You are on page 1of 118

Orhan Pamuk _ Yeni Hayat www.kitapsevenler.

com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com resimli romanlardan, dizi filmlerden ve hz-lla geen otobslerin, trenlerin hzndan benim hikyemde melek szyle her kar-jnda, ok grm bir aklclkla glmse-endinden emin, pheci okur! Belki de, tutkuma, fkeme ve hikyeme kendini b-3 vermediin iin, imdi bana hzla yakla-olan o an, bir gn sanki sana hi yakla-akm gibi, gvenle kitab elinde tutuyor-na benim grdklerimi senin de bir gn eceini aklndan hi karma ve sakn i lmsz sanma. Kitaplar, mkemmel r, lmszlerin iidir. Ben ve kahrama-3 fazla fazla kusurlu, fazla fazla eksikli muzu bildiimiz iin zaten lmlyz." han Pamuk'un teki eserleri ORHAN PAMUK Yeni Hayat ORHAN PAMUK 7 Haziran 1952'de istanbul'da dodu. New York'u geirdii yl dnda hep istanbul'da yaad. Liseyi Robert Kleji'ndc bitirdi, istanbul Teknik niversitesi'nde yl mimarlk okudu, 1976'da istanbul niversitesi Gazetecilik Enstits'n bitirdi. 1974'den balayarak dzenli bir ekilde yaz yazmay kendine i edindi, ilk roman Cevdet Bey ve Oullan 1979'da Milliyet Yaynlar Roman Yarmasn kazand. 1982'de yaymlanan bu kitap 1983 Orhan Kemal Roman dl n de ald. Ayn yl ilk basks kan Sessiz Ev ile 1984 Madaral Roman cll'n ve bu kitabn Fransa'da kan evirisiyle ele 1.991 Prix de la decouverte europeenne'i (Avrupa Kesit dl) kazand. 1985'de yaymlanan tarih roman Beyaz Kale Pamuk'un nn yurt iinde ve yurt dnda geniletti. New York Times gazetesinin ''Dou'da bir yldz ykseldi" szleriyle

karlad bu kitap, belli bal btn Bat dillerine evrildi. 1990'da yaymlanan Kura Kitap karmakl, zenginlii ve dolluuyla ada Trk edebiyatnn zerinde en fazla tartlan ve en ok okunan romanlarndan biri oldu. mer Kavur'un ynetmenliini yapt Gizli Yz filminin senaryosunu da Pamuk 1992 ylnda kitaplatrd. Romanlar on dile evrilen Orhan Pamuk'un kitaplar Brezilya'dan Avustralya'ya, Norve'ten italya'ya pek ok lkede yaymlanmaya devam ediyor. iletiim Yaynlar 304 ISBN 975-470-445-7 1 ada Trke Edebiyat 27 1.-6. BASKI iletiim Yaynclk A. S. Ekim 1994 (22.000) 7.-35. BASKI iletiim Yaynclk A. . Kasm 1994 (22.001-109.000) 36.-37. BASKI iletiim Yaynclk A. . Aralk 1994 (109.001-115.000) KAPAK mit Kvan - Ahmet Ik FOTORAFLAR mit Kvan - Manuel tak DlZGJ ve UYGULAMA Hsn Abbas KAPAK CASKI.S; Sena Matbaas (C BASKI ve CLT efik Matbaas iletiim Yaynlan Klodfarer Cad. iletiim Han No.7 Caalolu 34400 istanbul Tel. 516 2260-61-62 Fax. 516 12 58 ORHAN PAMUK Yeni Hayat t i i m ekre'ye Ayn masallar dinlemelerine ramen, tekiler hi byle bir ey yaamadlar. NOVALIS l Bir gn bir kitap okudum ve btn hayatm deiti. Daha ilk sayfalarnclayken bile, kitabn gcn yle bir hissettim ki iimde, oturduum masadan ve sandalyeden gvdemin kopup uzaklatn sandm. Ama gvdemin benden kopup uzaklatn sanmama ramen, sanki btn varlm ve her eyimle her zamankinden daha ok sandalyede ve masann basndaydm ve kitap btn etkisini yalnz ruhumda deil beni ben yapan her eyde gsteriyordu. yle gl bir etkiydi ki bu, okuduum kitabn sayfalarndan yzme k fkryor sandm: Ayn anda hem btn aklm krletiren, hem de onu prl prl parlatan bir k. Bu kla kendimi yeniden yapacam dndm, bu kla yoldan kacam sezdim, bu kta daha sonra tanyacam, yaknlaacam bir hayatn glgelerini hissettim. Masada oturuyor, oturduumu aklmn bir kesiyle biliyor, sayfalar eviriyor ve btn hayatm deiirken ben yeni kelimeleri ve sayfalan okuyordum. Bir sre sonra, bama gelecek eylere kar kendimi o kadar hazrlksz ve aresiz hissettim ki, kitaptan fkran gten korunmak ister gibi bir an igdyle yzm sayfalardan uzaklatirdim. evremdeki dnyann da batan aaya deitiim o zaman korkuyla farkettim ve imdiye kadar hi duymadm bir yalnzlk duygusuna kapldm. Sanki dilini, alkanlklarn, corafyasn bilmediim bir lkede yapayalnz kalmtm. Bu yalnzlk duygusunun verdii aresizlik bir anda beni kitaba daha sk skya balad, iine dtm yeni lkede yapmam gereken eyleri, inanmak istediklerimi, grebileceklerimi, hayatmn alaca yolu bana bu kitap gsterecekti. Sayfalan tek tek evirirken kitab imdi bana vahi ve yabanc bir lkede yol gsterecek bir rehber gibi de okuyordum. Yardm et bana, demek geliyordu iimden, yardm et ki kazaya belaya uramadan yeni hayat bulaym. Bu hayatn da, ama, rehberinin kelimeleriyle yapldn biliyordum. Kelimeleri tek tek okurken, bir yandan yolumu bulmaya alyor, bir yandan da yolumu bsbtn kaybettirecek hayal harikalarn hayretle tek tek ben kuruyordum. Btn bu sre boyunca kitap masamn zerinde duruyor ve n yzme saarken, odamdaki teki eyalara benzer bildik tandk bir ey gibi gzkyordu. Bunu, nmde alan yeni bir hayatn, yeni bir dnyann varln hayretle ve sevinle karlarken hissettim: Hayatm bylesine deitirecek olan kitap aslnda sradan bir eya idi. Aklm pencerelerim kaplarn kelimelerin bana vaad ettii yeni dnyann harikalarna ve korkularna ar ar aarken, bir yandan da beni bu kitaba gtren rastlanty yeniden dnyordum, ama bu aklmn yzeylerinde, derine gidemeyen bir hayaldi. Okuduka bu hayale dnmem bir eit korkudand sanki: Kitabn bana at yeni dnya o kadar yabanc, o kadar tuhaf ve

artcyd ki, bu alemin iine btnyle gmlmemek iin imdiki zamanla ilgili bir eyler hissetme tela duyuyordum. Bam kitaptan kaldrp odama, dolabma, yatama bakarsam ve penceremden darya bir gz atarsam, dnyay braktm gibi bulamayacam korkusu iime yerleiyordu nk. Dakikalar ve sayfalar birbirini izledi, uzaktan trenler geti, annemin evden kn, ok sonra da eve dnn duydum; ehrin her zamanki uultusunu, kapnn nnden geen yourtunun ngran ve arabalarn motorunu duydum ve tandm btn sesleri yabanc sesler gibi iittim. Darda bir ara yamur bastrd sandm, ama ip atlayan kzlarn seslenileri geldi. Hava aarak aydnlanyor sandm, ama penceremin camnda yamur damlacklar tprdad. Ondan sonraki sayfay okudum, teki sayfay, baka sayfalar okudum; teki hayatn eiinden szan grdm; imdiye kadar bilmediklerimi ve bildiklerimi grdm; kendi hayatm grdm, kendi hayatmn alacan sandm yolu... Yava yava sayfalar evirdike, bundan nce varln hi bilmediim, hi dnmediim, hi sezemediim bir dnya ruhuma sindi ve orada kald. imdiye kadar bildiim, d^ sunduum pek ok ey, zerinde durulmaya demez ayrntlara dntler ve bilmediklerim gizlendikleri yerlerden kp bana iaretler yolladlar. Kitab okurken bunlarn ne olduunu syle deseler sanki syleyemezdim, nk okuduka, geri dn olmayan bir yolda ar ar yol aldm biliyor, arkamda braktm baz eylere ilgi ve merakmn kapandn hissediyor, ama nmde almakta olan yeni hayata kar ylesine bir heyecan ve merak duyuyordum ki, varolan her ey bana ilgiye deer gibi geliyordu. Bu ilginin heyecanyla sarsldm, bacaklarm sallamaya baladm zaman olup bilebileceklerin okluu, zenginlii, karmakl iimde bir eit dehete dnt. Bu dehetle birlikte, kitaptan yzme fkran kta khnemi odalar grdm, lgn otobsler, yorgun insanlar, soluk harfler, kayp kasabalar ve hayatlar, hayaletler grdm. Bir yolculuk vard, hep vard, her ey bir yolculuktu. Bu yolculukta beni hep izleyen, en olmadk yerde karma -kverecekmi gibi yapan, sonra kaybolan, kaybolduu iin de kendini aratan bir bak grdm; sutan gnahtan oktan arnm yumuak bir bak... Ben o bak olabilmek isterdim. O bakn grd dnyada olmak isterdim. O kadar ok istedim ki bunlar, o dnyada yaadma inanasm geldi. Hayr, inanmaya bile gerek yoktu; orada yayordum ben. Kitap ela, tabi, ben orada yaadma gre, benden sz ediyor olmalyd. Benim dndklerimi, benden nce biri dnp yazd iin byleydi bu. Kelimelerle onlarn bana anlattklar eylerin birbirlerinden apayr olmas gerektiini de ite byle anladm. nk, ta bandan itibaren kitabn benim iin yazldn sezmitim. Okurken, her kelimenin, her szn iime ileyii zaten bu yzdendi. Onlar olaanst szler, l l parldayan kelimeler olduklar iin deil, hayr; kitabn benden szettii duygusuna kapldm iin. Bu duyguya nasl kapldm da karamadm. kardm da unuttum belki; nk katiller, kazalar, lmler ve kayp iaretler arasnda yolumu bulmaya alyordum. Bylece, okuya okuya benim bakm kitabn szlerine, kitabn szleri de benim bakma dnt. Iktan kamaan gzlerim kitaptaki dnya ile dnyadaki kitab birbirinden ayramaz oldu. Sanki tek dnya, varolan her ey, olabilecek her renk ve eya kitabn iinde ve kelimelerin arasndayd da, ben okurken mmkn olabilecek her eyi kendi aklmla, mutluluk ve hayretle gerekletiriyorclum. Kitabn bana nce fsldar gibi, sonra bir eit zonklamayla, sonra pervasz bir iddetle gsterdii ey, okuduka anlyordum, orada, benim ruhumun derinliklerinde yllardr yatyormu. Kitap sularn dibinde asrlardr yatan kayp bir hazineyi bulup ortaya karyor ve ben satrlar ve kelimeler arasnda bulduklarma, imdi artk bu da benim, demek isliyordum. Son sayfalarda bir yerde, bunu ben de dnmtm de demek istedim. Daha sonra, kitabn anlatt dnyaya btnyle girdiimde, karanlkla alacakaranlk arasndan kan bir melek gibi lm grdm. Kendi lmm... 10 Bir anda hayatmn hi dnemeyeceim kadar zenginletiini anladm. O srada tek korktuum ey, dnyaya, eyalara, odama, sokaklara bakp orada kitabn anlattklarn grememek deil, yalnzca kitaptan uzak kalmakt. Kitab iki

elimin arasnda tuttum ve ocukluumda resimli romanlar okuyup bitirdiim zamanlar yaptm gibi sayfalan arasndan kan kt ve mrekkep kokusunu kokladm. Ayn kokuyla kokuyordu. Masadan kalktm, ocukluumda yaptm gibi pencereye yryp, alnm souk cama yaslayp, darya sokaa baktm. Kitab be saat nce, leden sonra masann zerine koyup ilk okumaya baladm zaman kar kaldrma yanam olan kamyon ekip gitmiti imdi, ama boalan aratan aynal dolaplar, ar masalar, sehpalar, kutular, ayakl lambalar indirilmi, kardaki bo daireye yeni bir aile yerlemiti. plak ve gl bir ampuln nda orta yal bir anne babayla, ben yalarda bir oulla kzn ak bir televizyonun karsnda akam yemeini yiyilerini, perdeler takl olmad iin grebiliyordum. Kzn salar kumrald, televizyon ekran yeil. Bir sre bu yeni komulara baktm; belki de yeni olduklar iin onlar seyretmekten holanyordum; bu ela sanki beni bir ekilde koruyordu. evremdeki bildik tandk eski dnyann tepeden aa deimesiyle yzyze gelmek istemiyordum, ama ne sokaklarn eski sokaklar, ne odamn eski odam, ne de annemin, arkadalarmn ayn insanlar olduklarn anlyordum artk. Bir eit dmanlk, adn tam koyamadm bir tehdit ve korkutucu bir ey olmalyd hepsinde. Pencereden bir adm ekildim, ama masann zerinden beni aran kitaba da dnemedim. Hayatm yolundan karan ey orada, arkamda, masann zerinde beni bekliyordu. Ne kadar arkam dnersem dneyim, her eyin balangc orada, kitabn satrlar arasndayd ve ben o yola kacaktm artk. Bir an eski hayatmdan kopmu olmak bana ylesine korkun gzkm olmal ki, bir felaket sonucu hayatlar dn olmayacak bir ekilde deien kiilerin yapt gibi, hayatmn eskiden olduu gibi akmaya devam edeceini, bama gelen kazann, felaketin ya da neyse o korkun ey, onun olmadn hayal ederek huzur bulmak istedim. Ama arkamda masada, hl ak olarak duran kitabn varln yle bir ekilde hissediyordum ki iimde, hayatmn eskisi gibi nasl devam edebileceini hayal bile edemedim. Bylece, daha sonra annem beni ardnda akam yemeini yemek iin odamdan ktm ve yeni bir dnyaya almaya alan bir acemi gibi masaya oturup onunla konumaya altm. Televizyon akt, tabaklarda kymal patates, zeytinyal prasa, yeil salata ve elmalar vard. Annem karya yeni tanan komulardan sz etti, benim btn leden sonra, aferin, oturup altmdan, ar pazardan, yamurdan, televizyondaki haberden, haberi anlatan adamdan. Annemi seviyordum, gzel, nazik, yumuak ve anlayl bir kadnd ve kitab okuyup ondan ayr bir dnyaya girdiim iin sululuk duydum. Kitap herkes iin yazlm olsayd diye dnyordum, bir yandan, eskiden olduu gibi hayat bylesine ar ve pervasz srp gidemezdi. te yandan, kitabn yalnzca benim iin yazlm olduu dncesi de, benim gibi mantkl bir mhendislik rencisi iin doru olamazd. O zaman, her ey eskisi gibi olmaya nasl devam edebiliyordu? Kitabn yalnzca benim iin hayal edilmi bir sr olduunu dnmekten bile korktum. Dan? sonra, annem bulaklar ykarken ona yardm etmek, ona dokunmak, iimdeki dnyay bu zamana tamak istedim. "Brak, brak ben yapyorum canm," dedi. Bir sre televizyona baktm. Oradaki dnyaya girebilirdim belki; belki de televizyonu bir tekmede patlatrdm. Ama seyrettiim bizim evdeki, bizim televizyondu; bir eit tanr, bir eit lmba. Ceketimi, sokak ayakkablarm giydim. 12 "kyorum," dedim. "Ne zaman dneceksin?" ddi annem, "Bekleyeyim mi seni?" "Bekleme. Sonra televizyonun karsnda uyuya kalyorsun." "Odann n kapattn m?" Bylece, yabanc bir lkenin tehlikeli sokaklarna kar gibi, yirmi iki yldr yaadm kendi mahallemin, kendi ocukluumun sokaklarna ktm. Nemli Aralk souunu hafif bir rzgr gibi yzmde hissedince, belki de, eski dnyadan yenisine gemi olan birka ey de vardr, dedim kendime. Bunu benim hayatm yapan sokaklarda, kaldrmlarda yrrken imdi grecektim. Komak geliyordu iimden.

Karanlk kaldrmlardan, iri p tenekeleri, amur glleri arasndan, duvar diplerinden hzl hzl yrdm ve attm her admla yeni bir dnyann gereklemekte olduunu grdm. ocukluumun nar ve kavak aalan ilk bakta ayn nar ve kavak aalarydlar, ama onlara beni balayan anlarn ve armlarn gc kaybolup gitmiti. Yorgun aalara, iki katl tandk evlere, temelinden, kire kuyusundan balayarak ta atsnn kiremitlerine kadar nasl yapldm ocukluumda grdm ve sonra iinde yeni arkadalarmla oyun oynadm kirli apartmanlara hayatmn vazgeilmez paralar gibi deil de, ne zaman nasl ekildiklerini unuttuum fotoraflara bakar gibi baktm: Glgeleri, aydnlk pencereleri, bahelerindeki aalar, ya da giri kaplarndaki harfleri ve iaretleriyle onlar tanyarak, ama tandm eylerin gcn iimde hi mi hi hissetmeden. Eski dnya, orada, karmda, yanmda, sokaklarn iinde, tandk bakkal camekanlar, Erenky istasyon meydanndaki klar hl yanan rek frn, manavn meyve sandklar, el arabalar, Hayat Pastanesi, khne kamyonlar, muambalar ve karanlk ve yorgun yzler olarak evremdeydi. Gecenin klarnda hafif hafif titreen 13 bn bu glgelere kar yreimin bir yan buz kesmiti. Orada bir su saklar gibi kitab tayordum. Beni ben yapan btn bu tandk sokaklardan, slak aalarn hznnden, kaldrmlardaki su birikintilerinde asfaltta yansyan neon harflerin ve manav ve kasaplarn lambalarndan kamak istiyordum. Hafif bir rzgr esti, dallardan su damlacklar dkld, bir uultu iittim ve kitabn bana verilmi bir sr olduuna hkmettim. Korkuya kapldm, birileriyle konumak istedim. Mahalle arkadalarmn bazlarnn hl toplanp akamlan kt oynad, televizyonda futbol malarn seyrettii, birbirleriyle bulumak iin gelip takldklar istasyon meydanndaki Genler Kahvesi'ne sokuldum. Arka masada, babasnn ayakkabc dkknnda alan bir niversiteli ile amatr kmede futbol oynayan baka bir mahalle arkada televizyonun siyah beyaz klar altnda ene alyordu. nlerinde okuna okuna sayfalan birbirinden ayrlm gazeteler grdm, iki ay barda, sigaralar ve bakkaldan alp bir sandalyenin oturma yerine gizledikleri bir bira iesi. Birileriyle, uzun uzun, belki de saatlerce konumak istiyordum, ama onlarla konuamayacam hemen anladm. Bir an neredeyse gzlerimden yalar getirecek bir keder saryordu ki iimi, gururla silkindim: Ruhumu aacam kiileri kitaptaki dnyada yaayan glgeler arasndan seecektim. Bylece kendi geleceime btnyle sahip olduuma inanacam geldi, ama biliyordum, imdi kitapt bana sahip olan. Kitap iime yalnzca bir sr ve gnah gibi sinmekle kalmam, beni bir ryadaki gibi bir eit dilsizlie srklemiti. Neredeydi konuabileceim bana benzer kiiler, yreime seslenen ryay bulabileceim lke neredeydi, kitab okumu teki kiiler nerede? Tren yolunu getim, ara sokaklara girdim, dklp asfalta yapm san yapraklar ezdim. Birden iimde derin bir 14 iyimserlik ykseldi: Hep byle yrrsem, hzla yrrsem, hi durmazsam, yolculuklara karsam, sanki kitaptaki dnyaya varacaktm, iimde ltsn hissettiim yeni hayat, uzakta bir yerde, belki eriilmez bir lkedeydi, ama hareket ettike ona yaklatm, en azndan eski hayatm arkala brakabildiimi seziyordum. Kumsala vardm zaman denizin simsiyah gzkmesine atm. Geceleri denizin bu kadar karanlk, kat ve acmasz olduunu niye daha nce farketmemitim? Sanki nesnelerin bir dili vard da, kitabn beni iine ektii geici sessizlikle bu dili biraz olsun iitmeye balamtm. Hafif hafif alkalanan denizin arln, tpk kitab okurken karlaverdiim kendi geri dnsz lmm gibi, bir an iimde hissettim, ama gerek lmn vermesi gereken "her eyin sonu geldi" duygusu deil, hayata yeni balayan birinin merak, heyecan kprdanyordu iimde. Kumsalda aa yukar yrdm. Kkken, burada, lodos frtnalarndan sonra mahalle arkadalarmla, denizin getirip yd konserve kutular, plastik toplar, ieler, plaj terlikleri, mandallar, ampuller, plastik bebekler arasnda bir ey arardk; bir hazinenin paras sihirli bir eya, ne olduunu

bilmediimiz ll ve yepyeni bir nesne. Kitabn yla aydnlanm bakmn, eski dnyann herhangi sradan bir eyasn bulup incelerse, o eyay kklmde aradmz o sihirli eye dntrebileceini bir an hissettim. Ama ayn anda kitabn beni dnyada yapayalnz brakt duygusu ylesine gle iimi sard ki, karanlk denizin birden ykselip beni iine ekip yutacan sandm. Telaa kapldm, hzl hzl yrdm, ama her admmda yeni bir dnyann gerekletiini grmek iin deil, bir an nce odamda kitabmla yalnz kalmak iin. Koar gibi yrrken kendimi imdiden kitaptan fkran ktan yaplm biri olarak grmeye balamtm bile. Bu da beni yattryordu. J 5 Babamn, kendi yalarnda kendi gibi Devlet Demiryolla-r'nda yllarca alp da mfettilie kadar ykselen iyi bir arkada vard, Demiryol dergisine demiryolculuk atei zerine yazlar yazard. Ayrca, kencli yazp resimledii ocuk romanlar Yenign ocuk Maceralar dizisinde yaymlanrd. Demiryolcu Rfk Amca'nn bana hediye ettii Pertev ile Peter ya da Kamer Amerika'da adl kitaplar okuduum gnlerde de koa koa eve dnp bir kitaba gmlmek istediim ok olmutu, ama o ocuk kitaplarnda hep bir son olurdu. Orada, harfle, tpk filmlerdeki gibi "son" diye yazard ve o harfi okuduum zaman iinde olmak istediim lkenin snrlarn grmekle kalmaz, ayrca o sihirli diyarn Demiryolcu Rfk Amca'nn uydurduu bir yer olduunu acyla anlardm. Yeniden okumak iin eve koturduum kitapta ise, her eyin gerek olduunu biliyordum, kitab bunun iin iimde tayordum, bunun iin de koar adm yrdm slak sokaklar gerek deillermi de birilerinin beni cezalandrmak iin verdii skc bir ev devinin paralarym gibi gzkyordu bana. nk kitap, bana yle geliyordu ki, benim bu dnyada ne iin varolduumu anlatyordu. Demiryolunu gemitim, caminin yanndan dolanyordum ki, bir su birikintisine basmak zere olduumu grp sradm, ayam takld, tkezledim, dtm ve boylu boyunca amurlu asfalta uzandm. Hemen kalkm, yoluma devam edecektim ki, "Aman decektin yavrum" dedi dp boylu boyunca uzandm gren sakall bir ihtiyar. "Bir eyin var m?" "Var," dedim. "Dn babam ld. Bugn gmdk. Boktan herifin tekiydi, hep ierdi, annemi dverdi, bizi burada istemedi, ben yllarca Viranba'da yaadm." Bu Viranba ehri de nereden gelmiti aklma? ihtiyar da anlyordu belki sylediklerimin hibirinin doru olmadn, ama birden kendimi zeki mi zeki hissettim. Atverdiim yalan 16 yznden mi, kitap yznden mi, yoksa daha basiti, adamn ahklaan surat yznden mi, kartamadm da, yle dedim kendime: "Korkma, korkma git! O dnya, kitaptaki dnya, doru dnya!" Ama korkuyordum da... Niye? Bir kitap okuyup hayat kaym benim gibilerin balarna gelenleri iitmitim de ondan. Felsefenin Temel ilkeleri diye bir kitap okuyup, bir gecede okuduu her kelimeye hak verip, ertesi gn Devrimci Proleter Yeni nc'ye katlp, gn sonra banka soygununda enselenip on yl yatanlarn hikyelerini duymutum. Ya da islam ve Yeni Ahlak, ya da Batllama ihaneti gibi kitaplardan birini okuyup, bir gecede meyhaneden camiye geip, buz gibi souk hallarn zerinde, glsuyu kokular iinde elli yl sonra gelecek lm sabrla beklemeye balayanlar da biliyordum. Sonra Akn zgrl ya da Kendimi Tandm gibi kitaplara kaplanlar da tanmtm. Bunlar, daha ok burlara inanabilecek tynette insanlar arasndan kard, ama onlar da btn itenlikleriyle "Bir gecede btn hayatm deitirdi bu kitap!" derlerdi. Aslnda, bu korkutucu manzaralarn sefaleti ele deildi aklmdaki: Yalnzlktan korkuyordum. Benim gibi bir budalann byk bir ihtimalle yapaca gibi, kitab yanl anlam olmaktan, yzeysel olmaktan, ya da olamamaktan, yani herkes gibi olamamaktan, aktan boulmaktan ve her eyin srrn bilip bu srr renmeyi hi mi hi istemeyenlere bir mr boyu anlatp gln olmaktan, hapse girmekten, kafadan atlak gzkmekten, en sonunda dnyann benim sandmdan da zalim olduunu anlamaktan ve gzel kzlara kendimi sev-clirememekten korkuyordum. nk kitapta yazlanlar doruysa, o sayfalarda okuduum gibiyse hayat, yle bir dnya mmknse, niye hl herkes camiye gidiyor, kahvede laklak edip pinekliyor

ve her akam bu saatte skntdan patlamamak iin televizyonun banda oturuyordu, bu hi anlalmyordu. 17 i Sokakta da, televizyon gibi baklacak yar ilgin bir ey olabilir, belki mesela bir araba hzl geebilir, ya da bir at kiner, ya da bir sarho bir nra atabilir diye bu insanlar perdelerini de tam kapamazlar. Yar ekik perdeleri arasndan iine uzun uzun baktm bir ikinci kat dairesinin Demiryolcu Rfk Amcalar'n evi olduunu ne zaman farkettim, kartamyorum. Farketmeden farketmitin de, hayatmn bir kitapla batan aa deitii gnn akamnda ona igdsel bir selam yolluyordum belki. Aklmda tuhaf bir istek vard: Babamla ona en son gittiim zamanlarda evin iinde grdm eyalar bir kere daha yakndan grmek: Kafesteki kanaryalar, duvardaki barometreyi, zenle erevelettirilip aslm imendifer resimlerini, bir yarsna likr takmlar, minyatr vagonlar, gm bir ekerlik, kontrolr zmbalar, demiryol hizmet madalyalar, dier yarsna da krk elli kitap yerletirilmi vitrinli bfeyi, .zeritideki hi kullanlmayan semaveri, masann zerindeki oyun ktlarn... Yan ak perdeler arasndan odadaki televizyonun n gryordum, ama kendisini deil. Birden, nereden geldiini bilemediim bir kararllkla apartman bahesini kaldrmdan ayran duvara ktm ve Demiryolcu Rfk Amca'nn dul kars Ratibe Teyze'nin bam ve bakt televizyonu grdm. Kocasnn bo koltuuna krk be derece dnk oturmu televizyonu seyrederken, tpk annemin yapt gibi, ban omuzlarnn arasna ekmiti, ama annem gibi rg receine fosur fosur sigara iiyordu. Demiryolcu Rfk Amca geen yl kalpten len babamdan bir yl nce lmt, ama doal bir lm deildi onunkisi. Bir gece kahveye giderken zerine ate edilip ldrlm, katil yakalanamam, bir kskanlk laf km, babam ela hayatnn son bir ylnda o lafa hi inanmamt. ocuklar yoktu. Gece yans, annem uyuduktan ok sonra, masamda dimdik oturup kollarm, dirseklerim, ellerim arasnda duran kitaba 1 I bakarken mahallenin ve ehrin snen klarn, bo. ve slak sokaklarn hznn, son bir kere daha geen bozacnn sesleniini, vakitsiz ten bir-iki kargay, en son banliy treninden sonra gemeye balayan upuzun yk trenlerinin sabrl tak-taklann, gece yarlar bizim mahalleyi benim buras yapan her eyi yava yava, heyecanla, cokuyla, mutlulukla unuttum ve kitaptan fkran a kendimi btnyle verdim. Bylece, hayatm ve hayallerimi o gne kadar oluturan le yemekleri, sinema kaplar, snf arkadalar, gnlk gazeteler, gazozlar, futbol malar, dershane sralar, vapurlar, gzel kzlar, mutluluk hayalleri, gelecekteki sevgilim, karm, i masam, sabahlarm, kahvaltlarm, otobs biletlerim, kk skntlarm, yetimeyen statik devlerim, eski pantolonlarm, yzm, pijamalarm, gecelerim, otuzbir ektiim dergiler, sigaralarm, hatta hemen arkamda en gvenli unutu iin beni bekleyen vefakr yatam aklmdan btnyle kt da, ben kendimi orada, o ktan lkede gezinirken buldum. 19 Ertesi gn k oldum. Ak, kitaptan yzme fkran k kadar sarscyd ve hayatmn oktan yoldan km olduunu bana btn arlyla kantlad. Sabah uyanr uyanmaz, bir nceki gn bamdan geenleri gzden geirmi ve nmde alan yeni lkenin bir anlk bir hayal deil, kendi gvdem, kollarm ve bacaklarm kadar gerek bir ey olduunu hemen anlamtm, iine dtm bu yeni alemdeki dayanlmaz yalnzlk duygusundan kurtulabilmek iin kendime benzeyen tekileri bulmam gerekiyordu. Gece icar yam, pencere nlerinde, kaldrmlarda, damlarda tutmutu. Masann zerinde ak duran kitap, dardan gelen beyaz ve rpertici bir n iinde olduundan daha yaln ve masum gzkyor, bu da onu korkutucu yapyordu. Ama gene de, her sabahki gibi annemle kahvalt etmeyi, kzarm ekmek kokusunu koklayp Milliyet gazetesini kartrmay, Celal Salik'in yazsna bir gz atmay baardm. Her ey altm eski haliyle sryormu gibi sofradaki peynirden yedim, aym ierken annemin iyimser yzne

glmsedim. Fincan, demlik, kak tngrtlar, sokaktaki portakalcmn kamyonu, sanki bana hayatn eskisi gibi akabilecein! duyurmak istiyordu, ama kanmadm. Dnyann batan aa deitiinden o kadar emindim ki, evden karken babamn o ar ve eski paltosunu giyiyor olmak bende bir eksiklik duygusu uyandrmad. istasyona yrdm, trene bindim, trenden indim, vapura yetitim, Karaky'de iskeleye zpladm, kollarla, dirseklerle dirsekletim, merdivenlerden ktm, otobse atladm, Tak-sim'e vardm ve Takla'ya yrrken kaldrmlarda iek satan ingeneler'e bir an durup baktm. Hayatn eskisi gibi srp gidebileceine inanabilir miydim, kitab okumu olduumu unutabilir miydim? Bir .an, bu o kadar korkun gzkt ki komak geldi iimden. Mukavemet dersinde tahtaya izilen ekilleri, yazlan rakkamlan ve formlleri ciddiyetle defterime geirdim. Tahtaya bir ey yazlmad zaman kollarm kavuturarak kel kafal profesrn yumuak sesini dinledim. Gerekten dinliyor muydum, yoksa herkes gibi dinliyormu gibi yaparak herhangi bir Teknik niversite inaat Fakltesi rencisini mi taklit ediyordum, karamadm. Bir sre sonra o eski dnyann, bildik dnyann dayanlmayacak kadar umutsuz olduunu hissedince, yreim hzl hzl atmaya balad, damarlarmda ilal bir kan geziniyormu gibi bam dnd ve kitaptan yzme fkran n gcnn ensemden btn gvdeme ar ar yayln zevkle hissettim. Yeni bir dnya varolan her eyi oktan iptal edip imdiki zaman gemi zamana evirmiti bile. Grdm, dokunduum her ey acnacak kadar eskiydi. Kitab mimarlkta okuyan bir kzn elinde grmtm ilk. Alt kattaki kantinden bir ey satn alacakt, antasnda czdanm aryordu, ama br eli dolu olduu iin antay ka-rtramyordu. Elindeki ey kitapt, elini boaltmak iin benim 21 oturdtjum masann zerine bir an brakmak zorunda kalmt. Bir an, bylece, masama braklveren kitaba bakmtm. Btn hayatm deitiren rastlant bu kadard ite. Sonra kz, kitab kapp antasna atmt. leden sonra eve dn yolundaki bir sokak sergisinde eski ciltler, risaleler, iir ve fal kitaplar, ak ve politika romanlar arasnda ayn kitab bir defa daha grnce satn almtm. le zili alar almaz snfn ou, yemekhane kuyruuna yetimek iin merdivenlere kotu, ben sessizce sramda oturdum. Koridorlarda gezindim, kantine indim, avlulardan getim, stunlar arasndan ilerledim, bo snflara girdim, pencerelerden kar parktaki karl aalara baktm, helada su itim. Btn Takla'da aa yukar yrdm. Kz ortalkta yoktu ama telalanmyordum da. le yemeinden sonra koridorlar daha da kalabalklat. Mimarlk koridorlarnda yrdm, atlyelere girdim, izim masalarnn zerinde para ma oynayanlar seyrettim, bir keye oturup para para olmu gazete sayfalarn toplayp okudum. Gene koridorlarda yrdm, merdivenlerden indim, merdivenlerden ktm, futbol, siyaset ve dn akam televizyonda grdkleri hakknda ene alanlar dinledim. ocuk sahibi olmaya karar veren bir film yldzyla dalga geenlere katldm, sigara ve akmak isteyenlere uzattm, biri bir fkra anlatyordu, dinledim ve btn bunlar yaparken, arada bir, biri beni durdurup "filancay grdn m?" diye sorduunda, iyi niyetle cevap verdim. Bazan taklacak bir-iki arkada, baklacak bir pencere, ya da yrnecek bir hedef bulamadmda, aklma ok nemli bir ey gelmi ve ok acelem varm gibi bir yne doru kararllkla hzl hzl yryordum. Ama gittiim yn belirsiz olduu iin ktphane kapsnn nne geldiimde, ya da merdivenlerin sahanlna adm attmda, ya da sigara isteyen birine rastladmda ynm deitiriyor, kalabala karyor, bir sigara daha yakmak iin bazan da 22 duruyordum. Bir ara duvardaki bir ilan tahtasna yeni aslan bir duyuruya bakacaktm ki, birden yreim hzl hzl att, akl ban gitti, beni aresiz brakt: Oradayd ite, kitab elinde grdm kz, kalabalk iinde, benden uzaklayor, nedense bir ryadaki gibi ar ar yryerek beni aryordu. Aklm bamdan gitti, ben ben deildim artk; bunu ok iyi biliyordum, kendimi brakp peinden kotum. Beyaz gibi soluk bir renkte, ama beyaz olmayan ve baka hibir renk de olmayan bir elbise vard zerinde. Merdivenlere varmadan ona yetitim ve yzne bir an yakndan baknca kitaptan fkran k gibi gl, ama yumuack bir k vurdu

yzme. Bu dnyadaydm ve yeni hayatn eiindeydim. Orada kirli merdivenlerin basndaydm ve kitaptaki hayatn iindeydim. Bu a baktka yreimin beni hi mi hi dinlemeyeceini anladm. Ona kitab okuduumu syledim. Kitab onun elinde grdm ve ondan sonra okuduumu syledim. Kitab okumadan nce bir dnyam vard, kitab okuduktan sonra baka bir dnyam olmutu. imdi konumalydk, nk ben bu dnyada yapayalnz kalmtm. "imdi dersim var," dedi. Yreim iki l ard. Kz belki de anlad ardm, nk bir an dnd. "Peki," dedi sonra kararllkla. "Bo bir snf bulup konualm." ikinci katta bo bir snf bulduk, ieri girerken bacaklarm titredi. Kitabn bana vaad ettii dnyay grdm nasl aabilecektim, karamyordum. Kitap benimle fsldar gibi konumu, at dnyay bir sr aar gibi vermiti. Kz, adnn Canan olduunu syledi, ben de benimkini syledim. "Seni kitaba balayan ey nedir?" diye sordu. Bir ilhamla, "kitab senin okumu olman," demek isterdim, melek. Bu melek de nereden kt, aklm karmakarkt; aklm 23 hep karr, ama sonra birisi yardm eder, belki de melek. "Kitab okuduktan sonra btn hayatm deiti," dedim "iinde yaadm oda, ev, dnya benim odam, evim, dnyam olmaktan kt da yabanc bir dnyada yersiz yurtsuz hissettim kendimi. Kitab ilk senin elinde grdm, kitab sen de okumu olmalsn. Bana gittiin ve geri dndn dnyay anlat. Bana o dnyaya ayak basabilmek iin yapmam gerekenleri syle. Bana neden imdi, hl burada olduumuzu akla. Bu dnya nasl kendi evim gibi tandk olabilir, kendi evim nasl btn dnya gibi yabanc, anlat bana." Bu havayla ve ayn veznin lsyle kimbilir daha da syleyecektim belki, ama bir an sanki gzlerim kamat. Dardan k lesinin karl ve kuruni ylesine dzgn ve parlak geliyordu ki, tebeir kokulu kk snfn camlar sanki buzdand. Yzne baktm, yzne bakmaktan korkarak. "Kitaptaki dnyaya girebilmek iin ne yapardn?" diye sordu. Yz soluktu, kalar salar kumral, baklar yumuak; bu dnyadansa eer, daha ok bu dnyann anlarndan yaplmt; gelecektense eer daha ok gelecein korkusu ve kederini tayordu. Bakyordum, baktm bilmejden. Sanki ona daha ok bakarsam gerek oluvermekten korkar gibi. "Kitaptaki dnyay bulabilmek iin her eyi yapardm," dedim. Belli belirsiz glmseyerek bana tatl tatl bakt. Olaanst gzel bir kz, ho bir kz size yle baktnda nasl biri olmal? Nasl tutmal kibriti, sigaray nasl yakmal, pencereden nasl bakmal, nasl konumal onunla, nasl onun karsnda du-rabilmeli, nasl soluk almal? Bunlar bu dersanelerde hi mi hi retmezler. Ve benim gibileri ite bu tr bir aresizlikte, yreklerinin atlarn gizlemeye alarak kvranrlar. "Yapabilecein her ey nedir?" diye sordu, bana. "Her ey..." dedim ve sustum yreimin atn dinleyerek. 24 Bilmem neden, uzun upuzun, hi bitmeyecek kadar uzun yolculuklar belirdi aklmda, hi durmadan yaan efsanevi yamurlar, hepsi birbirine alan kayp sokaklar, kederli aalar, amurlu rmaklar, baheler, lkeler. Ona bir gn sarlabileceksem bu lkelere gitmeliydim. "lm gze alr miydin mesela?" "Alrdm." "Kitab okuyanlar ldrenler olduunu bilsen bile mi?" Glmsemeye altm, nk, iimdeki mhendis aday, "bir kitap bu en sonunda!" diyordu, ama Canan gzlerini btn dikkatiyle bana dikmiti. Bir dikkatsizlik yaparsam, yanl bir ey sylersem kitaptaki dnyaya da, ona da hi yaklaamayacam telala dndm. "Beni kimsenin ldreceini sanmyorum ya," dedim kim olduunu karamadn birini taklit ederek. "yle olsa bile lmden de korkmazdm dorusu." Pencereden gelen tebeir rengi n iinde bal rengi gzleri bir an ldad. "Sence o dnya var m, yoksa dlenip bir kitaba yazlvermi bir hayal mi?" "O dnya var!" dedim. "Sen de o kadar gzelsin ki oradan geliyorsun, biliyorum."

Bana doru iki abuk adm att. Bam iki tarafndan tuttu, uzanp beni dudaklarmdan pt. Dili dudaklarmn stnde bir an durdu. Kollarmla, hafif gvdesini yakalayana kadar geri ekildi. "Sen ok cesursun," dedi. Bir lavanta kokusu hissettim, kolonya kokusu. Ona doru sarho gibi bir-iki adm attm. Kapnn nnden bararak iki renci geiyordu. "Dur dinle imdi beni, ltfen," dedi. "Bu sylediklerini Mehmet'e de sylemelisin. Kitabn anlatt dnyaya gitti de geri dnp geldi o. Oradan geliyor, biliyor, anlyor musun? 25 Ama bakalarnn da kitaba inanabileceine, oraya gidilebileceine inanmyor. Korkun eyler yaam, inancn kaybetmi. Ona anlatr msn?" "Mehmet kim?" "On dakika sonra, ilk clers balamadan 201'in kapsnda ol," dedi ve birden kapdan kp kayboldu. Oda bombo kald, sanki ben de yoktum orada, kalakaldm. Kimse beni pmemiti yle, kimse yle bakmamt bana. imdi de yapayalnz kalmtm. Korkuyordum, onu bir daha gremeyeceimi dndm, bir daha ayaklarm doru drst bu dnyaya basamayacakt. Arkasndan komak istedim, ama yreim yle hzl atyordu ki nefes alamamaktan korktum. Beyaz, bembeyaz bir k yalnz gzlerimi deil aklm da krletirmi. Kitap yznden, diye dndm bir an ve kitab ne kadar ok sevdiimi, orada, o dnyada olabilmeyi ne kadar ok istediimi yle bir anladm ki, bir an sanki gzlerimden yalar boanacak sandm. Kitap, o kitabn varl tutuyordu beni ayakta. O kz da, biliyordum, beni mutlaka bir kere daha kucaklayacakt. Btn dnyann beni brakp, ekip gittiini dndm. Sesler geliyordu oradan, pencereden, dar baktm. Bir takm inaat rencisi, bararak aadaki parkn kenarnda kartopu oynuyordu. Baktm onlara, baktm grp anlamadan. Artk hi mi hi ocuk deildim. Kayp gitmitim. Hani hepimize olur, olmutur, bir gn, sradan bir gn, kafamzn iinde gazete haberleri, araba grltleri, kederli szler, ceplerimizde kullanlm sinema biletleri ve ttn dkntleri bu dnyada en sradan admlarmz attmz sandmz bir an farkederiz ki, aslnda oktan baka bir yere gitmiizdir, aslnda burada admlarmzn bizi gtrd yerde hi deilizdir. oktan kayp gitmitim, buzdan camlarn arkasnda, soluk mu soluk bir rengin iinde eriyip gitmitim. 26 O zaman ayak baslacak herhangi bir topraa, herhangi bir dnyaya geri dnebilmek iin bir kza, o kza sarlmak, onun sevgisini kazanmak gerekir. Hi durmayan yreim hemen nasl da renmiti bu ukalalklar! k olmutum, kendimi yreimin lsz lsne brakacaktm, saatime baktm. Sekiz dakika vard. Yksek tavanl koridorlarda bir hayalet gibi yrdm, bir gvdem, bir hayatm, bir yzm, bir hikyem olduunu tuhaf bir ekilde hissederek. Kalabalkta ona rastlayabilir miydim, rastlasam ne diyebilirdim, yzm nasld, hatrlayamyordum. Merdivenlerin yanndaki helaya girdim, azm muslua dayayp su itim. Aynaya, az nce plen dudaklarma baktm. Anne ben k oldum, anne ben kayp gidiyorum, anne ben korkuyorum, ama onun iin her eyi de yapabilirim. Kim oluyor bu Mehmet, diye sorarm Canan'a, neden korkuyor, kitab okuyanlar ldrmek isteyenler kimler, ben hibir eyden korkmam, kitab anlamsan, inanmsan ona, benim gibi, korkmazsn evet. Koridorlardaki kalabalkla karlanca birden gene kendimi, ok acele bir iim varm gibi, hzl hzl yrrken buldum, ikinci kata ktm, havuzlu i avluya bakan, yksek pencereler boyunca yrdm, yrdm kendimi arkada brakarak, braktka Canan' dnerek. Kendi dersim olan snfn nnden, arkadalarn arasndan getim. O kadar ho bir kz az nce beni yle bir pt ki, biliyor musunuz? Bacaklarm beni hzl hzl admlarla geleceime doru gtryorlard. O gelecekte karanlk ormanlar, otel odalar, morlu mavili hayaller, hayat, huzur ve lm vard. Derse dakika kala iki yz bir numaral snfn nne gelince daha Canan' grmeden Mehmet'in kim olduunu anladm. Yz soluktu, benim gibi ince uzun,

dnceli, dalgn, yorgun. Daha nceden onu Cananla birlikte grdm hayal meyal hatrladm. Benden daha ok ey biliyor, 27 diye dndm, benden daha ok yaam, benden bir-iki ya byk de. O beni nasl tand bilmiyorum. Bir kenara, dolaplarn arasna yrdk. "Kitab okumusun," dedi. "Ne buldun onda?" "Yeni bir hayat." "inanyor musun buna?" . "inanyorum." Yznn teni yle yorgun gzkyordu ki, yaadklarndan korktum. "Bak, beni dinle," dedi. "Ben de inanmtm. O dnyay bulurum sanmtm. Otobslere bindim, otobslerden indim, ehir ehir dolatm, o lkeyi, o insanlar, o sokaklar bulurum sandm, inan bana, sonunda lmden baka bir ey yok. insanlar acmaszca ldryorlar. u an bile bizi izliyor olabilirler." "Korkutma onu," dedi Canan. Bir sessizlik oldu. Mehmet sanki beni yllardr tanyormu gibi bakt bir an. Sonra onu hayal krklna urattm dndm. "Korkmuyorum," dedim Canan'a bakarak. "Sonuna kadar gidebilirim," diye ekledim filmlerden kma kararl adam havasyla. Canan'n inanlmaz gvdesi iki adm temdeydi. Aramzda, ama ona daha yakn. "Sonuna kadar gidilecek bir ey yok," dedi Mehmet. "Bir kitap. Biri oturmu yazm, bir hayal. Onu bir daha, bir daha okumaktan baka yaplacak bir ey yok." "Bana sylediini syle ona," dedi bana Canan. "O dnya var," dedim. Canan' gzel uzun kolundan tutup ekmek istedim, durakladm. "O dnyay bulacam." "O dnya mnya yok. Hepsi bir hikye, ihtiyar bir budalann ocuklara oynad cinsten bir oyun, diye dn. ocuklar 28 elendirdii gibi, bir gn, yetikinler iin de bir kitap yazaym demi ihtiyar. Anlamn kendi de biliyor mu pheli. Okursan elenirsin, inanrsan hayatn kayar." "Orada bir dnya var," dedim filmlerdeki kararl ve budala adamlar gibi. "Ve ben bir yolunu bulup oraya gideceimi biliyorum." "Gle gle o zaman.." Dnd; ben sana demitim, diyen bir bakla Canan'a bakt, gidiyordu, durup sordu. "Nasl da bu kadar emin olabiliyorsun o hayattan?" "nk bana yle geliyor ki kitap benim hikyemi anlatyor." Dosta glmsedi, dnp gitti. "Sen dur gitme," dedim Canan'a. "Sevgilin mi o?" "Aslnda seni sevdi," dedi. "Kendisi iin deil, benim iin, senin gibiler iin korkuyor." "Sevgilin mi o? Bana her eyi anlatmadan gitme." "Onun bana ihtiyac var," dedi. Bu laf filmlerde o kadar ok iitmitim ki, kendiliinden ve inanarak karln heyecanla verdim: "Beni brakrsan lrm." Glmsedi, kalabalkla birlikte iki yz bire girdi. Bir an arkalarndan derse girmek geldi iimden. Snfn koridora bakan geni pencerelerinden, hepsi ayn soluk yeil ve boz renkli elbiseler ve blucinler iindeki renciler arasnda ikisinin bir sra bulup oturduklarn grdm. Hi konumadan dersin balamasn bekliyorlard ki, Canan yumuak bir el hareketiyle kumral salarn kulaklarnn arkasnda toplad ve kalbimin bir paras daha eriyip gitti. Filmlerde ak zerine sylenenlerin tersine, kendimi sefil mi sefil hissederek bacaklarmn beni gtrd yere gittim. Benim hakkmda ne dnyor, evlerinin duvarlar ne renktir, babasyla ne konuur, banyolar l l mdr, kardei 29 var mdr, kahvaltda ne yer, onlar sevgili mi, o zaman beni niye pt? Beni pt kk snf botu, ieri girdim yenik bir ordu gibi, ama yeni bir savan hayalleriyle kararl. Bo snfta yanklanan ayak seslerim, sigara paketini aan sefil ve sulu ellerim, tebeir kokusu, buzdan beyaz bir k. Alnm cama dayadm. Sabah kendimi eiinde grdm yeni hayat bu muydu? Kafamn iinde olup bitenlerden yorgundum, ama gene de aklmn bir kesindeki

mantkl mhendis aday bir hesap kitap da yapyordu: Kendi dersime girecek halim yoktu, onlarn iki saat sonra kn beklerdim, iki saat. Alnm souk cama dayalyd, ne kadar zaman sonrayd bilmiyorum, kendime acyordum, kendime acmaktan holanyordum ve gzlerimde yalar birikecek sanyordum ki hafif bir rzgrn iinde kar attrmaya balad. Aada, Dolmabahe'ye inen yamata, nar ve kestane aalarnn arasnda ne kadar da sakindi her ey! Aalar, aa olduklarn bilmiyorlar, diye dndm. Karl dallarnn arasndan kargalar kanatlanarak kalktlar. Baktm hayranlkla. Kar tanelerini seyrettim. Hafif hafif salnarak aa iniyorlar, derken bir noktada sanki kararsz kalp benzerlerim izliyorlar, sonra kararszlklar iindeyken, belli belirsiz bir rzgr bastrarak onlar alp gtryordu. Arada bir, bir kar tanesi bolukta bir an salndktan sonra, havada bir an kprtsz duruyor, birden bir eyden vazgemi, dncesini deitirmi gibi davranarak gerisin geri ar ar ge doru ykselmeye balyordu. Pek ok kar tanesinin aslnda amura, parka, asfalta ya da aalara konmadan gerisin geriye gkyzne dndklerini grdm. Kim biliyordu, kim dikkat etmiti onlara? Parkn bir uzants gibi duran ve iki yanndan asfalt yolla kesilen genin sivri kesinin Kz Kulesi'ni iaret ettiine kim dikkat etmiti? Kaldrm kenarndaki am aalarnn doudan gelen rzgr yznden yllar boyunca kusursuz bir 30 simetriyle eilip minibs duraklarnn stnde bir sekizgen oluturduunu kim grmt? Kim, kaldrmda elinde plastik pembesi torbayla bekleyen adam grp istanbul'un yansnn sokaklarda ellerinde plastik torbalarla yrdn hatrlamt? Kim, ehrin kar ve klle kapl l parklarndaki a kpeklerin ve bo ie toplayanlarn ayak izlerine bakp senin iaretlerini dnmt, melek, senin kim olduunu hi mi hi bilemeyerek, iki gn nce, oradaki kaldrm sergisinden aldm kitabn bana bir sr gibi at yeni dnyaya byle mi tank olacaktm? Kurunileen n ve gittike artan karn iinde ayn kaldrmda nce gzlerim deil, telal yreim fark etti Canan'n glgesini. Mor bir palto vard zerinde, demek ki yreim paltoyu ben bilmeden mimlemiti. Yannda Mehmet, kuruni bir ceketle, kt bir ruh gibi karda iz brakmadan yryordu. Pelerinden koup yetimek geldi iimden. iki gn nce kitap sergisinin olduu yerde durdular ve konumaya baladlar. Konumaktan te, el kol hareketlerinden, Canan'n krlganlndan ve gerileyiinden anlalyordu, tartyorlard, tartmaya ok alkn sevgililer gibi. Sonra gene yrmeye baladlar ve gene durdular. ok uzaktaydm, ama bu sefer daha bir iddetle tarttklarn durularndan, kaldrmdan gelip geenlerin baklarndan soukkanllkla kartabiliyordum. Bu da ok srmedi. Canan geri dnd, gerisin geriye Ta-kla'ya, bana doru yrrken Mehmet bir an onun arkasndan bakp Taksim'e doru yoluna devam etti. Kalbim gene lsn ard. Saryer minibs durann orada bekleyen pembe plastik torbal adamn kardan karya gemekle olduunu o zaman grdm. Mor paltolu gzel glgenin admlarnn zerafetine odaklanm gzlerim yolu geen birine dikkat edecek gibi deildi ama, kardan karya koarak geen plastik torbal 31 adamn hareketlerinde bir mzik parasmdaki yanl bir nota gibi dikkati eken bir yan vard. Kaldrma iki adm kala, pembe torbadan, bir ey, bir silah kard, Mehmet'e doru tuttu. O da onu grd. nce Mehmet'in sarsldn, vurulduunu grdm. Sonra silah sesini duydum. Arkasndan ikinci at da duydum. ncy de duyacam sanyordum, Mehmet sendeleyip dt. Adam plastik torbasn atp parka doru kamaya balad. Canan ayn mutsuz, zarif, kk ku admlaryla bana yaklayordu. Silah seslerini duymamt, ii karla rtl portakallarla dolu bir kamyon grlt ve neeyle kavaa girdi. Dnya sanki hareket etti. Minibs duraklarnn orada bir tela grdm. Mehmet ayaa kalkyordu. Uzakta, yamata plastik torbasz adam, parkn kar iinde, ocuklar neelendirmek

isteyen bir soytar gibi hoplaya zplaya, aaya, inn Stadyumu'na doru kouyor, neeli ve oyuncu iki kpek onu izliyordu. Koup, aa inip, Canan' yolda karlayp, haber vermeliydim, ama durdum Mehmet'in sallanna, evresine akn bakn seyrederek. Ne kadar? Bir sre, uzun bir sre, Canan, Takla'nm kesinden, benim gr amdan kncaya kadar. Kotum, merdivenlerden indim, sivil polislerin, rencilerin, kapdaki hademelerin arasndan getim. Ana kapya vardmda ortalkta Canan yoktu, herhangi bir izi de. Yukarya doru, hzl hzl yrdm, Canan' gremedim. Daha sonra kavaa vardm zaman az nce seyrettiklerimle ilgili hibir ey de gremedim, hi kimseye de rastlayamadm. Mehmet de yoktu ortalkta, tabancal adamn att plastik torba da. Mehmet'in vurulup dt yerde, kaldrmdaki kar eriye eriye amurlamt. Ba takkeli iki yandaki bir ocukla k ve gzel annesi geiyorlard oradan. 32 "Tavan nereye kamm anne, tavan nereye?" dedi ocuk. Yolun br tarafna, Saryer minibs duraklarna doru telala kotum. Dnya gene karn sessizliine ve aalarn ilgisizliine brnmt. Minibs duraklarnda birbirine tpatp benzer iki ofrn ikisi de sorularma atlar da atlar: Her eyden habersizdiler. Onlara ay datan haydut yzl kahveci de silah seslerini iitmemiti, stelik onun hibir eye amaya niyeti de yoktu. Minibs durann eli ddkl denekisi ise tetii eken sulu benmiim gibi bakt bana. Tepemdeki am aacna kargalar t. Kalkmakta olan bir minibsn iine son anda bam soktum, telala sorularm sordum, bir teyze dedi ki: "uradan, demin bir kzla olan bir taksi durdurup bindiler." Parma Taksim Meydan'n gsteriyordu. Yaptm iin samaln bile bile oraya doru kotum. Meydann kalabal iinde satclar, arabalar, dkkanlar arasnda dnyada yapayalnz kaldm dndm. Beyolu'na girecektim ki aklma geldi, Sraselviler Caddesi'nden ilkyardm Hastanesi'ne doru bir kou indim, acil bir hasta gibi acil kapsndan bir eter ve iyot kokusunun iine girdim. Pantolonlar yrtlm, paalar svanm, kanlar iinde beyefendiler grdm. Midesi ykanm, sedyeye uzatlm, hava alsn diye karlar iindeki tavan kula sakslarnn arasna braklm mor yzl hazmszlar ve zehirlenmileri grdm. Kan kaybndan lmemek iin kolunu sk skya balad amar ipinin ucu avucunun iinde kap kap nbeti doktoru arayan iman ve kibar amcaya yol gsterdim. Birbirlerini ayn bakla bakladktan, ba evde unuttuktan sonra nbeti polisin karsna oturup zabt tutulurken unuttuklar bak iin zr dileyerek uslu uslu ifade veren eski dostlar grdm. Sram bekledim, polislerden nce hemirelerden rendim, 33 vurulmu bir renciyle kumral bir kz, hayr hi ayak basmamlard bugn oraya. Daha sonra Beyolu Belediye Hastanesi'ne de uradm ve birbirlerini baklayan ayn dostlar, tentrdiyot ien ayn intiharc kzlar, kolunu makineye, parman ineye kaptrm ayn raklar, otobsle durak, vapurla iskele arasna skm ayn yolcular grdm sanki. Kaytlar dikkatle inceledim, phelerimden phelenen bir polise zapta gemeyen bir ifade verdim ve st kata, bir doum kliniine kan mutlu bir babann hepimizin ellerine dolu dolu serptii lavanta kolonyasn kokladktan sonra alamaktan korktum. Hava kararrken olay yerine geri dndm. Minibslerin arasndan geip kk parka girdim. Kargalar nce fkeyle kafamn zerinde uutular, sonra dallara sinip dikize yattlar. ehrin grltsnn ortasmdaydm belki, ama bir keye ekilmi, birini baklayan bir katil gibi kulaklarmda bir sessizlik duyuyordum. Uzakta Canan'n beni pt snfn soluk sar klar yanyordu; ders sryor olmalyd orada. Sabah aresizliine atm aalar, hantal ve acmasz kabuk ynlarna dnmtler. Ayakkablarmn iine giren kara basa basa yrdm ve drt saat nce bu karn iinde mutlu bir soytar gibi hoplaya zplaya koan eli plastik torbasz adamn izlerini buldum, izlerin varlndan iyice emin olmak iin aa yola kadar srdm onlar, yoldan dndm, tekrar yukar yrrken plastik torbasz adamn ayak izleriyle benim ayak izlerimin

oktan birbirlerine kartklarm grdm. Derken, allar arasndan benim gibi sulu, benim gibi tank iki karanlk kpek kp, korkuyla katlar. Bir an durdum ve ge baktm; kpekler kadar karayd. Evde annemle akam yemeini yerken birlikte televizyona baktk. Ekrandaki haberler, arada bir grnen insanlar, cinayet, kaza, yangn ve suikast haberleri bana dalar arasndan beliren kk bir deniz parasndaki frtna dalgalar gibi uzak ve .34 anlalmaz gzkt. Gene de ama, uzaktaki o kuruni denizin bir paras olmak, "orada" bulunmak istei iimde kprdanp duruyordu. Anteni iyi ayarlanmam siyah beyaz televizyonda hafif hafif dalgalanan grntler iinde vurulan bir renciden sz eden biri kmad. Yemekten sonra odama kapandm. Kitap masamn zerinde braktm gibi, sayfalar ak yle bir duruyordu ki korktum ondan. Kitabn arsnda, ona dnmek, kendimi ona btnyle vermek iin iimde ykselen istekte kaba bir kuvvet vard. Kendimi tutamayacam dnerek sokaa ktm. amur ve karla kapl sokaklardan denize kadar yrdm. Denizin karanl bana g verdi. Eve dner dnmez bu gle masaya oturdum ve kutsal bir eye gvdemi teslim eder gibi, kitaptan fkran yzme cesaretle tuttum. Ik nce kuvvetli deildi, ama kelimeleri okuduka, sayfalar evirdike beni ylesine derinden sard ki, btn varlmn eriyip gittiini hissettim. Dayanlmaz bir yaama ve koma isteiyle karnmda bir sabrszlk ve heyecan ars hissederek sabaha kadar okudum. 35 Ondan sonraki gnleri Canan' aramakla geirdim. Ertesi gn Takla'da gzkmedi, ondan sonraki gn de, ondan sonraki gn de. nceleri yokluunu anlalr buluyordum, gelecek diye dnyordum, ama ayamn altndaki eski dnya da yava yava ekiliyordu. Aramaktan, baknmaktan, umutlanmaktan yorgundum; fena halde ktm ve stelik, her akam sabahlara kadar okuduum kitabn etkisiyle kendimi yapayalnz hissediyordum. Bu dnyann sra sra grntler, bir dizi yanl yorumlanm iaretler ve krkrne benimsenmi birtakm alkanlklardan olutuunu, asl dnyann ve hayatn bunlarn iinde ya da dnda, ama yaknlarda bir yerde olduunu acyla biliyordum. Canan'dan baka kimsenin bana yol gstermeyeceini anlamtm. Siyasi cinayetlerin, sradan sarholuk ldrmelerinin, kanl kazalarn, yangnlarn ayrntlaryla yazld btn gazeteleri, ehir eklerini, haftalk dergileri dikkatle okudum, ama bir ize rastlayamadm. Btn gece kitab okuduktan sonra, leye doru Takla'ya geliyor, ona rastlarm, belki imdi gelmitir diye koridorlarda yryor, arada bir kantine uruyor, mer36 divenlerclen iniyor, merdivenlerden kyor, avluya durup bir bakyor, ktphaneyi arnlyor, stunlar arasndan geiyor, beni pt snfn kapsnda duraklyor, sabrm elveriyorsa bir derse girip biraz oyalanyor ve ayn yryleri bir kere daha tekrarlamak zere snftan kyordum. Aramaktan, beklemekten, geceleri de kitab yeniden okumaktan baka yapacak hibir eyim yoktu. Bir hafta sonra Canan'n snf arkadalar arasna girmeye altm. Mehmet'in de, onun da ok fazla bir arkada olmadn tahmin ediyordum zaten. Mehmet'in, Taksim yaknlarndaki bir otelde hem katiplik, hem gece bekilii yaptn, evinin oras olduunu bilen bir-iki kii vard, ama bugnlerde Takla'ya neden uramad konusunda kimse bir ey syleyemedi. Liseyi Canan'la birlikte okumu, ama fazla arkada olamam dmanca bir kz, Nianta'nda oturduunu anlatt. Birlikte sabahlara kadar proje izimlerini yetitirmeye altklarn syleyen bir bakas, babasnn iyerinde alan yakkl ve kibar bir aabeyi olduunu syledi; Canan'dan ok aabey ile ilgilenmi gibiydi. Adresi ondan deil, snf arkadalarma ylbanda tebrik kart gndereceimi syleyip kayt brosundan aldm. Geceleri kitab okuyordum, sabaha kadar, gzlerimdeki ardan, uykusuzluktan takatim kesilinceye kadar. Okumalarmn arasnda bazan, kitaptan yzme vuran k ylesine gl, ylesine parlak gelirdi ki bana, deil btn ruhumun masada oturan gvdemin de eriyip gittiini, beni ben yapan her eyin kitaptan fkran

kla birlikte yok olduunu dnrdm. O zaman, beni de iine alarak byyen n, nce yeraltndaki bir atlaktan szan bir k gibi, sonra gittike glenerek, yaylarak dnyay sard, o dnyada benim de bir yerim olduu canlanrd gzlerimde: Bir an, cesur ve yeni insanlar, lmsz aalar ve kayp ehirlerini grr gibi olduum bu lkenin sokaklarnda Canan'la .37 karlatm, onun bana sarldn hayal ederdim. Aralk sonuna doru bir akam, Canan'n mahallesine, Nianta'na gittim. Ana caddede, ylba iin aydnlatlm vitrinler ve alveriten dnen ocuklu k kadnlar arasnda kararszlkla uzun uzun yrdm, yeni alm sandviilerin, gazete-dergicilerin, pastane ve elbisecilerin vitrinlerinin nnde oyalandm. Dkkanlar kapanr, kalabalk sokaklar boalrken bir arka sokaktaki apartmann kapsn aldm. Bir hizmeti kapy at; Canan'n snf arkada olduumu syledim; ieri gitti; ak bir televizyondan siyasi bir nutkun sesi geliyordu; fsltlar duydum. Elinde bembeyaz bir peete, uzun boylu, beyaz gmlekli babas geldi, beni ieri buyur etti: Merakl ve boyal bir anne, yakkl aabey ve drdnc kesi bo kalm bir yemek masas. Televizyon haberleri veriyordu. Canan'n mimarlktan snf arkada olduumu syledim, okula gelmiyordu, btn arkadalar merak etmitik, telefon edenlerimiz doyurucu cevap alamamt ve ayrca, onda benim bitirmek zorunda kaldm ve geri istemek mecburiyetinde olduum iin de zr dilediim bir statik devim vard. lm babamn renksizlemi paltosu sol kolumun zerindeyken, renksizlemi bir kuzu postuna brnm hrn bir kurt gibi gzkyor olmalydm. "iyi bir ocua benziyorsun olum," diye balad Canan'n babas. Benimle ak konuacan syledi. Sorularna da ltfen ak cevap vermemi istiyordu. Sol ya da sa, dinci ya da sosyalist, herhangi bir siyasi gre yaknlk duyuyor muydum? Hayr! niversitedeki, ya da dardaki siyasi rgtlerle bir ilikim var myd? Hayr, byle bir ilikim de yoktu. Bir sessizlik oldu. Annenin kalar bir onay ve yaknlk duygusuyla kalkt. Babann Canan'nkiler gibi bal renkli gzleri televizyondaki serseri grntler zerinde gezindi, bir an .38 varolmayan uzak lkelere gitti ve bir karar vermi olarak bana dnd. Canan evi terk etmi, kaybolmutu. Ama belki kaybolmak denemezdi buna. Iki- gnde bir, telefondaki uultuya baklrsa uzak bir ehirden aryor, kendisini merak etmemelerini, iyi olduunu sylyor, babasnn sorularna, srarlarna, annesinin yalvarmalarna aldr etmeden ve daha fazla konumadan telefonu kapyordu. Bu durumda kzlarnn bir siyasi rgtn karanlk ileri iin kullanldndan kukulanmakta haklydlar. Polise haber vermeyi dnmlerdi, ama Canan'n zeksna her zaman gvendikleri, bana gelen beladan aklm bana toplayp kendi kendine kurtulabileceinden emin olduklar iin bunu yapmamlard. Baklar klk kyafetimden salarma, bir koltuun arkalna braktm baba yadigrndan, ayakkablarma kadar her yerimi didik didik etmi olan annenin alamakl bir sesle dillendirdii ricas ise, bu durumu aydnlatacak herhangi bir bilgim, sezgim varsa hemen sylememdi. akn bir surat takndm, hibir fikrim, efendim, hibir tahminim olmadn syledim. Bir an hepimiz masadaki brek tabana, havu salatasna bakakaldk. ieri bir gidip bir gelen yakkl aabey, benim yarm kalm devi bulamadm zr dileyerek aklad. Odaya kendim bakarsam, belki bulabileceimi ima ettim, ama kayp kzlarnn yatak odasn bana amak yerine sofradaki bo yerini, pek de srar etmeden iaret etmekle yetindiler. Marur bir ktm ben, reddettim. Ama tam odadan karken, piyanonun zerinde ereveli bir resim grnce piman oldum. Resimde, dokuz yandaki, salar rgl Canan, sanrm bir ilkokul piyesi iin brnd, Bat'dan arak, kk kanatl sevimli melek kyafeti ve hznl ocuk bakyla annesinin ve babasnn yannda belli belirsiz glmsyordu. Darda gece ne kadar da dmanca ve souktu, karanlk sokaklar, ne kadar da acmasz! Srler halinde geen sokak kpeklerinin neden birbirlerine bu kadar sokulduklarn bir anda anladm. Televizyonun karsnda uyuyakalm annemi efkatle uyandrdm, soluk boynuna dokundum, kokusunu duydum,

bana sarlsn istedim. Odama kapannca asl hayatmn pek yaknda balayacan bir daha hissettim. Kitab okudum. Ona boyun eerek, beni bu diyardan alp gtrmesini dileyerek kitab saygyla okudum. nmde yeni lkeler, yeni insanlar, yeni grntler belirdi. Alev renginde bulutlar grdm, karanlk denizler, mor aalar, kzl dalgalar. Sonra, baz bahar sabahlar, yamurun hemen arkasndan gne knca kirli apartmanlarn, lanetli sokaklarn, l pencerelerin benim iyimser ve inanl admlarla yrym zerine, birden geriye geriye ekilip alvermesi gibi, aklmn gzndeki kark hayaller ar ar aldlar ve bembeyaz bir k iinde karma ak kt. Kucanda, kk bir ocuk vard, piyanonun zerindeki erevede resmini grdm kzd bu. Kz bana glmseyerek bakt, bir ey syleyecekti belki, belki de sylemiti de iitememitim onu. Bir an bir aresizlik hissettim, iimden bir ses benim bu gzel resmin hibir zaman paras olamayacam syledi, ona acyla hak verdim. Ayn anda da bir pimanlk sard iimi. O srada, o ikisinin, bir eit tuhal bir ykselile kaybolduklarn iim yanarak grdm. Bu hayaller bir an iimde yle bir dehet uyandrd ki, tpk onu ilk okuduum gn yaptm gibi, sayfalardan fkran ktan korunmak ister gibi, yzm kitaptan korkuyla uzaklatrdm. Odamn sessizliini, masamn bana verdii huzuru, ellerimin kollarmn sakin duruunu, eyalarm, sigara paketim, makasm, ders kitaplarm ve perdeler ve yatam arasnda kendi gvdemin burada, baka bir hayatn iinde kalakaldn kederle grdm. Scakln hissettiim, nabznn atlarn duyduum gvdemin bu dnyadan uzaklamasn istiyordum, ama bir yandan da apartmann i seslerini, darda, uzaklardaki bozacnn sesleniini iitiyor, bu dnyada geceyars oturup bir kitap okumann, bu ann iinde olmann da katlanlabilir eyler olduunu seziyordum. Bir sre yalnzca bu sesleri - ok uzaklardaki arabalarn kornalarm, kpeklerin havlaylarn, belli belirsiz bir rzgr, sokaktan geen iki kiinin konumalarm (artk yarn sabah, dedi biri) ve birden gecenin seslerine hakim olan o uzun yk trenlerinden birinin grltsn dinledim. ok sonra, bir an her ey mutlak bir sessizlik iinde eriyecekmi gibi olunca birden gzmn nnde bir hayal belirdi ve kitabn ruhuma nasl ilediini anladm. Yzm kitaptan fkran a doru tutarken ruhum sanki ak bir defterin tertemiz sayfasyd. Kitapta yazlanlar ruhuma bir bir byle iliyor olmalyd. Oturduum yerden uzanp ekmecemden bir defter kardm. Kareli bir Harita ve Metod defteriydi bu, kitapla karlamamdan birka hafta nce statik dersi iin satn alm, ama kullanmamtm, ilk sayfasn atm, temiz ve beyaz sayfann kokusunu iime ektim, tkenmez kalemimi alp kitabn bana sylediklerini cmle cmle deftere yazmaya baladm. Kitabn syledii bir cmleyi deftere yazdktan sonra teki cmleye geiyor, o cmleyi de bir ncekinden sonra yazyordum. Kitap bir paragraf ba yaptnda, ben de yeni bir paragrafa baladm ve bir sre sonra o paragrafn szlerini olduu gibi defterime yazm olduumu da grdm. Bylece, bir paragraf, ardndan dierini yazarak kitabn bana syledii eyleri yeniden yeniden canlandrdm. Bir sre sonra, bam yazdm sayfalardan kaldrdm ve bir kitaba, bir de deftere baktm. Deftere ben yazmtm, ama yazdklarm kitapta yazlanlarn aynsyd. yle bir houma gitti ki bu, her akam sabaha kadar ayn ii yapmaya baladm. Derslere hi girmiyordum artk. ou zaman nerede hangi ders olduuna hi mi hi aldrmadan koridorlarda kendi ruhundan kaan biri gibi geziniyor, dur durak bilmeden bir kere daha kantine, sonra en st kata, sonra ktphaneye, sonra snflara, sonra gene kantine giriyor, bu yerlerde Canan'm olmadn her grmde karnma giren derin bir aryla ac ekiyordum. Gnler getike karnmdaki bu arya altm, onunla yaamay, onu biraz olsun denetleyebilmeyi baardm. Hzl hzl yrmenin bir yarar vard belki, sigara imenin de, ama en nemlisi oyalanabilecek kk eyler bulabilmekti: Birisinin anlatt bir hikye, mor sapl yeni bir izim kalemi, pencereden grdm aalarn krlganl, sokakta karma kveren herhangi bir yeni yz, ksack bir sre de olsa beni karnmdan btn gvdeme yaylan o sabrszlk ve yalnzlk acsnn farknda olmaktan kurtarrd. Canan'a rastlayabileceim herhangi bir mekna, sz gelimi kantine girdiimde her yere sabrszlkla gz atarak

meknn sunduu btn olaslklar bir anda tketmez, blucinli sigaral kzlarn ene ald keye nce bir bakar, bunu yaparken de, az tede, arkamda Canan'm bir yerde oturduunu hayal etmeye balardm. Bu hayale ksa bir srede yle bir inanrdm ki, yok olmamas iin arkama dnmez, kasann nndeki kuyrukta dikilenler ile iki hafta nce Canan'm kitab benim nme brakverdii o masada oturanlar arasnda uzun uzun gz gezdirir, bylece Canan'm smscak hayalinin hemen arkamda kprdand birka mutluluk saniyesi daha kazanm olur, hayalime de daha bir kuvvetle inanrdm. Tatl bir sv gibi damarlarma ar ar yaylan bu hayal, bam evirip de orada Canan'n, ya da onu iaret edebilecek herhangi bir eyin olmadn grdmde yerini btn midemi dalayan bir zehire brakrd. Akn yararl bir ac olduunu ok iittim, ok okudum. ou fal kitaplarnda, gazetelerin "burcunuz" kesinin hemen 42 yanbanda, ya da "ev-aile-mutluluk" sayfalarnda salata resimleri ve krem formlleri arasnda yer alan bu palavrayla o gnlerde ok sk karlayordum. nk karnmdaki demir klenin ars yznden, duyduum sefil yalnzlk ve kskanlk beni insanlardan ylesine koparm ve ylesine umutsuz klmt ki, yalnz gazetelerin, dergilerin burlar, yldzlar kesinden deil, baka baz iaretlerden de krle-mesine medet ummaya balamtm: st kata kan basamaklarn says tek ise Canan st kattadr... Kapdan ilk bir kadn karsa bugn Canan' greceim... Yediye sayncaya kadar tren hareket ederse beni bulup konuacak... Vapurdan . ilk atlayan ben olursam bugn gelecek. Vapurlardan ilk ben atladm. Kaldrm talan arasndaki izgilere hi basmadm. Kahvede yerlere atlm gazoz kapaklarnn saysnn tek olduunu doru olarak saptadm. Paltosuyla ayn mor renkte bir kazak giyen bir kaynak -rayla ay itim. Rastladm ilk be taksinin plakalarndaki harflerle adn yazabilecek kadar talihim oldu. Hi nefes almadan Karaky yeralt geidinin bir giriinden girip tekinden kmay baardm. Nianta'na gidip evlerinin pencerelerine bakp dokuz bine kadar hi armadan saydm. Adnn hem sevgili hem Allah anlamna geldiini bilmeyenlerle dostluu kestim. Adlarmzn kafiyeli olmasna bakp hayalimde bastrdm evlilik davetiyelerini Yeni Hayat karamelalarnn kdndan kan trden k bir maniyle ssledim. Bir hafta boyunca, gece saat tam te penceremden gzken aydnlk pencerelerin saylarn kendime tandm yzde belik yanlg payn hi gemeden tahmin etmeyi baardm. Fuzuli'nin: "Canan yok ise can gerekmez" msran tersinden otuzdokuz kiiye syledim. Evlerine tam yirmi sekiz deiik ses ve kimlikte telefon eclip onu sordum ve duvar ilanlarnda, afilerde, yanp snen neon lambalarnda, 4J dnerci, piyangocu ve eczane vitrinlerinde grp hayalimle oralardan skp kardm harflerle her gn otuzdokuz kere Canan demeden eve dnmedim, ama Canan gelmedi. Bir geceyans btn oyunlarmn saysn ikiye katlam, Canan' hi olmazsa umutlarmda bir para olsun bana yaklatrabilecek saysal ve rastlantsal savalar sabrla kazanm olarak eve dnerken, sokaktan kendi odamn yank klarn grdm. Ge kaldm iin annem ya meraklanmt ya da odamda bir ey aryordu, ama aklmda bambaka bir grnt belirdi. Orada, aydnlk penceresini grdm odamda, masamn banda kendimin oturmakta olduunu hayal ettim. Bunu yle bir istek ve gle hayal ettim ki, perdelerin arasndan belli belirsiz gzken kirli beyaz duvar paracnn nnde, portakal rengini hafife seebildiim lambann hemen yannda kendi bam bir an grebildiimi sandm. Ayn anda, iimde bir elektriklenmeyle beliriveren zgrlk duygusu beni ylesine sarst ki ardm. Her ey bu kadar basilmi, dedim kendime: Bir bakasnn gzyle baktm odadaki adamn oracla, o odada kalmas gerekiyordu. Benim ise odadan, evden, eyalarmdan, annemin kokusundan, yatamdan ve yirmi iki yllk gemiimden kamam gerekiyordu. Yeni hayata o odadan karak balayacaktm, nk ne Canan ne de o lke, o odadan sabah kp, akam geri dnlebilecek kadar yakn bir yerdeydi. Odama girince baka birisinin eyalarna bakar gibi yatama baktm, masamn kesinde duran dier kitaplara, Canan' grdmden beri otuzbir ekmediim

iin kartrmadm plak kadnl dergilere, sigaralarm kurutmak iin kaloriferin zerine koyduum kartona, bir tabak iinde duran bozuk paralarma, anahtarlma, kaps tam kapanmayan dolabma, beni bu eski dnyaya balayan eyalarma baktm ve kap gitmem gerektiini anladm. Daha sonra kitab okurken ve yazarken okuyup yazdkla-H rmm dnyann iindeki bir hareketi iaret ettiini sezdim. Bir yerde deil, sanki her yerde olmalydm. Odam bir yerdi, her yer deildi! "Sabah Takla'ya neden gideyim ki," dedim kendi kendime. "Canan Takla'ya gelmeyecek!" Canan'n gelmeyecei baka yerler de vard, oralara da boubouna gitmitim, artk gitmeyecektim. Artk yaznn beni gtrecei yerlere gidecektim. Canan da, yeni hayat da orada olmalyd. Bylece kitabn bana anlattklarn yazarken gideceim yerlerin bilinci ar ar iime iledi ve yava yava baka bir insana dntm mutlulukla hissettim. ok sonra, ald yoldan memnun olan bir yolcu gibi doldurduum sayfalara gz atarken dnmekte olduum yeni insann kim olduunu apak grdm. Masada oturup kitab cmle cmle defterine yazan ve yazdka arad hayata kan yolun ynn sezen o kii bendim. Bir kitap okuyup btn hayat deien, k olan, yeni bir hayata doru yol alacan hisseden o kii bendim. Yatmadan nce annesinin, kapsn tklatp, "sabahlara kadar yazyorsun, bari sigara ime," dedii kii bendim. Gecenin sesleri kesilince, mahallede yalnzca uzaktan uzaa havlayan kpek srlerinin ulumalarnn duyulduu saatte masasndan kalkp haftalardr okuduu kitaba, o kitabn ilhamyla doldurduu defterin sayfalarna son bir kere daha bakan bendim. Dolabnn dibinden, oraplarnn altndan birikmi parasn alp, odasnn klarm sndrmeden, annesinin odasnn kapsnda durup ieriden gelen soluma seslerini sevgiyle dinleyen bendim. Bendim, ey melek, gece yarsndan ok sonra, kendi evinden bir bakasnn evinden kaan rkek yabanc gibi szlp karanlk sokaklara karan. Bendim kaldrmdan kendi odasnn aydnlk pencerelerine bir bakasnn krlgan ve tkenmi hayatna gzyalar ve yalnzlk duygusuyla bakar gibi bakan. Bendim sessizlikte kararl admlarmn yankla-nn dinleyerek yeni hayata cokuyla koan. 45 Mahallede bir tek Demiryolcu Rifiu Amca'nn evinin l klar yanyordu. Bir anda bahe duvarna ktn ve yar ak perdeler arasndan solgun klarn altnda sigara ierek oturan kars Ratibe Teyze'yi grdm. Rfk Amca'nn ocuk hikyelerinden birinde de, Altn lke'ni peine den cesur kahraman, benim yaptm gibi, karanlk sokaklarn arsn, uzak lkelerin grltsn, hi gzkmeyen aalarn uultusunu dinleyerek gzyalaryla ocukluunun kederli sokaklarnda yrr. zerimde Devlet Demiryollar'ndan emekli rahmetli babamn paltosu gzyalaryla yrdm karanlk gecenin kalbine. Gece beni gizledi, gece beni saklad, gece bana yol gsterdi. ehrin ar ar titreyen i organlarna, bir felli gibi kaskat kesilen betondan caddelerine, st, et, konserve ve haydut kamyonlarnn iniltisiyle sarslan neondan bulvarlarna girdim. Ak azlarndaki pislii, klar yanstan slak kaldrmlara boaltan p tenekelerini kutsadm; kendi hallerinde hi duramayan korkun aalara yol sordum; soluk dkknlarda kasa balarnda hl hesap yapan vatandalara gz krptm; karakol kaplarnda nbet tutan polislerden sakndm; yeni hayatn ltsndan habersiz sarholara, evsizlere, dinsizlere ve yurtsuzlara kederle glmsedim; yanp snen krmz klarn sessizliinde bana uykusuz gnahkrlar gibi usulca sokulan damal taksilerin ofrleriyle kapkaranlk baktm; duvarlara asl sabun reklamlarndan bana glmseyen gzel kadnlara inanmadm; sigara reklamlarmdaki yakkl erkeklere, Atatrk heykellerine, sarholarn ve uykusuzlarn kapt yarnn gazetelerine de inanmadm, sabah kahvelerinde ay ien milli piyangocuyla bana el edip "otur delikanl" diye seslenen arkadana da. ryen ehrin i kokulan beni deniz ve kfte, kenef ve egzos duman, benzin ve kir kokan otobs garajlarna gtrd. Otobs yazhanelerinin stnden bana yeni lkeler, yeni 46 kalpler, yeni hayatlar vaad eden renk renk yzlerce ehir ve kasaba adnn pleksiglas harflerinden sarho olmamak iin kk bir lokantaya girdim. Geni

vitrinli bir buzdolabnda, ehir adlar ve otobs irketlerinin harfleri gibi sra sra dizili duran ve kimbilir ka yz kilometre uzakta, kimbilir hangi midelerde sindirilecek olan revani, muhallebi ve salatalara yan dnerek bir masaya oturdum ve unuttum neyi beklemeye baladm. Belki de, melek, senin beni hafife ekip, usulca ynlendirip, zarife uyarp alman. Ama lokantada uykulu uykulu tkman birka kayp yolcuyla, kucanda bir ocukla bir anadan baka kimsecikler yoktu. Gzlerim yeni hayatmn izlerini ararken, "Lambayla oynamayn!" dedi bir duvar levhas. "Tuvalet cretlidir" dedi bir bakas ve "Dardan Alkoll iki Getirilmez" eledi ncs daha sert ve kararl harflerle. Aklmn pencerelerinin nnden karanlk kargalarn kanat rpp geilerini grr gibi oldum; grr gibi oldum kendi lmmn bu k noktasndan balayacan. O garaj lokantasnn ar ar kendi iine kapanan kederini sana anlatabilmek isterdim, melek, ama yle yorgundum ki, yzyllarn uykusuz ormanlar gibi uuldayan iniltisini duyuyordum, her biri bir baka diyara kalkan cesur otobslerin gr gr motorlarnn iindeki lgn ruhu seviyordum, uzaklarda bir yerde bir eik noktasn arayan Canan'n beni ardn iitiyordum, ama sessizce: Teknik bir arzadan dolay filmi sessiz izlemeye raz sessiz seyirci gibi, nk galiba bam masaya dm biraz uyuklamm. Ne kadar, bilmiyorum. Uyandmda ayn lokantada baka insanlarn karsndaydm ve beni esiz anlara gtrecek byk yolculuun k noktasn, bu sefer melee anlatabileceimi hissettim. Karmda grltyle para ve bilet hesab yapan gen vard. Paltosunu ve plastik torbasn masann zerindeki orba ksesinin yanna koymu yalnz m yalnz bir ihtiyar, elindeki kakla kendi kederli hayatn kokluyor, kartryordu 47 ve bo masalarn uzand yar karanlkta, bir garson esneyerek gazete okuyordu. Hemen yanbamda ise tavandan kirli zemin talarna kadar inen buulu cam vard; arkasnda kara lacivert gece, gecenin iinde motorlarnn grlts beni o lkeye aran otobsler. Birine biniverdim bir bilinmez saatte. Sabah deildi ama gide g'ide sabah oldu, gne dodu, gzlerim gne ve uykuyla doldu. Uyuyakalmm. Otobslere bindim, otobslerden indim, garajlarda gezindim; otobslere bindim, otobslerde uyudum, gnleri gecelere yetitirdim; otobslere bindim, kasabalarda indim, gnler boyu karanln iine gittim ve dedim ki kendime, nasl da kararlym bu gen yolcu kendisini o bilinmeyen lkenin eiine gtrecek yollarda srklenmeye. Souk k gecelerinin birinde, her gn bir-ikisine bindiim otobslerden birinin iinde, nereden geldiimi bilmeden, nerede olduumu bilmeden, nereye gittiimi bilmeden, ne kadar hzla, fark etmeden gidiyordum, gnlerdir gidiyordum, ey melek, i klar oktan snm, grltc ve yorgun otobsn sa arkalarnda bir yerde, uykuyla uyanklk arasnda, uykudan ok ryalara, ryalardan ok dardaki kapkaranln hayaletlerine yakndm. Gz kapaklarmn yar aralndan, otobsmzn tek gz a uzak lambalarnn aydnlatt hi bitmeyen bir bozkrdaki clz bir aac, zerine bir kolonya ilan yazlm bir kayay, elektrik direklerini, tek tuk geen kamyonlarn tehditkr lambalarn ve ofr yerinin stndeki videoya bal televizyonun ekrannda oynayan filmi gryordum. Ekran, kz oyuncu konuurken Canan'n paltosu rengine brnp morlayor, aceleci ve hzl olan ona cevap yetitirirken bir gn, bir tarihte iime ilemi soluk bir maviye dnyordu. Hep byle olur ya, derken ayn mor ve ayn soluk mavi karede birletiler ve ben seni dnrken, ben seni hatrlarken, ama hayr, pmediler. ite tam o anda, otobs yolculuklarmn nc haftasnda, filmin tam orasnda, artc derecede gl bir eksiklik, bir tedirginlik, bir bekleyi duygusuna kapldm hatrlyorum. Elimde bir sigara vard ve kln, az sonra kapan alnmn sert ve kararl bir darbesiyle kapayacam klle sinirli sinirli silkiyordum. Hl bir trl pemeyen klarn kararszlyla iimde ykselen fkeli sabrszlk, daha kesin ve daha derin bir tedirginlie dnt. imdi, imdi o geliyor, o derin ve gerek ey imdi yaklayor duygusu. Kraln bana ta konmadan nce sinemadakiler dahil seyreden herkesin hissettii o sihirli sessizlik. O sessizlikte, ta baa demeden nce kraliyet meydann batan aa geen bir ift gvercinin kanat vurular duyulur. Ben yanmda uyuklayan

ihtiyarn bir an inlediini duydum, ona dndm. Yz kilometre ve birbirini kskanlkla taklit eden iki kk sefil ehir nce, bana iindeki korkun arlar anlatt sasz ba karanlk camn buzlu soukluuna yaslanm, huzurla* sallanyordu. Sabah kasabaya vardmzda gidecei hastanedeki doktor, beyin uru iin ona ban souk cama dayamasn nermeli, dedim kendime, gzlerimi karanlk yola evirirken bir an gnlerdir hi kaplmadm bir telaa kapldm: Nedir, nedir imdi bendeki bu derin ve kar koyulmaz beklenti, her yerimi saran bu sabrsz istek neden imdi? Yrtc br grltyle, i organlarm yerinden oynatan bir gcn kararllyla sarsldm. Yerimden frladm, ndeki koltua vurdum, demir ve teneke ve alminyum ve cam paralarna arptm, hrsla arptm, arpldm, katlandm. Ayn anda yeniden ve bambaka biri olarak geri dtm ve otobsteki ayn koltukta buldum kendimi. Ama otobs ayn otobs deildi artk. Arkasndaki koltuklarla birlikte ofr mahallinin parampara eriyip, yitip yok olup gittiini dalgn dalgn oturmaya devam ettiim yerden, mavi bir sisin iinden grebiliyordum. Demek ki aradm buymu, buymu istediim. Yreimin 50 iinde nasl da hissettim bulduum eyleri: Huzur, uyku, lm, zaman! Hem oradaydm, hem burada; hem huzurun iinde hem de kanl bir savan, hem hortlaks bir uykusuzluun hem sonu olmayan uykunun, bitmeyecek gecenin ve hzla akan zamann. Bu yzden, hani filmlerde olur ya, yava ekimle kalktm koltuumdan ve yava ekimle getim hemen de ller diyarna gm gen muavinin eli ieli cesedinin yanndan. Otobsn arka kapsndan karanlk gecenin bahesine ktm. orak ve snrsz bahenin bir ucu krk camlarla kaplanm asfaltt, grnmeyen br ucu geri dn olmayan lke. Haftalardr hayalimde cennet scaklyla kprdanan bu sessiz lkenin oras olduuna inanarak gecenin kadifemsi karanl iine korkusuzca ilerledim. Uykuda yrr gibi, ama uyank; yrr gibi, ama ayaklarm sanki kra topraa demeden. Belki de ayaklarm olmad iin, belki de artk hatrlayamadm, yalnzca orada olduum iin. Yalnzca orada ve kendim; uyumu 'gvdem ve bilincim: Kendimle, kendimle dopdoluyum. Cennet karanln iinde bir yerde, bir kayann kenarna oturdum, topraa uzandm. Yukarda tek tuk yldzlar, yanmda gerek bir kaya paras. Ona hasretle dokundum, gerek dokunuun inanlmaz tadn duyarak. Bir zamanlar btn dokunularn dokunu, kokularn koku, seslerin ses olduu gerek bir dnya varm. O zamanlar bu zamanlara imdi bir grnvermi olabilir mi, yldz? Ben gryordum kendi hayatm karanlkta. Bir kitap okudum, seni buldum. lmek buysa, ben yeniden dodum. nk imdi burada, bu dnyann iinde ansz ve gemisiz yepyeni biriyim ben: Televizyondaki yeni dizilerin yeni ve gzel yldzlar gibi, yllar sonra yldzlar ilk gren zindan kaknnn ocuksu aknl gibi. Eini benzerini hi mi hi duymadm bir -sessizliin arsn duyuyorum ve soruyorum: Neden otobsler, geceler, ehirler? Neden btn o yollar, kprler, yzler? Neden 5 J geceleri ahinler gibi bastran yalnzlk, neden yzeylere taklp kalan kelimeler, neden o hi dn olmayan zaman? Topran trtsn duyuyorum ve saatimin tkrtsn. nk zaman boyutlu bir sessizliktir diye yazmt kitap. Demek ki boyutu hi mi hi anlayamadan, hayat, dnyay ve kitab kavrayamadan ve seni bir daha gremeden ben lecekmiim diyordum ve bylece yeni, yepyeni yldzlarla ilk defa konuuyordum ki ocuksu bir ocuk gibi aklma geldi! Daha lmeyecek kadar ocuktum ben ve nesnelerin dokunuunu, kokusunu ve n yeniden kefederek, alnmdan akan kann scakln souk ellerimde mutlulukla hissettim. Mutlulukla bu dnyay seyrettim, Canan, seni severek. ileride, onu terk ettiim yerde, talihsiz otobsn olanca gcyle imento ykl kamyona bindirdii noktada ykselen bir imento bulutu, llerin ve lmekte olanlarn zerinde mucize bir emsiye gibi asl kalmt. Otobsten mavi ve inat bir k szyordu. Hayatta kalan ve az sonra kalmayacak olan talihsizler yeni bir gezegenin yzeyine ayak basanlarn dik-katiyle arka kapdan dar kyorlard. Anne anne, siz kaldnz ben ktm, anne anne kan ceplerimi bozuk para gibi doldurdu. Onlarla konumak istedim; elinde plastik torba yerde srnen

apkal amcayla, pantolonunun yrtna dikkatle eilmi titiz erle, Allah'la dorudan konuma frsat yakalad iin kendini mutlu bir gevezelie kaptrm nineyle... Yldzlar sayan zehir sigortacya, l ofre yalvaran annenin bylenmi kzna, tanmadklar halde elele tutuup ilk grte k olanlar gibi hafif hafif sallanarak varolu dans eden bykl erkeklere bu esiz ve kusursuz zamann srrn anlatmak istedim. Onlara, esiz an denen talih annn, ancak bizler gibi Tanr'nn mutlu kullarna hayatta pek seyrek de olsa ihsan edildiini sylemek, gzkrsen sen melek, hayatta bir kere, ite bu mucize imento bulutunun emsiyesi altndaki harika saatte gzkeceini anlatmak ve imdi neden bu kadar mutlu olduumuzu sormak 52 istedim. Birbirlerine pervasz klar gibi btn gleriyle sarlp hayatlarnda ilk defa zgrce alayan siz ana-oul, kann rujdan daha krmz, lmn hayattan daha efkatli olduunu kefeden eker kadn, babasnn ls banda dikilip elinde bebei yldzlar seyreden talihli ocuk, bu doluluk, bu tamlk ve kusursuzluu bize balayan kim? Bir kelime, dedi iimdeki ses: k, k... Ama lmeyeceimi oktan anlamtm. Az sonra lecek bir teyze ise kandan kpkzl yzyle muavini sordu bana, bavullarn imdi hemen almak, sabah ehirdeki trene yetimek iin. Kanl tren bileti bende kald. Yzleri camlara yapm n srann lleriyle gzgze gelmeden arka kapdan otobse bindim. Btn o otobs yolculuklarmn korkun motor grltsn hatrladm, fark ettim. Bulduum lm sessizlii deildi, nk anlan, istekleri ve hayaletleriyle bouarak konuanlar vard. Muavin hl iesini tutuyordu, gz yal sakin bir anne ml ml uyuyan ocuunu: nk dars ayaz. Oturdum, nk bacakla-rmdaki arlar fark etmitim. Beyni aryan koltuk komum, n sralardaki aceleci kalabalkla birlikte bu dnyadan gp gitmiti, ama hl sabrla oturuyordu. Uyurken gzleri kapal, lyken ak. nden bir yerden, nereden ktn bilmediim iki adam, kanlar iinde bir gvdeyi karga tulumba karp dardaki soua gtrdler ki sn. En sihirli rastlanty, en kusursuz talihi o zaman fark ettim: ofr yerinin zerindeki televizyon sapasalamd ve video klar ite en sonunda birbirlerine sarlyorlard. Mendilimle alnmdaki, yzmdeki, boynumdaki kan sildim, demin alnmla kapadm kll imdi atm,.mutlulukla bir sigara yaktm ve ekrandaki filmi seyrettim. ptler, gene ptler birbirlerinin dudaklarndan ruj ve hayat ierek. Kkken sinemalarda pme sahnelerinde neden nefesimi tutardm? Neden bacaklarm sallar ve penlere deil de, perdede onlardan hafife daha yukarda bir 53 yere bakardm. Ah p! Ne gzel de hatrlamtm buzdan camdan vuran beyaz n iinde dudaklarma deen eyin tadn. Hayatta yalnzca bir kere. Gzyalaryla tekrarladm Canan'm adn. Film biterken ve darsnn souu, soumu lleri de trken, nce klarn, sonra da mutlu manzara karsnda saygyla duran kamyonu grdm. Hl anlayszca bo ekrana bakan koltuk komumun ceket cebinde iri ve dolu bir czdan varm. Ad Mahmut, soyad Mahler, kimlii, askerdeki olunun bana benzeyen resmiyle, horoz dlerini anlatan ok eski bir gazete kesii: Denizli Postas, 1966. Paralar bana daha ka hafta yeter, evlilik czdan da bende kalsn, teekkr ederim. Bizleri kasabaya gtren kamyonun kasasnda sabrl llerle birlikte biz ihtiyatl diriler ayazdan korunmak iin yere uzanp yldzlar seyre daldk. Sakin olun, diyorlard sanki yldzlar bize, sanki biz sakin deilmiiz gibi, bakn biz nasl da biliyoruz beklemesini. Uzanmakta olduum yerde kamyonla birlikte titrerken ve baz aceleci bulutlar ve baz telal aalar kadife geceyle aramza girerken bu hareketli, hafif karar kl ve llerle sarma dola mutluluk cmbnn, akac ve neeli olduunu tahmin ettiim benim sevgili meleimin gkten bir grn-vermesi, bana benim kalbimin ve hayatmn srlarn avermesi iin kusursuz ve sinemaskop bir sahne oluturduunu dndm, ama Rfk Amca'mn bir resimli romannda aa yukar aynsna tank olduum sahne gereklemedi. Bylece, dallar zerimizden akarken ve karanlk elektrik direkleri bir bir kayarken kutup yldz, kutup ays ve n says ile

babaa. kaldm. Sonra dndm de, hissettim de aslnda kusursuz da deildi an, bir ey eksikti. Gvdemde yeni bir ruh; nmde yeni bir hayat, cebimde tomar tomar para ve gkte bu yeni yldzlar varken, canm, ben arar bulurum onu. Nedir hayat eksik klan ey? Eksik bir bacak dedi, hastanede dizkapama diki atan yeil 54 gzl hemire. Direnmemeliymiim. Peki. Benimle evlenir misiniz? Bacakta, ayakta knk atlak yok. Peki, benimle seviir misiniz? Alnma da korkun bir diki. Demek ki dedim, acdan gzlerimden yalar akarken, eksik bir ey varm, dikii hemirenin sa elindeki yzkten anlamalydm. Almanya'da bir bekleyeni vardr. Yeni biriydim, ama btnyle deil. Bylece hastaneyi ve uykulu hemireyi terkettim. Sabah ezan okunurken Yeni Ik Oteli'ne gidip, gece bekisinden en iyi oday istedim. Odann tozlu dolabnda bulduum eski bir Hrriyet gazetesine bakarak otuzbir ektim. Pazar ekinin renkli sayfasnda, istanbul Nianta'ndan bir lokantann sahibesi, Milano'dan getirttii mobilyalarnn hepsini, hadm edilmi kedilerinin ikisini ve orta halli gvdesinin bir ksmn tehir ediyordu. Uyudum. Altm saate yakn kaldm ve Yeni Ik Oteli'nde otuz saat uyuduum irinyer ehri, irin ipirin bir yerdi: 1. Berber. Tezghnn zerinde, sap alminyum kttan OPA tra sabunu var. Soluk mentol kokusu bu ehirde kaldm srece yanaklarmda kald. 2. Generler Kraathanesi. Ellerinde kt hamurundan maa ve kupa papazlar dalgn ihtiyarlar meydandaki Atatrk heykeline, traktrlere, hafife topallayan bana ve srekli ak televizyondaki kadnlara, futbolculara, cinayetlere, sabunlara ve penlere bakarlar. 3. Marlboro. Yazan dkkanda sigaradan baka, eski karate ve yar porno filmlerin kasetleri, Milli Piyango ve Spor Toto, kiralk ak ve cinayet romanlar, fare zehiri ve duvarda Canan'm hatrlatan bir gzelin glmsedii bir takvim var. 4. Lokanta. Fasulye, kfte, iyi. 5. Postane. Telefon ettim. Anneler anlamaz, alar. 6. irinyer Kraathanesi, iki gn boyunca yanmda tadm Hrriyet gazetesindeki bizim o mutlu trafik kazasnn ezberlediim ksa haberini -on iki l!- bir kere daha burada, masada zevkle okurken otuz yalarnda, hayr otuzbe, hayr krk yalarnda kiralk katille sivil polis aras grnml 55 bir adam arkamdan glge gibi yaklat, cebinden kard saatinin markasn bana okudu -Zenith- ve dedi ki: "Divane gazellerinde neden lm iin deil de ak iin bahanedir bade? Kazann arabyla mest olmusunuz diyor gazete?" Cevabm beklemeden arkasnda kesif bir OPA kokusu brakarak kahveden kt. Her irin ehrin en bir delisi vardr, diye dnmtm, her biri en sonunda otobs garajlarnda sabrszlkla biten gezintilerim srasnda. arap ve iir seven dostumuz irin ehrin her iki meyhanesinde de yoktu ve altm saat sonra ben sz edilen mest edici susuzluu, seni akla dnr gibi Canan, derinden duymaya balamtm. Uykusuz ofrler, yorgun otobsler, trasz muavinler, aln gtrn beni istediim o bilinmeyenler lkesine! Alnm kanlar iinde kendimden geip bir bakas olabileyim lmn eiinde. Bylece, gvdemde iki diki, cebimde dopdolu bir ehit czdan, bir akam vakti eski bir Magirus'un arka koltuunda terk ettim irinyer ehrini. Gece! Uzun, upuzun rzgrl gece. Penceremin karanlk aynasndan kyler geti, daha karanlk allar, lmsz aalar, kederli benzinciler, bo lokantalar, sessiz dalar, telal tavanlar. Bazan, prl prl bir gecede uzaktaki titrek bir a uzun uzun bakar, n aydnlattn hayal ettiim bir hayat dakika dakika dler, Cananla kendime o mutlu hayatta bir yer bulur ve otobs titrek ktan uzaklamaya balad zaman, tir tir titreyen koltuumda deil, o atnn altnda olmak isterdim. Bazan benzincilerde, mola yerlerinde, aralarn birbirlerini saygyla bekledii kavaklarda, dar kprlerde gzlerim yanmzdan ar ar geen otobsn yolcularna taklr, aralarnda Canan' grdm hayal eder ve hayalime inanla balanarak o otobse nasl yetiip, nasl araca binip Canan' kucaklayacam kurardm. Bazan da, yle yorgun 56

ve umutsuz hissederdim ki kendimi, fkeli otobsmz bir geceyars tenha bir kasabann dar sokaklarnda dnerken yar ak perdelerin aralndan grdm masada oturup sigara ien adam olmak isterdim. Ama bilirdim asl baka bir yerde, baka bir zamanda, orada olmak istediimi. Orada, kazann canhra patlamasndan sonra lenler ve ller arasnda, ruhun gvdeden ayrlmakla ayrlmamak arasnda kararsz kald mutlu hafiflik annda... Yedi kat ge kp gezintiye hazrlanmadan nce, kan glleri ve cam knklaryla balayan ve dn olmayan lkenin eiinden karanlk manzaraya gzlerimi altrmaya alrken zevkle dneceim: Acaba ieri girsem mi, girmesem mi? Geri dnsem mi, gitsem mi? Nasldr acaba teki lkenin sabahlar? Nasldr acaba yolculuu bsbtn brakp dipsiz gecenin karanlnda kaybolmak? Kendimden kp bir bakas olacam ve belki de Canan ile kucaklaacam o esiz zamann hkm srd lkeyi dnnce rperir, dikili alnmda, bacaklarmda bundan sonraki beklenmedik mutluluun sabrszln hissederdim. Ey gece otobslerine binenler, mutsuz kardeler, biliyorum sizlerin de ayn yerekimsizlik zamann aradnz. Ne orada, ne burada, ama iki dnyann arasndaki huzurlu bahede bakas olup gezinmek. Mein ceketli futbol meraklsnn sabahki ma deil, kanlar iinde bir kzl kahramana dnecei kaza saatini beklediini biliyorum. Plastik torbasndan ikide bir bir eyler karp tkman asabi teyzenin kzkardeine ve yeenlerine deil, teki dnyann eiine ulamak iin can attm biliyorum. Ak gz yolda, kapal gz ryalarda gezen kaclastrocunun vilayet binalarn deil btn vilayetlerin arkada kalaca o kesime noktasn hesapladn ve en n srada uyuyan soluk yzl liseli an sevgilisini deil, n cam tutku ve hrsla pecei iddetli bulumay dlediini biliyorum. Bu heyecanla zaten hepimiz, ofr skca bir fren yaptnda, otobsmz rzgrla yle bir savrulduunda hemen gzlerimizi ap yolun 57 karanlna bakp o sihirli saatin gelip gelmediini karmaya alyoruz. Hayr, gene gelmemi! Seksen dokuz gecemi otobs koltuklarnda geirdim ve bu mutlu saatin aln ruhumda duyamadm. Bir keresinde sk bir frenden sonra tavuk ykl bir kamyona geirdik, ama deil uykulu yolcularn tek bir akn tavuun bile burnu kanamad. Bir baka gece, otobsmz buzdan asfaltn zerinden uuruma doru tatl tatl kayarken bir an buzlu penceremden Tanr'yla gzgze gelmenin ltsn hissettim, varoluun, akn, hayatn ve zamann tek ortak srrn tutkuyla kefetmek zereydim ki akac otobs boluun karanlnda asl kald. Talih diye okumutum bir yerde, kr deil cahildir. Talih diye dndm, istatistik ve olasl bilmeyenlerin tesellisidir. Arka kapdan yeryzne indim, arka kapdan hayata dndm, arka kapdan garajlara getim, garajlarn kpr kpr hayatna: ekirdekiler, kasetiler, tombalaclar, eli bavullu amcalar, plastik torbal teyzeler, merhaba, ii talihe brakmamak iin en rk otobsleri aradm, en kvrml da yollarn setim, ofr kahvelerinde en uykulu srcleri buldum. Mzrdan Hzl, Uan Varan, Hakiki Varan, Ekspres Varan... Muavinler ellerime ieler dolusu kolonya dktler, ama hibirinin lavantasnda yollarda aradm yzn kokusunu bulamadm. Gm taklidi tepsilerle muavinler ocukluk biskvilerini ikram ettiler, ama annemin aylarn hatrlamadm. Kakaosuz Trk ikolatasn yedim, ama ocukluumdaki gibi bacaklarma kramp girmedi. Bazan da eit eit ekerlerden, karamelalardan sepetler getirdiler, ama Rfk amcamn sevdii Yeni Hayat markasna Zambo, Mabel ve Golden'ler arasnda hi rastlayamadm. Uyurken kilometreleri sayardm, uyankken ryalar grrdm. Koltuuma bzldm, kklm, kle kle buru buru oldum, bacaklarm sktrdm, koltuk komumla ryamda sevitim. Uyannca sasz ban omu-zumda, aresiz elini kucamda buldum. 1 nk her gece yeni bir mutsuzun nce ihtiyatl koltuk komusu olurdum, sonra sohbet arkada, sabaha doru ise sarma dola utanmasz srda. Sigara? Yolculuk nereye? iiniz ne? Bir otobste ehir ehir gezen gen bir sigortacydm, buz gibi souk-bir bakasnda amcamn ryalarma giren kzyla evlenmek zereydim. Bir keresinde UFO gzleyenler gibi, bir melek beklediimi anlattm bir dedeye, bir baka seferinde ustamla bozuk saatlerinizi tamir

ederim, dedim. Benimki Movado, dedi takma dili amca, hi amaz. amaz saatin sahibi az ak uyurken kesin aletin tkrtsn duyduumu sandm. Nedir zaman? Bir kaza! Nedir hayat? Bir zaman! Nedir kaza? Bir hayat, yeni bir hayat! Bylece neden daha nce kimsenin yrtmediine atm bu basit manta boyun eerek garajlara deil, dorudan kazalara gitmeye karar verdim, ey melek! Ucu dar sarkan inaat demirleriyle ykl kamyona arkadan pervaszca, kallee saldran bir otobsn n koltuklarnda acmaszca zpknlanan yolcular grdm. Tekir kediyi ezmeyeyim derken hantal otobsn uuruma sren ofrn skt iin karlamayan cesedini grdm. Parampara olmu kafalar grdm, yrtlm gvdeler, kopuk eller, direksiyonunu i organlarnn arasna efkatle alm ofrler, dalm lahana gibi beyin paralar, kanl ve kpeli kulaklar, krk ve salam gzlkler, aynalar, gazete zerine zenle yaylm renkli barsaklar, taraklar, ezilmi meyvalar, bozuk paralar, dklm diler, biberonlar, ayakkablar, hepsi o ana istekle adanm canlar ve nesneler. Konya'da trafik polislerinden aldm bir bilgi zerine souk bir bahar gecesi, Tuz Gl yaknlarnda bir yerde, ln sszlnda kafa kafaya tokuan iki otobse yetitim. Mutlu ve hararetli buluma annn grltyle patlamas zerinden yarm saat gemiti, ama hayat yaanlr ve anlaml klan o sihir havadayd daha. Polis ve jandarma aralar arasndan, ters dnm otobslerden birinin kara tekerleklerine bakarken 59 yeni hayatn ve lmn ho kokusunu aldm. Bacaklarm titredi, alnmdaki diki izleri szlad, bir randevuya yetiir gibi aknlar arasndan yan karanln sisi ierisine doru kararl kararl ilerledim. Kap kulpu iyice ykselmi otobsn iine ktm, amuda kalkm koltuklar arasndan, yerekimine kar koyamayp tavana dklen gzlklere, camlara, zincirlere, meyvalara basa basa zevkle yrrken bir ey hatrladm sanki. Ben bir zamanlar baka biriydim, o baka biri de ben olmak isterdi. Ben bir zamanlar zamann tatl tatl younlap skaca ve renklerin aklmn iinde elaleler gibi akaca bir hayat dlemitim, dlemitim deil mi? Aklma masamn zerinde braktm kitap geldi, az ak llerin gkyzn seyretmesi gibi, kitabn da odamn tavanna bakakaldm hayal ettim. Annemin kitabm orada, benim yarda kalm eski hayatmn nesneleri arasnda, masamn zerinde tuttuunu dledim. Anne bak, ben krk camlar ve kan damlacklar ve lenler arasnda baka bir hayatn grlecei eii aryorum, diyecektim ki, bir czdan grdm. Bir ceset, lmeden nce yukardaki koltuuna ve kmk pencereye doru trmanm, ama pencerenin denge noktasnda, arka cebindeki czdan bu taraftakilere sunarak kalmt. Czdan aldm, cebime koydum, ama bu deildi, az nce hatrlayp da hatrlamam gibi yaptm. imdi baktm yerden hafife kprdanan kk ve irin perdecikler ve parampara pencereler arasnda grdm teki otobst aklmdaki. Marlboro krmzs ve lm mavisi, VARAN VARAN. Pencerenin birinin iyice tuzla buz olmu camndan atladm, jandarmalarn ve hl gtrlmemi cesetlerin arasndan kanl cam krklarnn zerine basarak kotum. O otobst, yanlmamtm, teki otobs, alt hafta nce bir oyuncak ehirden karanlk bir kasabaya beni salimen brakan VARAN VARAN'd. Paralanm kapsndan bu eski dostun iine girip beni alt hafta nce tayan koltua oturdum ve bu dnyaya iyimserlikle gvenen sabrl bir yolcu gibi beklemeye baladm. Ne bekliyordum? Belki bir rzgr, belki bir zaman, belki bir yolcu. Yar karanlk aralanyordu, koltuklarda benim gibi l ya da diri bir iki can daha olduunu hissettim; kbuslarndaki gzellerle ve cennet dlerindeki lmle hrltyla tartyor olmalydlar, bilinmeyen bir ruhla konuur gibi seslendiklerini iittim. Sonra daha derin bir ey hissetti benim dikkatli ruhum: Radyosu dnda her eyi eriyip gitmi ofr mahalline baktm ve iittim ki haykrlar, hrltlar, dardaki alaylar ve i ekmelerle tatl ve nefis rzgr iinde bir mzik alyordu. Bir an bir sessizlik oldu, n arttn grdm. Bir toz bulutu iinde mutlu hayaletler grdm, lenler ve ller: Gidebildiin kadar gittin yolcu, ama dndm ki, daha da gidebilirsin, nk tam o ann eiinde misin, yoksa vardn kapnn arkasnda bir bahe, sonra baka bir kap ve daha arkada lmle

hayatn, anlamla hareketin, zamanla rastlantnn, k ile mutluluun birbirine kart bir baka gizli bahe daha m var bilemiyor, bir beklentinin iinde tatl tatl salnyorsun. Birden daha derinden, btn gvdemi gene o sabrsz istek sard, hem burada, hem orada olmak istei. Birka kelime duyar gibi oldum, dm ve o zaman kapdan sen girdin gzelim, Canan'm, zerinde seni Takla'nn koridorunda grdmde giydiin o beyaz elbise ve yzn kanlar iinde. Bana ar ar yaklatn. Sormadm sana, "Burada ne iin var?" diye. Ve sen de Canan sormadn bana, "Senin ne iin var?" diye, nk ikimiz de biliyorduk. Elinden tutup seni yanmdaki koltua oturttum, 38 numaraya ve irinehir'den aldm damal mendille alnndaki, yzndeki kanlar efkatle sildim. Sonra gzelim elini tuttum ve uzun bir sre sessizce yle oturduk. Hava aydnlanyordu, cankurtaranlar gelmiti ve l ofrn radyosunda, hani elerler ya, bizim arkmz alyordu. 61 Sosyal Sigortalar Hastanesi'nde Canan'n alnna drt diki atldktan ve ehrin alak duvarlar, karanlk binalar, aasz sokaklar boyunca yrrken ayaklarmzn mekanik hareketlerle bir inip bir kalkn hissettikten sonra Mevlana'nn l ehrini ilk otobsle terk ettik. Ondan sonraki ilk ehri hatrlyorum: Baca borularnn ehri, mercimek orbas sevilen ehir ve yavanlklar ehri. Sonra, otobslerde uyur, otobslerde kalkar, ehirden ehire savrulurken bir eit hayal meyal oldu her ey. Svas dklm duvarlar grdm, ihtiyarln eiine gelmi arkclarn genlik afilerini, bahar sellerinin srkledii bir kpry ve baparmam byklnde Ku-ran- Kerim'ler satan Afgan gmenlerini grdm. Canan'n kumral salar omuzlarma dklrken baka eyler de grm olmalym: Garaj kalabalklar, mor dalar, pleksiglas panolar, kasaba klarnda bizi kovalayan mutlu ve neeli kpekler, otobsn bir kapsndan girip teki kapsndan kan umutsuz satclar. Kk mola yerlerinde, "aratrmalarm" dedii ey iin yeni bir ipucu bulmaktan umudu kesmise Canan, dizlerimizin zerindeki sofralar bu satclardan ald lop yu62 murtalar, poaalar, soyulmu hyarlar ve hayatmda ilk de. fa grdm tuhaf tara gazozlarnn ieleriyle kurard. Sonra sabah olurdu, sonra gece olurdu, sonra bulutlu bir sabah, sonra otobs vites deitirir, en karanlk karadan daha karanlk bir gece bastrr ve yzne ofr yerinin stndeki videodan plastik portakallar ve ucuz dudak boyalar renklerinde tu-runcumsu ve kzl klar vururken Canan bana anlatrd. Canan ile Mehmet'in "ilikisi" -bu kelimeyi kullanmt ilk- birbuuk yl nce balamt. Daha nce Takla'daki mimarlk ve mhendislik rencilerinin kalabal iersinde onu grm olduunu hayal meyal hatrlyordu belki, ama Almanya'dan gelen bir akrabalarn grmek iin gittii Taksim yaknlarndaki bir otelin resepsiyonunda grnce ona asl dikkat etmiti. Bir geceyars otelin lobisine annesi ve babasyla girmek zorunda kalm, bankonun arkasndaki uzun boylu, solgun yzl, narin gvdeli adam aklnda yer etmiti. "Belki de onu daha nceden nerede grdm bir trl karamadm iin" diye smscak glmsedi bana Canan, ama bunun byle olmadn ben anlyordum. Sonbaharda dersler balar balamaz onu Takla koridorlarnda yeniden grm ve ksa bir srede birbirlerine "ak" olmulard. Birlikte uzun uzun istanbul sokaklarnda yrrler, sinemalara giderler, renci kantinlerinde, kahvelerde otururlarm. "Balarda ok fazla bir ey konumazdk," dedi Canan o ciddi aklamalarndan birini yaparken kulland sesle. Mehmet utanga biri olduu, ya da konumaktan holanmad iin deilmi bu. nk onu daha ok tandka, onunla hayat daha ok paylatka, aslnda ne kadar girgin, kararl, konukan, hatta saldrgan olabildiini de grm. "Hzn yznden susard," dedi bir gece, bana deil, televizyon ekranndaki bir araba kovalamaca sahnesine bakarken. "Keder yznden," diye ekledi sonra, hatta belli belirsiz bir glmsemeyle. Ekranda koturup duran, kprlerden ne6.J birlere uan, birbirlerinin zerinden aan polis arabalar imdi bir yumak halinde arpp i ie gemilerdi.

Bu hzn, bu kederi zmek, onun arkasndaki hayata girmek, Mehmet'i amak iin Canan ok uram ve yava yava bunda baarl da olmu. nce baka bir hayattan sz ediyormu Mehmet, bir zamanlar baka birisi olduundan, tarada bir yerdeki bir konaktan. Daha sonra cesaretlendike, btn o hayat geride braktn, yeni bir hayata balamak istediini, gemiinin hibir nemi olmadn da sylemi. Bir zamanlar baka bir insanm, daha sonra istekle, daha baka biri olmu. Canan o yeni kiiyi tandna gre, o yeni kiiyle yolculuk edip gemii kurcalamamalym. nk gidip geldii, grp karlat dehet aslnda eski hayatnn iinde deil, bir zamanlar istekle peinden gittii yeni hayatn iindeymi. "Bu hayatla," demiti bir keresinde Canan bana, dknt bir kasabann arsndaki fareli bakkaldan, eski saatilerden ve Spor Toto bayiinin tozlu raflarndan bulup kard on yllk bir Vatan konservesi, saat dilileri ve ocuk dergileri karanlk bir garajdaki masamzn zerinde dururken ve biz hangi otobse bineceimizi dosta hatla neeyle tartrken. "Bu hayatla Mehmet kitapta karlam." Paralanm otobs iinde karlamamzdan tam ondokuz gn sonra bylece ilk defa kitaptan sz ettik. Canan bana Mehmet'e kitaptan sz ettirebilmenin, gemiinde brakt hayattan, hznnn nedenlerinden sz ettirebilmek kadar g olduunu anlatt, istanbul'un sokaklarnda kederle yrrlerken, bir Boaz kahvesinde ay ierlerken, birlikte ders alrlarken bazan srarla ondan bu kitab, o sihirli eyi isledii olurmu, ama Mehmet sert bir ekilde geri evirirmi onu. Orada, o kilabn aydnlatt lkenin alacakaranlnda lm, ak ve dehet, beli tabancal, yz donuk ve kalbi krk umutsuz adamlar klnda hortlaklar gibi aresizce gezini-yormu ve Canan gibi bir kzn o krk kalpler, kayplar ve katiller lkesini dlemesi bile doru deilmi. Ama Canan srarlaryla, bunun kendisini ok zdn, ondan uzaklatrdn hissettirerek Mehmet'i biraz olsun kandrmay baarm. "Belki de benim kitab okumam ve kendisini onun sihrinden ve zehirinden kurtarmam istiyordu o sralar," dedi Canan. "nk beni sevdiine inanyordum artk." "Belki de," diye daha sonra eklemiti otobsmz bir demiryolu kavanda bir trl gelmeyen bir treni sabrla beklerken, "aklnn bir kesinde kprdanan o hayata birlikte gidebileceimizi farknda olmadan hl dlyordu." Gece-yarlarndan ok sonra bizim mahalleden lklarla geen karanlk yk trenlerinin lokomotifleri gibi homurtulu bir trenin buday, makine ve krk cam ykl vagonlar, baka bir diyardan gelen sulu ve uysal hayaletler gibi birer birer otobs penceremizin nnden getiler. Kitabn zerimizdeki etkisi hakknda Cananla pek az konutuk. Bu etki ylesine gl, tartlmaz ve salam bir eydi ki, ondan sz etmek kitabn kendisinin yannda bir eit bo gevezelie, lzumsuz lakrdya dnecekti: Kitap, ikimizin de hayatnda, o otobs yolculuklarmz srasnda, gne ya da su gibi gereklilii ve zorunluluu tartlmaz temel bir eydi ve orada aramzdayd. Onun yzmze vuran ndan yola kmtk ve o yolda sezgilerimizle ilerlemeye alyor, nereye gittiimizi de tam tamna anlamak istemiyorduk. Gene de ama, hangi otobse binmemiz gerektii konusunda bazan uzun uzun tartrdk. Bir keresinde, kasabaya gre fazlaca geni tutulmu hangar misali bir bekleme salonunda hoparlrden fkran madeni ses, Canan'da derin bir dilek, orada, kalk saati bildirilen otobsn varaca yerde olma istei uyandrd ve biz, kar koymama ramen bu istee uyduk. Bir baka seferinde, gz yal annesi, sigaral babas ve elinde kk plastik bavuluyla birlikte otobslere doru yryen bir delikanlnn peinden, srf boyu pou ve hafife kambur duruu Mehmet'inkine benziyor diye, tek rakibinin Trk Hava 65 Yollan olduu iinde yazan bir otobse bindik ve kasaba ve iki kirli rmak sonra delikanlmzn yar yolda inip dikenli teller ve nbeti kuleleri ile evrili ve duvarlar NE MUTLU TRKM diye baran bir klaya yollandn grdk. Canan uha yeiliyle, kiremit krmzs renklerini sevdi diye ya da zerindeki YILDIRIM SRAT ifadesindeki R harflerinin kuyruklar sratten incelip yldrm gibi litreye litreye bak nasl da uzam diye, bozkrn taa, brne giden eit eit otobslere bindik. Vardmz tozlu kasabalarda, uykulu arlarda, kirli garajlarda Canan'n yapt aratrmalar hibir sonu vermeyince ben neden, nereye, ne iin gittiimizi sorar, otobs ehitlerinin

ceplerinden ardm czdanlardaki paralarn azalmakta olduunu hatrlatr ve aratrmalarmzn mantksz mantn anlamaya alyormu gibi yapardm. Takla'daki snfn penceresinden Mehmet'in vuruluunu seyrettiimi sylemem Canan' hi artmamt. Ona gre hayat sezgiden yoksun baz aptallarn "rastlant" dedikleri birtakm belirgin ve hatta niyet edilmi bulumalarla doluydu. Mehmet'in vurulmasndan ok sonra Canan kar kaldrmdaki bir kftecinin kprdanndan bir olaanstlk olduunu sezmi, silah seslerini iitmi olduunu hatrlam ve olup biteni sezerek yaral Mehmet'in yanna komutu. Bakalarna kalsa Mehmet'in vurulduu yerde hemen bir taksi bulup Kasmpaa Deniz Hastanesi'ne gitmeleri de bir rastlant saylmalyd, oysa ofr ksa bir sre nce orada askerliini yapmt. Omuzundaki yaras ar olmad iin Mehmet -drt gn iinde taburcu edilecekmi. Ama ikinci gnn sabah Canan hastaneye vardnda onun kap gittiini grm, yok olduunu anlam. "Otele gittim, bir gn Takla'ya yle bir uradm, sevdii kahveleri gezdim ve evde bir sre boubouna olduunu bile bile telefonunu bekledim," dedi beni hayran brakan bir soukkanllk ve aklkla. "Ama oktan oraya, o lkeye, kitaba geri dndn anlamtm." 66 O lkeye yapt yolculukta ben onun "yol arkadaydm". O lkeyi yeniden kefetmeye giderken birbirimize "destek" olacaktk. O yeni hayat ararken iki kiinin daha "yaratc" olacan dnmek yanl deildi. Biz canyolda yol arkadalarydk; biz birbirimize koulsuz destektik; biz gzlkle ate yakan Mari ile Ali gibi yaratcydk ve biz haftalar boyu gece otobslerinde gvdelerimizi birbirine yaslayarak, yanyana oturduk. Baz geceler, otobsmzn videosundaki ikinci film de silah seslerinin, kapanan kaplarn ve patlayan helikopterlerin en akrak grltsyle bittikten ve biz lm soluyan yorgun ve hrpani yolcular ryalar alemine doru tekerleklerle birlikte teker meker sallanarak huzursuz bir yolculua ktktan ok sonra, nce bir ukur, derken bir fren beni uykumdan uyandnr ve ben yanmda, pencere kenarnda ml ml uyumakta olan Canan'a uzun uzun bakardm: Ba kk pencere perdelerini dre dre yapt yasta yaslanm, kumral salar bu yastkta tatl bir top yapp omuzlarna dklm olurdu. Gzelim uzun kollar bazan birbirine paralel iki krlgan dal gibi benim sabrsz dizlerime doru uzanr, bazan da biri, perdeden yasta destek bir ikinci yastk olan elini dengeler, br de denge yapan kolun dirseini zarife dibinden tutard. Yzne baktmda ounlukla kalarn attran bir ac grrdm orada, bazan kumral kalar atla atla alnna beni meraklandran soru iaretleri yollard. Sonra soluk yanaklarnn teninde bir k grrdm ve ene kemiiyle upuzun boynunun birletii harika lkede ve bir de sonra ba ne doru eilmise enseye dklen salarnn altndaki eriilmez tende gllerin atn, gnein battn ve neeli ve oyuncu sincaplarn bu dokunulmaz kadife cennete beni aran taklalar attklarn dlerdim. Geni mi geni, solgun mu solgun dudaklarnda ve bu dudaklar sinirle diledii iin bazan zerlerinde beliren narin zarda ve birazck olsun uykusunda glmseyebilmise 67 J eer, btn yznde o altndan lkeyi grrdm ve derdim ki kendime: Hibir derste renmedim, hibir kitapta okumadm, hibir filmde grmedim; ah ne kadar da gzelmi kn maukun uyuyuunu doya doya seyretmesi, ey melek. Melekten de sz ettik, bize onun bir eit oturakl ve ar vey aabeyi gibi gzken lmden de: Ama Canan'n sala bakkallardan, kedeki nalburdan, uykulu tuhafiyeciden pazarlkla satn alp, biraz sevip okayp, sonra garaj kahvelerinde otobs koltuklarnda brakp unuttuu krk dkk eyalar gibi zayf ve krlgan szlerle yapyorduk bu ii: lm her yerdeydi, en ok o yerde. O yer nk her yere yaylmt. Biz orasn bulmak, Mehmet'le karlamak iin ipular topluyorduk, sonra onlar iz brakr gibi brakyorduk. Bunlar kitaptan renmitik. Tpk, esiz kaza anlar, te dnyann gzkecei eikler, sinema kaplar, Yeni Hayat marka karamelalar, Mehmet'i ve belki de bizi ldrebilecek katiller, kaplarnda admlarmn yavalad oteller, uzun sessizlikler, geceler ve soluk lokanta klan gibi. yle demem gerekir: Btn bunlardan sonra otobslere binerdik, btn bunlardan sonra yollara derdik ve

bazan daha karanlk bile kmeden, yani muavinler biletleri toplar, yolcular birbirleriyle tanr ve ocuklarla merakllar dmdz asfalta, ya da toz toprakl da yoluna videoyu seyreder gibi bakarken, birden, gzlerinde bir k parlar ve Canan anlatrd. "Kkken gece yarlar," demiti bir keresinde, "evde herkes uyurken yatamdan kalkar, perdeyi aralar, sokaa bakardm. Sokakta bir adam yryor olurdu, bir sarho, bir kambur, bir iman, bir beki. Hep erkek olurdu onlar... Korkardm, yatam severdim, ama orada darda olmak isterdim." "teki erkekleri, abimin arkadalarn, yazlkta saklamba oynarken tamdm. Ya da ortaokulda snfta, srann gznden kardklar bir eye bakarlarken. Ya da daha kkken, 68 oyunun tam ortasnda, birdenbire ileri geldiinde bacaklarn sallarlarken." "Dokuz yandaydm, deniz kenarnda dtm, dizim kanad, annem lklar att. Otelin doktoru amcaya gittik. Ne tatl kzsn sen, dedi amca bana, ne eker kz, yarama oksijenli su dkt, ne akll kz. Salarma bakarken amcann beni beendiini anladm. Bana dnyann bir baka yerinden bakabilen byl gzleri vard. Gz kapaklar hafife dkt, uykulu gibi belki, ama her eyi ve beni btnyle gren biri gibi de..." "Melein gzleri her yerdedir, her eydedir, her zaman oradadr... Gene de ama, biz zavalllar bu gzlerin eksikliini ekeriz. Unuttuumuz iin mi, irademiz gevedii iin mi, hayat sevemediimiz iin mi? Yol aldka, ehirden ehire gittike, bir gn, bir gece bir otobsn penceresinden, melekle gzgze geleceimi bilirim. Onjar grebilmek iin bakmasn bilmek lazm. Bu otobsler insan istedii yere en sonunda gtrr. Otobslere inanyorum. Melee de bazan, hayr her zaman inanyorum, evet her zaman, hayr, bazan." "Aradm melei kitapta okudum. Bir bakasnn dncesi gibiydi orada, sanki bir eit misafir, ama onu benimsedim. Onu grdm zaman hayatn btn srrnn bana bir an gzkvereceini biliyorum. Otobslerde, kaza yerlerinde onun varln hissettim. Her ey Mehmet'in syledii gibi, bir bir kyor. Mehmet nereye giderse evresinde de lm ldyor. Biliyor musun, belki de iinde kitab tad iin. Ama ne kitaptan ne yeni hayattan haberdar insanlarn da kaza yerlerinde, otobslerde, o melekten sz ettiklerini iittim. Onun izindeyim. Onun brakt iaretleri topluyorum." "Mehmet yamurlu bir gece, kendisini ldrmek isteyenlerin harekete getiklerini bana sylemiti. Her yerde olabilirler, u anda bizi dinliyor bile olabilirler. Yanl'anlama, ama sen de onlardan biri olabilirsin, insan dndnn, yaptn sandnn tam tersini yapar ou zaman. O lkeye giderken kendine dnersin, kitab okuyorum sanrken yeniden yazarsn, yardm ediyorum derken yaralarsn... insanlarn ou aslnda ne yeni bir hayat isterler, ne de yeni bir dnya. Bu yzden kitabn yazarm ldrdler." Kitabn yazarndan, ya da "yazar" dedii o ihtiyardan da Canan ite byle, bana yeterince ak olmayan bir dille ve szlerin kendisi yznden deil, onlar syleyiinin esrarl havas yznden beni heyecanlandran bir slupla sz etmiti. Yenice bir otobsn n koltuklarnn birinde gzleri asfaltta parldayan beyaz yol eritlerine dikiliydi ve mor gecenin iinde teki otobslerin, kamyonlarn, arabalarn klar nedense hi belirmiyordu. "Mehmet ile ihtiyar yazarn grmelerinde birbirlerinin gzlerinden her eyi anladklarn biliyorum. Mehmet onu aram, aratrm. Karlatklarnda ok fazla konumamlar, susmular, biraz tartmlar, susmular, ihtiyar kitab genliinde yazm ya da onu yazd yllara genlik diyormu. Kitap genliimde kald, demi kederle. Sonra ihtiyar yl-drmlar ve kendi eliyle yazd, kendi ruhundan kard eyi reddettirmiler ona. Bunda alacak bir ey yok. En sonunda onu ldrmelerinde de... ihtiyar ldrldkten sonra srann Mehmet'e gelmesinde de... Biz Mehmet'i katillerden nce bulacaz... nemli olan u: Kitab okuyup ona inananlar ehirlerde, garajlarda, dkkanlarda, sokaklarda yrrken tlyorum, gzlerinden tanyorum, biliyorum onlar. ^Q ona inananlarn yzleri bir bakadr, gzle-*<^k birbirine benzer, bunlar sen de bir gn "sndr. Srrn biliyorsan, ona doru isf

^ oynar* $ kard?6S /oana anlatrken cra bir konaklama /nekli bir lokantasmdaysak eer, gece-/gun sunduu bedava ayn yannda sigara / iiyor ve plastik kokulu bir ilek hoafn kaklyor olurduk. Khne bir otobsn n sralarnda sallanyorsak eer grltnn iinde, benim gzlerim Canan'n gzel ve geni aznda ve dudaklarnda onun gzleri tek tuk geen kamyonlarn asimetrik lambalarnda olurdu. Tk tk kalabalk garajlarn birinde ellerinde plastik torbalar, kartondan bavullar ve bohalanyla bekleen kalabalk arasnda oturuyorsak eer, Canan anlattklarnn orta yerinde birden hop- masadan kalkar ve beni buz gibi bir yalnzln ve kalabaln iersinde brakp kaybolurdu. Hi gemeyen dakikalar, saatler sonra bazan onu, otobs beklediimiz bir ehrin arka sokaklanndaki eskici dkkanlarnn birinde bir kahve deirmenine, krk bir tye, artk hi retilmeyen linyit sobalarndan birine kukuyla bakarken bulurdum. Bazan elinde tuhaf bir tara gazetesi, yznde esrarl bir glle geri dner ve bana, akamlar ahrlarna dnen hayvanlar kasabann ana caddesinden gemesin diye belediyenin ald nlemleri ve Aygaz bayiinin istanbul'dan dkkanna getirdii son yeniliklerin ilann okurdu. ou zaman kalabaln iinde birileriyle senli benli ahbaplk ederken bulurdum onu: Bartl teyzelerle sohbete dalar, rdek gibi irkin kk bir kz kucana alp uzun uzun per, otobsler ve garajlar konusundaki artc bilgisiyle OPA kokan kt niyetli yabanclara yol gsterirdi. Ben yanna ekinerek ve soluk solua sokulduumda, btn bu yolculuklara sanki bu eitten dertlere derman olmak iin kyormuuz gibi dereli ki: "Bu teyzeyi askerden dnen olu burada karlayacakm, ama Van otobsnden tandk hi kimse kmam!" Bakalar iin otobs saatlerini sorar, biletleri deitirirdik, alayan ocuklar susturur, helaya gidenlerin bavullarna, knlarna gzkulak olurduk. "Allah raz olsun!" demiti bir keresinde altn dili bir tombul teyze. Bana dnp kalarn kaldrmt. "Biliyorsun deil mi, karn maallah pek gzel." 11 l t -J Geceyarlar, otobsn i klar ve i klarndan daha parlak videotelevizyon ekran sndnde ve en efkrl, en uykusuz yolculardan tavana ykselen titrek sigara dumanlarnn dnda otobsteki btn hareket durduunda, hafif hafif sallanan koltuklarmzda gvdelerimiz ar ar birbirine karrd. Salarn yzmde hissederdim, ince bilekli uzun ellerini dizlerimde, uyku kokan soluunu rperen ensemde. Tekerlekler dnerken ve dizel motoru ayn inlemeleri tekrarlarken, zaman, ar, karanlk ve scak bir sv gibi aramza yaylr ve uyuan, tutulan, katlaan bacaklarmz ve kemiklerimiz arasnda bu yeni zamann yeni duyarll istekle kprdanrd. Bu zamann iinde bazan kolum onun kolunun dokunuundan alev alev yanarken, bazan ba omuzuma dsn, hadi dsn diye saatler boyu beklerken, bazan boynuma dokunan salar orada kalsnlar diye koltuumda kaskat kaslp kalrken nefes al verilerini dikkatle, saygyla sayar, alnnda beliren kederli krklklarn anlamn kendime sorar ve birden benim bakm altndaki solgun yz i bir kla aydnlanverip Canan uyannca, ilk aknlkta, nerede olduunu anlamak iin pencereden dar deil de, benim gven verici gzlerime bakp glmseyiverince nasl da mutlu olurdum! Ba buz kesmi cama yaslanp tmesin diye geceler boyu bekledim, Erzincan'dan aldm vine rengi ceketimi karp zerine rttm ve dalk yollarda ofrmz yoku aa coarken, iki bklm olan gvdesi savrulup bir yere vurmasn diye nbet tuttum. Bazan da, bu nbetlerimin ortasnda, gzlerim boynunun teniyle, yumuack kulaklarnn kvrmlar arasnda bir yerde odaklamken, motor grltleri, i ekmeler ve lm istekleri arasnda, ocukluumun dlerinde kalm bir sandal gezintisi ya da bir kartopu savann anlar bir gn Canan'la yaayacamz mutlu evliliin

hayalleriyle iice geer ve ben oralarda bir yerde kendimi kaybediverirdim. Saatler 72 sonra pencereden vuran akac bir gne nn kristal kadar souk ve geometrik uyarsyla uyandmda, nce bam gmdm lavanta kokulu scack bahenin onun boynu olduunu kavrar, orada uykuyla uyanklk arasnda sabrla biraz daha kalr ve gzlerimi krptrarak darclaki gneli sabaha, mor dalara, yeni hayatn ilk izlerine bir selam akarken Canan'n gzlerinin benden ne kadar uzakta olduunu kederle grrdm. "Ak," diye sze balard Canan, benim iimde yana yana skp kalm kelimeyi usta bir seslendirme sanats gibi bir anda alevlendirerek, "insan bir hedefe yneltir, hayatn eyalar iinden ekip karr ve imdi anlyorum ki, en sonunda dnyann srrna doru gtrr. imdi oraya gidiyoruz." "Mehmet'i ilk grdmde," derdi Canan, bir bekleme salonundaki masalarn birine braklm eski bir derginin kapandan kendisine bakan Clint Eastwood'u hi grmeden, "btn hayatmn deieceini hemen anladm. Onu grmeden nce bir hayatm vard, onu tandktan sonra baka bir hayatm oldu. Sanki, evremdeki her ey, btn eyalar, yataklar, insanlar, lambalar, kllkler, sokaklar, bulutlar, bacalar bir anda renk ve biim deitirdiler de ben bu yepyeni dnyay hayranlkla tanmaya koyuldum. Kitab okumak iin aldmda, artk hibir kitaba, hibir hikyeye ihtiyacm yok, diye dnyordum. nmde alan yeni dnyay iyice anlamak iin yalnzca bakmal, gzlerimle her eyi tek tek grmeliydim. Ama kitab okuduktan sonra grmem gereken eylerin, arkasn da bir anda grdm. Gittii lkeden kederle geri dnen Mehmet'i uyandrdm, o hayata birlikte gidebileceimize onu inandrdm. O gnlerde dnp dnp birlikte kitab yeniden okurduk. Bazan bir blmne haftalar verirdik, bazan da daha okur okumaz her eyin ok yaln ve ak olduunu grve-rirdik. Sonra sinemalara giderdik, baka kitaplar, gazeteleri okur, sokaklarda gezerdik. Aklmzda kitap varken, onu ezbere 73 .Ml okurken, Istanbul sokaklar bambaka bir kla ldar, bizim olurdu. Sokakta grdmz eli bastonlu ihtiyarn, nce kahveye gidip vakit ldreceini, daha sonra, ilkokulun kapsndan torununu alacan bilirdik. Yolda grdmz at arabasnn ncsn eken ksran, nden geen ikisini eken clz atlarn anas olduunu farkederdik. Mavi orapl adamlarn neden sklatn, tren tarifelerinin tersinden okunduunda ne anlama geldiini ve belediye otobsne binen terli, iman adamn elindeki bavulun, az nce soyduu evden ald eyalar ve i amarlaryla dolu olduunu hemen anlardk. Sonra, kitab yeniden okumak iin bir kahveye giderdik, ve durmadan, hi durmadan saatlerce kitaptan sz ederdik. Akt bu ve bazan, hani baz filmlerdeki gibi, uzaktaki dnyay bu dnyaya tamann tek yolunun da ak olduunu dnrdm." "Ama hi bilmediim eyler vard, hi bilemeyeceim eyler vard," demiti Canan yamurlu bir gece, gzlerini ekrandaki pme sahnesinden hi ayrmadan ve birka kaygan kilometre ve ya da be yorgun kamyon sonra, ekrandaki pme sahnesinin yerini bizimkine benzeyen bir otobsn bizimkine hi benzemeyen irin bir manzarada ilerleyii aldnda eklemiti: "O hi bilmediimiz yere gidiyoruz, imdi." zerimizdeki elbiseler terden, tozdan ve kirden giyilmez olduunda, ve tenimizin zerine Hallardan bu yana, bu topraklar altst etmi btn tarihin tortusu tabaka tabaka biriktiinde, bir otobsten inip bir dierine binmeden nce Geliigzel ehrinin arsna geliigzel kardk. Canan, kendisini, iyi niyetli taral retmenlere benzeten uzun poplin etekliklerden alrd, ben kendimi daha nceki soluk taklidime benzeten ayn gmleklerden... Daha sonra kaymakamlk, Atatrk heykeli, Arelik bayii, eczane ve cami arasnda bamz kaldrmay akl edersek, Kuran kursuyla yaklamakta olan toplu snnet treninin bezden ilanlar arasnda gzken kristal 74 mavisi gkte bir jetin brakt beyaz ve narin izgiyi fark eder, ellerimizde kttan paketler ve plastikten torbalar bir an durup ge akla bakar, hemen arkasndan soluk kravatl soluk memura ehir hamamnn yerini sorardk.

Hamam sabahlar kadnlara ak olduu iin, sokaklarda nce ben oyalanr, kahvelerde pinekler, otellerin nnden geerken Canan'a, hi olmazsa bir gn, bir geceyi, tekerleklerin ve otobs koltuklarnn stnde deil, ama herkes gibi yeryznde, mesela bir otelde geirmemiz gerektiini sylemeyi dlerdim, baz akamlar dlediimi sylerdim de, ama hava kararrken, Canan bana, ben hamamdayken yapt aratrmalarnn sonularm gsterirdi: Eski Fotoroman dergisi ciltleri, daha eski ocuk dergileri, bir zamanlar inediimi bile unuttuum iklet rnekleri ve anlamn karamadm bir sa tokas. "Otobste anlatrm," derdi Canan yznde ayn video filmini bir kere daha seyrettii zamanlar beliren o zel glmseyile. Kasvetli otobsmzn televizyon ekrannda, rengarenk bir video filminin deil de disiplinli ve uslu bir ablann belirip kt lm haberleri verdii bir gece, "Mehmet'in teki hayatna gidiyorum," demiti Canan. "Ama o teki hayatnda Mehmet deil bir baka biriydi o." Bir benzincinin nnden hzla geerken soru soran kzl neon klar yzne vurdu. "teki hayatnda olduu kiiden, kzkardelerinden, bir konaktan, dut aacndan ve bir de baka bir ad ve baka bir kiilii olduundan ok fazla sz etmedi Mehmet. Bir keresinde kklnde ocuk Haftas dergilerini ok sevdiini sylemiti. Sen hi ocuk Haftas okudun mu?" Uzun parmaklar, kllkle bacaklarmz arasndaki bolukta ve sararm dergi ciltlerinin sayfalar arasnda gezindi ve dergi sayfalarna deil dergi sayfalarna bakan bana bakarak dedi ki: "Herkesin buraya bir yere dneceini sylerdi Mehmet. Onun iin bu eyleri topluyorum. Onun ocukluunu yapan bu eyalar... Kitapta 75 bulduumuz eyler bunlar. Anlyor musun?" Tamtamna anlamazdm, bazan hr anlamazdm, ama Canan benimle yle bir konuurdu ki anladm sanrdm. "Senin gibi," derdi Canan. "Mehmet de kitab okur okumaz btn hayatnn deieceini anlam ve anlad eyin de sonuna kadar gitmi. Sonuna kadar... Tp okuyormu, btn vaktini kitaba, kitaptaki hayata adamak iin brakm. Yepyeni biri olabilmek iin btn gemiim terk etmesi gerektiini de anlam. Babasyla, ailesiyle ilikisini byle kesmi... Ama onlardan kolay kurtulamam. Bana asl kurtuluunun, yeni hayata doru ilk knn trafik kazasyla gerekletiini sylemiti... Doru: Kazalar ktr; ktr kazalar... Melek o k zamanndaki sihrin iinde grlr ve o zaman hayat dediimiz kargaann asl anlam gzlerimizin nnde belirir. O zaman dneriz evimize..." Bu tr szleri iittikten sonra, terkettiim annemi, odam, eyalarm, yatam, evimi dlerken yakalardm kendimi ve bu dlediim eylerle yanmda yeni hayat dleyen Canan' yanyana getirebilmenin hayalini kurardm. Sinsi mi sinsi bir aklclk ve ll sululuk duygusuyla. 76 Bindiimiz otobslerin hepsinde televizyon ofr mahallinin stnde bir yerde dururdu ve baz geceler hi konumaz, yalnzca oraya bakardk. Kutular, dantelli rtler, kadife perdeler, cilal tahtalar, nazarlklar, boncuklar, kartmalar ve sslerle modern bir mihraba evrilmi ykseltideki ekran, artk aylardr gazete okumadmz iin otobs pencerelerinin gsterdiklerinin dnda dnyaya alan tek pencereydi. Zp zp zplayan evik kahramanlarn bir anda yzlerce ulsuzun yzne ayaklaryla tokatlar att karate filmlerini ve onlarn hantal kahramanlara oynatlm ar ekim yerli taklitlerini seyrettik. Zeki, sevimli ve siyahi bir kahramann beceriksiz zenginleri, polisleri, gangsterleri aldatt Amerikan filmlerini, gen yakkllarn uaklara ve helikopterlere taklalar attrd pilot filmlerini ve hayaletlerin ve vampirlerin gzel gen kzlarn dlerini kopartt korku filmlerini grdk, iyi yrekli zenginlerin hanm hanmck kzlarna bir trl iyi ve samimi bir koca bulamadklar milli filmlerin ounda, erkek kadn btn kahramanlar hayatlarnn bir dneminde arkclk yapyorlard ve birbirlerini stste o kadar ok yanl anl77 yorlard ki sonunda bunlar bir tr doru anlamaya dnyordu. Yerli filmlerde ayn yzleri ve gvdeleri hep birrnek sabrl postac, acmasz tecavzc, iyi yrekli irkin kzkarde, gr sesli hakim, anlayl ana teyze ve salak rollerinde grmeye o kadar almtk ki, bir gn bir mola yerinde, duvarlarna cami, Atatrk, artist ve grei resimleri aslm SUBAI HATIRALAR RESTORAN'da,

iyi yrekli kzkardele tecavzcy uykulu gece yolcularyla birlikte uslu uslu ezogelin orbas ierken grnce aldatldmz dndk. Canan, grdmz filmlerde, duvarlardaki nl oyunculardan hangilerini tecavzcnn becerdiini tek tek hatrlarken, rengarenk lokantann mterilerine dalgn dalgn baktm ve hepimizi, bilinmeyen bir geminin aydnlk ve souk salonunda orba ie ie lme giden yolcular olarak dlediimi hatrlyorum. Ekranda saysz kavga sahnesi grdk; krlan camlar, bardaklar, kaplar grdk; uaklarn arabalarn bir an gzden kaybolularn ve sonra ge ykselen alevleri grdk; alevlerin yuttuu evleri, ordular, mutlu aileleri, kt adamlar, ak mektuplarn, gkdelenleri, hazineleri seyrettik. Yaralardan, yzlerden, kesik boyunlardan fkran kanlan, bitip tkenmeyen kovalamaca sahnelerini, yzlerce, binlerce arabann saysz filmde birbirlerini takip ediini, virajlar hzla aln ve sonra mutlulukla arpmalarn grdk. Birbirlerine hi durmadan ate eden erkek kadn, yerli yabanc, bykl byksz onbinlerce mutsuz grdk. Bir video filmi bitip bir ikincisi ekranda belirmeden nce, "ocuun bu kadar kolay aldanaca aklma gelmemiti," derdi Canan, ikinci filmden sonra ekran kara lekeler sardnda "Gene de bir yere doru gidiyorsan, hayat gzel," derdi Canan. Ya da "inanmyorum, kanmyorum ama seviyorum," derdi Canan. Ya da uykuyla uyanklk arasnda, "Ryamda mutlu evlileri greceim," derdi Canan yznde filmin mutluluuyla. 78 Cananla yolculuklarmzn nc ayn bitirirken, bini akn p sahnesi grm olmalyz. Her pte, otobs hangi kk kasabadan cra ehre giderse gitsin, iinde yumurta sepetli yolcular, eli antal memurlar ya da kimler olursa olsun, koltuklarda bir sessizlik balar, Canan'n ellerini dizlerinin zerinde ya da kucanda tutuunu hisseder ve sonra ben, bir an, iddetle kark derin, sert ve anlaml bir ey yapmak isterdim. Tam bilincinde olmadm bu eyi, ya da bir benzerini, yamurlu bir yaz gecesi yaptm da. Karanlk otobsn yars doluydu; ortalarda bir yerdeydik ve ekranda bizden ok uzak, bize ok yabanc tropikal.bir manzarada yamur yayordu. Bir igdyle pencereye, ve bylece Canan'a bam yaklatrdmda darda yamurun baladn grdm. Ayn anda bana glmseyen Canan'mn dudaklarm, filmlerde grdm gibi, televizyonda yapld gibi, yapldn sandm gibi ptm, btn gcmle ptm, istekle ve hrsla ptm, melek, rpnyordu, kanatarak ptm. "Hayr, hayr canm" dedi bana. "Ona ok benziyorsun, ama sen o deilsin. O baka bir yerde..." Pembe neon klar yzne en cra, en sinekli ve en lanetli Trk Petrol'n panosundan m vurmutu, ekrandaki teki dnyann inanlmaz afandan m? Kzn dudaklarndan kan szyordu, diye yazar kitaplar byle durumlarda ve grdmz filmlerin kahramanlar da byle durumlarda masalar devirir, camlar krar ve arabalarn hzla duvara srerlerdi. Ben, dudaklarmda p tad bekledim kahrolarak. Belki de aklma gelen yaratc bir buluun tesellisiyle: Ben yokum, dedim kendi kendime ve ben yoksam eer ne farkeder! Ama otobs yeni bir istekle sallanrken her zamankinden daha fazla varolduumu hissettim: Bacaklarmn arasnda byyen ar yznden: Gerilmek, patlamak ve gevemek istiyorum. Sonra, daha daha derine gitmi olmal istek; btn dnya olmal, 79 yeni bir dnya. Ne olacan bilmeden, bekliyordum, gzlerim nemlenirken, terlerken bekliyordum, bekliyordum istekle ve neyi beklediimi bilmeden ki her ey, ne ar, ne yava mutlulukla patlad, eridi, yitip gitti. nce o muhteem grlty duyduk, sonra kaza ertesinin bir anlk huzurlu sessizliini. ofrle birlikte, bu sefer televizyonun da tuzla buz olduunu grdm. Haykrlar ve lklar balaynca elinden tutup Canan' ustalkla ve salimen yeryzne indirdim. akr akr yamur altnda, bizde de, bizim otobste de fazla bir hasar olmadn anladm hemen, iki ya da l ve bir ofr. Ama br otobs, ehit ofrn brnden girip ikiye katlayp aaya, amurlu tarlaya yuvarlad HEMEN VARAN, ller ve lmekte olanlarla kaynayordu. Hayatn karanlk merkezine dikkat ve merakla iner gibi, yuvarland yere, msr tarlasna doru indik ve bylenerek otobse yaklatk.

Yanna vardmzda patlam pencerelerinin birinin iinden batan aa kanlar iinde bir kz kmaya abalyordu. Aracn iine uzanm elinde bir bakasnn eilip baktk- gc tkenmi gen bir erkein elini tutuyordu. O eli hi mi hi brakmadan, blucinli kz, bizim de yardmlarmzla aratan dar kt. Tutmakta olduu ele doru eildi sonra; onu ekerek sahibini dar karmaya alt. Ama gryorduk, ters dnm otobsteki gen, nikelajla kapl ubuklarn, karton gibi katlanm boyal tenekelerin arasna skm kalmt. Bir sre sonra bizlere ve karanlk ve yamurlu dnyaya tersinden bakarak ld. Uzun sal kzn yznden gznden kanl yamur sular akyordu. Biz yalarda olmalyd. Yamurda pembeleen yznde lmle yzyze gelmi birinden ok, akn bir ocuk ifadesi vard. Kk slak kz, senin iin biz ok zldk. Bir an, bizim otobsten gelen n altnda, koltuunda oturan l erkee bakt ve dedi ki: "Babam, babam imdi ok kzacak." l erkein elini brakt, dnp Canarim yzn ellerinin arasna ald, yzyllardr tand gnahsz bir kzkardei okar gibi okad. "Melek," dedi. "Sonunda buldum seni, sonunda, yamur iinde onca yolculuktan sonra." Kanl gzel yz, Canan'a hayranlkla, zlemle, mutlulukla bakyordu. "Beni hep izleyen, en olmadk yerde karma kverecekmi gibi yapan, sonra kaybolan, kaybolduu iin de kendini aratan bak senin baknd," dedi kz. "Senin baknla karlamak iin yollara dtk, senin bu yumuack baknla gzgze gelebilmek iin otobslerde geceledik, ehir ehir gezdik, kitab bir daha, bir daha okuduk, melek, biliyorsun." Canan, biraz akn, biraz kararsz, ama yanlln gizli geometrisinden memnun ve kederli, hafife glmsedi. "Gl bana," dedi lmekte olan blucinli kz. -Onun leceini anlamtm, melek"Bana gl ki o dnyann n bir kere olsun grebileyim yznde. Bana karl k gnlerinde, elimde antam okuldan dnerken rek almak iin girdiim frnn scakln hatrlat, bana scak yaz gnnde iskeleden denize ne neeyle atladm hatrlat; hatrlat bana, ilk p, ilk kucaklay, tek bana taa tepesine ktm ceviz aacn, kendimden teye getiim yaz akamn, neeyle sarho olduum geceyi, yorganmn iini ve bana severek bakan gzel ocuu hatrlat bana. Hepsi o lkedeler, ben de gitmek istiyorum oraya, yardm et, yardm et ki, her soluk alta biraz daha eksiliimi mutlulukla karlayabileyim." Canan ona tatl tatl glmsedi. "Siz melekler," dedi kz, msr tarlasnn iinden gelen lm ve hatrlay lklar arasnda. "Ne kadar da korkunsunuz! Ne kadar da acmasz, ama gzel! Bizler her kelimeyle, her eya ile, her hatrlay ile ar ar kuruyup, toz olup biterken sizler ve tkenmeyen nzn dedii her yer, nasl da zaman d bir huzurun iinde kalabiliyor. Onun iin, kitab okuduk okuyal, talihsiz sevgilimle ben, otobs pencerelerinden, baklarnz aradk. Senin baklarn melek, nk, kitabn vaad ettii esiz an, imdi gryorum ki, buymu, iki diyar arasnda bir gei zaman. Ne oradayken, ne de buradayken; ben imdi, hem oradayken hem de buradayken anlyorum k denen eyin ne olduunu; huzurun, lmn ve zamann ne olduunu, ne mutlu anlyorum. Daha da gl bana melek." Ondan sonra ne olduunu sanki hatrlayamadm bir sre. Hani tatl sarholuk anlarnn sonunda, kafa iyice bulanr da, sabah olduunda "ite orada film koptu," denir ya; bunun gibi bir ey gelmiti bama. nce ses gitti, hatrlyorum, kz ile Canan'n birbirlerine nasl baktklarn grr gibi oluyordum. Sesin arkasndan, grnt de bir sre kaybolmu olmal ki, bir sre grdklerim anlarm arasna hi karmadan, hibir kayt aletine taklmadan buharlap gitti. Blucinli kzn sudan sz ettii hayal meyal aklmdayd da, msr tarlasn nasl atk da bir rmak kenarna geldik, oras da bir rmak myd, amurlu bir dere miydi, bu durgun suyun zerine tp tp vuran yamur damlalarn ve suda brakt halkalar nereden gelen mavi n iinde grebiliyordum, kartamyordum. Bir sre sonra blucinli kzn Canan'n yzn gene ellerinin arasnda tuttuunu grdm. Bir eyler fsldyordu ona, ama iitmiyordum ya da bir ryadaki gibi

fsldanan szler bana erimiyordu. Belli belirsiz bir sululuk duygusuyla ikisini yalnz brakmam gerektiini dndm. Dere boyunca bir iki adm attm, ama ayaklarm balklam bir amura gmlyordu. Sarsak admlarmdan rken bir dizi kurbaa her biri birer belirgin "cup" yaparak kendilerini suya attlar. Suyun zerindeki buruturulmu bir sigara paketi ar ar yaklat. Bir Maltepe paketiydi, sana soluna isabet eden yamur 82 damlacklar yznden arada bir yle bir sallanyor, sonra kendinden emin ve marur, belirsizlikler lkesine doru gsterile ilerliyordu. Gr amn karanl iinde, kprtlarn grdm sandm Cananla kzn glgeleri ve bu sigara paketinden baka ak seik hibir ey yoktu. Anne anne, onunla ptm ve lm grdm, demitim ki kendi kendime, Canan'n seslendiini duydum. "Yardm et," dedi bana. "Yzn ykayaym ki babas kanlar grmesin." Arkasnda durup kz tuttum. Omuzlar krlgand, koltu-kaltlar scack. Sigara paketinin yzd sudan avu avu alan Canan'n kzn yzn ykayn, alnndaki yaray efkatle temizleyiini, hareketlerindeki ana dikkati, zerafeti doya doya seyrettim; kzn kannn dinmeyeceini anladm. Kz bize, kkken ninesinin kendisini ite byle ykadn syledi. Bir zamanlar kkt, sudan korkard, imdi bymt, suyu seviyordu ve lyordu. "lmeden nce sizlere anlatacaklarm var," dedi. "Beni otobse gtrn." ikiye katlanm ve ters dnm otobsn evresinde hzl ve yorucu bir bayram gecesinin sonunda grlebilecek kararsz bir kalabalk vard imdi. Iki- kii belirsiz bir amala ar ar kprdanyordu, belki bir ceset tayorlard, bir bavul tar gibi. Bir kadn emsiyesini am elinde plastik anta sanki yeni bir otobs bekliyordu. Bizim katil otobsn yolcularyla madur otobsn baz yolcular, paralanm otobsn iinde bavullar, ller ve ocuklar arasnda kalanlar darya, yamurun iine ekmeye alyorlard. Yaknda lecek olan kzn az nce tuttuu el ise brakt gibi duruyordu. Kz acdan ok, bir eit grev ve zorunluluk duygusuyla otobse sokuldu, eli efkatle tuttu. "Sevgilimdi," dedi. "Kitab ilk ben okudum, bylendim, korktum. Hata ettim, o da benim gibi bylenecek sanarak 83 okusun diye ona verdim. Bylendi, ama bununla yetinmedi, o lkeye gitmek istedi. Bunun bir kitap olduunu syledimse de inandramadm. Sevgilimdi. Yollara dtk, ehir ehir gezdik, hayatn yzeylerine dokunduk, renklerin gizlediklerinin ilerine girdik, esas olan aradk, ama bulamadk. Aramzda kavgalar kmaya balad iin onu araylarnda yalnz braktm, evime anneme babama dndm, bekledim. Sonunda sevgilim bana dnd, ama bambaka'biri olarak. Bana kitabn pek ok kiiyi yoldan kardn, pek ok talihsizin hayatn kaydrdn, btn ktlklerin kayna olduunu syledi. imdi btn bu hayal krklklarna ve krk hayatlara yol at iin kitaptan intikam almaya yemin etmiti. Ona, kitabn bir suu olmadn syledim, bunun gibi pek ok kitap olduunu anlattm. nemli olan insann okurken grd eylerdir, dedimse de dinletemedim. Aldatlm bahtszlarn intikam atei iine girmiti bir kere. Bana Dr. Narin'den sz etti, onun kitaba kar savandan, bizi yok eden yabanc uygarlklara, Bat'dan gelen yeni eyalara at savatan, yazya kar byk mcadelesinden bahsetti... eit eit saatlerden, eski eyalardan, kanarya kafeslerinden, el deirmenlerinden, kuyu krklarndan sz ediyordu. Anlamyordum, ama seviyordum onu. iini kin brmt, ama gene de benim canm sevgilimdi. Bu yzden, Gdl kasabasnda "amalarmz" iin bir gizli bayiler toplants var dedii zaman peinden gittim. Dr. Narin'in adamlar bizi bulup alacaklar, Dr. Narin'in kendisine gtreceklerdi... imdi bizim yerimize oraya siz gidin... Kitaba ve hayata ihaneti durdurun. Dr. Narin bizleri, davaya inanm gen soba bayileri olarak bekliyor. Kimliklerimiz sevgilimin ceketinin i cebinde... Bizi almaya gelecek olan adam OPA tra kremi kokacak." Yz gene kanlar iinde kalan kz, elindeki l eli pt, okad ve alamaya balad. Canan omuzlarndan tuttu onu. "Ben de suluyum melek," dedi kz. "Senin sevgini hak 84

etmiyorum. Sevgilime kandm, peinden gittim, kitaba ihanet ettim. O benden de sulu olduu iin seni gremeden ld. Babam ok kzacak ama, ben senin kollarnda leceim iin mutluyum." Canan lmeyeceim syledi ona. Ama grdmz filmlerde lenler hibir zaman leceklerim ilan etmedikleri iin bu lm bize oktan inandrc gzkmeye balamt. Melek rolndeki Canan, kzn elini, o filmlerdeki gibi l olann eline sk skya tututurdu. Sonra kz, eli sevgilisinin elinde, ld. Canan dnyaya tersinden bakan olann cesedine sokuldu. Ban otobsn patlam camndan ieri soktu, bir sre orada arand ve yznde mutlu bir glmseyi, elinde yeni kimliklerimizle bizim yamurlu dnyamza geri dnd. Yznde o mutlu glmseyii grnce nasl da seviyordum Canan'. Geni aznn kenarlarnda, gzel dilerinin bittii yerle dudaklarnn yumuak bir ayla birletii noktalarda aznn iinin iki karanlk noktasn gryordum. Glerken Canan'in aznn kenarlarnda beliren iki sevimli gen! O beni bir kere pmt, ben onu bir kere pmtm, imdi yamurun altnda bir kere daha pelim istedim, "ama hafife uzaklat benden. "Yeni hayatmzda, senin adn Ali Kara, benim adm da Efsun Kara," dedi elindeki kimlikleri okurken. "Evlilik czdanmz da var." ingilizce dersinde iittiimiz o retici, efkatli, anlayl retmen sesiyle glmsedi sonra: "Bay ve Bayan Kara bayiler toplants iin Gdl kasabasna gidiyorlar." 85 Gdl kasabasna bitip tkenmeyen yaz yamurlarndan ve otobs ve iki ehir deitirdikten sonra vardk. amurlu garajlardan arnn dar kaldrmlarna karken yukarda tuhaf bir gk grdm; orta yerine gerilmi bez afite ocuklar yazlk Kuran kursuna arlyordu. Tekel ve Spor Toto bayiinin nnde, ileri doldurulmu san ls, renkli likr ieleri arasnda dilerini gstererek glmsyordu. Eczanenin kapsna siyasi cinayetlerden sonraki cenazelerde yakalara taklan el ilanlarna benzer resimler yaptrlmt: Altlarnda doum ve lm tarihi yazan ller eski yerli filmlerdeki iyi zenginleri hatrlatt Canan'a. Bir dkkana girip kendimize saygdeer birer gen bayi ss vermek iin plastik bir el antas ve naylon gmlekler aldk. Bizi otele doru karan dar kaldrmlarda kestane aalan alacak bir dzgnlkte dizilmiti. Birinin glgesindeki levhada, "lazer ile deil el ile snnet" szlerini okuyunca Canan, "bizi bekliyorlar," dedi. Ben rahmetli Ali Kara ile Efsun Kara'nn cebimdeki evlilik czdann hazr ediyordum, ikbal Oteli'nin Hitler bykl ufak tefek kayt memuru czdan yalnzca yle bir kartrd. 86 "Bayiler toplants iin mi geldiniz?" dedi. "Hepsi lisedeki ala gittiler. Bu antadan baka bavul yok mu?" "Bavullarmz otobs ve yolcularla birlikte yand," dedim ben. "Lise nerede?" "Tabii otobsler yanar, Ali Bey," dedi memur. "ocuk size liseyi gsterir." Bizi liseye gtren ocukla, benimle hi konumad eker bir sesle konutu Canan: "O kara gzlkler dnyan karartmyor mu senin?" "Karartmyor," dedi ocuk. "nk ben Michael Jackson'um." "Annen ne diyor buna?" dedi Canan. "Bak, annen sana ne gzel bir yelek rm." "Annem karamaz!" dedi ocuk. Ad, Beyolu pavyonlarnda olduu gibi, yanp snen neon lambalarla yazlm Kenan Evren Lisesi'ne varana kadar Michael Jackson'dan unlar rendik: Orta bire gidiyordu; babas otel sahibinin ilettii sinemada alyordu, ama imdi toplantyla meguld; btn kasaba bayiler toplantsyla meguld; bazlar da bu ie kar kyorlard; nk kaymakam yle bir ey demiti: "Ben, kaymakam olduum yere leke srdrmem!" Kenan Evren Lisesi'ndeki kalabalk iinde zaman saklayan makineyi, siyah beyaz televizyonu renkliye eviren sihirli cam, ilk Trk otomatik domuz eti dedektrn, kokusuz tra losyonunu, gazeteden pnii kupon kesen makas, ev sahibi eve girer girmez kendi kendine yanan sobay ve bir hamlede btn bir minare, mezzin, hoparlr ve Batllama-Islamlama sorununu modern ve ekonomik bir zmle safd brakan kurgulu saati grdk. Bildiimiz guguklu saatin kuu yerine geleneksel mekanizmaya iki figr balanmt. Namaz saatlerinde erefe biimindeki ilk katta belirip kez "Allah uludur!" diyen minik bir imam ve saat balarnda yukardaki erefede belirip, "Ne mutlu Trkm, Trkm, Trkm!" diyen kravatl ve byksz bir minik oyuncak beyefendi.

87 Grnt saklama makinasn grnce, ileri srld gibi, bu bulularn btnyle blge lise rencileri tarafndan yapldndan phelendik. Kalabalkta gezinen babalar, amcalar, retmenlerin de akl ve parma karm olmalyd bu bululara, iice gemi bir otomobil jantyla d lastik arasna yzlerce el aynas karlkl bir labirent oluturacak ekilde dizilmiti. Bir noktadan k ve grnt aynalar labirentine alnyor, kapak kapatlnca zavall k sonsuza kadar aynalar arasnda dnmek zorunda kalyordu. Sonra, keyfin cann ne zaman isterse o zaman, kapal delie gzn uydurup kapa aarsan, ierdeki grnty, artk ne grnts hapsedilmise ieri, bir nar aac, sergiyi gezen cadoloz retmen, iman buzdolab bayii, sivilceli renci, bir bardak limonata ien tapu memuru, ayranla dolu srahi, Evren Paa'nn portresi, makineye glen disiz hademe, karanlk bir adam, onca yolculua ramen teni l l parlayan gzel ve merakl Canan ya da kendi gzn, ite onu yeniden gryordun. Makineye deil de sergiye bakarken baka eyler de grdk: Mesela, kare ceketli beyaz gmlekli kravatl bir adam bir konuma yapyordu. Kalabalktakilerin ou kk takmlar oluturmu, birbirlerini ve bizi szyorlard. Sa krmz kurdelal bir kk kz bartl iri anasnn etei dibinde z sonra okuyaca iiri gzden geiriyordu. Canan bana sokuldu. zerinde Kastamonu'dan aldmz, Smerbank basmasndan fstki bir eteklik vard. Onu seviyordum, ok seviyordum, biliyorsun melek. Ayran itik. Yemekhanedeki tozlu akam na dalgn, yorgun, uykulu baktk. Bir eit varolma mzii. Bir eit hayat bilgisi. Bir eit televizyon ekran da vard ki, sokulmu, anlamaya alyorduk. "Bu yeni televizyon Dr. Narin'in katks," dedi papyonlu bir adam. Mason muydu? Masonlarn papyon taktn bir gazetede okumutum. "Kiminle tanm oluyorum," diye 88 sordu bana ve alnma dikkatle bakt, belki de Canan'a benden fazla bakyor olmaktan ekindii iin. "Ali Kara ve Efsun Kara," dedim ben. "ok gensiniz. Krk kalpli bayiler arasnda bu kadar genlerin olmas bizi umutlandryor." "Genlii deil, yeni bir hayat temsil ediyoruz, efendim," diyordum ki ben: "Krk kalpli deil, salam imanlyz," dedi iri yapl biri, sevimli biri, sokakta liseli kzlarn saati sorabilecei iyimser amca. Bylece, biz de kalabala katldk. Sa kurdelal kz, hafif bir yaz rzgr gibi bir mrldanmayla iirini okudu. Yerli filmlerde iyi bir arkc olabilecek yakkl delikanl, bir askerin snflama titizliiyle blgemizden sz etti: Seluklu minarelerinden, leyleklerden, yaplmakta olan elektrik santralndan ve yrenin verimli ineklerinden. Her renci yemekhane masalarnn zerine konmu buluunu anlatrken, babas ya da retmeni yanna gelip gururla bizlere bakyordu. t Ellerimizde ayran ve limonata bardaklar baz kelerde toplandk; birbirimize arptk, el sktk. Belli belirsiz bir alkol kokusu aldm, bir OPA kokusu da, ama kimden, kimlerden? Dr. Narin'in televizyonuna da baktk. En ok Dr. Narin'den szediliyordu, ama kendi ortalkta yoktu. Hava kararnca, erkekler nden, kadnlar arkadan lokantaya gitmek iin liseden ktk. Kasabann karanlk sokaklarnda "";; sessiz bir dmanlk vard. Hl kapanmam berber ve ' bakkallarn kaplarndan, televizyonu ak bir kahvehaneden ve lambalar yanan kaymakamln pencerelerinden gzet; leniyorduk. Yakkl rencinin szn ettii leyleklerden biri meydandaki kuleden, lokantaya giren bizleri dikizliyordu. s Merakla? Dmanca? Lokanta, duvarlanna Trk byklerinin, erefle batm tarih bir denizaltmzn, arpk kafal futbolcularn, mor incirlerin, 89 Tfpp

saman sars armutlarn ve mutlu koyunlarn resimleri aslm akvaryumlu, saksl ve iyiniyetli bir yerdi. Bir anda bayiler ve kanlaryla, lise rencileri ve retmenler, bizi sevenler, bize inananlarla dolunca, sanki byle bir kalabal aylardr bekliyormuum, aylardr byle bir geceye hazrlanyormuum gibi hissettim kendimi. Herkesle birlikte, herkesten ok itim. Erkekler masasnda, yanma oturup kalkanlarla, rak kadehlerini tokutururken itahla onurdan szettim, hayatn kayp anlamndan, kayp bireylerden. Hayr, konuyu nce onlar at iin: Cebinden bir deste oyun kd karan ve papaz yerine izdii "eyh"i ve vale yerine izdii "kul"u gururla gsterip lkemizdeki yzyetmi bin kahvehanenin ikibuuk milyona yakn masasnda artk bu ktlarn datlmas gerektiini uzun uzun anlatan dosta yle bir hak verdim ki birlikte atk: Umut buradayd, bir suret olarak bu gece aramzdayd; melek miydi bu umut? Bir ktr, dediler. Dediler ki: Her soluk alp verite biraz daha eksiliyoruz. Dediler ki: Eyalarmz gmdmz yerden karyoruz. Biri bir soba resmi gsterdi. Tandk bir bakas: Bir bisiklet ki boyu boyumuza, pou poumuza uyar. Papyonlu bey cebinden bir sv iesi kard: Di macunu yerine... Bir rya grdm diye anlatt ne yazk ki iemeyen disiz dede: Korkmayn diyor o bize, o zaman krlmazsnz. O kimdi? Esas eyann srrn bilen Dr. Narin niye gelmemiti, niye yoktu? Aslnda, dedi bir ses, Dr. Narin bu imanl delikanly greydi kendi olu gibi severdi. Kimdi bu ses, ben dnene kadar yok oldu. Ht, dediler, Dr.-Narin'den byle ulu-orta bahsetmeyin. Yann televizyonda melek gzknce, tartma kacak! Her ey, btn bu korku kaymakam yznden, diyorlard, ama o da aslnda tam kar deil. Trkiye'nin en zengini Vehbi Ko da bu sofraya, bu davete gelebilir. En byk bayidir o, dedi biri. Birileriyle ptm hatrlyorum; gen diye beni kutlayanlarla, akszl diye kucaklayanlarla; nk onlara otobslerdeki ekran, renkleri 90 ve zaman anlatmtm. Ekran, dedi Tekel bayii, sevimli de bir adamd: imdi bizim ekran bizlere bu tuza hazrlayanlarn sonu olacak; yeni ekran yeni hayattr. Birileri yanma oturuyor kalkyordu; ben de bakalarnn yanna oturdum, kalktm ve anlattm: Kazalar, lm, huzuru, kitab, o n... Daha da ileri gitmi olmalym: "Ak" dedim, kalkp oturduu yere baktm, Canan kendisini inceleyen retmenler ve kanlan arasndayd. Oturdum: Zaman, dedim bir kazadr, bir kaza sonucu buradayz. Dnyada olmak da yle. Mein ceketli bir iftiyi ardlar, sen onu dinle o zaman dediler. ok ihtiyar deildi, ama oflaya puflaya, "estafurullah," dedi, "naizane" kefini i cebinden kard: Bir cep saatiydi, ama mutlu olduun zaman anlyordu ve o zaman kendiliinden duruyordu ve o vakit mutluluun da sonsuza kadar uzuyordu. Mutlu olmadn vakit saatin akrebiyle yelkovan telala koarlar ve sen de, aman zaman ne abuk gemi derdin o vakit ve dertlerin de gz ap kapayncaya kadar geerdi. Sonra gece, sen saatin yanbanda huzurla uyurken, kendiliinden zamann artsn eksisini ayarlard ihtiyarn bana alm elinde sabrla tkrdayan bu kk ey ve sabah hibir ey olmam gibi, herkesle birlikte kalkardn. Zaman demitim ya, bir ara akvaryumda ar ar salnan balklara bakakalmtm. Bir adam sokulmu yanma, bir glge, dedi ki: "Bizi," dedi. "Bat medeniyetini kmsemekle , suluyorlar. Aslnda tam tersi... rgp'teki maaralarnn iinde yzyllardr yaayan hal kalntlarm duymu muydunuz?" Ben balklarla konuurken kimdi konuan bu balk, ben dnene kadar yok oldu. nce lgeymi dedim, sonra o dehet kokuyu aldm korkuyla: OPA. Bir sandalyeye oturur oturmaz koca bykl bir amca, bir parmana anahtarlk zincirini sinirle dolarken sordu: Kimlerdendim ben, oyum kimeydi, hangi buluu beendim, yarn sabah ne karar veririm? Aklmda balklar vard, bir bardak daha rak ier misiniz diyecektim. Sesler, sesler, sesler duydum. 91 ?..' Sustum. Sonra sevimli Tekel bayii ile yanyana dmz: Artk hi kimseden korkmadn syledi, vitrinindeki doldurulmu fareye takan kaymakamdan bile. Niye yalnz bir Tekel vard bu lkede likr satar; devlet tekeli. Bir ey hatrlyordum, korktum ve korkunca aklma geleni syledim: Hayat, dedim, bir yolculuksa eer, alt aydr ben de bir yoldaym, bir ey rendim, izin verin

syleyeyim. nk bir kitap okumutum, btn dnyam kaybetmitim, yenisini bulmak iin yollara dmtm! Ne buldum? Ne bulduumu sanki sen syleyiverecektin melek! Bir an sustum, bir an dndm ve melek, dedim, ne dediimi bilmeden ve birden bir ryadan uyanr gibi hatrladm ve kalabalkta seni aramaya baladm: Ak. Orada, buzdolab ve soba bayileri ve karlar ve papyonlu adamla kzlar arasnda ve retmenlerin ve ii gemi bunaklarn ll baklar arasnda ve grlmeyen bir radyonun mziinin eliinde Canan liseli uzun boylu ve arsz bir herifle dans ediyordu. Oturdum bir sandalyeye, sigara itim. Dans etmeyi bilseydim... Filmlerde gelinle damadn edecei trden bir dans. Kahve itim. Btn saatler, mutluluk cep saati bile ilerlemi olmalyd... Sigara... Dans eden iftleri alkladlar. Kahve... Canan kadnlarn arasna dnd. Bir kahve daha itim... Otele dnerken karlarnn kollarna giren kasaballar gibi, blge bayileri gibi, ben de Canan'a sokuldum. Kim o liseli ocuk, seni nereden tanyor? Kasaba karanlnda, kurulduu kulesinden leylek bizi seyrediyor. Gerek bir kar koca gibi otelin gece bekisinden ondokuz numaral anahtarmz almtk ki, herkesten ok iini bilen, herkesten ok kararl gzken biri merdivenlerle benim arama, iri, terli gvdesini yerletirip yolumu kesti. "Sayn Kara," dedi, "eer vaktiniz varsa..." Polis, diye dndm ben, evlilik czdannn bir trafik ehidinden miras olduunu farketti. "Rahatsz etmiyorsam, biraz konumak 92 mmkn m acaba?" Bir erkek erkee muhabbet havasndayd, Canan elinde 19 numara, eteklii basmadan, merdivenlerden yukar ne narin, ne zarif uzaklat. Gdl kasabasndan deildi adam, adn da iitirken unuttum, gece konutuuna gre diyelim ki Bay Bayku, belki de bekleme salonundaki kafesteki kanarya yznden aklma gelmitir. Kanarya bir aa, bir yukar ve hop bir de tellere srarken Bayku dedi ki: "imdi bizi yediriyorlar, iiriyorlar, ama yarn oy vermemizi isteyecekler. Dndnz m? Btn gece, yalnz bu blgenin deil, memleketin drt bir yanndan gelmi btn bayilerle tek tek konutum. Yarn bir kargaa kabilir, dnmenizi istiyorum, dndnz m? En gen bayi sizsiniz... Oyunuz kimedir?" "Kime vermeliyim sizce?" "Dr. Narin'e deil, inan, kardeim bana -kardeim diyorum sana- bunun sonu maceradr. Melekler gnah iler mi? Karmzdaki btn o glerle baedebilir miyiz? Artk kendimiz olmamza imkn yok. Bunu nl ke yazar Celal Salik bile anlam ve intihar etmitir. Yazlarm onun yerine bakas yazyor. Her tan altndan onlar kyor, Amerikallar. Kendimiz olamayacamz anlamak, evet bir kederdir; ama bu olgunluk bizi felaketlerden de korur. Ne yapalm yani, oullarmz torunlarmz da bizi anlamayversinler... Medeniyetler kurulur, medeniyetler yklr. Kurulurken sen kurulacana inan da, yklrken oyun bozan borazan ocuk gibi silaha sarl. Btn bir halk baka bir kimlie brnrken sen bunlarn kan ldreceksin? Melei nasl su orta edebilirsin? Sonra, kimdir melek efendim? Eski sobalar, pusulalar, ocuk dergilerini, mandallar biriktiriyormu, kitaba yazya dmanm. Hepimiz anlaml bir hayat yaamaya alyoruz, ama bir noktada duruyoruz. Kendisi olabilen kim? Meleklerin fsldad talihli kim? Bunlar speklasyonlar, bunlar anlayamayanlar kandrmak 93 iin bo laflar: i irazesinden kacak. Duydunuz mu, Ko gelecek diyorlar, Vehbi Ko... Devlet, kaymakam da izin vermez; yala birlikte kuru da yanar: Dr. Narin'in televizyonu neden zel muameleyle yarn gsteriliyor? Hepimizi bir maceraya srklyor, Cola hikyesini aklayacak diyorlar, bu lgnlk. Biz bu toplantya bunun iin gelmedik." Daha da anlatacakt anlatmasna, ama lobi denemeyecek salona kzl kravatl bir adam giriyordu... Bayku: "Btn gece bu markaj srer artk..." deyip svt. Bir baka bayinin peinden sokaa, kasabann karanlna ktm grdm. Canan'n kt merdivenler karmdayd. Bir ate hissettim, bacaklarm titriyordu, belki rakdan belki kahveden, bir yrek arpnts vard ve alnmda ter birikmiti. Merdivenlere deil, kedeki telefona kotum, numaray evirdim, hatlar kart, evirdim, numaralar kart, evirdim anne sana: Anne, dedim, anne duyuyor musun, ben evleniyorum, bu akam, az sonra, imdi, hatta evlendik,

yukarda odada, merdivenlerden klyor, bir melekle, alama anne, yemin ediyorum, eve dneceim, alama anne kolumda bir gn bir melekle. Kanarya kafesinin arkasnda bir ayna olduunu neden daha nce farketmemitim? Merdivenlerden karken bir tuhaf gzkyor. 19 nolu oda, Canan'n bana kapsn at, elinde sigara beni karlad, sonra ak pencereye gidip kasaba meydann seyrettii oda, bir bakasnn bize kendiliinden alvermi zel kasas gibiydi. Sessiz. Scak. Yar karanlk. Yanyana iki yatak. Ak pencereden kederli bir kasaba Canan'n uzun boynuna ve salarna yandan vuruyordu ve sinirli, sabrsz, sigara duman, -bana m yle geliyorduGdl ehrindeki uykusuzlarn, llerin ve huzursuzlukla uyuyanlarn yllarca yllarca soluk alp vererek gkte biriktirdikleri bir eit mutsuz karanla doru Canan'n gremediim azndan ykseliyordu. 94 Aadan bir sarhoun kahkahas duyuldu, -belki bir bayi-bir kap arpt. Canan'n snmemi sigarasn bitirimler gibi aaya attn ve sigarann taklalar atarak den turuncu na bir ocuk gibi baktn grdm. Pencereye gittim, ben de aaya, sokaa, alana baktm, baktm grmeden. Daha sonra yeni bir kitabn kapana bakar gibi uzun uzun pencereden grdmz eyleri seyrettik. "Sen de ok itin deil mi?" diye sordum, "itim," dedi Canan iyimserlikle. "Daha nereye kadar gider bu?" "Yol mu?" dedi Canan neeyle. Meydandan kp garajlara, garajlardan nce de mezarla urayan yolu iaret ederek. "Nerede bitecek bu sence?" "Bilmiyorum," dedi Canan. "Ama gidecei yere kadar gitmek istiyorum, bir de oturup beklemekten iyi deil mi?" "Czdandaki paralarn sonuna geldik," dedim. Az nce Canan'n iaret ettii yolun karanlk keleri bir arabann gl klaryla aydnland. Alana giren ara bir bolua park etti. "Oraya hi varamayacaz," dedim ben. "Sen benden de ok imisin," dedi Canan. Aracn iinden kan bir adam kapy kilitledikten sonra bizi grmeden, bizi farketmeden bize doru yrd ve Canan'n aaya att sigara izmaritine, bakalarnn hayatlarm acmaszca ezenlerin yapt gibi dncesizce bastktan sonra ikbal Oteli'ne girdi. Uzun, ok uzun sren bir sessizlik balad; sanki kk sevimli Gdl ehrinde kimse yoktu. Uzak bir mahalleden bir-iki kpek karlkl havlatlar ve yeniden sessizlik balad. Arada bir meydann karanlk yerindeki nar ve kestane aalarnn yapraklar farkedilmeyen bir rzgrda hi hrdamadan kprdanyordu. ok uzun bir zaman orada pencerede, elence bekleyen ocuklar gibi sessizce dar bakarak 95 durmu olmalyz. Bir eit hafza aldatmas gibi: Her saniyeyi teker teker hissediyordum, ama geen vaktin ne tuttuunu syleyemezdim sanki. ok sonra: "Hayr ltfen ltfen bana dokunma!" dedi Canan. "Hibir erkek daha dokunmad bana." Yalnz gemii hatrlarken deil, bazan hayatn ta iinde onu yaarken de olur ya, bir an yaadm eyin ve pencereden grdm kk Gdl kasabasnn gerek deil de hayalini kurduum eyler olduunu hissettim. Belki de nmde gerek bir kasaba deil, posta idaresinin kard memleket dizisindeki pullarn stnde grlenlerden bir kasaba resmi vard da ona bakyordum. O pullarn zerindeki kk kasabalar gibi, ehir meydan bana kaldrmlarnda gezinilecek, bir paket sigara alnacak ve tozlu vitrinlere baklacak bir yer deil de, hatra gibi gzkyordu. Hayalehir, diye dndm, Hatraehir. Gzlerimin, ok derinden gelen ve kendiliinden bir hareketle bir daha hi mi hi unutulmayacak ac hatrann bir daha hi unutulmayacak grsel karln aradm biliyordum: Meydann karanlk yanndaki aalarn altn, belirsiz bir kla parldayan traktrlerin amurluklarn, eczanenin, bankann zerindeki btn gzkmeyen harfleri, sokakta yryen bir ihtiyarn srtn ve baz pencereleri taradm... Sonra fotoraftaki meydann deil o fotoraf eken makinenin ve fotorafnn yerini karmaya alan merakl gibi, ikbal OtelFnin ikinci katndaki pencereden bakan kendimi hayalimde dardan grmeye baladm. Otobslerde grdmz yabanc filmlerin jeneriklerindeki gibi: nce ehrin genel grnts grlr, sonra bir

mahalle, sonra bir avlu, bir ev, bir pencere... Ve bu cra ve uzak otelin penceresinden ben bakarken ve sen zerinde hemen tozlanm elbiselerin pencerenin ardndaki yataklardan birine yorgun uzanm yatarken, ikimizi, pencereyi, oteli, meydan, kasabay, getiimiz onca yolu ve lkeyi de dardan ve iimden gr96 yordum. Sanki hayalini kurduum ve blk prk hatrladm btn o ehirler, kyler, filmler, benzinciler ve yolcular derinde bir yerde iimde hissettiim acyla, eksiklikle birlemiti de ehirlerden, krk dkk eyalardan, yolculardan m kederin bana getiini, yoksa yreimdeki acdan btn bir lkeye, haritaya benim mi keder dattm karamyordum. 'Pencerenin kenarndan balayan mor duvar kdm haritaya benzettim. Kede duran elektrikli sobann zerinde VEZV yazyordu ve blge bayisiyle akam yeni tanmtm. Kar duvardaki lavabonun musluu tp tp damlyordu. Dolabn kaps tam kapanmad iin zerindeki ayna iki yatan arasndaki komodini ve zerindeki kk lambay yanstyordu. Lambann yanbandaki yatan mor yaprakl rtsne, bu rtnn zerine elbiseleriyle uzanp uyuyuvermi Canan'a yumuack vuruyordu. Kestane rengi salar hafife kzllamt. imdiye kadar nasl farketmemitim ben bu kzll? Baka pek ok eyi daha farkedemediimi dndm. Aklm gece yolculuklarnda otobsten inip orba itiimiz o lokantalar gibi hem l sld, hem de karmakark. Belirsiz bir kavak noktasndaki bir lokantann nnden geen uykulu ve hayalet kamyonlar gibi yorgun dnceler oflaya puflaya vites deitirerek aklmn bu karklndan geip geip gidiyorlard ve hemen arkamda hayallerimdeki kzn bir bakasn dleyerek uyurken soluk alp verilerini iitiyordum. Yanna uzan sarl ona, bu kadar beraberlikten sonra gvdeler birbirini ister! Dr. Narin de kim oluyor? Dayanamayp, dnp gzelim bacaklarna bakarken hatrlyorum ki, kardeler, kardeler, kardeler, darda, gecenin sessizliinde dolaplar eviriyorlar ve beni bekliyorlar. O sessizliin iinden szan bir pervane lambann ampul etrafnda acyla tozlarn dke dke dnyor. Ateler iinde ikiniz de yanp tutuuncaya kadar 97 j uzun uzun p onu. Bir mzik mi duyuyorum, yoksa aklm, dinleyicilerimizin istei zerine "Gecenin ars" adl paray m ald. Gecenin ars aslnda, ben yataki erkek kardelerimin ok iyi bildii gibi, karlk bulamam cinsel isteklerin yerine kr karanlk bir sokaa girip, kendim gibi iki- umutsuz it bulup, ac ac ulumak, birilerine kfr etmek, birilerini havaya uuracak bombann hazrlklarn yapmak ve melek sen anlarsn belki, bizi bu sefil hayata mahkm eden uluslararas kumpas tezgahlayanlar hakknda dedikodu etmektir. Bu dedikoduya "tarih" dendiini sanyorum. Yarm saat, belki krkbe dakika, peki, peki, en fazla bir saat uyuyan Canan' seyrettim. Sonra kapy atm, dar ktm, dardan kilitledim, anahtar cebime indirdim. Canan'm orada kald, reddedilmi ben, gecenin iinde. Sokakta bir aa yukar yrr, dner ona sarlrm. Bir sigara ier dner ona sarlrm. Ak bir yerde biraz kafay ekip cesaret bulur, dner ona sarlrm. Gecenin kumpaslar bana merdivende sarldlar. "Siz Ali Kara," dedi bir tanesi. "Sizi tebrik ederim, buraya kadar geldiniz ve ne kadar da gensiniz." "Bize katlrsanz," dedi aa yukar ayn boyda aa yukar ayn ince kravat ile ayn kara ceketi giyen ayn yalardaki ikinci haydut. "Size yarn kopacak ngardan baz sahneler gsterebiliriz." Ellerindeki sigaralar, ular alnma nianlanm birer kzl namlu gibi tutuyor, kkrtc bir ekilde glmsyorlard. "Sizi korkutmak iin deil, uyarmak iin," diye ekledi birincisi. Geceyars burada bir eit dedikodu, bir eit "adam tavlama" hazrlklar yaptklarn karabiliyordum. Leylein artk gzetlemedii sokaklara ktk, likr ielerinin ve doldurulmu farelerin nnden getik. Bir ara sokaa girdik, iki adm yrdk yrmedik bir

kap ald, bizi youn bir rak ve meyhane kokusu karlad. Muamba rtl kirli bir masaya oturduktan ve ikier kadeh raky -ila gibi lt98 fen- hzl hzl itikten sonra dostlarm hakknda, mutluluk hakknda, hayat hakknda yeni eyler renmitim. Bana ilk laf atan Stk Bey, Seydiehir'de bira bayiiydi. Bana yapt ile inanlar arasnda hibir eliki olmadn hikye etti. nk bira, biraz dnlrse bu anlalrd, rak gibi alkoll bir mai deildi, iindeki kabarcklarn "gazoz" olduunu bana atrp, bir bardaa boaltt bir ie Efes birasyla gsterdi, ikinci dostum belki de diki makinesi bayii olduu iin bu eit alnmalar, alnganlklar ve huzursuzluklara aldrmyor, geceyarlar kr elektrik direkleriyle krlemesine buluan uykulu ve sarho kamyon ofrleri gibi hayatn ta kalbine hzla dalyordu. ite: Huzur, huzur, buradayd huzur; bu kasabada, bu kk meyhanede: imdinin iinde; biz inanl yoldan paylat iki masasnn ve hayatn kalbinde. imdi gemite bamza gelenleri ve yarn gelecek olanlar dndke bu nn, muzaffer gemiimiz ile korkun ve sefil geleceimiz arasndaki bu esiz nn kymetini biliyorduk. Birbirimize hep doruyu syleyeceimize yemin ettik. ptk. Gzyalaryla gltk. Dnyann ve hayatn yceliini kutsadk. Meyhanedeki lgn bayiler ve uyank rgtler kalabalna dnp kadehlerimizi kaldrdk. Hayat buydu ite, ne oradayd, ne de baka bir yerde, ne cennette ne cehennemde: Tam ite burada, bu nn iindeydi muhteem hayat. Hangi lgn bizim yanldmz ileri srebilirdi ki, hangi akn bize laf dokundurabilirdi, kimdi bize zavall, sersefil, sprnt diyecek! Ne istanbul'daki hayat istiyorduk biz, ne Paris'teki, ne New York'takini; salonlar, dolarlar, apartmanlar ve uaklar orada kalsn; radyolar ve televizyonlar -bizim de var bir ekranmz- renkli gazeteler kalsn. Bizde tek bir ey var: bak, bak yreime, nasl da szyor hakiki hayatn onun iine. Melek, bir an, aklm bama toplayp, niye herkes bu kadarn bile yapamyor? diye dndm hatrlyorum. Bu 99 kadar kolaysa mutsuzluun ilacn imek, meyhaneden kp can dostlaryla yaz gecesinde yryen ad takma Ali Kara soruyor: Neden bu kadar ac, keder, sefalet, neden? ikbal Oteli'nin ikinci katnda Canan'mn salarn kzllatran lambann yanyor. Sonra bir Cumhuriyet, Atatrk, damga pulu havasna gi-riverdiimizi hatrlyorum. Binaya girdik, ta onun odasna ve Kaymakam Bey, beni alnmdan pt; o da bizdendi. Ankara'dan emir geldiini, yarn bizden kimsenin burnunun kanamayacan syledi. Beni mimlemiti, gveniyordu ve evet istersem gcr gcr makinenin teksir ettii ispirtoyla slak bildirileri okuyabilirdim: "Deerli Gdl halk, byklerimiz, kardelerimiz, baclar, analar, babalar ve imam Hatip Lisesi'nin imanl genleri! yle anlalyor ki dn kasabamzda misafir olarak gelen baz kiiler bugn misafir olduklarn unuttular! Ne istiyorlar? Yzlerce yldr camileri, mescitleri, bayramlaryla dinine, peygamberine, eyhlerine ve Atatrk heykeline bal kasabamzn kutsal bildii her eye kfr etmek mi? Hayr biz arap imeyeceiz, hayr bize Coca Kola iiremezsiniz, puta, Amerika'ya, eytan'a deil, Allah'a taparz! Aralarnda Yahudi ajan Maks Rulo, Mareal Fevzi akmak' kk drmeye alan Mari ve Ali taklitileri ve tescilli mptezeller niye huzurlu ehrimizde toplanyorlar? Melek kimdir ve onu televizyona karp alay etmek kimin haddinedir? Yirmi yldr bu ehri koruyan Hac Leylek Dede'ye ve gayretke itfaiyenin neferlerine yaplan kstahlklara seyirci mi kalnacak? Atatrk Yunan' bunun iin mi kovdu? Misafir olduunu unutan bu arszlara hadlerini bildirmezsek, bunlar ehrimize davet eden gafillere haket-tikleri dersi vermezsek, yarn birbirimizin yzne nasl bakacaz? Saat onbirde itfaiye Meydan'nda toplanyoruz. nk erefsiz yaamaktansa, onurla lmeyi istiyoruz." Bildiriyi bir daha okudum. Tersinden okunursa, ya da byk l 00 harfleri birletirilirse yeni bir tebli elde edebilir miydim? Hayr. Kaymakam Bey itfaiye arabalarnn sabahtan beri Gdl deresinden su ektiklerini syledi.

Yarn, kk bir ihtimal ama, iler belki denetimden kabilir, yangnlar yaylabilir, kalabalk scakta zerine fkrtlan sudan ikayeti olmayabilirdi. Bakan arkadalarmz yattrd: Belediye ile tam bir ibirlii iindeydiler ve vilayet merkezindeki jandarma birlikleri olaylar kar kmaz bastracaklard. "Olaylar yatp da kkrtclarn, Cumhuriyet ve millet dmanlarnn maskeleri dnce," dedi kaymakam, "bakalm grelim o zaman duvarlardaki sabun ilanlarn, kadnl afileri kim karalayacak? Grelim o zaman terzinin dkkanndan sarho kp kaymakama ve leylee ana avrat kim svecek?" Terzinin dkkann da benim -ben gzpek gencimizin-grmem gerektiine o ara karar verdiler. Kaymakam, ada Uygarla Ykselme rgt'nn yar gizli yesi iki retmen tarafndan kaleme alnm bir "kar bildiriyi" de bana okuttuktan sonra bir hademeyi yanma katt. Delikanly, terziye gtrmesini syledi. "Kaymakam Bey hepimize fazla mesai yaptryor," dedi hademe Hasan Amca bana sokakta, iki sivil polis memuru Kuran kursunun bezden duyurusunu lacivert gecenin iinde iki hrsz gibi sessizce skyorlard. "Devlet, millet iin alyoruz." Terzi dkkannda kumalar, diki makineleri ve aynalar arasna yerletirilmi bir sehpada bir televizyon, altnda ise bir video grdm. Benden biraz byk iki gen televizyonun arkasna gemiler, ellerindeki tornavidalar ve tellerle aletin zerinde alyorlard. Kenardaki, mor bir koltukta oturup hem onlar hem de karsndaki boy aynasnda kendisini seyreden adam bir bana bakt, bir de soran gzlerle Hasan Amca'ya. "Kaymakam Bey yollad," dedi Hasan Amca. "Size emanetmi bu ocuk." 101 Mor koltuktaki adam, arabasn park ettikten, Canan'm sigarasna bastktan sonra otele giren adamd. Bana efkatle glmsedi, oturmam syledi. Yarm saat sonra uzanp bir dmeye basp videoyu altrd. Televizyon ekrannda baka bir televizyonun grnts belirdi. O ekrann iinde de baka bir ekrann grnts. Derken mavi bir k grdm, lm hatrlatan bir ey, ama lm ok uzak olmalyd o ara. Ik, bizim otobslerin gezindii usuz bucaksz bir bozkrda boubouna gezindi bir sre. Sonra bir sabah grdm, afak skerken derler ya, onun gibi bir ey; takvim manzaralar grdm. Dnyann ilk gnlerine ilikin baz grntler de olabilirdi bunlar. Ne gzeldi yabanc bir kasabada sarho olup, otel odasnda sevgilim uyurken, tanmadm dostlarla bir terzi dkkannda oturup hayatn ne olduunu hi mi hi dnmeden, hayatn ne olduunu birden bir grntyle grvermek. Neden kelimelerle dnr de insan, grntler yznden ac eker, "istiyorum, istiyorum!" dedim kendime, tam da neyi istediimi bilemeden. Sonra beyaz bir k belirdi ekranda, televizyona eilmi iki gen de belki de n yzme yansmasndan anladlar da bunu dnp ekrana baktlar ve sesi atlar. Derken k melek oldu. "Ne kadar da uzaktaym ben," dedi bir ses. "O kadar uzakta ki her an aranzdaym. Dinleyin imdi beni kendi i sesinizle, dudaklarnz benim dudaklarm sanarak mrldann." Mrldandm ben de, bakasnn szlerini kt bir eviriden kendisinin klmaya alan bahtsz bir seslendirme sanats gibi. "Dayanlmazsn sen, zaman," dedim o sesle. "Canan uyurken, sabah yaklarken. Ama gene de diimi skarsam dayanabilirim." Sonra bir sessizlik oldu, sanki kendi aklmdakileri televizyonda gryordum ve byle olduu iin de gzm ackm, 102 kapalym farketmez diyordum, hepsi ayn grnt, hem aklmn iinde, hem de dardaki dnyada. Derken gene konutum: "Kendi snrsz sfatlarnn suretini grmek istediinde, kendisini kendi aynasnda grp kendi srrndan yapmak istediinde, Allah alemi yaratt. Bylece ekranlarda ve film balarnda bol bol grdmz bozkr sabahlar, prl prl gkyz, el dememi sularn ykad kayal sahillerle, gece ormann iinde grdmzde korktuumuz Ay vcut buldu. Gece btn aile ml ml uyurken, kesik elektrikler geliverince salonda kendi kendine nasl aydnlanp dnyay anlatrsa yalnz televizyon, karanlk gn iinde Ay da yapayalnzd o zaman. Ay ve teki eyler ta o zaman vardlar, ama onlara bakan biri yoktu. Cilasz bir

aynada grlecei gibi demek ki, ruhsuzdu btn eyler. Bilirsiniz, ok seyrettiniz, imdi bir daha ibret iin seyreyleyin bu ruhsuz alemi." "Aabey bomba ite tam burada patlayacak," dedi iki genten eli matkapl olan. Ondan sonraki konumalardan televizyona bir bomba taktklarn anladm, yanl m anladm, hayr doru anladm, bir eit grntl bomba; melein gz alarak ekranda belirince patlayacakt. Doru anladm uradan karyordum. Bir eit sululuk duygusu, grntl bombann teknik ayrntlarna duyduum bir merakla birlikte aklm kurcalyordu. te yandan "byle olmal ite," diye dnyordum. yle olacakt galiba: Sabahki toplantda bayiler ekrandaki sihirli grntlere dalp gitmiken ve melek ve eyalar, k ve zaman zerine tartmaya girimiken, bomba tam bir trafik kazasnda olaca gibi, yumuack, scack patlayacak ve yaamaya, kavga etmeye, kumpasa susam kalabaln iinde yllarca birikmi zaman birden hrsla etrafa yaylarak her eyi donduracakt. Bir bombayla ya da kalp krizinden deil, gerek bir trafik kazasyla lmek istediimi o zaman dndm. Melek, bana 103 belki o zaman gzkecei iin: Hayatn srrn kulama f-sldayvermek iin. Ne zaman, melek? Ekranda hl grntler gryordum. Bir k belki renksiz bir renk, belki melek, ama karamyordum. Bombadan sonraki grntleri grmek, lmden sonraki hayata bir gz atmaya benziyor. Bu esiz frsattan yararlanmann heyecanyla kendimi ekrandaki grnty seslendirirken buldum. Bir bakas sylyordu da ben mi tekrarlyordum, yoksa iki ruhun bir "te lke"de bulumas gibi bir kardelik n myd bilmiyorum. Diyorduk ki: "Allah'n flemesiyle birlikte aleme ruhla birlikte Adem'in gz de dedi. O zaman cilasz aynada olduu gibi deil, alemde olduklar gibi, evet, tam da ocuklarn grecei gibi grdk eyleri. Grdn adlandran, adyla da grd eyi bir tutan biz ocuklar o zamanlar ne endik! O zamanlar zaman zamand, kaza kaza, hayat da hayat. Bu mutluluktu ve eytan mutsuz etti ve o da eytandr, Byk Kumpas' balatt. Bir adam Byk Kumpas'n piyonu, Gutenberg, -matbaac dediler ona ve taklitilerine- alkan elin, sabrl parman ve titiz kalemin yetitiremeyecei kadar oaltt kelimeleri ve ipini koparan, kelimeler, kelimeler, kelimeler boncuklar gibi drt bir yana daldlar. Sokak kaplarmzn altn ve sabun kalplarnn ve yumurta paketlerinin stn a ve lgn hamambcekleri gibi kelimeler ve yazlar sardlar. Bylece bir zamanlar etle kemik gibi olan sz ile eya birbirlerine srt dndler. Bylece, gece ay nda, zaman nedir, diye bize sorulduunda, hayat nedir, keder nedir, kader nedir, ac nedir diye sorulduunda, bir zamanlar yreimizle bildiimiz btn cevaplar, imtihan gecesini uykusuz geiren ezberci renci gibi birbirine kartrdk. Zaman, derdi bir budala, bir grltdr. Kaza, derdi baka bir talihsiz, kaderdir. Hayat derdi, bir ncs, bir kitaptr. Biz aknlar, anlyorsunuz ya, doru cevab kulamza fsldasn diye melei beklerdik." 104 "Ali Bey olum," diye szmz kesti mor koltukta oturan adam, "inanyor musunuz Allah'a?" Dndm bir sre. "Canan'm benim bekliyor," dedim, "beni otel odasnda." "Hepimizin canan o, git kavu ona," dedi. "Sabah da Vens berberinde bir tra ol." Scak yaz gecesine ktm, bomba tpk kaza gibi bir seraptr > dedim, ne zaman grlecei bilinmez. yle anlalyordu ki, tarih denen kumar kaybetmi olan biz sefil maluplar, en azndan bir ey kazandmza kendimizi inandrabilmek, bir zafer duygusu tadabilmek iin yzyllarca birbirimize bomba atacak-, Allah, kitap, tarih ve dnya akndan eker paketleri, Kuran ciltleri ve vites kutularna yerletirdiimiz bombalarla ruhlarmz ve gvdelerimizi bir iyice havalandracaktk. Bu bana ok kt gelmiyor, diye dnrken birden Canan'n odasnn n grdm. Otele girdim, odaya girdim, anne ben ok sarhoum. Canan'n yanna uzandm, uyudum, ona sarldm sanarak. Sabah uyanr uyanmaz yanmda yatan Canan' uzun uzun seyrettim. Otobs koltuklarnda video filmi seyrederken yznde bazan beliren endie ve dikkat vard yznde; grd ryann arpc, artc bir sahnesine hazrlanr gibi kestane rengindeki kalarn kaldrmt. Tp tp lavabo hl damlyordu.

Perdeler arasndan szlen tozlu gne bacaklarna bal rengiyle vurunca Canan bir soru sorarak mrldand. Yatanda hafife dnnce ben sessizce odadan ktm. Saban serinliini alnmda hissederek gittiim Vens berberinde dn geceki adam grdm; Canan'n sigarasna basan adam. Tra oluyordu, yz kpk iindeydi. Bekleme koltuuna oturur oturmaz tra sabununun kokusunu korkuyla tandm. Aynada gzgze geldik ve birbirimize glmsedik. Buydu tabii bizi Dr. Narin'e gtrecek adam. 105 8 Bizi Dr. Narin'e gtren 61 modeli kuyruklu Chevrolet'nin arka koltuunda oturan Canan elindeki Gdl Postas'yla sabrsz bir ispanyol prensesi gibi sinirli sinirli yelpazelenirken, ben n koltuktan hayaletimsi kyleri, yorgun kprleri ve bezgin kasabalar saydm. OPA kokan ofrmz konukan deildi, radyoyu kurcalamaktan ve ayn haberleri ve birbirini tutmayan hava durumlarm dinlemekten holanyordu, i Anadolu'da yamur bekleniyordu, beklenmiyordu, Bat Anadolu'nun i kesimleri yer yer saanak yalyd, paral bulutluydu, bulutsuzdu. Bu paral bulutlarn altndan ve korsan filmlerinden ve masal lkelerinden kp gelen karanlk saanaklarn iinden geerek alt saat yol aldk. Chevrolet'nin tavann acmaszca dven sonuncu saanaktan sonra, tpk masallardaki gibi birden bambaka bir lkede bulduk kendimizi. Sileceklerin kederli mzii susmutu. Gne prl prl ve geometrik bir dnyada sol pencerenin kelebek camndan batmak zereydi. Billur gibi berrak, ak, sessiz lke bize srlarn teslim et! zerlerinde su damlacklar, aalar ak (06 seik birer aatlar. Kular ve kelebekler, n cama hi yaklamadan akll, huzurlu kular ve kelebekler gibi nmzden utular. Zaman d lkenin masal devi nerede, diyecektim, pembe ccelerle mor cadlar hangi aacn arkasnda? Ve manzarada hibir harf ve hibir iaret yok diyecektim ki, prldayan asfalttan sessiz bir kamyon geti yanmzdan. Arkasnda u kelimeler yazlyd: Sollamadan nce Dn! Sola dndk, toprak bir yola girdik, tepelere ktk, alacakaranlkta silinmi kayp kylerden getik, karanlk ormanlar grdk ve Dr. Narin'in evinin nnde durduk. Glerden, lmlerden ve uursuzluklardan sonra byk aile dalnca, en Palas, Sefa Palas, Cihan Palas ve Konfor Palas gibi adlarla otele evrilen eski kasaba konaklarndan birine benziyordu ahap ev, ama evresinde ne belediyenin itfaiyesi ve arazz vard, ne tozlu traktrler, ne de Merkez Lezzet Lokantas. Bir sessizlik... st katta bu tarz konaklardaki gibi alt deil drt pencere vard ve nden evin nndeki nar aacnn alt yapraklarna portakal rengi bir k vuruyordu. Yalnz bir dut aac yar karanlktayd. Perdeler kprdad, bir pencere arpt, ayak sesleri, bir ngrak; glgeler oynad, kap ald, bizi karlayan, evet, kendisi, Dr. Narin'di. Uzun boylu, yakkl, altmbe-yetmi yalannda, gzlkl. Ama odanda yalnz kalp dndnde yzn ok iyi hatrlyordun da gzlklerini deil; iyi tandn baz adamlarn bykl olup olmamasn sonradan hatrlayamamak gibi. Fazla fazla bir varl vard karmzda. Daha sonra odada, "korkuyorum" dedi Canan, bence korkudan ok merakla. Uzun upuzun bir masada gaz lambalarnn nda glgelerimiz daha uzarken hep birlikte akam yemei yedik. kz vard. En kkleri, mutlu ve hlyal Glizar, gekin yana ramen bekrd. Ortancalar, Glendam babasndan ok, karmda, burnundan sesli sesli soluyan doktor kocasna yaknd. En bykleri, gzel Glcihan -alt yedi yalarndaki 107 iki uslu kznn konumalarndan anladm- kocasndan oktan ayrlm olmalyd. Gl kzlarn anneleri, kk tehditkr bir kadnd: Yalnz gzleri ve baklar deil, btn duruu, bakn, imdi alarm ha, diyordu. Masann br ucunda, kasabadan -hangi kasabayd bilmiyordum- bir avukat vard, bir sre, bir toprak davas evresinde particilik, politika, rvet ve lmle ilgili bir hikye anlatt ve bekledii, istedii gibi, Dr. Narin, hem merakla hem de tiksinerek, tiksindiini de bir eit onaylama gibi, gzleriyle belli ederek dinleyince sevindi. Benim yanbamda mrnn son yllarn gl, nfuzlu ve kalabalk

ailelerin canl yaantsna tank olmann mutluluuyla geirebilen ihtiyarlardan biri oturmutu. Ailenin nesi oluyordu belli deildi, ama tank olduu mutluluu tabann yanna bir ek tabak gibi yerletirdii kk bir transistorlu radyoyla destekliyordu. Birka kere onu radyosunu kulana iyice yaptrp -belki de iyi iitmiyordu- bir eyler dinlerken grdm. "GdPden bir haber yok!" dedi sonra Dr. Narin'e . ve bana dnp, takma dilerini gstererek gld ve szlerinin doal sonucuymu gibi ekledi: "Doktor, filozofik tartmalardan holanr: Sizin gibi genlere de baylr. Ne kadar da benziyorsunuz oluna!" Uzunca bir suskunluk balad. Anne alayacak sandm, Dr. Narin'in gzlerinde akmak akmak bir fke grdm. Odann dndan bir yerden, sarkal bir duvar saati dokuz kere zamann ve hayatn geiciliini hatrlatarak din dan vurdu. Gzlerimi masada, odada, eyalarn, insanlarn, yiyeceklerin zerinde gezdirdike yava yava farkediyordum ki, orada, aramzda, konakta ryalardan kma ya da bir zamanlar derinden hissedilmi yaantlardan ve hatralardan kalma'baz izler, iaretler vard. Cananla otobslerde geirdiimiz uzun gecelerden birinde, hevesli yolcularn da isteklendirmesiyle muavinin videoya ikinci bir filmin kasetini takmasndan sonra, birka dakika, bazan yorgun, kararsz bir bylenme, kesin, 108 ama hedefsiz bir iradesizlik duygusuna kaplr, kendimizi rastlant ve zorunluluun anlamm sezemediimiz bir oyununa brakr ve daha nceden yaanm bir dakikay, baka bir koltukta baka bir bak asndan yeniden yayor olmann aknlyla hayat denen gizli ve hesaplanlmam geometrinin srrn kefetmek zere olduumuzu hisseder ve ekrandaki aa glgelerinin, tabancal adamn soluk grntsnn ve video krmzs elmalarn ve mekanik seslerin arkasndaki derin anlam cokuyla tam adlandrrken birden farkederdik ki, a biz bu filmi daha nceden grmz! Bu duygu, yemekten sonra da beni brakmad. Bir sre ihtiyar konuun radyosundan ocukluumda izlediim radyo tiyatrosunu dinledik. Glizar, bir eini Rfk Amcalar'n evinde grdm gm bir ekerlikle bize artk unutulmu hindistan cevizli aslan ekerleri ve Yeni Hayat karamelalar getirdi. Glendam kahve sundu, anneleri bize bir dileimiz olup olmadm sordu. Sehpalarn zerinde, kapa ak aynal dolaplarn raflarnda yurdun her yerinde satlan resimli romanlardan vard. Kahvesini ierken, duvardaki saati kurarken, Dr. Narin Milli Piyango biletlerinin zerindeki mutlu aile resimlerindeki babalar kadar efkatli ve inceydi. Odadaki eyada da bu pederahi zarafetten ve kolayca adlandrlan ayan bir mantn dzeninden izler vard: Kenarlarna lale ve karanfil motifleri ilenmi perdeler, artk hi kullanlmayan gaz sobalar ve klaryla birlikte lm lambalar arasndaydk. Dr. Narin elimden tutup duvarn bir kenarna aslm barometreyi gsterdi bana ve ince narin camna kere tk-tk-tk vurmam syledi. Vurdum. Barometrenin ibresi kprdaynca, "Yarn hava gene bozacak!" dedi baba sesiyle. Duvarda barometrenin hemen yannda camlanm byk bir ereve iinde bir de eski bir fotoraf aslym; gen birinin fotoraf. Ben farketmemitim, odamza dndmzde bunu bana Canan syledi. Filmleri uyuklayarak seyreden, kitaplar 109 J dikkatsizce okuyan hayat kaymlarn, tutkusuzlarn soraca gibi, ben de, erevede kimin fotoraf olduunu sordum. "Mehmet'in," dedi Canan. Bize verilen odadaki gaz lambasnn soluk klar altndaydk. "Hl anlamadn m? Dr. Narin Mehmet'in babas!" Aklmda, jetonu bir trl dmeyen bahtsz bir telefonun karaca cinsten, birtakm i sesler duyduumu hatrlyorum. Sonra her ey yerli yerine oturdu ve bir afak vakti frtnann dinmesinden sonra olaca gibi gerei olanca kesinliiyle grerek hayretten ok fke duydum. oumuza olur, olmutur, bir saattir anlayarak seyrettiimizi sandmz bir filmi aslnda yanl anlayan sinemadaki tek budalann kendimiz olduunu farkettiimizde bir fke sarar iimizi. "nceki ad neymi?" "Nahit," dedi Canan, astrolojiye inananlar gibi ban bilmi bilmi sallayarak. "Vens yldz demekmi."

"Benim de byle bir adm olsayd ve byle bir babam, ben de baka biri olmak isterdim," diyecektim ki farkettim, Ca-nan'n gzlerinden yalar akyordu. Gecenin geri kalann hatrlamak bile istemiyorum. Bana Mehmet nam dier Nahit iin gzya dken Canan' avutmak dmt; bu belki bir ey deildi; ama Canan'a Mehmet Nahit'in, bizim de bildiimiz gibi lmediini, yalnzca bir trafik kazasnda lm numaras yaptm hatrlatmak zorunda kalyordum: Mehmet'i bozkrn kalbinde bir yerde kitaptan kard bir bilgelii hayata geirmi olarak, yeni hayatn yaand harika diyarn harika sokaklarnda gezerken mutlaka bulacaktk. Bu inan aslnda Canan'da benden ok daha kuvvetle yaamasna ramen, ondan kuku da kederli gzelimin ruhunda frtnalar estirdii iin, uzun uzun nasl da doru yolda olduunu anlatmam gerekti. Bak, nasl bayiler toplantsndan bamz belaya sokmadan svp kam, bak nasl da, kendini 110 rastlant olarak gsteren gizli bir mantn hkmnce aradmz kiinin ocukluunu geirdii konaa, buraya, onun izleriyle kaynaan bu odaya varmtk. Dilimdeki fkeli alaycl sezen okurlar, gzlerimin nndeki perdenin kalktn, ruhumu kla dolduran ve her yerimi saran bendeki o bylenmenin, nasl sylesem, bir eit yn deitirdiini de belki farkediyorlardr. Mehmet Nahit'ine l muamelesi yaplmas Canan' o kadar kederlendirirken, beni artk otobs yolculuklarmzn eski otobs yolculuklar olmayacan anlamak hznlendiriyordu. Sabah, kzkardele birlikte ettiimiz kahvaltdan -bal, lor, ay sonra Dr. Narin'in gen yata elim bir otobs kazasnda yanarak len drdnc ocuu ve tek erkek evlad Nahit iin konann ikinci katnda yaptrd bir eit mzeyi gezdik. "Babam buray grmenizi istedi," demiti Glcihan elindeki kocaman anahtar beni artacak kadar kk bir delie zorlamadan sokarken. Kap sihirli bir sessizlie ald. Eski dergi ve gazete kokusu. Perdelerden szlen lo bir k. Nahit'in yatt yatak ve zeri iek ilemeli rts. Duvarda ereveler iinde Mehmet'in ocukluk, genlik ve Nahit'lik fotoraflar. Yreim tuhaf bir drtyle hzlanm tp tp atyordu. Glcihan, Nahit'in ereveler iindeki ilkokul ve lise karnelerini, iftihar belgelerini fsltyla iaret etti. Fsltyla, hepsi pekiyi. Kk Nahit'in futbol oynad amurlu ayakkablar, askl ksa pantolonu. Ankara'daki Fulya maazasndan getirtilmi Japon mal kalaydoskop. Odadaki yar karanlkta rpererek kendi ocukluumu buluyor ve Canan'n dedii gibi, korkuyordum ki, Glcihan perdeleri aralad ve sevgili kardeinin tp okuduu yllarda, yaz tatillerinde btn gn hi durmadan kitap okuduktan sonra, bu pencereyi ap dut aacna bakarak sabaha kadar sigara itiini fsltyla anlatt. Bir .sessizlik oldu. Canan, Mehmet Nahit'in o sralarda n okuduu kitaplar sordu. Byk abla esrarl bir suskunluk ve kararszlk geirdi. "Babam onlarn burada durmasn doru bulmad," dedi, nce. Sonra bir tesellisi olanlar gibi glmsedi: "Yalnzca bunlar var baklabilecek, ocukken okuduu eyler." Yatan baucundaki kk bir ktphaneyi dolduran ocuk dergilerini, resimli romanlar iaret ediyordu. Bir zamanlar bu dergileri okumu olan ocukla kendimi daha fazla zdeletirmekten ve bu sinir bozucu mzede Canan'n duygusallap yeniden alamasndan korktuum iin fazla sokulmak istemedim. Ama raflara dzenle dizilmi dergilerin srtlar, solmu olsalar da fazla fazla tandk gelen renkleri ve bir igdyle kendiliinden uzanveren elimin alp okad kapak resmi bendeki direnii krd. Kapakta, yaln kayalklarla sarl dik bir uurumun kenarndaki oniki yalarnda bir ocuk bir eliyle, yapraklar tek tek izilmi, ama kapak basks iyi yaplmad iin yeilleri dar tam bir aacn kaln gvdesine sarlyor, dier eliyle de dipsiz uuruma dmekte olan kendi yanda sarn bir ocuu son anda elinden yakalayp kurtaryordu. ocuk kahramanlarn ikisinin yznde de bir dehet ifadesi vard. Arkada ise, kuruni ve mavi renklere boyanm vahi Amerikan doasnda bir akbaba bir ktlk olmasn, kan akmasn bekleyerek uuyordu.

ocukluumda sk sk yaptm gibi, sanki ilk defa gryormuum gibi kapaktaki bal yksek sesle heceledim: NEB NEBRASKA'DA. Derginin sayfalarn acele acele evirirken, Rfk Amca'nn ilk eserlerinden olan bu resimli romanda anlatlan servenleri hatrladm. Kk Nebi, Chicago'da alan Dnya Fuar'nda Mslman ocuklarm temsil etmek iin padiaha grevlendirilir. Chicago'da tand kzlderili kkenli Tom adl bir ocuk ona bann belada olduunu anlatr, birlikte Nebraska'ya giderler. 112 Dedelerinin yzyllardr bizon avlad topraklara gz diken beyazlar, Tom'un kzlderili kabilesini alkole altrmakta, kabilenin yoldan kmaya eilimli genlerinin eline konyak iesiyle birlikte silah vermektedirler. Nebi ile Tom'un zdkleri kumpas acmaszdr: Bar kzlderilileri sarho edip isyan ettirmek, sonra isyanclar Federal Ordu'nun askerlerince ezdirip bu topraklardan kovmak. Tom'u uuruma iterken kendi uuruma den bar ve otel sahibi zenginin lmyle ocuklar kabileyi bu tuzaa dmekten kurtarrlar. Ad tandk geldii iin Canan'n kapp kartrmaya balad Mari ile A'de de Amerika'ya gitmi istanbullu bir ocuun maceralar vard. Galata'dan macera hevesiyle bindii bir buharl gemiyle vard Boston rhtmnda Ali, hkra hkra alayarak Atlas Okyanusu'na bakan Mari'yi tanyor, vey annesinin evden att bu kzn babasn bulmak zere birlikte Bat'ya doru yolculua kyorlard. Tom M'ks dergilerindeki izimleri hatrlatan St. Louis sokaklarndan geiyorlar, Rfk Amca'nn karanlk kelerine kurt glgeleri yerletirdii beyaz yaprakl Iowa ormanlarn ayorlar ve bir noktadan sonra btn silahor kovboylarn, trenlere saldran soyguncularn, kervanlar kuatan kzlderililerin arkada kald gneli bir cennete varyorlard. Bu yemyeil ve apaydnlk vadide Mari mutluluun, babasn bulmasnda deil, Ali'den rendii geleneksel Dou deerlerini Huzur'u, Tevekkl' ve Sabr' kavramakta olduunu anlayarak bir grev duygusuyla Boston'a kardeinin yanna dnyordu. Ali ise, "adaletsizlik ve kt insanlar, aslnda, dnyann her yerinde var!" diye dnyordu, istanbul zlemiyle bindii yelkenli gemiden arkada brakt Amerika'ya bakarken. "nemli olan insann iindeki iyilii koruyacak bir hayat yaayabilin esidir." Canan sandm gibi kederlenmemi, bana ocukluumun souk ve karanlk k akamlarn hatrlatan bir mrekkep kokusuyla kokan sayfalar evirirken neelenmiti. Ona bu 113 dergileri benim de ocukluumda okuduumu syledim. Szmdeki imay farketmediini dnerek bunun Mehmet nam dier Nahit ile aramzdaki pek ok benzerlikten biri olduunu ekledim. Aklarna karlk alamaynca sevgililerini anlaysz sanan gz dnm klar gibi davramyordum galiba. Bu resimli romanlar yaratan yazar-ressamn ocukluumun Rfk Amca's olduunu sylemek ise hi gelmiyordu iimden. O ara Rfk Amca'nn iinden ise, neden bu kitaplar ve bu kahramanlar yaratma gereini duyduunu bizlere sylemek geldi. "Sevgili ocuklar," diyordu Rfk Amca ilk maceralardan birinin bana koyduu kk bir notta. "Okul klarnda, tren vagonlarnda, mahallemin fakir sokaklarnda sizleri ellerinizde hep o kovboy dergilerindeki Tom Miks'lerin, Bill Kid'lerin servenlerini okurken gryorum. Ben de sizler gibi seviyorum o drst ve cesur kovboylarn, rangerlerin maceralarn. Bu yzden bir Trk ocuunun Amerika'da kovboylar arasndaki servenlerini sizlere anlatrsam belki holanrsnz, diye dndm. Hem bylelikle yalnzca Hristiyan kahramanlarla karlamaz, atalarmzn bize miras brakt ahlak ve milli deerlerimizi de cesur Trk kardelerinizin servenleri sayesinde daha ok seversiniz, istanbullu bir fakir mahalle ocuunun Bill Kid kadar hzl silah ekebildiini, Tom Miks kadar drst olduunu grmek sizi he-yecanlandryorsa gelecek maceramz da bekleyin." Uzun bir sre, Canan ile birlikte Rfk Amca'nn izdii dnyann siyah beyaz kahramanlarna, glgeli dalarna, korkutucu ormanlarna ve tuhaf bulular ve alkanlklarla kaynaan ehirlerine, tpk Amerika'nn vahi batsnda karlatklar harikalara bakan Mari ve Ali gibi, sabrla, dikkatle, sessizce baktk. Avukatlk yazhanelerinde, yelkenlilerle dolu limanlarda, uzak tren

istasyonlarnda, altna hcum edenler arasnda padiaha ve Trklere selam syleyen J/4 silahrler, klelikten kurtulup islam'a snan zenciler, aman Trkler'in adr yapma yntemlerini soran kzlderili kabile efleri ve melek kadar saf, melek kadar iyi yrekli iftiler ve ocuklarm grdk. Hzl silah eken silahrlerin birbirlerini sinekler gibi avladklar kanl bir macerada, iyilikle ktln sk sk klk deitirerek kahramanlar artt ve Dou'nun ahlak ile Bat'nn aklclnn karlatrld baz sayfalardan sonra, alaka arkadan kurunlanarak ldrlen iyi yrekli cesur kahramanlardan biri, bir afak vakti lmeden nce, her iki dnyann dnda bir yerde, bir eikte melekle karlaacan hissetti, ama Rfk Amca melei resmetmemiti. istanbullu Pertev ile Bostonlu Peter'in arkada olup btn Amerika'nn altn stne getirdikleri bir dizi macerann anlatld saylar stste koyup Canan'a en ok sevdiim sahneleri gsterdim: Kk Pertev, Peter'in de yardmyla kurduu bir aynalar dzeniyle btn kasabay soyup soana eviren hilekr kumarbazn foyasn ortaya karyor ve pokere ve kumara tvbe diyen kandrlmlarla birlikte onu kasabadan kovuyor. Teksas'daki kasaba kilisesinin tam orta yerinden petrol fkrnca ikiye blnen, grtlak grtlaa gelmek ve petrol milyarderleriyle din smrclerinin ana dmek zere olan halk Peter, Pertev'den rendii Batllamac, aydn-lanmac bir Atatrk laik nutukla yattryor. Meleklerin ktan yapldn, elektriin de sihriyle bir eit melek olduunu syleyerek Pertev, daha o zamanlarda trenlerde gazete satarak geinmeye alan kk Edison'a ampul kefetmek iin ilk fikir elektriklenmesini veriyor. Demiryolu. Kahramanlar ise Rfk Amca'nn kendi tutkularn ve heyecanlarn, en ok yanstt eseriydi. Bu macerada Pertev ile Peter'i Amerika'y Dou'dan Bat'ya balayacak demiryolcu nclere destek olurken gryorduk. Tpk 1930'lardaki, Trkiye'nin demiryol davas gibi, Amerika'y bir utan bir uca geecek olan demiryolunun yaplmas da lke iin lm 115 kalm meselesiydi, ama Wells Fargo araba irketinin sahiplerinden Mobil petrol irketinin adamlarna, topraklarndan demiryolun gemesini istemeyen papazlardan, Rusya gibi lkenin uluslararas hasmlarna kadar pek ok dman, Kzlderilileri kkrtarak, iileri greve tevik ederek ve tpk istanbul'un banliy trenlerinde yapld gibi, genlere kompartmanlarn koltuklarn jilet ve baklarla paralattrarak demiryolcularn aydnlanmac abasn baltalamaya alyorlard. "Demiryolu davas baarszla urarsa," diyordu bir konuma balonunda telal Peter, "lkemizin kalknmas suya decek ve kaza denen ey bir kader olacaktr. Sonuna kadar savamamz gerekiyor Pertev!" Byk balonlar dolduran iri harflerin ardndan gelen o kocaman nlemleri ne kadar da severdim! "Dikkat!" diye barrd Pertev Peter'e ve kallein tekinin arkadan att bak srtna saplanmadan o kendini yana atard. "Arkanda!" diye barrd Peter PerteVe ve Pertev hi o yne bakmadan arkasna doru bir yumruk savurur, demiryol dmannn enesini bulurdu. Bazan da Rfk Amca araya girer, resimler arasna at kk kutucuklar ierisine ANSIZIN diye yazard kendi gibi ince bacakl harfleriyle, FAKAT O DA NES diye yazard, AMA BRDENBRE diye yazard ve kocaman bir nlem koyar ve beni ve anlyordum ki bir zamanlar ad Nahit olan Mehmet'i hikyenin iine ekerdi. nlemli cmlelere dikkat ettiimiz iin olacak bir ara Canan'la sonu nlemle biten bir konuma balonunu okuduk. "Kitapta yazan eyler, benim iin ok gerilerde kald!" diyordu kendini okuma yazma seferberliine adam bir kahraman, btn hayat baarszla uraynca kapand kulbesinde ziyaretileri Pertev ile Peter'e. Btn iyi niyetli Amerikallarn sarn ve illi, btn ktlerin azlarnn ylk olduu, herkesin birbirine her frsatta 116 teekkr ettii, btn lleri akbabalarn didik didik edip yedii, btn kaktslerin iinden susuzluktan lmekte olanlar kurtaran sular kt bu sayfalardan Canan'n uzaklatn grnce kendimi toparladm.

Hayata yeniden bir Nahit olarak balama hayalleri kuracama, Nahit'in ortaokul karnelerine, ve kimlik kartndaki resmine bakarak ilenen Canan' yanl hayallerden kurtarmalym, dedim kendi kendime. Talihsizliin ve dmanlarnn keye sktrdklar iyi bir kahramanna Rfk Amca'nn bir kutucuun iinde ANSIZIN! deyip yardm yetitirmesi gibi, anszn odaya Glizar girdi ve babasnn bizi beklemekte olduunu syledi. Bundan sonra bamza gelecekler konusunda hibir fikrim yoktu, Canan'a bundan sonra nasl yaklaabileceimin hesaplarn dayandrabileceim bir tutamak bile yoktu aklmda. ' O sabah vakti Mehmet'in Nahit olduu yllarn mzesinden karken bir an iki igdsel dnce belirdi aklmda: Olay yerinden kamak istiyordum ya da Nahit olmak istiyordum. 117 Bu iki istek, daha sonra, biz ikimiz topraklarnda uzun bir yrye ktmzda Dr. Narin tarafndan bana birer hayat seenei olarak cmerte sunuldu. Babalarn, sonsuz hafzalar ve kayt defterleri olan tanrlar gibi, oullarnn aklndan geen her eyi bilmeleri bir rastlantdr. ou zaman oullarna ve oullarna benzettikleri sradan yabanclara kendi gereklememi tutkularn yanstrlar, o kadar. Mzeyi grdkten sonra Dr. Narin'in benimle babaa yrmek, konumak istediini anladm. Belli belirsiz bir rzgrda dalgalanan buday tarlalarnn kenarndan, meyveleri kk ve ham elma aalarnn altndan ve uykulu birka koyunla srn' olmayan yeillikleri koklad bakmsz topraklardan getik. Dr. Narin bana kstebeklerin at ukurlar gsterdi, yaban domuzlarnn ayak izlerine dikkatimi ekti ve kasabann gneyindeki topraklardan meyve bahelerine doru, kk, dzensiz kanat darbeleriyle uan kularn ard olduunu nasl anlamam gerektiini aklad. Eitici, sabrl ve efkatten hi de uzak olmayan bir sesle baka pek ok eyi de aklad. 118 Aslnda doktor deildi. Bir vidann sekizgen somunu, manyetolu telefonun evrili hz gibi ufak tefek tamir ilerinde yararl olan ayrntlara dikkat ettii iin, askerde arkadalar vermiti bu lakab ona. Eyalar sevdii, onlara bakmaktan holand, her nesnenin benzersizliini kefetmeyi yaamann en byk nimeti olarak grd iin bu ad benimsemiti. Tp deil, milletvekili babasnn isteine uyarak hukuk okumutu; kasabada avukatlk yapm, babasnn lmnden sonra iaret parmayla bana gsterdii bu topraklar, bu aalar kendisine kalnca diledii gibi yaamak istemiti. Diledii gibi: Kendi setii, kendi alt, kendi anlad eyalar arasnda. Kasabadaki dkkann bu amala amt. Kararsz bir gnein yarsn stmadan aydnlatt bir tepeye doru karken, Dr. Narin bana eyalarn bir hafzas olduunu syledi. Tpk bizler gibi nesnelerin de aslnda balarndan geen eyleri, hatralarn kaydeden, saklayan bir yanlar vard, ama oumuz bunun farknda bile deildik. "Eyalar, birbirini sorar, birbiriyle anlar, fsldar ve aralarnda gizli bir ahenk kurar, dnya dediimiz bu mzii olutururlar," dedi Dr. Narin. "Dikkat eden duyar, grr, anlar." Yerden ald kurumu bir daln zerindeki kireli lekelerden ardlarn buralarda yuva yaptn, amur izlerinden iki hafta nce yaan yamuru ve daln hangi rzgrla, ne zaman krlm olacan bana aklad. Kasabadaki dkkannda yalnz Ankara'dan, istanbul'dan deil, Anadolu'nun her yanndaki imalathanelerden getirdii mallar satarm: Hi anmayan biley talar, hallar, demircilerin dverek ekillendirdii kilitler, gaz ocaklar iin mis kokulu fitiller, basit buzdolaplar, en iyi keeden klahlar, RONSON akmak talar, kap kulplar, benzin bidonundan bozularak yaplm sobalar, kk akvaryumlar, aklna ne gelirse ve bir akl olan her ey. Btn temel insani ihtiyalarn insanca karland dkkanda geen o yllar hayatnn en 119 mutlu yllarym. kzdan sonra bir de erkek evlad olunca daha da mutlu olmu. Yam sordu, syledim. Olu ldnde benim yamdaym. Yamacn aalarndan bir yerden, gremediimiz baz ocuklarn barmalar geliyordu. Gne hzla yaklaan srarl ve karanlk bulutlarn arkasnda kaybolduu zaman, uzaktaki kel bir dzlkte futbol oynayan ocuklar grdk. Topa vurularyla vuru sesinin iitilmesi arasnda bir-iki saniye geiyordu.

Bazlarnn kk hrszlklar yaptklarn syledi Dr. Narin. Byk uygarlklarn ykl ve hafzalarn z-lyle birlikte ahlakszla ilk kaplanlar ocuklar olurlarm. Onlar eskiyi daha abuk ve acsz unutur, yeniyi daha kolay dlerlermi. ocuklarn kasabadan geldiklerini ekledi. Olundan szederken iimi bir fke kaplad. Neden bu kadar gurur dkn olur babalar? Neden bu kadar bilinsizce zalim? Gzlerinin, gzlklerinin arkasnda, -gzlkleri yznden- olaanst kk durduklarn farkettim. Bu gzlerden olunda da olduunu hatrladm. ok zekiymi olu, ok parlak. Drtbuuk yanda okumaya balam, stelik gazeteyi baaa evirince tersinden de harfleri seip okuyabilirmi. Kurallarn kendi koyduu kk ocuk oyunlar kefeder, babasn satranta yener, iki kere okuduu ktalk bir iiri hemen ezberlermi. Olunu kaybetmi iyi satran oynayamayan bir babann hikyeleri olduunun ok iyi farkndaydm bunlarn, ama gene de zokay yiyordum. Birlikte Nahit'le nasl ata bindiklerini anlatrken, hayalimde ben de onlarla ata biniyordum; bir ara ortaokul yllarnda Nahit'in nasl kendini dine verdiini hikye ederken ben de hayalimde onun gibi nineyle birlikte souk k gecesinde sahura kalkyordum; onun gibi, babasnn onun yaptn hatrlayp anlatt gibi, evremdeki yoksullua, cehalete, budalalla ben de acyla kark bir fke duydum; duymutum evet! Dr. Narin anlatrken, ben de Nahit gibi, btn bu parlak 120 niteliklerime ramen, derin bir i dnyas olan bir gen olduumu da hatrladm. Evet, bazan, bir kalabalk ierisinde, ellerinde bardaklar, sigaralar, herkes bir aka yapmay, bir an dikkati ekmeyi kurarken, Nahit bir keye ekilir, sert baklarn yumuatan ili dncelere dalarm; evet, en olmadk zamanlarda hi farkna varmadmz birinin iindeki cevheri sezer, ortaya karr ve onunla -kasaba lisesindeki hademenin oluyla, ya da sinemann makineye hep yanl bobini takan meczup ve air makinistiyle- arkada olurmu. Ama kendi dnyasndan vazgemesi anlamna da gelmezmi bu dostluklar. Aslnda herkes onunla dost, arkada, bir eit yakn olmak istermi nk. Drstm, yakklym, byklerine sayg duyar, kendinden kkleri... Uzun bir sre Canan' dndm; bir eit srekli ayn kanal gsteren televizyon gibi hep dnyordum, ama bu sefer, baka bir koltukta otururken dndm; belki de kendimi bir baka trl grmeye baladm iin. "Sonra birden bana kar kt,"' dedi Dr. Narin, tepeye vardmzda. "nk bir kitap okumu." Tepedeki selvi aalar sert olmayan, ama serin ve kokusuz rzgrda kprdanyorlard. Selvilerin tesinde bir ykselti; kaya ve ta paralar vard. nce mezarlk sanmtm, ama tepeye varnca, dzgn kesilmi byk talar arasnda yrrken, Dr. Narin, bir zamanlar burada bir Seluklu hisar olduunu aklad. Kar yamalar, zerinde servilerle birlikte gerekten bir mezarlk olan karanlk bir tepeyi, buday tar-lalaryla ltl dzlkleri, rzgrn estii ve karanlk yamur bulutlarnn iyice karartt ykseltileri ve bir ky iaret etti: Hisar da dahil hepsi imdi onundu. Btn bu canl topraa, servilere, kavaklara, canm elma ve am aalarna, bu hisara, babasnn onun iin hazrlad dncelere ve bunlarn hepsine btnyle uygun den bir dkkan dolusu eyaya srtm dner ve babasna bir daha onu 121 grmek istemediini, peine adam salmamasn, kendisini izletmemesini, kaybolmak istediini neden yazar bir gen? Dr. Narin'in yznde bazan yle bir bak beliriyordu ki, bana, benim gibi olanlara, btn dnyaya bir ine mi soktuunu, yoksa btn bu lanet dnyadan oktan vazgemi kskn ve sar bir adam m olduunu kartamyordum. "Hepsi kumpas yznden," dedi. Bir byk kumpas varm, kendisine, dncesine, btn hayatn verdii eyalarna, bu lke iin hayati olan her eye kar. Benden aklayacaklarn dikkatle dinlememi istedi. Syleyeceklerinin cra bir kasabada skp kalm bir ihtiyar bunan hezeyanlar, olunu kaybetmi bir babann acyla kurduu hayaller olmadndan emin olmalymm. Emindim. Dikkatle dinledim, belki aklm oluna ve Canan'a gittii iin, belki byle durumlarda herkes yle yapaca iin, bazan ipin ucunu kararak da olsa.

Uzun bir sre eyalarn hafzasndan szetti; neredeyse elle tutulur bir eyden sz eder gibi hrsl bir inanla, eyalarn iine skm zaman anlatt. Eyalardan, basit bir kaktan ya da bir makastan, onlar tutan, okayan, kullanan bizlere geen sihirli, gerekli ve iirsel bir zamann varln Byk Kumpas'tan sonra farketmi. zellikle, kaldrmlar hepsi bir rnek, hepsi ayn ruhsuz, ksz yeni nesneler ve onlar vitrinlerinde sergileyip kokusuz dkkanlarnda satan bayiler sard zaman. nce gaz ocaklarn, yani o dmeli eyleri alevlendiren gzkmez sv gaz satan AYGAZ bayiine, sentetik kar beyaz buzdolaplar satan AEG bayiine nem vermemi. Hatta bildiimiz kaymakl yourt yerine MiS yourt -pis gibi sylemiti bunu- ve vine urubu ya da ayran yerine dzgn, temiz kamyonlarla, nce kravatsz srclerin getirdii taklit MR TRKCOLA ve sonra kravatl ve hakiki bay COCA-COLA gelince bir ara kendisi de budalaca bir hevesle bir bayilik almay - mesela am tutkal yerine tpnn zerinde her eyi ya122 ptrmak isteyen irin bir baykuun gzkt Alman UHU, killi toprak yerine kokusu da kutusu kadar tahripkr olan LUX sabununu- dnm. Ama bu nesneleri, huzurla baka bir zaman yaayan dkkanna koyar koymaz anlam artk yalnz saati deil, zaman da ardn. Yalnz kendisi deil, yandaki kafese konan arsz sakalardan rahatsz olan blbller gibi, kendi eyalar da bu ltsz bir rnek eylerin yannda huzurlarn kaybettikleri iin bayilikten vazgemi. Dkkanna yalnzca sineklerin ve ihtiyarlarn uramasna aldr ekmemi, kendi hayatn ve zamann yaamak istedii iin atalarnn yzyllardr bildii, tand eyalar satmaya balam gene. Hl kimisiyle arasra iliki kurduu, bazlaryla dostluk ettii bayileri ve onlarn maas olduu Byk Kumpas' alp unutacakm belki de. Tpk Coca-Cola iip deliren, ama herkes iip delirdii iin delirdiini farketmeyenler gibi. stelik dkkan, kendi eyalar tleri, akmaklar, koku yapmaz sobalar, ku kafesleri, ahap kllkleri, mandallar, yelpazeleri, daha neler neleri- kendi aralarnda oluturduklar sihirli mziin ahenginden olsa gerek, Bayiler Kumpas'na kar ayaktaymlar. Kendi gibi bakalar, Konya'dan kravatl bir kara adam, Sivas'tan bir emekli paa, Trabzon'dan ve evet Tahran'dan, am'dan ve Edirne'den ve Balkanlar'dan baka krk kalpli, ama imanl bayiler de kumpasa kar kp ona katlyorlarm ve kendi yeni eya dzenlerini ve krk kalpli bayiler tekilatn kuruyorlarm. ite tam o srada, istanbul'da tp okuyan olundan o mektuplar alm: "Beni arama, beni izletme, ben yok oluyorum!" diye alayclkla tekrarlad Dr. Narin l olunun isyankr szlerine duyduu fkeyle. Dkkanyla, fikriyle, zevkiyle baedemeyeceklerini anlaynca byk kuvvetlerin, Byk Kumpaslar'n, olunu ele geirip kendisini ben, Dr. Narin'i, dedi gururla, kertmek iin bu yolu denediklerini anlam hemen. Bylece olunun mektubunda yapmasn istemedii eyleri yaparak ii tersine 123 evirmek istemi. Peine adam takm, olunun her davrann izleyip raporlar yazmasn istemi. Sonra birincisini yeterli bulmayp ikinci, nc adamlarm da yollam olunun arkasndan. Onlar da raporlar yazmaya balamlar. Sonradan yollad dierleri de... Bu raporlar okuyunca, bu memleketi, bizim ruhumuzu ykp yok etmek, hafzamz silmek isteyenlerin Byk Kumpas'mn varlndan bir kere daha emin olmu. "Raporlar siz de okuyunca anlayacaksnz dediimi," dedi. "Onlarla ilgili herkesin her eyin izlenmesi gerekiyor. Devletin yapmas gereken bir byk ii ben yapyorum. Yapabiliyorum, nk artk beni seven, bana inanan pek ok kalbi krk insan var. zerine ktmz tepeden gzken ve btn Dr. Narin'in mlk olan kk kartpostal corafyann hepsi imdi gvercin grisi bulutlarn altndayd. Kesin ve prl prl grnt, mezarln yerletii tepeden balayarak, bir eit soluk safran rengi bir titreimin iinde kayboluyordu. "Orada yamur yayor," dedi Dr. Narin. "Ama buraya gelmeyecek." Yksek bir tepeden varoluun kendi iradesiyle kprdanan hareketine bakan bir Tanr gibi konumutu, ama byle konutuunun farknda olduunu gsteren bir eit akaclk, kendine dnk bir

alay da vard sesinde. Bu belli belirsiz ince mizahn olunda hi mi hi olmadna karar verdim. Dr. Narin'i sevmeye balamtm. Bulutlar arasnda ipince ve krlgan imekler gidip gelirken Dr. Narin olunu kendisine kar karan eyin bir kitap olduunu bir kere daha syledi. Olu bir gn bir kitap okumu ve btn dnyasnn deitiini sanm, "Ali Bey," dedi bana, "siz de bir bayi olusunuz, siz de yirmi yalanndasmz, syleyin bana: insann btn dnyasn deitirecek bir kitap, bugn mmkn mdr byle bir ey?" Sustum, gzmn ucuyla Dr. Narin'i szerek. "Byle kuvvetli by, gnmzde hangi 124 reeteyle gerekleebilir?" Bir dncesini kuvvetlendirmek iin deil, ilk defa gerekten benden bir cevap almak iin soruyordu, korkuyla sustum. Bir an arkamdaki hisann talarna doru deil de, bana doru, zerime zerime yryor sandm. Birden durdu ve yerden bir ey kopartt. "Gel bak, ne buldum," dedi. Yerden kopartt eyi avucunun iinde bana gsterdi. " yaprakl bir yonca," dedi glmseyerek. Dr. Narin kitabn ve yaznn bu saldrs zerine, Konyal kravatl adamyla, Sivas'daki emekli paasyla, Trabzon'daki Halis beyiyle am'dan, Edirne'den, Balkanlar'dan ses veren teki krk kalpli dostlaryla ilikilerini kuvvetlendirmi. Byk Kumpas'a kar onlar birbirlerinden mal alp satmaya, baka krk kalpli kardelere almaya ve Byk Kumpas'n maalarna kar dikkatli, insanca ve alakgnlllkle rgtlenmeye balamlar. Bu sefalet ve unutulu gnlerinden sonra, kurtulu gn atnca hafzamz, "bu en byk hazinemizi" kaybetmi aknlar gibi aresiz kalmayalm ve "yok edilmek istenen kendi saf zamanmzn hkmranln" yeniden zaferle kuralm diye, Dr. Narin btn dostlarndan, eyalarn, ellerinin, kollarnn uzantlar olan ve ruhlarn iir gibi tamamlayan o hakiki eyleri, ince belli ay bardaklarn, yadanlklar, kalem kutularn, yorganlarn, "hangi eya seni gerek klyorsa ite onu" saklamalarn istemi. Bylece dkkanlarda, - eer belediye mevzuat denilen devlet terryle dkkanlarda saklamak yasaklanmsa- evlerinde, bodrumlarda, hatta bahelerde kazlan ukurlarda, yeraltnda, herkes kendine gre, eski hesap makinelerini, sobalarn, boyasz sabunlar, cibinlikleri, sarkal saatleri saklam. Dr. Narin, arada bir benden uzaklap kendi kendine aa yukar yrd iin hisar kalntlarnn arkasndaki selvi aalarnn iinde kaybolunca onu bekledim. Yksek allar ve serviler arkasnda gizlenen bir tepeye doru yrdn 125 r 1 grnce ona yetimek iin arkasndan kotum. Erelti otlar ve dikenli allarla kapl hafif bir meyil indik, dik bir yoku kmaya baladk. Dr. Narin nden gidiyor, anlattklarn iiteyim diye bazan beni bekliyordu. Madem ki, demi dostlarna, Byk Kumpas'n bilinli ve bilinsiz maalar, piyonlar, bize yazyla, kitapla saldryorlar, biz de ona gre tedbirlerimizi alalm. "Hangi yaz?" diye sordu bana, bir kayadan tekine evik bir izci gibi atlarken, "Hangi kitap?" Dnm. Nasl inceden inceye dndn, bunun kendisi iin ne kadar uzun bir zaman tuttuunu gstermek ister gibi, bir sre sustu. Paalarmdan yakalanp kaldm dikenli bir allktan elini uzatp beni karrken aklad. "Yalnz o kitap, olumu kandran o kitap deil. Matbaadan km btn kitaplar, hepsi bizim zamanmzn, bizim hayatmzn dmandr." Kalemle yazlan, kalemi tutan elin bir paras olan, eli harekete geiren kafay mutlu eden ve o kafay ldatan ruhun kederini, merakn, efkatini ifade eden yaz deilmi onun kar kt. Fareleriyle baedemeyen cahil iftiyi bilgilendiren, yolunu kaybetmi dalgna tutaca yolu, ruhunu kaybetmi akna atalarn, dnyay hi tanmayan ocua resimli hikyelerle dnyay ve sunduu servenleri gsteren, eiten kitaplara da kar deilmi, hatta o kitaplar, ok eskiden olduu gibi imdi de gerekliymi, ok yazlsalar iyi de olurmu. Dr. Narin'in kar kt, ltsn, sahihliini, hakikatini kaybetmi kitaplarm ki onlar bir de ltl, sahih ve haki-kiymi gibi yaparlarm. Bize bu snrl dnyann duvarlar iinde cennetin sihrini ve huzurunu

bulacamz syleyen kitaplarm ki, onlar Byk Kumpas'n piyonlar -bir tarla faresi, kala gz arasnda kat gitti- bize hayatmzn iirini ve inceliini unutturmak iin matbaalarda basp basp ya-yarlarm. "ispat m?" dedi soruyu sanki ben soruyormuum gibi bana kukuyla bakarak, "ispat m?" zeri ku pislikleriyle 126 kapl kayalarn, clz mee aalarnn arasndan kvrlarak hzla trmanyordu. ispat iin istanbul'daki, btn lkedeki adamlarna, casuslarna yaptrd aratrmalarn tutanaklarn okumahy-mm. Kitab okuduktan sonra olu, pusulay arp babasna, ailesine srt evirmekten baka -haydi genliktir diyelim bu meydan okumaya- hayatn btn zenginliine, yani "zamann gizli simetrilerine", yani "eyalarn btn teferruatna" gzlerini kapatan bir eit "krle", bir eit "lm saplantsna" kaplm. "Btn btn bir kitabn ii mi bu?" diye sordu Dr. Narin. "O kitap Byk Kumpas'n yalnzca kk bir arac." Gene de ama, kitab ve yazarn hi kmsemediini syledi nce. Dostlarnn, casuslarnn yazd raporlar, tuttuu tutanaklar okuduumda bu adamn ve kitabnn, amalar dnda kullanldklarn grecekmiim. Yazar zavall bir emekli memur, yazd kitab savunacak kadar cesareti bile olmayan zayf bir kiilikmi. "Bat'dan gelen rzgrlarn, hafzalarmz boaltan unutma vebasn bize bulatranlarn bizden istedii zayf bir kiilik... Zayf biri, silik biri, bir hi! Yok olclu gitti, tahrip edildi, yeryznden silindi." Kitabn yazarnn ldrlmesinden znt duymadn tane tane syledi. Uzun bir sre hi konumadan bir kei yolunu izleyerek trmandk. Yava yava yer deitiren, ama ne yaklaan, ne de uzaklaan yamur bulutlar arasnda ipeksi imekler giclip geliyordu, ama sesi kslm bir televizyonu seyrederken olaca gibi, hibir grlt duymuyorduk. Tepeye varnca yalnz Dr. Narin'in topraklarn deil, aadaki dzlkte alkan bir evhammnn kurduu sofra gibi derli toplu duran kasabay, krmz kiremitli damlar, ince minareli camiyi, sokaklarn zgrce yayln ve kasabann dndaki, dzgn snr izgileriyle birbirinden ayrlm buday tarlalaryla, meyve bahelerini de grdk. "Sabahlar gn beni-uyandrp karlamadan nce, ben uyanr 127 gn karlarm," dedi Dr. Narin manzaraya bakarken. "Dalar arkasndan sabah gelir, ama baka yerlerde gnein oktan doduunu insan krlanglarla birlikte anlar. Sabahlar bazan taa buraya kadar yrr, beni selamlayan gnei karlarm. Doa durgun olur, arlar, ylanlar daha ortaya kmamtr. Ben ve dnya, birbirimize, neden varolduumuzu, neden bu saatte burada olduumuzu, amacn, en byk amacn ne olduunu sorarz. Pek az lml bunlar doayla birlikte dnr, insanlar dnrlerse eer, bakalarndan duyduklar, ama kendilerinin sandklar zavall birka dnce vardr akllarnda, doaya bakp kefettikleri eyler deil. Hepsi zayftr, siliktir, krlgandr." "Ayakta kalmak iin gl ve kararl olmak gerektiini Bat'dan gelen Byk Kumpas'n varlm kefetmeden nce de anlamtm," dedi Dr. Narin. Kederli sokaklar, sabrl aalar, solgun lambalar bana aldrmyorlard, ben de eyalarm topladm, kendi zamanma ekidzen verdim; tarihe ve tarihe hkmetmek isteyenlerin oyununa boyun emedim. Neden eeyim? Kendime inandm. Kendime inandm iin benim irademe ve hayatmn iirine bakalar da inand. Onlar istekle kendime baladm. Bylece onlar da kendi zamanlarm kefettiler. Birbirimize balandk. ifrelerle haberletik, sevgililer gibi mektuplatk, gizli gizli toplandk. Gdl'deki ilk bayiler toplantmz, yllar sren bir mcadelenin, ineyle kuyu kazar gibi sabrla ilenmi, tasarlanm bir hareketin, bir rmcek a dikkatiyle, titizlikle rlm bir tekilatn zaferidir Ali Bey! Artk Bat ne yapsa bizi yolumuzdan dn-dremez!" Bir sessizlikten sonra ekledi: Ben gen ve gzel karmla Gdl'den salimen ayrldktan saat sonra, ehirde yangnlar balam, itfaiyenin onca devlet desteine ramen baarszla uramas rastlant deilmi. nk isyanclarda, gazetelerin kkrtt apulcularda, ruhlarnn, kendi iirlerinin, hatralarnn alndn sezgileriyle anlayan krk kalpli 128

dostlarnn gzyalar ve fkesi varm. Arabalarn yakldn, silahlarn patladn, bir kiinin - bir kardelerinin de ldn biliyor muydum? Tabii btn bu kkrtmay Ankara'yla ve yerel partilerle birlikte dzenleyen kaymakam, kamu dzenini tehdit ettii gerekesiyle krk kalpli bayiler toplantsn yasaklamt. "Ok artk yaydan kt," dedi Dr. Narin. "Boyun eecek deilim. Toplantda Melekler konusunun tartlmasn da ben istedim. Bizim kendi ruhumuzu ve ocukluumuzu yanstan bir televizyonun yaplmasn da ben istedim, ben yaptrttm o arac. Olumu elimden alan kitap benzeri ktlklerin, ktklar delie, kaynadklar habis ukura kadar izlenip yok edilmesini de ben istedim. Her yl yzlerce, yzlerce gencimizin bu tr oyunlarla 'btn hayatnn deitirildiini', ellerine bir, bilemediniz iki kitap verilerek 'btn dnyalarnn artldm' rendik. Her eyi tek tek ben dndm. Toplantya gitmemem de bir rastlant deildir. O toplantnn bana sizin gibi bir genci kazandrmas, bu ltuf da karlksz bir talih deildir. Her ey nceden dndm gibi yerli yerine oturuyor... Olum bir trafik kazasyla elimden alndnda sizin yamzdayd... Bugn ayn ondrd. Olumu ayn ondrdnde kaybetmitim." Dr. N^rin iri avucunu anca iindeki yoncay grdm. Sapndan tutup, bir an onu dikkatle inceledikten sonra hafife esen bir rzgra brakt. Belli belirsiz rzgr yamur bulutlarnn ynnden esiyordu; ama estii iin deil, serinlii yznden sanki varlm farkediyordum. Gvercin renkli bulutlar ise sanki bir eit kararszlkla olduklar yerde ka-lakalmlard. Kasabadan ok uzaklarda bir yerde hafif sarms soluk bir k, bir kaynama vard. Dr. Narin yamurun "imdi" orada yadn syledi. Tepenin teki tarafndaki kayalk uurumun kenarna vardmzda mezarlk zerindeki bulutlarn aldn grdk. Yer yer korkunlaan dik kayalklar 129 arasna yuva yapm bir aylak, bizi farkedince telala havaland ve Dr. Narin'in arazisi zerinde, geni bir yay izmeye balad Kanatlarn neredeyse hi rpmayan kuu sessizce, saygyla bir eit hayranlkla izledik. "Btn bu arazide." dedi Dr. Narin. "Yllarca tek bir kesin fikirden ilham alarak olgunlatrdm byk dncemi, bu byk hareketi ayakta tutacak zenginlik ve g var. Olum, btn parlaklna ramen, Byk Kumpas'n oyununa gelmeyecek ve bir kitaba kanmayacak kadar gl, iradeli olsayd eer, bugn bu tepeden bakarken benim hissettiim gc ve yaratcl o hissedecekti. Bugn, biliyorum, ayn ilham ve ufku siz gryorsunuz. Bayiler toplants srasndaki kararllnz bana anlatanlarn hi abartmadklarn batan anladm. Yanz renince tereddt bile etmedim; gemiinizi renmeme bile gerek yoktu. Bu yata, olumun elimden hile ve acmaszlkla alnd yata siz her eyi, toplantya istekle katlacak kadar anlamtnz. u bir gnlk tanklmz bana tarihin bir kiide yarm brakt iradenin hareketini, baka bir kiide tekrar balattn retti. Olum iin yaptrdm o kk mzeyi size bouna amadm. Annesi ve kzkardeleri dnda o oday ilk gren siz oluyorsunuz. Kendinizi, kendi gemiinizi ve geleceinizi orada grdnz. Bundan sonra atlmas gereken adm da bana, ben Dr. Narin'e bakarken anlyorsunuz. Olum ol! Onun yerine ge. Benden sonra her eyi sen gtr, ihtiyar bir adamm, ama tutkularm daha hi ypranmad: Bu hareketin devam edeceine'inanmak istiyorum. Devletle de ilikilerim var. Bana rapor yazanlar hl faal. Yzlerce kandrlm genci izletiyorum. Dosyalar, btn dosyalan sana aacam, olumun btn hareketlerini izlettim, okursun. Yoldan kartlan ne kadar ok gen var! Babandan, ailenden kopman gerekmiyor. Silah kolleksiyonumu da grmeni istiyorum. Bana "evet" de! Evet, sorumluluumun farkndaym, de bana. Ben yoz biri deilim, her eyi gryorum 130 AP Yllarca bir erkek ocuum olmad, ac ektim, sonra onu elimden aldlar, daha da ar bir ac ektim, ama hibir ey bu riras sahipsiz brakmaktan daha ar gelemez bana." Uzakta, yamur bulutlar yer yer alrlarken, Dr. Narin'in lkesine bir sahnenin kelerine set lambalarndan den k gibi, gne nlar dyordu. Bir an aydnlanan bir arazi paras, elma ve ide aalaryla kapl bir dzlk,

olunun orada yattn syledii mezarlk, bir aln evresindeki kra topraklar, ksa bir sre sonra rengini deitiriyor ve koni biimindeki k huzmesinin, telal telal ilerleyen bir ruh gibi snrlar tanmadan, tarlalar zerinde hzl hzl birka adm atarak yok olduunu da grebiliyorduk. Tepeye kmak iin aldmz yolun byk bir ksmn bulunduumuz noktadan grebildiimizi farkedince, baklarm kayalk yama, kei yolu, dut aalar, ilk tepe, aalklar ve buday tarlalar boyunca geri geri geri gitti ve birden, kendi evini uaktan ilk defa gren biri gibi, hayretle Dr. Narin'in konan da grdm. evresi aalklarla kapl genie bir dzln ortasndayd ve o dzlkte kasabaya giden yola ve am aalarna doru 'yryen be kk insandan birinin Canan olduunu en son ald vine rengi basma elbisesinden, hayr, yalnz ondan deil, yrynden, duruundan, inceliinden, zerafetinden, hayr, kalbimin atlarndan anladm. Birden ta uzaklarda, Dr. Narin'in kk harika lkesinin snrlarnn balad dalarn kysnda harika bir gkkuann olutuunu grdm. "Bakalar doaya baknca,"' dedi Dr. Narin, "orada kendi snrlarn, yetersizliklerini, korkularn grrler. Sonra kendi zayflklarndan korkup doann snrszl, bykl, derler buna. Ben ise doada benimle konuan, bana ayakta tutmam gereken kendi irademi hatrlatan gl bir tebli, zengin bir yaz grrm, onu kararllkla, acmaszlkla, korkusuzca okurum. Byk adamlar, tpk byk alar, byk lkeler gibi ilerinde neredeyse patlayacak kadar ykl bir gc 131 toplayabilmi olanlardr. Zaman gelince, frsatlar knca, yeni tarih yaplaca zaman bu byk g, harekete geirdii byk adamla birlikte acmaszca kararn verir, kprdanr. O zaman kader de ayn acmaszlyla harekete geer. O byk gnde kamuoyunun, gazetelerin, gnn dncelerinin, Aygazlarn, Lux sabunlarnn, Coca-Cola ile Marlboro'nun, Bat'dan gelen rzgrlarla kandrlm zavall kardelerimizin kk eyalaryla kk ahlaknn esamisi okunmaz." "Efendim, tutanaklar okumam mmkn m?" diye sordum. Uzun bir sessizlik oldu. Gkkua, Dr. Narin'in tozlu ve lekeli gzlklerinde iki simetrik gkkua olarak prl prl yansyordu. "Ben bir dahiyim," dedi Dr. Narin. 132 10 Konaa geri dndk. Hep birlikte yenen sakin bir le yemeinden sonra, bir benzeriyle Glcihan'm bize sabah Mehmet'in ocukluk odasn at bir anahtarla, Dr. Narin beni alma odasna ald. Dolaplardan kard defterleri, raflardan indirdii dosyalan gsterirken, bu tanklklarn, bu casus raporlarnn hazrlanmasn buyuran iradenin, bir gn bir devlet biiminde ortaya kabileceini de gzard etmediim syledi. rgtledii casuslar brokrasisinin de gsterdii gibi, Byk Kumpas'a kar baarl olursa Dr. Narin yeni bir devlet kuracakt. Gerekten, btn raporlar titizlikle tarihlenip dosyaland iin olaylarn kalbine girmem kolay oldu. Dr. Narin olunun peinden sald aratrmaclar birbirlerine tantrmam, onlarn her birine, takma ad olarak bir saat markas vermiti. ou Bat yaps olmalarna ramen, yzyl akn zamandr bizim zamanmz gsterdikleri iin Dr. Narin bu saatleri "bizim" olarak gryordu. ilk aratrmac Zenith, ilk raporunu drt yl nce Mart aynda yazmt. O vakitler ad hl Nahit olan Mehmet istanbul 133 niversitesi'nde apa'da tp okuyordu. Zenith, bu nc snf rencisinin sonbahardan balayarak derslerinde olaanst bir baarszlk gsterdiini saptyor, sonra aratrmalarn zetliyordu: "Ad geenin son aylardaki baarszlnn nedeni Kadrga'daki renci yurdundan pek az kmas, derslere, kliniklere hatta hastanelere hi uramamasdr. Dosya, Nahit'in renci yurdundan ne zaman kp hangi pide salonuna, kebapya, muhallebiciye, berbere, bankaya gittiini ayrntlaryla belirten tutanaklarla doluydu. Mehmet her seferinde iini grdkten sonra hi oyalanmadan, hzl admlarla yurda geri

dnyor, yazd her ihbar mektubunda da Zenith, Dr. Narin'den "aratrmalar" iin daha fazla para istiyordu. Dr. Narin'in, Zenith'den sonra grevlendirdii Movado Kadrga'daki renci yurdunda bir ynetici olmalyd ve yurt yneticilerinin ou gibi polisle ilikiliydi. Mehmet'i neredeyse saati saatine izleyebilen bu tecrbeli adamn taradaki baka baz merakl babalara ya da Milli istihbarat Tekilat'na daha nce de renciler hakknda rapor yazdn dndm. nk yurttaki siyasi g dengesini profesyonelce bir kvraklk ve ksalkla ok ustaca izivermiti. Sonu: renci yurdunda etkili olmak iin mcadele veren, ikisi ar dinci, biri Nakibendi tarikatyla balantl ve biri de lml solcu renci takmlaryla Nahit'in hibir ilikisi yoktu. Delikanlmz, btn bu takmlarla srtmeden, kendi halinde, kendi kesinde, arkadayla paylat bir odada yayor, "deerli efendim, tabir caizse", sabahtan akama kadar Kuran okuyan bir hafz gibi ban hi kaldrmad bir kitaptan baka hibir ey grmyordu. Movado'nun siyasi ve ideolojik konularda dncelerine gvendii yurt yneticileri, polisler ve gencimizin oda arkadalar bu kitabn siyasi ve dinci genlerin hafzlad tehlikeli kitaplardan biri olmadna tanklk etmilerdi. Movado pek nemsemedii bu vaka hakknda, 134 delikanlnn nasl saatlerce odasndaki masada kitap okuduktan sonra pencereden dar dalgn dalgn bakt ya da yemekhanede arkadalarnn inelemelerine, hatta alaylarna nasl glmseyerek ya da ilgisizlikle karlk verdii ya da artk her gn tra olmad trnden bir iki gzlem katm, ve srekli ayn seks filmini izlemek, ayn kaseti binlerce kere dinlemek, hep ayn kymal prasay istemek gibi genlik heveslerinin "geici" olduunu tecrbeyle efendisine mjdelemiti. Mays aynda ie balayan Omega ise Mehmet'ten ok okuduu kitabn peine dtne gre, bu konuda Dr. Narin'den bir emir alm olmalyd. Bu da, daha ilk aylardan babasnn, Mehmet'in yani Nahit'in hayatn rayndan karan eyin kitap olduunu doru olarak saptadn gsteriyordu. Omega, aralarnda, yl sonra kitab bana da satacak sergi olmak zere istanbul'da kitap satlan pek ok noktay gzden geirmiti. Yapt sabrl aratrmalardan sonra iki kaldrm sergisinde esere rastlam, buradaki satclardan ald bilgiyle sahaflardaki bir dkkana gitmi, oradan rendiklerinden de u sonucu karmt: Kitap'tan kk bir miktar -150 ya da 200 kadar- bilinmeyen bir kaynaktan, byk ihtimal kapanan ya da boalan kfl bir kitap deposundan kiloyla mal alan bir eskiciye, oradan da sahaflardaki bir dkkanla birka sokak sergicisine gitmiti. Kiloyla mal alan arac ortayla kavga etmi, dkkanm kapatm ve istanbul'u terk etmiti. Onu bulup ilk satcy saptamak mmkn deildi. Omega sahaflardaki dkkan sahibinden bu kitabn polisten dald dncesini edinmiti: Kitap bir zamanlar yasal bir ekilde yaymlanm, savcln istei zerine toplatlp emniyete bal bir kitap deposuna kaldrlm, buradan da, sk sk yapld gibi, bir miktar, parasz kalm polis memurlarnca alnp kiloyla mal alan eskicilere satlarak yeniden dolama girmiti. 135 alkan Omega ktphanelerde yazarn baka bir eserine rastlamad gibi, eski telefon rehberlerinde de izini bulamaynca u akl yrtmt: "Bizde telefon almaya paras yetmeyecek kiilerin de kitap yazmaya cret ettikleri bilinen bir eyse de, bu zel eserin zerindeki adn takma olduunu sanyorum, efendim." Btn yaz bo renci yurdunda kitab yeniden yeniden okuyarak geiren Mehmet, sonbahara doru kitabn kaynaklarna kendisini gtrecek bir aratrmaya girimiti. Babasnn bu defa peine takt yeni adam takma adn Cumhuriyet'in ilk yllarnda istanbul'da yaygn olarak kullanlan Sovyet mal cep ve masa saatlerinden almt: Serkisof. Serkisof, Mehmet'in Beyazt Devlet Ktphanesi'nde kendini srekli okumaya verdiini saptadktan sonra, Dr. Narin'e bu delikanlnn sradan renci hayatna geri dnmek iin yarm brakt derslerini altn mjdelemiti nce. Daha sonra gencimizin ktphanede gnlerdir Pertev ile Peter ya da Ali lie Marl trnden ocuk dergilerini okuduunu farkedince bir umutsuzlua kaplm,

bir teselli olarak akl yrtmt: Delikanl, belki de ocukluk hatralarna geri dnerek iine dt buhrandan kmay ummaktayd. Raporlara gre, ekim aynda Mehmet Babali'de bir zamanlar ocuk dergisi karm ya da hl karan yaynevlerini ve bu dergilerde kalem oynatm Neati trnden kaarlanm yazarlar ziyaret ediyordu. Dr. Narin'in takip ettirdii gencin siyasi ve ideolojik balantlarn aratrdn dnen Serkisof, bu kiiler hakknda, "efendim, her ne kadar siyasetle ilgilenir gzkseler ve gnn siyasi ve ideolojik konularnda kalem oynatsalar da," diye yazmt, "aslnda bu kalemrlerin kalpten inandklar hibir dnceleri yoktur. ou para iin, eer o yoksa, sevmediklerini zmek iin yaz yazarlar." Bir sonbahar sabah Mehmet'in Haydarpaa'daki Devlet Demiryollar Personel Mdrl'ne gittiini hem Serkisof'un 136 hem de Omega'nm raporlarndan rendim. Birbirlerini farketmeyen iki aratrmacdan doru bilgi edineni Omega'yd: "Delikanl emekli memurlardan biri hakknda bilgi edinmek istemi." Dosyalanm rapor sayfalarn hzl hzl evirdim. Gzlerim telala benim mahallemi, benim sokam, benim ocukluumun'adlarn aryordu. Mehmet'in benim oturduum sokakta yrdn, bir evin ikinci kat pencerelerine bir akam baktn okuyunca yreim hzland. Sanki iine arlacam harika dnyann hazrlayclar, bana kolaylk olsun diye hnerlerini benim yanbamda dktrmeye karar vermilerdi, ama o zamanlar bir lise rencisi olan benim bunlardan hi haberim olmamt. Mehmet'in, Rfk Amca ile bulumas ertesi gn olmutu. Ama bu benim kardm bir sonutu. Mehmet'i izleyenlerin ikisi de delikanlnn Erenky Telli Kavak Sok. no. 28'deki bir eve girdiini, ierde alt, hayr be dakika kaldn saptamlar, ama hangi dairenin kapsn aldn, kiminle grtn saptayamamlard. alkan Omega hi olmazsa ke bakkaln rann azn aram, evde yaayan aile hakknda bilgi almt. Sanrm Dr. Narin'in Rfk Amca hakknda edindii ilk bilgi bu olmalyd. Rfk Bey ile bu grmesinden sonraki gnlerde Mehmet, Zenith'in bile gznden kamayan bir buhrana girmiti. Yurttaki odasndan hi kmadn, yemekhaneye bile inmediini, ama onu kitab bir kere olsun okurken gremediini yazmt Movado. Yurttan klar ise dzensiz ve Serkisof'a gre amaszd. Bir gece sabahlara kadar Sultanahmet'in arka sokaklarnda dolam, parkta oturup saatlerce sigara imiti. Bir baka gece, Omega, elindeki bir kesekd dolusu zm, her bir taneyi bir mcevher gibi uzun uzun inceledikten sonra ar ar ineyip yutarak drt saatte bitirip yurda geri dnne tank olmutu. Sakallar uzam, stne bana bakmaz 137 olmutu. Aratrmaclar, raporlarnda gencin yurttan k saatlerinin dzensizletiinden yaknarak cretlerinin artrlmasn istiyorlard. Kasm ortasnda bir leden sonra, Mehmet vapurla Haydarpaa'ya gemi, trene binip Erenky'de inmi ve sokaklarda uzun uzun yrmt. Peindeki Omega'ya gre delikanl mahallenin btn sokaklarn arnlam, benim penceremin nnden de -byk ihtimalle ben ierde otururken- kere getikten sonra karanlk kerken Telli Kavak Soka'ndaki 28 no.lu evin karsna geip pencerelerine bakmaya balamt. Karanlkta, hafif hafif iseleyen yamur altnda, bir karara varamadan, ya da Omega'ya gre lambalar yanan pencerelerden istedii iareti alamadan iki saat bekleyen Mehmet, akam Kadky'deki meyhanelerin birinde iyice sarho olup yurda geri dnmt. Daha sonra, Omega ve Serkisof delikanlnn ayn yolculuu alt kere daha yaptn belirlemiler, her zaman daha kararl olan Serkisof, delikanlnn srekli bakt aydnlk pencerenin arkasndaki kiiyi de doru saptamt. Rfk Amca ile Mehmet'in ikinci bulumas Serkisof'un baklar altnda olmutu, ikinci katn aydnlk pencerelerini nce kar kaldrmdan, sonra da alak bahe duvarnn stnden dikizleyen Serkisof grmeyi bazan randevu da diyordusonraki mektuplarnda pek ok kere yorumlamt, ama ilk izlenimleri daha ok grdklerine ve olgulara ynelik olduu iin daha doruydu. ilk nce, ihtiyar adamla delikanl (aralarnda bir kovboy filmi gsteren televizyon) karlkl koltuklarda oturmular yedi-sekiz dakika hi

konumamlard. Bir ara ihtiyarn kars onlara kahve getirmiti. Daha sonra Mehmet ayaa kalkm, el kol hareketleriyle, tutkuyla ve yle hrsla bir eyler anlatmt ki Serkisof gencin ihtiyara el kaldrmak zere olduunu sanmt. Bu ara yalnzca hznle glmseyen Rfk Bey, 138 delikanlnn szlerinin iddetinin artmas zerine ayaa kalkarak, benzeri bir heyecanla ona cevap yetitirmiti. Daha sonra, ikisi de, duvarda kendilerini taklit eden sadk glge-leriyle birlikte koltuklarna geri oturuyorlar ve sabrla birbirlerini dinliyorlar, susuyorlar, kederle televizyona biraz bakyorlar, yeniden konuuyorlar, sonra bir sre ihtiyar anlatyor, delikanl dinliyor, derken gene susup kederle pencereden dar bakp Serkisof'u farketmiyorlard. Ama yan apartmann penceresinden irret bir kadn dikizdeki Serkisof'u farkediyor ve avaz kt kadar: "Yetiin! Allah cezan versin, sapk!" diye bard iin aratrmac ne yazk ki, ok nemli grd ve daha sonraki mektuplarnda eitli gizli rgt, uluslararas siyasi tarikat ve kumpas varsaymlaryla birletirdii bulumann son dakikasn tespit edemeden elverili gzlem noktasn palas pandras terk etmek zorunda kalyordu. Bir sonraki dosyadan anlaldna gre, Dr. Narin, o gnlerde olunun ok sk izlenmesini istemi, aratrmaclar da onu bir rapor yamuruna tutmulard. Rfk Bey ile grmesinden sonraki gnlerde Omega'ya gre neredeyse gz dnm, Serkisof'a greyse olaanst kederli ve kararl gzken Mehmet, bulabildii btn sergilerden kitabn nshalarn satn alyor ve "bu eseri" Kadrga renci Yurdu'nda (Movado), renci kahvelerinde (Zenith ve Serkisof) ve otobs duraklar, sinema kaplar, vapur iskeleleri (Omega) gibi ehrin akla gelebilecek her yerinde datmaya alyor ve bunda da ksmen baarl oluyordu. Yurttaki odasnda gen rencileri pervaszca etkilemeye altnn Movado fazlasyla farkndayd. Baka renci meknlarnda da etrafna genleri toplamaya alt belirlenmiti, ama imdiye kadar kendi dnyasna ekilmi yalnz bir renci olduu iin yeterince etkili olmuyordu. Yurt yemekhanelerinde, bu amala gitmeye balad derslerde bir-iki rencinin akln eldiini, onlara 139 ^w^f kitab okutabildiim tam renmitim ki bir gazete kesiiyle karlatm: ERENKY'DE CNAYET. (A.A.): Devlet Demiryollar emekli bamfettilerinden Rfk Hat dn akam dokuz civarnda kimlii belirsiz bir kiinin kurunlaryla ldrld. Dn akam evinden kahveye karken Telli Kavak Sokak'ta Hat'n yolunu kesen bir ahs zerine el ate etti. Kimlii belirlenemeyen saldrgan olay yerinden derhal kat. Ald yaralarla hemen can veren Hat (67) Devlet Demiryollarnda eitli kademelerde faal olarak grev yaptktan sonra en son bamfettiken emekliye ayrlmt. evrede sevilen Hat'n lm znt yaratt. Bam dosyalardan kaldrp hatrladm: Babam ge saatlerde eve perian dnmt. Cenazede herkes alamt. Bir kskanlk cinayeti laf yaylmt. Kimdi bu kskan adam? Dr. Narin'in dzenli dosyalarm hrsla kartrrken karmaya altm: alkan Serkisof? Zayf Zenith? Dakik Omega? . Baka bir dosyadan, Dr. Narin'in kimbilir ne masraflar ederek ilerlettii aratrmalarnn bir baka sonuca ulatn rendim. Byk bir ihtimalle Milli istihbarat Tekilat'nda da alan Hamilton Saat adl ajan ksa bir mektupta Dr. Narin'e u bilgileri vermiti: Rfk Hat kitabn yazaryd. Bu eseri on iki yl nce yazm, utanga hevesliler gibi zerine kendi adm koymaya cesaret edememiti. O yllarda oullarnn ve rencilerinin geleceklerinden endielenen ihbarc babalarn ve retmenlerin ikayetlerine kulaklar ak olan MiT basn grevlileri, ihbarlar zerine kitabn baz genlerimizi yoldan kardn anlamlar, amatr yazarn kimliini matbaadan belirlemiler ve sorunun zmn iinin ehli basn savcsna brakmlard. Oniki 140 yl nce savc kitab sessizce toplatp depoya kaldrtm, ama hevesli yazar bir dava ap korkutmasna bile gerek kalmamt. nk yazar, emekli demiryolu mfettii Rfk Hat, savcla ilk arlnda kitabnn toplatlmasna kar

olmadn, toplatma kararna itiraz etmeyeceini neredeyse memnuniyete yaklaan ak bir dille belirtmi, kendi istei zerine tutulan bir zapt da derhal imzalam, bundan sonra da yeni bir kitap yazmamt. Hamilton'un raporu Rfk Amca'nm ldrlmesinden onbir gn nce yazlmt. Gsterdii tepkilerden Mehmet'in, Rfk Amca'nm ldrldn ksa bir sre iersinde rendii anlalyordu. Movado'ya gre "saplantl delikanl", hasta bir halde odasna kapanm, bir eit dini cokuyla sabahtan akama kadar hi durmadan kitab okumaya balamt. Sonra sonra yurttan dar ktn belirleyen Serkisof da, Omega da gencimizin bir hedefi ve amac olmadna aa yukar karar vermilerdi. Bir gn Zeyrek'in arka sokaklarnda amasz bir aylak gibi saatlerce dolanyor, derken btn bir leden sonray Beyolu sinemalarnda seks filmleri seyrederek geiriyordu. Bazan Serkisof, geceyarlar yurttan ktn belirliyor, ama nereye gittiini renemiyordu. Bir keresinde, bir le vakti Zenith onu ok perian grmt: Sa sakal uzamt, st ba dankt ve sokaklardaki, kaldrmlardaki insanlara "gn ndan holanmayan bir bayku" gibi bakyordu. renci kahvelerinden, kitab okutmak iin gittii dershane koridorlarndan, tandklarndan iyice uzaklamt. Herhangi bir kadnla ilikisi ya da byle bir iliki kurmak gibi bir abas yoktu. Yurtta ynetici olan Movado, yokluunda Mehmet'in odasnda yapt bir aratrmada plak kadn resmi yaymlayan birka dergi bulmu, bunlarn nqrmal rencilerin ounun istifade ettii eyler olduunu eklemiti. Birbirlerinden habersiz Zenith ve Omega'nm abalarndan anlald kadaryla Mehmet bir sre kendini ikiye de vermiti. Daha ok 141 rencilerin gittii en Karga Kardeler Birahanesi'nde alayc bir laf atma zerine bir kavgaya tutumasndan sonra arka sokaklardaki daha cra, daha sefil meyhaneleri tercih eder olmutu. Bir dnem, teki rencilerle, meyhanelerde tand meczuplarla yeniden iliki kurmaya almsa da bunda baarl olamamt. Daha sonra kitap sergilerinin nnde saatlerce dikilip kendi gibi kitab satn alp okuyacak bir ruh kardeini aramakla vakit geirmiti. Dostluu ilerletip ellerine kitab verdii, okutabildii birka genci yeniden arayp bulmu, ama Zenith'e gre huysuzluu yznden onlarla hemen kavga etmiti. Aksaray'n arka sokaklarndaki bir meyhanede Omega bu tartmalardan birini uzaktan da olsa dinlemeyi baarm, artk bir delikanl olarak da gzkmeyen "delikanlmzn" kitaptaki dnyadan, oraya varmaktan, eikten, huzurdan, esiz andan kazadan heyecanla szettiini duymutu. Ama bu heyecanlar da geici olmalyd, nk Movado'nun saptad gibi sa, sakal, pislii ve dankl arkadalarn -eer artk arkada varsa- rahatsz edecek hale gelmi olan Mehmet kitab da hi okumuyordu. "Bana kalrsa efendim," diye yazmt gencimizin amasz gezintilerinden, sonu hibir yere varmayan yrylerinden bezen Omega, "bu gen kederini hafifletecek bir ey aryor, tam ne aradndan ben emin deilim, ama kendisinin de emin olduunu sanmyorum." istanbul sokaklarnda amaszca yrd gnlerin birinde Serkisof'un yakndan izledii gencimiz kederini hafifletecek, ruhuna biraz olsun huzur verecek "bu eyi" otobs garajlarnda, hayr otobslerin kendinde buluyordu. Elinde hazrlk yaptn gsteren bir anta tamadan, bir hedefi olduunu gsterecek bir bilet almadan, Mehmet garajlardan kalkmakta olan bir otobse bir ilham annda geliigzel biniyor, bir an kararszlk geiren Serkisof da onun arkasndan Magirus'a atlyordu. Nereye gittiklerini bilmeden, nereye gtrldklerini an142 lamadan kasabadan kasabaya, garajdan garaja, otobsten otobse biri dierinin peinde haftalarca yol almlard. Serkisof'un tir tir titreyen otobs koltuklarnda eci bc harflerle yazd tutanaklar, bu belirsiz yolculuklarn sihrine, amasz gezintilerin renklerine iten tanklk ediyordu: Yollarn, bavullarn kaybetmi yolcular, yzyln arm meczuplar grmlerdi; takvim satan emekliler, askere giden hevesliler, yaklaan kyameti haber veren genlerle karlamlard. Garaj lokantalarnda oturup nianl genlerle, tamirci raklaryla, futbolcularla, kaak sigara satclaryla, kiralk katillerle, ilk retmenlerle, sinema mdrleriyle yemekler yemiler, yzlerce kiiyle birlikte bekleme salonlarnda, otobs koltuklarnda, kucak kucaa uyumulard. Bir kere olsun bir otelde gecelememilerdi. Bir kere olsun kalc

bir iliki, bir dostluk kurmamlard. Bir kere olsun bir hedefleri varm gibi yolculuk edememilerdi. "Efendim, btn yaptmz bir otobsten inip tekine binmekten ibaret," diye yazmt Serkisof. "Bir ey bekliyoruz; belki bir mucize, belki bir k, belki bir melek, belki bir kaza; bilmiyorum; ama kalemimin ucuna bunlar geliyor... Sanki bilinmeyen bir lkeye bizi gtrecek iaretleri aryoruz, ama talihimiz hi yok. Bu zamana kadar bamzdan kk bir trafik kazas bile gememi olmas, belki de bir melein bizi koruduunu gsteriyor. Delikanl hl benim varlm farket-medi mi, bilmiyorum. Sonuna kadar dayanacak mym, bilmiyorum." Dayanamamt. Krk dkk kelimelerle yazlm bu mektuptan bir hafta sonra Mehmet bir mola yerinde bir geceyars itii orbay yanda brakp kalkmakta olan bir MAVi VARAN'a atlam, ke masada ayn orbadan kaklamakta olan Serkisof kap kaybolan Mehmet'e akn akn bakmt. Sonra orbasn sakin sakin bitirmi, bundan hi utanmadn da Dr. Narin'e drste bildirmiti. Bundan sonra ne yapmalyd? 143 Bundan sonra Mehmet'in ne yaptm ne Dr. Narin, ne de aratrmalarna devam etmesi sylenen Serkisof re-nebilmiti. Mehmet zannettii baka bir gencin lsyle karlancaya kadar, Serkisof alt hafta otobs garajlarnda, trafik ubelerinde, ofrlerin bulutuu kahvelerde vakit ldrm, bir .sezgiyle olup bitmi trafik kazalarna yetiip cesetler arasnda delikanlmz aramt. Ayn sre boyunca Dr. Narin'in olunun peine baka saatleri de saldn otobslerden yazlm baka mektuplardan anladm. Bu mektuplardan birini kaleme ald srada, otobsnn bir' at arabasna arkadan bindirmesiyle Zenith'in dakik kalbi kan kaybndan durmu, yarm kalm kanl mektubunu ERKEN VARAN irketinin yneticileri Dr. Narin'e postalamlard. Mehmet'in bir Nahit olarak yaad ilk hayatn zaferle sonulandrd trafik kazasna Serkisof olaydan ancak drt saat sonra yetiebilmiti. Bir SELAMET EKSPRES otobs matbaa mrekkebi ykl bir tankere arkadan arpm, bir sre lklar arasnda simsiyah bir svyla ldam, sonra geceyars bir alevle prl prl yanmt. Serkisof "hi tannmayacak kadar yanm saplantl ve bahtsz Nahit'i" aslnda tehis edemediini, elindeki tek kantn bir talih eseri yanmam olan zerindeki kimlik olduunu yazyordu. Olaydan sa kanlar delikanlnn bata da 37 numaral koltukta oturduunu dorulamlard. Nahit, 38 numarada otursayd burnu bile kanamadan kur-tulacakm. 38 numarada oturan ve adnn Mehmet olduunu sa kalan baka bir yolcudan rendii ayn yalardaki delikanly ise Serkisof, Nahit'in son saatlerini sormak iin taa Kayseri'deki evine kadar izinden gidip aram, ama bulamamt. Sa kt bu korkun kazadan sonra bu gen kendisini gzyalaryla bekleyen annesinin babasnn yanna hl dnmediine gre, kazadan derin bir ekilde etkilenmi olmalyd, ama Serkisof'un derdi bu deildi. Aylardr takip j 44 ettii gen ldne gre imdi bakasn izlemek iin Dr. Narin'den emir ve para bekliyordu. nk yapt aratrmalar Anadolu'nun ve belki de btn Ortadou ve Balkanlar'n bu tr kitaplar okuyan gz dnm genlerle kaynatm ona gstermiti. Olunun lm haberi ve kmrden cesedin eve geliinden sonra Dr. Narin kendini fkesinin iddetine vermiti. Rfk Amca'nn ldrlm olmas bu iddeti hafifletmiyor, yalnzca fke odan bulanklatrarak btn bir topluma doru yayyordu. Cenazeyi izleyen gnlerde Dr. Narin istanbul'daki ilerini gren evresi geni bir emekli polisin yardmyla yedi yeni aratrmacy daha greve alm, onlara da imza olarak eitli saat markalar balamt. Ayrca ortak dmanlarnn Byk Kumpas'na kar krk kalpli bayiler ile ilikilerini gelitirmi, onlardan tek tuk ihbar mektuplar almaya balamt. zellikle uluslararas soba, dondurma, buzdolab, gazoz, tefecilik ve kfteli ekmek irketlerinin rekabetiyle dkkanlar tek tek kapanan bu kiiler, yalnz Rfk Amca'nn kitabn deil, genel olarak tuhaf, deiik, yabanc bulduklar kitaplar okuyan genlerden pireleniyor, onlar mimliyor, Dr. Narin tarafndan tevik de edilirlerse bu genleri izleyip, hayatlarn gzleyip, fkeli ve paranoik raporlar yazmay seve seve zerlerine vazife ediniyorlard.

Glizar'n, "Babam almanz kesmek istemezsiniz diye dnd," diyerek bir tepsiyle getirdii akam yemeini yerken bu raporlar urasndan burasndan okuyordum. Bir tara kentinde ya da boucu bir renci yatakhanesinde ya da istanbul'un cra bir mahallesinde benim gibi biri, kitab benim okuduum gibi okumutur ve Dr. Narin'in casuslarndan biri grp izlemitir diye... Bir ruh kardeine rastlayabilme hevesiyle hzl hzl evirdiim sayfalar arasnda tylerimi rperten bir-iki ilgin vakaya rastladm, ama bunlar ne kadar benim ruh kardelerimdiler kartamadm: J 45 Babas Zonguldak'ta kmr iilii yapan bir veterinerlik rencisi, mesela, kitab okumaya baladktan hemen sonra baka hibir ey yapamaz hale gelmi, karnn doyurmak, uyumak gibi temel ihtiyalarnn dnda, vaktinin hepsini kitab yeniden okumaya vermiti. Bu gen bazan gnler boyunca ayn sayfay binlerce kere okuyor, bundan baka da hibir ey yapmyordu, intihar eilimlerini gizleyemeyen sarho bir lise matematik retmeni ise, rencileri kazan kaldrana kadar, derslerinin son on dakikasn kitaptan birka cmle okumak ve arkasndan sinir bozucu kahkahalar atmakla geiriyordu, iktisat okuyan Erzurumlu bir gen ise, yurt odasnn duvarlarn, duvar kadyla kaplar gibi kitabn sayfalaryla kaplamt. Bu da oda arkadalaryla sk bir kavgaya yol am; bunlardan biri, kitabn Hazreti Muham-med'e kfrettiini ileri srm, bunun zerine renci yurdunun gzleri grmez idare amiri, bir sandalyeye kp soba borusuyla tavan arasndaki keyi bytele okumaya balam, vakay Dr. Narin'e ihbar eden krk kalpli tesisat kitaptan byle haberdar olmutu, ama "savcla ikayet edelim mi," tartmalarna yol aan ve Erzurumlu gencimizin hayatn karartan kitabn Rfk Amca'nn yazd kitap olduundan ben emin olamadm. yle anlalyordu ki, rastlantsal bulumalarla, yar merakl okurlarn szn etmesiyle, sergilerde dikkati ekmesiyle, ortalkta hl bir yz-yzelli nshas elden ele serseri bir mayn gibi gezinmekte olan kitap ya da ayn ilevi sihirli bir ekilde grebilen baka kitaplar, bazan okurlarndan birinde bir heyecan dalgas, bir eit ilham uyandryordu. Bazlar kitapla bir yalnzla ekiliyor, ciddi bir buhrann eiindeyken dnyaya alarak hastalktan kurtuluyorlard. Kitab okur okumaz bir sarsnt geiren, bir fkeye kaplanlar da vard. Bunlar kitaptaki dnyay bilmedikleri, tanmadklar, aramadklar iin dostlarn, yaknlarn, sevgililerini suluyor, 146 kitaptaki dnyann insanlarna benzemedikleri iin onlar acmaszca eletiriyorlard. Baka bir takm da kitab okur okumaz metnin kendisine deil, insanlara dnen rgtlerdi. Bu hevesliler kitab kendileri gibi okumu bakalarn aramaya koyuluyor, bunda baarsz olurlarsa ki hep byle oluyordukitab bakalarna okutup avladklar bu kiilerle bir ortak eyleme girimeye alyorlard. Bu ortak eylemin ne olduu konusunda onlarn da, bu eylemcileri izleyen ihbarclarn da herhangi bir fikri yoktu. Ondan sonraki iki saat iinde, ihbar mektuplarnn arasna zenle, dzenle yerletirilmi gazete kesiklerinden kitaptan ilham alabilmi bu okurlardan be tanesinin Dr. Narin'in saatlerince ldrldn anladm. Cinayetleri hangi saatin, hangi ama ve emirle iledii belli deildi. Yalnzca gazetelerden kesilmi ksa cinayet haberleri tarih srasna gre ihbar tutanaklarnn arasna konmutu, iki cinayet hakknda ayrntl bilgi vard: Birinde, ldrlen bir gazetecilik rencisi Gne gazetesinin d haberler servisine eviriler yapt iin Yurtsever Gazeteciler Demei olay nemser gzkm, Trk basnnn sapk terre asla boyun emeyeceini duyurmutu. brnde, alt dnerci dkkannda bir garson, elleri bo ayran i-eleriyle doluyken kurunlanm, islamc Gen Aknclar ehidin yeleri olduunu aklam, olayn CIA ve COCACOLA'mn .maalarnca ilendiim bir basn toplantsyla duyurmulard. 147 11 Kelli felli adamlann toplumumuzda yokluundan yakndklar okuma zevki denen ey, o srada Dr. Narin'in lgn ve dzenli arivinin belgeleri ve cinayet haberleri arasnda duyduum mzik olmal. Kollarmda hafif bir gece serinlii hissediyordum, kulaklarmda varolmayan bir akam mzii duyuyordum ve bir yandan

da, gen yata karlat hayat harikalar karsnda kararl olmaya niyet etmi bir gen gibi bundan sonra ne yapacam karmaya alyordum. Geleceini dnen iyiniyetli bir gen olmaya karar verdiim iin, Dr. Narin'in arivinden bir kat da ben ekmi, iime yarayacak kk ipularn yazmaya balamtm. Evinde konuk olduum filozof babann ve dnyann ne kadar da gereki, ne kadar da acmasz olduunu iimde iyice hissettiim bir saatte, kulaklarmda hl o mzik, ariv odadan dar ktm. akac bir ruhun cesaret verici kkrtmalarn da duyar gibiydim: Neelendirici ve umut verici bir filmden ktktan sonra benim gibilerin hissettii hafif mzik kadar hafif o oyunculuk duygusu iimde bir yerlerde kprdanyordu. Hani olur ya: Filmdeki btn o zeki akalar, kahramana 148 kendiliinden geliveren holuklar, akl almaz hazrcevaplklar zaten ben hep yaparmm yanlsamas... "Benimle dans eder misiniz? " demek zereydim bana endieyle bakan Canan'a. gl kzkardele birlikte sofadaki masaya oturmu, hasrdan el rgs bir sepetin iinden bir bolluk ve mutluluk mevsiminin olgun elmalar ve portakallar gibi masann zerine renk renk dklen top top rg ynlerine bakyordu. Sepetin yannda da, bir zamanlar annemin de ald Ev ve Kadn dergisinin orta sayfalarndan kan el-ii rg patronlar, kare kare ilenmi iekler, vak vak rdekler, kediler, kpekler ve btn bunlar Alman dergilerinden arp Trk kadnna sunan yaymcnn katks cami motifleri vard. Bir an gaz lambalarnn nda btn bu renklere ben de baktm ve az nce okuduum hakiki hayat sahnelerinin bu ham renklerle yapldn hatrladm. Sonra, Glcihan'n esneye esneye annelerine yaklaan, gzlerini krptrarak mutlu' aile tablosunun iinde eriyip giden iki kk kzna dnp dedim ki: "Daha hl anneniz yatrmad m bakaym sizleri? " Bir ardlar, bir korktular, annelerine sokuldular. Daha da keyiflendim. "Sizler, sizler, daha solmam birer ieksiniz aman," bile diyebilirdim beni pheyle szen Glendam ile Glizar'a. "Efendim," diyebildim yalnzca, yandaki selamla geince Dr. Narin'e. "Efendim, olunuzun hikyesini zntyle okudum." "Her ey belgelenmitir," dedi Dr. Narin. Beni yar karanlk odadaki iki yar karanlk adamla tantrd. Hayr, saat deildi bu tkrtsz beyler, biri noterdi, tekinin, kim olduunu byle karanlk durumlarda olduu gibi aklm kaydetmedi nk Dr. Narin'in beni onlara nasl tantrdna dikkat ediyordum: Pek byk iler baarmaya 149 namzet arbal ciddi ve tutkulu bir gentim ben ve imdiden onun ok yaknydm. O Amerikan filmlerinden kma, uzun sal zentili genlerden hibir ey yoktu bende. Bana ok gveniyordu, ok. Nasl da hemen benimsedim bu vgleri! Elimi kolumu nereye koyacam bilemedim, byle bir gence yakaca gibi vgler karsnda alakgnlll elden brakmamak iin kibar kibar boynumu bkp konuyu deitirmek istedim, konuyu deitirmek istediimin de grleceini dnerek. "Gece burada ne kadar sessiz oluyor, efendim," dedim. "Bir tek dut aacnn yapraklar hrdar," dedi Dr. Narin. "En rzgrsz, en sakin gecede bile. Dinleyin." Hep birlikte dinledik. Odann rpertici yar karanl uzaktan belli belirsiz bir yerden gelen bir aa hrtsndan daha ok iime iliyordu. Sessizlik srerken bir gndr bu evde, hep fsldayarak konuulduunu hatrladm. Dr. Narin beni kenara ekti. "Biz imdi bezik oynamaya oturuyoruz," dedi. "Bana cevap vermenizi istiyorum. Olum, saatlerimi mi grmek istersiniz silahlarm m?" "Saatleri grmek istiyorum efendim," dedim bir igdyle. Daha da karanlk yan odada biri silah patlar gibi takrdayan iki eski Zenith masa saati grdk. Dr. Narin'in bir einden Topkap Saray hareminde olduunu syledii Galata saat kolonisi yapm ilemeli, aa zarfl, kendi kendine mzik alan, haftada bir kurulan ekmece saatini grdk. Sarkal, cevizden kapa ilemeli, dolapl duvar saatini yapp imzalayan Levanten Simon S. Sinonien'in

hangi liman ehrinden olduunu mineli kadrann zerindeki "a Snyrne" kelimelerinden kardk. Ayl, tarihli bir Universal marka saatin mehtapl gnleri gsterdiini anladk. Sultan III. Selim'in tevikiyle n yz Mevlevi kavuu biiminde yaplm sarkal iskelet saatini, Dr. Narin kocaman bir anahtarla kurarken, i or150 ganlarnn gerildiini gerilerek hissettik. Pek ok evde kafesteki kanaryalar gibi hl kederle tkrdayan sarkal Junghans duvar saatini ocukluumuzdan beri ne kadar ok yerde grp dinlediimizi hatrladk. Serkisof marka kaba masa saatinin kadran zerindeki lokomotifi ve altnda yazan Made in USRR ifadesini grnce rperdik. "Saat tkrts bizim iin, tpk cami avlusundaki adrvann krts gibi, dnyay farketmenin deil, i aleme gemenin sesidir," dedi Dr. Narin. "Gnde be vakit namaz, sahur vakti, iftar vakti... Muvakkithanelerimiz ve saatlerimiz Batfda olduu gibi dnyaya yetimenin deil, Allah'a komann araclardr. Hibir millet bizler kadar saate dkn olmad. Avrupa saatiliinin en byk mterisi hep bizdik. Onlardan alp da ruhumuza kabul ettirebildiimiz tek ey de saatlerdir. Bu yzden, tpk silah gibi saatin de yerlisi yabancs olmaz. Bizler iin Allah'la yaknlamann iki yolu vardr. Cihadn arac silahla ve namazn arac saatle. Silahlarmz bozdular. imdi saatlerimizi de bozalm diye bu trenleri kardlar. Ezan vaktinin en byk dmannn tren vakti olduunu herkes bilir. Rahmetli olum bunu bildii iin bizim kayp zamanmz aylarca otobslerde aramtr. Onu benden uzaklatrmak isteyenler, bu yzden evladmn cann otobste aldlar, ama Dr. Narin onlarn oyununa gelecek kadar saf deil. unu unutmam: Yzyllardr, biraz paras olan birimizin ilk satn ald ey saattir..." Dr. Narin fsldayarak daha da konuacakt belki, ama altn yaldzl, mine kadranl, yakut gll ve blbl sesli bir ingiliz Prior saati "Katibim" trksnn ezgisini syleyerek szn kesti. Bezik arkadalar skdar'a giden katibimin tatl mziine kulak kabartrlarken Dr. Narin kulama fsldad: "Kararnz verdiniz mi evladm?" Ak kalm kapdan, yan odadaki bfelerin aynalarnda, 151 Canan'm gaz lambalarnn nda titreyen prl prl hayalini ite tam o srada grdm ve aklm kart. "Arivde daha da almam gerekiyor efendim," dedim. Bir karara varabilmek iin deil, daha ok bir karardan kamak iin demitim bunu. Yandaki odadan geiyordum, ocuklarm yatrp geri dnm Glcihan'n, titiz Glizar'n, sinirli Glendam'n baklarnn zerimde olduunu sezdim. Canan'm bal rengi gzleri ne kadar da merakl, ne kadar da kararlyd. Yannda gzel ve hayat dolu bir kadn olan erkeklerin yaptn sandm gibi, nemli iler baarm biri gibi hissettim kendimi. Oysa ne kadar da uzaktm o adam olmaktan! Dr. Narin'in arivinde oturmu, nme ihbar dosyalarn am yan odadaki bfe aynalar arasnda gzellii artan Canan'm hayalini kskanlkla iime yerletirmi, daha da kskanr da en sonunda bir karara varabilirim diye sayfalar hzl hzl eviriyordum. ok fazla aratrmama gerek kalmad. Olu niyetine gmd Kayserili talihsiz gencin cenazesinden sonra kitab okuyan herkesi izletebilmek iin Dr. Narin'in ie ald yeni saatlerden en alkan ve hevesli olan, Seiko, kitab okuyan birilerine rastlamak umuduyla istanbul'daki renci yurtlarnda, kahvelerde, derneklerde ve faklte koridorlarnda yapt aratrmalarnn birinde Mimarlk Fakltesi'nde Mehmet ile Canan' belirlemiti. Onalt ay nceydi bu. Bahard, Canan'la Mehmet birbirlerine aktlar ve ellerinde de bir keye ekilip okuduklar kitap vard. Sekiz ay boyunca kendilerini pek fazla yakndan olmasa da izleyen Seiko'nun varln ruhlar bile duymamt. Onlar kefetmesinden, benim kitab okumama ve Mehmet'in minibs duraklarnn nnde vurulmasna kadar geen bu sekiz ay boyunca Seiko, Dr. Narin'e dzensiz aralklarla yirmi iki rapor yazmt. Geceyarsndan ok sonraya kalar bu raporlar yeniden yeniden dikkatle sabr ve kskanlkla 152

okudum ve onlardan kardm sonularn zehirini altm arivdeki dzene uygun bir mantkla iime sindirmeye altm. 1. Gdl kasabasndaki 19 numaral otel odamzdan gece ehir meydanna bakarken Canan'm bana syledii, hibir erkein kendisine dokunmad yolundaki szleri doru deildi. Yalnz bahar gnlerinde deil onlar yaz boyunca da birka kere bulup izleyebilen Seiko, iki gencin Mehmet'in alt otele girdiklerini, ierde uzun saatler kaldklarm saptamt. Bunu tabii tahmin ediyordum, ama tahmin etmekte olduumuz eyleri bir bakas oktan tank olup yazmsa daha da aptal hissederiz kendimizi. 2. Mehmet'in bir Nahit olarak hayatnn bitmesinden sonra edindii yeni kimlii ve balad yeni hayatndan, babas, alt otelin yneticileri, Mimarlk Fakltesi Kayt Brosu ve Seiko'nun kendisi phelenmemilerdi hi. 3. klarn birbirlerine k olmalarndan baka toplumsal olarak dikkati eken bir yanlar yoktu. Son on gn saylmazsa, ellerindeki kitab bakalarna vermeye kalkmamlard. Kitab da her zaman okumuyorlard. Zaten Seiko, bu yzden kitap ile ne yaptklarnn fazla zerinde durmamt. Sradan bir evlilie hazrlanan sradan iki niversiteli gen gr-nmndeydiler. Snf arkadalaryla dostluklar dengeli, dersleri iyi, heyecanlar llyd. Herhangi bir siyasi takmla ilikileri de, kayda deer herhangi bir heyecanlar da yoktu. Hatta Mehmet'in kitab okumu kiiler iinde en sakini, en saplantsz, en tutkusuzu olduunu bile yazmt Seiko. Daha sonra bu yzden o kadar armt, hatta belki sevinmiti de. 4. Seiko onlar kskanyordu. Baka raporlaryla karlatrdmda Canan' gereinden fazla dikkatli ve fazla iirsel bir dille tasvir ettiini grdm nce: "Kitab okurken gen kzn kalar hafife atlyor ve yzne belirgin bir zarafet 153 ve vakar geliyor." "Sonra o kendine zg hareketi yapt ve bir kk hamlede salarn kulaklarnn arkasnda toplad." "Yemekhane kuyruunda beklerken elindeki kitaba bakarsa st duda hafife ne kyor ve gzleri birden yle bir ldamaya balyor ki insan iri bir ya tanesinin her an bu gzel gzlerde belireceini sanyor." Ya u artc satrlar: "Efendim, kzn btnyle kitaba dnk yznn izgileri ilk yarm saatten sonra ylesine yumuad ve ylesine tuhaf ve deiik bir ifadeye brnd ki bir an sihirli bir n pencerelerden deil de bu melek yzl kiinin okuduu kitabn sayfalarndan fkrdn sandm." Sonra Canan'm meleklemesine kout olarak yanndaki olan da fazla fazla dnyevileiyordu. "iyi bir aileden bir gen kzla kimlii, gemii belirsiz bir aileden yoksul bir gencin ak efendim bu." "Delikanlmz her zaman daha dikkatli, daha sinirli, daha hesapl." "Kz belki arkadalarna daha ok almaya, onlarla yaknlamaya, hatta belki onlarla kitab paylamaya eilimli, ama otel katibi onu tutuyor." "Belli ki yoksul bir aileden geldii iin kzn evresine girmekten ekiniyor." "Aslna bakarsanz bu gen kzn bu souk ve silik adamda ne bulduunu anlamak da zor." "Bir otel katibinden beklenmeyecek kadar kendini beenmi." "Sessizlii, suskunluu bir erdem gibi gsterebilen becerikli kiilerden..." "Hesap zppe." "Hibir zellii yok aslnda, efendim." Seiko'yu sevmeye balamtm. Bir de beni inan-drabilseydi. Baka eye ikna etti oysa. 5. Ah ne de mutluydular! Dersten kyor, Beyolu'na bir sinemaya giriyor, el ele tutuarak Sonsuz Geceler adl filmi seyrediyorlard. Okulun kantininde bir kedeki masaya oturuyor gelip geenleri seyrediyor, sonra aralarnda tatl tatl konuuyorlard. Birlikte Beyolu vitrinlerine bakyor, birlikte otobse biniyor, derslerde yanyana oturuyorlard. ehirde gezintiye kyor, bir bfede dizdize taburelere oturup aynada kendilerini seyrederek sandvi yiyor, derken kzn antasndan 154 kard kitab okuyorlard. Hele bir yaz gn vard ki! Seiko Mehmet'i otel kapsndan izlemeye balam, elinde plastik torba tayan Canan'la bulutuunu grnce bir iz zerinde olduunu sanp pelerine taklmt. Vapurla Bykada'ya gitmiler, sandal kiralayp denize girmiler, at arabasna binmiler, msrla dondurma yemiler, dnte de delikanlnn alt oteldeki odasna kmlard. Zordu bunlar okumak. Kk kavgalar ettikleri, tarttklar,

Seiko'nun da bunlar ktye yorduu oluyordu, ama sonbahara kadar aralarnda bir gerginlik yoktu. 6. O karl Aralk gn, plastik torbadan kard tabancayla minibs duraklarnn orada Mehmet'i vuran kii Seiko idi. Bundan btnyle emin deildim. Ama fkesi, kskanl bunu doruluyordu. Pencereden grdm glgeyi, karl parkta srayarak kan gzlerimin nne getirince Seiko'nun otuz yalarnda olduunu dnyordum. Otuz yalarnda, kt gelirine ek olsun diye dardan i alan, mimarlk okuyan genleri "zppe" olarak gren, polis koleji mezunu hrsl bir memur. Peki o benim hakkmda ne dnyordu? 7. Tuzaa drlm zavall bir avdm ben. Seiko bile bu sonuca o kadar kolay varmt ki, benim iin kederlenmiti. Oysa, kzla olann arasnda sonbahardan itibaren balayan gerginliin Canan'm kitapla bir ey yapma isteinden kaynaklandn karamamt. Sonra, Canan'm srar zerine kitab bir bakasna vermeye karar vermi olmalydlar. Ya da Mehmet, Canan'm srar zerine buna raz olmutu. Bir sre, tpk zel bir iyerinde boalan bir kiilik kadro iin bavurular gzden geiren iverenler gibi, faklte koridorlarnda rastladklar genleri gzden geirmilerdi. Beni neden setikleri belli deildi hi. Fakat bir sre sonra, beni izlediklerini, beni gzlediklerini, benim hakkmda konutuklarn Seiko amaz bir ekilde saptamt. Ondan sonra av sahnesi alyordu ki bu beni semelerinden de kolay olmutu. u kadar 155 kolay: Canan birka kere, elinde kitap, koridorda bana yakn yakn yrmt. Bir kere bana tatl tatl glmsemiti. Arkasndan asl oyununu zevkle oynamt: Kantinde kuyrukta beklerken benim kendisini seyretmekte olduumu farketmi, . antasnda czdann ararken elindeki eyi brakmas gerekiyormu gibi yapp, kitab oturduum masann zerine, hemen nme brakm, sekiz-on saniye sonra da zarif eliyle geri almt. Sonra ikisi, Cananla Mehmet, zavall baln zokay yediinden emin olup, daha nceden saptadklar benim dn yolumdaki kaldrm kitapsna kitab bedava brak-vermilerdi ki, ben, akam eve dnerken dalgn dalgn bakp "Aa, o kitap!" deyip alaym. yle de oldu. Seiko durumu rapor ederken benim iin hakl olarak, "hibir zellii olmayan hlyal bir gen," diyordu kederle. Ayn ifadeyi Mehmet iin de kullandndan aldrmadm, hatta biraz teselli buldum ve u soruyu sorma cesaretini bile gsterdim. Kitab o gzel kzla yaknlamama yardmc olabilir diye alp okuduumu imdiye kadar kendime niye hi itiraf etmemitim? En dayanlmaz olan, ben Canan'a hayran hayran bakarken, baktm bile farketmeden onu seyrederken, kitap sihirli ve rkek bir ku misali masamn zerine bir konup bir havalanrken, yani ben hayatmn bylenmesini yaarken, Mehmet'in ikimizi, Seiko'nun da mz uzaktan dikizle-mesiydi. "Benim hayatn kendisi sanarak mutlulukla karladm, akla sevdiim rastlant bir bakasnn kurgusuymu yalnzca," dedi aldatlm kahraman ve Dr. Narin'in silahlarn grmek iin odadan kmaya karar verdi. Ama nce biraz hesap kitap, biraz aratrma yapmas, yani biraz saat olmas gerekiyordu. Hzl hzl altm ve Dr. Narin'in alkan saatlerinin ve krk kalpli bayilerinin Anadolu'nun drt bir yannda kitab okurken grp saptad 756 pheli gen Mehmetler'in bir dkmn yaptm. Serkisof bizim Mehmet'imizin soyadn yazmad iin, elimde o srada nasl aratracam bile karamadm upuzun bir liste olumutu. Vakit iyice ge olmutu, ama Dr. Narin'in beni beklediinden emindim. Saat tkrtlar eliinde bezik oynanan odaya yrdm. Canan da Dr. Narin'in kzlar da odalanna ekilmiler, bezik arkadalar ekip gitmilerdi. Dr. Narin odann en karanlk kesinde, iri bir koltua gaz lambalarnn ndan saknr gibi gmlerek oturmu kitap okuyordu. Beni farkedince okuduu kitab, ak sayfasna sedef kakmal bir aacak yerletirip kenara koydu, ayaa kalkt, beni beklediini, hazr olduunu syledi. Gzlerim okumaktan ar yorgunsa biraz dinlenebilirdim. Ama okuduklarmdan ve rendiklerimden memnun olduumdan emindi. Ne kadar da

artc olaylarla, hinoluhinliklerle doluydu deil mi hayat? Ama o, bu karmaaya bir dzen vermeyi kendine grev edinmiti. "Dosyalar, fihristleri gergef ileyen bir kzn dikkatiyle Glendam hazrlamtr," dedi. "Glizar btn yazmalar ynlendirmeyi, benim cevaplarmn ve isteklerimin ana fikrini benden alp sevgili ve itaatkr saatlerime mektuplar yazmay babasna ballk kadar zevk bilir. Her leden sonra, Glcihan bana tek tek btn mektuplar gzel sesiyle okurken aylarmz ieriz. Bazan bu odada alrz, bazan sizin altnz arive geeriz. Yazlar, lk bahar gnlerinde dut aacnn altndaki masada saatlerce otururuz. Benim gibi skuneti seven bir insan iin, o saatler, gerek bir mutlulukla geer." Btn bu fedakarlk ve sevgiyi, btn bu dikkat ve incelii, btn bu dzen ve huzuru vecek szler aryordum kafamda. Dr. Narin'in beni grnce yarda brakt kitabn bir Zagor cildi olduunu kapandan anladm. Adamlarna ldrtt Rfk Amca'nn, baarszlk yllarnda bu resimli romann 157 milliletirilmi bir uyarlamasna giritiini biliyor muydu? Ama bu rastlantlarn kk incelikleriyle oyalanacak gibi hissetmiyordum kendimi. "Efendim, silahlar grmek mmkn m acaba?" Sevgiyle, bana gven alayan efkatli bir sesle cevap verdi: Ona "baba" da diyebilirmiim, "doktor" da. Dr. Narin bana, Emniyet tekilatnca 1956'da alan bir ihaleyle Belika'dan ithal edilmi arjrl Browning tabancay gsterip yakn zamana kadar bunlardan ancak yksek kademeli polislerde olduunu aklad. Uzun namlulu klf da kabza olup tfee dnebilen Alman Parabellum'un, bir keresinde yanllkla patlayp, dokuz milimetrelik kurunun iki hantal Macar atn delip, evin bir penceresinden girip, tekisinden kp dut aacna saplandn anlatt, ama zordu bu silah tamak. Pratik ve gvenilir bir ey aryorsam, bana kabzadan emniyetli bir Smith-Wesson neriyordu. Tutukluk ihtimaline kar tavsiye edecei baka bir toplu tabanca, btn merakllarnn baylaca l l bir Colt vard, ama insan bunu tarken ok fazla Amerikan, ok fazla kovboy hissedebilirdi kendini. Bylece bizim ruhumuza en ok sindirebildiimiz bir dizi Alman Walther ile onlarn yerli taklidi patentli Krkkale tabancaya dnd ilgimiz. Yaygnl, krk yldr ordudan bekilere, polislerden frnclara kadar pek ok silahsever tarafndan pek ok isyanc, hrsz, apkn, politikac ve a vatanda gvdesi zerinde yzbinlerce kere denenmi olmas bu tabancalar benim gzmde de sekinletiriyordu. Dr. Narin'in, Walther ile Krkkale arasnda hibir fark olmadn, onlarn bizim ruhlarmz kadar gvdelerimizin bir paras olduunu birka kere sylemesi zerine, cepte ok kolay tanan ve kesin bir sonu almak iin yakndan ate etmeyi de gerekli klmayan 9 milimetrik, horozlu bir Walt-her'de karar kldm. Tabii ki, pek fazla bir ey sylememe gerek kalmadan. Dr. Narin, atalarmzn silah tutkusuna hafif bir 158 gnderme yapan ll bir jestle aleti bana iki dolu arjr ile hediye etti ve beni alnmdan pt. O almalarna devam edecekti, imdi ben uyumal, dinlenmeliydim. Uyku, aklmdaki en son eydi. Tabanca dolabyla bizim odamz arasndaki onyedi admlk yolu yrrken onyedi deiik senaryo geti aklmdan. Uzun okuma saatleri boyunca hepsini aklmn bir kesinde kurmu, son anda son sahneye uygun bir bileimde karar klmtm. Gecenin o saatinde onca sayfay okumaktan sarho olmu aklmn bu harikasn, Ca-nan'n kilitledii kapy kere vurduktan sonra bir kere daha gzden geirdiimi hatrlyorum da, gzden geirdiim ey nedir aklma bile gelmiyor. nk kapy vurur vurmaz, "Parola?" dedi iimden bir ses, belki de Canan'n byle diyebileceini dndm iin, "Padiahm ok yaa!" dedim ona hazrcevaplkla. Canan beni merakta brakan yar neeli, hayr yar kederli, hayr btnyle esrarl bir yzle nce kilidi, sonra kapy anca birden haftalardr ezberledii szleri, sahne klar altna kar kmaz unutuveren acemi oyuncu gibi hissettim kendimi. Bu durumda yle byle hatrlad birka dknt kelimeye gvenmektense akl banda birinin kendini igdlerine brakacan

karmak zor deildi. Ben de yle yaptm; en azndan tuzaa drlm bir av olduumu unutmaya altm. Uzun bir yolculuktan sonra eve dnen gen koca gibi Canan' dudaklarndan ptm, ite en sonunda, onca badireden sonra, ikimiz birlikte evimizde, odamzdaydk. Onu ok seviyordum. Baka hibir eyi nemsemiyordum. Hayatta halledilmesi gereken bir-iki prz varsa, bunca yolu cesaretle alm olan ben onlar da kolaylkla hallederdim. Dudaklar dut kokuyordu. Uzaklardaki, belirsiz yerlerdeki byk dncelere, bu dncelere kanp hayat kaym kiilere, kendi saplantlarn dnyaya yanstmaya alan saygdeer ve tutkulu 159 budalalara, fedakarlklaryla bizi zmeye alanlara, oradaki eriilmez ve iddial haya n arsna biz ikimiz, bu odann iinde birbirimize sarlarak srt dnmeliydik. Byk hayalleri paylam, aylarca sabah akam yoldalk etmi, birlikte onca yol alm iki kiinin kaplarn, pencerelerin dndaki dnyay unutarak birbirlerine sarlmalarna, ey melek, her eyden ok gerek olmalarna, o esiz gereklik zamann bulmalarna ne engel olabilir? Bir ncnn hayaleti. Hayr, canm brak peyim dudaklarn, nk artk yalnzca ihbar tutanaklarnda bir ad olan o hayalet gerek olmaktan korkuyor. Ben ise, buradaym bak ve biliyorum zaman ar ar tkeniyor: Birlikte bindiimiz otobslerin ald btn o yollar biz zerinden kayp gittikten sonra, nasl bize hi mi hi aldrmadan, yaz gecelerinde, yldzlarn altnda asfalt, ta ve scak bir dokunu olarak kendileriyle dopdolu varolup uzanyorsa huzurla, biz de, burada, daha vakit geirmeden, birlikte uzanalm... Hayr canm, hi vakit geirmeden, ellerim gzel omuzlarn, ince ve krlgan kollarn tuttuka, sana ben yaklatka, btn otobslerin ve btn yolcularn arad o esiz zamana, bak ar ar ne mutlu ulayoruz. Dudaklarm kulanla salarn arasndaki yar saydam alana bastrdmda, salarnn elektriinden rken kular bir anda, yzme ve alnma sonbahar kokusuyla kartnda, ve avucumun iinde kanat rpan inat ku gibi gsn diklendiinde, bak ite imdi, o eriilmez zaman aramzda nasl dopdolu, sapasalam diriliyor, gryorum gzlerinde: imdi ite, ne orada, ne baka bir yerde, ne hayal ettiin lkede, otobslerle kr otel odalarnda, ne de yalnzca kitap sayfalarnda varolan bir gelecekteyiz. imdi, burada ikimiz, bu odada, telal plerim ve i ekilerinle iki ucu ak bir zamann iindeymi gibi, birbirimizi tutmu bir mucize grelim diye bekliyoruz. Doluluk an! Sarl bana, zaman akmasn, haydi sarl canm bana, mucize 160 bitmesin! Hayr, kar koyma, hatrla: Gvdelerimizin otobs koltuklarnda ar ar birbirine kayp, dlerimizin salarmz gibi birbirine kart geceleri; dudaklarn ekmeden hatrla: Balarmz birlikte souk ve karanlk cama yaslandnda, kk kasabalarn ara sokaklarnda grdmz ev ilerini; hatrla, el ele seyrettiimiz onca filmi: Yamur gibi yaan kurunlar, merdivenlerden inen sarnlar, bayldn soukkanl yakkllar hatrla. Hatrla, bir gnah iler, bir suu unutur ve baka bir diyar dler gibi sessizce seyrettiimiz pmeleri. Dudaklarn birbirine yaklamasn ve gzlerin kameradan uzaklamasn hatrla; hatrla, otobsmzn tekerlekleri saniyede yeclibuuk kere dnerken bizim nasl da bir an kprtsz ve hareketsiz kalabildiimizi. Ama hatrlamad. Son bir kere daha umutsuzca ptm onu. Yatak darmadank olmutu. Walther'imin sertliini farketmi miydi? Canan yanmda uzanm, yldzlara bakar gibi dnceli tavana bakyordu. Gene de, dedim ki: "Canan, biz otobslerde mutlu deil miydik? Gene otobslere dnelim." Bunun tabii, hibir mant yoktu. "Ne okudun," diye sordu bana. "Ne rendin, bugn?" "Hayat hakknda pek ok ey," dedim ben de bir dublaj diliyle ve dizi filmi havasyla. "Pek yararl eyler aslnda. Birok insan var kitab okuyan, hepsi de bir yerlere doru koturuyorlar... Her ey karmakank ve kitabn insanlara ilham ettii k lm gibi gz kamatryor. Hayat ne kadar artc." Bu dille anlatmaya devam edebileceimi, akla olmuyorsa, hi olmazsa kelimelerle, ocuklarn sevecei mucizeler yaratabileceimi hissediyordum. Saflm ve bu aresizlikte bavurduum oyunculuu affet, melek, nk yetmi

gnden sonra ilk defa Canan'a bu kadar yaknlaabilmi ve yanna uzanm yatyordum ve ocukluu taklit, biraz kitap kartran herkesin bildii gibi, gerek ak cennetinin kaplar yzne nesnelliiyle marur alnna bastrp orada tutmak. Elim benden kamayacana emin olmak ister gibi orada kalakalm. ocukluk anlarm gzden geiriyordum, dokunu tadnn meknlar, yataklar, odalar, kokulan, sradan eyleri nasl da tepeden trnaa deitirdiini kefediyordum. Baka hesaplar ve dnceler de vard aklmda. Yzn hafife evirip, bana sorarak baknca, elimi alnndan ektim, gerei syledim: "Atein var." Bir anda nmde hi de hesapta olmayan bir yn ihtimal belirdi. Gecenin ikisinde mutfaa indim. Korkun grnl tencereler ve hayaletler arasndan, yar karanlkta karma kan iri bir cezvede bir kavanozdan bulup kardm hlamuru kaynatrken, bir battaniyenin altna girip bir bakasna sarlmann souk algnlklarna kar en iyi ey olduunu Canan'a sylemeyi kuruyordum. Daha sonra, Canan'n bana tarif ettii yerdeki bfenin stnde ila kutular arasnda aspirin ararken, ben de hastalanrsam gnlerce odada kalabiliriz de, diye dnyordum. Bir perde kprdad, terlikler prdad. Dr. Narin'in einin nce glgesi sonra asabi kendisiyle karlatm. Hayr efendim, dedim, merak edilecek bir ey yok, yalnzca biraz tm efendim. Beni st kata kard. Bir ykln zerinden kaln bir battaniye indirtti, ona bir nevresim geirdi ve dedi ki: "Ah canm, o kz bir melek, zme onu, dikkat et." Sonra bir daha aklmdan hi kmayacak bir ey syledi: Ne kadar da gzel bir boynu varm benim karmn. Odaya dnnce uzun uzun boynuna baktm. Daha nceden dikkat etmemi miydim? Etmitim, sevmitim ama boynunun uzunluu o kadar arpc geliyordu ki, uzun bir sre baka hibir ey dnemez oldum. Ar ar hlamurunu iiini, aspirini yutar yutmaz hemen "iyi" bireyler olacana inanan iyiniyetli ocuklar gibi battaniyesine sarlp iyimserlikle bekleyiini seyrettim. 164 Uzun sessizlikler oldu. Ellerimi gzlerimin iki yanma dayayp pencereden dar baktm. Dut aac belli belirsiz kprdanyor. Canm, dut aacmz hafif bir rzgrda bile nasl titriyor. Sessizlik. Canan titriyor, zaman ne abuk geiyor. Bylece oda, odamz ksa bir sre iinde "hasta odas" denilen o zel iklim ve manzaral yere dnt. Aa yukar yrrken masann, bardan, sehpann yava yava fazla tandk, fazla sokulgan eylere dntn hissediyordum. Saat drt oldu. Bana buraya oturur musun dedi, yatan kenarna, yanma. Battaniyenin zerinden ayaklarn tuttum. Bana glmsedi, ben ok ekermiim. Gzlerini kapayp uyur gibi yapt, hayr uyuklad, uyudu. Uyudu mu? Uyudu. Kendimi yrrken bulmuum. Saate bakarken, srahiden su doldururken, Canan'a bakarken, bir karar veremezken. Laf olsun diye bir aspirin de ben yutarken. Gzlerini anca elini alnna koyup ateine bir daha bakarken. Sanki saatlerin aksn diye zorlad zaman bir ara duraklad, iine dmekte olduum yar saydam zar yrtld ve Canan yatanda doruldu: Birden ateli ateli otobs muavinlerinden sz ettik. Biri, bir gn ofr mahallim ele geirip hi bilinmeyen bir lkeyi kefedeceini sylemiti. Bir bakas, enesini tutamayp, irketin siz deerli yolcularmza hediyesi, cretsizdir, ltfen buyrun ikletlerini, aabey ok inemeyin, nk afyonludur, yolcular ml ml uyusun da bunu otobsn yaylarndan, hi sollamayan ofrn hnerinden, irketimizin ve arabalarmzn stnlnden sansnlar cliye, demiti. Hani Canan, sonra bir bakas vard, -ne de gzel glyorduk-, hatrladn m, iki ayr otobste grmtk de, demiti ki, aabey ilk sefer senin bu kz kardn anlamtm, imdiyse gryorum, tebrik ediyorum, yenge, evlenmisiniz. Benimle evlenir misin? Bu szlerin ltsyla canlanan ok sahne grmtk: Sarmadola sevgililer aalar altnda yrrken ve gece bir elektrik direinin altnda ve arabann J 65 iinde, arkada da tabii, Boaz Kprs grlrken ve yabanc filmlerin etkisiyle yamur yaarken ve sevimli amcalarla iyiniyetli arkadalar kzla olan birdenbire yalnz braktnda ve zengin olan fettan kza bunu sorup cup havuza derken: Benimle evlenir misin? Gzel boyunlu kza hasta odasnda bu sorunun

sorulduu bir sahneyi grmediim iin, szlerimin Canan'da filmlerde olduu cinsten sihirli bir eyler uyandrabileceime inanamadm. stelik odadaki pervasz bir sivrisinee taklmt aklm. Saate baktm ve telaa kapldm. Ateine baktm, endielendim. Diline bakaym dedim, kard, ucu sivri ve pembe. zerine uzanp dilini azma aldm. yle biraz kaldk biz, melek. "Yapma canm," dedi sonra. "ok tatlsn, ama yapmayalm." Uyudu. Yatan kenarna, yanna uzanp soluk alp verilerim saydm. ok sonra, ortalk aydnlanmak zereyken yle eyler dnyordum ve bir daha dnyordum: Ona derim ki, son bir kere daha dn, Canan, senin iin her eyi yaparm, Canan, anlamyor musun seni ne kadar ok sevdiimi... Hep ayn mant tekrarlayan bunun gibi eyler... Bir yalan atp onu yeniden otobslere srkleyeyim, diye dndm bir ara, ama artk hem nereye gitmem gerektiini aa be yukar biliyordum, hem de Dr. Narin'in acmasz saatlerini tandktan ve Cananla bu odada bir gece geirdikten sonra lmden korkmaya baladmn da farkmdaydm. Melek, biliyorsun ite, zavall ocuk, sevgilisinin yanna uzanp gn na kadar soluk alverilerini dinledi. Canan'n dzgn ve kiilikli enesini, Glizar'n verdii gecelikten kan kollarn, salarnn yasta yaylm ve dut aacnn yava yava aydnlann seyretti. Sonra her ey hzland: Evin iinde tkrtlar duydu, kapnn nnden geen ihtiyatl ayak sesfferi, yeniden balayan rzgrn 66 arpt bir pencere, bir inek m dedi, bir araba homurtusu, bir ksrk ve kapmz vurdular. Elinde iri bir doktor antas, her eyden ok doktor olan orta yal tral biri, dardaki kzarm ekmek kokusuyla birlikte ieri girdi. Dudaklar az nce kan imi gibi kpkzld ve kenarnda irkin bir ban vard. Ateler iindeki Canan' arszca soyacak ve titreyen boynunu ve srtn bu dudaklarla pecek diye dnmm. O nefrettik antasndan stetoskopunu karrken, ben kala gz arasnda Walther'imi sakladm yerden alp kapdaki endieli anaya aldrmadan odamdan ve evden ktm. Dr. Narin'in bana tantt araziye kimseye grnmeden aceleyle daldm. Kimsenin beni grmeyeceinden ve rzgrn dedikodu tamayacandan emin olduum kavaklarla evrili bir sszlkta, tabancam ekip stste ate ettim. Bylece Dr. Narin'in hediyesi kurunlarla pintice ksa ve hzn verecek kadar beceriksiz bir at talimi yapm oldum. Hedef olarak setiim kavak aacna, drt admdan ve kurundan tek isabet bile yok. Biraz kararsz kaldm, kuzeyden gelen aceleci bulutlara bakarak dncelerimi aresizlikle toparlamaya altm hatrlyorum. Gen Walther'in straplar... ileride bir yerde, Dr. Narin'in arazisinin bir ksmna hakim ykseke bir kayalk vard. Oraya ktm, oturdum, manzarann geniliine ve zenginliine bakp soylu dncelere dalacama, kendi hayatmn ne sefil yerlere varacan dndm. ok vakit geti, ama byle zor zamanlarda peygamberlerin, film yldzlarnn, azizlerin ve siyasi nderlerin yardmna koan melekler, kitaplar, ilham perileri ve koy bilgeleri hi mi hi gzkmediler bana. aresiz, konaa geri dndm. Kzl dudakl lgn doktor Canantm'n kann afiyetle emmi, imdi anneleriyle oturmu gl kzlarn ayn iiyordu. Beni grnce nasihat etme zevkyle gzleri ldad. "Delikanl!" dedi bana. Karm tm, ar bir grip geiriyormu; daha nemlisi yorgunluk, halsizlik, bakmszlk yznden zafiyetin eiindeymi. Ne yapyor da onu bu kadar yoruyor, ne ediyor da onu o kadar hrpalyormuum? Kzlar, anneleri, yeni evli gen kocaya pheyle baktlar. "Ona ar ilalar verdim," dedi doktor. "Bir hafta kprdamadan yatacak." Bir hafta! Doktor bozuntusu aynn zerine iki de badem kurabiyesi tknp, defolup giderken yedi gnn bana fazla fazla yeteceini dndm. Canan yatanda uyuyordu, odadan gerekli grdm bir-iki vr-zvr, notlarm, paralarm aldm. Canan' boynundan ptm. Vatan savunmasna koan bir gnll asker gibi aceleyle odadan ktm. Acele bir iim, vazgeilmez bir sorumluluum olduunu syledim sonra Glizar ile annesine. Karm onlara emanetti. Ona kendi gelinleriymi gibi bakacaklarn sylediler. Be gn sonra dnm olacam zellikle belirttim ve arkamda braktm cadlar, hayaletler ve haydutlar

lkesine ve iinde Dr. Narin'in olu niyetine Kayserili gencin yatt mezarla geri dnp hi mi hi bakmadan kasabaya, garajlara doru uzaklatm. 168 12 Gene yollara dmtm ite! Ey eski garajlar, dknt otobsler, kederli yolcular merhaba! Hani olur ya; farketmeden altmz, altmz da hi bilmediimiz sradan bir tiryakiliin trenlerinden ayr kaldmzda, hayatn eskisi gibi olmadn hissetmenin hzn sarar iimizi. Eski bir Magirus otobs, Dr. Narin'in farkettirmeden hkmettii atk kasabasndan medeniyetin geri kalan ksmna beni tarken bu hznden kurtulacam sanmtm. nk ksrkl, aksrkl da olsa, da yollarnda bir ihtiyar gibi soluk solua inliyor da olsa, bir otobsteydim ite en sonunda. Ama arkamda braktm masal lkesinin kalbinde, Canan ateler iinde bir odada yatyor, hakkndan gelemediim bir sivrisinek ayn odada sinsice geceyi bekliyordu, iimi bir an nce bitirip, zaferle geri dnp, yeni hayata balayabilmek iin planlarm ve katlarm bir daha gzden geirdim. Geceyars, bir baka otobsn titreyen camndan uykuyla uyanklk arasnda bam uzaklatrp gzlerimi atmda, belki burada ilk defa, seninle gzgze gelebileceimi dndm iyimserlikle, melek. Ama ruh saflyla, esiz ann 169 sihrini birletirecek ilham benden ne kadar da uzaktayd. Otobs pencerelerinden uzun bir sre seni gremeyeceimi biliyordum. Karanlk dzlkler, korkun uurumlar, cva rengi rmaklar ve unutulmu benzincilerle, harfleri ryp dklm sigara ve kolonya ilanlar penceremden akarken aklmda kt hesaplar, bencil dnceler, lm ve kitap vard ve hayallerimi canlandracak ne bir videonun nar rengi n gryordum, ne de mezbahadaki gnlk katliamdan evine dnen huzursuz bir kasabn canhra horultusunu duyuyordum. Otobsn sabaha doru beni brakt dalk Alacaelli kasabas, deil yaz sonunu, sonbahar bile atlam, alelacele k getirmiti. Resmi dairelerin almasn beklemek iin girdiim kk bir kahvede, ay demleyen, bardaklar ykayan ve salar neredeyse kalarndan balad iin aln hi olmayan bir rak, benim de eyh efendiyi dinlemek iin gelenlerden olup olmadm sordu. Vakit gesin diye, evet dedim ona. Bana torpilli bir koyu ay verdi ve eyhin hastalar iyiletirmek, ksr karlar ocuk sahibi yapmak dndaki asl marifetlerini, bir bakta elindeki atal bkmek, parmann ucuyla dokunup Pepsi Cola iesi amak gibi mucizelerini benimle paylamann zevklerini yaad. Kahveden ktmda k gitmi, sonbahar gene atlanm, scak ve sinekli bir yaz gn oktan balamt. Sorunlar bir anda zerlerine giderek zen o kararl ve olgun kiilerin yapaca gibi dorudan postaneye gittim ve belli belirsiz bir heyecan duyarak masalarda gazete okuyan, bankolarda ay ien ve sigara tttren uykulu memur ve memurclcri dikkatle gzden geirdim. Ama aralarnda yoktu o. Gzme kestirdiim, efkatli abla grnl bir memure ise tam bir cadaloz kt: Mehmet Buldum Bey'in az nce datma ktn bana syleyene kadar o kadar uratrd ki beni, nesi oluyorum dediniz, burada bekleeniz, ama i vakti kardeim sonra 170 , gelseniz- istanbul'dan gelen ve PTT Genel Mdrl'nde hatr saylr dostlar olan bir askerlik arkada olduumu sylemem gerekti. Bylece, demin az nce, hemen imdi, postaneden kan Mehmet Buldum, umutsuzca kouturduum ve adlarn birbirine kartrdm sokaklar ve mahalleler ierisinde kaybolmak iin vakit bulmu oldu. Gene de sora sorutura, -teyze postac Mehmet buradan geti mi? ana mahallelerde, dar sokaklarda kaybolmay baarp durdum. Alacal bulacal bir kedi gnete tembel tembel yalanyordu. Belediyenin adamlar bir elektrik direine merdiven dayarken araflar, yastklar balkona karan gen ve gzelce bir teyze onlarla gzgze geliyordu. Kara gzl bir ocuk grdm, yabanc olduumu hemen anlad. "Ne var?" dedi bana bir horoz edasyla. Canan yanmda olsayd, hemen bu cingzle arkadalk kurar, zeki mi zeki bir sohbet balatr ve gzel olduu, dayanlmaz olduu, esrarl olduu iin deil, u ocukla hemen byle konuabildii iin ona srlsklam m diye dnrdm.

Postanenin karsndaki Zmrt Kahvehanesinin kaldrmdaki masalarndan birine, kestane aacnn altna ve Atatrk heykelinin karsna oturdum. Bir sre sonra Alacaelli Postas gazetesini okurken buldum kendimi: Pnar Eczanesi istanbul'dan Stlops marka kabz ilacn getirmi, yeni sezona iddial hazrlanan Alacaelli Kiremit Genlik'in Boluspor'dan getirdii antrenr ehrimize dn gelmiti. Demek ki, bir kiremit fabrikas var diyordum ki, Mehmet Buldum Bey'i, omuzunda koca bir posta antas, oflaya puflaya belediyeye girerken grdm hayal krklyla. Bu ar ve yorgun Mehmet, Canan'm aklndan karamad Mehmet'ten ne kadar da uzakt. Burada iim bitmi ve listemde beni bekleyen daha pek ok gen Mehmet olduuna gre bu alakgnll, huzurlu kasabay kendi haline brakp hemen ekip gitmeliydim oradan. Ama eytana uyup Mehmet Buldum'un belediye binasndan kmasn bekledim. 171 I Kk ve abuk postac admlaryla glgeli kaldrma doru yrrken adm syleyerek yolunu kestim, akn akn bana bakarken onu kucaklayp ptm ve sevgili askerlik arkadan, beni hl tanyamad iin onu knadm. Sululuk duygularyla benimle kahvehane masasna oturdu, benim acmasz "bari adm hatrla" oyunuma kaplp umutsuz tahminler yapmaya balad. Bir sre sonra onu serte susturdum, bir takma ad uydurdum ve PTT'de tandklarm olduunu akladm, iten bir arkadam, PTT ile ya da terfi imknlaryla fazla ilgilenmedi bile. Scaktan ve posta yknden kan ter iinde olduu iin, garsonun hemen getirip at Buz Gibi BUDAK gazozunun iesine minnetle bakyor, hi hatrlamad bu asknt askerlik arkadandan da, verdii mahcubiyetten de bir an nce kurtulmak istiyordu. Belki de uykusuzluktandr, ama bam tatl tatl dndren bir hn duyduumu ak seik hissediyordum. "Bir kitap okumusun!" dedim, aym yudumladm ciddiyetle. "Bir kitap okuyormusun? Bazan herkesin nnde de yapyormusun bu ii." Bir an yz kl gibi oldu. Konuyu ok iyi anlamt. "O kitab nereden buldun?" Ama abuk da toparland, istanbul'a hastaneye giden bir akrabas varm, adna kanp, salk kitab sanp kaldrm satcsndan satn alm, atmaya kyamad iin de getirip ona vermi. Biraz sustuk. Bir sere masadaki iki bo sandalyeden birine kondu, tekine srad. Acl kk ve itinal harflerle yakasnda yazan posta memurunu szdm. Benim yalarda, belki birka ya bykl. Btn hayatm rayndan karan, dnyam altst eden kitap bu adamn da yoluna km, onu da tam bilemediim -bilmeyi istemekle istememek arasnda karar veremediim- bir ekilde etkilemi, sarsmt, ikimizi bir eit kurban 172 ya da talihli yapan ortak bir yanmz vard ve bu da sinirime dokunuyordu. Konuyu kmseyip, elindeki Budak marka gazozun kapa gibi ilgisizlikle bir keye atamadm da grdm iin kitabn onda da zel bir yeri olduunu hissediyordum. Nasl bir adamd bu? Uzun parmakl, dzgn, olaanst gzel elleri vard. Neredeyse narin denilecek bir teni, duygulu bir yz ve biraz da artk fkelendiini, meraklandn belli eden badem gzleri vard. Onun da kitapla benim gibi avland sylenebilir miydi? Onun da btn dnyas deimi miydi? Onun da, kitabn verdii yalnzlkla kedere boulduu geceleri var myd? "Neyse," dedim. "Arkadam, ok sevindim, ama benim otobsm kalkyor." Kabalm affet melek, nk o anda birden, hesapta hi olmayan bir eyi yapabileceimi, bu adam bana ruhunu asn, diye kendi ruhumun sefaletini ona bir yaray tehir eder gibi gsterebileceimi hissettim. Sonu iki masalarnda hzn, gzya ve pek de inandrc olmayan bir kardelik duygusallyla biten bu tr itenlik trenlerinden nefret ettiim iin deil, -mahalle arkadalaryla o ii izbe meyhanelerde yapmaya aslnda baylrm- o anda Canan'dan baka hibir eyi dnmek istemediim iin. Bir an nce yalnz kalmak ve Cananla bir gn yaayabileceimiz mutlu aile hayatnn hayalleriyle oyalanmak istiyordum. Masadan kalkmtm ki:

"Bu ehirde, bu saatte herhangi bir yere kalkan bir otobs yoktur hi," dedi askerlik arkadam. Ya! Zekiydi ite. Ta gediine yerletirdii iin hayatndan memnun, gzel elleriyle gazoz iesini okuyordu. Tabancam ekip narin tenini delik deik etmekle, onun en iyi arkada, srda, kaderda olmak arasnda bir kararszlk geirdim. Belki bir ara yol bulabilirdim; mesela, nce yalnzca omuzLindan vurur, sonra piman olur, hastaneye koturur, 17J gece de, o omuzu sarlyken birlikte torbasndaki btn mektuplar tek tek ap okuyarak lgnlar gibi elenirdik. "Farketmez," dedim en sonunda. ay ve gazoz paralarn k bir jestle masaya braktm. Dnp yrdm. Btn bu hareketi hangi filmden aparttm kartamyordum, ama pek de fena olmamt hani. Srekli bir i peinde koan, tuttuunu koparan adamlar gibi hzl hzl yrdm; arkamdan bakyor olmalyd. Atatrk heykelinin yanndan dar ve glgeli kaldrma kp garajlara gittim. Garajlar; lafn gelii: Sefil Alacaelli kasabasnda -ehir demiti postac dostum- geceyi geirecek kadar bahtsz bir otobs varsa eer, onu kardan amurdan koruyacak st rtl bir kulbecik bile olacan sanmyordum, iki admlk bir odada bir mr boyu bilet satmaya mahkum marur bir aclam, bana ilk otobsn leden nce gelmeyeceini memnuniyetle syledi. Tabii ben de ona kafasnn kabann, arkasndaki takvimdeki Goodyear lastikleri gzelinin bacaklaryla tpatp ayn kavunii renkte olduunu sylemedim. nk, niye fkeliyim, diye soruyordum, niye hrn oldum, syle bana, kim olduunu, neyin nesi olduunu kartama-clm melek syle! En az'nclan dikkat et bana, uyar beni de fkenin hmyla yoldan kmadan, yuvasn korumak isteyen mutsuz bir aile babas gibi dnyadaki ktlkleri ve talihsizlikleri kendimce bir ekidzene koyup ateler iindeki Cananm'a bir an nce kavuaym. Ama iimdeki fke, dur durak bilmiyordu. Acaba bir Wallher tamaya balayan yirmiiki yandaki her gence byle mi oluyordur? Notlarma bir gz attm, ad geen soka ve dkkan kolay buldum: Selamet Tuhafiye. Kk vitrinde zenle sergilenmi, el ii rtler, eldivenler, ocuk ayakkablar, danteller ve tebihler Dr. Narinin pek baylaca baka bir zamann iirine sabrla gnderme yapyordu, ieri giriyordum ki, tezgahta J 74 oturup Alacaclli'Postas'n okuyan adam grdm, ardm, geri dndm. Acaba bu kasabada herkes mi bu kadar kendinden emindi, yoksa bana m yle geliyordu? Hafif bir bozgun havasyla bir kahvede oturdum, bir Budak gazozu iip aklmn ordularn topladm. Glgeli dar kaldrmdan geerken tozlu vitrinde dikkatimi eken kara bir gzl Pnar Eczanesi'nden satn aldm. alkan patron kabz ilac ilann gazeteden kesip oktan vitrine yaptrmt bile. Kara gzlkleri taknca Selamet Tuhafiye'ye ben de kendinden emin o adamlardan biri olarak girebildim. Pesperdeden bir sesle eldivenleri grmek istediimi bildirdim. Annem byle yapard ite: "Kendim iin deri eldiven istiyorum," ya da "askerdeki olum iin yecli numara yn eldiven," demez, "eldivenleri grmek istiyorum!" der, bu da dkkanda iine yarayacak bir tela yaratrd. Ama buyruum kendi kendisinin patronu ve tezgahtar olduu anlalan bu adama tatl bir mzik gibi gelmi olmal. Titiz bir ev kadnnn dikkatini hatrlatan bir zerafet ve kurmay olmaya azimli bir askerin snflama tutkusuna yaklaan bir dzenle btn mallarn ekmecelerden, el ii torbalardan ve vitrinden karp bana gsterdi. Altm yalarnda olmalyd, yz traszd ve sesi eldiven saplantsn hi de belli etmeyecek kadar kesindi: Elde erilmi ynden yaplm, her parma deiik renkle enlendirilmi kk kadn eldivenleri gsterdi bana, obanlarn tercih ettii, kaba yn eldivenlerin avu ksmna gelen Mara ii keeyi gstermek iin ilerini dar kard, kendi toplad yn ipliklerinden siparii zerine kyl kadnlara rdrd eldivenlerde hibir yapay boya kullanlmamt. Yn eldivenlerin en kolay ypranan yeri olan parmak ularma ierden astar koydurtmutu. Nabzn zerinde bir iek istiyorsam eer, en saf ceviz boyasyla renklendirilmi ve bilekleri dantellenmi u ifti almal, yok aklmda ok zel bir ey varsa

J 75 Sivas kangal kpei derisinden yaplm u harikaya ltfen kara gzlklerimi karp bir bakmalydm. Baktm. Gzlklerimi yeniden taktm. "Yetim Elli," dedim, -buydu nk Dr. Narin'e yollad ihbar mektuplarnda kulland takma ad- "Beni Dr. Narin yollad, hi.memnun deil senden." "Niye yle?" dedi soukkanllkla. Sanki ben eldivenlerden birinin rengine itiraz etmitim. "Postac Mehmet kendi halinde bir vatanda... Onun ktln isteyip ihbar etmek neden?" "Kendi halinde deil," dedi. Ve eldivenleri tek tek gsterirken konutuu sesle aklad: Kitab okuyormu ve bunu bakalarnn dikkatini ekecek bir ekilde yapyormu. Aklnda belli ki, bu kitapla ve kitabn saaca ktlklerle ilgili irkin, karanlk dnceler varm. Bir kere mektup brakyorum bahanesiyle, kapy bile vurmadan dul bir kadnn evine girerken yakalamlar onu. Bir baka seferinde bir ilkokul ocuuyla bir kahvede dizdize, yanak yanaa oturup bir resimli roman szm ona okurken grmler. Resimli roman tabii, haydutlar, ahlakszlar, hrszlarla, azizleri ve evliyalar ayn kefeye koyan cinstenmi. "Yetiir mi?" diye sordu bana. Biraz kararsz kalm susuyordum. "Bugn bu kasabada," -evet kasaba demiti- "bir lokma bir hrka demek ayp saylyorsa ve ellerine kna yakan hanmlar kmseniyorsa o postacnn ve otobslerin ve kahve televizyonlarnn Amerika'dan getirdikleri yzndendir. Hangi otobsle geldin sen?" Syledim. "Dr. Narin," dedi, "phesiz byk bir insan. Onun bir emrini, bir tebliini almak bana huzur verir, kr. Ama delikanl git sen syle ona, bana bir daha ocuklar yollamasn." Eldivenlerim topluyordu. "unu da syle: O postacy ben Mustafa Paa Camii'nin kenefinde otuzbir ekerken de grdm." 176 "Hem de o gzel ellerle," dedim ktm. Darda ferahlarm sanyordum ama, gnein altnda tabak gibi yatan parke tal sokaa admm atar atmaz, bu kasabada daha geirmem gereken ikibuuk saatim olduunu dehetle hatrladm. Midemde bardak bardak itiim hlamurlar, aylar, Budak gazozlar, ezberimde Alacaelli Postas'ndaki kk "ehir haberleri", gzlerimin nnde belediye binasnn kiremitleriyle Ziraat Bankas'nn pleksiglas panosunun serap gibi bir belirip bir kaybolan krmz ve mor renkleri, kulaklarmda ku cvltlar, jeneratr vnlamas ve ksrkler, bir eit baygnlk, bir eit bitkinlik ve daha ok da uykusuzlukla bekledim. En sonunda fiyakal bir ekilde park eden otobsn kapsna sarlp atmda, ieriden dar doru bir iti kak oldu. Dardakiler kr Walther'imi yoklamadan aa ektiler beni, ki otobsten inen eyh efendiye yol vereyim. Gl pembesi yznde nurdan bir ifade, biz bataa batm olanlar iin ke-derleniyormu gibi vakur, ama hayatndan ve ilgiden fazlasyla memnun ar ar salnarak nmden geti, gitti. Silahma niye sarlacakmm, dedim kendi kendime, silahm kalamn zerinde hissederken. Hibirine metelik vermeden otobse bindim. Otobs hi kalkmayacakm ve btn dnya ile birlikte artk Canan da beni unutacakm gibi beklerken otuz sekiz numaral koltuktan eyhi karlayan kalabal seyretmek zorunda kaldm ve elini pme sras ona geldiinde, ortalarda bir yerde ahnsz kahveci ram grdm. eyhin elini gzelce pm, zene bezene alnna gtryordu ki, otobsmz kprdad. O zaman dalgalanan kalabaln kafalar iinde krk kalpli tuhafiyeciyi de farkettim. Kalabalk iinde bir siyasi nderi katletmeye kararl bir katil gibi ilerliyordu ve otobsmz uzaklarken hissettim ki eyhe deil, aslnda bana doru geliyordu. 177 Kasaba arkada kalnca, unut, dedim kendime, amansz bir gne, her aatan, her dnemeten sonra becerikli bir hafiye gibi, beni koltuumda enseleyip ensemi ve kolumu ekmek gibi piirirken, unut gitsin. Ama evsiz, bacasz, aasz, kayasz, sapsar kra bir arazide tembel otobs hm hm ilerlerken ve uykusuz gzlerim ktan kamarken, deil unutmak, iime ileyen baka bir eyi daha derinden sezdim: Krk kalpli tuhafiyecinin ihbar mektubunda postac dostumun ad Mehmet

diye geldiim bu kasabada geirdiim be saat, bundan sonra amatr bir dedektif ruhuyla gideceim kasabalarda, greceim insanlarla, yaayacam sahnelerle olan ilikimin -nasl sylesem- rengini, ahengini imdiden belirlemiti. Mesela, Alacaelli'den ayrldktan tam otuz alt saat sonra gerekliin kendisinden ok hayallerden km gibi gzken tozlu ve dumanl bir kyden bozma kasabann garajnda bir geceyars otobsm bekler, bir trl gemeyen vakti ldrmek ve kaznan midemin arsn dindirmek iin peynirli bir pideyi inerken, kt niyetli bir glgenin bana yaklamakta okluunu hissettim. Eldivensever tuhafiyecim miydi bu? Hayr. Onun ruhu! Hayr, krk kalpli ve fkeli bir bayi! Hayr. Seiko olmal, cliye ben dnrken, birden at, bir kenef kaps vurdu, grnt btnyle deiti ve yamur-luklu Seiko hayali, yamurluktu kendi halinde bir amcaya dnt. Sonra ellerinde plastik torbalar, bartl yorgun bir yengeyle kz da amcaya katlnca, Seiko'yu niye boz bir yamurlukla hayal ettiimi dndm. Krk kalpli tuhafiyeci dostumu da garaj kalabalnda ayn renk bir yamurlukla grmtm de ondan m? Bir baka seferinde ise, tehdit, yamurluklu Seiko hayali olarak deil de, btn bir fabrika olarak gzkmt. Ml ml uyuduum sessiz bir otobsten sonra, daha yayl ve oturakl bir bakasnda deliksiz bir uyku ekmi, sabah, abucak bir sonu almak iin gittiim bir un fabrikasnda krk 178 kalpli bir baklava-brekinin ihbar ettii fabrikann gen muhasebecisini bir an nce grebilmek iin askerlik arkada kageldi yalanm atmtm. Peine dtm eitli Meh-metler, gerek Mehmet gibi yirmi yirmi drt yalarnda olduklar iin her zaman ie yarayan bu askerlik yalan, undan bembeyaz kesilmi bir iiye o kadar gerek gelmi olmal ki, o da bizimle ayn blktenmi gibi, gzlerinde dostluk, kardelik ve hayret ltlaryla ieriye, idareye gitti. Bir kenara ekildim ve nedense tuhaf bir tehditkr hava hissettim. Fabrika denen sala yerdeki elektrikli deirmenin motorundan hareket alan kocaman bir demir boru kabaday-kabaday diyerek tepemde dnyor, lo bir kta beyaz ve korkutucu ii hayaletleri, azlarnda prl prl sigaralar, ar ar kprdanyorlard. Hayaletlerin bana dmanca baktklarn, beni gstererek aralarnda konutuklarn farkettim, ama ekildiim kede aldrmaz gibi gzkmeye alyordum. Daha sonra, un uvallarndan bir duvarn aralndan grdm karanlk bir arkn zerime geldiini hissetmitim ki, alkan hayaletlerden biri bana sallana sallana sokuldu ve nerede zar attm sordu. Grltden beni iitmiyordu, bara bara, ona hi zar filan atmadm syledim. Hayr, dedi, hangi rzgr beni atm. Ayn grltyle anlattm. Askerlik arkadam ok severdim; Mehmet akac m akac, dost mu dost gvenilir bir arkadat. Hayat ve kaza sigortas satmak iin yaptm Anadolu gezisinde onu hatrlamtm. Undan hayalet bana sigortaclk mesleini sordu: Hrszlar, aalk katlar, masonlar, tabanca tayan ibneler ve grltden yanl iittiimi sandm kt niyetli dier din ve memleket dmanlar da var myd bu ite? aresiz uzun uzun anlattm, dostane bir bakla dinledi: Bylece her meslek byledir ite, havasna girdik: Drst vatandalar da vard bu dnyada, neyin peinde kotuu bilinmeyen sahtekar hinoluhinler de. Derken, gene askerlik arkadam Mehmet'i sordum, nerede kalmt? "Bak 179 canm," dedi bana hayalet. Pantolonunu syrp tuhaf bir bacak gsterdi. "Mehmet Okur topal bacakla askere gidecek kerizlerden deil, tamam m?" Ben kim oluyordum? aresizlikten deil, aknlktan bir an bu sorunun cevabm ben de unutmuum gibi yapmam kolay oldu. Aklm kart gibi adresler ve adlar da karmtr, dedim hi de inandrc olmadn bilerek. Dayak yemeden svtktan sonra, kasaba merkezinde kalbi krk ihbarcmzn dkkannda azda dalan nefis bir su-brei yerken, topal Mehmet'in kitab okumu birine hi mi hi benzemediini dnyordum, ama deneylerim insan sarraf ayaklarna yatmann ne kadar yanl olduunu bana retti. Mesela, btn sokaklar ttn kokan Incirpaa kasabasnda kitab yalnz ihbar edilen gen itfaiyeci deil, belediyenin btn itfaiye takm artc bir ciddiyetle okumutu. Kasabann Yunan igalinden kurtuluunun yldnm hazrlklar yznden dost itfaiyecilerin kafalarnda demirden balklar,

balklarn zerine mhlanm kk gazocaklar, itfaiye alannda balarndan alevler fkrrken uygun adm koarak "Ateler, ateler, ateler iinde vatan," arksn kusursuzca syleyilerini ocuklarla ve uysal bir omarla birlikte seyrettim. Arkasndan hep birlikte sofraya oturduk, kei eti kavurmas yedik. Sar krmz cvl cvl ksa kollu bir rnek gmlekleriyle btnyle mutlu gzken itfaiyeci dostlar aka olsun diye ya da bana selam olsun diye arada bir kitaptan bir iki kelime mrldanyorlard. Kitap ise, daha sonra gsterdiler, tek itfaiye aracnn ofr mahallinde Kuran saklar gibi tutuluyordu. Prl prl yaz gecelerinde meleklerin -melein deil- yldzlar arasndan bir szlp, kasabann ttn kokusunu koklayp, kederlilere ve dertlilere yle bir grnerek onlara mutluluk yolunu gsterdiine inanan bu itfaiyeciler mi kitab yanl okumulard, yoksa ben mi? ' J SO Bir kasabann fotorafsnda resim ektirdim. Bir bakasnda doktora cierlerimi dinlettim. Bir nc ehrin kuyumcusunda denediim yz almadm ve bu hznl, tozlu ve dknt yerlerden her kmda bir gn Cananla byle yerlere birlikte mutluluk resimlerimizi ektirmek, onun gzelim cier salkmlarna sevgi gstermek ve bizi birbirimize lme kadar balayacak bir yzk almak iin gireceimizi hayal ettim, fotoraf Mehmet'in, Dr. Ahmet'in ve kuyumcu Rahmet'in gerekten kim olduunu, kitab ne kadar tutkuyla okuduunu anlamak iin deil. Sonra kasaba alannda bir dolanr, Atatrk heykeline san gvercinleri ayplar, saatime bakar, Walther'imi yoklar ve garajlara yollanrdm ki, ite tam bu sralarda, o kt adamlarn, yamurluklu baylarn, saat hayaletlerinin ve kararl Seiko'nun peimde olduklar duygusuna kaplrdm hazan. Adana otobsne tam binecekken beni grp gerisin geri otobsten inen uzun boylu glge MiT'den Movado muydu? Evet, o olmalyd, oydu ve benim bir an nce yolumu deitirmem gerekirdi. Deitirir, le kokulu bir kenefe gizlenir, son anda usulca bindiim HEMEN VARAN'n pencerelerinde umutsuzca melei beklerken ensemi karncalandran bir ift gzn bakn hisseder, dner ve bu sefer en arka srada Serkisof'un hain hain beni dikizlemekte olduuna hkmederdim. Bylece geceyarlar "mola" yerlerinin formika renkli lokantalarnda aym yarda brakp, otobsm kalkana kadar msr tarlalarnda kadife laciverdi gkteki yldzlar seyrettim; ehir arsndaki bir dkkana bembeyaz elbiselerle ve gler yzle girip, krmz bir gmlek, mor bir ceket ve kadife pantolon ve ask bir suratla ktn, ve birka kere de, peimde karanlk glgeler, kasaba kalabalklar ierisinde garajlara doru haldr haldr kotururken buldum kendimi. Btn bu koturmacadan sonra, peimdeki silahl hayaleti ektiime inandmda ya da Dr. Narin'in lgn saatlerinin beni 181 zmbalamalar iin zaten hibir neden olmadna karar verdiimde, dardan beni izleyen kt gzlerin yerini, beni aralarnda grmekten mutlu ve dost kasaballarn anlayl baklar alrd. Bir keresinde, komu daireye yerlemi, ama imdi istanbul'daki amcasna gitmi bir Mehmet'in malum Mehmet olmadndan emin olmak iin, kar dairenin enebaz teyzesine pazardan dnnde elik ettim. Birlikte tadmz filelerden ve plastik torbalardan tombul patlcanlar, en domatesler ve sivri biberler prl prl bir gnee uzanrken, teyze bana insann askerlik arkadan aramasnn ne ho bir ey olduunu sylyor, evde beni bekleyen karmn hasta olmasna aldrmyor ve hayatn ne kadar gzel gzel olduunu anlatyordu. Belki de yleydi. Karaal'da, iri bir nar aacnn altndaki Baheli Nefaset Lokantas'nda beendili ve kekik kokulu nefis bir dner yedim. Yapraklar bir tersine bir yzne eviren ok hafif bir rzgr mutfaktan bana mutlu anlar kadar ho bir hamur kokusu tayordu. Afyon yaknlarnda adn unuttuum huzursuz bir kasabada, sk sk kendi sezgileriyle yn seen bacaklarmn beni kendiliinden gtrd bir ekerci dkkannda, ileri gl kurusu ve mandalina kabuu rengindeki ekerlerle dolu kavanozlar ve prl prl kavanozlar kadar yuvarlak ve dzgn bir anneyi grnce bir an durakladm, kasaya dndm, sarsldm. Annenin onalt yalarndaki kk ve solgun bir minyatr, kk elli, kk azl, kk elmack kemikli, hafife ekik gzl esiz bir minyatr gzeli, ban okuduu foto-romandan kaldrm, inanlmaz bir ey ama,

Amerikan filmlerindeki o zgr ve eytani kadnlar gibi bana aka glmseyerek bakyordu. Bir gece, istanbul'daki k ve zengin bir evin huzurlu ve sessiz oturma odas gibi, yumuack klarla aydnlatlm bir garajda otobsmz beklerken tantm yedeksubay arkadala, 82 onlarn aralarnda kefedip gelitirdikleri kat oyunu ah ard'y oynadm. Her biri Yenice sigarasnn karton kapandan kesilmi oyun katlarnn zerine ahlar, ejderhalar, sultanlar, cinler, klar ve melekler izilmiti ve arkadalarn birbirlerine dosta taklmalarna baklrsa, yol ve efkat gsteren birer dii joker rolndeki meleklerin her biri, ya mahallelerindeki sevgiliyi temsil ediyordu, ya genliklerinin tek ve byk akn ya da aralarnda en akacya okluu gibi, ancak otuzbir hayallerinde birlikte olabildikleri bir yerli film ve gazino yldzm. Drdnc melei de bana braktlar ve akll anlayl dostlarn bile pek seyrek yapaca gibi, hayallerimde onu kimin yerine koyduumu bana sormamak inceliini gsterdiler. Krk kalpli ihbarclarn palavralarn dinlerken ve her biri kendi cra keleri iinde, kaplar kapal, bahe duvarlar dikenli ve sarmakt ve yollar da olduka dolambal olan eitli Mehmet'lerden benim iin gerekli olan ararken ve garajlarda, ehir meydanlarnda, otobs duraklarnn lokantalarnda peimdeki gerek yamurluklularla, hayali kt saatlerden kamak iin koturup dururken tank olduum mutluluk manzaralar ierisinde bir tanesi beni iyice hrpalad. Yollara dmemin beinci gnyd. orum Hrses gazetesinin sahibinin, okuduu iirlerini daha iyi anlayaym diye bana ay bardaklaryla ikram ettii raky imi, gazetecinin kitaptan baz paralan "ev ve aile" kesinde yaymlamayacan, nk bunun artk ne demiryol davasna ne de orum'a Amasya'dan bir demiryolu ekilmesine yarayacan anlam, ondan sonraki kasabada iz ve adres peinde alt saat dolandktan sonra, krk kalpli ihbarcnn srf Dr. Narin'den para szdrabilmek iin varolmayan bir kitap okurunu ihbar edip, onu varolmayan bir sokaa yerletirdiini fkeyle kefetmi ve iki yanndaki kayal, uurumlu dalar yznden akamn J 83 erken indii Amasya'ya kapa atmtm. Listemdeki Meh-metler hibir sonu vermeden yarland ve hl ateler iinde yatakta yattm hayal ettiim Canan'm grnts bacaklarmda telal bir karncalanma yaratt iin bu ehirde gerekli adrese gidip, askerlik arkadam sorup onun malum Mehmet olmadn renir renmez beni Karadeniz kysna brakacak bir otobse hemen binmeyi tasarlyordum. Hi de yeil olmayan bulank bir suyu -Yeilrmak'm bu- aan bir kprden dadaki kayalara oyulmu mezarlarn hemen altna den bir mahalleye girdim. Buradaki eski ve gsterili konaklar bir tarihlerde gngrm kiilerin kimbilir hangi paalarn ya da toprak aalarnn- bu tozlu mahallede yaadna iaret ediyordu. Bu konaklardan birinin kapsn aldm, askerlik arkadam sordum, arabasyla yolda olduunu syleyip beni ieri ldlar ve l l mutlu bir aile hayatndan bana prl prl sahneler sundular: 1. Yoksullarn davalarm parasz alan avukat baba kapdan uurlad kederli mvekkilinin dertleri iin ilenirken, muhteem bir ktphaneden kard itihat cildini inceledi. 2. Davadan haberli anne, beni dalgn babaya, cin bakl kz-kardee, hipermetrop gzlkl babaanneye ve pul kolleksi-yonunu Memleket serisi- inceleyen kk olana tantnca hepsi, Batl seyyahlarn kitaplarnda anlatlan o gerek misafirperverlik duygusu ve heyecanyla mutlu oldular. 3. Anne ile cin kz, Sveyde Hala'nn frnda piirdii mis kokulu brein kzarmasn beklerken nce beni kibarca sorguya ektiler, sonra da Andre Maurois'in iklimler adl roman hakknda tarttlar. 4. Btn gnn elma bahelerinde geiren alkan oul Mehmet, beni askerlik gnlerinden hi karamadn drste syledi ve iyiniyetle ortak konuma konular arad, buldu ve bylece demiryol siyasetinin braklmasnn ve kylerde kooperatifiliin tevik edilmemesinin memleketimiz iin ne kadar zararl olduunu tartmak frsatmz oldu. 184

Bu insanlar herhalde hi dzmezler, diye dnyordum mutlu konaktan ktktan sonra sokaklarn karanlnda boulurken. Kapy alp da, onlar grr grmez anlamtm malum Mehmet'in bu evde yaamadn. O zaman, niye orada kalelim ve kredili mesken ilanlarndaki mutluluk resimleriyle bylendim? Walther yznden, dedim tabancam kalamn stnde hissederken. ktm mutlu konan huzur rengi pencerelerine dnp 9 milimetrelik kurunlarm boaltsam m, diye dndm, ama biliyordum, dnmek deildi de bir eit fsldamakt bu: Aklmdaki karanlk ormann kalbindeki kara kurt uyusun diye. Uyu, kara kurt uyu! Ah, evet uyuyalm. Bir dkkan, bir vitrin, bir ilan: Ayaklarm, kurttan korkan kuzu gibi uysal ayaklarm beni bir yerlere gtryordu ite. Nereye? Safa Sinemas, Bahar Eczanesi, lm Kuruye-miisi. Elinde bir sigara yemiinin ra bana niye bakyor yle? Yemiiden sonra bir bakkal ve bir pastaneye derken genie bir vitrinde ARELlK buzdolaplarna, AYGAZ ocaklarna, ekmek kutular, koltuklar, divanlar, emaye eyler ve lambalara ve MODERN sobalara ve bol tyl ve mutlu bir kpee, yani ARELlK radyonun stne tnemi bibloya bakarken artk kendimi tutamadm biliyordum. Bylece iki da arasna skm Amasya ehrinde, bir gece yars bir vitrinin nnde hngr hngr alamaya baladm, melek. Hani ocuklara sorarlar ya, niye alyorsun yavrum cliye; derin bir yara iinde bir yerde kanad iin alar, ama soruyu soran amcaya der ya, mavi kalemtram kaybettim cliye, ite yle kederleniyordum ben de, vitrindeki btn eylere. Pisi pisine katil olacaktm ve mrmn sonuna kadar ruhumda bu acyla yaayacaktm. Kuruyemiiden ekirdek aldmda, bakkaln vitrin aynasnda kendime baktmda ve buzdolaplar ve sobalar arasndaki mutlu hayatta gvdemi grdmde iimdeki lanet ve sinsi ses, bak gene dilerini gsteren hain kara kurt, seslenecekti bana, sen sulusun diye. J 85 Oysa melek, ben bir zamanlar nasl da inanmtm hayata ve hayatta iyi olmak gerektiine. imdiyse inanamadn bir Ganan'la, inanrsam ldreceim bir Mehmet arasnda, do- l lambal m dolambal, sinsi mi sinsi bir hesap kitabn va-adettii sisler iindeki bir mutluluk hayalinden ve Walt-her'imden baka tutunacak hibir dalm yoktu. Gzlerimin nnden buzdolaplar, portakal skma makineleri ve taksitli koltuklar duyulmayan bir atn eliinde salna salna akp getiler. Bu gibi durumlarda, yerli filmlerdeki burun eken kk ocuklarn ve gzyal gzel kadnlarn derdine derman olan amca, o ara ben kart horoza yetiti ve dedi ki: "Olum," eledi. "Niye alyorsun, bir derdin mi var evladm?.. Alama." Bu akll ye sakall amca ya camiye gidiyordu ya da birisini boazlamaya. Dedim ki: "Amca, dn babam ld." phelenmi olmal. "Sen kimlerdensin olum?" decli. "Bural deilsin belli." "vey babam bizi burada hi istemedi," dedim ve acaba unu da m deseydim diye dndm. "Amca Mekke'ye hac olmaya gidiyordum, ama otobs kat, bor para versene!" Kederden lyormu gibi yaparak yrdm karanla kederden lerek. Gene de, durup dururken bir iki yalan atmak iyi gelmiti. Sonra, her zaman gvendiim GVENLi VARAN'n televizyon ekrannda ct-pt bir hanmn arabasn kt adamlar kalabalnn zerine acmasz bir kararllkla srdn grmek iyice ferahlatt beni. Sabah Karadeniz kysndaki Karadeniz Bakkaliyesi'nden istanbul'a anneme telefon ettim ve ilerimi halledip melek geliniyle eve dnmek zere olduunu syledim. Alayacaksa, mutluluktan alamal. Eski arda bir pastanede oturup notlarm atm ve bir an nce ii bitirmek iin bir hesap kitap yaptm. 186 Kitabn Samsun'daki okuru, Sosyal Sigortalar Hastanesi'ncle staj yapan gen bir doktordu. Onun malum Mehmet olmadn grr grmez tertemiz trandan m, bakml, kendine gvenli halinden mi, neden bilinmez bir anda unu anladm: Kitab benim gibi hayat kaymlarn yapt gibi deil, adamakll salam bir

baka yolla sindirim sistemine katp onunla birlikte huzur ve tutkuyla yaayabiliyordu bu adam. Hemen nefret ettim ondan. Benim btn dnyam deitiren, feleimi artan kitap bu adama nasl vitamin hap etkisi yapmt? Meraktan yanp tutuacam anladm iin, geni omuzlu yakkl doktora, iri gzl, sert hatl ve Kim Novak'm nc snf kopyas esmer bir hemire gz szerken, masann zerindeki ila kataloglar arasnda, ila kataloglar gibi sahte bir masumiyetle duran kitab iaret edip konuyu atm. "Ah doktor bey ok sever okumay!" diye kkrdad gl, kararl Kim Novak. Hemire knca doktor kapy kilitledi. Olgun adamlar gibi sandalyesine trenle oturdu. Erkek erkee birer sigara ierken her eyi aklad. Ailesinin etkisiyle bir zamanlar dine inanr, ilk genliinde cumalar camiye gider, Ramazan'da oru tutarm. Sonra bir kza k olmu, derken inancn kaybetmi, arkasndan da Marksist de olmu. Bu frtnalar iz brakp ekip gittikten sonra, ruhunda bir boluk hissetmi. Bir arkadann ktphanesinden grp ald bu kitab okuyunca her ey "yerli yerine" oturmu. lmn hayatmz iindeki yerini biliyormu artk: Onun varln bahedeki vazgeilmez bir aa, sokaktaki bir arkada gibi kabul etmi, isyan brakm. ocukluunun nemini anlam. Gemiinde kalm kk eyalar, ikletleri, resimli romanlar hatrlayp sevmeyi de byle renmi, ilk kitaplarn, ilk aklar gibi hayatndaki yerini de. lgn ve kederli otobsleri de, vahi lkesini de zaten ocukluundan beri severmi. Melee gelince, en nemlisi, bu mucizevi melein 187 varln da aklla anlayp kalple inanm ona. Btn bu bireimden sonra, melein bir gn gelip kendisini bulacan ve birlikte yeni bir hayata ykseleceklerini, mesela Almanya'da i bulabileceini biliyormu artk. Bir mutluluk reetesi yazm da, benim nasl ifa bulacam anlatr gibi sylemiti bunlar. Reetesinin anlaldndan emin olan doktor bey ayaa kalknca iflah olmaz hastaya da, kapya ynelmek dyordu. kyordum ki haplarn yemekten sonra alnmasn syler gibi dedi ki: "Kitaplar hep altn izerek okurum ben, siz de yle yapn." ilk otobsle gneye gittim, melek, kaar gibi gneye. Ka-' radeniz kysna bir daha uramam artk, diyordum ve sanki mutluluk tasarlarm ierisinde bylesine renkli ve kesin bir hayal varm gibi Cananla biz Karadeniz'de zaten hi mi hi mutlu olamazdk diye ekliyordum. Penceremin karanlk aynasndan karanlk kyler geti, karanlk allar, lmsz aalar, kederli benzinciler, bo lokantalar, sessiz dalar, telal tavanlar. Buna benzer bir eyi daha nceden de grmtm, dedim kendi kendime, otobsn ekranndaki filmde iyi kalpli, iyi niyetli olan ok fena aldatldn anladktan ok sonra, kt adamlardan nce hesap sorup sonra kurunlan zerlerine boaltmaya baladnda. Her birini ldrmeden nce bir sorguya ekiyor, yalvartyor, piman ediyor, bir kallelik etmesine frsat verecek kadar kararszlk geirip affedecek gibi oluyor ve kallelikle birlikte biz seyirciler de, adamn gebertilmesi gereken herifin teki olduuna karar verdiimizde, ofrmzn az yukarsmdaki ekrandan kararl silah sesleri geliyordu. O zaman kan ve cinayet zevksizliinden holanmayan biri gibi, pencereden dar baktm, melek ve yakkl doktora, bana kitabn reetesini verdii zaman ,senin kim olduunu neden sormadm dnp silah sesleri, motor homurtusu ve tekerlek grlts arasnda tuhaf bir arknn bestesini duyar gibi oldum. Gfte de yle balyordu: Melek kim? diye sorunca gen hasta, Melek mi diyordu doktor ve kendiyle dopdolu adamlarn gveniyle bir harita karp masaya yayyordu ve zavall hastann rntgen filminde umutsuz i organlarn gsterir gibi uras Anlam Tepesi, uras, Esiz An ehri, uras Saflk Vadisi, buras da Kaza Noktas oluyorsa, bakn bu da lm, diyordu o zaman. Melekle karlat gibi, doktor, lmle de akla m kar-lamal insan? Elimdeki notlara gre ikizler kasabasnda kitab okuyan gazete bayiini grmeliydim: Otobsten indikten on dakika sonra arnn orta yerindeki dkkannda, Canan'm sevgilisine hi benzemeyen ksa, iri ve iman gvdesini gmleinin zerinden keyifle karken onu grdm ve ben kararl ve hzl dedektif, on dakika sonraki ilk otobsle terkettim bu ehri, iki otobs ve drt saat sonraki vilayet merkezindeki pheli ahsm ise bir ncekinden bile daha az uratrd beni: nk garajlarn hemen karsndaki berber dkkannda alkan

patron birisini tra ederken, o bir elinde fara, dier elinde tertemiz prl prl bir nlk otobsten inen biz mutlu yolculara derin bir hznle bakyordu. "Gel kardeim otobslere, senle gidelim en bilinmeyen lkeye!" demek geldiyse de iimden, bir vezin yakalamtm ve ilham perisi beni terketmeden sonuna kadar gitmek istiyordum. Bylece ondan bir saat sonraki kasabada pheli isizi iyice pheli bir pheli grdm iin aradm krk kalpli ihbarcnn, evinin arka bahesindeki kr kuyuya sarktt eski kafesleri, cep fenerlerini, makaslan, gl aacndan azlklar, alacak ey ama, eldivenleri, emsiyeleri, yelpazeleri ve Browning bir tabancay incelemek zorunda kaldm. Krk kalpli ve krk dili bayi Dr. Narin'e olan hrmet ve hayranlnn naiz ifadesi olarak bir Serkisof saat hediye etti. Kurtulu gn iin, nasl ar189 kadayla birlikte, cuma namazlarndan sonra, pastanenin arkasndaki odada bulutuklarn anlatrken, birden yalnz akamn deil, sonbaharn da kala gz arasnda geliverdiini dndm. Karanlk ve alak bulutlar aklma kerken, yandaki evin bir odasnda bir lamba yand ve bir anda sonbahar yapraklar arasndan yar plak bir kadnn yapl ve bal rengi omuzlar pencerede bir rperti gibi bir belirip yok oldu. Ondan sonra gkte koturan kara atlar grdm, melek, sabrsz canavarlar, benzinci pompalar, mutluluk hayalleri, kapanm sinemalar, baka otobsler, baka insanlar, baka kasabalar. Ayn gn, ok sonra malum Mehmet olmadn anlaynca nedense bana hayal krklndan ok umut veren bir kaset sancsyla, satt eylerin verdii needen, yamurlarn gelip getiinden ve daha yeni geldiim kasabadaki hznden daldan dala atlayarak sz ediyorduk ki, kederli bir tren dd duydum ve telalandm: Ad bile aklmda kalmayan bu unutulmu kasabay bir an nce terk edip bir otobsn beni gtrecei sevgili kadife geceme dnmeliydim ben. Tren ddnn geldii yne ve garajlara doru yrrken nce parkedilmi prl prl bir bisikletin dikiz aynasnda kaldrmda yryen beni grdm: Tabancam gizli; yeni alnm mor ceketim, cebinde Dr. Narin'e hediye Serkisof, bacaklarmda blucinim, beceriksiz ellerim, gelip geti ite admlarm, derken dkkanlar ve vitrinler gerileye gerileye ekilip gittiler ve gecenin iinde bir alanda bir sirk adr, kapsnn stnde de bir melek resmi grdm. Melek, Fars minyatrleriyle, yerli film yldzlarnn bir krmasyd, ama yreim hoplad. Dersi kran renci, hem sigara iiyor efendim, hem de bakn nasl sirke giriyor, gizlice. Bilet aldm, adra girdim, oturdum, bir kf, ter ve toprak kokusu iinde her eyi unutma kararllyla beklemeye baladm. Hl blne dnmemi lgn erler, vakit ldren erkekler, yal ve hznller, belki bir-iki tane de ocukla yanl 190 j yere gelmi aileler. nk ne televizyonlarda grdm harika 'trapezciler vard, ne bisiklete binen aylar, ne de yerli hokkabazlar. Bir adam kirli ve kuruni bir rtnn altndan hop, bir radyo kard, sonra radyo uup mzik oldu. Bir alaturka ark duyduk, derken o arky syleyerek ieriden gelen gen kadn kederli sesiyle bir ikinciyi syledi, gitti. Biletlerimiz numaralym, numaralar bir piyango yapyormu, sabrla beklemeliymiiz, byle dediler bize. Demin ark syleyen kadn gene belirdi, imdi bir melek olmutu, gzlerini ekik gsteren izgiler ekmiti kenarlarna. zerinde annemin Sreyya Plaj'na giydii o iyice kapal bikinilerden biri vard. Tuhaf bir elbise paras, bir atk ya ela acaip bir al sandn eyin de, boynuna dolayp narin omuzlarnn iki yanndan sarktt bir ylan olduunu grdm. .Hi grmediim bir tuhaf k m gryordum, yoksa bu bekliyor muydum, yle sanyordum belki de. Orada, o adrn iinde, melek ve ylan ve teki yirmi-yirmibe kiiyle birlikte olmaktan yle bir mutluluk duydum ki, gzlerimden yalar fkracak sandm. Daha sonra kadn ylanla konuurken aklma bir ey geldi, insan unutulup gitmi uzak bir any baza anszn hatrlar, bunu neden imdi hatrladm diye kendine sorar ve akl iyice karr ya, yle bir ey hissettim, ama akl karklndan ok bir huzur duydum. Bir keresinde, babamla ona gidilerimizin birinde Rfk Amca demiti ki: "Dnyann br ucu da olsa trenlerin urad herhangi bir yerde yaayabilirim ben," demiti. "nk uykudan nce insann bir trenin ddn duyamayaca bir hayal hayal bile edemiyorum." O srada bu kasabada,

bu insanlar arasnda hayatmn sonuna kadar yaayabileceimi ok iyi hayal edebiliyordum. Hibir ey her eyi unutabilmenin verdii huzurdan deerli olamaz. Ylanla tatl tatl konuan melee bakarak dnyordum bunlar. Bir an klar zayflad, Melek sahneden ekilip gitti. Ortalk aydnlannca on dakika ara diye duyurdular. Ben de btn mrm birlikte geireceim hemehrilerimle kaynamak iin dar kaym dedim. Ahap kahve sandalyeleri arasndan karken, sahne denilen toprak ykseltiden drt sra geride, oturmu Viranba Postas'n okuyan birini grdm, kalbim kt kt att. Malum Mehmet'ti, Canan'n sevgilisi, Dr. Narin'in l olu, bacak bacak stne atm, dnyay unutmu, benim aradm huzurla gazetesini okuyordu ite. J 92 13 Dar kar kmaz hafif bir rzgr ensemden girip, btn gvdemi dolap, tylerimi rpertti. Gelecekteki hemehrilerim pheci dmanlara dntler. Kalbim kt ktlere devam ederken tabancann arln kalamn stnde hissediyor, sigaramla birlikte btn dnyay tttryordum. Bir zil ald, baktm ieriye, gazetesini hl okuyor. Kalabalkla birlikte adra dndm. sra arkasna oturdum, "program" balad, bam dnd. Ne grdm, ne grmediimi, ne iittiimi, ne dinlediimi hatrlamyorum. Bir ense vard aklmda, iyi bir insann, dzgnce tra edilmi, alakgnll ensesi. ok sonra mor bir torbadan piyangonun ekiliini seyrettim; kazanan numaray duyurdular. Dileri dklm yal bir adam sevinle sahneye frlad. Melek, zerinde ayn bikiniyle, gelin tl, onu kutlad. Derken adrn kapsnda bilet kesen adam, elinde kocaman bir avizeyle peydahland. "Allahm Yedi Kandilli Sreyya bu!" diye haykrd disiz ihtiyar. Arkalardan baz seyircilerin barmas zerine, piyangonun 193 hep bu adama ktn, avizenin de her akam gelip giden, plastik rtler iindeki ayn avize olduunu anladm:. Melek elinde ucu kordosuz ve sesi bytmeyen bir mikrofon ya da mikrofon taklidi bir ey, dedi ki: "Neler hissediyorsunuz, talihli olmak nasl bir ey, heyecanl msnz?" "ok heyecanlym, ok mutluyum. Allah sizden raz olsun!" dedi ihtiyar mikrofona doru. "Hayat gzel bir ey. Btn dertlere btn kedere ramen, mutlu olmaktan ne korkuyorum, ne de utanyorum." Birka kii onu alkladlar. "Avizenizi nereye asmay dnyorsunuz?" diye sordu Melek. "Bu iyi bir rastlant oldu," dedi ihtiyar. Sanki alyormu gibi mikrofona dikkatle eildi. "Ben m, nianlm da beni ok seviyor. Yaknda evleneceiz, yeni bir evimiz olacak. Oraya asacaz, bu yedi kollu eyi." Alklar oldu. Sonra "p, p" sesleri iittim. Melek iki yanandan ihtiyar hafife pnce herkes sustu. Sessizlikte ihtiyar, elinde avize, svt. "Bize hi kmyor ama," dedi arkalardan fkeli bir ses. "Susun," dedi Melek. "Beni dinleyin imdi." p srasndaki ayn tuhaf sessizlik balad. "Bir gn sizin de talihiniz glecek, unutmayn, sizin de mutluluk saatiniz gelecek," dedi Melek. "Sabrszlanmayn, hayata ksmeyin, kimseyi kskanmadan bekleyin! Hayat severek yaamasn renirseniz, mutlu olmak iin ne yapacanz da anlarsnz. O zaman, yolunuz kaybolsun kaybolmasn, beni grrsnz." apkn bir ka iareti yapt. "nk her akam Arzu Melei burada, irin Viranba kasabasnda." zerindeki sihirli k snd. plak bir ampul yand. Hedefimle araya uzaklk koyarak kalabalkla birlikte kapdan ktm. Rzgr kuvvetlenmiti. Sama soluma baktm, bir J 94 an nde bir birikme olduu iin onun iki adm arkasnda buldum kendimi. "Nasld Osman Bey, sevdin mi?" dedi ftr apkal bir adam. "Eh, ite," dedi o. Koltuunun altnda gazete, hzlanarak yrd, Nahit olmaktan kat gibi Mehmet'likten de istifa edeceini takma ad olarak bu ad

alabileceini niye hi aklma getirmemitim? Aklma hi getirebilir miydim ki aklma getirmemitim? Dnemedim bile. Arkada kaldm, biraz daha uzaklamasn bekledim. Hafife ne doru eilen, ince gvdesine bakyordum dikkatle. Buydu ite Cananm'n delicesine k olduu herif. Peine dtm. Viranba kasabas grdm onca kasaba ierisinde sokaklar en aalkl olanyd. Hedefim hzl hzl yrrken bir sokak lambasnn altna girince, sanki soluk bir sahne yla aydnlanyor, sonra kestane ve hlamur aalarndan birine yaklatnda tir tir titreyen, yaprakl ve rzgrl bir karanln tela ierisinde kayboluyordu. Kasaba meydanndan Yeni Dnya Sinemas'nm nnden hedefimin beyaz gmleine hafif bir sar, sonra turuncumsu, sonra mavi ve kzlms bir renk veren pastane, postane, eczane, ayhane dizisinin soluk neon lambalarnn ndan geip, bir ara sokaa girdik. katl birrnek evlerin, sokak lambalar ve hr hr aalarn sunduu kusursuz bir perspektifi farkedince, btn o Serkisof'larn, Zenith'lerin, Seiko'larm aldn sandm bir takip etme zevkiyle rperdim ve iimi bitirmek iin hedefimin kiiliksiz beyaz gmleine doru hzla yaklamaya baladm. Ne olduysa oldu, bir grlt koptu; bir an o saatlerin birinin de benim peimde olduunu dnp telalanp bir keye sindim. Rzgrla bir pencere arpm, cam angrtyla krlm, karanlktaki hedefim bir an geriye dnp duraklam, beni grmeden yoluna devam ediyor sanrken ben, birden, daha 195 ben Walther'imin emniyetini bile zemeden, o anahtarn ekip bir kapy ap, bir rnek beton yaplarn birinde kay-boluyermiti. ikinci katta bir pencerenin yanana kadar bekledim. Sonra bir an baktm, katiller ve katil adaylar gibi dnyada yapayalnz buldum kendimi. Bir sokak tede, kurulu perspektif dzenine saygyla boyun een Emniyet Oteli'nin rzgrda ileri geri sallanan alakgnll neon harfleri bana biraz sabr, biraz akl, biraz huzur, bir yatak ve btn hayatm ve katil olma kararm ve Cananm' yeniden dnmek iin uzun bir gece vaadediyordu. aresiz gittim ve katip sordu diye de televiz-yonlu bir oda istedim. Odaya girer girmez dmeye bastm, siyah beyaz grntleri grnce, iyi karar vermiim, dedim kendime. Geceyi azl bir katilin yalmzlyla deil, bu ii hi nemsemeden ve sk sk yapan siyah beyaz dostlarmn neeli cvltlaryla geirecektim. Sesi biraz atm. Bir sre sonra eli tabancal adamlar birbirlerine barmaya, Amerikan arabalar hzl hzl gidip kayar gibi virajlar almaya balaynca rahatladm ve penceremin dndaki dnyaya, fkeli kestane aalarna huzurla baktm. Hibir yerdeydim ve her yerdeydim ve bu yzden de, bana yle geliyordu ki dnyann varolmayan merkezindeydim. Bu merkezdeki irin mi irin, l m l otel odamn penceresinden, ldrmek istediim adamn odasnn klar gzkyordu. Kendisini grmyordum, ama onun imdilik orada, benim de bu gecelik burada olmamdan memnundum ve stelik televizyondaki dostlarm da birbirlerine kurunlar boaltmaya balamlard bile. Hedefimin sndkten az sonra, hayatn, akn ve kitabn anlam zerine dnmeden uyuyakalmm silah seslerini dinleyerek. Sabah kalktm, ykandm, tra oldum ve btn lkede yamur yaacam syleyen televizyonu kapatmadan otelden ktm. Ne Walther'imi yoklamtm, ne de ak ve kitap cinayeti 196 ilemeye hazrlanan bir gen gibi odamdaki aynaya ve dnyaya bakp sinirlenmitim. zerimdeki mor ceketimle, yaz tatillerinde, ehir ehir gezip Cumhuriyet ve nller Ansiklo-pedileri'ni pazarlamaya alan iyimser bir niversite rencisine benziyor olmalydm, iyimser niversiteli gen tarada adn duyduu bir kitap meraklsnn kapsn alarken edebiyattan ve hayattan uzun uzun ene almay ummaz m? Onu hemen ldremeyeceimi oktan biliyordum. Bir kat merdiven ktm, zrr zili aldm, diyecektim, ama zil zrlts kmad da, cik cik cik yapt kanaryay taklit eden elektrikli ey. En son yenilikler Viranba kasabasna bile ulayor ve katil de kurbann cehennemin br ucunda bile olsa buluyor. Byle durumlarda filmlerdeki kurbanlar da her eyi bildiklerini sezdiren bir havaya brnp, "biliyordum geleceini," derler. yle olmad.

ard. Ama aknlna amad da sradan bir ey gibi yaad onu. Yz aklmda kalan ve hayalimde yaktrdm derin anlamdan biraz uzak da olsa biimli ve evet, peki, yakklyd. "Osman Bey, ben geldim," demitim ve bir sessizlik olmutu. Derken ikimiz de bir toparlandk. Beni ieriye almaya niyeti yokmu gibi bana ve kapya mahcup mahcup bir an bakt ve dedi ki: "Gel birlikte kalm." Kurun geirir bir boz ceket giydi zerine ve birlikte dar kp sokak taklidi yapan sokaklarda yrdk. Kaldrmlarda kukulu bir kpek bizi szd, bir kestane aacnn tepesindeki yusufuklar sustu. Bak Canan, bak nasl arkada olduk biz onunla. Boyunun hafi/e benden ksa olduuna karar veriyordum ve benim gibi heriflerin en belirgin kiisel zellii olan yry slubunda -nasl sylesem, hani omuzlarn inip kalkyla admlarn atlndaki atlganlk arasndaki o ahenk197 de- bana yakn bir eyler olduuna hkmediyordum ki, bana sordu: Kahvalt niyetine bireyler yemi miydim, yer miydim, istasyonda bir kahve vard, ay ier miydim? Frndan scak scak iki ama ald, bir bakkala urayp yz gram kaar peynirini dilim dilim kestirip yal kada sardrtt. Derken, sirkin oradaki afiten melek bize el etti. Bir kahvenin n kapsndan girdik, iki ay syledi, arka kapdan istasyona bakan bir baheye kp oturduk. Kestane aacna m, dama m tnemi yusufuk kular bize aldrmadan i ekiyorlard. Tatl yumuak bir sabah serinlii, bir sessizlik ve uzakta bir radyoda belli belirsiz bir mzik vard. "Her sabah almaya balamadan nce evden kar bir kahvede aym ierim," dedi peynir paketini aarken. "Buras baharlarda iyi olur. Bir de kar yad zamanlar. Sabahlar istasyonda, karn zerinde kargalarn yryn, karl aalar seyretmeyi severim. Bir de meydandaki o byk Yurt Kahvehanesi iyidir, sobas byktr, iyi yanar. Orada da gazetemi okur, bazan ak radyoyu dinler, bazan da hibir ey yapmadan otururum." "Yeni hayatm dzenli, disiplinli, dakiktir... Dokuza doru her sabah kahveden kalkar eve, masama dnerim. Dokuz oldu mu, masama oturmu, kahvemi hazrlam, yazmaya bala-mmdr. Yaptm i basit gzkr insana, ama dikkat ister: Tek bir virgl atlamadan, tek bir harfin, noktann yerini armadan Kitap' yeniden yeniden yazarm. Her ey noktasna virglne kadar ayn olsun isterim. Ve bu da ayn ilham ve istekle yaplabilir ancak. Bakalar iime kitab kopya etmek de diyebilir, ama basit bir kopya iinden tedir benim iim. Hissederek, anlayarak ve her seferinde her cmle, her kelime, her harf benim buluummu gibi yazarm. Byle byle sabah dokuzdan leyin bire kadar istekle alrm, baka hibir ey yapmam, hibir ey de iimden alkoyamaz beni. Sabahlan genellikle daha iyi i karrm." J 98 "Sonra le yemeini yemek iin dar karm. Bu kasabada iki lokanta vardr. Asm'n yeri kalabalktr. Demiryol Lokantas ardr ve ikilidir. Bazan birine, bazan tekine giderim. Bir kahvede peynir-ekmek yediim de olur, hi evden kmadm zamanlar da. leleri hi imem. Bazan biraz kestiririm, o kadar. nemli olan, saat ikibuuk oldu mu, yeniden masama oturmamdr. Akam altbuuk yediye kalar dzenli alrm. iyi yazyorsam daha da devam ettiim olur. Yazdn beeniyorsa, hayatndan memnunsa insan frsat karmamal, yazabildiince de yazmal. Hayat ksa, byledir iler, biliyorsun ite. ayn soutma." "Btn gn altktan sonra, yazabildiim kadarna keyifle bir bakar sonra gene sokaa karm. nk akam gazeteleri kartrrken, televizyona bakarken yanmda ene alabileceim bir-iki kii olsun isterim. Yalnz yaadm, yalnz kalmaya kararl olduum iin buna mecburum, insanlar grmek, onlarla lak-lak etmek, biraz imek, bir-iki hikye dinleyip, belki de bir tane de anlatmak, btn bunlar houma gider. Sonra bazan sinemaya giderim, bazan televizyondaki bir program seyrederim, kahvede kat oynadm geceler de olur, elimde gazeteler eve erken dndm zamanlar da." "Dn de adr tiyatrosuna gittin," dedim.--

"Bunlar kasabaya bir ay nce geldiler ve kaldlar. Hl akamlan gidenler oluyor." "Oradaki kadn," dedim. "Sanki biraz melee benziyordu." "Melek filan deil," dedi. "Kasabann kalantorlanyla, paray bastran erlerle, yatar. Anladn m?" Bir sessizlik oldu. O "anladn m?" sz gnlerdir oradan oraya srklenirken bir sarhoun keyfiyle tadn kardm alayc fkenin rahat koltuundan beni alp istasyona bakan bahedeki sert, rahatsz bir tahta sandalyenin vd-vd huzursuzluuna brakt. J 99 "Kitapta yazan eyler," dedi, "benim iin artk ok gerilerde kald!" "Ama btn gn de o kitab yazyorsun," diye bir cevap yetitirebildim gene de. "Para iin yazyorum," dedi. Ne bir zafer duygusuyla, ne de bir utanla, daha ok, sanki aklamak zorunda kald iin zr diler gibi anlatt. Bildiim temiz okul defterlerine kitab elyazsyla yeniden yazyormu. Her gn ortalama sekiz-on saat alt, saatte de ortalama sayfa tutturabildii iin yz sayfalk kitabn bir elyazmas nshasn on gnde rahatlkla bitirirmi. Burada bu tr eylere "makul" bir para veren insanlar varm. ehrin ileri gelenleri, geleneklerine bal kiiler, onu sevenler, abasn, inancm, balln, sabrn takdir edenler, birbirlerinden grp zenenler, ineyle kuyu kazan bir kiinin aralarnda huzurla yayor olmasndan bir eit mutluluk duyanlar... Hatta, byle alakgnll abaya btn hayatn veriyor olmas -ekine ekine syledi bunu istemedii halde evresinde bir eit "yumuak bir efsane" yaratm; ona sayg duyuyorlar, yapt ite -o da benim gibi "nasl sylesem" dedi- kutsal bir yan buluyorlarm... Btn bunlar, benim zorlamamla, benim kurcalayc sorularm yznden anlatyordu; yoksa kendinden sz etmekten holanr gibi deildi hi. Mterilerinden, kitabn elyazmas kopyalarn alan merakllarn iyiniyetinden,. kendisine gsterdikleri saygdan kranla sz ettikten sonra: "Neyse," dedi. "Ben onlara bir hizmet veriyorum. Hakiki bir ey sunuyorum onlara, inanla, kanla, canla her kelimesi de bu yzden elle yazlm bir kitap. Onlar da drst emeimin karlm bana az ok veriyorlar. Herkesin hayat da bunun gibidir sonunda." Sustuk. Taze amalar kaar peynir dilimleriyle birlikle yerken onun hayatnn oktan yerine oturduunu, kitabn 200 dedii gibi, "rayna girdiini" grebiliyordum. O da benim gibi kitaptan yola km, lm, ak ve felaketlerle karlat araylar, yolculuklar ve servenlerden sonra ama, benim yapamadm eyi baarm, hereyin yllarca ayn kalaca bir dengeyi, bir i huzurunu bulmutu. Peynir dilimlerini dikkatli dikkatli srrken, bardann dibindeki bir parmak kalnlndaki son bir yudum ay tadn kararak ierken onun bu kk el, parmak, az, ene ve ba hareketlerini her gn tekrarladn hissettim. Bulduu dengenin huzuru . ona hi bitmeyecek sonsuz bir zaman balamt. Ben ise merakl, mutsuz, masann altnda bacaklarm sallyordum. Bir an iimde bir kskanlk ykseldi; bir ktlk etme istei. Ama daha berbat olan eyi de farkettim. Tabancam karp imdi onu gznn ortasndan vursam, yaza yaza sonsuzluk zamannn huzuruna kavumu olan bu adama hibir ey yapm olamayacaktm. Ayn kprtsz zamann iinde, biraz baka trl de olsa, yoluna devam edecekti. Benim dur durak tanmayan huzursuz ruhum ise, nereden nereye gittiini unutmu o otobs ofrleri gibi bir yerlere varmak iin rpnp duruyordu. Pek ok ey sordum ona. Bana "evet", "hayr", "tabii" gibi ylesine ksack cevaplar verdi ki, sorularmn cevaplarm nceden kendimin de bildiimi her seferinde anladm: Hayatndan memnundu. Hayattan baka bir ey beklemiyordu. Kitab hl seviyordu ve ona inanyordu. Kimseye kzmyordu. Hayatn ne demek olduunu anlamt. Ama bunun ne olduunu anlatamazd. Beni karsnda grnce tabii armt. Kimseye bir ey retebileceim sanmyordu. Herkesin kendine gre bir hayat vard ve btn hayatlar ona gre aslnda birbirine eitti. Yalnzlktan holanyordu, ama bu da ok nemli bir ey deildi. nk

insanlardan da holanyordu. Canan'dan da ok holanmt. Evet. Ona k da olmutu. Ama sonra kamay baarmt. Benim onu bulmama a201 matruu. Canan'a ok selam sylyordu. Yazmak hayatnn, tek iiydi, ama tek mutluluu deil. Herkes gibi bir ii olmas gerekliini biliyordu. Baka ilerden de holanabilirdi. Evet, o iler, ekmek paras getirseydi onlar da yapabilirdi. Szgelimi dnyaya bakmak, gerek anlamyla grerek bakmak da ok zevkli bir eydi. istasyonda bir lokomotif manevra yapyordu, baktk. Puf puf iri dumanlar salarak ve yal, yorgun ama hl din n n bir belediye orkestras gibi tencere, demir ve inilti sesleri kararak nmzden geerken, balarmz lokomotifi izledi. Kitab yeniden yeniden yazarak bulduu huzuru bir ihtimal ben Canan'la bulabilirim diye, az sonra tabancamla kalbini delmeyi dndm adamn gzlerinde, lokomotif badem aalarnn ortasnda kaybolunca bir keder belirdi. Bir an bir kardelik duygusuyla bu gzlerdeki ocuksulua ve hzne bakarken Canan'n bu adam neden o kadar ok sevmi olduunu anladm. Anladm ey o kadar gerek ve doru geldi ki bana, akndan dolay Canan'a sayg duydum; ama bir an sonra bana fazlasyla ar gelen bu sayg yerini bir kuyuya yuvarlanverir gibi iine dtm bir kskanla brakt. Katil kurbanna, bu cra kasabada unutulup gitmeye karar verdiinde takma ad olarak niye Osman', kendi adm setiini sordu. "Bilmiyorum," dedi sahte Osman hakiki Osman'n gzlerindeki kskanlk bulutlarn grmeden. Sonra tatl tatl glmseyerek ekledi. "Seni grdmde sevmitim, belki de ondandr." Badem aalarnn arkasndan ve baka bir hattan geri dnen lokomotifi saygya yaklaan bir dikkalle izledi. Katil, gzleri lokomotifin gne altnda prl prl ltsna dalan kurbannn, o an btn dnyay unuttuuna yemin edebilirdi. Ama yle deilmi. Sabah serinliinin yerini gneli bir gnn arl alrken: 202 "Saat dokuzu ok geti," dedi hasmm. "Benim masada olma saatim... Senin yolun nereye?" Ne yaptmn fazlasyla bilincinde olarak, telala ve aresizlikle, ama dncesizlikle deil, hayatmda ilk defa birine btn itenliimle yalvardm: Ne olur biraz daha oturalm, biraz daha konualm, biraz daha anlaalm. ard, biraz da endielendi galiba, ama anlad: Cebimdeki tabancay deil, susuzluumu. Bana hogryle yle bir glmsedi ki, ancak Walther'in varln kalamn zerinde hissederek aramzda kurabildiim eitlik duygusu da tuzla buz oldu. Bylece gide gide hayatn kalbine deil, ancak kendi sefaletinin snrlarna varabilen talihsiz yolcu, bu snrda rastlad bilge eyhe hayatn, kitabn, zamann, yaznn, melein, her eyin anlamn sorma telana kapld. Ona btn bunlarn anlamnn ne olduunu soruyordum, o da "btn bunlar"dan neyi kastettiimi soruyordu. O zaman ona her eyin balangc olabilecek sorunun ne olduunu soruyordum ki, o soruyu ona sorabileyim. Bana, bulacam eyin balangc ve sonu olmayan bir yer olmas gerekliini sylyordu. Demek ki bir soru bile yoktu belki ona sorabileceim. Yoklu. Ne vard peki? Ne olduu insann nasl baktna balyd. Bazan bir sessizlik olurdu, insan ondan bir eyler koparmaya alrd. Bazan da, imdi burada ikimizin yapt gibi, sabah bir kahvede, ay ier tatl tatl konuur, lokomotifleri, trenleri seyreder, yusufuklarn makara ekilerini dinlerdi insan. Bunlar ela her ey deildi belki, ama hibir ey de deildi. Peki tede bir yerde, onca yolculuktan sonra grd yeni bir lke yok muydu? tede bir yer varsa, yaznn iindeydi bu, ama yazda bulduunu yaznn dnda, hayatta aramann bouna olduuna karar vermiti. nk dnya da, en azndan yaz kadar snrsz, kusurlu ve eksikti. O zaman ona ikimizin de kitaptan neden bylesine etkilenmi olabileceimizi sordum. O da bana bu soruyu ancak I kitab hi mi hi etkileyici bulmayan birinin sorabileceini syledi. Bu insanlardan ok vard dnyada, ama ben yle biri miydim? Nasl biri olduumu unutmutum. Canan'a kendimi sevdirmek ve kitaptaki lkeyi ve hasmm bulmak ve

daha sonra onu ldrmek iin atm yollarda nk, kendi ruhumun merkezini savurup kaybetmitim. Bunu ona sormadm, melek, senin kim olduunu sordum. "Kitabn yazd melekle karlamadm hi," dedi bana. "insan lrken belki bir otobsn penceresinden grebilir." Ne gzel de glmsyordu, acmaszca. Onu ldrecektim. Ama hemen deil. Daha konumalydk. Ruhumun kaybolup gitmi odak noktasn bulabilmek iin azndan lal almalydm. Ama iine dtm sefalet gerekli ve doru sorulan hi mi hi sordurmuyordu bana. Radyonun yamurlu olacam ilan ettii, paral bulutlu, sradan bir Dou Anadolu sabah, huzurlu istasyonun prl prl aydnl, peronun bir ucunda dalgn dalgn eelenen iki tavuk, bir el arabasndan istasyon bfesine Budak gazozu kasalarn konua konua tayan iki mutlu delikanl, sigara ien kalk efi, ilerlemekte olan gnn varln iime btnyle yerletirmi, darmadank aklmda hayat ve kitap konusunda iyi bir soru iin hibir g brakmamt. Uzun bir sre sustuk. Ben ona hangi soruyu nasl soracam kurdum durdum. O da belki sorularmdan ve benden nasl syrlacam kurdu durdu. Daha da durduk. Derken felaket an geldi att. ay paralarn dedi. Bana sarlp yanaklarmdan pt. Ne kadar da memnun olmutu beni grmekten! Ne kadar da nefret ediyordum ondan! Hayr, peki seviyordum. Hayr, niye sevecekmiim? ldrecektim. Ama imdi deil. Dzene ve huzura boyun emi perspektif sokandaki san yuvasna, o deli samas iini grmek iin dnerken yolu adr tiyatrosunun oradan geecekti. Demiryolu boyunca yryecek, ona kestirmeden yetiecek, kk gr204 d Arzu Melei'nin baklar altnda onu ldrecektim. Braktm gitsin bu kendini beenmi adam. Onu sevebildii iin Canan'a fke duyuyordum. Ama Canan'n hakl olduunu anlamam iin krlgan ve hznl glgesine uzaktan bir bak atmam yetti: Ne de kararszd bu okuduunuz kitabn kahraman Osman... Ne de zavall... Nefret etmeye alt adamn "hakl" olduunu derinden derine biliyordu. Onu hemen ldremeyeceini de. Kahvenin krk dkk sandalyesinde iki saate yakn bacaklarn sallayp ks ks oturarak Rfk Amca'nn yeni hayatmda bana daha ne tuzaklar hazrlam olabileceini dndm. leye doru sklm pklm bir katil aday gibi Emniyet Oteli'ne sklm pklm dndm. Katip istanbullu mterisinin bir gece daha kalmasna pek sevindi, ona ay ikram etti. Bylece odadaki yalnzlktan korktuum iin uzun uzun onun askerlik hatralarn dinledim, konu bana gelince de, "grlecek bir hesabm" olduunu, "ama daha ii bitiremediimi" belirtmekle yetindim. Odaya kar kmaz kapatlm televizyonu atm: Ekranda eli silahl bir glge, siyah beyaz bir duvar boyunca yryordu, keye varr varmaz kurunlar hedefinin zerine boaltt. Bu sahnenin renklisini Cananla bir otobste seyretmi miydik, dedim kendime. Yatan kenarna oturdum, ondan sonraki ldrme sahnesini sabrla beklemeye baladm. Derken kendimi pencereden, onun penceresine doru bakarken buldum. Orada yazyordu, o glge, o muydu grdm, -karamyordum. Ama, orada beni kahretmek iin huzurla yazdn dndm. Bir sre oturmu televizyona dalmm, ama ayaa kalktmda ne seyrettiimi unutmutum. Bir ara gene pencereden dar onun penceresine bakarken buldum kendimi. O yolculuun sonunda vard huzur noktasndayd, ben de birbirlerine ate eden siyah beyaz glgeler arasnda!. O biliyordu, te tarafa gemiti, yeni hayatn benden saklad 205 bilgisi vard onda, bende ise Canan' elde etmenin belli belirsiz umudundan baka hibir ey yoktu. Niye otel odalarnda kendi zavalllklarna batm ackl katillerin hznn bize hi gstermez bu filmler? Ben ynelmen olsaydm, filmimde rts dalm yata, pencerenin boyas dklm doramalarn, le gibi perdeleri, katil adaynn kirli ve buruuk gmleini, mor ceketinin kartrp durduu ceplerinin iini, yatann kenarnda kamburunu karp oturuunu, vakit gesin diye otuzbir ekip ekmemeyi nasl dndn gsterirdim. Uzun bir sre de aklmn iindeki seslerle u konularda ak oturumlar dzenledim: Neden gzel ve duyarl kadnlar hayat kaym krk erkeklere k

olurlar? Katil olursam ve izleri mr boyu gzlerimden okunursa, bu acaba bana sefil bir erkek grnts m verir yoksa hznl bir erkek mi? Canan beni gerekten sevebilir mi, az sonra ldreceim adam sevdiinin yars kadar bile olsa. Ben de Nahit Mehmet Osman gibi yapabilir, btn mrm demiryolcu Rfk Amca'nn kitabn yeniden yeniden defterlere yazmaya verebilir miydim? Gne perspektif sokann ardndan kaybolduktan ve sokaklarda uzun glgelerle birlikte hafif bir serinlik sinsi bir kedi gibi dolamaya baladktan sonra penceremden penceresine hi durmamacasna bakmaya baladm. Gremiyordum onu, grdm sanyor, sokaktan tek tuk geenlere bile bir an olsun dikkat etmeden pencereyi, pencerenin arkasndaki oday seyrediyor, orada birisini grdme inanmak istiyordum. Bu ne kadar srd bilmiyorum. Hava daha kararmam, odasnda bir k yanmamt ki, kendimi sokakta penceresinin altnda ona seslenirken buldum. Glgeli camda biri belirdi ve beni grr grmez kayboldu. Eve girdim, merdivenleri hrsla ktm, kap cik cik sesine gerek kalmadan ald, ama bir an onu orada gremedim. 206 ieri, daireye girdim. Bir masann zerine yeil bir uh l serilmili. zerinde ak bir defterle kitab grdm. Kalemler , silgiler, sigara pakeli, ttn dkntleri, klln yannda kol saati, kibrit, bir fincan soumu kahve. Btn hayal , boyunca yaz yazmaya mahkum bir zavallnn mutluluk aralar bunlard ite. ieriden kp geldi. Yzne bakmaktan korktuum iin olsa gerek deftere yazdklarn okumaya baladm. "Bazan, bir virgl atlyorum," dedi. "Bir kelimeyi bir harfi yanl yazyorum... O zaman hissetmeden, inanmadan yazdm anlar ii brakrm. Tekrar ayn younlukla yazya dnebilmem bazan saatler,.gnler alr. Hissetmediim, gcn iimde duymadm tek bir kelime yazmak istemediim iin ilham sabrla beklerim." "Dinle beni," dedim kendimden deil bir bakasndan sz eder gibi soukkanllkla. "Kendim olamyorum. Hibir ey olamyorum. Yardm et bana. Yardm et ki, senin yazdn, bu oday, kitab aklmdan karaym, eski hayatma huzurla dnebileyim." Hayatn ve dnyann kalbine bir gz atabilmi olgun herifler gibi, beni anladn syledi. Her eyi anladna inanyordu herhalde. Niye orackla vurmadm onu. nk demiti ki: "Demiryol Lokantas'na gidip oturalm, konualm." Lokanlaya oiurduumuzda bana saal dokuza eyrek kala iren olduunu syledi. Beni yoleu ellikten sonra sinemaya gidecekti. Beni sepetlemeyi oktan aklna koymutu demek. "Canan'la tanlmda kilab bakalarna anlalmaklan, kilab yaymaktan vazgemitim arlk," dedi. "Herkesinki gibi bir hayatm olsun istiyordum. Herkesinkinden fazla bir de kilabn olacakl. Kilabn al dnyaya ulamak iin yaadklarm da fazla fazla yanmda kr kalaaku. Ama Canan beni alevlendirdi. Beni hayala aacan syledi. Daha arkada bir yerde, benden tede, benim bildiim, ama ona sylemediim bir 207 bahe varm, bunu ondan saklyormuum. O bahenin anahtarn yle bir inanla istedi ki benden, ona kitaptan sz etmek, daha sonra da kitab vermek zorunda kaldm. Kitab okudu, yeniden okudu, yeniden okudu. Kitaba ballna, orada grd dnyay iddetle istemesine kandm. Bir dnem, bylece kitabn sessizliini, orada yazlan eyin -nasl sylesem- kendi i mziini, unuttum. Tpk kitab ilk okuduum gnlerdeki gibi bu mzii sokaklarda, uzak yerlerde, her ne-resiyse bir yerde iitebilme umuduna budalaca kapldm. Kitab bakalarna vermek o srada onun fikriydi. Senin kitab okuman, ona hemen inanvermen de beni korkuttu. Kitabn ne demek olduunu unutuyordum, ki kr vurdular beni." Tabii ki kitabn ne demek olduunu sordum ona. "iyi bir kitap bize btn dnyay hatrlatan bir eydir," dedi. "Belki her kitap yledir, yle olmaldr." Biraz sustu. "Kitabn kendi iinde olmayan, ama varln ve srekliliini kitabn anlattklaryla hissettiim bir eyin parasdr kitap," dedi, ama szlerinden memnun olmadn anlyordum. "Dnyann sessizliinden ya

da grltsnden karlm bir ey belki, ama o suskunluun da grltnn de kendisi deil." Daha sonra samaladn dnebileceim iin son bir kere daha anlatmaya alacan belirtti: "iyi bir kitap, olmayan eylerin, bir eit yokluun, bir eit lmn anlatld bir yaz parasdr... Ama kelimelerin tesinde yeralan lkeyi yaznn ve kitabn dnda aramak bouna." Bunu kitab yeniden yeniden yazarken farkettiini, rendiini, iyice rendiini syledi. Yeni hayat ve lkeyi yaznn tesinde aramak bounayd. Bunu yapt iin cezalandrlmay haketmiti. "Ama katilim beceriksiz kt, beni yalnzca omuzumdan yaralayabildi." Minibs duraklarnn orada vurulduu zaman, onu Ta-kla'nn bir penceresinden seyrettiimi syledim. "Uzun aratrmalarm, gezilerim, otobs yolculuklarm kitaba kar bir kumpasn olutuunu bana retti," dedi. "Bir 208 zrdeli kitapla ciddi bir ekilde ilgilenen herkesi ldrtmek istiyor. Kim bu, neden yapyor, bilmiyorum. Ama kitab bakalarna amamam konusundaki kararm sanki kuvvetlendirmek iin yapyor bunu. Kimsenin ban belaya sokmak, kimsenin hayatn kaydrmak istemiyorum. Canan'dan katm, istedii lkeyi bulamayacamz bildiim gibi, kitaptan fkran lmn na benimle birlikte onun da yakalanabileceini ok iyi anlamtm." Bir an onu artmak, bir basknla bana vermedii, benden saklad bir bilgiyi alabilmek iin demiryolcu Rfk Amca'nn szn ettim. Kitabn yazarnn bu adam olabileceini syledim. ocukluumda onu tandm, yazp izdii resimli romanlar deli gibi okuduumu anlattm. Kitab okuduktan sonra bu resimli romanlar, szgelimi Pertev ile Petefi bir daha dikkatle gzden geirdiimi ve pek ok konunun nce orada ele alndn grdm syledim. "Bu senin iin hayal krkl oldu mu?" "Hayr," dedim. "Bana onunla buluman anlat." Anlattklar Serkisof'un raporlarnda verdii bilgileri mantkl bir ekilde tamamlyordu. Kitab binlerce kere okuduktan sonra bir keresinde ocukluunda okuduu resimli romanlar hatrlar gibi olmu. Ktphanelere gidip bu dergileri karp baz artc benzerlikleri belirlemi ve yazarn kimliini karm, ilk gidiinde karsnn engellemeleri yznden Rfk Bey ile pek az grebilmiti. Kap eiinde yaplan bu grme srasnda Rfk Bey karsndaki yabanc gencin kitapla ilgilendiini grr grmez konuyu kapatmak istemi, Mehmet'in srarlar zerine artk bu konuyla hi ilikisi kalmadn sylemi. Orada kap nnde gen hayranla ihtiyar yazar arasnda dokunakl bir sahne belki de tam gelimek zereyken, Rfk Bey'in kars -Ratibe Teyze diye araya girdim ben araya benim gibi girerek kocasn ieri ekmi, kapy da davetsiz misafir-hayrann yzne kapatmt. 209 L "yle bir hayal krklna kapldm ki inanamadm bile," dedi Nahit mi, Mehmet mi, Osman m demekte bir trl karar veremediim hasmm. "Bir sre mahalleye gidip onu uzaktan dikizledim. Sonra bir baka seferinde cesaretimi toplayp gene kapy aldm." Rfk Bey bu sefer onu daha anlayla karlam. Kitapla ilgisi kalmadn, ama srarc delikanl ile bir kahve iebileceini sylemi. Ona yllarca nce yazlm bu kitab nereden bulup okuduunu sormu, insann okuyabilecei nice gzel kitaplar varken neden bunu setiini renmek istemi; acaba gencimiz .hangi niversitede tahsil gryormu, ileride hayatta ne yapmak istiyormu vesaire. "Birka kere bana kitabn srlarn vermesini sylediysen! de ciddiye bile almad szlerimi," dedi bir zamanlarn Mehmet'i. "Haklyd da. Bana verecei hibir srr olmadn imdi biliyorum." O zamanlar bunu bilmedii iin srar etmi, ihtiyar adam da kitap yznden bann belaya girdiini, polislerin, savclarn kendisini sktrdm sylemi. "ocuklar oyaladm, elendirdiim gibi, belki birka yetikini de oyalar elendi-rebilirim, diye yazdm bir kitap yznden hepsi" demi. Bu yetmiyormu gibi yle de demi Demiryolcu Rfk Amca: "Kendimi elendirmek iin yazdm bir kitap yznden btn hayatmn mahvolmasna tabii ki raz olamazdm." Savcya kitabn yeni bir basksn yapmayacana, kitab reddettiine, bir daha byle eyler yazmayacana dair sz verdiini sylerken

ihtiyarn nasl da hznlendiini fkeli Nahit o zaman farkedememi, ama imdi Nahit deil Mehmet deil de Osman iken bu kederi o kadar iyi anlyormu ki, daha sonra yapt densizlii her hatrlaynda utan duyuyormu. Bir kitaba inanla balanm her sradan gen gibi ihtiyar yazar sorumsuzluk, dneklik, hainlik, korkaklkla sulam. "Ona fkeyle, titreyerek barp aryordum, o ise beni anlyordu ve kzmyordu bile." Bir an Rfk Amca ayaa kalkm 2/0 ve "bir gn anlarsnz, ama o gn de zaten bir ie yaramayacak kadar yalanm olursunuz," demi. "Anladm. Ama bir ie yarayp yaramadn bilmiyorum," dedi Canan'n delicesine sevdii adam. "Ayrca o kitab okuyan herkesi ldrten zrdelinin adamlarnn da, beni takip ettikten sonra ihtiyar ldrdklerini dnyorum." Katil aday, maktul adayna, birisinin lmne yol amann kendisine bir mr boyu tanmayacak kadar ar bir yk olup olmadn sordu. Maktul aday sustu, ama katil aday onun gzlerindeki kederi grp kendi geleceinden korktu. Ar ar, efendi efendi rak iiyorlard ve duvarlardaki tren resimleri, yurt manzaralar, artist fotoraflar arasndaki ereveli fotorafndan Atatrk kendini ikiye vermi meyhane kalabalna Cumhuriyet'i emanet etmi olmann gveniyle g-lmsyordu. Saatime baktm. Beni yerletirip postalamay dnd trenin kalkna daha bir saat bir eyrek vard ve aramzda her eyi fazla fazla konumu olduumuza, hani kitaplarn dedii gibi, "sylenecek szlerin sylendiine" ilikin bir hava vard. Aralarnda oluan sessizlikleri anlamsz bulup telaa . kaplmayan eski ve gerek arkadalar gibi uzun bir sre sustuk ve bana kalrsa bu suskunluun en anlaml gevezelik olduunu dndk. Gene de ama, ona hayran olup yaptn taklit etmekle, onun iini bitirip Canan' ele geirmenin dumanlar arasnda kararsz olan ben, bir ara ona kitab okuyan herkesi ldrten zrdelinin babas Dr. Narin olduunu sylemeyi kurdum. Cann yakmak iin, can skntsndan, yle ite. Ama syleyemedim. Peki, peki, tabii, ne olur ne olmaz diye dnyordum; dengeyi fazla sarsmamah. Dncelerimi, en azndan onlarn bir yanksn verecek kadar belli belirsiz okuyor olacak ki, babasnn peine takt adamlardan kurtulmasna yol aan otobs kazasn anlatt. 21) _ Ilk defa glmseyerek. Mrekkepten simsiyah otobsn iinde yanndaki gencin, kazada derhal lm olduunu anlyor. Mehmet adl bu gencin kimliini cebinden karp alyor. Otobs cayr cayr yanmaya balaynca, dar kyor. Yangndan sonra aklna bu parlak fikir geliyor. Kendi kimliini yanm cesedinin ceket cebine brakyor. Cesedi kendi koltuuna yerletirip yeni hayata kouyor. Bunlar anlatrken gzleri ocuk neesiyle ldyor. Babasnn onun iin kurduu mzedeki ocukluk fotoraflarnda da bu neeli yz grdm, tabii, kendime sakladm. Bir sessizlik, bir sessizlik, bir sessizlik; garson bize patlcan dolmas ver. Vakit gesin diye, hani, yle, laf olsun diye bir ara durumumuzu, yani hayatmz, yle bir gzden geirelim dedik de, onun gz arada bir saatinde, benim gzm onun gznde, yle eyler dedik karlkl birbirimize: ite byleydi hayat. Aslnda her ey ok basitti. Demiryolu dergisine yazan, otobslerden ve otobs kazalarndan nefret eden ve banaz bir demiryolcu olan ihtiyarn teki, kendi yazd ocuk kitaplarndan ilhamla ylesine bir kitap yazyordu. Sonra, yani yllar sonra, ocukluklarnda bu resimli romanlar okumu biz iyiniyetli genler o kitab okuyor ve hayatmzn tepeden trnaa deitiine inanyor ve hayatlarmz kaydryorduk. Ne sihir olmalyd bu kitapta, ne keramet hayatta! Nasl olmutu bu i acaba? Ona Demiryolcu Rfk Amca'y ocukluumda tandm bir daha syledim. "Bunu iitmek nedense bir tuhaf geliyor," dedi. Ama biliyorduk hibir ey tuhaf deildi. Her ey yleydi, yleydi ite her ey. "Viranba kasabasnda daha da yle, yle," dedi sevgili dostum.

Bu da bana bir ey hatrlatm olacak ki, zerinde dikkatle 212 durarak, sylerken yzne bakarak, hecelerin tek tek hakkn vererek dedim ki: "Biliyor musun, pek ok kereler kitabn beni anlattn, hikyenin benim hikyem olduunu dndm." Sessizlik. Can ekien bir ruhun, bir meyhanenin, bir kasabann, bir dnyann son i sesleri. atal bak grltleri. Televizyonda haberler. Yirmibe dakika var. "Biliyor musun," dedim bir daha. "Anadolu'da gezilerimde pek ok yerde Yeni Hayt marka karamelalarla karlatm, istanbul'da yllar nce satlrm, ama cra yerlerde, kavanozlarn, kutularn dibinde hl var." "Her eyin aslna, ilk Neden'ine, kkenine varmak istiyorsun deil mi?" dedi te hayattan nice manzaralar seyredebilmi hasmm. "Saf olana, bozulmam olana, sahih eye ulamak istiyorsun. Ama yok yle bir balang. Hepimizin taklidi okluu bir asl, bir anahtar, bir sz, bir kken aramak bouna." Bylece, melek, Canan' elde edebilmek iin deil, sana inanmad iin onu istasyon yolunda zmbalayacam dndm. Krk dkk sessizlikleri bozmak iin una benzer eyler de sylyordu ama nedense can kulayla bile dinleyemi-yordum bu hznl ve yakkl adam: "ocukken, okumak bana, ilerde gnn birinde, btn br mesleklere birer birer balad srada, insann zerine alaca bir meslek gibi grnrd." "Nota kopyacl yapan Rousseau da, bakalarnn yarattklarm yeniden, yeniden yazmann ne demek olduunu bilirdi." Derken yalnz sessizlikler deil, her ey krk dkk bir havaya brnd. Birisi televizyonu kapatm, radyodaki yank m yank ak ve ayrlk trksn amt. Hayatta insan ka kere karlkl sessizlikten bu kadar zevk alr? Garsondan hesab istemiti ki, orta yal davetsiz bir misafir masamza 213 kt ve beni yle bir szd. Osman Bey'in askerlik arkada Osman Bey olduumu renince, "Biz burada Osman Bey'i ne de ok severiz; demek adanzla askerde birlikteydiniz!" muhabbeti yapt. Sonra ona bir sr verir gibi dikkatle, kitabn elyazmas iin kan bir mteriden sz etti. Bu tr araclara komisyon verdiini farkedince akll dostuma son bir kere daha itenlikle sevgi duyma hakk tandm kendime. Ayrl sahnesi, Walther'imin patrts dnda, aa yukar Pertev ile Peter dizisinin sonundaki gibi olacak sanyordum, yanlmm. O son macerada, ayn ama iin birlikte nice savalar veren ve nice servenler yaayan cancier iki arkada ayn lkye bal ayn kz sevdiklerini anlaynca, bir masaya oturup sorunu dosta zerler. Daha duyarl, daha ie kapank olan Pertev, kzn onunla daha mutlu olacan bildii iin hayata daha ak ve daha iyimser olan Peter'e kz sessizce brakr ve benim gibi gzyal okurlarn i ekmeleri arasnda kahramanlar, bir zamanlar kahramanca savunduklar tren istasyonunda birbirlerinden ayrlr. Oysa bizim aramzda her trden ar duyarllk ve fke gsterisine metelik vermeyecek komisyoncu vard. mz istasyona sessizce yrdk. Bilet aldm. Kendime sabahki amalardan iki tane setim. Pertev benim iin Vi-ranba'n mehur avu zmnden bir kilo tarttrd. Ben mizah dergileri seerken o zm ykamak iin kenefe gitti. Komisyoncuyla baktk. Tren iki gnde istanbul'a varrm. Pertev dndnde kalk efi, babam hatrlatan kararl ve zarif bir hareketle iareti verdi. ptk, ayrldk. Bundan sonras Rfk Amca'nn resimli romanlarndan ok, Canan'n otobs videolarnda baylarak seyrettii gerilim filmlerine daha uygun dyor: Ak iin katil olmaya kararl gz dnm gen, slak zmle dolu plastik torbay ve dergileri kompartmann bir kesine savuruyor ve tren daha fazla hzlanmadan peronun taa ucundan vagondan atlyor. 214 Grlmediine emin olduktan sonra, kurbann ve komisyoncusunu uzaktan dikkatle izliyor, ikisi bir sre konutuktan, bo ve hznl sokaklarda sallandktan sonra postanenin nnde birbirlerinden ayrlyorlar. Katil kurbannn Yeni Dnya Sinemas'na girdiini gryor ve bir sigara, yakyor. Bu tr filmlerde katil adaynn sigaray ierken ne dndn bilmeyiz hi, yalnzca biten

sigarasnn izmaritini benim yaptm gibi yere atp stne bastn, emin gzken admlarla Sonsuz Geceler filmine bir bilet alp ieri girdiini ve salona girmeden nce k ve ka yolunu salama balamak iin helaya bir girip kn seyrederiz. Sonras geceye elik eden sessizlikler gibi krk dkkt. Walther'imi kardm, emniyetini zdm, film oynayan salona girdim, ierisi nemli ve scakt, tavan alak. Eli silahl kara glgem sinema perdesine dt ve gmleimin ve mor ceketimin zerinde renkli bir film oynamaya balad. Projeksiyonun gzmn iine giriyordu, ama sralar iyice bo olduu iin hemen kurbanm buldum. Galiba armt, galiba anlamamt, galiba tanyamamt, galiba bekliyordu, nk yerinden hi kprdamamt. "Bulursunuz benim gibi birilerini, ona bir kitap verir okutur, sonra hayatn kaydrrsnz," dedim, ama kendi kendime. Onu vurduuma iyice emin olmak iin yakndan gsne ve gremediim yzne el ate ettim. Walther'in patrtsndan sonra karanlktaki seyirciye dedim ki: "Ben adam ldrdm." Perdedeki glgemi ve evresindeki Sonsuz Gecesr'i seyrederek salondan dar karken, "Makinist!" diye bard biri, "Makinist, makinist." Garajlardan hemen bindiim ilk otobste, caniyane pek ok soruyla birlikte, trenleri harekete geiren kii ile filmleri harekete geiren kiinin lkemizde neden ayn Frenke kelimeyle arldn kendime sormuumdur. 215 L iki otobs deitirdim, uykusuz bir katil gecesi geirdim, bir mola yerinin helasndaki.atlak aynada kendimi seyrettim: Aynada grdm kiiyi katilden ok maktuln hayaletine benzettiimi sylesem kimse inanmaz bana. Ama maktuln yaza yaza bulduu i huzuru o helada ve daha sonra huzursuz otobs tekerleklerinin zerinde benden ne kadar da uzaktayd! Dr. Narin'in konana dnmeden nce kasabada sabah erkenden bir berbere gittim, sa sakal tra oldum ki, Ca-nanm'n karsna mutlu bir aile yuvas kurabilmek iin lmle gzgze gelmi ve nice servenlerden baaryla gemi pervasz ve iyimser bir delikanl gibi kabileyim. Dr. Narin'in arazisine girdiimde ve konan pencerelerine bakarak Canan'n scak yatanda beni beklediini dndmde kalbim, iki l kt kt att ve bir nar aacndan bir sere ona cik cik diye nazire yapt. Kapy Glizar at. Yarm gn nce aabeyini bir filmin ortasnda zmbaladm iin, belki de, yzndeki hayrete bakamamtm. Bu yzden belki, kukulu kalarnn hava216 ' lanm farkedememi, szlerini yarm kulak dinlemi, babamn evine girer gibi ieri girip, Canan' hasta yatanda terkettiim odaya, odamza doru gitmitim. Sevgilimi artmak iin kapy tklatmadan atm. Kapnn ald odann ve kedeki yatan bo, bombo olduunu grr grmez Glizar'm ben kapdan girer girmez sylediklerini, hl sylemekte olduklarn anladm. Canan gn ateler iinde yatm, sonra toparlanmt. Ayaa kalktktan sonra kasabaya inip istanbul'a bir telefon etmi, annesiyle konumu, o gnlerde benden hi ses kmaynca da ani bir kararla geri dnmt. Bo odann penceresinden arka bahedeki sabah gneinde l l gzken dut aacna bakan gzlerim aradabir dnp zeri zenle rtlm yataa taklyordu.Buraya gelirken arabada yelpaze niyetine kulland Gdl Postas bo yatan zerinde duruyordu, iimden bir ses Canan'n benim rezil bir katil olduumu oktan bildiini, bu yzden onu hi mi hi gremeyeceimi, bu durumda yaplacak tek eyin, kapy kapayp hl Canan'n kokusunu tayan yataa uzanp alaya alaya uyumak olduunu syledi, iimden baka bir ses kar kt ona, katiller katil gibi davranmalyd, soukkanl olmalyd, telaa kaplmamalyd: Canan annesiyle babasnn evinde, Nianta'nda beni bekliyordu mutlaka. Odadan kmadan nce, evet en sonunda o hain sivrisinei, camn kenarnda grdm ve bir darbeyle avucumun iiyle ezdim. Sivrisinein karnndan, avucumun iindeki ak izgisine bulaan kann, Canan'n tatl kan olduuna emindim. Byk Kar Kumpas'n kalbindeki konaktan svmadan ve Canan'ma istanbul'da kavumadan nce Dr. Narin'i grmemin geleceim, geleceimiz iin iyi olacan

dnmtm. Dr. Narin dut aacnn az tesine yerletirilmi bir masada oturuyor, bir yandan itahla zm yiyor, bir yandan da elinde bir kitap birlikte gezindiimiz tepelere bakarak 217 yorgun gzlerini dinlendiriyordu. Onunla, hayatn acmaszlndan, doann insan kaderine aslnda nasl gizlice hkmettiinden, zaman denen skm eyin insan ruhuna nasl bir skun ve sessizlik telkin ettiinden, byk bir irade ve kararllk olmaynca insann u dolgun zm tanelerinin bile tadna varamayacandan, hibir taklit izi tamayan gerek hayatn zne ulamak iin gerekli yksek uur ve arzudan ve yanmzdan hr hr geip giden alakgnll bir kirpinin hangi byk dzenin ve hangi asimetrik rastlantnn akac bir cilvesi olduundan, vakitleri olan geni insanlarn huzuruyla sz ettik. Adam ldrmek insan olgunlatryor olmal ki, ona aknlkla duymaya devam ettiim hayranl, ruhumun derinliklerinden, birden gizli bir hastalk gibi kp gelen bir anlay ve hogryle birletirebildim. Bu yzden, leden sonra olunun mezarna yapaca ziyarete katlmam nerdiinde, Dr. Narin'i krmadan, ama kararllkla geri evirebildim: Dolu geirdiim u yorucu son bir hafta beni iyice hrpalamt; bir an nce evime, karmn yanna dnp dinlenmeli, bana nerdii byk sorumluluk konusunda bir karara varmak iin aklm bama toplamalydm. Dr. Narin, bana verdii hediyeyi deneme frsatm olup olmadn sorduunda Walther'i denediimi ve ok memnun kaldm syledim ve cebimde iki gndr tadm Sarkisof saati hatrlayp kardm. Bunun krk kalpli ve krk dili bir bayinin ona duyduu hrmet ve hayranln ifadesi olduunu syleyerek saati altn renkli zm ksesinin yanna braktm. "Btn bu krk kalpli mutsuzlar, zavalllar, zayflar," dedi Dr. Narin, saate gzucuyla yle bir bakt. "Kendi altklar hayatlarm altklar sevgili eyalar ile yaayabilsinler diye, benim gibi birisi onlara adil bir dnya umudu verirse, nasl da bir tutkuyla balanveriyorlar ona. Hayatlarmz, anlarmz mahvetmek isteyen d gler ne kadar da acmaszm! istanbul'a dndnde, kararn vermeden nce, bu insanlarn 218 krk hayatlar iin yapabileceklerini dn." istanbul'da Canan' hemen bulup, kandrp, buraya konaa getirip, Byk Kar Kumpas'n kalbinde yllarca, onlar ermi muradna, biz kalm kerevetine yaayabileceimizi dndm bir an... "Sevimli karnza dnmeden nce," dedi Dr. Narin, hayattan ok eviri Fransz romanlarn taklit eden bir dille, "seni bir kahramandan ok bir katile benzeten u mor ceketinden kurtul e mi?" Hemen otobsle istanbul'a dndm. Sabah ezan okunurken bana kapy aan anneme ne Altn lke'nin peinden ko- tuumu syledim, ne de melek gelininden sz ettim. "Bir daha anneni yle brakp gitme!" dedi, havagaz ocan yakp banyoyu scak suyla doldururken. Ana oul eski gnlerimizdeki gibi sessiz sessiz kahvalt ettik. Oullan politikaca, dinci akmlara bulam pek ok anne gibi annemin, benim lkenin karanlklar ierisindeki bir odan ekimine kapldm dndn ve sorarsa ve ben sorduklarn cevaplarsam iiteceklerinden dehete kaplaca iin sustuunu anladm. Annemin abuk, hafif ve hareketli eli kzlck reelinin yannda bir an durunca zerindeki benleri grdm ve eski hayatma dnm olduumu dndm. Her eyin hibir ey olmam gibi srmesi mmkn myd? Kahvalt ettikten sonra masama oturdum ve braktm yerde hl ak duran kitaba uzun uzun baktm. Ama okumak denemezdi yaptma, bir eit hatrlamak, bir eit ac ekmek... -Canan' bulmak iin evden kyordum ki annem yolumu kesti: "Akam eve dneceine yemin et." Ettim, iki ay boyunca her sabah kapdan karken yemin ettim, ama Canan hibir yerde yoktu. Nianta'na gittim, sokaklarda gezdim, kaplarnn nnde bekledim, zillerini 219

aldm, kprlerden getim, vapurlara bindim, sinemalara gittim, telefonlar ettim, hibir bilgi alamadm. Ekim sonunda dersler balaynca Takla koridorlarnda grnr diye kendimi kandrdm, ama gelmedi. Btn gn Takla'nn koridorlarnda geziniyor, bazan ona benzer bir glge koridora bakan camlarn nnden geti diye kendimi snftan atp komaya balyor, bazan da park ve minibs duraklarna bakan bo snflardan birine girip yoldan ve kaldrmlardan gelip geenleri dalgn dalgn seyrediyordum. Sobalarn, kaloriferlerin yaklmaya baland gnlerden birinde, zekice tasarladm sandm bir senaryoyla kayp snf arkadamn annesinin babasnn kapsn alp inceden inceye hazrlam olduum palavralar attm ve rezil oldum. Bana Canan'n nerede olabileceine ilikin hibir bilgi vermedikleri gibi, nereden bilgi edinebileceim konusunda da hibir ipucu vermediler. Gene de, bir pazar leden sonra televizyon huzurlu bir futbol mann renkleriyle cvl cvlken, evlerine yaptm bu ikinci ziyarette, merakmn kaynaklarn kurcalayp onlarn benden bilgi almaya kalkmamalarndan bildikleri pek ok ey olduunu anladm. Telefon rehberinden belirleyebildiim akrabalarndan bu bilgiyi szdrma abalarm da sonu vermedi. Btn o aksi amcalar, merakl yengeler, ihtiyatl hizmetiler ve alayc yeenlerle yaptm telefon konumalarndan kartlacak sonu Canan'n Takla'da mimarlk okuduuydu. Mimarlktaki snf arkadalar ise Canan kadar, aylar nce minibs duraklarnn orada vurulduundan haberdar olduklar Mehmet konusunda da, kendi uydurduklar efsanelere kamp gitmilerdi. Mehmet'in, alt oteldeki eroin tacirlerinin i hesaplamalar sonucu vurulduunu syleyeni de iittim, gz dnm eriatlarn kurban olduunu fsldayarak syleyeni de. iyi ailelerin karanlk bir ocua tutulan kzlarna yapld gibi, Canan'n Avrupa'ya bir yere okumaya yollandn 220 syleyenler de vard, ama kayt brosunda yaptm kk bir dedektiflik bunun doru olmadn bana gstermiti. Aylar, yllar boyunca yaptm dier dedektifliklerimin dahiyane ayrntlarndan, bir katile yakacak soukkanl hesaplamalarndan, bir umutsuzun dlerini hatrlatan renklerinden iyisi mi hi sz etmeyeyim. Canan yoktu ite, ondan hibir haber alamyordum, hibir izine rastlayam-yordum. Kardm yar yln derslerine girdim, ondan sonraki yar yl da bitirdim. Ne ben onlar aradm, ne de Dr. Narin ve adamlar beni. Cinayetlerine devam edip etmediklerini bilmiyordum. Canan'n yokluuyla birlikte hayallerimden ve korkulu dlerimden ekip gitmilerdi. Yaz geldi, sonbaharda yeni bir ders yl balad, onu da bitirdim. Ondan sonrakini de. Sonra doru askere gittim. Askerliimin bitmesine iki ay kala annemin ld haberi geldi, izin aldm, istanbul'a cenazeye yetitim, annemi gmdk. Arkadalarmla geirdiim bir geceden sonra eve dndm ve odalarn boluunu ve sessizliini farkedince korktum. Mutfak duvarna asl tavalara ve cezvelere bakarken, buzdolabnn o ok bildiim tandk sesiyle kederli kederli inlediini, hznle i geirdiini iittim. Hayatta yapayalnz kalmtm. Annemin yatana yatp biraz aladm, televizyonu atm, annem gibi karsna oturup tevekklle ve bir eit varolma mutluluuyla uzun uzun seyrettim. Uyumadan nce kitab sakladm yerden kardm, masann zerine koydum ve ilk okuduum gnk gibi etkilenmeyi umarak okumaya baladm. Geri yzme bir n fkrdn ya da oturduum masadan ve sandalyeden gvdemin kopup uzaklatn sanmadm, ama bir i huzuru duydum. Kitab yeniden, yeniden okumaya byle baladm. Ama her okuyuta, nereden geldii belli olmayan gl bir rzgrla hayatmn bilinmeyen bir lkeye doru savrulup gittiini dnmyordum artk. oktan kapanm bir hesabn, bir 221 hikyenin gizli geometrisini, pf noktalarn, onu yaarken duyamadm i seslerini duymaya alyordum. Anlyorsunuz deil mi, daha askerliimi bitirmeden yal bir adama dnmtm ben. Kendimi baka kitaplara da byle verdim ite: Akamstleri iimde reklenen baka bir ruha sahip olma isteini ve dnyann hi mi hi grlmeyen teki yzndeki gizli enlie mutlulukla katlabilme cokusunu krklemek ya da ne bileyim, bir yerinde Canan'a rastlayabileceim yeni bir hayata koabilmek iin

deil, yaadm eyleri ve derinden derine hissettiim Canan'm eksikliini bilgelikle, arballkla, efendi gibi karlamak iin okuyordum. Arzu Melei' nin bana teselli iin verebilecei ve Canan'la evimize asabileceimiz yedi kollu bir avize umudum bile kalmamt. Geceyarlar bir tr ruhsal denge ve honutluk duygusuyla okuduum kitaplarn birinden bam kaldrnca mahallenin derin sessizliini hisseder ve birden o bitip tkenmeyecek sandm otobs yolculuklarnn birinde Canan'm yanbamda uyuyuu canlanrd gzlerimin nnde. Her hatrlaymda cennet dleri gibi gzmn nnde rengarenk canlanan o otobs yolculuklarnn birinde, otobsn beklenmedik bir ekilde snan kaloriferi yznden Canan'm alnnn ve akaklarnn ter iinde kaldn, salarnn birbirine yaptm grm, Ktahya'dan aldm ini desenli bir mendille alnndaki ter damlacklarna dikkatle dokunurken, ryalar alemindeki sevgilimin yznde, bir benzincinin bir an zerimize den eflatun klarnn ela yardmyla- youn bir mutluluk ve aknlk ifadesi farketmitim. Daha sonra, bir lokantada durduumuzda, terden srlsklam olmu S-merbank basmasndan elbisesi iinde bardak bardak ay ierken, Canan neelenmi ve ryasnda babasnn kendisini alnndan ptn, ama bir sre sonra o adamn babas deil, ktan yaplm lkenin postacs olduunu anladn g222 lmseyerek sylemiti. Glmsedikten sonra, ou glmseyiinden sonra, Canan yumuak bir el hareketiyle salarn kulaklarnn arkasnda toplar ve her seferinde benim aklmdan, benim kalbimden, benim ruhumdan bir para erir, karanlk gecede kaybolur giderdi. O gecelerden sonra ruhumdan, aklmdan, kalbimden geriye kalanlarla idare etmeye altm anlayan baz okurlarmn -kalarn atarak kederlendiini grr gibi oluyorum. Sabrl okur, anlayl okur, duyarl okur, ala benim halime, ala-yabilirsen eer, ama gzya dktn kiinin de bir katil olduunu sakn unutma. Yok eer, sradan katiller iin de, tpk ceza kanunundaki indirimlerin gerekeleri gibi bir efkat, bir anlay, bir sevgi duyabilmek iin baz nedenler saylabilir deniliyorsa, artk iine iyice karm olduum bu kitaba onlar da eklensin isterim: Daha sonra, evlenmeme ramen, hayatmn ok uzak olmadn sandm sonuna kadar yapacam her eyin uzaktan ya da yakndan Canan ile ilgili olacan biliyordum artk. Evlenmeden nce ve babadan kalm ve annemden boalm "daireye" gelin kolayca yerletikten ta yllar sonra bile, Canan'a rastlarm umuduyla uzun otobs yolculuklarna ktm. Otobslerin ar ar daha iriletiini ve ilerini antiseptik bir kokunun sardn, kaplarnn otomatik ve hidrolik sistemlerle donatld iin bir dmeye dokunmakla sessizce alp kapandn, ofrlerin kendi soluk ceketlerinden, terli gmleklerinden syrlp omuzlar apoletli pilot kyafetlerine brndn, kabaday muavinlerin artk her gn tra olduklarn ve kibarlatklarn, mola yerlerinin daha kl daha enlikli, ama birrnek meknlara dntn, asfaltlanan yollarn genilediini yllar boyunca bu yolculuklarda saptyordum, ama Canan'm deil kendisine, bir izine bile rastlayamyordum. Kendisinden, izinden vazgetim, onunla birlikle otobslerde geirdiim o harika 223 gecelerden kp gelmi bir eya ile, bir garajda elimizde ay bardaklar sohbet ettiimiz bir teyze ile, hatta onun yzne vurduundan, onun yznden benim yzme yansdndan emin olduum bir para k ile karlaabilmek iin, o n gcyle bir an onu yanmda hissedebilmek iin neler vermezdim! Ama zeri asfaltla kaplanarak ocukluk anlar karartlan ve evreleri trafik iaretleri, yanp snen klar ve acmasz reklam panolaryla sarlan o yeni yollar gibi, her ey anlardan, anlarmzdan acele ve telala kurtulmakla megulm gibi geliyordu bana. Canan'n evlendii ve lkeyi terkettii haberini iimi karartan bu yolculuklarn birinden bir sre sonra aldm. Evli, ocuklu, iyi aile babas ve katil kahramannz, belediye imar mdrlndeki iinden akam vakti evine dnerken ve elinde anta, antann iinde ocuk iin okomel, yreinde kasvet bulutlar, yznde donuk yorgunluk bak Kadky vapurunda kalabalkla dikilirken, birden niversiteden aeron bir snf arkadayla karlamt. "Canan da," demiti

aeron kadn, snf arkada kzlarn yapt evlilikleri bir bir saydktan sonra, "Samsunlu bir doktorla evlenip Almanya'ya yerlemi". Daha da kt haberler vermesin diye gzlerimi kadndan karp vapurun pencerelerinden dar evirince, akamstleri istanbul'a ve Boaz'a pek seyrek yerleen bir sis grdm d-anda. Ve "bu sis mi?" dedi katil, kendi kendine, "yoksa mutsuz ruhumun sessizlii mi?" Canan'n kocasnn Samsun Sosyal Sigortalar Hastanesi'nde alan ve kitab okuduktan sonra onu herkesin yaptndan bambaka ve sapasalam bir yolla sindirim sistemine katp huzur ve mutlulukla yaayabilen geni omuzlu yakkl doktor olduunu renmem iin fazla bir soruturma yapmama gerek kalmad. Doktorla yllar nce hastanedeki odasnda hayatn ve kitabn anlam zerine erkek erkee yaptmz konumann zc ayrntlarn acmasz hafzam durup durup hatrlat224 masn diye, bir dnem kendimi ikiye verdiysem de bunun da sonular pek parlak olmad. Evde el ayak ekildikten, gnlk hayatn hrgrnden geriye kzmn, tekerleklerinin ikisi kopmu bir itfaiye arabasyla, amuda kalkp kapal televizyona tersinden bakan mavi ays kald zamanlar, mutfakta titizce hazrladm rak kadehim elimde, aynn yanna kibarca oturur, televizyonu ap sesini ksar ve ok fazla saldrgan, ok fazla baya olmayan bir dizi grntde karar klnca, dumanl kafayla televizyona bakp kafamn iindeki dumanlarn renklerini semeye alrdm. Kendi kendine acma. Kendi kiiliinin ve varlnn aslnda ne kadar da biricik olduuna inanma. Duyduu akn gcnn anlalmamasndan yaknma. Biliyor musunuz, ben bir zamanlar bir kitap okumutum, bir kza k olmutum, derin bir eyler yaamtm. Beni anlamadlar, kayboldular, acaba ne yapyorlar? Canan Almanya'da, Bahnhofstrasse, nasldr acaba, doktor koca, dnme. Kitaplar hep altn izerek okuyormu keriz ve yakkl doktor, dnme. Akam eve gelir, Canan karlar, gzel evleri, yeni arabalar, bir de iki ocuklar, dnme, keriz koca. Belediye tetkik heyeti beni Almanya'ya yolluyor, bi'r akam konsoloslukta karlayoruz, merhaba, mutlu musun, seni ok sevmitim. imdi? imdi de ok seviyorum, seviyorum seni, her eyi brakrm, Almanya'da kalabilirim, seni ok seviyorum, senin yznden katil oldum, hayr syleme, ne kadar gzelsin, dnme. Kimse benim kadar sevemez. Hatrlyor musun, bir keresinde, otobsmzn lastii patladnda, gecenin ortasnda sarho bir dn kalabahyla karlamtk da, dnme... Bazan ie ie szar, saatler sonra uyandm zaman, divana oturduumda baaa duran mavi aycn televizyonun karsnda dzgn oturduunu grr aardm: Ayy acaba hangi krlganlk annda koltuuna dz oturttum? Bazan da 225 ekrandaki bir yabanc arknn klibine, sonra bir tekine dalgn dalgn bakarken Cananla otobs koltuklarnda, gvdelerimizin hafife birbirine yaslanm ve omuzumda onun krlgan omuzlarnn scakln hissederken bu arklardan birini birlikte dinlemi olduumuzu hatrlardm: Bak, bak nasl da alyorum burada ben, bir zamanlar birlikte dinlediimiz o mzik televizyonda rengarenk olurken. Bir keresinde de, ieride odada ocuun ksrdn naslsa annesinden nce duymu, uyanan kz kucaklayp oturma odasna gtrm ve o ekrandaki renklere bakarken ben, yetikin bir insan elinin kusursuz bir kk kopyas olan ellerinin, parmaklarnn ve trnaklarnn alacak kadar kk ama ayrntl kvrmlarm hayranlkla inceleyip hayat denilen kitap zerine dnmeye dalmtm ki... "Adam paf oldu," dedi kzm. Sk bir dayaktan sonra kanlar iinde yere dp hayat paf olmu talihsiz adamn umutsuz yzne merakla bakmtk. Maceralarm izleyen duyarl okurlarm, benim de hayatmn oktan "paf" olduuna ve geceyarlar kendimi ikiye veriime bakp da kendimi koy verdiimi sanmasnlar sakn. Dnyann bu ucundaki erkeklerin ou gibi ben de, daha otuzbeime varmadan krk bir adam olmutum, ama gene de kendimi toparlamay, okuyarak kafama bir ekidzen vermeyi baardm. ok okudum, yalnz btn hayatm deitiren kitab deil baka kitaplar da. Okurken ama, krk hayatma derin bir anlam vermeye, bir teselli aramaya, hatta

hznn gzel ve saygdeer yann aramaya kalkmadm hi. ehov'a, o yetenekli, veremli ve alakgnll Rus'a sevgi ve hayranlktan baka ne duyabilir insan. Ama boa gitmi krk ve kederli hayatlarn ehovcu denen bir duyarllkla estetikletiren, hayatlarnn sefaletinden bbrlene bbrlene bir gzellik, bir ycelik duygusu alan okurlar iin zlr, bu okurlarn 226 teselli ihtiyacn karlamay bir kariyere dntren ibilir yazarlardan da nefret ederim. Bu yzden pek ok ada roman ve hikyeyi bitiremeden yarda braktm. Ah, atyla konuarak yalnzlktan kurtulmaya alan kederli adam. Vah, sevgisini durup durup sulad saksdaki ieklere veren ii gemi beyzade. Vay, eski eyalar arasnda hibir zaman gelmeyecek, ne bileyim bir mektubu, eski bir sevgiliyi ya da anlaysz kzn bekleyen hassas adam. Bize durmadan yaralarn ve aclarn tehir eden bu kahramanlar ehov'dan kabalatrarak araklayp baka corafyalar ve iklimlerde bize sunan yazarlar da aslnda az birliiyle unu demek isterler: Bakn, bize, aclarmza ve yaralarmza bakn; biz ne kadar hassas, ne kadar ince, ne kadar da zeliz! Aclar bizi sizlerden ok daha ince ve duyarl kld. Siz de bizim gibi olmak, sefaletinizi bir zafere, hatta bir stnlk duygusuna evirmek istiyorsunuz deil mi? yleyse inann bize, bizim aclarmzn hayatn sradan bazlarndan daha zevkli olduuna inann yeter. Okur, ite bu yzden, senden hi de fazla hassas olmayan bana deil, anlattm hikyenin iddetine, benim aclarma deil de dnyann acmaszlna inan! Hem zaten, roman denen modern oyuncak, Bat medeniyetinin bu en byk buluu, bizim iimiz deil. Bu sayfalarn iinde okurun benim sesimi kart kart duymas da, artk kitaplarla kirlenmi, iri dncelerle bayalam bir dzlemden konutuum iin deil, bu yabanc oyuncan iinde nasl gezineceimi hl bir trl karamadm iin. unu demek istiyorum: Canan' unutmak, bama gelenleri anlamak, ulaamadm yeni hayatn renklerini dleyebilmek ve hoa ve biraz daha akllca -her zaman da akllca saylmaz ya- vakit geirmek iin, okuya okuya sonunda bir eit kitap kurdu oldum ben, ama aydnca zentilere de kaplmadm. Daha da nemlisi, bu zentilere kaplardan da kmsemedim. Kitaplar okumay, tpk sinemalara gitmeyi, gazeteleri, 227 dergileri kartrmay sevdiim gibi seviyordum. Bunlar bir yarar, bir sonu beklediim iin, ne bileyim, kendimi bakalarndan daha stn, daha bilgili, daha derin sanmak iin de yapmyordum. Hatta diyebilirim ki, kitap kurtluu bir alakgnlllk de retmiti bana. Kitaplar okumay se^ viyordum, ama daha sonra Rfk Amca'nn da yaptn rendiim gibi, kimseye okuduum kitaplardan sz etmekten holanmyordum da. Kitaplar, bende bir konuma drts uyandryorlarsa, daha ok kafamn iinde kendi aralarnda yapyorlard bu ii. Bazan, o sralarda stste okuduum kitaplarn aralarnda bir fslt tutturduklarn, kafamn iinin de bylece, her kesinde bir mzik aletinin mrldand bir orkestra ukuruna dntn hisseder ve hayata kafamn iindeki bu mzik yznden katlandm farkederdim. Bakn mesela, bir akam evde karmla kzm uyuduktan sonra balayan o ekici ve ac verici sessizlikte, Canan', beni onunla karlatran kitab, yani hayat, melei, kazay, zaman, televizyonun kafaydoskop renklerine dalgnlk ve hayranlkla bakarak dnrken, bu mziin ak hakknda bana fsldam olduklarndan bir gldeste yapabileceim aklma geldi. Gen yata, btn hayatm ak yznden -gryorsun okur, kitap yznden demeyecek kadar aklm bamda kayd iin bu konuda gazetelerin, kitaplarn, dergilerin, radyonun, televizyonun, reklamlarn, ke yazarlarnn, magazin kelerinin ve romanlarn dedikleri aklmda hi kmayacak bir ekilde kalm. Ak Nedir? Ak teslim olmaktr. Ak, akn sebebidir. Ak anlamaktr. Ak bir mziktir. Ak ve soylu yrek ayn eydir. Ak hznn iiridir. Ak krlgan ruhun aynaya bakmasdr. Ak geicidir. Ak hibir zaman pimanm dememektir. Ak bir kristallemedir. Ak vermektir. Ak bir ikleti paylamaktr. Ak hi 228 J

*< belli olmaz. Ak bo bir laftr. Ak Allah'a kavumaktr. Ak bir acdr. Ak melekle gzgze gelmektir. Ak gzyalardr. Ak telefon alacak diye beklemektir. Ak btn bir dnyadr. Ak sinemada elele tutumaktr. Ak bir sarholuktur. Ak bir canavardr. Ak krlktr. Ak yrein sesini dinlemektir. Ak kutsal bir sessizliktir. Ak arklarda konu edilir. Ak cilde iyi gelir. Kendimi bsbtn koyuverip inanmadan, ama ruhumu da yersiz yurtsuz brakacak bir alaycla da bsbtn kaplmadan, yani tpk televizyondaki grntlere bakar gibi kanarken kandrldm bilerek, kanmazken kandrlmak isteyerek edindim bu incileri. Kendi snrl, ama youn deneyimimden kalkarak, bu konudaki dncelerimi ekliyorum: Ak birisine iddetle sarlma, onunla ayn yerde olma zlemidir. Onu kucaklayarak, btn dnyay darda brakma arzusudur, insann ruhuna gvenli bir smak bulma zlemidir. Grdnz ya, yeni hibir ey syleyemedim. Ama gene de bir ey syledim ya! Aldrmyorum artk onun yeni olup olmamasna. Baz zentili budalalarn sandnn tam tersine, bir-iki kelime bile sessizlikten iyidir. Btn acmaszlyla ar ar yol alan bir tren gibi, hayat ruhumuzu ve gvdemizi ufalayarak geerken sessiz durmak, azn ap tek sz sylememek, neye yarar, Allahakna? Bir adam tanmtm, benim yala-rmdayd, byle bir sessizlik, zerimize zerimize gelip bizi delik deik eden btn o iddetle, ktlkle savamaktan daha iyidir demeye getiriyordu. Demeye getiriyordu diyorum, nk bunu da demiyordu da, sabahtan akama kadar bir masada oturup bir bakasnn kelimelerini bir deftere uslu uslu ve sessizce yazyordu. Bazan onun lmediini, hl yazmakta olduunu dnr ve onun sessizliinin iimde byyerek tyler rpertici bir dehet eklini almasndan korkardm. 229 Yzne ve gsne kurunlar boaltmtm, ama onu gerekten ldrebilmi miydim acaba? Sktm da yalnzca kurundu, stelik bir sinemann karanlnda ve projeksiyon makinesinden gzme vuran kta evremi iyi seemezken. lmediine inandm zaman, kitab odasnda kopya etmekte olduunu hayal ederdim. Ne kadar da dayanlmaz gelirdi bu dnce bana! Ben, iyiniyetli karm, eker kzm, televizyonum, gazetelerim, kitaplarm, belediyedeki i ve oda arkadalarm, dedikodularm, kahvelerim ve sigaralarmla kendime anlalabilir bir teselli dnyas yaratmaya kalkar, elle dokunulabilir eylerle kendimi evreleyerek korunurken, o btn btne bir sessizlie kendini kararllkla teslim edebiliyordu. Geceyarlar onun inand ve kendini alakgnlllkle verdii sessizlii dnnce, kitab yeniden yazn gzlerimin nnde canlandrnca, kafamda en byk mucize gerekleir, orada, onun masasnn banda, o sabrla hep ayn eyi yaparken sessizliin onunla konumaya baladn hissederdim. Benim eriemediim, ama umutlarmn ve akmn grd eylerin srlar o sessizliin ve karanln iindeydi ve Canan'n sevdii adam yazdka, benim gibi birinin hi mi hi ulaamayaca derin gecenin gerek fslts dile gelir, diye dnrdm. 230 Bir gece bu fslty iitme isteine yle bir kaptrdm ki kendimi, televizyonu kapattm, erkenden uyuyan karm uyandrmadan kitab yatamn baucundan sessizce aldm ve her akam televizyona bakarak yemek yediimiz masaya oturarak yeni bir evkle okumaya baladm. imdi, kzmn uyuduu odada, yllar nce kitab ilk okuyuumu byle hatrladm. Ayn n kitaptan fkrp yzme vurmas iin yle youn bir istek duydum ki, yeni dnyann hayali bir an iimde kprdand. Bir hareket, bir sabrszlk hissettim, beni kitabn kalbine gtrecek fsltnn srrn verecek bir kprt... Kitab ilk okuduum gnn gecesinde yaptm gibi mahallemin sokaklarnda yrrken buldum kendimi. Sonbahar akamnda karanlk sokaklar slakt, kaldrmlarda evlerine dnen tek tuk birka kii vard. Erenky istasyonu meydanna geldiimde tandk bakkallarn vitrinlerini, khne kamyonlar, manavn kaldrmdaki portakal ve elma sandklarn rtmek iin serdii eski muambay, kasabn vitrininden szan mavi , eczanenin eski ve byk sobasn, her eyi yerli yerinde grdm. niversite yllarndayken mahalle arkadalarm 231

grmek iin gittiim kahvede televizyonun renklerine bakan bir-iki gen vard. Sokaklarda yrdke, hl uykuya yatmam ailelerin oturma odalarnn yar ak perdeleri arasndan, ayn televizyon programnn nar aalarna, slak elektrik direklerine, balkon korkuluklarnn demirlerine vuran ve bazan mavi, bazan yeil, sonra krmzlaan klarn grebiliyordum. Yar ekik perdeler arasndan szan televizyon klarn gzleyerek ilerlerken, Rfk Amca'larn evinin nnde durdum ve ikinci kat pencerelerine uzun uzun baktm. Bir an, sanki Canan'la geliigzel bindiimiz otobslerden birinden geliigzel inmiiz gibi, bir zgrlk ve rastlant duygusu hissettim. Perdeler arasndan ierdeki televizyonun aydnlatt oday grebiliyordum, ama koltuunda oturu biimini hayal edebildiim Rfk Amca'nm dul karsn deil. Televizyon ekranndaki grntye gre oda bazan crlak pembemsi, baza da lm sars bir kla aydnlanyordu. Kitabn ve hayatmn srrnn orada, o odada yatt dncesine kapldm. Bir kararllkla apartman bahesini kaldrmdan ayran duvara ktm. Ratibe Teyze'nin ban ve bakt televizyonu grdm. Rahmetli kocasnn bo koltuuna krkbe derece dnk oturmu televizyonu seyrederken, tpk annemin yapt gibi, ban omuzlarnn arasna ekmiti, ama annem gibi rg receine fosur fosur sigara iiyordu. Uzun uzun onu seyrederken, bu duvara kp evin iini dikizleyen benden nceki iki kiiyi hatrladm. Apartmann giri kapsndaki dmelerden birine bastm: Rfk Hat. Az sonra alan ikinci kat penceresinden kadn aaya seslendi: "Kim o?" "Benim Ratibe Teyze," dedim beni iyice grsn diye birka adm geriye, sokak lambasnn aydnlna doru yrrken. "Ben, demiryolcu Akif Bey'in olu Osman." I "Aa Osman!" dedi ieri girdi. Dmeye bast, sokak kaps ald. Beni dairenin kapsnda glmseyerek karlad. Yanaklarmdan pt. "Ban da ver bakalm," dedi. Ben eilince, ocukluumda yapt gibi, abartl bir ekilde salarm koklayarak bamdan da pt. Bu hareket bana, nce, Rfk Amca'yla btn hayatlar boyunca paylatklar kederi, ocuklarnn olmadn hatrlatt; sonra da annemin lmnden beri, yedi yldr kimsenin bana ocukmuum gibi davranmadm. Birden yle rahat hissettim ki kendimi, ieri girerken o sormadan ben ona bireyler syleyeyim dedim. "Ratibe Teyze, sokaktan geiyordum, n grdm, gecenin bu saati, ama bir merhaba diyeyim dedim." "Aman ne iyi ettin!" dedi. "Otur yle televizyonun karsna. Benim de geceleri gzm uyku tutmuyor da bunlar seyrediyorum. Bak makinenin bandaki kadn tam bir ylan. Olanlar bizim ocua oluyor, u polise. Bunlar btn ehri havaya uuracaklar... ay vereyim mi?" Ama hemen ay hazrlamaya gitmedi. Bir sre birlikte televizyonu seyrettik. "una bak, u utanmaza..." dedi bir ara ekrandaki krmzl bir Amerikan gzelini gstererek. Gzel elbiselerini biraz kard, bir adamla nce uzun uzun pt, Ratibe Teyze'nin ve benim sigara dumanlarmz arasnda seviti. Derken, ekranda grlen pek ok arabalar, kprler, tabancalar, geceler, polisler ve gzeller gibi o da yok olup gitti. Canan'la birlikte bu filmi seyrettiimizi hi mi hi hatrlamyordum, ama Canan'la birlikte oturup seyrettiimiz filmlerin hatralarnn bana aclar vererek iimde hzla kprdandklarn hissediyordum. Ratibe Teyze ay iin ieri gittiinde bu aclardan kurtulmak, beni krk bir adam yapan hayatn, kitabn srrn zp hi olmazsa biraz olsun rahatlayabilmek iin burada, bu evde 2.32 2.1 bireyler bulmak zorunda olduumu anladm. Bir kedeki kafesinde uyuklayan kanarya, ocukluumda Rfk Amca beni bu odada elendirirken bir aa bir yukar sabrszlanan ku muydu, yoksa onun ve ondan sonrakilerin lm zerine alnp kafeslenmi bir yenisi mi? zenle erevelenip duvara aslm vagon ve lokomotif resimleri de eski yerlerindeydiler, ama onlar ocukluumda hep mutlu bir gn iinde ve Rfk Amca'nn akalarn dinler, bulmacalarn cevaplamaya alrken grdm iin, artk ou hizmetten kalkm bu yorgun

aralarn televizyonun altnda unutulup tozlandklarn grmek zd beni. Vitrinli bfenin bir yarsnda likr takmlar ve yarm bir ie ahududu likr vard. Yanlarnda Rfk Amca'nn, ocukluumda, babamla ona gittiimiz zamanlarda karp bana oynayaym diye verdii bir kontrolr zmbas, demiryol hizmet madalyalaryla, lokomotif eklindeki bir akman arasnda duruyordu. Minyatr vagonlarn, kristal taklidi bir klln ve yirmibe yllk tren tarifelerinin arkalarndaki aynada yansd bfenin br gznde, yirmi -beotuz tane kitap grdm ve yreim kt kt att. Rfk Amca'nn Yeni Hayat yazd yllarda okuduu kitaplar olmalyd bunlar. Onca yolculuktan, onca yldan sonra Ca-nan'n elle dokunabilir bir izine rastlamm gibi bir heyecan dalgas sard her yerimi. aylarmz ierken, televizyona bakarken Ratibe Teyze, nce ocuumun nasl olduunu sordu, sonra karmn nasl biri olduunu. Onu dnme armam olmann sululuk duygusuyla bireyler mrldanyor, karmn aslnda bizim sokakta oturan bir ailenin kz olduunu sylyordum ki, sonradan karm olacak kiiyi hayatta ilk defa, kitab ilk okuduum saatlerde grdm hatrladm. Hangisi daha esasl ve daha artc rastlantyd imdi bunlarn? Bizim evin karsndaki bo daireye yerleen ve o akam plak ve gl bir ampuln nda ak televizyonun karsnda hep birlikte 2.34 yemek yiyen ailenin kzn, yllar sonra evleneceim o kederli kz, kitab ilk defa okuduum gn ilk grmem mi, yoksa bu ilk rastlanty, evlendikten yllar sonra hayatmn gizli geometrisini bulup karmak iin, Rfk Amca'nn koltuunda otururken hatrlayp farketmem mi? Kzn salar kumrald diye dndm hatrladm, televizyon ekran da yeil. Bylece hafza, rastlant ve hayat zerine tatl bir akl ka-rklyla ben kendimden geerken, Ratibe Teyze'yle mahalle dedikodularndan, yeni alan kasap dkkanndan, benim berberden, eski sinemalardan, babasnn ayakkab dkkann bytp bir imalathane ap zengin olduktan sonra mahalleyi terkeden bir arkadatan szettik. Suskunluklarla kesilen bizim krk dkk sohbetimiz, "hayat ne kadar da krk dkk," derken, tabanca sesleri, ateli sevimeler, barp arlar, den uaklar, patlayan benzin tankerleriyle kaynaan televizyon, "ama gene ele krp dkmek lazm!" diyordu, ama biz zerimize alnmyorduk. iyice ge bir saatte televizyondaki inlemeler, sayklamalar ve lm lklar yerlerini Hint Okyanusu'ndaki Christmas adasndaki krmz kara yengelerinin hayat zerine eitici bir filme braktnda, ben zehir hafiye, ekrandaki duyarl yenge gibi konuya yan yan yaklap: "Eskiden ne kadar da gzeldi her ey," demek cretini gsterdim. "Gensen gzeldir hayat," dedi Ratibe Teyze. Ama kocasyla geirdikleri genlik yllar zerine belki de ocuk hikyelerini, demiryolculuk ruhunu, Rfk Amca'nn yazlarn, resimli romanlarn sorduum iin mutlu bir ey syleyemedi. "Rfk Amcan o yaz izi merakyla ikimizin de genliini zehir etti." Aslnda, ilk yllarda kocasnn Demiryol dergisine yazmasn, dergiyle uramasn iyi karlamt. nk bu bahaneyle Rfk Amca demiryol mfettilerinin o uzun yolculuklarndan 2.35 biraz olsun kurtuluyor, Ratibe Teyze de, evde yalnz, gz yollarda gnlerce kocasn beklemek zorunda kalmyordu. Derken, demiryolcularn ocuklar da dergiyi okusunlar, bu memleketi kurtaracak clemiryol davasna inansnlar diye derginin son sayfalarna resimli romanlar izmeye karar vermiti. "Baz ocuklar bunlar ok sevmi, deil mi?" dedi Ratibe Teyze ilk defa glmseyerek ve ben de maceralar nasl da baylarak okuduumu, hele Pertev ile Peter dizisini ezbere bildiimi anlattm. "Ama onu orada brakacakt, bu kadar ciddiye almayacakt," diye szm kesti. Ona gre kocasnn yanl, resimli romanlarn baarl olmas zerine Babali'den kurt bir yayncnn teklifine kanp bunlar ayr bir dergi yapmaya karar vermesiydi. "Artk gecesi gndz kalmad, tefti seyahatinden, mdrlkten yorgun argn gelir, doru masasna oturur, sabahlara kadar alrd."

Bu dergiler bir dnem okunmutular, ama ilk parlaylarndan ksa bir sre sonra tarihi resimli romanlar, btn o Kaan'lar, Karaolan'lar, Hakan'lar, yani Bizansllarla savaan Trk cengaverleri moda olunca ksa bir srede gzden dmlerdi. "O ara Pertev ile Peter biraz tuttu da para da kazandk, ama asl paray, tabii, haydut yaync kazand," dedi Ratibe Teyze. Haydut yaync, Rfk Amca'ya, Amerika'da kovboyculuk ve demiryolculuk oynayan Trk ocuklarnn hikyelerini bir kenara brakmasn, o gnlerde ok tutulan Karaolan'lar, Kaan'lar, Adil Kllar gibi eyler izip getirmesini istemi, "iinde en azndan bir kere bir tren gzkmeyen resimli roman izmem ben," demi Rfk Amca. Vefasz yayncyla ilikisi byle bitmi. Bir sre, resimli romanlarn kendi kendine evde izmi, baka yaynclar aram, bir sre sonra da ilgisizlik zerine ksm. "O yaymlanmam maceralar nerede imdi?" dedim ben odada gzlerimi gezdirerek. 2.5(> Cevap vermedi. Karnndaki dllenmi yumurtalar denizin ykseldii uygun bir an yumurtlayabilmek iin btn bir aday batan aa geen ileke dii kara yengecinin zor yolculuunu seyretti bir sre. "Hepsini attm onlarn," dedi. "Dolaplar dolusu resim, dergi, kovboy maceralar, Amerikallar ve kovboylar zerine kitaplar, kyafetlerini kopya ettii film kitaplar, efendim btn o Pertev ile Peter'ler, bilmem neler... Beni deil onlar seviyordu." "Rfk Amca ocuklar ok severdi." "Severdi, severdi," dedi. "iyi insand, herkesi severdi. Byle insan var m imdi?" Belki de rahmetli kocasnn arkasndan bir iki ac sz sylemenin sululuk duygularyla biraz gzya dkt. Sert dalgalarn ve martlarn kurban olmadan karaya ulaabilen birka talihli yenge yavrusuna bakarken, kala gz arasnda nereden kardna atm bir mendille gzlerini kurulad, burnunu sildi. "Bir de," dedi dikkatli hafiye ite tam o anda. "Rfk Amca yetikinler iin Yeni Hayat diye bir kitap yazm da baka bir adla galiba yaymlam." "Nerden duydun sen onu?" diye szm kesti. "Yok yle bir ey." yle bir bakt ki bana ve yle bir hmla sigara yakp dumann serte fleyip yle fkeli bir sessizlie brnd ki, zehir hafiyeye susmak dt. Bir sre hi mi hi konumadk. Ama gene de kalkp gidemedim de bir ey olmasn dileyerek, hayatn grnmez simetrisinin artk belirmesini umarak bekledim. Televizyondaki retici film bittiinde, yenge olmann insan olmaktan da beter olduunu dnerek bir teselli aryordum ki, Ratibe Teyze sert ve kararl hareketlerle yerinden kalkt, beni kolumdan tutup bfeye doru ekti. "Bak," dedi. Ba eilmi ayakl bir lambay yaknca duvardaki 237 ereveli bir fotoraf aydnland. Haydarpaa Gar'ran nndeki merdivenlerde, ayn ceketleri, ayn kravatlar, ayn pantolonlar giyen ve ou ayn by brakm otuzbe-krk adam kameraya bakarak glmse-milerdi. "Demiryol mfettileri,'' dedi Ratibe Teyze. "Onlar bu memleketin demiryollaryla kalknacana inanmlard." Parmayla birini iaret etti. "Rfk." Onu ocukluumda tandm, yllardr hayal ettiim gibiydi. Ortadan uzunca boylu. ince. Biraz yakkl, biraz kederli. tekilerle birlikte olmaktan, onlara benzemekten mutlu. Hafife glmsyor. "Bak benim kimsem yok," dedi Ratibe Teyze. "Dnne gelemedim, hi olmazsa bunu al!" Bfenin gznden kard gm ekerlii elime tututurdu. "Geende istasyonda karnla kzm grdm. Ne gzel kadn! Kymetini biliyor musun?" Elimdeki ekerlie bakyordum, sululuk ve yetersizlik duygusuyla kvranyordum, demeyeyim, okur belki de inanmayacaktr. Hatrlyordum, diyeyim neyi hatrladm bilemeden. Gm ekerliin aynasnda btn oda ve ben ve Ratibe Teyze klp yuvarlanp yasslap yansdk. Ne kadar da sihirlidir, deil mi, bir an dnyay, gzlerimiz denen anahtar deliklerinden deil de, baka bir mantn merceinden grmek. Akll ocuklar bunu anlar, akll bykler buna glmser. Aklmn bir yars baka bir yerdeydi okur, dier yars baka bir eye taklmt. Size de hi olur mu: Bir ey hatrlayacaktnz da, hatrlamay, neden karamadan bir baka zamana braktnz.

"Ratibe Teyze," dedim teekkr etmeyi bile unutarak. Bfenin br gzndeki kitaplar iaret ettim. "Bu kitaplar alabilir miyim?" "Ne yapacaksn sen onlar?" "Okuyacam," dedim. "Katil olduum iin beni de geceleri uyku tutmuyor" demedim. "Geceleri okuyorum," dedim. 238 "Televizyon gzlerimi yoruyor, bakamyorum." "E al peki," dedi pheyle. "Ama okuyup bitirince geri getir. Bfenin oras bo kalmasn. Rahmetli hep onlar okurdu." Bylece; melekler ehri Los Angeles'deki kt adamlar, kokainman zenginleri, bize orospulua meyyal gibi gzken talihsiz yldz adaylarm, gayretke polisleri ve birbirleriyle ne kadar da susuz gnahsz bir ocuksu cennet mutluluuyla hemen seviiveren ve sonra birbirlerinin arkalarndan, ne kadar da ayp, kt szler syleyen gzel ve yakkl insanlar gsteren bir filmi Ratibe Teyze ile seyrettikten sonra, gecenin ok ge bir vakti, bir elimde kitaplarla dolu koskoca bir plastik torba, torbann stnde dnyay, kitaplar, sokak lambalarn, yapraklan dklen kavak aalarn, karanlk g, kederli geceyi, slak asfalt ve torbay tayan elimi, kolumu, inip kalkan bacaklarm yanstan gm ekerlikle eve dndm. Annem saken arka odada duran ve zerinde yllarca okul ve niversite devlerini yapp Yeni Hayat' da ilk defa okuduum salondaki masamn zerine kitaplar zenle dizdim. Gm ekerliin kapa skmt, almyordu, onu da kitaplarn yanna koydum ve bir sigara yakp zevkle hepsini seyrettim. Kitaplar otuz taneydiler. Aralarnda Tasavvufun ilkeleri, ocuk Psikolojisi, Ksa Dnya Tarihi, Byk Filozoflar ve Byk Muzdaripler, Resimli ve Aklamal Rya Tabirleri gibi el kitaplar, Milli Eitim Bakanl'nca yaymlanan ve bazan bakanlklara, genel mdrlklere bedava datlan klasikler dizisinden Dante'nin, bni Arabi'nin, Rilke'nin evirileri, En Gzel Ak iirleri, Vatan Hikyeleri gibi gldesteler, rengarenk kapakl Jules Verne, Sherlock Holmes ve Mark Twain evirileri, ve Kon-Tiki, Dahilerde ocuktu, Son istasyon, Ev Kular, Bana Bir Sr Syle, Bin Bir Bilmece gibi eyler vard. Kitaplar hemen o gece okumaya baladm. Ve o geceden balayarak, Yeni Hoyat'taki baz sahnelerin, baz ifadelerin, baz hayallerin ya bu kitaplardan ilhamla yazldn, ya da 239 dorudan onlardan alndn grdm. Rfk Amca, Tommiks, Pekos Bili ve Yalnz er if dergilerindeki malzemeyi ve resimleri izdii ocuk kitaplarna ald rahatlk ve alkanlkla Yeni Hayat' yazarken de bu kitaplardan yararlanmt. Birka rnek vereyim: "Melekler insan denen halifenin yaratlmclaki srra ere-mediler." Ibni Arabi, Fusus'l Hifeem "Biz can yolda, yol arkadalarydk, biz birbirimize koulsuz destektik." Neati Akkalem, Dahiler de ocuktu "Bylece odamn yalnzlna dndm ve o zarif kz dnmeye baladm. Onu dnrken uyuyakaldm ve gzlerimin nnde bir hayal harikas belirdi." Dante, Yeni Hayat "Belki de yle eyler elemek iin biz bu dnyadayz: Ev kpr, eme, kap, testi, meyva aac, pencere,-Bir de belki: Stun, kule... Ama demek iin, unutma, ah, yle bir demek iin ki, bu eylerin kendileri bile hibir zaman hayal bile edememilerdi bylesine youn bir varolmay-." Rilke, Duino Atlar "Ama bu yrede hi ev yoktu, ykntlardan baka bir ey grlmyordu. Bu harabeler zamandan deil de birtakm felaketler yznden olumu gibi grnyordu." Jules Verne, isimsiz Aile "Elime bir kitap geti. Okursan ciltli bir kitap gibi grnyordu, okumazsan da yeil ipekten bir top kuma ekline giriyordu... Derken kitabn rakkamlarma, harflerine bakarken buldum kendimi ve elyazsndan Haleb Kads eyh Abdur240

rahman'n olunun yazdn anladm. Kendime geldiimde ise imdi okumakta olduunuz fasl yazarken buldum kendimi. Ve birden anladm ki eyhin olunun yazd ve ryamda okuduum faslla, imdi benim yazmakta olduum kitaptaki fasl birbirinin ayndr." Ibni Arabi, Ftuht'l Mekliyye "Ak'n etkisi yleydi ki zerimde, btnyle onun buyruuna giren gvdem ounlukla ar ve cansz bir nesne gibi hareket ederdi." Dante, Yeni Hayat "Geri dnmek isteyenin tesine gememesi gereken blgesine ayak bastm hayatn." Dante, Yeni Hayat II 241 16 Kitabmzn erh ksmna geldiimiz anlalmtr sanyorum. Masamn zerinde duran otuz kitab aylar boyunca yeniden yeniden okudum. Sararm sayfalardaki kelimelerin, cmlelerin altm izdim, defterlere kt paralarna notlar aldm, hademelerin okuyuculara "ne iin var burada!" diye baktklar ktphanelere gittim. Hayat denilen o alkantya bir dnem kendim hevesle atm ve umduunu bulamam nice krk adam gibi, okuduklarmdan, birbirleriyle karlatrdm baz hayallerden, ifadelerden yazlarn kendi aralarndaki gizli fsldamalar kefediyor, bunlardan srlar karyor, bu srlar sralyor, aralarnda yeni ilikiler kuruyor ve ineyle kuyu kazar gibi sabrla oluturduum bu ilikiler ann karmaklyla vnerek hayatta skaladm eylerin intikamm almaya alyordum. Mslman ehirlerindeki ktphane raflarnn baka kitaplara yazlm elyazmas yorumlar ve erhlerle nasl da tk tk dolu olduunu grenler, aacaklarna sokaklardaki o krk adam kalabalklarna bir gz atsnlar yeter. Btn bu abam boyunca, ne zaman Rfk Amca'nm bu 242 kk kitapna baka bir kitaptan szm yeni bir cmleyle, bir imgeyle, bir fikirle karlasam, hayallerindeki melek kzn hi de yle saf olmadn renen hayalperest delikanl gibi, nce bir hayal krklna urar, sonra gerek bir ak kurban gibi, ilk bakta saf gzkmeyen eyin aslnda daha derinlerde yatan byleyici bir srrn, benzersiz bir hikmetin iareti olduuna inanmak isterdim. Her eyi melein yardmyla zebileceime teki kitaplarla birlikte Duino Atlar'm yeniden yeniden okurken karar verdim. Belki de, atlardaki melein Rfk Amca'nm kitapta szn ettii melei hatrlatmasndan ok, Canan'la geirdiimiz geceleri zlediim, onun melekten szediini hatrladm iin. Gece yarlarndan ok sonra, tak-taklar bitmek bilmeyen o uzun yk trenleri Dou'ya doru geip gittikten sonra mahallenin brnd sessizlikte, bir n, bir kprtnn, ansn hatrlamaktan holandm bir hayatn arsn duymak ister ve ktlar, defterlerle karmakark masada oturan beni, sigara iiimi, ak duran televizyonu yanstan ekerlie srtm dnp pencereye gider, perdelerin arasndan karanlk gecenin iine bakardm: Sokak lambalarndan, ya da kar apartman dairelerinden vuran soluk bir k bir an pencerenin camndaki su taneciklerinde yansrd. Kimdi bu melek, sessizliin kalbinden bana seslensin islediim kimdi? Rfk Amca gibi Trke'den baka bir dil bilmiyordum, ama cra bir dilde geici heyecanlarn rast-lantlaryla aralanan kt ve geliigzel evirilerle sarl olmama aldrmadm. niversitelere gittim, beni amatr bulup tersleyen aksi profesrlere, evirmenlere sorular sordum, Almanya'da adresler bulup mektuplar yazdm ve nazik ve ince kiilerden cevaplar alnca bir srrn merkezine doru yol aldma kendimi inandrmak istedim. Polonyal evirmenine yazd nl bir mektupta Rilke, Duino At/an'ndaki melein Hristiyan meleinden ok, Is24.3 lamiyet'in meleklerine yakn olduunu sylemi, bunu da Rfk Amca evirmenin yazd ksa nszden renmiti. Atlar kaleme almaya balad yl Lou Andreas-Salome'ye ispanya'dan gnderdii bir mektuptan, Rke'nin Kuran'

"aarak aarak" okuduunu renmem bir dnem beni Kuran'daki meleklere srkledi, ama anneannemden, mahalledeki teyzelerden ve okbilmi arkadalardan duyduum hikyelerden hibirine rastlayamadm orada. Gazetelerdeki karikatrlerden, hayat bilgisi dersindeki trafik posterlerine sk sk resimlerini grdmz Azrail'in Kuran'da ad bile yoktu da, ona yalnzca lm melei deniyordu. Mikail ve kyamet gn sr alacak olan israfil hakknda zaten bildiklerimden fazlasyla karlamadm. Kuran'n otuzbeinci suresinin bandaki "ikier, er, drder kanatl" melekler hakkndaki bir ifadenin islam'a zg olup olamayacan sorduum Alman bir mektup arkadam, sanat kitaplarndan fotokopi ettirdii Hristiyan meleklerinin resimlerinden bir dosya dolusunu bana yollayarak konuyu kapatt: Kuran'da ayr bir melekler snfndan sz edilmesi, cehennem bekileri zebanilerin de melek saylmas, meleklerin Allah ile yarattklar arasnda incil'e gre daha kuvvetli bir ba olmas gibi ufak tefek ayrmlarn dnda, Hristiyanln melekleriyle islam'n melekleri arasnda Rilke'nin szn hakl karacak nemli bir fark yoktu. Gene de "iinde her eyin yazld" kitabn iniini ve akp giden, kaybolan ve aydnlanan yldzlar arasnda, karanlk geceyle, aaran gn arasnda Cebrail'in ufukta Muhammet'e grnn anlatan El Tckvir suresinin baz ayetlerini, Rilke'nin olmasa bile, Rfk Amcann kitaba son eklini verirken hatrlam olabileceini dndm. Ama aylardr okuya okuya, okuduum her eyi her eye benzeterek Rfk Amcann kk kitabm, yalnz otuz kitaptan deil, btn kitaplardan km bir kitap olarak grdm gnlerdeydi bu. Masamn zerinde 244 . biriken kt eviriler, fotokopiler, notlar bana yalnz Rilke'nin meleinden deil, meleklerin neden gzel olduundan, kazay ve rastlantsal olan darda brakan mutlak gzellikten, Ibni Arabi'den, melein insan aan stn nitelikleri ve snrll ve gnahlarndan, hem burada, hem de orada olabilmekten, zamandan, lmden, lmden sonraki hayattan szettike, ben bunlar yalnz Rfk Amca'nn kk kitabnda deil, Pertev ile Peter'in maceralarnda da okumu olduumu hatrlyordum. Bahara doru bir akam yemeinden sonra: "Bykbabalarmz iin tyle," dedi Rilke'nin kimbilir kanc kere okuduum bir mektubu bana, "bir ev, bir kuyu, tandk bir kule, kendi elbiseleri, ceketleri: Bunlar saylamayacak kadar daha, saylamayacak kadar daha kiiseldi." Bir an evreme baktm ve bamn tatl tatl dndn hatrlyorum. Yalnzca eski masamn zerinden, kitaplarn arasndan deil, her eyi datan kzmn onlar alp gtrd yerlerden, pencerenin kenarndan, tozlu kaloriferin, tek aya ksa sehpann, halnn zerinden yzlerce siyah beyaz melek glgesi bana bakyor ve gm ekerlikte yansyordu: Yzyllarca nce Avrupa'da bir yerde yaplm gerek yalboya resimlerdeki meleklerin rprodksiyonlarnn siyah beyaz ve solgun fotokopileri. Onlar asllarndan daha ok sevdiimi dndm. "Melekleri topla," dedim sonra yandaki kzma, "istasyona gidip trene bakalm." "Karamela da alacak myz?" Onu kucama aldm, deterjan ve zgara kokan mutfaa annesine gittik, trenlere bakacamz syledik. Ykad bulaktan ban kaldrp bize glmsedi. Kucamda sk skya sarldm kzm, baharn yumuack serinliinde istasyona yrmek houma gitti. Eve dnnce televizyonda gnn futbol malarna bakar, sonra karmla 245 Pazar Akam Sinemas'm seyrederiz diye dnnce sevindim, istasyon meydanndaki Hayat Pastanesi vitrin camlarn indirip dondurma tezgahn ve klahlar yerletirerek k bitirmiti. Yz gram Mabel karamelas tarttrdk. Bir tanesinin kdn karp kzmn sabrszlkla alan azna koydum. Perona ktk. Saat tam dokuzu onalt gee Gney Ekspresi, nce derinlerden bir yerden, sanki topran ruhundan gelen ar bir motor uultusuyla, derken kprnn duvarlarnda ve elikten ayaklarnda yansyan yla bize kendini duyurdu, istasyona yaklarken sanki bir sessizleti, derken birbirine sarlan biz iki kk lmlnn nnden motorlarnn sarsc ve durdurulmaz gcyle tozu dumana katarak geti. Arkasnda brakt daha insani uultunun iinde tak-taklarla

geen l l vagonlarda kayklm oturan yolcular grdk, pencereye yaslanm, ceketini asan, konuan, sigara yakan, bizi grmeyen yolcular gz ap kapayncaya kadar kayp kayp getiler. Trenin geride brakt hafif bir esinti ve sessizlik iinde son-vagonun arkasndaki krmz a uzun uzun baktk. "Nereye gidiyor biliyor musun sen bu tren?" dedim bir igdyle kzma. "Nereye bu tren?" "nce izmit'e, sonra Bilecik'e." "Sonra?" "Sonra Eskiehir'e. Sonra Ankara'ya." "Sonra?" "Sonra Kayseri'ye, Sivas'a, Malatya'ya." "Sonra?" dedi ayn mutlu tekrarla kumral kzm son vagonun hl belli belirsiz gzken krmz klarna bir oyun ve esrar duygusuyla bakarken. Ve babas trenin sonra sonra gittii istasyonlar bir bir hatrlarken, bir bir hatrlayamazken, hatrladklarnn iinde kendi ocukluunu grd. ~ 246 Onbir-oniki yanda olmalydm. Bir akamst babamla Rfk Amcalara gitmitik. Rfk Amca'yla babam tavla oynarlarken ben Ratibe Teyze'nin bana verdii un kurabiyesi elimde, kafesteki kanaryay seyretmi, nasl okunup yorumlanacan hl renemediim barometrenin camna tk-tk vurmu, raflardaki eski dergilerden birini karp Pertev ile Peter'm gemi servenlerinden birine dalmtm ki, Rfk Amca beni yanna ard ve her geliimizde sorduu sorular sormaya balad. "Yolat'yla Kurtalan arasndaki istasyonlar say!" "Yolcati, Uluova, Krk, Sivrice, Gezin, Maden" diye balayarak hepsini eksiksiz saymtm. "Amasya ile Sivas arasndakiler?" Teklemeden saymtm, nk Rfk Amca'mn her akll Trk ocuu ezbere bilmelidir dedii tarifeyi ezberlemitim. "Ktahya'dan kalkan tren, Uak'a gitmek iin neden Afyon'dan geer?" Bu, cevabn tarifeden deil, Rfk Amca'dan rendiim soruydu: "Devlet, demiryolu siyasetini ne yazk ki terkettiinden." "Son soru," demiti Rfk Amca, gzleri l l parlarken. "etinkaya'dan Malatya'ya gidiyoruz." "etinkaya, Demiriz, Akgedik, Ulugney, Hasan elebi, Hekimhan, Kesikkpr..." diye saymaya balayp bitiremeden susmutum. "Sonra?" Susmutum. Babam bir elindeki zarlara, bir tavla tahtasndaki pullara bakyor, skt oyundan bir k aryordu. "Kesikkpr'den sonra?" Kafesteki kanarya tkr tkr yapt. "Hekimhan, Kesikkpr," diye bir umutla baladm, ama sonraki istasyon gene gelmedi aklma. "Sonra?" 247 Sonra uzun bir sessizlik oldu. Alayacam sanyordum ki, Rfk Amca dedi ki: "Rabe, bir karamela ver bakalm ona. Belki hatrlar." Ratibe Teyze bana karamelalar getirip verdi. Rfk Amcann dedii gibi, bir tanesini azma atar atmaz Kesikkpr'den sonraki istasyonu hatrladm. Yirmi yl sonra kucanda gzel kz, Gney Ekspresi'nin son vagonunun arkasndaki krmz klara bakarken ele ayn istasyonun adn gene hatrlayamad bizim sersem Osman. Ama uzun bir sre hatrlamak iin kendimi zorladm ve uyuklamakta olan armlar okayp, kztrp harekete geirmek iin dedim ki kendi kendime: Ne rastlant: 1. imdi nmzden geen tren adn hatrlayamadm o istasyondan yarn geecek. 2. Ratibe Teyze karamelalar yllar sonra bana hediye ettii ayn gm ekerlikle vermiti. 3. Kzmn aznda bir tane, benim elimde yz gram karamela var. Bir bahar akam kazalardan uzak, ok uzak bir kesime noktasnda gemiimin ve geleceimin bu bulumasndan ve hafzamn tkanp uyumasndan yle haz aldm ki sevgili okur, istasyonun adn hatrlamak iin olduum yerde dikilip kaldm. "Kpek," dedi ok sonra kzm kucamdan. Kirli mi kirli, sefil mi sefil bir sokak kpei, paam kokluyor ve istasyonun, mahallenin zerindeki alakgnll akam hafife bir rzgrla serinleiyordu. Hemen eve dndk, ama hemen gm ekerlie komadm. Kzm gdklanp, koklanp yatrldktan, karmla birlikte Pazar Akam Sinemas'ndaki pleri ve

cinayetleri seyrettikten, derken karm da yattktan ve ben masamn zerindeki kitaplara, meleklere ve ktlara yle bir ekidzen verdikten sonra, hatralarn iyice koyulap kvama girmesini, yreim kt kt atarak bekledim. Sonra, gel arm gel, dedi ak ve kitap kurban krk kalpli adam ve gm ekerlii elime aldm. Hareketimde iddial 248 bir Belediye Tiyatrosu sanatsnn, Yorick'in kafatasn taklit eden zavall bir yrk kafatasn gsterile tutuunu hatrlatan bir yan vard, ama yapmackl harekete deil, sonucuna bakn siz. Ne kadar da uysallaabilirmi hafza denen muamma: Hemen hatrladm. Rastlant ve kazaya inanan okurlarn ve Rfk Amca'mn ii rastlant ve kazaya brakmayacana inanan okurlarn hep birlikte tahmin edecekleri gibi Viranba idi istasyonun ad. Daha da hatrladm. nk yirmi yl nce azmda karamela, gm ekerlie bakarak "Viranba" deyince ben, "Aferin," demiti Rfk Amca. Arkasndan bir e be atp, babamn iki pulunu birden krp demiti ki: "Akif, ok akll bu senin olan! Biliyor musun, bir gn ne yapacam?" Krlan pullara, nndeki kaplara bakan babam onu dinlemiyordu ama. "Bir gn bir kitap yazacam," demiti Rfk Amca bana, "kahramanna da senin adn vereceim." "Pertev ile Peter gibi bir kitap m?" diye sormutum kalbim kt kt atarak. "Hayr, resimsiz bir kitap. Ama senin hikyeni anlatacam." Ben susmutum, inanamayarak. O kitabn nasl bir ey olacan dnemiyordum. "Rfk, kandrma gene ocuklar" diye seslenmiti Ratibe Teyze o ara. Bu sahne gerek miydi, yoksa ben krk adam teselli iin iyi yrekli, iyi niyetli hafzamn o anda uydurduu bir kurgu mu, karamadm. Hemen koup, Ratibe Teyze'ye gidip sormak geliyordu iimden. Elimde gm ekerlik pencereye yrdm ve tenhalaan sokaa bakarak dndm de dndm, ama dnmek mi denir bunlara yar sayklamak m bilemiyorum: 1. Ayn anda ayr evin lambalar birden yand. 2. istasyondaki sefil kpek kurumlanarak kapnn nnden geti. 249 3. Ve btn bu akl karklyla hareketlenen ellerim parmaklarm ne yaptysa yaptlar, gm ekerliin kapan ok da fazla zorlamadan aa bak, kendiliinden atlar. Bir an, bir masalda olaca gibi, ekerlikten tlsmlar, sihirli yzkler ve zehirli zmler kacak sanmadm deil, iinden artk cra bakkallarda, tara kasabalarmdaki ekerci dkkanlarnda bile gzkmeyen ocukluumun Yeni Hayat marka karamelalarndan yedi tane kt. Herbirinin zerinde al-met-i farikas bir melek, toplam yedi melek, H harflerinin kenarna kibarca oturmular, Yeni ile Hayat arasndaki bolua gzel bacaklarn zarife uzatmlar, yirmi yldr katlandklar ekerliin karanlndan kendilerini kurtaran bana kranla bakyor, tatl tatl glmsyorlard. Bayatlaya bayatlaya mermer gibi sertlemi karamelalarn ktlarn zerlerindeki meleklere zarar vermemeye alarak zorluk ve dikkatle soydum. Her karamela kdnn iinde bir mani vard, ama dnyann ve kitabn anlam konusunda bana pek yardmc olduklar sylenemez. Bir rnek: Evlerinin arkas imento Fabrikas, Yarim senden isterim Bir diki makinas. stelik bir de gecenin sessizlii iersinde bu abuk sabuk eyleri kendi kendime tekrarlamaya balamtm. Aklm karmayaym diye son bir umutla kzmn uyuduu odaya gittim, yar karanlkta eski dolabn dibindeki ekmeceyi sessizce ap el yordamyla bir yan cetvel, teki yan kitap aaca, kt ucu da byte o plastik eyi, ocukluumun bu ok amal aracn bulup kardm ve alma lambasnn nda, kalp paralar inceleyen bir mali polis mfettii gibi, karamela katlarndaki melekleri sk bir muayeneden geirdim: Ne arzu meleim hatrlattlar bana, ne drt kanatl 250 meleklerin hareketsizleip kald Fars minyatrlerini, ne yllar nce otobs pencerelerinden grvereceim sandm melekleri, ne de siyah beyaz fotokopi yaratklarn. Hafzam, bir i yapm olmak iin, bu karamelalar ben kkken trenlerde ocuklarn sattn bana boubouna hatrlatt. Melek figrnn

yabanc bir dergiden kesilip araklandna hkmediyordum ki, keden bana el edip duran retici geldi aklma: "Muhtevas: Glkoz, eker, nebati ya, tereya, st ve vanilyadr. Yeni Hayat karamelalar bir Melek eker iklet T.A.. mamuldr. ieklidere Sok. No: 18 Eskiehir." Ertesi akam otobste, Eskiehir yolundaydm. Belediye'deki amirlerime uzak ve kimsesiz bir akrabann hastalandn sylemitim, karma da, belediyedeki kafadan hasta amirlerimin beni uzak ve kimsesiz kentlere yolladklarn anlatmtm. Anlyorsunuz deil mi: Hayat bir zrdelinin anlatt sama sapan bir hikye deilse, hayat yandaki kk kzmn yapt gibi eline kalem geirmi bir ocuun kdn zerine yapt geliigzel bir karalama deilse, hibir mant olmayan acmasz bir samalklar zinciri deilse hayat, o zaman Rfk Amca Yeni Hayat' yazarken rastlantsal grnml btn o akalarn arkasna bir mantk yerletirmi olmalyd. O zaman melei yllardr oradan buradan, benim karma karveren byk tasarmcnn bir niyeti olmalyd ve o zaman benim gibi sradan ve krk bir kahraman ocukluunda sevdii bir karamelann kdna neden bir melek resmi konduunu bu ie karar veren karamelac amcann kendi azndan renirse, hayatnn geri kalan sonbaharnda akamstleri efkar bastrdnda rastlantlarn acmaszlndan sz edeceine, hayatn anlamndan dem vurup bir teselli bulabilirdi. Rastlant dedim de: Beni Eskiehir'e gtren en son model 251 Mercedes otobsn ofrnn, ondrt yl nce Canan'la bizi narin minareli minyatr bir bozkr kasabasndan alp, yamur selleriyle bataa dnm amurlu bir ehre brakan ofr okluunu gzlerimden nce iki kt eden kalbim fark etti. Gzlerimse gvdemle birlikte son yllarda otobslere yerletirilen en modern rahatlklara, o homurtulu havalandrma tertibatlarna, koltuklarn zel klarna, otel valeleri gibi giyinmi muavinlere, turizm irketinin kanatl simgesini tayan tepsiler ve kt peetelerle sunulan plastik tadmdaki yiyeceklerin rengarenk torbalarna almaya alyordu. Artk koltuklar parman bir dokunuuyla arkadaki talihsizin kucana yle boylu boyunca uzanan birer yataa dnmlerdi. Hibir sinekli lokantada durmadan bir garajdan bir dierine "ekspres" giden seferler konulduu iin, baz otobslere elektrikli idam sandalyelerini artran ve yle sarsc bir kaza srasnda insann iinde hi de bulunmak istemeyecei kk kenef hcreleri ina edilmiti. Televizyon ekranlarnda, bizi bozkrn asfalttan kalbine srkleyen turizm irketinin aralarnn reklam ikide bir beliriyor, bylece insan otobste uyuklayarak seyahat edip televizyona bakarken, otobste uyuklayarak seyahat edip televizyona bakmann ne de ho bir ey olduunu televizyonda defalarca seyredebiliyordu. Pencerelerden bir zamanlar Canan'la seyrettiimiz kimsesiz vahi bozkr ise sigara ve lastik reklamlaryla delik deik edilip insancllatrlm ve gnei kessin diye renklendirilmi otobs camlarnn keyfine uygun olarak bazan amurlu bir kahve, bazan Kabe yeili, bazan da mezarlklar hatrlatan bir petrol rengine brnmt. Gene de ama, kayp gitmi hayatmn srlarna ve medeniyetin geri kalannca hatrlanmam cra kasabalara yaklatka hl yaadm, hl hrsl hrsl soluduumu, hl -eski kelimeyle syleyeyim- baz arzularn peinde olduumu hissederdim. Yolculuumun Eskiehir'de sonulanmad tahmin edil252 mistir sanyorum. Bir zamanlar Melek eker iklet Anonim irketi'nin yazhane ve imalathanesinin yerald iekliderc Sok. No: 18'cle, imam Hatipli rencilerin yurt olarak kulland alt katl bir apartman vard. Eskiehir Sanayi ve Ticaret Odas arivinde bana Santi gazozlu hlamur ikram eden yal bir memur, saatlerce defter dosya kartrdktan sonra Melek eker iklet'in Ktahya Ticaret Odas'na bal olarak ticari faaliyetini devam etmek zere yirmi iki yl nce Eskiehir'den ayrldn syledi. Ktahya'da ise irketin burada yedi yl retim yaptktan sonra faaliyetini durdurduu ortaya kt. inilerle ssl Hkmet Kona'ndaki nfus dairesine ve Menzilhanc mahallesine gitmeyi akl etmeseydim Melek eker iklet'in kurucusu Sreyya Bey'in onbe yl nce tek kznn kocasnn ehri Malatya'ya g ettiini de renemeyecektim. Malatya'da ise, bundan ondrt yl nce, Melek

eker iklet'in son birka baar yl yaadm rendim ve Canan'la otobs garlarnda bu son karamelalarla karlatmz hatrladm. Tpk kmekte olan bir imparatorluun bastrd son bir sikke gibi, Yeni Hayat karamelalar Malatya ve evresinde son bir kere daha yaygnlk kazannca, Ticaret Odas'nm "Haber Blteni"nde bir zamanlar btn Trkiye'de tketilen karamelalarn ve irketin tarihi hakknda bir yaz yaymlanm, Yeni Hayat karamelalarnn bir zamanlar bakkallarda, ttnclerde bozuk para yerine getii hatrlanm, Malatya Ekspres dergisinde meleklerin skn ettii birka ilan km, derken bu yrede karamela, tpk eskiden olduu gibi herkesin cebinde bozuk para gibi tad ve kulland bir ey olmak zereyken, uluslararas byk irketlerin meyve esansl, bol reklaml rnleri ve televizyonda gzel dudakl bir Amerikan yldznn bunlar ok ho bir ekilde yemesiyle birlikte her ey sona ermiti. Kazanlarn, ambalaj makinelerinin ve irketinin adnn satldm yerel gazetelerden rendim. Da25.3 madn akrabalarndan Yeni Hayat karamelalarnn reticisi Sreyya Bey'in Malatya'dan sonra nereye gittiini karmaya altm. Aratrmalarm beni daha Dou'ya, cra ehirlere, ortaokul atlaslarnda adlar gzkmeyen kayp kasabalara gtrd. Bir zamanlar vebadan cra kasabalara kaanlar gibi, Sreyya Bey ve ailesi de, reklamlarn ve televizyonlarn desteiyle Bat'dan gelip btn lkeyi bulac ve lmcl bir hastalk gibi saran yabanc adl rengarenk tketim maddelerinden kamak ister gibi, uzaklara, glge ehirlere doru kap kaybolmutular. Otobslere bindim, otobslerden indim, garajlara girdim, arlardan getim, nfus dairelerinde, muhtarlklarda, arka sokaklarda, emeli, aal, kedili, kahveli mahalle meydanlarnda gezindim. Bir sre admm attm her ehirde, kaldrmnda yrdm her sokakta, durup da ay itiim her kahvede bu yerleri Hahlar'a, Bizans'a, Osmanl'ya balayan srekli bir kumpasn izlerini bulduumu sandm: Beni turist sanp yeni baslm sahte Bizans paralar satmaya kalkan uyank ocuklara glmser, sidik renkli Yeni Urart Kolonyas'n ensemden aa boca eden berbere aldrmaz ve her yerde mantar gibi treyen fuarlarn birinin muhteem kapsnn bir Hitit kalntsndan sklp takldn grnce armazdm. Fenni Gzlk Zeki'nin, bir adam boyundaki gzlklerden yaplm tabelasnn tozlu camlarnda, Hal svarilerin arkalarnda brakt tozdan bireyler olduuna karar verivermem iin hayal gcmn le scanda zerinde yrdm asfalt gibi yumuayvermesi de gerekmezdi. Bazan da ama, bu topraklan hi deimez klan btn o tarihi ve muhafazakr kumpaslarn iflas ettiini sezer, ondrt yl nce Canan'la bana Seluklu kaleleri gibi sarslmaz ve deimez gzken pazar yerlerinin, mahalle bakkallarnn, amar aslm sokaklarn Bat'dan gelen bir rzgrn gcyle savrulup gittiklerini anlardm. ehir merkezlerindeki lokantalarn en 2.54 gsterili yerlerini sessizliin huzuruyla sarp sarmalayan btn o akvaryumlar, ilerindeki balklarla birlikte birdenbire sanki, gizli bir emir uyarnca yok olmulard. Ondrt ylda, yalnzca ana caddeleri deil, tozlu arka sokaklar bile saysz pleksiglas panonun baran harflerinin ptrak gibi saracana kim karar vermiti? Kim, ehir meydanlarndaki aalar kestirmi, Atatrk heykellerini hapishane duvar gibi saran beton apartmanlarn balkonlarndaki demir korkuluklarn hep ayn biimde olmasn emretmi, ocuklara gelip geen otobsleri ta yamuruna tutmalarn sylemiti? Otel odalarn antiseptik bir zehir kokusuyla kokutmay akl eden, Anglosakson mankenlerin uzun bacaklarnn arasna kamyon lastii aldklar takvimleri btn lkeye datan, asansr, dviz bfesi, bekleme odas gibi yeni meknlarda kendilerini gvenlikte hissedebilmek iin vatandalarn birbirlerine dmanca bakmas gerektiine karar veren kimdi? Erken yalanmtm; abuk yorulur, az yrr, gvdemin inanlmaz kalabalklar arasnda ar ar srkleniini ve siliniini sanki farketmez ve dar kaldrmlarda bana omuz atanlarn ve benim omuz attklarmn yzlerini, bamn stnde akp geen reklam panolarndaki saysz avukatn, di doktorunun, mali danmann ad gibi grr grmez unuturdum. Bir zamanlar iyi yrekli bir teyzenin bize at bir arka bahede gezinir gibi Canan'la bir oyun ve bylenme duygusuyla gezindiimiz btn o ocuksu kk kentler ve

minyatrlerden kma arka sokaklar, imdi nasl olmutu da hepsi birbirini taklit eden tehlike iaretleri ve nlemlerle kaynaan korkutucu sahne dekorlarna dnmtler a-layamyordum. En olmadk yerlerde, cami avlularna ya da yallar evine bakan kelerde alm karanlk barlar ve birahaneler grdm. Elbiselerle dolu bavulu elinde, ehir ehir gezip otobslerde, kasaba sinemalarnda, pazar yerlerinde tek bana bir defile 255 dzenleyip, sonra sergiledii elbiseleri arafl, trbanl kadnlara satan ceylan gzl Rus mankenini grdm. Otobslere binip kk parmam byklnde Kuran- Kerimler satan Afgan gmenlerinin yerini, plastik satran takmlar, mikadan drbnler, sava madalyalar ve Hazer havyar satan Grc ve Rus ailelerinin aldn grdm. Canan'la yamurlu bir gece yaadmz trafik kazasndan sonra l sevgilisinin elini tutarak len blucinli kz hl arayan babay grdm, ilan edilmemi sava yznden boaltlm hayaletimsi Krt kylerini ve uzaklardaki kayalk dalarn karanlklarn dven topu birliklerini grdm. Okuldan kaan ocuklarn, gen isizlerin ve yerel dahilerin toplanp yeteneklerini, talihlerini ve fkelerini snadklar videolu oyun salonlarnclaki oyunlardan birinde, yirmibin puana ulaldnda bir Japon'un tasarlayp, bir italyan'n izdii pembe video meleinin, kll ve tozlu salonun karanlnda dmeleri parmaklayp, ubuklar kurcalayan biz talihsizlere, bir talih vaadeder gibi tatl tatl glmsediini grdm. OPA tra sabununun uucu ve sarmalayc kokusuna buram buram gmlm bir adam, lm gazeteci Celal Salik'in yeni ele geirilmi ke yazlarn hecelerken grdm. Eski ahap kklerin yklp beton apartman binalarna dntrld yeni zenginleen kasabalarn meydan kahvelerinde, sarn ve gzel karlar ve ocuklaryla oturup Coca Cola ien yeni transfer Bonak ve Arnavut futbolcular grdm, izbe meyhanelerde, ine atsan yere dmez ar yerlerinde, ftk balan sergileyen eczanelerin kar dkkan yanstan vitrin camlarnda ve geceleri otel odalarnda ya da otobs koltuklarnda iine gmldm kbuslarn ve rengrenk mutluluk hayallerimin arasnda Seiko ya da Serkisof sandm glgeler grp korktum. Konu almken. Dr. Narin'in lkenin kalbine yerletirmek istedii cra atk kasabasna da, son hedefim Sonpazar'dan nce yle bir uradm sylemeliyim. Ama orada da sa256 valardan, glerden tuhaf bir hafza kaybndan ve kalabalklardan, korkulardan ve kokulardan ve slubumdan -kartyorsunuzdur, anlayamyordum nelerden, kasabay yle bir deimi buldum ki sokaklardaki amasz kalabalklar arasnda yerini ynn aran aklm gibi, Canan'dan bana kalm hatralar da zedelenir diye telaa kapldm. Eczanenin vitrinine dizilmi dijital Japon saatleri, Dr. Narin'in Byk Kar Kumpas'nn ve hizmetindeki saatler rgtnn oktan ktn hem gerek hem de simgesel olarak bana ilan etti; ar yerine sra sra dizilip adlar yabanc harfler ve kelimelerle yazlm gazoz, araba, dondurma ve televizyon bayileri de buna ty dikti. Gene de ama, Canan'n yznden, glnden, syledii bir szden bende kalanlar canlandrp alevlendirerek bu yitip gitmi hafzaszlar lkesinde hayatn anlamm bulmaya alan bahtsz ve budala kahramana bir mutlu hayal sma olabilecek serin ve lo bir glgelik bulurum diye, Dr. Narin'in sevimli kzlaryla bir zamanlar yaad konaa ve anlarmn mutlu dut aacna doru yrdm. Vadiye direkler dikilmi, hatlar ekilmi, elektrik gelmiti, ama bu yrede hi ev yoktu, ykntlardan baka bir ey grlmyordu. Bu harabeler zamandan deil de birtakm felaketler yznden olumu gibi grnyordu. Ayn satrlar yllarca yaza yaza sonsuzluk zamannn huzurunu, hayatn srrn, -her ne derseniz deyin buna- bulacan sanan Canan'n eski sevgilisini ldrmekle iyi ettiimi de ite bu sralarda, Dr. Narin'le bir zamanlar ktmz tepelerden birine yerletirilmi AKBANK ilanna bakarken akn akn dnmeye baladm. Olunu btn bu kirli grntleri grmekten, btn bu videolar ve harfler arasnda susuzluktan boulmaktan, bu nursuz ksz dnyada kr olmaktan kurtarmtm ite. Bu snrl garabetler ve alakgnll gaddarlklar lkesinden beni yla sarp sarmalayp kim

257 kurtaracakt peki? Bir zamanlar hayallerinin sinemasnda tatl ve inanlmaz renklerini setiim ve yreimde de kelimelerini duyduum melekten hibir ses, hibir iaret alamyordum. Krt isyanclar yznden Viranba ehrine tren seferleri kaldrlmt. Katilin, yllar sonra da olsa, cinayet yerine dnmeye niyeti yoktu, ama karamelalarna Yeni Hayat ad verip, zerine de bir melek oturtmay akl eden Sreyya Bcy'in torunuyla yaadn rendiim Sonpazar kasabasna varabilmem iin PKK'nn gl olduu bu blgeden bir gndz otobsyle gemem gerekti. Otobs garajndan grdm kadaryla burada da hatrlanacak bir ey kalmamt, ama ne olur ne olmaz biri katili grr de hatrlar diye, otobs kalksn diye beklerken bam Milliyet gazetesinin iine gmdm. Kuzeye doru karken, sabahn ilk klaryla birlikte dalar sivrildi, glendi ve otobsmzn iini korkuh bir sessizlik mi kaplad, yoksa hain dalarda kvrla kvrk hepimizin ba m dnmt karamadm. Arada bir askerlerin yapt kimlik denetimleri yznden ya da ku umaz kervan gemez bir yerdeki kyne bulutlarla ahbaplk ederek yrye yrye gidecek vatanda brakmak iin duruyorduk. Kendi ilerine kapanm ve yzyllar boyunca tank olduklar acmaszlklar karsnda sarlam dalara hayranlk iinde baktm da baktm. Sularm baaryla gizleyen katillerin de bu trden baya cmleler yazmaya hakk vardr, diyeyim de bu son cmleye kalarn kaldran okuyucu sonuna sabrla geldii kitab ayplayarak bir kenara atmasn. Sanrm Sonpazar kasabas PKK'nn nfuz alannn dnda kalyordu. Kasabann ada uygarln nfuz alannn dnda kald da sylenebilirdi, nk otobsten indikten sonra kasaba meydanlarnda "dne dolaa gene ayn yere gelmiim," duygusuyla beni selamlayan btn o banka, dondurma, buzdolab, sigara ve televizyon bayilerinin grltl harfleri ve simgeleriyle sarlacama, huzurlu ehirlerin ve mutlu 258 padiahlarn anlatld unutulmu masallardan kma sihirli bir sessizlik beni karlad. Bir kedi grdm: Kasaba meydan olmas gereken kavaa bakan kahvenin sakin arda altnda, hayatndan fazlasyla memnun, ar ar yalanyordu. Kasap dkkannn nnde mutlu kasap, bakkaln nnde dertsiz bakkal, manavn nnde uykulu manav ve uykulu sinekleri, tatl m tatl bir sabah gneinin altnda oturmular, yeryznde varolmann, herkesin yapt bu en basit iin ne byk nimet olduunu akllca kavram olarak, sokaktaki altndan n iinde huzurla eriyip gitmilerdi. Gzularyla izledikleri, kasabaya gelmi yabanc ise, bu yadrgatc masal sahnesine kendini birden kaptrm, bir zamanlar delice sevmi olduu Canan'mn elinde dedelerimizden kalma eski saatler ve bir tomar eski dergi ve yznde muzip bir glmseme ile ilk sokaktan karsna kvereceini sanyordu. ilk sokakta kendi aklmn sessizliini farkettim, ikincisinde yerlere kadar eilmi bir sdn dallan beni okad, nc sokakta uzun kirpikli gzeller gzeli bir ocuu grnce cebimdeki kd karp adresi sormak geldi aklma. Benim kirli dnyamn harfleri mi ona ok yabancyd, yoksa ocuk okumasn bilmiyor muydu, karamadm; ama ikiyz kilometre gneydeki bir mahalle muhtarndan koparabildiim adres, baktm ki okunmuyor, "Ziya Tepe Sokak," diye ben heceledim ve daha szm bitirmeden, bir cumbadan ban uzatan bir cad teyze "ite," dedi, "nah yoku orada." 259 17 i Yllar sren yolculuumun sonu bu yoku olacakm, diye dnrken azna kadar suyla dolu tenekelerle ykl bir at arabas benden nce yokua girdi. Yukarda bir yerde inaata su tayor olmalyd. Araba sarslarak yokuu ktka, azndan kr kr sular dklen tenekeler neden inko, diye sordum kendime, plastik bu diyara daha uramam m? iiyle megul arabacyla deil, atla gzgze geldim ve kendimden utandm. Yelesi ter iindeydi, fkeli ve aresizdi, ykyle yle bir zorlanyordu ki yalnzca ac ekiyordu denebilir. Bir an kederli, hznl iri gznn iinde kendimi grdm ve atn halinin benimkinden de berbat olduunu kavradm. Bir grlt iinde tngrdayan inkolarla, parke

talarnda takr tukur tekerlekler ve benim hm hm hayatm oflaya puflaya Anlam Tepesi'ne doru trmandk. Araba har karlan kk bir baheye girdi, ben, gne karanlk bir bulutun arkasnda kaybolurken, Yeni Hayat karamelalarnn yaratcsnn duvarlar arkasndaki lo ve esrarengiz bahesine ve evine. Bahedeki ta evde alt saat kaldm. \ Yeni Hayat karamelasnn yaratcs, bana hayatmn srlar konusunda bir anahtar verebilecek Sreyya Bey, gnde iki paket Samsun sigarasn, hayat uzatan bir iksirden yararla-nyormu gibi mutlulukla tttrebilen, seksenlik ihtiyarlardand. Beni torununun oktan beri tand bir yakn, bir aile dostu gibi karlad ve sanki dn yarda brakt bir hikyeye devam eder gibi Ktahya'da bir k gn dkkanna gelen bir Macar Nazisi casusu uzun uzun anlatmaya balad. Sonra Pete'deki bir ekerci dkkanndan, 1930'larda istanbul'daki bir baloda kadnlarn giydii birrnek apkalardan, Trk kadnlarnn gzel grnmek iin yapt yanllardan, ieri girip kan ben yalardaki torununun neden bir trl evlenemediinden, bozulan iki niann hikyesine ayrntlaryla girerek sz etti. Evli olduumu renince sevindi ve benim gibi gen bir sigortacnn bu lkeyi rgtlerken, yaklaan felaketlere kar vatandalar uyarp, derleyip toparlarken kt yolculuklarda karsndan ve ocuundan uzak kalmay gze almasnn gerek bir vatanseverlik olduunu belirtti. Bu ikinci saatin sonundayd. Hayat sigortacs olmadm, Yeni Hayat karamelalarn merak ettiimi syledim. Koltuunda kprdand; yz lo baheden gelen kuruni a dnkken, esrarengiz bir ekilde bana Almanca bilip bilmediimi sordu. Cevabn beklemeden "Schachmatt," dedi. Kelimenin Farsa "ah" ile, ldnn Arapas "mate"den yaplm bir Avrupa melezi olduunu aklad. Bat'ya satranc biz retmitik; dnyevi bir ey, bir sava alan grnmnde, beyaz ordu ile karann, iimizdeki iyi ile ktnn ruhsal sava plarak. Onlar ne yapmtlar? Vezirimizi kralie, filimizi piskopos yapmtlar; nemli deildi. Ama satranc kendi akllarnn ve dnyadaki aklcln zaferi olarak bize geri vermitiler. Bugn onlarn aklyla kendi hassasiyetimizi anlamaya alyor ve bunu uygar olmak zannediyorduk. 260 Dikkat etmi miydim, torunu dikkat etmiti, yaz balarnda leylekler kuzeye karlarken ya da Austos'ta gneye, Afrika'ya geri dnerlerken eski mutlu zamanlarda yaptklarndan ok daha yksekten uuyorlard. zerlerinde kanat rptklar ehirler, dalar, nehirler, btn lkeler onlar iin artk sefaletini grmek istemedikleri ackl bir corafyaya dnmt de ondan. Leyleklerden sevgiyle sz ederken, istanbul'a elli yl nce gelen leylek bacakl trapezci bir Fransz kzna geti ve eski sirkleri ve panayrlar ve kaplarnda satlan ekerleri zlemden ok bir renk ve ayrnt dikka tiyle hatrlayp anlatt. Beni buyur ettikleri sofrada le yemeimizi yer, souk Tuborg biralar ierken, Sreyya Bey sekizinci hal seferi srasnda Orta Anadolu'da sktrlp kalan birtakm valyelerin Kapadokya'daki maaralardan birine girip yeraltna inilerini anlatt. Yzyllar boyunca nfuzlar artarken, bu valyelerin ocuklar, torunlar maaralar geniletmiler, yeraltnda dehlizler amlar, baka maaralar bulmular, ehirler kurmulard, iinde, Hallar Soyundan Yzbinlerce Kiinin (HSYK'ler) yaad bu gne yz grmemi labirentler lkesinden bir casus, bazan klk deitirip ehirlerimize, sokaklarmza szar ve bize Bat medeniyetinin ne yce bir ey olduunu vaaz etmeye balard ki, altmz oyup yerleenler kafamzn da oyulduunu grp gnl rahatlyla yeryzne ksnlar. Bu casuslara OPA dendiini, bu marka bir tra kremi olduunu biliyor muydum? Atatrk'n leblebi zevkinin lkemiz iin ne byk bir felaket olduunu o mu anlatt, ben mi o srada hayalimde kuruyordum? Dr. Narin'e sz o mu getirdi, yoksa bir armla ben mi ima ettim, karamyordum. Dr. Narin'in yanl, tpk bir materyalist gibi, eyalara inanarak, onlar saklayarak kaybolan ruhu koruyacan sanmasycl. Bu cloru olsayd, dedikleri gibi, bit pazarna nur yaard. NUR. Bu 262

kelimeyle balayan pek ok marka vard. Hepsi tabii taklitti. NUR lambalar, NUR mrekkepleri, vs. Dr. Narin eyalarla kaybolan ruhu, ruhumuzu koruyamayacan anlaynca ii terre dkmt. Bu da Amerika'nn iine gelmiti tabii, kimse CIA'den daha iyi beceremezdi bu ileri: Bugn evinin, konann yerinde yeller esiyordu. Gl kzlar tek tek kap kaybolmulard, olu oktan ldrlmt. rgt ise dalm, belki de her bir katil, byk imparatorluklarn yklma zamanlarnda olduu gibi, kendi zerk prensliini ilan etmiti. Kolonyalist zeklarn zekice bir taktikle bugn "Ortadou" dedikleri muhteem topraklar, zerkliklerini ilan etmi acemi prens katillerle bugn bu yzden kaynayordu. Sigarasnn ucuyla beni deil de, yanmdaki bo koltua doru iaret ederek altn izdii paradoks: Bu topraklarn kendi zerk tarihlerinin ele sonuna gelmitik artk. Akam lo baheye, bir mezarla iner gibi sessizlii byterek inerken saatlerdir amasn beklediim konuya birdenbire giriverdi. Kayseri yaknlarnda rastlad bir Katolik Japon misyonerin bir cami avlusunda giritii beyin ykama faaliyetini anlatrken, birden konuyu deitirdi: Yeni Hayat adn nereden kardn hatrlamyordu. Ama karamela, uzunca bir dnem, bu topraklarda yaayan insanlara yeni bir hassasiyetin, yeni bir tadn varln hissettirerek kaybedilen bir gemii hatrlatt iin adn sihrini yerinde buluyordu. Sanldnn aksine ne karamela, e de kelimenin kendisi Fransa'dan gelen birer ithal, birer taklittiler. Kara kelimesi bu topraklarda onbinlerce yldr yaayan insanlarn szlk-, lerindeki en temel kelime okluu iin zaten, otuziki yllk retim tarihi boyunca, Kara-Melalarn kdna koyduu on bin ksur maninin bine yaknnda bu kelime vard. Peki ya melek? diye sordu bir kere daha bahtsz yolcu, sabrl sigortac, biare kahraman. 26.3 Cevap olarak Sreyya Bey bu on bin maniden sekiz tanesini ezberden okudu. Dnya gzelleriyle kyaslanan, uykulu gen kzlar hatrlatan, masallardan kma bir sihre bulanan ve giderek ocuksulaarak benden uzaklaan, bana ekici gelmeyen ve hatralarm hi mi hi canlandrmayan saf melekler msralarn iinden bana el ettiler. Sreyya Bey, okuduu manilerin hepsinin kendi eseri olduunu aklad. Yeni Hayat karamelalarndaki on bin manini n alt bine yaknn kendisi yazmt. Srmn inanlmaz boyutlara ulat o altndan yllarda bazan gnde yirmi mani dktrd olurdu, ilk Bizans sikkesini basan Anaslasius da parann n yzne kendi portresini koydurmam myd? Sreyya Bey bir zamanlar bu lkedeki btn bakkallarda terazi ile kasa arasndaki kavanozlarda kendi eserlerinin durduunu, kendi mhrn tayan nesnelerin on milyonlarca cepte tandn, bozuk para olarak kullanldn bana hatrlatrken, tpk bir zamanlar sikke basm bir imparator gibi iktidar, zenginlii, ikbali, gzel kadnlar, n, baary, mutluluu, ksaca hayatn btn zevklerini tattm syledi. Bu yzden imdi yaptraca bir hayat sigortasnn ona hibir yarar olmayacakt. Ama teselli olarak gen sigortac arkadana karamelalarnda niye bir melek resmi kullandn aklayabilirdi. Genlik yllarnda sk sk gittii Beyolu sinemalarnda Marlenc Dietrich'i seyretmeyi pek severdi. Hele DcrBlauc Engel filmine baylrd. Bizde Mavi Melek diye gsterilen film Alman romancs Heinrich Mann'n bir aheseriydi. Sreyya Bey asl ad Projcssor Unrat olan roman da okumutu. Profesr Unrat, Emil Jannings'in oynad kendi halinde bir lise retmenidir. Bir gn bir sokak kadnna tutulur. Kadn melek gibi gzkse de, aslnda... Darda kuvvetli bir rzgr vard da aalar m hrdatyordu? Yoksa aklm bir rzgra kaplm kendi srkleniini mi dinliyordu? Hlyal ve atfedilebilecek kalar da akn ve 264 masum renciler iin iyiniyetli retmenlerin dedii gibi, bir sre "orada deildim". Yeni HayaC ilk okuduum genlik gnnn klar iindeki hayali, karanlk gecede kaybolmakta olan eriilmez bir harika geminin kr kr klar gibi gzlerimin nnden szlp geti. ine gmldm sessizlikte Sreyya Bey'i genliinde grd filmin ve okuduu romann ackl hikyesini anlattm biliyordum bilmesine, ama sanki hibir ey duymuyor, grmyordum.

Derken torunu odaya girdi, lambay yakvcrdi ve bir anda eyi birden farkettim. 1. Tavandaki yamveren avize Viranba ehrindeki adr tiyatrosundaki Arzu Melei'nin her akam bir talihliye hayat hakkndaki esiz tlerle birlikte hediye ettii avizenin tpatp aynsyd. 2. Hava o kadar kararmt ki uzun bir sredir ihtiyar ekerciyi hi mi hi grmyordum. 3. O da beni hi mi hi grmyordu, nk krd. Bu ncsne kalarm kaldrp, alt saatte bir adamn kr olduunu farkedemeyen benim dikkatimden, benim zekmdan kukuya den saldrgan ve alayc okura ben de saldrgan bir ekilde elinde tuttuu kitabn her kesinde yeterince dikkat ve zek gsterip gstermediini soraym m? Mesela, melekten ilk szedildii sahnenin renklerini imdi hatrlayabilir misiniz bakalm? Ya da Demiryolu Kahramanlar adl eserinde Rfk Amca'nn irket adlarn saymasnn Yeni Hayat'a nasl bir ilham verdiini hemen syleyebilir misiniz? Ben Mehmet'i sinemada vururken, onun Canan' dnmekte olduunu, daha sonra hangi ipucundan karabileceimi fark ettiniz mi? Benim gibi hayat kaymlarda hzn, zeki olmaya alan bir fke olarak gsterir kendini. O zeki olma istei de en sonunda her eyi berbat eder. Kendi kederime gmlm, kr olduunu tepemizde yanan avizeye bakndan anladm ihtiyar, ilk defa bir eit saygyla, bir eit hayranlkla, dorusunu syleyeyim bir eit gptayla seyrediyordum. Uzun boylu, ince, zarif ve yama gre de din 265 grnlyd. Ellerini parmaklarn hnerle kullanmasn biliyor, kafas hl tkr tkr iliyor ve inatla sigortac sand hlyal bir katilin karsnda, ilgin olmaktan hi kmadan alt saat konuabiliyordu. Mutluluk ve heyecanla yaad genliinde bireyler baarm, baars milyonlarca kiinin aznda ve midesinde her ne kadar eriyip gitmise ve alt bin manisi de karamela ktlaryla birlikte pe atlmsa da ona dnyadaki yeri konusunda salam ve iyimser bir fikir vermi, stne stlk seksen ksur yana kadar gnde iki paket sigaray keyifle iebilmiti. Sessizlikte, krlere zg bir sezgiyle bendeki hzn hissetti ve gnlm almaya giriti: Byleydi ite hayat: Kaza vard, talih vard; ak vard, yalnzlk vard, nee vard; kader vard, bir k, bir lm, ama belli belirsiz bir mutluluk da vard; unutmamak gerekiyordu bunlar. Radyoda da saat sekizde "ajans" vard; torunu imdi radyoyu aacak, ben de onlarla birlikte akam yemeine ltfen kalacaktm. zr diledim, ertesi gn Viranba kasabasnda, hayat sigortas olmak isteyen pek ok kiinin beni beklediini syledim. Derken, kala gz arasnda evden, baheden km, sokaktaydm. Darda, kn burada etin getiini sezdiren serin bir bahar gecesinin iinde, bahedeki karanlk servi aalarndan da yalnz buldum kendimi. Bundan sonra ne yapacaktm? renmem gerekeni, -hi de gerekmeyeni- renmi, kendim iin icat edebileceim btn srlarn, servenlerin ve yolculuklarn sonuna gelmitim artk. Geleceim diyebileceim hayat paras, tpk aadaki unutulmu Sonpazar kasabas gibi cvl cvl gecelerden, neeli kalabalklardan, iyi aydnlatlm yollardan ok uzakta, birka soluk sokak lambasnn dnda karanlklar iindeydi, iddial m iddial bir kpek iki kere "hav" deyince yokutan aaya indim. Dnyann sonundaki bu kk kasabadan beni gerisin geriye 2 6 h banka afilerinin, sigara reklamlarnn, gazoz ieleriyle televizyon ekranlarnn cvltsna gtrecek otobs beklerken sokaklarda amaszca dolatm. Dnyann, kitabn, hayatmn birlii ve anlamna ulamak iin pek bir umut ve isteim artk kalmad iin sokaklarda gezinirken hibir eyi iaret etmeyen, hibir eyi ima etmeyen babo grntler arasnda buldum kendimi. Ak bir pencereden, bir masann evresinde toplanp akam yemei yiyen bir aileyi seyrettim. yleydiler ite, bilirsiniz. Cami duvarna asl bir kartondan Kuran kursunun saatlerini rendim. ardakl kahvede Budak gazozunun Coca Cola, Schweppes ve Pepsi'nin btn saldrlarna ramen burada direndiini grdm fazla da aldrmadan. ardan hemen karsna den bir bisikleti dkkannn nnde, ieriden gelen n altnda bir tekerlei akord eden ustayla, elinde

sigara, onunla yarenlik eden arkadan seyrettim. Niye arkada diyorum, belki de iin iin bir dmanlk ve gerilim de vard aralarnda. Her iki durumda da daha az ya da ok ilgin deildiler. ok karamsar olduumu dnecek okuyucularm iin, ardakl bir kahvenin serinliinde oturup onlar seyretmenin bunu hi yapmamaktan daha iyi olduunu hissettiimi belirteyim. Otobs geldi, bu duygularla Sonpazar kasabasn terkeltim. Kvrla kvrla kayalk dalara ktk, endielenerek, frenlerin gcrtsn dinleyerek indik. Birka kere durdurulduk, askerlere gven vermeye alarak kimliklerimizi karp gsterdik. Ne zaman ki dalar, askerler ve kimlik denetimleri bitti ve otobsmz geni ve karanlk dzlklerde kendi bildii gibi hzlanmaya, comaya, azmaya balad, motorlarn homurtusu ve tekerleklerin en akrak cvlts iersinde kulaklarm bildik tandk eski bir mziin kederli notalarn semeye balad. Belki de otobs, Canan'la bir zamanlar bindiimiz dayankl, irikym ve grltc eski Magirus'lerin sonuncusu olduu 267 iin; belki de saniyede sekiz dn yaparken tekerleklerin kard o zel iniltiye uygun bozuk bir asfaltta ilerlediimiz iin; belki video filminde Yeilam klar birbirlerini yanl anlayp alarlarken gemiimin ve geleceimin mor ve kuruni renkleri ekranda belirdii iin; bilemiyorum, bilemiyordum; belki de hayatmda bulamadm anlam rastlantnn gizli dzeninde bulaym diye bir igdyle otuzyedi numaral koltua oturduum, ya da onun bo koltuuna doru uzanarak karanlk pencereye baknca darda bir zamanlar bize zaman gibi, hayal gibi, hayat ve kitap gibi hi bitip tkenmeyecek kadar esrarl ve ekici gzken gecenin karanlk kadifesini grverdiim iin. Benden daha da kederli bir yamur camlarda tprdamaya balaynca koltuumda iyice kaykldm ve kendimi anlarmn mziine braktm. Bendeki kedere kout olarak, yamur hzland da hzland, geceyarsna doru bir saatte aklmda aan mor hzn i-ekleriyle ayn renkte imeklerin ve otobsmz savuran bir rzgrn eliinde saanaa dnt. Pencerelerin kenarlarndan koltuklara sular akarken, eski otobs, saanan iinde kaybolup gitmi bir benzincinin, sudan hayaletlerle har neir olmu amurdan kylerin nnden getikten sonra bir mola yerine doru ar ar kvrld. SUBAI HATIRALAR RESTORAN'n neondan harflerinin mavi zerimize vurunca, "Yarm saat," dedi yorgun ofr, "mecburi mola". Yerimden kprdamadan anlarm elediim ackl filmi koltuumda yapayalnz oturup seyretmek vard aklmda, ama Magirus'un tavanm dven yamur iimdeki ar hzn ylesine koyulatmyordu ki, dayanamamaktan korktum. Balarn gazeteler, plastik torbalarla siper edip amurda seke seke ilerleyen yolcularla birlikte kendimi dar attm. Kalabala karmak bana iyi gelir diyordum, bir orba ier, bir muhallebi yer, dnyann elle dokunulabilir bazlaryla kendimi oyalar, bylelikle de hayatmn arkada braktm ksmna bakp bakp ilenmek yerine, nmde uzanan ksmna aklmn aklc uzak lambalarn evirir kendimi toparlarm, iki basamak ktm, mendilimle salarm kuruladm, ya ve sigara kokan l l bir salona girip bir mzik duydum ve sarsldm. Yaklamakta olan bir kalp krizini sezen deneyimli bir hasla gibi, tedbirlerimi almak, buhran savuturmak iin aresizlikle kvrandm hatrlyorum. Ama susturun radyodaki u mzii, biz onu Cananla rasllatmz kazadan sonra elele tutuup dinlemitik diyemezdim; ya da indirin duvarlardaki u yerli artist resimlerini, biz Canan'la bu lokantada yemek yerken onlara bakp nasl da glmtk diye baramazdm ya. Cebimde hzn krizine iyi gelecek bir trinitrin hap da olmad iin, laf olsun diye bir kse ezogelin orbas, bir para ekmek ve bir duble rak alp, tepsime koyup bir keye masaya ekildim. Kamla kartrrken orbann iine tuzlu gzyalarn p p damlamaya balad. Brakn, ehov taklitisi yazarlarn yapaca gibi acmdan btn okurlarn paylaaca bir insan olma gururu karmayaym da, Doulu, geleneksel bir yazarn yapaca gibi, onu bir ibret vesilesi olarak gstereyim. Ksaca: Kendimi

bakalarndan ayrmak, herkesinkinden daha baka bir amac olan zel biri olarak grmek istemitim. Bu da buralarda affedilecek bir su deildir. Bu imkansz hayali, Rfk Amca'nn ocukluumda okuduum resimli romanlarndan edindiimi syledim kendime, ibret karmaya merakl okuyucunun oktan dnd eyi, yani Yeni Hoyat'tan da zaten, ocukluumun kitaplar beni ona hazrlad iin ylesine etkilendiimi de, bylece bir daha dndm. Ama tpk eski mesel ustalar gibi, kardm ibrete kendim de inanamadm iin, hayat hikyem tek bana benim hikyem olarak kalyor, bu da acm hi hafifletmiyordu. Kafama yava yava dank eden bu acmasz so269 l n ucu, kalbim oktan karmt zaten: Radyodaki mziin eliinde hngr hngr alamaya balamtm. Durumumun, orbalarn kaklayan, pilavlarn attran yol ve otobs arkadalarmn zerinde iyi bir izlenim brakmadn grdm iin helaya svtm. ksre ksre akarak stm bam srlsklam brakan bir musluktan yzme lk ve bulank bir su vurdum, burnumu sildim, biraz oyalandm. Geri dnp masama oturdum. Az sonra gzucuyla onlara baktmda, gzucuyla masalarndan bana bakan yol arkadalarmn biraz rahatladklarn grdm. Derken, onlarla birlikte beni dikizleyen ihtiyar bir satc, elinde hasrdan sepeti, gzmn iine baka baka yaklat. "Bover," dedi. "Bu da geer. Al u nane ekerinden bir tane, iyi gelir." Masamn zerine FERAH marka bir kk torba nane ekeri brakt. "Kaa bu?" "Yok yok. Bu benim sana hediyem." Sokakta alarken kk ocuk, iyiniyetli bir amca eker veriverir ya eline... O ocuk gibi sulu sulu baktm ekerci amcann yzne. Amca, lafn gelii, belki benden ok da yal deildi. "Bugn biz artk kaybetmiiz," dedi. "Bat bizi yuttu, ezdi geti. orbamza, ekerimize, donumuza kadar her yerimize girip iimizi bitirdiler. Ama bir gn, bin yl sonra bir gn, bu kumpasa son verip onlar orbamzn, ikletimizin, ruhumuzun iinden mutlaka ekip karacak, intikammz alacaz. imdi, nane ekerini ye, bouna da alama." Bu muydu aradm teselli, bilmiyorum. Ama sokaktaki iyiniyetli amcann masaln ciddiye alan ocuk gibi bir sre bu teselliyi gzden geirdim. Sonra Erzurumlu ibrahim Hakk'nn ya da erken dnem Rnesans yazarlarnn bir dncesi geldi de aklma yeni bir teselli imkn buldum. 270 Onlar gibi, hznn kaynann mideden kafaya kadar yaylan zararl, karanlk bir sv olduunu dnp yediime itiime dikkat etmeye karar verdim. iine ekmek dorayarak orbam kakladm, rakm dikkatle yudumlayp, bir dilim kavunla birlikte bir tane daha istedim. Midesinde olup bitenlere dikkat kesilen ihtiyatl bir ihtiyar gibi otobsmz kalkana kadar yiyeceklerle, ieceklerle oyalandm. Otobste de gittim en ndeki bo koltuklardan birine oturdum. Anlalmtr sanyorum: Her zaman oturmay tercih ettiim 37 numaray gemiimle ilgili hereyle birlikte arkada brakmak istiyordum. Uyuyakalmm. Uzun ve deliksiz bir uykuyu ml ml ektikten sonra, sabaha doru bir saatte otobs durunca uyandm, medeniyetin u karakollarndan birine, yeni alm modern bir mola yerine girdim. Duvarlardaki kamyon lastii, banka ve Coca Cola ilanlarmdaki gzel ve iyiniyetli kzlar, takvim manzaralarn, bara bara beni aran reklam harflerinin cvl cvl renklerini ye bir kesinde okbilmilikle "elf service" yazan vitrinin stndeki, ekmeinden dar taan tombul ham-burgerlerin, ruj krmzl, papatya sarl, rya mavili dondurmalarn resimlerini grmek biraz neelendirdi beni. Gidip bir kahve aldm, bir keye oturdum. Karmdaki televizyon ekrannn ve gl klarn altnda, yepyeni marka bir plastik ieden kzarm patateslerin zerine ket-apn dkemeyen kk ve k bir kz ve yardm eden annesini seyrettim. ALTAI marka ayn ketaptan bir plastik ie de benim masamda vard ve zerindeki altn sars harfler, bir trl almayan, alnca da kk kzlarn elbiselerini berbat eden o ie kapaklarndan otuz tanesini ayda biriktirir,

aadaki adrese postalar, ekilecek kuray da kazanrsam bana Florida'daki Disneyland'a bir haftalk bir gezi vaadediyordu. Derken ortadaki televizyonda bir gol oldu. Hamburger srasnda bekleyen ve masalarda oturan teki 271 erkek kardelerimle birlikte gol ar ekimle bir daha izlerken, nmdeki hayata uygun bir aklclk ve hi de yzeysel olmayan bir iyimserlik kaplad iimi. Televizyonda futbol malarn seyretmeyi, pazarlar evde oturup tembellik etmeyi, baz geceler imeyi, kzm alp trenlere bakmaya istasyona gitmeyi, yeni ketap markalarn denemeyi, okumay, karmla dedikodu edip sevimeyi, sigara tttrmeyi, o anda yaptm gibi, herhangi bir yerde oturup rahatsz edilmeden kahve imeyi ve bunun gibi binlerce eyi severdim. Kendime biraz dikkat eder de szgelimi karamelan Sreyya Bey kadar yaarsam, nmde bu ileri keyfini kara kara yapabileceim neredeyse yarm yzyllk bir zaman vard... Bir anda evim, karm, kzm gzmde ttt. Cumartesi len eve varnca, kzmla nasl oynayacam, istasyondaki pastaneden ona alacam ekerleri, akamst o bahede oynarken karmla nasl drste, zlemle ve tembellik etmeden sevieceimizi, sonra hep birlikte televizyona bakp kzm gdklayarak gleceimizi ar ekimle hayal ettim. Uykudan sonra kahve ben i iyice kendime getirmiti. Otobste, sabaha doru oluan o derin sessizlikte bir ofr, bir de sanda hafif arkasnda oturan ben vardm uyumayan. Azmda nane ekeri, gzlerimi falta gibi am, tpk hayatmn geri kalan ksm gibi hi bitmeyecekmi gibi gzken bozkrn ortasndaki dmdz asfalta dikmi, ortadaki kesik izgileri sayarak arala bir geen kamyonlarn, otobslerin klarna dikkatle bakarak sabrszlkla sabah bekliyordum. Sabahn ilk belirtilerini yarm saat gemeden, benim sa penceremden -demek ki kuzeye doru gidiyorduk- karmaya baladm. nce karanln iinde gn ve karann snrlar hayal meyal belirir gibi oklu. Derken, bu snr izgisi bozkr hi aydnlatmayan, ama karanlk g bir kesinden yrtan ipeksi kzl bir renk ald, ama o kadar ince, o kadar narin ve o kadar olaanstyd ki bu pembemsi kzl izgi, karanla 272 doru gemi azya alm lgn bir at gibi haldr haldr koturan alkan Magirus ve gtrd biz yolcular bir anda beyhude bir mekanik telan iinde bulduk kendimizi. Kimse farknda deildi bunun, gzn asfalta dikmi ofr de. Birka dakika sonra biraz daha kzllaan ufuk izgisinin evresine yayd belli belirsiz bir k yznden doudaki karanlk bulutlar kenarlarndan, aalarndan aydnlanr gibi oldular. Uzun gece yolculuu srasnda otobsn stnden yamuru eksik etmeyen bu azgn bulutlarn hafif kta aldklar harika biimlere bakarken bir ey farkettim: Bozkr, hl kapkaranlk olduu iin, hemen nmdeki geni n camda, hem i klarla hafife aydnlanm kendi yzm ve gvdemi grebiliyordum, hem de o sihirli kzll, harika bulutlan ve sabrla hep birbirlerini tekrarlayan yol izgilerini. Otobsn uzak klaryla aydnlanan bu izgilere bakarken aklma o nakarat geldi. Hani yorgun otobste, tekerlekler saatlerce ayn hzla dner, motor ayn tempoyla inler, hayal ela ayn lyle kendini tekrar ederken, yorgun bezgin yolcunun ruhunun derinliklerinden karp, elektrik direkleriyle birlikte tekrarlayaca bir nakarat vardr ya: Nedir hayal? Bir zaman! Nedir zaman? Bir kaza. Nedir kaza? Bir hayat, yeni bir hayat... Byle tekrarlyordum ite. Bir yandan da otobsn i karanl ile darnn karanlnn ayn olduu o sihirli anda, n camdaki kendi grntmn ne zaman kaybolacan ve kapkaranlk bozkrda ilk al glgesinin ve aa hayaletinin ne zaman belireceini kendime soruyordum ki, bir an bir k ald gzm. O yeni kta, otobsn sa n camnda melei grdm. Benim az temde, ama benden ne kadar da uzaktayd. Gene de anladm ama: O derin, yaln ve gl k benim iin oradayd. Magirus'un btn hzyla bozkrda ilerlemesine ramen melek bana ne yaklayor, ne uzaklayordu. Parlak yznden tam tamna neye benzediini de gremiyordum, ama iimde canlanan bir aka duygusu, bir hafiflik, bir zgrlk yznden onu tandm anladm.

Ne Fars minyatrlerindeki melee benziyordu ne de ka-ramelalardakine, ne fotokopi meleklerine ne de yllar boyunca her hayal ediimde sesini bana duyursun istediim eye. Bir an, ona bir ey sylemek, onunla konumak istedim. Belki de, hl o belli belirsiz aka ve aknlk duygusu yznden. Ama sesim kmad, endielendim, ilk anda hissettiim bir dostluun, yaknln, efkatin varl iimde hl canlyd; bunlarla huzur bulmak istedim ve bunun yllardr beklediim an olduunu dnerek otobsn hzndan ela hzla iimde byyen korkuyu yattrmak iin zamann, kazann, huzurun, yaznn, hayatn, yeni hayatn srlarn bana versin istedim. Bounayd ama. Benden ne kadar uzak, ne kadar harikuladeyse o kadar da acmaszd. Acmasz olmak istedii iin deil; yalnzca tank olduu ve o an baka hibir ey de yapmad iin. Yarkaranlk bozkrn ortasnda, konserve benzeri haldr huldur Magirus'un n koltuunda, inanlmaz bir sabah nda tela ve aknlk iindeki beni gryordu, o kadar. Btn btn bir acmaszln, aresizliin dayanlmaz gcn duydum. Bir igdyle ofre dndmde n btn n cam olaanst bir gle kapladn grdm. Altm yetmi metre tede birbirini geen iki kamyon, uzak klarn stmze dikmi, bize bindirmek zere hzla yaklayorlard. Kazann kanlmaz olduunu anladm. Yllar nce yaadm kazalardan sonra hissettiim o huzurun beklentisini hatrladm. Kaza sonralarnda ar ekimle yaadm gei duygusunu: Ne orada ne burada olabilen yolcularn birbirleriyle cennetten kalma bir zaman kardee paylar gibi mutlulukla kprdamlar geti aklmdan. Az sonra btn uykulu yolcular uyanacak, sabahn sessizliini mutlu lklar ve dncesiz haykrlar bozacak ve iki dnya 274 arasndaki eikte, yerekimsiz bir mekann bitip tkenmeyen akalarn kefeder gibi kanl i organlarn, dklen meyva-larn, paralanan gvdelerin ve yrtlan bavullardan fkran taraklarn, ayakkablarn ve ocuk kitaplarnn varln hep birlikte aknlk ve heyecanla kefedecektik. Hayr, hep birlikte cleil. O esiz n yaayacak talihliler, kazann inanlmaz bir grltyle patlamasndan sonra, sa kalabilen arka sralarn yolcular arasndan kacakt. En n srada oturan ve yaklaan kamyonlarn na, kitaptan fkran inanlmaz a kamaan gzlerle hayret ve korkuyla bakar gibi bakan ben ise, hemen yeni bir dnyaya geecektim. Bunun hayatmn sonu olduunu anladm. Oysa ben evime dnmek istiyor, yeni bir hayata gemeyi, lmeyi hi mi hi istemiyordum. 1992-1994 275 ORHAN PAMUK VE ROMANLARINA DNYADAN VG "Dou'da yeni bir yldz ykseldi, bir Trk yazar, Orhan Pamuk." New York Times Book Review "Avrupa'nn ve Amerika'nn edebiyat evreleri ve eletirmenleri nc dnya lkesinden gelen bir yazar bylesine pek az vmtr." Jornal de Brazil, Rio de Jenerio "e dnk dncesinin arabeskleriyle, Orhan Pamuk bize Proust'u hatrlatyor... ok zekice." John Updike, The New Yorker "Btnyle edebi ve edebiyatn bir zaferi." Sidney Morning Herald, Avustralya "Olaanst yetenekli." The New Republic, New York "Yerellik endieleriyle evrensellii bylesine gle az yazar birletirmitir." Gmere della Sera, italya "Orhan Pamuk birinci snf bir hikayeci." The Times Literary Supplement, Londra "Romanc Orhan Pamuk'un evreni byleyici, etin ve esrarl bir iaretler girdab... Bitmeyen bir enerji. ok nadir bir ey..." Lire, Paris 276

KARA KiTAP 1990 ylnda yaynlanmasndan bugne Karc Kitap modern Trk edebiyatnn en ok okunan, en ok tartlan, en ok vlen ve en ok yerilen kitaplarndan biri, belki de birincisi oldu. imdi, bu artc kitap ingilizce'den italyanca'ya, isvee'den Almanca'ya bellibal btn Bat dillerinde yaymlanmak zere. Galip, ocukluk ak, arkada, amcasnn kz, sevgilisi ve kayp kars Rya'y karl bir k gn istanbul'da aramaya balar. ocukluundan beri yazlarn hayranlkla okuduu yakn akrabas gazeteci Cell'in ke yazlar, bu arayta ona iaretler yollayacak ve elik edecektir. Okuyucu, bir yandan her bacas, her soka, her insan baka bir esrarl lemin iaretine dnen istanbul'da Galip'in aratrmalarm ve karlat kiileri izlerken, bir yandan da bu aratrmalar deiik iaretler ve tuhaf hikyelerle tamamlayan Cell'in ke yazlaryla karlar Eski celltlarn hikyelerinden Boaz'n sularnn ekilecei felket gnlerine, klk deitiren paalardan kltr tarihimizden kalm esrarl cinayetlere, karl gecenin ak hikyelerinden yzlerimizin zerindeki anlamn srlarna, istanbul'un cra ve karanlk kelerinden gln ve tuhaf kiilerine, yakn tarihimizden gnlk hayatmzn unutulmu ve artc ayrntlarna kadar uzanan bu aratrma, Galip'i hem kayp karsna, hem de hayatmzn iine gmld kayp esrara doru ekecektir. "Gnmz dnya edebiyatnn karabilecei en ilgin, en arpc romanlardan biri." Aftenposten, Norve 277 BEYAZ KALE 17. yzylda Trk korsanlarnca tutsak edilen bir Venedikli, istanbul'a getirilir. Astronomiden, fizikten ve resimden anladna inanan bu kle, ayn ilgileri paylaan bir Trk tarafndan satn alnr. Garip bir benzerlik vardr bu iki insan arasnda. Kle suhibi, klesinden, Venedik'i ve 'Bat' bilimini renmek ister. Bu iki kii, efendi ile kle, birbirlerini tanmak, anlamak ve anlatmak iin, Halic'e bakan karanlk ve bo bir evde, ayn masann iki ucuna geip oturur, konuurlar. Hikyeleri ve servenleri, onlar, veba salgnnn kol gezdii stanbul sokaklarna, ocuk Sultan'n dsel bahelerine ve hayvanlarna, inanlmaz bir silhn yapmna, 'ben neden benim' sorusuna gtrecektir. Hikyelerin gnden geceye doru ilerlemesiyle, glgeler yava yava yer deitirirler. "Kitap dkknlarnda gelmi gemi satlan en mkemmel hayal rnlerinden." ABC Cu/tura, spanya "Pamuk'un ustal bu kadar ksa ve yaln bir romana bu kadar ok dnceyi rahatlkla sdrabilmesinde." Guardian, Londra "Baaryla kurgulanm, srkleyici ve entellektel bir aynalar oyunu." Vrij Nederland, Amsterdam "Okuyucuyu byleyerek ekiyor... Tam bir keyif." Village Voice, New York "Unutulmayacak bir hikye." Washington Times "Ustaca kurulmu paradokslarla rl, hayranlk uyandran zarif bir postmodern hikye." Publishers Weekly, New York "Dou ve Bat zerine ustaca inceliklerle ilenmi k ve zarif, felsefi ve tarihi bir dnme." The Independent, Londra 278 "Baka hibir eye indirgenemeyecek kadar tuhaf ve deiik." City Limits, Londra "Keyifle okunan entellektel bir oyun... Rya kadar gzel bir dou masal.... Byleyici..." Sudeutsche Zeitung, Mnih "artmacalar ve imalarla rl, virtiz ustalyla anlatlm bir masal."

NueZrcher Zeitung, Zrih "Edebiyattaki en zgn kle-efendi hikyelerinden biri1." FrankfurterAllgemeine, Frankfurt CEVDET BEY VE OULLARI Orhan Pamuk bu ilk romannda istanbullu bir ailenin evresinde, Trkiye'nin son yzyllk macerasn anlatyor. Yzyl banda, Ab-dlhamit'in son gnlerinde istanbul'da. Vefa'daki bir evde alan roman, ar ar ilerleyerek modernleme tarihimizi yaanan anlar dizisi olarak ustalkla canlandryor ve Nianta'nda bir apartman evresinde sonulanyor. "rneine kolay rastlanmayacak bir a roman... imdiden Trk romanna keba ayor." Selim ileri "Byk bir baar... Hi duraksamadan en beendiim yirmi Trk roman arasna alrdm." Fethi Naci "Ne yazsa ilgiyle okunur." Cemal Sreya ORHAN KEMAL ROMAN ARMAANI MLLYET YAYINLARI ROMAN DL 279 SESSiZ EV Sessiz Ev, Orhan I'amuk'un ikinci roman. Yaymlandnda heyecanla karlanm, pek ok yabanc dile evrilmi, yurt iinde ve yurt dnda dller almt. Biri tarihi, biri devrimci, biri de zengin olmay aklna koymu torun stanbul yaknlarndaki Cennethisar kasabasndaki babaannelerini ziyaret eder, dedelerinin yetmi yl nce siyaset yznden sgn edildiinde yaptrd evde bir halta kalrlar. Bu srede, babaannelerinin doksan yllk anlarla ykl gemii ar ar aralanrken, dedenin, Dou ile Bat arasndaki uurumu bir rpda kapatacam sand byk bir ansiklopediyi yaz hatrlanr. Evde sessiz gzlemleriyle kuaklar arasnda kpr kuran tanklar, bahe duvarlarnn tesinde ise aile ile ilgilenen tutkulu genlerin hareketleri vardr. "Bu gzel ve hznl kitap, mutsuz kardein, istanbul yaknlarndaki kk bir kentte, doksan yandaki babaannelerinin evinde geirdii bir haftay anlatyor... artc bir baar..." The Times Literary Supplement, Londra "Orhan Pamuk, gerek bir romann belirtisi olan dilsel bir younlukla deiik alar ve perspektiflerden bir olaylar dizisi kuruyor: Renkler, topografya, imgeler, zengin ayrntlar..." Abidin Dino, Le Monde Diplomatique, Paris "nemli sorular soran deiik bir kitap - hem klasik, hem modern. Bana ehov'un Vine Bahesfn hatrlatyor." Nicole Zand, Le Monde, Paris l C 280 xxx

"Bir gn bir kitap okudum ve btn hayatm deiti." Orhan Pamuk'un cokulu, lirik ve sihirli roman Yeni Hayat bu szlerle balyor. Okuduu bir kitaptan sarslarak etkilenen, sayfalardan neredeyse fkran a btn hayatn veren ve kitabn vaat ettii yeni hayatn peinden koan bir kahramann olaanst hikyesi bu. Kitabn etkisiyle k oluyor, niversite renciliinden uzaklayor, stanbul'dan ayrlyor, bitip tkenmeyen otobs yolculuklarna kyor, tara ehirlerine doru savruluyor. Onunla birlikte ve ayn hzla srklenen okuyucu, kahramann okuduu kitab deil, bandan geenleri izleyerek bize zg bir hznn ve iddetin ta kalbinde buluyor kendini. Siyah beyaz televizyonlu kahvelere, video seyredilen otobslere, trafik kazalarna, siyas kumpas ve cinayetlere, bayi rgtlerine, paranoyaka kuramlara, saat kadar dakik muhbirlere, kaybolan eski eyalarn iirine, tarann fkesine uzanan bu harikulade yolculuk, Orhan Pamuk'un, ada dnya romannn en zgn yaratclarndan biri olduunu bir kere daha kantlyor. Bir yandan Hayat'm, Esiz Anlar'n, -lm'n, Yaz'nn, Kaza'nn srlarna, bir

yandan da ocukluun resimli romanlarna, bir belirip bir kaybolan bir melee ve Dante'nin, Rilke'nin iirlerine alan benzersiz bir roman. Bize zg bir hznn ve iddetin kalbine yolculuk. "Pamuk, gnmzn en ilgin yazarlarndan biri..." The Times Literary Supplement, Londra TRKE EDEBYAT 27 ISBN 975-471 Orhan Pamuk _ Yeni Hayat www.kitapsevenler.com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com

You might also like