You are on page 1of 70

Zamanmzn Bir Kahraman Lermontov NSZ Her kitapta nsz, hem ilk hem de son eydir.

Ya eserin amacn aklamak iin yazlr, ya da onu hakl gstermek, eletirmelere cevap vermek iin. Ama okurlar, genellikle, ne ahlaki amalarla ne de eletirilerdeki saldrlarla, ilgilenirler; onun iin de nszleri okumazlar. Yazk ki her yerde byledir bu, zellikle bizim lkemizde. Halkmz hl yle toy, yle saftr ki, sonunda "kssadan hisse" karamad bir yky anlamaz. Bakarsnz gln bir yeri atlar, bir hicvi kavrayamaz; yani kt yetitirilmitir ksacas. Saygdeer bir kitapta olduu gibi, saygdeer bir toplulukta da aalamann yeri olmadn daha renmemitir; ada eitimin ok daha keskin bir silah yarattn, bu silahn da, grnmez olmasna ramen, dalkavukluk klna brnerek tam hedefi bulan, kanlmaz, ldrc bir silah olduunu bilmemektedir. Bizim halkmz, savaan saraylara mensup iki diplomatn konumalarna kulak verip onlarn yakn bir arkadalk uruna kendi hkmetlerini aldattklarna inanan saf bir taralya benzer. Bu kitap baz okurlarn, hatta baz eletirmenlerin, kelimenin tam anlamyla, talihsiz inanlarnn acsn ekti. Bazlar "Zamanmzn Bir Kahraman " gibi ahlaksz bir insann rnek olarak gsterilmesine pek ierledi; bazlar da, byk bir incelik gstererek, yazarn kendisinin ve arkadalarnn portresini izdiini belirtti. Ne bayat, ne acnacak bir davran! Apak ortada: Rusya 'nn yle bir yaradl vardr ki, her ey o lkede iyiye gider bu eit samalklarn dnda. Bizde masallarn en masal bile kiilere yneltilmi bir aalama olarak grlr. Beyler, "Zamanmzn Bir Kahraman" gerekten bir portredir, ama bir tek kiinin portresi deildir; kuamzn gittike anan ktlklerinden yaratlm bir portredir. Bana bir insann bu kadar kt olamayacan syleyeceksiniz yine; ben de diyeceim ki, madem bir sr trajik ve romantik haydutun varlna inandnz, yleyse neden Peorin gereine inanmyorsunuz? ok daha korkutucu, ok daha irkin yk kahramanlarn beendiniz, yine bir yk kahraman olan bu kiiyi neden benimsemiyorsunuz? Yoksa bu kiideki gerek pay sizin isteinizden daha m fazla? Bu ykden ahlakn bir ey kazanamayacan syleyeceksiniz. zr dilerim, insanlarn tatlyla beslendii yeter; bundan mideleri bile bozuldu: Biraz ac ila, kat gerekler gerek onlara. Yine de szlerimden bu kitabn yazarnn, insanlarn ktlklerini silip sprmek gibi yce bir de kapld sonucunu karmayn. Tanr onu byle bir kstahlktan korusun! O sadece, ada bir insan kendi anlad gibi, kendi grd gibi izmei elendirici buldu. Hastaln belirtilmi olmas bile yeter; nasl iyiletirileceini Tanr bilir. IBella "Tiflis'ten geliyordum. Kk yaysz arabamdaki tek yk, yarsna kadar Grcistan yolculuumun notlaryla dolu bir bavuldu. Bu notlarn ou, talihiniz varm ki, kayboldu; iinde teki eyalarmn bulunduu bavul ise, talihim varm ki, sapasalam duruyor. Kayavur Vadisine girdiimde, gne karl doruklarn arkasnda saklanmaya balamt bile. Bir Oset olan arabacm, karanlk basmadan nce Kayavur Da'na kabilmemiz iin durmadan kamlyordu atlar, sesinin olanca gcyle de trkler sylyordu. Ne tatl bir yerdir bu vadi! Yeil sarmaklarla rtl, nar aalaryla talanm kzl kayalar ve almaz dalar ykselir evresinde; sularn oyduu sar yarlar, uzakta tepelerde karlarn altn saaklar; aada kasvetli, kara bir derbentten grltyle fkran adsz bir dereyle birleen Aragva Irma gm bir iplik gibi uzanr, bir ylann derisi gibi parldar. Kayavur Da'nn eteine gelince bir hann yannda durduk. Yirmi kadar Grc ve dal toplanmt burada, barp duruyorlard; biraz tede, geceyi geirmek iin bir deve kervan konaklamt. Arabam bu uursuz daa karabilmek iin mutlaka kz tutmam gerekiyordu, nk gz gelmiti bile, yerler buz iindeydi; yol ise iki kilometreden uzundu. Elden ne gelir: Alt kzle birka Oset tuttum, ilerinden biri bavulumu srtlad, tekiler de kzlere yardm etmeye koyuldular, ama yardmlarn sadece barmakla yapyorlard. Arabamn arkasndan, tepeleme ykl olmasna ramen, drt kzn kolaylkla ektii baka bir araba geliyordu. Bu durum artt beni. Arabann arkasnda, gm kakmal Kabarda ubuunu tttrerek, sahibi yryordu. Srtnda apoletsiz bir subay niformas, banda tyl bir erkez kalpa vard. Elli yalarnda grnyordu; yank teni, yznn Kafkas gneine alk olduunun belirtisiydi; vaktinden nce aarm byklar dimdik yryne, din grnne yakmyordu. Yanna yaklap selam verdim. Usulca ald selamm, sonra da koca bir ttn duman kard azndan. -Anlalan sizinle yol arkadayz. Sessizce ban edi yine. -Stavropol'a gidiyorsunuz galiba? -Evet efendim. Beylik eyayla.

-Syler misiniz bana, benim bo arabam u Osetlerin yardmyla alt kz zor kprdatrken, nasl oluyor da, sizin ar arabanz drt kz kolayca ekiyor? Kurnazca glmsedikten sonra kendini nemseyerek bana bakt: -Anlalan Kafkasya'da uzun zaman bulunmadnz. -Buraya geleli bir yl kadar oldu, diye cevap verdim. Bir daha glmsedi. -Niye sordunuz? -unun iin, efendim: Bu Asyallar mthi dzenbazdr! Barp armayla hayvanlara yardm ettiklerini mi sanyorsunuz? Ne diye bardklarn eytan bilir. Bakn bir de kzler anlar onlarn dilinden; isterseniz yirmi kz birden koun arabanza, 10 u srcler bildikleri gibi bir barmaya balasnlar, hibiri yerinden bile kmldamaz... Ne madrabazdr bu herifler! Ama elden ne gelir? Yolculardan para szdrmaya baylrlar... marttlar bu haydutlar! Greceksiniz, sizden de bahi koparacaklar, yi bilirim onlr, beni tongaya baaramazlar! -Uzun zamandr m burada grevlisiniz? Biraz kabararak, -Aleksey Yermolov'un zamannda baladm greve, dedi. Snr komutasn aldnda ben temendim, diye ekledi, dallarla arpmalarmdan tr, iki kere terfi ettim... onun komutasndayken. -imdi? -imdi snrda, nc Tabur'daym. Ya siz? Ben de kendimi anlattm. Konumamz burda sona erdi, yan yana, sessizce yrmeye devam ettik. Dan doruunda, kara rastladk. Gne batmt, gneyde olduu gibi, gece, hi ara vermeden gn takip etti; yine de, karn beyazl yznden yolu kolayca karabiliyorduk, hl trmanyorduk, ama yoku artk o kadar dik deildi. Bavulumun arabaya konmasn, kzlerin yerine de atlarn koulmasn byrdm ve vadiye son bir kere bakmak iin arkama dndm; boazlardan dalgalar halinde kan youn sis btn btne kaplamt vadiyi, en ufak ses bile gelmiyordu kulamza. Osetler grltyle evremi sarp bahi istediler, ama Yzba onlar yle bir halad ki, hepsi bir anda dalverdi. -Ne herifler, dedi Yzba, daha Rusa'da "ekmek" demesini bilmezler, "subaym, bahi ver" szlerini ebzerlemiler. Bana kalrsa, Tatarlar daha iyidir, hi olmazsa iki imezl er. Konak yerinden bir kilometre kadar uzaktaydk hl. Her yer o kadar sessizdi ki, bir sivrisinek usa vzltsn dinleyerek kendisini takip etmek mmknd. Solumuzda derin bir boaz kapkara azn am; arkasnda, bizim nmzde, gn batm 11 nn son akislerini tayan solgun ufukta kar tabakalaryla, krklarla kapl lacivert tepeler var. Karanlk gkte yldzlar parldamaya balamt; gariptir, burada yldzlar kuzeyde olduundan daha ykseklerde duruyorlar sanki. Yolun iki yannda, plak, kara kayalar frlam; tede beride, karn altndan allar grnmekte, ama bir tek kuru yaprak bile kprdamyor; tabiatn bu l uykusu arasnda yorgun posta atnn soluyuunu, ngran dzensiz sesini dinlemek ok tatl. -Yarn gzel olacak! dedim. ' Yzba tek kelime bile sylemeden parmayla nmzdeki yce da gsterdi. ' -Nedir bu? diye sordum. -Gud Da. -Ne olmu? -Bakn nasl ttyor. Gerekten de, Gud Da ttyordu; yamalarndan incecik bulutlar trmanyordu, tepesinde de, karanlk gkte bir leke gibi grnen simsiyah bir bulut duruyordu. Konaklayacamz hanla onu evreleyen da evlerinin damlarn seebiliyorduk artk, ilerimizde sevimli ateler ldyordu; souk bir rzgr esti anszn, boaz uuldad, incecik bir yamur balad. Yamm srtma atmaya ancak vakit bulabilmitim ki, lapa lapa kar yamaya balad. Saygyla Yzba'ya baktm. Skntyla, -Geceyi burada geirmemiz gerekecek, dedi. Bu tipide dalardan geilmez. Sonra, -Krestovaya Goro'da var m? diye sordu srcye. Oset src, "' -Daha yok efendim, diye cevap verdi, ama yaknda olur. x Konaklayacamz yerde yolcular iin ayr bir oda olmad iin isli bir yerli kulbesine gtrdler bizi, geceyi orada geire 12

ektik. Kafkasya'daki yolculuklarmn tek lks olan dkme aydanlm vard yanmda, yol arkadam bir bardak ay imeye davet ettim. Kulbenin bir duvar yara yapkt; kapsnn nnde kaygan basamak vard. El yordamyla ieri girerken bir inee arptm (Bu insanlarn evlerindeki dehlizler, ahr olarak kullanlr.) Hangi yana gideceimi bilmiyordum: Burada koyunlar meliyor, ilerde de bir kpek hrlyordu. Neyse ki, lgn bir k parldad tede, ben de kapya benzer bir aral grebildim. Olduka garip bir manzarayla karlatm. Tavann isten kararm iki direin tuttuu geni kulbe insanlarla tkabasa doluydu. Yerde bir ate yaklmt, tavandaki bir delikten giren rzgrn savurduu duman ortal ylesine kaplamt ki, uzun sre evremi gremedim: Yal iki kadn, bir sr ocuk, bir de sska Grc oturmutu atein evresine, hepsi paavralar iindeydi. Yaplacak bir ey yoktu, atein yanna kp pipolarmz yaktk; biraz sonra aydanlk dosta fokurdamaya balad. Bir eit aknlkla bizi sessizce seyretmekte olan pis ev sahiplerimizi gstererek, -Ne zavall insanlar! dedim Yzba'ya. -Son derece salak insanlardr bunlar, diye cevap verdi. Dnebiliyor musunuz, ellerinden hibir i gelmez, eitim de grmemilerdir! Bizim eenlerle Kabardallar soyguncudurlar, ipsizdirler ama hi olmazsa hepsinin gzpektir; bunlarn silahla en ufak ilgileri yok: Hibirinde yle doru drst bir haner bile gremezsiniz. Ne olacak, Oset ite! -eenlerin bulunduu yerde ok kaldnz m? -Kemenniy Brod yaknlarndaki bir kalede blmle birlikte on yl kaldm. Bilir misiniz oray? -Duymutum. -Aman efendim, oradaki haydutlarla uramaktan canmz kt. Neyse ki, iler biraz dzeldi imdi; eskiden olsa, kale du 13 . varndan on adm uzaklasan yolunu gzleyen bir Allann belasna rastlardn: Bir an bo bulunsan, tamam: Ya boynuna bir kement sarlr, ya da ense kkne kurunu yerdin. Ama yiit adamlard!... Merakla, -Banzdan ok serven gemitir herhalde, dedim. -Gemez olur mu hi? Tabii geti... Szn burasnda, bynn sol yann ekitirmeye balad, kafasn nne eip dnceye dald. Bandan gemi bir olay renmek iin can atyordum yolculuk edip de gnlk tutmakta olan her kii bilir bu tutkuyu. Bu arada, ay da demlenmiti; bavulumu ap iki kk bardak kardm, doldurup birini onun nne koydum. Bir yudum alp kendi kendine sylenir gibi, -Geti tabii! diye mrldand. Bu sz byk umutlar verdi bana. Kafkasya'da savalara katlm insanlarn konumay, balarndan geen olaylar anlatmay pek sevdiklerini biliyordum; byle frsat da ellerine kolay kolay gemezdi: Bir bakarsnz, blyle birlikte be yl ssz bir yerde grevlendirilir, kimse kendisine "Merhaba" bile demez (nk avu dese dese, "Saol" der). stelik ok ey de vardr anlatacak; evrenizi merak uyandracak yabani kiiler sarmtr, her gn bir tehlikeyle, inanlmaz bir olayla karlalr; byle eyleri pek azmz kda geiririz, buna zlmemek elde deil. -aya biraz rom koymak istemez miydiniz? diye sordum karmdakine. Beyaz Tiflis romum var; gece de souk. ok teekkr ederim ama istemem, ben iki imem. -Nasl olur? -yle ite. Kendi kendime yemin ettim. Temendim, gnn birinde ikiyi fazla kardk, geceleyin alarm verdiler; erlerin nne sarho ktk, Aleksey Petrovi bunu renince canmza okudu. Hay Allah, lgna dnmt! Az kalsn, divan harbe verecekti bizi. stelik buralarda in cin grmeden geirirsiniz yl, bir de votkaya altnz m, iiniz tamam demektir. Bunlar duyunca, az kalsn btn umudumu kaybediyordum! -erkezlere bakn mesela, diye devam etti. Dnde olsun, cenazede olsun bozayla kafay buldular m hemen hanerlerine sarlrlar. Bir keresinde canm zor kurtardm, stelik de arkadam olan bir prensin evinde. -Nasl oldu bu i? -Nasl m oldu?... (Piposunu doldurup bir nefes ekti, sonra anlatmaya balad.) Blmle birlikte Terek'in tesinde bir kalede bulunuyordum yaknda be yl olacak. Bir sonbahar gn, erzak postas geldi; postada

bir de subay, yirmi be yalarnda bir delikanl vard. Tepeden trnaa niformal, yanma kp kalemde kalmak zere emir alm olduunu bildirdi. yle ince biriydi ki, teni yle narin, giydii niforma yle yeniydi ki, Kafkasya'ya yeni geldiini hemen anladm. "Herhalde daha nce Rusya'da grevli bulunuyordunuz?" diye sordum. "Evet efendim," diye cevap verdi. Elini skarak, "Memnun oldum," dedim, "Memnun oldum. Biraz skc bulacaksnz buray, ama anlarz sizinle, ikimiz. Onun iin sadece Maksim Maksimi deyin bana; hem sonra byle tepeden trnaa niformayla dolamanzn da gerei yok. Beni grmeye gelirken banza kasketinizi geirirsiniz, yeter." * Yatacak yer verdik ona, o da kaleye yerleti. * Maksim Maksimi'e, -Ad neydi? diye sordum. Ad... Gregoriy Aleksandrovi Peorin'di. Tatl, evet, tatl bir adamd, ama garipti biraz. Bir bakarsnz, btn gn yamur altnda avlanmakla geirmi; herkes donar, yorulur, onun umurunda bile deil; bir bakarsnz odasnda otururken pencereden rzgr girmi, souk aldn syleyip sabahtan akama kadar yatar; kepenk arpar, irkilir, bembeyaz kesilir; ama bir yaban do 15 muzunu tek bana yakaladn da grdm; gn gelir, saatlerce tek kelime alamazdnz azndan, bir de konumaya balad m katla katla lrd insan... Evet, garip davranlar vard; herhalde zengindi de: eit eit deerli eyayla doluydu odas! , Yine sordum: , -Uzun zaman kald m sizinle? -Bir yl kadar. Benim iin unutulmayacak bir yld dorusu; ne dertlere soktu bam, ama onu bu yzden unutmam deilim. Bilirsiniz, baz insanlarn alnyazlarnda inanlmaz servenler yazldr. Bardana biraz daha ay koyarken, merakla, -inanlmaz servenler mi? diye sordum. -Bakn anlataym. Kaleden drt mil kadar uzakta dostumuz bir prens otururdu. On be yalarndaki olu atma atlar, bize gelirdi: Her gn bir bahane bulurdu mutlaka. Peorin de ben de, onu ok martmtk. Kan fkr fkr kaynard, ya drtnala giderken yerde duran bir apkay kapar, ya da tfekle ate ederdi. Yalnz kt bir huyu vard: Paraya pek dknd. Bir gn, aka olsun diye, Peorin eer babasnn keilerinden birini arp kendisine getirirse bir altn vereceini sylemiti ona. Ne dersiniz? Ertesi gece, boynuzlarndan srkleye srkleye keiyi getirmez mi? Arasra da taklrdk kendisine, ite o zaman gzleri kan anana dner, elini hanerine atard. "Hey Azamet, kellen omuzlarnn stnde uzun zaman durmayacaa benzer," derdim, "bana yaman eyler gelecek!" Bir gn yal prens kalkp ayamza kadar geldi, bizi bir dne ard: En byk kzn evlendiriyormu, biz de dostlarydk; ne yapalm, prens Tatard ama gitmemek olmazd. Biz de gittik. Kynde havlaya havlaya kyamet kadar kpek karlad bizi. Kadnlar geldiimizi grr grmez saklandlar. Zaten yzlerini grebildiklerimizin de gzellikle ilgileri yoktu. Peorin, "erkezleri daha baka sanrdm," dedi bana. Glmseyerek 16 "Dur bakalm!" diye karlk verdim. Ben biliyordum kimlerle karlaacamz. Prensin evine bir sr insan toplanmt. Bilirsiniz, bu Asyallar kim var kim yok hepsini dnlerine arrlar. Byk bir saygyla karladlar bizi, en gzel odaya aldlar. Ama ben yine de atlarmz nereye baladklarna dikkat ettim, ne olur ne olmaz. Yzba'ya, -Nasl olur dnleri? diye sordum. -teki dnler gibi. nce imam Kuran'dan bir eyler okur; sonra gen iftle akrabalarna armaanlar verilir; yerler, boza ierler; ata binip cirit atarlar; her zaman bir aklaban bulunur dnlerde, st ba ya iinde, topal bir ata binip maskaralklar yapar, herkesi elendirir; sonra da, karanlk basnca, konuk odasnda, bizim deyimimizle, balo balar. Zavall ihtiyarn biri eline telli... adn unuttum bu zatn...her neyse, bizim balalayka gibi bir saz ite, onu tmbrdatr. Kzlarla delikanllar karlkl sralanp ellerini rparlar, trk sylerler. Derken bir kzla bir delikanl kar ortaya, karlkl mni okurlar, akllarna ne gelirse; tekiler de onlarn szlerini tekrarlar. Peorin'le ben ba kede oturuyorduk; ev sahibinin 'on alt yalarndaki kk kz Peorin'in yanna gelip bir... nasl derler... bir eit vg syledi ona. -Hatrlayabiliyor musunuz, nasl bir eydi? -Evet, galiba yleydi: "Bizim gen yiitlerimiz yakkldr, kaftanlar gmle ilenmitir, ama gen Rus subay onlardan da yakkl, onun ceketi altnla ilenmi. Kavak gibi ycelir onlarn arasnda, ama bizim bahemizde boy atmyor." Peorin ayaa kalkp onun nnde eildi, elini kendi bana, sonra da kalbine

gtrd, kza cevap vermemi istedi. Dillerini iyi bilirim, Peorin'in sylediklerini evirdim. Kz yanmzdan uzaklanca, Peorin'e "Ne dersin?" diye fsldadm. 17 "Enfes," diye cevap verdi. "Ad ne?" "Bella," dedim. Gerekten de gzeldi: Uzun boylu, ince, gzleri bir da ceylannn gzleri gibi kapkara, baklar insann iine iliyor. Dncelere dald Peorin, gzlerini kzdan ayrmad; kz da arada bir kalarnn altndan kaamak bir bak atyordu Peorin'e. Ama gen, gzel prensesi beenen sadece Peorin deildi: Odann bir kesinden, canl, ateli bir ift gz daha dikilmiti Bella'nn stne. Biraz daha baknca, eskiden beri tandm Kazbi olduunu anladm onun. Biliyor musunuz, ne dosttu bizimle, ne de dman. Su ilememiti ama pheli biri olarak grlrd. Zaman zaman koyun getirirdi bizim kaleye, ucuz fiyatla satard, hi pazarlk etmezdi: Ka para derse o kadar vereceksin... Boazn kessen fiyat indirmezdi. Kuban Irma'nn Rus tarafnda Abreklerle dp kalkt sylenirdi. Dorusunu isterseniz tam da hayduta benzerdi hani: Ufak tefek, kuru, geni omuzlu... Ama yle evikti ki, eytan gibi evik! Srtna ald bemet'i yrtk prtkt, ama silahlan gm kakmalyd. Atnn n btn Kabarda blgesine yaylmt. Sahiden de dnyada bundan daha gzel bir at olabileceini insan dnemez bile. Btn atllar kskanrlard Kazbi'i; zaman zaman atn almak istemiler, ama baaramamlard. u at imdi bile gzmn nnde sanki: Zifiri yaz, ayaklar t gibi, gzleri Bella'nn gzlerini aratmaz; gc de ne g ya! bin srtna otuz mil kotur; yle de terbiye edilmi ki-efendisinin peinden kpek gibi gider; sesini bile tanr! Kazbi hi balamazd onu. Tam haydut at! O gece Kazbi her zamankinden de skntlyd, baktm bemet'inin altna kalmaki'sini de giymi. "Bu kalmaki'yi bo yere giymez," diye dndm, "aklndan mutlaka bir eyler geiyor." erde bunaldm, temiz hava almak iin dar ktm biraz. Dalara gece kyordu, sis boazlar rtmeye balamt. Yem verilmi mi diye atlarn bulunduu ahra bir bakaym dedim, 18 stelik tedbirli olmakta da fayda vardr; atm cins bir att, az m Kabardal onu tatl baklarla szerek, "Yahi the, ok yahi (gzel at, ok gzel)!" diye mrldanmt. it boyunca ilerlerken birtakm sesler duydum anszn; seslerden birini hemen tandm: o haylazn, ev sahibimizin olu Azamet'in sesiydi bu; teki daha az, daha hafif sesle konuuyordu. "Ne konuuyorlar acaba?" diye dndm. "Sakn benim attan konumasnlar?" itin yanna meldim, tek kelime bile karmamaya alarak szlerine kulak verdim. Evden gelen trkler, grltler, ilgimi eken bu konumay arasra bouyordu. "Ne gzel atn var," diyordu Azamet. "Evin efendisi ben olaydm, elimde de yz ksraklk bir sr olayd, yarsn senin ata deiirdim Kazbi!" "Haa, demek Kazbi'mi," dedim kendi kendime, kalmaki'yi hatrladm. Biraz sustuktan sonra, "Evet," diye cevap verdi Kazbi. "Btn Kabarda'da onun gibisini bulamazsn. Bir keresinde, Terek'in tesinde, Abreklerle Rus srlerini karmaya gitmitim; talihimiz yokmu, daldk, herkes kendi bann aresine bakt. Ardmdan drt Kazak geliyordu, gvurlarn seslerini bile duyabiliyordum, nmde dersen sk aal'bir orman vard. Eyerin stnde eilip kendimi Allaha emanet ettim ve mrmde ilk defa atma kt davrandm, bir krba vurdum ona. Ku gibi dald dallarn arasna; dikenler elbiselerimi paralyor, karaaalarn kurumu dallar suratma arpyordu. Atm, aa ktklerinin stnden atlyor, allar gsyle ayryordu. Onu ormann kenarnda brakp aalarn arasnda yoluma yayan devam etseydim daha iyi olacakt benim iin, ama ondan ayrlamadm, Tanr halime acd. Kafamn stnde birka kurun vzldad; atlarndan inmi Kazaklarn peimden kotuklarn duyuyordum... Anszn derin bir sel yata grdm nmde; atm biraz duraladktan sonra srad. Arka ayaklaryla kar kyy tuttura 19 mad, n ayaklarndan asl kald. Dizginleri brakp yataa yuvarlandm; atmn hayatn kurtard bu; yukar trmand. Kazaklar olanlarn hepsini grmt, ama ilerinden hibiri beni aramak iin aa inmedi; herhalde ldm sanmlard, atm yakalamak iin koutuklarn duydum. Yreim kan alad; sel yata boyunca bir atn einerek, kineyerek ileri geri kotuunu duydum. Karagz'mn sesini tandm: Oydu, dostumdu!... O gnden beri de hi ayrlmadk." Olduum yerden, Kazbi'in, atnn dzgn boynunu okayarak ona gzel szler sylediini duyabiliyordum. "Bin ksraklk bir srm olayd," dedi Azamet, "hepsini Karagz'e deiirdim." Kazbi kaytszca, "Yok, istemem," diye karlk verdi. Azamet yaltaklanarak, "Dinle, Kazbi," dedi. "Sen iyi bir adamsn, gzpek bir yiitsin. Babam Ruslardan korkuyor, benim da etecileri arasna katlmama izin

vermiyor. Atn ver bana, ne istersen yaparm, babamn en gzel tfeini, en gzel klcn, ya da ne istersen onu alarm sana. Babamn klc da sahici Gurda'dr haa; eline dedirsen etine kendiliinden girer; senin kalmaki'n bile durduramaz onu." Kazbi susuyordu. "Atn ilk grdmde," diye devam etti Azamet, "senin altnda dnp srarken, burnundan solurken, toynaklarnn altndan kvlcmlar sratrken grdmde iim bir tuhaf oldu, o gnden beri de her ey anlamsz geliyor bana: Babamn en iyi atlarna irenerek bakyorum, stlerinde grnmekten utanyorum, yreimde srekli bir ar var; ite bu aryan yrekle btn gn bir kayann tepesinde oturuyorum, gzmn nnde gsterili yry, ok gibi dzgn srtyla senin yaz atn var hep; canl gzleriyle gzlerimin taa iine bakyor, sanki benimle konumak istermi gibi." Titreyen bir sesle, "Atn bana satmazsan lrm Kazbi!" dedi Azamet. 20 Sonra alamaya balad galiba, bana yle geldi: inatnn inats biriydi Azamet, kklnde bile ne kadar urasan gznden tek damla ya karamazdn. Gzyalarna Kazbi kahkahayla cevap verdi. Azamet, kararl bir sesle, "Dinle" dedi. "Gryorsun, her eyi yapacak haldeyim, istersen sana kzkardeimi karaym. yle gzel dans eder ki! yle gzel trk syler ki! iledii srmalarn ei yoktur! Trk padiahnn bile byle kars olmamtr... istersen yapaym bu ii. Yarn gece derenin oradaki boazda beklersin; kardeimi komu kye gtreceim alr gidersin. Artk Bella da senin atndan deersiz deildir ya?" Kazbi uzun, ok uzun bir zaman sustu; sonunda, cevap verecei yerde, alak sesle eski bir trky mrldand (*): Bizim kylerimizde gzel kzlar oturur, Nice yldzlar parlar iinde gzlerinin. Onlarla sevimenin esiz bir tad vardr; Ama daha tatldr zgrl yiidin. Altn versen verirler drt kadn birden sana, Ama gzelse eer, kim vazgeer atndan: Bozkrda rzgr bile yakalayamaz onu. Sahibini aldatmaz, kandrmaz hibir zaman. Azamet, bo yere, isteklerini kabul ettirmeye alt ona, bo yere, umutsuzca alad, yaltakland, yeminler etti. Sonunda Kazbi dayanamad, szn kesti onun: "Ykl karmdan, deli olan! Benim atma sen mi bineceksin? adm gitmeden srtndan atar seni, talarn stne dp kafan krarsn." fkeyle, "Beni mi atacak?" diye haykrd Azamet; ocuk (*) Kazbi'in trksn iir haline getirdiim iin okurlardan zr dilerim; bana dzyaz olarak aktarlmt. (M.L.) 21 hanerinin demiri Kazbi'in kalmaki'sine arparak nlad. Gl bir kol geri itti onu, ite yle hzl arpt ki, it sarsld. "Elence balyor artk," diye dnerek ahra daldm, atlarmz eyerleyip arka avluya kardm, iki dakika sonra, evin iinde mthi bir grlt koptu. yle olmu: Bemet'i parampara, Azamet odaya dalarak Kazbi'in kendisini ldrmek istediini sylemi. Herkes tfeini kapp dar frlam elence de balam! Barmalar, grltler, ate sesleri... Ama Kazbi atna atlamt bile, sokakta kalabaln ortasnda eytan gibi drt dnyor, kendini korumak iin evresine kl alyordu. Kolundan yakalayarak, "Misafirlie gidip de dayak yemek tatl bir ey deil," dedim Peorin'e. "Bir an nce kirii krsak." "Bir dakika daha durun, sonunu grelim." "Sonu nasl olsa kt bitecek. Bu Asyallar byledir: Bozay ektiler mi hemen hanere sarlrlar!" Atlarmza atlayp kalenin yolunu tuttuk. Yzbaya merakla, -Kazbi ne oldu? diye sordum. ayn iip bitirirken, -Byle heriflere bir ey olur mi hi? dedi. Tabii ki svp gitmi! -Yaralanmadan m? diye sordum. -Orasn Tanr bilir! Bu haydutlarn srtlar yere gelmez. Onlar dvrken grdm, efendim; isterse gvdesi kalbura dnsn, hl kl sallar. Ksa bir sessizlikten sonra Yzba ayan yere vurarak szlerine devam etti:

-Yaptm bir eyden tr kendimi hi balamayacam: Kaleye dndmzde eytan drtt, itin arkasndan duyduklarm Peorin'e anlattm; glmsedi hinolu hin! -bir eyler gelmiti aklna. -Ne gelmiti? Anlatr msnz bana? 22 -Madem baladm, bari sonunu da getireyim: Drt gn sonra Azamet bizim kaleye urad. Her zamanki gibi, kendisine tatl ikram eden Peorin'in yanna kt. Ben de oradaydm. Sz dnd dolat, atlara geldi; Peorin, Kazbi'in atm vmeye balad: yle evik, yle gzel bir atm ki, tpk bir ceylanm, dnyada ei benzeri bulunmazm. Kk Mslmann gzleri parldad, ama Peorin bunun farkna varmam gibi davranyordu; ben sz baka bir eye getirdim, ama konuma yine Kazbi'in atna srad. Azamet ne zaman kaleye gelse hep bu konu alyordu. hafta kadar sonra Azamet'in sararp solmaya, erimeye baladn fark ettim, tpk romanlardaki sevgililer gibi, efendim. akna dndm. Sonunda btn meseleyi anladm: Peorin onu yle oynatm ki parmanda, ocuk sonunda kendini suya atacak hale gelmi. Bir keresinde, "Gryorum ki, Azamet," demi, "bu attan ok holanyorsun; ama insan nasl kendi ensesini gremez, senin de bu at greceim yok! Syle bana, bu at sana verene karlk olarak sen ne verirdin?" "Ne isterse," diye cevap vermi Azamet. "yleyse bu at ben sana getireceim, ama bir artla... Yemin et istediimi yapacana..." "Yemin ederim... Ama sen de yemin et!" "yi! Yemin ederim ki bu at senin olacak; ama karlnda kzkardein Bella'y istiyorum. Karagz onun bal olacak. Bu alveriten krl kacak olan sensin." Azamet cevap vermemi. "Olmad m? Peki, nasl istersen! Ben de koca adam sanyordum seni, bakyorum daha ocukmusun; daha ata binmek iin yan pek kk." Azamet fkelenmi. "Ya babam?" demi. "Hi evden ayrlmaz m?" 23 . "Ayrlr..." "Tamam m, o halde?" l gibi bembeyaz kesilmi Azamet. "Tamam" diye fsldam. "Ne zaman?" "Kazbi'in buraya ilk geliinde; on tane ko getirecek, sz verdi; gerisi benim iim. Sana gveniyorum, Azamet!" Bylece anlamlar... anlama da ne berbat bir anlama ya! Bunu Peorin'e de syledim sonradan, ama bir erkez kznn kendisi gibi bir koca bulduu iin talihine kretmesi gerektiini syledi. erkezlerin detlerine gre kocas saydrm Peorin; hem sonra Kazbi de cezalandrlmas art olan bir haydutmu. Siz kendiniz karar verin, ne diyebilirim? Ama o sralarda, planlarn bilmiyordum. Neyse, bir gn Kazbi gelip koyuna ya da bala ihtiyacmz olup olmadn sordu. Ertesi gn getirmesini syledim. Peorin, "Azamet," demi, "Yarn Karagz elimde olacak; Bella'y bu gece getirmezsen bu at hi gremezsin..." "Peki," demi Azamet, drtnala kye yollanm. Akamleyin Peorin silahlarn kuanp kaleden kt. Bu ii nasl becerdiklerini bilmiyorum; yalnz o gece ikisi de dnd, nbeti Azamet'in eyerinde bir kadnn yatmakta olduunu grm, elleriyle ayaklan balym kadnn, bana da bir yamak sarlm. Yzba'ya, -At ne oldu? diye sordum. -Anlatyorum, anlatyorum. Ertesi sabah erkenden Kazbi geldi, yannda satlk on tane ko getirmiti. Atn ite baladktan sonra, yanma kt; haydut olmasna ramen konuumdu, onun iin ay ikram ettim ona. Surdan burdan konumaya baladk... Birdenbire Kazbi irkildi, yz deiti... Pencereye kotu; ama pencere yazk ki, arka avluya bakyordu. "Ne oldu?" diye sordum. 24 Tepeden trnaa titreyerek, "Atm!... atm!" dedi. Ben de nal sesleri duymutum. "Herhalde bir Kazaktr," dedim.

"Yok! Urus yaman, yaman (kt, kt bir Rus)!" diye bard, pars gibi odadan frlad, ki admda avluya vard; kale kapsnda, nbeti, tfeiyle Kazbi'in yolunu kesmeye alt. Tfein stnden atlayp yolda komaya balad Kazbi... Uzakta toz kalkyordu Karagz'n srtna atlam giden Azamet'ti bu. Kazbi, koarken, bir yandan da tfeini klfndan karp ate etti. Bir an kprdamadan durdu, vuramadn anlaynca tiz bir lk atarak tfeini taa alp parampara etti, sonra da yere kp ocuk gibi alamaya balad... Bu arada kaledekiler evresinde toplanmlard onun, ama o, kimsenin farknda deildi; bir sre Kazbi'in evresinde durup onu seyrettikten sonra geri dnd herkes: Kolarn parasn yanna braktrdm; elini bile srmedi paralara, l gibi yzkoyun yatt durdu, inanr msnz, btn gece ylece yatt. Ertesi salah kaleye gelip hrszn kim olduunu sordu. Azamet'in at zp kardn gren nbeti bunu saklamad, ak ak anlatt. Azamet'in adn duyunca gzleri parlad Kazbi'in, prensin oturduu kye doru yola kt. -Azamet'in babas ne yapm? -Mesele bunda zaten; Kazbi bulamam onu; bir yere gitmi, alt gndr kyde deilmi; yoksa Azamet kardeini karabilir miydi? Babas dnnce bir de bakm ki ne kz var, ne de olu. Sinsi kerata! Ele geirilirse canndan olacan pekl anlam. O gnden beri ortada yok; herhalde bir Abrek etesine katlp ya Terek ya da Kuban'n Rus kysnda lp gitmitir; can cehenneme! itiraf edeyim, bu yzden benim de bam derde girdi. erkez kznn Peorin'in dairesinde bulunduunu renir renmez apoletlerimi taktm, klcm kuandm, oraya gittim. Peorin n odda, bir elini bann altna koymu yatyordu; 25 teki elinde snm bir ubuk vard; ikinci odaya alan kap kilitliydi, anahtar da kapnn stnde deildi. Bir anda fark ettim btn bunlar... Boazm temizleyip topuklarmla eie vurmaya baladm; o, duymam gibi davranyordu. Sert olabildiim kadar serte, "Mlazm efendi!" dedim. "Burada olduumu grmyor musunuz?" Yerinden kalkmadan, "Ooo, merhaba Maksim Maksimi! Bir ubuk imez miydiniz?" diye cevap verdi. "Affedersiniz ama, ben Maksim Maksimi deilim; sizin Yzbanzm." "Fark etmez. Biraz ay? Ne ac ektiimi bir bilseniz!" Yataa doru yryerek, "Her eyi biliyorum," diye cevap verdim. "iyi yleyse. Zaten anlatacak halim yok." "Mlazm efendi, benim de sizinle birlikte sorumlu tutulabileceim bir su ilediniz..." "Hadi canm! Ne kar bundan? Her eyi paylamyor muyuz zaten?" l "akann sras deil. Klcnz verin ltfen!" "Mitka, klcm!" Mitka klc getirdi. Grevimi yapmtm, yatan kenarna oturup, "Bana bakn Gregoriy Aleksandrovi," dedim, "yaptnz iin ho bir i olmadn kabul etmek zorundasnz."Hangi in?'' "Bella'y karmanzn... Ah, u Azamet iti!... Hadi, kabul edin," dedim. "Ya kz beeniyorsam?" Buyrun bakalm, ne der insan?... Dilim tutuldu. Yine de, biraz sessizlikten sonra, babas kz isterse geri gndermemiz gerektiini syledim. "Gerekmez." "Ya burada olduunu renirse?" 26 "Nerden renecek?" Yine dilim tutuldu. Dorularak, "Bana bakn, Maksim Maksimi," dedi Peorin, "siz iyi bir insansnz. Bu kz o yabani herife verirsek, ya boazn keser ya da satar. Olan oldu, ileri daha da kartrmayalm artk; Bella bende kalsn, benim klcm da sizde kalsn..." "Hi olmazsa onu bir kere greyim," dedim. "u kapnn ardnda. Onu grmek iin ben de bouna uratm bugn; rtlere sarnm, bir kede oturuyor, ne konuuyor, ne de adamn yzne bakyor; yabani bir ceylan gibi rkek. Bizim hancnn karsn tuttum; Tatarca biliyor, Bella'ya bakacak, kendisinin bana ait olduunu iyice sokacak kafasna." Yumruunu masaya indirerek, "nk o benden baka kimsenin olamaz," diye ekledi. Ben de kabul ediyordum bunu... Yapacak baka bir ey yoktu ki! yle insanlar vardr ki onlarn dedikleri kabul edilir. -Sonra ne oldu? diye sordum Maksim Maksimi'e. Kz kendine altrd m, yoksa kzcaz yurdunun

zlemiyle eriyip gitti mi? -Yok canm, niye zlesin yurdunu? Onun kynden grnen dalar bizim kaleden de grnr bu yabanilere de, yeter bu kadar. stelik Peorin her gn bir hediye veriyordu ona; ilk gnlerde hi ses karmadan kibirle geri evirdi hediyeleri; o zaman da hancnn karsna gidiyordu hediyel er, bu da onun gevezeliini artryordu. Ah, hediyeler! Renkli bir bez uruna neleri gze almaz kadnlar... Neyse, konumuzdan ayrlmayalm... Uzun zaman Peorin kzla urat durdu; bu arada Tatarca renmeye balyordu, kz da biraz biraz Rusadan anlyordu artk. Derken kalarnn altndan Peorin'e bakmaya balad; hep kederliydi, kendi topraklarnn trklerini sylerdi usul usul, yle hznl trklerdi ki, yan odadan dinlediimde ben bile hznlenirdim. Bir sahneyi hi unutmayacam: Penceresinin nnden geiyor 27 dum, ieriye bir gz attm; Bella, ba nne eik, bir minderde oturuyor, Peorin de yannda ayakta duruyordu. "Kulak ver bana, periciim," diyordu. "Biliyorsun ki nasl olsa gnn birinde benim olacaksn... yleyse neden bu acy ektiriyorsun bana? eenin birine tutkun deilsin, deil mi? Tutkunsan syle, hemen brakaym seni." Belle ok hafif titreyerek ban iki yana sallad. "Yoksa," diye devam etti Peorin, "benden ireniyor mu V sun? Kz iini ekti. "Yoksa inanlarn m beni sevmene engel oluyor?" Bella bembeyaz kesildi, cevap vermedi. "nan bana, Allah btn insanlarn Allahdr; madem benim seni sevmeme izin verdi, senin beni sevmeni neden yasaklasn?" Bu yeni fikirle bylenmi gibi Peorin'in yzne bakt Bella; gzlerinde hem gvensizlik, hem inanma istei vard. Gzler de ne gzlerdi ya! Kor gibi ldyorlard. "Dinle, iyi kalpli, canm Bella'cm!" diye devam etti Peorin. "Seni ne kadar sevdiimi gryorsun; seni sevindirecek ne varsa yapmaya hazrm; mutlu olman istiyorum, yine suratn asarsan, ben lrm. Syle bana, daha neeli olacak msn?" Kara gzlerini ondan ayrmadan dncelere dald Bella, sonra tatl tatl glmseyerek ban "olur" anlamnda sallad. Peorin, kzn elini tutup kendisini pmesi iin dil dkmeye balad ona; Bella, kendini korumaya alarak, krk dkk Rusasyla, "N'olur, n'olur, hayr, hayr," deyip duruyordu. Peorin steleyince titreyip alamaya balad. "Ben senin klenim," dedi, "klenim; tabii, ne istersen yaparsn bana." Sonra yine gzyalar dkt. Peorin yumruuyla alnna vurup teki odaya geti. Ben de yanna gittim; skntl skntl oday arnlyordu, kollarn da gsnn stnde kavuturmutu. " 28 "Eee, ne var ne yok?" dedim. "Kadn deil, eytan!" diye cevap verdi. "Bakn size erefim stne yemin ediyorum ki bu kz benim olacak..." Bam salladm. "Bahse girer misiniz?" dedi. "Bir hafta iinde." "Kabul!" El skp ayrldk. Ertesi sabah ilk yapt i, teberi almak iin bir posta erini Kzlar kasabasna gndermek oldu; er, eit eit Acem kumalaryla dnd. Bana hediyeleri gsterirken, "Ne dersiniz Maksim Maksimi," dedi, "bir Asya gzeli byle bir yaylm ateine dayanabilir mi?" "Siz bu erkez kzlarn bilmezsiniz," diye karlk verdim. "Bunlar ne Grc kzlarna, ne de Uzak Kafkasya'daki Tatar kzlarna benzerler... hi benzemezler. Bunlarn kendi kurallar vardr, baka trl yetitirilmilerdir." Peorin glmsedi, slkla bir mar tutturdu. Benim hakl olduum anlald; hediyeler, beklenen amacn ancak yarsn salayabildi: Daha neeli,

Peorin'e daha gvenen biri oldu Bella, ama hepsi bu kadar; Peorin de son bir areye bavurmaya karar verdi. Bir sabah atnn eyerlenmesini buyurdu, erkez elbiseleri giyip silahlarn kuand, sonra da yanna gitti Bella'nn. "Bella!" dedi, "seni ne kadar sevdiimi biliyorsun. Bir kere beni tanynca seversin diye dnp seni kardm; yanlmm, hoakal! Nem varsa senin olsun; babann yanna dnmek istersen dnebilirsin. Senin nnde suluyum, kendi kendimi cezalandrmam gerek. Hoakal, gidiyorum... Nereye mi? Nerden bilebilirim? Belki de ksa zaman sonra ya bir kurun, ya da bir kl darbesi gelip bulur beni: O zaman beni hatrla, beni bala." Bella'ya srtn dnp elini arkaya doru uzatt. Bella elini 29 . ' tutmad onun, susuyordu. Ama kapnn aralndan yzn grebiliyordum, yle zldm ki onun iin... O sevimli, kck yzne bir l solgunluu gelip kmt! Cevap alamaynca kapya doru birka adm att Peorin; o da titriyordu. Hem ben size bir ey syleyeyim mi, numara diye balad bir ii gerekletirebilirdi de. Tanr bilir ya, yle bir adamd. Ama elini tam kapya atmt ki, Bella srayarak boynuna doland onun, hkrarak alamaya balad. nanr msnz, kapnn arkasnda dikilirken ben bile alamaya baladm; yani, aslnda alamak deildi bu, eydi... budalalk ite!" Yzba sustu. Bir sre sonra byklarn ekitirerek, -Evet, dedi, itiraf ederim ki zlmtm. Hibir kadn tarafndan bylesine sevilmediim iin. -Mutluluklar uzun srd m? diye sordum. -Evet, Bella da sonradan bize itiraf etti: ilk grd gn Peorin'e tutulmu, onu sk sk ryalarnda grmeye balam, kimse kendisini Peorin kadar etkilememi. Evet, mutluydular! Kendimi tutamadm, -Ne tatsz! diye bardm. Gerekten de, ackl bir sonu bekliyordum, umutlarm anszn krlmt! -Bella'nn kalede olabileceini babas hi aklna getirmedi mi? diye devam et tim. -Galiba onun da aklna gelmi bu. Birka gn sonra ihtiyarn ldrldn rendik. Nasl ldrlm, onu da anlataym... Dikkatim yeniden uyanmt. -Kazbi, Azamet'in, at babasnn rzasn alarak aldn sanyordu bana kalrsa. Bir gn, kyden birka kilometre uzakta, yol kenarnda bekliyormu; ihtiyar da kzn aramaktan dnyormu kye; adanlan arkada kalmlar, akam olmak zereymi, dne dne giderken Kazbi anszn kedi gibi bir 30 allktan frlayvermi, arkadan ata atlayp ihtiyar hanerlemi, sonra da yere atm onu, dizginleri yakalayp "uzaklam, ihtiyarn adamlar uzaktan grmler bunu, Kazbi'in ardndan gitmiler, ama yakalayamamlar. Karmdakinin dncelerini anlamak iin, -Atnn cn alm, dedim. -Tabii kendi kurallarna gre tamamen haklyd, dedi Yzba. Bir Rusun, aralarnda yaad kiilerin detlerine uymakta gsterdii bu hastala hayran olmadan edemedim. Bu eit bir davran artk vlr m, ktlenir mi, orasn bilemem; yalnz bu, akln esnekliini ve gereine ya da ortadan kaldrlamayacana inand yerde ktl balayan berrak bir saduyunun varln gsterir. Bu arada, aymz bitirmitik; koumlu atlar, karda souktan titriyorlard; ay batda soluyor, uzaktaki doruklarda yrtk bir perdenin saaklarna benzeyen kara bulutlarn arasna dalmaya hazrlanyordu. Kulbeden ayrldk. Yol arkadamn dediinin tersi kt, hava dzeldi, gecenin ardndan gzel bir sabah gelecei besbelliydi; yldzlar nefis ilemeler gibi birbirlerine karmlard uzaklarda, derken birer birer sndler, afan solgun yanklar mor g kaplad, el dememi karlarla rtl dalarn dik yamalarn ar ar aydnlatt. Sada solda kasvetli, esrarl uurumlar kara birer az gibi almlard; her yanda, ylanlar gibi kvrlan, bklen, yaklaan gnden korktuu iin kamak ister gibi evremizdeki kayalklara ekilen sis vard. insann yrei sabah duasnda nasl durgun olur, yer de gk de ylesine durgundu; yalnz arada srada, atlarn krayla slanm yelelerini hafife uurarak souk bir yel esiyordu doudan. Yola koyulduk; be clz at, Gud Dana kan yolda glkle ekiyordu arabalarmz. Biz de atlar yorulduka tekerleklerin arkalarna ta koyarak, yaya devam ediyorduk yolumuza; 31

yol gkyzne kyor gibiydi, gzn grebildii kadar trmanyordu nk, sonunda da, bir nceki akamdan beri Gud Dann tepesine avn bekleyen bir akbaba gibi tnemi olan bulutun iinde kayboluyordu; kar, ayaklarmzn altnda gcrdyordu; hava baya azalmt, soluk alrken glk ekiyordu insan; kan beyinlerimize doluyordu sanki, buna ramen damarlarma tatl bir duygu yayld, dnyann bu kadar tepesinde olmaktan sevindim; tabii ocuksu bir duyguydu bu, ama toplum kurallarndan kurtulup tabiata bu kadar yaklanca, insan ocuklamadan edemiyor: Sonradan edinilmi ne varsa akp gidiyor insandan, ruh temizleniyor, eskiden nasl idiyse, bir gn yine nasl olacaksa, o durumu alyor. Benim gibi yabani dalarda dolam, uzun zaman onlarn garip biimlerini incelemi, aralarn dolduran havay byk bir istekle iine ekmi bir insan, benim o byl manzaralar anlatma, izme duygumu anlar. Sonunda Gud Dana ktk, durup evremize baktk: Souk soluuyla bir frtnann haberini veren boz bulut hl tepemizdeydi; ama douda her ey yle berrak, yle altn gibi parlakt ki, o bulutu btn btne unuttuk, Yzba da, ben de. Evet, Yzba bile: Tabiatn byklnn, gzelliinin yaratt duygu, basit kalplerde, bizim gibi, szle olsun yazyla olsun, cokuyla hikyeler anlatan kiilerin kalplerinde olduundan ok daha gldr. Bu esiz manzaralara alksnzdr herhalde? dedim. -Evet efendim, insan kurunlarn vzldamasna bile, yani kalbinin arpntsn gizlemeye bile alabilir. -Ben aksini duymutum, eski askerler bu musikiden holamrlarm. -Aslna bakarsanz hotur tabii; insann kalbini hzl hzl arptrd iin. Douyu gstererek, -Bakn, diye ekledi, ne lke! 32 Gerekten de, byle bir manzaraya baka yerde kolay kolay rastlayamam: iki srmay andran Aragva ile bir baka rman kestii Kayavur Vadisi altmzda uzanyordu; vadide kayan solgun, mavimsi bir sis sabahn lk klarndan kaarak yaknlardaki derbentlere akyordu; samzda ve solumuzda, karla ya da allarla rtl, hepsi birbirinden yksek, kesien doruklar vard; uzakta da dalar grnyordu, ama hibiri birbirine benzemiyordu; karlar kzl bir ltyla yle canl, yle prltl yanyordu ki, insan neden mrnn sonuna kadar burda kalamayacana kendisi bile ayordu; lacivert bir dan arkasndan grnen gnei frtna bulutlarndan ancak usta bir gz ayrabilirdi; ama kan rengi bir erit vard gnein stnde, arkadam zellikle buna dikkat etti. -Syledim size, diye bard, bu gece hava berbat olacak; acele edelim, yoksa Srestovaya Danda frtna yakalar bizi. Hadi! diye seslendi srclere. Arabann hzn kessin diye tekerleklerin altna fren yerine zincirler takld; atlar geme alnd, inmeye baladk; sada kayalklar vard, solda da bir uurum; yle derin bir uurumdu ki bu, dibinde bulunan koca bir Oset ky krlang yuvas gibi grnyordu; iki arabann yan yana geemeyecei bu yolu, resmi evrak gtren bir memurun ylda on iki kere, sarsntl arabasndan hi inmeden gece vakti gemek zorunda kaldn dnnce titredim. Arabaclarmzdan biri Yaroslav mujiklerinden bir Rus, teki de bir Osetti, Oset yanlardaki atlar zm, ndeki at da geminden tutmu, btn dikkatini kullanarak gtryordu; ama bizim tasasz Rus, yerinden bile kprdamamt! Peinden bu uuruma inmek istemediim bavulum iin biraz rahatn bozabileceini syledim kendisine. -Aman efendim, diye cevap verdi. Tanrnn izniyle biz de onlardan geri kalmayz: Zaten bu benim ilk seferim deil ki! Haklyd, onlardan geri kalabilirdik, ama kalmadk ite; in 33 san bir eyin stnde ok kafa yorsa, bir de bakar ki, hayat urunda tasalanmaya demiyor... Ama siz belki de Bella'nn yksnn sonunu renmek istersiniz. nce unu belirteyim ki, bu yazdm bir yk deil, yolculuk notlardr; onun iin, Yzba yky yolculuun neresinden anlattysa ben de orasndan anlatacam. Demek ki, biraz beklemeniz ya da birka sayfa atlamanz gerekecek; yine de bunu yapmanz tlemem dorusu, nk Krestovaya'dan (ya da bilgin Gamba'nn yanl olarak le Mont St. Christophe diye adlandrd dadan) geiimiz ilginizi ekecektir. Gud Dandan ertovo Vadisine iniyorduk... Ne romantik bir ad! ertovo deyince ort (eytan) gelir gznzn nne, sarp kayalarn arasnda kt ruhlarn dolatn duyar gibi olursunuz, ama aslnda byle deildir, vadinin ad ort'dan deil erta'dan (snr) gelmektedir, nk eskiden Grcistan snr buradayd. Bu vadi, insann aklna anayurdumuzun Saratov, Tambov ve baka gzel yerlerini getiren kar ynlaryla doluydu. Snr vadisine indiimizde Yzba, ite Krestovaya! dedi ve karla kapl bir tepeyi gsterdi; dorukta, tatan bir ha kapkara grnyordu; han

yanndan belli belirsiz bir yol geiyordu dan evresini dolanan aa yol karlarla kapl olduu zaman kullanlan bir yoldu bu: Srcler daha tehlikesi olmadn sylediler ve hayvanlar yormamak iin aadaki yoldan gtrdler bizi. Dnemete alt Oset'e rastladk; bize yardm ederek tekerleklere yaptlar, bara bara arabalarmz ekmeye, itmeye baladlar. Gerekten de tehlikeli bir yoldu bu: Sada, balarmzn stnde, ilk rzgrla boaza yuvarlanmaya hazr koca koca kar ynlar sarkyordu; dar yol yer yer karla rtlyd, baz yerler gne nlarnn ve donun etkisiyle buz tutmutu, yrmekte glk ekiyorduk, atlar durmadan dyorlard; solumuzda, kh buz tabakalarnn altnda gizlenerek, kh kara talarn stnden kprerek bir 34 rman akt derin bir yar vard. Krestovaya'nn evresini iki saatte dnebilmitik iki saatte iki kilometre! Bu arada bulutlar toplanm, dolu ve kar balamt; boazlara dolan rzgr masallardaki Haydut Solovey gibi kkryor, slk alyordu; tatan ha da doudan gittike kaln tabakalar halinde gelen siste kaybolmutu. Bu haa dair olduka garip, ama birok insann inand bir sylenti vardr: Kafkasya'dan geerken Byk Petro dikmi o ha. Ama aslna baklrsa, Byk Petro Dastan'a gitmitir, bu bir; ikincisi de, han stnde koca koca harflerle oraya General Yermolov'un buyruuyla 1824'te dikildii yazldr. Ama yazya aldran kim, sylenti ylesine kk salmtr ki insan hangisine inanacan aryor, stelik biz yazlara inanmaya pek yle alk deiliz. Kobi durana ulaabilmemiz iin buzlu kayalardan, tehlikeli karlardan daha be kilometre inmemiz gerekiyordu. Atlar yorulmulard; biz donuyorduk; bora, tpk bizim kuzeydeki boramz gibi, uultusunu artrmt, yalnz bunun yabani sesi daha ac, daha hznlyd. Sen de srgnsn, diye dndm. Sen de geni bozkrlarn zlemi iindesin! Souk kanatlarn rahata aabilirsin orada, ama burada demir kafesinin parmaklklarna haykrlarla saldran tutsak bir kartal gibisin. Yzba, -Bu kt ite, dedi. Baksanza, kardan, sisten baka bir ey grnmyor; insan ya uuruma yuvarlacak, ya da fundalklara taklp kalacak, aada da Baydar Irma yle kabarmtr ki kardan karya gemek imknszdr imdi. Ne olacak, Asya ite, rmana olsun, insanna olsun, gvenilmez! Srcler, kineyen, yrmek istemeyen, kamlarn gzel dilinden baka hibir dilden anlamayan atlar dverken bir yandan da barp kfrediyorlard. Arabaclardan biri sonunda, -Beyefendi, dedi, bugn Kobi'ye varmak imknsz; yol ya 35 knken brakn da sola dnelim. Dan yamacnda baz karartlar var orada, herhalde kulbedir bunlar; kt havalarda yolcular hep orada kalr, efendim. Osetlerden birini gstererek, -Bahi verirseniz klavuzluk edecekmi, dedi. Yzba, -Biliyorum, dostum, dedi. Sen sylemeden anlamtm ben! Ah, bu alaklar! Bahi frsatn buldular m hi karmazlar. -Yine de kabul etmelisiniz ki, dedim, bunlar olmasayd halimiz harapt. -yle, yle, diye mrldand. Bktm bu klavuzlardan! Sinekten ya karrlar. Sanki yolu onlar olmadan bulamazmz gibi! Biz de sola saptk; nasl olduysa oldu, bir sr zorluktan sonra, ats kerpi ve talardan atlm, duvarlar da ayn malzemeyle klm iki kulbeden meydana gelen derme atma bir snaa vardk. stleri balan paavralar iinde ev sahipleri gler yzle karladlar bizi. Sonradan rendiime gre hkmet, frtnaya yakalanm yolcular barndrmak artyla kendilerine para ve yiyecek veriyormu. Atein yanna kerek, -Neyse, artk iler yolunda, dedim. imdi Bella'nn hikyesini bitirebilirsiniz artk: Herhalde i o kadarla bitmemitir. Kurnaz kurnaz glmseyip gzn krparak, -Nerden biliyorsunuz? diye cevap verdi Yzba. -Baka trl olamaz ki; olaanst balayan olaylar olaanst biter... -Doru sylyorsunuz... -Sevindim buna. -Siz sevinin bakalm, ben dndke zlyorum. Tatl bir kzd u Bella! Zamanla ona kendi z kzm gibi altm; o da benden holanyordu. urasn belirteyim ki benim ailem yoktur; on iki yldr annemden babamdan hi haber almyo 36

rum, evlenmeyi de aklma bile getirmedim. Zaten bundan sonra da evleneceim yok. martacak birini buldum diye keyifleniyordum. Bize trkler syler, lezginka oyunlar oynard. Hem de nasl oynard ya! Tara ehirlerinde bizim kzlar grdm, hatta yirmi yl kadar nce Moskova'da Soylular Derneini ziyaret bile ettim. Bella'y ilerinden hibiriyle kyaslamam. Bambaka bir kzd o! Peorin, tabebekler gibi giydirirdi, onu, ssler pslerdi; bizim yanmzda o kadar gzelleti ki! Elleriyle yz esmerliini kaybetti, yanaklarna renk geldi... yle de neeliydi ki! Durmadan benimle elenirdi kerata. Tanr gnahlarn balasn! -Ona babasnn ldn sylediiniz zaman ne yapt? -Durumuna alncaya kadar bunu uzun zaman sakladk ondan; babasnn ldn syleyince de birka gn alad, sonra da unuttu. Drt ay, btn iler yolunda gitti. Galiba daha nce de syledim size, Peorin avlanmaktan mthi holanyordu: Zaman zaman kendini tutamaz, yaban domuzu ya da da keisi avlamak iin ormana giderdi, ama artk kale kapsndan dar bir adm bile atmyordu. ok gemedi, baktm yine dncelere dalm, elleri arkasnda, bir aa bir yukar odada dolayor. Bir gn kimseye sylemeden ava kt, leye kadar da gelmedi. Derken bir kere daha, bir kere daha kt; sonra sk sk tekrarlanmaya balad bu. "Bu kt ite," diye dndm, "mutlaka aralarna bir soukluk girdi." Bir sabah onlar grmeye gittim. Hl gzmn nnde: Bella, ipekli kara bir bemet'e brnm, yatan stnde oturuyordu, zavallck yle solgun, yle zntlyd ki, korktum! "Peorin nerede?" diye sordum. "Ava gitti." "Bugn m gitti?" Syleyeceklerini toparlamas zormu gibi cevap vermedi bir 37 sre. Sonunda derin derin iini ekerek, "Hayr, dn gitmiti," dedi. "inallah bana bir ey gelmemitir." Gzyalar iinde, "Dn dndm, btn gn dndm," diye karlk verdi. "eit eit kazalar geldi aklma; ya bir yaban domuzu tarafndan yaralandysa, ya bir een tarafndan daa karldysa, dedim. Bugn inanyorum ki beni sevmiyor." "Senin aklna da en kt ihtimal gelmi yavrum!" Alamaya balad, sonra kibirle ban kaldrp gzlerini sildi, devam etti: "Eer sevmiyorsa, beni eve yollamasna kim engel oluyor? Zorlamyorum ki onu. Ama byle devam ederse ben kendim giderim: Ben klesi deilim onun, bir prens kzym!" Onu yattrmaya altm. "Dinle Bella, hep burada, senin dizinin dibinde kalamaz ya; gen bir adam o, avlanmaktan elbet holanacak; biraz orada burada oyalanr, sonra da kalkar gelir; ama sen byle surat asarsan hemencecik bktrrsn onu." "Haklsn, haklsn!" diye cevap verdi. "Neeli olacam." Bir kahkaha atarak tefini kapt, evremde dnerek ark sylemeye, oynamaya balad; ama uzun srmedi bu da; yeniden yatan stne att kendini, yzn elleriyle kapad. Onun iin ne yapabilirdim ki? Zaten kadnlarla hi ilgim olmamt. Onu nasl rahatlatabilirim diye dndm dndm, aklma bir ey gelmedi; bir sre ikimiz de konumadk... ok tatsz bir durum efendim! Sonunda, "istersen kale surlarnda biraz dolaalm," dedim. "Hava ok gzel!" Eylld. Gerekten de nefis bir gnd, prl prld her yer, pek yle scak da deildi; dalar, insann avucunun iindeymi gibiydi. Avluda, hi konumadan dolap durduk; sonunda imenlerin stne oturdu, ben de yanna ktm. Dndke 38 glmem geliyor, dadsym gibi peinden kouyordum. Kalemiz yksek bir yerdeydi, surlardan grnen manzara ok gzeldi: Bir yanda, da yamalarna kadar uzanan ormann balad yerde biten, sel yataklaryla izilmi geni bir otlak vard; tede beride, bacalar tten yerli ky evleriyle, dolasan at srleri grnyordu; ilerde ise Kafkaslarn uzants olan tal tepeler vard, bu tepeleri rten sk fundaln hemen yanndan kk bir dere akyordu. Biz tam burca oturduumuz iin her yan grebiliyorduk. Bir de baktm, boz bir atn stne binmi biri kt ormandan, yaklat yaklat, bizden yz adm kadar tede, derenin kar kysnda durdu, atn deli gibi koturmaya balad sonra. Ne demekti bu?

"Bir baksana Bella," dedim, "senin gzlerin daha iyi grr, kim bu zpr atl? Kime fiyaka yapyor?" Baktktan sonra, "Kazbi bu!" diye haykrd Bella. "Ah yezit! Bizimle alay etmeye mi gelmi?" Daha dikkatli baktm. Evet, kara suratyla, elbisesiyle Kazbi'ti bu, her zamanki gibi de kirliydi. Kolumu tutarak, "Altndaki de babamn at," dedi Bella; yaprak gibi titriyordu, gzleri alev alev parlyordu. "Ohooo," diye dndm, "demek ki senin damarlarnda da haydut kan kaynyor yavrum!" "Buraya gel," dedim nbetiye. "Tfeini gzden geir, u ilerdeki adam vurursan sana gm bir ruble var." Glerek, "Emret dursun," dedim. Nbeti elini sallayarak, "Hey ahbap!" diye bard. "Dursana biraz, ne diye yle topa gibi drt dnyorsun?" Kazbi durup sylenenlere kulak verdi; herhalde kendisiyle uzlama yollar arayacamz sanyordu. Ne uzlama ya! Benim nbeti nian ald ate etti... Ama vuramad. Daha namludaki barut ate almadan Kazbi atn bir yana sratt. zengilerin stnde dorulup kendi diliyle bir eyler bard, kamsyla bi 39 zi tehdit eder gibi bir iaret yapp kayboldu. Nbetiye, "Kendinden utan," dedim. "Yok oldu namussuz," diye cevap verdi. "Bu Allann belas herifleri vurmak imknsz." Onbe dakika kadar sonra, Peorin avdan dnd. Bella onun boynuna att kendini, yokluundan tr ne tek kelime yaknd, ne de sitem etti. Artk ben bile kzmtm Peorin'e. "Yahu," dedim, "biraz nce Kazbi hemen urackta, derenin kysnda duruyordu, kendisine ate ettik: Az kalsn sen de karlaacaktn onunla. Bu dallar kincidir; Azamet'e senin yardm ettiini bilmiyor mu sanyorsun? stelik, bahse girerim ki Bella'y grmtr bugn. Daha geen yl tutkundu bu kza, bana kendisi syledi, yeteri kadar balk bulabilseydi onunla evlenecekti." Peorin dnceli grnyordu. "Evet," dedi, "daha dikkatli olmalyz... Bella, bundan sonra surlara kmayacaksn." O gece, onunla uzun uzun konutum. Zavall kzcaza kar deitiini syledim; gnn yarsn avda geirmek bir yana, Bella'ya kar artk souk davrandn, onunla ilgilenmediini, kzn da gzle grlr ekilde ktn syledim; yz incelmi, iri gzleri parlaklklarn kaybetmilerdi. "Niye i ekiyorsun Bella?" diye sorardm. "zgn msn?" "Hayr." "istediin bir ey var m?" ''Hayr'' "Aileni zlyor musun?" "Benim ailem yok." Baz gnler "evet" ve "hayr"dan baka kelime kmazd azndan. Neyse, bunlar anlattm Peorin'e. "Bana bakn, Maksim Maksimi," diye cevap verdi, "kt 40 bir huyum var benim: Artk byle mi yetitirildim, yoksa Tanr m beni byle yaratt, orasn bilmiyorum. Bildiim tek ey u: Bakalarnn mutsuz olmasna sebep oluyorsam, bilin ki ben onlardan daha az mutsuz deilim. Tabii ki karmdakileri rahatlatan bir ey deil bu, ama bir gerek. Genliimde, ailemden ayrldm andan itibaren parann satn alabilecei her zevki lgncasna tatmaya baladm, hepsinden de bktm tabii. Grand monden, atldm sonra, sosyeteden usandm, kibar kadnlar sevdim, onlar da beni sevdiler, ama onlarn sevgisi sadece kafamla onurumu dolduruyordu, yreim ise bombotu... Okumaya, almaya baladm renmekten de skldm -ne nn ne de mutluluun renmekle ilgisi olmadn anladm, en mutlu insanlar bilgisiz insanlardr nk, n de bir talih meselesidir, n kazanmak iin becerikli olmak yetiyor. Derken bunalmaya baladm... Ksa zaman sonra Kafkasya'ya gnderildim; hayatmn en mutlu anyd bu. een kurunlar arasnda bunaltnn yeri yoktur sanyordum. Bounaym! Bir ay geti, kurun vzltlarna da, lmn yanbamda dolamasna da yle altm ki, sivrisineklerle daha ok ilgilenmeye baladm; son umudumu yitirdiim iin eskisinden de ok bunalyordum. Bella'y evimde grdm zaman, kucaklayp kara buklelerinden ptm zaman, bana acyan kader tarafndan gnderilmi bir melek olduunu sandm onun, ne budalaymm!... Yine yanlmm. Yabani bir kz sevmek, kibar birkadn sevmekten pek farkl deilmi; birinin hoppal insan nasl bktryorsa tekinin de bilgisizlii, basitlii o kadar bktryor. Yine de holanmyorum ondan; mutlu anlar yaatt bana; onun uruna canm bile veririm; ama arkadal renksiz bir arkadalk. Budala mym, kt bir insan mym, bilmiyorum; bildiim bir ey var: Ben belki de ondan daha ok acnacak haldeydim. u anlamsz dnya ruhumu bozmu; kafam tedirgin, yreim doymak bilmiyor; hibir eyle yetinmiyorum; zevke nasl altysam acya

41 da yle alyorum, hayatm gittike boalyor; bir tek are kald benim iin: Yolculuk etmek. En ksa zamanda yola kacam ama, Avrupa'ya deil, Tanr korusun! Amerika'ya, Arabistan'a, Hindistan'a gideceim belki de yolda bir yerlerde lrm! Hi olmazsa bu son rahatlm frtnalarla, kt yollarla bozulmaz." Uzun zaman buna benzer eyler syledi, szleri aklmda kald, nk yirmi be yandaki bir adamn azndan bu szleri ilk duyuyordum, dilerim Tanrdan, bundan byle de duymam... Yzba, bana bakarak, -Ne garip! diye devam etti, syler misiniz bana; siz de bakentte yaadnz, btn genler byle midir? Byle konuan ok insan olduunu syledim Yzba'ya; bazlar dndklerini sylyorlard; ama toplumun yksek katlarnda balayan bunalt, her moda gibi, aa katlara da yaylmaya balamt; artk eskiyordu, gerekten bunalanlar ise bunu bir ayp gibi gizliyorlard. Yzba bu ayrntlar pek kavrayamad. Ban sallayarak kurnazca gld. l Bunalma modasn karanlar da herhalde. Franszlardr. -Hayr, ingilizler. -Ya, demek byle, diye cevap verdi. Zaten eskiden beri ayyatr onlar. Byron'un bir ayyatan baka bir ey olmadn ileri sren Moskoval kibar bir kadn hatrladm. Ama yzbann szleri balanabilirdi: ikiyi brakmak iin btn ktlklerin ikiden geldiine inanmt bir kere. Sonra yeniden anlatmaya balad: -Kazbi bir daha grnmedi. Yine de, kaleye gelmemesinin bir sebebi olduunu, bir eyler tasarladm sanyordum. Neyse, bir gn Peorin, yaban domuzu avna kmamz iin stelemeye balad beni; uzun zaman kar koydum: Zaten yaban domuzu av benim iin yeni bir ey deildi; yine de beni kandrp peinden srkledi. Yanmza alt er alp sabahleyin er42 ' kenden kaleden ayrldk. Saat ona kadar allarn, aalrn arasnda oyalandk, ama bir tek domuza bile rastlayamadk. "Artk dnsek," dedim, "inat etmenin ne anlam var? Besbelli, bugn talihimiz yok!" Ama scaa ve yorgunlua ramen, Peorin bir domuz ldrmeden dnmek istemedi. yle bir adamd; aklna ne koyduysa mutlak yapmak isterdi, kkken annesi martmtr herhalde. Sonunda, leye doru u Allann belas domuzla karlatk. Bum! Bum! ate ettik, ama bouna. Domuz, kamlarn arasnda kayboldu. Talihimiz yokmu o gn! Biraz dinlenip kaleye doru yola kovulduk. Atlarmz yanyana gidiyordu, konuuyorduk, dizginleri de koyuvermitik; yaklamtk, nmzdeki aly dnsek kale grnecekti. Bir silah sesi duyduk anszn. Birbirimize baktk, kafalarmzda ayn kuku uyanmt. Silah sesinin geldii yere doru drt nala koturmaya baladk atlarmz. Surlara toplanm askerlerin tarlay gsterdiklerini grdk, bir atl vard tarlada, atnn eyerine beyaz bir ey atm, drtnala gidiyordu. Peorin tpk eenler gibi bir nara att. Tfeini klfndan karp ileri frlad; ben de arkasndan. Neyse ki, avdan eli bo dnmemiz yznden, atlarmz yorulmamt, hzla gidiyorlard, gittike yaklayorduk. Sonunda Kazbi'i tandm, ama eyerinde ne olduunu kestiremedim. Peorin' e yetimitim. "Kazbi bu!" diye bardm. Ban sallayp atn kamlad. Neyse, Kazbi'e bir tfek atm yaklamtk; at ya yorulmutu, ya da bizim atlar daha iyiydi, orasn bilmiyorum; yalnz Kazbi ne kadar abalasa aray aamyordu. Herhalde o srada Karagz hatrlamtr. Baktm ki Peorin drtnala giderken nian alyor, "Ate etme!" diye bardm. "Nasl olsa yakalayacaz onu." Ama bu genlerin tepeleri en olmadk zamanlarda atar. T 43 fekten kan kurun Kazbi'in atnn arka ayan krdrd, o hzla on adm kadar gitti at, sonra yere kapakland. Kazbi srad, baktk ki kollarnda yamaa sarlm bir kadn var. Bella'yd bu, zavall Bella! Kendi diliyle bir eyler bardktan sonra hanerini kzcazn stne doru kaldrd Kazbi. Kaybedecek zaman yoktu; ben de ate ettim; kurun omzuna sapland herhalde, nk o srada kolunu indirdi. Duman dald zaman, baktk ki yerde at yatyor, yannda da Bella var; Kazbi tfeini atm, kedi gibi, yamataki allklara trmanyordu. Onu aa indirirdim indirmesine ama, tfeim dolu deildi. Atlarmzdan adayp Bella'nn yanna kotuk. Zavallck, hareketsiz yatyordu, yarasndan da oluk gibi kan boanyordu. Alak haydut! Hi olmazsa haneri kalbine saplayabilirdi, o zaman orackta ii biterdi

kzcazn; ama srtna, en olmayacak yere saplanm! Kendinde deildi. rty yrtp yaray smsk baladk. Peorin umutsuzca souk dudaklarndan pt Bella'y, ama faydasz. Atna bindi; Bella'y kaldrp onun eyerine yerletirdim; kollaryla sard kz, kaleye yollandk. Birka dakika sren sessizlikten sonra Peorin, "Bakn Maksim Maksimi," dedi, "byle gidersek ancak ls varr kaleye." "Doru," dedim, drtnala gitmeye baladk. Kalenin kapsnda bizi bekleyen kalabalkla karlatk. Yaral kz dikkatle Peorin'in dairesine gtrp doktora haber saldk. Sarho olmasna ramen geldi, yaray inceledi, kzn bir gnden fazla yaayamayacan syledi, ama yanlmt... ister istemez sevinerek kolundan tuttum Yzba'yi, -iyileti mi? diye sordum. -Hayr, diye cevap verdi, doktor yanlm, iki gn yaad. -Kazbi nasl karm onu, anlatr mydnz? -Anlataym; yle olmu; Peorin'in yasana ramen Bella kaleden kp dereye gitmi. ok scak bir gnd; bir tan stne oturup ayaklarn suya sallandrm, ite o srada Kazbi 44 sinsice yaklap kucaklam kz, eliyle azn kapayp allara srklemi. Orada da atna atp karm. Nasl olmusa olmu, bir ara Bella bir lk atm; l duyan nbetiler durumu anlayp ate etmiler ama, Kazbi'i vuramamlar; ondan sonra da biz yetitik. -Peki Kazbi kz niye karmak istemi? -Bu erkezlerin hrsz srs olduu herkese bilinir. Ellerinin uzanaca ne varsa almak isterler; ilerine yarasn yaramasn kapp gtrrler. Bunun iin onlar sulamak bouna! stelik uzun zamandr kzdan da holanyordu. -Demek Bella ld? -ld; ama epey ac ekti. Onunla birlikte biz de ektik. Gece saat on sularnda kendine gelir gibi oldu; yatann yannda oturuyorduk; gzlerini aar amaz Peorin'i ard. Peorin onun elini tutarak, "Burada, yanndaym canm," diye cevap verdi. Bella, "lyorum," dedi. Onu yattrmaya altk; doktorun kendisini iyiletireceini syledik. Ban sallayp duvara dnd; lmek istemiyordu! Geceleyin sayklamaya balad; aln ate gibi yanyordu; arada srada btn gvdesini bir titremedir alyordu. Anlalmaz szlerle babasndan, kardeinden bahsediyordu; dalara, evine gitmek istediini sylyordu. Peorin'den sz ayordu sonra, ona taklyor, kendisini artk sevmedii iin sitem ediyordu. Peorin, ban ellerinin arasna alm, hi konumadan onu dinliyordu; ama gzlerinden bir tek damla yan aktn bile grmedim: Artk hi alamaz myd, yoksa kendini mi tutuyordu, orasn bilmiyorum. Bana gelince, ben bundan ackl bir sahne grmemitim. Sabaha kar sayklama kesildi; bir saat kadar, benzi kl gibi, hi kprdamadan yatt, yle ki insan soluk alp almadnn farkna bile varamyordu nerdeyse; sonra biraz iyileti, konumaya balad, neler syledi dersiniz? Byle bir fikir gelse gelse 45 . lmekte olan birinin aklna gelebilir! Hristiyan olmadna zldn syledi, teki dnyada ruhu Peorin'in ruhuyla bulumayacakm, bir baka kadn onun sevgilisi olacakm. Bari lmeden nce kendisini vaftiz ettirelim dedim, bu dncemi ona da atm. Kararszca bana bakt, uzun zaman azn amad; sonra hangi dinde domusa o dinde leceini syledi. Koca bir gn bylece geti. Gn biterken nasl da deimiti! Solgun yanaklar artk iyice km, gzleri adamakll irilemiti, dudaklar ate gibiydi. Gsne kzgn bir demir paras koymulard sanki, ii yanyordu. ikinci gece balad; ne bir damla gzlerimizi krptk, ne de yatan bandan ayrldk. ektii ac korkuntu: inliyor, arlar biraz kesilince daha iyi olduuna inandrmaya alyordu Peorin'i, ona uyumasn sylyor, elini pp avucunun iine alyordu. Sabaha kar lmden nceki tedirginlii duymaya ve rpnmaya balad; sarglar zd, yaras yine kanad. Yeniden pansuman yaplnca biraz yatt, Peorin'in kendisini pmesini istedi. Peorin yatan yannda diz kp ban yastn stne doru uzatt, dudaklarn Bella'nn artk soumaya balam dudaklarna bastrd; Bella titreyen kollarn smsk boynuna dolad Peorin'in, sanki bu pckle kendi ruhu sevdiinin ruhuna geecekti.... Ah, iyi ki ld! Ya Peorin onu braksayd hali ne olurdu? Nasl olsa gnn birinde brakacakt... Bizim askeri doktorun lapalarla, uruplarla eziyet etmesine ramen, ertesi gnn yarsn durgun, sessiz ve sylediklerimize boyun eerek geirdi. "Allahakna," dedim doktora, "nasl olsa lecek diyen siz deil miydiniz, bu ilalar niye veriyorsunuz

boubouna?" "Bylesi daha iyi Maksim Maksimi," diye cevap verdi, "insann ii rahat eder." Ne desem, bilmem ki! leden sonra susuzluk balad. Pencereleri atk, ama da 46 l Zamanmzn Bir Kahraman rs ieriden daha scakt; yataa buz koyduk; bouna! Bu dayanlmaz susuzluktan sonra lmn geleceini biliyordum; bunu Peorin'e de syledim. Bella yatakta dorularak, ksk bir sesle, "Su, su!..." diye inledi. araf gibi bembeyaz kesildi Peorin, bir bardak alp azna kadar doldurdu, Bella'ya verdi. Gzlerimi ellerimle kapayp dua etmeye baladm. Hangi duayd, hatrlamyorum imdi. Evet efendim, hastanelerde olsun, sava alanlarnda olsun, bir sr insann ldn grmtm, ama hibiri, hibiri bu kadar dokunmamt bana! Sonra zntm artran bir ey daha vard, onu da syleyeyim: lmeden nce beni bir kerecik olsun hatrlamamt, ben ki bir baba gibi sevmitim onu. Neyse, Tanr gnahlarn balasn!... Aslna baklrsa ben kimim ki son nefeste hatrlanaym? Suyu itikten hemen sonra kendini daha iyi hissetmeye balad, dakika sonra da teki dnyaya gt. Dudaklarna bir ayna tuttuk, buulanmad! Peorin'i odadan kardm, surlarn yanna gittik; uzun zaman, ellerimiz arkamzda, tek kelime sylemeden, yan yana bir aa bir yukar dolatk; yz her zamanki gibiydi, bu zoruma gitti benim; yerinde olsam acdan lrdm. Sonunda glgeye oturup bir denekle kumlara bir eyler izmeye balad. Biliyor musunuz, yaknlk gstereyim diye konumaya baladm; ban kaldrp gld. Bu glten tylerim diken diken oldu. Kalkp tabut yaptrmaya gittim. Dorusunu isterseniz, biraz oyalanrm diye bu ile urayordum. Bendeki ipekliyle tabutun iini dedim, sonra da Peorin'in zaten Bella iin alm olduu gm erkez srmalaryla ssledim. Ertesi gn, kalenin arkasna, rman yanna, son kere oturduu yere gmdk onu; kk mezarnn evresinde beyaz akasyalarla mrver fidanlar var imdi. Bir ha dikeyim dedim, 47 ama ekindim; zaten Hristiyan deildi ki. -Peorin'e ne oldu? diye sordum. -Peorin uzun zaman hasta yatt, zayflad; zavallck, kendisiyle bir daha Bella hakknda konumadk: Bunun cann skacan dndm, ne faydas vard? ay kadar sonra E... Alayna atand, Grcistan'a gitti. O gnden beri de karlamadk... Bakn, imdi geldi aklma, geenlerde biri Peorin'in Rusya'ya dndn sylyordu, ama bltenlerde buna dair bir eye rastlamadm. Haberler bizim gibilere ge ular. Burada, haberleri bir yl sonra almann ne kadar tatsz olduuna dair uzun nutuklar ekti.. zc anlardan kurtulmak istiyordu galiba. Ne szn kestim onun, ne de dinledim. Bir saat sonra yolculua devam etmemiz mmkn oldu; frtna dinmi, hava almt, yola ktk. Yolda yine Peorin ve Bella'dan sz amadan edemedim. -Kazbi'e ne oldu, bu konuda bir ey duydunuz mu? diye sordum. -Kazbi'e mi? Dorusunu isterseniz pek bilmiyorum... apslarn sa kolunda Kazbi adnda bir adam varm, krmz bir bemet giyen gzpek bir yiitmi bu, bizim atelerimizin altnda dolar dururmu, yannda bir kurun vzldad zaman da eilip kibar kibar selam verirmi; ama ayn adam deildir herhalde! Kobi'de Maksim Maksimi'le ayrldk; ben posta arabasyla devam ettim yoluma; o, ar eyalarndan tr, benimle gelmedi. Bir daha buluacamz pek sanmyorduk, ama bulutuk, isterseniz anlatrm size; bu da ayr bir hikyedir... Yine de, Maksim Maksimi'in saygdeer bir insan olduunu kabul etmelisiniz. yle deil mi? Kabul edersiniz, belki de gereksiz yere uzattm hikyenin karln bol bol alm olacam. IIMaksim Maksimi Maksim Maksimi'den ayrldktan sonra, Terek Boazyla Daryal Boaz'm hzla getim, Kazbek'te le yemei yiyip Lars'da ay itim, akam yemei vaktinde de Vladikafkas'a vardm. Dalar anlatmayacam burada, oralarda bulunmam kimseler iin bo szler sylemek, anlamsz tablolar izmek, kimsenin okumak bile istemeyecei gereksiz bilgiler vermek olur bu. Btn yolcularn mola verdii bir handa ben de mola verdim; ama ne bir sln kzarttrmak ne de bir

lahana orbas yaptrtmak mmknd burada; idaresi yle budala, yle ayya harp malulne verilmiti ki zaten onlardan doru drst bir i beklemek bounayd. Handa gn geirmem gerektii bildirildi: Uursuzlar, Yekaterinograd'dan gelmemiti daha, biz de yola kamayacaktk. Ne uursuzluk ya!... Ama byle kt kelime oyunlar bir Rusu rahatlatmyor. Maksim Maksimi'in anlatt Bella hikyesini yazmakla vakit geiririm dedim. Bu hikyenin uzun bir hikyeler zincirinin ilk halkas olacan aklma bile getirmedim; baten nemsiz bir olay bile ac sonular douruyor!... Uursuzlarn 49 kimler olduunu bilmezsiniz belki, bu arada onu anlataym: Uursuzlar, Kabarda bl gesinde, Vladikafkas'tan Yekaterinograd'a kadar ulatrmay yneten piyadelerle toplarna verilen addr. ilk gn ok skntl geirdim; ertesi sabah erkenden bir araba girdi avluya. Baktm, Maksim Maksimi! riski iki dost gibi karlatk. Benim odamda kalabileceini syledim kendisine; hi nazlanmad, omzuma bile vurdu, dudaklarm da glmser gibi arptt. Tuhaf adam! Ahlk sanatnda byk bir ustal vard Maksim Maksimi'in; bir sln enfes bir ekilde kzartmay becerdi, sala bile yapp stnde gezdirdi; aka syleyeyim ki, o olmasayd kuru yemeklerle yetinmek zorunda kalacaktm. Bir ie de KaJetin arab eit eit yemekleri (zaten bir eit vard) unutmamza yardm etti, ubuklarmz yakp oturduk: Ben pencerenin yanna, rutubetli ve souk bir gn olduu iin o da ocan bana. Sustuk. Konuacak ne vard ki? Kendisi hakknda ilgi ekici ne varsa anlatmt bana, benim ise anlatacak bir eyim yoktu. Pencereden darsn seyrediyordum. Aalarn tesinde, burada gittike genileyen Terek Irma'nn kysnda tede beride tek katl evler vard; uzaklarda girintili bir duvar gibi grnen mavi dalarn ardndan bembeyaz kardinal balyla Kazbek Da beliriyordu. Onlardan artk ayrlacam iin baya zlyordum. Uzun zaman bylece oturduk. Gne, souk doruklarn ardna gizlenmiti, akl bir sis yaylmaya balamt vadilere; dardan bir ngrak sesiyle arabaclarn amatas geldi. Birka araba dolusu pasakl Ermeni girdi avluya, arkalarnda da bo bir yol landosu geliyordu; landonun hafif, rahat gidiinden, k grnnden yabanc yaps olduu anlalyordu. Macar redingotu giymi palabyk bir adam takip ediyordu landoyu, bir uak iin olduka iyi giyinmiti; ubuunun kln almla silkisinden, arabacya barndan kim olduunu kolayca anla50 "Zamanmzn Bir Kahraman mak mmknd. Pek ince eleyip sk dokumayan bir efendinin mark uayd besbelli... Bir eit Rus Figaro'su. -Hey, ahbap, diye bardm pencereden, Uursuzlar m geldi nedir? Kmseyen bir tavrla bakt bana, boyunbam dzelterek ban evirdi; yannda yrmekte olan Ermeni, onun yerine cevap verdi; glmseyerek, Uursuzlarn geldiini, ertesi sabah yeniden yola klacan syledi. Bu arada pencerede durmakta olan Maksim Maksimi, -Yarabbi kr, dedi. Sonra ekledi: -Ne enfes araba! Mutlaka Tiflis'e teftie giden bir memurdur. Bizim darack da yollarn bilmiyor galiba! Yandn demektir ahbap, senin bildiin yollara benzemez bu; araban ingiliz mal olsa bile cvatalar gever! Koridora ktk. Yan odalardan birine alan bir kap vard koridorun sonunda; uakla arabac bavullar yerletiriyorlard. -Bana bak, ahbap, dedi Yzba, bu enfes araba kimin arabas? Harika bir araba! Adam, bavullardan birini zerken, ban bile evirmeden bir eyler mrldand. Maksim Maksimi fkelenerek omzuna dokundu saygszn. -Sana soruyorum ahbap! dedi. -Kimin arabas m? Efendimin... -Efendin kim? -Peorin. Beni kolumdan ekitirerek, -Ne dedin? Ne dedin? Peorin mi? Hay Allah!... Kafkasya'da grevde bulunmu mu? diye bard Maksim Maksimi. Gzleri neeyle parlyordu. -Bulunmu galiba. Ben hizmetine gireli ok olmad. -Tamam! Tamam! Gregoriy Aleksandrovi mi? Ad Gregoriy Aleksandrovi mi? 51 Uan omzuna dosta yle bir vuru vurdu ki, adam sarsld. -Efendinle ben arkadatk, diye ekledi. Uak, kalarn atarak, -zr dilerim efendim, iime engel oluyorsunuz, dedi.

-Tuhaf davranlarn var ahbap!... Duymadn m, sana efendinle yakn arkada olduumuzu syledim; ayn evde bile kaldk! Kendisi nerede? Uak, Peorin'in akam yemei ve gece yatsna Albay N...'lerde kaldn syledi. -Bu gece buraya gelmez mi? Ya da, sen onu grmeye gitmeyecek misin? Gidersen, Maksim Maksimi'in burada olduunu syle... Sen o kadar syle, o anlar. Seksen kpek bahi veririm sana. Bu kadar az bahiin szn duyunca suratn buruturdu uak, ama yine de Maksim Maksimi'in dediini yapacan syledi. Maksim Maksimi, gzlerinde bir zafer parltsyla, -Bakn nasl koa koa gelecek imdi! dedi. Gidip kapda bekleyeyim bari... Yazk ki Albay N., ile tanmyorum. Kapnn nndeki bir sraya oturdu sonra, ben de odama ekildim, itiraf ederim ki, bu Peorin'i ben de merakla bekliyordum; Yzba'nn anlattklarna baklrsa pek vlecek birine benzemiyordu, ama kiilii ilgi ekici grnyordu bana. Bir saat sonra, harp malullerinden biri, kaynayan bir semaverle bir aydanlk getirdi. Pencereden, --Maksim Maksimi, diye seslendim. ay imez misiniz? -Teekkr ederim, imdi istemem. -Siz bilirsiniz! Bir bama ay imeye baladm; on dakika sonra bizimki de geldi. -Haklsnz galiba, bir bardak ay isem iyi olacak. Anlarsnz ya, Peorin'i bekliyordum. Ua gideli ok oldu; herhalde nemli bir ii kmtr. 52 Aceleyle bir bardak ay mideye indirdi, arkasndan bir bardak daha iti, endieli grnerek kapnn nne kt yine. Peorin'in ilgisizliine krld besbelliydi; uzun uzun arkadalklarn anlatmt bana, daha bir saat nce de Maksim Maksimi adn duyar duymaz koarak geleceini sylemiti onun. Pencereyi yine ap Maksim Maksimi'e yatma zamannn geldiini sylediimde hava kararmt artk; dilerinin arasndan bir eyler mrldand; arm tekrarladm; cevap vermedi. Kaputa sarnarak kanepeye uzandm, ini sobann stnde yank braktm mumu, uykuya daldm. Maksim Maksimi gecenin ge saatinde odaya girerek uykumu karmasayd rahat bir gece geirecektim. ubuunu masann stne atarak dolamaya balad, sobann kllerini kartrd, sonunda yatt; yatt ama uzun zaman bir yandan bir yana dnerek ksrd durdu. -Tahtakurular m var? diye sordum. Derin derin iini ekerek, -Evet, dedi. Ertesi sabah erkenden uyandm, ama Maksim Maksimi benden nce davranmt. Kapnn nndeki srada oturur buldum onu. -Komutan grmem gerekiyor, dedi, Peorin gelince bana bir haber yollar mydnz? Yollayacama sz verdim. Koarak uzaklat, bacaklar eski glerini, genliklerini yeniden kazanmlard sanki. Serin, ama gzel bir sabaht. Altn bulutlar, sradalar gibi toplanmt tepelerin stnde. Kapnn nnde geni bir alan vard; karya da, gnlerden pazar olduu iin, pazar kurulmutu, bir sr insan birikmiti; srtlarnda kfelerle petek bal tayan Oset delikanllar bama t, hepsini kovdum. Bir de onlar tarafndan rahatsz edilmek istemiyordum dorusu. Sevimli Yzba'nn tedirginliini paylayordum, bu da yeterdi. On dakika ya gemi ya gememiti ki, beklediimiz kimse 53 alann karsnda belirdi. Yannda Albay N... vard; Albay, konuunu hana kadar getirdikten sonra dnp kaleye doru gitti. Harp malullerinden birini hemen Maksim Maksimi'e yolladm. Efendisini karlamak zere, Peorin'in ua avluya kt, atlarn hazrlanmakta olduunu syledi, bir kutu sigara uzatt ona, baz emirler aldktan sonra da eyalara bakmak zere ayrld. Efendisi, bir sigara yaktktan sonra birka kere esnedi, kapnn teki yanndaki sraya oturdu. imdi onun portresini izeyim size. Orta boyluydu; ince gvdesiyle geni omuzlar, avare yaaynn da iklim deiikliklerinin de getirdii glklere dayanabildiim ve ehir hayatnn dknlkleriyle ruh frtnalarna yenilmediini gsteriyordu; tozlu kadife ceketinin yalnz alt iki dmesi iliklenmiti, altndan grnen tertemiz beyaz amarlar, kibar bir beyin alkanlklarn belirtiyordu; kirli eldivenleri smarlama yaplmt sanki, soylu ellerine ylesine uyuyordu; eldivenlerden birini kard zaman soluk parmaklarnn ne kadar ince olduunu aknlkla grdm. Kaytsz, rahat bir yry vard, ama kollarn sallamyordu; ie kapank bir kiiliin belirtisi.

Yine de, bunlar kendi gzlemlerime dayanarak karaladm zel notlar, bu notlara krkrne inanmanz istemem. Sraya otururken, dik gvdesi ylesine bkld ki, helkemi; inde hi kemik yok sanrdnz; btn gvdesinin davranlar ; sinirli bir gszlkten gelen davranlard; Balzac'n otuz ya-ndaki koketi, yorucu bir balondan sonra kuty minderlere nasl ker, o da sraya yle kt. Yzne ilk bakta, olsa olsa yirmi yandadr diye dnmtm, sonralar ise otuz yalarnda grnd bana. Glmseyiinde bir ocuksuluk vard. Teninde kadns bir incelik gze arpyordu; doutan dalgal yumuak sa soylu, soluk alnn ereveliyordu; alnndaki, fke 54 ya da tedirginlik anlarnda daha ok beliren krklar uzun bir gzlemden sonra seebildim. Salarnn ak rengine karlk, byklaryla kalar karayd, hani baz beyaz atlarn yeleleriyle kuyruklar nasl siyah olur, bu da yle... soyluluk belirtisi. Portresini tamamlamak iin, hafife kalkk bir burnu, prl prl, beyaz dileri ve kahverengi gzleri olduunu syleyeyim. Gzleri iin birka kelime daha eklemeliyim. Kendisi glerken gzleri hi glmyorlard! Baz insanlarda buna benzer acayip elimelere rastladnz m hi? Ya kt bir huyun ya da derin, srekli bir acnn belirtisidir bu. Yar kapal kirpiklerinin ardndan fosforlu bir ltyla patlyorlard diyebilirim. Ne iindeki parltnn ne de cvl cvl bir hayal gcnn yanksyd bu; dzgn bir eliin gz kamatrc ama souk parltsna benziyordu daha ok; baklar, evresiyle oyalanmad zamanlarda, insann iine ileyen, yrtc baklard, saygsz bir sorunun tatsz etkisini brakyordu insann stnde, bu kadar kaytsz, bu kadar durgun olmasalard, kstaha baklar olarak da deerlendirilebilirlerdi. Belki de onun hayatnn baz ayrntlarn bildiim iin dndm bunlar, bakasnn stnde bambaka bir etki de brakabilirdi bu baklar; ama Peorin'i size yalnz ben anlatacama gre, benim izdiim portreyle yetinmeniz gerekecek. Sz, onun yakkl bir adam, yznn de kibar kadnlarn houna giden bir yz olduunu syleyerek balayaym. Atlar koulmutu artk; koum ngraklar nlayp duruyordu, Peorin'in ua iki kere efendisinin yanna gelip hazr olduklarn sylemiti, ama Maksim Maksimi hl grnrlerde yoktu. Neyse ki, Peorin Kafkas sradalarnn mavi tepelerine bakarak dncelere dalmt, yola kmakta acele etmiyordu. Yanna gittim. -Biraz daha bekleyecek olursanz, dedim, eski bir dostunuzu yeniden grmenin mutluluunu tadacaksnz. -Ha, sahi, diye cevap verdi aceleyle, dn gece de sylediler 55 bana. Ama kendisi nerede? Alana baknca, Maksim Maksimi'in olanca gcyle koarak, geldiini grdm. Biraz sonra yanmzdayd; suratndan ter damlyordu; apkasnn altndan sarkan slak salar alnna yapimiti; dizleri titriyordu. Peorin'in boynuna atlacakt nerdeyse; Peorin, dosta glmseyerek, ama souka elini uzatt. Yzba bir an olduu yerde kalakald, sonra karsndakinin elini iki eliyle skt; hl konuamyordu. -Nasl da sevindim, sevgili Maksim Maksimi! dedi Peorin. Naslsnz bakalm? Yal adam, gzlerinde yalarla, -Ya siz? Ya siz? diye kekeledi. Bu kadar zaman... Bu kadar zaman siz nerelerdeydiniz?... Nereye gidiyorsunuz? -ran.'a gidiyorum, sonra daha da telere... -u anda gitmiyorsunuz ya?... Biraz bekleyin sevgili dostum!... Hemen ayrlacak deiliz tabii. Uzun zamandr birbirimizi grmedik. -Hemen gitmem gerekiyor Maksim Maksimi, diye cevap ald. -Yok canm! Aceleniz ne? Anlatacak, soracak o kadar ok eyim var ki... Naslsnz? istifa m ettiniz? iler nasl? Neler yaptnz? Peorin glmseyerek, -Skldm, diye cevap verdi. -Kaledeki gnlerimizi hatrlyor musunuz? Avlanmak iin gzel yerdi dorusu! Siz de amma tutkuyla avlanrdmz haa.. Bella'y da hatrladnz m? Peorin hafife sarararak ban evirdi. Esnermi gibi yaparak, -Tabii hatrladm, dedi. Maksim Maksimi birka saat daha kalmas iin yalvarmaya balad ona. 56 -Enfes bir yemek yeriz, dedi. Bende bir ift sln var, burann Kahetin arab da nefis; tabii Grcistan'daki

araplar kadar gzel deil ama bu da birinci snf. Konuuruz.. Petersburg'daki hayatnz anlatrsnz bana. Oldu mu? -Aslnda anlatacak bir eyim yok, sevgili Maksim Maksimi... Artk hoakaln diyeyim size, gitmem gerekiyor, acelem var. Elini skarak, -Beni unutmadnz iin teekkr ederim, diye ekledi. Yzba suratn ast. Saklamak istemesine ramen zgn ve fkeli olduu besbelliydi. -Unutulmuum, diye homurdand. Ben ki hibir eyi unutmadm. Peki, nasl isterseniz yle yapn. Bir daha bu ekilde karlaacamz ummamtm. Peorin, onu dosta kucaklayarak, -Hadi hadi, dedi. Eskiden naslsam imdi de yle deil miyim? Elden ne gelir? Herkes kendi yoluna. Bir daha birbirimizi grp gremeyeceimizi Tanr bilir. Bunlar sylerken arabaya binmiti bile; arabac dizginleri e line almt. Maksim Maksimi, arabann kapsna yaparak, -Durun, durun! diye bard anszn. Az kalsn unutuyordum. Ktlarnzn bazlar bende kalmt, Gregoriy Aleksandrovi. Belki Grcistan'da sizinle karlarm diye onlar yanmda tayordum, Tanr bizi nerede karlatrd. Onlar ne yapaym? -Ne isterseniz, diye cevap verdi Peorin. Hoakaln. Maksim Maksimi, onun arkasndan, -Demek iran'a gidiyorsunuz?.. Ne zaman dneceksiniz? diye bard. Bu arada, lando epey uzaklamt, ama Peorin eliyle "Hi dnmeyeceim! Zaten niye dneyim?" gibilerden bir iaret yapt... Tal yolda araba tekerleklerinin grltsyle ngrak sesleri 57 kesildikten sonra uzun sre zavall Maksim Maksimi olduu yerden kmldamad; derin dncelere dalmt. Gzlerinde zaman zaman beliren yalara ramen kaytsz bir hava taknmaya alarak, -Evet, dedi sonunda, eskiden arkadatk; ama gnmzde arkadaln deeri kald m zaten? Onun gznde ben neyim ki? Ne paran ne rtbem var, stelik yat da deilim. Bakn zppeye, Petersburg'u ziyaretinden sonra ne hale gelmi? Ne gzel bir bando! Ne ok bavul! Bir de burnu byk uak! Alayl bir glmseyile sylenmiti bu szler. Bana dnerek, -Syleyin bakalm, diye devam etti, siz ne dersiniz bu ie? Hangi eytana uyarak iran'a gidiyor? Samalk, baka bir ey deil, dpedz samalk! Aslna bakarsanz, ben onun gvenilmez, uar bir insan olduunu ta batan beri biliyordum. Yine de, sonu kt olacak diye zlyorum... Baka trl olamaz! Her zaman sylemiimdir: Eski dostlarn unutanlardan adama hayr gelmez. Szn burasnda, heyecann gizlemek iin dnp avluda dolamaya balad; gzleri ya iinde, sanki tekerleklerini kontrol ediyormu gibi, arabasnn evresini doland birka kere. Yanna yaklaarak, Maksim Maksimi, dedim. Peorin'in size brakt ktlar nelerdir? -Tanr bilir! An gibi bir eyler ite... -Ne yapacaksnz onlar? -Ne mi yapacam? Fiek sks yaptrtrm artk. -Bana verseniz... aknlkla bana bakt, dilerinin arasndan bir eyler mrldanarak bavullardan birini kartrmaya balad; bir defter karp tiksinerek yere att; ikinci, nc derken tam on defter ayn sonula karlat. fkesinde bir ocuksuluk vard Maksim Maksimi'in; hem eleniyor, hem duygulanyordum. 58 -te hepsi burada, dedi, ele geirdiiniz hazine iin kutlarm sizi... -Bunlar ne istersem yapabilir miyim? -isterseniz gazeteye verin. Bana ne? Ne dostuyum onun, ne de akrabas. Evet, uzun zaman bir at altnda yaadk... Ama kiminle yaamadm ki? Ktlar alp aceleyle oradan uzaklatm, Yzba'nn piman olacandan korkuyordum. Ksa zaman sonra, kervann bir saat iinde yola kaca bildirildi. Atlarn hazrlanmasn byrdm. Yzba odaya girdiinde ben apkam giymekteydim artk; o, yola kmak iin hazrlanmyor gibiydi; grnnde bir

soukluk, bir tatszlk vard. -Ya siz, Maksim Maksimi, siz gelmiyor musunuz? -Hayr efendim. -Niye? -Daha komutan grmedim; kendisine vermem gereken baz beylik eyalar var. -Ama siz onu grmeye gitmemi miydiniz? Bunlarak, -Gitmitim tabii, dedi, ama kendisi yoktu... ben de bekleye medim. Onu anlyordum. Zavall ihtiyar, belki de mrnde ilk olarak, grevini, resmi dille syleyecek olursak, "zel ileri urunda ktye kullanmt", ald karlk da ne karlkt ya! -ok zldm, dedim, bu kadar erken ayrlacamza ok zldm Maksim Maksimi. -Bizim gibi bilgisiz ihtiyarlar sizin gibilerle bir olabilir mi hi? Sizler kibarsnz, kibirlisiniz. Burada erkez atei altnda dost olabilirsiniz bizimle... Ama ilerde karlanca elimizi bile skmaya utanrsnz. Ben bu talar hak edecek bir ey yapmadm, Maksim Maksimi. 59 -Aklma gelmiken syleyeyim, dedim. Neyse, mutluluklar ve iyi yolculuklar dilerim size. Biraz souka ayrldk. Sevgili Maksim Maksimi inat, hrn bir Yzba olup kmt! Neden mi? Peorin'in boynuna atlmaya hazrlnrken, Peorin ya dalgnlk ya da baka bir sebepten tr kendisine sadece elini uzatt diye! Bir delikanlnn, insanlarn davranlarna ve duygularna arkasndan bakt pembe tller yrtld iin en gzel umutlarn, dlerini kaybetmesi ok zc; ama eski hayallerin yerini daha kalc, daha tatl hayaller de alabilir. Gelin grn ki, insan Maksim Maksimi'in yanda olunca eski hayalleri yeni hayallerle deitiremiyor. Kalp katlayor, ruh kendi stne kapanyor. Yola yalnz ktm. Peorin'in Gnl ;?.. 60 ONSUZ Peorin 'in Iran 'dan dnerken ldn rendim geenlerde. Bu haber sevindirdi beni, hem bana bu notlar yaymlamak hakkn salyordu, hem de baka birinin eserine kendi imzam atmak frsatn veriyordu. Dilerim okuyucular byle ufak bir sahtekarlk iin beni sulamazlar. Hi tanmadm bir insann en derin srlarn neden aklyorum, onu anlataym imdi. Arkada olsaydm neyse gerek bir arkadan hesapl boboazln herkes hogrr-ama hayatmda bir kerecik, da yolunda grmtm onu; onun iin de, arkadalk maskesi arkasnda saklanp sitem, t, alay ve yaknmalarla boy gstermek iin, sevdii kimsenin lmn ya da dmesini bekleyen biri de olamam. Bu notlar okurken, kendi kusurlarn, ktlklerini hi acmadan ortaya seren bu adamn itenliine inandm, isterse en kt insann olsun, bir insann nhunun tarihi, btn bir ulusun ruhunun tarihinden daha az merakl, daha az eitici deildir; zellikle bu tarih, olgun bir kafann kendi zerindeki gzlemlerinin sonucuysa ve yaknlk salamak tutkusuyla yazlmsa. Rousseau'nun itiraflar bile, yazan tarafndan arkadalarna okunmu olmann kusurunu tar. Onun iin, rastlantyla elime geen bir gnlkten baz blmleri yaymlamaya, yalnzca yararl olabilmek amac srkledi beni. zel adlan deitirdim 61 ama bu adlarn gerek sahipleri herhalde kendilerini tanyacaklardr; belki de, artk dnyamzla hi iliii kalmayan bir adam, suladklar hareketlerinden tr ho greceklerdir. Biz, anladmz hemen her eyi balarz. Bu kitaba Peorin 'in yalnz Kafkasya anlarn koydum, iinde btn hayatn anlatt koca bir defter duruyor elimde. Bir gn o da dnyann yargsna sunulacaktr, ama imdilik byle bir sorumluluu yklenmemem iin nemli sebepler var. Baz okurlar Peorin 'in kiilii hakknda benim dncemi renmek isteyebilirler. Cevabm kitabn addr, -Ama bu kt bir alay! diyeceklerdir. Acaba? I'Taman 62 T aman, Rusya'daki btn ky kasabalarnn en ktsdr. Az kalsn alktan lecektim orada, stelik beni bomaya da kalktlar. Bir gece ge vakit menzil atlarnn ektii ufak bir yaysz arabayla vardm oraya.

Arabac, yorgun atlarn, kasabann giriinde, Taman'daki tek ta yapnn kapsnda durdurdu. ngrak seslerinden irkilerek uyanan Karadenizli Kazak nbeti, yabani sesiyle, -Kim var orada? diye bard. Bir avula bir Onba grnd. Seyyar bir tabura katlmak zere resmi grevle yolcul uk eden bir subay olduumu syledim onlara, yatacak yer istedim. Onba beni kasabada dolatrd. Kapsn aldmz her kulbe dolu. Hava souktu; gecedir uyumamtm, bitkindim, fkelenmeye balyordum artk. -Rezil herif, bana bir yer bul! diye bardm, isterse eytann evi olsun, bir ev bul bana. Ensesini kayarak, -Bir ev daha var, dedi Onba, ama kt bir yerdir, efendimiz orasn beenmezler! 63 "Kt" kelimesinin tam anlamn kavrayamamm; beni oraya gtrmesini byrdm, iki yannda eski itlerin sraland pis sokaklardan geip denizin tam kysndaki bir kulbeye vardk. Dolunay, yeni konann sazl damn, beyaz badanal duvarlarn aydnltyordu; bahede, akllar arasnda derme atma ikinci bir kulbe daha vard; tekinden de eski, tekinden de kk bir kulbeydi bu. Ky, sanki bu kulbenin duvarlar dibinden denize dklyordu; aada lacivert dalgalar bitmek bilmeyen bir mrltyla arpyordu karaya. Ay, kendisine hem bakaldran hem de boyun een dnyay seyrediyordu usulca; onun nda, kydan epey uzakta, kprtsz karaltlar soluk ufkun nnde belirmi iki gemiyi seebiliyordum. -Limanda gemiler var, dedim kendi kendime. Yarn Gelincik'e hareket ederim. Yanmda emirber olarak snr alayndan bir Kazak vard. Bavulumu almasn, arabacy da salvermesini syledim. Sonra ev':' sahibine seslenmeye baladm. Cevap yok. Kapy aldm yine'i cevap yok. Tuhaf bir durum. Sonunda on drt yalarnda bir ocuk grnd dehlizden. -Evin efendisi nerede? -Evin efendisi yok. ''-Nasl yani? Bu evin efendisi yok mu? Yok. -Evin hanm? -ehre gitti. -yleyse kim aacak bana kapy? diye sorup bir tekme attm. Kap ald, bir rutubet kokusu geldi ierden. Kkrtl bir kibrit yakp olann burnuna tuttum; , bembeyaz iki gz1 aydnlatt. ocuk krd, doutan kr. nmde kprdamadan duruyordu, kendisini incelemeye baladm. itiraf ederim, krler, tek gzller, sarlar, dilsizler, olaklar, 64 Peorin'in Gnl topallar, kamburlar, vs. hakknda kesin yarglarm vardr, insann grnyle ruhu arasnda garip balar olduunu fark etmiimdir; sanki bir kolun yok oluuyla birlikte ruh da bir duygusunu kaybeder. Onun iin, kr ocuun yzn incelemeye baladm, ama gzleri olmayan bir yzde insan ne okuyabilir? Uzun zaman, elimde olmayan bir acmayla baktm onun yzne; anszn ince dudaklarna belli belirsiz bir glmseme yayld, bu glmseme nedense tatsz bir etki brakt bende. Kafamda, kr ocuun grnd kadar kr olmad kukusu uyand; ama bouna! Kr olmayan biri kendini kr gstermekle ne kazanabilirdi? Yine de, aklma takld bu. Baz inanlarm vardr. Sonunda, -Sen evin hanmnn olu musun? diye sordum. -HayrKimsin yleyse? -Yetimin biri. Bir sakat. -Evin hanmnn hi ocuu yok mu? -Yok. Bir kz vard, o da bir Tatarla denize kat. -Ne Tatar? -eytan bilir! Krm'dan bir Tatar ite, Kerli bir kayk. Kulbeye girdim; btn eya, iki sra, bir masa, bir de ocan yanndaki koca bir sandktan ibaretti. Duvarlarda bir tek ikona bile yoktu ktye alamet! Krk pervazlar arasndan deniz yeli giriyordu. Bavulumdan bir mum karp yaktm, onun nda eyalarm yerletirmeye baladm. Odann bir kesine klcmla tfeimi koydum, tabancalarm masaya braktm, sralardan birinin stne pelerinimi yaydm; benim Kazak teki sraya uzand, on dakika sonra horlamaya balad. Ama uyku tutmuyordu beni, karanlkta kr ocuk geliyordu gzlerimin nne. Bylece bir saat kadar geti. Ay pencereyi aydnlatyordu, szlen kulbenin toprak zeminine vuruyordu. Szlen

65 ktan bir glge geiverdi anszn. Kalkp pencereye bir gz attm; biri, bir daha koarak geip kayboldu, nereye gittiini Tanr bilir. Kyya inen dik yokutan aa komas imknszd; ama gidecek baka yer de yoktu ki. Kalkp bemet'imi srtma geirdim, hanerimi kuandm, hi ses etmemeye alarak kulbeden ktm; nmde kr ocuk beliriverdi. itin arkasna saklandm hemen; salam, ama dikkatli admlarla yanmdan geti. Kolunun altnda bir boha vard; limana yneldi, dar, dik yoldan inmeye balad. "Bir gn gelecek ki dilsizler konuacak ve krler grecektir(*)", diye dnp, beni gremeyecei bir uzaklktan takip etmeye baladm onu. Bu arada, ay bulutlarla rtnm, denizin stn sis kaplamt; yaknlardaki bir geminin burnunda yanan fener grnyordu sislerin arasndan. Kydaki kpkl dalgalar neredeyse batracak gibiydi gemiyi. Glkle yokutan indim. Grdklerim unlard: Kr ocuk bir an duralad, sonra yokuun sana sapt; o kadar kyda yryordu ki, bir dalga gelip onu gtrebilirdi; ama besbelli bu yolu ilk tepmiyordu, tatan taa atlayndan, ukurlara basmayndan yle anlalyordu. Sonunda, bir eye kulak veriyormu gibi, durdu, yere oturup bohay yanna brakt. Bir kayann arkasna saklanp onun hareketlerini takip ettim. Birka dakika sonra, aksi ynden, beyazlar giyinmi biri geldi. Gidip krn yanna oturdu. Rzgr, konumalarn zaman zaman kulama kadar getiriyordu. Bir kadn sesi, -Ee, kr? dedi. Frtna iddetlendi; Yanko gelmeyecek. teki, -Yanko frtnadan korkmaz, diye cevap verdi. Kadn, sesinde bir hznle, -Sis de artyor, diye steledi. (*) incil'den 66 Peorin'in Gnl -Siste devriyeleri atlatmak daha kolay. -Ya batarsa? -Batarsa batsn, ne kar bundan? Sen de pazar gn yeni kurdeleni takmadan gidersin kiliseye. Bir sre konumadlar; dikkatimi eken bir ey vard: O zamana kadar Ukrayna ivesiyle konumu olan kr, artk tertemiz bir Rusayla anlatyordu diyeceklerini. Ellerini rparak, -Grdn m, haklymm, dedi. Yanko ne denizden, ne rzgrlardan, ne sisten, ne de devriyelerden korkar. Dinle bak! Bu, suyun sesi deil... Ben aldanmam... Onun uzun kreklerinin sesi bu! Kadn, ayaa frlayp, endieli endieli uzaklara bakmaya balad. -Yanlyorsun, kr, dedi. Ben bir ey grmyorum. itiraf ederim, ne kadar uratysam ben de kaya benzer bir ey gremedim uzaklarda. On dakika kadar geti; sonra da gibi dalgalar arasndan kara bir nokta grnd, bir byyor bir klyordu. Dalgalarn stnde inip kalkarak, kayk kyya yaklayordu. Byle bir gecede on be millik boaz gemeyi gze aldna gre yiit bir denizci, diye dndm; herhalde nemli bir sebep de vard! Zavall kaya, kalbim arparak bakarken bunlar dndm. Kayk, bir rdek gibi dalyordu dalgalara, sonra dalgalarn krek gibi alyla birlikte derin karanlktan kpkler arasnda kyordu. imdi kyya arpp paralanr, dedim kendi kendime; ama ustalkla yan dnp sapasalam, krfeze girdi. Koyun postundan bir Tatar kalpa giymi orta boylu bir adam kt kyya. Elini sallad; birden, kayktan kardklar bir eyi srmeye baladlar; yk yle kocamand ki, kayk nasl batmam, bugn bile ayorum. Her biri bir boha yklendi, kyda uzaklap gzden kayboldular. Kulbeye dnmek zorunda kaldm; ama, itiraf ederim, btn bu 67 garip olaylar kafam kurcalad benim, sabah bekledim. Uyannca beni giyinmi gren emirber ard; ona niye erken kalktm sylemedim tabii. Bir sre, pencereden yrtk bulutlar ve beyaz bir deniz fenerinin tepesiyle birleen mor renkli uzak Krm kylarn hayranlkla seyrettikten sonra, Gelincik'e hareket saatini renmek zere Fonagorio Kalesine, komutanla grmeye gittim. Yazk ki, komutan kesin bir ey syleyemedi. Limandaki gemiler ya devriyelerdi ya da daha yklenmeye balanmam tc-car gemileriydi. -Belki drt gn sonra posta gemisi gelir, dedi komutan, o zaman bir'ey dnrz. Skntl ve aksi, kulbeye dndm. Kapda benim Kazak korkulu bir yzle karlad beni. -ler kt, efendim, dedi. -Evet, dostum, biliyorum. Buradan ne zaman kurtulacamz Tanr bilir! Bunlar duyunca daha da telaland, bana doru eilerek, -Kt bir yer buras! diye fsldad. Bugn Karadenizli bir avua rastladm; geen yl ayn blkteydik

onunla. Ona nerede kaldmz syler sylemez, "Karde, berbat bir yer oras, sahipleri de berbattr!" dedi. Sahiden de ne biim kr bu? Her yere, pazara, ekmek, su almaya tek bana gidiyor... buralar iyi biliyor... -Evin hanmm grdn m? -Siz burada yokken yal bir kadnla kz geldi. -Ne kz? Onun kz yok ki. -Kz deilse kim olduunu Tanr bilir. Neyse, kadn imdi kulbede. Kk kulbeye girdim. Ocak yanyordu, yoksullar iin olduka gzel saylabilecek bir yemek piiyordu iinde. Sorduum btn sorulara, kadn sar olduunu, tek kelime duymadn syleyerek cevap verdi. stelemek bouna! Atei al r Peorin 'in Gnl pyla alevlendiren kre dndm. Kulandan yakalayarak, -Syle bakalm, kr eytan! dedim. Dn gece o bohayla sinsi sinsi nereye gidiyordun, ha? O anda kr ocuk, alayp inlemeye, barmaya balad: -Nereye mi gidiyordum? Hibir yere... Bohayla m? Ne bohas? Bu kere sylenenleri duyan yal kadn homurdand: -insanlar neler de uyduruyorlar! Hem de bir sakat iin! Niye urayorsunuz onunla? Size ne yapt? Usandm, bu bilmeceyi zmeye karar vererek kulbeden ktm. Pelerine sarnp itin yanndaki bir taa oturdum, avare avare uzaklar seyretmeye baladm. nmde, dn geceki frtnadan kabarm deniz vard; dalgalarn tekdze sesi, uykuya dalmaya hazrlanan bir ehrin mrltsn andryordu; bu, gemi yllarm hatrlatt bana, dncelerim, kuzeye, souk bakentimize uzand. Anlar rahatsz etti beni, onlarn arasnda kayboldum. Bylece bir saat, belki de daha ok zaman geti. Anszn arkya benzer bir ey arpt kulama. Gerekten bir arkyd, gen bir kadn sylyordu... Ama nereden geliyordu ses? Dinledim; garip, bir ar, bir hznl, bir hzl, bir neeli arkyd bu. Dndm... Kimseler yoktu; yeniden dinledim, kelimeler gkten dyorlard sanki. Gzlerimi kaldrdm; kulbenin damnda, izgili bir elbise giymi, salar zk bir kz, bir su perisi duruyordu. Gne gelmesin diye elini gzlerine siper etmi, uzaklara bakyor, bir glp bir dnyor, arksn sylyordu. O arky kelime kelime ezberledim: Bu yemyeil denizin dalgalar stnde kadrgalar salnr beyaz yelkenleriyle. 69 Benim kaym da var kadrgalar iinde, yelkeni yoktur ama krei iki tane. Patlaynca frtna o eski kadrgalar kanatlarn ap denize dalrlar. Selamlarm denizi eilip dalgalara: "Ey azgn deniz, sakn kayma dokunma. Benim kk kaym deerli eyler tar, kaptan da ne kaptan, gzpek bir bahadr!" Geceleyin duyduum sesin bu ses olduunu anlayverdim birdenbire; bir an dndkten sonra yeniden dama baktm, kz yoktu. O srada koarak geti yanmdan, bir baka ark mrldanarak, parmaklarn krdatarak yal kadnn kulbesine gitti; sonra da bir tartma balad aralarnda. Yal kadn kplere binmiti, kz ise kahkahalar atyordu. Baktm, benim su perisi kulbeden kt. Yanma gelince durup, orada bulunmama am gibi gzlerini gzlerime dikti; dnd, ar ar limana doru yrd sonra. i bununla bitmedi: Oturduum kulbenin evresinde doland btn gn; ark sylemesi de, zplamas da bir dakika kesilmedi. Ne garip yaratkt! lgnlk izleri yoktu yznde; aksi; 70 Peorin 'in Gnl ne, prl prl; insann iine ileyen baklar vard. Gzleri, mknatsl birer gce sahipti sanki, ne zaman baksalar karlarndakinden bir soru bekliyor gibiydiler. Ama ben daha.azm aar amaz, kurnazca glmseyerek kayordu.

Dorusunu isterseniz, byle bir kadn grmemitim imdiye kadar! Gzellikle ilgisi yoktu, ama benim de gzellik konusunda kendime gre dncelerim vardr. Cins kadnd... cins olmak, atlarda olduu gibi, kadnlarda da byk bir eydir; bunu bulanlar; la jeune France. Yryten, ellerden, bir de ayaklardan anlalr bu (yani la jeune France deil, cins olmak), zellikle burun da nemlidir. Rusya'da dzgn burun bulmak kk ayak bulmaktan daha zordur. Benim arkc on sekizinden fazla gstermiyordu. Grnndeki olaanst yumuaklk, ban sadece kendine zg bir biimde eii, gneten yanm boynuyla omuzlarnn altna benzer parlts ve zellikle, dzgn burnu... btn bunlar beni bylyordu. Gzlerinin ucundan baklarnda yabani, kukulu bir eyler okuyordum geri, glmseyiinde tuhaf bir belirsizlik vard, ama inancn gc diye buna denir ite: dzgn burnu aklm bamdan almt. Goethe'nin Mignon'unu (onun Alman hayal gcnn garip yaratn) bulduumu sanmtm; aralarnda yle ok ortaklaa zellikler vard ki sonsuz tedirginlikten tam durgunlua ayn hzl geiler, ayn kapal szler, ayn zplamalar, garip arklar. Akamst, kapnn yannda nn kestim onun; aramzda yle bir konuma geti: -Syle bana, gzel kz, dedim, damda ne yapyordun bugn? -Rzgrn nereden estiini anlamaya alyordum. -Sana ne bundan? -Rzgrla birlikte mutluluk da gelir. -Demek mutluluu arkyla aryordun? 71 -arklarn olduu yerde mutluluk da vardr. -Ya insan kederli bir ark sylyorsa? -Ne kar? Bir yerde iyi yoksa o yerde kt bulunur; iyi ile ktnn aras pek yle uzak deildir. -Kim retti sana o arky? -Kimse retmedi; iimden ark sylemek geliyorsa sylerim; dinlemek isteyen de dinler; dinlemey en anlamaz. -Peki arkc blbl, adn ne senin? -Beni vaftiz eden bilir. -Kim vaftiz etti seni? -Nereden bileyim? -Ne byk sr! Bak, senin hakknda bir ey rendim. (Sanki kendisine sylemiyormuum gibi, yz deimedi, dudaklar kmldamad.) Dn gece kyya inmisin. Burada, btn grdklerimi ciddi ciddi anlattm kendisine, telalanr sanyordum. Hi mi hi telalanmad! Kahkahalar atmaya balad. -ok ey grmsn, ama az ey biliyorsun, dedi. Bildiini de kendine sakla! -Ya grdklerimi komutana sylemeyi aklma koymusam? ok ciddi, hatta sert bir tavr takndm szn burasnda. Anszn srad, bir arkya balayp allar arasndan frlayan bir ku gibi gzden kayboldu. Son szlerim yersizdi: O srada bu szlerimin nemini kavrayamamm, sonradan piman oldum. Hava daha yeni kararmt; Kazaa, ay yolculuk usul demlemesini byrdm; bir mum yakp masann bana oturdum, sessizce ubuumu tttrdm, ikinci bardak aym bitirmek zereydim ki, kap gcrdad, arkamda bir elbisenin hafif hrtsyla baz ayak sesleri duydum; rkerek dndm: Oydu, benim su perisi. Usulca karma oturup gzlerini benim gzlerime dikti; neden bilmiyorum, baklar alacak kadar candan grnd bana; baklar, bir zamanlar hayatmla zalimcesine 72 Peorin'in Gnl oynayan baz baklar hatrlatt. Soru sormam bekliyor gibiydi, ama anlatlmaz bir karklk iindeydi kafam, ses karmadm, iinin heyecann aa vuran hafif bir solgunluk kaplamt yzn, elleri masann stnde amaszca dolayordu, belli belirsiz titriyordu; gs bir kabaryor, bir iniyordu; zaman zaman soluunu tutuyordu. Bu komedi skmaya balamt artk beni; sessizlii en kolay ekilde, yani ona bir bardak ay sunarak, bozmak zereydim ki anszn ayaa kalkp kollarn boynuma dolad, nemli, ateli bir pck kondurdu dudama. Gzlerim karard, bam dnd, genlik tutkusunun btn gcyle sardm onu; ama o, ylan gibi kayarak kollarmdan kurtuldu. -Bu gece, diye fsldad, herkes uyuyunca kyya gel. Sonra ok gibi frlayp kt odadan. Dehlizde, aydanlkla yerde durmakta olan mumu devirdi. Samanlarn stne uzanm, geri kalan ayla snmay kuran Kazak,

-eytan kar! diye bard. Ancak o zaman kendime gelebildim. iki saat kadar sonra, liman sessizlie brnnce benim Ka 'za uyandrdm. -Ate edersem, dedim, hemen kyya gelirsin. Gzleri falta gibi ald; hemen cevab yaptrd: -Bastne, efendim! Kuama bir tabanca sokup dar ktm. Kz beni yokuun banda bekliyordu; kvrak gvdesini saran al incecikti. Elimi tutarak, -Beni takip et! dedi. Yokutan inmeye baladk. Nasl oldu da kafam krmadm, hl aarm, inince saa saptk, bir gece nce krn arkasndan gittiim yolda ilerledik. Ay daha domamt, iki yldz, bir ift deniz feneri gibi parlyordu lacivert gkte. Kyya yanam 73 kay ar ar sallayan koca dalgalar kayalara birbiri arkasndan arpyorlard. . . . -Hadi, kaya binelim, dedi. Durakladm. Deniz gezintilerine alktm; ama sras deildi duraklamann. Kaya atlad, arkasndan ben de bindim. Kydan aldmz anlaynca aklm bama geldi. -Bu da ne demek? dedim serte. Beni oturtup kollarn boynuma dolayarak, -Bu, seni seviyorum demektir, dedi. Yanan yanama bastrd; yzmde alevli soluunu duydum. Anszn bir ey dt suya. Kuam yokladm, tabancam yoktu. Ah, ne byk bir kuku girdi iime! Kan beynime srad; evreme baktm, kydan elli kula almtk, bense yzme bilmiyordum! Onu itmeye altm, ama elbiselerime kedi gibi yapmt; birdenbire, gl bir itile az kalsn denize dyordum. Kayk sallanyordu, toparlandm; byk bir mcadele balad aramzda; fkem g verdi bana, ama baktm ki karmdaki benden daha evik. Kk ellerini skarak, -Ne istiyorsun? diye bardm. Parmaklar atrdad, ama barmad kz; ylan gibi biriydi, bu acya dayand. -Grdn, dedi, syleyeceksin! insanst bir abayla beni bordaya yatrd; ikimiz de yar belimize kadar kayktan sarkmtk; salar suya deiyordu; artk en nemli and bu. Dizimi kayn oturak tahtasna dayayarak bir elimle salarn, bir elimle de boazn yakaladm onun; elbiselerimi brakt, o anda kz suya attm. Hava iyice kararmt; birka kere kpkler arasnda ban seebildim, o kadar... Kaykta eski bir kree benzer bir ey buldum; nasl olduysa oldu, bin glkle kyya geldim. Kulbeye doru yrrken, 74 Peorin'in Gnl bir gece nce krn denizciyi bekledii yere bakmadan edemedim. Ay prl prld gkte, beyazlar giymi biri kyda oturuyordu; merakla yaklap yokuun bandaki imenlerin arasna uzandm. Bam biraz karnca her eyi ak seik grebiliyordum; benim deniz kzn fark edince pek armadm dorusu, biraz sevindim. Uzun salarn skyordu; slak al, kvrk gvdesini ve dik memelerini ortaya karmt. Uzakta bir kayk grnd; yaklat; iinden, bir gece nceki gibi, Tatar kalpakl, ama salar Kazaklarnki gibi kesilmi, deri kemerine koca bir haner sokmu bir adam kt. -Yanko, dedi kz, her ey bitti artk! Daha sonra konuma devam etti, ama yle hafif konuuyorlard ki sylediklerini duyamyordum. Bir ara Yanko, sesini ykselterek, -Kr nerede? dedi. -Bir ie gnderdim onu, diye cevap ald. Birka dakika sonra kr grnd, srtndaki uval bir kaya yerletirdiler. -Dinle kr, dedi Yanko, sen o yeri korursun... anlyorsun ya... orada epey deerli eya var... Sylersin.....'a (sylenen ad duyamadm), artk bana gvenmesin, iler bozuldu, bundan byle beni gremez; tehlikeli olur bu. Ben baka yerde i bulurum, ama o benim gibi gzpek birini bulamaz. Sylersin, bana daha ok para verseydi Yanko da onu brakmazd; rzgrn estii, denizin kabard yerlerde bana i ok!

Bir sre sustu, sonra devam etti: -Kz da benimle geliyor, burada kalamaz, ihtiyar karya da sylersin, artk gebersin gitsin, yaad yaayaca kadar; insan lecei zaman bilmeli. Ona gelince, o da bizi gremez bundan byle. Acnacak bir sesle, -Ya ben? diye sordu kr. 75 -Senin bana ne faydan dokunacak? diye cevap ald. Bu arada, benim deniz kz kaya atlamt, eliyle Yanko'ya iaret ediyordu; Yanko bir eyler sktrd krn avucuna. -Al unu, pasdispanya alrsn kendine, dedi. Kr, -Yalnz bu kadarck m? diye sordu. -Peki, unu da al bakalm. Yere, bir tan stne dt para. Kr onu almad. Yanko kaya bindi; kydan esiyordu rzgr; ufak bir yelken ap uzaklatlar. Uzun zaman ay nda, karanlk dalgalarn arasnda bembeyaz parldad yelken; kr, kyda oturuyordu; hkra benzer bir ey duydum, alyordu. Uzun uzun alad... zldm. Kader beni bu namuslu kaaklarn huzurlu ortamna niin atmt? Bir kaynan dzgn suyuna frlatlan bir ta gibi, huzurlarn bozmutum onlarn, az kalsn bir ta gibi kendim de batacaktm! Kulbeye ekildim. Dehlizde, tahtadan bir anan stnde mum yanyordu. Kazak, buyruuma ramen, tfek elinde, uykuya dalmt. Rahatn karmadan odaya girdim. Bir de baktm ki, yolculuk antam, gm kakmal klcm, bir arkadan armaan olan Dastan hanerim ortada yok! Krn srtndaki uvalda neler olduunu o zaman anladm ite! Pek nazik saylmayacak bir tekmeyle Kaza uyandrp adamakll haladm onu, fkem biraz yatt; yaplacak bir ey yoktu ki! Aslnda baklrsa, komutanla gidip kr bir ocuun beni soyduunu, on sekiz yanda bir kzn da bomaya kalktn sylemem sama olmaz myd? Neyse ki, ertesi sabah yolculuuma devam etmem imkn kt, Taman'dan ayrldm. Yal kadnla zavall kr ocuk ne oldular, bilmiyorum. Zaten insanlarn sevinlerinden, aclarndan bana ne? Ben, yolculuk eden bir askerden, elinde resmi grevlilere verilen bir yol belgesi bulunan bir insandan baka neyim ki? 76 2Prenses Meri 11 Mays Dn Pyatigorsk'a geldim, ehir dna yakn bir yerde, Mauk Dann eteklerinde, blgenin en yksek noktasnda bir ev tuttum: Frtna ktnda bulutlar evimin damna kecekler. Bu sabah saat bet e, penceremi anca, odam, evimin nndeki kck bahede byyen ieklerin kokusuyla doldu. iee durmu kiraz aalarnn dallar penceremin iine kadar uzanyorlar ve rzgr arasra onlarn tayapraklarn serpiyor yazmasama. tarafta da harika bir manzara var; batda, be tepeli Betu "yatm bir frtnann son kara bulutu" gibi masmavi uzanyor; kuzeyde, Mauk Da kvrck tyl bir Acem kalpa gibi, boydan boya kapatyor ufkun o kesimini; douda, daha i ac bir manzara var; tam aada da rengrenk, tertemiz, yepyeni kk bir kasaba; maden suyu kaynaklar kpk kpk, ayr ayr dillerden konuan kalabaln uultusundan ayrt edilemiyor; ehrin tesinde ise, sra sra dalar ykseliyor, nasl mavi, nasl tepeleri bulutlu dalar, oysa ufkun son noktasnda karl doruklardan bir dizi uzuyor gz alabildiine, Kazbek'le balayp ifte tepeli Elbrus'la biten bir dizi. 77 ' Byle bir lkede yaamak ne gzel! Bir eit sevin yaylyor damarlarm. Hava, kk bir ocuun p gibi saf ve taze, gne prl prl, gk mavi; kiinin, bundan fazla ne istenebilir, diyecei geliyor. Kim tutku, zlem ya da pimanlk ihtiyc duyar burada? Her neyse, vakit tamam. Elizabet Kayna'na gideceim: Dediklerine gre, sabahlar, kaplcalardaki btn kibarlar orada toplamyorlarm. ehrin merkezine indiimde bulvar boyunca yrdm; usul usul daa trmanan bir sr bezgin kiiler arpt gzme. Bunlarn ou, tara bozkrlarndan gelme toprak sahiplerinin aileleriydi: Kocalarn eski psk, modas gemi redingotlarna, karlarla kzlarn ssl psl elbiselerine bir kere bakmak yetiyordu bunu anlamak iin. Kaplcalardaki gen adamlar bir bir tanm olmallar ki, sevimli bir ilgiyle beni incelediler. nce, kaputumun Petersburg modasna uygunluu yanltt onlar, ama sonra alelade bir subay olduumu belirten apoletlerimi grnce tiksintiyle balarn evirdiler. Mahalli yksek memurlarn hanmlar, yani bir bakma kaplcalarn ev sahibeleri, daha bir yakn davranyorlard; onlarn el gzlkleri vardr, niformaya pek dikkat etmezler, Kafkasya'da, sra sra dmeli asker ceketlerinin altnda ateli yreklere, beyaz kalpaklar altnda zeki kafalara rastlamaya alkndrlar.

ok sevimlidir bu kadnlar, uzun zaman da sevimli kalrlar! Her yl, eski hayranlarnn yerini yenileri alr; onlarn bitmek tkenmek bilmeyen insancllm buna balayabiliriz belki. Elizabet Kayna'na giden dar patikadan karken, kimi sivil kimi asker bir erkek grubuna yetitim; bunlar, sonradan rendiime gre, sulardan yararlanmak isteyenlerin arasnda zel bir snf meydana getiriyorlarm. Ierlermi, ama su deilmi itikleri, az yrrlermi, geici maceralara atlrlarm, kumar oynarlarm ve can skntsndan ikyet ederlermi. Basbaya zppe bunlar: Hasr 78 Peorin'in Gnl zarfl bardaklarn kkrtl suya daldrrken bilgece pozlar taknrlar; sivil olanlar, soluk mavi boyunba takarlar; askerler, yakalarnn arasndan krmal gmleklerini gsterirler. Tara evlerini mthi kmserler ve bakentin iine admlarn bile atamadklar soylu konaklarn dnp i ekerler. Sonunda, kaynaa vardm. Kaynan yanbandaki alanda, banyolar evreleyen krmz kiremitli bir yap vard, biraz daha tede de, yamurlu havalarda yrye klabilecek bir avlu. Birtakm yaral subaylar, denekleri yana dayam, bir sraya kmlerdi, soluk ve bitkindiler. Birtakm hanmlar, bir aa bir yukar dolanyor, suyun ifal etkisini bekliyorlard, ilerinde biriki tane gzel yzl olan vard. Mauk Dann yamacn kaplayan asmalarn arasnda, ba baa kalmay kalabala tercih eden renkli kadn apkalar gze arpyordu, nk bylesi bir apkann yannda mutlaka ya bir asker kalpa gryordum ya da u yuvarlak, sakil sivil apkalarndan birini. Eol Harp diye anlan blmn bulunduu sarp tepenin stnde, manzara merakllar durmu, teleskoplarn Elbrus Dana evirmilerdi: Aralarnda, rencilerinin sarlk hastaln iyiletirmek iin buralara kadar gelmi iki eitmen vard. Tepenin kenarna geldiimde soluum kesilmiti; kiremitli yapya yaslanarak ilgin manzaray gzlemeye balamtm; ama o srada bildik bir ses duydum arkamda: -Peorin! Ne zamandr buradasn? Dndm ki, Grunitski! Kucaklatk. Seyyar taburda tanmtm onunla. Bacana bir kurun yemi, benden bir hafta kadar nce gelmi kaplcalara. Grunitski harp okulu rencisidir. Hizmete gireli ancak bir yl olmutur; zppelik adna erlere zg kaln kaputlardan giyiyor. Erlerin takt Giyorgi nian var gsnde. Vcudu birnli, karayaz bir adam; grnne kanarsanz yirmi be yainda falan dersiniz, oysa yirmi birinde bile yok daha. Konu surken ban geriye atar, sol eliyle de boyuna byn burar, sa eliyle koltuk deneine yaslanr nk. Konumas hzl ve zentilidir; her durumda kullanlabilecek ezberleme deyimlere nem veren, yaln gzellikten etkilenmeyen, kendilerini ciddi ciddi olaanst duygulara, yce tutkulara ve bilinmedik aclara kaptrveren kiilerden biridir o. Byleleri etki yaratabildiler mi mutlu olurlar; taral hanmlar baylrlar bu tiplere. Yalannca ya akl banda iftlik sahipleri olurlar, ya da ikiye vururlar; bazen iki iin de stesinden geldikleri olur. Yrekleri, ou kere, erdemlerle doludur ama iirsel ynden be para etmezler. Grunitski'nin en byk tutkusu parlak szler sylemekti; konuma gndelik kavramlarn dna kar kmaz kelime yamuruna tutard insan: Hibir zaman tartamadm onunla. Ne kar klarnza kulak asar, ne sylediinizi dinler. Bir susmayagrn, hemen sizin biraz nce sylediklerinizle ilgili gibi grnen, ama aslnda kendi konumasnn devam olan bir tirada giriir. ; Ortalama bir zeks vardr; nkteleri epey gldrcdr, ama ou kere yersiz kaar, stelik zeks keskin falan da saylmaz; bir kelimeyle alt edebilecei tek kii yoktur dnyada; insanlar tanmaz, zayf noktalarndan habersizdir, nk btn mr boyunca yalnz kendisiyle ilgilenmitir. Amac bir roman kahraman olabilmektir. Kendisinin bu dnyaya gre yaratlmadna, bu yzden de hep ac ekmeye mahkm olduuna bakalarn inandrmaya ylesine alt ki, kendisi bile nerdeyse inand sylediklerine. Er kaputunu kurumla tamas bundan. Kendisini iyi tandm iin holanmaz benden, ama grnte ok iyi dostuz. Grunitski'nin olaanst cesur olduu sylentisi yaygndr. Onu harektta grdm: Klcn sallyor, haykryor, gzlerini yumup ileri atlyor. Nedense Rus cesaretine pek benzemiyor bu! Ben de sevmem onu: Gnn birinde dar bir geitte karla Peorin'in Gnl saaz gibi gelir bana; o zaman mutlaka ikimizden biri kaybedecek. Onun Kafkasya'ya gelii de bu gzkara romantizmin sonucu. Kalbm basarm, babaevinden ayrlrken gzel bir komu kzna, pek hznl bir tavrla, Kafkasya'ya gitmesinin nedeninin yalnz askerlik etmek olmadn, asl... gibi eyler syledikten sonra, szn tam burasna gelince gzlerini eliyle kapayarak yle demitir: -Hayr, siz asla bilmemelisiniz bunu! Yoksa o tertemiz ruhunuz sarslr! Hem de neye? Ben neyim sizin iin? Beni anlar mydnz?., vesaire. K... Alayna katlmasnn asl nedeninin kendisi ile Tanr arasnda ebedi bir sr olarak kalacam syledi

bana. Yine de trajik havadan syrld anlarda, Grunitski olduka sevimli, elenceli bir adamdr. Onu kadnlarn yannda grmek isterdim, kim bilir nasl yrtnr! Eski ahbaplar gibi kucaklatk. Kaplcalardaki hayat, nemli kiiler hakknda sorular sordum ona. -Buradaki hayatmz olduka basittir, dedi iini ekerek. Sabahlar maden suyu ienler, btn hastalar gibi, sinamekidirler; akamlar arap ienlerse, btn salam kiiler gibi, can skc. Kadnlar sosyetesi de var, ama neye yarar? ou iskambil oynar bunlarn, kt giyinir, feci bir Franszca konuurlar! Bu yl Moskova'dan yalnz Prenses Ligovskiy ile kz gelmiler, ama onlarla tanmadm. Er kaputum, yadsnma damgas gibi bir ey. Uyandrd ilgi, acma gibi ar geliyor. Bu srada iki soylu kadn yanmzdan geip kaynaa doru yrdler; biri yalcayd; br, gen ve zarif. apkalar, yzlerini iyice grmeme engel oldu, ama sekin zevkin kesin kurallarna gre giyindikleri belliydi: Hibir fazlalk yoktu giyimlerinde. Gen olan, yakas kapal, gm grisi bir elbise giymiti, ince, ipekli bir earp dolamt zarif boynuna; ak renk ayakkab 81 lan ince bileini yle gzel kavryordu ki, gzelliin srlarndan habersiz olan biri bile, hi deilse aknlktan kendini tutamaz, haykrverirdi. Hafif ve soylu yrynde szle anlatlamayacak, ancak gzle grlebilecek bir el dememilik gze arpyordu. Yanmzdan geerken, sevilen bir kadnn mektubundan szan o silinmez koku yayld evreye. -te Prenses Ligovskiy, dedi Grunitski, yanndaki de ingiliz modasna uyarak Meri dedii kz. Onlar burya geleli daha gn oldu. -Yine de sen adn renmisin ama? -yle bir kulama alnmt, dedi kzararak. Onlarla tanmay katiyen istemediimi itiraf edeyim. Bu kibirli asiller biz askerlere yamyamlara bakar gibi bakyorlar. Alayn numarasn tayan bir kasketin altnda parlak bir zek, kaln bir kaputun altnda yrek olup olmad onlarn ne umurunda? -Zavall kaput, dedim glmseyerek. Peki, imdi yanlarna gidip byk bir saygyla onlara su bardaklar sunan sayg deer bay kim? -Moskoval zppelerden Rayevi! Kumarbazn biri, gkmavisi yeleinden sarkan kocaman altn kstekten de hemen belli oluyor ya. u Robinson Crusoe'nun bastonunu andran kaln baston! Sayla sakal da a la. mou jik kesilmi, hepsi birbirine uygun. -Sen btn insanla kin balamsn galiba. -Hakkm da var. -Yapma? Bu srada kadnlar kaynan bandan ayrlp yaknmza geldiler. Grunitski, koltuk deneine dayanarak dramatik bir poz alr almaz yksek sesle ve Franszca bir karlk verdi bana: -Mon cher, j e hais le hommes pour ne pas les mepriser car autrement la vie erait ne farce trop degoutante. (*) (*) Azizim, ben insanlar kmsememek iin nefret ederim onlardan, yoksa hayat ok iren bir komedi olurdu. 82 Peorin 'in Gnl Gen ve gzel prenses ban evirdi, ilgiyle, uzun uzun inceledi sylevciyi. Bu, olduka belirsiz bir bakt ama, alayc deildi; bundan tr iimden, btn kalbimle kutladm Grunits ki'yi. -u Prenses Meri ok gzel bir kz, dedim. Kadife gibi gzleri var. Evet, evet, kadife tam kelimesi. Gzlerinden sz atn zaman bu benzetmeyi kullanman tlerim: st ve alt kirpikleri ylesine uzun ki gzbebekleri gnein nlarn yanstamyor. Byle parltsz gzlere baylrm ben: ok yumuak olurlak, okarlar sanki insan. Ne var ki yzndeki tek gzel yer, gzleri galiba. Acaba dileri nasl, beyaz m? Bak, bu ok nemli! Yazk ki senin parlak szlerine glmsemedi. -Gzel bir kadndan, bir ingiliz atndan bahseder gibi bahsediyorsun, dedi Grunitski fkeyle. -Mon cher, dedim onun tavrn taklide alarak, Je meprise le femmes pour ne pas le aimer, car autrement la vie erait un melodrame trop ridicule(*). Dnp yanndan uzaklatm. Yarm saat kadar, asmalarn altnda, madenli kayalar ve kayalardan sarkan allar arasnda dolatm. Scak bastryordu, hemen dnmeye karar verdim. Kkrtl kaynan yanndan geerken, glgeli yolda durup derin bir soluk almak istedim; bylece olduka ilgin bir sahneyi kairmam oldum. Oyuncular, yle sralanmlard. Yal prensesle Moskoval zppe glgeli yolun stndeki bir srada oturuyorlard; grne baklrsa hararetli bir konumaya dalmlard. Gen prenses ise, herhalde

son bardak suyunu da yudumlam, kaynan kenarnda dnceli bir yzle dolayordu. Grunitski tam yanbandayd kaynan; avluda baka kimse yoktu. Yanlarna yaklatm, yolun kesine gizlendim. Tam bu srada, Grunitski bardan yere, kumlarn stne drd ve kal '*) Azizim, kadnlar sevmemek iin kmserim, yoksa hayat ok sama bir melodram olurdu. 83 drmak iin vargcyle eilmeye abalad. Sakat aya engel oluyordu eilmesine. Zavall! Koltuk deneine dayanarak nasl abalyordu, ama bouna. Yznden, ektii acy okuyabilirdiniz. Prenses Mari, olanlar benden daha iyi grmt. Bir kutan daha hafif admlarla onun yanna seirtti, eildi, barda kaldrd ve anlatlmaz bir incelikle ona uzatt. Sonra kpkrmz oldu yz, dnp glgeli yola bir gz att, annesinin bir ey grmediine emin olduktan sonra kendini toparlar gibi oldu. Grunitski, ona teekkr etmek iin azn atnda, o oktan uzaklamt. Bir dakika sonra, annesi ve o zppeyle birlikte oradan ayrld; yalnz, Grunitski'nin yanndan geerken son derece ciddi, soylu bir tavr taknd, ban bile evirmedi, kendisini tepenin eteklerine varana kadar uzun bir sre izleyen o tutkulu bak nemsemeden bulvarn kavak fidanlarnn arasnda gzden kayboldu. Uzakta caddeyi geen apkas seilebiliyordu; Pyatigorsk'un en gzel evlerinden birinin kapsndan telala girdi. Annesi de izledi onu ve kapda ayrlrken bayla selmlad Rayevi'i. Ancak o zaman, zavall tutkun harbiyeli benim varlmn farkna vard. -Grdn m? dedi kolumu skarak. Tam bir melek! Byk bir saflkla, -Nedenmi? diye sordum. Grmedin mi? -Grmesine grdm: Senin bardan kaldrd. Bekilerden biri de o srda buralarda olsayd, ayn eyi yapard, stelik bahi bekledii iin daha da atik davranrd. Bununla birlikte, sana acmas olaan bir ey: Sakat ayann stne bastn zaman yzn o kadar acnacak bir haldeydi ki. -Yani, gzel ruhunun yznde yansd o anda, ona bakarken iin titremedi mi? -Hayr. 84 Peorin 'in Gnl Dpedz yalan sylyordum, ama amacm onu fkelendirmekti. Kar kmak, vazgeemediim bir tutkumdur; zaten btn hayatm, zc ve krc bir kar kmalar zincirinden ibaret, gerek duygularma, gerek mantma. Takn birinin yannda buz kesilirim; galiba ancak ekingen, donuk biriyle kuracam yakn bir iliki tutkulu bir hayalperest karabilirdi benden. Hem bir ey daha itiraf etmeliyim; o anda bildik, kt bir duygu yoklamt yreimi. Bu duygu kskanlkt: ekinmeden "kskanlk" diyorum, nk her eyde amdr kendime kar, stelik sanmam ki, dikkatini eken gzel bir kadnn, birdenbire ayn derecede tanmad bir baka adam tercih etmesini hazmedebilecek bir gen adam, tekrar ediyorum, sanmam ki byle bir gen adam bulunsun (tabii, yksek tabakalarda yaam, gururunu yeterince beslemi olanlar hari). Hi konumadan Grunitski'yle tepeden indik ve bulvar izleyerek bizi byleyen gzelin girdii evin pencereleri nnden getik. Pencerede oturuyordu. Grunitski kolumu drtt ve ona, kadnlarn stnde fazla bir etki yapmayan bulank, sevecen gzlerle bakt. Ben, el gzlm kza doru evirdim; bu bak glmsetmeti onu, el gzlmeyse, olduka sinirlenmiti. yle ya, Kafkasyal bir asker, Moskoval bir prensesi denetlemeye nasl cesaret edebilirdi? 13 Mays Bu sabah, doktor arkadam beni yoklamaya geldi; soyad Werner'dir ama Rus aslldr. Bunda aacak ne var? Ad Ivanof lan bir Alman tandm da vard bir zaman. Werner, birok ynden, olaanst bir adamdr. Btn doktorlar gibi pheci ve maddecidir, ama airdir de, gerekten sylyorum airdir. Eylemlerinde airdir, konuurken sk sk air otar, ama hayat boyunca iki msra drmemitir, insan yrei nin bam telerini, bir cesedin damarlarn inceler gibi incelemi tir, ama bu bilgiden yararlanmay asla bilememi: Bakarsnz] bazen kusursuz bir tehisi, stmann nasl iyiletireceini bile mez. ou kere, hastalaryla sinsi sinsi alay ederdi, yalnz bit defa l bir askerin arkasndan aladn grdm. Yoksul bi adamd; hep milyoner olmay kurar, ama para kazanmak iin bir adm atmazd. Bir zamanlar, bana, dostunun hatrn yapmaktansa dmannn hatrn yapmay tercih ettiini sylemiti, yoksa sevecenlik satmak gibi bir ey olurmu bu; oysa nefret,; dmann cmertliine oranla artarm. Zehirli bir dili vard! Werner'in: Onun hicivleri yznden sryle iyi insann ad kabaya, salaa'kmt. Rakipleri, haseti sayfiye doktorlar, onun, hastalarnn karikatrlerini yapt sylentisini yaymaya almlard. Hastalar

kudurdular tabii; hemen hemen hepsi onunla ilikiyi kesti. Dostlar, yani Kafkasya'da hizmet gren namuslu kiiler, onun sarslm itibarn yerine getirmek iin bouna uratlar. insan ilk bakta biraz yadrgatan, sonralar, yani gz, dzensiz izgilerde gvenilir, yce bir ruhun izlerini zmeye alnca, ekici hale gelen bir grne sahipti. Kadnlarn bu tiplere delicesine tutulduklar, sonradan da onlarn irkin yzlerini, en taze, en pembe beyaz delikanllara deimedikleri grlmtr. Kadnlarn hakkn vermeliyiz; ruh gzelliini anlama gds vardr onlarda. Belki de, Werner gibi adamlarn onlara neden delicesine tutkun olduklarn buna balayabiliriz. Werner, ufak tefek, zayf, ocuk gibi gsz bir adamd. Bacaklarndan biri ksayd Byron'un baca gibi; gvdesine gre ba koskocamand; san ok ksa keserdi; kafasnn bylece bsbtn ortaya kan yamru yumruluu, kafatasndan karakter tahmin edenleri bile artacak kadar iinden klmaz bir haldeydi. Durmak bilmeyen kk kara gzleri, aklnzdan geeni okumak isterdi. Giyimi, temiz ve dzenliydi; kemikli, zayf Peorin'in Gnl ellerini ak sar eldivenlerle rterdi. Redingotu, boyunba ve yelei hep siyaht. Genler, "Mefistofeles" derlerdi ona. Gya kzard bu takma ada, ama aslnda basbay gurur duyduu belliydi. abuk kaynap ahbap olduk; nk ben gerek dostluk kuramam. Byle durumlarda dostlardan biri, mutlaka brnn klesi olur, ama ikisi de kendi balarna kaldklar zaman kabul edemezler bunu. Ben hi kimsenin klesi olamam, te yandan dizginleri ele almak da, gerek dostlukta kandrmayla birletii iin, can skc bir itir. Hem benim uaklarm da var, param da! Werner'le yle tanmtk: ilk, S... ehrinde, kalabalk, grltc bir genler grubunda rastlatk onunla. Gecenin sonuna doru konuma, felsefi, metafizik bir yne kayd; inanlar tartld; herkes bir eylere inanyordu. -Bana gelince, ben tek eye inanrm, demiti doktor. -Neye? diye sordum, o ana kadar azn amam birinin dncesini renmek iin. -Er ge gzel bir sabah vakti leceime. -Ben sizden bir adm ilerdeyim yleyse, dedim. Sizinkinin yan sra bir inancm daha var, o da u: Felaket bir akam vakti domak mutsuzluuna uramm. Herkes, sama sapan konutuumuzu ileri srd, oysa ilerinden hibiri daha akllca bir sz syleyememiti. Bylece, kalabaln iinden birbirimizi semi olduk. Sk sk bir araya gelir, ciddi ciddi, soyut konulardan konuurduk, ta ki birbirimizi akna evirdiimizi anlayana kadar. Sonra, birbirimizi anlaml gzlerle szerek iero'nun szn ettii Romal kahinler gibi kahkahalar koyverirdik; neemizi bulunca da, geceden honut, ayrlrdk. Werner odama girdiinde, sedire uzanm, gzlerim tavanda, kollarm bamn altnda yatyordum. Koltua oturdu, bastonunu bir keye dayad, esnedi, havann gittike scaklatn syledi. Ben de sineklerden tedirgin 87 olduumu syledim; sonra bir sre karlkl sustuk. -Sevgili doktorcuum, dedim, una zellikle dikkatinizi ekerim ki budalalar olmasayd bu dnyann yaanacak hali kalmazd... Bakn: urada akl banda iki insanz; her konuda sonu gelmez tartmalara girimenin mmkn olduunu batan biliyoruz, bu yzden de tartmyoruz; birbirimizin btn gizli dncelerini seziyoruz hemen hemen; bir kelime bir konuyu btnyle aa karyor bizim iin; her duygumuzun dibinde yatan tohumu tabaka zar altndan bile bulup karabiliriz. zc eyler gln geliyor bize, gln eylerse hzn veriyor; doruyu sylemek gerekirse, genellikle, kendi benliklerimizin dnda kalan her eye kar olduka kaytszz. Demek ki aramzda bir duygu ve dnce alverii sz konusu deil: Birbirimiz hakknda bilmek istediimiz her eyi biliyoruz, daha fazla bilgi edinmeye de niyetimiz yok. Bir tek zm yolu kalyor geriye: Yeni yeni havadisler vermek. Hadi bakalm, yeni bir havadis verin bana. Bu uzun konumadan bitkin derek gzlerimi kapadm ve esnedim. O, bir an dndkten sonra karlk verdi: -Ne olursa olsun, u laf kalabalnda bile bir fikir bulmak mmkn. -ki fikir, diye karlk verdim. -Siz bir tanesini syleyin, ben tekini aklayacam. Tavandan gzlerimi ayrmadan, iin iin glerek, -Peki, dedim, siz balayn bakalm! -Kaplcalara gelenlerden biri hakknda baz bilgiler edinmek istiyorsunuz; zaten bu kimsenin kim olabileceine ilikin bir ipucu da var elimde, nk oradan da sizi soruturdular. -Doktor! Biz katiyen konuamayz: Birbirimizin iinden geeni okuyoruz.

-imdi teki fikre gelelim... Peorin'in Gnl -teki fikir u: Size bir eyler anlattrmak istedim nk bir kere, dinlemek daha az yorucudur; ikinci olarak, dinleyen katiyen kendini aa vurmaz; nc olarak, bylelikle, bakasnn srrn renebilirsiniz; drdnc olarak da, sizin gibi zeki adamlar, anlatanlar deil dinleyenleri severler. imdi konuya dnebiliriz! Yal Prenses Ligovskiy neler syledi benim iin? -Yal prensesin sylediini nereden biliyorsunuz bir kere? Genci olmas n? -Yalsdr, kesin olarak eminim. Neden? -Gen prenses, Grunitski'yi sormutur da ondan. -Her eyi rahata birbirine balamakta stn bir yeteneiniz var. Gen prenses, asker kaputlu gencin rtbesinin, bir dello sonucunda erlie indirildiinden emin olduunu syledi. -Umarm bu gzel aldan dzeltmeye kalkmadnz. -Tabii. -Planmza burada bir balang noktas bulabiliriz, diye haykrdm sevinle. Bu komedinin sonunu getirmek de artk bize der. Kader, can skntmdan kurtarmaya alyor beni galiba. -Zavall Grunitski kurbannz olacak gibi geliyor bana. s -Sznze devam edin, doktor. -Yal prenses, yznzn kendisine yabanc gelmediini syledi. Ben de, mutlaka Petersburg'da, sekin bir toplantda karlam olduunuzu syledim. Adnz hatrlattm. Hatrlar grnd. Anlalan, serveniniz dilden dile dolam orada. Prenses, kendi grlerine sosyete dedikodularn da katarak servenlerinizden bahsetmeye balad. Kz, ilgiyle dinliyordu bizi. Onun gznde modern bir romann kahraman olmutunuz. Kadncazn sylediklerini yalanlamadm, sama sapan eyler olduklarn bile bile. -Sevgili dostum benim! dedim elimi uzatarak. Doktor, duygulanarak skt elimi, szne devam etti: -isterseniz, sizi tantraym... -Aman dostum, dedim ellerimi kaldrarak. Roman kahramanlar tantrlr m hi? Onlar sevgilileriyle ancak, onlar mutlak bir lmden kurtarmaya alrken tanrlar. -Demek gen prensese gz koydunuz? -Tam aksi! Tam aksi! Sonunda sizi yendim: Anlamyorsunuz beni! Her ne kadar bu beni zyorsa da, diye devam ettim bir sre sustuktan sonra. zyor, nk srlarm hibir zaman kendim amam, karmdakinin tahmin etmesinden holanrm, nk bylelikle gerekirse syleneni yalanlayabilirim. Yalnz, u anayla kz bana mutlaka iyice anlatmalsnz. Nasl insanlardr? -Bir kere ana, krk be yalarnda bir kadn, diye devam ettim bir sre sustuktan sonra. zyor, nk srlarm hibir zaman kendim amam, karmdakinin tahmin etmesinden holanrm, nk bylelikle gerekirse syleneni yalanlayabilirim. Yalnz, u anayla kz bana mutlaka iyice anlatmalsnz. Nasl insanlardr? -Bir kere ana, krkbe yalarnda bir kadn, diye balad Werner. Sindirim sistemine diyecek yok ama, kannda bir bozukluk var; yanaklarndaki krmz lekeler, szlerimi. Hayatnn ikinci yarsn Moskova'da geirmi, o rahatlk iinde imanlam. Uygunsuz fkralardan holanr; bazen, kz odada yokken, kendi de ak sak eyler anlatr. Kznn bir gvercin kadar saf olduunu syledi. Bana ne? Neredeyse zlmemesini, duyduumu bakalarna sylemeyeceimi belirtecektim. Romatizma tedavisi iin gelmi; kznn derdini bilen yok. ikisine de gnde ikier bardak kkrtl su imelerini, haftada iki kere de sulandrlm kkrt banyosu yapmalarn salk verdim. Yal prenses, buyurmaya pek alkn deil galiba; kznn zeksna ve kltrne sonsuz saygs var; kz, Byron'u ingilizcesinden okumu, stelik cebir de biliyor. Anlaldna gre, Moskova'da 90 Peorin 'in Gnl gen kzlar bilime vermiler kendilerini, kt de etmemiler dorusu! Erkeklerimiz, genel olarak, yle kaba saba ki, onlarla oynamak akll bir kadn iin katlanlmaz bir ey olsa gerek. Yal prenses, delikanllara pek dkn; oysa gen prenses, bir eit kmsemeyle bakyor onlara. Moskova ve alkanl! Moskova'da, ya krk bulmu dhilerle grrler. -Siz Moskova'da bulundunuz mu doktor? -Evet, uzunca bir sre altm orada. -Devam edin.

-Sanrm her eyi syledim... Ha, bir ey daha var: Gen prenses, duygulardan, tutkulardan falan bahsetmeyi pek seviyor. Bir k Petersburg'da bulunmu, oray hi beenmemi: Herhalde kendisini fazla scak bir ilgiyle karlamam olacaklar. -Bugn evlerinde kimseye rastlamadnz m? -Ne gezer, bir sr kiiye rastladm; bir yaver, yapmack tavrl bir muhafz subay, bir de buraya yeni gelmi bir hanm; hanm, prensesin koca tarafndan akrabasym, ok gzel bir kadn ama ayn zamanda ok hasta sanrm... Kaynakta grmsnzdr belki. Orta boylu, sarn, dzgn hatlara sahip, veremli bir yz, sa yananda kk, kapkara bir beni var. Anlaml yzyle dikkatimi ekti. -Kk bir ben mi? diye mrldandm dilerimin arasndan. Sahi mi? Doktor bir gz att bana, sonra elini kalbimin stne koyarak, ciddi bir sesle, -Onu tanyorsunuz! dedi. Gerekten de kalbim, her zamankinden daha hzl arpyordu. -imdi zafer kazanma sras sizde, dedim. Ama size gveniyorum; biliyorum srrm aa vurmazsnz. Szn ettiiniz kadn daha grmedim, ama anlattklarnzdan sezdiime gre, eskiden sevdiim bir kadn o. Benden hi bahsetmeyin ona; sorarsa, ktleyin. -Peki, yle olsun, dedi Werner omuz silkerek. O gidence mthi bir hzn sard kalbimi. Bizi Kafkasya'da yeniden karlatran ey, kader miydi? Yoksa o buraya beni bulacan bilerek mi gelmiti? Nasl karlaacaktk? Sonra gerekten o kadn myd? nsezilerim yanltmaz beni. Gemi, dnyada hibir insan, beni etkiledii kadar etkileyemez. Gemi bir hzn, ya da sevinci hatrlatan her ey ruhumu derinden sarsar ve eski gnleri geri getirir... Salaka bir yaradlm var, hibir eyi unutmam, hibir eyi! le yemeinden sonra, saat altya doru, bulvarda dolamaya ktm; kalabalk gze arpyordu; prensesle kz bir sraya oturmulard, evrelerinde, dikkatlerini ekmek iin ne yapacaklarn arm delikanllar drt dnyordu. Ben biraz uzaktaki bir sraya oturdum, D... Alayndan tandm iki subay durdurarak onlarla konumaya baladm; glnecek bir ey anlatm olmalym ki lgnlar gibi glmeye baladlar. Gen prensesin evresini kuatanlardan bazlar, merak edip, benim yanma yanatlar; yava yava hepsi onu yalnz brakarak benim yanmda kmelendi. Durmadan konuuyordum; anlattklarm budalala varacak kadar zekiceydi; yanmzdan geen garip tiplerle, denebilirse, zehirli bir dille alay ediyordum. Gne batana kadar dinleyicilerimi elendirdim. Prensesle annesi, aya hafife aksayan bir ihtiyarla birlikte, kol kola yanmdan getiler birka kere; gen prenses, birka kere bana bakt; kaytsz olmaya alrken sinirliliini saklayamayan baklard bunlar. Nezaketi gereince yanna dnen genlerden birine, -Ne anlatyordu size? diye sordu. ok elenceli eyler herhalde. Belki de sava alanlarndaki kahramanlklarn... Bunlar olduka yksek sesle, besbelli beni inelemek niyetiyle sylemiti. "Ya! Demek pek ierlediniz sevgili prenses; durun bakalm, iin bandayz daha." 92 Peorin 'in Gnl Grunitski, yrtc bir hayvan gibi bakyordu ona, gzlerini stnden ayrmyordu: Kalbm basarm, yarn, annesiyle tantrabilmek iin bir aracya bavuracaktr. Anne de ok sevinecek buna, nk can olduka sklyor. 16 Mays u son iki gn iinde, iler son derece yolunda gitti. Gen prenses, kelimenin tam anlamyla, nefret ediyor benden: Benimle alay ederken kulland deyimler alnd kulama: Biraz ineleyici tabii, ama ayn zamanda vc de. En ok at da, benim gibi yksek sosyeteye girmi, Petersburg'daki kuzinleri ve teyzeleriyle ilidl olmu birinin, kendisiyle tanmaya almamasym. Her gn, ya kaynakta ya da bulvarda rastlayoruz; parlak yaverleri, soluk benizli Moskovallar, ksaca btn hayranlarn elinden almak iin yapmadm brakmyorum ve aa yukar her keresinde de baaryorum. Evimde misafir arlamaktan teden beri nefret ederim. imdi, evim sabah akam misafir dolu; le, akam yemeklerini bende yiyorlar, kt oynuyorlar; yani benim ampanyam, prensesin gzel gzlerinden daha ekici geliyor! Dn, olakov'un maazasnda karlatk: Ei bulunmaz bir Acem hals iin pazarla girimiti. Annesine cimrilik etmesin diye yalvaryordu; hal odasn ne kadar gzelletirecekti! Krk ruble fazla verip pazarlk d ettim onlar; beni, derin bir fkeyle yanan bakyla dllendirdi. leye doru, erkez atmn bu halyla rtlmesini ve onun penceresinin nnden geirilmesini emrettim. Werner o srada orada bulunuyormu. Gen prenses, bana kar bir kampanyaya girimek istiyor: Her gn le yemeklerini bende yiyen iki yaverin, geende, onun yannda, bana souk souk selam verdiklerini fark ettim.

Grunitski esrarl bir tavr taknd: Elleri arkasnda dolayor, 93 herkesi tanmazlktan geliyor; baca birdenbire iyileti, ok hafif aksyor artk. Yal prensesle konuup kzn vmek frsatn bulmu. Kz da pek ince elemiyor galiba, nk o gnden sonra Grunitski'nin selamna en tatl glmsemesiyle karlk veriyor. Dn, Grunitski bana, -Gerekten Ligovskiy'lerle tanmak istemiyor musun? diye sordu. -Neden isteyeyim? -Yapma imdi! Evleri, kaplcalarn en gzel evi! En sekin kiiler... -Dostum, ben burada olmayan sekin kiilerden usanmm zaten. Peki... sen gidiyor musun oraya? -Daha gitmedim. Gen prensesle bir iki kere konutum, o kadar. Davet frsatn kollamak tuhaf geliyor, geri burada det yle, biliyorsun... Apoletli olsaydm, o zaman durum bakayd tabii... -Yok canm! Sen byle ok daha ekicisin! Yalnz, ansndan yararlanmay bilmiyorsun. Her duygulu gen kzn gznde, er kaputu bir kahraman haline sokar seni, hatta bir martir. Grunitski keyifle glmsedi. -Samalyorsun! dedi. -Eminim gen prenses sana imdiden k olmutur bile. Kulaklarna kadar kzard, sonra gsn iirdi. Ah kibir! Arkhimedes'in dnyay yerinden oynatmada kullanmay tasarlad kaldrasn sen! Darlm grnmeye alarak, -Sen hep aka edersin zaten, dedi. Hem, beni o kadar az tanyor ki. -Kadnlar ancak tanmadklarna k olurlar. -Ben kendimi ona beendirmeye almyorum ki. Amacm, gzel bir eve kabul edilmek; zaten herhangi bir umut beslemem gln kaard... Ama sizin gibilere gelince i deiiyor; siz Pe 94 Peorin'in Gnl tersburglu apknlar, bir baknzla eritirsiniz kadnlar... Ha, Peorin, gen prenses senin iin ne dedi, biliyor musun? -Nasl? Sana benden bahsetti imdiden, yle mi? -Dur, dur, fazla sevinecek bir ey yok. Geen gn tesadfen kaynan orada karlap konumaya baladk, iki satr konutuktan sonra bak ne dedi: "Tatsz baklaryla insan tedirgin eden o bay kim?" Hani siz... O gnk inceliini hatrlaynca kzard. "O gnn szn etmeyelim," dedim, "hibir zaman unutmayacam bir gndr." Peorin dostum! Seni kutlayamayacam ne yazk ki; onun kara listesine girmisin. zldm dorusu, nk Meri'ciim ok sevimli bir kz!... unu gzden karmamak gerekir ki, Grunitski, yeni tand bir kadndan bahsederken, Meri'ciim, ya da Sophie'iim diyen erkeklerdendir, yeter ki o kadn bunlar tarafndan beenilmek mutluluuna ermi bulunursun. Ciddi bir tavr taknarak karlk verdim: -Evet, fena kz deil... Yalnz, kendini kolla Grunitski! Rus gen kzlarnn ou platonik akla beslenirler, evlilikle birletirmezler bu duyguyu: Oysa platonik ak, aklarn en tatszdr. Gen prenses, gnln elendirmek isteyen kzlardan; yannda iki dakika sklmayagrsn, kaybettin demektir. Belki de suskunluun, merakn uyandryordun konuman, asla doyurmamaldr bu merak; her an onu tedirgin etmelisin. Bakarsn, senin uruna herkesin iinde kurallar ayak altna alr, sonra da fedakrlk diye adlandrr bunu ve kendini dllendirmek iin senin cann karmaya balar, daha sonra da sana katlanamadn syleyiverir. Onun karsnda bir stnlk elde edemezsen, ilk pckten sonra ikinci bir pck bile koparamazsn; seninle bkncaya kadar oynar, iki yla kalmadan da, annesini krmamak iin bir canavarla evlenir, o zaman kendini mutsuz olduuna inandrmaya abalar, yalnz bir tek erkei sevmitir, yani seni, ama o erkek er kaputu giyiyor diye kader izin verme 95 mistir birlemenize, oysa o kaln, boz kaputun altnda cokun ve soylu bir yrek arpmaktadr... Grunitski, yumruunu masaya indirdi, odada bir aa bir yukar dolamaya balad. iimden kahkahalarla glyordum, hatta biriki kere glmsedim; iyi ki farkna varmad. Tutkun olduu gn gibi ortada, her zamankinden daha kolay kanyor. Parmanda anszn yerli ii siyah oymal gm bir yzk beliriverdi. Midemi bulandrd bu yzk, inceledim, ne greyim dersiniz?... Yzn i tarafna kk harflerle Meri ad kazlm; yannda onun mehur barda yerden kaldrd gnn tarihi var. Grdm syledim ona. Zorla itiraf ettirmek istemiyorum, istiyorum ki kendisi srda sesin beni. O zaman keyfm tamam olacak!... Bu sabah ge kalktm; kaynaa geldiimde grnrde kimseler kalmamt. Scak bastryordu; frtna

habercisi krl, ykl bulutlar, karl dalardan hzla uzaklayordu; Mauk'un tepesi, snm bir meale gibi ttyordu; evresinde, hzlar kesilmi, sanki allarn dikenlerine taklp kalm kuruni bulut paralan, ylanlar gibi kvrlp srnyorlard. Hava, elektrikle doluydu. Bir maaraya kan, asma ardaklaryla kapl yola saptm; zgndm. Doktorun szn ettii benli gen kadn dnyordum. Neden gelmiti? O muydu? O olduunu nereden karyordum? Hatta neden emindim byle? Yanaklar benli kadnlar az myd? Bunlar dnerek maaraya gelmiim, ieri baknca, kubbenin serin glgesindeki ta bir srada, hasr apkal, omuzlarna siyah bir al atm, ba nne dm bir kadnn oturduunu grdm: apkas, yzn grmeme engel oluyordu. Tam onun dlerini datmamak iin geri dnmek zereydim ki, ban kaldrp yzme bakt. -Vera! diye haykrdm elimde olmadan. Peorin'in Gnl rkildi, sarard. -Burada olduunu biliyordum, dedi. Yanna oturup elini tuttum. O sevgili sesini duyunca, uzun sredir unutmu olduum bir rperme kaplad iimi: Derin, durgun gzleriyle gzlerimin iine bakt; gvensizlikle siteme benzer bir eyler okunuyordu gzlerinde. -Birbirimizi grmeyeli ok oldu, dedim. -Evet, ok oldu; ikimiz de birok bakmdan deitik. -Yani beni artk sevmiyorsun?... -Evlendim!... dedi. -Yine mi? Yllar nce de ayn durumdaydn, ama o zaman... Elini avucumdan ekti. Yanaklar kpkrmzyd. -Belki de bu ikinci kocan seviyorsundur... Karlk vermeden bam te yana evirdi. -Yoksa ok mu kskan? Bir sessizlik. -yleyse? Anlalan gen, yakkl, stelik zengin biri, ok zengin, sen de korkuyorsun ki... Yzne baknca mthi ardm: Derin bir umutsuzluk vard yznde, gzleri ya iindeydi. -Syle, diye fsldad sonunda, bana ac ektirmek ok mu houna gidiyor? Senden nefret edebilmeliyim. Tantmzdan bu yana bana acdan baka ne verdin ki... Sesi titriyordu, ban gsme dayamak iin bana doru eildi. "Belki de bu yzden seviyorsun beni," diye dndm, insan sevinlerini unutur da, aclarn asla unutmaz... Sk sk sarldm ona, uzun bir sre yle kaldk. Neden sonra dudaklarmz birleti; ateli, haz dolu bir pe braktk kendimizi, elleri buz gibiydi, aln yanyordu. Aramzda, kt stnde anlamn yitiren, tekrar, hatta hatrlanmas mkn olmayan konumalardan biri balad: italyan operalarndaki gibi, 97 seslerin anlam szlerin anlamn bastrr ve tamamlar byle konumalarda. Kocasyla karlamam katiyen istemiyor; kocas, bulvarda karma kan aksak ihtiyarm: Onunla olunun hatr iin evlenmi. Zenginmi, romatizmas varm. Kocasyla alay etmeye kalkmadm bile: Onu babas gibi sayyor, koca olarak aldatacaktr mutlaka. Ne garip ey u insan kalbi, zellikle kadn kalbi! Vera'nn kocas Semion Vasilyevi G... v, Prenses Ligovskiy'in uzak akrabasym. Onlarn evine bitiik evde oturuyormu; Vera da sk sk yokluyormu yal prensesi. Ona, Ligovskiy'lerle tanacama ve dikkati gen prensesin stne ekmek iin ona kur yapacama dair sz verdim. Bylelikle hem tasarlarm bozulmam oluyordu, hem de hoa vakit geirecektim. Hoa vakit! Evet, dorusunu isterseniz, insan ruhunun yalnzca mutluluk istedii, yrein birini byk bir gle, bir tutkuyla sevmeye ihtiya duyduu dnemi atlatmm ben. imdilik, btn isteim sevilmek, hem de az kimse tarafndan: Arasra, bir tek srekli balln yeteceini bile dnmmdr kalbin acnacak bir alkanl! Bir nokta hep acayip grnmtr bana: imdiye kadar sevdiim hibir kadnn esiri olmadm; tersine, onlarn iradeleri ve kalpleri stnde tartlmaz bir egemenlik kazandm, hem de hi kendimi zorlamadan. Neden? Hibir zaman hibir eye yeterince deer vermediimden mi, onlarn beni elden karmamak iin durmadan korkmalarndan m? Yoksa gl bir organizmann etkisi mi bu? Yoksa, kendi bana buyruk bir kadna rastlamamamdan tr m? Dorusunu isterseniz, kendi bana buyruk kadnlardan oldum bittim holanmam mdr, alt edemem onlar; hem zaten onlarn alan deil ki bu. Evet, bir zamanlar iradesi etin bir kadn sevmi, asla altede

Peortn'in Gnl memitim onu. Dman olarak ayrlmtk; ona be yl sonra rastlam olsaydm, baka trl ayrlrdk belki. Vera hasta, ok hasta, ama kabul etmeye yanamyor bunu: Onda verem, hele fievre lente dedikleri hastalktan olmasndan korkuyorum, nk Rus yapsna taban tabana zt bir hastalk bu, Rusa karl bile yok. Frtna, maarada yakalad bizi, orada yarm saat kadar oyalad. Vera, kendisine bal kalacama sz vermemi istemedi benden, ayrkl beri baka kadnlar sevip sevmediimi de sormad. Eskisi gibi dnmeden brakt kendini kollarma. Onu aldatmam. Dnyada, aldatmaya katlanamayacan tek kadn odur. Biliyorum, yaknda ayrlacaz belki de bir daha karlamamacasna; ikimiz de ayr yollardan mezara gideceiz. Ama onun ans, bozulmadan kalacak yreimde. Bunu kendisine hep syledim; o da inand ama, inanmam grnd. Neden sonra ayrldk: Uzun bir sre baklarmla onu izledim, ta ki apkas allklarla kayalklarn arasnda kaybolana kadar. Yreim, ilk ayrltaki gibi szlad. Buna nasl sevindim! Yoksa genlik, btn o verimli frtnalaryla geri mi dnyor, belki de son bir bak frlatyor bana, hatra olarak son bir armaan? Bir olan ocuu izlenimi uyandrdm sanmam ne kadar sama! Yzm soluk ama canl, vcudum evik, esnek; sk salarm kvr kvr, gzlerim yanyor, kanm kaynyor... Eve dndmde ata atladm, drtnala stepe srdm hayvan. Azgn bir at stnde uzun imenler arasnda, bozkrn rzgrna kar drtnala gitmeyi severim; gzel kokan havay itahla iime eker, gzlerimi mavi engine diker, nesnelerin her an biraz daha kesinleen belirsizliini saptamaya alrm. Yreim ne kadar keder dolu olursa olsun zihnimi hangi dnce ezerse ezsin, hepsi bir anda dalverir: iim hafifler, vcut yorgunluu akln kayglarn bastrr. Bana sk yeillerle donanm gney gneiyle aydnlanm dalan, mavi gkyzn ya da Peorin'in Gnl kayadan kayaya akan suyun arltsn unutturacak bir kadn, bak yoktur. i Galiba nbet kulelerinde esneyen Kazaklar benim byle keyfmce, amasz, doludizgin gittiimi grnce uzun bir sre dnp durdular, nk giyiniime baknca beni erkez sanmlardr. Dediklerine baklrsa, erkez giysileriyle at stnde giderken, gerek Kabardallann oundan fazla benziyormuum bir Kabardalya. Bu soylu sava giysisiyle, kelimenin tam anlamyla, zppe oluyorum: Fazladan srmalarm yok; deerli silahlarm gze batmayan klflarda; kasketimin krk ne fazla uzun, ne fazla ksa; deri tozluklarla botlar ayaklarma tamtamna uyuyor; yakalm beyaz, erkez cepkenim koyu kahverengi. Uzun bir sre, dallarn ata bini yntemini inceledim: Kafkas usul ata biniimdeki ustal kabul etmek her eyden fazla gururlandrr beni. Drt atm vardr ahrmda: Biri benimdir, br de, krlarda tek bama dolamam salayacak dostlarmn: Dostlarm byk bir hevesle alrlar atlarm, ama hi binmezler. le yemei vaktinin geldiini hatrladmda saat akam alty bulmutu. Atm yorgundu; Pyatigorsk'tan kaplca sosyetesinin sk sk piknikler dzenledii Alman kyne giden , yola vardm. Yol, fundalklar arasndan bklp gidiyordu, u-J zun otlarn glgesine gizlenen aylarn grltyle akt kk s sel yataklarna iniyordu arasra; her yanda mavi kitleler ykseli-yordu basamak basamak. Betu, Zmeinaya, Yeleznaya ve Lisaya. ' Yerli lehesinde "kiri" denilen bu sel yataklarndan birine inince, atm sulamak zere durdum; tam o srada, yolun stnde, grltl, gz alc bir binici grubu belirdi; kadnlar, siyah ya da ak mavi binici giysileriyle, erkeklerse, erkez slubuyla kaba Rus biiminin karmndan meydana gelen bir kyafetle. nden, Grunitski ile Prenses Meri geliyorlard. Kaplcalardaki bayanlar, erkezlerin gpegndz saldrya geebileceklerine inanrlar hl: Belki de Grunitski'nin kapu 100 tunun stne bir klla iki tabanca takmas bu yzdendi; kahraman klnda olduka gln grnyordu. Yksek bir allk aramza girmiti, yine de yapraklarn arasndan olan biteni grebiliyordum; yzlerinden duygusal eyler konutuklar belliydi. Sonunda, inie geldiler; Grunitski, prensesin atn dizginlerinden tuttu; o zaman konumann sonunu duyabildim: -Demek btn mrnz boyunca Kafkasya'da kalmak istiyorsunuz? diyordu prenses. -Rusya benim iin nedir ki? diye karlk verdi arkada, binlerce kiinin, kendileri daha zengin olduklar iin beni kmseyecekleri bir yer; oysa burada, u kaln er kaputu sizinle tanmama engel olmad... -Aksine, dedi kk prenses kzararak. Grunitski'nin yznden honutluk akyordu. Szne devam etti: -Buradaki hayatm grlt iinde geecek, pek farkna varmadan geecek bu vahilerin kurunlar altnda;

Tanr, her yl parlak bir kadn glmseyii esirgemeseydi benden, o gnk... Tam o srada biraz yakna gelmilerdi; atm kamlayarak alln arasndan syrldm. -Mon dieu, un circassien!...(*) diye haykrd prenses; korku i indeydi. Onu kesin bir ekilde yattrabilmek iin hafife eilerek Franszca karlk verdim: -Ne craignez rien, madame -Je ne suis pas plus dangereux que votre cavalier(**). Prenses kzarmt. Peki ama neden acaba? Yanldndan tr m, yoksa sylediklerimi kstaha bulduu iin mi? kinci tahminimin doru olmasn isterdim. Grunitski sinirli bir bak frlatt bana. (*) Tanrm, bir erkez!... ' ) Hi korkmayn, madam -kavalyenizden daha tehlikeli deilim. 101 Bu akam ge satlerde, yani on bir civarnda, bulvardaki kavaklarn arasnda dolamaya ktm. ehir uykuya dalmt: Yalnz baz pencerelerde klar yanyordu hl. tarafmda, kayalarn kara srtlar ykseliyordu; tepesinde uursuz bir kk bulut barndran Mauk Dann uzantlaryd bunlar. Ay, doudan kmak zereydi; telerde, karla kapl dalarn gm yamalar parldyordu. Nbetilerin sesleri, geceleri serbeste aktlan scak su kaynaklarnn arltsna karyordu. Arasra, sokakta nal sesleri yanklanyordu, hemen arkasndan da bir nogay arabasnn gcrtsyla ili bir Tatar arks. Bir sraya kp dnceye daldm, iimden geenleri bir dosta rahata amak isterdim, ama kime? Acaba Vera u anda ne yapyordu? O anda elini skabilmek iin neler vermezdim! Anszn hzl, dzensiz bir ayak sesi duydum Grunitski olmalyd. Tamam! Ta kendisi! -Nereden geliyorsun? Pek stnde durmadan, -Prenses Ligovskiy'lerden, dedi. u Meri'nin ne gzel sesi var! -Sana bir ey syleyeyim mi, dedim, bahse girerim ki o senin harbiyeli olduunu bilmiyor; rtbenin alnm olduunu sanyor. -Belki de! Bana ne? dedi dalgn dalgn. -Hi, aklma geliverdi de. -Farknda msn bilmem, bugn ok kzdrdn onu. Byle saygszlk grmemi. Senin ok iyi yetimi biri olduuna, grg kurallarn ona hakaret edemeyecek kadar iyi bildiine inandrncaya kadar canm kt: Kstah bir bakn varm onca, mutlaka kendini pek beeniyormusun. -Yalan deil... Yoksa savunmak m istiyordun onu? -Yazk ki henz byle bir hakkm yok... "Vay, vay!" diye dndm. "imdiden umutlu." 102 Peorin'in Gnl -Olan sana oldu, diye devam etti Grunitski. Artk onlarla tanman gleti; yazk! Grdm en gzel evlerden biri. iimden gldm. -u anda benim gzmde en gzel yer kendi evimdir, dedim esneyerek, ayaa kalktm. -Ama nce zldn itiraf et... -Sama! Canm ekerse, yarm akam yal prensesin evine gidebilirim. -Grrz... -Seni honut etmek iin, gen prensesle flrt bile ederdim... -Konumay kabul ederse... -Senin konumann ona bkknlk verdii an kollayacam... yi geceler. -Ben gezeceim; ta atlasa imdi uyuyamam... Hadi, gel lokantaya gidelim, orada kumar oynanyor... Bu gece, byk heyecanlara ihtiyacm var... -Kt anslar dilerim. Sonra eve gittim. 21 Mays Bir hafta geti aradan, daha Ligovskiy'lerle tanamadm. Uygun bir frsat bekliyorum. Grunitski, tam bir glge gibi, gen prensesi her gittii yerde izliyor; durmadan konuuyorlar: Bakalm ne zaman onu bezdirmeye balayacak? Annesinin duruma pek aldrd yok, nk onun gznde uygun biri deil Grunitski. Aln size ana mant! Bir iki sevgi dolu bak fark ettim. Artk bunlara son vermeli. Dn, Vera ilk defa kaynaa geldi. Maaradaki bulumamzdan beri evden dar adm atmamt, ikimiz de bardaklarmz ayn anda kaynaa daldrdk, belli belirsiz bana doru eilerek kulama fsldad:

103 -Ligovskiy'lerle tanmak istemiyor muydun? Birbirimizi grebileceimiz tek yer, oras. Sitem! ff! Ama hak ettim dorusu... Tam da yarn lokantann balo salonunda yelere bir balo var; mazurkay gen prensesle edeceim. 22 Mays Lokanta salonu deimi, Asiller Dernei'nin balo salonuna dnmt. Saat dokuzda herkes geldi. Prensesle kz herkesten ge geldiler: Birok kadn, kskan baklarla szd gen prensesi, nk Prenses Meri ok iyi giyiniyor. Orann asil geinenleriyse kskanlklarn gizleyerek ona yanatlar. Elden ne gelir? Kadnlarn bulunduu bir toplulukta mutlaka yksekalak tabaka ayrm bagsteriverir. Pencerenin dnda, kalabalk bir grubun arasnda Grunitski duruyordu, cama yzn yaptr-) m, tanrasndan gzlerini bir an ayrmyordu; yanndan geerken, prenses belli belirsiz bir ba iaretiyle selamlad onu. Grunitski zevkten drt ke olmutu. Dans, bir polkayla ald; sonra orkestra bir vals almaya balad. Mahmuzlar sakrdad, etekler havalanp dnd. Ben, ba pembe tylerle kapl, iman bir kadnn arkasnda duruyordum; elbisesinin gzalcl, kasnak eteklik dnemini hatrlatyordu; przl teninin rengi de siyah tafta beneklerin moda olduu mutlu a. Boynundaki en byk siil, gerdanlnn tokasyla rtlmt. Kavalyesi svari Yzba'sna, -u kk prenses de katlanlr ey deil! Bana arpt da zr bile dilemedi, stelik dnp el gzlyle szd beni... C'est impayablel... (*) Nesine gveniyor, bilmem. Ona haddini bildirmeli... (*) Olmaz yle ey!... 104 Peorin'in Gnl -Oras kolay, dedi nazik Yzba, sonra yan odaya geti. Buradaki detlere gre, insan tantrlmad bir kadn dansa kaldrabiliyor; bundan yararlanarak prensese doru yrdm, kendisini valse ardm. Zaferini aa vurmamak, glmsememek iin g tutuyordu kendini: Yine de hemen olduka kaytsz, hatta sert bir tavr taknmay baard. Elini, geliigzel omzuma brakt, gzel ban birazck yana edi ve dnmeye baladk. Bundan daha ok ehvet uyandran, daha kvrak bir bel grmedim! Taze soluu yzm yalayp geiyordu; arasra valsin kasrgas iinde salarndan zlen bir lle ate kesilmi yanaklarna deiyordu. kere dndk pisti (alacak kadar gzel vals yapyor). Soluu kesilmi, gzleri bulanmt: Yar ak dudaklaryla glkle, "Merci, monsi eur," diyebildi. Birka dakikalk bir sessizlikten sonra pek boynu bkk bir tavrla, -Prenses, dedim, beni hi tanmamanza ramen galiba tarafnzdan sevilmemek talihsizliine uradm... Beni kstah bulmusunuz... Doru mu acaba? -Siz de bu dncemi dorulamak istiyorsunuz herhalde, dedi yznn havasna pek yakan alayl bir ifadeyle. -Eer sizi herhangi bir ekilde rahatsz etmek kabaln gsterdimse, brakn daha byk bir kabalk edeyim de sizden zr dileyeyim. Aslnda, hakkmdaki dncelerinizin yanl olduunu ispat edebilmek isterdim. -Sizin iin epeyce g olacak bu. -Neden? -nk bize gelmiyorsunuz, bu balolar da sk sk verilmeyecek herhalde. s "Demek ki," diye dndm, "kaplar bundan byle bana kapal." Azck sinirlenerek, 105 -Biliyor musunuz, prenses, dedim, pimanlk duyan bir suluyu geri evirmemeli: nk bu kere de umutsuzluk yznden eskisinden iki kat daha sulu hale gelebilir, o zaman da... evremizdekilerin kahkahalar, fsltlar, dnp cmleyi yarda kesmeye zorlad beni. Bir iki adm temizde birtakm deli1 kanllr duruyordu, aralarnda gzel prensese haddini bildirmek isteyen svari Yzbas da vard. Besbelli, bir eye ok sevinmi: Ellerini uuturuyor, yksek sesle glp arkadalarna gz j krpyor. Birdenbire kalabalktan, frakl, uzun bykl, krmz yzl bir bay, yalpalayarak gen prensese doru yrd: Sar-] hotu. Ne yapacan aran prensesin nnde duralad, ellerini j arkasnda kavuturarak i kapayc, gri gzlerini ona dikti, atlak ve titrek bir sesle, -Permettez... Yani, ite... Bu mazurkay sizinle edebilir miyim? evresine yalvaran gzlere bakan gen prenses, -Ne istiyorsunuz? diye sordu. Ne yazk ki anas uzaktayd ve yaknlarda tandk kimse gremiyordu.

Sanrm bir yaver, olan biteni grmt ama kavgaya karmamak iin kalabaln arasna karmt. Sarho, bunun zerine, kendisini gz krparak yreklendiren svari Yzbasna dnd ve, -Eee? dedi, yani benimle dans etmek istemiyor musunuz? te bir kere daha sizi benimle mazurka yapmaya aryorum... Belki de sarho olduumu sanyorsunuz? Ne zarar var! Bana inann, insan bu halde daha serbeste... Korkudan ve fkeden baylmak zereydi prenses. Sarhoa doru yrdm, kolunu iyice skp gzlerinin iine bakarak prensesi rahat brakmasn, kendisinin bu dans oktan bana ltfetmi olduunu syledim. -O zaman baka! Bir dahaki sefere! dedi glerek ve utantan 106 Peorin'in Gnl yerle bir olan arkadalarnn yanna gitti; hemen yan odaya gtrdler onu. Prenses, derin, ok gzel bir bakla dllendirdi beni. Anasna gidip olanlar anlatt: O da, kalabaln iinde beni bulup teekkr etti. Annemi tandm, teyzelerimden birouyla ahbap olduunu syledi. -Nasl oldu da imdiye kadar sizinle tanmadk, diye ekledi, ama unu kabul etmelisiniz ki bunda yalnz sizin suunuz var; herkesten kayorsunuz: Grlm ey deil. Umarm salonumun havas bunalmnz datr... Hakl mym caba? Bu gibi hallerde kulanmak zere ezberde tutulan szlerden birkan syledim. Kadriller, bitmek bilmiyordu. Sonunda, st balkondan mazurka sesi duyuldu. Gen prensesle yerlerimizi aldk. Ne sarho adamdan, ne gemiteki davranmdan, ne de Grunitski'den sz atm. Yava yava, o tatsz olayn stndeki etkileri dald. Gzel yz nee ile parlad; akll akalar yapyordu; konumas, hibir zek zentisi tamadan zekiceydi, canlyd, rahatt; derin gzlemleri vard. Dolambal yollardan, kendisini oktan beri beendiimi syledim. Kk ban yana eerek hafife kzard. Sonra, kadife gzlerini gzlerime dikerek, zoraki bir glmsemeyle, -Tuhaf bir insansnz! dedi. -Sizinle tanmak istemiyordum, dedim, nk evrenizde ylesine byk bir hayran kitlesi vard ki aralarndan beni ayrt edemezdiniz. -Korkularnz bounaym: Onlarn hepsi bo insanlar... -Hepsi mi! Gerekten hepsi mi? Bir eyler hatrlamak istercesine dikkatle bakt yzme, sonra yine hafife kzard, sonra da kesinlikle, 107 -Hepsi! dedi. -Dostum Grunitski de dahil mi? -O nereden sizin dostunuz oluyor? dedi kukuyla. -Dostum ya. -O "bo"lar snfna katlamaz tabii. -Talihsizler snfna katlabilir ama, dedim glerek. -Elbette! Glecek ne var bunda? Siz onun yerinde olsaydnz grrdm. -Neden? Ben de bir zamanlar harbiyeliydim; hem hayatmn en iyi dnemiydi! -Peki o harbiyeden mi? diye ekledi abucak, ben ey... -Ne sanmtnz? -Hi!... u bayan kim? Artk konuma baka alana kaymt, bir daha da ayn konuya dnmedik. Mazurka bitmiti, ayrldk bir dahaki bulumamza kadar. Kadnlar gittiler. Akam yemei iin ktmda Werner'le karlatm. -Yaa, dedi, demek byle! Hani prensesi ancak mutlak bir lmden kurtarmak amacyla tanacaktnz onunla? -Daha iyisini becerdim, dedim. Onu baloda baylmaktan kurtardm. -Ne, ne? Anlatn bakaym... -Anlatmayacam, dnn de bulun. Siz dnyada her eyi kefedebilirsiniz! 23 Mays Bu akam saat yediye doru, bulvarda gezintiye kmtm. Grunitski beni uzaktan grnce yanma kotu: Gzleri, bir eit budalaca mutlulukla parlyordu. Elimi tuttu, sonra trajik bir sesle,

108 Peorin'in Gnl -Teekkr ederim, Peorin... dedi. Beni anlyorsun demek? -Hayr, anlamyorum; ama her neyse, minnettarla demez, diye karlk verdim. Vicdanmda iyi bir i yaptma ilikin bir duygu yoktu. -Peki ya dn gece? Unutmu olamazsn... Meri her eyi anlatt bana... -Demek artk her eyini paylayorsun onunla? Minnettarln bile! -Bak, dedi Grunitski nemli bir sesle, ltfen akmla alay etme, dostum kalmak istersen.. . Delicesine seviyorum onu. Sanrm, umarm o da seviyordur beni... Senden bir ricam var. Bu gece onlar ziyarete gidiyorsun: Sz ver bana, hibir eyi gzden karmayacaksn. Bu ilerde tecrbeli olduunu bilirim, kadnlar benden daha iyi tanyorsun... Kadnlar! Kadnlar! Kim anlar onlar ki? Glleri baklaryla eliir, szleri umut verir, kandrr, te yandan sesleri uzaklatrr bizi. Bir an bakarsn, en gizli srrmz sezmilerdir, bir an gemez en belirgin ipularndan bir ey karamazlar. u prensesi ele alalm, mesela. Daha dn gzleri bana dediinde ate gibi yanyordu, bugnse baklar tatsz, souk... -Belki de kaplcann etkisidir, diye karlk verdim. -Her eyi ktye yoruyorsun... Sen maddecinin birisin, dedi kmsercesine. Hadi, imdi baka konuya geelim. Sekiz buuk sralarnda, prensesin evine birlikte gittik. Vera'nn evinden geerlerken, onu camda grdm. Alelacele szdk birbirimizi. Bizden hemen sonra Ligovskiylerin evine geldi. Yal prenses, bir akrabasyla tantrr gibi tantrd beni onunla. ay datlmt; sryle misafirleri vard; genel konular tartlyordu. Kendimi yal prensese beendirmeye altyordum; akalar yaptm onu bir iki kere iten gldrdm: Gen prenses de glmek istiyordu ama, girdii rolden uzaklaiin zor tutuyordu kendini. Kendisine dnceli bir 109 tavrn yaktn sanyor, belki de yledir. Grunitski, onun neemi paylamamasndan honuttu. aydan sonra hepimiz salona getik. -Szn dinlediime sevindin mi, Vera? dedim yanndan geerken. Bana ak ve minnet dolu bir bakla bakt. Artk bu baklarna altm, oysa bir zamanlar nasl mutluluk duyardm. Yal prenses, kzn piyanonun bana geirdi: Herkes bir ark istiyordu. Ben azm amadm ve kargaadan yararlanarak Vera'nn yanna, pencereye doru seirttim; bana ikimizle ilgili ok nemli bir ey syleyecekti. Ne kadar samaym meer. Bu arada, kaytsz tavrmn gen prensesi sinirlendirdiinin farkndaydm, fkeyle yanan bakndan arlayabiliyordum bunu... Dorusu bu eit konumadan iyi anlarm ben, sessiz ve anlaml, ksa ve zl!... Prenses arksna balamt: Sesi kt saylmazd ama kt sylyordu. Zaten dinlemedim. Grunitski, dirseklerini piyanoya dayam, onun gzlerinin iine bakyor, her an yava sesle, "Charmant! Delicieux!" diyerek durumu kurtaryordu. -Bak, dedi Vera bana, kocamla tanman istemiyorum, gelgelelim yal prensesi de mutlaka honut etmelisin. Senin iin g olmasa gerek; istediin her eyi elde edersin sen. Birbirimizi ancak burada grebiliriz... -Yalnz burada m?.. Vera kzararak szn tamamlad: -Senin klen olduumu bilirsin; hibir zaman isteklerine kar duramadm... Bu yzden de cezam ekeceim. Benden naslsa bkacaksn. Ben de onurumu koruyaym... Kendi adma istemiyorum bunu, biliyorsun! Yalvarrm, eskisi gibi bo kukularla, yapmack souk tavrlarla ikence etme bana. Belki de yaknda leceim. Her geen gn biraz daha gsz kaldm hissediyorum... Buna ramen br dnyay deil, seni dn 110 Peorin'in Gnl yorum... Siz erkekler bir bakn, bir el skn ne tatlar verdiini bilmezsiniz... Bense, yemin ederim, senin sesini dinlerken, yle derin, yle garip bir mutluluk duyuyorum ki en ateli pler bu mutluluun yerini tutamaz. O srada Prenses Meri arksn bitirmiti. evresinden vg dolu sesler ykseldi. Herkes uzaklatktan sonra yanatm yanna, sesi hakknda bir eyler syledim. Alt dudan bkp buruturarak alayl bir reverans yapt. -Sesimi dinlememi olmanz da ayrca sevindiriyor beni, dedi, ama belki de mzikten holanmyorsunuz. -Tam aksi... Hele yemekten sonra olursa.

-Grunitski, tutarl bir zevkiniz olmadn sylemekte haklym... Gryorum, mzii de midenizle seviyorsunuz. -Yine yanldnz. Hi de mideme dkn deilim: Sindirimim son derece bozuktur. Ama yemekten sonra mzik, insann uykusunu getirir; yemekten sonra uyku ise salk bakmndan ok yararldr. Demek ki, mzii tbbi bir ynden seviyorum. Akam oldu muydu, mzik sinirlerimi bozuyor, ya ok zgn oluyorum ya ok sevinli, kisi de yoruyor, hele zgn ya da neeli olmak iin belli bir neden yoksa; stelik toplantlarda hznlenmek sama kayor, lsz nee de ho karlanmyor... Szlerimi sonuna kadar dinlemedi, yanmdan uzaklat, gidip Grunitski'nin yanna oturdu; bir eit duygusal konuma balad aralarnda. Gen prenses, onu dikkatle dinliyormu gibi grnmesine ramen parlak szlerine dalgn, bazen yersiz karlklar veriyor olmalyd ki Grunitski arasra aknlkla szyordu onu, sk sk tedirgin baklarla da vuran bu derin duygu gerginliinin nedenini anlamak amacyla. Ama ben sizin oyununuzu kavradm sevgili prensesim. Kendinizi kollayn! Siz, beni kendi silahmla vurmak, gururumu incitmek istiyorsunuz, ama baaramayacaksnz. Hele bana bir sava amayagrn, katiyen acmam size. 111 Gece boyunca birka kere zellikle konumalarna katlmaya altm, ama prenses sylediklerimi souk bir tavrla, yapmack bir tedirginlikle dinledi; sonunda yanlarndan ayrldm. Gen prenses zaferi kazanmt; Grunitski de. Zaferi elde ettiniz demek dostlarm, aman sk tutunun, nk bu uzun zaman byle gitmez. Ne yaplabilir? iimde bir nsezi var... Bir kadnla tantmda hemen hemen her zaman onun bana k olup olamayacan nceden kestiririm. Gecenin geri kalan ksmn Vera'nn yannda geirdim, gemi gnlerden konutum doya doya. Neden beni bylesine seviyor, gerekten bilmiyorum; stelik beni tam tamna, btn aalk zaaflarmla, btn kt tutkularmla anlayan tek kadn o. Ktlk bu kadar ekici olabilir mi ki? Grunitski'yle birlikte ktk; darda koluma girdi ve uzun bir sessizlikten sonra, -Eee, dedi, ne dnyorsun bakalm? "Senin dpedz salak olduunu," demek geldi iimden, ama kendimi tuttum, omuz silkmekle yetindim. 27 Mays Bu sre iinde planmdan hi ayrlmadm. Gen prenses konumamdan holanmaya balyor. Hayatmdaki baz ilgin olaylardan sz ettim ona; beni olaanst bir insan olarak grmeye balad. Dnyadaki her eyle, zellikle duygularla alay ediyorum: Bu zelliim, rktmeye balad onu. Ben yaknlardayken Grunitski ile duygusal tartmalara girimeye yeltenmiyor, hatta onun yaknlama abalarn alayc bir glmsemeyle karlyor; yine de Grunitski yanna gelince, uysal bir tavr taknp ba baa brakyorum onlar, lk keresinde buna sevindi ya da sevinmi grnd; ikinci keresinde bana, nc keresinde ise Grunitski'ye darld. 112 Peorin 'in Gnl -Sizde de gurur diye bir ey yok! dedi dn bana. Neden Grunitski'nin yannda daha iyi vakit geirdiimi sanyorsunuz? Bir dostumun mutluluu uruna kendi zevkimi feda ettiimi syledim. -Benim zevkimi de feda ediyorsunuz, diye ekledi. Gzlerinin iine bakarak dnceli bir tavr takndm. Bu o laydan sonra btn gn tek kelime konumadm onunla. Akamst, durgunlamt; bu sabah, kaynakt a daha youn bir durgunluk kt stne. Yanna gittiimde, dalgn dalgn, doaya vgler dzen Grunitski'yi dinliyordu; ama beni grr grmez kahkahalar atmaya balad (ortada glnecek bir ey olmad halde), beni grmezlikten geldi. Biraz uzaklap gizlice onu gzetlemeye koyuldum: Ban evirdi, iki kere skntdan esnedi. Grunitski'den bkt besbelli. Daha iki gn onunla konumayacam. 3 Haziran ou zaman kendi kendime sorarm, neden batan karmay aklmdan bile geirmediim, evlenmeyi dnmediim bir gen kzn akn kazanmak iin bylesine steliyorum? Neden bu kadnca cilveler? Vera, beni Prenses Meri'nin en ok sevebilecei erkekten fazla seviyor: Onu ele geirilmez bir gzel olrak grseydim, belki de herhangi bir iliki kurmann gl bana ekici gelirdi. Gelgelelim, ortada yle bir durum yok! Anlalan, benimki, genliimizin ilk yllarnda acdan acya srkleyen, kadndan kadna koturan duraksz sevilme ihtiyac deil. Ta ki bize katlanamayan bir kadna

rastlayncaya kadar koarz, o zaman gerek ballk balar; o gerek ve sonsuz tutku; matematik deyimleriyle, bunu belli bir noktadan bolua indirilen bir izgi diye adlandrabiliriz: Bu sonsuzluun srr yalnz amaca ulamann m imknszlnda yatar, yani sona vardrmann imknszlnda. Peki yleyse neden bu abalara giriiyorsun? Grunitski'yi kskandm iin mi? Zavall! Bu kskanlk onun nesine? Yoksa bizi, yakn bir arkadamzn tatl dlerini bozmaya iten o kt ama nnde durulmaz duygu mu, umutsuzluk iinde size, neye inanmak gerektiini sorduunda ona unlar syleyebilmenin verdii aalk zevk mi? "Dostum, ayn ey benini de bama geldi, ama gryorsun pekl yemek de yiyorum, rahat bir uyku da uyuyabiliyorum, acsz, gzya dktrmeden gelecek bir lm bile umabiliyo rum. Ama yine de... toy, henz gn grmemi bir ruha sahip kabilmek snrsz bir sevin verir kiiye! O ruh, en gzel kokularn saabilmek iin gnein ilk nn bekleyen bir iektir. Hemen koparlmaldr ve doyunca kokladktan sonra yere atlmaldr: Belki kaldran biri bulunur! Yolu stne kan her eyi yalayp yutan bu doymak bilmez itah duyuyorum. Bakalarnn alaryla sevinlerine ruhumu besleyen bir gda olarak, kendimle ilgili olduu srece ilgi gsteriyorum. Sevginin beni lgnlklara srklemesi artk imknsz: Hrs, yaadm artlar yznden bastrlm, ama baka bir biimde ortaya kar bende, nk bence hrs, egemenlik isteinden baka bir ey deildir; benim de btn evremdekileri boyunduruum altna almak, kendime gre ak, ballk ve korku yaratmak demek olan asl zevkim egemenliin balca belirtisi ve en byk zaferi deil mi? Baka birinin aclarnn ya da sevinlerinin kayna olmak hak, sz konusu deilken-gururumuzu bundan ok besleyen bir ey dnlebilir mi? Peki mutluluk ne? Doyma noktasna ulam bir gurur. Kendimi dnyadaki br insanlardan daha iyi, daha gl hissedebilseydim, mutlu olurdum; herkes beni severdi. Kendimde sonsuz bir sevme yetenei bulurdum. Ktlk, ktle yol ayor: ilk s 114 ~Peorin'in Gnl z, bakasna ac ektirmenin zevki hakknda bir ipucu veriyor bize. Ktlk kavram, geree uygulamak istenmedike, insan kafasnda biimlenemez: Fikirler, organik yaratklardr. Derler ki, doularndan biim alrlar fikirler, bu biim de eylemdir; kafasnda daha fazla fikir barndran biri, tekilerden daha eylemcidir. Bu yzden de memur masasna balanm bir dhi, ya tpk durgun bir hayat sren, rnek davranlar gsteren, sonra da damar tkanmasndan lveren biri gibi lmek, ya da ldrmak zorundadr. Heyecanlar, evrimlerinin ilk dnemini yaayan fikirlerden baka bir ey deildir; yrein genliinden gelme armaanlardr onlar; btn hayat boyunca onlarn etkisinde kalacan sananlarsa budalalardr. Durgun rmaklarn ou grl grl biralayan olarak balar, ama hibiri coup kprerek denize ulaamaz. Ama bu durgunluk, ou kere, gizli bir gcn belirtisidir; duygularla dncelerin cokunluu ve derinlii lgnlklara izin vermez; ruh, ister ac ekerken, ister sevin duyarken olsun, kendisiyle kesin bir hesaplamaya gider ve her eyin byle zmlenmesi gerektiine inanr; bilir ki, frtnalar olmasayd, gnein srekli scakl gcn kuruturdu; bylece hayatnn temellerine iner ve kendi kendini bir ocuk gibi okar ya da azarlar. Kendini tanmann yceliine erimi bir kii tanrsal a'Afcti deerlendirebilir yalnz. Bu sayfay yeniden gzden geirince, konudan olduka uuzaklm olduumu gryorum... Ama ne zarar var?.. Ben bu gnl srf kendim iin tutuyorum, o zaman bu sayfalara doldurduklarm, zamanla, deerli bir an olacak benim iin. Grunitski koarak geldi ve kollarma atld: Subay olmu. Bir iki kadeh ampanya itik. Onun ardndan Dr.Werner skn etti. -Sizi kutlayacak deilim, dedi Grunitski'ye. 115 -Neden? -nk er kaputu pek yakyordu size, hem tarada diki mis bir piyade subay niformas yakkllnz artracak deil. Yani, imdiye kadar kuraldnda kalyordunuz, imdi herkes gibisiniz. -Konuun, konuun, doktor! Ne derseniz sevincimi baltalayamazsnz. Sonra kulama eilerek, -Bu apoletlerin bana ne umutlar verdiini bilmiyor ki, dedi... Ah u poletler! Sizin kck yldzlarnz yolumu aydnlatacak. Artk tam anlamyla mutluyum. -Maaraya kadar yryeceiz, bizimle gelir misin? diye sordum.

-Ben mi? niformam hazrlanana kadar gen prensese ta atlasa kendimi gsteremem. -Mutlu haberi syleyeyim mi ona? -Hayr, hayr, n'olur syleme... artmak istiyorum... -Ha, aklma gelmiken soraym... Aranz nasl? Yz birden asld, dalgnlat: vnmek, yalan sylemek istiyor ama utanyordu; doruyu sylemek de onurunu kryordu. -Ne dersin, seni seviyor mu? -Sevmek mi? Aman Peorin, neler dnyorsun!... Bu kadar abuk k olunur mu?... Aslnda sevmi olsa bile sylemez, akl banda kadnlar sylemezler... -ok gzel! Herhalde sence akl banda bir erkek de tutkularndan sz amamaldr. -Sevgili dostum! Her eyin bir yolu var; sylenmeden kalan sryle ey tahmin edilebilir. -Doru... Ne var ki gzlerden okunan ak, kadnlar hibir ekilde balamaz, oysa kelimeler... Ayan tetik bas Grunitski, kz seninle oynuyor. 116 Peorin 'in Gnl -O mu? diye atld, gzlerini ge kaldrp hogryle glmsedi : -Sana acyorum Peorin! Gitti. Akamst, kalabalk bir grup maaraya doru yrye ktk. Yerli bilginlerin dediklerine baklrsa, "maara", snm bir yanarda azndan baka bir ey deilmi: Mauk Dann yamalarndan birinin stnde, ehirden bir mil kadar uzakta bir yanarda az. allklar, kayalklar arasndan geen dar bir patikadan gidiliyor oraya. Da trmanrken kolumu gen prensese verdim; btn yry boyunca bir an brakmad. Lafa dedikoduyla baladk: Orada bulunan, bulunmayan btn tandklarmz bir bir ele aldm, onlarn gln yanlarn gsterdim nce, sonra da kt yanlarn. Damarm tutmutu. aka derken gareze dnd i. nceleri holand, sonra rkt. -Siz tehlikeli bir adamsnz! dedi. Sizin zehirli dilinizin kurban olacama ormanda bir katilin ba altna yatarn, daha iyi... Bakn ak ak sylyorum, bir gn cannz beni ekitirmek isterse, elinize bir bak alp boazm kesin: Zaten size g de gelmez bu. -Katile mi benziyorum? -Katile olsa iyi... Bir an dndm, sonra iten krlm gibi yaparak, -Evet, ocukluumdan beri kaderim budur zaten! dedim. Herkes, yzmde kt eilimlerin belirtilerini arard; aslnda olmayan ama onlarca olmas gereken eilimleri: Sonunda dilekleri gerekleti. Alakgnllydm; beni hesapllkla suluyorlard: Sonunda hi konumaz hale geldim, iyilikle ktl ayrt edebiliyordum; anlamyorlard beni, herkes kryordu: Kin gtmeye baladm, iine kapank bir ocuktum, bakalar gibi en, konukan deilim; onlardan stn gryordum kendimi 117 ama herkes beni onlardan aa tutmakta szbirlii etmiti: Kskan oldum. Btn dnyay sevmeye hazrdm; deerlendiren kmad: Bylelikle de nefret etmeyi rendim. Renksiz genliimi, kendime ve dnyaya kar giritiim savata tkettim. Alaya alnmaktan korktuum iin, en iyi duygularm yreimin derinlerine gmdm: Orada silinip gittiler. Hep doru syledim, inanlmadm: O zaman kandrmaya baladm. Kibarlarn dnyasn, toplumun ileyiini iyiden iyiye kavraynca, hayat biliminde ustalk kazandm; bakalarnn bu ustal kazanmadan mutlulua nasl ulatklarm grdm; benim hi ylmadan erimeye altm nceliklerin tadn, onlar kendilerini hi yormadan karyorlard. O zaman iimi bir karamsarlk kaplad; tabanca kurunuyla giderilecek trden bir karamsarlk deildi bu: Souk, aresiz, sevimliliin, iyi niyetli bir glmsemenin altna gizlenen bir umutsuzluktu. Ruh ynnden sakat olmutum. Ruhumun yars yoktu; solmutu, umutu, lmt. Ben de o yary kestim attm; oysa teki yar kmldanyordu, diriydi, herkesin hizmetindeydi. Kimse farkna varmad bunun; nk bir zamanlar var olan teki yandan haberleri yoktu; ama siz bir hatray uyandrdnz, ben de size bir kitabe okudum. Biroklarna kitabeler gln gelir, ama ben hi de yle dnmem, hele onlarn altnda nelerin gml olduunu dndm zaman. Yine de sizden grlerime katlmanz isteyemem; bu ani km size gln geliyorsa ltfen gln: Ak sylyorum, katiyen gcendirmez beni. O anda, gzlerim gzlerine takld: Yalar parlyordu gzlerinde; koluma dayanan kolu titriyor, yanaklar yanyordu: Bana acmt! Acma duygusu... Btn kadnlarn kolaylkla kapldklar bu duygu toy yreine penelerini geirmiti. Yry boyunca dalgnd, hi hoppalk etmedi. nemli bir belirtiydi bu. Maaraya vardk: Kadnlar, kavalyelerinin yanndan ayrldlar, ama o benim kolumu brakmad. Kaplca zppelerinin nkl

118 Peorin'in Gnl teleri onu gldrmyordu, ucunda durduu uurumun derinlii korkutmuyordu; oysa teki kadnlar lklar atarak gzlerini kapamlard. Geri dnerken, zc konumay yenilemek istemedim, ama sorduum sudan sorulara, yaptm geligzel akalara ksa karlklar verdi, dalgnd. Sonunda, -Hi sevdiniz mi? diye sordum. Dikkatle gzlerimin iine bakt, ban iki yana sallad ve yine dnceye dald: Besbelli bir ey sylemek istiyor, yalnz sze nereden gireceini kestiremiyordu. Gs inip inip kalkyordu... O anda ne olsun istersiniz... Muslin elbise kollar pek korumaz insan; bu yzden bileimden kan bir kvlcm onun bileini de sard. Hemen hemen btn tutkular byle balar; ou kere, bir kadnn bizi fiziksel ya da moral zelliklerimiz yznden sevdiini sanarak kendimizi byk lde aldatrz. Tabii ki onlar kutsal atei karlamak iin hazrlarlar yreklerini, yumuatrlar: Yine de, meseleyi zmleyen ilk dokunutur. Gezintiden dndmzde gen prenses, zoraki bir glmsemeyle, -Bugn ok iyiydim, deil mi? diye sordu. Ayrldk. Kendinden honut deil; bana souk davrandndan tr kzyor kendine... ilk zafer, asl zafer bu ite! Yarn gnlm almak isteyecek. Bunlar ezbere biliyorum iin can skc yan da bu ya. 4 Haziran Bugn Vera'y grdm. Kskanlk gsterileriyle rahatm iyice kard. Anlaldna gre gen prenses kalbinin srlarn Vera'ya amay aklna koymu: Tam da adamm semi! 119 -Bunlarn ne demek olduunu biliyorum, diyordu Vera durmadan. Ne olur bana imdiden ak ak onu sevdiini itiraf et. -Peki ama ya sevmiyorsam? -yleyse neden peini brakmyor, umutlandryorsun onu? Ben seni bilmez miyim? San inanmam istiyorsan gelecek hafta Kislovodsk'a gelirsin; biz br gn oraya gidiyoruz. Ligovskiy'ler daha bir sre burada kalacaklar. Bize yakn bir ev tutarsn. Biz kaynan yaknlarndaki byk evde kalacaz, ikinci katta; Prenses Ligovskiy alt katta oturacak; bitiiimizde ayn adamn bir evi daha var, henz tutulmam... Gelecek misin? Sz verdim, ayn gn evi tutmak iin birini yolladm. Grunitski, akam saat altda beni grmeye geldi, ertesi gn niformasnn hazr olacan bildirdi: Baloya yetiiyormu. -Nihayet, onunla btn akam dans edebileceim, dedi. Neler konuuruz kim bilir! diye ekledi. -Balo ne zaman? -Yarn tabii! Bilmiyor muydun? Yarn byk bir enlik var, yerel ynetim dzenliyermu... -Gel bulvarda dolaalm biraz. -imknsz, bu berbat kaputla dar adm atamam. -Ne zamandan beri kaputunu sevmemeye baladn? Gezintiye tek bama ktm, Prenses Meri'ye rastladm, mazurkay kendisiyle etmek istediimi syl edim. Hem ard, hem sevindi. -Geen sefer, zorunluluk yznden dans ettiinizi sanmtm, dedi tatl bir glmsemeyle. Grunitski'nin yokluunun farknda deil galiba. -Yarn ok gzel bir srprizle karlaacaksnz, dedim. -Neymi o? -imdilik sr... Baloda kendiniz anlarsnz. Akam, yal prensesin evinde geirdim: Vera ile sevimli bir ihtiyardan baka kimse yoktu. Keyfim yerindeydi, olaanst 120 Peorin'in Gnl eyler anlatp duruyordum: Gen prenses karma oturmu, samalklarm yle derin, dikkatli, hatta ince bir ilgiyle dinliyordu ki kendimden utandm. Nereye gitmiti o canll, o uarl, kaprisleri, kstah tavr, kmseyen glmseyii, dalgn baklar? Vera da bunlarn farkndayd: Hasta yznde derin bir hzn belirdi: Pencerenin kenarndaki geni bir koltua km, glgede ylece oturuyordu... Ona ok acdm.

O zaman onunla nasl tantm, onu nasl sevdiimi, akmzn btn hikyesini oradakilere anlattm, tabii uydurma adlarla. Ona duyduum yaknl, ektiim zntleri yle canl bir dille anlattm, onun davranlarn, kiiliini ylesine gklere kardm ki, sonunda ister istemez gen prensesle flrt etmemi balad. Ayaa kalkt, yanmza geldi, canland biraz... Doktorun, saat on birde yatmasn tlediini, ancak gecenin ikisinde hatrlayabildik. 5 Haziran Balodan yarm saat nce, Grunitski, prl prl piyade subay niformasyla kageldi. Ceketinin nc dmesine, ucuna ifte el gzl asl tuntan bir zincir takmt; akl almaz byklkteki apoletleri ak tanrsnn kanatlar gibi yukar kvrkt; izmeleri gcrdyordu; sol elinde, kahverengi eldivenleriyle kasketini tutuyor, sa eliyle de durmadan kvrck salarn kabartyordu. Hem bir eit kibir, hem de bir eit gvensizlik okunuyordu yznde: Bayramlk kl, gururlu yry beni kahkahalarla gldrebilirdi, eer tasarlarma uygun dseydi tabii. Kasketiyle eldivenlerini masann stne att, sonra ceketinin eteini ekitirerek aynada kendine ekidzen verdi: Kenar e 121 nesine deer son derece sert bir yakaln stne dolanm kocaman atks, yakasnn altndan yarm kar kyordu. Bunu yeterli grmemi olmal ki, atky kulaklarna kadar ekti. Bu g i nk niformasnn yakas ok skyd-kann yzne kartt. -Dediklerine gre bu gnlerde prensesimle pek fazla ilgileniyormusun, dedi kaytsz bir tavrla, yzme bakmadan. Gemiteki nl apknlardan birinin pek sevdii bir deyimi; tekrarladm: Bir zamanlar Pukin de sz etmiti o apkndan: -Bize mi kalm o iei koklamak? -Syleyin bakalm, ceket nasl duruyor? Allahn belas Yahu-i di!... Kollarmn alt nasl da skyor!.. Yannda lavantas olan var m? -Aman, daha lavanta m istiyorsun? Srdn glsuyunun kokusundan yanna yaklalmyor zaten. -Zarar yok. Verin. ienin yarsn boynuyla atksnn arasna, mendiline ve ceketinin yenlerine aktt. -Sen dans edecek misin? diye sordu. -Sanmam. ,' -Korkarm mazurkaya prensesle katlmam gerekecek, oysa bir figrn bile bilmiyorum. , -Ondan mazurka iin sz aldn m? -Henz almadm. -Senden nce davranmasnlar da... Elini alnna vurarak, -Doru ya! dedi. imdilik hoa kaln... Giri kapsnda buluacam onunla. Kasketini kapt gibi koar admlarla uzaklat. Yarm saat sonra ben de ktm. Sokaklar karanlk ve botu;' kulbn (isterseniz meyhanenin de diyebilirsiniz) dolaylarna youn bir kalabalk birikmiti; pencereler l sld; akam rz Peorin'in Gnl 122 gar, askeri bandonun ald mzii bulunduum yere kadar getiriyordu. Yava yava yryordum; zgndm... "Acaba," diye dnyordum, "benim hayatta tek iim bakalarnn umutlarn ykmaktan ibaret mi? Yaamaya, hareket etmeye baladmdan beri kader beni bakalarnn dramlarnn sonuna yetitiriyordu, sanki kimse bensiz lemezmi ya da ac ekemezmi gibi! Ben beinci perdenin vazgeilmez kiilerindenim; ister istemez cellatn ya da hainin sevimsiz roln oynamak zorundaym. Kaderin bundan amac ne olsa ki? Belki de burjuva trajedileri, aile romanlar yazar ya da Halk Ktphanesi iin hikye yazanlarla ibirlii eden biri olmam istiyordur benden. Ne bileyim? Ka kii hayatn Byk iskender ya da Lord Byron olarak bitireceini kestirebilir nceden? ite bu yzden de varln, fahri danmanlktan teye gidemeyen bir grevle srdrr." Toplant salonuna varnca, kalabaln arasna kararak gzlemler yapmaya baladm. Grunitski, gen prensesin yannda durmu, heyecanl heyecanl bir eyler anlatyordu ona: Prenses, dalgn gzlerle dinliyor. uraya buraya bakyor, yelpazesini dudaklarna gtyordu. Yznden sabrszlk okunuyordu,

gzleriyle etrafta birini aryordu sanki: Konumalarn duyabilmek iin usulca arkadan yaklatm. -Bana ac ektiriyorsunuz, prenses, diyordu Grunitski. Sizi son grdmden bu yana mthi deitiniz... Prenses ban ona ev irdi: -Siz de deitiniz, dedi. Grunitski, bu baktaki gizli alay sezememiti. -Ben? Ben mi deitim?... Asla! Bunun imknsz olduunu siz de biliyorsunuz! Sizi bir kere gren, o taplas yznz mr boyunca unutamaz. -Susun ltfen... -Bir sre nce sevinle dinlediiniz eyleri neden imdi duymak istemiyorsunuz? 123 Gen prenses glerek, -Tekrardan holanmam da ondan, dedi. -Ne kadar yanlmm Tanrm!... O kadar budalaymm ki hi olmazsa bu apoletlerin dlerimi gerekletireceini... Yok yok, herhalde hep o berbat kaputla kalmak daha iyi olurdu; belki de ilginizi ona borluyum. -Gerekten de kaput, size daha iyi gidiyordu. Tam o srada prensese doru yryerek nnde eildim; hafife kzard, sonra telala, -Haksz mym ama Msy Peorin? dedi. Er kaputu Msy Grunitski'ye daha iyi gidiyordu. -Ben sizinle ayn fikirde deilim, diye karlk verdim, subay niformas onu olduundan da gen gsteriyor. Grunitski bu hareketi hazmedemedi: Btn delikanllar gibi o da yal olmak iddiasnda; yzdeki derin tutku izgilerinin ya izlerinin yerini tuttuunu sanyor. fkeli bir bak frlatt yzme, ayan hrsla yere vurdu ve yanmdan uzaklat. -tiraf edin bakalm, dedim gen prensese, teden beri gln olduu halde siz yakn zamana kadar ilgin buluyordunuz onu... Boz kaputu muydu ilginizi eken? Gzlerini yere indirdi, karlk vermedi. Grunitski btn gece prensesin peini brakmad; ya onunla dans ediyor ya da karsnda bir yer bularak gzleriyle onu yiyordu; iini ekiyor, prensesi yalvarmalaryla, sitemleriyle tedirgin ediyordu. nc kadrilden sonra, kz kendisinden bsbtn usandrmt. Bir ara yanma geldi, kolumu tutarak, -Senden bunu beklemezdim, dedi. -Neyi? -Mazurkay onunla edecekmisin, yle mi? Bana kendisi syledi... -Bundan ne kar? Sr deil ya... 124 Peorin 'in Gnl -Tabii deil... Byle mark, uar bir kzdan her ey beklenir... Ama cm alacam! -Sen suu onda deil, subay niformanla apoletlerinde ara. Artk kendisine ekici geliniyorsan ne yapsn yani? -Neden umutlandrd yleyse? -Sen neden umutlandn? Bir eyi elde edebilmek iin aba gsterenlere aklm erer; ama umutlanmak ne demek? Kin dolu bir glmseyile, -Bahsi kazandn ama daha tamtamna deil, dedi. Mazurka balamt. Grunitski, prensesten baka kimseyle dans etmiyor, teki erkekler de boyuna onunla dans ediyorlard; besbelli, bir tuzak hazrlamlard bana. Daha iyi. Benimle konumak istiyor, engel oluyorlar o zaman, daha ok isteyecektir. Bir iki kere elini tuttum; ikinci keresinde bir ey sylemeden ekti. -Bu gece gzme uyku girmeyecek, dedi. -Grunitski'nin yznden. -Hayr, hayr! Sonra gzleri dald, yle dnceli, mahzun bir hali vard ki o akam mutlaka elini pmeye karar verdim. Dalmaya balanmt. Prensesi arabasna bindirirken kk elini abucak dudaklarma gtrp ptm. Karanlkt; kimseler gremezdi. Kendimden honut, salona dndm.

Uzun bir masada genler akam yemei yiyorlard; aralarnda Grunitski de vard. Ben ieri girince hepsi sustular; benden bahsediyorlard besbelli. Geen balodan beri ou bana kar dmanca bir tavr taknd, zellikle svari Yzbas; imdi de Grunitski'nin bakanlnda bir ete kuruyorlar bana kar. Grunitski yle kibirli, yle cesur bir havada ki... ok sevindim; Hristiyan anlamnda olmasa bile dmanlarm severim; beni elendirirler, nabzmn atn hzlandrrlar. Her zaman tetikte olmak, her bak kollamak, her kelimenin 125 anlamn yakalamak, amalar sezinlemek, tuzaklar ortaya kartmak, aldanm grnmek, sonra da, anszn, bir tekmede kurnazln o karmak, yce dokusunu yerle bir etmek hayat diye buna derim ben. Akam yemei boyunca Grunitski svari Yzbasyla fsldap durdu, birbirlerine hep gz krptlar. 6 Haziran Bu sabah Vera, kocasyla Kislovodsk'a hareket etti. Prenses Ligovskiy'lere giderken karlatm arabalaryla, Vera, bayla bana selam verdi: Baknda bir eit sitem vard. Su kimde peki? Neden kendisiyle ba baa kalma farsatn vermiyor bana? Ak da, ate gibi, yalm tkenince biter. Belki de yakarmalarmn baaramadn kskanlk baaracak. Prensesin evinde tam bir saat kaldm. Meri kmad; hastaym. Akam da bulvarda grnmedi. El gzlkleriyle silahlanm yeni dman etesinin niyeti iyice bozuk anlalan, iyi ki prenses hasta: Ona saygszlk edebilirlerdi. Grunitski'nin salar darmadankt; her yanndan umutsuzluk akyordu. Galiba derinden sarsld. zellikle gururu yara ald; ama bazlar umutsuzluklarnda bile glntr ler! Eve dnnce, bir boluk hissettim. Onu grmemitim! Hastayd! Sakn gerekten tutulmu olmayaym?.. Sama! 7 Haziran Sabah saat on birde yani yal Prenses Ligovskiy'in Yermolov hamamnda terlemekte olduu saatlerde ben onlarn evinin nnden geiyordum. Gen prenses, dalgn dalgn pencerede oturuyordu. Beni grnce hemen ayaa kalkt. Hole girdim; hizmetilerden hibiri ortalkta yoktu; ben de 126 Peorin'in Gnl kaplcalara zg rahat detlerden yararlanarak adm vermeden salona daldm. Gen prensesin gzel yzn donuk bir sarlk kaplamt. Piyanonun banda bir eliyle koltua dayanm duruyordu. Eli hafife titriyordu. Usulca yanna yaklaarak, -Bana dargn msnz? diye sordum. Bitkin, cansz bir bakla yzme bakp ban iki yana saladi; azn ap bir eyler sylemek istiyordu, beceremedi, gzleri yala doldu; koltua kerek ellerini yzne kapad. Elini tuttum. -Neyiniz var sizin? dedim. -Siz bana sayg gstermiyorsunuz!... N'olur, yalnz brakn beni! Bir iki adm attm... Koltukta doruldu; gzleri parlyordu. Elimi kapnn tokmana koyarak durakladm. -zr dilerim, prenses, dedim, lgnlk ettim... Bir daha olmayacak; elimden geleni yapacam... Bugne kadar iimden neler getiini bilmenizin ne gerei var? Bunlar hi renemeyeceksiniz; sizin iin bylesi daha iyi olacak. Hoa kaln. Dar karken aladn duyar gibi oldum. Akama kadar Mauk Dann eteklerinde dolatm, son derece yoruldum, eve gelince de bitkin derek kendimi yataa attm. Werner urad. Gen prenses Ligovskiy ile evlenecekmisin, doru mu? dedi. -O da ne demek? -ehirde herkes bunu konuuyor; btn hastalarm bu nemli haber stne kafa yoruyorlar: Hastalar byledir ite, bilmedikleri yoktur. "Grunitski'nin marifeti", diye dndm. -Size bu sylentilerin aslsz olduunu gstermek iin unu gizlice syleyeyim ki doktor, dedim, yarn Kislovodsk'a gidiyo rum. 127 -Ligovskiy'lerle mi? -Hayr, onlar bir hafta daha kalyorlar. -Demek onunla evlenmiyorsun?

-Yazklar olsun doktor! Yzme bir bak bakaym: Gveye falan benzer bir yanm var m benim? -yle bir ey demedim... Sonra, kurnaz bir glmsemeyle ekledi: -Ama siz de pek iyi bilirsiniz bazen yle eyler olur ki, onurlu bir adam evlenmek zorunda kalr ve baz analar bu frsatlar hi karmazlar. Bu yzden bir dost olarak daha temkinli olmanz tlyorum. Burada, kaplcalarda hava olduka tehlikelidir: ok daha iyilerine laykken kendilerini kaptrp soluu kilisede alan nice deerli genler grmmdr. inanr msnz, beni bile evlendirmeye kalktlar? Solgun yzl bir kz olan taral bir anne. Kznn yznn ancak evlendikten sonra renklenebileceim kendisine sylemek budalaln etmitim. O zaman, minnet dolu yalarla, bana kzyla evlenmemi teklif etmi, btn servetlerini galiba elli kadar kle-ayaklarnn altna sermiti. Ama ben evlenemeyeceimi sylemitim kendisine. Werner, beni uyandrdndan emin, kt. Sylediklerinden, ehirde gen prensesle benim hakkmda daha imdiden irkin sylentiler yaylm olduunu anladm. Grunitski bunun hesabn verecek! 10 Haziran Kislovodsk'a geleli gn oldu. Veray'ya her gn kaynakta ve bulvarda rastlyorum. Sabahlan, kalkar kalkmaz pencerenin kenarna oturuyor, el gzlm onun balkonuna eviriyordum: O oktan hazrlanm, giyinmi oluyor, nceden kararlatrdmz iareti bekliyor; evlerimizden kaynaa inen yolda, gya tesadfen karlayoruz. Canlandrc da havas rengini ve 128 Peoririin Gnl kuvvetini geri getirdi. Narzan'a bouna Hayat emesi dememiler. Blgenin yerlileri Kislovodsk'un insanda ak istei uyandrdn, Mauk Da eteklerinde balayan her ak macerasnn burada sonuca ulatn ileri sryorlar. Gerekten de, burada her ey yalnzlk alyor; her ey gizemli yeil tepeler arasndan grl grl kpklerle akarak kendine yol aan suyun stne eilmi kavak aalarnn sk glgeleri; drt bir yana kol salan karanlk, sessiz sel yataklar; beyaz akasyalarla, uzun otlarn buusuyla dolu havann tazelii; vadinin ucunda buluarak dosta bir yarma sonucu Podkumok'a karan serin rmaklarn o duraksz, uyuturucu arltlar, hepsi. Bu kyda boaz genileyip yeil bir sel yatana dnyor; arasndan tozlu bir yol gemekte. Oraya her bakmda, st kapal bir arabann geldiini, arabann penceresinden kk, pembe bir yzn baktn grr gibi oluyorum. imdiye kadar o yoldan ka tane araba geti, ama o asla. Kalenin arkasna den yre iyice kalbalklat: Benim kaldm evden birka adm tedeki bir tepeye kurulmu lokantada, ift sra halinde uzanan kavaklar arasnda klar titreiyor akamlar; gece ge saatlere kadar sesler ve bardak angrtlar duyuluyor. Hibir yerde buradaki kadar Kahetin arab ve maden suyu iilmiyordur. ikisini birlikte yrten ok, bilirim Yine de syleyeyim, ben onlardan deilim, Grunitski, her gn, dostlaryla meyhanede buluup iiyor, zoraki bir selam veriyor bana. Daha dn geldii halde kendisinden nce banyo yapmak isteyen ihtiyar adamla kavga etti: uras kesin, bana gelenler askerlik damarlarn kabartyor. 129 11 Haziran Sonunda geldiler. Arabalarnn sesini iittiimde pencere kenarnda oturuyordum: Yreim titredi... Bu da nesi? Ak m oldum acaba?.. yle budala bir yapm var ki, benden beklenir. le yemeini onlarda yedim. Yal prenses, beni tatl tatl szyor, kznn yanndan da hi ayrlmyor.. Kt! te yandan, Vera, gen prensesi kskanyor; ileri amma da kartrdm! Erkeini paylat sand kadn ileden karmak iin nelere bavurmaz kadnlar? Hi unutmam, bir keresinde, srf baka bir kadna am diye bir kadn k olmutu bana. Kadn kafasndan daha elikili bir ey yoktur; kadnlar herhangi bir eye inandrmak gtr: Onlar yle bir noktaya getirmelisiniz ki kendi kendilerini inandrsnlar. Onlarn nyarglarn rtme usulleri de ok ilgintir: Diyalektiklerini zebilmek iin btn mantk kurallarn altst etmeniz gerektir. Szgelimi, sradan bir rnek: Bu adam beni seviyor, ama ben evliyim: demek ki onu sevmemeliyim. imdi de kadnlarn yntemi: Evli olduum iin onu sevmemeliyin; ama o beni seviyor, demek ki...

Burada bir sr nokta sralanabilir, nk mantk durur, artk sz geen dildir, gzlerdir ve sonra da, eer varsa, yrek konuur. Bu yazdklarm bir kadn grse ne olurdu? "iftira!" diye haykrrd fkeyle. airler iir yazal, kadnlar da onlar okuyal beri (bunun iin de kadnlara iten bir teekkr borluyuz) melek olarak nitelendirilmeye ylesine altlar ki, ayn airlerin Neron'u bile para uruna yar tanr katna kardklarn unutarak byk bir safiyetle kendileri de inandlar melekliklerine. Kadnlardan bylesine kinle bahsetmek, benim gibi gz 130 Peorin 'in Gnl dnyada onlardan baka hibir ey grmeyen birine dmezdi; ben onlarn uruna i rahatlm, amalarm, hayatm feda etmeye hep hazrdm. Belki de bir fke annda, gururum krld iin, ancak tecrbeli gzlerin deerlendirebilecei o byl rty ekip atmak istiyorum stlerinden. Hayr, hayr, onlar iin btn sylediklerim unun sonucu: Akln serin gzlemleri Kalbin ac deyileri Kadnlar, btn erkeklerin kendilerini benim tandm kadar iyi tanmalarn istemeliler, nk onlardan duyduum korkuyu yeneli beri, onlarn kk zaaflarn anlayal beri yz kat daha ok seviyorum onlar. Aklma geldi: Geen gn Werner, kadnlar Tasso'nun Kurtarlan Kuds kitabnda szn ettii byl ormana benzetti. Yakna gelmeyegr, dedi, drt bir yandan yle belalar saldrr ki Tanr korusun: Sorumluluk, gurur, drstlk, kamuoyu, alay, kkseme... Yapacan tek ey, evrene bakmadan dosdoru yrmektir: Yava yava, canavarlar yok olur ve nnde durgun, gneli bir imenlik alr, ortasnda yeil mersinler biten bir imenlik. Gelgelelim, ilk admlarda yrein titrer de ardna bakarsan mahvoldun gitti! 12 Haziran Bu akam olaylar asndan ok zengindi. Kidlovods'un iki mil kadar tesinde, Podkumok Irmann akt geitte "Halka" denilen bir kaya vardr. Bu, doa tarafndan oyulmu bir eit kapdr; yksek bir tepeden kar ve arasndan, batan gne, son alevli bakn frlatr dnyaya. Bu ta pencereden gnein batn seyretmek iin byk bir grup, atlarla oraya git 131 mistik. Dorusunu sylemek gerekirse, hibirimiz gnein batn falan dnmyorduk. Ben gen prensesin yannda gidiyordum; dnerken, Podkumok'un kysndan gemek gerekti. En s da dereleri bile tehlikelidir, nk dipleri kaleidoskop gibidir; her gn dalgalarn basncna gre deiir. Dn bir ta bulunan yerde, bugn bakarsnz bir ukur vardr. Prensesin atn dizgininden tutarak suya doru srdm; su, diz boyundayd; akntya kar ilerlemeye baladk. Bilindii gibi, hzl derelerden geerken suya bakmamak gerekir, yoksa insann hemen ba dner. Prenses Meri'yi bu konuda uyarmay unutmutum. Tam derenin ortasna, akntnn en hzl olduu yere varmtk ki, prenses eyerinin stnde salland. -Fena oluyorum! dedi zayf bir sesle. abucak eilip ince belinden kavradm. -Yukarya bakn! diye fsldadm, bir ey deil, korkmayn; yannzdaym. Daha iyiceydi, kolumdan kurtulmak istedi, ama ben bsbtn sk sardm kvrak, yumuack gvdesini; yanam yanana deiyordu; yz ate gibiydi. -Ne yapyorsunuz... Tanrm!... Onun titreyiine, aknlna kulak asmadm, dudaklarm yumuak yanaklarna dedi; anszn irkildi ama ses karmad. Arkada kalmtk: Olanlar kimse grmedi. Kyya ktmzda herkes atn koturmaya balamt. Gen prenses atn tuttu; ben de yannda kaldm. Anlalan, sessizliim onu tedirgin ediyordu, ama srf merak yznden azm amamaya ant itim. Bu g durumdan nasl syrlacam grmek istiyordum. Bouk bir sesle, -Siz ya beni aalamak istiyorsunuz, ya da gerekten ok seviyorsunuz! dedi. Belki de benimle alay etmek, beni incitmek, sonra da brakmak istiyorsunuz... Bunu dnmek bile yle alaka, yle haince bir ey olurdu ki... Yok, yok! Olamaz, 132 Peorin'in Gnl deil mi, diye ekledi tatl bir gvenle, bende saygszlk uyandracak bir ey yok, deil mi? u kstaha hareketiniz... Sizi balamak zorundaym, nk ben izin verdim buna... Cevap verin ltfen, sesinizi duymak istiyorum!... Son szlerinde yle kadnca bir sabrszlk vard ki, kendimi glmekten alkoymadm. Neyse ki hava kararmaya balamt. Karlk falan vermedim.

-Susuyorsunuz, diye devam etti. Belki de nce benim sizi sevdiimi sylememi bekliyorsunuz. Sustum. Anszn bana dnerek, -yle mi istiyorsunuz? diye sordu. Bakndaki ve sesindeki kesinlikte rktc bir ey vard. Omuzlarm silkerek, -Neden yle isteyeyim? dedim. Atn kamlayarak dar ve tehlikeli yoldan drtnala umaya balad. Her ey yle abuk olmutu ki kendimi toparlayp yanna gittiimde o, ndekilere katlmt. Dnerken, btn yol boyunca durmadan konutu ve gld. Hareketlerinde hastalkl bir nee gze arpyordu; yzme bir kere bile bakmad. Herkes bu olaanst neeyi fark etmiti, ihtiyar prenses, iin iin seviniyordu kzna baktka; oysa kz tam bir sinir buhran geiriyordu. Btn gece uyumayacak, alayacak. Bu dnce, sonsuz bir sevin veriyor bana: Bazen vampirleri anlyorum... Bir de, iyi yrekli, keyifli bir insan olarak n saldm, stelik bu sfatlar hak etmeye altm dndke... Atlardan inildikten sonra, kadnlar ihtiyar prensesin evine gittiler. Ben heyecanlydm, kafama en dnceleri datmak iin dalara doru drtnala srdm atm. Islak akam, tatl bir serinlik yayyordu. Ay, karanlk doruklarn ardndan domak iin dalara doru drtnala srdm atm. Islak akam, tatl bir serinlik yayyordu. Ay, karanlk doruklarn ardndan 133 domak zereydi. Nalsz atmn her adm, dar boazlarn sessizliinde bo yanklar brakyordu. Cavlann yannda atm suvardm, gney gecesinin taze havasn bir iki kere itahla cierlerime ektikten sonra yola ktm. Kenar mahallelerden getim. Pencerelerde klar teker teker snyordu; kaledeki nbetilerle evre kulelerdeki Kazaklar, birbirlerine uzun uzun sesleniyorlard. Mahallenin uurum kenarna kurulmu evlerinden birinde olaanst bir aydnlk dikkatimi ekti: Arasra ykselip alalan sesler, haykrlar, bir asker elentisinin yapldn gsteriyordu. Atmdan inerek pencereye gizlice yanatm: Doru drst kapanm bir pancur, elenenlerin kimler olduklarn grmeme ve konutuklarn duymama yardm etti. Benden bahsediyorlard. Yz araptan al al olmu svari Yzbas masaya yumruunu indirerek sz istedi: -Baylar, dedi. Bu gerekten katlanlmaz bir durum! Peorin'e mutlaka bir ders vermeliyiz! Petersburglu zpktlar birtakm tavrlar taknrlar, ta ki burunlar yere srtlnceye kadar! O, yalnz kendisinin kibarlar arasnda yaadn sanyor her zaman temiz eldiven ve boyal izme giydii iin. -Ya o kstaha glmseyii! Kalbm basarm korkan biridir, dpedz korkak! -Ben de yle dnyorum, dedi Grunitski. ii akayla geitiriyor. Bir keresinde ona yle eyler sylemitim ki bakas olsayd beni para para ederdi, ama Peorin alaya ald. Tabii delloya armadm; bu ona derdi. stelik, bulumak... -Grunitski, gen prensesi elinden ald diye ona kzyor, dedi birisi. -Amma da laf! Geri onunla azck flrt ettim ama, evlenmek istemediim iin hemen vazgetim; gen kzlara boyun emek detim deildir. 134 Peorin in Gnl -Evet, evet, bence birinci snf bir korkaktr. Yani Peorin tabii, Grunitski deil. Grunitski, bulunmaz bir adam, hem de gerek bir dost! dedi svari Yzbas. Baylar! Hibiriniz brnden yana deilsiniz, deil mi? Hibiriniz. Gzel! Onun yiitliini denemek ister miydiniz? Elenceli olurdu. -Tabii isterdik, ama nasl? -Dinleyin. Grunitski ona ayrca kzgn; asl rol ona dyor! Durup dururken, hi yznden bir hr karr, Peorin'i delloya davet eder... Durun bakn, imdi asl meseleye geliyoruz... Onu delloya arr. Gzel! Btn bunlar, arl ekli, hazrlklar, artlar... Bunlarn hepsi mmkn olduu kadar ciddi ve rktc bir ekilde yaplmal; bunlar bana brakn. Zavall dostum, senin ahidin ben olurum! O da gzel! imdi iin can alc noktasna geldik: Tabancalara kurun koymayacaz. imdiden sylyorum Peorin yutacaktr. Alt adm arayla kar karya gelirler, ff be! Kabul ediyor musunuz, baylar? -Mkemmel bir tasar! Kabul ediyoruz! Neden etmeyelim? Sesleri geldi drt bir yandan. -Ya sen Grunitski? Sabrszlktan titreyerek Grunitski'nin karln bekledim. Bu tesadf olmasa, u ahmaklarn elencesi durumuna deceini dndke fkeden kuduruyordum. Grunitski, hayr deseydi, boynuna atlacaktm. Ama ksa bir sessizlikten sonra iskemlesinden kalkt, elini Yzbaya uzatarak kurumlu bir sesle, -Peki, dedi, kabul ediyorum. Btn bu namuslu kiilerin sevincini tamtamna anlatmak ok g olurdu.

ki ayr duygunun etkisinde eve dndm. Bu duygulardan biri zntyd. "Neden benden nefret ediyorlar?" diye dndm. "Neden? Kime ne zararm dokundu? Hi. Acaba ben de d grnleriyle dmanlk uyandranlardan biri miyim?" Zehirli bir kinin btn benliimi doldurduunu duyumsuyor 135 durn. "Ayan tetik bas, Msy Grunitski!" diyordum boyuna, odamda bir aa bir yukar dolarken. "Ben byle oyunlara gelmem. Salak dostlarnn gzne girmek pahalya oturur sana. Ben senin oyuncan deilim!" Btn gece gzme uyku girmedi. Sabahleyin, limon gibi sarydm. Sabah, kaynakta gen prensesle karlatm. : -Hasta msnz? dedi beni dikkatle szerek. -Btn gece uyumadm. -Ben de... Sizi suladm... Yanldm belki. Ama n'olur davrannz aklayn, her eyi balayabilirim. -Her eyi mi? -Evet, her eyi... Yeter ki doruyu syleyin bana ve abuk olun... ok kafa yordum, davrannz hakl karmaya, yorumlamaya altm: Belki de ailemin karaca zorluklardan korkuyorsunuz... Zarar yok. Duyduklar zaman... (sesi titriyordu) yalvarr yakarr kandrrm onlar... Yoksa belki de kendi durumunuz... Yalnz unu bilin ki, ben sevdiim kimse iin her eyi gze alabilirim... N'olur abuk cevap verin... Acyn bana... Beni kmsemiyorsunuz deil mi? Elime sarld. Yal prenses, nde Vera'nn kocasyla yryordu, bir ey grmemiti; yine de gezintiye kan hastalar grm olabilirlerdi bizi btn merakl dedikoducularn en merakllardr onlarelimi scak avucundan kurtardm. -Size gerei syleyeceim, dedim prensese, kendimi hakl karmaya da, davranlarm aklamaya da niyetim yok. Size k deilim. Dudaklar hafife sarard. Ancak duyulabilecek bir sesle, -Brakn beni, dedi. Omuz silktim, dndm, yryp gittim. . . . 136 Peorin'in Gnl 14 Haziran Bazan kendimi ok kk gryorum... Belki de bakalarn kmsemem bu yzdendir. Soylu davranlarda bulunamyorum. Kendi gzmde gln olmaktan korkuyorum. Benim yerimde baka birisi olsa gen prensese yreini ve servetini hemen sunuverirdi, ama "evlenme" kelimesinin benim stmde gizemli bir etkisi var. Bir kadn ne kadar seversem seveyim, kendisiyle evlenmek zorunda olduumu bana hissettirirse... Ne ak kalr, ne bir ey! Yreim ta kesilir ve hibir ey onu eski scaklna getiremez. Bu fedakarln dnda her fedakarlk istenebilir benden. Yirmi kere hayatm ya da namusumu ortaya koyabilirim, ama zgrlm asla! Neden bunca deer veriyorum ona? Bana ne iyilii dokunuyor? Kendimi neye hazrlyorum? Gelecekten ne bekliyorum?.. Aslnda hi. Bu benimki, iten gelen bir korku, silinmez bir nsezi. Grunitski, bir sredir bana selam vermiyor; bu gece de bir iki kere saygsz baklarla szd beni. Hesaplamaya giritiimizde bunlarn hepsi gz nnde tutulacak. Saat ondan az nce kalkp gittim. Dars zifiri karanlkt. evredeki dalarn doruklarnda souk, karanlk bulutlar birikmiti; yalnz arasra rzgar lokantann yaknlarndaki kavak alarnn tepelerinde inildiyordu. Pencerelerin dnda ahali birikmiti. Tepeden indim, kapdan knca admlarm sklatrdm. Anszn, arkamdan biri geliyormu gibi yaptm. Gen prensesin penceresinin altndan geerken yine ardmda ayak sesleri duydum. niforma giymi biri, koarak yanmdan geti. Bu beni kukulandrd: Yine de, gizlice sahanla doru yrdm ve karanlk merdivenlerden ktm. Kap ald; kk bir el elimi tuttu. -Hi kimse grmedi ya? diye fsldad Vera, gsme iyice yaslanarak. -Kimse grmedi. 137 -imdi seni sevdiime inandn m? Nasl kararszdm, nasl aclar ektim!.. Ama sen eninde sonunda beni yola getiriyorsun. Yrei deliler gibi arpyordu; elleri buz kesmiti. Hemen kskanlk sitemlerine, yaknmaya balad: Her eyi kendisine itiraf etmemi, tek dilei benim mutluluum olduuna gre ihanetimi kavgasz grltsz kabul edeceini syledi. Bunlara pek inanmadm ama onu yeminlerle, vaatlerle falan yattrdm. -Demek Meri ile evlenmiyorsun? Onu sevmiyorsun? O da sanyor ki... Biliyor musun zavallck sana delicesine tutkun, zavall!

rmceklerden, hamambceklerinden, farelerden neden korktuklarn bilmeyen insanlar yok mudur? itiraf edeyim mi? Ben daha ocukken, ihtiyar bir kadn annemin falna bakm. Benim "kt bir evlenme sonucunda leceimi" sylemi. Beni ok etkilemiti bu: Ruhumda evlenmeye kar sonsuz bir isteksizlik uyand. Yine de, bir ey, faln doru kacan gsteriyor, ama ben bunun mmkn olduu kadar gecikmesi iin elimden geleni yapacam. 15 Haziran Dn, buraya hokkabaz Apfelbaum geldi. Lokantann kapsna yukarda ad geen harika hokkabaz, cambaz, kimyager ve gzbacnn bu gece, saat sekizde, saygdeer mterilere Soylular Dernei salonunda (yani lokantada) olaanst bir gsteri yapacana dair bir ilan asld; giri ikier buuk ruble. Herkes harika hokkabaz grmeye gidiyor: Prenses Ligovskiy bile kznn hasta olmasna ramen bir bilet ald. Bugn le yemeinden sonra Vera'nn penceresinden getim. Tek bana balkonda oturmutu. Ayamn dibine bir kt paras dt: "Bu gece, saat dokuz buuk sularnda giri merdiveninden 138 Peorin 'in Gnl gel. Kocam, Pyatigorsk'a gitti, yarn sabahtan nce dnmeyecek. Uam ve oda hizmetilerim evde olmayacaklar: Hepsine bilet aldm, prensesin hizmetilerine de. Seni bekliyorum. Mutlaka gel." "Tamam," diye dndm. "Sonunda istediime gelmedi V m? Saat sekizde, hokkabaz seyretmeye gittim. Seyirciler dokuza kalmadan yerlerini almlard: Gsteri balad. Arka sralarda Vera'yla prensesin uaklarn, oda hizmetilerini grdm. Herkes oradayd. Grunitski, el gzlyle, n srada oturmutu. Hokkabaz, mendil, saat, yzk falan gibi eyler istediinde hep ona bavuruyordu. Sabaha kar saat ikide, iki al birbirine baladm, yandaki stuna dayanarak st balkondan alt balkona indim. Gen prensesin odasnda hl k yanyordu. Bir ey, beni o pencereye doru itti. Perde tamtamna ekilmedii iin odann iini ilgiyle seyredebiliyordum. Meri yatanda oturuyordu; elleri dizlerinin stndeydi; gr salar, dantelli bir gece balnn altnda toplanmt; geni, kzl bir al beyaz omuzlarn rtyordu. Kprdamadan duruyordu, ba gsne dmt; nnde, kk bir masann stnde ak bir kitap duruyordu, ama hareketsiz ve yasl gzleri belki de yznc keredir ayn sayfada dolayordu, dnceleri ise baka yerdeydi. O srada allarn arasnda bir hrt oldu. Balkondan imenlie atladm. Gremediim bir el omzumu kavrad. -Naslm? dedi kaba bir ses. Yakalandn ite!... Gen prensesleri gece ziyaret etmek neymi, gstereceim sana!... Keden frlayan baka biri, -Sk tut onu! diye haykrd. Biri Grunitski, teki de svari Yzbasyd. Yzbay bir yumrukta yere serdim, hemen alla daldm. Evlerimizin nndeki meyilli topran btn patikalarn bir bir biliyordum. 139 -Harsz var! imdat! diye bardlar. Bir silah patlad, dumanlar saan bir fiek ayaklarmn dibine dt. Bir dakika sonra odamdaydm; soyunup yattm. Daha uam kapy yeni kilitlemiti ki svari Yzbasyla Grunitski kapy vurmaya baladlar. -Peorin! Uyuyor musun? Orada msn? diye baryordu Yzba. -Uyuyorum, diye cevap verdim bozuk bir sesle. -Kalk bakalm!... Hrszlar!... erkezleri.. Gittiler. Aslnda cevap vermemeliydim onlara: Bir saat daha bahede dolanp beni ararlard. Bu srada, ortalk kart. Kaleden drtnala bir Kazak geldi. Herkes ayakland: allklar arasnda erkez aramaya baladlar ve tabii tek erkeze rastlamadlar. Ama mutlaka biroklar, garnizon askerleri daha cesur ve tetik olsayd, u apulculardan en aa yirmisi yere serilmi olurdu, diye dnmlerdir. 16 Haziran Bu sabah, kaynakta, geceki erkez basknndan baka laf edilmi yordu. Narzan suyundan doktorun tledii kadar itikten ve kavaklar arasnda on kere kadar gidip geldikten sonra Vera'nn kocasyla karlatm; Pyatigorsk'tan henz dnmt. Koluma girdi; lokantaya le yemei yemeye gittik. Karsnn

durumuna ok zlyordu. Durmadan, -Dn gece nasl korkmu, diyordu, tam da benim olmadm zamana rastlamas... ilerinde Grunitski de bulunan bir sr gen yan odaya giden kapnn yanna birikmilerdi, onlarn yanna oturup yemek smarladk. Kader, bir kere daha, bana Grunitski'nin geleceini kararlatracak bir konumay duyma frsatn verdi. Beni gre 140 Peorin 'in Gnl medii iin gizli bir amac olduundan kukulanmadm; gelgelelim, bu, onun suunu gzmde bsbtn bytyordu. -Gerekten erkezler miymi? dedi birisi. Gren olmu mu ki? -Ben size iin asln anlataym, dedi Grunitski, ama sakn beni ele vermeyin. yle oldu; dn gece, adn vermeyeceim biri bana urad ve saat ona doru birinin, Ligovskiy'lerin oturduu eve gizlice girdiini syledi. Bu arada unu da belirtmeliyim: Yal prenses buradayd, gen prenses ise evindeymi. Biz de bu talihli genci enselemek iin oraya gidip pencerelerin altnda durduk. Karmdaki, yemeiyle son derece megul grnd halde itiraf edeyim ki irkildim. Houna gitmeyecek eyler duyabilirdi, tabii eer Grunitski gerei sezmise. Ama kskanlk gzn ylesine balamt ki aklna baka bir ey gelmiyordu. -Biz, diye devam etti Grunitski, srf onu korkutmak amacyla aldmz mermisiz fiekle dolu tfeklerimizle yol kmtk. Gecenin saat ikisine kadar bahede bekledik. Neden sonra, nereden ktn artk Tanr bilir, ama uras muhakkak ki pencereden kmamt, nk pencerenin aldn grmemitik, herhalde stunun arkasndaki caml kapdan km olacak evet ne diyordum, neden sonra balkondan birisinin indiini grdk... Prensesin bu hareketine ne buyrulur? u Moskoval kzlar da az deillermi! Ondan sonra ne olsa beenirsiniz? Herifi yakalamak istedik, ama elimizden kurtuldu, tavan gibi kaarak alla dald, ite o zaman stne ate ettim. Grunitski'nin evresindekiler sylenenlere pek inanmamlard; fsltlar duyuldu. -Bana inanmyorsunuz demek? dedi. Size namusum ve erefim stne yemin ederim ki sylediklerim kelimesi kelimesine dorudur; isterseniz, o kimsenin adn bile verebilirim. Hepsi birden, 141 -Syle bakalm, kimmi? diye haykrdlar. -Peorin! dedi Grunitski. O anda gzlerini kaldrd ben, tam karsnda, kapnn eiinde duruyordum -yz kpkrmz oldu. Yanna yrdm, yava yava, tane tane unlar syledim: -Bu alaka iftiray dorulayabilmek iin namusunuz stne sz verdiiniz andan sonra ieri girdiim iin zgnm. Burada olsaydm, sizi byk bir adilikten kurtarm olurdum. Grunitski yerinden frlad, tam barmak zereydi ki, -Rica ederim, dedim ayn soukkanllkla, rica ederim szlerinizi bir an nce geri aln: Sylediklerinizin uydurma olduunu kendiniz de pek iyi biliyorsunuz. Sizin parlak zelliklerinize kaytsz kald iin bir kadndan bylesine korkun bir almaya hakknz yok sanrm, yi dnn. Sylediklerinizi tekrarlarsanz hem onurlu bir erkek sfatn kaybedecek, hem de hayatnz tehlikeye sokacaksnz. Grunitski, gzlerini yere indirmi, heyecandan titreyerek duruyordu karmda. Ama vicdanla gurur arasndaki atma uzun srmedi. Yannda oturan svari Yzbas dirseiyle drtt onu, o zaman kendine geldi, gzlerini yerden ayrmadan, -Sayn bay, dedi, ben bir ey sylediim zaman dnerek sylerim, tekrar etmeye de hazrm dediimi. Sizin tehditlerinizden rkecek deilim; her eyi gze aldm. -Sonuncu sznz zaten doruladnz, dedim souk bir sesle ve svari Yzbas'nn koluna girerek odadan ktm. -Ne istiyorsunuz? dedi Yzba. -Grunitski'nin dostu olduunuza gre, dedim, herhalde ahidi olmay kabul edersiniz? Yzba, byk bir ciddiyetle eildi. -Doru tahmin ettiniz, dedi, aslnda onun ahidi olmak zorundaym da, nk ona edilen hakaretin ucu bana da dokunuyor. Eri omuzlarn dikletirmeye alarak, 142 Peorin in Gnl

-Dn gece, diye ekledi, onunla beraberdim. -Ya? dedim, demek bana yumruk savurduum adam sizdi nz? Sarard, morard; gizli bir kt niyet seziliyordu baknda. Son derece kibar bir ekilde eilerek, -Ben de bugn ahidimi size yollamaktan eref duyacam, dedim, kzgnlna aldrmam grnerek. Lokantann taraasnda Vera'nn kocasyla karlatm. Galiba beni bekliyordu. Gzleri yala dolarak, -Asil delikanl, dedi. Hepsini duydum. Ne alak bir adam! Ne kadar nankr! Byle bir olaydan sonra kim bunlar temiz bir eve alr? iyi ki kzm yok! Ama uruna hayatnz tehlikeye attnz gen kz sizi dllendirecektir. Zaman gelinceye kadar, azmdan hibir ey karmayacama gvenebilirsiniz. Ben de gentim, ben de askerlik yaptm: Bu eit ilere karlmamas gerektiini bilirdim. Hoa kaln. Zavallck! Kz olmadna seviniyor. Doruca Werner'e gittim, kendisini evde buldum, olan biteni anlattm; Vera'yla ve gen prensesle ilikilerimi, tesadfen duyduum konumay, bu konumadan, o adamlarn beni mermisiz fiekle delloya zorlayarak alaya almak istediklerini rendiimi, hepsini. An imdi i ciddileiyordu: Byle bir sonu akllarna gelmemiti herhalde. Doktor, ahidim olmaya raz oldu; dellonun artlar hakknda bilgi verdim ona. Bu iin gizli tutulmas iin steleyecekti, nk lme meydan okuyacak kadar cesur olduum halde geleceimi mahvetmeye niyetim yok. Sonra eve gittim. Bir saat sonra, doktor aratrmasnn sonularn getirdi. -Gerekten size kar bir tuzak hazrlyorlar, dedi. Grunitski'nin evinde o svari Yzba'syla adn bilmediim bir baka 143 adama rastladm. Bir an, izmelerimi karmak iin sofada duraklamtm. Barp aryor, tartyorlard. Grunitski, "Katiyen raz olmam," diyordu, "beni herkesin gz nnde rezil etti: Ondan nce i bakayd." "Peki, bundan sana ne?" diyordu svari Yzba's. "Ben her eyi stme alyorum. Be delloda ahitlik ettim, bu ileri dzenlemeyi bilirim, inan bana. Hepsini tasarladm. Yalnz sen karmayacaksn. Herifi korkutmann bir zarar yok, hem insan kurtulma imknna sahipse neden kendini tehlikeye atsn?.." Tam o srada ben ieri girdim. Birden, sustular. Grmemiz olduka uzun srd. Sonunda u sonuca vardk: Buradan mil kadar uzakta ssz bir boaz var; yarn sabah saat drtte oraya gidecekler, biz de onlardan yarm saat sonra yola kacaz; alt adm aralkla durup birbirimize ate edeceksiniz. Bunu Grunitski istedi. ldrlen, erkezlere braklacak. imdi, benim baz kukularm var: Onlar, yani Grunitski'nin ahitleri, nceki tasarlarnda deiiklik yapma benziyorlar; yalnz Grunitski'nin tabancasn doldurmak istiyorlar. Bu biraz cinayeti andryor ama sava srasnda, hele Asya savalarnda, hileye izin verilir. Yine de Grunitski arkadalarndan biraz daha namuslu. Ne dersiniz, onlara meseleyi anladmz belli edelim mi? -Asla, doktor! Gvenin bana, onlarn tuzana dmeyeceim. -Ne yapacaksn yleyse? -Oras sr ite. -Aman oyuna gelmeyin de... Unutmayn, mesafe alt adm... -Doktor, yarn sabah drtte sizi bekliyorum; atlar hazr olacak... Gle gle. Akama kadar evden kmadm, odamda kilitli kaldm. Bir uak, yal prensesten bir davetiye getirdi. Hasta olduumu bildirmesini syledim. 144 Peorin'in Gnl Sabahn saat ikisi... Uykum bir trl gelmiyor... Ne var ki yarn elimin titrememesini salamak iin uyumak zorundaym. Alt admdan vuramamak imknsz ama. Ah, Msy Grunitski! Beni kk dremeyeceksiniz... Rolleri deiiyoruz; artk sizin solgun yznzde korku belirtileri aramak bana dyor. Neden u ldrc alt adm kendiniz istediniz? Alnm, hi tartmadan, size sunacam sandnz... Ama ans ii bu., sonra... sonra... ya kaderi benimkinden ar basarsa? Ya yldzm bana ihanet ederse?.. Tuhaf olurdu dorusu, imdiye kadar btn ufak tefek delimenliklerime boyun edi. Gkte de, yerdekinden fazla bir ballk aranamaz ki... N'olacak yani? leceksem leceim! Dnyann byk kayb olmayacak bu ite, stelik ben de yeteri kadar usandm. Baloda esneyip de, srf arabas kapya gelmemi diye yatana gidemeyen bir adama benziyorum. Ama artk arabam hazr... Hoa kaln!.. Aklmdan btn gemiimi geiriyor, elimde olmadan ayorum: Neden yaamm sanki, ne amala dnyaya geldim?.. Yine de o ama var olsa gerek. Kaderim mutlaka yksek bir amaca ynelmiti, nk

ruhumda sonsuz bir g hissediyorum. Ama o kaderin ne olduunu kestiremedim, bo, nankr tutkularn ekiciliine kapldm; onlarn ocandan demir gibi sert ve souk ktm, ama soylu duygularn ateini de bir daha gelmemecesine yitirdim-hayatn en gzel tomurcuklarn. O zamandn bu yan, ka kere, kaderin elinde bir balta grevini yaptm! Cellatn baltas gibi, ou kez kt bir niyet gtmeden, ama hibir zaman da pimanlk duymadan mahkmun bana indim. Akm, hi kimseye mutluluk getirmedi, nk sevdiklerim uruna bir eyi gzden karmadm. Kendi adma sevdim, kendi zevkim iin; onlarn duygularm, sevecenliklerini, sevinlerini ve kederlerini itahla tketerek kalbimin garip bir ihtiyacn karladm hi doymak bilmedim. Tpk, alktan ve yorgunluktan bitkin dm birinin uykusunda gzel yemekler 145 ve kpren araplar grmesi gibi; uykusunda hayal gcnn uucu tatlarn iine eker, rahatlam sanr kendini: Ama uyanr uyanmaz grntler kaybolur. ki katna km bir alkla, bir umutsuzlukla ba baa bulur kendini! Belki yarn leceim!... Dnyada beni tamtamna anlam hibir yaratk kalmayacak. Bazlar beni olduumdan kt, bazlar olduumdan iyi sanrlar. Bazlar iyi bir adamd, brleri, rezilin tekiydi diyecekler. kisi de yanl olacak. Byleyken, yaamaya deer mi zaten? Yine de insan yayor, merak yznden. Yeni bir eyler bekleyip duruyor... Sama, sinir bozucu bir du rum! te bir buuk aydr N... Kalesi'ndeyim. Maksim Maksimi ava gitti. Yalnzm, pencerede oturuyorum. Boz bulutlar, dalar eteklerine kadar rtt; sisin arasndan gne, sar bir leke gibi grnyor. Hava souk: Rzgr inildeyip duruyor, pancurlar sallyor... f ne skc!... Bir sr garip olay yznden yarda brakmak zorunda kaldm gnlme devam ediyorum. Son sayfay yeniden gzden geiriyorum. Ne gln! leceimi sanmm, mknszm. Daha aclarn sonu gelmemimi, imdi nmde sryle yl olduunu biliyorum. Gemi, hafzamda ne kadar kesin ve duru bir ekil ald! Zaman, tek izgiyi, tek glgeyi bile silememi. Dellodan bir gece nce gzme uyku girmediini hatrlyorum. Uzun uzun yazamamtm: Gizli bir tedirginlik sarmt iimi. Bir saat kadar odada dolatm, sonra oturup masamn stnde duran bir roman atm: Walter Scott'un skoya Pritenleri idi. nceleri okuyabilmek iin basbaya aba gstermeni gerekti, ama sonra kitaptaki byl hayal gcne kaptrdm kendimi, zaman unuttum. u sko airi, kitabnn insana verdii zevkin karln teki dnyada mutlaka almtr. Neden sonra afak skt. Sinirlerim yatmt. Aynada kendimi gzden geirdim: Yzmde, skntl bir uykusuzluun iz 146 Peorin'in Gnl lerini tayan bir donukluk vard; ama gzlerim, her ne kadar mor glgelerle kaplysa da gururla, cesaretle parlyordu. Kendimi pek beendim. Atlarn eyerlenmesini syledikten sonra giyindim ve banyo yapmaya kotum. Narzan suyunun souk kpklerine gmlrken gvdemin ve ruhumun yepyeni bir gle dolduunu duydum. Baloya gidecekmi gibi taze, diri ktm sudan... Bundan sonra gelin de ruhun gvdeye bal olmadn ileri srmeye kalkn! Eve dndmde doktor gelmiti. stnde boz renkte klot pantolonla bir Kafkas yelei vard; bana bir erkez kalpa takmt. O kocaman hantal kalpan altndaki kck gvdesini grnce kahkahay koyverdim; yznde zaten bir kavgac ifade yoktur, stelik o gn her zamankinden de ask grnyordu. -Neden bu kadar mahzunsunuz, doktor? diye sordum. Bundan nce en azndan yz kere, bakalarn byk bir kaytszlkla br dnyaya uurlamadnz m? Tutun ki, bende safra kesesi iltihab var; iyileebilirim de, lebilirim de; ikisi de olaandr. Bana, bilmediiniz bir hastala tutulmu bir hasta gzyle bakn; o zaman ilginiz mthi uyanacaktr. Beni gzlemleyerek ok nemli fiziksel incelem eler yapabilirsiniz. Ani bir lm beklemek de aslnda gerek bir hastalk deil midir? Bu dnce doktoru etkilemiti; neesi biraz yerine geldi. Atlarmza bindik. Werner, iki eliyle dizginlere asld; yola ktk. Gz a p kapayana kadar bir kenar mahalleden, sonra da drtnala kalenin yanndan getik, grltl bir rman eitli yerlerinden kestii bir boazd bu. Dereyi sudan gemek gerekiyordu; doktor, ok sklyordu bu iten; nk at suya girince duruyordu. Daha mavi, daha duru bir sabah dnemiyorum. Gne, yeil doruklarn ardndan daha yeni domutu, ilk nlarnn lld, gecenin solan serinliiyle birleince tatl bir geveklik ve 147 riyordu insana. Yeni doan gnn neeli nlar daha szmamt boaza, iki yanmz tepeden kuatan

kayalarn tepelerini yaldzlyordu. Derin yarklarda boy atan sk allar en hafif bir rzgr estiinde bile bir gm yamuruna tutuyordu bizi. O gn her zamankinden daha fazla doaya tutkundum hatrladma gre. Geni asma yapraklarnn stnde titreyerek milyonlarca n saan iy tanelerini nasl bir titizlikle inceliyordum! Gzlerim, sisli ufuklar nasl itahla yarmaya alyordu! Bir ara, yol daralmaya, kayalar bsbtn mavi ve rktc gelmeye balad: O kadar ki, sonunda, nmzde almaz bir duvar halinde birletiler. Ses karmadan yol alyorduk. -Vasiyetnamenizi hazrlam mydnz? diye sordu Werner anszn. -Hayr. -Ya lrseniz? -Miraslarm kendiliklerinden ortaya karlar. -Yani, son bir veda yazs yollamak istediiniz bir dostunuz yok mu? Bam salladm. -Yani, kendisine hatra olarak bir ey brakmak isteyeceiniz tek kadn da m yok bu dnyada? -Size almam m isterdiniz doktor? diye sordum, insann sevgilisinin adn anarak ld ya da sevgili bir dostuna pomatl yahut pomatsz bir tutam sa brakt yllar oktan geride braktm ben. Yakn bir lm aklma gelince yalnz kendimi dnyorum: Bazlar bunu bile yapmazlar. Yarn beni unutacak, daha kts, hakkmda yalanlar uyduracak dostlardan, bakalarn kucaklarken bir lye kar kskanlk uyandrmamak iin arkamdan glecek kadnlardan bana ne? Hayatn kasrgas iinden birka fikirle ktm ben, duygu aramayn. Uzun sredir kalbimle deil kafamla yayorum zaten. Kendi tutkularm ve davranlarm dikkatle inceliyorum, ilgiyle, ama hep 148 Peorin'in Gnl darda kalarak. Benliimde iki kii barnyor: Bunlardan biri, kelimenin tam anlamyla yayor, br ise onu yarglyor. Birinci, belki de bir saate kadar sizden ve dnyadan ayrlacak, tekiyse... teki ne olacak?... Bakn doktor, sada, u kayann stndeki siyah glgeyi gryor musunuz? Galiba, hasmlarmz onlar. Atlarmz hzlandrdk. Kayann dibindeki alla at balanmt. Biz de atlarmz oraya baladk ve patikadan bir dzle ktk; orada Grunitski, svari Yzba's ve br ahidiyle bizi bekliyordu; bu ahidin ad Ivan Ignatyevi'ti. Soyadn sylemediler. ., Svari Yzba's alayl bir glmsemeyle, -Sizi uzun zamandr bekliyoruz, dedi. Saatimi karp gsterdim. zr dileyerek kendi saatinin ileri olduunu syledi. Birka dakika, skc bir sessizlik oldu, sonra doktor, Grunitski'ye dnerek sessizlii bozdu: -Bana kalrsa, dedi, iki taraf da dvmeye hazr olduklarn gstererek namus kurallarn yerine getirdiler, artk dosta konuup meseleyi aramzda halledebiliriz sanrm. -Ben hazrm, dedim. Yzba, Grunitski'ye gz krpt; o da korktuumu sanarak kurumlu bir tavr taknd, oysa o ana kadar yz sapsaryd. Geldiimizden beri ilk defa gzlerini kaldrp yzme bakt; bu baktan i huzursuzluunu anlamak mmknd. -artlarnz bildirin, dedi, sizin iin elimden ne gelirse, emin olun... -artlarm unlar: Bugn herkesin iinde iftiralarnz geri alp benden zr dileyeceksiniz. -Bana yle bir ey nasl teklif edebilirsiniz ayorum, ba ym. Ne teklif edebilirdim? edebilirdim? 149 -yleyse dveceiz. Omuz silktim. -Siz bilirsiniz; yalnz unu unutmayn: ikimizden biri mutlaka lecek. -Dilerim len siz olursunuz. -Ben tam tersinin olacandan eminim. Bozuldu, sonra kzard, zoraki bir kahkaha att. Yzba, koluna girip bir kenara gtrd onu; uzun bir sre fisldap durdular. Buraya gelirken huzurum yerindeydi, ama btn bunlar canm skmaya balyordu. Doktor yanma geldi. -Dinleyin beni, dedi telala, galiba size kurduklar tuza btn btne unuttunuz. Ben tabanca doldurmay

bilmem a; ma bu durumda... Tuhaf bir adamsnz! Niyetlerini bildiinizi sylerseniz cesaret edemezler... Ne zorunuz var? Ku gibi vura: caklar sizi. -Ltfen telalanmayn doktor, biraz bekleyin.. Her eyi ylesine yoluna koyacam ki kazanma anslar kalmayacak. Brakn da fsldasmlar bakalm. Sonra, -Baylar! Canm sklmaya balad, dedim yksek sesle. Dvelim; dn, bunlar konuacak bol bol zamannz vard. -Hazrz, dedi Yzba. Yerlerinizi aln, baylar! Doktor, ltfen alt adm ler misiniz? Ivan Ignatyevi tiz bir sesle, -Yerlerinizi aln! diye tekrarlad. -Bir dakika! dedim. Bir artm daha var. Dvmz mutlaka lmle sonulanacana gre bu ii giz li tutmak iin elimizden geleni yapmalyz, ahitlerimizin ilerde sorumlu tutulmamalarn salamalyz. Kabul m? -Kabul. -Ben yle dndm. Samza den yaln kayann tepe 150 Peorin 'in Gnl sini gryor musunuz? Darack bir alan. Oradan aaya, hi deilse, otuz kulalk bir derinlik olsa gerek; aada da sarp kayalar var. Dzln iki ucunda yerlerimizi alrz; bylelikle hafif bir yara bile lmle sonulanr. Teklifim sizin dileinize de uygun olsa gerek, nk alt admlk aray kendiniz istemitiniz. Yaralanan, ister istemez aaya yuvarlanp paralanacaktr; o zaman doktor, cesetten kurunu karr ve bu lm yanl bir adma balamak imkn doar. Kimin nce ate edeceini, kura ekerek anlarz. Son olarak unu da syleyeyim ki, baka artlar altnda katiyen dvmem. Yzba, artlar kabul ettii anlamnda ban sallayan Grunitski'ye anlaml anlaml baktktan sonra, -Peki, dedi, sizin dediiniz gibi olsun! Grunitski'nin yz her an deiiyordu. Onu g bir duruma sokmutum. Normal artlar altnda dvm olsaydk, bacamdan falan vurur, beni hafife yaralayarak cn alm olurdu; vicdan da fazla rahatsz olmazd. Oysa imdi ya havaya ate etmek, ya katil olmak ya da alaka baarsndan vazgeip benimle ayn tehlikeye atlmak zorundayd. Bu anda, onun yerinde olmak istemezdim dorusu. Hemen yzbay kenara ekip telal telal bir eyler sylemeye balad. Morarm dudaklarnn titrediini gryordum; gelgelelim Yzba kmseyen bir glmsemeyle ban evirdi. Olduka yksek bir sesle Grunitski'ye, -Sen budalann birisin, dedi, hibir eyden anladn yok! Hadi gidelim baylar! allklar arasnda kalan yara, dar bir patikadan klyordu; bu tabii merdivenin basamaklar kaya paralarndand. allara tutunarak trmanmaya balardk. Grunitski nden gidiyordu, arkasndan ahitleri, onlardan sonra da doktorla ben. ' -Size ayorum, dedi doktor elimi kuvvetle skarak. Nabznz verin bakaym!.. f, nasl da hzl atyor!... Oysa yznz 151 den hibir ey belli deil... Yalnz gzleriniz her zamankinden daha parlak. Anszn, ayamzn dibine grltyle kk talar yuvarland. O ne? Grunitski'nin aya kaymt. Tutunduu dal krld; ahitleri tutmasalard tepetaklak yuvarlanmas iten bile deildi. Aman dikkat! diye haykrdm. Sakn deyim demeyin; kt alamettir. Julius Caesar' unutmayn! Az sonra, yaln kayann tepesine ulamtk; dzlk, sanki zel olarak dello iin hazrlanm ince bir kumla kaplyd. Drt bir yanmzdan tepeler, sabahn altn sisine bulanm srler gibi uzanyordu; gneyde ise Elbrus Da, aralarnda doudan kopup gelen incecik bulutlarn doland buzlu tepeler zincirinin son halkas halinde uzatyordu beyaz ban. Dzln kenarna giderek aaya baktm: Az kalsn bam dnyordu. Aas bir mezar gibi karanlk ve souktu; frtnalarn ve zamann frlatt, dilerini yosun brm kaya paralar, avlarn bekliyorlard. stnde dveceimiz dzlk dzgn bir gen biimindeydi. kntdan itibaren alt adm lld ve kurada kaybedenin, kayann en ucunda, uuruma srtn vererek durmas kararlatrld. O lmeyecek olursa hasmlar yer deitireceklerdi. Grunitski'nin yararna elimden geleni yapmaya karar verdim; denemek istiyordum onu. Belki de bir ycelik bagsterirdi ruhunda, o zaman her ey yoluna girmi olurdu; ne yazk ki kibir ve zayflk ar basacakm!... Kaderim yardmc olursa hi acmayacaktm ona. Kim vicdanyla byle hesaplara girimemitir? -Paray atn, doktor, dedi Yzba. Doktor, cebinden gm bir para karp havaya kaldrd.

Grunitski, bir dostun dirsek vuruuyla anszn kendine gelmiesine, 152 Peorin 'in Gnl -Yaz! diye haykrd. -Tura! dedim. Para havaya frlad, sonra hafif bir ngrtyla dt; herkes kotu. anslsnz dedim Grunitski'ye, ilk siz ate edeceksiniz! Ama unu bilin ki beni ldrmezseniz, ben mutlaka sizi vuracam; erefim stne ant ierim. Kzard; silahsz bir adam ldrmekten utanyordu. Dikkatle onu gzlyordum; bir an bana yle geldi ki ayaklarma kapanp zr dileyecek, ama bylesine alaka bir tasary aklamay gze alr m insan?.. Tek kar yol kalyordu: Havaya ate etmesi. Havaya ate edeceinden emindim! Buna ancak tek ey engel olabilirdi: Benim ikinci bir dello isteinde bulunmam. Doktor, ceketimin kolunu ekerek, -Tam zaman, diye fsldad onlara kurduklar tuzaktan haberiniz olduunu imdi sylemezseniz mahvolursunuz. Bakn, tabancasn dolduruyor... Siz sylemezseniz, ben... -Sakn doktor, diye karlk verdim koluna aslarak. Her eyi bozarsnz yoksa. Bana karmayacan za dair sz vermitiniz... Hem size ne? ldrlmek istiyorum... akn baklarla beni szd. -O zaman baka tabii!... Yalnz br dnyada benden ikyeti olmayn da. Bu arada Yzba uhlar doldurmutu; birini Grunitski'ye verdi, glmseyerek bir eyler fsldad kulana; brn bana uzatt. Dzln ucunda durdum, sol ayam sk skya kayaya dayadm; kk bir yara alrsam srt st dmeyeyim diye de hafife ne doru eildim. Grunitski tam karmda durdu, iaret verilir verilmez tabancasn kaldrmaya balad. Dizleri titriyordu. Tam alnma nian almt... 153 Sonsuz bir fke kabard iimde. Anszn, tabancasnn namlusunu indirdi, ahidine dnd. -Yapamayacam, dedi bouk bir sesle. -Korkak! dedi Yzba. Tabanca patlad. Kurun, dizimi syrp geti. Uurumun kysndan bir an nce uzaklamak iin elimde olmadan ileri doru bir iki adm attm. -Dostum Grunitski, yazk ki isabet ettiremedin! dedi Yzba. imdi sra sende, yerini al bakalm! nce kucaklaalm: Bir daha birbirimizi gremeyeceiz! Kucaklatlar. Yzba glmemek iin g tutuyordu kendini. -Korkma, dedi, kurnaz bir bakla Grunitski'yi szerek. Dnyada her ey botur!... Ne doa be para eder, ne kader, ne de hayat. Bu trajik sylevi kelimelerin stne basa basa syledikten sonra yerine ekildi. van gnatyevi de yal gzlerle Grunitski'yi kucaklad; karmda imdi bir Grunitski kalmt. Bugne kadar hep o anda yreimde kabaran duygunun kesinlikle ne olduunu zmeye almmdr; bir yandan yaralanm gururumun uyandrd fkeyle kark tiksinti duygusu, te yandan o anda byk bir gven ve son derece sakin bir saygszlkla yzme bakan u adamn iki dakika nce, stelik kendini hibir tehlikeye atmadan, beni bir kpek gibi ldreceini dnmekten doan fke. (nk bacam biraz daha derinden yaralansayd, mutlaka kayadan aa decektim.) Birka dakika aralksz gzlerinin iine baktm, en ufak bir pimanlk belirtisini karmamak iin. Ama, iinden glyornu gibi geldi bana. -lmeden nce dua etmenizi salk veririm, dedim o zaman. -Benim ruhumu kendi ruhunuzdan fazla dnmeyin. Yal tek isteim var sizden: abuk ate edin. -Demek iftiranz geri almyorsunuz? zr dilemiyorsunuz 154 Peorin 'in Gnl benden? yi dnn: Vicdannz bir ey demiyor mu? -Msy Peorin! diye haykrd svari Yzba's. Buraya gnah karttrmaya gelmi deilsiniz, hem... imizi abuk grelim ltfen, belki boazdan bir geen olur da bizi grr.

Doktor yanma geldi. Zavallck! On dakika nceki Grunitski'den daha saryd yz. Syleyeceklerimi tpk bir lm kararn bildirir gibi tane tane ve yksek sesle syledim: -Doktor, bu baylar, herhalde o tela iinde, tabancam doldurmam, olacaklar: Sizden onu yeniden doldurmanz rica edeceim, bu sefer doru drst! -Olamaz, diye haykrd Yzba, olamaz! Ben iki tabancay da kendi elimle doldurdum: Belki sizinkinin kurunu dmtr!... Su bende deil! Hem bir daha doldurmaya hakknz yok... Hi yok. Usule aykr; buna izin veremem... -Peki yleyse! dedim Yzba'ya. O zaman ikimiz ayn artlarla dvelim. Duralad. Grunitski, ba nne dm, kederli ve utanga, ylece duruyordu. Nihayet, doktorun elinden tabancam kapmaya yeltenen Yzba'ya, -Rahat brak onlar! dedi. Hakl olduklarn sen de biliyor sun. Yzba'nn btn iaretleri boa gidiyordu. Grunitski o yana bakmyordu bile. Bu srada doktor tabancay doldurmu, bana uzatmt. Yzba hrsla tkrp ayan yere vurarak, -Sen de budalann tekiymisin birader! dedi. Basbaya budalann teki!... Bana gvendiysen her dediimi dinlemeliydin... Hak ettin bunu! Sinek gibi leceksin... Arkasn dnd, yanmzdan uzaklarken, 155 -Ne olursa olsun, usule aykr davranyorlar, diye mrldand. -Grunitski, dinle beni! dedim. Daha vakit varken iftiran geri al; yaptklarn balayacam. Beni aldatamadn; bylece kendime olan saygm yeniden kazandm. Unutma, bir zamanlar dosttuk... Yzn ate basmt, gzleri yanyordu. -Vurun! dedi. Kendimden ireniyorum, sizden de nefret ediyorum. Beni ldrmezseniz karanlk bir kede sktrp, boaznz keserim. Bu dnyada ikimize birden yer yok... Ate ettim. Duman daldnda Grunitski yerinde deildi. Yalnz, hafif bir toz bulutu uurumun kenarndan havaya doru ykseliyordu. Herkes bir azdan haykrd. -Finita la commedia! dedim doktora. Karlk vermedi, dehet iinde ban te yana evirdi. Omuz silktim, Grunitski'nin ahitlerine selam vererek oradan uzaklatm. Yoldan aa inerken kayalarn arasnda, Grunitski'nin kanl cesedi gzme iliti. Elimde olmadan gzlerimi kapadm. Atm zdm, ar ar eve yollandm: Kalbimde sanki bir ta vard. Gne, kararm gibi geliyordu bana; nlar stmyordu. Mahalleye gelmeden saa, boaza giden yola saptm. Birine rastlamak katlanlmaz bir ey olacakt. Yalnz kalmak istiyordum. Dizginleri gevek tutarak, bam nmde, uzun bir sre atla gezindim; neden sonra, kendimi hi bilmediim bir yerde buldum. Atm geri evirerek yolu aramaya baladm. Bitkin dm atmn stnde bitkin bir ekilde Kislovodsk'a vardmda gne batmak zereydi. Uam, Werner'in geldiini syledi, iki tane not uzatt bana: Biri Werner'den, teki... Vera'dan. 156 Peorin'in Gnl Birinciyi atm; yle diyordu: "Her ey mmkn olduu kadar iyi halledildi: Paralanm ceset getirildi; kurun, gsten karld. Herkes bu lmn bir kaza sonucu olduuna inanyor; yalnz blge kumandan kavganz duymu olacak ki ban sallad, ama bir ey demedi. Aleyhinize hibir delil yok; rahat uyuyabilirsiniz... Becerebilirsiniz... Hoa kaln." Uzun bir sre ikinci notu okuyamadm... Vera ne syleyebilirdi bana?... iimde kt bir nsezi vard. te, her kelimesi aklma bir bir kazlan mektubu: "Birbirimizi bir daha hi grmeyeceimize kesinlikle inanarak yazyorum sana. Yllarca nce senden ayrlrken yine ayn eyi dnmtm; ama kader beni ikinci bir kere denemek istedi. Bu snav baaryla atlatamadm: Zayf yreim alt sese boyun edi yine. Beni bu yzden kmsemezsin, deil mi? Bu mektup hem bir ayrl mektubu olacak hem bir aklama: Seni seveliberi iimde biriken eyleri aklamak zorundaym gibi geliyor. Seni sulayacak deilim hangi erkek olsa byle davranrd; sen, beni kendi maln

olarak, sevinlerinin, tedirginliinin, zntlerinin, durmadan deien bu duygularn kayna olarak grdn; bunlarsz hayat skc ve tekdze olurdu. Bunu ta batan beri biliyordum; ama mutsuzdum, ben de bir gn davranm deerlendirirsin umuduyla, artlara gre deimeyen sevecenliimi anlarsn umuduyla kendimi feda ettim. O zamandan bu yana ok vakit geti. Senin ruhunun btn gizli kapakl yanlarn kavradm... ve anladm ki umudum bounaym. ok buruldum tabii! Ama akm, yreimle ylesine birlemiti ki, o da karard, ama snmedi. Bir daha karlamamacasna ayrlyoruz; senden baka kimseyi sevmeyeceimi bilmelisin: Ruhun olanca hazinesini, gzyalarn ve umutlarn senin urunda tketti. Seni bir kere sevmi olan kadn, baka erkekleri kmsemeden.edemez, onlar 157 dan daha iyisin diye deil, yok canm! Ama senin yaradlnda kendine zg bir ey var, gururlu, esrarl bir ey. Ne sylersen syle, altedilmez bir g var sesinde. Hi kimse senin gibi durmamacasna sevilmek isteyemez: Kimsede ktlk bunca ekici deildir; kimsenin bak bylesi bir mutluluk vaat edemez, kimse stnlnden bu derece ustalkla yararlanamaz, stelik kimse gerekten senin kadar mutsuz olamaz, nk kendini aksine inandrmaya bu kadar aba gstermemitir. imdi, buradan alelacele gidiimin nedenlerini anlatacam: Senin iin nemsiz eyler, nk yalnz beni ilgilendiriyor. Bu sabah, kocam odama geldi ve Grunitski'yle tartmanz anlatt. Herhalde yzm ok bozulmu olacak; nk uzun uzun beni inceledi. Bugn dveceini ve buna benim sebep olduumu dndke az kalsn baylacaktm; delireceimi bile sandm... Ama imdi mantm alt iin sa kalacandan eminim: Bensiz lmen imknsz bir ey, imknsz! Kocam, uzun sre odada dolat durdu. Bana ne sylediini bilmiyorum, ne karlk verdiimi hatrlamyorum imdi... Yalnz seni sevdiimi syledim. Bir d e unu hatrlyorum: Konumamzn sonuna doru bana feci bir hakaret ederek odadan kt. Arabann hazrlanmas iin emir verdiini duydum... U saattir pencerenin banda senin dnmeni bekliyorum... Biliyorum hayattasn, lemezsin sen!... Araba neredeyse hazr... Allahasmarladk... Bittim ben, ama ne zarar var? Beni hep hatrlayacan, seveceini demiyorum, yalnz hatrlayacan bir bilsem... Allahasmarladk... Biri geliyor... Bu mektubu saklamam gerek... Meri'yi sevmiyorsun, deil mi? Onunla evlenmeyeceksin? Bak, benim iin bu fedakrl gze almalsn: Senin urunda her eyimi kaybettim..." lgnlar gibi kapya atldm, avluda gezdirilen erkez atma atlayarak drtnala Pyatigorsk'a doru yola ktm. Durmadan soluyan, kpklerle kapl atm hi acmadan krbalyordum: 158 Peorin'in Gnl Hayvan, tal yolda rzgr gibi uuruyordu beni. Gne, bat dalarnn tepelerine km kara bir bulutun arkasna girmiti bile; boaz kararmt, hava slakt. Podkumok Irma, talarn stnden geerken skc, tekdze sesler karyordu. Pyatigorsk'a ge varp onu bulamamak dncesi, bir eki gibi iniyordu yreime. Onu bir dakikack grebilmek, bir dakikack daha, onunla vedalaabilmek, elini tutabilmek... Dua ediyor, lanetler savuruyor, alyor, glyordum... Hayr, hayr, hibir ey zntm, umutsuzluumu dile getiremez! Vera'y ebediyen kaybetme ihtimaliyle yz yze gelince, onun benim iin dnyada her eyden deerli olduunu anlamtm hayattan da, ereften de, mutluluktan da! Kafamda nasl lgnca tasarlar dolayordu, artk Tanr bilir... Bu srada drtnala gidiyor, boyuna kamlyordum atm. Bir aralk, atmn daha sk soluduunu hissettim; dmdz yolda bir iki kere tkezlemiti. Bir Kazak ky olan Yesentuki'ye mil kalmt; orada at deitirebilirdim. Atm on dakika daha dayansayd her ey yoluna girecekti! Ne yazk ki kk bir sel yatandan geerken karmza kan ilk sarp dnemete yere yuvarland. Hzla yere atladm, onu kaldrmaya altm, dizginlerine asldm, ama bouna. Kenetlenmi dilerinin arasndan glkle duyulabilecek bir inilti kt; birka dakika sonra lmt. Son umudumu da yitirmi, tek bama istepte kalmtm; yayan gitmeye karar verdim; ama dizlerim tutmuyordu. Gnn heyecanlarndan ve uykusuzluktan bitkin derek slak otlarn arasna attm kendimi, ocuk gibi alamaya baladm. Uzun zaman kprdamadan yattm; gzyalarm, hkrklarm tutmaya almadan ac ac aladm. Gsm atlayacakt sanki; btn salamlm, soukkanllm uup gitmiti; ruhum bitkindi, mantm durmutu; o anda beni biri grecek olsayd, tiksintiyle ban evirirdi. 159 . iyle da rzgr yanan bam serinletip de aklm almaya balaynca anladm ki kaybolmu mutluluun peinden komak faydasz, sama bir ey. Ne istiyordum sanki? Onu grmek mi? Ne iin?

Aramzda her ey bitmemi miydi? Yasl bir ayrlk p anlarma bir ey katacak deildi ki; zaten ondan sonra ayrlmak daha da g gelirdi bize. Yalnz, alayabilmem houma gitti. Belki de altst olmu sinirlerime, uykusuz bir geceye, birka dakika tabanca namlusu karsnda beklemi olmaya ve bombo mideme borluyumdur bunu. Her eyde bir hayr var! Acm, askerlik deyimiyle, bende mutlu bir artma hareketi yapt. Gzyalar salk iin yararldr, hem belki de ata binmeseydim, o on millik yolu yayan dnmek zorunda kalmasaydm, o gece de gzme uyku girmezdi. Kislovodsk'a sabahn beinde vardm, kendimi yataa attm ve Napolyon'un Vaterlo'dn sonraki uykusuna benzer bir uykuya daldm. Uyandmda hava kararmt. Ak pencerenin karsnda oturdum, erkez kaputumun dmelerini zdm; da rzgr o ar bitkinlik uykusundan sonra bile yatmayan gsm serinletti. Uzakta, rman tesinde, suyu glgeleyen sk kavaklarn tepelerinde kalenin, mahallenin klar yanp snyordu. Evin penceresinde t kmyordu. Prensesin evi karanlklara gmlmt. Doktor geldi; kalar atkt; her zamankinin aksine elini bana uzatmad. -Nereden geliyorsunuz, doktor? -Prenses Ligovskiy'nin evinden. Kz hasta bir sinir krizi geirmi... Ama asl mesele o deil: ilgililer phede, hibbir ey ispat edemeseler bile size daha dikkatli olmanz tlerim. Prenses bugn bana kz yznden dello ettiinizi bildiini 160 Peorin 'in Gnl syledi. O kk ihtiyardan renmi, ad neydi canm? Siz Grunitski'yle lokantada atrken o da yannzdaym. Sizi uyarmaya geldim. Hoa kaln. Birbirimizi bir daha grmeyeceiz sanrm: Sizi baka bir yere gnderecekler. Eikte duralad. Elimi skmak istiyordu; eer ben ufack bir yaknlk belirtisi gstersey dim boynuma atlacakt; ama put gibi durdum o da gitti. Aln size, ite insanlar! Hepsi byledir. Bir davrann kt yanlarn nceden bilirler. Size yardm ederler, t verirler, hatta baka kar yol olmadn grerek desteklerler bile sizi, ama sonra iin iinden syrlverirler ve btn sorumluluu yklenmek cesaretini gsterenden fkeyle yz evirirler. Hepsi byledir, en inceleri, en zekileri bile. Ertesi gn, komutanlktan N... Kalesine hareket emrini aldktan sonra, yal prensesi yoklayp Allahsmarladk demek istedim. Sylenecek zel bir eyim olup olmad sorusuna, kendisine mutluluk dilediim falan karln alnca ard. -Bense sizinle ciddi eyler konuacaktm. Ses karmadan oturdum. Sze nasl balayacan kestiremiyordu besbelli. Yz al al oldu, tombul parmaklarn sinirli sinirli masaya vuruyordu; sonunda kesik cmlelerle sze balad: -Beni dinleyin Msy Peorin, sizin soylu bir insan olduunuzu sanyorum. Eildim, selam verdim. -Hatta bundan eminim, diye devam etti, davranlarnz her ne kadar garipse de... Belki benim aklma gelmeyen nedenler vardr, ama imdi o srlar bana amak zorundasnz. Kzm iftiralara kar savundunuz; onun uruna dvp lm gze aldnz. Cevap vermeyin. Biliyorum, Grunitski ld diye (istavroz kard) bunu itiraf etmeyeceksiniz imdi. Tanr onu ba 161 lasn, umarm sizi de balar!... Bunlar beni ilgilendirmez.. Sizi sulamak elimden gelmiyor, nk bilmeden de olsa, bunlara yol aan lazmdr. Bana her eyi syledi... Sanrm her eyi. Siz k endisine aknz sylemisiniz, o da sizi sevdiini aklam. (Szn burasnda prenses derin bir soluk ald.) Ama kzm hasta; bunun sradan bir hastalk olmadn biliyorum! Gizli bir znt kemiriyor onu; bir trl ne olduunu sylemiyor, yalnz ben bu zntnn nedeninin siz olduunu biliyorum... Dinleyin beni, belki de yksek mevki, ya da byk servet aradm sanyorsunuzdur. yle dnmeyin! Ben yalnzca kzmn mutluluunu isterim. Sizin imdiki durumunuz pek parlak deil ama ilerde dzelebilir: imknlarnz var. Kzm sizi seviyor; kocasn mutlu klabilecek ekilde yetiti. Ben zenginim, o da benim tek ocuum... Syleyin bana, neden karar veremiyorsunuz?... Biliyorsunuz, bunlar size sylemeneliydim aslnda, ama yreinize ve namusunuza gveniyorum.. Unutmayn, bir tane kzm var... Alamaya balamt. -Prenses, dedim, size karlk vermeme imkn yok. Ltfen kznzla ba baa grmeme izin verin. iskemlesinden heyecanla frlayarak, -Asla! diye haykrd.

-Nasl uygun grrseniz, dedim ve kalkmaya hazrlandm. - Dnd, beklemem iin iaret etti ve odadan kt. Be dakika geti; kalbim hzla arpyordu, ama dncelerim salamd, kafam yerindeydi. Gzel Meri iin gsmde hi olmazsa bir ak kvlcm aradm, ama bouna. O srada kap ald ve Meri ieri girdi.Tanrm! Grmeyeli ne kadar da deimiti onu son grdmden bu yana ok mu gemiti? Odann ortasna gelince sendeledi. Hemen yerimden frladm, kolumu uzatp onu koltua doru gtrdm. 162 Peorin 'in Gnl Karsnda durmu, yzne bakyordum. Uzun bir sre ikimiz de konumadk. Mthi bir hznle dolu gzleri, gzlerimde umuda benzer bir eyler aryordu; solgun, kenetli duran zarif elleri ylesine ince ve saydamd ki ona acdm. -Prenses, dedim, sizinle alay ettiimi biliyorsunuz, deil mi? Beni kmsemeniz gerekir. Hastalkl bir krmzlk sard yanaklarn. Devam ettim: -Demek ki beni sevemezsiniz... Ban evirdi, dirseini masaya dayayarak eliyle yzn rtt; galiba gzleri yala doluydu. -Tanrm! diye fsldad glkle duyulabilir bir sesle. Dayanlmaz bir eydi bu: Bir dakika daha srse, ayaklarna kapanacaktm. -Kendiniz de gryorsunuz, dedim mmkn olduu kadar sert bir ses ve zoraki bir glmseyile, kendiniz de gryorsunuz ki sizinle evlenemem. imdi bunu isteseniz bile ok gemez, piman olursunuz. Annenizle konumam, sizinle aka, hatta kabaca hesaplamam gerektirirdi. Galiba anneniz hayal dnyasnda yayor: Siz kolaylkla onu kendine getirebilirsiniz. Sizin gznzde iren, sefil bir insanm, ama unu da itiraf edeyim ki, sizin iyiliiniz iin yapabileceim tek ey bu. Gryorsunuz, size gre ok aalardaym. imdiye kadar beni sevdinizse bile, imdiden sonra beni aalayacaksnz. Haksz mym? Bana dnd, yz mermer gibiydi; yalnz gzleri prl prl yanyordu. -Sizden nefret ediyorum! dedi. Teekkr ettim, karsnda saygyla eilerek ktm. Bir saat sonra posta arabas beni hzla Kislovodsk'tan uzaklatnyordu. Yesentuki'ye birka mil kala, yol kenarnda, atmn leini grdm. Oradan geen bir Kazak eyeri alm olmalyd; 163 eyerin bulunduu yere, l hayvann srtna iki karga konmutu, iimi ektim, bam te yana evirdim. imdi burada, bu can skc kalede, sk sk gemii hatrlyor, kaderin bana izdii yoldan neden gitmediimi soruyorum kendi kendime; o yolda durgun sevinler ve i huzuru bekliyordu beni. Yok, hayr! yle bir hayata katlanamazdm ben! Ben, bir korsan kadrgasnn gvertesinde domu bym bir denizci gibiyim. Denizci ruhu frtnalara ve savalara alktr, kyya atlnca, glgelik onu ne kadar ekerse eksin, gne ne kadar dinlendirirse dinlendirsin can sklr, ii ezilir. Btn gn boyunca kumsalda dolar, dalgalarn tekdze mrltsna kulak verir, sisli ufuklar kolaan eder. Acaba mavi denizi boz bulutlardan ayran o soluk izgide, nceleri mart kanad gibi duran, ama sonra, yava yava dalgalarn kpklerinden syrlarak usulca ssz rhtma yanamaya alan o zlenen yelkenli belirecek midir? 164 3Kaderci Bir zamanlar, cephemizin sana den bir Kazak kynde iki hafta kalmtm. Ayn kyde bir piyade taburu da bulunuyordu; subaylar akamlar srayla birbirlerinin evlerinde toplanp kt oynuyorlard. Bir keresinde bostondan bkp ktlar masann stne frlattktan sonra Binba S...'nin evinde uzun bir sre oturmutuk. Konuma, her zamankinin aksine, elenceliydi, insann alnyazsnm gkte yazld konusundaki Mslman inancnn biz Hristiyanlar arasnda da birok taraftar bulduu gereini tartyorduk; herkes ya bunu dorulamak ya da yalanlamak iin birtakm olaanst olaylar anlatyordu. -Btn bunlar bir eyi aydnlatmyor ki baylar... dedi yal Binba. Herhalde hibiriniz dncelerinizin doru olduunu pekitirmek iin anlattnz olaylar gznzle grdnz syleyemezsiniz. Biroumuz, -Tabii grmedik, dedik, ama inanlr kimselerden duyduk... -Sama sapan eyler bunlar! dedi birisi. lmmzn ne zaman olduunu gsteren listeyi gren o gvenilir kimseler 165 nerde? Hem kader diye bir ey varsa, neden zgr bir irade ve akl verilmi bize, neden hareketlerimizin

hesabn vermek zorundayz? O anda odann kesinde oturmakta olan bir subay ayaa kalkt ve yava admlarla masaya doru gelerek odada bulunanlar durgun, ciddi bir bakla szd. Soyadndan da anlald gibi Srp asllyd. stemen Vuli'in d grn, kiiliine tamtamna uyuyordu. Uzun boy, karayaz bir yz, siyah salar, siyah, keskin gzler, rkna zg geni fakat dzenli bir burun, dudaklarndan bir an eksilmeyen mahzun, souk bir glmseyi... Bunlarn hepsi, kaderin kendisine arkada olarak verdii kiilerle hibir dnceyi, hibir tutkuyu paylaamayan zel bir yaratk havasn veriyordu ona. Cesurdu, az ama z bir konuma tarz vard; kendisiyle ve ailesiyle ilgili srlar hi kimseye amazd; arap imezdi fazla; Kazak kzlarna ilgi gstermezdi. (Kazak kzlarn grmeyenler onlarn ne kadar ekici olduklarn akllarna bile getiremezler.) Sylenirlere gre Albayn kars onun anlaml gzlerine kar kaytsz deilmi; ama biri bunu azna alacak olsa, Vuli iyice ierlerdi. Sr olarak saklamad tek tutkusu vard, kumar. Yeil uhal masaya bir oturmayagrsn, her eyi unuturdu, ounluk kaybederdi de; ama yakasn brakmayan kt talih, inadn krklemekten baka ie yaramyordu. Denilenlere baklrsa, bir gece harekat srasnda, yastk stnde vist oynayanlara bankoluk ediyormu; ans da mthi yaver gidiyormu. Anszn tfek sesleri iitilmi, tehlike iareti verilmi; herkes silahna sarlm. Vuli, yerinden bile kmldamadan oyunculardan birine, "Rest eksene!" diye baryormu. br, can kaygsyla dar frlarken, "Yediliye gidiyorum!" diye cevap vermi. Vuli, genel karmaaya kulak asmam, ktlar amaya devam etmi; bir de bak 166 Peorin 'in Gnl m, ateli oyuncunun yedilisi kmasn m? Snra vardnda bir mermi yamurudur gidiyormu. Vuli, een kurunlarna, kllarna aldrmadan ansl kumarbaz aram. Sonunda, onu, dman ormandan pskrtmekte olan avc hattnda grm: "Yedili kazand!" diye haykrm, yanna giderek ona czdann uzatm br istedii kadar orada deme yaplmasnn yersiz olduunu sylesin. Bu tatsz devi yerine getirdikten sonra peine askerleri de takarak ileri atlm ve harektn sonuna kadar serinkanllndan bir ey kaybetmeden eenleri ate yamuruna tutmu. stemen Vuli masaya yananca herkes sustu; umulmadk bir k bekliyorduk. -Baylar, dedi (sesi, her zamankinden bir perde aa olmasna ramen, sakindi) baylar, bu bo tartmalarn ne gerei var? Delil mi istiyorsunuz? Sizi kendi stmde bir deneme yapmaya aryorum: Bakalm insan, hayatn istedii gibi kullanabilir mi, yoksa her birimizin bir alnyazs m vardr?.. Kim gelecek? -Benden paso, benden paso! Sesleri ykseldi her yandan. Amma da garip adam! Kimin aklna gelir bu!... -Bahse girmeyi teklif ediyorum, dedim akayla. -Ne biim bir bahis bu? -Ben alnyazs diye bir eyin olmadn ileri sryorum, dedim ve on be yirmi altn, ksacas cebimde ne kaldysa hepsini, masann stne boalttm. Vuli, bouk bir sesle, -Ben de kabul ediyorum, dedi. Binbam, siz hakem olacaksnz, ite size on be altn; geriye kalan be altn bana olan borcunuzdan bunlara eklerseniz ok sevinirim. -Peki, dedi Binba, yalnz meselenin ne olduunu kavrayamadm. Nasl zmleyeceksiniz bunu? Vuli, ses karmadan Binba'nn yatak odasna yneldi, biz 167 de peinden. Silahlarn asl durduu duvara yrd, boy boy tabancalardan rastgele birine uzand; ividen kurtard. Bir ey anlayamamtk, ama horozu kaldrp da namluya barut doldurunca subaylar dayanamayarak haykrdlar, eline yaptlar. -Ne yapmak istiyorsun sen? Bak, delilik derler u senin yaptna? diye haykrdlar. Kollarn kurtararak, -Baylar, dedi yavaa, hanginiz benim iin yirmi altn demeyi gze alyor? Hepsi susup kenara ekildiler. Vuli br odaya geti ve masann bana oturdu; biz de arkasndan masaya yneldik. Bayla, yanna oturmamz iaret etti. Ses karmadan istediini yerine getirdik; o anda stmzde tuhaf bir egemenlik kazanmt. Gzlerinin iine baktm; pheci bakm sakin, sabit bir bakla karlad, soluk dudaklaryla glmsedi; yleyken ben btn soukkanllna ramen onun soluk yznde lmn izlerini grebiliyordum. Sk sk rastlammdr birok usta sava da bu inancma katlrlar -bir iki saat iinde lecek birinin yzn, genellikle, kanlmaz yazgsnn garip izlerini tar; tecrbeli bir gz bunu hemen

fark eder. -Bu gece leceksiniz, dedim ona. abucak dnd, ama telasz ve sakin bir sesle karlk verdi: Binba'ya, -Tabanca dolu mu? diye sordu. ' Binba aknlktan unutmutu. -Yatan baucunda asl durduuna gre mutlaka doludur. -Yapma imdi Vuli dedi birisi, adam m kandryorsun? -Tatsz bir aka, diye atld bir bakas. Bir nc, -Bee elli bahse girerim ki tabanca dolu deildir! diye haykrd. 168

-Belki, belki de deil... Sonra

Peoririin Gnl Yeni yeni bahislere girildi. ' Bu uzun merasim canm skmt. -Bana bak, dedim, ya kendini vurur ya da tabancay yerine asarsn, biz de evlerimize gideriz. -Doru! diye haykrdlar. Hadi gidelim artk. Vuli, tabancann namlusunu alnna dayayarak, -Baylar, ltfen yerinizden kmldamayn! dedi. Herkes, sanki ta kesilmiti. -Msy Peorin, dedi Vuli, desteden bir kt seip havaya atn. Dn gibi hatrmda: Desteden ektiim kt, kupa beyiydi; aldm, havaya frlattm. Herkes soluunu tutmutu; btn gzler, korku ve garip bir merak iinde, tabancaya ve havaya frlatlm iskambil kdna gidip geliyordu durmadan; havada dalgalanp usulca yere inen, o kader tayin edecek iskambil kdna. Kt masaya deer demez Vuli tetii tekti... Tabanca patlamad! -kr Tanrya, dediler, dolu deilmi... -Yine de bir bakalm biz, dedi Vuli. Tetii tekrar drd, pencerenin stnde asl duran kaskete nian ald. Tabanca ate ald; oda dumanla doldu. Duman daldnda kasket yerinde yoktu. Tam ortasndan delinmiti; kurun duvara girmiti. dakika kadar hibirimiz azmz aamadk. Vuli, mthi bir soukkanllkla altnlarm kesesine indirdi. Tabancann ilk keresinde neden ate almad konusunda bir tartmaya giriildi. Bazlar, tabancann tutukluk yaptn ileri srdler; bazlar ise ilk barutun nemli olduunu, sonradan Vuli'in yeni barut koyduunu fsldadlar; ama bu son dncenin yanl olduunu, nk bu sre iinde gzlerimi tabancadan bir an bile ayrmadm syledim. -ansl bir kumarbazsn! dedim Vuli'e. . 169 Tatl tatl glmseyerek, . -Hayatmda ilk defa, dedi. Bu, deme kt oyununu aratmyor. -Ama azck tehlikeli. -Ha sahi!... Alnyazs var mym? -Alnyazsna inanrm inanmasna, gelgelelim bu gece neden bana mutlaka lecekmisin gibi geldi, onu bilemiyorum. Bir dakika nce kendi alnna tabanca dayayan u adam bu sz stne dpedz bozulmutu; yz kpkrmzyd. Yeter artk! dedi ayaa kalkarak. Bahis bitti; bundan sonra syledikleriniz yersiz kayor. Kasketini alp kt. Bu, nedense tuhaf geldi bana; meer bouna deilmi. ok gemeden herkes kt; Vuli'in gsterileri stne fikirler yrtmekten geri kalnmad: Hepsi benim kendini vurmak zere olan bir adama kar bahse girimekle bencillik ettiimde birletiler: Sanki ben olmasaymm o byle sudan bir frsat bulamazm! Yrenin ssz sokaklarndan eve doru yryordum. Kpkrmz dolunay, bir yangn klyla atlarn girintili kntl izgisi stnde ykseliyordu; yldzlar, koyu mavi gkyznde parldyordu. Bir zamanlar, toprak kavgas ya da sudan haklar gibi birtakm gndelik sorunlarmzda tanrsal glerin sz sahibi olduunu ileri sren bilginlerin yaadn dndke glmemek iin kendimi g tutuyordum. Neye yaramt btn bunlar? O bilginlerin zekalaryla aydnlanm, yalnzca onlarn savalarn ve enliklerini aydnlatmaya yaram u kandiller her zamanki gibi alev alev yanmaktalar, oysa o tutkularla umutlar, sahipleriyle birlikte, tpk en bir gezgincinin ormann kenarnda yakt kk bir ate gibi snp gittiler! te yandan, saysz varlklaryla btn bir gn kendilerini sessiz, fakat deimez bir sevecenlikle gzetmesinden kim bilir nasl tat almlardr! 170 Peorin 'in Gnl

Oysa biz, onlarn yeryzn inan ya da gurur, haz ya da korku tanmadan tepen zavall torunlar (tek korkumuz, kanlmaz son aklmza gelince iimize ken korkudur) artk btn insan soyu iin de, kendi mutlulumuz iin de byk fedakrlklara giriemiyoruz, nk mutluluun imknsz olduunu rendik; bylece, tpk dedelerimizin bir aldantan baka bir aldana srklenileri gibi biz de bir pheden brne kaytszca geiyoruz. Ama bizde ne onlarn umutlar var, ne de insanla ya da kaderle yaplan savata duyulan o belirsiz, ama tadna doyulmaz heyecan. Buna benzer sryle ey geti aklmdan. stlerinde fazla kafa yormadm; byle soyut dncelere aldrmam, sonucu yoktur ki soyut dncelerin. Delikanlyken durmadan hayal kurardm; ele avuca smaz, doymak bilmez hayal gcmn biimlendirdii bazen kararan, bazen prl prl yanan grntleri nasl severdim! Onlardan geriye ne kald? Korkun bir ryayla cebellemenin bitkinlii gibi bir bitkinlik ve pimanlklarla dolu silik bir an. Bu bo abada, gerek hayatn can damar saylan ruh ateini, irade direncini tkettim. Hayata, onu btn ayrntlarna kadar kafamda yaayarak atldm ve tpk nceden okunmu bir kitabn kt bir taklidini okur gibi bunaldm, tiksinti duydum. Akamki olay beni iyice etkilemi, sinirlerimi bozmutu. imdi, alnyazsma kesin olarak inanp inanmadm bilemiyorum; ama o akam yrekten inanyordum; deliller apak ortadayd ve ben atalarmzla alay etmeme, onlarn kaypak gkbilimine glp gememe ramen elimde olmadan onlarn izinden gitmitim. Yalnz, bu tehlikeli yolda zamannda durmay becerdim; hibir eyi kr krne yadsmamak, hibir eye gzbal inanmamak ilkesine uyarak metafizii bir kenara attm, bastm yere bakmaya baladm, iyi ki tetikte olmaya almn: Neredeyse decektim; anszn tombul, yumuack, ama galiba 171 cansz bir ey takld ayama. Eildim. Ay, yolu batan baa aydnlatyordu; ne greyim? nmde, klla ikiye ayrlm bir domuz yatmyor mu? Daha incelemeye vakit kalmadan ayak sesleri duy dum. Yan sokaktan iki Kazak koarak geliyorlard; bunlardan biri yanma yaklaarak bana domuz kovalayan sarho bir Kazaa rastlayp rastlamadm sordu. Rastlamadm syledim, ama fkesine hedef olan hayvancaz iaret ettim elimle. -Serseri! diye haykrd ikinci Kazak. arab bitirip kafay buldu mu, nne her kan silip sprr. Hadi, peinden gidelim Yeremi; onu balamak gerek, yoksa... Uzaklatlar; ben de btn dikkatimi toplayarak yoluma devam ettim ve bama bir i gelmeden evi buldum. Yal bir Kazak avuunun evinde oturuyordum; nazikliinin yan sra gen ve gzel kz Nastya yznden de sevdiim bir adamd bu. Nastya, her zamanki gibi, gocuuna sarnm, bahe kapsnda beni bekliyordu. Ay, gece ayaznda morarm tatl dudaklarn aydnlatmt. Beni grnce glmsedi; ama ben baka eyler dnyordum o anda. Yanndan geerken, -yi geceler Nastya, dedim. Bir eyler syleyecekti ama, iini ekmekle yetindi. Odamn kapsn kapadm, bir mum yakp kendimi yataa attm; her gecekinden daha uzun srd uykumun gelmesi. Daldmda, tanyeri aarmak zereydi, ama o gece uzun boylu uyumak kaderde yokmu. Sabah saat drtte penceremi biri yumrulamaya balad. Hemen yataktan frladm: Neler oluyordu? -abuk kalk, giyin! diye batryorlard darda. abucak giyinip ktm. Beni almaya gelen subaylarn de bir azdan, -Biliyor musun ne oldu? dediler. Yzleri, l yz gibi sapsaryd. -Ne oldu? 172 .Peorin'in Gnl -Vuli ldrlm. Sersemletim. -Evet ldrlm, diye devam ettiler. Hadi abuk olalm. -iyi ama nereye gidiyoruz? -Yolda renirsin. Yrdk. Olay uzun uzun anlattlar; bu arada, Vuli'i, lmnden yarm saat nce yz yze geldii kanlmaz lmden kurtaran garip alnyazs stne fikirler de yrttler tabii. Vuli tek bana, karanlk bir yolda gidiyormu. Domuzu bien sarho Kazak karsna km, belki de onu grmeden geip gidecekmi ama, Vuli birdenbire durmu: "Kimi aryorsun, arkada?" diye sormu. Bunun stne Kazak, "Seni!" diye haykrarak klcn savurmu, omzundan ta kalbine kadar yarm Vuli'i. Benim karma kan,

katili aradklarn syleyen Kazaklar yetimiler; yaral subay yerden kaldrmlar, oysa o son nefesini vermek zereymi, tek kelime syleyebilmi: "Haklym." Bu kelimelerdeki gizli anlam yalnz ben zebiliyordum; beni kastetmiti. Farknda olmadan zavallnn kaderini bilmiim; sezgim yanltmamt beni, deiik bir anlam tayan yznden sonunun geldiini okumutum. Katil, kyn dndaki bo bir kulbeye saklanmt: Oraya doru yola ktk. Bir sr kadn alaarak peimizden geliyordu; arasra, gecikmi bir Kazak sokaa frlyor, yolda kamasn beline takyor, koarak geiyordu yanmzdan. Bir kargaadr gidiyordu. Oraya vardmzda kulbenin evresini kalabaln sarm olduunu grdk; kaplarla kepenkler ierden kilitlenmiti. Subaylarla Kazaklar, kendi aralarnda ne yaplacan tartyorlar, kadnlar alayp szlyor, dua ediyorlard, ilerinden birinin, ihtiyar bir kadnn lgnca bir umutsuzlukla dolu yz gzme arpt. Dirseklerini dizlerine dayam, ban elleri arasna alm, kaln bir ktn stnde oturuyordu: Katilin annesiydi o. A 173 rasra dudaklar kmldyordu... Dua m ediyordu, lanet mi? Bu karara varp suluyu yakalamak artt. Gelgelelim hi kimse ilk atlm yapmaya cesaret edemiyordu. Pencereye yanatm, kepengin aralndan ieri baktm.Katil, yz sapsar, yerde yatyordu; sa elinde bir tabanca tutuyordu, kanl bir kl vard yanbanda. Anlaml gzleri durmadan evreyi kolaan ediyordu; bazen titriyor, geceki olaylar tamtamna hatrlamyormu gibi ban tutuyordu. Tedirgin baklarnda bir kararllk yoktu. Binba'ya, neden Kazaklara kapy krp ieri girme emri vermediini sordum; imdi dah a kolayd, sonra, tamtamna ayldktan sonra, g olacakt. Tam o srada yal bir Kazak Yzba's kapya yanat, ona adyla seslendi; o da karlk verdi. -Yanl bir i yaptn, Yefimi karde, dedi Yzba. Teslim olmaktan baka aren yok. -Teslim olmayacam! dedi Kazak. -Tanrdan kork! Dinsiz bir een deil, namuslu bir Hristiyansn sen, iyi dn. Gnaha girdinse yapacak ey yok; kaderin dedii olur. -Teslim olmayacam! diye haykrd Kazak fkeyle; tabancasnn horozunu kaldrdn duyduk. Yzba, bunun stne ihtiyar kadna dnerek, -Kadnm, dedi, biraz konu olunla, belki seni dinler... Bu yapt Tanry bsbtn kzdrmaktan baka bir ie yaramaz. Hem bak, baylar iki saattir bekliyorlar. ihtiyar kadn, donuk baklarla onu szerek ban iki yana sallad. Kazak Yzba's bu kere Binba'ya kotu: -Vasiliy Petrovi, dedi. Ben bu adam tanrm, teslim olmaz; kapy krarsak adamlarmzdan birounu ldrr. En iyisi ate emri verin. Kepenkte geni bir delik var. O an, garip bir fikir geti kafamdan. Vuli gibi ben de kade 174 ~Peorin'in Gnl rimi denemek istedim. -Bir dakika, dedim Binba'ya, onu diri diri ele geireceim. Yzba'ya katili lafa tutmasn syledim; kararlatrdmz iareti verir vermez kapy krp yardmma koacak Kazak diktim girie, sonra kulbenin etrafn dolanp uursuz pencereye doru yrdm. Kalbim hzla arpyordu. -Seni melun, seni! diye baryordu Yzba. Bizimle alay m ediyorsun sen? Yoksa seni ele geiremeyeceimizi mi sanyorsun? Kulbeye yaklap olanca gcyle kapy yumruklamaya balad. Gzm delie dayam, bu ynden hibir saldr beklemeyen Kazan hareketlerini izliyordum. Birdenbire kepengi kopardm ve pencereden ieri daldm. Tabanca kulamn dibinde patlad, mermi apoletlerimden birini kopard; ne var ki oday dolduran duman, dmanmn, yanbanda duran klca uzanmasna engel olmutu. Onu kollarndan kavradm; Kazaklar odaya daldlar; dakikaya kalmadan katil yakalanm, kollan balanarak muhafzlar tarafndan gtrlmt. Kalabalk dald. Subaylar beni kutluyorlard; hak etmitim de dorusu. Btn bunlardan sonra kaderci olunmaz m? Ama insan bir eye kesinlikle inanp inanmadn nereden bilebilir? stelik sk sk duyularmzn aldann, mantmzn yanln inan sanmaz myz? Ben, pheci olmay severim: Bu eilim karakter salamln baltalamaz ki...Tam aksine, nme ne kacan bilmediim zaman daha byk bir cesaretle atlrm. nk lmden daha kt bir ey gelemez bama; lmden de kamak olmaz! Kaleye dnnce, bamdan geenleri, gzmle grdm olay Maksim Maksimi'e anlattm, alnyazs konusunda neler dndn renmek istedim. nce, kelimenin anlamn karamad, ben elimden

geldiince akladktan sonra da ban sallayarak, 175 -Tabii efendim, dedi, olduka kark bir i bu!... Ama bu Asya tabancalar, horozlar iyi yalanmad, yahut parmakla kuvvetlice bastrlmad takdirde, ate almaz. unu da belirteyim, ben erkez tfeklerini de pek sevmem.Nedense bizim gibilerin eline yakmyor onlar: Kundak yle kk ki, burnun yanmasn diye cann kyor... Ama kllarna diyecek yok dorusu! Biraz dndkten sonra ekledi: -Yaa, acdm zavallya... Geceleyin neden sarhola konumaya kalkar sanki?... Anlalan alnyazs buymu!... Azndan baka bir ey alamadm: Metafizikle ilgili tartmalardan pek holanmyor. 176

You might also like