You are on page 1of 129

Sosyal Poltka

a l m a l a r
Journal of Social Policies T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl Hakemli Aratrma Dergisi Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Trkiyede Gen Bireyler ve Ebeveynleri Arasnda Yaanan Sorunlarn Aile Yaps Aratrmas Sonularna Gre Deerlendirilmesi Dr. Sutay YAVUZ, Prof. Dr. Emine ZMETE ocuk Koruma Kanunu Uyarnca Haklarnda Danmanlk Tedbiri Uygulanan ocuklarn zellikleri (Konya rnei) Yrd. Do. Dr. zlem KARAKU; Hasan Hseyin TEKN A Critical Assessment on the Conditional Cash Transfer Programme in the context of Gendered Poverty in Turkey Mehmet Ali KKAVU Dinleme Becerisinin Gelitirilmesinde Ailenin Rol Yrd. Do. Dr. Deniz MELANLIOLU Grme Engelliler ve Fizik Eitimi altay Sonras 9. Snf Enerji nitesi ile ilgili neriler Dr. M. ahin BLBL Gzel Konumada Televizyonu Kullanabilmek ve Bir Model rnei nerisi Yrd. Do. Dr. Alpaslan OKUR, Okt. Gken GEN Paralanm Aile ocuklarnn Eitimdeki Baar/Baarszlk Durumu (Malatya rnei 2006) Do. Dr. nal ENTRK

ISSN: 1303-0256

29
1

Sa

Sosyal Poltka
Journal of Social Policies

a l m a l a r

T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl Hakemli Aratrma Dergisi Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Hakemli Aratrma Dergisi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl Adna Sahibi Amber Trkmen Sorumlu Yaz leri Mdr Mnir Tireli munir.tireli@aile.gov.tr Ynetim ve letiim Eskiehir Yolu Stz Mahallesi 2177. Sokak No: 10/A ankaya-ANKARA e-posta: munir.tireli@aile.gov.tr web: http://eydb.aile.gov.tr/tr/html/198/SPC Yayn Tr Yaygn sreli yayn ISSN 1303-0256 Grafik-Tasarm Rhtm Ajans 0312 441 61 31 Bask-Cilt zel Ofset 0312 395 06 08 Bask Adedi 3.000 Sosyal Politika almalar Dergisinde yaymlanan yazlardaki grler yazarna aittir. Her hakk sakldr. Dergide yer alan yaz, makale, fotoraf ve illstrasyonlarn elektronik ortamlar da dhil olmak zere kullanma ve oaltlma haklar sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl'na aittir. Yazl n izin olmakszn yazlarn tamamnn ya da bir blmnn oaltlmas yasaktr. Sosyal Politika almalar Dergisi alt (6) ayda bir yaymlanr. Mlga Aile ve Sosyal Aratrmalar Genel Mdrl tarafndan yaymlanan ALE VE TOPLUM Dergisi'nin devamdr. -- TBTAK-Ulakbim veritabannda taranmaktadr. -- ASOS Index tarafndan taranmaktadr.

Sosyal Poltka
Journal of Social Policies YAYIN KURULU Dr. Dursun Ayan Dr. Sermet Baaran Dr. Selim Cokun Pnar alayan DANIMA KURULU Do. Dr. Akn Asan Dr. Nail Abdulgazi Alata Do. Dr. Mustafa Can Prof. Dr. Mustafa Acar Prof. Dr. Nagehan Talat Arslan Prof. Dr. Ahmet Hamdi Aydn Prof. Dr. mer aha Prof. Dr. Sibel Kalaycolu Prof. Dr. Jlide Yldrm cal Prof. Dr. Ferhunde ktem Prof. Dr. Emine zmete Prof. Dr. Metin Toprak Prof. Dr. Zeynep Bengi Semerci Prof. Dr. Metin Yerebakan BU SAYININ HAKEMLER Prof. Dr. Sunay l Prof. Dr. Gler Baran Prof. Dr. Figen Grsoy Do. Dr. Erdal Hamarta Do. Dr. Mualla Glnaz Kavuncu Do. Dr. Hakan Acar Yrd. Do. Dr. Necdet Karasu Yrd. Do. Dr. l Esirgemez Aykut Yrd. Do. Dr. Melike Trkan Bal Dr. Selim Cokun Dr. Dursun Ayan Dr. Nevzat Frat Kundurac Dr. Erkan Yeilta Dr. Gke Klolu

a l m a l a r

T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl Hakemli Aratrma Dergisi Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Dergimizin dier hakemleri http://eydb.aile.gov.tr/tr/html/198/SPC adresinde srekli gncellenerek yer alacaklardr.

BLMSEL YAZIMA Makaleler ile ilgili tm soru ve yazmalarnz iin; Mnir Tireli Tel: 0312 705 57 32 e-posta: munir.tireli@aile.gov.tr

Editrden
Mnir TREL
ASP Uzman

Deerli Okurlar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlmz faaliyet alanna ynelik bilimsel bilgiye verdii nemin bir gstergesi olarak, bilimsel topluluk ile ibirliini hem bizatihi gerekletirdii hizmetlerde hem de Sosyal Politika almalar dergimiz kapsamnda sunmaya devam etmektedir. Sosyal Politika almalar olarak ikinci, Aile ve Toplum Dergisinden bu yana 29. saymzda sizlere yine sosyal politika alanna ilikin yeni bak as oluturacan mit ettiimiz makalelerimizle ulamaktan mutluluk duyuyoruz. Bu saynn ilk makalesi; Dr. Sutay Yavuz ve Prof. Dr. Emine zmetenin aile temal ortak almas olan Trkiyede Gen Bireyler ve Ebeveynleri Arasnda Yaanan Sorunlarn 'Aile Yaps Aratrmas' Sonularna Gre Deerlendirilmesi olarak dergimiz sayfalarnda yerini ald. Bakanlmzn bir baka temas olan 'ocuklarmz' ile ilgili olarak Yrd. Do. Dr. zlem Karaku ve Hasan Hseyin Tekinin ocuk Koruma Kanunu Uyarnca Haklarnda Danmanlk Tedbiri Uygulanan ocuklarn zellikleri (Konya rnei) adl almaya yer verdik. Sosyal Yardmlar alanna ilikin olarak Aile ve Sosyal Politikalar Uzman Mehmet Ali Kkavuun NTnin Cinsiyet Temelli Yoksulluk ile ilikisine ilikin deerlendirmelerini ieren A Critical Assessment on the Conditional Cash Transfer Programme in the context of Gendered Poverty in Turkey adl ngilizce makalesi bu saymzn nemli almalarndan birini oluturuyor. Yrd. Do. Dr. Deniz MELANLIOLUnun Dinleme Becerisinin Gelitirilmesinde Ailenin Rol adl almasnn aile, ocuk ve eitsel srelere ilikin nemli kazanmlar salayacan mit ediyoruz.

Sosyal bilimler d bir alandan gelen ancak Bakanlmzn 'engelli' politikalarnn belirlenmesinde nemli bir vizyon katks oluturacan dndmz Dr. M. ahin Blbln Grme Engelliler ve Fizik Eitimi altay Sonras 9. Snf Enerji nitesi ile ilgili neriler adl makalesi de bu saymzda yer alyor. Yrd. Do. Dr. Alpaslan Okur ve Okt. Gken Genin Gzel Konumada Televizyonu Kullanabilmek ve Bir Model rnei nerisi de ocuk, zrl ve eitsel srelere ilikin nemli doneler sunuyor. Bakanlmzn 'aile-ocuk' temas zerinden okunmas ile ilgili nemli katklar salayacan umduumuz Do. Dr. nal entrkn Paralanm Aile ocuklarnn Eitimdeki Baar/Baarszlk Durumu (Malatya rnei 2006) adl almas ile bu saymz sonlandryoruz. Bizleri eletiri, katk ve en nemlisi makalelerinizle desteklemenizi bekliyor; 20 yl akn sredir verdiiniz destek iin kranlarmz sunuyoruz. Sayglarmzla

indekiler
Trkiyede Gen Bireyler ve Ebeveynleri Arasnda Yaanan Sorunlarn Aile Yaps Aratrmas Sonularna Gre Deerlendirilmesi................................................9 Dr. Sutay YAVUZ, Prof. Dr. Emine ZMETE ocuk Koruma Kanunu Uyarnca Haklarnda Danmanlk Tedbiri Uygulanan ocuklarn zellikleri (Konya rnei) . ..................................................................................................29 Yrd. Do. Dr. zlem KARAKU; Hasan Hseyin TEKN A Critical Assessment on the Conditional Cash Transfer Programme in the context of Gendered Poverty in Turkey ................................................................................................. 45 Mehmet Ali KKAVU Dinleme Becerisinin Gelitirilmesinde Ailenin Rol.............................................................65 Yrd. Do. Dr. Deniz MELANLIOLU Grme Engelliler ve Fizik Eitimi altay Sonras 9. Snf Enerji nitesi ile ilgili neriler.................................................................................79 Dr. M. ahin BLBL Gzel Konumada Televizyonu Kullanabilmek ve Bir Model rnei nerisi ....................... 87 Yrd. Do. Dr. Alpaslan OKUR, Okt. Gken GEN Paralanm Aile ocuklarnn Eitimdeki Baar/Baarszlk Durumu (Malatya rnei 2006). ........................................................................................................ 105 Do. Dr. nal ENTRK

TRKYEDE GEN BREYLER VE

EBEVEYNLER ARASINDA YAANAN SORUNLARIN ALE YAPISI ARATIRMASI SONULARINA GRE DEERLENDRLMES
Dr. Sutay YAVUZ* Prof. Dr. Emine ZMETE**
zet Aratrmann Amac: Bu aratrmann amac Trkiyede 18-25 ya grubundaki gen bireyler ve bu genlerin ebeveynleri arasnda sorun yaanan konularn belirlenmesi ve genlerin ebeveynleri ile sorun yaama durumlarn etkileyen deikenlerin incelenmesidir. Yntem: Bu almada,2006 Aile Yaps Aratrmas (2006 AYA) mikro verisi kullanlmtr. Aratrmann alma grubunu 1825 ya grubundaki, anne/babas ile yaayan 2.332 gen birey ve 18-25 ya grubunda ayn evde yaayan ocuu olan 4.274 ebeveyn oluturmaktadr. almada aile ii iletiimde sorun yaanan konular hem genlerin hem de ebeveynlerin bak ile incelenmitir. Gen bireyin cinsiyet, renim durumu ve kiisel gelir gibi zeliklerinin gencin ebeveynleri ile sorun yaadklar konulara olan etkisi lojistik regresyon modeli ile aratrlmtr. Bulgular: Ge bireyler ve ebeveynleri ve arasnda en yaygn olarak harcama ve tketim alkanlklar, arkada seimi, klkkyafet tarz gibi konularda sorun yaanmaktadr. Hanehalk refah ve eitim dzeyi yksek olan; babalar ile olan ilikilerini olumsuz olarak deerlendiren genlerin ebeveynleri ile sorun yaama eilimi daha yksektir. Gencin kendisine ait bir gelirinin olmas ise ebeveynleri ile sorun yaama eilimini azaltmaktadr. Sonu: Genliin son aamasnda olan bireyler, kiisel geliim asndan bamsz karar verme ve seimler yapma dzeyindedir. Bu durumun ebeveynlerin dikkatinden kamas sorun yaanmasna yol aabilmektedir. Anahtar Kelimeler: Aile ii iletiim, gen birey-ebeveyn atmas, genlik dnemi, lojistik regresyon

* **

T.C. Babakanlk Yurtd Trkler ve Akraba Topluluklar Bakanl, Ankara Ankara niversitesi, Salk Bilimleri Fakltesi, Sosyal Hizmet Blm

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

ASSESSMENT OF PROBLEMS BETWEEN YOUNG INDIVIDUALS AND THEIR PARENTS IN TURKEY ACCORDING TO RESULTS OF RESEARCH ON FAMILY STRUCTURE 2006 SURVEY Abstract Objective: The aim of this study is to identify problematic issues between young individuals in 18-25 age group and their parents and to examine variables affecting occurrence of such situations in Turkey. Method: Micro data of Research on Family Structure 2006 survey is used in this study. Study population is composed of 2.332 young individuals in 18-25 age group who live together with their parents and 4.274 parents who live together with their children in 18-25 age group in the same household. Problematic issues with regard to inter-family communication are examined considering perspective of both young individuals and parents. Also effects of variables; like gender, educational attainment and personal income on occurrence of problematic issues between parents and their young children are investigated with a logistic regression model. Results: Young individuals and their parents are having problems most widely on expenditure and consumption habits, mate choice and fashion style topics. Young individuals living in high income households, have high level of education and having unpleasant relationship with her/his father are more likely to experience problems with their parents. On the other hand, having a personal income is decreasing odds of occurrence of a problematic issue. Conclusion: Individuals, in the last stage of their young age period, can give independent decisions and make their own selections. Problems between parents and their young children arise when this situation escape from the attention of parents. Keywords: Family communication, young individual-parent conflict, youth period, logistic regression

GR
Gnmzde kreselleme, teknolojinin hzl bir ekilde gelimesi toplumsal deiim ve dnmleri yaplandrmakta; toplumun en kk birimi olan aileyi de derinden etkilemektedir. Aile, deer sisteminin ve davran rntlerinin ilk ekillendii yer olarak nem tamaktadr. Temel deerler, tutumlar ve davranlar yeni nesillere ailede aktarlmaktadr. Bu renme sreci bireyin aile iinde en gsz olduu ocukluk dneminde biimlenmektedir. Bireyin aile iinde rendikleri, ayn zamanda toplumun yaplanmasn ve toplumsal deiimin ynn de belirlemektedir. Aile iinde iletiimin ve etkileimin kalitesinin toplumsal deiime yansmalar dikkate alndnda; ocuklar ve ebeveyn arasndaki iletiim, etkileim ve atmalar nemle incelenmesi gereken konular olarak ortaya kmaktadr (Devlet Planlama Tekilat [DPT], 2001). Bu alma, Trk Aile Yaps Aratrmas (2006) mikro verisi kullanlarak; Trkiye genler ve ebeveynleri arasnda sorun yaanan konularn belirlenmesi ve genlerin ebeveynleri ile sorun yaama durumlarn etkileyen deikenlerin incelenmesi amacyla gerekletirilmitir. Bu amala hem genlerin hem de ebeveynlerin bak ile sorun yaanan konular ortaya konulmutur. Birlemi Milletler ocuk Haklar Szlemesi anne-babalarn ocuklarnn bakmn stlenme ve gelime kapasitelerini dikkate alarak onlara rehberlik etme konularndaki sorumluluklarn, haklarn ve grevlerini aklamaktadr (UNICEF, 2012 )

10

TRKYEDE GEN BREYLER ve EBEVEYNLER ARASINDA YAANAN SORUNLARIN ALE YAPISI ARATIRMASI SONULARINA GRE DEERLENDRLMES Dr. Sutay YAVUZ, Prof. Dr. Emine ZMETE

ocuklarn ve genlerin gelecek iin donanml ve topluma katlmc olmalarn salayan, bu deerleri reten ilk evre ailesidir. Sosyal ilikilerin zellikle birincil ilikilerin en youn olduu bir grup olarak ailede, her bir yenin stats ve buna ilikin rolleri bulunur. Ailedeki iletiim ve etkileim stat ve rol btnlemesine dayanan hak ve sorumluluklar zinciri erevesinde gerekleir (Bronfenbrenner, 1961). Bylece ailenin gerekte insanlara mutluluk ve yaam tatmini salayan bir kurum olmas beklenmektedir. Ancak olgular ve aratrmalar ailenin ou zaman bireylerin mutsuzluunun kayna olduunu ve bireylere ciddi zararlar verebildiini de gstermektedir. Bu noktada aile yaknlk, paylama, dzen, anlay, sosyal destek gibi olumlu kavramlarn yan sra, kontrol, engelleme, iddet, atma gibi olumsuz szcklerle de nitelendirilebilmektedir (Shek, 2002). Aile kendisini evreleyen toplumsal sistemden etkilenmekte ve dier aile bireylerine de bu etkileri yanstmaktadr. Toplum, toplumsal kurumlar, aile ve aile bireyleri karlkl etkileimde bulunan sistemlerdir. Sistemleri oluturan tm eler birbirleri ile iliki ve etkileim halindedir. Bu sistemler arasndaki snrlar geirgendir. Ailede bireyler, ebeveyn ve ocuklar birbirleri ile etkileim iinde iken; ayn zamanda aile de daha geni evreler ile etkileim halindedir. Dier bir deyile tm sistemler birbirini etkiler (ekil 1) (Deacon ve Firebaugh, 1988; Goldsmith, 2000; Paquette ve Rayn, 2001).
ekil 1. Ailede etkileim ve aile sistemi

Makro evre Mikro evre Aile anne baba

ocuk

Kaynak: Deacon ve Firebaugh, 1988, Goldsmith, 2000, Paquette ve Rayn, 2001

11

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Aile sisteminde genellikle ocuklarn byd dnemde ebeveyn ve ocuk arasnda gerekleen; ou zaman kuaklararas atma kavram ile geitirilen; ebeveyn ve ocuk arasnda ortaya kan aile ii atmalar, aile yaam kalitesini ve aile bireylerinin verimliliini dren nedenlerin banda gelmektedir. Bu nedenle aileler iletiim ve etkileim asndan bir mcadele alan ve hatta kriz ile kar karya kalmaktadrlar. Ailede yaanan atmalardan kaynaklanan sorunlar ile baa kma becerisi, aile yaps, aile bykl, ek stres kaynaklar ve ailenin alglarndan etkilenmektedir. Ailenin amalar, deerleri, problem zme becerileri ve destek alar uzun dnemli stres ve krizlere uyum salamalarn etkilemektedir. Bu adan salkl ailelerin zelliklerine bakldnda sadakat, takdir etme, birlikte zaman geirme, iletiim, ortak inan ve deerleri benimseme gibi becerilerin daha gelimi olduu gzlenmektedir (Olson ve Barnes, 2010). Ailede iletiimin amac, bireylerin isteklerinin anlalmas ve buna ilikin dier bireylerin geri bildirim salamasdr. Ancak baz durumlarda iletiim sreci baarsz olur ve atma ile sonulanr. atma ailede herhangi bir konuda fikir birliine ulaamama ve uyumsuzluk olarak ifade edilmektedir. Aile ilikilerindeki duygusal younluun dier gruplara gre daha fazla olmas nedeniyle ebeveyn ve ocuklar arasndaki iletiimdeki zayflk ya da atmalar da daha ciddi etkiler ortaya karabilmektedir. Bu etki zellikle ocuklar asndan incitici olabilmektedir. Ebeveyn ve ocuklar arasnda bilgi ak ok kolay gibi grnse de; bazen durgunlamakta ya da yllar sren bir atmaya dnmektedir (Goldsmith, 2000). Ailedeki birey saysna ve bir sistem olarak ailenin etkileimde bulunduu evrelere gre aile iinde bir iletiim/etkileim yorgunluu yaanabilir ve krize neden olabilecek atmalar ortaya kabilir. Dier yandan ailede ebeveyn ocuk arasndaki iletiimin olumlu ya da olumsuz yn daha zel bir anlam ifade etmektedir. nk kendine gvenen, bamsz davranabilen, yaratc, atlgan, aratrc, uyumlu ve kayg yaratc durumlar denetleyebilen ocuklarn yetimesinde ncelikle ebeveyn ile iletiim sreci etkili olmaktadr. ocuklarn ve genlerin sorunsuz, retken ve aktif birer vatanda olabilmelerinde anne-babalara byk sorumluluklar dmektedir. ocuktaki gven duygusunun temeli aile ortamnda atlmakta; anne-baba ve ocuk arasndaki olumlu ilikiler yaam boyu devam ederek; bamszln ve yeterlilik duygusunun gelimesinde nemli hale gelmektedir. (Apter, 2009, Buck, 2011). ocuun kiiliinin olumasnda anne-babann serbest, baskc, disiplinli-kontrolc olmak gibi tutumlarnn ve zellikle atmalar sonucunda ocua uygulanan cezann etkili olduu, ocuun davranlarn ekillendirdii, renme ve kiilik kuramclar tarafndan kabul edilmektedir. Ebeveyn ve ocuk arasndaki atmalar ocuun kendisini deersiz, yetersiz ve kaygl hissetmesine neden olmaktadr (Apter, 2009, Oktay ve Yurtsever, 2011). atmalarn zmlenememesi, karlkl olarak beklentilerin

12

TRKYEDE GEN BREYLER ve EBEVEYNLER ARASINDA YAANAN SORUNLARIN ALE YAPISI ARATIRMASI SONULARINA GRE DEERLENDRLMES Dr. Sutay YAVUZ, Prof. Dr. Emine ZMETE

karlanamamas ailede krize dnmekte; bu atmalar toplumsal yapy derinden etkileyecek salksz nesillerin yetimesine neden olmaktadr. Ebeveyn ve ocuk arasndaki atmalarn neden olduu krizlerle ba edebilmek iin aile iletiiminde netlik, ak ifadeler ve ortaklaa problem zme kurallarn benimsemek gerekmektedir. letiimde netlik, ak ve tutarl mesajlar ifade etmektedir. Salkl ailelerdeki iletiimin dorudan, ak, drst ve kendine zg ekilde olduu grlmektedir. Ak olmayan iletiim ya da belirsizlik yanl anlamaya ve karkla neden olmakta; bylece phecilik ve gvensizlik olumaktadr. Salkl ailelerde davranlar, ak duygusal paylam, ses tonu, kelimelerle belirtilmektedir. Salkl aileler eletiriden, sulamadan ve konuurken bulunduu ortamdan ayrlma eiliminden zellikle kanmaktadrlar (Buck, 2011). atma ve buna bal kriz durumlarnn yaanmad ailelerde, aile ii ilikilerde doyum salayabilen ocuk, uyumlu kiilik zellii gelitirerek; iyi ilikiler kurup srdrebilmekte, grup almalarna katlabilmekte, bakalarnn haklarna sayg gstermeyi, sorumluluk almay renebilmekte, zgveni ve zsaygs yksek olduu iin sosyal, akademik ve mesleki baars da yksek olmaktadr. Toplumsal yap ile uyumlu nitelikli bireylerin yetimesiyle; atmann yaanmad bir aileden kriz yaratacak olaylarn daha az yaand bir topluma doru geiin salanmas mmkn olabilmektedir (Shek, 2002). Yaam srecinde genlik, yetikinlikteki yaam biiminin belirlendii, benimsenen davran, tutum ve deerlerin gelecee aktarld zel bir dnemdir. Bu dnemde bireyler; (i) renme, (ii) alma, (iii) salkl olma- sal koruma, (iv) aile kurma ve (v) yurtta olma ile ilgili be nemli sreci yaayarak yaamdaki geii salayabilmektedirler (World Bank, 2007). Dier bir deyile, bireyler genlik dneminde ocukluktan karak kendilerine zg yaam felsefesini ve yaklamlarn oluturmaya baladklar bir deiim srecini yaamaktadrlar. zellikle ergenlik dneminin son evresi kimlik geliiminin tamamland ve kimlik duygusunda bir btnle eriildii bir dnemdir. Bu sre iinde ergen, birok yeni norm, deer ve yaklam benimser; bunlar davranlarna yanstr. Farkl sosyo-kltrel dzeylerde bulunan genler farkl norm ve deer kazanmlar ile sosyallemektedirler. Bir yaam dnemi olarak genlik, farkl disiplinlerde farkl ya gruplar aralnda tanmlanabilmektedir (Nfusbilim Dernei [ND], 2007; ASAGEM, 2010a). Dnya Salk rgtnn tanmna gre 10-19 ya grubu bireyler ergenlik dnemi, 15-24 ya grubu bireyler de genlik dnemi iinde kabul edilmektedir. Ergenlik ve genlik dnemlerine ait ya gruplarnn rtmesi nedeniyle de 10-24 ya grubundaki bireyler gen insanlar olarak deerlendirilmektedirler. Bu tanmla birlikte genel olarak ergenler ve genlere ynelik yaklamlarn birletirilmesi nerilmektedir (Dnya Salk rgt [DS], 2004; World Bank [WB] 2007; United Nations Development

13

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Programme [UNDP], 2008). Nitekim ergenlik homojen bir sre olmayp kendi iinde aamalar olan bir dnemdir: 12-14 ya grubu erken ergenlik, 15-17 ya grubu orta ergenlik ve 18-21 ya grubu da ge ergenlik olarak kabul edilmektedir (Trkiye Bilimler Akademisi [TBA], 2004). Gnmzde kentleme, sosyal ve ekonomik eitsizliklerin artmas, medyann etkisi, biliim teknolojilerinin ve iletiim kanallarnn hzl gelimesi gibi nedenlerle, yetikinlerin yan sra zellikle genlerin de normlar, deerleri ve davranlar etkilenmektedir (ND, 2007). Kreselleen dnyada ve hzla deien Trkiyede genler kendi ebeveynlerinin genlik dnemlerine gre daha farkl evreler ve konulardan etkilenerek kiilik geliimlerini yaamaktadrlar. rnein; Lksl (2009) Trkiyede Genlik Miti balkl kitabnda, bilgi toplumuna geiin yaand ve biliim teknolojilerinin yaamn her alannda kullanlmaya baland 1980li yllar ve sonrasnda kreselleen, neoliberal bir dnyada doup byyen Trkiye genliinde apolitik bir siyasi duruu benimseme, bireyselleme, ekonomik sorunlara ve paraya ok nem verme ve konformizm (lke olarak ya da uygulamada, evresinde kabul grm ya da egemen durumda olan davran modellerine, dnce biimlerine uyum gsterme ve buna gre davranma) yaklamlarnn gzlendiini belirtmektedir (Lksl, 2009). Trkiye Bilimler Akademisinin (TBA) 2004 ylnda aklad Ergen ve Ruhsal Sorunlar Durum Saptama almas na ilikin raporda; aile ve arkada evresi gen bireyin temel sosyal destek evresi olarak kabul edilmekte, gencin cinsiyetine ve sosyoekonomik dzeyine bal olarak yakn evresi ile kurduu ilikilerde farkllklar olduu aklanmaktadr (TBA, 2004). Bylece Trkiyede gen ya grubundaki bireylerin birok zellik asndan homojen bir grnm arz etmedii belirtilmektedir (Lksl, 2009). Her salkl birey genlik dneminde aileleri ve yakn evreleri ile ilikilerini devam ettirirken kendi bireyselliklerini de ortaya koymaya balamaktadr. Bireyselliin gelimesi aile iindeki iliki biimlerindeki deiikliklerle mmkn olabilmektedir. Bu sre iinde aile destei alabilen gen birey kendisini deerli ve yeterli hissetmekte; sosyal yaamda karlat glklerle daha kolay baa kabilmektedir. Trkiyede orta ergenlik dnemindeki genler ile yaplan bir alma, Trk genleri iin ailenin sorunlarla baa kmada birincil kaynak olarak grldn gstermektedir (ngen, 2002). Ge ergenlik dneminde ise ailenin yan sra arkadalk ilikileri de nem kazanmaktadr. Aile ve yakn evrelerinden daha fazla sosyal destek aldn alglayan genler, fiziksel ve psikolojik salk sorunlarn daha az yaamaktadrlar. Trkiyede dalm ailelerde yaayan orta ergenlik dnemindeki genlerin depresyona ilikin salk sorunlarn daha youn yaadklarn gsteren almalar bulunmaktadr (Elmac, 2006). Ge ergenlik dneminde olup niversitede renim gren genlerle yaplan bir baka almada da aile ve arkadalardan alglanan sosyal destein genlerdeki srekli kayg ve depresyon dzeylerini azaltt bulunmutur (Eldelekliolu, 2006).

14

TRKYEDE GEN BREYLER ve EBEVEYNLER ARASINDA YAANAN SORUNLARIN ALE YAPISI ARATIRMASI SONULARINA GRE DEERLENDRLMES Dr. Sutay YAVUZ, Prof. Dr. Emine ZMETE

1. TRKYEDE GEN BREYLER: SOSYOEKONOMK GSTERGELER


Trkiye statistik Kurumunun (TK) yaymlad 2011 yl Adrese Dayal Nfus Kayt Sistemi (ADNKS) sonularna gre lkenin toplam nfusu 74.724.269'dur. 15-19 yalar arasndaki nfus grubu 6.317.583; 20-24 yalar arasndaki nfus grubu 6.224.591 olarak belirlenmitir. Buna gre, bugn Trkiyede yaklak her 6 kiiden biri genlik dnemi iinde yer almaktadr (TK, 2011a). TKnun verilerine gre Trkiyedeki 15-24 ya grubundaki genlerin eitim ve istihdam durumlar ile ilgili gncel bilgiler Tablo 1 ve 2de sunulmaktadr. 20-24 ya grubu erkek ve kadn genler arasndaki eitim durumuna bal belirgin farklar gzlenmektedir. rnein; okuma-yazma bilmeyen kadnlarn oran, erkeklerin oranndan 3,4 kat daha fazladr. Genel lise ya da lise dengi meslek okulu dzeyinde eitime sahip erkek oran %44 iken, kadnlarn ancak te biri ayn dzeyde eitime sahiptir. Eitim durumunda cinsiyete bal olarak gzlenen farklarn Trkiyede eitimin zaman iinde yaygnlamasna bal olarak 15-19 ya grubu genler arasnda azald grlmektedir (Tablo 1). Son yllarda eitim alanndaki olumlu ilerlemelere karn; uluslararas karlatrmalar Trkiyedeki genlerin eitim dzeylerinin halen ok dk olduunu gstermektedir. TKnun gerekletirdii Hanehalk gc Anketi 2009 yl verilerine gre Trkiyede 15-19 ya grubundaki genlerin ancak %54 okula kaytl iken bu oran OECD lkelerinde %82 ve AB-19 lkelerinde %85dir (Kolain ve Gner, 2010).
Tablo 1. Eitim Durumuna ve Ya Grubuna Gre Trkiyede Gen Bireyler (%)
Erkek 15-19
Okuma-yazma bilmeyen Okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen lkokul Ortaokul veya dengi meslek okul lkretim Genel lise Lise dengi meslek okul Yksekokul veya faklte Toplam 1,1 5,8 0,0 0,0 78,3 8,8 5,8 0,1 100,0

Kadn 20-24
1,8 6,4 1,0 0,8 32,1 28,3 15,7 13,8 100,0

15-19
3,1 9,6 0,0 0,0 71,8 10,2 5,2 0,1 100,0

20-24
6,1 15,2 2,0 0,4 28,2 24,0 9,7 14,3 100,0

(TK, 2011b )

Eitimine devam etmeyen genlerin bir ksm alma yaamna gei yapmaktadr. stihdam asndan genler arasnda cinsiyete bal olarak nemli farkllklar bulunmaktadr. (Tablo 2). rnein, 20-24 ya grubu erkeklerde her 10 kiiden 7si igcne katlrken; ayn ya grubundaki her 10 kadndan ancak yaklak drd i gcne katlabilmektedir. stihdam gstergeleri, alma yaamna katlan gen kadnlarn isizlik

15

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

sorununu gen erkeklere gre daha yksek dzeyde yaadklarn da ortaya koymaktadr.
Tablo 2. stihdam, gc Durumu ve Ya Grubuna Gre Trkiyede Gen Bireyler (%)
gcne katlma oran % Erkek 15-19 20-24 15-24 Kadn 15-19 20-24 15-24
17,0 37,1 26,8 15,5 23,3 20,7 25,3 29,1 28,1 14,4 28,5 21,2 35,8 72,9 52,3 15,9 17,8 17,1 18,9 19,6 19,4 30,1 59,9 43,4

sizlik oran %

Tarm d isizlik oran %

stihdam oran %

(TK, 2011b)

Eitim ve alma yaam dnda, zellikle 20-24 ya grubundaki genlerin iinde bulunduklar yaam dneminde deneyimledikleri bir dier nemli olay evliliktir. Trkiye Nfus ve Salk Aratrmas 2008 (TNSA 2008) bulgularna gre Trkiyede 15-19 ya grubu kadnlarn %9,8i, 20-24 ya grubu kadnlarn da %45,6s ilk evliliini yapm olmaktadr (HUNEE, 2009). TNSA 2008de 25-29 ya grubunda olan kadnlar iin ortalama ilk evlenme ya da 22,1 olarak hesaplanmtr.

2. ARATIRMANIN AMACI
Bu almann amac; 2006 Trk Aile Yaps Aratrmasnda elde edilen verilerden yararlanarak Trk ailesinde gen bireyler ve ebeveynler arasnda yaanan sorunlar ile bu sorunlara ya da atmalara neden olan konular ortaya koymaktr. Bu kapsamda konu iki ynl olarak ele alnacaktr; (i) genler bireylerin ebeveynleri ile sorun yaadklar konular ile, (ii) ebeveynlerin gen ocuklar ile sorun yaadklar konular belirlenecektir. Genlerin ebeveynleri ile sorun yaama durumlarn etkileyen deikenler (aile ile ilgili bilgiler ve gen bireye ait zellikler) istatistiksel analiz sonularna gre yorumlanacaktr.

16

TRKYEDE GEN BREYLER ve EBEVEYNLER ARASINDA YAANAN SORUNLARIN ALE YAPISI ARATIRMASI SONULARINA GRE DEERLENDRLMES Dr. Sutay YAVUZ, Prof. Dr. Emine ZMETE

3. YNTEM
Bu almada, Trkiye statistik Kurumu (TK) ve Aile ve Sosyal Aratrmalar Genel Mdrl (ASAGEM)1 ibirlii ile gerekletirilen 2006 Aile Yaps Aratrmas (2006 AYA) mikro verisi kullanlmtr.

3.1. rneklem Tasarm


Aile Yaps Aratrmasnn rnek birimi; hanehalk ile rnek hanehalknda yaayan 18 ve daha yukar yataki tm bireylerdir. rnekleme erevesi oluturulurken belediye tekilat olan yerleim yerleri iin; TK tarafndan 2000 ylnda gerekletirilen Numaralama almas Form Nfus 1 bilgileri alnmtr. Belediye tekilat olmayan yerleim yerleri (kyler) iin yerleim yerinin tamam blok olarak alnmtr. Aratrmann alan uygulamasnda, Trkiye genelinde 12.206 hane grmesi ve 24.647 (18 ve zeri ya) birey grmesi yaplmtr. Aratrmann rneklem bykl; Trkiye toplam, kent/kr, statistiki Blge Birimleri Snflamas (BBS) 1. Dzey (12 Blge) ve seilmi il (stanbul, zmir, Ankara) dzeylerinde tahmin verebilecek ekilde oluturulmutur. rneklem, ikame prensibi uygulanmayacak ekilde tasarlanmtr (ASAGEM, 2010b).

3.2. Veri Toplama Aralar


2006 AYAsnda kullanlan soru katlar ASAGEM ve TK uzmanlarnn ortak almasyla retilmitir. Bu srete konu ile ilgili daha nce yaplan aratrmalarn sorular incelenmi ve ilgili kurumlardan uzmanlarn grleri alnmtr. Aratrma kapsamnda rnekleme tasarm ve Anket Formlarnn uygulanmas TK tarafndan gerekletirilmitir. Aratrma kapsamnda hanedeki referans kiiye sorulan sorularn yer ald Hanehalk Soru Kad ile 18 ve daha byk yataki tm bireylere sorulan sorularn bulunduu Birey Soru Kad kullanlmtr. almaya konu tekil edilen gen birey-ebeveyn ilikilerine ynelik sorular Birey Soru Kad iinde yer almaktadr.

3.3. Veri Analizi


Veri analizi iki farkl grup katlmcnn Birey Soru Kadnda sorulan sorulara vermi olduklar cevaplarn incelenmesine dayanmaktadr. lk grup, 18-25 ya arasnda olup anne/babas ile ayn evde yaayan ve anne-baba ile yaanabilecek sorunlara ilikin sorular yantlayan katlmclardan olumaktadr. Bu kapsamda 1.070 Gen Erkek ve 1.262 Gen Kadn ve toplamda 2.332 gen bireyin ilgili sorulara verdikleri yantlar incelenmitir. kinci grup ise 18-25 yalarndaki ocuk veya ocuklar ile ayn evde yaayan ve gen ocuklar ile yaanabilecek sorunlara ynelik sorulara yant vermi
1 ASAGEM, 2011 Temmuz itibariyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl'na balanarak "Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Mdrl" adn almtr.

17

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

olan 1.898 Baba ve 2.376 Anne (toplamda 4.274 birey) katlmcdan olumaktadr2. Aratrma verilerinin analizinde IBM SPSS 18 program kullanlmtr. Bu almada (i) gen bireylerin ebeveynleri ile sorun yaadklar konular ile (ii) ebeveynlerin gen ocuklar ile sorun yaadklar konular incelenirken; yzde deerler dikkate alnmtr. 18-25 ya grubundaki genlerin ebeveynleri ile sorun yaama durumlarnn belirleyici faktrlerini analiz etmekte ise Lojistik Regresyon yntemi kullanlmtr. Lojistik regresyon aklayc (bamsz) deikenlerin, 0 ve 1 eklinde iki dzeyde kodlanm baml deiken zerindeki etkilerinin incelenmesinde kullanlan istatistiksel bir yntemdir (SPSS, 2007). almann baml deikeni ebeveynler ile en az bir sorun yaama=1, ebeveynler ile hi sorun yaamama=0 olacak ekilde oluturulmutur. Bamsz deikenler; ailede etkileimi ve aile sistemini zetleyen ekil 1de sunulan modele uygun olarak belirlenmitir. Buna gre, analiz iin 3 farkl dzey belirlenmitir. lk olarak, aile biriminin yakn evresinin etkisini kontrol etmek zere hanehalk aylk ortalama geliri ve hanehalk bykl deikenleri kullanlmtr. Hanehalk ortalama geliri 2006 ylnda geerli para birimi olan Yeni Trk Liras cinsinden llmtr. kinci olarak aile ii ilikilerin etkisini kontrol etmek zere gencin aile ii ilikileri nasl grd, annesi ve babas ile olan ilikileri ne ekilde deerlendirdii modele eklenmitir. nc olarak ise gencin cinsiyeti, renim durumu ve kiisel geliri gibi deikenlerin ebeveynleri ile sorun yaadklar konulara etkisi incelenmitir.

4. BULGULAR 4.1. Genlerin Ebeveynleri ile Sorun Yaadklar Konular


18-25 ya grubunda olup, anne/babas ile yaayan genlere soru kadnda sralanm olan sorunlar daha nce ebeveynleri ile yaayp yaamadklar sorulmutur (Tablo 3). Buna gre genlerin en ok harcama ve tketim alkanlklar (%32,4) ile ilgili ebeveynleri ile sorun yaadklar belirlenmitir. Harcama ve tketim alkanlklar ile ilgili olarak gen erkeklerin gen kadnlara oranla ebeveynleri ile daha ok sorun yaadklarn belirtmektedirler. Her drt genten yaklak biri ebeveynleri ile arkada seimi (%26,5) konusunda sorun yaadklarn sylerlerken; her 5 genten yaklak biri yemek ve ev dzeni alkanl (%24,7), klk-kyafet tarz (%23,3) ve elence tarz (%22,6) gibi konularda sorun yaadklarn aklamaktadrlar. Genler en az siyasi grler (%8,0) ve dini tutumlar/davranlar (%10,7) gibi konularda ebeveynleri ile sorun yaamaktadrlar.

Arlksz gzlem saylar verilmitir.

18

TRKYEDE GEN BREYLER ve EBEVEYNLER ARASINDA YAANAN SORUNLARIN ALE YAPISI ARATIRMASI SONULARINA GRE DEERLENDRLMES Dr. Sutay YAVUZ, Prof. Dr. Emine ZMETE

Tablo 3. Ebeveynleri le Birlikte Yaayan 18-25 Ya Grubundaki Gen Bireylerin Ebeveynleri le Sorun Yaadklar Konular- Trkiye
Genlerin Ebeveynleri ile Sorun yaadklar Konular (%) Erkek Harcama ve tketim alkanlnda Arkada seiminde Yemek ve ev dzeni alkanlnda Klk- kyafet tarznda Elence tarznda Aile ii ilikilerde Evlilik ve aile hayatna bakta Geleneklere ballkta Okul ve meslek seiminde Akrabalk ilikilerinde Dini tutumlarda / davranlarda Siyasi grlerde
35,9 27,1 26,9 19,8 22,1 21,8 16,2 15,7 14,2 15,5 10,6 7,7

Kadn
28,0 25,8 21,9 27,7 23,3 17,7 18,2 15,7 15,3 12,8 10,9 8,4

Toplam
32,4 26,5 24,7 23,3 22,6 20,0 17,1 15,7 14,7 14,3 10,7 8,0

4.2. Ebeveynlerin ocuklar ile Sorun Yaadklar Konular


Ebeveyn ve ocuk ilikisini ebeveyn bak ile irdeleyen sorular 18-25 yalar arasndaki ocuk ya da ocuklar ile birlikte yaayan anne ve babalara yneltilmitir (Tablo 4). Genlerin bak ile ebeveynleri ile yaadklar belirlenen sorunlar; ebeveynlerin bak ile 18-25 yalar arasndaki ocuklar ile yaadklarn syledikleri sorunlarla rtmektedir. Buna gre ebeveynler de ocuklar ile en yaygn olarak arkada seimi (%29,3), harcama ve tketim alkanlklar (%28,0) ve klk-kyafet tarz (%25,3) gibi konularda sorun yaamaktadrlar. Yine ebeveynler asndan da siyasi grler (%7,3) ve dini tutumlar/davranlar (%12,0) 18-25 yalar arasndaki ocuklar ile en az sorun yaadklar konular olarak belirlenmitir. ocuklarla sorun yaama konusunda babalarn ve annelerin benzer dncelere sahip olduklar gzlenmektedir.

19

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Tablo 4. 18-25 Ya Grubundaki ocuu ile Ayn Evde Yaayan Ebeveynlerin ocuklar ile Sorun Yaadklar Konular- Trkiye
Ebeveynlerin ocuklar ile Sorun yaadklar Konular (%) Baba Arkada seiminde Harcama ve tketim alkanlnda Klk- kyafet tarznda Yemek ve ev dzeni alkanlnda Elence tarznda Aile ii ilikilerde Okul ve meslek seiminde Evlilik ve aile hayatna bakta Geleneklere ballkta Akrabalk ilikilerinde Dini tutumlarda / davranlarda Siyasi grlerde
30,5 27,1 24,0 18,0 18,9 15,6 15,8 14,9 15,0 14,0 11,9 7,7

Anne
28,2 28,8 26,6 21,4 18,2 16,7 15,5 15,7 13,2 13,5 12,2 6,9

Toplam
29,3 28,0 25,3 19,8 18,5 16,2 15,6 15,3 14,1 13,7 12,0 7,3

4.3. Genlerin Ebeveynleri le Sorun Yaama Durumlarn Belirleyen Faktrler 18-25 ya aralndaki genlerin ebeveynleri ile Tablo 3te sralanan sorunlar yaama durumlarn belirleyen faktrler lojistik regresyon analizi ile incelenmitir. Analiz grubunu oluturan bu genlerin bamsz deikenlere gre dalmlar Tablo 5de verilmitir. Buna gre genlerin yaadklar hanelerin yaklak yarsnda aylk ortalama gelir 800 YTLden daha dk olup, hanehalk bykl 5 ya da daha ok kiiden olumaktadr. Genlerin byk ounluu (%77) aile ii ilikilerini ok mutlu ya da mutlu olarak deerlendirmektedirler. Baba ile ilikilerini orta/kt/ok kt olarak deerlendirenlerin oran anne ile olan ilikilerini benzer ekilde deerlendirenlerin oranndan iki kat daha fazladr (srasyla %6,6 ve %3,2). Grlen genlerin %54 erkek ve %46s da kadndr. Analiz grubunun yaklak yars lise/lise dengi okul mezunu iken, her on geten yaklak birisi de niversite ya da lisansst dengi okul mezunudur. Her on genten 6snn kiisel geliri bulunmamaktadr. Ancak yaklak drtte birinin 600 YTLden daha dk bir geliri olduu grlmektedir.

20

TRKYEDE GEN BREYLER ve EBEVEYNLER ARASINDA YAANAN SORUNLARIN ALE YAPISI ARATIRMASI SONULARINA GRE DEERLENDRLMES Dr. Sutay YAVUZ, Prof. Dr. Emine ZMETE

Tablo 5. 18-25 Ya Grubundaki Genlerin Yaadklar Hanenin zellikleri, Aile i likileri ve Bireysel zelliklerine likin Say ve % Dalmlar
Say HANE ZELLKLER Hanehalk Aylk Ortalama Gelir
400 YTLden az 401 - 600 YTL 601 - 800 YTL 801 - 1 200 YTL 1 201 - 2 500 YTL 2 501 YTLden fazla 274 486 485 607 389 91 44 935 810 543 11,7 20,8 20,8 26,0 16,7 3,9 1,9 40,1 34,7 23,3

Hanehalk Bykl
2 3-4 5-6 7+

ALE LKLER Ailenizi genel olarak nasl gryorsunuz?


ok mutlu Mutlu Orta Mutsuz ok mutsuz 317 1.478 475 51 11 1.270 952 76 34 1.081 943 155 153 13,6 63,4 20,4 2,2 0,5 54,5 40,8 3,2 1,5 46,4 40,4 6,6 6,6

Anne ile ilikiler


ok iyi yi Orta/Kt/ok Kt Yok/Vefat etti

Baba ile ilikiler


ok iyi yi Orta/Kt/ok Kt Yok/Vefat etti

BREYSEL ZELLKLER Cinsiyet


Kadn Erkek 1.262 1,070 188 1,128 453 391 126 46 1.451 365 240 192 84 54,1 45,9 8,1 48,4 19,4 16,8 5,4 2,0 62,2 15,6 10,3 8,2 3,7

renim Durumu
niversite veya lisansst Lise/lise dengi mezunu lkretim+ortaokul mezunu lkokul mezunu Okur-yazar-hi okula gitmeyen Okur-yazar deil

Kiisel Gelir
Kiisel Geliri Yok 400 YTLden az 401-600 YTL 601-800 YTL 801 YTLden fazla

TOPLAM

2.332

100.0
21

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Lojistik regresyon analizi sonular Tablo 6da sunulmutur. Buna gre gencin yaad hanenin ortalama aylk gelirinin 400 YTLden yksek olmas gencin ebeveynleri ile Tablo 3te sralanan sorunlardan en az birisini yaama eilimini arttrmaktadr. Bununla birlikte hanehalk aylk geliri 400-600 YTL olan hanelerde yaayan genler ile 2.501 YTLden daha fazla olan hanelerde yaayan genler arasnda sorun yaama eilimleri asndan bir fark gzlenmemektedir. Daha kk hanelerde yayor olmak genlerin ebeveynleri ile sorun yaama ihtimallerini arttran bir unsurdur. Yalnzca anne ya da babas ile yaayan (2 kiilik hane) gencin ebeveyni ile sorun yaama ihtimali 7 ya da daha fazla kiinin yaad hanedeki gence gre %84 orannda daha yksektir. Aile ii ilikilerini orta, mutsuz ya da ok mutsuz olarak gren genlerin sorun yaama ihtimalleri aile ii ilikilerini ok mutlu olarak deerlendirenlere gre daha fazladr. Anne ve baba ile olan ilikilerin sorun yaama zerine olan etkisine bakldnda ise baba ile olan ilikilerin olumlu ya da olumsuz oluunun sorun yaamay daha fazla etkiledii tespit edilmitir. Babas ile olan ilikisini orta/kt/ok kt olarak deerlendiren genlerin sorun yaama eilimleri, ilikilerini ok iyi eklinde deerlendiren gelerin sorun yaama eilimlerine gre 2,6 kat daha yksektir. Anne ile olan iliiklere ait olumlu ya da olumsuz nitelikteki deerlendirmelerin ebeveynlerle sorun yaama zerine anlaml bir etkisinin olmad gzlenmitir. Ebeveynler ile sorun yaama ihtimali zerinde cinsiyetin bir etkisi bulunmamtr. Gencin eitim dzeyi ykseldike ebeveynler ile sorun yaama eilimi de artmaktadr. Gencin kiisel gelirinin olmas ise sorun yaama eilimini azaltan bir unsurdur. Benzer ekilde, kiisel geliri olan genler arasnda ise gelir dzeyi arttka sorun yaama eiliminin azald grlmektedir. Bu anlamda ebeveynleri ile en az sorun yaama eilimi olan genlerin kiisel geliri 801 YTLden daha fazla olan genler olduu anlalmaktadr.

22

TRKYEDE GEN BREYLER ve EBEVEYNLER ARASINDA YAANAN SORUNLARIN ALE YAPISI ARATIRMASI SONULARINA GRE DEERLENDRLMES Dr. Sutay YAVUZ, Prof. Dr. Emine ZMETE

Tablo 6. Logistik Regresyon Analizi: Gen Bireylerin Ebeveynleri ile Sorun Yaama Durumlarn Etkileyen Faktrler
B HANE ZELLKLER
Hanehalk Aylk Ortalama Gelir 400 YTLden az 401 - 600 YTL 601 - 800 YTL 801 - 1 200 YTL 1 201 - 2 500 YTL 2 501 YTLden fazla Hanehalk Bykl 2 3-4 5-6 7+ 0,609 0,209 0,073 0,015 0,012 0,390 1,84 1,23 1,08 1,00 1,13 1,05 0,91 3,00 1,45 1,27 0,703 0,505 0,635 0,421 0,672 0,000 0,000 0,000 0,000 0,000 1,00 2,02 1,66 1,89 1,52 1,96 1,61 1,32 1,52 1,20 1,40 2,53 2,08 2,35 1,93 2,73

O.R.

%95 G.A.

ALE LKLER
Ailenizi genel olarak nasl gryorsunuz? ok mutlu Mutlu Orta Mutsuz ok mutsuz Anne ile ilikiler ok iyi yi Orta/Kt/ok Kt Yok/Vefat etti Baba ile ilikiler ok iyi yi Orta/Kt/ok Kt Yok/Vefat etti BREYSEL ZELLKLER Cinsiyet Kadn Erkek renim Durumu niversite ve lisansst Lise/lise dengi mezunu lkretim+ortaokul mezunu lkokul mezunu Okur-yazar-hi okula gitmeyen Okur-yazar deil Kiisel Gelir Kiisel Geliri Yok 400 YTLden az 401-600 YTL 601-800 YTL 801 YTLden fazla Sorun Yaama (Sabit) R2 (Nagelkerke): 0.090 -2,398 0,000 0,982 0,927 0,728 0,656 0,000 0,000 0,000 0,000 2,67 2,53 2,07 1,93 1,00 0,091 1,95 1,80 1,47 1,36 3,66 3,55 2,92 2,74 1,282 1,371 1,208 0,970 1,106 0,000 0,000 0,000 0,000 0,000 3,60 3,94 3,35 2,64 3,02 1,00 2,17 2,45 2,06 1,63 1,79 5,99 6,33 5,42 4,28 5,10 0,005 0,942 1,00 1,00 0,89 1,14 0229 0,962 -0,145 0,021 0,000 0,296 1,00 1,26 2,62 0,87 1,03 1,87 0,66 1,53 3,66 1,13 -0,034 0,280 -0,440 0,719 0,216 0,061 1,00 0,97 1,32 0,64 0,80 0,85 0,41 1,16 2,06 1,02 -0,087 0,501 0,573 1,559 0,331 0,000 0,028 0,028 1,00 0,92 1,65 1,77 4,75 0,77 1,32 1,06 1,18 1,09 2,06 2,96 19,11

23

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

SONU VE TARTIMA
Aile kendisini evreleyen toplumsal sistemden etkilenen ve bu etkileri aile bireylerine yanstan bir kurumdur. Bylece toplumsal kurumlar, aile ve ailede yaayan her bireyi birbiri ile etkileimde bulunan sistemlerdir. Aile sisteminde genellikle kuaklararas atma kavram ile ifade edilen ebeveyn ve ocuk arasnda ortaya kan sorunlar ve atmalar ailenin yaam kalitesini, aile bireylerinin verimliliini dren unsurlardr. Bu almada, 2006 Aile Yaps Aratrmasnn mikro verisi kullanlarak Trkiyede ailelerde 18-25 ya grubundaki gen bireyler ve ebeveynleri arasnda yaanan sorunlar ortaya konulmaya allmtr. Bu kapsamda zellikle gen bireylerin bak ve ebeveynlerin bak ile sorun yaanan konular ayr ayr irdelenmitir. Genlerin ebeveynleri ile sorun yaama durumunu belirleyen faktrler ise gen bireylerin yaadklar hanenin zellikleri, aile ii ilikileri ve bireysel zellikleri balamnda incelenmitir. Trkiyede ebeveynler ve 18-25 ya grubundaki ocuklar arasnda en ok sorun yaanan konularn; genlerin harcama ve tketim alkanlklar, arkada seimleri ve klk-kyafet biimleri olduu bulunmutur. Sorunlarn daha ok bu konularda yaand hem ebeveynler hem de genler tarafndan belirtilmitir. Bylece ebeveynlerin ocuklarnn harcama ve tketim alkanlklar, arkada seimleri ve klk kyafet biimleri ile dorudan ilgilendikleri, daha ok ev ortam dnda gerekletirdikleri bu davranlar zerinde zellikle kontrol salamaya altklar anlalmaktadr. Oysa bir yaam dnemi olarak genliin son aamas olan 18-25 ya grubundaki bireylerin kiisel geliim asndan bamsz karar verme ve seimler yapma dzeyinde olduklar ou zaman ebeveynlerin dikkatinden kaabilmektedir. Hem gen bireylerin hem de ebeveynlerin bak ile ailede en ok sorun yaanan konularn ayn olmasnn nedeni bu olabilmektedir. Ayrca zellikle arkada seimi ve klk kyafet biimi konusundaki tartmalar, genlerin sosyalizasyon srecinde aile dnda arkadalardan ve aileyi evreleyen dier sosyokltrel sistemlerden-kurumlardan fazlasyla etkilendiklerini gstermektedir. Harcama ve tketim alkanlklar konusundaki yaanan sorunlar ise ailenin gelir dzeyi ile dorudan ilikili olabilmektedir. 18-25 ya grubundaki genlerin ebeveynleri ile sorun yaama eilimini belirleyen faktrlere bakldnda; refah dzeyi yksek olan hanelerde yaayan genlerin ebeveynleri ile sorun yaama eilimlerinin de daha yksek olduu grlmtr. Refah dzeyi daha yksek olan hanelerde yaayan genlerin aile d ortamlara daha ok bulunabilmeleri, bu ortamlarda harcama yapabilmeleri ve yeni arkadalarla tanma deneyimini daha sk yaayabilmeleri, ebeveynleri ile sorun yaama ihtimalini artrabilmektedir. Aile ii ilikilerin ve zellikle baba ile olan ilikilerin nitelii ocuklarn ebeveynleri ile yaamasnda nemli bir belirleyicidir. Ailesini mutlu olarak gren, babas ile olan ilikilerini olumlu olarak niteleyen genlerin ebeveynleri ile sorun yaama eilimleri daha dktr. Bu bulgu, Trkiye gibi gelimekte olan; ancak geleneksel kltrn

24

TRKYEDE GEN BREYLER ve EBEVEYNLER ARASINDA YAANAN SORUNLARIN ALE YAPISI ARATIRMASI SONULARINA GRE DEERLENDRLMES Dr. Sutay YAVUZ, Prof. Dr. Emine ZMETE

egemen olduu toplumlarda annenin ve babann aile iindeki farkllaan rolleri ile ilikili olarak ortaya kabilir. Genlerin eitim dzeyinin yksek olmas, ebeveynleri ile sorun yaama eilimlerini artran bir unsurdur. Bu durum, eitim dzeyi yksek olan genlerin bamsz karar verme, kendi yaamlarn kontrol edebilme -otonomi-, zgven ve zsayg gibi zelliklerinin daha fazla gelimi olmas nedeniyle ebeveynleri ile daha fazla tarttklarn dndrebilir. Gencin kendisine ait bir gelirinin olmas ve hatta bu gelirin yksek dzeyde olmas gencin ebeveynleri ile sorun yaama ihtimalini azaltmaktadr. Bu aratrmann sonucunda hem genlerin hem de ebeveynlerin bak as ile en ok sorun yaanan konunun harcama ve tketim alkanlklar olduu dnldnde; ekonomik bir kaynak olarak parann gen iin kim tarafndan temin edildii de nemli hale gelmektedir. Eer anne ya da baba snrl ekonomik kaynaklar ile aile geimini salamaya alyorsa gen bireyin temel ihtiyalar dndaki harcamalar ebeveyn tarafndan bir zorunluluk deil de lks olarak alglanabilecektir. Bu nedenle gencin kendi kazanc olmas harcamalarn ounlukla kendi karlayaca anlamna gelebilmektedir. Bylece en ok yaanan soruna bir zm olarak; gen birey harcamalarn kendi kazanc ile karlayabilmesi ve tketim alkanlklarn kendi ynetebilecek durumda olmas nemli hale gelmektedir.

25

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

KAYNAKLAR Apter, T. (2009), "Domestic Intelligence: Teens and Parents in Conflict", Psychology Today, http://www.psychologytoday.com/blog/domestic-intelligence/200901/teens-andparents-in-conflict, Eriim Tarihi: 19 Ocak 2011. Buck, N. (2011), Peaceful Parenting: Parents & Children in Conflict, Psychology Today, http:// www.psychologytoday.com/blog/peaceful-parenting/201101/parents-children-inconflict, Eriim Tarihi: 7 Ocak 2011. Bronfenbrenner, U. (1961), The Changing American Child-A Speculative Analysis, Journal of Social Issues, 17(1), pp. 6-18. Deacon, R.E., ve Firebaugh, F.M. (1988), Family Resource Management: Principles and Applications, Allyn and Bacon, Inc., Boston. Devlet Planlama Tekilat [DPT] (2001), Sekizinci Be Yllk Kalknma Plan, Aile ve ocuk zel htisas Komisyonu Raporu, Devlet Planlama Tekilat, Ankara. Dnya Salk rgt [DS] (2004), Chapter 4: "Determinants (Risk and Protective Factors)" http://www.who.int/hiv/pub/me/en/me_prev_ch4.pdf, Eriim Tarihi: 9 Mart 2012. Eldelekliolu, J. (2006), niversite rencilerinin Algladklar Sosyal Destek ile Depresyon ve Kayg Dzeyleri Arasndaki liki, Kuram ve Uygulamada Eitim Bilimleri, 6 (3), s. 727-752. Elmac, F. (2006), The Role of Social Support on Depression and Adjustment Levels of Adolescents Having Broken and Unbroken Families, Kuram ve Uygulamada Eitim Bilimleri, 6 (2), pp. 421-431. Goldsmith, E.B. (2000), Resource Management for Individuals and Families, Wadsworth Thomson Learning, US. Hacettepe niversitesi Nfus Ettleri Enstits [HUNEE] (2009), Trkiye Nfus ve Salk Aratrmas 2008, Hacettepe niversitesi Nfus Ettleri Enstits, Salk Bakanl Ana ocuk Sal Genel Mdrl, T.C. Babakanlk Devlet Planlama Tekilat, TBTAK, Ankara. Kolain, U-G. ve Gner, D. (2010), Genler Beeri Sermaye Yoksunu, Baheehir niversitesi Ekonomik ve Toplumsal Aratrmalar Merkezi, Aratrma Notu 10/91. Lksl, D. (2009), Trkiyede Genlik Miti, 1980 Sonras Trkiye Genlii, letiim Yaynlar, stanbul. Nfusbilim Dernei [NBD] (2007), 2007 Trkiye Genlerde Cinsel Salk ve reme Sal Aratrmas, Nfusbilim Dernei ve Birlemi Milletler Nfus Fonu, Ankara. Oktay, A. ve Yurtsever, M. (2011), Ebeveyn Otoritesinin Ebeveyn ocuk Haklar Tutumlarna Etkisinin ncelenmesi, I. Trkiye ocuk Haklar Kongresi Yetikin Bildirileri Kitab, ocuk Vakf Yaynlar, stanbul. Olson, D.H. ve Barnes,H. (2010), "Family Communication", http://www.facesiv.com/pdf/4.communication.pdf, Eriim Tarihi: 9 Ekim 2010. ngen, D. (2002), Ergenlerde Sorunlarla Baa kma Davran, Eitim ve Bilim, 27 (125), s. 54-61.

26

TRKYEDE GEN BREYLER ve EBEVEYNLER ARASINDA YAANAN SORUNLARIN ALE YAPISI ARATIRMASI SONULARINA GRE DEERLENDRLMES Dr. Sutay YAVUZ, Prof. Dr. Emine ZMETE

Paquette, D. ve Ryan, J. (2001), Bronfenbrenners Ecological System Theory, http://pt3.nl.edu/ paquetteryanwebquest.pdf, Eriim Tarihi: 21 Austos 2010. T.C. Babakanlk Aile ve Sosyal Aratrmalar Genel Mdrl [ASAGEM] (2010a), Trkiyede Ergen Profili, T.C. Babakanlk Aile ve Sosyal Aratrmalar Genel Mdrl, Ankara. T.C. Babakanlk Aile ve Sosyal Aratrmalar Genel Mdrl [ASAGEM] (2010b), Aile Yaps Aratrmas 2006, T.C. Babakanlk Aile ve Sosyal Aratrmalar Genel Mdrl, Ankara. Trkiye Bilimler Akademisi [TBA] (2004). Ergen ve Ruhsal Sorunlar Durum Saptama almas, Trkiye Bilimler Akademisi Raporlar, TBA-UNFPA Nfus ve Kalknma Stratejileri Alt Program, Ankara. Trkiye statistik Kurumu (TK) (2011a), Adrese Dayal Nfus Kayt Sistemi Sonular, http:// tuikapp.tuik.gov.tr/adnksdagitapp/adnks.zul, Eriim Tarihi: 15 Mart 2012. Trkiye statistik Kurumu (TK) (2011b), gc statistikleri, http://tuikapp.tuik.gov.tr/isgucuapp/isgucu.zul, Eriim Tarihi: 16 Mart 2012. UNICEF (2012), ocuk Haklarna Dair Szleme: nsz, http://www.unicef.org/turkey/crc/_ cr23b.html, Eriim Tarihi: 15 Mart 2012. United Nations Development Programme [UNDP] in Turkey (2008), Turkey 2008 Human Development Report, Youth in Turkey, United Nations Development Programme in Turkey, Ankara. Shek, D. (2002), Parenting Characteristics and Parent-Adolescent Conflict: A Longitudinal Study in the Chinese Culture, Journal of Family Issues, 23 (2), pp. 189-208. SPSS (2007), SPSS Regression Models 16.0, SPSS Inc., USA. World Bank [WB] (2007), World Development Report 2007, Development and the Next Generation, The World Bank, Washinton, DC.

27

OCUK KORUMA KANUNU UYARINCA HAKLARINDA DANIMANLIK TEDBR

UYGULANAN OCUKLARIN ZELLKLER (KONYA RNE)


Yrd. Do. Dr. zlem KARAKU* Hasan Hseyin TEKN
zet Bu almann amac, 5395 sayl ocuk Koruma Kanunu kapsamnda sua karan 13-18 ya arasndaki ocuklarn zelliklerini ortaya koymaktr. Aratrmann rneklemi ilgili Kanun gereince haklarnda danmanlk tedbiri karar verilen ve sosyal incelemeleri sosyal hizmet uzmanlarnca yaplan 86 ocuktan olumaktadr. Veri toplama arac olarak aratrmaclar tarafndan bir anket formu oluturulmutur. Anket formundan elde edilen bilgiler SPSS 15.00 paket program ile deerlendirilmi ve frekans dalmlar bulunmutur. Aratrmann sonucunda; sua srklenen ocuklarn byk bir ounluunun erkek olduu, okula devam etmedii ve herhangi bir ite almad, anne babasnn sa ve birlikte yaad, asgari cret, sosyal yardm ve sosyal evre yardmlaryla geinen geliri olmayan ailelerin ocuklar olduu ortaya konulmutur. Anahtar Kelimeler: Sua Srklenen ocuklar, ocuklar

IN ACCORDANCE WITH CHILD PROTECTION LAW CHARACTERISTICS OF CHILDREN UNDER PROBATION (KONYA SAMPLE) Abstract The aim of this study is to underscore the personal characteristics of the juvenile delinquents whose ages range from 13 to 18 under the child protection law of 5395. The sample space of this study consists of the 86 juvenile delinquents who are in need of protection under the respective protection law. The data are gathered through a questionnaire developed by the researchers. Resulting data from questionnaire are analyzed by SPSS 15.00 statistical software package and frequency distributions are found. The results of data analysis are as follows: the majority of the juvenile delinquents under the child protection law are male, not enrolling school, whose parents are alive, and living together, and having no sufficient income and striving to live up with the support of people around. Keywords: Juvenile Delinquents, Children
* Yrd. Do. Dr. zlem KARAKU, Seluk niversitesi Salk Bilimleri Fakltesi Sosyal Hizmet Blm ozikarakus@gmail. com (letiim Yazar)

29

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

GR
Su ya da sululuk, insanlk tarihi kadar eski bir olgudur. ocuk sululuu ise 19. yzyldan itibaren zerinde allan bir konudur (G, 2006) ve genelde sululuk konusu iinde ayr bir neme sahiptir. Ruhsal, zihinsel, fiziksel ynden tam bir olgunlua erimemi toplum iindeki rol ve grevlerini henz kavrayamam olarak nitelendirebileceimiz ergenlik andaki ocuklarn su ilemesi toplumlar su ve sululuk konusu zerine ayr bir dikkatle eilmeye itmitir (Kunt, 2003:9). Yavuzer, ocuk sululuu dier sulardan farkl olmasa bile ocuun yann ilerlemesi nedeniyle toplum iin ciddi sorunlar da iinde barndrmasndan dolay kayg verici olarak deerlendirmektedir (Yavuzer, 2009). Bugn Trk hukuk sistemine gre sulu ocuk, yrrlkteki ceza yasalar gz nne alndnda 18 yan doldurmam ancak su saylan bir davran gerekletirmi kiidir. 11 yan doldurmam olan ocuklar su ileseler bile cezai ehliyeti olmadndan cezalandrlamazlar (Gngr, 2008: 27). ocuklar su ilemeye sevk eden faktrler, bazlar tarafndan maddi ve manevi, bazlar tarafndan d ve i, nihayet bazlar tarafndan da kiisel ve evresel olmak zere iki temel grupta incelenmektedir (ensoy, 1949:124). ocuu sua iten bireysel nedenlerin banda, kaltm ile ya da sonradan olumu, kiilerdeki mevcut biyolojik ve psikolojik bozukluklar gelir. Su nedeni olarak bu bozukluklar, ounlukla karmza tek bana deil, dier nedenlerle birlemi olarak kmaktadr (rnein, grme bozukluundan muzdarip bir rencinin okuldan kamay alkanlk haline getirmesi ve bnyesel aksaklk dolaysyla aalk kompleksine kaplmas olasl gibi). Organik hastalk ve sakatlklardan ileri gelen aalk kompleksinin su nedeni haline dnm, ocuun iinde yaad evrenin bu fiziki bozukluk karsnda taknaca tavra baldr (Bykl, 1972:767). evresel nedenler olarak; insan yavrusu, canllar iinde en youn bakmla, en ince zenle, en uzun srede olgunlaan bir varlktr. Uzun yllar korunup kollanmas, desteklenmesi ve ynlendirilmesi gerekir. ocuk, beden hastalklarna, ruhsal rselenmelere kar da dayankszdr. Ancak ailenin sevgisi, ilgisi ve klavuzluu ile salkl byyebilir. Bunlardan yoksun kalrsa ruhsal gelimesi kolayca yoldan sapabilir (Yrkolu, 1997: 84). Sulu ocuklarn ailelerinde, ebeveynler aras srekli bir atma, az dala, nefret, gcenme ve saldrganlk vardr ve bu durum ocuu dier ailesel faktrlerden ok daha fazla etkilemektedir. Tutarsz, kat, hogrden uzak ve baskl disiplin uygulamas, olumsuz ve itaatsiz ocuklarn yetimesine neden olmaktadr. te yandan, ocuu tmyle drt ve isteklerinin dorultusunda serbest brakan ar hogrl ya da umursamaz bir yetitirme tarz da bakalarnn zararna isteklerine doyum arayan bencilce davranlarn ortaya kmasna yol amaktadr. ocuklarn bu olumsuz davranlar, anne, baba, ocuk ilikisini, geliimin ileri evrelerinde daha da bozabilmekte, hatta antisosyal davranlara ve sululua dntrebilmektedir (Yavuzer, 1999: 28). Ayrca ailenin paralanmas, ailenin geni ve ekonomik olarak gsz olmas, ailenin eitim dzeylerinin dk olmas,

30

OCUK KORUMA KANUNU UYARINCA HAKLARINDA DANIMANLIK TEDBR UYGULANAN OCUKLARIN ZELLKLER (KONYA RNE) Yrd. Do. Dr. zlem KARAKU, Hasan Hseyin TEKN

ailede sulu bireylerin olmas, ocuun okulda akademik baarsnn zayf olmas, olumsuz arkada modellerinin olmas ocuu sua iten nedenler arasnda saylabilir (G, 2006). ocuk sululuu tm dnyada olduu gibi lkemizde de nem arz etmekte ve gemiten gnmze kadar gerek hukukuklar gerekse toplum bilimciler tarafndan irdelenerek, var olan sorunun ortadan kaldrlabilmesi veya etkilerinin asgari dzeye indirgenebilmesi iin, zerinde ehemmiyetle allmaktadr. Korunma ihtiyac olan ocuk kavram; bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal geliimi ile kiisel gvenlii tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da su maduru ocuu, sua srklenen ocuk ise; kanunlarda su olarak tanmlanan bir fiili iledii iddias ile hakknda soruturma veya kovuturma yaplan ya da iledii fiilden dolay hakknda gvenlik tedbirine karar verilen ocuu tanmlamaktadr. Bu ocuklarn koruyucu ve destekleyici tedbirlerle haklar korunmaktadr. (1) Koruyucu ve destekleyici tedbirler, ocuun ncelikle kendi aile ortamnda korunmasn salamaya ynelik danmanlk, eitim, bakm, salk ve barnma konularnda alnacak tedbirlerdir. Bunlardan; a) Danmanlk tedbiri, ocuun bakmndan sorumlu olan kimselere ocuk yetitirme konusunda; ocuklara da eitim ve geliimleri ile ilgili sorunlarnn zmnde yol gstermeye, b) Eitim tedbiri, ocuun bir eitim kurumuna gndzl veya yatl olarak devamna; i ve meslek edinmesi amacyla bir meslek veya sanat edinme kursuna gitmesine veya meslek sahibi bir ustann yanna yahut kamuya ya da zel sektre ait iyerlerine yerletirilmesine, c) Bakm tedbiri, ocuun bakmndan sorumlu olan kimsenin herhangi bir nedenle grevini yerine getirememesi hlinde, ocuun resm veya zel bakm yurdu ya da koruyucu aile hizmetlerinden yararlandrlmas veya bu kurumlara yerletirilmesine, d) Salk tedbiri, ocuun fiziksel ve ruhsal salnn korunmas ve tedavisi iin gerekli geici veya srekli tbb bakm ve rehabilitasyonuna, bamllk yapan maddeleri kullananlarn tedavilerinin yaplmasna, e) Barnma tedbiri, barnma yeri olmayan ocuklu kimselere veya hayat tehlikede olan hamile kadnlara uygun barnma yeri salamaya, ynelik tedbirdir (ocuk Koruma Kanunu, 2005). Bu nedenle bu aratrmann amac, 5395 sayl ocuk Koruma Kanunu kapsamnda sua srklenen 13-18 ya arasndaki ocuklarn baz zelliklerini (cinsiyet, ya, doum yeri, yaad yer, herhangi bir ite alma durumlar, okula devam etme durumlar, anne babann sa olma durumu, anne babann iliki durumu, aile yeleri ile iliki durumu, arkadalar ile iliki durumu, ekonomik durumu) ortaya koymaktr. Sua srklenen korunma ihtiyac iinde olan ocuklar problemi gemite olduu gibi gnmzde de tm dnya lkelerinde nemini koruyarak devam etmektedir. Sebebi ne olursa olsun temelde sua ynelen korunma ihtiyac iinde olan ocuklarn yaratt sorunlar sadece korunma ihtiyac iinde olan ocuklar deil toplumun

31

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

tamamn ilgilendirmektedir. lgili Kanun kapsamnda sua ynelen 13-18 ya aras korunma ihtiyac iinde olan ocuklarn sorunlarnn belirlenmesi ve bu sorunlara ynelik zm nerilerinin getirilmesi artk bir zorunluluk halini almtr. Bu balamda lkemizde geni kapsaml, sorunun tm boyutlarnn ele alan bir politika oluturulmaldr. Bu almada, ilgili Kanun kapsamnda sua ynelen 13-18 ya arasndaki ocuklarn zelliklerini (cinsiyet, doduklar yer, u anda yaadklar yer, herhangi bir ite alma durumlar, okula devam etme durumlar, anne babann sa olma durumu, anne babann iliki durumu, aile yeleri ile iliki durumu, arkadalar ile iliki durumu, ekonomik durumu) ortaya koyarak, oluturulmas gereken politikalara k tutulmaya allacaktr.

1. YNTEM 1.1. Aratrmann Modeli


Aratrma genel tarama modeline uygun olarak yrtlmtr.

1.2. alma Grubu


Aratrmann evrenini Konya ili snrlar ierisindeki 5395 sayl ocuk Koruma Kanunu kapsamnda sua ynelen ocuklar oluturmaktadr. Aratrmann rneklemini ise ilgili Kanun gereince haklarnda danmanlk tedbiri karar verilen ve sosyal incelemeleri sosyal hizmet uzmanlarnca yaplan, yalar 13-18 arasnda olan 86 ocuk oluturmaktadr.

1.3. Veri Toplama Arac


Veri toplama arac olarak; aratrmaclar tarafndan 12 soruluk anket formu oluturulmutur. Anket sorularnn hazrlanmas iin ncelikle baz temel balklar (demografik bilgiler, kiisel bilgiler, aile ile ilgili bilgiler ve sosyoekonomik bilgiler) belirlenmitir. Konu balklar belirlendikten sonra, sorularn ieriinin tespiti ve hangi sorularn yer almas gerektii, imdiye kadar yaplan almalarla karlatrma yaplmtr. Sorular hazrlanrken n grmeler ve teorik ereve dikkate alnmtr. Tm bunlarn nda bir anket hazrlanmtr. Sorular olduka anlalr ve oktan semeli olmasna ramen cevaplaycya seenek brakmak iin gerekli yerlerde dier seeneine yer verilerek geni bir cevap olana salanmtr.

1.4. Veri Toplama Sreci


Anketler, 5395 sayl ocuk Koruma Kanunu kapsamnda sua ynelen korunma ihtiyac iinde olan ocuklarn sosyal incelemelerini yapmak zere grevlendirilmi (aratrmaclardan birinin de dhil olduu) sosyal hizmet uzman tarafndan bizzat uygulanmtr. Anket uygulamas sosyal incelemenin ardndan 10 dakika srmtr.

32

OCUK KORUMA KANUNU UYARINCA HAKLARINDA DANIMANLIK TEDBR UYGULANAN OCUKLARIN ZELLKLER (KONYA RNE) Yrd. Do. Dr. zlem KARAKU, Hasan Hseyin TEKN

Anket uygulamasnn tamamlanmasndan sonra, bo soru olup olmad, yanl anlamaya yol aacak ve elikili beyanlarn olup olmad gzden geirilerek anketlerin genel kontrol yaplmtr.

1.5. Verilerin Analizi


ocuklara ilikin elde edilen verilere ait betimsel istatistiksel yntemler (frekans yzdelik) kullanlmtr. Anketin deerlendirilmesi SPSS 15.00 paket programnda yaplmtr.

2. BULGULAR
Aratrma sonucunda elde edilen bulgular aada tablolar halinde verilmitir.
Tablo 1: ocuklarn Cinsiyet Dalm
Cinsiyet Kz Erkek Toplam Say
9 77 86

%
11 89 100

Aratrmaya dhil olan ocuklardan 9unun kz (%11), 77sinin ise erkek (%89) olduu saptanmtr. Buna gre 5395 ocuk Koruma Kanunu kapsamnda sua karan 13-18 ya aras ocuklarn byk bir ounluu erkektir. Kz ocuklar ise aznl oluturmaktadr.
Tablo 2: ocuklarn Ya Aral
Ya 13-15 16-18 Toplam Say
31 55 86

%
36 64 100

ocuklarn 31inin 13-15 ya aralnda (%36), 55inin ise 16-18 ya aralnda (%64) olduu saptanmtr. Buna gre ocuklarn byk bir ounluunun 16-18 ya arasnda sua bulamaya daha yatkn olduklar saptanmtr.

33

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Tablo 3: ocuklarn Doduu Yer


Doduu Yer Ky Kasaba le l Toplam Say
10 6 15 55 86

%
12 7 17 64 100

ocuklarn doduu yerin belirlenmesi amacyla yneltilen soru sonucu ocuklarn 10u (%12) ky, 6s (%7) kasaba, 15i (%17) ile, 55inin ise (%64) ilde doduklar saptanmtr. le ve il merkezinde doan ocuklarn, sua karan ocuklarn (%81)ni oluturduklar grlmektedir.
Tablo 4: ocuklarn En Uzun Sre Yaadklar Yer
Yaad Yer Ky Kasaba le l Toplam Say
8 5 29 44 86

%
9 6 34 51 100

ocuklarn en uzun sre ile yaadklar yerler deerlendirildiinde, ocuklardan 8inin (%9) ky, 5inin (%6) kasaba, 29unun (%34) ile, 44nn (%51) ilde uzun sre yaadklar saptanmtr. Bu tablodaki verilere gre ile ve il merkezinde uzun sre yaayan ocuklarn sua bulaan ocuklarn byk bir orann (%85) oluturduklar grlmektedir. Nfus bakmndan ky ve kasabalara oranla daha youn olan ile ve il merkezlerinde ocuklarn sua bulama risklerinin daha yksek olduu saptanmtr.
Tablo 5: ocuklarn Okula Devam Durumu ve Herhangi Bir te alma Durumu
Herhangi Bir te alma Evet Okula Devam Toplam Evet Hayr
3 19

Hayr
29 35

Toplam
32 54

22

64

86

ocuklarn halen okula devam etmeleri ile herhangi bir ite almalar arasndaki ilikinin gsterildii 5 numaral apraz tablodan, ocuklarn 22sinin herhangi bir ite alt ve bu herhangi bir ite alan ocuklardan 3nn halen okula devam

34

OCUK KORUMA KANUNU UYARINCA HAKLARINDA DANIMANLIK TEDBR UYGULANAN OCUKLARIN ZELLKLER (KONYA RNE) Yrd. Do. Dr. zlem KARAKU, Hasan Hseyin TEKN

ettii, 19unun ise okula devam etmedii saptanmtr. ocuklardan herhangi bir ite almayan 64 ocuktan 29unun halen okula devam ettii, 35inin ise okula devam etmedii saptanmtr. Bulgulardan ocuklarn 3nn hem okula devam ettii hem de bir ite alt, ocuklarn 35inin ise hem okula devam etmedii hem de herhangi bir ite almad tespit edilmitir.
Tablo 6: ocuklarn ledikleri Su Tr
Su Tr Hrszlk Messir Fiil Gasp Cinsel stismar Toplam Say
54 21 6 5 86

%
63 24 7 6 100

ocuklarn 54nn (%63) hrszlk suunu iledii, 21inin (%24) messir fiiller1 suunu iledii, 6snn (%7) gasp suunu iledii ve 5inin (%6) cinsel istismar suunu iledii saptanmtr.2
Tablo 7: ocuklarn Ailelerinin Aylk Ortalama Geliri
Aylk Ortalama Gelir
Sosyal Yardm ve Sosyal evre Yardmlaryla Geinen Geliri Olmayan 650 TL (Asgari cret2) Alt 650 TL ile 1000 TL 1000 TL zeri

Say
27 30 18 11

%
31 35 21 13

Toplam

86

100

ocuklarn ailelerinin aylk ortalama gelirlerinin dalmn gsteren Tablo 7ye gre; ocuklarn 27sinin (%31) ailesinin aylk ortalama gelirinin olmad ve sosyal yardmlar ile sosyal evrenin yardmlar ile geindikleri, 30unun (%35) ailesinin aylk ortalama gelirinin asgari cret olan 650 TLnin altnda olduu, 18inin (%21) ailesinin aylk ortalama gelirinin 650 TL ile 1000 TL arasnda olduu, 11inin (%13) ailesinin aylk ortalama gelirinin 1000 TL zerinde olduu saptanmtr.

1 2

Messir fiil: Bir kimseye bedensel zarar veren, bedensel btnln ve saln bozan, akli melekelerinde karkla yol aan ve cezay gerektiren eylem. Messir fiilin en tipik rnekleri adam dvme ve yaralamadr. 2011 yl asgari creti 650 TL olarak yuvarlanmtr.

35

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Tablo 8: Annenin Hayatta Olma Durumu


Anne (Sa) Durumu Evet (sa) Hayr Toplam Say
83 3

%
97 3

86

100

ocuklarn 83nn (%97) annesinin sa olduu, 3nn (%3) annesinin yaamn yitirdii saptanmtr.
Tablo 9: Babann Hayatta Olma Durumu
Baba (Sa) Durumu Evet (sa) Hayr Toplam Say
80 6

%
93 7

86

100

ocuklarn 80inin (%93) babasnn sa olduu, 6snn (%7) babasnn yaamn yitirdii saptanmtr. Tablo 8 ve tablo 9a bakldnda bu aratrmaya katlan ocuklarn sua bulamalarnda anne veya babann kaybnn tetikleyici bir risk faktr olmad ocuklarn byk bir ounluunun anne ve babasnn hayatta olduu saptanmtr.
Tablo 10: Anne Babann Medeni Durumu
Anne Baba liki Durumu Resmi Nikhl Ayr Yayor Boanm Dul Toplam Say
67 9 6 4 86

%
78 10 7 5 100

Aratrmaya dhil olan ocuklarn anne baba iliki durumlar incelendiinde ocuklardan 67sinin (%78) anne babasnn resmi nikhl olduu, 9unun (%10) anne babasnn ayr yaad, 6snn (%7) anne babasnn boanm olduu, 4nn (%5) ise dul olduu saptanmtr. Tabloya bakld zaman, 86 ocuktan 67sinin (%78) ailesinin paralanmam, 19unun (%22) ise ailesinin paralanm olduu grlmektedir.

36

OCUK KORUMA KANUNU UYARINCA HAKLARINDA DANIMANLIK TEDBR UYGULANAN OCUKLARIN ZELLKLER (KONYA RNE) Yrd. Do. Dr. zlem KARAKU, Hasan Hseyin TEKN

Tablo 11: ocuklarn Aile yeleri ile Olan likilerine Dair Dnceleri
Aile likileri yi Orta Kt ok Kt Toplam Say
5 38 39 4

%
6 44 45 5

86

100

ocuklarn 5inin (%6) aile yeleri ile olan ilikilerini iyi dzeyde nitelendirdikleri, 38inin (%44) aile yeleriyle olan ilikilerini orta dzeyde nitelendirdikleri, 39unun (%45) aile yeleriyle olan ilikilerini kt dzeyde nitelendirdikleri, 4nn ise (%5) aile yeleriyle olan ilikilerini ok kt dzeyde nitelendirdikleri saptanmtr. ocuklarn geneline bakldnda, sua bulam ocuklarn %94nn ailesi ile olan ilikilerinin orta, kt ve ok kt dzeyde olduu grlmektedir.
Tablo 12: ocuklarn Arkadalar ile Olan likilerine Dair Dnceleri
Arkada likileri yi Orta Kt Toplam Say
61 23 2

%
71 27 2

86

100

ocuklarn 61inin (%71) arkadalar ile olan ilikilerinin iyi dzeyde olduunu belirttikleri, 23nn (%27) arkadalar ile olan ilikilerinin orta dzeyde olduunu belirttikleri, 2sinin (%2) ise arkadalar ile olan ilikilerini kt olarak belirttikleri, saptanmtr. Bu bulgulara gre sua bulaan ocuklarn arkadalar ile olan iletiimleri aileleriyle olan iletiimlerine nazaran daha iyi dzeydedir. Arkadalarla olan iliki dzeyinde ok kt cevab gelmezken aile ile olan iletiim dzeyinde ocuklarn 4 (%5) ok kt cevabn vermitir.

3. TARTIMA VE YORUM
Sua ynelen 13-18 ya aras ocuklarn byk bir ounluunun erkek olduu bulunmutur. Kz ocuklarn ise aznl oluturduu grlmektedir. Aratrmann sonular lkemizde ocuk sululuu zerine yaplan birok aratrmann sonular ile paralellik gstermektedir (ter 2005; Karabulut 2006; oan 2006; Kt, 2006; Demiral, Korkmaz etin, Aydn, Bildik, zbaran, Altta, 2009). Cinsiyet deikeninin, su ve sululuk arasndaki ilikiyi belirleyen gl bir deiken olduu grlmektedir (Hagan, Gillis, and Simpson 1985; Harris 1977; akt.; Heimer, 1996).

37

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

T.C. Babakanlk Sosyal Hizmetler ve ocuk Esirgeme Kurumu Genel Mdrlnn (SHEK)3 2009 ylndaki Su Faili ve Madurlar Olarak ocuklar ve Genler semineri raporu; erkek ocuklarn kz ocuklara gre su ileme oranlarnn daha fazla olduunu ortaya koymutur. Toplumlar, hem yazl kurallara hem de yazl olmayan normlara sahiptirler. Bunlar erkek ve kadnlarn nasl davranmas gerektiini, stlenmeleri gereken ya da stlenmelerine izin verilen rolleri ve hatta hangi kiisel zellikleri edinmelerinin uygun olacan belirler (Atkinson, Atkinson, Smith, Bem, Nolen-Hoeksema, 2002). lk karlalan sosyal kurum olan aile ocuk yetitirmede kz ocuklarn daha sakin ve ie dnk, erkek ocuklarn ise daha aktif ve da dnk yetitirmektedir. Kz ocuklarnn erken yalardan itibaren saldrgan davranlar gstermesi, kavga etmesi genelde cezalandrlrken, erkek ocuklarn bu durumlar ise genelde dllendirilir (Burger, 2006). Kzlarn daha sk gzetilmeleri, ailelerle daha gl duygusal balarnn olmas ve bundan dolay kanuna aykr davranma konusunda daha az zgr olduklarn ortaya konmutur (Hagan di. 1985; Jensen ve Eve 1976; Singer ve Levine 1988; akt.; Heimer, 1996). Ya deikenine gre, 13-15 ya aralnda 31 ocuun, 16-18 ya aralnda 55 ocuun olduu saptanmtr. Bu sonuca gre ocuklarn byk bir ounluunun 1618 ya arasnda sua bulamaya daha yatkn olduklar grlmektedir (ter, 2005). Almanyada polis verilerinde, 1418 ya aras genler ve 1821 ya aras gen yetikinlerde ilenen sularn 14 ya altnda ilenen sulardan be kat daha fazla olduu grlmektedir (SHEK Seminer Raporu, 2009:2-4). Kocada, 2004 ylnda Malatyada meydana gelen 651 vakann 946 zanlsnn olduunu, bunlarn %2,8inin 11 yandan kk, %96,4nn 1118 ya aralndaki ocuklar olduunu sylemitir (Kocada, 2007:172). Ergenlik dneminde, ergenin baka insanlarn gznde nasl biri olduunu renebilmesi ok nemlidir. Kendini kantlama abas, davranlarnn sonularn kestirememe, heyecan aray baz ykc davranlar gstermelerine neden olabilir. Ergen, kurallardan uzaklap, su olarak nitelenen problem davranlar gsterebilir (Akduman, 2007:126). ocuklarn doduu yerin belirlenmesi amacyla yneltilen soru sonucu ocuklarn 10unun (%12) ky, 6snn (%7) kasaba, 15inin (%17) ile, 55inin (%64) ilde doduklar saptanmtr. le ve il merkezinde doan ocuklarn, sua karan ocuklarn %81ini oluturduklar grlmektedir. ocuklarn en uzun sre ile yaadklar yerler deerlendirildiinde, ocuklardan 8inin (%9) ky, 5inin (%6) kasaba, 29unun (%34) ile, 44nn (%51) ilde uzun sre yaadklar saptanmtr. Bu tablodaki verilere gre ile ve il merkezinde uzun sre yaayan ocuklarn sua bulaan ocuklarn byk bir orann (%85) oluturduklar grlmektedir. Nfus bakmndan ky ve kasabalara oranla daha youn olan ile ve il merkezlerinde ocuklarn sua bulama risklerinin daha yksek olduu saptanmtr. ocuk sululuu ve ocuk su faillerinin yaadklar
3 SHEK, 2011 Temmuz itibariyle kurum Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlna balanarak ocuk Hizmetleri Genel Mdrl adn almtr

38

OCUK KORUMA KANUNU UYARINCA HAKLARINDA DANIMANLIK TEDBR UYGULANAN OCUKLARIN ZELLKLER (KONYA RNE) Yrd. Do. Dr. zlem KARAKU, Hasan Hseyin TEKN

yerler ve yetitikleri ortamlar, suun ileniini dorudan ya da dolayl olarak etkilemektedir. Herhangi bir yata ocuk tarafndan ilenen cinayetler (muhtemelen dier ar sular da) byk ehirlerde meydana gelmektedir (Snyder ve Sickmund, akt.; Gnlta, 2009). Yine sulu ocuklar zerinde yaplan bir almada da, ilenen sularn byk bir ksmnn ehir merkezi ve yerleim yerlerinde gerekletii grlmektedir (Hanc,1999). Kentte kavuacan sand elence, macera, hret ve zenginlik beklentisinin yannda, yetersiz eitim ve yetenek eksiklii gibi nedenlerle arzulad i ve gelecei elde edemeyecei dncesine kaplan ocuklarn, kentte deien geleneksel aile trelerinin ocuu koruyan yaptrm gcnn zayflamas, ailenin sosyal kontrol fonksiyonunu yerine getirebilecek baka kurumlarn olmamas nedeniyle sua daha kolay ynelme olasl byktr (li, zcan, Hanc, Akta, Akiek, 1996 akt,; Akduman, 2007: 14). ocuklarn halen okula devam etmeleri ile herhangi bir ite almalar arasndaki ilikiyi gsteren bulgulardan, ocuklarn 22sinin herhangi bir ite alt ve bu herhangi bir ite alan ocuklardan 3nn halen okula devam ettii, 19unun ise okula devam etmedii saptanmtr. ocuklardan herhangi bir ite almayan 64 ocuktan 29unun halen okula devam ettii, 35inin ise okula devam etmedii saptanmtr. Bulgulardan ocuklarn 3nn hem okula devam ettii hem de bir ite alt, ocuklarn 35inin ise hem okula devam etmedii hem de herhangi bir ite almad tespit edilmitir. Kzmaz ve Bilgin (2010)in bulgular da bu sonucu desteklemektedir. Risk grubuna dahil olan, su ileme eiliminde bulunan veya kaynatrma eitiminde olan ve orta retime devam edemeyecek olan ocuklarn eitim yaamlarnn sona ermesi sonucu babo ve amasz bir yaam srmeleri, kendileri ve evrelerindeki dier genler iin tehdit oluturabilmektedir. Okul idaresi ve ailelerin, genellikle baarszlk yaayan ocuklarn bu durumlarna uzun sre tahamml edemedikleri ve bu ocuklar okuldan uzaklatrdklar belirtilmektedir. Bunun neticesinde, ocukta ruh sal asndan tehlike olumakta, ocukta zaten mevcut olan faydaszlk, gvensizlik gibi duygular artmakta ve ocuun sua ynelmesi kanlmaz hale gelmektedir (Akduman, 2007: 20). Su trlerine baktmz zaman, ocuklarn 54nn (%63) hrszlk suunu iledii, 21inin (%24) messir fiiller suunu iledii, 6snn (%7) gasp suunu iledii ve 5inin (%6) cinsel istismar suunu iledii saptanmtr. Kocadan almasnda, hibir meslei olamayanlarn bata gasp, rza geme, cinayete tam teebbs ve hrszlk sularn iledikleri bulunmutur. renci olanlarn da bata gasp olmak zere rza geme, cinayet, cinayete tam teebbs ve hrszlk sularna yneldikleri tespit edilmitir (Kocada, 2007:181). Gnltan 2009 ylnda Adana ilinde Mala ve ahsa Kar Su leyen ocuklarn Sosyo Demografik zelliklerinin Ortaya Konulmas konulu almasnda 470 ocuk zerinde uygulad anket formlar deerlendirildiinde, olgularn %69,7sinin mala kar su iledii iddias ile %30,3nn ise ahsa kar su iddias ile ocuk ube Mdrlne geldii grlmtr. TKin 2009 ylnda
39

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

yapt aratrma da; ocuk Ceza nfaz Kurumu ve Eitim Evlerine giren 652 ocuk hkmlden, 271'i gasp (%41.6), 194' hrszlk (%29.7), 42'si cinsel sular (%6.4), 37'si uyuturucu sular (%5.7), 34' ldrme (%5.2), 13'nn yaralama (%2.0) suunu iledikleri bulunmutur. Kanerin 1991 ylnda yapt aratrmada da sua ynelen ocuklarn en ok hrszla yneldiklerini ortaya koymutur. ocuklarn ailelerinin gelir dzeyine baktmz zaman, ocuklarn 27sinin (%31) ailesinin aylk ortalama gelirinin olmad ve sosyal yardmlar ile sosyal evrenin yardmlar ile geindikleri, 30unun (%35) ailesinin aylk ortalama gelirinin asgari cret olan 650 TLnin altnda olduu, 18inin (%21) ailesinin aylk ortalama gelirinin 650 TL ile 1000 TL arasnda olduu, 11inin (%13) ailesinin aylk ortalama gelirinin 1000 TL zerinde olduu saptanmtr. Bozuk aile yaps, olumsuz sosyal koullar, ekonomik durumun ktl, sava ve ekonomik kriz gibi dnemler ocuu sua iten nedenlerin banda gelmektedir (Fiek, 2008). Ailenin ekonomik durumu ocuklarn iledikleri sularda nemli faktr olarak ortaya kmaktadr. lemi olduu sutan dolay yarglanan ocuklarn %48,3 dk gelir grubunda yer almaktadr. Orta gelir grubunda yer alanlarda ise bu oran %42, 7dir. Yoksulluun verdii basklar ve toplum iinde zengin ve yoksullar arasndaki ztlama sua hizmet edici bir etmen olarak grlmektedir (Dnmezer, 1994 akt.; Ere, 2009). Su ileme oran dk gelir grubundan yksek gelir grubuna doru azalarak sralanmaktadr (Kocada, 2007). ocuklarn 83nn (%97) annesinin sa olduu, 3nn (%3) annesinin yaamn yitirdii saptanmtr. ocuklarn 80inin (%93) babasnn sa olduu, 6snn (%7) babasnn yaamn yitirdii saptanmtr. Bu iki bulguya baktmz zaman aratrmaya katlan ocuklarn sua bulamalarnda anne veya babann kaybnn tetikleyici bir risk faktr olmad ocuklarn byk bir ounluunun anne ve babasnn hayatta olduu saptanmtr. Aratrmann bulgular Gnlta (2009), Kzmaz ve Bilgin (2010)in yapt aratrma sonular ile paralellik gstermektedir. Aratrma sonularna baktmz zaman, ocuklarn sua bulamalarnda anne veya babann kaybnn tetikleyici bir risk faktr olmad ocuklarn byk bir ounluunun anne ve babasnn hayatta olduunu gstermektedir. Aratrmaya dhil olan ocuklarn anne baba iliki durumlar incelendiinde ocuklardan 67sinin (%78) anne babasnn resmi nikhl olduu, 9unun (%10) anne babasnn ayr yaad, 6snn (%7) anne babasnn boanm olduu, 4nn (%5) ise dul olduu saptanmtr. Tabloya bakld zaman, 86 ocuktan 67sinin (%78) ailesinin paralanmam, 19unun (%22) ise ailesinin paralanm olduu grlmektedir. Paralanm aile ile ilgili temel zellik boanma, lm ve terk nedeniyle ebeveynlerden birinin olmaydr. Ailenin paralanm olmas sululukta nemli bir faktrdr. Ailenin paralanmas ile aile iinde otorite boluu olumakta, ailenin ocuk zerindeki kontrol ya ok azalmakta ya da ok artmaktadr (Karabulut, 2006). Paralanm aileler de su ilemede bir unsur olmaktadr ancak tek bana yksek bir orana

40

OCUK KORUMA KANUNU UYARINCA HAKLARINDA DANIMANLIK TEDBR UYGULANAN OCUKLARIN ZELLKLER (KONYA RNE) Yrd. Do. Dr. zlem KARAKU, Hasan Hseyin TEKN

sahip deildir. Trkiyede de dier lkelere paralel olarak ocuu sua iten etkili unsur olarak yalnz paralanm aileye iaret edilmemektedir (Saran, 1990). Gnmzde paralanm ailenin Trk toplumunda suta tek etken olmad, buna karlk, aile atma ve geimsizliinin ocuun sapm davranlara ynelmesinde etkili olduu anlalmtr (Gnen-li, 2009:30). ocuklarn 3nn (%6) aile yeleri ile olan ilikilerini iyi dzeyde nitelendirdikleri, 23nn (%46) aile yeleriyle olan ilikilerini orta dzeyde nitelendirdikleri, 20sinin (%40) aile yeleriyle olan ilikilerini kt dzeyde nitelendirdikleri, 4nn ise (%8) aile yeleriyle olan ilikilerini ok kt dzeyde nitelendirdikleri saptanmtr. ocuklarn genelinde bakldnda, sua bulam ocuklarn %94nn ailesi ile olan ilikilerinin orta, kt ve ok kt dzeyde olduu saptanmtr. Arkan (1996)n yapm olduu aratrmasnda; hkml genlerin %78inin ailesinde, aile ii anlamazlk ve iddetin olduunu belirtmitir. ocuun dnyaya geliinden itibaren karlat ilk toplumsallama kurumu ailedir. Aile ii ilikiler dzeyinde yaanan kt toplumsallama sreci, ocuun su saylabilecek davranlara ynelmesinde ve srklenmesinde byk rol oynamaktadr. Dier bir ifadeyle sua ynelmede aile, birinci derecede nemli bir kurumdur. Aile ii ilikilerin olumsuz olmas, aile bireylerinin birbirlerine kar olumsuz tutum ve davranlar ocuun geliimini olumsuz etkileyerek sua ynelmesine neden olabilmektedir (Ere, 2009). ocuklarn 61inin (%71) arkadalar ile olan ilikilerinin iyi dzeyde olduunu belirttikleri, 23nn (%27) arkadalar ile olan ilikilerinin orta dzeyde olduunu belirttikleri, 2sinin (%2) ise arkadalar ile olan ilikilerini kt olarak belirttikleri saptanmtr. Bu bulgulara gre sua bulaan ocuklarn arkadalar ile olan iletiimleri aileleriyle olan iletiimlerine nazaran daha iyi dzeydedir. Arkadalarla olan iliki dzeyinde ok kt cevab gelmezken aile ile olan iletiim dzeyinde ocuklarn 4 (%5) ok kt cevabn vermitir. ocuun sosyal geliiminin en kritik noktalarndan biri olan arkadalk ilikileri, toplumsal ilikilerine nclk eder ve ocuklarn doru davranlarda bulunmas asndan ok nemlidir. Olumsuz akran etkilerinin bir sonucu olarak zellikle ergenlik dneminde kimliini kazanma abas ierisinde olan ergen; bir gruba ait olma, grup onayn yitirmeme uruna sapan davranlara ynelebilmektedir. Bu balamda ocuk sululuuna etki eden faktrler arasnda arkada gruplarnn da etkisi byktr (Akduman, 2007).

SONU
Aratrma sonular incelendiinde, erkek ocuklarn kz ocuklardan daha ok su iledikleri, su ileme yann ergenliin son dnemlerinde artt, bu sulu ocuklarn ounun okula devam etmedikleri, illerde ve ilelerde yaadklar, ekonomik durumlarnn alt dzeyde olduu, anne babalarnn sa ve birlikte yaadklar ancak
41

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

aileleri ile olan iletiimlerinin iyi olmad grlmektedir. Sonular genel erevede deerlendirdiimiz zaman, henz reit olamayan bu ocuklarn su ilemelerinin nedeni olarak aile kurumunun zerine den grevi yerine getiremediini grmekteyiz. Ailelerin ocuklarna kar sorumluluklar vardr. Onlarn, fiziksel, sosyal, duygusal ihtiyalarn karlamalar gerekmektedir. Eer ailede fiziksel ihtiyalar karlanyor, sosyal ve duygusal ihtiyalar karlanmyorsa ya da bu ihtiyalar ok az karlanyorsa ya da hibirisi karlanmyorsa ocukta gelimesi gereken aidiyet duygusu geliemeyecektir. ocuun en nemli ihtiyalarndan olan aidiyet ihtiyac ve kendini gerekletirme ihtiyac aile tarafndan karlanmaynca ocuk bu ihtiyalarn gerekletirecek yeni ortamlar arayacaktr. Henz hayat tecrbesi az olan gen yalnz kalacak ve sosyal ortam ierisindeki tehlikelere kar savunmasz kalacaktr. Aile ocuk iin ba sktnda geri dnebilecei bir liman olmad zaman ocuk problemleri yapc bir ekilde zemeyecek, birok hata yapacak, hatta bu bir sre sonra su halini alacaktr. rneklem grubuna baktmz zaman bu ocuklarn aileleri muhtemelen iletiim becerileri konusunda yetersizdirler, ocuklarna kar ilgisiz ana baba tutumlarn sergilemektedirler ve ocuklarnn balar sktnda dnebilecekleri bir liman konumunda deildirler. Anne babalarn ocuklar ile ilikilerini glendirmek iin bu konularn, sistemli bir konu olarak ele alnp aratrlmas ve kan sonulara gre ailelere dnk programlar gelitirilmesi gerekmektedir. Aile kurumlar toplumlarn temel talar olduu gz nne alndnda, bu konunun lke olarak nemsenmesi gereken bir konu olduu grlmektedir. Aile birlii ocuklar iin en lzumlu bir sosyal gruptur. ocuk ancak bu grup iersinde salam esaslarda yetiebilir ve korunabilir.

42

OCUK KORUMA KANUNU UYARINCA HAKLARINDA DANIMANLIK TEDBR UYGULANAN OCUKLARIN ZELLKLER (KONYA RNE) Yrd. Do. Dr. zlem KARAKU, Hasan Hseyin TEKN

KAYNAKLAR Akduman, G. G. (2007), Sua Karan 12-15 Ya Grubundaki ocuklarda Akran stismar ve Kendilik Algsnn Karlatrmal Olarak ncelenmesi, Ankara niversitesi Fen Bilimleri Enstits, Yaymlanmam Doktora Tezi, Ankara. Arkan, . (1996), Yoksulluk, Evlilikte Geimsizlik ve Boanma, afak Matbaas, Ankara. Atkinson, R. L., Atkinson, R.C., Smith, E.E, Bem, D.J. ve Nolen-Hoeksema, S.N. (2002), Psikolojiye Giri, Arkada Yaynlar, Ankara. Avc, M. (2008), Tutuklu ocuklar zerine Bir Aratrma: ocuklarn Sua Ynelmesinde Etkili Olan Toplumsal Nedenler ve zm nerileri, Atatrk niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Dergisi, 11( 1), s.49. Bykl, H. . (1972), ocuk Sululuunun Nedenleri lkemizde ocuk Mahkemeleri, Adalet Dergisi, 1, s.760-772. Burger, J. M. (2006), Kiilik, Kakns Yaynlar, stanbul. oan, O. (2006), ocuk Sululuunun Nedenleri ve Edirne Ceza Mahkemelerinde Alan Davalarn Bu Ynde ncelenmesi, Ankara niversitesi Salk Bilimleri Enstits, Yaymlanmam Doktora Tezi, Ankara. Ere, F. (2009), Toplumsal Bir Sorun: Sulu ocuklar ve Ailenin nemi, Aile ve Toplum Dergisi, 5(7), s.91. ocuk Koruma Kanunu, (2005), Retrieved: http://oges.meb.gov.tr/doc2012/5395_SAYILI_COCUK_KORUMA_KANUNU.pdf Demiral N., Korkmaz etin S., Aydn C., Bildik T., zbaran B. ve Altta, . (2009), zmirde 2004 2005 Tarihleri Arasnda Sua Kartklar Tespit Edilen ocuk ve Genlerin Sosyo Demografik zellikleri ve Gereksinim Alanlar, Ege Pediatri Blteni, 16(1), s.1-8.G Dnmezer, S. (1994), Kriminoloji, Beta Yaynlar stanbul. Fiek, G., iner, C. U. ve Akpnar, T. (2008), ocuk Sululuunda nc almalar ve ki Doktora Tezi, AHFD, 57(2), s. 21-25. G, L. (2006), ocuk Sululuu ve Polisin Yaklam, Kahramanmara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, Yaymlanmam Yksek Lisans Tezi, Kahramanmara. Gnlta, B. (2009), Adana linde Mala ve ahsa Kar Su leyen ocuklarn Sosyo Demografik zelliklerinin Ortaya Konulmas, ukurova niversitesi Salk Bilimleri Enstits, Yaymlanmam Yksek Lisans Tezi. Gngr, M. (2008), Evrensel Bir Sorun Olarak ocuk Sululuu Ve Sokakta alan ve Yaayan ocuklar, Adyaman niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Dergisi, 1(1), s.27. Gnen-li, T. (2009), ocuk, Su ve Sokak. Sokakta Yaayan, Su leyen ve Sua Maruz Olan ocuklar: Ankara, stanbul rnei, zmler ve neriler, Dumat Ofset Matbaa Ltd. ti., Ankara. Hanc, H. (1999), ocuk Sululuuna Yol Aan Sosyal Bir Yara: Gler Ve arpk Kentleme, Hekim ve Yaam zmir Tabip Odas Blteni, 6, s.24-28. Heimer, K. (1996), Gender, nteraction And Delinquency: Testing a Theory of Differential Social Control, Social Psychology Quarterly, 59 (1), pp.39.

43

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Kaner, S. (1991), Sulu ocuklara/Genlere ve Sorunlarna Genel Bir Bak, A.. Eitim Bilimleri Fakltesi Dergisi, Retrieved: ttp://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/506/6139. pdf Karabulut, S. (2006), Sulu ocuklarn Trkiye Profili, Nide niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, Yaymlanmam Yksek Lisans Tezi, Nide. Kzmaz, Z. ve Bilgin, R. (2010), Sokakta alan/Yaayan ocuklar Ve Su: Diyarbakr rnei, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 9(32). Kocada, B. (2007), Dk Sosyo-Ekonomik Yap Su likisi: Malatyada ocuk Sululuu, Sosyoloji Aratrmalar Dergisi, (1), s.158-172-181. Kunt, V. (2003), ocuk ve Su, Yksek Lisans Tezi, Ankara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits. Kt, D. (2006), 1997-2004 Yllar Arasnda Gvenlik Birimlerine Gelen/Getirilen ocuklarn Durumlarnn rdelenmesi, Yaymlanmam Yksek Lisans Tezi, Maltepe niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, stanbul. ter, A. (2005), ocuk Sululuunun Toplumsal Nedenleri (Antalya rnei), Sleyman Demirel niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, Yaymlanmam Yksek Lisans Tezi, Isparta. Ulutekin, S. (1985), ocuklara likin Islah Sisteminde Kurumsal Bakm ve ada Trefman Modelleri, H.. Sosyal Hizmetler Yksek Okulu Dergisi, 3(3), s.5. Saran, N. (1990), "ocuk Sululuu ve Paralanm Aileler", Aile Yazlar III., Birey Kiilik ve Toplum, Bilim Serisi (Der.:B. Dikeligil-A. idem), 5, T.C. Babakanlk Aile Aratrma Kurumu Yaynlar, Ankara, s.131-134. T.C. Babakanlk Sosyal Hizmetler ve ocuk Esirgeme Kurumu Genel Mdrl (2009), Su Faili ve Madurlar Olarak ocuklar ve Genler Semineri Raporu (1522 Kasm 2009) Mnih-Almanya, Ankara, s.2-4. TK, (2009), Ceza nfaz Kurumu statistikleri, 2. Risk Altnda ve Korunmas Gereken ocuklar Uluslararas Sempozyumu. ensoy, N. (1949), ocuk Sululuu, Kklk, ocuk Mahkemeleri ve nfaz Messeseleri, smail Akgn Matbaas, stanbul. Yavuzer, H. (1999), Ana-Baba ve ocuk, Remzi Kitabevi, stanbul. Yavuzer, H. (2009), ocuk ve Su, Remzi Kitabevi, stanbul. Yrkolu, A. (1997), Deien Toplumda Aile ve ocuk, zgr Yaynlar, stanbul.

44

A CRITICAL ASSESSMENT ON

THE CONDITIONAL CASH TRANSFER PROGRAMME IN THE CONTEXT OF GENDERED POVERTY IN TURKEY
Mehmet Ali KKAVU*
Abstract This article attempts to critically discuss the relation between the gendered nature of poverty and outputs of Conditional Cash Transfer (CCT) programme of Turkey, a poverty reduction programme that has been designed to break the intergenerational transmission of poverty by investing long-term development of human capital in poor families since the CCT programme is argued to have a strong gender perspective. Therefore, this article will first address the discussions on relation between poverty and gender from the perspective of feminisation of poverty and gendered poverty approaches which are used synonymously in this article. Later, the article will attempt to picture gendered nature of poverty in Turkey using various resources. This article will be concluded a critical discussion on whether or not the CCT programme in Turkey could be a significant remedy to the problems caused by gendered nature of poverty. Keywords: Conditional Cash Transfer Programme, Feminisation of Poverty, Gendered Poverty in Turkey

TRKYE'DE TOPLUMSAL CNSYET TEMELL YOKSULLUK YAKLAIMI KAPSAMINDA ARTLI NAKT TRANSFER PROGRAMI ZERNE ELETREL BR DEERLENDRME zet Bu makale, yoksulluun toplumsal cinsiyet temelli doas ile gl bir toplumsal cinsiyet vurgusuna sahip olduu savunulan ve yoksul hanelerin uzun dnemli insani sermayesine yatrmda bulunarak yoksulluun nesiller aras geiine engel olmay amalayan artl Nakit Transferi (NT) programnn ktlar arasndaki ilikiyi eletirel bir ekilde tartmay amalamaktadr. Bu nedenle, bu alma ncelikle eanlaml olarak kulland yoksulluun feminizasyonu ve toplumsal cinsiyet temelli yoksulluk yaklamlar balamnda yoksulluk ve toplumsal cinsiyet ilikisini tartacak, sonra eitli kaynaklar kullanarak lkemizdeki toplumsal cinsiyet temelli yoksullua dair genel bir resim oluturmaya alacaktr. Makale lkemizde uygulanan programnn toplumsal cinsiyet temelli yoksulluun neden olduu sorunlara etki bir are olup olamayacan tartan bir blmle sona erecektir. Anahtar Kelimeler: artl Nakit Transferi Program, Yoksulluun Feminizasyonu, Trkiyede Toplumsal Cinsiyet Temelli Yoksulluk

Aile ve Sosyal Politikalar Uzman, Sosyal Yardmlar Genel Mdrl

45

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

1. Introduction
This article aims to critically discuss Conditional Cash Transfer (CCT) programme that is currently being implemented in Turkey to combat poverty and break the intergenerational transmission of poverty by investing long-term development of human capital in poor families. The CCT programme is argued to have a strong gender perspective. Therefore, this article will examine the design, implementation and impact of the CCT programme in Turkey in details. To establish a sound conceptual framework, this article will firstly address the discussions on relation between poverty and gender. In this context, feminisation of poverty approach and gendered poverty approach or gendered nature of poverty will be debated. At this point, it is important to remind that gendered poverty or gendered nature of poverty have been used synonymously in this article. Then, this article will focus on Turkey and use official statistics and international comparative reports on poverty and development to picture gendered nature of poverty in Turkey. After presenting information about the development of worldwide CCT programmes and the CCT programme in Turkey, the article will examine distinguishing aspects of the CCT programme compared to other social assistance programmes in Turkey. Therefore social assistance system and social assistance programmes will be explained very briefly. However, this article will ignore the programmes or projects that are carried out by local governments or institutions to prevent any digression while describing social assistance system and social assistance programmes in Turkey. In fact, these local programmes are quite similar to traditional social assistance programmes of the General Directorate for Social Assistance (GDSA) that is the main public institution responsible for carrying out countrywide social assistance programmes. To picture impacts of the CCT programme over gendered nature of poverty or gendered poverty, findings of previous impact assessment studies of International Food Policy Research Institute (IFPRI) on the CCT programme will be reviewed and discussed. In the conclusion section, an assessment on general policies and strategies, social assistance system of Turkey and CCT programme will be presented so as to reveal whether the CCT programme per se constitutes a remedy to problems, triggered by gendered nature of poverty in Turkey.

2. Gender and Poverty: Feminisation of Poverty or Gendered Nature of Poverty?


As mentioned above, this article neither focuses on the definition of poverty nor measuring it. However, as the poverty is closely linked with growth, income distribution and mainly deprivation, it is inevitable that impact of poverty is more devastating over women than men. Poverty studies made significant contribution to reveal that
46

A CRITICAL ASSESSMENT ON THE CONDITIONAL CASH TRANSFER PROGRAMME IN THE CONTEXT OF GENDERED POVERTY IN TURKEY Mehmet Ali KKAVU

poverty is not gender-neutral. Since womens roles, including their participation in social life and employment, are limited differently compared to men by social values and norms of the society that they live in and economic limitations and government policies, these differences underpins disparities and extend the gap between women and men as Bellamy and Rake point out (2005, p.2). Among these major differences are very intensive participation of women in unpaid work, including child or elderly care and domestic work, that prevents them to participate properly in paid work (Bellamy and Rake, 2005, p.2) and unequal distribution of income within households (Bugra and Keyder, 2005, p.6). These differences consequently resulted in more women felling into poverty and face the risk of social exclusion. That situation does not differ for the industrialised and developed nations. For instance, women tend to be poorer than men and more women than men are poor in Britain (Bellamy and Rake, 2005, p.48). In the poverty literature, two main concepts and approaches regarding women in poverty were introduced gradually. These are feminisation of poverty and gendered poverty which is also defined as gendered nature of poverty. The term of feminisation of poverty firstly appeared in the debates on the single mothers and welfare in 1970s. It was used to emphasize that women have a higher incidence of poverty than men[and] their poverty is more severe than that of men[and]there is a trend to greater poverty among women, particularly associated with rising rates of FHHs [female-headed households] (Bridge, 2001, p.1 ). The term of feminisation of poverty took place in a global policy papers for the first time in 1995 at the action plan of the fourth World Conference on Women due to the fact that poverty came into prominence in the international development agenda and new approaches and indicators were strongly needed (General Directorate on the Status of Women, 2008b, p.5). However, a clear definition on the feminisation of poverty was not included in this action plan. Instead, this action plan mainly required all relevant parties including governments, international organisations, academic institutions and private sector to develop a methodology incorporating gender perspective into process of economic policy making and collect gender based data on poverty (UN Women, 2011a). Despite of this uncertainty on the definition of feminisation of poverty in the conference documents, promoting womens economic independence, including employment and eradicating the persistent and increasing burden of poverty on women were also listed in the critical areas of the Beijing Platform for Action (BPFA) in the closing declaration of the conference which is known as the Beijing Declaration (UN Women, 2011a). Although feminisation of poverty was widely discussed and included in international policy papers, there were also criticisms towards it. An article that was written by

47

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Sylvia Chant included these main critiques. According to Chant, the main problems on the feminisation of poverty are related its definition and assumptions. Firstly, the feminisation of poverty approach presents women as a homogenous mass by ignoring the differences among them or it differentiates women only on the basis of household headship. Secondly, only the criteria of monetary deprivation is used to describe poverty under the feminisation of poverty approach (2006, p.3) and even though this approach focuses on income and monetary deprivation, relevant sexdisaggregated statistics are deficient (2006, p.3). She also points out a dilemma of the feminisation of poverty approach on its focus on women that she considers deflecting attention from men and gender relations. She argues that there should be masculinisation of wealth if the poverty feminises as formulized in the feminisation of poverty approach. However, empirical evidence presented that men has fallen behind women in attaining education and accessing employment in some countries. Hence, according to Chant, the feminisation poverty approach is insufficient to explain crisis of masculinity and these empirical findings (2006, p.7). Therefore, a more holistic approach that is known as gendered poverty and includes gendered nature of deprivation, different capabilities, livelihoods, experience and social exclusion of men and women started to substitute the feminisation of poverty. The most significant contribution to the development of gendered poverty approach has been made by the United National Development Programme (UNDP). In 1990, UNDP published the first issue of its human development report. Since then, this report has been published regularly and annually under the name of UNDP Human Development Reports. In addition to comparing different well-being outcomes for different genders, gendered poverty approach that was initiated by these reports, depending on capabilities approach, addresses the processes and mechanisms on the contrary of the feminisation of poverty approach that mainly focused on the outcomes (Jackson and Palmer, 1999, p.558). In 1995, UNDP Human Development Report developed two new measures, which are considered as a very important contribution to gendered poverty approach (UNDP 2011a). First of them is the Gender-related Human Development Index (GDI) which simply presents the differences among women and men in the indicators of Human Development Index (HDI). The second, Gender Empowerment Measure (GEM) aims to assess the improvement in womens participation in political environment and economic sectors. These two measures are intensively used to reveal and monitor the disparities in analysis and discussions that focus on the gendered nature of poverty. In addition to these measures, UNDP introduced a Gender Inequality Index (GII). GII aims to quantify gender related inequality that women encounter. GII is a composite measure that focuses on inequalities in reproductive health, empowerment of

48

A CRITICAL ASSESSMENT ON THE CONDITIONAL CASH TRANSFER PROGRAMME IN THE CONTEXT OF GENDERED POVERTY IN TURKEY Mehmet Ali KKAVU

women in political forums and education attainments and womens participation in labour market. To sustain a sound index, GII also uses different types of indictors varying including maternal mortality ratio, adolescent fertility rate, shares of parliamentary seats and education attainment levels and womens participation in the work force (UNDP, 2011b). This article will again refer again these measures and index so as to picture gendered poverty in Turkey.

2.1. Gendered Nature of Poverty in Turkey


In the context of gender equality and gendered poverty, Turkey has showed a very poor performance compared to its economic development level. For instance, it ranked 83rd among 169 countries which the relevant data was available according to GII in UNDP Human Development Report 2010. As mentioned above, GII includes specific indicators to measure inequality and reveal gendered nature of poverty. The labour force participation ratio which is one of these indicators and very important to expose discrimination against women in labour market has remained quite low as 26.9 percent (UNDP, 2010, p.157). Similar to GII in UNDP Human Development Report 2010, Turkey has placed 99th out of 134 countries in participation ratio of women in political forums in the Gender Gap Report 2010 (World Economic Forum, 2010). Except above mentioned comparative data, there is a serious constraint in obtaining relevant empirical study to picture the gendered nature of poverty in Turkey (Candas and Bugra, 2010, p.29). The main underlying reason of this scarcity is that existing official statistics are generally based on household and ignore disparities in these households. That these statistics are unable to contribute policy making process has formed other reason (Sener, 2009, p.6). Consequences of limited empirical studies and insufficient statistics on gendered nature of poverty in Turkey will be debated in details in the conclusion section of this article. However, there is, at this stage, a need to address on several selected official statistics in order to reveal gendered nature of poverty in Turkey. Table I shows the poverty rates in last five years according to education levels of male and female members of households in Turkey. These official statistics reflect that women, on the average, experience poverty more frequently than man in Turkey. Despite that, the risk of falling into poverty for the women decreases as the education level of women improves.

49

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Table I. Poverty Rates in Turkey According to Gender and Educational Status of Household Members between 2005 and
2005 (%) Educational Status Male Female Male Female Male Female Male Female Male Female 2006 (%) 2007 (%) 2008 (%) 2009 (%)

TURKEY Household members who are younger than 6 years old Illiterate or literate without a diploma

19,97

21,01

17,32

18,27

17,33

18,26

16,70

17,52

17,10

19,03

27,86

27,56

25,12

24,43

24,91

24,10

22,86

22,18

22,87

25,27

30,94

31,92

27,73

28,34

29,13

28,88

30,77

30,31

30,34

29,52

Primary school

19,92

14,51

16,52

12,05

15,87

12,68

15,91

11,22

16,86

13,83

Elementary school Secondary school and equivalent vocational school High school and equivalent vocational school University, faculty, masters, doctorate

21,79

23,02

16,47

19,66

19,79

18,55

18,67

15,66

17,19

18,39

9,72

5,62

9,69

4,89

11,06

5,57

9,85

5,78

10,89

7,82

7,98

5,14

6,06

4,05

7,05

4,09

6,00

5,11

5,71

4,76

0,83

0,72

1,28

0,56

0,97

0,53

0,88

0,43

0,92

0,40

Source: TURKSTAT, 2010b

Table II shows the labour force participation rates of women and men. This table presents explicitly that participation of women into labour is considerably low. Interestingly, the gap between womens and mens labour force participation rates widens enormously in urban areas compared to rural areas. In parallel with the findings of Table II, Graphic I on unemployment and gender relation and Graphic II on gender related unemployment in nonagricultural sectors reveal that women in Turkey experience a higher level of unemployment than male counterparts. Especially in nonagricultural sectors, female unemployment rate surpasses male unemployment rate dramatically. Low unemployment rate among the women in Turkey is considered to represent a rare exception to the worldwide increase in female employment in that during the last two decades (Bugra and Yakut, 2010, p.518)

50

A CRITICAL ASSESSMENT ON THE CONDITIONAL CASH TRANSFER PROGRAMME IN THE CONTEXT OF GENDERED POVERTY IN TURKEY Mehmet Ali KKAVU

Table II. Labour Force Participation Rate by Household Population (%)


Years 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 TURKEY
Female 29,3 30,0 26,6 27,1 27,9 26,6 23,3 23,3 23,6 23,6 24,5 Male 76,7 75,8 73,7 72,9 71,6 70,4 70,3 70,6 69,9 69,8 70,1 Female 16,8 17,8 17,2 17,4 19,1 18,5 17,9 17,0 16,4 16,1 16,6

URBAN
Male 72,8 72,2 70,9 70,6 69,8 68,9 69,1 70,0 69,3 69,3 69,5 Female 46,9 47,5 40,2 41,7 41,4 39,0 36,7 33,9 33,1 32,5 32,9

RURAL
Male 82,5 81,2 77,9 76,4 74,5 72,9 73,3 72,0 71,3 71,0 71,6

Source: TURKSTAT, 2010a

The findings of Graphic I and II also confirm the phenomenon, noted by Bugra and Yakut, that structural changes in employment obstruct recruitment of female labour force in nonagricultural sectors when they are vacated from agricultural sectors due to de-ruralisation in Turkey (2010, p.519)
Graphic I. Unemployment and Gender
12,0 10,0 8,0

Percent (%)

6,0 4,0 2,0 0,0

1998

1999

2000

2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

Male

Female

Source: TURKSTAT, 2010c

2008
51

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Graphic II. Unemployment and Gender (Non-Agricultural)


20,0 18,0 16,0 14,0 12,0 Percent (%) 10,0 8,0 6,0 4,0 2,0 0,0 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
9,6 10,4 8,4 13,5 11,3 13,3 12,6 12,9 12,2 11,3 11,4 12,3 18,1 19,8 18,9 17,7 19,6 18,7 17,9 17,3 18,1

19,3

Male
Source: TURKSTAT, 2010c

Female

Therefore, it may be concluded that women are economically left depended on their families or husbands incomes due to low female employment, their significantly low incomes compared to men and other factors like their dominant roles in non-paid domestic work and family care. Women and girls also represent the most vulnerable to disparities and inequalities in income distribution (Candas and Bugra, 2010, p.30). Similar disparities and exclusion exist in the education as observed in female unemployment rate. Table III represents a basic statistic on education levels of women and men who were 25 years old or older in 2008 according to data in national education database. This table reveals that more men are more advantageous than women in attaining higher levels of education. Especially, rate of women who attend to junior high school institutions and higher education institutions including universities and postgraduate programmes are dramatically lower than men. Hence, it may easily be argued that women encounter a kind of exclusion from higher education programmes.

52

A CRITICAL ASSESSMENT ON THE CONDITIONAL CASH TRANSFER PROGRAMME IN THE CONTEXT OF GENDERED POVERTY IN TURKEY Mehmet Ali KKAVU

Table III. Formal Education Levels and Gender in 2008 according to National Education Database
Literate Primary School Junior high Elementary school & equivalent High school & equivalent Higher education Master Degree

2008 (%) Female* Male*

Illiterate

without diploma

PhD

Unknown

18,0 4,5

7,4 4,9

42,7 42,8

0,7 1,0

4,9 9,0

12,2 18,8

6,5 10,2

0,5 0,8

0,1 0,2

7,0 7,7

*Percentage of population who were 25 years old and over in 2008

Source: TURKSTAT, 2008

Even though the statistics on health and gender relation are inadequate and most of data are outdated, several studies indicate that gender differences in Turkey constitute one of major factors disrupting the utilisation of health care system (Akin, 2003, p.54). These studies also reveal that health status of women is worse than men (Akin, 2003, p.55) and women are unable to enjoy the existing rights and services duly and properly (KSMG, 2008, p.5). These above mentioned inequalities and disparities in employment, education and health sectors that women are exposed and higher risk of falling into poverty of women have pronouncedly exhibited that poverty has clear gendered nature in Turkey. In practise, detailed national action plan equality and several strategy papers have accordingly been prepared to ensure gender equality (General Directorate on the Status of Women, 2008a). However, this article does not aim at assessing and criticising general policies and strategies for gender equality .On the other hand, it will discuss the impacts of a specific poverty reduction program which was designed to remedy gendered poverty and to break intergenerational transmission of poverty through by strengthening womens role in poor families. Therefore, the next sections of this article will focus only on this specific programme.

3. Social Assistance Programmes versus Gendered Nature in Turkey


This section will provide very brief information on the social assistance programmes and especially focus on Conditional Cash Transfer (CCT) programme carried out in Turkey by the General Directorate for Social Assistance (GDSA) that is the main public institution responsible for planning, financing and implementing countrywide poverty reduction and social assistance programmes. In order to prevent any digression, other relatively small and narrow scoped programmes or activities of local institutions will be excluded. Before descending to particular aspect of the CCT programme, it is necessary to mention generally about social assistance programmes which will be referred as traditional poverty reduction or social assistance programmes henceforward.

53

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

In addition to the right-based and regular in-cash benefit programmes, some of which used to be managed by various governmental institutions before the creation of the Ministry of Family and Social Policy, GDSA also carries out mainly three types of traditional poverty reduction programmes. These are: Project Support Programme that include supporting income generating local projects, employability trainings for disadvantageous individuals or groups and community development projects Social assistance programmes for individuals who are not covered by the social security system. These programmes include the CCT programme, family support programme, health and education supports and in kind and cash supports for handicapped people. Financial and technical supports for other poverty reduction programmes that are jointly carried out with the participation of different public bodies through protocols. As of December 2010, it has been reported that GDSA used 1,5 billion United States (US) dollars in total to finance these poverty reduction programmes in 2010 (GDSAS, 2011a, p.159). Despite the fact that comprehensive reports and impact assessment studies were prepared for each type of programme and project support, there is not a significant number of reference on the impacts of GDSA activities on gendered poverty, excluding CCT programme. However, several academic studies provided precious clues, highlighting that social assistance system or welfare regime in Turkey is a type of gendered institutions which both reflect and influence the attitudes that determine female employment (Bugra and Yakut, 2010, p.519). It is also noted that the social assistance system basically exclude men and women who are not expected to participate in the labour market are the main recipients of benefits under social assistance system (Bugra and Keyder, 2006 and 2008). The rationality behind this situation seems to be related to a pre-acceptance that women use the benefits for the needs of their family while men are tend to trifle away (Bugra and Yakut, 2010, p.532).

3.1. Conditional Cash Transfer Programmes


This section of the article aims to present detailed information about CCT programmes and initiation of a CCT programme in Turkey. The findings of impact assessment studies on the CCT programme in Turkey will specially be discussed from gendered poverty perspective. It is widely argued that CCT programmes are innovative tools for the social assistance programmes that aim to mitigate poverty and foster social inclusion. CCT programmes aim to link a cash transfer to a behaviour change which is generally a minimum

54

A CRITICAL ASSESSMENT ON THE CONDITIONAL CASH TRANSFER PROGRAMME IN THE CONTEXT OF GENDERED POVERTY IN TURKEY Mehmet Ali KKAVU

investment in childrens human capital such as regular school attendance or regular check-ups. In fact, labour and employment-requirements that aimed to establish a link between a cash transfer and behaviour change were already introduced in the welfare reforms through the Temporary Assistance for Needy Families in the United States of America (USA) and the New Deal in the United Kingdom (UK) in the mid1990s before CCT programmes (De la Brire and Rawlings, 2006, p.7). CCT programmes still represent a departure from the traditional welfare programmes not only by responding short-term needs but also aiming to improve human capital development (De la Brire and Rawlings, 2006, p.6). In addition this, there are also very practical and innovative mechanisms in structure of CCT programmes: CCT programmes introduced unique targeting mechanisms, based on scoring formulas and means tests to identify beneficiaries. These mechanisms enable to prioritize the household below a particular income level and a specific geographical region more precisely than in traditional social assistance programmes; Payments are made on the condition of fulfilling specific programme requirements; and Payments or stipends for the girls are higher than boys. They are usually paid to mothers (International Poverty Centre, 2008, p.3). As the payments are made to mothers and stipends of girls are higher than boys under CCT programmes, it is argued that CCT programmes have a strong gender aspect as a kind of poverty alleviation and social assistance programmes. The first CCT programme is the Mexican CCT programme which was firstly called Progressa, then Opportunades and was launched in 1997. This programme was later followed by other CCT programmes in various countries Brazil, Chile, Honduras, Colombia, Nicaragua, Jamaica, Panama, Indonesia, Zambia, Malawi, Turkey and New York City, USA (Fernald, et al., 2008, p.828 and Ricco, 2010). Although these programmes are designed for and implemented in different countries, they basically transfer cash benefits for poor families depending on fulfilment of certain conditions either regular school attendance of their children or regular health check-ups to strengthen human capital of the poor families. The primary objective of enforcing such conditions in CCT programmes is rationalized to eliminate the intergenerational transmission of poverty through investing long-term development of human capital in poor families while traditional social assistance programmes attach a priority to short-time poverty alleviation (Rawlings and Rubio, 2005, p.29).

55

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

3.2. The CCT Programme in Turkey


The CCT programme in Turkey was firstly launched by the Social Risk Mitigation Project (SRMP) in 2003. The SRMP was a part of responses by the Government of the day to devastating earthquakes and severe financial shocks that struck Turkey at the end of 1990s and beginning of 2000s. The SRMP was designed to serve for two essential goals as contributing to mitigate the destructive impact of these natural disasters and financial crisis over poor families and fostering their capacity to overcome similar possible crisis (The World Bank, 2008, p.7). The project was financed mainly by Work Bank through loan agreement. However, Government of Turkey made a significant financial contribution for the SRMP. SRMP activities were coordinated by a Project Coordination Unit (PCU), embedded to the Prime Ministry General Directorate of Social Assistance and Solidarity (GDSAS), which is predecessor of GDSA. Following the closing of the SRMP in March 2007, the programmes, including the CCT programme, that were carried out by SRMP PCU were operationally and financially undertaken by GDSA. From the beginning of SRMP, there were and are two types of benefits under the CCT programme in Turkey as education and health benefit. Similar to other CCT programmes, applicants are assessed by mean tests and they are required to perform certain conditions in order to maintain their status once they are granted beneficiary status. These conditions which are vital for the maintenance of beneficiary status will be respectively detailed for each type of benefits. In order to benefit from CCT education or health component, applications should be made to local Social Assistance and Solidarity Foundations (SASFs) located in each province and sub-province. Applicants are usually mothers and expectant mothers or legal carers of children in exceptional conditions. GDSA benefits from a proxy means scoring formula to examine applicants. This formula was generated by a model that aims to estimate per capita household consumption expenditure as a function of household assets, demographics, geographic location, and other relevant variables. Relevant data of applicants regarding these variables are collected through an application form at the beginning of application. Then, the data on this application form is verified by using Social Assistance Information System (SOYBIS), run by GDSA and random house visits. After data verification phase, children of applicant or expectant mother are granted beneficiary status if the result of scoring formula is below the predetermined cut-off score. The eligibility of the beneficiary status is checked once in a year (International Food Policy Research Institute, 2007, p.79). CCT education and health benefits have specific target groups, conditions and they also cover different age groups. For instance, CCT education benefits target the children of the families who are among the poorest six percent of the population. After being granted CTT education beneficiaries as result of similar process above, children are required to have eighty percent of school attendance rate and not to repeat the

56

A CRITICAL ASSESSMENT ON THE CONDITIONAL CASH TRANSFER PROGRAMME IN THE CONTEXT OF GENDERED POVERTY IN TURKEY Mehmet Ali KKAVU

same grade more than once to maintain their beneficiary status. CCT education benefits are paid for a period of time that starts with enrolment to primary school and ends with high school graduation. CCT health benefits aim to reach the pre-school children who aged between zero and six or pregnant women, in the poorest six percent of the population, as in CCT education component. To maintain beneficiary status for CCT health benefits, children should be brought to regular check-ups monthly, bi-monthly or semi-annually depending on their age. Similar conditions are applied for pregnant women. In addition to these regular checks-up conditions and CCT health benefits, an extra cash benefit is paid to each beneficiary woman to prevent the risks of pregnancy on the condition that delivery and post-treatments must be realized in hospitals and post-pregnancy follow-ups must be fulfilled regularly (SYDGM, 2011b). Since the CCT programme in Turkey was designed particularly to increase school enrolment and attendance rate of girls and strengthen position of mothers in poor and disadvantageous families, payments for both CCT education and health benefits are usually made to mothers. Similarly, the amount of benefits or stipends is higher for the girls than boys. According to GDSAS data, number of CCT beneficiaries, as of September 2010, was 3.002.214 and 2.103.589.781-TL, equivalent to 1,5 billion US dollars was transferred to the CCT beneficiaries since the beginning of programme in 2003 (Esenyel and Torun, 2010, p.13). GDSA uses impact assessment studies to evaluate the impacts of its social assistance and poverty reduction programmes. Therefore, a quantitative and two qualitative studies were materialized by the International Food Policy Research Institute (IFPRI) in 2006 and 2007 in order to assess and analyze the impact of the CCT programme. An additional final report on impact assessment of the CCT programme was also prepared by IFPRI for GDSAS in 2007. These studies represented highly interesting findings and assessments on impacts of CCT programme and different factors that affects the programme. These findings of impact assessment studies will be discussed in details so as to reveal contributions of CCT programme to mitigate devastating of effect of gender poverty or gendered nature of poverty over women in Turkey. It seems more practical methodologically to align the findings of these studies from specific ones to general ones. Hence, findings of impact assessment studies on the CCT education benefits will be assessed firstly. These impact assessment studies examined CCT education benefits depending on various aspects, including operational performance, targeting efficiency at national and community levels, impact of CCT education benefits over education sector, the role of the programme as complementary support for education, local understanding
57

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

of the programme and understanding of target audience on the fairness of beneficiary selection criteria of the CCT programme. These studies also assessed information source and channels of the CCT programme applicants and beneficiaries and their knowledge level on benefits and understanding of programme conditionality in addition to their opinions on the CCT education benefits and particularly the factors that are deemed to influence their decisions on the schooling of children. As mentioned above, it is frequently emphasized by the policy papers and implementing agency, GDSA, that CCT education benefits were designed to increase school attendance rate and decrease the dropout rate by linking cash transfer to behaviour and CCT programme had also a particular priority to increase school attendance rate of girls and to strengthen position of mother in poor families. To test this assertion, impact assessment studies used a Regression Discontinuity Design (RDD) and tried to measure impacts of CCT education benefits on school enrollment rate (International Food Policy Research Institute, 2006b). These studies revealed that the CCT programme does not seem to produce a positive impact on primary school enrolment rates. Furthermore, they were unable to present any evidence that the CCT programme has an influence over the rate of progression from primary school to secondary school (International Food Policy Research Institute, 2006b, p.63). However, they found out that CCT programme contributed to raise the secondary school enrollment for girls who are aged 14-17 by 10.7 percent (International Food Policy Research Institute, 2006b, p.63). According to these studies, CCT programme raised school attendance rate of girls by 5.4 percent in secondary schools (International Food Policy Research Institute, 2007b, p.10). These impact assessment studies also identified and revealed the basic economic, social and cultural factors that are considered to influence parents schooling decision (International Food Policy Research Institute, 2007a, p.60). These factors are listed below : Parents expectations on the role of education in their childrens future, particularly for girls, I. Amount of school expenditures,

II. Understanding of gender roles, III. Success or performance children at school, IV. Problems created by location of schools and transportation to and from schools, V. Feelings and attitudes of children towards school, VI. Safety concerns and social influences at schools, VII. Degree of help needed at home, and VIII. Income expectations in the cases that children work
58

A CRITICAL ASSESSMENT ON THE CONDITIONAL CASH TRANSFER PROGRAMME IN THE CONTEXT OF GENDERED POVERTY IN TURKEY Mehmet Ali KKAVU

Although CCT education benefits were found to have increased schooling and attendance rate of girls, these impact assessment studies also revealed understanding of gender role is still an important factor influencing other factors and schooling decision of parents (International Food Policy Research Institute, 2007a and International Food Policy Research Institute, 2007b, p.xi) These impact assessment studies also assessed the success and impacts of CCT health benefits. Although the level of CCT health benefits payment were considered to be low, especially when the beneficiaries or parents need to reach a health centre in other towns, CCT education benefits were found to encourage the poor families to make effective use of existing health facilities (International Food Policy Research Institute, 2006a, p.vii). In addition to this, RDD estimates revealed that CCT health benefits caused an increase of 13,6 percent in the full-immunization rate for preschool children (International Food Policy Research Institute, 2007b, p.xii). CCT health benefits, together with education benefits, were found to reduce the probability of a woman of child-bearing age by around 2-3 percent. This pregnancy discouraging effect of CCT programme is originated by the additional income from the CCT programme and visits to health clinics on fertility decisions (International Food Policy Research Institute, 2007b, p.xiv). When the CCT programme is assessed from the perspective of its success to target women and strengthening womens position and capabilities, these impact assessment studies found that women were effectively targeted by the programme as planned (International Food Policy Research Institute, 2006a, p.viii). Additionally, the CCT programme was also found to have opened opportunities for women to participate in the public life and made gender-specific roles less restrictive by giving CCT benefits to mothers (International Food Policy Research Institute, 2007a, p.xviii). However, there are several regions and provinces where women can not take advantage of all benefits and opportunities provided by CCT programme as management of money is still considered as a male responsibility (International Food Policy Research Institute, 2007a, p.169). Surprisingly, the impact of the CCT programme on child labour appeared modest according to these impact assessment studies. These studies found that increases in school enrolment, triggered by the CCT programme, caused reductions in the frequency and number of working hours of children during the school year rather than the prevalence of children who work (International Food Policy Research Institute, 2007a, p.xviii and International Food Policy Research Institute, 2007b, p.74).

59

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

4. Conclusion
To conclude this article, this section will critically discuss policies and strategies for gender equality and social assistance system in Turkey and the CCT programme. In order to find a remedy to problems, triggered by the gendered poverty, conceptualization should be constructed depending updated and credible data to reflect existing station. Similarly, conceptualization, per se, should be based on updated concepts and tested causation. As mentioned in previous sections of this particle, there are not detailed and qualified statistics which are available to access of researchers and professionals (Candas and Bugra, 2010, p.29). Even the official statistics on gender indicators, provided by TURKSTAT that was re-organized to produce official statistics convenient to the European Union standarts in 2005 remain unsatisfactory. The existing statistics are also found to ignore the differences and inequalities in households that they are based. This situation leads statistics not to contribute adequately to policy-making process and statistics, as a result, are unable to reflect the dynamics of poverty and gendered nature of poverty. This gap, especially on gendered nature of poverty, is endeavoured to replenish through statistics on womens participation into labour force or experiences of women, revealed by qualitative researches on employment (Sener, 2009, p.6). Therefore, general policy and strategies are generally focused on the relation between women and labour market to mitigate the devastating effects of poverty over women while gendered nature of poverty is multidimensional. Another problematic area in the formalisation of general policies and strategies is the understanding of feminisation of poverty and gendered nature of poverty approaches. Policy papers or strategy documents seem to refer to feminisation of poverty approach rather gendered poverty or gendered nature of poverty concepts which represent a wider and comprehensive perspective to conceive the dynamic of poverty and exclusion (General Directorate on the Status of Women, 2008b, p.5). Despite the fact that referring to feminisation of poverty approach is partially useful, this creates a misunderstanding on the poverty and gender link that the main problem is the number or ratio of women who experience poverty and ignorance on the exclusion of women because of their genders. Undoubtedly, the exclusion of women from decision making mechanisms and process and discrimination against women in all sectors are as important as ratios and numbers. Therefore, it can be argued that general policies and strategies seem to focus on qualitative aspects of poverty rather exclusion of women that leads to a wider deprivation and a deeper poverty due to out of date conceptualisation. When the social assistance system is assessed, an interesting finding has appeared that all of social assistance programmes seem to target women while excluding ablebodied men. However, targeting especially women in the social assistance system still remains inadequate to struggle with poverty as women are unable to access sufficient public care services and early school facilities for their children (Bugra and Yakut,
60

A CRITICAL ASSESSMENT ON THE CONDITIONAL CASH TRANSFER PROGRAMME IN THE CONTEXT OF GENDERED POVERTY IN TURKEY Mehmet Ali KKAVU

2010, p.532). In addition to this, there is a concern that targeting women in social assistance programmes may make them beneficiaries of welfare rather than labour market participants due to lack of complementary labour policies (Bugra and Yakut, 2010, p.520). If the CCT programme in Turkey is assessed in the context of findings of this article, several gaps in programme design and implementation have become more apparent. Undoubtedly, the CCT programme is the first social assistance programme that was particularly designed with an emphasis on gender and women in Turkey. Despite this emphasis and nature of the CCT programme necessitates otherwise, there is not a monitoring or reporting mechanism that regularly follows up gender related issues in CCT programme. The impact assessment studies on the CCT programme in Turkey found significant contributions by the programme to raise especially school enrolment rate of girls and to strengthen position of women in disadvantageous households. However, these studies were not able to manifest mere impact of the CCT programme, isolated from other social assistance programmes or policy changes on these improvements. More importantly, the impact of the CCT programme on child labour was founded to be modest. It is highly worrying that the CCT programme has a very limited impact on child labour that affects girls harshly and leads them into poverty. However, impact assessment studies highlighted the different nature of works between girls who are exclusively employed as unpaid family workers and boys who are employed as wage workers. A comprehensive assessment on impact of CCT programme over wage and non-wage child labour was recommended by these impact assessment studies (International Food Policy Research Institute, 2007a, p.xviii). But, these kind of special impact assessments have not been initiated so far. Even though the CCT programme is a pioneer social assistance programme that addresses gendered nature of poverty in Turkey, it does not singly have enough competence to remedy all problems of women who experience a deeper poverty and deprivation due to gendered nature of poverty. Consequently, it is also important to note the circumstances of men who are experiencing poverty when gendered nature of poverty is addressed. Bellamy and Rake pointed out that as anti-poverty strategies and initiatives continue to be gender blind they can have negative impacts on men as well as women (2005, p.52 ). The case of Turkey and discussions on gendered nature of poverty in Turkey seem to verify this finding as no specific reference was found to address the particular circumstance of men who live in poverty in policy papers and academic studies.

61

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

BIBLIOGRAPHY
Akin, A. (2003), Gender Issues in Health. In F. Acar, Bridging the Gap in Turkey: A Milestone Towards Faster Socio-Economic Development and Poverty Reduction (pp.54-72). Washington: The World Bank. Bellamy, K., Rake, K. (2005), Money Money Money Is it still a richmans world? An audit of womens economic welfare in Britain today, London: Fawcett Society. Bellamy, K., Bennet, F., Millat, J. (2005), Who benefits? A gender analysis of the UK benefits and tax credit system, London: Fawcett Society. BRIDGE. (1997), Gender Inequality and Poverty: Trends, Linkages, Analysis and Policy Implications (Report No 30), Brighton: Bridge Institute of Development Studies University of Sussex. BRIDGE. (2001), Briefing paper on the feminisation of poverty (No Reference Number), Brighton: Bridge Institute of Development Studies University of Sussex. Bugra, A., Keyder, C. (2005), Poverty and Social Inclusion in Contemporary Turkey, Istanbul: Bogazici University Social Policy Forum. Bugra, A., Keyder, C. (2006), Social Assistance in Turkey: For a Policy of Minimum Income Support Conditional on Socially Beneficial Activity, Ankara: UNDP. Bugra, A., Keyder, C. (2008), Kent Nufusunun En Yoksul Kesiminin Istihdam Yaps ve Gecinme Yontemleri (Employment Structure and Subsistence Strategies of the Urban Poor in Turkey), Istanbul: Bogazici University Social Policy Forum. Bugra, A., Yakut, C. B. (2010), Structural Change, the Social Policy Environment and Female Employment in Turkey, Development and Change, 41(3), pp. 517-538. Candas, A., Bugra, A. (Eds). (2010), Turkiyede Esitsizlikler: Kalici Esitsizliklere Genel Bir Bakis (Inequalities in Turkey: An Overview to Permanent Inequalities), Istanbul: Bogazici University Social Policy Forum. Chant, S. H. (2006), Re-thinking the feminization of poverty in relation to aggregate gender indices. Journal of Human Development, 7 (2), pp. 201-220. De la Brire, B., Rawlings, L. B. (2006), Examining Conditional Cash Transfer Programs: A Role for Increased Social Inclusion, The Word Bank Social Protection Series, 0603, pp. 4-27. Elveren, A. Y., Hsu, S. (2007), Gender Gaps in the Individual Pension System in Turkey, South Lake City: University of Utah Department of Economics. Esenyel, C., Torun, G. (2010, October), Conditional Cash Transfer Programme in Turkey, Paper presented at the International Symposium on Poverty Alleviation Strategies, Prime Ministry of Turkey General Directorate of Social Assistance and Solidarity, Istanbul. GDSAS. (2011a), 2011 Yl Performans Program (2011 Performance Programme), (2011-Ankara). Ankara: General Directorate of Social Assistance and Solidarity. GDSAS. (2011b), Saglik Yardimlari (Health Benefits), Retrieved April 14, 2011, from http://www. sydgm.gov.tr/tr/html/240 TURKSTAT. (2010a), Labour force by household population, Retrieved April 14, 2011, from http:// www.turkstat.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1137 General Directorate on the Status of Women. (2008a), National Action Plan Gender Equality 20082013 (2008-Ankara), Ankara: General Directorate on the Status of Women. General Directorate on the Status of Women. (2008b), Policy Document: Women and Poverty (2008-Ankara), Ankara: General Directorate on the Status of Women. General Directorate on the Status of Women. (2011), Trkiyede Kadnn Durumu (Women in Turkey) (2011-Ankara), Ankara: General Directorate on the Status of Women. Fernald, L. C. H., Gertler, P. J., Neufeld, L. M. (2008), Role of cash in conditional cash transfer programmes for child health, growth, and development: an analysis of Mexicos Oportunidades, The Lancet, Vol. 371, 828-837.
62

A CRITICAL ASSESSMENT ON THE CONDITIONAL CASH TRANSFER PROGRAMME IN THE CONTEXT OF GENDERED POVERTY IN TURKEY Mehmet Ali KKAVU

International Food Policy Research Institute. (2006a), Evaluating the Conditional Cash Transfer Program in Turkey: A Qualitative Assessment, Washington: IFPRI. International Food Policy Research Institute. (2006b), Interim Impact Evaluation of the Conditional Cash Transfer Program in Turkey: A Quantitative Assessment, Washington: IFPRI. International Food Policy Research Institute. (2007a), An Evaluation of Conditional Cash Transfer Program in Turkey: Second Qualitative Assessment Report, Washington: IFPRI. International Food Policy Research Institute. (2007b), Impact Evaluation of Conditional Cash Transfer Program in Turkey: Final Report, Washington: IFPRI. International Poverty Centre. (2008), Poverty in Focus: Cash Transfers Lessons from Africa and Latin America (Number 15), Brasilia: International Poverty Centre. Jackson, C., Palmer, J, R. (1999), Rethinking Gendered Poverty and Work. Development and Change, 30 (3), 557583. KSGM (2008), Kadinin Statusu ve Sagligiyla lgili Gercekler (Facts on Women Status and Health), (No Reference Number). Ankara: KSGM. Rawlings, L. B., Rubio, G.M. (2005), Evaluating the Impact of Conditional Cash Transfer Programs, The World Bank Research Observer, 20 (1), 29-55. Ricco, J. A. (2010), Early findings from New York Citys conditional cash transfer program, Institute for Research on Poverty University of WisconsinMadison Fast Focus, No.5-2010, 1-5. Sener, U. (2009), Kadin Yoksullugu (Women in Poverty), Istanbul: Trkiye Ekonomi Politikalar Aratrma Vakfi. The World Bank. (2008), Implementation Completion and Results Report for Social Risk Mitigation Project (ICR0000306), Washinghton: Human Development Unit Country Department VI. TURKSTAT. (2008), Formal education completed and sex ratio, Retrieved April 14, 2011, from http://www.turkstat.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1128 TURKSTAT. (2010a), Labour force by household population, Retrieved April 14, 2011, from http:// www.turkstat.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1137 TURKSTAT. (2010b), Poverty rates according to gender and educational status of the household members, Retrieved April 14, 2011, from http://www.turkstat.gov.tr/PreIstatistikTablo. do?istab_id=472 TURKSTAT. (2010c). Unemployment Rate and Gender. Retrieved April 14, 2011, from http://www. turkstat.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1146 UNDP. (2010). Human Development Report 2010 The Real Wealth of Nations: Pathways to Human Development (No Reference Number). New York: UNDP. UNDP. (2011a). Measuring inequality: Gender-related Development Index (GDI) and Gender Empowerment Measure (GEM). Retrieved April 12, 2011, from http://hdr.undp.org/en/ statistics/indices/gdi_gem/ UNDP. (2011b). The Gender Inequality Index (GII). Retrieved April 12, 2011, from http://hdr.undp. org/en/statistics/gii/ UN Women. (2011a). The United Nations Fourth World Conference on Women. Retrieved March 28, 2011, from http://www.un.org/womenwatch/daw/beijing/platform/poverty.htm#object4 UN Women. (2011b). Beijing Decleration. Retrieved March 28, 2011, from http://www.un.org/womenwatch/daw/beijing/beijingdeclaration.html World Economic Forum. (2010). The Global Gender Gap Report 2010. (No Reference Number). Geneva: World Economic Forum.

63

DNLEME BECERSNN

GELTRLMESNDE ALENN ROL


Yrd. Do. Dr. Deniz MELANLIOLU
zet Aile, ocuklarn yetitirilmesi ve onlarn sosyal zellikler kazanmasndan sorumludur. Eitim faaliyetleri asndan dnldnde de aile, en etkili eitim kurumu olarak deerlendirilmektedir. Anne baba, ilk eitim faaliyetini ocuun ana dilini kazanmas srasnda gerekletirmektedir. Ailenin ocuun dil geliiminde model olduu, ana dilinin tanmndan da anlalmaktadr. ocuk doduu andan itibaren dinleme vastasyla ana dili eitimine balar. nsan hayatnn byk bir ksmn harcad dinleme, sahip olunan en nemli ve temel beceri olmakla birlikte en az tannan ve en az eitim gerektiren beceri olarak grlmektedir. Bunun nedeni, dinlemenin fark edilmeden edinilen bir beceri olmasdr. Bu almann amac, alan yazndaki aratrmalar nda dinleme becerisinin geliiminde ailenin grevini ortaya koymaktr. Anahtar Kelimeler: Trke eitimi, dinleme becerisi, aile, ana dili. THE ROLE OF THE FAMILY ON DEVELOPING LISTENING SKILLS Abstract Family is responsible for raising children and providing them social skills. In terms of educational activities, family is considered as the most influential educational institution. Parents achieve their first educational acts while the child is acquiring his/her native language. It can be understood from the definition of the native language that family provides a model in language development. Native language education begins via listening as soon as the child is born. Although listening with which humans spend most of their time is the most significant and fundamental skill it is the least known and is considered as a skill which requires the least amount of training. This is because listening is a skill which is acquired without awareness. The goal of this study is to show the function of the family in the development of listening skill drawing on the previous research in the literature. Keywords: Turkish education, listening skills, family, mother tongue.

65

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

GR
Aile, Trke Szlkte ayn soydan gelen veya aralarnda akrabalk ilikileri bulunan kimselerin genel ad olarak nitelenmektedir. ocuklar doduklar andan itibaren birok beceriyi ailelerinden edinirler. Anne babalar, ocuun zihinsel, duygusal, sosyal, psikomotor ve dil geliimini destekleyen en nemli kiilerdir. Anne babalarn ocuklarnn eitimlerine katlarak onlarn geliimlerine katkda bulunmalar her yataki ocuk iin byk nem tamaktadr. Aile, ocuklarn yetitirilmesi ve sosyal zellikleri kazanmasndan sorumludur. Eitim faaliyetleri asndan dnldnde de aile, en etkili eitim kurumu olarak deerlendirilmektedir. ocuklarn ilkretime balamalaryla da ailenin etkisi azalmamakta; okulla beraber devam etmekte ve bir mr boyu srmektedir (Gnkan, 2007). ocuun iinde doduu aile ortam, ocuun geliimini belirlemede nemli rol oynamaktadr. ocuun, kaltmla getirdii zelliklerinin ne lde geliecei, nasl biimlenecei ve yaamn ne derece etkileyecei; ailenin sosyoekonomik ve sosyokltrel nitelii, aile bireylerinin birbirleriyle ve ocuklar ile olan ilikileri, ocuk yetitirme tutumlar, szel iletiim biimleri, geliim ve eitim konularndaki bilgileri gibi aile ortam ile ilgili pek ok deikene baldr (stnolu, 1991). Bu durumda ocuun geliim ve eitiminde bu denli belirleyici etkisi olan aile bireylerinin, ocuk geliimi ve eitimi konusunda gerekli hassasiyeti ve zeni gstermeleri beklenmektedir. Anne baba, ilk eitim faaliyetini ocuun ana dilini kazanmas srasnda gerekletirmektedir. Ailenin ocuun dil geliiminde model olduu, ana dilinin tanmndan da anlalmaktadr: Balangta aileden ve yakn aile evresinden daha sonra da ilikili bulunulan evreden renilen, insann bilinaltna inen ve bireylerin toplumla en gl balarn oluturan dildir (Aksan, 1998:81). inde doduu toplumda konuulmakta olan dili, ana dili olarak edinmeye balayan ocuk, duyu organlar ile alglad dnyay, evresinin de yardmyla dnce dzeyine ulatrmaya alr. Okuturlar (1966), dilin en hzl gelitii dnem olarak 03 ya arasn belirtirken Hildebrand (1981), doumdan 6 yana kadar hzl bir dil geliimi olduunu ve dinleme, konuma, okuma yazma ile ilgili btn dil geliim kademelerinin bu yalar arasnda yer aldn ifade etmektedir. Ylmaz (1974)a gre ocuun ana dilini renmesi drt yan sonunda tamamlanmakta ve dil yaps otomatik bir kurguya dnmektedir. Bu yatan sonraki renilenler ise daha nce renilmi olan dil zelliklerine gre biimlenmektedir. Toplumsal bir evrede yaayan ocuk, gereksinimlerini gidermek, duygu ve dncelerini bakalar ile paylamak, bilgi kazanmak ve dengeli biimde yaayabilmek iin toplumdaki dier bireylerle iletiim kurmak zorundadr. Ana dilinin etkili kullanm, hem ocuun toplum ierisinde anlalmasn hem de eitim alanndaki ren-

66

DNLEME BECERSNN GELTRLMESNDE ALENN ROL Yrd. Do. Dr. Deniz MELANLIOLU

melerin gereklemesini kolaylatrr (Tekin, 1980). ocuk doduu andan itibaren dinleme vastasyla dil eitimine balar. Ya ilerledike dinleme yoluyla rendii kelimeleri kullanarak konumay gerekletirir. O zamana kadar sahip olduu birikimle evresiyle iletiim kurar (Tosunolu, 1999). Bu nedenle ana dili eitimine kk yalardan itibaren gerekli nem verilmelidir.

1. DNLEME BECERS
Bireyler arasnda iletiimi salayan dil, ocuun anne karnndaki dnemde evreyle iletiime gemesine olanak salar. Dil, anlama (dinleme ve okuma) ve anlatma (konuma ve yazma) becerilerinden oluur. Bunlar ierisinde anlama bal altnda ele alnan dinleme, bireyin anne karnnda edinmeye balad ilk dil becerisidir. ocuun konumaya balayana kadar evreyi anlamay ve kendini anlatmay salayan tek becerisi de yine dinlemedir. Dinleme becerisinin anne karnnda edinilmeye balamas, onun dier becerilerden ayr dnlmesine ve kendiliinden gelitii veya sonradan gelitirilemeyecei gibi yanl bir inann yaygnlk kazanmasna neden olmutur. Oysa dinleme de bir dil becerisidir ve bu beceri de dierleri gibi eitim yoluyla zamanla gelitirilebilir. Dinleme iletiimi gerekletiren temel gedir. zbay (2006) dinlemeyi, konuan ya da sesli okuyan bir kiinin vermek istedii mesaj, tam olarak anlayabilme becerisi eklinde tanmlamaktadr. Dinleme, sylenenlere dikkatini tam verme ve onlar anlamaktr. Bir kiiyi ve onun d evreyi nasl algladn anlamak iin o kiiyi dinlemek gerekmektedir. Bir bakasn dinlemek, dinleyebilmek g bir itir. Bu i, kardaki insana ilgi ve sayg duymay, sabrl ve rahat olmay gerektirir. Denilebilir ki olumlu ilikiler gelitirmede, insanlardan bilgi almada, bakalarn tanmada, anlamada ve onlara yardm etmede en temel unsur dinlemedir (Cihangir, 2004). yi bir dinleyici, ayn zamanda kar tarafa sayg gsteren, onun szn kesmeyen, onu anlamaya alan kiidir. Bireyin ilk renme alan olan dinleme, doum ncesinden itibaren kullanlmaya balar ve mr boyu etkin bir biimde kullanlr. Bu bakmdan dinleme, dil ve dnce geliimi ile toplumsal etkileimle ilgili bir sretir. Geliimsel olmas dinleme becerisinin geni bir zamana yaylmas ile dinlemenin eitli srelere ve aamalara ayrlmasndandr. Etkileimsel olmas ise dinlemenin konumac, konumacnn aktard bilgiler ve dinleme ortam iinde yaplmasdr. Bylece dinleme eitli bilgilerin renildii, becerilerin gelitirildii karmak bir sre olmaktadr (Gne, 2007). Anlama srecinde dinleyici, alnan bilgileri zihinsel ilemden geirir. Dinleyici etkin olarak bilgiyi seer ve organize eder. Seme ve organize etme srecinde bilginin nitelii ve dinleyiciyle ilgisi nemli iki unsurudur (Akyol, 2006). Bireylerin birbirini dinleme nedenlerini Mackay (1997);

67

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

* * * * * * *

Bilgilenmek, Eletiri almak, Bir bakasnn yksne katlmak, Dierlerinin deneyimlerinden ve anlaylarndan faydalanmak, Bir konuya hkim olmak, Yeni ufuklar amak, Dierlerini deerlendirmek ve say gstermek olarak ifade etmektedir.

Hangi nedenle dinleme faaliyetini gerekletirirse gerekletirsin birey, dinleme becerisini fark etmeden kazanmakta ve kullanmaktadr. nsan, bebeklik anda zellikle kendine yaplan seslenmeler dnda bilinli bir dinleme becerisine sahip deildir. Byle olmakla birlikte baz sesleri de dinleyebilir. ocukluk evresinde ocuk dinlemeye dikkat kesildii bir anda dardan gelen ses, k, hareket gibi uyarclarn etkisiyle dinlemeden hemen vazgeebilir. Dinlerken kendi dncelerini ifade etme konusunda da son derece sabrszdr. Bydke kendi deneyimleriyle dinledikleri arasnda ilgi kurmaya ve konumalara katlmaya balar. ocuun dinleme becerisindeki bu gelime ve alglama gc on be / on alt yana kadar devam eder (zbay, 2009:70). Bu ifadeler, dinlemenin edinilmi ve gelitirilemeyen bir beceri olduu ynndeki yanl kanlarn aksine dinlemenin gelitirilebilir bir beceri olduunu gstermesi bakmndan nemlidir. Dinleme de dier beceriler gibi renilir ve retilir. zdemir (1987), dinlemeyi kulak yoluyla okuma eklinde nitelemektedir. Bu niteleme gsteriyor ki okuma becerisi zamanla ve eitimle nasl gelitirilebiliyorsa dinleme de eitimle gelitirilebilir. nsan hayatnn byk bir ksmn harcad dinleme, sahip olunan en nemli ve temel beceri olmakla birlikte en az tannan ve en az eitim gerektiren beceri olarak grlmektedir. Birey, dinleme becerisini, kimsenin yardm olmadan edinmektedir. Bu nedenle dinleme ile iitme kavramlar birbirine kartrlmaktadr. Ergin (1995), iitmeyi fizyolojik, dinlemeyi ise psikolojik olarak deerlendirmektedir. Fizyolojik olarak iitme; ses dalgalarnn d kulaktan kulak zarna iletildii orta kulakta mekanik titreimlere; i kulakta da beyne giden sinir akmlarna dnt bir sretir. Dinleme ad verilen psikolojik sre de bireyin sesler ile konuma rntlerinin farknda olmasyla ve onlara dikkatini vermesiyle balar. Belli iitsel iaretleri tanmas ve hatrlamasyla srer ve anlamlandrmasyla son bulur. Yani iitilen her seste dinleme yoktur fakat dinlenilen her seste iitme vardr. Bireylerin, iitme ve dinlemeyi ayn olgu sanmalar ve dinlemeyi doal bir sre olarak deerlendirmeleri sebebiyle dinlemede baarl olunamamaktadr (Akata, 2001). Oysaki dinlediklerini tam ve doru olarak anlama becerisine sahip bir insann bu

68

DNLEME BECERSNN GELTRLMESNDE ALENN ROL Yrd. Do. Dr. Deniz MELANLIOLU

zellii, onun kiilik geliiminde etkilidir. nsann etkin bir dinleme becerisine sahip olmas; onun verimli bir ekilde hayata katlmasn, dier insanlarla salkl sosyal ilikiler kurmasn, doru dnmesini, evresini, olaylar, hayat doru alglamasn, kendini tanmasn ve salam bir zgvene sahip olmasn salar (zin, 2005). Normal artlarda dinleme eitimi (terbiyesi) almam bir insan dinledii eylerin ancak drtte birini hatrlayabilir. Dinleme ile duygu ve heyecan faktrnn birliktelii de eksik ya da yanl anlamann temelidir. Bu iki faktr genellikle eksik dinlemenin nedenlerindendir (Yaln, 2002). Eksik dinlemenin sonular ise u ekilde sralanabilir: * Konuan, dinleyicinin ilgisizlii karsnda konuma isteini kaybeder. Dikkati ekmek iin sesinin tonunu ykseltir. Bu aba konumacy yorar. Dinleyici, konuann amacn anlayamaz. Bilgileri, yanl ya da eksik edinir. Kt dinleme sonucu yanl ya da eksik bilgiler, davranlarda da hatalara neden olur. Konumay dinlemek istemeyen, baka uralar iine girer. Bu da dzen ve grlt sorununa yol aar. Kt dinleme, ana dili yeteneklerinin gelimesini engeller (G, 1978).

* *

Robertson (2004), insanlarn yeterli dinleme verimliliine sahip olmadn belirtmektedir. Dinleme verimliliinin artrlmas iin gerekli abann gsterilmesi gerekir. Dinlemenin doutan getirilen ve belirli bir eitim gerektirmeyen bir beceri olarak ele alnmas, dinleme verimliliini dren ana etmen olarak dnlebilir. Baarl bir iletiim iin gerekli olan anlayabilmek iin dinleme, kiinin rastlantlara bal olarak kendi kendini eitmesine braklmaktadr. Kimi bireyler, dinleme becerisinde yeteneklerinin yardmyla baarl olurken kimilerinin iyi bir dinleyici olabilmek iin bilinli bir aba harcamas ve yeni beceriler gelitirmesi gerekir. Bu da ancak sistemli bir eitimle mmkn grnmektedir. Dolaysyla doum ncesi bir dnemi ieren dinleme becerisinin eitimine ynelik ilk almalarn ailede balamas gerektii sylenebilir. Sosyal hayatta konuma, okuma ve yazma ne kadar nemliyse dinleme de o kadar nemli ve gerekli bir beceridir. Toplumsal ilikilerin byk bir ksm, anlatma ile dinlemeye dayanr. Dinleme bilgi edinmenin, renmenin, anlamann balca yollarndan biridir. Birey evde, okulda, arda, pazarda dinleme faaliyetiyle i iedir. Dier taraftan kltrel hayatn baz yanlar tek tarafl olarak dinlemeyle ilgilidir. Radyo ve televizyon programlarnn, tiyatrolarn, konferanslarn, konserlerin dinlenmesi ve seyredilmesi amz insanlarnn vazgeemeyecei faaliyetler arasndandr (zbay, 2001). Gnmzde dinleme gerektiren etkinlikler, teknoloji ve bilim sayesinde o ka-

69

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

dar oalmtr ki bireyler, dinlemeye ayrlacak zamanda seici ya da eletirel dinleme yapmak zorunda kalmaktadr, denilebilir. Dinlemenin her an evrede olanlar anlamlandrmak iin kullanlan yeteneklerden biri olduunu belirten Temur (2001); elektronik iletiim, bilgisayar teknolojisi ve grsel medya ne kadar hzla geliirse gelisin dil becerilerinin zellikle de dinlemenin, iletiim becerilerinin temeli olma zelliini kaybetmeyeceini vurgulamaktadr. Bu durum, dil becerilerinin yaam alanlarnda kullanmna ayrlan zamanlarn tespitine ynelik yaplan aratrmalarda da kendini gstermektedir. Bu aratrmalarda hem okul ortamnda hem de gndelik hayatta en fazla dinlemenin kullanld sonucuna ulalmtr (G, 1978; Burley, 1999; Cihangir, 2004; Robertson, 2004). Dinlemenin olmad bir iletiim srecinden bahsedilemeyecei iin bu durumun artc bir sonu olmad sylenebilir. Etkili bir iletiim iin ocuun dinlemeyi renmesi, etkin dinleme yetenei ve alkanl kazanmas gerekir. nk dinleme, iletiim srecinin nemli bir ynn oluturmaktadr. Bu becerinin okul ana kadar gelitirilmesi iin aileye byk sorumluluklar dmektedir. Dinleme becerisi yeteri kadar gelimemi bir ocuun gerek okul gerekse toplum hayatnda baarl olmas beklenemez. zbay (2010), iki ila alt ya aralnn dil geliiminin en youn dnemi olduuna vurgu yaparak ocuk iin en etkili eitim ortamnn aile olduunu ifade etmektedir.

2. DNLEME BECERSNN GELTRLMESNDE ALENN ROL


Dinleme, dil geliiminde ve bilisel geliimde ocua temel kazandrmakta ayrca renmelerinin edinilmesinde, dzenlenmesinde ve yaamda salkl iletiim becerileri gelitirmede hayat boyu nemli rol oynamaktadr. lkretim ana kadarki anlamalarn ve eitsel almalarn ou dinlemeye dayanr. Bununla birlikte ocuk, ana dili ediniminde kelimeleri doru telaffuz etmeyi ve doru kullanmay dinleme araclyla renir (Yldz, 2006). Bu da Mackay (1997)n da belirttii gibi dil becerilerinden konumay ve dier becerileri renmenin yolunun dinleme faaliyetinden getii anlamna gelmektedir. Annenin kalp atlarn iiterek balayan dinleme sreci, doa ve yaamdaki farkl sesleri duyup tanyarak devam eder. Bu srete sesleri iitme ve dinleme yani anlamlandrma arasnda fark vardr. Dinleme, kiinin tercihine bal olarak anlayabilme ve sz konusu uyarana kar tepkide bulunabilme etkinliidir. Dinleme iin gerekli olan artlardan ilki, ocuun iitme fonksiyonunda herhangi bir yetersizliin olmamasdr. Elbette ki iitme, dinlediini anlayabilmek iin tek bana yeterli deildir fakat dinlemenin meydana gelebilmesi iin ilk admdr. Herhangi bir iitme problemi yaayan ocuk, dinlediini anlama, hatrlama ve kullanmada zorluk ekmekte; bireyler aras iletiimde problem yaamaktadr. itme duyusundaki yetersizlikler dinlemeyi dorudan etkilemekte ve dinleme yoluyla edinilen bilgiyi snrlamaktadr. Ailelerin
70

DNLEME BECERSNN GELTRLMESNDE ALENN ROL Yrd. Do. Dr. Deniz MELANLIOLU

bu noktada yapaca, ocuklarnn herhangi bir iitme problemi yaayp yaamadn tespit etmek byle bir durum varsa uzman yardm alarak becerinin gelimesinin nn amaktr. Dinlemenin gereklemesini salayan zihinsel unsurlarn banda ise zek gelmektedir. zbay (2005)a gre dinlenilen bilginin alglanmas, yorumlanmas, geri bildirimde bulunulmas ve bilginin eletirilebilmesi zeknn ileyiine baldr. Ayn zamanda hafzann kuvvetli olmas ve kelime hazinesi bakmndan yeterli olunmas da zihinsel adan gereklidir. Aileler ocuklarnn hafzalarn gelitirmeye ynelik oyunlar ya da etkinliklerden yararlanarak ocuklarn dikkat sresini uzatabilir bylece ocuk, bir dinleme srecinde dikkatini uzun sre dinledii materyale ynlendirir. letiim srecinde iitilen sesleri anlamlandrma ve bu anlamlandrma sonucunda bir tepkide bulunma olarak nitelenen dinleme, kar taraf edilgen bir yapda izleme deil iletiimin tam olarak gereklemesi iin iletiyi almak ve yorumlamak iin aba sarf etmektir. Bunun bilincinde olan aileler ocuklarnn kendilerine ya da dinlenen materyale uygun olarak dinleme srecinin sonucunda anlamlandrmann olup olmad konusunda ocuklarn kontrol etmelidirler. Ba sallama hareketi ya da h, h eklinde onay anlamnda karlan sesler ile yetinmemelidirler. Dinleme eitimi ailede balamaktadr. Birey okul ncesine ait btn bilgi, duygu ve dnce evrenini dinleme yolu ile oluturur (Sever, 2000). Bu dnemde kazanlan bilgilerin kalcl ve etkililii dnldnde dinlemenin ocuk hayatndaki nemi daha iyi kavranabilir. Bu aamada en nemli grev, aileye der. Ailede verilen eitim, ocuklarn dinleme yeteneklerinin gelimesini etkiler. Kendi konumas dinlenmise, masal dinlemeye, ynerge dinleyip i yapmaya, soru sorup yant almaya alknsa, kendisine iyi davranlmsa, ocuk okula dinlemeyi renmi olarak gelir (G, 1978). Baka bir ifadeyle aile, ocuu dinlemi ve bunu davranlaryla gstermi ise ailenin dinleme becerisinin geliimi bakmndan ocuuna iyi bir model olduu dile getirilebilir. Anne babalar, kre, yuva ve anaokullarnda retmenler, ocuklara dinleme alkanl kazandrmaya alrlar. Ancak okul ncesi dnemde dinleme eylemi, kendiliinden ve bilinsiz bir ekilde gerekleir. Bu dnemde birey neyi, niin, nasl ve ne lde dinlemesi gerektiini bilemez. Bu kazanmlarn kk yata bilinli hle getirilebilmesi ailede verilen eitime baldr. Masal-tekerleme, bilmece dinleyerek byyen ocuklarn dinleme becerisinin etkin bir biimde geliecei sylenebilir. Ayn zamanda bu tr metin almalar, dinlediini anlama hzn artrmak amacyla da kullanlabilir. Yaplan aratrma sonularna gre sesler, ses gruplar anlam btnl iinde beyne girer ve yorumlanr. Yorumlarken anlam grubunun ncesiyle sonras arasnda iliki kurulur. Gelecek anlam gruplar da arm yoluyla anlalr. Ksaca beyin, dinlemeyi anlam gruplarn alglamak ve anlamak biiminde gerekletirir. Bir

71

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

anlam grubunu ileri ya da geriye doru tahmin edebilir (Yaln, 2002). Beynin bu anlamda daha hzl alabilmesi iin metne dayal dinleme etkinliklerinin srekli yaplmas gereklidir. Dinleme hz artm bir ocuun, dinleme alkanl kazanm olduu ifade edilebilir. Ouzkan (1965), dinleme eitiminin faydal olabilmesi ve amaca ulaabilmesi iin dinleme becerisinin gelitirilmesine ynelik verilen eitimin kk yalardan itibaren balamas gerektiini vurgulamaktadr. Kk yalardan itibaren ocuun dinleme becerisinin gelimesi balca u aamalardan olumaktadr: * ocuk zellikle kendisine yaplan seslenmeler dnda bilinli olarak dinleme becerisine sahip deildir. Sadece baz belirgin sesleri dinler. Balangta ocuun dinlemek iin dikkat kesildii bir anda dardan gelen ses, k, hareket vb. davranlarla dinlemekten kolayca vazgeer. Dinlerken kendi dncelerini ifade etmek konusunda sabrszlanr. Sylenenlerden ok kendisiyle ilgilenir. Dinledikleri ile kendi deneyimleri arasnda arm yoluyla ilgi kurar ve konumaya katlr. Bu aamada ocuk, dinleme srecinde soru ve yorumlarla aktif hle gelir. Duygular, zihinsel faaliyetler ve nceki bilgiler de dinleme sras ve sonras uygulamalara katlr (Striclandden Akt.: Yaln, 2002).

* *

ocuklar dinleme srecine etkin olarak katlmal ve dinleme srecinde aktif rol almaldrlar. ocuk pasif bir dinleyici olursa dinleme nce seerek dinlemeye ve en sonunda da anlatlanlar nemsememeye dnr (Umagan, 2007). Bu yzden ocuklar dinleme srecinin bir paras olmal ve srece aktif olarak katlmaldr. Dinleme eitiminde ocuun aktif hle gelebilmesi iin aile, ocua rehberlik etmelidir. Bu rehberlik srecinde anne ve baba iyi birer dinleyici olmaldr. Ailelerin, baskc bir ortamda ocuklar ses karmadan dinleme etkinliine katmalar dinleme srecini etkisiz klmakta, ayn zamanda rencilerin dinlemede olumsuz bir tutum sergilemelerine yol amaktadr. letiimin karlkl olabilmesi iin etkin dinlemek gerekmektedir. Konuurken kardakinin tepkilerini izlemek, bazen konumay keserek kardakine konuma olana vermek, konuma bitmeden sze balamamak, yarglamadan dinlemek, konuana bakmak, dinlediini belirten ksa sorular sormak baarl iletiimin anahtarlar arasnda yer almaktadr. Aile ii iletiimde etkin dinlemek iin anne babalarn ocuklarnn sylediklerini duymak istemeleri gerekmektedir. Bunun iin de ocua gerekli zaman ayrlmaldr. Yeterince dinlenen ocuk da benzer ekilde davranabilmektedir. Bu e-

72

DNLEME BECERSNN GELTRLMESNDE ALENN ROL Yrd. Do. Dr. Deniz MELANLIOLU

kilde yetien bir ocuun dinleme becerisini etkin bir ekilde kullanabilecei sylenebilir. Kadolu (2004)na gre anne ve baba ocuklaryla iletiim kurarken karlkl anlama salamada, duygu ve dnce alveriinde dinlemeyi bilmek zorundadr. ocuu anlamak iin iyi bir gzlemci olmak gerekmektedir ancak iyi bir dinleyici olmadan da anlamak mmkn olmamaktadr. Aile ocuunu dinlerken onun szn kesmeden, her szne kar gelmeden, anlayl bir tavr taknrsa ocuuna konuan kiiye kar nasl sayg gsterilmesi gerektiini de retmi olmaktadr. ocuktan gelen mesajlar, anlamak amacyla dinlemek, n yarglarn tesine kmak, sylemek istediklerini anlayarak dinleme ilemini srdrmek gerekmektedir. Annelerin, ocuklaryla iletiimleri srasnda, kendi konumalarn ocuun renme biimine ve anlama dzeyine gre dzenledikleri ifade edilmektedir (zcan Erolu, 1998). rnein; anneler bebekleriyle konuurken syledikleri nesneyi gstererek konumalarn daha vurgulu ve anlaml hle getirmeye alrlar, ocuklaryla yksek perdede, vurgulu, basit cmleler kurarak ve hece ve szckleri tekrarlayarak konuurlar (akr, 2000). ocuklarnn konuma becerisinin gelimesi iin bu derece hassasiyet gsteren ailelerin dinleme becerisinin geliimi iin de ayn nemi gstermeleri gerekir. Konumann salkl bir iletiime dnebilmesi iin etkin bir dinleme olmaldr. Dinleme etkinliinin salkl bir ekilde gerekleebilmesi iin amaca uygun dinleme tr belirlenmelidir. rnein ocuun bir masal dinlerken kullanlaca dinleme tr ile anne babasn dinlerken kulland dinleme tr birbirinden farkllk gsterecektir. Ailenin byle bir durumda her eyden nce eitimini vermesi gereken husus, ocuun dinlemenin bir ama dorultusunda gerekletirildiini fark etmesini salamaktr. Yaln (2002), iletiimde karlalan glklerin banda doru dinleme alkanlnn kazanlmamasnn geldiini ifade etmektedir. Bu alkanln kazandrlmasnda ailenin nemli bir paya sahip olduu belirtilmektedir (Calp, 2005). Bu nedenle ailede verilecek dinleme eitiminin, bireyin yaam boyu kullanaca dinleme becerilerinin temeli olduu sylenebilir. Ayrca bireyin sahip olduu dinleme becerisi, dnce geliimine etki eder. Btn dinlemeler, dinlenen eyi insann kendisine aklamasndan olumaktadr. Konumacnn syledikleri, dinleyici tarafndan kendi cmleleri ve yorumlaryla kaydedilmektedir. Bir bakma dinleme, dnme faaliyetini artrmaktadr (zin, 2005). Dnme gc artm, dinleme becerisi gelimi bir ocuun ise toplumda geri planda kalmas mmkn gzkmemektedir. Bu zelliklere sahip birey, kendini ifade eden ve ifade edilenleri de anlayan bir konumdadr. Dinlemenin eitim gerektiren bir sre olduu unutulmamal ve bu becerinin eitim gereksinimi kk yalardan itibaren karlanmaya balanmaldr.

73

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

SONU ve NERLER
Aile kurumunun temel ilevleri arasnda ocuklarn bakm ve toplumsal evreye uyumu yer almaktadr. ocuklar ilk ocukluklarnn neredeyse tamamn aile iinde yaarlar. Aile, btn dnyada uyum bakmndan birinci sray oluturmaktadr. ten sevgiye dayanan ilikiler, ocuun geliimini ve eitimini salarken ayn zamanda ocuun anne ve babasndan alkanlklar edinmesini kolaylatrmaktadr (Ozankaya, 1991). Bu alkanlklarn banda etkin dinleme becerisi gelmektedir. Bu beceri, ocuun toplumla iletiim kurmasn ve sosyallemesini salamaktadr. ocuklarn, kendilerine gvenen, kendiyle ve evresiyle salam ilikiler kuran bireyler olarak yetiebilmesi iin ailede dinleme becerisinin eitimine ynelik gereken nem verilmelidir. Dinlemenin gelitirilebilir bir beceri olduu akldan karlmamaldr. Beceriyi gelitirmek iin yaplan etkinlikler ya da oynanan oyunlar, ocuun gnlk hayatta dinlemeye ihtiya duyduu ortamlardan hareketle sunulmaldr. Dilin kalplam ifadeleri (ataszleri, deyimler gibi) ierisinde dinlemenin gereklilii ve nemine dikkat ekilse de anne ve babalar, artk geleneksel ocuk yetitirme yntemlerinin birtakm yetersizliklerinin bilincindedirler. Bu durum anne babalar en salkl eitim koullar konusunda bir araya itmektedir (ztop vd., 1996). Anne babalar, ocuklarn en iyi ekilde nasl yetitirecekleri konusunda kararsz kalmakta ve ana baba eitimi zorunlu hle gelmektedir (Crase vd., 1981). Ana baba eitiminde zerinde hassasiyetle durulmas gereken nokta; ocuun btn renmelerinin temelini oluturacak, iletiim becerilerini gelitirecek dinleme eitimine gerekli nemin verilmesi olmaldr. ocuk merkezli anne baba eitim programna katlm olan ailelerin ocuklarnn zihinsel yetenekleri, bilisel, sosyal, duygusal, dil, psikomotor, kiilik geliimi asndan evde baklan, ailesi eitim grmemi ocuklardan anlaml biimde daha iyi performans gsterdikleri, sonraki yllarda okul baarlar zerinde olumlu etkileri olduu ve eitim programlarndan daha iyi yararlandklar, okula uyum ve benlik kavram geliimlerinin daha iyi olduu grlmektedir (Sekin ve Ko, 1997; Katba, 1990). Bu nedenle aile eitim programlarnda yrtlen eitim faaliyetlerinin dil becerilerini de kapsayacak nitelikte ekillendirilmesi gerekmektedir. ocuun dinleme becerisinin gelimesinde aile bireylerine ynelik neriler u ekilde sralanabilir: * * * Dinleme ile iitmenin ayn kavram olmad, ocuklara sezdirilmelidir. ocuun kendi dinleme srecini fark etmesi salanmaldr. Dinleme srecinde ocuun dikkat sresinin artrlmas iin hafzay glendirecek oyunlar ya da etkinlikler dzenlenmelidir.

74

DNLEME BECERSNN GELTRLMESNDE ALENN ROL Yrd. Do. Dr. Deniz MELANLIOLU

ocuun dinleme ilgisi belirlenmeli ve ona ynelik dinleme materyalleri kullanlmaldr. ocua, dinlenen materyale ynelik sorular sorularak dinlemenin gerekleme dzeyi kontrol edilmelidir. Aile yeleri, ocuun sorduu sorular cevapsz brakmamaldr. Anne ve baba, ocua etkin bir dinleme ya da dinleyici modeli sunmaldr. Ninni, masal, vb. gibi okul ncesi dnemde ana dilin zevkini ve estetiini ocua kazandracak edeb trler dinleme materyali olarak kullanlmaldr. ocuk tiyatrolar gibi dinleme/ izlemenin birlikte olaca etkinliklerden yararlanlmaldr. Aile eitim programlarnda genelde dil zelde ise dinleme becerilerine ynelik verilen eitimin etkililii konusunda almalar yaplmaldr.

* * *

KAYNAKLAR Akata, A. (2001), letiim Eksiklikleri ve Dilin Kullanm, Dil Dergisi, (106), s. 6166. Aksan, D. (1998), Her Ynyle Dil Ana izgileriyle Dilbilim, TDK Yaynlar, Ankara. Akyol, H. (2006), Trke retim Yntemleri, Kk Yaynclk, Ankara. Burley- Allen, M. (1995), Listening: The Forgotten Skill, John Wily&Sons Inc, New York. Calp, M. (2005), zel retim Alan Olarak Trke retimi, Eitim Kitabevi, Konya. Cihangir, Z. (2004), Kiileraras letiimde Dinleme Becerisi, Nobel Yaynevi, Ankara. CRASE, S. J., vd., (1981), Parent Education Needs and Sources as Perceived by Parents, Home Economics Research Journal, 9 (3), pp. 221-231. akr, N. (2000), Normal iten Bir Trk Anne ve lkretim andaki itme Engelli ocuunun Yemek Hazrlama ve Yemek Yeme Etkinlii Esnasndaki Etkileimlerinin ncelenmesi, Yaymlanmam Doktora Tezi, Anadolu niversitesi, Eskiehir. Ergin, A. (1995), retim teknolojisi letiim, PegemA Yaynlar, Ankara. G, B. (1978), Orta Dereceli Okullarmzda Trke ve Yazn Eitimi, Gl Yaynevi, Ankara. Gne, F. (2007), Trke retimi ve Zihinsel Yaplandrma, Nobel Yaynclk, Ankara. Gnkan, P. H. E. (2007), Ailenin lkretim rencilerinin Eitimi zerindeki Etki Dzeyinin Belirlenmesi, Yaymlanmam Yksek Lisans Tezi, Frat niversitesi, Elaz. Hildebrand, V. (1981), Introduction to Early Childhood Education, Macmillan, NewYork.

75

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

zin, N. (2005), Dil Becerilerinin Geliiminde zgven, Yaymlanmam Yksek Lisans Tezi, Gazi niversitesi, Ankara. Katba, . (1990), ocuk Geliiminde Erken Destek Projesi: Trkiye rnei, Erken ocukluk Eitiminde Farkl Modeller Semineri, Editr: Sevda Berkman, Eyll 10-14, stanbul, s. 41-59. Kadolu, . T. (2004), ocuumu Hayata Hazrlyorum, Damla Yaynlar, stanbul. Mackay, I. (1997), Dinleme Becerisi (ev: Aksu Bora ve Onur Canolak), lkkaynak Kltr ve Sanat rnleri, Ankara. Ouzkan, A. (1965), Dinlemesini Bilmek, lkretim, (31) 532. Okuturlar, M.H. (1966), ocuk Dilinin Geliimi, Pedagoji Cemiyeti Dergisi, Dil Eitimi zel Says, 2 (8), s. 516-526. Ozankaya, . (1991), Aile Kurumu, Cem Yaynlar, stanbul. zbay, M. (2010), 0-6 Ya Grubu ocuklarndaki Dil Geliiminin Trke retimi Asndan nemi, Trke retimi Yazlar, nc Kitap, Ankara, s. 1-9. zbay, M. (2009), Anlama Teknikleri II: Dinleme Eitimi, nc Kitap, Ankara. zbay, M. (2006), Trke zel retim Yntemleri II, nc Kitap, Ankara. zbay, M. (2005), Bir Dil Becerisi Olarak Dinleme Eitimi, nc Kitap, Ankara. zbay, M. (2001), Trke retiminde Dinleme Becerisini Gelitirme Yollar, Trk Dili Dergisi, (589), s. 915. zcan Erolu, A. (1998), Down Sendromlu ocuk Anneleri ile Normal Geliim Gsteren ocuk Annelerinin Doal Ortamda Gnlk Rutinlerde Szel letiim Amalarnn Betimlenmesi ve Karlatrlmas, Yaymlanmam Yksek Lisans Tezi, Anadolu niversitesi, Eskiehir. zdemir, E. (1987), lkokul retmenleri in Trke retimi Klavuzu, nklp Kitapevi, stanbul. ztop, H. ve Telsiz, M. (1996), Ana-Baba Eitimi, Yaadka Eitim, (46), s. 4-7. Robertson, A. K. (2004), Etkili Dinleme, Hayat Yaynlar, stanbul. Sekin, N. ve Ko, G. (1997), Okul ncesi Eitimde Okul-Aile birlii, Yaadka Eitim, (51), s. 5-10. Sever, S. (2000), Trke retimi ve Tam renme, An Yaynlar, Ankara. Tekin, H. (1980), Okuduunu Anlama Gc ile Yazl Anlatm Becerisini Gelitirme Ynnden Okullarmzdaki Trke retimi, Mars Matbaas, Ankara. Temur, T. (2001), Dinleme Becerisi, Konu Alan Ders Kitab nceleme Klavuzu 1-8, Nobel Yaynlar, Ankara. Tosunolu, M. (1999), Kelime Servetinin Eitim retimdeki Yeri ve nemi, Mill Eitim, (144).

76

DNLEME BECERSNN GELTRLMESNDE ALENN ROL Yrd. Do. Dr. Deniz MELANLIOLU

Umagan, S. (2007), Dinleme, lkretimde Trke retimi, Editr: Ahmet Krkkl ve Hayati Akyol, PegamA Yaynclk, Ankara. stnolu, . (1991), Aile Eitiminde Farkl Yaklamlar, Aile Eitimi, T.C. Babakanlk Aile Aratrma Kurumu Yaynlar, Ankara, s. 80-89. Yaln, A. (2002), Trke retim Yntemleri Yeni Yaklamlar, Aka Yaynlar, Ankara. Yldz, C. vd. (2006), Yeni retim Programna Gre Kuramdan Uygulamaya Trke retimi, PegemA Yaynclk, Ankara. Ylmaz, T. (1974), Dil Yapsnn Okul Baarsndaki Rol, Atatrk niversitesi Yayn, Ankara.

77

GRME ENGELLLER ve FZK ETM ALITAYI SONRASI 9. SINIF ENERJ NTES LE LGL NERLER
Dr.M.ahin BLBL
zet

Bu alma, Grme Engelliler ve Fizik Eitimi konulu sunum sonrasnda enerji nitesinin nasl retilebilecei ile ilgili nerileri iermektedir. Bu neriler, altaya katlan 17 katlmcnn grlerini yanstmaktadr. Bu katlmclar, ODTde renim gren gnll rencilerden olumutur. Bu grubun nitenin kazanmlarnn nasl uygulanabilecei konusundaki grleri hem yazl olarak hem de tartmalarn kaytlarnn yazlmas ile elde edilmitir. Bu almann, lise fizik retmenlerine ve retim program gelitiricilerine faydal olmasn temenni ediyoruz. Anahtar Kelimeler: Evrensel Tasarm, Fizik Eitimi, Grme Engelliler ve Enerji.

SUGGESTIONS ABOUT 9TH GRADE ENERGY UNIT AFTER A BLINDS AND PHYSICS EDUCATION WORKSHOP Abstract This study includes some suggestions about how to teach the energy unit after a seminar named Blinds and Physics Education. These suggestions reflect the views of 17 workshop participants. These participants were volunteers and students in Middle East Technical University (METU). The views of this group about how instructional objectives in energy unit should be applied were taken both written format and transcriptions of record. We hope that this article would be useful for high school physics teachers and curriculum developers. Keywords: Universal Design, Physics Education, Blinds and Energy.

79

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

GR
Bu alma, Engelsiz ODT Topluluunun 20. yl kutlamalar kapsamnda daveti zerine neden grme engellilere fizik retimi konusunda almaya balandnn ve denenen baz materyallerin gelitirilme srelerinde nelere dikkat edildiinin akland sunum ile sunum sonrasnda gnll rencilerin (Resim 1) enerji nitesi iin neler yaplabilecei konusundaki nerilerini iermektedir.

Resim 1. altay Katlmclar ve Sunum Materyalleri

Giri ksmnda sunumun ieriini yanstan bilgiler verilecek ve rnek bir durum olarak enerji nitesi ele alnacaktr. Sunumdaki temel baz bilgiler ile neriler bir btnlk oluturmaktadr. Bu btnlk ise almann son ksmnda ele alnacaktr.

1. NEDEN GRME ENGELLLER VE FZK ETM?


Bir rencim lisede fizik okumak istediini belirttiinde takvimler 2007 yln gsteriyordu. Bu rencimin semesi konusunda yreklendiremememin ise tek bir nedeni vard; rencim grme engelliydi ve grme engellilerin nasl bir fizik eitimine ihtiyac olduu konusunda yeterli alma bulunmamaktayd. Bu an giderilmesi sistemli ve uzun soluklu bir ekip ii olarak grnyordu. Yine de balamak eksikliin giderilmesinin ilk adm olabilirdi. lk almamn nemli bir a kapamas gerektiini dndm ve hi grmeyen bir renciye, grme olaynn ana aktr olan k konusunda binlerce rencinin korkulu ryas niversiteye giri snav sorularndan birini zebilir duruma getirecek bir dzenek hazrladm (Blbl, 2009a). Bu dzenee kresel aynalarda grntnn oluumunu anlatan dzenek (kagoad) ismini verdim. Bu dzenek ok basit malzemeler ile hazrlanmt. In izledii yol iple, cisimler ve grntler kp ekerlerle temsil edilmekteydi ve gren rencilerin izdii figrler kpk zerindeki ineler yardmyla yaplmaktayd. Bu dzenein baarl olmasnn ardndan bir dier almaya ynlendim. Grmeyen rencilerin internet kullanabilmesi iin sesli bir mekanizma tasarladk (Blbl & Yeilta, 2011). almalar farkl zamanlarda baslm olsa da e zamanl biimlenmitir ve grme engellilere zg bir ey hazrlarken onlar kendi tarzlarn ve yntemlerini gelitirmi, kendilerine zg olmayan, herkesin kulland yere gz dikmi biimde buldum. Onlarn da internet kullandn, ekran okuyucu vastasyla elektronik posta

80

GRME ENGELLLER ve FZK ETM ALITAYI SONRASI 9. SINIF ENERJ NTES LE LGL NERLER Dr. M. ahin BLBL

atp alabildiini rendiimde yaplabileceine; grme engellilere de fizik retilebileceine karar verdim. Bu aamadan sonraki her alma alandaki eksiklii biraz daha belirginletirmekle birlikte ihtiyalar konusuna younlatrd. Grme engellilerin ihtiyalarn gideren zmlerin aslnda gren rencilerin de iine yarayabileceini kefetmem (Blbl, 2010a) ve fizik okumak isteyen bir renci iin bir grup akademisyenin fizik renemez demesi (Blbl, 2009b) aratrma ve alma alanm belirlememe neden olan nemli unsurlardandr. Toparlayacak olursak, dezavantajl olann desteklendii bir sistem dier rencileri de besleyecek ve geride kimseyi brakmadan eitim retim faaliyetleri yryecektir. Bu ise kaynatrma ile olabilecektir (2010b).

2. NELERE DKKAT ETMELYZ?


Kaynatrmal ortamlar farkllklara sahip rencilerin farkllklarna ramen birlikte renebildikleri ortamlardr ve bu renme ortamlar birlikte oturmann tesinde birlikte allabilen ortamlardr (Blbl, 2011). Kaynatrmal ortamlarn neler olmas gerektii daha ok eitim bilimi ve zel eitim alan uzmanlarn ilgilendiren konulardr ancak bu ortamn fizik eitimi iin ele alnmas ile ne gibi zellikleri olan bir materyalin hangi yntem ile kullanlmasnn uygun olaca ile ilgili almalar kendi alma alanm oluturmaktadr. Bu balamda gren ve grmeyen rencilerin birlikte renecei materyallerin ve metotlarn belirlenmesi gerekmektedir. Mcguire, Scott ve Shaw (2006) bir tasarmn herkese ait olmas iin (evrensel tasarm) yedi temel lt nermitir. Bu ilkeler; eit kullanabilme, seenekli kullanabilme, anlalr olma, basit olma, dk g gerektirme, yanl kullanma ak olma ve kullanlabilir byklkte olma olarak sralanabilir. Bu ltler incelendiinde yedi temel ilkenin de iki temel ilkeden beslendii grlecektir. Bunlar kullanm/uygulama eitliliine izin vermesi ve farkl gruplar iin kullanlabilir/uygulanabilir olmasdr. Burada sizlerle paylaacamz snflandrmada kullanm/uygulama eitlilii iin ka duyu organna hitap ettii, farkl gruplar iin kullanlabilir/uygulanabilir olmasn da gren ve grmeyen iki grup olaca var saylp iki grubunda kullanabilecei ya da kullanamayaca olarak bir derecelendirme yapacaz. Baka ortamlar iin dikkate alnan grup eitlilii farkl olabilir. rnein; bayanlar ve erkekleri iki farkl grup dnp bunlar iin de kaynatrmal materyal ve yntemler deerlendirilebilir. O zaman bu iki grup iin ka duyu organna hitap edildii bize evrensel tasarma uygunluk iin bir bilgi verecektir. Bir eksen grup eitlilii iin uygulanabilir olup olmamasn, dier eksen de hitap ettii duyu organ says olacak biimde materyal ve metotlar konumlandrlabilir. Bu almada biz manyetik alan izgilerini, kutup kavramn retebilecek materyalleri koordinat zerinde konumlandracaz.

81

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Kullanacamz materyaller (Blbl, Erylmaz, 2012); ucunda mknats olan eldiven, pusula, ak pusula, mknats ve jiroskop olarak seilmitir.

Resim 2. Manyetik Alann retiminde Kullanlabilecek Materyallerin Snflandrlmas.

1.

Kapal pusula: Bu materyal gnlk hayatta yn bulmamza yarayan klasik pusuladr. Grme engellilerin kullanmas mmkn deildir. Dolaysyla gren ve grmeyen gruplardan sadece birine hitap etmektedir. Sadece grerek kullanlabilecek bir materyaldir. Ak pusula: Pusulann cam karldnda grmeyenler de pusulann ibresinin saptn hissedebilmektedir. Bylece hitap ettii grup says iki olmutur. Hem grerek hem de dokunarak bu arac kullanmak mmkn gibi grnse de grmeyen renciler bu cihaz kullanamamtr. Dolaysyla bu tasarm tek grup iin geerli bir aratr. Mknats: Bildiimiz ubuk mknats, iki grup tarafndan kullanlabilse de dokunma dnda baka biimde kullanlamamaktadr. Dolaysyla tek duyu organ ve iki grubun kullanm sz konusudur. Mknatsl eldiven: Bu tasarm, iki grup iin de kullanlabilir olup sade mknatstaki gibi tek duyu organna hitap etmektedir. Bu nedenle, mknatsl eldiven, sade mknatsa gre biraz daha gelitirilmi bir tasarm olsa bile bizim konumlandrmamzda ayn yerde olmak zorundadr. Jiroskop: Bu tasarm mknatsn serbest hareket etmesini saladndan hem grsel hem de dokunsal bir kullanm salamaktadr ve her iki grup da bu arac kullanabilmektedir. Dolaysyla bahsedilen be tasarm arasnda manyetik alann retiminde bu aracn kullanlmas nerilebilir.

2.

3.

4.

5.

Bu materyalleri bahsettiimiz koordinat zerinde konumlandrdmzda baz boluklar gzmze arpmaktadr (Resim 2). Aratrmalar, ite bu boluklarla ifade edilen (tm duyulara hitap eden ve incelenen tm gruplarn kullanabilecei/uygulayabilecei) materyal ve metotlar gelitirmek ve snamak ynnde younlatrlmaldr.

82

GRME ENGELLLER ve FZK ETM ALITAYI SONRASI 9. SINIF ENERJ NTES LE LGL NERLER Dr. M. ahin BLBL

Bu yerleimin en sandaki ve en yukarsndaki materyal daha evrensel tasarma yakn bir materyaldir. En solda ve en altta bulunan materyalleri odaa alan dersler tasarlamamak gerekir. Bu konumlandrma, retmenlere derste seim imkn salarken tasarmclara da yol gstermektedir. Tasarmlar; mmkn olduunca ok duyu organna hitap etmeli ve tm hedef gruplarn kullanabilecei nitelikte olmaldr.

3. NEDEN ENERJ NTES?


Enerji nitesinin seilmesinin temel amac vard. Bunlardan ilki enerji nitesinin ilk defa bal bana bir nite olarak yeni fizik retim programnda yer almasdr. Bir nite olarak yeni olmas, ieriinin arttrlmas ihtiyacn beraberinde getirmektedir. kinci neden enerji nitesinin 9. Snfta olmas ve 9. Snf fizik dersinin lisede okuyan tm rencilere zorunlu olmasdr. Dier sebep ise nitenin gnlk hayattaki nemi ile ilgilidir. Gnmzdeki tm savalarn ortak nedeni olarak enerji belirtilebilir. Enerji kavram hem sosyal yaammza hem de gnlk yaammza yn vermektedir. Bu temel nedenden tr enerji nitesi katlmclarla birlikte tartmaya almtr. Drdnc nite olan enerji nitesinde toplam 17 kazanm vardr. Bu kazanmlara ulamak iin 18 saatlik sre nerilmitir. Bu kazanmlar (MEB, 2011); , g ve enerji ile ilgili renciler; 1. kavramn, cisme uygulanan kuvvet ve kuvvetin uyguland cismin yer deitirmesi cinsinden rneklerle aklar. 2. Enerjinin farkl ekillerde tanmlanabileceini fark eder. 3. G kavramn i ve aktarlan enerji cinsinden aklar. Enerji dnmleri ve enerjinin korunumu ile ilgili olarak renciler; 4. Enerjinin; ekim potansiyel enerjisi, elektriksel, ses, elektromanyetik radyasyon, nkleer ve ktle gibi deiik biimlerde bulunabileceini belirtir. 5. Enerjinin en genel anlamda kendini mekanik enerji olarak gsterdiini rneklerle aklar. 6. Enerjinin bir trden dierine dnebileceini rneklerle aklar. 7. Enerjinin bir cisim veya sistemden dierine aktarlabileceini fark eder (BB1.a-d). 8. evresi ile etkilemeyen yaltlm bir sistemdeki enerji miktarnn daima sabit kaldn belirtir. 9. Harcanan enerjinin srtnmeden dolay tamamnn ie dntrlemeyeceini rneklerle aklar. 10. Evrende toplam enerjinin daima sabit olduunu ve dolays ile korunduunu aklar. 11. Yaplan iin harcanan enerjiye orannn verim olduunu aklar.
83

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Enerji kaynaklar ile ilgili renciler; 12. Yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynaklarnn avantaj ve dezavantajlarn karlatrr. 13. Yenilenebilir enerji kaynaklarn kullanmann neminin farkna varr. 14. Enerji kaynaklarn tasarruflu kullanr. Is ve scaklk ile ilgili renciler; 15. Bir cismin ne kadar scak veya ne kadar souk olduunun gstergesini scaklk olarak aklar. 16. Farkl termometre eitlerine rnekler verir. 17. Is kavramn scaklk fark ve aktarlan enerji cinsinden aklar.

4. NELER YAPILABLR?
Katlmclarn nerileri, ilgili kazanm numaras ve incelerken kendilerine verdiimiz numara ile birlikte aada sunulmutur. rnein; K3-15. Kazanm numaral katlmcnn 15. Kazanm ile ilgili nerisini anlatmak iin kodlanmtr. K1-16. Kazanm: Snfa farkl termometreler getirir. Bu termometrelerin zerine kabartl iaretler koyar. Biraz yapsndan da bahsederse bence renci termometrelerin farklln kavrar. Dereceyi okumasna gerek yoktur. K2-6. Kazanm: Enerjinin dnm ile ilgili spor merkezleri nemli olabilir. Orada yediklerimizi hareket enerjisine dntryoruz. Kou bandnn eimli ve dz olmas durumlar zerinden ders ilenemez mi? K3-9. Kazanm: Kou bandnda farkl ayakkab kullanmakta olabilir. Farkl ayakkab farkl srtnme ve farkl enerji kayb demektir. Bylece ayn kouyu farkl yorulma derecelerinde tamamlam olmas enerji kaybn da aklayabilir. K4-9. Kazanm: Ben srtnme ile ilgili ey dnmtm ki tane mermer alp birini alminyum folyo ile kaplayp oyuncak arabalarn eit hareketini salamak ve hangisinin nce duracan tahmin ettirmek. Bunu bence hem gren hem de grmeyen renciler yapabilir. K1-9. Kazanm: Ayn ey tekerlekli sandalyede bir hal olan ve bir hal olmayan dzlemlerde de yaplabilir. K5-1. Kazanm: Bir cismi rencilerden itmesi istenebilir. K5-5. Kazanm: Salncakta sallanrken potansiyel-kinetik enerji deiimi konuulabilir. K6-7. Kazanm: Duran bir topu, arpan topun harekete geirmesi rnei yaplabilir K1-12-13. Kazanmlar: Gne enerjisinin kullanld yerlere geziler dzenlenebilir K7-7. Kazanm: Vantilatr ile elektrik enerjisinin hareket enerjisine dnmesi rneklendirilebilir. Sonra rzgr enerjisinden tekrar elektrik retebilirsek bu sistem bu nite iin ok gzel bir dzenek olur.
84

GRME ENGELLLER ve FZK ETM ALITAYI SONRASI 9. SINIF ENERJ NTES LE LGL NERLER Dr. M. ahin BLBL

K8-1. Kazanm: Basit bir oyuncak kamyon ile ona kuvvet uygulayarak ileri geri gitmesini salayabiliriz. K9-9. Kazanm: Buz zerinde iterek bir kp ilerletmeyle tahta zerinde ilerletmenin ayn zorlukta olmadn deneyerek renmek. Bu nerileri incelediimizde srtnme kuvvetinin ve enerji dnmlerinin retilmesi ile ilgili daha ok tavsiye ortaya konduunu syleyebiliriz. retmenlerin ve program gelitiricilerin bu nerileri dikkate almalar grme engellilerin bu niteden faydalanmalar asndan nemlidir. Bu almada fizik ve fizik eitimi rencileri ile baka alanlardan katlmclar da mevcuttu. Bu durum grlerin zenginlemesine neden olmutur. Ancak bu almann tekrar durumunda daha odakl bir grubun seilmesinde yarar olabilecei de dnlmektedir. Gerek alandaki eksiklikleri belirtmesi, gerek materyalleri nasl deerlendireceimiz ile ilgili bilgi vermesi, gerekse bir fizik nitesinin ilenmesi ile ilgili neriler sunmas asndan bu almaya destek olan katlmclara ve almann basmn gerekletiren yaynclara teekkrlerimi sunarm.
KAYNAKLAR Blbl, M. . (2009a), The Possiblity of Learning Curved Mirrors Structure by Blind Inborn Students, 26th International Physics Conference, Turkish Physics Society, pp.225, Bodrum, http://www.eric.ed.gov/ERICWebPortal/contentdelivery/servlet/ ERICServlet?accno=ED516639, Eriim Tarihi: 30.12.2011 Blbl, M. . (2009b), Doutan Grme Engellinin Trkiyede Fiziki Olabilme htimali, Eletirel Pedagoji, 2(7), s.52-59 Blbl, M. . (2010a), "Grme Engelliler ve Fizik retimi, Trkiyede Fizik Eitimi Alanndaki Tecrbeler, Sorunlar, zmler ve neriler", pp. 9-12, http://books.google.com.tr/bo oks?id=ViNUfceR4BoC&source=gbs_navlinks_s, Eriim Tarihi: 30.12.2011 Blbl, M. . (2010b), Farkllklarndan tr ocuklarmz Ayrmal myz Yoksa Kaynatrmal myz?, Cito Kuram ve Uygulama, (8), s.46-48. Blbl, M. . (2011), "Inclusion: Something More than Sitting Together, International Centre for Innovation in Education", pp. 7, stanbul, http://eric.ed.gov/PDFS/ED523205.pdf Eriim Tarihi: 30.12.2011 Blbl, M. , & Erylmaz, A., (2012), Grme Engelli renciler in Fizik Ders Aralar, Murat Yaynevi, Ankara. Blbl, M. ., & Yeilta, E. (2011), "A Webpage Design: Also Blind Students May Use Mouse", International Educational Technology Conference ProceedingsEducational Technology, Vol. 2, pp. 1404-1407, stanbul http://iet-c.net/publications/ietc2011-2.pdf, Eriim Tarihi: 30.12.2011 Mcguire, J M,Scott, S. S., & Shaw, S. F. (2006), Universal Design and Its Applications in Educational Environments, Remedial and Special Education, 27, pp. 166-175. http://rse. sagepub.com/cgi/doi/10.1177/07419325060270030501, Eriim Tarihi: 30.12.2011 MEB, (2011), Ortaretim 9. Snf Fizik Dersi retim Program, Talim ve Terbiye Kurulu Bakanl , Ankara.
85

GZEL KONUMADA TELEVZYONU

KULLANABLMEK ve BR MODEL RNE NERS*


Yrd. Do. Dr. Alpaslan OKUR** Okt. Gken GEN***
zet Televizyonun zellikle ocuklar iin olumlu ve olumsuz ynleri ele alnrken, konuma bu ynler iinde gerektii kadar yer bulamamaktadr. alma, televizyonun konuma zerindeki etkilerini ortaya koymak yerine televizyonun konuma zerindeki olumsuz etkilerini, olumlu bir hle dntrebilmek iin Kiilerin gzel konumasnda televizyonu nasl etkili bir ekilde kullanabiliriz? sorusundan yola klarak hazrlanmtr. almann nemi, aratrmac tarafndan gelitirilen model rnei ile gzel konumada televizyonu kullanabilme dncesinin somut bir nerisinin sunulabilmesinden kaynaklanmaktadr. alma iin kaynak taramas yaplmtr. Konuma konusunda, televizyondan olumlu bir biimde etkilendiklerini dnen rencileri gelitirmek, televizyondan olumsuz etkilenmeyi de en aza indirmek iin bir model rnei gelitirilmitir. Gzel konuma konusunda televizyonu kullanabilmeyi bilinli bir alma hline getirerek konuma eitimine zgn bir katk salamak ve aratrmaclara fikir vermek amacyla gelitirilen model rnei, Kiilerin gzel konumasnda televizyonu nasl etkili bir ekilde kullanabiliriz? sorusuna bir neri olarak sunulmaktadr. Anahtar Kelimeler: Dil,ocuk,Konuma Eitimi,Televizyon Dili,Gzel Konuma USING TELEVISION TO DEVELOP SPEAKING SKILLS AND A MODEL SUGGESTION Abstract While the positive and negative effects of television on children are discussed, speaking skills are not involved in these aspects as much as they should be. Rather than basing itself on the effects of the television on speaking, this study is based on the question How can the television be used efficiently for better speaking skills? in order to turn the negative effects of television on speaking skills into positive. The significance of this study stems from the fact that the model developed by the researcher provides a concrete solution to the use of television for developing speaking skills. A literature review has been conducted for the research. A model has been developed in order to minimize the negative influence of television and to facilitate the speaking skills of the students who think that they have been influenced by television positively. Developed to support speech education with an authentic contribution by formulating the utilization of TV as a conscious process for better speaking and to inspire other researchers, this model poses a solution to the question How can the television be used efficiently for better speaking skills?. Keywords:Language,Child,Speech Education,Television Language,Rhetoric
* ** *** Bu alma Gken GEN tarafndan Yrd. Do. Dr. Alpaslan OKUR danmanlnda yaplan Televizyonun Konuma Eitimine Etkileri adl yksek lisans tezinden retilmitir. Sakarya niversitesi stanbul niversitesi

87

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

GR
Bir haber, etkinlik ya da sanat gsterisinin ama ve ieriinin aktarlmasnda kullanlan televizyon dili, ayn zamanda dil kullanmna rnek oluturduu iin dinleyici ya da izleyicilerin benzer durumlarda, kendi dil kullanmlarn da dolayl bir biimde etkilemektedir (zsoy, 1998: 81). ocuklar gnn byk bir blmnde televizyon seyretmekte olduklarndan bylece dil renme alan olarak da en ok medyay model almaya balamlardr. Gnmzde, duyarak renilen dil karsnda ocuk, tek ynl bir iletiim ile sorgulamaktan vazgetii medyann dilini gnlk konuma biimi olarak kabul etmektedir (Tandagne, 2004: 202). Bu nedenle insanlarn televizyon karakterlerinin konuma biimlerini rnek almas, kendi dili iin eksen tutmas ve farkna varmakszn orada kullanlan kalp kullanmlar almalar kanlmazdr (Tombul, 2006). Bu kanlmaz durum iinde, televizyonun eitimle ilikisini incelemek gerekmektedir. Gnn byk bir blmnde izlenmesi nedeniyle televizyon, zkana (2004) gre toplumsal fayda gzetilerek yayn yapldnda birok eitim kurumunun yapt ilevi tek bana yapabilecek durumdadr. Televizyon, zfrata (1998) gre gndem oluturma, saptama ve ynlendirme ynndeki etkileriyle tm ulusu ayn anda harekete geirebilecek gtedir. zellikle, televizyon Zlfikara (2009) gre halkn kltr seviyesini ykseltmek, mevcut dili korumak ve gelitirmek gibi var olan grevini tam anlamyla yerine getirmesi durumunda, her yatan ve kltrden insana ortak, doru ve etkili bir dili yaratabilecek durumdadr. Kiilere rahatlkla ulaabilen televizyon bu zellikleriyle Gnene (2006) gre halk eitiminde, Trkeyi doru ve gzel kullanmaya zendirmede ne byk imkndr. Televizyonun birok evde, birka tane bulunduu gnmzde artk sorun, televizyonunun ocuklar etkileyip etkilemedii ya da nasl etkiledii olmamaldr. Artk sorulmas gereken soru Adakn (2004: 34) da belirttii gibi olumsuz etkiyi nasl en aza indirerek, televizyonun olumlu ilevlerinden nasl faydalanabiliriz olmaldr. Gelien dnyaya uyum salamak, teknoloji ile birlikte gelen sorunlar ortadan kaldrabilmek ve eitime zarar veren konular zerinde olumlu almalar yapabilmek aratrmaclarn grevlerinden biridir.

88

GZEL KONUMADA TELEVZYONU KULLANABLMEK ve BR MODEL RNE NERS Yrd. Do. Dr. Alpaslan OKUR, Okt. Gken GEN

1. AMA, PROBLEM ve NEM 1.1. Ama


almada, televizyonun konuma zerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek iin televizyon programlarnda gzel konumann nemine deinmek; bu neme dair mesaj ierikli yaynlara dikkat ekmek ve bylece kiilerin gzel konumalarnda televizyonu etkili bir ekilde kullanabilmek amalanmtr. Ayrca alma ieriinde, bu konularda neler yaplabilecei ile ilgili grleri ve aratrmac tarafndan gelitirilen bir model rnei nerisini sunmak ve bylece kii ve kurulular televizyonda titiz bir ekilde Trke kullanmaya ve gzel konumaya katkda bulunmaya zendirmek hedeflenmitir.

1.2. Problem
Televizyonun zellikle ocuklar iin olumlu ve olumsuz ynleri ele alnrken, konuma bu ynler iinde gerektii kadar yer bulamamaktadr. Televizyonun konuma zerindeki etkilerini olumlulatrabilmek iin Kiilerin gzel konumasnda televizyonu nasl etkili bir ekilde kullanabiliriz? sorusu alma iin k noktas olmutur.

1.3. nem
almann ncelikli nemini, aratrma iin seilen konu oluturmaktadr. Konuma eitimi, gzel konuma, Trkenin eitimi ve retimi zerine yaplan almalarda dier beceri alanlarna ynelik konulara gre ok daha az yer alan bir aratrma konusudur. almann bir baka nemi ise aratrmac tarafndan gelitirilen model rnei ile gzel konumada televizyonu kullanabilme dncesinin somut bir nerisinin sunulabilmesidir.

2. KURAMSAL EREVE 2.1. Konuma


nsan dier canllardan ayran konuma, kiilerin yaantsnda yer alarak kendini anlatmann, sosyallemenin ve akademik baarnn nemli bir parasn oluturmaktadr. nsanlarla dil yoluyla kurulan iletiimin anlatma boyutunu oluturan ve yazdan bamsz, seslerden oluan konuma, farkl kaynaklarda farkl anlamlar ile tanmlanmaktadr. Farkl kaynaklardan hareketle konuma; bakalarn ilgilendirecei varsaym ve bakalaryla anlama, haberleme, iliki srdrme gibi amalarla konu, duygu, dnce, istek veya hayallerin, dier canllardan farkl olarak zihinde tasarlanmasndan sonra grsel, iitsel eler ile ses organlar araclyla szler halinde bildirilmesidir eklinde tanm-

89

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

lanabilir (Demiray, 2008; Erdem ve Deniz, 2008; Ergen, 1998; Kavcar ve dierleri, 1998; zbay, 2005; Sever, 2000, Taer, 2000; Temizyrek, 2007).

2.2. Konuma Eitimi


Kendini ifade etme ve iletiim kurma asndan nemli olan konuma, Trke retiminin de temelini oluturmaktadr. Konuma, okuma yazma gibi becerilerin k noktasn olutururken ayn zamanda, retmen-renci arasndaki bilgi alverii, aklama, anlatma, deerlendirme gibi aamalarda da nemli rol oynamaktadr (zbay, 2005; Temizyrek ve dierleri, 2007: 249). Konuma eitiminin amac; rencilere konumay retmek deil; hangi toplumsal konumdan gelirse gelsin, evde ne dzeyde dil bilincine ve Trke edincine ulam olursa olsun, btn rencilerin ana dilini bilimsel bir anlayla ve planl bir biimde gelitirmektir eklinde aklanabilir. Bylece; rencilerin duygu, dnce, hayal ve isteklerini dil kurallarna uygun, doru ve etkili biimde, hazrlkl veya hazrlksz, bir kii veya topluluk karsnda ya da resm bir platformda anlatmasn salayarak ve rencilere nasl iletiim kurulabileceini, doru seslendirmeyi ve nazik konumay reterek kendine gvenen bireyler yetitirmektir (Akta ve Gndz, 2001; Bac ve Temizkan, 2006; Huber, 2008; Kurudayolu, 2003; Temizyrek, Erdem ve Temizkan, 2007; Yldz ve dierleri, 2008).

2.3. Televizyon
Uzaktan grme anlamna gelen tele ve vison szcklerinden oluan televizyon, herhangi bir olay ya da konuyu, ses ve grnt ile izleyicilerine aktarabilmesiyle 20. yzyln en byk bulularndandr. Kitle iletiim aralar iinde en sk kullanlan televizyon iin birok benzetme yaplmtr. Bunlar elendirici, ar kesici, yalnzlarn yolda, israf diyar, aptal kutusu, sihirlibyl kutu, dnyaya alan pencere, beyaz grlt, zaman hrsz, elektronik bakc gibi szcklerdir (Atay ve nc, 2004; Gne ve Gnen, 2004; Mutlu, 1999). Daha ok olumsuz benzetmeler yaplm olsa da ocuklar iin vazgeilmez bir ara olan televizyon, zamanla, evin misafiri olma konumundan karak, ev sahibi sfatn kazanm ve ailenin en ok zaman geirdii kitle iletiim znesi durumuna ulamtr. (Ertrk ve Gl, 2006). ocuklar okula balamadan ok nce medya aralar ve zelikle de televizyon ile tanmaktadrlar. Bu nedenle, televizyonun eitimle ilikisini incelemek gerekmektedir.

90

GZEL KONUMADA TELEVZYONU KULLANABLMEK ve BR MODEL RNE NERS Yrd. Do. Dr. Alpaslan OKUR, Okt. Gken GEN

2.4. Televizyon ve Eitim


Gnmzde televizyon neredeyse her evde, en az bir tane bulunmaktadr. Gnnn byk bir blmnde izlenmesiyle televizyon, zkana (2004) gre toplumsal fayda gzetilerek yayn yapldnda birok eitim kurumunun yapt ilevi tek bana yapabilecek durumdadr. Son zamanlarda teknolojide yaanan gelimeler de bir eitim arac olarak televizyonu destekler niteliktedir. Teknolojik gelimeler, Ganiye (1996) gre neredeyse eitim ve retim faaliyetlerini retmenin elinden alarak Medyaya teslim eder hale getirmitir bizleri. Postmana (2004: 163) gre u anda Amerika Birleik Devletlerinde izlenmekte olan kkl eitim atlmnn snflarda deil evde, televizyon aygtnn nnde gerekletiini ve okul yneticileriyle retmenlerin yetki alannda deil, televizyon kanal yneticileriyle komedyenlerin alannda meydana geldiini sylemek yanl olmayacaktr. Anlatlmak istenen, televizyonun eitimi denetleme gcn ele geirmi olmasdr. Postman, televizyonu da bir retim program olarak isimlendirmekte ve bu retim programnn okul retimini geride braktn sylemektedir. Bir baka deyile, televizyon hzla birinci retim program haline gelmektedir. Televizyonun aile, okul ve retmenlerin nne getii dncesi son zamanlarda daha da kabul gren bir dnce hline geliyor olsa da eitimde televizyon yaynlarndan retmenin yerini tutmak iin deil, ama retimi zenginletirmek iin yararlanlmaldr (Trkolu, 1983).

2.5. Gzel Konumada Televizyonu Kullanabilmek


Bireylerin doru ve etkili bir dil kullanmna sahip olmalar iin iyi bir konuma eitimi almalar gerekmektedir. Aileden sonra, konuma becerisinin gelitirilebilecei yer okuldur. Bununla birlikte, bireylerin konumalar zerinde televizyonun da nemli bir etkisi vardr. RTK (t.y.) verilerine gre, srekli olarak hayatmzn iinde bulunmalar sebebiyle radyo ve televizyonlarn, dilde iyi veya kt alkanlklar oluturmada, okuldan daha nemli rol oynadklar ileri srlebilmektedir. nk kiiler Ercilasuna (1998) gre, kelimelerin doru sylenile, doru yer ve anlamda kullanln okuldan nce televizyonla tanarak ve sonrasnda gereinden fazla kullanarak televizyondan renmek durumundadrlar. Ayn ekilde kiiler okulun rettiklerinin aksine, kelimelerin yanl sylenile, yanl yer ve anlamda kullanln da televizyondan renebilmektedir. Televizyonun konumay etkilemesi de genellikle farknda olmadan, amasz bir ekilde gereklemektedir. Eitim amac olmadan yaplan yaynlar izleyenlerin konumalarnda televizyondan etkilendikleri grlmektedir. Televizyon yaynlar incelen-

91

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

diinde, daha ok olumsuz bir etkilenmeden sz edilebiliyorken yayn niteliklerinin iyiletirilmesi ile bu etkilenmenin yararlanmaya dnebilecei de sylenebilmektedir. Bylece konuma eitiminde televizyondan olumsuz bir ekilde etkilenme deil, televizyonu olumlu ve etkili bir ekilde kullanabilme sz konusu olacaktr. Televizyonun olumsuz ifadeleri yaygnlatrmas sonucunda, pek ok aile ocuklarnn kulland szckleri bilmediinden, pek ok retmen renciler tarafndan bilerek deitirilen, yanl sylenen szck ve cmlelerden ikyet etmektedirler. Bunlar dzeltme almalarndan da bir sonu alnamamaktadr (zfrat, 1998: 148). renciler, aile ve retmenlerine kar her gn grebildikleri, sevdikleri kimi zaman gzlerinde byttkleri kimi zaman tanmak iin can attklar televizyon karakterlerini rnek almay ve onlar taklit etmeyi srdrmektedirler. Uygulama yapmak ve iyi konuanlar rnek almak ile kazanlabilecek ve gelitirilebilecek konuma becerisi karsnda, televizyonun olumsuz etkilerini olumluya evirecek olan ise yine televizyonun kendisi olacaktr. Sevilen televizyon karakterleri karsnda, aile, evre ve okul gibi kavramlarn nemsiz kald hatta kimi zaman gzden kaybolduu konularda, televizyonu kullanmay bilmek ve eletirmenin dnda yararlanmaya almak nemlidir. Televizyonu kullanabilme biimleri, zellikle aratrmaclar tarafndan nerilecek uygulamal model rnekleri ile fark edilebilecek ve gelime gsterebilecektir. Gzel konumada televizyonu kullanabilmekten iki ekilde sz edilebilmektedir. Bunlardan biri gzel konumada televizyonu dorudan kullanmak iken bir dieri televizyonu okullarda retmenler araclyla dolayl olarak kullanmaktr.

2.5.1. Gzel Konumada Televizyonu Dorudan Kullanabilmek


Televizyonu konuma konusunda etkin bir ekilde eitime katmak; televizyonun zendirici ynyle izleyicileri konuma konusunda bilinlendirecek ve rnek olacak yaynlar yapmak ile gerekleecektir. Televizyon, zfrata (1998) gre gndem oluturma, saptama ve ynlendirme ynndeki etkileriyle tm ulusu ayn anda harekete geirebilecek gtedir. zellikle televizyonun Zlfikara (2009) gre halkn kltr seviyesini ykseltmek, mevcut dili korumak ve gelitirmek gibi var olan grevini tam anlamyla yerine getirmesi durumunda her yatan ve kltrden insana ortak, doru ve etkili bir dili yaratabilecek durumdadr. Kiilere rahatlkla ulaabilen televizyon, bu zellikleriyle Gnene (2006) gre halk eitiminde, Trkeyi doru ve gzel kullanmaya zendirmede ne byk imkndr. Televizyonun zendirme ilevini yerine getirebilmesi iin ncelikle televizyonda konuulan dile zen gsterilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, televizyonun bir yayna

92

GZEL KONUMADA TELEVZYONU KULLANABLMEK ve BR MODEL RNE NERS Yrd. Do. Dr. Alpaslan OKUR, Okt. Gken GEN

balamasnda aranmas gereken ilk art, dil ve anlatma gsterilen nem ve zen olmaldr. Televizyon yaynlarnda dil konusunda yaplan denetlemeler ve gsterilen zen ile televizyon dili, yalnzca bir olayn anlatmn kolaylatrmak yerine eitici zellik de kazanm olacaktr. Pirimin (1996: 1417) de belirttii gibi bu, hem insanlarn dilini gelitirmesini ve zenginletirmesini salayacak hem de olaylar yorumlamasna katk yapacaktr. Televizyonda dile gsterilen zenin yannda halkn da zenli dil kullanm konusunda bilinlendirilmesi gereklidir. Halk bilinlendirmek amacyla Aksalolu ve Ylmaza (2007) gre yaygn eitim faaliyetleri ile MEB ve Kltr ve Turizm Bakanl, Batua (2003: 448) gre sivil toplum rgtleri de katlmaldr. Ayrca kii ve kurumlar Ayranc ve dierlerine (2004) gre 3 ay, 6 ay ya da 1 yllk yayn dnemini temsil edecek, ocuk programlarnn da bu adan incelenecei almalar yapmaldrlar. Bilinlendirmeye ynelik televizyon yaynlar, dzenli aralklarla ancak srekli bir biimde kampanyalar, haftalar, dll yarmalar eklinde oluturulmal ve dil kurallarnn hatrlatlaca elenceli yarma ve bulmaca programlar dzenlenmelidir (Giray, 1998: 236; amilolu, 1998: 162). Bylece konuma iin gereken ilgi, bilgi dolu ve uzun soluklu olacaktr. Gzel konumada televizyonu dorudan bir ara olarak kullanmann yollarndan biri Arcya (1998) gre TRTnin oluturduu dil konulu Geici Danma Kurulu yelerinden isteyenlerin Trke ile ilgili ksa ve z sloganlar kendi seslerinden grntl olarak halka iletmesidir. Burada yer alan kiiler yalnzca TRT ile snrl tutulmamal gnll olan ve dil ile ilgilenen kiilerle de desteklenmelidir. Bu desteklemede, televizyonu gzel konuma konusunda bir eitim arac gibi kullanmak iin kiiler tarafndan model alnan televizyon karakterlerinden yararlanmak, bu konuda televizyonu kullanabilmenin en iyi yollarndan biri olacaktr. lgiyle izlenen televizyon karakterlerinin yer ald proje ve kampanyalarn dikkat ektii ve yaptrm gc olduu herkes tarafndan bilinmektedir. Son dnemdeki eitim ierikli bu tr projelerden biri, akamlar belirli saatlerde televizyonda yaynlanan Haydi ocuklar Uykuya projesidir. Bu projenin ilgi ektii ve yaptrm gc olduu RTK (t.y.) ocuk Sitesinde yaplan u iki yorumdan anlalmaktadr:

93

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Akll iaret knca yatarm (Maviehir ..O, 8-A/19.12.2010). Sayn RTK Kurulu Ben 13 yandaym fakat ailem haydi ocuklar uykuya projesi televizyona ktnda (21:30).yataa yolluyor :). Bu projenin 2ye ayrlmasn istiyorum. Kkler iin ve bykler iin. Kkler iin saat 21:30da kmal; bykler iin ise 22:30 olmasn istiyorum. Ve yine bu yaznn okunup geilmemesini istiyorum. imdiden teekkr ederim (Engin Hayri ZMER ..O, 7-A/27.12.2010) lgi eken ve yaptrm gc olan bu projenin etkili ve gzel konumaya uyarlanmas ile rnek alnan televizyon karakterleri ve televizyonun kendisi kullanlm olacaktr. Bylece televizyon, toplumsal bir fayda iin bilinli ve amal bir ekilde gzel konuma konusunda dorudan bir eitim arac olarak yer alm olacaktr. Etkili ve gzel bir konumada televizyonu kullanabilmek iin aratrmac tarafndan bir model rnei gelitirilmitir. Gzel konumada televizyonu kullanabilmeyi bilinli bir alma hline getirerek konuma eitimine zgn bir katk salamak ve aratrmaclara fikir vermek amacyla gelitirilen model rnei, Kiilerin gzel konumasnda televizyonu nasl etkili bir ekilde kullanabiliriz? sorusuna bir neri olarak neriler blmnde sunulmaktadr.

2.5.2. Gzel Konumada Televizyonu Dolayl Olarak Kullanabilmek


Televizyonu okullarda retmenler araclyla kullanarak konuma ile ilgili renciler zerinde istenen davranlar oluturabilmek, rencileri olumlu davranlara ynlendirebilmek iin televizyonu konuma eitimi iinde gzel konuma konusunda dolayl olarak kullanmak gerekir. Konuma becerisinin gelitirilmesinde, retiminin etkili ve ilgin klnmas iin Sever ve dierlerine (2006: 19) gre tek kaynakl uygulamalar yerine, ok uyaranl eitim ortamlar yaratlmaldr. Byle bir ortam iin televizyon kullanlabilir. Konuma eitiminde rencilere, televizyonun kurmaca dnyasn anlatmak, rencilerin eletirel bir bak kazanmalarna yardmc olacaktr. Bu kurmaca dnyann iyi ve kt yanlarn, yaynlardan seilenlerle rneklemek, rencilerin kendi konumalarna dikkat ekerek yaynlardaki kt rneklerin taklit edilmemesi konusunda rencilere tler vererek, rencileri sevilen karakterlerin doru ve etkili konumalarna zendirerek, rencilerin konuma biimlerine olumlu ynde etki edecektir. Konuma becerisinin gelitirilmesi iin yazma becerisinde olduu gibi uygulama yapmak gerekmektedir. Temizyreke (2004) gre bol bol uygulama yapmak, iyi konuan konumaclar dinleyerek onlar model almak gibi, yaparak renme modelleri konuma becerisinin gelimesi iin en uygun almalardr. Bunun iin Tespit edilen baz konumalar snfta dinletilebilir. Yine tespit edilen kimi radyo ve televizyon konumalarnn

94

GZEL KONUMADA TELEVZYONU KULLANABLMEK ve BR MODEL RNE NERS Yrd. Do. Dr. Alpaslan OKUR, Okt. Gken GEN

baarl ve baarsz ynlerini belirtmek iin derslerde 15-20 dakikalk zaman ayrlabilir. Ayrca Demirele (2002: 97) gre de bunlar yalnzca okul etkinlikleri olarak kalmamal, renciler okul d faaliyet olarak, dzeyine uygun radyo ve televizyon programlarn dinlemek konusunda iyi programlara ynlendirilmelidir. Konumada kltr az, tonlama, vurgu, szck zenginlii ynlerinden iyi rnekler ok etkilidir. retmenler de televizyondaki iyi programlara ocuklar ynlendirerek sz daarcnn zenginlemesini salamaldr (Aydn Ylmaz ve Uzman, 2005: 25; Kavcar ve dierleri, 1998: 59). Bu almalara uygun olabilecek televizyon yaynlarndan retmenler tarafndan seilecek rnekler ile snf iinde uygulamalara yer verilebilir. Calpn (2005: 317) da belirttii gibi rencilerin doru ve gzel bir syleyi kazanmalarnda iitsel aralarn byk bir nemi vardr. Televizyon yaynlarndan yararlanarak konumay zetlemek, rencilerin bilgilerini somutlatrmak olacaktr. Bylece gzlem yoluyla, grerek ve duyarak renme kolaylaacak ve Demirele (1999: 100) gre hedeflere daha ksa zamanda ulamay ve renmenin kalc izli olmas salanacaktr. Konuma eitiminde grsel materyallerin kullanlmas Akyola (2006) gre zellikle kaynatrma eitiminde, renme gl eken rencilerle ve Trkenin az konuulduu yrelerde etkili olacaktr. Ders kitaplar dnda, teknolojinin eitime dhil edilerek, televizyon yaynlarnn videolar hlinde konuma eitiminde kullanlmas da renmeyi herhangi bir zaman, mekn ya da kiiye bal olmaktan kurtarmaktadr. Ayn zamanda videonun tekrar zellii kalc renmeye daha ok katk salayacaktr (Erim ve Yndem, 2009). Televizyonun dolayl bir ekilde konuma eitimine katlmas, yetersiz ders saatleri, kalabalk ve grltl snflar gibi olumsuzluklarn giderilmesine yardmc olacak ve nkaa (2010) gre retmenin yazarak kaybettii vakti ortadan kaldrd iin, rencinin daha fazla rnekle kar karya gelerek uygulama yapmasna olanak salayacaktr. Bugn gelinen noktaya bakldnda, televizyon bir ekilde dolayl bir eitim arac gibi kullanlyor grnmektedir. Cerecinin (1997: 27) belirttii gibi bir annenin ocuklarna ya da retmenlerin rencilerine verecei bilgi ya da rnek televizyondan alntlanmakta ya da ondan esinlenilmi olmaktadr. Konunun daha iyi anlalmas iin televizyonun rnekleri deerli bulunurken anlatm biim ve yntemlerini de yine televizyon gstermektedir. Unutulmamaldr ki rencilerin ailede ve okulda aldklar konuma eitimleri ne kadar yeterli olursa olsun ifinin (2006) ifade ettii gibi konuma eitimi sesli ve grntl kitle iletiim aralar ile desteklenmedii srece etkisini yitirmekten, verimsiz kalmaktan kurtulamaz.

95

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

3. YNTEM 3.1. Model


alma iin kaynak taramas yaplarak konuyla ilgili kaynaklar incelenmitir. Ayrca, konuyla ilgili bir model rnei gelitirilerek aratrma nerilerine rnek olmas amalanmtr.

4. BULGULAR VE YORUM
Televizyon ve eitim arasndaki ilikiyi daha iyi anlayabilmek iin almann btnn oluturan tez almasnn televizyon ve konuma eitimi arasndaki ilikiyi ortaya koyan bulgularna baklabilir. Buna gre, aratrmaya katlan rencilerin verdikleri yantlara gre; renciler konuma konusunda, televizyonun okula gre daha retici olduuna inanmaktadrlar. renciler televizyonun bu reticiliinin snfta, televizyondan iyi ve kt rnekler gstermek eklinde retmen tarafndan kullanlmasnn ilgi ekici olacan dnmektedirler. Ayn zamanda renciler, konuma eitimlerini retmenleri yerine sevdikleri televizyon karakterlerinden almak istediklerini de belirtmektedirler (Gen, 2011). Bu bulgular, daha nce yaplan aratrma sonularyla da tutarllk gstermektedir. Kaya ve Tunann (2008) yapm olduklar aratrma bulgularna gre televizyonun en olumlu etkisinin srasyla eitim, elendirme ve bo zaman deerlendirme olduu belirtilmitir. Dolaysyla Ika (2007: 132) gre sadece zararl etkilerini gz nne alarak hem eitici hem de elendirici zellikteki programlardan ocuu uzak tutmak doru bir davran deildir.

5. TARTIMA VE SONU
nsan yaamnn bir paras hline gelen televizyon zellikle de ocuklar tarafndan izlenmekte ve ocuklarn ailesinden, arkadalarndan hatta retmenlerinden biri gibi olmaktadr. Uzun izlenme sresi ile doru orantl olarak olumlu ve olumsuz etkilerinin olduu kabul edilen televizyon, aplya (1996: 1337) gre ierii asndan sorumlu olmasna karn, izleyicilerin onu kullanma yntemleri iin ise sulanamaz. Bunun iin televizyonu yasaklamak, olumsuz ynleri zerinde durmak ya da Gvenin (2011) belirttii gibi okullarda ara gere eksikliini vurgulamak yerine yeni yntemlerle televizyonu dorudan ya da dolayl eitiminin iine katmak ve Batuun (2003: 447) belirttii gibi bu aygt en aklc ve faydal biimde kullanmak gerekmektedir.

96

GZEL KONUMADA TELEVZYONU KULLANABLMEK ve BR MODEL RNE NERS Yrd. Do. Dr. Alpaslan OKUR, Okt. Gken GEN

Televizyon, insanlara ulamadaki kitlesel gcnden dolay, istenildii takdirde aklc bir biimde kullanlarak insanlara eitim ortamnn yaratlmasnda kullanlabilecek en iyi aralardan biridir. Televizyonun konuma konusunda insanlar zerinde yapt etki, televizyon dilinin Trkeyi doru ve gzel kullanmaya rnek oluturmas ile olumlu bir biimde salanabilir. Bu rnek olmada, insanlar en ok etkileyecek ve zendirecek olan ise sevilen televizyon karakterleri olacaktr. Televizyondan etkilenmenin kanlmaz bir gerek olduu ve televizyonun birok evde, birka tane bulunduu gnmzde artk sorun, televizyonunun ocuklar etkileyip etkilemedii ya da nasl etkiledii olmamaldr. Artk sorulmas gereken soru Adakn (2004: 34) da belirttii gibi olumsuz etkiyi nasl en aza indirerek, televizyonun olumlu ilevlerinden nasl faydalanabiliriz olmaldr. Konuma konusunda, televizyondan olumlu bir biimde etkilendiklerini dnen rencileri gelitirmek ve televizyondan olumsuz etkilenmeyi de en aza indirmek ve gzel konumada televizyonu etkili bir ekilde kullanabilmek iin bir model rnei gelitirilmitir. Gzel konuma konusunda televizyonu kullanabilmeyi bilinli bir alma hline getirerek konuma eitimine zgn bir katk salamak ve aratrmaclara fikir vermek amacyla gelitirilen model rnei, Kiilerin gzel konumasnda televizyonu nasl etkili bir ekilde kullanabiliriz? sorusuna bir neri olarak sunulmaktadr.

6. NERLER 6.1. Aratrmaya Ynelik neriler


Televizyonun konuma zerindeki olumlu etkilerinden sz edebilmek iin ncelikle, televizyonda dil kullanmna gereken nemin verilmesi ve zen gsterilmesi gerekmektedir. Televizyonu, gzel konuma konusunda bir eitim arac gibi kullanmak iin insanlar tarafndan model alnan televizyon karakterlerinden faydalanmak ise konuma eitiminde televizyonu kullanabilmenin en iyi yollarndan biri olacaktr. lgiyle izlenen televizyon karakterlerinin yer ald proje ile kampanyalarn dikkat ektii ve yaptrm gc olduu herkes tarafndan bilinmektedir. Son dnemde, televizyonda yaynlanan bu projelerden biri, Haydi ocuklar Uykuya projesidir. lgi eken ve yaptrm gc olan bu projenin etkili ve gzel konumaya uyarlanmas ile rnek alnan televizyon karakterleri ve televizyonun kendisi kullanlm olacaktr. Bylece televizyon, toplumsal bir fayda iin bilinli ve amal bir ekilde gzel konumada dorudan bir eitim arac olarak yer alm olacaktr.

97

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Gzel konumada televizyondan olumlu etkilenmeyi gerekletirebilmek ve genelde konuma eitimine zelde gzel konumaya zgn bir katk salamak, aratrmaclara fikir vermek ve Kiilerin gzel konumasnda televizyonu nasl etkili bir ekilde kullanabiliriz? sorusuna bir neri getirmek amacyla Haydi ocuklar Uykuya projesinden yola klarak bir model rnei gelitirilmitir. Video biiminde gelitirilen model rneinde, Haydi ocuklar Uykuya projesinde olduu gibi, sevilen televizyon karakterlerinden yararlanlmas dnlmtr. Bunun nedeni; davranlar konusunda, sevilen televizyon karakterlerinin kimi zaman bir aile bireyinden ya da bir arkadatan kimi zaman da bir retmenden daha etkili olabildii dncesidir. Yaplan tez almasnn ve alan yazn taramasnn sonular da bu dnce dorultusundadr. Bu dnce ile gelitirilen model rneinde, lker Ayrkn yer almas uygun grlmtr. Bu kararn k noktasn, lker Ayrkn son olarak rol ald dizide canlandrm olduu karakter oluturmaktadr. Karakter, izleyenler tarafndan Mrsel adyla, Corafya retmeni olmasyla ve kekeleyerek konumas ile tannmaktadr. Dizideki rol ile ocuklar tarafndan ok sevilen Mrsel karakterinin konumas da izleyenlerin dikkatini ekmektedir ve bu konuma biimi, izleyenler tarafndan taklit edilmektedir. yle ki birok kii, karakteri canlandran lker Ayrkn da bu ekilde konutuuna inanmaktadr. Bunlarn sonucunda, rnekte lker Ayrkn yer almasnn uygun olacann dnlmesinin ilk nedeni, ocuklar tarafndan seviliyor olmasyken bir dier neden de konumasyla ocuklar iin olumsuz bir model oluturmasdr. Bylece, lker Ayrkn sevilmesi nedeniyle izleyenler zerindeki etkisi hem daha gl olacak hem de Mrsel karakterine benzemeyen konuma biimiyle gzel konuma konusunda syledikleri daha anlaml olacaktr. Bu amala model rnei, etkili ve gzel konuma konusunda aratrmac tarafndan gelitirilen yazl bir metnin lker Ayrk tarafndan okunmas (seslendirilmesi) ile oluturulmutur. Model rneinde kullanlan metin u ekildedir:

98

GZEL KONUMADA TELEVZYONU KULLANABLMEK ve BR MODEL RNE NERS Yrd. Do. Dr. Alpaslan OKUR, Okt. Gken GEN

ekil 2: Model rneinden Grntler

Merhaba arkadalar; Etkili ve gzel konuabilmek iin ncelikle, gzel konuanlar dinlemelisiniz. Onlar rnek alarak, okulda oluturduunuz, duygu, dnce ve hayallerinizi anlatabileceiniz ortamlarda konuabilirsiniz. Byle ortamlar iin retmenlerinizden destek alabilirsiniz. Derslerde, hazrlkl ya da hazrlksz olarak yapacanz konumalarn sizi gelitireceini unutmamalsnz. Byle etkinliklerde, daha ok yer almal, akc bir konuma iin daha ok kitap okumalsnz. Heyecannz yenmek iin tiyatro ve mnazara topluluklarnda arkadalarnzla birlikte alabilirsiniz. Arkadalarnza destek olmak iin beendiiniz konuma biimlerinin grnt ve ses kaytlarn onlarla paylaabilirsiniz. Medyada beenmediiniz konuma biimlerini ise, Radyo ve Televizyon st Kuruluna ikyet edebilir, bu kurumun ocuklar iin hazrlam olduu internet sayfasnda grlerinizi paylaabilirsiniz. Sevgili arkadalar; Trkeyi gzel konuma, iir okuma, fkra anlatma, tekerleme syleme, atasz ile deyimleri doru ve yerinde kullanma yarmalar dzenleyerek gzel bir Trke iin bakalarn da heveslendirebilirsiniz. Unutmayn; gzel konuarak sosyal hayatnzda aranan ve tannan, akademik hayatnzda baarl, meslek hayatnzda tercih edilen biri olabilirsiniz. Gzel bir gelecek iin, ok gzel konumalsnz
99

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

eriini gzel konumann neminin ve gzel konuabilmek iin yaplmas gerekenlerin oluturduu model rneine, tez almasnn yer ald Yksek retim Kurumu sayfasndan ulalabilmektedir. Bu rnee ait grntlere ise alma iinde u ekilde yer verilebilir: Televizyonun olumlu etkisi ve televizyondan yararlanabilmek iin hazrlanan rnek konuma modelleri ders kitaplarna CDler eklinde eklenebilir. zlenen konumalar, rencilere rnek olurken ayn zamanda rencilerin uygulama yapmasna da olanak salayacaktr. Konuma becerisinin gelitirilmesinde, retiminin etkili ve ilgin klnmas iin farkl snf ortamlar yaratlabilir. Byle bir ortam iin televizyon kullanlabilir. Byle uygulamalarn etkililii iin konuma eitimine ynelik bamsz saatlerin konulmas ve mfredat programnn da buna gre dzenlenmesi gerekmektedir. retmenler, konuma eitiminde televizyondan ya da televizyon grntlerine ait videolardan kendi olanaklar ile konuma rneklerini derslerde izletmek ya da dinletmek eklinde yararlanabilirler. rencilerin bir ara olarak televizyonun nasl kullanlmas gerektii konusunda da bilgi sahibi olmalar gerekmektedir. Bunda medya okuryazarl dersine den grev byktr. Son olarak televizyon sz konusu olduunda ailelere de byk grevlerin dtn belirtmek gerekmektedir. Televizyonun yasaklanmasnn bir are olamayaca gnmzde ailelerin, ocuklarnn televizyon seyretmelerine rehberlik yapmalar ve izlenen programlar iin seici davranmalar gerekmektedir.

6.2. leride Yaplabilecek Aratrmalara Ynelik neriler


Televizyonun konuma zerinde olumlu etkileri iin ve gzel konuma konusunda televizyonu kullanabilmek iin gelitirilen model rneinin etkililii, renciler ile yaplacak deneysel almalarla gelitirilebilir. Sevilen farkl televizyon karakterleri ve farkl metinlerle de oluturulabilecek olan model rnei ile her kesimden, her yatan ve her beeniden renciye ulamak amalanabilir.

100

GZEL KONUMADA TELEVZYONU KULLANABLMEK ve BR MODEL RNE NERS Yrd. Do. Dr. Alpaslan OKUR, Okt. Gken GEN

KAYNAKLAR Adak, N. (2004), Bir Sosyalizasyon Arac Olarak Televizyon ve iddet, Bilig, 30, s.27-38. Aksalolu, A. G. ve Ylmaz, B. (2007), rencilerin Televizyon zlemeleri ve Bilgisayar Kullanmalarnn Okuma Alkanlklar zerine Etkisi. Trk Ktphanecilii, s.21, 1, 3-28. Akta, . ve Gndz, O. (2001), Yazl ve Szl Anlatm (2. Basm), Aka Yaynlar, Ankara. Akyol, H. (2006), Yeni Programa Uygun Trke retim Yntemleri, Kk Yaynclk, Ankara. Arc, T. (1998), Dilimizde Yabanclamann Tarihsel Boyutu, Radyo ve Televizyon Yaynlarnda Trk Dilinin Kullanm Tebliler (1999), s. 102-107, Trkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Ankara. Atay, M. ve nc, E. . (2004), Elektronik Bakc; Televizyon, 1. Uluslararas ocuk ve letiim Konferans Milenyumda ocuk ve letiim, stanbul niversitesi letiim Fakltesi Yaynlar, s. 435-443, stanbul. Aydn Ylmaz, Z. ve Uzman, E. (2005), Televizyonun ocuklarn Dil Geliimine Etkileri, Trk Dili, s. 643, 16-27. Ayranc, . Kgerolu, N. ve Gnay, Y. (2004), Televizyonda ocuklarn En ok Seyrettikleri Saatlerde Gsterilen Filmlerdeki iddet Dzeyi, Anadolu Psikiyatri Dergisi, s. 5, 133-140. Bac, H. ve Temizkan, M. (2006), lkretim kinci Kademe rencilerinin Trke retmenlerinden Beklentileri, Trk Eitim Bilimleri Dergisi 4(4), s. 477-498. Batu, G. (2004), Sanal Dnyann Kurban ocuklar. 1. Uluslararas ocuk ve letiim Konferans Milenyumda ocuk ve letiim, stanbul niversitesi letiim Fakltesi Yaynlar, s. 445-448, stanbul. Calp, M. (2005), zel retim Alan Olarak Trke retimi (2. Basm), Eitim Kitabevi, Konya. Cereci, S. (1997), Televizyon Eitebilir Mi?., Trkiyat Aratrmalar Dergisi, s. 4, 21-28. apl, B. (1996), ocuk ve Televizyon, Yeni Trkiye Medya zel Says, II, s. 12, 1334-1345. ifi, M. (2006), Trke retiminin Sorunlar, Trkenin ada Sorunlar iinde (2. Basm), s. 77-134, Gazi Kitabevi, Ankara. Demiray, U. (Ed.). (2008), Etkili letiim (2. Basm), Pegem Akademi, Ankara. Demirel, . (1999), lkretim Okullarnda Trke retimi (2. Basm), MEB, stanbul. Demirel, . (2002), Trke ve Snf retmenleri in Trke retimi (4. Basm), Pegem A Yaynclk, Ankara. Ercilasun, A. B. (1998). Trkenin Yapsna Uygunluk Bakmndan Radyo ve Televizyon Yaynlarnda Kullanlan Trke, Radyo ve Televizyon Yaynlarnda Trk Dilinin Kullanm Tebliler (1999), s. 31-36, Trkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Ankara. Erdem, . ve Deniz, K. (2008), Gzel Konuma Kurslarnda Verimlilii Artrmaya Ynelik Bir Alan Aratrmas, Mustafa Kemal niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Dergisi, 5, 10, s.75-90.

101

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Ergen, . (1998), Radyo ve Televizyon Yaynlarnda Trk Dilinin (Trkenin) Kullanm Konusunda Dilbilimin Verilerinden Nasl Yarlanlabilir?., Radyo ve Televizyon Yaynlarnda Trk Dilinin Kullanm Tebliler (1999), s. 115-119. Trkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Ankara. Erim, A. ve Yndem S. (2009), Video Model Destekli retimin Gitar Performansna Etkisi, Dokuz Eyll niversitesi Buca Eitim Fakltesi Dergisi, 26, s.45-55. Ertrk, Y. D. ve Gl, A. A. (2006), ocuunuzu Televizyona Teslim Etmeyin Medya Okuryazar Olun, Nobel Yaynlar, Ankara. Gani, V. (1996), Medya ve Eitim, Yeni Trkiye Medya zel Says, II, 12, s.1363-1367. Giray, . (1998), Medyann Dili ve hlal Edilen Kurallar, Radyo ve Televizyon Yaynlarnda Trk Dilinin Kullanm Tebliler (1999), s. 229-236, Trkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Ankara. Gne, . ve Gnen, A. Y. (2004), Televizyonun ocuklar zerindeki Etkileri, 1. Uluslararas ocuk ve letiim Konferans Milenyumda ocuk ve letiim, s. 389-396, stanbul niversitesi letiim Fakltesi Yaynlar, stanbul. Gnen, A. (2006), lnl Trkede Yerelleme Sorunu, Trkenin ada Sorunlar iinde (2. Basm), s. 165-204, Gazi Kitabevi, Ankara. Gven, A. Z. (2011), lkretim II. Kademe Trke Dersi retim Programna likin retmen Grleri, Buca Eitim Fakltesi Dergisi, 29, s.121-133. Huber, E. (2008), Dilbilime Giri, Multilingual Yaynlar stanbul. Ik, M. (Ed.), Erdem, A., Gllolu, . ve Akbaba, E. (2007), Televizyon ve ocuk, Eitim Kitabevi Yaynlar, Konya. Kavcar, C., Ouzkan, F. ve Sever, S. (1998), Trke retimi, Engin Yaynevi, Ankara. Kaya, K. ve Tuna, M. (2008), lkretim andaki ocuklarn Sosyallemesinde Televizyonun Etkisi, SD Fen Edebiyat Fakltesi Sosyal Bilimler Dergisi, 18, s.159-182. Kurudayolu, M. (2003/Bahar), Konuma Eitimi Ve Konuma Becerisini Gelitirmeye Ynelik Etkinlikler, Trklk Bilimi Aratrmalar Trkenin retimi zel Says, 13, s.287-319. Mutlu, E. (1999), Televizyon ve Toplum, Trkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Ankara. nka, N. A. (2010), Trke retiminde Teknoloji Kullanm ve Kalc renme, Eitim Teknolojileri Aratrmalar Dergisi, 1(2), s.9-10. zbay, M. (2005), Ana Dili Eitiminde Konuma Becerisini Gelitirme Teknikleri, Journal Of Qafkaz University, s.177-184. zfrat, A. (1998), Radyo Televizyon Yaynlar ve Trkenin Kullanm, Radyo ve Televizyon Yaynlarnda Trk Dilinin Kullanm Tebliler (1999), s. 147-149. Trkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Ankara. zkan, R. (2004), Televizyonun Eitimdeki Yeri ve Televizyon Dizilerinde Verilmek stenen Mesaj, Mill Eitim, 162, s.45-56.

102

GZEL KONUMADA TELEVZYONU KULLANABLMEK ve BR MODEL RNE NERS Yrd. Do. Dr. Alpaslan OKUR, Okt. Gken GEN

zsoy, S. (1998), lnl Dil ve Kitle letiim Aralar, Radyo ve Televizyon Yaynlarnda Trk Dilinin Kullanm Tebliler (1999), s. 81-85, Trkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Ankara. Pirim, O. (1996), Medya ve Dil, Yeni Trkiye Medya zel Says, II, 12, s.1415-1417. Postman, N. (2004), Televizyon: ldren Elence Gsteri anda Kamusal Sylem (2. Basm). (ev. O. Aknhay), Ayrnt Yaynlar, stanbul. Radyo ve Televizyon st Kurulu (RTK) (t.y.). Arkadam TV. http://www.rtukcocuk.org.tr adresinden eriilmitir. Radyo ve Televizyon st Kurulu (RTK) (t.y.). Radyo ve Tvde Trkenin Kullanm. http:// www.rtuk.org.tr/sayfalar/DosyaIndir.aspx?icerik_id=22eda3f2-8b0d-4030-952b6bbf89ac3a6f adresinden eriilmitir. Sever, S. (2000), Trke retimi ve Tam renme (3. Basm), An Yaynclk, Ankara. Sever, S., Kaya, Z. ve Aslan, C. (2006), Etkinliklerle Trke retimi, Morpa Yaynlar, stanbul. amilolu, O. (1998), Eitim ve letiim Dili Olarak Trke, Radyo ve Televizyon Yaynlarnda Trk Dilinin Kullanm Tebliler (1999), s. 159-163, Trkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Ankara. Tandagne, N. (2004), ocukluun Kltrel Yabanclamasnda Televizyon: lkretimde Dil Alglamas zerine Bir rnek Olay, 1. Uluslararas ocuk ve letiim Konferans Milenyumda ocuk ve letiim, s. 197-211, stanbul niversitesi letiim Fakltesi Yaynlar, stanbul. Taer, S. (2000), Konuma Eitimi (6. Basm), Papirus Yaynlar, Ankara. Temizyrek, F. (2004), Trke retiminde Konuma Eitiminin Yeri ve nemi, XII. Eitim Bilimleri Kongresi Bildiriler Says, IV, s. 2769-2784, Gazi niversitesi Eitim Bilimleri Enstits, Ankara. Temizyrek, F. (2007), lkretim kinci Kademede Konuma Becerisinin Gelitirilmesi, Ankara niversitesi Eitim Bilimleri Fakltesi Dergisi, 40, 2, 113-131. Temizyrek, F., Erdem, . ve Temizkan, M. (2007), Konuma Eitimi (1. Basm), nc Kitap, Ankara. Tombul, I. (2006), Kltrel Yozlamann Gstergesi Olarak Televizyonda Dilin Kullanm: Televizyon Sunucular rnei, Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi, Ege niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, zmir. Trkolu, A. (1983), Eitim Sistemimizde Televizyonu Kullanabilme Olanaklar, Ankara niversitesi Eitim Bilimleri Dergisi, 16, 2, s.175-193. Yldz, C., Okur, A., Ar, G., ve Ylmaz, Y. (2008), Yeni retim Programna Gre Kuramdan Uygulamaya Trke retimi, Pegem Akademi Yaynlar, Ankara. Zlfikar, H. (2009), Doru Yazma ve Konuma Bilgileri 1 (2. Basm), Zerpa Yayn, Ankara.

103

PARALANMI ALE OCUKLARININ ETMDEK BAARI/BAARISIZLIK DURUMU (MALATYA RNE 2006)


Do. Dr. nal entrk
zet

Canllar iinde yardm ve destee en fazla ve uzun sre ihtiyac olan, insan yavrusudur. Dnyaya hazrlksz ve korunaksz olarak gelen ocuk, yaamn srdrebilmek iin bir rehberden destek grmek zorundadr. ocuu, ilk gnden itibaren hayata hazrlayan, onun maddi ve manevi her trl ihtiyacn karlksz olarak gideren kii onun anne ve babasdr. Anne babann, ailenin yeni yesine ana dilini retmek, iinde yaanlan toplumun kurallarn benimsetmek, kltr aktarmak ve ileriki yaantda gerekli olacak her trl bilgiyi sunmak gibi sorumluluklar vardr. Anne babasyla yaayan ve onlar tarafndan ilgilenilen ya da desteklenen ocuk, yaama sevinci duymakta, almak ve baarl olmak iin gereken enerjiyi elde edebilmektedir. Ancak, ailenin lm veya boanma sonularna bal olarak paralanmas, ocuun eitim ve sosyalleme srecini ya kesintiye uratmakta ya da bu sreleri olumsuz etkilemektedir. lm veya boanma nedenleriyle anne babadan mahrum kalan ocuun ekonomik ve psikososyal ihtiyac tam anlamyla karlanamamaktadr. ocuk, sevgi, manevi destek, ilgi ve efkat duygularndan uzak kendi bana yaama durumuyla yzlemek zorunda kalacaktr. Ailenin paralanmasyla okul anda tanan ocuk, akademik baar iin gerekli olan motivasyonu elde edemeyecek ve baars decektir. Paralanm aile ocuklarnn yaad sosyal problemleri konu edinen alma, aile ile ocuk eitimi arasndaki dorusal ilikiyi lmek amacn tamaktadr. Uygulamal alan aratrmas sonularn deerlendiren alma, aile kurumunun birey ve toplum hayatndaki fonksiyonlarna, eitim ve aile kurumlar arasndaki baa yer vermektedir. Anahtar Kelimeler: Aile, paralanm aile, eitim

105

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

THE SUCCESS/FAILURE LEVEL OF THE CHILDREN IN THE BROKEN-UP FAMILIES (EXAMPLE OF MALATYA 2006) Abstract It is the human baby who needs help and support the most and for a long time among the livings. The child coming to the earth without preparation and protection has to gain support from a guide in order to survive. It is his/her parents who prepare him/ her for the life and meet his/her spiritual and material needs from the very first day. Parents have some responsibilities such as teaching the native language, getting them to accept the rules of the society in which they live, passing on the culture and providing every kind of knowledge which will be useful in their future lives. The child cared and supported by the parents or living with them will enjoy the delight of life and can have the necessary energy in order to be successful. However, the brokenup of the families as a result of deaths or divorces either interrupts the education and socializing process of the child or affects these processes unfavorably. Deprived of his/her parents due to the deaths or divorces, the childs financial and psycho-social needs cant be fully met. The child will have to confront with living alone without the feelings of love, spiritual support, care and affection. The child seeing the broken-up of the family in his/her school age will not be able to have the motivation necessary for the academic success and his success will decrease. The study dealing with the social problems which the children of the broken-up families have aims to measure the direct relationship between the family and the child. The study assessing the results of the practical field research focuses on the functions of the family institution in the individual and social life and the bond between the education and family institution. Keywords: Family, broken up family, education.

GR
Dnyaya korunaksz ve hazrlksz olarak gelen ocuk, canl ve cansz tm varlklarla ilgili ilk deneyimini aile ortamnda elde eder. Onun maddi ve manevi ihtiyalar karlksz olarak anne ve babas tarafndan karlanmaktadr. ocuun fiziksel, zihinsel ve ruhsal geliimi, ihtiyalarnn yeterince karland, sevgi ve sayg temelinde gelien ilikilerin hkim olduu bir aileye baldr. inde yaad toplumun kurallarna gre hareket eden, dnce ve davranlarnda evresinde yaayanlar dikkate alan, dzenli ve uyumlu ilikiler kurabilen ve baarl olabilen ocuun arkasnda, anne babann zerine ald grev ve sorumluluklar yerine getirdii, paylamn ve dayanmann esas olduu bir aile bulunmaktadr. Boanma, lm ve ayrlma nedenlerine bal olarak ailenin paralanmas ve salksz aile ii iliki, ocuun sosyalleme ve eitim srecini olumsuz etkilemektedir. Ailenin boanma ve lm sonucunda paralanmas, anne babann birlikte ina edecei scak ve samimi iliki, iyi iletiim, paylam, dayanma, yakn ilgi ve sevgiden ocuun yoksun kalmasna neden olmaktadr. Bilgi, ilgi ve sevgiye en ok ihtiya hisseden ocuk, bunlar dorudan anne babasndan karlayamaynca eitimdeki baars dmektedir.

1. ALIMANIN YNTEM
ocuun eitimdeki baars ile aile yaps arasndaki ilikiyi len alma, Malatyada paralanm aile ocuk ilikisinin ortaya kard problemler konulu uygulamal aratrmann eitimle ilgili blmn iermektedir. Uygulamal bir alan aratrmas olan almann evrenini, boanma ve lm sonucunda paralanm aile ocukla-

106

PARALANMI ALE OCUKLARININ ETMDEK BAARI/BAARISIZLIK DURUMU (MALATYA RNE 2006) Do. Dr. nal ENTRK

r oluturmaktadr. Bu konuda Malatyada bir alma olmadndan l Milli Eitim Mdrlnden saynn tespit edilmesi konusunda yardm istenmi ve evren hacmi netletirilmitir. Kota rneklem yntemiyle belirlenen rneklem, 14 ilkretim okulu ve 8 liseden olumaktadr. 280i paralanm aile ve 280i de tm aileye sahip olmak zere 560 renciye 2006 ylnda anket uygulanmtr. Anket tekniiyle gzden kaaca tahmin edilen konular ve noktalar dnlerek, grup almas ve mlakat teknikleri de kullanlm; baz sorularn salamasn gerekletirmek iin, rencilerin gzlem dosyalar incelenmitir.

2. ALE VE ALENN ETM FONKSYONU


Murdock, aileyi her iki cinsiyetin yeniden retildii, ekonomik dayanmann, ocuk yetitirmenin en iyi ekilde saland ve eler arasndaki cinsel beraberliin toplum tarafndan onayland bir grup olarak tanmlamaktadr (Jones etc, 1995:3). Bu ekildeki bir tanmlama, ailenin evrensel bir sosyal grup veya kurum olma niteliini ortaya karmaktadr. Nitekim, aile tarih boyunca insan neslinin oald, dnyaya gelen bireyin topluma hazrlanma ve kazandrlma srecinin ilk ve en etkili ekilde gerekletii; eler, anne baba ve ocuklar arasnda sayg ve sevginin hkim olduu, ilikilerin en iyi ekilde meydana geldii sosyal bir kurum (Ozankaya, 1986:281) olmutur. Sosyal yapnn temel talarndan olan aile, sosyal tarihteki btn deiimlere kendini uydurabilmi ve yerine getirdii fonksiyonlarla kendini koruyabilmi bir kurumdur (Erz, 1982:64). Toplumsal yaamn ana unsurlarndan olan aile; anne, baba, ocuklar ve taraflarn kan akrabalklarndan meydana gelen ekonomik ve toplumsal bir birliktir. Ekonomik ve toplumsal bir kurum veya birlik olma zelliini, zerine alm olduu grev ve sorumluluklardan kazanan ailenin, toplumsal kurumlar iinde yaamsal nitelii birinci sray almaktadr. Zira, toplumun her yesi, evresiyle ilk temas bu ortamda gerekletirirken, ocuk, toplum ile balarn ilk burada kurmaktadr (Gke, 1996:155). Ailenin srekliliinin salanmas ve varlnn korunmas asndan, duygusal ilikilerin salkl bir biimde kurulmas ve sosyalleme srecinin dengeli olmas nemli bir konu olmaktadr (Sayn, 1990:26). Sosyallemesini bu ortamda yaayarak gerekletiren ocuk, ilerleyen zaman iinde igdleri ve kendine dnk beklentilerinden syrlarak, iliki an geniletmektedir. Bylece bireysellikten kurtularak giderek toplumsal bir varlk olmaya balamaktadr. ocua bu imkn, iinde yaad aile tanmaktadr. Farkl iki cinsiyetteki insann, tek bana yetersizlik duygusunu amak iin oluturduu tarihin en eski kurumu (Budak, 1990:195) olarak kabul edilen aile, ocuk asndan, sosyal yaama katlmak iin hazrlklarn yapld ve deneyimlerin kazanld bir ortam; yetikinler asndan ise mutluluun hkim olduu, iddetli gerilim ve skntlar karsnda dayanmann en iyi ekilde elde edildii bir snma yeri anlamlarn ifade etmektedir (Karata, 2001:90). Toplum tarafndan onaylanan bir

107

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

birlikteliin yaand aile, ortak ikametgh, ekonomik iblm ve reme sreciyle karakterize edilmektedir (Saran, 1993:301). Aile, kiiye gnlk hayata ilikin birok bilgi vermektedir. En basit bir eyann tamiratndan, hasta ve yalnn bakmna, temizlik alkanlndan salk konusundaki nemli bilgilere kadar saylamayacak birok eyi, insanlar aile iindeki aldklar eitime borludurlar. renilerek uygulamaya konulan gnlk yaamdaki birok pratik bilgi, aile iinde dorudan veya dolayl olarak verilen eitim yoluyla benimsenmektedir (Gubrium ve Holstein, 1990:24-29). Kk ayrnt farkllna ramen her aile, ocuuna belirli saatlerde yeme, ime ve uyumay; sakin, terbiyeli ve itaatli olmay, bakalarn hesaba katarak yaamay; gelenek ve greneklerin snrn izdii ekilde davranmay retmektedir (Durkheim,1994:41). Bunu eitim sreciyle gerekletiren aile, ocuun ileride rahat ve mutlu yaamas iin byk ura vermektedir. ocuu sosyal evreye altrmak, ona ana dilini retmek ve mevcut kltr benimsetmek gibi fonksiyon stlenen aile, yelerini deimelere ve beklenmedik durumlara kar uyum salamak konusunda baarl olmaktadr (Erz, 1982:68). Ekonomik, sosyal, siyasal ve kltrel alanlarda faaliyet gsteren insan, bu alanda uygulamaya koyduu ve baarl olduu her trl tutum ve davran, iine doduu ailede erken yata, kolay, abuk ve dorudan renmektedir. Bunlar, kiiye hazr olarak aile bykleri tarafndan sunulmaktadr (Gubrium ve Holstein,1990:13). Hangi koulda olursa olsun eitim, her ailenin fonksiyon grd en etkin alan olmaktadr. zellikle kiinin sosyal geliiminin temeli aile ortamnda atlmakta ve ilk terbiye bu ortamda alnmaktadr. Normal ve mutlu bir aile ortamnda yetien kii, anne babasna benzemek istemektedir. ocuk, onlar her konuda taklit ederken ilerde aile kurmak inan ve isteini edinmektedir (brahimolu, 2004:60). ocuklar, yakn evresindeki bykleri yani anne, baba ve byk kardeleri taklit etmekte iken, ailesiz bymeye zorlanan ocuklar ise, bunlarn yerine geen baka bykleri taklit etmektedirler (Gngr, 1998:44). Ancak, insan belli bir olgunlua eritikten sonra, bakalarn aynen taklit ederek tutum ve davranlarda bulunmamaktadr. Bu olgunluk aamas, kiisel vicdan denilen eyin olumasyla gereklemektedir. Vicdan, kiinin i kontroln salayan mekanizmadr. Baka bir ifadeyle, vicdan kiiyi hem ahlaki davranta tutarszlktan kurtarrken, hem de dardan bir kontrol olmadan da ahlaki davrann gereklemesini salamaktadr. Vicdann teekkl iin, ocuun kendini ayr bir ben olarak grmesi ve insanlar arasnda karlkl iliki esasnn bulunduunu kavramas gerekmektedir. Bu yzden vicdan, ancak belli bir olgunluk seviyesine ulatktan sonra meydana gelmektedir. Kk ocukta vicdan yoktur, fakat kk ocuun hayat tecrbesi onda belirecek vicdann kuvvetini etkilemektedir. Vicdandaki geveklik veya sertlik, zellikle ocukluk anda grlen terbiyeye, (Gngr, 1998:58-59) dolaysyla ailedeki dzen ve iliki tryle temeli atlan eitime, bal olarak ekillenmektedir.

108

PARALANMI ALE OCUKLARININ ETMDEK BAARI/BAARISIZLIK DURUMU (MALATYA RNE 2006) Do. Dr. nal ENTRK

Ailenin eitim fonksiyonuyla gerekletirdii sosyalleme, ocuun davranlarn sadece denetleyen ve snrlayan bir sre deildir. Ailenin etkin bir ekilde uygulamaya koyduu sosyalleme srecinin, ocuun davranlarn denetleyerek sosyal hayata hazrlama yannda, gelimeyi salama, tevik etme, uyarma, motive etme, bireyde arzu ve evk uyandrma gibi etki ve yapc ynleri bulunmaktadr. Dolaysyla, sosyallemenin hem ynlendirici hem de yaratc zellikleri bulunmaktadr. Bu sreci ileten, btn olarak toplumdur. Ancak, aile bata olmak zere her sosyal kurum kendi balamnda bu srece dhil olmaktadr. Ailenin, bu noktada hem iindeki yelere hem de toplumdaki dier kurumlarla olan ilikilerinden doan sorumluluklar bulunmaktadr (Tezcan,1991:41-44). nsan, toplum iinde yaamann doal bir sonucu olarak, gndelik yaantsnn eitli evrelerinde birbirinden farkl roller stlenir ve o rollere gre hareket eder. Bu roller, toplum tarafndan anne, baba ve ocuklar olarak herkese verilmektedir. Byle olmakla birlikte bu rollerin anlalmas, benimsenip uygulanarak toplumun kabul ettii davran kalplarna dntrlmesi en iyi ve anlaml ekliyle aile ortamnda gerekleebilmektedir. Bu yzden aile, kadn ve erkein ocukluktan balayarak toplumsal rolleri kazanmalar gibi kritik bir grevi stlenmi olmaktadr (Sezal, 2002:172). Dolaysyla gndelik hayatta kullandmz ve toplu halde yaamann gerei olarak kazandmz sosyal rollerin benimsendii ilk ortam ailedir. En genel anlamda insann kendine zg davran eilimlerinin dinamik btn olarak tarif edilen kiilik, kaltm ile evre faktrnn birlikte oluturduu insani zelliklerdir. nsann doumuyla birlikte getirdii biyolojik zellikleri ile birlikte doumdan itibaren yaanlan evre, kiiliin meydana gelmesine tesir eden faktrlerdir. Bu konuda sreklilik kazanan ihtilaflara ramen gelinen son nokta, bu iki faktrn de, kiiliin oluumuna birlikte tesir ettii zerindeki fikir birliidir (Gngr, 1998:12-16). Kiiliin ortaya kmasndaki faktrler aklanrken kullanlan id, ego ve sperego kavramlar da aslnda, kiilik zerinde etkili olan biyolojik faktrlerle evresel sosyal faktrlerin birlikte altn anlatmaktadr. Kiiliin temel sistemi olan id, kaltsal olarak gelen, igdleri de kapsayan ve doutan var olan psikolojik eilimlerin tamamdr. Ego, organizmann gerek nesnel dnyayla ilikiye geme noktasnda varlk bulmaktadr. Ego, gereklik ilkesinin etkisi altnda var olmaktadr. Ego, bir ihtiya belirdiinde bu ihtiyacn karlanmas iin planlar yaptktan sonra bunlarn geerli olup olamayacan aratrc hareketlerde bulunmaktadr. Bu nedenle ego, kiiliin yrtme organ olarak nitelendirilmektedir. Sperego, ocua anne babas tarafndan verilen ve dl, ceza uygulamalaryla pekitirilen geleneksel deerlerin temsilcisi ve uygulaycsdr. Sperego, gerekten, var olandan ok olmas gerekenle ve ideal olanla ilgilenmektedir. Speregoyu ilgilendiren konu, bir eyin doru veya yanl olduuna karar verip, toplum tarafndan onaylanp kabul edilmi deer yarglarna gre davranmaktr (Getan, 2003:54-55). Kiiliin topluma dnk yz olarak deerlendirilen sperego, ailedeki iletiim ve etkileimle dorudan ilikilidir.
109

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Aile iindeki elerin kendi aralarnda ve ocuklarla olan olumlu ilikileri ocuun speregosunu ykseltmektedir. Bylece ocuk, ailesinden balamak zere yakn sosyal evresinden itibaren baarl ve uyumlu bir birey olmaktadr. Aile hayatyla, o ailede yetien ocuklarn gelecekte kazanaca kiilik ve bu kiilie bal olarak taknaca tutum ve davranlar arasnda gl bir ba bulunmaktadr. Bireyler toplumlar oluturduundan, toplum tarafndan arzu edilen niteliklere sahip kiilii olan insan yetitirmek olduka byk neme sahip olmaktadr. Bunlarn hepsi de ailede balamaktadr. Bu nedenle, ailede nemli grev ve sorumluluklar olan ebeveynlere insan, birey ve kiilik yaratclar gz ile baklmaktadr (Satr, 2001:3).

3. OCUUN ETMNDEK BAARI YA DA BAARISIZLIINDA ALE FAKTR


Temelde doa vergisi bir yetenek olan zek, doutan gelir ve byk lde kaltmn etkisiyle ekil alr. Bir baka ifadeyle, ocuun zek gc, anne babasnn zek ortalamasna yakndr. Genellikle benimsenen gre gre, zek yetenei, anne ve babadan gelen ok farkl etmenlerin rastlantsal bir birleiminden olumaktadr. Ancak, zeky belirleyen tek etmen kaltm deildir. ocuun, dl yatanda uygun beslenmesi, beyindeki kanlanma ve oksijen almnn yolunda gitmesi, zek geliimi asndan byk nem tamaktadr. Zek geliiminde dier nemli bir etken, var olan bu cevherin kendini ortaya karabilmesi iin uygun ortamn bulunmasdr. lk yalarda uygun beslenme, anne babann uyarmas ve ilgisi, zeky, ileri veya geriye gtrebilmektedir. lgi ve uyarlmann yetersizlii veya yokluu, sonraki abalarla tamamen dzeltilememektedir. rnein, yoksul, eitimsiz ve iddetli tartmalarn youn yaand aile ortamnda bym ocuk, fiziksel adan problemsiz dosa da zek geliimi yava olmaktadr (Yrkolu, 1988:78). Nitekim, insan hayat, ou zaman sahip olunan imknlar tarafndan belirli bir ekil almaktadr. ine doulan imknlarn farkllna bal olarak, her insann geliimi birbirinden farkl olmaktadr. Hayatn ilk gnnden itibaren grlen her ey, doutan itibaren gl bir ekilde evre olaylarnn etkisi altnda kalmaktadr. Kaltm ve evre gibi nemli iki etken, bir araya gelerek insan yaamn etkilemektedir. Dnyaya gelen ocuk, bu iki nemli deiken temelinde geliimini salamakta ve geliim yolunu bulmak iin onlardan faydalanmaktadr (Adler, 2002c:79). Baarl olmak almak, sevmek ve yetenek gibi isel faktrlere; baarsz olmak ise, sevmemek, anszlk, hakszlk ve olumsuz koullar gibi d faktrlere balanmaktadr (Arkona, 2001:149). Dolaysyla ocuun baarl olmas veya olmamas i ve d faktrlerin birleimiyle belli olmaktadr. ocuk, egosantrik zelliinden dolay, dnyay yalnz kendi bak as ve bulunduu noktadan grebilmektedir. Yaadklarn kendi asndan deerlendirme zelliinden dolay ocuk, kyaslama yapamamaktadr. Bu durum, ocuun yaadklarna anlam verme ve problem zme durumlarnda yalnz kalmasna neden olur (Walczak ve

110

PARALANMI ALE OCUKLARININ ETMDEK BAARI/BAARISIZLIK DURUMU (MALATYA RNE 2006) Do. Dr. nal ENTRK

Burn: 1999:43-53). ocuk, ona retilenleri kavramak, kyaslama yapabilmek ve karlat problemleri kolay zebilmek iin bir rehbere ihtiya duyar. Bu konuda en faydal olacak kii, ocuun kendi anne ve babasdr. Anne ve babann, ocuuna bu konularda yardmc olmas, ocuun ruhsal ve zihinsel geliimine byk katk salar. Anne babann varl ve ocukla olan iyi iletiimi, ocuun hedeflerini gerekletirmesine yardmc olmakla birlikte yaratclk iin frsat hazrlar. Bunlar hep birlikte, ocuun akademik baarsn olumlu ynde etkiler. Ancak, anne veya babann eksiklii, ocuun eitimini olumsuz etkiler. Ailenin lm, boanma ve ayr yaama nedenleriyle paralanmas, ocuun eitimdeki baarsn drmektedir. Aratrmadan elde edilen bulgular da, bu dnceyi dorulamaktadr. Ailenin paralanmas ile ocuun eitimdeki baars arasndaki iliki tablo 1de verilmektedir.
Tablo 1: Ailenin Paralanmas ile ocuun Eitimdeki Baarszl Arasndaki liki
En son aldnz karnede ka dersiniz zayft?
Hi Bir
165 %42,5 %77,8 %29,5 7 %16,3 %3,3 %1,3 40 %31,0 %18,9 %7,1 212 %37,9 %100,0 %37,9 77 %19,8 %75,5 %13,8 4 %9,3 %3,9 %0,7 21 %16,3 %20,6 %3,8 102 %18,2 %100,0 %18,2

ki
64 %16,5 %62,7 %11,4 12 %27,9 %11,8 %2,1 26 %20,2 %25,5 %4,6 102 %18,2 %100,0 %18,2

ve daha fazla
82 %21,1 %56,9 %14,6 20 %46,5 %13,9 %3,6 42 %32,6 %29,2 %7,5 144 %25,7 %100,0 %25,7

Toplam
388 %100,0 %69,3 %69,3 43 %100,0 %7,7 %7,7 129 %100,0 %23,0 %23,0 560 %100,0 %100,0 %100,0

Sa

Anneniz

ld

Boand

Toplam

x2:27.691 df: 6 p< 0.05

En son aldnz karnede ka dersiniz zayft?


Hi Bir
137 %42,4 %64,6 %24,5 35 %32,4 %16,5 %6,3 40 %31,0 %18,9 %7,1 212 %37,9 %100,0 %37,9 60 %18,6 %58,8 %10,7 21 %19,4 %20,6 %3,8 21 %16,3 %20,6 %3,8 102 %18,2 %100,0 %18,2

ki
54 %16,7 %52,9 %9,6 22 %20,4 %21,6 %3,9 26 %20,2 %25,5 %4,6 102 %18,2 %100,0 %18,2

ve daha fazla
72 %22,3 %50,0 %12,9 30 %27,8 %20,8 %5,4 42 %32,6 %29,2 %7,5 144 %25,7 %100,0 %25,7

Toplam
323 %100,0 %57,7 %57,7 108 %100,0 %19,3 %19,3 129 %100,0 %23,0 %23,0 560 %100,0 %100,0 %100,0

Sa

Babanz

ld

Boand

Toplam

x2: 9.536

df: 6

p<0.05

111

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Tablodan da grld zere, en son ald karnede iki, ve daha fazla zayf olduunu syleyenler, daha ok lm ve boanma sonucu paralanm aile ocuklardr. Karnesinde hi zayf olmayanlarn %42,5inin annesi sa, %16,3nn l iken %31inin annesi boanmtr. Karnesinde hi zayf olmayanlarn %42,4nn babas sa, %32,4nn l iken, %31inin babas boanmtr. Yine ayn ekilde karnesinde tek zayf olanlarn %19,8inin annesi sa, %9,3nn l iken, %16,3nn annesi boanmtr. Karnesinde tek zayf olanlarn %18,6snn babas sa, %19,4nn l iken, %16,3nn babas boanmtr. Dolaysyla, anne babas sa olanlarn dersteki baars yksektir. Buna karn, anne babas olmayan veya boanm olanlarn karnedeki zayflar ve daha fazladr. Tablodan da grld zere karnede ten fazla baarsz dersi olanlarn %21,1inin annesi sa, %46,5inin l iken, %32,6snn annesi boanmtr. Karnesinde ve daha fazla zayf olanlarn %22,3nn babas sa, %27,8inin l iken, %32,6snn babas boanmtr. Anne babas sa olanlarn okuldaki baars yksek olmasna ramen, anne babas l ve boanm olanlarn okuldaki baarlar dktr. Dolaysyla ailenin paralanmas, ocuun eitimdeki baarszlna neden olmaktadr. Tabloda dikkat eken nokta, annenin ocuun baarsnda babadan daha etkili olmasdr. Karnesinde ve daha fazla zayf olanlar iinde annesi lenler %46,5 iken bu oran, babas olmayanlarda %27,8e dmtr. Dolaysyla, sevgi, ilgi ve yakn ilikiyi temsil eden annenin, ocuun geliimi zerindeki etkisi olduka byktr. Bunda anneyle ocuun birlikte geirdii sre, kurduu iliki ekli kadar kltr nemli olmaktadr. inde yaanlan kltr, anneye ocuklar zerinde daha etkili olabilecek roller yklemektedir. Bir bakasnn zellikle, ailedeki bir yaknn sevgisiyle kendini onaylanm hissetmek, insan geliiminin temel kouludur. Sevgi ve onay kadar, gven de olduunu hissettirecek kiilerin varl da insan hayatnda byk nem tamaktadr. Gven olmadan yaayamayan insan, bunu sevecen bir ilgi yoluyla kazanr. lgisizlikle karlaan bebek ve kk ocuklarn, duygu kaybna bal olarak bedensel ve zihinsel geliimleri durur. ocuklarn kk yata en ok ihtiya hissettikleri ilgi, sevgi ve efkatin yeterince verilmemesi, uyum bozukluunun ortaya kmasna neden olur. Geliimin btnln zayflatan her ey, canlla ve kendi sorumluluunu stlenmeye dair yetileri de kreltir. Btnsel bir gelimeden yoksun olmak, srekli bir i huzursuzluk yaratr. Ac ve kayg, insani tepkiler olarak alglanacak yerde zayflk olarak alglanarak inkr edilmektedir (Gruen, 2003: 17, 32-33 ve 60-61). Ayrca, toplu halde yaama uygun niteliklere sahip insann, kendini yalnz ve terk edilmi hissetmesi ok ar bir psikoloji yaratarak var olan tm yeteneklerin azalmasna veya silinmesine neden olabilir. nsann yalnzla terk edilii, hem duygusal hem de dnsel yetenek kayb ile sonulanr (Swingewood, 1998:36). Anne ve babann sevgi ve ilgisinden mahrum kalan ocuk alma, aratrma ve baar elde etmek iin gerekli olan motivasyonu elde edememektedir (Russell, 1998:114). Ailenin paralanmasyla ebeveynlerden biri veya ikisinin ocuu terk etmesi, anne babann ebeveynlik grev ve sorumluluklarn tam

112

PARALANMI ALE OCUKLARININ ETMDEK BAARI/BAARISIZLIK DURUMU (MALATYA RNE 2006) Do. Dr. nal ENTRK

anlamyla yerine getirmemesi, onu yalnzla terk ederek bata okul baars olmak zere birok kabiliyetlerinin ortadan kalkmasna neden olmaktadr. ocuun akademik baarsnda, yaknlarnn kendisiyle ilgilendiini hissetmesi olduka nemlidir. Anne babann ocuuyla yeterince ilgilenmesi ile ocuun baars arasndaki iliki tablo 2de verilmektedir. Tablodan da grld zere, anne babann ocuuyla ilgilendiini gstermesi, onun baarsn olumlu ynde etkilemektedir. Karnesinde ve daha fazla zayflar olan ocuklar, daha ok anne babas olmayanlar (%63,2) ve anne babas tarafndan ilgilenilmeyenler (%25) oluturmaktadr. Derslerinde baarl olanlar en fazla anne babasnn kendileriyle ilgilenenler (%40) oluturmaktadr. Dolaysyla, anne babann ocukla ilgilenmesi veya ilgilendiini hissettirmesi, ocuun baarsn olumlu ynde etkilemektedir.
Tablo 2: Ebeveynin ocukla lgilenmesi ile ocuun Eitimdeki Baars Arasndaki liki
En son aldnz karnede ka dersiniz zayft?
Hi Bir
4 %21,1 %1,9 %0,7 167 %40,0 %78,8 %29,8 41 %33,1 %19,3 %7,3 212 %37,9 %100,0 %37,9 1 %5,3 %1,0 %0,2 72 %17,3 %70,6 %12,9 29 %23,4 %28,4 %5,2 102 %18,2 %100,0 %18,2

ki
2 %10,5 %2,0 %0,4 77 %18,5 %75,5 %13,8 23 %18,5 %22,5 %4,1 102 %18,2 %100,0 %18,2

ve daha fazla
12 %63,2 %8,3 %2,1 101 %24,2 %70,1 %18,0 31 %25,0 %21,5 %5,5 144 %25,7 %100,0 %25,7

Toplam
19 %100,0 %3,4 %3,4 417 %100,0 %74,5 %74,5 124 %100,0 %22,1 %22,1 560 %100,0 %100,0 %100,0

Anne babanz sizinle yeterince ilgileniyor mu?

Anne babam yok Evet

Hayr

Toplam

x2: 17.860 df: 6

p<0.05

Easterbrookks ve Emde, anne ocuk beraberliinde fiziksel temasn nemine dikkat ekmektedir. zellikle 0-3 ya arasnda anne ocuk arasnda kurulan samimi ilikinin herhangi bir nedenle aksamas, ocuun gelecekte bir takm davran bozukluklarnn grlmesine neden olmaktadr. Yine bu dnemde, anne yoksunluundan kaynaklanan duygusal yoksunluk, gerek zihinsel, gerekse duygusal ve sosyal geliimin nce durmasna daha sonra gerilemesine neden olmaktadr (Akman, 2002:76). nk ocuk, zellikle okul ncesi dnemde duygu, dnce, tutum ve davranlarnda etkili olacak, onu taklit ederek kendine model alacak kii ve kiilere byk ihtiya duyar. Bu balamda, ailedeki anne ve babann varl nemlidir. Hayat, toplumu tanma ve ona uyma konusunda bir rehber konumundaki ebeveyne ocuk byk oranda ihtiya hisseder. ocuun okula, okuldaki arkadalarna uyum salamas ve bu uyum ile yakndan ilgili olan okuldaki baars konusunda da model alnacak ve onun varlndan etkilenilecek ebeveynin varl olduka nemlidir. Ebeveynin varl ve ilgisi;
113

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

ocua gven duygusu vermekte, psikolojik destek salamakta ve ocuu ders konusunda motive ederek akademik baarsn artrmaktadr (Yavuzer, 1999:23). Anne babann, ocuun eitimle ilgisini gstermesi asndan okul ziyaretleri yapmalar ve veli toplantlarna katlmalar olduka belirleyici olmaktadr. Velisi toplantlara katlan ocuk, kendisiyle ilgilenildii ve eitim konusunda desteklendiini dnerek derslerine daha ok aba gstermektedir. Derslere gsterilen ilgi ise, ocuun ders baarsn artrmaktadr. Featherstone ve ekibi 1993 ylnda, yalar 11 ile 14 arasnda deien 530 renci zerinde bir aratrma yapmlardr. Bu aratrmaya katlan ocuklardan bir ksm tek ebeveynle yaayan; bir ksm boandktan sonra ebeveyninin tekrar evlenmesi sonucu vey ebeveynli bir ailede ve bir ksm da her iki ebeveyniyle bir arada yaayan ocuklardan olumaktadr. Sonuta, her iki ebeveyniyle bir arada yaayan ocuklarn, dier ocuklara kyasla okula devamszlk veya ge kalma oranlarnn daha dk olduu, okul baarlarnn daha yksek olduu, daha fazla olumlu davran sergiledikleri ve retmenleri tarafndan daha olumlu deerlendirildiklerinin gzlendiini belirtmektedir (zen, 1998:5). Okuldaki baarszlk konusunda benzer bir aratrmay R. ermin yapmtr. ermine gre, ocuklarn aile yaps, ailedeki eitim dncesi, kardeleri arasndaki yeri ve zlk veylik durumu ocuun eitimdeki baarsn dorudan etkilemektedir. ocuun ihmal ve kt muameleye maruz kalmas; geimsizlik ve huzursuzluun hkim olduu bir aile yaantsna sahip olmas, onun eitimdeki baarsn engellemektedir (zen, 1987:133). Dolaysyla, ocuun iinde yaad aile ortamnn nitelii, onun baarsn etkilemektedir. ocuun salkl bir kiilik kazanmas, evreye kar uyumlu ve eitimde baarl olmasnda, anne babann varl kadar onlar arasndaki ilikilerin nitelii de etki etmektedir. Aile iindeki kiilerin birbirleriyle olan diyaloglar ve davranlar, ocuu fiziksel ve ruhsal ynden etkilemektedir. ocuun yaamnda, zellikle anne baba arasndaki sevgi ve saygya dayal bir ilikinin varl, olumlu sonular dourmaktadr. Bu iliki ve iletiimi ortadan kaldracak veya engelleyecek boanma, lm veya ayr yaama gibi olumsuz durumlar, ocuun duygusal dnyasn ykmaktadr. Nitekim byme aamasnda baarl olan ocuklar, iyi aile ilikileri iinde uzun sre yaam bireylerdir. Aile iinde anne baba ve ocuklarn birbirlerine kar tutumlaryla ekillenen baarl ilikiler, ocuk iin mutlu ve gvenli ortam hazrlayarak yapc bir kiiliin temelini atmaktadr. Bunun tersi olarak, uyum bozukluu ve anlama sorunu yaayan ocuklar, genellikle baarsz anne baba ve ocuk ilikisinin rndrler. Anne babann, yakn sevgi ve ilgisinden uzak olarak yetien ocuk, byk sevgi al yaamaktadr. Bu alk da, bir takm davran ve tutum bozukluuna neden olmaktadr (Yavuzer, 1995:47). Dolaysyla anne baba bata olmak zere evdeki aile yeleri arasndaki iletiim, paylam ve diyaloa bal bir sorun, onlarn ocuklarna kar sorumluluklarn yerine getirmesini engelleyerek, ocuun bu durumdan olumsuz etkilenmesine neden olmaktadr.
114

PARALANMI ALE OCUKLARININ ETMDEK BAARI/BAARISIZLIK DURUMU (MALATYA RNE 2006) Do. Dr. nal ENTRK

Evlilik ilikisi ve ebeveyn ocuk ilikisi zerinde yaplan aratrmalarda, evliliklerinden memnun olan ve olmayan anne babalarn ocuklarna bir i retirken yaptklar davranlar gzlemlenmitir. Aratrma sonular, evliliklerinde mutlu olmayan babalarn mutlu olanlara kyasla ocuklarna daha az dl verdiklerini ve onlar daha az motive ettiklerini ortaya karmtr. te yandan mutsuz annelerin, mutlu annelere kyasla ocuklarna daha ok soru sorduklar, onlara daha az aydnlatc ve olumlu yantlar verdikleri ve yaplacak ileri renebilmesi iin daha fazla szel taktikler nerdikleri grlmtr. yi yrtlmeyen, tartma, atma ve geimsizliin sreklilik kazand evlilik ilikileri olan iftler iin ocuk, zaten bir yk olarak deerlendirilmektedir. Evlilik problemi olan eler, kendi sorunlarndan ocuklarna gerekli ilgi ve destei hissettirecek zaman bulamamaktadrlar (Hortasu, 2003:90-91). Evlilik problemi olan ebeveynler, aralarnda tartmalarn younluuna bal olarak, ocuklar eitim konusunda tevik ve motive edememektedirler. Bu nedenle, ailesinde tartmann youn olduu ocuklarn eitimlerinde baar dk olmaktadr. Nitekim aratrmada elde edilen sonular, bu dnceyi desteklemektedir. Aratrmada iinde yaanlan aile ortamnn nitelii ile ocuun okuldaki baars arasndaki ilikiye ait bulgular tablo 3te verilmektedir. Tablodan da grld gibi, karnesinde fazla zayf olanlar %60 ile ailesiyle yaamayan yurt ocuklar ve %35 ile srekli tartmann olduu aile iinde yaayan ocuklar oluturmaktadr. Buna karn srekli sevgi ve saygnn olduu mutlu aileye sahip olma, ocuun baarsn olumlu ynde etkilemektedir. Karnesinde hi zayf olmayan ve tek zayf olanlar %42,9 ve %20,3 ile daha ok mutlu aileye sahip ocuklar meydana getirmektedir. Dolaysyla, ailenin varl ve olumlu nitelie sahip olmas, ocuun okuldaki baarsna olumlu ynde etkilemekte iken; ailenin yokluu ve olumsuz aile koullar, ocuun okuldaki baarsn olumsuz ynde etkilemektedir.
Tablo 3: inde Yaanlan Aile Ortamnn Nitelii ile Okul Baars Arasndaki liki
En son aldnz karnede ka dersiniz zayft?
Hi Ailemle yaamyorum Nasl bir aile dzeni iinde yayorsunuz? Sevgi ve saygnn olduu Srekli tartmann
6 %30,0 %2,8 %1,1 161 %42,9 %75,9 %28,8 45 %27,3 %21,2 %8,0 212 %37,9 %100,0 %37,9

Bir
2 %10,0 %2,0 %0,4 76 %20,3 %74,5 %13,6 24 %14,5 %23,5 %4,3 102 %18,2 %100,0 %18,2

ki
0 %0,0 %0,0 %0,0 64 %17,1 %62,7 %11,4 38 %23,0 %37,3 %6,8 102 %18,2 %100,0 %18,2

ve daha fazla
12 %60,0 %8,3 %2,1 74 %19,7 %51,4 %13,2 58 %35,2 %40,3 %10,4 144 %25,7 %100,0 %25,7

Toplam
20 %100,0 %3,6 %3,6 375 %100,0 %67,0 %67,0 165 %100,0 %29,5 %29,5 560 %100,0 %100,0 %100,0

Toplam

x2: 36.678 df: 6

p<0.05

115

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

nk ebeveyn destek, sevgi ve ilgisinden mahrum kalmak, ocuun renme istek ve arzusunu drmektedir. Anne babann yakn ilgisiyle oluabilecek tevikin olmamas, ocuun potansiyeli ile performans arasndaki a byltmektedir. ocuun tutum ve davranlarn dl ve ceza ile deerlendirme eksiklii, her trl yeteneinin gelimesini engelledii gibi, onun okul baarsn ve renme yeteneini geriletmektedir. Olumsuz aile yaants, anne baba eksiklii veya anne baba ilgisizlii, ocuun iinde var olan yeteneinin ortaya kmasn engellemektedir. ocuk, ailenin paralanmas ve ailedeki sorunlar sebebiyle, eitli konulardaki yeteneini ortaya karabilecek uygun ortam bulamamaktadr. Bir insann devinimlerinin yneldii ama, o insann ocukken d dnyadan ald izlenimlerin etkisi altnda geliip ortaya kmaktadr. Bir insann idealinin yani amacnn yaamnn henz ilk aylar ve yllarnda olutuu bilinmektedir. Bu aamalardaki ocuun d gereklikleri ve buna kar olumlu veya olumsuz izlenimleri, onun sonraki yaamndaki idealinin yerlemesinde etkili olmaktadr (Adler, 2002a:41). Toplumsal ilgi, tm gizil gler gibi, bireyin tutarl yaam biimine gre gelimektedir. Yaam biimi, ocuun dnyay nasl grd ve neyi baar olarak deerlendirdii noktasnda domaktadr. Bu noktada gelien kazanmlar, kiiye sonraki yaamnda byk kolaylklar salamaktadr. Bu nedenle kiinin yaamnda, ocukluk dnemindeki evre koullar nemli olmaktadr. ocuk, yaam izgisini mrnn ilk drt ylnda saptamaktadr. Sorunlar bilme, kavrama ve zme yetenekleri bu dnemde kazanlmaktadr (Adler, 2002b: 39,91,115). O nedenle, bu zaman diliminin nitelii, kii asndan nemli olmaktadr.
Tablo 4: Cinsiyet ile Okul Baars Arasndaki liki
En son aldnz karnede ka dersiniz zayft?
Hi Kz Cinsiyet Erkek
134 %49,1 %63,2 %23,9 78 %27,2 %36,8 %13,9 212 %37,9 %100,0 %37,9

Bir
56 %20,5 %54,9 %10,0 46 %16,0 %45,1 %8,2 102 %18,2 %100,0 %18,2

ki
41 %15,0 %40,2 %7,3 61 %21,3 %59,8 %10,9 102 %18,2 %100,0 %18,2

ve daha fazla
42 %15,4 %29,2 %7,5 102 %35,5 %70,8 %18,2 144 %25,7 %100,0 %25,7

Toplam
273 %100,0 %48,8 %48,8 287 %100,0 %51,3 %51,3 560 %100,0 %100,0 %100,0

Toplam

x2: 44.372 df: 3 p< 0.05

Aratrmadan elde edilen sonular, cinsiyetin ocuun okuldaki baarsn nemli lde etkilediini ortaya karmaktadr. Aratrmann bu konuya ilikin sonular, tablo 4te verilmektedir. Tablodan grld gibi, kz ocuklar erkek ocuklardan daha baarl olmaktadr. (Kzlarn %49,1i karnesinde hi zayf olmadn, %20 ,5i tek zayf olduunu ifade etmitir.) Erkek ocuklarnn eitimdeki baars kzlar-

116

PARALANMI ALE OCUKLARININ ETMDEK BAARI/BAARISIZLIK DURUMU (MALATYA RNE 2006) Do. Dr. nal ENTRK

dan daha dktr. (Erkek ocuklarnn %21,3 karnesinde iki zayf, %35,5i ise ve daha fazla zayf olduunu ifade etmektedir.) rneklem iindeki kz ocuklarnn, erkek ocuklardan daha baarl olmas, yetitirme tarz ile aklanabilmektedir. Kz ocuklar daha ok eve dnk yaamakta ve yetitirilmektedir. Ev iinde daha ok yaayan, yetitirilen ve sosyalletirilen kz ocuu, ev dndaki olumsuz etkilerden uzak yaayabilmektedir. Ev iinde geirilen srenin fazlalna bal olarak kz ocuu, hem daha ok alma frsat bulmakta, hem de evdeki aile by tarafndan daha ok kontrol edilebilmektedir. Bunlar ise, kz ocuunun baarsn artrmaktadr. Yine kz ocuunun ve kadnn statsn ykseltmek iin okumasnn toplum tarafndan telkin edilmesi ve resmi kurumlarn bu konuda kampanyalar dzenlemesi, kz ocuklarn okuldaki baarsn olumlu ynde etkilemektedir. Erkek ocuk, kltrel olarak daha ok ev dndaki hayat iinde bymekte ve yetitirilmektedir. Erkek ocuun ev dnda geirdii sreye bal olarak; ailenin, ocuk zerindeki etkisi azalrken arkada evresinin ocuk zerindeki etkisi artmaktadr. Azalan kontrol, etki ve alma sresiyle erkek ocuun baars doal olarak dmektedir. ocuun doduu andan itibaren yaad fiziki ve sosyal evre koullar tarafndan belirlenen benlik ile de baar arasnda bir iliki bulunmaktadr. Benlik kavram, bireyin kendisine ait doru bulduu dinamik ve karmak dncelerin toplam olarak tanmlanmaktadr. Bir baka ifadeyle benlik, ocuun kendisi hakkndaki dnceleridir. Hibir ocuk, benlik kavram hakknda bilgili olarak dnyaya gelmemektedir. Benlik, ocuun anne babasndan, kardelerinden ve btn olarak bunlarn kendi aralarnda ve kendine ynelik ilikilerinden meydana gelmektedir (Yavuzer, 1999:40). Bu balamda, kiiliin de bir paras olan benlik, sosyal etkileim boyunca ortaya kmaktadr (Mutluer, 2000:78). Kiinin, ait olduu, iine doduu aile, grup ve toplumla ilikisinden kendine ait dncelerinin kazanld benlik yaplanmaktadr. Richarda gre, kiinin benlii, tuttuu futbol takmndan, yaad lkeye kadar, tm aidiyetlikleriyle balantl olarak ekil almaktadr. Ait olunduunun hissedildii veya onunla kendi kimliinin tanmland her ey, aslnda kiinin benliinin de bir paras olmaktadr. Kiinin var olduu noktay belirlemek, ona ait olduu eyler hakknda bilgi vermek gibi zellikleri olan benliin kayb veya kmesi halinde, kiinin yaants birok amaz ile karlamaktadr (Richards, 2003:82). Kiinin kendini tanmlad ve ait olduunu dnd benlik noktasndaki bir sknt, sosyal hayatn her noktasnda kendini hissettirmektedir. Kiinin kendisi hakkndaki dnce sadece kendini deil, kendi kadar toplumu ve toplumsal yaam ilgilendirmektedir. Kendini iyi hissetmeyen, kabul edildii, deer verildii, sevildii ve sayg duyulduunu dnmeyen kimsenin karsndakilere saygl olmas, iyi ilikiler kurmas sanld kadar kolay olmamaktadr. Nitekim kendisini bu noktada olumlu ve iyi ynde grmeyen kii, yakn evresiyle de sorunlar yaamaktadr (Gngr, 1998: 82). Kiinin kendi ihtiyalar ile evresi arasnda uyumlu ve dengeli ilikiler oluturmas salkl benlik kavramyla mmkn olabilmektedir.
117

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Benliin geliimi, doumdan itibaren balamaktadr. Yaam sresince insanlarn evresiyle kurduu ilikiler, iletiim ve etkileim bu gelimede bir yandan insann sosyallemesini, dier taraftan kendi benliini oluturma ve tanmasn salamaktadr. Benlik kavram, birey bir takm ilikilere girerken, kendisi iin nemli olan, deer tayan kiilerin vg veya olumsuz eletirmeleriyle olumaktadr. Eer bireyde olumsuz bir benlik kavram oluursa, birey kendisine kar gvensizlik duyar ve evrenin beklentisi dorultusunda davranmak zorunluluu karsnda da bir atma ve sknt duygusuna girer (Aslhan, 1998:11). Bu nedenle toplu yaam iinde, kiinin benlik deerinin yksek veya alak oluu nemli bir noktadr. Benlik kavram, insan olmann ne olduu sorusuna bir kltrel grubun kendi psikolojisi temelinden verdii yant olarak ifade edilmektedir. Benlik, o kltrn insanolunun evrendeki yerinin ne olduuna, snr, yetenek, mit ve yasaklamalarn insan iin ne ifade ettiine ait dncelerin birleimidir. Bu adan bakldnda, tarihten ve sosyokltrel balamdan bamsz bir benlikten sz etmek mmkn deildir. Bu nedenle standart, evrensel ve deimez bir benlik yaps bulunmamaktadr. Benliin arkasnda, kiinin ait olduu toplumsal evre, kltrel deerler, tarihi ve corafi zellikler bulunduundan, birbirinden farkl nitelikleri bulunan benliklerden sz edilebilmektedir (Sayar, 2003:103). Organizmann, gerek dnyayla al veri yapma ihtiyac hissetmesiyle oluan benlik, ruhsal yapnn kiilii ayakta tutan ve kiinin i dengesini salayan parasdr. Alt benlikten gelen istek ve drtleri karlayarak, st benlie gre dizayn ederek veya deitirerek fonksiyon gren benlik, (Bakrcolu, 2003:87) kiinin bilinli ve bilin d tm ruhsal yap ve donanmlarn kapsamaktadr. ocuun bilen ve dnebilen bir kii olduunun bilincine vard, kendini tand, kim ve ne olduu hakknda bilgilendii; bir insan olarak nitelikleri ve yetenekleri hakkndaki deerleri iine alan benlik oluumunda iinde yaanlan aile olduka belirleyici olmaktadr. Anne babas tarafndan ilgilenildii, onayland ve desteklendiini dnen ocuun benlik geliimi olumlu ynde olarak; ocuun benlik saygs yksek olmaktadr (Jersild, 1987:177-187). Bu noktada, anne ve babann ocuun kendisini sevdiine dair dncesi nemli olmaktadr. Aratrmann anne babann ocuunu sevdiini gstermesi veya hissettirmesi ile ocuun kendini baarl grmesi arasndaki ilikiye ait sonular tablo 5de verilmektedir. Tablodan da grld zere, annesinin (%27) ve babasnn (%27,8) kendisini sevdiini dnen ocuk kendisini daha sk baarl grmektedir. Dnyaya kendisi ve evresi hakknda ntr duygu ve dnceyle gelen ocuk, kendisi ve evresi hakkndaki duygu ve dnceleri anne ve babas tarafndan kazanmaktadr. Anne babann birbirleri ve ocuklaryla olan scak ve samimi ilikileri ocuun bata kendisi ve evresi hakknda olumlu izlenimler edinmesine neden olmaktadr. Ebeveynleri tarafndan

118

PARALANMI ALE OCUKLARININ ETMDEK BAARI/BAARISIZLIK DURUMU (MALATYA RNE 2006) Do. Dr. nal ENTRK

sevildii, ilgilenildii ve desteklendiini dnen ocuk kendini deerli bularak baarl hissetmektedir.
Tablo 5: Anne Babann ocuu Sevdiini Hissettirmesi ile ocuun Kendini Baarl Grme Arasndaki liki
Kendinizi Baarl Grr msnz?
Sk Sk Anneniz sizi seviyor mu/sever miydi? Evet
146 %27,0 %98,0 %26,1 3 %15,8 %2,0 %0,5 149 %26,6 %100,0 %26,6

Bazen
370 %68,4 %95,9 %66,1 16 %84,2 %4,1 %2,9 386 %68,9 %100,0 %68,9

Hi
25 %4,6 %100,0 %4,5 0 %0,0 %0,0 %0,0 25 %4,5 %100,0 %4,5

Toplam
541 %100,0 %96,6 %96,6 19 %100,0 %3,4 %3,4 560 %100,0 %100,0 %100,0

Hayr

Toplam

x2: 4881 df: 2 p<0.05

Kendinizi Baarl Grr msnz?


Sk Sk Babanz sizi seviyor mu/sever miydi? Evet
138 %27,8 %92,6 %24,6 11 %17,5 %7,4 %2,0 149 %26,6 %100,0 %26,6

Bazen
335 %67,4 %86,8 %59,8 51 %81,0 %13,2 %9,1 386 %68,9 %100,0 %68,9

Hi
24 %4,8 %96,0 %4,3 1 %1,6 %4,0 %0,2 25 %4,5 %100,0 %4,5

Toplam
497 %100,0 %88,8 %88,8 63 %100,0 %11,3 %11,3 560 %100,0 %100,0 %100,0

Hayr

Toplam

x2: 5.037

df: 2 p<0.05

Bununla birlikte benlik saygsna karlk gelen kendilik deeri kiinin kendi hakkndaki olumlu dnme durumunu ifade etmektedir. Bu gereksinimin sosyal bir balam bulunmaktadr. Kendini onaylanm ve sevilerek beenilmi hisseden kiinin kendilik deeri yksek kmaktadr. Bu nedenle, kendilik deerinin belirlenebilmesi iin bakasnn dnceleri etkili olmaktadr. Kiinin kendisi hakknda olumlu dnceler edinebilmesi baarl olma ile ilikili olmaktadr. Kii baarl olduunda, kendine ynelik olumlu dnebilmekte; ayn ekilde kendisi hakknda olumlu dnebildii oranda baarl olabilmektedir. Kendisi iyi uyum yapm, ocuklarn seven ve sayan anne babalar, onlara, kendini deerli bulma ve kendine gvenme duygularn kazandrabilmektedir. Sevgi ve vgleriyle ocuklarnn, istenilen, sevilen kiiler olduklar duygu ve inancn duymalarna yardmc olmaktadrlar. Bunun tersi durumda; yani anne babas tarafndan sevildii, kabul edildii ve ilgilenildii duygusunu hissetmeyen ocuk sevilmedii dncesine bal olarak kendine gvenmemekte, kendini baarl olarak grememekte ve beenmemektedir. Aslnda, anne babann
119

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

ocuuna kar sevgisini ve ilgisini hissettirebilmesi, onlarn ebeveyn ocuk ilikisiyle de yakndan ilikilidir. Kendi anne babasndan yakn ilgi, sevgi ve efkat grememi anne baba bunu kendi ocuklarna da aktarmakta glk ekmektedir (Morgan, 1988: 207, 323). Bu konularda olumsuzluklar olan anne baba, kendi ocuklarna da ayn paralellikte davranabilmektedir. zetle, anne babann ocua kar tutumu ve davran onun kendine dnk beeni ve duygusunu etkilemektedir. Anne babas tarafndan sevildiini dnen ocuun benlik saygs yksek olmaktadr. Alkna gre benlik saygs en genel anlamda kiinin kendinden honut olmas ve kendini beenmesidir. Kavramn bu ekilde tanmlanmas, kiinin yaamnda merkezi bir neme sahip olduunu ortaya karmaktadr. Ruhsal, kltrel ve toplumsal etkiye ak olan benlik saygs, kiinin toplumsal hayata uyumu, insanlararas ilikileri ve ruh salyla yakn ilikisi bulunmaktadr (elikolu, 1997:21,25). Bu balamda kiinin benlik saygsnn kazanld ailenin sosyoekonomik dzeyi (Yrkolu, 1985:137) ve aile yaants belirleyici olmaktadr. Benlik saygs, ocuun fikirlerine deer verilmesi, yeterli sevgi, ilgi, destek ve hogrnn gsterilmesi, maddi ve manevi gereksinimlerinin karlanmasyla yakndan ilgili olduundan (Yavuzer, 1999: 41) aile ilikilerinin nitelii benlik saygsnn salanmasnda nemli olmaktadr. Aratrmada, iinde yaanlan aile ortamnn nitelii ile ocuun kendini baarl bulmas arasndaki iliki tabloda 6da verilmektedir. Grld zere, sevgi ve saygnn hkim olduu bir aile ortamna sahip olanlar (%32,5) kendini srekli tartmann olduu bir aile ortamna sahip olanlardan (%15,8) daha sk baarl grmektedir. Bu oran yurtta yaayanlarda ise %5tir. Tablodan grld zere, iinde yaanlan aile ortamnn dzenli olmas, onun kendisi hakknda olumlu dnmesine neden olmaktadr. nk kiinin kendi hakkndaki fikrini belirleyen bir durum olarak grlen benlik saygsnn; doal olarak dzenli evlilik ilikilerinin, karlkl diyaloglarn yrtld ve anne-baba-ocuk ilikisine sevgi ve saygnn hkim olduu bir ailede, ekillenmesi daha mmkn gzkmektedir. Elerin ilikisinin sevgi ve saygya dayal olmas, ebeveynlerin ocua kar sevgi dolu, ilgili ve hogrl davranmas, ocuun kendisi hakknda daha olumlu dnmesini salayarak benlik saygsnn ykselmesine neden olmaktadr.

120

PARALANMI ALE OCUKLARININ ETMDEK BAARI/BAARISIZLIK DURUMU (MALATYA RNE 2006) Do. Dr. nal ENTRK

Tablo 6: inde Yaanlan Aile Ortamnn Nitelii ile Kendini Baarl Bulma Arasndaki liki
Kendinizi Baarl Grr msnz?
Sk Sk Ailemle yaamyorum Nasl bir aile dzeni iinde yayorsunuz? Sevgi ve saygnn olduu Srekli tartmann
1 %5,0 %0,7 %0,2 122 %32,5 %81,9 %21,8 26 %15,8 %17,4 %4,6 149 %26,6 %100,0 %26,6

Bazen
19 %95,0 %4,9 %3,4 243 %64,8 %63,0 %43,4 124 %75,2 %32,1 %22,1 386 %68,9 %100,0 %68,9

Hi
0 %0,0 %0,0 %0,0 10 %2,7 %40,0 %1,8 15 %9,1 %60,0 %2,7 25 %4,5 %100,0 %4,5

Toplam
20 %100,0 %3,6 %3,6 375 %100,0 %67,0 %67,0 165 %100,0 %29,5 %29,5 560 %100,0 %100,0 %100,0

Toplam

x2: 31.104 df: 4

p< 0.05

ocukluktan balamak zere kiinin yaamnda bir yerlere ait olma veya aidiyet duygusu, onun kendisi hakknda olumlu dnmesini, kendine gvenmesini salayarak ocuun benlik deerini olumlu ynde etkilemektedir. nk doal rgt ilikisi, insan yaamnda byk bir yer tamaktadr. Bu iliki ait olma duygusunu ifade etmektedir. Bernarda gre, ait olma toplumsal ilikilerde kiiye bir rahatlk salamaktadr. Bu durum dayanma, birlik, beraberlik, btnlk ve toplumsal gvence olarak da nitelendirilmektedir. Birey, bu ait olma duygusu ile kendini tantmak ve ifade etmek imkn bulmaktadr. Grup tarafndan kabul edilen ve grubun paras olan birey, onunla zdelemektedir. Grupla zdeleen kiinin kendi ile ilgili algs nemli lde olumlu ynde gelimektedir (Aydn, 1991:33-34). Bu balamda, iinde yaad gruba ait olduu fikrini tayan ocuk, kendisi hakknda iyi fikirlere sahip olarak yksek benlik deerini elde etmektedir. Aratrmadan elde edilen sonular da bu dnceyi glendirmektedir. Ailenin paralanmas ile ocuun kendini baarl grmesi arasndaki iliki tablo 7de verilmektedir. Tablodan da grld gibi anne babas ile yaayan tam aileye sahip ocuklar, kendilerini daha sk baarl grmektedirler. Tam aileye sahip ocuklar kendilerini %36,8 orannda sk olarak baarl grrken, annesiyle birlikte yaayan paralanm aile ocuklar %24,4, akrabalaryla yaayan paralanm aile ocuu %12,2 orannda kendisini sk olarak baarl grmektedir. Babas, abla ve aabeyi ile yaayanlar ile yurtta kalanlar da kendilerini sk olarak baarl grmemektedirler. Paralanm aile ocuklar, kendilerini daha ok bazen baarl grmekte veya baarl grmemektedirler. Tam aileye sahip olanlarn, kendilerini baarl grmeleri ailenin yelerine salad aidiyet duygusuyla aklanabilir. Ailenin varl, ocua aidiyet duygusu vererek kendisi hakknda olumlu dnceler kazanmasna neden olmaktadr. Bu duy-

121

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

guyu kazanmakta problemi olan ocuk, kendisi hakknda olumlu dnmemekte ve kendisini baarl bulmamaktadr.
Tablo 7: Ailenin Paralanmas ile ocuun Kendini Baarl Bulmas Arasndaki liki
Kendinizi Baarl Grr msnz?
Sk Sk Anne, baba ve kardelerimle Annem ile birlikte Babam ile birlikte
103 %36,8 %69,1 %18,4 40 %24,4 %26,8 %7,1 0 %0,0 %0,0 %0,0 0 %0,0 %0,0 %0,0 6 %12,2 %4,0 %1,1 0 %0,0 %0,0 %0,0 149 %26,6 %100,0 %26,6

Bazen
164 %58,6 %42,5 %29,3 122 %74,4 %31,6 %21,8 28 %77,8 %7,3 %5,0 19 %95,0 %4,9 %3,4 42 %85,7 %10,9 %7,5 %11 %100,0 %2,8 %2,0 386 %68,9 %100,0 %68,9

Hi
13 %4,6 %52,0 %2,3 2 %1,2 %8,0 %0,4 8 %22,2 %32,0 %1,4 1 %5,0 %4,0 %0,2 1 %2,0 %4,0 %0,2 0 %0,0 %0,0 %0,0 25 %4,5 %100,0 %4,5

Toplam
280 %100,0 %50,0 %50,0 164 %100,0 %29,3 %29,3 36 %100,0 %6,4 %6,4 20 %100,0 %3,6 %3,6 49 %100,0 %8,8 %8,8 11 %100,0 %2,0 %2,0 560 %100,0 %100,0 %100,0

Kiminle yayorsunuz?

Yurtta

Akrabalarmla

Abla ve aabeyimle

Toplam

x2: 74.284 df:10 p< 0.05

Ailenin paralanmas kadar, paralanma ekli de ocuun kendini baarl bulmas ve kendi hakknda dnce sahibi olmas asndan belirleyici olmaktadr. Aratrmadaki ailenin paralanma ekli ile ocuun kendini baarl bulma arasndaki iliki tablo 8de verilmektedir. Tablodan da grld gibi anne (%31,2) ve babas (%31,6) sa olanlar kendilerini daha sk baarl grmektedirler. Bu oran anne ve babas boanmlarda %20,2ye dmtr. Dolaysyla, boanm anne babaya sahip olan ocuk, kendini daha az baarl grmektedir. Bu noktada ebeveynlerinin boanmas, ayr bir etmendir. Boanma, ocuun kolay kavrayp benimseyecei bir durum olmaktan uzaktr. zellikle okul ncesi yalardaki ocuk iin boanma, olu ve sonu asndan kavranmas ok g bir durumdur. Ebeveynlerin ayr yaamalarna neden olan etkenlerin neler olduunu tam olarak kavrayamayan veya alglayamayan ocuk, kendisini sulu hissetmektedir. Anne ve babasnn kendisi yznden tarttn ve ayrldn dnen ocuk, kendisini sevilmeyen kii olarak nitelendirmektedir. Bu dnce benlik algsn yakndan etkilemektedir. Anne babas boanm kk yataki ocuk, yaanlanlarn sorumlusu olarak kendini grmekte ve bu nedenle de kendini deer-

122

PARALANMI ALE OCUKLARININ ETMDEK BAARI/BAARISIZLIK DURUMU (MALATYA RNE 2006) Do. Dr. nal ENTRK

siz hissetmektedir (Yrkolu, 1988:204). Yaanlan olumsuzluklardan kendini sulu gren ocuk, kendisi hakknda olumlu dnememekte ve kendini baarl grememektedir.
Tablo 8: Ailenin Paralanma ekli ile ocuun Kendini Baarl Grmesi Arasndaki liki
Kendinizi Baarl Grr msnz?
Sk Sk Sa
121 %31,2 %81,2 %21,6 2 %4,7 %1,3 %0,4 26 %20,2 %17,4 %4,6 149 %26,6 %100,0 %26,6

Bazen
253 %65,2 %65,5 %45,2 34 %79,1 %8,8 %6,1 99 %76,7 %25,6 %17,7 386 %68,9 %100,0 %68,9

Hi
14 %3,6 %56,0 %2,5 7 %16,3 %28,0 %1,3 4 %3,1 %16,0 %0,7 25 %4,5 %100,0 %4,5

Toplam
388 %100,0 %69,3 %69,3 43 %100,0 %7,7 %7,7 129 %100,0 %23,0 %23,0 560 %100,0 %100,0 %100,0

Anneniz

ld

Boand

Toplam

x2: 30.050 df: 4 p< 0.05

Kendinizi Baarl Grr msnz?


Sk Sk Sa
102 %31,6 %68,5 %18,2 21 %19,4 %14,1 %3,8 26 %20,2 %17,4 %4,6 149 %26,6 %100,0 %26,6

Bazen
202 %62,5 %52,3 %36,1 85 %78,7 %22,0 %15,2 99 %76,7 %25,6 %17,7 386 %68,9 %100,0 %68,9

Hi
19 %5,9 %76,0 %3,4 2 %1,9 %8,0 %0,4 4 %3,1 %16,0 %0,7 25 %4,5 %100,0 %4,5

Toplam
323 %100,0 %57,7 %57,7 108 %100,0 %19,3 %19,3 129 %100,0 %23,0 %23,0 560 %100,0 %100,0 %100,0

Babanz

ld

Boand

Toplam

x2: 15.298 df: 4 p<0.05

Tabloda bir nokta dikkati ekmektedir. O da, anne babas boanmlarn (%20,2), annesi (%4,7) ve babas lenlerden (%19,4) daha ok sk kendilerini baarl grmeleridir. Bu balamda, lm yoluyla paralanma, boanma yoluyla paralanmadan daha olumsuz sonu dourmutur. ocuk, boanan anne ve babann tekrar bir araya gelebileceine ilikin inan beslemesi ve bir arada olmasa dahi onlarn hayatta olmalarndan dolay kendini ansl hissetmektedir.

123

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

SONU
Anne baba ve bu beraberlikten olma ocuklardan oluan aile, insan hayat iin ok nemli fonksiyonlar yerine getirmektedir. Dnyaya bir aile iinde gelen ocuk, sevme ve sevilmeden balayarak fiziksel, ruhsal ve zihinsel ihtiyalarnn tmn karlamakta, karlanan ihtiyalarna bal olarak salkl bir kiilik gelitirmekte ve iinde yaayaca toplum hakknda en kapsaml bilgileri burada elde etmektedir. Anne babann da iinde olduu aile yelerinin yardm ve katklaryla sosyalleme ve eitim srecini tamamlayan ocuk, baarl bir sosyal hayat kazanmaktadr. Karlkl sevgi, sayg, paylam ve dayanmaya dayal bir aile ii iletiimi gzlemleyen ocuk, evresindeki insanlarla daha iyi bir iliki kurmaktadr. Ebeveynlerinin yakn ilgi ve desteini yannda hisseden ocuk, hayatn her alannda kendini ifade edecek bir z gven salamaktadr. Aile bykleri tarafndan motive edilen ocukta, ders almak, akademik baarn ykseltmek, hedef koymak, gelecekle ilgili planlar yapmak istek ve dncesi belirmektedir. Bunlar toplam olarak, ocuun eitim srecini dorudan etkileyerek okuldaki baarn ykseltmektedir. Ancak ailenin boanma ve lm sonucu paralanmas veya ailenin iddetli geimsizlik, tartma ve atmaya dayal olumsuz bir nitelik kazanmas, ocuun eitimini aksatmaktadr. Kendisiyle yeterince ilgilenilmeyen, bedensel, zihinsel ve psikolojik ihtiyalar karlanlmayan, almak, baarl olmak konusunda tevik edilmeyen, uygun davran modellerinden yoksun ocuk, iyi bir eitim sreciyle tanamamakta ve bunlara bal olarak da okuldaki baars dmektedir. Ancak, paralanm aileye sahip her ocuun mutlaka okul baarszl yaad/yaayaca gibi bir varsaym doru deildir. Ailenin paralanmasnn ocukta yarataca etkilerin nitelii, ailenin paralanma ekline (lmle mi, boanmayla m paralandna), ailenin gelir durumuna, ebeveynlerin eitimi ve ocukla olan diyalouna, ocuun cinsiyeti ve yana, aile iindeki ocuun says ve konumuna, ocuun olay alglay tarzna, paralanma sreci iinde yakn evrenin aile ve ocua ynelik desteine baldr. ocuk, lme bal olarak ailenin paralanmasn ve bu paralanmadan doan sonular kendi iinde aklayabilmekte ve kabullenebilmektedir. Fakat ayn eyi, boanma iin sylemek pek mmkn deildir. Her eye ramen aile btnl adna ilikinin srdrlmesini dnen ocuk, boanmadan daha fazla olumsuz etkilenebilmektedir. Bununla birlikte, ailenin gelir durumunun iyi olmas, anne babann eitimli olmas ve ocukla yeterli bilgi paylamnn varl, ocuun yann byk olmas, olaylar soukkanl olarak deerlendirebilecek konumda olmas ve yakn evrenin ocua destek salamas, paralanmann olumsuz etkilerini azaltabilmektedir.

124

PARALANMI ALE OCUKLARININ ETMDEK BAARI/BAARISIZLIK DURUMU (MALATYA RNE 2006) Do. Dr. nal ENTRK

KAYNAKLAR Adler, A. (2002a), nsan Tanma Sanat (eviren: Kamuran ipal), Say Yaynlar, stanbul. Adler, A. (2002b), Psikolojik Aktivite stnlk Duygusu ve Toplumsal lgi (eviren: Belks orak), Say Yaynlar, stanbul. Adler, A (2002c), Sosyal Duygunun Geliiminde Bireysel Psikoloji (eviren: Halis zg), Hayat Yaynlar, stanbul. Akman, B. (2002), Korumaya Muhta ocuklarla Ailesi ile Yaayan ocuklarn Kavram Geliimlerinin ve Okula Hazrbulunuluk Dzeylerinin Karlatrlmas, Toplum ve Sosyal Hizmet, Cilt: 13, Say: 1, Hacettepe niversitesi Sosyal Hizmetler Yksek Okulu Yayn, Ankara. Arkona, S.A. (2001), Sosyal Psikoloji, Alfa Yaynlar, stanbul. Aslhan, M. N. (1998), Paralanm veya Tam Aileye Sahip ocuklarn zkavram Depresyon Dzeyleri ve Akademik Baarlarnn Ya ve Cinsiyet Ynnden Karlatrlmas, Yaymlanmam Yksek Lisans Tezi, ukurova niversitesi, Sosyal Bilimler Enstits, Adana. Aydn, M. (1991), Eitim Ynetimi, Hatipolu Yaynevi, Ankara, 1991. Bakrcolu, R. (2003), lkretim, Ortaretim ve Yksekretimde Rehberlik ve Psikolojik Danma, An Yaynlar, Ankara. Budak, G. (1990), Endstrileme Sreci inde Ailenin Yeri ve nemi, I. Aile uras, Aile Aratrma Kurumu Yayn, Ankara. elikolu, C. (1997), Boanmann ocuklarn Benlik Saygsna Etkisinin ncelenmesi, Yaymlanmam Doktora Tezi, Hacettepe niversitesi Salk Bilimleri Enstits, Ankara. Durkheim, E. (1994), Sosyolojik Metodun Kurallar (eviren: Enver Aytekin), Sosyal Yaynlar, stanbul. Erz, M. (1982), ktisat Sosyolojisine Balang, Filiz Kitabevi, stanbul. Getan, E. (2003), Psikodinamik Psikiyatri ve Normal D Davranlar, Metis Yaynlar, stanbul. Gke, B. (1996), Trkiyenin Toplumsal Yaps ve Toplumsal Kurumlar, Sava Yaynlar, Ankara. Gruen, A. (2003), Normalliin Delilii Hastalk Olarak Gerekilik: nsandaki Ykclk zerine Bir Kuram (eviren: lknur gan), itlembik Yaynlar, stanbul. Gumrium, J.F. ve Holstein, J.A. (1990), What Is Family?, Mayfield Publishing Company, California. Gngr, E. (1998), Ahlak Psikolojisi ve Sosyal Ahlak, tken Yaynlar, stanbul. Hortasu, N. (2003), nsan likileri, mge Yaynlar, Ankara. brahimolu, D. (2004), Evlilikte Doru Seim ve Ailede Mutluluk, Hayat Yaynlar, stanbul. Jersild, A.T. (1987), ocuk Psikolojisi (eviren: Glseren Gne), S Yaynlar, Ankara.

125

Yl: 12 Cilt: 7 Say: 29 Temmuz-Aralk 2012

Jones, C., Teppermann, L., Wilson, S.J. (1995), The Futures Of Family, New Jersey, U.S.A. Karata, K. (2001), Toplumsal Deime ve Aile, Toplum ve Sosyal Hizmet, Say: 2, Hacettepe niversitesi Sosyal Hizmetler Yksek Okulu Yayn, Ankara. Ozankaya, . (1986), Toplumbilim, Tekin Yaynclk, stanbul. Morgan, C.T. (1988), Psikolojiye Giri Ders Kitab, (eviren: Komisyon, Hazrlayan: Sibel Karaka), Hacettepe niversitesi Psikoloji Blm Yayn, Ankara. Mutluer, F.G. (2000), Toplumsal Sapma Fonksiyonalist ve Sembolik Etkileimci Yaklam, Zirve Yaynlar, Ankara. zen, S. (1987), Sosyal Hareketlilikte Aile ve Eitim likileri, Sosyoloji Dergisi, Ege niversitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar, Say: 1, zmir. irvanl zen, D. (1998), Eler Aras atma ve Boanmann Farkl Ya ve Cinsiyetteki ocuklarn Davran ve Uyum Problemleri ile Algladklar Sosyal Destek Rol, Yaymlanmam Doktora Tezi, Hacettepe niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, Ankara. Richards, G. (2003), Psikolojiyi Yerli Yerine Oturtmak (eviren: Sleyman Topal, Ali Ylmaz), Say Yaynlar, stanbul. Russell, B. (1998), Evlilik ve Ahlk (eviren: Sultan Neval imek), Kakns Yaynlar, stanbul. Sezal, . (2002), Toplum ve Aile, Sosyolojiye Giri (Editr: hsan Sezal), Mart Yaynlar, Ankara. Saran, N. (1993), Antropoloji, nklap Yaynevi, stanbul. Satir, V. (2001), nsan Yaratmak (eviren: Selim Yenieri), Beyaz Yaynlar, stanbul. Sayar, K. (2003), Hangi Terapi? amzda Benliin Dnm, Kltr ve Ruh Sal Kreselleme Koullarnda Kltrel Psikiyatri (Hazrlayan: Kemal Sayar), Metis Yaynlar, stanbul. Sayn, . (1990), Aile Sosyolojisi, Ege niversitesi Edebiyat Fak. Yay. No: 57, zmir. Swingewood, A. (1998), Sosyolojik Dncenin Tarihi (eviren: Osman Aknay), Bilim ve Sanat Yaynlar, Ankara. entrk, . (2006), Paralanm Aile ocuk likisinin Neden Olduu Sosyal Problemler (Malatya Uygulamas), Yaymlanmam Doktora Tezi, nn niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, Malatya. Tezcan, M. (1995), Sosyolojiye Giri, Feryal Matbaas, Ankara. Walczak, Y., Burns, S. (1999), Boanma ve ocuklar zerine Etkileri (eviren: smail Ersevim), zgr Yaynlar, stanbul. Yavuzer, H. (1995), ocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, stanbul. Yavuzer, H. (1999), Ana Baba ocuk, Remzi Kitabevi, stanbul. Yrkolu, A. (1985), Genlik a, Tisa Yay., Ankara. Yrkolu, A. (1988), ocuk Ruh Sal, Bankas Yayn, stanbul.

126

Yayn lkeleri
1. SOSYAL POLTKA ALIMALARI Dergisi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl tarafndan alt (6) ayda bir yaymlanr. 2. Dergide telif ve tercme makaleler, aratrma makaleleri, bildiriler, yayn deerlendirme tartma yazlar Trke ya da ngilizce yer alr. 3. Dergi, Hakemli bir yayndr. Dergiye gnderilen yaz, konusu ile ilgili iki akademisyen ve Yayn Kurulu tarafndan incelendikten sonra yaymlanabilir. Dergiye gnderilen yazlarn baka bir dergide yaymlanmam ya da yaynlanmak zere gnderilmemi olmas gerekir. 4. Gnderilen yazlarn yaymlanma zorunluluu yoktur. Dergiye gelen yazlar yaymlansn ya da yaymlanmasn geri gnderilmez. 5. Dergide yaymlanan yazlarn sorumluluu yazarlara aittir. 6. Makale zeti ve makalenin yazmnda Microsoft Office Word program kullanlmaldr. Yaplacak almalarn (makale zeti ve bildiri) elektronik posta yoluyla gnderilmesi yeterlidir. 7. almalar, munir.tireli@aile.gov.tr adresine gnderilebilmektedir. Alnan bildiriler iin -ALINDI- iletisi gnderilecektir. 8. Bte olanaklar erevesinde yazarlara telif demesi yaplabilir. 9. Yaznn kapak sayfasnda; almann ad, yazar/yazarlarn (Birden fazla yazar varsa sralama yaplarak) ad, soyad, unvanlar, altklar kurumlar belirtilmeli, Trke ve ngilizce zetler yer almaldr. 10. Metin iinde atf yaplmasna ynelik Geleneksel Anglo-Sakson Sistemi veya dipnot ile atf yaplan Geleneksel Kta-Avrupas Sistemi tercih edilebilir. Geleneksel Anglo-Sakson Sistemi tercih ediliyorsa aadaki rneklerde olduu gibi gnderme yaplr: i) Tek Kaynak-Tek Yazar: (Gler,1998: 192) ii)Tek Kaynak-ki Yazar: (Ergun ve Polatolu, 1992: 58-67) iii) oklu kaynaktan atf: (aylan, 1998; iti, 1989)

iv) Yazarn ayn yl iinde yaymlad birden fazla eserine atfta metin iindeki atf srasna gre yln yanna alfabetik, a, b, c harfleri konulur: (Aslan, 2007a: 23), (Aslan, 2007b: 125). i) Geleneksel Kta-Avrupas Sistemi tercih ediliyorsa; aadaki rneklerde olduu gibi gnderme yaplr: Kitaplarda: Turgut Tan, Ekonomik Kamu Hukuku, TODAE Yayn, Ankara, 1984, s. 24.

ii) Ayn kaynaa arka arkaya gndermede bulunuluyorsa: a.g.e., s. 24. iii) Ayn kaynaa farkl sayfalarda gndermelerde bulunuluyorsa: T. Tan, 1984, s.25. iv) Ayn yazarn ayn yl yaymlanan eserlerine gnderme yaplyorsa: -Mesut Glmez, nsan Haklar Eitimi Hakk, TODAE Yayn, Ankara, 1996a, s. 34. -Mesut Glmez, Dnyada Memurlar ve Sendikal Haklar, TODAE Yayn, Ankara, 1996b, s. 55. v) Makalelerde; Korkut Boratav, Oktar Trel, Erin Yeldan, The Turkish Economy in 1981-92: A Balance Sheet, Problems and Prospects, ODT Gelime Dergisi, Cilt 22, Say:1, 1995, s. 9. vi) Ayn kaynaa arka arkaya gndermede bulunuluyorsa : a.g.m., s. 9. vii) Ayn kaynaa farkl sayfalarda gndermelerde bulunuluyorsa :K. Boratav, O. Trel, E. Yeldan, 1995, s. 10. 11) Kaynaka aadaki rnekler gibi hazrlanmaldr: i) Tek yazarl kitap: Bumin, Tlin (2005), Hegel, Yap Kredi Yaynlar, stanbul. ii) ift yazarl kitap: Cokun, Dr. Selim, Tireli, Mnir (2008), Avrupa Birliinde Yoksullukla Mcadele Stratejileri ve Trkiye, Nobel Yaynlar, Ankara iii) Makale: Tsakloglou, P. ve Papadopoulos, F. (2002), Aggregate Level and Determinig Factors of Social Exclusion in Twelve European Countries, Journal of European Social Policy, 12(3), pp.211225 iv) Internet: http://www.unctad.org/en/docs/wir2006overview_en.doc Eriim Tarihi: 2 Ocak 2010.

Sosyal Poltka
Sosyal Poltka
a l m a l a r
Bakanlmzn kuruluu ile birlikte ortaya kan yapsal ihtiyalar ve hizmet alanmza ilikin yol haritasnn belirlenmesi aamasnda doru, gvenilir veriye ulamak, elde edilen verileri yorumlamak hayati bir neme sahip ve bilimsel yntemle retilmi bilginin olmad bir ortamda kaliteli sosyal politika retim srecinden bahsetmek mmkn deil. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl olarak kkl bir akademik dergi geleneinin mirass olduk. Aile ve Toplum, zveri, Yardm ve Dayanma btnleik yapmzla yola karken yayn hayatn srdren akademik dergilerimizdi. Akademik yaynlarmzn srekliliinin salanmas ve taahht edilen yayn periyodu ierisinde dzenli olabilmesi iin tek ve istikrarl bir dergi ile yayn hayatmz srdrmemiz gerektiine inandk ve lkemizin en muteber sosyal bilimler veritaban TBTAK ULAKBM tarafndan da taranmakta olan Aile ve Toplum dergisinin Sosyal Politika almalar ad altnda devam etmesi ynnde karar verdik. Sosyal Politika almalarn, tpk Aile ve Toplum dergisinde olduu gibi aile penceresinden toplumumuzun nirengi noktalarn bilimsel yntem ve anlayla deerlendiren bir yayn olarak tasarladk. Bakanlmzn misyon ve vizyonundan hareketle; insan tm ynleri ile merkeze alan bir erevede zrlye, ocua, yalya, kadna ve dier sosyal politika konularna dokunan geni bir yelpaze ierebilmeyi istiyoruz. Sizleri Trke ve ngilizce makale, eviri ve kitap tantmlarnz bizlerle paylamaya davet ediyoruz. Bilimsel ve titiz bir almann rn olarak bizlerle paylaacanz almalarnz yayn kurulu ve iki hakemin bilimsel denetiminden getikten sonra dergimizin sayfalarnda yerini bulacak ve inanyoruz ki lkemizdeki sosyal politika almalarna nemli bir katk salayacaktr.

w w w. a i l e . g o v. t r

ISSN: 1303-0256

You might also like