You are on page 1of 147

SOSYAL BILIM DNCESI VE FELSEFE

PETER WINCH ev: mer Demir

SOSYAL BILIM DNCESI VE FELSEFE

PETER WINCH ev: mer Demir

VAD YAYINLARI

Vadi Yaynlan : 229 Felsefe Dizisi: 5

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


PeterWinch tngilizceden eviren mer Demir Yayma Hazrlayan Ercan en Kitabn zgn Ad The dea of a Social Science and its Relation to Philosophy (Bir Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefeyle likisi) 1. Bask A B D ' d e Humanities Press lnc./1958 1960, 1963 (dzeltmelerle beraber) 1965, 1967, 1970, 1971... ] 988 yllarnda tekrar tekrar basld. Vadi Yaynlar, 1994 1. Basm: Mays 1994 2. Basm: Mart 2007 Kapak Vadi Dizgi, Sayfa Dzeni, Vadi Montaj, Bask ve Cilt nc Basmevi 3 1 2 . 3 8 4 3 1 20 Ktphane Bilgi Kart Peter Winch Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe Ankara : Vadi Yaynlar 2007, 2. Bask 144 s. 14x21.5 cm - (Vadi Yaynlar: 229 - Felsefe Dizisi: 5) ISBN: 975-7726-27-3 1. Felsefe, 11. Sosyal Bilimler

www.vadiyayiiilari.com VAD YAYINLARI


Bayndr Sk. 36/B Kzlay/ANKARA Tel: 312.435 64 89 - 405 70 20 Fax: 312 405 79 03

Denn wenn es schon wahr ist, dass moralische Handlungen, sie mgen zu noch so verschiednen Zeiten, bey noch so verschiednen Vlkern vorkommen, in sich betrachtet immer die nehmlichen bleiben: so haben doch darum die nehmlichen Handlungen nicht immer die nehmlichen Benennungen, und es ist ungerecht, irgend einer eine andere Benennung zu geben, aisdie, wekhe sie zu ihren Zeiten, und bey ihrem Volk zu haben pflegte. Gerekten, zamann ve iinde meydana geldikleri toplumlann farkl olabilmesine ramen ahlaki eylemlerin kendi ilerinde daima ayn olduklar doru olabilir; ancak yine de, ayn eylemler ayn ismi tamazlar ve herhangi bir eyleme, meydana geldii dnemde ve onu kullanan insanlar arasnda ona uygun grlenden farkl bir isim vermek hakszlk olacaktr. (Gotthold Ephraim Lessing: Anti-Goeze).

NDEKLER

SUNU

'..

I. FELSEF BALANTILAR 1. Amalar ve Strateji 2. Temizliki Felsefe Anlay 3. Felsefe ve Bilim 4. Felsefecinin Dile lgisi 5. Kavramsal ve Deneysel Aratrmalar 6. Epistemolojinin Felsefe iindeki Merkezi Rol 7. Epistemoloji ve Toplumun Anlalmas 8. Kurallar: Wittgenstein'in zmlemesi 9. Wittgenstein ile lgili Baz Yanl Anlamalar II. ANLAMLI DAVRANIIN DOASI 1 .Felsefe ve Sosyoloji 2.Anlaml Davran 3.Etkinlikler ve Ahlak Kurallar 4.Kural!ar ve Alkanlklar 5. Muhakeme / Dnmseliik (Reflectiveness) III. BLM OLARAK SOSYAL ARATRMALAR 1. J. S. MiU'in 'Moral Bihmlerin Mant' 2. Derecede Farkllklar ve Trde Farkllklar 3. Gdler ve Nedenler 4. Gdler, Eihmler ve Gerekeler 5. Dzenliliklerin ncelenmes 6. Toplumsal Kurumlar Anlamak! 7. Sosyal Aratrmalarda Tahmin

13 15 18 22 26 28 31 34 42

49 53 60 65 70

75 80 83 88 91 94 98

IV. ZHN VE TOPLUM 1. Pareto: Mantksal ve Mantk-d Davran 103 2. Pareto: Tortular ve Trevler 111 3. Max Weber: Verstehen (Anlama) ve Nedensel Aklama 118 4. Max Weber: Anlaml Eylem ve Toplumsal Eylem... 122 V. KAVRAMLAR VE EYLEMLER 1. Sosyal likilerin sellii 2. Gidimli ve Gidimli olmayan 'Dnceler' 3. Sosyal Bilimler ve Tarih 4. Sonsz BBLYOGRAFYA

127 134 137 141 142

SUNU

Peter Winch'in evirisini sunduumuz elinizdeki kitab bilim-metodoloji literatrnde nemli bir yer tutmasna ramen Trk okuru tarafndan ok fazla bilinmemektedir. zellikle 1980'li yllardan itibaren bilim felsefesi ve bununla paralellik gsteren modernizm-postmodemizm tartmalarnn nemli kaynak eserlerinin Trke'ye kazandrlmas, bu alanda terc meye dayal da olsa kmsenemeyecek bir literatr olutur mutur. Bu eviri snrl okuyucusu olan szkonusu literatre kk bir katk salamak amacyla gerekletirilmitir. Bilimsel etkinlik ile atba gelien bilimsel yntem tart malar, zaman ve zemine gre iki ana ilev stlenmektedi1er: Merulatrma ve sorgulama. Metodolojinin bu iki ilevi bilimin toplumsal konumu ile de yakndan ilikilidir. Yaygn kanaatin tersine bilim anlay sistemli bir bilgi kmesi hatta kendisi de bir bilim olan metodolojiyi izlemez, fakat bunun tersi geerlidir. Yani, metodoloji konu edindii bilimi izlemek durumundadr. Bu, her bilimsel anlay veya bilimsel etkinlik srecinin bir metodolojik ereveye yaslanmak zorunda olmas ile bir birine kartrlmamaldr.

^o

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

Bir bilim anlaymn egemenlik tahtma yerletirilebilmek iin destee ihtiya duymas durumunda metodoloji hemen imdadna yetimektedir. Neyin bilim olduu, bilimle bilim olmayann farknn ne olduu, hangi ltlerin bilimsel bil giyi bilimsel olmayan bilgiden ayrd ve bunlarn nasl belirlenebilecei gibi sorulara, desteklenecek olan bilimsel an layn lehine sonu verecek biimde ayrntl ve sistematik cevaplar yetitirilir. Burada metodoloji, nemli ama neticede sadece bir payandadr. Ancak bir bilim anlaynn tahttan in dirilme srecinde ise metodoloji son darbeyi vuran bir bal yoza dnverir birden. Birbirine zt kili ilevini ezamanl olarak da yerine getirebilen metodolojinin, bilim ile ilikisi ve yklendii ilevlere ilikin bu merulatrc veya sorgulayc ilev yklenme ayrmnn, metodoloji tartmalarnn izledii seyrin anlalmasnda nemli bir kolaylk salayaca kanaa tindeyim. Nitekim bilim-yntem tartmalarnn 1950'li yllardan itibaren belirgin bir dnme urad, merulatrmadan ziyade sorgulamaya yneldii, daha doru bir ifadeyle, mo dem bilimi sorgulamaya ynelik metodolojik abalarn yay gn reva bulmaya balad grlmektedir. 80'li yllarda ise "modern,post-modem" ikilemini konu edinen eserlerin yo un olarak gndeme girmesi sanki "bilim-toplum" merkezli tartmalarn ekseninin biraz kayd izlenimini vermekte dir. Bilindii zere modem dnemde bilim, tm dier bili sel etkinlikleri kuatan ve her oluuma memiuk kazandran bir stbilgi kategorisi olarak kabul edildii iin yntem tar tmalar bilimi sorgulayc deil, ona meruluk kazandrc bir nitelik arzetmekteydi. Postmodem dnemde ise balayc genellemeler, tmel aklamalar, her nevi byk anlatlar ve btn totaliter nitelikteki yaplarn topa tutulmas nedeniyle, bilimin bilgi dnyasndaki baka hi bir bilgi tr tarafndan

Peter WINCH ulalamaz, tartlamaz ve kar konulamaz iktidar koltuu da sallanmaya balamtr. Artk metodoloji bilimin sorguland erevenin ad olmutur neredeyse. Bu erevede, daha nce cevaplan olduka net ve kesin verildii sanlan eski sorularn tekrar gndeme geldii; bilgi, dinsel bilgi, sanatsal bilgi, bilimsel bilgi, felsef bilgi, bilim sel yntem, doal ve sosyal bilim gibi kategorik aynmlarn yeniden kurgulanmaya ve aralanndaki ilikilerin yeniden dzenlenmeye baland bir ortamda, bilim ile felsefe ara sndaki ilikiler, doal ve sosyal bilimlerin benzerlik ve farkhlklar konusunda metodolojik dalizmi savunan evirisini sunduumuz elinizdeki eserin nemli katklar salayaca sylenebilir. eviri srasnda gsterdii yardmlardan dolay lyas klar ve eviriyi batan sona okuyup orijinaliyle karlat rarak ok deerli katklarda bulunan Mustafa Acar'a, ayrca ok az sataca adndan bile belli olan bu kitab yaynlayan Vadi Yaynlan'na burada teekkr etmeyi bir bor bilirim. Muhtemel eviri hatalarnn sorumluluunun tm bana aittir kukusuz, ancak hi olmazsa bir ksmn yukarda teekkr ettiim arkadalarla paylaabilirim. Tercmesini anlamakta zorlandm kitaplar okurken e virmenlerin evirdikleri eserlerin yazarlarnn kendi dillerinde anlaml cmleler kurmu olmalan gerektii varsaymn ok kolay terkettiklerini dnrdm. Baslmadan nce tekrar son bir kez daha gzden geirilmek zere yayncdan gnderilen metni okuduumda bu eletirinin kendi evirim iin de za man zaman geerli olduunu dndm. Kitabn yazarndan ve Trk okuyucusundan zr dilemekten baka ne yapabili rim ki. mer DEMR 16. 10. 1994 KIRIKKALE

BIRINCI BOLUM: FELSEFI BALANTLAR

1. Amalar ve Strateji Sosyal bilimlerin ocukluk anda olduu dncesi, konu zerinde ders kitab olan yazarlara souk bir laf gibi ge lebilir. Bunun, sosyal bilimlerin doal bilimleri taklit etme ve kendilerini felsefenin l penesinden kurtarma konusunda yava davranmalanndan kaynaklandn iddia edeceklerdir; nk bir zamanlar felsefe ile doal bilimler arasnda kesin bir ayrm yokken, takriben onyedinci yzylda meydana ge len bir dnmle aralarnda ok kesin snriar oluturdular. Ancak, bu devrimin sosyal bilimlerde henz gereklemedii yahut en azndan imdilerde gerekleme srecinde olduu sylenmektedir. Belki sosyal bilimler henz Nevvton'unu bu lamamtr ama byle bir dehay ortaya karacak artlar olu turulmaktadr. Fakat btn bunlardan sonra nemli bir ilerieme kaydetmek istiyorsak, felsefenin deil, doal bilimlerin yntemlerini takip etmemiz gerektii savunulmaktadr. Bu monografide felsefe, doal bilimler ve sosyal alma lar arasndaki ilikiye ynelik byle bir anlaya saldrmay

14

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

amalyorum. Yalnz, syleyeceklerimin, bilim varolal beri be lirli dnemlerde ortaya kan ve gelien, saati geri altrma y amalayan reaksiyoner anti-bilim hareketlerinin iddialary la ayn kefeye yerletirilebilecei sanlmamaldr. Felsefenin, birazdan daha belirginletirilecek nedenlerden dolay, bilimkart olabilecek bir ii yoktur; eer yapmaya alrsa, bunu ancak kendini gln duruma drerek baarabilecektir. Bu gibi saldrlar vakarsz ve tatsz olduklar kadar ie yaramaz ve felsefe ddrlar da. Ancak, ayn ekilde ve ayni nedenler den tli felsefe, bilimin, bilimsellik-tesi haksz taleplerine (pretensions) kar onun muhafz olmaldr. Bilimin iinde yaadmz an en bata gelen mealelerinden biri olmas, felsefecinin poplaritesine nemli bir snrlama getirmekte dir; dolaysyla felsefeci bugn, monariyi eletiren kiinin karlatna benzer bir tepkiyle karlamaktadr. Fakat, felsefenin popler bir zne olaca gn, felsefeci iin yanl dn nerede yaptn farkettii gndr. Amacmn, sosyal almalariafelsefe arasndaki ilikilerle ilgili revataki anlaya saldrmak olduunu sylemitim. Sz konusu anlay iki terim iermesine ramen, bu kitabn byk bir blmnn, bazlarna bir orantszlk gibi grnecek dere cede, sosyal aratrmalarn doas ile ilgili tartma konular na hasredilmesinin gereklilii henz ak deildir. nerdiim bak as, bir oklarnn, en az sosyal bilim anlaynn ken disi kadar, egemen doktrine aykn olduunu dnebilecei, bir felsefe anlayn gerektirmektedir. Bu nedenle, ilk bakta konu d grnmekle beraber, felsefenin doas ile ilgili bir tartma bu kitabn iddasnn asl bir blmn oluturmakta dr. Dolaysyla bu giri blm, skc ve zaman israf ettiren bir balang gibi, gvenle okumadan geilmemelidir. Eer kitabn genel stratejisini anahatlaryla belirtirsem, bu

Peter WINCH

15

uyan daha ikna edici olabilir. Kitap iki cepheli bir sava ola cak: Birincisi, felsefenin doas hakknda yaygn kabul gren baz ada dncelerin bir eletirisi; ikincisi, sosyal aratrmalann doas hakknda yaygn kabul gren baz ada dncelerin bir eletirisi. Temel taktikler, bir kska hareke tiyle zt ynlerden tartarak ayn noktaya varmak eklinde olacak. daha karmak hale gelmeden bu askeri benzetmeyi tamamlamak iin esas savan, savan srdrld grn te blnm iki cephenin gerekte hi blnm olmadn sylemeliyim, yani, felsefenin doas konusunda net bir bak asna sahip olmak ile sosyal almalarn doas konusun da net bir bak asna sahip olmak sonunda ayn yere vanr. nk, toplumla ilgili her deerli alma felsefi bir nitelik tamaldr ve her deerli felsefe de insan toplumunun doas ile ilgilenmelidir. 2. Temizliki Felsefe Anlay El etireceimfelsefeanlayna, onun nldehalarndan bi risi olan John Locke'un hatr iin, "temizliki (Underlabourer) anlay" diyeceim. Locke'un, nsan Zihni zerine Bir Deneme (Essay Concerning Human Understanding) adl ki tabnn giriinde yeralan Okuyucuya Mektup'tan alman aa daki pasaj, temizliki felsefe taraftarlar tarafndan sk sk onaylanarak almtlanmaktadr.
Bu zamanda ortak deeri olan renme, bilimin gelitiril mesiyle ilgili, takipilerin taktirini toplayan uzun mrl eserler brakacak gl projeleri olan usta-kurucular ol makszn mmkn deildir: Fakat herkes bir Byle veya bir Sydenham olmay ummamaldr; byk Hugenius gibi ve o nesilden gelen dier bazlaryla beraber Mr. Nevvton ile mukayese edilemeyecek stadlar reten bir ada, zemi-

1^

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


ni biraz temizlemede ve bilgi yolunda uzanan baz pleri uzaklatrmada bir temizlikinin altrlmas iin yeterli istek mevcuttur.

Locke'un gr A. J. Ayer'in felsefenin "piskoposlar" ile "ustalar" ayrmnda taklit edildi; A.G.N. Flew tarafndan Mantk ve Dil (lk Seriler) (Logic and Language) adl kita bnn giriinde, daha ada felsef tartma diline aktarld; ve bu anlayn Gilbert Ryle'n felsefeyi "informel mantk" olarak gren yaklamyla da bir ok balant noktalar var (karlatr Gilbert Ryle: Dilemmas, Cambridge). Bu yaklamn gze batan zelliklerinden imdiki amacm la en ok ilikili olanlardan bazlanm ayrmaya alacam. lk olarak, "felsefeyi sanat veya bilimlerden ayran onun ko nusu deil, kulland yntemdir" (3) eklindeki dnceyi ele almak istiyorum. Bu ak bir ekilde temizliki felsefe anlaynn bir sonucudur; nk buna gre felsefe, sadece kendi aklamasna dayanarak dnyann msbet anlalmas na hi bir katkda bulunamaz: Kavraymzn gelimesinin nndeki engellerin uzaklatrlmasnda tamamen olumsuz rol oynar. Szkonusu gelimenin itici gc felsefede buluna bileceklerden ok farkl yntemlerde aranmaldr; yani, an cak bilimde bulunabilir. Bu gre gre felsefe, kendine zg problemleri olmayan fakat felsefe d incelemeler srasnda ortaya kan problemlerin zm iin bir teknik olarak dier disiplinler sayesinde varolan bir asalak durumundadr. "Bilgi yolu zerinde uzanan p"n ne olduu konusunda ki modern anlay da Locke'unkine olduka benzemektedir: Felsefe dilsel kanklklan ayklama iiyle ilgilenir. zet ola rak bize sunulan tablo bunun gibi bir eydir. Sahih yeni bilgi, bilim adamlan tarafndan deneysel ve gzlemsel yntemlerle elde edilir. Dil bu srete zorunlu bir aratr; tpk dier ara-

Peter WINCH

1^

1ar gibi dil de hataya sebebiyet verebilir. Dile zg olan bu hatalar mantksal ve ou zaman da maddi aralarda meydana gelen mekanik hatalara benzetilerek tasavvur edilirler. Tpk dier aralarn dzenli alabilmeleri iin kendi kendilerini tamir edecek bir uzman mekaniste ihtiya duymalar gibi, di lin de byle bir uzmana ihtiyac vardr. Bir araba tamircisinin karbratrlerdeki tkanklklar gidermesi gibi felsefeci de e likileri sylem alanlarndan uzaklatrr. imdi, temizliki felsefe anlaynn, bu nokta ile balan tl ama daha ileri bir ierimine (implication) geliyorum. Eer felsefeye problemleri dardan geliyorsa, bu durumda felse fe iinde yeralan metafizik ve epistemolojinin rolne ilikin zel bir aklama yapmak zorunlu olmaktadr. nk, bilim felsefesinin, din felsefesinin, sanat felsefesinin vb. problem lerinin bilim, din, sanat vs. tarafndan oluturulduunu syle mek akla uygun gibi grnyor olmasna ramen, metafizik ve epistemolojinin problemlerini neyin oluturduu yeteri ka dar ak deildir. Eer bu disiplinler kendi problemleri konu sunda zerktirier dersek, tabii ki felsefenin doasnn kuatc bir aklamas olarak temizlilci felsefe anlay ker. Baz yazariar metafizik ve epistemolojinin srasyla bilim felsefesi ve psikoloji felsefesinin klna girdiklerini iddia etmektedirier, fakat bu grn ayrntl bir ekilde savunulduunu hi grmedim. Ayrca bu konulann tarihine tam aina olan herhangi bir kiiye de ilk bakta prima facie) makul de gel mez bu. Dier bir ksm yazar ise metafizik ve epistemolojik tartmalarn tamamen dzmece bir etkinlik biimi olduunu ve saygn hi bir disipline bal olmadklarn syleyegelmektedirier. Fakat tekrarianan bir yapya sahip sorulardan bahset meleri nedeniyle byle bir valye tavr bir sre sonra bir e kilde aldatc olmaya balar. Ama iin dorusu, felsefe imdi bir zamanlar olduundan daha az poplerdir

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe Yaygn kabul gren dier bir gr de, Felsefe, Siyaset ve Toplum (Philosophy, Politics andSociety) (13) adl kitaba editrolarak yazd girite Peter Laslett tarafndan savunulmakta dr. Bu gre gre, bu lkede bazan felsef tartmay karakterize eden epistemolojik sorunlarla zihin meguliyeti, bir geici aama, felsefenin bizzat kendi esas olmaktan ziyade, felsefenin aralarnn gelitirildii ve denendii bir merhale olarak yorumlanmaldr. Buradaki dnce udur; bu yeniden alet yapma ii tamamlandnda, filozofun grevi dier, fel sef olmayan disiplinlerle ilgili kavramlar netletirmek anla mndaki daha nemli iine dnmektir. ncelikle belirtmek gerekir ki, bu yorum tarih-ddr, zira epistemolojik sorunlar daima ciddi felsefi almalarn merke zinde yeralagelmilerdir, bunun baka trl nasl olabilecei ni anlamak da olduka zordur. Daha da nemlisi, Laslett'in gr felsefe iindeki doru ncelik srasnn tam bir tersine evrilmesini gerektirmektedir: Epistemolojik tartma, ancak bilim, sanat, siyaset vs. felsefelerinin sorularnn ele aln biimlerinin gelitirilmesi bata olmak zere, daha ileri bir amaca hizmet ettii srece nemli grlmtr. Ben ise bu rada tam tersini iddia edeceim; 'evresel' felsefi disiplinler olarak isimlendirdiim bilim, sanat, siyaset vs. felsefeleri, metafizik ve epistemoloji ile ilikilendirilemedikleri srece felsefi niteliklerini kaybederler. Fakat bunu daha ayrntl bi imde gstermeden nce, temizliki felsefe anlaynn felsefi temellerini irdelemeye girimem gerekiyor. 3. Felsefe ve Bilim Szkonusu edilen anlay, byk blmyle, felsefecinin "usta-bilim adam" grnne bir tepkidir. Buna gre, felse-

Peter WINCH fe bilimle dorudan rekabet halindedir ve nsel akl yrtme yoluyla bilimsel teorileri kurmay yahut reddetmeyi amalar. Bu, sonu Hegel'in amatr sahte-bilim kurgularnda bol mik tarda grlen samalklara varabilen glnecek bir dnce dir. Bunun felsefi reddiyesi ise Hume'dan gelmitir:
Eer olgulara ilikin bizi ikna eden bu apakln doasn gznnde bulundurarak, kendimizi tatmin edeceksek, se bep sonu bilgisine nasl ulatmz aratrmamz gerekir. stisna kabul etmeyen genel bir nerme olarak, bu ilikinin bilgisine hi bir zaman O7i.se/ bir akl yrtmeyle ulala mayacan, tersine bu bilginin belidi nesneleri birbirleriyle srekli bir iliki iinde bulduumuzda ortaya kan dene yimden kaynaklandn syleme cesaretini gstereceim. Bir nesneyi, doal kavray ve yetenekleri ok gl olan bir kiiye gsterelim; eer bu nesne o kiiye tamamen yeniyse, szkonusu kii onun duyumsanabilir niteliklerini ne kadar dikkai bir incelemeden geirirse geirsin o nesneyle ilgili neden veya sonulardan hibirini kefetmeyi baara mayacaktr. (12: IV. Blm, I. Ksm)

imdi bu, nsel sahte-bilimin bir eletirisi olarak dikkate deer. Fakat ayn zamanda bu argmann, yanl bir ekilde, gayet meru olan nsel felsefe yapma biimine saldrmak iin de sk sk kullanlageldiine de dikkat ekmek gerekir. Argman yle devam eder: Gerek olgularla ilgili yeni keif ler, ancak deneysel yntemlerle elde edilebilir; sadece nsel dnme sreci bunun iin yeterli deildir. Bylece, felsefe tamamiyle nsel olduu ve deneysel metodlar da sadece bi lim kulland iin, gereklikle ilgili aratrmalann bilime tefkedilmesi gerektii sonucuna varlmaktadr. te yandan, ge leneksel olarak felsefe, en azndan byk blmyle, gerek liin doasnn incelenmesini de ierdiini iddia etmektedir. Bundan dolay, ya kendi aratrma ynteminin baarmasnn

^0

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

mmkn olmad bir ey yapmaya giritii iin geleneksel felsefenin terkedilmesi, ya da, kendi doas konusunda varo lan temel bir yanln dzeltilmesi iin felsefi aratrmalarnn ne anlama geldiinin kkl bir ekilde yeniden yorumlanmas gerekmektedir. Tanmlanmam bir orta terim ierdii iin bu ikilemin zerine kurulu argman yanltcdr. "Gerekliin doasnn aratrlmas" ibaresi mphemdir. Halbuki Hume'un iddia s bilimsel incelemelere uyguland zaman ifadenin anlam mkemmel olarak uygulanyorken felsefeye uyguland za man ise tam bir ignoratio elenchi olmaktadr. Bilim adam ve felsefecinin ayr olan amalar aadaki gibi ifade edilebilir. Bilim adam belirli gerek ey ve srelerin doasn, sebep ve sonularn aratrrken felsefeci, gerekliin doasyla, olduu gibi ve genel olarak ilgilenir. Brnet, Yunan Felsefesi konusundaki kitabnda (sayfa 11-12), felsefecinin, bizi saf bilimin tesine gtrecek, insann gereklikle ilikisi proble mini ieren 'gerek olan nedir?' sorusunu sorduunu belirtir ken bu noktay ok gzel ifade etmektedir. 'nsan zihninin gereklikle herhangi bir iliki kurup kuramayacan ve eer kurabiliyorsa bunun onun hayatmda ne gibi bir de iiklik meydana getirdiini sormamz gerekir.' Bumet'in bu sorusunun deneysel yntemlerle halledilebileceini d nmek, aynen nsel akl yrtme yntemleriyle felsefenin, deneysel bilimle kendi dzleminde yanmasnn mmkn olduunu dnmek kadar ciddi bir hata ierir. nk bu, kesinlikle deneysel deil, fakat kavramsal bir sorundur ve gereklik kavramnn gc ile halledilmelidir. Bir deneyin so nularna yaplan bir bavuru, nemli bir iddiay ispatlanrm kabul etmektedir, halbuki felsefeci, hangi zelliinden dolay sz-konusu sonularn 'gerek' olarak kabul edildiini sor mak zorundadr. Tabii ki bu, kendi ama ve ilgileri dikkate

Peter WINCH

21

alndnda, hakl olarak, deneyci bilim adamm sadece kz dracaktr. Fakat felsefi sorunun gc, deneysel bilimin pein hkmleriyle kavranamaz. Bu soru, belirli rneklerden yap lan genellemelerle cevaplandrlamaz, nk, felsefi soruya verilen belirli bir cevap, szkonusu rneklerin zaten "gerek" kabul edildiini m eder. 1939'da ngiliz Akademisinde Prof. G.E. Moore tarafn dan verilen Bir D Dnyann spat adl bir seminerde bu konu sonralar mehur olacak sembolik bir biimde drama tize edilmiti. Moore'un 'ispat' kabaca yleydi. ki elini ard arda, 'te bir el ve ite dieri, bu demektir ki en azndan iki d nesne vardr; dolaysyla bir d dnya vardr' diyerek havaya kaldrmt. Bunu sylemekle Moore, 'Bir d dnya var mdr?' sorusuna, biim olarak, 'bir boynuzu uzun bur nu zerinden kan hayvanlar var mdr' sorusuyla benzeen bir soru gibi yaklayor gzkmektedir. Tabii ki bu sorunun cevab, iki gergedann gsterilmesiyle kesin bir ekilde ispat lanabilir. Fakat Moore'un bir d dnyann variina ilikin felsefi iddiasnn dayana, dier soruya cevap olarak iki ger gedann gsterilmesi kadar basit deildir. nk, aktr ki, bir d dnyann varii konusundaki felsefi phe, dier her eyi kuatt gibi, ayn yolla Moore'un iki elini uzatmasn da kuatmaktadr. Asl soru udur: Moore'un iki eli gibi nes neler bir d dnyann sakinleri olarak nitelendirilebilir mi? Bu, Moore'un iddiasnn tamamen konunun dnda olduunu sylemek deildir; yanl olan, birisinin deneysel bir disiplin de bulabilecei herhangi bir eye benzemedii halde, onun yaptn bir deneysel 'ispat' olarak nitelendirmektir. Moore bir deney yapmyor, sadece dinleyicilerine bir eyi, gerek te 'dsal nesne' ifadesinin kullanl yolunu, hatriatyordu. Onun bu hatriatmas, felsefenin grevinin bir d nesneler

22

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

dnyasinn varln ispat yahut reddetmek deil, dta kalma (extemality)kavramnmaydmlatlmas olduunu gstermekte dir. Bu konu ile, felsefenin gerekliin genel niteliiyle il gili merkezi sorunu arasnda bir balantnn varlnn ak olduunu sanyorum. 4. Felsefecinin Dil le lgisi Felsefe ile bilim arasndaki iliki konusunda imdilik bu kadar yeter. Ancak imdi de felsefecinin usta-bilim adam anlayn reddetmesinin niin bizi temizliki anlaya gtr mesine gerek olmadn, olmamas gerektiini gstermek zorundaym. Moore'un baz ifadelerin gerekte nasl kulla nldklarn bize hatrlatmasndan bahsettim ve bir kavram aydnlatma nosyonunun felsefede ne kadar nemli olduunu vurguladm. Bunlar temizliki anlayn grnte ok uygun konuma yollardr. Hakikaten genelde bu anlayn sorunu, sistematik bir ekilde tekrarlanan bir yanl vurgu ola-ak, ta mamen aslsz herhangi bir doktrinde fazlaca aranmamasdr. Felsefi almalar, byk oranda, belirli dilsel ifadelerin doru kullanm ve dilsel karklklarn temizlenmesi de mek olan, bir kavramn aydnla kavuturulmas almasna dnmektedir.. Bununla beraber, felsefecinin alma alam sadece bu gibi doru kullanmlarla snrl olmad gibi, btn dilsel karklklar da felsefeyle ayn derecede ilikili deildir. Onlar ancak, onlarla ilgili tartmalarn gerekliin nereye ka dar bilinebilir' olduu ve bir kiinin sahip olduu bir gereklik
Bunun bir noktada modas gemi bir konuma biimini artrdnn farkn daym. Felsefeci ile, mesela bilim adamnn gereklikle ilgilenme biimleri ara sndaki farka iaret etmek iin byle yapyorum. Burada, gelecek paragrafta dile getirdiim felsefecinin dille ilgilenme biimi konusundaki grlerden dolay Mr. Rush Rhees'e, "Felsefe ve Sanat" isimli yaynlanmam bir konumasndan dolay teekkrlerimi ifade etme frsat buldum.

Peter WINCH

23

kavraynn onun hayatnda ne gibi bir deiiklik meydana getirecei sorusuna k tuttuu srece felsefeyle ilikilidirler. Bu nedenle, dil problemlerinin nasl ve dil hakkndaki hangi tr sorularn buradaki konularla muhtemel bir balant iinde olduunu sormamz gerekiyor. Gerein anlalp anlalamayacan sormak, dnce ile gerek arasndaki ilikiyi grmektir. Birisi dncenin doas ile ilgilendiinde, bu onu dilin doasn incelemeye de gtrr. Gerekliin bilinebilir olup olmad sorusu ile bir ey sylemenin ne olduu, gereklikle dilin balantsnn nasl kurulduu sorusu birbirinden ayrtrlamaz.. Gerekte felsefecinin dil ile ilgilenmesi, belirli dil karklklarnn zmnden ziyade, genel olarak dilin doas konusundaki ka rklklardan kaynaklanmaktadr. Bu konuyu, T.. D. Weldon'un Politika Szl (Vocabulary of Politics) kitabn tartarak irdeleyeceim. Bu kitab se tim, nk burada Weldon, felsefenin dille beraber, felsefe ve toplum almas arasndaki ilikilerie ilgili, bu monografide nerilen yaklamla nemli lde elien bir anlayn destek lemesi gerektiine ilikin yorumunu kullanyor. Weldon'un gr, aym zamanda, bu lkede felsefedeki son gelimelerin bir yorumuna dayanmaktadr. Ona gre, 'felsefeciler dil ko nusunda mahcup duruma dtler. Seleflerinin baa klmaz bulduklar problemlerin ounun dnyann aklanamazlndan, yahut gizemliliinden deil, dnyay tasvir etmeye a ltmz dilin tuhaflndan kaynaklandm farkettiler. (35: Blm I). Dolaysyla, ona gre, sosyal ve siyasal felsefenin problemleri, sosyal ve siyasal kurumlarn kendilerindeki her hangi bir gizemden deil, onlar tasvir etmeye alrken kul landmz dildeki tuhaflklardan kaynaklanmaktadr. Burada Weldon, sadakatle izledii temizliki felsefe anlayna uygun

24

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

olarak, sosyal hayata ilikin kavraymzn gelitirilmesinde felsefenin tamamen olumsuz bir rol oynadn kabul eder. Bu yaklama gre, bu konuda en ufak olumlu bir ilerlemeye an cak deneysel bilimlerin yntemleriyle katkda bulunulabilir, felsefeninkilerle deil. Metafizik ve epistemolojinin bizzat kendi merkezi sorularyla ilgili tartmann insan toplumla rnn doasn da akla kavuturabileceine (daha sonra aklayacam gibi) dair bir ima bile yoktur. Gerekten Weldon'un dncesinin btnnde bu gibi so runlar nemsenmeyerek bir kenara itilirler. Daha balangta 'dnya' ile 'dnyay tasvir etmeye altmz dil' arasnda kesin bir ayrmn yaplabileceini varsaymak; ve hatta daha da ileri giderek, felsefenin problemlerinin dnyadan deil de, sadece dilden kaynaklandm sylemek, felsefenin temel problemini ispat olunmu varsaymak demektir. Hi phesiz bu soruya Weldon, bunun sylediklerinin olu umuna katkda bulunan felsefeciler tarafndan, zaten, kendi konumuna uygun olma anlamnda, oktan halledilmi olduu eklinde cevap verecektir. Fakat, fel sefi konularn hibir zaman bu ekilde oluturulamayaca olgusunu grmezlikten gelsek bile, hatta dier insanlar tarafndan kurulan bilimsel teoriler de olduu gibi, bakasnn rettii felsefi bilginin sonular hi bir zaman o kiinin kendi felsefi rn olarak grlemez. Bu balamda tarttmz sorunun felsefi dzeyde olgunlatrlmasna nemli katklar olan Wittgenstein'n, Weldon'un ifade tarzm desteklediini sylemek, sadece Wittgenstein' yanl yorumlamak olur. Aadaki iki alntda grlecei zere Wittgenstein'in Tractatus Logico-Philosophicusn'da. bu konu yeterince aktr. 'nermelerin zn vermek b tn tasvirierin zn vermektir, o da, dnyann zn' (36: 5.4711). 'Dnyann benim dnyam olmas unu gsterir; sa dece kendi dilimi anlayabildiim iin (anladm yegane dilin

Peter WINCH

25

o olmasndan dolay) dilimin smrlar ayn zamanda dnyamm snrlardr' (Agy.: 5.62). Tractatus'ta yeralan bu fikirlerin daha sonra Wittgenstein tarafndan reddedilen ve Weldon tarafmdan da reddedile cek olan bir dil teorisiyle ilikili olduu dorudur. Fakat, Wittgenstein'in sonraki Felsefi Aratrmalar' (Philosophical Investigati-on) 'ndaki tartma yntemleri de, ayn ekilde dil ve dnya arasnda yaplan herhangi bir basit ayrmla ba damaz. Bu, bir ok resmini uuyor grmek rneinde olduu gibi, bir nesneyi bir ey olarak grme kavramna yaklamn da ak olarak ortaya kar. Aadaki pasaj Wittgenstein'in yaklammn ayrt edici zelliini vermektedir:
Bir gende bu tepe noktasn tepe noktas olarak, bu taban da taban olarak grebilirim. Aka 'imdi bunu tepe noktas olarak gryorum' kelimeleri, tepe noktas, taban vb. kavramlarla daha yeni karlam bir renciye herhangi bir anlam ifade etmez. Fakat bunun bir deneysel nerme olduunu sylemek istemiyorum. 'imdi onu byle gryor', 'imdi yle' ifadesi, gayet serbeste resimin belirli uygulamalarn yapabilen birisine sylenir. Bu deneyimin dayana bir tekniin maharetidir. Fakat bunun herhangi birisinin byle byle bir dene yime sahip olmasnn mantksal art olmas ne kadar tu haf! Btn bunlardan sonra, kiinin ancak byle yapmaya muktedir olmas durumunda ancak 'di ars' duyabildii ni syleyemezsin. Bundan u kar: Burada ayn deneyim kavram ile ilgilenmiyoruz. lgili olmakla birlikte farkl bir kavram o. Eer birisine yle yle yapmak retilmi, onun usta s olmu ve yapabiliyor ise, ancak o zaman onun bu deneyi me sahip olduunu sylemek anlamldr. Eer bu sama geliyorsa, o zaman burada grme kavrammn deitirildiini dnmelisiniz. (Benzer bir dn ce matematikte sersemlik hissinden kurtulmak iin sk: sk gereklidir.)

26

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


Konuur, kelimeleri telaffuz eder ve daha sonra onlann hayatnn bir resmini elde ederiz. (37: II. xi)

Bu durumda, Weldon'la beraber, felsefe problemlerinin dnyanm deil, dilin iinden ktn syleyemeyiz, n k felsef olarak dili tartrken, gerekte neyin dnyaya ait sayldn tartmaktayz. Neyin gereklik alanna dahil ol duu konusundaki fikrimiz, bize kullandmz dil iinde ve rilmektedir. Deneyim biiminde kavramlara sahip olduka, dnyaya sahip olmaktayz. u apak hakikati hatrlamamz yararl olacaktr: Dnyadan bahsettiimizde, aslnda 'dnya' ifadesiyle anlatmak istediimiz eyden bahsediyoruz; yani, Weldon'un felsefi problemlerin doasyla ilgili yapmaya a lt gibi, kavramlarn dna karak dnyay dnmenin yolu yoktur. Bizim iin dnya, szkonusu kavramlarla sunu lan eydir. Bu, kavramlarmz deimez demek deildir; fakat eer kavramlarmz deiirse, dnya kavrammz da deiecek demektir. 5. Kavramsal ve Deneysel Aratrmalar Dil kanklklarnn felsefi olarak ele alnnn, ayn za manda gerekliin doasnn aklanmas demek olduu konu sundaki bu yanl anlama, bu gibi sorularn ele almnda kulla nlan mevcut yntemlerdeki yetersizliklere neden olmaktadr. Weldon gibi deneyciler sistematik olarak, nsel denebilecek olann kapsamn daraltyorlar; onlara gre gereklikle ilgi li btn cmleler deneysel olmaldr, eer olmazsa temel sizdirler ve nsel cmleler 'dilsel kullanm hakknda'drlar, 'gereklik hakknda' deil. Fakat eer bilimin btnl, Hume'un meru olarak verdii mcadeleye kar, nsele faz la deer verilmesinden dolay tehlikeye giriyorsa, ona az de er verilmekle kavramsal aratrmalan, zm iin deneyimi

Peter WINCH

27

gerektiren deneysel aratrmalarn yerine koyarak, felsefenin yara aldn sylemek hi bir zaman doru deildir. Bu yanl anlama Hume'un kendisinden alnan aadaki pasajda ok gzel gsterilmitir. Gelecekte ne olacayla ilgili bilgimizin doa ve kapsamn tartmakta ve gelecekte olacak hibir eyin gemite meydana gelen gzlemlenenlerden olu an bilgimizle, mantksal olarak bize garanti edilemeyeceini sylemektedir.
Vcirlklann doasn gemi deneyimlerden renme id diasnda bulunmak bounadr. Alglanabilir niteliklerinde herhangi bir deime olmakszn, onlarn esrarl doas ve sonu itibariyle tm etki ve sonular deiebilir. Bu arasra ve baz nesnelerle ilgili olarak meydana gelir: Niin her zaman ve tm nesnelerle ilgili olarak meydana gelmesin? Hangi mantk, hangi tartma sreci sizi bu nkabule kar korumaktadr? (12: JV. Ksm, II. Blm)

Hume burada, baz nesnelerin yeknesak (uniform) davra nlar hakkndaki bir cmlenin herhangi bir zamanda, gelecekteki deneyimle altst edilebilecei iin ayn eyin b tn nesnelerin dzenli davran hakkndaki bir cmle iin de doru olmas gerektii varsaymnda bulunur. Bu ok zorlama bir varsaymdr. Zorlama olmas, herkesin gelecek deneyim lerinin ynyle ilgili sadece mantksal mlahazalara dayal olarak nsel yasa oluturabileceini gnlsz de olsa kabul etmesinden kaynaklanmaktadr. Ve tabii ki, bylece bilimsel almay imkansz klacak, konuma, dnme ve hatta ha yat tahrip edecek dzeyde doann muazzam dzenindeki bir bozulma karsnda yasa oluturamayz. Fakat, Hume'un nes nelerin zellikleri, onlarn nedenleri ve sonularyla ilgili kul lanmaya giritii terimlerie ilgili byle bir durumu betimleme imkanna kar nsel kurallar koyabiliriz ve hatta koymalyz. Doal dzenin bu ifadelerin artk uygulanamaymdan dolay

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

bozulduunu grmek iin. Btn kavramsal aygtiarmz al tst edilmeden de byle bir dzenin iinde kk, hatta byk dnmlerin olabilmesi, bir btn olarak doann dzeninde meydana gelecek bir bozulmay tasvir iin varolan kavramsal aygtiarmz (baka kullanacak neyimiz var ki?) kullanabile ceimiz anlamna gelmez. Bu sadece bir geitirme cevap deildir. nk Hume'unkine benzer almalarn yegane felsefi deeri, nes ne, bir nesnenin zellii, sebep ve sonu gibi gereklik anlay mzn temelini oluturan kavramlar netletirmektir. Bu gibi nosyonlarn kullanlmasnn, iinde yaadmz dnyann davranyla ilgili genellemelerimizin ounun doruluunun devamlln zorunlu olarak nsvarsayacana iaret etmek bylesi bir giriimde merkezi bir neme sahiptir. Bu konunun sosyal bilimlerin felsefesi asndan nemi ileride daha belirgin hale gelecektir. Bu balamda, rnein, bilimden ziyade felsefenin ura alannda ortaya kan daha nemli bir ok teorik problemin, deneysel aratrmayla deil, nsel kuramsal zmlemelerle oluturulduunu iddia edece im. rnein, sosyal davran neyin meydana getirdii so rusu, sosyal davran kavramnn akla kavuturulmasna ynelik bir taleptir. Bu gibi sorularla ilgilenirken, deneysel aratrmann bize ne gstereceini 'grmek iin beklemek' diye bir sorunun olmamas gerekir; kullandmz kavramla rn ierimlerinin (ima ettii eylerin) ayrntl olarak izlenme si ve tanmlanmasndan baka bir ey deildir bu. 6. Epistemolojinin Felsefe indeki Merkez Rol imdi, metafizik ve epistemolojinin problemlerinin, ev resel felsefe disiplinleri olarak adlandrdm disiplinlerle olan ilikilerine dair alternatif bir bak as teklif edebili-

Peter WINCH

29

rim. imdiye kadar sylediim herey, gerekte felsefenin temelini, gerekliin doas ve anlalabilirlii probleminin oluturduu varsaymna dayanyordu. Bu sorunun bizi daha ilk etapta zorunlu olarak, 'anlalabilirlik'le ne demek iste diimiz tartmasna gtrecei gayet aktr. Bir eyi anla mak, bir eyin anlamm kavramak ne demektir? Eer anlama (understanding) ve bir eyi anlalabilir hale getirme (making something intelligible) nosyonlarnn kullanldklar balam lara bir gz atacak olursak, bunlarn kendi aralarnda olduka farkllatklarn grrz. Hatta, eer bu balamlar incelenir ve karlatrlrsa, iinde kullanld balamlara gre siste matik olarak deien bir anlama sahip olduu iin. anlalabi lirlik (intelligibility) nosyonunun (Profesr Ryle'n kulland anlamda) mphem olduu ortaya kacaktr. Bilim adam, rnein, dnyay daha anlalabilir hale ge tirmeye alr; ama tarihi, peygamber, sanat ve felsefeci de ayn eyi yapar. Bu gibi deiik dnrlerin etkinliklerini anlama ve anlalabiliriik kavramlaryla tasvir edebiliriz an cak, ok aktr ki, hepsinin amac olduka nemli biimlerde bir dierininkinden farkllamaktadr. Buna bir rnek olarak, nc ksmda, bilim adamnn peinde kotuu 'gerein anlalmas' ile felsefecininki arasndaki farklarn bir deer lendirmesini yapmaya almtm. eyleri kavranabilir hale getirme nosyonu ile ilgili aratr ma etkinliklerinden bahsettiimizde, bundan sadece bir keli me oyunu yaptmz sonucu karlmamaldr. Ayn ekilde Wittgenstein'in btn etkinliklere doru olarak yaktrlacak ortak ve belirli zellikler kmesinin olmadn gstermek zere 'oyun' kelimesini kullanmasndan da benzer bir sonu karmak yanl olur (37:1, 66-71). Bilim, sanat, din ve fel-. sefenin eyleri anlalabilir hale getirmekle ilgilendiklerinin

3^

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

sylenmesiyle futbol, satran, paten ve kayam birer oyun olduunu sylemek arasmda pek fazla bir fark yoktur. Ancak, btn bu etkinliklerin bir speroyunun paralan olduklann ve eer bu sper oyunun nasl oynandn renebilecek ka dar zeki isek, dier oyunlar da oynayabileceimizi sylemek ne kadar sama ise, btn dnsel etkinliklerin sonular nn bir byk gereklik teorisinde bir araya getirilmesi ge rektiini sylemek de (baz felsefecilerin hayal ettikleri gibi ki byle bir dncenin mantksal sonucu, onu kefetmenin de kendilerinin grevleri olduuna inanmaktr) o kadar sama olacaktr. Bana gre bilim felsefesi, bilim adam tarafndan aratr lan ve ifade edilen anlama tr ile; din felsefesi, dinin dn yay kavranabilir bir tablo haline getirme giriiminin yol ve yordamyla ilgilenecektir... vs. Ve tabii ki, bu etkinlikler ve amalar karlkl olarak karlatrlacak, aralarndaki ben zerlik ve farkllklar gsterilecektir. Bu gibi felsefi inceleme lerin amac, anlalabilirlik kavramnn ne ierdiini anlama mza katkda bulunacaktr; bylece de, gerekliin anlala bilir hale getirilmesinin ne anlama geldiini daha iyi anlam olacaz. Bunun temizliki felsefe anlayndan nasl farkl olduuna iaret etmek, benim amalarm asndan zel bir nem tamaktadr. zelde, bilim felsefesi, (veya szkonusu edilen herhangi bir aratrma dalnn felsefesi) konu edin dii problemler gz nnde bulundurulacak olursa, burada bilimin zerinde parazit deil, zerk bir alan olarak sunul maktadr. Bilim felsefesinin itici gc, bilimin iinden deil, felsefenin iinden gelmektedir. Amac da sadece negatif, yani daha ileri dzeyde bilimsel bilgi edinmenin nndeki engel leri kaldrmak deil; pozitif, yani kavranabiliriik kavramnn ne ierdiiyle ilgili felsefi anlay dzeyimizi ykseltmektir.

Peter WINCH

31

Bu iki kavray (conception) arasndaki fark bir kelime fark olmann ok tesindedir. lk bakta bu yaklamda, metafizik ve epistemolojiye yer braklmam gibi gzkebilir. nk, eer kavranabilirlik kavram (ve gereklik kavramm da buna eklemeliyim) farkl entellektel disiplinler arasnda olduu gibi, sistemli bir e kilde belirsiz ise, bir felsefi ura olarak nosyonlarn aklan mas, sz edilen bir ok disiplinin felsefelerini de paralara ayrmaz m?. Bir zel alan olarak epistemoloji ile urama fikri, bunca farkl kavranabilirlik nosyonunun tek bir lt kmesine indirgenebilecei gibi bir yanl dnceye dayan myor mu? Byle bir sonuca varmak, epistemolojiden kavranabilirlikle ilgili bir ltler kmesi ortaya koymasnn umulma sna kar yararl bir uyar salamasna ramen, yanltr. Epistemolojinin grevi daha ziyade, eer anlamann herhangi bir lt olabilir ise, bunun iin yerine getirilmesi gereken artlar betimlemek olacaktr. 7. Epistemoloji ve Toplumun Anlalmas Burada byle bir epistemolojik giriimin, sosyal hayat an lamamzla ne tr bir ilikisinin olduunu gsteren hazrlayc bir delil sunmam yerinde olacak. Tekrar Bumet'in felsefenin temel sorusuyla ilgili frmlasyonunu ele alalm. nsan zih ninin gereklikle iliki kurmasnn insann hayatnda nasl bir deiiklik meydana getireceini soruyordu. Bu soruyu nce zahiren en ak bir biimde tartalm: Aktr ki, insanlar nasl davranacaklarna, onlar evreleyen dnyann nasl ol duuna ilikin grlerine dayanarak karar verirler. rnein, sabahleyin erken kalkan bir trene yetimek zorunda olan birisi

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe alar saatini trenin hareket saatiyle ilgili bilgisine gre ayar layacaktr Sama olduu gerekesiyle bu rnee itiraz eili minde olan herhangi birisine, alar saat, tarifeye gre alan trenler veya tren saatleriyle ilgili bir iddiann doruluunu belirlemenin yntemleri ve buna benzer olgularn insan haya tnda meydana getirdii fark aklamasn syleyiniz. Burada felsefeyi ilgilendiren soru udur: Bu gibi olgularn 'bilgisine sahip olmak' neyi ierir ve bu tr bilgiye uygun olarak zerin de karar verilen davrann genel nitelii nedir? Bu sorunun nitelii, dnyay gerekte olduu gibi bilmenin insan hayatndaki nemi ile ilgili dier bir soruyla karlatrl dnda, muhtemelen, daha belirgin hale gelecektir. Ahlak sorununu ben de bsen'in Yaban rdei (The Wild Dtck) ve Ruhlar (Ghosts ) oyunlarnda ele ald biimde dnyo rum: Bir insann kendi durumu ve evresindekilerle ilikileri konusunda net bir anlaya sahip olmas, onun yaamnda ne reye kadar nemlidir? Ruhlar'da bu problem, soruyla ilgili gerei ihmal edii yznden hayati mahvolan bir kiinin du rumu zelinde gzler nne serilir. Yaban rdei ise ters yn den balar: Burada, bildii hereyin kendisiyle olan ilikisini tamamen yanl anlayarak kurduu dnyasnda, ok memnun ve mutlu olarak yaayan birisi vardr; bu kii hakikatin hatirna hayal krklna uratlmak ve sahip olduu mutluluk elinden alnmal mdr? Burada dikkat etmek gerekir ki, bu iki durumu anlamamz, birisinin kendi hayatm yaad duru mun zahiri neminin anlalmasn bilmemize baldr. Yaban rdei'nde sorun bunun nemli olup olmad deil, muUu olmaktan daha nemli olup olmaddr. Bilgibilimcinin bu gibi durumlara ilgisinin gerekesi, ona sahip olmann zoriuunun ne olduunu gstererek, niin byle bir anlamann kiinin hayatnda bu kadar neme sahip

Peter WINCH

33

olduuna k tutmak olacaktr. Kant bir ifade kullanacak olursak, epistemolojist u soruyla ilgilenecektir: Byle bir anlama (yahut aslnda herhangi bir anlama) nasl mmkn dr? Bu soruya cevap vermek, insan topluluklarn karakterize eden etkinlikler iinden anlam kavramnn merkezi rol n gstermek demektir. Bu ekilde gerekliin anlalmasn neyin meydana getirdii tartmas, byle bir anlaya sahip olmann insann hayatinda meydana getirecei farkn tart masna dnecektir; ve bu da yine bir insan toplumunun ge nel nitelii ile ilgili bir deerlendirmeyi; yani, insan toplumu kavramnn bir zmlemesini iermektedir Bir insann gereklikle ilgili fikirleri, onun hemcinsleriyle olan sosyal ilikilerine nfuz etmitir. 'Nfuz etmek' kelimesi belki yeterli bile deil; sosyal ilikiler, gereklikle ilgili fikirle rin birer ifadesidirler. Mesela, az nce bsen'in tasvir ettii durumlarda kiinin evresindeki insanlarn onun hakknda dnceleri, onlann gemite yaptiklan ve gelecekte muhte melen yapacaklan vs. Ruhlar'da, evresindekilerle biyolojik olarak nasl ilikili olduu ile ilgili dnceleri olmakszn bu insanlara kar tavrlannn niteliini belirlemesi imkansz olacaktir. Keza, bir keiin dostu keilerle ve manastir dndaki insanlarla belirli karakteristik sosyal ilikileri vardr, ancak, keiin hayatinin ak erevesindeki dinsel fikirler dikkate alnmad srece bu ilikilerin aklanmasnn yzeysellik ten teye gitmesi mmkn olarnayacakr. Bu noktada salk verdiim yaklam biiminin, sosyolo jide ve daha genelde tm sosyal almalarda yaygn kabul gren anlayla nasl elitii biraz daha akla kavuacaktir. rnein, bu dnce Emile Durkheim'n grleriyle e limektedir:

34

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


Sosyal hayatn iinde yeralan insanlarn sahip oldukla r nosyonlaryla deil, bilinle elde edilemeyecek kadar derinlerdeki nedenlerle aklanmas gerektii fikrini son derece verimli buluyorum ve ayrca esas itibariyle bu ne denlerin, yardmlaan bireylerin nasl gruplandklarna baklarak aranabileceini dnyorum. yle grnyor ki, ancak bu yolla tarih bir bilim olabilir ve sosyoloji va rolabilin (Bkz. Durkheim'm A. Labriola deerlendirme si: "Essais sur la conception materialiste de l'historie' in Revue Philosophique", December, 1897).

nerdiim bu yaklam, sosyolojinin grevini, sosyal hayatn incelenirken 'topluluk yaamnn bir sonucu olarak bireylerin birbirleri zerinde oluturduklar etkilerin aratrl masnda onlarn kltrel amalarnn gz ard edilmesi' ola rak gren von Wiese'nin anlayyla da elimektedir. (Bkz. 2: s. 8). Tabii ki, buradaki can alc soru, Durkheim'in 'yardmla an bireylerin nasl gruplandklan' grne bu gibi bireyle rin 'nosyonlarndan ayr bir ekilde nasl anlam verilebilecei veya bireylerin birbirleri zerinde oluturduklar etkilerin (von Wiese'n anlaynda) bu bireylerin 'kltrel amalar'ndan soyutlanarak ele alnmasnn nereye kadar anlaml olacadr. Tartmann ileriki aamalarnda bu temel sorular daha ak bir ekilde tartmaya alacam. u anda, gerekte bu gibi felsefe ile elien, insann gereklie ilikin bilgisinin nitelii ve byle bir bilginin insan hayatnda yapaca deiiklik ola sln konu edinen grlere bir gz atmak istiyorum. 8. Kurallar: Wittgenstein'n zmlemesi imdi, insann gereklii anlamasn, insanlar aras sosyal ilikilerin ve insan toplumunun doasnn nda ele alan

Peter WINCH

35

epistemolojik tartma biimine daha detayl bir ereve izmeliyim. Bunun iin Wittgenstein'in Felsefi Aratrmalar 'dahi bir kural izleme (following a rule) kavramyla ilgili tart masndan neet eden epistemolojik sorun erevesinde baz deerlendirmeler yapacam. Burnet, zihnin gereklikle 'iliki kurmasndan' bahsetmek tedir. Zahiren byle apak bir iliki kurma durumunu ve bu nun neyi ierdiini ele alalm. Varsayalm ki, Everest'e ilk kez ne zaman trmanldn merak ediyorum ve kendi ken dime 'EverestTepesi'ne ilk kez 1953 ylnda trmanld' diye dnyorum. Burada sormak istediim, 'Everest Tepesi hak knda dnyorum' demekle ne anlatlmtr? Dncem, hakknda dndm eyle, burada Everest Da ile nasl bir iliki iindedir? Konuyu biraz daha nedetirelim. Byle durumlarda zihni imajlarn ilevi ile ilgili karklklar orta dan kaldrmak iin, dncemi ak bir ekilde kelimelerle ifade ettiimi kabul edeceim. O zaman soru, 'Everet Tepesi' kelimelerini telaffuz etmemin, bu kelimelerle Himalayalar'n belirli bir tepesini kastediyorum demeyi mmkn klacak olan nedir ekline dnecektir. Anlamn doas konusundaki soru ile zihnin gereklikle 'kurduu iliki'nin doas ile iL gili soru arasndaki banty ortaya koymak iin konuyu bu kadar dolambal yoldan dile getirdim. Szkonusu kelimenin bir eye karlk gelecek ekilde kullanld bir durumu rnek olarak sememin nedeni, bu tip anlam trne zel mantksal veya metafizik ncelik tanmamdan deil, byle bir rnekte anlamn doas ile ilgili soru ile gereklikle dnce arasn daki ilikiyle ilgili soru arasndaki balantnn zellikle ok arpc olmasdr. Verilecek ilk doal cevap 'Everest Tepesi' kelimeleri bana tanmland iin bu kelimelerle ne yaptm ifade edebiliyo-

^6

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

rum. Bunun yaplabilmesinin bir ok yolu var: Belki Everest Da bana bir harita zerinde gsterilmi ve en yksek tepe olduu sylenmitir; yahut Himalayalar zerinden bir uak la gemiimdir ve gerek Everest bana gsterilmitir. Daha fazla karkl nlemek iin mantn teknik terminolojisini kullanp gstermeyle tanm (ostensive defination) zerinde younlaarak son bir tahmin yrtelim. O zaman durum udur. Everest bana gsterilmi, isminin de 'Everest' olduu sylenmitir, gemiteki bu eylemlerden dolay imdi 'Everest Tepesi' kelimeleriyle Himalayalarn tepesini ifade edebilmekteyim. Buraya kadar her ey yerin de. imdi daha ileri dzeyde bir soru sormalyz: Gemiteki szkonusu eylemler ile imdi telaffuz ettiim 'Everest Tepesi' kelimelerini telaffuz ediimin u anda, sahip olduu anlam arasndaki balant nedir? Yani, genel olarak, bir tanm ile ta nmlanan ifadenin sonradan kullanl arasndaki bant na sl salanr? Bir tanm 'izlemek' ne demektir? Keza, bunun da grnte olduka ak bir cevab vardr: Tanm, anlam ortaya koyar ve bir kelimeyi doru anlamnda kullanmak, onu tanmnda ortaya konduu ekliyle kullanmak demektir. Tabii ki bir anlamda bu cevap tamamiyle doru ve itiraz edilemez niteliktedir, ama eksiklii sadece felsefi muammay ortadan kaldramam olmasdr. Kelimeyi tanmnda aklandyla aym biimde kullanmak ne anlama gelir? nerilen bir kulla nmn tanmda aklandyla ayn m, yoksa farkl m oldu una nasl karar vereceim? imdi iine gireceimiz tartmada grlebilecei ze re bu asl esas olmayan bir mevzu deildir? Mevcut, hari ci grntler hesaba katlmazsa/gstermeyle tanm, sadece Himalayalar zerinde uarken telaffuz edilen bir ses ve dik kati eken bir hareketten olumaktadr. Fakat yle bir du-

Peter WINCH

37

mm dnelim; o dikkat eken hareketleriyle retmenim bana 'Everest'i deil de 'da' kelimesini tanmlyor olamaz m, diyelim, ngilizce renme srecinde bulunuyor olamaz mym? Ayn ekilde benim 'da' kelimesinin anlamn do ru kavraym, ancak onu tanmnda aklandna uygun bir ekilde kullanmaya devam etmemle ortaya konabilecektir. Bu durumda 'da' kelimesinin doru anlamda kullanlmas ile 'Everest kelimesinin doru anlamda kullanlmas kesinlikle ayn deildir! Bylece 'ayn' kelimesi bize baka bir siste matik mulaklk rnei sunmaktadr: Sorunun ortaya k t balam bize sylenmedii srece iki eyin ayn saylp saylmayacam bilemeyiz. Bununla beraber ne kadar baka ekilde dnmeye eilimliysek de, 'ayn' kelimesinin dei meyen mutlak bir anlam yoktur.
Fakat en azndan ayn, ayn deil midir? Bir eyin kendisiyle zdeliinde yanlmaz bir zdelik pa radigmasna sahibiz gibi grnmektedir. Canm yle sy lemek istiyor: 'Burada her halkrda herhangi bir yorum deiiklii olamaz. Eer bir eyi gryorsan, zdeliini de gryorsun' O zaman, iki ey bir ey olduklar zaman m ayn ey oluyorlar? Ve bir eyin bana gsterdiini, iki eyin durumuna nasl uygulamak durumundaym?-(37: 1, 215).

'Ayn' kelimesinin belirli bir yorumunun, sorunun soruldu u balama bal olduunu sylemitim. Bu konu belki biraz daha dikkatlice vurgulanmaldr. Ancak belirli bir kural ere vesinde 'ayn' kelimesine zel bir anlam verebiliriz. Kurala bal olmak anlamnda bir durumda 'Everest kasteden, baka bi r durumda da Mont B ane' kastederek' da' keli meini kul lanan bir kii, her iki durumda da onu ayn ekilde kullanyor demektir, fakat 'Everest kelimesi ile Mont Blanc' kasteden kii ile, ayn kelime ile 'Everest Da'n kasteden bir kiinin

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe bu kelimeyi ayn ekilde kullandklar sylenemez. O zaman, bir kelimenin anlam tamas ne demektir? sorusu, bir kiinin bir kural izlemesi ne anlama gelir sorusuna gtrmektedir. Yine apak kabul edilen cevaplardan balayalm. Bir kii ayn durumlarda ayn ekilde davranyorsa bir kural izliyor diyebiliriz. Fakat, bir kere daha sylemek gerekir ki, daha nce grdmz gibi bu, sorunu pek fazla zmyor, nk 'ayn' kelimesi ancak bir kural erevesinde kesin bir anlam kazanyor. "Kural" kelimesinin kullanm ile "ayni" kelimesi nin kullanm iice gemitir (Aynen "nerme" ile "doru'nun kullanmnda olduu gibi)' (37:1, 225.) Dolaysyla sorun u ekli almaktadr: 'Ayn' kelimesine bir anlam nasl verilebi lir? veya: Hangi durumlarda birisi bir ey yapt zaman onun bir kural izlediim sylemenin bir anlam vardr? 'Everest kelimesinin bana az nce apak bir ekilde ta nmlandn dnnz. Bu durumda benim balangta bu kelimenin doru kullanlabilmesi iin 'bu kelimeyi ancak bu da kastederek kullanacam' gibi bir sonuca vardm d nlebilir. Ve tabii ki, konuup anladmz dilin balam iin de bu ok iyi anlalabilir. Fakat, tam da hepimizin konuup anlad dilin yerieik yaps olduunu varsayd iin bu, bu radaki felsefi zoriuu hi bir ekilde akla kavuturmuyor Aktr ki, incelediimiz eylerin tam olanaklln nvarsaymamza izin verilmiyor. lk bakta, 'benim kararma uygun davranmakla ne kastedildiini anlatmak, 'gstermeyle yaplan tanma uygun olarak davranma' ile ne kastedildiini anlatmak kadar zordur. Zira, zerinde durarak, nmdeki benden nce burada olan bu daa iaret etsem ve yine zerinde durarak 'bu da' kelimelerini telaffuz etsem bu durumda benim kara rm gelecekte de uygulanmaldr, ve burada sorgulanan ey de ite byle bir uygulamann tam olarak ne ierdiidir. Bu yz-

Peter WINGH

39

den hibir forml bu sorunu zmeye yardmc olmayacaktr; nk, daima formln uygulanmasnn aklamasn yapmak zorunda kalacamz bir noktaya gelmek durumundayz. Yapt ilerde gerekten bir kural uygulayan birisi ile uy gulamayan arasndaki fark nedir? Buradaki zorluklardan biri, belirli bir karmakla ulanca bir kiinin yapabilecei bir dizi etkinliin u veya bu formln alan iinde anlalmas nn mmkn olmasdr. Ancak, bir kiinin eylemlerinin belirli bir formln uygulanmas olarak yorumlanabilmesi, o kiinin sz-konusu forml uyguladn garantilemez. Bu iki durum arasndaki fark nedir? Bir tahta zerine 13 5 7 yazan -A diye. isimlendirdiimizbir adam tasavvur ediniz. A, arkada B 'ye bu serinin nasl de vam edeceini sorsun. Byle bir durumda phelenmesi iin zel bir nedeni bulunmayan herkes 9 1 1 1 3 15 diye cevap vere cektir. Farzedelim ki A, bu devamll reddederek bu serinin 1 3 5 7 1 3 5 7 9 1 1 13 15 eklinde devam edeceini sylemi olsun. B'den bu noktadan sonra devam etmesini istesin. Bu durumda B'nin seebilecei bir hayli seenei szkonusudur. Yine, B'nin bir tercih yaptn, fakat A'nn bu neriyi tekrar redderek yerine kendi nerdii baka bir devamll ikame ettiini, bunun bu ekilde bir mddet devam ettiini varsaya lm. B'nin, A'nn rettii btn serilerde elde ettii devam llklarda belirli formller kullanyor ise de, hi bir ekilde matematiksel bir kural izlemediini savunaca ve bunu ak bir ekilde ispatlayaca bir noktaya phesiz varlacaktr. Burada u sylenebilir: A kesinlikle bir kural izlemekteydi ve onun izledii kural, B'nin her aamada nerdii devamllk alternatifinden baka bir seenek nermektir. Ve bunun, ken di trnde mkemmel bir kural olmasna karlk aritmetikle herhangi bir ilgisi yoktur.

40

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

Buradaki, zellikle daha bir ok kiinin oyuna girmesi ve A'nm hepsinin nerilerinin dmda bir devamllk nerisi ika me etmesi durumunda, B'nin gayet kolay ispatlanabilecek bir olgu gibi gzken nihai tepkisine neden olan tm bu geli meler, bir kural izleme kavramnn ok nemli bir zelliini ortaya koymaktadriar: Sadece kural-izleme (rule-following) kategorisine aday kiinin eylemleri deil, onun eylemlerine kar dier insanlarn tepkileri de hesaba katlmaldr. Daha zelde, ilke olarak benim izlediim bir kural bakasnn tesbit etmesinin anlaml olduu tek durum, anlalr bir ekilde bir kural izlemediimin sylenebildii durumdur. Buna biraz daha yakndan bakalm. A tahtaya 1 3 5 7 yaz d zaman B'nin (burada orta okul dzeyinde bir matema tik bilgisine sahip olan herhangi birisini temsil ediyor) do al olarak 9 11 13 15 vb. gibi devam ettiinin hatrlanmas nemlidir. Benim burada rakamlardan sonra 'vb. yazabilmem ve btn okuyuculanmn ne demek istediimi anlayacakla rndan emin olmamn kendisi bile, ayn noktay bir baka e kilde ifade etmektedir. 'Bana yle geliyor ki kural, ancak on lar doal olarak (as a matter of course) ifade ettiim zaman tm sonularn nceden retebilir. Benim iin doal olduu zaman bu renge "mavi" diyorum (37: 1, 238.) Bu deeriendirmelerin sadece matematiksel kurallara deil, tm kural iz leyici durumlara uygulanabilecei unutulmamaldr. rnein, 'Everest' ve 'da' kelimelerinin kullanmlarnda olduu gibi; belirli bir eitim sonunda herkes dierleri gibi bu kelimeleri doal olarak ayn ekilde kullanmaya devam ediyor. Belirii bir balamdaki 'ayn' ifadesini bizim iin anlaml klan ite budur. Burada, doal olarak baka trl deil de, zellikle bir biimde devam etmenin, davranlan kural-iz leme olayna konu edilen bir kiinin zellii olmayabilece-

Peter WINCH 41 ini farketmek ok nemlidir. Bu kiinin davramlannm sz konusu kategoriye dahil edilmesi, ancak doal bir biimde yapageldiklerinin ona farkettirilecek dzeyde baka bir kii tarafmdan kavranmas durumunda mmkndr.
Bir izgiyi bir kural olarak aadaki gibi kullanan birisi tahayyl edin: Elinde bir ift pergel var ve pergellerden bi rinin sivri ucunu dieri kural izleyen izgi iziyor. Kural izgisi boyunca ilerierken de, gzle grlr bir ekilde per gelin asn deitiriyor, devaml bir surette ne yaptn kural belirliyormu gibi yaparak. Onu seyrederken pergelin ayaklarn ap kaparken herhangi bir dzenlilik grmyo ruz. Bu ekilde onun izgiyi izleme yolunu (nasl bir kurala gre izlediini .) renmemiz mmkn deildir. Bu nok tada birisi muhtemelen yle diyecektir: 'Balang noktas ona gidecei yolu st kapal bir ekilde gsteriyor gibi gi bidir. Ancak bu bir kural deildir' (37: ] .237).

Niin bu bir kural deildir? nk bir kural izleme nosyo nu ile bir hata yapma nosyonu mantksal olarak birbirinden ayrtrlamaz. Eer. herhangi birisinin bir kural izlediini sylemek mmknse, o zaman onun yapt ii doru yapp yapmad sorulabilir demektir. Baka trl o kiinin davra nnn bir kural nosyonunun sarlabilecei salam dayana yoktur; bu durumda o kiinin yapt her ey, yapabilecei dier her ey kadar iyi olduu iin onun davrann o ekilde betimlemenin hi bir anlam yoktur, zira bir kural kavramnn temel zellii, yaplan eyi yorumlayabilmemiz (deerlendi rebilmemiz) iin bize yardmc olmasdr. imdi de bir hata yapmann neyi gerektirdiini dnelim, (tabii ki bu bir eyi doru yapmann neyi gerektirdiini de iermektedir). Bir hata yerlemi olan bir ihlaldir; ayn ekil de, byle oluunun bir ihlal olmas bilinebilir olmaldr. Yani eer, diyelim bir kelimeyi kullanrken bir hata yapyorsam, di-

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


er insanlar bunu bana gsterebilmelidirler. Eer byle olmu yorsa, holandm eyi yapabilirim ve yaptklarm zerinde dsal bir denetim olamaz, bu da hibir eyin yerlememi ol duu anlamna gelir. Bir standardn yeriemesi, dierlerinden tamamen soyudanan herhangi bir bireye atfedilebilecek bir etkinlik deildir. nk, birisinin eylemleri zerinde dsal bir denetimin yaplabilmesini mmkn klan ey, onun dier bireylerie olan balantlardr, bu da yeriemi bir standarttan ayr dnlemez. Burada muhtemel bir yanl anlalmay nlemek iin bir smriama yaplmaldr. Tabii ki, hepimizin bildii gibi, yerie mi dil ve kurumlan olan bir toplum iinde bir bireyin zel (private) bir davran kuralna bal olmas mmkndr. Bu nunla beraber Wittgenstein'n srarla zerinde durduu iki nokta vardr; ilk olarak, dier insanlar iin ilke dzeyinde bahsedilen szkonusu kuraln kavranmasnn ve doru olarak izlendiinde bunun deerlendirilebilmesinin mmkn olmas gerekir, ikinci olarak, insan toplumunun sosyal olarak yer lemi kurallaryla herhangi bir deneyimi olmam olan bir kiinin tamamiyle kiisel bir davran standard gelitirebile ceini varsaymann hi bir anlam yoktur. Felsefenin bu b lmnde kii bir kural izlemenin genel kavram ile ilgilenir; byle olmas, kiiye bu kavramn ne ierdiini aklarken, onun evvelce varsayld bir durumu olmu gibi kabul etme konusunda serbestlik tanmaz. 9. Wittgenstein ile lgili Baz Yanl Anlamalar Bir sosyal dzen elde etmek iin kurallarn gerekliliinin, zellikle duyumlarn doas ile ilgili felsefi sorunla nemli balants vardr. nk o duyumlarmz hakknda konu-

Peter WINCH

43

tuumuz dilin toplumsal olarak kabul edilebilir lderle idare edilmesi gerektiini ima eder; bir ok felsefecinin sand gibi szkonusu ltler esas itibariyle belirli bir ki iye zg olan eylere dayanmazlar. Wittgenstein'n Felsefi Aratrmalar'daki tartmas rtk bir ekilde bu zel prob lemle snrldr. Fakat, P. F. Stravvson'un iaret ettii gibi, Wittgenstein'n argmanlar bir noktada, bir ok bireyin katl d ortak bir hayata dayanmayan her dil anlayna kar eit olarak uygulanr. Stravvson gerekte mkemmel bir ekilde kavrayabildiimiz bir eyi kavranamaz diye dlad gerek esiyle Wittgenstein'in bu yaklamna itiraz eder. Mantksal bir ihtimal olarak, daha nce bir insan toplumu iinde hi bulunmam ve sadece kendi kullanm iin bir dil icad eden bir l sakinini rahatlkla tahayyl edebileceimizi ne srer. Ayn zamanda bu dili kullanan kiinin gzlemcisini (B) de tahayyl edebileceimizi syler. Bu gzlemci,
dilin kelime ve cmleleri ile konuanm eylem ve ev resi arasmda bir korelasyon gzler Gzlemci B zne sinin dilini oluturan kelimelerin anlamlan (dzen li kullanmlar]) konusunda bir hipotez oluturabilecek durumdadr. Zaman iinde onunla konuabilmeyi de baarabilir: Sonra uygulamalarn herbiri dier uy gulamalar zerinde denelim gibi hizmet eder. Fakat bu bahtiyar sonu elde edilmeden nce (dilin kulla nmnn paylalan bir 'yaam biimi' haline gelme sinden nce) dilin kelimelerinin herhangi bir anlam ve kul lanmnn olmadn syleyebilir miyiz? (32: s. 85.)

Stravvson'a gre, byle bir eyin sylenmesinin apa k bir samalk olaca grlmektedir. Onun ikna edicilii, Wittgenstein'n ilkelerine gre kavranamaz olduu iin tanm lanamaz olmas gereken bir durumun tutarl bir betimlemesini yapmay baarm gibi grnmesinde yatmaktadr. Fakat bu

44

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

sadece grntdr; gerekte Stravvson asl sornnun ispatlanm olduunu varsaymaktadr. Onun betimlemesi, uygulanabilir lii burada tartlan 'dil', 'kullanm', 'kelimeler', 'cmleler', 'anlam' ve trnak iinde verilmesinin yarar olmayan dierle ri- gibi terimleri ierdii iin burada tartlan soruna bir kat kda bulunmadan balangta hkm ortadan kaldrmaktadr. Gzlemci B'nin 'znesinin dilindeki kelimelerin anlamlar (dzenli kullanmlar) konusunda hipotezler oluturabilecei ni' sylemek, ancak bir kiinin znesinin ne yaptndan dil, kullanm, anlam vs. kavramlarm kullanarak bahsedebilecei nin belirgin olmas durumunda anlamldr. nk biz burada ki zneyi, insan toplumu iinde farkl balamda baka birileri tarafndan yerine getirilen bu gibi terimlerle betimlemenin daha meru olacandan dolay, belirli hareketleri yapar ve belirli sesleri karrken gzleyebiliriz. Bu, onun etkinlikleri nin ancak bu ekilde meru olarak betimlenebilir olduu an lamna gelir. B'nin znesinin uygulamalar ile kendisininkiler arasnda bir bant bulmas, Stravvson'un ne srd iddia y dorulamaz; nk Wittgenstein'n iddiasnn esas udur: Dil ve anlam gibi kategorilerin uygulanmasn meru klan, kendileri zerinde dnlen bu pratikler deil, onlarn iinde yerine getirildii sosyal balamdr. Stravvson ise, bu iddiala rn tersini ispatlayacak hibir ey sylememektedir. Bu, Norman Malcolm tarafndan gayet iyi bir ekilde gz ler nne serilmitir. Onun syledii gibi, Stravvson'nun 'dilkullancs', bir inein her ortaya knda bir ses karabilir; fakat burada sorma ihtiyac duyduumuz ey, szkonusu sesi neyin bir kelime yapt ve onu neyin bir inee karlk ge len bir kelime yaptdr. Bir papaan da ayn ekilde hareket edebilir ve biz onun (anlayarak) konutuunu syleyemeyiz. 'Stravvson'un dncesinde bu konuda bir zorluk yoktur; insan sadece bir duyumu kastederek iaret yapar' (veya, bu rnekte,

Peter WINCH

45

bir inei kastederek sadece ses kanr). (16: s. 554). Fakat bu hemen, geen blmde tartlan tm zorluklar tekrar gnde me getirir; yani, bir sesin bata verilen bir tanmlamas ile onu izleyen kullanm arasndaki bantnn doas nedir. A. J. Ayer de Wittgenstein'n grlerine kar benzer itirazlar ileri srer. Stravvson gibi o da, anlamlarn bir sos yal balamdan karsad varsaymsal 'sosyallememi' Crusoe'sinin etkinliklerini betimleme eilimindedir. Mesela aadaki pasaj ele alalm:
O (yani 'Cusoe') gemite utuunu grd bir kuun daha nce isimlendirdii bir kula ayn trde olduunu dnebir, ancak szkonusu kuu daha yakndan gzlemle diinde ona deiik bir isim vermek iin yeterli bir farkllk tayorsa, ona farkl bir isim verecektir. (4).

Kukusuz bu, byle bir balamda 'isimlendirme'den bah setmenin bir anlam ifade ettiini nvarsaymaktadr; ve ayn lk (sameness) nosyonundan bahsettiimde szkonusu olan anlamla ilgili tm zorluklar zellikle 'ona deiik bir isim vermek iin yeterli bir farkllk tayorsa' ibaresiyle kesin bir ekilde ortaya kmaktadr. nk, 'yeterli fark' kesinlikle ki inin gzlemledii nesnede bulunan mutlak bir ey deildir; anlamm, ancak birisi tarafndan izlenen belirli bir kuraldan elde etmektedir. Fakat Ayer'in iddiasnn znde bunun her trl kuraldan bamsz olarak bir anlama sahip olmas gere kir, nk o bunu herhangi bir sosyal balamdan bamsz bir kuraln mmkn olabileceine bir temel olarak kullanmaya almaktadr. Ayer ayrca 'baz insanlarn bir sembol kullanmada ilk olmalar gerektiini' iddia etmektedir. Bununla, sosyal olarak yerlemi kurallarn bu kullanmda nceden ak bir ekilde varsaylamayacan ve tabii ki eer byle ise, genel anlamda

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

yerlemi kural ve sembollerin kullanrtmm mantksal olarak zorunlu bir ngereklilii olamayacan ima etmeyi ummakta dr. ddia ekici, fakat ayn zamanda da yanltcdr. Nedenine gelince, bu durumda dilin olmad bir hal ile dilin olduu bir hal arasnda bir geiin varolduunun ve doal olarak bunu da baz bireylerin dili kullanmada ilk olmu olmalar gerekti inin kabul edilmesi gerekir. Hakikaten bu, halat ekme oyu nunda baz bireylerin ilk nce yeralmalar gerektii iddias kadar, hatta ondan daha da samadr. Rush Rhees'in Ayer'e verdii cevabnda ok gzel bir ekilde gsterdii gibi, dilin baz insanlar tarafndan icad edildii varsaym tamamen an lamszdr (28: s. 85-87). lk insanlar arasnda aamal olarak gelien, ancak yine de dil icad olarak deerlendirilmeyecek uygulamalar tahayyl edebiliriz. Bu uygulamalar belirli bir karmaklk derecesine ulanca da -tam olarak hangi dere ceye kadar sorusu bir yanl anlama olacaktr- bu insanlarn bir dile sahip olduklar sylenebilir. Hegel'in nicelikteki bir deiimin nitelikte bir farka yolaan ilkesine benzeyen bir uygulamay gerektiren bu konuyu daha sonraki aamalarda tartacam. Ayer'in zel bir nem vererek sadece burada gndermede bulunduum yazsnda deil, daha sonraki kita b olan Bilgi Problemi (The Problem of Knowledge)[nie de kulland Wittgenstein'n grne kar bir kart-argman vardr. Wittgenstein'in en nemli argmanlarndan birisi u dur:
Sadece hayalimizde varolan bir masa (bir szle ben zeyen ey) tahayyl edelim. Bir szlk, bir X kelimesinin bir Y kelimesine evirisini ispatlamak iin kullanlabilir. Fakat sadece muhayyilede bulunan byle bir masann ka rtrlmasn da bir ispatlama olarak niteleyebilir miyiz? -'Pekala evet, o zaman znel bir dorulama olur.' -'Fakat dorulama bamsz bir eye bavurmay ierir.' Yalnz bir

Peter WINCH
hafzadan dierine bavurabilirim. rnein, hatrladm tren hareket zamannn doru olduunu bilmiyorsam, onu kontrol etmek iin bir zaman izelgesine nasl baklaca konusunda zihnimi yardma arabilirim. Buradaki ayn ey deil mi?' -'Hayr; nk bu sre fiilen doru olan bir hafza retmeye balamaktadr. Eer zaman izelgesinin zi hinsel imajnn kendisi doruluk asndan snanamayacaksa, birinci hafzann doruluunu nasl teyit edebilecektir? (Aynen sylenenin doru olduuna kendisini-ikna etmek iin sabah gazetelerinden bir ounu satn alan kiinin du rumu gibi). Ancak tahayyl edilen bir deneyin sonucunda oluan fikrin gerek bir deneyin sonucu olduu kadar, muhayyiledeki bir izelgeye bavurmak da gerek bir izelgeye bavurmaktr. (37:1,265).

47

Ayer'n kart-iddiasj da yledir: Ne kadar kamusal olarak yerlemi olursa olsun her dil kullanm ayn zorlukla kar kar siyadr; nk, devam ediyor, birisinin belirli bir durumda bir kelimeyikullanmas,dierdilkullanclartarafindanonaylansa bile, hl o kii, kendi syledikleriyle dierlerinin syledikleri ni zdeletirmek zorundadr. 'Kukusuz hatalar sk sk ortaya kabilir; fakat eer birisi daha ileri dzeyde bir karlatrmaya gerek duymakszn, hi bir zdelik kabul etmiyorsa kesinlikle hi bir eyin farkn ayramayacaktr. Dolaysyla da betimsel dil kullanm mmkn olmayacaktr. (3: Blm 2, Ksm V.) Strawson da Wittgenstein'inbylebiritirazaakolduunu gs tererek yle sormaktadr.
'Gerekten, hi dilimiz iinde yeralan ok basit keli melerin kullanmlarn yanl hatrladmz ve bakalarnn kullanmlarna dikkat ederek kendimizinkini dzelttiimiz szkonusu deil midir?' (32: s. 85.)

Fakat bu itiraz yanl kavrayn bir sonucudur: Wittgenstein btn zdeletirme edimlerinin, gvenli yarg-

48

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

lanmza dayandramayacarruz iin daha ileri bir denetime ihtiya olduunu sylememitir. Ak bir ekilde bu, gerek ten Wittgenstein'in niyetinden ok uzakta olan ve tam bir Pyrrhoncu phecilik sistemi oluturmay amalamayan her hangi bir kiinin tahayyl etmesinin olduka zor olduu, sonu olmayan bir ksr dngye neden olacaktr. Wittgenstein u konuda ok srarldr: 'Dorulamalar bir yerlerde bir sona gel mek zorundadrlar'; bu onun, genel anlamda kurallarn 'do al olarak' izlendii biimindeki yaklamnda olduu gibi, en karakteristik retilerinin temel tadr. Ayer ve Stravvson Wittgenstein'in bir bireyin yarglarnn bamsz ltlerle (szkonusu bireyin iradesinden bamsz olarak oluturulan ltlerdir bunlar) karlatrlp doruluunun kontrol edil mesinin mmkn olmas gerektii konusundaki srarn yanl anlamlardr. Sadece baz zel durumlarda byle bir deneti min fiilen yaplmas gerekli hale gelir. Fakat gerekli olduu durumda bunun yaplmas, yaplmasna gerek olmad du rumlarla ilgili sylenebileceklerden daha farkl sonular verir. Tek kiinin yalnz bana kullanmyla bir dil ortaya kmaz; dil ancak dilin kullanld genel bir balam iinde kavrana bilir; ve bu balamn en nemli blmlerinden biri, ortaya knca yanllar dzeltme ve bir hata phesi doduunda onu karlatrma prosedrdr.

IKINCI BLM: ANLAML DAVRANN DOAS

1. Felsefe ve Sosyoloji Bir nceki blmn yedinci ksmmda, insann gereklii kavraynn doasnn incelenmesi anlamna gelen felsefe den, genel olarak, toplumda insanlar arasndaki ilikilerin doasn nasl aydnlatmasnn beklenebileceini gstermeye almtm. 8 ve 9. ksmlardaki Wittgenstein tartmas da bu sonucu teyid etmektedir. nk, insan zekasnn felse fi aklamas ve bununla ilikili dier nosyonlar, szkonusu nosyonlarn toplum iinde yeralan insanlar arasndaki iliki ler balamna yerletirilmesi gerektiini gstermektedir. Son yllarda bu olgu zerinde duran ve sonularnn daha derin lemesine irdelemelere dayand sylenebilecek felsefedeki gerek bir devrimi Wittgenstein'n almasnda bulmaktayz. 'Veri olarak kabul edilebilecek ey -denebilir ki- yaam biimleridir .'(37:11, XI, s. 226e.) Epistemoloji ile felsefenin evresel branlar arasndaki ilikinin, birincisinin, anlamadan bahsetmeyi mmkn klan genel artlaria ilgilenirken, ikincilerin ise anlamann, bala-

^0

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

mn belirli trlerinde ald zel biimleriyle ilgilenmeleri olduunu daha nce sylemitim. Wittgenstein'n aklamas bunun yeniden ifade edilmesine imkan salamaktadr: Bilim felsefesi, sanat felsefesi, tarih felsefesi vs. 'bilim', 'sanat' vb. olarak isimlendirilen yaam biirhlerinin zel yaplarn ay dnlatma iini stlenirken, epistemoloji byle bir yaam biimi nosyonunun ne ierdiini akla kavuturmaya alacaktr. Wittgenstein'n bir kural izleme kavramm zmlemesi ve kiileraras anlamann zel tryle ilgili deerlendirmesi, szkonusu epistemolojik aklamaya nemli bir katkdr. Bu sonucun, bizim zellikle genel sosyolojinin teorik bl m ve sosyal psikolojinin temelleri bata olmak zere, sosyal aratrmalar hakkndaki anlaymzla ilgili nemli sonula r vardr. Bilindii zere, dier sosyal almalar karsnda sosyolojinin oynamas gereken rol konusunda baz tartma lar szkonusudur. Kimileri, ekonomi bilimi, siyasal teori gibi zel sosyal almalarn sonularn sentezleyerek genel an lamda bir toplum teorisinde birletirdii iin sosyolojinin en iyi (par excel-lence) sosyal bilim olduunu dnmektedirler. Buna karlk kimileri de sosyolojiyi, aynen dierleri gibi, kendi ilgi alanna hapsedilmi, ayn dzeyde bir sosyal bilim olarak kabul etmektedirler. Bununla beraber kii, bu grler den hangisini benimserse benimsesin, sonunda genel olarak sosyal grngnn doas ile ilgili bir tartmay sosyolojinin konular arasna katmaktan kanamayacaktr. Bu olgu, toplu mu incelemeye hasredilmi birok disiplin arasnda zel bir yer tutmaktadr. nk tm bu disiplinler u veya bu lde sosyal grng ile ilgilenmekte ve dolaysyla bir sosyal g rng kavramna neyin dahil edildiine ilikin ak bir kavra y gerekli klmaktadrlar. Hatta,

Peter WINCH
Sosyoloji, kentleme, rk balantlar, sosyal tabakalama veya zihinsel yaplarla sosyal koullar arasndaki ilikilere (Wissenssozi-ologie) isnat edilen btn aratrma zneleri nin birbirinden ayrtrlmas olduka zordur ve bunlar bir btn olarak toplumla ve toplumun doas ile iice olan toplam grnglerin zelliine sahiptirler. (2; s. 119.)

51

Ancak, genel anlamda sosyal grnglerin doas n anlamann, yani bir 'yaam biimi' kavramn aydnla kavuturmann, tam da epistemolojinin amac olduu gste rilmitir. Bizzat kendisi daha sonralar bu konuyla ilgilenen Wittgenstein'n argmanlan anlamlysa, bilgibilimcinin hare ket noktasnn toplumbilimcinkinden bir hayli farkl olduu dorudur. Yani, sosyoloji ve epistemoloji arasndaki ilikiler genel olarak olmas dnldnden daha farkl, ama birbi rine ok daha yakn olmaldr. Kanaatimce genel kabul gren gr yledir: Her entellektel disiplin u veya bu zamanda, sk sk temel teorilerde bir devrimin habercisi olan ve bilimsel aratrmann ilerledii yoldaki geici engeller niteliindeki felsefi zorluklarn iine debilir. Buna, Einstein'n karla m, olduu ve Greceliin zel Teorisinin (Special Theory of Relativity) oluturulmasn mjdeleyen ezamanllk anla yndaki zorluklar rnek gsterilebilir. Bu zorluklar normal bilimsel aratrmann gelime srecinde zlen teknik ku ramsal problemlerde olduka farklyd ve felsef aknlkla ilikilendirilebilecek bir dizi zellik tamaktayd. imdi, daha ileri dzeydeki aratrmalarn stne bina edilecei, oturmu teorik bir temeli olmayan, yeni gelien disiplinlerin felsefi aknlktan kurtulma eiliminde olduklan ve bunun yaanlmas, fakat mmkn olan en ksa zamanda silkinilmesi gereken bir aama olduu sk sk ne srlmektedir. Benim grme gre, sosyoloji iin bunu sylemek yanl olacaktr; nk ortaya kan felsefi problemler, sosyolojinin bamsz

52

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

bilimsel izgisinde ilerleyebilmesinden nce halledilme si gereken yorucu yabanc unsurlar deildirler. Tam tersine, sosyolojinin merkezi problemi olan genel anlamda sosyal grnglerin doasna ilikin aklamalarda bulunmann biz zat kendisi, felsefeyle iice gemi durumdadr. Belki ifade edilmesi ok ho deil ama gerekte sosyolojinin bu blm, pi epistemolojidir. 'Pi' kelimesini bilerek kullandm, nk problemleri byk oranda yanl ina edilmi ve bu yzden de bir bilimsel problem tr olarak yanl ele alnmlardr. Sosyal psikoloji ders kitaplarndaki dile genel yaklam tarz da, bunun neden olabilecei yetersizlikleri gstermek tedir. Kii onunla, insanlarn toplum iinde birbirleriyle olan etkileimlerinin niteliiyle ilgili merkezi soruyla yzyze geldii iin, dilin ne olduu problemi sosyoloji iin hayati nem tamaktadr. Hl nemli sorular hi dokunulmadan geilmektedir. Birisi deiik toplumlarn dillerinde benzer kavramlarn farkllamasnn, szkonusu toplumlarda haya tn idamesini salayan ayrdedici temel ilgilerin farkllna tekabl etdini gsteren baz gstergelerle beraber, farklla mann meydana geli biimlerine rnekler bulabilir. Btn bunlardan sonra eer insanlar iin bir dile sahip olmann ne anlama geldiini ortaya koyabilmenin bir yolu gsterilebilirse tm bunlar ilgin, hatta aydnlatc bile olabilir. Fakat by le bir giriimle hi karlalmaz. Onu yerine, bir dile sahip olma nosyonu, anlam, kavranabilirlik vb. benzer nitelikteki nosyonlar veri kabul edilmektedirler. Verilen izlenim udur: lk olarak (bir anlam tayan kelimeleri, yanl veya doru olabilen cmleleriyle) bir dil vardr; ikinci olarak da, bu ve rilmi kabul edilen dil insan ilikilerine katlmakta, katld ilikiler tarafmdan deitirilmeye balanmaktadr. Burada bahsedilen anlamn, anlam kategorilerinin mantksal olarak

Peter WINCH

^3

insanlar arasndaki sosyal etkileimlere bal olduu gzden karlmaktadr. Bazan sosyal psikologlar sahte ballk gs terirler. rnein bize, 'kavramlar, gruplar iinde bir arada ya ama zerinde nemli bir ilev gren, birok insan arasndaki etkileimin rndrler' (30: s 456) denmektedir. Fakat yazar bundan daha ileri giderek, belirli kavramlarn geerli olduklar toplumun kendine zg yaam tarzn yanstabilme biimine iaret etmemektedir. Kavramlarn bizzat ortaya knn grup yaamna nasl bal olduu konusunda bir tartma yoktur. 'Somutlatran genellemeler' (embodying generalizations) kavramndan bahsettiklerinde busorunungcnanlamadklarm gstermektedirler; nk kimse hangi kavramlarn bir ge nelleme nosyonu cinsinden olduunu aklayamaz. nsanlar nce genellemeler yapp, sonra onlar kavramlarda somutlatrmazlar; ancak sahip olduklar kavramlar yoluyla genelleme yapabilmektedirler. 2. Anlamh Davran Wittgenstein'n bir kural izlemenin ne olduuna ilikin aklamasnda, apak nedenlerden tr, dilin doasnn aydnlatlmas gz nnde tutulmaktadr. imdi bu yakla mn, konumann tesindeki insan etkileim biimlerini nasl aydnlatabileceini gstermeliyim. Doal olarak bahsedilen etkinlik biimleri benzer kategorilere uygulanabilir niteliktedirier; yani biz makul bir ekilde bu etkinliklerin bir anlam tadklarm, bir sembolik zellie sahip olduklarm syle yebiliriz. Max Weber'in kelimeleriyle ifade edecek olursak, insan davranyla 'eer ve ancak fail veya failleri ona bir zel anlam (Sinn) yaktrdnda' (33: Birinci Blm) ilgi lenmekteyiz. imdi de bu anlaml davran dncesinin ne

54

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

ierdiini tartmak istiyorum. Weber, szn ettii 'anlam'n 'zel olarak tasarlanan' birey olduunu ve anlaml davran nosyonunun, gd (motive) ve neden [reason] gibi nosyon larla yakndan ilikili olduunu sylemektedir.' "Gd", fail ya da gzlemciye gre, sz edilen davrann anlaml bir "neden"i (Grund) olarak gzken durumlarn anlaml bir kmelemesidir' (age.) Bir neden iin (for a reason) yerine getirilen etkinliklere baz rnekler dnelim: Belirii bir kiinin, diyelim bu vatan da ' N ' olsun, son Genel Seimde bir i Partisi hkmetinin i barn en iyi koruyabilecei dncesiyle bu partiye oy verdiini sylediini farzedelim. Bu ne tr bir aklamadr? Burada en ak durum seimden nce N'nin i Partisine oy vermenin getiri ve gtrlerini tartm ve ak bir ekilde u sonuca varm olmasdr: ' barn korumann en iyi yolu olduu iin i Partisine oy vereceim'. Bu, herhangi bir kiinin bir nedenden dolay bir eylemi gerekletirmesine bir rnek durumdur. Bunu sylemek, baz durumlarda N'nin izledii apak akl yrtme srecinde bile, kiinin gsterdii nedenin hakikaten onun davrannn gerek nedeninin olup olmadnn tartlabileceini inkar etmek anlamna gelmez. Fakat ou kez phelenmeye gerek yoktur, eer byle olmaz sa bir eylemin nedeni dncesi tamamen anlamn kaybetme tehlikesiyle karlaacaktr. (Bu nokta, Pareto'nun almasn tartmaya baladmzda daha byk nem tayacaktr.) Bir rnek olarak aldm durum eidi, Weber'in kavra myla rtlm yegane durum deildir. Fakat bu rnek, daha genel neme sahip olduuna inandm bir zellii ak bir ekilde sergilemektedir. Bir gzlemcinin, buna da G diyelim, N'nin i Partisine oy vermesiyle ilgili yukardaki aklama y sunduunu dnn; burada dikkat edilmelidir ki, G'nin

Peter WINCH

55

aklamasnn gc, onun kulland kavramlarn sadece ken disini dinleyenler tarafndan deil, bizzat N'nin kendisi ta rafndan da kavranmas olgusuna dayanmaktadr. N'nin 'i barn koruma'nm ne olduu ve bununla eer i Partisi kazanrsa iktidara geleceini umduu ynetim tarz arasn daki bant ile ilgili baz dncelere sahip olmas gerekir. (imdiki amacmz gz nnde bulundurulduunda N'nin belirli bir durumla ilgili inanlarnn doru olup olmadyla ilgili soruyu tartmak gerekli deildir.) Anlaml davranla ilgili btn durumlar bu kadar ak ve net deildir. Burada orta dzeyde baz rnekler verildi. N oyunu kullanmadan nce, verdii oyla ilgili olarak hi bir neden ileri srmemi olabilir. Fakat bu, onun i Partisine oy vermek iin bir nedeninin olduunu syleme ve bu nede ni belirleme imkann zorunlu olarak ortadan kaldrmaz. Ve bu durumda da, aynen rnekte olduu gibi, byle bir ak lamann kabul edilebilirlii, aklamann ierdii kavramlar N'nin nasl kavradna baldr. Eer N i bar kavramn kavramyorsa, onun yapt herhangi bir eyi yap nedeninin i barnn korunmas amacna ynelik olduunu sylemek gayet anlamsz olacaktr. Olay benim rneimden daha da ileriye tayan bir duru mu Gnlk Hayatn Psikopatolojisi (The PsyChopathology of Everyday Life)ndc Freud tartmaktadr. N bir mektubu posta lamay unutur, biraz dnmesine ramen, bunun 'sadece bir hata' olduu ve baka herhangi bir nedeninin bulunmad konusunda srar eder. Freudcu bir gzlemci, kendisine aikar olmasa bile, N'nin bilinsiz olarak mektup postalamay haya tnda ona ac veren, bu yzden de bastrmak istedii herhangi bir eyle ilikilendirmesinden kaynaklandm ne srerek, bu durumun 'bir nedeninin olmas gerektii' konusunda srar

56

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

edebilir. Weberci terimlerle syleyecek olursak Freud, neden arayan gzlemciye (casual observer) hibir ey artrma yan eylemleri de, 'anlaml biimde ynlendirilmi' (sinnhaft orientier) eylemler olarak tasnif etmektedir. Weber birbirin den glkle ayrlan durumlarla ilgili tartmasnda, bu gibi durumlara, sadece 'uzmana' ak anlam tayan eylemlerden bahsettiinde gnderimde bulunuyor gzkmektedir. Bu u demektir: Weber'in 'znel olarak niyedenen' (subjectively intended) bir ey olarak Sinn nitelemesine, rnein Weber'in sosyologun dier insanlarn davranlarn anlamasnn kendi iine ynelik deneyimiyle olan benzemesine dayandrma s gerektiini sylediini savunuyor izlenimi veren Morris Ginsbergs'in yaklamndan, (Bkz. 11: ss. 153 vd.) daha ih tiyatla yaklalmahdr. Weberle ilgili bu yanl anlama vulgarize takipi ve eletirmenleri arasnda olduka yaygndr; daha sonra bu konu zerinde ayrntl olarak duracam. Ancak Weber'in znel bak asnn nemi zerindeki srar, Ginsbergs'in itirazlarna ak kap brakmayacak bir ekilde de yorumlanabilir: Weber'in, hatta Freudcu tarzdaki akla malarn bile, anlaml olabilmeleri iin, eer kabul edilebilir olacaklarsa, gzlemcinin olduu kadar, failin de tank oldu u kavramlar cinsinden olmalar gerekir. Eer N, 'gcnn stnde ykle ykleme'nin ne anlama geldiini bilmiyorsa, N'nin X'e bir mektup postalamay unutmasnn (bir bor mektubu) N'nin X'e kar ona gcnn stnde bir yk yk lediinden dolay bilinsiz bir gcenmesinin bir ifadesi ol duunu sylemek hi bir anlam ifade etmeyecektir. Burada unu da belirtmekte fayda var: Freudcular psikoterapide bu tr aklamalar aratrrken, nerilen aklamann geerlilii konusunda bizzat hastann kendisini ikna etmeye alriar; nk bu gerekte 'doru' aklama olarak kabul edilmenin bir artdr.

Peter WINCH

57

Anlaml davran kategorisi, failin imdiye kadar tartlan anlamlarn hi birinde 'neden' yahut 'gd'ye sahip olmayan eylemlerini de iine alacak ekilde geniletilebilir. Wirtschaft und Gesselschaft'n birinci blmnde Weber, anlaml ey lemle 'tamamen tepkisel' (bloss reaktiv) eylemi karlatrr ve tamamen geleneksel davrann da bu iki kategoriyi birbi rinden ayran snr zerinde yeraldgn syler. Fakat, Talcott Parsons'un dedii gibi, Weber bu konuda sylediklerinde tu tarl deildir. Geleneksel davran bazan basit bir alkanlk tr olarak grme eiliminde iken, bazan da 'geleneksellii sabit belirii zlerden oluan, rasyonel ya da baka eletiriden muaf bir sosyal davran tipi' (24: 6. Blm) olarak grmek tedir. Bir sabit hayat standard ile ilgili iktisadi davran da buna bir rnek olarak verilmektedir: Kiinin hayat standar dn ykseltmek iin emeinin retken kapasitesini artrmak yerine, daha az altnda ortaya kan davran. Parsons bu anlamdaki bir gelenein sadece alkanlkla edeer dn lemeyeceine, tersine bunun normatif bit nitelik tadna iaret eder. Yani, gelenek alternatif eylemler arasnda tercihi ynlendiren bir standart olarak grlmektedir. Byle olunca aka sinnhaft kategorisi iine dmektedir. N'nin dnmeksizin ve sonunda herhangi bir neden gstermeksizin srarii bir ekilde i Partisine oy verdiini dnelim. Daima i Partisine oy veren babas ve arkada larn sorgulamakszm izliyor olsun. (Bu durum, N'nin i Partisine oy veri nedeninin, baba ve arkadalarnn srekli i Partisine oy veriyor olmas durumundan ayrdedilmelidir.) Burada N'nin herhangi bir nedenle hareket etmemesine ramen, onun yapt eyin belirii bir anlam vardr. Yapt sadece bir kat paras zerine bir iaret koymak deildir; o bir oy kullanmaktadr. Burada sormak istediim, onun eyle-

58

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

mine, bir oyundaki bir hareketten, yahut dini ritelin bir par as olmaktan farkl olarak bu anlam verenin ne olduudur. Daha genel olarak, bir anlam tayan eylemleri tamayanlar dan hangi ltlerle ayrmaktayz? "R. Stammlers 'Ucbervvindung' der materialistischen Gesc-hichtsauffassung" balkl makalede Weber, iki 'sosyal olmayan' varln karlat ve tamamen fiziksel bir anlam da nesneleri 'mbadele ettikleri' varsaymsal bir durumu ele alr. (Bkz. 34.) Eer bu olayn bir anlam varsa, bunun sadece bir iktisadi mbadele eylemi olarak tasavvur edilebileceini ileri srer. ki adamn mevcut eylemlerinin gelecek davran larnn bir dzenlemesini iinde tamas, yahut yanstmas gerektiini syleyerek bunu gelitirir. Eylem, bir anlamda, semboliktir: Faili gerekte dier biimlerde deil de, bir bi imde ynlendirmesi anlamnda belirli baka eylemlerle bir likte varolmaktadr. Bu ynlendirme nosyonu, vaadinde dur ma yahut ekonomik mbadele gibi dolaysz bir sosyal anlam olan eylemlerle ilgilendiimizde olduka uygun dmektedir. Ancak daha 'zel' bir nitelikte bulunan anlaml davrana da uygulanr. Bylece Weber tarafndan verilen rneklere bak lrsa, N'nin bir kitabn sayfalar arasna bir uzun kat paras yerletirmesi durumunda, eer bunu tekrar okumaya nereden balayacan belirlemek dncesiyle yapyorsa onun 'ders lik (okuma iareti) kulland' sylenebilir. Bu gelecekte onu fiilen zorunlu olarak byle kullanmas gerektii anlamna gel mez (bu bir rnek durumdur); burada sylenmek istenen u dur: N byle davranmazsa unuttuu, fikrini deitirdii veya kitaptan yorulduu gibi baz zel aklamalar yaplacaktr. Gelecekte yapacam baka bir eyin imdi yaptmla irtibatl olduu nosyonu, geen blmde tarttm, bir keli menin tanm ile tanmlanan kelimenin onu izleyen kullanm

Peter WINCH

59

arasndaki irtibat ile ekil itibariyle zdetir. Bunun anlam u dur: Eer mevcut eylemim bir kural uygulamak ise, ancak o zaman imdi yaptmla gelecekte ynlendirilebilirim. Geen blmdeki argmana gre, bu da ancak szkonusu eylemin sosyal bir balamla bir ilikisinin olmasyla mmkndr: Bu durum, eer herhangi bir anlam tayorlarsa, en zel edimler iin bile doru olmaldr. N'nin oyunu kullanna geri dnelim: Bunun mmkn olabiliriii iki nvarsayma dayanmaktadr. lk olarak N, bir ekilde oluturulmu bir parlamento ve pariamentoyla bir ekilde ilikisi olan bir hkmet gibi belirii zel sosyal ku rumlar olan bir toplumda yaamaldr. Eer o, siyasal yaps ataerkil olan bir toplumda yayorsa, seilmi bir hkmeti olan bir lkedeki bir semen ile grnte bir ok benzerlii olmasna ramen, onun belirii bir hkmete 'oy verdiinden' bahsetmenin bir anlam olmayacaktr. kinci olarak, N'nin kendisinin szkonusu kurumlarla belirli bir tankl olma ldr. Onun eylemi, lkenin siyasal yaamna bir katlm ier melidir, bu da onun u anda yapt ile seimden sonra iktidara gelecek olan ynetim arasndaki sembolik ilikinin farknda olmasn gerektirir. Bu artn gc, siyasal hayatn bu ekilde yrtlmesine yabanc olan toplumlar, zerine 'demokratik kurumlarn' yabanc yneticiler tarafndan uyguland durumlaria biriikte dnldnde daha ak hale gelmektedir. Byle bir lkenin yerieikleri, kat paralarm iaretlemek ve onlar kutulara brakmak gdsyle hareket ederek alda tlyor olabilirier. Ancak kelimeler herhangi bir anlam tayacaklarsa, yaptklar iin nemine ilikin bir fikirleri olmad srece onlarn 'oy kullandklar' sylenemez. Bu, iktidardaki hkmetin gerekten atlan 'oylarn' bir sonucu olarak iktida ra gelmesi durumunda bile dorudur.

60

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe 3. Etkinlikler v e Ahlak Kurallar

Anlaml davran zmlemesinin bir kural nosyonuna merkezi bir rol yklemesi gerektiini ileri srdm. Yani, b tn anlaml davranlar (dolaysyla zellikle de tm insan davranlar) fiilen kural-ynetimlidir. Bu ekilde konuma biimine, zorunlu bir ayrm bulanklatrd gerekesiyle itiraz edilebilir: Baz etkinlik trleri kurallarn yerine geti rilmesinde katlmc gerektirirken dierleri ise byle bir ka tlmcy gerektirmemektedirler. rnein, zgr dnceli anarist, kesinlikle keiin yahut askerinkiyle ayn anlamda, kurallar tarafndan belirlenen bir hayat yaamaz; bu olduka farkl yaam tarzlarn bir temel kategori altnda snflandr mak yanl deil midir? Bu itiraz, anlam verdiimiz ekliyle bir kural nosyonunun kullanmnda kesinlikle dikkati! olmamz gerektiini gster mekle beraber, kabul ettiim anlam tarznn yanl olduu nu veya aydmlac olmadn gstermez. Benim kurallar izlemekten szederken, keiin yaptklar iin olduu kadar, anaristin yaptklar iin de kurallar izlediinden bahsetme nin doru olduunu kastettiime dikkat edilmesi olduka nem tamaktadr. Bu iki tip insan arasndaki fark, birisinin kurallar izlemesine karlk dierinin izlememesi deildir; fark her ikisinin deiik tr kurallar izliyor olmalarndan kaynaklanmaktadr. Keiin hayati, eylem gerektiren durum larda bireye mmkn olduu kadar az tercih imkan tanyan, aka ve sk bir ekilde izilmi davran kurallar tarafn dan belirlenir. te yandan anarist, mmkn olduu kadar ak normlardan saknr ve eylem iin tm iddialar 'kendi deerlerine gre' dikkate alyor olmakla vnr. Yani onun tercihi, izledii kural tarafndan ondan nce belirlenmemek-

Peter WINCH

61

tedir. Fakat bu, onun davrann betimlerken bir kural fikri ni tamamen tasfiye edebileceimiz anlamna gelmez. Bunu yapamayz, nk, eer nemli bir laf kalabal yapmama izin verilirse, anaristin yaam biimi de bir yaam biimidir. rnein, onun yaam, lgn bir delinin anlamsz davran larndan ayrt edilmelidir. Anaristin, nasl hareket ediyorsa yle hareket etmek iin nedenleri vardr; kat ve ak normlar tarafndan ynetilmemeye nem vermektedir. Tercih zgr ln elinde bulundurmasna ramen dnceler tarafndan ynlendirildikleri ve tekini deil de, bu yolu semesinin ma kul gerekeleri olabilecei iin, szkonusu anaristin yapt tercihler yine de nemlidirier. Anaristin davran tarzn betimlerken gerekli olan bu nosyonlar, bir kural nosyonunu gerektirmektedirier. Burada bir analoji yardmc olabilir. Birisi ngilizce yaz may renirken, oul bir zneden sonra tekil bir fiilin gelme sinin yanl olduu gibi, daha nceden hazrlanm bir dizi kesin gramer kural renmektedir. Bunlar kabaca manastr hayatn ynlendiren ak normlara karlk gelmektedirler. Doru gramer gz nne alndnda, birisinin 'they were' veya 'they was' yazmak arasnda bir tercihte bulunma hak knn olmad sylenebilir. Eer birisi gramer kurallarna uygun olarak yazabiliyorsa, bu ifadelerden hangisini semesi gerektii sorunu ortaya kmaz. Fakat dil renen kii sadece bu tr eyler renmemektedir; yazarken ona yol gsterdii halde, dier ekillerde deil de, sadece bir ekilde yazmas gerektiini dikte etmeyen, sluba ilikin belirli kurallar da renir. Bylece insanlar bireysel edebi sluplara sahip olabil melerine karn sadece belirii snriar dahilinde, doru veya yanl grameri e yazabilirier. Yalnz buradan hareketle edebi slubun kesinlikle hi bir kurala tabi olmad sonucuna var-

62

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

mak apak bir hata olacaktr. slup renilebilir, tartlabilir bir eydir ve gerekte onu kavramamz iin renilebilir ve tartlabilir olmas gereklidir. Bu iddiay desteklemenin, muhtemelen, en iyi yolu, ona kar kan ikna edici bir aklamay ele almak olacaktr. Byle bir aklama Cambridge Journal' (Rationalism in Politics, London, Methuen, 1962 de yeniden basld) da yaynlanan bir dizi makalesiyle Micheal Oakeshott tarafndan sunulmakta dr. Oakeshott'm bir ok iddias burada sunulmu olan insan davran yaklamyla akmaktadr. Dier blmlerle ilgili baz eletirilere gemeden nce bu blmde neler sylediini ele alarak balayacam. Oakeshott'm insan zekas ve rasyonelliin doasnn, 'ras yonalist' yanl kavran dedii eye olan itiraz savunduum yaklamla byk oranda akmaktadr. (Bkz. 21.) Bu yanl kavraya gre insan davrannn rasyonellii, ona dardan, yani kendi kanunlarna gre ileyen ve, prensipte, uygulana bilecekleri belirli etkinlik biimlerinden ta;mamen bamsz zihinsel ilevlerden kaynaklanmaktadr. Onun kar kt bak asna gzel bir rnek (Oakeshott'un kendisinin tartmad) Hume'un mehur iddiasdr: Akl, ihtiraslarn klesidir ve sadece onlann klesi olmaldr, kesinlikle onlara hizmet ve itaatten baka herhangi bir i yap t iddiasnda bulunulamaz.' Bu grte insan davrannn amalan onun duygulannn doal yaps tarafndan belirlen mektedir, bu amalar verilmitir ve temel olarak akln ii onlan elde edecek uygun aralan belirlemektir. O zaman insan toplumlannda devam eden kendine zg etkinlikler, galiba akl ve ihtirasn bu karlkl etkileiminden neet etmektedir ler. Bu manzara karsnda Oakeshott aadaki iddiasnda ta mamen hakldr: 'Bir a, kafasnda nce bir a hayali olan

Peter VVINCH

63

ve sonra bunu yapmaya alan bir adam deildir, o mutfak ilerinde maharet kazanm birisidir ve hem projeleri, hem de baarlar bu beceriden kaynaklanmaktadr.' (21.) Bir ekilde sosyal etkinliin biimlerinden meydana gelen, genel olarak insan hayatnda peinde koulan ama ve kullanlan aralarn varl bu formlara baldr. rnein amacnn Tann ile bir lemek olduunu syleyen bir mistik ancak, bu amaca ula tracak dini gelenek balamm ahsen bilen birisi tarafmdan anlalabilir, aynen amacnn atomu blmek olduunu syle yen bir bilim adamnn ancak modern fizie aina olan birisi tarafndan anlalabilmesi gibi. Bu, tamamen doru olarak, Oakeshott'u, bir insan etkinlii biiminin kesinlikle bir ak ahlaki kural kmesiyle zetlenemeyeceini sylemeye gtrmtr. Etkinlik, ahlaki kurallar 'aar.' rnein, pratikte uygulanmas-gereken ahlaki kurallar ve bu kurallar kmesini betimlemeye uygulanacak daha net dzeydeki kurallar kmesini formle edebiliriz, fakat kendi mize zerinde daha ileri gidebileceimiz, Lewis Carroll'un mantklar arasnda mehur olan Tortoise Achitles'e Ne Syledi (What the Tortoise Said to Achilles) (5) yazsnda bah settii kaygan zeminin dnda bir yol bulamayz. Achilles ve Tortoise Z'nin mantksal olarak A ve B'yi izle dii birbiriyle ilikili A, B ve Z olmak zere nermeyi tar tmaktadrlar. Tortoise Achilles'den, A ve B'yi doru kabul etmi, ancak 'eer A ve B doru ise Z de doru olmaldr' eklindeki varsaymsal (C) nermesinin doruluunu henz kabul etmemi olmasn, bu ardar altnda kendisini man tksal olarak Z'nin doru olduunu kabule zorlamasn ister. Achilles Tortoi-se'dan, C'yi kabul etmesini isteyerek ie ba lar ki Tortoise da yle yapar; sonra Achhilles not defterine unlar yazar:

64

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

"A B C (Eer A ve B doru ise, Z de doru olmaldr) Z." Sonra Tortoise yle der: Eer AB ve C'yi kabul ederse niz Z'yi de kabul etmelisiniz.'Tortoise neden kabul etmek zo runda olduunu sorunca Achilles cavaplar: 'nk mantksal olarak onlardan kar. Eer A, B ve C doru ise Z de doru ol maldr (D). Buna itiraz etmiyorsun deil mi?'TortoiseAchilles ile eer D'yi yazarsa onu kabul etme konusunda anlar. O zaman da aadaki diyalog gerekleir:
A, B, C ve D'yi kabul etmekle tabii ki Z'yi de kabul edersiniz' 'Eder miyim?' der safa Tortoise. 'Bunu lamamen nellelirelim. A, B, C ve D'yi kabul ettiim halde Z'yi kabul etme yi reddedemez miyim?' 'O zaman mantk seni sklraracak ve kabul etmeye zorla yacaktr' diye muzafferane bir ekilde cevap verir Achilles. 'Mantk sana "kendine yardm edemezsin. A, B, C ve D'yi kabul ettin, o halde Z'yi de kabul etmelisin" diyecektir. Grdn gibi baka tercihin yok.' Mantn bana syleyebilecei ne varsa kaydetmeye deer' der Tortoise. 'Bu yzden ltfen bunu deflerinize yaznz, ona da, (E) Eer A, B, O ve D doru ise, Z de doru olmal dr, diyelim. Tabii ki Z'yi kabul etmek zorunda olmadm tasdik edene kadar devam etmeliyiz. Dolaysyla olduka gerekli bir aama bu, gryorsun deil mi?' 'Anlyorum' der Achilles; ses tonunda alngan bir hzn vardr.

Hikaye, birka ay sonra ayn yere geri dnen ve orada hl oturan ifti bulan anlatmla sona erer. Not defteri ise dolmak zeredir. Buradan elde edilebilecek sonu, onu ifade etmek iin ye terince skc olmu olabilirim, btn bunlardan sonra mant-

Peter WINCH

^5

n kalbi olan bir karm yapmann fiili sreci, mantksal bir formlle ifade edilemeyecek bir eydir; hatta bir ncl k mesinden bir sonu karmak iin yeterli bir merulatrma, gerekte sonucun izlendiini grmektir. Daha fazla merula trma zerinde srar etmek, fazlaca ihtiyatl olmak deil, ka rmn ne olduu konusunda bir yanl anlay tehir etmektir. karmda bulunmay renme, sadece nermeler arasnda ki ak mantksal ilikiler konusunda da deildir, bir eyleri yapmay renmektir. Oakeshott'un ileri srd ey bunun bir genellemesidir; Carfoll sadece mantksal karmdan bah sederken, Oakeshott benzer bir aklamay genel olarak tm insan etkinlikleri iin yapmaktadr. 4. Kurallar ve Alkanlklar Yukardakilerin tm. Birinci Blmde anlatlan duruma tam da uygun dmektedir. Prensipler, hkmler, tanmlar ve formllerin hepsi anlamlarm, uygulandklar insani sos yal etkinlik balamndan almaktadriar. Ancak Oakeshott bir adm daha ileri gitmek istemektedir. Bunu, bir ok insan dav rannn ne bir kural, ne de derin dnce nosyonunu gerekli klmayan alkanlk veya tre nosyonuyla yeterli bir ekilde betimlenebileceinin izleyeceini dnmektedir. imdi ver meye alacam nedenlerden dolay bunun hatal olduunu dnyorum. Babil Kulesi'nde Oakeshott, iki ahlak biimi nin arasn ayrmaktadr: 'bir sevgi ve davran alkanl' ve 'dnerek bir ahlaki ltn uygulamas' (20). Bu 'al kanlk sonucu olan' ahlakn, 'dnce rn olan' ahlaktan soyutianarak ortaya kabileceini dnyor grnmektedir. Alkanlk sonucu ofan ahlakta, durumlarn 'ne kendimize bilinli bir ekilde bir davran kuralm uygulayarak, ne de

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


bir ahlaki idealia ifadesi olarak bilinen tavria deil, belirli bir davran alkanlna uygun hareket ederek' karlanmak ta olduunu sylemektedir. Bu alkanlklar ahlaki kural ile deil, 'mutad olarak belirli bir biimde davranan insanlarla beraber yaayarak' renilmektedirier. Oakeshott, kurallarn ynettii ile alkanlk sonucu olan davran birbirinden ay ran izginin, bir kuraln bilinli olarak uygulanp uygulanma masna bal olduunu dnd izlenimini vermektedir. Buna zt olarak, bir kiinin eylemlerinin bir kuraln uygu lamas olup olmadnn snanmasnn, szkonusu kiinin onu kesin ve ak olarak ifade edebilmesine deil, o kiinin yapt ile balantl olarak yaplan eyin bir doru ve yanl yolunun birbirinden ayrdedilmesinin bir anlam ifade edip etmemesine bal olduunu sylemek istiyorum. Bunun anlam ifade ettii yerde, szkonusu kiinin kesin ve ak olarak ifade etmese, belki edemese de, yaptklarnda bir lt uyguluyor olduu nu sylemek de anlaml olmaldr. Bir eyin nasl yapldn renmek, baka birisinin yapt n aynen kopya etmek deildir; bu ekilde balyor olabilir fakat hocann rencisini takdiri, daha sonra rencinin kopyaettii ile ayn olmayan ileri yapma yeteneini gelitirecektir. Wittgenstein bu durumu ok gzel betimlemektedir. Bizden, birisine doal rakam serilerinin retildiini dnmemizi ister. Muhtemelen renci ilk nce, hocasnn rnek olarak yazdklarn kopya etmek zorundadr. Ondan sonra 'ayn' eyi kendi kendine yapmas istenecektir. Burada halihazrda bir normal, bir de normal olmayan din leyici tepkisi vardr... Rakamlar bamsz olarak fakat, me sela bazan bir, bazan da baka bir rakam tesadfi olarak ya zarak, doru olmayan bir sraya gre kopya ettiini tahayyl edebiliriz. Bu noktada iletiim durur. Yahut sralamada tekrar

Peter WINCH

67

'hatalar' yapar. -Bununla birinci durum arasmdaki fark tabii ki frekans fark olacaktr.- Veya bir sistematik hata yapacak tr, rnein, her bir rakam farkl ekilde veya 0.1.2.3.4.5.... serisini 1.0.3.2.5.4.... olarak taklit eder. Burada onun yanl anladn sylemeye itileceiz. (37: 1, 143.) Burada anlatlmak istenen udur: rencinin hocasnn r neine baka trl deil de, bir ekilde tepki gstermesi nem tamaktadr. O, sadece hocann rneini izleme alkanl kazanmamakta, ayn zamanda o rnei izlemenin baz yol larna izin verilirken, dierlerine izin verilmediini de kav ramaktadr. Yani, o bir lt uygulama yetenei kazanmak tadr; sadece yapt eyleri hocasnn yapt yolla yapmay deil, ayn zamanda neyin ayn yol kabul edildiini de ren mek zorundadr. Wittgenstein'n rnei bir aama daha ileri gtrlerek, bu ayrmn nemi gz nne serilebilir. Doal say serilerini renmek, sadece kendisine gsterilen sraya uygun olarak bir s nrl rakam serilerini taklit etmek deildir. renme, birisine gsterilmemi olan rakamlar da yazmaya devam edebilmeyi iermektedir. Yani, balangta gsterilenden/arfc/, fakat izle nen tera/Za iliki iinde bir eyler yapmay ierir. Bu, birisi nin kendisine gsterilenle 'aym yolda devam etmesi' olarak deerlendirilebilir. Bir alkanlk edinmenin anlam, ayn tr eyi yapmaya devam etme eilimi elde etmektir; dier bir anlam da, bir kural renmenin doru bir yolunun olmasdr. Bu anlamlar farkldr ve aralarndaki fark da bir hayli fazladr. Bir al kanlk gelitiren bir hayvan rneini dnelim: Burada 'bir ltn dnceye dayal uygulamas' sorunu olamaz. N'nin kpeine, burnunun stnde bir kp ekerini dengelemesini ve bir emir szc kullanana kadar onu yemekten kanma-

68

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

sn rettiini kabul ediniz. Kpek, N'nin eylemlerine belirli bir yolla tepki gsterme eilimi kazanacaktr; burada davra nnn ycelttii etki ve tepki kategorisine tam da uyacak bir tr durumla kar karyayz. Bununla beraber, bir bilim adamndan ziyade, sade bir kpek sever olan N, kpeine bir marifet rettiini syleyerek, kukusuz, bilim adamndan farkl bir ekilde konuacaktr. Bu konuma biimi, kpein baarsnn hi bir ekilde etki-tepki kavramlar kmesine ba l olmadn iddia etme imkanna kap aralad iin bir gz atmaya deer niteliktedir. Burada o, kpein marifetini 'do ru olarak' veya 'yanl olarak' yaptn syleyebilir. Fakat bunun insanbiimci bir konuma tarz olduuna dikkat etmek gerekir; insan etkinliklerine bir gnderimi ve kyas yoluyla hayvanlara da uygulanan normlar gerektirmektedir. Onun bir marifeti iyice renmesinden bahsedebilmeyi anlaml klan, ancak kpein insanoluyla olan ilikisidir. Bu konuma bii minin vard nokta, kpek trnn davranlarnn insanolundan tamamen soyutlanan herhangi bir detayl betimlemey le aklanamayacadr. 'Emir kelimesi telaffuz edilince daima ayn tr eyi yap yor' olmann ne anlama geldiine, kpek deil de, N tara fndan karar verildiinin ifade edilmesinde de ayn ey sz konusudur. Gerekten, kpein bunu yaptndan bahsetmek anlamsz olacaktir Kpek 'srekli ayn tr eyi yapar' cm lesine herhangi bir anlam kazandran ey, ancak bir marifet nosyonununkiler de dahil, onun N'nin amalaryla olan ili kisidir. Fakat bir kpein bir alkanlk kazanmas, 'ayn tr du rumda ayn eyi yapmak' ifadesiyle anlatilmak istenenle ili kili herhangi bir anlay iermemektedir; Bir insann kendi sinin bir kurala sahip olduu sylenmeden nce bilmesi ge-

Peter WINCH

69

reken ey de budur. Ayrca bu, Oakeshot'n alkanbk nosyo nuyla betimlemeyi istedii etkinlik biimlerinin kazanmn da iermektedir. Burada bir hukuki benzetme yardmc ola bilir. Oakeshott'un ahlakn iki biimi arasnda yapt ayrm, bir ok ynden yazl hukukla mahkeme icraatlaryla oluan hukuk arasndaki ayrma benzemektedir. Roscoe Pound, ya zl hukuku, 'kurallarn mekanik uygulamas' olarak tanmla yarak, itihat hukukunu 'sezgiler' iermesi bakmndan on dan ayrrken (Oakeshott'un 'dolayl anlatm' yoluyla yapt siyaset tartmasn hatrlatan: Bkz. 22), yapt ayrmla bir dereceye kadar Oakeshott'a benzeyen bir tavr taknmaktadr. Bu bazan yararl bir anlatm tarz olabilir ancak, ahlaki ku rallarn yorumunun, aynen kanunlarn uygulamasnda olduu kadar, burada kullanageldiim anlamyla, kurallar izlemeyi ierdii olgusunu grmemizi engellememelidir. Otto KahnFreund'un dedii gibi: 'Kimse adli eylemi zm alannn tesine gtrecek bir karar dierine balayan bir ilkeden vazgeemez'. (27: Hukuk Felsefesine Giri'inde, III. Blm, Pound'a yapt gnderme. E. H. Levi, adl teamllerin yo rumlanmasnn nasl kurallarn uygulamasn gerektirdiinin, hukuki rnekleriyle beraber, veciz bir deerlendirmesini yap maktadr: 14). Kuraln doas ve nemi, ancak bir gemi teamln yeni bir duruma uygulanaca zaman ak hale gelir. Mahkeme, teaml kararnn ne ierdiini sormak zorundadr ve bu soru, bilinsiz olsa bile, kavranabilir bir ekilde bir kuraln uygu lamas olarak kabul edilen bir balantn dnda hibir anlam ifade etmeyecektir. Ayn ey, hi bir zaman kurallarn bu ka dar ak olmamasna ramen, hukukun dndaki insani et kinlik biimleri iin de dorudur. Ancak insan eylemlerinin kurallar izlemesinden dolay, gemi deneyimin bugnk

^0

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

davranmzla ilikisinden bahsedebilmekteyiz. Eer bu, sa dece bir alkanlk sorunuysa, o zaman imdiki davranmz, gemi davranmzdan kesinlikle etkilenmelidir, fakat bu, nedensel bir etki olacaktr. Kpek gemite kendisine olmu olandan dolay imdi N'nin emirlerine belli bir ekilde tepki gsteriyor. lOO'den ileriye doal saylar serisine devam et mem sylendiinde, gemiteki deneyimimden dolay belirli bir ekilde devam ederim. 'Den dolay' ibaresi bu iki durumda farkl ekilde kullanlmaktadr: Kpek belirli bir ekilde tepki gstermeye artlanmtr, halbuki ben, bana retilen kuralla ra dayanarak doru devam etme yolunu biliyorum. 5. Muhakeme / Dnmseliik (Reflectiveness) Oakeshott'un alkanlksal davran tarzyla ilgili syle dii bir ok nerme, benim kural-ynedmli davranla ilgili sylediklerime benzemektedir.
Alkanlk, durumun ince ayrntsna daima uygulanabi lir ve duyarldr. Bu paradoksal bir iddia gibi gzkebilir, bize alkanln kr olduu retilmitir. Halbuki bu sinsi bir yanl gzlemdir; alkanlk kr deil, ancak 'lamamen kr'dUr. Adet olmu bir davran geleneini (veya dier herhangi bir gelenei) inceleyen birisi, hem kalln, hem de islikrarszlm onun nileliine yabanc olduunu bilir. kinci olarak, moral hayatn bu biimi, yerer eitlenmeye olduu kadar, deiime de muktedirdir. Gerekten, hibir geleneksel davran biimi, hibir geleneksel maharel, ke sinlikle sabit kalmaz; onun tarihi srekli deiimin tarihidir. (20).

Ne yazk ki, aramzdaki sorun sadece szsel bir sorun de ildir. Oakeshott, burada bahsettii deime ve uyumluluk trnn herhangi bir muhakemeye dayal ilkeden bamsz

Peter VVINCH

71

olarak ortaya ktn sylerken, ben muhakeme imkannn bu tr bir uyumluluk yetenei iin gerekli olduunu sylemek istiyorum. Bu imkan olmakszn, anlaml davranla deil, ya sadece drtye tepkiyle veya gerekten kr olan bir alkan ln tezahr olan bir eyle ilgileniyoruz demektir. Bununla, anlaml davrann sadece nceden varolan tefekkre daya nan ilkelerin fiiliyata geirilmesi anlamna geldiini anlatmak istiyor deilim; sz konusu ilkeler davran srasnda ortaya karlar ve sadece ortaya ktklar davranla ilikilendirilerek anlalabilirler. Fakat, ayn ekilde, ortaya ktklar dav rann doas da, ancak bu ilkelerin bir cisimlemesi olarak kavranabilir. Bir davrann ilkesi (yahut dsturu) nosyonu ile anlaml eylem nosyonu, Wittgenstein'in bahsettii bir kural nosyonu ile 'ayn' nosyonunun iice gemi olmasyla aa yukar ayn ekilde, iice gemitir. Bunu grmek iin Oakheshott'un varolduunu iddia etdi iki ahlak biimini karlatrmak iin syledii eylerden bi rine bakalm. 'Burada ne yapmalym?' biimindeki ikilemle rin, derin dnmeden alkanlk haline gelmi bir davran izleyen kii iin deil, ak olarak ifade edilmi kurallar bi linli olarak izlemeye alan birisi iin szkonusu olabilece ini sylemektedir. Oakeshott'un iddia ettii zere, bu gibi isel muhakemelerin gereklilii, uygulanmas iin gnlk deneyimde bir temeli olmayan apak bir kural izlemeye a lan bir kiinin daha sk karlaaca ve zorlayc bir nitelik tayaca gayet doru olabilir. Fakat yorumlama ve tutarl lk sorunlar, yani dnce gerektiren meseleler, nceki de neyime yabanc bir durumla ilgilenmek zorunda olan herkes iin szkonusudur. Hzla deien bir sosyal ortamda, sade ce geleneksel allm davran biimlerinin zlmesinden dolay deil, bu davran biimlerinin srdrlmesi gereken

^2

Sosjal Bilim Dncesi ve Felsefe

durumlarn yeniliinden dolay da, bu tr problemler sk sk ortaya kacaktr. Tabii ki, sonulanan gerilim, geleneklerde bir krlmaya yol aabilir. Oakeshott, Bat ahlaknn musibetinin, 'ahlaki hayatmzn yerlemi davran tarzna tahripkar bir tahakkmn, idealler peinde komann baskn gelmeye balamas' (20.) olduu nu sylemektedir. Fakat yerlemi bir davran tarzna kar tahripkar olan nedir, istikrarsz bir ortam nasl bir ortamdr. Ortamda meydana gelen deimelere kar anlaml bir geli meye katlanabilen yegane yaam tarz, dzenledii davrann anlamn deerlendirecek aralar bizzat kendi iinde tayan yaam biimleridir. Doal olarak alkanlklar da deien artlara bal olarak deiebilirler. Fakat insanlk tarihi sadece deien alkanlklarn deil, ayn zamanda, insan larn nemli olduunu dndkleri davran tarzlarn, karlatklar yeni durumlara nasl aktarmaya altkla rnn da bir hikayesidir. in dorusu Oakeshott'un muhakemeye yaklam, tart maya katti ok nemli bir noktayla uyumamaktadr. Ahlaki hayatin, 'bir alternatifi olan davran' olduunu sylemekte dir. Bu 'alternatifin bilinli olarak failin zihninden nce olma sna gerek olmad doru olmakla beraber, bir eylerin onun zihninden nce gelebilmesi gerekir. Bu art, ancak failin daha farkl herhangi bir ey yapmas gerektii iddiasna karlk, yaptn savunabilmesi durumunda yerine getirilir. Yahut en azndan, farkl bir ekilde hareket etmenin nasl olabileceini anlayabilmelidir. Sahibinin emirlerine karlk vererek burnu nun stndeki ekeri dengeleyen kpein, farkl bir ekilde tepki gstermenin nasl olabileceine dair bir anlay yok tur (nk, onun ne yaptina dair bir kavray da yoktur). Bu yzden yaptnn bir alternatifi yoktur; o sadece uygun

Peter WINCH

73

drtye tepki gsterir. Drst bir insan ok kolayca yapabile cek durumda iken ve olduka ihtiyac olsa da, para almaktan kanabilir; baka trl davranma dncesi onun iin mm kn deildir. Halbuki, baka tri davranma alternatifi vardr, nk iinde bulunduu durumu ve ne yaptn (yahut yap maktan kandn) bilmektedir. Bir eyi anlamak, ona aykr olan da anlamay gerektirir: Drst davranmann ne oldu unu, ondan daha fazla deil ancak drst davranmamann ne olduunu anladm kadar anlarm. Bu yzden de, sadece anlamann rn olan davran bir alternafifi olan davrantr.

NC BLM: BLM OLARAK SOSYAL ARATIRMALAR

1. J. s. MiU'in 'Moral Bilimlerin Mant' Geen blmde, Birinci Blm'de sunulan felsefe anla ynn, nasl toplumdaki insan etkinliklerinin doas tart masna gtrdn gstermeye altm. Bundan sonra, top lumlar anlama abamz doal bilim yntemlerine dayandr maya almamz durumunda ortaya kacak baz zorluklar ele alacam. ki nedenle J. S. Mili ile balyorum: Birincisi, Mili safa, ak olarak ifade etmeseler de ounlukla ada sosyal bilimcilerin nemli bir blmnn aklamalarnn al tn izen bir gr savunmaktadr. kincisi, birazdan zerin de duracam, bilim olarak sosyal almalarn daha karma k baz yorumlar, en gzel Mill'in yaklamndaki apak baz sakatlklara are bulma giriimleri olarak anlalabilirier. (Bunun, bu fikirierin gerek tarihsel kaynan yansttn ileri srmek istemiyorum.) Mili, aynen bir ok adamz gibi, 'moral bilimler'i, 'bi limin yznde bir leke' olarak grmtr. Bunu ortadan kaldr mann yolu 'elde edilen sonularn, neticede ispata dahil olan-

^6

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

lardan tmnn tasvibini icazanm' konularda kullanlan yntemlerin genelletirilmesiydi. (18: Kitap VI, Blm 1). Mili, bu yzden sosyal almalarn felsefesini, sadece bilim felsefesinin bir dal olarak kabul etmitir. 'Eer genel olarak biliminkileri sralamay ve tanmlamay baarabilmi isem, bu arada moral ve sosyal bilime uygulanabilecek inceleme yntemlerinin de betimlenmi olmas gerekir' (a.g.e.). Bu, Mantk Sistemi (System of Logic)mn VI. Kitabnn balna ramen MiU'in gerekte 'moral bilimlerin bir mant' oldu una inanmadn ima etmektedir. Mantk dier herhangi bir bilimle ayndr ve tm yaplmas gereken ey, onun moral bi limlerde belirli aratrma konularna uygulanmas srasnda ortaya kan baz zorluklar akla kavuturmaktr. Bu, MiU'in iaret edilen tartmasnn esas blmn olu turan konudur. Burada daha ziyade onun tartmasnn temel ald tezin geerliliini incelemek istiyorum. Bunu anlayabil mek iin MiU'in, nedenselliin doasna ilikin Hume'un fikirlerine dayanan, genel anlamda bilimsel aratrma kavra yna bir gz atmamz gerekir. (Bkz. 12: IV den VU'ye kadar olan blmler; 18: Kitap 11.) A'nn B'nin nedeni olduunu sylemek, A ile B arasnda kavranabilir (veya gizemli) her hangi bir ban varln iddia etmek deil, A ve B'nin imdiki ardardalnm, deneyimimizde A gbi olaylarn daima B gibi olaylar izlemesi sonucu oluan bir genellemeye bir rnek olduunu sylemektir. Eer bilimsel incelemeler, nedensel ardklk kurmay ieriyorsa, o zaman-bundan, hakknda ge nellemelerin yaplmas mmkn olan herhangi bir konuda bir bilimsel incelemeye sahip olabileceimiz sonucu karlabile cek gibi gzkmektedir.

Peter WINCH

^7

Gerekten, Mili daha da ileri gider: 'Bilime konu olabi lecek birbiriyle ilikili her olgu, szkonusu yasalar henz kefedilememi, hatta mevcut kaynaklarmzla kefedilebilir nitelikte olmasa bile, birbirini deimez yasalara gre izler.' (18: Kitap VI, Blm III.) Yani, tekbiimliliin olduu her yerde bilim olabilir; henz kefetmediimiz, kefetme ve ge nellemelerle ifade etme durumunda olmadmz tekbiimlilikler de olabilir. Mili, ada meteorolojinin durumunu buna bir rnek ola rak gsterir: Herkes atmosfer koullarndaki deimelerin dzenlilie tabi olduunu bilir, bu yzden onlar uygun bir bilimsel alma konuudurlar. Bu 'grnglerin bal oldu u olgularn gzlemindeki zorluk' nedeniyle almalar daha ileriye gtrlememitir. Gelgit teorisi, (Gelgitbilim) bilim adamlarnn kefettii gelgit hareketierinin genel olarak bal olduu grngden daha gzel ekle sahiptir, ancak ayn ha reketierinin yer ekimi ile ilgili sonular balamnda yerel koullarn karmakl sebebiyle, belirli durumlarda ne ola cam kesin olarak tahmin etmeyi baaramamaktadr. (a.g.e.) Mili, 'insan doas bilimi'nin hi olmazsa Gelgitbilim d zeyinde gelitirilebileceini ileri srmektedir. Deikenlerin karmakl nedeniyle sosyal durumlarn muhtemel sonular hakknda istatistiksel genellemelerden te bir ey yapamayabiliriz. nsan karakterini belirleyen faktrler o kadar fazla ve eitlidir ki... toplandklarnda iki durumda tamamen benzer deildirier.'Ne yazk ki.
Sosyal aratrmalarda yaklak bir genelleme, ancak insan bireyleri ayrm gzetilmeden seildiinde muhtemeldir; byle bir genelleme kitlelerin nitelii ve toplu davranyla dorulandnda kesinleen tamamen pratik amaca ynelik tir. (A.g.e.)

'

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe Yerkre zerindeki farkl mekanlar arasmda gelgitlerin dzensizlii, onlarn tabi olduu dzenli yasalarn olmad anlamna gelmemektedir; ayn durum insan davranlarnn aklanmas szkonusu olduunda da geerlidir. Bireysel farkllamalar, yasalarn olduka eitlilik gsteren birey sel durumlar zerindeki ilemiyle aklanabilir. Dolaysyla kaba istatistiksel genellemeler nihai olarak yeterli deildir: 'Sonucu meydana geldikleri doal yasalarla tmdengelimsel bir biimde ilikililendirilmelidirler. Doann bu nihai yasa lar, Manuk'n Drdnc Blmnde de tartlan, 'zihnin yasalar'driar; bu yasalar 'deneysel yasalar'dan tr olarak deil, ok daha yksek derecede genellik ve kesinlik tama lar bakmndanfarkllarlar. Onlarda, btn bilimsel yasalar gibi, balca 'zihnin durumlar arasndaki aradardaln tekbiimcilii' olmak zere tekbiimciliin birer ifadesidirler. Mili bunlarn, fizyolojik durumlarla zihin durumlar arasndaki ardlln tekdzeliklerinde zmlenip zmlenemeyecei sorusunu gndeme getirir ve bir gn bunun byk oranda ger eklemesinin ihtimal dahilinde olmasnn, fizyolojiye bal olmadan bamsz psikolojik yasalarn kurulabilme ihtimalini ortadan kaldrmad sonucuna vanr. 'Etoloji veya Karakter Geliimi Bilimi' Zihnin Yasalanyla ilgili bilgimiz zerine kurulabilir. (18: VI. Kitap, Blm IV.) Bu, Mill'in genel Zihnia Yasalannn belirli insanlann bireysel durumlan zerinde gereklemesinin sonucu olarak kavrad , insann zihinsel geliiminin incelenmesini ierir. Bu yz den Etolojiyi, gzlemsel' ve deneysel olan psikolojinin tam tersine, 'btnyle tmdengelimsel' olarak grmektedir.
Karakteri biimlendiren yasalar, zihnin genel yasalar sonu cu ortaya kan .... trevsel yasalardr ve bu yasalar verilen herhangi bir durumlar kmesi varsaylp, karakterin biim-

PeterWINCH
lenmesinde bu durumlarn etkisinin ne olacan, bu yasa lara uygun olarak dnlerek, szkonusu genel yasalardan karsama yoluyla elde edilirler, (a.g.e.)

^9

Etolojinin psikolojiyle ilikisi, mekaniin teorik fizikle olan ilikisi gibidir; ilkeleri, bir yandan zihnin genel yasala rndan tretilen, te yandan da 'basit gzlemden kaynaklanan deneysel yasalara' gtren 'caiomata meradrlar. En dk seviyedeki bu deneysel yasalarn kefi, tarihinin iidir. Sosyal bilimci, nce Etolojinin axiomata mediasndan, nihayetinde psikolojinin genel yasalarndan nasl izlendiini gstererek tarihin deneysel yasalarn aklamay amalar Bu Mill'in 'Tersine Tmdengelimsel Yntem' anlayna g trr. Tarihsel olaylar, her neslin zerindeki nceki nesille rin nfuzu'nun birikimsel etkisi nedeniyle (18: IV. Kitap, X. Blm) ylesine karmaklamtir ki, hi kimse herhangi be lirii bir tarihsel durumun sonucunu tahmin etmek iin yeterii dzeyde detayl bir bilgi elde etmeyi umamaz. Dolaysyla, geni lekli tarihsel gelimelerie ilgilenirken, sosyal bilimci, ou zaman ne olacan beklemek ve grmek iin gzlemle rinin sonularm 'Toplumun Deneysel Yasalar' olarak form le etmeli ve sonuta bunlarn nihai yasalarn doal sonular olmalar umulan trevsel yasalar olduklarn gsteren kar samalarla, onlar insan doasnn yasalaryla birletirmelidir.' (A.g.e.) Kari Popper, bu sosyal bilim tanmndaki baz yanl kavraylar gstermitir. Dierinden ortaya kan bir sos yal durumun geliiminin, nihayetinde bireysel psikolojiyle aklanabileceini savunan ve Mill'in 'psikolojizmi dedii bu doktrini zellikle eletirmitik Tarihin bulgularnn trend ifa deleri deil de, 'toplumun deneysel yasalar'olarak betimlen mesinin ierdii karklklar da gstermitir. (Bkz. 25: 14.

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


Blm; ve 26: 27. Ksm.) Ben ise burada MiU'in yal<lamnn dier unsurlar zerine younlamak istiyorum; bylece MiU'in, Popper'n gz nne serdiklerinden ok daha radikal itirazlara ak bir sosyal inceleme anlayna sahip olduunu gsterebileceimi umuyorum. 2. Derecede Farkhhklar ve Trde Farkhhklar Mili, btn aklamalarn temelde ayn mantksal yapya sahip olduklarn kabul eder; kendilerine dayanarak doal deiimleri akladmz ilkelerle, sosyal deiimleri akla dmz ilkeler arasnda esasta mantksal bir farkn olmad na dair inanc bu grnn temelini oluturur. Moral bilim lerle ilgili metodolojik meselelerin deneysel olarak grlmesi gerektii fikri de bunun zorunlu bir sonucudur: Doal olarak felsefeciyi tablonun dna iten ve sosyal bilimlerle neyin s tesinden gelinebilecei sorusuna kar bir bekle -ve- gr yak lam ieren bir tavrdr bu. Ancak belirtmek gerekir ki, buradaki mesele kesinlikle deneysel deil, kavramsal'dr. Sorun, deneysel aratrmann durumun ne olduunu gsterebilmesiyle deil, neyi syleme nin anlama ifade ettiini ortaya koyan felsefi zmlemeyle ilgilidir. Burada, bir insan toplumu nosyonunun, doal bilim lerin sunduu aklama trleriyle mantksal olarak birbirine uymayan bir kavramlar emas ierdiini gstermek istiyo rum. MiU'in konumunun edebi gc ve mantksal zayfl 'sa dece ok daha fazla karmak' ibaresinin erevesinde dolan maktadr. Bu dnce izgisi yle devam eder: nsanlarn evrelerine dier yaratklardan farkl bir ekilde tepkide bulunduklar dorudur, fakat bu fark sadece bir karmaklk

Peter WINCH

^1

farkdr. Dolaysyla, insanlarn olduu durumlarda kefedil meleri daha zor olsa da, dzenlilikler kesinlikle mevcutturlar ve onlar ifade eden genellemeler, dier bir ok genellemeyle tamamen ayn mantksal tabana sahiptirler. imdi, insan tepkileri dier varlklarmkinden oldukafazla karmas k o! maki a bi rl ikte, bunl ar sadece ok fazla karmas k ol maktan ibaret deildirler. nk, bir gre gre karmaklk derecesinde bir deiim, bir baka gre gre trde bir fark tr: Daha karmak davranlar iin kullandmz kavramlar, daha az karmak olanlar iin kullandklarmzdan mantksal olarak farkldrlar. Bu, Ayer'le ilgili olarak Birinci Blm'de bahsettiim Hegelci 'Niceliin Nitelie Dnm Yasas'na benzer bir durumdur. Ne yazk ki, Hegel'in bu aklamas, Engels'in Hegel zerine yapt yorum kadar, fiziksel dei imleri kavramsal deiimlerden ayrdetmeyi baaramayarak Mill'inkine olduka benzer bir hata ilemektedir. Her ikisi de tek ve ayn ilkenin rnekleri olarak suyun, s derecesinin bir dizi dzenli niceliksel deiimin ardndan ani olarak buza d nmesi, dier yandan salln, salarn saysndaki bir dizi dzenli niceliksel deiimin ardndan niteliksel bir farkllk olan kellie dnmesini konu edinmektedirler (Bkz. I: II. Blm, 7. Ksm. Bu ilkenin bir sosyolojik detayl uygulama s iin, bkz. 27: muhtelif yerler.) Bir kova suyu dondurmak isteyen bir kiinin, s derece sini ka dereceye kadar drmesi gerekir? -Bu sorunun ce vab deneysel olarak gsterilebilir Bir yn elde etmek iin birisinin ne kadar buday bir araya gedrmesi gerekir? -Bu soru ise deneyle sonulandrlmaz, nk, yn yn ol mayandan ayrdmz ltier, suyu buzdan ayrdklarmzla karlatrldklarnda, yeterince belirgin deildirler: kisini birbirinden ayran keskin bir izgi yoktur. Acton'un syledii gibi, diri olmakla olmamak arasnda, ikisini birbirinden ay-

82

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

ran keskin bir izgi olmad gibi, hayat ile lm arasndaki fark da 'sadece bir derece fark' deildir. Acton, 'snr iz diimiz nokta, olgularn hatasz bir ekilde zerimizde bas kda bulunduu bir nokta deil, semek zorunda olduumuz bir noktadr' demektedir Fakat snr izme durumlarnda bir tercihin sz konusu olabilmesine karlk dierlerinde byle bir tercih szkonusu deildir: Benim, veya bir bakasnn, bu kelimeleri yazan birisi olarak, canl olup olmadma karar vermek gibi bir tercihim olamaz. Ciddi olarak incitilen bir kedinin tepkisi, balta darbesiyle yere devrilen bir aacnkinden 'ok daha karmak'tr. Fakat bunun sadece bir derece fark olduunu sylemek gerek ten anlalabilir midir? Kedinin 'kvrandn' syleyebiliriz. Olduka karmak hareketierini, bir dizi zaman mekan koor dinatn kullanarak tamamen mekanik terimlerle tasvir ettii mi farzediniz. Bu, bir anlamda, kedinin acdan kvrandn ifade eden cmle kadar olup bitenin bir tasviridir. Fakat bu cmle, dieriyle birbirinin yerine ikame edilemez. Kvranma kelimesini ieren cmle, dier tr cmlelerin detayl olmakla beraber hibir ekilde yaklaamayacaklar bir ey sylemekte dir. Kvranma kavram, zaman mekan koordinatlar cinsinden ifade edilen hareket kavramndan olduka farkl bir ereveye sahiptir ve canl bir yaratk olarak kedi kavramna, ikincisin den ziyade birincisi uygundur. Ksaca, canl yaratklarn harekederinin mekanik olarak bir incelemesinin, diri hayat kavra mn akla kavuturabileceini dnen kii, bir kavramsal yanl kavrayn kurban olacaktr. Benzer dnceler, daha nce bir oyun retilen bir kpe in tepkileriyle bir gramer kural retilen kiininkiler ara snda yaptn karlatrmaya da uygulanabilir. Kesinlikle sonraki ok daha karmaktr, fakat her ikisi iin kullanlan kavramlar arasndaki mantksal farkllk, karmaklktan ok

Peter WINCH

^3

daha nemlidir. Adam kural anlamay renirken, kpek sa dece belirli bir ekilde tepki gstermeyi renmektedir. Bu kavramlar arasndaki fark, tepkilerin karmaklndaki/ar/c izler fakat onunla aklanamaz. Daha nceki tartmada gs terildii gibi, anlama kavram, insanlarn paylatna benzer bir ekilde, kpek tarafndan paylalmayan bir sosyal ba lamdan kaynaklanr. Baz sosyal bilimciler ise, bizim kabul ettiimiz, doal ve sosyal srelerin aklama ve tasvirleri arasndaki kavramfarklln kabul etmekte fakat sosyal bilimcinin, bilimsel olma yan bu kavramsal ereveye sarlma ihtiyacnda olmadn savunmaktadrlar. Onlara gre, bilim adam yrtt ince lemenin tr iin gerekli olan bu gibi kavramlar tasarlamada zgrdr. Gelecek blmde bu dnce izgisinin baz yanltmacalarna deineceim. Fakat Mili bu yolu izlememektedir. O, insan davrann betimlemenin bilimsel anlamda meru luunun, gnlk sylemde geerii olan terimlerle saland n sylemektedir. Zihnin Yasalar, 'Dnceler, Duygular, radeler, Duyumlar' arasndaki deimeyen ardklklar resmeden yksek-deeri i nedensel genellemelerdir. (18: VI. Kitap, IV. Blm.) II. Blmdeki zgrlklk karsndaki argman, 'karakter ve eilim', 'gdler', 'amalar', 'gayret ler' ve benzeri uylamsal kategorilerle ifade edilmektedir. Bundan sonra, davranlarn nedensel tipteki genellemelere dayal bu gibi terimlerle yaplan aklamalar yorumlama gi riimini tartmaya amak durumundaym. 3. Gdler ve Nedenler Mehur sosyal psikoloji kitabnda T. M. Nevvcomb'un gdler tartmas incelendiinde grlebilecei gibi, (19:

^4

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

II. Blm) yaklam bugn bile yenilendii iin Mili eski kafal birisi olarak nitelenip kolayca bir kenara anlamaz. Newcomb eylemlerin aklamalarn bir nedensel aklama tr olarak failin gdleriyle izah ederken Mili ile anla makta, fakat gdleri psikolojik deil de fizyolojik durum lar olarak grme bakmndan ondan ayrlmaktadr. Bir gd, (motive) 'bedensel enerjinin hareket ettirildii ve seici bir ekilde evrenin bir blmne ynlendirildii bir organizma durumu'dur. Newcomb ayrca, 'drtler'den (drives) de bah seder: 'Hareketsiz kalamama gibi hissedilen etkinlik eilim lerini balatan bedensel durumlar.'Aka burada mekanik bir model ibandadr: Buna gre bir kiinin eylemleri, bir saa tin hareket ve davranlarna benzetilmektedir; ellerin dzenli hareketieriyle toplanan enerjiyle, gergin zemberekte toplanan enerji ayn biimdeki bir mekanizma araclyla aktarlmak tadrlar. Newcomb niin, MiU'in gdlerin fizyolojik aklamalara indirgenebilir olmas gerektiine dair Comte'un iddiasn ka bul etmedeki ihtiyatn btnyle terketmektedir? Balangta problematik fizyolojik durumlarn imdi tanmlanm olma sndan m? nk, Nevvcomb'un dedii gibi, hi bir ekilde 'gdye benzer herhangi bir ey bir psikolog tarafndan g rlmemitir. ' Hayr, gdleri 'organizma durumlaryla' zde letirmek, denize den birisinin ylana sarlmasndan baka bir ey deildir. Newcomb kendisini bu sonuca, sadece tahay yl edebildii alternatiflerin kabul edilmezliinin zorladn dnmektedir: Yani, 'gdler sadece psikologun hayallerin deki icatiardr' veya bir davran serisine atfedilen gd, sz konusu davrann kendisinin basit bir eanlamlsdr. Ayrca, ikinci derecede de olsa zorlayc olumlu delilin bu lunduunu tahayyl etmektedir. lk olarak, bir davran dizisi

Peter WINCH

85

g veya younluk derecesinde farkllasa da, yn aa be yukar sabit kalmaktadr.' 'Bu gibi olgular deerlendir menin yegane yolu, bir gdnn organizmann fiili bir duru muna karlk geldiini varsaymaktr.' Nevvcomb byk oran da alk, susuzluk ve cinsellik gibi ak fizyolojik drtler ieren rneklere dayanarak, teraziye kendi lehinde bir arlk vermektedir; esas itibariyle (davranlarna bir gd kavram nn aka uygun gelmedii) hayvanlarla yaplan deneylere bavurarak, sadece szkonusu drtlerin fizyolojik ynlerinin hesaba katlabileceini temin etmektedir. Fakat Romeo'nun Juliet'e olan ak sonucu yapt davrann, cinsel heyecan nn kendisini elektrikle ykl bir zgarann stnden karya geerek diisine kavumaya ittii bir farenin durumunu be timlediiniz terimlerin aynsyla aklamaya almak man tkl olacak mdr? Shakespeare bunu ok daha gzel yapamaz m? Hatta 'organizmann fiili durumu'nun fiili olarak tanm lanp uygun davran tarzyla ilikilendirilmedii srece, bu tip bir aklama Nevvcomb'un reddettikleri kadar anlamsz bir aklamadr. Delil gsterdii olgular da, kesinlikle, istenen sonu iin delil oluturmamaktadrlar; birisi en fazla, eer g dlerin bedensel durumlar olarak kabul edilmesi iin bam sz salam nedenleri varsa, bahsedilen olgularn byle bir g rle elimeyeceini syleyebilir. Bu, zellikle Zeigarnik'in 1927'de gerekletirdii ve Nevvcomb'un bavurduu 'de neysel delil'le ilikilendirildiinde apak ortaya kmaktadr Bu deneylerde bir grup insana, herbirine 20 iten oluan bir dizi i verilmi ve her i iin (belirlenmemi de olsa) kat bir zaman snrnn olduu sylenmiti. Fakat her denein kul land zamana bakmakszn gerekte kur'a ile datlan i lerin ancak yarsn tamamlamasna msaade edilmekte ve

86

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

kendisine msaade edilen zamanm bittii ifade edilmekteydi. Sonunda znelerin tamamlanmam ilerin yapn hatrla maya dierlerinden daha yatkn olduklar ve onlar bitirme lerine izin verilmesine ynelik bir arzu beyan ettikleri tesbit edilmitir. Nevvcomb bunu yle yorumlamaktadr:
Byle bir. delil, gdlenmenin, burada olduu gibi, belirli bir amaca ulamak iin tahsis edilen enerjinin bir mobilizasyonunu ierdiini gstermektedir. Deneysel veriler by le bir teori iin nihai "ispat" salamamakla birlikte, veriler teori ile uyumakta ve baka bir yolla aklanmalar da zor grnmektedir (19: s. 117.)

imdi bu delil sadece, ona inanma eiliminde olan birisi ne byle bir sonucu 'ileri srer'; gerekte "herhangi bir zel aklamann zorunluluu ak deildir. Zeigarnik tarafndan iaret edilen davran, aadakilere benzer ifadelerle de m kemmel olarak anlalabilir: Deneklerin ilgileri uyandrlm ve balam olduklar bir eyi bitirmelerine izin verilmeye rek tahrik edilmilerdir. Eer bu, herhangi birisine bilimsel anlamda yetersiz gelmise, kendi kendisine Nevvcomb'un anlatm biiminin anlayna ne eklediini sormas gerekir. Gdlerin fizyolojik yorumuna kar hakikaten ok basit fa kat ikna edici bir iddia vardr. zc bir eylemin gdlerini kefetmek, insan davranlarna uygulanrken, 'anlama' ne anlama geliyorsa o anlamda, szkonusu eylemi anlamamz artrmaktr. Fakat bu, kiilerin fizyolojik durumlar hakknda nemli bir bilgiye sahip olmadan da kefedebileceimiz bir eydir; dolaysyla onlarn gdlerini anlamamzn fizyolojik durumlaryla herhangi bir ilgisi yoktur. Nevvcomb'un kork tuu gibi bunu, gd aklamalarnn, ya sadece totoloji, ya da muhayyilenin uydurmalarna bir bavuru olduu sonucu izlemez. Fakat onlarn ne ierdiine dair olumlu bir deerlen-

Peter WINCH

87

dirme yapmaya balamadan nce, daha baka yanl kavraylann giderilmesi gerekir. Grm olduumuz gibi, gdlerin fizyolojik olarak aklanmasm reddetmesine ramen Mili, hl gdlerle ilgili bir nedensel aklama yapmak istemektedir. ok ak olmamakla beraber yle bir eyi savunma eiliminde olduu grlmekte dir. Bir gd, belirli bir zihinsel oluumdur ('zihinsel'in bt nyle bilin alanna bal olduunu ima eden Kartezyen bir anlamda). rnein, acy ortaya karan diteki ukur fiziksel iken, bir di ars bu anlamda zihinseldir. Birisinin farknda olmadan diinde bir ukur olduunu sylemek anlaml iken, farknda olmadan diinin ardn sylemek ise anlaml de ildir: 'Hissedilmeyen ar' kendi iinde elikili bir ifade dir. imdi Nevvcomb ile Mili arasndaki fark u ekilde ifade edilebilir: Nevvcomb, gdleri (di arlarn) organizmann durumuna (diteki boluklara) asimile etmek isterken Mili, bunlarn farkl eyler olduunda srar etmekte ve hl her g dnn (di arsnn) belirli bir tr organik duruma (di r mesine) karlk gelip gelmediinin gsterilmesi gerektiini iddia etmektedir. Mili, yapabileceimiz eyin, tamamen bi lin olaylar olarak kabul edilen gdlerie, onlar ortaya ka ran eylemler arasndaki nedensel ilikiyi incelemek olduunu savunur. Bu belirli zihinsel ardardalklarn hangi eylemlerle ilikilendirildiinin dikkatli bir gzlemini ierir; aynen bir araba motorundaki belirii baz arzalarn karbratrdeki bir tkanmayla ve dier bazlannn da bujilerdeki bir arzayla ilikilendirilmesi gibi. Mill'in aklamas kendi kendimize kefedebildiimiz belirii tr olgulara mutedil bir biimde uygun gelmektedir. rnein, belirli bir baarsn bir migren balangcyla ilikilendirebilirim; her zaman byle bir baarsndan sonra bir

88

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

saat iinde, byk bir rahatszbk iinde yataa uzanacam tecrbe etmi olabilirim. Fakat kimse baarm migrenin^iids olarak isimlendirmek istemeyecektir. Tabii ki iin do rusu, baarsn migrenin nedeni olarak gstererek merulatramayz da: Ancak bu, burada tartlmayacak olan, MiU'in bilimsel yntem deerlendirmesinin geerlilii konusundaki genel zorluklan gzler nne sermektedir. 4. Gdler, Eilimler ve Nedenler Gilbert Ryle, Mili tarafndan savunulan aklama tarzna kar olarak, bir kiinin gdlerinden bahsetmenin, kesinlikle ne zihinsel ne de fiziksel hibir olaydan bahsetmek anlamna gelmediini, sadece onun szkonusu biimde hareket etmek iin sahip olduu genel eilimlerine atfta bulunmak olduunu iddia etmektedir. 'Belirli bir gdnn sonunda yaplm olan bir eylemi aklamak, bir bardan ta arpt iin krld n sylemeye deil, olduka farkl bir tip cmle olan bardak kolay knlabilir bir durumda olduu iin ta ona arptnda knid cmlesine benzemektedir.' (29: s. 87.) Buna ok say da itiraz vardr. Bir kere, gd aklamalarm Nevvcomb'un korktuu anlamsz konuma trne dntrecek bir tehlike nin olabilecei ortaya kmaktadr. (Benzer bir yorum Peter Geach tarafndan yaplmtr, bkz. 10: s. 5.) Keza Ryle'n ak lamas da, bir edimin bir gdnn failin gemiteki davran deneyimlerine ters dtne iaret ettiimizde zorluklarla karlamaktadr. Daha nce herhangi bir kskanlk emaresi gstermeyen birisinin bir vesileyle kskanlk yaptn sy lemenin elikili bir yan yoktur; gerekten de birisinin hi de umulmadk bir ekilde davrand zaman, buna neden olan bir gd aklamas ihtiyac belirgin olarak ortaya kar.

Peter WINCH

^9

Ancak, Ryle'n aklamasnn bir ok adan Mili 'inkinden farkl olmasna ramen, buradaki amacm asndan bunun ye terli bir fark olmadnn farkedilmesi daha nemlidir. Aynen nedensel olan kadar, eilim ifade eden bir cmle de, olduu gzlemlenenlerden elde edilen genellemelere dayandrlr. Fakat bir failin gdleri hakkndaki bir cmle, failin bu e kilde davranmasnn, nedenleri gz nne serilmekle daha iyi anlalacan ifade eden cmleyle benzer deildir. Bir ni versite hocas olan N'nin Londra'ya yapmay dnd bir seyahatten dolay gelecek haftaki derslerini iptal edeceini sylediini dnelim: Burada bir neden gsterirken bir niyet cmlesine sahibiz. imdi N derslerini iptal etme niyetini, bar dan birazdan krlmasnn, gerek birisinin bir ta friatmas, gerekse bardan sakad olgusundan karsanabilmesi gibi, Londra'ya gitme isteinden karsamamaktadr. N, gereke sini gelecekteki davrannn salamlna delil olarak sun mamaktadr. (Karlatr, Wittgenstein; 37:1, 629 ve devam.) Daha ziyade niyetini merulatrmaktadr. Onun ifadesi u formda deildir: 'u u nedensel faktrier mevcuttur, dola ysyla bu sonu da meydana gelecektir'; ne de u formdadr: 'Bunu yapmamla sonulanacak yle yle bir eilimim var.' Bu cmle u formdadr: 'yle yle dnceler karsnda, bu yaplmas makul bir ey olacaktr?' Bu beni II. Blm, 2. Ksmdaki Ryle'n gdlerin aklan masna ilikin yaklamm dzeltecek bir yol salayan argma na geri gtrmektedir. Ryle, herhangi birisinin gdleri hakkndaki bir ifadenin, failin belirii tr durumlarda belirii trde davranma eilimini tasvir eden bir 'yasa-benzeri ner me' olarak anlalabileceini sylemektedir. (29: s. 89.) Fakat N'nin gerekelerinin anlalabilmesini salayan 'yasa benzeri nerme', onun eilimleriyle deil, iinde yaad toplumda

90

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

kabul edilmi olan mantkl davran standartlaryla ilgili bir nermedir. 'Neden' ve 'gd' terimleri eanlaml deildir rnein, bir ok gd isnadnn, 'melatrma' olarak betimlenmesi sama olacaktr; bir gdye isnat etmek merulatrmaktan ziyade, genelde mahkum etmektir. Mesela, N'nin kskan lktan dolay karsn ldrdn sylemek, onun mantkl davrandn sylemek deildir. Fakat onun hareketinin top lumumuzda bilinen davran biimleriyle anlalabilecei ve o balama uygun dnceler tarafndan ynetildii sylene bilir. Konunun bu iki yn iice gemidr: Bir kii, bavuruda bulunabilecei uygun standartlarn kabul edildii yerde ancak 'dncelerinden dolay' bir eylemde bulunabilir Chaucer'in Troilus'unun Cressida'ya kar olan davran ancak saray akyla ilgili yerleik anlaylar balamnda anlalabilir. Troilus'u anlamak, bu yerleik uylamlar anlamay gerekti rir, nk onun davranlarnn anlamn kazandklar yer bu uylamlardr. N'nin niyeti ile o niyetin gerekeleri arasndaki ilikinin, bir ndeyi ve onu desteklemek zere sunulan delil arasndaki ilikiden nasl farkllatna dikkat ektim. Fakat N ve onun iinde bulunduu durumlar iyi bilen, onun nemli grme eiliminde olduu dncelere yaknl olan birisi, bu bilgi sine dayanarak, onun nasl davranabileceini tahmin edebilir. 'N kskan bir huya sahiptir; eer onun bu yndeki duygu lar tahrik edilirse, iddet kullanmaya yatknlasn Onu daha fazla tahrik etmemek iin dikkaUi olmalym.' Burada N'nin gdlerini, onun davranyla ilgili tahminimin delilinin bir blm olarak gstermekteyim. Fakat bu mmkn olsa da, (bir neden kavramnn tersine) ilk anda tahminde bulunmak iin gerekli olan bir tekniin paras olarak renilmeyen bir

Peter WINCH

91

gd kavramm veri olarak kullanmaktaym. Bir gdnn ne olduunu renmek, bir kiinin yaad toplumdaki standart lar renmeye, yineleyecek olursak, bu da bir sosyal varlk olarak yaamay renme srecine baldr. 5. Dzenliliklerin ncelenmesi MiU'in bir takipisi, insan doasyla ilgili aklamala rn bireylerin evrelerine olan tepkileri konusunda nedensel genellemelere deil, bireyin yaptklarna anlamn veren ya am biimleri ve kurumlaria ilgili bilgilerimize bavurulmas gerektiini teslim edebilir. Fakat, sosyal kurumlarn anlal masnn da mantksal olarak doal bilimlerinkilerle ayn te meli paylaan deneysel genellemelerin kavranmasna bal olmasndan dolay, bunun Mill'in tezinin temellerine zarar vermeyeceini iddia edebilir. Zira, btn bunlardan sonra, bir kurum belirii bir dzenliliktir ve bir dzenlilik de ancak bir genellemeyle kavranabilir. imdi bu argman inceleye ceim. Bir dzenlilik veya tam benzeriik, ayn tr durumlarda ay n tr olaylarn srekli yeniden ortaya kdr; bylece dzen lilik ifadeleri, zdelik yarglarn gerektiririer. Fakat bu bizi I. Blm 8. Ksmdaki hangi kritere gre zdeliin zorunlu olarak baz kurallara gre greceli olduuyla ilgili argma na geri gtrr: Mantksal olarak bir kuraln bak asndan nitelik olarak benzer saylan iki olay, baka bir kuraln bak asndan dierinden farkl saylabilir. Dolaysyla-, verilen bir aratrma trnde irdelenen dzenlilik eidini incelemek, szkonusu aratrmada hangi zdelik yarglarnn kullanld na dair kuraln niteliini gzden geirmektir. Bu gibi yarg lar, ancak, bizzat kendisinin sahip olduu kurallar tarafndan

92

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

ynetilen bir insann davran tarzna izafeten anlalabilir.' Bir fiziksel bilimde ilgili kurallar, szkonusu bilimde incele me yapanlarn ilemlerini yneten kurallardr. rnein, nk leer fiziin ilem ve sorunlar konusunda herhangi bir fikri olmayan birisi, lityumun hidrojen bombardmanna tutuldu u Cockcroft-Walton benzeri bir deneyde hazr bulunmaktan herhangi bir ey elde edemeyecektir; gerekten grdklerinin bu terimlerle yaplan bir tasviri bile kendisine anlalmaz ge lecektir, nk 'bombardmana tutma' terimi, baka yerler de tad anlamn aynsn, nkleer fizikilerin etkinlikleri balamnda tamamaktadr. Bu deneyde ne olup bittiim anlamas iin, nkleer fizikilerin yapt eyin niteliini renmesi gerekecektir; bu da onlarn zdelik yarglarn yap tklar ltieri renmeyi gerektirecektir Bu kurallar, aynen dierleri gibi, bir ortak etkinliin sos yal balamna dayanr. Bu yzden, bir bilimsel aratrmac bireyin etkinliklerini anlamak iin, iki iliki kmesini hesaba katmak durumundayz: Birincisi, aratrmacnn inceleyecei grng ile olan ilikisi; ikincisi, arkada-bilim adamlaryla olan ilikisi. Her ikisi de onun, 'dzenlilikleri ortaya kard' veya 'tekdzelikleri kefettii'ni syleyebilmek iin gereklidir Fakat bilimsel 'metodoloji' stne yazanlar daha ok birinci zerine younlaarak ikincinin nemini gzden karrlar. Aadaki aklamalarda onlarn deiik trlere bal olmas gerekdi ak olarak grlecektir. ncelenecek olan grngler, bir aratrma nesnesi olarak kendilerini bilim
Kr. Hume: nsan Doas zerine Bir Deneme, Giri: 'Btn bilimlerin az ya da ok insan doas ile bir ilikisinin olduu aktr; herhangi birisi ondan uzakla yor grnmesine ramen, bir veya iki sonraki pasajda ona geri dner.' Hume'un uyars bu monografin konusu ile modern felsefenin tarihindeki en kalc ve bas kn motiflerden birisi arasndaki yakn ilikiye de bir hatrlatmadr.

Peter WINCH

93

adamlarna sunariar; bilim adam da onlar gzler ve onlarla ilgili belirli olgular farkeder. Fakat birisine bunu yapmasn sylemek, halihazrda gzlenen kurallarn kullanmna ilikin bir iletiim tarzna sahip olduunu nvarsayar. nk bir eyi farketmek, ilgili zellikleri ayrt etmektir, ki bu, dikkat eden kiinin bu gibi zellikleri ifade eden baz kavramlara sahip olmas gerektii anlamna gelir; bu da ancak onun szkonusu zellikleri kastetmesini salayan bir kurala uygun olarak baz sembolleri kullanabilmesiyle mmkndr. Dolaysyla byle bir kural izleyerek kendisiyle konuulan arkada-bilim adam laryla olan ilikileri balamna geri dnmekteyiz. Bylece, N'nin onlarn izledii kuraln aynsn izlemek yoluyla mey dana geldiini sylediimiz N ve arkadalar arasndaki iliki, basit bir gzlem ilikisi olamaz: Bu N'nin arkadalarnn nasl davrandn farketmesi ve bu farkettii eyi, kendi davran lar iin bir norm olarak almaya karar vermesinden oluamaz. nk bu 'arkadalarnn nasl davrandnn farkedilmesi' nosyonunun aklamasn, belirlemeye altmz N ve ar kadalar arasndaki ilikiden ayr olarak yapabileceimiz varsaymn gerektirmektedir; gsterilmi olduu gibi bu do ru deildir. Rush Rhess'den bir alnt yapalm: 'Birbirimizi, karlkl olarak tepkilerimizin hesap edilip edilmediine dik kat etmeksizin anlyoruz. nk tepkilerimizde anlayoruz, benim sana bir ey sylemem, senin de bana bir ey retmen mmkndr. (28.) Aratrmas srasnda bilim adam zel alma alanyla il gili kavramlar uygular ve gelitirir. Bu uygulama ve deitir me, hem kendisine uygulamada bulunulan grnen, hem de onlarn uygulamasn paylaan arkada-alanlar tarafndan 'etkilenir'. Fakat iki 'etki'nin tr farkldr. Kavramlarm, grnenleri gzlemesi esasna gre gelitirmesine ramen bi-

Sosyal Blm Dncesi ve Felsefe

lim adam bunu ancak arkada-bilim adamlaryla paylat, yeriemi bir etkinlik biimi yoluyla yapabilir. Burada payla may kullanrken zorunlu olarak arkada-katlmclar arasnda herhangi bir dolaysz fiziksel beraberlii, yahut herhangi bir dorudan iletiimi kastetmiyorum. nemli olan onlarn hep benzer yollarla renme ve genel olarak ayn trde etkinlikte yeralmalar, dolaysyla da yaptklar konusunda birbirleriyle iletiim kurabiliyor olmalar, ilerinden herhangi birisinin ne yapmm, ilke olarak dierieri tarafndan anlalabilir nite likte olmasdr. 6. Toplumsal Kurumlar Anlamak MiU'in grne gre bir sosyal kurumu anlamak, ona kalanlarn davranlarmdaki dzenlilikleri gzlemlemek ve gzlemlenen bu dzenlilikleri genellemeler biiminde ifade etmektir. imdi eer sosyolojik inceleme yapan kiininin ko numu (genel anlamda) temel mantiksal erevesi itibariyle doal bilimle ilgilenen bilim adamnnkiyle mukayese edile bilir grlrse, durum aadaki gibi olmaldr. Sosyologun iki durumda ayn eyin meydana geldiine yahut ayn eyle min yapldna kendilerine dayanarak kanaat getirdii kav ram ve ltier, sosyolojik incelemenin tabi olduu kuralla iliki iinde anlalmaldr. Fakat burada yine bir zorlukla karlamaktayz; nk doal bilimcinin durumunda, sadece esas itibariyle bilim adamnn incelemesinin kendisinin tabi olduu bir kurallar dizisi ile ilgileniyorken, burada onun in celemesi kadar sosyologun ne inceledii de bir insan etkinlii olduu ve kurallara uygun olarak yerine getirildii iin, bu kurallaria da ilgilenmek durumundayz. Bir etkinlik tr ile balantl olarak ayn tr eyin yapldn' belirleyen, sosyo-

Peter WINCH

95

loun aratrmasn ynetenlerden ziyade bu kurallardr. Bir rnek bunu daha ak hale getirebilir. Meyhaneci ile Ferisi (Pharisee) arasndaki kssay dnelim (Luke, 18, 9). 'Tanrm, dier insanlar gibi olmadm iin sana krler ol sun' diyen Ferisi ile ayn eyi yapan ve 'bir gnahkar olarak beni affet' diye dua eden Meyhaneci ayn mdr? Buna cevap vermek iin kiinin, dua edenin fikirlerinin nelerden olutuu nu dnerek ie balamas gerekir; bu da din bir sorundur. Dier bir deyile, bu iki kiinin eylemlerinin ayn tr olup olmadna karar vermek iin uygun lder, bizzat dinin kendisine baldr. Bylece din sosyologu aadaki soruyu cevaplamakla yzyze gelecektir: Bu iki eylem ayn tr etkin lie mi baldr? Bu sorunun cevab, sosyolojiden deil, dinin kendisinden alnacak ltlere uygun olarak verilebilir. Ancak, eer din sosyologunun zdelik yarglan -dolay syla genellemeler- dinden alnan ltlere dayanyorsa, o za man onun dini etkinlikleri yerine getirenlerle ilikisi, sadece gzleyenin gzlenenle olan ilikisi olamaz. Bu daha ziyade bi limsel aratrma etkinliklerinde, doal bilimcinin arkada-alanlarla olan katlmna benzetilmelidir. Daha genel olarak ifade etmek gerekirse, birisinin bir dzenlilikler bilgisi ola rak bir sosyal etkinlik tarzn anlayabileceinden bahsetmek mmkn ise de, bu bilginin doas, fiziksel dzenliliklerin bil gisinin doasndan olduka farkl olmaldr. Bu yzden, ilke dzeyinde, bir sosyal davran tarz olarak bir aratrmacnn etkinliini, diyelim, bir makinenin ileyiini inceleyen birisi nin etkinliiyle kyaslamak byk hata olacaktr; MiU'in yap t gibi, buradaki makinenin herhangi bir fiziksel makineden ok daha karmak olduunu syleyerek kimse bu sorunun zmne herhangi bir katkda bulunamaz. Eer bir sosyal aratrmac ile bir mhendisi karlatracak isek, mhendis-

96

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

lik etkinliini renmeye alan bir rak mhendisle kar latrmak daha uygun olacaktr nk onun sosyal grng leri anlamas, mhendisin zerine alt mekanik sistemleri anlamasndan ok, meslektalarnn etkinliklerini anlamasna benzemektedir. Bu nokta aadaki yorumlarda yeniden ifade edilmekte dir. Bir tarihi yahut din sosyologu zerine alt dini hare keden anlaml hale gedrmek ve onun ballarn ynlendiren dnceleri anlamak isdyorsa, kendisinin de baz dini duygu lara sahip olmas gerekir. Bir sanat tarihisi kendi dneminin sanatlannn karlatklan sorunlan anlamak istiyorsa, baz estetik duygulara sahip olmaldr; bunun olmamas, belirli insanlann srekli tecrbe etdi harekederin artc bir dsal deerlendirmesini yapmann tersine, onun deerlendirmesini bir sanat tarihi olmaktan karacaktr. Mhendisin meslektalarnn etkinliklerini anlamasn bir rnek olarak verdiim dnmeden anlama tr zerin de daha fazla durmay gerekli grmyorum. Fakat dnerek anlamann, eer hakiki bir anlama olarak deerlendirilecekse, katlmcnn dnmeksizin anlamasn zorunlu olarak gerekdreceini sylemek istiyorum. Sadece bu bite, doal bilim cinin bilimsel verilerini anlamasyla sosyal bilimcininkinin kyaslanmasnn yanl olduunu gsterir. Benzer ekilde, toplum yahut sosyal hayatn belirli bir tarzn dnerek ara tran kii, inceledii etkinlik biimlerinden deil, fakat kendi inceleme balamndan alnan kavramlar kullanmay zorunlu grse bile, kulland bu teknik kavramlar inceleme konusu olan etkinliklere bal dier kavramlann daha nceden anla lm olmasn ima edecektir. rnein, likidite tercihi, ikdsatta teknik bir kavramdr: Bu, genel olarak, i adamlannn kendi ilerini yaparken kullandkla-

Peter WINCH

97

n bir kavram deil, belirli tr i davranlarm aklamak iste yen ikdsat tarafmdan kuUandan bir kavramdr. Yalnz i etkinlii iine giren kavramlarla mantksal olarak birbirine baldr. Bu kavramn iktisat tarafndan kullanlmas iin sonunda kr, para, maliyet, risk gibi iktisadi kavramlarn anla lmasna dnen bir i davrannn ne olduunun bilinme si gerekir. Bu aklamay, mesela teolojinin bir paras deil de, iktisadi etkinliin bir aklamas yapan, ancak iktisatnn aklamas ile bu kavramlar arasndaki ilikidir. Keza, bir psikanalist bir hastann nevrotik davrann, hastann bilmedii faktrler ve anlayamayaca kavramlarla aklayabilir. Psikanalistin aklamasnn hastann ocuklu unun erken dnemindeki olaylara gndermede bulunduunu dnelim. Bu olaylarn betimlemesi, rnein toplumumuzda geerli aile hayat ile ilgili kavramlann anlalmasn gerek tirecektir; nk bunlar temel olarak ocuk ile ailesi arasn daki ilikilerin birer unsuru olacaklardr. Diyelim Trobriand adasnda yaayan yeriiler arasndaki nevrozlarn nedenleri konusunda bir aklama yapmak isteyen bir psikanalist, daha ileri dzeyde dnmeden kendi toplumunda ortaya kan durumlar iin Freud'un gelitirdii kavramlar aynen uygu layamaz. ncelikle adallar arasnda babalk fikri gibi eyleri aratrmak ve onlann fikirierinin, kendi toplumunda geerii olanlardan farkllaan ynlerini hesaba katmak durumunda dr. ounlukla da byle bir inceleme, bu yeni durumdaki nevrotik davrann uygun aklamasn yapmak iin psikoloji teorisinde baz deiiklikler yapmay kanlmaz klacaktr. Bu deerlendirmeler, deeri yeterince bilinmeyen felsefeci R. G. Colingvvod'un Tarih Dncesinde (The Idea ofHistory, (6: eidi yerlerde) ifade ettii bir eit tarihsel phecilie de biraz meruluk kazandrmaktadr. Bu deerlendirmelerin, her

98

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

ne kadar kiinin kendi toplumundaki, yahut yaants anahat laryla benzer olan toplumdaki durumlarla ilgilenen birisi iin nplana karlmasna gerek yoksa da, pradk uzanlan al mann nesnesinin kltrel olarak aratrmacnnkinden uzak olduu bir toplum olunca etkileyici olmaktadr Bu, (kavram larn kendilerine zg zoriuklar yarattklarn inkar etmeden) 'empad' ve 'tarihsel muhayyile' gibi kavramlara idealisderin verdii adn nedenini de aklar. Bu idealisderin, bir insan toplumunu anlamann, felsefecilerin etkinlikleri ile yakndan ilikili olduu eklindeki bir dier karakteristik doktriniyle de balantildr Bu doktrinden ilk iki blmde szettim, ayn konuya son iki blmde de tekrar dneceim. 7. Sosyal Aratrmalarda ndeyi Geen birinci blmdeki, Oakeshott'la ilgili tartmamda, gnll davrann, alternatifi olan davran olduu olgusu nun nemine dikkat ekmitim. Bir eyi anlamann, onun zddn da anlamay ierdii iin X'i bilerek yerine getirmek isteyen herhangi bir kiinin, non-X'i (X olmayan) yapmann da mmkn olduunu kavrayabiliyor olmas gerekir. Bu, de neysel ,bir aklama deil, bilerek bir ey yapma kavramnn ne ierdiine ilikin bir deerlendirmedir. N'nin davrann gzlemleyen bir gzlemciyi. O, dnelim. Eer O, N'nin nasl hareket edeceini tahmin etmek istiyorsa, N'nin szko nusu durumu grd kavramlara aina olmas gerekir; buna sahip olmakla, N'nin bilgisinin zelliinden harekede, N'nin alaca karar byk bir gvenle tahmin etmeyi baarabilir. Fakat onun tahmin ederken kulland nosyonlar, N'nin ken disi iin tahmin edilenden farkl bir karar alrhas durumunda da birbiriyle uyum halinde olabilirier. Eer byle bir durum

Peter WINCH

99

olursa bu, O'nun hesaplamalarnda yanl yapt anlamna gelmez; nk bir kararla ilgili olarak sylenebilecek yegane ey, verilen 'hesaplar' dizisinin, deiik sonular dizisinden herhangi birisine gtrebileceidir. Bu, bir ndeyi yanllandnda bunun, daima tahmin edicinin yanl veya yetersiz verilerinden, hatal hesaplamasndan veya eksik teori kullan masndan vs. kaynaklandn ima eden docil bilimlerdeki ndeyilerden tamamen farkldr. Aadaki aklama bunu daha net bir hale getirebilir. N'nin kar karya geldii kararn niteliini anlamak iin O, N'nin durumuyla ilikili zelliklerini belirleyen ltier sala yan kurallarn farknda olmas gerekin Eer birisi, herhangi bir kiinin izledii kural bilirse, onun bir ok olayda mevcut durumda ne yapacan bilebilir. rnein, eer N'nin 'sfr dan bala, lOOO'e ulancaya kadar 2 ekle' kuraln izleyerek rakamlar yazdn biliyorsa, 104 yazldnda arkasndan 106 yazlacan tahmin edebilir. Fakat bazan O, N'nin izledi i kuraln kesinliini bilse bile, onun ne yapacan kesinlikle tahmin edemeyebilir: zellikle de, daha nce kuraln uygu landndan nemli derecede farkl durumlarda bir kural izle menin, neyi ierdii sorusu ortaya kar. Burada kural muhte mel alternatiflerin alann snrlamakla birlikte, duruma ilikin herhangi bir kesin sonu belirlemez; kural, onu yeni koulla rn nda yeniden yorumlamann zorunlu olduu zamana kadar, bu alternatiflerden birini seip dierlerini reddetmek anlamnda belirleyicidir. Bu, bir tarihsel gelenek gelitirme fikrinin ne ierdiini de akla kavuturabilir. Daha nce iaret ettiim gibi, Mili tarihsel trendlerin bilimsel yasalarla benzer olduunu dn mt, Popper ise gerek bir yasann tersine bir trendin ak lamasnn bir dizi balang koullarna bavurmay gerektir-

100 Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


diine iaret ederek bu anlay dzeltmek istemid. Ben im di daha ileri dzeyde bir dzeltme yapmak isdyorum: Verilen bir dizi balang koullarna ramen, kii hl bir tarihsel trendin hi bir kesin sonucunu tahmin edemeyebilir nk, bu trendin sreklilii yahut kesindye uramas, 'kararlar'n oluturulmas anlamnda, onlar nceleyen koullarn belirle medii insan kararlarn da ierir. Son sylediklerimle ilgili olarak iki uyary gerekli gr yorum. Bazan kararlarn tahmininin mmkn olduunu inkar etmiyorum; sadece dayandrldklar delille ilikilerinin, bilim sel tahminlerin zelliine benzemediini sylyorum. kinci olarak, tarihsel trendlerin, iinde yeralanlar tarafndan bilinli olarak istenildii ve niyedenildiini syleme tuzana dm yorum; belirtmek istediim, bu trendlerin ksmen onlara kat lanlarn karariarnn ve niyederinin rn olduudur. Bir tarihsel gelenein gelimesi, zerinde anlalan baz uzlamalarn kabul yahut rakip okullarn birbirine daha da saldrmasyla sonulanan rakip yorumlarn, llp biilme sini, tardlmasn ve tetkik edilmesini ierebilir. rnein, Haydn, Mozart ve Beethoven'in mzikleri arasndaki ilikiyi, yahut belli ekillerde hepsinin Marksist gelenee dayandn iddia eden rakip siyasal dnce okullarn dnn. Dinin geliiminde Ortodoks ve Ortodoks ilkelere aykr akmlar arasndaki etkileim veya topu kapp kaan Rugby ocuk ta rafndan futbol oyununun kkl bir ekilde deitirilme bi imini hatirlayn. Byle bir kkl deiiklii oyunun daha nceki durumuyla ilgili bilgiden harekede tahmin etmek, Hume'un felsefesini onun seleflerinin felsefesinden harekede tahmin etmenin imkansz olmas kadar, hatta ondan daha da fazla imkanszdr. Burada Jazn nereye gittiini soran birisine Humhrey Lyttieton'un cevabn hatiriatmak yardmc olabi-

Peter WINCH lir: 'Jazzm nereye gittiini bilseydim, halihazrda orada olur dum.' Maurice Cranston da, bir iirin bir blmnn yazlmasm yahut yeni bir icadm yaplmasn tahmin etmenin, iirin yazl mas veya icadn yaplmasnn kendisini ierdiine dikkat ektiinde, esas olarak ayn konuyu gndeme getirmektedir. Eer kii bunu kendi kendine yapyorsa, o zaman, baka biri sinin bu iiri uyduracan yahut icad kefedeceini tahmin etmesi imkanszdr. 'Onu tahmin edemez, nk olmadan nce onun meydana geleceini syleyemez.' (8: s. 166.) Bunun, ekici gelmesine ramen kymeti harbiyesi olama yan bir mantk oyunu olarak grlmesi bir hata olacaktr. Birisi saf bir deneysel imkan karsnda imkansz bir a priori yasa koyma iine kalkyor grlebilir. Halbuki gsterilen ey, sosyal hayat anlamamzla ilgili merkezi kavramlarn, bilimsel tahmin etkinliinin merkezinde yeralan kavramlar la birbirine uygun olmaddr. Bu tr bir sosyal gelimenin bilimsel tahmin imkanndan bahsettiimizde, gerekten sy lediimiz eyi anlayamayz. Onu anlayamayz, nk hi bir anlam tamamaktadr.

DRDNC BOLUM: ZHN VE TOPLUM

1. Pareto: Mantksal ve Mantk-d Davran nc Blm'de normal olarak sosyal olaylar kendile ri aracl ile dndmz kavramlarn mantksal olarak bilimsel aklamann yapld kavramlarla uyumadn gstermeye altm. Argmann nemli bir blm, nceki kavramlarn sadece gzlemcinin onu betimlemesine deil, bizzat sosyal hayatn kendisine katldklaryd. Fakat, yanl yne sevketmemeleri ve karkla neden olmamalar iin katlmcnn fikirlerinin hesaba katlmamas gerektiini sa vunmay srdren gl bir dnce akm vardr. rnein, Birinci Blmn sonunda Durkheim'dan yaplan alnt, onun da bu dnce akmna bal olduunu gstermektedir. imdi, mtercimin onun temel ilgi noktasn ok iyi yakaladm gs teren Zihin ve Toplum (Mind and Society) balyla evirdii almasnda, Wilfredo Pareto'nun deneysel olarak kiilerin davranlarna ilikin sahip olduklar fikirlerin, temelde on larn davranlarnn nitelik ve sonularn dnldnden daha da az etkilediini gstererek, sosyologun katlmcnn

104 Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

fikirlerine mmkn olduu kadar az dikkat sarfedip kendi de novo kavramlarm gelidrmesi gerektiini ileri sren gi riimim ele alacam. Deerlendirmem, iki temel noktay ele alacak ekilde planlanmtr: Birincisi, Pareto deneysel veya bilimsel olan bir iin felsefi ynnn ne olduu konusunda hata yapmaktadr; ikincisi, gerekten argmannn sonucu yanltir. Pareto, sosyolojiye bilimsel bir yaklamn neyi gerektirdi ini dnerek balamaktadr. Cevab anahatianyla yledir: Byle bir yaklam sadece tam anlamyla deneysel dayana olar kavramlann kullanlmasn; teorilerin daima dakik bir e kilde deney ve gzlem denetimine tabi tutulmasn ve birisi nin karmlarnn harfi harfine bir manti izlediinin garanti edilmesini ierir. Buna da, 'mantki-deneysel' (logico-experimental) yaklam adm koymaktadr. Sosyologun verileri, bir arada yaayan insanlann eylemleridir ve bunlar arasndan Pareto zel dikkat gerektiren davran olarak bir entellektel ierik ifade edenleri semektedir.
Herhangi bir grup ierisinde geerli olan bir dizi betimsel, tsel yahut baka trl... nermeler vardr. Mantksal veya sahte-mantksal bala bir araya getirilen ve deiik tr olgusal yklerle renklendirilen bu nermeler, teorileri, te olojileri, kozmoganileri, metafizik sistemleri, vb. meydana getirirler. nanla deerli hale getirilebilen yaratltan ge len herhangi bir hneri dikkate almakszn dardan grlen tm nermeler ve teoriler burada zerinde dneceimiz ve gzden geireceimiz deneysel olgular meydana geti rirler. (23: Ksm 7.)

Burada, Pareto'nun kiilerin benimsedikleri nerme yahut teorilerin, onlarn dier davranlanyla nasl ilikili olduklan konusundaki grleriyle ilgileneceiz. rnein, Hristiyan teolojisinin nermelerinin, Hristiyan ayinlerinin uygulama-

Peter WINCH ^05 syla ilikisi nasldr? Pareto hakl olarak bu sorunun mp hem olduuna iaret etmektedir. Bu u anlama gelebilir: Bu teoriler, meruluklarn gsterdikleri eylemler iin gerekten salam gerekeler oluturuyorlar m? Veya u anlama gele bilir: Gerekten kiilerin davranlar, iddia ettikleri biimde benimsedikleri fikirler tarafndan m idare edilmektedir yoksa bu fikirleri benimsemekten vazgetiklerinde de ayn ekilde davranmaya devam ederler mi? Pareto, 'mantki-deneysel' sosyoloji biliminin bir ilevinin de bu sorular cevaplamak ol duunu dnmekte ve bu amala, i) mantksal ile mantk-d (logical and non-logical) eylem arasndaki ayrm, ii) tortular (residues) ve trevler (derivations) arasndaki ayrm olmak zere iki nemli ayrm yapmaktadr. Birinci aynm, kiilerin benimsedikleri teorilerin gerek letirdikleri eylemlere ne dzeyde anlaml gerekeler olutur duklar sorusunu akla kavuturmak iin yaplmtr.
Amalara uygun aralar kullanan ve mantksal olarak ara lar amalarla birletiren eylemler vardr. Bu zelliklerin kaybolduu baka eylemler de mevcuttur. Her iki davra n tr nesnel yahut znel ynlerinin dikkate alnmasna gre olduka farkldrlar. znel bir bak asndan de erlendirildiinde neredeyse tm insan eylemleri mantkl olanlar snfna dahil olurlar. Yunan denizcisinin gznde Poseidon'dan vazgemek ile kreklerle yol almak eil dzeyde gemiyle yol almann mantksal aralar idiler... Mantksal eylemler terimiyle, sadece onlar yerine getiren znelerin gznde deil, fakat daha kapsaml bilgi sahibi olan kiilerin gznde de, aralar amalarla birletiren eylemler, baka bir deyile, aklanan anlamda hem nesnel hem de znel olarak mantkl olan eylemleri nitelediimizi dnelim. Dier eylemlere de manlk-d eylemler diye ceiz (kesinlikle 'mantksz' (iUogical) ile ayn anlamda deil). (23: Ksm 150.)

106 Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


Buna gre bir mantksal eylem aadaki artlar karlamaldr: a) Eylem, belirli bir amac olan bir fail tarafndan dnlmeli ve onun tarafndan szkonusu amaca ulamak iin yerine gedrilmelidir; b) Fiil, fiilen failin tasavvur etdi sonuca sahip olma eiliminde olmaldr; c) Fail, bu inanc iin salam temellere (Pareto buna 'mantki-deneysel' diyecektir) sahip olmaldr; d) Ulalmak istenen ama, deneysel olarak tanmlanabilen bir ama olmaldr. Bu lderin eidilii, bir eylemin mantk-d olmasnn da ok farkl ekillerde olabile cei anlamna gelmektedir, bunlardan en nemlileri arasnda yeralanlardan birisi udur: Bir eylem, failin ulaaca herhan gi bir amacnn olmamasndan dolay mantk-d olabilir; bu, Max Weber'in zyvecrational'n ztt olan wertrational dedii eylemlere karlk geliyor gibi gzkmektedir. Ancak Pareto, 'insanolunun ok ak bir ekilde davranlarnn zerine mantk cilas ekme eiliminde olduunu' (154. Ksm) sy leyerek, bu tr davranlarn seyrek olduunu dnmektedir. (Pareto'nun amalar ve aralar kategorisi dnda, bir dav rann grnte bile mantksal olabilmesinin herhangi bir yolunu izah edememesi ilgin ve nemlidir.) Keza bir dav ran, failin onu bir ama uruna gerekletirmesine ramen, olduka farkl bir amac gerekletirmesi veya hi bir amac gerekletirmemesi halinde de mantk-d olabilir. Bunun ne deni, Pareto'nun dedii gibi, tasavvur edilen amacn gerek bir ama deil, 'gzlem ve deney alannn dnda yeralmas' (151. Ksm) nedeniyle 'hayali' bir ama olmas olabilir. Bir ok kez ruhun kurtuluunu bu tr bir 'hayali' amaca bir rnek olarak zikretmektedir. Yahut, tasavvur edilen ama mkem mel bir ama olmasna ramen, kendisine failin dnd ekilde ulalmayaca iin eylem mantik-d olabilir: Bu s nf iin Pareto hem by yaplrken yerine getirilen ilemleri

Peter WINCH 107

(160. Ksm) hem de serbest rekabet artlar altnda alan i adamlarnn (giriimcilerin) 'belirli nlemlerini' (rnein, cret drmelerini) rnek olarak gsterir. (159. Ksm). Btn bu farkl eylem trlerinin (ve bunlara eklenebile cek dierlerinin) tek bir kategori altnda toplanmas aka ciddi sorunlar ortaya karacaktr. Burada bu zorluklardan birisi olan mantk-d ve mantksz davran arasndaki ak bir ayrmn yaplamamas zerinde durmak istiyorum. Zihin ve Toplum'un 150. Ksmndan yaplan yukardaki alntda, Pareto'nun bu ikisinin 'asla aym ey olmad'n syledii ni grdk; epeyce sonra 'mhendislikte yaplan bir hata, bir mantk-d eylem deildir' (327. Ksm) diye yazarken de ayn gr vurgulamaktadr. Bununla beraber Pareto, serbest rekabet artlar altnda iilerin creerini keserek, krn artr may dnen bir giriimcinin hatasnn mantk-d bir eylem olduuna inanmaktadr. Mhendislikte yaplan bir hata, giriimcininkinden (Pareto, giriimcinin grnn, tekel artlar altnda bir hata olmayacan sylemektedir) nasl farklla maktadr? Gerekten, giriimcinin hatas, bir bysel trenin yaplmasyla kyaslanabilir "nitelikte midir? Kesinlikle bu, bir bysel trendeki bir hata ile karlatrabilir olmaktan ok uzaktr. Giriimcinin hatas i davran kategorisi iinde yeralan (olduka benzer rnekleri olabilen) zel bir eylemdir; fakat bysel ilemlerin kendisi bir davran kategorisi mey dana getirmektedir. inden kt toplumda by, kendine zg belirli bir rol oynar ve kendine zg kayglarla yaplr. Ayn ey i etkinlii iin de dorudur; fakat Pareto'nun kastet tii 'yanl yola sevkedilmi' i etkinlii tr iin deil, n k bu davrann yanll genel olarak iletme etkinliinin amalan ve doasna bavurarak anlalabilmektedir. Dier yandan, Pareto'nun yapt gibi, bilimsel etkinliin amalar

108 Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


ve doasna bavurarak byy anlamaya almak, zorunlu olarak onun yanl anlalmasna neden olacaktr. Bir genel eylem kategorisi -bir sosyal yaam tarz- ile by le bir kategori iinde yeralan belirli bir eylem tr arasndaki ayrm, mantk-d ile mantksz davran arasndaki ayrm da merkezi nem tamaktadr. Bir mantksz eylem, muhte melen mantkta bir hata (a mistake in logic) iermektedir; fakat bir eyi mantk-d olarak grmek ona mantn lt lerinin uygulanmasn tamamen yadsmay gerektirir. Yani, aynen mekan-d olan bir eyin (fazilet gibi) byk yahut kk olduunu sylemenin bir anlam ifade etmemesi gibi, mantik-d davrann da, mantkl yahut mantksz olduu nu sylemek de hi bir anlam ifade etmez. Fakat Pareto bu nun uzantilar zerinde pek durmamaktadr. rnein, 'man tk-d' terimini, mantksal olarak kmseyici bir anlamda kullanmaya almaktadr, bu da faziletin byk olmad olgusundan, onun kk olmas gerektii sonucuna varma ya benzemektedir. Burada ortaya kan sorularn nemli bir blm, bu monografin temel argmann etrafnda dnp dolap noktay grmemesi olgusundan kaynaklanmaktadr: Mann lden Tannnn dolaysz bir ba deil, ancak yaam biimleri, yahut sosyal yaam tarzlan balamnda or taya karlar ve ancak o balam iinde kavranabilirler. Bu da, sosyal yaam tarzlanna mantin ltlerinin, yukarda sz edilen ekilde uygulanamayaca sonucunu getirir. rnein, bilim bu tarzlardan biri, din de dier bir tanesidir; her ikisinin kendilerine zg kavranabiliriik lderi vardr. Dolaysyla bilim veya din erevesinde eylemler mankl veya mantiksz olabilirier: rnein, bilimde ok iyi dzenlenmi ve yerine getirilmi bir deneyin sonularyla kendini kstlamay reddet mek mantiksz bir davran olacaktir; ayn ekilde dinde de.

Peter WINCH 109 kendi gcn Tanrnnki karsna koymay dnmek man tksz bir davrantr; rnekler oaltlabilir. Fakat anlaml bir ekilde, ne bizzat bilimin ne de dinin uygulamasnn kendi sinin mantkl yahut mantksz olduunu syleyebiliriz; her ikisi de mantk-ddrlar. (Tabii ki bu, sosyal hayatn farkl tarzlarnn niteliinin stste gelmesine izin vermeyen bir a r basitietirmedir. rnein, herhangi birisinin hayatn bilime hasretmek iin dini gerekeleri olabilir. Fakat ifade edilmesi ayrntda daha karmak hale gelmesine karlk, bunun syle mek istediim eyin zn pek etkileyeceini sanmyorum.) imdi, Pareto'nun sylemeye alt udur: Bilimin kendisi, bir mantkl davran biimi (gerekte davran biimlerinin en iyisi) iken din (mantken kk drc bir anlamda) mantk-ddr. Gstermeye altm gibi, byle bir yakla ma izin verilemez. Pareto'nun, 'mantk-d' ve 'mantksz' davrann arasn yeterli bir biimde ayrmada baarszla uramasnn daha derinde yatan bir nedeni, insan toplumlarnn ileyiine ili kin tamamen bamsz ve tarafsz bir teori retmenin uygun yolunun, doal bilimlerin uygulamas olarak alglad, sade ce 'mantki-deneysel' lde salanabileceine olan inancy la ilikilidir. Bu bak as, szkonusu lere bavurarak sosyal varolu hakkndaki rakip teorilerin (rnein, alternatif sosyoloji teorilerinin) deerlendirilmesinde olduka hakl g zkmektedir. Ancak, inceledii konuya bal dnce ve te orileri ayn ltiere bavurarak deerlendirmek suretiyle, o srekli bunun tesinde bir ey yapmaya alyor. Bu durum da, onu temel bir karkla itiyor: Byle bir tavr almakla mantki-deneysel tekniin uygulamasnn geersizlii kabul edilmi olmaktadr. Onun karlat bu sknt, srekli vurgulayageldiim gibi, burada ilgilendii problem trnn bi-

110 Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe iimden ziyade felsefeye bal olduunu gstermektedir. Bu zel olarak, felsefenin taahht altna girmemi (uncommitted) inceleme olmasyla ilgilidir. Birinci blmde, felsefenin deiik entellektel disiplinlerde dnyann anlalr hale gedrilmesinin yollarnn akla kavuturulmas ve bunlarn karlatrlmasyla nasl ilgilendiine ve bunun nasl farkl yaam tarzlarnn aklama ve karlatrmastia gtrdne iaret etmitim. Felsefenin taahht altna girmemilii, onun kendi deerlendirmelerini de akla kavuturmasn sal yor; bu yzden felsefenin kendi varl ile olan ilgisi Narsistik bir sapma olmaktan kurtuluyor. Felsefe bu ii yerine getirir ken, gerekliin anahtarna sahip olmaya ynelik byle bir kavranabiliriik zn kutsayan her trl aratrma isteinden kurtulma konusunda zellikle uyank olacaktr. nk, anlalabiliriiin birden birok deiik biimleri olduunun kav ranmas, gerekliin anahtarnn olmadnn kavranmasyla balantldr. te Pareto tam da bu hatay ilemektedir. Onun mantksal ve mantk-d davran arasndaki ayrm tart ma biimi, bilimsel aklama tarznn (daha dorusu onun bu yanl kavraynn) genel anlamda aklama normu olarak ileri srlmesi ile alakaldr; yani Pareto, bilimin gerekliin anahtarna sahip olduunu iddia etmektedir. Felsefenin tersine bilim, dierlerinin tmn dlamak iin kendisi eyleri anlalabilir klma biimine brnmtr. Yahut ltlerini kendi kendinin bilincinde olmadan uygu lamaktadr; nk, bu gibi durumlarda kendi bilincine sahip olmak, felsefi olmaktr. Bu felsefi olmayan kendi bilinsizlik, (unselfconscio-usness) doann (Einstein'in zel Rlativite Teorisinin formlasyonundan nceki kritik dnemler istisna) incelenmesinde byk oranda doru ve uygun olabilirken, birbiriyle yaran farkl yaklam biimlerinden oluan ve do-

PeterWINCH as gerei herbiri eylerin farkl aklamasn sunan sosyal ncelemelerde felaket getirici olur. Bu gibi rakip kavraylarn taahht altna girmemi bir bak asna sahip olmak, tam da felsefenin grevidir; felsefenin grevi bilim, din yahut baka bir eyi dllendirmek yahut, herhangi bir Weltanschaung' (tutarsz bir ekilde Pareto'nun nerdii bir sahte-bilim Welianschaung) savunmak deildir. Wittgenstein'in deyiiyle 'felsefe hereyi olduu gibi brakr'. Bu erevede Collingvvood'un 'bilimsel' antropologlar tarafndan sunulan ilkel toplumlarn bysel uygulamalary la ilgili-baz aklamalarn sk sk 'bizimkinden farkl uygar lklar hor grme ve onlarla alay etmeyi getiren yar-bilinli bir suikast' maskelediine dair iddiasn hatrlamak yararl olacaktr. (7: I. Kitap, IV. Blm.) 'Bilimsel nesnelliin' bu saptrc kullanmna klasik bir rnek R. S. Lynd'n Ne in Bilgi? (Knowledge for What) isimli eserinde bulunabilir. (15: s. 121, dipnot 7.) Lynd'n argmanndaki felsefi karklklar, bu monograftaki argman izleyen herhangi birisine olduka aikr gelecektir. 2. Pareto: Tortular ve Trevler Bu konuyu daha ileriye gtrmek iin, imdi Pareto'nun tortular (residues) ile trevler (derivations) arasnda yapt ayrma dnyorum. Bu ayrmn iki ilev grd farzedilmektedir. lk planda, insan toplumlarndaki bilimsel genelle melere uygun bir konu oluturacak gzlemlerimizde tekrarla nan zellikleri temin ettii varsaylmaktadr. Pareto, deiik tarihsel dnemlerdeki farkl toplumlar inceleyen birisinin, belirli tr davran biimlerinin ok az deiiklikle tekrar tekrar meydana gelirken, dier trlerin zamanla srekli de-

' 12 Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


gitiini ve bir toplumdan dierine nemli farkhhklar gster diini, yani olduka istikrarsz olduunu tesbit edebileceim iddia etmektedir. Deimeyen, tekrarianan unsura 'tortular' demektedir; bunlar deiebilen zellikler ayrtirildnda geri kalan zelliklerdir. Deiebilen unsurlarda 'tiirevler'dir, terim Pareto'ya gre deneysel olarak kefedilebilir davran tarzyla ilgili bir olguya karlk gelir: Kiilerin niin yle davrandklarn aklamaya alan teoriler bu kategorinin te mel unsuriarn olutururiar. Trev, '[tortunun] aklamasn yapan zihin almasn temsil eder. Muhayyilenin oyununu yanstr biimde bu kadar fazla deiken olmasnn nedeni budur' (23: 850. Ksm.) Paretoya gre tortulara kyasla t revlerin ok istikrarsz ve deiken olmasndan dolay, kiile rin benimsedikleri teori ve fikirlerin, baka trl davranmalar konusunda ok az etkilerinin olduunu kabul etmemiz gere kir. Teorilerin benimsenmesi, kiilerin niin belirli bir ekilde davrandklarna ilikin geerii bir aklama olamaz, nk te oriden vazgeilmesinden sonra da szkonusu davran devam etmektedir. Trev kavram, rnein, Marksc bir 'ideoloji' kavram ve Freudcu bir 'rasyonalizasyon' kavramyla kyasla nabilecek bir ok zellik sunmaktadr. Byle olmakla biriikte Pareto'nun bu kavramsal ayrmla, sadece farkl toplumlarda bir bilimsel genellemeye uygun gzken ortak zellikleri bul mada baarl olduunu vurgulamak isterim. Yani, sosyolojik dzenliliklerin olduu iddias ile insan zihninin sosyal olaylar zerindeki gerek etkisinin ok fazla abartld iddias elele gitmektedir. imdi de Pareto'dan bu ayrmn detayl uygulamasna bir rnek alntlayacam.
Hristiyanlarn bir vaftiz gelenei vardr. Sadece Hristiyanln ilemlerini bilen birisi vaftizin incelenip inceleneme-

Peter WINCH
yeceini, eer incelenebilecekse nasl incelenebileceini bilemez. Elimizde bir aklama da var: bize vaftizin ilk gnahtan kurtulmak iin yaplan bir dini tren olduu sy lenmitir. Bu yeterli deildir. Ayn grubun davranlarn etkileyen dier olgular bmezsek karmak vaftiz olaynn unsurlarn birbirinden ayrmakta ok zorlanrz. Fakat ayn tr davrann geerli olduu baka olgulara da sahibiz. Putperestlerin de arnmak amacyla kullandklar temiz lik sular vardr. Burada durduumuzda, su fikrini, arn ma olgusuyla ilikilendirebiliriz. Ancak vaftizciliin dier durumlar, suyun kullanmnn sabit bir unsur olmadn gstermektedir. Dier baz maddeler gibi kan da arnmak iin kullanlabilir. Bu kadar da deil, ayn sonucu getiren bir ok tren vardr... Dolaysyla, verilen durum, bir sabit unsur olan 'a' ile bir deiken unsur olan b'den meydana gelmektedir. kinci unsur, bireyin safln iade etmek iin kullanlan aralar ve hangi aralarn istenen sonucu ver mek iin yeterli olduuna dair dnceleri kapsamaktadr. nsanolu, suyun her naslsa maddi kirlilii olduu gibi, manevi kirlilii de temizlediine dair mphem bir hisse sa hiptir. Bununla beraber, bu bir kural olarak onun bu ekilde davranmasn merulatrmaz. Aklama ok basit olmak tan uzak olacaktr Sonuta insan daha karmak, daha gs terii bir ey aramaya ynelir ve aradn da bulur. (23: 863. Ksm).

Kabul edildii trn iindeki dnme tarzma bavurmanm zddma, tm dnce trlerinin bo olarak reddedilmesi giriiminin ortaya lcard felsefi zorluklar ok iyi bilinmek tedir. rnein, duyulann yahut hafzanm gvenilirlii konu sundaki genel kuku konusuyla ilgili tartmann zorluklarm dnn. Ancak Pareto'nun, dayand deneysel kant yn nn, tezini bu tr boluktan koruduunu savunacana phe yoktur. Mamafih, trevlerin grece deikenlii ve tortulan n grece ahitiiiyle ilgili tezi, Pareto'nun dnd gibi, gzlemin sonularnn apak bir kayda geirilmesi deildir;

^ ^ Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


tezi, szlconusu sonularn bir kavramsal yanl yorumunu iermektedir. Sabit unsur, a, ile deiken unsur, b, gzlemle deil sadece (meru olmayan) soyudama sonucu olarak ayrt edilmektedirler. Arnma tortusuyla ilgili alntlanan rnek de imeyen unsur, (bizzat Pareto'nun kendisinin de ifade etti i gibi) birok deiik fiziksel biim alabildii iin, yalnzca apak bir fiziksel hareket kmesi deildir. Sadece kollarn ykayan birisinin eylemi, Pareto'nun aklamasna bir rnek oluturmaz; eer birisi ahlaki veya dini arnmaya bir gsterge olarak sembolik niyetle bunu yapyorsa, ancak o zaman onun aklamasna bir rnek olabilir. Bu ok nemli bir nokta oldu u iin onu 'cinsiyet tortular" ile ilgili bir rnekle gsterece im. Kendisinden beklenebilecek olann tersine, Pareto cin siyet tortular ile deiik zamanlarda ve farkl toplumlardaki cinsel ilikilerle balantl ok eidi sosyal adet ve ahlaki grler arasnda bulunan biyolojik cinsel ilikinin basit or tak unsurunu kastetmemektedir. stelik bunu aka geersiz klmaktadr. Bir davran formunu bir tortu olarak nitelemek iin, yar-entellektel veya sembolik bir ieriinin olmasn gerekli grmektedir. 'nsan trnn gl bir zellii olma sna ramen sadece cinsel ehvet burada ilgilendiimiz konu deildir... Onunla ancak az veya ok dnce tarzlarn, teo rileri etkiledii srece ilgilenmekteyiz'. (23: 1, 324. Ksm) rnein, Pareto'nun tart bir baskn tortu, cinsel ilikilere kar taknlan derviane tavrdr; yani, onlarn kt, en azn dan ahlaki adan kiiyi zayflatc olarak grlp saknlmas fikri. Fakat bu sabit unsur, Pareto tarafndan bir nceki r nekte de olduu gibi, farkl toplumlarda olduka farkllam cinsel iliki bakmndan mnzevi bir hayat merulatran ya hut aklayan ahlaki ve teolojik dnce sistemlerinden ayr olarak gzlemlenen bir ey deildir. Bir kavramsal zm-

Peter WINCH lemenin aralaryla bu dnce sistemlerinden kard bir eydir o. Ancak, fikirler ait olduklan balamdan bu ekilde karl mazlar; balam ile fikir arasndaki iliki bir isel ilikidir. D nce, anlamn sistemde oynad rolden alr. Bir ok dn ce sistemini alp, herbirinde ayn szsel tarzda ifade edilen bir unsur bularak, tm sistemlerde ortak bir dnce kefettiini iddia etmek anlamszdr."Bu, Aristocu ve Galileci mekanik sistemlerin bir g nosyonunu kullandklarn gzlemleye rek, bundan ayn nosyonu kullandklar sonucunu karmak gibidir. Pareto'nun byle bir muameledeki inceliksizlii mah kum ediinin iddetinin sesi tahayyl edilebilir fakat 'sade bir Amerikal ve bir Amerikal milyoner' arasndaki sosyal ili kimle Hindistan'daki bir yukan kast mensubu birisi ve dk kasta mensup birisini mukayese ederken (bkz. 1, 044. ksm) tamamen ayn inceliksizlik suunu ilemektedir. Bu tr bir mukayese onun ynteminin temelini oluturmaktadr. Ayn nokta aadaki gibi de ifade edilebilir. ki eyin, an cak neyin ilgili fark olarak grleceini ortaya koyan bir lt ler dizisine bavurarak 'ayn' yahut 'farkl' olduu sylenebelir. Szkonusu 'eyler' tamamen fiziksel ise, buvurulacak ltier tabii ki gzlemcinin ltieri olacaktr. Fakat birisi entellektel (ya da gerekte her tr sosyal) 'eyler' le ilgilen diinde durum deiir. nk fiziksel olann zddn, onlann entellektel yahut sosyal olmalar nitelik olarak yaam tarz veya fikirler sistemiyle belirli bir ekilde ilikili olmasna ba ldr. Ancak szkonusu yaam tarzn yahut fikirler sistemini idare eden ltiere bavurarak, entellektel yahut sosyal olay olarak herhangi bir varlk kazanabilirler. Bunun sonucu olarak, eer sosyolojik aratrmac bunlar sosyal olaylar ola rak grecekse, (ki grmek zorundadr) alti yaam biimi

11 ^ Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

ierisinde 'farkl' tr eylemleri ayrmak ve 'ayn' tr eylemle ri belirlemek iin bavurulan lderi olduka ciddiye alma ldr. Bu, aratrmacnn dardan kendi standartlarn keyf olarak empoze etmesine ak deildir. Byle yapt zaman zerinde alt olaylar sosyal olay olma niteliini tamamen kaybederler. Bir Hrisdyan kendi inanc gerei yapt vaftiz trenlerinin, arndrc suyu serpen yahut kutsal kam aktan bir putperestin eylemleriyle gerekte ayn nitelikte olduunu iddetle reddedecektir. Pareto, tersini iddia etmeyi srdre rek, istemeyerek de olsa, bir yaam biimi ile isel balantlar salamas asndan ona sosyolojik ilgi kazandran inceleme konusundan tamamen uzaklamaktadr. Bayan G. E. m. Anscombe, yaynlanmam bir alma snda, belirli etkinliklerin -aritmetii bir rnek olarak vermektedir- cambazlk gibi etkinliklerin tersine, szkonusu etkinlikleri yapma yetenei tamayan bir gzlemci tarafn dan nasl anlalmayacana iaret eder. Aritmetie benzer etkinliklerin, aritmetiksel (yahut baka bir) yetenee dayan mayan herhangi bir tasvirinin anlamsz ve keyf grleceine ve byle bir tasvirin aamalarnn zorlayc anlaml tercihler olmayacana dikkat eker. Bu, tam da Pareto'nun aklama snda tortular olarak grlen sosyal etkinliklerin bir etkisidir. Ancak bu etki ok iyi kurulmu bir etki olmaktan ziyade, bir kavramsal yanl anlamaya dayanan bir optik illzyondur. Kanaatimce bu, nerme ve teorilerin bir olgunun dier herhangi bir tr ile eit deerde 'deneysel olgular' olarak incelenmesini mmkn gren, Pareto ynteminin nvarsaymnn btnyle sama olduunu gsterir. (Bkz. 23: 7. Ksm). Bu nvarsaym sadece Pareto'ya zg deildir. rnein Durkheim'in 'sosyolojik olgular eyler olarak d nmek' biimindeki sosyolojik ynteminin ilk ilkesinde de

Peter WINCH

ierilmektedir. Pareto ve ona benzeyen dierlerinin akla malar bir eliki ierdikleri iin samadriar: Bir grng kmesine 'deneysel olgular olarak', 'dardan' baklmas du rumunda bu, bir 'teori' yahut 'nermeler' dizisi oluturmak olarak betimi enemez. Bir anlamda Pareto deneyciliini yete rince tayamamtr, nk, sosyolojik gzlemci insanlarn belirli teorilere sahip olmalarn, belirii nermelere inanmala rn deil, onlann belirii harekeder yapp sesler karmalarn kendi alglarna konu edinmektedir. in dorusu, hatta onlar 'insan' olarak betimlemek bile gerekten ok ileriye gitmek olur, bu, sosyolojik ve psikolojik jargon kelime olan 'organizma'nn da poplaritesini aklayabilir. Ancak insanlarn tersine organizmalar, nermelere inanmazlar veya teorileri benimsemezler. 'nerme' ve 'teori'ye benzer nosyonlarla sosyologun gzlemlerini betimlemek, zaten 'dsal', 'deney sel' bak asyla uyumayan bir kavramlar kmesine ba vurma karannn alnmas demektir. Dier yandan, gzlemle nenin bu gibi kavramlarla betimlenmesini reddetmek, onun sosyal anlamnn olmadn kabul etmeyi gerektirir. Bunu, kelimenin genel kabul edilen anlamyla, toplumu anlamann gzlemsel ve deneysel olamayaca izler. Sylediim eyin baz kaydara ihtiyac vardr. Tabii ki, belirii bir kii yahut grup insann, belirii bir inanc -diyelim yerkrenin dz olduu inancn- tamasnn, kiinin onu onaylamad halde, bir veri olarak almasnn imkansz oldu unu sylemek istemiyorum. Bu Pareto'nun yapn dn d eydir; fakat fiilen bundan daha fazlasn yapmaktadr. Sadece verilen bir sylem tarz ierisindeki zel inanlardan deil, sylem tarzlannn btnnden bahsetmektedir. Burada Pareto, herhangi bir kiinin kendisi iin, onun iinde veri oluturacak teori ve nermelerden bahsetmesinden nce, bir

11 ^ Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

sylem tarzmn anlalmas gerektiini karmaktadr. in dorusu, bir sylem tarznn anlalmasnn ne olduu temel problemiyle ilgilenmemektedir. Bununla ilgili herhangi bir ey dndnde onu. nc Blmde gzden geirilip eledrilmi bir gr olan, basit bir gzlem temeli zerine ge nellemeleri kurma meselesi olarak grmtr. Ne yazk ki, Pareto'nunki gibi sosyologun insan fikirle ri ile zekasnn, sosyal hayata ilikin aklamalardan tasfiye edilmesine ynelik daha baka giriim rneklerini tartma ya burada yerimiz yok. Ancak okuyucu, sylediklerimin altnda Durkheim'in ntihar'n tekrar okumay olduka retici bulabilir. zellikle Durkheim'in almasnn amalar bakmndan 'intihar' kelimesini inceledii toplumlarda ta dndan farkl bir anlamda tanmlamayla ilgili balangta ki karar ile, bilinli dncelere, 'daha nce bilince yabanc nedenlerle biimlenmi olan bir karara itiraz edilmeden onay lama' eklinde btnyle formel olarak yaklalabileceine ilikin sonucu arasndaki balantya dikkat etmek zellikle nemlidir. (9) 3. Max Weber: Verstehen (anlama) ve Nedensel Aklama Toplumsal yaam tarzlarna uygulandnda 'anlama' kelimesinin tad zel anlam konusunda en ok sz syle yen Max Weber'dir. Daha nce onun anlaml davran ak lamasna iaret etmitim, bundan sonraki iki alt blmde de onun sosyolojik anlama (Verstehen) (Bkz. 33: 1. Blm) an lay konusunda baz eyler syleyeceim. zerinde duraca m ilk konu, Weber'in bir davran parasnn anlamnn bir 'yorumsal anlama' (deutend verstehen)sna sahip olmak ile

Peter WINCH szkonusu davrann ve onun neden olduu sonularn bir nedensel aklamasn (kausal erklaren) elde etme arasndaki ilikiye dair aklamasdr. Burada Weber, yorumsal anlama nn mantksal niteliine ilikin net bir aklama vermemekte dir. ou zaman ondan, kiinin kendisini dier arkadalarnn yerine'koymas eklindeki basit bir psikolojik teknik olarak bahseder. Bu, birok yazar tarafndan Weber'in, bir basit hi potez tasarlama teknii ile bu hipotezlerin delilinin mantksal niteliini kartrd iddiasna kaynak olarak gsterilmeye neden olmutur. Bu erevede Popper, dier insanlarn ben zer sreleriyle ilgili hipotezleri tasarlamak iin kendi zihin sel srelerimizi kullanabilmemize ramen, 'bu hipotezler mudaka snanmal, ayklama yntemine tabi tutulmaldriar (rnein, bazlan kendi sezgileriyle herhangi birisinin ikolotadan nefret etmesinin mmkn olduunu dnmekten bile alkonurlar).' (26: 29. Ksm) demektedir. Bununla beraber ne yazk ki, bu gibi eletiriler belki Weber'i vulgarize edenlere kar kullanlabilirler ama sadece 'sezgi'nin yeterli olmad ve onun dikkatli gzlemle snan mas gerektii konusunda olduka srarl olduu iin kendi grlerine kar kullanlamazlar. Ancak, Weber'e kar sy lenebilecek olan eyin, nerilen sosyolojik yorumlarn ge erliliinin denedenmesi sreci ile ilgili bir yanl aklama vermesi olduunu dnyorum. Fakat Weber'in hatasn d zeltmek, bizi Popper, Ginsberg ve onlar gibi dnen dier bir ounun ikame etmek istedii aklamaya yaklatrmak yerine daha da uzaklatinr. Weber yle sylemektedir:
Her yorum apakl yahut dorudan akla uygunluu (Evidenz) amalar. Fakat bir davran parasnn anlamm sizin istediiniz gibi kendiliinden apak yapan bir yoru-

120

Sosyal B i l i m D n c e s i ve Felsefe

mun, ayn zamanda nedensel olarak geerli olan yegane aklama olduu iddia edilemez. O belirli bir dzeyde ma kul bir hipotez olmann tesine gidemez. ( 3 3 : 1 . Blm)

Byle bir hipotezin dorulanmasnn uygun yolunun, olup bitenlerin gzlemine dayanan istatistiksel yasalarn tesbit edil mesi olduunu syleyerek devam eder. Bu yolla 'niyedenen bir anlamn anlalmasna karlk gelen bir istatistiksel d zenlilik' demek olan bir sosyolojik yasa anlayna ular. Weber, ak yorumun, doru yorum olmasnn gerekmedi ine iaret etmekte gayet hakldr. Bat Hindistan'daki voodoo (zencilere zg bir by eidi, ev.) bysnn, R. S. Lynd tarafndan 'doru ve uygun bir nedensel ardklklar sistemi' olarak yorumlanmas buna bir rnektir (15: s. 121); Frazer'in Altn Araf'nda (The Golden Bough) da bu konu da bol miktarda benzer rnekler mevcuttur. Ancak burada Weber'in, Verstehen' (anlama)'nn mantksal olarak yetersiz ve istatistiklerin toplanmas gibi tamamen farkl bir yntemle desteklenmesi gereken bir ey olduunu ima eden iddiasn sorgulamak istiyorum. Buna kar olarak, eer ileri srlen bir aklama yanl ise, yle olduunu gsterebilmesine ra men istatistiklerin Weber'in nerdii ekilde sosyolojik yo rumlarn geerliliinin kesin ve nihai bavuru mercii olama yacaklar konusunda srarlym. Byle bir durumda ihtiya duyulan daha iyi bir yorum, tr olarak farkl bir yorum deil dir. Bir yorumun istatistiklerle uyumluluu, onun geerliliini ispatiamaz. Bir kabilenin bysel trenlerini yanl yerleti rilmi bir bilimsel etkinlik biimi olarak yorumlayan birisinin bu hatas, (bu argmann bir paras olabilse de) szkonusu kabile yelerinin deiik tr olaylarda nasl hareket etmek te olduklarna ilikin istatistiklerle dzeltilemez; nihai olarak gerekli olan, rnein Collingvvood'un Sanatn ilkeleri (The Principles of Art) gibi (6:1. Kitap, IV. Blm),/e/se/z bir ar-

Peter WINCH 121 gmandr. nk, bir sosyal etkinlik biiminin yanl bir fikre dayanan yorumu, felsefeyle ilgilenirken yaplan hata tryle yakndan ilikilidir. Wittgenstein bir yerlerde, dilimizdeki baz kavramlarn kullanm konusunda felsefi zorlukla karlatmz zaman, yabanc bir kltrden bireylerle karlam olan bir vahiye benzediimizi syler. Ben de, bunun basit bir mantksal sonu cuna iaret ediyorum: Yabanc bir kltr yanl yorumlayan sosyologlar, kendi kavramlarnn kullanm konusunda zor luklarla karlaan felsefecilere benzerler. Tabii ki, baz fark llklar olacaktr. Felsefecinin karlat zorluk, ounluk la tamamen aina olduu, ancak o anda uygun bak asn bulmada baarszla urad bir eyle ilgilidir. Sosyologun zorluu ise, ou zaman hi bir ekilde aina olmad ve uy gulayabilecei bir uygun bak asna sahip olmayabilece i bir eyle ilgilidir. Bu, bazan onun iini felsefecininkinden daha zor, bazan da daha kolay hale getirir. Ancak her ikisinin sorunlar arasndaki benzerlik gayet aktr. Wittgenstein'n felsefi aklamalarnda kulland baz yntemler bu noktay kuvvedendirmektedir. Aina olduu muz dnce biimlerimizin kurnazca tahrip edildii haya li bir toplumdaki kavramlarnkilerle kyaslanmak suredyle, dikkaderimizi kullandmz kavramlarn belirli zelliklerine yneltme eilimindedir. rnein, odunun-aadaki biimde satld bir toplum varsaymamz ister: Bu toplumda kereste, deien arlklarda ve keyfi olarak bir yn haline gedrilip, sonra da kazklarla etrafnn evrildii alanla orantl bir fiyada satlyor. "Tabii ki, daha fazla kereste almak isterseniz, daha fazla demelisiniz" szleriyle bunu merulatrriarsa ne olur?' (38: 1. Blm, s. 142-151) Bizim iin nemU olan soru udur: Hangi durumlarda bir kii, bu eit bir davran anladn syleyebilir? Daha nce gsterdiim gibi, Weber

122 Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

verilen belirli durumlarda kiilerin nasl davranma eilimin de olduklarn kat bir kesinlikle tahmin etmemize yardmc olacak nihai snamann, istatistiksel yasalar formle etme ye teneimiz olduundan bahseder. Buna uygun olarak 'sosyal rol', verilen durumlarda belirli tr eylemlerin yerine geti rilme ihtimali (Chance) cinsinden tanmlama giriiminde bu lunur. Fakat Wittgenstein'in rneinde bu ekilde byk bir kesinlikle tahminler yapabileceimiz halde bu, szkonusu kiilerin ne yaptklarna ilikin herhangi bir gerek anlama ya sahip olduumuzu iddia edemeyiz. Buradaki fark, bir dil de kullanlan kelimelerle ilgili istatistiksel yasalarn formle edilebilmesi ile, dili konuan herhangi bir kiinin ne syledi ini anlayabilme arasndaki farkla, byk oranda, benzerdir. kinci kesinlikle birinciye indirgenemez; ince'yi anlayan bir kii, ince'de trl kelimelerin kullanlnn istatistiksel ih timallerin ne olduuna ilikin salam bir kavraya sahip olan bir kii deildir. Gerekten, bir dille ilgilendiini bilmeden bile kii ince'yi anlayabilir, her neyse, bir dil ile ilgilenmeye ynelik bilginin kendisi, istatistiksel olarak formle edilebil me ile ilgili bir ey deildir. Bu gibi durumlarda 'anlama', ya plan yahut sylenenin iaret veya anlamn kavramaktr. Bu istatistikler ve nedensel yasalar dnyasndan olduka uzak larda, ancak sylem dnyasnn paralarn birletiren isel ilikilere daha yakn bir nosyondur. Anlam nosyonu, burada zerinde daha fazla durmayacam antropoloji ve sosyolojide kullanld yar-nedensel anlamyla, ilev nosyonundan dikkatiice ayrtrlmaldr. 4. Max Weber: Anlaml Eylem ve Toplumsal Eylem Bunun ierimlerini, en iyi Weber'in dncesinin dier bir ynn oluturan, sadece anlaml olan ve hem anlaml

Peter WINCH ^23 hem de sosyal olan davran arasndaki ayrmn inceleye rek gzler nne serebilirim. Buna benzer herhangi bir ay rmn, bu kitabn II. blmndeki argmanla uyumayaca aktr. Zira tm anlaml davranlar sosyal olmak zorundadr lar, nk bir ey ancak kurallara tabi olursa anlaml olabilir ve kurallar da bir sosyal ortam gerektirirler. Aka Weber, yanl olduunu sylemek zorunda olduum taraftan gelme sine ramen, bu konunun sosyoloji iin nemini kavramtr. lgin olan, bunu yaparken, ayn zamanda Versehen hakknda syledikleriyle de uyumas mmkn olmayacak bir ekilde sosyal kurumlardan bahsetmeye balamasdr: Bu, daha nce savunduum gibi, birisinin Verstehen'in Sinn ima etdi ve Sinn'in de yerlemi sosyal kurallar ima etdini dnmek le ayndr. Burada, aadaki iki iddiay birbiriyle ilikilendiren R. Stammlers "Ucbenvindung" der materialistischen Geschichtsauffassung (34) isimli ok nemli makalesinden szedeceim: Birinci iddia, bir kiinin herhangi bir sosyal balamdan tamamen soyutlanm davran kurallarn izleye bileceini dnmenin herhangi bir mantiksal zorluu yoktur; 'ikincisi, birisinin amalarna ulaabilmesi iin doal nesne leri (rnein makineyi) ustalkla idare etme teknii ile bir fab rika sahibinin iilerini yapti gibi, insanlar' ustalkla idare etme' teknii arasnda herhangi bir mantiksal fark yokur. 'Bir durumda "bilin olaylan"nn nedensel halkaya girmesi ile dierinde girmemesi, "mantiksal olarak" ok byk bir fark yaratmaz' demekte ve bylece 'bilin olaylarnn' dier tr olaylardan deneysel olarak ok az farkllatin varsayma hatasn ilemektedir. Burada, insanlar tarafndan izlenen bir kurallar balamnn, mantiksal zorluk yaratmadan, bir neden sel yasalar balam ile bu ekilde bir araya getirilemeyecei ni ima eden bir 'olay' nosyonunun farkl bir anlam tadn

124 Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

anlamamaktadr. Bylece Weber, sosyologun insan davran larnn aklamasn formle edebilecei 'yasa' trnn man tksal olarak doal bilimlerdeki bir yasadan farkl olmad sonucunu karma giriiminde baarszla uramaktadr. rnek olarak kulland durumlar betimlemeye alrken Weber, durumun yorumsal olarak anlalmasna uygun de cek nosyonlar kullanmaktan vazgemektedir. Fabrikasndaki iilere cret denmesinden ve para harcamalarndan bahset mek yerine, iilerin metal paralarna sahip olmalarndan ve onlardan baka nesneler alarak onlara bu metal paralarn vermelerinden bahsetmektedir; iilerin maln koruyan po listen deil, dier insanlarn onlardan aldklar metal parala rn iilere geri veren miferii kiiler'den szetmektedir, vs. Ksaca, dsal bir bak asn kabul etmekte ve hakknda ko nutuu davrann 'znel olarak niyedenen anlam'm hesaba katmay unutmaktadr: Sylemek istediim, bunun, Weber'in iilerin eylemlerinin ekillendiren 'para', 'mal', 'polis', 'alm ve satm'la ilgili dnceleri onlann sosyal ilikilerin den dlama giriiminin doal bir sonucu olduudur. Onlann birbirleriyle aralanndaki ilikiler ancak bu dnceler aracl yla meydana gelmekte ve ayn ekilde bu dnceler ancak onlann birbirieriyle aralanndaki ilikilerinde ortaya kmak tadrlar. Bazan Weber 'i n bu durumun betimlemesi nde Weber' i n kul land 'maddiletirme' (extemalization) gibi aralar kabul et menin yararl olabileceini inkar etmiyorum. Bu, szkonusu edilen durumun ok ak ve bildik olduu iin baka tri farkedilemeyecek zelliklerine okuyucunun dikkatini ekme amacna hizmet edebilir ve bu ynyle daha nce deindi im, Wittgenstein'in tuhaf hayali rnekleri kullanmasyla da karlatiniabilir. Keza, bu Berthold Brecht'in temsili al-

Peter WINCH

^25

malarnda amalad Verfremdungsejfekt ile yahut Caradog Evans'n Bat Galler hakknda netameli ve alayl yklerin de Gal dilinden yaplan tuhaf dilsel evirileri kullanmasyla da karlatrlabilir.'Tm bu aralarn etkisi, okuyucu yahut izleyiciyi, fazla ainaln sebep olabilecei halinden mem nun miyopluktan uyandrmaktr. Tehlikeli olan, bu aralarn kullanclarnn, kendi bak biimlerinin, bir ekilde mutad bak asndan daha gerek olduunu dnmeleridir. Birisi Brecht'in bazan bu Tanr-benzeri tavr kabul edebileceinden kukulanabilir (Bu onun Marksizmiyle de uyumlu olacaktr), bu Pareto'nun 'tortular'a yaklamnda da kesinlikle ieril mektedir; ve btn olarak bakldnda Weber'in zellii ni yanstmayan bir tavr ise de ne yazk ki, sosyal ilikilerle insan dncelerinin birbiriyle ilikisi ve sosyolojik teorileri doal bilimlerdekilerle karlarmaya ynelik her giriim deki metodolojik aklama biiminde gayet doal bir ekilde bunu izlemektedir Byle bir Verfremdunseffekt'n tek meru kullanm, mevcut anlaymzn vazgeilebilir olduunu gs termek deil, aina ve ak olana dikkat ekmektir. Hatta, eer Weber'in aklamasndaki bu yanl dzeltilir se, onun Verstehen kuramn, srarla tekrarlanan bir eletiriden korumak ok daha kolay olacakr. rnein, Morris Ginsberg yle yazmaktadr:
verstchende Soziologie ve verstehende Psychologie'nn te mel bir varsaymmm zihnimizle bildiimiz eyin darda gzlemlediimiz eyden daha anlalabilir olduu grl mektedir. Fakat bu tandk olanla kavranabilir olann kartrlmasdr. Dorudan sezgi ile isel olgular arasnda ba lantlar kurmann isel anlam yoktur. Bu tr balantlar,
Bu son rnek, bir grme srasnda meslektam D. L. Sims tarafndan neril mitir

126 Sosyal Bilim Dncesi Ye Fisf6


gerekte harici olgularla ilgili benzer genellemelerden daha byk geerlilie sahip olmayan, deneysel genellemelerdir. (11: s. 155)

Burada kesin olarak sylenmelidir ki, toplumun anlalmasmm doanm anlalmasmdan mantksal olarak farkl olduu nun sylenmesi, bir 'isel anlam' (Peter Geach tarafndan kesin bir ekilde eletirilen bir nosyon, 10: 24. Ksm) varsaymna dayanmaz. Bunun nedeni, II. Blmdeki argmandr: Kendi zihinsel sre ve davranlarmz anladmz kavramlarn da aynen dier insanlarn davranlarn anlamak iin kulland mz kavramlar kadar renilmeleri gerekir, bu nedenle de sos yal olarak ina edilmelidirier. Dolaysyla sunmaya altm Vestehen bak as iin geerli eletiri olmaktan uzak olan Ginsberg'in bir tabuya inanan birisinin belirli yiyeceklerden nefret etmesi 'baka bir gelenekte yetien birisi iin dorudan kavranabilir deildir' mlahazas dorudan doruya bu bak asn izlemektedir. nsan davranlaryla ilgili kavramlar mzda somudaan balantlarn sadece deneysel genelleme lerin sonular olduu grn ise II. Blmde daha nce tartmtm.

BEINCI BLM: KAVRAMLAR VE EYLEMLER

1. Sosyal likilerin sellii imdi de, farkl bak alarndan ele alndnda, insanlar arasndaki sosyal ilikiler ile onlarn eylemlerini ekillendiren dncelerin ayn olduunu sylemekle ne denmek istendii ni gstermek iin bir toplumda geerli dnceler deitiin de, yeni dnceler dile girip eskiler ortadan kaybolduunda, ne olduunun genel nitelii zerinde durmak istiyorum. 'Yeni dnceler'den bahsederken bir ayrm yapacam. Belirii bir hastala neden olan yeni bir mikrobu kefetmesinin bir so nucu olarak belirli gzlem ve deneyleri yapan bir biyo-kimyac dnn. Bu yeni mikroba verdii adn bir anlamda yeni bir dnceyi ifade ettiini syleyebiliriz; fakat bu balam da onun sadece mevcut dnceler erevesi iinde bir keif yaptm sylemeyi tercih ederim. Konutuu bilim dilinde mikrop teorisinin zaten ok iyi kurulmu olduunu varsay yorum. imdi bu keif ile bu teorinin ilk formlasyonunun, yani tip diline mikrop kavramnn ilk kez kazandrldndaki etkiyi karlatrn. Bu, sadece mevcut bak as iinde

128

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

kalarak yeni bir olgusal keif yapmay deil, ayn zamanda hastalklara neyin neden olduu sorununun btnne tama men farkl yeni bir bak asdr, yeni tehis yntemlerinin kabuln, hastalkla ilgili yeni tr sorularn sorulmasn vs. ieren ok daha radikal bir dnmdr. Ksaca bu, u veya bu ekilde tbbi uygulamayla ilgilenen kiilerin, yeni i grme yollar kabul etmelerini gerektirmektedir. Tp mesleindeki sosyal ilikilerin bu yeni kavram tarafndan etkilenme yoluna ilikin bir aklama, szkonusu kavramn ne olduuna ilikin bir aklamay ierecektir. Tersinden kavramn kendisi de tb bi uygulama ile olan ilikilerinden ayr olarak anlalamaz. Ayn anda hem hastalklarn mikrop teorisini kabul ettiini ve hastaln artmasn nlemeyi amaladn iddia eden, hem de bulac hastalarn dier insanlardan ayrtrlmasn bt nyle gzard eden bir doktor, kendisiyle elien anlalmaz bir tutum sergileyecektir. Keza, bizim bildiimiz anlamda zel isim kavram ol mayan bir toplum tahayyl ediniz. Kiiler, genel betimsel ifadelerle, mesela saylaria, tannyor olsunlar. Bu durum, bizim kendi sosyal hayamzdakilerden farkl olarak ok daha byk baka farkllklar getirecektir. Kiisel ilikilerin yaps tmyle bundan etkilenecektir. Rakamlarn hapishane ve askeri hayattaki nemini dnn. Bir isimle deil de bir rakamla tannan bir kza ak olmann nasl farkl olacan, rnein, ak iirlerinin bundan nasl etkileneceini tahayyl edin. Byle bir toplumda zel isim kullanmnn gelitirilmesi kesinlikle yeni bir dncenin tantirilmas olarak grlecek iken mevcut kavram a ierisinde belirli bir yeni zel ismin tantrlmas hi de yeni bir fikir olmayacaktr. Bu meklerie, yeni bir dnce olarak tasnif edilebilecek yeterli neme sahip, yeni bir konuma biiminin rtk olarak

Peter WINCH 129

yeni bir sosyal ilikiler kmesine iaret ettiini gstermek istedim. Ayn ey, bir konuma biiminin ortadan kalkmas durumunda da geeriidir. Arkadalk nosyonunu ele alalm: Penelope Hall'n Modern ngiltere 'nin Sosyal Hizmetleri (The Social Services of Modern England) kitabnda, mterisiyle bir arkadalk ilikisi kurmasnn bir sosyal hizmetinin g revi olmakla birlikte en bata gelen grevinin kendisini istih dam eden firmann politikasna uygun davranmak olduunu hibir zaman unutmamas gerektiini okumaktayz. imdi, bu ekilde blnm, sadakati dlayan arkadalk nosyonu nun deerinin drlmesi, iki yzl olmak deildir. Eski dncelerin yenilerine yol verdii lde sosyal ilikiler za yflar (ya da ayet herhangi biri kiisel ahlaki tavriarn arasna yeni bir ey sokulmasna itiraz ederse bile en azndan bunlar deiirier). Sadece bir kelimenin anlamndaki czi bir dei me, kiilerin karlkl olarak sahip olmak istedikleri ilikile rin engellenmesini gerektirmez; nk bu, dilimiz ile sosyal ilikilerimizin tam tamna ayn metal parann iki ayr yz olduu olgusunu gzden karmaktir Bir kelimenin anlamn aklamak onun nasl kullanldn betimlemektir; onun nasl kullanldn betimlemek de, kelimenin dahil olduu sosyal ilikileri betimlemektir. Eer insanlar arasndaki sosyal ilikiler, ancak onlarn dncelerinde ve dnceleri yoluyla meydana gelecekse, o zaman dnceler arasndaki ilikiler isel ilikiler olduu iin, sosyal ilikilerin de bu isel ilikiler trnden olmas ge rekir. Bu beni Hume'un olduka geni kabul gren ilkesiy le atmaya gtrr: "ayet nesneleri bizzat kendi ilerinde ele alyorsak, baka herhangi bir nesnenin varln ima eden nesne yoktur, nesneleri biimlendirdiimiz fikirlerden daha teye de gidilemez". Kukusuz Hume bunu doal olaylara

130 Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe olduu kadar, insan eylemleri ve sosyal hayata da uygulamak niyetinde idi. imdi, en bata doal olaylarla ilgili bilgimizde bile Hume'un ilkesinin artsz olarak doru olmadn sy lemeliyim. Bir ses duysam ve bunun bir gk grlts oldu unu anlasam, sadece 'gk griemesi' duyduumu sylesem de, rnein, atmosferde elektrik boalmas gibi bir dizi baka olayn meydana geldiine de kendimi inandrmmdr. Yani, duyduum ey yoluyla 'biimlendirdiim dnce'den, me ru kabul edilebilecek bir biimde 'dier nesnelerin varln' karsayabilirim. Eer sonradan, sz-konusu anda, civarlarda herhangi bir elektrik boalmas olmadn renirsem, duy duum eyin bir gk grlts olduu eklindeki iddiam geri almak zorundaym. Gilbert Ryle'n ifadesini kullanrsak, 'gk grlts' kelimesi teori ykldr; gk grltsnn meyda na geldiini tasdik eden nermeler, baka olaylarn meydana geldiini tasdik eden nermelerle bir mantksal iliki iinde dirler. Tabii ki bunu sylemek, Hume'un meru olarak itiraz edebilecei trden herhangi bir gizemli nedensel ilikiyi ye niden oyuna dahil etmek deildir. Bu basit olarak, 'bir nes neyi biimlendirdiimiz dnce'nin, sadece szkonusu nes nenin yaltlm olarak gzleminden karlan unsurlar deil, ayn zamanda dier nesnelerie arasndaki balantlarla ilgili dnceyi de ierdii olgusunu Hume'un gzden kard na iaret etmektedir. (Byle yapmadan hikimse bir dilde bir kavram ortaya koyamaz.) imdi de bir insan toplumundaki eylemler arasndaki bir emir ve bu emre itaat eylemi arasndaki ilikiyi konu edinen ok basit baka bir mek durum dnelim: Bir avu 'Saa bak!' diye bardnda emrindekilerin hepsi saa bakarlar Burada, herhangi birisi szkonusu insanlarn eylemini bir emre itaat nosyonu ile betimlerken, tabii ki, kendi kendine bir

Peter WINCH 131 emrin yerine getirildii kararm verip bunu aklamaktadr. Durum gk grlemesi ve elektrik boalmas arasndaki iliki ye olduka paralel gibi grnmektedir. Ancak, burada bir ay rm yapmak gerekir. taat eylemi gibi bir olayn nitelii, gk grlts gibi bir olayn niteliinde szkonusu olmayacak bir ekilde olayn aslndadr (intrinsic); bu doal olaylarn ter sine, genel olarak tm insan eylemleri iin geerlidir. kinci durumda, insanolu szkonusu olaylar sadece kavramlarla dnebilmesine ramen, gerekte onlara sahip olmaldr, nk olayn kendisinin bu kavramlardan bamsz varlklar vardr. Elektrik boalmalar ve gk grlts, onlara ilikin kavramlar oluturmadan veya bunlar arasnda herhangi bir iliki kurmadan ok nce vardrlar. Fakat insanlarn emir ve taat kavramlarn oluturmadan nce emir verebildikleri ve bu emirlere itaat edildiini ileri srmek anlaml deildir. Zira, insanlarn bu tr eylemleri yapmalar bizatihi szkonusu kav ramlara sahip olduklarnn en temel gstergesidir. Bir itaat eyleminin kendisi, bir temel unsur olarak, daha nce neyin bir emir olarak verildiini bilmeyi gerektirir. Fakat bir gk grl tsnn, daha nce bir elektrik boalmasnn ne olduunun bilinmesini gerektirdiini ileri srmek anlamsz olacaktir; daha nce olan, sesin kendisi deil, bizim onu tanmamzdr. Bu grlere kar kan birisi, nermelerin birbiriyle ilikilendirilebilmesi ile tamamen ayn tr bir iliki iinde insanlarn eylemleri aracl ile birbirleriyle irtibatiandrlabilecekleri dncesine, muhtemelen, nermelerin kendi aralarndaki mantksal ilikilerin ne olduu ile ilgili yetersiz bir anlayn neden olduunu dnebilir-. Kii, mantin ya salarnn, insanlarn fiili dilsel ve sosyal ilikilerinde, (tama men olmasa da) az veya ok bir baaryla yerine getirmeye altklarn sylediklerinden daha kat bir yapya sahip oldu-

^ -^2 Sosyal Bllm Dncesi ve Fcisete

unu dnme eiliminde olabilir. Yine kii, ok ince bir ey olan nermelerin, bu ok ince ve fiziksel olmayan niteliklerin den dolay, olduka maddi olan insan nesli ve onlar arasnda ki ilikilerin szkonusu olduu herhangi bir durumdakinden daha ska birbiriyle iliiklendirilebileceklerini dnebilir. Byle dnen kii bir anlamda hakldr; nk, mantksal ilikilere biimsel sistematik bir ekilde yaklamak, toplumda insanlarn birbirleriyle olan ilikilerini karakterize eden tm anormallikler, eksiklikler ve kabalklarn ortadan kaldrld ok yksek dzeyde bir soyutlamayla dnmektir. Ancak bu, benzer ekilde dnlmeyen herhangi bir soyuama gibi, yanl yola gtrc olabilir. Byle bir yaklam, ancak bu fii li akrabalk ilikilerindeki kkleriyle bu formel sistemlerin bu gibi hayadan izebildiklerini kiiye unutturabilir, zira, geerli bir mantksal iliki dncesi ancak, Wittgenstein tarafndan Felsefi ncelemeler'de tartlan, insanlar ve eylemleri arasn daki anlama tr aracl ile mmkndr. Collingvvood'un formel gramer zerine yapt yorum bunun tersidir: 'Gra merciyi bir kasapla ilikilendirdim; ancak durum buysa o ok tuhaf bir tr kasaptr Seyyahlar baz Afrikallarn yaayan hayvanlardan, onlara ok fazla zarar vermeden akam yeme inde piirilmek zere bir para et kestiklerini sylerler. Belki bu bir nceki karlatrmay tashih etmeye yardmc olabilir'. (7: s. 259.) nermelerin kendi aralarndaki mantksal ilikile rin, insanlar arasndaki sosyal ilikilere bal olduunu gren birisine, sosyal ilikilerin nermeler arasndaki mantksal ili kilere benzemesi gerektii daha az garip grlecektir. Tabii ki bu sylediklerim. Kari Popper'm 'metodolojik bireycilik postlas'yla elimekte ve 'metodolojik zclk' dedii hataya dyor grnmektedir. Popper sosyal bilimler deki teorilerin aratrmac tarafndan belirli deneyimleri ak-

Peter WINCH

133

lamak iin formle edilen teorik yap ve modellere uygula dklar, doal bilimlerdeki teorik modellerin inasyla aka karlatrlabilecek bir yntemden bahseder.
Modellerin bu kuUanrm, metodolojik zclUn iddialar n hem aklar hem de yok eder... Onlar aklar, nk mo del, soyut yahut teorik bir niteliktedir ve gzlemlenebilen bir ruh yahut z tr olarak, deien gzlemlenebilir olay larn iinde veya arkasnda onu grdmze inanmakla ykmlyz. Onlar yok eder, nk bizim grevimiz sos yolojik modellerimizi betimsel ya da nominalist terimlerle, yani tavrlar, beklentileri, ilikileri vs. ile bireyler cinsin den -'metodolojik bireycilik' denebilecek bir postla- zmlemektin (26: 29. Ksm)

Popper'n sosyal kurumlarn bilim adam tarafndan sadece kendi amac iin sunulan aklayc modeller olduklar gr aka yanltr. Sosyal kurumlarda ekillenen dnme biim leri, sosyal bilimci tarafndan incelenen toplumlarn yeleri nin davran biimlerini ynetir. rnein, sava dncesi, ki bu Popper'n rneklerinden birisidir, sadece toplumlarn as keri bir atmaya girdiinde ne olup bittiini aklamak iste yen kiilerin bir icad deildir. atian toplumlarn yelerinin davranlarna uygun ltier salayan bir fikirdir o. nk benim lkem savata olduunda, kesinlikle yapmam ve kesin likle de yapmamam gereken baz eyler vardr. Denebilir ki, benim davranm, kavgac bir lkenin bir yesi olarak kendi anlaym tarafndan ynlendirilir Sava kavram, z itiba riyle benim davranma baldr. Fakat yerekimi kavram, z itibariyle ayn ekilde yere den bir elmann davranna bal deildir: Ondan ziyade bu, fizikinin elmann davran n aklamasna baldr. Bunu kabul etmenin, Popper kusura bakmasn, grnglerin arkasndaki ruhlara inanmakla her-

134 Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

hangi bir ilgisi yoktur. Dahas, onlara dahil olan kavramlara gndermede bulunmadan, bireylerin tavriar, beklentileri ve ilikilerini beliriemede ok fazla mesafe almak mmkn de ildir ve bunlarn anlam kesinlikle tek bana herhangi bir bi reyin eylemleri cinsinden aklanamaz. (Karlatr, Maurice Mandelbaum: 17.) 2. Gidimli (discursive) ve Gidimli-Olmayan Dnceler Bu argman boyunca, sosyal etkileimin, fiziksel bir sis temde kuvvederin etkileiminden ziyade, bir grmedeki fi kir al veriiyle mukayese edilmesinin daha yararii olduunu nererek, sosyal ilikilerin isel olduu iddias ile insanlarn karlkl etkileiminin 'dncelere vcut verdii' iddiasn birbirine balamaya altm. Bunun beni, zellikle tartt m davran rneklerinin tmnn gidimli dnceleri, yani aka bir dilsel ifadesi olan dnceleri anlatmasndan dola y, sosyal hayat ar zihinselletirme (over-intellectualizing) tehlikesine ittii dnlebilir. Bu, dilin kullanmnn, insann yapt dilsel olmayan dier etkinliklerie iten, ayrtrlamaz ve birbirine bal olmasnn, insanlarn dilsel olmayan dav ranlarndan da gidimli fikirierin ifadesi olarak bahsetmeyi mmkn klmasndan kaynaklanmaktadr. imdiye kadar baka vesilelerie verdiim rnekler bir yana, sadece bir eyi yapmann alternatif yollar, iyi i standartlarnn telkini, ge rekeler gsterme ve benzeri tartmalardan hareketle bile normalde birisi, herhangi bir insan etkinliini renmenin b yk oranda, konumay da ierdiini hatriayacaktr. Ancak, gidimli dnceleri ortaya koyan ile bunlar ortaya koymayan davran arasnda kat bir kopukluk yoktur; gidimli dnce-

Peter WINCH ^35 leri ortaya koymayan, koyana yeterince benzedii iin, iki sini birbirine benzer kabul etmek zorunlu hale gelmektedir. Dolaysyla, verilen bir sosyal iliki trnn herhangi bir gidimli nitelikteki dnceyi ifade etdinin sylenmesinin nor mal olmadnda bile, szkonusu davran fiziksel glerin etkileiminden ziyade bu genel kategoriye daha yakndr. Collingvvood, elbise ve dil arasndaki benzerlik tartma snda bunun arpc bir gsterimini sunar. (7: s. 244.) Keza, Shane filminden alnan aadaki sahneyi dnn. At srtnda tek bana bir adam, geni Amerikan ovalan zerinde, saylan gnden gne artan byk hayvan sahibi snfnn yamalamala rndan zarar gren kk bir iftinin malikanesine vanr. Her ne kadar bir kelime alveriinde bulunmuyor iseler de ya banc ile malikane sahibi arasnda bir sempad ba meydana gelir. Yabanc usulca, ama byk bir gayrede, odunlukta bir koca kt kaldrmaya alan malikane sahibine yardm eder; nefes alp verirken birbirierinin gzlerini yakalariar ve ekingen bir biimde birbirlerine glmserler. Bu ikisi arasn da ortaya kan ve gz krpmada ifade edilen anlama trn vermeye alan birisinin ak anlatm, kukusuz karmak ve yetersiz olacaktr. Bununla biriikte biz onu manal bir du ruun (bir duruu neyin manal yaptm dnn) anlamn anlayabileceimiz gibi, veya bir ifadeyi tamamlayan bir el kol hareketinin anlamn anlamamz gibi, anlayabiliriz. 'Bir felsefi tartmann dm noktasnda Budha'nn eline bir i ek alp ona bakp glmseyen mriderinden birisine "beni anladnz m?" diye sorduuna dair bir hikaye vardr.' (7: s. 243.) Burada zerinde srar ettiim konu udur: Aynen bir ko numadaki bir iaretin (veya duruun) anlamnn, daha nce yaplanla olan isel ilikisine bal olmas gibi, film sahnesin de de karlkl bakmann anlam, btnyle iinde meydana

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

geldii durumla isel ilikisinden kaynaklanr; yalnzlk, teh like korkusu, zorunlu durumlarda bir ortak hayat paylamak, fiziksel gayretten doan memnunluk ve bunun gibi. zellikle sosyoloji ve tarih iin nemli olan daha nceki dncelerin doru olmad belirli sosyal iliki trlerinin varolduu d nlebilir: rnein, savadar arasndaki, hi olmazsa uzak tan bir entellektel nitelie sahip olan (mesela Hal seferle ri) savalar deil, a gmenler ile gizlice tecavze urayan toprak sahipleri arasndaki bir savata olduu gibi, tamamen maddi varolu mcadelesi olabilir.' Sorunun bir anlamda ta mamen maddi bir sorun olmasna ramen, burada bile mca delenin meydana geli biimi, diyelim vahi iki hayvann bir et paras zerindeki kavgasna uygulanamayacak biimde, isel ilikiler ierecektir. nk, sava taraftarlar, insanlar arasnda belirii tavrlar ifade eden sembolik dncelerie hayatn yrtlmesi gibi, yemenin, glge aramann ve re menin tesinde ok eyin meydana geldii birer toplumdur lar. Bu sembolik ilikiler, tesadfen, ad geen temel 'biyo lojik' etkinliklerin niteliklerini bile etkileyeceklerdir: Birisi, temel biyolojik ihtiyalarn tatminini salayan 'ilev' olarak verilen bir toplumda sonrakinin alabilecei biim konusun da Malinovvski'nin neo-Mark-sist terminolojisini kullanarak ok fazla aklama getiremez. Tabii ki, eer bir anlk sosyal psikolojinin jargonunu kullanmama izin verilirse, teorik sa va toplumlarn yeleri arasndaki 'grup-d tavr', 'grupii tavr' ile ayn olmayacaktir. Ne yazk ki, kendilerine zg dnce ve kurumlaryla ve kendileriyle iletiim kurulacak kiiler olarak dmanlarnn birer insan olmas olgusu, bu etki
1 Bu kmn doru anlalmas iin gerekli olan bu rnek, bir tartma srasnda meslektam Profesr J. C. Rees tarafndan nerilmitir.

Peter WINCH 137 sadece onlar daha yrtc hale getirmek olsa bile, dier top lumun yelerinin onlara kar olan tavrlarn etkileyecektir. nsan sava, aynen dier insan etkinlikleri gibi, uylamlarla ynetilir ve uylamlarla ilgilenen birisi de isel ilikilerie il gilenmektedir. 3. Sosyal Bilimler ve Tarih Bu bak as, Collingwood'un tm insanlk tarihini d nce tarihi olarak gren anlaynn yeniden gzden geirilip deeriendirmesini mmkn klabilir. Bunun bir abartma ol duuna phe yoktur ve tarihinin grevinin, tarihte yeralan kiilerin dncelerini yeniden dnmek olduu anlay, bir anlamda, bir entellektalist arptmadr. Ancak eer insanlk tarihindeki olaylar anlamann yolunun, hatta doal olarak gidimli dnceler arasnda atma veya gelime olarak ifade edilemeyecek olanlar bile, fiziksel sreleri anlama yolundan ziyade, dncelerin ifadelerini anlama biimimize ok daha fazla benzer olduunu kastettii kabul edilirse, Collingvvood sylediklerinde hakldr. Gerekten de Collingvvood bir vesileyle, bir dnme tarz ile tarihsel durumun blnmez bir btne bal olu biimine yeterii olmamakla biriikte dikkat ekmektedir. Tarihinin ama cnn, dnceleri daha nce ilgilendii tarihsel dnemde dnldyle ayn ekilde dnmek olduunu sylemekte dir. (6: V. Blm) Fakat, yok olmu dnce biimleri tarihi tarafndan bir noktaya kadar hatrianabilse de tarihinin onlar dnme biimi, onlar hatriamak iin kullanmak zorunda ol duu histografk yntemleri kullanmak zorunda olmas olgu suyla renklenecektir. Ortaa asilzadesi saray ak nosyonlaryla, karm dnmek iin bu yntemleri kullanmak zorun-

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

da deildi: Zira bizzat bu nosyonlarla dnyordu. Tarihsel aratrma, bu ekildeki bir dnme biiminin ne ierdiini anlamaya biraz yardmc olabilir fakat bu benim sevgilimi de bu terimlerle dnmemi salamayacaktr Bunun bir anakro nizm olduunun daima bilincinde olmalym, yani, sevgilimi asilzadenin sevgilisini dndyle tamamen ayn terimlerle dnmeyeceim. Doal olarak benim onun sevgilisini, onun dnd gibi dnmem ise daha da imkanszdr. Bununla birlikte, Collingvvood'un bu bak as hakikate, en gzde deneyci sosyal bilim metodolojilerinden daha yakn dr. Sz edilen deneysel metodolojik yaklam aa be yukar yledir: Bir kenarda bir tr veri ambar olan insanlk tarihi vardr. Tarihi bu verileri ortaya karr ve belirli bir tr sosyal kurum ile dieri arasnda balant kurabilecek bilim sel genelleme ve teorileri reterek, zihni teorik olarak daha iyi donanm meslektalarna sunar. Daha sonra da bu teori ler, olaylarn karlkl balant yollarn anlamamza katkda bulunmak iin tarihin kendisine uygulanabilirler. Byle bir yaklamn dnce ve teorilerin srekli geliip deitii ve paralar birbiriyle isel olarak balantl olan her fikirier sis teminin kendi iinde ve kendisi iin anlalmas gerektiinden dolay insanlk tarihindeki dncelerin nemini nasl mini mize etmeyi ierdiini; sonuta dnce sistemlerini snrsz genellemelere hi de uygun olmayan bir nesne haline getir diini, Pareto balamnda gstermeye almtm. Ayrca, gerekte sosyal ilikilerin ancak toplumda geerli dnceler iinde ve onlar yoluyla ortaya kn, yahut ayn anlama gelen, sosyal ilikilerin dnceler arasndaki ilikilerie ayn mantksal kategoriye dtklerini gstermeye, altm. Bu da unu getirir: Sosyal ilikilerin, hem genelleme hem de ken dileriyle ilgili formle edilecek bilimsel nitelikli teoriler iin

Peter WINCH 139 uygun olmayan bir konu olmalan gerekmektedir Tarihsel aklamalar belirli meklere genelleme ve teorilerin uygu lanmas deildirler: Tarihsel aklama isel ilikilerin izini srmektir. Bu, birisinin mekanik yasalaria ilgili bilgisini bir saatin almasn anlamaya uygulamasndan ziyade, birisinin bir dil konusundaki bilgisinin, bir konumann anlalmasna uygulanmasna benzemektedir. rnein, dil d davran, bir dilinkiyle ayn trde bir 'deyim'e sahiptir. Burada, Eflatun'a ait bir diyalogun ada ngilizceye bir evirisi yaplrken, Yunan dncesindeki bir deyimin kavranmasnn zoriuuyla ayn tr bir zorluk szkonusudur.. Dolaysyla yabanc top lumlardaki insan davranlarn kendi toplumumuzda yer lemi davranlar cinsinden dnmek de ayn ekilde bizi yanl noktalara gtrebilir. Robert Graves'in baz romanlarndakiler gibi, 'ak' tarihsel tasarmlarn otantiklii konu sunda ok sk hissedilen karmak duyguyu dnn: Bunun, bir yazarn olaylarn dsal ayrntilarndaki kesinlikten phe lenmeyle herhangi bir ilgisi yoktur. Sosyolojik teoriler ile tarihsel anlatilar arasndaki iliki, bilimsel yasalarla, gzlem yahut deney raporlar arasndaki ilikiye, mantk teorileri ile belirii bir dildeki argmanlar ara sndaki ilikilerden daha az benzemektedir. rnein, Molekl yaps ve valans hakkndaki bir teori cinsinden bir kimyasal reaksiyonun aklanmasn dnn: Burada teori, iki kimya sal maddenin bir araya getirilmesi an ile onu izleyen anda olanlar arasmda bir balant kurmaktadr. Birisi ancak teo ri aracl ile olaylarn (basit bir zaman ve mekanda olu balantisnn tersine) byle 'balantl hale getirildiinden' bahsedebilir; ilikiyi kurmann da yegane yolu, teoriyi ren mektir. Fakat bir mantksal teoriyi belirii bir dnme tarzna uygulamak bunun gibi deildir. Birisi, argmann aamalar

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe


arasndaki balanty deerlendirmek iin teoriyi bilmek zo runda deildir, tersine, kii ancak belirli ifadeler arasmdaki mantksal balantlar yakalad oranda bir mantksal teori nin neyle ilgili olduunu anlayabilir. (Bu daha nce bahset tiim Lewis Carrol'un argmann artrmaktadr.) Doal bilimlerde daha nce karlamadnz olaylar aklamanza yardm eden teorik bilginiz iken, bir mantiksal teori bilgisi, bilinmeyen bir dildeki bir dnme biiminin bir blmn anlamamza yardmc olamayacaktr; o dili renmek zorun dasnz ve ancak bu, szkonusu dildeki argmanlarn deiik blmleri arasndaki balantlar kavrayabilmeniz iin ye terii olabilir. imdi sosyolojiden bir mek dnelim. Georg Simmel yle yazmaktadr:
Kin ve kavga anlaynda bir farkn yozlamas ancak ta raflar arasnda, kkensel ve temel benzerlikler olduunda ortaya kar. (Sosyolojik olarak ok nemli olan) 'dma na sayg' ounlukla dmanln daha nceki dayanma temeli zerinde ykselmesi durumunda ortadan kalkar. Benzerliklerin farkl ereveleri kark ve bulank hale ge tirebilmeye yettii yerde, farkllk noktalar, kendi tarafla rn dorulayan deil, sadece karklk tehlikesine parmak basan bir vurguya ihtiya duyarlar Bu, rnein, Berne'deki Katoliklik olaynda szkonusudur. Roma Katoliklii, kendisinden olduka farkl olan Reformcu Kilise ile dsal balantnn, kimliine herhangi bir tehdit oluturacana dair bir korku tamaz, fakat Eski Katoliklikle yakndan ilikisi olan herhangi bireyden olduka korkar. (31:1. Blm)

Burada, Roma katoliklii ve Eski Katoliklik arasndaki Simmel'in bahsettii ilikinin, yapt bu genelleme aracl ile anlalmayacan sylemek istiyorum: nsan, iki dini sis temin kendilerinin ve tarihsel ilikilerinin ancak bir noktaya

Peter WINCH ^41 kadar anlalabileceini anlar. 'Sosyolojik yasa' kiinin dik katini tarihsel durumlarn baka trl gzden kartabilecei ynlerine ekmede ve kullanl analojiler yapmada yararl olabilir. Bir rnek vermek gerekirse burada birisi, Simmel'in rneini, Rus Komnist Partisini bir yandan ngiliz i Partisi, te yandan da ngiliz Muhafazakarlar ile arasnda ki ilikilerle karlatrabilir. Ancak, doal bilimlerde belirli olaylara yasalarn uygulamasna benzer, sadece bu gibi ya salar 'uygulayarak' anlalabilen herhangi bir tarihsel durum yoktur. Gerekten, birisinin durumlarn bamsz bir tarihsel kavranna sahip olmas, sadece yasay neyin meydana ge tirdiini anlamaya benzer. Bu bir kiinin teoriyi anlamadan nce, bir bilimsel teorinin zerine kurulaca deney trn bilmesine benzememektedir, nk, bilimsel teori olmak szn, deneyin paralar arasndaki balantilar anlamaktan bahsetmek anlamszdr. Fakat birisi Simmel'in teorisi yahut ona benzer herhangi bir teoriyi hi duymadan bile Roma Kato liklii ile Eski Katoliklik arasndaki ilikilerin niteliini ok iyi anlayabilir. 4. Sonsz Bu kitapta, sosyoloji, siyaset teorisi, iktisat vb. belirli sos yal aratrma trleri arasnda ortaya kan kuku gtrmez farkllklarla ilgilenmeye ynelik herhangi bir giriimim ol mad. Daha ziyade, byle bir sosyal alma nosyonunun be lirli zelliklerini aklamay amaladm. Kendi balamlarnda nemli olmakla birlikte, bireysel metodolojik farklarn, ifade etmeye altm geni ereveyi pek etkileyebileceini san myorum. nk bu, ounlukla anlald ekliyle metodo loji teriminden ok felsefeyle balantldr.

BBLYOGRAFYA

(1)
(2)

Acton, H. B., The Illusion ofthe Epoch(ZamanYamlsa.mas),

Cohen & West 1955. Aron, Raymond, German Sociology (Alman Sosyolojisi), Heinemann, 1957. (3) Ayer, A. J., The Problem of the Knowledge (Bilgi Problemi), Macmillian & Penguin Books, 1956. (4) Ayer, A. J., 'Can there be a private Language' (Kiiye zel

Bir Dil Olabilir mi?'), Proceedings of the Aristotelian Society,


Suplementary Volume XXVIII. (5) Carrol, Lewis, 'What the Tortoise Said to Achilles' (Tortoise Achilles'e Ne syledi?), Complete Works, Nonesuch Press. (6) Collingwood, R. G.. The Idea of History (Tarih DUncesi OUP. 1946. (7) Collingwood, R. G., The Principles o/An(Sanatm lkeleri), OUP, 1938. (8) Cranston, Maurice, Freedom: A New Analysis (zgrik: Yeni Bir zmleme). Longmans, 1953. (9) Durkheim, Emile, Suicide (ntihar), Routledge & Kegan Paul, 1952. (10) Geach, Peter, Mental Acts (Zihinsel Edimler), Routledge & Kegan Paul, 1957. (11) Ginsberg, Morris, On the Diversity of the Morals (Morallerin Blnml zerine), Heinemann, 1956. (12) Hume. David, Enguiry into Human Understanding (nsan Zihni zerine Deneme). (13) Laslett, Peter (Der.), Philosophy, Politics and Society (Felsefe, Siyaset ve Toplum). Blackvvell, 1956.

(14) Levi, E. H An Introduction to Legal Reasoning (Meru


Dnceye Bir Giri), University of Chicago, Phoenix Books, 1961.

Peter WINCH 143 (15) Lynd, R. S., Knowledge for What (Ne in Bilgi?), Pnnceton, 1945. (16) Malcolm, Norman, Makale, Philosophical Review, Cilt LX11I, 1954, ss. 530-559. (17) Mandelbaum, Maurice, 'Societal Facts' (Toplumsal Olgular), BJ.Sociol, VI, 4 (1955) (18) Mili, J. S., A System of Logic (Bir Mantk Sistemi). (19) Nevvcomb,T.M.,SocialPsychology(Sosya\Psikoloji),Tavistock Publications, 1952. (20) Oakeshott, Micheal, 'The Tovver of Babel (Babil Kulesi),

Cambridge Journal, Vol. 2.


(21) Oakeshott, Michael, 'Rational Conduct' (Rasyonel Davran),

Cambridge Journal, Cilt. 4.


(22) Oakeshott, Michael, Political Education (Siyasal Eitim), Bowes &Bowes, 1951. (23) Pareto, Vilfredo, The Mind and Society (Zihin ve Toplum), New York, Harcourt Brace, 1935. (24) Parsons, Talcott, The Structure of Social Action (Sosyal Eylemin Yaps), Ailen & Unwin, 1949. (25) Popper, Kari, Open Society audits Enemies (Ak Toplum ve Dmanlar), Routledge & Kegan Paul, 1945. (26) Popper, Kari, The Poverty of Historic ism (Tarihselciliin Sefale), Routledge & Kegan Paul, 1957. (27) Renner, Kari, (O. Kahn-Freud'un Girii ile), The

Institution of Private Law and Their Social Function (zel


Hukuk Kurumlan ve Sosyal levleri), Routledge & Kegan Paul, 1949. (28) Rhees, Rush, 'Can there' be a private Language '(Kiiye zel Bir Dil Olabilir mi?), Proceedings of the Aristotelian Society, Suplementary Volume XXVIII. (29) Ryle, Gilbert, The Concept of Mind (Zihin Kavram), Hutchinson, 1949.

(30) Sherif, M. & Sherif, C, An Outline of Social Psychology (Bir


Sosyal Psikoloji Tasla), Nevv York, Harper, 1956. (31) Simmel, Georg, Conflict (atma), Glencoe', Free Press, 1955.

144

Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe

(32) Strawson, P. E, Critical Notice (Kritik aret), Mind, Cilt. LXIII, No. 249, ss. 84 vd. (33) Weber, Max, Wirtschaft und Gesellschaft, Tubingen, Mohr, 1956.

(34) Weber, Max, Gesammmelte Aufsatze zur Wissenschaftslehre,


Tubingen, Mohr, 1922. (35) Weldon, T. D., The Vocabulary of Politics (Politika Szl), Penguin Books, 1953. (36) Wittgenstein, Ludvving, Tractatus Logico-Philosophicus, Kegan Paul, 1923. (37) Wittgenstein, Ludwing, Philosophical Investigations (Felsefi ncelemeler), Blackvvell, 1953. (38) Wittgenstein, Ludvving, Remarks on the Foundations of Mathematics (Matemain Temelleri zerine Deiniler), Blackvvell, 1956.

You might also like