You are on page 1of 40

Uzun Çubuklardan

Fırça Yapan Ressam:

Thomas GAINSBOROUGH
(1727-1788)
Reha BAŞOĞUL
©2002
Batı’nın resim tarihinde popüler kültürün bir parçası haline gelen bir kaç resim vardır. İngiliz
sanatında bundan iki tane vardır.1821 senesinde çizilmiş olan bir manzara resmi. diğeri de
bundan neredeyse 1 asır önce genç bir çocuk imgesinin resmedildiği "Mavi Çocuk" adlı
portredir. Bu Thomas Gainsborough'undur. Gainsborough vatandaşı Reynolds'la birlikte
18.yy'ın en başarılı portre ressamıdır. İngiliz meslektaşıyla girdiği bir anlaşmazlık sonucu bu
resmi çizdiği söylenir. Fakat Gainsborough'un esas tutkusu portre çizmek değildir. Ona en
büyük huzur veren şey, manzara resmi çizmektir. Her iki alanda da kendini bir usta olarak
kabul ettirmiştir.

Yazımızda, bu ustanın çizim tekniklerini, resimlerine bakışı, portre ve manzara resimlerini,


üslubunu, etkilendikleri isimleri ve hayatının son dönemindeki değişimini karşılaştırmalı bir
metodla inceledik

Doğum, Hocası ve Tarzını Keşfetme:


Gainsborough, 14 Mayıs 1727 senesinde, Sudbury kasabasında şu anda hatırasına adanmış
olan evde, ailesinin 9. çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Çocukluk yılları pek iyi
bilinmemekle beraber 1740 senesinde daha 13 yaşında iken Londra'ya resim eğitimi görmeye
gittiğini bilinmektedir. Zamanının çoğunu dışarda kabataslak çizimlerle geçiriyordu.

Usta Hubert Gravelot(1699-1773) İngiltere'deki ilk örneklerinden olan St.Martin Lane Sanat
Akademisini açmıştır. Burada Hubert Gravelot ve çağın diğer önde gelen ressamları ve
Gainsborough'da içlerinde olmak üzere yeni neslin usta ressamlarını yetiştiriyorlardı..

Gravelot'un "Pamela" adlı eser için yaptığı


ilüstrasyonlardan bazıları

Gainsborough St. Martin Lane Sanat Akademisi'ne girdiğinde hocası Fransa'dan gelmiş olan
Hubert Gravelot idi. Gravelot, Gainsborough'a Fransız ve diğer yabancı resim üsluplarını
aktarabilmiş, sonuç olarak Gainsborough, Fransa'da daha yeni oturmaya başlamış olan
Rokoko stilini mükemmel bir düzeyde öğrenmiştir.

Gainsborough'un akademide ilk öğrenmiş olduğu şey muhtemelen resim çizme idi.
Akademinin en temel faaliyeti o günlerdeki pek çok benzeri gibi, canlı insan figürü çizmedir.
Gainsborough'un fazla nü çizmemesi şaşırtıcı gibi gözükse de, o sıralarda muhakkak ki canlı
modellerden de çizim yapmıştır.

Gainsborough, öncelikle ilk resimlerinde de kullandığı Rokoko stilini öğrenmiştir. Oldukça


küçük resimlerinde ırmak kenarında oturan insanlara ve benzeri figürlere yer verir.

Aslında Hocası Gravelote iyi bir ressam olarak nitelenmemektedir. Zaten günümüzde de bu
yüzden pek tanınmamaktadır. Onun Gainsborough'un hocası olması dışında başka akılda
kalıcı olan özelliği yazar Sheakspeare'in "The Life and Death of Richard III " gibi ve
Samuel Richardson'un “Pamela” gibi eserlerinin ilüstrasyonlarını yapmasıdır. Ama yaptığı
iyi bir şey vardır ki, o da zamanın İngiliz ve Fransız stilleri arasındaki bağlantıyı doğru
sunabilmiştir. Kanaatimce bu yönde almış olduğu eğitim, Gainsborough'un kariyerine ismini
duyurabileceği tarzda yön vermiştir.

Gainsborough, 18 yaşında iken, Londra'da bir stüdyo açabilecek derecede yeterli tecrübe ve
özgüvene sahip olmuştur. Genç ressam, portre çizimi ve kitap ilüstürasyonlarıyla geçiniyordu.
Bazı resimleri resim piyasasında satışa sunulmak üzere rötüşlamak da onun uğraşlarının
arasındaydı.Ancak manzara resimleri Barok üslubunu benimseniş Fransız ressam Nicolas
Poussin'in, klasisizm akımından uzakta olup, bunların pek çoğu Jacob Isaackszon Van
Ruisdael(1628-1682) gibi Hollandalı manzara ressamlarının eserleriydi. Gainsborough,
Rousdael'in resimlerini ayrıntılı bir şekilde incelemesi ise onun zeminde kara bulutları tasvir
ederken ilham kaynağı ve kendi resimlerindeki bulut tasvirlerini etkilemiş olduğu ihtimali
üzerinde durulmalıdır.

The Castle at Bentheim / Rousdiel


The Jewish Cemetery / Rousdiel

Waterfall with Castle Built on the Rock / Rousdiel


Bacchanal before a Statue of Pan / Poussin

Winter / Poussin

17. yy tarihli Hollandalı manzara resimleri, Hollanda matbaacılık geleneğinin ürünleriydi.


Manzara resimleri doğanın doğrudan uyarlanması demek olmadığından, bu resim biçimi
bahsigeçen sanat anlayışından çok fazla gerçekçiydi. Dünyaya bu yönde giren bakış açısı,
yüzyıl boyunca Hollanda resmini özellikle manzara resimlerini tesir altında bırakmıştır.
Gainsborough'un manzara resmine olan ilk merakı, Hollanda resminden kaynaklanmıştır.
Doğu Angloye yöresinden olması ve buranın Hollanda ile güçlü olan ticari bağları
Gainsborough'a çocukluğundan itibaren bir çok Hollandalı tabloya erişebilme imkanı
sağlamıştır. Bir dereceye kadar Doğu Angloye yöresinden farklı olmayan bu manzara
resimlerinden daha düz ve ormanlık araziler de, Gainsborough'u etkilemiş olan bir diğer unsur
olarak sayılabilir. Gainsborough, Hollandalı ressamlar içinde Rousdey ile özel bir ilgi
duymuştur. Rousdey'in orman manzara çizimlerinde ustalaşmış, sahip olduğu fevkalade
duyum gücüyle bulutlu manzaraları resmetmiş açık ve koyu renklerin karışımından dramatik
tesirler elde etmiştir. Bu resimler Gainsborough'un ilk manzara resimlerinde de göze
çarpmaktadır. Bu resimler Rousdey'in resimleriyle benzerlik içindedir. Sadece Sudbury
çevresindeki ormanlar gibi tabiatın olağan haliyle resmedilmesi değil, aynı zamanda
Rousdey'inkine benzer bir duyum gücünü kullanması da bu etkilenmeyi de gösterir.
Gainsborough'un Hollanda resminden etkilenmesinin en meşhur örneği 1747 yıllarında
tamamlamış olduğu "Gainsborough"un ormanı" olarak bilinen manzara resmidir.

"Gainsborough's Forest " / Gainsborough

Hollanda stilinin en tipik özelliği, insan figürlerinin resmin içinde tuvale dağıtılmasıdır.
Gainsborough'un şansızlığı İngiliz manzara resimleri için bir piyasanın olmamasıdır. Bir
İngiliz ressamı ancak portre çizerek geçimini sağlayabilirdi. Ama William Hougart'ın
emekleriyle piyasada yavaşta olsa bir değişim yaşanmıştır. Hougart'ın arzusu İngiliz resmini
bir bütün olarak kalkındırmaktı. Ve 1740'lı yıllarda böyle bir projeyle ortaya çıkmıştır. Bu
proje eski adı Foundling Hospital olan Thomas Coram vakfı idi.1738 senesinde vakfı kurmuş
olan Thomas Coram,ertesi sene aşağıdaki unutulmaz portrede William Hougart'a poz
vermiştir. Hougart fırsatı kaçırmamış hastane için ayrıntılı bir dekorasyon önermiştir.
Hougart'ın Çalışmaları:
"Thomas Corom" ve "Time Smoking A Picture"

Projede, devrin İngiliz sanatçıları bir seri çizimler yapacaklardı. Londra'nın bir diğer ünlü
hastanesi olan The Charterhouse'in bu yuvarlak girinti biçiminde resmi de 21 yaşındaki
Gainsborough tarafından yapılmıştır. Bu resimde de Hollanda manzara resminin tesiri kendini
gösterir. Ayrıca Hougart'ın yağlı boya tekniği de göze çarpmaktadır. The Charterhouse'in bu
resimdeki görüntüsü komisyonun böyle bir biçimi talep etmiş olmasındandır.
Gainsborough'un meşhur manzara resimlerinde böyle bir zorlama yoktur. Onlar
Gainsborough'un serbest hayalinin bir ürünüdürler.

The Charterhouse / Gainsborough


Manzara ve Portre Resimlerindeki Üslup:
Gainsborough'un manzara resmine bakış açısı çok daha serbest bir çalışmayı gerektirir.
Eserlerinde topografik tasvirlerden ziyade kendi hayal gücünü kullanmış, buna bir de kendi
şiirsel anlatımını katmıştır. Gainsborough'un manzara resmine bakış açısı 1750'lerde İsveç’te
iken belirmeye başlamıştır. Bir dereceye kadar ideal yaşamın gündelik yaşamın taklidinden
daha verimli olması gerektiği gibi, çağında yaygın olan resim anlayışından da etkilenmiş
olmalıdır. Gainsborough'un gerçek görüntüden çok ideal olana çizmeye önem vermiş olduğu
belirgindir.

"Mr. and Mrs. Andrews"(1748-49) / Gainsborough

1740'larda 25 yaşlarında iken Gainsborough, son derece gerçekçi bir manzara resmi üslubuna
sahipti. Manzara resmine yaklaşımı, daha ziyade topografikti. Ancak, bir kez manzara
resminin kendine has özelliklerini kavradıktan sonra, Gainsborough'un resimleri, tekil
nesnelere bakıp bunları zihninde geliştirip, nasıl iyi netice verebileceklerini tasarladıklarını
göstermektedir. 30'lu yaşların başlarında iken Gainsborough, bu esasları kendini taklit edecek
bir kompozisyon seçmeyi tercih etmiştir. Manzara resminin özüne yaklaşımı, onun bir ressam
olarak ayakta kalabilmek için, tasvirden yaranmakta olduğu inancını göstermektedir. 1749
tarihli "Bay ve Bayan Andrews" portresinde Gainsborough'un modellerine olduğu kadar
dekora da dikkat etmiş olduğu da görünmektedir.
Ressam ve Eşi / Gainsborough

Dekora yönelik bu özen Fransız Rokoko stilinin ötesine sahip olan "Ressam ve Eşi"
tablosunda da göze çarpar. Portre üzerindeki genel kanaat özenli bir dekor önünde pozu
verenlerin Gainsborough'un kendisi ve 1746 senesinde eşi olan Margaret Burr olduğudur. Bu
evlilik ölüm onları ayırana dek sürmüş Margaret kocasına iki kız çocuk doğurmuştur.
1750'lerde zora düşünce Gainsborough, ailesinin memleketi olan Sofex'e dönmüştür.
Gainsborough, burada pek az para kazandıran portre işleri alabilmek için uğraşıp durmuştur.
"John Plampin" / Gainsborough

1754 senesinde portresini tamamlamış olduğu “John Plampin”, Soffolk'ın varlıklı


sakinlerinden biriydi. Manzara fevkalede çizilmiş iken John Plampin'in figürü hiç de
etkileyici değildi. Özellikle bacakları anormaldir. Gainsborough, kariyerinin ilk dönemlerinde
vücut çiziminde sıklıkla kukla bebek kullanmıştır. Gainsborough'u bu yöntemle St.
Martin'deki hocası Gravelot tanıştırmıştır. Tuvallere yansıyan figürleri ise tıpkı yine
1757'lerde çizmiş olduğu "Heneage Lloyd ve Kız Kardeşi" adlı resmindeki gibi biraz donuk
ve garip gözükür.

"Heneage Lloyd and His Sister" " / Gainsborough


Gainsborough'un ilk dönemlerdeki resimleri oldukça katı ve donuktur. Bu durum onun St.
Martin'deki resim eğitiminin süresi konusunda kuşku uyandırır. İlk eserlerinde bu kuklavari
görüntü hakimdir. Tabii bunda kısmen de olsa üslubunda payı olabilir. Bildiğimiz gibi
Gainsborough bir kez işi aldığında Plampin'den aldığı iş örneğindeki gibi komik biçimde
üstünde giysileri bir kukla şeklinde çizip son olarak da portrenin başını çiziyordu. Oldukça
garip ama çizimi hızlandıran bir yöntemdi bu.

Aslında bu tablolar açık havada çizilmemişlerdir. John Plumkin'in portresinde olduğu gibi
ressam portreyi stüdyoda çizmekte sonra istediği dekoru fon olarak arkaya döşemektedir.
İnsan figüründeki çiziminin zayıflığına rağmen, Gainsborough insan yüzünü resmekte bir usta
mertebesine erişmiştir.

"Margaret and Mary, Chasing Butterfly" / Gainsborough

Yukarıdaki resimde, ressamın kızları Margaret ve Mary bir kelebeği kovalarken


resmedilmişlerdir. Bu portre, Gainsborough'un kariyeri boyunca çizdiği pek çok çocuk
portresinden biridir. O günlerde çocuk portrelerine olan talep artmış çoğunu da Gainsborough
karşılamıştır. Manzara resimleri zamanda Rokoko resim okulunun etkisiyle bir zarafet
kazanmıştır. Çocuk portrelerinde de Van Dyck'in etkisi yine hissedilmektedir.
Portrait of Clelia Cattaneo / Van Dyck

Gainsborough'un Çocuk Portreleri / Gainsborough


"Mountain Landscape with Peasants Crossing a Bridge" / Gainsborough

Bu "Mountain Landscape with Peasants Crossing a Bridge" gibi resimlerin resim


piyasasının az olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Gainsborough bundan rahatsız da olsa bu
durumun çalışmalarını etkilemesine izin vermemiştir.

Başarının Gelişi ve Zenginlik:

"Otoportresi"

Bu tablo ressamın 30'lu yaşlarındaki portresidir. Yüzünde bir asabiyet, bir endişe çizgisine
rastlanılamaz. Aksine, yüz resmetme yetisi daha o zamandan üst seviyeye yetişmiş bir
ressamın kendine güvenini yansıtan bir tablodur bu. Gainsborough, kariyeri boyunca
portrelerinin yüzlerini çizme konusuna özen göstermiştir. Yüzün tamamını model stüdyoda
bulunduğu sırada bitirmekte daima ısrarcı olmuştur. Bu yaklaşım o zamanlar için
alışılmadıktı. Ve siparişlerin tamamlanmasında gecikmelere neden oluyordu.
Gainsborough'un bu methodu, semeresini vermiştir. Bu otoportresi en mükemmel portre
çalışmalarından olup kendine has üslubun bir örneğidir. Yeteneğinin ve yakın gelecekte elde
edeceği şöhretin ve servetin farkında bir kişidir Gainsborough. Zaman da bu kapıyı aralar...

Fakat bu başarıyı elde edebilmek için Sofex'ı terketmek zorundadır. 1759 senesinde ailesini
de yanına alıp çağının sosyal bir fenomeni görüntüsündeki Bath şehrine taşınır. Bu akıllıca bir
işti. Bir kaplıca şehri olan Bath o günlerde İngiliz sosyetesi için hayli popülerdi. Kaplıcalar
ülkenin dört bir tarafındaki asilzadeler için bir cazibe odağı idi. Fakat şehrin kapıcalarına
yapılan ziyaret dönemin ünlü asillerinden Nash öncülüğündeki yapılan sosyal etkinliklerin
yalnızca bir yönüydü. Şehirde her gün durdurak bilmeyen dans gösterileri tertiplenirdi.

Böylesi bir ortamda kişinin bir de portresinin çizilmesi hoş bir oyalanma metoduydu.
Gainsborough, bundan yararlanmasını bildi. Bu yıllar, ressamın portrede olgunlaşmasının
başlangıç yıllarıdır. Ve tam boy portre siparişleri, Gainsborough'a gelen en revaçta
siparişlerdi. Gainsborough, Bath'a taşındığında çok büyük bir ev kiralamış ve siparişlerini
aldığı konuklarını burada karşılamıştır. Böylece, bir süreliğine mal sahibi kimliğine de
bürünmüştür. Ardından kızkardeşi de evin alt katında kadın şapkaları satan tuhafiyeci dükkanı
açmıştır. Ama evin asıl özelliği, tam boy portreleri çizebilmesine imkan veren bir stüdyo
özelliğine sahip olmasıdır.

Resimlerde Van Dyck ve Rubens Etkileri:

Gainsborough’un yaşadığı kent Baht, yazın kaplıcalara gelen ziyaretçilerle doluydu. Bunların
büyük bir çoğunluğu zengin ve aristokrattı. Portre çizme konusunda ise Gainsborough tek
isimdi. Şehirde tam boy siparişi verecek insanlar çoğalınca, Gainsborough potansiyel
müşterilerinin dikkatini çekmiştir. 1758 dolaylarında tam boy portre çizimi Gainsborough'un
tarzına girmişti. Böylece onun müşteri adedi ve profili de yükselmeye başlamıştır. Müşteri
kitlesinin taleplerine uyarak, Gainsborough, portre çizimi alanına yönelmeyi tercih etmiştir.
Dönemin bir çok ressamı ülkeye daha da önemlisi Dünya'ya kendilerinin meşhur olduklarını
ispat edebilmeleri için aynı politikayı sürdürmekteydiler. Yapmış olduğu bu tercih
Gainsborough'a çizimindeki ustalığını kanıtlama fırsatı da vermiştir. Portre çizimleri
Gainsborough'a ciddi bir servert kazandırmış ve Gainsborough Bath'in en saygın sayfiye
yerlerinden olan Circus'ta bir malikane almıştır. Sosyal saygınlığına paralel olarak
Gainsborough'un resim tekniğini de gelişmişti. Bu kurduğu ilişkiler ona pek çok evin şöhret
kazanmasına neden olan özel resim koleksiyonlarını tanıma olanağı sağlamıştır. Yine bu
sayede Van Dyck'in portrelerini birinci elden görebilmiştir. Van Dyck'ın onun üzerindeki
etkisi kısa sürede hissedilmeye başlamıştır.
"Mary, Countess Howe" / Gainsborough

Gainsborough bu yeni stilini geliştirdikçe "Howe Kontesi Mary" resimlerindeki Van Dyck
tesiri de giderek güçlenmiştir. Bu resimde Kontes Mary pembe elbisesinin üzerine bir tür
muslip kıyafet giymiştir. Açık havada poz vermiş olduğu için, giysisi rüzgarda hafif hafif
dalgalanıyor. Bu Gainsborough'un Van dyck'ten almış olduğu tesirin bir parçasıdır.
Gainsborough Bath günlerinde üslubunu geliştirmek için ciddi yoğun ve gayretle çalışmıştır.
Koleksiyonları incelemesi Van Dyck'in kendi üslubunun ötesine geçmesi için büyük bir
imkan sağlamıştır. Gainsborough, Van Dyck'in ışıklandırma ve resmin ortasına yerleştirdiği
parlaklıkları ve portrelerindeki kullandığı teknikleri alsa da Van Dyck gibi mitolojik öğeleri
resmetmekten kaçınmıştır ve düşlem gücünü gerçek nesneler ve görüntüler üzerinde
resmetmeyi tercih etmiştir. Bunda da çocukluğundaki kır hayatının etkisi olması muhtemeldir.

Van Dyck'in eserlerinden bazı örnekler


Ressamın muhtemelen en mükemmel portresi olan "Howe Kontesi Mary"' de bu niyetini
görkemli bir şekilde gerçekleştirdiği görülür. Kontes'in duruşundaki asalet Van Dyck'in resim
tekniğini çağrıştırmaktadır. Giyside, saten ve ipekli kumaş Van Dyck'in tezgahından çıkmış
gibidir. Genel üslubun da Van Dyck'tan aldındığı belli olan bu portrede ressam,ustasıyla
eşdeğer bir asalet ve kaliteyi yakalamıştır.

17. yy'da Van Dyck portre sanatının gelişmesine nasıl katkıda bulunduysa 18.yy'da da
Gainsborough aynısı yapmıştır. Van Dyck'in boyayı narin bir film misali geliştirmiş olduğu
17.yy portre resmine hakim olan canlı ve hareketli Brouvora stilini 18.yy ressamı
Gainsborough'un karakteristik özelliği olarak görebiliriz.

Gainsborough'un Baht da çizdiği portreler Van Dyck'ten ne kadar etkilemişse, manzara resmi
çiziminde Van Dyck'in hocası Rubens'ten etkilendiği muhakkaktır.

"The Harvest Wagon" / Gainsborough

"Mahsül arabası" isimli bu tablosunu 1767'de yapmıştır. Arabadaki çiftçi figürlerinin


konumu, Rubens'in "Hactan iniş" adlı tablosunun başka sujelerle tekrarı gibidir.
Gainsborough'un bu kompozisyonu benimsediği açıktır. Esinlendiği şey, figürlerin
kombinasyonudur. Her ne kadar tablonun bu kombinasyonun bir kopyası olduğunu düşünmek
yersiz olsa da, benzerlikler ister istemez göze çarpmaktadır. "Mahsül arabası" isimli resmin
zeminindeki bazı figürler, aynen Rubens'in eserinde de yer almıştır. Gainsborough'un
olağanüstü görsel hafızası sayesinde, İtalyan ressamların önce eskiz çizim, ardından bunları
tabloya aktarma eğilimlerinin zıddı bir tarzı kullandığı anlaşılmaktadır. Gainsborough'un
Rubens'e tutku derecesindeki ilgisi, onun tüm manzara resimlerini etkilemiştir. Rubens,
hayatının son dönemlerinde kendini manzara çizimlerine vermiş, yaşamının son 10 senesinde
bir manzara ressamı hüviyetine bürünmüştür. Sıklıkla yer vermiş olduğu gün batımı,
gökkuşağı gibi efektler sayesinde, çizmiş olduğu manzara resimlerindeki renk kullanımı,
gözkamaştırıcı derecede üstün bir kaliteye ulaşmıştır. Bu, Gainsborough'u hayran bırakmış
olan bir tarzdı. Aynı canlılıkla bu tarzı, kendi resimlerine uygulamayı arzulamış, Rubens'in
kompozisyon yapısını ele alıp, ona bir genişlik kazandırmıştır. Renk kullanım tarzları
değişiktir. Rubens, Gainsborough'a nazaran daha parlak renkler kullanmaya eğilimliydi.
Gainsborough'unkiler ise daha koyu... Fakat Gainsborough'un manzara resimleri, kesinlikle
Rubens'in son zamanlarındaki yapıtlarından etkilenmiştir.
”Descent from the Cross " / Rubens

"River Landscape with Rustic Lovers" / Gainsborough

"Nehir manzarası ve Köylü Aşıklar" adlı bu tablo, genel yapısı itibariyle Rubens'in yaklaşık
1,5 asır önceki bir manzara resminden esinlidir. Van Dyck'in, Gainsborough'un resimlerindeki
olgunlaşmasına olan etkisiyle, Rubens'in manzara resimlerindeki etkisiyle neredeyse aynıdır.
Tüm bu kuvvetli esin kaynaklarına rağmen Gainsborough, kendine has bir çizgiye sahiptir.
Çalışmalarını bir kerede tamamlaması sonucu, portrelerinde tuvale yayılmış bir bütünlük
hakimdir. Modellerini, günün giysileri içinde resmetmeyi tercih etmiştir.

"Return of the Peasants from the Fields" / Rubens

Ulysses on the Island of the Phaeacians " / Rubens


Gainsborough'un bayan portreleri

Bu portredeki bayanların giysilerini, sonradan değiştirerek güncelleştirmiştir. Gainsborough'un


resim üslubu, bütünüyle alışılmadıktır. Ama ressamın kendine özgü yönü, boyayı kullanma
tarzıdır. Çok inceltilmiş boyalar kullanarak kendine özgü tüy gibi bir boyama stili geliştirmiştir.
“Mrs. Sarah Suddens” / Gainsborough

Özellikle "Mrs. Sarah Suddens"in portresinde bu asil hanımefendiyi resmederken şaşırtıcı


derecede ince, uçucu bir boya dokusunu bundan sonraki portre çizimlerinde sürdüren
Gainsborough, boyaların tümünü ince bir tül gibi birbirinin üzerine yaymış, bu sayede objelerin
dokusunu çok sıcak bir şekilde öne çıkarmıştır. Gainsborough, bu boya tekniğini son derece iyi bir
şekilde ölçüp, tartarak geliştirmiştir. Bu sayede, resimlerini diğer ressamlardan farklı bir şekilde
boyayabileceğini kanıtlamıştır. Ressamdaki bu niyet, son derece belirgindir. Eserlerinde görkemli
ve zerafet isteği uyandırdığını düşündüğünü bilerek uzun fırça darbeleri kullanmıştır. Kariyerinde
ilerleyip, eserlerini sergilemeye başladıkça, bu şaşırtıcı derecedeki efkar fırça darbeleriyle,
böylesine şaşırıtıcı zerafetteki sonuçlar elde edebildiğini ispat edebilmek için, kendine özgü olan
mührü, resimlerinin üzerine basa basa vurmuştur.
Reynolds ve Mavili Çocuk :
Gainsborough, 1760'ların sonlarına doğru tam boy portrelerinden 100 gine almaktaydı. Bu, o
dönemlerde 5 ile 40 gine arasında değişen resimlere nazaran çok çok iyi bir rakamdı. Ve artık
manzara resimlerine alıcı bulamamasına rağmen Bath'in en seçkin sakinlerinden biri olmuştu.
Gainsborough, bu arada başkanlığına İngiliz portre ressamları arasındaki tek rakibi, Sir Joshua
Reynolds getirilmiş olduğu Londra Kraliyet Akademisinin kurucu üyelerinden biri olmuştur.
Reynolds ve Gainsborough taban tabana zıt ressamlardı. Reynolds, eski ustaları incelemeyi öne
çıkarırken, Gainsborough'un resmi daha çok içgüdüseldi. İki ressamın birbirinin rakibi haline
geldikten sonra, özellikle Reynolds'un şövalyelik ünvanı alarak resimlerin kabul görmesi,
Gainsborough'u rahatsız etmiştir. Her ne kadar birbirlerinin rakibi de olsalar, onlar birbirlerinin
ustalıklarına da hürmet göstermeyi de ihmal etmemişlerdir. Reynolds ve Gainsborough arasındaki
rekabet kaçınılmazdı. İkisi de Britanya'nın en ünlü ressamı olmak istiyordu. İnsanlar, portre
resimleri için hiçbirşeye harcayamadıkları paralara kıyabildiklerinden, bu epey karlı bir işti.
Kazandırdığı sosyal kimlik de, en az bu kadar önemliydi. Bütün bu ortamda, Reynolds ve
Gainsborough'un birbirlerine dair sevgi beslemedikleri sanılmaktadır. Özellikle Gainsborough'un
kapısı, kraliyet ailesi tarafından portrelerini çizmesi için pek çok kez çalınmış iken, Kraliyet ailesi,
Reynolds'u sevmezdi ve ona böylesine bir taleple başvurmamıştır. Bu sebeple, ikisi de birbirlerine
karşı bir çekememezlik içindeydiler. Aslında ihtilaf değilse bile çekişme de ana rolü Reynolds
oynuyordu. Gainsborough ile büyük bir rekabet içinde olan oydu. Halbuki Gainsborough, bunun o
kadar da büyütülecek bir şey olduğunu düşünmemiştir. Muhtemelen Gainsborough, Reynolds'dan
daha büyük bir ressam olduğundan emin bir şekilde, kendisinin bu rekabetin galibi olduğunun
farkında olan bir rahatlık içindeydi. Bu durum ise Reynolds'u ciddi bir şekilde rahatsız ediyordu.
Çünkü Reynolds da, Gainsborough'un döneminin en büyük ressamı olduğunun farkındaydı. İki
ressamın hangisinin daha iyi olduğunun tartışılması anlamsızdır. İkisi de birbirlerinden farklı
sanatkarlardır. Ortak yanları neredeyse yoktu. Birbirlerine karşı hörmetli tavırları ne kadar çok ise,
de anlayışsız yaklaşımları da bir o kadar çoktu. Bu yüzden Gainsborough, Reynolds'dan
"Kahretsin! Ne kadar farklı bir adam" diye bahsederken benzer bir tanımlama kendisi için de
geçerliydi. Gainsborough'u rahatsız eden tek şey; kompozisyonlarının Reynolds'un çeşitlemeleri
kadar çeşitli olmaması gerçeğiydi.

"Captain Robert Orme", “MasterHare", "Lady Cockburn and her Three Eldest Sons"
/ Reynolds
Gainsborough'un "Mavili Leydi" ve "Edward Richard Gardiner" adlı tabloları
"Mavili Çocuk" kadar olmasa da yine Reynolds'un tezine aykırı bir çalışma idi

"Mavili Çocuk" / Gainsborough


Aslında “Gainsborough'un meşhur olması, Reynolds'la arasındaki rekabetten kaynaklanmıştır.”
denmesi garipsenmemelidir. Reynolds'un, mavi rengin bir tabloda ana renk olarak kullanımına
karşı olduğu bilinir. Gainsborough'un ise, sırf Reynolds'un bu tezini çürütmek için yaptığı söylenen
"Mavili Çocuk" adlı eşsiz tablosunun hikayesi hala dillerdedir. Ancak, böyle bir iddianın
doğruluğu kanıtlanamamıştır. Figürler uzaklaştıkça, renklerinde geri çekilip, mavimtrak hale
geldiği gökyüzü perspektifini, resimde bir kural konumuna sokmuştur. Öyle ki kahverengi ve altın
sarısı gibi sıcak renkler, ön planın birer parçası haline gelirken, mavi yeşil gibi soğuk renkler,
yavaş yavaş zeminde kullanılır hale gelmişlerdir. Reynolds'da bunu, resmin olmazsa olmaz bir
şartı olarak kabullenmiş ve mavi ve yeşil gibi renklerin resimde ön plana çıkmasına karşı bir tavır
sergilemiştir. Bu görüşte teorik olarak bir mantık varsa da böyle bir kuralın gereksizliğini ortaya
koyan uygulamalar da yok değildir. Gainsborough, Reynolds'un bu görüşüne aksi mantıktaki
tablosundaki çocuğun görkemli kıyafetini maviye boyamıştır. Çocuk ise, soylu biri değil bir
nalbantın oğludur. Fakat ne olursa olsun resim, Reynolds'un tezinin aksini kanıtlamayı başarıp
çizildiği tarihten bu yana ününü korumuştur. Bu tabloya "Mavi Çocuk" ismini Gainsborough
vermemiştir. Bu sadece bir centilmenlik portresidir. Tablo, 1770 yılında sergilenmiş, Reynolds ise
meşhur tezini 1778 yılında açıklamıştır. Dolayısıyla Gainsborough, bu resmini Reynolds'un tezini
çürütmek için çizmiş olamaz. Bu rivayet, 1820 senesinde yani Gainsborough'un ölümünden 30
sene sonra dile getirilmiştir. Hikaye, bahsetmiş olduğumuz rekabet bilindiği için, orjinallik uğruna
öğretilmiş olmalıdır.

"Mavi Çocuk", ailesinin İsveç'te bağlantıları olan Jonathan'ın portresidir. Jonathan'ın


Gainsborough'un arkadaşı olması, ressamın bu müthiş resmi sipariş üzerine değil, kendi arzusuyla
çizmiş olduğunu göstermektedir. Her ne kadar Gainsborough'un portrelerinde günün çağdaş
çizgilerini tercih etmişse de bu portresinde Van Dyck'in resimlerindeki eski model görkemli giyim
tarzını benimsemiştir. Tabloda akıllarda yer edecek en belirgin özellik; bu dramatik giyim tarzıdır.
Genç adamın duruşundaki azamet ve düşünceye dalmış görüntüsünün yanısıra, zemindeki uyumlu
manzara etkileyicidir. Portre, İngiliz resimlerinin en önemli eserlerindendir.
Modelin giymiş olduğu saten kumaştan yansıyan ışık, tablonun geneline yayılmıştır. Kumaş yünlü
benzeri bir şey olsaydı, ışık kumaşa gömülürdü ve böylesi parlak bir görüntü vermezdi. Kumaş
seçiminin yanısıra, modelin açık havada olması da ışığın yansımasına ve parlamasına yardımcı
olmuştur. Bunlar, portenin daha gerçek olmasını sağlayan unsurlardır. Bu tabloyu bu kadar
unutulmaz hale getiren ana unsur; portrenin boyanmasındaki mükemmelliktir. Genç adamın
elbisesinden yansıyan ışık, portrenin odak noktasıdır. Eser tamamlandığı andan itibaren,
döneminin en meşhur tablosu olarak kabul edilmiştir.

Zirve ve Ünlülerin Portreleri:


1773 senesinde, başrakibi Reynolds yüzünden Gainsborough ile Kraliyet Akademisi arasında bir
anlaşmazlık yaşanmıştır. Eserlerinin sergilenme biçimini beğenmeyen sanatçı, eserlerinin tümünü
sergiden çekmiştir. Ve 4 yıl boyunca sergiye katılmamıştır. Ama bu durum, kariyerini
etkilememiştir.

1774 senesinde Londra'ya dönüp, dönemin revaçta olan mekanı Palwell'den bir mülk satın almıştır.
Yanında Gainsborough'un hayatı boyunca himayesi altına aldığı tek öğrencisi olan, yeğeni
Gainsborough Dupont vardı. Aşağıda Dupont'un portresini görüyoruz.

"Gainsborough Dupont" / Gainsborough

Bir kural olarak Gainsborough'un resimleri tamamen kendi ürünüdür. Buna dönemin ressamlarının
öğrencilerine yaptırdıkları modelin kostümlerinin boyanması dahildir. Onun stüdyo tekniği de
oldukça farklı ve matematikseldir. Tuvale olan uzaklığı, modele olan uzaklığına eşit tutardı. Bu
nedenle, fırçalarını 2 metreye yakın çubuklara bağlayarak kullanırdı. Ve çalışırken mum ışığını son
derece düşük tutmayı da tercih ederdi. Gainsborough'un, son derece hayret verici bir resim tekniği
geliştirmiş olduğunu biliyoruz. Bu tekniğin en çarpıcı ve inanılmakta güçlük çekilecek özelliği, 2
metrelik çubuk kullarak resmini boyamış olmasıdır. Bunun sebebi, model ile tuvalin kendinden
eşit uzaklığa yanyana konumladırıp ardından da modelin resminin yüzüne bakabilme arzusudur.
Böylelikle Gainsborough, tuval ile modeli bir arada gözlemleyebilmiş ve gerek ıçık gerekse çizgi
detayları arasındaki farklılıkları daha rahat görebilmiştir. Bu tekniğin kullananan başka bir sanatçı
olduğu sanıtlamamaktadır. Gainsborough'un stüdyo tekniği, çok farklı ve olumluydu da...Portre
resimler, Gainsborough'u zengin etmiş olmasına rağmen manzara resimlerinde durum farklıdır.
”The Watering Place” / Gainsborough

Eleştirmenler, 1777 tarihindeki "Sulama Yeri" adlı tablosuna methiyeler düzmüş ama tablo alıcı
bulamamıştır. Edebiyat dünyasının önde gelen ismi Horus Wolpile, tabloyu İngiltere'de çizilmiş en
mükemmel tablo olarak tanımlamıştır. "Sulama Yeri" Gainsborough'un 1777'de Kraliyet
Akademisi'ne dönüşündeki sergilediği tablolardan biriydi. Bu sergi, ressam için tam bir zafer
olmuştur .Sergideki insanlardan biri de Gainsborough'un yakın dostlarında biri olan ve meşhur bir
müzisyen olan Friedrich Abel'in portresidir. Abel'le birlikte Bach da Gainsborough'a poz veren
müzisyenlerdendir.

" Abel" , “ Bach" ,"Fischer" / Gainsborough


"Mrs.Gainsborough" / Gainsborough

Gainsborough, ailesinin portrelerini de çizmiştir. Bayan Gainsborough'un 1778 tarihli bu tablosu,


ortayaşın sonlarına ait ustaca bir çalışmadır. Resim, son derece anlamlıdır. Şefkatin yanısıra fark
edilecek derece keder ve soğukluk hissi tabloya hakimdir. 30 yıllık evliliklerinin sonunda Bayan
Gainsborough, kimliğini korumaktadır ve kocası da bunu eserine yansıtmıştır.

Kızı Mary, Kızları, Kızı Margaret


”Kızları” “Eşi”

Genel olarak Gainsborough'un gelmiş geçmiş en usta portre ressamlarından biri olduğu, son derece
yaygın ve bir o kadarda kabul görmüş bir görüştür. Ressamın portre resmine getirmiş olduğu son
derece değişik teknik resimlerine 18. yy'da yaşamış çağdışı resimlerin erişemediği bir zerafet
katmıştır.
Gainsborough'un ünlüler için yaptığı portre çalışmaları

"Üç Prenses" / Gainsborough


Gainsborough'un insan yüzlerini karşılarındaki iken çizmedeki ısrarı, bazı sorunlar yaratmıştır.
Ressamın seçkin müşterileri meşhur insanlardı ve ressamın stüdyosuna gitmekte güçlük çekerlerdi.
Siparişlerin yetiştirilmesi bazen gecikiyordu. Kraliçe Margot'un tablosu en son gecede zorla
yetiştirilmiş, Kral bile bu durumdan şikayetçi olmuştur. Buna rağmen Gainsborough'un Kraliyet
Ailesiyle arası iyiydi ve "Üç Prenses" adlı ve III. George'un kızlarının resmedilmiş olduğu tablo
gibi pek çok sipariş almıştır. "Üç Prenses" 1784 senesinde sergilerden birine yolladığı tablolardan
biridir.

Gainsborough’un Kraliyet Ailesi Tabloları:


"George III"
"Prince Edward, Later Duke of Kent"
"Queen Charlotte"

Akademinin bu tabloyu sergileme şekli, onu bir kez daha incitmiştir. Bunun sonucu olarak
Gainsborough, tüm tablolarını Kraliyet Akademisi'nden çekmiştir. Bu, onun sergiye son katılışıdır.
Gainsborough'un Kraliyet Akademisi'yle olan ilişkisi oldum olası gergindir. Bilindiği gibi ressam,
Kraliyet Ailesi prenseslerine portre çizmişti. Portrede, resmedilenlerin önemini de arkasına alan
ressam, portrenin sergideki yerlerini, şartlarını birebir empoze etmiş, bu portrenin yerden 1,5-2
metre yükseklikten görünmezler diye şikayetçi olmuş, ne var ki Akademi yetkilileri, portreyi daha
yükseğe asınca Gainsborough, tüm eserlerini sergiden çekmiştir. Böyle bir restleşmenin kenardan
da olsa bir nedeni de Kraliyet ressamlığıyla ilgili olabilir. Bu davranışın Kral nezdinde de hoş
karşılanmadığı da açıktır ve o dönemlerde aksilik yapılamayacak en yüksek mercii, elbetteki
kraliyetti. Bu olay Gainsborough'un sanat ve özel yaşamını etkilememiş, eserlerini evinde
sergilerken siparişler de yağmaya devam etmiştir.
"Richard Brinsley Sheridan's Wife,Elizabeth Linley " / Gainsborough

"Philip James de Loutherbourg" / Gainsborough

Çizmiş olduğu resimler arasında en başarılardan bir tanesi de, oyun yazarı Richard Sheridan'ın
karısı Elizabeth Sheridan'dır. Diğer portreleri arasında yakın dostlarından Philip James de
Loutherbourg'in özenle resmedilmiş portreside yer almaktadır.
Sayfiye Özlemi ve Fantezi Tablolar:

"Cottage Pond and Moonlight" / Gainsborough

Alman ressam Ruttenberg ,Gainsborough'a cam üstünde çalışma fikrini aşılamıştır. Bu, kariyeri
boyunca ışık ve gölge oyunlarıyla yakından ilgilenmiş ressam için mantıklı bir öneridi.
Ruttenberg'den esinlenen Gainsborough, cam üzerine şekiller çizim mum ışığını "dikiz kutusu"
olarak adlandırdığı bir aletten geçirerek, ilginç görüntüler elde etmiştir. Bu tekniğin çarpıcı
ürünlerinden biri de, ışık tekniğiyle romantik görüntünün uyumlu sahnesini oluşturen 1782 tarihli
"Ay ışığında manzara" adlı tablodusur.

Two Shepherd Boys with Dogs Fighting" / Gainsborough


1780 başlarında Gainsborough, yaşamında en çok seyahat ettiği dönemine girmiş ve Doğu
İngiltere ve Lake District’de seyahat etmiştir. Özellikle Lake District 'de yapmış olduğu seyahat
Gainsborough'un dağ manzarası kullanımına neden olmuştur. Gainsborough, iki köpek güreşirken ,
iki çoban çocuğun, onu seyrederken ki tablosunda olduğu gibi anlık hikaye kabul edilen resimleri
de bu sıralarda yapmıştır. Gençlerin böyle ölümüne kavgaya verdiği farklı tepkiler,
Gainsborough'un karakter ifadesindeki yeteneğinin bir diğer örneğidir. Gainsborough'un fantezi
tablolar olarak adını verdiği tarz, ressamın kariyerindeki görkemli başarılar arasındadır.

"The Cottage Girl with Dog and Pitcher" / Gainsborough

Yaşamın sonlarına yaklaştığı dönemlerde, Gainsborough iki resim dalını bir potada eritmiştir.
"Testili Kız" benzeri tablolarında Gainsborough, manzara resmiyle portreyi birarada kullanmıştır.
O, zengin bir patronun evine asılmak üzere çizdiği bir portre değildir. Testili Kız’la manzaranın
muhteşem atmosferi birbirinden ayrılamaz. Böylesi bir tarz, şimdiye kadar denenmemişti ve
fantezi tarz şimdiye kadar Gainsborough'un getirmiş olduğu başarıların en büyük ve alımlısı
olanıdır.
Gainsborough'un Fantezi Tablolar'ına bir kaç örnek
Gainsborough, sanat hayatının her döneminde manzara resimlerine karşı karmaşık fikirlere ve
hislere sahip olmuştur. Bu sebeple de Fantezi Tablolar adını vermiş olduğu manzara ve gündelik
hayat tasvirleriyle portreleri, tek bir başlık altında toplamayı sağlayan bir teknikle yoluna devam
etti. Gainsborough'un bu tür resimleri, hafif bir pembenin yaladığı ama pembeden çok sarının
hakim olduğu manzaranın yanısıra, sarı ağırlığına karşın güzellik ve mutluluk hissi vermektedir.
Böylesi bir zenginliğe, ressamın daha önceki tablolarında rastlanmadığını söyleyebiliriz.
Gainsborough, ömrünün son günlerine bir sayfiye yerinde yaşama isteğine yaklaşmaktadır. Ama
O, Londra'nın merkezinde yaşayan bir sosyete ressamıdır. Pek çok şehirlinin olduğu gibi
kendisinin de fırsat bulunca kaçtığı bir kır kulübesi vardır. Manzara resimleri onun için, bir tür
kaçış ve dinlenişti. Bu rahatlama hissi ressamın fantezi tablolarına da yansımıştır. Böylelikle bu
eserler son derece popüler olmuştur. Manzara resimlerine böylesine içten bir yaklaşımın ve
çocukların doğada böylelikle güzel bir çocukluk yaşamasına sahip olma fikri, kaçışı doğada arayan
şehirliye çekici gelmiştir. Ressamın, bu tablolarının arkasındaki başarının sırrı da burada
yatmaktadır. Bu dönemde, sanat yaşamının ilk yıllarından farklı bir Gainsborough görmek
doğaldır. Ama onun kadar evrim geçiren sanatçı da azdır.

"Girl with Pigs." / Gainsborough

"Kız ve Domuzlar" da fantezi tablolara bir örnektir. Herşeyden önce, manzara son derece sadedir.
Ve hikaye, kabilinden ve ahlaki hiç bir öğe aramaya gerek yoktur. İki domuzun kaptan su içişi ve
bunu seyreden bir kız resmedilmiştir. Hepsi bu kadar...Bu derece basit bir sahne ,iddialı bir resim
olarak düşünülmemişti hiçbir zaman. Büyük bir tarihi hadise ya da İncil'den bir alıntı almıyor olsa
da ve hikaye edici ve öğretici bir yaklaşımı olmasa da neredeyse tarihi sayılabilecek bir resimdir
bu. Sıradan kırsal tablolar sahnelerden ibarettiler. Ve Gainsborough'un sanat hayatındaki en
popüler eserler olarak kabul görmüşlerdir. Ressamın diğer tablolarının çoğu ticari nedenlerden
dolayı çizilmiştir. Fantezi Tablolar ise daha ziyade özel bir ilginin ürünüdürler. Ve bu özel ilgi
manzara resimlerinde olsun portre resimlerde olsun son derece esaslı bir yer tutmuştur. Bu sayede
Fantezi Tablolar bir bütün olarak Gainsborough'un önde gelen ve önemli bir parçası haline
gelmiştir.

Bazı eleştirmenler görüşü ise Gainsborough'un tablolarını beğenmediği ve kendini daha duygusal
bir hale getirmek için bu tabloları resmettiğini yönündedir. "Kız ve Domuzlar " yapıldığı yıl
satılmıştır. Satın alan onun Gainsborough'un en mükemmel eseri olduğunu söylemiştir. Alıcının
ismi Sir Joshua Reynolds'tur. Ödediği ücret ise: 100 gine.

İmza:

Fantezi tablolar, Gainsborough'u daha da zengin yapmıştır. Fakat 1785'ten itibaren Gainsborough,
bu başarının hazzını fazla sürdüremeyeceğinin farkındadır. Ressamın sağlığı giderek
bozulmaktadır. Ölüm döşeğinde iken yıllarının husumetini bir yana bırakarak, rakibi Reynolds'ı
çağırmış Kraliyet Akademisi'nin Başkanı da Gainsborough'un yanına koşmuştur. İki usta, portre
ressamının son buluşmasında Gainsborough, kederini ölümünün resminin de ölümünün anlamına
gelecek bir trajedi olacağı anlamına gelecek duygusal sözlerle ifade etmiştir. Artık, iki rakip
arasındaki rekabetten eser kalmamıştır. 2 Ağustos 1887 tarihinde, Gainsborough'un ardından
Reynolds, rakibinin arkasından yapılacak en büyük jesti ve iltifatı esirgememiştir. Ertesi sene
Akademi'nin açılış konuşmasını da Thomas Gainsborough'a ithaf etmiştir. Sözleri hatırlanmaya
değer bu konuşmasında, ulusunun en usta ressamlarından birinin ustalığını takdirini şu sözlerle dile
getirmiştir.

"Eğer bu ulus bize saygıdeğer bir İngiliz ekolüne ulaştıracak bir dehayı kime borçlu olduğunu
soracak olursa ,şuna gönülden inanıyorum ki Gainsborough'un ismi akla gelecek ilk isimlerden
biri olacaktır."

Gainsborough portre ressamı kimliğiyle hem İngiltere'nin yetiştirmiş olduğu usta bir ressamdır
hem de İngiltere'nin 18 yy. resmine kazandırmış olduğu en usta ressam...

Sanatçı kimliğiyle adı Avrupalı çağdaşlarıyla eşit derecede anılmaktadır ve İngiltere'nin Dünya
çapında yetiştirdiği sayılı sanatçılardan biridir o... Gainsborough, İngilter Kralı ,Kraliçesi ve 13
çocuğunun bulunduğu pek çok aristokrat resmetmiştir. Ve Dünya'nın neresine giderseniz gidin
oranın bir galerisinde bir tablosunu asılı görürsünüz. Bundan dolayı kanımca İngiliz portre ressamı
bayrağını Dünya çapında dalgalandıran bir ressamdır. Bir ressamı usta yapan, isteyerek zevk
alarak içinden geldiğince resim yapmasıdır. Bu İngiltere için alışılmadık yeni bir olgudur. Ve
Gainsborough İngiliz ressamlarının resim yeteneklerini hiçbir ressamın erişememiş olduğu bir
tarzda geliştirmiştir. Resminin tesiriyle insanları etkisi altında bırakmış olan Gainsborough,
İngiltere'deki resim tekniğine tamamiyle kendine özgü bir teknik kazandırmıştır. Dünya Sanat
Tarihine ise romantizm akımının bir temsilcisi olarak 300'ü portre olmak üzere 500 resimle ve
bunlara yansıttığı tekniğiyle imzasını atacaktır.

Kaynaklar ve Web Linkleri:

http://www.artcriticlondon.com/level1/reviewarchive/1997/feb_8_1997_main.html
http://www.britainexpress.com/History/bio/gainsborough.htm
http://gallery.euroweb.hu/html/g/gainsbor/09fische.html
http://www.stedmunds.co.uk/lifestyle/gainsborough-house.html
http://gallery.euroweb.hu/bio/r/reynolds/biograph.html
http://47.1911encyclopedia.org/G/GA/GAINSBOROUGH_THOMAS.htm
http://www.umich.edu/~ece/student_projects/pamela_illustrated/1742.htm
http://www.gainsborough.org/

You might also like