlar, sanki dnme srecini durdurmak iin gelitirilmi birer hazine gibidirler. renci bylece, gerekliin szl olmayan tecrbe ediliine hazrlanm olur. Gnmz Zen retmenlerinden Yasutani, bir gn bir Bat'l renciye, en tannm ve en gzel koanlar'dan bir tanesini yle anlatmtr: En basit, ve burudan dolay da en gzel koanlardan biri de Mudur. Hikyesi yledir: Gnlerden bir gn, bir kei, in'in en tannm Zen retmeni olan Jou'ya gider ve ona yle bir soru yneltir: Gerekten bir kpek, Buddha-doasna sahip midir? Jou, keie yle cevap verir: Mu!. imdi Mu, szlk anlamnda hayr ya da yok demektir. Ama Jounun szndeki nem burada gizli deildir. nk Mu, ayn zamanda yaayan, alan ve hareket eden Buddh'a doasnn bir anlatm biimidir. Sana den grev ise, sz konusu Mu'nun ruhunu ya da zn yakalamaktr. Ancak bunu, dnsel analizlerle deil, kendi iindeki derinlikleri aratrarak yapmalsn. Bunu yaptktan sonra da benim karma kp, Mu'yu, gerekten ve canl olarak yaayan bir gereklik olarak algladn ve hibir tasarma, kurama ya da soyut aklamaya ynelmeden kavrayabildiim ispatlamalsn. unu hibir zaman unutma: Mu'yu allageldik dnce ve idrak gcnle anlayamazsn, Onu ancak tm benliinle yakalayabilirsin (5). Konuya ilk kez ilgi duyan birisi iin, her Zen retmeni, ya yukardaki Mu-koann anlatacak ya da aadaki iki koan'dan bir tanesini soracaktr: Henz daha sana, hayat verilmeden nce, senin ilk biimin nasld acaba? ki elini birbirine rparak bir ses kartabilirsin. Peki bir elin sesi nedir? Yukardaki koanlarn hepsinde, tek bir zm Vardr ve iyi bir Zen retmeni bu zm hemen syleyebilir. Sz konusu zm bir kez anlaldnda, koann kartlklarla dolu olma zellii birdenbire yok olur ve srrna var lm bu koan, oluumuna ve uyanmasna yardmc olduu gl bir bilincin olaanst bir nitelendirmesi olarak grlmeye balanr. rnein Rinzai okulunda, rencilere zlmek zere birok sorular verilir. Bu koanlar n her biri, Zen retisinin deiik bir ynne k tutacak niteliktedir. Rinzai okulu, sahip olduu karmak retileri, yalnzca bu yolla rencilere iletmektedir. Yani renciye hibir pozitif aklamada bulunulmamaktadr. renci, .kendi gcyle ve bu koanlar aracl ile gereklii kavramak grevi ile ba baa braklmtr. ite burada yine atom fiziinin balarnda yaanm olan kartlk dolu durumlarla ilgili benzerlikler ortaya kmaktadr. Atom fizii almalarnn ilk devrelerinde, aynen Zen'de grld gibi, mantkl akl yrtmeyle zlemeyecek, kartlklarn ardna gizlenmi bir gereklikle kar karya kalnmt. Bu gereklii anlayp, kavrayabilmek iin ise, yeni bir bilin dzeyine gerek duyulmutu. Bu yeni bilin, atomsal gerekliin yeni bir kavran ile ilgiliydi. Ancak burada, bizi bu yenli bilindie ulatracak e, yal bir retmen deil, iinde ya admz doann ta kendisi idi. Ama iinde yaadmz doa da, aynen Zen retmenlerinin yapt gibi, sorutan soru hakknda hi bir aklamada bulunmuyordu. Doamz, yalnzca bilmeceleri sormakla yetiniyordu. Bir koan zebilmek iin, renci gl bir dikkate ve katlma gerek duymaktadr. Zen ile ilgili yazlm kitaplarda koanlarn, rencilerin kalplerini ve akllarn yakaladklarn ve bunun sonucu olarak da rencilere gerek bir dnsel gelime imkn tandklar sylenir. Bylece rencileri srekli gerilim altnda tutarak, onlarn dnyan n tmn bir phe ve soru yuma olarak grmeleri salanmaktadr. Kuantum kuramnn temellerini atan insanlar da ayn durumla kar karya kalmlard. Heisenberg, bu karmak durumu pek gzel ve arpc bir biimde yle ifade etmektedir:

Bohr ile, yaptmz tartmalar hatrlyorum. Saatler sren ve ancak gecenin ge vakitlerinde nihayetlenen tartmalarmzn neticesinde, neredeyse srekli bir mitsizlik meydana kyordu. Bu tr tartmalardan sonra, yaknlardaki bir parkta tek bama yrye k yordum ve kendi kendime hep u soruyu soruyordum: Doa, atom denemelerinde olduu kadar sama olabilir miydi? (6). Cisimlerini zgn ve temel zellikleri incelendii zaman, ortaya kan sonular, zihnimiz iin her zaman sama ve eliik olacaktr. Bu gerei eski metafizikiler ok uzun zamanlardan beri bilmektedirler. Ama bilim adamlar, bunu daha yeni kefetmeye balamlardr. nk onlar yzyllardr, saysz biimlerde gzlenen olgularn ve doann temel kanunlarnn izini srmekle meguldler. Ayrca sz konusu olgu ve fenomenler, bunlar inceleyen bilim adamnn makroskopik ortamlarnda (yani, elle tutulup gzle grlen dnyada) meydana gelmekteydi. Bundan dolay da, birtakm duyusal tecrbelerden sz etmek mmknd. Ama bilim adamlarnn kullandklar dil, grntleri ve dnsel tasarmlar bu tr bir tecrbeden soyutlad iin, doal olgu ve fenomenleri yeteri derecede aklayabilecei sanlyordu. Evrenin oluumu ile ilgili zellikleri soruturan aratrmalara, Newton'cu mekanik evren modeli erevesinde cevap verilmekteydi. Mekanik evren modeli, ontik Yunanistan'da oluan Demokritus'un modeline benzer bir biimde, btn evrensel olgu ve fenomenlerin sert ve blnmez atomlar n hareketleri ve karlkl etkileimleri sonucunda olutuklarn savunuyordu. Bu atomlarn zellikleri, normal hayatmzdaki bilardo toplarnn zelliklerine benzemekteydi. Yani bu model makroskopik duyusal tecrbelerimiz (dnyay boyutlu biimde alglaymz) dorultusunda oluturulmutu. Byle bir yaklamn atomlarn dnyasnda geerli olup olmad konusunda ise, hi akl yrtlmem iti. Aslnda bunun deneysel olarak aratrlmas da o dnemlerde imknszd. Ancak yirminci yzyla gelindiinde, fizikiler maddenin en kk birimlerini inceleyebilecek imknlara kavumulard. Artk fizikiler ok karmak teknolojiler aracl ile doann derinliklerine dalmakta, maddeyi oluturan temel yap talarn bulmak amacyla maddeyi blm blm ortaya karmaktaydlar. Atomlarn varlklar tatmin edici bir biimde ispatlandktan sonra, atomlar oluturan paracklar da (yani, atomun ekirdei ve onu evreleyen elektronlar) kefedilmiti. Son olarak da ekirdei oluturan' paracklar yani, protonlar ve ntronlar) ortaya karlm ve dier atom-alt paracklarn varl tespit edilmiti. Modern deneysel fiziin sahip olduu gelimi ve duyarl aygtlarla, atom-alt dnyasnn derinliklerine rahatlkla inilebiliyordu. Artk iinde yaadmz makroskopik evreye alk duyularmz aracl ile, sz konusu atom-alt dnyay ve orada hkm sren yasalar renebilecek duruma gelmitik. Aslnda duyusal kavraymz, yalnzca Geiger sayacnn bir sesiyle ya da fotoraf plakasndaki bir karartnn grntsyle snrl kalmaktayd. Ayrca grdmz ve duyduumuz her ey, incelediimiz fenomenin kendisi de deildi, biz yalnzca bu fenomenin etkilerini gzlemlemekteydik. nk atom ve atom-alt dnya, bir kural olarak bizim alg alanmzn tesinde bir gerekliktir. Modern aralarn yardm ile atomlarn ve onlar oluturan elerin zellikleni ancak dolayl bir biimde gzlemlenebilmekte, bylelikle atom-alt dnya, bir bakma, tecrbe edilebilir bir duruma gelmektedir. Ancak byle bir- tecrbeyi, gnlk hayatmzda yaadmz tecrbelerle karlatramayz. nk bu durumda madde hakknda ele geirilen bilgiler, dorudan doruya duyusal alglamann bir sonucu olarak ortaya kmazlar. Bundan dolay da, aslen duyularmzn dnyasna dayanan gnlk konuma dilimiz, sz konusu fenomenleri ve gzlemleri aklamakta yetersiz kalr. Yani doann derinliklerine inildike, alageldiimiz dilin birok kavram ve tasarmlarm iptal etmek durumu doar. Felsef adan bakldnda, sonsuz kklkteki elere doru yaplan byle bir gezide atlan ilk adm, ok byk bir nem tamaktadr. nk atomlarn ii ve yaps hakkmdaki aratrmalar, sahip olduumuz ve be duyumuzun alglamalarna bal hayal gcmzn ne denli snrl olduunu gstermitir. ite bu noktadan sonra da, fenomenlerin mutlak kesinlikle manta ve saduyuya dayandrlmalar mmkn olmamaktadr. Bilim adamlar, atom fizii aracl ile, ilk defa cisimlerim temel doasna bir gz atabilme imknna kavumu oldular. Aynen mistik-ilerim yaptklar gibi, artk fizikiler de gerekliin duyud tecrbesini uygulayabilmektedirler. Ve yine mistikilerim karlatklar gibi, fizikiler de sz konusu tecrbe ediin,

kartlklarla dolu ynleri ile kar karya kalmaktadrlar, ite bu andan itibaren modern fiziin model, kavram ve kuramlar, Dou felsefesinde grlen temel yaklamlara benzerlik gstermeye balamtr.

4) YENi FiZiK
Dou mistikilerinin dediklerine gre, gerekliin mistik tecrbe edilii, insann dnya grn" birdenbire alt-st eden anlk bir olaydr. D. T. Suzuki, bu olay yle anlatmaktadr: insann bilin dnyasnda gerekleebilen ve btn allm tecrbeleri glgede brakan olaanst bir yaaytr bu(l). Suzuki, bu tecrbemin ok edici zelliini, nl bir Zen retmeninin szlerini kullanarak yle anlatmaya almtr: Bu, sanki dibi patlayan bir kovadr. Atom fizikileri, bu yzyln balarnda yukarda anlatlan duygular yaamlard. Atomsal gerekliin yepyeni tecrbesi, sahip olduklar dnya grlerini temelden sarsm ve sz konusu deiimi anlatrlarken de, Suzuki'nin Zen retmenine benzer aklamalar kullanmlard. rnein Heisenberg unlar yazmt: Modern fizikte yaanlan deiimlere gsterilen youn tepkileri, ancak bu fiziin temellerini oluturan elerim sarslmaya baladn ve yklmaya doru gittiklerini gz nnde bulundurursak anlayabiliriz. Bu sarsnt, bilimin artk temelsiz kalaca kaygsn da dourmutur (2). Einstein da atom fiziinin yeni gerekleri ile ilk kez yz yze geldiinde ayn oku yaamt. Yazm olduu otobiyografide yle diyordu: Fiziin kuramsal temellerini sz konusu yeni olgulara uydurabilme abalarmn tm baarszlkla sonulanmt. Sanki stnde durduumuz temeller birdenbire km gibiydi. Ayrca bu yeni yapy kurabileceimiz baka bir temel de grnrlerde yoktu (3). Modern fizik alannda yaplan yeni keifler sonucunda uzay, zaman, madde, cisim, etki ve sonu gibi kavramlarda geni deiikliklere gidilmesi gerekiyordu. Ama sz konusu kavramlarn dnyay tecrbe ediimizin en temel aralar olmalar, onlarda deii klikler yapmak zorunda olan fizikilerde deta bir ok etkisi yaratmt. Ve bu deiiklikler sonucunda, yeni ve eskisinden tamamen farkl bir dnya gr olumaya balamt. Bu oluumun, yeni bilimsel aratrmalar yardmyla halen devam ettiini de unutmamak gerekir. Sylediklerimizi gz nnde tutarak. Dou mistikisinin ve Bat fizikisinin ayn tecrbe basamaklarndan getiklerini iddia edebiliriz. Bylece onlar, dnyay btnyle farkl bir adan grebilme imknna ulaabilmilerdir. Aadaki iki alntda, Avrupa'l fiziki Niels Bohr ve Hindistanl mistiki Sri Aurobindo, sz konusu tecrbenin derinliini ve kklln aklamaktadrlar: mmz t sil i Kitabn bu blmnde, dnyann yeni alglan biimini, klasik fizik retisi ile karlatrarak ksaca tantmaya alacam.(*). Bylece klasik mekaniksel dnya grnn nasl deitirildii ve Kuantum kuram ile izafiyet kuramnn bu deiimde ne gibi bir rol oynad grlebilecektir. Modern fizik alannda gelien bu iki temel kuram aracl ile daha sonra, doay aklamaya alan, paralar birbiriyle ilintili, btnsel ve organik bir dnya gr ortaya kmtr.

atm n KLASK FZK Modern fizik alannda yaplan keiflerle yerinden oynayan bu dnya gr, Newton'un gelitirmi olduu evrensel mekanik modele dayanmaktayd ve bu model, klasik fizik anlaynn o sert ekirdeini oluturuyordu. Gerekten de bu temel, btn bilimleri destekleyerek kendi felsefesini ve tabiat anlayn yaklak olarak yzyl gibi bir sre ayakta tutabilmiti. Newton evreni, klasik klid geometrisinin boyutlu uzay grne dayanmaktayd, iinde tm fiziksel olgularn -meydana geldii bu boyutlu uzay, hi bir biimde deimezdi ve btnyle duraan bir zellie sahipti. Eer Newton'un kendi szlerini kullanacak olursak: Mutlak uzay, kendi doas nedeniyle ve kendi dndaki hi bir eye gre izafi olmamak kayd yla, her zaman ayn ve deimezdir (6). Buna bal olarak da, fiziksel dnyada meydana gelen her trl deiim, yine kendi iinde mutlak olan bir baka boyut yardm ile ifade edilebilmektedir. Sz edilen bu baka boyut, zaman boyutundan bakas deildir ve temel bir nermeyle, zamann, maddesel dnya ile ilgili hibir ba bulunmad ve gemiten gelecee doru hi durmakszn akp gittii kabul edilmitir. Newton, bu konuda unlar yazar: Mutlak, gerek ve matematiksel zaman, dzenli bir biimde akp gitmektedir ve haricinde bulunan hi bir eye bal deildir(7). Newton dnyasnn mutlak zaman ve mutlak uzaynda hareket etmekte olan temel eler, maddesel paracklardan olumaktadrlar. Bu paracklar, matematiksel denklemlerde, maddesel noktalar olarak ele alnmlardr. Newton ise, onlar; kk, sert ve blnemez varlklar olarak dnmekteydi. Ona gre sz konusu varlklar, evrende bulunan tm maddemin yap talarn oluturmaktaydlar. Aslnda bu model, fikir asndan, Yunanl atomistlerin dnya grlerine de ok yak nd. nk her iki model de, dolu ve bo, madde ve uzay gibi temel ayrmlara dayanmaktayd. Ayrca bu modellerde grlen temel paracklar, arlklar ve ekilleri asndan srekli olarak ayn kalmaktaydlar. Buna gre madde, her zaman korunmaktayd ve yalnzca edilgen bir durumdayd. Fakat Demokrit'i ve Newton'cu atomizm arasndaki en nemli fark, Newton'un, maddesel paracklar arasnda, etki eden kuvvetleri kesin bir biimde aklam olmasnda gizlidir. Newton'a" gre yer-ekimsel kuvvetler ok basit birer olgudurlar. Asl nemli olan bu kuvvetlerin temelinde yatan paracklarn ktleleri ile aralarndaki uzaklklarn miktardr. Ayrca yerekimsel kuvvet, btn uzaklklara ayn biimde uzanmakta ve onlar kapsamaktadr, ilgin bir hipotez olmasna ramen, Newton'un gelitirmi olduu model, hibir zaman derinlemesine aratrlmamt. nk sz konusu paracklarla, onlar arasnda etki eden kuvvetler, Tanr vergisi olarak kabul edilmekteydi ve bu nedenden dolay da ileriye giden analizlere gerek olmad kans ok yaygnd. rnein Newton, Opticks adl eserinde, Tanr'nn maddesel dnyay nasl yaratm olduunu kendince yle aklamaktayd: Bence Tanr, en bata maddeyi; sert, ktleli, kat, geirgensiz ve hareketli paracklardan yaratmt. Paracklarn byklk ve ekilleri, onlarn uzaya olan oranlar ve dier zellikleri, yaradln hedefine doru bir yn almlard. Kat paracklar, birlemeleriyle oluturduklar tm cisimlerden daha serttirler. Onlar o kadar serttirler ki, hibir zaman parampara olmalar sz konusu olamaz. Hi bir allagelmi g, Tanr'nn ilk anlarda yarattn blemeyecektir(8). Newton mekaniinde, btn fiziksel olaylar, maddesel noktalarn karlkl yerekimsel kuvvetlerinden meydana gelen uzaysal bir hareketten do-'maktadrlar. Newton, byle bir maddesel noktan n 'kuvvetini kesin ve net bir matematiksel biime sokabilmek iin, yepyeni' tasarm ve teknikler gelitirmek zorunda kalmt. Aslnda tm bunlar, olaanst bir zihinsel baaryd ve Einstein daha sonra, Newton'un baarsn u vgl szlerle anlatmaya almt: Herhalde bu, tek bir kiinin yapmaya muvaffak olduu en byk dnsel gelimedir. Klasik mekaniin temelleri, btn ile Newton'un denklemlerine dayanr. Bu denklemlerin, deimez birer yasa olduklar kabul edilmi ve tm maddesel -noktalarn bu yasalara gre hareket ettikleri dnlmtr. Bundan dolay, fiziksel dnyada gzlemlenen btn deiikliklerin kaynanda da, bu tr hareketlilikler aranmtr. Newton'a gre Tanr, zamann balangcnda maddesel paracklar, aralarnda etki eden kuvvetleri ve hareketin

temel yasalarn yaratmt. Bylece evren, bir btn olarak harekete gemi ve o andan itibaren, deimez yasalarn idare ettii bir makine gibi hareket etmeye devam etmitir. Bu balam iinde, doann mekanistik bir biimde yorumlanmas, kat ve kesin bir determinizme yol amt. Bu son derece byk kozmik makine, tamamyla nedensel ve belirlenebilir olarak-grlmekteydi. Bu gre gre, evrende meydana gelen her eyin kesin bir sebebi ve ayr ca da bundan doan kesin bir etkisi ya da sonucu vard. Bir sistemdeki her bir enin gelecei (prensipte) mutlak bir kesinlikle nceden kestirilebilir hale gelmekteydi (tabii eer belirli bir anda sahip olduu tm detay bilgileri bilimiyorsa). Bu inan, Fransz matematikisi Pierre Simon Laplace'n u nl szleriyle en gzel anlatm biimini bulmutur: Belirli bir anda doada etki eden btn kuvvetlerin ve belirli bir anda dnyan n temellerini oluturan cisimlerin bulunduklar yerlerin kesin bir tanmna sahip olan bir beyin, (eer bu kadar ok bilgiyi ileyecek kadar gl bir beyinin varolduu varsaylrsa), evrende bulunan en byk cisimlerden en kk atomlara kadar btn hareketleri kavrayabilir. Artk hibir ey belirsiz kalmayacaktr. Gelecek ve gemi, imdiki zamann bilinen ve grnen birer eleri haline dneceklerdir (9). Sz edilen belirliliin felsef temelini, Descartes tarafndan gelitirilen Ben ve Dnya arasndaki genel ayrm oluturmaktadr. Bu ayrmn bir sonucu olarak, evremizdeki dnyann nesnel bir biimde aklanabileceine inanlyor, yani artk gzlemci kiinin nemi ortadan tamamyla kalkyordu. Doann bu trden bir nesnel aklan, tm bilimlerin en byk ideali haline gelmiti. On sekizinci ve on dokuzuncu yzyllarda da, Newton mekaniinin baars hzla kendisini gstermeye balamt. Nitekim Newton, gelitirmi olduu kuramn gezegenlerin hareketlerine uygulam ve bu ekilde gne sisteminin en nemli zelliklerini aklayabilmiti. Ama aslnda, yaratm olduu gezegenler modeli, ok basitletirilmi bir yap yd. rnein gezegenlerin kendi aralarndaki yerekimsel kuvvetleri btnyle gz ard edilmiti. Bundan dolay da Newton'un karsna nedenini tam olarak aklayamad baz dzensizlikler kmt. Newton, bu sorunu, evrende dzensizlikleri srekli olarak dzelten bir Tanr'nn varolduunu dnerek zmt. Ancak byk matematiki Laplace bununla yetinmemi ve kendi kendine, Newton un hesaplar n dzeltmek ve mkemmel bir biilme getirmek grevini stlenmitir. Yazaca kitap, gne sisteminin ortaya koyduu byk mekaniksel soruna kkl bir zm getirecek ve kuram ile gzlem arasnda o kadar byk bir benzerlik kuracak ki, artk astronomik tablolarda ampirik denklemler yer almayacaktr (10). Sonu olarak Laplace, Mcanique Cleste (Uzayn Mekanii) adl be ciltlik eserinde, gezegenlerin, ayn ve kuyruklu yldzlarn hareketlerimi byk bir dorulukla aklayabilmi ve gel-git olay ile dier yerekimsel fenomenleri de ayn dorulukla saptayabilmitir. Ayrca Newton'un hareket yasalarnn gne sistemindeki istikrar ve dzeni saladklarn ve evrenin kemdi kendini yneten mkemmel bir makine olduunu gsterebilmitir. Sylendiine gre Laplace, eserinin ilk basksn Napoleon'a takdim ettiinde, Napolon ona, -Monsieur Laplace, bana, bu byk kitab evrensel sistemi aklamak zere yazdnz sylediler; ama bir kelimeyle dahi olsa Yaradan'dan hi sz etmemisiniz der. Laplace ise pek saknmadan imparatora u cevab verir: Yer vermedim, nk yle bir hipoteze hi gerek yoktu. Newton mekaniimin, astronomi alannda gstermi olduu byk baar nedeniyle fizikiler, bu modeli akkanlarn hareketlerini ve elektriksel cisimlerin titreimlerini aklamada kullanmaya balamlard. Sz konusu model, bu alanda da olaanst bir biimde iliyordu. Sonunda s kuram bile mekaniksel bir aklamaya indirgenebiliyordu. Bunu yapabilmek iin, sy, molekllerin karmak hareketlerinden doan bir enerji biimi olarak grmek yeterliydi. rnein suyun ss arttrldnda, su molekllerimin hareketleri de artmakta ve su molekllerini birbirlerine yaptran kuvvetler ortadan kalkp molekller dalncaya dek bu art da devam-etmektedir. Bu dereceye ulaan su ise buhara dnerek, biim deitirecektir. te yandan s sal hareket suyun soutulmas yoluyla azaltldnda, molekller yavalayacaklar ve kat ve sert bir dzene gireceklerdir. Bu ekilde de buz meydana gelecektir, ite bu rnee benzer bir biimde, dier btn ssal fenomenler, sade ve net bir mekanistik bak asyla aklanmaya balamt.

Su

Sv haldeki su buhar

Buz

Mekaniksel modelin elde ettii olaanst baar, on dokuzuncu yzyl balarnda yaayan fizikilerin, evreni gerekten de Newton'un hareket yasalarna uygun bir biimde alan byk bir makine olarak grmelerine neden olmutu. Sz konusu yasalar, artk doann temel yasalar olarak grlmeye balanmt. Newton'un mekanii ise, doal fenomenlerin en son ve en kapsayc kuram olarak alglanr olmutu. Ancak yzyl kadar ksa bir sre iinde, yeni bir tiziksel gereklik ortaya kartlm ve Newton'cu modelin snrll ortaya konulmu oldu. Zamanla farkna varlan bu yeni bulgular, aslnda Newton mekaniini oluturan bi bir enin mutlak bir nitelie sahip olmadn gstermilerdi. Eer daha doru sylemek gerekirse, sz konusu gr deiimi anszn ortaya kmamt. Hatta on dokuzuncu yzylda meydana kan baz bulgular gnmzn bilimsel devrimlerine yol gstermilerdi. Bu erevede anlmas gereken gelimelerden ilkini, elektrik ve manyetik fenomenlerin kefi ve aratrlmas oluturmaktadr. Bu konuda mekaniksel model yetersiz kalm ve yepyeni bir kuvvet trnn kabul edilmesi bir zorunluluk haline gelmiti. Elektrik ve manyetik konularnda ilk admlar- atanlar Michael Faraday ve Clark Maxwell adnda iki bilim adamyd. Daha sonra Faraday, bilim tarihinin en byk deneycilerinden ve Maxwell de, bilim tarihinim en byk kuramclarndan birisi olarak ok onurlu1 bir yer alacaklard. Faraday, bir mknats bir tel bakr sargsna yaklatrdnda, mknatsn mekanik hareketini bakr telindeki elektriksel bir enerjiye evirebilmi ve bylece bilimsel ve teknolojik bilgi birikimini yeni bir dnm noktasna getirmiti. Bu devrim niteliindeki deney, bir taraftan elektrik mhendislii alannda bir r am, te taraftan da kendisinin ve Maxwell'in kuramsal speklasyonlarna yeni bir temel oluturmutu. Sonu olarak, elektromanyetizma adnda tmyle yeni bir kuram ortaya kmt. Faraday ve Maxwell, aratrmalarn yalnzca elektrik ve manyetik kuvvetlerin etkilerini kavramak iin deil, ayn zamanda bu kuvvetlerin doalarn anlamak iin de yrtyorlard. Sonu olarak kuvvet kavram kuvvet alan kavramyla deitirilmi Ve bylece ilk defa Newton'cu fizii aan bir model ortaya konulmutu. Faraday ve Maxwell, eksi ve art ykl iki paracn birbirlerini ekmelerini, ktlesel ekime uygun bir biimde aklamak yerine (yani Newton'cu fiziin uygulad yolun dnda) her ykl paracn kendilerini evreleyen uzayda bir karmaa ya da bir durum oluturduuna inanyor ve bu tr bir yerde bulunan dier bir ykl paraca belirli bir kuvvet uygulandn savunuyorlard. Uzayda bulunan ve kuvvet yaratma yeteneine sahip olan byle bir duruma, alan denmektedir. Bir alan, bir tek yk tarafndan meydana getirilmekte ve baka bir ykl paracn bu alana girip girmemesinden bamsz olarak varolmaya devam etmektedir. Alan kavram, insanolunun fiziksel gereklik ile ilgili ortaya atm olduu grlerde byk bir deiiklik anlamna geliyordu. nk Newton'cu gre gre, btn kuvvetler, etki ettikleri cisimlerle sk skya ilintili olmaktadrlar. Ama imdi, kuvvet gr yerini alan gr biiminde ok daha belirsiz bir kavrama brakyordu. Bu alan grnn kendine zg bir gereklii vard ve hibir maddesel cisme atfta bulunmadan (ya da izafiyet gstermeden) kendi bana incelenebiliyordu. Bu kuramn zirve noktasn oluturan elektrodinamik model ise, n yalnzca ok hzl bir biimde deiiklik gsteren ve uzayda dalgalar halinde hareket eden bir elektromanyetik alan olarak aklanmasyla nlenmiti. rnein gnmzde radyo dalgalarnn, k dalgalarnn ve rntgen nmnn elektromanyetik dalgalardan meydana geldiini ispatlam bulunuyoruz.

Salnm (ya da fiziksel terminoloji ile ozsilasyon) gsteren elektrik ve manyetik alanlar yalnzca ozsilasyonlarnn frekanslarnda farkllamakta, ama aslen ayn kalmaktadrlar. Bylece, grlen n, byk elektromanyetik tayfn yalnzca ok kk bir blmn oluturduu anlalmaktadr Sz konusu byk apl deiikliklere ramen, ilk nceleri Newton mekanii yerini korumay baarabilmi ve fiziin temeli olmaya devam etmiti. Maxwell bile elde ettii deney sonularn mekanik kavramlarla aklamaya alm ve elektromanyetik alanlar, ok hafif bir uzay dolgu maddesinde (buna eter de deniliyordu) meydana gelen mekaniksel gerilmelerin bir sonucu olarak d nme abas iine girmiti. Elektromanyetik dalgalar ise eterde oluan elastik dalgalar diye aklyordu. Aslnda bu gr ok da yanl deildir, nk genelde dalgalar, bir cismin titreimi biiminde ortaya kmaktadrlar. Sudaki dalgalar suyun, ses dalgalar da havann titreimi sonucu oluur. Ama Maxwell, kuramn aklamak iin" birok mekaniksel yorumlamalara ayn anda yer vermekteydi ve bylece adeta bunlarn bi birinin, inceledii gereklii tam anlamyla aklayamadn beyan ediyordu. Aka belirtmi olmamasna ramen, herhalde kuramn oluturan temel unsurlarn, mekaniksel modellerin deil, elektromanyetik alanlarn tekil ettiini hissetmi olmalyd. Bu gerei net olarak gren, yaklak elli yl sonra Einstein olmutur. Einstein, eter diye bir eyin var olmadn aklam ve elektromanyetik alanlarn birer fiziksel varlk olarak kendi kurallarna sahip olduklarn gsterebilmitir.

Einstein'a gre, bu varlklar, bo uzayda hareket edebilme zelliine sahiptirler ve mekaniksel kavramlarla hibir zaman aklanamamaktadrlar.

Ve bylece yirminci yzyln balarnda, fizikilerin ellerinde, farkl fenomenlere farkl bir biimde uygulanacak iki deiik kuram bulunuyordu: Newton'un mekanii ve Maxwell'in elektrodinamii. Artk Newton'cu modelin btn fiziksel bilimlerin temeli olma zellii ve ayrcal da ortadan kalkmt. MODERN FZK Yzylmzn ilk otuz ylnda yaanan hzl olaylar, fizik bilimini tmyle deitirmitir. ilk nce birbirinden bamsz olan iki gelime (yani izafiyet kuramnn ortaya atl ve atom fiziindeki yeni bulgular), Newton'cu dnya grnn dayand btn kavram ve grleri tamamen paralamt. Artk ne mutlak uzay ve zamandan sz etmek, ne teme! sert paracklardan konumak, ne fiziksel fenomenlerin kesin olarak belirli doalarndan bahsetmek ve ne de doann nesnel anlatm ideal ine sahip olmak mmkn deildi. Bu kavram ve kalplarn hi biri, ada fiziin ykseldii yeni boyutlara ulaamyorlard nk. Modern fiziin balangcnda, tek bir insann olaanst bir dnsel baars bulunmaktadr: Bu insan Albert Einstein'dan bakas deildir. Einstein, 1905 ylnda yaynlad iki makale sonucunda, dnce alannda iki nemli devrimsel ynelie yol amt. Bunlardan ilki, izafiyetin zel Kuramyd. kincisi ise, elektromanyetik nmn yepyeni bir alglann oluturmaktayd. Bu alglan, daha sonra, Kuntum kuramnn (yani, atomsal fenomenlerin yeni kuramnn) karakteristik bir zellii biimine gelecekti. Kuantum kuramnn son ekli ise, bu iki makalenin yaynlanmasndan yaklak yirmi sene sonra, byk bir fiziki ekibi tarafndan oluturulacakt. Ancak izafiyet kuramnn neredeyse tm, Einstein tarafndan ortaya koyulmutu. Bu anlamda, Einsteinn bilimsel yaynlar, yirminci yzyln balarnda yaratlm gz kamatrc birer aheser olarak karmzda durmaktadrlar. Onlar adeta ada uygarlmzn piramitleri gibidir. Einstein, doann btnsel ahengine kuvvetle inanyordu. Bilimsel hayat sresince arzu ettii tek ey, fizie birleik bir temel arayp bulmakt. Bu hedefe ulamada att ilik adm, elektrodinamik ve mekanik konularna ortak bir ereve bulmak abas oluturuyordu. nk sz konusu konular n ikisi de, klasik fizikte ayr birer disiplin olarak ele al iniyordu. Bu ereveyi ortaya koymakta ok baarl olan Einstein, elde ettii sonuca izafiyetim zel Kuram (ya da zel izafiyet Kuram)- adn vermiti. Bu yeni kuram, klasik fiziin yapm birletiriyor ve tamamlyor, ayn zamanda da kullan lan geleneksel kavramlarda (rnein zaman ve uzay gibi) kkl deiikliklere neden oluyordu. Bylece Newton'un dnya grm oluturan nemli temel talarndan birisi daha ortadan kaldrlp, yok ediliyordu. zafiyet kuramna gre uzay, boyutlu bir zellie ve zaman da, bundan bamsz bir varla sahip deildir. Einstein, zaman ve uzayn birbirleriyle ayrlmaz bir btn olduklarn ve uzay-zaman denilen bir drt-boyutlu sreklilii oluturduklarn gstermitir. O halde, izafiyet kuram erevesinde, uzay hakknda konutuumuzda, zaman hakknda da yine ayn anda konumamz gerekmektedir. Bunun tersi de geerlidir: Zaman denildiinde, akla hemen uzay da gelmelidir. Bunun harbimde Newton'cu modelde olduu gibi zamann srekli ve evrensel bir akndan sz edebilmemiz de imknszdr. nk gzlemlenen bir olaya gre farkl hzlarda hareket eden farkl gzlemciler, ayn olay deiik bir zaman sralamasna tbi tutacaklardr. Byle durumlarda, bir gzlemci iin ayn anda oluuyormu gibi gzken olaylar, bir baka gzlemci iin farkl zamansal blmlendirmelere sahip olabilirler. Bundan dolay, uzay ve zaman elerine sahip olan her lm, mutlak geerliliini; yitirmektedir. Yani izafiyet kuramyla, Newton'un gelitirdii ve fiziksel fenomenlerle olgularn temelini oluturan mutlak uzay kavram ortadan kaldrlmtr. Ayn paralelde mutlak zaman kavram da hkmn kaybetmitir. Artk uzay ve zaman, belirli bir gzlemcinin inceledii bir fenomenin ya da olayn aklanmasnda kulland basit bir anlatm esi olarak alglanmaktadr. Uzay ve zaman kavramlar doal fenomenleri aklamak zere kullanlan en nemli aralar oluturduklarndan, bunlar zerinde yaplacak bir deiiklik, kanlmaz olarak doay aklamaya yarayan btn kavram erevelerinin deiimine neden olacaktr. Einsteinn gerekletirmi olduu bu deiikliin en nemli sonucu, ktlenin yalnzca enerjinin bir farkl biimi olduu bulgusudur. Duraan, yani hareketsiz bir cismin (yani bir nesnenin) ktlesinde bile, enerji sakldr, ite Einstein, enerji ve ktle* arasndaki sz konusu ilikiyi nl E mc2 zdelii ile ortaya kartmtr (burada E: enerji, m: ktle, c: k hz dr).

l i f zafiyet kuramnda, n hzn gsteren (c) sabitinin ok nemli bir yeri vardr. nk k hzna yaklaan hzlarla ilgili fiziksel fenomen ve olaylar incelediimizde, mutlaka izafiyet kuramn dikkate almamz gerekmektedir. Bu aklama elektromanyetik fenomenler iin de geerlidir. Gerekten de insan gzyle grnen n da aralarnda bulunduu btn elektromanyetik fenomenler, Einsteinn o nl kuramlarn gelitirmesine nedeni olmulardr. Einstein, 1915 ylnda da Genel izafiyet kuramn ortaya att. Burada, Einsteinn daha nce gelitirmi olduu zel izafiyet kuram, ktlesel (yani, bir arla sahip) cisimlerin karlkl yerekimini de iine alacak bir biimde geniletilmiti. Ancak nl fizikinin zel izafiyet kuram saysz deneyler aracl ile dorulanm olmasna ramen. Genel izafiyet kuram halihazrda, yeteri derecede tasdik edilememitir. Ama buna ramen, genel kuram, yerekimini aklayabilen en gzel ve en dzenli kuram olarak kabul grm ve kendisine astrofizik ve kozmoloji alannda, evrenin aklanmas iin geni bir uygulama alan bulmutur. Einstein'e gre, yerekimsel kuvvet, uzay ve zaman bkme (ya da eme) zelliine sahiptir. Bunun anlam ise, alldk klid geometrisinin, eik uzayda artk geersiz olmasdr. Nasl ki bir dzlemin iki boyutlu geometrisi, kresel yzeylerde uygulanamaz ise, klidyen geometri de genel kuram erevesinde geersiz olacaktr.

Bir kre ve bir dzlem zerine bir kare izme denemesi Bir dzlemin stnde bulunan bir noktadan balayarak hareket ettiimizi varsayalm. Eer bu noktadan bir metre gittikten sonra bir dik ayla dnp bir metre daha gidersek, sonra bir dik a daha yapp bir metre daha yrrsek ve en sonunda bir metre daha yryp bir dik a yaparak bir daha dnersek, balang noktamza geri dnm oluruz. Bylece drt tane dik adan oluan bir kareye sahip oluruz. Ancak kresel yzeyler sz konusu olduumda, klidyen geometri hkmsz kalmakta ve deminki deney baar szlkla sonulanmaktadr. nk drdnc dik adan sonra k noktasna geri dnmemi oluruz Ayn ekilde, eilmi olan boyutlu bir uzayda da artk klidyen geometri geersiz kalacaktr, ite Einstein tam bu noktada, boyutlu uzayn gerekten de belirli bir eime sahip olduunu sylemekte ve sz konusu eimin de, ktlesel cisimlerin yerekimsel olanlarnn bir sonucu olarak meydana geldiini iddia etmektedir. rnein bir yldz ya da bir gezegen eklindeki ktlesel bir cismin bulunduu bir yerde, Onlar evreleyen uzay birazck bklecektir. Bu bklmenin miktar ise, cismin ktlesine bal olacaktr. Bunun yan sra, izafiyet kuramna gre uzay ve zaman bir btn oluturduklar iin, zaman da mevcut maddenin etkisinde kalacak, yani bir bakma evrenin dier noktalarna gre daha farkl bir hzda ilerleyecektir. Grlecei gibi, yalnzca uzay ve zaman- kavramlarn ieren her lm, izafi

olduu gibi, ayn anda uzay-zaman srekliliinin btnsel yaps da maddenin evrendeki dalmna bal kalmaktadr. Olaya bu adan bakldnda bo uzay kavram tamamen anlamszlaacaktr. Klasik fiziin mekaniksel dnya gr, sert cisimlerin bo' uzayda hareket ettikleri nermesine dayanmaktayd. Aslnda bu nerme gnmz iin de geerlidir. Ama yaln zca fizikilerin orta boyut blgesi olarak adlandrdklar bir blm iin. Bu blm,, gnlk yaammzn, hkm srd alandr, ite burada, klasik fizik halen geerliliini srdrebilmektedir. Ancak bo uzay ve sert maddesel cisimlerle ilgili kavramsal sistemimiz bizi o kadar derinden etkilemitir ki, onlarn geersiz olduu bir fiziksel gereklii tasavvur edebilmemiz bizim iin hemen hemen imknszdr. Ama modern fizik, bizi, byle bir gereklii tasavvur etmeye zorlamakta ve iinde bulunduumuz orta boyutlar amamza yne itmektedir. nk ok byk nesnelerin bilimi olan astrofizik ve kozmoloji alannda, bo uzay fikri oktan beri terkedilmi, sonsuz kklklerdeki varlklarn bilimi olan atom fiziinde ise sert nesneler gr ortadan kaldrlmtr. Yzylmzn banda, atomlarn yaplaryla ilgili ve ne yazk ki klasik fiziksel kavramlarla bir trl aklanamayan olay ve fenomenlerle karlalmt. Atomlarn bir i yap ya sahip olduklarn gsteren ilk bulgular, rntgen ya da x-nmnn kefiyle ortaya kt. Bu yeni nm tr kendine hzla modern tp alanmda yer etmeye balamt. Fakat rntgen nlar, atomlarn yay nladklar tek nm tr de deildi. Ksa bir sre iinde radyoaktif maddeler diye adlandrlan maddeler tarafndan yaynlanan birok farkl nm trleri de meydana kartlmt. Radyoaktivite olaynn kefedilmesi, atomlarn bileik yaplarn dorulayan en nemli bulgu olarak deerlendiriliyordu. nk radyoaktif maddeleri oluturan atomlar, yalnzca deiik trde nm yaynlamyorlar, ayn zamanda kendilerini ok farkl maddelerin atomlarna da dntrebiliyorlard. Bu olay ve fenomenler, youn aratrmalara neden olurlarken, ayn zamanda da, maddenin imdiye dek eriilmemi derinliklerine inebilme imknn yaratmaktaydlar. rnein Max von Laue rntgen nlarn kullanarak kristallerin atornsal dzenlerini incelemiti. Ernest Rutherford ise, radyoaktif maddelerin yaynladklar ve daha sonra alfa paracklar olarak isimlendirilen varlklarn aslnda, atom-alt bykle sahip olan ve yksek hzlara ulaabilen birer parack gurubu olduklarn gstermi ve bu paracklarn atom ii yapnn incelenmesinde rahatlkla kullanlabileceklerimi ispat etmiti. Bylece sz konusu alfa paracklar atomlar n stlerine ynlendirilebilir ve ortaya kan sapmalarn miktarna ve ynne bakarak, incelenen atomun yaps hakknda nemli bilgiler elde edilebilirdi. Rutherford da aynen byle yapt. Ama elindeki alfa paracklarn deney atomlarna ynlendirdiinde hi beklenilmedik ve ok sansasyonel bir sonula karlat. nk karsna kan manzara uydu: Antik alardan beri inanld gibi, atomlar sert paracklar olmaktan ok, kk paracklarn (bunlara daha sonra elektron denildi) evreledii ar ktleli bir ekirdekten meydana geliyorlard. Bu paracklar elektriksel ekim kuvvetiyle birbirlerine kenetleniyorlar ve aralar nda kalan alan da bo uzay olarak deerlendirilebiliyordu. Atomlarn byklkleri hakknda herhangi bir fikir oluturabilmek aslnda ok zordur. nk atomlar, sahip olduumuz makroskopik lein dnda kalan varlklardr. rnein bir atomun ap, bir santimetrenin yaklak olarak yz milyonda biri kadardr. Bu minicik bykl gzmzn nne getirebilmek iin, bir portakal dnya byklne getirdiimizi varsayalm. Bu olaanst portakaln, atomlar ise, yaklak olarak kiraz byklnde olacaktr. Buna gre atomlar, makroskobik nesnelere oranla ok daha kk olan varl klardr. Ancak atomlar n merkezinde bulunan ekirdee gre bir deerlendirme yaparsak, ayn atomlar bu sefer ok byk birer varlk haline dnmektedirler. Kiraz byklndeki atom grntsne geri dnelim. Byle bir atomun merkezindeki ekirdei plak gzle kesinlikle gremeyiz. Atom ekirdeini grebilmek iin, z konusu atomu, dnyan n en byk kubbesine sahip olan Roma'daki Sen Piyer Katedralinin kubbe byklne getirmemiz gerekir. Bu aptaki bir atomun ekirdei, ancak bir tuz tanecii kadar olacaktr. Sen Piyer'in kubbesinin merkezindeki bir tuz tanecii ve onun evresindeki byk bolukta bulunan kck toz paracklar; ite bu, atom ekirdei ve elektronlar arasndaki ly gzler nne seren gzel bir benzetmedir. Atomlarn, gezegensel modelinin gelitirilmesinden hemen sonra, nemli bir keif daha yaplmt: Bir atomda bulunan elektron saysnn, o atomun oluturduu elementin kimyasal zelliklerini belirledii ortaya kmt; Gnmzde ise, elementlerin periyodik cetvelini, doada en hafif atom olan hidrojenin(*) ekirdeine srekli

olarak protonlar ve ntronlar ile gerekli tabakalara da elektronlar ekleyerek elde edebileceimizi renmi bulunuyoruz. Atom'lar arasnda meydana gelen karlkl etkileimler de, eitli kimyasal sre ve tepkimeleri olutururlar. Artk bu bilgiler yardm ile prensipte, btn kimyasal olaylar, atom fizii yasalar kullanlmak suretiyle aklanabilir bir duruma gelmitir. Fakat bu yasalarn bulunmas ve daha sonra da kabul edilmesi OK da kolay olmamtr. Sz konusu yasalar Danimarka'dan Niels Bohr'u, Fransa'dan Louis de Broglie'yi, Avusturya'dan Erwin Schrdinger'i ve Wolfgang Pauli'yi, Almanya'dan Werner Heisenberg'i ve ngiltereden de Paul Dirac' kapsayan uluslararas bir fiziki gurubu tarafndan yirmili yllarn ortalarna doru baaryla tanmlanmt. Ad geen bilim adamlar, beyin glerini ulusal snrlar aarak birletirmiler ve modern bilimin, en ilgin dnemlerinden birini oluturmulard. Onlarn almalar ile insanolu ilk kez atom-alt, dnyasnn yabanc ve beklenilmeyen gereklii ile temasa geebilmiti. Ama fizikiler bir atom deneyi ile doaya bir soru sorduklarnda, her defasnda bir kartlkla karlamaktaydlar. Bilim adamlar bu durumu akla kavuturmaya altklarnda, sz konusu kartlklar daha da belirginleiyorlard. Bu kartlklarn, aslnda atom fiziinin isel yapsnn vazgeilmez birer esi olduklar gereinin kabul edilmesi ise ok uzun srmt. nk atomsal fenomenler ve olgular geleneksel fizik kavramlar ile aklanmaya alldnda, her seferinde sz konusu kar tlklar ortaya kyorlard. Fizikiler bu gerei idrak ettikten sonra, artk doru sorular sormay ve tutarszlklar nlemeyi renebilmilerdi. Heisenberg bunu u ekilde dile getiriyordu: Onlar, Kuantum kuramnn ruhunu kavrayabilmi insanlard. Sonuta kuramn kesin ve tutarl bir matematiksel formlasyonu da elde edilebilmiti. Fakat matematiksel formlasyondan sonra bile Kuantum kuramnn temel kavram ve tasarmlar yle kolayca kabul edilebilecek bir zellie sahip deildiler. nk bu kuramn yaratt etki gerekten de ok ykc yd. Rutherford'un deneyleri, atomlarn sert ve paralanamaz olmadklarn, tam tersine ilerinde kck paracklarn hareket ettii byk boluklardan meydana geldiklerini gstermiti. imdi de Kuantum kuram, bu paracklarn, klasik fizikteki sert nesneler ile hi bir ilikileri olmadklarn gstermeye alyordu. Yani maddenin atom-alt eleri, ikili bir grnme sahip soyut varlklar gibiydiler. rnein biz bu varlklara nasl bakarsak, onlar da bize yle grnmektedirler. Yani bazen onlar bir parack ve bazen de bir dalga biiminde alglamaktayz. Bu ikili zellik, normal kta da gzlenebilmektedir: Yani k bazen bir elektromanyetik dalga zelliine, bazen de bir parack zelliine sahip olmaktadr.

Parack

Dalga

Maddenin ve n sz konusu irili zellii, hem garip ve hem de ok zor anlalabilir bir durumdur. Aslnda bir eyin ayn anda hem bir parack (yani ok kk bir hacme sahip olan bir varlk) hem de byk bir uzay alanna yaylabilen bir dalga olabilmesi, hi bir biimde kabul edilemez gibi grnmektedir. Bu akl kartran durum, koan benzeri kartlklarn olumasna neden olmu ve Kuantum kuram ad verilen bir kuramn douuna yol amtr. imdi bu almalarn en bana dnelim. Sz edilen gelimelerin tm, aslnda Max Planck ile balamt. Max Planck, s nm enerjisinin(*) srekli bir biimde yaynlanmadn ve sanki enerji paketleri aracl ile ortaya ktn tespit etmiti. znms Daha sonra 'bu paketleri, quanta diye isimlendiren Einstein, onlar n doann en temel eleri olduunu ileri srmt. Bu kadarla da kalmayan Einstein, cesur bir atlmla, n ve genelde elektromanyetik nmn yalnzca elektromanyetik dalgalar halinde deil ayn zamanda quantalar olarak da ortaya kabileceklerini savunmutu. Kuantum kuramna ismini veren bu k quanta'lar daha sonra gerek birer parack olarak kabul

edilmi ve foton diye tanmlanmlardr. Bu k paracklar, ok ilgin zelliklere sahip olan varlklardr. Bunlarn bi bir ktleleri yoktur, ama hi durmakszn k hz ile hareket etmektedirler. Parack ile dalga arasndaki bu belirgin kartlk, bir sre sonra, beklenmedik bir gelimeyle ve maddenin gereklik yaklamn (yani, klasik mekaniksel dnya grnn en temel unsurunu) derinden sarsacak bir biimde zlmtr. Ortaya kan bu yeni aklamaya gre madde, atom-alt dzeylere inildiinde tam olarak belirli bir kesinlie sahip olamyordu. Yani madde daha ok bir yerde bulunma eilimleri gstermekteydi. Ayn nedenle, atom-sal fenomenler, belirli zamanlarda ve belirli yerlerde meydana gelen kesin olaylar deil, daha ok, belirli oluum eilimleri gsteren olaslklard. Bu eilimlere Kuantum kuram iinde olaslk ad verilmi ve dalga biiminde ortaya kan matematiksel okluklara benzetilerek deerlendirilmilerdir. Bunun bir sonucu olarak, incelediimiz paracklar, ayn zamanda birer dalga zellii de gsterebilmekteydiler. Ancak bunlar, ses ya da su dalgalar gibi boyutlu gerek dalgalar biiminde alglanmamaldr. Bunlar olaslk dalgalarladr, yani dalga zelliini tayan birer soyut matematiksel okluktur. Olaslklar dediimizde ise, incelenen paracklarn belirli bir uzay ve zaman blmnde bulunma olaslm kastetmekteyiz. Buna bal olarak da, atom fiziinde-grlen tm yasalar, olaslklar yardmyla aklanmaya balanmtr. Yani atomsal bir fenomenin nasl gerekleecein! hi bir zaman nceden belirli bir kesinlikle bilemeyiz. Syleyebileceimiz yalnzca, bu fenomenin hangi olaslklarla meydana gelebileceidir. Bu ekilde ifade edilen Kuantum kuram, sert nesnelerin klasik tasarmn yok etmi ve balayc bir kesinlikle belirlenebilen doa yasalar kavramna son vermitir. rnein klasik fizikte, sert maddeler diye adlandrlan eyler, atom-alt dzeylere inildiinde olaslk dalgalarna benzer biimlere dnmektedirler. Ayrca bu olaslklar, cisimlerin olaslklarn deil, onlarn karlkl ilikilerinin olaslklar halinde ortaya kmaktadrlar. Yaplan dzeyli ve ciddi almalara gre, atom fizii alannda gzlenen paracklarn, kendi balarna (yani, izole edilmi varlklar olarak) hi Pir anlama sahip olmadklar ortaya kmtr. Bu paracklar ancak,.lmler arasndaki karlkl ilikimin bir sonucu olarak kavrannca, bir zellik kazanmaktadrlar. Demek ki, Kuantum kuram bize, evrenin temel birliini ve tekliini gsteren bir model olmutur. Yani Kuantum kuram, iinde ya admz dnyay, birbirinden yaltlm ok kk elere ay ramaya camz gstermitir. Maddenin derinliklerine inildike, kar mza kan temel yap talar deil, btn paralarn arasnda varolan karmak ilikiler dokusudur. Ancak unutulmamas gereken ok nemli bir nokta vardr: Bu ilikilerin en nemli aktrlerinden birisi de hi kukusuz gzlemcinin kendisidir. nk gzlemci, gzlem zincirinin en son halkasn oluturarak, gzlemlenen atomsal nesnenin kendisiyle giritii iliki sonucunda bir kavraya sahip olabilmektedir. Yani kendisi de gzlemlenen olayn bir parasdr ve ondan ayr ya da bamsz deildir. Bu yaklam, doann nesnel aklann kendisine bir hedef olarak semi olan klasik grn ve idealin artk hkmsz kaldnn ak bir gstergesidir. Descartes'in yaratm olduu Ben ve Dnya ayrm, yani gzlemciyle gzlemlenen arasndaki ayrm, atom-alt paracklarn dnyasna inildiinde geersiz kalmaktadr. Atom fizii, iin iine insann kendisini de koymadan doa hakknda konuamayacamz ak ve net bir biimde gstermitir. nk tm evren, her zerresine kadar ayn btnln ve tekliin paralardr. Bu yeni atom kuram yardmyla, atomlarn yaplaryla ilgili olarak ortaya kan ve Rutherford'un gezegensel atom modeliyle bir trl aklanamayan bir ok karmak bilmece bir rpda zlebilmitir. Rutherford'un deneyleri, eer maddesel dalm gz nnde tutacak olursak, sert maddelerin yap talar durumundaki atomlarn neredeyse tmyle bo uzaydan meydana geldiklerini gstermitir. Ancak bu aklamann ardndan kanlmaz bir biimde u soruyu sormamz gerekiyor: Eer- evremizdeki her ey ve hatta biz bile, byk bir ounlukla bo uzaydan oluuyorsak, peki o zaman niin kapal bir kapdan geemiyoruz? Yani: Maddeleri kat ve sert yapan nedir? Bu erevede ortaya kan ikinci bir soru da, atomlarn sahip olduklar olaanst mekanik sreklilik ve tutarllk ile ilgilidir. rnein soluduumuz 'havann iinde bulunan atomlar saniyede milyonlarca kez arpmaktadrlar. Ama yine de her arpmadan sonra, sahip olduklar zgn yaplarn koruyabilmektedirler. Klasik mekaniin temel yasalar na dayanan hi bir gezegensel model, bu tr arpmalardan zgn yaplarn koruyarak kabilmi atomlar aklayamamt. Ama doa, bize fiil bir durumu gstermektedir. Bir oksijen atomu, etkilendii arpmalara bal kalmakszn hep ayn elektron yapsna sahiptir. Ayrca*bu elektron yaps, ayn trden atomlarda hep ayn dzeni meydana getirirler. rnein iki demir atomu ve tabii ki iki saf demir

paras, birbirlerinin tpatp ayndr. Demir atomlar nn nereden geldikleri ya da nasl bir etki sonucu ortaya ktklar hi nemli deildir. Atomlarn bu ilgin ve artc zellii, Kuantum kuram bulgularna gre elektronlarn dalgasal zelliklerinden kaynaklanr. Yani maddenin sert ve kat zellii, tipik bir Kuantum etkisi neticesinde meydana gelmektedir. Bu etki, maddenin dalga/parack zelliine baldr ve bu ikilik, yalnzca atom-alt dzeylerde grlebilen, yani makroskopik dnyamzda var olmayan bir olgudur. Sz gelinini uzayn kk bir blmne sktrlm olan bir parack, bu sktrlmaya kar durmakszn hareket etmekle cevap verecektir. Sktrma blgesi ne kadar dar ve kkse, parack da o kadar hzl ve abuk hareket etmeye balayacaktr. imdi atomlara geri dnelim: Bunlarda iki tane kart kuvvetten sz etmek mmkndr. Bir yandan elektronlar, elektriksel kuvvetler nedeniyle atom ekirdeine balanmlardr. Bunun sonucunda, ekirdek ile elektron arasndaki uzaklk, en dk dzeye inmektedir. Fakat te yandan, sz konusu elektronlar, atom iinde hapsolmu durumdadrlar. Bu sktrlmaya bir tepki olarak hareket -haline geerler ve hzla ekirdek evresinde dnmeye balarlar. Elektronlar ekirdee ne kadar yakn-satar dnme hzlar da o kadar yksek olacaktr. Gerekten de, elektronlarn bir atomun iinde hapsolmalar, olaanst byklkte hzlara neden olmaktadr. rnein normal bir elektron, ekirdein evresinde saniyede yaklak 600 mil hzla dnmektedir. te bir atom, sz konusu yksek hzlardan dolay kat ve sert bir kre biiminde alglanmaktadr. (Ayn etki, yksek bir h zla dnen bir uuk pervanesinin dz bir disk gibi grnmesine neden olmaktadr.) Atomlarn daha fazla sktrlmalar imknszlatnda, maddemin kat zellii de ortaya kar. Sonuta elektronlar, atomlarn iinde belirli bir yrngeye yerleirler. Bu yrngelerde, ekirdein ekim kuvveti ile elektronlarn hapsolmaya gsterdikleri tepki, optimal bir dengeye kavuur. Ancak atom yrngelerini gne sistemindeki gezegen yrngelerine benzetmek doru olmaz. nk elektronlarn sahip olduklar dalgasal doalar bu benzetmeye zt durumlar yaratmaktadr. Bu nedenle bir atomun i yapsn kk bir gezegen sistemi olarak gstermeye almak yanltr. Atom ekirdeini evreleyen paracklar deiik yrngelerde dzenlenmi olaslk dalgalar olarak dnmek daha uygundur. Deney erevesinde herhangi bir lm yaptmzda, elektronlar bu yrngelerin herhangi bir yerinde bulabiliriz, ama onlar n (klasik mekanik grne uygun olanak) ekirdein evresinde dndklerini belirli bir kesinlikle syleyebilmemize imkn yoktur. Bu tr yrngelerde bulunan elektron dalgalar, ularnn birletii bir dzende bulunurlar. Yani duraan, dalga olarak da isimlendirilen bir biimde organize olmulardr. Sonlu bir blgenin iine sktrlm her dalgada grlen bu oluum rnekleri, titreyen bir gitar teline ya da bir fltn iinde bulunan titreen havaya benzetilebilirler (aadaki sekile baknz).

Kutupsal kartlklarn atomik birlii Yukardaki rneklerden de anlalaca gibi, duraan dalgalar, yalnzca snrl saylarda ve tam olarak tanmlanm biimlerde meydana gelebilmektedirler. Eer atom iindeki elektron rneine geri dnecek olursak: Duraan dalgalarla ilgili sylediklerimiz bizi, elektronlarn yalnzca belirli ve tanmlanabilir aplara sahip atom yrngelerinde bulunduklar sonucuna gtrr. rnein hidrojen atomunda bulunan bir elektron ancak belirti bir bininci, ikinci, nc ya da benzeri bir yrngede bulunabilir, bu yrngelerin dnda ise hi bir yerde olamaz. Normal artlar altndaki bir elektron, her zaman temel durum denilen en alt yrngede bulunacaktr. Ama sz konusu elektron, bu yrngeden daha ykseklerdeki yrngelere de atlayabilmektedir, yeter ki gerekli olan enerji miktar salanm olsun. Byle olduunda, uyar lm durumlardan sz edilir. Ancak ok ksa bir sre sonra atom yine eski temel durumuna geri dnecek ve geri atlayan elektron da enerji fazlasn bir tane elektromanyetik nm Kuantas (ya da foton) yaynlayarak darya saacaktr. Ayn sayda elektronlara sahip her atom, ayn atomsal duruma (yani, ayn elektron-yrngesel biime ve karlkl uzaklklara) sahip olacaktr. Bundan dolay da iki tane oksijen atomu birbirinin ayn olmaktadr. Belki bu atomlar havada bulunan dier atomlarla giritikleri arpmalar neticesinde farkl uyarlm durumlara geecekler, ancak bir sre sonra btn Oksijen atomlar kanlmaz bir biimde yine ayn temel duruma geri dneceklerdir. Demek ki elektronlar n dalgasal zellikleri, atomlarn karakteristik kimliklerine ve byk bir mekanik istikrara neden olmaktadrlar. Dier bir nemli ve karakteristik zellik de, atomsal durumlarn; elektron yrngelerinin yerini vs biimim gsteren ve Kuantum saylar olarak adlandrlan bir tamsaylar seti aracl ile tanmlanabilir bir zellik gsterebilmeleridir. rnein, (birinci Kuantum says, yrnge saysn gsterir. Bunun yardmyla o yrngede bulunan elektronlarn sahip olmalar gereken enerji miktarlar belirlenebilir. Bunu takip eden ikinci say da, sz konusu, yrngedeki elektron dalgasnn detayl biimini aklamaktadr. Sz edilen bu iki say, elektronun hzna ve elektronun kendi evresinde dnme ynne baldr(*). Bu saylarn tam saylarla gsterilmeleri, elektronun dnme olaynn, ancak belirli bir deerden dier bir tam sayl deere atlayarak deiebildiim gstermektedir. (Aynen bir yrngeden dier bir yrngeye atlama olay gibi.) Bu durumda da, byk saylar, daha uyar lm bir durumu gstermektedirler. Temel durumda, elektronlar hem en alt yrngededirler ve hem de en dk dn deerine sahip olurlar.

d l Oluma olasl, balanmaya hareketle cevap veren parack, bir Kuantum durumundan bir dierine dnen atomlar, tm fenomen ve olaylarn btnsel ilikisi; ite saydmz btn bu olgular atomsal dnyann allmadk ve arpc zellikleri arasndan yalnzca bazlardr. Ancak te yandan tm atomsal fenomenlerin oluumlarna neden olan en temel kuvvet, daha alldk ve evremizin makroskopik ortamnda da tecrbe edilebilecek bir eydir. Bu pozitif ykl atom ekirdei ile negatif ykl elektron arasnda oluan elektriksel ekim kuvvetinden baka da bir ey deildir. Bu elektriksel ekim kuvvetinin elektron dalgalar ile oluturduu karlkl iliki sonucunda da, evremizde gzleyebildiimiz saysz oluumlar ve fenomenler meydana gelmektedir. Bu iliki, tm kimyasal tepkimelerin oluumuna ve molekllerin (yani, birbirlerine kar lkl ekim kuvveti nedeniyle balanm , olan atom bilekelerimin) dzenlenilerine neden olmaktadr. Dernek ki, elektronlarn ve atom ekirdeklerinin karlkl etkileimleri btn katlarn, svlarn ve gazlarn temelini, ya ayan btn organizmalarn ve bunlara bal olan tm biyolojik srelerin zn oluturmaktadr. Atomsal fenomenlerin saysz derecede ok olduu dnyamzda atom ekirdekleri, olaanst kk ve istikrarl merkezler gibidirler. Atom ekirdekleri, elektriksel kuvvetin kaynan ve molekler yaplann iskeletini oluturmaktadrlar. Bunlar ve evremizdeki doal fenomenlerin bir ounu anlayp aklamak iin, aslnda atom ekirdei ile ilgili, yk ve ktle dnda pek bir ek bilgiye ihtiya yoktur. Ancak maddenin doasn anlayabilmek, yani maddenin nelerden ve nasl olutuunu bilebilmek iin, 'neredeyse btn atomsal ktleyi bnyesinde toplayan atom ekirdeini biraz daha yakndan incelemek gerekir, ite bu nedenden dolay, 1930'lu yllarda, yani Kuantum kuramnn atomsal dnya ile ilgili byk srlan zmlemesinden hemen sonra, bilim adamlar byk bir heyecanla ekirdein yapsn, onun paralarn ve bu paralar birbirine yaptran kuvvetleri aratrmaya koyulmulard. Nkleer (yani, ekirdeksel) yapnn kavranmas ynnde atlan ilk adm, proton kadar byk bir ktleye sahip olan, yani bir elektrondan yaklak olarak iki bin kat daha ar olan, fakat hi bir elektriksel yk tamayan ve bu yzden ismi ntron olan paracn, atomsal ekirdein ikinci bir yap ta olduunun anlalmas idi. (ekirdein birinci yap ta olan proton daha ilk balardan- beri biliniyordu.) Bu keif, tm element ekirdeklerinin proton ve ntrondan olumakta olduunu gstermekle-snrl kalmayp, ayn anda nkleer kuvvet olarak adlandrlan ve ekirdeksel paracklar birbirlerine kenetleyen ilgin bir kuvveti de ortaya kard. Bu tamamen yeni bir olgunun meydana kmas anlamna geliyordu. nk ntronlarn elektriksel adan ntr olmalar nedeniyle, ekirdeksel kuvvetin kkeninde elektromanyetik ekim kuvveti yatamazd. Fizikiler ksa bir sre iinde, doada bulunan yeni bir kuvvet tryle kar karya kaldklarn farkettiler. Sz konusu ekirdeksel kuvvet, atomsal ekirdein dnda hi bir yerde bulunmuyordu, iin en ilgin yan da buydu! Bir atom ekirdei, merkezini oluturduu atomdan yaklak olarak yz bin kez daha kktr, fakat yine de atomda bulunan ktlenin neredeyse tamam bu ekirdekte odaklamtr. Bu da, altmz madde formlarna gre, ekirdekte bulunan maddelerin ar bir younlua sahip olduklar anlamna gelmektedir. Eer kendi bedenimizi, nkleer younlua getirebilmeyi baarabilmeydik, bir toplu ine ba kadar bir bykle indirgenmi olurduk. Tabii sz konusu ar younluluk durumu, nkleer maddenin artc zelliklerinden yalnzca bir tanesidir. rnein nkleonlar (yani ekirdei oluturan proton ve ntronlar), elektronlar n temelinde var olan ayn Kuantum doasna sahip olduklarndan, skmaya ve hapsolmaya kar ok yksek hzlarla cevap vermektedirler. Ancak nkleonlar ok daha kk bir hacme hapsolduklar ndan, ulatklar hzlar da buna ters bir orantyla olaanst yksek olmaktadr: ekirdeksel paracklar, saniyede yaklak olarak 40.000 mil hzla ekirdein dahilinde hareket etmektedirler. Yan-i nkleer madde, bizim burada makroskopik evrede grdmz her eyden ok daha farkl bir madde biimidir. Belki de nkleonlar, akl almaz bir biimde kaynayan ve kpren bir svnn damlalar olarak gzmzn nnde canlandrabiliriz. ekirdeksel maddenin en belirgin zellii, ancak ok ksa uzaklklarda etkili olan ve fakat bu blgede ok gl olan nkleer kuvvettir. Bu kuvvet tr, nkleonlarn birbirlerine ok yaklamalar (yani aralarndaki uzakln, aplarnn iki ya da mislini gemedii) sonucunda etkili olabilmektedir. Byle bir uzaklk sz konusu olduunda nkleer kuvvet, ok ekici olmakta, ama uzaklk azaldnda; ayn kuvvet itici bir karaktere

brnmektedir. Bylece nkleonlar n birbirlerine daha fazla yaklamalar nlenmi olmaktadr. Bu mekanizma aracl ile atom ekirdei olaanst istikrarl ve salam, ama yine de ok dinamik bir dengeye ulamaktadr. Atomlarn ve atom ekirdeklerinin bilimsel deneylerle aratrlmalarnn sonucunda madde hakknda edindiimiz bilgiler, maddenin kk ama birbirinden uzak damlalar halinde younlam olduunu ortaya karmtr. Akl almaz bir biimde kaynayan ar nkleer damlacklarn dndaki byk bolukta ise, yalnzca elektronlar hareket etmektedirler. Elektronlar atom ktlesinin ok kk bir blmm oluturmalarna ramen, maddenin kat ve sert grnmesini ve molekler yaplarn oluturulmas ynnde gerekli balarn kurulmasn salayan en nemli faktrlerdir. Elektronlar, kimyasal tepkimelerin vazgeilemez aktrleri ye maddenin kimyasal zelliklerini 'belirleyen ba elerdir. Bu tr bir maddesel dzende, nkleer tepkimeler kendiliinden meydana gelemeyecektir. nk nkleer dengeyi bozabilecek enerji miktarlar normal koullar altnda doada bulunmamaktadr. Saysz biimleri, dokular ve karmak molekler mimarisi ile kendisini gsteren bu maddesel yap, ancak baz ok zel artlar salandnda gerekleebilmektedir. rnein s ok yksek olmamaldr, nk yksek slarda molekller ar biimde salnacaklarndan sahip olduklar yap da bozulacaktr. Eer s enerjisi yldzlarda olduu kadar ok olursa, tm atomsal ve molekler yaplar zlecektir. Gerekten de, evrende bulunan maddenin byk bir oran, yukar da anlatlandan ok farkl bir maddesel durumdadr: Gkyznde grdmz yldzlann merkezlerindeki nemli nkleer madde birikimlerinde, dnyada ok az gerekleen nkleer olaylar srekli bir biimde meydana gelmektedir, ite bu olaylar, astronomik gzlemlerle ortaya km olan eitli yldzsal fenomenlerin temelinde yatmaktadr. Ve bunlarn byk bir blm de nkleer ve yerekimsel kuvvetlerin bir bileimi eklinde belirmektedir. Dnya gezegeni iin, gnein merkezinde cereyan eden nkleer olaylar ayr bir yere sahiptir, nk bu olaylar dnyasal evreyi besleyen ve varolmasn mmkn klan enerjiyi salayan tek gtr. Modern fiziin en byk baar larndan bir tanesi de, bu adan bakldnda, gneten gelen srekli enerji akmnn (eer daha byk bir lekle bakarsak; hayatn dnya ile ilgili en nemli bann) dnyada gereklemesi hemen hemen imknsz olan nkleer tepkimeler sonucu meydana gelmi olduunun ispat edilmi olmasdr. ok kklerin dnyasna inme serveninde, yani 1930'larn balarmda, bilim adamlar, artk maddenin temel yap talarn bulduklarn sanmlard. nk tm maddenin atomlardan olutuu ve btn atomlarn da proton, ntron ve elektronlardan meydana gelmi olduu biliniyordu artk. Temel paracklar olarak adlandrlan bu varlklar, maddenin blnemez ve niha eleri olarak grlmekteydi. Yani bu atomlar, Demokritus'un retisine uygun varlklard. Ama Kuantum kuramnn ortaya kp, dnyay birbirinden bamsz birimlere ayramayacamz sylemesi, o gnlerde pek de kabul edilemiyordu. insan davran ve dnnn klasiklemi kalnlar o kadar glyd ki, bir ok fiziki, kendi kendini, maddenin temel yap talarndan ayramaz bir hale getirmiti. Bugn bile bu inan eilimi, baskn bir konumdadr. Ancak modern fizik alan nda yaanan iki nemli gelime sonucunda, temel paracklar maddenin birincil eleri olarak kabul etme eilimi ortadan tamamen kalkacakt. 1930'lu yllarda kendini gsteren 'bu gelimelerden bir tanesi deneysel alanda, dieri 'ise dnsel ve kuramsal alanda ortaya kmt. Deneysel alanda yaplm olan keiflerle, daha nceden bilinmeyen yepyeni paracklar ortaya kartlmt. Deneylerde kullanlan ara ve teknikleri olaanst bir biimde gelitiren fizikilerin, bu heyecan verici sonular elde edebilmeleri aslnda pek de artc olmamt. Bylece bilinen parack says 1935 ylnda yalnzca alt tane iken, bu say 1955'te on sekize ykselmiti. Gnmzdeyse ki yzn stnde temel paracn varl ispat edilebilmitir. Varlklar ispatlanm para clklarn bir ounu grmek bile mmkndr. Bu nedenle temel sfatnn kullanm bu paracklar iin pek de uygun olmayacaktr. Fizikiler de bunun farkna varmlard. Yllarca sren ve yava yava ortaya kan aratrmalara gre, artk elde edilen paracklara temel parack demlemeyecei ve hatta bunlarn temel olma zelliine bile sahip olmadklar anlalmtr. Bu kavray, deneysel gelimelere paralel olarak ortaya kan kuramsal gelimelerle de desteklenmiti. Kuantum kuramnn formle edilmesinden hemen sonra, ekirdeksel fenomenlerin yalnzca Kuantum kuramyla deil, ayn zamanda izafiyet kuramyla da aklanabilecekleri anlalmt. nk incelenen ekirdeksel boyutlardaki paracklarn hzlar, neredeyse k hzyla zde bir deere ulamaktaydlar. ite bu bulgu, bu paracklarn davranlarn aklamada ok nemli bir rol oynamtr. 'Daha nceden de sylediimiz gibi, k hzna yakn

hzlarla hareket eden paracklar anlayabilmek iin, mutlaka izafiyet kuramn dikkate almamz gerekmektedir. Yani burada, izaf bir anlatmda bulunulacaktr. ekirdeksel dnyay tamamyla anlayabilmemiz iin bize gerekli olan ey, Kuantum kuramyla izafiyet kuramn birletiren bir kuramdr. Ancak hali hazrda byle bir kuram elimizde bulunmamaktadr. Bundan dolay da atom ekirdei hakknda tam bir bilgimiz yoktur. Nkleer yap ve nkleer paracklar arasndaki etkileimler hakknda ok ey bilmem-ize ramen, nkleer kuvvetin temel bazdaki doasn ve karmak belirim biimlerini tam olarak anlayamamaktayz. Yani atomsal dnyay aklamak iin gelitirilmi olan Kuantum kuramna benzer bir model, ekirdeksel fenomenler iin henz gelitirilememitir. Elimizde birka tane Kuantum-izafiyet modelinin bulunmasna ve bunlarla parack dnyasnn baz zelliklerinin pek gzel bir biimde aklanabilmesine ramen, Kuantum ve izafiyet kuramlarnn mikroskobik fenomenleri kusursuz olarak aklayabilmesini salayacak bir kaynatrlmas, modern temel fiziin en byk kaygs ve hedefi olmutur. zafiyet kuram, madde hakkndaki grlerimizi ok derinden sarsarak deitirmitir. Klasik fizik alannda bir nesnenin ktlesi daima yok edilemez ve paralanamaz bir z ile ili kilendirilmiti. Buna gre btn nesneler bir tr temel malzemeden meydana gelmekteydi. Ancak izafiyet kuram, ktlemin, z diye bir kavramla ilikili olmadn ve yalnzca enerjinin bir beliri biimi olduunu ortaya koymutur. te yandan enerji ise, aktivite, sre ve hareketlilik ile ilikili olan bir okluktur. Bir parack ktlesinin belirli bir enerjiye edeer olmas, sz konusu paracn statik ve duraan bir nesne olarak alglanamayaca sonucunu dourmaktadr. Buna gre bir paracn ktlesi dinamik bir varlk olarak, yani enerji ieren bir sre olarak alglanmaldr. Sz konusu enerji srecinin kendisini da vurmas ise, ktle biiminde olacaktr. Paracklar ile ilgili olarak ortaya atlan bu yeni gr, elektronun izafiyet denklemimi formle eden Paul Dirac'a kadar geri gtr lebi lir. Dirac'n gelitirmi olduu kuram, hem atomsal strktrn ince yapsn belirlemek ve hem de madde ve kar-madde arasndaki temel simetriyi bulmak asndan ok baarl bir alma olmutur. Dirac, gelitirdii kurama dayanarak, elektrona denk bir ktleye sahip olan b:r kart-elektron un varln ngrm ve bu kart-elektronun pozitif bir yke sahip olmas gerektiini iddia etmiti. imdilerde pozitron olarak isimlendirilen pozitif ykl bu parack, gerekten de Diracn ngrsnden yaklak iki yl sonra ispatlanabilmitir. Bu gelimelerin neticesinde madde ve kart-madde arasnda ortaya kan simetri, her paracn bir tane de kart parac bulunduunu ortaya koymutur. Bu kart parack, asl paracn ktlesini tamakta, ancak tersi bir elektriksel yke sahip olmaktadr. Eer yeterince enerji mevcut ise, kendiliinden parack ve kart-parack iftleri oluturulabilmektedir. Buna karn bu iki parack tr birletirildiinde, birbirlerini yok ettikten sonra ortaya saf enerji kmaktadr. Bu parack oluumlar ve yok edilileri, henz doada gzlenmeden nce Dirac tarafndan ngrlm ve aklanmt. O gnden gnmze kadar geen sre iinde de bu tr fenomenler milyonlarca kere deneyler aracl ile ispat edilebilmitir. zafiyet kuramnn en ilgin etkisi hi kukusuz, saf enerjiden nasl madde elde edilebileceinin aklanmas ile ortaya kmtr. Bu olay anlayabilmek iin daha nce aklam olduumuz parack doasn bilmek kanlmazdr. Parack fiziinin geliiminden nce, maddeyi oluturan eler ya paralanamaz ve deitirilemez temel birimler olarak, ya da kaynaklar na indirgenebilecek birleik nesneler olarak dnlmekteydi. Bu cmleden olmak zere sorulan en temel soru, maddenin sonsuza kadar paralanabildii mi, yoksa sonunda en kk ve paralanamaz bir birime mi varlaca sorusu idi. Ancak Dirac'n bulularndan sonra, maddenin blnebilirlii sorusu, birdenbire yepyeni bir grnme kavumutur. nk eer herhangi iki parack yksek hzlarla arprsa, genelde ikisi de paralanrlar; ama bu artk paralar, orijinal paralardan daha kk deildirler. Yani arpma artklar hareket enerjisinden (yani, kinetik enerjiden) yararlanarak yeniden, ayn cinsten paracklar eklinde olumaktadrlar. Bylece blnebilirlik sorusu hi beklenmedik bir biimde zmlenmi olmaktadr. Atom-alt paracklar paralamann tek yolu, onlar yksek enerjiler eliinde birbirleriyle arptrmaktr. Bylece maddeyi srekli bir biimde paralaya-bilmekteyiz. Ancak hi bir zaman orijinallerinden daha kk paracklar elde edemeyiz. arpma ilemi iin gerekli olan enerjiden faydalanlarak yeni yeni paracklar oluturulabilmektedir. Bylece atom-alt paracklarn ayn anda hem paralanabilir ve 'hem de paralanamaz olduklar n syleyebiliriz.

Bu durum, evreni temel yap talarndan meydana gelmi birleik nesneler btn olarak alglayan statik gre sadk kalndnda ok elikili bir grnm arz eder. Sz konusu kartlk ancak dinamik bir zellie sahip olan izafiyet grne bavurulduunda ortadan kaldrlabilmektedir. Bu erevede paracklar, birer dinamik fenomen ya da sre olarak tasavvur edilmekte ve onlarn enerjileri de gzlemciye ktle olarak yansmaktadr. Bir arpma srasnda, arpan iki paracn enerjisi, yen] maddeleri yaratabilecek bir biimde paracklar arasnda yeniden datlr. Eer orada yeterince, kinetik enerji var ise, bu oluumda arpma ncesine gre daha fazla sayda parack ortaya kar. Atom-alt paracklarn ok yksek enerjilerle arptn ima lan, fizikilerin bu paracklarn temel zelliklerini aratrmak ynnde kullandklar en nemli yntemlerden bir tanesidir. Bu nedenle parack fiziine gnmzde yksek enerji fizii denmektedir. arpma deneylerini yapabilmek iin gerekli olan kinetik enerji ise, ok byk parack hzlandrclar kullanlmak suretiyle elde edilir. Bu makineler birka mil apnda, iinde protonlarn k hzna yakn bir hza ivmelendii ve daha sonra baka bir proton ya da bir ntrona arptrldklar byk deney tpleridir. Bu kadar byk makinelerin sonsuz kklkteki nesneleri incelemek zere kullanlmalar ok ilgintir. Onlara, rahatlkla amzn sper mikroskoplar adn da verebiliriz. Bu tr arpmalarda oluan paracklarn bir ou, ok ksa bir sre iin yaayabilmektedirler. Saniyenin yalnzca milyonda biri kadar olan bu sre getiinde, sz konusu parack yeniden proton, ntron ya da elektron biimine geri dnmektedir. Sz edilen paracklar, sahip olduklar ksack mr srelerine ramen, hem ispat edilmiler, hem de sahip olduklar zellikler yeteri derecede llebilmitir. Ayrca bunlarn braktklar izler, fotoraf plakalarna kaydedilebilmitir. Bu izler, bir jet uann gkte brakt beyaz izlere benzerler ve kabarck odalar (bubble chambers) ad verileri deney aralarnda rahatlkla gzlenebilmektedirler. Aslnda esas paracklar, grnen izi oluturan kabarcklardan ok daha kktrler. Fakat meydana gelen izin kalnlna ve eikliine baklarak, sz edilen paracm zellikleri tam olarak belirlenebilmektedir. Birok izin birdenbire bir yay eklinde ortaya kmas, orada bir arpmamn meydana geldiine iaret etmektedir. Gzlenen erilikler de paracklar tanmlayabilmek iin deneye dahil edilen manyetik alanlarm etkisi ile olumu izlerdir. Parack arpmalar, parack zelliklerini ve etkileimlerini gzlemleyebilmek iin kullandmz en deerli deney biimidir. Paracklarm, kabarck odalarmda braktklar o enfes eriler, spiraller ve dorular, modern fizik iim ok nemli verilerdir. Son yllarda yaplm olan yksek enerji dalma deneyleri bize, parack dnyasnn dinamik ve srekli olarak deien doasn ok arpc bir biimde gstermitir. Bu deneyler sonucu, maddenin, tamamen deiken bir varlk olduu ortaya kmtr. Buna gre, gzlemlenebilen btn paracklar, baka paracklara dntrlebilmektedirler. Paracklar enerji yardm ile oluturulabilirler, ya da tamamen enerjiye dntrlebilirler. Sz konusu bu dnyada; temel parack, maddesel z ya da yaltlm nesne gibi klasik kavramlara yer yoktur, nk bu kavramlar artk anlamlarn kaybetmilerdir. Bylece sanki evrenin tm, birbirinden ayrlamayan ve bamsz olarak varolomayan enerji fenomenlerinin olaanst bir dokusu haline dnmektedir imdiye dek atom-alt paracklardan, meydana gelen bu btnsel dnyay aklayabilecek byk apl ve geni bir kuram kurulamamtr. Ama yine de, elimizde varolan birok kuramsal model yardmyla bu btnsel dnyann baz blmlerini ok gzel bir biimde aklayabilmekteyiz. Tabii bu modellerin hi biri de matematiksel zorlanmalardan tamamen arnm deildir ve hepsi de baz alardan birbirlerine kart gibidir. Ancak bu modellerin hepsi de maddemin temel birliini ve isel dinamizmimi yanstabilmektedirler. Sz konusu modellere gre, paracklarn zellikleri, yalnzca kendilerinin faaliyetleri ve aktiviteleri gz nnde tutulursa pek de anlalamaz. Onlar anlayabilmenin tek yolu, paracklarn evre ile giritikleri etkileimlerin, o btnsel a iindeki deiimlerini gzlemlemekten: geer. Herhangi bir parac yaltlm bir varlk olarak deil, btnn iinde yer alan bir para (btnn paras) olarak grmek daha yerinde olur. Einsteinn gelitirmi olduu izafiyet kuram, paracklarla ilgili dncelerimizi derinden etkiledii gibi, bunlar arasnda etki edeni kuvvetlerim de nasl alglanmas gerektiini yeniden gstermitir, izafiyet kuramna gre, paracklar arasnda meydana gelen kuvvet etkileri (yani, paracklarn birbirlerini ekmeleri ya da itmeleri), deiik trde paracklarn alverii ile gereklemektedir.

nsanlar yukardaki en son aklamay gzlerinin nne getirmekte zorlanrlar. nk bu gr anlayabilmek iin, atom-alt dnyann drt boyutlu karakterini de dikkate almak gerekmektedir. Ancak sahibi olduumuz duygularmz ve kullandmz dilimiz bu drt boyutluluu kavrayamad iin, yukar daki aklama da tam olarak anlalamamaktadr. Ama atom-alt fenomen ve olaylar anlayabilmek iin, sz konusu drt boyutluluu kavramak en temel arttr. nk ta Yunan, atomcularndan beri var olduu sanlan madde ve kuvvet arasndaki ayrm, bu model erevesinde birletirilmekte ve maddenin kuvvetini maddenin dier zellikleri ile badatrmaktadr. Kuvvet ve madde denen olgular, parack olarak adlandrdmz dinamik fenomenlerin eitli varsaymlar ile ortaya kmaktadr. Ve bunlar birbirlerinden ayr deillerdir. Onlar daha ok, ayn gerekliin farkl grnmleri olarak dnmek daha doru olur. Atom-alt paracklarnn kendilerinden daha kk paracklara bln em emel eri, onlar n parack al-verii ile birbirlerine bir kuvvet etkisinde bulunmalarnn sonucudur. Keza makroskopik dzemden, nkleer dzeye kadar her basamak ve dzeyde grlen ve nesneleri birbirlerine yaknlatrp balayan kuvvetler, aslnda ok hafif etki eden kuvvetlerdir. Bundan dolay maddenin baz temel birimlerden meydana geldiini sylemek kabul edilebilir (bir yaklam oluturur. Yani bir tuz taneciinin, tuz molekllerinden, tuz molekllerinin de iki tr atomdan, bunlarn da ekirdek ve elektronlardan ve nihayet ekirdeklerin de proton ve ntronlardan meydana geldiklerini, biraz basitletirmeye gitmi olsak bile, syleyebiliriz. Fakat bu yaklamn parack dzeyinde pek kullanlabilir olduunu sylemek gtr. Yani yukar da verilen tuz rnei, parack fizii asndan yanltr. Son yllarda, proton ve ntronlar n da bileik bir yapya sahip olduklar dorultusunda kan tlar elde edilmitir.(*). Ancak bunlar birbirlerine yaptran kuvvetler ve bunun iin gerekli olan hzlar o denli byktr ki, burada, kuvvetleri ayn zamanda birer parack olarak gren izafiyet kuram yaklamnn uygulanmas kanlmaz bir zorunluluk haline gelir. Yani incelenen parack ve yaptrc kuvvetleri oluturan paracklar arasndaki ayrm artk burada ortadan kalkmakta ve nesne ile nesneyi" oluturan temel parack yaklam tamamen geersiz olmaktadr. Sonu olarak unu syleyebiliriz: Gzlemlediimiz parack dnyas, artk temel oluumlara, yani daha alt baz paracklara ayrtrlamaz bir duruma gelmitir. Modern fizik evrensel gereklii, ya da dzeni dinamik, birbirine bal ve ayr ayr paralara ayrtrlamayan ve blnemeyen bir btnlk olarak grmektedir. Ayrca bu btnlk ile onu gzlemleyen ve aratran gzlemci arasnda da bir birliktelik ve beraberlik vardr, ite bu anlay erevesinde, zaman ile uzayn geleneksel anlamlar, evrenin birbirinden ayr yaltlm nesnelerden olutuu gr ve bilinen sebep- sonu ilikisi gibi kavramlar geerliliklerini tamamen yitirmektedirler. Bu yeni anlaya benzer bir tecrbeyi Dou mistikileri de yzyllar boyu yaamlar ve bunu deiik biimlerde dile getirmilerdir. Bu benzeyi, Kuantum ve izafiyet kuramlar ile daha da belirginlemi ve bu iki kuramn birlemesiyle meydana gelen Kuantum-izafiyet atomalt fizii ile Dou mistisizmi arasnda ok ilgin ve ok arpc baz paralellikler olumutur. Bu paralellikleri detayl bir biimde dile getirmeden nce, konu hakkmda hi bir bilgisi olmayan okuyucularma inceleme alanmza giren nemli Dou felsefesi okullarndan bazlarn ksaca tantmak istiyorum. Bu felsefelerin balcalar; Hinduizm, Buddhizm ve Taoizm dinsel felsefeleridir. leride be blmde sz edilen spiritel geleneklerin tarihsel geliimleri, karakteristik zellikleri ile felsef kavram ve yaklamlar anlatlacak ve fizik ile ilgili konular zerimde de titizlikle durulacaktr.

II -Dogu Mistisizminin Yolu 5) HiNDUiZM


Dou felsefelerini tam olarak anlayabilmek iin, bu felsefelerin asl nda dinsel bir temele dayandklarn srekli biimde gz nnde bulundurmak gerekmektedir. Bu felsef sistemlerin hedefleri, gereklii dorudan doruya ve mistik bir biimde tecrbe etmektir. Sz konusu tecrbe ediin doas itibariyle dinsel bir karakter tamas nedeniyle, Dou felsefeleri kanlmaz olarak dinsel bir temele dayanmlardr. Bu durum, Dou gelenekleri arasnda en fazla Hinduizm iin geerlidir. nk Hinduizm'-de felsefe ve din arasndaki iliki bir hayli gelimitir ve ok gl bir durumdadr. Aslnda Hindistan yar ktasnda ortaya kan btn dnce sistemlerinin temelinde dinselliin yatt hep sylenegelmitir. Hinduizm, Hindistan entellektel yaantsn yzyllar boyu derinden etkilemi ve bu lkenin toplumsal ve kltrel geleneklerini nemli lde biimlendirmitir. Aslnda Hinduizm, ne tam bir felsefe ve ne de tam olarak tanmlanm bir dindir. Hinduizm daha ok byk ve karmak, saysz blmlerden, kltrlerden ve felsef sistemlerden meydana gelmi, buna bal olarak gelitirilen birok ritel, merasim ve ruhan disiplinlerden olumu ve ok sayda Tanr ve Tanra'lara sahip, toplum-dinsel bir organizma olarak grlmelidir. Bu byk karmakl oluturan her bir birim aslnda Hindistan'n coraf, rksal, dilsel ve kltrel karmaklnn bir gstergesi ve simgesi haindedir. Bunun sonucu olarak Hinduizm, bir yandan yksek derecede younlam ve olaanst bir kavray yeteneine sahip entellektel bir felsefe olarak grlecei gibi, te yandan kitlelerin ocuksu ve saf merasimleri olarak da deerlendirebilmektedir. Hindu dinine sahip kyllerin ounlukla basit bir hayat srdrdkleri gz nnde tutulursa, dinlerini gnlk hayatlarna uygun olarak ayakta tutmalar ok normal olarak alglanmaldr. te yandan Hinduizm retisi ok sayda ruhan reticiler sayesinde sonsuz derinliklere de vara bilmitir. Hinduizmin spritel kaynan yce Veda'lar oluturmaktadr. Veda'lar, ok eski tarihlerden kalma ve anonim bilginler ya da Veda kahinleri tarafndan yazlm eserlerdir. Bunlar drt byk koleksiyondan meydana gelmilerdir. Bu koleksiyonlar arasnda en eskisi Rig Veda denilen kitaptr. Hindistan'n kutsal dili olan eski Sanskrite ile yazlm olan bu eserler, Hinduizm'in birok okullar iin en kutsal dinsel kaynak ve otorite olmak zelliini halen korumaktadr. Veda'larn dinsel otoritesini kabul etmeyen felsef bir sistem, Hindistan'da sapknlkla sulanmaktadr. Veda'lar kendi ilerinde ayr ayr zamanlarda oluturulmu olan bir ok blmden meydana gelmilerdir (M.. 1500 ile 500). Veda'larn en eski blmleri kutsal ilhi ve yakarlar kapsamaktadr. Daha sonra gelen blmlerde Veda ilhileri ile ilgili kutsal merasimlere yer verilmitir. En son blmlerde ise (ki bunlara Upaniad'lar da denilir), Veda'larn felsef ve pratik ynleri ele alnmaktadr. Upaniad'lar, Hinduizm'in spritel mesaimin zn bnyesinde toplamtr. Upaniad'lar sayesinde Hindistan'm em byk dnrleri yaklak olarak 25 yzyl gibi uzun bir sre iinde, dnsel yollarn tam anlamyla bulabilmilerdir: Byk bir silaha benzeyen Upaniad'lar bir yay olarak dn, Meditasyonla keskinletirdiin bir ok ile ele onu. O'nun temellerine ynelmi bir dnce ile gerdikten sonra bu yay, Sonsuz olan tam ortasndan vurmalsn dostum artk (1). Fakat Hintli'lerin byk bir ounluu Hinduizm retisini Upaniad'lar yardm ile deil, ok tannm yaygn ykler, destanlar ve renkli, geni Hint mitolojisi aracl ile renmilerdir, ite bunlar arasnda sayabileceimiz Mahabharata destan, Hindistan'n en tannm ve yaygn dinsel yazs olan Bhagavad Gita'nn ender gzellikteki ruhan iirlerinde yer almaktadr. Halk arasnda sadece Gita olarak isimlendirilen bu yapt, Tanr Krina ile Sava Aryuna arasnda geen konumalar aktaran bir iirdir. Kendi kardeleri ile savamak zorunda braklan Sava Aryana, byk ruhsal ve ahlki sorunlarla kar karya kalmtr (zaten Mahabharata'nn konusunu da bu byk aile sava oluturur). Aryuna'nn kiisel sava arabasnn srcs

klna brnen Krina, kulland sava arabasn harp eden iki ordunun tam ortasna srer ve sava alanndaki bu dramatik durumda, Aryuna'ya Hinduizmin en nemli gereklerini ve dorularn anlatmaya balar. Tanrnn konutuu srada, arkadaki aile aras sava sahnesi abucak ortadan ekilir ve anlalr ki, Aryuna'nn giritii sava, aslnda aydnlanma yolunda olan bir savann abalardr, ite bu ortamda Krina, Aryuna'ya u d verir: Kalbinde gizlenmi olan ve senin cehaletinden kaynaklanan o pheyi, aklnn klc ile yok et. Byk sava, artk kiisel uyumunla, yani Yoga yardm ile, ycel, daha ok ycel(2). Krina'nn ortaya koyduu spritel kurallar, btn Hinduist kurallarda da grlebilecei gibi, evremizde var olan cisimlerin ve oluan olaylarn aslnda ayn ve en byk gerekliin farkl yansmalar olarak alglanmas gerektii ynndedir. Brahman olarak isimlendirilen bu gereklik, ok Tanr'la ramen aslnda Hinduizmin temelini oluturan gerek bir monizme (tek Tanr'cla) iaret etmektedir. En yce ve niha gereklik olarak isimlendirilen Brahman, tm cisimlerin ruhu ya da isel z olarak alglanmaldr. O, sonsuzdur ve her eyin stndedir. Akl ve kelimelerle aklanamaz ve kavranamaz bir zellie sahiptir: Brahman, balangc olmayan ve byk olandr. Ayrca hem olann ve hem de olmayan n tesindedir(3). O yce ruh anlalmazdr; o, snrszdr ve domamtr; onun hakknda tartlamaz ve dnlemez (4). Ancak buna ramen insanlar gereklik hakknda konumak ve tartmak arzusunu bastramamlardr. Bylece, zaten mitoslara ok yatkn olan Hindu bilginler, Brahman' bir Tanr olarak gstermeye ve onun hakknda mitolojik bir dil ile konumaya balamlardr. Bu Tanr, bir ok farkl zelliklere sahip olduundan, Hindu'lar, onun zelliklerini cisimletirerek, tapmak zere, saysz Tanr ve Tanra motifleri yaratmlardr. Ama dinsel kaytlarda da aka grlebildii gibi, bu Tanr'larn tm, aslnda en yce ve niha gerekliin yalnzca basit bir yansmasdr: nsanlar, 'Bu Tanr'ya tap, u Tanr'ya tap!' diyorlar. Herkes bunu sylyor. Aslnda bu, onun (yani, Brahman'n) rndr. Ve o, Tanr'larn tmdr(5). Hinduist inanca gre, Brahman'n insan ruhunda bulunmas Atman! ortaya karmtr. Atman ve Brahman'n, aslnda bir olduklar ve Atmann kiisel ve Brahman'n da evrensel gereklii yanstan birer olgu olduklar fikri, Upaniad'larn en nemli temelidir: En nemli z olan o. te bu dnyann tm onu, kendi ruhu olarak tar. te bu gerekliktir. Bu Atman'dr. Bu sensin(6). Hindu mitolojisinde tekrarlanan en nemli konu, iinde yaadmz dnyan n, Tanr'nn kendisini feda etmesiyle meydana gelmi olmasdr. Aslnda kendini feda etmek kavram burada hi kukusuz, kendini kutsallatrmak anlamnda kullanlmtr. Bylece nce Tanr dnya biimine, sonunda da dnya yine Tanr biimine dnmektedir. Tanr'nn bu yaratma zellii, illa (yani, Tanrsal gsteri) olarak isimlendirilmitir. Dnya da. Tanrsal gsterinin sunulduu bir sahne olarak dnlmektedir. Hindu mitolojisinde grld gibi, lilann ok gl sihirsel bir anlam vardr. Brahman, kendini dnya biimine dntren byk bir sihirbaz olarak dnlmekte ve bu dnm sihirsel yaratma gcn) (yani, Rig Veda'da geen- maya kavramnn esas anlamna uyarak) kullanarak gerekletirebilmektedir. Ancak Hint felsefesinin temelini oluturan sz konusu maya kavram, yzyllar iinde byk bir anlam kaymasna sahne olmutur, ilk nceleri Tanrsal aktrn ya da sihirbazn gc ya da becerisi anlamna gelen maya kelimesi, daha sonralar sihirli gsterimin bysne kaplm bir insann psikolojik durumunu aklayan bir kavram biimine dnmtr. Tanrsal lilann sonsuz biimlerim gerekliin kendisiyle kartrdmz ve bu eitliliin temelinde yatan Brahman'n birliini kavrayamadmz srece, mayan n bysne kaplm bir durumda bulunuruz. Maya, sanld gibi dnyan n yalnzca bir hayal ya da illzyon olduu anlamna gelmemektedir. Bu hayal bizim kendi gr amzn yetersizlii sonucunda ortaya kmaktadr. evremizde bulunan biimleri ve yaplar, cisimleri ve olaylar doann gereklik unsurlar olarak dndmz ve onlar len ve snflandran aklmzn kavramlar ile aklamaya kalktmz zaman, byle bir kiisel hayal var olacaktr. Maya, sahip olduumuz

kavramlar, gerekliin kendisi olarak hayal etmenin ismidir. Maya, haritay gerek arazi ile kartrmak demektir. Buna dayanarak gelitirilen Hindu doa grne gre, var olan her ey izaf, akc ve srekli deien bir mayaya dnmtr. Maya, Tanrsal gsteri (yani, lila) srasnda adeta bir sihirbaz tarafndan yaratlm bir by gibidir. Ve O'nun dnyas, srekli olarak deimektedir. Bu byk gsterimin itici ve harekete geirici gc ise, karma denilen kavramdr. Hint retiimin ve dnnn bir dier nemli kavramn oluturan karma, aslnda hareket anlamna gelmektedir. Karma, gsterinin en aktif esi olarak, hareket halindeki evrenin dinamik gcdr. Evrende her ey, birbiriyle dinamik bir ba ile balanmtr. Gita'ya gre: Karma, yaradln gc ve var oluun kaynadr(7). Aynen mayada olduu gibi karmann anlam da daha sonralar asl kozmik dzeyinden insan dzeye indirgenmi ve psikolojik bir anlam kazanmtr. Buna gre, dnyamz hakknda ayrk bir gre sahipsek, yani mayann bysne kaplm ve kendimizi evremizden bamsz olarak dnyor ve de dilediimizce hareket ediyorsak, o zaman karmann esiri haline gelmi oluruz. Fakat karmann balarndan kurtulmak demek, insan da iine alan doann birliini ve ahengini kavram olmak ve buna gre davranmak demektir. Gita bu konuda ok aktr: Her ey, doal kuvvetlerin birbirleriyle olan etkileimlerinden meydana gelir. Ama kiisel ve bencil bir gaflet iinde kaybolan nisanlar, kendilerini aktrlerin ta kendisi sanrlar. Fakat doal kuvvetlerin ve hareketlerin arasndaki ilikiyi kavram olan birisi, doadaki kuvvetlerin nasl dier doal kuvvetlere dayandn grr ve bylece kendini onlarm klesi olmaktan kurtarr (8). Mayan n bysnden kurtulabilmek ve karma nn zincirlerini krabilmek, duyularmzla algladmz tm fenomenlerin aslnda ayn gerekliim birer paras olduunu kavrayabilmi olmak demektir. Yani somut ve Kiisel olarak her eyin, hatta insann bile, Brahman denilen ayn tecrbeye dayandn renmi olmaktr. Hindu felsefesinde bu tecrbeye moka (yani kurtulu) denmi ve Hinduizm retisinin en nemli esi haline dnmtr. Hinduizm'e gre, kurtulua giden yollar ok fazladr ve hepsi de birbirinden farkldr. Bu yzden tm inananlarn Tanr'ya yalnzca bir tek yoldan ulamalar gerekmez. Bundan dolay da ok eitli kavramlar, merasimler ve farkl bilinlilik durumlarnda uygulanan ok farkl spritel almalar gelitirilmitir, Bu kavramlarn ya da almalarn bir ounun birbirlerine tamamen zt olmalar ise, Hindular pek de tedirgin etmemektedir. nk onlar, Brahman'n temelde btn kavram ve grntlerin ardnda gizil olduunu bilmektedirler. Ancak bu tr bir yaklam aracl ile Hinduizmin karakteristik hogrs ve kavraycl ortaya kabilmitir. Hinduizm'in en entellektel okulunu Vedanta'lar oluturmaktadrlar. Bu okul Upaniad'lar temel olarak almakta ve Brahman' kiilememi, mitolojik benzetmelerden uzak metafiziksel bir kavram olarak ele almaktadr. Ar derecede felsef ve entellektel bir dzey tutturmasna ramen Vedanta'nn ortaya att kurtulu yolu, Bat felsefesinin gelitirdii yollardan ok farkl bir grnm ve zellik arzetmektedir. nk burada, her gn uygulanan meditasyonlara ve Brahman ile birlemeyi salayacak dier ruhan almalara nemle yer verilmektedir. Sz konusu kurtuluun bir dier nemli ve etkili yntemi ise Yogadr. Yoga, kelime anlam ile boyunduruk altna girmek ya da katlmak eklinde aklanabilir ve kiisel ruhun, Brahman'a katlmnn szle ifadelenmi biimi olarak gsterilebilir. Yogann ok farkl okullar ya da yollar vardr. Bunlar, baz temel fiziksel almalar iermekte ve farkl insan tiplerine uygun gelen ve eitli spritel dzeylere eriebilecek dnsel disiplinleri kapsamaktadr. Normal bir Hindu iin Tanr'ya ulamann en allagelmi yolu, ona kiiletirilmi bir Tanr ya da Tanra aracl ile tapmaktr. Hindu'larn zengin hayal gleri yardm ile neredeyse binlerce Tanr ya da Tanra'lar yaratlm ve saysz Tanrsal ekiller ortaya kartlmtr. Ama buna ramen gnmzde Hindistan'da rabet gren tane Tanr vardr: Bunlar iva, Vinu ve akti'dir. iva, Hindistan'da kabul gren en eski Tanr'lardan biridir ve saysz biimlerde karmza kabilmektedir. Hintliler ona Mahesvara, yani Byk Tanr

demektedirler ve inana gre, Brahman'n doluluunun ki i I e m i halidir. iva, ayrca Tanr'nn birok farkl zelliklerini de kendi bnyesinde toplamaktadr. Onun en ok sevilen gsterili biimi de Nataraja, yani Danslar Kral biimidir. iva, Kozmik Dans zellii ile yaradln ve yok oluun Tanr's durumundadr. O, yapt muhteem dansyla evrenin sonsuz ritmini besleyen bir Tanr'dr. Vinu da farkl biimlerde karmza kmaktadr. rnein Bhagavad Gita'daki Krina gibi. Aslnda genelde Vinu'nun rol, evrenin koruyucusu biimindedir. Bu Tanr lsnn en son yesi ise akti, yani Tanrsal Ana'dr. O, saysz biimleriyle evrenin kadns enerjisini simgelemektedir. Bunun dnda akti, iva'nn ei olarak da tanmlanmaktadr. Bu iki Tanr olaanst gzellikteki heykellerde birbirlerine heyecanla sar lm bir ift olarak gsterilmektedir. Bu iftin yayd ehvet ve his dolu duygular Bat'da grlen dinsel sanatla hi bir benzerlii olmayan k ilgin bir olgudur. Bir ok Bat dininin aksine, Hinduizm duyusal zevkleri hi bir biimde kreltmeye ve bast rmaya yeltenmemitir. insan bedeni, insann var olmasnn zorunlu bir paras olarak grlm ve byk ruhtan ayrlmamas gerektii dnlmtr. Bu nedenle Hindu'lar bedensel arzularn kontrol altna almaya almamlar ve kendilerini, sahip olduklar bedenleri Ve akllar ile bir btn olarak grmeyi hedeflemilerdir Bu arada Hinduizmin bir kolu olan ve orta; alardan gnmze kadar uzanan Tantrizm'i de anmak gerekir. Tantrizm okulunda, aydnlanmaya duyusal ve cinsel sevgi yardm ile ulalmaya allmaktadr. Bu konuda Upaniad'larda unlar grmekteyiz: Eer bir kadnn ehveti iinde bulunan bir adam, neyin olup, neyin olmadn bilemiyorsa; ruhsal bir coku iinde olan akl da neyin olup, neyin olmadn bilemeyecektir (9). iva (ve Hindu mitolojisinde grlen akti gibi saysz dier Tanra'lar) hep bu orta adan kalma anlay erevesinde anlatlmaya allmtr. Hinduizm'de insan doasnn, fiziksel ve duyusal ynlerinin (ki bunlar hep kadnsallkla aklana gelmitir), btnsel Tanr'nn ayrlmaz bir paras olduuna inanlr. Bundan dolay Hindu Tanralar kutsal bakireler olarak deil, srekli olarak gz alc bir gzelliin duyusal ehvetine sahip kiiler olarak gsterilmitir. Batl bir gzlemci, Hindu mitolojisindeki ok farkl grnm ve enkarnasyonlarla ortaya kan olaanst saylardaki Tanr ve Tanr alarn varl karsnda gerekten de arp kalr. Oysa onlar temelde ayn olan bir tek Tanrsal gerekliin farkl yansmalardr. Onlar, sonsuz olan, her yerde var olan ve anlalamaz olan Brahman'n zelliklerini kii I e ti re n araclardan ve sembollerden baka bir ey deildirler.

6) BUDDHiZM
Buddhizm yzyllardan beri Asya'mn, yani Hindi-in'in, Sri Lanka'nn, Nepal'n, Tibet'in, in'in, Kore'nin ve Japonya'nn en nemli ve en gl ruhan gelenei olmutur. Hindistan ve Hinduizm'd e olduu gibi, bu reti de sz edilen lkelerin entellektel, kltrel ve sanatsal hayatlarn derinden etkilemitir. Fakat Hinduizm'den farkl olarak Buddhizm, kurucusu tam olarak belli olan bir retidir. Bu kurucu Siddharta Gautama, ya da tarihsel Buddha'dr. Buddha, milttan nce altnc yzyln ortalarnda Hindistan'da yaam olan birisidir. Aslnda Buddha'-nn yaam olduu dnem, dnyada olaanst byk ve etkili dnrlerin ortaya km olduu bir evredir. imde Konfys ve Lao Tzu, randa Zerdt, Yunanistan'da da Pithagoras ve Heraklitus Buddha ile ayn dnemlerde yaam olan dnr ve bilginlerdir. Hinduizm'in temeli genelde mitolojik ve ritel iken, Buddhizm'inki tamamen psikolojiktir. nk Buddha, insanlarn, dnyann ve evrenin nasl olutuu, Tanrnn doasnn nasl olduu gibi meraklarn gidermek ve tatmin etmek yerine, btnyle insann kendi durumuyla, yani insanlarn aclar ve hsranlaryla ilgilenmitir. Bunun doal bir sonucu olarak gelitirmi olduu reti de, metafizik deil, tam tersine, psikoterapik bir temele dayanmaktadr. Buddha, insanlarn hsranlarn aklamak ve onlar ortadan kaldrmak iin, geleneksel Hint kavramlarn (yani maya, karma, nirvana ve benzerlerini) yeniden ele alm ve onlara dinamik, taze ve psikolojik bir karakter kazandrmtr.

Buddha'nn lmnden sonra, gelitirmi olduu reti ikiye ayrlarak devam etti. Bu okullarn ilki olan Hinayana (ya da Kk Ara), Buddhann retisine kelimesi kelimesiyle sadk kalan bir sistemdir. Mahayana (ya da Byk Ara), yani Buddhist okulun ikinci kolu ise, daha deiken ve dinamik bir yaklamla olaylara bakmaktadr. Mahayanaya gre, ele ald retinin ruhu, orijinal aklamalardan ok daha nemlidir. Bu kolun coraf yaylm da farkldr. Hinayana Sri Lanka, Burma ve Tayland'-ta, Mahayana ise Nepal, Tibet, in ve Japonya'da grlmekte ve zaman ierisinde Buddhist reti okullar arasnda daha nemli bir konuma gelmektedir. Hindistan'da ise Buddhizm, deiken ve kavrayc Hinduizm retisi tarafndan btnyle yutulmu ve Buddha da sonunda ok yzl Tanr Vinu'nun bir enkarnasyonu (bedenlenmesi) olarak grlmeye balanmtr. Buddhizm, Mahayana olarak btn Asya'ya yaylm, ok farkl kltrlere ve alkanlklara sahip halklarla temas etmitir. Bu nedenle Buddhann retisi farkl yorum tanlara sahne olmu, bu retiyi oluturan detayl zellikler ve yeni orijinal fikirler gelitirilmitir. Bylece Buddhizm, yzyllar boyunca hayatta kalabilmi ve derin psikolojik kavraylara yer veren, ok yksek ve karmak bir felsef sisteme sahip olan bir retiye dnebilmitir. Mahayana Buddhizmi, eritii yksek dnsel dzeylere ramen, bir takm soyut ve speklatif fikirler iinde kaybolup gitmez. Her zaman olduu gibi. Dou mistisizminde akl ve dnce, mistik tecrbeye giden yolu aan bir ara olarak grlm ve bu biimde edinilen byk mistik tecrbeye de uyan ismi verilmitir. Bu tecrbenin zn, dnsel farkllklarn ve kartlklarn stne kp acintya dnyasna, yani dnmekle kavranamaz olan leme ulama fikri oluturmaktadr. Acintya dnyasnda gereklik, artk blnmemi ve farkllatrlmam bir btnlk ve stnlk haline dnmtr. ite byle bir tecrbeyi, yedi yl boyunca ormanda ar bir disiplin iinde yaayan Siddharta Gautama, sonunda aydnlanmtr. Siddharta, kutsal Bodhi Aac ya da Aydnlanma Aac'nn altnda derin bir meditatif halde bulunurken, aratrmalarnn ve phelerinin niha ve kesin aklamasn bulabilmitir. Bu btnsel ve yce uyan tan sonra Siddharta Gautama, Buddha, yani Uyanm Olan nvann almtr. Meditasyon halindeki Buddha heykelciklerinin bir Buddhist iin tadklar manev nem, haa gerilmi sann Hristiyanlar iin tad manev neme ve deere benzetilebilir. Ayrca bu heykeller saysz Asyal sanaty, olaanst gzellikte eserler vermeye tevik etmitir. Buddhist gelenee gre, Buddha, aydnlanmasndan hemen sonra, retisini yaymak zere, Benares'teki Geyik Park'na gitmi ve burada trensel bir ihtiamla Drt Yce Gerei aklamtr. Bunlar, retisinin en nemli noktalarn birleik bir biimde ortaya koyan maddelerdir. Bu adan sz konusu maddeleri, insann hastaln tehis eden, sonra bu hastaln tedavi edilebileceini anlayan ve nihayet bu hastaln aresini tespit eden bir hekimin aklamalarna benzetebiliriz. Birinci Yce Gerek, insann en karakteristik halinin duhkha, yani zdrap ve hzn olduunu aklar. Bu hznn kkeninde hayatn en temel gereini, yani evremizde olup biten her eyin srekli olmayp, geici olduu gereini insanlarn kolayca kabul edememeleri gizlidir. Her ey doar ve daha sonra ekip gider der Buddha(l). Sz konusu ak ve deiim yaklam, Buddha'ya gre doann en temel zellii olup, kendi retisinin de hammaddesi durumundadr. nsanlarn zdraplarnn kaynanda ise, hayatn akna kar ayak diretmemiz ve tm maya (hayal) olan sabit biimlere balanmak hevesimiz bulunur. Sz konusu mayalar cisimler, olaylar, insanlar ya da fikirler biiminde karmza karlar. Sreksizliin retisi ayrca ego'nun (yani zbenliin) da var olmadn savunur. nk kendimiz de deien fenomenlerin bir paras durumundayz. zgn ve bamsz bir benliin tamamen hayal olduunu iddia eden Buddhizm, byle bir eyin mayalar ailesinin bir yesinden baka bir ey olmadn savunmaktadr. Gereklii olmayan dnsel bir kavrama balanmak ise, dncenin dier unsurlarna yapmak gibi, byk ve benzer hsranlara neden olacaktr. kinci Yce Gerek trina, yani vazgememek ya da yapmak olarak ifade edilen ve tm zdraplarn kaynan oluturan genel bir kavram ile ilgilidir. Bu kavram, Buddhist felsefede avidya, ya da cehaletten kaynaklanan ve hayatn amasz balanlarn yanstan bir eydir. Bu cehaletten kaynaklanarak, duyumsadmz dnyay kiiler ve cisimler diye ayrmakta ve bylece gerekliin akc biimlerimi aklmzda retilmi sabit kavramlarla snrlamaya almaktayz. Byle bir dnya gr devam ettii takdirde, bir

hsrandan dier bir hsrana komamz kanlmaz olacaktr. Aslnda hi de kat ve srekli olmayan tam tersine geici ve hep deiken olan cisimlere balandmz srece, her hareketimizin baka bir harekete ve her sorumuzun yeni bir soruya neden olduu fasit bir daireye kstrlm oluruz. Giderek bu ksr dngden kurtulmamz da tamamyla imkanszlar. Bu duruma Buddhistler samsara derler (yani, hayatn ve lmn tekerlei). Bu daireyi harekette tutan kuvvet ise karma, yani nedenselliin ebed zinciridir. nc Yce Gerek, zdrabn ve hsrann sona erebileceini mjdelemektedir. Yani samsaran n sonsuz dairesini krmak, karman n boyunduruundan kurtulmak ve nirvana denilen mutlak zgrlk durumuna erimek imkn dahilindedir. Bu zgrlk durumunda, zbenlik kavramnn hatal yaklam btnyle ortadan kalkmakta ve tm hayatn birlii ve btnl srekli bir alglaya dnmektedir. Nirvana, Hindu felsefesindeki mokann zdeidir. Tm dmsel kavramlar n tesinde olan bir bilinlilik durumunu yanstt iin, onu kelimelerle aklamak ve anlatmak mmkn olamamaktadr. Yani nirvanaya ulamak demek, -uyan elde etmek ve artk Buddha gibi olmak anlamna gelir. Drdnc Yce Gerek, Buddha'nn tm zdraplar ortadan kaldrc fikirleriyle ilgilidir. Bu bizi, Buddha durumuna gtrecek olan bireysel geliimin Sekiz Basamakl Yol'unu temsil etmektedir. Sekiz Basamakl Yol'un ilk iki basama ya da blm (daha nce de belirtildii zere), doru grmek ve doru bilmek ile ilgilidir. Yani bu yola kmak iin ilk nce doru bir alglaya ve insanln durumu ile ilgili, doru bir kavraya sahip olmak gerekir. Daha sonra gelen drt basamak, doru davranmaya yneliktir. Burada, Buddhist hayat tarznn artlar, yani kart ularn Orta Yol'u dile gelmektedir. Son iki basamak ise doru bilinlilik ve doru meditasyonu ele almakta ve son hedef olan gerekliin mistik biimde dorudan doruya tecrbe ediliini ortaya koymaktadr. Aslnda Buddha'nn kendisi bu retileri srekli ve biimli bir sistem haline getirmemi, ama buna ramen retisini aydnlanmaya ulamann bir arac olarak grmtr. rnein dnya hakknda sylediklerinin neredeyse hepsi, cisimlerin sreksizliini vurgulamak amac ile sarf edilmitir. Buddha ayrca ruhan bir otoritenin bulunmamas gerektiini de zellikle vurgulam (hatta kendi otoritesini bile eletirerek), herkesin kendince Buddha'la erimesi gerektiini savunmutur. Buddha'nn lm deinde syledikleri, aslnda onun dnya grnn ve retisel yaklamnn ana hatlarn pek gzel bir biimde nmze sermektedir: Bileik cisimlerin ayrlmaz bir parasdr k; onunla sabrla ba etmeye bakn (2). (*) Buddha'nn lmn taklip eden bir ka yzyl sresince, Buddhist okulun en nde gelen rahiplerince organize edilen birok Byk Oturumlar gerekletirildi. Bu oturumlarda, retinin tm, sesli bir biimde tekrarlanarak, ortaya kabilecek yorum farkllklar giderilmeye alld. Bu tr oturumlarn drdncsnde (milattan sonra birinci yzyl, Seylan/Sri Lanka), yaklak be yzyl boyunca ifah olarak kulaktan kulaa aktarlan ve ezberlenen Buddhist reti ilk kez yazl hale getirilip, saklanmaya baland. Pali dili ile yazlm olan bu kayt, gnmzde Pali Kanonu olarak anlmaktadr ve ortodoks Hinayana okulunun temelini oluturmaktadr. te yandan Mahayana Okulu, sutralar denilen yazl kaytlardan da byk apta yararlan r. Bunlar Sanskrit'e olarak ortaya klarndan yaklak bir ya da iki yzyl sonra kaleme alnmlar ve Buddha'nn retisini Pali Kanonlar'ndan ok daha detayl olarak ilemilerdir. Bunun yannda Mahayana Okulu kendine, Buddhizm'in Byk Arac adn takmtr. nk Buddha'ya erimek iin, inananlara ok farkl ve zgn yntemler gstermitir. Bu yntemler, Buddha'nn retisine ballktan, modern bilimsel fikirlere ok yaklaan felsef kavramlara kadar uzanan bir dizi olgular kapsamaktadr. Mahayana retisini yorumlayan ve Buddhist rahipler arasnda en derin dncelere ve grlere sahip olan kii Avagoa'dr. Milttan sonra birinci yzylda yaam olan bu dnr, Mahayana Buddhizmi'nin temel fikirlerini dile getirmi (zellikle de Buddhistlerin olu kavram ile ilgili) ve inancn Uyan isimli kk bir kitap yazmtr. Bu kolay anlalan ve olaanst gzel eser, birok ynden Bhagavad Gita'y hatrlatmaktadr ve Mahayana retisi hakkndaki ilk bilimsel eser olarak grlmektedir. Bu nedenle de Mahayana Buddhizminin btn Okullar iin temel bir otorite olarak kalmtr.

Avagoa, byk bir ihtimalle Nagarjuna'y da derinden etkilemitir. Nagarjuna, gereklik ile ilgili gelitirilen btn kavramlarn snrlln ve kstlln sofistike bir diyalektik yardm ile gstermi olan, en entellektel Mahayana filozofu olarak addedilmektedir. O, gelitirmi olduu olaanst argmanlarla ann metafiziksel dnlerini altst etmi ve sonu olarak, gerekliin kavramlar ve fikirler aracl ile aklanamayacan gsterebilmitir. Nagarjuna, gereklie sunyata, (yani boluk ya da bo olma durumu) ismini vermitir. Bu kavram, Avagoa'n n tathata kelimesine (yani olua) denk bir ifadedir. Nagarjuna'ya gre, kavramsal dncenin aresizliini anlayan birisi, gereklii de saf bir olu olarak tecrbe edebilecektir. Nagarjuna'nn, gerekliin doasnn aslnda boluk olduu eklindeki aklamas, her eye ramen sanld gibi nihilist bir dnya grn yanstmamaktadr. Bu, insan akl tarafndan gelitirilen ve doa ile ilgili olan her kavramn sonuta bo ve geersiz olduu anlamna gelmektedir. Yani gereklik ya da boluk, kendi bana hiliin bir biimli deil, fakat her trl hayatn kayna ve her biimin zdr. Mahayana Buddhizmi hakknda buraya kadar anlatlanlar, bu retinin yalnzca entellektel ve speklatif ynn yanstmtr. Fakat bu, Buddhizmin yalnzca bir yndr. Buna ek olarak, Buddhistlerin dinsel bilinci ile inan, sevgi ve efkat konularndaki yaklamlarn da dile getirmek gerekir. nk Mahayana'da, gerekten aydnlanm kii (yani Bodhi) iki eden olumu kabul edilir. D.T. Suzuki bu iki eyi, muhteem Buddhizm binasnn iki temel direi olarak adlandrr. Bu elerden ilki prajna (yani, transandantal bilgi ya da sezgisel akl) ve ikincisi de karuna (yani, sevgi ya da efkat) dir. Mahayana Buddhizm'ine gre btn cisimlerin temel doas, yalnzca olu ve boluk gibi metafiziksel kavramlarla deil, fakat ayn zamanda Dharmakaya (yani, Varolmann Bedeni) olarak da anlatlmaya allmtr. Dharmakaya, gereklii, onun Buddhist birisinin dinsel bilincine grnd gibi yanstmakta ve aklamaktadr. Bu adan Dharmakaya ile Hinduizm'de grlen Brahman kavramlar arasnda byk bir benzerlik vardr. Dharmakaya, evrende bulunan btn maddesel nesnelere nfuz eder ve insan aklna Bodhi (yani, aydnlanm bilgelik) olarak yansr. Yani Dharmakaya ayn onda hem ruhsal ve hem de maddeseldir. rnein Mahayana Buddhizminin karakteristik bir uzants olan Bodhisattva'da, bilgeliin en nemli zellikleri olarak sevgiyi ve efkati grmekteyiz. Bir Bodhisattva, Buddha olma ynnde ok ilerlemi olan bir insandr. Bu kii, aydnlanmay yalnzca kendi ahs iin deil, ayrca dier insanlar iin de hedeflemektedir. Ancak bundan sonra o kiinin nirvanaya ulamasna izin vardr. Byle bir retinin temelinde Buddha'nn, yalnzca nirvanaya erimek iin deil, ayn zamanda insanlara kurtulu yolunu gstermek iin dnyaya geri dnlmesi gerektii yolundaki direktifi yatmaktadr. Bu direktif, Buddhist gelenekte bilinli, ama ayn zamanda kolay olmayan bir karar olarak grlmektedir. Ayrca Bodhisattva ideali, Buddhist retide grlen non-ego (yani, benlik olmay) kavramyla da uyumaktadr. nk burada da ayr ve zgr bir kiisel benlikten sz edilememektedir. Bu adan bir kiinin nirvanaya tek bana ulamas pek de bir anlam tamaz. Buddhizm'deki inan esi Mahayana Buddhizminin Saf lke olarak isimlendirilen okulunda ele alnmtr. Bu okulun temeli, Buddhist retinin savunduu, tm insanlarn orijinal doasnda Buddha yatmaktadr ilkesine dayanmaktadr. Nirvana ya yani Kutsal lkeye ulaabilmek iin, kiinin Buddha doasna inanmas yeterli olacaktr. Birok yazar, Buddhist retinin Avatamska okulu aracl ile doruk noktasna ulatna inanrlar. Bu okul, ayn isme dayanan sutra nn bir biimidir. Sz konusu sutra, Mahayana Buddhizmi'nin. ekirdei olarak ifadelenmi ve Suzuki tarafndan heyecan dolu kelimelerle vlmtr: Avatamska-sutra'ya gelince: Buddhist retinin, Buddhist dnn ve Buddhist tecrbenin nefis bir birleimidir bu. Bence dnyadaki hi bir dinsel literatr, bu sutra'da grlen byk kavraya, duygu derinliine ve kompozisyon byklne ulaamamtr. Hi bir dinsel akl, hayatn bu sonsuz kaynandan susam ya da tam olarak tatmin edilmemi bir biimde geri dnmeyecektir (3). ite sz edilen bu sutra, Mahayana Buddhizmi ile karlaan in ve Japon dncesini srekli olarak megul etmitir. Fakat bir tarafta inli'lerle Japon'lar ve dier taraftan da Hintli'ler arasndaki fikir ve gr farkll o kadar derindir ki, onlarn insan aklnn iki deiik kutbunu yansttklar dahi sylenmitir. Bunlardan ilki pratik, pragmatik ve toplumsal ynde olmasna ramen, ikincisi daha ok hayal, metafiziksel ve yceletirme

ynndedir. inli ve Japon filozoflar, Hint dinsel eserleri arasnda en nemli yerini koruyan Avatamska'y evirmeye ve yorumlamaya baladklarnda, bu iki kutup, yeni ve dinamik bir birlie ve btnsellie kavuturulmutu. Bu ilemin sonucunda in'de Hua -Yen felsefesi ve Japonya'da Kegon felsefesi domutur. Bunlar, Suzuki'ye gre, Uzak Dou'da yaklak iki bin yllk bir sre iinde gelien Buddhist dncenin ve retinin doruk noktasn oluturmaktadrlar (4). Avatamska'nn ana temas, nesne ve olaylarn btnlkleri ve karlkl etkileimleridir. Byle bir tema, yalnzca Dou'da grlen dnya grlerinde deil, ayn zamanda modern fiziin yaratmakta olduu yeni dnya grnde de karmza kmaktadr. Daha sonra greceimiz gibi, ok eski bir dinsel eser olan Avatamskasutra, modern fiziin modelleri ve kuramlaryla arpc bir benzerlik gstermektedir. Ancak bu konuya daha ileride yeniden dneceiz.

7) iN GRETiSi
Milattan sonra birinci yzylda in'e gelen Buddhizm, burada varl iki bin seneden beri sren bir uygarlkla karlamt. Bu eski uygarlkta, felsef reti zirveye Chou Dnemi'nin sonlarna doru (yani, milattan nce 500-221 aras) ulam ve bu dneme in felsefesinin Altn a ad verilmiti. Sz konusu felsefe sistemi ta bandan beri iki kart eden olumaktayd. ok yksek derecede gelimi bir sosyal bilince sahip olan pratik inli'ler, felsef okullarn da u ya da bu biimde toplumlarnn yaam, insanlar aras ilikiler, ahlak deerler ve hkmet ileri gibi konularla ilikilendirmilerdir. Fakat bu, in retisinin ancak bir yndr. Buna-kart olarak gelien e ise, in karakterinin mistik ynn tm akl ile ortaya koyar. Bu mistisizmin temelini, toplumsal ve gnlk hayatn daha yksek bir bilinli tik dzeyine ulatrlmas gerektii gr oluturmaktadr. Bu dzeye ulaarak, evren ile mistik bir birlemeye gidenlere de aydnlanm adam anlamna gelen bilge ad verilmitir. in bilgeleri yalnzca metafizik fikirler retmemiler, dnyasal ilerle de yakndan ilgilenmilerdir. Onlar kendi bnyelerinde, insan doasnn iki kartln (yani, sezgisel bilgi ve kart olan pratik bilgiyi, toplumsal davran ve mistik dnceyi) birletirebiliri ilerdir. inli'ler, bu kartl bilge ve kral benzetmelerini kullanarak aklamaya almlardr. Bu kiiler btnlyle kavranabilir insanlardr ve Chuang Tzu'nun deyii ile, sessizlikleri ile bilge, hareketleri ile kral olmaktadrlar(l). Milattan nce altnc yzylda, in felsefesin -deki sz edilen iki kart e iki ayr felsef okul haline (yani, Konfiyanizm ve Taoizm) dnmtr. Bylece Konfiyanizm, toplumsal rgtleni in, insan aklnn ve pratik bilginin felsefesi haline gelmitir. Bu reti, in toplumuna gerekli olan eitim sistemini salam ve sosyal snflarn kat bir biimdeki oluumuna neden olmutur. retinin ana amalarndan bir tanesi de, geleneksel in aile sistemine yeni bir ahlak temel kazandrmak ve bu aile sisteminin karmak yapsn ve aile bykleri ile ilgili trenleri yeniden dzenlemek olmutur. Ama te yandan Taoizm.. neredeyse tmyle doan n gzlemlenmesi ile Doann Yolu'nun (yani Tao'nun) kefi ile ilgilenmitir. rnein Taoistlere gre, insanlarn mutluluu, ancak insanlar doal dzene uyduklar zaman ortaya kacaktr. Bunun iin de insanlar ilerinden geldiince hareket etmeli ve sezgisel bilgilerine gvenmelidirler. retideki bu iki trend, in felsefesinin iki kutbunu yanstmaktadr. Ama aslnda bunlar in'de, insan doasnn btnsel kavrannn iki deiik grnts olarak alglanmaktadr. Bu erevede Konfiyanizm, toplumsal hayat iin gerekli olan ocuk eitimi alannda rabet grm, Taoizm ise insanlarn toplumsal kurallar tarafndan yok edilen orijinal spontaneliklerini (itenliklerini) yeniden kazandrmak ve gelitirmek amac ile kullanlmtr. On birinci ve on ikinci yzyllarda ortaya kan Neo-Konfiyanizm dneminde Konfiyanizm, Buddhizm ve Taoizm erevesinde bir senteze vardrl,-oaya allm ve doruk noktasna en byk in dnrlerinden biri olan Chu Hsi'nin felsefesi ile ulamt. Ohu Hsi Konfiyanist bilgiyi, Buddhizmin ve Taoizm'in derinlikleri ile birletirebilen olaanst bir filozoftu ve bu retinin (ve gelenein) temel elerini kendi felsef sentezinde gz kamatrc bir biimde birletirmeyi baarabilmiti. Konfiyanizm ismini, Kung Fu Tzu (ya da Konfiyus)'dan almtr. Kung Fu Tzu, ok sayda rencilere sahip olan etkili bir retmendi. Kendisinin ana amacn ve ilevini, eski uygarlk mirasn kendi rencilerine

aktarmak olarak gren bilgin, kendisini bilginin aktarm ile snrl klmam ve geleneksel fikirleri yorumlayarak, onlara kendi ahlak grleri erevesinde yeniden bir anlam da kazandrmt. Kung Fu Tzu'nun retileri. Alt Klasikler denilen kitaplara dayanr. Bu kitaplarda felsef retilerin yan sra iirler, mzikler ve tarih bilgisi yer alr. Bu klasikler, in'in gemi dneminde yaam olan kutsal bilgelerin ruhan ve kltrel mirasn oluturmaktaydlar. Hal byle olunca in gelenei, Konfyus'u yazar, yorumlayc ya da en azndan bir derleyici olarak btn bu konularn uzman olarak grmektedir. Fakat modern aratrmaclara gre o, Alt Klasikler'in ne yazar, ne bir yorumlaycs, ve hatta ne de bir derleyicisidir. Konfiyus'un fikirleri Lun Yu, ya da Konfiyus Analektleri isimli bir aforizma(*) klliyatnda rencileri tarafndan toplanm ve derlenmitir. te yandan Taoizm'in kurucusu Lao Tzu'dur. Bu isim aslnda yal stad anlamna gelir. Lao Tzu, geleneksel efsaneye gre, Konfiyus'un yal bir ada idi. Yine sylentilere gre Tzu, bir ok aforizmalar ieren ve Taoist eserlerin en nemlilerini oluturan kk bir de kitap yazmt. Bu eser in'de ksaca Lao-tzu olarak, Bat'da ise genellikle Tao Te Ching (ya da Yol ve Kuvvetin Klasii) diye tannmaktadr. Bu kitabn kart stili ile gl ve iirsel dilini daha nce vurgulamtm. Joseph Needham, kitap hakknda, Bence bu eser in dili ile yazlm en derin ve en gzel yapttr(2) eklinde bir vgsel deerlendirmede bulunmaktadr. Taoist kitaplar arasnda ikinci bir neme sahip olan eser ise Chung-tzudur. Tao Te Ching'den ok daha kapsaml olan bu kitabn yazarnn (yani, Chung Tzu'nun Lao Tzu'dan yaklak olarak iki yz yl sonra yaam olduu kabul edilmektedir. Ancak modern aratrmalara gre Chung-tzu ve belki de Lao-tzu adl eserlerin tek bir kii tarafndan kaleme alnm olmalarnn ok g olaca dnlmekte ve bunlarn uzun sreler iinde toplanm Taoist yazlarn bir derlenmesiyle meydana geldikleri ileri srlmektedir. Hem Konfiyus Analektleri ve hem de Tao Te Ching in dnce biimine zg karakteristik ve arpc bir stilde yazlmlardr. nk in akl, soyut mantksal dncelerden ok, Bat'da rastlayamadmz ilgin bir anlama ve konuma dili gelitirmitir. Yine in dilinde kullan lan kelimelerin bir ou hem fiil, hem sfat ve hem de isim olarak kullanlabilmektedir. Bu da Bat.'da gelien dil anlayndan ve dil sisteminden ok farkl bir zellii yanstmaktadr. Yani in dili, gramer kurallarndan ok, cmlenin sezgisel ieriine gre deer kazanmaktadr. Klasik in dilindeki kelimeler, kavramlarn kesin olarak snrlandrlm olan soyut anlatmlar deildir. Bu kelimeler daha ok, karmak duygular ve grntleri artrabilen gl birer sembol niteliini tamaktadrlar. Bylesi kelimeleri kullanarak konuan bir konumacnn sonutaki amac da, dnsel bir fikri aklamak yerine, dinleyenleri etkilemektir. Bylelikle, yazlm olan bir karakter, (yani, bir kelime) soyut bir simgeden te, organik bir ierie (buna bir getalt de diyebilirsiniz) sahip olmaktadr. Bu sayede kelimenin ierdii grntler ve fikir aktarmlar aynen korunulmu olmaktadr. Fikir yaplarna bu kadar uyum salayan bir dile sahip olan inli filozoflar, yazlarn ve sylevlerini ksa ve z bir biimde aklama imknna kavumulardr. Bylece onlarn arpc grntlere yer verme anslar da bir hayli fazlalamtr. Fakat doal olarak bu zengin ve deerli grntler, eviri srasnda byk bir blmyle yok olmaktadrlar. rnein Tao Te Ching'den yaplan bir eviri, orijinal ve karmak fikirlerin yalnzca bir blmn yans-tabi ilmektedir. Bundan dolay da bu kartlklarla bezenmi kitabn farkl farkl evirileri neredeyse tamamen farkl eserlermi gibi grnmektedirler. Fung Yu Lanin da syledii gibi: Aslnda Lao-tzu-nun ve Konfiyus Analektleri'nin esas zenginliini ve derinliini anlatabilmek iin yaplm olan btn evirilerin bir bileimi gereklidir (3). Hintli'ler gibi inli'ler de gzlemlediimiz nesne ve fenomenlerin ardnda onlar btnletiren bir gereliin var olduuna inanrlar: tane kavram vardr. Bunlar btnclk, btnsellik ve kavrayclktr. Bu kavramlar farkl olmalarna ramen, ayn gereklii ifade etmektedirler. O da her eyin Tek oluudur(4). Onlar bu gereklie Tao (yani, orijinal anlamyla Yol) demilerdir. Tao, evrenin izledii yol ya da sretir, yani doann dzenidir. Konfiyusu'lar bu kavrama daha deiik bir yorum getirmilerdi. Onlar, insann

Tao'su ve insan toplumunun Tao'su gibi konularda da Tao kavramn kullanmlar ve bu kavram ahlak adan doru bir hayatn yolu olarak deerlendirmilerdir. Fakat esas anlamyla Tao (yani, Kozmik Tao), en yksek ve tanmlanamayan gereklik olarak aklanmtr. Bu bakmdan Tao'yu Hindular'daki Brahman ve Buddhistler'deki Dharmakaya'ya benzetebiliriz. Fakat Tao, sz konusu Hint kavramlarndan aslen dinamik olan nitelii ile ayrlmaktadr. nk bu zellii, inli'lere gre evrenin zn yanstan nemli bir esidir. Yani Tao, her nesnenin dahil olduu kozmik bir sreci ve gelimeyi ifade etmektedir. Bu bak asyla, dnya da srekli bir ak ve deiimi yanstmaktadr. Aslnda sreksizlik retisini ieren Hint Buddhizmi de bu yaklama yak,n bir gre sahiptir. Ancak Hint Buddhizmi, bu gr yalnzca insan varoluun temel bir durumu olarak kabul etmekte ve bu hkmn psikolojik sonularn ilemekle snrl kalmaktadr. Ama buna karn inli'ler, ak ve deiim kavramlarn doann en nemli zellii kabul etmekle kalmamlar, ayrca bu deiimin insanlarca kefedilen sabit bir takm kalplar dahilinde gerekletiini de savunmulard. Bilge insanlar bu kalplar kavradktan sonra, hareketlerini onlara gre ayarlayan insanlar olarak grlmekteydiler. Bylece bilgeler, Tao ile bir olmakta, yani artk doa ile byk bir uyuum iinde yaamaya balamakta ve bylece de giritikleri her ite baarl olmaktadrlar. Milattan nce ikinci yzylda yaam olan filozof Huai Nan Tzu, bu konuda unlar sylemektedir: Tao'nun istikametine uyan birisi, yani gn ve yerin doal srelerini izleyen bir kii, tm dnyay kolayca idare edebilecek bir duruma gelir(5). Peki insann kavramas gereken ve kendilerini Kozmik Yol olarak gsteren bu kalplar nelerdir? Tao'nun en temel karakteristii, srekli hareketliliin ve deiimin sahip olduu devirsel bir doa anlaydr. Geriye dnmek, Tao'nun hareketidir, der La o Tzu ve ileriye gitmek geri dnmektir diye ekler(6). Bu grn temelini, fiziksel dnyada ve insandaki tm doal gelimelerin gelip-giden, ya da genileyip-daralan devirsel kalplardan olutuklar iddias oluturmaktadr. Bu yaklama, gnein ve ayn hareket biimlerinden ve mevsimlerin deiiminden esinlenerek varlmt. Fakat bu devirsellik ayn zamanda hayatn bir yasas olarak da alglanyordu. rnein inli'ler, arya varan bir durumda, geliim ynnn teki ar uca doru kayacana inanmaktadrlar. Bu inan, onlara skntl anlarda cesaret ve g vermekte, baarl durumlarda da onlarn dikkatini temkinli olma durumun-a evirmelerine neden olmaktadr. Sz konusu devirsellik inan, hem Taoist'lerin ve hem de Konfiyusu'larn byk bir heyecanla savunduklar altn arta yol kavramnn douuna sebep olmutur. Bu konuda Lao Tzu unlar sylemektedir: Bilgeler; arl, tutumsuzluu ve tutkunluu yok edebilmi insanlardr (7). Buna gre in dnnde, aza sahip olmak, daima oka sahip olmaktan daha iyidir. Ayrca bir eyi yapmam olmak, o eyi yaparken arya gitmekten ok daha iyidir. nk belki byle yaparak ok ileriye gidemeyeceiz, ama gittiimiz zaman da doru yne doru hareket ettiimizden emin olabileceiz. rnein hep Dou'ya doru giden bir insan nasl bir sre sonra Bat'ya ularsa, srekli olarak para biriktiren bir insan da zamanla fakirleecektir. Durmadan hayat dzeyini ykseltmeye abalayan, ancak tm toplum bireylerinin ya am kalitesini bir trl artramayan modern sanayi toplumlar da bu eski in inannn arpc bir rnei saylabilir. Yin ve Yang olarak isimlendirilen kutupsal kartlklarn gelitirilmesiyle, Tao'nun hareketindeki devirsel kalplara son bir biim kazandrlmtr. Yin ve Yang, deiimin devirlerini belirleyen kutupsal snrlardr: Doruk noktasna ulaan Yang, yerini Yin'e brakr. Doruk noktasna ulaan Yin ise, yerini bu sefer Yang'a terk eder(8). in dncesine gre Tao'nun btn belirileri, bu iki kutupsal gcn dinamik etkileiminden domaktadr. Tabii ki bu fikir ok ok eskidir ve Yin ve Yang'n in retisinin temel ta olabilmesine kadar, bir ok kltrde bu eski ift hakknda uzunca bir sre fikir yrtlmtr. Yin ve Yang kelimelerinin orijinal anlamlar, bir dan glgede kalan ksm ile o dan gne gren ksmdr. Bu anlam, bu iki kavramn birbirleriyle olan izafiyetlerini pek gzel bir biimde yanstmaktadr:

u anda karanlkta olan ve az sonra da aydnla kavuacak olan ey, Tao'nun ta kendisidir. Sz konusu kutuplar ortaya klarndan beri, yalnzca aydnlk ve karanlk sfatlar ile deil, fakat ayn zamanda erkek ve kadn, st ve alt, ya da sabit ve deiken gibi kavramlarla da anlatlmaya allmtr. Erkeksi ve yaratc gc temsil eden Yang ge; kadns, karanlk, alc ve anne benzeri Yin de yere benzetilmekteydi. Gk yukar dadr ve hareket doludur, yer ise (dnyann merkezde bulunduunu savunan eski dnya grne gre) aadadr ve durgundur. Bundan dolay Yang, hareketlilii, Yin ise durgunluu sembolize etmektedir. Dnme dnyasnda ise Yin; karmak, kadns ve hissi akl, Yang ise ak ve aklc erkek akln yanstmaktadr. Yani Yin, bilge insann rahat ve huzurlu sessizliini, Yang da bir kraln gl ve yapc hareketini gstermektedir. Yin ve Yang'n dinamik karakterini simgeleyen eski in sembolne, inli'ler T'oi-chi T'u (yani, En Yce Sonluun ekli) demektedirler.

Bu ekil, karanlk Yin ile aydnlk Yang'n simetrik bir oluumudur. Ancak bu simetri kesinlikle statik (yani, dingin) deildir. Bu simetri dnel, yani rotasyoneldir. Dnel simetri ok etkili bir biimde, devirsel ve srekli hareketlilii ifade eder. Yang, devirsel olarak balang noktasna geri dner. Yin ise, doruk noktasna eritikten sonra yerini Yang'a terk eder(10). eklin iinde bulunan noktalar ise doruk noktasna ulaan sz konusu glerden birinin, doruk noktasna geldiinde, kart gcn tohumunu iinde tadn gstermektedir. Yin ve Yang ifti, in kltrne damgasn vurmu olan en nemli layt-motifdir. Bu kavram ifti, geleneksel in hayat tarzn tamamen etkilemitir. rnein Chung Tzu, hayat, Yin ve Yang'n karmndan meydana gelen bir ahenktir demektedir. (11). Esasen ifti olan inli'ler, gnein ve ayn hareketini yakndan izlemiler ve mevsimlerin deiimini srekli olarak dikkate almlardr. Bundan tr mevsimsel deiimlerden doan organik doann geliimi ve yok oluu, yani karanlk ve souk k aylar ile aydnlk ve scak yaz aylarnn deiimi, inli'ler iin Yin ve Yang'n en gzel belirii olmutur. Sz konusu iki kartln devirsel etkileimleri, yediimiz yemekte bile meydana kmaktadr. nk yemeklerde de Yin'e ve Yang'a dayanan eleri bulmak mmkndr. Bundan dolay, bir inli iin, salkl bir yemekte Yin ve Yang eleri dengeli bir ekilde bulunmaldr. Ancak byle bir denge gerekletiinde, salkl bir yemekten sz etmek mmkn olabilir. Bunlarn yan nda geleneksel in tbb da Yin ve Yang'n insan bedeni iindeki dengesine dayandrlmtr. Buna gre, ortaya kan herhangi bir hastalk, sz konusu dengede meydana gelen bir bozuklua iaret etmektedir. rnein bir dne gre, insan bedeni Yin ve Yang blmlerine ayr lm durumdadr. Eer zetleyecek olursak, bedenimizin ii Yang', d ise Yin'i; ayrca bedenlimizin n yz Yin'i, arka yz ise Yang' temsil etmektedir. Bunlara. ek olarak bedenimizin iinde de Yin ve Yang'a ait olan farkl organ snflar bulunmaktadr. Bu genel blmler arasndaki denge, akapunktur noktalarn da ieren bedensel boylamlardan durmakszn akan Ch'i (yani, hayat enerjisi) sayesinde salanr. Her organn kendine has bir boylam vardr ve ayrca bir Yang boylam bir Yin organna, ya da bir Yang organ bir Yin boylamna balanmtr. Sz konusu Yin ve Yang arasndaki akm engellendii zaman, bedenimiz hastalanmakta ve bu hastalk da uygun akapunktur noktalarna batrlan akapunktur ineleri yardmyla yeniden harekete geirilen Ch'i aracl ile tedavi edilmektedir.

Grlecei gibi, ok eski tarihlerden beri var olan kar tlklar ifti Yin ve Yang, Tao'nun hareketini ynlendiren en nemli ilke durumundadr. Fakat inli'ler bununla yetinmemiler ve sonunda kozmik temel tipler sistemine varan bir Yin ve Yang karmas yaratma abasna girimilerdir. Sz konusu yeni sistem I Ching (yani, Deiimler Kitab) adl eserde detayl bir biimde aklanm ve gelitirilmitir. Deiimler Kitab, alt kitaptan oluan Konfiyusu klasiklerin ilik eseridir. Bu eser, in dnce ve uygarlk sisteminin can damar ve hayat kayna, yani ekirdei olarak dnlmektedir. in'de binlerce seneden beri grd ilgi ve yayd otorite, ancak Vedalar ya da Kitab Mukaddes gibi dier kutsal yazlarla karlatrlabilecek bir zelliktedir. rnein tannm in bilgini Richard Wilhelm, Deiimler Kitab'nn evirisini u nszle okuyucuya takdim etmitir: Deiimler Kitab, ya da ince ismiyle I Ching, bi tartmasz dnya literatrnn en nemli eserlerinden bir tanesidir. Bu kitabn kkeni, ta mistik gemilere dek uzanmaktadr ve gnmz in bilginleri bile bu eserden ilham almaktadrlar! bin senelik in kltrnde olaanst ve ok nemli bir konumda olan neredeyse her ey; ya fikir kaynan bu kitaptan alm, ya da bu eserin yorumlarndan esinlenmitir. Bundan dolay ve biraz da dikkatli olarak, I Ching'in kkeninde, binlerce senelik bir inann yattn syleyebiliriz(1 2). Demek ki Deiimler Kitab, binlerce yl iinde organik olarak byyp, gelien ve in retisinin en nemli dnemlerinde yaratlan katmanlardan olumu bir eserdir. Kitabn hareket noktas 64 deiik ekilden oluan bir klliyattr. Bu ekillere, hexagram ad verilmitir ve Yin-Yang sembolne benzer biimde bir totem olarak kullanlmlardr. Her bir hexagram, kesik (Yin) ya da dz (Yang) alt tane yatay izgiden olumakta ve bunlarn kombinasyonlarnn toplam da altm drt saysn oluturmaktadr. Kitabmzn ilerideki sayfalarnda daha detayl inceleme frsat bulacamz hexagramlar, Tao'nun doada ve insanda rastlanan eitli durumlardaki kalplarn yanstan kozmik aretipler (*) olarak kabul edilmekteydi. Her birine deiik ve zgn bir unvan verilmi ve bkm denen ksa bir yazyla aklanmlard. Bu hkm, dikkate alnan kozmik kalbn hareket ynn gsteren bir bilgiyi ieriyordu. Grnt denilen bir di er aklama ise, daha sonra eklenmi baka bir ksa metindir ve hexagramn anlamn ou kez olaanst bir iirsel anlatm ile aklayan bir ektir. Kitaba eklenmi olan nc metin ise, mitolojik ve ou kez anlalamaz bir dille, hexagramda bulunan her bir izginin yorumunu vermektedir.

Sz konusu bu metin ya da aklama, aydnlanmak iin yararlanlan kitabn en nemli eleri durumundadrlar. Bu amala kullanlan elli adet tahta ubuk ile yaplan kark bir merasim sonucunda ilgili kiinin kiisel durumunu yanstan en uygun hexagram tespit edilmektedir. Bunun ardndaki temel dnce, o anki kozmik kalb grnr hale getirmek ve bu kehanetten kan en uygun hareketi belirlemektir: Deiimler'de var olan grntler aklanmal, bunlara baz hkmler eklenmeli ve bylece ksmetlilik ya da ksmetsizlik durumu yorumlanp, bir harekete karar klnmaldr(l 3). Demek ki I Chinge bavurma nedeni, yalnzca gelecek hakknda bir bilgi edinime arzusu deil, ayn zamanda u anki durumu da deerlendirip, en uygun harekette bulunabilme isteidir. Bu yaklam I Ching'in olaan ve allm kitaplarn stnde tutulmasna ve bir bilgi kayna haline gelmesine neden olmutur. I Ching, bir kehanet aracndan ok, bir bilgilenme kitab olmas nedeniyle alar boyu parlak zeklar beslemi ve Lao Tzu bile en nemli aforizmalarn bu kitaptan esinlenerek kaleme almtr. Konfiyus da I Chingi yakndan incelemi ve bu eserin kitap haline getirilmesine n ayak olmutur. Kitap hakknda dile getirdii

yorumlar (yani, On Kanat denilen yaptlar) onun, hexagramlarn yapsal yorumlarn, felsef aklamalarla ssleyebilmesine imkn vermitir. I Ching'de olduu gibi, Konfiyus yorumlarnn merkezinde de btn olay ve fenomenlerin dinamik olular yatmaktadr. Tm nesne ve durumlarn srekli deiimleri, baka biimlere aktarlmalar ve dnmleri Deiimler Kitab'nn en can alc mesaj olmaktadr: Deiimler, insann uzak kalamayaca bir kitaptr. Onun Tao'su ebed deikenliktir. Deiim, duraksamasz hareket, Alt bo olan yerden akp giden, Kesin bir kural olmadan doan ve batan Kendisini kat ve deiken bir biimde farkllatrandr. Bunlar bir kuraln erevesine sktrlamazlar. Burada yaln zca deiimdir sz konusu olan (14).

8) TAOiZM
in dncesinin iki ana ynn temsil eden Konfiyanizm ve Taoizm'den ikincisi, daha kapsaml ve daha derin bir mistik havaya sahiptir. Bundan dolay da modern fizik ile ilgili karlatrmalarmz iin daha uygun olmaktadr. Aynen Hinduizm'de ve Buddhizm'de olduu gibi, Taoizm'de de aklc bilgi yerine, sezgisel bilgiye nem verilmitir. Aklc dncenin snrlln ve izafiyetini kabul eden Taoizm, temelde bu dnyadan kurtulmaya imkn veren bir yol niteliindedir. Bu adan, Hinduizm'deki Yoga ya da Vedanta yollar ile veya Buddha'nn Sekiz Basamakl Yol'u ile karlatrabilir, Taoist kurtulu, in kltr erevesinde, alkanlklarn kesin kurallarndan kurtulmak olarak anlalmaktadr. Taoizm'de allagelmi bilgiye ve aklcla duyulan gvensizlik, dier btn Dou felsefesi okullarnda grlen gvensizlikten ok daha byktr. Bu gvensizlik, insan aklnn hi bir zaman Tao'yu tam anlamyla kavrayamayaca biimindeki kat bir gre dayanmaktadr. Chuang Tzu, bunu u biimde aklamtr: En kapsaml bilginin bile onu bilmesi imknszdr. Bu yzden akl yrtme, insanlar daha fazla bilge yapmayacaktr. Yani bilgeler, bu iki yntemi de reddetmi olanlardr (1). Chuang Tzu'nun kitab, akl yrtmeyi ve fikir tartmasn hor gren blmlerle adeta dolup, tamtr. Bundan dolay unlar sylemektedir: Yalnzca iyi havlamakla, iyi bir kpek olunamaz. Ayn zamanda bir insan, gzel ve yetkin bir biimde konuarak iyi bir bilge olamaz(2). Ve devamla: Akl yrtme, bir olguyu net olarak kavrayamam olmann bir gstergesidir (3). Mantksal akl yrtme, Taoist'ler tarafndan sosyal etiket ve ahlki standartlar gibi, insan n yaratt yapay dnyan n bir paras olarak alglanmaktadr. Bu dnyaya hi ilgi gstermeyen Taoist'ler. dikkatlerini tamamen doann gzlemlenmesine yneltmilerdi. Bylece Tao'nun zelliklerini kavramaya alyorlard. Temelde bilimsel diyebileceimiz bir yaklam ortaya koymular ve yalnzca analitik yntemlere duyduklar derin gvensizlik, onlar uygun bilimsel kuramlar ortaya karmaktan alkoymutu. Fakat her ne olursa olsun, doay (gl bir mistik sezgiyi de iine alarak) dikkatlice inceleyen Taoist bilgeler, bugn modern bilimsel kuramlar tarafndan dorulanan gereklere daha o zamanlarda eriebilmilerdi. Taoist'lerin vardklar en nemli gerek, doann iindeki deiimi ve farkllamay kavrayabilmi olmalardr. Chuang-Tzu'da bulunan u blm, deiinimim yalnzca organik dnyay gzlemlemekle ispat edilebileceini gstermektedir:

Btn nesnelerin deiimi ve geliimi, her bir tomurcua ve tamamlanmam olan her eye, uygun biimini vermektedir. Burada onlarn zamanla olgunlamalarn ve yok olmalarn grebilir, yani deiimin ve farkllamann srekli akn kavrayabiliriz (4). Taoist'ler de tpk in dnce geleneinde olduu gibi, doada var olan deimeleri, Yin ve Yang olarak isimlendirilen kutupsal kartlklarn, birbirleriyle dinamik biimdeki ve karlkl etkilemelerinin bir sonucu ve belirmesi olarak kabul ediyorlard. Bylece onlar, her kartlk iftinin bir kutupsal ilikiyi oluturduuna ve bu ilikide her kutbun dierini srekli olarak kontrol altnda tuttuuna inanyorlard. Tabii bir Bat dnr iin kartlklarn temel btnsellii ok zor kabul edilebilir bir konudur. Kartlk olarak yaadmz her fenomen iftinin aslnda ayn fenomenin iki farkl yzn oluturduklar gr, aslnda bize ok yabanc gelen bir grtr. Fakat Dou'daki dnrler iin bu yaklam, aydnlanp dnyasal kartlklarn tesine varabilmek asndan ok nemlidir. in'de kar tlklar arasndaki kutupsal iliki, Taoist retinin nirengi noktasn oluturmutur. rnein Chuang Tzu bu konuda unlar yazmaktadr: 'Bu' ayn zamanda 'u'dur. Dolays yla 'u' da 'Bu'dur. ... Tao'nun z, ' u'nun ve 'Bu'nun kar tlk olmalarn durdurabilmektir. Bir temel eksen olarak, 'sonsuza dek gerekleen deiimlerin merkezinde ite bir tek bu z yer almaktadr(6). Tao'sal hareketin aslnda, kartlarn birbirleriyle srekli etkileimlerinden meydana geldii gr, Taoistler'in insan davran hakknda ortaya attklar iki temel kurala da bir alt yap tekil etmitir. Ne zaman bir eye ulamak istersen, ilk nce onun kart ile balamalsn der Taoist'ler. Bu konuda Lao Tzu yle yaz yor: Bir nesneyi bztrmek iin, onu ilk nce germek gerekir. Yani zay flatmak iin nce glendirmeli. Ykmak iin nce desteklemeli ve Almak iin nce vermelidir insan. te buna gizili bilgi denir (7). Fakat te yandan bir eyi saklamak ve elinde tutmak istiyorsan, onun kartn da o eye dahil etmelisin: Eil, bylece dik kalrsn, Boal, bylece dolu kalrsn, Eski, bylece yeni kalrsn (8). te bu, hayatn srrna ermi bir bilgenin hayat tarzdr. Byle yaayan bir bilge, artk tm kartlklarn izafiyetini ve kutupsal ilikileri kesin olarak kavrayabilmi demektir. Bu kartlklar ilk nce, Yin ve Yang'da grlen ilikiye benzeyen iyi ve kty kavramakla balar. yinin ve ktnn ve bylece tm ahlak standartlarn izafiyetini alglam olan bir Taoist bilge, artk yalnzca iyi olmaya almaya aktr. Onun yapaca, iyi ve kt arasndaki dinamik dengeyi srdrmeye almaktr. Bu konuda Chuang Tzu ok ak bir biimde unlar yazar: yi olan takip edip, onu uygulamak ve kt ile hi bir ekilde tanmamak' ya da 'iyi hkmet edenleri, karklk karanlara ye tutup, onlar takip etmek' biimindeki aklamalar, nesnelerin farkl nitelikleri ile tanmak istemeyenlerin ifadeleridir. nk bu, sanki g kabul edip yerden sz etmemek gibi bir eydir. Bu sanki Yin'i takip ve kabul edip, Yang' hesaba katmamak gibidir. Byle bir yolda yrnemeyecei ok aktr.(9). Bu arada Lao Tzu'nun ve onu izleyenlerin gelitirdikleri fikirlerin neredeyse ayn anda eski Yunanistan'da retilmekte olmas da ok artcdr. Yunanistan'daki Taoist benzeri reti,eserlerinin yalnzca bir blmne sahip olduumuz ve bunlarn da genelde yanl yorumlanm olduu Efes'li Heraklitus'un retiidir. O da Lao Tzu gibi her ey akp gider grn ifade etmi, ayn zamanda her deiikliin devirsel olduu yaklamn da vurgulamaya almt. Heraklitus, dnyay, srekli olarak canl duran ve biimi srekli olarak deien bir atee benzetmekteydi(10). Bu benzetme Yin ve Yang'n devirsel etkileiminden doan Tao'nun in'deki alglanna gerekten de ok benzemektedir.

Deiimlerin ancak kartlklarn dinamik etkileimlerinden meydana geldii gr, Heraklitus'u da Lao Tzu gibi her kartln kutupsal, yani sonuta btnsel olduu sonucuna gtrmt. Yukar ve aaya giden yol, hep ayn yoldur ve baka bir yerde de, Tanr; gndz-gece, yaz-k, sava-bar, tokluk-alktr(11), diyerek bu yaklamn dile getirmeye almtr. Aynen Taoist'lerde olduu gibi Heraklitus'da, herhangi bir kartlk iftini bir birlik ve btnlk olarak alglyor, ama yine de gelitirmi olduu kavramlarn izafiyetini dikkatten karmyordu. yle diyordu Heraklitus: Souk nesneler kendilerini strlar, scak olan sour, slak olan kurur, kuru olan da nemlenir(l2). Bu, Lao Tzu'yu ok anmsatmaktadr: Kolay olan zor olan dourur, ... ses yankyla birleir ve sonradan gelen nceden geleni takip eder (13). Milattan nce altnc yzylda yaam olan bu iki bilgenin dnya grleri arasndaki benzerliin gnmzde yeterince takdir edilmemi olmas, aslnda biraz artcdr. rnein Heraklitus'tan modern fizikte ska sz edilir, fakat Taoizm ile hi bir balant kurulmaz. Aslnda bu balant (buna belki benzerlik de diyebiliriz) Heraklitus'un mistik ynn gstermektedir. Bence, onun grlerini modern fiziin bulgularyla tamamen birletiren en nemli husus da, ite onun bu mistik anlaydr. Deiimin Taoist kavran hakknda konutuumuz zaman, sz edilen bu deiimin bir gn ya da etkenin sonucu olarak ortaya kmadn da nemle vurgulamamz gerekmektedir. nk bu deiim, tm nesnelerin ve durumlarn kendiliinden ynelileri sonucunda ortaya kmaktadr. Yani Taonun hareketi bir kuvvet etkisi sonucu deil, doal olarak ve kendiliinden meydana gelmektedir. Bylece bu spontanite, (kendindenlik ve itenlik) Taonun hareket ilkesi haline gelmi olur. nsanlarn davranlar da Tao'nun hareketlerine gre cereyan edeceinden, insanlar iin spontanite vazgeilmez bir zellik olacaktr. Doa ile uyumlu bir biimde hareket etmek demek, Taoist anlaya gre, kiinin spontane ve gerek doasna uygun olarak hareket etmesi demektir. Bu da, kiinin sezgisel aklna gven duymasn gerektirmektedir. Sezgisel akl, evremizde bulunan tm nesnelerde olduu gibi, insan aklnda da doutan itibaren mevcuttur. Demek ki Taoist bir bilgenin hareket ve davranlar, onun sezgisel bilgisinin, spontanitesinin ve evresiyle gelitirdii uyumun bir sonucu olmaldr. Kendisini ya da evresinde bulunan herhangi bir nesneyi hi bir eye zorla mamas gerekmektedir. O, yalnzca hareket ve davran larn Tao'nun hareketine adapte etmelidir, o kadar. Huai Nan Tzu'nun dedii gibi: Doal dzeni takip edenler Tao'nun cereyanna dahil olurlar(14). Bu hareket biimine Taoist felsefede wu-wei denir. Bu kavramn szlk anlam aslnda hareket etmemedir. Joseph Needham ise bu kavram, Chuang-tzu'dan aktard u satrlarla aklamaya almtr: Hareket etmeme, bir ey yapmama ya da suskun bir ekilde oturma anlamna gelmez. Daha ok, brak her ey doal olarak yaptn yapsn, brak doa kendiliinden tatmin olsun(15), demektir. Bu satrlar dikkate alarak wu-weii, doal olmayan hareket ve davranlardan kanma olarak evirmektedir. Eer birisi doal olmayan hareketlerden kanyorsa (ya da Needhamn ifadesi ile: Nesnelerin ekirdeine aykr davranmyorsa), o zaman o kii, Tao ile uyum iinde olur. Bu da onu giritii her davranta sonu olarak baarl klar, ite bu Lao Tzu'nun u kavranmas g szlerle anlatmaya alt eydir. Hareket etmemek ile her ey yaplabilir (16). Yin ve Yang'n kartl, in kltrn yanstan temel dzenin ana esini oluturma zelliinin yan nda, in retisinin ve dncesinin iki nemli eiliminin de bir zeti gibidir. Konfiyanizm aklc, erkeksi, aktif ve baskn bir zellik tamaktadr. Ancak te yandan Taoizm de, sezgisel, kadns, mistik ve deiken olan her eyi yanstmaya elverili bir karaktere sahiptir. rnein La o Tzu: Bir ey bilmemek bir insann bilebilecei en iyi eydir ve bilge bir insan, iini hi bir hareket ve davranta bulunmadan yrtr ve retisini kelimeler kullanmadan aktarr demektedir.(17). Taoist'lere gre, Tao ile uyum iinde olan dengeli bir hayata kavuulabilmesi ancak insan doasnn kadns ve deiken niteliklerini gz nnde bulundurarak gerekleebilir. Bu ideal, belki de Taoist bir cennetin tanmlanmas olan u Chuang -tzu alntsyla aklanabilir: Eskiden, yani henz dnyann bu kaotik durumu ortaya kmam iken, yaam olanlar, dnyaya hkim olan o sakin sessizlii paylama erefine sahip idiler. O dnemde Yin ve Yang da bir uyum iindeydi ve tam anlamyla

sessizdi. Onlarn durmas ve hareket etmesi, hi bir engellemeyle karlamadan srp giderdi. Drt mevsim de belirli srelere sahiptiler. Hi bir nesne yara almaz ve yaayan hi bir ey zamansz bir sona uramazd, insanlar belki bilgi yeteneine sahiptiler, ama hi bir zaman bu yetenekten yararlanmalar gerekmezdi, ite bu, kusursuz btnlk ve birlik durumu denilen durumdu. O dnemde hi kimseye zg bir hareket yoktu. Her ey sanki spontanitenin srekli bir beliriiydi(l 8).

9) ZEN
Milattan sonra ikinci yzylda in dnyas, Hint Buddhizmi'nin retisi ile tannca, ortaya birbirine paralel iki gelime kmt. Bunlardan ilki, Buddhist sutralarn evirisiyle meydana gelen entellektel geliim sonucunda Hint Buddhizmi'nin eski in dnceleri ile yorumlanmas idi. Fikirlerin verimli deiimi, in'deki Hua-yen Buddha okulunun (Sanskrite'de Avatamsaka) ve Japonyadaki Kegon okulunun oluumuna neden olmutu. Fakat te yandan (ki bu gelimelerin ikinci kolunu oluturuyordu), pragmatik in mentalitesi, Hint Buddhizmi'nin pratik ynlerine odaklanm ve onlar Ch'an ad altnda ok zel bir ruhan disiplin haline getirmiti. Ch'an, genelde meditasyon olarak evrilmekte ve yle de anla lmaktadr. Ch'an retisi ve felsefesi, milattan sonra 1200 yllarnda Japonya'ya sram orada da (bu sefer Zen ismi altnda) gnmze dein korunup, uygulana gelmitir. Bylece Zen, ok farkl tane kltrn gelitirdii felsefe ve fikir sistemlerinin olaanst bir bileimi olmutu (idiosyncrasy). Zen, esasen tipik bir Japon hayat tarzdr. Ama ayn zamanda Hint mistisizmini yanstmakta, Taoist doacl ve spontaniteyi iermekte., ayrca da Konfysc pragmatizmi gzler nne sermektedir. Zen retisi, sahip olduu bu zel karakterine ramen btnyle Buddhist bir grnm almtr. nk bu retinin ana hedefi, aton olarak isimlendirdikleri aydnlanma tecrbesini bilfiil yaamaktr. te bu da Buddha'nn ta kendisidir. Aslnda aydnlanma tecrbesi, Dou'da grlen tm felsef okullarn temel konusudur. Ancak Zen retisi kendisini tamamen bu tecrbeye adam olduu iin. Dou felsefeleri arasnda zel bir konuma sahip olmaktadr. Suzuki'nin bu konuda syledii gibi: Zen, aydnlanmann okuludur. Zen retisine gre, Buddhizm'in temeli, Buddha'nn yeniden uyanmas ve dier insanlarn da bu uyan a katlmas grdr. Bunun dnda sutralarda anlatlanlar, yalnzca birer ek niteliindedir. Yan' Zen'i tecrbe etmek satoriyi bilfiil yaamak demektir. Ayrca bu reti, tm dnce kavramlarnn zerinde bir anlaya sahip olduu iin, Zen'de soyutlamaya ya da kavramlatrmaya doru yneli grlmemektedir. Zen, hi bir zel retiye, ya da felsefeye, hi bir biimsel dogmaya, ya da kalba sahip deildir. Buna gre, sz konusu bu hrriyet, Zen'i gerek bir spiritalizme yneltmektedir. Dou'da grlen btn mistik okullardan daha fazla olarak Zen retisi, kelimelerin yce gereklii hi bir zaman aklayamayacan savunmaktadr. Herhalde bu gr, Taoizm'den alnmtr. nk hatrlayacanz gibi Taoizm'de de ayn kat inan grmtk. rnein Chuang Tzu: Birisi bir dierine Tao'yu sorar ve teki de ona bir cevap verirse, bunlarn Tao hakknda hi bir ey bilmedikleri ortaya kar demektedir(l). Fakat buna ramen Zen tecrbesi, retmenden renciye aktar labilecek bir zellie sahiptir ve gerekten de bu tecrbe, yzyllardr Zen'e zg yntemlerle aktarlm ve aktar lmaya da devam etmektedir. Zen, drt dizeden oluan u klasik zetle aklanabilir: Kelimelere ve harflere dayanmakszn. Doruca insann akln hedef alan, Kiisel doay ve Buddha'l amalayan ve Yazlanlarn dnda, zel olarak aktarlan. Dorudan hedef alma teknii, Zen'in en temel zelliidir. Japon aklnn tipik bir uzants olan bu yaklam, entellektel olmaktan ok, sezgiseldir ve fenomenleri hi yorumlamadan gzler nne sermeyi sever. Bundan dolay Zen retmenleri, sz okluunu kabul etmezler, kuramsallatrmay ve speklasyonlar da reddederler. Bu uygulamalar sonucunda da dorudan geree iaret edecek olan, ani ve spontane hareketleri ve buna uygun

kelimeleri gelitirebilmilerdir. Sz konusu davranlar, kavramsal dncenin eliik olduunu gsteren ve daha nce anlattmz koanlara benzeyen, renciyi mistik tecrbeye hazrlayan ve onlarn sahip olduklar dnme srecini durdurmay amalayan uygulamalardan meydana gelmektedirler. Bu yntem, retmen ve renciler (ve mritler) arasnda gelien aadaki ksa diyaloglarda kendisini ok net ve gzel bir biimde belli etmektedir. Bu diyaloglarda (ki bunlar Zen literatrnn byk bir blmn meydana getirirler), retmen mmkn olduu kadar az konumaya almakta ve bylece rencinin (ya da mridin) dikkatini soyut kavramlardan somut geree evirmeyi amalamaktadr. imdi bu diyaloglarla ilgili birka rnek verelim: Baz bilgiler renmek isteyen bir kei. Bodhidharma'ya yle demi: Beynimde bar yok. Ltfen beynimin sknetini sala. Bunun zerine Bodhidharma keie u cevab vermi: Beynini getir karma koy, bylece beynim sakinletirebilirim! Fakat beynimi aradmda onu bir trl bulamyorum. Bunun zerine Bodhidharma: ite bak! Beyninin sknetini saladm bile(2) demi. Bir kei Jou'ya yle seslenmi: Daha manastra yeni geldim. Ltfen bana her eyi ret. Jou ona u soruyu yneltmi: Bugn pirin lpan yedin mi? Evet yedim. O zaman sen ilk nce git ve taban yka (3). Yukardaki diyaloglar Zen'in karakteristik bir baka niteliini daha su stne karmaktadr. Zen retisinde aydnlanma, insann dnyadan elini ayan; ekmesiyle olumaz. Hayr, aydnlanma tam aksine, gnlk gelimelere tam bir katlm sonunda ortaya kar. Bu bak as, in mentalitesine de ok uyundur. nk bylece in geleneinde nemli bir yer. olan pratik ve retken hayat ve ailenin sreklilii gibi konular, dnsel sistemle de desteklenmi olmaktadr. Bundan dolay inli retmenler srekli olarak Ch'ann (ya da Zen'in) gnlk tecrbelerimize (ya da Ma-tsu'nun dedii gibi: gnlk aklmza) dayanmakta olduunu vurgulaya gelmilerdir. Onlar, gnlk gelimelerin gbeinde gerekleen bir uyan tan sz ediyorlard ve gnlk hayat yalnzca aydnlanmaya giden bir yol olarak deil, ayn zamanda aydnlanmann kendisi olarak gryorlard. Zen'de kullanlan satori kavram, tm nesnelerin temelinde yatan Buddha karakterinin dorudan doruya tecrbe edilmesi anlamna gelmektedir Nesnelerin arasnda gnlk hayatn bir paras olan insanlar, olaylar ve cisimler de bulunmakta dr. Bu yzden hayatn pratik elerini vurgulayan Zen, hi bir zaman tam bir mistisizm olarak kabul edilememektedir. u anda yaamakta olan ve tm dikkatini gnlk olaylara yneltmi olan birisi, gn gelip de satori tecrbesini yaadnda, her davrannn ardnda gizli olan btnsel hayatn mucizesini ve mistikliini grebilecektir: Ne kadar mucizev, ne kadar mistik! Odun tayorum, su getiriyorum (4). Bylece Zen'in doruk noktasn, gnlk hayatn doalln ve spontaneliini yaamak oluturmaktadr. PoChang'a, Zen'i tanmlama grevi verildiinde: A olduunda yemein, yorgun olduunda uykun demitir. Bu basit ve ak gibi grnmesine ramen (ki Zen'de bu tr durumlara ska rastlarz), aslnda ok zor ve gizemli bir aklamadr. Orijinal yapmzn doalln yeniden elde edebilmemiz iin, ok uzun ve yorucu bir eitimden

gememiz ve bunda da byk bir spiritel baar salamamz gerekir. ok nl bir Zen aklamas bu konuda unu der: Zen'e balamadan nce, dalar da ve rmaklar da rmaktr. Zen'i uygularken dalar artk da ve rmaklar da rmak olmaktan karlar. Ancak insan bir kez aydnland m, dalar yine da ve rmaklar da yine rmak olacaktr. Zen retisinin, gnlk doall ve spontanelii bu denli nemsemesi hi kukusuz Taoist elere iaret etmektedir. Ancak bu vurgulamann temeli kesinlikle Buddhist karakterlidir ve bizim doal yaradlmzn mkemmelliine olan inancn bir ifadesidir. Yani aydnlanma srecinin gereklemesi aslnda yaratldmz andaki durumumuza geri dnmekten baka bir ey deildir. Zen retmeni Po-Chang, Buddha doasnn nasl bulunabilecei ile ilgili bir soruya: Bu aslnda bir kzn stnde oturup da, o kz aramaya benzer eklinde cevap vermitir. Gnmz Japonya'snda iki tane temel Zen okulunun var olduunu gryoruz. Bunlar, kullandklar retim yntemleri asndan birbirlerinden ayrlmaktadrlar. rnein Rinzai (yani apansz, anszn) okulu, kaan yntemini kullanmakta ve sanzen denilen periyodik bir takm retmen-renci diyaloglarna yer vermektedir. Esasnda sanzenler, rencilerim, kendilerine yneltilen koanlar hakknda fikir retmeleri amacyla gelitirilmilerdir. Koanlarn zmlenmesi uzun ve youn bir dikkati gerektirdiinden, renci birdenbire satoriye ulaabilmektedir. Ve ok tecrbeli bir retmen, rencisinin ne zaman apansz aydnlanmaya ulatn ok iyi bir ekilde deerlendirebilmektedir. Byle durumlarda, yani satoriye ulaldnda, retmen renciye bir sopayla vurarak ya da ona ok sert bir biimde bararak satoriye ulaan renciyi ok etmeye alr. te yandan Soto (yani yava, devinimsiz) okulu ise, Rinzai'de grlen ok yntemlerini kullanmaz. Burada, Zen rencisinin bir goncann almasna yardmc olan bir bahar yeli gibi, zamanla olgunlamas hedeflenmektedir(5). Soto okulunda sessizce oturmak ve gnlk iler yapmak, birer meditasyon biimi olarak kullanlmaktadr. Aslnda hem Soto ve hem de Rinzai okulu, zazenlere ok byk nem vermektedir. Bunlar her gn uygulanan ve birka saat srebilen oturma meditasyonlardr. Her Zen rencisinin ilk nce renecei ey, oturma srasnda alaca doru oturma pozisyonu ve uygulayaca doru nefes ritmidir. Rinzai Zeni'nde zazenler, sezgisel akl :koanlara hazrlamak iin kullanlmaktadr. Soto okulunda ise bu, renciyi olgunlatran ve onu satoriye ulatracak olan en nemli ara saylmaktadr. Bundan da te zazen, kiisel Buddha doasnn gereklemesi olarak alglanmaktadr. Bylece beden ve akl, uyumlu bir beraberlie ve birlie kanalize edilmektedir. Bir Zen airinin dedii gibi: Sessizce ylece oturup, bir ey yapmadan Bahar gelir ve otlar kendiliinden byr(6). Zen Buddhizmi aydnlanmann, gnlk olay ve fenomenler aracl ile belirginletiini savunduundan, geleneksel Japon hayat tarzn da ok etkilemitir. Bu, yalnzca resim, hat ve bahe biimlendirilmesi gibi sanatsal konularla snrl kalmam ayrca ve ayn zamanda birok el ilerinde ve ay servisi ya da iek arajmanlar gibi trensel nitelikli davranlarda da etkisini gstermitir. Bunun yannda bir erkek sporu saylan okuluk, kl tok ve judo gibi uralar da yine Zen'in uygulanma alanlar olarak grlebilir. Bu faaliyetlerin her biri Japonya'da bir do, yani aydnlanmaya giden bir tao ya da yol olarak kabul edilmektedir. Bunlar, eitli Zen tecrbelerini mmkn klan, akl antrene eden (idman veren, altran) ve insann yce gerekle temas etmesine imkn veren birbirinden farkl aralar gibidirler. Az nce a-no-yunun, yani geleneksel Japon ay servis tekniinin trensel zelliklerine ufak bir deinmede bulunmutum. Ayrca bir hattatn sahip olmas gereken spontanla sahip el hareketinden ve bushidonun, yani savann hayatnn ruhan zelliinden de bahsetmitim. Bu sanatlarn tm, Zen hayat tarznn karakteristik zelliklerini oluturan spontanite, basitlik ve akln mutlak hakimiyetinin ok gzel birer sentezidirler. nk

bunlarn hepsi, teknikte mkemmellii gerektirmesinin yan sra, en ileri ustalk derecesinde ancak sanatsz bir sanat yapabildii bir durumda, yani sz konusu sanat kendini atnda ortaya kabilmektedir. Eugen Herrigel'in Zen in the Art of Archery (Okuluk Sanatnda Zen) adl kitabnda, sz konusu sanatsz sanatsn ne anlama geldii ve nasl uygulandna dair ok gzel aklamalar bulmak mmkndr. Herrigel be sene gibi uzunca bir sre ok tan nm bir Zen retmeni ile beraber bu mistik sanat renmeye alm ve daha sonra yazd kitabnda da okuluk yaparak Zen'in nasl tecrbe edilebildiini aklamtr. Okuluun kendisine dinsel bir tren olarak takdim edildiini syledikten sonra, bu trenin spontane, abasz ve amasz hareketlerle dans etmek olduunu anlatmaktadr. Ancak uzun ve yorucu bir abadan sonra yayn ruhan bir biimde gerilmesini, abasz g kullanarak ipin amasz olarak serbest braklmasn ve okun, olgun bir meyve gibi dmesini ve yol almasn renebilmitir. Bu arada da, Herrigel'in tm benlii ve varl farkllamtr. Ustaln zirvesine ulatnda; yay, ok, hedef ve oku bir btn oluturacak biimde birbirleriyle kaynamlardr. Artk Herrigel at yapmyor, fakat o Herrigel iin at yapyordur. Bence Herrigel'in okuluk hakknda yazd eyler Zen ile ilgili ortaya koyulmu eserlerin en durusu ve yalndr. nk bu eserde Zen hakknda neredeyse hi bir kelime sarf edilmemitir.

III -Paralellikler 10) TM NESNELERN BTNSELL


Son be blm boyunca anlattmz spiritel gelenekler birok detayda birbirlerinden farkllk gstermelerine ramen, dayandklar temel dnya gr, esas itibar ile ayndr. Bu dnya gr, mistik tecrbeye dayanmaktadr. Mistik tecrbe; ise, gerekliin akl-d ve dorudan doruya yaanmas anlamna gelmektedir. Bu ekilde yaanan bir gereklik tecrbesi, onu uygulayan mistikilerin corafi, tarih ya da kltrel etkenlerinden bamsz olarak herkes iin ayn olacaktr. Belki bir Hindu ile bir Taoist bu tecrbenin baz farkl ynlerini vurgulayacaklardr. Ya da bir Japon Buddhist'i, yaad tecrbeyi belki de bir Hint Buddhist'inin kullanmad kavramlarla anlatmaya alacaktr. Ama bu kk detaylar bir kenara itersek, bu gelenekler aracl ile ortaya kan dnya grnn temellerinin esasen ayn olduunu grebiliriz. lgin olan, bu temellerin, modern fiziin ortaya koyduu temel zelliklerle de ok benzemeleridir. Dou'da ortaya kan dnya grnn en nemli zellii ve belki de esas, evrendeki tm nesnelerin ve fenomenlerin btnselliini ve karlkl etkileimlerini kavrayabilmi olmalardr. Yani dnyada grdmz btn fenomenler, bu temel tekliin parasal da vurumundan baka bir ey deildir. Bylece tm nesneler birbirleriyle balantl ve kozmik btnn ayrlmaz birer paras olarak grlmekte ve niha (ulalabilecek en san) gerekliin farkl birer belirii olarak alglanmaktadrlar. Dou gelenekleri, srekli olarak bu niha ve blnemez gereklie atfta bulunarak tm nesnelerin bu gerekliin farkl bir davurumu ve bir paras olduunu; belirtmilerdir. Bu gereklik, Hinduizm'de Brahman, Buddhizm'de Dharmakaya, Taoizm'de ise Tao olarak isimlendirilmitir. Sz edilen gereklik, tm kavram ve tasarmlar atndan, Buddhist'ler ona Tathata, yani olu (suchness) demilerdir. Ruh tarafndan olu diye anlan ey, t;m nesnelerin teklii ve btnsellii, yani her eyi iime alan o byklktr (1). Gnlk hayat erevesinde nesnelerin btnselliini ne yazk ki alglayamayz. Aksine, algladmz dnyay birbirinden ayr nesne ve fenomenlere ayr trrz. Fakat bu ayrtrma ya da snflandrma, bir yandan ok faydal ve gereklidir, nk ancak bu biimde iinde yaadmz makro dnya ile baarl bir uyum kurabilmekteyiz. Fakat te yandan byle bir snflandrmann aslnda doann temel zelliklerinden olmadn da idrak etmemiz

gerekir. Ayrtrma ve snflandrma zihnimizin bir soyutlamasndan baka bir ey deildir. Yani birbirinden ayr ve bamsz nesne ve fenomenlerden oluan evrensel bir gereklik tasar mna inanmak yaln zca bir hayalden ibarettir. Hindu'lar ve Buddhist'ler bu hayalin, aslnda avidyaya dayandn sylerler. Bu da, mayann bys altnda bulunan bir akln cehaletini gsterir. Mistik Dou geleneklerin ana amac, akln meditasyon yardm ile yeniden ayarlanmas, yani sakinletirilmesi ve toparlanmasdr. Meditasyon un Sanskrite'deki ifadelenii (yani, samadhi) szlk anlam ile, akl denge demektir. Bu ise, evrenin temel btnselliliini tecrbe edecek akln sakin ve dengelenmi durumunu ifade eder. Samadhi nin duruluuna erimi olan birisi, her eyi delip geebilen bir aydnlana sahip olur. Bylece o, evrenin mutlak tekliinin hemen fark na varacaktr (2). Evrenin temel teklii yalnzca mistik tecrbe ediin en can alc unsuru deil, ayrca ve ayn zamanda modern fiziin gn na kard en nemli olgulardan da birisidir. Bu tekillik, ilk olarak atom dzeyinde kar mza kmaktadr. Maddenin derinliklerine in ildike, yani atom-alt paracklarn hkm srd dnyaya dalndka, sz konusu teklik daha da belirginlemektedir. Modern fizik ile Dou felsefesi arasnda yapacamz karlatrmalarmzda sz konusu btnsellik srekli olarak karmza kacaktr. Atom-alt fizik ile ilgili fa ilki modelleri incelerken, onlar n, deiik yollar kullanarak da olsa, ayn gerei srekli bir biimde tekrarladklarn greceiz. Yani maddenin temel elerinin ve onlarla ilgili fenomenlerin birbirleriyle balantl, baml ve ilintili olduklarn anlayacaz. Bu elerin yaltlm varlklar olarak alglanamayacan ve fakat btnn vazgeilmez birer paras olarak grlmesi gerektiini de bu yolla kavrayacaz. Bu blmde, Kuantum kuram erevesinde, doada gzlenen temel ve karlkl ilikinin nasl ortaya ktn greceiz. Atomsal olgu ve fenomenlerin kuram olarak sayabileceimiz Kuantum kuram, gzlem srecinin ve gzlem ileminin titiz analizlerinden faydalanlarak bir takm nemli sonulara varmtr.(*). Sz konusu tartmalara girmeden nce, bir kuramn matematiksel erevesi ile onun szel yorumlan arasndaki ayrl yeniden vurgulamak isterim. nk Kuantum kuramnn matematiksel erevesi saysz baarl deneylerle onaylanm ve snanmtr. Bundan dolay bu kuram, tm atomsal fenomenleri aklayabilen doru ve isel bir anlama sahip olan nadir bir model olarak kabul edilmitir. Ancak te yandan ayn kuramm szel yorumlan, yani Kuantum kuramnn metafizii, ok daha az salam bir temele dayandrlmtr. Aslnda fizikiler krk senedir, kesin ve anlalabilir bir metafizii gelitirmeyi henz baaramamlardr. m Aadaki tartma, Kuantum kurammn Kopenhagen yorumlan denilen, 1920'lerde Bohr ve Heisenberg tarafndan gelitirilen ve gnmzde bile ok rabet gren bir yorum sistemlidir. Benim aklamalarm genelde, Kaliforniya niversitesi'nden Henry Stapp'n(3) almalar dorultusunda geliecektir. Bylece, sz konusu kuramn baz eleri zerinde nemle durulacak ve atom-alt fiziinde ska rastlanan belirli bir deneysel durum gz nnde tutulmu olacaktr(*). Stapp'n izdii yol, bize doan n birbiriyle nasl balantl olduumu ok gzel bir biimde gsterecektir. Ayrca Stapp, Kuantum kuramn, daha sonra ele alacamz atom-alt paracklarn izafiyet modellerini de kapsayacak biimde gelitirmeye almtr. n Kopenhagen yorumunun hareket noktas, fiziksel dnyay gzlenen sistem (yani, nesne) ve gzlemleyen sistem (yani gzlemci) olarak ikiye ayrmas idi. Gzlenen sistem bir atom, atom-alt bir parack, bir atomsal sre ya da benzeri bir olgu olabilmektedir. Gzlemleyen sistem ise, deney aralarn ve dzenini, bir ya da birka gzlemciyi kapsamaktadr. Ancak bu noktada nemli bir sorun ortaya kmaktadr: nk sz konusu iki sistem, farkl biimlerde ele alnp, deerlendirilebilmektedir. Yani gzlemleyen sistem, klasik fiziksel kavramlarla aklanrken, ayn kavramlar gzlemlenen nesne-nin tanmlanmasnda tam anlamyla kullanlamamaktadr. Atomsal dzeylere inildiinde, klasik kavramlarn artk geersiz olduunu bildiimiz halde, onlar, yaptmz deneyleri ve bu deneylerin sonularn anlatp, aklamak iin yine de kullanmaktayz.

Ve ne yazk ki, bu karklktan kurtulmann aresini de daha bulamadk. Yani klasik fiziin kulland teknik dil, gnlk dilimizin yalnzca biraz daha gelitirilmi bir biimidir ve bu dil, deneysel sonularmz tartabileceimiz tek aratr. Gzlemlediimiz sistemler, Kuantum kuramnda olaslklar olarak ifade edilmektedir. Bunun anlam ise belirli bir atom-alt paracnn belirli bir anda nerede olacan ya da atomsal bir olayn nasl gelieceini nceden kesinlikle belirleyemediimizdir. Yapabileceimiz tek ey, olaslklar tahmin etmektir. Gnmzde teknik aralarmzla belirleyebildiimiz atom-alt paracklarn byk bir ounluu, sabit (istikrarl) deildirler. Yani belirli bir sre sonra kendiliklerinden dier paracklara ayrrlar (ya da teknik deyimi ile bozunurlar). Fakat bu bozunum sresini- kesin olarak nceden belirlemek imknszdr. Biz yalnzca, belirli bir sre iinde meydana gelecek bozunumun olasln, yani bir baka deyi le, ayn cinsten ok saydaki paracn ortalama hayat srelerini belirleyebiliriz. Bunun ayn s, bozunum biimi (ya da bozunum modu) iin de geerlidir. nk istikrarl olmayan bir parack genelde birok parack bileimleri oluturacak biimde bozunmaktadr. Ve ite burada da hangi parack bilekesinin meydana geleceini nceden bilemeyiz. Yapabileceimiz tek ey, baz olaslklar kestirebilmek, yani ok sayda paracn yzde altm u biimde, yzde otuzu bu biimde ve yzde onu da daha baka bir biimde bozunacaktr demektir. Bu tr istatistiksel tahminlerin ispatlanp, dorulanabilmeleri iin ok sayda lmlere gerek duyulduu da kesindir. Gerekten de, yksek-enerji fizii dalnda oluturulan arpma deneyleri srasnda, on binlerce parack arpmalar kayda geirilmi ve analiz edilmitir. Ancak bu biimde belirli bir srecin olasln belirleyebilirle imkn ortaya kabilmitir. Aslnda atom ve atomalt fiziinde kullanlan istatistiksel denklemler, fiziksel durum hakkndaki bilgisizliimizin birer gstergesi saylmaldr. nk burada da, sigorta irketlerinin ya da kumar oynayanlarn kullandklar olaslk yasalar geerlidir. Kuantum kuram bize., olasln, tm sre ve olaylar; idare eden, onlara yn veren atomsal gerekli in ve hatta maddenin var oluunu belirleyen en temel zellik olduunu gstermitir. Artk biliyoruz, ki, atom-alt paracklar belirli yerlerde belirli bir kesinlikle var olmamaktadrlar. Onlar daha ok, var olma eilimleri gstermekte ve buna bal olarak da atomsal olaylar, belirli bir zamanda ve belirli bir yerde, belirli bir kesinlikte olumamaktadrlar. Onlar daha ok oluma olaslklar gstermektedirler. rnein bir elektronun belirli bir anda ait olduu atomun neresinde bulunduu, kesinlikle aklanamamaktadr, Elektronun konumu, onu atomsal ekirdee balayan ekimse! kuvvetlere ve atomda bulunan dier elektronlarn etkisine baldr. Bu koullar ise, karakteristik bir ekil, ya da kalbn domasna yol aarlar. Bu ekilleri, bir elektrona, bal olduu atomun farkl yerlerinde rastlama eitimlerinin grafik gsterimi olarak ifade edebiliriz. Aadaki resim, bu olaslk ekillerinin grsel modellerini yanstmaktadr. ekilde grlen parlak blgeler, elektronun bulunma olaslnn yksek olduu noktalar, koyu olan blgeler ise, olasln dk olduu noktalar gstermektedir. Burada nemli olan nokta, sz konusu ekillerin, bir btn olarak elektronun belirli bir andaki durumunu gstermesidir. eklin iinde, elektronun zel konumundan sz etmek bundan dolay imknszdr. Burada yalnzca belirli yerlerde bulunma eiliminden konumak gerekir. Bu nedenle Kuantum kuramnn matematiksel formlasyonu, sz konusu eitimleri ya da olaslklar, olaslk fonksiyonu denilen matematiksel bir okluk ile ifade etmektedir. Bu okluk (ya da deer), bir elektronun, farkl yerlerde ve farkl anlarda bulunma olasl ile dorudan ilintilidir.

Olaslk dalgalarnn baz grsel modelleri Bu anlatm erevesinde ortaya kan glk (yani, deneysel durumlarn klasik kavramlarla aklanmasna kar n, gzlenen nesnelerde bunun olamay ve ortaya kan olaslk fonksiyonlar ) gnmzde zmlenememi ve derin metafiziksel sorunlara yol amtr. Ancak pratikte, sz konusu sorunlar, gzlenen sistemi ilemsel (yani, operasyonel) kavramlar ile aklayarak ortadan kaldrlmaya yeltenilmitir. lemsel kavramdan ama, bilim adamlarna, deneylerini oluturabilecekleri ve yerine getirebilecekleri bir kurallar btn sunabilmektir. Bylece, lm letleri ve bilim adamlar anlalmas g bir sistem btnnn paralar haline gelmektedirler. Bu btnde, ayr ve tam olarak tanmlanm paralar bulunmad gibi, deneysel durumun ayr bir fiziksel varlk olarak konumlanmas gerei de ortadan kalkmaktadr. Gzlem sreci ile ilgili derin tartlmalar yapabilmemiz iin, belirli bir rnei baz olarak kabul etmemiz kanmca daha uygun olacaktr. Bu konuda kullanabileceimiz ve atom-alt paracklarla iliki kurabileceimiz en basit rnek, bir elektrondur. Byle bir parac gzlemleyip, lmek istediimizde, onu ilk nce, hazrlk sreci denilen bir ilemden geirerek yaltmamz (ve hatta baz durumlarda oluturmamz) gerekmektedir. Paracmz gzleme hazrladktan sonra, sahip olduu zellikleri deerlendirmeye balarz. Bu ileme, lme ad verilmektedir. Sz konusu durum sembolik olarak aadaki gibi anlatlabilir: Herhangi bir parack, bir A blgesinde gzlem hazrlanmaktadr. Bu parack daha sonra A'dan B'ye hareket etmekte ve nihayet B blgesindeki nitelikleri llmektedir. Pratikte, gzleme hazrlama ile parac lme ileminin ikisi de ok karmak ilemler serisi biimlinde ortaya kmaktadr Yksek enerji fiziinde yaplan arpma deneylerinde, mermi olarak (yani, arpma birimi olarak) kullan lan paracklarn hazrlanmas ve onlarn dairesel bir yrngeye oturtulmas, ayn anda yeteri kadar yksek enerjilerin kullanlmas ile salanmaktadr. Bu ilem, parack hzlandrcs denilen byk bir lette meydana gelmektedir. Gerekli olan enerjilere ulaldnda, paraclarn, hzlandrcy 'A) noktasnda terk etmeleri ve (B) noktasndaki hedefe doru ynelmeleri salanmaktadr. Bu noktada ise mermi paracklar hedef paracklarla arpmaktadrlar. arpmalar kabarck odasnda meydana geldiinden, paracklarn oluturduklar izler, burada grlebilir bir hale gelirler. Daha sonra bu izlerin fotoraf ekilir.(*)Takip edilen paracklarn sahip olduklar nitelikler ise, meydana gelen izlerin matematiksel analizleri sonucu belirlenmektedir. Byle bir analiz baz hallerde ok karmak ldndn, parack hzlandrcs deneylerinde ou zaman ok gl bilgisayarlarn yardmmdan da faydalanlmaktadr. Anlatlan bu sre ve ilemlerin tm, lm olayn oluturmaktadr.

Atom fiziinde bir paracn gzlemlenmesi Gzlemleme ile ilgili yrttmz bu incelemenin en can alc noktas, sz konusu paracn, A ve B srelerini birbirine balayan bir arac olmasdr. Paracm var oluu, ancak bu erevede aklanabilir. Yani parack, yaltlm bir varlk deil, yalnzca gzleme hazrlama ve lm srelerini birbirine balayan bir arac konumundadr. Paracklarn zellikleri de, ancak sz edilen sreleri gz nnde bulundurduumuzda belirlenebilmektedir. Eer gzleme hazrlama ya da lm deitirilirse, ya da farkllatrlrsa, sz konusu paracklarn zellikleri de deiecektir. Aslnda parack dediimizde ya da herhangi bir baka gzlemlenen sistemden sz ettiimizde, aklmzda ilk nce hazrlanan ve daha sonra da gzlemlenen bamsz bir fiziksel varln bulunduu phesizdir. Bu nedenle atom fizii dalnda yaplan gzlemler ile ilgili en temel sorun (Henry Stapp'n dedii gibi) udur: Gzlemlenen sistem, tanmlanabilmek iin, yaltlmaldr. Fakat ayn anda da gzlemlenebilmek iin belirli bir etkileime uramaldr(4).te sz konusu kartlk (yani, hem gzlemlemek iin parack, ama buna karn parack iin gzlemleme) Kuantum kuram ile ok pragmatik bir biimde halledilmitir. yle ki: Gzlemlenen sistem, dardan gelen etkilerle (yani, gzleme hazrlama ve daha sonra gelen lm arasnda yaplan gzlem ileminin etkisi ile) hi bir biimde farkllamamaktadr. Byle bir koul, ancak ye ancak gzleme hazrlama ve lme ara-gerelerinin fiziksel olarak birbirinden ok uzaklarda tutulmalar durumunda geerli olmaktadr. Bylece, gzlemlenen nesne, zgrce hazrlama blgesinden lm blgesine doru hareket etme imknna kavumaktadr. Peki, sz konusu uzaklk ne kadar olmaldr? Aslnda bu uzaklk sonsuz byklkte olmaldr. nk Kuantum kuram erevesinde, serbest ve ayr fiziksel varlklar kavram, varlklarn gzlem birimlerinden sonsuz uzaklklarda bulunduklarnda geerli olmaktadr. Doal olarak bu durum pratikte pek mmkn olmaz, esasen gerekli de deildir. Burada yapacamz tek ey, daha nce belirttiimiz modern bilimlerin yaklamn hatrlamaktr. Yani tm kavramlarn ve kuramlarn yaklak olarak ortaya atldklarn hatrlamalyz. Byle yaptmzda, serbest ve ayr fiziksel varlklar kavramnn kesin bir tanma gerek duymad ve yalnzca yaklak olarak tanmlanabilir olduu ortaya kar. Bu da, aada daha detayl bir biimde incelenmitir. Gzlenen nesne, gzleme hazrlama ile lme sreleri sonucunda oluan etkileimin bir beliriidir. Sz konusu etkileim, genelde karmaktr ve ok farkl uzaklklara kadar uzanabilen birok deiik etkileri kapsamaktadr. Yani fizikilerin dedii gibi, bu etkileimlerin eitli ve farkl menzilleri vardr. imdi, eer bu etkileimin nemli bir blm uzak bir menzile sahipse, (yani, etki uzakl bykse sonu olarak ortaya kan uzun menzilli etkileimin belirii de byk bir uzaklkta llebilecektir. Bu noktadan sonra, dsal etkilerden kurtulacak, serbest ve ayr bir fiziksel varlk haline gelecektir. Kuantum kuram dahilinde, serbest ve ayr fiziksel varlklar kavram yalnzca bir idealletirmeden baka bir ey deildir. Byle bir kavramn anlaml olabilmesi iin, bu etkileimin byk bir blm ile uzun bir menzile sahip olmas gerekir. Byle bir durum matematiksel adan kesin biimde tanmlanabilir. Ama fiziksel adan bu durum bir parack (ya da daha karmak durumlarda, bir parack ann) dei-tokuu ile ortaya kar. Doal olarak birok dier etkiler de ayn anda belirecektir. lm iin kullan lan ara ve gerelerin birbirinden uzakl, yeterince byk olduu srece bu ilve etkileri gz ard etmek imkn dahilinde olacaktr. Ara ve gereler birbirlerinden yeteri derecede

ayrlmamlar ise, ksa menzilli etkiler baskn hale geleceklerdir. Byle bir durumda, makroskopik sistemin btn, kapsaml bir birlik oluturacak ve gzlemlenen nesne yaklam da geersiz olacaktr. Demek oluyor ki, Kuantum kuram, evrenin tm nesnelerinin birbirleriyle balantl olduunu ortaya koymutur (interconnectedness of the universe). Bu kuram, dnyay serbeste paralara ayr tramaya-camz, bamsz ve ayr olarak var olan en kk birimlerin mevcut olamayacan gstermitir. Maddenin derinliklerine inildiinde, onun kk paracklardan olutuunu grmekteyiz. Ama bunlar Demokritus'cu ya da Newton'cu anlamda maddenin temel yap talar deildirler. Bunlar daha ok bize pratik adan fayda salayan birer idealletirmeden ya da birer modelden ibarettirler. Maddenin bu kk paracklar, eski grn tersine pek de bir neme sahip bulunmazlar. Eer Niels Bohr ile konuursak: Yaltlm maddesel paracklar yalnzca birer soyutlamadan ibarettir. Bu nedenle onlarn zelliklerini tanmlayamayz. Onlar ancak dier sistemlerle giritikleri etkileimler aracl ile gzlemleyebiliriz (5). Ancak Kuantum kuramnn Kopenhagen yorumlan, herkes tarafndan kabul edilmi deildir. Aslnda Kuantum kuramnn birok farkl yorumlanlarn bulmak mmkndr. Ancak felsef sorunlar yine de hi birinde zmlenmi deildirler. Her eye ramen, tm nesne ve fenomenlerin evrensel biimde birbirleriyle ilikili olmalar, atomsal gerekliin temel bir zelliidir ve matematiksel kuramn farkl yorumlan biimlerine bal deildir. Kopenhagen yorumunun en nde gelen muhaliflerinden biri olan David Bohm, bir yazsnda, bu gerei ok ilgin bir biimde dorulamtr: Aslnda insan, klasik grte yer alan ve dnyay bamsz ve ayr olarak var olabilen blmlere ayrtrarak analiz edebileceimizi savunan yaklam terk edip, kesintisiz birlik ve btnlk yaklamna ister istemez eilim gsteriyor. ... Biz, alldk klasik ve bamsz temel birimler yaklamn tersine evirdik. Yani artk grlen sistemlerin, bu temel birimlerin birlemelerinden meydana geldikleri grn terk ettik. Buna karlk, temel gerekliin, evrenin birbirinden ayrlamaz bir Kuantum etkileiminden (quantum interconnectedness) olutuunu savunuyoruz. Ve nispeten serbeste davranabilen birimlerin, bu btnn yalnzca birer paralar olduklar grndeyiz (6). Bylece, atomsal dzeylere inildii takdirde, klasik fizikte grlen sert maddesel nesneler, olaslk ekillerine dnmekte ve bu ekiller de nesnelerin olaslklarn deil, karlkl etkileimlerin olaslklarn belirtir hale gelmektedir. Yani Kuantum kuram bize, evreni, fiziksel bir nesneler kmesi olarak alglamann yanlln gsterir. nk evren, btnsel birliin farkl blmleri arasnda meydana gelen karmak bir ilikiler adr. Bu gr. Dou mistikilerinin dnyay tecrbe edi almalarnda vardklar sonularn aynsdr. rnein Dou mistiki erinden bazlar bu tecrbe edii, atom fizikilerinin aklamalarna ok yak.n bir ekilde ortaya koymaktadrlar. u iki rnee bir bakalm: Maddesel nesne, u anda grdmzden ok daha bakadr ve gzle grlebilen serbest ve de ayr bir nesne deildir. O, blnemeyen srekliliin bir parasdr ve gzle grdmz her eyde karmza kan btnselliin davurumudur(7). Nesneler, varlklarn ve doalarn karlkl ballklarna borludurlar. Kendi balarna durduklarnda ise hibir ey deildirler (8). Yukardaki iki aklama da, Dou mistikileri tarafndan yaplmtr. Ancak atom fizikilerinin doa hakknda ortaya attklar grlere ne kadar da ok benziyorlar. Atom fizikilerine ait olan aadaki iki aklama ise bu konum iinde sanki Dou mistikilerine aitmi gibi deerlendirilebilir: Bir temel parack, bamsz olarak var olamayan ve analiz edilemeyen bir varlktr. Aslnda o, dier nesnelere de uzanan bir ilikiler setidir(9). Bylece dnya, karmak bir fenomenler dokusu haline dnr. Burada, farkl zellikteki balantlar deimekte, kesimekte veya birlemekte ve bylece bundan doan btnn zelliklerini de belirlemektedir (10).

Modern atom fiziinin ortaya att birbirine bal evrensel a modeli, Dou'da ska kullanlan ve doann mistik tecrbesinin aklanmasna yarayan yaygn bir benzetmedir. rnein Hindu'larda Brahman, kozmik an birletirici ipi olarak kabul edilmekte ve tm varlklarn en nemli temeli olarak grlmektedir: Gk, yer ve hava Ve rzgr da, btn Hayat nefesleri gibi, onun bnyesinde dokunmutur; te onu Ruh olarak tan (11). Buddhizm'de ise kozmik a benzetmesi daha da nemli bir rol oynamaktadr. rnein Mahayana Buddhizminin ana eserlerinden biri olan Avatamsaka Sutra'nn ekirdeini, dnyan n mkemmel bir karlkl etkileim a olarak alglanmas oluturmaktadr. Burada tm olay ve nesneler, karlkl olarak 'birbirlerinden etkilenirler ve bu da sonsuz derecede karmak bir grnme sebep olur. Bu yzden Mahayana Buddhist'leri, birok benzetmeler kullanarak bu evrensel etkileimi ve ball aklamaya almlardr. Bunlardan bazlarn] daha sonra tartma imknna sahip olacaz. Bunu yaptmzda, modern fiziin gelitirdii a felsefesinin izafi yn daha iyi biimde karmza kacak. Nihayet Tantrik Buddhizm'de ise kozmik a, bir odak noktasn oluturur. Bu okul, milattan sonra nc yzylda Hindistan'da ortaya kan bir Mahayana uzantsdr ve gnmzde Tibet Buddhizmi'nin ana kaynan oluturmaktadr. Bu okulun kutsal yazlarna tantra ismi verilmektedir. Bu kelime Sanskritede rmek anlamna gelmektedir ve tm olay ve nesnelerin birbirleriyle rlm olmalarna ve birbirlerine bamllna iaret etmektedir. Dou mistisizmindeki rlmlk, her zaman, insan eklindeki gzlemci ile onun sahip olduu bilin halini de kapsamaktadr. Ayn durum atom fiziinde de geerlidir. Atomsal dzeye inildiinde, nesneler yalnzca gzleme hazrlama ve lm olayn birbirine balayan bir kavram olarak alglanmaktadr. Sz konusu sre zincirinin sonunda, daima insann (gzlemcinin) bilinci vardr. nk lme denilen fenomenlerin hepsi, bilincimizde bir takm uyar mlar olutururlar (rnein bir k parlamasnn grsel uyar m ya da fotoraf plakasnda olur an karart gibi) ve atom fiziinde ortaya kan yapsalar bize, belirli bir atomsal nesnemin bizimle etkiletii zaman, hangi olaslkla belirli bir uyarma yol aacan gsterebilmitir. Doal bilimler diyor Heisenberg, doay yalnzca tanmlayp aklamazlar. Onlar ayn zamanda doa ve insan arasndaki etkileimin de bir parasdrlar(l 2). Atom fiziinin en can alc zellii, gzlemciye, yalnzca gzlemleme ile ilgili deil, ayn zamanda gzlemlenen zellikleri tan mlamada da byk ve nemli roller vermi olmasdr. nk atom fiziinde bir nesnenin kendi zelliklerinden sz edemeyiz. Bu zellikler ancak nesnenin gzlemci ile giritii etkileim sonucunda meydana gelmektedirler. Heisenberg'in szleriyle, gzlemlediimiz ey, doann kendisi deildir; doann, ynelttiimiz soruya verdii cevaptr yalnzca(l 3). rnein gzlemci lm aralarn nasl oluturacana karar verdiinde, bu oluum, sonu olarak gzlenen nesnenin zelliklerini de belirleyecektir. Eer deneysel dzen deitirilirse, buna karlk, gzlenen nesnenin zellikleri de deiecektir. Bu durumu, bir atom-alt parac kullanarak kolayca aklayabiliriz. Byle bir parac gzlemleyen birisi, rnein onun konumunu ve momentini (moment, paracn ktlesi arp onun hz olarak tanmlanan bir byklktr) belirlemek istesin. Bir sonraki blmde daha detayl olarak greceimiz gibi, Kuantum kuramnn ok nemli bir yasas (yani, Heisenberg Belirsizlik ilkesi) bu iki bykln hi bir surette ayn anda kesin olarak tespit edilemeyeceini gstermektedir. Biz ancak paracn konumu hakknda kesin bir bilgiye sahip alabiliriz ve bu paracn, momentini bu nedenle tamamen gz ard etmek zorunda kalrz (ve bylece onun hzn da dikkate almayz) veya tersini yapabiliriz. Ya da her iki byklk hakknda kesin olmayan ve takribi (yaklak) bir bilgiye ulaan aklamalarda bulunabiliniz. Burada en nemli olan nokta, sz konusu kstlamann lm tekniklerimizin yetersizlikleri ile hi bir ilgisi olmaydr. nk bu belirsizlik, temel bir kstlamay ve atomsal gerekliin ayrlmaz bir blmn oluturmaktadr. Eer paracn konumunu byk bir kesinlikle lmeye karar verirsek, parack kendiliinden kesin olarak tanmlanamaz bir momente sahip olacaktr ve eer momenti lmeye karar verirsek, bu sefer de parack kesin olarak tanmlanmam bir konuma sahip olacaktr. Bylece atom fizii dalnda ura veren bir bilim adam, kendisini tm olaylardan soyutlam bir gzlemci olarak davranamaz. nk gzlemci, gzlemledii dnyan n bir parasdr. Bylelikle de gzledii nesnelerin

zelliklerini belirli bir ynde etkilemektedir. John Wheeler'e gre gzlemcinin sz konusu katlm, Kuantum kuramnn en nemli yann oluturmaktadr. Bu yzden gzlemci kelimesini, katlmc kelimesiyle deitirmeyi bile nermitir. Wheeler'in szleriyle: Kuantum prensibinde hi bir ey orada uzakta duran bir dnya ile yirmi santimetrelik koruyucu cam arkasna gizlenmi, tamamen yaltlm ve tamamen bamsz ve soyut bir gzlemci kavramn ortadan kaldrm olmaktan daha nemli deildir. Bir elektron kadar kk olan nesneleri gzlemek iin bile, gzlemcinin, bu cam krp gemesi gerekmektedir. Gzlemci ta ierilere kadar girmelidir. nk setii lm aletlerini yerletirmek istemektedir. nk konumu mu, yoksa momenti mi lme karar tmyle ona aittir. Bylece, kulland aletleri, bu iki alternatiften herhangi birine uygulamak zere yerletirecektir. Ayrca, gerekletirdii lm sonucunda, elektronun durumu da deimektedir. Gzlemden sonra evren, ayn evren, olmayacaktr. Bundan dolay burada gerekleeni aklayabilmek iin, u eski gzlemci kelimesini kullanmdan kartmal ve onun yerine, yeni olan katlmc kelimesini yerletirmelidir. Aslnda bize biraz garip gelse bile evrenimiz, katlmc bir evrendir (14). Gzlemleme yerine katlma eklindeki gr, modern fiziin ok yeni aklamalarndan yalnzca bir tanesidir. Ancak bu aklama, mistisizm hakknda az da olsa bilgisi olan herkesin ok yakndan tand bir eydir. nk mistik bilgi, hi bir zaman salt gzlemle elde edilemez, ancak insann tm benlii ile olaya katlmas sonucunda ya anabilir. Bylece katlmc yaklam. Dou dnya grnn nemli bir esi haline gelmektedir.- Dou mistikileri bu yaklam ar biimde abartarak, gzlemci ve gzlenen ya da nesne ve zne arasndaki ayrl tamamen ortadan kaldrm ve onlar neredeyse birbirlerinden ayrt edilemez hale getirmilerdir. Daha da ileriye giderek, derin meditasyon durumunda bulunduklarnda, gzlemci ve gzlenen arasndaki ayrl amay ya amakta ve zne ile nesneyi bileik ve bakalamam bir btn haline getirmektedirler. Bununla ilgili olarak Upaniad'larda unlar okuyoruz: Bir ikilik gren kii, baka bir ikilik daha grecek, baka bir ikilik daha koklayacak ya da baka bir ikilik daha tadacaktr. Ancak her eyi insann kendisi haline dntren birisi neyi, nasl grsn ki? Neyi nasl koklasn ki? Neyi nasl tatsn ki? (15). te bu, tm nesnelerin btnselliinin yanstld niha durumdur. Mistikilerin dediine gre, bu durum, kiisel benliin, farkllamam btnsellie dahil olmasyla oluur. Burada duyularn dnyas artk alm ve nesne yaklam terk edilmitir. Chuang Tzu'nun dedii gibi: Bedenimle ve uzuvlarmla olan balantm ortadan kalkmtr artk. Duyu organlarm devre ddr. Bylece maddesel biimimi terketmi ve bilgime de elveda demi olurum. Artk Byk Yaync haline dnrm. Bu ise, bana gre, oturup her eyi unutmak anlamn ta maktadr (16). Doal olarak modern fizik, bumdan ok farkl bir ereve iinde almaktadr ve nesnelerin btnsellii ile ilgili tecrbesini bu denli ileriye gtrememektedir. Fakat atom kuram aracl ile, Dou mis-tikilerinin gelitirmi olduklar dnya grne doru nemli bir adm atlmtr. rnein Kuantum kuram, temelde birbirinden ayr paracklar yaklamn geersiz klm, gzlemcinin yerine katlmcy yerletirmi ve ayrca dnyay tanmlarken, insan bilincini de bu aklamaya dahil etmeye doru bir yaklam gstermitir(*). Artk evren, fiziksel ve zihinsel ilikilerin karlkl olarak birbirlerini etkiledii byk bir a olarak alglanmaya balanm ve bu ilikiler, yalnzca btnle olan balant aracl ile aklanmaya allmtr. Atom fiziinin ortaya att bu yeni dnya grn aklamak zere, bir Tantrik Buddhist olan Lama Anagarika Govinda'n n u szlerini kullanalm: Buddhistler, birbirinden ayr ya da bamsz birimlerden oluan ve kendilerini de onun dinamik glerine dahil edebildikleri bir dsal dnyaya inanmazlar. Bu dsal dnya ile onlarn kendi isel dnyalar, ayn kuman iki farkl yz gibidir. Kuman yzeyinde ise, tm kuvvetlerin, tm fenomenlerin, bilincin tm biimlerinin ve tm

nesnelerin iplikleri, birbirlerinden ayr lamayan ve srekli etkileen bir a olutururlar, ite kozmik dokuma budur(17).

11) KARSITLIKLAR DNYASININ TESiNDE


Bir Dou mistikisi, tecrbe ettiimiz olay ve nesnelerin aslnda temeldeki o byk tekliin farkl delirilerinden baka bir ey olmadn sylediinde. tm nesnelerin zde olduklarn vurgulamaz. nk Dou mistikileri nesnelerin kendilerine zg ve bireysel bir yanlan olduunu da kabul ederler, (individuality of things). Onlara gre tm farkllklar ve kartlklar aslnda, her eyi kapsayan bir btnselliin izafi paralardr. Normal bilinlilik halimizde, kartlklarn ve zellikle de ztlklarn bir birlik oluturduklarn dnmek hemen hemen imknszdr. Bundan dolay da bu durum Dou felsefesinin en zor anlalan ynlerinden birisini oluturmaktadr. Fakat ayn zamanda bu nokta Dou dncesindeki dnya grnn kklerini tekil eden genel bir kavraytr. Kartlklar, aklmzn egemenlii altnda domu bulunan soyut kavramlar " olduklar iin izafidirler, yani duruma gre deiirler. Dikkatimizi belirli bir kavrama yneltirken, ayn anda onun kartn da yaratm olunuz. Lao Tzu'ya gre, eer dnyadaki herkes gzelin gzel olduunu anlarsa, irkin de yaratlm olur. Eer herkes iyinin iyi olduunu anlarsa, kt de domu olur(l). Mistiki ise, akln hkmranl altndaki kavramlar aar ve onlar aarken de tm kartlklarn izafiyetini ve geiciliini de kavrar. yinin ve ktnn, zevkin ve acnn, hayatn ve lmn farkl durumlara ait olan mutlak tecrbeler olmadklarn, ayn gerekliin iki farkl yz olduklarm anlar. Bu, ayn btnn iki ar ucu gibidir. Tm kartlklarn kutupsal olduklar ve bylece bir btn oluturduklar ile ilgili tecrbe, Dou'da uygulanan spritel geleneklerin insana ykledii en byk grev ve hedeftir. Gerekte sonsuz ol ve dnyasal kartlklar a!. Bu Krina'nn Bhagavad Gita'da verdii en nemli tavsiyedir. Ayn gre Buddhizm'de de rastlarz. rnein buna bal olarak D.T. Suzuki unlar yazmaktadr: Buddhizm'in temel dncesi, zihinsel ayrmlar ve duyusal etkiler sonucu yaratlan kartlklar dnyasn ap, mutlak bir gr asn hedefleyen ayrmsz bir dnyay gerekletirebilmektir(2). Buddhist retinin tm (ve aslnda Dou mistisizminin btn) sz konusu mutlak gr asn bulma kaygs ile yan p tutumaktadr. Bu durum, acintya (yan akl olmamas) dnyasnda gerekleir ve burada tm kartlklarn btnsellii canl bir tecrbe haline dnr. Bir Zen airinin dedii gibi: Horoz, alacakaranlkta afa mjdeler. Gecenin, kr karanlnda ise parlak gnei (3). Tm kartlklarn kutupsall yaklam (yani, n ve karanln, kaybetmenin ve kazanmann ya da ktnn ve iyinin ayn fenomenin farkl grntleri olduklar). Dou hayat tarznn en nemli prensiplerinden birini oluturmaktadr. Tm kartlklar, karlkl olarak birbirleriyle balantl olduklarndan hi bir zaman bir tarafn dierine stn gelmesi beklenemez. Kartlklar, her iki taratn karlkl etkileiminin birer sonucudur. Bu anlaya gre yaayan Dou'lu ve faziletli bir insan, -iyi iin abalayan ve kty yok etmek isteyen birisi deildir. O daha ok iyi ve kt arasndaki dinamik dengeyi korumaya ya da yeniden kurmaya almasyla dikkati eker. Bu dinamik denge yaklam, kartlklarn btnsellii konusunun Dou mistisizminde nasl alglandn da yanstmaktadr. Bu gr, zellikle in bilgelerince, Yin ve Yang olarak isimlendirilen ve kkleri ok eskilere dayanan bir sembolizm aracl ile daha da net biimde vurgulanmtr. Onlar, Yin ve Yang'n ardndaki btnsellie Tao ismini vermiler ve bu btnsellii, etkileimleri oluturan byk sre olarak grmlerdir: u anda karanl ve hemen sonra da aydnl yaratan hep Tao'dur(4). Kutupsal kartlklarn dinamik etkileimi, ok basit bir dairesel hareket ve bu hareketin oluturduu deiimsel grnt yardm ile rneklenebilir. Bir an iin, bir topun, bir daire oluturacak bir biimde hareket ettiini varsayalm. Eer bu hareketin grntsn bir ekrana yanstacak olursak, hareket, iki u arasnda gidip gelen bir top biiminde grnecektir. (in retisi ile olan analojiyi karmamak iin byk daireye TAO ismini,

deiimsel hareketinin u noktalarna da Yin ve Yang isimlerini yazdm). Top, daireyi sabit bir hzla katetmesine ramen, grntde, ulara gelindiinde hz yavalar, hareket tersine dner ve h zlanarak yeniden balar. Daha sonra yine yavalar ve bu olay sonsuz devirler halinde tekrarlanp, durur.

Kutupsal kartlklarn dinamik birlii Buna benzer btn grntlerde, dairesel bir hareket, iki u nokta arasnda gelip gitme olarak yansyacaktr. Fakat ayn dairesel hareketin iinde ise, kartlklar btnlemekte ve almaktadr. Sz konusu kartlklarn dinamik bir biimde btnlemesi, in dnrlerini gerekten ok etkilemitir. Daha nce de deindiimiz Chuang Tzu'nun u aklamas, bunu rahatlkla yanstmaktadr: Tao'nun z, unun ve bunun birer kartlk oluturmalarnn nne geilmesidir. Yalnzca bu z, bir temel eksen gibi, sonsuza dek gerekleen ve ylece srp giden deiimlerin merkezinde yer alacaktr. Hayatn en temel kutupsallklarndan biri de, insan doasnn erkeksi ve kadns ynleri biiminde karmza kmaktadr, iyinin ve ktnn, lmn ve hayatn kutupsallnda olduu gibi, burada da kadn ve erkek kutupsallnn varl nedeniyle, kendimizi tam anlamyla rahat hissetmemekteyiz. Bundan dolay da bu kutuplardan birimi n plana kartrz. rnein Bat toplumlar geleneksel olarak erkek tarafn kadn tarafndan daha ne alrlar. Her erkein ve her kadnn, aslnda erkeksi ve kadns elerin ayn anda bir arada bulunmasyla var olduklarn anlayacak yerde, tm erkeklerin erkeksi ve tm kadnlarn da kadns olduklar, nder rolnn ve toplumdaki tm imtiyazlarn da erkeklere verildii statik bir dzen oluturulmutur. Bu yaklam ise, insan doasnda bulunan Yang (erkeksi) elerin tek ynl olarak vurgulanmasna sebep olmutur: Yani sonuta, hareketlilie, aklc dnceye, rekabete, saldrganla ve benzerlerine yol almtr. Erkeksi biimde ynlendirilmi toplumumuzda, bilincimizin Yin (kadns) biimleri, yani sezgisel, dinsel, mistik ya da psiik eleri srekli olarak bastrlmtr. Dou mistisizminde ise kadns biimlere de nem verilmi ve insan doasnn bu iki yznn btnselliine eriilmek istenmitir. Gerei tamamen kavrayabilmi bir insan, buna gre, Lao Tzunun deyimi ile, erkeksiyi bilen ve yine de kadnsy koruyan biridir, ite bu yzden, bilincimizin kadns ve erkeksi ynleri arasndaki dinamik dengeyi salamak, bir ok Dou geleneklerinde uygulanan meditasyonun, ana amac olarak grlmtr. Yine bu sebeple, sanat eserlerinde bile bu konu ile ilgili yaptlara rastlamaktayz. rnein Elephanta'daki bir Hindu tapnanda bulunan olaanst gzellikteki Tanr iva heykelinin tane yz vardr: Sadaki yz, erkeklii ve arzuyu yanstan erkeksi profili; saldaki yz, yumuak, davetkr ve ho kadns profili yanstrken, ortadaki yz ise, bu iki profilin Byk Tanr iva Mahesvara'nn kafasn oluturacak biimde birlemelerinden ortaya kmtr. Bylece evresine, her eyi iine eken bir huzur, sessizlik ve kendini am bir byklk yaylmaktadr. Ayn tapnakta, iva iki cinsi i bir biimde gsterilmektedir. Yani bir yar s erkek ve dier bir yars da kadn olarak resmedilmitir. Bylece Tanr'nn akarcasna hareketli erkeksi bedeni ve buna karn sakin ve huzurlu kadns yz, yine erkein ve kadnn dinamik btnlemesini sembolize etmektedirler. Tantrik Buddhizm'de, kadn ve erkek arasndaki kutupsallk ou zaman cinsel semboller kullanlarak yanstlmaktadr. rnein sezgisel bilgi, insan doasnn pasif ve kadns ynn, buna karn sevgi ve ihtiras ise insan doasnn aktif ve erkeksi ynn oluturmaktadr. Bu ilki e, aydnlanma annda btnselletikleri iin,

erkek ve kadn Tanr'lar da cinsel ilikiye girmenin eitli biimleri ile sembolize edilmeye allmtr. Yani Doa mistikileri insann kadns ve erkeksi ynlerinin birlemesinin ancak akln ve dilin hkmranlndan kurtulan ve bu hkmranl aan, tm kartlklar bir dinamik btnlk olarak alglayan, st dzeydeki bir bilinlilik basamanda gerekleebileceini ifade etmektedirler. Modern fiziin de artk bu dzeye eritiini daha nce belirtmitim. nk atom-alt dnyann aratrlmas sonucu, dili ve akl srekli bir biimde aan bir gereklik ortaya kmtr. Daha nceleri kart ve birbiriyle badaamaz gibi dnlen kavramlar da, bylece birbirleriyle birletirilebilmilerdir. iin ilginci, ortaya konan btnselliin, yeni meydana kartlan gerekliin, aslmda en nemli nitelii olduunun a Ulalmasdr. Badatrlamaz gibi gzken kavramlar, ounlukla Dou mistikilerinin ilgilenmedii kavramlar gurubunu olutursalar bile, bu kavramlarn allmn stndeki bir dzeyde btnsellemeleri, gereklik hakknda Dou mistisizmi ile byk ve belirgin paralelliklerin ortaya kmasna yol amtr. Bundan tr modern fizikiler, Uzak Dou kkenli retilerin en temel noktalarn, kendi alanlarnda gerekletirdikleri tecrbelerle karlatrarak kavrayabilmektedirler. Saylar srekli bir biimde artan yeni nesil gen fizikiler, gerekten de sz konusu deerli ve heyecan verici Dou mistisizmine scak bakmaya balamlardr. Modern fizik dalnda, demin szn ettiimiz kart kavramlarn btnselliini, atom-alt dzeylere indiimizde karmza kan, paracklarn ayn anda paralanabilir ve paralanamaz zellik gsterdikleri durumlarda grebiliyoruz. Bu dzeylerde, madde hem srekli ve hem de kesikli olarak gzkmektedir ya da kuvvet ve madde, ayn fenomenin farkl ynleri olarak karmza kmaktadr. Bundan sonraki blmde derinlemesine tartabileceimiz sz konusu rneklerin tmnde, gnlk tecrbelerimize dayanarak gelitirmi olduumuz ve genelde kartlklar temeline oturan kavramsal erevemizin, atom -alt paracklarn dnyas iin ok dar ve yetersiz geldii anlalacaktr. Bu farkl dnyann tanmlanmas ve aklanmasnda, izafiyet kuram nemli bir rol oynar. nk izaf bir ereve dahilinde, kullandmz klasik kavramlar, daha st bir boyuta, yani drt boyutlu uzay-zaman anlayna ulaarak alrlar. Birbirinden ok farkl diye kabul edilen uzay ve zaman kavramlar da, bylece izafiyet fizii yardmyla birletirilmi olmaktadr. Sz konusu temel btnsellik, yukarda sz edilen kart kavramlarn birletirilmesindeki nirengi noktasdr. Mistikilerin yaadklar ve tecrbe ettikleri btnsellikte olduu gibi, burada da daha yksek bir dzeye ihtiya vardr. Ve yine mistikilerin tecrbe ettikleri btnselliin dinamik oluu gibi, izaf uzay-zaman gerekliinde de tm nesnelerin birer sre olabildikleri dinamik bir gereklik ortaya kmaktadr. Grnrde birbirinden ayr , yaltlm ve bamsz olan varlklarn bir st boyutta btnsel (emesini tecrbe edebilmek iin illa da izafiyet kuramna gerek yoktur. Bu btnselleme, bir boyuttan iki boyuta ve iki boyuttan da boyuta geildiinde aynen yaanabilmektedir. Daha nce verdiimiz dairesel hareket ve grnt rneinde, bir boyutta (yani, bir izgi stnde) meydana gelen kart kutuplarn devirsellii, iki boyuta ykselindiinde (yani, dairenin dzlemine gelindiinde) dairesel bir hareket sonucu btnsellemektedir. Aadaki izim, iki boyuttan boyuta geite rastlanan bir dier rnei gstermektedir. Burada bir lokma halkasnn bir dzlem tarafndan kesilmi olduunu gryoruz. Bu dzlemin sahip olduu iki boyutta, kesitin yzeyi birbirinden btnyle ayr iki disk olarak grlmektedir. Fakat boyuta kldnda, bu disklerin, tek ve ayn nesnenin paralar olduklar grlmektedir. Ayr ve badatrlamaz gibi gzken nesnelerin benzer yoldan gerekleen bir birlemesi de, izafiyet kuramnda, boyuttan drt boyuta geildiinde yaan r. nk izafiyet kuramnn drt boyutlu dnyasnda madde ve kuvvet artk birlemitir.

Burada madde, gzmze hem kesikli paracklar ve hem de srekli alanlar eklinde gzkmektedir. Ancak bu durumda, sz konusu btnlemeyi tam olarak gzmzn nnde canlandranlayz. Ayn imknszl yaayan fizikiler ise, bu drt boyutlu uzay-zaman dnyasn, soyut ve karmak matematiksel formllerin oluturduu kuramlar aracl ile tecrbe etmeye alrlar. Fakat fizikilerin gelitirdikleri grsel tasarmlar da (dier insanlarda olduu gibi) duyularmzn boyutlu dnyas ile snrldr. nk konuma ve dnme kalplarmz, bu boyutlu dnyada gelimitir ve bundan dolay da izafiyet fiziinde karmza kan drt boyutlu gereklikle tam anlam ile ba edemeyiz. Fakat te yandan Dou mistikileri, st-boyutlu bir gereklii dorudan ve somut olarak tecrbe edebilmilerdir. Onlar, derin meditasyon durumunda gnlk hayatn ve yaaylarn boyutlu dnyasn tm kartlklarn organik bir btnde birletikleri ok farkl bir gereklie dntrebilmektedirler. Mistikiler, sz konusu tecrbeyi, kelimelerle aklamaya alrlarken, izafiyet fiziinin ok boyutlu gerekliini aklamak zorunda kalan fizikilerin karlatklar zorluklarla kar karya kalmaktadrlar. Lama Govinda'nn dedii gibi: Daha st bir boyutta gerekleen bir tecrbeye ancak bilincimizin farkl merkezlerinde ve dzeylerinde meydana gelen tecrbelerimizi btnletirerek varabiliriz. Ancak baz meditasyon tecrbelerini, boyutlu bilincimizin dzleminde ve aklama yeteneimizi daha da daraltan mantk sistemimizde aklamak veya aklamaya kalkmak, dnce srecimizi ayrca snrlayacaktr(5). zafiyet kurammn drt boyutlu dnyas, modern fizikte, kart ve badamaz gibi gzken kavramlarn aslnda ayn gerekliin farkl grntleri olduklarn gsteren tek rnek deildir. Byle bir kartlk birlemesinin belki de en nl rnei, atom fiziinde kullanlan parack ve dalga kavramlar ile ilgilidir. Madde, atom-alt dzeye inildiinde, ikili bir grnme brnr. Yani hem parack, hem de dalga olarak karmza kar. Bu ikilikten hangisinin geerli olduu, o anki duruma baldr. Yani baz durumlarda parack grnm baskn iken, dier baz durumlarda da paracklarn dalga grnm ne kmaktadr. ite bu ikili doa, k ya da dier elektromanyetik nmda da karmza kmaktadr. rnein k, kuanta ya da foton aracl ile sourulur (yani, absorbe edilir veya emilir) ya da yaylr. Fakat bu paracklar uzayn iinde hareket ettiklerinde, tireen manyetik ve elektrik alanlar gibi davranrlar ve dalgalarn btn karakteristik zelliklerini bnyelerimde toplarlar. te yandan elektronlar ise, normalde parack olarak kabul edilmesine ramen, bir elektron demeti dar bir aralktan getiinde, bir k demeti gibi krlmaktadr, yani dier bir deyile; elektronlar da dalgalar gibi davranrlar.

Bir parack

Bir dalga

Maddenin ve nmn bu ikili grnm gerekten de anlalamaz bir durum yaratm ve Kuantum kuramnn formle edilmesine yol aan bir ok kuantum koanlarna neden olmutur. nk durmadan uzaya dalan bir dalgann grnts, kesin bir konuma sahip olan bir paracn grntsnden ok farkl gibidir. Bu yzden de fizikilerin, maddenin, birbiri ile badatrlamaz gibi gzken biimlerde belirdiini (yani, paracklarn dalga ve dalgalarn da parack olduklarn) kabul etmeleri uzun seneler almtr.

Konuya yabanc olan birisi, yukardaki emaya (bakarak sadaki grntnn, dalga eklinde hareket eden bir paraca ait olduumu syleyerek belki de sorunu kknden halletmeyi dnebilir. Fakat bu argman, dalgalarn davran zellikleri ile ilgili bir yanl anlamann sonucudur. nk doada dalga eklinde hareket eden hi bir parack yoktur. rnein bir su dalgasnda, paracklar dalgayla birlikte hareket etmezler. Onlar, dalga, bulunduklar noktay getiinde kendi evrelerinde bir daire izerek hareket ederler. Buna benzer biimde ses dalgalarnn oluumu da aklanabilir. Burada havadaki paracklar dalgayla birlikte tanmazlar, onlar yalnzca oluan harekete titreerek cevap verirler. Dalgayla birlikte tanan ey, maddesel paracklar; deil, yalnzca dalgay oluturan fenomendir: Bundan dolay Kuantum kuramnda bir paracn ayn anda bir dalga olduunu sylediimizde, bir parack yrngesinden (particle's trajectory) sz edemeyiz. Anlatmak istediimiz ey, dalga kalbnn btnsel olarak, paracn bir belirimi olduudur. Bundan dolay da hareket eden dalgalarn grnts, hareket eden paracklarn grntsnden ok farkldr. Victor Weisskopf'un da dedii gibi: Gl stnde hareket eden dalgalarn hareket biimi, ayn ynde yzen bir gurup baln hareketinden ok farkldr(6). dalga yn

Bir su dalgas

Dalga fenomeni fiziksel dallarda bir ok farkl konumda karmza kmaktadr. Ama oluan her trl dalgay ayn matematiksel formllerle aklamak mmkndr. rnein k dalgalarn, titreen bir gitar telini, bir ses dalgasn ya do bir su dalgasn aklamak iin hep ayn tr matematiksel formlar kullanrz, ite Kuantum kuramnda, bu formlar da, paracklarla balantl olan dalgalar aklamak iin kullanlr. Ancak bu sefer, incelenen dalgalar ok soyutturlar. Onlar, Kuantum kuramnn istatistiksel doas ile yakndan ilgilidirler. Yani atomsal fenomenlerin yalnzca baz olaslklar aracl ile belirlenip, aklanabilmesi gereiyle yzyzedirler. Bir paracn olaslklar hakkndaki bilgi, olaslk fonksiyonu olarak adlandrlan bir deerle ifade edilmektedir. Bu bykln matematiksel formu ise, bir dalgannki gibidir. Yani dalgann dier trleri iin kullanlan formlara ok benzemektedir. Fakat paracklarla balantl olan dalgalar, su dalgalar ya do. ses dalgalar gibi gerek ve boyutlu deildirler. Onlar birer olaslk dalgasndan ibarettirler. Sz konusu olaslk dalgas ise, paracklarn farkl yerlerde ve farkl zelliklerde bulunma olaslklar ile balantl olan matematiksel bir deer olarak karmza kar. Olaslk dalgalarnn ortaya atlmas, bir bakma, dalga halinde bulunan parack kartln zmeyi baarabilmi, ama bu olguyu ayn anda ok deiik bir konum iine de sokmutur. Hatta bizi, giderek ok daha temel olan bir kart kavramlar iftine (yani, var olma ve var olmama kavramlarna) gtrmtr. Bu kartlklar ifti, atomsal gerekliin anlalmas ile alabilmitir. Buna gre, bir atomsal paracn belirli bir yerde bulunup bulunmadn kesin olarak syleyemediimiz gibi, onun var olup, olmadn da kesinlikle ileri sremeyiz. Bir olaslk kalb halindeki parack, deiik yerlerde bulunma eilimleri gstermektedir. Bunun iin de, var olmak ve var olmamak arasnda, bize ok yabanc gelen bir fiziksel gereklik belirimi gstermektedir. Bu nedenle bir paracn durumunu belirli ve sabit kavramlarla (ki bunlar bazen kar t da olsa) aklayamayz. Yani parack kesin olarak bir yerde ne vardr ve ne de yoktur. Ne konumunu deitirmektedir ve ne de hareketsiz bir durumdadr. Deien ey, paracn olaslk kalb ve ayn zamanda paracn belli yerler de var olma eilimleridir. Robert Oppenheimer bu konuda unlar yazmaktadr: rnein bir elektron sahip olduu konumu deitirmez mi? diye sorarsak buna, hayr, deitirir diye cevap vermemiz gerekir. Ancak te yandan bir elektron zamanla sahip olduu konumunu deitirir mi? diye sorarsak, buna hayr, deitirmez eklinde cevap vermeliyiz. Eer elektronun duraan m olduunu sorarsak, buna hayr, hareketlidir diye cevap veririz. Ve eer elektron hareketli midir? diye sorarsak, bunun cevab da hayr, duraandr biiminde olacaktr. (7)

Atom fizikilerinin gereklii, bir Dou mistiki-sinin gereklii gibi, kart kavramlarn dar erevesini amaktadr. Oppenheimer'in szleri bu adan aadaki Upaniadlar'n bir yansmas gibidir adeta (8). Kuvvet ve madde, parack ve dalga, hareketlilik ve hareketsizlik, var olma ve var olmama, i te bunlar modern fizik aracl ile alm olan kart ya da badamaz kavramlardan bazlardr. Sz konusu kart iftler iinde belki de en nemlisi ve temellisi, en son saylandr, ite atom fizii yardm ile var olma ve var olmama kavramlarn bile am bulunuyoruz. Bu, Kuantum kuramnn en can alc zellii ve niteliidir. Fakat ayn zamanda da kabul edilmesi en g olan yan dr. Bumun yorumu hakkndaki tartmalar, halen devam etmektedir. Ayn zamanda var olma ve var olmama kavramlar nn alm olmas, Dou mistisizminin, en anlalmaz ynn de meydana getirmektedir. Atom fizikilerinin yaadklar gibi, Dou mistikileri de var olma ve var olmamann tesinde duran bir gereklikle birlikte yaamaya almaktadrlar. Ayrca Dou mistikileri, bu nemli olguyu da sk sk tekrarlamaktadrlar. rnein Avagoa bu konuda yle der: Olu (suchness) ne var olandr, ne var olmayandr. Ne ayn anda var olan ve var olmayandr ve ne de ayn anda olmayan var olan ve var olmayandr. (9) Kart kavramlarn tesinde bir gereklikle karlaan fiziki ve mistikiler, zel bir dnme ynteminin varln da hep beraber kabul etmilerdir. Bu yntemde akl, klasik mantn kat erevesine hapsolmamtr. Sahip olduu gr asn srekli bir biimde farkllatrmakta ve deitirmektedir. rnein atom fiziinde, maddeyi tanmlayp, aklamak iin, hem parack ve hem de dalga kavramn ayn anda kullanmaya mecburuz. Bu iki deiik grnt ile oynamay ve atomsal gereklik ile baedebilmek iin bir grntden dier grntye atlamay renmi bulunuyoruz. Bu ise, kart (klorun tesindeki gereklik ile ilgili tecrbelerini yorumlamak isteyen bir Dou mistikisinin dnce tarzna ok benzemektedir. Lama Govinda'nn dedii gibi: Dou'daki dnce tarz, daha ok meditatif dnme evresinde dnmektedir. Yani farkl bak alarndan elde edilmi etkileimlerin birlemesiyle oluan, ok ynl ve ok boyutlu bir btnsel etki gibidir. (10) Atom fiziinde parack grntsnden dalga grntsne nasl gidip gelebildiimizi, dalga ve parack kavramlarn daha da yakndan inceleyerek grmeye alalm. Bir dalga, zaman ve uzay iinde meydana gelen bir titreim kalbdr. Sz konusu dalgaya belirli bir zaman dilimi ierisinde bakmak mmkndr. Bylece uzay iinde oluan devirsel bir kalp meydana gelmektedir.. Bu devirsel kalb aadaki rnekte gstermeye alalm.

Bir dalga kalb Bu kalp, bir A genlii (yani, titreim genilii) ve bir L dalgaboyu (yani, dalga tepecii arasndaki uzakl) ile karakterize edilmektedir. Bir alternatif olarak dalgann belirli bir noktasna srekli bir biimde bakabiliriz. Byle yaptmzda, belirli bir frekansa (yani, bir saniye iinde meydana gelen gelip gidilere) sahip salnmlarn olutuunu grrz. Burada ise, parack grntsne geri dnelim. Klasik gre gre, bir parack, her zaman diliminde belirli ve tam olarak tanmlanm bir konuma sahiptir. Paracn sahip olduu hareket de, hz ve hareket enerjisi aracl ile tam olarak aklanabilmektedir. rnein yksek hzlarla hareket eden paracklar, bu gre gre, yksek enerjilere sahip olacaklardr. Aslnda fizikiler, paracn hareket durumunu aklamak zere hz kavramn ok ender kullanrlar. Onlar daha ok moment olarak adlandrlan ve paracn ktlesi ile onun hznn arpmndan oluan bir bykl deerlendirmelerine temel olarak alrlar.

Kuantum kuram da, olaslk dalgasnn zelliklerini, onlara denk den paracn zellikleri ile birletirerek belirli bir yerdeki dalgann genliini, paracn o yerde bulunma olasl ile orant tomaktadr Genliin byk olduu yerlerde, bir parac bulma olaslmz yksek olacaktr. Kk olan yerlerde ise, bir parack bulma ansmz yoktur. rnein bir nceki sayfadaki dalga katar (dalga kalb), tm uzunluunda eit bir genlie sahiptir. Yani herhangi bir parack, dalga boyunca herhangi bir yerde eit olaslkla bulunabilecektir (*). lnl b

Paracn hareket durumu hakkndaki bilgi, dalga boyunun ve frekansn ardnda gizlidir. Dalga boyu, paracn momenti ile ters orantldr. Bunun anlam, kk bir dalga boyuna sahip olan bir paracn, yksek bir moment ile (ve buna bal Olarak da yksek bir hzla) hareket etmekte olduudur Dalgann frekans ise, paracn enerjisi ile doru orantldr. Yani yksek frekansa sahip bir dalga, ona ait paracn yksek bir enerjiye sahip olduunu gsterir. I ele alalm. Mor k yksek bir frekanstan ve ksa bir dalga boyundan olutuu iin, onun fotonlar da yksek bir enerjiye ve yksek bir momente sahip olmaktadrlar. Ama te yandan kzl k dk bir frekanstan ve uzun bir dalga boyundan olutuundan, fotonlar da dk enerjiden ve kk bir momentten olumaktadrlar. rneimizdekine benzer bir ekilde yaylan bir dalga, ona denk den paracklarn konumu hakknda pek fazla bir ey ortaya koymaz. Byle bir dalgada, parack ayn olaslkla herhangi bir yerde bulunabilmektedir. Fakat ou kez, paracn konumunu aa yukar kestirebiliriz. Bir atomda bulunan elektronlarda olduu gibi. Byle bir durumda, bir parac belirli yerlerde bulma olasl, belli bir blgeye sktrlm olduu iin, bu blgenin dnda, parac bulma olasl sfr olacaktr. Buna benzer bir durum aadaki diyagram yardm ile elde edilebilir. Burada sz konusu parack, X blgesine sktrlmtr.

x blgesinin herhangi bir noktasnda bulunan bir paracn dalga paketi Byle bir kalba dalga paketi denmektedir (*). Bu dalga paketi, X blgesinin dnda birbirini yok ederek giriim gsteren farkl uzunluktaki dalga boylarna sahip, ok sayda dalga katarndan (dalga kalbndan) olumaktadr. Bylece toplam genlik ve buna bal olarak da paracn orada bulunma olasl, buralarda sfr olmasna ramen, X blgesi iinde yukardaki kalp meydana gelmektedir, Bu kalp, paracn X blgesinin herhangi bir noktasnda bulunduunu gstermesine karlk, onun konumunu daha da belirgin bir hale getirmemize imkn tanmamaktadr. Sz konusu blgenin dahilindeki noktalar iin yalnzca paracn bulunma olaslklarn belirleyebiliriz. (rnein burada, parack byk bir olaslkla, olaslk genliinin yksek olduu orta blgede bulunacaktr. Buna karn genliin kk olduu dalga paketi kenarnda ise paraca rastlama olasl daha kk olacaktr.) Yani dalga paketinin uzunluu, paracn konumunu belirlemedeki belirsizliin bir gstergesi gibidir. l

Byle bir dalga paketinin ok nemli bir dier zellii de, kesin bir dalga boyuna sahip olmamasdr. Yani kalp boyunca pe pee gelen iki tepe noktas arasndaki uzaklk eit deildir. Grld gibi dalga boyu enine doru yayk biimdedir ve bu yaylmann miktar da dalga paketinin uzunluuna baldr. Yani dalga paketi ne kadar ksa ise dalga boyundaki yaylma da o kadar byk olacaktr. Bunun aslnda Kuantum kuram ile bir ilgisi yoktur. Sz konusu durum, daha ok dalgalarn zellikleri ile ligindir. Dalga paketleri, belirli ve kesin bir dalga boyuna sahip deildirler, ite bu noktada dalga boyunu, ona denk den parack ile ilikilendirdiimizde, karmza tm ihtiam ile Kuantum kuram kmaktadr. Eer dalga paketi tam olarak tanmlanm bir dalga boyuna sahip deilse, parack da tam olarak tanmlanmam bir momente sahip olacaktr. Bu ise, paracn konumu ile ilgili bir belirsizliin yannda (yani, dalga paketinin uzunluu ile ilgili olarak) onun momenti ile ilgili bir baka belirsizliin (ki bu da dalga boyunda meydana gelen yaylmadan kaynaklanmaktadr) ortaya kmas demektir. Sz konusu iki belirsizlik birbirine sk skya baldrlar. nk dalga boyundaki yaylma (yani, momentteki belirsizlik) dalga paketinin uzunluuna (yani, konumdaki belirsizlie) baldr. Eer paracn konumunu daha kesin bir biimde belirlemeye kalkarsak, yani sz konusu dalga paketini daha kk bir blgeye sktrmak istersek, bu, dalga boyunda bir yaylma artna neden olacak ve bylece paracn momentin-deki belirsizliin artmasna yol aacaktr. Konum ile moment belirsizlikleri arasndaki bu ilikinin detayl matematiksel formu, Heisenberg Belirsizlik Bants (ya da ksaca belirsizlik ilkesi) olarak nlenmitir. Bunun anlam ise, atom-alt dnyaya dalndnda, bir paracn hem konumunu ve hem de momentini ayn anda byk bir kesinlikle belirleyemeyeceimizdir. Konumunu ne kadar kesin belirlersek, moment de o kadar belirsiz olacaktr (ve doal olarak bumun tersi de dorudur). Bu iki byklkten ancak bir tanesini kesin olarak lmeye karar verebiliriz. Fakat o zaman da, dier bykl tamamen gz ard etmemiz gerekir. Bir nceki blmde de deindiim gibi, sz konusu belirsizlik, sahip olduumuz lm tekniklerinin yetersizliinden kaynaklanmamaktadr. Bu, temel ilkenin getirdii ve alamaz olan bir snrlamadr (limitation of principle). Eer paracn konumunu byk bir dorulukla lmeye karar verirsek, ilke olarak, o parack tam olarak belirlenemeyen bir momente sahip olacaktr (ve tabii ki tersi de geerlidir). Bir paracn konumu ile momenti arasndaki belirsizlik ilikisi, belirsizlik ilkesinin tanmlad tek durum deildir. Buna benzer ilikiler, dier matematiksel deerler iin de geerlidir (rnein atomsal bir olayn oluma sresi ile bu olayn ierdii enerji arasndaki ilikide olduu gibi). Bu durumu ok kolay bir biimde gz nne getirebiliriz. Bunun iin daha nce grdmz dalga paketini, uzaysal bir kalp olarak deil de, titreen bir zamansal kalp olarak grmemiz gerekmektedir. Parack, gzlemi yaplan belirli bir noktadan getiinde, o noktadaki dalga kalbnn titreimi, ilk nce kk genliklere sahip olacak, daha sonra bu genlikler byyecek ve nihayet yeniden klerek bir sre sonra da hareketi kesilecektir. Bu kalptan geme sresi, paracn gzlem noktamzdan geme sresini temsil etmektedir. Geiin bu zaman dilimi iinde gerekletiini syleyebiliriz, ama bundan daha detayl bir bilgiyi ortaya koymamz mmkn olmaz. Titreim kalbnn sresi, bu durumda, olaylarn zamansal belirsizliini temsil etmektedir. Dalga paketinin uzaysal kalbnda nasl ki tam olarak tanmlanm bir dalga boyuna rastlayamyorsak, buna denk den zaman iindeki titreimsel kalpta da tam olarak tanmlanm bir frekansa rastlayanlayz. Sz konusu frekanstaki yaylma, titreimsel kalbn sresine bal olacaktr. Kuantum kuram, dalgann frekansn paracn enerjisi ile badatrdndan, kalptaki frekansta meydana gelen yaylma, paracn enerjisinde bir belirsizlie neden olacaktr. Bylece, zaman iinde oluan bir olayn belirsizlii, enerjisindeki bir belirsizlikle, (aynen paracn uzaysal konumundaki belirsizliin momentteki belirsizlikle ilikilendii gibi)1 paralel gidecektir. Bunun anlam ise, bir olayn oluma sresi ile o olayn ierdii enerjiyi ayn anda ve byk bir kesinlikle belirleyemeyeceimizdir. ok ksa bir zaman sresi iinde gerekleen olaylar, enerji asndan byk bir belirsizlii iermektedirler. te yandan kesin bir miktarda enerji ieren olaylar da, ancak ok uzun bir zaman sresi iinde belirlenebilirler. Belirsizlik ilkesinin en nemli zellii, sahip olduumuz klasik kavramlarn snrlln kesin bir matematiksel forma sokarak gsterebilmi olmasdr. Daha nce de anlatld gibi, atom-alt dnya, btnsel bir birliin blmleri arasndaki ilikilerden oluan bir a gibi grnmektedir. Altmz makroskopik tecrbelerimizden oluan klasik yaklamlarmz, bu dnyay tam anlam ile aklamak konusunda ok yetersiz kalmaktadrlar. Ayr ve bamsz fiziksel varlklar kavram artk (rnein parack), temel bir neme sahip olmayan pratik bir

idealletirme ekline dnmtr. Sz konusu kavram, yalnzca btnsellik dahilindeki balantlar asndan nem tamakta ve tanmlanabilmektedir. Bu balantlar da, daha ok istatistiksel zelliktedirler. Yani kesinlikler yerine olaslklardan oluan bir dnyadr bu. Bamsz fiziksel bir varln zelliklerini klasik 'kavramlar erevesinde tanmlayp, aklarken, yani konum, enerji, moment, vs. gibi kavramlar kullanrken, baz kavramlarn bir ift oluturduunu ve birbirleri ile ayn anda aklanamaz bir ilikide bulunduklarn grrz. Fiziksel nesneye sz konusu kavramlardan bir tanesini uyguladmzda, dier kavram be-lirsizlemekte ve ikisi arasndaki kesin iliki de belirsizlik ilkesinin kurallar aracl ile ortaya konabilin ektedir. Niels Bohr, klasik kavramlar arasndaki bu ilikiyi daha iyi gsterebilmek iin, tamamlayclk (complementarity) yaklamm ortaya atmtr. Bohr parack grnts ile dalga grntsnn ayn gerekliin birbirlerini tamamlayan iki farkl yansmas olduunu ileri srer. Bu yansmalardan her biri, kendi bana yalnzca snrl lde geerli ve doru olmaktadr ve kstl bir kullanm alanna sahiptir. Atomsal gerekliin tam bir grntsn verebilmek iin, sz konusu yansmalarn ikisini birden kullanmak ve bunlar belirsizlik ilkesinin izdii snrlar dahilinde uygulamak gerekir. Tamamlayclk yaklam, gnmz fizikilerinin doay alglama tarzlarnn en nemli unsuru haline gelmitir. Buna dayanarak Bohr, bu yaklamn, fizik d alanlarda kullanlan kavramlara da uygulanmasn nermitir. Gerekten de, 2500 sene ncesinde grld gibi, tamamlayclk yaklam, ok verimli bir dnce sistemi haline dnmtr. nk 2500 sene nce, eski in dncesi ve retisi, kart kavramlarn kutupsalln (ya da tamamlaycln) kavrayabilmiti. in bilgelerin, kartlklarn sz konusu tamamlaycln, Yin ve Yang kutuplar olarak gstermiler ve bunlarn dinamik etkileimlerini, tm doal fenomenlerin ve insana zg durumlar n z olarak grmlerdir. Niels Bohr, kendi yaklam ile in retisi arasndaki paralelliklerin farkna varmt. 1937 senesinde (yani, Kuantum kuram ile ilgili yorumlarn btnyle tamamlad bir tarihte) in'e gittiinde, eski in'in kutupsal kartlklar yaklamndan ok etkilenmi ve o gnden sonra da Dou medeniyetlerine olan ilgisini srekli canl tutmutu. Bundan on sene sonra, Niels Bohr, bilimsel alanda salad gelimelerden ve Danimarka kltr hayatna bahettii byk katklardan tr valye nian ile onurlandrld. Bunun zerine valyelik armas iin uygun bir motif bulmas gerektiinde ise, Yin ve Yang'n tamamlayc ilikisini temsil eden in kaynakl t'ai-chi semboln semiti. Bu semboln yan sra, armasna Contraria sunt complementa (yani, kartlklar birbirlerini tamamlarlar) szn katan Niels Bohr, bylece eski Dou bilgelii ve ada Bat bilimi arasndaki gl uyumu da vurgulamt.

12) UZAY-ZAMAN
Modern fizik ok arpc bir biimde, Dou mistisizminin en temel grlerimden bir tanesini dorulamtr. Yani bize, doay aklamak iin kullandm? tm kavramlarn snrl olduunu, bunlarn doann bir zellii olmadklarn ve inanmzn aksine, bu kavramlar n aklmzn bir rn ve soyutlamalar olduklarn, bir arazinin deil, yalnzca bir haritann paralan olduklarn gstermitir. Tecrbelerimizi ne kadar geniletirsek geniletelim, aklc zihnimizin snrlar yine de karmza kacaklar ve bylece bizi sahip olduumuz kavramlar deitirmeye ya da baz hallerde tamamen ortadan kaldrmaya yneltecektirler. rnein uzay ve zaman hakkndaki yaklammz neredeyse tmyle, kendimizce gereklik hakknda gelitirdiimiz haritaya dayanmaktadr. Bunun amac, evremizdeki nesne ve olaylar bir dzene sokmaktr. Yine bu nedenle, uzay ve zaman tasar mlarmz yalnzca gnlk hayatmzda deil, ayrca bilim ve felsefe yardm ile aklamaya altmz doann anlalmasnda da hayat bir neme sahiptir. rnein fizik alannda, formlasyonu iin uzay ve zaman kavramlarna gerek duymayan hi bir yasa yok gibidir. izafiyet kuramnn sz konusu temel kavramlarda meydana getirdii olaanst deiimler de, bundan dolay, bilim tarihinin en nemli ve en byk devrimlerinden birini yaratmtr. Klasik fizik, ierdii maddesel nesnelerden bamsz olan ve klid geometrisine uyan, mutlak ve boyutlu bir uzay ve yine maddesel dnyadan bamsz, dzenli bir biimde akp giden mutlak ve ayr bir boyut olan zaman yaklamna dayanmaktayd Bat dnyasnda uzay ve zaman ile ilgili bu yaklamn bilim adamlarnn

ve filozoflarn zihinlerinde o kadar derin bir etkisi vardr ki, bu kavramlarn, sonunda doann gerek ve tartmasz zelliklerini yansttklar bile kabul edilmitir. Geometrinin, doay anlatmak iin yarattmz erevenin bir paras olmaktan ok, doann ayrlmaz bir zellii olduu gr, ta Yunan dnce ve reti geleneklerine kadar uzanabilmektedir. Yunan matematiinin en nemli hedeflerinden biri, uygulamal geometriydi. Bu hedef, Yunan felsefesi zerinde de byk etkiler yaratmt. Tartmasz ve sorgusuz baz varsaymlardan yola kma yntemi ve bunlardan tmdengelimci dnce aracl ile teoremler kartma gelenei. Yunan felsefesinin en nemli karakterlerinden biridir. Bundan dolay da geometri, tm dnsel, faaliyetlerin en nemli merkezi haline dnm ve btn felsef uygulamalarn temelimi oluturmutu. Platon'un Atina Akademisinin girii zerinde u szlerin bulunduu sylenir: Geometriyi renmeden buraya girmene izin verilmeyecektir. Yunanllar, gelitirmi olduklar matematiksel teoremlerin, gerek dnya hakkndaki sonsuz ve kesin gerekleri yansttklarna ve geometrik ekillerim de mutlak gzelliin bir belirimi olduklarna iten inanyorlard. Geometriye, mantn ve gzelliin mkemmel karm olarak bakyor, bylece onun, Tanr'sal bir orijinden geldiini savunuyorlard. Buradan hareketle Platon, Tanr bir geometricidir eklinde bir hkme varmt. Geometriye Tanr'sal bir uyum olarak bakldndan, Yunanl'lar ipin gkyznn de mkemmel geometrik biimler arzetmesi olaan sayl yordu. Bunun anlam da, gk cisimlerinin bir takm gksel daireler zerinde hareket etmeleriydi. Durumu daha da geometrikletirmek iin, gk cisimlerinin, merkezinde yerkrenin bulunduu i ie gemi kristal kreler biiminde ve hep birlikte hareket ettikleri dnlmekteydi. Daha sonraki yzyllarda da, Yunan geometrisinin Bat felsefe ve bilimine olan byk etkisi devam etmitir. klid'in Elemanlar isimli eseri, yzylmzn balarna kadar Avrupadaki okullarn standart bir ders kitabn oluturmaktayd ve klid geometrisi de, neredeyse iki bin yl, uzayn gerek doas olarak kabul edilmiti. Bilim adamlarna ve filozoflara geometrinin doann temel bir zellii olmadn ve aklmzn bir rn olduunu gstermek iin, Einstein apnda bir insana gerek duyulmutur. Henry Morgenaunun dedii gibi: zafiyet kuramnn en can alc noktas, geometriyi aklmzn bir rn olarak gsterebilmi olmasdr. Ancak bu keif kabul edildikten sonra aklmz, uzay ve zaman ile ilgilenebilir. Bylece onlar tanmlamak iin mmkn olan imknlar aa kar ve gzlemlerimizle badaan formlasyonlar seilebilir (1). te yandan Dou felsefesi, Yunanl'larnkine benzemeyen bir yntemle, uzay ve zamann aklmzn bir rn ve yaps olduunu srekli dile getirmitir. Dou mistikileri bu kavramlar, dier btn zihinsel kavramlar gibi ele almlar, yani onlar izaf, snrl ve hayal olarak grmlerdir. rnein bir Buddhist eserde unlar okumak mmkndr: Ey rahipler Buddha bize, gemiin, gelecein, lemin ve insanlarn yalnzca isimler, fikir yaplar ve ortak olarak kullanlan baz kelimelerden ibaret olduklarn retmitir. Onlar, stn bir gereklikten haber getiremezler (2). Bu nedenle Uzak Dou'da geometri, hi bir zaman eski Yunanistan'daki kadar bir kabule eriemedi. Ancak bu, Hintli'lerin y da inli'lerin geometri hakknda bir ey bilmedikleri anlamna gelmemelidir. Bu insanlar, sahip olduklar geometri bilgilerini tapnak yapmnda, topran lmnde ve gkyz haritalarnn oluturulmasnda baarl bir biimde kullanmlardr. Fakat bu bilgileri ile soyut ve ebed gerekleri belirlemeye almamlardr. Bu felsef yaklam, kendisini, eski Dou bilimlerinde grlen doay dz izgiler ve mkemmel daireler iine sokmama eiliminde de gstermitir. Bu noktada Joseph Needhamn in astronomisi hakknda gelitirdii fikirler ok ilgintir: in astronomlar, aklamalarnda geometrik biimlere gerek duymamlardr. nk evrensel organizma btnn oluturan her bir organizma blm, kendi doasna uygun bir Tao'yu takip etmektedir. Bunlarn hareketleri ise temelde temsil edilemez bir cebirsel yapya sahiptir. Bu yzden inli'ler, Avrupal astronomlarn mkemmel ekillere olan tutkularna hi bir zaman sahip olmamlar ve ayn nedenden dolay da, kristal krelerden oluan Ortaa tutsakln yaamamlardr(3). Grld gibi. Dou filozoflar ve bilim adamlar, daha o zaman izafiyet kuramnn temel yaklamlarna sahiptiler. Yani geometri hakkndaki grlerimizin, doann mutlak ve deimez temel zelliklerini deil,

yalnzca zihinsel oluumlar yansttklarn, onlar daha o alarda kavrayabilmilerdi. Bu konuda Avagoa unlar syler: Yanl anlalmasn! Uzay, blmlendirmenin bir eididir sadece ve kendi bana gerek bir varla sahip deildir. Yani uzay ancak, olgular blmlendirerek kavrayan bilincimiz sayesinde var olabilir (4). Bu aklamann ayns, zaman hakknda sahip olduumuz fikirler ve grler iin de geerlidir. Dou mistikileri, uzay ve zaman yaklamlarn bilincimizin belirli baz durumlar ile ilikilendirmilerdir. Meditasyon yardm ile alldk durumun tesine eriebilen mistikiler, uzay ve zaman hakkndaki bilinen yaklamlarn, ulalabilecek en son gereklii yanstmadklarm kavrayabilmilerdir. Mistik tecrbeleri neticesinde elde ettikleri farkllatrlmam uzay ve zaman kavraylar ise, birok ynden zafiyet kuramnda kendisini bulan modern fiziin yaklamlarna benzemektedir. Peki izafiyet kuram ile ortaya kan yeni uzay ve zaman yaklam nedir? Aslnda sz konusu yenilik, tm uzay ve zaman lmlerinin izaf olduklar buluuna dayanmaktadr. Uzaysal belirilerin izafiyeti yeni bir ey deildir. Uzayda bulunan bir nesnenin sahip olduu durumun, yalnzca dier bir nesnenin konumuna izafeten belirlenebilecei Einstein'-den nce de biliniyordu. rnein byle bir izaf bant, genelde kartezyen(*) koordinatn kullanm ile yaplmaktadr. Koordinatlarn llmeye baland noktaya sz gelimi, gzlemci denilmektedir. Bu kartezyen koordinatlarn izafiyetini gzmzn nnde canlandra bilmek iin, uzayda serbeste duran iki gzlemcinin bir emsiyeyi gzlemlediklerini varsayalm, A gzlemcisi, emsiyeyi sol tarafnda hafife eik bir biimde grmektedir. Yani emsiyenin st taraf ona daha yakn gibidir. te yandan B gzlemcisi, emsiyeyi sa tarafnda ve st taraf kendisinden biraz uzakta gibi grmektedir.

A ve B isimli iki gzlemcinin bir emsiyeye bakmas Bu iki boyutlu rnei, boyuta evirirsek tm uzaysal belirilerin (yani, sa, sol, yukar, aa, eri, dz gibi) gzlemcinin konumuna bal olduu, yani izaf olduu ortaya kacaktr. Bunlar, izafiyet kuramndan ok nceleri de biliniyordu. Fakat klasik fiziin zaman konusundaki fikri tamamen farklyd. rnein iki olayn zaman sal dzeni, tmyle gzlemciden bamsz olarak kabul ediliyordu. Zamanla ilgili btn terimlerin (yani, nce, sonra, annda gibi) herhangi bir koordinat sisteminden bamsz olarak, mutlak bir anlama ve ierie sahip olduklar dnlmekteydi. Einstein ise, zamansal belirilerin de izaf olduklarn ve bunlarn da gzlemciye bal olduklarn kavrayabilmeyi baarmt. Gnlk hayatmzda gzlemlediimiz her ey, k hzndan (yani, 186.000 mil/san)

(*) ok dk olduklar iin, onlar, olutuklar anda grebiliyormuuz gibi bir dnceye sahip oluruz. Bylece evremizde olup, bitenleri bir zaman dilimlendirmesi ile snflara ayrabileceimizi dnrz. Ama ne yazk ki bu gr hataldr. nk n bile, olayn oluumundan gzlemcinin gzne ulaana kadar, bir sre uzayda hareket etmesi gerekmektedir. Normal durumlarda bu sre ok ksa olduu iin, n yaynm anszn diye nitelendirilir. Fakat gzlemci gzlenen nesneye gre ok yksek bir hz ile hareket ediyorsa, bir olayn oluum an ile onun gzlemlenmesi arasnda geen zaman sresi, bir olaylar zincirinin Oluumu iin ok nemli olmaktadr. Einstein bunun farkna varm ve farkl hzlarda hareket eden gzlemcilerin olaylar zaman iinde farkl biimde dzenleyecekleri fikrini ortaya atmtr(*). Bir gzlemci tarafndan ayn anda, oluuyormu gibi gzken iki olay, dier gzlemciler iin farkl bir zamansal sralamaya sahiptir. Fakat gnlk hayatmzn alldk hzlarnda sz konusu farkllklar, kefedilmeyecek kadar kktrler. Ancak hzlar k hzna yaklatnda, farkl zamansal sralama llebilir hale gelmektedir. Neredeyse k hz ile hareket eden paracklarla uraan yksek enerji fizii dalnda, zamann izaf oluu oktan beri yerini almtr ve saysz deneyler sonucu da ispatlanabilmitir.(**) Zamann izaf oluu, bizi Newton'cu mutlak uzay kavram ndan da vazgemeye zorlamaktadr. nk byle bir uzayn her an iin belirli bir madde ieriine sahip olduu dnlyordu. Fakat annda oluun gzlemcinin hareket durumuna bal izaf bir kavram oluturduu anlaldndan beri, btn evreni kapsayan byle bir zaman diliminden sz edememekteyiz. Belirli bir anda, bizden ok uzaklarda gerekleen bir olay, baka bir gzlemci iin daha erken ya da daha sonra gerekleebilir. Bundan dolay mutlak bir ereve dahilinde belirli bir andaki evren diye bir durumdan sz edemeyiz. Yani gzlemciden ba msz, mutlak bir uzay yoktur. zn

Bu anlamda izafiyet kuram, bize, uzay ve zaman kavramlarn ieren her trl lmlerin mutlak nemlerini yitirdiklerini gstermi ve klasik mutlak uzay ve mutlak zaman kavramlarnn terkedilmesine neden olmutur. Mendel Sachs, sz konusu gelimenin en can alc noktasn yle dile getirmitir: Einsteinn kuram ile ortaya kan asl devrim, uzay-zaman koordinat sisteminin ayr ve bamsz bir fiziksel varlk olarak nesnel nemini kaybetmesi ile olumutur, izafiyet kuram, uzay ve zaman koordinatlarn, evresini aklamak isteyen bir gzlemcinin kulland dilin zellikleri olarak aklamtr(5). ada bir fizikinin yapt bu aklama, uzay ve zaman hakkndaki yaklamlarn, modern fizik ile Dou mistisizminde artk ne kadar birbirlerine yaklatklarn aka gstermektedir. Bu konuda Dou mistikileri (daha nce de belirttiimiz gibi), uzay ve zaman hakknda, isimlerden, dnce kalplarndan ve genel kullanm gren kelimelerden baka bir ey deildirler demilerdir. Gnmzde uzay ve zaman kavramlar artk, doal fenomenleri kendi asndan dile getiren belirli bir gzlemcinin znel rolne indirgendiinden, her gzlemcinin ayn fenomeni farkl biimlerde yorumlayp, aklayabilecei de kabul edilmitir. Bilim adamlar bu eitli yorum ve aklamalardan baz evrensel yasalar elde edebilmek iin, bunlar tm koordinat sistemleri iin ayn forma getirmeye almlardr. Yani herhangi bir konumda bulunan ve birbirine izaf olarak hareket eden tm gzlemciler iin ayn olan aklamalar bulunmas amalanmtr. Bu kural ve hedef, daha sonra izafiyet ilkesi olarak yerini alm ve aslnda izafiyet kuramnn hareket noktasn tekil etmitir, izafiyet kuramnn tohumu, henz on alt yanda olan Einsteinn ok nemli bir kartl fark etmesiyle atlmtr. Einstein, k hzyla hareket eden bir gzlemciye, onun yannda hareket eden bir k demetinin nasl grneceini merak etmiti. Kendi sorusuna yine kendisi yle bir cevap vermiti:

Gzlemci, sz konusu k demetini hareket etmeden salnan (yani, ossile eden) bir elektromanyetik alan olarak alglayacaktr ve bylece herhangi bir dalga oluumu meydana gelmeyecektir. Gen Einstein, bir gzlemci iin bilinen bir elektromanyetik fenomenin (yani, bir k dalgasnn), baka bir gzlemci iin fiziksel yasalara aykr bir fenomen olarak gzkebildii sonucuna varmt. Fakat byle bir fenomen, daha henz fizik dalnda grlm deildi. Bu yzden kendisi bile, byle bir sonucu bir trl kabul edemiyordu. Einstein, daha sonraki yllarda, izafiyet ilkesinin, elektromanyetik fenomenlerin aklannda, tm uzaysal ve zamansa! belirimleri izaf olarak kabul ederek, kullanlabileceini anlamtr. Buna gre, hareket eden cisimlerle ilgili fenomenlere uygulanan mekanik ve elektrodinamik yasalar (yani, elektri in ve manyetizmann kuramlar) ortak bir izaf ereve iinde formle edilebilirlerdi. Bu ekilde, zaman, uzayn koordinat ile birletirilerek, gzlemciye gre (yani, izaf olarak) belirlenen drdnc bir koordinata dntrlebilirdi. zafiyet ilkesinin dorulanmasn, yani bir kiinin gelitirdii bir kuramda bulunan denklemlerin, tm koordinat sistemlerinde geerli olup olmadn saptayabilmek iin, uzay ve zaman belirimlerinin bir koordinat sisteminden (ya da referans sisteminden) dier bir koordinat sistemine (referans sistemine) aktar labilir ve bu aktarma ileminin de tam olarak tanmlanm olmas gerekir. Bu trden aktarmalar (ya da teknik deyimi ile transformasyonlar) klasik fizikte de biliniyor, ok kereler kullan lyordu. emsiyeye bakan iki gzlemci rneimizde, iki referans sistemi arasndaki aktarma, dikey ve yatay izgilerle temsil edilen A gzlemcisinin koordinatlarn, B gzlemcisinin iki koordinat ile birletirilmi olarak yanstmaktadr (tersi de geerlidir). Temel geometri kurallar kullanarak, bu iki ilikinin kesin formlasyonu rahatlkla yaplabilir. Fakat te yandan izafiyet kuram ile birlikte yeni bir durumla karlalmtr. nk uzayn sz konusu boyutuna bir drdnc boyut olarak zaman eklenmitir. Farkl referans sistemlerinin aktar lmas srasnda, herhangi bir sistemde bulunan bir koordinatn dier sistemin bir baka koordinat ile elemesi durumu doar. Bu nedenle bir sistemdeki uzay koordinat, dier bir sistemde belki de zaman ve uzay koordinatlarnn bir karm olarak alglanacaktr, ite bu, gerekten de ok ilgin bir durumdur. Koordinat sistemlerindeki her bir deime, zaman ve uzay matematiksel olarak birbirleriyle kartrmaktadr. Bundan dolay sz konusu iki e, artk birbirinden ayr olarak kabul edilemezler. nk bir gzlemci iin uzay olarak gzken, dier bir gzlemci iin uzay ve zaman karm olarak gzkebilmektedir. ite izafiyet kuram, uzayn boyutlu olmadn gstermi ve buna ek olarak zamann da ayr ve bamsz bir varlk olarak dnlemeyeceini ortaya koymutur. Her ikisi de, ayrlamaz ve btnsel bir biimde birbirleriyle balanmlardr ve uzay-zaman denilen drt boyutlu bir sreklilii (continuum) oluturmaktadr. Bu yeni uzay-zaman kavram, Hermann Minkowski'nin 1908 ylnda verdii nl bir seminerde u szlerle ortaya atlmt: . Uzay ve zaman hakkndaki grleri sizlerin nne sererken, bunlar n deneysel fizik temeline dayandklarn da vurgulamak isterim, ite bu grlerin g kazandklar nokta da budur. Bu yzden uzay ve zaman kendi bana tutulduunda, bir takm farkl glgeler ayracaklardr. Bamsz bir gereklii koruyabilecek olan tek are, onlarn btnlemesi ya da birlemesidir(6). Uzay ve zaman ile ilgili kavramlar genelde doal fenomenlerin anlatmnda o kadar nemlidirler ki, bu kavramlarda meydana getirilen herhangi bir deiiklik, doay aklamak iin kullandmz tm fiziksel erevenin de deimesine yol aacaktr. Sz konusu yeni erevede, uzay ve zaman eit bir temele dayanmakta ve ayrlamaz bir biimde birbirlerine balanmaktadrlar, izafiyet fiziinde, zamandan sz etmeden uzay hakknda konuamayz (tersi de geerlidir). Bu yeni ereve, yksek hzlar ieren her trl fenomenin anlatlmasnda kullanlmaktadr. Uzay ile zaman arasndaki bu sk ilinti, izafiyet kurammdan ok nceleri, astronomi alannda da biliniyordu. Astronom ve astrofizikiler, ok byk uzaklklarla uramaktadrlar. Burada da n gzlenen nesneden gzlemciye ulaabilmesi iin belirli bir sreye ihtiya vardr ve bu durum gzlemlerde nemli bir rol oynamaktadr. In sonlu bir hza sahip olmas, astronomlar iin bir olumsuzluk deil tam aksine, nemli bir avantajdr. nk bu durum, onlara yldzlarn, yldz kmelerinin ya da galaksilerin tm evrelerini gzleme imkn vermektedir. Astronomlarn bunu baarabilmek iin, drbnlerini yaln zca gkyzne evirip, zaman n gemiine ynelmeleri yeterli olmaktadr. nk gemite kalan milyonlarca yl iinde oluan btn fenomen tiplerini, gkyznn herhangi bir blgesinde gzlemek mmkndr. te bu nedenle astronomlar, uzay ve zaman arasndaki bantya youn bir ilgi duymulardr, izafiyet kuramnn bize syledii ey, bu balantnn

yalnzca byk uzaklklarla ilgilendiimizde deil, ayrca yksek hzlarla da uratmzda karmza ktdr. rnein yeryznde bile herhangi bir uzakln llmesi, zamandan bamsz saylama-maktadr. nk bu lm, gzlemcinin hareket durumuna ve buna bal olarak da zamann referansna(*) denk dmektedir. nceki blmde de belirtildii gibi, uzay ve zamann birletirilmesi dier temel kavramlarn da birlemesine neden olmutur. Sz konusu birletirici karakter ise, izaf erevenin en belirgin zelliidir, izaf olmayan fizik dallarnda tamamen bamsz gibi grnen kavramlar, artk bir tek ve ayn kavramn farkl ynleri olarak grlmeye balanmtr. Sz edilen bu zellii, izafiyet kuramna, o olaanst matematiksel incelii ve gzellii kazandrmtr, izafiyet kuram ile yaplan ok uzun sreli almalar sonucu, bu incelik btn ile kavranabilmi ve bizi matematiksel formalizmi ile neredeyse akrabalatrmtr. Ama bu durum sezgilerimize yine de pek yardmc olamamtr. nk drt boyutlu uzay-zaman dorudan tecrbe edebilecek duyusal yeteneklere ne yazk ki sahip deiliz ve dier izaf kavramlar da ayn nedenden dolay kavrayamamaktayz. Yksek hzlara sahip doal fenomenleri aratrdmzda, bu kavramlar kar snda hem sezgisel adan ve hem de kullanlan alldk dil asndan tam olarak belirsiz bir durumla kar larz. Yani insan varlmz, gzlemlediklerini kavramakta ve tanmlamakta glk eker. rnein klasik fizikte, hareket halindeki ya da hareketsiz durumdaki ubuklarn hep ayn uzunluklara sahip olduklar kabul edilirdi. Fakat izafiyet kuram, bunun byle olmadm gstermitir. Buna gre bir nesnenin uzunluu, onun bir gzlemciye olan (izaf hareketine baldr ve bu hareketin hz ile deiim gstermektedir. Yani nesne, hareketi ile doru orantl olarak ksalmaktadr. Sz gelimi hareketsiz bir ubuk, en byk uzunlua sahipse ve gzlemciye doru izaf olarak artan bir h zla hareket etmeye balarsa, gittike klen bir uzunlua sahip olacaktr. Ar yksek hzlarla arpan ve yksek enerji fiziinde dalma deneyleri olarak adlandrlan parack deneylerinde, paracklar o kadar byk bir izaf ksalmaya maruz kalrlar ki, sahip olduklar kresel biimleri neredeyse bir kat inceliine dnr. Burada belirtilmesi gereken nemli bir nokta da, hangi uzunluun gerek uzunluk olduu sorusunun anlamsz olmasdr. Bu tpk gnlk hayatmzda bir kiinin glgesinin gerek uzunluunu sormak gibi anlamsz olacaktr. Bir kiinin glgesi boyutlu uzayda bulunan noktalarn, iki boyutlu bir dzleme gre yaplm bir aktarmdr. Farkl aktarm alarnda, glgenin uzunluu da baka baka olacaktr. Buna benzer bir biimde, drt boyutlu uzay-zamanda bulunan ve hareket halinde olan nesnelerin noktalarn boyutlu uzaya aktarrken de ayn olay meydana gelmekte ve bu aktar mlarn uzunluklar da farkl referans sistemlerinde farkl deerler almaktadr. Uzunluklar iin geerli olan hususlar, zaman dilimleri iin de geerlidir. Bunlar da referans sistemlerine baldrlar ve bylece gzlemciye izaf olarak artan bir h zda, oluum aralklar da uzam gibi gzkmektedir. Bunun anlam, hareket halindeki saatlerin daha yava altklar , yani zamann yavaladdr. Saatler belki farkl tiplerde olabilirler (mekanik saatler, atom saatleri ya da insann kalp atlar gibi), bu hi fark etmez. rnein ikiz > kardelerden birini, uzayn derinliklerine doru hzl bir geziye kartm olduumuzu dnelim. Bu kii dnyaya geri dndnde, kardeinden daha gen olacaktr. nk sahip olduu tm saatler (yani kalp atlar, kan dolam, beyin dalgalar, vs.) dnyadaki gzlemci kardeine gre gezi srasnda yavalam gibi gzkecek, fakat geziye kan karde, hi bir olaanstlk hissetmeyecektir. Ancak dnyaya geri dndnde, ikiz kardeinin kendisinden ok daha fazla yalandn aknlkla grecektir. Bu ikiz kartl belki de modern fiziin en nl kartlklarndan birisi durumuna gelmitir. Halen sren heyecanl tartmalarda, izafiyet kuramnn aa kartt gerekliin, allageldik anlaymzla aklanamaya-ca ok gzel bir biimde ispatlanmaktadr. Her ne kadar inan lmas g olsa da, hareket halindeki saatlerin yavalamas, parack fizikilerince bir ok kere ispatlanm ve dorulanmtr. Atom-alt paracklarn birou istikrarl deildirler. Yani belirli bir sre iinde baka paracklara ayrrlar. Saysz deneyler sonucu, byle bir istikrarsz paracn mr sresinin(*), bu paracn hareket durumuna bal olduu gsterilmitir. Sz konusu sre, paracn hz ile orantl olarak artmaktadr. rnein k hznn yzde seksenine yakn bir hzla hareket eden bir parack, yava hareket eden ikiz kardeine gre 1,7 kat daha uzun yaayacaktr. Ik hznn yzde doksan dokuzu kadar bir hz ile hareket eden bir parack ise, dierinden yaklak yedi kat daha uzun yaamaktadr. Tabii burada paracn isel mr

sresinde bir deime olmamaktadr. nk eer parack asndan baklrsa, sahip olduu mr sresi yine ayn kalacaktr. Ama laboratuvardaki gzlemci asndan bakldnda, paracn isel saatinin yavalad ve bundan dolay da paracn mrnn uzad mahade edilmektedir. Bu etkilerin tm, drt boyutlu uzay-zaman dnyasn sahip olduumuz gnlk duyu organlarmz ile kavrayamadmz iin, bize garip gzkmektedir. Biz, bu dnyan n yalnzca boyutlu bir grntsn alglayabilmekteyiz. Bu grntler de, farkl farkl referans sistemlerine gre deiik zelliklere ve niteliklere sahip olmaktadrlar. Bundan tr, hareket eden nesneler, hareketsiz nesnelere oranla daha farkl grnmekte ve hareket eden saatler de daha farkl bir biimde almaktadrlar. Eer bu etkilerin aslnda drt boyutlu fenomenlerin birer aktarlmas olduklarm dikkate almazsak, doal olarak bunlar bize birer kartlk olarak grnecektir. Ayn durum az nce de boyutlu nesnelerin oluturduu glge konusunda da karmza kmaktadr. Ama sz konusu drt boyutlu uzay-zaman gerekliini gzmzde canlandrabilseydik, anlaymzda hi bir kartlk olumayacakt. Dou mistikileri, daha nce de belirttiim gibi, alldk bilin dzeyinden arnarak, gnlk hayatmzn boyutlu dnyasn ap, daha st dzeye ve ok boyutlu bir gereklie ulaabilmektedirler. Bundan dolay Aurobindo, grmz drt boyutlu haile getirebilecek kk bir deiirimden sz etmektedir(7). Sz konusu bil inlik dzeylerinin boyutlar, izafiyet fiziinde kullandmz boyutlarn ayns olmayabilir. Ama onlarn mistikileri, izafiyet kuramnn ortaya att uzay ve zaman yaklamlarna ok benzeyen grlere, yaadklar bu bilinci ama yntemi ile ulaabilmilerdir. Dou mistisizminde, gerekliin uzay-zaman karakteri hakknda ortaya kan bu sezinleme, dikkate deerdir. Uzay ve zamann birbirinden ayrlamaz bir ekilde balanm olduklar,'yani izafiyet fiziinin vurgulad ey, Dou mistisizminde srekli olarak tekrarlanmaktadr. Sz konusu sezgisel uzay ve zaman yaklam, belki de en ak ifadelemiim, Buddhizm'in kapsaml yapsnda ve zellikle de Ma-hayana Buddhizmi'nin Avatamsaka okulunda bulmutur. Bu okulun dayanak noktas olan Avatamsaka Sutra, aydnlanma annda, evremizdeki dnyann nasl tecrbe edildiini ok canl bir biimde dile getirmektedir. Sutra'da uzay ve zamann karlkl olarak birbirlerine getikleri (interpenetration of space and time) olgusunun ancak aydnlanm bir zihin tarafndan kavranabilecei sylenmektedir. D. T. Suzuki, bu konuda yle demektedir: Avatamsaka felsefesinin nemi, akl ve beden arasnda hi bir ayrmn olmadn kavrayan bir bilin olmadan anlalamaz. Ama byle bir durum bir kez yaand m, evremize baktmzda btn nesneler ile iliki halinde olduumuzu kavrayveririz. Ve bu ilikinin yalnzca uzaysal deil, ayn zamanda zamansal olarak da var olduunu idrak edeniz. Saf bir tecrbenin sonucunda, zamansz bir uzayn ve uzaysz bir zamann var olamadklar anlalr, nk bunlar, karlkl olarak birbirlerine nfuz etmektedirler (8). Bence izafiyet kuramndaki uzay-zaman kavramn bundan daha gzel anlatabilen bir sz bulunamaz. Suzuki'nin aklamasn, daha nce belirttiimiz Minkowski'nin aklamas ile karlatrdmzda, hem fizikinin ve hem de Buddhist'in, yaptklar aklamalarda yalnzca tecrbelerine dayandklar dikkatimizi ekecektir. Yani varlan bir sonucun bir taraftan bilimsel deneye, te taraftan da mistik tecrbeye dayanmas gerei olduka ilgi ekicidir. Bence Dou mistisizminin zamana deer veren sezgisi, ortaya, modern bilimsel grlere daha ok uyan bir evren anlay karmtr. Yunanl'larn evreni yorumlaylar bile, modern bulgularla bu kadar uyumamaktadr. nk Yunan doa felsefesi (evren anlay) bir btn olarak ve z itibariyle duraan ve byk bir blm ile de geometrik kurallara bal idi. Yani denilebilir ki, ar bir ekilde izafiyet d idi. Sz konusu yaklamn Bat dncesine yapm olduu byk etki, bugn biz Bat'llarn, modern fiziin ortaya kard izafiyet modellerini kavramada bu kadar glk ekmemize neden olmutur. Fakat te yandan Dou felsefesi, z

itibariyle bir uzay-zaman felsefesidir. Bu nedenle ortaya att doa ve evren ile ilgili sezgileri, modem izafiyet kuramlarnn gereklerine ok yaklamaktadr. Uzay ile zamann isel bir biimde birbirlerine bal olduklarn ve birbirlerine nfuz ettiklerini kavram olduklar iin hem modern fiziin ve hem de Dou mistisizminin ortaya koyduklar dnya grleri, asl olarak dinamiktir. Bu gr zaman ve deiimi varoluun temel eleri olarak ele almaktadr. Bu konu, sonraki blmde daha detayl olarak tartlacandan ve fizik ile Dou mistisizminin ikinci byk ortak noktasn oluturduundan (birincisi tm nesne ve olaylar n btnsellii idi), burada yalnzca konuya yle bir deinmekle yetineceiz. Modern fiziin gelitirmi olduu izafiyet modelleri ve kuramlar incelendiinde, hepsinin de Dou dnya grnn iki temel unsurunu olaanst bir biimde doruladklar grlr. Bunlardan birincisi, evrenin esasen btnsel olmas, ikincisi ise, evrenin isel olarak dinamik bir karaktere sahip bulunmasdr. imdiye kadar tarttmz izafiyet kuram, zel izafiyet Kuram ismiyle anlmaktadr. Bu kuram, hareket eden cisimlerin ve elektrik ya da manyetizma ile ilgili fenomenlerin aklanmas iin ortak bir yap oluturmaktadr. Sz konusu yapnn en gze arpan zellii, uzayp ve zamann izafiyetinin belirlenmi ve bunlarn ikisinin de, drt boyutlu bir uzay-zaman srekliliinde birletirilmi olmasdr. Fakat te yandan, Genel izafiyet Kuramnda, zel kuramn oluturduu ereve, yerekimsel kuvvetin de eklenmesiyle geniletilmitir. Genel izafiyet Kuramna gre, yerekimsel etkinin varl uzay-zaman srekliliine bir eim kazanmaktadr ve bu btnlk bu nedenle adeta bklm gibi gzkmektedir. Bu olgu, yine ok zor anlalabilen bir durumdur. iki boyutlu bir yzeyin (rnein, bir yumurtann) eilmi olmasn rahatlkla tasavvur edebilmekteyiz. nk eilmi yzeyin boyutlu uzayda nasl durduunu grebilmekteyiz. Yani eilmi kelimesinin anlam, iki boyutlu ve bkk cisimler iin kolaylkla anlalabilmektedir. Fakat boyutlu uzaya gelindiinde (drt boyutlu uzay hi dnmeyelim!), tasavvur yeteneimiz bizi yalnz brakverir. boyutlu bir uzaya dardan bakamadmz iin onun herhangi bir biimde eilmi olduunu da dnememekteyiz. Eilmi uzay-zamann anlamn kavrayabilmek iim, eilmi iki boyutlu yzeyleri birer analoji olarak kullanmak zorundayz. rnein bir kre yzeyini hayal edelim. Uzay-zaman ile bir analojiye gidebilmemizi salayan en can alc olgu, sz konusu eimin o yzeyin isel bir zellii oluumda gizlidir. Bu zellik, boyutlu uzaya uzanmadan llebilmektedir. Sz konusu krenin yzeyine hapsolmu iki boyutlu bir bcek, hi bir zaman boyutlu uzay tecrbe edemeyecek ve bundan dolay da zerinde yaad yzeyin eik olduunu anlayamayacaktr (tabii onun geometrik lmleri yapabileceini varsayarsak).

Bir dzlem ve bir kre zerinde dz bir izgi ekmek Bunun nasl olduunu grebilmek iin, krenin zerinde bulunan bceimizi, ayn trden fakat bir dzlemin stnde yaayan bir bcekle karlatrmamz gerekmektedir(*). Bu bceklerin, dz bir izgi ekerek geometrik incelemelere baladklarn dnelim (dz izgi, iki nokta arasndaki en ksa yol olarak tanmlanm olsun). Elde ettikleri sonular yukar daki ekilde gsterilmitir. Dzlemin zerinde bulunan bcein ok gzel bir dz izgi ektiini grmekteyiz.

Fakat krenin zerindeki bcek de ne yapm yle? Bu bcek iin, izdii dz izgi, A ve B noktalar arasndaki en ksa yoldur. nk izecei herhangi baka bir izgi daha uzun olacaktr. Fakat bizim bak amzdan bakldnda, izginin aslnda eik olduu grlr (daha dorusu: Bu izginin, byk bir dairenin bir yaym oluturduunu anlarz). imdi bu bceklerin, baz genleri incelediklerini var sayalm. Dzlem zerindeki bcek, herhangi bir genin i alarnn toplamnn, iki dik ann toplamna, yani yz seksen dereceye eit olduunu hemen tespit edecektir.

Bir kre zerinde bulunan bir genin btn alar dik olabilir Fakat kre zerinde bulunan bcek, geninin a toplamnn her zaman yz seksen dereceden fazla olduunu bulacaktr. Kk genlerde bu arlk kk olacak, fakat genler bydke, arlk buna paralel olarak daha da byyecektir. En u durumda ise, kar sna tane dik aya sahip bir gen kacaktr. Son olarak elimizdeki bceklerin daireler izdiklerini ve bu dairelerin evrelerini ltklerini d nelim. Dzlem zerindeki bcek, daire evresinin her zaman (yani, dairenin byklne bal olmakszn) daire yar ap arp iki pi'ye eit olduunu grecektir. te yandan kre zerindeki bcek, daire evresinin her zaman yar ap arp iki pi deerinden kk olacan fark edecektir. Aadaki ekilde de grlebildii gibi, sahip olduumuz boyutlu bak as, bize, bcein dairenin yar ap dedii eyin, aslnda dairenin gerek yar apndan daha uzun olan bir eri olduunu gsterecektir.

Bir krenin zerine bir daire izmek Her iki bcein geometrik incelemelere devam ettiini dnrsek, dzlem zerinde yaayan bcein, ksa bir sre iinde klid geometrisinin temel kavram ve yasalarn ortaya koyacan, kre zerindeki arkadann ise, ok deiik yasalar gelitireceini grebiliriz. Buradaki bcek rnei, bize, bir yzeyin eri olup olmadn, yzey zerinde baz geometrik lmler yaparak ve bylelikle bulunan sonular klid geometrisinin verileri ile karlatrarak belirleyebileceimizi gstermektedir. Eer sonular arasnda bir farkllk varsa, yzeyin eri olduunu syleyebiliriz. Sz konusu farkllk belirli bir ekil iin ne kadar fazla ise, erilik de o kadar byk olacaktr, ite buna benzer bir yolla eik bir boyutlu uzay klid geometrisinin geersiz olduu bir uzay olarak nitelendirebiliriz. Byle bir uzayda geometri yasalar tamamen farkl, yani klid-d olacaktr. Byle bir klid-d geometri ise, on dokuzuncu yzylda yaam olan matematiki Georg Riemann tarafndan, soyut

bir matematiksel fikir olarak ortaya atlmt. Ve bu zelliini, Einstein, iinde yaadmz boyutlu uzayn aslnda eik olduunu iddia eden nerisini yapana kadar da korumutu. Fakat Einsteinn kuramna gre uzay eikti ve bu eiklik, uzayn iinde bulunan ktleli cisimlerin yer-ekimsel alanlar tarafndan oluturuluyordu. Ktlesel bir cismin bulunduu bir yerde, onun evresindeki uzay, eilmektedir. Eiklik derecesi ise (yani, klid geometrisinden sapma derecesi), cisimlerin ktle miktarlarna baldr. Uzayn eiklii ile bu uzayda bulunan maddenin dalm arasndaki ilikileri gsteren bantlara, Einstein Alan Denklemleri denmektedir. Bunlar, yalnzca yldz ve gezegenlerin yaknlarnda oluan yerel eiklik farkllklar iin deil, ayn zamanda byk bir lekte, uzayn toplam eikliini belirlemede de kullanlmaktadrlar. Yani dier bir deyile, Einsteinn denklemleri, evrenin btnsel yapsnn ortaya konmasnda da nc bir rol oynamaktadr. Fakat ne yazk ki, bu denklemler, sorun hakknda tek bir cevap verememektedirler. nk denklemlerin birok matematiksel zmleri vardr ve bu zmler, kozmoloji alannda incelenen deiik evren modellerinin temellerini oluturmaktadrlar. Bunlardan bazlar, sonraki blmde ele alnacaktr. zmlerin hangisinin evrenimizin gerek yapsn yansttn belirlemek, belki de gnmz kozmolojisinin en byk ve heyecanl hedefidir. zafiyet kuramnda uzay, hi bir biimde zamandan ayr lamayaca iin, yerekimsel eiklik, boyutlu uzay ile snrl kalmamakta ve drt boyutlu uzay-zaman sreklilii iin de geerli olmaktadr, ite bu da, Genel izafiyet Kuram'nn ngrd bir eydir. Eik bir uzay-zamanda, eikliin Oluturduu arplma, yalnzca geometri yardm ile gsterilen uzaysal ilikileri deil, ayn anda zaman dilimlerinin uzunluklarn da etkilemektedir. Byle bir durumda zaman, dzlem uzay-zamannda olduu gibi dzenli bir biimde akp gitmeyecek, ayrca eiklik yerden yere deitii iin (ktlesel cisimlerin dalmna bal olarak), zamann akmda da baz deiiklikler grlecektir. Fakat bu deiimin, ancak baka bir referans sisteminde bulunan gzlemciler tarafndan tespit edilebileceini de unutmamaldr. nk gzlemci, zamann daha yava akt bir yere gittiinde, sahip olduu tm saatler de yava ilemeye balayacak, bylece elinde yavalama etkisini lebilecek hi bir alet kalmayacaktr. inde bulunduumuz dnyasal evrede, yerekimsel kuvvetin uzay ve zaman stnde yaratt etki o kadar kktr ki, onu rahatlkla gz ard edebilmekteyiz. Fakat uzmanlk alanna gezegenler, yldzlar ya da galaksiler gibi ok byk ktleli cisimlerin girdii astrofizik dalnda, uzay-zaman eiklii, nemli bir fenomeni oluturmaktadr imdiye kadar yaplan tm gzlemler Einsteinn kuramn doruladndan biz, uzay-zaman'n gerekten de eik olduunu kabul etmek durumumda kalyoruz. Uzay-zamann en arpc etkileri, ktleli yldzlarn yerekimsel kleri srasnda ortaya kmaktadr. Astrofizik alannda u anda en ok rabet gren fikirlere gre, her yldz, geirdii evrimin nihayetinde, sahibi bulunduu paracklarn karlkl ekim kuvvetine dayal olarak kecektir. Paracklar arasndaki aralk ya da uzaklk azaldka, sz konusu ekim kuvveti artmakta, bundan dolay da yldzn k byk bir ivme kazanmaktadr. Eer yldz yeterince byk bir ktleye sahipse (yani, kendi gneimizden iki kat daha. fazla ktle ierirse), hi bir sre, bu kn sonsuza dek devam etmesini engelleyemeyecektir. Yldz kp, giderken ve srekli olarak younluk kazanrken, yzeyindeki yerekimsel kuvvet giderek artmakta ve sonu olarak evresindeki uzay-zaman da ortan bir biimde eilmektedir. Yldz yzeyindeki srekli artan yerekimsel kuvvet neticesinde, bu yzeyden uzakla mak da gittike zorlamaktadr. Ve bir noktadan sonra, hi bir eyin (n bile) yldz yzeyinden kurtulamayaca bir duruma eriilmektedir. Bu durumda, olay ufku denilen bir snr olumakta ve yldz evresinde bulunan bu snrdan darya hi bir balant salayc sinyal kamamaktadr. Yldz evreleyen uzay artk o kadar eilmitir ki, oraya varan btn k demetleri hapsolmakta ve bylelikle bizler iin byle bir yldz grmek imknszlamakta, nk yldzn yayd k bize ulaamamaktadr, ite bundan tr bu tr yldzlara kara delik ad verilmitir. Byle kara deliklerin var olmas gerektii, 1916 ylnda, yani izafiyet kuramnn daha henz ortaya konulduu bir tarihte, ngrlm ve o tarihten beri de youn ve artan bir ilgi ile karlamt. Ancak son yllarda yaplan baz yldz gzlemleri sonucu, ktlece ar baz yldzlarn kara delik olduu dnlen ve dnyamzdan grnemeyen baka yldzlarn evresinde doland tespit edilebilmitir. Kara delikler, modern fiziin incelemekte olduu en gizemli ve en ilgi ekici olaylar arasndadr. nk kara delikler, izafiyet kuramnn etkilerini ok arpc bir biimde yans ta bilmektedirler. Bunlarn evrelerindeki

uzay-zamann dramatik eiklii, bu cisimlerden gelen her trl n bize ulamasn engelledii gibi, zaman zerinde de ok nemli baz etkiler dourmaktadr. Eer sinyallerini bize doru gnderen bir saati, ken bir yldzn yzeyine yerletirebilme imknmz olsayd, yldzn olay ufkuna yaklaldka, sinyallerin giderek yavalayacan ve daha sonra da yldz bir kara delik haline geldiinde, hi sinyal gelmeyeceini mahade edebilirdik. Darda duran bir gzlemci iin, byle bir yldzn yzeyinde kaydedilen zaman, gittike yavalamakta ve olay ufku snr aldktan sonra da birdenbire durmaktadr. ite bu yzden, yldzn btnyle kmesi sonsuza kadar devam edebilmektedir. Fakat yldzn kendisi, olay ufkunun ardnda da kn srdrd iin, hi- bir tuhaf durum ile (kendince) karlamamaktadr. rnein yldz iin zaman, normal bir ekilde akmaya devam edecek ve iinde bulunduu k devresi de bir sre sonra sona erecektir. Bu durumda yldz, sonsuz derecede youn bir hale gelecektir. imdi kn gerek sresi ne kadardr, sonlu mudur, sonsuz mudur? diye sormak gerekir. Ancak izafiyet kuram dnyasnda, byle bir sorunun hi bir anlam yoktur. ken bir yldzn mr sresi, dier srelerde de olduu gibi, izafidir ve gzlemcinin referans sistemine baldr. Genel izafiyet Kuram, klasik gre gre mutlak diye nitelendirilen uzay ve zaman gibi kavramlar tamamyla kertmitir. Uzay ve zaman, yalnzca gzlemcinin hareket durumuna bal bir hale getirmemi, ayn zamanda da uzay-zamann tm yapsnn, maddenin dalm ile ayrlmaz bir biimde balandn da belirlemitir. Bu erevede, uzayn farkl derecelerde ortaya kan bir eiklie sahip olduu ve zamann da uzayn farkl yerlerinde farkl bir biimde akt anlalmtr. Artk ortaya kmtr ki, boyutlu klid uzay ve lineer zaman ak yaklamlar, fiziksel dnyann alldk tecrbe edilii ile siniri.dr ve bu tecrbe ald an, sz konusu yaklamlar ortadan kalkmaktadrlar. Dou mistikileri de, sahip olduklar bilin durumlarndan bir st duruma geii yaadklarnda, dnyay tecrbe edi biimlerinde bir genileme meydana geldiini sylemekte ve byle durumlarda uzay ve zamann tamamen baka bir biimde yaandn da dile getirmektedirler. Mistikiler, meditasyon srasnda yalnzca alldk boyutlu uzayn tesine gitmekle snrl kalmazlar, ayn zamanda zamann alldk alglann da aarlar. Onlar, zaman dilimlerinin dorusal silsilesini yaamaktan ziyade, ebed, zamansz ve bundan dolay da dinamik bir imdiki an tecrbe etmektedirler. Aadaki paragraflarda, Dou'lu byk mistiki, bu sonsuz imdiki ann tecrbesi hakknda konumaktadrlar. Bunlar, Taoist bilge Chuang Tzu, Altnc Zen Patrii Hui-neng ve ada Buddhist bilgini D. T. Suzuki'dir: nn n z Sonsuz imdiki anda gerekleen bir tecrbeden sz etmek ok zordur. nk zamansz imdiki an, gemi, gelecek gibi kelimelerin hepsi de altmz zaman yaklamna bal olan kavramlardr. Bundan dolay da yukar da belirtilen paragraflara benzer yazlarda, mistikilerin ne sylemek istediklerini anlamak g olur. Ama yine de modern fizik yardm ile konuya belki biraz aklk getirebiliriz. nk burada, zamann alldk yaklamlarnn kuramlar aracl ile nasl aldklar, grafiksel izimlerle de gsterilebilmektedir. zafiyet kuramnda, bir nesnenin (sz gelimi bir paracn) zaman iinde geirdii geliimi (yani, tarihesi), uzay-zaman diyagram denilen bir grafikle gsterilebilmektedir. Bu diyagramlarda, yatay ynde uzay(*), dikey ynde ise zaman gsterilmektedir.

Uzay-zaman iinde hareket eden paracklarn yollan ise, dnya izgisi (world line) denilen bir hat zerinde grlmektedir. Parack hareketsiz bir durumda bulunduunda zaman iinde hareket edeceinden, dnya izgisi dz bir doru halinde oluacaktr. Eer parack uzay iinde hareket ediyorsa, dnya izgisi de buna bal olarak eik bir hal alacaktr. Dnya izgisi ne kadar eikse, paracn hareket hz da o kadar byk olacaktr. Paracn yalnzca zaman ekseninden yukar ya doru hareket ettiine dikkat ediniz. Uzay iinde ise hem ne ve hem de arkaya doru serbeste hareket edebilmektedir. Sz konusu dnya izgileri, dzleme oranla farkl alarda eik olabilmektedirler. Fakat eimler hi bir zaman, yatay duruma gelemezler, nk byle bir durum, paracn bir yerden baka bir yere hi zaman harcamadan gittii anlamna gelir ki, byle bir eyin olamayaca aktr.

Paracklarn dnya izgileri Uzay-zaman diyagramlar , izafiyet fiziinde farkl paracklar arasnda oluan etkileimleri gstermek amac ile kullanlmaktadrlar. Her ilem iin bir diyagram izilmekte, belirti bir matematiksel ifade ile elenmekte ve bylece sz konusu srecin meydana gelme olasl da belirtilmi olmaktadr. rnein bir elektron ve bir foton arasndaki bir arpma, ya da dalma, aada gsterilen bir diyagramla aklanabilmektedir.

Elektron-foton dalm Bu diyagram (zamann ak ynne uygun olarak aadan balayp yukar ya doru gidildiinde) u ekilde okunmaktadr: Bir elektron (negatif bir yke sahip olduundan e- ile gsterilmitir) bir foton ile (gamma yani y ile gsterilmitir) arpmaktadr. Elektron, fotonu emdikten (yani, kendine kattktan) sonra, yoluna daha farkl bir hzla devam etmektedir (bu, dnya izgisinin arzettii farkl eimden anlalmaktadr). Bir sre sonra elektron, fotonu yeniden yaymaktadr (yani, darya frlatmaktadr). Bylece elektronun da hareket yn deimektedir. Sz konusu uzay-zaman diyagramlarnn uygun bir erevesini oluturan ve bu erevede kullanlan kuramlar ile matematiksel ifadelere Kuantum Alan Kuram denmektedir. Bu kuram, modern fizikte kullanlan en nemli izafiyet kuramlarndan bir tanesidir. Buradaki temel kavramlar daha sonra detayl biimde ele olacaz. Fakat

uzay-zaman diyagramlar hakknda yapacamz tartmay yrtebilmemiz iin, ncelikle bu kuramn u iki karakteristik zelliini belirtmekte yarar vardr: lk olarak, tm etkileimler paracklarn oluumuna ve yok edililerine neden olmaktadrlar (diyagrammzda bir fotonun emilmesi ve daha sonra da yine yaynlanmas gibi), ikinci olarak da, tm paacklar ile kart-paracklar orasnda temel bir simetri (bakm) vardr. Yani her parack iin, ktlesi ayn olan, fakat kart bir yke sahip bir kart parack var olacaktr. rnein bir elekti onun kart-paracna pozitron denmektedir ve genelde e + ile gsterilmektedir. Hi bir yke sahip olmayan bir foton ise, kendisinin kart-paracdr. Elektron ve pozitron iftleri, fotonlar aracl ile anszn (spontane olarak) oluturulabilmektedirler. Yok etme sresi erevesinde de (yani, oluturma ileminin tersi bir durumda), bir elektron ve bir pozitron iftinden fotonlar meydana gelebilmektedir. Uzay zaman diyagramlarn yle bir yolla basitletirebiliriz: Ok ular paracn hareket ynn gstermek yerine (aslnda bunun gereksiz olduunu biliyoruz, nk paracklar her zaman zaman ynnde, yani diyagramn alt kesinden st kesine doru hareket etmektedirler), paracklar ve kar t-paracklar arasnda bir ayrma gidebilmek iin kullanlmaktadrlar. Eer ok ular yukarya doru ise, burada bir parack (rnein bir elektron), eer aaya doruysa bir kart-parack (rnein bir pozitron) var demektir. Kendisinin kartparac olan fotonlar ise, ok ularna sahip olmayan dnya izgileri ile gsterilmektedirler. Byle bir deitirme yardm ile, diyagrammzdaki tm aklamalar herhangi bir karkla meydan vermeden basitletirebiliriz. nk artk biliyoruz ki, ok ulu izgiler elektronlar ve ak usuz izgiler de fotonlar temsil etmektedirler. Diyagram daha da basitletirmek iin, uzay eksenini ve zaman eksenini de atabiliriz. nk yine biliyoruz ki, zamann yn her zaman aadan yukar ya doru ve uzayn yn de her zaman soldan saa doru olmaktadr. Sonuta, elektron-foton dadm sreci, u diyagramla ifade edilebilmektedir:

Elektron-foton dalm Eer bir foton ve bir pozitron arasnda oluan bir dalma srecini gstermek istersek, ayn diyagram, yalnzca ok ucu ynlerini ters evirerek yeniden izebiliriz. imdiye kadar yaptmz uzay-zaman diyagramlar ile ilgili tartmada hi bir tuhafla rastlamadk ve diyagramlar aadan yukar ya doru okuduk

Pozitron-foton dalm

(altmz zamann lineer ak yaklamna uygun olarak). Ancak pozitron izgilerini ieren diyagramlara gediimizde, btn tuhaflklar kendisini gstermeye balarlar (yukar daki pozitron-foton dalm rneine bakabiliriz). Alan kuramnn matematiksel formalizmi, bu izgilerin iki farkl biimde yorumlanabileceini gstermektedir: Ya zaman iinde ilerleyen pozitronlar olarak, ya da zaman iinde geriye doru hareket eden elektronlar olarak!

Bu yorumlarn ikisi de matematiksel adan geerlidir. nk ayn ifade bir kart paracn gemiten gelecee uzan ya da normal bir paracn gelecekten gemie dnn yanstmaktadr, incelediimiz iki diyagram da ayn srecin zt ynlerdeki oluumlar iin kullanlmaktadr. Her ikisi de, elektronlarn ve fotonlarn dalm olarak grlebilir. Bunlardan birisi zamann ak ynne doru, dieri de zamann ak ynne ters olarak hareket etmektedir(*). Grlecei gibi, parack etkileimlerinin izafiyet fizii, zaman istikametinde byk bir simetriyi aa karmaktadr. Yani her sre iin, ona denk den, fakat zaman yn ters dnm (iinde bulunan paracklar da kart-paracklar tarafndan deitirilmi) bir baka sre daha bulunmaktadr.(**) Atom-alt paracklarn dnyasndaki bu srpriz zelliin, uzay ve zaman hakkndaki grlerimizi nasl etkilediini grebilmek iin, aada yer alan diyagramdaki sreci ele alalm. Diyagram alldk bir biimde okursak, yani aadan yukarya doru gidersek, u yorumu yapabiliriz: Bir elektron (dz bir izgi ile gsterilmitir) ve bir foton (kesik bir izgi ile gsterilmitir) birbirine yaklamaktadrlar. Daha sonra foton, A noktasnda bir elektron-pozitron ifti oluturur. A noktasnda meydana gelen elektron saa doru, pozitron ise sola doru hareket etmeye balar. d t

Bir adet fotonu, elektronu ve pozitronu kapsayan bir dalm sreci Bundan sonra pozitron, ilk bataki elektron ile B noktasnda arpr ve ikisi de karlkl olarak yok olurlar. Bu ilem sonucunda, sola doru uan bir foton oluturulmu olur. Fakat bu sreci alternatif bir biimde daha yorumlayabiliriz. Burada ilk nce zaman ynnde hareket eden, daha sonra zamana ters ynde uan ve nihayet

yeniden zaman ynne dnen iki foton ve bir elektron arasndaki etkileimden sz edebiliriz. Bu yorumu yapabilmek iin, elektron izgisi zerinde bulunan oklar batan sona kadar takip etmek gerekmektedir. 0 zaman elektronumuz ilk nce B noktasna hareket etmekte, orada daha sonra bir foton yaymakta, zamanda geriye doru yolculuk ederek ve ynn deitirerek A noktasna gitmektedir. Burada ilk bataki fotonu emmekte, ynn deitirmekte ve yine zaman iinde doru biimde hareket ederek, uup gitmektedir. Bir bakma sz konusu ikinci yorumlay ok daha basittir. Burada genel olarak yalnzca paracn dnya izgisi takip edilmitir. Ancak te yandan byle bir yorumda bulunduumuz anda, dil konusunda ok byk sorunlarla karlamamzda kanlmazdr. nk elektron ilk nce B noktasna, daha sonra da A noktasna hareket etmektedir. Fakat A noktasnda gerekleen foton emilmesi, B noktasnda oluan baka bir fotonun yaynmndan nce olmaktadr. te bu sorunlarn nne geebilmenin en iyi yolu, uzay-zaman diyagramlar n, parack yollarnn zaman iinde izledikleri kronolojik geliim kaytlar olarak deil de, uzay-zamanda bulunan drt boyutlu kalplar olarak deerlendirmektir. Bylece uzay-zaman diyagramlar, birbirine bal olaylarn oluturduklar bir iletiim ve etkileim a haline gelmektedirler. Burada kesin bir zaman ynnn bulunmamas, dikkat ekicidir. Tm paracklar zaman iinde ileriye ya da geriye hareket edebildiklerine gre (aynen uzayda sa a ya da sola gidebildikleri gibi), diyagramlarda zaman iin tek ynl bir ak yolu gelitirmenin pek bir anlam yoktur. Bu diyagramlarda artk zamansal blnmeden sz edemeyiz. Bunlar, uzay-zamanda izilmi drt boyutlu haritalardan baka bir ey deillerdir. Louis de Broglie bu konuda yle demitir: Hepimiz iin aslnda gemii, imdiyi ve gelecei oluturan her ey, uzay-zamandan btn bir blok haline dnr. Zamann getiini gren her gzlemci, uzay-zamann yeni katmanlarn kefedecektir. Bunlar, onun iin maddesel dnyan n pe pee gelen eleri olarak gzkmektedirler. Fakat gerekte, uzay-zaman oluturan olaylar btn, gzlemcinin onlar hakknda oluturduu bilgisinden nce var olmaktadr(12). Bu sz, uzay-zamann izafiyet kuramndaki gerek anlamn ortaya koyar. Uzay ve zaman, tamamyla eittir. Bunlar, parack etkileimlerinin her yne doru geliebilecei drt boyutlu bir sreklilik iinde btnlk kazanmaktadrlar. Bu etkileimleri resmedebilmek iin, onlarn drt boyutlu bir fotorafm ekmemiz gerekecektir. Bu fotorafta, tm zaman dilimleri ve tm uzay blgeleri bulunacaktr. Paracklarn izaf dnyalarn tam olarak anlayabilmek iin, Chuang Tzu'nun da dedii gibi, zamann akm unutmamz gerekir, ite bu yzden alan kuramnda kullanlan uzay-zaman diyagramlar, Dou mistikilerinin uzay-zaman tecrbelerinin gzel bir analojisi olarak adlandrlabilir. Bu analojinin nemi, Buddhist meditasyonu hakkndaki fikirlerini aklayan Lama Govinda'nn u szleri ile de ortaya kmaktadr: Meditasyon ile ilgili uzay tecrbesinden sz ettiimizde, bambaka bir boyutla uramaya balarz. Bu uzay tecrbesinde, zamansal blmlendirmeler ayn anda oluan birlikte bir varolua, yani cisimlerin yan yana varolularna dnmektedir. Ve bu da yine duraan deil, iinde uzay ve zamann btnletii yaam dolu bir sreklilik halinde olumaktadr (13). Fizikiler, matematiksel formalizmlerini ve diyagramlarn, etkileimleri drt boyutlu uzay-zaman-da bir blok halinde gsterebilmek iin kullanmalarna ramen, gerek ve gnlk hayatta, her gzlemcinin, bu fenomenleri yalnzca uzay-zaman blmlerinin ardarda dizilmeleri sonucunda anlayabileceklerini sylemektedirler. Bizler iin fenomenler ancak zamansal bir blmlendirme yardm ile tecrbe edilebilmektedir. te yandan mistikiler uzay-zamann tm bykln gerekten de tecrbe edebildiklerini savunmaktadrlar. Byle bir durumda, zaman, akp gitmeyecektir artk. Zen retmemi Dogan bu konuda yle der: ou kiiler zamann geip, gittiine inanrlar. Fakat gerekte zaman olduu yerde kalmaktadr. Sz konusu geip, gitme fikri belki zaman olarak isimlendirilebilir, ancak bu temelde yanl bir fikirdir. nk onu yalnzca geip, giderken gren binisi, zamann yerinde durduunu anlayamaz(l 4). Dou retmenlerinden bir ou, insan dncesinin zaman iinde olutuunu, te yandan kehanetin bunu aabildiini vurgulamaktadrlar. rnein, der Govinda, kehanet, daha farkl bir boyutta gelien bir uzaya baldr. Bundan dolay da zamann tesindedir (15). zafiyet kuramndaki uzay-zaman da daha farkl bir boyutta gelien bir uzaya baldr. Burada gerekleen tm olaylar birbirleriyle balantl olmalarna ramen, aralarnda nedensellik ilikisi yoktur. nk parack etkileimleri sebep-sonu kavramlar ile ancak uzay-zaman

diyagramlarnn belirli bir ynde (rnein, yukar dan aaya gibi) okunmas sonucunda aklanabilir. Eer bunlar kesin bir zaman ynne sahip olmayan drt boyutlu kalplar olarak ele alnrlarsa, nceden ya da sonradan gibi bir aklama yaplamayacandan, neticede nedensellik ilikisi de ortaya kmayacaktr. Buna benzer biimde, Dou mistikileri, zaman amakla, sebep ve sonu dnyasnn da aldn savunmaktadrlar. Uzay ve zaman hakkndaki alldk yaklamlarmzda olduu gibi, nedensellik anlay da dnya ile ilgili belirli bir tecrbe ile snrldr. Swami Vivekananda'nn szleriyle: Zaman, uzay ve nedensellik, Mutlak'n gzlemlendii birer gzlk gibidirler. Ancak Mutlak'ta ne uzay, ne zaman ve ne de nedensellik yoktur(16). Dou'da grlen ruhan ve spritel okullar ve gelenekler, mritlerine, zamann alldk tecrbesini amalarn salayan farkl yollar gstermilerdir. Bylece bu insanlar kendilerini sebep ve sonucun zincirlerinden (ya da Hindu'larn ve Buddhist'lerin syledikleri, gibi karmann balarndan) kurtarabilmektedirler. Bundan dolay, Dou mistisizminin bir eit zamandan kurtulu yolu olduu da sylenebilir. Belki buna benzer bir durumun izafiyet fizii iin de geerli olduunu iddia edebiliriz.

13) DiNAMK EVREN


Dou mistisizminin ana kaygs, dnyadaki btn fenomenleri ayn gerekliin farkl belirileri olarak tecrbe edebilmektir. Sz konusu gereklik, evrenin z olarak kabul edilmekte ve gzlemlediimiz btn olaylarn ve nesnelerin okluunun temeli ve de birletiricisi olarak deerlendirilmektedir. Hindu'lar bu gereklie Brahman, Buddhist'ler Dharmakaya (yani, Var Oluun Bedeni) ya da Tathata (yani, Varlk), Taoistler de Tao demekte ve bunun zihinsel kavramlarmz atn, daha kesin bir aklamaya da imkn tanmadn savunmaktadrlar. Ancak bu son z (ultimate essence), saysz bel irilerinden ayr olarak dnlemez. Onun doasnda, kendisini sonsuz biimlerde da vurma (beliri) arzusu yatmaktadr. Yani, var olup, yok olmakta ve kendisini sonsuza dein deitirmektedir. Fenomenal ynden, kozmik Tek, isel bir dinamizme sahiptir ve bu dinamik doann kavranlmas tm Dou mistisizm okullarnn temel hedefi olmutur. Bu konuda D. T. Suzuki, Mahayana Buddhizmi'nin Kegon okulu hakknda unlar yazmaktadr: Kegon'daki en byk arzu, evreni dinamik bir biimde yakalayabilmektir. Evrenin karakteri ise srekli olarak hareketli kalmak ve her zaman hareket halinde olmaktr. Bu da, hayatta kalmakla ayn anlama gelir (1). Hareketliliin, akn ve deiimin bu kadar vurgulanmas yalnzca Dou'daki mistik geleneklerde deil, ayn zamanda yzyllar iinde grlen btn dier mistik dnya grlerinde de ok nemli bir yer tutar. rnein eski Yunanistan'da Heraklitus her ey akp gider diyerek dnyay srekli olarak yanan bir atee benzetirken, Meksika'da yaam olan Yaqui mistikisi Don Juan, fani bir dnyadan sz etmekte ve bilge olmak iin, k ve su olmak gerekir demektedir(2). Hint felsefesinde ise Hindu'larn ve Buddhistlerin kullandklar ana kavramlarn tmnde dinamik bir ortaklk grlmektedir. rnein Sanskrite'de Brahman kelimesi, brih (yani, bymek) kknden tretilmi ve bylece dinamik ve canl bir gerekliin dnsel temelini oluturmutur. S. Radhakrinan bu konuda unlar yazmaktadr: Brahman kelimesi byme anlamna gelir; yani hayat, hareket ve geliimin hatrlatcs gibidir(3). Upaniad'lar ise Brahman konusunda, biimsiz lmsz ve hareketli olan(4) demekte ve bylece Brahman' btn biimleri aabilen bir hareketlilikle badatrmaktadrlar. Rig Veda ise, evrenin dinamik doasn anlatabilmek iin daha deiik bir terim kullanmaktadr: Bu, Rita terimidir. Bu kelime ri (yani, hareket etmek) kknden gelmektedir. Rig Veda'daki orijinal anlam ise, tm nesnelerin yolu, doann dzeni biimindedir. Veda destanlarnda nemli bir rol oynayan Rita, tm Veda Tanr'lar ile de ilikilidir. Evrensel dzen, Veda bilginlerince statik bir Tanr'sal yasa olarak deil, evrenin kendisinde bulunan dinamik bir ilke olarak grlmekteydi. Bu gr, in'deki Tao (yani, yol) anlayndan pek de farkl deildir.

nk burada da evrenin hareket yolu, yani doann dzeni anlatlmaya allmtr. Veda bilginlerine benzer biimde in bilginleri, dnyay bir ak ve deiim btn olarak grmekte ve bylece de kozmik dzen fikrine dinamik bir temel kazandrmaktaydlar. Her iki gr de yani hem Rita ve hem de Tao, daha, sonralar kozmik dzeylerden insansal dzeylere indirilmiler ve ahlki bir erevede yorumlanmlardr. Bylece Rita, tm Tanr'larn ve zellikle erkeklerin uymas gereken evrensel bir yasa olarak ve Tao da, gerek ve doru hayat tarz eklinde, deerlendirilmeye balanmtr. Veda'daki Rita kavram daha sonralar gelitirilen ve nesneler ile olaylar arasndaki dinamik etkileimi aklayan karma fikrinin domasna yol amtr. Karma kelimesi aslnda hareket anlamndadr ve tm fenomenler arasndaki hareketli ya da dinamik etkileimi anlatmaya almaktadr. Bhagavad Gita'nn szleriyle: Tm hareketler, zaman iinde ve doadaki btn kuvvetlerin karm ile oluurlar (5). Buddha ise, karma nn geleneksel yaklamn ele aldktan sonra, onun dinamik etkileimler ve balantlar fikrini insan boyutunda yorumlamtr. Bylece karma, insan hayatndaki sebep ve sonucun bitmeyen zinciri olarak grlmeye balanmtr. Buddha ise, bu zinciri krarak aydnlanma durumuna eriebilmi bir insandr. Hinduizm ise, evrenin dinamik doasn mitolojik bir dil kullanarak aklamaya almtr. Buna gre Krina, Gita'da unlar sylemektedir: Ben hareket halinde olmasam, bu dnya yok olup giderdi(6). Bu anlamda iva, yani Kozmik Dans, dinamik evrenin belki de en iyi biimde kiiletirilmi olan bir Tanr'sdr. iva, icra ettii dans ile, dnyadaki sonsuz fenomenleri besler, ve ritmiyle, bu fenomenlerin sregelen dansa katlmalarm salayarak onlar birletirip, btnletirir. Bence bu, evrenin dinamik doas ne ilgili ok olaanst bir grtr. Hinduizm retisinden ortaya kan genel grnm; organik, byyen ve ritmik olarak hareket eden bir kozmos olgusudur. Bu evrende, her ey akcdr, srekli olarak deimektedir. Buradaki tm duraan biimler maya, yani hayal kavramlardr. Bu gr, yani tm biimlerin sreksizlii ise Buddhizm'in hareket noktasn oluturmutur. Buddha, bileik haldeki tm nesneler sreksizdir demi ve dnyadaki btn zdraplarn, sz konusu sabitletirilmi biimlere (yani, nesnelere, insanlara ya da fikirlere) kenetlenmekten ve balanmaktan dolay ortaya ktn savunmutur. Demek ki Buddhizm'in kkn ve temelini, dinamik bir dnya gr oluturmaktadr. S. Radhakrinan'n szleriyle: Yaklak 2.500 sene nce Buddha tarafndan, olaanst bir dinamizm felsefesi gelitirilmitir. Nesnelerin geiciliinden, onlarn durmak bilmeyen deiim, dnm (transformasyon) ve bakalamlarndan ok etkilenen Buddha, zamanla bu deiimin felsefesini gelitirmeye koyulmu ve sonuta gerekliin dinamik bir kavramn tanmlayabilmitir (7). Buddhist'ler, durmakszn deien bu dnyay samsara, yani kelime anlam ile (durmayan hareket) olarak adlandrmlardr. Ayrca bu dnyada, ona balanabileceimiz kadar deerli ve nemli hi bir eyin bulunmadn da ortaya atmlardr. Bundan dolay aydnlanm birisi ya da bir Buddhist, hayatn akna ayak direten biri deil, tam tersine, ona can gnlden elik eden birisidir. Ch'an rahibi Yn-men'e, Tap nedir? diye sorulduunda, haydi, yrmeye bala! diye cevap vermitir. Bu nedenle Buddhist'ler, Buddha'ya Tathagata ya da gelen ve ylece giden demektedirler. in felsefesinde ise, akan ve srekli olarak deien gereklik Tao olarak isimlendirilmi ve tm nesnelerin dahil olduu kozmik bir sre olarak grlmtr. Taoistler, Buddhistlerde olduu gibi, insanlarn bu aka kar diren gstermemelerini telkin etmekte ve tm davran larn buna gre ayarlamalarn nermektedirler. Bylesi bir davran bilge bir kiinin, yani aydnlanm insann, karakteristik bir niteliidir. Eer Buddha gelen ve ylece giden ise, Taoist bilge de, Huai Nan Tzu'nun dedii gibi, Tao'nun cereyan nda akp, gidendir. Hindu'larn, Buddhist'lerin ve Taoist'lerin dinsel ve felsef yaz lar incelendike, onlarn neredeyse hepsinde dnyann; hareket, ak ve deiim gibi terimlerle aklanm olduu grlr. Dou felsefesinin bu dinamik nitelii, belki de onun en nemli zellii gibidir. Dou mistikileri evreni, aralarndaki balantlarn duraan olmad, dinamik bir biimde rlm olan ve birbirinden ayr amaya n bir a olarak grmektedirler. Yani kozmik a, hayat doludur, hareket eder, byr ve srekli olarak deiir. Modern fizik de evreni, tpk buna benzer bir ilikiler a olarak alglamaya balamtr. Dou mistisizminde olduu gibi, bu kozmik an, isel

olarak dinamik bir nitelie sahip olduu da kavranabilmitir. Kuantum kuramnda, maddenin dinamik yn, atom-alt paracklarn dalgasal doalarnn bir sonucu olarak ortaya kmtr. Biraz sonra greceimiz gibi, bu konu, izafiyet kuramnda daha da nemli bir rol oynamaktadr. nk burada, uzay ve zamann birletirilmesinden tr, maddenin varlnn, maddenin yapt hareketten ayrlamayaca gsterilmitir. Bundan dolay, atom-alt paracklarnn zellikleri ancak dinamik bir erevede, yani hareket, etkileme ve aktarma gibi terimler kullanlarak anlalabilmitir. Kuantum kuramna gre paracklar, ayn anda da birer dalga gibidirler. Bu ise onlarn, ok zgn bir biimde davranacaklar sonucunu ortaya karmaktadr. rnein atom-alt bir parack, kk bir uzay blgesine sktrldnda buna evresinde dnerek cevap vermektedir. Sktrlma (ya do hapsolma) blgesi ne kadar kkse, parack bu blgenin iinde o kadar fazla zplamaktadr. Bu davran, tipik bir Kuantum etkisi rneidir. Byle durumlarda atom-alt dnyada rastladmz olaylarn makroskopik alanda benzerlerinin bulunamayaca aktr. Bunun nasl olduunu anlayabilmek iin, Kuantum kuramnda btn paracklarn dalga paketleri yardm ile gsterildiini hatrlamak gerekir. Daha nceden de akladmz gibi, byle bir dalga paketinin uzunluu, incelenen paracn konumuyla ilgili bir belirsizlii yanstmaktadr. rnein aadaki dalga kalbnda parack x blgesinin herhangi bir noktasnda bulunabilmektedir. Fakat paracn tam- ve kesin olarak nerede bulunduunu sylemek mmkn deildir.

Bir dalga paketi Eer paracn konumunu daha iyi belirlemek istiyorsak, yani onu daha kk bir blgeye sktrrsak, paracn dalga paketini daha dar bir blge iine almak gerekir. Ancak byle yapmakla, dalga paketinin dalga boyunu ve buna bal olarak da paracn hzn etkilemi oluruz. Yani sonu olarak, parack kendi evresinde dnmeye balayacak ve biz onu ne kadar fazla sktrmaya alsak, o da o kadar hzl dnmeye kalkacaktr.

Bir dalga paketini kk bir blgeye sktrmak Paracklarn, sktrlmaya hareketle cevap verme eilimleri, atom-alt dnyann karakteristik bir nitelii olan temel bir durgunsuzluk zelliini akla getirmektedir. Dnyamzdaki maddesel paracklarn byk bir blm, molekler, atomik ya da ekirdeksel (nkleer) yaplara balanmlardr ve bu nedenle de durgun deildirler. Bylelikle, durmadan hareket etme eilimini, yani isel bir durgunsuzluu iermektedirler. Kuantum kuramna gre, madde, hi bir zaman duraan deil, tam aksine, srekli bir hareket durumundadr. evremizde bulunan nesneler, makroskopik adan edilgen ve cansz gibi grnseler bile, bir l ta ya da demiri bylttmzde, aslnda tam bir hareketlilik curcunasna sahip olduklarn mahade ederiz. Bunlara ne kadar yakndan bakarsak, canllklar da o kadar artacaktr. evremizdeki tm maddesel nesneler, birbirleriyle farkl biimlerde balar kuran ve bylece molekler yaplarn olaanst eitliliini meydana getiren, deimez ve

hareketsiz olmayan, ancak sya bal olarak salnan ve titreen, evresindeki ssal titreimlere ayak uyduran atomlardan olumaktadrlar. Titreen atomlardaki elektronlar da atom ekirdeine elektriksel kuvvetlerle balanmlardr. Bu kuvvetler, elektronlar kendisine mmkn olduu kadar yakn tutmaya alrlar. Elektronlar ise, bu sktrlmaya tepki olarak byk bir hzla dnerek cevap verirler. Atomun ekirdeinde bulunan protonlar ve ntronlar, ok kk bir hacme, nkleer kuvvetler denilen kuvvetler tarafndan sktrlmlardr. Bunun sonucu olarak ekirdei oluturan bu paracklar, hayal edilemeyecek byklkteki hzlarla hareket edip, durmaktadrlar. Yani modern fizik, maddeyi hi de edilgen ve cansz olarak deil, tam aksine, srekli bir dans ve titreim hareketine sahip olarak grmektedir. Bu dans ve hareketin ritmik kal plar ise, maddenin molekler, atomik ve nkleer yaplarnca belirlenmektedir. te bu, Dou mistikilerinin maddesel dnyay alglama biimlerinin aynsdr. Onlar evrenin ancak dinamik biimde kavranabileceini vurgulamlar ve evreni hareket eden, titreen ve dans eden bir btnlk olarak grmeye almlardr. Onlara gre doa, duraan deil, dinamik bir dengeye sahiptir. Taoist bir yazda belirtildii gibi: Sessizlikteki sessizlik gerek sessizlik deildir. Ancak hareketteki sessizlik ortaya karsa, gk ve yeri saran ruhani ritim alglanabilir (8). te yandan fizik dalnda evrenin dinamik doas, yalnzca kk boyutlara (yani, atomlarn ve ekirdeklerin dnyasna) inildiinde karmza kmamaktadr. Byk boyutlarda da, yani yldz ve galaksilerin dnyasna geildiinde de, karmza yine bu dinamik anlay kmaktadr. Sahip olduumuz gl teleskoplar, bize durmakszn hareket eden bir evreni gstermektedir. Dnen hidrojen gaz bulutlar , bzlerek yldzlar oluturmakta, bu sre iinde bulut snmakta ve sonu olarak gkyznde asl gibi duran yepyeni yldzlar meydana gelmektedir. Yldzlar bu durumda da dnmeye devam ederler. Bunlardan bazlar darya madde pskrtmekte ve bylece yldzn evresinde dnen baz gezegenlerim olumasna sebep vermektedirler. Milyonlarca yl getikten sonra yldzn hidrojen yakt bitmekte ve bunun zerime sz konusu yldz genilemeye balamaktadr. Nihayet yerekimsel k srasnda son bir defa daha klmekte, bu klme byk bir patlamaya da sebep olabilmekte ve baz hallerde bu patlamadan sonra incelediimiz yldz, bir kara delik ekline dnmektedir. Bu faaliyetlerin hepsi (yani, yldzlar aras gaz bulutlarndan yldzlarn oluumu,, yldzlarn bzlmesi ve daha sonraki genilemeleri ve sonra da yok olular) gerekten - de gkyznn eitli yerlerinde bilimsel gzlemlerle tespit edilebilmilerdir. Dnen, bzlen, genileyen ya da patlayan yldzlar, ok eitli biimlere sahip galaksiler (rneim, disk biimi, kre biimi spiral biimi, vs) meydana getirmektedirler. Bu galaksiler de hareketsiz olarak durmamakta, kendi evrelerinde dnel bir hareket gstermektedirler. Bizim iinde bulunduumuz Samanyolu galaksisi, uzayda ok sayda yldzlardan ve ok miktarda gazlardan oluan byk bir tekerlee benzemektedir. Bundan dolay Samanyolu'nda bulunan btn yldzlar (gneimiz ve onun gezegenleri de dahil), durmakszn galaksinin merkezi evresinde dnmektedirler. Gerekten de evren, grebildiimiz uzayn her bir yan na dalm galaksilerle doludur. Bunlarn hepsi de bizim galaksimizde olduu gibi, kendi evrelerinde dnmektedirler. Eer evreni, sahibi bulunduu milyonlarca galaksilerle bir btn olarak incelersek, uzay ve zamann en byk ve kapsaml leine ulam oluruz, ite bu kozmik dzeyde bile evrenin statik olmadm kefedebiliriz, nk evrenim kendisi de genilemektedir! Bu, modern astronomimin en nemli bulularndan birisidir. Uzak galaksilerden gelen n detayl bir analizi sonucumda, tm galaksilerin geniledikleri ve birbirlerinden uzaklatklar anlalmtr. Sz konusu hareket, ok muntazam bir btnlk iinde cereyan etmektedir. Nitekim, buna gre, gzlemlediimiz herhangi bir galaksinin uzaklama hz, onun bize olan uzakl ile orantldr. Bir galaksi bizden ne kadar uzaktaysa, bizden o kadar byk bir hzla uzaklaacaktr. Eer uzaklk belirli bir mesafenin iki kat ise, uzaklama hz da o mesafede-kinden iki kat daha fazla olacaktr. Bu, yalnzca galaksimizden yaplan uzaklk lmleri iin deil, ayrca herhangi bir referans noktas iin de aynen geerlidir. Hangi galakside bulunursak bulunalm, dier galaksilerin bizden uzaklatklarn gzlemleyebiliriz. Yani yakn galaksiler saniyede birka bin mit ile, daha uzaktakiler daha yksek bir hz ile ve en uzaktakiler de k hzna yakn bir hzla bizden uzaklamaktadrlar. Bu uzakln tesindeki galaksilerin ise, bize hi bir zaman ulaamayacaktr, nk onlar, ktan daha hzl bir biimde bizden uzaklamaktadrlar. Sir Arthur Eddington'un dedii gibi, onlarn , biti noktas kendisinden srekli uzaklaan bir koucu gibidir.

Evrenin neyin iinde genilediini daha iyi anlayabilmek iin, onun sahip olduu byk apl zelliklerin Einsteinn Genel izafiyet Kuram araclyla ortaya koyduu temeller dorultusunda hatrlanmas gerekecektir. Bu kurama gre uzay, dz deil eiktir. Bu eikliin kesin biimi, evrendeki maddenin dalm ve Einstein Alan Denklemleri m in aracl ile belirlenebilmektedir. Bu denklemler, bize evrenin yapsn bir btn olarak deerlendirmek ve belirlemek imknn vermektedirler. Genel izafiyet Kuram erevesinde, genileyen bir evrenden sz ettiimizde daha st bir boyuttaki genilemeden sz ederiz aslnda. Eik uzay kavramnda olduu gibi, byle bir kavram da yalnzca iki boyutlu bir analoji yardm ile gzmzn nnde canlandrabiliriz. zerinde ok sayda noktalarn bulunduu bir balonu dnn. Bu balon evreni temsil etsin (iki boyutta eilmi olan yzeyi boyutlu uzay, noktalar da evrendeki galaksileri simgelesin). Balonumuz iirildiinde, tm noktalar arasndaki uzaklk byyecektir. zerinde bulunduumuzu varsaydmz herhangi bir nokta da, dier btn noktalardan uzaklayormu gibi gzkecektir. Evren de buma benzer biimde genilemektedir: Gzlemci hangi galakside bulunursa bulunsun, dier btn galaksiler ondan uzaklayorlarm gibi grnecektir.

Tabii burada genileyen evren ile ilgili u arpc soruyu da sormamz gerekecektir: Bunlarn hepsi nasl balad? Galaksilerin uzaklama hzlarna ve uzaklama hareketlerine dayan larak (buna Hubble Yasas da denir) bu genilemenin balang noktas hesaplanabilir. Yani baka bir deyile, evrenin ya bulunabilir. Genilemede hi bir deiikliin ba gstermediini kabul edersek, (ki bu kesinlik kazanmamtr) yaklak olarak on bin milyon senelik bir evren ya ile karlarz. Yani evren, bu kadar yandadr. Gnmzde kozmolojistler, iinde bulunduumuz evrenin, gerekten de on bin milyon sene nce yaanan dramatik bir olayla ortaya ktna inanmaktadrlar. Bu olayda, evrende bulunan ktlenin tamam, kck bir ate topundan patlayarak ortaya kmtr. Evrenin gnmzde kaydedilen genileme hareketi ise, bu ilk patlamadan arta kalan ti kuvvetinin devam olarak deerlendirilmektedir. Big bang (yani, byk patlama) modeline gre, sz konusu byk patlama, evrenin, uzayn ve zamanln balangcn oluturmutur. Patlama an ndan nce ne olduunu renmek istediimizde, yine dnme ve konuma zorluklan ile kar karya kalmaktayz. Sir Bernard Lovell'in bu konu hakkndaki grleri yledir: te bu aamada dncenin byk snrna ularz. nk burada gnlk tecrbelerimiz erevesinde kullandmz uzay ve zaman kavramlar, -henz bugnk gibi ortada deildirler. Kendimi sanki alldk dnyan n birdenbire kaybolduu bir sis bulutuna girmi gibi hissediyorum (9). Einsten'n denklemleri, srekli olarak genilemen evrenin gelecei hakknda yeterli bir cevap salayamamaktadrlar. nk denklemlere gre, evrenin farkl modellerine denk den farkl zmler ortaya kmaktadr. Bu modellerden bazlar genilemenin sonsuza kadar sreceini, dierleri ise hareketin yavalayacan ve belki de ters dnp bzlmeye dneceini ngrmektedirler. Ama modellerin hepsi de salnan bir evreni tanmlamaktadrlar. yle ki: Bir ka milyar yl sreyle evren genilemekte, daha sonra btn ktlesi kck bir madde topuna dnene kadar bzlmekte, bunu takiben yeniden genilemekte ve bylece sonsuza dein salnp, durmaktadr. Devirsel olarak genileyen ve bzlen bir evren gr (ki burada inanlmaz zaman ve uzay lekleri sz konusudur), yalnzca modern kozmolojide deil, ayn zamanda eski Hint mitolojisinde de ortaya atlmt.

Evreni, organik ve ritmik olarak hareket eden bir kozmos biiminde tecrbe eden Hindu'lar, modern bilimsel modellerimize ok yaklaan evrimsel kozmolojiler gelitirebilmilerdir. Bu kozmolojilerden bir tanesi, Hindu'larn lila (yani, Tanr'sal oyun) isimli mitosuna dayanmaktadr. Buna gre Brahman, kendisini dnya haline dntrmtr ve lila sonsuz devirlerle gerekleen ritmik bir oyundur. Tek olan, ok olur ve daha sonra ok olan Tek olur. Bhagavad Gita'da Tanr Krina yaradln ritmik oyununu u szlerle anlatmaktadr: Zaman karanlnn sonunda tm nesneler yine benim doama geri dnerler. Zamann aydnl yeniden geldiinde ise, ben onlar a yneltirim. Bylece ben, doam yardm ile tm yaradl gerekletiririm ve bunu da zamansal devirler iinde yapar m. nk yalnzca ben varm ve yalnzca ben bu faaliyetin oyununu izlerim. Ben bu oyunu izlerken, evrenin yaradlndaki hareketli ve hareketsiz her eyi ortaya karrm. Ve bylece dnyan n devirleri srp gider (10). Hindu bilginleri, bu ritmik ve Tanr'sal oyunu, kozmos btnnn evrimi ile zdeletirmekten de ekinmiyorlard. Bundan dolay bu bilginler, evreni devirsel olarak genileyen ve bzlen bir btn olarak resmediyorlar ve yaradln balangc ve bitii arasndaki hayal edilemeyecek uzunluktaki zaman dilimine da kalpa diyorlard. Bu eski mitosun kapsam ve ileri gr gerekten de artcdr. Buna benzer kavramlar yeniden ortaya atabilmek iin insan beyni, iki bin sene beklemek zorunda kalmtr. En byk lekteki dnyadan, yani genileyen evrenden gelin, yine en kklerin dnyasna geri dnelim. Yirminci yzyln fizii, srekli olarak artan bir atom-alt boyutlara dalma macerasna tank olmutur. Atomlarn, ekirdeklerin ve bunlar oluturan elerin hkmranlk alanlarnn incelenmeye balanmas, insanln en ilgin servenidir. Atom-alt (dnyann aratrlmas, insan akln binlerce yl megul ederek, onu inanlmaz biimde tevik eden ok temel bir soru erevesinde yrtlmt: Madde neden olumaktadr? Doa felsefesinin bandan beri, insanolu bu konu hakknda bir ok gr ileriye srm ve tm maddelerin zn oluturan temel eyi bulmaya almtr. Ancak iinde bulunduumuz yzylda, deneyler yaplarak bu soruya cevap verilmeye balanmtr. ok karmak ve ileri teknolojiler yardm ile fizikiler ilk nceleri atomlarn yaplarn inceleyerek, onlarn ekirdek ve elektronlardan olutuklarn belirleyebilmiler, daha sonra atom ekirdeinin yapsn aratrmlar, bunlarn da proton ve ntronlardan (yani, nkleonlardan) olutuklarn bulmulardr. Son yirmi senedir de fizikiler bir adm daha ileriye atarak, nkleonlarn yapsn aratrmaya koyulmulardr. Bu noktada atom ekirdeinin elerini oluturan nkleonlarn da niha elemanter paracklar olmadklar ve dier varlklarn bileiminden ortaya ktklar hayretle anlalmtr. Maddenin/ daha derin katmanlarna inildike (atomlarn dnyas aratrldka), daha nceki blmlerde de anlattm gibi, madde hakkndaki genel grlerimizde byk deiimler meydana gelmiti. Daha sonra ise atom ekirdeine ve atom ekirdeini oluturan elere doru atlan admlar geldi. Bunum sonucunda da grlerimizde nemli deiiklikler olumutu. nk sz konusu dnyada, atomsal leklerden yz bin kere daha kk olan leklerle uralmakta ve buna bal olarak da, bu kadar kk blgelere sktrlm olan paracklarn, atomsal blgelere sktrlm olan paracklardan ok daha byk hzlara eriebildikleri grlmekteydi. Gerekten de nkleonlar, yalnzca zel izafiyet Kuram erevesinde tam anlam ile aklanabilecek kadar yksek hzlarda hareket etmektedirler. Bu nedenle atom-alt paracklarn zelliklerini ve etkileim biimlerini anlayabilmek iin, hem Kuantum kuramn ve hem de izafiyet kuramn kapsayan bir genel bak erevesine ihtiya vardr. Kullandmz izafiyet kuramndan tr de, madde hakkndaki grlerimizde bir kez daha deiiklikler yapmak zorunda kalmaktayz. Daha nce de deindiim gibi, izafiyet erevesinin en karakteristik zellii, nceleri tm ile ilgisiz gibi grnen kavramlar bir rpda birletirmi olmasdr. Bu nemli rneklerden biri, ktle ile enerjinin eitliidir. Bu eitlik, Einsteinn nl E = mc2 denklemi ile gsterilmektedir. Bu eitliin nemini kavrayabilmek iin, ilk nce enerjinin ve maddenin ne olduunu anlamamz gerekmektedir. Enerji, doal fenomenleri aklamak iin kullanlan kavramlardan en nemlisi gibidir. Gnlk yaamda olduu gibi, bir ii yapabilme kapasitesine sahip cisimlere, enerjiye sahip cisimler demekteyiz. Bu enerji, ok eitli

biimlerde karmza kabilir. Hareket enerjisi, s enerjisi, kimyasal enerji ve benzerleri gibi. rnein bir ta belirli bir ykseklie kaldrmak, ona yerekimsel enerji kazandrmaktadr. Ta bu ykseklikten braktmzda, sahip olduu yerekimsel enerji, hareket enerjisine (kinetik ener iye) dnmekte, ta yere arptnda ise bir cismi krarak bir i yapabilmektedir. Ya da daha arpc bir rnek kullanarak, elektrik enerjisinin veya kimyasal enerjinin dntrlp ev ilerinde yararl olabilmelerini gsterebiliriz. Demek ki fizik dalnda, enerji her zaman belirli bir srele ya da belirli bir faaliyetle ilikilendirilmektedir. Buradaki en temel zellik, bir sre iindeki toplam enerji miktarnn her zaman ayn kalmas, yani korunmasdr. Belki elimizdeki enerji, biimini deitirebilir, ama hi bir zaman ortadan kaybolmaz. Bu yzden enerjinin korunmas, fiziin en temel yasalar arasna girmitir. Bu yasa, btn doal fenomenleri ynetmektedir ve u ana kadar hi bir fenomen bu yasaya aykr davranmamtr. te yandan bir cismin ktlesi, onun arlnn bir lsdr. Yani herhangi bir cisme uygulanan, yerekimsel kuvvetin bir lsdr. Bunun yannda ktle, cismin ataletini de ler, yani cismin ivmeye kar gsterdii direnci belirler. Bylece ar cisimler, hafif cisimlere oranla daha zor hareket ettirilebilmektedirler. Bu olgu, bir arabay itmek zorunda kalm olan herkes tarafndan dorulanacaktr. Klasik fizikte ktle, ayrca paralanamayan maddesel z ile birlikte ele alnmaktayd. Yani tm nesnelerin temelini oluturan ey ile ktle arasnda da bir ba vard. Enerjide olduu gibi, ktlenin de btn ile korunduu dnlyor, yani hi bir ktlenin kaybolmayaca varsayl yordu. Fakat te yandan, izafiyet kuram, bize maddenin, aslnda enerjinin bir biiminden baka bir ey olmadn gstermitir. Enerji, klasik fizikte grdmz eitli biimlerin dnda ayrca bir nesnenin ktlesi olarak da ortaya kmaktadr. rnein bir paracn ierdii enerji miktar, paracn ktlesi ile (yani, m ile), k hznn karesinin (yani, c2'nin) arpmna eittir. Bylece u denklem ortaya kmaktadr: E = mc2 Ktle, artk enerjinin bir biimi olduu iin, paralanamaz olmaktan uzaklar ve dier enerji biimlerine dntrlebilir. Bu dnm, atom-alt paracklarn arpmalar srasnda rahatlkla gzlenmektedir. Bu tr arpmalarda, paracklar paralanmakta ve ktlelerinde sakl olan enerji de, kinetik enerji biimine dnp, arpma sonucunda elde edilen yeni paracklar arasnda datlabilmektedir. Yani yksek hzlarla arpan paracklarn kinetik enerjileri yardm ile yeni oluan paracklarn ktleleri meydana getirilebilmektedir. Ktle ve enerji eitliinin belki de en artc yn maddesel paracklarn olumalar ve yok olular srasnda ortaya kar. nk yksek enerji fiziinde oluturulan arpma srelerinde, artk ktlenin korunmas sz konusu deildir. arpan paracklar paralanabilir ve ktlelerinin bir blm de yine ktleye, di er bir blm ise yeni oluan paracklarn kinetik enerjisine dnebilir. Byle bir sre iinde, toplam enerji korunmakta, yani toplam kinetik enerji ile tm ktlelerdeki sakl enerji sabit kalmaktadr. ite bu yzden atom-alt paracklarn zelliklerini incelerken, arpma deneylerini birinci derecede gzlem aralar olarak kullanabilmekte ve ktle ile enerji arasnda ortaya kan ilikiden de onlarn aklanmas iin gzel bir biimde yararlanmaktayz. Saysz kereler deneylerle ispatlanm olan ktle ve enerji eitlii, parack fizikilerinin vazgeilemez bir yardmcs haline gelmitir. Artk parack fizikileri bu eitlie o kadar almlardr ki, paracklarn ktleleri bile, onlara denk den enerji birimleri ile ifade edilmeye balanmtr. Ktlenin esasen enerjinin bir biiminden baka bir ey olmadnn kefedilmesi, paracklar hakkndaki kavramlarmzn nemli lde deimesine neden olmutur. Artk modern fizikte ktle, maddesel bir z ile bal tutulmamakta ve bundan dolay da paracklarn temel bir maddeden olumadklar kabul edilmektedir. Artk paracklarn bir enerji demeti olarak alglanmasna balanmtr. Fakat enerji, faaliyetle ya da srele ilikili olduundan, neticede atom-alt paracklarn doasnn da isel olarak dinamik olduu dnlmeye balanmtr. Bunu daha iyi anlayabilmemiz iin, sz konusu paracklarn, yalnzca baz izafiyet terimleri ile (yani, uzay ve zamann drt boyutlu bir sreklilikte birletii bir kavrayn ierdii terimlerle), aklanabildiklerini hatrlamamz gerekmektedir. Paracklar artk duraan birer boyutlu nesne olarak (bilardo toplar ya da kum tanecikleri gibi) alglanmamal, drt boyutlu uzay-zaman varlklar olarak ele alnmaldrlar. Biimleri ise, dinamik olarak uzay ve zaman iinde oluan biimler olarak grlmelidir. Atom-alt paracklar, uzay ve zaman esine sahip, dinamik kalplar gibidirler. Sz konusu uzay esi onlar belirli bir ktleye sahip

bir nesne gibi gstermekte, te yandan zaman esi de onlarn belirli bir enerjiye sahip bir sre olarak grnmelerine neden olmaktadr. Bu dinamik kalplar, ya da enerji demetleri maddeyi meydana getiren ve ona makroskopik adan sert bir grnm salayan salam nkleer, atomik ve molekler yaplar oluturmaktadrlar. Bylece biz de, maddenin bir takm maddesel zlerden meydana geldii gibi hatal bir sonuca varmaktayz. Makroskopik dzeyde sz konusu z yaklam ok faydal bir aklamadr. Ama bunu atomsal dzeyde uygulayamayz. nk artk anlam yoktur. Atomlar paracklardan olumalarna ramen, bu paracklar maddesel bir zden olumazlar. Onlar incelersek, hi bir z gremeyiz. nk incelediimiz eyler srekli olarak bir biimden dierine geebilen dinamik kalplar, yani enerjinin srekli bir dansdr. Bylece Kuantum kuram bize, paracklarn yaltlm madde tanecikleri deil, birer olaslk kalb ya da ayramaz bir kozmik an balantlar olduklarn gstermitir, izafiyet kuram da bu kalplarn isel dinamizmini ortaya kartarak, onlara hayat kazandrmtr, izafiyet kuram maddenin faaliyetinin maddesel var oluun temelini oluturduunu gstermitir. Atom-alt dnyadaki paracklar, yalnzca hzla hareket ederek faaliyete gemezler, onlar kendi balarna da birer sreci oluturabilirler. Yani madde ve faaliyetin var oluu birbirinden ayrlamaz. Bunlar, ayn uzay-zaman gerekliinin farkl ynlerinden baka bir ey deildirler. nceki blmde, uzay ve zamann birbirine gemesinin, Dou mistikilerini isel bir dinamizme sahip olan bir dnya grne ynelttiinden sz etmitik. Bu konuda yazlm eserlerin incelenmesi ile onlarn dnyay yalnzca bir hareket, bir ak ve bir deiim olarak alglamadklarn, ayrca tipik bir izafiyet fizii esini oluturan maddesel cisimlerin uzay-zaman karakteri konusuna da gl bir sezgi ile yaklatklarn grmekteyiz. Fizikiler, atom-alt dnyay incelemek istediklerinde, uzay ve zamann birleimini de dikkate almak zorundadrlar. Bunun bir sonucu olarak, sz konusu dnyay (yani, paracklar) duraan deil ve fakat dinamik olarak ve enerji, aktivite ve sre terimleri yardm ile aklamaya almaktadrlar. Allmn dnda bir bilinlilik durumuna sahip olan bir Dou mistikisi ise, uzayn ve zamann karlkl olarak birbirlerine geilerimi makroskopik dzeyde de kavrayabilmektedirler. Bundan dolay da makroskopik nesneleri, fizikilerin atom-alt paracklar grdkleri gibi grmektedir. Bu, zellikle Buddhizm'de ok artc bir biimde karmza kar. Buddha'nn en nde gelen retisinden bir tanesi: Bileik nesneler srekli deildir cmlesidir. Bu nl deyiin orijinal Pali dilindeki eklinden), nesneler yerine kullanlan kelime sankharadr (Sanskrite'de:samskara). Bu kelimenin anlam ise, hem bir olay ya da bir gerekleme (yani, bir eylem, bir fiil) ve hem de var olan bir nesnedir. Bu, Buddhist'lerin, nesneleri srekli olarak deien bir sre olarak grdklerini ispatlayan ok gzel bir delildir. D. T. Suzuki'nin dedii gibi:, Buddhist'ler bir nesneyi bir cisim ya da bir z olarak deil, bir olay olarak dnmektedirler. Buddhizm'de, nesnelerin samskara (ya da sankhara) olarak, yani eylemler ya da olaylar olarak alglanmalar onlarn, sahibi bulunduumuz tecrbeleri, zaman ve hareket olarak deerlendirdiklerini gstermektedir (12). Buddhist'ler de, aynen modern fizikiler gibi, tm nesneleri evrensel akn bir sreci olarak grmekte ve her trl zn varln reddetmektedirler. Bu reddiye, tm Buddhist felsefe okullar nn en zgn zelliinden bir tanesidir. in dncesinde de buna benzer bir zellie rastlayabiliriz. inli'ler nesneleri, srekli olarak akan Tao'daki geici aamalar olarak grmekte ve onlar baz temel zlere indirgemek kaygsndan ok, onlarn etkileimleri ile ilgilenmektedirler. Avrupa, felsef gereklii, zde ararken, der Joseph Needham, in felsefesi bunu, ilikiler dahilinde bulmaya almtr(l 3). Dou mistisizminde ve modern fizikte ortaya kan dinamik dnya grleri, statik biimlere ya da herhangi bir maddesel ze yer brakmamaktadr. Bu evrenin temel eleri, dinamik kalplar biimindedir. Chuang Tzu'nun dedii gibi, onlar deiim ve farkllamann oluturduu srekli akmdaki geici aamalardr. Madde 'hakknda u ana kadar elde ettiimiz bilgilere gre, onun temel kalplarnn atom-alt paracklardan olutuunu grdk. Modern temel fiziin en byk amac, bunlarn zelliklerini ve etkileim biimlerini aklayabilmek ve anlayabilmektir. Gnmzde, iki yzn zerinde paracn varlndan haberdarz. Bunlarn ou yapay olarak baz arpma sreleri yardmyla oluturulmulardr. Doal olarak bunlarn mr sreleri de ok ok ksa olacaktr: rnein baz paracklar iin bu sre saniyenin bir milyonda birinden bile azdr!

Bundan dolay sz konusu ksa mrl paracklarn, yalnzca dinamik bir srecin geici birer aamalarn yansttklar da tabiidir. Bu kalplarla ya da paracklarla ilgili en nemli sorular unlardr: Onlar birbirlerinden farkllatran nedir? Yoksa onlar bileik midirler? Eer yleyse nelerden ya da daha dorusu hangi kalplardan meydana gelirler? Birbirleri ile nasl etkileme gsterirler, yani aralarndaki kuvvetler nelerdir? Son olarak da unu sorabiliriz: Eer paracklar kendi balarna birer sreci oluturuyorlarsa, bu nasl bir sretir? Parack fiziinde, yukardaki sorularn birbirleriyle ayrlamaz bir biimde ilikili olduklarn grmekteyiz. Atom-alt paracklarn izaf yaplarndan tr, onlarn zelliklerini zebilmek iin, karlkl etkileimlerini anlamak zorundayz. Ayrca da atom-alt dnyada grlen temel etkileimler ve balantlar medeniyle, bir parac dierlerini anlamadan kavrayanlayz. Bunu takip eden blmlerde, paracklarn zellikleri ve etkileimleri hakknda ne kadar ilerlemi olduumuzu greceiz. Atom-alt dnya ile ilgili tamamlanm bir Kuantum-izafiyet kuramna sahip olmadmz halde, sz konusu dnyay ok baarl biimde aklayan baz kuramlar ve modeller gelitirilebilmitir. Bu model ve kuramlarn en nemlileriyle yapacamz bir tartma bize, onlarn da Dou mistisizmiyle ok yakn bir uyuum gsteren felsef kavramlarla uratklarm gsterecektir.

14) BOLUK ve BiiM


Klasik mekaniksel dnya gr, sert ve paralanamaz paracklarn bir boluk iinde hareket ettikleri grne dayanmaktayd. Modern fizik ise, bu grnty kknden deitirmitir. Bylece yalnzca yeni bir parack yaklam deil, ayn zamanda boluun klasik alglan da ok nemli bir biimde farkllatrl m tr. Sz konusu deiimler, Alan Kuramlar denilen yaklamlar sonucu ortaya atla-bilmitir. Bu gelimelerin banda Einsteinn; yerekimsel alan, uzayn geometrisi ile ilikilendirme fikri yatmaktadr. Daha sonra Kuantum kuram ile izafiyet 'kuram da birletirilerek, atom-alt paracklarn kuvvet alanlar aklanmaya balannca, bu deiimler daha da nem kazanmlardr. Bu Kuantum Alan Kuramlar nda, parack ve parac evreleyen uzay, ilk dnemlerdeki kesin ayrmn yitirmekte ve boluk da, ok nemli bir dinamik deer olarak karmza kmaktadr. Aslnda alan kavram, on dokuzuncu yzylda Faraday ve Maxwell'in elektriksel yk ve akmlar arasndaki kuvvetleri aklamaya alrlarken kullandklar bir yaklamdr. Buna gre elektriksel alan, ykl bir cismin evresindeki uzayda oluan bir durumdur. Bu uzayda bulunan ve bir yke sahip olan herhangi dier bir cisme de belirli bir kuvvetle etmektedir. Elektriksel alanlar ykl (yani, elektriksel yk ta yan) paracklarca oluturulmakta ve yalnzca dier ykl paracklarca hissedilebilmektedirler. Manyetik alanlar ise, hareket halindeki ykler (yani, elektriksel akmlar) sayesinde meydana gelmektedirler. Bunun neticesinde ortaya kan manyetik kuvvetler de ancak hareket eden ve ykl olan dier cisimler tarafndan hissedilecektir. Klasik elektrodinamiksel alanda, yani Faraday ve Maxwell tarafndan gelitirilen kuramsal yapda, alanlar birincil fiziksel varlklar olarak kabul edilmekte ve onlar bamsz olarak (yani, maddesel cisimlerle aralarnda bir iliki kurulmadan) incelenebilmektedirler. rnein titreen elektriksel ve manyetik alanlar, uzayda radyo dalgalar, k dalgalar ya da baka elektromanyetik dalgalar biiminde hareket edebilmektedirler. zafiyet kuram, yk ile akm ve elektrik ile manyetik alan kavramlarn birletirerek, elektrodinamiin yapsn enfes bir biime sokmutur. Tm hareketler izaf olduundan, her trl yk, bir akm olarak da alglanabilmektedir (tabii bu arada iinde hareket ettii referans sistemlini gz nnde tutarsak). Sonu olarak, elektriksel alan, ayn anda bir manyetik alan da olabilmektedir. Elektrodinamiin izafiyet formlasyonunda, bylece her iki alan tek bir elektromanyetik alan halinde birletirilmitir. Alan kavram yalnzca elektromanyetik kuvvetlerle snrl kalmam, ayn zamanda byk lekli dnyann en nemli teki kuvvetiyle, yani yerekimsel kuvvetle de bir balant iine sokulmutur. Yerekimsel alanlar btn ktlesel cisimler ta rafndan, oluturulmakta ve yine onlar tarafndan hissedilmektedir. Bunun sonucunda ortaya kan kuvvetler her zaman ekicidir. Buna kar n elektromanyetik alanlar yalnzca ykl cisimlerce hissedilmekte ve hem ekici, hem de itici bir karakter ortaya koymaktadrlar. Bu nedenle yerekimsel alana uygun gelen tek alan kuram Genel zafiyet Kuram'dr. Bu kuramda, ktlesel bir Cismin onu evreleyen uzaya olan etkisi, ykl bir cismin elektrodinamikte gsterdii etkilerden daha byktr. Buradaki uzay da yle

artlandrlmtr ki, orada bulunan herhangi bir nesneye mutlaka bir kuvvet etki edecektir. Ayr ca bu artlandrma uzayn geometrisini ve bylece onun yapsn da etkilemektedir. Madde ve bo uzay (yani, dolu olan ve bo olan), Demokritus ve Newton atom anlayna gre temelde iki ayr kavramdr. Genel izafiyet Kuram'nda ise, sz konusu iki kavram artk birbirinden ayr olarak ifade edilememektedir. Yani nerede ktlesel bir cisim varsa, orada ayn zamanda bir de yerekimsel bir alan oluacak ve bu yerekimsel kuvvetin belirii de, sz konusu cismi evreleyen uzayn eiklemesi biiminde ortaya kacaktr. Fakat burada sz edilen alann, uzay doldurup, onu bu ekilde edii dnlmemelidir. nk bunlarn ikisi de aslnda birbirinden ayrlamaz, yani alan, ayn zamanda eik uzaydr! Genel izafiyet Kuram'nda, yerekimsel alan ve uzayn yaps (ya da geometrisi) aslen zdetir. nk bunlar, Einsteinn alan denklemlerinde ayn matematiksel deerlerle gsterilmektedirler. Buna gre Einsteinn kuramnda madde, kendi yerekimsel alanndan ayrlamaz ve yerekimsel alan do eik uzaydan ayrt edilemez. Bylece madde ve uzay birbirinden ayrlamamakta ve tek bir btnn birbirine bal eleri olarak ifade edilmektedir. Maddesel nesneler, kendi evrelerindeki uzayn yapsn etkilerken, evre de maddesel nesneleri nemli lde etkilemektedir. Fiziki ve filozof Ernst Mach'a gre, maddesel bir nesnenin ataleti (yani,nesnenin hareketlendirilmeye kar gsterdii direnci), maddenin isel bir nitelii deil, yalnzca maddenin evrenin kalan dier blmleri ile girdii etkileimin bir lsdr. Mach'a gre madde, evrende madde bulunduu srece atalet gsterecektir. Bir cisim dndrldnde, onun ataleti merkezka kuvvetlerin olumasna sebep olmaktadr (bu yntemden, slak bir amar kurutmak iin gelitirilen savurmal amar kurutma makinelerinde istifade edilmektedir). Ancak bu kuvvetler Mach'n deyimi ile yalnzca sabit yldzlara izaf olarak dndkleri iin meydana gelmektedirler. Eer sz edilen sabit yldzlar birdenbire yok olsalar, dnen cismin ataleti ve merkezka kuvveti de onlarla birlikte yok olur. Mach'n ilkesi olarak isimlendirilen bu atalet kavram, Albert Einstein da derinden etkilemi ve onun Genel izafiyet Kuram'n oluturmasna yol aan nedenlerden birisi olmutur. Fakat Einstein kuramlarnn matematiksel zorluu nedeniyle fizikiler henz bu yapnn, Mach'n ilkesini dorulayp dorulamadna karar verememilerdir. Buna ramen fizikilerin byk bir ounluu, o ya da bu yolla, iki modelin birletirilerek btnsel bir ekim kuramna ihtiya olduunu savunmaktadrlar. Bylece, bu sefer makroskopik dzeyde, modern fizik, bize maddesel nesnelerin ayr varlklar almadklarn ve evreleri ile ayr maz bir iliki iinde bulunduklarn gstermitir. Bunlarn zelliklerini, ancak ve ancak dnyan n geri kalan blm ile olan ilikilerini gz nnde tutarsak anlayabiliriz. Mach ilkesine gre, bu etkileim uzak yldzlara ve galaksilere kadar btn evreni iine almaktadr. Bylece kozmosun temel birlii kendisimi yalnzca ok kklerin dnyasnda deil, ayn anda ok byklerin dnyasnda da gsterebilmektedir. Bu olgu giderek, modern astrofizik ve kozmoloji dallarnda destek grmekte ve dorulanmaktadr. Astronom, Fred Hoyle bu konuda u gr dile getirmektedir: Gnmzde kozmoloji dalnda meydana gelen gelimeler, gnlk kural ve artlarn evrenin uzak blgeleri olmadan geerli olamayacan ve evrenin sz konusu uzak blgelerinin ortadan kalkmas halinde uzay ve geometri hakknda sahip olduumuz btn fikirlerin geersiz olacan hzla ortaya karmlardr. Gnlk tecrbelerimiz, en kk detaylarna kadar evrenin byk lekli nitelikleri ile o kadar ili dldrlar ki, onlarn ikisini birbirinden ayr olarak dnmek bile imknsz bir hale gelmitir (1). Genel izafiyet Kuramnda, makroskopik lekte beliren maddesel nesne ile onun evresi arasndaki birlik ve etkileim, atom-alt dzeylerde daha da arpc bir hal alr. Burada, klasik alan kuramnn fikir ve grleri, atam-alt paracklar arasndaki etkileimleri anlatabilmek zere Kuantum kuramnn fikir ve grleri ile birlemilerdir. Byle bir birleme, henz yerekimsel etkileimler iin ne yazk ki gerekletirilememitir. nk Einstein yerekimsel kuramnn anlalmas zor matematiksel formu, buna byk bir engel oluturmaktadr. Ancak dier kuram (yani, klasik elektrodinamik kuram) Kuantum kuram ile birletirilerek, Kuantum elektrodinamii denilen yepyeni bir karam oluturulmutur. Bu yeni kuram, atom-alt paracklarn elektromanyetik etkileimlerini aklamaya alan bir yapdr. Bu kuram, ayrca Kuantum kuram ile izafiyet kuramn da birletirmektedir. Bylece modern fiziin ilk ve hl da en baarl Kuantum-izafiyet modeli gelitirilmitir.

Kuantum elektrodinamiinin en can alc zellii, iki deiik kavram birletirmi olmasnda gizildir. nk elektromanyetik alan kavram ile elektromanyetik dalgalarn paracksal belirileri olan foton kavramn birletirebilmitir. Fotonlar ayn zamanda birer elektromanyetik dalga olduklar ve bu dalgalar da titreen alanlardan meydana geldikleri iin, fotonlar, te yandan da birer elektromanyetik alan beliri i halindedirler. Bylece Kuantum alan denilen yeni bir kavram ortaya kmtr: Yani quanta ya da foton biimi alabilen bir alan meydana getirilmitir. Bu, gerekten de btn atom-alt paracklarn ve etkileimlerini, her bir paracn farkl bir alana denk dmesiyle aklayabilen yepyeni bir kavram btnn oluturmaktadr. Sz konusu Kuantum Alan Kuram ile sert parack ve onu evreleyen uzay arasndaki klasik ztlk, tamamen ortadan kald almtr. nk artk Kuantum alan bir temel fiziksel varlk olarak alglanmakta, yani uzayn belirli bir yerinde varolan srekli bir arac (ya da aktarc) olarak grlmektedir. Paracklar ise, bu alann blgesel younlamalardr. Yani gelip, giden ve bu arada da zgn karakterlerini yitiren ve ait olduklar alanda kaybolan enerji younlamalar halindedirler. Albert Einsteinn dedii gibi: Bundan dolay maddeyi, alann ar derecede younlat uzay blgelerinden oluan bir ey olarak alglayabiliriz. Sz konusu yeni fizik anlaynda hem alana ve hem de maddeye ayr ayr yer yoktur. nk burada alan tek gerekliktir (2). Fiziksel nesne ve fenomenleri, temel bir varla dayanan geici beliriler olarak alglamak, yalnzca Kuantum Alan Kuramnn deil, ayn zamanda Dou dnya grnn de ana esidir. Einstein'da olduu gibi, Dou mistikileri de temel varl tek gereklik olarak deerlendirmektedirler. Bu varln tm fenomenal belirileri ise, geici ve hayal olarak addedilmektedir. Aslnda Dou mistikilerinin bu gereklik anlay, yine de tam anlamyla fizikilerin Kuantum alan olarak tanmlanamaz. nk bu varlk, dnyadaki tm fenomenlerin z olarak grlmekte ve bunun bir sonucu olarak da, tm kavram ve fikirlerin tesinde yer almaktadr. Oysa Kuantum alan, yalnzca baz fiziksel fenomenlerde kullanlabilen ve tam olarak tanmlanm (yani, aklanm) olan bir kavramdr. Buna ramen fiziki, atom-alt dnyay Kuantum alan terimleri ile aklayp yorumlarken, sezgisel olarak; dnya ile ilgili tecrbeleri de yce temel gereklii aklamaya ve yorumlamaya alan bir Dou mistikisine ok yaklamaktadr. Alan kavramnn ortaya kndan sonra fizikiler, ok farkl ve eitli alanlar tm fiziksel fenomenleri kapsayacak tek bir temel alanda birletirmeye almlardr. zellikle Einstein, hayatnn son yllarn byle bir birletirilmi genel alan aramakla geirmitir. Ama belki de Hindu'larn Brahman', Buddhistlerin Bharmakaya's ya da Taoist'lerin Tao'su niha olarak birletirilmi alan olarak deerlendirilebilir, kim bilir? Bylece bu alan, yaln zca fizik dalnda incelenen fenomenleri kapsamayacak, ayn zamanda tm dier fenomenlerin oluumuna da sebep olacaktr. Doudaki inana gre, btn fenomenlerin temelinde oturan gereklik, tm biimlerin tesindedir ve hi bir aklanmaya ya da somutlatrmaya imkn tanmamaktadr. Bundan dolay ounlukla biimsiz, isiz ya da bo gibi kelimelerle deerlendirilmektedir. Fakat bu isizlik sade bir hilik olarak deerlendirilmemelidir. Bu aslnda tam aksine, tm biimlerin zdr ve btn hayatn kaynadr. Bundan dolay da Upaniad'larda yle yazar: Brahman hayattr. Brahman zevktir. Brahman Boluk'tur... Zevk, aslnda Bolukla ayndr. Boluk, aslnda zevkin aynsdr (3).

Buddhist'ler en son gereklii sunyata (yani, isizlik ya da boluk) olarak isimlendirerek, ayn fikri paylamaktadrlar. Onlar, yaayan Boluk'un fenomenal dnyadaki tm biimlere hayat kazandrdn dnmektedirler. te yandan Taoistler de Tao'ya sonsuz ve bitisiz bir yaratcl yaktrmakta ve ona isizlik sfatn uygun bulmaktadrlar. Gn Tao'su isiz ve biimsizdir(4), der Kuan-tzu. Lao Tzu da bu isizlii aklayabilmek iin ok sayda benzetmeler kullanmaya almtr. rnein Tao'yu ou kez bo bir vadiye ya da sonsuz sayda nesneleri ierebilen, ama yine de sonsuza dek bo olan bir kaba benzetmektedir.

Dou'lu bilgelerin, isiz ya da bo gibi terimler kullanmak yerine, Brahman, Sunyata ya da Tao gibi kelimeler kullanmalarnn ardnda, alldk isizliin dnda bir olgudan, sonsuz bir yaratclk kudretine sahip bir boluktan sz etmek istemeleri sakldr. Bundan dolay Dou mistikilerinin kullandklar Boluk kavram, rahatlkla atom-alt fiziindeki Kuantum alan ile karlatrabilir. nk Kuantum alanlarnda olduu gibi, bu Boluk da, ierdii sonsuz eitlilikteki biimlere hayat kazandrmakta ve bazen de bu eitlilii yutmaktadr. Upaniadlarda da denildii gibi: Mistik Boluk'un fenomenal belirileri, atom-alt paracklarda olduu gibi duraan ve srekli deil, dinamik ve geicidir. Hi durulmayan bir hareketle ve byk bir enerji dans ile var olmakta ve ayn anda da yok olmaktadr. Fizikilerin atom-alt dnyasnn olduu gibi Dou mistikilerinin fenomenal dnyas da bir samsara yani srekli doumun ve lmn dnyasdr. Bolukun geici birer belirileri olan bu dnyadaki btn nesneler, hi bir temel zgnle sahip deildirler. Bu daha ok, maddesel z reddeden ve sabit bir benlik tecrbesinin hayal olarak deerlendirildii Buddhist felsefesinde zellikle vurgulanmtr. Buddhist'ler, sz konusu maddesel z ve zgn benlik hayalini, su paracklarnn aa ve yukar hareket etmeleri sonucunda, su tanesinin yzeyin zerinde hareket ediyormu gibi grnmesine benzetmektedirler. Ayn analojiyi alan kuram teorisinde fizikilerin maddesel z aldanmasn aklamak zere kullandklar, ok ilgin bir gerektir. Bu konuda Hermann Weyl unlar yazmaktadr: Maddenin alan kuramna gre, elektron benzeri bir maddesel parack, yalnzca elektriksel alann kk bir baskn noktasdr. Bu baskn noktada, alan kuvveti ok yksek deerlere ulamaktadr. Bu da bize, orada ok yksek bir alan enerjisinin ok kk bir uzay blgesinde younlatn gstermektedir. Byle bir enerji dm, evresindeki1 alan blgesi ile kesin bir snra sahip olmamakla beraber bo uzayda, gl yzeyinin stnde hareket eden bir su dalgas gibi ilerlemektedir. Ancak bir elektronun ilk batan beri tek bir zden meydana geldiini iddia edemeyiz(6). in felsefesinde alan fikri, genel olarak Tao yakla mnda grlmekte ve Tao biimsiz ve isiz olarak tanmlanmaktadr. Buna ramen btn biimleri ortaya karabilmekte ve bu yzden de ch'I kavramyla zde olmaktadr. Bu kavram, neredeyse tm in doa felsefesi okullarnda nemli bir rol oynamakta ve NeoKonfiyanizm ekolnde de dikkate deer bir anlam kazanmaktadr. Son belirtilen ekol aslnda, Konfiyusuluk'un, Buddhizm'in ve Taoizm'in byk apl bir sentezidir. Ch'i kelimesi ise, szlk anlamnda gaz ya da eter demektir ve in'de evreni canl tutan hayat nefes ya da hayat enerji olarak aklanmtr. nsan bedenindeki ch'i'nin yollar ise, geleneksel in tbbnn temelini oluturmutur. Akupunkturun amac da, ch'i'nin alkn bu kanallar yardm ile ayarlamaktadr. Ayrca chinin ak Taoist Sava Dans demek olan T'ai Chi Ch'uann akc hareketlerinin de temelidir. Neo-Konfiyusular, modern fizik dalnda kullanlan Kuantum alan kavramna arpc bir biimde benzeyen bir ch'i yaklam ortaya atmlardr. Ch'i, bir Kuantum alan gibi, maddenin zay f ve hissedilemez bir biimi olarak grlmekte ve uzayn iinde keyf bir biimde dalm olarak dnlmektedir. Bu ch'i daha sonra, sert maddesel nesneleri oluturmak zere kendiliinden younlaabilmektedir. Chang Tsai'nin szleriyle: Ch'i younlatnda, grnebilir bir duruma gelmekte ve bylece nesnelerin biimini oluturmaktadr. Ortadan kalktnda ise, grnrl yok olmakta ve oluturduu biimler de kaybolmaktadr. Younluun belirli bir sre ise kstl olduu sylenebilir mi? Yok olduunda ise, onun artk var olmad ileri srlebilir mi?(7). Bylece ch'i, ritmik biimde younlamakta ve daha sonra yine yok olmaktadr. Bu ekilde Bolukun tm biimleri yaratlmaktadr. Yine Chang Tsai'nin dedii gibi: Byk Boluk sadece ch'i'den meydana gelmitir. Ch'i, younlaarak tm nesnelerin biimlerini meydana getirir. Bu nesneler ise, daha sonra tekrar yok olurlar ve bylece yine Byk Boluku olutururlar (8).

Kuantum alan kuramnda ise, ele alnan alan (ya da deyiniz ki, ch'i), yaln zca maddesel nesnelerin temel birimi olarak grlmektedir. Alann oluturduu btn karlkl etkileimler ise, dalgalar biimimde gereklemektedir. Aada aktardm paragraflardan birincisi Walter Thirring'in modem fizik dalnda gelitirmi olduu alan kavram ile ilgilidir. Dieri ise Joseph Needham'n inli'lerin fiziksel dnya hakkndaki grlerini kapsayan fikirlerini iermektedir. Bu iki paragraf arasndaki benzerliin ne kadar artc olduunu siz de mahade edeceksiniz: Modern kuramsal fizik, maddenin z hakkndaki grlerimizi farkl bir duruma getirmitir. Bylece dikkatimizi grnen varlklardan (yani, paracklardan) bir temel varla, yani alana evirmemize sebep olmutur. Buna gre, maddenin var olmas, yalnzca mkemmel alan durumunda meydana gelen bir bozulmann neticesidir. Neredeyse kk bir leke olumutur demek geliyor iimden. Tabii buna bal olarak da elemanter paracklar arasnda oluan kuvvetleri aklayan basit yasalar var olamayacaklardr. Yani dzen ve simetriyi, temel ve genel alanda aramalyz(9). Fiziksel evren ile ilgili eski adaki ve ortaadaki in gr, mkemmel ve srekli bir btnlk biimindeydi. Elle dokunulabilen maddeler halinde younlam Ch'i'ye nem verilmezdi. nk ayr ayr birer nesne halindeki dnya birimleri, burada dier btn nesnelerle belirli bir tepkimeye girerler. Bu, bir dalga halinde ya da bir titreim eklinde olabilir. Sz konusu hareket biimi ise adeta Yin ve Yang diye anlan iki temel kuvvetin ritmik deiimi gibidir. Yani her bir nesne, isel bir ritme sahiptir. Bunlar da, dnya ahenginin genel kalbna dahildirler(10). Yzyllardr hararetle yaplan, madde blnemez atomlardan m, yoksa baz temel srekliliklerden mi oluur? tartmas, modern fiziin gelitirdii Kuantum alan kavram ile hi beklenmedik biimde cevaplanm oldu. nk alan, uzayn her yerinde mevcut olan bir srekliliktir ve buna ramen parack yn ile, srekli olmayan, yani taneciksel bir yapya da sahiptir. Grnrde kart olan bu iki kavram bylece birletirilmi ve ayn gerekliin yalnzca iki farkl belirii olarak deerlendirilmeye balanmtr. zafiyet kuramnda olduu gibi, iki kart kavramn birletirilmesi, dinamik bir biimde olmutur: Maddenin iki yn, birbirini sonsuza dek deitirmektedir. Dou mistisizmi de buna benzer bir biimde, Boluk ile onun oluturduu biimler arasndaki, dinamik birlii vurgulamtr. Lama Govinda, bu konuda unlar yazmaktadr: Biim ve Boluk arasndaki iliki, birbirlerini reddeden kartlklar olarak deil, yalnzca var olan ve kar lkl olarak alan bir gerekliin iki farkl belirii eklinde dnlmelidir(11). Bu kart gibi grnen kavramlarn bir btn oluturacak biimde kaynatrlm olmas, bir Buddhist Sutra'da u nl szlerle anlatlmtr: Biim, boluktur. Ve boluk da gerekten biimdir. Boluk, biimden farkl deildir. Biim de boluktan farkl deildir. Biim ne ise, boluk da odur. Boluk ne ise, biim de odur(12). Modern fizik dalnda ortaya kan alan kuramlar yalnzca atom-alt paracklarla ilgili grlerimize yeni boyutlar kazandrmam, ayn zamanda bu paracklar arasnda cereyan eden kuvvetler hakkndaki yaklamlarmz da derinden deitirmitir. Aslnda alan kavram, ilk nce kuvvet kavram ile ilikilendirilmiti. Daha sonra gelitirilen Kuantum Alan Kuram'nda bile, paracklar arasnda ortaya kan kuvvetler nemle dikkate alnmaktadr. rnein elektromanyetik bir alan, serbest alan olarak belirebilir (hareket eden dalgafotonlar) ya da ykl paracklar arasndaki kuvvet alan olarak ortaya kabilir. Bu son durumda, kuvvet, etkileen paracklar arasnda gerekleen bir foton al-verii eklinde kendini gsterir. Bu arada iki elektron arasnda oluan elektriksel itme de, yine sz konusu foton al-verii nedeniyle olumaktadr. Kuvvet ile ilgili gelitirilen bu yeni yaklamn kavranmas biraz zor grnse bile, foton al-verii srecini bir uzay-zaman diyagrammda gstermek suretiyle, daha kolay anlalr klnabilmektedir. Aadaki diyagram, birbirine yaklaan iki elektronu gstermektedir. Bunlardan birisi A noktasnda bir foton yaymaktadr (y ile gsterilmitir). Dieri ise bu fotonu B noktasnda emmektedir.

Elektron dei-tokuu aracl ile iki adet elektronun birbirini itmesi Birinci elektron, fotonu yaynladnda, hareket ynn ve hzn deitirmektedir. Bu, dnya izgisinde meydana gelen yn ve a deiikliinden de anlalabilir. Daha sonra fotonu emen ikinci elektron da, ayn etkiye maruz kalacaktr. Sonu olarak her iki elektron da birbirlerinden uzakla acak ve foton al-verii suretiyle birbirlerini iteceklerdir. Elektronlar arasndaki tm etkileimler, bir seri foton al-veriini kapsamaktadr ve bunun sonucu olarak da elektronlar, birbirlerini itiyorlarm gibi gzkmektedirler. te yandan klasik fizik kapsamnda, elektronlarn birbirlerine bir eit itici kuvvet uyguladklar sylenecektir. Fakat bunun, durumu aklamakta ok yetersiz kald hemen anlalmaktadr. nk her iki elektrondan hi biri, birbirlerine yaklarlarken bu kuvveti hissetmemektedirler. Onlarn yaptklar tek ey, alp verilen foton yardm ile belirli bir etkileime uramaktr. Sz konusu kuvvet ise, ok sayda foton dei tokuunun toplam makroskopik etkisidir. Bylece atom-alt fiziinde artk kuvvet kavram kullanmdan kalkmaktadr. Buna gre kuvvet, yalnzca belirli bir uzaklkta hissedilen bir etki olarak aklanan klasik bir Newton kavramdr. Atomalt dnyadaysa bu tr kuvvetlere yer yoktur. Burada alanlar tarafndan ynlendirilen parack etkileimleri vardr. Yani dier paracklarn yardm ile belirli bir etkileim gereklemektedir. Bundan dolay da fizikiler, kuvvetler yerine daha ok etkileimler kavramn kullanmaktadrlar. Kuantum Alan Kuramna gre, tm etkileimler, parack al-verii araclyla oluurlar. rnein elektromanyetik etkileimde, fotonlar dei-toku edilmektedir. te yandan nkleonlarda ise iddetli etkileim denilen ok daha gl bir ekirdeksel kuvvetin ortaya kt gzlemlenmektedir. Sz konusu iddetli etkileim, meson olarak isimlendirilen yepyeni bir parack trnn al-verii ile salanmaktadr. Mesonlar, kendi aralarnda ok farkl biimlerde ortaya kmaktadrlar. Bu farkl biimler, protonlarla ntronlar arasnda dei toku edilirler. rnein, nkleonlar birbirlerine ne kadar yaknlarsa, kendi aralarnda alp verdikleri mesonlar da o kadar ok ve ar olmaktadr. Yani nkleonlar arasndaki etkileimler, dei-toku edilen mesonlarn zellikleri ile ilikilidir ve bunlar da, kendi aralarnda bir baka parack trnn alverii ile etkilenmektedirler. Bu nedenden dolay, tm atom-alt paracklarn zelliklerini anlamadan, ekirdeksel kuvvetlerin temellerini anlamamz imknsz gibi grnmektedir. Kuantum Alan Kuramnda, daha nce de grdmz gibi, tm paracksal etkileimler, uzay-zaman diyagramlar yardm ile gsterilebilmektedir. Her diyagram, matematiksel bir ifade yardm ile anlatlmakta, bylece incelenen srecin meydana gelme olasl hesaplanabilmektedir. Bu diyagramlarla matematiksel ifadeler arasndaki ilintilik, 1949 ylnda Richard Feynman tarafndan titizlikle ortaya kartlmtr. O tarihten itibaren de, sz konusu diyagramlara Feynman diyagramlar denilmeye balanmtr. Bu kuramn en can alc noktalarndan biri de, paracklarn olumalar ve yok olular ile ilgilidir. Aadaki diyagramda gsterilen foton, A noktasnda gerekleen yaynlama sreci srasnda ortaya kmaktadr. B noktasnda meydana gelen emilme sreci dahilinde de yok olmaktadr. Byle bir sre, yaln zca izafiyet kuramlar erevesinde mmkn olabilmektedir nk burada, paracklar blnmesi imknsz nesneler olarak deil, belirli bir enerji miktar ieren dinamik kalplar olarak grlmektedir. Bu enerji, eer yeni kalplar meydana geliyorsa, rahatlkla yeniden datlabilmektedir. Maddesel paracklarn olumalar, kendi ktlelerine denk den enerjinin bir arpma srecinde hazr olmas durumunda gereklemektedir. Ancak iddetli etkileimler durumunda bu enerji her zaman salanamayabilir.

Byle hallerde, ktlesel mesonlarn al-verii imknsz gibi grnmekte, fakat dei tokular, buna ramen meydana gelmektedirler. rnein iki proton, ktlesi bir proton ktlesinin yedide biri kadar olan bir pi mesonu ya da bir pion dei-toku edebilirler.

ki adet proton (p) arasnda oluan pion () dei-tokuu Byle bir al-veri srecinin olumasndaki neden, (mesonun ortaya kmas iin gerekli olan enerji miktarnn var olmamasna ramen), belirsizlik ilkesi ile ilgili olan bir Kuantum olayna dayanmaktadr. Daha nce de tartld gibi, ok ksa zaman dilimleri dahilinde meydana gelen atom-alt olaylar byk bir enerji belirsizlii gstermektedirler. Mesonlarn dei-tokuu da (yani, onlarn olumalar ve daha sonra yok olmalar), bu trden bir olaydr. Bu olay ok ksa bir sre iinde cereyan etmekte ve bylece meydana gelen enerji belirsizlii, mesonlarn oluabilmelerine imkn tanyacak kadar byk olmaktadr. Bu mesonlara, sezilgen (virtual) parack denir. Sezilgen mesonlar, arpma sreleri dahilinde ortaya kan gerek mesonlardan farkldrlar. nk bunlar, ancak belirsizlik ilkesinin snrlad bir zaman dilimi iinde var olabilmektedirler. Mesonlar ne kadar arlarsa (yani, onlar oluturmak iin ne kadar fazla enerji gerekiyorsa), dei -toku sresi iin kullanlabilen zaman dilimi de o kadar ksa olmaktadr. Bundan dolay da, ar mesonlar ancak nkleonlarn birbirlerine ok yakn olduklar zaman dei-toku edilebilmektedirler. te yandan sezilgen fotonlarn al-verii, snrsz uzaklklar iin geerli atabilmektedir. nk bu durumda ktlesel olmayan fotonlar, sonsuz derecede kk enerji miktarlar kullanlarak oluturulabilmektedirler. ekirdeksel ve elektromanyetik kuvvetler ile ilgili yaptmz bu analiz 1935 ylnda Hideki Yakawa'ya nemli ipular vermiti. Yakawa, ispatlanmalarndan daha on yl nce, pionlarn var olduklarn ngrm ve ayrca ekirdeksel kuvvetin yneldii hedeften dolay da, pionlarn ktlelerini tahmin edebilmiti. Bylece Kuantum Alan Kuramfnda, tm etkileimler, sezilgen paracklarn al-verii olarak aklanmaya balanmtr. Etkileim ne kadar iddetli ise, (yani, paracklar arasnda cereyan eden kuvvet ne kadar bykse), bu tr dei-toku srelerinin oluumu da o kadar mmkn hale gelmekte ve sezilen paracklar ok sayda dei-toku edilmektedirler. Ancak sezilgen paracklarn grevleri, bu tr etkileimlerle snrl deildir. rnein tek bir nkleon bile, kendi bana sezilgen bir parack yaynlayabilmekte ve hemen sonra onu emebilmektedir. Mesonun, belirsizlik ilkesinin belirledii zaman dilimli iinde yok olduunu kabul edersek, ortada byle bir olay engelleyecek hi bir durum olmad grlmektedir. Aadaki Feynman diyagramnda, bir ntron, kendiliinden bir pion yaynlamakta ve daha sonra da onu emmektedir.

Bir pionu () yaynlayan ve daha sonra onu emen bir ntron (n) Byle bir kendi-etkileim srecinin olasl, nkleonlardaki iddetli etkileimleri ispat edebilmekte olduumuz iin ok yksektir. Bu da, nkleonlarn gerekten de sezilgen paracklar srekli olarak yayp, emdikleri anlamna gelmektedir. Alan kuramna gre, bunlar, sezilgen parack bulutlaryla evrili, srekli bir aktiviteye sahip odak noktalan olarak alglanmaktadrlar. Sezilgen mesonlar, ortaya ktktan hemen sonra yok olmakta, yani nkleonlardan pek uzaklaamamaktadrlar. Demek ki burada meson bulutu ok kk olacaktr. Bu bulutun d blgesinde hafif mesonlar bulunacak (ounlukla da pionlar), ar mesonlar ise ok ksa bir sre iinde emildiklerinden, bulutun i blgesinde yer alacaklardr. Btn nkleonlar byle sezilgen bir meson bulutu ile evrilidir. Sezilgen mesonlar ise, olaanst 'ksa bir sre iin var olup- yok olmaktadrlar. Fakat baz zel artlar altnda, sezilgen mesonlar, gerek mesonlara dnebilmektedirler. ok yksek bir hzla hareket eden bir parack, bir nkleona arptnda, bu paracn sahip olduu hareket enerjisinin bir blm, sezilgen mesona aktar la bilmekte ve sezilgen mesonu iinde bulunduu buluttan kurtarabilmektedir. Bu ise, yksek enerji arpmalarnda bir gerek meson elde edi yntemidir. te yandan iki nkleon, sahip olduklar meson bulutlan kesiecek kadar yaklarlarsa baz mesonlar onlar oluturan nkleonu terkedip, yani br tarafa atlayarak, der nkleon un bulutuna dahil olabilir ve orada emilebilir. Bu durum, iddetli etkileimlerin nasl olutuklarn ortaya koymaktadr. Yukardaki aklamalar bize, paracklar arasndaki etkileimlerin ve buna bal olarak da onlar arasnda oluan kuvvetlerin, sezilgen bulutlarn oluumuna bal olduunu gstermektedir. Bir etkileimin menzili (yani, etkileimlin grlecei paracklar aras uzaklk) ise, sezilgen bulutlarn byklne bal olmaktadr. Etkileimin detayl biimi de, bu bulutta bulunan paracklarn zellikleriyle ilgilidir. Bundan dolay elektromanyetik kuvvetler, ykl paracklar iinde bulunan sezilgen fotonlar nedeniyle; nkleonlar arasnda ortaya kan iddetli etkileimler ise, nkleonlarn iinde bulunan pion ve dier meson trleri nedeniyle meydana gelecektirler. Yani alan kuramnda, paracklar arasndaki kuvvetler, o paracn isel zellikleri olarak ortaya kacaktr. Bylece Newton atom anlayndaki kesin kuvvet ve madde ayrmnn, bizim parack olarak isimlendirdiimiz dinamik ve ortak bir kalba sahip olan varlklar olarak anlalmas gerektii vurgulanm olmaktadr. Kuvvetlerle ilgili bu gr, Dou mistisizminde de vardr. Burada, hareket ve deiim, tm nesnelerin isel ve nemli zellikleri olarak kabul edilmektedir. Dnen her ey, der Chang Tsai, spontane (kendiliinden) bir kuvvete sahiptir ve bundan dolay da kendi hareketleri, d etkilerden kaynaklanmamaktadr. (13) I Ching'de ise unlar okumaktayz: (Doal) Yasalar, nesnelerin dndaki kuvvetleri deil, nesnelerin iindeki hareket uyumluluunu temsil etmektedirler. (14)

Kuvvet ile ilgili bu eski in szleri, Kuantum Alan Kuram altnda bakldnda, doru ve geerli gibi gzkmektedir. nk burada da, paracklar arasndaki kuvvetler, kendi ilerindeki dinamik kalplar (yani, sezilgen bulutlar) yanstmaktadrlar. Modern fizik dalndaki alan kuramlar, bizi, maddesel paracklar ve boluk arasndaki klasik ayrm ortadan kaldrmaya zorlamaktadr. Einsteinn yerekimsel alan kuram ile Kuantum Alan Kuram, paracklarn, kendilerini evreleyen uzaydan ayr dnlemeyeceini gstermektedir. Ayr ca bu paracklar bir yandan uzayn yapsn belirlerken, te yandan da yaltlm varlklar olarak deil, uzayn her yerinde bulunan srekli, bir alann blgesel younlamas olarak ele alnmaktadrlar. Kuantum Alan Kuramfnda, bu alann, tm paracklarn ve bunlarn arasndaki etkileimlerin temeli olduu ngrlmektedir. Bu alan her yerde ve her zaman vardr. Hi bir zaman da ortadan kaldrlamaz. Sz edilen alan, tm maddesel fenomenlerin taycsdr. Bu, protonun, pi mesonu iinden kard boluktur. Paracklarn olumalar ve yok olular bu alandaki hareket dalgalanmalarn yanstmaktadr. (15) Sezilgen paracklarn kendiliinden ve bir boluktan ortaya kmalar ve hemen sonra da yeniden yok olmalar ve bu olayn da hibir nkleon ya da iddetli bir biimde etkileen parack olmadan kendiliinden gerekleebilmesi, madde ve bo uzay arasndaki ayrmn artk btn ile ortadan kalkmasna neden olmutur. Aada byle bir srecin vakum diyagram kartlmtr: adet parack (bir proton (p), bir kar t-proton (p- )ve pion () boluktan ortaya kmakta ve yine bolua geri dnmektedir. Alan kuramna gre bu tr olaylar srekli olarak gereklemektedirler. Yeni vakum, bo olmaktan ok uzaktr. Tam aksine, hi tkenmeyen bir zincir gibi yaratlp yok olan saysz paracklarla doludur.

Bir vakum diyagram te bu noktada, modern fizik ile Dou mistisizmindeki Boluk yaklam arasndaki en byk paralellik ortaya kmaktadr. Dou'daki Boluk gibi, fiziksel vakum da bir birey olmama durumunu deil, aksine, parack dnyasndaki tm biimlerin (kendiliinden) yaratlabilirliini temsil etmektedir. Bu biimler ise; bamsz birer varlk deil, genel Bolukun geici belirileri olarak deerlendirilmelidir. Sutra'larda denildii gibi: Biim boluktur ve boluk da biimdir. Sezilgen paracklar ile vakum arasndaki iliki, temelde dinamiktir. Yani vakuum gerek bir Canl Boluktur. Bu Canl Boluk, yaratl ve yok oluun sonsuz ritmine gre artmaktadr. Vakuumun dinamik niteliinin kefedilmesi, bir ok fizikiye gre, modern bilimin en nemli buluudur. Artk boluk, fiziksel fenomenleri tayan bo bir kap olmaktan karlm, ok nemli boyutlara sahip olan dinamik bir okluk haline gelmitir. Yani modern fiziin sonular nl in bilgini Chang Tsai'nin szlerini dorular gibidir: Byk Bolukun ch'i ile dolu olduunu kavrayan birisi, yokluk diye bir durumum var olmadn da idrak eder. (16)

15) KOZMiK DANS


Yirminci yzylda atam-alt dnyasnn aratrlmas ile maddenin isel dinamizmi ortaya kartlm oldu. Bylece, atomlar oluturan paracklar olan atom-alt paracklarn, yaltlm varlklar olarak var olamadklar, dinamik bir kalb tekil ettikleri ve ayrca ayrlamaz btnsel bir etkileimler ann blmleri olduklar ortaya kt. Sz konusu etkileimler, kendilerini parack al-verii biiminde belirginletiren sonsuz bir enerji akn kapsamaktadr. Bu ise, paracklarn sonsuza dek yaratlp, yok olduklar dinamik bir etkileim adr.

Paracklar arasndaki etkileim ise, maddesel dnyay oluturan salam yaplarn meydana gelmesine imkn tanmtr. Ancak bu yaplar da duraan deil, tam aksine, ritmik hareketler ile gidip-gelen bir hareket topluluudur. Yani evrenin tm, sonsuz bir hareket ve faaliyet gstermektedir. Evren, srekli bir kozmik enerji dansn icra etmektedir. Bu dans, olaanst bir kalplar eitlemesini kapsamasna ramen, belli bal birka snfa da ayrlabilmektedir. Yani atom-alt paracklar ve onlarn etkileimlerinin aratrlmas, byk bir dzeni gzler nne sermitir. rnein atomlar ve buna bal olarak da evremizdeki btn madde biimleri, eit ktlesel paracktan olumaktadrlar: Protonlar, ntronlar ve elektronlardan. Drdnc bir parack olan foton ise ktlesizdir ve elektromanyetik nmn lm birimini oluturmaktadr. Protonlar, elektronlar ve fotonlar salam ve istikrarl paracklardr, yani bir arpma sreci iinde yok olmadklar srece, sonsuza dek var olabilmektedirler. Ama te yandan ntronlar, kendiliinden ayrabilmektedirler. Bu ayrm, beta bozunumu olarak isimlendirilmekte ve belirli bir radyoaktivite trnn temel srecini tekil etmektedir. Burada bir ntron, bir elektronun ve ntrino denilen yeni ve ktlesiz bir paracn eliinde, bir protona dnmektedir. Protonlarn ve elektronlarn olduu gibi, ntrinolar da salam ve istikrarl paracklardr. Ntrinolar, genelde bir Yunan harfi olan v (n) ile gsterilmekte ve sz konusu beta bozunumu da simgesel olarak u ekilde aklanmaktadr :

Radyoaktif bir maddedeki atomlarda meydana gelen ntron-proton dnm, bu atomlarn tamam ile deimesine neden olmaktadr. Bu sre dahilinde oluan ve aa kan elektronlar, gl bir nm olarak yaynlanmakta, bundan da biyoloji, tp ve sanayi dallarnda yaygn biimde istifade edilmektedir te yandan ntrinolar ise, ok zor bir biimde gzlenebilmektedirler. nk ne bir ktleye ve ne de bir elektriksel yke sahip deildirler. Daha nceden de belirttiim gibi, her paracn ayn ktleye ve fakat ters yke sahip bir kar t-parac bulunmaktadr rnein bir foton kendi kart-paracn oluturmaktadr. Elektronun kart-parac ise, pozitron olarak isimlendirilmektedir. Bunlar n haricinde bir kar t-proton, bir kar t-ntron ve bir kar t-ntrino da vardr. Aslnda beta bozunumu srasnda meydana gelen ktlesiz parack bir ntrino deil, bir kartntrino'dur. (v-) ile gsterilmektedir). Bylece sz konusu sre u ekilde dzeltilmelidir:

Buna ramen imdiye dek anlattmz paracklar, gnmzde bilinen atom-alt paracklarnn yalnzca kk bir blmn oluturmaktadrlar. Ancak sz konusu dier paracklar istikrarl olmadklarndan, ok ksa bir sre iinde baka paracklara dnerek, bozunmaktadrlar. Bu paracklardan bazlar da bir kez daha bozunarak, salam ve istikrarl bir parack oluana kadar bozunmaya devam etmektedirler. Bu tr salam ve istikrarl olmayan paracklarn aratrlmas, ok pahaldr. nk onlarn her gzlem iin arptrlmak suretiyle yeniden yaratlmalar gerekmektedir. Bu ise ancak byk parack hzlandrclarnn, kabarck odalarnn ve ok kapsaml dier parack alglayclarnn ina edilmesi anlamna gelmektedir. Salam ve istikrarl olmayan paracklarn bir ou, insann sahip olduu zaman lei ile karlatrldnda, inanlmayacak kadar ksa srelerde, (rnein bir saniyenin bir milyonda biri kadar) yok olmaktadr. Ama yine de onlarn mr sreleri, byklkleri ile orantlanmaldr (nk paracklarn kendileri de ok kktr). Eer byle bakacak olursak, bunlarn bir ou esasen bir hayli uzun bir sre hayatta kalmaktadrlar. nk milyonda bir saniyenin bile, parack dnyasnda ok uzun bir sre olduu bilinmektedir. Bir insan, kendi boyunun birka kat fazlasn ancak bir saniyede katedebilmektedir. Bir parack iin bu deerlendirme yapldnda normal bir paracn kendi boyunun birka kat fazlas bir mesafeyi ne kadar sre iinde katettii aratrlacaktr.

ii t Bu zaman dilimi ise, parack saniyesi olarak adlandrlabilir.(*) Bir parack, orta byklkteki bir atom ekirdeini aabilmek iin (eer arpma deneylerinde olduu gibi k hzna yakn bir hzla yol aldn var sayarsak), parack saniyesinin on kat bir sreye gerek duyacaktr. Salam ve istikrarl olmayan paracklar arasnda iki dzine kadar parack vardr ki, bunlar bozunmadan nce birka atomdan rahatlkla geebilmektedirler. Bu, byklklerinin yz bin kat kadar bir uzunlua denk dmekte ve birka yz parack saatini oluturmaktadr. Sz konusu paracklar, deminki tabloda, daha nce belirttiimiz salam ve istikrarl paracklarla beraber gsterilmilerdir. Ancak bu istikrarsz paracklarn bir ou bozunmadan nce bir ya da birka santimetre yol katedebilmektedirler. Bunlar arasnda en uzun mre sahip olanlar ise (saniyenin milyonda biri kadar), hi bozunmadan birka yz metre yolu rahatlkla aabilmektedirler. Bu gerekten de byk bir mesafedir! f d u ana kadar bilinen paracklarn tm, rezonanslar olarak isimlendirilen ve az sonra daha detayl olarak inceleme frsat bulacamz bir kategoriye dahildirler. Bunlar, ksa bir sre yaamakta, birka parack saniyesi iinde bozunmakta ve bylece byklklerinin ancak birka kat bir yolu aabilmektedirler. Yani bunlar kabarck odasnda gzlenemeyen paracklardr. Bunlarn var olduklarn ancak dolayl yollardan tespit edebiliriz. Kabarck odalar resimlerinde grlen izler ise, ancak deminki tabloda sralanan paracklarla oluturulabilmektedir.

Bu paracklarn tm de, arpma sreleri esnasnda oluup, yok edilebilmektedirler. Ayrca bunlardan her biri, sezilgen parack olarak deitirilebilmekte ve dier paracklar arasndaki etkileimi salayabilmektedirler. Bu anlamda, ok sayda parack etkileiminden sz edilmesi gerei dnlebilir. Fakat ok kr, (henz nedenini bilmesek bile), bu etkileimlerin tm, birbirinden ok farkl etkileim iddetlerine sahip yalnzca drt tane kategoriye ayrlabilmektedir: 1. 2. 3. 4. iddetli etkileimler Elektromanyetik etkileimler Hafif etkileimler Yerekimsel etkileimler.

Bunlardan elektromanyetik ve yerekimsel etkileimler, bu kategorilerin en tannmlardr. nk byk lekli dnyamzda tecrbe edebildiimiz etkileimlerdir. rnein yerekimsel etkileimler, tm paracklar arasnda cereyan etmelerine ramen, deneysel olarak tespit edilemeyecek kadar hafiftirler. Ama makroskopik dnyada, ktlesel cisimler ok sayda paracklardan olutuundan, onlarn yerekimsel etkileimleri birleerek, evrenimizin en baskn kuvveti olan yerekimsel kuvveti meydana getirmektedirler. Elektromanyetik etkileim ise, ykl btn paracklar arasnda olumaktadr. Bunlar, kimyasal sreler ile btn atomsal ve molekler yaplarn oluumuna sebep olmaktadrlar. te yandan iddetli etkileimler de protonlar ve ntronlar atam ekirdeine balamaktadrlar. iddetli etkileimler, doa da grlen en iddetli kuvvet olan ekirdeksel kuvveti meydana getirmektedirler. rnein elektronlar, atom ekirdeine elektromanyetik kuvvet araclyla yaklak on elektron volt denilen enerji birimi ile balanmlardr. te yandan ekirdeksel kuvvetler ise protonlar ve ntronlar yaklak on milyon enerji birimi ile birbirlerine yaptrmaktadrlar. Ancak iddetli etkileimlerle birbirlerine balanm olan paracklar yalnzca nkleonlar deildir. Aslnda paracklarn byk bir ounluu, iddetli etkileim gstermektedir. Bilinen paracklardan yalnzca be tanesi (ve tabii bunlarn kart-paracklar) iddetli bir etkileim gstermezler. Bunlar, deminki tablonun st kesimlinde grlen fotonlar ve drt tane de leptonlardr. Yani btn paracklar iki byk guruba ayrlabilir: Bunlardan birincisi leptonlar, dieri ise hadronlar olarak isimlendirilen ve iddetli etkileim gsteren paracklar snfdr. Hadronlar da, mesonlar ve baryonlar olarak ikiye ayr lmaktadrlar. Bunlardan baryonlarn hepsinde birer kart-parack bulunmakta, mesonlarn ise yalnzca bazlarnda kart-parack grlmektedir. Leptonlar, hafif etkileim diye isimlendirdiimiz drdnc etkileim tryle ilgilidirler. Bu etkileim o kadar hafif ve ksa menzillidir ki, bunlara dayanan hi bir nesne birbirine tutturulamamaktadr. Ama te yandan, dier trdeki etkileimin oluumuna neden olurlar (yani: Atom ekirdeini tutan iddetli etkileim, atomlarn ve molekllerin yapsn ayakta tutan elektromanyetik etkileim ve nihayet gezegenleri, yldzlar ve galaksileri bir arada tutan yerekimsel etkileim bu yolla ortaya kar). Hafif etkileim ise, yalnzca belirli bir parack arpmas ve bozunumu srasnda ortaya kmaktadr (rnein, daha nce szn ettiimiz beta bozumunda olduu gibi). Hadronlar arasnda cereyan eden tm etkileimler, dier hadronlarn dei-tokuu ile meydana gelmektedir Bu ktlesel paracklarn dei-tokuu ise, ok ksa menzile sahip olan iddetti etkileimlere neden olmaktadr. Bu etkileim yalnzca birka parack uzunluuna kadar eriebilmekte ve bu nedenden dolay da hi bir zaman makroskopik bir kuvvet haline gelememektedir. Yani iddetli etkileimler, gnlk hayatmzda tecrbe edilemezler. te yandan elektromanyetik etkileimler, ktlesiz fotonlarn dei-tokuu aracl ile meydana geldiinden, elektrik ve manyetik kuvvetlere, byk lekli dnyamzda da rastlayabilmekteyiz. Yerekimsel etkileimlerin ise, graviton denilen ktlesiz bir parack tarafndan meydana getirildii dnlmektedir. Ama bunlar o kadar belirsizdirler ki, var olmalarna engel olacak hi bir ey bulunmamasna ramen, varlklar henz deneylerle ispat edilememitir. Son tr olan hafif etkileimler ise, olaanst ksa bir menzile sahiptirler. Bu menzil, iddetli etkileimlerde grlen menzilden de ksadr, ite bu ksa menzilden dolay, sz konusu etkileimlerin W-meson olarak isimlendirilen ok ar bir paracn dei-tokuu ile meydana geldii kabul edilmektedir. Sz konusu

varsaymsal paracn (byk ktlesi gz ard edilirse) fotonlarn elektromanyetik etkileimlerde oynadklar role benzer bir role sahip olduu sanlmaktadr. Bu benzerlik, alan kuramndaki en yeni gelimelerin de temelini oluturmaktadr. Bu yeni gelimeler aracl ile birleik bir elektromanyetik ve hafif etkileimler kuram gelitirilmeye allmaktadr.

Yksek enerji fizii alannda gerekletirilen arpma deneylerinin birounda, iddetli, elektromanyetik ve hafif etkileimler birleerek karmak bir olaylar zinciri meydana getirmektedirler. arpan ilk paracklar ou kez paralanmakta ve bu ekilde yepyeni paracklar oluturmaktadrlar. Bunlar da, ya arpmaya devam eder, ya da bozunur ve kalc bir parack meydana getirirler. Aadaki ekilde, sz konusu oluum ve yok olu ile ilgili bir kabarck odas izimi grlmektedir.

a Aslnda bu resim, parack dzeyindeki maddenin deikenliini gsteren arpc bir belgedir. Burada eitli kalplarn (ya da paracklarn) bir enerji selinde nasl da yaratlp, yok olduklar rahatlkla grlebilmektedir(*) .

Eer ktlesiz, fakat ok yksek enerjilere sahip bir foton da sz konusu ayr m ilemlerine katlrsa, maddenin oluumu daha da ilgin bir grnm kazanr. nk fotonlar kabarck odasnda gzlemlenemediklerinden, birdenbire ykl bir parack ifti olumaktadr. Oluan elektron ve pozitron ise, ayr eriler halinde uup gitmektedirler. Aada, iki tane ift oluumuna ok gzel bir rnek verilmitir. arpma sreleri dahilinde llen balang enerjisi ne kadar bykse, yaratlan paracklarn says da o kadar ok olacaktr. Sayfa 327'deki izimde bir kart-proton ile bir proton arasnda meydana gelen arpmadan sonra elde edilen sekiz adet pion grlmektedir. Sz edilen arpmalarn tm, yapay olarak gerekletirilmitir. Bu amala, iinde paracklarn gerekli hzlara ve enerjilere ivmelendii byk laboratuvar makineleri kullanlmaktadr. Dnyada yaanan doal fenomenlerin ounda ise, enerjiler, ktlesel paracklarn yaratlmasna yetecek kadar byk deildir. Fakat buna ramen atom-alt paracklarn, rnein yldz ekirdeklerinde retildiklerini grmekteyiz.

(*) Bir kart-proton (p-) ile, kabarck odasnda bulunan bir proton arasnda meydana gelen bir arpma sonucu oluan sekiz adet pion. (*) Yalnzca ykl paracklarn birer iz braktklarna dikkat etmeliyiz. Bu izlerin ise manyetik alanlarn yarl nedeniyle saat ynnde bklm olduklarn grrz (pozitif ykl paracklar). Negatif ykl paracklarn izleri ise saat ynne ters biimde bklmtr. Buralarda, hzlandrc laboratuvarlarnda incelediklerimize benzer olaylar srekli bir biimde meydana gelmektedirler. Baz yldzlarda ise, sz konusu sreler, astronomlarn evren hakkndaki grlerine kaynaklk eden konulardan birini oluturan, ok iddetli elektromanyetik nmlara yol amaktadrlar. Bunlar genellikle

radyo dalgalar, k dalgalar ya da rntgen dalgalar biiminde ortaya kmaktadrlar. Yldzlar aras uzay ve galaksiler aras uzay, bundan dolay sz konusu elektromanyetik nmn saysz frekanslaryla dolup, tamaktadr. Yani bu blge farkl enerjilere sahip fotonlarla doludur. Fakat bunlar, kozmosun iinde hareket eden tek parack biimi deildir. Yani kozmik nm yalnzca falanlardan deil, ayn zamanda kayna tam bir muammay oluturan eitli ar ve ktlesel paracklardan meydana gelmektedir. Bunlardan ou bazen ok byk enerji deerlerine ulaan protonlardan olumaktadrlar. Sz edilen enerji deerleri, gnmzn en gl parack hzlandrclarnda elde edilebilen enerjilerden bile daha fazladr. Yksek enerjilere sahip kozmik nm dnya atmosferine arptnda, burada bulunan hava atomlarnn ekirdekleri ile ok sayda arpma meydana gelmektedir. Bylece ok eitli ikincil paracklar domaktadr. Bunlar, ya hemen bozunmakta ya da baka, arpmalardan geerek yeni paracklarn ortaya kmasna yol amaktadrlar. Bylece, dnyaya bu tip paracklar ulaabilmektedirler. Bu ekilde, dnya atmosferine dalan bir tek proton bile, ierdii kinetik enerjisinin dnm ile ok sayda fenomenlerin meydana gelmesine sebep olmaktadr. Bu yeni paracklar, havada ilerleyip, ok sayda arpmalara maruz kaldka yava yava emilmektedirler. Yani yksek enerji fiziinde gerekletirilen ve gzlemlenen arpma deneyleri, doal olarak ve hatta daha youn bir biimde, dnyan n atmosferinde kendiliinden cereyan etmektedir. Bu da byk bir parack kalb eitliliine yol amakta ve srekli bir enerji akmn oluturmaktadr. Sanki yaratln ve yok oluun ritmik bir dans gibidir. Paracklar dnyasnda cereyan eden oluum ve yok olu sreleri, yaln zca kabarck odalarnda gzlenebilen cinsten deildirler. Bunlar ayrca sezilgen paracklarn yaratllarn ve yok olularn da kaplamaktadrlar. Parack etkileimleri srasnda dei-toku edilen bu paracklar ise, ne yazk ki, gzlemlenmeye yeterli bir mre sahip bulunmazlar. rnein bir proton ile bir kart-protonun arpmasyla oluturulan iki pionu ele alalm. Bu olayn uzay-zaman diyagram, aadaki gibidir (bu diyagramlarda zamann, aadan yukar yadoru ilerlediini unutmayalm). Burada, uzayn ve zamann herhangi bir noktasnda arpan bir proton (p) ile bir kart-protonun (p-) dnya izgileri gsterilmitir. Sz konusu paracklar arptktan sonra, paralanmakta ve iki tane pionun (+ ve -) oluumuna sebep olmaktadrlar. Ancak bu diyagram tam bir resim deildir.

nk bir proton ile bir kart-proton arasndaki etkileim ayn zamanda sezilgen bir ntron al-verii olarak da dnlebilmektedir (bu alternatif aklan tarz diyagramda gsterilmitir).

Aadaki izimde gsterilen sre de buna benzer olarak sezilgen paracn (yani, iki ntron ile bir protonum) yaratln ve yok ediliini kapsamaktadr. Bu karmak fenomen, bir dei-toku sreci

olarak ifade edilebilir (proton/kart-proton arpmas sonucu drt tane pion olumutur). Yani bu trl aklandnda, Feynman diyagram u ekli alacaktr(*).

Sz konusu rnekler, kabarck odas fotoraflarnda grlen izgilerin, paracklar arasndaki etkileimi nasl kaba bir biimde yansttklarn gstermektedirler. nk gerek sreler, aslnda daima ok daha karmak bir parack dei-toku an meydana getirirler. Eer etkileime dahil olan paracklarn srekli olarak kendiliklerinden, sezilgen paracklar yaratp-yok ettiklerini de dnrsek, durum daha da karmaklaacaktr. rnein bir proton srekli olarak ntr bir pion yaratp, emecektir. a Baz hallerde de bir + yaynlayp bir ntron haline dnecek, bu ntron ise, ksa bir sre sonra bir -+'y emerek yeniden bir protona dnecektir. Feynman diyagramlarnda grlen proton izgilerinin ise, sz konusu diyagramlarda u yeni biimlerle deitirilmesi gerekecektir. Sezilgen srelerde, balangtaki parack, ksa bir sre iin tamamen yok olabilecektir (diyagramda (b)'de gsterildii gibi):

Sezilgen bir ntron-kart-proton iftinin olumas Baka bir rnee geelim: Negatif bir pion, bir ntron (n) ve bir kar t-proton (p) yaratabilmekte, bunlar ise birbirlerini yok edip yine balangtaki pionu meydana getirmektedirler.

Bir protonun sezilgen pionlar yaynlamasn ve emmesini gsteren Feynman diyagram Sz edilen btn srelerin esasen Kuantum Kuram yasalarna gre ilediklerini vurgulamakta yarar vardr. Yani bu sreler birer olgudan ok, birer eilim ya da birer olaslktrlar. rnein her bir proton, potansiyel olarak (yani, belirli bir olaslkla) bir proton art bir 0 ,ya da bir ntron art bir + veya daha baka bir biimde var olabilecektir. Yukarda anlan rnekler aslnda sezilgen srelerin en basitleridir. Sezilgen paracklarn, baka sezilgen paracklar yaratp tam bir sezilgen etkileim a kurduklar nda ise, ok daha karmak bir kalp meydana gelmektedir(*). Kenneth Ford, The World of Elementary Particles (Temel Paracklarn Dnyas) isimli kitabnda, tam on bir tane sezilgen paracn yaratln ve yok ediliini kapsayan karmak bir rnek sunmutur. Ford, kulland rnek hakknda u yorumu yapmaktadr: lm n (Diyagram zerinde) byle bir srecin yalnzca bir dilimi gsterilmitir. rktc gibi grnse de, bu, tam anlam ile gerektir. Her proton byle bir yaratl ve yok olu dansn icra etmektedir (1).

Sezilgen etkileimler a (Ford: The World of Elementary Particles) Ford, yaratl ve yok olu dans ya da enerji dans gibi terimler kullanan tek fiziki deildir.nk parack dnyasn oluturan kalplardan geen enerji akn hayal ederken, insan ister istemez ritim ve dans figrlerini anmsamaktadr. Ksaca modern fizik, hareket ve ritmin, maddenin temel zellikleri olduunu gstermitir. Dnyadaki ya da evrenin ok uzak bir kesindeki her madde birikimi, srekli olarak bu kozmik dansa itirak eder gibidir. Dou mistikileri de, modern fizie benzeyen bir dinamik evren grne sahiptirler. Onlarn da doa ile ilgili sezgilerini dans etme kelimesi ile aklam olmalar hi de artc gelmemelidir. Byle bir ritim ve dans imajna verilebilecek en gzel rneklerden biri de, Alexandra David-Neel'in kaleme ald Tibetian Journey (Tibet Gezisi) adl eserde gemektedir. David-Neel bu kitapta, bir lama ile nasl tantn ve lamann kendisini seslerin retmeni olarak takdim ettikten sonra, madde ileilgili u gr nasl akladn yle anlatmaktadr: Tm nesneler dans etmektedirler. Hareketleri neticesinde ise baz sesler reten atomlar vardr. Bu dansn ritmi deitiinde, ortaya kan ses de deiecektir. Yani her bir atom srekli olarak kendi arksn sylemekte ve bu ekilde meydana gelen ses de her an youn ve sofistike baz biimleri yaratmaktadr (2). Bu benzetmenin modern fizik ile olan benzerlii, sesin belirli bir frekanstaki bir dalgann titremesinden meydana geldiini hatrladmzda, daha da arpc olmaktadr. Ses deitiinde frekans da deimekte, bylece eski atom kavramnn modern karl olan paracklarn da enerjileri ile orantl bir frekansa sahip olan dalgalardan olutuklar anlalmaktadr. Alan kuramna gre her parack, gerekten de srekli olarak kendi arksn sylemektedir ve bu arada ritmik enerji kalplarn (yani, sezilgen paracklar) youn ve karmak baz biimlerde oluturmaktadrlar. Ama bence kozmik dans benzetmesinin en gzel biimini Hinduizm'deki dans eden Tanr iva imaj oluturur. En eski, fakat en ok sevilen Hint Tanrlarndan biri olan iva, Danslar Kral olarak karmza kmaktadr. Hindu inanna gre tm hayat, yaratln ve yok oluun, lmn ve yeniden douun byk ritmik srecinin bir blmdr. iva'nn dans da, sonsuz devirlerle meydana gelen ebed hayat/lm ritmini temsil etmektedir. Ananda Coomaraswany'e gre:

Brahman'n karanlnda doa iseldir ve iva istemedii srece dans edememektedir. iva, kendi dalgnlndan uyan r ve onun dans da maddenin iindeki uyann ritmik seslerini ortaya karr. Artk madde de dans etmeye balar ve iva'n n evresinde bir nur halkas grnmn alr. iva, dans ederek sonsuz fenomenleri oluturur. Zamann dolduu anda ise, yine dans ederek tm biim ve isimleri byk bir ate ile yok eder ve onlara yeni bir durgunluk verir. Bu aslnda bir iir olmasna ramen, yine de bilimdir(3). iva'nn Dans yalnzca yaratln ve yok oluun kozmik devirlerini simgelemekle kalmaz, ayrca Hint mistisizmine gre varoluun temeli olarak kabul edilen doumun ve lmn gnlk ritmini de temsil eder. Ayn zamanda iva bize, dnyada bulunan sonsuz biimlerin maya olduklarn hatrlatmaktadr. nk iva, bunlar, dansnn sonsuz ak iinde yaratmakta ve yine yok etmektedir. Bundan dolay da bunlar temelli ve kesin eyler deil, hayal ve deikendirler. Heinrich Zimmer'in dedii gibi: Onun cokun ve aal hareketleri, kozmik hayali oluturmaktadr. Onun uan kollaryla bacaklar ve salnan gvdesi (gerekten de) evrenin yaratl ve yok oluunu simgelemektedir. Burada lm ile doum tam bir dengededir ve oluan her ey, bir son bulmaktadr (4). Onuncu ve on ikinci yzyl Hint sanatlar, ivann kozmik dansn olaanst gzellikteki drt kollu bronz heykellerle gstermeye almlardr. iva'nn kollar hem dengelidir ve hem de (sahip olduu dinamik hareket nedeniyle) hayatn ritmini ve birliini temsil etmektedir. Bu dansn kapsad eitli anlamlar, bu heykellerdeki karmak resim alegorileri sayesinde yanstlmaktadr. rnein Tanrnn yukardaki sa elinde, yaratln balang sesini simgeleyen bir davul; yukardaki sol ellinde ise, yok oluun eleri olan ate ve alev dalgalar bulunmaktadr. Bu iki elin dengeli duran hali ise, dnyada grlen yaratln ve yok oluun dinamik dengesini yanstmaktadr, iki elin arasnda bulunan dansnn yz, yaratln ve yok oluun kutupsalln am ve zmlemi olan sakin ve huzurlu bir ifadeye brnmtr, ikinci sa el ise, (korkma! biiminde bir mesaj iletmektedir, yani sreklilii, korunmay ve bar simgelemektedir. Ancak dier sol el, maya bysnden kurtuluu simgeleyen kalkk bir bacaa doru iaret etmektedir. iva, baz tasvirlerde bir cinin bedeni zerinde dans etmektedir. Bu da, zgrle ulamak iin, insanln amas gereken cehaletini simgelemektedir. Coomarasvrany'e gre, iva'nn dans, bir sanatn ya da bir dinin, Tanr'nn etkinlikleri hakknda ortaya atabilecei en net imajdr(5). iva, Brahman'n kiiletirilmi hali olduundan, kendisinin etkinlii, Brahman'n sonsuz ve saysz dnyasal belirilerini yanstacaktr. iva'nn dans bir bakma, evrenin de dansdr. Yani sonsuz eitlilikteki kalplardan birbirlerine aktar lan enerji akm gibidir. Modern fizik yaratln ve yok oluun ritminin, yalnzca mevsimlerin devirlerinde ya da yaayan btn varlklarn doumlarnda ve lmlerinde grlmediini gsterebilmitir. Sz konusu ritim, organik olmayan maddenin de temel z gibidir adeta. Kuantum Alan Kuram'na gre, maddenin eleri arasndaki tm etkileimler, sezilgen paracklarn yaynlanmas ve emilmesi biiminde gereklemektedir. Bundan da te, tm maddesel paracklar kendiliklerinden sezilgen paracklar yaymlayp emdikleri iin, yaratl ve yok olu dans, sanki btn maddenin en temel nitelii gibi gzkmektedir. Buna gre modern fizik, her atom-alt paracn yalnzca bir enerji dansn icra etmekle snrl kalmadn, ayrca kendisinin de bir enerji dans olduunu ve oluumun ve yok oluun ritmine sahip bulunduunu gstermitir. Sz konusu dans kalplar, her paracn zgl doasnn ok nemli bir yndr ve birok zelliini belirlemektedir. rnein sezilgen paracklarn yaynlanmas ve emilmesi iin gerekli olan enerji miktar, kendi kendisine etki eden paracn ktlesine eklenen bir ktle miktarna eittir. Farkl paracklar da danslar srasnda farkl kalplar oluturacaklar ve ok eitli enerji miktarlar na, bylece de farkl ktlelere sahip olacaklardr. Sezilgen paracklar, yalnzca btn parack etkileimlerinin en nemli paracklar olmaktan te, ayn zamanda vakuum tarafndan yaratlp-yok edilebilen bir olguyu oluturmaktadrlar. Yani, hem madde ve hem de boluk bu kozmik dansa itirak etmekte ve hi durmakszn enerji kalplar yaratmakta ve yok etmektedirler. Bu sebeple modern fizikiler iin iva'nn dans, atom-alt maddenin dansn simgelemektedir. Hindu mitolojisinde olduu gibi, bu yeni dans da srekli bir yaratl ve yok oluu iermekte ve ayrca tm evreni de kapsamaktadr. Bundan yzlerce yl nce Hint sanatkrlar dans eden iva'larn ok gzel bronz heykellerini

yaratmlard. Gnmzde ise fizikiler, ellerindeki en gelimi teknolojiyi kullanarak kozmik dans sonrasnda grlen kalplarn bir portresini karmaya almaktadrlar. Etkileen paracklarn kabarck odas fotoraflar, iva'nn dansnn arpc imajlarna benzemektedir. Bunlar, evrendeki srekli yaratl ve yok olu ritmini gstermekte ve Hint sanatkrlarnn eritii gzellie ve neme ulamaya almaktadrlar. Yani kozmik dans benzetmesi; eski mitolojiyi, dinsel sanat ve modern fizii olaanst bir biimde bir araya getirmitir. Bu dans gerekten de, Coomaraswany'nin dedii gibi, aslnda bir iir olmasna ramen, yine de bilimdir.

16) KUARK SiMETRiLERi. YENi BR KOAN MI?


Atom-alt dnyas bir ritmi, bir hareketi ve srekli bir deiimi yanstmaktadr. Ancak bunlar, keyf ve dzensiz deil, tam tersine, belirli ve ak kalplar erevesinde gerekleen hareketlerdir, isterseniz aklamalarmza u hareket noktasndan balayalm: Belirli bir trden olan btn paracklar, ayndr. Onlarn ktlesi, elektrik ykleri ve dier karakteristik zellikleri, birbirinin ayndr. Dahas, elektriksel olarak ykl olan btn paracklar ya tam olarak bir elektronun ykne ya da bu ykn tam iki kat byklndeki bir yke sahiptirler. (Veya ters bir elektriksel yke sahip bulunurlar). Paracklarn dier karakteristik zellikleri iin de, bunun benzeri kurallar geerlidir. Yani paracklar keyf deerlere deil, snrl saydaki belirli byklklere sahip ola bilmektedirler. Bu nedenle, paracklar bir ka farkl guruba ya da aileye ayrabilmekteyiz. Ancak bu noktada, dinamik ve srekli olarak deien bir parack dnyasnda bu tr kalplarn nasl meydana geldiini sormamz gerekmektedir. Madde yapsnn iinde bulunan genel kalplarn ortaya kartlm olmas, aslnda ok yeni bir fenomen deildir. nk bunlara benzer kalplar atomlarn dnyasnda da mevcuttu. Yine atom-alt paracklarda olduu gibi, ayn trden atomlarn tm, ayndr. Kimyasal elementlerde grlen atom trleri de, buna dayanlarak hazrlanan periyodik bir element cetvelinde, az sayda guruba ayrlabilmitir. Gnmzde bu snflandrma artk ok iyi anlalm bir durumdadr. Bu gruplandrma, atom ekirdeinde bulunan proton ve ntronlarn saysna ve elektronlarn ekirdek evresinde oluturduklar kresel orbitlerin (ya da tabakalarn) dalmna baldr. Daha nce de tartld gibi, elektronlarn dalgasal bir doaya sahip olmalar , elektron orbitlerinin, birbirlerine olan uzaklklarn snrlamaktadr. Elektronun belirli bir orbitte sahip olduu dnel hareket miktar ise, elektron dalgalarmn belirli titreimlerine denk den kesin deerlere bal olmaktadr. Sonu olarak atom yapsnda belirli kesin kalplar meydana gelmekte, bunlar tam saysal Kuantum saylar ile belirlenmekte ve atomsal orbitlerdeki elektron dalgalarnn titreim kalplarn yanstmaktadrlar. Sz konusu titreimler, bir atomun Kuantum durumunu belirlemekte ve iki eit temel durumda ya da ayn uyar lm durumda bulunan atomlarn da tamamyla zde olmalarn salamaktadr. Parack dnyasndaki kalplar da atomsal dnyadakilere ok benzemektedir. rnein paracklarn birou, bir topa gibi kendi eksenleri evresinde dnmektedirler. Sz konusu spinler, baz temel birimlerin tam saysal katsaylar olan kesin deerlerle snrldrlar. rnein baryonlar yalnzca 1/2, 3/2, 5/2 gibi spinlere, mesonlar ise 0,1, 2 gibi spin deerlerine sahip olmaktadrlar. Bu olgu, atomsal orbitlerinde dnel olarak hareket eden elektronlarn deerlerine ok benzemektedir. nk elektronlar da tam saylar halindeki deerlerle kesin olarak snrlanmlardr. Atomsal kalplarla olan benzerlik, iddetli etkileim gsteren her paracn, yani btn hadronlarn, ktle ve spin dnda ayn zelliklere sahip baka alt blmlere ayrldklarn daha da belirginletirmektedir. Bu alt blmlerin daha st kademedeki yelerini, rezonanslar olarak isimlendirilen ok ksa mrl paracklar oluturmaktadrlar. Som yllarda bu gibi paracklardan ok sayda rnek tespit edilebilmitir. Rezonanslarn ktle ve spinleri, her alt blm iinde belirli ve kesin bir yolla oalmaktadr. Bunun sonsuza dek bylece srp gittii sanlmaktadr. Byle bir dzen, uyar lm atom durumlarn hatrlatmaktadr. Bu yzden fizikiler, bir hadron alt blmnde bulunan st dzeydeki yelerin aslnda en dk ktleli yelerin uyar lm durumumu oluturduklarn dnmektedirler. Bir atomda olduu gibi, bir hadronda da ok ksa mrl uyarlm durumlar var olabilmekte ve bylece daha byk bir dnel harekete (ya da spine) ve enerjiye (ya da ktleye) sahip alabilmektedir.

Atomlarn Kuantum durumlar ile hadronlar arasndaki benzerlik, hadronlarn isel bir yapya sahip olan birleik nesnelerden meydana gelmi olabileceklerini dndrmtr. Bu isel yaplar, uyarlma yeteneine sahip kalplardr, yani eitli biimlerdeki enerjileri emebilecek farkl kalplar oluturmaktadrlar. Buna ramen, gnmzde bu kalplarn nasl biimlenmi olduklar bilinmemektedir. Aslnda bunlar, atom fiziindeki atom eleri arasnda (protonlar, ntronlar ve elektronlar) cereyan eden etkileimler ve buradan doan zellikler olarak aklanabilmelerine ramen, parack fiziinde henz byle bir aklamaya gidilememitir. Parack dnyasnda, tespit edilen kalplar, yalnzca ampirik bir biimde snflandrlmlar ve henz parack yapsnn detaylarndan yola klarak ispat edilememilerdir. Parack fizikilerinin karlatklar bir dier nemli zorluk da, bileik nesnelerden meydana gelen ve belirli elerden oluan klasik yaklamn, artk atom-alt paracklar iin uygulanamamasdr. Parack elerinin nelerden meydana geldiklerini bula bilim enin tek yolu ise onlar, yksek enerjiler gerektiren arpma sreleri iinde arptrmak ve bylece onlar blmektir. Ama bu yapldnda da, ortaya kan paracklar orijinal paracklardan daha kk olmayacaklardr. - rnein iki proton, yksek bir hzla arptnda ok sayda paraca paralanabilmektedirler. Fakat bunlar arasnda hi bir zaman bir protonun paras bulunmayacaktr. Yani paracklar her zaman tam bir hadron olacak ve bunlar da arpan protonlarn tadklar kinetik enerji ve ktleden meydana geleceklerdir. Bir paracn, onu oluturan elerine ayrtrlmas bu adan, arpma sreci srasndaki enerji miktarna bal olarak kesin olmaktan uzak olacaktr. Burada ok nemli bir zafiyet durumu ile kar karyayz. Artk dinamik kalplar ayrmakta ve yeniden dzenlenmekte, bileik nesneler ve onlar oluturan eler ile ilgili statik kavram da, sz konusu kalplar gz nnde bulundurulduunda geersiz ve anlamsz olmaktadr. Yani atom-alt paracklarn yaps ancak dinamik bir biimde, sz gelimi, sre ve etkileim kavramlar ile aklanp, anlalabilmektedir. Paracklarn arpma sreleri iinde paralanmalar, baz kesin kurallara gre cereyan etmektedir. Oluan yeni paracklar ayn trden olduklar iin, bu kurallar parack dnyasnda gzlenebilen dzenlilii aydnlatmak iim kullanlabilmektedir. rnein gnmzde var olduklar bilinen parack ve parack ailelerinin daha henz kefedildii altml yllarda, fizikilerim ou, almalarn sz konusu dzenlilii ortaya karmak ynmde younlatrmlard. Parack kalplarnm dinamik sebeplerini oluturan sorunlar incelemek yerine, dzenliliklere ilgi duyan fizikiler, ksa bir sre iimde baarl da alabilmilerdi. Bu yeni aratrmalarda simetri (bakm) yaklam ok nemli bir rol oynamt. Genel olarak kabul edilen simetri kavramn genelletiren ve ona daha soyut bir anlam kazandran fizikiler simetriyi, paracklarn snflandrlmas ynnde byk yardmlar dokuman gl bir alet halime getirmilerdi. Gnlk hayatmzda, simetri ile ilgili en tannm rnek olarak aynada meydana gelen /yansma gsterilebilir. Veya, bir eklin ortasndan bir izgi ekip onu iki blme ayrdktan sonra, o blmlerin tamamen zde olmalar halimde, yani birbirlerini tpatp yansttklarnda sz konusu eklim simetrik (bakml) olduunu syleriz.

Daha deiik simetri rneklerinde ise (rnein aadaki Buddhist sembolde olduu gibi), ayn desenli birok kez yanstarak ok karmak bir simetriyi oluturabiliriz.

Ancak yansma, simetrinin tek oluum yntemi deildir. Eer bir ekil belirli bir a ile dndrldnde ortaya kan yeni ekil ilk batakinin ayn gibi gzkyorsa, bu ekle de simetriktir deriz. rnein in kaynakl YinYang diyagramnn biimi de byle bir dnel simetriye sahiptir.

Parack fiziindeki simetri ise, yansma ve dnellik dnda birok dier biimlerde de karmza kmaktadr. Sz konusu simetrik ilikiler alldk uzayda (ve zamanda) meydana gelebildikleri gibi, soyut matematiksel uzayda da ortaya kabilirler. Bu simetriler, paracklara ya da parack gruplarna uygulanmakta ve bu paracklar da karlkl etkileimleri ile i ie olduklarndan, ayn simetriler, etkileimler (yani, paracklarn dahil olduklar sreler) iin de geerli olmaktadr. Bu simetrik ilikiler atom-alt aratrmalarda ok faydal olmaktadrlar. nk onlarn korunma yasalar ile yakndan ilikileri vardr. Parack dnyasndaki bir sre belirli bir simetri gsterdiinde, burada korunan ve llebilen bir miktarn (deerin) var olduu, kestirilebilmektedir. Bu miktar, sre sresince btnyle korunacaktr. Bunlar, atom-alt maddenin o gizemli dansna belirli bir sreklilii ve istikrar salamaktadrlar. rnein baz miktarlar, btn etkileimlerde korunmalarna ramen, dierleri yalnzca baz etkileimler erevesinde korunabilmektedir. Bylece her bir sre, belirli ve korunan bir miktarlar seti ile ilikilendirilebilmektedir. Yani parack zeliliklerindeki simetriler, etkileimleri srasnda bir takm korunma yasalar olarak karmza kmaktadrlar. Bu sebeple fizikiler, her iki kavram da kullanmakta ve bazen bir srecin simetrisine, bazen de ona uygum gelen bir korunum yasasna atfta bulunmaktadrlar. Bunlardan hangisinin kullanlaca, durumun kendisine baldr. Gnmzde, tm srelerde gzlenebilen drt tane temel korunma yasasnn var olduu bilinmektedir Bunlardan tanesi, alldk uzay ve zamandaki basit simetri ilemleri ile balantldrlar. Buna gre, btn parack etkileimli eri, uzaydaki yer deimelerime bal olmakszn simetriktirler. Yani Londra'da ya da New York'ta meydana gelen iki tane etkileim de birbirlerinin ayn olacaktr. Ayrca etkileimler zamandan bamsz olarak da srekli bir simetri gstereceklerdir. Yani iki etkileim hem pazartesi gn ve hem de ar amba gn ayn biimde cereyan edecektir. Bu simetrilerin ilki moment ile ilgilidir, ikincisi ise enerjinin korunumunu kapsamaktadr. Bunlarn anlam, bir etkileime katlan tm paracklarn toplam momentlerinin ve enerjilerinin (ktleleri dahil) etkileimden nce ve sonra da ayn kalacadr. Temel simetrinin ncs, uzaydaki yn bulma ile ilgilidir. rnein bir parack arpmas srasnda, paracklarn kuzey-gney ya da dou-bat ynnde ilerlemeleri bir fark yaratmayacaktr. Bu simetrinin bir sonucu olarak, bir srece katlm olan toplam dnellik miktar (paracklarn kendi spinleri dahil) her zaman korunacaktr. Son olarak da elektrik yknn korunumu

vardr. Bu ise daha karmak bir simetri ilikisi ile ilgilidir. Ama bir korunum yasas biiminde formle edildiinde, ok basit bir grnm kazanmaktadr. yle ki: Bir etkileime katlan btn paracklarn toplam yk sabit kalmaktadr. Bunlarn yan nda, soyut matematiksel uzaylarda uygulanan ve korunan simetri eitleri vardr (yklerin korunumundakine benzer bir biimde). Bunlardan baz lar btn etkileimler iin, dierleri de baz nemli etkileimler iin (rnein: iddetli ve elektromanyetik etkileimler iin: Evet, hafif etkileimler iin: Hayr) geerlidir. Bunlara gre korunan miktarlar, paracklarn tadklar soyut ykler olarak ele alnabilmektedir. Her zaman tam sayl deerler aldklar iin (1, 2 gibi) ya da yar-tamsayl deerler ile gsterildiklerinden(:l/2, 3/2, 5/2 gibi), onlara, atom fiziine benzer biimde, Kuantum saylar denmitir. Bu durumda her bir parack, ktlesiyle beraber dnldnde onun zelliklerini tam, olarak yanstabilen bir Kuantum says setinden olumaktadr. rnein hadronlar, belirli ve kesin bir isospin ve hiper-yk deerine sahiptirler. Sz konusu deerler, btn iddetli etkileimlerde korunan iki tane Kuantum saysdr aslnda. Bir nceki blmde gsterilen tablodaki sekiz mesonun tm de bu iki Kuantum saysnn deerlerine gre dzenlendiklerinde, meson okteti diye an lan bir altgen kalp meydana getirmektedirler. Bu dzende de, byk bir simetri gze arpmaktadr. Altgende, paracklar ve onlarn kart-paracklar kar karya gelmekte ve merkezdeki iki parack da kendi kart-paracklarn oluturmaktadrlar. En hafif sekiz baryon da buna benzer bir kalb meydana getirmekte ve genelde bu yapya da baryon okteti ad verilmektedir.

Mezon okteti Fakat bu sefer, kart-paracklar oktet dahilinde bir kalp oluturmak yerine, bununla zde ikinci bir kar toktet meydana getirmektedirler.

Baryon okteti

Parack tablosunda arta kalan bir baryon ise (yani, omega baryonu), dokuz tane rezonans ile birlikte baryon dekupleti diye anlan baka bir kalb meydana getirmektedir.

Baryon dekupleti Belirli bir simetri kalbndaki btn paracklarn Kuantum saylar, isospin ve hipher-yk deerleri hari, btnyle zdetirler, isospin ve hipher-yk yardm ile, paracklarn kalplardaki yerleri belirlenmektedir. rnein meson oktetinde bulunan btn mesonla r sfr spine sahiptirler (yani, hi bir spinleri yoktur). Oktetteki baryonlar ise, 1/2 deerinde bir spine ve dekuplettekiler de 3/2 deerinde bir spine sahiptirler. Kuantum saylar bunun yannda, paracklarn tam bir simetrik kalp meydana getiren ailelere ayr trmalarnda, paracklarn kalplardaki zgn yerlerini belirlemede ve ayn zamanda sahip olduklar korunum yasalar na gre gsterdikleri, eitli etkileim snflamalarnda kullanlmaktadrlar. Birbiri ile ilintili olan simetri ve yansma kavramlar, grld gibi, paracklar dnyasndaki dzenlikleri aklamakta ok yararl olmutur. Aslnda bu dzenliliklerin birounu ok arpc bir biimde aklayabiliriz: Eer btn hadronlarn ayn cinsten ve az sayda temel varlklardan (imdiye dek grlememi olmalarna ramen) olutuklarn dnrsek, durum birdenbire kolaylamaktadr. Bu varlklara Murray Gell-Mann ok tuhaf bir isim takmtr: kuark. Aslnda Gell-Mann, James Joyce'un Finnegans Wake (Finnegan'n Cenaze Merasimi) adl eserinden yapt alntyla (Three quarks for Muster Mark) fizikilere atfta bulunmu ve sz konusu paracklarn var olmas gerektiini ngrmt. Gell-Mann, yukar da tarttmz oktet ve dekuplet trnden hadron kalplarna, kendi gelitirdii tane kuark ve onlarn kart-kuarklarn uygulayarak, byk bir kuramsal baar elde edebilmiti. Daha sonra bu yap talarn farkl bileimlerde kullanarak baryonlar ve mesonlar oluturmu, kuantum saylarn da onlar oluturan kuarklara ilave etmiti. Bu adan, baryonlarn tane kuarktan, onlarn kart-paracklarnn ise tane kart-kuarktan; buna mukabil mesonlarn da bir kuark ve bir kart kuarktan olutuklarn iddia edebilmiti. Bu modelin basitlii ve etkinlii ok arpc olmasna ramen, kuarklar, kolaylkla hadronlar meydana getiren gerek fiziksel eler olarak kabul edemeyiz. nk imdiye kadar hi bir hadron kendisini oluturan kuarklara ayrtrlamamtr Mmkn olan en yksek enerjilerde arptrdklar halde bile, bu ilem baarlamamaktadr. Bu da gstermektedir ki, kuarklar ok iddetli balama kuvvetleri ile birbirlerine yapm durumdadrlar. Paracklar ve onlar arasnda meydana gelen etkileimler hakknda sahip olduumuz bilgilere gre, sz konusu kuvvetler kendilerini dier paracklarn dei-toku-u aracl ile belli edeceklerdir. Fakat bu demektir ki, sz konusu paracklar da hadronlarn dahilinde bulunmaldrlar. Eer bu doru ise, bunlar da hadronun zelliklerini belirlemeli ve bunun bir sonucu olarak da, basit kuark modelini yok etmelidir. Bir baka deyile, kuarklar iddetli etkileim kuvvetleri ile balanmlarsa, baka paracklar da var olmaldr ve bunun bir sonucu olarak kuarklar da, belirli bir yap ya sahip olmaldrlar (btn dier iddetli etkileim gsteren paracklarda olduu gibi). Ancak kuark modeli iin, kuarklarn noktasal ve yapsz olmalar zorunludur. Aksi halde model baarsz olacaktr. Bu temel zorluk nedeni ile kuark modelinin, simetrilerini ve balanma kuvvetlerini de dikkate alan dzenli ve dinamik bir aklanmas mmkn olamamtr. te yandan deneysel alanda adeta bir kuark av balam olmasna ramen, imdiye dek hi bir baar elde edilememitir. Eer tek tek kuarklar varsa, onlar aslnda gze arpan bir zellik gstermelidirler; nk Gell-

Mann'n modeli, kuarklarn allmn dnda zelliklere sahip olduklarn ileri srmektedir. rneim kuarklar arasnda paracklar dnyasnda hi bir yerde rastlanmayan 1/3 ve 2/3 gibisinden elektriksel ykler olmaldr. Ancak ok kapsaml aratrmalara ramen, imdiye dek bu zelliklere sahip bir parack gzlemlenememitir. Deneysel ispat yoksunluu ve nemli kuramsal engeller, kuarklarn varlklarn pheli bir duruma sokmutur. Ancak te yandan kuark modeli, paracklar dnyasnda grlen dzenlilikleri aklamakta ok yararl ve baarl olmaya da devam etmektedir. Ama artk balangcndaki basit biimi de terk edilmitir. rnein GellMann'n orijinal modelinde, hadronlar eit kuark ve ayn saydan kart-kuarktan olumaktayd. Ancak gnmzde fizikiler, varolan ok sayda hadron kalplarn aklamak zere bir takm ek kuarklar gelitirmilerdir. Bir sre nce, Gell-Mann'n kendisi de Paris'te verdii bir konferans/ ders'te, her kuarkn farkl biimde ortaya ktn ve bunlara krmz, beyaz ve mavi kuarklar ismimi verdiini aklamtr. Bylece kuarklarn toplam says on dokuza ykselmi ve o tarihten beri ayr kuarkn daha bunlar arasna katlmalar nerilmitir(*). Bu durum konferansa katlan bir fiziki tarafndan, bunlarn gzlemlenen on iki kuark olduklar biiminde, anlamsz bir yaklamla dile getirilmitir. Ama yine de bu on iki kuark yardm ile baarl bir ekilde aklanabilen dzenliliklerin says gerekten de ok arpcdr. Hadronlarn bir takm kuark simetrileri gsterdikleri hi pheye mahal vermeyecek kadar aksa da, paracklar ve onlar arasndaki etkileimler ile ilgili elde ettiimiz bilgiler nda, genel anlamda kuarklar n var olamayacaklar belirlenmitin u anda, yani 1974 ylmn yaznda, kuark modelini kapsayan kartlklar gittike belirginlemektedir. rnein deneysel verilerin bir ou kuark modelini desteklemesine ramen, bazlar da bu modele tamamen ters den sonular ortaya karmaktadrlar. imdiye dek hi kimse bir kuark gzlemleyememitir ve sahip olduumuz temel parack etkileimleri bilgilerimize gre de, hi kimse onlar gzlemleyemeyecektir, nk onlarn var olmalar imknszdr. Ancak buna ramen, kuarklarn sanki noktasal elerden oluuyormuasna davranmakta olduklar dnlmektedir. Bu durum, atom fiziinin ilk gnlerinde de yaanmt, o tarihlerde, buna benzer kartlklar fizikilerin atomlar kavramalar ynnde nemli katklarda bulunmutu. Aslnda bu kuark bilmecesi yeni bir koan oluturan tm zellikleri bnyesinde toplamaktadr. Bu yeni koan, atom-alt paracklar hakkndaki grlerimizde nemli gelimeler ve deimeler salayabilecek niteliktedir. Parack dnyasnda hkm sren baz simetrik kalplarn kefedilmi olmas, fizikilerin bu kalplarn doann temel yasalarn yansttklar ynnde dnmelerine sebep olmutur. Son on be yldr da, sz konusu temel simetriyi bulmak iin byk abalar harcanmtr. Bu temel simetriye bilinen btn paracklar dahil olacak ve bylece maddenin yaps da ortaya kacaktr. Aslnda bu ama eski Yunanllardan arta kalan ve yzyllarca korunan felsef bir yaklam yanstmaktadr. nk Yunan bilim, felsefe ve sanat anlaynda geometri ile birlikte ortaya kan simetri fikri nemli bir rol oynamakta ve gzellii, uyumluluu ve mkemmellii yanstmaklayd rnein Pithagoras'lar simetrik say kalplarn, tm nesnelerin z olarak kabul ediyorlard. Platon, drt element atomlarnn sert cisimler biiminde olduklarn dnyordu. Birok Yunanl astronom da, gk cisimlerinin daireler zerinde hareket ettiklerine inanyorlard. nk onlara gre, bir daire, simetri asndan en mkemmel geometrik ekli oluturuyordu. Dou felsefesinin yaklam ise, eski Yunanllar ile karlatrldnda tamamen farkl idi. Uzak Dou'daki mistik geleneklerde, simetrik kalplar belirli semboller ya da meditasyon aralar olarak kullanlmaktaysa da, bu insanlarn gelitirdikleri felsef sistemde, simetri kavramnn pek nemli bir yeri yoktur. Geometri gibi simetrinin de, aklmzn bir rn olduu savunulmakta ve doann temel bir zelliini yanstmad dnlmektedir. Bu yzden Dou'da grlen birok sanat eserleri asimetriye byk bir ilgi gstermekte ve bazen de tm dzenli ya do geometrik biimleri nlemeye almaktadrlar. in'de ve Japonya'da grlen Zen kaynakl resimler, tek ke diye isimlendirilen bir tarzda yaplmlardr. Bir dier rnek de Japon bahelerinde grlen dzensiz snr talardr. Bunlarn tm Uzak Dou kltrndeki genel yaklam gzel bir biimde yanstan simgeler gibidir.

Bu adan, parack fizii dalnda temel simetriler yolunda harcadmz abalarn aslnda Helenistik mirasmzdan kalma bir alkanlk olduunu sylemek mmkndr. Ayrca bu aray, bir bakma da, modern bilimde daha henz ortaya kmaya balayan genel dnya gr ile badaamaz gibi de gzkmektedir. Ama te yandan simetrinin vurgulanmas, parack fiziindeki grlerden yalnzca bir tanesidir. Statik simetri yaklamna kar her zaman dinamik bir dnce okulu da var olmutur. Bu dinamik okul, parack kalplarn doann temel zellikleri olarak ele almaz. Ancak yine de bu aratrmalar, atom-alt dnyadaki dinamik doann ve nemli etkileimlerin anlalmas ynnde atlm admlar olarak grr. Bundan sonraki iki blmde bu okulun son on ylda doa yasalar ve simetriler hakknda nasl radikal yeni fikirleri ortaya attn greceiz. Sz konusu yeni fikirler, buraya kadar anlattmz modern fiziin dnya gr ile hem byk bir uyuum gstermekte ve hem de Dou felsefesi ile tam bir fikir birlii oluturmaktadrlar.

17) DEGiSiMiN KALIPLARI


Paracklar dnyasndaki simetrileri dinamik bir modelle (yani, paracklar arasndaki etkileimlerle) aklamak, gnmz fiziinin en nemli meydan okuyularndan biridir. Aslnda sorun, Kuantum kuram ile zafiyet kuramn ayn anda nasl gz nnde bulundurabileceimiz muammas ile ilgilidir. rnein parack kalplar, paracklarn sahip olduklar Kuantum doalarn yanstr gibi grnmektedirler (bunlara benzer kalplara, atom dnyasnda da rastlanmaktadr) Ancak parack fiziinde bunlar Kuantum erevesi dahilinde hareket eden dalgasal kalplar olarak aklanamamaktadrlar, nk burada gmlen enerji miktarlar o kadar byktr ki, artk izafiyet kuramnn kullanm bir zorunluluk haline gelinmektedir. Gzlemlenen simetrileri aklamaya ancak ,paracklar iin gelitirilen bir Kuantum-izafiyet kuram yetkili olabilecektir. Kuantum Alan Kuram, byle bir modelin ilk tr saylabilir. Ancak bu kuram, elektronlar ve fotonlar arasnda cereyan eden elektromanyetik etkileimleri mkemmel bir biimde aklamasna ramen, iddetli etkileim gsteren paracklarn davranlarna hi de tatmin edici bir cevap bulamamaktadr. Paracklarn says arttka, fizikiler, bunlarn her birini temel bir alan ile badatrmann hi de iyi olmadn grmlerdi. Parack dnyasnn birbirleri ile etkileen ok karmak bir doku halinde var olduunun anlalmas ile dinamik ve srekli olarak deien gereklii temsil edebilecek yeni modeller de aranmaya baland. Gerekli olan ey, ok iddetli hadron kalplarn dinamik bir biimde aklayabilecek bir formalizm idi. Burada, hadronlarn srekli olarak deiim gstermeleri, parack dei-tokuu ile karlkl bir etkileimde bulunmalar, iki ya da daha ok hadronlarn birleik durumlar oluturmalar ve daha sonra eitli parack kombinasyonlar oluturacak biimde bozunmalar dikkate alnmalyd. Genelde hepsine birden parack tepkileri denilen sz konusu srelerin tm de, iddetli etkileimlerin en temel zettiklerini oluturduklar iin, hadronlarla ilgili bir Kuantum-izafiyet modeli mutlaka gz nnde tutulmalyd. Hadronlarn ve etkileimlerinin aklanmas ynnde en uygun ereveyi, S-matriks kuram oluturur. Bu kuramn zn oluturan S-matriks kavram 1943 ylnda Heisenberg tarafndan ortaya atlm ve o tarihten bu yana iddetli etkileimleri aklayabilen ok uygun ve karmak bir matematiksel yap ya dntrlmtr. Aslnda S matriksi hadronlarn dahil olduklar tm tepki olaslklarnn bir toplamdr ve ismi de u ekilde ortaya kmtr: Olas tm hadron tepkileri, matematiksel deyimi ile sonsuz bir matriks biiminde dnlebilir. Bu nedenle de, kurama matriks ismi verilmitir. Balangta kullanlan S harfi ise, kuramn orijinal isminin (yani, scattering matrixin) ksaltlm bir eklidir. Burada parack tepkilerinin en nemli unsurlarn oluturan arpma (yani, scattering) srelerine bir atfta bulunulmaktadr. Tabii pratikte hi bir zaman tm hadron srelerinin toplam dikkate alnamamakta, daha ok, baz zel ve az sayda tepkilere odaklanlmaktadr.

Bunlar ise grlen ekildeki gibi diyagramlarla izah edilmektedirler. rnein bu diyagram, mmkn olan en basit ve en genel parack tepkilerinden birini gstermektedir: A ve B trnden iki parack bir arpma sonucu C ve D trnden iki deiik paraca dnmektedir. Bundan daha karmak sreler, daha ok parac kapsamakta ve aadakilere benzer diyagramlarla ifade edilmektedir.

Ancak hemen unu vurgulamakta yarar vardr: Sz edilen S matriks diyagramlar, alan kuramnda grlen Feynman diyagramlarndan ok farkldr. rnein bunlar, parack tepkilerinin detayl mekanizmalarn gstermekten ok yalnzca balangtaki ve sonutaki paracklar ortaya koymaktadrlar. rnein A + B C + D benzeri bir standart sre, alan kuramnda sezilgen bir V paracnn dei-tokuu olarak gsterilmesine ramen, S matriks kuramnda bu srecin tm, basit bir daire ile ifade edilmekte ve dairenin iindeki hi bir detay belirtilmemektedir.

Ayrca S matriks diyagramlar, uzay-zaman diyagramlarndan da farkldr. nk bunlar, parack tepkilerinin genel ve simgesel temsillerinden baka bir ey deildirler. Sz konusu tepkilerin kesin uzay ve zaman noktalarnda olumalar da gerekmez, Bunlar yalnzca gelen ve giden paracklarn hzlar ile (ya da daha kesin olmak gerekirse, momentleri ile) ifade edilmektedirler. Bunum anlam da tabii ki, S matriks diyagramlarnm, Feynman diyagramlarndan ok daha az bilgi iermesidir. Ama te yandan S matriks kuram yardm ile alan kuramnda grlen karakteristik zorluklar ortadan kaldrabilmektedir. nk Kuantum ve izafiyet kuramnn birletirilmi etkileri sayesindedir ki, belirli paracklar arasnda gerekleen etkileimler tam1 olarak belirlenebilir. Belirsizlik ilkesine bal olarak, bir paracn etkileim blgesi kesinletirildii lde, hz belirsizlii artacandan, sahip olduu kinetik enerji miktar da gittike belirsizleecektir. Baz durumlarda bu enerji, yeni paracklarn olumalar iin yeterli byklkte olacak ve izafiyet kuramna uygun bir biimde, artk gzlemci orijinal tepki ile urap

uramadna tam olarak karar veremeyecektir. Bundan dolay, Kuantum ve izafiyet kuramn birletiren bir sistemde paracklarn ayr ayr konumlar n kesin olarak belirlememiz imknsz olacaktr. Eer buna ramen byle bir giriimde bulunursak (rnein alan kuramnda olduu gibi), bir takm matematiksel dzensizliklerle karlarz. Bunlar da tm Kuantum Alan Kuramlarnn en nemli sorunlardr. Ancak S matriks kuram, bu sorunu pas geer. Ve paracklarn momentlerini belirsiz tutarak, tepkinin olutuu blgenin tam olarak belirlenmemesine zen gsterir. S matriks kuramnn en nemli yeni yn, dikkatleri nesnelerden olaylara doru kaydrm olmasdr. nk bu kuramn temel kaygsn paracklar deil, paracklarn tepkileri oluturmaktadr. Nesnelerden olaylara yaplan bu gei srasnda, Kuantum ve izafiyet kuramlarna nemli grevler dmektedir. Bilindii gibi Kuantum 'kuram, atom-alt paracklarn ancak eitli lme sreleri srasnda ortaya ktklarn gstermitir. Yani paracklar, yaltlm birer nesne olarak deil, kendilerini dier olaylarla belirli biimlerde ilikilendiren, fenomenler ya da varolular olarak deerlendirilmelidir. Heisenberg bu konuda unlar yazmtr: Modern fizikte; dnya, farkl nesneler guruplarna deil, farkl balantlar guruplarna ayrlmlardr. Artk ayrtrabileceimiz tek ey, baz fenomenler iin ok nemli olan balant trleridir. Yani dnya, birleik bir olaylar dokusu gibi bel irmektedir. Bu dnyada farkl trdeki balantlar srekli olarak deimekte, birbirlerine gemekte ya da birlemekte ve bylece btnn zelliklerini belirlemektedirler (1). zafiyet kuram ise bize, paracklar uzay-zaman olarak alglamamz retmitir. Burada artk her ey drt boyutlu kalplar olarak grlmekte ve nesneler de, sreler olarak ifade bulmaktadr. S matriks yaklam. bu grleri bnyesinde toplayp birletirmektedir. izafiyet kuramnn drt boyutlu matematiksel formalizmi kullanlarak hadronlarn tm zellikleri, tepki (ya da daha kesin olmak gerekirse, tepki olaslklar) eklinde aklanmakta ve bylece oluan sreler arasnda da belirli balantlar ortaya konmaktadr. Her tepki, baka tepkileri birbirlerine balayan paracklar kapsamakta ve bunun sonucu olarak da, byk bir sreler a ortaya kmaktadr. rnein bir ntron, farkl paracklar ieren ve pe pee gelen iki tepkiye katlm olsun. Bunlardan ilkini bir proton ve bir - olarak, ikincisini ise bir - ve bir K+ olarak dnelim. Yani burada ntron bu iki tepkiyi balantlamakta ve onlarn daha kapsaml ve byk apl bir sre haline dnmesini salamaktadr (aadaki diyagram (a)'ya baknz). Balangtaki ve sondaki paracklarn hepsi de, dier tepkilerin unsurlar haline gelebilmektedirler. rnein buradaki proton, bir K+ ve bir etkileimin ortaya kard bir parack olabilmekte (diyagram (b)'ye baknz); balangtaki tepkide grlen K+ ise, bir K- ve bir ile ilintilenmi ve de, tane baka piona balanm olabilmektedir. Balangtaki ntron, btnsel bir etkileim ann bir unsuru gibi gzkmektedir. Bu olaylar dokusunun hepsi de, S matriks yardm ile aklanabilmektedir.

Ancak byle bir adaki balantlar tam bir kesinlikle belirlenememekte, yalnzca baz olaslklar ortaya koyulabilmektedir. Yani her tepki, her ortamda bulunan enerjiye ve bu tepkinin karakteristik zelliklerine bal olarak belirli olaslklar erevesinde meydana gelmektedir. Sz konusu olaslklar ise, S matriksinin eitli eleri tarafndan gerekletirilmektedir. Byle bir yaklam bize, hadronun yapsn tamamen dinamik bir biimde aklamaktadr, incelediimiz yukardaki ada bulunan ntron, protonun ve - nin bir balanm durumu olarak grlebilmekte, ama ayrca () ve K-'nin balanm durumu olarak da deerlendirilebilmektedir. Hadron bilekelerinin her biri bir ntron oluturabilmekte ve bunun bir sonucu olarak da, ntron yapsnn elerini meydana getirdikleri sylenmektedir. Yani bir hadronun yaps, onu oluturan paracklarn kesin bir dzenlenmesi olarak deil, bu hadronu oluturacak parack etkileimleri setimin toplam olarak ifade edilmelidir. Ayn ekilde bir proton, bir ntron-pion iftinden, bir kaon-lambda iftinden ya da benzeri iftlerden meydana gelmi olabilir. Eer yeteri miktarda enerji mevcut ise proton, bu parack bilekelerinin herhangi birine ayr abilmektedir. Bir hadronun eitli belirileri de, varolma eilimlerinin, tepki olaslklar byklkleri olarak gsterilmesiyle olur. Bunlarn tm de, hadronun isel yapsnn eleri olarak deerlendirilebilmektedir.

Hadron yapsn, eitli tepkilere girme olaslklar olarak tanmlayan S matriksi, yap kavramna dinamik bir anlam kazandrmtr. Ayn zamanda bu yap yaklam, deneysel olgularla da ok iyi bir uyuum halindedir. nk yksek enerji arpma deneyleri srasnda hadronlar, dier hadronlarn bilekelerini oluturacak biimde paralanmaktadrlar.

Protonlar, kart-protonlar, bir lambda-kart lambda ifti ve birok pion ieren tepki a Yani hadronlarn potansiyel olarak bu hadron bilekelerinden olutuklar sylenebilmektedir. Byle bir arpma srasnda oluan paracklar da, eitli tepkilere neden olacak ve bylece kabarck odasnda fotorafn ekebildiimiz byk bir olaylar a olarak ortaya kacaklardr. Hangi an hangi deney sonucu ortaya kaca, bir olaslk ii olmasna ramen, her a, belli kurallar erevesinde ortaya kmaktadr. Bu kurallar, daha nce szn ettiimiz korunum yasalar dr. Yani ancak tam olarak tanmlanm Kuantum saylar setinin korunabilecei tepkiler meydana gelebilecektir. rnein her tepki srasnda toplam enerji, sabit kalmak zorundadr. Bu, tepkiye dahil olan enerjinin, oluturulacak ktleler iin yeterli olmas halinde tepkinin gereklemesi demektir. Ayr ca meydana gelen paracklar gurubu, balangtaki paracklarn tadklar Kuantum saylarnn aynlarna sahip olmak zorundadrlar. rnein toplam elektrik yk sfr olan bir proton ile bir -, arpma sonunda paralanmakta ve bir ntron ile bir meydana gelecek biimde yeniden dzenlenmektedir. Ama hi bir zaman bir ntron ile bir + ortaya kmayacaktr, nk bunlarn tadklar toplam yk +1 olacaktr. Demek oluyor ki, hadron tepkileri adeta, paracklarn yaratld ve yok olduu bir enerji akm gibidir. Ancak bu enerjiler, iddetli etkileimlerde korunan Kuantum saylar ile ifade edilen kanallardan kabilmektedirler. Bu adan S matriksi kuramnda, tepki kanal olarak isimlendirilen kavram, genel bir paracktan ok daha nemlidir. Bu kavram, bir Kuantum says seti olarak tanmlanmakta ve bunlar da, eitli hadron bilekelerinde ve ounlukla da tek bir hadronda bulunmaktadrlar. Hangi hadron bilekesinin hangi kanaldan geecei, bir olaslk meselesidir ve en bata var olan enerjiye baldr.

rnein yukardaki diyagramda, bir proton ve bir - arasndaki etkileimi ve bir ntronun geici olarak oluumunu grmekteyiz. Yani buradaki tepki kanal ilk nce iki hadron tarafndan belirlenmekte, daha sonra ise tek bir hadron tarafndan ve nihayet yine iki hadron tarafndan ortaya konulmaktadr. Eer daha fazla enerji kullanma imknmz varsa, ayn kanal, bir -K ifti, bir - K+ ifti ya da dier bir ok bilekeler aracl ile de oluabilecektir. Tepki kanallar yaklam, rezonanslar iin de (snrl da olsa) uygulanabilmektedir. Rezonanslar, tm iddetli etkileimlerde grlen ok ksa sreli hadron durumlardr. Bunlar o kadar ksa mrl fenomenlerdir ki, fizikiler nceleri rezonanslar ayr paracklar olarak snflamak bile istememilerdir. Gnmzde rezonanslarn zelliklerini belirleyebilmek, deneysel yksek enerji fiziinin en nemli grevlerinden biridir. Rezonanslar, hadron arpmalar srasnda meydana gelirler ve neredeyse olutuklar anda yine paralanrlar. Bunlar kabarck odasnda grlememelerine ramen, tepki olaslklarndaki ok zel davranlar dolays ile belirlenebilmektedirler. ki tane arpan hadronun bir tepkiye girmesi (yani birbirleriyle etkilemeleri), arpma srasndaki enerjiye baldr. Eer enerji miktar deitirilirse, sz konusu olaslk da deiecektir. Tepkinin detaylar na bal olarak, artan enerji ile olaslk artacak ya da azalacaktr. Ancak, belirli enerji deerlerinde, tepki olaslnn bariz bir biimde artt grlmektedir. Yani bir tepkinin meydana gelmesi, bu enerji deerlerinde daha olasdr. Bu keskin art, o andaki enerjiye denk den bir ktleye sahip olan, ksa mrl bir arac hadronun olumas ile birlikte gzlenmektedir. Sz konusu ksa mrl hadron durumlarnn rezonanslar olarak isimlendirilmi olmalar, titreimlerde rastlanan ve ok iyi bilinen rezonans fenomeni ile olan benzerliklerine dayanmaktad r. rnein ses fenomeninde, bir oyuun iindeki hava, dardan gelen bir ses dalgasna hafife karlk vermekte; fakat ses dalgasnn rezonans frekans denilen bir deere ulamas ile birlikte, iddetli bir rezonans gstermekte> ya da birlikte titremeye balamaktadr. Bir hadron tepki kanal byle bir titreen oyu/k ile rahatlkla karlatrlabilir. nk arpan hadronlarn enerjisi, ona denk den olaslk dalgasnn frekans ile yakndan ilgilidir. Sz konusu enerji ya da frekans, belirli bir deere ulatnda, kanal da titremeye (rezonans gstermeye) balayacaktr. Bylece olaslk dalgasnn titreimleri anszn glenmekte ve sonu olarak da tepki olaslndaki keskin art meydana gelmektedir Tepki kanallarnm ounda, birok rezonans enerjileri grlmekte ve bunlarn her biri ok ksa mrl bir arac hadronun ktlesine denk dmektedir. Sz konusu arac hadron da, arpan paracklarn enerjileri uygun bir rezonans deerine ulatnda, anszn ortaya kmaktadr. S matriks kuram erevesinde, rezonans paracklarnn var olup, olmadklar tartmas yoktur. Burada btn paracklar bir tepki a iindeki arac ve geici durumlar olarak grlmekte ve rezonanslarn dier hadronlardan ok daha ksa bir sre var olmalar sonuta bir farkllk olarak addedilmemektedir. Aslnda rezonans kelimesi ok uygun bir terimdir. nk hem tepki kanal ndaki fenomen iin ve hem de bu fenomenin sonucunda ortaya kan hadron iin rahatlkla kullanlabilmektedir. Bylece paracklar ve tepkiler arasndaki ayrlmaz ba da ok gzel bir biimde yanstlm olmaktadr. Yani bir rezonans, bir parack olmasna ramen bir nesne deildir. Bence onu daha ok bir olay, bir varolu ya da bir vak'a olarak aklamak daha yerinde olur.

Parack fiziinde yaptmz bu hadron tartmas, aklma daha nceki blmlerde belirttiim D. T. Suzuki'nin sylediklerini getirmektedir: Buddhistler bir nesneyi, bir cisim ya da bir z olarak deil, sadece bir olay olarak dnrler. Buddhist'lerin doay mistik bir tecrbe ile kavramalar sonucunda ortaya kardklar ey, gnmzde modern bilimsel deneylerin ve matematiksel kuramlarn yardm ile yeniden kefedilmitir. Tm hadronlar bir tepki andaki geici durumlar olarak aklayabilmek iin, karlkl olarak etkiletikleri kuvvetleri de dikkate almak gerekir. Bu iddetli etkileim kuvvetleri hadronlar saptrmakta, (ya da scatter ettirmektedirler), onlar farkl kalplara sokmakta ve bu kalp guruplarn balanm durumlar yaratacak biimde birletirmektedirler. S matriks kurammda (alan kuramnda olduu gibi), bu etkileim kuvvetleri paracklarla ilikilendirilmekte, fakat sezilgen parack kavram kullanlmamaktadr. Bunun yerine, kuvvetler ve paracklar arasndaki iliki, S matriksinin aprazlama denilen ilgin bir zelliine dayandrlmaktadr. Bu zellii aklayabilmek iin bir proton ile bir - arasndaki etkileimi gsteren aadaki diyagram gz nnde bulunduralm.

Eer bu diyagram doksan derecelik bir ayla evirir ve daha nce kabul ettiimiz artlar deitirmezsek (konuyla ilgili nceki sayfalara baknz), aaya doru gsteren oklar kart-paracklar gsterecek ve yeni diyagram da bir kart-proton (p-) ile bir proton (p) arasndaki tepkiyi belirlemeye balayacaktr. Bu tepki sonucunda ise bir pion ifti meydana gelecektir (burada +, ilk nceki tepkide bulunan -'nin kartparacdr).

S matriksinin aprazlama zellii, her iki srecin de ayn S matriksi esi ile gsteri im ekte olduunu ortaya koymaktadr. Bu da, sz konusu iki diyagramn ayn tepkinin yalnzca iki farkl ynn, ya da kanaln yanstmalar anlamna geliri.(*). Parack fizikileri, hesaplamalarnda bir kanaldan dierine atlayabilmekte ve diyagramlar dndrmek yerine onlar aadan yukarya ya da soldan saa doru okumakta ve dik kanal (veya dorudan kanal) ve apraz kanaldan sz etmektedirler. Bylece rneimizdeki tepki dorudan kanalda p + - p + - biiminde ve apraz kanalda da p- + p+ - + + biiminde okunmaktadr.

Kuvvetler ve paracklar arasndaki balant ise, her iki kanalda bulunan arac durumlar yardm ile belirlenmektedir. rneimizdeki dik kanalda, proton ile -, arac bir ntron yaratabilmekte, ancak apraz kanal yalnzca bir tek ntr aktarc (arac) pion (-) ile oluturulabilmektedir. tr Bu pion (yani, apraz kanaldaki arac durum), dik kanalda etki eden ve ntronu oluturmak zere protonu ve yi birbirine balayan kuvvetlerin belirii olarak yorumlanmaktadr. Yani kuvvetleri ve paracklar ilikilendirebilmek iin her iki kanala da ihtiya vardr. nk bir kanalda bir kuvvet olarak beliren ey, dier kanalda bir arac parack olarak ortaya kmaktadr. Bir kanaldan dierine matematiksel adan ok kolay bir biimde geilebilmesine ramen, bu atlay hakknda sezgisel bir fikir gelitirebilmek de o kadar zor ve hatta imknszdr.

Dik kanal

apraz kanal

nk aprazlama olay, izafiyet kuramnn drt boyutlu formalizminden doan, ok temelli bir izafiyet kavramn oluturmakta ve bu nedenle de gz nnde canlandrlabilmesi ok zor olmaktadr. Buna benzer bir

durum, etkileim kuvvetlerinin sezilgen paracklarn dei-tokuu olarak akland alan kuramnda da grlmektedir. Aslnda apraz kanalda bulunan arac pionu gsteren diyagram, bu ekliyle saz konusu parack alveriini aklayan Feynman diyagramlarna ok benzemektedir.(*) Bu yzden insann, bir proton ile bir -, bir n dei-tokuu ile etkilemektedir diyesi geliyor. Buna benzer kelimeleri fizikiler ok kullanmalarna ramen, sz konusu durumu yine de tam olarak alglayamamaktadrlar. Tatmin edici bir aklama, ancak dorudan ve apraz kanal terimleri ile salanabilmekte, yani neredeyse hi bir biimde gz nne getirilememektedir. nn n S matriks kuramnda grlen farkl formalizmlere ramen, genel yaklam, alan kuramndaki etkileim kuvvetlerine ok benzemektedir. Her iki kuramda da sz konusu kuvvetler, paracklar yardm ile belirmekte ve sahip olduklar ktleleri de bu kuvvetin menzilini gstermektedir. Yine her iki kuramda, kuvvetler etkileen paracklarn isel zellikleri olarak alglanmaktadr. Bu kuvvetler, alan kuramnda paracn sahip olduu sezilgen bulutlarn yapsn yanstmakta ve S matriks kuramnda ise etkileen paracklarn balanma durumlar ile meydana gelmektedirler. Yani daha nceki sayfalarda akladmz Dou gr ile olan benzerlik, her, iki kuram iin de geerlidir. Ayrca sz konusu etkileim kuvvetleri ile ilgili gr, bilinen tm paracklarn bir isel yapya sahip olmalar gerektii sonucunu dourmaktadr. nk ancak o zaman gzlemciyle etkileebilecekler ve bylece de gzlenebileceklerdir. S matriks kuram nn kurucularndan ola o Geoffrey Chew bu konuda: Tamamen elemanter bir parack (yani, hi bir yapya sahip olmayan bir tanecik), onu gzlemleyebileceimiz ve varln ispatlayabileceimiz herhangi bir kuvvetin etkisi altnda kalmayacaktr. Ancak, paracklarn var olduklarn bildiimiz iin, onlarn isel bir yapya sahip olduklarn da syleyebiliriz biiminde bir ifade kullanmaktadr(2). S matriksinin bir dier avantaj da, bir byk hadron ailesinde cereyan eden dei-tokular aklayabilmesidir. Bir nceki blmde anlatld gibi, btn hadronlar, yelerinin zde zellikler gsterdii alt blmlere ayrlabilmekte ve yalnzca ktle ile spinlerinde baz farkllklara rastlayabilmekteyiz ilk nce Tullio Regge tarafndan nerilen bir formalizme gre, sz konusu btn alt blmler eitli uyarlm durumlarda bulunan tek bir hadron olarak ele alnabilmektedir. Son yllarda Regge formalizmi, S matriksi erevesinde ele alnabilmi ve hadron tepkilerini aklamakta ok baarl olmutur. Bu ise, S matriks kuramndaki en nemli gelimelerden birini meydana getirmi ve parack kalplarnn dinamik aklamna doru bir ilk adm niteliini kazanmtr. Buna gre S matriks i erevesi, hadronlar n yapsn, karlkl olarak etkiletikleri kuvvetleri ve oluturduklar baz kalplar dinamik bir biimde aklayabilmekte ve bu erevede btn hadronlar da ayramaz bir tepkiler ann btnsel eleri olarak kabul edilmektedirler. Ancak S matriks kuramnn bugne kadar zmlenemeyen en nemli problemi, sz konusu dinamik aklamalar, daha nceki blmde tarttmz hadron kalplar ite korunum yasalarn, simetri kurallarna uygulayabilmektir. Byle bir kuramda, sz konusu hadron simetrileri, S matriksinin matematiksel yaps tarafndan yanstlacak ve bylece yalnzca korunum yasalarna uygun grlen tepkilerin elerini de ierecektir. Sz konusu kurallar daha sonra ampirik dzenlilikler cinsinden bir statden kurtulacaklar ve S matriks yapsnn bir sonucu olacaklar, bylece de hadronlarn dinamik doasnn bir neticesi halini alacaklardr. Gnmzde ise fizikiler, bu nemli hedefi yerine getirmeye alrlarken, baz genel ilkeler kurmakta, bylece S matriks elerinin oluturulmasnn matematiksel olaslklarn snrlamakta ve bunun sonucu olarak da S matriksime kesin bir yap kazandrmaktadrlar. imdiye dek bu genel ilkelerin tanesi yerlemi bir durumdadr. Bu ilkelerden birincisi, izafiyet kuram tarafndan ve makroskopik uzay ve zaman tecrbemiz aracl ile ortaya atlmtr. Buna gre tm tepki olaslklarnn (ve bylece tm S matriks elerinin), deney aygtlarnn zaman ve uzay iindeki hareketlerinden, uzaydaki ynnden ve gzlemciye oton hareket durumundan bamsz olmas gerekmektedir. nceki blmde tartld gibi, bir parack tepkisinin uzay ve zaman iindeki yn ve yer deiiminden bamsz olmas, bu tepkideki dnel hareketin, momentin ve enerjinin toplam miktarnn korunumuna neden olacaktr. Bu simetriler bilimsel almalarmz erevesinde ok nemli bir yere sahiptirler. Eer bir deneyin sonucu, onun nerede ve ne zaman yaplm olduuna bal olarak

deiseydi, u anda uygulanan biimi ile bir bilim var olamazd. Son gereklilik ise (yani, deneysel sonularn, gzlemcinin hareketine gre bamsz olma gereklilii), izafiyet kuramnn temelini tekil eden bir zeli ilktir. kinci genel ilke ise, Kuantum kuram, tarafndan ortaya atlmtr. Buna gre, bir parack tepkisinin sonucu ancak olaslklarla belirlenmekte ve dahas, mmkn btn sonularn (paracklar arasnda etkileimin olmamas dahil) toplamlar, bire denk dmektedir. Yani bir baka deyile, paracklar ya birbirleriyle tepkimeye girecekler ya da girmeyeceklerdir. Basit ve ak gibi grnen bu aklama, aslnda birleiklik ismi altnda ok gl bir ara haline gelmektedir. Ancak bu ilke, S matriks elerini gelitirme imknlarmz ok snrlamaktadr. nc ve son ilke ise, sebep ve sonu yaklamlarmzla ilgilidir ve nedensellik ilkesi olarak tannmaktadr. Buna gre enerji ve momentler, uzaysal uzaklklara ancak paracklar vastasyla yaylabilmekte ve bu yaylma bir paracn yaratlmas ya da yok olmas sonucunu dourmaktadr. Ama bir tepki olumadan, dier bir tepkiye geme imknmz da yoktur. Yani ilk nce bir tepki, sonra bir bakas meydana gelecektir. Nedensellik ilkesinin matematiksel formlasyonu, S matriksinin bir tepkiye dahil olan paracklarn enerjilerine ve momentlerine dayandn gstermektedir. Ancak yeni paracklarn oluabilme olasl iin bu durum geerli deildir. nk bu deerlerde S matriksinin matematiksel yaps birdenbire deimektedir. Bu durumda, matematikilerin tekillik dedikleri (singularity) durumu ortaya kar. rnein her bir tepki kanal byle tekilliklerden bir ka tanesini iermektedir. Yani her kanalda yeni paracklarn yaratlabildii bir ok enerji ve moment deerleri bulunmaktadr. Daha nce anlattmz rezonans enerjileri, bu tr deerlere rnektirler. S matriksinin tekillik gstermesi, nedensellik (causalitiy) ilkesinin bir sonucudur. Ancak bu yntem yardm ile tekilliklerin konumlar belirlenememektedir. Paracklarn ortaya kabilecei enerji ve moment deerleri, farkl tepki kanallar iin farkl deerler arzetmektedir ve yaratlan paracklarn ktleleri ile dier zelliklerine baldr. Yani tekillik konumlarnn belirlenmesiyle sz konusu paracklarn zellikleri de ortaya km olur. Btn hadronlar parack tepkileri sonucu yaratlabildiklerine gre, S matriksindeki tekillikler de hadronlarn btn kalp ve simetrilerini yanstabilecek zelliklere sahip olmaktadrlar. Bu adan, S matriksinin tekillik yapsn genel ilkelerden yola karak belirleyebilmekteyiz. Ancak u ana kadar her ilkeyi de gz nnde bul un durabilen yeterli bir matematiksel model gelitirilememitir. Ama yine de bunlarn zgn bir biimde S matriksinin zelliklerini (ve bu erevede tm hadron zelliklerini) yanstabilecekleri dnlebiliri.(*) Eer bunun gerekten de mmkn olduu anlalrsa, bu ekilde gerekletirilen bir kuramn felsef etkileri de olaanst olacaktr. Genel ilkelerin de, gzem ve lm tekniklerimiz ile ilgilidir, yani belirli bir bilimsel evreye baldr. Ancak bu yntemin hadron yapsn belirleyebilmemiz iin yeterli olduu ortaya karsa, fiziksel dnyann temel yaplarnn onlara nasl baktmza bal olduu ortaya kacaktr. Gzlemsel yntemlerimizde gerekletirilen herhangi nemli bir deiim, sz konusu genel ilkelerde de nemli deiimlere neden olacak ve bu da, S matriksinin farkl bir yap kazanmasna yol aacaktr. Bu sebeple de hadronlarn yaps farkllaacaktr. Atom-alt paracklar ile ilgili byle bir kuram, bilimsel gzlemcinin gzlenen fenomen ile ayramayacan ortaya koymaktadr. Bu durumu, Kuantum kuram erevesinde en ar ekliyle daha nce grmtk. Yani sonu olarak, doada gzlemlediimiz fenomenlerin, len ve kategorize eden aklmzn birer kreasyonu (rn) olduklar bir kez daha ortaya kmaktadr. Bu ayn zamanda, Dou felsefesinin en temel inanlarndan biridir. Dou mistikileri burada da, algladmz tm nesne ve olaylarn aklmzn kreasyonlarn oluturduklar tekrar tekrar vurgulanmaktadrlar. Bu alg biimleri, Dou mistikilerine gre, belirli bir bilinlilik durumuna tekabl etmekte ve bu durum aldnda ise, yine ortadan kaybolmaktadr. Hinduizm'e gre, evremizde bulunan tm ekil ve tasarmlar aklmzn birer eseridir ve mayann bys altndadr. Onlara byk bir nem vermemiz, bir hayale kaplmak olarak deerlendirilmektedir. Buddhist'ler bu hayale avidya (ya da, cehalet) demekte ve onu, kirlenmi akl durumunun bir neticesi olarak grmektedirler. Avagoa'nn dedii gibi:

Tm nesnelerin birlii anlalamaz olduundan, cehalete ve ayrtrmaya yol aar. Bylece de kirlenmi akln tm evreleri ortaya kmaya balar... Dnyadaki btn fenomenler, akln hayal belirimlerinden baka bir ey deildir. Bu hayaller, kendi balarna hi bir gereklie sahip deildirler(3). Bu, Buddhist Yogacara okulunun da nde gelen ve srekli tekrarlanan temasdr. Buna gre algladmz btn biimler yalnzca akla aittirler. Yogacara'clar, aklmzn projeksiyonlar ya da glgelerinden bahsetmektedirler: Aklmz, saysz nesneleri oluturabilmekte ve ayrtrma yeteneine dayanarak bu konuda ok baarl olmaktadr... Bu nesneleri insanlar, dsal dnya olarak kabul etmektedirler... Dsal gibi grnen, gerekte var olmamaktadr. Bu aslnda yalnzca eitlilik kazanm akldr. Beden, sahiplik ve tesi; bunlarn hepsi bana gre akldan baka bir ey deildir (4). Parack fizii dalnda, hadron kalplarn S matriks kuramnn genel ilkelerinden yola klarak tretmek abas, uzun ve zahmetli bir itir. Gnmze kadar bu ynde ancak birka kk adm atlabiliri itir. Ayrca, sz konusu kuram, bu biimi ile atomsal yaplar oluturan ve kimya ile biyoloji dnyasna egemen olan elektromanyetik etkileimler iin de kullanlamamaktadr. Ancak buna ramen, hadron kalplarnn bir gn bu genel ilkelere dayanlarak tretilebileceklerine inanabiliriz. Bunun, parack fiziinin en genel bir zellii olaca da ilgin bir varsaymdr. nk daha ileride elektromanyetik, hafif ve yerekimsel etkileimler iin de bu kuramn uygulanmas sz konusu olabilir. Eer byle bir ey gerekten vuku bulursa, modern fizik. Dou bilgeleriyle ayn sonulara varacak ve fiziksel dnyadaki yaplarn maya ya da yalnzca akla ait olduklarn syleyeceklerdir. S matriks kuram. Dou dncesine yalnzca sonular asndan deil, ayn zamanda madde hakkndaki temel grleri asndan da benzemektedir. Sz konusu kuram, atom-alt paracklarn dnyasn, olaylarn dinamik bir a olduklarn syleyerek aklamakta ve temel yaplar ya da varlklardan ok, deiim ve dnme nem vermektedir. Dou'da ise, buna benzer bir vurgulamaya, tm nesnelerin dinamik, sreksiz ve hayal olduklarn savunan Buddhist retide rastlanmaktadr. Bu konuda S. Radhakrinan unlar yazyor: Nasl olur da bu mutlak ak iinde srelerden ok nesneleri dnrz? Pe pee gelen olaylara gzlerimizi kapamamz nedeniyle tabii. Ama bu, yapay bir yaklamdr ve deiimin ak iinde ayrmlar yapmak suretiyle onlara, nesne ad yapay bir ekilde verilmitir... Nesnelerin gereksizliini anladmz zaman, deiimler serisinin yaltlm rnlerine sanki sonsuz ve gerekmi gibi davranmamzn ne kadar da sama olduunu anlarz. Hayat, bir nesne ya da bir nesnenin durumu deildir. Hayat, srekli bir hareket veya srekli bir deiimdir(5). Artk hem fiziki ve hem de Dou mistikisi, bu deiimler ve farkllamalar dnyasndaki btn fenomenlerin, dinamik bir biimde birbirlerine balanm olduklarn kavramtr. Hindu'lar ve Buddhist'ler bu karlkl ilikiyi, bir kozmik yasa olarak grmekte ve buna karma yasas demektedirler. Ancak onlar, olaylarn evrensel a iindeki ksm kalplarla ilgilenmemektedirler. te yandan in felsefesi de hareket ve deiimi vurgulamaktadr. in'de, Tao'nun kozmik ak iinde srekli olarak biimlenen ve ayran dinamik kalplar yaklam gelitirilmitir. I Ching'de (yani, Deiimler Kitab'nda), bu kalplar, hexagramlar olarak anlan gelimi bir simge sistemine dntrlmtr. I Ching'deki kalplarn dzenleyici temel ilkesini, kutupsal kartlklar denilen Yin ve Yang ifti oluturmaktadr. Yang, dz bir izgi ile temsil edilmekte ( ) , Yin ise, kesik bir izgi dizisi ile (- -) gsterilmektedir. Hexagramlarn tm, bu iki izgiden meydana getirilmilerdir. Bu izgiler, iftler oluturacak biimde kombine edilirlerse, drt farkl bileim ortaya kacaktr.

Bir nc izginin ilve edilmesi ile sekiz tane trigram elde edilir.

Eski in'de, trigramlarn mmkn olabilen btn kozmik ve insansal durumlar temsil ettiklerine inanlrd. Bu adan onlarn her birine, temsil ettii temel zellie uygun bir isim verilmiti (Yaratc, Kabul Edici, Canlandrc gibi). Doadan alnan ok eitli imajlarla bu simgeler renklendirilmilerdi. rnein bunlar; g, dnyay, imei, suyu vs.yi yansttklar gibi; bir babadan, bir anneden, ouldan ve kzdan oluan bir aileyi de temsil edebiliyorlard. Sz konusu simgeler ayrca drt ana yn ve yln mevsimlerini de yanstmakta ve genelde u biimde dzenlenmekteydiler:

Bu dzenlemede, sekiz tane trigram, doal dzen iinde bir dairenin evresine yerletirilmitir. Bundan dolay yukardan balayp (inli'lere gre Gney hep yukar dadr), ilk drt trigram dairenin sol tarafna, dier drdn de dairenin sa tarafna izmilerdir. Ayrca bu dzenleme, yksek bir simetri gstermektedir. nk kar karya gelen trigramlarda Yin ve Yang'larn yerleri deitirilmitir. Olabilecek kombinasyonlar daha da artrabilmek iin, trigramlar stste konularak yeniden iftler haline getirilmilerdir. Bu ekilde altm drt tane hexagram elde edilmitir. Bunlardan her biri ise, alt tane dz ya da kesik izgiden meydana gelmektedir. Sz konusu hexagramlar, eitli dzenli kalplar halinde gsterilebilmektedirler. Bunlardan en yaygn biimde kullanlan iki tanesi aada gsterilmitir. Bunlardan ilki sekiz arp sekiz tane hexagramdan oluan bir kareyi, ikincisi ise, trigramlar dzenine sahip dairesel bir olu umu simgelemektedir.

64 hexagramn iki ayr dizili biimi Sz konusu altm drt hexagram, kozmik simgeler olarak kabul edilmi ve I Ching de bu anlamda bir kehanet kitab olarak kullanlmaya balanmtr. Herhangi bir hexagram yorumlamak iin, onu oluturan trigramlarn farkl anlamlar da dikkate alnmaldr. rnein Canlandrc trigram, Kabul Edici trigramnn stne konduunda, meydana gelen hexagram, hareketlilik ve sadakat olarak deerlendirilecek ve bu neden dolay da bu hexagrama Cokulu ismi verilecektir.

Bir baka-rnek verelim: Gelitirici hexagramn, kenetlenmek isteyen trigramn Kabul Edici trigramnn stne koyarak elde edebiliriz. Bu ise dnyan n stne doan gne olarak yorumlanmakta ve bundan dolay da hzl ve kolay bir geliimi yanstmaktadr.

Trigramlar ve hexagramlar, I Ching'de, Tao'nun kalplar olarak yorumlanmaktadr. Bu kalplar, Yin ve Yang'n dinamik etkileiminden meydana gelmekte, tm kozmik ve insansal durumlar yanstmaktadrlar. Bu nedenle sz konusu durumlar, statik olarak deil, aksine srekli bir ak ve deiim iindeki basamaklar olarak alglanmaktadrlar, ite bu. Deiimler Kitab'nn en temel fikrimi oluturmaktadr. Zaten bu zellie, kitabn zgn ismi de iaret etmektedir. Dnyadaki btn nesne ve durumlar, deiim ve bakalamn etkisi altndadr. Bundan dolay trigramlar ve hexagramlar da ayn zellii yanstmaktadrlar. Bunlar da srekli olarak bir deiim

durumunda bulunurlar. Burada her ey deimekte, dz izgiler dar tamakta, krlmakta ve kesik izgiler oluturmakta; kesik izgiler de ieri kaymakta ve birbirlerine yaparak dz izgiler meydana getirmektedirler. Deiimin ve baka ta m in bir sonucu olan dinamik kalplar yaklam, I Ching'i Dou dncesinin S matriks kuram haline getirmitir. nk her iki sistemde de, nesnelerden ok sreler vurgulanmaktadr. S matriks kuramnda, bu sreler, hadronlarn dnyasndaki tm fenomenlere neden olan parack tepkilerini yanstmaktadrlar. I Ching'de ise, ayn temel sreler deiimler olarak isimlendirilmekte ve btn doal fenomenleri anlamamzda en nemli unsuru oluturmaktadrlar: Deiimler, kutsal bilgelerin, nesnelerin derinliklerine ya da tohumlarna uzanabilmelerini salamlardr (6). Deiimler, fiziksel dnyaya yaktrlm temel yasalar deildirler. Daha ok, Hellmut Wilhelm'in deyimi ile, herhangi bir geliimin doal olarak, kendiliinden ve isel bir ekilde meydana gelme olasln gsterdikleri dnlmektedir(7). Ayn eyler, parack dnyasndaki deiimler iin de sylenebilir. Onlar da paracklarn isel eilimlerini yanstmaktan ok, S matriks kuramndaki baz tepki olaslklar olarak gsterilmektedirler. Hadron dnyasndaki deiimler, sembolik olarak tepki kanallar ile gsterilen simetrik kalplara ve yaplara sebep olmaktadrlar. Ne sz konusu yaplar ve ne de sz edilen simetriler hadron dnyasnn temel zellikleri olarak alglanmamaldr. Bunlar daha ok, paracklarn dinamik doalarnn sonucu olarak deerlendirmek ve deime ve bakalama eilimlerini yansttklarn varsaymak gerekir. I Ching'de de deiimler baz yaplarn (yani, trigramlarn ve hexagramlarn) olumasna sebep vermektedirler. Parack tepkisinde grlen kanallarda olduu gibi bunlar da deiim kalplarnn sembolik birer anlatmlardr. Tepki kanallarndan enerjinin gemesine benzer bir biimde, deiimler de hexagram izgilerinden akmaktadrlar: Deiim, hi durmadan hareket. Alt adet bo yerden akp giden, Sabit bir yasa olmakszn ykselen ve alalan, ite burada cereyan eden yalnzca deiimdir (8).

in grne gre, evremizde bulunan btn nesne ve fenomenler, deiim kalplarndan ortaya kmakta ve trigramlarla hexagramlarn eitli izgileri ile gsterilmektedirler. Yani fiziksel dnyada varolan cisimler statik ve bamsz nesneler olarak deil, Tao olarak isimlendirilen kozmik srecin geici durumlar biiminde grlmektedirler: Tao'da deiim ve hareket vardr. Bundan dolay da izgilere, deiim izgileri denmektedir. Bu izgilerde de deiim olduundan, bunlar hep beraber cisimleri temsili ederler (9). Paracklar dnyasnda olduu gibi, deiimlerden tretilen yaplar da ok sayda farkl simetrik kalplar halinde dzenlenebilmektedirler. rnein sekiz tane trigramdan, sekizgen bir kalp elde edilmekte ve bu kalpta karlkl olarak duran trigramlar, Yin ve Yang'n deitirilmi yerleri olarak gzkmektedirler. Bu kalp, nceki blmde ele aldmz meson oktetine de benzemektedir. Meson oktetinde, parack ve kart-paracklar kar karya gelmekteydiler. Ancak nemli olan husus, sz konusu tesadfi benzerlik deil, modern fiziin ve eski in dncesinin, deiim ve farkllamay doann birincil zellii olarak deerlendirmeleridir. Sz konusu deiimlerden treyen yap ve simetriler, bu iki gre gre, yalnzca ikincil bir konumda bulunmaktadrlar. Richard Wilhelm'in, I Ching evirisinin nsznde dedii gibi, bu fikir, Deiimler Kitab'nn en temel kavram niteliindedir:

Sekiz trigram, srekli bir deiim olarak grlmektedir. Nasl ki fiziksel dnyada bir fenomen dierini sistem olarak takip ediyorsa, ite trigramlar da bu tr bir deiim iindedirler. Burada Deiimler Kitab'nn temel kavrayna ve temel dncesine rastlarz. Sekiz trigram, deien geici durumlar simgelemektedirler. Bunlar adeta durmakszn deiim gsteren imajlar gibidirler. Dikkatimiz ise, (genelde Bat dnyasnda olduu gibi) bu imajlarn varolma durumlarna deil, onlarn deien hareketlerine evrilmektedir. Bundan dolay sz konusu sekiz trigram, nesneleri deil, nesnelerin hareket eilimlerini temsil etmektedirler (10). Artk modern fizikte de atom-alt dnyasndaki nesneleri yukar dakine benzer biimde grmeye bal yoruz. Burada da hareket, deiim ve farkllama nem kazanmakta ve paracklar devam eden bir kozmik srecin geici durumlar olarak deerlendirilmektedirler.

18) BiRBiRiNE GEiS


imdiye kadar, modern fiziin ortaya koyduu dnya gr, maddenin temel yap talarndan olutuunu savunan grn haksz olduunu gstermitir. Ancak gemite, sz konusu kavram, atomlarn yardm ile fiziksel dnyay aklamaktayd. Atomlarn yaps, elektronlarn evresinde dnd bir ka ekirdek aracl ile, ekirdeklerin yaps da proton ve ntron denilen ilki temel ekirdeksel yap ta aracl ile tantlmt. Bundan dolay da nce atomlar, sonra ekirdekler ve hadronlar, temel paracklar olarak dnlmt. Ancak bunlarn hi biri, bu sfata lyk olmadlar. nk her seferinde bu paracklarn da birer bileke olduklar, yani onlarn da dier paracklardan olutuklar ortaya kyordu. Fizikiler bu durum karsnda, gzlemledikleri en alt dzeydeki enin o an iin maddenin en son esi olacan dnmeye balamlard. te yandan atom ve atom-alt fizii ile ilgili kuramlar, temel paracklarn var olabilmelerini gn getike imknszlatryorlard. Bu kuramlara gre, madde temelde birbiriyle ilikiliydi. Hareket enerjisi de ktleye dntrlebiliyor, bylece paracklarn, nesneden ok birer sre (process) olduklar ortaya kyordu. Bu gelimelerin hepsi, temel yap talar ile ilgili basit mekanik dnn reddedilmesi gerektiini ortaya koymutu. Ancak fizikilerin ou, bunu yapmakta halen glk ekmektedirler.

Karmak yaplar daha basit elere ayrma gelenei;, yzyllardr o kadar derin izler brakmtr ki. Bat dnyasnda bu temel elerin aratrlmas halen ve ne yazk ki beyhude bir biimde devam edip, durmaktadr. Ancak parack fizii dalnda, radikal ve ok farkl bir dnce okulu vardr. Bu okulun balang noktasn, doa; temel paracklar, temel alanlar gibi temel varlklara ayrtrlamaz tezi oluturmaktadr. Doa, ancak kendi btnl iinde anlalabilmektedir. Sz konusu fikir, S matriks kuram erevesinde ortaya km ve izme ba (boot-strap) hipotezi olarak isimlendirilmitir. Bu hipotezin gelitiricisi ve en byk savunucusu olan Geoffrey Chew bu fikri, doann genel bir izme ba felsefesine dntrm ve te yandan da dier fizikilerle ibirlii yaparak, S matriks dilinde gelitirildii zel parack modellerini de ortaya atmtr. Chew, izme ba hipotezini ok sayda makalelerle aklam(1) ve byk bir ilgi toplamtr. Aadaki aklama, byk bir blm ile bu makalelere dayanmaktadr. izme ba felsefesi, mekanistik dnya grnn, modern fizik erevesinde nihai olarak reddediliini temsil etmektedir. Newton'un evreni, baz temel zelliklere sahip bir takm varlklara dayanmaktayd. Bunlar Tanr tarafndan yaratlmlard ve bundan dolay da daha derinlemesine analiz edilememekteydiler. Bu ya da u biimde, sz konusu yaklam doa bilimleri ile ilgili tm kuramlarn temelini oluturmaktayd. Ancak izme ba hipotezi dnyan n, analiz edilemeyen varlklarn birleiminden meydana gelemeyeceini ortaya koymutur. Evren, sz konusu yeni dnya gr dahilinde, birbirleriyle ilikili bir otoyollar a olarak grlmektedir. Bu olaylar andaki blmlerin hi biri, temel zellikleri temsil etmemektedirler. Bunlar n hepsi dierlerinin zelliklerine baldrlar ve etkileimlerinin toplam da an btnsel yapsn belirlemektedir. te bu izme ba felsefesi ile birlikte Kuantum grnn izafiyet kuramnn dinamik ieriine dayanarak ortaya koyduu evrensel etkileim ve iliki gr doruk noktasna ulam oldu. Bu yeni gr, S matriks kuramndaki tepki olaslklar yardm ile dile getirilmiti. Ayn anda bu yeni evren tasarm, Dou'daki dnya grne ok yaklam ve Dou dncesi ile bir uyum iine girmitir. Artk hem genel felsefe alannda ve hem de zel olarak madde atannda, byk bir uyuum ve benzeme meydana gelmitir. izme ba hipotezi yalnzca maddenin temel baz yap talarndan olutuu dncesini reddetmekle kalmam, ayn zamanda hi bir temel varl kabul etmeme yolunu da semitir. (Yani temel yasalar, denklemleri ya da ilkeleri geri evirmitir). Bu ekilde yzlerce yl doa bilimlerinin en nemli zellii saylan bu dnce de rtlmtr. Aslnda doada bulunan temel yaplar yaklam, Tanrsal bir yasa koyucu inanna dayanmakta ve Musevi-Hristiyan geleneine kadar uzanmaktadr. Bu konuda Aquino'lu Thomas unlar yazar: Belirli bir Sonsuz Yasa vardr. Bu, aslen Tanr'nn akldr ve tm evreni idare etmektedir(2). Sonsuz ve Tanr'sal bir doa yasas yaklam, Bat felsefesini ve bilimini derinden etkilemitir. Descartes, Tanrnn doaya emrettii yasalar hakknda fikir beyan etmi; Newton ise, bilimsel almalarnn en byk hedefinin Tanr tarafndan doaya uygulanm olan yasalarn ispat edilmesi olduunu ifade etmitir. Doann niha ve temel yasalarn kefetmek, Newton'dan sonraki yzyl iinde btn doa bilimcilerinin ana hedefi olmaya devam etmitir. Ancak modern fizik dalnda zaman iinde ok yeni bir yaklam filizlenmeye balamtr. Fizikiler, doal fenomenler hakknda gelitirdikleri btn kuramlarn (bunlara aklamaya altklar yasalar da katabiliriz), aslnda insan aklnn rnleri olduklarn ortaya atmlardr. Bu da, gerekliin kendisinden ok, gerekliin kavramsal bir haritas anlamna gelmektedir. Bu nedenle kavramsal ema, ya da harita snrl ve belirsiz kalmaya mahkm olmakta, ierdikleri btn bilimsel kuramlar ve doa yasalar da, ayn derecede snrl ve belirsiz kalmaktadr. Buna gre tm doal fenomenler, sonuta, birbirleriyle ilikilidir ve bunlardan bir tanesini anlayabilmek iin de, bunlarn tmn anlamamz gerekmektedir. Bunun imknsz olduunu sylememize gerek yok herhalde. Bence bilimi bu kadar baarl yapan ey, yaklak tasarmlarda bulunulabilirle imknnn kefedilmi olmasdr. Eer bir insan, doann yaklak bir biimde anlalmasna kanaat getirecek olursa, seilmi fenomen guruplarn da bu yolla aklar ve daha az nemli olan fenomenleri rahatlkla gz ard edebilir. Bu biimde bir ok fenomen, az saydaki kavramla aklanabilir duruma gelmektedir. Sonuta doann farkl ynlerini, her eyi bir anda kavramakszn, yaklak bir biimde anlaya bilmekteyiz, ite bu, bilimsel yntemdir. Bilimsel kuram ve modellerin tm, nesnelerin gerek doalarnn yaklak olarak ele alndr

(approximation'dr). Basitletirme ve yaklak klma ilemi srasnda giriilen hata ise o kadar kktr ki, sonuta elde edilen yaklak sonu, yeteri derecede anlaml olabilmektedir. rnein parack fiziinde, paracklar arasndaki yerekimsel kuvvetler genelde gz ard edilmektedir, 'nk bu etkileimin arl, dierlerine nazaran ok daha azdr. Bu gz ard edilme sonucu meydana gelen hata olduka kktr. Ama yine de gelecekte gelitirilmesi dnlen daha doru ve daha detayl parack kuramlarnda, yerekimsel etkileimin mutlaka gz nnde bulundurulmas gerektii de bence artk kesindir. Yani fizikiler, blmsel ve yaklak kuram dizileri oluturarak, her yeni kuramn bir nceki kuramdan daha kesin ve btnsel olmasna almaktadrlar. Kuramlarda olduu gibi, fizikilerin akladklar btn doa yasalar da deikendirler ve kuramlar ilerleyip, gelitike, bunlarn yerini daha doru yasalar almaktadr. Bir kuramn tamamlanmam karakteri, en belirgin biimde keyf olarak belirlenmi parametrelerinde ya da temel sabitlerinde grlebilmektedir. Bu temel sabitler, kuram tarafndan nedeni ve nasl aklanamayan deerlerdir ve ancak ampirik biimde belirlendikten sonra, kuram iindeki yerlerini almaktadrlar. Kuantum kuram, elektronun ktlesi iin kullanlan deeri aklayamamaktadr. Ya da Alan kuram, elektron yk bykln veya izafiyet kuram da n hzn belirleyememektedir. Klasik grte bu deerler, daha detayl aklamalara gerek duymayan temel doa sabitleri olarak kabul edilmekteydi. Modem grte ise bunlarn temel sabit olma rolleri, geici olarak addedilmekte ve mevcut kuramlarn snrlln gsterdikleri dnlmektedir. izme ba felsefesine gre ise, temel sabitler, kuramlarn doruluklar ve kapsamlar artt oranda da teker teker aklanabileceklerdir. Buna gre ideal duruma (ama ne yazk ki hi bir zaman ulalamayacaktr), bir kuramda aklanmam hi bir temel sabit bulunmad ve tm yasalarn btnsel isellikten kaynakland zaman ulalacaktr. Ancak byle bir ideal kuramn, yine de saysal sabitler biiminde olmasa bile, baz aklanmam niteliklere sahip olaca dikkate alnmaldr. nk bir kuram, bilimsel bir kuram olduu srece, bilimsel dili oluturan baz temel kavramlar, bir aklama yapmadan kabul etmek zorunda olacaktr. Yani izme ba fikrini daha da ileriye gtrmek, bilimin tesine gitmek anlamna gelmektedir: izme ba fikri, olaanst ve ok faydal olmasna ramen, geni anlamda bilim-ddr... Bildiimiz anlamdaki bilim, dokunulmaz bir ereveyi oluturan bir dile gerek duymaktadr. Bylece tm kavramlar aklamaya kalkmak, bilim olarak ifade edilememektedir (3). Evrendeki btn fenomenlerin karlkl iselliklerle belirlenmesi gibi, izme ba grnn Dou dnya grne ok yaklat da meydandadr. Tm nesne ve olaylarn birbirleriyle ilikilenmi olduu, temelde ayrtrlamayan bir evren, eer kendi iinde tutarl olmazsa, pek bir anlam ifade edemeyecektir. Yani bir bakma, izme ba hipotezinin temelini meydana getiren isel tutarl Ilkta, Dou mistisizminin nemle vurgulad fenomenlerin birlii ve ilintililii, ayn fikrin yalnzca iki farkl yz gibidir. Bu yaknlk en ok Taoizm'de gze arpmaktadr. Taoist bir bilge iin dnyada varolan tm fenomenler, kozmik Yol'un (yani, Tao'nun) bir blmn olutururlar. Tao'nun izledii kurallar ise, Tanr sal bir yasa koyucu taraflndan deil, Tao'nun isel doas tarafndan belirlenmektedir. Bu konuda Tao Te Ching'te unlar okuyoruz: n

in bilimi ve uygarln ciddi bir biimde inceleyen Joseph Needham, ardnda Tanr'sal bir yasa koyucunun gizli olduu ve Bat'dakine benzer temel doa yasalar anlaynn in dncesinde niin bir karlk bulmadn, uzun uzadya tartmtr. in dnya grnde diyor Needham, tm varlklarn uyumlu ilerlii, kendilerinin dnda bulunan stn bir otorite tarafndan deil, tm paralarn btnsel bir hiyerari iinde kozmik bir kalp oluturduklar olgusundan kaynaklanmaktadr. Bunlarn genelde uyduklar ey ise, kendi doalarnn isel ynlendirmesidir(5).

Needham'a gre inli'lerde, klasik Bat fikri olan doa yasas kelimesinin karl bile yoktur. Bu kavramn anlamna en ok yaklaan kelime lidir. Bu kelime, Neo-Konfiyus'u filozof Chu Hsi tarafndan, Tao'ya dahil olan saysz damar benzeri kalplar olarak tanmlanmtr(6). Needham ise liyi, organizasyon ilkesi olarak evirmekte ve u yorumu dile getirmektedir: En eski anlamyla nesnelerin iindeki kalplar ifade etmekteydi, yeim tann izleri ya da kaslardaki lifler gibiydi. Daha sonra ilke biimindeki szlk anlamn kazanm, ancak yine de kalp biimindeki anlamn da gizli gizli srdrmtr... Bunun iinde yasa da vardr. Ancak bu yasa, btnn paralarnn, btnn birer paralar olmalarndan dolay isel olarak uymalar gereken bir durumdur... Paralar ile ilgili en nemli ey, dierleri ile oluturduklar btnsel organizma iinde, ait olduklar yerlere yerlemeleri olgusudur (7). Byle bir grn in dnrlerini modern fizikte daha yeni ortaya kmakta olan doa ile ilgili yasalarn znde isel tutarllk vardr fikrine ulatrm olmas, kolayca anlalabilmektedir. Aadaki paragraf, Ch'en Shun'a aittir. Ch'en Shun, yaklak olarak milattan sonra 1200'de yaam olan Chu Hsi'nin bir rencisidir ve izme ba felsefesinin isel tutarllk yaklam ile ilgili ok gzel bir aklamada bulunmutur, yle ki: Li, olaylarn ve nesnelerin doal ve vazgeilmez bir yasasdr. ... Doal ve vazgeilmezin anlam (insansal) olaylarn ve (doal) nesnelerin tam yerlerine oturmak zere yaplm olduklardr. Yasann anlam ise, sz konusu yerine oturmann, hi bir arlk ya da bozukluk olmadan cereyan etmesidir. ... Eskiden yaayanlar, nesneleri tam anlam ile aratrp, liyi yakndan incelerken, (insansal) olaylar n ve (doal) nesnelerin kanlmazlklarn aklamak istemilerdir. Bunun basit anlam ise, bu insanlarn, nesnelerin tamamen birbirlerine uyduklar yerleri aramakta olduklardr. Evet, yalnzca budur (8). Buna gre Dou dncesinde, (modern fizikte olduu gibi) evrendeki her ey, dier btn her eyle balantldr ve hi biri de temel bir zellik tamamaktadr. Her birinin zellikleri baz temel yasalar tarafndan deil, dier btn her eyin zellikleri tarafndan belirlenmektedir. Mistikiler ve fizikiler, tm fenomenleri aklayabilmenin imknszln da kavram durumdadrlar. Ancak bu noktadan itibaren her iki gurubun farkl yaklamlar gelitirmi olduklarn grmekteyiz. rnein fizikiler, daha nce de tarttmz gibi, doann yaklak bir kavran ile tatmin olmaktadrlar. Ama te yandan Dou mistikileri, yaklak ya da izaf bir bilgiye ilgi duymamlardr. Onlar, hayatn btn ile ilgili olan mutlak bilgiye ulamay hedeflemekteydiler. Evrendeki karlkl etkileimin farknda olan bilginler, bir eyi aklamann, sonuta, o eyin dierleri ile nasl bir iliki iine girdiini gstermek olduunu kavramlardr. Ancak bunu da vurmak imknsz olduu iin, Dou mistikileri hi bir fenomenin tek bana aklanamayacan vurgulamaktadrlar. Bundan dolay Avagoa yle der: Btn nesneler, temel doalar asndan isimlendirilemez ve aklanamaz bir zellie sahiptirler. Bunlar, hi bir kelime yardm ile yeteri derecede aklanamazlar (9). Bundan dolay Dou'lu bilgeler, nesneleri aklamak kaygsnda deildirler. Onlar daha ok nesne birliinin dorudan ve zihin-d tecrbesine ilgi gstermektedirler. Bu, Buddha'nn da yaklam idi. Buddha, hayatn anlam, dnyann orijini ve nirvanann doas ile ilgili btn sorular, asil bir suskunluk ile cevaplamtr. Bir eyi anlatmalar iin ricada bulunulan Zen retmenlerinin verdikleri anlam-d cevaplar da, ayn amaca hizmet etmektedirler. nk onlar da, rencilerin, her eyin dierlerinin bir sonucu olduunu anlamalarn istemektedirler. Onlar da doay aklamann, doann birliini gstermek ve izah etmek olduunu belirtmektedirler. Ve yine, sonuta aklanabilecek hi bir eyin bulunmadn gstermek arzusundadrlar. Bir miktar keteni tartmakta olan Tozan'a bir renci, Buddha nedir? diye sorduunda. Tozan ona, Bu keten okka ekiyor eklinde bir cevap vermitir(10). Bodhidharma'nn niin in'e geldii Joshu'ya sorulduunda, Joshu bunu: Bahede bir mee aac var diyerek cevaplamtr(11). nsan akln kelimelerden ve aklamalardan kurtarmak, belki de Dou mistisizminin en nde gelen amacdr. Bu adan hem Buddhist'ler ve hem de Taoist'ler, kelimeler a ve kavramlar a gibi olgulardan sz etmezler. Bylece ilikinlik ve birlik a fikrini, zihin alanna da yaymaktadrlar. Ancak, nesneleri aklamaya kalktmz anda, karmann balarna taklr, yani kavramsal amzn tutsa oluruz. Kelime ve aklamay amak, karmann balarn koparmak ve zgrle ulamak demektir. Dou mistikilerinin dnya

gr, modern fizik dalndaki izme ba felsefesi ile, yalnzca fenomenlerin karlkl etkileimleri ve isel tutarllklar asndan deil, ayn zamanda maddenin temel elerinin reddedilii asndan da benzerlik gstermektedir. Ayramaz bir btn olan evrende, yani btn biimlerin srekli olarak deitii ve akc olduu bir yerde, sabit temel varlklara yer yoktur. Maddenin, temel yap talar yaklamna, bundan dolay Dou dncesinde hi rastlayanlayz. rnein in dncesi, madde hakknda hi bir zaman atomsal kuramlar gelitirmemitir. Baz Hint felsefe okullarnda byle bir eilimin ortaya kmasna ramen, genelde Hint mistisizminde de ok nemsiz bir rol oynamaktadr. Hinduizm'de de atom yaklam, Jaina sisteminde mevcuttur (ancak bu okul, ortodoks d olarak kabul edilmektedir). Vedalar'n otoritesini kabul etmedii iin Buddhist felsefede, atomsal kuramlarn Hinayana Buddhizmi'nin iki okulunda ortaya kt grlmekte, fakat daha nemli olan Mahayana kolu tarafndan avidyan n hayal rnleri olarak kabul edilmektedirler. Bundan dolay Avagoa unu belirtmektedir: Bileik bir maddeyi blersek, onu atomlarna indirgeyebiliriz. Ancak atomlar da blnmeye urayacandan, maddesel varlklarn btn biimleri (bileik olsunlar ya da olmasnlar), blnmenin glgesinden baka bir ey olmayacaklardr. Bu adan onlara herhangi bir (mutlak ya da bamsz) gereklik derecesi atfedemeyiz(l2). Grlecei gibi, Dou mistisizminin en gze arpan okullar, izme ba kuramnn, evren, karlkl olarak ilikilendirilmi bir btndr. Burada hi bir blm dierinden daha temelli deildir. Bu adan bakldnda, herhangi bir blmn zellii, dier btn blmlerin zellikleri tarafndan belirlenmektedir gryle hemfikirdirler. Bylelikle her parann (ya da blmn), dier btn paralar (ya da blmleri) ierdiini syleme eilimine girebiliriz. Ve gerekten de, evrenin mistik bir biimde tecrbe ediliindeki karlkl ierme vizyonu, karakteristik bir zellik gibidir. Sri Aurobindo'nun szleriyle: Akl st algda, hi bir ey gerekten de sonlu deildir. Bu alg biimi, her eyin her bir eyden ve her bir eyin de her eyden kaynakland grne dayanmaktadr (13). Her eyin her bir eyden ve her bir eyin de her eyden yaklam, en geni izahn Mahayana Buddhizmi'nin Avatamsaka okulunda bulmutur. Bu okul, Buddhist dnrlerinin doruk noktas olarak da tannmaktadr. Bu reti, geleneksel olarak Uyan 'tan sonra derin bir meditasyon halinde bulunan Buddha'ya gnderildiine inanlan Avatamsaka Sutraya dayanmaktadr. Bu geni kapsaml sutra (ne yazk ki imdiye kadar hi bir Bat diline evrilmemitir), bilincin aydnlatlm durumunda dnyann nasl alglandn, byk bir detayla anlatmaktadr. Buna gre, bireyselliin kat hatlar, eriyip gitmekte ve artk sonluluk duygusu bize eziyet vermemektedir (14). Gandavyuha olarak isimlendirilen son blmde ise, Sudhana adndaki gen bir hacnn yks dile gelmektedir. Okuyucu, bu gencin evreni mistik biimde nasl tecrbe ettiini, anlatm sresince ok canl biimde grebilmektedir. Sudhanaya gre evren, tm nesne ve olaylarn birbirleriyle etkiletikleri ve her birinin de dierlerinin tmn ierdii mkemmel bir etkileim adr. D.T. Suzuki'nin deindii aadaki sutra alntsnda, Sudhana" nn tecrbesini anlatmak iin olaanst gzel biimde sslenmi bir kule benzetmesinden sz edilmektedir: Bu kule gk kadar geni ve hacimlidir. Temeli ok fazla miktarda eitli deerli talarla denmitir. Kule'nin kendisinde ise saysz kkler, pencereler, merdivenler, parmaklklar ve pasajlar bulunmaktadr. Bunlarn hepsi de yedi tr deerli mcevherden meydana getirilmitir. ... Bu hacimli ve ok gzel sslenmi Kule'nin iinde de yzbinlerce ... baka kuleler vardr; ve bunlarn tm ana Kule kadar gzel sslerle bezenmilerdir ve bunlarn her biri de yine gk kadar hacimli ina edilmilerdir. Ancak bu kuleler saylamayacak kadar ok olmalarna ramen, yine de hi birisi dierinin nnde durmamaktadr. nk bunlarn her biri, dierleriyle birlikte olaanst bir uyumluluk gstermektedir. Aslnda bir tane kulenin dieriyle bireysel ve toplu olarak kaynamasn engelleyecek bir ey de yoktur. Yani mkemmel bir karklk olmasna ramen, ayn anda mkemmel bir de dzen vardr. Gen kei Sudhana ise, kendini btn kulelerde ve yine de bir tek kulede grmektedir, ite burada her ey her bir eyi ve her bir ey de her eyi iermektedir (15). Yukardaki paragrafta anlatlan kule, evren iin kullanlm bir benzetmedir. Evreni oluturan paralarn mkemmel olarak kaynamalar Mahayana Buddhizm'inde karlkl gei (interpenetration) diye

isimlendirilmektedir. Avatamsaka, bu karlkl geiin, temelde dinamik bir etkileim olduunu ve hem uzayda ve hem de zamanda cereyan ettiini vurgulamaktadr. Daha nce de belirtildii gibi, buna gre uzay ve zaman, karlkl olarak geigendirler, yani birbirlerine dnebilmektedirler. Aydnlanma durumunda idrak edilen kar lkl geigenlik, evrendeki tm fenomenlerin uyumlu bir biimde birbirleriyle ilintili olduklarn savunan izme ba durumunun mistik bir grnts olarak ele alnabilir. Byle bir bilin durumunda, zihnin hkmranl alm ve nedensel aklamalar artk gereksiz olmutur. Bunlarn tm, btn nesne ve olaylarn karlkl bamllklarnn dorudan tecrbe edilii ile gsterilmektedir artk. Buddhist'lerin Karlkl Geigenlikten anladklar, btn bilimsel izme ba kuramlarnn da tesindedir. Ancak yine de modern fizikte, izme ba hipotezine dayanan atom-alt paracklarla ilgili modellerde, Mahayana Buddhizmi ile ok arpc benzerlikler ortaya kmaktadr. izme ba fikri bilimsel bir anlamda formle edildiinde, snrl ve yaklak olmak durumuna dmektedir. Yaklak olmasnn en nemli nedeni, iddetli etkileimler dnda tm etkileimleri gz ard etmesidir. Aslnda sz konusu etkileim kuvvetleri, elektromanyetik kuvvetlerden yakla k yz kat daha fazla olduklar , hafif ve yerekimsel kuvvetlerden de ok daha gl olduklar iin, bu tr bir gz ard etme, kabul edilebilir gibi gzkmektedir. Bu durumda, bilimsel izme ba, yalnzca iddetli bir biimde etkilenen paracklar ile (ya da dier bir deyile, hadronlarla) ilgilenmekte ve bu nedenden dolay da ou kez hadron izme ba olarak isimlendirilmektedir. S matriks kuram erevesinde formle edilen bu hipotez, btn hadronlar n zelliklerini ve etkileimlerini, isel tutarllk gerekliliinden tretmek hedefini gtmektedir. Hatrlayacak olursak; gnmzde kabul gren temel yasalar, nceki blmde ele aldmz S matriksi ilkeleridir. Bunlar, sahip olduumuz gzlemleme ve lme yntemlerimizin bir gerei olduklarndan, btn bilimlerin tartlmaz ve zorunlu erevesini oluturmaktadrlar. S matriksinin dier zellikleri ise geici olarak temel ilkeler eklinde postle [aksiyom. belli bir sonuca ulaabilmek iin eletirel dnme yeteneini bir kenara brakp olguyu gerekmi gibi kabul etme]edilmekte, fakat btnsel bir kuram dahilinde, isel tutarlln gerekli bir sonucu olarak anlalacaklar dnlmektedir. Regge formalizmi (konuyla ilgili blme baknz) biiminde oluan hadron blmeleri, bu tr bir kuram oluturmaktadrlar. Bu adan izme ba hipotezi, S matriks kuram dilinde, btn S matriksinin (yani, hadronlarn tm zelliklerinin) genel ilkeleri erevesinde aklanabilmektedir. nk her lkenin de tutarl olabilmesini salayan yalnzca bir tek olas S matriksi vardr. Bu varsay m, fizikilerin imdiye dek genel ilkeleri tatmin edebilen hi bir matematiksel model gelitirememi olmalar nedeni ile desteklenmektedir. Eer tutarl olabilecek bir tek S matriksi, izme ba hipotezinin varsayd gibi hadronlarn btn zelliklerini ve etkileimlerini aklayabilen bir matriks ise, fizikilerin ksm olarak tutarl olan bir S matriksini niin meydana getiremedikleri ortaya kmaktadr. Hadronlar ieren fenomenler o kadar karmaktrlar ki, kendi iinde btn ile tutarl olan bir S matriksinin oluturulabilmesi bile bu adan tartma gtrr. Ancak daha kk lekli ve ksm olarak baarl modeller dizisinin hedef alnmas mmkn gibi grnmektedir. Bunlardan her biri, buna gre, hadron fiziinin yalnzca bir blmn kapsayacaktr. Bu nedenden dolay da, baz aklanamayan parametreleri kendiliklerinden ierecekler ve bylece her birinin snrll ortaya kacaktr. Bir modeldeki parametreler, dier modeller yardm ile aklanabilecektir. Bylece, yava yava daha ok hadron fenomenleri, srekli olarak artan bir kesinlikle aklanabilecek ve bunun iin de, aklanmam parametrelerin net says giderek azalan birok balantl modeller mozaii meydana gelecektir. Bu adan, izme ba sfat bireysel bir model iin deil, ancak birbiriyle karlkl olarak tutarl olan model kombinasyonlar iin uygun decektir. Ama bunlardan hi biri de dierlerinden daha temelli olmayacaktr. Chew'un dedii gibi: ok sayda farkl ve baarl modelleri iltimas gstermeden grebilen bir fiziki, kendiliinden bir izme ba c olur. (16) te bu trden birka tane ksm model gerekten de vardr. Bunlar S matriks dilinde formle edilmilerdir ve hadron fenomenlerinin baz zel ynlerim aklayabilmektedirler. Bunlarn en baarllar arasnda ikili model denilen ve hadron tepkilerini dorudan ve apraz kanal yardm ile ikili bir biimde anlatan bir model bulunmaktadr. Bu modelde ilk defa genel ilkenin iki ilkesine uyulmu (yalnzca birlik ilkesine uyulmamtr), S matriksinin ve Regge formalizminin aprazlama zellii tatbik edilebilmitir. te bu, imdiye kadar izme ba programn daha ileriye gtrecek olan en umutlu yaklam yanstmaktadr.

Sz konusu izme ba modellerinde meydana gelen yeni hadron anlaylar, ou kez u cretkr cmleyle zetlenmektedir: Her bir parack, dier btn paracklardan meydana gelmitir. Ancak bir hadron un klasik ve statik bir biimde dier btn hadronlardan olutuunu dnmek yanltr. Burada meydana gelmitir ifadesi iermektedir eklinde anlalmazdr ve bence bu kellime ilkinden ok daha uygundur. Yani burada her hadron, S matriksinin dinamik ve olaslk erevesine uygun olarak, birbirleri ile etkileip, istenen hadronu oluturacak olan parack setlerinin potansiyel ballk durumunu meydana getirmektedir. Bu anlamda tm hadronlar elerini yine hadronlarn meydana getirecei bileik bir yap oluturmaktadrlar. Bunlar hi biri dierlerinden daha elemanter deildir. Bu yapnn salam olmasn salayan birletirici kuvvetler parack deitokuu eklinde kendisini gstermektedir. Dei-toku olan paracklar ise, buraya dikkat edilmeli, yine hadronlarn kendileridir. Bundan dolay hadronlar deiik rolde karmza kmaktadr: Hadronlar bileik bir yap ya sahiptirler, baka bir hadronun esi olabilmektedirler ve bileik yapy tutan kuvvetin eleri haline gelebilmektedirler. aprazlama kavram burada ok nemlidir. nk hadronlar, apraz kanalda meydana gelen hadron dei-tokular aracl ile birbirlerine balanmaktadrlar. Bu hadronlarn her biri ilk hadronun katksnn bulunduu kuvvetler tarafndan tutulmaktadr. Yani, her parack dier paracklarn oluumuna yardmc olmaktadr ve bunlar da sonuta sz konusu parac oluturmaktadrlar. (17) Hadron setinin tm, bu ekilde ya da izme balarn kullanp, kendilerini yukarya ekerek olumaktadr. Ksaca sz konusu karmak izme ba mekanizmas, kendi (kendisini belirlemektedir. Buna ulaabilmenin ise ancak tek bir yolu vardr. Dier bir deyile yalnzca bir tane olas hadron seti vardr, o da doada bulunan hadrondur. Hadron izme banda, tm paracklar dinamik bir biimde ve isel bir tutarllkla meydana gelmektedirler. Bu adan birbirlerini ierdikleri de sylenebilir. Mahayana Buddhizmi'nde buna ok benzeyen bir evren yaklam gelitirilmitir. Birbirine geen nesne ve olaylarn oluturduu kozmik a, Avatamsaka Sutra'da, ndra'nn ana benzetilerek u ekilde aklanmtr: ndrann gsnde bir inci ann varlndan sz ederler. Bu a, yle bir yerletirilmitir ki, tek bir inciye baktnzda dier btn incilerin bu inciye yansdn grrsnz. Ayn biimde dnyadaki her nesne, yalnzca kendisini deil, ayn zamanda dier btn nesneleri iermektedir. Aslnda o, her eydir. Yani her toz zerreciinde saysz Buddhalar gizlidirler! (18) te Sir Charles Eliot byle diyor ndrann a hakknda. ndrann a, Tanr ndrann saraynn zerinde asl duran ve ok sayda deerli mcevherlerden oluan bir adr. Bu yaklamn hadron izme ba ile olan benzerlii gerekten de ok arpcdr, ndrann a benzetmesine belki ilk izme ba modeli bile denilebilir. nk bu benzetme, parack fiziinin ortaya kndan yaklak 2500 yl nce Dou'lu bilgeler tarafndan ortaya atlmtr. Buddhist'ler ise, karlkl gei kavrammn, akl yolu ile hi bir zaman kavranamayaca n srekli olarak vurgulamaktadrlar. Bu kavram, ancak meditasyon durumunda bulunan aydnlanm bir akl, tecrbe edebilmektedir. Bundan dolay D.T. Suzuki unlar yazmaktadr: (Gandavyuha'daki) Buddha, artk zaman ve uzaydan meydana geldiini sandmz bir dnyada ya amamaktadr. Onun bilinlilii, duyu ve mantn kurallarna gre ileyen alldk bir akln bilinliliine benzemez. Gandavyuha'nn Buddha's, kendi kurallar olan ayr bir ruhan dnyada yaar. (19) Modern fizikte de durum hemen hemen bunun ayn dr. Her bir paracn dier paracklar iermesi, artk uzay ve zaman erevesinde hayal edilememektedir. Burada, Buddha'da olduu gibi, kendine has kurallar olan bir gereklik ortaya kmaktadr. Hadron izme ba kavraynda bu gereklik, Kuantum ve izafiyet kuramlar aracl ile dile getirilmektedir. En can alc nokta ise, paracklar birbirine tutturan kuvvetlerin, aslnda apraz kanallarda dei-toku edilen paracklar, yani yine kendilerinin olmalardr. Bu gre kesin bir matematiksel anlam verilebilmesine ramen, gz nne getirilebilmesi hemen hemen imknszdr. Bu, izme bann ilgin bir izafiyet zelliidir. Uzay-zamann drt boyutlu dnyas ile hi bir dorudan tecrbeye sahip olmadmz iin, bir adet paracn dier btn paracklar ierebilmesi ve ayn zamanda onlarn bir paras olabilmesi bizim iin inanlmas g bir mucize gibi grnmektedir. Ama bu, tam olarak Mahayana'nn ortaya att grtr:

Eer bir tane, dierlerine kar tutulursa bir tanenin bunlarn tmne nfuz ettii grlr Ayn zamanda onlarn hepsini de iermektedir(20) Bir tane paracn dier btn paracklar iermesi eklinde ortaya kan yaklam, yalnzca Dou mistisizminde deil, ayn zamanda Bat mistik retisinde de grlmektedir. rnein William Blake'-in nl dizelerinde bu gre rastlayabiliriz, yle ki:

te burada da, mistik bir vizyon, izme ba benzeri bir grntye yol ayor. airler dnyay bir kum zerresinde grrlerken, modern fizikiler de dnyay bir hadronda izleyebilmektedirler. Buna benzer bir imaj, Leibniz'in felsefesinde de vardr. Leibniz, dnyann baz temel zlerden (monadlardan) meydana geldiini dnmekte ve her bir monadn da evrenin btnn yanstabildiine inanmaktayd. Bu biimde Mahayana Buddhizmi'nde ve hadron izme ba hipotezinde grlen madde hakkndaki grlerine ulaabilmiti(*). Leibniz, Monadoloji'sinde unlar dile getirmektedir: Maddenin her bir blm, bitkilerle dolu bir baheye ya da balklarla dolu bir gle benzemektedir. Burada bitkinin tek bir dal, ya da hayvanlarn her biri, eer genel yaratllarn bir kenara itersek, bir bahe ya da bir gl gibidirler adeta (21). t Bu satrlarn daha nce alntsn yaptmz Avatamsaka Sutra'ya benzerliinin, Leibnizin Buddhist eilimlerinden kaynaklanm olabilecei fikri, ilgintir. Joseph Needham(22), Leibniz'in in dnce ve kltrne yabanc olmadn iddia etmekte ve bunlar Jesuit papazlarn evirileri aracl ile rendiini sylemektedir. Bununla beraber, Leibniz felsefesinin Neo-Konfiyus'u Chu Hsi okulundan etkilendi i de savunulabilir. Ancak sz konusu okulun kkleri Mahayana Buddhizm'ine ve bir blm ile de Avatamsaka (ince'si: Huo-yen) okuluna dek uzanmaktadr. Needham, ndrann inciler a benzetmesinin, Leibniz'in monadlar ile belirgin bir benzerlik tadn iddia etmektedir. Ancak Leibniz'in monadlar arasnda varolduunu savunduu yansyan etkileimler yaklam ile Mahayana'da grlen karlkl gei fikrinin detayl bir karlatrlmas yapldnda, bunlarn farkl olduklar ve Buddhist'lerin madde hakknda ortaya attklar grlerin Leibniz'inkilerden daha ok modern fizie benzedikleri ortaya kacaktr. Monadoloji ve Buddhist grler arasndaki en byk farkllk, Leibniz'in, monadlar, maddeyi oluturan niha temel zler olarak grmesinden kaynaklanmaktadr. rnein Leibniz, Monadoloji'sine u szlerle giri yapmtr: Burada szn edeceimiz monad, bilekeler oluturan basit bir zdr; yani eleri olmad iin esasen basittir. yle devam eder: Ve bu monadlar doann gerek atomlardr, bylece tm nesnelerin temelleridir(23). Byle bir temelci gr, hem izme ba felsefesinde ve hem de Mahayana Buddhizm'inde grlmez. nk bunlar, temel varlklar ya da zleri reddetmektedirler. Leibniz'in temelci dnce tarz, onun kuvvet hakkndaki grlerinde de gizlidir. Kuvvetlerin Tanr'sal bir emirle ortaya km birer yasa olduklarn savunmakta ve maddeden ok farkl olduklarn iddia etmektedir. Kuvvetler ve hareketler der Leibniz, madde gibi duraan bir eyle aklanamaz (24). Bu da yine modern fizie ve Dou mistisizmine ters dmektedir. Ancak en byk farkllk (eer hadron izme ba gz nnde bulundurulursa), monadlarn birbirleriyle etkilememelerinde yatmaktadr. Leibniz'in dedii gibi, onlarn pencereleri yoktur ve yalnzca birbirlerini yanstabilirler. Ancak te yandan, Mahayana ve izme banda etkileim, ya da karlkl gei, tm

paracklar iin en nemli e saylmaktadr. Dahas, izme bann ve Mahayana'nn madde ile ilgili grleri, tamamen uzay-zaman gr niteliindedir. Buna gre nesneler, olaylar olarak alglanmakta ve bunlarn karlkl geileri de, uzay ve zamann karlkl olarak geitikleri dnldnde anlalabilmektedir. imdiye dek, izme ba hipotezi tam anlamyla ortaya konulamamtr. Bu haliyle de sahip olduu uygulama zorluklar gz ard edilemeyecek kadar byktr. Ancak yine de, fizikiler isel tutarllk yaklamn hadronlarn tesine tamak istemektedirler. S matriksi kuramnda u an, byle bir genileme imknszdr. nk S matriksi erevesi, zellikle iddetli etkileimleri aklamak iin gelitirilmitir ve parack fiziinin dier dallarna uygulanmamaktadr, ite bundan dolay da, dier etkileimlerin karakteristik zellikleri olan ktlesiz paracklar iin geerli olamamaktadr. Yani hadron izme ban geniletebilmek iin, yeni bir genel ereveye gerek vardr ve bu yeni ereve dahilinde, imdiye kadar hi bir ekilde aklanamayan kavramlar izme ba ile birletirilmeli, yani bunlar genel isel tutarllktan yola karak tretilmelidirler. Geoffrey Chew'a gre bu, makroskopik uzay-zaman kavramlarmz ve belki insan bilinliliini de kapsamaldr: izme ba hipotezi, mantksal u durumuna getirildiinde, doann dier ynleri ile birlikte bilinliliimizin de hesaba katlarak btnn isel tutarllna ulaabileceimizi dndrmektedir(25). Bu gr de, bilinci evrenin bir paras sayan Dou mistik gelenekleri ile mkemmel bir uyum oluturmaktadr. Dou grne gre, dier btn canl biimlerinde olduu gibi, insanolu da, ayramaz ve organik bir btnn bir parasn oluturmaktadr insanolunun sahip olduu zek ise, kendiliinden, btnn de bir zekya sahip olacan dndrmektedir. Yani insanolu, kozmik zeknn yaayan bir ispat olarak grlmektedir. Evren, bizim iimizde, sahip olduu tekrar tekrar yaratma yeteneini gsterebilmekte ve kendi bilinliliine ulaabilmektedir. Bilinlilik sorunu, modem fizik dalnda, atomsal fenomenlerin gzlemlenmeleri ile ortaya kmtr. Kuantum kuram, bu fenomenlerin bir srecin halkalar olarak dnlmeleri gerektiini ve bunun do sonu olarak insan biimindeki gzlemcinin bilinlilik durumu ile (ilgili olduunu gsterebilmitir. Eugene Wigner'in szleriyle: Kuantum kuramnn yasalarn, bilinlilie atfta bulunmadan tutarl bir biimde aklamak hemen hemen imknsz gibidir(26). Bilim adamlarnn almalar srasnda kullandklar Kuantum- kuramnn pragmatik formlasyonu, onlarn bilinliliine yine de pek bir atfta bulunmaz. Ancak Wigner ve dier baz fizikiler, artk insan bilinliliinin de aka dile getirildii bir kuramn art olduunu savunmaktadrlar. Byle bir gelime, fizik ve Dou mistisizmi arasnda dorudan doruya bir etkileimin ortaya kmasna sebep olmutur. nsan bilinliliinin farkna varlmas ve bu bilinliliin evrenin btn ile olan ilikisinin ortaya kartlmas, aslnda btn mistik tecrbelerin ortak noktasdr. Dou mistikileri, yzyllar boyunca eitli bilinlilik durumlarn aratrmlardr. Ulatklar sonular, bazen Bat'da gelitirilen fikirlerden ok farkl bir grnm arzetmektedir. Eer fizikiler gerekten de insan bilinliliinin doasn, aratrma alanlarna katmak istiyorlarsa, Dou'da ortaya kan fikirleri yle bir gzden geirmeli ve onlardan ok ilgin ve ynlendirici yeni gr alar konusunda esinlenmelidirler. Bu adan hadron izme bann gelecekte geniletilmesi halinde, ortaya uzay-zaman ve insan bilinliliini kapsayan ve de izme ba biliminin alldk erevesini ok aan, ayn zamanda hi beklenilmeyen yepyeni bir durum kabilir. Byle bir adm, hadron izme bandan ok daha kapsaml olurdu. Elle tutulamayan bir gzlem kavram ya da bilinlilik kavram ile kar karya gelinirdi. Hadron izme bayla yaptmz u anki almalar bu adan, insan zeksnn yepyeni bir abasnn ncl durumundadr. Bu, fiziin dnda olmas nedeniyle herhalde bilim olarak bile isimlendirilemeyecektir (27). Peki o safhada izme ba fikri bizi nerelere gtrr? Tabii bunu u anda kimse bilememektedir. Ancak bu konu hakknda speklasyonlarda bulunmak bile olaanst ilgintir. rnein, artarak oalan fenomenleri byk bir kesinlikle kapsayan bir kuramlar an dnebiliriz. Bu ada, aklanamam zellikler giderek azalmakta ve bu an yaps da, onu oluturan blmlerin karlkl tutarllklarndan tremektedir. Gnn birinde, bu kuramlar ann aklanamam zelliklerini, bilimsel erevenin elemanlar aklayabilir olacaklardr. Bu nokta

anlaldnda, kuramn sonular artk kelimelerle ifade edilemez bir ekle brnecektir. Ya da aklc kavramlar aacaktr ve bu adan bilimin tesine taacaktr. Doann izme ba kuram yerine, doann izme ba vizyonu olumu olacaktr ve bylece, dnceyle dilin hkmranlklar da alm olacaklardr. Bu anda, bilimden kp acintyan n (yani, dnlemezin) dnyasna geilecektir. Byle bir bilginin ierii ise, bir btn tekil edecek, fakat kelimelerle ifade edilemeyecektir. Bu, Lao Tzu'nun yaklak iki bin yl nce aklndan geirdii u gerein, kesin bir ekilde ortaya konulmas demektir:

SONSZ
Dou'daki dinsel felsefeler zaman-st bir mistik bilgiyle ilgilenirler. Bu bilgi ise, akln ve kelimelerin ok tesindedir. Bunun modern fizik ile olan ilikisi, ok ynldr ve aka anlalamamasna ramen, sezgisel bir biimde kavranabilmektedir. Ortaya karmaya altm ey, kapsayc bir aklama deil, okuyucuya bana zevk ve heyecan veren bir tecrbeye ortak olma imknn verebilmektir. nk modern fizikteki temel kuramlar ve modeller, isel olarak tutarl olan ve Dou mistisizmi ile mkemmel bir ahenk oluturan bir dnyaya doru ilerlemektedir. Bu ahengi tecrbe etmi olanlar iin, fizikilerin ve mistikilerin dnya grleri arasndaki paralellik, hi phesiz hemen beliriverecektir. Bundan dolay, ilgin olan soru, bu paralelliklerin var olup-olmadklar sorusu deil, onlarn niin var olduklardr. Bir dier nokta da bu paralelliklerin bizi nerelere gtrecei konusundaki meraktr. Hayatn srrn anlamak isterken, insanolu ok farkl yaklamlarda bulunmutur. Bunlar arasnda bilimsel ve mistik yollar vardr. Ancak bunlarn dnda da birok farkl uygulamalar grlmtr. airlerim, ocuklarn, palyaolarn, amanlarn ve dierlerinin yollan ite bunlar arasndadr. Sz konusu yollar, evren hakknda hem szl ve hem de szsz, birok anlatmlar ortaya karmlar ve ok farkl ynleri vurgulamlardr. Bunlarn tm, geerlidir, dorudur ve kullanldklar ereve iinde de yararldr. Ancak bunlarn hepsi de gerekliin yalnzca birer aklan biimidir. Ya da gerekliin birer hayal ve temsili resimleridirler ve bundan dolay da snrl bir nitelik tamaktadrlar. Yani hi biri, evren hakknda btn ve kusursuz bir resim ortaya koyamaz. Klasik fiziin aklad mekanik dnya gr, gnlk hayatta karlatmz fiziksel fenomenlerin anlatmnda ok yararl olmaktadr. Bundan dolay da, gnlk evremizle urarken kullanlmas uygun dmektedir. Ayrca bu gr, teknolojinin temelini olutururken insanln epeyce iine yaramtr. Ancak bu mekanik yaklam mikroskop alt dnyada cereyan eden fiziksel fenomenlerin anlatm konusunda yetersiz kalmtr. Dnyan n mekanistik alglannn karsnda, mistikilerin dnya gr bulunmaktadr. Bu dnya gr belki de organik diye-bileceimiz bir eydir ve evrendeki btn fenomenleri ayramaz ve uyumlu bir btnn blmleri olarak grmektedir. Sz konusu dnya gr, bilinliliin meditatif durumlar ile ilgili mistik geleneklerden kaynaklanmtr. Mistikilerin dnya hakknda yaptklar aklamalarda, bu allmn dndaki tecrbelerle ilgili kavramlar kullanlmakta ve ne yazk ki, bu kavramlar bilimsel aklamalarda kendilerine yer bulamamaktadrlar. nk organik dnya gr, makinelerin yapmnda ya da youn dnyamzn teknik problemlerinin zmnde pek bir avantaj salamamaktadr. Bu nedenle gnlk hayatta, evrenin hem mekanik ve hem de organik grnmn geerli ve yararl klmak gerekir. nk bunlarn ilki bilim ve teknoloji, ikincisi ise dengeli ve dopdolu bir spiritel hayat iin gereklidir. Ancak gnlk evremizin sahip olduu boyutlarn tesine gidildiinde, mekanistik kavramlar

geerliliklerini yitirmekte ve yerlerini organik kavramlara terk etmektedirler, Bu yeni kavramlar ise, mistikilerin kullandklar kavramlara ok benzemektedirler. te bu, tartmamzn zn ortaya koymakta ve modern fizik dalnda grlen temel eilimi oluturmaktadr. Yirminci yzyl fizikileri, insan leindeki bilim ve teknoloji iin pek de yarar salamasa bile, organik dnya gr ile ilgili kavramlarn atomsal ve atom-alt dzeylerde ok yararl olabileceklerini gsterebilmilerdir. Yani organik dnya gr buna gre, mekanistik dnya grmden daha temelli ve daha geerlidir. Mekanistik dnya gr ne dayal olan klasik fizik, rahatlkla Kuantum kuramndan tretilebilmektedir. Ancak bunun tersi imknszdr. Bu nokta, modern fizik ile Dou mistisizminin benzetii bir dnya grnn ilk iareti olabilir. nk ikisi de nesneler dnyasnn yzeysellii ile kstl kalmazlar. Fizikte maddenin daha derin katmanlarna ve buna paralel olarak mistisizmde de insan bilinliliinin daha derin blgelerine inildiinde, gnlk hayatn yzeysel ve mekanistik grnmnn ardnda, aslnda ok farkl bir gerekliin varolduu anlalmaktadr. Fizikilerin ve mistikilerin sahip olduklar grler arasndaki paralellikler, dier benzerlikleri de hatrladmzda, daha akla yatkn bir hale gelir, ikisinin de yntemi ampiriktir. Fizikiler, bilgilerini deneylerinden; mistikiler de meditatif aydnlanmadan elde etmektedirler. Her ikisi de birer gzlemdir ve her iki dalda da sz konusu gzlemler, bilginin tek kayna olarak grlmektedir. Gzlemledikleri nesne her iki durumda da ok farkldr. Mistikiler ieriye bakarlar ve bilinlilik dzeylerini aratrrlar Burada insann bedeni, akln fiziksel belirii olarak kabul edilmektedir. Gerekten de insan bedeninin tecrbe edilmesi, birok Dou geleneinde vurgulanmtr ve genellikle dnyan n mistik tecrbe ediliinin anahtar olarak grlmtr. Salkl olduumuzda, bedenimizin hi bir parasn ayr ayr hissetmeyiz. Bylece bedenimizin ayrlmaz btnselliini kendi kendimize idrak ederiz. Bu idrak, salkl ve mutlu olma duygusunun domasna neden olur. Buna benzer biimde mistikiler, kozmosun btnselliini, bedenimizin bir uzants olarak idrak etmektedirler. Lama Govinda'nn dedii gibi: Bilinlilii evreni kapsamakta olan bir insan iin evren, kendi bedeni olur, bu arada fiziksel bedeni de, evrensel akln belirii ekline dnr. Kendi isel grnts en yce gerekliin bir ifadesi olur, kendi sz de sonsuz gerein ve kuvvetin bir yansmas haline gelir (1). Fizikiler, mistikilerin aksine, btn glerini maddesel dnyay aratrmakta younlatrmaktadrlar. Gittike maddenin derinliklerine inen fizikiler, btn nesne ve olaylar n temel birliini idrak etmeye balamaktadrlar. Bunun da tesinde, fiziki, kendinin ve bilincinin sz konusu birliin vazgeilmez bir paras olduunu kavramaya balamaktadr. Bylece mistiki ve fiziki ayn sonuta birlemektedirler. Biri isel lemden, dieri ise dsal dnyadan yola karak ayn noktaya gelmektedirler. Bu insanlarn grleri arasndaki uyum, eski bir Hint bilgisini dorulamaktadr: Dmzdaki gereklik olan Brahman ile iimizdeki gereklik olan Atman ayndr. Fizikilerin ve mistikilerin kullandklar yollar arasndaki bir dier benzerlik de, gzlemlerinin normal duyularmzla esasen ulalamayacak dallarda gereklemesidir. Bu modern fizikte, atom ve atom-alt dnyada, mistisizmde ise duyusal dnyann alm olduu bir bilinlilik durumunda cereyan etmektedir. Bylece mistikiler ou kez, farkl bilinlilik odaklarnn uyumlu bir btnlk oluturduklar bir st boyuttaki tecrbeden sz etmektedirler. Buna benzer bir durum, modern fizikte de vardr. nk burada, drt boyutlu uzay-zaman formalizmi gelitirilmi ve alldk boyutlu dnyadaki farkl kavram ve gzlemler burada birletirebilmitir. Her iki dalda da ok boyutlu tecrbeler, duyusal dnyay amakta ve bundan dolay da alldk dil yardm ile aklanmalar ok zor olmaktadr. Modern fizikilerin ve Dou mistikilerin in izledikleri yollar ilk bakta tamamen farklym gibi grnmelerine ramen, aslnda bir ok ortak ynlerin varolduu anlalmaktadr. Bundan dolay bunlar arasnda arpc benzerliklerin ortaya kmas pek de artc olmamaldr. Bat bilimi ve Dou mistisizmi arasndaki bu paralellikler kabul edildikten sonra, bunun sonucu ile ilgili birok soru ortaya kacaktr. rnein: ok karmak makinelere sahip modern bilim, binlerce yldr Dou'lu bilgelerce bilinen eski bilgileri yeniden mi kefetmektedir? Yani fizikiler, bilimsel yntemi terkedip meditasyona m balamaldrlar? Ya da bilim ve mistisizmde karlkl bir etkileim (ve hatta bir sentez) mi meydana gelmektedir?

Dnyorum da, bu sorularn tmne olumsuz bir cevap verilmelidir. Bence bilim ve mistisizm, insan aklnn birbirini tamamlayan iki belirii olarak aklc ve sezgisel blmlerini tamamlamaktadrlar. Modern fizikiler, dnyay aklc akln ok gelimi bir uzmanlamas sonucu tecrbe etmektedirler. Mistiktiler ise, sezgisel akln ok gelimi olduu bir uzmanlama aracl ile hareket etmektedirler. Sz konusu iki yaklam, birbirinden tamamen farkldr. Ama fizikilerin kullandklar bir deyimle: Bu iki yntem de birbirlerini tamamlamaktadr. Hi birisi dierini kapsamamaktadr ve ayrca hi birisi dierine indirgenememektedir. Ancak ikisi de gereklidir ve dnyann daha iyi anlalabilmesi iin vazgeilmez bir desteki roln oynamaktadrlar. Eski bir in deyii ile: Mistikiler Tao'nun kklerini kavrayabilmelerine ramen, onun dallarn anlayamazlar. ite fizikiler de Tao'nun dallarn anlayabilmekte, ama onun kklerine inememektedirler. Bilimin mistisizme ve mistisizmin de bilime ihtiyac olmasna ramen, insanilik bunlarn ikisine de gerek duymaktadr. nk mistik tecrbe, nesnelerin en derin doasn anlayabilmek, bilim ise modern hayat iin vazgeilmezdir. Bundan dolay bize gereken ey, bir sentez deil, fakat mistik sezgi ile bilimsel analizin dinamik ve karlkl etkileimidir. Gnmzde, sahip olduumuz evren yaklam (in deyimini kullanacak olursak) ar ekilde Yang'dr, yani ok aklc, ok erkeksi ve ok atlgandr. Bilim adamlarnn kendileri de bunun en tipik rneidir. Gelitirdikleri dnya grleri gittike mistikilerinkine benzemesine ramen, birok bilim adamnn sahip olduklar yaklamlarn, mistisizm tarafndan bu kadar az etkilenmesi ok ilgintir. Ancak mistisizmde bilgi, belirli bir hayat tarzndan ayr tutulamaz. Bu hayat tarz, bu bilginin bir belirii olur adeta. Yani mistik bilgiye ulamak demek, deiime uramak demektir. Aslnda bilginin, z itibar ile deiim olduunu bile syleyebiliriz. te yandan bilimsel bilgi, ou kez soyut ve kuramsal kalmaktadr. Bumdan dolay gnmz fizikilerinin ou, kuramlarndaki felsefi, kltrel ve spritel sonulan grememektedirler. Onlarn bir ksm halen, mekanik, blntl ve sreksiz dnya grne sahip bir toplumsal dzeni desteklemekte ve aslnda bilimin imdiki hali ile bu noktay am olduunu fark edememektedirler. nk bilim, yalnzca doal evremizi deil, ayn zamanda btn insanlar da kapsayan evrensel bir birlie ve teklie doru ilerlemektedir. Ben modern fiziin ortaya att dnya grnn gnmz toplumuyla uyumadn dnyorum. nk iinde bulunduumuz toplum, doada gzlemlediimiz uyumlu beraberlii yanstamamaktadr. Bu tr bir dinamik denge durumuna ulaabilmek iin, kkten deiik sosyal ve ekonomik bir yap gereklidir: Bu ise, kelimenin gerek anlam ile bir kltr devrimi yaratacaktr. Uygarlmzn devam iin bu deiimi gerekletirmemiz zorunludur. Sonuta, bu deiim, Dou mistisizminin Yin yaklamlarndan bazlarn kabul edip, edemeyeceimize baldr. Bunun iin ise, doann btnselliini tecrbe etmek ve onunla uyumlu bir biimde yaayabilmek sanatn renmemiz gerekir.

AIKLAMALAR
1) FZN YOLU 1 : MODERN FZK BU YOLUN KALB VAR MI? 1. 2. 3. 4. 5. J. R. Oppenheimer, Science and Common Understanding, s. 8-9. N. Bohr, Atomic Physics and Human Knowledge, s. 20. W. Heisenberg, Physics and Philosophy, s. 202. Ashvagosha, The Awekening of Faith, s. 78. Br i h a d-a ra ny a ka Upanishad, 3.7.15.

2: BLMEK ve GRMEK

1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19.

W. Heisenberg, Physics and Philosophy, s. 125. Ghuang Tzu, trans. James Legge, ch. 26. Katha Upanishad, 3.15. Kena Upanishad, 3. J. Needham, Science and Civilization in China'-dan alnt, cilt II, s. 85. W. (J a me s ,, T he Varieties of Religious Experience, s. 388. B. Russell, History of Western Philosophy, s. 37. D.T. Suzuki, On Indian Mahayana Buddhism, s. 237. J. Needham, a.g.e., cilt II, s. 33. I. Muira ve R. Fuller Sasaki, The Zen Koan, Zenrin Kushu'dan, s. 103. D.T. Suzuki, Outlines of Mahayana Buddhism, s. 235. Carlos Castaeda, A Separate Reality, s. 20. Lao Tzu, Too Te Ching, ev. Ch'u Ta-Kao, bl. 41 a.g.e., bl. 48. ChuangiTzu, a.g.e., bl. 13. P. Kapleau, Three Pillars of Zen, s. 53-54. A. K. C o o ma r a s wa my , Hinduism and Buddhism, s. 33. A. W. Watts, The Way of Zen, s. 183. a.g.e., s. 187.

3 : DLN TESNDE 1. 2. 3. 4. 5. 6. W. Heisenberg, Physios and Philosophy, s. 177. D.T. Suzuki, On Indian Mahayana Buddhism, s. 239. W. Heisenberg, a.g.e., s. 178-179. D.T. Suzuiki, The Essence of Buddhism, s. 26. P. Kapleau, Three Pillars of Zen. s. 135. W. Heisenberg, a.g.e., s. 42.

4: YEN FZK 1. 2. 3. D.T. Suzuki, The Essence of Buddhism, s. 7. W. Heisenberg, Physics and Philosophy, s. 167. P. A Schilpp (der.) Albert Einstein: Philosopher-Scientist, s. 45.

4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 1974.

N. Bohr, Atomic Physics and the Description of Nature, s. 2. S. Aurobindo, On Yoga II, Birinci Bap, s. 327. M. Capek, The Philosophical Impact of Contemporary Phyiscs'den alnt, s. 7. a g.e., s. 36. M. P. Croslond (der.) The Science of Matter, s. 76. M. Capek, a.g.e., alnt, s. 122. J. James, The Growth of Physical Science, alnt. s. 237. Tables of Partide Properties, Yaynlayan: Partide Data Group, k: Physios Letters, cilt 50b, No. 1,

II) DOU MSTSZM 5: HNDUZM 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Mundaka Upanshad, 2.2.3. Bhagavad Gita, 4.42. Bhagavad Gita, 13.12. Maitri Upanishad, 6.17. Br i h a d-a ra ny a ka Upanishad, 1.4.6. Chandogya Upanishad, 6.9.4. Bhagavad Gita, 8.3. Bhagavad Gita, 3.27-28. Br i h a d-a ra ny a ka Upanishad, 4.3.21.

6: BUDDH ZM 1. 2. 3. 4. Dhammapada, 113. Digha N i kaya, ii, 154. D.T. Suzuki, On Indian Mahayana Buddhism, s. 122. D.T. Suzuki, The Essence of Buddhism, s. 54.

7: N RETS 1. 2. 3. 4. 5. Chuang Tzu, ev. James Legge, bl. 13. J Needhom, Science and Civilazition in China, cilt II, s. 35 Fung Yu-Lan, A Short History of Chinese Philosophy, s. 14. Chuang Tzu, a.g.e., bl. 22. J. Needham, a.g.e., cilt II, s. 51 (alnt).

6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14.

Lao Tzu, Tao Te Ching, ev. Ch'u Ta-Kao, bl. 40 ve 25. a.g.e., bl. 29.

;v'

Wang Gh'ung, M.S. 80; J. Needham, a.g.e., cilit IV, s. 7 (alnt). R.Wilhelm, The I Chlng or Book of Changes, s. 297. Kuei Ku Tzu, M.O. drdnc yzyl; J. Needham, a.g.e., cilt IV, s. 6 (alnt). Chuang Tzu, a.g.e., bl. 22. R. Wilhelm, a.g.e., s. xvii. a.g.e., s. 321. a.g.e., s. 348.

8 : TAOZM 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 9: ZEN 1. Chuang Tzu, ev. James Legge, bl. 22. Chuang Tzu, ev. James Legge, bl. 22. a g.e., bl. 24. a.g.e., bl. 2. a.g.e., bl. 13. Bhagavad Giita, 2.45. Fung Yu-Lan, A Short History of Chinese Philosophy, s. 112 (alnt). Lao Tzu, Tao Te Ching, ev. Ch'u Ta-Kao, bl. 36. a.g.e., bl. 22. Chuang Tzu, a.g.e., bl. 17. GS. Kirk Heraclitus The Cosmic Fragments, s. 307. a.g.e., s. 105 ve 184. a.g.e., s. 149. Lao Tzu, a.g.e., bl. 2. J. Needham, Science and Civilization in China, cilt II, s. 88. a.g.e., s. 68-69. Lao Tzu, a.g.e,, bl. 48. Lao Tzu, a.g.e., bl. 71 ve 72. Chuang Tzu, a.g.e., bl. 16.

2. 3. 4. 5. 6.

A. W. Watts, The Way of Zen, s. 87. P. Reps, Zen Flesh, Zen -Bones, s. 96. D.T. Suzuki, Zen and Japanese Culture, s. 16. P Kapleau, Three Pillars of Zen, e. 49. Zenrin Kushu'dan; A.W. Watts, a.g.e., s. 134.

III) PARALELLKLER 10 : TM NESNELERN BTNSELL 1. 2. 3. Ashvagosha, The Awakening of Faith, s. 55. a.g.e., s. 93. H. Stopp, S-Matrix Interpretation of Quantum Theory, Physical Review, Vol. D3 (March 15th,

1971), s. 1303-20. 4. 5. a.g.e., s. 1303. N. Bohr, Atomic Physics and the Description of Nature, o. 57.

6. D. Bhm ve B. Hiiley, On the Intuitive Understanding of Nonlocality as Implied by Quantum Theory, Foundations of Physios, Vol, 5 (1975), s. 96 ve 102. 7. 8. S Aurobinao, The Synthesis of Yoga, s. 993. Nagariuna; T.R V. Murti, The Central Philosophy of Buddhism, s. 138.

9. H. P. Staipp, a.g.e., s, 1310. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. W. Heisenberg, Physics and Philosophy, s. 107. Mundaka, Upanishad, 2.2.5. W. Heisenberg, a.g.e., s. 81. a.g.e., s. 58. J. Mehra (der.), J. A. Wheeler, The Physicist's Conception of Nature, s. 244. Brihad-aranyaika Upanishad, 4.5.15. Chuang Tzu, ev. James Legge, bl. 6. Lama Anagarika Govinda, Foundations of Tibe-tian Mysticism, s. 93.

11 : KARITLIKLAR DNYASININ TESNDE 1. 2. 3. 4. Lao Tzu, Ta o Te Ching, ev. Ch'u Ta-Kao, bl 1. D.T. Suzuki, The Essence of Buddhism, s. 18. A.W. Watts, The Way of Zen, s. 117 (alnt). R. Willhelim, The I Ching or Book of Changes, s. 297.

5. 6. 7. 8. 9.

Lama Anagariika Govinda, Foundations of Tibe-tian Mysticism;, s. 136. V. F. Weissikopf, Physics in the Twentieth Cen-t u ry-Se le ete d Essays, s. 30. J. R. Oppenheimer, Science and Common Understanding, s. 42-43. Isa-Upanishad, 5. Ashvagosha, The Awakening of Faith, s. 59.

10. Lama Anagarika Govinda, Logic and Symbol in the Multidimensional Conception of the Universe, Main Currents, Vol. 25, s. 60. 12: UZAY-ZAMAN 1. 2. 3. 4. P.A. Schilipp (der.) Al I be rt Einstein: Philosopher-Scientist, s. 250. Maidhyamika Karika Vritti; T.R.V. Murti, The Central Philosophy of Buddhism, s. 198 (alnt). J. Needham, Science and Civilization in China, eilt III, s. 458. Ashvagosha, The Awakening or Faith, s. 107.

5. M. Sachs, Space-Time and Elementary Interactions in Relativity, Physios Today, Vol. 22 (February 1969), s. 53. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. A. Einstein et al.. The Principle of Relativity, s. 75. S. Aurobindo, The Synthesis of Yoga, s. 993. D.T. Suzuki, nsz: B. L. Suzuki, Mahayana Buddhism, s. 33. Chang Tzu, ev. James Legige, bl. 2. A.W. Watts, The Way of Zen, s. 201 (alnt). D.T. Suzuiki, On Indian Mahayana Buddhism, s. 148-149. P.A. Sohilpp, a.g.e., s. 114. Lama Anagorika Govinida, Foundations of Tiibe-tian Mysticism, s. 116. Dogen Zenji, Shobogenzo; kt yer: J. Kennett, Selling Water by the River, s. 140. Govinda a.g.e., s. 270. S. Vivekananda, J nana Yoga, s. 109.

13 : DNAMK EVREN 1. 2. 3. 4. 5. D.T. Suzuki, The Essence of Buddhism, s. 53. Carlos Castaeda, A Separate Reality, s. 16. S. Radhakrishnan, Indian Philosophy, s. 173. Brihad-aronyalka Upanishad, 2.3.3. Bhagavad Gita, 8.3.

6. 7.

a.g.e., 3.24. S. Radhakrishman, a.g.e., s. 367.

8. Ts'ai-ken t'an; Alnt yeri: T. Leggett, A First Zen Reader, s. 229 ve N.W. Ross, Three Ways of Asian Wisdom, s. 144. 9. 10. 11. 12. 13. A.CJB. Lovell, The individual and the Universe, s. 93. Bhagavad Gita, 9.7-10. Digha Mikaya, ii, 198. D.T. Suzuki, a.g.e., s. 55. J. Needham, Science and Civilization in Chinai, cilt II, s. 478.

14 : BOLUK ve BM 1. 2. 3. F. Hoyle, Frontiers of Astronomy, s. 304. M. Capek The Philosophical Impact of Contemporary Physics, s. 319. Chandogya Upanishad, 4.10.4.

4. Kuan-tzu; ev. W.A. Rickett, XIII, 36: ok geni kapsaml bir toplumsal-felsefi almadr. Geleneksel olarak M.. yedinci yzylda yaam olan devlet adam Kuan Chung'a atfedilmektedir. Ancak byk bir olaslkla milattan nce nc yzylda ortaya km olan bir kitap olan Kuan-tzu, ok eitli felsef okullarn fikirlerini yanstmaktadr. 5. 6. 7. 8. Chandogya Upanishad, 3-14.1. H. Weyl, Philosophy of Mathematics and Natural Science, s. 171. Fung Yu-Lan, A Short History of Chinese Philosophy, s. 279. a.g.e., s. 280.

9. W. Thirring, Urbausteine der Materie, Al-manach der sterreichischen Akademie der Wissenschaften, eilt 118 (1968), s. 160. 10. 11. J Needham, Science and Civilization in China, cilt IV, s. 8-9. Lama Anagariika Govinda, Foundations of Tiibe-tian Mysticism, s. 223.

12. Pa ri n a-pa ra mita-1 h rid aya Sutra; F. M. Mu iler (derleyen), Sacred Books ofthe East, cilt XLIX, Buddhist Ma hayan a, Sutras. 13. 14. 15. 16. J. Needham, a.g.e., cilt II, s. 62. Y hexagraminin yorumu; R. Wilhelim, The I Ching or Bock of Changes, s. 68. W. Thirring, a.g.e., s. 159. J. Needham, a.g.e., cilt IV, s. 33.

15 : KOZMK DANS 1. K. W. Ford, The World of Elementaary Particles, s. 209.

2. 3. 4. 5.

A. David-Neel, Tibetian Journey, s. 186-187. A. K. C o o ma ra s wa my , The Dance of Shiva, s. 78. H. Zimrner, Myths and Symbols in Indian Art and Civilization, s. 155. A. K. Co o ma r a s wa my , a.g.e., s. 67.

17. DEM KALIPLARI 1. W. Heisenberg, Physics and Philosophy, s. 107.

2. G. F. Chew, Impasse for the Elementary Particle Concept, The Great Ideas of Today (William Benton, Chicago, 1974), s. 99. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. Ashvagosha, The Awakening of Faith, s. 79 ve 86. Lankavatara Sutra; D.T. Suzuki, Studies in the Lanka vata rai Sutra, s. 242. S. Radhakrishnan, Indian Philosophy, s. 369. R. Wilhelm, The I Ching or Book of Changes, s. 315. H. Wilhelm, Change, s. 19. R. Wilhelim, a.g.e., s. 348. a.g.e., s. 352. R. Wilhelm a.g.e., s. 1.

18 : BRBRNE GE 1. G. F. Chew, 'Bootstrap': A Scientific Idea, Science, Vol. 161 (May 23, 1968), s. 762-765; Hadron Bootstrap: Triumph or Frustration?, Physics Today, Vol. 23 (October 1970), s. 23-28; Impasse for the Elementary Particle Concept, The Great Ideas Today (William Benton, Chicago, 1974). 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. J. Needham, Science and Civilization in China, cilt II, s. 538. G. F. Chew, Bootstrap: A Scientific Idea?, a.g.e., s. 762-763. Lao Tzu, Too Te Ching, ev. Ch'u Ta-Kao, bl. 25. J. Needhaim, a.g.e., cilt II, s. 582. J. Needham, a.g.e., cilt II, s. 484. a.g.e., s. 558 ve 567. a.g.e., s. 566. Ashvagosha, The Awakening of Faith, s. 56. P. Reps, Zen Flesh, Zen Bones, s. 104. a.g.e., s. 119. Ashvagosha, a.g.e., s. 104.

13. 14. 15. 16.

S. Aurobindo, The Synthesis of Yoga, s. 989. D.T. Suzuki, On Indian Mahayanai Buddhism, 6. 150. a.g.e., s. 183-184. G. F. Chew, Hadron Bootstrap: Triumph or Frustration?, a.g.e., s. 7.

17. G. F. Chew, M. Gell-Mann ve A. H. Rosenfeld, Strongly Interacting Particles, Scientific American, Vol. 210 (February 1964), s. 93. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. C. Eliot, Japanese Buddhism, s. 109-110. D.T. Suzuki, a.g.e., s. 148. D.T. Suzu-ki, The Essence of Buddism, s. 52. P.P. Wiener, Leibniz-Selections, s. 547. J. Needham, a.g.e., eilt II, s. 496 vd. P.P. Wiener, a.g.e., s. 533. a.g.e., s. 161. G. F. Chew, 'Bootstrap': A Scientific Idea?, a.g.e., s. 763. E. P. Wigner, Symmetries and Reflections-Scientific Essays, s. 172. G. F. Chew, 'Bootstrap': A Scientific Idea?, a.g.e., s. 765. Lao Tzu, Tao Te Ching, cev. Ch'u Ta-Kao, bl.

SONS0Z 1. Lama Anagarika Govinda, Foundations of Tibe-tian Mysticism, s. 225.

KAYNAKA
Alfven, H.: Wo rid s-An t i wo rid s . (Dnyalar-Kart-Dnyalar); San Fransisoo: W. H. Freeman, 1966. Ashvagosha: The Awakening of Faith, (inancn Uyan ); ev. D.T. Suzuki, Chicago: Open Court, 1900. Aurobindo, S.; The. Synthesis of Yoga. (Yoga'n in Sentezi); Pondicherry, Hindistan: Aurobindo Ashram Press, 1957. ,: On Yoga II. (Yoga Hakknda II); Pondicherry: Hindistan: Aurobindo Ashram Press, 1958. Bahm. D. ve Hiley, B.: On the Intuitive Understanding of Nonlocality as Implied by Quantum Theory. (Kuantum Kuramna Gre Mekanszln Sezgisel Kavranna Dair); Foundations of Physics (Fiziin Temelleri), Vol. 5, 1975, sayfa 93-109. Bohr, N.: Atomic Physics and Human Knowledge. (Atom Fizii ve insan Bilgisi); New York: John Wiley and Sons, 1958. ,: Atomic Physics and the Description of Nature. (Atom Fizii ve Doann Aklanmas); Cambridge, ingiltere: Cambridge University Press, 1934.

Oapek, M.: The Philosophical Impact of Contemporary Physics. (ada Fiziin Felsef Etkileri); Princeton, N.J.: D. Van Nostrand, 1961. Castaeda, C.: The Teachings of Don Juan. (Don Juan'un retileri); New York: Ba llantl ne Books, 1968. ,: A Seperate Reality. (Ayr Bir Gereklik) New York: Simon and Schuster, 1971. Journey to Ixtlan. (Ixtlan'a Gezi); New York: Simon and Schuster, 1972. ,: Tales of Power. (Kuvvet Masallar); New Yank: Simon and Schuster, 1974. Ohew, G. F.: 'Bootstrap': A Scientific Idea?. (izime Ba: Bilimsel Bir Fikir mi?); Science (Bilim), Vol. 161, sayfa 762-765, Mays 23, 1968. ,: Hadron Bootstrap: Triumph or Frustration? (Hadron izme Ba: Zafer mi Yoksa Hayal Krkl m?); Physics Today (Gnmz Fizii), Vol. 23, sayfa 23-28, Ekim 1970. ,: Impasse for the Elementary Particle Concept (Elemanter Parack Grnn kmaz); The Great Ideas Today (Gnmzn Byk Fikirleri), 1974, Chicago, III.: Encyclopedia Britan-nica, 1974. Ohew, G. F., Gell-Mann, M. ve Rosenfeld, A. H.: Strongly Interacting Particles (iddetli Etkileim Gsteren Paracklar), Scientific American (Bilimsel Amerikan), Vol. 210, sayfa 74-83, ubat 1964. Chuang Tzu eviren James Legge, Hazrlayan Glae Wa itham New York: Ace Books, 1971. Chuang Tzu Inner Chapters (i Blmler); eviren Gia-Fu Feng ve Jane English, New York: Vintage Books, 1974. G a o ma ra s wa my, A. K.: Hinduism and Buddhism. (Hinduizm ve Buddhizm), Philosophical Library (Felsef Kitaplk), New York, 1943. ,: The Dance of Shiva. (iva'nn Dans); New York: The Noonday Press, 1969. Crosland, M. P. (der.): The Science of Matter. History of Science Readings. (Maddenin Bilimi. Bilimsel Okuma Paralan Tarihi); Baltimore, Md.: Penguin Books, 1971. David-Neel, A. ;* Tibetian Journey. (Tibet Gezisi); London: John Lane, 1936. Einstein, A.; Essays in Science. (Bilimle ilgili Denemeler); New York: Philosophical Library (Felsefe Kitapl), 1934. ,: Out of My Later Years. (Son Yillarim'dan Semeler); New :York: Philosophical Library (Felsefe Kitapl ), 1950. Einstein, A. ve dig.; The Principle of Relativity, (izafiyet ilkesi); New York: Dover, 1923. Eliot, C.: Japanese Buddhism. (Japon Buddhizmi); New York: Barnes and Noble, 1969. Feynman, R. P.: Leighton, R. B. ve Sands, M.: The Feynman Lectures on Physics. (Feynman Fizik Dersleri); Reading, Mass.: Ad d i so n-We s ley, 1966. Ford, K. W.; The World of Elementary Particles. (Elemanter Parack Dnyas); New York: Blais-dell, 1965. Fung, Yu-Lan A Short History of Chinese Philosophy. (in Felsefesinin Ksa Tarihi); New York: M a o n i I lan, 1 958. Gale, G.. Chew's Monadology. (Chew'un Mona-dolojisi); Journal of History of Ideas (Fikirler Tarihi Dergisi), Vol. 35, sayfa 339-348, Nisan -Haziran 1974. Govinda, L. A.; Foundations of Tibetian Mysticism. (Tibet Mistisizminin Temelleri); New York: Samuel Weiser, 1974.

,: Logic and Symbol in the Multidimensional Conception of The Universe. (Evrenin Cok Boyutlu Alglannda Mantk ve Simge); Main Currents (nemli Akmlar), Vol. 25,2 sayfa 59-62, 1969. Guthrie, W. K. C.: A History of Greek Philosophy. (Yunan Felsefesi Tarihi); Cambridge, ingiltere: Cambridge University Press, 1969. Heisenberg, W.: Physics and Philosophy. (Fizik ve Felsefe); New York Harper: Torohbooks, 1958. Heisenberg, W.: Physics and Beyond. (Fizik ve tesi); New York: Harper and Row, 1971. Herrigel, E.: Zen in the Art of Archery. (Okuluk Sanatnda Zen); New York: Vintage Books,1971. Hoyle, F.: The Nature of the Universe. (Evrenin Doas); New York: Harper, 1960. ,: Frontiers of Astronomy. (Astronomi Ufuklar); New York: Harper, 1955. Hume, R. E.: The Thirteen Principal Upanishaids. (On Temel Upaniad); New York: Oxford University Press, 1934. James, W.: The Varieties of Religious Experience. (Dinsel Tecrbe eitleri); New York: Longmans, Green and Co., 1935. Jeans, J. The Growth of Physical Science. (Fiziksel Bilimlerin Geliimi); Cambridge, ingiltere: Cambridge University Press, 1951. Kapleau, P.: Three Pillars of Zen. (Zen'in Katman); Boston: Beacon Press, 1967. Kennett, J.: Selling Water by the River. (Irmak Kenarnda Su Satmak); New York: Vintage Books,1972. Keynes, G. (der.) Blake-Complete Writings. (Blake'-in Tm Eserleri); New York: Oxford University Press, 1969. Kink, G. S.: Heraolitus - The Cosmic Fragments. (He-raklitus'a Ait Kozmik Fragmanlar); Cambridge, i n g.: Cambridge University Press, 1970. Korzybski, A. Science and Sanity. (Bilim ve Saduyu); Lakeviller Conn. The International -Non-Aristotelian Library (Uluslararas Ari stote le si Olmayan Kitaplk), 1958. Kris h n a mu rti, J.; Freedom from the Known. (Bilinenden zgrle); New York: Harper and Row, 1969. Kuan Tzu : e.v W. A. Rickett. Hong Kong University Press, 1965. L.ao Tzu : Tao Te Ching, ev. Ch'u Ta-Kao. New York: Samuel Wei ser, 1973. Lao Tzu : Tao Te Ching, ev. Gia-fu Feng ve Jane English. New York: Vintage Books, 1972. Leggett, T.: A First Zen Reader. (Zen'e Giri); Rutland, Vermont: C. E. Tuttle, 1972. Lovell, A. C. B.: The Individual and the Universe. (Birey ve Evren); New York: Harper, 1959. ,; Our Present Knowledge of the Universe. (Evren Hakkndaki Gncel Bilgimiz); Cambridge, Mass.: Harvard University Press, 1967. Maharishi Mahesh Yogi; Bhagavad Gita. Blm 1-6, eviri ve yorum, Baltimore, Md.: Penguin Books, 1973. Mascaro, J. The . Bhagavad Gita. Baltimore, Md. Penguin Books, 1970. ,: The Dhammapada. Baltimore, Md.: Penguin Books, 1973. Mehra, J. (der.) The Physicist's Conception of Nature. (Bir Fizikinin Doay Nasl Algladna Dair); D. Reidel, Do rd re cht-H o 11 a nd a , 1973. Miura, I. and Fuller-Sasaki, R.: The Zen Koan. (Zen Koan'); New York: Harcount Brace ond world, 1965. Muier, F. M. (der.)l: Sacred Baolks of the East. (Dou'nun Kutsal Kitaplar); cilt XLIX. Buddhist Mahayana Sutralar, New Yorlk: Oxford University Press.

Murti. T.R.V.: The Central Philosophy of Buddhism. (Buddihizm'in Ana Felsefesi); London: Allen and Unwin, 1955. Needham, J.: Science and Civilization in China. (in'de Bilm ve Uygarlk); Cambridge, ing.: Cambridge University Press, 1956. Oppenheimer, J. R.: Science and the Common Understanding. (Bilim ve Genel Kavray); New York: Oxford University Press, 1954. Raidihakrishnan, S.: Indian Philosophy. (Hint Felsefesi) New York: Macmillan, 1958. Reps, P.: Zen Flesh, Zen Bones. (Zen Eti, Zen Kemikleri); New Yorik; Anchor Books. Ross N. W.: Three Ways of Asian Wisdom. (Asya Bilgeliinin Yolu); New Yorlk: Simon and Schuster, 1966. Russel, B.: History of Western Philosophy. (Bat Felsefesi Tarihi); New York: Simon and Schuster, 1945. Sachs, M. Space-Time and Elementary Interac-

tions in Relativity, (izafiyete Gre Uzay-Zaman ve Temel Etkileimler); Physics Today (Gnmz Fizii), Vol. 22, sayfa 51-60, ubat 1969. Sciama, D. W.: The Unity of the Universe. (Evrenin Btnsellii); London: Faber and Faber, 1959. Sohilpp, P. A. (der.): Albert Einstein: Philosopher-Scientist. (Albert Einstein: Bir Filozof - Bilim Adam); Evanston, III.: The Library of Living Philosophers (Yaayan Felsefeciler Kitapl), 1949. Stace, W. T.: The Teachings of the Mystics. (Mis-tikilerin retileri); New York: New American Library, 1960. Stapp, H. P.: S-Matrix Interpretation of Quantum Theory. (Kuantum Kuramnn S-Matriks Yorum-lan); Physical Review, Vol. D3, sayfa 1303 -1320, 20 Mart 1971. Suzuki, D. T.: The Essence of Buddhism. (Buddhizm'in z); Kyoto, Japonya: Hozokan, 1968. ,: Outlines of Mahayana Buddhism. (Mahayana B ud d h iz m i'n i n Ana Hatlar); New York; Schocken Books, 1963. ,: On Indian Mahayana Buddhism. (Hint Mahayana Buddhizmi Hakknda); E. Conze (der.). New York: Harper and Row, 1968. Zen and Japanese Culture. (Zen ve Japon Kltr); New York: Bollingen Series, 1959. ,: Studies in the Lankavatara Sutra. (Lankava-tara Sutra Aratrmalar); London: Routledge and Kegan Paul, 1952. ,: Preface to B. L. Suzuki, Mahayana Buddism. (B. L. Suzuki'nin Mahayana Buddhizmi ismindeki eserine nsz); London: Allen and Unwin, 1959. Thirring, W.; Urbausteine der Materie. (Maddenin Temel Talan); Almanach der sterreichischen Akademie der Wissenschaften (Avusturya Bilimler Akademisi Almana), cilt 118, sayfa 153-162. Wien, Avusturya, 1968. Vivekananda, S.; Jnana Yoga. New York: Ramakr i s h n a - VI ve ka n a n d a Center, 1972. Watts, A. W. : The Way of Zen. (Zen'in Yolu); New York: Vintage Books, 1957. Weisskoppf, V.F.: Physios in the Twentieth Century. Selected Essays. (Yirminci Yzylda Fizik. Seilmi Denemeler); Cambridge, Mass.: M.I.T. Press, 1972. Weyl, H.: Philosophy of Mathematics and Natural Science. (Matematik ve Doa Bilimlerinin Felsefesi); Princeton, N. J.: Princeton University Press, 1949.

Whitehead, A. N.: The Interpretation of Science. Selected Essays. (Bilimin Yorumu. Seilmi Denemeler); A. H. Johnson (der.). Indianapolis, N. Y. : Bobbs-Merrill, 1961. Wiener, P. P.: Leibniz-Selections. (Leibniz-Semeler); New York: Ch. Soribner's Sons, 1951. Wiigner, E. P.: Symmetries and Reflections. Scientific Essays. (Simetriler ve Yansmalar (Ya da: Simetriler ve Dnceler). Seilmi Denemeler); Cambridge, Mass.: M.I.T. Press, 1970. Wilihelm, H.: Change - Eight Lectures on the I Ching. (Deiim -1 Ching ile ilgili sekiz ders); New York: Harper Torchbooks, 1964. Wilhelm, R.: The I Ching or Book of Changes. (I Ching ya da Deiimler Kitab); Princeton, N. J.: Princeton University Press, 1967. ,: The Secret of the Golden Flower. (Altn -ek'in Srr); London: Routledge and Kegan Paul, 1972. Woodward, F. L. (eviri ve yorum): Some Sayings of the Buddha. (Buddha'mn Baz Konumalar); New York: Oxford University Press, 1973. Zimmer, H.: Myths and Symbols in Indian Art and Civilization. (Hint Sanatnda ve Uygarlnda Mitoslar ve Simgeler); Princeton, N. J.: Princeton University Press, 1972.

EK 1 : ATOM-ALTI FZNDE GNCEL GELMELER


Fritjof Capra'nn bu kitab, kendi dnya grn ifade ettii , en nemli eseridir. Ancak byle olmakla beraber, kitabn ilk bask yl da hayli eskidir. 1974'de kitap bitmi ve hemen ardndan dier basklarna geilmitir. Pek tabii bu uzunca sre iinde (bu on be yldan uzun bir sredir), modern fizik dalnda pek ok yeni ve bir o kadar da arpc bulgular ortaya kmtr. Benim bu ilvedeki amacm, Capra'nn kitab yazm olduu tarihten bu yana fizik alannda ortaya kan ok nemli bir iki konuya temas etmek ve bylece, gnmz okuyucusuna izafiyet fizii ile Kuantum fizii dalnda en yeni bilgileri aktarabilmektir. Bu balamda, bu ilveyi bir eviren bilmilii olarak deerlendirmeyeceinizi mit etmek istiyorum. ok yakn bir tarihe kadar bilim adamlar, ve bu arada Capra da, maddenin temel yap talarn srekli ikiye ayrmlar ve bylece sz konusu yap talar, leptonlar ve hadronlar diye iki blm halinde deerlendirilmitir. Capra'nn da anlatt gibi, leptonlar, hi bir uzaysal bykle sahip olmayan ve ayrca iddetli kuvvetler ile etkilemeyen paracklar olarak grlmektedir (elektronlar ve ntrinolar gibi). Hadronlar ise, her drt kuvvet trne maruz kalabilen ve belirli bir uzaysal bykle sahip olan paracklardr (protonlar ve ntronlar gibi). Ancak bu yaklam, yava yava terk edilmektedir. nk Fritjof Capra'nn kuarklar ile ilgili olarak ortaya koyduu ekingenlik, bilimsel evrede artk almaya balanmtr. rnein Avrupa ekirdeksel Aratrmalar Merkezi CERN'deki alma guruplar almalarn youn -bir biimde, varlklarn kabul ettikleri kuarklarn ispatna yneltmilerdir. Hlihazrda bu ispatlama yaltlm kuarklarda gerekletirilememi olsa bile, kuarklarn sadece hadronlar n ilerinde var olduklar gerei artk teslim edilmitir. CERN'dekilere gre, bir kuark ve bir kart -kuarktan meydana gelen hadronlara meson ismi verilmektedir. Yani leptonlar ve hadronlar diye yap lan genel ayrm, leptonlar ve kuarklar olarak deitirilmitir. Bu yeni ayrm artk bilimsel literatre girmi bulunmaktadr. Ancak kuarklar ve leptonlar da kendi aralarnda bamsz drtl guruplara (ya da ailelere) ayrlmaktadrlar. rnein bu biimde gnlk evrenizde olup biten her ey, tek bir gurup ya da aile yardm ile aklanmaktadr. Bu grupta, u temel eler bulunmaktadr: up kuark down kuark elektron elektron tipi ntrino.

Doal ortamda ya da yapay hzlandrc ortamlarnda bulunan daha yksek enerji deerlerinde, bu kuark-lepton drtlsne iki adet deiik drtl gurup daha eklenmektedir. Bunlar, gndelik hayatta grlen drtllerin daha ar trleridir. Sz konusu paracklar kmesi arasndaki kuvvet etkileimi ise, aktarc paracklar vastas ile gereklemektedir. Bunlar ise, yeni gre gre fotonlar, bosonlar ve gluonlar diye isimlendirilmektedirler. Tablodan izlenebildii gibi, kuark-lepton snflamas hem tam bir temele oturmu ve hem de kuvvet aktarc paracklarda ok nemli bir ikili ayrma gidilmitir. yle ki: Kuvvet aktarclar, artk sadece iddetli kuvvetleri ve elektro-hafif kuvvetleri kapsamaktadrlar. Yani doadaki btn kuvvetler, sadece iki tane ana guruba indirgenebilmitir.

Bu, yakn fiziksel tarihimizin ok ok nemli bir baarsdr.(1). iddetli kuvvetlere gluon ismi verilirken, elektromanyetik kuvvetlerin dnda kalan hafif kuvvetlerin de W ve Z trnden iki tane boson ile aktar ld bulunmutur. Bu bulgu, 1983 ylnda CERN'de bilimsel ve deneysel olarak ispat edilmitir. Bundan dolay, nl talyan fiziki Carlo Rubbia ile Hollanda'l teknoloji uzman Simon van der Meer'e 1984 yl Nobel dl lyk grlmtr. W-bosonu, elektriksel bir yk tamaktadr ve protonunkinin doksan kat bir ktleye sahiptir. Zbosonu ise ntrdr ve protona gre yz kat daha ok ktle ierir. Bu biimde elektromanyetik kuvvet ile hafif ekirdeksel kuvvet birletirilebilmi ve elektro-hafif (electro-weak) kuvvet olarak isimlendirilmitir(2). Bu balamda nl fiziki Rafel Carreras u arpc anlatmda bulunmutur: gkyz dnya rzgr deniz aalar hayvanlar insanlar

her ey u kuarklardan d kuarklardan elektronlardan ve boluktan meydana gelir(3)

Carreras'n szn ettii u ve d kuarklar, demin tabloda gsterdiimiz up ve down (yani, yukar ve aa) kuarklarnn ksaltlm ekilleridir.

Capra'nn yapt tartma esnasnda dile getirilen dalga/madde ikililii, yerekimsel kuvvet iin de aynen uygulanabilir. rnein burada (izafiyet fiziine uygun olarak) yerekimsel kuvvetin, yerekimsel dalgalar vastas ile aktarldklar kabul edilebilir. Yerekimsel dalgalar (gravitational waves), gnmzde elektromanyetik dalgalar gibi duraan ve deiken olarak ikiye ayrlrlar. Duraanlara rnek olarak yerekimi alan gsterilebilir. Deikenlere bir rnek ise, k hzyla hareket eden yerekimi dalgalardr. Hareket eden bir nesne, ivmesine ve elektriksel ykne bal olarak elektromanyetik dalga yaymaktadr. Byle bir nesnenin yerekimsel dalga yaymas ise, onun ktlesine ve ivmesine baldr. Ancak, momentum korunumunun bir sonucu olarak yaltlm bir sistemin net ivmesi sfr olacaktr. Fakat bu etki-tepki her zaman eit olmamakta ve baz durumlarda etkiye kar tepki ile beraber az bir hareket ortaya kmaktadr. Bu hareket genellikle ivmeli olup yerekimsel nma, yani yerekimsel dalga yaymna neden olur. Yerekimsel dalgalar ise, getikleri herhangi bir ortamn eklini hareket ynne dik bir dzlem boyunca deitirirler. Bu deitirme, birbirine dik ynde sktrma ve genletirme biiminde olup dalgann iddetine ve frekansna baldr(4). TBTAK'tan Hanasl Gr ise, yaynlad bir makale dizisinde, kuantum dnyasnn arpc, kendi deyimi ile acayip ynlerini ortaya koymaya almtr. te bu erevede kuantum koanlarna gncel rnekler olarak u deneyleri gsterebiliriz(5): 1) Kutuplayc filtre kullanlyorsa ve bunlar krk be derecelik bir ay oluturuyorlarsa; deney amac ile birbirlerine dik ve ters ynde uan iki adet fotonun her birisi ya hep beraber bu filtreden geecek ya da gemeyecektir. Fotonlardan birinin geip, dierinin gemedii bir sonu olmayacaktr. Yani birbirinden ayr fotonlar, dier parann da ne yapacan uzakla bal olmadan bilmektedirler. 2) Belirsiz bir zellik, nasl ve ne zaman belirli bir hale gelir? Wheeler'in cevabna gre, Hi bir temel Kuantum olay, kaydedilmi bir olay olana dek gerek bir olay deildir. Baka bir deyile, belirsizlikten belirlilie gei, fotoraf eriyiindeki bir taneciin kararmas gibi artk geri evrilemeyen bir byme etkisi olmadka, tam deildir. 3) Klasik fizie gre, bir engel ile ayrlm iki deer arasndaki gei, bir d enerji gerektirmektedir (bir topu bir tepenin zerinden atmak gibi). Oysa Kuantum mekaniine gre bu engel, herhangi bir d enerji kayna olmadan da tnel olay denilen bir etki ile geilebilir. Nitekim manyetik aklarn sper iletkenlerde gsterdikleri belirsizlik bundan dolaydr. Ayrca atomsal etkilerin bir ou da bu tnel olay yardm ile aklanabilmektedir. Bu anlatlarn dnda, 1986'da Physical Review Letters'n (Fiziksel Haber Blteni) Ocak saysnda, doada imdiye kadar tannmayan bir kuvvetin, her trl nesnelerin deiik hzlarda yere dmelerine neden olacak biimde yerekimine kar kmakta olabilecei iddia edilmitir. rnein dnya yzeyindeki yerekimsel kuvvetin, Avustralya'nn derin madenlerdekinden yzde bire ulaan bir oranda az olduu grlmektedir. Ayrca ekirdek-alt paracklarla yaplan deneylerde de buna benze ok ilgin sonular ortaya kmtr. Bu farkllklar hesaplamak iin fizikiler, hiper-yk (hyper-charge) olarak adlandrlan kart-yerekimsel bir kuvvetin varln ileri srmlerdir. Yerekiminden daha zayf olan bu kuvvetin etkisi, bir nesnenin proton ve ntronlar n itmek suretiyle belirmektedir. Yani proton ve ntronu daha az olan bir madde, bu eleri daha fazla olanlara oranla daha abuk yere decektir. (6). Yani doada bilinen ve Capra'nn ok gzel biimde aklad drt kuvvet etkisinin dnda bir de beinci bir kuvvetin varl (ki bu hiper-yktr) tartlr hale gelmitir bilimsel evrelerde. Son olarak Capra'nn Leibniz atfna deinmek istiyorum. Capra, Leibniz Monadolojisi'ne atfta bulunarak, monadoloji felsefesini Uzak Dou gr ile karlatrmtr. Ancak pek nl Bat filozoflar arasnda monadoloji kavramna scak bakan sadece Leibniz deildir. nl aydnlanma a filozofu byk temizleyici Immanuel Kant bile kendince bir monadoloji gelitirmitir. Kant, 1756'da yazd Physische Monadologie (Nesnel Monadoloji) isimli eserinde, gnmz modern fiziine ok yaklaan ve hatta Uzak Dou felsefeleri ile byk bir uyuum gsteren bir dnya gr ortaya koymutur. Kant burada, Leibniz'in kulland monad kavramn yeniden ele almtr. Bylece gerekletirdikleri hareket ile dnya yapsn meydana getiren en kk paracklarn zelliklerini ve niteliklerini daha yakndan incelemek

istemitir. Bu balam iinde Kant, ad geen paracklarn zelliklerini uzay dolduran bir kuvvet olarak tanmlamtr. Kant'a gre maddenin cisimliliini ve geirmezliini belirleyen nitelik ve zellik, bir kuvvettir. Yani, doada cisim ya da z diye bir ey yoktur. Sadece kuvvet (yani, enerji) vardr. Kant'n bu gr, amz fiziinde sansasyonel bir biimde yeniden dorulanmtr. Zaten Fritjof Capra'nn elinizdeki kitab da, bu tecrbeyi belgelemektedir. nk Capra'nn da anlatt gibi, modern fizik, maddeyi enerjinin bir biimi olarak grmekte ve bunlarn ikisinin de serbeste birbirlerine geebildiklerini savunmaktadr(7). Grlecei gibi, Kant'n doa bilimsel ve gayr metafiziksel monadoloji yaklam, atom-alt ve izafiyet fiziinde ortaya kan gelimelerle en byk destekisini bulmutur. Kaan H. KTEN Mart 1991 EK 1E KAYNAKA (1) (2) (3) CERN: n Bildern, s. 2-5, Genf, 1986. CERN : European Laboratory for Partide Physios, s. 14-15, Geneva, 1985. Carreras, R.: How Energy Becomes Matter, s. 34, CERN/Geneva 1986.

(4) TBTAK: Bilim ve Teknik Dergisi, s. 9, Nisan 1988 (M. Karaman: Bilimde Yeni Bir Pencere: Gravitasyonel Dalgalar), (Dilinde baz deiiklikler yaptm). (5) TBTAK : Bilim ve Teknik Dergisi, s. 22-28, Haziran 1988 (Gr, H.: Kuvantum Dnyas Gerek midir?), (Kuvantum terimini, kuantum olarak deitirdim. Derleme yaptm.). (6) TBTAK : Bilim ve Teknik Dergisi, s. 8, Nisan 1986 (Fizikteki Beinci Kuvvet, ev. C. Varlk), (derleme yaptm). (7) Strig, H. J.: Kleine Weltgeschichte der Philosophie, s. 338, Fischer Vertag, 1987.

EK 2 : KLASK TRK FiLOZOFLARI VE MiSTiSiZM


slam filozoflarnn (ve zellikle de klasik Trk filozoflarnn) bazlar da kitapta anlatlanlara benzer mistik tecrbelere ynelmilerdir. Ama burada nce unu nemle vurgulamalyz: slam filozof ve teologlarn en nemli k noktas; varolan nesneleri grrz nermesidir. Yani, mslman dnrler birer realisttirler ve d dnyann gerekliini hi bir zaman pheyle ele almamlardr. (Turkish Review. 4/1989. Mehmet Aydn. s. 52-69.) Fakat buna ramen, baz dnrlerde metafizik ve mistik dncelere kar bir ilgi de grlmtr. Capra'nn ortaya koymaya alt sentez ile bu ilgi arasnda ise, baz arpc benzerlikler grlmektedir. ibni Sina'ya gre, deiim fikrini gz nnde tutmadan iinde yaadmz dnyay ne anlayabilir ve ne de aklayabiliriz. Ancak okuyucularn dikkatini zellikle al-Birun'nin eserlerine ekmek istiyoruz. nk bu dnr, Hint felsefesi ve dini ile ilgili geni bir bilgi sahibi olan ilk mslman mellif (yazar) idi. Sahip olduu derin Yunan ve slam bilgisinin yardm ile sz konusu iki byk dnce sistemini (yani, Yakn Dou ile Uzak Dou sistemlerini) ilgin biimde karlatrabilmitir. Bundan dolay al-Birun'yi ilgilenenlere zellikle salk verebiliriz (al-ahtar al-bakiya ve Kitab mali'l-hind en nemli eserleridir ve Trk Tarih Kurumu'nun 1974 ylnda yaynlad bir anma kitabnda geni yer almaktadr). Al-Biruni, Yoga Sutray da Arapa'ya evirerek ann bilim evresinde nemli etkilere neden olmutur. Bu konu ile ilgili olarak, tasavvuf dnrlerini de zikretmek gerekir. Bunlar arasnda Capra'c senteze ok yakn iki tane Yakn Dou mistikisi karmza kar. Bunlar Mevlna Celleddn-i Rum ve Yunus Emre'dir. Bu iki

ahsiyetin de dahil olduu mutasavvflara gre en nemli kavramlardan biri, Adem-i Mutlaktr. Bu, salt yokluk anlamndadr. Evrenin boluunu ve ilksel halini tanmlamaktadr. Ayrca ermilerin enel Hak (yani, ben Tanrym) demeleri, transandantal (akn) birlemeyi ne karmaktadr. Meditasyon tecrbesi ile nirvanaya ulaan bir Buddhist de bir anlamda ben Tanry m demektedir. nk onun sahip olduu atman, artk yce brahman ile yek vcd haline gelmitir, ite byle bir temele dayanan Mevlna yle der: Cansz olandan, bitkisel leme getik. Bitkisel lemden, hayvansal dnyaya eritik. Hayvandan ise insan oldu. lmn bizi ufaltacana ne gam? Lkin lmden sonra insanlar melek haline gelirler. Melekleri de atktan sonra hi bir akln kavrayamayaca bir duruma eriilir. Artk balangta olduu gibi sonsuzlukla kaynalr. Zaten Hepimiz O'na geri dneriz denmemi miydi? Bu pasajn Uzak Dou felsefeleri ile olan benzerlii ok arpcdr. Ayrca amasz hareketlilik, ylece durmaktan daha iyidir diyen Mevlna, Taoist dnceye ok yaklamaktadr. Son olarak Mevlna' nn u szlerini aktaralm : Biiminle lem-i asgar (mikrokozmos) olsan bile, Gerekte sen, lem-i ekber'i (makrokozmos) temsil edersin. Dsal olarak bir aacn dal,bir meyvenin kaynadr. Ancak isel olarak dal, meyvenin oluumunu salamaktadr. Meyve iin hi bir mit olmasayd, Bahvan aac eker miydi? Bundan dolay, gerekte, aa meyveden doar. Tersi gibi gzkse bile. Bu szlerin mistik bir tecrbeye dayand apak ortadadr. (Zaten Mevlevi dervilerinin eb-i Aruz trenleri srasnda kendi evrelerinde dnmeleri, lemsel hareketlilii ve btnsellii yanstmyor mu? eb-i Aruz kavram birleme gecesi anlamna gelmiyor mu? Sema treni ayn zamanda gksel tren demek olmuyor mu? Ve bununla da lemsel btnllk vurgulanmyor mu?). Yunus Emre ise, ayn mistik tecrbeyi sergiler, yle ki: Bilmiim dnya halini, Terk ettim Kil- Hlini, Ba ak ayak yaln, araym Mevlm seni

Zen Buddhizmi kokmuyor mu bu satrlar? Hem de Zen Okulunun ortaya k tarihi olan 13. yzyl ile ada biimde! Ne byk bir tesadf ki, Mevlna Celleddin Rum de bu ada yayordu! Kanmzca baz Yakn Dou slm (ve zellikle de Trk) filozoflar, Yunan etkisi altnda kalan Arap felsefesini ap, Uzak Dou felsefesi ile byk bir yaknlk gsteren, btnsel bir anlaya doru hareket etmilerdir. Buna burada ksa da olsa deinmek istedik.

You might also like