You are on page 1of 145

T.C.

ANKARA NVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTS KAMU YNETM VE SYASET BLM (SYASET BLM) ANABLM DALI

RADKAL DEMOKRAS VE VATANDALIK: LBERAL VE KOMUNTARYAN YAKLAIMLARLA BR KARILATIRMA

Yksek Lisans Tezi

Suna Gzin Kahraman

Ankara 2004

T.C. ANKARA NVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTS KAMU YNETM VE SYASET BLM (SYASET BLM) ANABLM DALI

RADKAL DEMOKRAS VE VATANDALIK: LBERAL VE KOMUNTARYAN YAKLAIMLARLA BR KARILATIRMA

Yksek Lisans Tezi

Suna Gzin Kahraman

Tez Danman Yrd. Do. Dr. Alev ZKAZAN Ankara 2004

T.C. ANKARA NVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTS KAMU YNETM VE SYASET BLM (SYASET BLM) ANABLM DALI

RADKAL DEMOKRAS VE VATANDALIK: LBERAL VE KOMUNTARYAN YAKLAIMLARLA BR KARILATIRMA

Yksek Lisans Tezi Tez Danman : Tez Jrisi yeleri Ad ve Soyad .............................................................. .............................................................. .............................................................. .............................................................. .............................................................. .............................................................. mzas ............................................ ............................................ ............................................ ............................................ ............................................ ............................................

Tez Snav Tarihi ..............................

NDEKLER GR.................................................................................................................. 1

I. Blm: Modern Siyasal Proje ve Modern Vatandalk.................................................................................................... 5


I.1. Modern Vatandaln Unutulan Gemii............................................... 5 I.2. Modern Vatandalk..................... I.2.i. Kurumsal Nesnelleme.............................................................................. 9 9

I.2.ii. Sylemsel Kurulu................................................................................... 13 I.2.iii. Modern Vatandalk Teorileri ve Vatandaln Politik Doas...... 16 I.2.iv. Refah Dnemi Vatandalk Projesi... 20 I.3. Yeni Zamanlar: Modern Siyasal Projenin ve Modern Vatandaln Krizi. 23

II. Blm: Radikal Demokratik Kuram...........................................


II. 1. Marksizm ve Radikal Demokrasi..................................................... II. 2. Pozitifliin tesinde Toplumu Dnmek: Laclau ve Mouffeun Sylem Teorisi.... II.2.i. Sylem Teorisi...................................................................................... II.2.ii. Hi Kimsenin lkesi: Politik olan ve Toplumsal Formasyon.. II.3. Radikal Demokrasi Projesi: Bir Tutunum Noktas Olarak Liberal

39 42

46 48 57

Demokrasinin Yeniden eriklendirilmesi.................................................... 64 II.3.i. Radikal Demokrasi versus Liberal Demokrasi: Liberal Demokrasinin Yapzm...................................................................................................... 68 II.3.ii. ki Eitlik Arasnda: Dost ve Dman Olarak Carl Schmitt............ 70

II.3.iii. Agonistik Demokrasi versus Mzakereci Demokrasi........................ 77

a.Wittgenstein Inda Rasyonalist-Evrenselci Mzakereciler.. b.Agonistik (ekimeci) Demokrasi ..........................................

77 82

III. Blm: Radikal Demokratik Vatandalk Versus Liberal ve KomunitaryanVatandalk...................................................................... 88


III.1. Kant Liberal Rawls ve Komunitaryan Eletirisi.............................. 91 III.1.i. Rawls ve Merulatrc Bireycilik......................................................... 96 III.1.ii. Komunitaryanlar: Grleri ve Eletirileri............................................ 101 a. Alasdair Maclntyre: Erdemden Sonra...................................... 103 b. Charles Taylor: Atomizm......................................................... 104 c. Michael Sandel: Engellenmemi Benlik.................................. 106 d. Michael Walzer: Drt Mobilite................................................ 109 III.2. Radikal Demokratik Vatandalk........................................................ 113 III.2.i. Vatandalk ve Toplumsal Adalet.......................................................... 114 III.2.ii. Vatandalk ve Topluluk....................................................................... 116 III.2.iii. Societas ve Radikal Demokratik Siyasal Toplum................................ 119 SONU............................................................................................................. 125 GENEL KAYNAKA.................................................................................... 129 ZET

GR

Vatandalk temas uzunca bir ilgisizlik dneminin ardndan, 20. yzyln son eyreinden bu yana youn bir ilgiyi zerine toplamaktadr. Burada gerekten ilgin olan bir ey varsa o da son otuz yldr vatandala artan ilgiden ziyade, bir nceki aamadaki ilgisizliin kendisidir. nk tm toplumlar, bireyin siyasal kimliini sorguladklar, ona haklar ve ykmllkler atfettikleri, onun kimi beklentilerini merulatrp kimilerini gayr-meru kldklar anlamda vatandaln aynasnda kendilerine bakmakta ve kendi zerlerine dnmektedirler (Pietro Costa, 1999: 1). Dolaysyla vatandalk, her hangi bir toplumsal formasyonu zmlemek, anlamak ve dahas zamansal ve uzamsal balamlarda toplumsal formasyonlar aras salkl bir karlatrma yapabilmek iin gerekli pek ok enin bir arada bulunduu verimli bir analiz alandr. Bylesi bir kapsamla, sosyal bilimler iinde stratejik bir yer tutmas gereken vatandaln, Altn aa (1950-1973) denk gelen terkedilmiliinin yegane gerekesi, toplumsal dzen ve dzenleme kayglarnn minimuma inmi olmasdr.

Gerekten de Altn a, 400 yllk modernlik tarihinde -ki bu insanln doal ve toplumsal dnyada kesinlii artrma yolundaki uzun mcadelesinin tarihidir aslnda- modernlik projesinin hedefine en yaklat uraktr. Bu dnem, (a) modern siyasal projenin temsili demokratik rejime dayal ulus-(refah)devlet(i) olarak; (b) modern vatandaln da sivil,siyasal, sosyal hak eksenleriyle tanml ulusal demokratik vatandalk olarak kendilerini kurduklar ve yirmi yl boyunca baarl bir biimde stabilize ettii bir dnemdir. Ekonomik ve ideolojik atma dinamiklerinin en aza indirildii bu olaan st bar dnemi, genel olarak modernlik tarihinin, zel olarak da modern vatandalk tarihinin sona erdii, toplumlarn -dorusal olmayan geliimlere kapallk anlamnda- nihai formuna kavutuu yolundaki bir izlenimin domasna yol amtr.

Vatandala olan ilgi artyla da iaretli son 30 yl, tam da bu dorusal geliim beklentilerinin yanllanmas temelinde anlamldr. Henz, tarihin neresindeyiz sorusu cevabn bulmu deilse de, hemen herkes toplumsal yapnn tm dzeylerinde (ekonomik, siyasal, sosyal, kltrel) kkl bir dnm yaandndan emindir. Bir byk kriz urandayz. 30 yldr talarn bir trl yerini bulamam olmas dolaysyla, hep krizle tanml toplumsal bir paradigmann 21. yzyla egemen olaca yolundaki kayglar bir tarafa, gl iktidar mcadeleleriyle birlikte toplumsal dzen sorunu (hangi ilkeler temelinde kimler arasnda, nasl bir uzlamann kurulmas gerektii sorusu) tarihe geri dnmtr.

70lerden bu yana yaanmakta olan krizi modernlik tarihindeki dierlerinden ayran unsur -ki bu, kreselleme bal altnda ok etrafl bir biimde tartlmaktadr- ulus-devlet modelini geri dnsz bir biimde harap etmi olmasdr. Ulus-(ulusal)devlet erevesinin paralanmas demek, birey-devlet, birey-toplum ilikilerini dzenleyen zneli (devlet, siyasal toplum ve vatanda-birey) bir kurum olarak modern vatandaln iflas etmesi

demektir. Modern (= ulusal, demokratik) vatandalk dizgesi bugn havada asl kalmtr. Refah politikalarnn terki dolaysyla sosyal haklar; karar ve idare mercilerinin ulus st dzeylere trmanmas, temsiliyet ve karlkllk ilikisinin geersizlemesiyle siyasal haklarn altnn boalmasna bakarak, bu byk kriz urann vatanda-bireylerin kazanmlar adna nemli bir gerileme dnemi olduu sylenebilir. Ancak bu eksik bir anlatmdr.

Vatandaln imdiki krizi ilgili haklarn geri alm ile atlatlamayacak kadar derin bir kirizdir. Bugn yeni toplumsal hareketler tarafndan dile getirilen ihtiyalar, talep edilen haklarn, hala geerliliini koruyan eski ihtiyalarla bir arada karlanmas kkl bir yeniden dzenlemenin konusu olabilir.

Vatandalk bugn doasna uygun olarak bir ideolojik arpma alan haline gelmitir. Yani vatandala ynelik ilgi, oktan akademik bir ilgi olmann tesine gemitir. 90lardan bu

yana vatandalk tartmalar platformu, eitli vatandalk projelerinin hem kamuya duyurulduu, hem de birbiriyle rekabet ettikleri bir arenadr. Post ve neo n ekleriyle, tm siyasal ideolojiler, siyasal ve felsefi dnce tarihinin btn devleri (Aristoteles, Hegel, Kant, Marx) bu arenada toplanmtr. Dnemin karakterine uygun olarak sular ylesine bulanktr ki ilgili projelerin siyasal kimliini sa-sol ikilii iinde dnmek de nerdeyse imkanszdr. Yine de bir sadelemeye ihtiya vardr. Vatandalk teorileri, Postmarksizmin ortaya kna dek birey ve toplum/topluluk ncelikli rakip formlasyonlarla srasyla liberallerin ve cumhuriyetilerin tekelinde kalmtr. Aslnda bugn de tartmay byk lde ekip evirenler yeni liberaller ve yeni cumhuriyetilerdir (komunitaryanlardr). Marksistler, snf-znenin devrimci bir siyasal fail olma kapasitesi zayfladka st-yap alanna ve styapsal faillere artan bir ilgi duymulardr. Bu anlamda en kayda deer atlmlar yapanlar da Marksizmin kategorilerini (snf-zne, tarihsel zorunluluk, altyap-styap) en kkl ekilde sorgulayanlar oldu. te bu tezin zellikle ve arlkla ilgilendii taraf da kelimenin dar anlamyla post-Marksistlerdir. Burada, artk tekilerle (liberaller ve komunitaryanlar ile) ayn dilden konumaya balayan bu gen dnce okulunun tartmaya -Marksizmin ve

Postmodernizmin baklacaktr.

mirasn da harekete geirerek- yeni bir boyut getirip getirmediinde

I. BLM: MODERN SYASAL PROJE VE MODERN VATANDALIK

I. 1. Modern Vatandaln Unutulan Gemii 17. Yzylda Avrupada balayan ve zamanla btn dnyay etkisi altna alan modernlik, zgn bir toplumsal yaam ve rgtlenme biimidir (Giddens,1998:11). Modernliin zgnlnn anlalabilmesi, premodern-modern dnemle arasnda, birincisi kopular, ikincisi sreklilikler zerinden takip edilebilecek, biri uruna dierinin yok saylamayaca, iki yol haritasnn bir arada kullanm ile mmkndr. Konu, -devlet/siyasal toplum ile birey arasndaki aidiyet ilikisini dzenlemek iddiasyla kritik nem kazanan bir kurum olarak(modern) vatandalk olduunda sreklilik ve kopu matrisleri zellikle ne kacaktr.

Genellikle siyasal tarihe ilikin popler yorumlarda, modern siyasal projenin (temsili demokratik rejime bal laik ulus-devlet modelinin) Antik Kent Devletleri ve Roma Cumhuriyetine kadar geriye giden gemii reddettii ve

kendisini dorudan bu deneyimlere yaslad kabul edilir. Buna gre, siyasal tarihin iinde bir alt balk olarak vatandalk tarihinde, ilki antik dnemde ikincisi modern dnemde olmak zere iki pik momenti ve bu iki moment arasnda da Roma mparatorluundan balayp mutlakyeti dnemin sonuna dek uzanan uzun bir gerileme dnemi vardr. Bu bak asnda tarih, sreklilik ve kopu matrislerinin eksik kullanmyla yorumland iin, varlan sonu ancak ksmen doru kabul edilebilir. Sz konusu uzun gerileme dnemi, modern vatandaln pek ok kurucu unsurunun yaplandrld zengin bir dnemdir aslnda. Buna gre vatandaln serveni, bireyin her eyden nce bir homo politicus olarak kavrand ve bu (fikir) temel(in)de siyasal/kamusal eylemin/katlmn tek zgerekletirim biimi sayld Antik Yunanda balam; ancak, bireyin her eyden nce bir homo economicus olarak kavrand, siyasal eylemin zel insann zgrln korumaya yarayan bir araca dnt modern toplumda -imdilik-noktalanmtr. Bu perspektiften bakldnda birbirine taban tabana zt iki vatandalk anlay ile kar karya kalnr: Birinci anlayta vatandalk yaamn ekirdeini oluturan pratikler btnyken; ikincisinde yaamn dsal erevesini belirleyen hukuksal bir statdr (Sarbay, (?): 17-18). Dolaysyla, homo politicustan homo economicusa, kamusaln amasal kuruluundan arasal kuruluuna, pratikler btnnden edilgen statye geii hazrlayan gelimeleri gz ard etmeyen bir okuma ekli gelitirmek arttr. Bylesi bir okuma, siyasal katlm ve kader ortakl temelindeki antik deneyimin tarihsel nemini azaltmaz ama,

aralarnda radikal farklar bulunan antik vatandalk konseptinden modern vatandalk konseptine nasl geildiini anlamay kolaylatrr. Dier bir ifadeyle bu bak as, modern vatandalk konseptinde birbirine eklemlenen, elikili gelenekleri grme imkan salar. O halde, Roma mparatorluu, Hristiyanlk dncesi, Ortaa kentleri ve Mutlakiyeti rejimin modern vatandalk formlasyonuna katklar dzeyinde ksa bir analiz yapmak anlaml olacaktr. *Roma mparatorluu: Bir numaral siyasal sorunu, ok geni topraklar zerinde kozmopolit bir toplum ierisinde konsensusun tesisi olan Roma mparatorluunun elinde vatandalk, antik yklemini (ie kapatc ilevini) yitirerek bir genileme aracna dnmtr. Modern vatandalk konseptinin demokratik boyutuna kaynaklk eden, kamusal yaama katlm, yneten ynetilen zdelii esasnda dzenlenmi antik vatandalk mirasn yerle bir etmesine karlk Roma mparatorluu, vatandaln evrensel olabilirlii fikrini gelitirmekle ve vatandal birey ile ona dsal olan devlet ilikilerini dzenleyen hukuksal bir kurum olarak yaplandrmakla modernlie geite yeniden yorumlanacak olan bir vatandalk gelenei yaratmtr. Dier bir ifadeyle, ada toplumlarn yakndan bildii yasaya itaat ve yasa ortaklna dayanan birlik biimi Roma dneminden devralnm bir mirastr ve bu anlamda hepimiz kendimizi Romal yurttalar olarak kabul edebiliriz. *Hristiyanlk Dncesi: Ruhani-dnyevi olan ayrm ve ruhani (te dnyaya ilikin olann) olann stnl fikri zerine kurulu Hristiyanlk dncesi, bir

yandan kamusal ve siyasal aidiyeti/katlm nemsizletirerek vatandalk kurumunun varlk zeminini ortadan kaldrrken; dier taraftan modern siyasal toplum kavraynn kimi temel nermelerinin n formlarn kurmu kabul edilmelidir. Tanr katnda tm insanlarn eitlii fikriyle Yahudilikten ayran Hristiyanlk, bir anlamda modern zamanlara hkmedecek olan radikal eitlik fikrini icat etmi saylr. Dahas, Hristiyanlk, Tanr-insan ilikisini dsal ve szlemesel bir temelde tanmlam, Tanrya kendini balamay bir seim sorunu olarak tarif etmi, Tanryla bu ekilde ba kurmu insanlar arasnda da yatay bir ba olutuunu varsaymtr. Aslnda tam da bu kurgu, 17. Yzyl toplum szlemeleri teorilerince birey-devlet ilikisine uyarlanacak ve modern vatandalk kurumunun da erevesini belirleyecektir (Turner, 1986:16-17).

*Ortaa Kentleri: Somut bir kurum olarak vatandaln tarihe yeniden dnyle iaretli olan Ortaa kentleri (11.-14. YY), kentsoylularn uu bir ekonomik etkinlik modelinden salayacaklar karlkl kar bilinciyle tanml bir birlik eklidir. Ortaa kentinde vatanda-birey hereyden nce bir homo economicus (iktisadi edimci) olarak, siyaset ise, ekonomik edimcinin zgrlklerini gvenceye alan zorunlu/arasal bir etkinlik olarak kavranyordu ki ite tam da bu konsept, ileride liberal sylem tarafndan gelitirilecek ve modern vatandalk konseptinin kalbine yerletirilecektir.

Mutlakiyetilik: Otoritenin merkezilemesi (ayn zamanda kurumsallamas, gayr-i ahsilemesi, laiklemesi) ile tanml mutlakiyeti dnem, vatandalk bakmndan ifte tarihin yazld bir dnemdir. Bir taraftan i dzenlilii, organik btnl, ortak akl ve siyasal iradesi olmayan ok sayda partiklaristen olumu bir yn olarak tebaln ortaya kna (ya da Ortaa kentsoylu vatanda tipinin yok oluuna) tanklk ederken; te yandan devlet kurumlar ve brokrasisiyle tanml nesnel, merkezi bir kamusal alann kuruluuna, dolaysyla kesin bir devlet-toplum ikiliinin inasna tanklk eder. Dahas, bu dnemde devlet, toplumun hizmetine adanm rasyonel bir zne olarak tanmland iin, kamusal-zel olan arasndaki deer hiyerarisi aka, zel olann ncelii temelinde belirlenmitir. Bu, mutlakyeti dnemi devrimler a ncesinde devrimci bir dnem olarak tanmlamay mmkn klan kkl bir yeniliktir. Bundan sonra, modernlie geite iki nemli deiiklik gndeme gelecektir. Birincisi kapitalizmin, siyasal ve ekonomik liberalizmin katklar dorultusunda sivil toplumun ve (ekonomik ve mahrem alanlarn toplam olarak) toplumsal alann inasnn tamamlanmas ve siyasal otoritenin ilevsel belirlilik koullarna tabi klnmas; ikincisiyse hallk egemenlii ilkesinin mutlak egemenlik ilkesiyle yer deitirmesine paralel olarak tebalktan rasyonel bireylerden oluan, ulusal demokratik siyasal topluma geitir. Bylece devletin egemenlinin asl kayna olan, siyasi cemaatin tam haklara sahip bir yesi olarak modern vatanda tarih sahnesine kmtr.

I. 2. Modern Vatandalk I.2.i. Kurumsal Nesnelleme

1) Kan/soy esasna dayal hiyerarik toplumsal yapnn zayflamas ve imtiyazl statlerin neminin azalmas,

2) Dinin gerek siyasal hegemonyasn gerekse toplumsal tartma, toplumsal kimlikler zerindeki belirleyiciliini yitirmesi, inan zgrlnn art ve her anlamda sekler bir atmosferin oluumu, 3) Piyasa ekonomisinin gelimesi (=mbadele ve seim zgrlklerinin art), 4) Formel rasyonel hukuk dzeninin oluumu, kavram ve kurum olarak modern vatandaln ortaya kn hazrlayan temel gelimeler olarak iaretlenebilir (Turner, 1986: 17-18). Bunlar, ayn zamanda pre-modern ile modern arasndaki sreksizliklerdir. Yukarda maddeler halinde stnden geilen tarihsel

sreksizliklerin iki temel dinamik etrafnda toparlanabilir. Bunlardan birincisi, Lefortun kesinlik iaretlerinin yok oluu olarak betimledii, otoritenin ve meruiyetin aknc kaynaklarnn geersizlemesidir(Lefort, 1988). kincisi de kapitalizmin ortaya kyla beraber, ekonomik ilikilerin zor ilikilerinden bamszlaarak ayr bir sistem haline geliidir. Burjuva demokratik devrimler (ki modern vatandaln erevesini izen bu devrimlerdir), bu iki dinamiin birlikte etkili olmaya balad bir konjonktrn rndr.

Marxn altyap-styap kuram iinden konuulacak olursa, modern vatandalk kurumu kapitalizmin bir dourgusudur. Yukarda, antik konseptle karlatrmal olarak modern vatandala geii iaretleyen unsurlara deinilmiti. Buna gre, homo politicustan, homo economicusa, kamusal olann nceliinden zel olann nceliine, zgerekletirim olarak siyaset pratiinden arasal siyaset pratiine geile olumu ciddi bir fark sz konusudur ve bu unsurlar aktan kapitalist gelimelere gndermeler yapar. Romadan Mutlakyetiliin sonuna dek geen srede usul usul, hem antik vatandalk kurumunu ve kltrn hem de birbirlerini tahrip ederek ortaya kan siyasal, kltrel olgular bir retim ve birikim rejimi olarak kendi srekliliini salayacak ekilde yepyeni bir siyasal proje ierisinde bir araya getiren temel dinamik, kapitalizmdir. Kapitalizm ve vatandalk arasndaki ilikiye daha yakndan bakmak gerekir ve unlar sylenebilir: Geleneksel ve ahlaki varsaymlar

olmayan, metalarn dolam zerinden olumu bir toplumsall ngren kapitalizm, hiyerarik, ataerkil ve dinsel kurum ve deerleri zayflatm ve modern vatandaln ortaya k koulu olan eitlik, evrensellik, seklerlik ilkeleri etrafnda ekillenmi bir toplumsal ereveyi ortaya koymutur. Bu anlamyla kapitalizm, Marxn da altn izdii gibi, krsalgeleneksel toplumu tarihe gmen ilerici bir gtr. Dahas kapitalizm sadece ekonomik alann deil, siyasal ve mahram alanlarn da kurulum mantn belirlemitir. Hkmetin de bir szleme temeli zerine ina olmas gerektii fikri tamamen kapitalist ekonomik ilikilere uyumun bir ifadesidir ve ayn zamanda vatandal ortaya karacak kurumlar manzumesinin zemini olmutur (Sarbay,?: 20). Kapitalizmle vatandalk arasndaki bu pozitif ilikiyi, kapitalizmin piyasa alannda donanml (informed), ve zgr varlklar olarak bireyvatandalara ve -yaklak ayn anlama gelmek zere- topraktan bamszlam igcne duyduu ihtiya olduunu dnmek mmkndr. Kapitalizmin oluumu ve yaylm krsal, kiliseyi ve eski rejimi ciddi anlamda tahrip eden muazzam bir corafi hareketlilie yol amtr. te bu corafi hareketlilikle birlikte gelien psikolojik ve ideolojik dinamizm, kapitalizmin kltrel boyutta, eskiyi ykmann tesinde yeniyi kurma kapasitesini de oluturmu; bu sayede, kendini gelitirmekten tketim kapasitesini ve alm gcn artrmay anlayan birey-vatandalar (homo economicuslar) tarih sahnesine kabilmilerdir. te bu birey- vatandalarn aralarndaki ilikiden evrensel bir kltr, (ekonomik) karlarn korunmas ve gelitirilmesini ieren bireycilik ideolojisi ve en nemlisi dokunulmaz, devredilmez haklar konsepti ve bu haklar korumaya ynelik formel rasyonel hukuk dzeni domutur. Sonuta, kapitalizm, bireylere hukuki olarak garanti edilmi zerklik ve gvenlik stats olarak vatandal icat etmitir. Ne var ki az ileride sylenecei zere bu, modern vatandaln sadece bir boyutudur. stelik kapitalizm, teorik evrensellii ve eitlii vatandaln mantna kazr ama mlkiyet tekelleri temelinde radikal eitsizlikleri ve hiyerarileri de beraberinde getirdii iin bir eitlik stats olarak vatandal toplumun ounluu iin ulalmas ok g bir noktaya eker (Turner, 1987: 21-26).

Kesinliin yok oluu ok dorudan siyasal ve kltrel dzeylerle, ya da -yine marksist jargonu kullanacak olursak- st yapyla ilintilidir. Seklerleme, kesinlik iaretlerinin yok oluunun nemli bir parasdr ve bu balamda kapitalizmin nemli katks teslim edilmelidir. Ne var ki bu iki dinamik (kapitalizm ve kesinliin yok oluu) arasnda kusursuz bir sebep sonu ilikisi ya da uyum ilikisi ngrmek mmkn deildir. Lefort, bunun tam aksine iaret etmek ister. Buna gre, kesinliin yok oluu, modern demokratik toplumlarda, iktidar, yasa ve bilginin radikal belirlenemezlik durumuna (Mouffe, 2002: 13), o da styapsal kurumlarn kapitalizmle uyum ilikisinin bozulabilirliine iaret eder. Sonuta, her iki dinamiin birlikte etkili olduu burjuva demokratik devrimlerin argmanlar ve dourgular salt kapitalizmin taleplerine baml olarak analiz edilemeyecei gibi bu iki dinamiin rettii elikileri de ilerinde (sylem ve kurumlarnda) tarlar.

Vatandaln devletle birey arasndaki ilikileri haklar ve ykmllkler temelinde dzenleyen anayasal bir kurum olarak ortaya k, burjuva demokratik devrimler ile (ngiliz, Amerikan ve Fransz Devrimleri ile) olmutur. ngiliz ve daha sonra Britanya deneyimi devrim denemeyecek kadar uzun bir zaman dilimi ierisinde yava yava yaanmtr. Modern zgrlk (=bireysel zerklik olarak zgrlk) ve parlamenter rejimin icadyla rneklerin rnei sfatn hakkeder. Amerikan devrimi, ngiliz temsil teorisini demokratikletirerek ve yine ngiliz anayasasn cumhuriyetiletirerek, kendi zgnln ortaya koymutur. Fransz Devrimi ise zellikle modern ulusun ve ulusuluun icad ile ne kar (Schnapper, 1995: 6378). Bu almada modern vatandalktan ncelikle ulusal-demokratik vatandalk anlalmaktadr ve bu sebeple, Turner, Walzer, Sarbay, Schnapper gibi akademisyenlerin peinden giderek modern vatandaln oluumu bakmndan Fransz Devrimine daha zel bir nem atfedilmektedir. Burjuva demokratik devrimleri ierisinde eitlik, zgrlk, kardelik iaryla ne kan Fransz Devriminin kurduu hem evrensel hem zerk hem de

ulusal karakterli citoyeni modern vatandan atasdr. Her ne kadar, kstl liberal dnem analizi srasnda ortaya konduu ekliyle burjuva liderler, eitliin kapsamn snrlamak zere eitli stratejiler gelitirmise de Fransz Devrimi ile vatandalk tikel bir imtiyaz stats olmaktan km ve evrensel bir stat haline gelmitir; nk devrim aka vatandalk haklar ile evrensel eitlik fikri arasnda sk bir ba kurmu ve kardelik ilkesine dayal toplum nosyonu ile vatandal birletirmitir. Yine, vatandal bir zerklik stats haline getiren de Fransz Devrimidir; nk siyasal liberalleme (toplum ve devlet karsnda bireysel zerkliin gvenceye alnmas) taleplerine vatandalk kurumu ierisinde bir zm retmi, yani vatandalk statsn bireysel zerkliin meru dayana olarak iaretlemitir. te yandan Fransz Devrimi ile vatandalk ulusal bir karakter kazanmtr; nk egemenlii ulusta temellendirerek, ulusu da vatanda-znelerden oluan ayr bir varlk olarak ekillendirerek, ulus-devlet modeline demokratik bir ierik kazandran ve onu modern an paradigmatik modeli haline getiren bu devrimdir (Turner, 1995: 19-21).

I.2.ii. Sylemsel Kurulu Fransz Devrimi, liberal ve demokratik deerlerin birarada yorumland bir vatandalk syleminin kurucusudur. Pietro Costa, Modern Avrupada Vatandalk Sylemi adl sunusunda, bu balamda ksaca unlara deinir: Ge Ortaa politik kltr, bireyi toplumun ayrlmaz bir unsuru olarak kavram ve zgrl (liberty-immunity) ortak iyinin srdrlmesinde temellendirmitir. Ancak, zellikle mezhepsel nedenlerle toplum iinde patlak veren kanl atmalar dolaysyla ne zaman ki bireyin toplumdan korunmas ihtiyac ortaya km, ite o zaman zgrlk fikri, kapsayc bir varlk olarak toplum imajndan (the immage of the community as an inclusive body) uzaklamaya balamtr. Bu gelimeler, bireyin sadakat ban topluma deil dorudan egemen figre kar tanmlayan, egemenlii toplumsal hiyerari ilikileriyle dolaymlamaktan vazgeen ve dorudan devlet-birey arasnda tarif eden yeni bir egemenlik teorisinin (=mutlak egemenlik teorisinin) de oluup

yerlemesine kap amtr. Altusisustan Bodine, Harringtondan Hobbesa kadar pek ok dnr, bu yeni modelin szcln stlenmitir. Bundan byle bireyin gvenlii dzenin tek bana nedensel kayna olan egemene baldr. Modern doal hukuk teorisi, birey(mutlak) egemen arasndaki ilikide temellendirilen yeni dzeni, bireyi ve egemenliin amacn yeni batan tanmlayarak hem yerleikletirmi hem de bir lde deitirmitir. Bundan byle, bireyin haklar topluma mensubiyetinden deil (membership) dorudan insan olmasndan, antropolojik yapsndan kaynaklanr ve egemenlik bireylerin rzas temelinde, onlarn gvenliini salamak kaydyla merudur. yi bilindii zere bu argmanlarn en nde gelen savunucusu J. Locketur. Sonuta 17.-18. yzyl vatandalk syleminde haklar, eitlik ve zgrlk vgs kendine kayda deer bir yer amtr ama, vatandan katlmc angajman fikri de tamamen geri ekilmemitir. rnein, Fransada Helvetius ve Mobly gibi yazarlar, ortak iyi ve cumhuriyeti deerlerin srarl savunuculardrlar. te tam da bu noktada, haklar ve mensubiyeti btnletirme kapasitesine sahip bir vatandalk sylemi kurma yolundaki cesur giriimiyle Rousseau ok nemli bir figr olarak siyasal dnceler tarihindeki yerini alr ama ayn gerekeyle (haklar ve mensubiyet ya da liberal gelenek ile demokratik gelenek arasnda bir denge kurmann glkleri dolaysyla) eserleri elikiler ve mulaklklarla doludur.

iddetli tartma ve atmalara yol aacak olan haklar ve mensubiyet kombinasyonu 1789da devrimci kollektif tarafndan yaama geirilmitir. Devrim aamasnda aktrler, hala doal hukuk geleneinin ve 18. yzyl reformcularnn dilini konumaya devam ediyorlard ama bambaka bir balamda hareket ediyorlard. Fransz Devrimi bir haklar devrimidir: zgrlk ve mlkiyet, Deklerasyonda, bireyin doal haklar ve meru dzenin temel direi olarak ilan edilmitir. Ne var ki, insan doasnda temellenen haklar, kendiliinden gereklik kazanamaz. Haklarn duyurusu, savunusu ve yaama geirilmesi Sieyesn devrimin arifesinde devrimin ikin itici gc olarak tanmlad- kollektif varlk=ulus tarafndan

baarlacaktr. Buna gre yeni dzen haklarn dzenidir ama haklarn dzenine varlk kazandran ulustan bakas deildir. Baka bir syleyile haklarn bireyin doal kazanm olduu dorudur ama sadece ulus sayesinde reel bir dzenin temellerini oluturduklar da eit derecede dorudur. Dahas, zel bireyin haklar vatandaln temelidir ama tek bana vatandaln btn ieriini tketemez. Siyasal katlm, imdi byk nem arzeder ve Sieyesn aktif vatandalk olarak kavramlatrd konsept, medeni haklara tanml pasif vatandalktan farkl ve daha stn bir vatandaln da zn oluturur. Bu gelimeler eitlik kavraynda nemli bir yn deiikliine yol verdii iin ayrca nemlidir. Eitlik, bylece doal insana atfedilen bir ey olmaktan km, siyasal mcadelenin arac haline gelmitir. Bundan byle vatandalk mcadeleleri salt bir haklar mcadelesi deil, ulus uruna, ulusal varla dorudan ve katlmc tarzda mensubiyet uruna, verilen mcadeleler olarak okunmaldr (Costa,1990: 1-10).

Sonu olarak, her ne kadar vatandalk, devrimleri izleyen ilk dnemete Avrupa ve Kuzey Amerikada yaayan kentli snfn hukuk devleti ve temsil kurumlarnda somutluk kazanan sivil, siyasal haklarndan ibaret olarak kalmsa da, modern vatandalk sylemi, eitsizlikle toplumsal/siyasal olarak mcadele edilebileceini fikrini yerleikletirdii iin, vatandalk muazzam bir yaylm ve deiim kapasitesiyle birlikte tarihe dnmtr.

I.2.iii. Modern Vatandalk Teorileri ve Vatandaln Politik Doas Yine de muazzam bir yaylm ve deiim kapasitesiyle tanml modern vatandaln yukardaki trden bir okumas olduka yenidir. Yurttalk ve Toplumsal Snflar adl yapt (1949) ile modern vatandalk projesinin yaad dnm, belirli bir perspektiften analiz eden T.H. Marshall, bu trl bir okumaya n ayak olan ilk isimlerden birisidir. Vatandalk temasyla ilgili olanlarn ok iyi bildii gibi, Marshall teorisini modernliin tarihsel geliim srecinde ortaya kan, her biri farkl kurumsal yap ve tarihlere sahip, farkl toplumsal

gruplarla farkl ilikiler kuran tr hak ekseni zerine oturtur. Bu eksenler srasyla medeni haklar, siyasal haklar ve sosyal haklardr. Medeni haklar, bireysel zgrlk, konuma zgrl, dnce ve inan zgrl, mlk edinme, szleme yapma ve adalet hakk gibi bir dizi hak ve zgrlkleri kapsar; hukuk devletinin kurumlarnda somutluk kazanr. Siyasal haklar, (siyasal) karar srelerine temsilci ve semen olarak katlma hakkn ifade ederken beklenecei zere temsil kurumlarnda somutluk kazanr. Sosyal haklar ekseni, yaadmz toplumun standartlar lsnde ekonomik refah ve sosyal gvenlik gibi haklara sahip olmaktan, ada bir birey gibi yaayabilme hakkna dein uzanan geni bir haklar dizinidir; eitim ve sosyal gvenlik kurumlar bata olmak zere bir dizi kurum ierisinde somutluk kazanr (Marshal,Bottomore, 2000: 21).

Marshall, tarih dilimleri arasnda belli bir esneklik pay brakarak, medeni haklar ekseninin 18., siyasal haklar ekseninin 19., sosyal haklar ekseninin 20. yzylda olutuuna dikkat eker ve sosyal haklara, vatandalk haklarnn tamamlaycs ve refah devletinin z olarak ayrcalkl bir yer tanr. Buna gre refah devleti, eitlik ilkesine dayal vatandalk ile kapitalizm arasndaki sava eitlik lehine dengelemi ve bylece bireylerin toplumsal adalet erevesinde toplumla btnlemelerini salamtr.

Marshalln analizi bu alma iin eletirel anlamda ilgi ekicidir. nk Marshall, ilevi toplumsal atmalar bertaraf ederek istikrar salamak olan modern siyasal projenin doruu olarak resmedilen, refah devleti dnemini Batda vatandalk haklarnn srekli gelitii ve geniledii evrimci srecin son noktas (yani sosyal haklar, vatandaln ortaya atld ve snand alanlarn son snr) olarak deerlendirmektedir. Bu tezin ana konusunu oluturan yeni vatandalk tartmalar, tam da kemale erdii dnlen vatandalk konseptinin yetersizlikleri ve tesiyle ilgilenmektedir ve Marshalln tamamlandn/kapandn dnd model, 21. YY. vatandalk projesi iin sadece bir kalk noktas olacaktr.

Marshalln (modern) vatandalk analizi pek ok akademisyen tarafndan eletirilmitir ve bunlarn nemli bir ksm kayda deer eletirilerdir. Bu eletiriler drt eksende toparlanabilir: Birincisi, Marshalln ngiltere merkezli bir tarihsel deneyimi genel geer kabul edilmi olmasndan kaynaklanr. kincisi Marshalln vatandalk haklarnn ortaya kn, evrensel bir zn evrimsel ve izgisel olarak kendini dlatrmas biimindeki anlatmndan ileri gelir. Son dnemde, vatandaln geliiminin dorusal deil, siyasal mcadelelerle i ie geerek dairesel ve olumsal olduuna dair akademisyenler aras ciddi bir konsensusun varlndan sz edilebilir. ncs a-politizm eletirisidir. rnein Bottomore, Marshalln vatandaln kuruluu bakmndan sadece ilkeler -vatandaln eitlik ilkesi ile kapitalizmin mlkiyet ilkesi arasnda- dzeyinde bir atmay iaretlediini bu sebeple toplumsal snflarn vatandalk zerindeki etkilerini incelemek yerine vatandaln toplumsal snflar zerindeki etkilerini incelemekle yetindiine, Giddens, haklarn alt toplumsal snf ve gruplarn siyasal mcadeleleri sonucunda ulatklar kazanmlar olduunun Marshall tarafndan aklkla ortaya konmadna iaret eder. Drdnc eletiri, Marshalln eitsizlikleri salt snfsal temelde aklamas ve cinsel, etnik dzeyli eitsizlikleri ihmal etmesiyle ilikilidir (Isn, Wood, 1999: 30). Burada, zellikle a-politizm eletirisi ile ilgilenmek gereklidir. nk vatandaln kentsoylulara zg bir aznlk statsnden toplumun ounluunu kapsayan bir statye doru genilemesini ve sonularn ancak atma-mcadele ekseninde ya da aadan ve

yukardan gelitirilen vatandalk politikalarn dikkate alarak tartlabilir.

Turner, vatandaln geliimini, dar ve tikel bir vatanda tanmndan insan ve insan olmayan kiiliklere doru- da doru genileyen halkalar/dalgalar serisi olarak okumay nerir. 19. YY boyunca (ya da kstl liberal modernlik boyunca) vatanda, mlk sahibi, erkek hane reisiydi ve gerek vatandalk kudreti

(politik g sahiplii), toplumun ok dar bir kesiminin tekelindeydi. Buradan da doru genilemeyi mmkn klan 4 dalgadan sz etmek mmkndr. Birincisi rgtl ii snfnn toplumsal katlm yolunda verdii mcadelesinin sonucunda mlkiyetin formel vatanda tanmndaki nemini yitirmesi ve mlkszlerin siyasal haklarn elde etmesiyle ortaya kmtr. Feminist hareketten kaynaklanan ikinci dalga, cinsiyetin (gender) vatandalk tanmndaki nemini yitirmesiyle sonulanmtr. nc dalga, vatandalk tanmnda ya ve soy unsurunun gittike nemsizlemesini anlatr. Ksaca nc dalga, ocuklara dair yasal dzenlemeleri ve yal haklarn, yani vatandaln sosyal artlarnn ya, kan ba vb. bakmakszn oluturulmasn anlatr. Yaylan vatandalk haklarnn drdnc ve en yeni dalgas ise doaya ve evreye haklar atfeden toplumsal hareketler tarafndan gelitirilmektedir (Turner,1986: 92100).

Toparlamak gerekirse, Turnerin vatandaln geliimine dair getirdii zmlemeye bakarak, tikel olandan evrensel olana, doal belirlenimden toplumsal belirlenime, hiyerarik olandan yatay olana, de-jura eitsizliklerden de-facto eitsizliklere doru ve nihayet de-facto eitsizlikleri amak adna pozitif ayrmcla doru bir dnm sz konusudur (ibid. 135). Ancak, mutlaka belirtilmelidir ki eitlik ve evrensellik ynndeki bu hareket mutlaklatrlamaz. Btn bunlar, -bir zamanlar burjuvazinin aristokrasiye kar kulland- haklarn tikel ve atfedilmi (ascriptive) karakterine kar kan modern siyasal sylemi

kullanarak, alt toplumsal kesimlerin yzletikleri dlanmaya kar baaryla verdikleri mcadelelerinin sonulardr.

Negri ve Hardt mparatorluk kuramnda kapitalist toplumlarn yaplanma ve yeniden yaplanma srelerinin potestas (iktidar) ve potentia (potansiyel toplumsal g) olmak zere iki g oda arasndaki iliki zerinden analiz edilebileceini, iktidar/sermaye glerinin ontolojik olarak muhafazakar olduunu, her yeniden yaplanmann gerisinde potentiay aramamz gerektiini, ama her yeniden yaplanmann ayn zamanda yeni bir iktidar mantnn inas demek olduunu iddia ederler. Dolaysyla vatandaln tarihi de her iki ynde birden (potestas ve potentia) yazlmaldr (Hardt, Negri, 2002). Vatandalk hem bir egemenlik aygt ve egemenlii mistifike etmeye yarayan bir aygttr hem de eitlik ve kamusallk idealini gerekletirme yolunda bir mcadele aygtdr. Yine Turnern ifadesiyle hem ynetici hem de ezilen snf stratejisi olarak ikili bir nitelik tar (zkazan, 1998: 83). Ve her iki taraf adna da kazanmlarn ifadesidir. Sonuta, vatandaln dnmnden evrensel bir zn evrimsel olarak ortaya k deil, muhafazakar ve reformist/devrimci taraflar aras mcadelelerin kararsz ve olumsal sonular anlalmaldr. Dolaysyla burada, evrensel normlarn tersine evrilemeyecei, zayflatlamayaca ve hatta tasfiye edilemeyecei iddia edilmemitir. Tam aksine her byme aamasnda muhafazakar potestasn statkoyu korumaya ynelik saldrlaryla karlamas kanlmazdr. Dahas potestas, muhafazakar

direniinde baarsz olduunda kendini yani iktidar mantn- yenileyecek ve vatandala dair yeni bir strateji gelitirecektir; tpk refah dnemi vatandalk projesinde olduu gibi.

I.2.iv. Refah Dnemi Vatandalk Projesi Bu tez asndan refah dnemi (1945-1973) vatandalk projesinin stbelirleyeni olarak sosyal vatandaln mantnn ve sonularnn anlalmas nemlidir ve refah devletin vatandalarna uygulad bireyselletirme teknikleri ierisinden gemeyi art koar. Biimsel ve evrensel eitlik ilkesiyle iaretli modernlik koullar altnda, ynlarn pre-modern dnemde ynlara ve serflere yapld gibi kamusal alandan sonsuza dek dlanmalarnn imkanszln kavrayan potestas, onlar disipline, terbiye ederek, kontroll bir biimde ieriye dahil etmek olarak okunabilecek bir politika gelitirmitir. Ulusal kimliklerin inasndan bu yana uygulanmakta olan bu politikann olgunlua ve dorua ulat dnem refah dnemidir ve bireyselletirme, refah dnemine egemen olan vatandalk politikasnn da zdr. Bireyselletirme, devletle birey arasnda, ayn anda bireyi kstlayan ve muktedir klan bir iliki biimidir. Dahas bireyselletirme, bireyleri biricikletirerek aynlatran bir iliki biimidir. Dolaysyla bireyselletirme birbiriyle elikili sonular olan bir paradokstur (Turner, 1986: 119).

Bireyselletirme tekniklerinin arlkl olarak uygulama alan bulduu yer, sosyal hizmetlerdir. Buradaki en nemli husus, bireylerin vatandalk kapasitelerini (=toplumsal birey olma sorumluluklarn tayabilme kapasitelerini) artrmak amacyla yardm ve hizmetin bireyin gzetim ve denetimi ile i ieliidir. Bireyselletirme, zel alann derinliklerine doru bireysel yaantlarn gzetlenmesi, denetlenmesi ve nihayet dzenlenmesi ile, o da muazzam bir brokratik rgtle mmkn olacaktr.

Bireyselletirme karsnda yorumlar, kstlama ve muktedir klma ynndeki sonularndan hangilerinin ne karldna gre snflandrlabilir. Bir tarafta, bireyselletirmeden, gzetlemenin ve brokratik kontroln yaylmas dolaysyla bireyin zekliine ve vatandan zeline (privacy) ynelik bir tehdit/saldr algs baskndr. Bu kapsamda, Foucault, Weber ve Adornonun isimlerini anmak gerekir.8 Kstlanma ynndeki sonular ne karan akademisyenlerin dnya grleri birbirinden olduka farkldr ama yine de hepsinin zgrlk ile dzen/istikrar arasndaki elikiyi ne kararak tarttklarn sylemek mmkndr. Rasyonel-brokratik mdahaleye yaplan olumsuz vurgu ok belirleyicidir. Dier taraftan bireyselletirmenin muktedir klc sonularn ne karan yorumcular, devlet mdahalesini aran hak sylemini benimser ve pekitirirler. kinci yndeki yorumcularn en belirgin olan da aslnda Marshalldr. Gerekten de toplumun zayflatlm kesimlerinin kendi bireyselliklerini, yeteneklerini, eitim, salk ve gvenlik alannda kamu destei

olmakszn nasl gelitirecekleri belirsizdir. Turner, ite bu realiteden hareketle bireyselletirmeye ilikin pesimist yorumlara kar Marshalln yorumlarn gelitirmek ynnde bir aba ierisindedir. Ona gre bireyselletirme aka gdlen/ynetilen bir toplum biimini retmitir ama, her nerede eitliki temelde kitlesel bir hizmet sunma ynnde siyasal bir giriim varsa orada brokratikleme kanlmaz olacaktr. Brokratikleme, genel yaam standartlarnn iyiletirilmesi adna gze alnabilecek bir maliyettir. Eitlik standartlar, standartlar denetimi/dzenlemeyi gerektirir ki bu da en verimli ekilde brokrasi tarafndan baarlabilecektir. nemli olan bireyselletirmenin -mdahalenin ar genilemesine yol at kadar- bireylerin amalarna ulamalarn salayan kanallar oluturduklarn da kabul etmektir (Turner,1986: 137). Brokratiklemenin kitlesellemenin kanlmaz bir maliyeti olduunu doruysa da eitliin tek mmkn biiminin kitleselleme olmad yolundaki iddialar mutlaka dikkate alnmaldr. Kitlesel retim-tketim sarmalyla ileyen endstri kapitalizmi refah dneminin zgl altyapsdr. Dolaysyla her eitliin zorunlu olarak brokratik genileme ve bir rnekletirmeden getii dnlmemelidir.

Refah sistemi, Laclau ve Mouffeun belirttii gibi, sosyal vatandalk ile siyasi vatandal birlikte deerlendirmekle ve pozitif zgrlk fikrini gelitirmekle demokratikleme srecine nemli bir katk salamsa da sistem kendi srekliliini ve toplumsal istikrar, kitlelerin derin depolitizasyonu kouluna

balayarak bir yandan da demokratiklemeyi askya almtr (Laclau, Mouffe, 1992: 200). Refah dnemi vatandalk konseptinde, vatandaln haklar, ykmllkler ve katlm unsurlarndan sadece haklar unsurunun, dahas haklarn da sadece ekonomik haklar boyutunun ok ne kt aka grlmektedir. Bylece refah talebinin dnda talepleri olan hak ve zgrlk mcadelelerinin siyasal cemaat ierisinde hibir meru dayana kalmam; dolaysyla kamusal tartma alan olaan st daralm; toplum olarak yaamann siyasi, ahlaki, kltrel boyutlar kamusal tartma gndeminin dna itilmitir ya da siyasal toplumun ilgi alanndan dlanmtr. Sonuta, ulusal siyasal toplumun snrlarn toplumun tm fertlerini ierecek ekilde dzenleme ynndeki aba, paradoksal olarak kamusal alann ve siyasal ve sivil toplumun paralanma srecini balatmtr.

I.3. Yeni Zamanlar: Modern Siyasal Projenin ve Modern Vatandaln Krizi

Refah devleti rejiminin 70lerden itibaren gerilemesiyle ba gsteren ve iinden getiimiz dnemi de kapsayan yeni zamanlarn tarihteki yeriyle ilgili ciddi gr ayrlklarna ramen, son 30 yln modern toplumlarn yapsndaki en kkl deiimle tanml olduu yolunda kayda deer bir gr birlii sz konusudur ve bu ortaklk, aada yer alan analizlere yeterli destei salamaktadr.

Modern siyasal proje, ulus-devletin toplumsal snflara, gruplara ve bireylere ynelik tutunum salayc kapasitesinin tkenmesiyle krize girmitir. Ulusdevletin tutunum salayc kapasitesini yitirmi olduu tespiti, tarihte bir kopu uranda olduumuza dair hayati bir nem arz eder; nk ilgili proje ortaya kndan bu yana, toplumsal rgtlenme ama daha da nemlisi toplumsal uzlamann optimum leinin ulus olduu varsaymna dayanmtr.

Ulusal temelde eitleme ve btnleme projesi olarak refah devleti projesi Marshalln dedii gibi, (1) toplumsal eitlik ve (2) kapitalizmin geliiminin srekliliini ayn anda garanti altna almay hesaplayan devlet, emek ve sermaye arasndaki tarafl uzlama temelinde hayata geirilmitir ve yine bu tarafl uzlamann 70lerden itibaren zlmesiyle de krize girmitir. Uzlamann zlmesi, devlet, kollektif toplumsal zneler (uluslar ve toplumsal snflar) ve birey-zneye ilikin alglarn kkten deimesine yol amtr: Devletin kollektif toplumsal karlarn koruyucusu olarak davranma yetisine duyulan gven kaybolmu; alma etrafnda biimlenmi dayanma ve ortak kimliin geleneksel kaynaklar geersizlemi; tketimde bireysel tercihin nemi artm, merkeziletiren aynlk reddedilmi ve farklln gzetilmesi talep edilmitir (Leadbeater, 1995: 131).

Krize ve yeni zamanlara damgasn vuran olgu, toplumsal paralanmadr. Toplumlarn iindeki gerilim/atma odaklarnn saysnda tam anlamyla

patlama yaanm, emek ile sermaye arasndaki kadim elikiye, rgtl gler ile rgtsz bireyler, devlet ile sermaye, ii hareketi ile yeni toplumsal hareketler, orta snf ile en alttakiler arasndaki elikiler eklenmitir (zkazan, 1998: 105).

Yeni zamanlarda, yeni san ksa sre ierisinde tm dnyaya yaylan ve hala sren hegemonyasna bakarak, rgtl projenin ve zellikle de refah sisteminin yukardan tasfiye edildii dnlmemelidir. Sistemi krize sokan, yukardan ve aadan gelien tepkilerin toplam etkisidir. Aadan tepkiler, gerek hr dnya gerekse komnist dnyada, kitle kltrn tanmlayan ve milliyet, cinsiyet, ya snf gibi ltlere tabi hazr kimlikler iine tktrlmak kaydyla disiplin altna alndn kavrayan toplumsal kesimlerin, refah dzenini (devlet eliyle yrtlen iyiletirici politikalarda temellenen bir dzeni) reddetmesi temelinde aklanabilir. Yeni sa proje bu tepkileri nemli bir ksmn yeni bir yne kanalize edecek bir hegemonya kurma baarsn sergilemitir. Krizle beraber, dzen sorunu (hangi ilkeler temelinde, kimler arasnda bir uzlamann kurulmas gerektii sorular) yeniden toplumlarn gndemine geldiinde, yeni sa, refah devletinin farkl ynlerinden rahatszlk duyan eitli snf ve kesimleri genel bir hegemonik ereve ierisinde biraraya getirebilmise bunu 50li yllardan itibaren atomizasyon yolunda sonular retmeye balayan kitle kltrnn toplumsal ve siyasal olan zerinde yaratt ykc etkiye borludur. Kitle kltr, ironik olarak, 50ler ve 60lar boyunca -bizzat stnde

ykseldii ulusal ve snfsal zdelemeleri- milliyet ve snf bilincini ama daha da nemlisi toplumsal sorumluluk ve ortak amaca ballk duygusunu kreltmitir (Wagner, 1996: 229). Bu durum, eitlik, adalet, katlm gibi demokratik deerlerin dzenin meruiyet lleri olarak gerilemesine yol amtr. Yeni sa, demokratik deerlerden boalan yeri muhafazakar ilkelerle (otoriterlik, disiplin, hiyerari gibi...) doldurmutur. Bylece, liberal ve muhafazakar ilkeler aras bir eklemlenmeden treyen yeni sa sylem, sermaye kesimi, 60larn toplumsal radikalizminin kltrel sonularndan rahatsz olan sessiz bir ounluk, devletin refah harcamalarn finanse etmek istemeyen geni bir orta snf bir araya toparlamtr (zkazan, 1998: 106-107). Bireyci, rekabeti, eitsizliki alt sylemlerle tanml yeni sa sylemin kitle kltrnn yerleiklemesiyle balayan toplumsal paralanma srecini ne lde radikalletirme eiliminde olduunu en ak ekliyle Bayan Thatcher dile getirdi: Toplum diye bir ey yoktur, insanlar ve aileleri vardr. Thatcher, farkl toplumsal kesimlerin birbirlerine kar sorumluluklarn minimize etmek amacyla topluma meydan okurken, dlama stratejisinin siyasete geri dndn ve yeni zamanlarn insanlarn ou adna zor zamanlar olacan duyurmutur ama bizzat bu dlamaya maruz kalan kesimleri de harekete geirmitir. Reel ekonomik ve siyasal mcadele kulvarndan karak her yere srayan, 70lerden bu yana gittike eitlenerek dnyaya yaylan bu hareketler (yeni toplumsal hareketler), toplumun yani bizin yani siyasetin n koulu olan ortak karn toptan reddi yerine, toplumsal birlik ilkelerinin yeniden

yaplandrlmasn talep etmekle siyasette alan yeni ufuklarn habercileri oldular.

Modern toplumsal, siyasal projenin bizzat deneyimlemekte olduumuz krizi, elbette ki moderliin tarihindeki tek kriz ura deildir. rnein Wagner, burjuva demokratik devrimlerden bu gne dein uzanan dnemde, ilki 20.YYa geite bagsteren iki byk kriz ura tespit eder ve modernin tarihini kstl liberal modernlik, rgtl modernlik ve rgtl modernliin sonras (=burada yeni zamanlar) olmak zere e ayrr. Birinci kriz uranda da, (modern siyasal projenin=) temsili demokratik rejime bal laik ulus-devlet modelinin, srasyla devlet, ulus, temsili demokratik rejim dzeylerinde nemli dnmler yaamtr ama bu nitel dnmler, modern siyasal projeye istikrar ve yaylm kazandrm; ulus-devlet erevesini perinlemitir. kinci krizi birincisinden ayran en temel e -yukarda da vurguland gibi- ulus-devlet erevesini, projenin kendisini dorusal bir seyir iinde gelitirmesini imkanszlatracak lde tahrip etmesidir. Son otuz yl, modern toplumlarda iktidar ve direni ynnde yeni kapasitelerin olutuu ve somutlamaya balad revizyondan te deiimlere tanktr. retim ve mbadelenin asli unsurlar -para, teknoloji, insanlar ve metalar- ulusal snrlar giderek daha hzl geerken (Hardt, Negri, 2002: nsz), yani ulusal kapitalizm zlrken ulus-devlet ve ulusal vatandalk da onunla beraber gerilemektedir (Kaya, 2000: 144).

kinci kriz ve yeni zamanlar analizi, ok ynl, ok kapsaml ve birbiriyle elikili sonular reten kreselleme olgusuna dikkatle eilmeyi gerektirir. Ne var ki kreselleme analizleri de aynen olgunun kendisi gibi ok ynl ve ok kapsaml olup, birbiriyle elikili sonulara ularlar; kresellemenin milad konusu dahi bugn tartmaldr; en ok 30 yllk bir gelime olduunu syleyenler de vardr, en az 500 yllk bir gemii olduunu syleyenler de. kinci iddia kresellemenin tarihini kapitalizmin geliim, yaylm tarihine endeksler (Koray, 2001) ve kayda deer bir doruluk pay vardr. Yine de dnle bugn birbirinden ayran nemli bir yeniliin olduu gzden kamamaldr: Kreselleme bugn, merkez-evre, ieri-dar, biz-onlar, kamusal-zel... gibi bir dizi ikilii ve aslnda modernlik boyunca kurulmu btn snr izgilerini mulaklatrmaktadr ve tam da bu mulaklama -aada eitli dzeylerde ele alnaca zere- modern vatandalk kurumunun yerinden kmasna yol amtr.

*Yeni Ynetim Zihniyeti ve Vatandalk: Refah devletinin brokratik krizinin ardndan son 20 yla, daha ok dereglasyon politikalar olarak bilinen ve devletin ekonomik ve mahrem alanlardan geri ekilmesini, kltlmesi ve sivil toplumun kendi dinamiklerine terk edilmesini ama edinen uygulamalar damgasn vurdu. Ne var ki bu politikalar, devlet-toplum, kamusal-zel olan/alan ikiliklerini netletirmek yerine eskisinden farkl bir biim altnda, ama daha derin dzeylerde bir mulaklatrmtr. (zkazan, 1998: 109). Bunun sebebi,

(1) ortak iyinin srdrlmesi yolunda kollektif hkm verme ve dzenleme haklarnn gerilemesi anlamnda snrl siyaset, (2) polisiye kudretin artrlmas anlamnda gl devlet ve (3) serbest piyasa geninde ekillenen yeni ynetim zihniyeti etrafndaki uygulamalardr. Bundan byle devlet, kendini bilge nder deil, bir arabulucu olarak tanmlamakta ve topluma nfuz etmek yerine bireyleri ve gruplar zerklikleri zerinden, dzenlenmi tercihler araclyla ynetmektedir. Artk bireyler, ne erken liberal dnemin izole edilmi atomlar, ne de rgtl dnemin toplumsal vatandalar olarak ynetiliyorlar. Bugnn ynetilenleri, heterojen aidiyet kmelerinin yeleri olarak bireylerdir. Kiilerin kendi zerlerindeki ynetimi ile siyasal ynetimi birletiren yeni bir ynetim zihniyeti ve bunun toplumsal dourgular ile kar karyayz. Ynetilenlerin rasyonel davranma eilimlerini artran bir sorumlu klma biimi gelitirilmektedir. Sorumlu birey ile ait olduu zerk cemaat arasndaki ilikinin toplumsal vatanda ile genel toplum arasndaki ilikiyi ikame etmesinin sonular pek ardr ve birbirleriyle de yakndan ilikili iki kmede toplanabilir. Birincisi, devletin dezavantajl gruplar desteklemeye ynelik sosyal politikalar hzla terk etmesi ile ilgilidir. Yeni sa, sosyal vatandal, (1) negatif zgrlklerle uyumsuz, (2) ekonomik adan verimsiz olduu ve daha da nemlisi (3) bamllk kltrne yol at gerekesiyle reddetmektedir. rnein N. Barry, refah programlarnn vatandalar aktive ettii yolunda hibir kant olmadn, aksine pasifizasyona yol atn, yoksullarn sosyal ve kltrel entegrasyonunun ancak kendi yaamlarndan sorumlu klnmalaryla

mmkn olacan iddia eder (Kimlika,Norman, 1994: 355-56). Ne var ki sosyal haklar eksenini vatandalk kurumunun bir uzants olarak grmekten vazgemenin, zlemeyen sorunlar derinletirmekten baka hibir kapasitesi olmad bugn hemen hemen meydana kt. Yoksulluk, refah dzeyinin en yksek olduu Kuzey Yarmkrede dahi, son 20 ylda hzla trmanmtr. rnein Britanyadaki alt snf (underclass) mensubu insanlarn orannn toplam nfusa oranla %5 ile % 30u arasnda olduu iddia edilmektedir (Marshall, Bottomore, 2000: 106). Yoksulluun art, nfuslarn irice bir blmnn toplumsal kimliklerin oluturulabilecei ana alanlardan dlanmalar ve bu kesimlerin ulalmas kolay milli ve dini temelli radikal kimliklere tutunmalarna yol amakta ve kamusal, toplumsal paralanma srecini hzlandrmaktadr. Sonuta, sosyal haklarn sakatlanmas alt snf iin sadece vatandaln kapsamnn daralmas deil, bir btn olarak vatandalk kurumunun genel topluma tutunum salayc ilevinin geersizlemesi anlamna gelir. kincisi, sivil toplumun gl kar odaklar, cemaatler arasnda paralanmas ile ilikilidir. Siyasalar, devlet ile yanama ilikileri ierisindeki -byk uluslararas irketlerden dini ve etnik cemaatlere ve hatta mafya etelerine dek uzanandevletimsi yaplar arasndaki -hala illegal ve gayr-meru- kabul edilen karar sreleri iinde ekillenmektedir. Bylece herhangi bir modern vatandalk formlasyonunu ayakta tutan kamu kar ve hukuk devleti gibi nosyonlar iyice deersizlemektedir (zkazan, 1998: 112). Wagner, kamu grevlileri ve eitli zel gruplarn ortaklaa yrttkleri yorumsal ve karar almaya dnk

faaliyetlerden tr tam da bir siyasa kararnn u ya da bu alandaki yerleminin giderek sorunlu hale geldiine, snrlarn bu ekilde bulanklamasnn beraberinde meruluk ve egemenlik sorunlar dourduuna dikkat eker (Wagner, 1996: 193).

*Siyasal birimin ve egemenliin yapsndaki kaymalar ve vatandalk zerindeki etkileri: Sovyet Blokunun kn izleyen son on - on be yllk dnem, Trkiye corafyasn kuatan siyasi haritalarn alt-st olduu gelimelere sahne olmutur. Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadouda siyasal snrlar zerinde iddetli atmalar yaanmtr ama izilen yeni snrlarn -her an bozulmaya msait hassas dengeler zerine oturduu iin- mrlerinin ne kadar olaca da belirsizdir. Btn bunlar toprak savalar olmaktan ok egemenlik haklar (kendi kaderini tayin hakk / verili bir topluluk ve toprak paras zerinde hukuk belirleme ve yrrle koyma yetisi(Held, 1995: 190) ) urundaki atmalar olarak yorumlanmaldr. Ne var ki artk siyasi haritalar, egemen zneleri anlamak iin ok yetersizlemitir. Brakn yeni ulus-devletleri, kendi egemenliklerini dar yayma yetisiyle tanml, asrlk Batl ulusdevletlerin dahi kendi snrlar ierisinde en stn ve egemen otoriteler olarak dnlmesi zorlamtr (Hardt, Negri, 2002: nsz). stisnasz tm ulusdevletler, toplumsal kaynaklar zerindeki tasarruflarndan balayarak ulusal politikalarn dorultusunu belirleme konusunda yasal ve fiili denetim kayb yayorlar. Ne var ki, ulus-devlet egemenliinin gerilemesi, genelde egemenliin

geriledii anlamna gelmez. Bu ada dnmler, politik denetimlerin, devlet ilevlerinin ve dzenleyici mekanizmalarn topyekn geri ekilmesiyle iaretlenmemitir. Egemenlik yeni bir biim alm ve ayn hkmetme mant altnda toplanm ok sayda birim arasnda (ulus st, ulusal ve ulus alt) dalmtr. Bu yeni biim altnda ulus-devletlerin ilevsel kapasiteleri daralmamtr; hkmetler gl programlar eliinde, toplumsal yapy batan ayaa mdahale eden, geni etkili eylemlerde bulunmaya devam etmekteler. Ama bugnn ulus-devleti dnkyle ayn deildir. Ulus-devletlerin topyekn biimde gerek egemenlik hiyerarisindeki konumlar gerekse yklemleri (ama ve sorumluluklar) bakmndan geirdikleri belirgin deiimin kkleri egemenlik mantndaki deiimde sakldr. Uluslararas dzen anlayndan kresel dzen anlayna geile birlikte artk egemenlik, sabit snrlarla blnm topraklar, insanlar ve toplumsal ilevler zerinde snrsz ve blnmemi bir kamu gcnn uygulanmasyla ilemiyor (ibid. 27-28).

Modern vatandalk kurumu ancak -birbirleriyle skca ilikilendirilen- zneli (devlet, siyasal toplum, vatanda) modern egemenlik teorisiyle birlikte anlamldr. Bir taraftan, ulus-devletler ulusal siyasal toplumun ieriye ve darya ynelik iradesini dlatran bamsz aygtlar olmaktan kt iin teorinin ngrd devlet kalbyla uyumsuzlamtr. te yandan, youn toplumsal paralanma koullar altnda, kader birlii duygusunu yaatacak bir siyasal toplum tahayylnn gerekilii de phe gtrmektedir ki tam da bu

sebeplerle, bireyin ulusal siyasal topluma tam yeliini dzenleyen vatandalk kurumunun da alt boalmtr demek yanl olmayacaktr. Dier bir ifadeyle, ulusal temelde temsiliyet ve karlkllk ilikisinin geersizlemesiyle, modern (=ulusal, demokratik) vatandaln ngrd haklar ve ykmllkler dizgesi bugn havada asl kalmtr. Toplumsal kimlik, siyasal snr ve toplumsal pratikler arasnda ulusal bazl rtmelerin kaymasyla, D. Heldin dedii gibi, artk, ulusal siyasal toplumlar, hibir biimde hkmetlerinin eylemlerini, kararlarn ve politikalarn kendi balarna programlamyor ve hkmetler hibir biimde sadece vatandalar iin neyin doru ve yerinde olduunu belirlemiyorlar(Held, 1995: 199). Sonuta, yeni zamanlarn koullar altnda, halihazrdaki ekliyle vatandalk kurumu, egemenlik ilikilerinin demokratik yapsn korumaya dnk ilevlerini yerine getiremez hale gelmitir. Modern vatandalk, yaamlarmz zerindeki belirleyicilii gitgide artan yeni/kresel egemenlik tasarruflarnn denetlemesini salayacak kapasiteden yoksundur. Bireylerin ve toplumlarn egemen zneler karsndaki siyasal konumu/kimlii tanmsz kalmtr ve yneten- ynetilen arasndaki iletiimde siyasal boyutun by-pass edilmesi dnsel olarak da modern vatandaln krizini perinlemektedir. Aslnda, modern vatandaln krizi, daha byk apl bir krizin iinde konumlandrlmaldr: Modern siyasetin krizi. Sk sk dile getirilen demokratik mekanizma ve srelerin yetersizlikleri, demokratik sisteme ilikin inan bunalm, siyasal yapda kirlenme ve yozlamann art vb. birok faktr siyasetin gzden dmesinde rol oynamaktadr. rgtl modernlik

sresince yrrlkte bulunan clz vatandalk konsepti (kavram Wagnere ait, 1996: 233), siyasal katlm sekinlerin iktidara seilme srecine indirgemi, siyasal iletiimi ieriksizletirmi ve siyasetin sadece toplumsaln ynetimi olarak grnmesini salamt. Yeni zamanlarda bu yndeki eilimler artmaktadr, ama sre ayn zamanda bu izgi ierisinde halledilemeyecek sorunlar olanca aklyla su yzne karmtr. Siyasal sorunlar trmanrken eldeki aralar gitgide ilevsizlemektedir. Ancak bu durumu siyasetin sonul ricatndan ziyade, siyaseti yeniden temellk etmenin frsatlar olarak okumay mmkn klacak bir takm gelimeler vardr (ibid. 270). Aada son olarak bu gelimelere yer verilecek ve nihayet bu blme de son verilecektir.

Yeni Siyasal Failler ve Vatandalk: rgtl modernlik ve dolaysyla da rgtl demokrasi refah dnemiyle zirveyi yakaladnda vatandalarn siyasal eylem ve ykmllkleri semen kimliinde tanml bir dizi rutin iine sktrlmt. te bu rutinlerin tesisini, siyasal eylemliliin itlenmesi olarak okumak gerekir. Bu itleme giriiminin gerisinde, istikrarn sreklilii iin toplum iindeki tutku ve atmalarn olabildiince trplenmesi gerektii, bunun iin de vatandan siyasal pasifizasyonunun art olduunu dncesi vardr. Zamanla vatandalar, sz konusu rutinler tarafndan ortak kaderin tayinine dair siyasetteki stratejik rollerinin indirgendiini fark etmi ve siyasal eylemlilie dayatlan snrlar temsil edilmenin reddi ve uzlamsal olmayan siyasal eylemlere kalkarak tahrip etmeye balamtr (Wagner, 1996: 230).

Yasama organlarnn ve kitle partilerinin yaad ciddi g ve prestij kaybn temsil edilmenin reddi ile aklamak gerekir. Seim sandna giden ve istikrarl bir parti tercihi ortaya koyan semen/vatanda saysnda azalma vardr. Dahas semenler, varolabilecek partilerin ille de geleneksel dilinim partileri olmas gerekmediini kefetmi grnyorlar (ibid. 232). Geleneksel dilinim partilerinden, kkleri 1920lere uzanan, ideoloji ya da toplumsal bileim bakmndan farkllk gsterse de kitlesel oy ve gl ulus-devlet olgularna yant gelitiren partiler anlalmaldr (Benton, 1995: 258). yelerinin disiplin, hiyerari ve brokrasinin ar havasn soluduklar, tpk fordist bir fabrika gibi uzun emir-kumanda zinciri ve kat iblm uyarnca yaplanm bu partiler, son 20-30 ylda siyasal zeminin ve siyasal sorunlarn deimesiyle yeniden yaplanma ya da dnemin ruhuna uygun bir ifadeyle esnek yaplanma abas iine girdiler (Hall, 1995: 276). Bu aba, parti programlarnn sulanmas, birbirine benzemesi dolaysyla da nemsizlemesi ve siyasetin karizmatik parti liderleri arasndaki rekabeti konu alan bir gsteriye dnmesi ile sonulanmtr. Yeniden yaplanmann boulma ve rmeyle sonulanmasnn nedeni, kitle partileri adna, yanl ya da eskimi rgtlenme biimlerinden daha kkl bir sorunun varldr. Bu sorun, belirgin bir siyasal misyon tarif etme gl ya da ama bunalm olarak kavramlatrlabilir. Tarih sahnesine toplumsal uzlamalar bir arada tutacak zneler olma iddiasyla km bu partiler, M. Bermann iaret ettii, genel bir anlam kayb ve gl bir

paralanma duygusuyla ayrt edilen yeni zamanlarda kendilerini nereye konumlandracaklarn bilememektedirler. Ksaca, bugn, kitlelerin politik partiler tarafndan tek, kahraman bir btn haline getirilebileceine olan inan tkenmek zeredir (Benton, 1995: 262). Parlamenter demokrasinin ya da temsilin krizi gibi kavramlatrmalarla tarif edilmeye allan bu gelimelerin sonular, kurumsal siyasetin teknokratlara teslim olmasyla snrl deildir. Uzlamsal olmayan bir siyaset tarz ve bu tarz benimseyen aktrlerle yaam bulan alternatif bir siyasal alann oluumu da dorudan bu gelimelerin rndr.

Uzlamsal olmayan siyaset pratikleri, 70li yllardan itibaren gelimeye balayan kimlik/farkllk siyaseti ya da yeni toplumsal hareket siyaseti iinde temellk etmitir. Bunlar, maddecilik sonras deerlerin bir ifadesi (Ronald Inglehart), datm meselelerinden yaam biimlerinin grameriyle (Jrgen Habermas) ilgilenmeye geiin habercisidir. Yeni toplumsal hareketlere zg deneyimler araclyla, siyasal kayglar olarak tanmlanan meselelerin doasnda nemli dnmler meydana gelmitir. 19. ve 20. yzyln ilk yars boyunca burjuvazinin ve ii snfnn siyasetini belirleyen sosyal refah, siyasal konum ve toplumsal imkanlardan yararlanma mcadeleleri yerini krtaja ecinsel haklarna, ekoloji ve yeni tp teknolojilerinin sonularna ve rksal, dilsel, etnik gurur politikasna dair mcadelelere brakmtr. Bu yeni meseleler, yeni aktrlerce (eylemci kadnlar, beyaz rktan olmayanlar, ecinseller ve ilgili

vatandalarn oluturduu gruplarca) temsil edilmektedir (Benhabib, 1999: 1213).

Yeni toplumsal hareketlerin biim, ama ve yaam sreleri bakmndan birbirlerinden nemli farklar gstermekle beraber rgtlenme mant ve ideolojik, siyasal perspektifler itibaryla baz temel znitelikleri paylatklarn gzetmek gerekir. Hemen hepsi, tarihsel deneyimlerden yola karak, siyasal konumlar dondurma ve kontrol ele geirmek iin mcadeleleri snrlama eilimleri yaratt gerekesiyle hiyerariyi ve brokrasiyi artran geleneksel kurumlamay reddetmi grnrler. Siyasetle nasl ilgilenileceine dair daha geni tercihler ve hzl manevra kabiliyeti yaratan esnek ve yatay rgtlenme, bu hareketlerin tipik zelliidir. Siyasette kiiyi ve inisiyatifini tanma, sekinamatr ayrmna kar duyarllk rgtlenme zihniyeti bakmndan zellikle vurgulanmas gereken unsurlardr. Parti, sendika ve hatta gerilla rgtlenmelerine dek uzanan bir eitlilik iinde rgtlenme perspektiflerini yaama geirmeye girien bu hareketlerin ideolojik-politik hattaki ortaklklarn Held, kapitalizmin, retimi sonularndan ve yeniden retim alanndan ayrmasna meydan okuma olarak tarif eder (Held, 1995: 274-275). Ayn olguya bakarak, A. Melucci, yeni toplumsal hareketleri baat kltrel kodlara ynelik bir saldr hareketi olarak okur. Bu hareketler, toplumsal kodlar, bilginin resmi dzenleyicilerini, renme srelerimizle toplumsal ilikilerimizi rgtleyen dilleri ilgilendiren atmalar aa karmtr. Bu hareketlerin siyasete en

nemli katks, gndelik yaamlarn iinden geen ileyilerin rasyonalitesi arkasnda sakl bir iktidar grnr klmaktr ki iktidar grnr klnmadka denetlenemeyecek ve pazarla tabi tutulamayacaktr. Yeni kollektif eylem, bireysel ve kollektif yaantlarn artan oranda teknokratik gler tarafndan belirlenmesine ters den kimlik anlamlar ve tanmlar yaratarak ya da daha ak bir ifadeyle dil, cinsel grenekler, duygusal ilikiler, giyim-kuam ve yemek alkanlklarn deitirmek kaydyla -tpk iktidarn yapt gibigndelik yaamn iinden geen alternatif davran ve toplumusal iliki modellerini yaratarak yol almaktadrlar (Melucci, 1991: 55-62).

Yeni toplumsal hareketlerin znel ve tikel karakterini vurgulamak nemlidir. Amalarnn evrensel olmadn (evrensel bir kurtuluu hedeflemediklerini) ve potansiyel yeliklerin koullu olduunu ortaklaa kabul etmilerdir (Benton, 1995: 269). Kollektif eylemlilikte, tikel-evrensel ikiliinde tikellik lehine (ve otomatik olarak evrensellik aleyhine) ortaya konan yeni tutum, siyasetin ufkuna dayatlan eski trden snrlar tahrip ederken yenilerini de rer. Eski snrlar tahrip eder, nk siyasetin tek bir alanla ve tek bir politik kimlikle tanmlanmas reddedilmi (Held, 1995: 274-5) ve merkezi kurumlarn dna taan alternatif bir siyasal alann inasna balanmtr ( Habermastan aktaran zkazan, 1998: 106). Yeni aktrler, siyasetin snrlarn belirleyegelen kamusal-zel ilkeler arasndaki engelleri ortadan kaldrmay gzeten bir hareket dncesine sahiptir (Benton, 1995: 270). Bu anlamyla, zel olan politiktir

iar, salt feminist hareket deil, tm yeni hareketler bakmndan tanmlaycdr (Hobsbawm, s. 405). Yeni snrlar rer, nk her zaman zorunlu olarak farkllk yaratma politikasyla akan kimlik politikalar, genel topluma dair kayglarn minimize olduu bir ufukla tanmldr. Aktrler, snrl alanlarda, snrl evreler iin harekete geerler. Haklar sorunu, eitsizlik ve dlamlk, yeni aktrlerin harekete geme srecini byk lde belirlediinden, yeni toplumsal hareket siyaseti (kimlik/farkllk siyaseti) dorudan vatandalk meselesiyle balantldr. Bu hareketler, 20. yzyln bitiminde, Marshall tarafndan tanmland ekliyle, sivil, siyasal, sosyal hak eksenlerinden oluan ulusal demokratik vatandalk konseptinin zaaflarn ve tesini (nasl olup da snf temelli eitsizliklere son vermedii gibi, toplumsal cinsiyet, rk, etnisite vb. temellerde ayrmclk, bask ve arpk tanmaya (misrecognation) yol atn ve bunlar srekliletirdiini) deifre etmi bulunuyorlar. Vatandalk iddiasnn ortaya atld ve snand alanlarn genilemesi, bireylerin siyasal ve sivil yaama etkin katlmn salama iddiasndaki vatandalk kurumunun ideal ve reel olan arasndaki fark kapatma ansn bulmas adna kukusuz ilerici bir admdr ve tekrar siyasal gndemin merkezine oturan vatandalk tartmalarnn alt balklar (diyasporik, aborijinal, seksel, kozmopolit/kresel, kltrel, ekolojik vatandalk gibi) bu genilemenin boyutlar hakknda yeterli bir fikir vermektedir. Bundan sonra, farkllk politikalar tarafndan ortaya serilen sorunlar hesaba katmayan bir vatandalk politikasnn meruiyeti ok zayf olacaktr. Ancak, vatandalk

fikrinin farkllk temelindeki yeni genileme eilimleri, zclk temelinde tersine evrilmeye yani bireylerin farkllklarna hapsedilmesine yol ama riskini de beraberinde getirmektedir. Farkllklarn yokluu ile mutlakl arasnda gerek bir tercih ans yoktur. Her ikisi de tekiliin kemiklemesine ve mzakere edilebilir olann snrlarnn daralmasna, siyasetin ufkunun kapanmasna yol aacaktr. O halde ada bir vatandalk politikas, modern vatandaln insanla armaan olan eitlik ve evrensellik eleri ile -eer zgr ve eit bir stat tayacaklarsa- karlanmalar zorunlu olan farkl gruplarn eitli ve tek tek istekleri arasnda yeni trden bir eklemlenmenin ilkelerine aklk getirmek zorundadr. almann bundan sonras tam bu balamdaki teorik abalar konu edinecektir.

II. BLM: RADKAL DEMOKRATK KURAM

Yzyl sonu dncesinin ardndan, ciddi anlamda ikinci defa, ama bu kez daha yaygn bir biimde Aydnlanmac (rasyonalist, pozitivist, evrenselci) epistemolojinin gereklii kavrama ve yorumlama kapasitesi tartmaya almtr. Bugnlerde ne kan dnrlerin ok nemli bir ksm, modern epistemolojinin zclk (essencialism) merkezli eletirisinden treyen yeni bir epistemolojik yaklamla (postmodern epistemoloji) dnyay yorumlamaktadr. Bu tezin arlkl inceleme konularndan biri olan radikal demokratik kuram tam da bylesi (zclk, temelcilik kart) bir epistemolojik temel zerinde bina edilmitir. En zl ifadesiyle radikal demokratik kuram, siyasal ve toplumsal olan, zc olmayan (non-essencialist) bir perspektiften aklama, yorumlama ve buradan doru sol siyaset yapmann alternatif zihniyetini ortaya koyma abasdr.

Radikal demokratik kuram (RDK) dendiinde derhal iki ismin akla gelmesi gerekir: Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe. Bu iki kuramc, RDKn atsn kurduklar, bizim lkemiz dahil, sol entellektel evrelerde tartmalara ve polemiklere yol am bir kitabn yazmnda bir araya gelmilerdir: Hegemony and Socialist Strategy: Towards a Radical Democratic Politics (1985). Kitabn zamanlamas, bu kuramn karakterini anlamak asndan nemlidir. Hegemonya ve Sosyalist Strateji, modernliin ikinci byk kriz uranda, yani refah devletinin gzden dt, Sovyet Blokunun (daha doru bir ifadeyle, Souk Savan) akbetinin yaklak olarak kestirilebildii, yeni san iktidara yerletii, bunun karsnda yeni toplumsal hareketlerin arlkla muhalefet yerlerini doldurmaya balad bir konjonktrde kaleme alnd. Neo-liberal ve neo-muhafazakar evrelerin adeta tm temennilerinin kabul olduu bu konjonktr, klasik sol projelerin (sosyal demokrat ve marksist sosyalist projelerin (Mouffe,2000b: 192)) geersiz kalmas dolaysyla solun gelmi gemi en derin ideolojik, politik bunalmn iaretler. Dolaysyla, bu iki kuramcnn, kkl zemin deiiklikleri karsnda, sol siyasetin yeni bir biimini kurmak adna, ayn zamanda bir zeletiri olarak kabul ettikleri, Marksizimle bir hesaplama iine girmeleri beklenir ve olaan bir gelimedir. Dahas, bu zeletiri, kendi zerine dnme eilimi bu iki kuramc ile snrl deildir, aksine solun tamamna yaylm bir eilimdir. Radikal demokratik kuram, zeletiri balamnda, sol cenahtaki dier btn kendi zerine dnlerden farkl klan kritik unsur, nihai toplum mitine ak

ya da rtk tm gndermelerden vazgeilmesidir. Nihai toplum mitinin terki, kurama adna yakr bir radikallik kazandrr. Bu kopuun, Marksizmi de iine alan, dolaysyla ona ncel olan -ayrm izgileri barndrmayan toplum projeleriyle tanml- egemen siyaset zihniyetinden kopu olduunun alt izilmelidir. RDK, Hegemonya ve Sosyalist Stratejinin bundan yaklak yirmi yl nce yazld dikkate alnrsa, tarihsel salnmn yeni ynn doru ngrmtr. Solun ideolojik-politik krizi daha makro lekli bir krizin ilk evresidir ve komnist toplum projesinin ardndan, -etnik, rksal, milli, dinsel, cinsel tikelciliklerin isyan lklar altnda, dman kardei kadar evrenselci, btnlk- hr dnya projesinin de gitgide belirginleen bir krize girmesiyle doal snrlarna ulamtr (Laclau, 1990; 2000).

Komnizmi tarihe gmmenin zafer sarholuu oktan geti. Snf siyasetinin geersizlemi olmas beklendii kadar uzun bir skunete yol vermedi. Baka balamlarda toplumsal atmalarn ykselie gemesinin, siyasetin snflar arasndakinden daha geni bir zemine yaylmasyla sonuland daha nce dile getirilmiti. Marksizm kadar Liberalizmin de bu yaylmaya hazrlksz yakalandn syleyebiliriz. Sonuta, marksistlerin kendi izimleriyle hesaplatklar kadar, liberallerin de Liberalizmle hesaplamas kanlmaz olmutur -aksi takdirde cumhuriyeti toplum mitinin entellektel tartmalara geri arlmasn aklayamazdk. Her iki cephede de szler ve hedefler deimi, klasik siyasi yelpazeye sdrlmas zor, melez ideolojik formlarda

sylemler tremitir. te RDK bu melez oluumlardan biridir ve onu illa ki bir yere konumlamak gerekirse, bu kuramn klasik siyasi yelpazenin sol dna yerletii sylenebilir.

Yine Hegemonya ve Sosyalist Stratejide Laclau ve Mouffe kuramn merkezi sorununu u ekilde dile getirirler: Eitsizliklere kar mcadele etmeye ve tabiyet ilikilerini ortadan kaldrmaya ynelen bir kollektif hareketin ortaya kmasnn sylemsel koullarn tanmlamak (Laclau, Mouffe, 1992: 188). O halde, Laclau ve Mouffe, yeni zamanlarda eitsizlik ve tabiyet ilikileriyle mcadele etme koullarnn var olduunu kabul etmekte ve daha nemlisi eitsizlik ve tabiyetin yokluuyla tanml bir toplumsal ideali benimsemektedirler. Dier yandan, eliki ve atmalarndan arnm bir toplumun imkanszln teorize ederek -ki nihai toplum mitinin reddi tam da bunu anlatr- eitsizlik ve tabiyetten arnm bir momentin hi gelmeyeceini de batan kabul etmektedirler. Bu, RDKn, tezin bu ksmn megul edecek olankurucu paradoksudur. Baka bir dille sylersek, bu ksmda, tam da kendi hedefinin imkanszln teorize eden bir teorinin hangi sebeplerle dikkate deer olduunu anlatmaya abalayacam.

II.1. Marksizm ve Radikal Demokrasi:

ncelikle Postmarksizm kavram zerinde durmak gerekir. Oliver Marchart, Postmarksizm kavramnn 1980lerden bu yana tam olarak alt doldurulmakszn

ve bir ekol anlatmaktan ok bir eilimi anlatmak amacyla olduka mulak bir biimde kullanldna dikkat eker (Marchart, ?: 1). Marcharta gre, Postmarksizmin Marksizmi gerisinde brakan bir konuma gnderme yapmak amacyla olumu genel kullanmndan ayr olarak, kavram sadece Laclau ve Mouffe (L-M) tarafndan zellikle de Hegemonya ve Sosyalist Stratejide somut bir teorinin programatik titeli olarak kullanlmtr. Yeni zamanlara ve yeni zamanlarn popler teorileri olarak post-modern teorilere ada Marksistlerin gelitirdii terpkiler bakmndan bir snflama yaplacak olsa, grlecektir ki L-M ve takipileri, postmodernizmin epistemolojik ve ontolojik dzeydeki ana argmanlarn olduu gibi benimseyerek zgl bir pozisyon edinmilerdir.

Radikal demokratik kuramn btn iinde Marksizim yapzmnn yerini ve niteliini sorgulamak gerekir. Hegemonya ve Sosyalist Stratejinin hacim olarak yaklak yarsn megul etmekle beraber, Marksizmin tarihsel analizi kuram ierisinde ancak ikinci dereceden bir neme sahiptir. Keza, kuramclar daha sonraki almalarnda marksist dnce tarihine ve kinci ve nc enternasyonal deneyimlerine bir daha, burada olduu gibi kapsaml bir ekilde, dnmeyecekler ve yaptn son iki blmdeki temalarn eitlendirilesi ve ilgili argmanlarn gelitirilmesi zerinde younlaacaklardr. Kendi ifadeleriyle, ie klasik marksizmin eitli sylemsel yzeylerinin bir eletirisi ve yap-zm ile balamalarnn tek sebebi, Marksizmin bizzat kendi gemilerini

oluturmasdr (Laclau-Mouffe, 1992: 10). Hegemonya ve Sosyalist Stratejide Marksizm, kapitalist dzenin yegane alternatifini kuran devrimci bir teori olmaktan ok - bylesi bir kapasitesi olduu reddedilmemekle beraber-, unsurlarna ayrtrlabilen, modern bir siyaset teorisi ve/veya modern bir siyasal sylem olarak okunur. Bu iddiada dikkate alnacak iki ayr dzey var: birincisi unsurlarna ayrtrlabilirlik, ikincisi de modern bir teorisi/sylem olarak Marksizm. kinci noktadan hareketle yapttaki hesaplamann (=Marksizimle hesaplamann), Laclau ve Mouffeun (L-Mun) nazarnda ncelikle modern siyaset teorisi ve zihniyetiyle hesaplamann somut bir formu olarak kabul grd ortaya kar. Keza daha sonraki yaptlarnda hem Laclaunun hem de Mouffeun, daha ileride de grlecei gibi ayn temelde liberalist sylemleri de eletirdiine tank olmaktayz. te yandan Marksizmin (ve dolaysyla modernizmin), organik bir btn deil de unsurlarna (momentlerine) ayrtrlabilir bir teori ya da sylem olarak kabul edilmesi de sz konusu paradigmatik kopuun snrlarn gstermesi bakmndan ayrnt olamayacak kadar nemlidir. Bu, bizi Marchartn dikkat ektii Ex/Post-Marksizm ayrmna gtrecektir. Hegemonya ve Sosyalist Stratejide Marksizmin yapzmn satr aralarna yerleen, kitabn son iki blmnde ve kuramclarn daha ileri tarihli almalarda gittike netleen; RDKn byk kuramlar (Marksizm-Liberalizm) arasndaki ve karsndaki zgl konumunu belirleyen yeni politika anlay ve onu ortaya karacak olan ilkeler genel olarak modernizmin zel olarak da Marksizmin topyekn reddi temelinde ina

edilmemitir. Bunun bir gerei olarak RDK Modernizmin yaratc ve demokratik kapasitenin taycs olarak Marksizmle pozitif bir iliki iine de girecektir. Apak yazld zere RDK, Marksizmle ilikisini post-Marksist (kopu) ve post-Marksist (sreklilik) olarak ikili bir iliki eklinde kurar (ibid., 11). Kukusuz, Marksizimden kopu elerinin ok gl olmasna karlk, sreklilik eleri alabildiine snrldr. RDKn Marksizmden kopuunu ekillendiren eletiri dzeyi tespit edilebilir: *Ekonomik determinizm ve snf indirgemecilii olarak somutluk kazanan Marksist temelcilik eletirisi, *Marksist (toplumsal ve snfsal) btnlk konseptinin eletirisi ve nihayet *Marksist devrim konseptinin eletirisi. Hegemonya ve Sosyalist Stratejinin ilk iki blm boyunca ayrntc bir slup ve ikna edici bir dille ilenmi olan bu eletirilerin sonular, kitabn ortalarona doru manifasto vari bir anlatmla aadaki gibi deerlendirmeye alnmtr:
a.

Ekonominin alannn isel yasalara tabi, kendi kendisini dzenleyen bir yer olduu doru deildir. Aksine hegemonik pratikler btnyle ekonomi iinde etkindir, yani ekonomik alann kendisi de bir nevi politik alan olarak kurulmutur. Bu balamda, retici glerin ntr olmadn ortaya koyan onlarca tez dikkate alnmaldr. Btn bunlar, retimin ancak bir retim politikas dolaymyla mmkn olduunu, emek srecinin bir dizi egemenlik ilikisini gerektirdiini akla kavuturmaktadr.

b. Birinci karmla dorudan ilikili olarak ortaya kan bir dier sonu, ekonomik alann kendi dndaki toplumsal sreleri belirleyici bir kudretinin olmaddr. Bu demektir ki tarihin akn belirleyecek nesnel karlar nosyonu anlamszdr; yani snf konumlar tarihsel karlarn zorunlu yerleri deildir. Bu durum, toplumsal antagonizmalarn belirlenmesi ynnde adm atabilmek iin eitli ve genellikle

elikili konumlar oulluunu analiz etmeyi, dolaysyla gerek ii snf ve onun snrlar gibi sahte bir sorunu terketmeyi gerektirir. Daha radikal bir ifadeyle, antikapitalist mcadelenin -ontolojik anlamda- ayrcalkl zneleri diye bir ey yoktur. c. Ontolojik anlamda ayrcalkl fail diye birey yoktur, nk btn kimlikler ilikiseldir, ya da sabitsizlik, btn toplumsal kimliklerin koulu durumuna gelmitir. Toplumsaln sabitsizlii, hegemonik pratiin varlk koulu, zorunluluk kategorisinin de sonudur. Burada nemli olan nokta, zorunluluk kategorisinin kmesiyle, zorunlu/olumsal kartln anlaml klan zeminin de ortadan kalkm olmasdr. Bundan sonra toplumsaln yaplann ve dnmn aklamak iin yeni kategorilere ihtiya vardr (Laclau-Mouffe, 1992: 98-114) .

RDK, yukardaki pasajlarda aka grld gibi, klasik Marksizmin tm kurucu kategorilerini, altyap-st yap, snf-zne ve tarihsel zorunluluk kategorilerini reddetmektedir. O halde L-Mun Postmarksizminde Marksizmden geriye ne kalr? Post-Marksizm without Apologiesde (Laclau, Mouffe,1987) L-M, Marksizmle RDK arasndaki sreklilik ilikisini u ekilde dile getirirler: Kitabmzn gstermeye alt ey, ada dnce tarihinin ayn zamanda Marksizmin tarihine ikin olduu; Marksizmin ayn zamada ada dnyann gerekliine adapte olmak ynnde inat bir aba olduu ve srekli olarak kendini zclkten uzaklatrd ve ite tm bunlardan tr, bizim buradaki teorik ve pratik abamzn Marksizme ikin bir jenealojisi olduudur (ibid., 97). O halde RDK, atmayla blnm bir toplumsallk alannda insanlarn eitlik ve zgrlk yolunda nasl mobilize edileceine dair bir teori olarak okuduu Marksizmin ada temsilcisi olarak kendini grmekte ve Marksizimle ilikisini bu temelde kurmakta ve bununla da snrlamaktadr. Teorik dzeyde (Marksizmin) kurucu kategoriler(in)den, pratik dzeyde de kat snf siyasetten boalan yerler bu kuram iinde kanlmaz olarak baka dnce ve eylem

gelenekleri tarafndan doldurulmaktadr. Aadaki ksmlarda RDKy melezletiren almlara yer verilecektir.

II.2. Pozitifliin tesinde Toplumu Dnmek: Laclau ve Mouffeun Sylem Teorisi Hegemonya ve Sosyalist Stratejide anahtarlar ortaya konmu Radikal ve oul Demokrasi projesi, marksist sosyalizm ve sosyal demokrasinin ikiz tuzaklarndan kanm bir sosyalist projedir ve bu proje hem modern hem de post-modern olarak tanmlanabilir (Mouffe, 2000b.: 184). O halde RDKa modern-postmodern ikiliinde, kuramn benimsedii sreklilik ve kopu matrislerini tespit ederek balamak gerekir. Bu noktada, -siyasal liberalizmin nde gelen ada temsilcilerinden biri olan- R. Rorty, Blumenbergin The Legitimacy of the Modern Agede Aydnlanmann iki grnm arasnda (Aydnlanmann siyasal projesini anlatan kendi kendini teyit ile epistemolojik projesini anlatan ztemel arasnda) yapt ayrm yeniden gndeme getirerek RDK iin nemli bir referans haline gelir. te bu iki grnm, RDKn srasyla modernizmle arasndaki sreklilik ve kopu matrislerini oluturur. Kuram, modernizmin -herkes iin eitlik ve zgrlk salama kapasitesi ve hatta baars- olan siyasal projesi ile epistemolojik projesi arasnda zorunlu bir iliki olmadn; dahas bugnn koullarnda siyasal projeyi (=demokratik projeyi) srdrmenin

Aydnlanmac epistemolojik perspektifin reddini gerektirdiini iddia ederler (ibid, s. 182185). Toplumsal Pozitifliin tesinde bal altnda -ad zerinde- kuramn modernizmden kopu dzlemi ile ilgilenilmektedir. Mouffe, radikal demokrasi projesinin inasnda kullanlacak epistemolojik perspektifin kaynaklarn, hepsi de rasyonalizm ve znelcilik eletirisinde ynedlik iine girmi, postyapsalclk, psikoanaliz, post-Heideggerci yorum bilgisi, ge Wittgensteinn dil felsefesi olarak iaretler (ibid, s.184). Burada bu okullarn/ekollerin tek tek zmlenmesi szkonusu dahi olamayacana gre, hepsinin ortak paydas zerinde dnmek daha anlamldr. Hepsi de evrensel ve tarih-d bir insan kavram yerine tarihsel ve toplumsal bir beer kavramnn ilevsellemesi balamnda yndelik

iindedir; snrl ve rastlantsal olann nemini vurgulamaya isteklidir; tavrlarmzn belirli tarihsel artlarla ekillendirilmi olduunu vurgular; her eyi kapsayc tm kuramlardan ve tekil aklama emalarndan iddetli bir biimde kanr (Skinner, 1991:22). Bu ekolerin hepsi bilimler pratiinin belirleyicisi olagelmi pozitivizme kar giriilen sava arenasndadr ve kendi hedefini (beeri bilimlere hkmeden zincirleri krmak) aan sonular ortaya karmtr, yani dorudan siyasal ve toplumsal sonular da olmutur.

Byk anlatlarn tkenii, kamu alanlarnn snrlarnn bulanklamas, kollektif eylemin tm anlamlarn boaltan karar verilemezlik mantklarnn kuatmas ve nihayet tm bunlarn bir sonucu olarak siyasaldan genel bir kala tanml postmodern hallerimizden (Laclau, 2000: 135) kalkarak ada siyasal teoriye yeni bir perspektif kazandrma giriimi olarak RDKn, deyim yerindeyse, altyapsn oluturan sylem teorisi, okurun teorik birikimini zorlayan gnderi noktalarnn okluu nedeniyle kavramas da aktarmas da olduka zor bir teoridir. Ancak bu zorlua katlanmak gerekir. Bu blmn henz banda nihai, saydam toplum mitinin reddettii iin RDK kendi hedefinin imkanszln teorize eden bir teori olarak tanmlanm ve buna teorinin kurucu paradoksu denmiti ve sylem teorisi bu paradoksun akla kavumas bakmndan ok nemlidir. Sylem teorisi, evrensel yasalar/prensipler tarafndan ynlendirilen, saydam bir btnlk olarak toplumun; dahas tm toplumsal ilikilerin temeli durumundaki rasyonel ve kendine saydam bir fail olarak znenin imkanszl teorisidir (nihai toplumun, a priori znenin reddi). Aslnda bu paradoks, modernzim ile postmodernizmin

arlklarn birbirine kavuturan imdinin elini kolunu balayan- eylemsizlik ve kaderciliin her trnden kanabilmek uruna gze alnm bir paradokstur. Aada anlalaca gibi bir ihtimalin imkanszlndan skn eden ihtimaller okluunu kavramann yoludur bu.

II.2.i. Sylem Teorisi:


Nedir sylem, ar bir dil bilimsel terim midir, yoksa daha fazlas m? Sylem terimi,

kukusuz orijini olarak kabul edilen dil bilimsel erevesini oktan amtr ve hatta gnlk dilde geliigzel kullanlan kavramlardan biri haline gelmitir. Sylemin kullanm enflasyonu meselesi bir tarafa, sylemin -disiplinler aras kat ayrmlarn ortadan kalkmasyla- bata dil felsefesi, siyaset bilimi ve sosyoloji olmak zere ok sayda sosyal bilimler disiplini tarafndan sahiplenilip gelitirilen bir kavram olduunu grmek nemlidir. Sylemin bu ykseliini ncelikle entellektel arenada dil-davran, dnce-gereklik arasndaki ikilii reddeden ve ana damar Postyapsalclk olan tepki hareketinin akademik toplumda geni bir yanda kitlesine kavumasyla aklamak mmkndr.

ada entellektel platformda felsefi bir terim olarak sylemin birbiriyle ilikisiz iki kullanm biimi (Habermas ve Foucaultcu) yanyanadr. Habermas -felsefedeki dilbilimsel dnmn nclerinden biri olarak- dil kabiliyetinin insann ayrc zellii olduundan hareketle bir sylem etii gelitirmitir. Buna gre, sylem iletiimsel rasyonalitenin arenasdr/zeminidir. Jrgen Habermas, iletiimsel eylem kuramnda sylemle geerlilik iddialarnn (Geltungsansprchen) mzakere srecini betimler. kin rasyonalitesi, dilin karakteristiklerinden biridir. Zor ve hiyerari tarafndan

bozulmad takdirde iletiimin sonucu zorunlu olarak rasyoneldir. Buna gre gerek bilginin (Erkentniss) ya da bilgiye eriimin gvencesi doru kurallar, samimi, ak duygular ve ayn anlama gelmek zere tahakkmden arndrlm sylemdir (Habermas, 1992).

Sosyal bilimlerde aktel-popler bir terim olarak sylem, esas olarak Habermasn ya da 1970lerin konuma analizi teorilerinin deil de Foucaultun sylem kavrayna referans vermektedir (Diskurs). Ancak ironik olarak Foucaultun sylem analizinde somut, snrlar kesinletirilmi bir sylem terimi aramak bounadr. Burada kesin olan bir ey varsa o da sylemin dilden daha fazla bir ey olduu ve kurumlar, ekonomik ve toplumsal sreler, davran biimleri, norm sistemleri, teknikler, snflandrma tipleri retme kabiliyetidir (Foucault, 1997: 68). Szkonusu kabiliyet, sylemin iinde ya da dnda deil, sylemin snrlarnda tanmldr. Sz ekirdekten snra doru ilerledike neredeyse duyulmaz hale gelir ve kendini artk bir (praxis) eylem olarak kurmutur. Dolaysyla Foucaultun ilgisi kurumlar ve pratikler zerinde toplanmtr. Sylem -kendi varlklarmz anlamlandran- gereklikin ortaya karm srecidir. Dolaysyla ne tesadfi ne de keyfidir. Sylemin dzeninde Foucault, sylem analizinin drt merkezi terimi olduunu dile getirir: olay, seri, dzenlilik ve ortaya k koulu (Foucault, 1991: 35). Burada Foucault, esas olarak sylemin snrlanyla (dlama ve yasakla) ilgilidir; vard sonu, sylemin retiminin her toplumda kontrol, organize ve kanalize edildiidir.

te bu ynlendirilmi ifadeler birlii, topluluu olarak sylemler, neyin sylenebilir olduunu, neyin sylenmesi ve neyin sylenmemesi gerektiini, dahas hangi konumacnn neyi ne zaman sylemeye izinli olduunu belirler (Foucault, 1997: 42). Bylece Foucaultta Habermasnkinin aksine syleme ncel bir yazar, bir konumac yoktur. O halde Foucaultun cevaplamas gereken bir soru vardr. Sylemin birliinin kayna nedir? Bir sylem, birletirici bir prensip yahut mutlak bir merkez olmakszn farksal (difference) konumlar ve ifadelerden olumu bir kmedir ki birlik, sadece sylemin elerinin ilikisel karakteri tarafndan garanti edilmitir ve ite bu ayrm, Foucaultun sylem terimini aada grlecei zere L-Mun sylem teorisinin kaynaklarndan biri haline getirir.

L-M, Hegemonya ve Sosyalist Stratejide Foucaultun sylem teriminden kklenen ancak onu dorusal olarak gelitirmeyen zerk bir sylem teorisi gelitirmitir. kilinin sylem terimi ncelikle simge-kuramsaldr (zeichentheoretisch) (Kraler, 2001: 23). L-M, sylemi, ayrk elerin bir politik aktr yahut bir politik hareket tarafndan yndelik iine sokulmas olarak betimlerler. Ne var ki RDKda sylemin birlii her zaman naiftir, nk her bir enin tamamen lavedilemez bir kendi mant (Eigenlogik) vardr. L-Mta sylem bir taraftan semboliktir, te taraftan alabildiine maddidir ve aslnda bu iki grnm (simgesel-maddi) bir ve ayn eydir. Bu byledir nk iddia odur ki fiziksel, kimyasal, ekonomik yahut toplumsal her trden realite

ancak bir temsil (representation) iinde kavranabilir. te yandan bu teoride sylem, uygarln sonsuz huzursuzluk oyununun addr. Sonu olarak LMunkisi zgn bir atlmdr, nk burada sylem, toplumsal pratiin betimleyici kategorisi yahut, dilsel bir terim deil, dorudan bir kollektiflik ve/veya kimlik teorisidir. Ve imdi btn bu bilmecemsi aklamann bu teorinin zgn kavram seti yardmyla bizzat aklanmaya ihtiyac vardr. Burada iaretlenen meselelerin (sylemin birlii, temsilin gereklii, huzursuzluun sonsuzluu) bir bir akla kavumasn ve aadaki anlatmn sistematik olmasn salayacak dzey tespit edilebilir: a.sylemsel formasyonun birlii, b.sylemselin boyut ve uzamlar, c.sylemin huzursuz karakteri (akl). Ama nce burda kullanlacak baz temel kavramlarn zgn tanmlarn hatrlamakta yarar vardr. Eklemlenme: kimlikleri deiecek ekilde eler arasnda bir iliki kuran herhangi bir pratik, sylem: eklemleyici pratikten doan yaplam btn, e: sylemsel olarak eklemlenmemi farkllk, moment: bir sylem iinde eklemlenmi durumda ortaya ktklar lde farkllk konumlar (LaclauMouffe, 1992: 130).

II.2.i.a. Sylemsel Formasyonun Birlii: Daha batan belirtmek gerekir ki bu teoride sylem kendi dnda temellenen bir ilkenin ifadesi deildir. O halde burada sylemin, a priori, sylemin dnda ve sylemden nce varlk bulan bir znesi/eklemleyicisi yoktur -ki tam da buras Foucautcu sylem analizinin bu teoriye dayanaklk ettii dzeydir. Burada da

sylem, mutlak bir merkez olmakszn olumu bir btnlktr. Yukardaki tanmlara geri dnerek sylemin birliine dair alt izilmesi gerekli iki nokta vardr. Birincisi sylemin elerden momentlere geile olumu bir btn olduudur. kincisi de -zellikle de momentin tanmndan hareketle- sylemin bir farkllk konumlar bei olduudur. (Bir sylemsel formasyon iinde eklemlenen) her bir eye anlamn veren/kimliini kazandran da bizzat elerin iine tandklar bu farkllk konumlardr ve her bir konum dieriyle ilikisi iinde tanmldr. O halde sylem ilikisel bir btnlktr ve ilikilerin btn ve elerdeki deiimlerin karlkl olarak birbirlerini koulladklar anlamda- zorunlu bir karakteri vardr. O halde sylemsel formasyonun birlii (elerin) kimliklerin(nin) greceliliinden (birbirlerine farksallndan) treyen zorunluluktur. Laclaunun dedii gibi: Demek ki btnlk burada zsel bir gerekliliktir, eer farklar bir sistem (sylem) oluturmasayd, hibir anlamladrma olmayacakt (Laclau, 2000: 96).

II.2.i.b. Sylemselin Boyut ve Uzamlar: Her eyden nce sylem ve sylemselin farkl terimler olduuna dikkat etmek nemlidir. Sylem sylemsellik alannda varlk bulan zgl bir btnlkken, sylemsel olan, tm zgllklerin zemini, varlk kouludur. Yani daha en bandan L-M, sylemsel olan- sylemsel olmayan (pratikler) ayrmn reddetmektedir. Bu dzeyi (sylemselin boyut ve uzamlar dzeyini),

Foucaulttan kopu noktas ve teorinin Wittgensteinn katklarna dayalzgnlk eii olarak okumak da mmkndr.

L-Ma gre Foucault sylemsel olan ile olmayan arasnda tutarsz bir ayrm gtmektedir (Laclau-Mouffe, 1992:132). Bu ayrm onu sylemsel olmayanla (=kurumlar, teknikler, retim rgtlenmesi... gibi) sylemsel olan arasndaki ilikinin karakterine dair bir sorunla kar karya brakmtr. L-M, sylemsel olan-olmayan pratikler arasndaki ayrm reddedeek, Foucaultun sorunsalnn ynn deitirmitir. L-Mun sylemselin boyut ve uzamlarna dair yeni almnn iki dzeyi vardr: (1) Hibir nesne btn sylemsel koullarn dnda verili deildir. Yani her obje zglln ancak dier objelerle kurduu sylemsel ilikiler temelinde kazanr. (2) Toplumsal pratiklerin dilsel ve davransal denen yanlar arasndaki ayrm, yanl bir ayrmdr. Yani sylemsel olmad varsaylan fenomenler/deneyimler de sylemsel olarak tanmlanmak ve bir semboller dzeni iine tanmak zorundadr (ibid., s. 132). O halde sylemsel dile indirgenebilir bir ey deildir. Dilsel-davransal ayrmn geersizletiren sylemselin karmak kurulumu aadaki rnekle daha anlalr olabilir. Bir deprem, irademden bamsz olarak imdi ve burada vukubulmas anlamnda kesinlikle varolan bir olaydr. Ancak nesne olarak zgllnn doal fenomenler terimleriyle mi yoksa Tanrnn gazabnn ifadeleri terimleriyle mi kurulaca sylemsel alann yaplanna baldr (ibid., s.134). rnee gre, depremin deprem dncesinin dndaki varl

tarmaya kapal bir kesinliktir. Buradaki reddedilen, nesnelerin doal verilmiliinden yola karak onlarn tarihselliini ve toplumsalln gz ard eden zihniyetten bakas deildir. Dolaysyla L-M, kendi sylem teorilerinin materyalist olduunda srarldr (ibid., 136; Kozakl-zkazan, 2000: 13; Mbius, 2003: 3).

Yap-zne, dnce-gerelik ikiliklerinin reddi balamnda aslnda ada dnce akmlar sylemsel mdahalenin tamamen dnda olumu bir nesnellik ile dncenin saf ifadesi olarak sylem arasndaki ikilie meydan okumaktadr. Dil ile dilsel olmayan arasnda zlmez bir btnlk gren Wittgensteinn dil oyunlar teorisi bunlardan biridir (Laclau, Mouffe, 1987: 82-85). O halde dilsel olan ile olmayan arasnda salt bir yanyanalk yoktur (Laclau-Mouffe, 1992: 135), onlar yaplam bir btn (=sylem) olutururlar. Btn kurumlara, ritellere, pratiklere nfuz etmi bir sylemsellik yolunda sezgiler, Marksizm iinde de- ideolojiyi basit fikir sistemleri olmaktan ok, eitli kurum ve ritellerde somutlaan maddi varlklar olarak gren Gramsci ve Althusser rneinde ak seik grld gibi- mevcuttu. Ancak, zcln Marksist versiyonu olan yap-st yap ikiliine takld, yani ideolojiyi styap alanna hapsettii iin bu sezgiler geliimini srdremedi. Sramann koulu yap-st yap arasndaki dsall reddedetmek; yani her ikisinin ve dolaysyla da ikisi arasndaki ilikinin (=ekemlenmenin= eklemleyici pratiin= (Marksist jargonda

devrimci pratiin)= eklemleyici iradenin=(yine Marksist jargonda devrimci zne olarak snfn)) sylemsel karakterini kabul etmektir.

II.2.i.c. Sylemin Huzursuz Karakteri (Sylemin Akl): Sylemin karakterinin anlalmas srasyla, (1) sylemin elerinin, (2) sylemin eleriyle olan ilikisinin, (3) sylemin sylemsellik alanndaki yerleiminin iyi anlalmasn gerektirir. L-M, sylemin elerinin stbelirlenmi olduunu kabul ederler. Bir sonucun (bir sylemsel formasyonun=bir toplumsal formasyonun) ortaya knn basit ve dorusal deil, oklu ve olumsal belirlenime tabi olduunu vurgulayan- stbelirlenim kavram buradaki teorik atlm iinde kullanlmak zere, Althusser zerinden, psikanalizden devralnmtr. L-Mun sylem teorisinde stbelirlenme, sylemde eklemlenen btn elerin dierlerinin izini tadn, yani elerin birbirlerini karlkl olarak kurduklarn anlatt gibi, her enin bir baka sylemin esi olma ihtimalini de anlatr. O halde sylemsel btnlk -ki bu her seferinde toplum, toplumsal btnlk anlamna da gelir- basite verili ve snrlar belirli bir pozitiflik biiminde var olamaz, nk lerden momentlere gei hibir zaman tamamlanamaz (Laclau-Mouffe, 1992: 138). stbelirlenme L-Mun sylem teorisinde ok kritik bir yer igal eder, nk enin kimliini kitabi bir gereklikten deil de ilikisel konumundan edindiinin delilidir. te bu ilikisel konumlanmn nasl aa ktn aklamak iin gelitirilen

kavram, sylemin sine aqua nonu olarak eklemlenmedir ki ancak eklemleyici pratie baklarak sylemin eleriyle ilikisi analiz edilebilecektir.

Eklemleyici pratikler, eleri ileyerek bir sylemsel formasyona tar ve dierleriyle ilikiye geirilirler. Yani eklemleyici pratik araclyla eler yeni bir sylemsel formasyon ve yeni bir anlam (anlay) ufku oluturmak zere dnrler. Bir baka ifadeyle, eklemleyici pratik, elerin (=gsterenlerin) yeniden derlenerek bir dm noktasna dikilenmesidir.

elerin stbelirlenmilii, eklemleyici pratiin zorunlu olarak olumsal ve geici olmasna yol amaktadr. nk stbelirlenmilii dolaysyla her bir e, baka bir sylem iinde eklemlenme kapasitesine sahiptir. Bu sebeple eler aslnda gezici gsterenler (frei flottierende Signifikanten) statsndedirler (Lvi Strauss, 1999: 39) ve eklemleyici pratikler zerinden yap iinde bir anlama /gsterilene (Signifikat) kavuurlar. Laclauya gre, demokrasi tipik bir bo gsteren rneidir (Laclau, 1990: 39). Buna gre demokrasi anti-faist bir sylem iinde eklemlendiinde, anti-komnist bir sylemde olduundan bambaka bir anlama/kimlie brnr.

Bu aklamalardan elerin sylem iinde hibir sabitlenme imkannn olmad anlam kmamaldr. Ne mutlak bir sabitlik, ne de mutlak bir sabit olmay olanakldr (1992: 139). Nihai bir anlam sabitliinin olanakszl, ksmi

sabitletirmenin varolmas gerektiini gsterir (ibid., 140). Anlamn retimi -ki bu eklemleyici bir pratiin sonucudur- dm noktalar sayesinde baarlm ksmi sabitlemelerle vukubulur. Bu rizomatik dm noktalar -geici kapanma ilevini stlenen gsterenlerin kendileri- hibir zaman nihai olarak kapanmazlar ancak anlamn deiimini/kaymasn ertelerler.

imdiye dek yaplan aklamalardan syleme dair bir eyin daha akla kavumu olmas gerekirdi: Sylemden sz edilen her yerde bir farkllklar sisteminden sz edilmektedir. Sylemin bizzat kendisi bir farkllk konumlar beidir ve kendi dyla ilikisi de yine bir difference/farkllk ilikisidir. Bu, tam da sylemin sylemsellik alanyla olan ilikisidir. Bu noktadan bakarak sylem iin bir tanm daha verilebilir. Farksal bir sistem olarak sylem, kendisini bozan bir anlam fazlal(=sylemin kurucu dars= sylemsellik alan)nn ksmi snrlandr. Sylemin isel bir btnlk, olarak kurulabilmesi iin ite bu anlam fazlalnn dlanmas bir gerekliliktir. Sylem, d snrlarnda beliren ve yerinden kma, krlma olarak etkisini gsteren kurucu darya yaslanr (Stheli, 2000: 34). Yani sylemsellik alan hem sylemin varlk kouludur, hem de onun kapal bir btnlk olarak imkanszldr, o halde dar, bandan beri zaten sylemin iindedir (Bennington, Derrida, 1994: 227). zlemez isellik/dsallk gerilimi, tm anlamlarn, tm sylemlerin, tm kimliklerin ve nihayet toplumun (varlk) kouludur. (Toplumsal saf bir iselliin ve bunun simetrik tersi olarak saf bir dsalln

imkanszlk zemininde vardr.) Her sylem, sylemsellik alanna egemen olmak, farkllklarn akn durdurmak (bir merkez etrafnda sabitlemek= kapal bir btnlk oluturmak) zere bir giriimdir. Bu giriimlerin hepsi bila istisna isellik-dsallk geriliminden doan akla yenik der.

II.2.ii. Hi Kimsenin lkesi: Politik olan ve Toplumsal Formasyon Sylem analizinin tamam, objektivist/nesnelci gre (conseption) kar hareket eder (Laclau, 1990: 212-213). O halde L-Mun sylem analizi, ayn zamanda nesnelciliin yapzm olarak okunmaldr. Burada nesnelcilikten anlalan RDKnn Aydnlanmac epistemolojiden kopuunun nirengi noktas olan zcln bir tr, bir grnmnden baka birey deildir. Her nesnelci giriim aslnda sonul/nihai gereklii kavrama giriimidir. Bu (nesnelcilik), ayn zamanda bir tr idealizmin olarak da kabul edilebilir; nk maddeyle biim arasndaki tam bir saydamlk varsaymndan hareketle gerekin rasyonel olarak tam kavranlabilirliini ngrr. Nesnel(ci)liin yapzm, politik olan oyuna yeniden sokmak iin bir gerekliliktir ve buradaki sylem analizi RDKn pratik/stratejik almlarn ynlendiren hegemonya konseptinin -zc btn zincirlerinden kurtulduu- srama tahtasdr.

te yandan L-Mun sylem analizi, modern siyaset bilimi ve siyaset literatrndeki politik olan nosyonunun dntrlmesi ya da toplumsaln tamamna yaylmas nda

anlalmaldr. Baka bir ifadeyle buradaki sylem teorisi, bir toplumsal formasyonla politik olan arasndaki ilikinin zmlemesine dair bir teori olarak okunmaldr. Nalaolunun

dedii gibi neredeyse hibir kukuculuk dozu barndrmaz ve Dyrbergin de dedii gibi de transhistorik (tarihtesi) bir duruu vardr (Nalaolu, 1989:43; Dyrberg, 1998: 23). Dyrbergin iaret ettii teorinin bu tarih tesi duruunun birbiriyle yakndan ilikili iki dzeyi vardr: (1) L-Ma gre, politik olann -kurucu bir aklnn- kavranabilmesi, onun btn zamansal ve uzamsal balarndan soyutlanmasn gerektirir. Ancak bu soyutlama sayesinde politik olann ilevi ile onun tarihsel ve olumsal yaplandrlmasnn birbirine karmas engellenebilir. (2) te yandan E. Arslann iaret ettii gibi, teori toplumsal olan ne varsa -ki yukarda grld gibi toplumsal/sylemsel olmayan hibir ey yoktur- hereyi tarihsellik ve olumsallk alanna gmmtr (Arslan, 2000). Bunun tek istisnas vardr, o da toplumsaln retiminin analzi olarak sylem analizinin/teorinin kendisidir ve muhtemelen Nalaolunun szn ettii pheciliin yokluu da ite burada ngrlen mekanizmann tm geleceklerde kendini salayacana dair kesinlik inancdr. Aslnda tam da buras, bu blmn henz giriinde ortaya konmu sorunsala geri balanmak iin uygun bir eiktir. Aada bunun iin dolambal bir yol tercih edilmitir.

Burada, nesnelciliin yapzm, toplumsal ve/veya politik pratiklerin alternatif okumas zerinden gerekletirilir. Sylemsel olan, toplumsal olan ve politik olan arasnda neredeyse bir zdelik vardr. lkinin karakteri ve mekanizmalar ayn zamanda tekilerinin de karakteri ve mekanizmalardr. Dahas sylemsel olanla sylem arasnda gdlen kavramsal fark, politik olanla politika arasnda da gdlmektedir. Buna gre politik olan, toplumsal formasyona dair sonsuz saydaki ihtimallerin ontolojisi, politika da bu olaslklarn -olumsallk koullar altnda- gerekletirilmesi (=realizasyonu, geree dntrlmesi) olarak kavramlatrlabilir. Evrensellik-tikellik

balamnda sylenecek olursa, politik olan bir tr evrensel fenomen, toplumsal dzenleri karlayan a priori, politika da tikel olan evrensel olana eklemleyen, varlk nedeni btn adna konumak olan hegemonik deneme olarak anlalmaktadr.

L-M, toplumun (politik) inas/yaplan ile toplumlarn -belirli bir anda, eitli hegemonik davran ve ynetim biimlerinden rlm- tikel (politik) formasyonunu birbirine kartrmamak gerektiine (bunun indirgemeci bir yanlg olduunu syleyerek) dikkat ekerler. kincisinin (tikel modelin, tarihsel grnmn) birincisini aklamak bir tarafa kontrol etme ans dahi yoktur. kisi arasnda kapatlmaz bir boluk vardr ve ite politik olan -metaforik bir anlatmla- hi kimsenin lkesi olarak tam da bu bolua yerleirken politika da bu boluu geici olarak doldurma denemesidir. Politika, politik olann igalcisidir; btn igalciler gibi kalc olmay umar, ama abas bounadr. Politik olan, kaplam srekli olarak hegemonik mcadeleler iinde genileyen ve daralan bir sava alan ya da bo bir yerdir. Tm toplumsal ilikilerin kurucusu olduu iin toplumun bir eklentisi deildir. Yani onun iinde snrlar belirli, zerk bir alan ve bu alan igal eden ayrcalikl aktrleri yoktur. Politik olan daha ok, kurucu bir aklktr ve -her olann olduundan daha farkl olabileceini gsteren- potansiyellerin ontolojisi olarak kabul edilmesi gerei de buradan gelir. Dolaysyla politik olana belli bir orijin, bir telos/ama, ierik bimek bir yanlg olacaktr. rnein, onu ikin bir dzen aray ya da zorunlu bir ktlk olarak addetmek bir hakszlktr. Politik olandan bylesi bir ilke yahut karakteristik karlamaz, o politik eylemi (politikay) art koan bo bir fonksiyondur /ilevdir. Politika, evrenselle tikeli birbirine eklemleyerek (bo gstereni bir gsterilene kavuturarak) politik olann potansiyelini aa karan, gereklii kuran praksistir, yaratc eylemdir. Politika eylemdir ama daha nemlisi hegemonik bir eylemdir ve hegemonize etmek,

eklemlenme sreleri iinde, i btnl ve dzenlilii olan bir yap olarak toplumu yahut onun kollektif kimliini kurmaktr. O halde hegemonik hareket, anlam fazlaln dlayarak (kimliin tekisini belirleyerek) gerekletirilen bir snr izme eylemidir. Politik olann ontolojisi, nihai bir kapanmaya izin vermediine gre, bizzat bu snrlar bir karar verilemezlik alandr ve politik (hegemonik) praksis ite bu nihai karar verilemezlik alanndaki geici kararlar olarak somutluk kazanr. O halde hegemonyann varlk koulu kurucu aklk ve evrensel-tikel arasndaki buluma (contamination) ansdr. Yani politik olan nasl politik eylemi art kouyorsa, her politik/hegemonik eylem de olumsallk ve karar verilemezlik alan olarak bu kurucu akl aadaki alntlarda da grlecei gibi art koar: Evrensel ne trde olursa olsun, her cins siyasal etkileim iin elzemdir. Evrensel bir referans yoksa hibir siyasal etkileim yoktur (Laclau, 2000:. 40). Tikel evrenselle ilikisini srekli ak tutarak, onu srekli yeniden tanmlayarak kendisini tmyle gerekletirebilir (ibid, 43).

Politik olanla politika arasndaki ilikiye dair dikkat ekilmesi gereken baz noktalar vardr. Birincisi politika her zaman politik olan evcilletirme (=akl kapatma, snrlar nihai olarak belirleme) giriimidir. Ancak kendi olumsallna ve tarihselliine yenik der, yani politik olan her zaman politikaya akndr. Dolaysyla politika, Haarn Nietzschenin Wille zur Machtn analizinde ortaya koyduu gibi, srekli olarak yeniden tayin edilmesi gereken bir ynden baka birey deildir (Haardan aktaran Dyriberg, 1998: 45). Bu aknlk, birincisinin ikincisini belirledii (ynn tayin ettii) anlamna gelmez, tm eklemlenme sreleri de tpki politik olann kendisi gibi aktr; yani buras da bir nevi olumsallk alandr. te bu olumsallk, hem politik pratie ikin yaratcl hem de bu yaratcln snrlln, dahas (politik failin) en belirgin zelliini -snrl ve paral karakterini- anlamamzda merkezi bir neme sahiptir. Modernlik bir taml, kusursuz bir ekilde kurumlandrlm bir toplumsal dzeni baarmaya muktedir snrsz bir tarihsel eyleyici hayaliyle yola kt. Bu tamla giden yol, nasl bir ey olursa olsun -dank bireysel iradeler oulluunu birarada

tutacak grnmez el, saydam ve akll bir toplumsal ilikiler sistemi kuracak evrensel snf- her zaman, bu tarihsel dnmn faillerinin her trl tikelciliin ve her trl kstlamann stesinden gelebileceini ve kendisiyle bark bir toplum dnyaya getirebileceini ima etti (Laclau, 2000: 26-27). Ancak elikisiz, przsz bir toplumsallk iddiasnda ortaklaan hem komnist toplum, hem de hr dnya projelerinin Souk Savan sonundan bu yana ak seik deneyimlendii gibi imkanszl hem toplumsaln aklc bir zemninin, hem de bu zeminde i gren mkemmel bir failin yokluunun ispatdr. Ama zaten bu rasyonel faillerin mkemmellii tartmal olmaldr, nk rasyonel yasalar tarafndan batan sona belirlenmi bir oyunun oyuncular olarak ne zgr, ne de yaratc olabilirlerdi. Yaratcln koulu, her trl belirlenmilik ve zorunluluk alann/bilincini terk etmektir. Ancak bu eikten sonra, praksislerin yaratc kapasitesinden sz edilebilir. Bunun bedeli, eyleyicilerin/faillerin -tm mdahalelerinin temelsizliinden ve geiciliinden skn eden- snrlln kabul etmektir. Ne ho ki bu snrllk, toplumsal eyleyicilerin/ faillerin kendi dnyalarnn yaratclar haline gelmekle kazandklar zgrlkle ziyadesiyle telafi olur (Laclau, 2000: 160).

Tm bu aklamalardan RDKda siyasaln ya da siyasal alann, bir zsel belirleyici kerte olarak kabul edildii sonucunun karlmas tam anlamyla bir talihsizlik olur. Bir kere nesnel bir temel fikri reddedildii iin, burada siyasal olan toplumsaln dier kertelerini belirleyen bir kerte olarak okunmaya gelmez. te yandan, -daha nce de belirtildii gibi-siyasal olan toplumsaln iinde belirli bir yeri, yapl biimi, yntemi olan, dier insani faaliyetlerden aka ayrlabilen birey deildir. Her yer, her ey, her konum/kimlik, her kurulu, ikin olarak siyasaldr. Yani siyasal olan, toplumsaln anlam ve kimliklerinin

kurulduu, antagonizmalarn olutuu, tahakkm ve direniin olduu her yerde vardr (Kozakl, zkazan, 2000: 12; Laclau, 1990: 35). Dolaysyla siyaset, toplumsaln ontolojisi diyebileceimiz bir rol stlenmitir. Siyaset, karar verilemez bir mcadele alannda, iktidarn kurucu bir rol oynadn anlatr. Yani toplumsal ancak, kendi olumsallnn izlerini kapatmaya alan bir iktidarn kelmi biimlerinden oluabilir (Laclau, 2000: 161). ktidarn bizzat kendisinin toplumsaln kkenini oluturduunun farkna varmak nemlidir. Bu farkndalk, ayn zamanda toplumsaln amorf (belirsiz) ilikiler yn olarak kurulmasnn imkanszlnn farknda olmaktr ve ancak bylesi bir farkndalk, tarihin sonu, ideolojinin sonu ifadelerinde en u ekliyle grnr olan imdilerde de yeni sa tarafndan olduka etkili bie ekilde kullanlansiyasetin sonu vizyonunu ykmann da kouludur. Siyasal olan elimine ederek siyasete son vermek siyasetin sonu vizyonunun varlk sebebi (raison dtre)dir ve totaliter bir fantazi olarak iaretlenip basite bir kenara da itilmemelidir (Dyrberg, 1998: 46). Bu, bugnlerde stnde en ok durulmas gereken meselelerden biridir, nk siyasetten arnma kaygs, san ve solun tesinde, siyasal olann ontolojik kapasitesinin kavranamad tm siyasal hareketlerde kendini hissettirir. Hala vizyonda, ama daha nemlisi hepimizin yanbanda olan bu hareket (=dzenlemenin sona erdirilmesi dzenlemesi), toplumsal bir yere sonsuza dek sabitleme giriiminin ta kendisidir; baars insani yaratcln (onun yaratc ykmnn) ezilmesine baldr. te bu sabitleme ve kapatma eiliminin totaliter daas kadar ve belki de ondan daha

fazla nemsenmesi gereken onun sinsiliidir. Sylemselin/toplumsaln akl ifadesinden esinlenen ok serbest bir armla -ki burdaki niyetim kesinlikle Popperin zgn argmanlarn referans almak deildir- siyasetin sonu vizyonu ak topluma dmanlk olarak okunabilir. Esas tehlike, -ak toplumun muhafazakarlktan faizme uzana bir hatta konumlanan aktan dmanlar bir yana- bu dmanln zgrln, kurtuluun, demokrasinin tek bir biimini geerli kabul eden, yani bu ideallere dair tek bir yorumu evrenselletiren her yaklam iine alacak kadar geni bir yelpazede, eitli siyasal kimlikler/hareketler iinde vcut bulabiliyor olmasdr. O halde bugn siyaseti savunmak (siyasetin zglln ve etkisini vurgulamak, toplumun gelecekteki ynnn bir yndelik iine sokma eylemini gerektirdiini vurgulamak, her dzenin bir dzenleme olduunu vurgulamak) -toplumun deerlerinin, gereklerinin, kurumlarnn retildii- iktidar alanlarn anti demokratik glere teslim etmemek adna- bir grevidir, stratejik bir eylemdir. Bu grevi yerine getirebilmenin ilk koulu, toplumsaln sylemsel doasn (olumsaln, merkezsizlini, akln), btnlnn bir temel deil, bir ufuk olduunu grmektir. Nihai, elikisiz, mkemmel bir btnlk olarak toplumun imkanszl, imdi ve burada yaplabilecek olanlara dair ufku geniletmenin yegane yoludur ve bu ayn zamanda eitlik ve katlm gibi kollektif deerlerle ykl demokrasinin de n kouludur. Demokratik bir toplumun art, -hi kukusuz, nihai bir temellendirmeyi de imkansz hale getiren- kurucu bir tamamlanmamlktr (1992: 157). yle de sylenebilir: Toplumun kendini bir

toplum olarak ya da farklln bir farkllk olarak kurmaktaki nihai baarszl demokrasinin n kouludur (Laclau,2000: 93). O halde bir imkanszlk teorisi olarak L-Mu sylem teorisi, sonlarn (tarihin sonu, ideolojinin sonu gibi...) deil, imdi ve buradaki balanglarn teorisidir ve ilevsel potansiyeli ancak bu dzeyde sorgulanabilir. Toplumsal gerekliin klasik (modern) formlasyonlarnn yap zm gerek etkisini somutta gstecektir (Nalaolu, 1989: 44). O halde epistemolojik dzeyi terk edip, bir proje olarak RDKy okumak zaman gelmitir.

II.3. Radikal Demokrasi Projesi: Bir Tutunum Noktas Olarak Liberal Demokrasinin Yeniden eriklendirilmesi Bu blmn hemen banda, post-Marksizmin Marksizme eletirilerinin ortak balamna deinilmiti. Bunlardan sonuncusu, bir nceki toplumdan radikal bir kopuun ifadesi olarak devrim konseptinin eletirisydi. Eski ve yeni paradigmalar arasnda hibir ortak paydaya yer vermeyen bir devrim vizyonunun eletirisi L-M tarafndan Gramsci okumas iinde balatlmtr. Ancak dahas da vardr; RDK sadece retlerden olumu, negatif bir teori deildir; aksine her eletiri balamnda bir alternatif oluturarak kimliini kazanan bir teoridir. Dolaysyla radikal bir dnmn imkanszlnn tesini dnmek onlar iin bir zorunluluktur. Bu ayn zamanda yepyeninin imkanszl noktasndan toplumlarn davran geleneklerine, tarihsel birikimlerine geri dnme zorunluluudur. Bu, liberal demokrasinin neden bir tutunum noktas olarak ne ktn anlamay kolaylatrr. Eitlik ve zgrlk prensipleri zerinde ykselen modern demokrasinin (=liberal demokrasinin) derinletirilmesi ve geniletilmesi, evrenselci kurtulu projelerinin (= komnist ve hr dnya projelerinin) iflas nedeniyle nihai, saydam toplum mitinin yittii bir ufukta tek gereki hedeftir. Dahas, bu hedefin hibir trden devrimci bir nvesi olmad da iddia edilemez. Aksine herkes iin

eitlik ve zgrlk istemekten daha radikal/devrimci bir ey de yoktur (Caste, 1998: 48). Demokratik idealler olarak eitlik ve zgrln hali hazrdaki egemen gruplarn retoriindeki varl, verili dzenler iinde eitlik ve zgrlk taleplerinin tatmin edilmekte olduu anlamna gelmez. Aslnda burada, geleneksel Marksizmin iddiasnn aksine, modern demokratik rejimin zsel olarak belirlenmi tek bir sahibi olduu fikri reddedilmektedir. Rortynin ince-kaln sz daarcklar ayrmndan hareketle ancak onun ngrd ayrmda bir kaydrma yaparak sylenecek olursa, ayn zamanda moderniteye geii iaretleyen tarihsel eik geildikten sonra eitlik ve zgrlk (iyi, adalet, hakikat gibi) varlnn gereklilii konusunda yaygn bir anlama eilimi gsterdiimiz ince sz daarcnn iinde dahil olmutur (Rortyden aktaran Sayyid, 1995: 319). Ancak, ne zaman bunlarn tanmlanmas, yaama geirme yollar zerinde konumaya balasak deim yerindeyse kyametler kopmaktadr. Bu durumun kendisi RDKda bir felaket olmak yle dursun memnuniyetle karlanr; nk btn toplumsal kesimlere onlar zerinde dnme, konuma, eyleme ans tanr.

te yandan, tabiyeti kurucu bir farkllk olarak yerinden karan modern demokratik devrim, insanlk tarihinde henz kapanmam bir dnemin miladdr. O gnden bu gne, toplumlarn tm devrimci atlmlar ancak demokratik devrimin kurduu edeerlilik mant temelinde anlalabilir; o halde -politik eitsizlikten ekonomik eitsizliin eletirisine uzanan bir yer deitirmenin ifadesi olarak (Laclau, Mouffe, 1992: 191)- sosyalist mcadeleler de bizzat demokratik devrimin iindeki bir moment olarak okunmaldr ve bu, sosyalizmin aksiyomatik olarak demokratik olduunu sylemekten bambaka bireydir. L-Mun buradaki temel tezi, eitliki sylemin ve hak syleminin kollektif kimliklerin yeniden yaplandrlmasnda kurucu bir rol oynaddr (Laclau, Mouffe, 1987: 104). Buna gre, 19. yzyln anti-kapitalist mcedeleleri ve ii snfnn geliimi, demokratik devrim srecinde nemli bir momenttir, ancak ne ilktir ne de son. Son bir ka (on)yln gndemine oturan yeni toplumsal

hareketlerin mcadeleleri, demokratik devrimin derinletirilmesi yolunda yeni bir aamaya girildiinin iaretidir. Uluslararas dzeyde, kapitalizmin rettii, yerinden kma etkileri Marxn ngrdnden ok daha derin bir biimde gereklemektedir ve bu durum ikiliyi, yine Marxa ait toplumsal zne/fail (agent) ve toplumsal antagonizma konseptlerini radikalletirmeye ve dntrmeye zorlamtr. Sosyalizmi demokratik devrim dzlemine yerletirmenin en nemli sonucu, kapitalist toplumu amamz salayacak politik dnmn, ayrcalkl fail (snf-zne) yerine toplumsal failler ve onlarn mcadelelerinin oulluunu gerekli kldn, toplumsal atma alanlarnn younlamak yerine oullatn, dnya durduka antagonizma ve atmalar etrafnda bir tarihin yazlmaya devam edeceini, insanlarn ynetiminden eylerin ynetimine gei momentinin hi gelmeyeceini sylemektir.

Gelenek meselesine geri dnerek, henz konunun giriindeyken vurgulanmas gereken iki nokta vardr. Bunlar Radikal Demokrasi Projesinin ve dolaysyla kuramn karakterine ilikindir. Bu teori hem Modernizmin hem de Postmodernizmin arlklarndan kanmaya alan bir denge teorisidir. Bu teorinin normatif epistemolojilere ve evrensel sylemlere kaplarn kapatm olmas, modernliin tm ieriklerinin tersyz edildii anlamna gelmez. Modernliin iine bakldnda grlmesi gereken ey, (modernliin) kategorilerinin yekpare bir blok oluturmayp, olumsal eklemlenmelerin keltisi olduudur. ayet modernlik byle alglanrsa, -muktedir klc kapasitesini srekliletirecek tarzda- temalar yeniden dzenlenerek sahiplenilebilecek byk bir mirasa sahip olduu grlecektir. O halde RDKn meselesi, modernliin temel ilkelerinin reddi deil, alternatif bir bak asndan hegemonya altna alnmasdr (Laclau, 2000: 140). Yani buradaki gelenee geri dn, bir kken olarak modernlie geri dntr ve gelenein kendisinin de karma, heterojen, ak ve nihai olarak kararsz olduunu grmek, bu geri dnn yeniye dair kapasitesini anlamak bakmndan nemlidir (Mouffe, 2000: 192). Vurgulamas gerekn ikinci nokta da birincisinden trer:

Reddetmek yerine hegemonize etmek. Hegemonize edilecek olan, -toplumsal btnln kurucusu ve srdrcs olarak- kollektif kimlii yaplandran ortak deerlerden bakas deildir ve bu, politize edilmi (dnyay dntrmeye kilitlenmi) bir felsefenin iidir. RDK, Marksizmi ypratan sahte sorunsallar terk ettikten sonra, hzla siyaset felsefesinin derinlerine dalar. Buras, yeni sa hegemonyasna son verebilecek kapasitede bir sol-kanat projeyi (=Radikal Demokrasi Projesi) ina edebilmek iin, kaln kitaplarla gndelik yaam arasnda hzl geli-gidilerin balad noktadr.

II.3.i.

Radikal

Demokrasi

versus

Liberal

Demokrasi:

Liberal

Demokrasinin

Yapzm Liberal demokrasi, radikal demokrasi projesi iin bir tutunum noktasdr ama epistemolojik kertedekinin aksine kuramclar burda muazzam bir phecilik (liberal/modern demokratik kurumlara kar tam bir gvensizlik) rnei sergilerler (Keyman, 2000: 73). O halde bu tutunumun kendisi eletireldir ve tpk Marksizmle olduu gibi, liberal demokratik gelenekle yapzmc bir perspektifle- hesaplama iine girilmitir. Bu aamadan tezin sonuna dek, 90lardan bu yana yrtmekte olduu almalaryla daha somut bir dzlemde argmanlarn dile getirdii iin, C. Mouffeun analizlerine ok daha byk bir arlk verilecektir.

Hesaplamann ve ayn zamanda liberal demokrasiyi itibar edilebilir klmann ilk adm (ve pek tabii buradaki yapzmn ilk ve en temel aamas), onun ekonomik bir sistemle arasndaki eklemlenme ilikisini bir kenara brakmaktr; yani onu demokratik kapitalizmden ayrmaktr. RDK -daha bilindik terimlerle sylenecek olursa- siyasal liberalizmle ekonomik liberalizm arasnda organik bir btnlk olduu fikrini reddeder (Mouffe, 1992:1-3). Ancak hemen belirtmek gerekir ki, siyasal ve ekonomik liberalizm arasnda bir ayrm gden ilk kuram RDK deildir. ok daha erken bir tarihte Rawls adalet kuramnda -ki ileride siyasal liberalizmin ada temsilcisi olarak tekrar Rawlsa geri dnlecektir- tam da bylesi bir

tutumu sergilemitir. B. Barrynin parmak bast gibi, Rawlstaki adalet kavramnn nemi, retim, datm ve deiim aralar iindeki zel mlkiyetin liberal kuramn z deil, onun olumsal bir paras olarak dnlmesinde yatar (Barry, 1973: 166).

te yandan RDKa gre liberal demokrasi devlet ynetimi biimini aan bir rejim olarak okunmaldr. O halde burada bir rejimden anlalan, klasik siyaset felsefesindeki (dar anlamda bir siyasal dzen, siyasal bir toplum biimi olarak) rejimin ieriini aar. Bir rejim olarak liberal demokrasi, toplumsal ilikilerin simgesel dzenlenmesiyle ilikilidir. Liberal/modern demokrasi, insanlarn birarada yaamasn dzenlemeye ynelen farkl iki siyasal gelenein kaynatrlmasndan kaynaklanan zgl bir rejimdir: (1) siyasal liberalizm (hukukun egemenlii, gler ayrl, kiisel haklar) ve (2) halk egemenliine dayal demokratik gelenek (Benhabib iinde, Mouffe, 1998: 347-348). O halde, ....modern demokrasi dediimizde, zgll iki farkl gelenek arasndaki eklemlenmeden doan, toplumun yeni bir politik biimiyle uratmzn anlalmas ok nemlidir (Mouffe, 2002: 14). Mouffe iin modern demokrasi konseptinin temel oluturucular olarak demokratik ve liberal geleneklerin bu karlamas/eklemlenmesi ne zorunlu bir ilikidir ne de bu iliki przsz ve gerilimsiz olarak yaanr. Mouffeun tm tezlerine hkmedecek olan ana varsaym, modern demokrasinin paradoksal bir doasnn olduu varsaymdr. Demokratik mantn gerisindeki eitlik fikri ile liberal mantn gerisindeki zgrlk fikri arasnda stesinden gelinemeyen ama farkl biimlerde mzakere edilebilecek olan yapsal bir gerilim vardr ve bu demokratik paradoksun ta kendisidir (Mouffe, 2002). Modern/liberal demokrasinin zgll, premodern (antik) demokrasi ile karlatrmas halinde daha net anlalacaktr. Bu tezin I. Blmnden karlmas beklenen sonulardan biri, modernlie geite yneten ynetilen zdelii fikrinden szlen demokratik gelenege liberal deerlerin boca edilmesiyle olumu bir yap farknn olduudur. Mouffe, ite bu iki yap arasndaki en nemli ayrmn oulculuk kategorisinin devreye girii olduuna dikkat eker. En nemli sonucu, yarar/iyi

kavraylarnn eitliliinin kabul dorultusunda, toplum iinde blnme ve ihtilaflarn merulat bir toplumsal dzenlemenin ortaya kdr. oulculuu eitliki ve zgrlk bir toplumsal dzenin kurucu kategorisi olarak sonuna kadar savunmak RDKnn en ciddiye ald ilerden biridir; nk Radikal Demokrasi ancak, (oulluun ve oulculuun n koulu olan) farklln, varoluun olanak koulu olarak kavranmas halinde yaama geme ans bulacaktr. RDKn oulculuun altn nasl doldurduunu anlamak demokratik paradoksun daha incelikli bir bir analizini gerektirir.

II.3.ii. ki Eitlik Arasnda: Dost ve Dman Olarak Carl Schmitt


Mouffe, modern demokrasinin iki kurucu ilkesi, zgrlk ve eitlik arasnda mkemmel bir uyumun yakalanamazl = eitlik ve zgrlk arasnda nihai bir eklemlenmenin imkanszl = modern demokrasinin paradoksal doasnn bugnlere gelinceye dek teorize edilemediini, dolaysyla liberal demokrasinin siyasal-felsefi temellerinin eksik olduunu iddia eder ve tam da bu noktada, Nazi hareketine yaknl dolaysyla olduka kt bir ne sahip, muhafazakar hukuk ve devlet teorisyeni Carl Schmittin (1888-1985) eletirel bir okumasnn ilgili eksiklikleri tamamlamaya yardmc olacan dnr (Mouffe, 1993: 110).

Schmitt, az saydaki ok provokatif tezleriyle bilinir. Bu tezlerden biri, liberalizm demokrasiyi, demokrasi de liberalizmi reddeder eklinde ortaya konabilir. 1926da kaleme ald The Crisis of Parliamentary Democracyde liberalizmin ve demokrasinin birbirinden ayrtrlmas gerektiini ve bylece modern kitle demokrasisinin atmal doasnn aklk kazanacan syler. Schmitte gre demokrasi hereyden nce eitlere eit davranlr ilkesinden skn eder ve bu tam tersi bir nermeyi, eit olmayanlara eit davranlamaz nermesini, de iinde barndrr. O halde demokrasi, heterojenliin elimine edildii bir zeminde vardr, yani homojenlik onun n kouludur: Her gerek demokrasi, yalnzca

eitlerin eit olmad ama eit olmayanlara eit davranlamayaca ilkesine dayanr. Bu nedenle demokrasi ilk olarak homojenliin ikinci olarak da -ihtiya duyulursa- heterojenliin bertaraf edilmesi ya da kknn kaznmasn gerektirir (Schmitt, 1985a: nsz).

Liberalizmin kiinin kii olarak eitlii fikri demokrasiye yabancdr. Liberalizmin eitlii -ki bu evrensel eitlik fikrinin ta kendisidir- sonsuz bir soyutlamaya dayanan bireyselci hmaniter bir etik, bir Weltanschaungtur (dnya grdr). En nemlisi de liberalizmin evrenselci eitliinin herhangi bir siyasal rgtlenmeye temel oluturacak kapasiteden yoksun oluudur. ayet eitlik siyasal bir birimin kurucu ilkesi olacaksa somutlanmas artttr. Liberalizmdeki gibi, eitsizlikle balar olmayan bir eitlik, deer ve varln kaybetmitir (Schmitt, 1985a: 11-12). O halde ada toplumsal formasyon zerinde etkili, biri demokratik gelenekten dieri liberalizmden treyen iki farkl ve birbiriyle uyumsuz eitlik fikrinin olduunu grmek gerekir. te bu tespiti, yine Schmitte referansla, daha da glendirmek mmkndr.

Schmitt, hereyden nce bir anti-liberaldir ve esas olarak politik birliin koullar zerine dnmektedir. Halkn birlii ve iradesinin egemenlii ilkelerine sk skya bal bir demokrasi tanm yapar ve halkn idaresini nceleyen bir siyasal pratie parmak basar, o da kimin halka (demosa) ait olduunun belirlenmesi pratiidir. Buradan hareketle Schmitt, demokrasinin daima ierme-dlama ilikilerini/pratiklerini gerektirdiine dikkat eker ve metinlerinde biz-onlar, dost-dman arasna snr ekme eylemini ska konu edinir. Schmitte gre, liberalizmin evrenselci sylemi (= evrensel eitlik fikrinden skn eden insanlk kavray) demokrasiyi tehdit etmektedir. Dier bir syleyile insanlk ve demos birbiriyle uyumsuz mantklardan skn etmektedir. Grnte, eitlik, hem demosun hem de insanlkn kurucu mant olarak ilev grr. Ancak gerek tablo daha farkldr. Liberalizmin, soyut, zorunlu, koulsuz eitliinin aksine demokratik gelenein eitlii

koulludur. Eit muamelenin koulu demosun bir bileeni olmaktr ve buradaki eitlik, halkn iradesine katlmla beliren, politik bir ierie sahip somut bir eitliktir. Somutluk -politik veya ekonomik eitlik gibi- gerek bir eitliin kouludur. Yani eitlik her daim bir ihtimal olarak eitsizlie ihtiya duyar. Tam da bu sebeple mutlak eitlik imkansz ve uygulanamaz bir eitliktir.

Toparlayacak olursak, demokratik eitlik, somut ve siyasaldr; bunun karsnda liberal eitlik soyut ve etiktir/politik olmayandr. Demokratik eitliin pratie geirilmesi ise dost-dman, biz-onlar ayrmnda vcut bulan radikal bir siyasal eylemi art koar. The Concept of The Politicalda, siyasal olann doasn masaya yatrarak Schmitt, siyasal liberalizm eletirisine en olgun formunu kazandrr. Schmitte gre bireycilik politik olan inkar etmek zorundadr; nk ona gre birey her eyin banda ve sonundadr (terminus a qua, terminus ad quem). Liberal politika, devlet, kilise bata olmak zere bireysel zgrl kstlayan kurumlarn anti-tezi olarak ortaya kmtr. Liberalizmin sistematik teorisi sadece devlet iktidarna kar mcadele ile ilgilidir (Schmitt, 1976: 70-71) ve bu sebeple, kollektif kimliklerin formasyonunu anlamaya yeteneksizdir. Liberal konsept, -her ikisi de bireyselci terimlerle aklanabilir olan- ekonomik olanla etik olan arasnda salnrken zor ve bask ilikileri alan olarak addettii devlet ve politik olan yok etmeye ynelir (ibid., 71). Bu noktada Schmitti daha iyi anlamak iin, parlamenter demokrasi zmlemelerine geri dnlebilir. Mutlakiyetilie kar mcadele srecinde, liberal parlamenter fikirlerle, demokratik fikirler arasnda doal-olmayan bir birlik olumutur ve nihayet

kitlesel demokrasinin ortaya kyla btnyle iflas etmitir. Liberal parlementarizmin z, kart iddialarn kamusal mzakeresi, kamusal tartma ve kamusal karardr ve btnl koruyan dengelerin bylesi bir sre iinde kurulacana inanlr. Schmitt iin bu, metafizik bir reti olarak liberalizmden szlen tipik rasyonalist bir fikirdir ve toplumsal uyum ve refah maksimizasyonunun bireylerin sebest rekabetinden, szleme, ticeret ve giriim zgrlnden kkleneceini sylemekle ayn eydir (Schmitt, 1985: 35). Ancak btn bunlar -genel karn zel karn serbest karlamasndan treyecei, evrensel-rasyonel konsensusun zgr tartmada temellendii- bir yanlsamadan ibarettir. Schmittin dost-dman ayrmnda ok net ortaya koyduu gibi, politik olann kurucu boyutu atma ve antagonizmadr (Mouffe, 1993, s 111). Aslnda siyasal liberalizmin tmden bu durumun farknda olmadn dnmek hatadr. Siyasal alann (=parlamento alan) kar kartl yaratan tm meselelerden arndrlm olmas, ahlaki, dinsel, ekonomik meselelerin zelletirilmesi bunun bir delilidir. Ancak politik olan sterilize etmek, ksrlatrmak yolundaki aba parlamenter demokrasinin 20. YYn bandan bu yana atlatamad krizinde de grld gibi baarsz olmutur. Gerek g sahiplerini tehdit etmeleri halinde, liberal hak ve zgrlklerin rahatlkla ihlal edildiine tarih defalarca tanklk etti ve etmeye de devam edecek. Parlamentarizmin meruiyet prensipleri olan aklk ve tartma inanlrln oktan yitirmitir. Parlamentolar, -onlarn ayrcalkl mekan olagelmesine karlk- siyasal elitlerin dahi itibar etmedii yerlerdir; kanunlarn

ve devlet siyasalar dahil mcadele, atma, ekime, pazarlk ve karar alanlar hzla yerdeitirmektedir ve Schmitt bu eilimleri erken bir dnemde kavramtr (Schmitt, 1985a: 50). Buna karlk politik olan eitli insani etkinliklerden enerjisini toplayp dirilmesi her zaman ihtimal dahilindedir. Dostdman ekseninde etkili bir gruplama yaratacak kadar gl olduklarnda dinsel, moral, ekonomik, etik antitezler kendilerini politik olana dntrmektedirler (Schmitt, 1979: 37).

Schmitt, -burada yer verilmesi elzem- son tespitini, Political Theologyde dile getirmitir: Modern devlet teorisinin tm nemli konseptleri aslnda seklerletirilmi teolojik konseptlerdir (Schmitt, 1985b: 36). O halde, Schmitt iin modern politika olarak grlen ne varsa teolojik olann seklerletirilmesi, teolojik konsept ve davranlarn sekler hedefler iinde dntrlmesinden ibarettir. Schmitt iin modern ve pre-modern arasnda herhangi bir krlma ve hibir yenilik yoktur ve ite tam da bu iddia Schmittin, onu yoldan karan tm yanlglarnn kaynan grnr hale getirir (Mouffe, 1993, s. 121).

Mouffe iin siyasal-felsefi boluklarn doldurulmasnda Schmittten yararlanmann koulu Schmiti Schmite kar kullanmay bilmektir. Modern demokratik devrim -ki L-Mun bundan anlad Fransz Devrimidir- bir gei deil, bal bana bir kkendir. Devrim, Lefortun toplumsaln yeni kurulu tarz olarak gsterdii eyi balatmtr. (nsann insana koulsuz eitliinin belgesi olarak) nsan Haklar Bildirgesinin simgeledii bu ancien rgimeden kopu, farkl eitsizlik biimlerini gayri meru ve doal-olmayan diye sunmay olanakl klan

ve bylece bunlar bask biimleri olarak edeer yapan sylemsel koullar salamtr (Heg ve Sos. Str., s. 190-191). Bunlar ayn zamanda oul toplumsal formasyonun ortaya k koullardr. Modern toplum, teolojik-politik modelin sona erdii, tzsel ortak iyinin (substantive common good) yok olduu ve dolaysyla homojen kollektif iradenin imkanszlat toplumdur. Budan byle demokrasi, ne antik modeldeki gibi yneten ynetilen zdelii ne de parlamentarizmin ngrd gibi temsil etrafnda kavranamaz. Bireysel haklarn korunmasna yarayan kurumlar onun vazgeilmezidir ve bu kurumlara duyulan ihtiya her geen gn artmaktadr. Schmittin anti-liberalizmi aslnda onun antioulculuudur ve ite bu oulculuk kartlnn Schmitti nerelere srklediinden, mkemmel demokratik homojenlii hedefleyen ve liberalizmi bu hedefin nnde engel gren evrelerin ders karmas gerekir.

te yandan, Schmittin ortaya koyduu, liberal ve demokratik eitlik kavramlar arasndaki can alc fark teslim etmek nemlidir. Dolaysyla liberalizm ve demokrasi arasnda zorunlu bir uyum olduu fikri de terk edilmelidir. Ancak Mouffe, Schmittin iddia ettii gibi liberalizm ve demokrasi arasndaki tarihsel uzlamann kanlmaz olarak liberal demokrasinin z ykm ile sonulanacan reddeder. Demokratik paradoks siyasaln geri dnnn n kouludur. Bu ayn zamanda toplumsaln her dzyinde eitlik ve zgrln korunmas ve gelitirilmesinin de n kouludr. Liberal demokrasi iindeki demokratik

mantk, soyut evrenselciliin -yaam koullarndan bak- insan tasavvurunun neden olduu dzleyici etkileri silmemizi salarken; liberal mantk, insanlka ve insan haklarnn

polemiksel kullanmna gnderme yaparak, demokratik haklarn yerletirilmesi ve ynetecek olan halkn tanmlanmas politik pratiine zorunlu olarak kaznm olan dlama biimlerine kesintisiz olarak meydan okumamza izin verir.

Dahas, Schmittin politik olann doasna referansla, etik-ekonomik olan arasnda salnan metafizik bir reti olarak liberalizmde saptad yetersizlikler yabana atlmayacak kadar deerlidir. Politikann -zel karn kollanmasyla snrl- arasal bir etkinlie, demokrasinin ntr prosedrlere indirgenmesi liberal etkiden kaynaklanr. Bireysel zgrln kazanmnn bedeli, politikann arasal bir konsepte dnmesi ve normatif meselelerin zel alana kaydrlmasyla siyasal olann tm etik bileenlerinden soyutlanarak ekonomik olan tarafndan hegemonize edilmesi olmutur. ayet Schmittin eletirisi -siyasetin meselesi her zaman toplumsal birliin kendisi olduundan- ortak deerlerin yokluunun eletirisi olarak okunursa bunun pek yerinde bir mdahale olduu ak seik ortaya kacaktr. Bizi yaratmak her zaman kendi dna taan bir eylemdir. Bizin her zaman, kurucu bir dar olarak tekine ihtiya duyduu yadsnamaz. Rejim (toplumsaln simgesel dzeni) blnme, mcadele ve dost-dman ilikilerine yer amaldr. Zaten var, hep var olan egemenlik ve iddet ilikilerine kar srekli mcadelenin kouludur bu. Yine de Schmittin ya hepi ya hici ikilemi yanl bir ikilem olarak yerinde durur: Ya halkn birlii vardr, yani antagonizma ve blnmeler demosun dna itilmi vaziyettedir; ya da demos iindeki baz blnmeler meru grlr ve kanlmaz olarak birliin dalmasna varlr. Ya/ya da kumpasndan kurtulmann yolu, Schmittteki homojenlik arayn ortaklk arayyla deitirmekten geer. RDKn dnp dolap geldii yer ya da btn bu argmanlarn kelme alan, ortak siyasal kimliimiz olarak vatandalktr. Bugn, toplum-birey ikiliinde vatandal enine uzununa tartanlar bakalardr ve RDK ne yardan ne serden tavryla nc bir taraf olarak bu tartmaya dahil olmaktadr. Ancak vatandalk tartmasn (ve RDKnn vatandalk almn) bu tartmay nceleyen bir baka tartmaya yer vererek biraz daha ertelemek gerekecek.

II.3.iii. Agonistik Demokrasi versus Mzakereci Demokrasi II.3.iii.a. Wittgenstein Inda Rasyonalist-Evrenselci Mzakereciler

Modernliin ikinci kriz urandan bu yana, ciddi deiim ve dnmler geirmekte olan modern toplumlarda a. demokratik ynetim sorunsalna kitlenmesi, b. liberal/modern demokrasinin meruiyet krizine, yine modern demokrasinin iinden bir zm aramas, c. demokratik ynetimin ilkeleri ve deerlerini saptamaya abalamas dolaysyla RDK ile ortak bir zeminde duran ve metinsel benzerlikler ieren, ancak demokratik paradoksu (= oulculuun ve politik olann toplumsala kazandrd dinamizmi grmekte zorlanan) ada siyasal-felsefi giriimlerin eletirisi, RDK iinde bir merhalenin daha almas anlamna gelecektir.

Siyaset felsefesinin en temel sorusu kendisine dairdir ve yle formle edilebilir: Siyaset felsefesinin amac nedir / ne olmaldr? Bu ayn zamanda siyaset felsefecilerini /kuramclarn blen bir sorudur. Soruya -Mouffeun terminolojisi iinden sylemek

gerekirse- rasyonalist-evrenselcilerle balamclarn birbirini yanllayan yantlar vardr. Beklenecei gibi rasyonalisit-evrenselciler politika teorisinin tarihsel-kltrel balamlardan bamsz evrensel dorular tesis etme amacnda olmas gerektiini savunmaktadrlar ve halen siyaset teorisine hakim yaklam olutururlar. Bu iddiann gerisinde -insan aklnn kurmaya muktedir olduu- zamanlar ve mekanlar st, tm insanl kucaklayacak tek bir iyi rejim olabilecei inanc vardr ve bugn R. Dworkin, J. Rawls ve J. Habermas rasyonalistevrenselci grn temsilciliini yapmaktadr. Balamclar (M. Walzer, R. Rorty) ise nemli lde Wittgenstein etkisi altndadr ve hibir hkmn, verili bir kltrn pratiklerinin ve kurumlarnn dnda anlam ifade edemeyeceini savunarak rasyonalist evrenselci perpektife kar karlar. Bu kart iddialar demokrasi tartmalarna tandnda balamclarn itirazlarnn demokratik ilkelere rasyonel temel kazandrma abalarnn yetersizlii/geer-

sizlii noktasnda dmlendii grlr (Mouffe, 2002: 68-69). L-M, balamclarn ana dncesini ve kar tarafa ynelttii eletirinin zn can- gnlden sahiplenmitir. Mouffe, evrenselci-rasyonalistlerin demokratik/liberal kurumlara meruluk kazandrmak iin yanl sorularla yola ktklarn dnr. Asl konu, her makul ve mantkl kii tarafndan kabul edilebilir olan liberal demokrasinin rasyonalitesini ya da evrenselliini hakl karacak argmanlar bulmak deildir. Liberal demokratik ilkeler ancak, yaam biimimizin kurucular olarak savunulabilir ve onlara taahhdmz daha emin olduu varsaylan bir eyin zerine oturtmaya almamalyz (Mouffe, 2002: 72).

imdiye dek RDKn, liberal demokrasi ile kendisini olumlu anlamda ilikilendirdii her noktada (aslnda iki noktada) liberal demokrasiye sra d yklemelerde bulunduuna dikkat edilmelidir. Bunlardan birincisi toplumsaln simgesel dzenlenii olarak liberal demokrasiydi, ikincisi ise az nce dile geldi: yaam biimimizin kurucusu olarak liberal demokratik ilkelerdir. Buras hem simgelerle pratiklerin (= bir simgeler dzeni olarak dil ile pratiin) birbirine en ok yaklat noktadr, hem de RDKn Wittgensteinn mdahalelerine kendini at dzeydir. Wittgensteinn karmlarnn dzeni yledir: Dilde anlamak, dncede anlamay nceler ve bu (dilde anlamak) yaam biimleri zerinde anlamaktan baka bir ey de deildir. Wittgenstein iin terimlerin tarifinde (=dncede) anlamak yetersizdir. nemli olan onlarn kullanl biimleri zerinde anlaabilmektir. Kullan biimleri (= kurallar) pratiklerden (yaam biimlerinden) ayrlamazlar! O halde kurallarn -Rawls ve Habermasn dndnn aksine- pratikten kopuk, salt rasyonel bir yaplar yoktur. Her rasyonalitenin pratie dayanan bir aklamas olmak zorundadr. Bir kurala riayet etmek zneler aras bir pratiktir ve kurallarn normatif tanmlarnca kontrol edilemeyecek kadar ok eitlidir. Bu eitliliin gerisinde faillerin farkllam- kavray biimleri vardr.

ayet Wittgenstein haklysa, evrensel ilkeler zerinde rasyonel konsensus kurma denemesi anlamszlar. Bir kurala itaatin en iyi yolunu aramaktan vazgemekten geriye kalan, demokratik kurallara oul biimde uymann yollarn aramaktr (Mouffe, 2002: 73-80). Az sonra daha ayrnyl ele alnacak agonistik (demokrasi) modeli(ni)n ayrc zellii de budur.

RDK, demokratik oyunun eitliliini kabul edip; farklarn deerini birkez daha ykseltirken, -yeri gelmiken belirtmek gerekir ki- radikal demokratik vatandaln temel ilkesini de bulup kartr: oul bir yurtta cumhuriyetilii. Temelinde, kurallara oul uyma biimlerine imkan tanyan kamusal alanlarn oulluu vardr. Radikal demokratik bir toplum, somut talepler ve meseleler etrafnda oluturulmu, birbirinden kesinkes zerk, eitli kamusal alanlarn (Laclau, 2000: 185). kendi yelerine ince ince yurttalk duygusu fledii bir toplumdur

Rasyonalist-evrenselcilerin eletirisine dnersek, RDKn eletirel bakna Wittgenstein ve Schmittin birlikte dayanaklk ettii grlr. Mouffe, Rawlsc ve Habermasc iki okul arasnda farklar grmekle beraber, eletirisinin onlarn ortak eleri zemininde kurar. Buna gre, her ikisinin de temel meselesi, liberalizmin ahlaki boyutunu yeniden tesis etmek, liberal ve demokratik deerler arasda sorunsuz, gerilimsiz bir iliki biimini kurmaktr. Aslnda mzakereci demokrasi teorisyenlerinin ana amac tek bir cmleyle de zetlenebilir: Liberal ve demokratik deerler arasndaki elikiyi sonsuza dek sonlandran bir model gelitirmek. Bunun yolu, Rawlsda makul rasyonalite, Habermasda ise iletiimci rasyonalitedir. Her iki kuram da iktidarn meruiyetinin, normatif karakteri gl bir kamusal muhakeme biimine dayanacana inanr ve bu dorultuda siyaset tarafszln geerli olduu ve aktrlerinin makul olduu, bir alan olarak kurgulanr. Rasyonel konsensus, siyasal karar almnn ideal biimidir ve bu, belirli prosedrlerin uygulanabilirliini o da ahlaki tarafszl gerektirir. O halde siyasetin kendisi bu kuramlarda etik bir pratik olarak tasarlanr. Rawls,

ahlaki tarafszl salamak zere gerekirse mzakerenin apna ve ieriine snr getirmeyi nerirken; Habermas, ideal konuma durumunun prosedrel snrlamalaryla ahlaki tarafszl salayabileceini iddia etmektedir. (Habermas, kiisel karlarn gz ard edilmesinin herzaman mmkn olamayacana dikkat ekerek, ideal konuma durumunun nnde pratik engellerin bulunduunu teslim eder ve onun tam uygulanabilir bir prosedr olmaktan ok, dzenleyici fikir olarak kabul edilmesi gerektiini belirtir (Mouffe, 2002: 93).

Schmitte ilikin blmdeki anlatmlardan anlalaca gibi Mouffe, mzakereci modelin amacn (demokratik ve liberal mantklar arasndaki gerilimi/elikiyi amay) anlamsz, imkansz ve hatta tehlikeli bulmaktadr. Dahas, mzakereci modellerdeki, demokrasi ve liberalizm arasndaki gerilimin tesine geii rgtleyen temel varsaym olarak, politik olann (ahlaki) tarafszl fikri de L-M iin kabul edilebilir bir ey deildir. Mouffe, gerek Rawlsn gerekse Habermasn ahlaki tarafszl salamak zere ngrdkleri yntemlerin aslnda oulculuun dlanmasyla sonulandn iddia eder: Rawls ve Habermas, liberal demokrasiye ball, yarma olanan engelleyen mantki bir anlama tipine dayandrmak isterler. Onlarn politikay sonularndan tecrit etmek iin oulculuu kamusal olmayan bir alana havale etmek istemelerinin nedeni de budur (Mouffe: 2002: 97). Her ideal durum inasnn -mzakereci model dahil- n koulu ayklamadr ve mzakereci modelde bu deer oulculuunun reddi olarak tezahr eder (ibid., 98). Ancak Mzakereciler, ortak meseleler zerinde zgr tartmay mmkn klmak zere zel olandan kaarken bu konumann imkan zeminini, varlk koullarn yktklarnn farknda deiller. Tam bir kavrama arzusuyla srtnmenin olmad ve bu nedenle belirli bir anlamda koullarn ideal olduu kaygan buzun zerine ktk, ama ayn zamanda tam da bu nedenle yryemiyoruz: bu yzden srtnmeye ihtiyacmz var. Przl zemine geri dnmemiz gerekiyor (Wittgenstein, 1958: 46). Kurmaya altklar rasyonalist dzeneklerin nnde arzi deil, ontolojik engellerin olduunu grmek zorundalar. Daha en bandan onlar (mzakereciler) ne toplumsal ve siyasal

olann doasn ne de iktidarn kurucu ilevlerini kavrayamam olduklar iin tpk C. Schmittin The Concept of the Politicalda liberaller iin syledii gibi politik olandan politikay etiin iinde keltmeye abalayarak- kaarlar (Mouffe, 1993: 49). Rasyonel olan imtiyazl klmak ve siyaset momentinin zgnln gzden karmakla pratik dzeyde de nemli bir zaafa yol vermektedirler. RDKdakinin aksine burada itibar edilebilir tek bir yurttalk biimi vardr. Ancak mzakereci model, iinden getiimiz dnemde vatandalk balamndaki en yakc soruya, znelliklerin mevcut olma sorunu ve tutkusuna bir zm sunmaktan uzak bir kuramdr. Buradaki tekil vatandalk konseptiyle zdeleme olana bulunmayan kalabalklarn eitli dini ahlaki ve etnik fundamentalizmlerin artnda grld gibi, tutkularn tatmin amacyla anti-demokratik kollektiflerle zdelemeye itecektir. Antagonizmalar grmezden gelmek, onlar ekimelere dntrerek, dlamalar minimale indirme ansmz elimizden alacaktr.

II.3.iii.b. Agonistik (ekimeci) Demokrasi: Agonistik demokrasi modeli, kamusal alann demokratik ynetimine dair, mzakereci modele alternatif olarak gelitirilmitir ve Mouffeun yan sra -ki burada onun zmlemleri ile yetinilecektir- William Collony, Mark Waren, Ann Phillips, Claude Lefort, Zygmunt Baumann, Tom Bridges, L. Simon gibi, yapsalclk sonras felsefi sylem etrafnda toplanm kuramclar tarafndan gelitirilmeye devam eder (Keyman, 2000: 139). Yukarda da grld gibi mzakerecilere ynelik eletirinin merkezinde kamusal alana normatif bir temel bimenin oulculuk balamnda yarataca sorunlar vardr. Agonizma yanls kuramclar iin 20. Yzyln son ereinde olduu gibi, 21. Yzyla da damgasn vuracak olann kimlik siyaseti/sava olaca apaktr ve kurmclar, ite bu kimlikler trafiini dzenlemek ya da oul bir kimlik siyasetinin ilkelerini saptamak iin i bandadr.

Agonistik model, ok zgn bir kamusal alan kurgusuna can verir. Burada kamusal alan farkllklarn beraber yaamasn olanakl klan, dolaysyla farkllk taleplerinin kktenci kimlik siyasetine dnmesini engelleyen bir dolaym alan olarak kabul edilir. te bu farkllklarn beraber yaamasn olanakl klan dnme tarz agonizma, bu temelde kurulmu kamusal alan da agonistik kamusal alan olarak adlandrlabilir (ibid, s. 145).

Agonizma, demokratik siyasetin kouludur. Bunu daha iyi anlayabilmek iin siyasal pratie bir kez daha dnmek gerekir. Siyaset her zaman, eliki ve eitlilk balamnda birliin kurulmas eylemidir. Her halkarda politika, bir atma ve farkllk balamnda birliin yaratlmasn hedefler; onlarn belirlenmesi, bizin yaratlmas ile ilgilidir daima (Mouffe, 2002: 106). Dlama pratii siyasal pratiin zdr, o halde siyasal pratikleri demokratik-anti-demokratik ikiliinde birbirinden ayrmann ls dlamann/telemenin varl/yokluu deil, nasl tasavvur edilip nasl hayata geirildiidir. O halde demokratik siyasetin kaygs, biz/onlar ayrmn farkllklarn beraber yaamas temelinde

dzenlemektir. Mouffe iin bunun koulu Schmittin dman kategorisinden hasm kategorisine, antagonizmadan agonizmaya gemektir. Agonist modelde onlar artk, imha edilecek bir dman olarak deil, ama bir hasm olarak, yani fikirleriyle arptmz ama fikirlerini savunma hakkn sorgulamadklarmz olarak kurulmutur (Mouffe, 2002: 106). Mouffeun burada nerdii hogr, ilk etapta yeni bir hogr tipi gibi grnmese de bu doru deildir. Yenidir ve ve yenilii tam da agonizmin szck anlamndan karsanabilir. Agonist tavr, saldrgan, savunmac, saknmac tavrlar toplamna iaret eder. Agonistik kamusal alan atmalara ihtiya duyar, agonistik modelin kaygs tutkular ve ihtilaflar bastrmak deil, onlara yer amak ve sergilenebilecei kurumlar tevik etmektir. Dolaysyla agonistik modelin hogrsnden hemfikir olmadklarmza kar kaytszl anlayamayz. Buradaki hogr, birincisi pratik ikincisi ontolojik, iki kaynaktan beslenir: a. Hasmlarmz meru dmanlarmzdr; nk anlam ve uygulan konusunda anlamyor olsak da liberal

demokrasinin etik-politik ilkelerine (eitlik ve zgrle) ortak bir ballmz vardr (=ekimeci konsensus) ve b. Hasmlarmz meru dmanlarmzdr, nk hasmlk dikisizdir, yani kimlikler tarihsel, ilikisel ve hegemoniktir, dolaysyla bu agonist sreler her zaman verili hasmlk ilikilerinin bozulmas ve yenilerinin kurulmas ihtimaliyle tanmldr ( ibid, s. 103-110).

III. Blm sonlandrlmadan nce RDKda eitlik ve zgrln demokratik devrimi ilerletmek ynnde stratejik bir okumasnn gelitirilmi olduuna dikkat ekmek istiyorum. RDKnn oulculuu tmden yoketmeye ve/veya zelletirerek etkisizletirmeye ynelmi siyaset stratejilerine kar yrtmekte olduu amansz oulculuk savunusunun hem bir antizclk hem de bir zgrlk savunusu olduunu dnyorum. Anti-zclkten balanacak olursa, radikal demokratik oulculukla, oulculuktan ortak paydadan yoksun kimilkler okluunu anlayan ar oulculuk arasnda bir nans deil, ontolojik bir fark vardr: Bizim yaklammzn bir baka ayrc vasf, siyasal znelerin evrenselcilikten kurtarlmas (de-universalisation) sorunuyla ilgilidir. Btn zclk biimlerinden kopmaya alyoruz. Sadece modern sosyoloji ve liberal dncenin temel kategorilerine epey nfuz etmi ve her toplumsal kimliin varln tarihsel amlan srecinde kusursuz biimde tanmlandn savunan zclkten deil; bununla taban tabana kart, paralara herhangi bir tr ilikisel kimilik vermeyi reddeden toplumsaln ar paralanmasna dayanan zclkten de. Byle bir gr, heterojenlik ve kararlatrlamazlk zerine o kadar fazla vurguda bulunur ki, belirli farklarn ast ilikisi olarak kurulduunu ve bu nedenle radikal demokratik proje tarafndan kar klmas gerektiini grmeyi engeller (Mouffe, 2000b: 58).

Radikal Demokrasi Projesi

tm itaat ilikileri yelpazesine meydan okumak niyetinde

olduu; dolaysyla farkllklar olmas gerektii halde olmayanlara doru geniletmek kadar olmamas gereken farkllklar elimine etmek gibi bir sorumluluu da stne aldna dikkat

etmek nemlidir. Ar oulculuun yapt gibi tm farkllklar olduu gibi olumlayan bir tutumun gerisinde hakl-haksz, meru-gayrmeru arasnda ayrm yapmay mmkn klacak hibir lenin bulunamayaca varsaym vardr ve bunu, L-Mun da nerdii gibi, soy bir tikellik savunusuna dnen ve politika momentini lavetmeye varan post-modern arln bir rnei olarak okumak gerekir. Tam da bu noktada, sylem teorisinden bu yana vurgulana gelen farkllk kategorisinin (ve kimliin) siyasal, ilikisel ve dinamik karakterinin (yn tayinine koullu srekli bir ak iinde olduunun), ok kritik bir noktaya baland grlecektir. RDK, kimliin siyasal karakterini deifre ettii anda, kendimizi iktidardan tamamyla bamsz klamayacamz kabullenmemizi bekler. Bundan daha da nemlisi kuramda iktidarn lavedilemezliinin, pasifize edici deil tersine aktive edici bir olgu olarak okunmasdr. ktidarlarn deitirilmesi bir gerekliliktir. Dier bir ifadeyle her zgrleim kendini bir iktidar olarak kurmaldr ve burada iktidar deiikliinden ezen ile ezilen arasndaki basit bir yer deitirmeden ok daha fazlas anlalmaktadr. ktidar artnn anlam, anti-sistemik taleplerle ifadesini bulan ve verili yapy/dzeni yerinden karan negatif bir muhalefet stratejisinin zgrleimin koulu olmakla birlikte kendi bana yetersiz olduudur. Negatif harketlerin -yeni bir toplumsal dokunun rlmesi anlamnda- pozitife dntrlmesi iktidardan o da tekil ve negatif taleplerin marjinallmesini engelleyecek olan hegemonik bir eklemlenmeden geer (zkazan-Kozakl, 2000: 15). Farkllk, zgrlk ve zgllk burada srekli olarak dirsek temasndaki terimlerimlerdir. zgllk, farkllk/farksallktan skn eder ve bireylerin kendi kapasitelerini gerekletirmeleri anlamnda zgrlk ilkesinden toplumsal kimliklerin kurulu alanna yansr. te bu kapasitenin gerekletirimi pozitiflie dnmn o da kimlii kendi iine kapanmasna kar ileyen bir hareketi gerektirir. Aada ksaca buna deinilecektir.

Henz L-Mu sylem teorisisinin giriinde, bu teorinin kollektif kimliin inas temelinde zgn, zerk bir teori olduu sylenmiti. RDKnn en temel meselesi, halen ekli emali tam

oturmam yeni toplumsal paradigmann sol kanat tarafndan hegemonize edilmesidir ve bunun ilk adm hal-i hazrdaki itaat ilikilerine kar yrtlmekte olan mcadeleleri bir tarihsel blok iinde toparlanmas ve onlarn zgl taleplerini kucaklayan bir kollektif

kimliin inasdr. Bu noktada edeerlik terimi ne kar. (Edeerlik), hem bizin kuruluunu anlamak hem de haklar kategorisine gei salamak bakmndan nemlidir. Edeerlik, verili tabiyet ilikilerine kar mcadeleye girierek siyasaln alann genileten/oullatran tm mcadelelerin yeni bir toplumun kuruluunda edeer belirleyicilikte kabul edilmeleridir. Edeerliliin hegemoniklemesi, bir araya gelen gruplarn kimliklerini dntren ortak duyunun gelimesine varr. Dier yandan taleplerin dengelenmesini gerektirir. Hibir toplumsal aktr toplumun kuruluu konusunda bir stnlk iddias tamad iin, rnein ii karlarnn/haklarnn gmenlerin karlarna zarar veren biimde geniletilmesi de sz konusu olamaz. Haklar, bireyci sorunsal temelinde deil, dier tabi gruplarn eitlik haklarna sayg balamnda talep edilir. Toplum-birey ikiliine dayanan hak kavray yerini ayn toplumsal ilikiye katlan dier zneleri de gz nnde bulunduran haklar kavrayna brakmaldr (Castle, 1998: 49 ).

Edeerlilik, modern liberal demokrasinin eitlik ilkesinin muhalif demokratik hareketlerin eklemlenme pratiine, her bir eitlik talebinin dieriyle eitlii eklindeki yansmas olarak okunabilir. Bylece, modern liberal demokratik temel ilkeler -eitlik ve zgrlk- radikal demokratik paradigma iinde toplumsal kimliklerin oluumuna farkl llerde etki eden ve birbirlerinin etkilerini ksmen snrlayan toplumsal mantklara dntrlr. RDK, ite bu snrllktan doan aklkta toplumsal failleri hegemonya oyununa davet eder.

III. BLM: RADKAL DEMOKRATK VATANDALIK VERSUS LBERAL VE KOMUNTARYAN VATANDALIK

ncelikle belirtmek gerekir ki burada liberal ve komunitaryan yaklamlarn konu edilmesinin gerisinde, zgn bir sorunsal oluturma kaygs yoktur; yani radikal, liberal, komunitaryan lemesi seilmi deildir. Aksine liberal ve komunitaryan yaklamlar radikal demokratik vatandalk konseptini anlamann ve aktarmann zorunlu uraklardr; nk RDKn vatandalk alm, liberal ve komunitaryan grlerin ke balarn tuttuu vatandalk tartmalarnn iinden geerek, yahut bu tartmalarda alternatif bir taraf olma abas iinde oluturulmutur. Dolaysyla burada RDKn muhatap ald temsilcilerle snrl ve daha nemlisi kuramclarn bu temsilcilere dair saptamalarna sadk kalnacaktr.

Yeni zamanlar bal altnda ok etrafl bir kriz ve paradigmatik dnm zmlemesi sunulmutu. Orada krizin kendisini toplumsal paralanma olarak sergiledii zellikle vurgulanmt ve Wagnerin terminolojisinde rgtl modernliin kriziyle ba gsteren paradigmatik dnmn modern siyasal projenin (temsili demokratik rejime bal laik ulus devlet modelinin) dorusal geliimini engelleyen bir dorultusu olduuna dikkat ekilmiti. Ayn yerde, modern vatandaln krizi, sivil, siyasal, sosyal hak eksenleriyle tanml ulusal demokratik vatandalk konseptinin yukardan olduu kadar, aadan gelen saldrlar sonucunda zlmesi/geersizlemesi olarak okunmutu ve btn anlatm modern vatandaln krizinin doru bir analizinin, byk (siyasal) projenin krizinin iinden gemek kaydyla olanakl olduu varsaymna yaslanmt. Geldiim noktada, vatandalk alannn bir yansma ve sonular/ktlar alan olduunu gryorum. Daha ak sylemek gerekirse, vatandalk kendi bana bir dzenleme alan olmaktan ok, toplumsaln tm dzeylerindeki ekonomik, siyasal, sosyal, kltrel dzeylerindeki- dzenlemelerin yansma alandr. Ayn

zamanda vatandalk alan bir sonular alandr, nk her byk proje kendi toplumsal failini reterek varlk kazanr. O halde modern vatandaln krizi belirli bir fail tipinin (nesnelevrensel failin) tarih sahnesinden ekilmesi ve yerini znel ve tikel fail(ler)e brakmasyla iaretlidir.

Yukardaki hatrlatmalar, 1990lardan bu yana vatandalk temasna artan bir ilgiyi anlamlandrmak kadar, vatandalk polemiklerinin platformunu anlamak bakmndan da nemlidir. Kimlik patlamalar ve savalarnn yol at bir curcunann ortasndayz ve esas mesele bu curcunadan insanlk namna somut kazanlarla kmak olmaldr. Dolaysyla vatandala ynelen bu ilgi, salt bir ilgi olmann tesinde bir neriler silsilesidir. Yukardaki pasajla ilikilendirilerek sylenecek bir ey varsa, o da vatandalk zerine her ciddi dnmn gerisinde arzu edilen bir toplumsal dnya tasavvuru olduudur. O halde her vatandalk tasavvuru ama bamldr. te yandan, ada vatandalk zerine (yapc, retken) dnmek koula bal bir eylemdir. Demek istediim, (1) modern vatandaln dinamikleriyle (eitlik ve zgrlkle) dosta ilikiye gemeyi ve (2) bireyi bir fail olarak kabul etmeyi gerektirir. ok daha ak sylemek gerekirse, bu modern demokrasiyle pozitif bir ilikiye girmeyi art koar. Radikal demokratik kuram, nc blmn son ksmnda ak seik gsterildii gibi, bu anlamda gereini yerine getirmi bir Sol dnce okuludur. Aslnda tek de deildir. eitli sol evreler, snf siyasetinin kmaza girmesinin ardndan (Laclau, 1989), sivil toplum, siyasal toplum ve yurttalk temalarna artan bir ilgi sergilemektedir (Mouffe, 1993). Bu gelime, -snfsal temelde kavranamaz- bir kollektif siyasal kimlie duyulan ihtiyacn artan farkndal olarak okunabilir. te RDK, bu farkndal, konjonktrn gereklerine paralelel olarak derinletirmek ve

(haklarn/kazanmlarn geri alm, bata ekonomik olmak zere eitsizliin belirginlemesi ve dlama olarak somutluk kazanan) yukardan saldrlara kar mcadelenin gereklerine uygun bir vatandalk politikas gelitirmek kaygsn gder. Nedir konjonktrn gerei? Birincisi,

yeni fail tipininin farkllk politikasndan/mcadelesinden skn eden kendine has devrimci (demokratik devrimci) kapasitesini; ikincisi de ilgili kapasitenin somut kazanmlar (paradigmatik iktidar) yolunda dlamasnn failler arasnda edeerlik zincirleri kurulmasna bal olduunu kabul etmektir. zetle, bugn itibar edilebilir bir vatandalk politikas, modern vatandaln insanla armaan olan eitlik ve evrensellik deerleri (eleri) ile eer eit ve zgr bir stat tayacaklarsa karlanmalar zorunlu olan- farkl gruplarn eitli ve tek tek istekleri arasndaki eklemlenmeyi salamak zorundadr ve bunun ilk koulu da bylesi bir eklemlenmenin ilkelerine aklk kazandrmaktr. Bu noktada RDK nne aada da aktarlacak olan- daha somut sorular koyar ve meselelesiyle ba edebilmek iin liberal ve komunitaryan dnce geleneklerine geri dner (Mouffe, 1988: 29). Demokratik ve oulcu bir toplumda vatanda olmann anlam nedir? Bireysel ve siyasal zgrlkler arasnda nasl bir uzlama salanabilir? Siyasal toplumda ka tane cemaate yer vardr ve talepleri hangi adalet fikrine gre dzenlenecektir?

III.1. Kant Liberal Rawls ve Komunitaryan Eletirileri: Liberaller ve komunitaryanlar arasndaki tartma yaklak yirmi yldr yaylarak devam etmektedir ve bu klliyatl tartmann temelindeki mesele (doru toplumsal dzen), aslnda siyaset felsefesinin ortaya k sorusudur. nsann dnyadaki yeri ve bireyin toplum iindeki rolyle ilgili olarak esasl biimde ilk dnenler Aristo ve Platondur ve 2400 yl sonra da ayn soru(n)larn yakc geerliliini ironiyle karlamak gerekir. Burada ironiyle karlanacak bir baka durum da, ilgili ada polemiin Kuzey Amerika orijinli olmasdr.

Tocquevilleden sonra ABD, -1787deki kuruluundan bu yana -Avrupal lkelerin stesinden gelmek zorunda olduklar glklerle (muhafazakar ve

sosyalist muhalefetle) yzlemedii iin- ounlukla liberal demokrasinin imtiyazl lkesi/en gl kalesi olarak grlmt (Mouffe, 1993: 23). Ancak bugn, Marksizm ve tutuculuk gibi liberalizmin tarihsel eletirilerinden daha farkl olan ieriiyle ykselie geen bu eletiri dalgasna bakarak, liberalizmin anavatanndaki hegemonyasnn bir lde sarsld sonucuna ulalabilir. Salt dnsel dzeyde kalmayp pratie de yansyan bu hareketlilik nedensiz deildir. Kkeninde, rgtl modernliin krize girmesinden bu yana ba gsteren siyasetin krizini aramak gerekir. Liberal demokratik paradigmaya kar 70lerde sesi duyulmaya balayan neo-liberal ve neo-muhafazakar eletiri, 80lerde merkeze tanp hegemonikleirken boaltt alan ite bu komunitaryan hareket doldurmutur. Souk Savan bitmesiyle birlikte hem liberalizmin skntlar hem de onun komunitaryan eletirileri yeni boyutlar kazanmtr. Souk sava dnmek her zaman sosyalizm-liberalizm ikilii iinde, bir zemin birliine iaret eden ben ve tekilii dnmektir. Laclaunun iaret ettii gibi, bunlar modernliin siyasal ideolojisi madalyonunun iki farkl yzyd sadece (Laclau, 1995: 9) ve dolaysyla ilk etapta Marksizmi daha iddetli bir biimde ksgacna alan dinamiklerin eninde sonunda -yani kendi tekisini (=Sosyalizmi) yok ettii anda- Liberalizmi de yerinden karmas kanlmazd. yle de oldu. Liberalizm bugn hem kresel apta tek hegemonik kod olarak ok gldr, hem de siyasetin krizininin faturasn artk tek bana demek durumundadr. Bu, eitli eletirel hareketlerin yaylmas ve eletiri dozun ykselmesi anlamna gelir. Byle

bakldnda komunitaryanizmin okyanus ar yaylmn ve artan poplaritesini anlamak kolaylaacaktr.

Neo-liberal ve neo-muhafazakar eletirinin zn hatrlayarak, komunitaryan eletirinin zgllne ve neden RDK iinde nemsendiine dair bir n fikir edinmek mmkndr. Mutlaka ki bu iki hareket (neo-liberal ve neo-tutucu) birbirine kartrlmamaldr ama, ayn hedefe saldrdklar iin aralarnda nemli bir ortaklk olduunu da teslim etmek gerekir. O halde neo-muhafazakar ve neoliberal hareketler, hedefleri bir, kayglar farkl hareketlerdir. Hedef tahtasnda egemen toplumsal ilikileri tahrip gc yksek demokratik deerler vardr; neomuhafazakarlar artan eitlik taleplerine devletin otoritesini sarst gerekesi ile kar karlarken neo-liberaller ayn taleplerin sebest piyasann dzenleyici gcn zayflattn ortaya koyarak rahatszlklarn dile getirmektedirler. Buna karlk komunitaryan hareket hedef deiiklii yaparak ilk gruptakilerden apayr bir zeminde olduunu kantlar. Buna gre, liberal demokratik sistemin iine dt bunalmdan demokratik deerleri deil, tam tersine bu deerleri zayflatan liberalizmi (liberal bireycilii) sorumlu tutmak gerekir. Hem solcu hem de tutucu versiyonlar bulunan (ve aslnda btnlkl bir dnce okulu olmaktan olduka uzak) komunitaryan duruun ayrntlarna gemeden nce, ksaca kkenlerine ve Amerikadaki oluum srecine baklabilir.

Komunitaryan dnce kendini yurtta cumhuriyetilii geleneine dayandrr ve yurtta cumhuriyetiliinin zn, insann kendini gerekletirmesinin zgr ve kendi kendini yneten bir toplumun yesi/vatanda olarak ortaya koyduu eylemine bal olduu fikri oluturur. Yurtta cumhuriyetilii geleneinin yeniden yaplandrlmasna en ok katks olanlardan biri olarak Pococka (1975) gre, bylesi bir konseptin kkenlerinin Aristotelesci zoon politicon nosyonunda, Ciceronun yazlarna, Romann res publica idealinde olduu sylenebilir. 15. Yzyl Floransasnda bir anlamda modern karakterini kazanr ve James Harringtonun almalar ve yeni Harringtoncularn katksyla 17.-18. YY Anglo-Amerikan siyasal dncesi zerinde etkili olmaya balar. Yurtta cumhuriyetilii, ortak iyi (common good), yurtta erdemi (civic virtue) ve rme (corruption) nosyonlarnn nemli olduu Aristotelesci ve Machiavellici elerin sentezinden treyen bir siyasal dildir (Pococktan aktaran Mouffe, 1993: 24). Yurtta cumhuriyetiliinin Amerikan tarihindekini yerini arayan kimi almalar, Amerikan Devriminin Locketan etkilenen rasyonel bir kopu hareketi olduu yolundaki hakim gr, devrimci sreteki Amerikan yurtseverlerinin siyasal dilinde, rme fikrinin merkeziliini gstererek yanllamaktadr (Baiyn, 1967; Wood, 19692dan aktaran ibid.). Yine bu grlere gre, federatif yapnn ortaya kmasyla beraber, cumhuriyeti paradigma yava yava yerini liberal paradigmaya terk etmitir. Bu saatten sonra vatandalar kar birlii temelinde deil, karlkl karlar temelinde bir araya gelen hasm bireyler olarak birlemilerdir. Bylece

toplumsal erdem (public virtue) ve ortak iyi zerindeki srarn geri ekilmesiyle oluan boluk, -19. yzyldan bu yana Amerikada basknln koruyan- yeni bir toplum dncesi tarafndan doldurulmutur. Burada (yeni dnce ve dzende) siyasal olan artk, siyasal eyleme dsal karlar uzlamas temelinde kavranmaktadr ve komunitaryanizm, tezin ikinci blmnde siyasetin arasallatrlmas olarak kavramsallatrlm bu deneyimin kendisini hedefler. Buna gre Liberalizm (ama zellikle onun bireycilii) toplumsal uyumun karlarn serbest karlamasndan tredii, toplumun erdemlere ihtiyac olmad yanlglarn yaratarak toplumsal yaamlarn hzla zellemesine, kamusalln yitmesine ve nihayet toplumsal paralanmaya yol amtr. Paralanmay durdurmak ve sreci tersine evirmek arttr. Bu da yurtta cumhuriyetiliinin mirasn devralm bir siyasal kltr yaratmaktan; siyasete itibarn geri kazandrmaktan geer (ibid).

Liberal-komunitaryan ikiliini dnrken her bir tarafn homojen, i tutarlkl birer kme olduu varsaymndan hareket edilemez. Bu tezin stne eildii tartma platformunun ise hepten ayrcalkl olduu sylenebilir; nk bu hereyden nce eletiriler kran krana olsa dahi dostlar aras bir tartmadr. Btn taraflar (Rawlstan Taylora , Sandelden , Walzere ve Mouffea kadar) maksimum btnlk/minimum dlama, maksimum eitlik ve maksimum zgrlk kaygsn tamaktadrlar, btn taraflar aadan gelen taleplere kar

duyarllk sergilerler. zellikle de liberal keyi igal eden Rawlsn liberaller yelpazasinde pek ayrcalkl bir yeri olduu hep aklda tutulmaldr.

Liberalizm siyasal ierikli bir kavram olarak ilk kez 1800ler spanyasnda kullanlmtr; ama liberal dnce geliimine bir 200 yl daha erken balar1. Liberalizm, Avrupada reformasyon srecinde bireyi, (a) monarinin siyasal, (b) aristokrasinin ekonomik ve (c) kilisenin dnya grsel iktidarna muhalefeti iinde, bir zerklik stats olarak tasarlad, kendine has vatandalk konseptini gelitirerek ortaya kmtr. Liberalizm, klasik dnemdeki geliimini ve yaylm, bu dncenin olduka farkl boyutlarn yaplandran ok sayda felsefeciye (Locke, Montesquieu, Bentham, Mill, Madison ve de Toqueville) borludur.

Klasik dnemde olduu gibi 20. yzyln son eyreinde de liberal dnce ok renkliliini korumutur. Adalet teorisiyle faydaclaa meydan okuyan J. Rawlstan Nozicke ve Dworkine, liberter Hayekten -Mulhall, Swiftin kategorizasyonu esas alnrsa- komunitaryan-liberal Rortye, Raza kadar uzanan ok sayda dnr ve onlarn argmanlar 20. yzyl liberal dncesini ekillendirirken, (komunitaryanlarn zt gittii) liberal bireycilik bir tarafa, liberalizmin dahi kesin ve kapal bir tanmn yapmak nerdeyse imkanszdr. Yine de tm bu kuramclar bir araya toplayacak ortak bir temelden sz edilebilmektedir. Rainer Forsta gre, liberalizmin kurucu esi vardr:

bireysel zgrlk, toplumsal oulculuk ve siyasal anayasaclk (Forst, 1994: 56). J. Rawls ite bu kategoriye de olan ball nedeniyle tartmasz olarak bir liberaldir, ancak rasyonel tercihler, homo economicus konsepsiyonlarndan koparak, ya da daha nce sylendii gibi siyasal ve ekonomik liberalizmi birbirinden ayrtrarak kendine zgn bir konum oluturmutur. Rawls, emsalsiz olarak adil ve emsalsiz olarak liberal bir politikann peindedir, ve bunun iin ekonomik kurumlarn toplumsal adalete tabi klnmasn art koar (Ryan Alan, 1997: 136, 139).

III.1.i. Rawls ve Merulatrc Bireycilik: Rawlsn ana sorunsal modern demokratik bir toplumda adaletin nasl kurumsallatdr ve bunu anlayabilmek iin de bir ilk soru sorar: Hakkaniyetli koullar altnda tercihlerini yapyor olsalard, modern demokratik bir toplumun vatandalar hangi datm ilkelerini benimserlerdi? Rawls, uygun bir cevap bulabilmek iin, vatandalarn adalet ilkelerini seebilecekleri bir ilk durum/balang pozisyonu (original position) kurgulamtr. Balang pozisyonunda taraflar (bir adalet duyusu olan rasyonel varlklar/bireyler), toplum iindeki hali hazrdaki konumlarn, yeteneklerini, amalarn, dier bir ifadeyle kendi iyi konsepsiyonlarn veya zgl psikolojik eilimlerini bilmezler. Adalet ilkeleri bir cehalet peesi altnda seilir ve cehalet peesi, kimsenin adalet ilkelerinin seiminde doal ans sonucu yahut toplumsal koullarn olumsall nedeniyle avantajl veya dezavantajl olmamasn temin

eder (Hnler, 1997: 30). Rawls tam da bylesi koullar altnda bireylerin iki temel adalet ilkesini tespit edeceklerini (iki temel adalet ilkesi etrafnda bir ortaklk kurabileceklerini) syler: a) Her birey genel zgrlk sistemiyle tutarl temel zgrlklere sahip olma hakkn varsayabilir; b) Sosyal ve ekonomik eitsizlikler, (1) hem toplumda en az avantajl kesimlerin yararna (2) hem de frsat eitlii koulu altnda herkese ak kurum ve konumlara bal dzenlemelerdir (Rawls, 1971: 302). Hemen belirtmek gerekir ki Rawls bu iki adalet ilkesi arasnda nce (a)nn (b)ye; sonra da (2)nin (1)e nceliini kabul eder. Yani hibir eitlik fikri, zgrl tahrip edecek ekilde hayata geirilemeyecei gibi, frsat eitlii da zayflarn payn geniletmek amacyla tahrip edilemeyecektir2. Rawls daha sonra, genel adalet konsepsiyonunu aadaki gibi revize eder: Tm toplumsal primer/ilksel iyiler (=zgrlk, frsat, gelir, zenginlik ve zsayg temelleri) toplumda en az gzetilenlerin avantajna olmadka- eit olarak datlmak zorundadr (ibid, 303).

Rawlsn btn zmlemelerinin gerisinde/temelinde belirli bir birey kavray olduunu grmek gerekir. Buna gre: *Her birey, benliini meruiyet kazanmam ekillerde var etmedii srece zgrdr. *Her birey, -en azndan- politik kurumlarn herkesi gzetmesi eklinde eittir.

*Her birey, toplumun kurumlarnn nasl adaletli bir ekilde yaplandrlabilecei zerine rasyonel bir biimde dnmeye esasen hazrdr. *Her birey, kstlanmam benlikinin hakkaniyetli bir ekilde kstlanmasna ilkesel olarak hazrdr.

Genel olarak (siyasal) liberalizmin ve zel olarak da Rawlsn kaygsnn normatif bir birey tanmlamas yapmaktan ziyade, politik kurumlarn hangi koullar altnda meruiyet kazanabilecei zerinde younlatn kabul etmek gerekir. Rawls iin siyasal kurumlarn ve normlarn meruluunun snanabilecei tek mercii, yine bu kurumlardan, normlardan ve onlarn sonularndan etkilenen bireylerdir; dolaysyla meruiyetleri onlarn onayna tabidir. Daha baka sylersek, Rawls iin en bata devlet olmak zere insanlar tarafndan ina edilmi olanlar sadece sekunder bir karakter gsterirken, primer meruiyet kayna bireydir. (Rawlsn) argmantasyonunun tek k noktas bir hak kiisi olarak liberal bireydir.

Merulatrc bireycilik temelindeki mantki ncl, genellikle bireylerin bir doal durumda sahip olduklar kimi haklardan feragat etmelerini gerektiren bir toplum szlemesi tipi izlemektedir. Bu feragat her seferinde ortak kurumlarn (bu kurumlar altnda toparlanan) bireylere kar ykmllkleri temelinde tasarlanmtr ve szlemeciler arasnda ite bu ykmllkler bakmndan nemli farkllklar vardr. Hobbesta egemenler vatandalarna kar onlarn

yaamlarnn idamesinden sorumluyken, Kantta siyasal haklarn gvencesinden sorumludur ve ite Rawls bu gvenceyi toplumun varlklarnn adaletli datmna doru geniletir (Pinzani: 2000: 105)3.

Rawlsn cehalet peesini ngrmekteti amac bireylerin tarihselliini ve toplumsalln reddetmek /gizlemek ve atomistik bireyi teorisinin k noktas haline getirmek deildir. Yapt ey, daha ok fiktif bir ilk durumdan hareketle zerinde uzlalabilir adalet ilkelerini bulmaktr. Formulasyonunun eit ve zgr bireyler arasnda przsz bir birlikteliin ilkelerini ortaya kardn ve demokrasi dncesinde 200 yldr srmekte olan atma/tartmay sonlandrdn dnr. Oysa ki Rawlsn tartmay sona erdirmek konusundaki baarszl onun gerek baars olmutur. Demokratik toplum konseptinin gelitirilmesi ynndeki tetikleyici etkilerinin dnda Rawlsn bir baka nemli baars deontolojik/ hak merkezli bir paradigma kurarak, faydacln Anglo-Sakson siyasal dnce gelenei zerindeki gl hegemonyasn tahrip etmi olmasdr.

Keyman, Rawlsn siyasal liberalizm syleminin ayrc elerini temel nokta erevesinde tartlabileceini syler: (a) Kant bir yoldan adaletin kategorisel bir nitelikte, toplumsal kurumlarn en nde gelen erdemi olarak grlmesi,

(b) Engellenmemi benliin ilk durum iinde girecei kontratsal ilikinin haklarn yarara nsellii temelinde kurulmas ve, (c) Siyasal liberalizm ile ekonomik liberalizm arasnda olumsal bir iliki olduunun tannmas ve hakkaniyet olarak adalet (datm adaleti) kategorisinin siyasal liberalizm balamnda dnlmesi (Keyman, 2000: 93).

Keyman, Rawlsn daha yukarda grm olduumuz, iki adalet prensibinden ok daha ncelikli bir prensibi olduuna dikkat ekmek istemitir: adaletin ncelii prensibi. Rawlsn Adalet Kuram ayn zamanda liberal bir etik kurma denemesidir (ibid. 89). Rawls, adalet toplumsal kurumlarn en nde gelen deeridir derken, toplumdaki tm dier deerler zerinde yaptrm olan bir adalet kavrayna sahip olduunu ortaya koymaktadr. Rawlsn balang noktas, onun Kanta en yaklat noktadr. Adalet burada olumsal deil kategoriseldir (Sandel, 1981: 1-8); zel yararlardan ve deneysel amalardan soyutlanmal ve onlarn iinden geerek deil, onlara ncel olarak tanmlanmaldr (Mulhall ve Swift, 1992). Dolaysyla Rawls cehalet peesi ve ilk durum (original position) ile karlkl kar temelinde bir toplumsall reddetmektedir.

Rawlsn teorisinin deontolojik karakteri, adaletin kategoriselliinden, yani adalet ilkelerinin olumsal (ve ayn zamanda tarihsel, toplumsal) olandan sonsuz

olarak soyutlanmasndan trer4. Rawls, Kantn akn zne ile hak arasndaki balla dayanan adalet anlayn balang noktas olarak semitir. Bu, gerek bireyin gerekse onun tanmlanmasnda ontolojik bir ayrcal olan hak(lar)n kategorisel bir nitelik kazanmasyla sonulanr. Dolaysyla Rawlsn znesi, varlnn ayrlmaz gerei olan haklarla tanml soyut-birey vatandatr. Yine de Rawlsn soyut znesi ile Kantn akn znesi arasnda nemli bir fark vardr, ya da Rawls Kantn idealizminden arnmak iin bu ynde nemli bir aba harcar. Rawlsn ite bu abasndan treyen nosyon, zellikle Sandelin imeklerini stne ekecek olan engellenmemi benliktir. Engellenmemi benlikin z, kimliin kurulum srecinin -Kantta olduu gibi- verili/seilmi amalarla deil, tersine amalar seme zgrl ile ilikili olmasdr. Buradan hareketle Rawls, adalet kategorisini bu benlik anlayyla gerekletirilecek bir kontrat olarak tanmlar. Szleme, Rawlsn Adalet Teorisinin temel kavramlarndan biridir. Hakkaniyet olarak adaleti, bir szleme teorisi rnei olarak grr ama, bu szleme belli bir ynetim formunu kabul etmek anlamnda deil, belli moral ilkeleri kabul etmek anlamndadr (Hnler, 1997: 31). Yani Rawls, szlemeyi tarihsel ve toplumsal bir gereklelik temelinde alglamamaktadr. Bu, Kant liberalizmin ayrc zelliklerinden biridir. Hobbes, Locke yahut Rousseaunun ngrd trden bir szleme teorisi olarak okunmamaldr. Ne toplumun tarihsel oluumu, ne de bir doal durumla ilgilidir. Rawls szlemesi hem bireyler aras ahlaki eitlii modelletirir, hem de -eitlik fikriyle dorudan ilikili olarak- datm adaletinin

gerekletirilmesi iin bir aratr. Ryana gre, Rawlsn szlemeye dayal dnce biimlerine bavurmasnn nedeni, toplumsal refaha ilikin faydac dnce biimlerinin merkezi zayfln grmesidir. Pek ok insan ilk bakta, bir toplumu idare etmenin tek yolunun o toplum iinde bulunanlarn refahn artrmak olduunun ak olduunu dnr. Rawls bunun adalete ilikin dncelerimizle uyumsuz olduunu dnr. Eer bir kimseyi tm geri kalanlarn yararna kurban etmeye istekli olsaydk, toplumun toplam refahn artrabileceimiz pek k frsat olacaktr. Fakat oumuz, masum bir kimsenin kurban edilmesinin adil olmadn dnr. Rawlsn baland temel, hi kimsenin toplumun amalar iin bir ara olmaddr. Rawls, kiilerin zerklii zerinde srarldr (Ryan, 1997: 141). Bylece Rawlsn Adalet teorisinde oulculuk ve kamusallk imalarnn birarada olduunu gryoruz. Sonu olarak Rawls, adaletli bir toplumsalln teleolojik olmad konusunda srarldr; bu ayn zamanda onun birey ile toplum arasndaki ilikinin - ister birey ister toplum lehine dnlsn- bir ara ama ilikisi olmad konusunda srarl olduu anlamna gelir. Rawlsn bireyi (kurumlarn meruiyet mercii olarak birey) faydacln ngrd gibi, kendi iyisinin peindeki pr rasyonel varlk deil; hakkaniyet duygusuyla makul (reasonable) davranan varlklardr. te tam da haklar yararlarna ncel ve makul olan bu birey komunitaryan eletirinin imeklerini stne ekecektir.

III.1.ii. Komunitaryanlar: Grleri ve Eletirileri

Komunitaryanlarn tek tek eletirilerine gemeden nce, Komunitaryanlar kmesi hakknda; yani bir dnre komunitaryan demenin kriterleri zerine ksaca dnmek gerekir. Hnlere gre, bir dnr, kuramcy komunitaryan diye nitelemeye olanak veren kriterler, liberal bak asna yerlemi olanlarca belirlenmitir. nk, ilgintir, komunitaryan dncenin en bilinen drt temsilcisinden (Maclntyre, Sandel, Taylor, Walzerden) hibiri kendisini ve teorisini aklkla komunitaryan diye nitelemez. Hnlere gre bunun sebebi bu teorisyenlerin kuramlarnn anti-liberalizim olarak okunmasndan doan indirgemecilik ve deformasyondan duyduklar rahatszlktr. Buna karlk, liberalizm versus komunitaryanizm ematizasyonu, ada siyasal felsefede ne olup bittiini grmek bakmndan olduka reticidir (Hnler, 1997: 353). Bu ematizasyon bu tez iin ayrca kullanldr, nk RDK, kendi vatandalk postlasyonunu bu ikilik iinde dnerek oluturmaktadr.

Mulhall ve Swift, Liberaller ve Komunitaryanlarda komunitaryan eletirinin ke talarn tespit etmitir: (a) Liberalizmin dayand kii konsepsiyonunun soyut olduu iddias; (b) Liberalizmin birey ile bireyin komunitesi arasndaki ilikiyi yanl tasarlad iddias; veya toplumsal szleme yaklamnn eletirisi; (c) Liberalizmin soyut evrenselciliinin, kltrel tikellikleri ihmal ettii iddias;

(d) Liberalizmin insanlarn iyi konsepsiyonlarn salt tercih ifadeleriymi gibi ele ald ve bu yzden insanlarn iyi konsepsiyonlarn yeterince ciddiye almad iddias; (e) Liberalizmin ntralite iddiasnn sahte olduu iddias (Mulhall, Swift, 1992: 10-13ten aktaran Hnler, 1997: 354).

Komunitaryanlarn hepsi, farkl zmlelemeler eliinde farkl zmler nerseler de hepsi, hakkn yarara nceliine ve liberal insan tasavvuruna (=evrenselletirilmi hak, soyut vatanda-birey tasavvuruna) kar besledikleri phe zerinden birleirler. Ya da Komunitaryanlar, liberal yalnzlar kmesinin karsna, mzakere yoluyla belirlenmi ortak iyi/yarar tasavvuru etrafnda birlemi demokratik cemaati koyarlar (Walzer, 1999: 39-65). Vatandalk erdemi burada vatandalarn cemaatin karn sahiplenmeleri ve bu dorultuda harket etmelerini n gren anahtar szcktr.

Komunitaryanlar iin cemaat (Gemeinschaft) aka toplumun/cemiyetin (Gesellschaft) alternatifi/ kar tezidir. Bir anlamda, yaamlar cemaate zg (reel ve organik) ve topluma zg (zihni ve mekanik) olmak zere kar karya koyan Tnniesin (Tnnies, 1963) izinden giderler. Tnnies cemaati zel alan ve aile ile zdeletirirken, cemiyeti kamusallk ve siyasal dnya ile zdeletirmektedir. Cemiyet tekil bireylerin ve onlarn gerilimli yaamlarnn kuatmas altndadr. Tnniesde cemiyetin olumsuz bir anlam vardr ve onun

anlatm komunitaryanlarn cemaat bu denli yceltmelerini anlamay kolaylatrr.

III.1.ii.a. Alasdair Maclntyre: Erdemden Sonra


Maclntyre, dorudan bir liberalizm eletirmeni olmaktan ok bir modernlik kart olarak okunmaya yatkndr (Reese-Schfer: 1994: 65). Macltyrea gre modern zamanlar faziletin/erdemin kayb ile tanmldr (Maclntyre, 1987). te bu erdem kaybnn kkeninde modern felsefenin emotivizmini bulur. Buna gre, tm deerlendirme ve yarglarnn, daha zgl olarak moral yarglarn tercih, tutum ve duygu ifadelerinden baka birey olmadn ileri sren emotivizm, ahlak greceliletirerek, (ahlaki) ihtilaflarn zlemez olduu duygusunu yaratr (Hnler, 1997: 112). Bu bizi yle bir noktaya tamtr ki modern

toplumlarda ahlaki oulculukla ilgili yapc/yaratc bir tartma -seenekler toptan red ya da kabul ile snrland iin- imkanszlamtr.

Maclntyre, emotivizmin zaaflarndan saknmak iin nerdii Aristotelesin iyi ve polis konsepsiyonlarna geri dnn nasl yapland, onun komunitaryan dzleme oturan liberalizm eletirisi ile birlikte netlik kazanacaktr ve eletirisinin z u ekilde formle edilebilir: Batl uygarlama tarihi, aslnda bir dejenerasyon ve yokolu srecidir ve izleri liberalizme ve onun ahlaki otonomizmine kadar geri srlebilir. nk Liberalizm, insan kimliinin esas belirleyicileri olan geleneklere hibir biimde yer ayrmamaktadr ve yine liberalizm, tek tek insanlarn duygusal kaoslardan ve gvende olmama hissinden korunmas iin gerekli otorite tipini yaratmaktan da uzaktr. Salamca belirlenmi roller sistemi, kesinlemi toplumsal konumlar oluturmak yerine liberalizm bireylere kendi yaam amalarn belirlemelerini nermekle yetinmektedir. Buna karlk erdem/fazilet sadece,

bireylerin karlarn/yararlarn da belirleyen, deer ortaklamas temelindeki bir birlik olarak cemaat balamnda kendine yer bulabilecektir (Holmes, 1995: 88; Mouffe, 1993: 29).

III.1.ii.b. Charles Taylor: Atomizm Taylor, sadece yeni zamanlarn liberal teorilerinin eletimeni olarak okunamaz. Rawlsn Adalet Teorisi (1971) ve dolaysyla da onun ilk, kapsaml komunitaryan eletirisi (Liberalism and the Limits of Justice, M. Sandel, 1982) henz ortalkta yokken, szlemecilik kart bir tutumun temsilciliini yapmaya balamtr ve kar kn politolojik yahut politik-pratik dzeyden daha ziyade temelden felsefi bir dzeyde dillendirmektedir ki bu anlamda Maclntyrela aralarnda bir benzerlik szkonusudur. Szlemecilii reddetmesinin nedeni Hobbestan bu yana ortaya konmu tm szleme teorilerinin merkezinde duran atomistik birey kavraydr. Szleme teorilerinin ortaya kyla, siyaset felsefesinin erken dnemlerinde Aristoteles tarafndan ortaya konmu makul ve kullanl birey/insan kavray (zoon politicon) terk edilmitir. Taylor, eski (cemaatsel) ve yeni (atomistik) insan konsepsiyonlarn kar karya koyar ve liberal teorilerin her birey haklaryla vardr eklinde zetlenebilecek, kategorik hak kavrayna da kar kar: Bireyin (doal) haklarnda temellenen bir argmantasyon, kralienin iktidarnn ilahi haklarnda temellendiini sylemek kadar garip ve artcdr (Taylor, 1992: 31). Taylor bu ifadeyi insanlar haklaryla vardrla balayan Nozickin Anarchy, State ve Utopiasn eletirmek iin kullanr ve devamnda

haklarn da topluma dsal olmadn belirterek itiraznn insann tarihsellii ve toplumsall gereinden hareketle dikkate alnmasn talep eder.

Taylora gre, topluma dsal bir hak kategorisinden sz edilemez, nk bireyin haklar fikri her zaman bu haklarn birilerine kar geerli olduu fikrini iinde tar. Bu ekliyle haklar toplumsal bir iliki kurarlar. Bu Taylordaki haklarn toplumsal kuruluudur ve buna gre Nozickin balang formlasyonu ayet aadaki gibi olsayd doru olacakt: nsanlar (toplumlarda) baka insanlarla birlikte varolurlar ve toplumlar -bireysel haklar da kapsayangeerliletirilmi belirli dzenlemeler ierirler. Taylor iin ok aktr ki byle kavrand ve sylendii anda zoon politicona geri dnlm demektir. O halde haklaryla ayrlmaz bir btnlk gsteren modern birey, uzun ve karmak bir tarihselliin rndr (Taylor, 1992). Taylor, liberalizmin atomizminin toplum iin byk bir tehdit oluturduunu dnr. nsanlarn birbirlerine ve daha nemlisi topluma kar, hibir dev/ykmllkle (ve dolaysyla herhangi bir ortak iyi ile) dengelenmemi hakarn amanszca savunmalarnn douraca en kt sonu toplumsal paralanmadr ve ite tam da bu paralanma nedeniyle haklar tm varlk sebeplerini yitirecekler; korunamaz ve srdrlemez hale geleceklerdir. Taylor, bireyin topluma kar sorumluluklaryla haklarn edeer kabul eder. Toplum, her kimliin ve dolaysyla zgr ve zerk bireyin varlk kouludur ve zerk,

zgr bireye giden yol, belirli toplumsal ve siyasal kurumlarn inasndan ve daim edilmesinden geer.

Taylor, Rawlsn merulatrc bireyciliininin (atomizminin) tpk ilk durum prensibi gibi, arasal ve farazi olduu yolundaki uyarlara iki noktada itiraz etmektedir. Birincisi, toplum tarafndan tanmlanm bireyin bir ilk durum iinde dnlmesi, kimliini ve dolaysyla kontrat yetisini kaybetmesiyle sonulanan bir absrditedir. kincisi hakarn nsel ve verili olduu fikri dnyann geri kalannda Bat felsefesine zg, tekil ve hibir ekilde evrensel olamayacak bir ilke olarak okunmaktadr, o halde primer hak kategorisinin merulatrc kapasitesinin darln ve zayfln (lokal ve olumsal olduunu) teslim etmek gerekir.

III.1.ii.c. Michael Sandel: Engellenmemi Benlik Sandelin Rawlsa ynelik eletirisinin en derli toplu olduu yerlerden biri, ekli Cumhuriyet ve Engellenmemi Benliktir. Sandelin de itiraznn ana hedefi Rawlsn birey konseptidir (Sandel, 1994). Sandel, Rawlsn teorisinin temelini oluturan adalet ilkelerinden yola karak bireyin bu kuramda ngrlm benlik postlasyonunu zmler. lk olarak Kantla -ondan hakkn yarara ncelii ilkesini devralan- Rawls arasnda bir analoji gelitirir. Sandele gre Rawls, Kantn akn zne kategorisi zerinden temellendirmekte baarsz olduu hakkn nceliini bir ilk durum kurgusu zerinden baarmay

denemitir. Bu kurguda bireylerin (doal) zellik ve yeteneklerinin dalm tesadfe ve ansa bal olduu iin bunlar bireyi kuran zorunlu eler deildir. Aslnda, Rawls bu ayrc zellikleri benliin belirleyicileri olarak kabul etmemekle toptan reddetmi deildir. Aksine bu keyfi dalmn toplumsal bir mdahale ile dengelenmesini ngrr. Burada, soyut insan ve gerekte var olan birey ve onlarn deerleri arasnda bir fark ortaya kmaktadr. Bireyin ama ve isteklerini hakl karmak iin bir bene, bireyin zgllnden skn eden, kovalanan ve istenen eylerin/ tutkularn arkasnda duran bir bene ihtiya vardr. O halde, haklarn iyiye/yarara ncelii ancak benliin kendi amalarna kar ncel olmasyla mmkndr. Rawls iin amalar insan doasn ifa etmez; bunu ancak bu hedeflerin gereklemesini gnvenceye alacak olan ilkeler ifa edebilir. yleyse, benliin kimlii hibir biimde onun hedef ve karlarna bal deildir ve bireyler ancak bu temelde zgr, bamsz ve seime yetenekli aktrler olarak anlalabilirler.

Rawlsn her tr teleolojik eyleme kar duran engellenmemi benlik konsepti, toplum adna dramatik sonulara gebedir. Rawlsn bireyi -moral normlar tarafndan kurulmay gerektiren- topluma mdahil olmaya yeteneksizdir. Dahas bir kimliin ve de karn varln art koan vatandalk da Rawlsn engellenmemi benliinden ok uzaktr.

Sonu olarak, setikleri/semi olduklar deil, seme kapasitesi ile tanml kstlanmam benlikle yola kan Rawlsn problematiindeki kurucu toplum/cemaat tipi, dnlebilir bir model deildir. Aslnda, Rawlsn fark prensibi (=paylam prensibi) toplumsal varlklar/iyiyi paylatracak olan failler arasnda moral balar olduunu varsayar; fakat hibir belirlenimi olmayan deontolojik zne tipinin bylesi bir ba da dlad gz ard edilmitir. Rawls bir trl neden reel bireyin ilk durum koullarna hazr olmas ve avantajlarn toplumla paylamas gerektiini tatmin edici bir biimde ortaya koyamaz. Paylama hazr olmay anlatabilmek iin kstlanmam benlik kategorisini cemaatle deitirmek gerekir (Sandel, 1982).

Sandel, Democracys Discontentte (1996) (Demokrasinin Honutsuzluu) pratik dzlemde, siyasal sistemin iyiletirilmesine dnk fikirlerini ortaya koyar. Ekonomik dzenleme leklerinin modernliin tarihi boyunca srekli genilemesine paralel olarak karar mercilerinin daha st dzeylere tanm olmas, kendi kendini ynetme ilkesini tahrip etmektedir. Bu durumda yaplmas gereken ey, fail tipini deitirmektir. zgrl zgr seimleri ve haklaryla deneyimleyen, bylece karar ve onay yetenei krelen liberal birey (=Rawlsn bireyi) yerini, zgrl kendi yerelliinde ortak iyi/yarar/karlarn belirlenmesi ve savunulmas temelinde politize olarak deneyimleyen cumhuriyeti bireye brakmak zorundadr. Komnal dzey, yani cemaatler ve oradaki politizasyon sreleri, bireylerin kendilerini devletin ve yurttalar

cemaatinin yeleri olarak hissetmelerinin zorunlu uradr. Cemaatlerin ne karlmas bir izolasyon politikas deildir, her zaman yerel politik eylem daha byk lekli politik eylemi de ima eder.

III.1.ii.d. Michael Walzer: Drt Mobilite Sandel ve Taylorun aksine M. Walzer, liberal toplumlardaki birey analizine liberal kuramclara ynelik kktenci bir eletiri ile balamaz, aksine komunitaryan eletirinin eletirel bir gzden geirmesi ile sze girer. Bu, Walzer iin yerinde bir balangtr; nk Walzerin liberalizme bak, burada yer verilen dier isimlerden olduka lmldr. Liberal deerleri toptan reddetmek yerine komunitaryan eletiriyi etkili bir biimde kullanarak, liberal modeli iyiletirilmek niyetindedir. RDK asndan Walzer, dostlar arasndaki en dost isimdir ve dolaysyla dier (komunitaryan) temsilcilere nazaran daha byk bir ilgiyi hakkeder.

Walzer, Liberalizmin Komunitaryan Eletirisinde (Walzer, 1995), birbiriyle elikili, yani ayn anda her ikisinin birden tam olarak dorulanmas imkansz olan, iki komunitaryan eletiri tespit eder: (1) Liberal Teori, modern toplumun doru bir yansmasdr. Liberalizmin ngrd birey tipolojisi kendini var etmitir; atomistik birey bugnn gerekliidir. (2) Liberal teori ile toplumsal gereklik birbirinden ayrdr. Birey, toplumdan bak deildir; aksine topluma ok eitli iliki alaryla (vatandalk, aile, akraba, arkadalk, i, inan ilikileri ile) toplumda baldr; yani iktidar alarnn ve cemaatlerin iine doar ve orada toplumsallar.

Walzer bu elikiyi kendini gerekletiren kehanet fikrinden hareketle zer. Liberalizmin atomistik ve kstlanmam benlik tasavvuru yanl olmakla birlikte, liberalizmin varsaymlar ayn zamanda dzenleyici bir fikir olarak i grdnden kendini zaman iinde dorulamaya

balamtr. Yani toplumsal balar/ilikiler ada dnyada deer ve anlamlarndan ok ey yitirmilerdir.

Walzere gre, neredeyse insan dmanlna varan toplumsallama eilimlerinin kkeninde -Amerikan toplumu iin ok ey ifade eden- drt mobilite/hareketlilik vardr: Corafi, sosyal, siyasal hareketlilik ve evliliklerdeki hareketlilik. Corafi hareketlilik ncelikle yer, yurt, memleket balarn tahrip ederken; sosyal hareketlilik kiilerin artan oranda anne-babalaryla benzerliklerini(gelir, eitim, renim, snfsal aidiyet veya toplumsal konum itibaryla benzerliklerini) azaltmakta ve ailevi baalarn dramatik bir biimde zayflamasna yol amaktadr. Evliliklerdeki hareketlilik, boanma ve yeniden evlenme saylar byk bir artta ve evlilik kurumu zerindeki geleneksel kstlarn zayflamasnda kendini somutlarken, zellikle yetimekte olan kuaklarn cemaat duygularnn zayflamasna yol amtr. Siyasal hareketlilie gelince, bu ncelikle (siyasal) partilere/hareketlere/kurumlara/gruplara olan balln azalmas olarak tezahr etmektedir ve kesinlikle de sosyal hareketlilikle de birlikte dnlmelidir. Sonuta politik angajmanlar (yzergezer oylar, semeyen semenler rneklerinde grld gibi) gemiteki istikrarn kaybetmitir.

te yandan, zayflam olmakla birlikte yukarda ad geen ballk biimlerinin tmden yitmedii, bireylerin kimliklerini belirlemeye devam ettii de aktr. Gerekte btn ballklarndan syrlm bir birey tipinin de pek az ans vardr.

Bunun balca sebebi yeni sosyalleme sreleri iinde oluan yeni ballk ihtimalleridir ve oulculuk, zgr tartma, hogr, performans ilkesi gibi liberal bireysel haklarla da uyumludur.

Walzer hareketliliin kstlanmas yolunda -geriye doru- bir zm nermez. Onun zm, liberalizmin ve komunitaryanizmin alverilerini glendirmekten geer: Liberalizm kendi kendini tahrip eden bir reti olduu iin, periyodik olarak dzeltilmeye (Korrektur) ihtiya duyar. Ancak bu dzeltimden anlalmas gereken liberal toplumun onun hemen bir kabuk altnda yahut, ufkunun bir adm ilerisinde gnn bekleyen pre-/anti-liberal bir toplum tarafndan ikame edilmesi deildir. Gnn bekleyen hibir ey yoktur. Amerikal komunitaryanlar, kabuun altnda ya da ufkun arkasnda birbirinden ayrm, haklarla donanm, gnll olarak bir araya gelen, zgr bir tartma iinde fikrini ortaya koyan, liberal bireyden baka bir ey olmadn grmek zorundadr. Ve buna ramen, ite bu bireylere kendilerinin sosyal, tarihsel ve ksmen de liberal deerlerin somutluk kazand varlklar olduklarn anlatabilseydik iyi olurdu (Walzer, 1995: 170).

Walzer, bireyin toplumsal belirlenimi ile ilgili ayrntl bir analizi Unfreiwillige Assoziation da ortaya koyar (Walzer, 1999, 11-38) . Bu almada, liberalizmin bireylerin gnll birliktelikleri tasavvuruna kart olarak Walzer, bireyin en az drt zorunlu belirlenimi olduuna dikkat eker: (1) Ailevi ve sosyal balar: Her

insan, bir ailenin, bir ulusun, bir snfn iine ve de bir cinsiyetle doar ve bunlar byk lde yaammzn geri kalann ekillendirir. (2) liki/birlik biimlerinin kltrel belirlenimi: Serbest iradelerimizin ounlukla ok eitli belirlenimler tarafndan snrlandn kabul etmek gerekir. Serbest seimin en radikal rneklerinden biri olan homoseksel evliliklerde bile kltrel belirlenimin ak rnekleri vardr. Brakn ei, cinsel kimliin serbest seimi sz konusudur ancak, iftlerin yaam biimleri, evlat edinme talepleri, ekirdek aile yaantsna gsterdikleri eilim olarak okunabilir. (3) Politik komnlere ballk. Doum, sadece milliyeti deil, yerel politik komnlerle olan ba da belirler ve bu cemmatlerin kurumsal yapsndan te zgl politik atmosferi, bireylerin seimlerini ve yarglarn belirgin olarak ekillendirir. (4) Moral Balar: Bireysel kararlarn ounluunun ahlaki dayanaklar vardr ve bireyler belirli ahlak normlarna aktan kar ktklar zamanlarda dahi, ahlaki normarn geneline olan ballklarn korumaya devam ederler.

Yapc ve verimli eletirileri, pratikler dzeyine olan ilgisi dolaysyla Walzer, liberal-komunitaryan tartmasnda en ok bavurulan, referans alnan isimlerden biridir. Sphren der Gerechtigkeit (orjinali Spheres of Justice 1983) -Rawlsla da eletirel bir tarzda ilikiye getii- ana yapt olarak kabul edilebilir. Bu yaptta Walzere gre Rawlsn ngrdnn aksine, bugn kazanlm varlklar adil bir biimde datmamz salayacak tek bir doru datm ilkesi veya salam/istikrarl tek bir datm kural yoktur (Walzer,

1992: 12). Rawls tek bir doru datm ilkesi fikrine ynlendiren, gerekleme ans olmayan basit eitlik kavraydr. Walzer, basit eitlik fikrinin yerine, yaam alanlarnn ayrmna dayal, (bireylerin) kompleks/karmak eitlii fikrini nerir. Walzer, yaam alanlarn, ortaklklardan aidiyetlere, gvenlikten sosyal yardma, para ve mala, almaya, bo zamana, renime, politik otoriteye, sevgiye ruhani deerlere uzanan bir eitlilik iinde tanmlar. Walzer iin eitlik, bir dizi toplumsal iyinin araclnda karmak bir ilikidir; yani eitlik, bir sahiplik kimliinden ibaret deildir. Toplumsal iyiler tekdze bir biimde deil; bu iyilerin eitliliini gzeten bir kriterler eitlilii iinde datlmaldr. nemli olan her alana uygun datm ilkelerinin inenmemesi ve -bugn zenginlik durumunda olduu gibi- bir alandaki kurulumun dier alanlardaki iktidar ilikilerini belirlemesinin engellenmesidir. Byle bir grte hibir toplumsal iyinin hakimiyet arac olarak kullanlmamas ve politik iktidar, zenginlik, onur/itibar ve mevkilerin ayn ellerde toplanmasndan kanlmas esastr (Mouffe, 2002: 126-127).

Komleks/karmak eitlik almnn en kritik, en zor ve en nemli sorusu, her bir alannn ayrm izgisinin nerde olduudur. Snrlarn belirlenmesi, Walzere gre -kendi iindeki demokratik bir oydama kouluyla- cemaatlerin iidir. Walzer, adalet alanlarna dair evrensel ve tm toplumlara uygulanabilir bir modelin oluturulamayacan dnr ve dolaysyla ilgili ayrm izgilerinin srekli olarak yeniden belirlenmesi gerektiini, bunun rasyonel bir tercihten

ziyade cemaat iinde moral bir oydamay talep ettiini savunur. Bylece, adalet konseptinin de tm bireylerin paylalan toplumsal deerlerinden skn ettiini de sylemi olur.

III.2. Radikal Demokratik Vatandalk: Bu blmn banda da sylendii gibi, RDK, kendi vatandalk fikrini/projesini Kant liberallerle komunitaryanlar arasndaki tartmann iinden geirerek ortaya koyar. Komunitaryanlarn, toplumsal paralanma, rme, a-politizm merkezli eletirisine sonuna kadar hak vermekle birlikte liberal gelenei, cumhuriyeti gelenekle deitirmek yolundaki komunitaryan talebi -modern ve devamnda postmodern koullarn kendine zgln/ yeniliini ne srereksorun zc olmaktan uzak bulur. Dolaysyla kendisini bu iki gelenekten birini semek zorunda hissetmez. Sorununu bir alternatif yaratmak olarak tanmlasa da RDK kendi alternatifini bu iki dnce geleneinin toptan reddi temelinde de dnmez. Tam aksine her iki gelenekle de sreklilikler ve kopular temelinde ilikiye geer, ancak radikal demokratik vatandalk, bu iki gelenek arasna skm da deildir. Hem liberalizmle hem de komunitaryanizmle arasnda paradigmatik bir fark vardr. Bu fark, RDKnn , vatandal, fark ve tekilik temelinde bir kimlik olarak dnmesinden kaynaklanr. Aada, RDKnn bu iki gelenekle nasl ilikiye getiini ve bu iki gelenein de tesine getii anda yeni olarak ne sylediine baklacaktr.

III.2.i. Vatandalk ve Toplumsal Adalet Demokratik ve oulcu bir vatandalk projesi, siyasal toplumun birbirinden farkl yelerince ortaya srlen/srlecek talepler ve haklar oulluunu dzenleyen bir temel olarak i grecek yetkin bir toplumsal adalet teorisine ihtiya duymaktadr. Tam da bu sebeple, Rawls ve Adalet Teorisi RDK iin bal bana bir inceleme konusudur. Rawls, emsalsiz olarak adil ve emsalsiz olarak eitliki bir dzenin peindedir ve gl bir bireysel zgrlk savunusu ile yine gl bir eitlik fikrini bir araya getirmek istemitir. Neo-liberal saldrlara kar refah devletinin felsefi temelde savunma dayanaklarn verdii iin de sosyal demokratlarn baucu kitaplarndan biri haline gelmitir.

Hayek ve Nozick gibi sosyal ve datc adalet konseptini toptan reddeden neoliberal teorisyenlere kar Rawlsn bireycilii ve sosyal adaleti, birbiriyle uzlatrma abalar saygyla karlanmaldr. Ne var ki Rawlsn adalet konsepti, radikal demokrasi projesinin ihtiyalarn karlamaktan uzaktr. Mouffea gre saduyusuna karlk- Rawlsn nerisi liberal bireyciliin tesine gemez. Rawls vatandal, her bireyin kendi iyi/yararfikrini rasyonel olarak oluturup, kavrayaca bir kapasite olarak tanmlamaktadr. Vatandalar, haklarn, bakalarnn haklarna sayg temelinde olumu kesin snrlar iinde kiisel karlarn kollamak zere kullanrlar. Rawls yaklamn ortaya koyarken, vatandalarn dierleriyle birlikte kamusal eylemlerde yer aldn gzard etmitir. Komunitaryanlarn hakl eletirisinde de grld gibi,

Rawlsn teorisi vatandalarn kimliinin kurucusu olan topluluklara/cemaatlere hi bir yer brakmamtr. Rawls iin liberal demokrasilerde vatandalar sadece prosedrel/yntemsel meseleler, bir araya gelme kurallar ile ilgili bir inan birliine ya da uzlamaya ihtiya duymaktadrlar. Bunlar liberal gelenein ana akm ile uyumlu olmakla birlikte Rawlstaki zaaflarn da kaynadr. Liberalizmin bireyler ve onlarn haklarna olan dlayc ilgisi, ilgili haklarn ierii ve nasl yaama geirilecei ile ilgili hibir ey sylememektedir. Tam da bu bireycilik ortak iyi meselsinin, -neo-liberallerin bugn baaryla yapt gibi- zenginlik yaratm ve artrm, vergi veren(in) zgrl ve verimlilike indirgenmesine yol vermektedir ve liberal bireycilik almad takdirde, neo-liberalizmin deerler zerindeki hegemonyasn krmak da mmkn olmayacaktr.

Rawlsn perspektifindeki bir dier nemli problem, Rawlsn adalet teorisinin tam da u anda kriz iinde olan siyaset balamnda formle edilmi olmasdr. Yeni siyasal znelerin ortaya k ve yeni kimliklerin yaratm ve yeni cemaat tipleri, ilgisini ekonomik eitsizliklere younlatran bir adalet fikrini yetersiz klmtr. Ekonomik olmayan tahakkm ilikilerini tanmlama ve onlarla ba etme konusundaki baarszl, Rawlsn adalet konseptini, yeni hareketlerin ufkunu zaptetmekte yetersiz klar. Bu noktada, az nce deinilmi olanWalzerin -Rawlsn basit eitlik anlayna kar nerdii- karmak eitlik vizyonu ok daha yetkin kabul edilmelidir. Walzer, ana hedefi eitlik olan,

ancak eitlik uruna zgrl yok etmeyi gze almayan bir politik zihniyetle hareket ettii iin, formlasyonu, eitliki ve heterojen bir toplumsal formasyon nerisiyle (=radikal demokratik toplumsal formasyon nerisiyle) uyumludur.

III.2.ii. Vatandalk ve Topluluk Radikal demokratik bir vatanda, kendisini kollektif giriimlerin katlmcs olarak tanmlayan bir vatandatr ve bu, bireycilik temeliyle uyumsuz bir toplum/birliktelik perspektifini gelitirmi olmay gerektirir. Dolaysyla, komunitaryanlarn vatandaln, haklarn pasif taycs olarak deil, siyasal kararlara ve toplum iindeki eitli cemaatlere aktif katlm temelinde yeniden dzenlenmesi talebi RDK asndan yerinde bir taleptir ve komunitaryanizmin ykselii bu anlamda memnuniyetle karlanr. Dahas, RDK komunitaryanlarn ulatrd mesaj sadece liberalizmin soyut birey ve arasal siyaset anlayna ynelmi bir eletiri olarak da okumaz. Burada Solun rgtl dnem boyunca temsilciliini yapt brokratik ve statist siyaset kavrayna ve pratiine ynelmi olduka yerinde bir baka damar daha yakalar. Ne var ki RDKn komunitaryanizmle ilikisi tamamyla pozitif bir iliki deildir.

Komunitaryanlarn topluluk tasavvuruna bir adm daha yaklamakla, ilgili skntnn nerede yuvaland grlebilir. Komunitaryan (topluluku) dnce, ister bu topluluklar yerel birimler olarak tanmlasn (Sandel, Taylor), isterse toplumun tanmlayc nitelii olarak kurgulasn (Maclntyre), ortak deer ve

ilkeleri epistemolojik dzeyde ayrcalkl bir konuma yerletirerek, demokrasi sorununa aynlk mant iinde yaklam olur (Hendley: 1993ten aktaran Keyman 2000). Topluluklar yeleri olan bireylerin kimliklerini (=amalarn, deerlerini ve ilkelerini) retir nermesi bir topluluk iindeki farkllklarn aynla dntrlmesiyle belli ve sabit bir kimlik yaratmak anlamna geldii zaman kktenci bir sylem ortaya karmtr. Bylece liberal soyut birey anlayndan topluluk anlayna epistemik gei, yatay bir gei olarak okunmaldr. Komunitaryanlar da liberaller gibi ontolojik bir sabitlii ve tutarll olan bir zne (birey-zne, topluluk-zne) anlayna sahiptir aslnda (Keyman, 2000: 99-100). stelik, liberal bireycilii eletirirken birey-toplum arasndaki belirlenim ilikisini tersine evirerek stlendii gl topluluk savunusu srasnda o topluluun yaam biimleri ve deerlerine uymayanlarn kanlmaz olarak dlanacan ve sessizletirileceini gzden karmtr (Frazer ve Laceyden aktaran Keyman, 2000: 98).

Mouffe, bu nemli zaafn gerisinde pre-modern nostaljinin -Yunan Sitelerine ve Gemeinschafta yknmenin- olduunu dnr. (Siyasal) toplumun tm bileenleri tarafndan paylalan tzsel/tek ve mutlak bir iyi ideali zerine oturan pre-modern toplum ve siyaset vizyonu, modern toplumlarn oulcu yapsyla uyumsuzdur. Burada aka her trl heterojenliin ve atmann dar itildii organik bir toplum ideali vardr ve bugn bylesi bir toplum idealinin insanla detecei bedeller ok yksektir. Radikal demokratik

oulculuun zaferi, insanlarn hayallerinin okluunun indirgenemezliinin kabul edilmesine ihtiya duyar. Burada nemli olan, yurtta cumhuriyetilii geleneinin oulculuk pahasna gerekletirilemeyeceini kabul etmektir. Birey vatandaa kurban edilemez. Her birimizi zglletiren, ok eitli toplumsal ilikilere giriimizi belirleyen kimlik formlar okluu, gerilimleriyle birlikte (meru) kabul edilmelidir.

Benzer gerekelerle liberaller yurtta cumhuriyetiliinin totaliter imalarna dikkat ekip, toplumdan baklk olarak modern (bireysel) zgrlkle, antik (siyasal) zgrlklerin hibir paydada ortaklatrlamaz olduunu iddia etmektedir (Isiah Berlin). Skinner, bu ya - ya da nermesine kar umut verici bir atak yapmtr. Skinnern ana dncesi, zgr bir devletin yurttalar olmakszn bireysel amalarn gerekletirilemeyeceidir. Baka bir deyile pozitif/siyasal zgrlkler olmakszn negatif/bireysel zgrlkler gerekletirilemez. Mouffe buradaki ya ya da nermesini bir baka biimde okur. Buna gre liberalizm-komunitaryanizm ikiliinde yurttalk -srasyla- ya dier kimliklerle dzeyi e, sradan bir kimlik; ya da dierlerine nem vermeyen baskn bir kimliktir. Mouffe, bu u yaklamlara kar Walzerin eletirel birlikilik (critical associationalism) nerisini ne karr. Buna gre, vatandalk ok eitli ballklarmzn ve sorumluluklarmzn stn rtmez ama bireyin btn iliki odaklaryla ilikisini dzenleyerek ve dolaysyla hepsine kar hareket ederek kritik bir rol stlenir. Mouffea gre Skinnern ve

Walzerin verdii nemli ip ularna ramen siyaset felsefesi henz bireysel ve siyasal zgrlkleri baarl bir biimde birbirine eklemleyen bir siyasal toplum formlasyonunu ortaya koyabilmi deildir. Mouffe, bu yoldaki bir denemesini yine bir tutucu dnrn desteiyle formle eder.

III.2.iii. Societas ve Radikal Demokratik Siyasal Toplum


Batan belirtmek gerekir ki, ama bireysel ve siyasal zgrlkler arasnda birbirini rtmeyen uygun bir eklemlenme yaratmak olduuna gre, kamusal-zel, ahlaki-politik olan ayrmlar zerine yeniden dnmeye ihtiya vardr. M. Oakeshottun On Human Conductta (1975) ortaya koyduu iki ayr toplumsal rgtlenme tipi -ki bunlar modern devletin birbirine alternatif iki biimi olarak tarif edilmitir-: universitas ve civitas/societas RDK tarafndan hem terkedilen hem de alkonan birlik biimine dair byk ipular verir.

Terk edilen model olarak Universitas,

ortak bir tzel ama etrafnda oluturulmu bir

birliktir. Bu ortakln/birliin kendisinin (universitasn) bileenlerinden ayr ve onlarn zerinde bir ahsiyet kazandnn altnn izilmesi arttr. Buna karlk, alternatif bir birlik modeli olarak societas kuran tzel bir ama deildir. Birlik zerinde ileyen otoritenin onaylanmas erevesinde toplumsal ilikilerin karakteri ortaya kar. Kurucu bir tzel amacn yokluu,bize societasn kiisel fayda temelinde arasal bir birliktelik olduunu dndrmemelidir. Societas, bileenlerinin ortak ve kamusal kayglarn zglletiren durumlarn otoritesinin tannmasyla, ya da otoriteye siyasal sadakatle tanmldr. Ancak bu otoritenin ileyi mantn iyi anlamak gerekir. Otorite, insanlarn/bireylerin ya da gruplarn etkinliinin ne olacan konusundaki suskunluunu, onlarn (etkinliklerin) gerekletirilmesi meselesine geldiinde bozar. Bu noktada universitas ve societas arasndaki farkn tam karakteri belli olur: Universitasn ileyi mant, birlie kimliini kazandran amatan ayr

(zel) amalar etrafndaki rgtlenmelere alan aamayacak kadar kendini belirlemiken (=snrlamken); societas ki bu onu modern demokratik toplumlarn doasna uygun klarama oulluuna izin veren bir kamusallk kurgusunu kendi ileyi mantna yedirmitir. Hem bireysel zgrlk sahalarn yaratr, hem de liberalizmin bireysel faydann artrmn aan bir kamusal/siyasal katlm mantnn gelimesine olanak tanr.

Societas, etik-politik ilkeler etrafnda kurulu bir birlik biimidir. Hukukunun moral bir boyutunun olduunun altn izmek ve Oakeshottun burada moraliteden anladnn, en geni anlamyla ahlak olmadn anlamak nemlidir. Societas, ama gtmelerin, kar gzetmelerin, ihtiya gidermelerin ve dnce propagandalarnn kurallar eklinde gelitirilmi koullara tabi olduu bir ortak kaygnn tezahrdr (Mouffe, 1992: 234). Bu politik balam bize Rawlsn terimleriyle hakkn iyiye nceliinin korunduu bir dzenin kendisinden sz edildiini anlatr. Ancak Oakeshott buraya Kant gelenei deil, kart gelenei, (Machiavelli, Montesquieu ve Hegelci birlik tarzn) izleyerek varr.

Mouffeun societas alkonacak bir model olarak addetmesinin nedeni, vatandalar aras arasal iliki tipini aan etik bir ban kurulmas ve herkes iin tek bir ortak iyi fikrinin yerine farkl iyi fikirlerinin bir arada barnd bir toplumsal/kamusal kurguyu iletecek kapasitesidir. Ancak Oakeshottun societas tamamlanm bir model olamaz, nk toplumsala ikin blnme ve antagonizma boyutu eksiktir. C. Schmittin deifre ettii gibi siyasetin hep iki taraf vardr: dostlar (biz) ve dmanlar (onlar)! Oakeshott, societas rneinde bizin ortak dilini kurmay baarr, ama dmanlarn varln yadsr.

Oakeshottun modeline hasmlar sokabilmek iin societasn birlik tarznn, kurucu etikpolitik ilkelerin ancak hegemonik pratiklerin bir kts olabileceini, dolaysyla her daim meyden okumalara ak olduunu kabul etmek gerekir. te yandan, etik-politik deerler

zerindeki uzlamann atmal bir konsensus olduunu dnmek arttr; ki bu ayn zamanda sosietasla gereklemi ya da gerekletirilecek birlikler (=zorunlu olarak ksmi ve zorunlu olarak geici denemeler) arasnda her zaman bir boluk olacan kabul etmek demektir.

Yukarda alkonan modele bakarak, zel olan politiktir nermesine sahip kan RDKn kamusal-zel ikiliini tamamen gayr-meru grmeye eilimli olmadn anlyoruz. Yani, radikal demokratik vatandalk, birey ve vatanda kimlii arasnda bir ayrmn korunduu bir modeldir. Ancak bu iki kimlik arasnda eitlik ve zgrlk arasndaki uzlamaz gerilimin yansmas olarak- srekli bir gerilim olduu teslim edilir. te yandan, kamusal-zel, bireyvatanda ayrmnn gzetilmi olmas, elbetteki hakim modellerin savunulduu anlamna gelmez. Burada kamusaln soyutluk ve evrensellik zerinden tanml olmas kadar, zelin farkllk ve parallk zerinden tanml olmasna muhalefet edilmektedir. Radikal demokrasi, tarih iinde iki alan arasndaki snrn toplumlarda hegemonik olan glere bal olarak deitiini, demokratik glerin hegemonik olmas halinde ya da olabilmesi iin hem iki alan arasndaki snrn hem de her bir alann yeniden dzenlenmesi gereklidir ve bu iki alann birbiriyle ilikisinin nasl dnlecei noktasnda da Oakeshottun grleri aydnlatc olacaktr. Societasta her giriim zeldir, ama hibir giriim kamusaldan bak deildir. O halde her tecrbe zel ve kamusal olan arasnda yaanr. Elbette ki istekler, kararlar zeldir, nk onlar kiinin bireysel sorumluluunu gerektirir. Ama performanslar kamusaldr, nk siyasal toplum tarafndan belirlenmi koullara uygun olmak durumundadr. Etik-politik ilkeler, emredici, yasaklayc ve telkin edici kurallar deildir. Bireylere ne yapmalar gerektiini sylemez. Bylece bireysel kararlar zel karakterini korur. Ama bireyler siyasal toplumun bir paras olduu iin kararlarn kamusal etkileri yokmu gibi kurgulanamaz. Dolaysyla zel alan da eitlik ve zgrlk deerlerinden ve bunlar urundaki mcadeleden kopuk tanmlanamaz, nk ethik-politik deerler setinin iletilmedii hi bir toplumsal iliki

biimi dnlemez. Byle bir yaklam bize, toplumunda, vatandan eitliki ve zgrlk eylemine kapal, hibir alann olmadn dndrr.

Sonu olarak RDK, yeni san toplumsal ve siyasal deerler zerindeki hegemonyasn alaa edecek demokratik devrimci bir blok oluturmak olarak tarif edilebilecek bir kayg penceresinden vatandalk meselesine bakmaktadr. Dolaysyla RDK ncelikle nerdii siyasetin znesini arayan bir kuramdr. Radikal demokratik vatandalk projesi de ngrd stratejik almn (demokratik talepler arasnda edeerlilik zincirleri kurmak) bir parasdr. Vatandalktan sz edildii her durumda ge/post modern an potansiyel ilerici/devrimci faillerinin (= znel ve tikel faillerin) potansiyelini aa kartacak uygun balarn tesisi zerine dnlmektedir. Buna gre radikal demokratik vatandalk, ortaklk/birlik ilikisinden verili karlar arasndaki basit bir ittifak ilikisini deil, talepler aras edeerik zinciri kurarak, verili kimlikleri modifiye eden bir ortak politik kimlii anlar. u muhteva, liberallere de komunitaryanlara da ayn sebeple yabancdr. Liberalizmle kominataryanizmin failleri arasnda temelden bir farkllk olduunu sylemek gtr. Bireyden toplulua gei bir dz deiimdir. Kendi iinde tutarl, btnlkl, dikili bir zne kavray her iki dnce okulunu bir araya toplayan ortak paydadr. ster birey, ister topluluk olarak addedilsin, zne kendine saydam bir kategori olarak dnld srece gidilecek yollar birbirine paraleldir. Buna karlk radikal demokrasinin yolu toplumun, znenin kimliin saydam olmayan, paralanm, elikili, antagonistik doasnn bilincinde olmakla yrnecek bir yoldur. Yeni liberal, yeni cumhuriyeti ve radikal demokrat tm vatandalk/siyasal birlik nerilerinin hepsi, toplumsal paralanmay durduracak tarzda bir oulculuk modeli nerir, ancak RDK, oulculuu arlklarndan arndrlm bir postmodernist kimlik-fark temelinde dnd iin tekilerden paradigmatik olarak farkllar.

NOTLAR: 1. lk kez 1812de spanya Cadiz Anayasasn kaleme alanlar, kendilerini spanya monarisinin mutlakiyeti iktidarna kar olan liberaller olarak tanmlayarak, liberal szcn siyasal anlamda kullanmaktadrlar (Liberalism).

2. Tam da bu noktada Rawlsn Adalet Kuramn ekillendiren iki ilke olduu sylenebilir. Birincisi, ilgili adalet ilkelerinin ortaya knn n koulu olan ilk durum prensibidir. kincisi de iki adalet ilkesi arasndaki stnl dzenleyen farkllk prensibidir.

3. Az sonra Rawlsn szleme yaklamnn zgnl daha farkl boyutlaryla da ele alnacaktr.

4. Rawlsn faydaclk ve sezgicilik karsnda deontolojik retiyi nasl zmlediini grmek iin bkz. Rawls, 1971: 18-21, 27-30, 41., Ayrca Rawls, s.124te hakkaniyet olarak adalet konseptinin dnda drt adalet konsepti (faydac, sezgici, karma, egoist) daha belirler ve tanmlar.

SONU Yeni bir projenin geerliliini snamak asndan da belirleyici olmas gereken, modern vatandaln kuruluuna ve doasna dair nemli tespitleri hatrlamak gerekir. Birinci blmn verilerinden hareketle unlar sylenebilir:

Bir kurum, bir kimlik ve bir pratikler btn olarak modern vatandaln modern ncesi dnemle ilikisi antik vatandalkla snrl deildir. Aksine, bir imtiyaz statsnden, evrensel bir eitlik statsne, homo politicustan homo economicusa, kamusaln/siyasaln amasal kuruluundan arasal kuruluuna, yaamn ekirdeini oluturan pratikler btnnden, hukuksal bir korunma statsne geii anlamak, mparatorluk, Hristiyanlk, Ortaa kentleri ve Mutlakyetilik deneyimini iyi analiz etmeyi gerektirir.

Modern vatandal, pre-modern nclerinden ayran/koparan en belirgin dnsel dinamik, devletin olmayan alan ile devletin alann birbirinden ayrmaya ve dolaysyla meru devlet eyleminin kapsamn snrlamaya ynelik fikri bir giriim olarak siyasal liberalizmdir.

Modern vatandaln miladn iaretleyen modern demokratik devrimler, siyasal liberalizmle demokratik gelenein nihai olarak sonlandrlmas imkansz atmal evliliidir. Bu iki gelenekten srasyla skn eden zgrlk ve eitliin modern

vatandaln sylemsel kurucu ilkeleri olduunu, dolaysyla modern vatandal itaat-katlm, hak-ykmllk, tekil kar-ortak kar ikiliklerinde srekli bir gerilime srklediini grmek nemlidir ve bu balamda Mouffeun vatandalk teorisine nemli bir katk sunduunu teslim etmek gerekir.

Vatandalk, hem ynetici hem de ezilen snf stratejisi olarak ikili bir nitelik tar. Her iki tarafn da kazanmlarnn ifadesidir. Vatandaln tarihi evrensel bir zn evrimsel olarak ortaya k deil, srekli yenilen ve yinelenen teleme ve dlama ilikilerinin tarihidir.

Yeni zamanlar, siyasal projede ve onun gerisindeki siyaset zihniyetinde (= siyasal olann ve siyasal-toplumsal failin doasna/yapsna dair kavrayta) kkl bir deiim talep eder.

Datm meselelerinden yaam biimlerinin grameriyle ilgilenmeye geiin ifadeleri olarak yeni toplumsal hareketler ve onlarn kimlik/farkllk siyaseti, modern (=ulusal demokratik) vatandaln krize girmesinde yeni birikim ve iktidar stratejileri kadar etkili bir dinamiktir. Dolaysyla, modern vatandaln krizini L-Mun yapt gibi, eitlik ve zgrlk (=vatandalk) iddialarnn ortaya atld ve snand alanlar genilettii gerekesiyle, vatandalk ideali ile realitesi arasndaki farkn azaltlmas adna bir frsat olarak okumak ve yine L-Mu izleyerek, politik-ideolojik olarak ilenmedii takdirde zclk temelinde bu frsatn tersine dnme ihtimalinin azmsanmamas gereklidir.

RDK, ncelikle modern siyaset teorisi ve pratiinin eletirel bir okumas olarak kavranmaldr. Bu balamda, RDKa dier okuma biimleri karsnda zgnlk kazandran onu (modern siyaset teorisi ve pratiini) organik bir btn deil, unsurlarna ayrtrlabilir bir fikir paradigmas olarak iaretlemi olmasdr.

RDKn Sosyalist Devrimleri ve sosyalist devrimci giriimleri demokratik devrimin momentleri olarak okumas, demokrasiyi bir tutunum noktas olarak belirlemesi, kuram devrim-reform ikilii iinde reformcu bir proje olarak grmeye yetmez. RDK, Marxtan bu yana Marksist devrimci dnce tarihinde de var olagelen bir abann (ada dnyann gerekliine adapte olmak ynndeki abann) en aktel, gncel grnm olarak addedilmeyi hak eder.

RDKn toplumsaln tm dzeylerine yaylan bir siyaset ve iktidar ilikileri kavray, yaam biimlerini komple siyasallatrmaya ynelen YTHin talepleri, kapasitesini ve daha da nemlisi kapasitesinin snrlarn doru okumay, somut bir vatandalk siyaseti gelitirmeyi mmkn klar.

Balca iki dzeyde radikal demokratik vatandalk analizi ve projesi, Liberal ve Komunitaryan ana akmlar karsnda farkllk sergiler: (1) deolojik-pratik-politik dzey ve (2) Epistemolojik dzey. (1) RDKn vatandalk projesi, yeni sa siyasete kar rgtlenmesi bir an evvel gerekli bir sol-kanat stratejisidir. deolojik-politikpratik dzey, Marksist mirasn yer tuttuu dzeydir. RDKn devrimci faili (anticinsiyeti, anti-rk olduu kadar) anti-kapitalist bir popler faildir. Kukusuz, antikapitalizm, yeni devrimci failin kimliini son kertede belirleyen e deildir; ancak kapitalizm var olduu srece var olacak vazgeilmez bir edir. Dahas Mouffe tarafndan ortaya konan somut taleplerin (alma srelerinin azaltlmas, piyasa

ekonomisinin kar amac gtmeyen zel ve kamusal byk giriimlerle dengelenmesi, gelirle i arasndaki balantnn koparlmas) (Mouffe, 2002: 128) oulculuk temelinde yeni bir ekonomik model nerisi olduu unutulmamaldr. Liberal ve komunitaryan deerleri birbirine eklemleyerek, kapitalizme kar harekete geirme denemesi bir yeniliktir.

RDKnn liberal ve komunitaryan izgiyle arasndaki epistemolojik zemin farkllnn anlalmas, toplumun, siyasetin, zenin, kimliin sylemsel kuruluu dzeyindeki kapsaml analizleri bilmeyi, bu da bu tezin nc blmnn ikinci ksmna geri dnmeyi; oradaki ayrntl analizi hatrlamay gerektirir. Radikal demokratik vatandalk projesi, liberal ve komunitaryanlarn nemli lde ihmal ettii postmodern kimlik/fark, liberalizm/demokrasi/oulculuk analizlerini vatandalk

tartmalarna sokmu olmakla kendisine vatandalk tartmalarnda gerek bir nc taraf olma ansn yaratmtr. Bu potansiyelin geree dnmesi, kendini pekitiren ama tekrarlamayan yeni zmlemelerin ve nerilerin retilmesini gerektirmektedir.

GENEL KAYNAKA

Aaoullar, M., (1994), Kent Devletinden mparatorlua, Ankara, mge. Aaoullar, M., Kker, L., (1996), mparatorluktan Tanr Devletine, Ankara mge. Aktan, C., (2003), Sosyal Devlet Kavram, www.canaktan.org/politika/refahdevleti/kavram.htm Anderson, P., (1984), The Tracks of Historical Materialism, London, Verso. Anderson, P., (1988), Antonio Gramsci, ev: Tark Gnersel, stanbul, Alan Yay.

Anderson, P., (2002), Postmodernitenin Kkenleri, ev. Elin Gen, stanbul, letiim. Arslan, E., (2000), Radikal Demokrasinin tesi: Siyasal Metafizii Amak, Mrekkep, S. 14, s. 112-127. Avineri S., de Shalit, A. (eds.), (1992), Communitarianism and Individualism, New York, Oxford Unv. Press. Balibar, E., Wallerstein, I., (2000), Irk, ulus, Snf, ev. Nazl kten, stanbul, Metis Yay. Barry, B., (1973), The Liberal Theory of Justice, Oxford, Oxford Univ. Press. Beckmann, K., Mohrs, T., Werding, M., (eds.), (2000), Individium versus Kollektiv Der Kommunitarianismus als Zauberformel?, Frankfurt a. M. Brodocz, A., (?), Ernesto Laclau: Zwischen Dekonstruktion und Pragmatismus, www.information-philosophie.de /main/0archiv.html. Benhabib, S. (ed), (1999), Demokrasi ve Farkllk , stanbul, Demokrasi Kitapl. Bennington, G., Derrida, J., (1994), Ein Portrait von Geoffrey Bennington und JacquesDerrida, Frankfurt a. M., Suhrkamp Yay. Benton, S., (1995), Partinin k, Hall, Jacques (eds.) iinde, s. 257-272. Bernstein, E., (1978), Evolutionary Socialism, New York, Schocken Books. Bobbio, N., (1982), Gramsci ve Sivil Toplum Kavram, Gramsci ve Sivil Toplum iinde, ev: Arda pek, Ankara, Sava Yay., s. 3-42. Callinicos, A., (1989), Against Postmodernism, London, Polity Press. Castle, D., ( 1998), Kalpler, Zihinler ve Radikal Demokrasi, Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe ile Sylei, Birikim, S.113, s. 47-50. Costa, P., (1999), The Discourse of Citizenship in Modern Europe, dex1.tsd.unifi.it/cittadin/papers/costa.htm ulha-Zabc, (1997), Siyasal Kuramda Kamusal Alan Sorunsal: Habermas ve Arendt, yaynlanmam doktora tezi, , Ankara. Diskursbegriff, http://de.wikipedia.org/wiki/Diskurs

Dyrberg, T. B., (1998), Diskursanalyse als postmoderne politische Theorie, O. Marchart (ed) iinde, s. 23-51) Deleuze G., Guattari,F., (1997), Rhizom, Berlin, Merve Yay. Forst, Rainer (1994), Kontexte der Gerechtigkeit, Frankfurt a. M., Foucault, M., (1991a), Die Ordnung der Diskurse,Frankfurt a. M., Fischer. Foucault, M., (1997), Archologie des Wissens, Frankfurt a. M., Surhkamp Yay. Foucault, M., (2000), zne ve ktidar, Seme Eserler 2, ev. Ik Ergden, Osman Akray, stanbul, Ayrnt Yay. Forst, R., (1994), Kontexte der Gerechtigkeit, Frankfurt, Suhrkamp. Freud, S., (1991b), Die Traumdeutung, Frankfurt a. M., Fischer. Giddens, A., (1998), Modernliin Sonular, ev: Ersin Kudil, stanbul, Ayrnt. Gramsci, A., (1997), Hapishane Defterleri, ev. Adnan Cemgil, stanbul, Belge. Habermas, J., (1981), Modernism: An Incomplete Project, New German Critique, K says, s. 3-15. Habermas, J., (1990), Moral Consciousnes and Communicative Action, Cambridge, MIT Press. Habermas, J., (1992), Erluterungen zur Diskursethik, Frankfurt a. M. Habermas, J., (1996), Facts and Norms: Contributions to a Discourse Theory of Law, Cambridge, MIT Press. Habermas, J., (1998), Sosyal Bilimlerin Mant zerine, ev: Mustafa Tzel, stanbul, Kabalc. Habermas, (1999), Demokrasinin Normatif Modeli, Seyla Ben Habib (ed.) iinde, s. 37-50. Habermas, J., (2000), Kamusalln Yapsal Dnm, ev. Tanl Bora, Mithat Sancar, stanbul, letiim. Habermas, J., (2002), teki Olmak, tekiyle Yaamak, ev. lknur Aka, stanbul, YKY.

Hardt, M., Negri, A., (2002), mparatorluk, ev. Abdillah Ylmaz, stanbul, Ayrnt. Hall, Lubbley, McLennan, (1985), Siyaset ve deoloji, ev. Sadun Emrealp, Ankara, Birey ve Toplum Yay. Hall S., Jacques, M (eds.), (1995), Yeni Zamanlar, ev. Abdullah Ylmaz, stanbul, Ayrnt. Hall, Held, (1995), Yurttalar ve Yurttalk, Hall, Jacques iinde, s. 169-185. Harvey, D., (1997), Postmodernliin Durumu, ev: Sungur Savran, stanbul, Metis. Hebdige, D., (1995), Kitlelerin Ardndan, Hall, Jacques (eds.) iinde, s. 75-94. Held, D., (1995), Ulus Devletin k, Hall, Jacques (eds.) iinde, s. 189-203. Hinsch, W. (ed), (1994), John Rawls, Die dee des politischen Liberalismus, Aufstze 1978-1989, Frankfurt a. M., Suhrkamp. Hobsbawm, E., (?), Ksa 20. Yzyl. Arlklar a, ev. Yavuz Alogan, stanbul, Sarmal. Holmes, Stephen, (1995), Die Anatomie Des Antiliberalismus, Hamburg, Rotbuch. Honneth, Axel (ed.), (1995), Kommunitarismus-Eine Debatte ber die Moralischen Grundlagen moderner Gesellschaften, Frankfurt, Campus. Hughes, H. S., (1985), Toplum ve Bilin, ev. Gzin zkan, stanbul, Metis. Hnler, S. Z., (1997), ki Adalet Arasnda, Ankara, Vadi Yay. Isin, E. F., Wood, P. K., (1999), Citizenship and Identity, London, Sage. Jameson, F., (1984), Postmodernism or the Cultural Logic of Late Capitalism, New Left Review, S.146, s. 53-92. Kaya, A., (2000), Yurttalk, Aznlklar ve okkltrllk, Marschall, Bottomore iinde, s. 135-171. Keane, J., (1994), Demokrasi ve Sivil Toplum, ev. Necmi Erdoan, stanbul, Ayrnt Yay. Keyman, F., (2000), Trkiye ve Radikal Demokrasi, stanbul, Alfa Yay. Koray, M.(ed.), (2001), Kreselleme ve Ulus Devlet, stanbul, YT Stratejik Aratrmalar Merkezi. Kozakl,T., zkazan, A., (2000), Hegemonya Siyaseti ve Sol, Mrekkep, Say: 14.

Kraler, Albert, (2001), Integration und Ausschluss, Wien, Univ. Wien. Krtle, M.R., (1997) Die Mhen des Dritten Wegs, Zeitschrift fr Sozialistische Politik und Wirtschaft iinde, 1997, no. 98. Kk, M. (ed.), (2000), Modernite versus Postmodernite, Ankara, Vadi Yay. Kymlicka, W., Norman, W., (1994), Return of the Citizen: Recent Work on Citizenship Theory, Ethics, S. 104, s. 352-81. Laclau, E., Mouffe, C., (1987), Post-Marxism without Apologies, New Left Review, say: 166 Laclau, E., (1988), Politics and the Limits of Modernity, Andrew Ross (ed) iinde, Universal Abandon? The Politics of Postmodernism, Edinburgh: Edinburgh University Press. Laclau, E., (1989), Snf Sava ve Sonras, Birikim, S.5, 24-27. Laclau, E., (1990), New Reflections on the Revolution of Our Time, London , Verso. Laclau, E., Mouffe,C., (1992), Hegemonya ve Sosyalist Srtateji, ev. Ahmet Kardam, Doan ahiner, stanbul, Birikim Yay. Laclau, E., (1993), Power and Representation, M. Poster (ed) iinde, Politics, Theory, and Contemporary Culture, New York: Columbia University Press. Laclau, E.(ed), (1995), Siyasal Kimliklerin Oluumu, ev. Ahmet Fethi, stanbul, Metis Yay. Laclau, E., (1996), Deconstruction, Pragmatism, Hegemony, Chantal Mouffe (ed.) iinde. Laclau, E., (2000), Evrensellik, Kimlik ve zgrleme, ev. Erturul Baer, stanbul, Birikim Yay.

Lasch, S., (1990), Sociology of Post-modernism, London: Routledge. Lefort, C., (1988), The Question of Democracy, Democracy and Political Theory, Minneapolis, Univ. of Minnesota Press. Leadbeater, C., (1995), ktidar Kiiye, Hall, Jacques iinde, s. 127-141.

Lvi Strauss, C., (1999), Einleitung in das Werk von Marcel Mauss, Soziologie und Antropologie Band I iinde, der. M. Mauss, Frankfurt a. M., 7-41. Liberalizm,http://www.haberbilgi.com/kitap/Ahmet_Taner_Kislali/siyasal_sistemler/ss1_ 22a_liberalizm.html. Liberalism, http://www.nationmaster.com/ encyclopedia/ Liberalisim. Locke, J., (1947), Two Treatises Of Government, New York, Hafner Press Company. Lyotard, J. F., (1986), Postmodern Condition, Manchester, Manchester University Press.

Mac Simon, A., (?), Gl ve Zayf Ynleriyle Sendikalizm, ev: Bernar Kutlug, http://flag.blackened.net/revolt/turkey.
Maclntyre, A., (1987), Der Verlust der Tugend- Zur Moralischen Krize der Gegenwart (org. After Virtue), Frankfurt, Suhrkamp. Mandel, E., (?), The Place of Marxism in History, http://www.isg-fi.org.uk/theory/pom10.htm.

Marakov,(1962), Algemeine Lehren des Staatsangehrigkeitsrechts, ?.


Marchart, O.(ed), (1998), Das Undarstellbare der Politik, Wien, Kant-Turia. Marchart,O., (?), Was heisst Post-Marxismus?, http://sammelpunkt. philo.at:8080/archive /00000065 /01/postm.htm. Marshall, T. H., Bottomore, T., (2000), Yurttalk ve Toplumsal Snflar, ev. Ayhan Kaya, Ankara, Gndoan Yay. Mc Carthy, T., (1997), Habermas ve Modernliin Felsefi Sylemi, Skinner iinde, s. ada Temek Kuramlar iinde, s. 179-191. Melucci, A., (1991), Toplumsal Hareketler ve Gndelik Yaamn Demokratiklemesi, Birikim, S. 24. C. Mouffe and A. Showstack Sassoon, (1977), Gramsci in France and Italy A Review of the Literature, Economy and Society iinde, February.

Mouffe, C., (1979), Hegemony and Ideology in Gramsci, Gramsci and Marxist Theory (ed. Mouffe) iinde, London, Routledge. Mouffe, C., (1985), Demokrasi ve Yeni Sa, R. Zarakolu (der.), Dnya Sorunlar Dizisi I: Kriz, Neo-Liberalizm ve Reagan Dosyas, stanbul: Alan Yaynclk, s.65-86. Mouffe, C., (1988), The Civics Lesson, New Statesman&Society iinde, 7 Oktober, 28-31. Mouffe, C., (ed), (1992), Dimensions of Radical Democracy, London, Verso. Mouffe, C. (ed.), (1993), Return of the Political, London, Verso Mouffe, C. (ed), (1996), Deconstruction and Pragmatism, London, Routledge Yay. Mouffe, C. (ed.), (1999), The Challenge of Carl Schmitt, London, Verso. Mouffe, C., (1999), Demokrasi, ktidar ve Siyasal Dzen, s. 347-363. Demokrasi ve Farkllk iinde, Seyla Benhabib (ed.), stanbul, Demokrasi Kitapl,

Mouffe, C., (2000a), Mzakereci Demokrasi ya da Agonist oulculuk, Mrekkep, S. 14, 52-61. Mouffe, C., (2000b), Radikal Demokrasi Modern mi Postmodern mi?, Mehmet Kk iinde, 297-314. Mouffe, C., (2002), Demokratik Paradoks, ev. Cevdet Akn, Ankara, Epos Yay. Mbius, S., (2003), Diskurs-quivalenz-Differenz, http://www.stephanmoebius.de/ Mulgan, G., (1995), Belirsizlik, Tersinirlik ve eitlilik, Hall, Jacques (eds.) iinde, s. 281296. Mulhall, S., Swift, A., (1992), Liberals and Communitarians, Oxford, Blackwell. Murray, R., (1987), Flexible Specialization, Capital and Class, S. 33, s. 84-95. Nalaolu, H., (1989), Ernesto Laclau: Alternatif Bir Epistemoloji ve Politika, Birikim, S.7, 41-46. Nietztsche, F., (1967), The Will to Power, New York: Random House.

zkazan, A., (1998), Trkiyede Siyasi ktidar ve Meruiyet Sorunu: 1980li Yllarda Yeni Sa, yaynlanmam doktora tezi, Ankara. Pinzani, Alessandro (2000), Brgertugenden und Demoktatie, Beckmann 2000 iinde. Poggi, G., (2002), Modern Devletin Geliimi, stanbul, stanbul Bilgi nv. Yay. Polanyi, K., (2000), Byk Dnm, ev. Aye Bura, stanbul, letiim. Rawls, J., (1971), Theory of Justice, Oxford, Oxford University Press. Rawls, J., (1993), Political Liberalism, New York, Colombia Univ. Press. Reese-Schfer, W., (1994), Was ist Kommunitarismus?, Frankfurt, Campus. Ryan, A., (1997), John Rawls, Q. Skinner (ed.) iinde, s. 132-155. Sandel, M., (1981), Liberalism and the Limits of Justice, Cambridge, Cambridge Univ. Press. Sandel, M., (1994), ekli Cumhuriyet ve Engellenmemi Benlik, ev. Filiz ulha, Mrekkep, S. 1, s. 14-20. Sandel, M., (1996), Democracys Discontent America in Search of a Public Philosophy, Harvard Unv. Press. Saul Newman, (2001), War on the State: Stirners and Deleuzes Anarchism, Anarchist Studies, S.9, s.47-163. Sarbay, Ali Yaar, (?), Yurttalk ve katlmc Demokrasi, Birikim, ?, s. 17-24. Savran, G., (1987), Sivil Toplum ve tesi, stanbul, Alan Yay. Sayyid, B., (1995), Savaan Kafirler ve Zndklar, E. Laclau (ed.) iinde, s. 319-344 Schmitt, C., (1985a), The Cryisis of Parliamentary Democracy, ev. E. Kennedy, Cambridge, Mass&London. Schmitt, C., (1976), The Concept of the Political, ev. George Schwab, New Brunswick. Schmitt, C., (1985b), Political Theology, ev. George Schwab, Cambridge, Mass. and London. Schnapper, D., (1995), Yurttalar Cemaati, ev. zlem Okur, stanbul, Kesit Yay.

Skinner, Q. (ed.), (1997), ada Temel Kuramlar, ev. Ahmet Demirhan, Ankara, Vadi Yay. Sorel, G., (1969), ber Die Gewalt, Frankfurt a. M., Suhrkamp. Sorel, Biyografi, http://www.geocities.com. Staatsangehrigkeitsrecht Frankreichs, 1968, Sammlung Geltender Staatsangehrigkeitsgezetze, Band 29. Stheli, U., (2000), Poststrukturalistische Soziologen, Bielefeld, Transcript Yay. Taguieff, P. A., (1997), The Traditional Paradigm- Honor of Modernity and Anti-Liberalism, in Ferry, Renaut (eds.), Why We Are Not Nietzscheans, Chicago, Chicaco Univ. Press. Taylor, C., (1992), Atomism, Avineri iinde. Texier, J., (1982), Gramsci, styaplar Teorisyeni, ev. Kenan Somer ,Gramsci ve Sivil Toplum iinde, s. 43-90. Tnnies, Ferdinand, (1963), Gemeinschaft und Gesellschaft, Darmstadt, Wissenschaftliche Buchgesellschaft. Turner, B., (1986), Citizenship and Capitalism, London, Allen&Unwin. Turner, B., (1992), Outline of a Theory of Citizenship, C. Mouffe (ed.) iinde, s. 33-62. Wagner, P., (1996), Modernliin Sosyolojisi, ev. Mehmet Kk, stanbul, Sarmal Yay.

Walzer, M., (1992), Sphren der Gerechtigkeit, Ein Pldoyer fr Pluralitt und Gleichheit, Frankfurt a. M., Fischer Verl. Walzer, M., (1995) , Die Kommunitaristische Kritik am Liberalismus, Honneth iinde. Walzer, M, (1999), Vernunft, Politik und Leidenschaft-Defizite Liberaler Theorie, Frankfurt, Fischer. Wittgenstein, L., Philosophical Investigations, Oxford, Blackwell.

ZET

Bu tez, (1) birey-toplum, birey-devlet ilikilerini dzenleyen siyasal bir kurum ve ortak siyasal kimlik olarak modern vatandalk; (2) Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe tarafndan ekillendirilmi Postmodern, Postmarksist Radikal ve oulcu Demokrasi Projesi olmak zere iki zmleme dzeyine sahiptir.

Birinci blm, vatandalk kurumunun tarihesini, modern vatandalk analizini ve modern vatandaln krizi analizini iermektedir. Buradaki modern vatandaln kriz zmlemesi, ayn zamanda Radikal ve oulcu Demokrasi Projesi ve dier ada vatandalk projelerinin ortaya k koullar olarak okunmaldr.

kinci blm, Laclau ve Mouffeun zgn kuramnn balamda (Marksizm, Modernizm ve liberal demokratik rejim balamlarnda) etrafl bir analizidir ve kuramclarn konjonktr analizini ve modern toplum ve siyasetin doasndan hareketle siyaset zihniyetlerini ortaya koyduu gibi, radikal vatandalk projesine anlamay mmkn klar. egemen olan temel prensipleri ve hedefleri

nc blm, liberal ve komunitaryan vatandalk konseptleri ile polemii ierisinde radkal demokratik kuramn nereye postle edilebileceini, radikal demokratik vatandalk projesinin ayrntlarn gsterir.

ABSTRACT This thesis disposes of two analysis levels, whereas one with the modern citizenship as a political institution and a common political identity which regulates the relations individualsociety and individual-state; the others with the of Ernesto Laclau and Chantal Mouffe formed postmodern, postmarxist "Radical and Pluralistic Democracy Project" concerns.

The first chapter cover the analyses of the pre-modern history of the citizenship, modern citizenship and the crisis of the modern citizenship. At the same time this worked out crisis analysis of the modern citizenship should be perceived as a basis of the "Radical and Pluralistic Democracy Project" and other different modern citizenship projects.

The second chapter is a thorough analysis of the peculiar teachings of Laclau and Mouffe in three aspects (Marxism, modernity, liberally democratic order) in which it represents the trend analysis of the theorists and their views for the politics by analogy with the modern society and the characters of the politics and it lets recognize the dominant structural guidelines and the intentions of the "Radical and Pluralistic Democracy Project".

Including the consideration of its polemics with the liberal and communitarian citizenship concepts the last chapter reveals the classification of the "Radical Democratic Theory" and the details of the "Radical and Pluralistic Democracy Project".

You might also like