You are on page 1of 182

elio vittorini SCLYA KONUMALARI

e yaynlar

Elo Vittorini ada talyan edebiyatnn en ilgi ekici yazarlarndan biri; Sicilya Konumalar da Vittorini'-nin en nl eseridir. 1908 ylnda Sicilya'da Siracusa'-da doan Vittorini ngiliz dilinden yapt eviriler, hikyeler ve denemelerle tannd. Ardndan 1941 ylnda kitap halinde yaynlanan Sicilya Konumalar/ Conversazione in Sicilia ile ksa zamanda byk bir ne kavutu. 1966 da len yazarn, gnmzn nl pek ok talyan yazarnn ortaya kp tannmasnda byk emei gemitir. Sicilya Konumalar tadna gerekten doyulamayacak bir baeserdir.

BRNC BLM

BR O k, zaman zaman, ne olduklarn iyice anlayamadm fke nbetlerine tutuluyordum. Burada onlar anlatmaya kalkacak deilim, nk asl anlatmak istediim ey bunlar deil. Ama bu nbetlerin pek yle kahramanca bir yan olmayan soyut, gereklikleri bile tartlabilir duygular olduunu sylemem gerek. Yok olup gitmekte olan insanlkla ilgili bir eit fkelenmeydi bu. Uzun sredir bu nbetler yakam brakmyordu, bu yzden umutsuzluk iindeydim. rtkan gazete balklarn grdke bam nme eiyordum. Arkadalarla buluuyor, onlarla bir iki saat sessiz ve sngs dk biri gibi oturuyordum. Karmn ya da sevgilimin beni bekledikleri zamanlarda, bam nme eik, tek kelime konumadan karlarna kyordum. Bu arada gnler, aylar geiyor ve durmadan yamur yayordu. Ayakkablarm iyice eskimi, sngere dnmt. Yamurdan, gazete balklarndaki cinayetlerden, lime lime olmu ayakkablarmdaki slaklktan baka bir ey yoktu. Anlamsz bir d, sessiz bir umutsuzluktu yaamak benim iin. in en korkun yan da buydu: umutsuzluumun sessizlii; insanln yok olmaya yargl olduuna inanmak, ama onu kurtarmak iin hi bir istek duyma9

mak, bunun yerine onunla birlikte yok olmay zlemek. Bu fke nbetleri beni iyice sarsm, ama bir trl kanma girememiti; sakin ve isteksizdim. Sevgilimin beni bekleyip beklememesi, onunla buluup bulumamak, bir szln sayfalarn kartrmak, sokaa kp arkadalarma gitmek ya da evde oturmak gibi eylerin hi biri beni ilgilendirmiyordu. Sakindim. Sanki bir gn olsun yaamam, mutluluun ne demek olduunu bilememitim; sanki ne syleyecek bir szm, ne kabul edecek, ne kar kacak, ne de kaybedecek bir eyim vard, btn tutkularn tesin-deydim; sanki hayatm boyunca ne bir lokma ekmek yemi, ne arap, ne kahve imi, ne bir kadnla yatm, ne ocuk sahibi olmu, ne de kimseyle kavga etmitim; sanki btn bunlarn olabileceini dnmemi; sanki hi adam olmam, hi yaamam, ocukluu Sicilya'nn firavun incirleri, kkrt madenleri ve dalar arasnda geen br bebek olmamtm. Gene de bu fke nbetleri iimi altst edip duruyordu. Bense, bam nme eik, insanln umutsuz durumunu dnyordum; btn bunlar olurken de, durmadan yamur yayor, bense, azm ap kimseye bir ey syleyemiyordum ve yaan yamur ayakkablarmn iyice iine geiyordu. K Derken babamn mektubu geldi. Zarfn stndeki yazy tandm, ama mektubu hemen amadm. Yazy tanm olmam beni bir an iin durdurdu. te o an, benim de bir ocukluum olduunu ve iyi kt bir 10

ocukluk dnemi geirdiimi anladm. Mektubu atm. unlar yazlyd: Sevgili Olum, Sen de, br kardelerin de bilirsiniz ki, sizlere her zaman iyi bir baba, annenize de iyi bir koca olmuumdur. Ama imdi bama gelen bir ey yznden evi terkettim. Sakn hemen hakkmda kt eyler dnmeyin. Gene eskisi gibiyim. Sizleri seven babanz, annenizin yakn dostu, stelik buralardan birlikte ayrldm yeni karma da ona yle diyelim iyi bir koca olacam sanyorum. Oullarm, sizinle erkek erkee konuuyorum, iimde hi bir utan duygusu da yok. Onun iin sizlerden zr dileyecek deilim. Kimseye bir ktlk yapmadm biliyorum, ne de olsa baba evinden nce sizler ayrldnz, benim gidiimle anneniz de kendisine skntdan baka bir ey vermeyen beraberliimizden kurtulmu oluyor. O, ister benimle, ister bensiz, evinde slk alp ark sylemeye devam edecektir. Bylece yeni bir yola karken iimde hi bir pimanlk duymuyorum. Para mara konusunda da bir kaygnz olmasn. Annenizin hi bir eye ihtiyac olmayacak. Her ay benim emeklilik aylmn hepsini alacak. Ben ders vererek hayatm kazanmay dnyorum. Bylece annenizin her zaman engelledii bir dm gerekletirmi olacam. Ama imdi anneniz yalnz kald iin, yalvarrm, arada bir gidip onu yoklayn. Sen, Silvestro, bizi brakp gittiin zaman on besindeydin; o gnden beri de hi geri dnmedin, yleyse, 8 Aralkta, her yl yaptn gibi, 11

bir kart gndereceine neden trene atlayp doum gnnde onu grmeye gitmiyorsun? Seni, sevgili karn ve ocuklarn perim. Seni her zaman seven baban Constantino. Mektup Venedik'ten geliyordu. Birden, bu mektubun aynsn dnyann deiik yerlerine dalm olan be oluna bir eit haber verme isteiyle gndermi olduunu anladm. Olaanst bir eydi bu. Mektubu yeniden okurken babam gzmn nne geldi. Yz, sesi, mavi gzleri, el-kol hareketleriyle San Cataldo'-dan Racalmuto'ya giden tren yolu zerindeki kk bir istasyonun bekleme odasnda demiryolu iilerine Macbeth i okuyor, daha kck bir ocuk olan ben de onu alklyordum. Babam kafamda yle grnce, bir zamanlar kk bir ocuk olduumu, Sicilya'y ve Sicilya'nn dalarn hatrladm. Ama ^belleim daha gerilere gitmiyordu. Babam hatrlyordum, kk bir ocuk olarak kendisini o krmz elbisesi iinde Macbeth'i oynarken alkladm hatrlyordum; ve gzleri, o mavi gzleri, imdi de Venedik adl bir sahnede parlyordu, ben de bir kere daha onu alklamaya hazrlanyordum. Btn bunlar kafamn iinde alp kapandktan sonra her ey yeniden karanla gmld. Yeniden o sessiz umutsuzluk her yanm sard, sanki o on be yl sren ocukluumu Sicilya'da, Firavun incirleri, kkrt, Macbeth ve dalar arasnda geiren ben deildim. Hem o zamandan beri Sicilya'dan, ocukluumdan binlerce kilometre uzakta bir on be yl daha gemiti. Nerdeyse otuzuma basacaktm. Gene de bamdan hi bir ey gememi gibiydi, ne o ilk on be yl, ne de ondan sonraki on be yl. Bunca yldr

12

hi ekmek yememi, kendimin sayabileceim nazlarla, duygularla zenginlememi gibiydim. Btn bu zaman iinde sanki hi yaamamtm ve iimde bir boluk vard evet, evet tam bir boluk vard iimde. Sonu gelmi insanln yargsn dnmekten kendimi alamyor, umutsuzluk iinde sessizce bekleyip duruyordum. Sevgilimin yzn bile artk grmek istemiyordum. imde bir kavaln ackl sesine benzeyen bu at duymaya baladm zamanlar okuyabildiim tek kitap olan szln sayfalarn kartrmakla yetini-yordum. Her gn linotip dizgicisi olarak altm ie gidiyor, her gn, eriyen kurunun korkun scanda, gzmde korunma gzlkleri yedi saat harf diziyordum; iimde o kaval sesi durmadan yzlerce fareyi yerinden oynatyordu ki, bunlar da tam anlamyla, gemiin anlar saylmazd. Fareden baka bir ey yoktu, kapkara, biimsiz, yz altm bei birden, sonra bir yz altm be daha, hayatmn kara fareleri, ama yalnz dalarda ve Sicilya'da geirdiim yllarn fareleri. imde kprdanp durduklarn duyuyordum, sryle fare, saylar on be kere yz altm be eden fareler. ocukluumu yeniden yaamak iin belirsiz bir zlem kaplad iimi. Babamn mektubunu yeniden elime alp okudum. Takvime baktm. Aralk'n altsyd. Sekizi iin her zamanki tebrik kartm gndermem gerekiyordu. Hele imdi annem evde yalnz kaldna gre, gn-dermemek hi olmazd. Kart yazp cebime koydum. Gnlerden Cumartesiydi; on be gnde bir aldmz cretlerin verildii 13

Cumartesi. Param alp, kart postalamak iin istasyona girerken klar iindeki salonun yanndan getim. Darda yamur yamaya, ayakkablarm da su almaya devam ediyordu. Evime ya yamur altnda ya da merdivenlerden geerek gidebilirdim. Onun iin merdivenlerden ktm ve orada gzme iki afi arpt. Biri bir gazetenin yeni cinayetleri lk la haber veren afii, br de talyan Turizm Brosununki: Sicilya'y Grn! diyordu. Aralk'tan Haziran'a kadar yzde elli indirimli tarife Siracusaya nc mevki gidi - dn 250 liret. Bir an iin kendimi deiik yollarn kavanda buldum. Biri beni gene eve, aklmdan karamadm ldrlen insan ynlarna, deimesi imknsz umutsuzluuma; br ise, Sicilya'ya, dalara, kavaln iimde duyulan adma, belki de daha az karanlk olan bir sessizlie, daha az sar olan bir umutsuzlua aryordu. Hangi yolu seersem seeyim, insanlk batmaya yarglyd, ben de gneye gidecek trenin saat yedide, yani on dakika sonra kalkacan biliyordum. imdeki kavaln sesi tizlemiti, ama benim iin gitmek de, kalmak da birdi. 250 lirettik biletlerden br tane aldm; bylece cebimde biraz nce elime geen iki haftalk alma cretimden 100 liret kalm oluyordu. Iklarn, makinelerin, barp aran hamallarn arasndan geerek istasyona girdim. Bylece uzun bir gece yolculuu balyordu, ama eer evde kalp szlmn sayfalarn kartryor ya da karmla yatyor olsaydm, benim iin gene ayn ey olacakt.

14

Gece yarsna doru Floransa'da aktarma yaptk, sonra sabah altda Roma'nn Terminal stasyonunda yeniden tren deitirdik, le zeri de Napoli'ye vardk. Napoli'de yamur yamyordu- bende oradan telgraf havalesiyle karma 50 liret gnderdim. Bir de telgraf ektim: Perembeye dnyorum. Sonra Calabria trenine bindim. Yamur gene balamt, az sonra da hava karard. Her ey yeniden gzmn nnde canlanmaya balad. Yolculuk, ocukluumda evden ve Sicilyadan on kere kam, tnel ve duman dolu yollarda gidip geliim, geceleyin bir dan yamacnda ya da deniz kysnda durup bekleyen trenlerin anlatlmaz ddk sesleri, Amantea, Ma-ratea, Gioia Tauro gibi eski dleri hatrlatan adlar. Bylece iimdeki fare, fare olmaktan kt, koku, tat ve gkyz oldu. Kaval da artk ackl deil, neeli bir hava tutturdu. Uyudum, uyandm, yeniden uyudum, bir kere daha uyandm, en sonunda kendimi Sicilya-ya yolcu gtren bir vapurda buldum. Deniz karanlk bir k deniziydi, st gvertede, geminin en yksek yerinde durup havay iine eken, yzn bir kydan brne eviren, yamurla ykanm sabah saatlerinde btn o kydaki ky ve kasabalarn pleri ayaklarnn altnda, denize doymayan gzlerle bakan bir ocuk olarak grdm kendimi. Hava souktu. Kendimi souktan titreyen, ama gene de altndan denizin hzla akp gittii o rzgrl ykseklikte inatla duran bir ocuk olarak hatrladm. yice kalabalktk. Vapur nc mevkide yolculuk eden a, donmu, paltosuz, ama yumuak gr15

nl, ceketlerinin yakalar yukar kalkk, elleri pantolonlarnn ceplerinde ufak tefek grnl Sicilyallarla doluydu. Villa San Giovanni'den biraz peynir ekmek almtm; ekmei, bu temiz havay ve peyniri gvertede byk bir itah ve istekle ineyip duruyordum, nk bu peynir bana dalarmn eski tadn ve kokusunu hatrlatmt kei srlerinin ve pelinlerin kokularn. elimsiz Sicilyallar, arkalar rzgra dnk, elleri ceplerinde yemek yiyiimi seyrediyorlard. Drt gnlk trasz yzleri kapkara, ama yumuak grnlyd. Ya portakal bahelerinde alan rgatlar, ya da demiryollarnda alan iilerdi bunlar, balarndaki gri kasketlerin n taraflarnda ince, krmz bir izgi hangi gurupta altklarn gsteriyordu. Azm dolu, onlara bakp glmsedim, onlar da bana glmsemeden baktlar. Bizim peynir gibisi hi bir yerde yoktur, dedim. Kimse cevap vermedi. Kadnlar kocaman ocuklarnn ve eyalarnn stne kadnlklarnn btn iriliiyle oturmu, elleri ceplerinde sanki rzgrda kavrulmu ufak tefek erkekler ayakta, hepsi bana bakyorlard. Ben yeniden, Bizim peynir hi bir yerin peynirine benzemez, dedim. nk birden beni heyecanlandran bir eyin farkna varmtm: azmdaki peynirin ekmek ve sert havayla karm tadyd bu, belirli ama ayn zamanda ac, azna aldn zaman iindeki biber tanecikleri birden insann dilini kor gibi yakan o eski tatt. Bizim peynir baka hi bir yerin peynirine benzemez, dedim nc kere. O zaman Sicilyallarn en ufak tefei, en yumua, en esmeri ve rzgrdan en ok kavrulmuu sordu; 16

Yoksa sen de Sicilyal msn? Neden olmayaym? dedim. Adam omuzlarn silkti ve baka bir ey sylemedi. Ayaklar dibindeki bir antann zerine oturmu gen kz grnl biri vard. Ona doru eilip cebinden kard iri krmz eliyle mesin diye aln dzeltirken bir yandan da onu okuyor gibiydi. Nedense bu el hareketi oturan insann o adamn kz deil, kars olduunu ortaya kard. Bu arada Messina'ya yaklayorduk. Messina artk denizin kysnda bir p yn deil, evlerin ve dalgakranlarn, beyaz tramvaylarn, rhtmdaki demiryolu boyunca koyu renkli vagonlarn sraland bir yerdi. Yamur yamyordu, ama sabah sabah hava gene de slakt, st gvertede her ey slakt, rzgr slak esiyordu, gemilerin ddkleri slak tyordu, kydaki trenlerin lokomotiflerinden slak bir ses ykseliyordu; ama havada yamur yoktu. Sonra birden, ykseklerde, k denizinin iinde dalgalanan Villa San Giovanni'ye dnk fener kulesini grdk. Bizim peynir gibisi yoktur, dedim. Ayaktaki btn erkekler ehri seyretmek iin gvertenin korkuluuna yaslanmlard, antalarnn stnde oturmakta olan kadnlar da balarn o yana evirdiler. Ama kimse vapurdan kmak iin alt gverteye doru inmeye kalkmad. Daha vakit vard. Fenerden iskeleye en aa on be dakika tuttuunu hatrladm. Bizim peynirin stne yoktur dedim. Bu arada yemeimi de bitirmitim. Kars ocua benzeyen adam yeniden eildi; daha dorusu diz kt; ayann yannda bir sepet duruyordu, kars kendisini seyrederken o da sepeti kartrmaya balad. Sepetin

17/2

st, kenarlarndan sicimle tutturulmu bir bez paras ile rtlmt. Yava yava bir para sicimi skt, elini bezin altna sokup bir portakal kard. ok byk, ok gsterili ya da parlak renkli bir portakal deildi bu, ama gene de bir portakald ve adam hi bir ey sylemeden ve dizlerini yerden kaldrmadan portakal ocuk karsna uzatt. ocuk-kadn bana bakt, bana sard atknn aralndan gzlerini seebiliyordum, derken ban salladn grdm. Ufak Sicilyal ne yapacan armt, dizst, bir eli cebinde, br elinde portakal ylece kalakalmt. Sonra ayaa kalkt, kasketinin yumuak siperlii rzgrda burnuna vuruyordu, elinde portakal, paltosuz, bymemi gvdesi souktan kavruluyordu. ileden km gibiydi. Altmzdaysa deniz ve ehir slak sabahn iinden akp gidiyordu. Bir kadn kederli bir sesle Messina dedi. Sebepsiz yere, yalnzca yaknmak iin sylenmi bir szd bu. ocuk-kadn kocas kavruk Sicilyalnn aresizlik iinde portakal soyup, aresizlik iinde, fkeyle ve kendini kaybetrniesine, ama hi can ekmeden yemesini seyrediyordu. Portakal olduu gibi inemeden yutup kfr bast gibi geldi bana. Souk havada parmaklarndan portakal suyu damlyordu, rzgrdan korunmak iin hafife iki bklm duruyor, kasketinin siperlii burnuna arpyordu. Birden, Sicilyallar sabahlan hi yemek yemezler, dedi. Amerikal msn? diye ekledi. zntl ama gene de yumuak bir konumas vard, tpk o portakal aresizlik iinde soyup yerken olduu gibi hareketleri yumuakt. Son kelimele18

ri heyecanl bir ekilde sesini incelterek gergin bir tonda sylemiti. Sanki iinin rahatlamas iin Amerikal olup olmadm bilmesi gerekiyordu. Bunu grdm iin, Evet, dedim. Son on be yldr Amerikalym.

DRT Kk trenimin beni beklemekte olduu skele istasyonundaki dalgakrana geldiimizde yamur yayordu. Vapurdaki Sicilyallardan bazlar daha nce gvertede olduu gibi istasyon kapsnn nndeki saan altnda da elleri ceplerinde, ceketlerinin yakalar kalkk, kadnlar antalar ve sepetleriyle kprdamadan duruyorlard. Tren, vapurla karya gemi olan vagonlar ekleninceye kadar bekledi. Bu da epey zaman alan bir iti. Kendimi yeniden ocuk-kadnn kocas olan Sicilyal ile yan yana buldum. Kadn gene kocasnn ayann dibindeki antann stne kmt. Adam arada bir baknca glmsyordu; elleri ceplerinde, rzgrn altnda aresizlik iindeydi, yordu, ama yznn yarsn rten siperliinin altnda dudaklar gene de bir glmsemeyle kvrlyordu. Amerika'da akrabalarm var, dedi. Bir amcam, bir iki de yeenim... Ya, yle mi? dedim. Neresinde? New York'ta m, Arjantin'de mi? Bilmem, dedi. Belki New York'ta. Belki de Arjantin'de. Amerika'da. Sen ne taraftansn? diye sordu. 19

Ben mi? dedim. Ben Siracusada domuum. Hayr, dedi. (Amerika'nn neresindensin? eyden... New York'tan, dedim. Bu yalandan sonra bir an iin ikimiz de sustuk. Ben ona bakyordum, o da siperliinin altndan belli belirsiz grnen gzleriyle bana bakyordu. Sonra, nerdeyse byk bir yumuaklkla, New York'ta iler nasl? yi mi? diye sordu. Para yok, dedim. Kazanacak para yok. Ne kar, dedi. Para kazanmadan da insan rahat edr. Aslnda ylesi daha da iyi... Kim bilir! dedim. Orada da isizlik var. sizlik o kadar nemli deil, dedi. Btn ktlk her zaman isizlikten gelmiyor. Mesele isizlik meselesi deil. evremizdeki br Sicilyallar gsterdi eliyle: Hi birimiz isiz deiliz, Hepimiz alyoruz. Hepimize portakal bahelerinde i var. Durdu, sesinin tonunu deitirerek devam etti, Sen isizlik yznden mi geri dnyorsun? Hayr, dedim. Bir ka gnlne geldim. Demek yle, dedi. Sabahlan da kahvalt ediyorsun. Sicilyallar sabahlar hi kahvalt etmezler. Sonra da sordu: Amerika'da herkes kahvalt eder mi? Hayr diyebilirdim, kendimin bile aslnda sabahlar bir ey yemediimi, ayrca gnde bir n bile yemek yiyemeyen birok insan tandm ve bunun btn dnyada aa yukar byle olduunu ona syleyebilirdim. Ama ona kar hi bir zaman gitmemi olduum Amerika hakknda kt bir sz syleyemezdim. Amerika bile olmayan, gerek ve somut 20

hi bir eyle ilgisi olmayan, yalnzca ona gre bu dnyadaki cennetin karl olan bir Amerika hakknda. Hayr diyemezdim, doru olmazd bu. Galiba, dedim. yi kt yerler... Ya leyin? diye sordu. Amerika'da herkes leyin de yemek yer mi? Galiba, dedim. yi kt bir eyler yerler... Ya akamlar? diye sordu. Akamlan da herkes yemek yer mi Amerika'da? Galiba, dedim. Bir eyler yerler elbet... Ekmek deil mi? dedi. Ekmekle peynir? Ekmekle sebze? Ekmekle et? Umutla soruyordu, ben de hayr diyemiyordum. Evet, dedim. Ekmek ve baka eyler... Sicilyal, bir an iin umutla susup durdu. Sonra ayaklarnn dibindeki kocaman, hareketsiz, kara, antann stnde rtlerin iinde iyice kaybolmu oturan ocuk yzl karsna bakt ve umutsuzlua kapld. aresizlik iinde daha nce vapurda yapm olduu gibi, eildi, sepetin kenarndaki ipi zd, bir portakal kard, dizleri bkl, yere eilmi bir ekilde durup karsna uzatt. Kadn bir kelime sylemeden portakal geri evirince adam elinde portakal utancndan ldracak gibi oldu. Portakal kendisi iin soymaya balad, lanetleri yutarm gibi de yiyip bitirdi. Buralarda biz bunu salatann iine koyarz, dedim. Sicilyal, Amerika'da m? dedi. Hayr, dedim. Bizim buralarda. Sicilyal, Bizim buralarda m? diye sordu. Salatann iine, biraz yala beraber. 21

Evet, yala beraber, dedim. Bir di te sarmsak ve tuz. Ekmekle yemek iin deil mi? dedi Sicilyal. Elbette, dedim. Ben hep yle yerdim. On be yl nce, ocukken. Demek yle yerdin? dedi Sicilyal. Haliniz vaktiniz yerindeymi. yle byle, diye cevap verdim. Sonra ekledim, Hi salatann iinde portakal yemedin mi? Bazen, dedi Sicilyal. Ama her zaman ya bulunmuyor. Doru, dedim. Her yl mahsul ayn olmaz. Bakarsn ya ktlasn Ekmek de her zaman bulunmuyor, dedi Sicilyal. Eer portakallar satamazsan, ekmek alamazsn. Sonra da portakallar kendin yemek zorunda kalrsn. Anladn m imdi? Byle aresizlik iinde portakaln yedi, buz kesmi parmaklarndan portakaln suyu damlyor, adam ayaklarnn dibinde portakal istemeyen ocuk yzl karsna bakyordu. Ama portakal insana ok iyi gelir, dedim. Bana bir ka tane satar msn? Sicilyal yutkunmasn bitirip ceketinin ucuyla parmaklarn sildi. Sahi mi? dedi. Elini sepete daldrp kuman altnda dolatrd ve drt, be, alt portakal kard. Peki ama neden? diye sordum. Portakal satmak o kadar g bir i mi? Hi satlmyor, dedi. Kimse almak istemiyor. Bu arada yeni gelen vagonlarla uzayan tren nerdeyse kalkacakt. 22

Sicilyal, Dardan da isteyen yok, diye devam etti. Sanki zehirliymi gibi, bizim portakallar. Patron da para yerine bize bununla deme yapyor. Biz de bu portakallar ne yapacamz bilemiyoruz. Kimse almak istemiyor. Yryerek Messina'ya geldik. Burada portakal alacak kimse yok. Reggio'ya, Villa San Giovanniye gidip baktk, oralarda da portakal alcs yok. Kimse almyor... stasyon memuru borusunu ttrd, tren de ddn. Kimsenin ald yok. Biz de trenlerde bir ileri bir geri hem kendi paramz hem de bu yklerin parasn vererekten bir para ekmek yiyemeden gidip geliyoruz. Kimseye bir ey satamyoruz. Kimse u portakallar almyor... Tren kalkt, ben de vagonlardan birinin sahanlna atladm. Hoa kal, hoa kal. Kimse istemiyor. Kimseler almyor. Sanki zehirli bunlar. Allann bels portakallar!

BE Kalkan trende kendimi ancak tahta sralardan birine atmtm ki, koridorda olanlarla ilgili bir takm sesler duydum. Olay denebilecek hi bir ey olmamt. Bir adam, o ufak tefek Sicilyal, o son szleri, yani hikyesinin sonunu bana tren kalktktan sonra bararak anlatmt. Bir takm szler sylenmiti, o kadar. te dardan duyulan seslerin sahibi olan iki kii aralarnda bunu tartyorlard. 23

Peki, ne istiyordu o adam? Bir eye kar kyordu sanki. Birisine di biliyor gibiydi. Bana kalrsa etrafndaki herkese karyd. Bana da yle geldi. Alktan bitikti! stasyonda olsaydm tutuklardm onu. Puro kokulu, canl, hafif yayk bir azla konuan seslerdi. Sicilya lehesiyle konuuyorlard. Bam koridora uzatp baktmda pencerenin yannda duran iri yapl, stlerinde paltolar, balarnda apkalar, biri bykl, biri byksz iki adam grdm. Arabac takmndan, ama iyi giyimli, varlkl grnl, ense-kulak yerinde, ancak belki de utangalklarn rtmek iin nazik olmaya alan ama kalabalktan kurtulamayan iki Sicilyal. ite iki bariton, dedim kendi kendime. Gerekten de, byksznn bir baritonunki gibi hafif burnundan gelen ho bir sesi vard. Sadece grevini yapm olurdun, dedi byksz. brnn bynn altnda leheyle konutuu zaman kulaa ho gelen puro imekten kslm bir sesi vard. Tabi, dedi. (Sadece grevimi yerine getirmi olurdum. Bam kompartmann iine ektim, baritonla ksk sesli konutuka, bir tral surat, bir bykly gzmde canlandrarak onlar dinlemeye devam ettim. Byksz, Bunun gibiler her zaman tutuklanma-l, dedi. Evet, tutuklanmal, dedi Bykl. Ne yapacaklar hi belli olmaz... 24

Alktan az kokan herkes tehlikelidir, dedi Byksz. Elbette. Bylelerinden her ey beklenir, dedi Bykl. Mesel, hrszlk, dedi Byksz. Elbette, dedi Bykl. Cinayet, dedi Byksz. phesiz, dedi Bykl. Sonra siyas sular, dedi Byksz. Birbirlerinin gznn iine bakp glmsediler birinin yznden brnn de arkasndan bunun byle olduunu grdm, bylece Bykl ile Byksz kar karya siyas su ilemek deyiminden ne anladklarn birbirlerine anlatmaya devam ettiler. Anlaldna gre, bir eit saygszlk ve dncesizlik oluyordu siyasi su, byle syleyip btn insanl ve insanlar suluyorlard; insan su ilemek iin domutur, diyorlard. Hangi snftan olursa olsun... Hangi inantan olursa olsun... dedi Bykl. Byksz ise, ster cahil olsun, ister okumu. Bykl, ister zengin olsun, ister yoksul. Byksz, Hepsi birdir. Bykl, Dkkn sahiplen. Byksz, Avukatlar. Bykl, Bizim Lodideki mezeci... Byksz, Bologna'daki avukat. Yeniden birbirlerinin gznn iine bakp glmsediler, ben de bunu gene birinin yznden, brnn srtndan izledim. Tren denizle portakal baheleri arasndan grltyle geip giderken o patrt arasnda bunlarn birbirlerine Lodideki mezeciyle^ 25

Bologna'yal avukatn hikyelerini anlatmalarn dinledim. Gryorsun ya, dedi Bykl, hi sayglar yok. Hi kimseyi dndkleri yok, dedi Byksz. Bykl, Bizim Lodi'deki berber... Byksz, Bizim Bologna'daki ev sahibi... Birbirlerine Lodi'deki berberle, Bologna'daki o avukat anlattlar. Bykl bir keresinde berberi yakalayp gn ierde tuttuunu syledi; Byksz da kendisi ayn eyi Bolognaya da bir kasaba yaptn syledi. Seslerinden yaptklar iten byk bir keyif duyduklar anlalyordu, keyiflerinden ve insanlar tutuklayp ieri atmay baarabilmenin sevincinden nerdeyse birbirlerinin boyunlarna sarlacaklard. Hep o pimanlktan uzak, o yaknan ama sonunda kendilerinden honut hava iinde birbirlerine bir takm eyler daha anlattlar. Sonra biraz kafalar kart ve birbirlerine, yleyse neden bakalarnn kendilerine kt gzle baktklarn sordular. Sicilyalyz da ondan, dedi Bykl. Tamam, Sicilyalyz da ondan, dedi Byksz. Lodi'de ya da Bolognaya da Sicilyal olmann ne demek olduunu anlattlar birbirlerine. Sonra birden Byksz ackl bir ah ekip kendi memleketleri Sicilya'da durumun daha da kt olduunu syledi. Ben Sciacca'da... dedi Byksz. Ben Mussumeli'de... dedi Bykl. Sciacca'yla Mussumeli'de olanlar bytmeye baladlar, Byksz annesinin utancndan kendisinin ne i yaptn gizlediini, soranlara Kadastroda altn sylediini anlatt.

26

Kadastro'da almak m! diye tekrarlad Byksz. Bir kere yle bellemiler baz ileri, dedi Bykl. Bilmez miyim? Bir takm khne inanlar, dedi Byksz. Bylece kendi memleketlerinde yaamann neden imknsz olduunu birbirlerine akladlar. Tren btn grlts patrtsyla denizin ve portakal bahelerinin arasndan geerken Byksz, u portakallara bak! Bykl, u denize bak! dedi. Her ikisi de kendi memleketleri Sciacca ve Mus-sumeli'de her eyin ne kadar gzel olduunu, ama gene de orada yaayamayacaklarn sylediler. Bykl, Zaten, oraya neden dndm ben de bilmiyorum, dedi. Al benden de o kadar, dedi Byksz. Karm Bologna'yaldr, oullarm da orada dodular, gene de... Bykl, Hi amaz, her yl iznime balar balamaz. Byksz, Hi amaz, hele ylba yaklarken... Bykl, Evet hele bu ay. Peki elimize ne geiyor? Byksz, Barsaklarmz bozuluyor... Bykl, Kanmz zehirleniyor... Burada kompartmann kaps hzla kapand daha dorusu karmda oturan adam tarafndan arplp kapatld. Birden araya kap girince, trenin grltsnden dardaki sesler duyulmaz oldu. Tren de portakal bahelerinin iinden, dalarla, deniz arasndan hzla uup gidiyordu. 27

Uzak tepelerde kar grnp kayboldu. Rzgr gkyzn bulutlardan temizlemiti, ama gne daha ortaya kmamt. Getiimiz yerleri hatrladm ve Messina'dan Catania'ya kadar olan yolun yarsna gelmi olduumuzu grdm. Dardaki o iki adamn seslerini artk duyamyordum. evreme bakp, ilgilenecek baka Sicilyallar aradm.

ALTI

Karmdaki adam, Kokuyu duymadnz m? dedi. Koridordaki seslerin sahipleri gibi arabac takmndan Nicosia'dan gelme ya Lombardia ya da Norman asll iri yan ama iten, ak szl, uzun boylu, mavi gzl bir Sicilyalyd. Gen deildi, aa yukar elli yalarnda grnyordu. Onu grnce babamn imdiki haline benzediini dndm; aslnda ben babam sadece siyah ve krmzlara brnm Macbethden paralar okuyan gen bir adam olarak hatrlyordum. Adam ya Nicosia ya da Aidone'de yetirni olmalyd, nk u yu hl Val Demone'deki Lombard blgelerinde konuulduu gibi sylyordu. Kokuyu duymadnz m dedi. Kk sakalna kr dm, mavi gzl kaln kal bir adamd, nc mevki kompartmann o souunda ceketsiz oturuyordu belki de yalnz bu yan arabacya benziyordu, baka hi bir eyi deil. Seyrek sakalnn ve bynn stnden yzn buruturan bir hareket yapt. Gene de tysz bir adam saylmazd. Ufak siyah kareli gmleinin s28

val kollarndan rahata grnyordu bu, gmleinin stne de alt tane kk cebi olan kocaman bir yelek giymiti. Koku mu? Ne kokusu? dedim. Ne! Yoksa burnunuz koku almyor mu? dedi. Bilmem. Hangi kokudan bahsettiinizi anlayamadm? dedim. Demek yle! dedi. Hangi kokudan bahsettiimi anlamam, dedi kompartmandaki br yolculara dnerek. kiiydiler. Biri bana yumuak bir kasket geirmi, ufak tefek, bir atkya brnm, bir deri bir kemik kalm, sar suratl gen bir adamd. Kar srada bana apraz den yerde, pencere kenarnda oturuyordu. kincisi de genti, ama salkl, gl kuvvetli, karayaz, halktan biriydi ve her halde Catanialyd. Benim sramn br ucunda, hasta adamn karsna den yerde oturuyordu. ncs yznde tek kl ya da sa olmayan ufack bir adamd, derisi kutu biiminde pul pul kabarmt, insan derisi gibi deil, nerdeyse kaplumbaa derisi gibiydi. nanlmaz derecede kk, kavruk, kurumu yaprak gibi bir adamcazd. Roccalumerada trene binmiti Koca Lombardial ile hasta adamn arasnda eer ona oturmak denebilirse kolunu dayamas iin srann arkasnda duran paray aaya ekmeden ylece brakm ve srann ucuna oturmutu. Koca Lombardial arkadalarna dnp daha ok onu hedef alarak konutu. Ne kokusundan sz ettiimi anlamam, dedi. Cansz, nereden kt belli olmayan, bir sln

29

balangc ya da rzgrn hrtsna benzer bir ses duyuldu: Heh, ufack ihtiyar glyordu. Ama onun ilk gl deildi bu ieri girdii andan beri, gzleriyle, nereye bakt iyice belirli, canl gzleriyle, nne, karsna, bana, oturduumuz sraya, gen Catanialya bakp sevinle glyordu. nanlr gibi deil! Hangi kokudan sz ettiimi anlamyormu, dedi Koca Lombardial. Hepsi bana bakp katla katla glmeye baladlar, hasta adamnki hastalara yarar, sessiz, belirsiz bir glt. Evet! dedim ben de glerek. Bir trl anlayamyorum... koku filn duyduum yok... te o srada gen Catanial sze kart. Krmz yz, kvrck sal ba, iri elleri ve ayaklar, kocaman kunduralaryla ne doru eilip: Beyefendi, koridordan gelen kokuyu sylyor, dedi. Koridordan m? dedim. una bakn! nanlr gibi deil! dedi Koca Lombardial. Farkna varmam. Beyefendi, o iki adamn kartt kokudan sz ediyordu, dedi Catanial. Onlardan m? dedim. Pencerenin yannda duran iki adamdan m? Kokuyorlar myd? Ne kokusu? Yeniden ihtiyarn cansz, clz bir sla benzeyen kahkahasn duydum. Az bir kumbarann deliine benziyordu. Hasta adamn da hareketsiz, atksna brnm, sessizce lgn kahkahalar atmakta olduunu grdm. Koca Lombardial nerdeyse fkeden kuduracak gibiydi; ama babamn gzlerini hatrlatan mavi gzleri neeyle ldyordu. 30

O zaman kokunun ne olduunu ben de anlayp, glmeye baladm. Ha, koku, deil mi! diye bardm. Koku! Herkes hayatndan memnundu, herkes rahatlamt. Koridordaki o iki adam da ocukluklarn geirdikleri kylerine slaya dnyorlard. Dorusu ok tuhaf, dedim. Dnyann hi bir yerinde Sicilya'da olduu kadar kt gzle baklmaz. Gene de italya'da bu ii yapanlarn hemen hemen hepsi Sicilyaldr. Hepsi Sicilyal mdr? dedi Koca Lombardial. yle, dedim. Son on be yl iinde talya'da epeyce dolatm. Floransada oturdum, Bologna'da, Torino'da oturdum. imdi de Milano'daym. Nereye gittiysem, bu ii yapanlar hep Sicilyallard. Doru. Benim de dolaan bir amcaolum var, o da yle sylyor, dedi Catanial. Eh, anlalmayacak bir yan yok bunun, dedi Koca Lombardial. Biz Sicilyallar ii hzn dolu insanlarz. Hznl m? dedim. Ufack ihtiyarn, ufack gler yzne, glmekten katlan ufack gzlerine bakarak. ok hznl! dedi Koca Lombardial. Yasl bile denebilir. Herkes her eyin kt yann grmeye hazr. htiyarn, ufack yzne bakmakta devam edip, cevap vermedim. Koca Lombardial devam etti: Her zaman baka bir ey iin umutlanrlar, daha iyi bir ey iin, her zaman da onu elde edemeyeceklerinden yaknrlar... Her zaman kalbi krk, her 31

zaman zgn... Her zaman iin iin intihar etmeyi kurarlar. Evet, dorusu bu, dedi Catanial iten bir sesle. Sonra da kocaman kunduralarnn burunlarn incelemeye koyuldu. Gzlerini ihtiyarn gzlerinden ayrmakszn, Syledikleriniz doru olabilir, ama bu meslei semeleriyle ne ilgisi var bunun? dedim. Bence biraz ilgisi var, dedi Koca Lombardial. Bence ilgisi var. imdi size aklayamam, ama ilgisi var. Terkedilmi bir adam ne yapar? Kaybolan, bir kenara itilen bir adam ne yapar? Hayatta en nefret ettii ii yapar. Sebebi bu bence. Eer bu ii yapanlarn ou Sicilyallarsa bunun anlalmayacak bir yan yok, dedi.

YED Bundan sonra Koca Lombardial kendinden sz etmeye balad. Bbrek rahatszl yznden Messi-naya doktora grnmeye gitmiti, imdi de Messina'-dan trene binmi Leonforte'ye dnyordu. Val De-mone'de Enna ile Nicosiann arasnda kalan Leon-forte'de oturuyordu. Oralyd. gzel kz ocuu olan bir toprak sahibiydi. Kendisi byle sylemiti: gzel kz ocuu, bir at vard, binip topraklarn dolarken kendini oralarn kral sanrd, nk o kadar kurumlu ve iri bir att bu. Ama attan inince kralln devam ettirecek bir neden bulamyordu, aslnda onun szleriyle kralln devam ettirebilmesi iin, kendinde ve ruhunda birtakm yenilikler hissetmesi, deitiini anlatacak yeni duyarlklar edinmesi 32

gerekiyordu. Varn younu, atn ve topran bile elden karmaya razyd yeter ki kendi deyimiyle insanlarla anlam bir ekilde yaayabilmek iin, kendi kendisini sulayacak bir eyi bulunmasn. Aslnda kendime kar utan duymam gerektiren belli bir ey de yok, dedi. Hi bir ey. imi dkmek iin konutuumu da sanmayn. Ama insanl dnnce rahatm kayor. Taptaze bir vicdan olmasn istiyordu kendisi byle diyordu: taptaze yle bir vicdan ki her zaman yerine getirmekte olduu grevlerinin dnda baka sorumluluklar, insanlara kar yeni daha yce devler yklensin. nk her zaman yerine getirilen devler insann iini rahatlatmaz olmutu. nsan hi bir ey baaramam gibi oluyordu bu durumlarda. Kii kendi kendisini honutsuzluk ve hayal krkl iinde brakyordu. Ben, insanln yeni bir eye hazr olduuna inanyorum, dedi. Yalnz hrszlk etmemeye, adam ldrmemeye, iyi bir vatanda olmaya deil... Bunun tesinde baka bir eye. Yeni ve baka devleri yklenmeye hazr olduuna inanyorum insanln. Bizim iimizde duyduumuz da bu, sanyorum, baka devler yklenme istei, yeni iler baarma istei. Yeni bir duyarlkla vicdanmzn bize gsterdii yeni iler baarma istei. Konumasn burada kesince Catanial atld: Doru, dedi. Sonra gzlerini kocaman ayak parmaklarna dikti. Evet, dedi. Bence doru sylyorsunuz. Kunduralarna bakmaya devam ediyordu. Sa33/3

Ikl, kanl canl bir grn olsa bile, gl ama evcilletirilmi bir hayvann, bir at ya da bir kz gibi bir hayvann hznl havas vard onda. Yeniden, hastalna bir ad bulunmu gibi inanm bir sesle, Evet, doru, dedi. Gene de kendisi ile ilgili bir ey anlatmadan sormakla yetindi: Siz, profesr msnz? Profesr m? Ben mi? diye hayret etti Koca Lombardial. Lombardialnn yannda oturan ihtiyarck da o kurumu yapraa benzeyen gvdesinden kopmu sesiyle, Heh, deyip varln belli etti. Azndan birtakm szler kan kurumu bir hasr parasyd sanki. Heh, heh, diye gld iki kere. Kaplumbaann d kabuunu andran kara, derimsi, yznde glen, gzleri prl prld. Heh, dedi az kumbara delii gibi aralanarak. Koca Lombardial ona dnerek, Glecek bir ey yok Dedecik, glecek bir ey yok, dedi. Yeniden, en batan balayarak hikyesini anlatmaya koyuldu: Messina yolculuu, Leonforte'nin st taraflarna den topraklan, kendi deyimiyle biri brnden gzel kz ocuu, heybetli ve kurumlu at, insanlarla anlaamayan, onlarla anlamak iin yeni bir vicdann ve yeni devlerin yklenilmesi gerekliliini duyan kendisi hakknda konutu. Bu szlerden ou zaman dorudan doruya Koca Lombardialya bakp sla benzeyen o clz sesiyle, heh, deyip, glen ufak ihtiyara sylenmiti. Peki ama neden? dedi Koca Lombardial birden ihtiyara. Neden byle rahatsz bir ekilde oturuyorsun. unu arkaya kaldrabiliriz. 34

Byle diyerek ihtiyarca tehlikeli bir ekilde tneyip dururken arkasnda destek olan tahta kol des-desteini kaldrverdi. Bu kalkar, dedi Koca Lom-bardial. htiyar dnp yukar kaldrlm kol desteine bakt ve bir ka kere, heh, heh, dedi. Sonra yeniden kendine sknt veren oturu biimini ald. Kk sert derili eliyle kendi boyundaki bir bastonun ylanba biiminde oyulmu sapn kavramt. htiyar kol desteine bakmak iin dnd zaman ylann ban grdm, sonra da sapn aznda yeil bir eye gzm takld, portakal dalnn ucunda yeil yaprakk. htiyar da beni grmt, yeniden heh dedi. Dal parasn ylann azndan alp ylannkinden pek de farkl olmayan kendi ince aznn iine soktu. Koca Lombardial orada oturanlarn hepsine birden dnerek, Bence asl mesele u, dedi. Artk devimizi, devlerimizi yerine getirmek bizi tatmin etmiyor. Onlar yerine getirmek bir eit duygusuzlua yol amakta, devler yerine getirildikten sonra iimizde bir rahatlama olmuyor. Sebebi de bu devler artk ok eskimi eyler, ok eski ve ok kolaylam sorumluluklar. Bunlar gerek vicdann ihtiyalar deil artk... Gerekten hoca deil misiniz? diye sordu Catanial. Boa gibi salkl, boa gibi hzn dolu bir duruu vard; durmadan kunduralarna bakyordu. Ben mi hocaymm? dedi Koca Lombardial. Bende profesre benzer bir taraf var m? Cahil deilim elbette. Canm isterse elime bir kitap alp okuyabilirim, ama profesr deilim. ocukluumda Sa35

lesianlarn okuluna gndermilerdi, ama profesr deilim. Bylece Catania'dan bir nceki istasyona varm olduk. Kara tatan Gatania ehrinin d mahallelerine varmtk bile. Kuru hasr paras gibi, heh, heh, diyen ihtiyarck birden kalkp trenden indi. Catania'ya girdiimizde de tren yolunun aasnda kalan kara tal binalarn doldurduu sokaklarda gne parlyordu. Gatania istasyonunda durunca, Gatanial ile birlikte Koca Lombardial da indi, ben de pencereden bakarken Byklyla Bykszn da inmi olduklarn grdm. Aslnda herkes inmiti, yolculuumuz bu sefer gnein altnda, bo vagonlarda yeniden balad, ben de onlarla neden inmediimi dndm. Nasl olsa biletim Siracusa'ya kadard. Bo yaylann bir ucundan br ucuna, gne altnda, bo kompartmann iinde yolculuuma devam edecektim. Koridordan kompartmana dndmde sar benizli hasta gen adam atksna brnm, kasketi banda yerinde oturur buldum. Sessizce birbirimizle baktktan sonra birlikte olmamz beni sevindirmiti gnein kavurduu bo yaylada yoluma devam ettim. Sonunda yeil, stmal bataklklar evrelemeye balad yolumuzu. Lentini'ye varmtk. Buras portakal baheleri ve bataklklarla kapl uzun yeil yamalarn alt yakasnda bir yerdi. Atksna brnen gen adam trenden indi ve bo, stmal istasyonda dururken gnete titremeye balad. imdi, yapayalnzdm ve tren kayalk bir arazinin iinden denizi bir yanna alm hzla Siracusa'ya doru ilerliyordu. Gzlerimi kaldrdm, karmda koridorda Byksz duruyordu. Bana bakyordu.

SEKZ

Glmsedi. Koridorda, arkasnda gnein klar, kayalk manzara ve deniz ylece duruyordu. Btn vagonda, belki de btn trende yalnz ikimiz bo krlar ap hzla yol alyorduk. Kendisi patlcan rengi paltosu ve apkasyla, iri yar, karmda dururken, tral, pipo imeye merakl yz bana glmsedi. Kompartmana girip oturmaya davrand. Oturduktan sonra, Msaade eder misiniz? dedi. Rica ederim! diye cevap verdim. Buyrun oturun. znimle oraya oturmu olduu iin mutluydu isteseydi vagonda baka bir yer de bulurdu kendine yalnz yer bulmaktan deil, baka bir insann, benim bulunduum yerde oturabilmekten mutluluk duyuyordu. Catania'da indiniz sanmtm, dedim. Sevinle, Ya, demek beni grdnz, dedi. Arkadam Caltanissetta trenine bindirdim. Son dakikada bizim trene atladm. vle mi? dedim. Son vagona atlayabildim, dedi. Ya! dedim. Son saniyede yetitim, dedi. Ya! dedim. Arada bir birinci, bir de ikinci mevki vagon var, dedi. Onun iin orada eyamdan ayr oturmak zorunda kaldm. 37

Ya! dedim. Tren Lentini'ye gelince indim, bu tarafa getim, dedi. Ben yeniden, Ya! dedim. Konumasn kesti, bir an her eyi anlatt iin hayatndan memnun, sessizce oturdu, sonra iini ekti, ve glmseyerek: Eyam burada kald iin biraz canm skld dorusu, dedi. Haklsnz, dedim. Hi belli olmaz. Doru deil mi? dedi. Hi belli olmaz. u ne id bersiz oraya buraya gidip gelen adamlar yok mu. Doru, dedim. u ne id belirsizler yok mu. Lentini'de trenden inen adam gibi. Hangisi? dedim. Yz gz sarl olan m? Evet, dedi. O yz gz sarl olan. Katile benzemiyor muydu? Cevap vermedim, o iini ekti ve etrafna gz gezdirdi, kompartmanda asl bulunan ufak tefek plkalarda yazl eyleri okudu, pencereden dar krlara bakt, bo, plak kayalarla denk den topraklar, kvr.lan ky eridini seyretti ve neden sonra: Kadastro'da alyorum, dedi. Ya, dedim, yle mi? Peki, ne yapyorsunuz? Tatilinizi geirmeye mi dnyorsunuz memlekete? Evet, dedi. iznim var da Sciacca'ya gidiyorum, oralym ben. Demek Sciacca'ya, dedim. Peki uzaktan m geliyorsunuz? Bologna'dan, diye cevap verdi. Orada al38

yorum. Karm da Bolognaldr, oullarm da orada dodu. Sesi mutlu olduunu gsteriyordu. Yani buradan Sciacca'ya gidiyorsunuz, dedim. Evet," dedi. Buradan Siracusa, Spaccaforno, Modica, Genii, Donnafugata. Vittoria, Falconara, dedim. Licata. Aaah! dedi. Girgenti. Rica ederim, Agrigento, dedim. Evet ama, Caltanissetta'dan gitseydiniz daha iyi olmaz myd sizin iin? dedim. Elbette olurdu, dedi. Sekiz liret de daha ucuz olurdu ama bu hat boylu boyunca deniz kysndan gidiyor. Denizi sever misiniz? diye sordum. Bilmem, dedi. Galiba seviyorum. Her neyse, bu hatt severim dorusu. ini ekip glmsedi. Sonra ayaa kalkarak: Msaadenizle, dedi. Yandaki kompartmana gidip elinde ocuklarn okula giderken tadklar yemek antalarna benzer bir antayla dnd. Telden yaplm ufak bir antayd bu. antay dizlerinin ve bodur bacaklarnn stne koyup at, iinden biraz ekmek kard. Ekmek, dedi bir yandan glerken, bir yandan da halinden memnun olduunu gsterir bir ses kard. Sonra uzun bir omlet kard antadan ve gene glmsedi. Omlet! dedi. Cevap olarak ben de glmsedim. akyla omleti ikiye bld ve yarsn bana uzatt. Hayr, teekkr ederim, dedim omleti bana doru uzatan elini iterek.

39

Surat karard. Nasl? dedi. Bir para almayacak msnz? Karnm a deil, dedim. O, A deil misiniz? insan yolculukta her zaman ackr. Ben; Daha saat bir bile olmad. Siracusa'da yiyeceim. O, Olsun. Siz imdi balayn. Siracusa'da devam edersiniz. Ben; Olacak i deil. Sonra itahm kapanr. Yz daha da karard. Israr etmeye devam etti. Kadastro'da alyorum ama ben, dedi yeniden. O kadar kt davranmayn bana. Kabul etmi olmak iin bile olsa... Bunun zerine kabul ettim ve omleti onunla birlikte yedim. Memnundu, ben bile bir bakma memnundum, onu memnun etmi olduum iin memnundum. Omleti onun gibi iniyor, ellerimi onun gibi omletle kirletiyordum. Bu arada, gemileri, deniz uaklar, tuz madenleri, can ekien evlerin meydana getirdii tepeciiyle denizin ortasnda ykselen Augusta'y getik. Siracusa'ya yaklayorduk. Bombo arazide Siracusa krfezinin kenarndan tren akp gidiyordu. Siracusa'da itahnz daha da alm olacak, dedi ve ekledi, Siracusa'da m kalyorsunuz? Evet, diye cevap verdim. Orada m oturuyorsunuz? dedi. Hayr, dedim. Orada oturmuyorum. Evet ama Siracusa'da hi tandnz yok mu? dedi. Hayr, dedim. yleyse i iin gidiyorsunuz, dedi. 40

Yoo, dedim. Hayr. Bana bakarken biraz bozulmu gibiydi, omletin yarsn kendisi yiyor, br yarsn da benim na! yediimi seyrediyordu. Ben, Gzel bariton bir sesiniz var, dedim. Birden yz kzard. Ya! dedi. Ne yani. Kendiniz de bilmiyor musunuz? dedim. Bilmekse, tabii biliyorum, dedi yz kzara-rak. Hayatndan memnundu. Ben de, Elbette, dedim. Bu gne kadar iyi bir sesiniz olduunu bilmeden yaayacak deildiniz ya. Yazk ki, ark syleyebileceiniz bir meslekte alacanz yerde, kadastroda alyorsunuz, dedim. Haklsnz, dedi. Ne kadar isterdim ark sylemeyi. Falstaff Rigoletto'yu. Avrupa'nn btn operalarnda... Sokaklarnda bile olsa ne kar, dedim. Her ey memurluktan daha iyidir. Ah, evet, belki de, dedi. Konumasn kesti, biraz bozulmutu, sessizce oturup omletini inedi. Kayalk dnemeci geince, denize kar Siracusa Katedrali koca bir kaya gibi ykseldi. te Siracusaya geldik, dedim. Bana bakt ve glmsedi. Siz de yerinize vardnz, dedi. Tren istasyona girerken birbirimize iyi gnler diledik. Hemen gidip aktarmam yapacam, dedi. Siracusa'da indim. Buras benim doduum ve on be yl nce yola ktm yerdi, hayat yolculu41

umdaki istasyonlardan biriydi. Bir kere daha eyasn indirirken, szm ona kadastro memuru, aslnda Byksz, bana doru ban sallayarak, Hoa kal, dedi. Peki ama Siracusa'da ne yapacaksnz? Cevap vermek zorunda kalmayacam kadar kendisinden uzaklamtm, onun iin k kapsna doru yrdm ve kendisini bir daha hi grmedim. te Siracusadaydm. Evet ama Siracusa'da ne yapabilirdim? Buraya neden gelmitim? Neden Siracusaya bir bilet almtm da baka bir yere deil. Nereye varacam benim iin hi nemi olmayan bir sorundu. Aslnda Siracusa'da ya da baka bir yerde oluum umurumda bile deildi. Benim iin her ey birdi. Sicilyadaydm. Sicilya'y grmeye gelmitim. Rahata yeniden trene atlayp evime bile dnebilirdim. Ama portakalcy, Bykly ve Byksz, Koca Lombardialy, Catanialy, kuru ot gibi ses karan ufak ihtiyarc, atksna sarl stmal gen adam grm ve tanmtm, onun iin ister Siracusa'da olaym, ister baka bir yerde, artk bulunduum yere kar kaytsz kalamazdm. Bendeki eeklie bak! dedim kendi kendime. Neden gidip annemi grmedim buraya geleceim yerde. Ayn paraya imdi dalara kmtm bile... Birden elimde anneme yazp, postalamam olduum doum gn kart belirdi. Aklma Araln sekizi olduu geldi. Allah belsn versin! diye dndm. Zavall kadncaz. Eer bugn bu kart kendim gtrp vermezsem, hi bir zaman zamannda eline gemeyecek. Bylece, i hatlarn bulunduu istasyona, dalara annemin yanna gitmek iin param olup olmadn renmeye gittim. 42

KNC BLM

DOKUZ O gneli Aralk gnnde saat leden sonra t. Grnmeyen denizin uultusunun eliinde kk tren minik yeil vagonlaryla, nce kayalk bir yarn iinden geti, sonra dar bir firavun inciri bahesine girdi. Buras Siracusa'dan ierlere, dalara giden demiryolu hatlarndan biriydi. Yolumuz Sortino, Palazzolo, Monet Lauro, Vizzini, Grammichele'-ye doru uzanyordu. stasyonlar birer birer geiyorduk, ahap istasyon kulbeleri, gnein altnda prldayan krmz kasketleriyle istasyon efleri, daraacn andran firavun inciri aalan bir alp bir kapanyordu yolumuzun stnde. evremizi gz alabildiine saran bu aalar sanki mavi tatan uyulmulard. Karmza kan tek canl, demiryolunun yansra yola dm, talam aalardan diken tal krmz yemileri toplamaya alan bir ocuk oldu. Tren yanndan geerken bir nara att. Ormann iindeki maaralarda rzgr btn hzyla esiyordu; tren durunca daha nce denizin uultusuna benzeyen sesler geliyordu insann kulana,

bir de belli belirsiz patlamalar duyuluyordu. Ufack krmz bir bayrak sallanyor, tren duruyor, sonra yeniden hareket ediyordu. Sk firavun incirlerinin arasndan bir takm evler gze arpyordu; tren st ste binmi damlarn arasnda bir kprnn zerinde duruyor; bir tnelden geiyor, sonra gene aalar ve yerinden oynam iri kaya paralar arasnda kaybolup gidiyordu. Ufak bir ocuktan baka canl bir eyle karlamadk. ocuk aceleyle yol alan trene seslendi; gne ocuun sesini, krmz bayrakklar, istasyon eflerinin krmz kasketlerini kavururcasna parlatyordu. Sonra birden krmz kasket, krmz bayrak ve ocuun sesi gnei yitirdiler, firavun incirlerinin altnda her ey karard. Bir k huzmesi belirdi. Dibinde biraz su bulunan bir patikadan bir eek ayaklarn slatarak geti. Tren ykselerek tnellere girip kmaya devam etti. Uzakta dalarn sivri tepeleri ve yarlar grlyordu. Tren durduu zaman aadaki vadide kyler drtl, beli ufak k kmeleri halinde seiliyordu. Bir alayann grltl ak duyuldu ve bir ses bard: Vizzini'ye geldik. imdi alayan trenin yan banda grldyordu, tren durmutu. Suyun yanna, karanlk geceye admmz attk, bir yanmzda da, br yanmzda gkyz vard. Buras Vizzini'ydi, geceyi orada keiboynuzu kokan bir odada geirdim. Bizim kye kalkan posta yoktu, son bir ka geceyi uykusuz geirmitim, ayrca souktan donuyordum. Bir araba bulunmamas hi canm skmad. Btn istediim yatp uyumakt. Onun iin btn o keiboynuzu kokular arasnda hayatmn en derin uykusuna daldm. Keiboynuzu ieinin ko46

kularyla ykanm, kepenksiz bir pencereden ieri szan gn yla uyandm. Vizzini'den henz uykudan uyanmam bir kafayla posta arabasna binip yola ktm, vadiyi getik, alayann yolunun yan bandan gece durmadan ykseldik, ykseldik; derken bir ses duyuldu, Kara bakn!

ON

Annemin kynn daha yksek mahallelerine kan uzun merdivenlerin banda posta arabasndan inince kendi kendime, Bakn u ie, annemin evindeyim! dedim. Kyn ad bir duvara, tpk her yl anneme gnderdiim tebrik kartna yazdm gibi, kazlmt. Geri kalan ok eski evlerin arasnda ykselen merdivenlerin, dalarn, karla kapl damlarn, birden, bir iki kere ocukluumda da gzme tpk bu gnk gibi grndklerini hatrladm. Orada bulunmam bir umursamazlk sonucu deildi, geldiim iin sevinliydim. Siracusa'da kalmadm iin sevinliydim, trenle gerisin geri kuzey talya'ya dnmediim iin sevinliydim, yolculuumun sonuna daha gelmemi olduum iin sevinliydim. En nemlisi, yolculuun sonuna gelmemi olmakt belki de en basndaydm yolculuumun! Diyeceim, ykselen merdivenlere, evlere, kubbelere, kayalk yarlara aklm evlere, aadaki vadide grnen damlara, bir atdan ykselen dumana, karla kapl topraklara, kuru otlara, gnein altnda dkme-demir emenin etrafna toplanm o-

47

cuklara, atlam buz stnde gezinen plak ocuk ayaklarna bakarken iimden bunlar geiyordu. Kendi kendime yeniden, Bakn u ie, annemin evindeyim, dedim. Orada bulunuum bana beklenmedik bir olaym gibi geldi, tpk insann anszn kendisini gemite beklemedii bir noktada hatrlaynda olduu gibi nerdeyse gerek d bir durum. Drdnc boyutta bir yolculua kyormuum gibi bir duyguya kapldm. Burada oluumla, Siracusa'da oluum arasnda hi bir ey olmam gibiydi, ya da bir dten te, ruhsal bir aradan baka hi bir ey olmamt. Bundan baka, burada bulunmam yalnz kendimce verilmi bir kararn sonucuydu, bedenmin deil belleimin bir hareketiydi; sabah, serin da havas, burada bulunmamn verdii sevin de buna balanabilirdi. Bugn hl dnm, Araln dokuzu deil sekiziymi gibi, bir gn nce annemin doum gnnde burada olamayma da zlmyordum. Sanki drdnc boyutta bir gnd bugn. Annemin bulunduum yerden daha yksekte oturduunu biliyordum, nk ocukken dedemleri grmeye geldiimde bu merdivenlerden ktm hatrlyordum. Onun iin trmanmaya baladm. Merdivenlerden karken baz evlerin nnde yakacak odun ynlar bir iki metrede bir de bir para kar grnyordu. Vakit leye yakn olduu halde insan ten k gnei altnda merdivenlerin geni dalara ve karla lekelenmi vadilere alan tepesine vardm. Ortalkta plak ayaklar souktan yara olmu ocuklardan baka kimseler yoktu. Evlerin arasnda oraya buraya doru yrdm, gene hayal meyal hatrladm byk bir kilisenin kubbesinin evresinde dolandm. Elimde doum gn kart dolanyordum. 48

Kartn stnde annemin oturduu sokan ad ve evin numaras yazlyd, postac gibi elimdeki karta bakarak, biraz da hatrladklarmla evi kolayca buldum. Ayrca uval ve f satan bir dkkna da dantm. Bylece, annem Signora Concezione Ferrauto'nun kapsn, elimde doum gnn kutlayan kart, dudaklarmda Concezione Ferrauto, kelimeleri olan bir postac gibi aldm. Kck bir bahenin dibinde n kapsna bir ka basamakla klan ev sokan sorumdayd. Gne nlaryla ykanm basamaklar kp, bir kere daha elimdeki kartn adresine baktm. Annemin evine gelmitim. Eii tandm, orada olmam kaytszlkla karlayamyordum, drdnc boyutta yaptm yolculuumun doruk noktasyd bu an. Kapy itip ieri girince br odadan bir ses, Kim var orda? dedi. On be yldr unuttuum sesi tandm. On be yl nceki o sesi imdi hatrlyordum. Tiz ve berrak bir sesti bu. ocukluumda annemin bir odadan br odaya nasl seslenerek konutuunu hatrladm. Signora Concezione, dedim.

ONBIR

Uzun boylu, ak renk sal bir kadn belirdi ve annemi hi unutmam olduumu anladm. Uzun boylu, ak kahverengi nerdeyse sar sal, ene ve burun izgileri sert, kara gzl bir kadn. memesi iin omuzlarna krmz br al almt. Bir kahkaha attm. Nice nice yllara, dedim.

49/4

Ah, Silvestro, sen misin? diyerek annem bana doru yrd. Yanandan oluna yarar bir biimde onu ptm. O da beni yanamdan pt ve, Seni buralara hangi rzgr att? diye sordu. Beni nasl tandn? diye sordum. Annem glerek, Ben de kendime ayn eyi soruyordum, dedi. Burnumuza atete kzarmakta olan ringa balnn kokusu geldi. Annem, Hadi mutfaa gidelim, atein stnde bir ringa var, dedi. Yandaki odaya getik, gne karyolann kara demir parmaklna vurmutu, oradan da mutfaa getik, ufack mutfan her yan gne iindeydi. Yerde, tahta bir tepsinin stnde ii ate dolu bakr bir mangal vard.'Mangaln stnde dumanlar tte tte ringa kzaryordu. Annem eilip bal evirdi. ok lezzetlidir, tadna baknca sen de anlayacaksn ya, dedi Kokuyu iime ekerken, Evet, dedim. Hi de kaytsz deildim, koku houma gitmiti, ocukluumda yediim yemeklerin tad vard bu kokuda. Daha lezzetli bir ey olamaz, dedim ve sordum, Biz kkken de ringa yemez miydik? Elbette, dedi annem. Kn ringa, yazn krmzbiber. Her zaman yle yerdik. Hatrlamyor musun? Kenger otuyla bakla da yerdik, dedim, hatrlayarak. Evet, dedi annem, sen baklayla kenger otuna baylrdn. Sahi mi! dedim. Kenger otuyla baklaya baylr mydm? Annem de, Evet, her zaman bir tabak daha isterdin. Bir de kurutulmu domates, soan ve domuz yayla piirilmi mercimek yemeini ok severdin. 50

Bir para da biberiye dal olurdu iinde. Evet, bir para da biberiye dal, dedi annem. Ondan da hep bir tabak daha isterdim, deil mi? dedim. sterdin, isterdin! Sen de Esau gibiydin. Bir tabak daha mercimekle miras hakknz bile deitirmeye razydnz... leden sonra saat te ya da drtte trenle eve dnnz grr gibiyim. Doru, dedim. Yk treniyle, bavullarn konduu vagonda, nce ben tek bama, sonra da Felice'yle ben, sonra ben, Felice ve Liborio... Arsz farelerden farknz yoktu, dedi annem. Gzel sal balarnz, kara yzleriniz, elleriniz her zaman kapkara. Hemen, 'Anne bugn mercimek mi var?' sorusunu yaptrverirdiniz. Bizim hat boyunda hat bekilerinin lojmanlarnda oturduumuz zamanlar m diyorsun? dedim. San Cataldo'da, Serradifalco'da, Acqaviva'da oturduumuz btn istasyonlarda iner, eve kadar bir iki kilometre yrrdk. Bazen kilometreyi bile bulurdu, dedi annem. Tren geince sizin yolda olduunuzu anlar mercimei stmaya, ringalar piirmeye balardm, sonra da sizin barmalarnz duyardm, 'Kara, Kara! Kara m? Neden 'Kara' diye barrdk? diye sordum. Evet, evet, 'kara' deyip dururdunuz. Oynadnz bir oyundu, dedi annem. Bir keresinde de hat bekisinin kulbesi bir yokuun bandayd, onun iin tren oradan geerken yavalard. Sizler de hareket eden trenden atlamasn renmitiniz o zamanlar, evin nnde trenden atlayverirdiniz. Trenin altnda kalacaksnz diye dm kopard da, sizi kapnn nnde

51

elimde bir sopayla beklerdim. Bizi dver miydin, sonra? diye sordum. Elbette! Hatrlyor musun? Sizleri iyice bir slatrdm o sopayla. Bazen da a brakrdm. Elinde balkla yeniden ayaa kalkt annem. Bal kuyruundan tutmu nce bir yann sonra br yann dikkatle inceliyordu. Ringann kokusunda annemin genlik yzn hatrladm; tam u anda yllarn deitirdii ve bakalatrd imdiki yzyle birlikte o zamanki yz gzmn nne geldi. Annem buydu demek ki: on be yl nceki insann iine korku veren gen, elinde sopasyla yk treninden atlamamz bekleyen annemin hatrladm grn ile on be yllk ayrlmz sresince olumu imdiki yz; bylece annem iki kat gereklik kazanm oluyordu. Elindeki o iyice pimi ama hi bir yan yanmam ringann nce bir yann sonra br yann dikkatle incelemeye devam ediyordu. Ringann da kafamda bir imdiki grn bir de gemiteki grn belirdi. Bylece her ey iki kat gereklik kazanyordu; bir eski gereklii, bir imdiki gereklii. Gne, souk hava, mutfan ortasnda duran bakr mangal yeryznn imdi stnde bulunduum bu kesinin bilincinde olmam, her ey bu iki kat gereklikle doluydu. Belki bu yzden, burada bulunmam benim iin umursanmayacak bir olay deildi, nk bu iki kat gereklii olan bir eye doru yaplm bir yolculuktu; her ey, Messina'dan buraya yaptm yolculuk, vapurdaki portakallar, trendeki Koca Lombardial, Bykl ile Byksz, yeil stma dolu bataklklar, Siracusa ve sonunda btn Sicilya her eyin gereklii iki kat artm, yolculuum drdnc bir boyut kazanmt. 52

ON K Ringa temizlenmi, tabaa konmu, stne ya gezdirilmi, annemle ben de masaya gemitik mutfakta demek istiyorum. Annem arkasn ieri do lan gne klarna vermi, kestane salar prl prl, krmz al omuzlarnda ylece oturuyordu. Masa duvara dayalyd, annemle ben kar karya oturduk; yerde bakr mangaln zerinde bir tabak iinde yada yzer gibi ringa duruyordu. Annem bana bir peete frlatp, elime ufak bir tabakla atal tututurdu, ekmecelerden birinden yars yenmi bir somun ekmek kararak. Masa rtsn koymazsak kusura bakmazsn, deil mi? dedi. Annem, Artk ihtiyarladm, her gn masa rtsyle uraamyorum, dedi. Ben de, Pazar ve Bayram gnleri dnda ocukluumda her gn plak masada yemek yediimizi hatrladm. Balkla ekmei yemee baladm, bir yandan da sordum, Peki ama neden orba yok? Annem bana bakp, Birdenbire ortaya kacan nerden bileyim? dedi. Ben de ona bakarak, Senin iin sylyorum, dedim. Kendine orba yapmyor musun? Beni mi dnyorsun? diye sordu annem. Hayatmda hemen hemen hi orba imemiimdir. ocuklarma, sizlere, babanza piirirdim orbay. Kendim de bunu yerdim ite: kn ringa, yazn atete pimi krmzbiber, bol zeytinya, bol ekmek. Her zaman m? diye sordum. Her zaman. Neden olmasn? dedi annem. Ta53

bi yannda zeytin de olurdu, bazen eer domuzumuz varsa, domuz sucuu da olurdu. Hi domuzumuz olmu muydu? dedim. Olmutu ya! Hatrlamyor musun? dedi annem. Hat bekisi kulbelerinde oturduumuz yllar domuz beslediydik. Firavun inciriyle besler sonra da keserdik... Demiryolunun yansra hat bekisinin kulbesinin, evresindeki tarlalarda firavun incirleri ve domuz sesleri arasnda nasl bir yer olduunu hatrladm. O zamanlar, o beki kulbelerinde mutluyduk diye dndm kendi kendime. stediin gibi gezip dolaabilecein krlar, bakp ilemek zorunda olmadmz tarlalar; kyl yok, belki arada bir bir koyun kard bir yerlerden, bir de biz yattktan sonra kkrt madenlerinden evlerine dnen madenciler. O zamanlar mutluyduk, diye dndm kendi kendime. Tavuk da beslemez miydik? diye sordum. Beslerdik elbet, bir ka tane de tavuumuz vard, dedi annem. Hardal yapardk, dedim. Bir sr eyi kendimiz yapardk, dedi annem. Gnete domates kuruturduk, firavun incirinden rek yapardk. Kimsesiz, usuz bucaksz krlarn ortasnda, yazlar leden sonra kurutulmak iin gnee serilmi domatesleri hatrladm ve sylediime kendim de inanarak, Hepimiz mutluyduk, dedim. orak, kkrtl topraklard oralar, yazlarn grltsn, sonra ortal kaplayan sessizlii hatrladm ve yeniden ne kadar mutlu olduumuzu dndm. Mutluyduk dedim. Pencerelere tel koymutuk. Oralar stma dolu yerlerdi, dedi annem. 54

O korkun stma, dedim. Haklsn, korkuntu, dedi annem. Bir de crcr bcekleri, dedim. Pencereleri ve veranday rten tellerin ardnda, gnein altnda crcr bcekleriyle dolu bir koruluk olduunu hatrladm. Ben stmay crcr bcekleri sanrdm, diye ekledim. Annem bir kahkaha att,!Belki onun iin o kadar ok crcr bcei yakalayp getirirdin, dedi. Yakalar mydm onlar? dedim. Ama onlarn crcr tmelerine 'stma' denildiini sanyordum, kendilerine deil. Crcr bceklerini tutar mydm? Tutardn ya! dedi annem. Bir kerede yirmi, otuz crcr bcei tuttuun olurdu! Galiba crcr bceklerini ekirge sandm iin yakalyordum. Peki sonra ne yapardm onlar? dedim. Annem gld, Her halde yerdin. Yer miydim? diye bardm. Evet, dedi annem. Sen de, br kardelerin de. Annem glyordu. Bense ne yapacam armtm. Doru mu sylyorsun? diye sordum. Belki atnz da ondan, dedi annem. A mydk? Belki. Anneme kar ktm. Ama evde hayatmzdan ok memnunduk. Annem bana bakt, Evet, dedi. Baban parasn ay sonunda alrd o zaman, on gn iin kkrtte alan btn madencilerin, kyllerin gz bizde olurdu... Ama on gn getikten sonra, biz de onlar gibi olurduk. Onlar da salyangoz yerlerdi. Salyangoz mu? dedim. 55

Evet salyangoz ve yaban hindiba, dedi annem. Yalnz salyangoz mu yerlerdi? diye sordum. Evet, ou zaman, yoksullar yalnz salyangoz yiyebilirlerdi, dedi annem. Biz de ayn son yirmi gn yoksul olurduk. Yirmi gn hep salyangoz mu yerdik? Salyangoz, bir de yabani hindiba, dedi annem. Biraz dndkten sonra glmseyerek, Her neyse, epey lezzetli eylerdi her halde, dedim. ok... dedi annem. eit eit yemekleri yaplabilirdi. Nasl yani? Mesel, sadece halamas. Ya da sarmsak ve domateslisi yahut da una bulanp kzartlm salyangoz. Ne akl! dedim. Kabuuyla filn kzartmasn yapmak. Ne sandn! dedi annem. Kabuklarndan emerek karp yerdik salyangozlar. Hatrlamyor musun? Hatrlyorum. Hatrlyorum, dedim. Emince de kabuklarn ayr bir lezzeti olurdu. Saatlerce emerdik, dedi annem.

ON Bir iki dakika konumadan ringay yedik. Sonra annem, karma retmem iin salyangozun daha baka ka trl piirilebileceini anlatmaya balad. Bense ona karmn hi salyangoz yemei yapmadn syledim. O zaman annem karmn 56

nasl yemekler yaptn sordu. Ben de daha ok halama yaptn syledim. Halama m, ne halamas? diye sordu annem. Halama et, dedim. Et, ne eti? dedi annem. Sr, dedim. Annem yzn buruturarak bana bakt. Sr etinin tadnn neye benzediini sordu, yle pek belirgin bir tad olmadn, orbay da makarna ya da ona benzer bir eyle yaptn syledim. Peki ya et? diye sordu annem. Ben de aslnda orba yenilince geriye baka et kalmadn syledim. Konuyu iirerek orbay nasl havu, kereviz ve et diye bir para kemikle piirdiimizi anlattm. Yava yava anlattm ki, Kuzey talyada, durumumuzun daha iyi olduunu, hi olmazsa ehirlerde Sicilya'dakinden daha iyi olduunu ve genellikle daha iyi yenilip iildiini anlasn. Ama annem kmseyen tavrn deitirmemiti. Ya! dedi. Hergn m byle yaparsnz? Tabi! dedim. Tabi, yalnz pazarlar deil. Hi deilse, alp para kazanabildiin srece... Annem armt. Hergn m! Peki, hi bkmyor musunuz? Ya sen, ringadan bkyor musun? Ama ringa lezzetli bir eydir, dedi ve hayat boyunca yediini sand btn ringa balklarn anlatmaya balad. Saylmayacak kadar ok ringa yiyebilmek konusunda babasna yani benim bykbabama ektiini syledi. Ringada insann beynine yarayan bir ey vardr, dedi. Cildi de gzelletirir. Ringann daha nelere yaradn uzun uzun sralayp sonunda bykba57

bamn byklnn bile yalnz yedii ringa balklarndan ileri geldiini ne srd. Bykbabam, ok esasl bir adam myd? diye sordum. En gerilerde kalm ocukluk gnlerimde byk bir glgenin altnda bydm belli belirsiz hatrlar gibiydim. Bu bykbabamn byklnn glgesi olmalyd. Sordum, Bykbabam byk bir adam myd? Elbette! Kendin de bilmiyor muydun bunun byle olduunu? diye sordu annem. Anneme onu bildiimi ama bykbabam byk yapacak ne gibi iler yapm olduunu sordum. Annem bana bararak onun her bakmdan byk bir adam olduunu syledi. Dnyaya kocaman ve gzel ocuklar getirdiini, ocuklarnn hepsinin kz olduunu, bararak anlatmaya balad. imdi iinde oturduu evi de usta olmad halde elleriyle kendisi yapmt. ok byk bir adamd, dedi. Gnde on sekiz saat alabilirdi, byk bir Sosyalist, iyi bir avcyd, hele Hazreti Yusuf Yortusunda at stnde geit trenine katldnda ei benzeri olmayan bir adamd. Hazreti Yusuf Yortusunda geit trenine mi katlrd? dedim. Tabii katlrd. Kydeki en iyi binici oydu, Piaz-za Armerina'daki en iyi binici bile oydu, dedi annem. Onsuz tren mi yaparlard sanyorsun? Ama Sosyalistti diyorsun, dedim. Evet, sosyalistti, dedi annem. Okumas yazmas yoktu ama politikaya akl ererdi, sosyalistti. Peki sosyalistse Hazreti Yusuf Yortusunda yaplan trene nasl katlrd? dedim. Sosyalistler Hazreti Yusuf'a inanmazlar ki. 58

Ne kadar aptalsn, dedi annem. Bykbaban br sosyalistler gibi sosyalist deildi ki. O byk bir adamd. Hem Hazreti Yusuf'a inanrd, hem de sosyalistti. Bir anda bin trl ii becerecek kafas vard. Politikadan anlad iin sosyalistti. Ama Hazreti Yusuf'a da inanrd. Hazreti Yusuf'a kar azndan tek sz ktn duymadm. Ama her halde papazlar kendisine asi gzyle bakyorlard, dedim. Sanki papazlar onun umurundayd, dedi annem. Ama tren papazlarn hazrlad bir ey deil miydi? dedim. Ne mankafasn! diye kt annem. Geit trenine atllar katlrd. Svari alay vard. Ayaa kalkp pencereye gitti, benim de arkasndan gitmem gerektiini hissettim. Bak, dedi. Pencereden k gneinin altnda yamataki damlar, onlarn ardndaki vadiler, uultuyla akp giden alayann sular, korular, en arkada da sivri tepeleri karla kapl da grnyordu. Bak, dedi annem. Ben de dumansz damlar, alayan, keiboynuzu aalklarn, karla kapl toprak paralarn daha keskin bir gzle grdm. Btn bunlar daha bir keskinlikle grdm, ya da bir kat daha artm gereklikleri kavram oldum. Annem anlatmaya devam etti: Karmzdaki telgraf direi var ya, atllar alay oradan yola kard. Orada dada buradan grnmeyen kk bir kilise vardr. Onu iten - dtan aydnlatrlard, tpk bir yldz gibi parlard o zaman. te, atllarn alay fenerler ve an sesleri eliinde o kiliseden yola kar ve dadan aa inerdi. Tabi, tren her zaman gece yaplr-

59

di. Fenerler her yerden grlrd, ben de en ndeki kocaman atlnn babam olduunu bilirdim. Herkes ya aadaki alanda ya da kprde bekleirdi. Sonra alay aalklarn arasna dalard; o zaman artk fenerler grnmez olurdu, ama an sesleri duyulurdu. Uzun bir aradan sonra alay btn anlar alarken, btn fenerleriyle kprnn stne gelirdi, en nde de bir kral gibi atna Binmi babam olurdu... Hatrlyor gibiyim, dedim. Gerekten de hi olmazsa atlarn nal seslerine ve gecenin derinliklerinde da ssleyen ok byk bir yldza benzer bir d grm gibiydim. Ama annem, Samalama! dedi. Sen o alay bir defack grdn, o zaman da yanda ya vardn ya yoktun. Yeniden dardaki Sicilya'ya sonra da sarn bandan ayaklarna kadar, krmz alna brnm ylece duran anneme baktm; ayaklarnda erkek kunduralar vard, babamn hat bekilii yaparken giydii eski kunduralard bunlar, yksek kenarl, hatta tabanlar kabaral bile olabilirdi evde rahat etmek iin giydii kunduralardan olduklarn hatrladm u ya da bu ekilde erkeine yapk olmak iin, ya da kendisini bir para erkek, erkein kaburga kemii gibi, hissetmesi iin. ON DRT

Masaya dndk ve annem susup kendisini ylece seyrettiimi grnce, sordu: Neden bana yle bakyorsun? 60

Sana bakamaz mym? dedim. Peki, dedi annem, beni seyretmek istiyorsan, seyret, ama nce yemeini bitir. Pek pikin deilmi gibi beyaz sert bir kabuu olan ekmekten bir dilim daha kestim ve, Babama ne oldu peki? dedim, bu yata baka bir kadnla ban alp gitmesi ne demek oluyor? Annem arm hatta biraz krlm gibiydi; ne sylersem, bana kar kmak istermi gibi bir tavr taknd. Bu konuda ne biliyorsun sen? dedi. Bana yazd, dedim. Ah! Korkak! diye bard annem. Sana baka bir kadn bulduunu, beni brakp onunla gittiini mi yazd? Ben de, yazdklarndan yle bir ey anlaldn syledim. Annem, Korkakla bak! diye yeniden bard. Neden? dedim. Doru deil mi yoksa? Nasl doru olabilir? dedi annem. Hatrlamyor musun nasl korkan biri olduunu? Korkak m? dedim. Tabi, diye bard annem. Beni dvmeye kalkt zamanlar alamaya balamas sonra da benden zr dilemesi... Hayretimi belirten bir ses kt azmdan. Ya! dedim, m Belli ki yaptndan holanmyordu. Holanmyormu! diye bard annem. Sanki ben kendimi koruyamazmm. Ben de ona veritirirdim ya! Belki de asl ondan holanmazd. Hah, hah, ha, diye yksek sesle gldm. Mavi gzleri, gen bir delikanl gibi evik gvdesiyle babam, sonra ayandaki kaba kunduralaryla bir kat daha gl olan annemi, birbirlerine vahice saldr61

larn hatrlyordum; evrelerindeki her eye vurup krarlar, iskemleler tekmelenir, pencerelerin pervazlar paralanr, masalar yumruklanr, biz ocuklar da keyfimizden glp, barp arrdk. Gldm. Annem de, Nasl bir korkak olduunu hatrlamyor musun? dedi. Doum sanclarm tuttuu zaman da alard. Sancy ben ektiim halde alamazdm da o alard. Ama eer benim babam orada olmu olsayd! Her halde, senin ac ekmen ona dokunuyordu, dedim. Dokunuyormu! diye bard annem. Neden dokunacakm! lecek deildim ya. Alayacana bana biraz yardm etseydi... Nasl yardm edebilirdi? diye sordum. Nasl m yardm edebilirdi? dedi annem. Karn ocuk douruyor olsa, sen bir ey yapmaz msn? Eh, onu tutardm, dedim. Grdn m? dedi annem. Ama o benim elimi bile tutmazd. O ssz yerlerde tek bamza otururken, suyu stmak filn gibi yaplacak o kadar i olurdu ki, ama onun oturup alamaktan baka yapt bir ey yoktu. Ya da komu hat bekilerinin kulbelerine koup orada oturan kadnlar getirmeye alrd. Ona baylrd, evde baka kadnlar olmasna. Ama o kadnlar hi bir zaman hemen koup gelmezlerdi, benim de yardma ihtiyacm olurdu, kendisini arrdm, beni tutsun, yrmeme yardm etsin diye, ama o sadece alard. Bakmak bile istemezdi... Ya! dedim. Bakamazd demek! Annem gzlerini ksp bir an bana bakt. Hayr, bakmak istemezdi, dedi ve ekledi, bence sizler onun 62

grdnden daha ok ey grm olurdunuz. Odanzdan kp... Annemin szn kestim, Biz ondan daha ok ey mi grrdk? Evet, siz ocuklar her eyi grmek isterdiniz. Odanzdan kp sofaya gelir onun yannda dururdunuz. Ama o gzlerini yerden ayrmazd, sizinkiler ise fal ta gibi ak olurdu. Onu alarken, beni de masalara, iskemlelere tutunarak yrmeye alrken grrdnz. Sonra kendisine bari sizi odanza geri gndermesi iin barrdm, ama onu bile beceremezdi... Eer benim babam orada olsayd! Senin baban m? dedim. Tabii ya! diye bard annem. Byk adamd o, byk bir svariydi, topra gnde on sekiz saat ileyebilen bir kylyd, hem de cesurdu, annem ocuk doururken her eyi yapard. Babanzn yerinde keke o olsa, derdim. Sizleri yerinize gndermesini sylerdim, ama o hi bir ey yapmazd. Anlamazd bile, gzlerini yerden kaldrmazd, bana bakmaktan korkard. Ben de ona korkak der, bana yardm etmesini, sanclarm geldii iin beni tutmasn isterdim, ama o bana ne derdi biliyor musun? 'Ne olur onlar gelene kadar bekle!' Gelecek olanlar kimdi? dedim. Gidip haber verdii kadnlar, dedi annem. Ama kadnlar her zaman vaktinde gelmezlerdi ki. Bir keresinde, ocuun bann dar frladn hissettim nc kardeinizdi kendimi yataa atp kendisine, 'Ko, ocuk geldi; dedim. Biz de bakyor muyduk? dedim. Tabi, dedi annem. (Sizi odanza gndermemiti ki. Ama sen de, Felice de ok kktnz. Sen 63

iki buuktun, Felice de ancak yan 'doldurmutu. Doan ocuk ta nc kardeinizdi. Ban grdm ocuun... Biz de bakyor muyduk? dedim. Tabii canm! dedi annem. Bebek de btn kafas darda gzlerini am bakyordu. ok gzel bir bebekti. Ben de babanza barp acele etmesini, ocuu ekip karmasn syledim. Ne yapsa beenirsin? Trajedilerini okurken yapt gibi kollarn kaldrp Allah' yardma armaya balamaz m. Ne diyorsun! dedim. Evet, yapa yapa onu yapt, dedi annem. Bebek de bana bakt, yz mosmor kesildi. ok gzel bir bebekti, boulmasn istemiyordum. Her halde tam o srada biri geldi, dedim. (Nerede! dedi annem. Saat sabahn ikisydi, k.mseler gelmedi. O kadar kzmtm ki, komodinin stnde duran srahiyi kaptm gibi babanzn bana frlattm. sabet etti mi? dedim. Evelallah, gzm keskindir, dedi annem. Srahi kafasna vurunca kendine gelip bana yardm etmeye davrand. Yardm etti de. Bebei sa salim ekti kard; sanki o gitmi yerine baka bir adam gelmiti. Ama gene de onun ekmesinden ok ben ittim. Yz gerekten kan ter iindeydi... Grdn m korkak deilmi? dedim. Cesaretsiz deilmi. Belki de cesaretten fazla bir eyleri de vard da bandan kanlar akmaya balaynca uup gitti o duygular. Annem, boalm tabana bakarak, Daha fazlas m? dedi. Daha nesi olabilirdi? Babam gibi bir adam deildi ki! 64

Masadan kalkt, mutfan arkasndaki karanlk bir odaya girip kayboldu, belki de tavan arasna gitmiti. O hantal kunduralar iinde o kadar hafif yrmesi ok garipti.

ON BE

Nereye gidiyorsun? diye arkasndan seslendim. Tozdan bir rtnn altndan gelen bouk bir sesle cevap verdi; Kavun getiriyorum! Ben de annemin kullanlmayan tavan bask bir odada bulunduundan emin oldum tavan arasndayd. Bekledim. Tabaklarmzda ringa kalmamt, mutfaktan da balk kokusu kaybolmutu. Annem elinde uzun bir kavunla dnd, yiye benziyor, deil mi? dedi. K kavunu! Gimseyince bir hayalet gibi grnd annem, eski hali ve elindeki kavunla iki kat gereklik kazanm, ocukluumda hat boyundaki beki lojmanlarnda olduu gibiydi. Kn da kavun yerdik, dedim. Evet, dedi annem. Tavuk kmesinde samanlarn altna gmerdim. imdi burada tavan arasnda tutuyorum. On tane kadar var. Kmeste mi saklardn? diye sordum. (Onlar nerede sakladn her zaman bir srd bizim iin. Bir trl oray bulamazdk. Kendi iinde saklyormusun gibi gelirdi bize. Sonra arada bir, bir Pazar gn bir kavun karrdn ortaya. imdi olduu gibi nce kaybolur, sonra bir elinde kavunla dnerdin. Bir trl bilemezdik. 65

Her halde kavunlar bulmak iin her yeri arardnz, dedi annem. Tabii, dedim. Kavunlar kmeste olsayd bulurduk. Gene de oraya koyardm kavunlar, dedi annem. Ama nce yere bir ukur kazar, kavunlar iine kor, sonra da en ste saman serperdim. Ya! Demek kavunlar ordaym! dedim. Biz de naslsa kendi iinde bir yere saklyorsun sanrdk kavunlar. Annem glmsedi. Onun iin mi bana Kavun Anne derdiniz? diye sordu. Sana Kavun Anne mi derdik? dedim. Kavunlarn Anas belki de. Hatrlamyor musun? Kavunlarn Anas! dedim. Kavun masaya konulunca, bir iki kere yavaa bana doru yuvarland. Sert yeil kabuunun stnde ince altn sars izgiler vard. Eilip kavunu kokladm. Oh! ta kendisi! dedim. Ta kendisi! Yalnz iime ileyen kavun kokusunu duymuyor, dalarn k yalnzlnda eski arap kokusunu duyar gibi oluyordum, beki lojmanlarnn alak tavanl kck yemek odalarnn kokular geliyordu kimseciklerin bulunmad demiryolu hatlar boyunca. evreme bir gz attm. Burada bizim eyalarmzdan hi bir ey yok mu? dedim. Bir tanesi bile yok, dedi annem. Bir iki bardak anakla mutfak eyalar bizim... Battaniyeler, araflar da. Buraya gelirken eyalar sattk. Buraya gelmek nerden aklnza geldi? diye sordum.

66

Beri karar verdim. Buras kendi babamn evi, kiras yok. Kendisi yapmt, yava yava Pazarlar alrd... Nereye gideceimizi sanyordun? Bilmem... dedim. Ama demiryolundan ok uzak buras! Demiryolunu grmeden nasl yaayabiliyorsunuz? Demiryolunu grmek isteyen de kim? dedi annem. Ne bileyim... Geip giden hi bir tren sesi duymadan. Tren sesini duymak isteyen kim? dedi annem. Senin iin nemli bir ey gibi gelmiti bana... Tren geerken eline bir bayrak alp geit yerine kp beklerdin, dedim. Evet, sizlerden birini gndermemisem kendim kardm, dedi annem. Ya, demek bazen birimizi gnderirdin? dedim. Annemin verecei cevap nemli deildi. Trenle aramda zel bir ba olduunu hatrladm, sanki bir iliki kurulmutu aramzda, bir an iin baktm ki trenin bana sylemi olduu eyleri hatrlamaya alyorum, sanki trenle olan konumalarmzdan rendiklerim dnyada grdm her eye ayr bir k tutmutu. istasyona ok yakn oturduumuz bir yer vard, dedim. Galiba, Serradifalco'ydu istasyonu gremezdik ama hat deitiren yk vagonlarnn birbirlerine arptklar zaman kardklar grlty duyardk. Klar hatrladm, tek bir aa, tek bir yaprak olmadan, dalga dalga uzayan evrenin geni bolu67

unu ve topran kavun gibi k kokmasn, sonra o sesi. O grlty duymak isterdim! dedim. Kavunu kes! diye bard annem. Sert kabua bastrnca bak hemencecik kavunun iine girdi. Bu arada annem arap ve bardaklar getirmiti. arap pek bir eye benzemiyordu ama kavun ikiye blnm nmzde duruyordu, k kavununun kokusunu iimize ektik.

ON ALTI

Peki sonra? dedim. Ne sonras? diye sordu annem. Evet ,sonra, dedim. Babama ne oldu ondan sonra? Annem gene sklm gibiydi. Konuacaz da ne olacak? diye mrldand. Benim iin o ha burada olmu, ha olmam. Onun iin de, benimle birlikte olmakla olmamak ayn eyse, beni ilgilendirmez. Demek, baka bir kadnla kap gittii doru, dedim. Kap gitmek mi? dedi annem. Kap gitmek de ne demek! Onu ben gnderdim. Buras benim evim deil mi Vay, vay, vay! dedim. Demek sen kendisinden bktn, sonra da eyalarn toplayp adam sokaa attn. Eh, dedi annem. Kendisini yllarca ektim. 68

Ama artk fazla gelmeye balamt. Bu yata k olunca dayanamadm... Nasl oldu da k oldu? dedim. Annem, Zaten o kadnlarla hep yleydi, dedi. Evimizde her zaman baka kadnlar olsun isterdi, o zaman horoz gibi kabarrd. Bilirsin, iir yazard. O kadnlar iin msralar dzerdi. Bunda bir ktlk yok ki, dedim. Ktlk yokmu. iirlerinde kendilerine kralie payesi verilen kadnlarn bana burun kvrmalarn grmek bunda ktlk yok mu? Kralie mi derdi onlara? dedim. Ya, yle derdi. Ar kralieleri! O sersem demiryolcularnn karlan, retmenler, istasyon eflerinin karlar ar-kralielermi! Peki, onlar kastettiini nerden anlarlard? dedim. Eh, bir kadn babann kendisine kibar davrandn grrse, yemeklerde kendisini seyrettiini hissederse, en gzel kadna diye kendisine kadeh kaldrrsa baban sonra da o iirleri kollarn kadna doru uzatp okumaya balarsa daha ne beklesin kadn anlamak iin? Bir kahkaha attm. Ah, o yemekler, o toplantlar! Ele avuca smaz bir adamd, dedi annem. Grlt patrd olmadan yaayamazd. Her alt, yedi gnde bir yaplacak bir ey bulurdu. Hat boyunca alan btn demiryolcular bize arrd, sonra da karlarna kzlarna fiyaka yapard. Sazan her gece ya bizim evde, ya da bakalarnda toplantlar olurdu. Dans edilir, kt oynanr, iirler okunurdu. Baban da gzleri prl prl enliin ortasnda olurdu. 69

Sicilya dalarnn sszl iinde gemi ocukluumda babamn parldayan mavi gzleriyle sahnenin ortasnda, annemi de gerekten mutsuz olmayan, o toplantlarda ev sahibelii yapan, arab datan, gler yzl, etrafna k saan ve yle horoz bir kocas olduu iin hi de mutsuz grnmeyen bir kadn olarak hatrlyordum. Oralarda ne byk bir adam olduunu gsterirdi, diye annem devam etti. Dans etmekten hi yorulmaz, tek bir dans bile karmazd. Plk biter bitmez koup bir yenisini koyard. Sonra her hangi bir kadn yakalar, onunla dans etmeye balard. Kadrilleri, mziin deimesine gre her seferinde deiik bir figr yapmasn ok iyi bilirdi. Sonra akordeonla, kaval almasn da bilirdi. Dalarda onun kadar iyi kaval alan kimse yoktu, gr sesi btn bir vadiyi doldururdu. Ah, byk adamd kendisi. Eski zamanlardaki valyeler gibi... insan onu at stnde grd zaman, kendisini kral gibi hissettiini anlayverirdi. Alay kprnn stne vard zaman, btn anlar ve fenerleriyle kendisi de en nde kral gibi geerken hepimiz sevin lklar atardk ok yaa Baba, diye barrdk... Kuzum, sen kimden bahsediyorsun? diye sordum. Babamdan, senin bykbabandan, dedi annem. Sen kimden bahsettiimi sandn? Bykbabam m anlatyorsun? dedim. Gramafonu bykbabam m alard? Hayr, hayr, dedi annem. O baband. Gramafonu alar, plklar deitirirdi. Her dakika koup plklar deitirirdi. Durmadan dans ederdi. ok iyi dans bilirdi, yaman bir salon adamyd... Benimle 70

dans etmek isteyince de, sanki yeniden kck bir ocukmuum gibi kollarmdan tutup beni havada dndrrd. Babamla birlikteyken ocuk gibi mi hissederdin kendini? diye sordum. Annem, Hayr, efendim! dedi. Babamla dedim, senin bykbabanla. O kadar uzun boylu, yle iri, yle heybetli dururdu ki sar salar, ak sakalyla! yleyse dans eden Bykbabayd, dedim. Baban da dans ederdi, dedi annem. Grama-fonu alp dans ederdi, evime getirdii btn o kadnlarla. Gerektiinden de ok dans ederdi. Her gece dans etmek isterdi. Bazen, eer hat bekilerinden birinin evi ok uzaktaysa, ben gitmek istemezdim. O zaman bana sanki hayatndan bir yl almm gibi bakard. Ama kendi gittii btn elencelere bizi de gtrmek isterdi... O mu? Hangisi? dedim. Babam m, Bykbaba m? Bykbaba, Bykbaba, dedi annem.

ON YEDI Annem daha bir sre Bykbaba, Babam, ya da baka bir adamla ilgili olarak, daha dorusu genellikle erkekler hakknda konutu. Onu dinlerken gzmn nne Koca Lombardial gibi biri geldi. Bykbabam beni elimden tutmu, kendi toprann bir kesine giden merdivenlerden, yollardan geirdii bir gnden baka hi hatrlamyordum. O 71

da her halde Koca Lombardial gibi bir adamd hani trende grdm iri yar, kll, ufak beyaz sakall, altndan, kz ocuklarndan ve br sorumluluklarndan sz eden adam gibi. Koca Lombardialnn biriydi her halde, dedim. Kavunu da bylece mideye indirmitik, annem ayaa kalkm tabaklan topluyordu, Koca Lombardial olan da kim? dedi. Omuz silktim. Ne cevap vereceimi kendim de bilmiyordum. Adamn biri, dedim. Bir adam m? dedi annem. Kocaman, uzun boylu bir adam. Bykbaba uzun boylu deil miydi? Uzun boyluydu, dedi annem. Bir adam o kadar uzun boylu olursa Koca Lombardial m denir? Pek deil, dedim. Boyundan dolay deil. Peki yleyse, bykbabann Koca Lombardial olduunu nerden karyorsun? nk, dedim, Sarn, mavi gzl deil miydi Bykbabam? yle olunca Koca Lombardial m oluyor? dedi annem. Sar sal mavi gzl olunca m? Amma da kolaym Koca Lombardial olmak! Bilmem, dedim. Belki kolay, belki de o kadar kolay deil. Annem krmz alna iyice sarlm, kollarn porsumu gslerinin altnda kavuturup masann tam karsnda dimdik ayakta duruyor, gzlerini ksarak bana bakyordu. Sar sal mavi gzl olmak o kadar da g bir ey deil, dedi. Haklsn, dedim. Ama Koca Lombardialnn sarn olmas art deil. 72

Babamn gzlerinin mavi olduunu ama sarn olmadn hatrlamtm. Ayrca, hat boyunca alan btn demiryolcularn ve bekilerin yararna masann banda Macbeth'den paralar okuyan babam da bir eit Koca Lombardial saydmdan, Sadece gzlerinin mavi olmas yeter, dedim. Peki neymi bu? dedi annem. Aslnda Koca Lombardialnn nasl bir insan olduu gzmn nne geldi trendeki br sorumluluklarndan sz eden adam demek istiyorum kendisini zlemle dnrken, mavi gzl deil de sadece kll ve gr sal bir adam olarak belirdi kafamda. imdi, dedim. Koca Lombardial dedin mi gr sal bir adam olacak. Bykbabamn gr salar var myd? Gr sa m? dedi annem. Hayr, pek gr sal saylmazd. Biraz aarm kocaman sar bir sakal vard. Ama tepesinde sa yoktu. Koca Lombardial deildi demek! yleydi, yleydi! dedim. Gene de Koca Lombardialyd o. Nasl olabilir? dedi annem. Eer Koca Lombardial olmak iin salarnn bol olmas gerekiyor diyorsan. Onun salar pek o kadar gr deildi ki... San ne nemi var? dedim. Bykbabann Koca Lombardial olduuna eminim. nsann Lombardia gibi bir yerde domu olmas yeter, dedim. Lombardia gibi bir yer mi? dedi annem. Nasl bir yer oluyor Lombardia? Lombardia gibi bir yer. Nicosia gibi bir yerdir, dedim. Nisocia'y biliyor musun? Duydum, dedi annem. Orada ekmein st73

n cevizle sslerlermi... Ama babam Nicosia'l deildi ki. Daha baka bir sr Lombardia gibi yer var, dedim. Sperlinga var, Troina var Val Demone'de-ki her yer Lombardia gibidir. Ama Val Demone'den de deildi! dedi annem. Koca Lombardial deildi! Val Demone'den teye de Lombardia gibi yerler var, dedim. Aidone, Val Demone'de deil ama oras da yle. Aidone Lombardia gibi bir yer demek? dedi annem. Bir zamanlar iine ya koyduum bir testim vard Aidone'den gelme. Ama bykbaban Aidoneli deildi. Nereliydi? diye sordum. Her halde Valle Armerinalyd. Buralara yakn bir yerlerdendi. Valle Armerina.da bile Lombardia gibi bir yer vardr. Piazzalyd, dedi annem. Piazza'da domu, sonradan buraya gelmi. Piazza Armerina, Lombardial karr m? Bir an durdum, dndm sonra cevap verdim, Hayr, Piazza Lombardia gibi bir yer deil bence. Annem kazanmt. Grdn m, demek ki Koca Lombardial deilmi! Tam tersi, Lombardial olduuna eminim! dedim. Ama Lombardial karan bir yerden deilse, nasl Koca Lombardial oluyor? dedi annem. Yerin ne nemi var? dedim. in'de bile domu olsayd, ben eminim ki, o Koca Lombardialyd. Annem bir kahkaha att. ok dik kafalsn, dedi. Sylesene neden Koca Lombardial olmasn istiyorsun? 74

Ben de biraz gldm. Onu yle bir anlatyorsun ki, Koca Lombardial olmas gerekiyor bence, br sorumluluklarn da dnm bir kimseye benziyor... Trende karlam olduum Koca Lombardia-ly, ona benzeyen daha baka birok erkei, Macbeth okuyan babam, bykbabay, aklmda bykbaba olarak kalm olan adam zlemle aklmdan geirirken byk bir ciddiyetle sylediim bu szleri. Bence, baka devleri olduunu da dnen bir adamd, dedim. Baka devler mi? dedi annem. Yerine getirmek zorunda olduumuz devlerimizin eskimi eyler olduunu sylemez miydi? Artk bu devlerimizin khne, l eyler olduklarn, onlar yerine getirmenin insana bir ey kazandrmadn sylemez miydi? Annem armt. Bilmem. Sanmyorum, dedi. Baka devlerimizin olmas gerektiini sylemez miydi? Yep yeni devler, eskilerini brakmaklmz? Bunlar sylemez miydi hep! Bilmem, dedi annem. Byle eyler sylediini hi duymadm! Gnlk ilerimin banda olacam yerde yolculua kp annemin evinde olmam bir kere daha beni umursamaz yapmt. Gene de, Koca Lombar-dialnn arkadalna duyduum zlemle, sordum: Kendi kendinden memnun muydu? Bykbabam, kendi kendisinden, yaad dnyadan memnun muydu? Annem akl karm gibi bir an ylece bana 75

bakt, bir ey syleyecek gibiydi. Ama fikrini deitirip, Neden olmasn? dedi. Gene bana bakt. Kendisine cevap vermedim. Bir yandan bana bakmaya devam ediyordu, fikrini yeniden deitirerek, Hayr, aslnda memnun deildi, dedi. Ya, deildi demek, dedim. Hayr, yaad dnyadan memnun deildi, dedi annem. Ama kendi kendisinden memnun muydu? dedim. Dnyadan memnun deildi, ama kendisinden memnundu, yie mi? Evet, kendisinden memnundu sanyorum, dedi annem. Baka devleri olduunu dnmez miydi? dedim. Hayatndan memnun muydu? Neden memnun olmasn? dedi annem. Alayn banda, atnn stndeyken, kendini kral gibi hissederdi. Biz de vardk, gzel kz ocuu vard! Neden memnun olmasn? Eh, dedim. Belki de sen bilmiyorsundur, hayatndan memnun olup olmadn...

ON SEKIZ Daha sonra annem bulak ykamaya balad. Akarsu olmad iin toprak bir kaba doldurduu scak suyun iinde ykyordu tabaklar; arada bir de slk alyordu. Birinci taba scak suyun iinden karnca, Bana biraz yardm eder misin? dedi. Ayaa kalkp 76

yardma hazrlandm. Taba bir para klle ovalad, sonra bana uzatrken orada duran bir kova dolusu souk suda alkalayp kurulamam syledi. Bylece br tabaklar, anaklar ykayp kuruladk, annem ark syleyip slk alyordu, ben de onu seyrediyordum. Eski arklarn melodilerini yava sesle, szlerini sylemeden, bazan mrldanarak, bazan slkla, arada bir de sesini titreterek sylyordu. Bu elli yalarnda, ama yal olmayan yzyle, yllarn ypratt ama kocatamad, nerdeyse gen bile kalm kadn, kestane ya da sar salar, omuzlarn rten krmz al ve ayanda babamn kunduralanyla garip bir manzarayd karmda. Yzyle hi bir ilintisi olmayan iri, ypranm, sertlemi ellerine baktm, bu eller aa kesen ya da topra ileyen bir erkein elleri olabilirdi; yz ise bir odaln yzn andryordu. Bizim kadnlarmz, diye dndm; Sicilyal kadnlar deil btn kadnlard aklma gelen, elleri geceleri yumuaklktan yoksun, belki de zaman zaman bu yzden mutsuz, kskan, hatta vahi; bir odaln kalbine ve yzne sahip olup, erkeklerini kendilerine balayacak yumuak elleri olmayan kadnlar. Babam, kendimi, btn erkekleri dndm, yumuak ellerle okanmak ihtiyacnda olan bizleri ve kadnlarla olan huzursuzluumuzu biraz anlar gibi oldum, sert ve kemikli, nerdeyse erkeksi, elleriyle kadnlarmz ne kadar abuk brakmaya hazr olduumuzu dndm. Geceleri o elleri kaskat olan kadnlarmz; bir de odalk-kadnlar vard, bir dokunularyla bizi kendilerine kle eden. Bolluk iinde yetien insanlar ekici yapan eyin bu olduunu dndm; toplumun btn brokratik - asker ya77

psn, deiik rtbeli insanlar, hanedanlar, masal kitaplarndaki prensleri ve krallar; yumuak ve bakml elleri olan kadn tipini. Bu kadnlarn var olduklarn bilmek, nasl olduklarn dnmemiz iin yeterliydi: atlar, sancaklar, harem aalaryla bu kadnlar bize ne kadar uzak ve eriilmez grnrlerdi. Borazanlar ve bayraklaryla saraylarn ve panayrlarn onun iin bu kadar sevildiini dndm. Elencenin ortasnda baklarmz kadnlarmzdan br kadnlara doru kayard ben, babam, her erkek -baka bir ey arardk o kadnlarda, bir an iin bile olsa aradmz eyin yumuak bir ift elin okay olduunu aklmza getirmeden. Annemin ekilsiz ellerine, eski bir ift erkek kundurasnn iindeki ekilsiz ayaklarna sanki baka bir tabiatn szn edemediimiz uzuvlarna bakar gibi bakp ne kadar insafsz olduumuzu dndm. Btn bunlar olurken annem, bir ku gibi akyor, mrldanyor, slk alyor arada bir de sesini tizletirip bir eyler sylyordu. Ellerinin ve ayaklarnn hi nemi yoktu, ka yanda olduu bile nemli deildi, nemli olan o arklar sylemesiydi, bir ku gibi, havada uan bir ana-kutu yumurtalarnn arasnda prl prl, k saan bir anakutu. Eh, dedim, demek yalnzken vaktini byle geiriyorsun. Nasl byle? dedi annem. Byle, dedim, ark syleyerek. Annem omuz silkti, sanki ark sylediinin farknda deildi. Yalnz olmaya aldrmyor musun? diye ekledim. Gzlerini ksp arm baklarla bana yle 78

bir bakt, kalar atld ve Eer babann yokluunun acsn ektiimi sanyorsan, aldanyorsun, dedi. Nereden kardn bunu? Bana biraz yardm ettiin iin mi aklna geldi? Neden? dedim, iyi bir can yolda deil miydi? Bulaa da yardm ederdi sanyorum. yle olsa bile, bu benim yalnzlk duymam gerektirmez ki, dedi annem. Ama iyi adamd, dedim. Bu evde iyi bir adama ihtiyacm yok benim, dedi annem. Benim kara talihim onun iyi olmasyd ya! Ne demek istiyorsun? Daha ak konu! dedim. Mesel, bykbaban iyi bir adam deildi, dedi annem. Btn kadnlar kraliem diye armaz, onlara iirler yazmazd. Her halde kadnlar sevmezdi, dedim. Sevmez miydi? dedi annem. Babandan on kat daha ok severdi onlar. Ama onlara kraliem demezdi. Birini sevdi mi, alp vadiye gtrrd. Bu kyde onu bugne dek hatrlayan birok kadn vardr. Piazza'da da yle. Sen de babamdan ikyet ediyorsun, dedim. Senin gibi bir insan bykbabann kars olsayd durumu daha da kt olurdu... Daha kt m? dedi annem. Nasl daha kt olurmu? ey yani, dedim. Bykbaba onlar alp vadiye gtrrm, babamsa onlara iir yazarm. Bana kalrsa o vadiye yaplan kaamaklar iirlerden daha ok cann skard. Hi te deil! dedi annem. Eer onlar sadece 79

kaldrp vadiye gtrseydi sesimi o kadar karmazdm. Ne? dedim. Hem onlar vadiye gtrr, hem de iirler mi yazard?)) Tabi ya\ diye bard annem. Sonra onlara kralie der, kralieler gibi davranrd kendilerine, iyi adamd. Hele kadnn birisinin gzel bir ad varsa Manon gibi filn akl bandan giderdi O yata gln oluyor artk. Kimin ad Manon'du? dedim. Sirkte alan binici kzn, dedi annem. O kadn yznden baban gnderdim zaten. Ad Manonmu da. Ama hepsine kralieymiler gibi davranrd, (yi adamd. Bir sessizlik oldu, ama "ben bir ey sylemedim. Annem beni bekler gibiydi, onun iin, iyi adamd, dedim. iin en kt yan da oydu zaten, dedi annem. Eer sadece alp vadiye gtrseydi o kadnlara bir ey demeyecektim. Onun yerine bana gelip, 'Sevgilim, eer gen bir kz olsaydn, adn Manon olabilirdi', derdi. Ne ktlk var bunda? dedim. Ktl surda ki, onlara pis domuzlar gibi davranaca yerde kralieymiler gibi davranrd. Allah bilir ne masallar anlatrd onlara. En kts de oydu. Ben de onlara burun kvramazdm o yzden. Ya, onlara burun kvramazdn demek, dedim. Garip kadn! diye dndm. Allah bilir onlara neler sylerdi ki onlar da bana kim bilir kendilerini ne sanarak bakarlard. Evime de gelirlerdi, demiryolcularn karlar, kyl kadnlar. Sakin ve pikin grnrlerdi. Gzlerini yere indirmez80

lerdi. Allah bilir kendilerini ne sanarak bana bakarlard. Ben de onlara burun kvramazdm. Garip kadn, diye dndm. Annem anlatmaya devam etti. En kts de oydu zaten. Babann gznde benden ok kendilerinin nemli olduklarna inandrrd o kadnlar. Onlara kralie derdi. Pis domuzlar olduklarn hissettirmezdi onlara. Ben de kendilerine burun kvramazdm... O bunlar anlatyor, ben de dnyordum. Garip kadn! Ne garip kadn! Nerdeyse kendi kendime bir kahkaha atacaktm. Erkeklerin, babam, kendim gibi erkeklerin belki de ne kadar iren yaratklar olduklarn biliyordum, ama kadnlarla birlikte olmak istemenin de, Allah bilir onlara kendilerinin ne olduklarn inandrmann da doru olduunu biliyordum, iimden nerdeyse bir kahkaha atacaktm. ON DOKUZ

Annem eline sprgeyi alp ortal sprmeye balad. O, annelik ve kadnlk rolnn bol bol tadn karrken ben de kendi kendime nerdeyse kahkahalar atarak annemin de, baka erkekler iin, o pis domuz dedii kralielerden biri olabileceini dndm sertlemi ellerine ramen, ekici; insanda bir ok istekler uyandran bir kralie. Neden olmasn, diye dndm kendi kendime. Onda kocasnn baka kadnlara duyduu istein sadece hesabn tutmaktan perian olmu zavall bir kadn olmasn nleyecek zenginlikte bir analk duygusu vard. Omuzlarnda krmz al, o uzun boyuyla

81/6

mutfakta oradan oraya gidip gelirken bile iinde o eski baldan daha epeyce olduu belliydi. aresiz bir insan olamayacak kadar doluydu o eski balla. Kahkahalarm tutmaya alarak, Garip bir kadnsn sen, dedim. Demek pis domuzdan baka bir ey olmadklarn bilmelerini isterdin. isterdim ya, dedi annem. Olanlara glp gemek isterdim... Garip bir kadnsn sen, dedim. Glp gemek isterdin demek? Elbette. Benim iin hi fark etmeyecekti. Glp geecektim. Ama onlara pis domuzlar gibi davranmazd ki... Neden yle davransayd, peki? dedim. Onlarn da senin gibi kocalar, ocuklar yok muydu. Olabilir, dedi annem. Kimse onlar pis domuzlar gibi hareket etmeye zorlamyordu k. Yaptklar ey neden o kadar pis bir ey oluyormu? dedim. Onunla senin yaptn yapmyorlar myd? Yoksa baka bir ey mi yapyorlard? Baka bir ey mi? diye bard annem. Bir an iin sprmeyi brakt. Ne demek istiyorsun, baka bir ey diyerek? dedi. Tabi ki ayn eyi yaparlard. Baka ne yapacaklard ki... yi ya yleyse, dedim. Onlarn da senin gibi kocalar vard. Senin gibi ocuklar vard. Onunla birlikte yaptnz eyden daha pis bir ey yaptklar yoktu. Neden onlara pis domuzlar gibi davransayd? Annem de, Ama o onlarn deil benim kocam-d, dedi. Aradaki fark bu, yle mi? dedim. Kendi kendime gldm. Elinde sprge iini brakm, mutfan 82

ortasnda arm bir halde duruyordu, kendi kendime gldm. Bu konuda neye dayanarak karar veriyorsun, anlamyorum dorusu, dedim. Gene iimden glerek kar hcuma gemek iin hazrlandm: Neden byle dnyorsun anlamyorum, dedim yeniden. Sonra ekledim: Ayn ii baka erkeklerle yaparken sen de pis domuzun biri miydin? Annemin yz kzarmad. Gzlerinde bir kvlcm akt, az sertleip kapand, gvdesi de sertleti. indeki o yllanm bal dalgaland. Yz hi kzarmad. imden kahkahalar atarak, Bana kalrsa senin de vadiye gitmiliin var... Annemin iindeki yllanm bal dalgalandrdma memnundum, bir yandan iimden kahkahalar atarken dilim de zld: Sen de hayatn mutfakta geirmedin ya, dedim. Sen de birileriyle vadiye gitmisindir. Ya! dedi annem. Mutfan ortasnda bir heykel gibi duruyordu, iindeki yllanm bal dalgalanyordu ama annemin ne yz kzard, ne de utand. Ya! dedi bana tepeden bakarak. Bunu syledii zaman yalnz annem deildi, bir anaku, bir ar-beyi gibiydi, ama iindeki bal artk ok yllanm eskimiti, kendi kendine yatp kurnazca duruldu; ben de ne olsa onun yirmi dokuz, nerdeyse otuz yandaki oluydum, hayatmn yars boyunca beni hi grmemiti, yaadm son on be yllk hayatmla sokaktaki bir yabancdan farkszdm annem iin; bylece sprgesine dnp, Eh, her halde bir iki kere baka erkeklerle ben de vadiye gitmisem, o da bunu hak etmitir, dedi. imden glerek, seni gidi gekin domuz! diye dndm. 83

Tabi, hak etmitir! dedim. Sonra sordum. Bir ok kereler mi? Bir ok kiiyle mi? Aa! dedi annem. O erkeklere kendimi peke ekeceimi mi sandn? Hayr canm, dedim. Bir ikisiyle gidip gitmediini renmek iin sordum. Bir tane vard! Bir tane! dedi annem. br sadece bir yanllkt, o saylmaz! Yanllk m? dedim. Nasl bir yanllk? Messina'da otururken arkadalarmzdan biriydi, dedi. Depremden sonra... Aslnda bir karklk yznden olmu bir hikyeydi. Ben de ok gentim bir daha da sz edilmedi. Ya, yle mi! dedim. Peki br adam? Haa! dedi annem, br adamla, bir rastlant sonucu oldu. O da dostumuz muydu? diye sordum. Annem, Tanmadm biriydi, dedi. Tanmadn biri miydi? diye sordum. Olmayacak ey mi? dedi annem. Bamdan geen her eyi bilemezsin ki! Her halde rzna gemi olmal, dedim. Irzma m? dedi annem. Annem bu kelimeyi yle bir ekilde sylemiti ki, kendi kendime kahkahalarla glmek istedim. Sonra kendisini memleketi Sicilya'nn bir kesinden, kendi mutfandan deil de, dnyann bambaka bir kesinden seyrediyormuum gibi sordum, Peki nerede oldu bu? Hat boyundaki beki evlerinde oturmaya balam mydk o zamanlar?

84

YRM

Acquaviva'daydk, dedi annem. Annemi dnyann baka bir kesinden dinliyordum artk, Acquaviva'y ok uzaklarda, dalarda ssz bir nokta olarak dndm. Ama anneme cevap olarak, Acquaviva-dayken hepimiz kocaman ocuklardk. Sava sonrasyd, dedim. Ne demek istiyorsun? dedi annem. Biraz bydnz diye sizden izin isteyecek deildim ya. Sen on birindeydin. Okula gidiyor, bir sr oyunlar oynuyordunuz... Demek o kimsesiz yerlerde, Acquaviva'da, San Cataldo'da, Serradifaicoda ocuklar yk trenine bindirilip gnderilmi, ya da krlkta ukurlarn iinde oyun oynarlar, erkekler apa apalar, analar ya amarda ya da baka bir iin banda, herkes o usuz bucaksz gn altnda kendi artlaryla greirken olmutu bu i. Her ey ne kadar gzeldi boluun iinde, o kadar uzakta. Annem o yazn ok kt gemi olduunu syledi. Bu, doudan batya kadar en aa 100 kilometrelik bir alan iindeki sel yataklarnda, bir damla bile suyun olmamasyd, kuru ottan baka bir ey olmazd ortalkta. Hangi yne baksan, birbirine yirmi otuz kilometreden daha yakn ev gremezdin. Sadece demiryolu boyunca yalnzlkla evrelenmi hat-bekilerinin kulbeleri dizili dururdu. Kt bir yaz dendi mi, insann aklna o yzlerce kilometrelik alanda avu ii kadar bir glgeliin olmay, gnein altnda patlayan crcr bcekleri, gnein kuruttuu salyangoz kabuklar, her eyin gnein altnda alev alev 85

yanmas gelirdi. ok kt bir yazd, o yaz, dedi annem yeniden. Sprmesini bitirmi, anak mlei yerlerine koyuyor, kendi kendine konumaya devam ediyordu, ama ben bir ey sorunca da cevap yetitirmekten holanyordu. Sabah myd? Yoksa leden sonra m? diye sordum. Galiba leden sonrayd. Hi bir bcek, hi bir sinek, hi bir ey yoktu ortalkta... leden sonrayd her halde. Sen ne yapyordun? diye sordum. Ekmei yapmtm, dedi. Demek ki yle olmutu: kilometrelerce gnein altnda lm ylan kokular, derken, birden bire tek bana duran bir evden gelen yeni pimi ekmek kokular... Ekmei yapmtm, dedi annem. Sonra? diye sordum. amar ykyordum, dedi. Darda kuyunun yannda bir fmz vard, leden sonra olmal, nk sadece fnn glgesi olurdu... leden sonralar amar ykamak detimdir. Demek ki leden sonrayd ve evin evresinde taze pimi ekmek kokuyordu. Trenle getirilmi suyla doldurulan bir kuyu vard, bir de amar ykayan kadn. Annem hikyesine devam ediyordu ama sorularm cevapsz brakmyordu. Peki ya adam? dedim. Yoldan geen biriydi, dedi annem. Yolcunun biri ha! diye bardm. Evet, yryerek yolculuk eden adamn biri, dedi annem. 86

O kilometrelerce bir damla su bulunmayan ortalkta bir kulbe olsun grnmeyen yollarda... Evet, dedi annem. Srtnda deiecei elbiselerini tad bir asker antas, stnde rtbesi olmayan bir asker niformas, banda eski bir rgat kasketi vard. Kunduralarn ayandan karp birbirine balyarak omzuna atmt... Epey uzaktan m geliyordu? diye sordum. yle sanyorum, dedi annem. Pietraperzia-dan, Mazzarinodan, Buteradan, Terranova'dan daha yzlerce yerden getiini syledi bana. Ama tam savan bittii yerden geliyormu gibi bir hali vard. stnde hl asker niformas vard ama nianfar yoktu. Hep yryerek mi gemi buralardan? dedim. Terranova'dan, Butera, Mazzarino, Pietraperzia'dan? Evet, yryerek, dedi annem. O gn krk sekiz saat oluyormu ki ne bir kye rastlam, ne bir canlya. Krk sekiz saattir de azna bir ey koymam m? Daha da ok olmu bir ey yemeyeli, dedi annem. Son getii yer hayvan yetitirilen bir iftlikmi ama kpekler yabanclar iftlie yaklatrmyorlarm. Bana bunlar anlatt, bir yandan da bir kova dolusu su iti. Annem, baka anlataca bir ey yokmu gibi sustu, onun iin ben sordum: Yalnz su mu istedi senden? Annem, Verebileceim her eyi isterdi, dedi. Aslnda kendisi bir ey istemedi ama daha bir saatten az bir zaman nce piirmi olduum ekmeklerden kk bir somun verdim kendisine. Ekmei verirken 87

tuz, ya ve mercankk otuyla bir gzel baharladm, o da havay iine ekip ekmei koklayarak, 'Allah raz olsun!' dedi. Annem bir kere daha hikyesini kesti, gene de benim sorularma cevap veriyordu. imdi tam olarak hatrlamadm bir ey sordum anneme, o da adamn hi bir ekilde a ve susuz kalmasn istemediini syledi; adam doyurmak istediini, onun iin de her iyi yrekli Hristiyan gibi cmert davranp adama baka eylere olan aln gidermesinde yardmc olduunu syledi. AI!ah senden raz olsun gekin domuz, diye dndm kendi kendime. Ne olacak yani, adam yoluna giderken durmu! dedim. Yoo, dedi annem. Baka ikindilerde de geldi. Demek buralardan bir yerdendi? dedim. Gezginin biri deildi? Gezginin biriydi, Palermo'ya gidiyordu, Sicilya'y bir batan bir baa kat etmiti. Palermo'ya gidiyor muydu? Yoksa Palermo'ya gitti mi? Gidecekti, ama gitmedi. Bivona'ya kadar gitti, sonra orada kkrt madeninde i bulup kalm. Bivona'da m? dedim. Ama Bivona Acquavivadan uzaktr. Dalarn ardndadr Bivona, elli kilometre kadar tede... Her yer aa yukar elli kilometre uzaktr Acquaviva'dan. Hayr, dedim. Casteltermini Acquaviva'ya elli kilometreden daha yakndr. Neden Casteltermini'de kalmad? 88

Belki Casteiternnini'de i yoktu. Belki de Palermo'ya gitmek istiyordu da, Bivona'ya gelince fikrini deitirdi. Seni grmek iin elli kilometre yol mu yrrd? dedim. Elli geli-elli de gidi, dedi annem. Gezginin biriydi. O ikindiden yedi gn sonra gene geldi. Bir ka kere geldi mi? dedim. Bir ka kere. Bana ufak hediyeler getirirdi. Br keresinde bir bal petei getirdiydi de btn evi sarmt kokusu. Ya! dedim. Sonra, Nasl oldu da bir daha gelmedi? te, onu diyorum, dedi annem. Devam edecek gibiydi ama yzme bakt ve Neden Koca Lombardial myd, deil miydi diye sormuyorsun? dedi. Ya! dedim. Neden? Ne ilgisi var o adamn bununla? Bana kalrsa Koca Lombardial oydu, dedi annem, yle sanyorum ki, br devlerini de dnen bir adamd. Koca Lombardial br devlerini dnen birisi demek deil mi? br devlerini mi dnrd? dedim. O adam, o gezgin mi? Evet, dedi annem. Ka doru kkrt madeninde grev yaptlar, kyller isyan ediyorlard. Tren dolusu silhl polis geti buralardan. Annem artk rahata konuuyordu. Kendisini zorlamak gerekmiyordu. Demiryolcular greve katlmadlar, diye devam etti. Trenler dolusu silhl polis geiyordu her gn. Bivona'da yzden fazla insan ld. Silhl polisten deil, onlardan... 89

O da lenlerin arasnda myd sence? dedim. Bence yle, dedi. Yoksa geri gelmez miydi? Yazk! dedim. Anneme bakyordum. Mutfakta yaplacak baka ii kalmamt. Sessiz ve sakindi, eliyle elbisesinin bacann stne gelen ksmn tlyordu. Allah senden raz olsun, seni gekin domuz, diye dndm kendi kendime.

90

NC BLM

YRM BR Dardaki ikindi sessizliinden hznl bir meleme szld ieriye; kaybolup gideceine, ykseldi, ykseldi mzie dnt: kavallar duyulmaya balamt. imdi de Novena'daki hayat balyor, dedi annem. Vizitelerime balayaym artk. diye ekledi. Kunduralarn deitirmek iin bir iskemleye oturdu. Ayandaki eski erkek kunduralarn karp masann altnda duran bir ift kadn izmesi geirdi ayaklarna. Vizitelerin mi? Ne vizitesi? diye sordum. Seni de gtreyim, diye cevap verdi annem. izmelerle ayaa kalknca annem daha uzun boylu, daha endaml grnyordu, odasna geip sokaa kmak iin stn deitirmeye balad, benimle oradan kaval sesleri arasnda konuuyordu. Bana inecilik yapmaya baladn anlatt. Babamdan kendisine bir hayr gelmiyeceini dnd iin hayatn ine yaparak kazanmaya karar verdiini syledi. 93

zerinde siyah bir manto, kolunda ebelerinkini andran byk boy bir anta, beni elimden tutup k ikindisinin souk gneine kard, bylece Sicilya yolculuum yeniden balyordu. YRM K

Yoku aa inerken bir evin arkasn dolanp bahe duvarlarndan geip bir kapya geldik ve kapy aldk. Kap ald. erisi karanlk olduundan kapnn alm olduunu fark etmemitim. Kapnn stnde ak yelpaze biiminde erevesi kararm bir pencereden baka ak bir delik yoktu, gzm hi bir ey, annemi bile grmyordu. Ama annemin sesini duyuyordum. Olumu da getirdim, dedi annem. Kocan nasl? Her zamanki gibi, Concezione, diye bir kadn sesi cevap verdi. Olun ne kadar bym! diye hayretini belirtti. Derinlerden bir erkek sesi, Burada yatyorum, Concezione, dedi. Ses sanki bir maarann derinliklerinden geliyordu, Olun, yle mi? diye yeniden konutu. Silvestro, dedi annem. Grnmeyen bir eylere ait ses, benden ok uzakta aralarnda konuuyorlard. Benim hakkmda da konutular. Onu da kendin gibi kocaman yapmsn! dedi kadnn sesi.

Onlar beni gryordu ama ben onlar gremiyordum; hayalet gibiydiler. Annem de karanlkta, bir hayalet gibi ineden, eterden sz ederek inesini yapt. Yemek yemelisin, dedi annem. Ne kadar ok yersen, o kadar abuk iyileirsin. Bugn ne yedin? Bir soan yedim, dedi adamn sesi. Gzel bir soand, dedi kadnn sesi. Ona klde piirdim. yi, dedi annem. Bir yumurta da ver kendisine. Pazar gn bir yumurta yedi, dedi kadnn sesi. Annem de, yi, dedi. Sonra karanln derinliklerinden bana seslendi, Hadi artk gidelim Silvestro. nmde duran bir keinin scak tylerini okuyordum. Eri br toprak zeminde el yordamyla bir iki adm atmaya altm ki, elim yumuak tylerine dokundu keinin. Buz gibi karanlkta, olduum yerde durup, bu canl hayvan okayarak snmaya altm. Hadi gidelim, dedi annem yeniden. Ama adamn derinliklerden gelen sesi bir sre daha alkoydu bizi. Daha ka tane ine vurman gerekiyor? diye sordu. Ne kadar ok ine yersen o kadar abuk iyileirsin, diye cevap verdi annem. Daha be tane kald ama, dedi ses. Karsnn sesi de, O be taneyle iyileir mi? diye sordu. Her ey olabilir... diye cevap verdi annem. Kap ald, annem eikte kolunda sallanan ebe antasyla yeniden grnd. Dar ktk, bahe duvarlarnn arasndan annemin bundan sonra urayaca eve doru yrmeye

95

baladk. Birincisinin altndan aa doru inen ikinci sokaa saptk. Karmzda vadinin aklklar, sonra da oras buras para para karla kapl da vard. Bir yanda bahelerin ortasnda kck evler iterdeki daa ve gkyzne yaslanm, br yanda hl parlak fakat scakln kaybetmi gnein altnda sra sra kayaya oyulmu evler vard, daha yukar knca gene bahelerin iinde bir sra ev. Baheler kckt, ykseklerde, damlarn arasndan sebze kfelerini andryorlard. Sokak aralarnda keiler geziniyorlard. Souk havada keilerin an sesleri ile kaval sesleri birbirine karyordu. Mee aalar, damlardaki yuvarlak kiremitleri, kayalklardaki maaralar, kara topra ve keileri, arkamzda kaybolup sonra yukarda bulutlarda ya da karda yeniden birleen kaval sesleri ile her eyi bir araya sktrlm bir Sicilya'yd buras. Adamn derdi ne? diye sordum anneme. brleri gibi," dedi annem, kimi biraz stmal, kimi biraz veremli.

YRM

Bir iki dakika yrm yrmemitik ki, annem baka bir kapy ald, ben de kendimi bir kere daha plak karanlkta ve yamru yumru toprak bir zeminin stnde buldum. evremdeki havada terkedilmi bir kuyunun kokusu vard. Annem gene, Olumu da getirdim, dedi. Gene kendilerini gremediim insanlarn benim

96

hakkmda konutuklarn duydum. Seslerin arasndan kulama bir ocuk sesi geldi. Kk ielerden var m sizde? dedi annem. Var, diye karlk verdi bir erkek sesi. Araya baka sesler girdi. Teresa, atei yak. Saman getir. Erkein sesiyle ocuun sesi birbirleriyle konutu. Erkein sesinin sahibi bir, iki yalarnda olan olunu kucana almt. Annem ineyle ilgili bir ey syledi, erkek kk, tiz sesli ocuu kucandan indirmeden anneme cevap verdi, baz sesler kard, bir ekmece at. Kuyunun koyu karanlnda bir kibritin yalm be-lirip snd. Annemin ellerini grdm, tam k annemin ellerinin stnden geerken, sordu: Eee? iki, kere Eee? diye tekrarlad. Sonra sordu, Naslsn? Erkein sesi bararak sordu, Concezione, 'Naslsn?' diyor. Sonra cevap geldi, Ha? Annem, Yemesi iin ne verdiniz? diye sordu. Bu gece hindiba vereceiz, diye cevap verdi erkein sesi. Daha ka ine yaplaca stne ufak bir konumadan sonra o hayaletleri ierde brakp yolumuza devam ettik. Annem erkein deil de kadnn hastalanmasnn onlar iin byk bir baht akl olduunu syledi; nk kadnn hastalanmas o kadar nemli deildi, ama eer erkek hastalanrsa ite o zaman i biterdi Nasl her ey biter? dedim.

97/7

Yaz k a kalrlar, dedi annem, Genellikle, erkek hastalannca kadn ne yapacan arr, dedi. yle ki ne vadiye inip bir para hindiba toplayabilir, ne de krlardan salyangoz. Yapt tek ey kocasnn yanna girip yatmak olur dedi.

YRM DRT

ster yalnz bulut olsun, ister kar, kavaln mzii ok uzaklarda, kyn en tepesindeydi, vadinin derinliklerinden de alayann uultusu ykseliyordu. Boucu bir karanln iine girmitik. Her yan karanlk ve dumanlyd ama sesler br yerdekilerden daha tell deildi. Annemin sesi bile dumandan rahatsz olmamt. Olumu da getirdim, dedi annem. br yerlerde syledii eyleri burada da syledi, benim hakkmda konutu, sonra kk ieler ve ineyle ilgili bir eyler syledi. Bir kibrit yalm ellerini aydnlatp sndkten sonra annem sordu; Naslsn bakalm? Eh, iyiyim, diye bir cevap geldi. Yiyecek ne verdiniz kendisine? imdi yiyeceiz, diye cevap verdi birisi. Baka bir ses, Yemek piiyor, dedi. Birok sesler duyuluyordu. Yeniden dar ktk, annem biraz nce sylediklerinin tam tersini sylemeye balad, Evin kadn hastaland m, felket balar. dedi. Erkein hastalanmas daha iyi, dedi. nk kn erkekler zaten almazlar, ama kadn hastaland m her eyin sonu 98

gelir. nk kadn her zaman vadiye inip hindiba toplayabilir, olmazsa krlarda salyangoz arar. Evi ekip eviren kadndr, anadr, dedi. Yeniden karanlk bir yere girdik, annem de yeniden gzden kayboldu ve grnmeden konumaya balad. Benim hakkmda bir eyler sylyordu. Olumu da getirdim, dedi. Sonra kk ielerden, ineden sz etti, ellerini bir an iin aydnlatan kibritin yalmnn aydnlnda inesini yapt. Ondan sonra da hastann bir ey yiyip yemediini sordu, bugn ya da yarn bir ey yiyebileceini sylediler kendisine. Dar ktk, annem yeniden gzle grlmeye balamt. Eer kadn hastalanrsa her eyin sonu gelmitir diyerek bir nceki szlerinin tam tersini savunmaya balad. Yeniden sokan karanlk hendeklerinden inmeye baladk, artk iyice gnein klarndan uzaklamtk, keilerin an sesleri, alayann uultusu ve souk sarmt her yanmz. Yeniden karanlk, kuyu ya da karanlk olup karanlk kokan, ya da karanlk ve dumanl yerlere girdik; annem benim hakkmda kck bir ocukmuum gibi szler sylyor, sonra kk ielerden ve ineden sz ediyor, sonra da yemek hakknda sorular soruyor ve her keresinde, tam kacamz zaman, hastaln gemesi iin kaygl bir ses daha ka ine yaplmas gerektiini, be, yedi, on ya da baka sayda inenin yetip yetmeyeceini renmek istiyordu. Bylece darda mumula aalar, yuvarlak kiremitleri, uuldayan alayanlar, ierde karanlk ve soukta yaayan insanlaryla minyatr bir Sicilya'y seyrettik. Annem, kendisiyle yrrken, a benim 99

yanma kt zaman, karanlkta br insanlarla birlikteyken canlanan garip bir yaratk olmutu. Karanla girip karken benim yaptm gibi yolunu hi armyordu. Her dar kmzda bir nce sylediklerinin tersini sylyordu. Bir keresinde erkek hastalannca her eyin bittiini sylyor... Baka bir keresinde de kadn hastalannca her eyin sonunun geldiini ileri sryordu. Ya da, Birinin biraz stmas var, brnn veremi, diyordu. Bir keresinde biraz stmaya tutulmu olmann vereme yakalanmaktan daha iyi olduunu, bir baka sefer veremin stmadan daha iyi olduunu sylyordu. Stma oldu mu il iin Enna'ya gitmek gerekmiyor, diyordu. Enna'ya gidip dispanserden veremi iyi etmek iin il almann ne kadar bell bir i olduunu anlatyordu. Hem uzun bir yolculuk yapp otuz iki liret harcayacaksn, hem de hastaneye kapatlmay gze alacaksn. nsanlarn bir kere Enna'ya gittiler mi bir daha gitmek istemediklerini nk gidecek gc kendilerinde bulamadklarn sylyordu. Ama stma oldun mu muhtarlktan il verirler, diyordu. Hemen arkasndan da, Derdin veremse, Enna'ya gider, gereken btn illar alabilirsin, diyordu. Stmaya kar il almak iin muhtarla muhta olmann ne kadar felket bir ey olduunu anlatyordu. Muhtarlk olduka yoksuldu, pek fazla il bulunmaz, kimseye bir paketten fazla il verilmezdi. nsan bir paket illa nasl iyileirdi?

100

Ama verem oldu mu ilc Enna Dispanserinden alrsn, oras daha byk daha zengin bir yer, Hkmetin kurumu diyordu. Bir keresinde ne derse, brnde tam tersini sylyordu.

YRM BE

alayann uultusunun yaknlarna geldiimiz zaman, iinde k bulunan bir eve girdik. Kayalara oyulmu bir ev deildi bu, sokan kenarnda bahe iinde ta bir evdi. Arka tarafnda ieriye biraz k szan bir penceresi vard. Annem ieri girerken, iyi akamlar, olumu da getirdim, dedi. Annem ierde gzden kaybolmad, evde baka insanlar da vard. Onlara baknca daha nce gremediim btn br insanlar da grm gibi oldum. Yataktaki hasta adam grdm, pis, tra uzam yznde gzleri kapalyd, yatan ayakucunda bir kovann evresinde rahibeye benzer be, alt kadn oturuyordu. Annem her zamanki gibi nce benden sz etti. Olumu da getirdim, dedi. Ben de annemin bu szleri nasl sylediini, brlerinin bu szleri duyunca bana nasl baktklarn seyrediyordum. Kadnlardan biri, Olun epey iri-yarym, dedi. Annem, Oullarmn hepsi iri-yardr, bu da en irileridir, dedi. Nereden geldi seni grmeye? Kadnlarla annem her evde olduu gibi bir sre 101

benim hakkmda konutular, ben de kovann azna kadar siyah salyangozla dolu olduunu grdm, birer birer bu salyangozlar alp emiyorlard. Yals genci hepsi karalar giymi bir kadn topluluuydu bu. Salyangozu emmeleri bitince bo kabuu gene kovann iine atyorlard. Afiyet olsun! diye seslendi annem onlara doru. Kk ieler, ine ve eter hakknda konumaya balad, antasn at, hastay evirdi ve ineyi yapt. Hastann yzst yatmaya devam ettiini grdm. Eee? dedi annem hastaya. Cevap veren olmaynca, annem yeniden, Eee? dedi. Yal kadnlardan biri cevap verdi, Bouna yorulma... Konumuyor. Konumuyor mu? dedi annem. Konumuyor, diye cevap verdi baka bir kadn. Yatan ayakucunda oturan be kadn salyangozu emmeye devam ettiler, ilerinde en yal olan sesini ykselterek: Gaetano bir ey syle. Bak Concezione burada, dedi. Hasta yava yava bir yanna dnd, ama cevap vermedi. Kadnlardan en yal olan anneme dnerek, Gryor musun? Konumak istemiyor, dedi. Annem hastaya doru eildi, elini hastann omuzuna koyduunu grdm. Neler iitiyorum, Gaetano! dedi. Konumak istemiyormusun? Hasta yava yava kendini evirdi srt st dnp yzn gsterdi, ama gene cevap vermedi. Gzleri hl kapalyd. Kadnlardan en yals, Hi bir faydas yok, Con102

cezione, dedi. Konumak istemiyor. Dn sabahtan beri konumak istemiyor. Yemek yedi mi? diye sordu annem. Kadnlardan biri eliyle kocay iaret etti, en yallar da cevap verdi, Evet, yedi. Derken hasta birden bire konumaya balad. Kfr ediyordu. Hastaya baknca gzlerinin alm olduunu grdm. Gzlerini bana dikmi beni inceliyordu, ben de onun gzlerinin iine bakp onu inceliyordum. Bir an iin hastaln bir yana brakp, erkek erkee birbirimizle yzleir gibi baktk. Gzlerinin rengine bile bakamadm nk o gzlerde yalnzca insanln kendisini grdm. Nereden geliyorsun? dedi. Concezione'nin oluyum, dedim. Adam yeniden gzlerini kapad, annem de kadnlara, Biraz neelendirmeye aln kendisini, dedi. Bana da, Haydi Silvestro, gidelim, dedi.

YRM ALTI

Bundan bir sre nce aylarca sren ar bir hastalk geirmitim. iler iin hastalk denen o sonsuz sefaletin sefaleti, belnn bels ey konusunda derin bilgi sahibi olmutum. Hele insann yirmi, otuz gndr yataktan kalkamam, odasnn drt duvar, gvdesi ve yatak araflar, mutfaktaki bakr kapkacak, iskem103

lelerin, masann ve dolaplarn tahtas arasnda kalakalmsa. Byle zamanlarda bu eyadan baka bir ey yoktur dnyada. nsan bu eyalara bakar, bakar ama onlarla bir ey yapamaz, bir iskemleden ya da bir dolaptan orba yapamaz. Aslnda dolap ta o kadar byktr ki, yenecek bir ey olsa, insan ineye ineye bir ayda ancak bitirebilir. Btn bu eyalara insan yenecek eylermi gzyle bakmaya balar, belki ocuklar da bu yzden tehlikeli yaratklar olur, teyi beriyi krp geirirler... Bebek btn gn bebek-iskemlesinin ivisini aznda tutar da annesi iviyi kartmaya kalkarsa l basar, insann annesi, kars ya da metresi kitapln raflarn kantrarak bir kitab eline alp okumaya balar. Saatlerce o kitab okur ya da kitabn sayfalarn kartrr. Ne okuyorsun? diye sorar hasta adam. Kadn ne okuduunun farknda deildir, oysa o kitap bir szlk, eski bir gramer kitab gibi her hangi bir kitap olabilir. Bunun zerine hasta adam, imdi mi kltrn ilerletmeye karar verdin? der. Kadn kitab yerine koyar, ama bir sre sonra yeniden kitaplarn bulunduu raflar elden geirmek iin oraya gelir yiyecek raflarn deil ve yeniden ilerinden birini seer ve belki de evden kp, leden sonra gnn bir ksmn darda geirir. Daha sonra hasta adam, Ne kadar verdiler? diye sorar. Kadn bir liret elli santim verdiklerini syler. Hasta adam memnun olmaz. Ate yakasn brakmadndan son gndr yaplmam yatan kendi yarsn104

da yatarken iinde bulunduu durumu btnyle kavrayamamaktadr. Gene de genliinden beri onun olan kitabndan baka bir eyler istemektedir; bir para orba ister can, onun iin de o parayla orba yerine kendisi ve ocuklarna ekmek peynir alm olan karsn azarlar. Atmacalar!" diye barr ocuklarna. ocuklara okulda her gn bir tabak orba verilir. Bu gzel bir yreklendirme rnei saylabilir, byle okulda her gn bir tabak orba vermek evde alktan lmek zere olan insanlarn ocuklarna. Oysa daha ok itah amaya yarar bu orba. O bir kak orbadan sonra olanlar eve a kurtlar gibi gelirler. Btn uyarlara kulaklarn tkar, ne pahasna olursa olsun karnlarn doyurmaa alrlar. Vahi hayvanlar gibi iskemlelerin ivilerini yutarlar, anneleriyle babalarn da yutmak isterler. Hastay bir gn yalnz bulacak olsalar, onu da yemee kalkacaklardr. Yatan ba ucundaki masann stnde illar durur. ocuklar okuldan a kurtlar gibi, karnlarn iyice ackm, itahlar kamlanm dnerler. A kurtlar gibi sinsice hasta adama yaklarlar, onu yiyip bitirmek istemektedirler. Ama anneleri de evde olduu iin olanlar babalarn brakp illara saldrrlar. Atmacalar! diye barr hasta adam. Bu arada gaz memuru hava gazn kesmitir, elektrik memuru elektrii kesmitir ve uzun geceler hasta adamn odasnda karanlk iinde geirilir. Yalnzca su kesilmemitir; su memuru alt ayda bir geldiinden, adamn bugn yarn gelip suyu kesme tehlikesi yoktur; iebildikleri kadar su imektedirler, her trl piirilmi su, kaynatlm su, hatta kaynatlmam su bile ierler. 105

Ama, her gn kapya gelip sayn hasta nn bizzat kendisini grmek isteyen ev sahibesi de vardr, hastann odasndan ieri girip, hastay grnce, Benim, hasta beyefendiciim sizinkisi de biraz fazla oluyor dorusu, hem kiray deme, hem de yataktan kma, hi olmazsa karn bulaa gndersen... Bylece kars kira yerine ev sahibinin evine, ev sahibinin bulan ykamaya, yerlerini silmeye, amarlarn ykamaya gider. Hasta adam da saatlerce yalnz kalr evde, bir trl yakasn brakmayan, yzn, gzn, vcudunu hamur gibi yourup ezen, yalnzlndan yararlanp onu paralayan ateiyle. Kars geri dnnce, ona ev sahibinin evinden bir ey getirip getirmediini sorar. Hi bir ey, der kars. Hi bir zaman hi bir ey getirmez. Hi olmazsa gidip yabani otlar toplasan? diye sorar adam. Nereye gideyim? der kadn. Btn o yorgunluuyla kadn ayaklarn sryp sokaklardan geip parka gider. Yerlerde imenler, aalarda yeil yapraklar vardr. Sebzeymi! Biraz imen yolar yerden, bir ka am dal krar. Tarhlara gidip bir ka iek koparr ve eve sebzelerle dner iekleri ve yapraklar gsnde gizlemitir. Btn bunlar karp hasta adamn stne frlatp atar, hasta adam zerinde ieklerle yatar. te! der kars, sebzelerini getirdim!

106

YRM YED

Hem btn bunlar, hem de bundan fazlasn biliyordum. alan insanlardan biri hasta oldu mu, onun ve yaknlarnn neler ektiklerini anlayabiliyordum. Her insan bilmez mi bunun ne olduunu? Her insan anlayamaz m? Her insan hayatnn bir dneminde, bir kere olsun, hasatlanr ve iindeki hastalk denen bu yabancy tanr, onun karsndaki aresizliini bilir. Onun iin her insan benzerini anlayabilir... Ama belki de her insan insan deildir; btn insanlk insan olmaktan uzaktr. Yamurlu bir gnde, insann ayakkablar delik deikse ve su alyorsa; gnln belli bir insana kaptrmamsa, yaayaca bir hayat yoksa; ne baard, ne de baaraca bir ey varsa; ne korkaca, ne yitirecei bir ey kalmsa, ve evresinde dnyadaki krm gryorsa, insann iine ite byle bir kuku debilir. Bir insan gler, bir bakas alar; ikisi de insandr, glen insan da hasta olmutur, hastadr; ama gler, nk teki insan alamaktadr. Bu bakalarnn canna kyan, onlar yok eden biri olabilir; aresizlik iinde olup da tekinin gazetesini ve haber balklarn okuyarak gldn gren bir insan ise, glenin deil, alayann dostluunu arayacaktr. Demek ki, her insan insan deildir. Biri cana kyyor, brnn canna kylyor; btn insanlk deil, ancak canlarna kylanlar insandr. Bir insan ldrdn m, o insan bir insandan fazla bir ey olur. Hasta olan, a olan insan da daha insandr; alarn meydana getirdii insanlk da daha insandr.

107

Anneme dnerek, Onlar hakknda ne dnyorsun? Kimler hakknda? dedi annem. ine yaptklarn. Be!-ki de borlarn deyemeyecekler diye dnyorum, dedi annem. Hepsi iyi de, dedim. Sen gene her gn evlerine gidip inelerini yapyorsun, gnn birinde de u ya da bu ekilde borlarn deyeceklerini umuyorsun. Peki ama onlar hakknda neler dnyorsun? Ne olduklarn sanyorsun onlarn? Umutlandm filn yok, dedi annem. Biliyorum ki kimisi parasn der, kimisi de deyemez. Umutlandm yok. Gene de hepsine uruyorsun, dedim. Ne dnyorsun onlar hakknda? Ne yani! dedi annem. Birinin hatr iin gidiyorsam, brnn hatr iin de giderim. Bu i iin cebimden para gitmiyor ya. Peki ama onlar hakknda ne dnyorsun? Kim olduklarn sanyorsun? dedim. Annem olduumuz yerde sokan ortasnda durup hafife gzlerini ksarak bana bakt. Ayn zamanda glmsedi ve Ne garip sorular soruyorsun bana! dedi. Ne olduklarn dnmem gerekiyor? Zavall yoksul insanlar ite, ya biraz stmallar, ya da veremli... Bam salladm. Garip sorular soruyordum. Annem bunu farketmiti, ama o garip cevaplar vermiyordu. Benim istediim ise garip cevaplard. Sen hi inli grdn m? dedim. Tabi, dedi annem. Bir iki tane grmlm var... Buralara kolye satmaya gelirler. 108

Tamam, dedim. imdi karna bir inli ksa, sen de baksan ki, hava souk, ama paltosu yok, elbisesi eskimi, kunduralar yrtlm, ne dnrsn onun hakknda? nemli bir ey dnmem her halde, dedi annem. Burada bizim kyde de souk havada paltosuz, eski psk elbiseyle, yrtk pabula gezen ok. Tamam, dedim. Ama bu adam inli, dilimizi bilmiyor, kimseyle konuamaz, belki hi glmez bile. Bizim insanlarmz arasnda kolyeleri, boyunbalar ve kemerleriyle dolar durur. Ekmei yoktur, paras yoktur, hi bir zaman bir ey satamaz, satma umudu da yoktur... Onun hakknda ne dnrsn, byle yoksul, umutsuz bir inli grdn zaman? Aman! dedi annem. Bizim aramzda da ok var yleleri. Umutlarn yitirmi yoksul Sicilyallar. Biliyorum, dedim. Ama bu adam inli. Sar bir yz, ekik gzleri, yamyass bir burnu, kalkk elmack kemikleri var, belki de kt kt kokuyordur ayn zamanda, brlerinden daha umutsuz bir durumda. Hi ama hi bir eyi olmayan bir adam. Peki, byle bir adam hakknda ne dnrsn? Aman! dedi annem. inli olmayan sar suratl, yass burunlu insanlar da var dnyada, belki onlar da kokuyorlardr. Hem onlar zavall inliler deil de, zavall Sicilyallar, gene de hi bir eyleri yok. Dinle, bak, dedim. Bu adam in'de deil, Sicilya'da yaamak durumunda olan bir inli, bir kadnla yattm diye bile sevinemeyecek bir adam. Ama Sicilyal yoksul bile olsa... Yoksul bir inli neden yapamayacakm? diye sordu annem. Eh, dedim. Bana kalrsa, yoksul bir gezginci 109

Sicilyal deil de inliyse, bir kadnn ona verecei pek bir ey olmaz. Annemin kalar atld. Bilmem, dedi. Grdn m? dedim. Yoksul bir inli br yoksullardan daha da yoksuldur. Ne dnyorsun kendisi hakknda? Annemin can sklmt. Hay, eytan alsn senin inlini, dedi. Grdn m? dedim. Hem hepsinden yoksul, hem de sen tutmu, 'eytan alsn' diyorsun. Byle dedikten sonra dnyada o kadar yoksul ve umutsuz kalm bir insan cehenneme gnderirken onun br insanlardan daha insan, insanln geri kalan ksmndan daha insan bir paras olduunu dnmyor musun? Annem bana can skkn bir ekilde bakmaya devam ediyordu. inli mi? dedi. inli, dedim. Ya da o ine yaptn hastalanp yataa dm yoksul Sicilyallardan birini dn, dedim. Biroklarndan daha insan, insanln ta kendisi deil mi? O mu? dedi annem. O dedim. Kimden daha ok insan? diye sordu annem. brlerinden, dedim. Hasta olan... Ac ekiyor... Ac m ekiyor, dedi annem. Hastalktan. Sadece hastalktan m? dedim. Sen hastal iyi et, her ey dzelir, dedi annem. Hi bir ey deil, hastalk sadece. 110

O zaman sordum. Peki hem a hem de ac ekiyorsa, o zaman ne oluyor? yi ya, alk tabii, dedi annem. Sadece alk m? dedim. Neden olmasn? dedi annem. Adamn karnn doyurdun mu, her ey dzelir. Alktandr. Bam salladm. Annemden bir trl garip cevaplar alamyordum, gene de sordum: Peki ya inli? Artk annem soruma cevap vermedi, ne garip br cevap, ne de garip olmayan bir cevap, omuzlarn silkti. Haklyd, tabii. Hasta adam iyiletir, aclar diner. Ama adam hastalannca ne olur? Adam a kalnca ne olur? Alk, doymayan btn dnyann ektii btn aclar olmuyor mu? Alk eken bir adam daha insan bir insan olmuyor mu? nsanln daha gerek bir paras olmuyor mu? Ya o inli...?

YRM SEKZ

Oraya buraya akl evlerin bulunduu yamatan aa iniimiz sona ermi, imdi vadinin dibinden baka bir yamaca trmanyorduk, gnee ykseklerde buluta ya da kara benzeyen kaval mzine doru trmanyorduk. Hi hastalandn m? diye sordum anneme. Bir kere, dedi annem. Neydi? dedim. Bilmiyorum, dedi annem. Doktor istememitim ,ne olduunu kendim de bilmiyordum. Kendi kendime iyi oldum.

111

Kendi kendine mi iyi oldun? dedim. Her zaman kendine zg huylarn vard senin. Nasl? dedi annem. Nasl kendime zg? Belki de kendini bakalarndan ayr biri olarak dnrdn, dedim, yle deil mi? Hi bir ey dnmezdim, dedi annem. Babam hi hastalanm myd? dedim. Tabii, dedi annem. kide bir hastalanrd. Stmas vard. Grdn m? dedim. Babam doktor arlsn isterdi. Tabii, dedi annem. Ufack bir ocuk gibiydi. Titremeye balar, atei ykselirdi. Stma olduunu hepimiz bilirdik, ama o gene de doktor arlsn isterdi. Babam alakgnll bir adamd, dedim. Korkard, dedi annem. Alakgnllyd, dedim. Biraz yorulmutum; yukar kan yolun bir kenarnda korkuluk duvar vard, durup, yaslandm. Kendi umutsuzluumun snandan yola kmtm ve yolculua devam ediyordum, yolculuk ayn zamanda bu konumalard; imdiki zamanla gemi zaman, anlarla dlerdi; benim in hayatn kendisi saylmasa bile, bir hareketti, bir akt; onun iin korkulua dayanp Macbeth ya da kral olarak deil de mavi gzleriyle yorgun, bitkin babam dndm. Hastayken btn dnyann skntlar srtna binerdi, Macbeth olmamaya raz olur, doktoru artr, iyilemek isterdi, ocuk gibiydi. insan ocukken daha ok mu insanlayor acaba? insan o zaman daha alakgnll olur, skntla112

tn kabul edip feryada balar. O zaman insanla daha ok mu yaklam olur? Aslnda, alakgnll bir adamd kendisi, dedim. Anneme bakp elimi korkuluktan ektim. Peki, bykbaba hi hastalanm myd? dedim. ok hastalanmt, dedi annem. Ne demek istiyorsun, dedi. O da m? Neden olmasn? dedi annem. Aa yukar krk yalarndayd, ben de yedi sekiz yandaydm. Herhalde doktor istememitir, dedim. istemedi, dedi annem. Kendi kendine iyi oldu. Yoksullara bakan doktor bir kere geldi, ama bir daha gelmedi. Bykbaban istemedi kendisini. Ta kendisi! dedim. Bakasna benzememeye karar vermi. Neler samalyorsun, dedi annem. Hastalanmamaya karar verdi. Tamam ite! dedim. Hastal amaya, baka trl bir insan olmaya karar vermi kendisi gibi biri olmaya! Gururlu bir adamd, deil mi? Annem dikleti ve gururland. Tabii. Gururlu bir adamd, dedi. Peki nesi vard? dedim. Biraz stma m tutmutu yoksa verem miydi? kisi de deil, elbet, dedi annem. Ne o ne br! ok hastalanmt, diye ekledi, ld ld, dirildi! Artk korkulua deil, annemin koluna yaslanyordum. Tandm insanlar dnmeye baladm, kendimi, babam, bykbabam, alakgnll insanlar, gururlu insanlar, insanln kendisini dndm,

113/8

yoksulluun yaratt gururu dndm Ve nsanlmdan gurur duydum. Elbette baz insanlar insan deildir, btn insanlk da insancl deildir. Ama bir adam alakgnll olduu iin insan olmaz. Gururlu olduu iin bile insan olmaz. Bir insann yoksulluu iinde bir ocuk gibi barr da, gene de daha insan olabilir. Yoksulluunu yadsyp gururlanr da, gene de daha insan olabilir. Gururlu bir insan bir Koca Lombardialdr, ve insan olduu zaman br devlerini de dnr. Bu onun insanln bir kat daha arttrr. Ve onun iin, belki de, hastalk lmek ve dirilmektir. Zatrre olmutu, diye anlatmaya devam etti annem. Ya da ona benzer bir hastalk. Doktoru istemedi. Hasta deilim dedi. Yoksullara bakan doktoru geri gnderdi. Yoksullar iin ekmeini kazanmann akas olmadn syledi doktora. Her lokma iin btn bir gn almak gerekir. Hepimiz almalyz, dedi. Doktoru yollad. Sonra da gnde on drt saat almaya devam etti. Ta bir gece lnceye kadar, sonra da dirildi. Byk adamd Bykbaba, dedim. Bykadamd, dedi annem. Glgelik vadiden dar knca kendimizi ykseklerde, kk aydnlk bir sokakta bulduk. imdi sen bana syle bakalm, ine yapm nasl buluyorsun? diye sordu annem, iyi, deil mi? ok iyi, dedim. Grdn m? dedi annem baarl bir insann sevinciyle. Grdn m? diye devam etti. Kendi hayatm kendim kazanabiliyorum. 114

alayann uultusundan epeyce uzakta, batan gnee kar ayakta duruyorduk. Orada, kyn en yksek yerinde kara ya da buluta dnen kaval sesi sanki ayaklarmzn altnda eriyordu. Hadi, imdi dul kadnn evine gidelim, dedi annem. Bak onun paras var, pein verir.

YRM DOKUZ

Dul, aa yukar krk yalarnda gzel tenli bir kadnd. Bir evin birinci katnda, yksek tavanl iki, odal bir yerde oturuyordu. Dul derler ama, dedi annem, aslnda dul deil. Kibar bir beyin metresiymi bir zamanlar. Peki neden ine yaptryor? dedim. Hanmefendi de ondan, dedi. Hanmefendilerle beyefendiler de hep ine yaptrrlar. O da onlarn huylarn alm. Biraz da ince hastalk var galiba. Her neyse, gzel teniyle ok cana yakn bir yaratkm meer. Btn o geni odalarda tek bana oturuyor gibiydi. Kapy kendisi gelip at. Seni bekliyordum, Concezione, dedi. Oullarndan birinin geldiini duydum. Bu o mu? Evin ii d kapdan ierlere kadar btn gz boyunca sirkelemesi iin ak braklm ra kokuyordu. Bu koku, Sicilya'daki zengin evlerinin kokusudur, insann ban dndreceine, midesini bulandrr. Karanln oynadr. Dul kadn bizi grltl bir ekilde ve kahkahalar arasnda karlad. Geni gsnden ykselen kaln bir sesi vard, gzleri ve salar da siyaht. 115

Getirmekle yanl br ey yapmadm ya'? dedi annem. Yakkl delikanl, deil mi? Uzun boylu ve kuvvetli, dedi. Tam sana lyk bir oul, Concezione. Ykselen kahkaha sesleri arasnda bizi n kap ve merdivenlerin oralar gibi ra ve biraz da tarn kokan odalardan geirdi. Odalarn eskimi bir grn vard, biraz plak bile denebilirdi, duvarlarda da kartpostallardan yaplm yelpazelerden baka asl bir ey yoktu; ayrca odalar karanlkt, odalarn balkonlar bat ynnde yksek duvarl bir baheye baktklar iin az k alyorlard. Annem benim hakkmda konumaya devam ediyordu. Na! duydun beni grmeye geldiini? dedi. Onu da yanma almasaydm, ayp olurdu, deil mi? Ya, diye cevap verdi dul. iime merak olurdu dorusu. Bize srarla arap ve kurabiye ikram etti. Yiyecek ve iecekleri hazrlam olduu masaya oturunca btn kat rahata grlyordu. Bir ok kapl iki ya da oda vard, odalarn btn kaplar akt, her odada bir masa, bir odada da st krmz bir rtyle kapl kocaman bir yatak vard. Hayat byle, ite! dedi dul. Sonra yksek sesle gld. Kuzey talyayla ilgili bir takm sorular sordu bana. Anneme de gittii btn evlere beni de gtrp gtrmediini sordu. Tabii, dedi annem. Bu kadar eve benim varlm kabul ettirmi olmaktan son derece memnundu. Bir de kendisinin ne kadar iyi ine yaptn bana gstermek istediini ekledi. Dul bir kahkaha att. Ka116

ra gzleriyle, bana, yani bir erkee, bakt. Heybetli gsnden gelen kaln sesi duyuldu: Bana ine yaparken gstermeyeceksin ama, Concezione. Neden, sana yapacam ineyi grmeyecekmi? dedi annem. Ne kadar iyi ine yaptn bana ine yaparken gstermek yok. Neden yok? dedi annem. Dul glerek, Onun yannda ine yaptrmam, dedi. Neden yaptramyorsun? dedi annem. Beni kabul ettirmeye kararlyd. Nedenmi? dedi. Gerei yok da ondan, Concezione, diye cevap verdi dul. Burada gerei yok. Bir sr oda var. Seni sokakta bekleyecek deil ya. Mesele o deil, dedi annem. Nasl ine yaptm grmesini istiyorum. Yeteri kadar grm, diye cevap verdi dul. Burada bir daha grmek istemiyor. Bana dnp glerek, Doru deil mi, Signor Silvestro? dedi. Evet, doru sylyorsunuz, dedim ama annemin beni kabul ettirmeye almas houma gidiyordu. Ne demek evet? dedi annem. Hanma ine yaparken grmek istemiyor musun? A, tabii, diye cevap verdim. Grdn m! dedi annem. Grmek istiyor, tabii. Ama Concezione! diye bard dul. Ben onun beni grmesini istemiyorum ki... Annem bir kahkaha att. 117

Ama! dedi. O benim olum. Ha ben, ha o... Ama koca delikanl o, dedi dul. Hayatnda hi kadn grmemi mi sanyorsun, dedi annem. O zaman dul sustu. Glerek kendisini teslim etti. Bana doru bir iaret yapp bir kahkaha atarak, te orda oturmu bekliyor, apkn! dedi. Yataa uzand, annem de onu soydu. Buna, zor kullanmak derler, Concezione, dedi ban dayad yastktan. Annem inesini zevkle batrd, sonra da byk bir baar kazanm gibi bakp plak kadn gsterdi, Bak, ne zene bezene yaratlm, deil mi? dedi. Dul yatakta kprdanp, bir kahkaha att. Ah, Concezione! dedi.

Hem de nerdeyse krk yanda, dedi annem.


Ben de dulu ven bir iki sz syledim. Rica ederim, Signor Silvestro! dedi. Yumuamas gemiti, yataktan zorla kalkmaya alt. Ama annem onu olduu yerde tutup vcudunun st taraflarn da soymaya balad. Brak da doru drst grsn, dedi. Bana da, Bak, Silvestro! dedi. Ama buna kaba kuvvet kullanmak derler. dedi dul yeniden, yataktan kalkmak iin rpnarak. En sonunda annem kadn brakt, dul kahkahalar atarak yz kpkrmz, Siz yaman bir apknsnz! Signor Silvestro, dedi. Kibarca kapya kadar geirdi bizi. Annemle birlikte sokaa, kavaln mziine ve gnee dndk. Tam karmza gelen gne batmak zereydi. Glyorduk. Annem dulun bir zamanlar kapatma olduu 118

iin, durumundan utand iin bu kadar grlt kardn syledi. Ama iyi kadndr, dedi annem. Sokan kar tarafna geerken benden yana bakp gz krparak ekledi, Vcudu da gzel deil mi? yle! dedim. Teni de ipek gibi, diye ekledi annem. yle! dedim. Yana gre kyn en gzel kadnlarndan biri, dedi. yle grnyor, dedim. Ama onun yanda olup ondan iyi durumda olanlar var, dedi annem. Ben o yata ondan iyiydim, diye ekledi. imdi bile ellime geldim, ona gre pek fena saylmam, deil mi? dedi. Hayr, saylmazsn, dedim. Hl tertaze, iei burnumda saylrm, deil mi? dedi. Evet, yle, dedim. Salarnda tek ak yok. Sen vcudumu bir grsen, dedi. Kendinle istediin kadar vnebilirsin, dedim. Tabii, diye bard annem. Ben de babana hep bunu sylerdim. 'Benim yamda benim kadar gen gsteren bir karn olduu iin vnmelisin,' derdim. Ama o kadndan hi anlamazd. Sadece iirlerini yazarken gzel ellerin, gzel gzlerin szn ederdi. Belki de baka bir eyden sz etmesini beceremiyordu, dedim. Ama oturup yazmadan nce baka eyleri de gz nnde tutabilirdi, dedi annem. Baka eyleri de gz nnde tutsayd benimle vnrd. Babam benimle ve br kzlaryla ne kadar vnrd... Sicil119

yada hi bir kzn bizler kadar gzel srt olmadn sylerdi. Ah! babacm, benimle nasl vnrd!

OTUZ Gnee kar biraz daha yukar trmandmzda dulun evinin kapsna benzeyen ama ondan biraz daha kk ve daha az gsterili, tokmaklarndan biri krk baka bir kapnn nne geldik. imdi bir arkadama geldik, dedi annem. Ona da ine mi yapacaksn? dedim. Evet, diye cevap verdi annem. Sana ne kadar gen kaldn gstermek istiyorum. Duldan bile daha iyi durumda belki. Hem o da nerdeyse krknda. O da dul mu? diye sordum. Yani, o da bir beyefendinin kapatmas mym? Yo, hayr, diye cevap verdi annem. Evli bir kadn. Drt olu var. Kurt-yenii n kapdan geip sofaya geldik, orada merdivenlerin yannda gene varlkl Sicilya evlerine zg ra kokusunu duyduk. Ama ierisi daha da botu, her yanda son derece eski eyalar vard; deme talar, perdeler, yatak rtleri her ey, her ey son derece eski ve l gibiydi, btn eyalar her eyden ok toz kokuyordu. Neden ine yapyorsun, kendisine? diye sordum. Hasta m? Hayr, dedi annem. Biraz kansz sanyor da kendisini. O da benim nmde ine yaptrmaya raz olacak m? dedim. Neden olmasn? dedi annem. istemezse, Israr etme, dedim. 120

Tabii ister, dedi annem. Bizi be yanda bir ocuk ieriye ald. Biri yedi, biri sekiz ya da dokuz yalarnda iki kk olan daha bize doru ilerlediler, her ikisinin stnde de uzun nlkler vard, salar da uzatlmt, yle ki kz m erkek mi olduklar anlalmyordu. Concezione! Concezione! diye bararak bizi kapkaranlk bir sr odaya sokup karyorlard. O arada ufak terasta on be on alt yalarnda bir kzla karlatk, o da Concezione! Concezione! diye barmaya balad. En sonunda annemin arkada olan hanmla karlatk. O da Concezione! Concezione! diye bard. Biraz ufak tefek ama kanszlkla ilgisi olmayan hafif dolgun, gen, ok gzel tenli bir kadnd. Aylarca ayr kalmlar gibi kollarn boynuna dolayp annemi pt sonra zplayp duran ocuklarn sevin lklar arasnda, bard: Olunu getireceini tahmin etmitim! Geldiini biliyor muydun? dedi annem. Evet, dedi annemin arkada. Hemen duydum. Onun iin getireceini biliyordum. Ne kadar yakkl! Kk olanlar bouuyor, kz bir eyler sylyor, biz de iinde olduka yksek bir yatak bulunan bir odann ortasnda duruyorduk. Derken annem arkadana, Hadi, atla yataa! dedi. Onun yannda m yapacaksn? dedi annemin arkada. Ne olur? Darya karmam m istiyorsun? diye sordu annem. 121

Yok, onu demek istemedim, dedi annemin arkada. ocukla kz da ayn odadaydlar, annemin arkada olan hanm: Aklma baka eyler geliyor. O kadar byk ki! dedi. Annem bir kahkaha att, annemin arkada da bir kahkaha att. Kz da gld. te, onu ben byle byttm! dedi annem. Aklna gelmesin yle eyler. Annemin arkada kendini yatan stne att. imdiye kadar kim bilir ne ok kadn grmtr herhalde, dedi. stn ap annemin ineyi batrmasn beklerken, Her halde benden daha isteklendirici kadnlar grmtr, dedi. Olanlar oradan oraya zplyor, barp aryorlard, inesini tam hazrlayamam olan annem, Ne o, kendisini isteklendirmekten mi korkuyorsun? dedi. Annem gld, kz da onunla birlikte gld, ocuklar oradan oraya zplarken annemin arkada da yastndan ban kaldrp gld. Yok canm Concezione, dedi. Ben onun nerdeyse anas yanda olduumu bilmez miyim! O zaman ben de, Onun bir nemi yok... dedim. Gzel bir kadnd, gnln almak istemitim. Ne demek istiyorsun, yani? diye bard. Seni isteklendirdiini mi sylyorsun? diye bard annem. Neden olmasn? dedim. Ya! diye bard annemin arkada glerek. Kz da onlarla birlikte gld. ne bitince annemin arkada bana bir ey sylemek iin ayaa kalk-

ti. Glerek, enemin altna doru kzgn bir el iareti yapt. Sen nesin biliyor musun? dedi. Kstahn birisin. Daha kapdan kmtk ki, Sahiden seni isteklendirdi mi? diye sordu annem. Neden olmasn? diye cevap verdim. Ya! diye bard annem glerek. Kendinden on ya daha yal bir kadn hem de! dedi. Sonra ekledi, Dulu da cann ekti mi? Tabii! dedim. Hem de daha ok! Ya! diye bard annem. Bilseydim, seyrettirmezdim, dedi glerek. Ama gene de kendi kendine kkr kkr glyordu, bir eyden tr vnen bir hali vard. O yukar kan sokakta btn vadiyi ve batan gnei gren aklk bir yere geldik. Annem gnee bakt, sonra bana dnerek: Bir kadnn kadnlnn farkna ilk ne zaman vardn? dedi.

OTUZ BR

Orada, souk ama gneli havada kavallarn sesi hl duyulabiliyordu, kaval sesleri artk ne kar, ne de buluttu, artk arada bir duyulmuyor, sanki evlerin arkasndan srler geiyormu gibi srekli ngrak seslerine karan canl bir kaval sesi olarak duyuluyordu. lk olarak ne zaman m farkna vardm? dedim. 123

Annemin sorusuna cevap vermek iin dnp hatrlamaya alyordum. Evet, ilk defa bir kadnn nasl olduunun ne zaman farkna vardn? Hatrlamaya altm. Hatrlamak o kadar kolay olmutu ki, buna ok sevinmitim. Bana kalrsa hep biliyordum, dedim. On yanda yaramaz bir ocukken hareket halindeki trenlerden atladn zaman da biliyor muydun? diye bard annem. Evet, dedim. On yandayken bir kadnn nasl olduunu ok iyi biliyordum. Ya yedi yanda? diye bard annem. Yedi yanda da m, ufack bir ocuktun da arkadalarm seni alp kucaklarna oturturlard. yle sanyorum, dedim. Yedi yanda bile biliyordum. Nerdeydik o yllarda? Annem hesabetti. Savan ilk ylyd, dedi. Terranova'daydk. Kasabadan bir kilometre uzakta, hat boyundaki bir beki evinde oturuyorduk. Terranova'da m? dedim. Orada, yedi, sekiz, dokuz yalarndayken Bin Bir Gece Masallarn, bir ok tarih ve eski zamanlarla ilgili yolculuk kitaplar okumutum; benim iin Sicilya demek, ayn zamanda o kitaplardan tanm olduum Bin Bir Gece Masallar, eski lkeler, aalar, evler, ve en uzak gemite yaam insanlar demekti. Sonra bunlar adam olduum yllarda unutmutum, ama edindiim bilgi iimdeydi, hatrlayp yeniden yaayabilirdim hepsini. Hatrlayacak bir eyleri olanlara ne mutlu! nsan ocukluunda kitap okuyabilmise, bu ok 124

iyi bir eydir; eer okuduu kitaplar tarih ve yolculuk kitaplar, zellikle Bin Bir Gece Masallar gibi ok eski zamanlar ve uzak lkelerle ilgili kitaplarsa, bu daha da iyi bir eydir, insan okuduklarn sanki onlar yaam gibi hatrlar. ocukluumun anlaryla birlikte insanln ve dnyann tarihini de iinde tar; bylece yedi yanda ran', sekiz yanda Avustralya'y, dokuz yanda Kanada'y, on yanda Meksika'y, altnc knda Babil Kulesi ve Hazreti Davut'la Tevrattaki branileri; bir ubat ya da Eyll aynda Halifelerle Sultanlar; ve Terranova ya da Siracusa'da geirdii bir yaz mevsiminde, her gece treni btn savalardan baskn kan Dnya Savana asker tarken, Gustavus Adolphus ve bakalarnn Sicilya ve Avrupa'da yaptklar Byk Savalar renir. Benim byk mutluluum da ocukluumda epeyce okumu olmamd; Sicilya'daki Terranova ise benim iin Badat', Gzya Sarayn ve Asma Bahelerini iine alan bir dnyayd. Bin Bir Gece Masallarn ve daha baka kitaplar orada, babamn bir arkadann kzlaryla ve divanlarla dolu evinde okumutum; kadnlarn plaklnn ne olduunu, sultanlarn ve odalklarn plakln, dnyann somut, kesin anlamn ve amacn da o evde renmitim. Evet, dedim. Yedi yandayken her zamankinden daha iyi biliyordum, bir kadnn nasl olduunu. Her zamankinden daha iyi mi? dedi annem. Her zamankinden daha iyi, dedim. Biliyordum. Gryordum. Hep gzmn nndeydi bir kadnn nasl olduu. Ne demek istiyorsun? dedi annem hayretle. Bunu mu dnyordun hep? 125

Hayr, dedim. Dnmyordum. Biliyordum, gryordum. O kadar. Yetmez mi? Kimin vcudunu grdn? diye sordu annem. Her kadnn... Benim iin doal bir eydi bu. Kt bir yan yoktu ki. Gerekten de yleydi. Bunda bir ktlk yoktu. Grdm gerekten kadnd! insan dnyadaki ktlkleri, acy, umutsuzluu bilmez yedi yanda; insan soyut fke nbetleri tutmaz; ama kadn tanr. Hi bir erkek kadn yedi yandayken ya da daha kkken tand gibi tanyamaz. O yalarda kadn insann gznde ne bir avuntu, ne bir zevk kayna, ne de bir oyuncaktr. Dnyann gerekliidir kadn; lmszdr. Bir keresinde, ben yedi yandayken, diye anlatmaya baladm, dostlarmzdan birinin kz hastalanp lmt. Alakgnll myd, yoksa kendini beenmiin biri miydi, bilmiyorum, ama senin hastalarndan biri gibiydi. Sk sk onlarn evine gider saatlerce yatann banda otururdum. Uzun zamandr tanyordum onu. Benimle oynar, kucana alrd; benim nmde kombinezonunu deitirirdi. Hastayken her gn bir kadn gelip ine yapard. Ben de orada durur, tpk imdi dul kadn ve arkadan seyrettiim gibi, onu seyrederdim.. Bu ayn ey deildi, tabi. Bir istek duymak sz konusu olamazd. Ama bir gn bana, Ben leceim! dedi. Sonra? diye bard annem. Hi, dedim. Nasl hi? dedi annem hayretle. Bizim dostumuzdu o, Aladinolardand. Gzel bir kzd... Gzef kzlarla dolu bir evdi, deil mi? dedim. Evet, dedi annem. Babalar Malta'dan Sicil126

yaya reine tard. Bazan kzlardan birini de yannda gtrrd. Sonra o kzlardan biri Malta'da kahp bir kuyumcuyla evlendi... Bir baka kz da bir simsarla evlendi. O nc kz da ld... Annem hikyesini bitirdikten sonra sordu: Peki sonra? Kzn ldn anlatyordun... O kadar, dedim. Kz ld, ben de gene gittim o eve. Onun yerine kardelerine baktm. ldne zlmedin mi? diye sordu annem. Bilmem, dedim. Sonra kardelerini gryordum, onun gibi plakken... Ama hi eskisi kadar gzel deildi artk. Ne? dedi annem. Aladinolarn kzlar kadar gzel kadn grmedin mi? Onu sylemedim, dedim. Ya karn? diye bard annem. Hi deilse Aladinolarn kzlar kadar gzel deil mi karn? Nasl bir kar aldn kendine? Onu sylemedim, dedim yeniden. Sen de kadn m grdn! diye bard annem, Onu sylemedim, dedim nc kere. Haydi, dedi annem. imdi Bayan Elvira'ya gidelim. Gidelim de Tanrnn zene bezene yaratt bir kz yirmisinde nasl olurmu. Gr. Batmakta olan gnein kzllaan parltsnda admlarn hzlandrarak nme geti; kaval sesleri havay doldururken yoldaki keilerin ve tek tk insanlarn arasndan yrmeye balad. Ne zaman Bayan Elvira'ya ine yapsam, dedi annem, oullarm belki de bylesini hi grmemilerdir diye aklmdan geiririm.

127

DRDNC BLM

OTUZ K Ama bu hastalardan ve bu kadnlardan bkmtm artk. Anneme kar ktm ve onunla birlikte Bayan Elvira'nn evine gitmeyeceimi syledim. Daa trmanan yolun yarsnda, kadnn evinin nnde duruyorduk. Ben seni burada beklerim, dedim anneme. 131

Bu samalk da nereden kt? diye bard annem. oucuuna iyice kzm bir anne gibi bana doru dnp vurmaya yeltendi, ama artk ben bir ocuk deil, otuz yanda, nerdeyse yabanc bir adamdm. Annem barp armaya balad. Hay aptal, hay! diye syleniyordu. Ama kazanan ben oldum, nk iimde dnp duran yolculuk ark o anda durmutu. Bir kadn ya da bir hastay daha grmenin ne anlam vard? Bunun bana ne yarar dokunacakt? Onlara ne yarar dokunacakt? lm de, lmszl de biliyordum; Sicilya da, dnya da ayn eydi. Eve baktm, ierde annemin inesi, benim bakm ve bir erkek iin hazr bekleyen kadn dndm; ve onun herhangi baka bir kadndan, baka bir hastadan ya da bir lden daha lmsz olduunu dnmeyi reddettim. Gidip bir tan zerine oturdum ve anneme bir kere daha, Seni burada beklerim. dedim. Sonra, orada beklerken, aadaki vadiden ocuun uurtmasnn ykseldiini grdm, gzlerimle izlediim uurtma beni de aarak daha ykseklerdeki aydnln iine szld. Dnyann neden hep yedi yandayken olduu gibi Bin Bir Gece Masallar olmadn sordum kendi kendime. Kaval seslerini, keilerin boyunlarndaki anlar, vadide sra sra ykselen damlardan gelen sesleri duydum ve gkteki uurtmaya baktka bu soruyu sorup durdum kendime. Bu uurtmalara Uan Ejderha derler Sicilya'da ve nedense in'i, ran', yakut, sedef ve geometriyi hatrlatan bir havas vard uurtmann bu gklerde. Uurtmaya baktka, yedi yaa zg bu inan132

cin insanda hayat boyunca neden srp gitmediini sormaktan alamadm kendimi. Yoksa bu tehlikeli bir ey mi olurdu? nsan yedi yandayken her eyde bir mucize grr; ve kadndan, kadnn plaklndan nesnelerin gerekliini renir, tpk, bizim kaburga kemiimiz olan kadnn da ayn eyi bizden rendii gibi. O yata, insann Bin Bir Gece Masallar hi bir zaman dnyaya kar bir aalama olarak dnlemez. Bir ocuun btn istedii kt, rzgr ve uurtmasn uurmaktr. Gidip uurtmasn havalandrr, ondan ykselen bir lktr bu. ocuk uzun ve grnmeyen bir iple oradan oraya gtrr uurtmasn, bylece inanc ycelir ve edindii gereklikle beslenir. Ama bu gereklii ne yapacaktr sonra. Sonra dnyay yneltilen kfrleri, saygszl, klelii, insanlar arasndaki hakszl, insanlk ve dnya adna lmllerin kutsallna nasl saldrldn renir. Bu durumda, o gereklii her zaman korusa bile, ne yapabilir? Ne yapabileceini sorar kendi kendine. Ben de sorduydum ne yapabileceimi. Ben ne yapabilirdim? Uurtma gzden kayboldu. Bam gkyznden yere indirdiimde, evin nnde bir bileycinin durduunu grdm.

OTUZ

Vadiye bakan yol gne iindeydi. Gneten kamam gzlerime bakarken yz kapkara grnen bileycinin uras buras ve tekerlekli arac parltlar sayordu. 133

Bileyci, biteydi diye barp duruyordu evin pencerelerine doru. Kaba sesi camlara ve talara arpyordu. Ba, krlarda korkuluklarn tepelerine konan kularnkine benzeyen yrtc bir kutu sanki bu adam. Bilenecek bir ey yok mu? diye bard. imdi bana doru dnm gibiydi. Bense oturduum yerden kalkarak onun sesine doru yneldim. Sana sylyorum, hemerim, dedi. Yolunmu bir tavuunki gibi uzun bacaklaryla sehpasnn zerine tnemi, ark ileri geri dndrerek gzden geiriyordu. Bilenecek bir ey getirmedin mi bu kye? diye bard. imdeki yolculuk ark yeniden dnmeye balamt; ceplerimi birer birer aramaya kalktm bu yzden, elim nc cebimdeyken bileyci gene sordu, Bilenecek bir klcn yok mu? Bilenecek bir topun yok mu? Cebimden bir ak kardm, adam aky hemen elimden kaparak hzla bilemeye balad. Yz isten kapkara kesilmi gibi bana bakyordu. Pek bilenecek bir ey yok mu bu kyde? diye sordum adama. Kulak asma, dedi bileyci. Parmaklar dnen biley ta zerinde tuttuu akyla birlikte titrerken bir yandan da bana bakyordu. Korkuluu andran apkasyla, zayf, genten, gler yzl, sevimli bir adamd. Kulak asma, dedi. nsann uratna deer bir ey yok. nsann houna gidecek bir ey yok, anlyacam. Bak bilersin. Makas bilersin, dedim. Bak m? Makas m? Dnyada bak, makas 34

filn m kald? dedi bileyci. Ben yle sanyordum," dedim. Bu kyde bak makas yok mu? Beyaz baklar gibi parlad bileycinin bana bakan gzleri, kara yzndeki ak azndan bouk, alayc bir ses ykseldi. Ne bu kyde, ne de bir bakasnda. diye bard. Buradaki kyleri epeyce dolatm, on be yirmi bin mterim var buralarda, ama ne baa rastladm oluyor, ne makasa. Peki baklar, makaslar yoksa ne biletiyorlar sana? diye sordum. Ben de hep bunu sorarm onlara, dedi bileyci. Bana biletecek neyiniz var? Klcnz var m? Topunuz var m? Yzlerine, gzlerinin iine bakarm da, bana biletecekleri eylere bir ivi bile denemeyeceini anlarm. Sonra sustu ve gzlerini benden ayrarak biley tana eildi. Pedaln daha byk bir hzla dndrerek bir dakika kadar youn bir dikkatle aky biledi. Sonunda, Doru drst bir ak bilemek de baka zevk, dedi. Frlattn m, oktur; kavradn m, hanerdir. Ah, keke herkesin doru drst bir aks olsayd! Niin? dedim. O zaman bir ey mi olurdu? Ee, her zaman sahici bir ak bilemek baya bir zevk olurdu benim iin! dedi bileyci. Bir ka saniye iin yeniden hmla aky bilemeye koyuldu, sonra yavalayarak alak sesle ekledi: Bazan dnyorum da, herkes dileriyle trnaklarn biietse yeter diyorum. Engerek dii, leopar penesi biimine sokardm onlar, bileyerek. Bana bakt, kapkara yznde parlayan gzlerinden birini krpt, Ah! Ah! dedi.

13S

Ah! Ah! dedim ben de ona gz krparak. Kulama eilerek bir eyler fsldad. Ben de, Ah! Ah! diyerek dinledim ve gldm, sonra kulana bir eyler fsldayp, srtna vurarak gldk durduk.

OTUZ DRT Bileyci ucu hem ok, hem haner gibi sivrilmi akm verdi. Borcumun ne olduunu sordum, krk santim olduunu syledi, cebimden drt onluk karp sehpasnn zerine koydum. Sehpann ekmecesini ekti; baktm, her birinde onluk ve yirmilik santimler olan blmesi vard ekmecenin, btn para da be alt liret kadar bir ey tutuyordu. Bugn iler kesat, galiba!" dedim. Onun beni dinledii yoktu. Dudaklarn oynatarak bir eyler mrldanyordu, iyice kafasndaki hesaba dalmt. Verdiim paralar parmaklarnda oynatp duruyordu. Yava yava mrldanmas daha da duyulur gibi oldu: Drt santim ekmee, diye bir ey sylediini duydum. Drt santim araba... Sonra birden: Ya byklya? Sonra gene yksek sesle hesaplamaya balad: Drt santim araba. Drt santim byklya... Sonra birden: Ya ekmee? Bunun zerine, Neden hepsini bir araya getirip sonra blmyorsun? diye sordum. Tehlikeli de ondan, dedi bileyci. Bazen hepsini yiyecee sarfettiim oluyor, bazen da ikiye... Ensesini kayarak on santim geri verdi, sonra ge bakarak, Al, dedi. Senden on santim fazla ala136

ym dedim ama, Tanr raz olmad. Aklm kartran bu on santim. Glerek paray cebime koydum. Gzlerini gkten yere indirip hayatndan memnun bir yzle geri kalan paray ayr blmeye yerletirdi. On santim ekmee, on araba, on da byklya, dedi. Bo kalan elleriyle tezghn kaldrd gibi daha yeni batm olan gnein aydnl iinde daa doru trmanan yolda yrmeye balad. Hi durmadan arkasndan gittim. Yukar m gidiyorsun? dedim. Ben de geliyorum. Kafasn kurcalayan meseleyi zd iin rahatlam olmasna ramen neesi kam, hznl bir hal almt, konumuyordu. Yrdke sana soluna bakyor, eski bir korkuluu andran apkasnn altndaki ban bir o yana, bir bu yana evirip duruyordu. Her haliyle bir korkulua benziyor; esmer yz, parldayan gzleri, ince dudakl byk az, yamal ceketi, yrtk prtk pantolonu, partal ayakkablar, uzun bacaklarnn ve kollarnn kemiklemi hareketleri. Birden, Kusura bakma, dedi. Yabanc olduun iin byle bir ey yapabilirim sandm. Aldrma, canm, dedim. On santim eksik, on santim fazla... nsan yabanclara kar nasl davranacan bilemiyor da, dedi. Belki de baka yerlerde bu i iin krk santim alan bileyciler vardr. Otuz santim alp piyasay drmekle belki de onlar zarara sokmu oluyorum, yle deil mi? Bileyci biraz daha rahatlam, ben neemi bulmu bir durumda bir sre sessizce yrdk. Gne batm, evlerin damlar zerinden an sesleri duyulmaya balamt. 137

Sonra bileyci grtlan temizleyerek Dnya gzel, dedi. Ben de ksrerek boazm temizledim. phesiz, dedim. Bileyci, Ik, glge, souk, scak, sevin, acdr dnya... Ben, Umut, cmertlik... Bileyci, ocukluk, genlik, yallk... Ben, Erkekler, ocuklar, kadnlar... Bileyci, Gzeller, irkinler, Tanrya kr, namussuzluk, drstlk... Ben Hafza, hayal gc. O da ne demek? diye birden bard bileyci. Hi, dedim. Ekmek, arap. Bileyci, Sucuklar, st, keiler, domuzlarla inekler... Fareler. Ben, Aylar, kurtlar. Bileyci, Kular, aalar, duman, kar... Ben, Hastalk, iyileme. Biliyorum, biliyorum, lm, lmszlk ve dirili. Ah! diye bard bileyci. Ne var? dedim. Korkun bir ey, dedi bileyci. Ah! Vah! Of! Pof! Hay! Huy! phesiz, dedim. Bileyci, Dnyaya kfretmek ok kt bir ey, dedi. Baka bir ey sylemedim. Bileyciye rastlamadan nce, uurtma havada uarken aklm kurcalayan dncelere dnmtm gene. Sanki bileyci o uurtmaymcasna. Ona bakp durdum, o da durarak, Bana syler misin, dedi, bir insan bir baka insanla tanmaktan byk bir sevin duyar da, sonra 138

onunla tanmaktan duyduu sevin yznden parasz yapaca bir i iin ondan on santim ya da on liret fazla alrsa, nedir o adam? Bu dnyadan bir adam mdr? Yoksa bu dnya iin bir yz karas mdr? Glmeye baladm. Ee! diyerek gldm. ok doal bir eydi o anda glmek. Dnya iin yzkaras olan o deil midir? Bu dnyadan mdr? Bu dnyann bir paras mdr byle bir adam? Ee! diyerek gldm hafife, bundan daha dor al bir ey olamazd. Ya! diyerek gld. apkasn karp ban edi. Saol, arkada, dedi. Sonra gene Ya! diyerek gld. Ben de yeniden gldm ve Ee! dedim. Dnyann nemsiz ileriyle dnya iin yzkaras olan eyleri insan kartryor bazan. dedi. Sonra gene kulama fsldamaya balad: Eer bak, makas olsayd... Bir iki dakika kadar kulama fsldayarak benimle konutu, ama ben onun kulana bir ey sylemedim. Birden uurtmam konumaya balam gibi geldi bana.

OTUZ BE Kyn olduka yksek bir yerine, bir eit meydana gelmitik. Artk burada ne gn , ne olaklarn boyunlarndaki anlarn, ne kavallarn sesi, ne annem, ne de baka bir kadn vard. Bileyci bir dkkn gsterdi. ,139

Biz sahibi bir adamla tanmak ister misin? diye sordu. Dkknn nndeki ta kemerin stnde boyal tahtadan bir at ba vard. Giriin iki yannda, kapnn pervaznda ve ak kepenklerin ucunda ipler, kaylar, heybeler, anlar, renk renk tyler aslyd. Bileyci klstr tezghn meydanda brakarak nme geti ve birlikte dkkna girdik. Ezechiele! Ezechiele! diye bard bileyci. Dibi karanlktan grnmeyen uzun bir koridor gibiydi ierisi. Duvarlarda, hatta tavanda, dardaki gibi ipler, kaylar, heybeler, ngraklar, apka tyleri, dizgin, eer ve her eit binicilik koumlar aslyd. Dkknn iine girince bileyci yeniden Ezechiele! diye bard. Arkalardan biri koup geldi, hafife bize arparak yanmzdan geti ve bir ocuk sesinin bardn duyduk: Calogero, Ezechiele amca, Calogero! Duvarlara asl eyann arasndan geerek dar geitte ilerledik; az sonra kr karanln iinde el yordamyla yolumuzu bularak Sicilya'nn barna iniyorduk. Memleketimizin barndan gelen bu koku gzel bir kokuydu, grnmeyen derilerin, iplerin kokusu; daha yeni yerlemi bir toz tabakas gibi toprak kokuyordu, yukarda dnyann urad hakaretlerle kokumamt buras. Ah, dedim kendi kendime, ah, gerekten inanabilseydim btn bunlara... Sanki yeraltnda deil de, uurtmann yrngesinde ilerliyordum; gzlerim hem uurtmay gryordu, hem de karanlktan baka bir ey grmyordu; ocukluumdaki kalbimi, hem Sicilyal, hem de btn dnyann 140

bir paras olan kalbimi gryordu. En sonunda nmzde hafif bir k belirdi, bu hafif k alacakaranla dnt ve drt yannda dizginler, kamlar asl, bann zerinde at koumlarnn glgeleri sallanan bir adamn ekli ortaya kt. Adam kk bir masann bana oturmutu. Ezechiele, diye adam ard bileyci. Adam bize doru dnd. Tombul yzlyd, parlayan gzleri sanki bize, Evet, dostum, dnya ok hakarete urad, ama burada deil! demek istercesine parlyordu. Tatl bir sesle konutu: Bizi istiyor musun, Calogero? Sonra beni grd ve kk gzleri byyerek sklr gibi oldu. Bunun zerine, uurtmam, bileyci, Bu akam lzm deil, Ezechiele. Bu arkada buldum, onun da bir aks vard. Ya, yle mi? dedi adam, sonra kalkt. Ksa boylu ve tombulcayd. Sar bukleli salar ve gamze-li yanaklar vard; gzleri gene, Dnya ok hakarete urad, ama burada deil. dercesine parlyordu. evresindeki iplerin, heybelerin meydana getirdii perdenin arkasnda bir ey belki de iskemle aramak iin davranmca her yandan ngrak sesleri gelmeye balad. Aradn bulamaynca gene yerine oturdu. Kendisine ok memnun olduumu syle, dedi bileyciye. Bileyci elini uzatarak masann yannda duran ve tavandan sarkan eyann nerdeyse gizledii kk bir merdivene dayand. O da ok memnun, dedi. ok memnun oldum, dedim. 141

Adam glmseyerek beni szd; kendisinden holandma emindi; ama ben sylediim iin deil de, bileyci syledii iin byle dnyordu. Gene bileyciyle konumaya devam etti. yle grnyor," dedi, beni hl tepeden trnaa szerek. Hemen anladm, dedi bileyci. Yanlmann imkn yok. Ezechiele denen adam: Hayr, yanlmak imknsz. Bileyci: Ac ekiyor. Ezechiele denen adam: Evet, ac ekiyor. Bileyci: Hakarete urayan dnya iin ac ekiyor. Kendisi iin deil. Ezechiele denen adam: Elbette kendisi iin deil. Ama gene de herkes kendisi iin ac eker... Bileyci: Gene de ne bak var, ne makas, hi bir ey yok... Ezechiele denen adam: Yok, doru. Kimse bir ey bilmiyor, kimse bir eye dikkat etmiyor... kisi de susup birbirlerine baktlar; Ezechiele denen adamn gzleri hzn iindeydi, bileycinin gzleri ise sanki korkudan titriyormuasna, esmer yznde her zamankinden daha beyaz bir ltyla parlyordu. Ya! dedi bileyci. Ya! dedi Ezechiele denen adam. Kk masann zerine eilip birbirlerinin kulaklarna bir eyler sylediler. Sonra bileyci geri ekilerek, Ama dostumuzun kk bir aks var. Dnyann canna okunmas yznden ac ekiyor. Evet, dedi Ezechiele denen adam. Ufack gzlerindeki parlt sanki, Dnyann canna okunuyor, 142

ok canna okunuyor, bizim sandmzdan da ok, dercesine bana bakt. Sonra ban bileyiciye evirdi. Anlatmaya balamtm," dedi bileyci. Ezechiele denen adam: Syle yleyse bizim de kendimiz iin ac ekmediimizi. Bileyci: Onu biliyor. Ezechiele denen adam: De ki, bizim kendimiz iin ac ekmemize bir sebep yok; ne dayanmamz gereken bir felket, ne alk szkonusu, ama gene de ok ac ekmemiz gerek, ok! Bileyci: Biliyor! Biliyor! Ezechiele denen adam: Sor bakalm, gerekten biliyor mu? Bileyci bana dnd: Gerekten biliyor musun? Bam evet anlamnda salladm. Ezechiele denen adam ayaa kalkt, ellerini rparak bard: Achille! Btn o eyann derinliklerinden az nce koridorda burun buruna geldiimiz ocuk belirdi. Neden burada durup konutuklarmz dinlemiyorsun? dedi Ezechiele denen adam. ocuk ufak tefek bir eydi, amcasnnki gibi sar kvrck salar vard. Dinliyordum, Ezechiele amca, dedi. Ezechiele denen adam ocuun cevabn beendiini belirterek bileyiciye dnd. yleyse, dedi, arkadan bizim canna okunan dnyann acsn ektiimizi biliyor. Biliyor, dedi bileyci. Bunun zerine Ezechiele denen adam yeniden sze balad: Dnya byk, dnya gzel, ama ok 143

canna okunmu. Herkes ac ekiyor, ama her insan kendisi iin, canna okunan dnya iin deil. Bu yzden de dnyann canna okuyanlarn sonu gelmiyor. Konuurken evresine baknd, ufack gzleri hznle kapand, sonra byk bir merakla bileyciye dnerek, Peki bu canna okunan dnyann ektikleri hakknda yazdklarm anlattn m dostumuza? Gerekten de, kk masada defter gibi bir ey, bir mrekkep hokkas, bir de kalem duruyordu. Anlattn m, Calogero? dedi adam. Anlatmak zereydim, dedi bileyci. Anlat, anlat dostumuza, dedi adam, anlat btn gnlerimi nasl bir dervi gibi bu ktlar arasnda geirdiimi ve canna okunan dnyann tarihini yazdm. Anlat ona ac ekmeme ramen yazmaya devam ettiimi; dnyann bana gelenleri bir bir yazdm, bu rezillikleri yapanlar ve daha da yapacak olanlarn yaptklarna nasl arsz yzlerle gldklerini yazacam anlat. Baklar, makaslar, mzraklar, diye bard bileyci. Ezechiele denen adam elini ocuun bana koyarak beni gsterdi. Bu dostumuzu gryor musun? dedi. Amcan gibi o da ac ekiyor. Dnyann bana gelenler iin ac ekiyor. Bundan ders al, yeenim. Hadi imdi dkkna gz kulak ol, ben de Calogero ve dostumuzla birlikte Colombo'nun orda bir kadeh bir ey ieyim.

144

OTUZ ALTI

Dar ktmzda hava epeyce kararmt, akam duasnn anlar duyuluyordu. Bileyci tekerlekli tezghn kollarndan tutarak itmeye balad. Ben onun yannda, Ezechiele denen adam da, boynunda iyice sarnd atks, ufak tefek gvdesi ile aramzda yryordu. evresine bakan gzleri hzn iinde, ok canna okundu dnyann, ok canna okundu dnyann! der gibiydi. Sonra bu gzler bileycinin ilerleyen tezghna takld. Tezghn stndeki ne, Calogero? diye sordu durarak. . Bileyci de durdu, Acaba nedir? diye sordu o da. Bir kt paras, dedim. Bileyci bir lk att. Vay anasn! diye bard. Gene mi! Gene mi ceza kesmiler? diye sordu Ezechiele denen adam. Gene! diye bard bileyci. Ellerini ge doru kaldrd, havada garip bir ekilde bir iki srad, ellerini srd, bandaki korkuluk apkasn koparr gibi alp yere frlatt. Olur mu!... Olur mu!... diye syleniyordu durmadan. Bu ay bu nc oluyor! diye bard. Makaslar, bizler, baklar, mzraklar, tfekler; havan toplar, oraklar, ekiler; toplar, daha ok toplar, yz binlerce voltluk dinamit... En sonunda Ezechiele Yeu'nun gnei durdurduu zaman yapt iareti yapt. 145/10

Ve bileyci durdu. Arkada," dedi Ezechiele. Syle, arkada, diye karlk verdi bileyci. Neden ac ekiyoruz? diye sordu Ezechiele Neden? diye karlk verdi bileyci. Canna okunmu insanln aclar yznden. Demek kendimiz iin deil, dedi Ezechiele. Canna okunmu insanlk iin. Kendimiz iin deil... Elbette kendimiz iin deil, dedi bileyci. Sustu. Yeniden tekerlekli tezghnn kollarn kavrayarak ilerlemeye balad, biz de peine taklp yrdk. Peki ama ben bunu nasl deyeceim? diye homurdanyordu. O anda kendisini rahatsz eden bir ey duyu-yormu gibi bir hali vard. Gene durdu, iyice kulak kesilerek tezghn sarst. Hi para sesi duymuyorum, dedi. lerleyen akamda hava iyice kararmt, gzleri, esmer yznde biledii baklarn keskin yzleri gibi bembeyaz parlyordu. Kk ekmeceyi ekti, iir.'a bakt, biraz daha ekti, iyice ekip kard, ters evirdi. inden bir ey dmedi, bunun zerine Ezechiele, Unutma, kendimiz iin deil, canna okunmu dnyann bana gelenler iin ac ekiyoruz, dedi. Unutmadm, diye homurdand bileyci. Ka para vard? diye sordu Ezechiele. Ekmek vard, dedi bileyci, arap vard, vergi paras vard, on alt santim, on alt santim... ler fena gitmemiti bugn. Eh, dedi Ezechiele. imdi Colombo'nun or-

146

da benimle arabn iersin, ekmei de izin verirsen bu akam masamda ben sana ikram ederim.. Peki, dedi bileyci, bam dedemin saygdeer apkas rtyor, srtm babamn kutsal ceketi koruyor, edebimi rahip Orazio'nun pantalonu gizliyor, ayaklarma gelince... nsanlarn birbirlerine iyilii ok, doru, evimi Gonzaies'in inekleri styor, insan neden ie birden komal? Bakalarnn cmertliiyle yaamak iin, Nsral'nn bize rettii gibi... Ama, oul, dedi Ezechiele, belki zavall garibin biri almtr paran. Belki de yemeden imeden gnlerce dolam biridir bu. Aln, susuzluunu gidermesine yardm ettiin iin sevin duymalsn. Bileyci susuyordu, iini ekerek tekerlekli tezghn itmeye, bir yandan da konumaya balad. ok doru! dedi, ok doru! Bizim ac ekmemizi gerektiren rezilliklerden deil bunlar. Bunlar iki yoksul insan arasnda olan nemsiz eyler. Baklar! Makaslar! Dnyann canna okuyan ok daha baka eyler var! ok daha baka eyler! diye mrldand Ezechiele. Baka eyler! Baka eyler! diye bard bileyci. nemsiz eyler de sadece nemsiz eylerdir, insanlarn birbirlerine oynadklar kk oyunlar, iinizde bakasna oyun oynam biri varsa, ilk ta o atsn... Ben, kendim byle bir oyun oynadm bugn bu dostumuza? Ya, yle mi? diyerek gld Ezechiele denen adam. Evet, kk, on santimlik bir oyun, diye glerek cevap verdi bileyci. Ben de gldm, bileycinin oynad oyun anlatl147

di, mz de kk ocuklar gibi gldk, Her neyse, dedi bileyci, o garip hi olmazsa vergi parasn braksayd, iyi olurdu. Glmesi arasnda bir an durdu ve gzleri keskin baklar gibi parlad. Bizler! diye bard. Ama o garip gene ayn polis, cezay kesen ayn polis kpei ise? lk defa olmuyor bu, tam ceza kesildii gn o gnk kazancmn da kayplara karmas. Ezechiele denen adam bileycinin kolunu tutup skt. Sadece bir raslant!. diye bard. Dnyann urad ve bizim ac ekmemizi gerektiren felketlerden deil bu.

OTUZ YED Souk hava sakindi, anlarn almas durmu, sessizce yuvalarna ekilmilerdi. Fakat dar yoiun zerindeki nesnelerin renkleri hl seilebiiiyordu. Birden bir ey grdm ve bardm: Aa! Bayraa bakn! Bayrak m? dedi bileyci. Ne bayra? dedi Ezechiele denen adam. u kapnn zerinde, dedim. Ha, Porfirio'nun bayra! dedi Ezechiele denen adam. Kuma! ki arkadam da glyordu, hemen Sicilya'da kumalarn kaplarnn stne bir kuma paras astklarn hatrladm. Kuman rengi nemli deildi, yeil, sar, mavi olabilirdi; ama kapnn zerine aslan byle bir kuma paras o dkknn bir kuma 148

olduunu gsterirdi. Bu dkknn kapsna asl kuma krmzyd, bileyci bana Porfirio'nun krk bir makas var, dedi. yle mi? dedim. Evet, dedi bileyci. Her zaman bizini bilemek iin Ezechiele'yi rahatsz etmiyorum, bazan Porfirio-nun makasn biliyorum. Bu srada Ezechiele, Belki de dostumuzu Por-firio ile tantrsak iyi olur, diye nerdi. Evet, iyi olur, dedi bileyci. ikisi de beni dkknn iine sokarlarken bileyci klstr tezghn gene sokakta brakt. Dkkn fazla derinlii olmayan bir kouk gibiydi. Top top kumalar kapnn yanndaki bir iskemlenin zerine ylmt. erdeki karanlktan bir ses, Buyrun, buyrun, diyerek bizi aryordu. iyi akamlar. diye selmladlar dkkncy arkadalarm. iyi akamlar, diye karlk verdi ierdeki ses. Ben de dkkn kapamak zereydim. Kapnn stndeki kuma parasn darda m brakacaktn? diye sordu bileyci. Hayr, imdi onu da indirecektim, diye karlk verdi ses. Gene krmz asmsn bugn, dedi Ezechiele denen adam. Evet, dedi ses, bir sredir hep krmz asyorum. Ama yarn mavi bir kuma asacam. Elbette! dedi Ezechiele denen adam. Dnya deiken. Deiken! Gzel! Byk! dedi ses. ok da canna okunmu bir dnya, ok da ca-

149

nna okunmu bir dnya! diye mrldand Ezechiele denen adam. Sonra bileyci. Ona arkadamzdan bahset, Ezechiele, dedi. Hangi arkada? diye sordu ses. Karanln iinde sesin geldii yerden bir insan glgesi belirdi. Sanki btn karanlk kmldyordu; beliren korkun iri bir glgeydi. O insan iriliinden kan scak, gr bir ses kapnn aydnlnda gene sordu: Hangi arkada? Bu bey mi? Evet, o bey, diye karlk verdi Ezechiele denen adam. Porfirio, senin gibi, bileyci Calogero gibi, benim gibi, herhalde yeryznde daha nice nice bakalar gibi bu dnyann urad felketlerden ac duyan biri o da. Ya! diye bard iri adam. Biraz daha yaklat ve lk bir meltemi andran soluu alnmn zerindeki salarm dalgalandrd. Ya! diye bard gene. ri eli ykseklerden inip benim elimi buldu ve her eye ramen iyiliini belli eden bir sarsla elimi sikti. Memnun oldum, dedi bamn zerinden gelen bir sesle. brlerine dnd: Ac ekiyor, yle mi? Scak soluu bir rzgr gibi salarmn zerinde esti ve elimi brakmadan babacan bir sesle yeniden, Memnun oldum... dedi. Rica ederim, dedim, nemli bir ey deil. Nasl? dedi adam. ok nemli. eref duyarm. O eref bana ait, dedim. Hayr, efendim. Tamamiyle bana ait. Sonra gene brlerine dnd ve yeniden sala150

rm yalayan soluunun rzgrn hissettim. Demek ac ekiyor? dedi. Evet, Porfirio, dedi Ezechiele denen adam. Ac ekiyor, hem kendisi iin deil. yle kendi derdiyle ilgili nemsiz bir ey yznden deil, diye aklad bileyci. Kendisine ceza kestikleri iin ya da bir arkadana bir oyun oynad iin deil... Hayr. dedi Ezechiele denen adam. nsanln bana gelenler iin ac ekiyor. Canna okunan dnya iin, dedi bileyci. ri yar Porfirio karanlkta bama, yzme dokundu ve yeniden Ya! dedi. Sonra ekledi: Anlyorum, anlyorum. Bileyci bunun zerine bir lk att: Makaslar, baklar! Makas m? dedi Porfirio yumuak bir sesle. Koca, da gibi bir karaltyd. Gnl yce bir golfstrim gibi her yanmz saran bir scaklk yaylyordu gvdesinden. Uultulu bir rzgr andran kaln, tatl sesi gene duyuldu: Bak m? Ayn ses devam etti: Hayr, dostlarm, ne bak, ne makas; yle eyler istemiyoruz, bize yalnz memba suyu lzm... Memba suyu mu? diye mrldand bileyci. Memba suyu mu? diye mrldand Ezechiele. Porfirio devam etti: Bin kere syledim, gene de sylyorum. Dnyann urad felketleri ancak su silebilir, ac eken insanln susuzluunu ancak memba suyu giderebilir. Ama memba suyunu nerede bulmal? Nerede bak varsa, orada memba suyu da vardr, dedi bileyci. 1S1

Dnyann neresinde ac ekiliyorsa, orada memba suyu vardr, dedi Ezechiele. Artk gecenin karanl iindeydik ve sylediklerimizi kimseler duymasn diye sesimizi alaltarak konuuyorduk. Balarmz nerdeyse birbirine deecek kadar birbirimize yakndk. Porfirio kendisini ve bizi paltosunun scakl iinde koruyan koca bir Sen Bernar kpeine benziyordu. Sonra Porfirio gene memba suyundan sz etti; arkasndan Ezechiele ile bileyci de konutular; szleri gece, bizler de gecenin iinde glgeler gibiydik; ben de sanki bir hayaletler toplantsna katlm gibiydim. Sonunda Porfirio sesini ykseltti: Hadi gidelim, dedi. Colombo'da hepinize birer arap smarlayacam. Kapnn stnde asl olan krmz kuma indirdi, dkknn kapsn kilitledi ve hepimizi soluunun lk rzgrna sararak srkleyip gtrd.

OTUZ SEKZ Ancak Colombo'nun dkknna girince eklinin ve renginin ne olduu meydana kt. zerinde kahverengi tyl bir elbise, iki metre boyu, bir metre eni, salar aarmaya balam biimli ba, mavi gzleri, kestane rengi sakal ve krmz elleriyle aslnda iyi yrekli kocaman bir Sen Bernar kpeini andryordu. iyi akamlar, Colombo! diye selm verdi meyhaneye girerken. Bileyci tezghn da ieri sokmutu. ierisi asetilen imbalaryla aydnlatlmt. Baz 152

mteriler Santa Barbara'nn kan diye ark sylyorlard. Tezghn gerisinde duran Colombo'nun banda korsan usul balanm sar bir mendil vard. Merhaba! dedi. arap, dedi Ezechiele. Beyler benim misafirlerim. Senin mi? diye yavaa kar kt Porfirio. Sizi ben davet ettim. Duvara dayal, nnde masa olmayan bir sraya oturmu birtakm adamlar, ellerinde kk maden kupalarla bellerinden yukarlar sallanarak ark sylyorlard. ^Evat ama, nce ben davet ettim, diye aklad Ezechiele. te araplar, dedi Colombo, tezgha azna kadar dolu drt kupa koyarak. Bunlar Bay Ezechie!e-den olsun. Bay Porfirio da bundan sonrakileri smarlar. Tabi, dedi Ezechiele. Anlyorum, anlyorum, dedi Porfirio. Kupasn kaldrd: eref verdiniz. Ezechiele ban edi. Ben de yle yaptm. Bi-leyci bard: Yaasn! iskemlesiz salonun ortasnda bir mangal vard. ki gen srtma mangaln yanna melmi ellerini styorlard. Co'ombo bir fdan boalan bardaklar yeniden dolduruyor, srann stndeki adamlar sallanarak, alak sesle ark sylyorlar; deme, duvarlar ve karanlk tonozlar yzyllar boyunca araba eklenen arabn kokusunu yayyorlard. nsann arapla ilgili btn gemii imdi bizi iine almt. Ne yaasn? diye sordu Ezechiele denen adam. 153

Bu yaasn, diye karlk verdi bileyci, elindeki kupay kaldrarak. Bu mu? dedi Porfirio denen adam. Nedir bu? Porfirio iti, brleri itiler, ben de itim ve boalm kupalarmz inko tezghn stne grltyle koyduk. Colombo fdan gene arap doldurdu. Dnya, diye bard bileyci. Toprak, orman, ormandaki cceler; gzel bir kadn, gne, k, gece, sabah; baln kokuu, ak, esriklik yorgunluk; gnahsz dler, gnahsz dnya. Ve Santa Barbara'nn kan, diye bouk sesli arklar duyuldu srada oturan adamlarn. kinci kadehlerimizi iiyorduk ki meyhanenin iini kulaklar sar eden bir uultu kaplad. Sanmyorum, dedi Porfirio denen adam. Bununla birlikte, dedi Ezechiele denen adam. Hayr, memba suyu lzm, dedi Porfire denen adam. Yaasn memba suyu! diye bard meyhaneci Colombo. te size memba suyu! Bu memba suyu deil mi? ielim arkadalar. Nee hayat memba suyu... Porfirio kocaman ban sallad, ama arabn da iti. Herkes iiyordu; ben de itim; mangal bandaki iki srtma da doymazcasna itiler, srada oturanlarsa boalm kupalarna bakarak arklarna devam ettiler. Aalar incirler, am prekleri, diye devam etti bileyci, namuslu gslerdeki yrekler, bira ve gnlk kokusu, denizkzlar; zgr kollar, zgr bacaklar, zgr gsler, rzgrda zgr salar ve deri, zgr yar, zgr sava! Ah! Of! Ah! Ah ah! Ah ah! Ah ah! diye ark sylemeye

balad srada oturan adamlar. Mangaln yanna sokulan iki srtma da, Ah! Ah! dediler. Meyhaneye baka gelenler oldu. Colombo, Yaayn! diye barp bir yandan mterilerine arap veriyor, bir yandan da kendisi iiyordu. Ve aadaki karanlk mahzende yzlerce yldr orada bekleyen plak araptan ve alar boyunca kendi plaklklar arabn plaklna karm insanlarn hayaletlerinden baka bir ey yoktu. i, dostum, dedi bileyci, nc kadeh arabm bana uzatarak. Porfirio, Dostumuz yabanc galiba. dedi benim iin. Evet, yabanc, dedi Ezechiele. nce Calogero'yla tanmlar. Bir aks var, diye bard bileyci. Memba suyu var. Dnyann bana gelenler iin ac ekiyor. Dnya byk, dnya gzel, dnya bir ku; st, alt n, atei, gk grlts ve selleri var dnyann. Memba suyu olana memba suyu! ite size memba suyu, dostlar, dedi Colombo. O da iiyordu ve sarholuun plakl iindeydi, arap reten madenlerde bir cce. Pek de yabanc saylmam, dedim Porfirio'ya. Saylmaz msn? dedi Ezechiele. Nasl yabanc saylmazsn? diye sordu Porfirio. nc kadehimi yavaa yudumlayarak neden yabanc saylmayacam akladm, Ezechiele'nin ufack gzleri sevinten parlad. Ya! Grdn m, ite! diye hayretini belirtti Porfirio. 155

Ferrauto'nun olu olduunu bilmiyor muydunuz? dedi cce Colombo. Ferrautolarn ok baklar var, diye bard bileyci. Yaasn Ferrautolar! Herkes nc kadehini bitirmiti, bense benimkinin ancak yarsna gelmitim. Bileyci arabm yere dkp drdnc kadehi ierken onlara katlmam istedi. Dedeni tanrdm, dedi Porfirio. Onu kim tanmazd? diye bard bileyci. Memba suyu vard onda. Evet, dedi Porfirio. Buraya gelir, beraber ierdik... Yaman bir ikiciydi, dedi cce Colombo. Duvar dibindeki srada oturan adamlar ackl bir sesle arklarna devam ediyorlar, hl Ve Santa Barbara'nn kan n sylyorlard. Bellerinden yukars yasl ve alkoln plakl iinde sallanp duruyordu. O da bu canna okunan dnya iin ac ekti, dedi Ezechiele. Canna okunan dnya m? Hangi canna okunan dnya? diye bard arabn arsz ccesi Colombo. Baban da tanrdm, dedi Porfirio. Arkadatk, diye ekledi Ezechiele, Hem airdi, hem de Shakspeare oyuncusuydu. Macbeth, Hamlet. Brutus... Bir kere bizim nmzde de oynad. Ah! yamand, yaman! diye bard bileyci. Baklar, zpknlar! Kor gibi demirler! Hepsi drdnc kadehlerini ierlerken, ben kadehime azm srmeden babamn iki lemlerini dinliyordum. 156

Buraya imeye gelirdik, dedi Porfirio. Burada oyunlardan sahneler oynard, diye atld atsz cce. Krnz bir pelerin giyer bana Danimarka Kral olduumu sylerdi. Bana da Polonius olduumu sylemiti, diye alakgnll bir sesle mrldand Ezechiele. Ah! Bu dnyann bana gelenler yznden ok ac ekti! O anda bileyci yeniden bard: Yaasn! Kim yaasn? diye sordu Porfirio. Yaasn! Yaasn! diye bard bileyci. Yaasn! diye bard bir sarho. Yaasn! diye baka bir sarho bard. Yaasn! diye yava sesle mrldand Ezechiele. Yaasn, yaasn, yaasn, diye arklarna devam etti srada oturup sallanan hznl adamlar. Kendi dertlerine yananlar da, dnyann ektiklerinden ac duyanlar da burada, arabn plak mezarnda bulumular, bu aclarla dolu aalk dnyadan en sonunda kurtulmu ruhlara benziyorlard. Mangaln yan bana melmi iki gen srtma ayk gz yalar dkyorlard.

OTUZ DOKUZ

Bana ve arkadalarma birer kadeh daha, diye arap smarlad Porfirio. zerindeki tyl elbisenin dmelerini at, gs bar meydana kt. Ezechiele de boynundaki atky gevetti. 157

Bu sonuncu olsun, dedi Porfirio, ama bir kadeh daha olsun, ielim. Porfirio alt, Ezechiele ile bileyci beer kadeh imilerdi bile, bense daha bir iki yudum aldm drdnc kadehle oyalanyordum. Krmz yz ve elleri, tek tk ak dm kestane rengi sakal, krlam salaryla bir devi andran Porfirio yeraltndaki bu arap lkesinin kralyd. Cce Colombo gibi o lkenin halkndan biri deil de, fethetmi olduu bu garip dnyaya yerlemeye gelmi muzaffer bir hkmdar gibiydi. Oysa arabn memba suyu olduunu yadsyor, dnyay da unutmuyordu. Hayale kaplmayn, hayale kaplmayn, diyordu durmadan. Ne gibi? dedi bileyci. Ezechiele'nin ufack gzleri birden irkilmiesine saa sola gitmeye balad. Hayr! diye baryordu sanki bu gzler. Sonra Porfirio yedinci bardann sapn krmz eliyle kavrayarak arabn olduu yerde dnyann kk hesaplarnn izine rastlanmayacan ileri srd. Peki ya dnyaya kar ilenen gnahlar? insanla ve dnyaya kar ilenen o korkun gnahlar? diye sordu Ezechiele. Ben, yeniden syleyeyim, daha ancak drdnc kadehimi iiyordum. Bu kadehten daha ilk yudumu ier imez, sanki bir ey beni durdurmutu. Artk iemiyordum. arabn karanlk bataklna daha fazla gmlmeyi gze alamyordum. dostum, i, diye isteklendirmeye alyordu Porfirio. meye alarak bir yudum aldm: dudaklarmda arabn tad ok gzeldi, ama bir trl yutamyor158

dum o damlay, iimde insanln btn gemii yznden gnein ve topran bu rnn diri bir ey olarak deil, yz yllk maaralardan szlm hznl bir hayalet olarak gryordum. Durmadan canna okunan bir dnyada bundan baka ne verebilirdi? insanlar kuaklar boyunca arap imi ve kederlerini kadehlerine boaltmlar, arapta plakl aramlard bir kuak baka bir kuaktan, eski kuaklarn karanlk arabna bulanm plaklndan, onlarn o araba dktkleri kederden imilerdi. Ve Santa Barbara'nn kan, diye arklarna devam ediyordu srada oturan mahzun yzl adamlar. Artk herkesin ba dumanlyd, herkes hznlyd. Bileyci hznlyd, ama gzieri akmak akmakt. Ezechiele hznlyd, ama gzleri fldr fldr, canna okunmu dnyann hortlaklarna raslamann rknts iindeydi. Shakspeare oyuncusu babamn karsnda Polonius'u oynamt Ezechiele. Ya Porfirio? Babamn Hamlet'i karsnda acaba o hangi rol oynayabilirdi? Sakin olan bir o vard, nk hayale kaplmayan da yalnz oydu. Gene de arbal bir sorumluluk iindeydi. Bize bakt, bana, Ezechiele'ye, bileyciye, tezghtaki sarholara, mangaln bana melmi alayan srtmalara ve sraya oturup ark syleyen adamlara. ark sylerken baz insanlarn alarken yaptklar gibi hzn iinde balarn iki yana sallyorlard; arklar da bouk sesli bir ata benziyordu. Porfirio uzun uzun onlara bakt, sonra gene Ezechiele'ye, bana, bileyciye ve alayan ve btn akam boyunca hi bir ey imeyen iki delikanlya bakt. Bana yle geldi ki, bu kadar insan bu yeralt imparatorluunun karanlna peinden srkledii iin 159

byk bir znt duyuyordu. Oysa sakindi, cce Clombo ile doast bir alverie girerek kendisini bu kalabaln dnda tutuyordu. Artk kimseye bakmyordu. Glmseyen yz arap ccesi Colombo'nun yaln mutluluundan baka bir ey grmyordu. Sonra o da arabn dl yatana uzand, ayakta durmakla birlikte plak, mutlu bir uyku iindeydi; insanln tarihi boyunca uyuyan o gleryzl eski uykucuydu bu, arabn Hazreti Nuh'uydu. Onu tandm ve bardam elimden braktm, inanmak istediim bu deildi. Bunun dnyayla ilgisi yoktu. Oradan ktm, dar soka geerek annemin evine dndm.

KIRK

Annemin evi vadiye bakan sra sra damlarn uundayd. Evin dndaki merdiveni trmanarak sahanlkta durdum. eri girmek, bir eyler yiyip yatmak zorunda kalmak istemediimi biliyordum. Bunun yerine trende olmak istiyordum; onun iin durup bekledim. Hava baya souktu, dan yukarlarnda olduu gibi vadinin derinliklerinde de drd bei bir araya kmelenmi dank klar parlyordu. Hava masmaviydi. Ve gkte donuk ve tek bana parlayan byk bir yldz vard. Sicilya'nn ve sessiz dnyann zerine gece inmiti. Canna okunmu dnya karanla brnm, diriler klarn yakarak kendilerini odalarna kapa160

mlar, ller, btn ldrlenler, mezarlarnda oturmu, dncelere dalmlard. Dndm de, her yanm saran bu usuz bucaksz gece ardarda geceler gibi geldi bana. Aalardaki ve tepelerdeki o klar, o dondurucu karanlk, gkteki o donuk yldz, bir tek gece deil de, sonsuz sayda gecelerdi; ve dedemin gecelerini, babamn gecelerini, Nuh'un gecelerini, ikinin plakl iinde ve savunmasz, aalanm, bir ocuktan ya da bir cesetten ok daha az insan, olan insanln gecelerini dndm.

161/11

BENC BLM

163

KIRK BR Bana yle geldi ki, biraz tedeki Gzel Kadnlar Sokann Sicilya iin ar derecede geceyle ilgili bir ad vard. Sokaa bu ad geceleri orada dolaan hayaletler yznden verilmiti sanki. Orada, savunmasz bir insan geceleri Gzel Kt Ruhlu Kadnlarn hayaletleriyle karlar, onlarn alaylarna, satamalarna katlanmak zorunda kalr, 165

hatta onlarn ayaklan altnda ezilirdi. Dnyann ve insanln bana bel olan insan hareketlerinin gemiten gelen hayaletleriydi bunlar. Bunlar ller deil, hayaletlerdi, artk, bu dnyann paras olmayan yaratklard. Ve iki yznden ya da baka bir nedenden aresiz kalm insanlara ullanmak eilimindeydi bu hayaletler. Kendini kral ya da bir kahraman sanan byle bir adam hayaletlerin ruhunu ele geirmelerine kar duramaz ve o -eski hakaretleri vgym gibi benimserdi. Ama bir bakas, szgelimi Shakspeare ya da Shakspeare oyuncusu babam, onlara boyun edirir, ilerine girer, onlar o pisliin iinden kurtarr, onlara dler kurdururdu; gnahlarn itiraf ettirir, insanlk iin ac ektirir, alatr, yalvartr, onlar insan zgrlnn simgeleri olmaya zorlard. Ayk ya da sarho biri olabilirdi bu: duru gecelerinden birinde korkusuz dncelere dalm yaman bir Shakspeare ya da arabn koyulatrd gecelerinden birinde kendini kr bir lgnla kaptrm fukara babam gibi. Babamn en kt yan iince kendini byle kaybetmesi, mutular getiren, mucizeler yaratan bir adam deil de, plakln rtecek bir paavra isteyen talihsiz bir Nuh olmasyd. Neyse ki, ben bunu yapmay bilmiyordum. Biz pencerede beklerken, en sonunda gece olur, aasz ve yapraksz uzanp giden engebeli topraklar rterdi. Babam o akamki oyunu iin giyinmi olarak belirir, biraz sonra da adamlar ortaya karlard. , Duvardaki makas ddn alarak Hazr msnz? derdi. Biz Hamlet takm, sessizce elle yrtlen demir-

yolu arabasna doluurduk. Annem ortaya yerleir, biz onun ayaklan dibine otururduk. Babam demiryolu arabasnn kolunu indirip kaldrrken iki kii de arkadan itiyordu. Demiryolu arabas ite byle kullanlyordu: gndzleri demiryolunun bakm iin iileri tayor, geceleri de Hamlet iin alyordu. Arkadan iten iki kii bir sre sonra araba yoku aa kendi kendine gitmeye balaynca atlayp otururlard. Demiryolu arabas kendi hzyla gidip kn bir istasyonun bekleme salonuna, yazn dzlk bir yere yaklarken hepimiz susardk. Dzle varnca, ak havada, buday tarlalarndaki oraklarn, yaklan enlik atelerinin ve lklarn arasnda oyun balar, babam traverslerin zerine kurulan sahnede kendinden gemiesine dolap dururdu. Ah, sonra gece! Her yandan, dnyann ta br ucundan kpekler ulurdu. Gkyznn grnmeyen yedi katnda ve Samanyolundaki dalarda yaseminler aard. Gkte on, on be yldz belirir, ama havay milyonlarca yldzn kokusu doldururdu. Babam ddn avc borusu gibi ttrr ve araba yola kard. Sonra kulana bir ses gelir ve barrd: Kim var orda? Hattn zerinde, biraz daha ilerde bir baka demiryolu arabas olabilirdi bu. Polonius, diye bir karlk gelirdi. Ya da: Fortinbras. Ya da belki: Horatio. Ve bunlarn hepsi itikleri arabn gcyle o hayaletleri hkmleri altna alan yaln ve lgn adamlard. 167

Bunlar hatrlayarak, Ah, zavall dnya! Zavall dnya! diye bardm. Belleimden baka bir yerden hi bir karlk1 beklemiyordum; oysa ayaklarmn dibinden bir ses geldi. Hm! diyordu ses.

KIRK K

Acaba baka bir bileyci mi, diye dndm. Ayaklarma doru eilip baktm, ama hi bir ey gremedim. Souk sessizliin iinde sadece her zamanki parltlar vard. Kim var orda? diye bardm. Hm! dedi ses yeniden. Gzlerimi aarak bir daha bakndm. Gece iin kendilerini odalarna kapayan insanlarn oturduklar evlerden gelen klardan baka trl klard bunlar. O klar snmt. Bunlar vadi boyunca yere braklm demiryolcu fenerleri gibi daha krmz bir kla parlyorlard. Ama ben Hm? diyen adam aryordum durmadan. Hm! dedim ben de. Hm? Hm! Hm! Hm! diye karlk verdi korkun ses. Bu sesin sahibini bulmaya karar verdim, aa doru yrdm zaman kendimi terkedilmi fenerler gibi parlayan klar arasnda buldum ve bunlarn llerin klar olduunu anladm. Ha, mezarlktaymm, dedim. Hm! diye karlk verdi ses. Sen kimsin? diye sordum. Mezarc msn? 168

Hayr, hayr, dedi ses. Askerin biriyim ben. Ses yakndan geliyordu. Sahibini seebilmek iin gzlerimi iyice atm. Fakat llerin klar evrelerini aydnlatmyorlard. Garip! dedim. Asker gld. Garip mi? Belki de burada nbet tutuyorsun? dedim. Hayr, dedi asker. Dinleniyorum. Bu mezar talarnn arasnda m? diye sordum. Mezar talar ok rahat, dedi asker. Belki de lleri hatrlamak iin buraya gelmisindir? dedim. Hayr, dedi asker. Daha ok yaayanlar hatrlamak iin demek daha doru olur. Ya, dedim. Herhalde sevgilini hatrlamak iin. Az ok herkesi hatrlamak iin. Annemi, kardelerimi, arkadalarm, arkadalarmn arkadalarn, Macbeth'i oynayan babam. Macbeth'i oynayan baban m? Baya armtm. Elbette, dedi asker. Adamcaz hep kral rollerine kmaya baylrd. Nasl olur? diye bardm. Niin olmasn, dedi asker, insanlar tanrlarn sradan kimselerde nefret ettikleri eyleri krallarda ho grdklerini sanrlar. Ama nasl olur? diye bardm gene. Benim babam da yledi... Olur a, dedi asker. Btn babalar yledir. Sonra kardeim Silvestro'yu... la benzer bir ses kt azmdan. Kardein Silvestro'yu mu? 169

Ne baryorsun? dedi asker. nsann Silvestro adnda bir kardei olamaz m? Zavall ocuk. Hayr, dedim, benim adm da Silvestro da. Ne yapalm? dedi asker. Adlar o kadar az, insanlar o kadar ok ki. Kardein otuz yanda m? diye sordum. Hayr, efendim, dedi asker. On bir, on iki yanda bir ocuk. Ksa pantolon giyiyor, bol sal gzel bir ba var ve k. Dnyaya k. Baya tutkun dnyaya. Benim u anda olduum gibi o da... Senin gibi mi? diye mrldandm. Evet, dedi asker, ikimizin de sevgisine bir zarar gelemez, onun ocuka sevgisine, benimse... Seninse? diye mrldandm. Hm! diyerek gld asker. Elimi uzattm. Nerdesin? Burda, dedi asker. Ellerimi uzatarak yaklatm, ama hi bir ey bulamadm, llerin parltsz klar arkamda uzun bir yol gibiydi, evremde ve nmde baka klar da vard. Nerdesin? diye yeniden sordum. Burdaym, dedi asker, Burda. Ha, br tarafta, dedim. Elbette, dedi asker, br taraftaym. Ne demek istiyorsun? diye bardm. Sol tarafta m? Hm! dedi asker. Durdum. Belki de vadinin dibine kadar inmitim, llerin parltsz klar imdi bamn zerinde kalmlard. Peki, diye bardm. Burda msn, deil misin? Ben de kendime bunu soruyorum bazen, diye karlk verdi asker. Burda mym, deil miyim? Hi 170

deilse hatrlayabiliyorum, grebiliyorum... Baka? diye sordum. Bu kadar yeter, dedi asker. Kardeimi gryorum ve onunla oynamak istiyorum. Ya! dedim. On bir yandaki bir ocukla m? Niin olmasn? dedi asker. O benden byk. O on bir yandaysa, ben yedi yandaym. Ne? diye bardm. Hem yedi yandasn, hem de askersin, ha? Asker iini ekti ve yaknan bir sesle, Bu noktaya varmak iin yeterince ac ektim herhalde, dedi. Bu noktaya varmak, yani asker olmak iin mi? dedim. Hayr, dedi asker. Yedi yana varmak iin. Kardeimle oynamak iin. Kardeinle oynuyor musun? dedim. Ne sandn, dedi. Yksek izninizle ayn zamanda oyun da oynuyorum. Ayn zamanda m? dedim. Baka ne yapyorsun ki? Bir sr eyler, dedi. Bir kzla konuuyorum. Ba buduyorum. Bir baheyi suluyorum. Kouyorum... Bu mezar talarnn ortasnda olduunu unuttun, galiba, dedim. Hi unutur muyum, dedi. Ayn zamanda burda olduumu, bana hi bir eyden zarar gelmeyeceini biliyorum... Evet, bu bakmdan gnlm rahat. Mutlusun, demek, dedim. ini ekti. Nasl mutlu olabilirim? st kar ve kanla rtl bir tarlada otuz gndr yatyorum, dedi. Neler samalyorsun? dedim. Onu benden ayran byk sessizlii duyabilmem iin asker hemen karlk vermedi. 171

Hm! dedi asker. Hm? dedim. Haklsn, dedi asker. Kusura bakma. Szn gelii ite. Oh diyerek igdyle elimi uzattm. Nerdesin? dedim. Burdaym, dedi asker.

KIRK

Deminki gibi, birka dakika saa sola bakp onu aradm, sonra bu iten vazgetim. ok karanlk, dedim. yle, diye karlk verdi. Yryp bir mezar tana, bir lnn nn yanna oturdum. Oturaym daha iyi. Evet, daha iyi, dedi asker. Hele biraz sonra oyun balayacana gre. Oyun mu? dedim. Ne oyunu? Oyunu grmeye gelmedin mi? diye sordu asker. Oyundan hi haberim yok. yleyse otur da, gr... Bak geliyorlar. Kim bunlar? dedim. Asker: eit eit insanlar; krallar ve dmanlar, yenenler ve yenilenler... Ben: yle mi? Ben kimseyi gremiyorum... Asker: Belki de karanlktandr. Ben: yleyse niin oynuyorlar? Asker: yle gerekiyor. Tarihin bir paras onlar... 172

Ben: Peki, ne oynuyorlar? Asker: Onlara n kazandran olaylar." Ben: Nasl? Her gece mi? Asker: Her zaman, efendim, her zaman. Shakespeare onlar dizelerine koymamaya, yenilenlerin cn almamaya ve yenenleri balamaya karar verdiinden beri. Ben: Nasl? Asker: Syledim ya. Ben: yleyse korkun bir ey olmal bu. Asker: Korkun bir ey. Ben: Her halde ok ac ekiyorlardr. Servenleri dile getirilmeyen Sezarlar, Macbethler. Asker: Adamlar, yandalar, askerleri de. Ac ekiyoruz, beyim, ac. Ben: Sen de mi? Asker: Ben de. Ben: Peki ama, sen niin ac ekiyorsun? Asker: Ben de oynuyorum da ondan. Ben: Oynuyor musun? u anda da oynuyor musun? Asker: Her zaman oynuyorum. Son otuz yldan beri. Ben: Peki ama, on bir yandaki aabeyinle oynadn sylememi miydin? Asker: Evet. Ayn zamanda bir kzla konuuyorum, ba buduyorum, bahe suluyorum... Ben: Baka? Asker karlk vermedi. Baka? diye yeniden sordum. Hm! dedi asker. Hm m? Niin hm? diye bardm. Asker gene karlk vermedi. 173

Orda msn? diye bardm. Burdaym, dedi asker. Ben: Gittin sandm. O: Hayr, burdaym. Ben: Gitmeni istemiyorum da. O: Bir yere gittiim yok. Peki, dedim. Duraksadm. Sonra gene, Peki, dedim. Sonra gene duraksadm. Ama gene, Peki, dedim. En sonunda, Korkun mu? diye sordum. Ne yazk ki, yle, dedi. Bir kle gibi zincire vurulmak, her gn kar ve kan kapl bir sava alannda hunharca hanerlenmek. Ah! diye bardm. Senin roln bu mu? Evet, dedi asker. Peki ok ac ekiyor musun? ok, dedi. Milyonlarca kere. Ben: Milyonlarca m? O: Baslm ve sylenmi her kelime, dikilmi her milimetre tun ant iin. Ben: ok alamak zorunda kalyor musun? O: Hepimiz alamak zorunda kalyoruz. Peki ama, dedim, kardeinle oynuyorsun, bir kzla konuuyorsun, btn o br ileri yapyorsun... Bunlar avutmuyor mu seni? Bilmem ki, dedi asker. Bunlar yetmiyor mu? diye sordum. Bilmiyorum, dedi gene asker. Benden gizlediin bir ey var, dedim. Sanki hi bir eyden zarar grmeyecek gibi sakin bir halin vard... yle, dedi asker. yleyse aladn doru deil, diye bardm.

174

Ah, ah! diye iini ekti asker. ekingen bir sesle sordum: Seni avutmak iin bir ey yapamaz mym? Gene bilemeyeceini syledi. Bir sigara filn, dedim. Elimi cebime atp cgara aramaya baladm. Birer tane yaksak m? diye ekledim. Yakalm, dedi. Bir cgara uzattm. Buyur, dedim. Ama cgara elimde kald. islerdesin? diye bardm. Burdaym, dedi asker. Ayaa kalktm, bir adm attm, bir adm daha attm, cgara hl elimde duruyordu. istiyor musun, istemiyor musun? diye bardm. istiyorum, istiyorum, diye bard asker. Al yleyse, diye bardm Asker karlk vermedi. Barmaya devam ettim. Sonra komaya baladm ve kendimi vadinin dnda, gene annemin evinin eiinde buldum. Aada, ok uzaklarda, mezarln klar grnyordu.

KIRK DRT

Gecenin daha sonraki saatlerinde uyudum ve olanlar unuttum. Ama uyandm zaman hl geceydi. Sicilya ve karla kapl dalar souk klden bir kefen altnda yatyordu. Gne daha domamt, doaca da yoktu; geceydi, huzursuz ve uykusuz bir gece; kargalar havada kanat rpyorlard; arada bir 175

de bir dam zerinden ya da bir mutfak bahesinden atlan silh sesleri duyuluyordu. Ne oluyor? diye sordum anneme. aramba, diye karlk verdi annem. Her zamanki gibi sakindi, ayanda erkek ayakkablar, srtnda battaniyesiyle keyifsiz ve konumak istemeyen bir hali vard. Bugn gidiyorum, dedim anneme. Annem omuz silkti. Oturmutu, banda Sicilya'y rten kller vard. Peki ama ne oluyor? diye bardm. Kalkp sahanla ktm; annem de arkamdan geldi. Beni gzetiyor gibiydi. Bum diye bir silh sesi duyuldu. Neye ate ediyorlar? diye sordum. Annem kapda durmu havaya, kargalarn utuu yerlere bakyordu. Onlara m? diye sordum. Evet, onlara, dedi. Sonra gene st ste silh sesleri duyuldu. Havay dolduran kllerde delikler ayor, ama kargalar yaralanmadan barp duruyorlard. Glyorlar, dedim. Sen daha aylmadn m? dedi annem. Ona baktm. Annem orada durmu, dediim gibi, bana bir ey olmasn diye beni gzeten bir hali vard. Sarho muydum? diye sordum. Onun da m farknda deilsin! dedi annem. Tpk babann eve sarho dnd zamanlardaki gibi geldin. Gzn bir ey grmyordu. Kendini benim yatama attn, ben de divanda uyumak zorunda kaldm. Yeniden bir yaylm atei duyuldu. Babana da, sana da ne oluyor, bilmiyorum, di176

ye devam etti annem. Deden ark syler, akalard itii zaman. Bir baheden drdnc, sonra beinci yaylm atei ald, ama kargalar klrengi yksekliklerde bir ey olmadan, barp glerek uuyorlard. Bu kargalar ne aryor burda? diye bardm. Annem imdi dikkat kesilmiti, kulardan birinin dmesini bekliyordu. Gerekten bunlara m ate ediyorlar? diye sordum. Altnc, yedinci bir yaylm atei duyuldu, annemin can sklmaya balamt. Nafile. Vuramyorlar, dedi. Evin iine girip bir ifteyle koarak dnd ve kendisi ate etmeye balad. Bum! Bum! Ama kargalar, menzil dnda, aldrsz uuyorlard. Glyorlar, dedim. Bum-bum-bum! diye karlk verdi annem. Merdivenlerin dibinden tknaz bir kadn baryordu. Anneme bir haber getirmi, silah ve karga seslerinin arasnda, Talihli ana! diye ona sesleniyordu.

KIRK BE Annem mutfaa dnp bir ey sylemeden oturdu. Mangal orta yerde iin iin yanyordu. Ar ar maay ald, silkeleyip kln iine daldrd, korlar birer birer ayklad. Sonra kalkp sobann yanna gitti. Hi bir ey anlamadn sandm. 177/12

Gitmeden benimle bir iki lokma bir ey yer misin? diye sordu. Nasl istersen, dedim. Nasl istersen. Durmadan hi bir ey anlamadn dnyordum. Hatta, Sicilya yolculuum artk bitmek zere olduu halde, onun iin bir ey yapmaya hazrdm. Sevgili ihtiyarck! Talihli ana! nceki gnk gibi ringa balna fit olup olmadm, hindiba isteyip istemediimi sordu. Bu arada kahve isteyip istemediimi de sordu ve hazrlamaya koyuldu. gren her kadn gibi kendini yapt ie kaptran ve kahveyi sobann stnde yapmaya alan annemi seyretmeye koyuldum ve onun, kendimin, babamn, savata len kardeimin yalnzln dnerek rperdim. Kata gidiyorsun? diye sordu annem. Sicilya somutlamt, bu da ac veriyordu bana. Ayn akam yola kacak bir saatte Siracusa'ya varmak istediimi syledim. Annem bir yandan kahve tyor, bir yandan da tren ve posta saatlerini hatrlamaya alyordu. Biraz sonra, Seni de askere almasnlar da, dedi. O zaman her eyi anladnn farkna vardm. Ha! Gene gelirsin, umarm, diye ekledi. Geldiime sevindin mi? diye sordum. Elbette, dedi. insan olunu on be yl sonra grr de, hi sevinmez mi... Kahveyi tme iini bitirdi, suyun kaynadn grnce sobann, yalnzln dolduran btn o eyann yanna gitti. Yllar gelip geiyor, diye devam etti, ocuklar gelip geiyor... 178

Pencerenin dndan hl karga sesleri geliyordu. u kargalar! dedi. Peki ne aryor bu kargalar burada? diye sordum. Annem omuz silkti. Arada bir geliyorlar ite, dedi. Bir sessizlik oldu, sonra sordum, kimdi? Annem mutfan deiik kelerine dalm ocukluk eyalarmza bakt, gzleri uzaklara dald, sonra gene mutfaa dnerek, Liborio'ydu, dedi. Ha, ortanca kardeimiz! dedim. Daha gz bir ey grmemiti, sonra askere arlnca ok sevinmiti, dedi. Gittii her yerden bir kart atard bana. Geen yl tane, bu yl iki tane gndermiti. ok gzel ehirlerden. Kim bilir ne kadar sevmitir oralar! Savatan zarar gren ehirleri mi? diye sordum. Galiba, dedi. Peki, sevinli miydi? diye bardm. Gerekten baryordum. Sonra ekledim: Bir ocuk iin gzel bir ey! Kt eyler dnme, dedi annem. Kt m? diye bardm. Bunu da nerden kardn? Herhalde bir kahramand olun. Annem bu szleri kt niyetle sylemiim gibi bana bakt. Hayr! dedi. Zavall ocuun biriydi. Dnyay grmek istiyordu. Seviyordu dnyay. Neden bana yle bakyorsun? diye bardm. Yiitti. Zaferler kazanan, lkeler alan bir kahramand. Daha da ok baryordum. Sonra bizim iin ld. Benim iin, senin iin, btn Sicilyallar iin, b179

tn bunlar devam etsin diye, Sicilya in, bu dnya iin. Dnyay seviyordu! Hayr! dedi annem. Hayr! ocukluunuz beraber geti. Sen on bir yandaydn, o yedi. Sen Ver u kahveyi, diye bardm. Peki, dedi. Fincan doldurup getirdi. Kahveyi nme korken ekledi: Geri dnm olsayd, ayn insan olabileceini sanmyorum. Zavall ocuk! Seviyordu dnyay.

KIRK ALTI

Annemin bundan baka bir ey dnmediini grdm: dnyay seven ve her delikanl gibi iinde dnyay grmek, gzel ehirlere gitmek, kadnlar tanmak zlemlerini besleyen zavall olundan baka. Kahvemi yudumlarken, annem ok garip bir eye bakarm gibi bana bakyordu; sanki ben kahvemi korku ve fke iinde yudumluyormuum gibi. Aslnda, onun olunu zavall biri olarak dnmesini ve benim kardeimi yedi yanda saymam kabul etmeyen bir halim olduunu sanyorum. Bir askerin yedi yanda olmasn kabul edemiyordum. Onun iin, gerek bir ac ve gerek bir fkeyle, Hay Allah! diye bardm. Annem gene mangaln yanndaki iskemleye oturdu ve yava sesle, Anlamadm yalnz bir ey var. Neden talihli dedi o kadn bana? Bunda anlalmayacak ne var, dedim hemen. Onun lm iin sayg duyuyor sana. Annem: Onun lm bana sayg m kazandryor? 180

Ben: lerek o sayg grmeyi haketti... Gene kt niyetle konuuyor muum gibi bana bakt. Gerekten de, ne zaman gzgze gelsek, her seferinde kukulu, yaknan bir gzle bakyordu bana. Gene sitemli bir sesle, Benim iyi talihim de bu mu? Onun kazand eref sende yansyor, dedim inatla. Onu sen dourdun. Ama onu yitirdim artk, dedi hl sitemli bir sesle. Bana talihsiz demek daha doru olur. Hi bile, dedim. Onu yitirmekle talihin ald. Talihlisin. akna dnen annem bir an iin sessizce dnd. Bana hl kuku ve sitemle bakyordu. Kendisini benim peneme dm biri gibi hissediyordu. O kadnn benimle alay etmediine emin misin? diye sordu. Elbette, dedim. Ne sylediini ok iyi biliyordu. Gerekten beni talihli mi sayyor? diye sordu. Ne sandn, dedim. Senin yerinde olmay ok isterdi. O: Benim yerimde mi? Ne demek istiyorsun? Ben: Senin yerinde, Liborio'yu yitirmi olarak... Gurur duyard bundan. O: yleyse beni kskanyordu... Ben: Seni her kadn kskanr. Annem eksilmeyen bir kukuyla bana bakmaya devam etti. Kendisini benim peneme dm hissettii belliydi. Kendini tutamayarak, Kuzum neler sylyorsun? dedi.' Gerei sylyorum, dedim. Kitaplar da yle yazyor. Okul kitaplarndan aklnda bir ey kalmad m? 181

Ben ancak nc snfa kadar okudum, dedi. Ben: Hi tarih okumadn m? O: Mazzini, Garjbaldi! Ben: Ya Sezar, Mucius Scaevola, Cincinnatus, Coriolanus. Roma tarihinden hi bir ey hatrlamyor nusun? O: Gracchuslarn anas olan Corneliann sylediklerini hatrlyorum. Ben: ok iyi! Ne demi Cornelia? O: Onun mcevherlerinin oullar olduunu syemi. Ben: Grdn m? Cornelia vn duyuyordu oullarndan. Annem bunu duyunca gld. Hay aptal! diye bard. Ama Cornelia'nn oullan lmemilerdi ki. Tamam! dedim. Daha lmemilerdi. yleyse Cornelia neden vn duyuyordu onlardan dersin? Neden? diye sordu annem. nk lmeye hazrdlar da ondan... Romal bir anayd Cornelia. dedim. Annem omuz silkti. Gene ne dneceini bilemiyor, bana kukuyla bakmaya devam ediyordu. Anlamyor musun dedim. O kadn da bir eit Cornelia olarak grd seni. Cornelia gibi biri olmak istemez misin? Bilmem, dedi annem kukulu bir sesle. Nasl bir kadnm bu Cornelia? Oo, byk bir kadn! dedim. Soylu bir kadn, ana bir kadn... Gzel miymi? diye sordu annem. Hem gzel, hem akll. Uzun boylu. Sarn. Senin gibi, her halde. 182

Bana bak! diye bard annem. Neden o kadar ad geiyor kitaplarda? Srf oullar yznden,) diye bardm. Talihli kadn! diye bard annem. Grdn m? dedim. Sen de yle talihlisin ite... ard. Ben mi? Yz al al olmu, battaniye sarl gvdesi heyecanla sarslarak bard: Benim hakkmda da yazacaklar m, demek istiyorsun, yani kitaplarda? Eh, dedim. Senin ve olun hakknda, ikiniz de edebiyatn bir paras oldunuz bile. Annem iyice akna dnmt. Kendini toparlamakta glk ekiyordu; artk benden de kukulanmyordu. Edebiyatn m? diye bard. Edebiyatn m? Tarihin, dedim. Bu dnyadan ayrlarak tarihin bir paras olduunu bilmiyor muydun? Senin de onunla birlikte... Benim de onunla birlikte mi? diye bard annem, iyice kendinden geerek. Onunla birlikte, diye bardm. Onunla birlikte. Sen kendini hl bu dnyann bir paras m sanyorsun? diye bardm. Bu memleketin, bu Sicilya'nn? Hayr, anacm, diye daha yksek sesle bardm. Greceksin, arp madalya verecekler sana. Madalya m? diye bard annem. Evet, gsne takmak iin, diye haykrdm. Sonra sesimi alaltarak sakin bir tonla devam ettim: Olunun dnyaya, o ehirlere, Sicilya'ya hizmetleri iin. 183

Hizmetlerinin dl olarak bir madalya, diye szm bitirdim. Ama tam o anda annem alamaya balad. Nasl olur? diyordu. Zavall bir ocuk o. Korkmaya balamtm. Ayn zamanda hatrlamaya balamtm.

KIRK YED

Ne demekti zavall ocuk? Mutfakta etrafma bakndm; sobay, onun zerindeki atlak mlei, biraz tedeki ekmek kutusunu, srahiyi, musluu, iskemleleri, masay, dedemden kalma olduunu syledikleri duvar saatini grdm ve baktka korkuyla rperdim. Anneme de korkuyla baktm. Bu eyalarn arasnda battaniyesine brnm, ayr ayr onlarn hepsine benziyordu: zamanla, insanln gemiiyle, ocukluk gnleriyle, erkekler ve ocuklarla dolu, ama tarihle hi ilgisi olmayan bir grn vard. Burada, mutfakta, ayanda babamn kunduralar, mangalda durmadan ringa bal kzartarak gnlerini geirmeye devam edecekti. Anneme baktm ve korktum. Kim daha zavall bir ocuk diye sordum kendi kendime. Kim daha zavallyd? Dediim gibi, korkmutum. Sonra hatrlamaya baladm. Hatrlamaya balaynca da cebimden bir cgara karp yaktm. Gnn ilk cgarasyd bu, dn gece sarhoken sakladm tek cgara. Cgaram yakp kibrit pn attm; cgarann ne olduunun far184

kna varrken yava yava parmaklanma yalar dkldn grdm. Cgaram ierek evden ktm. Klrengi gkte kargalar, Gak, gak, gak, diye lklar atyorlard. Merdivenlerden sokaa indim, artk yolculuktaki gibi hareket halinde olmayan, duran Sicilya'nn sokaklarnda dolatm. Bir yandan cgaram iiyor, bir yandan alyordum. Ah! Ah! Alyor! Acaba niin alyor?" diye birbirlerine baryordu beni izleyen kargalar. Karlk vermeden yrdm. Siyahlar iinde yal bir kadn peime taklp, Niin alyorsun? diye sordu. Cevap vermeden, cgaram iip alayarak yrdm. Sonra meydanda, ellerini ceplerine sokmu bir hamal, Niin alyorsun? diye sordu. O da peime takld, ama ben hl alayarak yrdm, bir kilisenin nnden getim. Papaz bizi, beni ve arkamdan gelenleri, grd. Yal kadna, hamala ve kargalara, Bu adam niin alyor? diye sordu. Sonra o da peimize takld. Yolda birtakm ocuklar bizi grp bardlar: Aa! Hem cgara iiyor, hem alyor! Gzne duman kam da, ondan alyor! dediler. Sonra onlar da tekiler gibi peimize takldlar ve oyunlarna devam ettiler. Onlarn arkasndan bir berber, bir marangoz, bir dilenci, ba earpl bir kz, sonra bir baka dilenci de bizimle yrmeye baladlar. Beni grnce, Niin alyorsun? diye soruyorlard. Ya da arkamdan gelenlere soruyorlard: Niin alyor? 185

Hepsi peimden gelmeye balamlard, bir arabac, bir kpek, Sicilyal adamlar ve kadnlar, hatta bir inli bile vard aralarnda. Niin alyorsun? diye soruyorlard. Ama onlara ne cevap vereceimi bilemiyordum. Herhangi bir ey yznden alamyordum. Aslnda, alamyordum bile; yalnz hatrlyordum, hatrlaym da bakalarna gzya gibi grnyordu. Ne yapabilirdim? Yoluma devam ettim. En sonunda kendimi savata lenler iin dikilen tuntan plak kadn heykelinin dibinde buldum; yolculua ktm u bir ka gn iinde karlap konutuum btn arkadalar, btn o Sicilyallar evreme toplanmlard. insann baka devleri de vardr, dedi Koca Lombardiyal. Alama. Alama, dedi hasta olan dostlarm. Alama, dedi tandk kadnlar. Portakall kk arkadam da, Alama, dedi. Catanial adam da oradayd, o da, Beyin hakk var, alama, dedi. Ee! dedi kuru saz sesli ufak tefek ihtiyar. Sizin iin alamyorum ki, dedim. Alamyorum ki. Tuntan kadnn ayaklar dibindeki bir basaman zerine oturdum; evremi saran dostlarm durmu kendileri iin aladm dnyorlard. Alamyorum, diye devam ettim. Alamyorum. Aylmaya alyorum. Ne demek istiyor? diye sordu Bykl Byksz'a. Bizden bir ey gizliyor, dedi Byksz Bykl'ya. Alamyorum, dedim gene. Bir ey gizlemiyorum. 186

ok ktle urad dnya, diye bard Ezechiele. Ama ben bu dnyada alamyorum, dedim. Anas iin alyor, dedi du bir kadn. Bir kadn da, len kardeine alyor, dedi. Hayr, hayr, dedim. Bu gz yalan benden dklmyor. Bu dnyada alamyorum. Alamadm, her hangi bir insan ya da ey iin, Sicilya'da ya da dnyada alamadm bir daha syledim. Onlara hoakaln diyerek gitmelerini, sadece aylmaya altm yeniden syledim. Nerede sarho oldun? diye sordu bileyci. Mezarlkta, dedim. Ama konumayalm. Ya! dedi bileyci. Cgaram da, hatrlamam da bitmiti. Bunun zerine alamam da sona erdi.

KIRK SEKZ

Ve gzlerimi anttaki plak tuntan kadna kaldrdm. nsan boyutlarnn iki misli, dz tun derili, gen ve gzel bir kadnd. Bacaklar, memeleri, kalalar, karn ve kollar olan, annemin deyimiyle zene bezene yaratlm bir kadn... Aslnda, bir kadn kadn yapan her zellii vard, sanki erkein kaburga kemiinden daha yeni yaratlm gibiydi. nsana gizliden cinsellii artrlyordu sanki: uzun salar cinsel bir yumuaklkla boynuna dolanyor, iindeki baldan ve orta yerde olmas gerekenden iki misli irilikte tuntan bir plaklk iinde durmasn187

dan gelen cinsel bir eytanlkla glmsyordu. Kalkp daha iyi gzden geirmek iin evresinde dolatm. Dostlarm beni seyrediyorlar, yallar gz krpyor, kadnlar ve kzlar balarn nlerine eiyorlard. Koca Lombardiyal cidd cidd ksrd. Gerekten bir kadn bu, dedim. Bileyci yanma yaklat, kaidenin stne kp yanmda durarak benim gibi gzlerini yukar kaldrd. Elbette, diye bard. Kadn ya. kimiz de gzlerimizi kadna dikerek evresinde dolatk. Burasnda st var, dedi bileyci ve gld. Antn dibindeki kzlar da gldler. Koca Lombardiyal ise glmsedi. Kadn, kadn, dedim. Bir iki adm geri ekildim, bileyci de beni izledi, ikimiz de kadnn gvdesinin tmn seyrettik. Fena deil, ha? dedi bileyci. Bileyciye kadnn glmseyiini gsterdim, o da beni dirseiyle hafife drterek, Ah! Ah! dedi. Kadn bir elini ge kaldrm, brn gsnn zerinden teki koltuk altna uzatm dimdik duruyor ve glmsyordu. Her eyi biliyor, dedi bileyci. Kaidenin dibindeki kzlardan biri gld. Bilinecek ne varsa, biliyor, diye ekledi bileyci. Daha fazlasn da biliyor, dedim. Kendisine kimsenin bir ey yapamayacan biliyor. Sahi mi? diye sordu bileyci. Elbette, dedim. Tuntan olduunun farknda. yle ya! diye bard merakl seyircilerim. Belli deil mi? diye devam ettim. Belli, belli, elediler. 18S

Bir basamak inip oturdum. Onlar bir iki adm geri ekilerek oturdular. Bu kadn onlar iin burada dikili, dedim. Hepsi bu dnceme katldlar. Bunlar sradan ller deil, diye devam ettim. Bu dnyadan deil onlar, baka bir dnyadan, bu kadn da onlara ait. Hm! dedii duyuldu askerin. Bu kadn onlara adamakla soylu bir davranta bulunmu olmuyor muyuz? dedim. Bu kadna sayg gstermekle onlara sayg gstermi oluyoruz. Hm! diye araya girdi asker. Hm! Hm! Ve bu kadnn ahsnda, diye devam ettim, bu kadnn ahsnda... Sustum, ben susunca, asker benim azmdan yksek sesle, Hm! dedi. Oturup beni dinleyenler, Hm? diye sordular. Hi, dedim. Sadece Hm! dedim. Ama asker gene benim azmdan, Hm! dedi. Bunda bir i var, galiba? dedi Bykl Byksza. ifre, diye karlk verdim. Birbirlerinin yzne bakt Sicilyallar. Ya! dedi Porfirio. Evet, dedi Ezechiele. Elbette, dedi bileyci. Koca Lombardial da bayla yle olduunu belirtti. Herkes bayla ayn iareti yapt. Biri, Ben de biliyorum, dedi. Neyi biliyorsun? diye sordu Bykl. Neyi biliyorsun? diye Byksz da sordu. Bamzn zerinde, tuntan kadn glmsyordu. ok ac ekiliyor mu? diye sordu Sicilyallar. Kadn kahkahalarla glmeye balad. 189

SON SZ

KIRK DOKUZ te Sicilya'da gn gece sren ve balad gibi biten konumalarm bunlard. Ama konumalar bittikten sonra olan bir eyi de aklamam gerekiyor. Vedalamak iin annemin evine dndm zaman, annemi mutfakta; bir adamn ayaklarn ykarken buldum. Adam srtn kapya dnm, oturuyordu. ok yalyd. Annem yere diz km, bir leenin iinde adamn yal ayaklarn ykyordu. Anne, ben gidiyorum, dedim. Posta gelmi. Adamn karsna diz km olan annem bana bakt. Bizimle yemee kalmyorsun demek? dedi. Adam ne benim, ne de annemin szleri zerine ban evirdi. Ak sal, ok yal bir adamd; dnceye ya da uykuya dalm gibi ban nne emiti. Uyuyor mu? diye sordum anneme alak sesle. Hayr, dedi annem. Alyor sersem. Her zaman byleydi, diye ekledi. Ben doururken de alard, imdi de alyor.

190

Ne diyorsun1? diye hayretle fsldadm. Babam m? Btn bunlar olurken adam bize hi aldrmyordu. Yzn grmek iin yaklatm, ama elleriyle yzn gizlediini grdm. Hem sonra, biraz fazla yal grnd bana; bir an iin nerdeyse dedem olabileceini dndm. Hatta annemin yolcusu olabilecei bile aklmdan geti. Demek dnd? diye sordum sesimi alaltarak. Annem knarcasna ban sallad. Alyor, dedi. Benim ne talihli bir ana olduumu bilmiyor. Sonra adamn ayaklarn leende brakp kalkt ve beni bir kenara ekti. Ya, dedi, Cornelia konusunda beni kandrdn demek. Onun oullar sava meydannda lmemi. Sava meydannda lmemi mi? dedim fsldayarak. Hayr, diye devam etti annem. Sen darday-ken, sizin ocukken okuduunuz kitaplara baktm. ok iyi, dedim. Sonra alnndan ptm. Hoa kal. Ya o onunla vedalamayacak msn? dedi annem. Yal adama bakarak durdum, sonra, Baka sefer, dedim. Rahat brak fakiri. Parmaklarmn ucuna basarak evden ktm.

NOT Her trl phe ve yanl anlalmay nlemek iin, bu KONUMA bakiisinin kendi hayatmdan alnmadn, onu evreleyen ve ona refakat eden Sicilya'nn da bir raslant sonucu Sicilya olduunu syleyerek okuru uyarrm; ancak, Sicilya ad kulama, Iran ya da Venezella'dan daha ho geliyor. Hem, btn msvetteler bir ie iinde bulunmu da olabilir.

You might also like