You are on page 1of 374

Elif afak BT PALAS

Elif afak 1971 ylnda Strasbourg'da dodu. ODT Uluslararas likiler Blmn bitirdi, yksek lisansn ayn niversitede Kadn almalar Blmnde yapt. "Bektai ve Mevlevi Dncesinde KadnslkDngsellik" konulu master tezi Sosyal Bilimler Dernei'nce dllendirildi, tik (yk) kitab Kem Gzlere Anadolu 1994 ylnda, ilk roman Pinhan 1997'de yaymland. Bunu 1999'da ehrin Aynalar ve 2000'de Mahrem balkl romanlar takip etti. Elif afak Pinhan ile 1998 Mevln Byk d l n , Mahrem ile de 2000 Trkiye Yazarlar Birlii roman dln kazand. 2002'de yaymlanan Bit Palas ile geni bir okur kitlesiyle buluan yazar, halen stanbul Bilgi niversitesi Karlatrmal Edebiyat Blmnde aratrma grevlisidir ve ODT Siyaset Bilimi Blmnde "Trk Modernlemesinin Kadn Prototipleri ve Marjinaliteye Tahamml Snrlar" zerine doktorasn srdrmektedir.

Metis Yaynlar pek Sokak 9, 80060 Beyolu, stanbul Metis Edebiyat BT PALAS Elif afak Metis Yaynlar, 2002 lk Basm: Mart 2002 kinci Basm: Mays 2002 Yayn Ynetmeni: Mge Grsoy Skmen Kapak Tasarm: Emine Bora Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd. Kapak ve Bask: Yaylack Matbaaclk Ltd. Cilt: Sistem Mcellithanesi

ISBN 975-342-354-3

ELF AFAK

BT PALAS

METS YAYINLARI

Tabii ki, illa ki afak'a, anneme

Getto da rahat ve gven verici bir yer olabilir, ama ne de olsa oray getto klan ey, orada yaamaya mecbur olmanzdr. imdi duvarlar kmeye baladna gre, sanrm molozlar atlayp dardaki ehirle yzlememizde fayda var.
Ursula K. Le Guin Kadnlar, Ryalar, Ejderhalar

geni olduunu sylerler. "Samalyorsun!" demenin imdiye kadar icat edilmi en ince yoludur bu. Hakl olabilirler. Endielenmeye baladmda, nerede ne zaman ne sylemem gerektiini kartrdmda, insanlarn baklarndan korktuumda, insanlarn baklarndan korktuumu belli etmemeye altmda, tanmak istediim birine kendimi tantmak istediimde, aslnda kendimi ne kadar az tandm bilmezden geldiimde, gemi canm yaktnda, gelecein de daha l olmayacan kabullenemediimde, ne bulunduum yerde, ne de grndm insan olmay iime sindirebildiimde... samalarm. Hakikatten ne kadar uzaksa, yalandan da o kadar uzaktr samalk. Yalan, hakikati tersyz eder. Samalk ise, yalanla hakikati ayrt edilemeyecek biimde birbirine lehimler. Kark gibi grnyor ama aslnda ok basit. Tek bir izgiyle ifade edilebilecek kadar basit. Diyelim ki hakikat yatay bir izgidir. Yani yle bir ey:
HAYAL G C M N

O zaman yalan dediimiz ey de dikey bir izgi olur. Yani yle bir ey:

Samala gelince, o da yle bir eydir:

Ne yatay vardr emberde, ne de dikey. Ne bir son, ne de balang. Balangc bulma sevdasna dmedike, herhangi bir yerinden dalabilirsiniz embere. Ama balang adn veremezsiniz daldnz yere. Ne bir milad, ne bir eik, ne bir son durak... Nereden yola karsam kaym, hep bir ncesi var. Ben hi tesadf etmedim ama bilen birinden dinledim. Eskiden, sokaklardaki p kutularnn yuvarlak, grimtrak, teneke kapaklarnn olduu gnlerde, kzl olanl duvarn zerine dizilen genlerin oynadklar bir oyun varm. Belli sayda insann bir araya gelmesi gerekirmi oyunun oynanabilmesi iin; kalabala yol amayacak kadar az, tenhalk yaratmayacak kadar ok, tam kararnca ve illa ki ift sayda. Yuvarlak, grimtrak, teneke p kapann zerine, drt ayr yn iaretlenilmi nce ve "ne zamanV sorusunu yantlayabilmek zere, her biri ayr bir yne tekabl edecek biimde drt ayr kelime yazlrm beyaz tebeirle: "Hemen-Yann-Yaknda-Asla". Ortadaki kulpundan hzlca evrilirmi kapak ve o daha yavalamaya frsat bulamadan, sras gelen kii, parman rasgele bir noktaya basarak, emberin dnn durdururmu pattadak. Oyuna katlan herkes bu ilemi bir kez tekrarlar ve bu suretle, tarihler iinde hangisine yakn olduunu bulurmu peyderpey. kinci turda, "kime?" sorusu iin, drt ayr yant yazdrm, bu sefer drt ara yne denk decek ekilde: "Bana-Sevdiime-En Yakn Arkadama-Hepimize". Gene son srat evrilirmi yuvarlak, grimtrak, teneke kapak. Gene birer birer uzanrm parmaklar, dururmu ember olur olmadk yerlerde. nc turda, sra "ne olacak?" sorusunun yantn bulmaya gelirmi. Kalan sekiz bolua, adil olma maksadyla, drd iyi, drd kt, sekiz pre kelime sralanrm: "Ak, Evlilik, Mutluluk, Zenginlik, Hastalk, Ayrlk, Kaza, lm". Tekrar dnermi kapak ve "ne zaman, kime, ne olacak?" sorusunun bunca merak edilen yantlar birer birer dklrm oyuncularn avularna: "Bana-Zenginlik-Yaknda", "Sevdiime-Mutluluk-Yarn", "En Yakn Arkadama-Evlilik-Hemen" ya da "Hepimize-Ayrlk-Asla"... Balamak zor deil. Ufak tefek deiiklikler yaparak oyunun biiminde, ayn mant kullanabilirim ben de. nce zamanlann bulmal hikyenin: "Dn-Bugn-Yarn-Sonsuz Zaman". Ardndan, ilgi10

li meknlar sralamal birer birer: "Geldiim Yer-Bulunduum YerGittiim Yer-Hibir Yer". Derken, oyunculara gelmeli sra: "BenBirimiz-Hepimiz-Hibirimiz". Son olarak da, drde drt dengeyi bozmadan, olas akbetleri dizmeli aradaki boluklara. Bu ekilde eer drt kez st ste evirirsem yuvarlak, grimtrak, teneke p kapan, eli yz dzgn bir cmle kurmay baarabilirim. Ve bir cmle yeter de artar balamaya: "2002 baharnda, stanbul'da, birimiz, vaktinin tamama, emberin yuvarlaa ermesini beklemeden ld."
***

1 Mays 2002 aramba gn saat 12:20'de, bir tarafnda sivri dili devasa bir fare, br tarafnda kocaman, simsiyah, serapa kll bir rmcek resmi bulunan, n arkas sa solu her taraf irili ufakl yazlarla dolu, kirli beyaz bir kamyonet, stanbul'un oka kabuk, bir o kadar da isim deitirmi ana caddelerinden birine alan darack bir ara sokan kesine sabahn erken saatlerinde yerletirildii halde lene doru nasl olduysa devrilmi bariyerleri fark edemeyip yoluna devam etmeye kalknca, birdenbire yaklak iki bin iki yz kiilik bir kalabaln ortasnda buluverdi kendini. Bunlardan be yz kadarn i Bayram'nda yry yapmak isteyen gstericiler, bin yzn onlar yrtmemek zere konulandrlm polisler, geriye kalanlarn da bir baka uta Atatrk heykelinin etrafna elenk koyup Bahar Bayram kutlamalar yapan devlet erkn ile ellerine bayraklar tututurulup, boluklara doluturulmu ilkokul rencileri oluturuyordu. rencilerin ou okuma yazmay yeni renmiti ve okuma yazmay yeni renen her ocuk gibi onlar da, grdkleri btn yazlar bara ara hecelemeyi huy edinmilerdi. Fareli rmcekli kamyonet aralarna daldnda, saatlerdir gnein altnda suspus vaziyette dikilip, hamasi nutuklar dinlemekten kurdeen olmu bu ocuklar koro halinde haykrdlar:
"GK-KU-A-I-B-CEK--LA-LA-MA-SER-V-S: a - - r n - S i -

zin-Na-m-n-za-Biz-Te-miz-le-ye-lim" Bu beklenmedik saldr karsnda eli ayana dolaan turuncu sal, yelken kulakl, komik suratl, yan hi gstermeyen src,
11

ocuklarn gazabndan kurtulaym derken direksiyonu br tarafa krnca, bir tarafnda gstericilerin, dier tarafnda polislerin bekletii, her an infilak etmeye hazr bir gerilim emberini tam ortasndan biiverdi. Ne tarafa yneleceini bilemeden ylece kalakald birka dakika boyunca, ayn ideolojinin farkl kelerinde mevzilenmi gsterici gruplar tarafndan neeyle yuhalanp, fkeyle taland. Can havliyle kamyonetini emberin dier yarsna doru srdnde, bu sefer de polisler tarafndan durduruldu. Fakat tam o esnada, kar tarafn en n sralarndan kk bir kmenin yrye geme karan almas zerine tm polisler oraya seirtince, kamyonet srcs de tutuklanmaktan son anda kurtulmu oldu. Meydandan kmay baardnda, tepeden trnaa ter iinde kalmt. smi Hakszlk ztrk't. Yaklak otuz senedir bcek ilalyordu ve bu zaman zarfnda hi bugnk kadar nefret etmemiti iinden. Ban tekrar derde sokmamak iin yolu uzatma pahasna, kestirme ana caddelerden mmkn mertebe uzak durup, ylankavi ara sokaklardan gee gee, en nihayetinde arad apartmana ulamay baardnda, tam tamna bir saat krk be dakika gecikmiti randevusuna. Kaldrma yanap, az biraz kendine gelebildiinde, apartmann giriinde dikilen on be-yirmi kiilik topluluu pheyle szd. Niin toplandklarn anlayamasa da, zararsz olduklarna kanaat getirdiinde, her zaman gereinden fazla konuan sekreterinin sabah eline tututurduu adresi kontrol etti: "Jurnal Sokak, 88 numara (Bonbon Palas)". Geveze sekreter bir de kk not dmt kdn altna: "Bahesinde glibriim aac olan apartman". Hakszlk ztrk alnnda boncuk boncuk biriken terleri silerken, dikkatlice bakt nnde durduu apartmann bahesindeki baz dallan morumsu, baz dallan pembemsi iekli aaca. Herhalde glibriim dedikleri buydu. Gene de tez zamanda yerine yenisini almay dnd sekreterine zerre kadar gvenmediinden, apartmann tabelasn ileri derece miyop gzleriyle bizzat grmek istedi. Kamyoneti ireti bir ekilde brakp, aa atlad. Daha bir adm atmt ki, az tedeki topluluun iinde yan yana dikilen kk ocuktan kz olan ciyak ciyak bard: "Aa, una bakn! Cin gelmi! Dedeee, dede bak cin gelmi!" ocuun pantolonundan ekitirdii krl sakall, geni
12

alnl, kafas takkeli, yalca bir adam arkasn dnp, honutsuz bir nazarla nce sokan ortasndaki kamyoneti, sonra da kamyonet srcsn inceledi. Grdklerinden memnun kalmam olacak ki, suratn daha da beter ekiterek, torununun n birden kendine doru ekti. Hakszlk ztrk'e hakszlk ediliyordu. Cin filan deildi. Sadece orantsz yz hatlarna, ar byk kulaklara ve talihsiz bir sa rengine sahip, ksa boylu bir adamd o kadar; yani ok ksa. Bir metre krk buuk santimdi. Daha nce cce zannedildii olmutu ama ilk defa cin olmakla itham ediliyordu. Aldrmamaya alarak, insanlar yara yara, klrengi apartmana doru yrd kararl admlarla. Doktoru devaml kullanmasn tembihledii halde, burnunun zerinde deil de, salarndan daha turuncu i tulumunun cebinde tamay yeledii kaln caml, ince ereveli gzlklerini takt. Buna ramen, apartmann n cephesindeki bulank kntnn ne olduunu, iyice yaklap, binann dibine sokuluncaya kadar seemedi. Tyleri kirden kararm bir tavuskuu kabartmasyd bu. Temizlense, gzel grnebilirdi gze. Onun hemen altnda, ift kanatl kapnn zerine ssl psl harflerle yazlm yazya bakt: Bonbon Palas No: 88. Doru yere gelmiti. Kapnn kenarnda, st ste dizili zillerin arasna sktrlm bir kartvizit dikkatini ekti. ki ay nce, ayn blgede ie balayan rakip firmaya aitti. Etraftaki insanlarn kendisiyle ilgilenmeyiini frsat bilerek, kartviziti sktrld yerden kard, yerine kendininkilerden bir tane koydu.

13

Bu kartvizitleri bastrdktan sonra, civardaki tm sokaklardaki tm apartmanlara tek tek datmas iin tuttuu niversite rencisini, iini yarm yamalak yapp, kendisine kazk atmaya kalkt iin parasn demeden kovmutu. Hakszlk ztrk'n tabiat byleydi: kimseye itimad yoktu. Cebinden bir kartvizit daha karp bunu da dierinin zerine sktrdktan sonra evik hareketlerle geri dnerek, kamyonetine atlad. Ama daha kapy kapatmaya frsat bulamadan, boynundan aasna leopar desenli muamba bir nlk balam sarn bir kadn, yarya kadar ak pencereden kafasn uzatarak a a bakt: "Bir tek bununla m geldiniz? Yetmez ki," dedi kadn incecik alnm kalann atarak. "ki kamyon gndereceklerdi hani? ki kamyon bile zor alr bunca p." Hakszlk ztrk daha neden bahsedildiini anlayamadan, iki krmz kamyon, arldklarn duymuasna iki ayr utan dald Jurnal Sokak'a. Her ikisi de sratle yaklap, kamyoneti aralarna sktracak vaziyette durdular Bonbon Palas'n nnde. Kamyonlarn arkasndan, zel bir televizyon kanalnn aracnn yaklatn grnce yle bir dalgaland kalabalk. Hakszlk ztrk park etmeye alyordu o esnada. Ne var ki tam da bu aamada, sabahtan beri habire nmayi ortasna dmekten gerim gerim gerilmi bulunan sinirleri alnnn sa kesindeki damar lgn bir tempoyla tp tp attrmaya balaynca, damar bastrmak iin kaldrd elleri direksiyon hkimiyetini yitirdi. Geri geri manevra yapaym derken apartman sokaktan ayran bahe duvarnn yannda bek bek birikmi p torbalarnn iine dald. Torbalarn iindeki pler kaldrma sald.
***

Bonbon Palas uzun zamandr ikyetiydi plerden; iindekilerden ziyade dndakilerden. ubat bandan Nisan ortalarna kadar, blgenin p toplama iini stlenen zel irketin batmas ve yeni bir irketin ihaleyi almas arasnda geen sre boyunca p tepesi ve onunla birlikte palazlanan ekimsi koku dayanlmaz bir hal almt. Ancak yeni irket ie baladktan sonra da durum pek fazla de14

imemiti. Gnboyu, hem sokak sakinlerinin, hem de gelen geenin bahe duvarnn kenarna att pler, akamlar dzenli olarak toplansalar bile, her gn silbatan ykselmeyi baaryorlard. Bugn, eer merak edip giderseniz, apartmann bahesini sokaktan ayran duvar boyunca, gnn sonunda dmdz edilip, ertesi gn yeniden ykselen ama belki de son tahlilde yeknundan hibir ey kaybetmeyen bir p tepecii olduunu grebilirsiniz. p torbalan atlr, p torbalar kaldrlr ama teneke, mukavva, yemek artklar ve daha bilumum nesne toplamak iin ziyaretine gelen Arayc ehlinden, kedilerden-kargalardan-martlardan mrekkep neferleri ile uzun tyl, nemrut suratl, kendi katran karas, sakal beyaz kralyla, o p tepecii byk bir istikrarla muhafaza eder yerini. Bir de bcekler vardr tabii. nk pn olduu her yerde, bcekler de olur. Bitler de cirit atar Bonbon Palas'ta. Ve inann bana, bit en beteridir. Tabii tm bunlar gzlemleyebilmeniz iin orada bir miktar vakit geirmeniz gerekir. Eer vaktiniz yoksa, hikyeyi benim azmdan dinlemekle yetinmelisiniz. Yalnz, ben de kendi sesimden konuurum: olup bitenlere kendimi fazladan katarak deil; yani tam olarak byle deil. Daha ziyade, hakikatin yatay izgisini, yalann dikey izgisine lehimleyip, bulunduum yerin bezdirici duraanlndan mmkn mertebe uzaklamaya alarak. nk sklyorum. Yarn bir gn hayatmn daha az skc olacan bir mutulayan olsa bana, daha az sknt duyardm belki. Oysa yarn, tpk bugn gibi olacak ve aynen daha ertesi gnler gibi. Ama sadece benim hayatm deil srarla kendini tekrar eden. Alabildiine farkl grnmekle birlikte, aslnda dikey de, en az yatay kadar sadktr srekliliklerine. Sanlann aksine, emberlere deil, izgilere mahsustur ebedi tekerrr denilen. izgilerin yeknesaklndan sapan tek bir patika biliyorum: emberler ire emberler. Bir nevi oyunbozanlk da sayabilirsiniz bunu. Yuvarlak, grimtrak, teneke kapa evirdiinizde, evirip de iinize gelmeyen bir sz dizimiyle karlatnzda mztmak bir anlamda. Mztp, yeniden ve yeniden evirmeye kalkmak. znelerle, zamirlerle, fiillerle ve tesadflerle oynamak; oynayarak avunmaya almak: "2002 baharnda, stanbul'da, birimizin lmne
15

kendisi/ben/hepimiz/hibirimiz sebep oldu." Hakszlk ztrk o gn, nce birini, sonra da tek tek tm dairelerini ilalad Bonbon Palas'n. On be gn sonra, l annelerinin ardndan yumurtalarndan kan yavru hamambcekleri iin dndnde, ilalad ilk dairenin kapsn kapal buldu. Ama henz bunlardan sz etmek iin erken. ncesi var nk ve tabii, daha da ncesi.

16

ncesi...

bu blgede, biri kk, dikdrtgenimsi ve bakml, dieri byk, yar dairemsi ve bakmsz, her ikisi de hem hncahn kalabalk, hem de alabildiine ssz; sarmakl itler, glgeli yokularla evrilmi, ayn harap duvara srtlarn yaslam ve elbirliiyle alabildiine geni bir araziye yaylm iki kadim mezarlk vard. Byk olan Mslmanlara, kk olan ortodoks Ermenilere aitti. Mezarlklar birbirlerinden ayran yaklak bir buuk metre yksekliindeki duvarn zerine, bir taraftan tekine zplamak mmkn olmasn diye, pasl iviler, cam paralan ve getirebilecekleri uursuzluktan ekinmeden krk aynalar yerletirilmiti dikine. Mezarlklarn iki kanatl, demir parmaklkl, devasa giri kaplan ortak duvarlarna yz seksen derece ters decek biimde yapldndan ve bylelikle biri kuzeye, biri de gneye baktndan, ziyaretiler arasnda olur da bir taraftan dierine gemeye niyet eden biri karsa, bulunduu mezarlktan kp, dardan duvar boyunca yrye yrye her iki mezarln toplam boyunu, duruma gre ya yoku aa ya da yoku yukan katederek teki kapya varabilirdi ancak. Ne var ki, mezarlklardan birinde yakn defnedilmi bir ziyaretinin, gelmiken bir de teki mezarl ziyaret etmek istedii grlmediinden, kimsenin byle bir zahmete katlanmasna gerek kalmazd. Buna ramen, ister gndz olsun, ister gece, canlan diledike, bir mezarlktan tekine hoplaya zplaya geenler de vard: rzgr ve hrszlar, kertenkeleler ve kediler, aradaki duvarn stnden, iinden, altndan gemenin trl trl yollarna vakft. ok srmedi. Ard arkas kesilmeyen glerle birlikte ehir, bir beton ordusunun neferleri gibi yan yana dizilip, uygunadm ilerleyen ve uzaktan bakldnda hepsi de birbirine benzeyen yaplarla dolup tatka, mezarlklar da, drt taraf kemeke deryasyla evrili iki asude adack gibi kalakald ortada. Bir yandan mtemadiyen yeni apartmanlar, sra evler yaplyor; bir yandan da, binalarn koNCELER

19

numuna gre eilip bklen ve yukardan bakldnda beyin damarlar gibi kk kk, kesik kesik, i ie geen sokaklar douyordu. Byle byle, evler sokaklarn, sokaklar evlerin nn kese kese, oktan doyduu halde doyduunu bilmeyen gafil bir balk gibi byd, semirdi, iti tm bu blge. Ve nihayet atlayacak raddeye geldiinde, iindekilerle birlikte soluk alabilsin diye, neter vurup, incecik bir yark amak gerekti gergin, ikin, bitkin karnnn zerinde. Bu yark, yeni bir yol, bir ana cadde demekti. ngrlemeyen ve nne geilemeyen byme yznden, blgenin tm sokak ve kmaz sokaklar, hibir yere alamayan atk sular gibi kylarda kelerde skp kaldndan, onlar tek bir kanala balayarak akmalarn salayacak bir ana caddenin yaplmas farz olmutu imdi. Ne var ki, sra sz konusu yolun nereden ve nasl geeceinin kubak belirlenmesine geldiinde, tatsz bir saptama bekliyordu yetkilileri: ana caddenin geebilecei tm noktalarda, adeta kasten ayarlanmasna, ya bir devlet binas, ya hatr saylr birilerinin mlk ya da dar gelirlilerin tek tek fazla bir ehemmiyeti olmayan ama topluca ykmlar bir hayli sorun kartabilecek, tk tk evleri diziliydi. Yolun yaplabilmesi iin ncelikle yola yol amak gerekecekti. Evlerin yollara gre deil, yollarn evlere gre yaplageldii bir ehir olduuna gre stanbul, yeni yolun yapm da mmkn olduunca az sayda evin ykm anlamna gelmeliydi. Bylelikle, geriye tek bir gzergh kalyordu: mezarlklarn bulunduu yokulu arazi. Bu dorultuda hazrlanan raporlar kabul grnce, iki buuk ay iinde, her iki mezarlk arazisinin de buradan kaldrlp, zerlerinden yol geecek surette dmdz edilmesine karar verildi. Sz konusu mezarlklarda lleri olanlarn endielenmesine lzum yoktu. stisnasz tm mezarlar, ehrin baka baka noktalarna tanabilirdi pekl. Mslman mezarlar Hali'e bakan yamalara aktarlabilirdi mesela, gayrimslimlerinkiler ise muhtelif semtlerde mevcut mezarlklarna. Oysa mezarlann ou o kadar eskiydi ki, tm olas sahipleri de onlarla beraber dnya deitirmiti. Geriye kalanlarn bazlar da sahipli sahipsizlerdi. Buna ramen, mezarlann akbetleriyle yakndan
20

ilgilenmeye kalkp da ayakba olanlarn says, yetkililerin tahminlerinin epeyce zerine kt. Bunlarn iinde, llerinin rahat braklmasn isteyen ya da kendilerine gsterilen adreslerdeki tm mezarlklarn zaten hncahn dolu olduunu kefeden kimileri, karar iptal ettirmenin yollarn arayadursun; her ne yaplmas gerekiyorsa bir an nce olsun bitsin isteyen ounluk, sylene sylene balad tama ilemlerinde kendilerine deni stlenmeye. Takip eden gnler boyunca Mslman mezarl, gnn farkl farkl saatlerinde her biri baka baka tellerden alan envai eit misafir arlad. Gn aarrken, etraf dikkatle kolaan eden ve geceden deilmi mezarlar kapatp, salm kemikleri toplayarak gececillerin izlerini gndzclerden saklayan emektar mezarlk bekileri; lene doru, bekileri denetlemeye gelen yetkililer; leden sonra da, llerinin bakalarnnkilerle karmasndan endie duyan ve mezar talaryla konuup ikide bir onlara dert yanan aileler, kalabalk gruhlar halinde damlyorlard. Ailelerin baz yal ve orta yal kadnlar, ziyaretilerin gelmeleri resmen yasaklanncaya kadar, neredeyse Allah'n her gn oradaydlar. Ayakta durmaktan yorulduklarnda, yaknlarnn mezarlarnn etrafna kilim serip, yan yana diziliyorlard orackta. Yere oturur oturmaz bazen ayr ayr, bazen hep birlikte alayp dualar okuyor; beraberlerinde getirdikleri kk ocuklar sk sk kucaklarna bastrp, onlar da sessiz ve saygl olmaya zoriuyorlard. Derken vakit ilerliyor, hava arlayor, ocuklarn kimi uykuya, kimi de kap oyuna dalyor; bir rehavet bulutu nazl nazl szlp, yerdeki kadnlarn zerlerine kveriyordu. Maneviyatn yeryzne inmesi de diyebiliriz buna. Ne de olsa, en uhrevi hleler bile kaytsz deildir yerekimine. Bylelikle, kimbilir ne vakit alnm, oktan paralanm, kahverengiden baka renge brnmemi antalarndan kardklar anasonlu krik-kraklar ile termoslarndaki aylar birbirlerine ikram ederek, elden ele dolatrdklar limon kolonyalarn terlemi yzlerine ve bacaklarn skan kaln lastikli naylon oraplarn dizkapaklannda brakt i krmz halkalara srerek, akam ediyorlard. Bu arada, eski defterlerin silme dolmu, kenarlarna notlar dlm sayfalarn birer birer ap, rahmetliye gnyz gstermeyenlerin isimlerini teker teker zikretmeye balyor; bu isimlerden
21

hayatta olanlarn u anda nerede ne yapmakta olduklarn konuurken de, ly yadetmekten hzla uzaklap yaayanlarn dedikodusuna geiveriyorlard. Sonra aylar bitiyor, krik-kraklardan geriye bir avu anason kalyor; ilerinden biri, bunca cefa ekmi olan rahmetlinin imdi topran altnda bile huzur bulamadn hatrlatyor; bulunulan meknn kasveti, rehavet bulutunu kklyordu. Maddiyatn gkyzne amas da diyebiliriz buna. Ne de olsa, en dnyevi meseleler bile kaytsz deildir gkkubbenin cezbesine. Bylelikle, ailelerin baz yal ve orta yal kadnlar, dualardan beddualara, beddualardan dedikoduya doru adm adm geldikleri yolu, gerisin geri katederek baa dnyorlard. Baa dner dnmez, ocuklarn aryordu gzleri. Mezar talarnn arasna pervaszca dalm, tm mezarl imdiye dein defalarca hoplaya zplaya dolam ocuklar tek tek aranp bulunuyor ve son bir niyaz iin mezarn bana getiriliyorlard. Bu arada, btn gn brokrasinin sar kulaklarna meramn anlatmaya almaktan usanm, gnn sonunda topu topu birka evrak kd ile yeni mezarln haritasn edinebilmi ama llerinin bu haritann neresine gmleceini bir trl renememi olan erkekler de dnm oluyorlard. Erkekler, annelerinin, kz kardelerinin, karlarnn, kaynanalarnn, ablalarnn, halalarnn, yengelerinin, teyzelerinin, baldzlarnn ve kzlarnn aksi sorularn ve karakui yorumlarn soukkanllkla karlyor; sanki her ey kontrolleri altnda, bilgileri dahilinde gelimekteymiesine malumat sralyorlard. Kilimler toplanp, mezar tana veda edilirken, kadnlardan bazlar erkeklerin verdii bilgilerin iindeki elikilerin farkna varp, yeni yeni sorular ya da ayn sorulan srarla tekrar tekrar soruyordu. Bu da erkeklerin, btn gn brokrasinin dililerince bir o tarafa, bir bu tarafa ekile ekile yay teli kvamnda gerilmi bulunan sinirlerini hepten kopartyor; onlar kanlanna, kanlan onlara barrken, tam bir hay huy iinde ve hibir eyi halledememi vaziyette ayrlyordu aileler mezarlktan. Sonra hava karanyor, iki kanatl demir parmaklkl devasa kap kapanyor ve mezar hrszlaryla, sokak kpeklerinin sessiz saatleri balyordu. Ortodoks Ermeni mezarlna gelince, ayn gnlerde orada da benzer bir ziyareti bolluu vard. Tek bir farkla: bunlann byk o22

uluu, tamak iin deil, vedalamak iin geliyorlard mezarlarna. Tama ilemleri iin gerekli izni almay baarsalar bile, ehrin dier semtlerinde bulunan ve eksile eksile azalm, darala darala ufalm ortodoks mezarlklarndan hangi birinin hangi kesine defnedebilirlerdi ki llerini? Kimi nfuzlu aileler ve kimi kiliseler, mezar talarndan bazlarn aktarmay baardlar. Ama hepsi o kadar. Geride kalanlar arasnda sahipsiz, kimsesiz mezarlar da vard, kkl ailelerin kymetli bykleri de; ocuklar torunlar dnyann drt bir yanna dalm olanlar da vard, hl stanbul'da yaayanlar da; mr hayat boyunca devletine kr krne saygl, dinine sk skya bal kalanlar da vard, ne devlet, ne Tanr tanyanlar da... Byledir nk. Aznlk olmann tekinsizliine sebep, ounluk karsndaki niceliksel azlk deil, niteliksel aynlktr. Bir aznlk mensubu olarak karnca gibi alp didinebilir, hatta voliyi vurup hatr saylr servetler bile edinebilir ama gnn birinde, srf ayn cemaatin yeleri olduunuz ve yle kalacanz iin, mrn aylaklkla geirmi yahut ebe teknesinden beri su yz grmemilerle ayn kefeye konulup, ayn muameleye maruz kalabilirsiniz. Aznln zenginleri hibir zaman yeterince zengin deildir bu yzden; ne de muktedirleri, kfi derece muktedir. Bilhassa 1950'lerin Trkiyesi'nde, zengin bir Mslman, fakir bir Mslmana baktnda "benzemedii insan" grrken, zengin bir aznlk mensubu, fakir bir aznlk mensubuna baktnda, "benzemedii halde, bir tutulabilecei insan" grrd karsnda. Ayn sefalet, acma hissini uyandrrken birinde, hakszla urama endiesini tetikleyebilirdi tekinde. Oysa insan hakszla uramaktan korkmayagrsn, kolaylkla arp asl hedefini; birbirine kartrabilir sebeplerle neticeleri. Bu yzden ite, ounluun kaymak tabakas, bn bir merhamet gsterebilirken en geni adan sefillere ve en soyut anlamda sefalete, aznlklarn kaymak tabakas sinik bir souklukla yaklar kendi cemaatinin maddi manevi tm dknlerine. Fakat ite, tm bu ayrmlar bir yere kadar. ki buuk aylk srenin sonuna gelindiinde, ortodoks Ermeni mezarlndan ok az sayda mezar tanabilmiti: aznln ounluu kalmt geride. Mslman mezarlndansa ok daha fazla sayda mezar tamm23

t: ounluun aznl kalmt geride. Ve ite bu iki kesim, isimleri, kkenleri ya da hikyeleri birbirlerininkine zerre kadar benzemedii halde, stanbul'daki varlklarnn en son safhasn ayn ekilde noktaladlar. Ortak bir mertebe verebiliriz onlara: Gidemeyenler. Gidemeyenler'den olmann en kt yan gidememek deil, kalamamaktr aslnda; seni kklayan toprakta penah aramaktr hl. Ne var ki tam da bu aamada, buldozerlerden evvel tesadfler girdi devreye. Gidemeyenler'in bir ksmnn mezar talan hrszlarca, kemikleri kpeklerce yamaland; bir ksmnn yan yana gmldkleri eleri bir tarafta, kendileri bir tarafta kald; bir ksm isim benzerlikleri ya da eski yaz okuyamayan grevlilerin gafleti yznden, baka baka mezarlarla kartrld; byk byk bir ksm da sessiz sedasz yok edildi. Ama Gidemeyenler'den hangisinin bana ne geleceini tamamen tesadfler belirledi. Btn bu ilemler sona erdiinde, koca arazi yzlerce kstebein saldrsna uramasna delik deikti. Ne var ki, sra ortaln tamamen dmdz edilmesine geldiinde, etraflar ok gibi sivri, i yaprak yeili parmaklklarla evrilmi, kaidelerinden ba ahidelerine kadar ykseklikleri yaklak 146 cm, sarklan neredeyse tekerlek byklnde, zerleri intemaniler ve kollu ark- felek oluturan bitkisel motiflerle bezenmi, arabi damarl ak mermerden yapma iki ta sandukann aynen durmakta olduu ortaya kt. Birbirlerine tpatp benzeyen bu mezarlann her ikisi de Mslman mezarlnn hudutlar iinde olmakla birlikte, biri gney yamacnda, dieri ise ortodoks Ermeni mezarln ayran duvarn dibine denk decek biimde kuzeydeydi. Bu ayrnt dnda, her eyleriyle aynydlar. kisinin de ayak talannn d yzeylerinde bir vazodan kan smbl ve lale motifleri yer alyordu. kisinin de banda tpatp ayn sark, oturtmalklannn evresinde ayn dilimli sivri kemer, kitabelerinde ayn cel sls "Allah bes bky heves" serlevhas vard. Ve tuhaf bir biimde, her ikisinin de yanna, belli ki ayn zamanda ayn kiiler tarafndan pasl bir tabela aklmt. "Burada Eb Hafs-i Haddad ordusunda arparak islam fthat iin byk kahramanlklar yapan, lkin istanbul'un alndn gremeden Hakkn rahmetine kavuan Kalktgeyledi Dede yatmaktadr. Ruhuna Fatiha."
24

Buldozeri kullanan ii, sra bu iki ta sandukay ortadan kaldrmaya geldiinde dehetengiz bir kask arsyla ii erken brakt. Ertesi gn kask ars dinmiti dinmesine de, buldozerin bana gemeyi reddetti bu sefer de. nc gn iinin yerine, aznda dii, dizinde derman kalmam ama enesinin kuvvetinden zerre kaybetmie benzemeyen dedesi damlad araziye ve evliya mezarlarn yamalamaya kalkanlarn balarna neler geldiine dair tyler rpertici ibret hikyeleri nakletti nne kan herkese. Drdnc gnn sabahnda, iilerden hibiri buldozeri kullanmaya yanamyordu artk. Geri onlardan baka kimsenin Kalktgeyledi Dedelerin akbetini sorup soruturduu yoktu ama birileri kp da, durumun din byklerine saygszlk olarak anlalabileceini ve siyasi rakipleri tarafndan aleyhlerine kullanlabileceini kulaklarna fsldadndan beri yetkililer de konuyla yakndan ilgilenir olmutu. Yl 1949 idi, siyasi dengeler alabildiine hassas. Muhalefetin turfanda ithamlarnda, iktidarn adalanm savunmalarnda, kar tarafn dine saygszlndan dem vuruluyordu mtemadiyen. te Ahbap Danmanlar tam da bu noktada girdi devreye. Ahbap Danmanlardan Birincisi, evliyalarn mezarlarna dokunulmamas iin ana caddenin, her iki noktada da iki ayr bklm izmesi fikrini ortaya att. Ancak kira parasn bir gecede pavyonda bitirdiini renen kansndan gndz vakti iyerinde, hem de herkesin nnde okkal bir zlgt iitip, stne bir de tokat yedii o meum gnden beri kimsenin ciddiye almad bu adamcazn teklifi havada ylece asl kald. Ahbap Danmanlardan kincisi, ana caddenin yoluna dmdz devam etmesini ancak her iki mezarn bulunduu noktalara gelince tpk dil peyniri gibi tutam tutam ayrlp sonra yeniden birlemesini nerdi. Onun zar zor da olsa karsna sz geirebildii, hatta evde sesini ykseltip, beenmedii yemekleri duvara frlatt herkesin malumuydu ama ileride meydana gelecek kazalarn mesuliyetini kimse stlenmek istemedii iin, bu fikir de kabul grmedi. te o zaman, Ahbap Danmanlardan ncs, aceleci davranp hemen sonuca ulamaya almakla hata ettiklerini, zira en doru zm bulabilmek iin nce durumun ne olduunun tam manasyla aydnlatlmas gerektiini, dikkatli bakld takdirde ortada birden fazla tuhaflk olduu25

nun grleceini uzun uzun dile getirdi ve kendinden gayet emin, ekledi: "nce tehis, sonra tedavi!" Ahbap Danmanlardan ncs'nn aydnlatlmasn istedii noktalar unlard: 1. Eb Hafs-i Haddad ordusu neydi? stanbul'da ne ii vard? 2. Eer bu ordu gerekten slam fthat iin stanbul'a kadar gelenlerden biri ise, ismi hi de Araba benzemeyen Kalktgeyledi Dede diye biri aralarnda ne aryordu? 3. Kalktgeyledi Dede gerekten Araplarla birlikte stanbul'un fethi iin savarken ehit dmse, niin iki tane mezar vard? 4. Mezarlardan hangisi gerekti? Ahbap Danmanlardan ncs, bunlar bir bir ifade ettikten sonra vakit kazanmak amacyla dier maddelerin es geilebileceini ancak mezarlardan hangisinin sahte, hangisinin gerek olduunun anlalmasnn elzem olduunun altn izdi. yi bir hatipti. stelik bekrd. Bu teklif, takdir ve kabul grmt grmesine de, hangi mezarn hakiki olduunu anlamann tek yolu, her ikisini de kazmaktan geiyordu. Oysa byle bir dnemde evliya mezarlarn kazmaya kalkmak, gndereni de, iinde ne olduu da belirsiz bir hediye paketini kabul etmeye benziyordu: muhtemelen kt bir ey kmayacakt anca, ama ya karsa? Aksi gibi bu arada, kahvaltsn rakya ekmek dorayarak yapt sylenen kula delik, az bozuk bir gazeteci kokuyu alp, muhalefetin ndegelen gazetesinde "Hkmetin Takm Elbiseli Mezar Kazclar" balkl bir yaz denmiti bile. Geri yaznn ierii, bal kadar ithamkr deildi ve ne dedii pek anlalmyordu ama bu, gazetecinin azn tutmak istemesinden ziyade, yazy tamamlayamadan szp kalmasndan kaynaklanabileceinden, ayldnda daha saldrgan bir baka makale kaleme alp almayacann garantisi yoktu. Gene de ald mezarlar; hem de apar topar. Bu naho grevin kimse grmeden ivedilikle halledilebilmesi iin iki memur, beki, be de ii, evrak antalar, fenerleri ve kazma krekleriyle, afak skerken bir araya geldi. Mezarlk boaldndan beri, artk geceleri uramayan hrszlarla sokak kpeklerinden kalan bolua bir
26

sredir postlarn sermi bulunan birka berduun akn baklar altnda, evliyalarn mezarlar kazld. lk mezardan hibir ey kmad; ne bir tabut, ne bir kefen, ne kemik ya da kafatas, ne de evliyann ahsi eyalar. Ama hi olmazsa aa kkleri', kaya paralar ve solucanlar vard burada. kinci mezarda bunlar bile yoktu. te bu noktada yetkililerin hatas, meselenin bylece hallolduu zannyla, her iki mezarn da ta sandukalarn kaldrp, parmaklklarn ykmak oldu. Ertesi gn, muhalefetin ndegelen gazetesinde "Hkmetin Takm Elbiseli Evliya Katilleri" balkl imzasz, ama bu kez, sonu bana balanm bir yaz yaymlad. Yazda, Osmanl'nn kltrel mirasna zerre kadar saygs olmadn her frsatta ortaya koyan hkmetin imdi de teker teker stanbul'daki evliya mezarlarn dmdz etmeyi kendine i edindii; zahiren rf ve ananelere bal geinen birtakm siyasetilerin batinen halka dair her eyi kmsedikleri; soyut bir Batl model uruna milletin iinden gelen, barndan kopan akidelere mani olunduu; slamiyeti batl inanlardan temizlemek adna alenen din kartl yapld ifade ediliyor ve tm Mslmanlar evliyalarna sahip kmaya davet ediliyordu. Yaz beklendii gibi galeyana yol amasa da, bir iaret fiei gibi ayn anda harekete geirdi memleketin muhtelif noktalarndan envai eit dernek ve kiiyi. Birdenbire tm bu insanlar, boaltlm kabristann iindeki iki evliya mezarnn balarna ne geldiini renip, sorumlulardan hesap sormay varlklarnn yegne gayesi bellemi gibiydi. Mevzu alabildiine krlgan ve biteviye dourgand. Tartmaclar gafil modernlemeden girip, modernlemenin gafletinden kyor; su stnde seken peygamberbcekleri misali, kenarlarnda "milli uursuzluk","zamane Bihruzlar","zoraki alafrangalk", "netameli laiklik"... yazl nilferlerin zerinden hoplaya zplaya, koca bir gl hi slanmadan geiveriyorlard. "Batllama ilenilen hadise, Dou ile Bat'nn izdivacndan baka bir ey deildir," diyordu tarada baslp, stanbul'da datlmad halde stanbul'un meseleleriyle yakndan ilgili bir yerel gazete. "Dou'nun erkek, Batnn ise kadn olduu bu izdivacda, aile reisliini kocann yapmas kadar tabii bir ey olamayacan unutmamak lazm gelir. O halde, be kdm avrat krta knta fng atsn, mideleriyle beraber keselerini de iirmenin trl trl yollarna vakf kellifelli
27

moner zerzevat arabalaryla fiyaka yapsn diye yaplan u boyal caddeler, evliyalara hrmet etmeye mecburdur; evliyalar caddelere hrmet etmeye deil." Suun tehisi, sulunun tehirini gerektirdiinden, imdi sra birilerinin bann yanmasndayd. Kabak dnd dolat, sonunda mezarlk bekilerinin bana patlad. Gececillerin izlerini gndzclerden gizlemeyi baaran emektar mezarlk bekileri, bir kendilerini gizlemeyi baaramadklarndan amirlerinin gzlerinden, evliya mezarlarn inemekten sulu bulunup, aa alndlar. bekiden ikisi, her musibette bir hayr olduuna inanan yal bal adamlard. Biri kyne dnd, biri de evine kapanp kalan mrn torunlarna hasretti. Ama nc beki, onlara nazaran daha gen ve daha az kanaatkr olan, yaplan hakszl sineye ekemedi. Uzunca bir sre, mezarlklar amirine, belediye reisine, bakanlara, babakana ve ordunun st kademelerine sitem dolu mektuplar yazd; tandk tanmadk demeden karsna kan herkese dert yand. Bu arada iktidardakiler dm, muhalefettekiler iktidara gelmi, devir deimiti ama mektuplar hep karlksz, konutuu insanlarsa duyarsz kald. Onlar sar)atka, beki de dilsizleti, iine kapand. Ancak, tam da artk olanlar unuttuu, unutup da durulduu sanlrken bir gn aniden dellenip, yllardr elini srmedii, geceleri sabaha kadar fil gibi horlad iin yatan yatandan ayrd karsn, konu komunun duyup da bu yatan sonra bu neyin ehveti diye ayplamasndan ekinmeden, yaklak bir saat evin iinde feryat figan kovaladktan sonra nihayet tutabildi ve kar koymalarna, knamalarna, yakarlarna, beddualarna aldr etmeden, talihin de yardmyla, ellisinden sonra hamile brakt. Bebek dnyaya gelir gelmez, hi vakit kaybetmeden, soluu nfus dairesinde ald. Kendisine yaplanlar unutmamak ve unutturmamak iin, bu yatan sonra Allah'n verdii olunun ismini, karsnn tm itirazlarna ramen ve nfus dairesindeki memura avu avu rvet sayarak, H A K S I Z L I K koydu.

28

Oysa Hakszlk annesinin rahmine dmeden, tavsayp unutulmaya yz tutmutu evliya hadisesi. Kalktgeyledi Dedelerin mezarlarnn sklmesinin zerinden daha iki hafta bile gemeden gndem deimi, muhalefet de, iktidar da tm dikkatini yaklaan seimlere vermiti. Byle bir ortamda ana caddenin yapmna hz veren belediye yetkilileri, meseleyi kapanm addedip, hibir engele toslamadan rahatlkla geirebilirdiler yolu. Nasl olsa, mezarlann kazm esnasnda ta sandukalar sklm, olan olmutu. Ne var ki, Ahbap Danmanlardan ncs, ondan fazla insan bir araya getirebilecek her hadisenin bir propaganda konumasyla talandnld o civcivli gnlerde, evliya dosyasnn da kapatlmayp, bir tren vesilesi olarak kullanlabileceine kolaylkla ikna etti alma arkadalarn. Seimlere birka hafta kala, eski Mslman mezarlnn gney yamacnda, kalabalk bir izleyici topluluunun nnde ksa bir tren yapld. Vaktiyle ortodoks Ermeni mezarln ayran duvann yaknndaki engebeli arazi tren iin o kadar uygun dmediinden, iki evliya mezarndan hangisinin hakiki, hangisinin sahte muamelesi grecei sorusu da kendiliinden cevaplanm saylmt. Treni izlemeye gelenlerin bir ksm bu i iin tutulmu insanlard. Geriye kalanlarsa, tesadfen o esnada yoldan gemekte ve aslnda konudan bihaber olan merakllar ya da tam tersine, gazetelerden takip ettikleri hadisenin seyrini bizzat kendi gzleriyle grmek isteyen bilinli yurttalard. Tren ana blmden oluuyordu. Birinci blmde evvela, kendi gen sesi yal, ardndan kendi yal sesi gen iki hafz Kuran okudu. kinci blmde, iki dirhem bir ekirdek bir yetkili imdiye kadar yneltilen sulamalar cevaplandrmak zere hayli ithamkr ama tutkusuz bir konuma yapt. nc aama en girift olanyd. Evliyann ta sandukasnn paralan ile meseleyi bilmeyenlerin akln bulandrmamak iin son anda getirilmi bo bir tabut, omuzlar zerinde tanarak bir cenaze arabasna yklendi. Ardndan, otobslere atlanp, Galata kprs yaknlannda, etraf harap yaplarla dolu, pas rengi bir balkla kapl bo arsaya gidildi. Orada, amurlara bata ka, dualar ve temenniler, konumalar ve alklar eliinde, nce Kalktgeyledi Dede'nin bo tabutu defne29

dildi; ardndan etraf bir buuk metre yksekliinde oymal tahta parmaklklarla evrelenince eskisinden ok daha grkemli grnen ta sandukann paralan birletirilip dikildi. Ahbap Danmanlardan ncs burada verilecek sylevin metnini gnler evvelinden hazrlam ve cebine koymutu. Ne var ki o sabah, yllardr gizliden gizliye sevdii teyze kzna nihayet cesaretini toplayarak edebildii evlenme teklifine kesinkes red cevab alp da, ne yaptn, nereye gittiini bilmez bir halde sokaklarda bo bo dolamakla vakit kaybedince, ne kendini, ne de konuma metnini trene yetitirebildi. Ahbap Danmanlardan ncs neredeyse bir saatlik gecikmeyle tren yerine geldiinde, kimseyi bulamad. O takn kalabalktan geriye sadece oraya buraya salm sigara izmaritleri ve birbirine girmi ayak izleri kalmt. zntyle mezarn yanna kt; alnndan akan terleri silerken, hazrlamak iin gnlerce urat metni kartp, kendi kendine okumaya koyuldu. Aslnda kda gerek yoktu nk btn metni satr satr ezbere biliyordu. Sesi nce titrek kyordu ama konutuka ald. Mezarda yatan kiinin dervi ehlinden olduunu; dnya nimetlerine aldanmamak iin nefsini parmandaki firuze mahfazal yzn iinde esir tuttuunu; itikad gereince ayn dam altnda bir geceden fazla yatmayp, ayn kseye iki kez kak sallamadn; tulay bana yastk yaparak uyuduunu ve daim strap iinde bulunduunu; hibir zaman evlenmediini, oluk ocua karmadn, ardnda soy sop, mal mlk brakmadn; yaz k diyar diyar dolap, yeryzn evi, gkyzn ats bellediini; velhasl ahir mrn hibir yere kk salmadan geirmesiyle nam sald iin Kalktgeyledi Dede ismini aldn; dolaysyla imdi de mezarnn bir yerden baka bir yere tanmasnn gelenee aykr olamayacan; aksini iddia edenlerin ya niyetlerinden ya da dini bilgilerinin derinliinden phe duyulmas gerektiini bir bir ifade etti. Konumas sona erdiinde, ta sandukann kitabesindeki "bky heves" kelimelerini dalgn dalgn okayarak bir mddet dncelere dald ve sonra aniden ayaklanarak, geldii gibi kotura kotura oradan ayrld. te o zaman, Kalktgeyledi Dede'nin mezar nicedir hasretini ektii som dinginlie tekrar kavuabildi. Ara sra banda sessizce
30

dua edip, otobs, tren, feribot ya da uak biletlerini mezar tana srten ziyaretilerini saymazsak, yaklak otuz alt sene boyunca da kprtsz huzurunu bozacak bir hadise olmad. Kalktgeyledi Dede isminin oradan oraya tanmakla zdelemesinden olsa gerek, uzun yola kacak yolcularn hayrlsyla gidip, gittikleri yerde hayr bulabilmek iin, yola kmadan bir gn evvel buraya urayp, hayali bir gmrk grevlisinin onayn alr gibi, biletlerinin bir kesini mezarn etrafndaki pas rengi bala batrdklar parmaklaryla damgalamalar det haline gelmiti. 1960'larn ikinci yarsndan itibaren, yolculann yerini gurbetiler ve gurbeti yaknlar almaya balad. O yllarda, evliyann en sadk ziyaretileri, yurtdna ii olarak gidecek erkeklerin geride braktklar kadnlaryd. Onlarn biletleri olmad iin, kuruyunca knaya benzer bir grnm alan pas rengi bal parmak ularna ya da avularna sryorlard. Ancak zamanla bu kadnlarn byk bir ksm kocalarnn yanna gitti; ziyaretiler er beer, beer onar eksildi. Otuz alt senenin sonunda, bu grkemli mezarn nce tahta parmaklklar, sonra arab damarl beyaz mermerleri, derken pas rengi bal, bir srek avnn giderek daralan emberi gibi etrafn kuatan dkknlar, atlyeler, lokantalar tarafndan aktrmadan yutuldu. Bylece, Kalktgeyledi Dedelerin nceleri iki iken bire inen mezar, en nihayetinde sfra varm oldu.
***

ki kadim mezarln bulunduu yokulu araziye gelince, ana caddenin yapmnn tamamlanmasyla birlikte, en hzl deiim orada yaand. Vaktiyle ortodoks Ermeni mezarlnn kuzeybatsnda kalan yama boyunca hoendam apartmanlar ina edildi. Apartmanlar, kuyruklanna rengrenk eritler balanm uurtmalar gibi, vitrinleri l l maazalar, faa dzp piyasa yaplan kaldrmlar, algl eganeli lokalleri getirdi pelerisra. Burada evi ya da arsas olanlar ksa zamanda byk paralar edindi, ana cadde zerindeki binalarn kymeti hzla e bee katlannca. Caddeye bakan dairelerin byk bir ksm iyerlerine kiraya verildi; ilerinden ou muayenehaneler ve yazhanelerdi. Bunlarn saylar zamanla o kadar
31

oald ki, bir mddet sonra semtin gzerghnda alan dolmu bana en az bir doktor ve bir avukat dyordu. Artk, salndan yana ikyetleri ya da hukukla dertleri gani gani olup da, paras kt olanlarn, bu hat zerinde alan dolmulara atlayp, yanlarna den doktora ya da arkalanndaki avukata bedavaya akl dantklarna sk sk rastlanyordu. Sabahtan akama kadar benzer muhabbetlere kulak kabartan minibs ofrlerinden kimileri, hem hukuki, hem de tbbi konularda hatr saylr malumat toplamlard. Hatta dnemin en dillerde, en harc- lem doktorlarndan bir asabiyeci, srekli ayn hat zerinde gide gele, bu acar ofrlerden biriyle ahbapl iyice koyulatrm ve muhatab olmaktan skld sorularla karlatnda, ustaca aradan syrlp, belei hastalar dosdoru ofre ynlendirmeyi huy edinmiti. Yal bal, muzip mizal doktor, ilk balarda srf bkknlktan ve bir para da elenme arzusundan balatt bu oyundan giderek byk keyif almaya balamt. Gen ofr, zeks zehir zemberek olup da, merebinin saatini kalenderane bir hogrye ayarlayabilen nadir insanlardan biriydi. stelik hekimlik adabna uymak ya da lafn gramla tartarak koymak gibi dertleri olmadndan, her ne dnyorsa pattadak syleyerek, en ince ve hassas mevzular ttadak krarak kk paralara ayryor; bir yandan dolmuu srerken, bir yandan da vesveseli hanmlarn, kuruntulu beylerin takntlarn abartyla taklit edip, ou kez onlarn da kendi kendilerine glebilmelerini salyordu. Yal doktor bu cokun gsterilerden ylesine etkilenmiti ki, bir mddet sonra yannda almasn teklif etti ona. Ancak bu ikilinin matrak ahbapl, muayenehanenin kuralc saygnlnda bannamaynca, gen ofr ksa zamanda tekrar eski iinin bana dnd. ok deil, en fazla on be sene iinde semtin ehresi bsbtn deimiti. imdi artk ana cadde boyunca ak pak, prnizam porselen diler gibi yan yana glmseyen k apartmanlarn, yksek krat maazalarn, muteber muayenehanelerin altlarnda bir zamanlar ve aslnda hl yzlerce mezar olduunu ne hatrlayan vard, ne de hatrlatan. Apartmanlarn ounun, tabanlar hal kapl, i ie iki kapl, darack asansrleri vard. Eer bu asansrler sadece binalarn zemini ile st katlan arasnda gidip gelmekle yetinmeyip, daha, daha da aalara inebilselerdi, devasa byklkte bir pastadan kesil32

mi dilimler gibi, tm kesitleriyle ii seyredilebilirdi srdrlen hayatn. En altta katman katman yer kabuu, stnde prtk prtk toprak, derken bir kat unufak edilmi mezar, incecik bir izgi asfalt, st ste birka daire, bir kat krmz at ve hepsinin tepesinde, ssleme amacyla svanm, her tarafa yaylm mavimtrak gkyz... Zaman zaman birilerinin, "eskiden buralar hep mezarlkt" dedii iitilirdi. Ama bahsi geen eski, topu topu on be-yirmi sene evveli olduu halde, gerekd bir tns vard bu szlerin. "Ay padiahnn bin odal billr saraynda, periden gzel kzlar geceleri k banyosu yaparlard," demek gibi bir eydi. Hi yaanmam bir gemie ya da zamann dnda srlanm semavi bir deme aitti. Hakszlk ztrk'n 1 Mays 2002 aramba gn kamyonetiyle geri geri park ederken plerini devirdii Bonbon Palas, vaktiyle ne denli mutantan olduuna imdi kimseleri inandramayan bu semtte, 1966 senesinde ina edildi. Apartman yaptran kar kocaya gelince, her ne kadar stanbul'un yabancs olsalar da, bu ehirde bulunmulard daha nce.

33

Daha ncesi.

1920 sonbaharnda, bulunduu yk gemisinin gvertesinden stanbul'u ilk kez grdnde, karnnda kk, srtnda byk bir ikinlik vard ve ok at. Krm' dan yola ktklarndan beri gndr birlikte ayakta seyahat ettii insan kalabalnn iinde, kocasnn da yardmyla kendine zar zor yer aarak, korkuluklara yapt ve kendilerini bekleyen ehrin neye benzediini grmeye alt. Daha kk bir kzken bile, renklerle oynamay her eyden ok severdi. Gittii herhangi bir yerde kendini evinde hissedebilmesi iin, ncelikle orann rengini grebilmesi gerekirdi. Grosny'de dnyaya geldii, ocukluunu geirdii malikne arap krmzs, ailecek her Pazar ayine gittikleri kilise de parmen sansyd mesela. Yortu zamanlarnda kalmaya doyamad Kislovtsk'taki villa, ile ykanm parlak yeil; evlendikten sonra kocasyla yaad ev ise k gnei turuncusuydu zihninde. Sadece meknlarn deil, insanlann, hayvanlarn, hatta anlarn bile kendilerine has bir renkleri olduuna ve gzlerini camlatrarak prdikkat bakt takdirde bunu grebileceine inanrd. Gene yle yapt. Gzleri sulanp, grd grnt bulanklancaya kadar, kirpiklerini bir kez olsun krpmadan, gzbebeklerini hi oynatmadan, nce derin bir merakla, derken bir sonu alamamann hrnhyla, dakikalar boyunca bakt karsndaki ehrin siluetine. Oysa o sabah youn bir sis vard stanbul'da. Ve tm stanbullularn gayet iyi bildii zere, ehrin renginin ne olduunu kendisi bile unuturdu sisli gnlerde. Fakat Agripina Fyodorovna Antipova, doduu gnden beri el stnde tutulmu, kymet grmeye alm ve ne zaman bir istei yerine getirilmese, bunun karsndakinden kaynaklanan bir kusur olduuna inandrlmt. Bu yzden stanbul'un, perde perde sis ardna ekilmekteki srarn, kastl bir husumet, kendisine yneltilmi bir hakaret gibi alglad. Gene de bir ans vermek istedi ona, nk balamann yceliine inanrd. Kk, gAGRIPINA FYODOROVNA ANTIPOVA

37

m Meryemana ikonasn ehre doru kaldrarak, glmsedi: "Yaptn hareket doru deildi ama ben gene de seni hogrebilir, hatta balayabilirim. nk dorusu budur." "Karlnda ekmek ve su veririm," diye bir ses iitti birden. Eilip baktnda, aada bir teknenin iinde gaga burunlu, kara kuru bir adamn, bir elinde ekmek, teki elinde de bir ie su tutarak kendisine iaret etmekte olduunu grd. Agripina Fyodorovna Antipova daha neler olup bittiini anlayamadan, tam arkasnda duran, pembe yanakl, salar krpk krpk, azman bir sarn kadn onu itekleyerek, bir hamlede nne geti ve parmandan kard altn yz, kznn belinden zd kuaa balad gibi gemiden aa sarktt. Teknedeki esmer adam yz ald, havaya kaldrp honutsuz bir nazarla yle bir inceledikten sonra, onun yerine toparlak, kara bir ekmek balayarak kua geri yollad. Gemide bit salgn knca salarn ksack kesmi iriyar sarn ile elimsiz kz itahla yumulurken ekmee, Agripina Fyodorovna Antipova aknlktan iri iri alm gzlerle bakt denizin zerine ve ite o zaman, sade bulunduu geminin deil, limanda demir atm tm gemilerin etraflarnn benzer teknelerle evrilmi olduunu grd. Rum, Ermeni ve Trk akgzleri bu teknelerden balarn uzatp, ellerindeki yiyecek-iecekleri, gnlerdir a susuz kalm Beyaz Ruslara gstererek pazarlk ediyorlard. Durumu kavraynca, elinden zorla almaya yeltenen varmasna kaygyla geri ekti kk, gm Meryemana ikonasn ve ne menem bir yere geldiini anlayabilmek iin, teknelerin-satclarn-dalgalarn zerinden arp baklarn, bir kez daha dikkatlice bakt stanbul'a. stanbul o srada kendi derdinde, stelik igal altndayd. Yeni demir atm geminin gvertesinden yar akn, yar vakur kendisini szen on dokuz yandaki gen kadna gzucuyla bakt. Byle hodbin tfllarla uramay brakal ok olmutu. Omuzlarn silkti, srtn evirip kendi hayhuyuna dnd. Agripina Fyodorovna Antipova talam glmsemesiyle donakald. nsanlarn kaba saba davranabildiklerini grmt grmesine de, bir ehrin kstahlna ilk kez tank oluyordu. lk aknl zerinden attktan sonra, yreinin tm perdelerini, pencerelerini, panjurlarn kapatp, kst. Gemiden ks indi. Hatta aradan iki ay geip de, karnndaki ikinlik
38

byyp, srtndaki ikinlik yok olduunda dahi, o hl stanbul'a ks, stanbul da hl rengi mehul ve bir o kadar umarszd. General Pavel Pavlovi Antipov, karsnn aksine, ne o gn, ne de daha sonra stanbul'a zel bir ilgi gsterdi. mrleri boyunca hep kendilerini bakalarndan sorumlu hissetmi ve ancak byle ayakta kalabilmi insanlardan biriydi. Hani u, ya zayf kadnlar seven, ya da sevdikleri kadnlar zayflatran erkeklerden. Bu yzden, smsk bir efkatle sarld Agripina'ya gemiden inerken. Sadece karsn deil, doacak bebeklerini ve Rusya'dan karabildikleri tm servetlerini de kavrad onu tutarken. Ne var ki, Agripina'nn korsesinin iine doldurabildii mcevherler, ksa zamanda, hem de ederlerinin ok ok altnda satldlar birer birer. Bolevik Devrimi'nden sonra Rusya'dan kaan binlerce Beyaz Rus dolumutu stanbul'a ve sylenenlere gre, daha binlercesi yoldayd. Mcevherler bile hara mezat satla karlrken, eref madalyalar, aile yadigrlar ve asalet nianlar zar zor alc bulabiliyordu. ki ayn sonunda, hi olmazsa iki sene boyunca rahat etmelerini salayacan umduklar servetlerinden geriye bir ey kalmamt. Bir sabah, Agripina Fyodorovna Antipova, Fransz Kzlha'nn temin ettii ve elli be kiiyle paylatklar, eski bir nezarethaneden bozma yatakhanenin yayvan, sarmtrak lekelerle dolu iltelerinin zerinde, kendisinden otuz ya byk kocasnn yer yer gmlenmi ban hnla kendine doru ekti ve giderek byyen karnna yaptrd. Pavel Pavlovi Antipov bunun anlamn biliyordu. nnde iki seenek vard: bir an evvel bir i bulmak ya da Fransa'da yaayan yzkaras kardeine mektup yazp, yardm istemek. kinci seenein dncesi bile sinirlerini alt st etmeye yettiinden, aresiz birinci yolu seti. Oysa askerlik bir meslek deildir; ne de generallik salt bir paye. Pavel Pavlovi Antipov da, ne yapacan bilmediini, bildii eyi de yapamayacan idrak etti, sra i aramaya geldiinde. Kendini bildi bileli grp geirdii her ey ya nceden ayarland gibi, ya da olmas gerektii gibi gelimiken, devrim onu tam da generallie ykseldii srada yakalam ve senebesene kazand itibar, kurduu hayat bir anda alaa etmiti. Gene de o kran gnlerinde bile, imdi olduu gibi yz yze kalmamt belirsizlik denilen illet39

le. Belirsizlii yenebilmesi iin nce onu nerede bulabileceini bilmesi gerekiyordu. Ne var ki o hibir yerde mevzilenmiyor, hibir taktikte karar klmyordu. Her an, her yerden kp saldrabilir; kafasna estii gibi silah deitirebilirdi. Ortada bir sava sryorsa bile, ne meydan vard, ne kurallar, ne de ahlak. Ama eer ortada bir sava yoksa, bu daha da beterdi nk Pavel Pavlovi Antipov baka trl yaamann yollarna vakf deildi. imdiye dein mallarn-itibarn-ayrcalklarn-saygnln-dostlarn-akrabalarnemir erlerini-bal bulunduu orduyu-gemiinin getii ehirlerigeleceinin geeceini sand lkeyi... pek ok eyi kaybetmiti st ste ama hl neyse o olduunu dnyordu: inanl bir asker. Oysa ar'n ordusunun, farkl farkl rtbelerden binlerce askeri, otellerde, konserlerde, kabarelerde, kumarhanelerde, lokantalarda, barlarda, kafeantanlarda, sinemalarda, plajlarda, pavyonlarda ve sokaklarda en olmadk, hi ummadk ilere dalmlard oktan. Sala lokantalarda bulak ykayp tepsi tayor, yalan dolann gayya kuyusu kumarhanelerde krupiyelik yapyor, ke balarnda oyuncak bebekler satyor, curcunas grla elence meknlarnda fkrdak kantoculara piyanoyla elik ediyorlard. Her yer tutulmu, bota kalan her ie birileri dolumutu. Kont General Pavel Pavlovi Antipov, yeni domu bir tay gibi titrek bacaklarna abanarak sarsak admlarla yolunu bulmaya alt bu hercmercin iinde. Ve haftalarca orada burada dolandktan sonra en nihayetinde bulabildii tek i, samur krkl, vine rujlu, nazikendam sevgilileriyle gezinen marur bakl Fransz ve ngiliz subaylarn, kadnlarn hep tombul ve aka, sokaklarnsa hep darack ve glgeli resmedildii Dou gravrleri izen tannaz talyan ressamlarn, saraya bor verip, verdikleri borcu geri alabilmek iin daha byk borlar veren bedbin Yahudi bankerlerin, mirasa doymu, mirasyedilie doymam sefih Trk delikanllarnn, zilzurna oluncaya kadar itiklerinde bile dilleri dolamayan casuslarn, bohemlerin, zppelerin, macera yahut ehvet-perestlerin urak yeri olan bir kafeantanda vestiyercilik oldu. Kafeantann sahibi olan, kel kafal, sarkk yanakl, kat kat gdl ve konuurken durmadan elini kolunu sallayan Levanten, tipini bandan beri beenmedii vestiyer grevlisi bir kavgaya burnunu
40

sokup, suratn haat ettiinden beri onun yerine bir bakasn aramaktayd zaten. Heybetli kalb, hametli duruuyla Pavel Pavlovi Antipov'u grnce, ii ona vermekte tereddt etmedi. Ne var ki, yeni vestiyer grevlisi, omuzlarnda pskll apoletlerin ldad, nsra aprazlama sar san sicimlerin salland krmz ceketi giyip de karsna geince, ona duyduu beeninin yerini kmseme ald: "Hayat ne tuhaf, deil mi Msy Antipov? ki byk, anl anl imparatorluun yklnn birebir tanklaryz. Siz bizden en az bir asr nce baladnz Batllamaya. Byk Deli Petro! Oturmasn kalkmasn bilmeyenleri krbalatt rivayet ediliyor, doru mu? Hanmlarn amarlarn, beylerin sakallarn denetlermi, yle mi? Gzel olmal Petro'nun ehri. Bataklklardan ykselen saray. Bir de u stanbul'a bakn. Drt bir yan ak, pfr pfr rzgr. Pusulas am, ivisi km ehir! Bilir misiniz, bundan on sene ncesine kadar sizin kkl imparatorluunuzdan kaan gen ve cretkr aydnlarla bizim kkl imparatorluumuzdan kaan gen ve cretkr aydnlar, ayn Paris kafelerinde, yan yana oturup hararetli hararetli mnakaa eder ve tanr bilir ya, ne basiretsiz kararlar alrlard. Onlara hizmet eden Fransz garsonlar, bir o masadaki konumalara kulak kabartrd, bir teki masadakilere. Sizden kaanlar, ne pahasna olursa olsun devletlerini ykmaktan sz ederdi. Bizden kaanlar ise ne pahasna olursa olsun devletlerini yklmaktan kurtarmaktan. Bu on sene iinde sizinkiler baardlar, bizimkilerse baarsz oldular. imdi hangisine daha ok esef etmeli, bilmem ki? Hayat ne tuhaf, deil mi Msy Antipov? ken bir imparatorluktan kap, kmek zere olan bir imparatorlua sndnz. niformal Kzllardan kap da, kendinizi kzl bir niforma iinde buluvermeniz, u bizim Fortuna'nn oyunlarndan biri olmasn sakn?" Pavel Pavlovi Antipov, o akam, gelen giden mterilerin mantolarn tutarken, patronunun sylediklerinden kulaklarnda kalan uultu tortusundan baka bir ey iitmedi. O korkun, gln niformann iinde sadece gn dayanabildi, lanet gn. Sonra ii brakp, her eyi brakp, bulunduu yerde, olduu vaziyette durdu. Arayacak bir i, kotarlacak bir hayat, uruna didinilecek bir gaye yokmuasna sadece ve ylece durdu. Bir hafta sonra Agripina
41

Fyodorovna Antipova rengini grmek istercesine dikkatle bakt kocasna. Ve birden, onun deiemeyecek kadar sabitkadem olduunu kabullenmek zorunda kald. Yandan tr byleydi (fazla yalyd; hep yandan birka adm nde gitmi, imdiyse bir kede durmu, yann kendisine yetimesini bekliyordu); unvanndan tr byleydi (fazla yksekteydi; hep daha fazla ykselmeye odaklanm, derken daha fazla ykselebilecei bir yer kalmadn fark ederek mhlanmt); cssesinden tr byleydi (fazla heybetliydi; geebilmesi iin eilmesi gereken kaplardan hi gememeyi yeleyecek kadar bklmez, eilmez, esnemez bir csseye sahipti). Pavel Pavlovi Antipov, znde zayf ve de bunun fazlasyla farknda olan, bakalar gibi olmak iin deil, kendi gibi olmamak iin iktidarna drt elle sarlan, ne istediini gayet iyi bilen ve tm mr boyunca bunun iin gdm gdm uram, adm adm trmanm, stelik sonunda da bir hayli baarl olmu bir adamd. Herhangi bir deiime ayak uydurabilecek en son tr! Oysa Agripina Fyodorovna Antipova, genlii ve toyluuyla, kendi bana hibir ey yapmaml ve de yapmaya kalkmamlyla, ilerleyen hamileliiyle uyum iinde yusyuvarlak, tostoparlak bir sfrd. Braktnz yerde durabilirdi rahatlkla, hi kprdamadan, ilanihaye durabilirdi. Ama gl bir esintide, yuvarlana yuvarlana oraya buraya savrulabilirdi ayn kolaylkla. Cahillere zg o ar cesarete ve kendi bana hibir ey elde etmedii, sahip olduu her ey ona etrafndakiler tarafndan bahedildii iin, kaybettiklerinin de gene ayn kolaylkla kendisine bir gn bir ekilde iade edileceine dair bakir bir beklentiye sahipti. Hl vaktinin ounu, Rusya'ya dndnde neler yapacana dair uzun listeler hazrlamakla geiriyordu. O gn gelene kadar, pekl alabilirdi. Bylece, daha nce hi yapmad bir eyi yapmaya, kocasndan medet ummaktan vazgeip, bizzat i aramaya karar verdi. Talih ondan yanayd, nk talih byle bir iddiayla karsna kanlar snamaya baylr. Bylece Beyolu'nun en muteber pastanelerinden birinde, garson olarak i buldu. Artk gnboyu bu narin vitraylarla bezeli aynal pastanede, cmlesi prtuvalet mterilerle tarn ve krema kokulu mutfak arasnda mekik dokuyordu. Hepsi de kulana ayn raddede ahenksiz gelen farkl farkl dillerden, blk
42

prk kelimeler kapmt; ama sadece, mterilerin aa be yukar ayn olan sipari ve taleplerini anlamaya yetecek kadarn... Hibir zaman bundan daha fazlasn renmeye almad. Zaten, gerekmedike amyordu azn. lerinin younluuna, ald parann ktlna ramen bir kez olsun yakndn ya da yzn astn gren olmamt. Geri patron, servis yaparken devaml glmsemelerini tembihlemiti ama teki garson kzlarn yzleri, mterilerin ya da patronun gr alanndan ktklar anda bsbtn deiirken, Agripina'nn tebessm dudaklarna raptedilmi gibi gnn her annda sabit kalyordu. stelik dier kzlar hemen her frsatta iten kaytarmaya ya da kendilerini bu cendereden ekip kartacak bir kalantor bulmaya bakarken, o sadece ve habire alyordu. Kendini paralaynda, bir an evvel bu cefa dolu gnleri geride brakma abasndan ziyade, cefaya adanmlk vard adeta; adanmlnda ise, dindarca bir perhiz. Ama bu hal giderek, uysal ve itaatkr bir tevekklden kp, inatla ve tutkuyla methiye yazmaya benziyordu kahra. Adeta ektii eziyetlerden tr gizliden gizliye kvan duyuyor; aulandka arndna, kullarna teslim olduka Tanr'ya yaklatna inanyordu. Karlat zorluklar ne kadar etin, atlatmas gereken badireler ne kadar tahammlfersa ve hizmet ettii insanlar ne kadar baya olursa, o kadar kabanyordu Tanr'nn ona olan borlar. Er ya da ge geri alacakt hakkn. "Bu bir snav," diyordu kendi kendine glmseyerek. "Ne kadar kt olursa, sonu o kadar gzel olacak". "Niin srtyorsunuz! Ne demeye glyorsunuz suratmza suratmza?" Agripina Fyodorovna Antipova bo bo bakt kendisine baran Mslman kadna. Ama onun aknl, fkeli hemcinsini daha da ileden kartmaktan baka bir ie yaramad. Beriki, Mslman erkeklerin akllarn balarndan, paralarn ceplerinden skp alan Beyaz Rus kadnlarn topunun birden snrd edilmeleri gerektiini savunan bir dernee yeydi: Asr Kadnlar Cemiyeti. Cemiyetin ncelikli gndem maddeleri arasnda, lepiska sal, ak gerdanl, arsz bakl, aristokrat bozmas Beyaz Rus kadnlarn ahlaka mugayir davranlarn bir bir tespit edip zapta geirmek/ bu raporlarla erkn- umumiyenin kaplarn andrp davalarna destek topla43

mak/ stanbul'un zerine Sodom ve Gomora'nn lanetini ekecek pavyonlarn ve tekmil batakhanelerin kapatlmasn salamak/ Kiev ve Odessa genelevlerinden skn edip, Galata sokaklarn mesken tutmu fahieleri kklamak/ azlar hl st kokan, gzleri daha almam Mslman delikanllar, kendilerini bekleyen tehlikeye kar bkp usanmadan uyarmak/ ve yetkililer bu konuda gerekli nlemleri alncaya kadar, bizzat kendi imknlaryla yldrma politikas izleyip, grdkleri tm Beyaz Rus kadnlara kt davranmak vard. Agripina Fyodorovna Antipova, ilk aknl zerinden attktan sonra, elini boynuna gtrp Aziz Serafm'in resmini tayan gm kolye ucunu avucunun iinde skt. Ve ondan ald kuvvetle, nicedir gemekte olduu eza dolu ilahi snavn yeni bir sureti olarak alglad kadna glmsedi. "Yaptn hareket doru deildi ama ben gene de seni hogrebilir, hatta balayabilirim. nk dorusu budur." Akam eve dndnde, bu hadiseden stnkr bahsetti kocasna. Zaten onun da bir ey sorduu yoktu. Dars hakknda hibir ey bilmek istemiyor; kendisini hoyrata silkeleyip kenara frlatan o cinnetaver hayatn iinde varolabilmeyi baard iin karsna hem gpta ediyor, hem de iten ie gceniyordu. Fransz Kzlha'nn tesis ettii yatakhaneden ayrlmak zorunda kaldklarndan beri ev belledikleri izbeden nadiren dar kyor; gnlerini pencerenin nnde, Fransa'daki erkek kardeine asla yollamayaca mektuplar yazp, dncelere dalarak ya da sokaktan geen Mslmanlar seyredip, bekledii biri varmasna yollar gzleyerek geiriyordu. Bu yeknesak bekleyie bir an evvel son vermek istemiesine, yedi aylk dodu bebekleri. Oysa Agripina Fyodorovna Antipova, kocas gibi sevinle karlayamad kzn. Yapt erken ve zor doum u dnyaya bir can daha kazandrm olabilirdi ama o can kendisinden alnmt. Hamileyken u anda olduu insandan ok daha farklyd ve ok daha fazlas. Btn bu zaman zarfnda, Tanr'nn bunca insan iinde onu setiini kendi kendine telkin etmi ve bana gelen her felaketi, zorlu snavnn zorunlu bir aamas addetmiti. Tann'ya ve kendine olan itimad hi sarslmam; etrafndaki insanlarn anlayamayaca44

, asla btnyle kavrayamayaca bir ibret ve lanet hikyesinin bakahraman olduuna yrekten inanmt. Hem kendisini, hem de kocasn bu atl dnyann penelerinden kurtarabilmek iin, ikisi adna ama tek bana didinmi, amura yuvarlanm bir inci tanesi gibi yeniden temizlenip ldayaca gn beklemiti. Oysa imdi, bunca zaman boyunca yanldn, Tanrnn ta bandan beri onu deil de, karnndaki bebei kolladn ve bu yzden de, doum gerekleir gereklemez onu kendi kaderiyle ba baa braktn vehmediyordu. Ne yaparsa yapsn bu eksilmilik ve terk edilmilik hissinden kurtulamyordu. Yzndeki o marur ktan geriye tek bir parlt bile kalmam; tm vcudu, iinden kova kova su boaltlmasna prsyp klmt. Bir tek gsleri, bir tek onlar, hl dolgun ve kocamand; ince ince kanayan bir dudak gibi, ara ara st szdryorlard. leden sonralar bebei emzirmek iin bir kou eve gidiyor ve hep o zalimce dokunakl sahneyle karlayordu. Kocasn ve bebei, pencerenin nndeki kanapede, gneten deil de, semann yedinci katndan geliyormuasna altn renkli yaldzlar saan gnnn altnda, sonsuz bir saadet ve esiz bir masumiyetle birbirlerine sarlm uyurken ya da oynarken buluyordu. Ve her seferinde, bir zamanlar iinde tayp bir paras olduuna inand maneviyatn imdi bsbtn dna itilmi olmaktan tr ii burkuluyordu. Demek boz bulank, delimen bir nehirdi stanbul. Demek bunca zamandr bu nehrin ortasnda, sulara bata ka debelenmesinin sebebi, bir kyda duran bebeini, teki kyda bekleyen kocasna sasalim tamakla grevlendirilmi olmasyd. Hamilelik, tpk bir kayk gibi kar kyya gidip, meleklerin refakat ettii bebei oradan almak ve nehir boyunca iinde tamak demekti. Doumu gerekletirip bebei kar kyya ulatrr ulatrmaz birden deersizlemi; gerisin geri sulara itilip, akntya terk edilmiti. Ne kadar rpnsa bounayd. Kapld aknt, ait olduu sular, onu kydan uzak tutuyordu. Sanki bebek bile farkndayd bu durumun. Babasnn kollarndan alnd an fke nbetine tutulmuasna kpkrmz kesiliyor; stn emerken de, bunu istedii iin deil, mecburiyetten yaptn gstermek istercesine suratn buruturuyor ve karnn doyurur doyurmaz, azn memeden ekip alamaya balyor45

du. te o zaman general, bebei kollarna alp, efkatle susturuyor ve Agripina Fyodorovna Antipova, giderek daha ok ac veren bu sahneye daha fazla tank olmamak iin kaarcasna evden ayrlyordu. Tekrar iinin bana dndnde, iindeki bolukla birlikte, korkun bir hakszla urad hissinin de bydn fark ediyordu. Ve gn getike vcudundan daha ok nefret ediyordu. Vcudu tek bir hedefe odaklanm; ald her lokmay, itii her damlay, grd her gne n, soluduu her hava zerresini yourup kartrp ste eviriyordu. Oysa st sadece bebee yaryordu. O grbzletike, Agripina Fyodorovna Antipova takatten dyor, hayattan siliniyordu. Her kadnn doas gerei ana, anneliin ise cennetteki rmaklar kadar duru ve kutsal olduuna hararetle inananlar buna ihtimal bile vermek istemeseler de, Agripina Fyodorovna Antipova dourduu "ey"i sevmemiti. Ka zamandr iinde tad, kendinden bir para sayd ama neye benzediini, neler getireceini kestire medii yavrusuyla yz yze geldiinde, bu ufack ama sonsuz bamllk abidesinden, zamann geri alnamazlndan, sevmeye mecbur oluundan, kendi kendinden kaamayndan, aslnda hibir yere kaamayndan korktu ve ondan bir an evvel ve kati surette kurtulmak istedi. Her kadnn doas gerei ana, anneliin ise cennetteki rmaklar kadar duru ve kutsal olduuna hararetle inananlar buna ihtimal bile vermek istemeseler de, Agripina Fyodorovna Antipova bir istisna deildi. Yoksa tpk uluslarn olduu gibi, anneliin de bir resmi tarihi olmazd. Bugnden geriye doru zenli bir el yazsyla yazlan bir tarihe; yabani otlarn ayklayp, talarn deye deye. nk hazrlop gelmez her zaman, bazen de sonradan yeerir sevgi; tedricen serpilir, zamann refakatinde, damla damla. Etraftakilerin ilgisi, dokunakl bir an, anlk bir scaklk ve onlarca efkat tortusu birbirine eklemlenip, alkan bir yelpaze gibi ekerriz bir esintiyle zihinden kovalar tm yakksz fikirleri ve meymenetsiz hisleri. Yelpaze altka, bebein kendisinden nce, onunla birlikte adm adm gelien ana hleyi sevmeye balayabilir anne. Ve o hleyi o kadar derinden benimser ki, bebei benimser sonunda ve bebei o kadar ok sever ki, onu hep sevdiine, hep ayn lde sevdiine inanmak ister. Vaktiyle hissettii sev-gi-siz-lik
46

ylesine fena, aza alnmayacak, sze dklmeyecek kadar fenadr ki, hibir koulda itiraf edilemez kimselere. Kocaya itiraf edilemez mesela: "Bebeini dourduuma piman olmutum nceleri ama sonra geti." Ne de ocua: "lk balarda seni pek sevmemitim ama zamanla sndm." Ne de kendine: "Kt biriyim ben, kendi ocuunu sevmeyecek kadar ta kalpli." Anneliin resmi tarihi titiz bir temizlik gerektirir hafzann kuytularnda. Agripina Fyodorovna Antipova'nn talihsizlii, bebeini sevmeye, yani senebesene, kademe kademe sevmeye ve aslnda hep ayn younlukta sevdiine kendini inandracak kadar ok ve iten sevmeye frsat bulamadan, onu kaybetmesi oldu. O leden sonra emzirmek iin eve dndnde, pencerenin nndeki kanapede, gneten deil de semann yedinci katndan geliyormuasna altn renkli yaldzlar saan gnnn altnda, kocas ve bebek birbirlerine smsk sarlm bir halde uyuyorlard. Her yer sarnn tonlarna brnmt. Perdelerin arasndan kvrlan huzmeler kehribar, generalin yz limoni, kanapenin kuma kays kurusu, bebein kunda safrans, hemen zerindeki kck top ise mora alan bir saryd. Agripina Fyodorovna Antipova, gneten kamaan gzlerini krptrarak, huzursuz bir merakla bu tuhaf topa yaklat. Birka admdan sonra durdu ve birden, demindenberi neye bakmakta olduunu anlad. Renkler konusunda haklyd. nsanlar gibi, anlarn ve durumlarn da kendilerine has renkleri vard; bir de lmlerin. Her canlnn lmnn rengi farklyd. Yeni domu bir bebekte bu, mora alan saryd. Biraz sonra Pavel Pavlovi Antipov uyand. Karsnn odada olduunun farkna varmadan, kucandaki bebei sarsmamaya zen gstererek doruldu, hafife gerinip miskin miskin esneyerek pencereden dar bakt. Aada sokakta, kadidi km atnn zerine cierlerle dolu teldolaplar yklemi hrpani bir sokak ciercisi, birbirinden cazgr iki ihtiyar Mslman kadnla kavga dv pazarlk ediyordu. Cierci bir taraftan kadnlara laf yetitirirken, bir taraftan da, teldolaplarn etrafnda i ie gemi emberler izen yapkan sinekleri kovalyor; yaamaktan her an vazgeecekmi gibi grnen at da kuyruunu ar ar sallayarak ona elik ediyordu. Sabahn erken saatlerinden beri durmadan scak hava fleyen rzgrn sat
47

bkknlk herkese ve her eye ylesine derinden sirayet etmiti ki, cierciyle mterilerinin kardklar patrt bile, sokakta hkm sren uyuuk sessizlii bozamyordu. Pavel Pavlovi Antipov, dalgn dalgn pencereleri kapatt, arkasna yaslanp bebee bakt. Bakt ve nce hibir ey anlamad. Bebein az hafife aralk, gzleri ak, kalar ise honutsuz bir ryann iinde hapis kalmasna atkt. Tm yzn izgi izgi, kl kadar incecik, morumtrak damarlar kaplamt. Yere serte dp nasl olduysa krlmamay baarm ama boylamasna enlemesine onlarca yerinden atlam porselen bir kseye benziyordu. Pavel Pavlovi Antipov, bu yuvarlak ve souk ve morumsu sar kafay, iinde geleceini grmeyi umduu cam bir kre gibi avularnn arasna ald. Ve yllar yl alamaya alamaya, nasl alamldm hepten unutmu tm insanlar gibi o da, gzyalarndan evvel sesini koyverebildi. Alayabilmesi iin, nce ulumas gerekti. Huysuz ihtiyarlara satmay baaramad cierleri tekrar teldolaplara dizmekte olan cierci, ortal aniden kaplayveren feryadn ardndaki uursuzluu sezip, scaktan iyice maym atnn yularndan ekitire ekitire ve tmen tmen sinei, blk blk kediyi peisra srkleye srkleye oradan uzaklat.

Cenaze dn Pavel Pavlovi Antipov, devrimden ok nce Avrupa'ya gidip yerletii iin uzun yllardr grmedii, baba meslei askerlii srdrmek yerine tccarl seerek ar'a deil, paraya hizmet ettii iin alttan alta hep kmsedii ve yanna snmay gururuna yediremedii iin imdiye dein yapt tm yardm tekliflerini geri evirdii en kk erkek kardeine, kendilerini Fransa'ya aldrmasn isteyen bir mektup daha yazd ve ncekilerin aksine, bunu yollad. Fransa'da geirdikleri uzun seneler boyunca general ve kars bir daha o meum stanbul sabahn anmadlar ve her geen gn, hem birbirlerinden, hem de ortak ruh iklimlerinden bir adm daha uzaklatlar. Dorusu bu lkeye gelmek, ummadklar kadar abuk ve kolay olmutu ama zorluklar ksayd bile, srf stanbul'un errin48

den kurtulabilmek iin her eyi gze almaya hazrlard. Bebein lmnden hemen sonra Pavel Pavlovi Antipov bir eyi kesinkes anlamt: bir an nce bu yas ehrinden gitmek zorundalard. stanbul onlara yaramam ya da onlar stanbul'a yaranamamlard. Zorlamak anlamszd, nk oktan kapanm ya da muhtemelen hi almamt ehrin baht kaplar. Soyaalan burada kk salp, dal budak vermedii halde, mrlerinin bir safhasnda yolu bu ehre denler iin epi topu iki seenek vard: stanbul'a ya bir eylerden kaarak varlr, ya da gn gelir, ondan kalrd.
***

Agripina Fyodorovna Antipova 1922 baharnda Paris'e vardnda, gebe bir sknt tayordu ruhunda. Hl sava yorgunu ehre umarsz gzlerle bakarken, rengini kefetmeye almad. stanbul'daki son gnnde, tuhaf bir gz hastalna yakalanm ve aniden yitirivermiti renkler lemini. Artk grd tm sokaklar ve binalar, insanlar ve aynalar... her ey, siyah beyaz fotoraf kareleriydi. Sanki tm dnya perdelerini, pencerelerini, panjurlarn kapatp, ona ksmt. Aldrmyordu. Aldrmad gibi, dnyann bu hareketini ocuka ve gln buluyordu. Zaten onunla ve tm o bitmez tkenmez gaileleriyle uramak istemiyordu. Tek istei Tanr'y grmekti. Bebeini sevmedii, sevmeyi bilmedii iin elinden alan, onu seip snayan, snayp ortada brakan Tanr'nn rengini, rengiyle beraber niyetini dosdoru grene kadar, zaten bir yanlsamalar ve yansmalar kresi olan dnyann renklerini grp grmemek umurunda bile deildi. Kocasnn, ikinci bir bebek yapp, yepyeni bir hayata balamak zere bkp usanmadan yineledii telkinleri ve zamann tm yaralan saracana dair tesellilerini tiksintiyle karlyordu. Agripina Fyodorovna Antipova, byyemeden len bebekler ile yerleilemeden terk edilen ehirlerin birbirine benzediini fark etmiti. Hibir bebek, kaybedilen kardein yokluundan ismini arndramaz ve hibir ehir, bir ncekinin srgne gnderdiine kucak amazd. Pavel Pavlovi Antipov ne o gn, ne de daha sonra Paris'le ilgilendi. Yzkaras kk kardeinin, bastrmaya gerek duymad bir
49

honutlukla uzatt yardm elini, honutsuzluunu bastrmaya gerek duyarak tuttu ve ondan renebilecei her eyi rendiinden, alabilecei her eyi aldndan emin oluncaya dek brakmad. Zaman getike ticaretin de askerlie benzediine inanmaya balad ve kendini tamamen bu ie adad. Hayatnn belli bir aamasnda, dnp dolap, vaktiyle burun kvrd yola son srat dalanlarn ilkesiz azmi onda da vard. Arada kaybettii zaman telafi etmek istercesine atak ve sabrszd. Ama ansnn tam anlamyla almas, ok daha sonra, yeni bir dnya savann kmasyla mmkn olacakt. Sava boyunca karaborsaclktan hatr saylr bir servet ve apseli bir itibar edindi. Zaman zaman el altndan Almanlarla da i yapa yapa, lastik bir top gibi yuvarlana yuvarlana gemeyi baard savan ykntlar arasndan. Nasl olsa fark etmiyordu. Sregiden sava onun sava deildi. Artk devletlerin ya da davalarn deil, sadece bireylerin zaferine inanyordu. Ve nasl elde edilmi olursa olsunlar, zaferlerin yzleri gelecee deil, gemie dnkt. Hayatta muzaffer olmak, hi yaanmam, hayali bile inenmemi bir gelecee adm adm ulamak deil; yaanmadan hurdaya km bir gemii, atld keden kurtarp onararak, eski taravetine kavuturmak demekti. O da yle yapt. Artk kendisine karlk etmeyen einin yerine yeni bir kadn, kaybettiinin yerine yeni bir bebek, elinden alnann yerine yeni bir kudret edindi. Hepsi yeniydi ve hibiri yeni deildi. Birlikte yaad gen Franszdan doma bebeini kollarna aldnda, tam tamna elli dokuz yandayd. lk bebei gibi bu da, gzleri kl rengi bir kzd. Yllarca bunu Agripina'dan saklad. Ho saklamasa da, onun bu durumu deil kskanmak, umursayaca bile pheliydi. Kald kliniin bahekiminden gelen mektuplarda yazlanlara baklrsa, etrafnda olup bitenlere kar alabildiine kaytszd. Hibir iyileme belirtisi gstermiyor, tm zamann kliniin kuzey yamacnda gz alabildiine uzanan zm balarnda alan kylleri seyredip, siyah-beyaz suluboya resimlerini yaparak geiriyordu. Pavel Pavlovi Antipov bu mektuplar byk bir dikkatle, endieyle, yeisle okuyor ve sonra da, kaldrd ekmecede unutuyordu. Yeni ilikisinden son derece honut ve ilk bebeine veremedii tm sevgiyi ikincisine vermekte kararlyd. Buna ramen hi50

bir zaman karsndan boanmaya teebbs etmedi. Ziyaretine gitmekten oktan vazgemi olsa da, Agripina'nn hep ulaabilecei yaknlkta kalmasna zen gsterdi. Kars, ilk balarda onun kk , en sebatkr hayran; derken zaaflarnn, zayflklarnn kurban ve zamanla nereden nereye geldiinin, yolda neler yitirdiinin biricik aynas, kiisel tarihinin en yakn tan olmutu. E deil, arkada da deil; bir seyir defteriydi belki... Ve bir seyir defteri, nasl iinde yazlanlar bilmezse, Agripina'nn da tam olarak neye tanklk ettiinin farknda olup olmamasnn bir nemi yoktu. Pavel Pavlovi Antipov, bu kymetli defteri, zaman gelince gidip almak zere emin bir yerde tutuyordu. Oysa o zaman geldiinde Pavel Pavlovi Antipov yle ok yaam, o kadar yalanmt ki, hani u yllar, yllar iinde kullana kullana lime lime ettiimiz halde ve aslnda tam da byle olmas sebebiyle, kendi kendimizle ba baayken mutlu mesut tepe tepe giydiimiz ama bakalarna yakalannca utanp karmak istediimiz eski psk bir kyafet gibi tamaya balamt yan. Tm hedeflerini bir bir gerekletirmi, yitirdiklerini telafi etmi, yaayaca kadar yaamt ama ite ondan alacan oktan ald halde, bir trl sonlanmyordu hayat. Etrafnda onun kadar uzun yaayan kimse yoktu. Sevdii, gzettii, cebelletii, di biledii ve ondan ok, ok daha gen olan insanlar birer birer ekip gittike, her birinin lmnden duyduu azap, gs kafesinde tortu tortu birikiyor, geceleri kalbinin zerinde keskin, ince bir szya dnp zonkluyordu. lenlerin yaknlarnn, hatta kadnnn ve kznn, iten ie onu suladklarn; sadece hayatn deil, lmn bile bysn yitirdii bylesine cenabet bir ada bu kadar uzun yaad iin herkesin ondan nefret ettiini vehmediyordu. 94 yandayd ama deil kocamak, hele hele bunamak, ihtiyarlamamt bile. Elinden bir ey gelmiyordu. Ancak lmekle telafi edebilirdi kusurunu ama istemekle lnmedii gibi, lmeyi istedii de yoktu. Zaman zaman, topu topu gnlne patronu olan ama idi sesi bunca zaman sonra bile aklndan kmayan sarkk gdl Levanten'in azndan suluyordu kendini: "Ka yandasnz Msy Antipov? Demek neredeyse bir asr! Bu bir asr iinde devletler iskambil ktlarndan kuleler gibi ykld, insanlar sinekler gibi dkld,
51

srafil'in suru bir deil, belki on defa kulaklarmz trmalad. Peki ya siz, kazara zamann dna alan kapdan m getiniz, yoksa bile isteye iblisle pazarla m oturdunuz? Daha ne kadar yaamay dnyorsunuz Msy Antipov? Sizi almaya gelen lmden kaabilmek iin kendi lkenizi terk edip, imdi bakalannn lkesinde lm sizi alsn diye bekliyor olmanz da u bizim Fortuna'nn marifetlerinden biri olmasn sakn?"

Pavel Pavlovi Antipov tam da onulmaz kusurunun ezikliiyle her frsatta kendini ehir dna atarak insanlardan uzaklamaya balad gnlerde, beklenmedik bir mektup ald bahekimden. Agripina aniden fenalamt. Bir sabah durup dururken, hastalarn, hemirelerin, doktorlarn akn baklar altnda bara ara dar frlayp, zm balarndaki kyllerle tek tek konumaya kalkm ancak sylediklerinden kimsenin bir ey anlamadn grnce korkun bir sinir buhran geirmiti. Geri getirilip, teskin edici inelerin yardmyla bir nebze olsun yattnda, bu sefer de kliniktekilere anlatmaya almt anlalmaz szlerini. teki hastalar rkttn grdke kendinden rkm, yeniden ve bsbtn iine kapanmt. Bahekim, Pavel Pavlovi Antipov'dan bir an nce gelip, karsn grmesini istiyordu nk anlad kadaryla, klinikteki en sessiz, en sorunsuz hastasnn bunca yldan sonra, stelik byle bir dnm tetikleyecek hibir ey olmad halde, ani bir feveranla konumaya balad o yabanc dil, Rusayd. Agripina Fyodorovna Antipova, Pavel Pavlovi Antipov'u karsnda bulunca, bunca zamandr grmedii kocasn deil de, nihayet meramn anlatabilecei birini bulmann sevinciyle sarld ona ve balad anlatmaya. Sylediklerinde ne bir anlam vard, ne de sreklilik. zm balarnda alan kyllerin gnbatmlarnda syledikleri arklardan bahsetti. Klinikteki yal bal hastalarn ocuka kskanlklarndan yaknd sonra ve Tanr'nn vurdumduymazlndan. Durmad. O gn ziyaret saati sona erene kadar, bir ey anlatrken birdenbire konu deitirerek ve ikide bir, tarn ve krema kokulu bir mutfan szn ederek; en ufak bir nee ya da yeis
52

belirtisi dahi gstermeden ve karsndakinin tepkilerine zerrece nem vermeden; ykselmeden, alalmadan, tekdzeliinde bouklaan bir sesle konutu durdu. Akama doru, sabrkp dinleyicisi yanndan ayrlmadan evvel, krgn bir tebessmle bir daha ne zaman geleceini sordu ona ve cevab bekleyemeden, usulca dald mecburcu, yapkan, ila uykusuna. Sessiz ziyareti ertesi gn tekrar geldi; bu sefer elinde tek bir gl ve koltuunun altnda koca bir paketle. Agripina glle ilgilenmedi bile; ama paketin ssl psl ambalajn atnda, takn bir mutlulukla karlad iinden kan bonbonlar ve altlarndaki yuvarlak, vernikli, resimli tepsiyi. Pavel Pavlovi Antipov'un Paris'te akgz bir antikacdan satn ald bu latif tepsi, bir Vishniakov almasyd. Bir boyarn sevdii kadn evinden kard sahne resmedilmiti zerine. nsanst bir kudretle, tek eliyle kucandaki sevdalsn, tek eliyle de tahta merdiveni kavrayan boyar, son basamaklar inmeden evvel durmu; az sonra iine karacaklar kh filiz, kh neft ormana bakyordu. Pavel Pavlovi Antipov bir kenara ekilmi, tepsinin karsnn zerinde nasl bir etki yaratacan merakla izliyordu. Gelirken grt doktorlardan biri, zaman zaman hafzann kindar oyunlar oynayabildiini, vcut sona doru yaklarken beynin baa sarabildiim, mrlerinin belli ve ekseriya son demlerine vardklarnda, ocukluklarna, ocukluk dillerine dn yapan pek ok hasta olduunu anlatmt. Tek bir eya ya da rya bile yetebiliyordu bylesi bir dnm alttan alta tetiklemeye. imdi onu seyrederken, Pavel Pavlovi Antipov, u hayatta kendisinden evvel lmesini kaldramayaca tek kiinin, kars olduunu sezinleyebiliyordu. Seyir defteri, satr satr geri dnerek silmekteydi iinde yazlanlar. Ne var ki Agripina Fyodorovna Antipova, Vishniakov tepsisinden ziyade bonbonlarla ilgilenmie benziyordu. Kocasnn endielerinden habersiz, rasgele seip, mteekkir bir glmsemeyle uzatt bonbonun neli olduunu sordu. "Pembe olduuna gre herhalde ileklidir," cevabn ald. Pembe! Pembeyi grmeyeli ne ok olmutu. Jelatini at, ekeri azna att. Pembe, ho kokulu ve hayli tatlyd. eker aznda erirken, tuhaf, ok tuhaf bir ey oldu. nce boya53

rn kucandaki gzel sevgilinin tedirgin bir suskunlua raptolmu dudaklar, derken etrafta pembe olan ne varsa, birer ikier kendini gstermeye balad. Agripina derhal teki bonbonlara uzand. Her seferinde muhakkak, neli olduunu soruyordu kocasna. Sanlar limonluydu, krmzlar tarnl; yeiller naneliydi, turuncular mandalinal; kahverengiler karamelliydi, bej olanlarsa vanilyal. Sonra da tadyordu. Sar eki bir renkti, krmzysa keskin; yeil yakcyd, turuncu ise mayho; kahverengi kekremsiydi, bej ise buruk. Bylece her yeni bonbonla birlikte, Agripina Fyodorovna Antipova'nn stanbul'da brakt renkler teker teker geri dndler. Duvara dayal yatann, camn nnde duran yaz masasyla sandalyenin, zerinde eit eit ilacn durduu kiraz aacndan komodinin, Meryemana ikonasnn ve boynundaki kolyeden sallanan Aziz Serafim'in sert ehresinin birer birer canlann izledi. aknlktan eli ayana dolaarak pencerelere kotu ve orada grd manzara karsnda donakald. Renkler her yerdeydi. Kliniin bulunduu tepenin yamacndan balayarak ufuk izgisine kadar uzanan balar yakc, kaln kabuklu iri zm salkmlarn sepetlere doldururken arklar mnldanan kyl kadnlarn elbiseleri mayho, dallarnda tiz sesli gkard kular barndran aalar keskin, gkteki gne ise ekiydi. Renkler her yerdeydi ama ieride, dars kadar ok renk yoktu. O anda aklna bir fikir geldi. Geri dnp, yedii bonbonlarn jelatinlerini toplad. Bir de jelatinden gzlklerle bakt yllarn geirdii klinie. Bu souk, ta binann koridorlarnda, odalarn duvarlarnda, doktorlarn nlklerinde, hemirelerin sabrl bir tebessmle talanm solgun yzlerinde, sabah akam ikier tane yutmak zorunda olduu haplarn iinde, hizmetilerin gnar deitirdii araflarda, her yemekte nne konan tatsz tuzsuz bulamalarda hkm sren tekdze beyazl bir rpda silip kendi renklerine boyayan jelatinlerin birini brakp birini aldka, sadece etraf deil, karsnda durmu gzlerini ondan ayrmayan yal adam da renkten renge brnyordu. Deimeyen tek ey, adamn yzndeki kayg dolu ifadeydi. Durmad Agripina. Durmad gibi, jelatinleri ikier er st ste koyarak yeni renkler elde etmeye koyuldu. Birka farkl denemeden sonra krmz ile maviyi st ste getirip gzne tuttu ve tm
54

dnyann tepeden trnaa mora kestii ana tanklk etti. Hrltl bir lk kt dudaklarndan: Is-tan-bul! Bulmutu. 19 yanda, karnnda kk, srtnda byk bir ikinlikle, o pis kokulu geminin gvertesinden baktnda, sisin ardna sakland iin gremedii rengin ne olduunu bulmutu. Renkler ve meknlar koleksiyonunda, stanbul'un rengi mordu; kurun kaplanm kubbelerden yansyan gz kamatrc gnein damla damla lekeleyip, pene pene kavurduu menevili bir mor. Bu melun rengi hatrlyordu. Dne dne, tekrar tekrar, kesik kesik sayklamaya balad. stanbul! Sanki ayn ismi yzlerce kez tekrar etmiyor da, yzlerce tekrardan oluan tek bir ismi bandan sonuna kadar sabrla heceliyordu. Pavel Pavlovi Antipov dayanamad; karsnn ellerini avularnn arasna alarak, "Agripina," dedi "stanbul'u mu hatrladn?" Takip eden gnlerde Agripina Fyodorovna Antipova kendini gen, bulunduu yeri de stanbul zannetmeye balad. Ara sra Trke kelimeler dklyordu azndan. Avu ileri terliyor; akl bir gidip, bir geliyordu. Gittiinde, yllar sonra stanbul'a dnyor, geri geldiinde ise bir parasn orada brakm oluyordu. Durumunda hibir dzelme kaydedilmiyor; geen her gn, hem sebatla bir ncekini tekrarlarken, hem de baka bir tekrarnn olamayacan, yaknda sona varlacan fsldyordu. Bu ekilde lmemeliydi; byle erken ve geride tanmaz ykler brakarak ayrlmamalyd bu dnyadan. Buralarda yapacak ii kalmam ve artk gereinden fazla yaam olan Pavel Pavlovi Antipov, uykusuz bir gecenin sabahnda, gn aarmadan geldi klinie. "Agripina," dedi "tekrar stanbul'a gidelim ister misin?" Ve onun adeta mstehcen bir ey iitmiesine kzararak glmsediini grdnde, bunun sakl bir "evet" olduuna hkmetti. yle bir ey yapmalyd ki, karsnn lm, vaktinden ve kendininkinden ok daha evvel olsa bile, en azndan imdiye dein srdrd hayattan daha gzel olmalyd. te bunun iin, onun gencecikken horlanp ezildii, kk ve yenik dt ehre yllar sonra geri dnp, bunca gecikmilie ramen o gnlerin acsn karabilmesine imkn tanmalyd. Vaktiyle orada mahrum kald zevkleri, tadamad lksleri, ulaamad sevinleri bir bir nne sererek, bu eksik gdk hikyeyi huzur iinde tamamlayabilmesini salamalyd. Ka55

rarn vermiti. Agripina, kalan mrn bu klinikte deil, stanbul'da geirmeliydi. stelik, ne mlteci ya da srgn, ne snt ya da yaban, ne de misafir ya da kirac vasfyla. Bakalarnn stanbul'unda deil, kendi stanbul'unda olmalyd; bizzat evsahibesi konumunda.
***

Geldiler. Geldiler ama ne ehir onlar, ne de onlar ehri ilk grte tanyabildiler. Otellerde fazladan bir gn bile kalmak istemeyen Pavel Pavlovi Antipov hi vakit kaybetmeden, uygun bir ev aramaya balad. Buradaki yasalarn yabanclarn ev satn almalarna mani olup olmadn bilmiyordu henz. Bilmese de, bir menfaat ya da avanta uruna tynetinin ibresiyle her an oynamaya hazr bunca insan varken bu dnyada, yolunun tkanmayacandan, yle ya da byle akacak bir mecra bulabileceinden phesi yoktu. Ama on gn iinde karsna kan frsat, beklediinden de te oldu. Kaldklar otelin sahibinin davetlisi olduklar bir akam yemeinde, masada yan yana dtkleri bir tefeci, ehrin en mutena semtlerinden birinde yapmna balanm ama yakn zamanda sahibinin beklenmedik iflas nedeniyle inaat yarm kalm bir apartmandan sz ettiinde, ayana kadar gelen bu frsat karmamas gerektiini hemen anlad. Ertesi gn ilk i, bahsi geen inaata gitti. Tefecinin anlatt gibi yarm filan deildi inaat; ortada temel atma ukurundan baka bir ey yoktu. Ama bylesi daha iyiydi, ok daha iyi. Ardndan, 1920'lerin banda kendileriyle ayn kaderi paylaan ama burada kalp Trk vatandalna geen Beyaz Ruslarn izini srmeye balad. Hukuki ilemlerin kolaylkla srdrlebilmesi iin, bir Trk vatandann isminin kt zerinde belirmesinde fayda gryor ama kendisiyle ayn kkten gelmeyen kimseye gvenmiyordu. Sonunda, yaptklar narin abajurlar Asmalmescit'te atklar ufak dkknda satarak geimlerini salayan ve yaklak yirmi sene nce Trk vatandalna gemi, sessiz sedasz bir kar-kocayla anlat. Onlarn sfr hisseye sahip olduu paravan bir irketin zerine yapld apartman. Pavel Pavlovi Antipov'un rk tahtaya basmaya niyeti yoktu; ince ince hesaplad, gani gani dedi. Baka koullar
56

altnda, oka zaman ve bolca zahmet gerektiren ilemleri, kesenin azn aarak hzlandrd. Gnln alabilmek ve syledii yalanlara daha kolay kanmasn salamak iin, yklce bir miktar paray da Fransa'da kalan kadnna brakmt. ikyeti deildi. Yllardr ilk defa, hesap kitap yapmadan etrafna para sayordu. Fransa'dayken ailesiyle ortak i yapt bir stanbul Ermenisi mimarla anlat. Masraftan kanmad. Kullanlacak tm malzemeleri denetleyip, her gelimeden annda haberdar edilmek istiyordu. Zaman zaman apartmann giri kapsnn, bahe duvarlarnn, balkon demirlerinin, cephe sslemelerinin, merdiven kvrmlarnn ya da giriteki mermerlerinin nasl olmas gerektiini karsna dant olsa da, kendi bildiini okudu daima. Zaten Agripina da, pek hevesli grnmyordu bylesi ayrntlarla uramaya. stanbul'a geldiinden beri, vaktinin ounu, bir an bile yanndan ayrlmayan Arap hizmetisiyle, Alsace'l bakcsnn didimelerini dinleyerek ya da otel odasnn penceresinden denizi seyrederek geiriyordu. Boaz'n sularn seyrederken yzne yerleen ifade, Fransa'daki kliniin penceresinden zm balarn seyrederken taknd ifadeden farkl deildi. Bebeklerini defnettikleri topraa dndklerine sevinmie benzemedii gibi, zaman zaman hangi ehirde olduunu dahi kartryordu. Ama mutsuz grnmyordu. Titrek, rkek bir yamur bulutu gibi hem alamakl, hem de hibir eye demeden, hibir eyden etkilenmeden seyrediyordu stanbul'un zerinde. Oysa Pavel Pavlovi Antipov'a gre, karsnn dnyadan yaltlml, hastalnn deil, masumiyetinin deliliydi. Grd geirdii savalarda, farkl farkl uluslardan askerlerin cepheye srldkleri zaman, ilerinde tek bir masum dahi olduu takdirde balarna kt bir ey gelmeyeceine, onun hatrna hepsinin canlarnn balanacana inandklarna tank olmutu defalarca. imdi koca bir mrn muhasebesini tutan vicdann rahat ettirmek iin kt bu tuhaf yolculukta, kendi de benzer bir inanla snyordu karsnn ardna. D duvarlar batan aa klrengine, pencere ereveleri ve balkon demirleri de, ondan daha koyu ve daha ak olmak zere grinin iki ayr tonuna boyanp, yabani bir sarmak gibi ift kanatl giri
57

kapsn evreleyen ince sslemeler de tamamlandnda, apartman gzkamatrc gzellii ve el dememiliiyle kverdi ortaya. Pavel Pavlovi Antipov'un srar zerine, modas oktan getii halde Art Nouveau tarznda yaplan binann en arpc zellii, katlardan hibirinin bir dierine benzememesiydi. Giri katndaki daireler, balkonsuzluklar telafi edilmek istenmiesine, dierlerinden ok daha byk pencerelere sahiplerdi. Balkonlara gelince, bunlar da kattan kata deiiyordu. kinci katn balkonlan, yarm daire halinde dar doru uzanmken; nc katn balkonlar ie gmldnden, dardan grlme kaygs olmadan rahatlkla oturulabilirdi burada. Drdnc katn balkonlarnn kenarlar, ikinci kattakilerinki gibi demir parmaklklar yerine, zerleri iek biiminde kabartmalarla bezenmi ve her iki ucuna da gerek ieklerin yetitirilebilmesi iin iki byk mermer saks ilitirilmi bir ta duvarla evrelenmiti. Aradaki farkllklar ylesine arpcyd ki, insan bunlara bakarken, apartman sakinlerinin hem ayn mekn paylatklarn, hem de ayn yerde yaamadklarn dnmeden edemiyordu. n cephede, birinci ve ikinci katlarn pencereleri arasna denk den kabartma bilhassa dikkat ekiciydi. Burada bir ember iine oturtulmu ufack kafal, koca gvdeli bir tavuskuu bulunuyordu. Tavuskuunun ikisi sol, ikisi sa tarafna denk den, biri de tam kafasnn zerinden kan be ty, be ayr yne iaret ediyordu. Tylerin ularna irice gzler izilmi; gzlerin etraf da kirpii andran incecik, elimsiz izgilerle bezenmiti. Biri ge ynelen, drd dnyann drt ayr ynne bakan tylerinin aksine, tavuskuunun kafas ne eik, aaya dnkt. Bakt yerde, ayaklarnn dibinde, aadan geenlerin kolay kolay seemeyecei beyzi bir erevenin iinde kar kocann isimlerinin ba harfleri ilenmiti. "Ona ne isim vereceksin?" dedi karsna apartman gururla gsterdiinde. Yasemin kokulu bir meltem tatl tatl eserek aralarna girdi ve Pavel Pavlovi Antipov'un azndan, onun syleyemediklerini dillendirdi: "Agripina, ite senin gzleri klrengi bebein. Seni hep ok sevecek ama verebileceinden fazla sevgi beklemeyecek karlnda. Tamamen ve sadece sana ait olacak ama kendini ona adaman istemeyecek. Asla mzmzlanmayacak, alamayacak, hastalanmayacak ve lmeyecek. Hi bymeyecek. Sen onu terk etme58

dike, o seni terk etmeyecek. Sen ne dersen yle anlacak. Ona ne isim vereceksin?" Agripina Fyodorovna Antipova, meltemin sylediklerini heyecanla dinledi. Birka dakika suskun kalp iyice dndkten sonra, gzleri l l cevap verdi: "Bonbon!" Pavel Pavlovi Antipov, bir uzun an boyunca akn bakakald karsna. Sonra onun neden bahsettiklerini anlamadna hkmedip, sorusunu tekrarlad. Ama bu sefer birka isim nerisinde bulunmay da ihmal etmedi. Anavatanlarna atfta bulunan isimler seebilirlerdi; veya yle 1920'lerin stanbul'unu hatrlatacak bir kelime, o gnlerin ansna. Ya da daha iyisi, buraya ikinci gelilerinin bir ncekinden ne denli farkl olduunu gsteren isimler semekti. "Zafer" isabetli olurdu mesela; ya da "Onur", "Bahtiyar", "ahika", "Hatra" veya "Sergzet", "Serencam", "Serdengeti". Keza "Unutma Beni Apartman" olabilirdi bu. Ya da "Kavuturan", "Bartran", "Sevindiren". Yzlerce manidar isimle talandrabilirlerdi baarlarn; talandrmalydlar da, bunca emek ve cefa ve para vard ardnda. Agripina Fyodorovna Antipova, uysal bir tebessmle dinledi kocasnn dkt dilleri. Ama cevab hi deimedi.
***

Pavel Pavlovi Antipov ve Agripina Fyodorovna Antipova, 1 Eyll 1966'da Bonbon Palas'n 10 numaral dairesine tandklarnda, tm gkyz dolgun, hantal, kuruni bulutlarla kaplanmt. Tanr'nn hi parlak jelatinli bonbonu kalmam gibi, tm dnya ayn yavan renge brnmt. Agripina, peinde Arap hizmetisi ve ask suratl Alsace'l bakcsyla evi yle bir yarm yamalak dolatktan sonra doruca balkona gitti. ift kanatl kapy at, balkona kt. ehir tam karsndayd. Deimiti, hem de ok. Gzelliini hep iten ie kskand hemcinsini yllar sonra karlatklarnda solmu, km, prsm bir halde bulan bir kadnn kem memnuniyetiyle bakt stanbul'a. Sonra, gl bir poyraz esti; kendi sureti gzlerinin nnden geti; zihni buland; gzleri buuland. Ama tm bunlara ramen hl ayn ekilde mutlu mesut glmsemeye devam ettiini fark etti. O srada Pavel Pavlovi Antipov da balkona k59

m, kvanla karsnn yzne yerleen tebessm seyrediyordu. Ne kadar da mutlu grnyordu! Demiti ite, demiti bunca zaman sonra bu ehre geri dnmeye. Erkekler, bilhassa Pavel Pavlovi Antipov gibi hayatn mulaklklarndan kendi dorularn mutlak surette teyit etmesini bekleyenler, yanlarndaki kadnn tatminkr mutluluunu da baarlarnn delili olarak grmeyi severler. Birka gn evvelinin yasemin kokulu melteminin yerini gl bir poyrazn ald o stanbul akamnda karsna bakarken, Pavel Pavlovi Antipov da kendisiyle gurur duyuyordu.
***

Zaman Pavel Pavlovi Antipov'un korkularn hakl kard. Kars ondan nce ld. Alsace'l bakc ile Arap hizmeti de hemen ardndan Fransa'ya geri dndler. Ama Pavel Pavlovi Antipov bir yere ayrlmad. Agripina'y yitirdikten sonra iki sene Bonbon Palas'n 10 numaral dairesinde tek bana oturdu. ldnde ne bir eksik, ne bir fazla, tam tamna 100 yandayd. Bylece 1972 senesinde Bonbon Palas, Pavel Pavlovi Antipov'un gayri meru kzna kald. Paris yaknlarndaki byk kr evinde, ei ve sonuncusunu 40 yanda dnyaya getirdii 4 ocuuyla yaayan Valerie Germain, varl yanksz bir boluktan ibaret olan babasnn cenazesine gelmeyip, onun Agripina ile yan yana yatt mezarla ayak basmad gibi, bu beklenmedik mirasa kar hep ayn lde kaytsz kald. Ne o zaman, ne daha sonra merak edip apartman grmeye geldi. Hayli tamahkr ama bir o kadar da iinin ehli bir Trk emlaknn yardmyla tm daireleri kiraya verdi ve banka hesabna her ay dzenli olarak para yatrld mddete hibir eye karmayp, ileri uzaktan yrtmeyi tercih etti. Ne var ki, 10 numaral daireyi kiraya vermesinin zerinden hafta gemeden, zenli bir elyazs ve muntazam bir Franszcayla yazlm ksa bir mektup ald kiracsndan. Daireyi tutan kadn, Pavel Pavlovi Antipov'un ve karsnn kiisel eyalannn halen orada durmakta olduunu haber veriyordu. Eyalar sayca fazla ve pahaca kymetli olduu iin, ev sahibesinin bizzat gelip durumu grmesinde fayda olduunu belirtiyor; ama eer bu mmkn deilse, bir nak60

liye irketiyle anlap, noksansz hepsinin Fransa'ya yollanabileceim, kendisinin de bu ilemlere yardmc olabileceini ekliyordu. Valerie Germain gsterilen ilgi iin teekkr edip, istemeden de olsa byle bir skntya yol at iin zgn olduunu belirttikten sonra, bahsi geen eyalarn hibirini almay dnmediini kesin bir dille ifade etti cevap mektubunda. Kiracs, bunlarn arasndan istediklerini diledii gibi kullanabilir ya da bakalarna verebilir, istemediklerini de kaldrp pe atabilirdi. Karar tamamen ona brakyordu. Tabii eer eyalar evden kartmak iin herhangi bir masraf yapmak durumunda kalrsa, bunu da kiradan dmeye hazrd. ok gemeden bir mektup daha geldi. 10 numaral dairedeki kadn, eyalar pe atmaya kyamayacam, hepsinin muhakkak muhafaza edilmesi gerektiine ve ev sahibesinin onlar grdnde kendisine hak vereceine inandn belirtiyordu. O gn gelene kadar hepsine emaneten bakmaya hazrd. Mektubunun sonuna, szn ettii eyalarn neler olduunu tek tek ayrntlaryla sralayan yz seksen bir maddelik bir liste eklemi; bir de siyah-beyaz fotoraf ilitirmiti. Bonbon Palas'n fotorafyd bu; tamamlanmasnn hemen ardndan, henz kimse tanmamken ve muhtemelen Pavel Pavlovi Antipov tarafndan ekilmiti. Fotorafta renksiz ve suretsizdi apartman. Hi insan yoktu iinde; ne pencerelerinde ya da balkonlarnda, ne de kaldrmlarda ya da sokakta. Bir sava ocuu gibiydi. Tm yaknlarn yitirmi; bydn grecek gzlerden yoksun kalmt. Ve mekanszd adeta. Etrafnn nasl olduu, bulunduu ehrin neye benzedii hakknda tek bir ipucu bile sunmuyordu. Dnya zerinde herhangi bir yer olabilirdi buras. imdiki zaman dnda herhangi bir zaman... Valerie Germain bu fotoraftan holanmt. Uzun bir mddet onu, alveri listeleri, denmesi gereken faturalar, kalori cetvelleri, yemek tarifleri, tatil kartpostallar ve ocuklarnn izdii resimlerle beraber buzdolabnn kapanda asl tuttu. Sonra ocuklar byd, ya ilerledi ve Bonbon Palas'n fotorafn bir zaman, bir yerlerde, kaybetti.

61

imdi...

3 NUMARA: KUAFR CEMAL & CELAL

"Allahm ne gnah iledik de bu kokuyu verdin bamza. Resmen pn iinde yayoruz. Yaknda evrim geirip, horozlar gibi einmeye balayacaz." Bunlar syleyen Cemal'di ve Cemal ne zaman bir eyler anlatyor olsa, kimi iten, kimi ltfen, kadn glleri ona elik ederdi. Ama bu sefer yle olmad. Aksine, o szlerini bitirir bitirmez, glle gibi bir sessizlik kt kuafr salonuna. Byle som sessizlikler nadiren yaanrd burada. Bunun iin, her biri bal bana imknsz saylabilecek pek ok hadisenin, mucizevi biimde ayn ana tesadf etmesi gerekirdi. Ana caddenin trafiine taklmamak iin, kestirme olsun diye pepee Jurnal Sokak'a saparak buray da Arap sama eviren arabalarn kulaklara ziyan kornalarnn; ke banda sergi am karpuzcunun ve onun, klstr kamyonetiyle yaklak yirmi dakikada bir ayn noktadan geecek surette durmadan semti turlayan hoparlrl rakibinin; tabii bir de on metre ilerideki, apartmanlar arasna skm, iki salncak, bir tahterevalli, bir de demirleri gnete ok abuk snd iin yazlar sac gibi alev alev yanarak, kayanlarn poposunu yakan kytrk bir kaydraktan mteekkil oyun parkn dolduran ocuklarn, aralarnda anlamasna aniden ve hep birden seslerini kesmeleri gerekirdi mesela. Ama kuafr salonunun iindeki grlt kaynaklar, d dnyannkileri aratmayacak kadar bol olduundan, hakiki bir sessizliin ksa sreliine de olsa hkm srebilmesi iin burada, esas fevkaladelikler ierde gereklemeliydi. Kede srekli ak duran ve hep ayn. mzik kanaln gsteren televizyon bir anlna da olsa susmalyd mesela - bu da ancak elektrikler kesildiinde jenaratrn almasna kadar geen o birka dakika boyunca ya da yanllkla mterilerden birinin kumanda aletinin zerine oturmasyla
65

sz konusu olabilirdi. Kk fn makinelerinin bartkan rzgr, saydam sadrazam kavuklar gibi mterilerin tepelerine oturtulan byk kurutma makinelerinin tekdze uultusu, ierideki mutfakta hi durmadan kaynayan semaverin fokurtusu, tavanda dnp duran vantilatrn mekanik homurtusu, rfleli boyal tutamlara tek tek sarlan alminyum folyolarn trts, sra sa ykamaya gelince alan musluklarn rlts, aniden kafasna tutulan bu suyu ya fazla scak ya da fazla souk bulan bir mterinin drdn, manikr trpsnn trnaklara srtnrken kard uyuz vzlt, dipteki ada odasndan ykselen czrtlar, yerdeki sa krpklarn sprmek iin ikide bir karlan fara ile sprgenin hrts ve gn boyu kh yeni yeni katlmlarla canlanan, kh durgunlap tavsayan ama hibir zaman bir sonuca balanmayan, tamamna ermeyen sohbetler, ayn anda kesilip, bir es vermeliydi ki, kuafr salonunda mutlak ve halis bir sessizlik salanabilsin. Tabii btn bunlar olsa, olabilse bile, bir de Cemal'in dilini kesmi olmas gerekirdi her eyin stne. Ama dnya mucizelerle dolu bir yerdir. En azndan Bonbon Palas yledir. Ve ite birdenbire nereden geldii mehul, topak topak sessizlik bulutlar, ardna kadar ak pencerelerden ieri doluup, ses geirmez bir rt gibi yumuack rtlmt tm grlt kaynaklarnn zerine. O duru sessizlikte usulca, huzurla iini ekti Celal. Sevmiyordu hengameyi kargaay, sabah akam car car konuulmasn. Elinden bir ey gelmiyordu ama. Ne de olsa, zbez kardei, tek yumurta ikiziydi gnboyu maruz kald mr trps tarrakann tetikleyicisi. ok konuuyordu Cemal. Her zaman konumaya hevesi ve anlatacak eyleri oluyordu. Hl bir trl dzeltemedii ve bundan sonra da kolay kolay dzeltebilecee benzemedii krk dkk aksanna aldrmadan, gn boyu mterilerle ene alyor, gz devaml televizyonda, kan tm mzik kplerine amur atyor, durmadan raklar paylyor, bakalarnn konumalarna kulak kabartp, ona buna laf yetitiriyor ve tm bunlar belli bir sraya koyarak deil, ayn anda yapyordu. Gene de pek fazla kzamyordu ona. Kk kardelerinin ocukluklarnn kendilerininkinden daha zor getiine hkmetmi pek ok insan gibi, Celal de mfikane bir sevgi besliyordu buuk dakika farkla peisra dnyaya gelen ikizine. ocuk yata ayr d66

mlerdi birbirlerinden. Celal kyde annesiyle kalmt - boucu ama sevgi dolu, snrl ama korunakl bir rahmin iinde, hep ait olduu yerde, kendi kkleriyle; Cemal ise babasyla birlikte Avustralya'ya gitmiti - zgr ama savunmasz, sonsuz ama yapayalnz bir evrende, yabanclad bir dilde, hep yar yerleik, yan gebe yaamak zere. Hoyrata ayrlan yollar, birbirlerinden tamamen bihaber katettikleri genlik dnemlerinin ardndan, Cemal'in beklenmedik dnyle yeniden kesiivermiti. Tm akrabalar, onun memleket hasretinden dndne hkmetmi; bu suretle, yllar evvel annesinin cenazesine gelmemekle gsterdii vefaszl bir nebze de olsa balamlard. nk lkelerin ahvali, vatandalarnn alglaryla oynar durmadan. Azgelimi lkelerin insanlar, gelimi lkelerde yaadktan sonra, hele hele oraya ait olduklar halde, kendi aralarna katlanlar sevmeyi sever. Cemal de stanbul'a dner dnmez, din deitirip Mslman olmu Hristiyanlara, Trkiye'ye yerleen yabanclara, her sene sektirmeden tatillerini burada geiren turistlere ve bilhassa, Trklerle evlenip, ocuklarna Trke isimler koymay kabullenmi Batl gelinlere vakfedilmi ayrcalkl sevgiden bol bol nasiplenmiti. Oysa iin asl, o, yurdunu Avustralya olarak grd gibi, Trkiye'den de, Trklerden de pek holanmyordu. Hele Trk kadnlar! Darack omuzlar, geni kalalar, yukardan aaya ftursuzca genileyen kalplaryla her biri kk, bakmsz birer armuttu. stelik sa konusunda da olduka muhafazakr saylrlard. Hep ayn kesimler, ayn renkler. Salarn yle ksack, erkek gibi kestirene rastlamamt daha. Vcutlarnda tek bir kl bile barndrmaya tahamml edemeyenlerin, salarn ksaltmaya gelememeleri amma da tuhaft. Yo, hayr, burada olmaktan honut deildi Cemal. Gene de bir yere gitmeyiinin yegne sebebi, ikizinin Trkiye'ye aklm olmasyd. Geride kalan yarsnn, tek bir harfle ayr dt ismin, benliindeki kapanmayan gediin hatrna dnmt. Onu bu topraklardan koparabilse, alp Avustralya'ya gtrrd phesiz. Ama Celal'in kendisiyle beraber gelmeyeceini, memleketinden baka bir yerde yaayamayacan iten ie sezdiinden, bunca sene sonra pilisini prtsn ve biriktirdii tm paray toplayp, stanbul'a yerlemekten baka are bulamamt.
67

Celal'e gelince, bunu ona hibir zaman itiraf edemeyecek olsa da, ikiziyle karlat an derin bir sknt duymutu iinde. Havaalannn d hatlar terminalinin yolcu bekleme blmnde dikilirken, nce aknlkla, sonra utanla bakakalmt kollarn am, sevin nidalaryla kendisine doru koturan kvrck sal, koca burunlu, iri gbekli adama. Ne kadar acayip giyinmiti: zerinde boy boy kanguru resimleri olan gayriciddi bir tirt, altnda crtlak yeil bir ort ve en korkuncu da o kll, pembe, irkin ayaklarn insann gzne gzne sokan deri sandaletler. Ne kadar hareketliydi: bir kelime anlatmak iin on tane el kol hareketi yapyor, pata kte birilerine arpyor, bir eyleri deviriyordu. Ne kadar ok konuuyordu: gzyalar iinde bir daha ayrlmayacaklarna dair okkal yeminler ediyor; ipe sapa gelmez planlardan sz ediyor ve lanet olsun, hi susmuyordu. Durmadan anlattklarna baklrsa, yannda getirdii paray sermaye edip, ortak bir ie girimeye niyetliydi. Bavullarn tayan kardeine sarlp, yanaklarna vantuz gibi pckler yaptrdktan sonra, ipten dmemek iin dengesini salamaya alan acemi bir cambaz gibi kollarn saa sola sallayarak, "ite muhteem ikizler!" diye barmt havaalannn ortasnda. "in ne olduu o kadar nemli deil. Yeter ki ayrlmayalm artk. karsak beraber karz, batarsak da beraber batarz!" Yerin dibine geen Celal ise, daha imdiden batm gibiydi. Kesif bir endieyle bakakalmt hi mi hi tanmad, yabancdan daha yabanc olan yansmasna. Byle belirsizliklere gzn karartp girecek biri deildi Celal ama ikizinin cokusu karsnda yrei yufkalatndan pek fazla ayak direyememiti. Ve sra her birinin elinden ne i geldiini anlamaya geldiinde, ummadklar bir tesadfle sarslmt her ikisi de: birbirlerinden ayr ve bihaber geirdikleri zaman zarfnda, farkl farkl sebeplerden ve yollardan da olsa, ayn meslei icra etmilerdi. Celal kadn kuafryd; Cemal ise kadn-erkek ayrmnn yaplmad bir kuafrde yllarn geirmiti. Bu keif, Cemal'in takn cokusunu ikiye katlamt annda. "kiz kuafrler!" diye haykrmt kvanla; sonra da farkl bir ey sylyormuasna, daha da byk bir heyecanla yanklamt kendini: "Kuafr ikizler!" Yzndeki sonsuz memnuniyeti gren de Tanr'ya yazd uzunca dilek listesinin tek tek tm maddelerinin bir anda gerekletiini sa68

nrd. Arkanl kardei bir kuafr salonu amann artlarn eksilerini hesaplayadursun, o byk bir evkle kollar svayp, yer aramaya balamt bile. Houna giden bir fikir bulunca deli fiekleen, her ne yaplacaksa bir an nce yapmak iin yanp tutuan Cemal'in admlarn dikkatlice atmas bugn bile pek dk bir ihtimalken, stanbul'un ne menem bir ehir olduunu bilmedii, bilmeye de gerek duymad o gnlerde, imknszdan da teydi. Bir hafta bile gemeden, kuafr salonu iin ihtiya duyduklan yeri kiralamt bile; hem de bir senelik kiray pein deyerek. Buras, ykseke bir arazide, kaak yaplm bir apartmann nden baknca ikinci katnda, arkadan bakldnda zemininde kalan, boaz manzaral bir daireydi. Celal daireyi grr grmez, ikizinin buray tutmasnn esas sebebi olduunu anlad manzarann, kadn mteriler iin hibir nem tamayacan anlatabilmek iin bo yere rpnd. Tandlar ve aylar boyunca sinek avladlar. Derken saanak yamurlar balad; salonu drt kere su, bir keresinde de, geride braktklar izlerden sokak kedileri olduklarn tahmin ettikleri birtakm mahlklar bast. Beinci ayn sonunda nihayet, suya ve tye bulanm eyalarndan kurtarabildiklerini ve Cemal'in aceleye gelmi yatrmndan artakalan paralarn toplayp, bir kez daha denemeye karar verdiler. Bu sefer yeri Celal seecekti. O da uzun uzun aradktan, mevcut artlardaki tm seeneklerini ince ince tarttktan sonra, olduka canl bir semtte, ilek bir caddeye alan ayak alt bir sokak zerinde, bir hayli eski ve bakmsz ama vaktiyle pek heybetli olduu aikr, kl rengi bir apartmann bahe katndaki kiralk dairenin kendileri iin en uygun yer olduuna karar verdi. "Ne tuhaf, deil mi?" dedi buradaki ilk i gnlerinde Cemal. "Ben gevezenin tekiyim ama gittim ssz bir mahallede yer buldum. Sense hep suskunsun ama gidip grltl bir yer setin. Demek sadece birbirimize deil, kendimize de ztmz!" Oysa bu ztlk, bundan sene nce birlikte katldklar Marmara Blgesi 19. Geleneksel Kuafrler Yarmas'nda ekilmi; sonra da Cemal'in srar zerine bytlp erevelenerek girite tam karya aslm 50x60 cm fotoraflarna yansmyordu btnyle. Geri o gn Cemal zerinde turuncu papaanlar olan bir tirt, Celal ise mat haki bir gmlek giymiti ama ite sonuta, her ikisi de ay69

n sa modelini yaparak yarm ve finale kalamadan elenmilerdi. En sevdikleri modeldi oysa: ensesinden bir tutam sa kvrlan bakr kzl, kaln rgl, geveke tutturulmu topuz. kisinin farkl farkl zamanlarda, baka baka mankenlere bu topuzu yaparken ekilmi fotoraflar arasndaki benzerlik artcyd. Mteriler, fotoraflara bakp bakp, aralarndaki farkllklar tek tek ve tekrar tekrar bulmaya baylrd. Hem zaten kadn kuafrlerinde her ey ve herkes srekli kendini tekrarlar. Darda telala kendi kuyruunu kovalayan zaman, kapdan ieri girer girmez hantallap yavalar ve yaz scanda asfalttan ayakkabnzn altna yapm pis bir sakz gibi ektike uzar, ektike uzar, ektike... Tekrarlarn en gzel yan, tandk olmalardr; onlarn ortasndayken, kendini bildik bir meknda, krk yllk dostlarnn arasndaymasna gvende hisseder insan. Kadn kuafrleri baka hibir iyerine kolay kolay nasip olmayacak rehavetlerini, tekrarlarnn arknn srekli dnyor olmasna borludur. Mteriler buradayken yaptklar her eyi daha evvel pek ok kez yapm olabilecekleri gibi, daha sonsuz kez de tekrarlayabilirler. Tm kuafr kataloglar ayndr, ama olsun, gene de hepsine tek tek baklr. Elden ele dolaan kadn dergileri asla sonuna kadar okunmaz, geliigzel kartrlr. Ayn ksmlara tekrar tekrar dnmekte beis yoktur. Aynann nndeki kadnlar durup durup birbirlerini szer. ki sz arasnda, ok byk bir deiiklik olmaz szlen kiilerde ama olsun, gene de dnp dnp baklr. Gazeteler sayfa sayfa okunmaz, batan sona sondan baa taranr da taranr; aylar hep yarm kalr, sour, tazelenir, yeniden yarm kalr, yeniden sour; sregiden sohbetler orasndan burasndan kesilir,'konudan konuya atlanr, ayn eyler silbatan konuulur, ayn kl'ipler kar televizyonda, blk prk izlenir; ayn arklar ve arkclar hakknda dne dne ayn yorumlar yaplr... hibir ey bandan sonuna kadar tek sefer ya da tastamam yaplmak zorunda deildir. Nasl olsa bir tekrarlar silsilesidir yaam; ba ve sonu yoktur. Bermutad devam edecektir. Dnyann bir dibi, kyametin gelecei varsa bile, siz kadn kuafrndeyken almayacaktr srafil surunu. stanbul'da her an her saniye bir deprem bekleyebilirsiniz. Ama kadn kuafrndeyken deil. Orada deil. Duvardaki fotoraflarn arasndaki farkllklar da, durup durup
70

tespit edilirdi mteriler tarafndan. Ne de olsa kadn gz, benzerliklerden evvel ayaklklara meyleder ou zaman. Havuzun kenarnda yan yana dizilmi, at kuyruklu, mavi mayolu be gzel gen manken fotorafn saniyeliine gsterin bir erkee. Grd resim muhtemelen u olacaktr: (havuzun kenarnda durmu, at kuyruklu, mavi mayolu gen gzel bir manken) x (5). Ayn fotoraf, gene saniyeliine, bir kadna gsterin bu sefer: Grd resim muhtemelen u olacaktr: havuzun kenarnda kimi daha dik, kimi daha kambur, at kuyruu kimine gitmi kimine gitmemi, mavi mayo kimini zayf kimini butlu gstermi, kimi gzel ama kimi daha gzel be adet manken. Ne var ki, Cemal ile Celal'in Marmara Blgesi 19. Geleneksel Kuafrlk Yarmas'nda ekilmi fotoraflar sz konusu olduunda, kadn gz bile zorlanyordu aradaki farkllklar bulmakta. zerlerine geirdikleri giysiler ve Cemal'in gm taklar bir kenara braklrsa, yzlerindeki ifadeye kadar her eyleriyle aynlard. Kafalann ayn biimde yana doru yatrmalarndan, salarn yaptklar mankenlerin zerine eilme alarna, yaptklar ii ne denli ciddiye aldklarn gstermek istercesine kalarn atp alnlarn krtrmalarndan, parmaklarn bklerine kadar... Gene de gzlerden kamayan kk bir farkllk vard: Cemal alt dudan snyordu hafife - belki kardei kadar iyi bir kuafr olmadn bildiinden, belki ensesinden bir tutam sa kvrlan bakr kzl, kaln rgl topuzlar onun kadar sevmediinden, belki de o anda akl fikri iini bir an nce bitirip, yiyecek bir eyler bulmakta olduundan. Trkiye'ye dndnden beri her trl hamur iini hapur hupur gtren, boazna hayli dkn Cemal ile yemek denildiinde hep orba anlayan, neredeyse ku kadar yiyen Celal'in csselerinin nasl olup da ayn, hem de tpatp ayn kalabildii, kuafr salonunun gediklilerinin bile zebileceklerini sanmadklar bir muammayd. Ama i mesleklerini icra edi biimlerine gelince, ikizlerin arasndaki benzerlikler biter, farkllklar ne kard. Bu sebepten, Cemal'in mterileri farkl, Celal'inkiler farklyd. Tabii ayn mterinin gnne gre, birini deil dierini tercih ettii de vakiydi. Her zaman Cemal'le ene yartrmaya baylanlar bile, belli zamanlarda salarn illa ki Celal'e yaptrrlard mesela. Bilhassa nian, dn,
71

kutlama gibi zel gnler, fevkalade randevular sz konusu olduunda, tum mterilerin tercihi ondan yanayd. Mhim hadiselerin yan sra, acil durumlarn da amaz adresiydi Celal. Salarn evde kend. balarna kesmeye kalk.p da yamuk yumuk kpanlar,' ucuz permalarla yldrm akmtan beter edenler, dolatra dolatra ku yuvasna evirenler, kulaktan dolma kocakar ilalaryla atur utur kurutanlar, oksijenle ap msr psklne benzetenler, sabah boyat l a n rengi akam beenmeyenler, acemi kuafrlerin sallapati denemden ne kurban edenler, olmadk bir modelde kestirip ertesi gn bin piman olanlar da yana yakla Celal'in ellerine teslim ederlerdi karalarn. Onun, kardeininkine zerre kadar benzemeyen mizac byle zor durumlarda devreye girer ve dara den tm mterilerin ime su serperdi. Arbal suskunluu, iine saygs ve tescilli mal aretyle, ne kadar feci durumda olursa olsun kurtaramayaca sa kotaramayaca model olamayaca, hususunda herkes hemfikirdi Hangi mterinin san ne zaman kime yaptrd, iki karde arasnda hibir zaman mesele yaratmamt. Daha pek ok konuda olduu gibi, bu konuda da aralarnda sessiz bir anlama hkm sryor; kendiliinden oluuveren rol dalm inenmedii mddete kimse kimseye gocunmuyordu. Ekseriya, bir kadnn kapdan ien girmesini takip eden ilk iki dakika iinde, derdinin ne olduunu p diye anlar ve karlamay ona gre yaparlard. Gelen mteri yznde aresiz bir ifadeyle ieri dalp, ngraklar, paralayacak kadar sert atysa kapy, Celal yapmakta olduu ii brakp, ar admlarla onu karlar; bir yandan da, gzleri kardakinin sanda kendisini bekleyen sorunun bykln kestirmeye alrd Telaa mahal olmayan sradan durumlarda ise, karlama fasln yapmak Cemal'e derdi. O da, muhtemelen o esnada yapmakta olduu konumay kesip, dozunu bir trl tutturamad bir nezaketle eglp bklerek mteriyi karlar ve eer karsndaki tandksa son geliinden bu yana aray at iin sitem dolu birka laf sokuturmay da hmal etmezdi. Cemal'e kalsa, her kadn her gn en az bir saatini kuafrde geirmeliydi. Ancak kuafr salonunun mdavimlerinden saylabilecei halde bandan .tibaren bir kez olsun sektimeden salarn yalnzca Celal e yaptran bir kii vard. Az evvel aniden ortal kaplayan nadi72

de sessizlikten en az onun kadar huzur duyan biri: Madam Teyze. Bonbon Palas'n en st katnda, 10 numaral dairede tek bana yaayan bu ufak tefek yal kadn, hi aksatmadan on be gnde bir, seyrek clz salarn ularndan aldrtp, dzgnce taratr ve ayda bir de platin sarsna boyatrd. Kuafr salonunun gediklilerinin ilerine dert, dillerine pelesenk olmutu bu mevzu. Platin sars iin fazla yalyd kadn ya da yana gre fazla platin sars. Yetmi sekiz yandayd. Sarn olmak iin uygunsuz bir ya. Hadi oldu, bari bu kadar ciddi, byle ar durmasayd. Vakar mostras. Byle olacana, yle esprili, hi olmazsa az biraz dalgac, felekle hesabn bir trl dremediinden Tanryla hesaplamaya hl gelememi, yaad bohem hayatn parltl izleri gzlerinden okunan, ayp yasak tanmayan, kimseyi de tnmayan, nktedan, aaron, bahtiyar bir ihtiyarck olsayd mesela. O zaman, yakk alabilirdi sa. Ama o, hem namaznda niyaznda haminneler gibi lakalktan uzak, hem cetvelle izilmi gibi prnizam ve kle gibi ar, hem de platin sarsyd stne stelik. Bu kadar kuafr salonunun gediklileri iin fazlayd. Fazlayd nk renklerin ve boyalarn kodlanm dnyasnda kurallar katidir. Herkes bunu bilir. Sarya boyanm salar saygnlkla badamaz. Sarn bir kadn ancak bir koulla delebilir bu kural: eer hakiki sarmsa! Orijinalite, sarnlara zg bir derttir. Kzllar, esmerler, kumrallar ve albinolar salarn diledikleri kadar sk ve olabildiince farkl tonlarda boyatabilir ama asla gnde elli kere bunun hakiki renkleri olup olmad sorusuyla karlamazlar. Sarnlk hevesi, yalana mecbur, hinlie meyyal klar kadnlar. Oysa ok da abuk ortaya kar foyala. Onlar karlanndakini ikna etmeye aladursun, sa diplerinden sinsice srtr hakikat. Heveslisini hilekr, hakikisini asosyal yapar sarnlk. Ama ite, salarnn rengi ya da bu yata makyaj yapyor olmas bile rseleyemiyordu Madam Teyze'nin etrafndakilerde uyandrd saygnl. Katmerli arball ve hametli suskunluuyla onun Celal'in mterisi olaca ve hep yle kalaca daha ilk gnden belli olmutu. Birbirlerini grdklerinde gzlerinin parlayna baklrsa gayet iyi anlayorlard da, her ikisi de nadiren azlarn ap birka kelime ettikleri halde, nasl kaynatklarn kestirmek
73

zordu. Zaten onlara kalsa, her ay karneyle verilmeliydi insanlara kelimeler. Herkes, azndan kan szlerin, tpk itii su, iledii toprak gibi kt kaynaklardan olduunu, konutuka snrl payndan tkettiini bilmeliydi. Fakat ne yazk ki bu leden sonra, en fazla drt dakika srebildi birbirinden sktperest ikilinin dinginlii. Aniden hzla itildi kap, yle bir sarsld ngrak. Caddeden geen hoparlrl karpuzcunun saa sola emirler yadryormuasna kan mekanik sesiyle birlikte gen bir kadn, abuk ama telasz admlarla ieriye dald. Boyunlarna, leopar desenli muamba rtler balanm, bir duvar boydan boya kaplayan aynann nndeki dner koltuklara yan yana dizilmi, hepsi de Cemal'in mterisi miskin kadn, zerlerindeki bigudiler, firketeler, boneler ve alminyum folyolarla beraber kafalarn evirerek, aralarna yeni katlan yle bir batan ayaa szdler. Onun kim olduunu anlar anlamaz, daha derin bir merakla bir de ayaktan baa szdler. Bu nemli bir and. Zira Mavi Metres imdiye kadar bu kuafrden ieri admn atmamt. Celal gzucuyla kapdan yana yle bir bakp, iine dnd. u anda yal dostunun platin sars tutamlar dnda bir sala ilgilenmeye niyeti yoktu; hem zaten, bu yeni mteri, her kimse, onun mterisi gibi durmuyordu. Ne var ki Cemal, ikizi kadar kaytsz deildi, ne de onun kadar bilgisiz. Bilakis, kuafr salonunda yaz k, sabahtan akama sebil edilen dedikodulardan Mavi Metres hakknda bol bol bilgi damtm saylrd. Onun epi topu yirmi iki yanda olduunu biliyordu mesela. Bundan birka hafta nce sokan banda, kendisine laf atp sarkntlk etmeye kalkan bir delikanlnn zerine yrdn, kardaki ii pikinlie vurunca da, o esnada bidona atmak iin elinde tad p torbasn ap, iindekileri tacizcisinin kafasndan aa dktn de duymutu keza. Hac ynetici, apartmana ortak gelen ve her hanenin iindeki kii saysna gre pay dedii su masrafn hesaplarken, ona bir deil, iki kiilik makbuz hazrladnda kavga kardn da biliyordu; ve tabii, 8 numaral daireyi tek bana tuttuu, tek bana oturacan syledii halde, babas yanda bir zeytinya tccanyla metres hayat srdrdn, adamn haftann en az drt gn onun evinden kmadn ve suratszn teki olduunu da. Tm bunlar biliyor ve do74

rusu, daha fazlasn renmeye can atyordu. Elindeki rfle frasn raklardan sivilceli olanna devrettii gibi, kakavan bir glmsemeyle kapya ynelirken, ipak bir boy fotorafn kanverdi bu beklenmedik mterinin. yle ahm ahm bir taraf yoktu vcudunun. Armut olmasa bile, armudumsuydu ite. Askl, uzun, tiril tiril bir elbise giymiti; bir metres iin fazla kapal. Ama altna jpon giymediinden, cam kapdan szan gnein altnda, olduu gibi grnyordu bacaklar. Vcudunu ayn anda hem saklamak, hem sergilemek ister gibi bir hali vard; belki de sadece kafas karkt. Ve surat... ilgin olan suratyd. Baz insanlarn surat, zerine deri geirilmi bir mknatstr. Kiiliklerinin tm girdisi kts, inii k, z zeti orada toplanr. Onlar suratlaryla dnr; suratlaryla konuur, yrr, tartr, ackr, sevinir, sever ya da seviir. Vcutlar, suratlarn tamak zere konulmu gerekli ama bir o kadar fuzuli bir kaideden ibarettir. Onlar yryen birer surattr aslnda. Bu sebepten, hibir zaman saklayamazlar duygularn. Her ne hissediyorlarsa annda ve olduu gibi yansr suratlarna. Mavi Metres'in minnack, masmavi bir hzmayla ssledii solgun surat da, u anda cannn olduka skkn olduunu belli etmemeye altn haykryordu bas bas. Cemal ona doru bir adm daha att ve hi deti olmad halde, kadn kuafrlerinin mteri karlama geleneini ineyerek, Mavi Metres'in elini skt. Cins-i latifle sohbet gelitirmekte asla zorluk ekmeyen ama onlar alttan alta hep kmseyen pek ok gizli ecinsel gibi o da, hemcinsleri tarafndan yar gpta, yar nefretle dlanan kadnlara zel bir ilgi duyuyordu. Mavi Metres, kuafr salonunun eitli mevzilerinden kendisine yneltilen merakl, cevval, fesad baklardan syrlmaya alarak, sakngan, skkn, abuk admlarla Cemal'in kendisine gsterdii dner koltua doru ilerledi. Dier kadnlarla birlikte uzun, geni aynann nndeki yerini aldnda, baklar ve bakmalar katlana katlana, yansya yansya oald. Haftada bir dip boyas iin gelen ve bu ii bu kadar sk yaptrmasna gerek olmadna bir trl ikna edilemeyen ehla sarn, perma ilacnn tutmasn beklerken sigaralarn birini sndrp birini yakan ve parmak aralarna pamuklar sktrlm pedikrl ayan durmadan sallayan asabi kumral, sa75

laryla beraber kalarn da boyatt iin, gzlerinin zerinde kuruduka turunculam iki kaln izgiyle oturan tknaz kzl ve en kenardaki ufak tefek yal kadn, takdim edilmeyi beklercesine gzlerini dikmi ona bakmaktaydlar. raklardan sivilceli olan, mmkn olduunca ona dokunmamaya alarak, zeri boya lekeleriyle bezeli, leopar desenli bir muambay Mavi Metres'in boynuna balayp, hzla oradan uzaklat. Sivilcelerinden tr nicedir iitmedii mstehcen alay kalmayan ve yznn ona dman kesilip, geceleri tek elinin iledii tm gnahlar ertesi gn bara bara, krmz krmz nne gelene ilan etmesinden dehetli sknt duyan rak iin, mrnn bu hassas safhasnda bir kadn kuafrnde almak zorunda kalmak, byk bir talihsizlikti. Olan sarsak admlarla geri geri giderken, ak duran pencereden sessizce ieri szlm kediyi fark edemedi. Kuyruuna baslan hayvann kard yrtc ses zerine, tm kadnlarn dikkati o yne evrildi. Uzun tyl, nemrut suratl, irikym, katran karas bir kediydi. Hani u grdkleri her insana, kediler ile insanlar arasnda ta kaalbeladan beri devam eden kanl bakl bir kavga varmasna gzlerini ksarak, boka bakar gibi bakan kedilerden. Bununla beraber, burnunun kenarlarndan balayp enesinin altna kadar uzanan bembeyaz, deirmi bir kl tutam, daha az evvel yourt dolu bir kseye sokup karmlar gibi bir grnt verdiinden yzne, her eye ramen sevimli bir yan da vard. "Gel plk! Gel bamzn belas!" diye seslendi Cemal, Mavi Metres'in kediden holandn fark edince. "Niye plk diyorsunuz bu kediye?" diye sordu Mavi Metres. Ardndan, kimden yz bulabileceini derhal akm ve oktan ayaklarna srtnmeye balam hayvan iki eliyle kavrad gibi havaya kaldrd. Ve kadnlarn bebekleri severken kullandklar cicili bicili ses tonuyla ayn soruyu bir de kediye yneltti: "Niye plk diyorlar sana? Ha gzelim? Hi plk denir mi byle gzel kediye?" "Burnu plkten kmyor ki beyfendinin," dedi Cemal neeyle. Mavi Metres ile yaknlamasna vesile olduu iin her zamankinden sevimli grnyordu plk gzne. "Koskoca stanbul'da bunun kadar ansl kedi yoktur herhalde. yle aman aman bir g76

zellii de yok, u surata bakn Allahakna. Bu kadar pis bakan kedi grdnz m baka? Ylan olacakm da stne uyan deri bulamam, mecburen kedi gelmi dnyaya. Ama gene de ne yapar, ne eder, kendini sevdirmenin bir yolunu bulur. eytan ty m var nedir. Bu civarda kimin yanna gitse, muhakkak yiyecek bir eyler koparr. Ama doymaz ki, katiyen doymaz. Tknr tknr, sonra da soluu pte alr. Duvar dibindeki plk bunun krall zaten. Valla billa gzmle grmesem inanmazdm. u salonu yeni tutmutuk. Boyasn badanasn tamamlamz, artk byle son hazrlklar yapyoruz, btn gn almaktan imanmz gevremi, kurt gibi ackmz, ne yapalm ne edelim, en iyisi u yandaki tavukudan tavuk smarlayalm dedik. Biliyorsunuz deil mi nasl da kocamandr porsiyonlar? Yannda pilav-salatas-kzarm patatesi tepeleme geliyor. Neyse laf uzatmayaym. te ne olduysa bir karklk olmu, bir pili fazla gndermiler. Biz de geri vermedik, az ya gzmz dnm, yeriz zannettik. Yiyemedik tabii. Herkes kendi nndekini zor bitirdi. Hele Celal, gene ku kadar gagalad. Biz yemeklerimizi yerken, seninki kokuyu alm kt geldi. O zamanlar bilmiyordum buna plk dediklerini. Bu byle gelip karmzda yalanmaya balad. Zannedersin ki gnlerdir a garibim. Acdk haline, tuttuk nne tavuk koyduk. Valla yalanm varsa ne olaym, kafay bir daldrd, apur upur telatan boulacak, arkasndan dobermanlar kovalyor sanki. Kemik bile brakmad geride. Gzmzn nnde tepeleme dolu bir tabak tavuu sildi sprd. O sralarda Kedi Peygamberi otururdu 2 numarada. O da baka bir atlak! Siz deyin 20, ben diyim 30 tane kedisi vard. Buram buram kedi ii kokard ortalk. Gene de o koku bile, imdiki p kokusundan iyiydi ya neyse. Biz de siz gelmeden nce onu konuuyorduk. Byle plerin iinde yaaya yaaya, yaknda horozlar gibi eineceiz diyordum Celal'e. Deil mi Celal?" Celal bayla onaylamakla yetindi. "Bu plk, o kadar yemein stne, gidip 2 numarann kedi mamalarna dadand katur kutur. Ama Kedi Peygamberi'nin aireti bunu bir gzel pataklaynca, bizimki ks ks dnd yanmza. Geldi bizim artklar da gzelce temizledi. Celal'in artrdklarn da yalad yuttu. Kzarm patates koyduk nne, pek tutmad ama onlar
77

da trtklad. Artk hepimiz ii gc braktk dehetle hayvan seyrediyoruz, ne zaman patlayacak diye iddiaya girdik." Sadece aynann nnde dizili kadnlar deil, bu hikyeyi en az krk kere dinlemi olan manikrc kz ile raklar bile, cankulayla takip ediyorlard Cemal'i. Abisi kadar iyi bir kuafr olmayabilirdi ama lafazanla gelince, kimse onun eline su dkemezdi. Dil konusunda alas bir maharete sahipti. imdi buradan alnp, haritada yerini dahi bulamayaca bir lkeye braklsa, srf etrafndakilerin ne konutuunu anlamak ve onlara laf yetitirebilmek iin tez zamanda sular seller gibi renebilirdi orann dilini. Keza, Avustralya'da geirdii uzun yllar boyunca hav dklen Trkesini be sene iinde tepeden trnaa onarp, gcr gcr parlatmay baarmt. Tek mesele kendini ele veren aksanyd. Ama Celal, buuk dakika farkla kk kardeinin, bir trl dzeltemedii iin mi, yoksa mterilerin byle daha ok houna gittiini dnd iin mi, aksanl konumaya devam ettiinden emin deildi. "Tikindi tikindi, en sonunda kalkt gerine gerine. Yryemiyor ki. Hayvan oldu safi gbek! Artk arlktan adm atamyor, gbeini srkleye srkleye gitti. Biz de peinden seirttik. Bu kt dar, u yan bahenin duvarna atlad. Ama nasl atlama? O kadar arlam ki, gbei takld, dyordu az kalsn. Eh artk kvrlr uyur iki gn kendine gelemez zannettik. Ne gezer? Ne yapt biliyor musunuz? Bahe duvarnn br tarafna atlad. Oraya braktklar p torbalar var ya. Maalesef, plkte yaar olduk. Bu byle soktu kafasn, pleri kartrmaya balad. Baktk, balk kafas bulmu bir sr. apur upur onlar yiyor. Artk daha ne yedi onun da stne bilmem. Bize fenalk geldi. O yedike biz arlatk. Dayanamadk ieri katk. Valla o gn bugndr gzm korkar bu kediden. A kalnca sahiplerini yiyen kedileri ok duyduk ama bu plk, karn tokken bile hepimizi yer yutar. stne de plerden bulduklaryla cila eker bi gzel!" "Vallahi anlad kendinden bahsedildiini," dedi tknaz kzl. Glerken alnn krtrmaktan korktuu, glmeden de duramad iin, elleriyle sabit tutmaya alyordu boyal kalarn. "Anlasn. Yalan m sanki? Bununki mide deil, plk! Ad da plk, midesi de plk!" diye homurdand Cemal, demindenbe78

ri gzlerini ksm dikkatle kendisini seyreden kediye dnp, elindeki fn makinasn sallayarak. Fn makinas! i su dolu bir kovaya dmenin bile bu uultulu canavarn soluuna maruz kalmak kadar korkun olmadn tecrbeyle bilen kedi, gz ap kapayncaya kadar Mavi Metres'in kucandan syrld gibi, ak duran cama srad. Orada bir an durup, kuafrdekileri honutsuz bir nazarla son kez szdkten sonra, iine snger yerine caka doldurulmu tyl bir oyuncak gibi devriliverdi bolua. Fakat patileri baheye basamadan, tuhaf bir ey geldi bana. Yaklak be saniyedir, kuru bir yaprak ya da kt parasym gibi adeta gerekd bir yavalkla Bonbon Palas'n en st katndan szle szle inmekte olan kenarlar frfrl, yakas kolal, zerinde minicik minicik onlarca denizkz olan lacivert kadifeden bir ocuk elbisesi, topraa varmasna ramak kala pat diye yoluna kan kedinin zerine dt. kisi yere birlikte kondu. "Ay bakn bakn! Elbise yayor yukardan," diye heyecanla bard, o esnada 113 numara bordo ojeyi bulmak iin pencerenin nndeki etajeri kartrmakta olan manikrc kz. Cemal, tknaz kzl, ehla sarn ve raklar annda bitiverdiler pencerelerin nnde. Az sonra onlarn srarna dayanamayan Mavi Metres isteksiz admlarla, asabi kumral da pedikrl ayann zerine basmamaya gayret ederek topallaya topallaya kalkp geldiler. Gerekten de kyafet yayordu yukardan; renk renk, eit eit ocuk kyafetleri. Kaldrmda biriken sekiz-on kiilik toplulua baklrsa, onlardan baka seyircileri de vard bu beklenmedik gsterinin. Hepsi de balarn yukarya kaldrp, gzlerini sabit bir noktaya kilitlemi, elbiseleri atan grmeye alyordu. Ancak olayn faili bir trl kmyordu ortaya. Sadece plak, taksz, karbeyaz bir kadn kolu, seri aralklarla Bonbon Palas'n en st katndaki dairenin, baheye bakan penceresinde bir grnp bir kayboluyor ve dar her knda, bir baka giysi parasn brakyordu bolua. Giysiler pe pee yaarken, manikrc kz pencereden dar sarkp, senenin ilk karma dokunmaya alan birinin sevinciyle birini tutmaya alt. nlkler, elbiseler, oraplar, kazaklar, gmlekler, sveterler arasndan reine sars bir kurdelay yakalamay baard.
79

"Yapmayn, ayp oluyor," dedi demindenberi istifini bozmayan Madam Teyze. lgn sesi prtkl bir duvar, trtkl bir kt gibi belli belirsiz ykselip alald. Manikrc kz, tam da bir bakasnn cinnetine hnzrca tanklk etmenin tadna vard anda, erdemli olmak zorunda braklmann derin honutsuzluuyla homurdand. Be kar suratla, bahedeki kyafet ynnn zerine frlatt kurdelay. ok srmedi. Bir-iki dakika sonra kendiliinden sona erdi elbise yamuru. Kapan, mavi kumatan bir okul nl yapt. Utanga bir parat gibi alp sessiz sedasz iniverdi seleflerinin zerine. En st katta pencereler grltyle kapand, karbeyaz kol ieri kat. Kaldrmdaki seyirciler birer ikier dalrken, ieridekiler de yerlerine dndler. "Evladm, birer kahve yap hepimize," dedi Cemal raklardan sivilcesiz olana. "Sinirlerimiz ayaa kalkt valla." Kenardaki l koltua kverdi. Birden yorulduunu hissetmiti. "Bktk usandk valla. Buraya tandmzdan beri bamza yamayan kalmad. Manyak kadn evde salam bir ey brakmad, tepesi attka ayor camlar, hooop ne varsa aa. Bi gn kaldrp televizyon filan atacak, artk hangimizin kafasna gelirse, bok yoluna gideceiz." Bir an dald. Durup dururken can sklmt. Ama derhal toparland; sebepsiz reklenen kederden korkard oldum olas. "Ne de yaratc! Bir attn bir daha atmyor. Celal hatrlyor musun, bir keresinde kocasnn kravatlarn atmt aa da, kravatlar glibriime takl kalmt gnlerce." Kardeinden cevap gelmesini ummadndan, ona deil, mterilere dnerek devam etti konumaya: "Celal kt da indirdi kravatlar. oluu ocuu kartmad, glibriimin dallarn krarlar diye. Kendi trmand. O olmasa daha gnlerce sallanp dururdu smsk herifin kravatlar." Celal skntyla glmsedi. "Birisi kp da kyafetleri toplasa bari. Hava kararyor, yrtrler valla," diye mrldand konunun ekseni olmaktan kurtulmak iin. "Topluyor topluyor. Yeni gndeliki aa inmi, topluyor hepsini. Ay yazk kadncaz utancndan kpkrmz olmu, sanki kendi atm gibi," dedi manikrc kz. "ok srmez. Bu da ii brakr yaknda," diye mrldand asabi
80

kumral, sigarasnn dumann savururken. Bir yandan da aynaya doru eilmi, raklardan sivilceli olann tek tek amaya balad ince bigudilerin altndan kan permal tutamlarn inceliyordu. "Oooh, Tijen'e gndeliki mi dayanr? Gelen kayor," dedi Cemal. "Hijyen Tijen! Hijyen Tijen!" diye kkrdad ehla sarn. "Kadn tam drt aydr evinden dar admn atmam. Dnebiliyor musunuz? Mikrop kapcam diye sokaa kmaz olmu artk. Bu aralar hepten kard keileri." "Yok canm, ne bu aralan Allahakna? Bilenler anlatyor, oldum olas kakm. Madam Teyze bilir onlarn bu apartmana gelilerini. Diil mi Madam Teyze?" diye bard manikrc kz. Pek ok .yat gibi, yal biriyle konuurken sesini lzumlu lzumsuz ykseltme gerei duyuyordu o da. Btn balar yal kadna evrildi. Aslnda ona neden "Madam Teyze" dendiini bilen yoktu. Kimse gayrimslim olup olmadn kurcalamamt imdiye dein. Ama bir soran olsa, Trk ve Mslman olduunu sylerlerdi muhtemelen. Gene de ona "Madam" diye hitap etmekten kendilerini alamamalarnn sebebi yal kadnn dininden ya da uyruundan phe duymalar deil, onda bir bakalk olduunu iten ie hissetmeleri ve bunu tam olarak nasl aklayacaklarn bilememeleriydi. Sadece ya ya da tavrlar deildi onu tekilerden ayran; sanki ok daha derinlerde, zndeydi yabancl, yabansl. Farklyd ya mayas, bu yzden ad "Madam"d. te yandan, yllardr buradayd; herkesten daha ok kk salmt bulunduu yere. Aralannda bir tek o doma byme stanbulluydu. Komularn tm kona ge bir yerlerden kalkp geldii halde buralara, onun mr bu semtte gemiti. tekiler gibi pattadak bitivermemi, bir trl gelmeyen bir gelecee yzn, bir trl gemeyen bir gemie srtn dnmemi, bakalarnn peisra srklenmedii gibi bakalann da peisra srklememi, eksilmeden, eksiltmeden, demadem vcut bulmutu yllanmlnda. Kimsenin yaamad maziden bakiyeydi ya varl, bu yzden ad "Teyze" idi. Madam Teyze kavruk bir glmsemeyle edi ban. zerlerine kahverengi lekeler iselemi, mavi-mor-bordo damarl ellerine bakt. Bu lekelerin daha solgun ve minikleri, akaklarndan yanaklan81

na doru geliigzel serpilmilerdi. Eer teninde tad en rtkan renkler bunlardan ibaret olsayd, onun yandaki pek ok kadn gibi, artk daha fazla yalanamayacak kadar yal grnecekti. Ancak, incecik dudaklarna srlmekten ok kartma gibi yaptrlma benzeyen rujun turuncusu, yaprak biimindeki altn kpelerinin emsi ans, yanaklarnda i ie gemi krklklar yol yol belirginletiren all, gzkapaklarnda tortu tortu toplanan farn eflatun tonlar ve boncuk gzlerinin lacivert-gri lts, tabii bir de salarnn platin sars, uar delikler, haar geitler amt grnnde. Yana bana aldrmadan bu kadar ok boyanmas ona grkemli bir glnlk bahetmiti. Tm grkemli glnler gibi, ayn zamanda rktc bir yan vard. Bu haliyle, sohbetlerin nne konmu canl bir takozdu. O varken birilerini ekitirmek gleiyor; mbalaa ve iftira sanatnn tad tuzu kalmyordu. Ama tersi de geerliydi. Madam Teyze'nin batman batman arl, kuafr salonundaki kadnlara, en son lise sralarndayken tadabildikleri bir zevki, doruluk abidesi kesilen bir retmene ortaklaa cephe almann ama bunu yaparken, bir yandan da onun gzne girmeye almann aprak keyfini anmsatyordu. Onun dillendirdii iarlarn, savunduu deerlerin etrafndan dolap, altndan stnden szmak, adalanm sohbetlerine ekidzen veriyor, kvam katyordu. stelik zaman zaman onu da meramlarna dahil edebildiklerinde, aldklar haz katbekat artyordu. Mthitir nk pak olanlan, pasakl gailelere ekebilmenin, ekip de onlarn da herkes gibi, herkes kadar olduklann grmenin hazz. Tknaz kzl da dayanamad; manikrc kza arka kp, yal kadn ikna etmeye alt: "Gen kzlnda da byleymi evlenince daha beter olmu. Temizlik hastas." "Canm fena m ite, titiz kadn," diye geitirmeye alt Madam Teyze. "Teyzecim bu titizlik deil, hastalk," diye bard manikrc kz takviye kuvvetlerden ald cesaretle. "Belki hastalktan bile beter. Hastaysan bilirsin hasta olduunu. Gidersin doktora, tedavi olursun, di mi ya? Temizlik hastalnn ilac yok ki! Olsa bile Tijen Hanm azna sokmaz, tiksinir pis diye." "Yazk! Olan ocuuna oluyor," dedi ehla sarn.
82

"yle demeyin," diye mdahale etti Madam Teyze. "Tijen kzna ok dkndr. Hem, bir anne evladnn ktln ister mi hi?" "yi de Madam Teyzecim, ne anladk byle sevgiden. Baksana hep kzcazn kyafetlerini att aa," diye bard manikrc kz. "yle mi?" dedi Madam Teyze hayretle. Manikrc kz, nihayet yal kadnn itiraz edemeyecei bir eyler syleyebilmi olmann heyecanyla bard: "Tabii ya demindenberi kafamza yaanlar hep oncazn kyafetleri. Hani hi atyor mu kendi kyafetlerini. Kadn kak mak ama deli deil. ine gelince akl gayet yerinde maallah." Yal kadn incecik dudaklarn pheyle bzd. "Ya, demek ocuun kyafetlerini atm. Neden acaba?" "Neden olacak, kaklndan..." Madam Teyze'nin yz glgelendi. Manikrc kz artk ileri gittiini fark edip suspus oldu, ama gene de syleyeceini sylemi olmaktan dolay honuttu. "Aman bize ne. Kaksa kak!" diye grledi Cemal. Dedikodulardan keyif alsa da, manikrcnn boboazlnn yal kadn rahatsz etmesinden, dolaysyla Celal'i kzdrmasndan ekiniyordu. "Her kan derdi bize mi dt? Zaten stanbul'da kaktan bol ne var? Al sana sryle kak, sryle bulgur. Her birini teker teker konumaya kalksak, mrmz tkenir valla. Olum ne oldu o kahveler? Getirsene dilimiz damamz kurudu." Celal bir kez daha konu deitirme gayretiyle sz ald: "Gene artt bu p kokusu. Ka kere ikyet ettik belediyeye. Bir ie yaramad." "Neymi efendim, p toplama iini zel bir irkete devretmilermi," diye atld ikizinin yarm brakt laflan tamamlamaya baylan Cemal. "irketin numarasn bulduk, aradk, onlar da hdk. Akamlan tam milletin iten eve dnd saatte karyorlar kamyonu. nadna yapar gibi." "Yanl saatte de olsa dzenli olarak gelip alyorlar pleri. Ama gene de kurtulamadk bu kokudan," diye toparlad Celal. "Kurtulamayz tabii. Ortalkta bu kadar bulgur varken pten de kurtulamayz, geri kalmlktan da," dedi Cemal sinirlenerek. "Ya83

ni inanr msn Madam Teyzecim. u duvarn dibine p brakanlar azarlamakla geiyor gnmz. Bu civarda ne kadar cahil cheyla kadn varsa, bizim bahe duvarna brakyor plerini. Hep de ayn tipler. Laftan da anlamyorlar. Dilimde ty bitti! Hele bir tanesi var ki sormayn. Kadnn evi ta sokan sonunda. enmiyor, her gn yz metre yryp, pn dkmeye buraya geliyor. Ben ok kafa yordum, bir insan byle bir eyi niye yapar diye. kamadm iinden. Sonunda yle bir aklama buldum. Bu apartman yaplmadan nce burada herhalde arsa filan varm. Bu kadnn anneannesi o zamanlar hep buralara dkermi pn. Gel zaman git zaman bu kadnn bir kz olmu, byynce o da hep ayn yere dkm plerini. Derken onun da bir kz olmu. Benim Allah'n her gn dalatm bulgur ite o. Bunlarn bu p merak kaltmsal, anneden kza geiyor. Bir nevi aile gelenei! Benimki de ne yapsn, ne grdyse aynen srdryor. Ama ecdad gibi kovayla dkmyor da, poete koyup atyor. Modern bulgur!" Berikiler glp, Celal homurdanrken, Madam Teyze dnceli dnceli kafasn sallad. "Ama Cemal," dedi "vaktiyle buralar arsa filan deilmi. Bu mahallenin alt olduu gibi mezarlk..." Byle bir itiraza kar en ufak bir hazrl olmayan Cemal, dilinin ucundan kmaya hazrlanan tm szleri gerisin geri yuttu. Yardm beklercesine skntyla baknrken etrafna, aynann nndeki uzunca tezghn dibinde kpr kpr eden mini minnack bir karaltya takld. Bir hamambceiydi bu. Firkete sepetinin zerine km, antenlerini oynata oynata konumalar dinliyordu adeta. Neyse ki kimsenin dikkatini ekmemiti henz. Ama sepetten kmaya kalkp da, tezgh boyunca yrmeye balarsa ayet, tek tek tm mterilerin nnden geit treni yapacakt. Cemal byk boy kl frasn kapt gibi, yanpiri yanpiri yryerek yanat. Bir yandan da, aktrmamak iin eskisinden daha da cokulu bir sesle konumaya devam etti. " 'Yahu kadn!' diyorum, 'ben gelip senin halnn stne pm dkyor muyum? Sen ne hakla bakasnn duvarna brakrsn plerini? Bekle akam gelsin p arabas, o zaman karrsn kendi kapnn nne, pler alr.' Yok, katiyen anlamyor. Bulgur yznden."
84

"Ne bulguru?" dedi raklardan sivilceli olann baklarndan rahatsz olduu iin demindenberi bir gazetenin arkasna saklanan Mavi Metres, nc sayfa haberlerinin zerinden kafasn uzatarak. "Ah, siz bilmiyor musunuz benim bulgur teorimi? Hemen anlataym," dedi Cemal gzlerini hamambceinden ayrmadan. "ok basit aslnda, efendim Trkiye'de nfus planlamas var m? Yok! Oh Allah verdi, dour dour sal sokaa. Hadi saldn diyelim, peki nasl besleyeceksin onca ocuu? Bir kiiyi etle beslersin, be kiiyi etli bulgurla, on kiiyi sadece bulgurla. Peki bu bulgurun insan zeksna bir katks var m? Yok! Sonra istediin kadar syle dur kadna. 'Yahu kardeim dkmesene pn benim baheme!' diye bas bas baryorum. Alk alk bakyor suratma. Ertesi gn, ayn saatte, kurulmu gibi gene geliyor, gene dkyor. Anlamyor ki, nasl anlasn, bulgur zeks." Celal beceriksizce ksrd. Cemal mesaj almt almasna da, Mavi Metres'in ilgisini, ikizinin hakkaniyetine yelediinden, slubunu korudu. "Daha geen ay zerine yrdm ben bu kadnn. Byle akamst, ge vakit, gelin ba yapyoruz. Gelin bir tarafta, akrabalar bir tarafta, birinin topuzu bitiyor brnnki balyor. Sabahtan beri ayaktayz, haat olmuuz artk. Baktm bu kadn gene geliyor sallana sallana, elinde p torbalar. Pencereleri atm, kafam uzattm, bekliyorum. Belki beni grnce utanr, geri dner dedim. Nerdeee? Bu byle gzmn iine baka baka geldi, frlatt att plerini. Ya, bir anlayabilsem! Bizim bahe duvarmz kim plk ilan etti? Kim dedi bu insanlara gelin plerinizi komunuzun evinin nne atn diye? Zor tuttu raklar. Paralayacaktm kadn. Nevrim dnd artk, avaz avaz baryorum, hakaretler ediyorum. nsan azck utanr, hi olmazsa etraftan ekinir deil mi? Ne gezer? Bn bn bakyor suratma. Valla billa anlamad bile niye sinirlendiimi. Tmarhaneden katm filan zannetti herhalde. Anlamasa bile herhalde artk korkar gelmeye dedim. Ertesi akam gene ayn saatte elinde pleriyle kp gelmez mi? Bir de am prtlek gzlerini, ebleh ebleh bakyor ne yapcam diye. Katil edecek beni. Hey gzel Allahm, senin iine karlmaz ama ne demeye yaratrsn bylelerini.
85

imdi bu bulgurlara ne yapmak lazm bilemiyorum ki? Onlarn yznden p kokusundan geilmiyor apartman. Bu gidile kimse admn atmayacak buraya. imizden ekmeimizden olacaz. Evladm biraz fs fs yapsana!" zerinde, palmiyelerle glgelenmi ssz bir kumsal ile turkuaz bir deniz resmi olan spreyin baygn, ekerriz parfm, salonun drt kesine zerrecikler halinde yaarak, envai eit kokunun arasna kart. Cemal, oda spreyinden zehirlenebilecei midiyle kaamak bir bak att hamambceine. Ama o, zerine inen zerreciklerden hi de etkilenmie benzemedii gibi, trmana trmana firkete beinin zirvesine varmay baarm, yandaki briyantin kutusuna gemeye hazrlanyordu. "Valla haklsn, btn mterileriniz kaar bu yzden," diye atld asabi kumral, ayak trnaklarnda oktan kuruyan 113 numaral bordo ojenin imdi de el trnaklarna srln izlerken. "Tabii siz btn gn burada olduunuz iin artk kanksamsnz kokuyu. Bazen bu apartmana girdiimde burnumun direi krlyor." "Btn gn pencereler ardna kadar ak, pfr pfr esiyor, gene de koku gitmiyor. st katlara ktka daha da artyormu. yle mi Madam Teyze?" diye bard manikrc kz ojeyi tararak. "Kardaki bulgurlar da tutturmu bizim plerimizi sen alyorsun. Ulan manyak msnz? Ben ne yapaym sizin iren plerinizi?" diye araya giren Cemal, ikide bir yal kadna soru sormasndan duyduu rahatszl anlasn diye dik dik bakt manikrc kza. "Nasl ya? Ne demekmi o?" dedi Mavi Metres aynada beliren yeni grntsne hayflanmaya ara verip. Uzatmaya alt salarnn ucundan da olsa kesiliine tank olan saysz hemcinsi gibi o da, daha kuafr koltuundan kalkmadan pimanlk duymaya balamt bile. "Ay siz bilmiyor musunuz 4 numaradaki kaklarla kavgal olduumuzu. Ben de duymayan kalmad sanyordum," dedi Cemal. "Bir gn bunlar geldiler buyrun dedim, insan kuafre niye gelir, sandm ki sa yaptrmaya gelmiler. Meer niyetleri bakaym. nde bu deli kan, arkasnda zrdeli kocas, yanlarnda evde kalm byk kzlar, en arkada da evde kalm kk kzlar. Drd birden karma dikilmi. Ailecek sefere kmlar. nce bi bok anla86

madm sylediklerinden. Meer bunlar p poetlerini balayp kapnn nne koymular da, be dakika sonra bir de bakmlar ki, pleri yok! 'Nerde bizim pmz?' demezler mi? Meryem almtr dedim. Yok efendim, kapclar o gn kye gitmilermi. p almtr dedim. Hangi p apartmann iine girermi. Ne bileyim nerde sizin pnz. Tutturmular siz aldnz, geri verin pmz diye. Bizde de ne ans varm? Koskoca stanbul'da baka yer yokmu gibi geldik, atlaklar apartmannda kuafr atk." Konumaya dalnca farknda olmadan uzaklaarak, gr alanndan karmt hamambceini. Dnp bakt ama onu brakt yerde bulamad. "Aman kim aldysa alm canm. Niye bu kadar kymetliymi ki pleri?" diye mrldand asabi kumral yeni bir sigara yakp. "Ya, olay bildiin gibi deil," dedi Cemal firkete sepetinin altna, iine, yanna yresine bakarken. "Adam paranoyak. Kars desen ondan da beter. Artk kimbilir neler kurdular kafalarnda? p poetlerini CIA ald, ya da terristler kard filan sanyorlar herhalde. Yani dilimin ucuna geldi de yuttum. Ulan sen kimsin de pn alsnlar? Ay ne hazin! Hem zavall bir bulgur olacaksn, hem de kendini fasulye gibi nimetten sanacaksn." Sivilceli rak, tezghn zerinde birikmi, farkl farkl renklerden rujlarca lekelenmi ay bardaklarn toplamaya giriti. Cemal kaldrlan her ay tabana, altndan hamambcei kmasndan endie ederek sabit gzlerle bakarken, ra da en az onunki kadar sabit gzlerle bakmaktayd Mavi Metres'in meme ularna. Muamba rtden nihayet kurtulan Mavi Metres, yeni sa modelini denetlemekle megul olduundan o esnada, ne ran baklarn, ne de Cemal'in durgunlatn fark edebilmiti. Aslnda bir gn cesaretini toplayp kpksa kestirmek istiyordu salarn. Ama zeytinya tccar byle bir deiiklii kesinlikle tasvip etmezdi. Kadnda uzun sa sevdiini krk kere sylemiti. Allah bilir bu kadarck kestirdii iin bile bir araba dolusu laf edecekti. Saatine bakt. Ge kalmt, hem de ok. Daha yetitirecek bir sr ii vard. Elinde kl frasyla tam arkasnda duran Cemal'in yzndeki tedirginlii, kestii san beenilmediini zannetmesine yordu ve hem onun gnln almak istediinden, hem de nasl karlandysa yle veda87

lamas gerektiine hkmettiinden, kadn kuafrlerinin mteri uurlama geleneini ineyerek, hararetle skt kuafrnn elini. Mavi Metres'in eli Cemal'inkinden aynlmadan, bir kez daha patrtyla ald d kap. Zangr zangr sarslrken ngrak, hoparlrl rakibini bastrmay kafasna koyduu anlalan kedeki karpuzcunun avazyla birlikte, her tarafndan pr pr tela damlayan bir kadn ieri dald. Kuafr salonundaki tm balar, aralarna yeni katlan grmek iin kapya doru dndler gene. Baktlar ve ani bir komutla dondurulmuasna, ylece kalakaldlar. Kap kapand; ngran en arkada kalan yanks da clz bir sedayla tekilere yetiip, kendiliinden kesildi. Yeni mteri, Hijyen Tijen'den bakas deildi.

88

1 NUMARA: M U S A , MERYEM, MUHAMMET

"Gitmiycem ite!" diye avaz kt kadar bard Muhammet skt yerden. Ve btn bu olup bitenlerin sorumlusu oymuasna, nce yumurta sars, sonra vine r, ardndan da camgbei olan, ancak zerlerine iekli kumatan klflar geirildii iin renkleri artk dardan anlalamayan kadife koltuklardan en yakndakine vargcyle bir yumruk indirdi. Aslnda yumruklarn deil, tekmelerini kullanmay tercih ederdi. Zaten son zamanlarda nne gelen her eyi tekmelemeyi huy edinmiti. Fakat alt yann elimsiz cssesi, koltukla duvar arasna yle beter kstrlmt ki, bacaklarn doru drst oynatamyordu bile. Bildii en uzun iki kfr konvoyunu orackta kuyruklarndan balayarak, vargcyle sallad. Bunu duyan Meryem, ikin karnn elleriyle korumaya alarak, yan yana dizili koltuun n birden ayaklaryla iteklemeyi baard ve bu suretle, olunu duvara yaptrd. Tam anlamyla keye skan Muhammet, fkeden kpkrmz kesilerek azn at. Ama tekrar kfretmeye cesaret edemeyeceini anlad, bir ey yapmadan teslim olmay da gururuna yediremedii iin, birka saniye az ylece ak kalakaldktan sonra, beline bask yapmaya balayan koltuun kenarna hrsla dilerini geirdi. iekli kumatan klf, kadife koltuu bu tr d etkenlerden koruyordu geri ama yeterince sert srrsa, di izlerini brakabilirdi belki... Artk hafta ii her sabah tekrarlanan bu itikakn mazisi, bundan tam be ay, bir hafta nce Muhammet'in, semtin tek ilkokulunun 1-G snfna yazlmasna kadar uzanyordu. Okuldaki ilk gnden aklnda kalan tek ey, endieli anne, sklgan ocuk, somurtkan retmen yzleriydi. Zaman getike, annelerin endiesi, ocuklarn sklganl, hatta retmenlerin somurtkanl bile gdm gdm azalm ancak tm bu gdmlar dalp yok olmak yerine, hep bir89

likte Muhammet'e transfer olmulard. Bylece be ay, bir hafta sonra bugn itibaryla Muhammet okula gitmek istemeyen endieli, sklgan, somurtkan bir ocuktu. Onun ilkokula balayyla, annesinin u koltuk sevdas ayn tarihlere rastlyordu. O gnlerde Meryem, Ege'de bir sahil kasabasnda yaayan ve baba meslei kayk tamirciliiyle geimini salayan amcaolunun durduk yerde birdenbire stanbul'a yerleip, mobilyacla soyunduunu renmiti bir yerlerden. Ve bu haberi duymasnn zerinden 36 saat gemeden, soluu amcaolunun imalathanesinde alm; rengini ve biimini kimselere danmad yeni koltuk takmnn sipariini vermiti. Anlama yleydi: henz siftah yapmam amcaolu akraba indirimi uygulayacak, karlnda Meryem de czi bir cret ile birlikte eski koltuklarn teslim edecekti. O anda taraflarn bilmedii ey, Meryem'in haftalk hamile olduuydu. Bu bilgi phts, grnd kadar ilgisiz deildi konuyla. nk daha nce Muhammet'i tarken de grld zere, hamilelik Meryem'i olduka inat, oka evhaml ve biraz da "tuh a f yapyordu. Amcaolu koltuk takmn tamamladnda, Meryem'in hamilelii ikinci ayna varm, tam gaz ilerlemekteydi. in bitmi halini grmek iin imalathaneye gitti, koltuklarn rengine bakt ve oraca kustu. Yumurta sars! Yumurtann dncesi bile midesini azna getirmeye yeterken, salonuna koyaca koltuklarn yumurta sars olmas imkn dahilinde deildi. Amcaolu ste kmaya alp, bu rengi seenin kendisi olduunu hatrlatnca, Meryem umutsuzca bir kez daha kustu. O leden nce o kadar ok kustu ki, sonunda onun dedii oldu. Yeni anlama yleydi: henz siftah yapmam amcaolu koltuklarn yzn deitirecek, karlnda Meryem de hem eski koltuklarn, hem de ilk konuulandan daha fazla para verecekti. Amcaolu vine r koltuk takmnn tamamlandn haber verdiinde, Meryem'in hamilelii nc ayna varmak zereydi. Bu arada bulantlar bir hayli azalmt. in bitmi halini grmek iin imalathaneye gitti, koltuklarn rengine bakt ve orackta alamaya balad. Vine r! Daldan dm tek bir vinenin grnts bile ona vakitsiz lm artrmaya yeterken, salonuna koyaca koltuklarn vine r olmas sz konusu bile edilemezdi.
90

Amcaolu kendini savunmaya alp, bu rengi seenin kendisi olduunu hatrlatnca, Meryem umutsuzca tekrar alad. O leden sonra o kadar ok alad ki, sonunda onun dedii oldu. Yeni anlama yleydi: henz siftah yapmam amcaolu koltuklarn yzn tekrar deitirecek, karlnda Meryem de hem eski. koltuklarn, hem de ilk konuulann iki misli para verecekti. Yalnz bu sefer, ii garantiye almak iin, olabilecek en zararsz, en uysal renk seilecekti: camgbei! e yarad. Meryem, iki hafta sonra camgbei koltuklarn grdnde, ne kustu, ne de alad. O gece amcaolu, gnler sonra ilk defa huzurla uyudu. Ertesi gn, camgbei koltuk takmn bir kamyonete atp, irikym ra aniden hastaland iin son anda tutmak zorunda kald iki sska hamalla beraber Bonbon Palas'n 1 numaral dairesine tad. Meryem sabahtan beri kula kapda, elleri henz pek imemi karnnda, heyecanla bekliyordu onlar. Hamallar ile amcaolu, zaten mini minnack olan, ancak yeni koltuklarn da gelmesiyle birlikte adm atmann neredeyse imknszlat tk tk salonda, sehpalarn zerinden atlayp, bulabildikleri yerlere ilierek birer yorgunluk kahvesi itiler. Sonra gitme vakti geldi; anlalan creti cebine indiren amcaolu, eski psk kavunii koltuk takmnn byk paralarn hamallarn, bir koltuunu da kendi srtna ykleyip, kapya yneldi. Fakat daha bir adm bile atamadan, pattadak durmak zorunda kaldlar. Karayollarnda da yaanr bazen byle anlar. nnzdeki aralarn znk diye durduunu, yolun tkandn grr fakat ileride neler olup bittiini anlayamadnz iin meselenin ne olduunu bilemeden, dolaysyla ne zaman zleceini tahmin edemeden, ylece kalverirsiniz. Srtlarndaki yklerin altnda ikibklm olmu amcaolu ile hamallar, biraz daha anslydlar. Onlar, niyesini bilemeseler de, yollarn neyin tkadn gryorlard. Gzlerinde tekinsiz parltlar yanp snen Meryem, okkal kalb ve sanki birka dakika iinde daha da bym karnyla eikte dikilmi, gemelerine msaade etmiyordu. Meryem'in derdinin ne olduunu ilk kavrayan kocas Musa oldu. Sessiz bir tevekklle kenara ekilip, olacaklar izlemeye koyuldu. Musa'nn lseri vard. Ne zaman asab bozulsa, midesi eki eki yanmaya balard. O da zm, karsn olduu gibi kabul et91

mekte bulmutu. Hele hamilelii boyunca, onunla dalamaya hi niyeti yoktu. Fakat adamlarn haline de acdndan, dnp hi olmazsa bir aklama yapma gerei duydu: "Kyamad koltuklanna. Kyamaz, bilirim." Aslnda bu "bilirim", gayet anlaml bir uyaryd anlayana. "Yol yaknken vazgein!" demek gibi bir eydi. Fakat ne amcaolu, ne de hamallar bunu kavrayabildiler. Kavrayamadklar iin de, srtlarndaki koltuklar indirip, atr atr tartmaya baladlar. Ne var ki, onlarn giderek kabaran kzgnl, Meryem'in davasna sk sk sarlmasndan baka bir ie yaramad. Kavunii koltuklar ypranmt ypranmasna da, onlarla mterek bir mazileri vard. Takm, kaynanas ve kaynatasyla birlikte be hazin sene geirdikten sonra nihayet kendi evlerine ktklarnda satn alnmt. Muhammet'in bebeklii onlarn zerinde gemiti. kili koltuun kenarndaki ufack, simsiyah delik, bebei grmeye gelen bir akrabann sigarasnn klnden hatrayd. O akraba imdi hayatta deildi. Geride brakt sigara yanndan ara ara ttyordu tarazlanm sesi. Zaten byle bir eydi mazi. Kilimin zerine dklvermi krntlara benzemezdi. nsan, can istedii zaman pencereyi ap, mazisini rpamazd. "O zaman bunlar geri gtrrz," dedi amcaolu yeni koltuklardan birini srtlanarak. Onu rnek alan hamallar da camgbei takmn dier paralarna davrandlar. Gnlerdir sevgiyle besledii kuzunun kesime gtrlne tank olan bir ocuk gibi saf hzn kesilmi gzlerle bakt Meryem. Cinleri tepesine kan amcaolu ve paralarn alamayacaklarn fark eden hamallar, takip eden bir saat boyunca bo yere dil dktler. Uzadka uzayan tartmalar boyunca, koltuklardan hangilerinin gidip hangilerinin kalacana bir trl karar verilemediinden, herkes (Musa hari) ayakta kald. Bu da hepsinin (Musa hari) sinirlerinin daha da gerilmesine sebep oldu. Defalarca gzleri doldu Meryem'in, durup durup buland midesi. Alamalarn deilse bile, kusmalarn, karnndaki bebekten gnderilmi bir mesaj addettiinden, "grdnz m?" diyordu ellerini ikide bir gbeinin zerinde birletirerek, "u domam yavrunun bile gnl raz olmuyor koltuklarn gitmesine". O akamzeri o kadar ok alayp, o kadar ok kustu ki, gnn sonunda zafer kati surette Meryem'indi. Mobilyac amcaolu, kadim ticaret tarihinin "ak92

rabalarnla asla i yapma!" kuraln inedii iin kendi kendine kprerek; cretleri den hamallar da ona veryansn ederek, l vl ile uurlanrcasna patrt kardlar Bonbon Palas'n 1 numaral dairesinden ayrlrken. Zafer Meryem'indi Meryem'in olmasna da, nemli bir sorun vard ortada. Zaten darack ve bask olan kapc dairesine, sehpalanyla birlikte, iki ayr koltuk takmnn birden nasl yerletirilebilecei sorusu akla ziyand. Ama Meryem ylmad. Salondaki her bir santimetrekareyi deerlendirerek, ikier tane l, ikier tane ikili ve alt tane tekli koltuu, sehpalarn da aralara koyarak vagon gibi dizmek suretiyle 20 metrekarelik salona sdrmay baard. te bu sabah Muhammet'in yapt en byk hata, okula gitmeme niyetini ilan ederken, sz konusu vagonlardan birinin arkasnda mevzilenmeye kalkmasyd. "Tp tp gideceksin," dedi Meryem. Bir ayayla koltuklan itmeyi srdrrken, bir yandan da olunun beslenme antasn hazrlyordu. Gene peynirli tost yapyordu; iki kat ekmein arasna bir dilim beyaz peynir, bir dilim domates ve sap maydanoz yerletirerek. Bir de gnne gre bir adet meyve ile ne biraz eksik, ne biraz fazla, tam tamna bir ayran paras koyuyordu yanna. Haliyle, bu parayla ayran alyordu Muhammet okulun kantininden. Kantinde de tost yapyorlard, stelik o tost daha gzel oluyordu, hem de scak, ama annesine belki bin kez tost yapmamasn sylediyse de, bir kez olsun dinletememiti lafn. Bari iine domates koymasayd; hadi domatesi koydu, ya o maydanozun ne ii vard. Ama Meryem bir eyi kafasna koydu mu, katiyen bildiinden amaz; bu esnada olur da aksi ynde bir uyaryla karlarsa, saldnya urayabileceini anlar anlamaz, kovuunun sar sessizliine snan bir deniz hayvan gibi ulalmaz olur, karsndaki pes edene kadar da oradan kmazd. mrnn kimbilir hangi safhasnda tostlann bu ekilde yaplacan bellemi bulunduundan, artk fikrini deitirmenin imkn yoktu. Tam be ay bir haftadr her sabah, iine bir dilim domates ile sap maydanoz koyduu tostlar hazrlyordu. Ne var ki Muhammet'e gre, haftann be gn okula tamak, stne stlk bir de knnts bile kalmayacak ekilde tketmek zorunda olduu bu
93

tostlarn arasnda, sadece domates ile maydanoz deil, annesinin gz ile kula da vard. Olur da tostunu yemez ya da ok daha beter bir su ileyip okulu krarsa, bu krmz gz ile yeil kulan annda annesine haber uuracan sanmaktan kendini alamyordu. Oysa okula balayncaya kadar korkuyla deil, sevgiyle alrd eline ekmek dilimlerini. O zamanlar, sabahlan kahvaltya konan somunun her iki gd da ona aitti. Meryem, gdklan oluna uzatrken, birinden birinin zerine yapm kk kt parasn ayrmay ihmal etmezdi. Kenarlan trtkl bu kt paras, frncnn kzndan gelen mektuptu. Kahvalt bitene kadar bir kenarda bekletilirdi mektup. Ancak nne konulanlar eksiksiz noksansz yediinde, iinde yazlanlar renmeye hak kazanrd Muhammet. Yerdi o da; nazlanmadan, mzmzlanmadan. Her sabah illa ki bir halanm yumurta bitirmek zorunda olmasna ramen, gkn karmadan tamamlard kahvaltsn, srf frncnn kznn mektubunun hatrna. Ve vakit geldiinde, Meryem iini mmkn olduunca ardan alp olunun merakn katlamaktan hnzrca bir haz duyarak masay topladktan sonra, kendine bir ay doldurup, kelimeleri ktlama ekeri gibi aznda usul usul eriterek mektubu okumaya koyulurdu. Frncnn kz yalnz bir ocuktu; hi arkada yoktu, ne de kardei. Geceleri babas ekmek piirirken o da un uvallarnn arasnda tek bana oturup, gizli gizli mektup yazard Muhammet'e. Annesi o daha kundaktayken lm, babas yeniden evlenmiti. vey annesi kalp yerine ta tadndan, eziyet stne eziyet ederdi el kadar yetime. Nicedir her frsatta evden kap, vaktinin ounu frnda, babasnn yannda geiriyordu biare kzcaz. Mis kokulu, yumuack ekmekler yaplrd frnda; bir de susaml, gevrek simitler. Meryem bunlan okuyadursun, bunca bilginin 1x3 cm byklndeki o mini minnack kda nasl sd sorusu Muhammet'in aklnn ucundan bile gemezdi. 0-5 yann evreninde ekmek kutsal, yazl her kt paras ise bal bana bir esrard ve her ikisinin eriilmez tlsm, gdn zerindeki mektupta bulutuka, fsunkr bir hleyle evrelenip, l l parlyordu frncnn kz. Onun hakknda her eyi bilmek isterdi Muhammet: frnn neye benzediini, orada neler yaptn, btn yatlar erkenden yatmak zorundayken onun gndzleri uyuyup, geceleri ayakta olmay sevip
94

sevmediini, oynad oyunlar, en ok da gzel olup olmadn... "Suda aan nilfer iei gibi sar ve nazl" diye tarif ederdi Meryem kz. Upuzundu salar. ki yanndan iki san rk sallanrd beline kadar. Muhammet'in de upuzun salar vard o zamanlar. Yolda grenler kz ocuu sanrd. Frncnn kz mektuplarnda ekseriya, gn boyu frna urayan insanlardan bahsederdi. Yallar gelirdi bastonlarna abanarak; torbalarla aldklan peksimetleri aylanna batnp, disiz azlarnda eritirlerdi aprdata aprdata. Birde kafalarnn zerinde tablalanyla simiti ocuklar damlard her sabah erkenden. Fnncnn kz onlarla arkadalk etmek isterdi ama ilerinden bazlar ona kaba davranr, terbiyesiz laflar ederlerdi. Gene de ilerinde altn gibi kalbi olanlar da vard. Simitleri oyuncak halkalar gibi incecik ubuklara geirip iki eliyle hzl hzl evirirken, ayn anda tek ayann zerinde hoplayp zplayabilen illi bir olan vard mesela. Muhammet, frncnn kznn bu ocuun marifetlerinden bu kadar sk bahsetmesine ierler ama ses etmezdi. Sonra poaaclar urard el arabalaryla. Bir de, hazrladklar pide ileriyle frna pide yaptrmaya gelen kadnlar vard. Onlar ok iyi davranrd fnncnn kzna. Arlaan tepsilerini alp gitmeden evvel, muhakkak ona da verirlerdi pidelerinden. Frncnn kz uzun uzun yazard bunlar, Meryem tane tane okurdu, zaman ar aksak akard. Ne var ki bu stliman masumiyet, sonbaharda, Muhammet'in semtin tek ilkokulunun 1-G snfna kaydolmasyla, hoyrata paralanmt. nce salar kesilmiti. Artk kimse onu kz ocuuna benzetmiyordu. Sonra kahvaltlar ksalmt. Ve be ay bir hafta sonra bugn artk kendi mektuplarn kendisi okuyabiliyordu. Okuyabiliyordu okumasna da, harflerin dilini zp de bunca zamandr fnncnn kzndan geldiini sand o ufack ktlarn, her ekmein karld frnn etiketi olduunu anlad gnden beri ne okunacak bir mektup kalmt ortada, ne de hasretle beklenecek o peripeyker sevgili. Okumay renmek, ebediyen yitirmek demekti yaznn gizemini. "Gitmiycem ite!" diye crlad Muhammet gzlerini beslenme antasndan alamadan. nc kez ayn cmleyi sylyordu ama imdi ok daha clz kmt sesi. Nitekim, iki dakika bile gemeden, yavru bir kpeinkini andran ezik bir inilti duyduunda, o95

lunun artk pes ettiini anlayan Meryem, koltuklan itelemeyi brakt. Sklm pklm karken kesinden, sirkelemi bir nazarla bakt annesine Muhammet. Annesinin koca cssesinin yannda, harfinin tek noktas gibi minnack kalyordu. Kardei doduunda, o da teki nokta olacakt. Geri Muhammet henz alt yandayd ve bu yata btn ocuklarn annelerinden kk olduunu biliyordu ama o, teki ocuklardan farkl olarak, ne kadar byrse bysn, ka yana gelirse gelsin, hangi ulalmaz gelecee kavuursa kavusun, hep annesinden kk kalacan oktan idrak ve kabul etmi bulunuyordu. Kzmayagrsn annda krveren geni aln, kan toplamasna kzark yanakl yusyuvarlak surat, inad tuttuunda kocaman alan ela gzleri, balon gibi i i memeleri, etli butlu gamzeli kollar, baldrlanndan taan lp lp etleri, ocuk mezan byklnde ayak-' lan, bitmez tkenmez batl inanlan ve hayretengiz enerjisiyle, nne kan her eyi ezip unufak edebilecek kadar koskocamand annesi ve hep byle kalacakt. Maydanozlu tostunu beslenme antasna koydu; camgbei ikili koltuun kenarnda daha bu sabah ezdii hamambceinin yamyass cesedinin zerine bast ve ayaklarn srye srye okulun yolunu tuttu.

96

4 NUMARA: ATEMZACOULLARI

Bonbon Palas'a girerken sada kalan daire, giri katlarndaki tm aile evleri gibi, gz nnde olmaktan ikyetidir. Gn boyunca girip kan apartman sakinleri ve onlarn cins cins misafirleri, bir de ieri girmelerinin kesinlikle yasak olduunu belirten yazl uyary zerlerine almayan seyyar satclar, binaya yaklarken, 4 numaral dairenin salon pencerelerine yle bir gz atmadan edemezler. Tm bu insanlara, kardaki kuafrn mterilerinin de eklenmesiyle, salon pencerelerinden szmaya alan baklar da, ieridekilerin tedirginlii de katlanarak oalr. Gene de, giri katlarnda yaayan kimi aileler bir mddet sonra bylesi bir seyir trafiini kanksayabilir. Hatta aralarnda, dandakiler tarafndan srekli seyredilmelerine yol aan bu durumu, dardakileri srekli seyretmek iin deerlendirenler de kabilir. Bu da bir nevi ksasa ksas saylr: die di olmasa bile, gze gz! Haliyle, apartmanlarn en malumatfuru rntgencilerinin ekseriya giri katlarndan kmas tesadf saylmayabilir. Ama Atemizacoullar bu tiplerden deildir. Onlar ne apartmana girip kanlar tarafndan grlmeye tahamml edebilir, ne de geleni geeni gzetlemek niyetindedir. Evlerinin dndaki dnya, bitmez tkenmez bir vehim kaynadr nazarlarnda. Dorusu, memlekette soyad kanunu ktnda, ailelerin isteklerinden ziyade tadklar zellikler gz nnde tutulmu olsayd, bugn Bonbon Palas'n 4 numaral zilinin zerinde Atemizacolu yerine Bitmeztkenmezevhamlarolu yazyor olabilirdi. Dairenin geni pencereleri sabahlan tlle, gnein ykseldii saatlerde ise beyaz patiskadan gnelikle gn boyunca sk skya rtldr. Vakit az biraz ilerleyip de hava kararmaya balar balamaz, apartmann d cephesiyle ayn renkteki klrengi, kaln, kenarlar saakl kadife perdeler sonuna kadar ekilir. te o zaman, 4 numaral
97

dairenin salon pencereleri, dmanlar tarafndan fark edilmemek iin evresindeki topran rengine brnm ihtiyatl bir hayvan gibi, d dnyann gzlerinden saklanr, saknr. Gene de, tln, gneliin ya da kadife perdelerin tamamen ekildii anlarda dahi', sa tarafta, en kenarda incecik bir aralk kalr. Tam o kedeki koltukta, rvet yedii sabit grlnce Sular daresi'nden atlan Ziya Atemizacolu (56) oturur ve gazetesini okuyup televizyon seyrederken, kahvesini iip kabak tatlsn yerken, zaman zaman ban bu aralktan dikkatlice uzatarak, neye ve niin baktn bilmeden, tedirgin, pheci gzlerle etraf kolaan eder. Ziya Atemizacolu'nun koltuundan kalkt ender zamanlarda buraya, emekli organik kimya retmeni Zeren Atemizacolu (55) geer. O da ara sra aralktan bakar ama bunu, dardan ziyade, gz gnl alsn diye gnn belli saatlerinde kafesiyle beraber pencerenin yanna koyduu kanaryasn denetlemek maksadyla yapar. Bir ncekinin aksine bu kanaryann bir kez bile tmemi olmas Zeren Atemizacolu'nun cann skar. Kuun tebilmesi iin pencereyi amas gerektiini syler durur ama bir trl bunu yapmaya cesaret edemez. lk kanaryasn kafesinde kanlar iinde bulduu o melun sabahn hatras hl ok tazedir. Geri Kedi Peygamberi denilen o sefil herifin pilisini prtsn ve tekmil kedi airetini alp, Bonbon Palas'tan ayrlmasyla birlikte bu olayn failleri de uzaklamtr ama hl ortalkta kuyruunu sallaya sallaya dolaan bunca sokak kedisi varken, yeni kanayasnn da her an selefinin akbetine uramasndan endie duyar. Bilhassa u, sabahtan akama apartmann etrafnda sinsi sinsi dolanan, en az drt kedinin derisini yzp srtna geirmiesine kabark tyl, katran karas, nemrut suratl, kedi azmanndan phelenir. Aslnda Zekeriya Atemizacolu (33) drdnc kez burnunu krncaya kadar, Zeren Atemizacolu'nun ne kanaryalara, ne de baka bir ku trne en ufak bir merak vard. ok eskiden, daha henz eklini bulmam yumuack bir kkrdak zerinde ho bir kntdan ibaret olduu gnlerde, ne de latif, ne kadar da sorunsuzdu olunun burnu. Ama sonra, nasl olduysa, yeniyetmelie adm attnda, ocuk yznn yumuak kvrmlar bsbtn silinirken, burnu da beklenmedik bir deiim geirerek, nce kstaha uzam' ardndan sert, keskin bir virajla aa kvrlp engelimsi bir grn98

t almt. Zeren Atemizacolu tehditkr bir yabancnn adm adm yaklamasn izler gibi, bir kenara sinip endieyle seyretmiti bu umulmadk deiimi. Kendisi son derece biimli olan burnundan gayet honuttu; kocasna gelince, onun burnunun da gzel saylamasa bile, en azndan dzgn olduunu dnrd. Bu durumda, soyaalarnn daha st dallarna trmanma gerei duymutu; nk Zeren Atemizacolu, u dnyadaki her trl aksakln bozuk genlerden geldiine inanrd. Bylece, olunun burnunun deiimini tamamladn, bundan byle asla eskisi gibi olamayacan acyla idrak ettiinde, hi olmazsa sorumlu ahs tespit edebilmek iin eline bir gen haritas alp, balamt aramaya. Adm adm geriye giderek ve kendi soyundan ziyade kocasnn soyu zerine younlaarak, nce tand akrabalar birer birer gzden geirmi; onlardan bir ey kmaynca da eski albmleri tek tek taramaya koyulmu, ancak gen haritasna yapt saysz yolculuktan hep eli bo dnmt. Sonra zaman gemi, o da aramaktan vazgemiti. Derken Zekeriya, on drt yana basm ve bulu ann sratiyle kanatlanp yokutan aa bisikletiyle uarken, burnunun direini hurdaha etmiti. Zeren Atemizacolu bu haberi aldnda, kimselere itiraf edemedii bir rahatlama duymutu iten ie. Ne var ki o, bu talihsiz kazann, olunun burnuyla beraber, hal ve gidiatnn da dzelmesi iin bir dnm noktas olmasn umadursun, her ey daha da ktlemiti bundan sonrasnda. Ne denli yalapap yapld sonradan anlalan bir ameliyatla, zaten irkince olan burun iflah olmaz bir erilie kavumu, yle de kalmt. Ne tuhaftr ki Zekeriya'nn eri br yollara sapmas da ayn gnlere rastlyordu. Takip eden seneler boyunca Zekeriya Atemizacolu, annesinin kendisini ite kaka soktuu otobandan her frsatta ayrlarak, bulduu tm sapaklara birer birer dalacak; yolunu kaybede kaybede, balbana bir utan ve azap kayna olup kacakt en nihayetinde. Burnunu krd yl anne babasnn czdanlarndan para armaya, on beinde tm bo vakitlerini mastrbasyona adamaya, on altsnda okulu kendinden gszleri ezebilecei bir arena olarak grmeye, on yedisinde gnde iki paket sigaraya, on sekizinde mmkn olan en kestirme yoldan keyi dnmeye merak salarak, annesinin giderek daha ok sinirine dokunan burnunu, kokusunu ald her ba99

taa sokar olmutu. Bu arada geirdii ikinci burun ameliyat, birinciyi mumla aratadursun, Zeren Atemizacolu'nun oluna dair evhamlan ayyuka varm, beklentileri ise suyunu ekmeye yz tutmu bulunuyordu. Zekeriya Atemizacolu, nekahat dneminde toplad gle, yirmi ikisinde Anadolu yakasnn muhtelif semtlerinin otopark mafyalanna bulam, yirmi nde iki ocuk annesi dul bir banka memuresine abay yakm, yirmi drdnde eski sevgilisinin zerine sald banka gvenlik grevlisini omzundan baklayp tutuklanm, yirmi altsnda tarihi bir konan arka bahesine otopark yapmn durdurmak iin semt sakinlerini rgtlemeye girien Kuzguncuk'u Gzelletirme Dernei Bakannn burnunu krarak hayattan hnzrca intikam alm, yirmi yedisinde izini ailesine kaybettirmi, yirmi sekizinde yeri tespit edilip, aile byklerinin mnasip bulduu bir akraba kzyla apar topar evlendirilmi ve ayn sene iinde hemen bir ocuk yapmt. Ne var ki, sk sk gzyalan iinde dert yanmaya gelen dal gibi incecik kansnn anlattklanna baklrsa, evlilik, huylarn bir nebze olsun dzeltmemiti. Belki artk eskisi gibi gece gndz darlarda srtmyordu ama tam bir sinir kp olup kmt. Bu sinir nbetlerinden birinin sonunda, sar kta arabasna arkadan arpan acemi bir bayan srcy tartaklam, ertesi gn de srcnn izbandut kocasndan feci bir dayak yiyip nc kez burnunun eklinden olmutu. Tm bu zaman zarfnda, gelininin douraca bebei drt gzle beklemiti Zeren Atemizacolu. nk anneleriyle babalarnn ilikilerinin tam da tkezlendii anda rahme dp, kapakland yerden bir trl dorulamad safhada dehre gelen bebekler, imento torbalarna benzer. Grnrdeki atlaklar svayp, yuvalarn kolonlarn ayakta tutacak; her byk hsranda zangr zangr sallanarak yklma tehlikesi atlatan evlilikleri yaptrp pekitirecek kmen imento torbacklar! Zekeriya Atemizacolu'nun bebei dnyaya geldiinde, her imento torbas gibi, onun da bir misyonu vard; hem de ift aamal: ncelikle babasnn burnunun, ardndan da ebeveynlerinin evliliklerinin dalmasn nlemek. yle de oldu; en azndan bir mddet: tam olarak, bir yl, be buuk ay vukuatsz geti. Ama sonra o malum haber geldi. Zekeriya,
100

evde bebek arabasn dolatrrken merdiven boluuna yuvarlanmt. Zeren Atemizacolu, drdnc kez ayn sahneyle karlamaya kendini hazrlayarak ve bu sefer ok daha az esef ederek, telefonda ne dedii bir trl anlalmayan gelininin hkrklar arasnda ismini verdii hastaneye gitti. Bir hmla odaya dald ve sapasalam karsnda duran oluna hayretle bakt. Evdeki kazada bir burun krlmt krlmasna da, bu, Zekeriya'nn deil, merdiven boluuna yuvarlad bebek arabasnda uyumakta olan ufakln burnuydu. Zeren Atemizacolu yllar boyunca olunun suratnn tam ortasnda grmeye alt ve her grnde kendi nizamna kar dalgalanan bir isyan bayra gibi alglad sarglar, imdi ufack torununun burnunda da grnce, bir yerlerde vahim bir gen transferi olduuna ve bu hatann asla dzeltilemeyeceine kanaat getirdi. Olundan ve onun kanndan bsbtn midi kesti. O mutsuzlukla Bonbon Palas'a dner dnmez ilk ii, yatak odasna kapanp, bir ekmecesinde olunun bebeklik eyalarn saklad ceviz gardrobu yeniden dzenlemeye girimek oldu. nk ne zaman birini bundan byle sevmemeye karar versek kendi kendimize, ondan bizde kalan eyalarla hesaplarz ncelikle. Oysa Zeren Atemizacolu, ailesiyle ilgili hibir eyi asla atmad ve zinhar atamayaca iin, oluna ait eyalar ortala boaltp, evire evire inceledikten sonra tek tek yerlerine kaldrmak biiminde tezahr edebildi en keskin hesaplamas. Ceviz gardrobun altn stne getirdiinde, en alt ekmecenin arkalarna skm eski psk bir adab- muaeret kitabnn arasnda pat diye karsna kt yllar, yllar evvel arad gen zanls. Her sayfas resimli kitabn, "kompartmanda yabanc bir hanmla nasl konuulur?" blmne, kimbilir ne vakit, kim tarafndan, bir fotoraf sktrlmt. Zeren Atemizacolu'nun bir zamanlar renmek iin yanp tututuu cevap, ite bu sararm fotorafta saklyd. Zira kocasnn dedesinin drdnc erkek kardeinin, hani u srekli ondan ona laf tayp durduu ve bu suretle, aile iinde kan pek ok kavgann birinci dereceden sorumlusu sayld iin, herkesin "Hdhd" diye and o kadns, krtkan, krtpil adamn da aynen Zekeriya'nnki gibi bir burnu vard. Hdhd Hamdi, yallk yllarnda ekilmi fotorafta, sanki burnunun irkinlii iyice belli olsun diye yan durmu, kafa101

snda ftr apka, elinde uzunca bir azlk, etrafndaki aile fertlerinin omuzlar zerinden hlyal hlyal uzaklara bakarak, sigara tttryordu. Zeren Atemizacolu, slale lgatinin temel bir hata yapt, Hdhd denilen kuun, Sleyman peygamberden Belks'a haber iletmek dnda kimseden kimseye laf tamad gereiyle ilgilenmedi. Onu tek ilgilendiren, bu lakab tayan adamd. Biricik olunun, ilk gz arsnn, z annesiyle babas dururken, gidip de hayatnda bir kez olsun karlamad, tm slalede en zelil genlere sahip, dzdnn dzd, d kapnn mandal, bunak bir ihtiyarn burnunu yznn ortasna kondurmas, korkun bir hakszlkt. Daha da korkun olan, bir buuk yandaki torununun da ayn genetik zincirin halkas olmasyd. Ani bir drtyle, bu sevimsiz belgeyle birlikte adab- muaeret kitabn da tuttuu gibi kaldrp pe att. plerini olur olmadk saatlerde karp apartman giriini irkinletirdii iin Hac yneticiden defalarca laf iitmi olduu halde, san poeti kanp kapnn nne koydu. Be, on, on ... tam tamna on yedi dakika sonra derin bir pimanlk duydu. Bugne dein, slalesiyle ilgili her eyi zenle biriktirmiken, ne denli sevimsiz de olsa bu eski fotoraf da saklanmalyd. Ne var ki, kapy tekrar atnda, p poetinin yerinde yeller estiini grd. Vaktiyle kendi annesinden dinledii bir hikye geldi hatrna o anda. Annesiyle babas yllardr evde besledikleri ama artk bakmak istemedikleri kedilerini bir uvaln iine koyarak arabaya atm; sonra da uzaklaabildikleri kadar uzaklaarak, uval ehir dnda ssz bir araziye brakmlard. Akam eve dndklerinde, kediyi kapnn nnde miskin miskin onlar bekler vaziyette bulmulard. p torbasndan geride kalan bolua bakarken Zeren Atemizacolu, vaktiyle kendi annesinin, o tekiri karsnda grdnde hissettii souk rpertiye yakaland. Kurtulduumuzu sandmz bir eyin bize nasl raptolduunu grdmz an yaadmz dkrkl ile, geri alabileceimizi sandmz bir eyin ellerimizden nasl kayp gittiini grdmz an yaadmz dknkl, akran saylr zira. Daha nce de benzer eyler olmu, Meryem'in toplamasna frsat kalmadan kaplarnn nnden yrtlmt p poetleri. Ama
102

zaten kurtulmak istediinden o plerden, zerrece umursamam t kimin, ne niyetle alm olabileceini. Oysa durum bakayd bu kez. imdi pn geri istiyordu. Birden, srlanm bir mahfaza, az mhrl bir mektup gibi grnd gzne kayp p torbas. Deilmeden, kurcalanmadan ivedilikle yok edilmesi, yabanclar tarafndan asla grlmemesi gereken... kiiye zel ve son derece mahrem. Kapmzn nnde durduu mddete mahremdir pmz. Bize aittir, bizzat bize dair. p varillerini boylar boylamaz, bizimle ilgisi alakas kalmaz; anonimleir. plerden geinenler diledikleri gibi sokabilirler kirli parmaklarn sokak ortasndaki varillere, kyda kede ykselmi p beklerine ya da ehir kysndaki mezbelelere. Ama mahremiyetimize tecavz etmi saylrlar, kapmzn nndeki p torbasn amaya, hele hele armaya kalktklar takdirde. Takip eden bir saat boyunca apartmann iinde bir aa bir yukar koturarak aklna gelen her yere bakt, herkesten phelendi. Bir ara, tek tek kap nlerindeki plerin, tpk ayn nehire alan dereler gibi bir ana mecraya doru ynelebilecekleri zannyla dar kp, bahe duvarnn yannda biriken p beini kartrd. Ama ite yer yarlm, az fyonklu sar p poeti o yarktan ieri kayp, sessiz sedasz kaybolmutu. Kapclar da kyde olduuna gre, geriye tek bir ihtimal kalyordu: kar daire! Ne var ki, kocasn ve kzlarn da yanna alarak dald kuafr salonundan eli bo, sinirleri harap dnd. p torbasnn, Hdhd Hamdi'nin fotorafyla birlikte sr olmas yetmezmi gibi, stne bir de o irret kuafr Cemal'den bir avu hakaret iitmiti. Zeren Atemizacolu'nun bcnk bir kanarya satn almas o gnlere rastlar. Oysa kanaryadan nce balklar vard. Renk renk, cins cins balklar... in dorusu, byk kznn sinir hastas olduunu, nice yadsmalardan sonra nihayet kabul ettii gne dein, Zeren Atemizacolu'nun balklara en ufak bir merak bile yoktu. Severdi byk kzn, hele bir dnem belki her eyden ok severdi. Olunun o eci bc burnunun dikine gitmeye balad gnlerde, tm ilgisini ve sevgisini byk kzna aktmaya balamt. Zeynep Atemizacolu (31) tpk bugn olduu gibi o gnlerde de, her iki kardeinden ok daha hareketli ve girikendi. On bir yana geldiinde ayn anda hem
103

annesinin alt okulda mdr olmak, hem itfaiyeci olup Sular Idaresi'nin tm sularn ehirdeki tm damlann zerine pskrtmek, hem abisi gibi serserilik etmek, hem kz kardei gibi danteller rmek, hem de okuldaki en yakn arkadann babas gibi tiyatrocu olmak istiyordu. Yirmi bir yama geldiinde deien bir ey yoktu. Hl etrafndaki herkesin toplamndan fazla olmaya alyordu. Bir gn didik didik zaman dilimlerine ayrm, her bir zaman dilimine ayr bir megale sktrmak suretiyle onlarca paraya blnm, kh onu kh bunu yapyor; iin tuhaf yan, bunlarn ounda da baarl oluyordu. Zeks, annesinin gensel gururunu okayacak kadar keskindi. Ne var ki, bir o kadar da mutsuzdu. Sahip olduu hibir ey yeterli deildi, yeterince deil. Tamamna kavuan tek bir ey bile yoktu hayatta; "btnlk" denilen, kof bir kelimeden ibaretti lugatlarda. Deniz yoktu mesela; her biri ayr ayn ynlere akmaya alan saysz sonsuz denizler vard, tek bir denizin iinde bile. Grdmz dalgalar, denizleraras savalarn toplamdan eksilttiklerinden geriye kalabilen ykseklikte ve sklkta ulayordu kyya. Ulap paralanyorlard kpk kpk, zerre zerre. stanbul da yoktu keza. Her biri kendi gzerghnda seyreden onlarca, yzlerce, binlerce, milyonlarca gruh, cemaat, cemiyet vard. Artlar eksileri gtryor, zt rzgrlar birbirinin cereyann durduruyor, kimsenin gc, kimseninkine baskn kamadndan, sonuta ehir varln korumay baaryor ama bu arada, durmadan azalyordu. Tpk dalgalar gibi, stanbul da, toplamndan eksilenlerden geriye kaland aslnda. Farelerin kemirdiklerinden, martlarn didiklediklerinden, sakinlerinin bildiklerinden, arabalarn andrdklarndan, vapurlarn tadklarndan, saat ba dnyaya gelen bilmem ne kadar bebein soluduu ilk havadan... geriye kalan ve bu suretle mtemadiyen dalp paralanan, eksilip tamamlanamayan eydi. Zeynep Atemizacolu ilk krizini geirdiinde yirmi ikisindeydi. Zeren Atemizacolu, doktorun sylediklerinden hi etkilenmedi, nk doktoru da sylediklerini de ciddiye almad. Soyaalannn hibir dalnn hibir yapranda yle hastalklara rastlanmamt. te en kara leke Hdhd Hamdi'nin bile akl sapasalam yerindeydi. Kald ki byk kz, ocuunun iinde en akll, en parlak olanyd. Atlatt kriz, ge gelen bir bulu a bunalmndan
104

baka bir ey deildi. Zeynep Atemizacolu'nun ksa zamanda toparlanmas, annesini kendi hakllna daha da inandrd. Ne var ki, tez zamanda anlalaca zere, bu dzelme kalc deil, geiciydi. Atemizacoullan'nn byk kzlar iin bundan sonra hayat, iki ayr mevsime blnecekti: hastaland dnemler, bir daha hi iyilemeyecekmiesine hasta; iyiletii dnemlerse bir daha hi hastalanmayacakmasna iyi oluyordu. Ortas yoktu. Ne zaman birinden tekine geeceini kimse kestiremiyordu. Bu iki devre arasndaki en belirgin fark, kt haberlere verdii tepkiydi. Hasta olduu zamanlar, yalnzca belli renkleri seebilen bir renk kr gibi, bir tek kt haberlerle ilgilenir ve gazeteleri srf bu tr haberler iin okurdu. Gasp olaylar, namus davalar, intihar vakalar, fuhua zorlanan kzlar, tinerci ocuklar, canl bombalar, doar domaz hastaneden karlan bebekler, uyuturucudan len genler... Gazetenin yan sra ehir eklerini de tarard dikkatlice: kapanmayan kanalizasyon ukurlar, patlayan su borular, toplanmayan pler, tkanan yollar, azl kapkalar, pislikten mhrlenen pastaneler, at eti satan kasaplar, kaak deterjan pazarlayan bakkallar, otopark eteleri, mehul bir biimde yanp kl olan ahap evler, tpgaz patlamalar, gaz szntlar, gasp olaylar... Zeynep Atemizacolu, bu cinnetaver haberleri takip etmekle yetinmez, bir de grd herkese, bilhassa da btn gn beraber geirdii annesine, ballandra ballandra anlatrd her birini. yi olduu zamanlarsa, bol fotorafl felaket haberlerini atlayarak okurdu gazeteleri. Her halkrda, Atemizacoullar iinde srekli gazete okuru olan bir tek oydu. Byk kznn felaketlerden dem vuran cokulu sesi ne zaman kulaklarn trmalasa, iini rengrenk balklar, alacal bulacal talar ve fosforlu aksesuarlarla doldurduu akvaryumunun huzurlu fokurtusunu dinlerdi Zeren Atemizacolu. Oysa balklardan nce ss bitkileri vard. eit eit ss bitkileri... Zeli Atemizacolu (23), ne abisi gibi serseri, ne de ablas kadar zekiydi. Aslnda kklnden beri, ne tipiyle ne de mizacyla, ailenin dier yelerine benzedii sylenebilirdi ama bu farkllk daha da arpc bir hal alyordu ablasyla kyaslandnda. Nazar okayan iekler aan yabani, hrn bir bitkinin yannda nasl olduy105

sa boyverip tm suyu ve gnei onun emmesini kanksam hantal, tombul bir mantar gibi ablasna yapm, onun yaamnn kenarna lvermiti. Vasat ve tutuk, hmbl ve ktt. Sanki ablasnn, kh zeki ve alml, kh fttrk ve alamakl olup, iki kutup arasnda mekik dokuduunu grdke akl karm; o da arada bir yerde, gvenli bir eikte durmay semiti. Abisi "bir ey olmak", ablas "her ey olmak" isterken, o da yllar boyu yalnzca "olmamak" istemiti. Atemizacoullar iinde evhama kar en dayanksz olan oydu. Evham, ailenin teki fertleri iin dardan gelen bir tehditten ibaretti. Bu tehdidin sebepleri deimekle birlikte, geldii adres hep ayn kalrd: kaln, klrengi, kadife perdelerin dndaki dnya. Ziya Atemizacolu, rvet davasnn yeniden almasndan, tutuklanmaktan, hapse atlmaktan, gazetelere kmaktan ve ellemin diline dmekten kayg duyard en ok. Zeren Atemizacolu'nun balca kuruntusu, ocuklaryd. Ardndan, kktendincilerin palazlanmas, yolda yrrken kapkalarn saldrsna uramak ve gk altnda kalmak gelirdi srayla. Zekeriya Atemizacolu ise yatakta baarsz olmaktan, hayatta aciz kalmaktan, kumar borcu olanlardan ve korkmaktan korkard ekseriya. Zeynep Atemizacolu'na gelince, o, korkulu-kaygl-kuruntulu kuyular ile korkusuz-kaygsz-kuruntusuz okyanuslar arasnda ftursuzca gidip gelen bir sarkat zaten. Oysa Zeli Atemizacolu iin her eyden nce soyut bir eydi evham. Tpk hava gibi hem her yerdeydi, hem de ele avuca gelmez. Rvet davasnn yeniden almas, kumar borcundan tr mhlanmak ya da an dincilerin iktidar ele geirmesi gibi ihtimallerden daha, ok daha tanmsz bir eydi. Bir kere, evham insann dnda deil, insan evhamn iinde barnrd. nk korku ve kayg ve kuruntu, "her eyin baka trl olmas ihtimalinin dehetinden beslenir. (te evin, arkadalarn, vcudun, ailen... Bunlar senin ama maalesef, bir gn elinden alnabilir!) Evham'a gelince, o, "hibir eyin baka trl olmamas ihtimalinin deheti"nden beslenir. (te evin, arkadalarn, vcudun, ailen... Bunlar senin ve maalesef, hep byle kalabilir!) Ortaokuldayken birka kez kz arkadalarnn evlerine gitmiti. O zamana dein, anne dendiinde kendi annesinin, baba dendiinde kendi babasnn ve aile dendiinde de kendi ailesinin karbon kopyalarn anlayan Zeli Atemizacolu iin, kendi106

ninkilere zerre kadar benzemeyen anneleri, babalar, aileleri yakndan grme frsat bulduu bu ziyaretler bir dnm noktasyd. O tarihten itibaren, ailesinden duyduu utan, sinsice ileyen bir para cezasnn faizi gibi, katlana katlana byyordu. Dersanedeki pepeme fizikinin tutuk heceleri kulana kpeydi Zeli Atemizacolu'nun: "Her ikisinnn-de de, ayn younlukta, ayn seviyede sv bulunannn iki kab birbirine balayalmmm. Birinden tekine sv transfer olmasn bekleyelimmm." Aynen byle derdi. Byle der ve eklerdi: "isterseniz bo yere beklemeyelimmm. Unutmaynnn ocuklar, her zaman yksektennn aaya ve oktan aza... Aksi takdirde, transfer filannn yoktur aynlar arasnnn-da." Zeli Atemizacolu'na gre evinin ii ile dnn evham younluklar da, seviyeleri de birdi. Buna ramen, bir trl cesaret edip de, dnmemecesine ayrlamyordu Bonbon Palas'n 4 numaral dairesinden. Defalarca plan yapmt imdiye dein. Ancak ka planlarndan ziyade k planlan olduundan bunlar, evden ktktan sonra nereye gidip, ne yapaca hakknda hl bir fikri yoktu. Ama Zeren Atemizacolu'nun, kan ya da kan rengi grr grmez pattadak baylmak dnda bir zelliini tespit edemedii kk kzndan fazla bir beklentisi yoktu zaten. Tek sorun salonun drt bir yann dolduran birbirinden nazl ve alml ss bitkilerinin fazla gne istemeleriydi. 4 numaral dairenin perdelerinden ieri, yabanclarn baklan gibi, gne nlar da kolay kolay szamadndan, tm bu ss bitkileri birer ikier soldular. Akvaryumdaki balklar da byk zayiat verdiler zamanla. Kanaryay da Kedi Peygamberi'nin aireti paralad. Geri imdi yeni bir kanarya vard ayn kafeste, ama anlalamayan bir biimde daha bir kez bile tmemiti.

107

3 NUMARA: KUAFR C E M A L & CELAL

Demindenberi sndre sndre ekitirdikleri kadnn kapdan ieri girdiini grnce, sust yakalanmlara mahsus ikircikli bir suskunlua brnmt kuafr salonundakiler. Daha bir-iki dakika evvel hakknda ileri geri konutuu kiiyi, hi hesapta yokken pat diye karsnda bulmak, bulup da gzlerine bakmak, yzne glmek zorunda kalmak, etrafta birtakm mistik dolaplarn dndne dair tuhaf bir his uyandrr insann iinde. Hijyen Tijen de isminin anldn gaipten haber alm gibi grnd ieridekilerin gzne. Ama onun karsnda duyduklar tedirginliin sebebi, dedikodu yaparken pervaszca geveyip esrimi yz ifadelerini birdenbire nasl toparlayacaklarn bilememeleri deildi sadece. Aylardr evinden kmayan birini, imdi burada, yani "bir gn dar admn att takdirde uramas muhtemel yerler listesi"nin dibinin dibindeki maddeyi ziyaret halinde grmenin aknl da kmt zerlerine. Bu donukluktan ilk syrlan Cemal oldu. Kendisini hi tanmayan, ismini bile bilmeyen birine sanki tanym gibi hitap etmesinin yarataca kopukluun farkna bile varmadan, neredeyse en akrak bir sesle "hogeldiniz, buyrun Tijen Hanm!" diyerek kapya yneldi. Dedikodu bamllnn yan etkileri vardr byle: birini ne kadar sk ve ok ekitirirseniz, o kadar yakndan bildiinizi zanneder ve giderek, onunla teden beri tantnz sanmaya balarsnz. Oysa bu arada o, sizi hi tanmyor dahi olabilir. Eer Cemal ufack da olsa bir karlk alabilseydi samimiyetine, belki de kendini kaptrp bunca zamandr gelmedii iin sitem bile edecekti Hijyen Tijen'e. Ama yle olmad. Karsndaki kadn bu karlamadan zerre kadar hazzetmediini eleveren donya baklarla onu tepeden trnaa yle bir szdkten sonra, hibir ey demeden ban evirip sa solu incelemeye koyuldu. Yerde sprlmeyi bekleyen
108

sa krpklarna, ykana ykana rengi atm havlularn eprimiliine, mterilerin boyunlarna bal leopar desenli muamba rtlerdeki lekelere, bir duvar boydan boya kaplayan aynann kenarndaki incecik atlaa, aynaya paralel uzanan tezghn kysnda kesinde kalm sivrisinek llerine, zerine kutu kutu ayn marka jle, sa kp ve briyantin dizilmi raflarn tozuna, sa fralarna skm kl yumaklarna, koltuklarn yrtklarndan grnen delik deik sngerlere, eyalarn dkntlne, tekerlekli katl manikr sehpasnda alkalanan muhtevas aibeli kpkl sulara takld birer birer. Grdklerinden duyduu honutsuzluk o kadar derin, buray derhal terk etme arzusu ylesine belirgindi ki, ona baktka, alt meknla beraber kendisini de aalanm hisseden Cemal, dilinin ucunda biriken tekmil karlama nidalann gerisin geri yutup, suspus oldu. Ancak Hijyen Tijen, Cemal'in bekledii gibi, arkasn dnp gitmedi hmla. Mhlanm kalm gibi ne geri, ne ileri adm atabildii kaskat saniyelerden sonra, etrafn evreleyen bu sakil ve pasakl lemin ayrntlarna daha fazla tank olmamak iin teftiini yarda kesip, ak duran pencereden darya kaydrd baklarn. Ve ite o zaman, elbiseleri toplamak iin baheye inmi olan gndelikiyi grd. Btn gn temizlikte stknn syrlmas yetmezmi gibi, bir de durduk yerde aaya atlan ka bavul dolusu kyafeti toplamak zorunda kalmann memnuniyetsizlii ipil gzlerinden okunan gndeliki de onu grmt ayn anda. Kadncaz o kadar yorgundu ki, Hijyen Tijen'in burada ne aradna armaya harcayacak enerjisi bile yoktu. Kucanda smsk tuttuu, tepeleme kyafet dolu amar sepetini yere brakt; minyon gvdesi bahede, limon kf bir tlbentle rtt ba kuafr penceresinin iinde, bezgin bir sesle mrldand: "Ben gidiyorum Tijen Hanm, oluum ocuum var benim." Fakat azndan kan kelimeler ile durumu arasnda kendi de anlaml bir balant kuramam olacak ki, toparlayc bir aklama yapma gerei duydu: "Bu sonuncu sepet, topladm hepsini. imdi yukar karr, eve brakrm. Be kez inip ktm zaten. Perembeye beklemeyin. Sapa bana bu semt." Tijen Hanm, kalarn hafife attysa da, tek kelime etmeden sylenenleri bayla onaylamakla yetindi. Geri yz ifadesinin bu109

lankhg,, zihninden geenleri ele vermiyordu ama burada, hi tanmad insanlarn arasnda olmaktan duyduu sknt fark edilmeyecek gibi deildi. Onu bu ikenceden kurtarmak isteyen Celal ikizin,n, kuraym derken unufak ettii kpry tamir etmek zere yanna yaklap, gven telkin eden bir sesle salarna ne yaplmasn, istediini sorana dek, ayakta ylece dikilmeye devam etti. Nihayet giden gndelikiden bahede kalan bolua sabitledii baklarm agr ag,r Celal e evirip, "ben deil, kzm," diyebildi. Ve ne kastettiin,n anlalabilmesi iin, usulca kenara ekildi. Kuafr salonundakiler ancak o zaman, abanoz salar kvr kvr, teni salaryla ztlaacak kadar ak, irice gzler, kahverengiye, griye ya da baka herhangi bir renge almadan bsbtn siyah olan ve hibir tal yola sapmadan dosdoru insann gznn iine bakan, sska, narin kz ocuunu ark edebildiler. Kafas slakt. Salar,n,n zigzaglanndan ptr ptr akp, omuz hizas.nda yayvan lekeler brakan damlalarla yolda gelirken u isentili yaz yamurlar,ndan birine yakalanm, gib bir hal vard. _ Celal kk mterisini aynann nne alrken, az evvel grd kotu muameleyi sineye eken Cemal de, kenardaki koltuklara buyur etti ocuun annesini. Hemen oturmad, Hijyen Tijen nce be-on saniye kadar huzursuz ve honutsuz ayakta durmay srdrd. Sonra pes edip, gsterilen koltuklardan en yakn olanna gnlszce l,verdi. Her mteriye, salona ad,m atnn zerinden otuz saniye gemeden manikr isteyip istemediini sormay huy edinmi manikrc kz yan,banda bitiverdiinde, o hl gzleri yerde akl ise muhtemelen baka bir corafyada, bo bo bakmaktayd ilende boylu boyunca yatan bir lekeye. Ne var ki kendisine yneltilen soruyu duymasyla, grnmez bir fareye dokunmuasma ellerini tiksintiyle gen ekip, arkasna saklamas, bir oldu. Byle ani ve bu kadar yabani bir tepki beklemeyen manikrc kz, ks ks geri dnd. Ama daha yerine oturur oturmaz bir kurt dt iine. Sakn dili srm olmasn! Acaba "Tijen Han,m" yerine, yanllkla "Hijyen Han,m m, ,km,t, az.ndan? Yoksa bu yzden mi byle durup dururken sirkelemiti kadnn surat? Akln zorladka am devirmi olabilecei kan,s, kuvvetlendi. nk esas itibaryla bedbin mizal bir organdr beyin. Ne zaman iki zt ihtimal arasnda te110

reddtte kalsa, olumsuz olana meyleder daima. Manikrc kz da dnp tandka, byk bir pot krdndan kesinkes emin oldu. Bir an, dnp zr dilemeyi dnd. Ama tek yapt, tekerlekli, katl manikr sehpasnn ardnda tedirgin bzlerek ve aktrmadan etraf szerek, yapt gaf duyan olup olmadn anlamaya almak oldu. Bu arada Celal'in uzun aynann nne, yal kadnn hemen sana oturttuu Su, ilk defa bir kadn kuafrne gelmenin merakyla koltuunu dndre dndre etraf incelemekteydi. Ancak ne yne baksa dikkatle kendisini szen dii gzbebekleri, nazikane glmseyen rujlu dudaklarla karlatndan, incelemesini ksa tutmak zorunda kald. Bu yabanc yerde, yapkan baklarn zerinde hissetmedii tek kii, yanndaki yal kadnd. Onu tanyordu; evine girip karken ara sra karlat, kendisine hep iyi davranan kar komularyd bu. Vcudunun st ksmn boynuna kadar tamamen rten muamba rtden kan minnack, bol makyajl surat, ireti bir biimde kaidesine yerletirilmi, sonra da muzip birileri tarafndan rengrenk boyanm bir bste benziyordu. Madam Teyze ocuun kendisini seyrettiini fark edince, dnp glmsedi. Bir ey syleyecek gibi oldu ama Celal'in elinde genie, dikdrtgen bir tahtayla kagelmesiyle tekrar nne dnd. ki bklm almaktan nefret eden ikizler, kuafr salonuna ne zaman bir ufaklk gelse, bu tahtay koltuun kollan zerine yerletirerek, kk mterinin boyunu uzatrlard. Ne var ki, Celal'in niyetini anlar anlamaz, gzlerini yanndaki yal kadndan ayrmadan ban hararetle iki yana sallayp, kendinden gayet emin bir sesle crlad Su: "Ben ondan uzunum ama. O niye tahtann stnde oturmuyor?" Hayatnda bir kez bile hazrcevap olamam, katiyen kimseye laf yetitirmeyi becerememi Celal, byle bir itiraz karsnda allak bullak oldu. Madam Teyze'nin de bu laflara alnmadn, alnmak yle dursun kkr kkr glerek hak verdiini grnce, tahtay raklardan sivilcesiz olana verip geri yollad. Fakat hemen ardndan, ocuun sylediklerinde gizli bir hikmet sezmi gibi, dnp dikkatlice bakt iki srad mterisinin aynadaki yansmasna. Geni uzun aynann nnde, boyunlarnda leopar desenli nlkler balanm vaziyette yan yana oturmu, iki minnack kafadan ibaret kal111

mken nasl da bir, ne kadar da aynydlar. Geri zamann iki ayr uundaydlar -biri on birindeydi, dieri yetmi sekizinde- ama her ikisi de, insan mrnn snr boylanndaydlar. ocuk yanlmt; yal kadndan uzun deildi aslnda. Tam tamna ayn boydaydlar ve belki de ayn kiloda. ok yal birinin eke eke geldii csse ile bir ocuun byye byye vard cssenin eitlenmesi ne kadar da garip bir eydi. Biri aa inen, dieri yukar kan iki asansrn kendi yollarnda seyrederken bir an iin, ama sadece o an iin, yan yana gelip ayn hizada durmalar gibi bir eydi bu. Bir saniye, bir saat, bir ay... ama muhakkak belli bir zaman dilimi sonra, biri daha alak, dieri daha yksekte kalacak ve hemen ardndan bsbtn uzaklaacaklard birbirlerinden. ok deil, sadece bir hamle sonra, yal kadnn kemikleri bir nebze daha eriyecek, kk kznkilerinse bir nebze daha geliecekti. Garip olan, bu havai eitlik annda birbirlerini bulmu, burada bulumu olmalaryd. Celal kk kzla yal kadnn arasndaki benzerlii hissettii an, Madam Teyze'ye besledii sevginin tpatp aynsndan ocua da bir tane biip dikiverdi hemen. Kk mterisinin salarn kesime hazrlama aamasn da, kesme ksmn da bizzat stlendi bu yzden. Reine sars bir kurdelayla geliigzel balanm gr, kvr kvr, abanoz salar at. Hl ularndan sular szlen tutamlan zenle taramaya balad. Bu arada ocua ismini sormay ihmal etmemiti nk yetikinler ne zaman bir ocukla iletiim kurmaya kalksalar, lafa nce ismini sorarak balar ve hemen ardndan, bu ismi vme gerei duyarlar. "Ne gzel ismin var!" dedi Celal de. Ama Su o esnada, her sayfasnda uuk kak sa modellerinin sergilendii prreklam bir kadn dergisine balklama daldndan, oral olmad. Ban dergiden kolay kolay kaldraca da yoktu, annesinin canhra l olmasayd. Kpekler nasl kendilerinden korkanlann yannda alrsa soluu ya da sa kllar, sofrada onlardan en ok irenenlerin orba kselerinden kverirse, Cemal'in lafa dalp izini kaybettii hamambcei de, gr alanna girmek iin Hijyen Tijen'i bulmutu bunca insan iinde. raklardan sivilcesiz ve patronlannn gzne girmeye azmetmi olan, annda mdahale etti duruma. Ayakkabsnn altnda yamyass bir tiksinti tortusuna dnverdi bcek.
112

"Bu bcekler de her yeri sard," diye kekeledi Celal. Ama devamn nasl getireceini bilemedi birden. Son zamanlarda, adn sann bilmedii tuhaf tuhaf bcekler gryordu etrafta. Saylaryla beraber trleri de artyordu sanki. lnce pis bir koku brakyordu bazlar. Sivilcesiz rak, oda spreyini almak iin koturdu. "sterseniz siz beklemeyin Tijen Hanm," dedi berikinin yznde beliren dehetin ayrdnda olan Madam Teyze. "Kznz merak etmeyin. Biz birlikte karz yukar." Hijyen Tijen yle aresizdi ki, teklifi ikiletmedi. Hamambceinin cesedinin zerinden atlayp kesimin parasn kasaya brakt gibi, ngrakl kapda ald soluu. Yalnz, kmadan nce bir an durup, yal kadna minnetle, kzna sevgiyle el sallad. O kapdan kar kmaz, demindenberi baston yutmu gibi oturan manikrc kz ayaa frlad. "Huyland," dedi suratn ekiterek. "Kahveyi bile iemedi pis diye. Bir de alp burnuna gtrmez mi? amar suyu kokmuyor diye beenmedi." Tknaz kzl ile salarnn ii oktan bittii halde oturmaya devam eden ehla sarn da kart sze. Televizyonun sesini atrd Cemal, gnlerdir merakla bekledii bir klibin nihayet yaymlandn grnce; aylar tazelendi, sigaralar yakld ve artc bir hzla gmlverdi kuafr salonu her zamanki rehavetine. Hakknda ileri geri konutuklar esnada pat diye karlarna kan, kp da ahdamarlarna belli belirsiz sululuk duygusu zerk eden kii gr alanlarndan ayrlr ayrlmaz, mistik dolaplarn sona erdiine kanaat getirdiklerinden, laf dnp dolap Hijyen Tijen'e geliyordu imdi. "Bastrlm olann tam gaz son srat geri dn" de diyebiliriz buna. Hilkat nasl boluktan nefret ederse, noksan braklan paralarnn derhal tamamlanmasn ister dedikodu garibesi de. Aralarnda bir ocuun bulunmas, hatta bunun ekitirdikleri kiinin ocuu olmas dahi engellemedi kuafr salonundakileri. nk kadnlar, laf olsun diye deil de, hakikaten, can gnlden, taammden dedikodu yapmaya baladklarnda, ya seslerini ksk, ya da yanlarndaki ocuklar sar farz eder. Suya gelince, o, annesi hakknda sarf edilen kinayelerin farknda deilmi gibi, olanca dikkatiyle dergiyi kartrmaktayd hl. Ksack salarn diken diken kaldrtp, ularn farkl farkl fosfor113

lu renklere boyatm, belden yukars plak, melez bir kadnn fotorafna takld. "Beendin mi?" dedi dedikodulardan sklan ve ocuun zlmesinden endie eden Celal. "Senin san da yle yapalm istersen. Pek fiyakal olursun okulda." "Olmaz!" dedi Su atkn bir suratla. "Bundan ksa olacak sam." "Canm, ondan da ksa olmasn artk," diye itiraz edecek oldu Celal. Su, dergiden ban kaldrp, aynadan szd Celal'i. Gzlerinin kara kuyusunda toplu ine ba kadar kk, kck bir k sinsice yanp snd. "Olmaz! Bitlerim dklmez o zaman," dedi neredeyse bararak. Perma bigudilerinin tamam zlm, aynada slak ve kvrck halini inceleyen asabi kumral derhal bir kagz iareti yapt ehla sarna. Ama Su, daha da ykseltti sesini, dinleyicileri olduunu anlaynca. "Okulda retmen yanna ard. Kt yazm. 'Al bunu annen okusun,' dedi. Eve gnderdiler. Annem kd okuyunca ok kzd. Bit varm kafamda. Banyoya girdik, ilala ykadk. ki ampuan bitti. 'Sen kma kal,' dedi, ben oturdum kvette. Sonra elbiselerimi kard dolaptan. Bit dolayor zerlerinde diye btn elbiselerimi camdan att. araflar da att. Srt antam da att." "Srt antas grmedik," dedi manikrc kz, sinemadan ktnda filmin en nemli ayrntsn atladn renen birinin aknlyla. "Okuldan bulamtr. Olur byle eyler," diye geitirmeye alt Celal. "Okuldan bulamam," dedi Su omuzlarn silkerek. "Bizim okulda benden baka bitli yok zaten." Kadnlar manidar bir tebessmle birbirlerine baktlar. Hijyen Tijen'in, kzn bu civarda kimsenin ocuunun gitmedii olduka pahal bir okulda okutmakta inat edip, ellerindeki tm paray bu uurda harcayarak sadece kocasnn sinirlerini deil, evliliinin temellerini de hurdaha etmekten ekinmedii, herkese bilinen bir eydi.
114

"Snfta kimsede yok bit. Benden bulaacak imdi btn okula," diye kkrdad ocuk. Glnde karanlk bir marklk vard. markt; etrafndaki insanlarn tepkilerini kaale almayan, sadece kendinden yola kp kendine akan, belki de srf elenme al eken, nerede duracan ngremeyen bir glt bu. Karanlkt; kendi kendini kkrttka doludizgin hzlanan, hzlandka kontrol kaybeden, her an bir hendee yuvarlanp acya dnebilecek bir glt bu. Tutarsz ve uyumsuzdu. Sylediklerinin ieriinden alabildiine kopuktu. Onun yandaki bir ocuk iin fazla battal, fazla kantarl, fazla bir glt. "Annem diyor ki, bit babamdan gemi. Babamn srtklerinden babama bulam, sonra babam bana sarlnca da bana bulam." Sanki kap pencere ayn anda ardna kadar alm da, dizginlerinden boalm bir rzgra yakalanmlar gibi tepeden trnaa rperdi geni aynann nnde yan yana dizilmi tm kadnlar. Mthitir nk bir ocuun azndan ailesinin en hafi srlarnn bu ekilde dkldn duymak. Hrszlk yapmadan, bakasnn bahesinden meyve armaya benzer. Su vardr belki, ama sulu yoktur ortada. Kenara ekilip, zaten akmakta olan amurlu sulara yol vermek, ne zamandan beri su saylabilir ki? Kuafr salonundakiler de, srf ocuk rahat rahat konusun, bol bol konusun diye kelerine ekilip suspus olmulard. Mmkn olduunca fazla bilgi msveddesini, mmkn mertebe bulamadan, karmadan, stlerini balarn pisletmeden edinebilmek iin sabrla kvranarak bekliyorlard konumann devamnn gelmesini. ki dakikadan fazla sakin kalamad gibi, etrafnda dnen herhangi bir konumaya burnunu sokmadan duramayan, dursa skntdan patlayan Cemal'in bile azn bak amyordu. Bir tek Madam Teyze, bir tek o, bu naho konunun kapanmas iin harekete geme gerei duydu. Ama o da ne syleyeceini bilemediinden, tek yapabildii, Celal'i bir an nce iini tamamlamas iin uyardktan sonra oturduu koltukta kaskat bzlmek oldu. Derken hafife silkindi. Bluzunun iinde kalan gm kolye ucunu karp, avucunun iinde dalgn dalgn skt Aziz Serafm'in atkn ehresini. Su, szlerinin yaratt tesiri yerinde tespit etmek istercesine, koltuunu tam bir ember izecek ekilde dndrerek herkesin y115

zne yle bir bakt. emberini tamamlayp tekrar eski konumuna dndnde, kahverengiye, griye ya da baka herhangi bir renge almadan bsbtn siyah olan gzleri, yal kadnn aynada ldayan boncuk gibi, lacivert-gri gzleriyle bulutu. Madam Teyze efkrla iine ektii havay kk, sivri burnundan ince ince salarken, iinde bir yerlerde zr barndran bir mahcubiyetle glmsedi. ocuun anlattklarndan tr onun namna birilerinden mi zr dilediini, yoksa tam tersine, etrafn evreleyen merakl dinleyicilerin varlndan tr ocuktan m zr dilediini kestirmek zordu. Bu bulank tebessmn anlamn zememekle birlikte, elinde olmadan Su da ona glmsedi. Artk arabuk hareket etmesi gerektiini kavrayan Celal, iki ran yardma ard. Birka dakika iinde koldan alarak hem yal kadna, hem de kk kza fn ektiler. Sonra raklar, enselerine iki oval ayna tutmak suretiyle her ikisinin de salarnn arkadan nasl grndn grmelerini salad. Byle hem nden hem arkadan aynalarla kuatldklarnda, katlanarak oald suretleri, oalarak i ie geti benzerlikleri.

Ne var ki, kendilerini kapya kadar uurlayan Celal'e veda edip, Bonbon Palas'n merdivenlerini kmaya baladklarnda, aralarndaki ya fark kesinkes kt ortaya. ocuk sk sk durup berikini bekliyor, bazen de kt basamaklar geri inip, onunla beraber tekrar kyordu. Bu ekilde nc kata geldiklerinde biraz soluklanmak iin durdu Madam Teyze. Su da srtn duvara yaslayarak, sanki cezalym gibi tek ayan kaldrp kendine doru ektikten sonra, bu molay, artk iyice snd yal arkadana yeni bir eyler anlatmak iin frsat bildi. "Snfta kz var, bana isim taktlar. Defterimin stnde isim soyad var ya etikette, oraya kocaman BTLSU yazmlar. Aslnda Bengisu benim ismim, ksaltyorum." "Biliyor musun, ben de bitlenmitim kkken," dedi Madam Teyze, ocuun glnden duyduu rahatszla ramen. "Sahi mi? Size de isim taktlar m?" dedi Su, yal kadnn kol116

yesinden sallanan turuncu sakall, atk kal dedenin kim olduunu anlamaya alyordu bir yandan. "Yok, isim takmadlar. Bir amarcmz vard, ocuklarn srayla dizlerine yatrp t t bit krard. Benim bitlerimi de o ayklamt. Annem yazk fenalklar geirmiti. Narin kadnd, gelemezdi byle eylere. yle yetitirilmi ne yapsn. Bahedeki gllerden biri sararp solsa, zntsnden yataklara der, fare ls grse gnlerce kendine gelemezdi. Belli ki yanl devirde gelmi dnyaya..." Yal kadnn lacivert-gri gzleri donuklat. Ama uzun srmedi bu hali. Baz olaylar yad, belli isimleri zikr etmeyi kendine uzun zaman nce haram klm insanlara zg bir igdyle, hafzasnn yasak bahesine girmek zere olduunu fark edip derhal geri dnd. Salar kesilince kafas daha da kk grnen ocua, ortak bir srr paylayorlarm gibi muzipe gz krpt. "Bakma sen Bitlisu filan dediklerine. Herkes bitlenir ocukken. Sade ocukken de deil. Byynce de bitlenir insan. Kimin bitli olup olmadn nerden bileceksin ki? Gzle grlr m bit? Herkes stten km ak kak geinir ama vardr elbet onlarn da bir biti!" Duyduu szlerin ieriinden ziyade arkasnda yatan niyetin iyiliinden holanan Su, drdnc kata varr varmaz, uzun uzun zilini ald evinin. "Ben geldiiiim!" diye bard alan kapdan ieri dalarken. Hijyen Tijen geciktikleri iin meraklanma benzese de, leden sonraki huzursuzluundan arnm grnyordu. Komusuna teekkr etti. "Bakn ne gzel oldu hem ksack, hem de pek k," diye karlk verdi Madam Teyze. Sonra ne konuacaklarn bilemeden ama illa ki bir eyler sylemek zorunda hissetmenin skntsyla baktlar. "eri buyrun derdim ama temizlik hl bitmedi. Gndeliki gidince her eyim yarm kald," dedi Hijyen Tijen. Kuafr salonundaki asabi, gergin kadn gitmi, yerini iine kapank, mahcup birine brakmt. "Tabii tabii. Yapn temizliinizi. Ama fazla yormayn kendinizi. Yatn din'enin biraz, yoruldunuz bugn. Benim de zaten iim var." Birbirlerinin evlerine hi gidip gelmemilerdi imdiye dein. Bazen byle kapda karlap tek tk laf ederlerdi. "Uyumak mmkn m!" diye atld Hijyen Tijen. "Bu iren ko117

ku yznden bama arlar saplanyor. Eim diyor ki abartyormuum. Abartyor muyum sizce? Siz de alyorsunuz deil mi kokuyu? Ha Madam Hanm, alyor musunuz p kokusunu?" Madam Teyze'nin yznden belli belirsiz bir glge geti. Tekrar konumaya baladnda, tpk damarlar frlam solgun elleri gibi ptr ptr engebeliydi sesi. "Erkek kardeim, Kahire'ye gitmiti seneler evvel. Dedi ki uaktan iner inmez bir uultu duyuyormu insan. Kahire'nin uultusu. Oysa havaalan ehre epeyce uzakm. Meer fersah fersah tesine uultusunu yayarm ehir. Dnn bir. Bu nasl ehir, orada yaayan insanlar nasl insanlar ki, samamlar kaplarna, tavermiler byle. Bizim stanbul'umuz da yle deil mi Tijen Hanm? Ama Kahire uuldar, stanbul kokar. Daha bu ehre yaklamadan, uzaktan bile kokusunu alabiliyor yabanclar. Biz alamyoruz tabii. Ylan st ok severmi, nerede st var ise kokusunu takip ede ede bulurmu. Ama st kazannda yzerken st kokusu alr m hi? Kahireli de kendi uultusunu duymaz herhalde, stanbullu da kendi kokusunu almaz. Hem ne kadar eski ehirler bunlar. Ben genken hi bilmezdim stanbul'un bu kadar yal olduunu. Ya ilerledike, pler de artyor haliyle. Kzmyorum artk. Siz de kzmayn Tijen Hanm." Hijyen Tijen kzna da aynsndan armaan ettii uzun kirpikli, ipiri, abanoz gzlerini bo bo krptrp ne diyeceini bilemeyince, iki kadn bir kez daha susmu oldular. Byle aralara serpitirilmi yabani suskunluklar, ayn dili konumayanlarn sohbetlerinin nakaratlardr; belli aralklarla tekrarlanr. Derken, biraz daha havadan sudan ve plerden sz edip, karlkl nazike iyi gnler dilediler. arpmamaya zen gsterilerek usulca rtld kaplar. Ama kapy kapatr kapatmaz kendi hayhuylarna dnmedi kadnlar. Her ikisi de, yaklak bir on saniye kadar kula darda sessizce dikilerek, berikinin tkrtlarndan ne yaptn anlamaya alt. Ve her ikisi de hibir ey duyamad.

118

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

"Evvel zaman iinde ulu bir evliya yaarm..." "Hani gerekti?" dedi 7,5-Yandaki. "Niye masal gibi baladn?" Hac Hac skntyla bakt olana. torunu iinde en ok ona kzar ve bir tek ona kzamazd. nsan evlad deildi bu ocuk, insan kisvesine brnm bir cindi ya da daha da beteri, bir cinin dlyd. Bu yzden bu kadar acayip olmutu ya; byle damacana kafa... Ama bunlar dnmesiyle, kendinden utanmas bir oldu. Derhal iinden tvbe edip, zihninden kklad bu habis fikirleri. Tvbe etmek onda bir refleks halini almt. Ne zaman irkilse, ani bir kas seirmesi gibi, neredeyse istem d bir itkiyle annda basard tvbeyi. Bu sefer de yle yapt, hem de kere. Allah'n kimi niin yarattn snrl aklyla anlamaya alp, bir de sorgulamaya kalkt iin etti ilk tvbeyi. Cinlerin dlnn izini sreyim derken, istemeden de olsa gelininin namusundan phe etmi sayld iin zikretti ikincisini. Bir de hasta bir ocuun hakknda kt kt eyler dnd iin bast nc tvbeyi. Ancak bu sonuncusunu yksek sesle, dndan sylemiti farknda olmadan. 7,5-Yandaki bunu duyunca, kendisini ilgilendiren bir eyler olduunu anlamasna, izgi gibi ekilmi yosun yeili gzlerini daha da ksarak, dikkatlice bakt yal adama. Hac Hac telala gzlerini kard. Cin olmasa bile, cin gibi bir eydi bu ocuk. Allah ondan esirgedii gzellii kardelerine datm, ama hak yerini bulsun diye, kardelerinin, hatta cmle slalenin zeklarnn toplamndan daha fazlasn ona bahetmiti. Byd zaman ne olacakt acaba? Sadece vcudu deil, vcudu ile kafas arasndaki orantszlk da byyordu gn getike. imdiden normal byklnn bir buuk katna ulaan kafas daha ne kadar byyebilecekti? Elleri arkaya bklemiyor,
119

maymun eli gibi ie kvrlyordu. Bu pene eller ve ailede kimsenin doru drst telaffuz edemedii Ma-ro-te-aux-la-my-sen-dro-mu ile daha ne kadar yaayabilecekti? i cz etti birden. Beceriksizce glmsedi. "Masal deil bu, hakikat," dedi munis bir ifadeyle. "ok eskiden yaam evliya, onun iin yle masal anlatr gibi kverdi azmdan. Gerekten olmu bunlar. Trbesi de var. Gider grrsn bana inanmazsan." Birden yapt gaf anlayp suspus oldu. 7,5-Yandaki byk torunu evden dar kmyordu artk. kmamasnda fayda vard. Yatlarnn ve kardelerinin aksine, tm dnyas ite u 105 metrekarelik evden ibaretti. Hac Hac merhametten devirme bir sevecenlikle pat pat vurdu ocuun ensesine. "Bu ulu evliya, evliya olmadan evvel bir dervi imi. Fatih Sultan Mehmed hazretleri, stanbul ehrini kuattnda o da hemen koup yardma gelmi. Toplarla grl grl dvmler surlar. Gnlerce cenk etmiler ama bir trl teslim alamamlar Bizans keferesini. te o zaman bizim bu dervi, padiahn huzuruna km. Demi ki 'sultanm bana msaade edin, u surlarda kocaman bir gedik aaym, sonra askerlerimiz o boluktan ieri girip tavuk budu koparr gibi krversinler keferenin boynunu'. Padiah bakm: babayani, hrpani bir dervi. Ne gelir ki bylesinin elinden? nanmam ona,' huzurundan kovmu. Aradan haftalar gemi, bir trl alamyorlar istanbul'u. Koskoca Osmanl ordusu yorgunluktan, susuzluktan bitap dm artk. te o zaman padiah bu dervii hatrlam, yanna artm. Demi 'ite sana msaade, git bakalm'. Dervi ok sevinmi, hemen elini eteini pm Fatih Sultan Mehmed hazretlerinin. Gitmi teki dervilerle helallemi. Ondan sonra surlarn etrafnda yle bir yrm, nereyi seeyim diye dnm. Sonunda bir yerde karar klm. Orada surlar daha kalnm, stelik daha ok asker varm. nk Bizans kralnn saray hemen duvarn arkasndaym. Dervi demi ki, 'haydi imdi beni frlatn o yandaki surlarn zerine'. armlar tabii ama gene de dediini yapmlar. Topun iine koyup frlatmlar dervii." "Hadi ya. ldrdler adam!" dedi 7,5-Yandaki dipsiz bir glmsemeyle.
120

"lmemi. Senin benim gibi deil ki o, bo yere evliya olmam herhalde." Az evvel ettii tvbelerin hatrna sesini yumuatt yeniden. "Frlatmlar dervii. O hzla gitmi surlarn stne, yapvermi. Dmemi yani. Ellerini ayaklarn iyice am, byle rmcek gibi tutunuvermi o kaln duvarlara. Surlarn st kum gibi Bizans askeri kaynyormu. Dervii grnce zehirli oklar atmlar. Bir tanesi bile isabet etmemi. Ateli oklar yadrmlar bu sefer. Oklar nereye dse, orada yangn km. Otlan tututurmular, aalar yakmlar, kyamet gibi cayr cayr yanm ortalk ama bir eycik olmam dervie. Sann teli bile tutumam. Semender gibi durmu alevlerin iinde. Uzaktan bakp bakp, Fatih'in askerlerine glmsemi. Akama kadar dualar etmi. Akam gne batarken, namazn da klm." "Duvara yapmsa nasl namaz klyor ki?" diye crlad 7,5-Yandaki. "Gzleriyle klm namazn," dedi Hac Hac dik dik bakarak. "Anneanneniz rahmetli de gzleriyle klard namazn. Eilip kalkamayanlar yle .yapar. Sonra namaz bitince demi ki 'Allahm al u canm, beni bolua evir!' Allah duasn kabul etmi, hemen bir imek akm gkyznde. Hani Bizans'n yamur gibi oklar, o kadar yakn mesafeden stne stne frlatlmt da, bir tanesi bile isabet etmemiti. Ama imdi ta nerdeki imek, gkyznden gelmi, tam isabet etmi stne. Kl olmu dervi. O zaman, onun durduu yerde byle kocaman bir oyuk olumu duvarda. Fatih'in cengverleri gzlerine inanamamlar. Gnlerdir aamadklan delik, derviin sayesinde byle birdenbire alvermi surlarn zerinde. Hemen o boluktan ieri dalmlar; kfirlerin kumandann kltan geirip, ehri almlar. Kadnlara, ocuklara, ak sakall papazlara dokunmamlar. Sonra Fatih Sultan Mehmet hazretleri stanbul'a yerletikten sonra ite bu derviin fedakrln unutmam. Ona bir trbe yaptrmak istemi. Lakin derviin cesedi yokmu. 'Cesedi olmaynca mezar nasl olacak, neyi gmeceiz?' diye homurdanm askerler." Evdeki tek kz ve en kk ocuk olmann kendisine salad ayncalklan en son damlasna kadar emmeyi huy edinmi 5,5-Yandaki, korkudan camlam gzlerle dedesine bakyordu. Her gn
121

rendii yeni kelimeleri iine koyduu cicili bicili dilbilgisi antasnda, dierlerinden ayr bir yerde, ttl bir czdanda biriktirdii birtakm kelimeler vard. Mesela, "ruh", "kyamet" veya "hayalet". Keza, "dabbet-l arz", "iblis", "rahmetli", "gulyabani" ya da zeban". Az evvel iittii "Semender" kelimesini de kmen parmaklar arasnda yuvarlayp, ayn yere kaldrd. Tm bu kelimelerin onun iin tek bir anlam vard: Cini in'in ne olduuna gelince bunu tam olarak bilmiyor ve ne zaman bilme gerei duysa, elini gensin geri cicili bicili akl antasnn iindeki ttl czdana daldnp, rasgele bir kelime karyordu. Bylelikle, dimann gerilerinde bir yerde, onlarca ayr kelimede ifade bulsa da, asla bir vcut bulamayan, sinek kanad gibi incecik tlden yapma saydams, hayal meyal bir cin figr drt bir koldan beslenip srekli semirerek arsz bir sis perdesi gibi her geen gn biraz daha geni bir alan kaplamaktayd. "Gyabnda cenaze namazn klmlar, sonra da bo tabutu omuzlanna almlar," diye devam etti Hac Hac ayndan bir yudum almak iin ara verdii szlerine. "Yrmeye balamlar ama ne yana gidecekler? Bir trl karar verememiler nereye gmeceklerine. Fakat birdenbire tabut ku gibi kanatlanmasn m! nlerinden gitmeye balam kendi kendine. Tabut nde, cemaat arkada dereler tepeler amlar. Byle yrye yrye stanbul'un yedi tepesinin altsn inip kmlar. Yedinci tepeye geldiklerinde bir de bakmlar k ilende bo bir mezar var. Derince kazlm, ii bo, az ak bir mezar. Tabut o yne seirtmi hemen, tam mezarn stne gelince, alalm alalm, bir kar ykseklikte asl kalm. O zaman mezarn iinden bir uultu ykselmi." 5,5-Yandaki grltyle yutkundu. Ama Hac Hac, dikkatinin buyuk ksmn anlattklarna, geri kalann da en byk torununun tepkilerine verdiinden, bunu fark etmedi. "O zaman tabutu bu bo mezarn iine indirivermiler. zerine bir de trbe yapmlar. Boluk Dede kalm evliyann ismi. Gelen geen hayr duasn eksik etmemi zerinden. " "yi de adam orda deil ki. Bilmiyorlar m mezann bo olduunu. Kime dua ediyor bunlar?" "imdi ocuu olmayan kadnlar gider Boluk Dede'ye," dedi
122

duymazdan gelen Hac Hac. "Rahmi bo olan gelinler, Boluk Dede'nin trbesine gider, dualarn eder, sonra da mezarnn banda bir gece boyunca hi uyumadan tek balanna otururlarsa, afak skerken dualar kabul olunur. Senesine varmadan nurtopu gibi bir evlat doururlar." ocuun de bambaka bir tepki gsterdiler bu szlere. 5,5-Yandaki, ttl czdann ap, karl "cin" olan kelimeler arasna "boluk'u da yerletirdi sessizce. 6,5-Yandaki u veya bu biimde cinsellikle ilikilendirilebilecek her konuya hususi bir merak duyduundan, iin evliya ksmndan ziyade gelinler ksmyla alakadard. 7,5-Yandaki'ne gelince, onun soracak sorular, yapacak itirazlar vard. Ama gene de sesini karmad. le uykusu vakti gelmi, geiyordu bile. Ve ona gre bu, dedesinin masallarndaki mantk hatalarn tespit etmekten ok daha mhimdi. leden sonra bu saatlerde, zaman adm adm yavalard be numaral dairede. Her gn amaz biimde hep ayn eyler, ayn srayla tekrarlanrd. Sabah erkenden anneleri ie, babalar i aramaya gittiinden, ocuklara btn gn dedeleri bakyordu. Ba baa kaldklarnda, istisnasz hafta ii her sabah ayn saatte televizyon yznden tartma kard aralarnda. Hac Hac, ocuklarn televizyon seyretmelerinden pek holanmaz ama illa da seyredeceklerse o saatte birka kanalda birden yaymlanan u abuk sabuk ocuk programlarndan ya da en iyisi, izgi filmlerden birini izlemelerini yelerdi. Oysa ufaklklar, gnne gre, ya gbeindeki kzl gonca dvmesini ya da gslerinin ataln akta brakan kyafetler giyen, ivebaz ve enebaz bir sunucunun sunduu sabah programn seyretmekte srar eder, istekleri yerine getirilmedii takdirde kh irretleip saldrya geer, kh mzmzlanp kserlerdi. Hac Hac'nn buna tepkisi de gnne gre deiirdi. Kimi zaman durumu sineye ekip, ufaklklar program seyrederken yllardr says sabit kalan drt kitabndan birini okur; kimi zaman uzaktan kumanda aletini ele geirip, etrafnda vzldayan tm itirazlara ramen bulduu ilk izgi filmde ekran sabitler; kimi zaman da hayalgcn paralayarak uydurduu birbirinden zorlama oyunlarla torunlarnn dikkatini baka yne ekmeye alrd. Ama ne yaparsa yapsn, sabahtan lene kadar iktidar torunlarnn, bilhassa da en byk torununun el123

lerinden skp alamazd. lene doru iler daha da beter bir hal alrd yal adam iin. Zira o zaman, iki aydr, hafta ii her gn olduu gibi, evdeki tm araf, yastk ve rtleri salonun ortasna yarak, Osman' yapmaya balarlard. Bundan iki ay nce Hac Hac, yllardr says sabit kalan drt kitabndan biri olan, Gzide Bir mparatorluk Nasl Dodu, Niin Batt?'nn ilk blmn okumutu torunlarna. Ara verdiinde, her zamanki gibi, ocuun nden de farkl tepkiler almt. Dedesinin okuduklarn, bandan beri koca kafasn bir ne bir geriye sallayarak byk bir ciddiyetle dinleyen 7,5-Yandaki'nin merak ettii birka temel husus vard mesela: "Acaba Trkler Anadolu'ya ka adet adrla gelmilerdi?" "Bin!" diye kestirip atmt Hac Hac. Ne var ki bu batansavma cevap, ocuun merakn kamlamaktan baka bir ie yaramamt. "Acaba bu bin adrn iinde toplam ka kii vard?" "On bin!" diye grlemiti Hac Hac. Ama sesinden damlayan kzgnlk, en byk torununu daha da kkrtmt. "Acaba Trkler adrlaryla geldiklerinde, baka kimseler yok muydu Anadolu'da?" "Yokmu, bomu, olanlar da kam gitmi," diye homurdanmt Hac Hac. "Peki kaanlarn evlerine mi yerlemiti Trkler? Yoksa adrda yaamaya devam etmiler miydi daha bir mddet? Acaba adrlardan m yapmlard ilk ehirlerini? Acaba durmadan yer deitiren bir ehir haritada nasl izilebilirdi? Acaba...?" "Sus!" demiti Hac Hac. Susmutu ocuk. Susmutu ama dilinde biriken btn sorular aznn iinde deveran edip, burun kanallarna, oradan da yukarya trmanarak gzpnarlarna szdndan, yosun yeili gzbebeklerinde merakl, srarl, itham dolu soru parltlar, yaz akamlar pr pr dolaan atebcekleri gibi yanp snmeye devam etmiti. Ona daha fazla bakmamak iin, clz bir beklentiyle 6,5-Yandaki'ne dnmt yal adam. Ama suratndaki kaytsz ifadeye baklrsa, dinledii hikyeden bu olann aklnda kalan tek ey haremde bir sr cariye bulunduu ve padiah kardei olarak dnyaya gelmenin iyi bir ey olmadyd. Hac Hac son bir mit knntsyla gzlerini en kk torununa, 5,5-Yandaki'ne evirmiti. te o zaman, yz heyecandan l l parlayan ufak kz, dedesinin kucana zplayp pembe-beyaz dirseklerini yal adamn brne bastr124

m ve byklerden bir ey isteyecei zaman brnverdii eker erbet edayla yle demiti: "Hadi dedecim, biz de adr yapalm!" Erkek torunlarnn ilgisizliinden bu kadar bunalm olmasayd muhtemelen bu fikrin zerine atlamadan nce tereddt ederdi Hac Hac. Ama o, dier iki ocuu cezalandrabilmek iin tm sevgisini el abukluuyla en kk torununa aktardndan, birka dakika iinde kendini salonun ortasnda yastk ve araf bekleri arasnda adr yaparken bulmutu. Tpk Osmanoullan gibi onlann da adr olacakt. Yaptklar bu ilk adr, sonrakilerle kyaslandnda son derece ilkel kalyordu. Dede ile en kk torun, bir kare oluturacak ekilde dizdikleri drt sandalyenin zerinden birka araf armak suretiyle kk, kapal bir alan elde etmi; sonra da bu alann iini yastklarla doldurmulard. Ancak bu basit haliyle bile adr, o ana kadar olan biteni kenardan pheyle seyredip oyuna katlmayan dier iki ocuun ilgisini ekmeyi baarmt. Bir mddet sonra onlar da dayanamayp, salonun ortasnda kurulan bu sakl, bask dnyay grebilmek iin kap niyetine aslan araf aralamlar ve ieri girip, dedeleriyle beraber yastklarn zerinde bada kurmulard. te o zaman Hac Hac, nicedir zlemini ektii katksz kvancn iinde kat kat kabardn duyumsam ve o gn btn gn, sayesinde torunlarna sz geirebildii bu oyuna drt elle sarlmt. Ne var ki yal adamn bu vesileyle evde kurduu hkimiyetin ne denli sallantl temeller zerine oturduu, ok deil, bir gn sonra ortaya kacakt. Ertesi gn ayn saatlerde, 5,5-Yandaki gene ayn edayla kuruluvermiti dedesinin kucana: "Hadi dedecim, Osman yapalm!" Daha bir nceki adr jimnastiinin yorgunluunu hamlam bacaklarndan, tutulmu belinden atamam yal adamn tyleri diken diken olmutu Osman ismini duyunca. Ancak ne tatl tatl ikaz etmesi, ne de kzp kprmesi bir ie yaramt. 5,5-Yandaki'nin huyu da byleydi ite. Bir kez bir kelimeyi bir baka kelimeyle eletirmeyegrsn, hayatta hibir kuvvet zihnindeki bu dilsel ba koparamyordu. Hayaletler, ruhlar, boluklar, zebaniler, rahmetliler, Semenderler... nasl CN ise, adr da OSMAN idi. O gn bugndr Osman yaamlarnn ayrlmaz bir paras ol125

a eh l i b f k g r , S a a t , e r d e ' kerahat vakti haraba, ehli g ta kurtlanmaya bahyordu ocuklar. Yanm saate varmadan evdeki butun araflar, pikeler, yorganlar, yasttklar salonun ortas na ylm oluyordu. Hac Hac beyhude bir umutla, imdiye d e | n oynadklar tm oyunlardan en fazla -drt seferde sklln m a "

dursun 1 ^ T " ' S m a n ' d a n heVeSer'n ^ ^ l a n n b e k " dursun, onlar son derece sebatkr ve de yaratcydlar. Giderek ad.nn snrlarn biraz daha geniletip, iine odalar" blmeler,Tovut I r eklediler. Artk bykl be ila on metrekare arasnda deien bir alanda am bir gebe hayat sryorlard. Osman her len yemden k u n , u y o r akama kadar salonun ortasnda duruyor, sonra hava karardnda, anne ve babann iten dnmesine yanm saat ka a arabuk sklyordu. Osman'dan baka her gn istisnasz olarak tekrarlanan baka hadiseler de yard. Mesela hep ayn saatlerde telefon alard- 11 45 ciT d a k k a S e y i r d , e r i d e y - ' - n . aldktan hemen sonra. Her seferinde, ufaklklardan en by aard telefoler v a m , k T ^ ^ ^ P ' 3 " V e r e r e k ' S a b a h t a n b e r i neteyaptklann, rapor ederdi annesine: Evet, kahvaltlarn bitirirdi. Hayr, yaramazlk yapmyorlard. Evet, televizyon seyrediyorlard. Hayr dede masal anlatmyordu. Hayr, gaz amyorlard Hay, evi datmyorlard. Hayr, balkondan sarkmyorlard. Hayr atele oynamyorlard, Hayr, yatak odasna girmiyorlard. Vallahi masa anlatmyordu. Gelin, byk olunun drstlnden iten ie phelenir ama hibir zaman kaynbabasn telefona a yanamadndan, duyduklaryla yetinirdi. Bu arada 7 , 5 - Y a n d T ehndcMuze, sesinde belli belirsiz bir hinlikle bermutad c e v a p l a t m ualarken, gzlerini bir an bile dedesinin zerinden ayrmazd Ik yetikin arasnda sregiden gerilimin fazlasyla farkndayd ve zaman geldgnde birini tekine kar koruyup kollayarak, kendi iktidarn perinleyebileceim oktan kefetmi bulunuyordu orada dinliyorlard. Her gn le yemeinden sonra, ekerlemeden nce, yeni yen, ahsiyetler katlyordu aralarna. Kalpsiz vey anneler, bahtsz yetimler, cehennem kakn zebaniler, yol kesen haramiler, gzellikleriyle erkeklere tuzak kuran dii i n l e , e kan ,
126 o ^ n ^ t
0 S m a n

'

mdC

yy0rlarSa

'

m a s a l , a

da

cengverler, fermanl deliler, zehirli engerekler, etleri sarkm aczeler, kadidi km ifritler, prtlek gzl gulyabaniler... sk tk doluurlard adra. Geldiler mi, gitmek bilmezlerdi bir trl. Masaln son cmleleri daha havada tterken, bir arlk kerdi zerlerine. Herkes olduu yerde kvnlrd. Her zaman, en kolay ve en abuk Hac Hac dalard uykuya. Ardndan, srayla 5,5-Yandaki ve 6,5-Yandaki. Dedesinin horultular, kardelerinin fosurtular adr kaplaynca, 7,5-Yandaki ayaklanrd usulca. nce muhakkak dedesinin yanna urar ve yal adam seyredalard. Adeta bilmedii bir canly, mesela tatmad bir tropikal meyveyi ya da ii srprizlerle dolu bir istiridyeyi inceler gibi izlerdi Hac Hac'nn her nefes alnda inip kan deirmi, krl sakaln, parmaklarnn arasndan kayan kehribar tebihini, gsnden boynuna doru yryen krllam kllar, atlam dudaklarn, alnnda atal atal yollar am derin krklklar... Dedesini incelemeye bundan iki buuk sene nce balamt ve pek yaknda kefini tamamlamak zereydi. Onunla tant o lk, trl gnn byk nemi vard ocuk iin: darda gezebildii son gnd bu. Ondan sonra hastal yle hzl ilerlemi ve o kadar grnr olmutu ki, bir daha sokaklara kmam, kamamt. Hl normal bir ocuk saylabilecei ya da yle grnd o uzak gemiin son deminde, anne ve babas, dedesini karlamak zere havaalanna giderken, onu da gtrmlerdi beraberlerinde. O gne kadar pek fazla ey duymu deildi yal adam hakknda. sminin Hac olduunu, karsyla beraber uzak bir ehirde yaadklarn, sadece fotoraflarndan bildikleri torunlarn grmek zere stanbul'a gelirken yolda bir trafik kazas geirdiklerini, kazada babaannenin ldn biliyordu. Hac dede, karsn kaybettikten sonra ok alam, bir sre hastanede yatm, taburcu olur olmaz da hacca gitmiti. imdi hac ziyaretini tamamlam dnyordu. te o zamanlar 5 yanda olan 7,5-Yandaki'nin onun hakknda tm bildikleri bundan ibaretti. Ancak havaalan yolunda kaydadeer bir bilgi daha edinmiti: Hac dede bundan sonra stanbul'da, onlarla birlikte yaayacakt. Havaalannn yolcu yaknlarna ak ksm tklm tklmd. Hacdan dnenleri tayan uaktan inen yolcular ilemlerini tamamladk127

tan sonra k yana alan otomatik kapdan geerek, darda onlan bekleyen yaknlarna kavuuyorlard. Ufaklk, anne-babasnn ellerinden sk sk tutarak o insan kalabalnn iinde beklerken otomatik kapdan her geene dikkatle bakmt. Hacdan gelen tm bu yal adamlar artc biimde birbirlerinin kopyasydlar. Sadece ayn renklerde giyinmeleri, ayn boyda, ayn yalarda olmalar ve hepsinin de ayn deirmi, yer yer aarm sakala sahip olmas deildi bu benzerlie sebep. Hepsi de kapdan geer gemez, amaz bir biimde ayn hareketleri ayn srayla tekrar ediyorlard Otomatik kap alnca aniden bir k huzmesiyle karlam gibi kamaan gzlerim ksarak kalabala bakyor, bu vaziyette iki- adm atyor, derken birini ya da birilerini grp o tarafa seirtiyor ve ellerindeki bavullar brakp kendilerine doru gelen tandklarna cokuyla sarlyorlard, ieri giren yallar birbirini kopyaladka otomatik kaplardan bir uak dolusu adam deil de, durup durup ayn adam geiyordu adeta. Derken, kap bir kez daha alm ve ieriye, annesiyle babasnn tepkilerinden, dedesi olduunu tahmin ettii kii girmiti Ne var k bu adam, tpk teki haclar gibi giyinmi olmasna ramen aralarna yanllkla karm bir yabancy andryordu. Yal bile deildi sanki; son anda soyunma odasna dalp tekilerin kyafetlerinden birini zerine geirmi baarl bir taklit gibiydi. Baarlydite neredeyse onlara benzemiti. Ama taklitti; nk bir ey eksikti. Ufaklk, yosun yeili gzlerini krptrarak bir daha baktnda eksikliin nereden kaynaklandn anlad: bu yal adamn sakal yoktu. Sakalnn olmas gereken yerde, i beyaz bir hilal yukarya doru kvrlarak ldyordu. Hilalin iinde kalan blge ise gneten nasibini bolca alm olduundan, yznn kuzeyi zifiri geceyken, gneyi bulutsuz gndze dnmt. Noksan yzl adam, hasretle sarlmt ilk defa grd torununa. Ardndan srayla, nce oluna, gene torununa, sonra gelinine gene torununa, tekrar oluna, tekrar ve tekrar torununa sarlmt O esnada sadece onlar deil, etraftaki tm fertler birilerine sarlmakta olduundan, havaalannn yolcu bekleme ksm silme alaan koklaan kucaklaan arpan insan kmeleriyle dolmutu. Hacdan donen yallar yaknlaryla bir nebze olsun hasret giderdiklerinde
128

birbirlerini aileleriyle tantrma derdine dtklerinden, bu kez de kmeler aras apraz tokalamalar kucaklamalar sarlmalar cereyan etmeye balamt. O hengmede, kucaktan kucaa dolatrlan ufaklk, akl defterine bir gzlem daha dmt: hacdan dnen Mehmetler'e "Hac Mehmet", Ahmetler'e de "Hac Ahmet" deniyordu. Akln kurcalayan soruyu, babasna sormutu dn yolunda: "Eer Hac ismini almak iin hacca gitmek gerekiyorsa nasl olmu da dedesinin ismi daha hacca filan gitmeden Hac olmutu? Ve madem ismi Hac idi, ne diye hacca gitmiti?" Yz nasl noksansa, ismi de fazlayd adeta. "Seni gidi!" demiti babas. Senigidilenmiti ocuk da; ama bir cevap alamamak, dedesinin teki dedelere benzemediine dair kansn kuvvetlendirmekten baka bir ie yaramamt sonuta. O gn bugndr onun biraz "tuhaf' olduunu dnrd. Hacdan dnmeden bir gn nce beter bir kantya yakaland iin sakaln kesmek zorunda kalan yal adamn, ksa zamanda sakaln tekrar uzatp, havaalanndaki dier dedelere en azndan fiziken benzemesi bile ocuun onun hakkndaki ilk izlenimini yerinden oynatamamt. Bugn hl dedesini inceliyordu incelemesine de, artk onu eskisi kadar ilgin bulmadndan, her geen gn biraz daha ksa tutuyordu incelemesini. Ona bakmaktan sklnca, sessizce Osman'dan kar ve ayaklarnn ucunda tm evi dolamaya balard. Herkes uykudayken ayakta olmak, mthi bir ayrcalkt. Uyuyan gzelin masalndaki gibi olurdu o zaman ev. Kardelerinin aksine 7,5-Yandaki, annelerinin, devasa bir alveri merkezinin sinema gielerinde almaya balamadan nce gndzleri anlatt masallar da hatrlyor ve bunlarla dedesinin masallar arasndaki derin fark hissedebiliyordu. tekiler uyurken mutfaa gidip oca yakar, kibritlerle oynar, dedesinin yllardr says sabit kalan drt kitabn kartrr, abur cubur attrr, anne babasnn yatak odasna girip dolaplar kartrr, annesine ait incik boncuu yatan zerine boaltr, babasnn dolabn kesine saklad paralar sayar... yasak olan her eyi yapmann tadn karrd. Sonra dierlerinin kalkma vakti yaklanca, gene parmaklarnn ucunda adrn iine szlp, bir kenara kvrlarak beklemeye balard. Fazla beklemesine lzum kalmazd. Her
129

gn aa yukar saat 17:30'da p kamyonu girerdi sokaa. Aadan plerin sesleri, boaltlan varillerin tangrts, motorun homurtusu ykselirdi. Yolun iki tarafna arabalar park ettii iin p kamyonu kolay manevra yapamaz ve muhakkak trafik kilitlenirdi. Korna sesleri Bonbon Palas'n 5 numaral dairesine ular ulamaz Hac Hac lk la frlard uykusundan. Dorusu, geirdii trafik kazasnn izlerini alnndaki krklarla beraber yznde ve yreinde tayan bu yal adamn rahata ekerleme yapabilecei en son yerlerden biriydi Bonbon Palas. Hac Hac'nn lna ocuklar da uyanrd. nce 5,5-Yandaki kalkard; mzmz mzmz sylenerek. Ardndan 6,5-Yandaki kalkard; miskin miskin esneyerek. 7,5-Yandaki'ne gelince, o, daha birka dakika evvel kvrld yerden hemen kalkmayp, tekilerin tam anlamyla uyanmalarna frsat vermek iin nce iinden yirmiye kadar sayar; sonra mahmur mahmur dorulup, uzun uzun outurduu yosun yeili gzlerinde keskin bir parltyla, ak duran pencereye yaklar ve boynunu uzatp, dinledii tm masallardan daha dehetengiz olabileceini hissettii d dnyann srkp kaplarna bakard.

130

7 NUMARA: B E N

Bu sabah garip bir ey oldu. alar saatin yardm olmadan uyandm. Bu da yeterince tuhaf saylabilir benim iin ama daha da tuhaf olan, uyandmda, kendimi uyank buldum. Gzlerim akt. Gzlerim benden evvel ve habersiz uyanm, uyanp da tavanda dolamaya km gibiydi. Yukardan kendime baktm sandm bir an. Sevmedim grdklerimi. Bacaklarm her zaman taar kanepeden ama bu sefer ayakkablarm da ayamdayd. Bam yastktan kaym, boynum tutulmu; kanepenin zerinde, azmn kenarndan sol kulama kadar uzanan ukurda ancak zgn durumda -kpein kudurmas, bebein yedii tm mamay aynen iade etmesi ve saralnn nbet geirmesi halinde- retilebilecek kadar bol miktarda kpkl beyazmtrak bir sv birikmi, gmleim zerimde buru buru olmu, yanpiri yatmann ars belime vurmu, dilim damam kurumutu. Halnn kenarna da ksmtm. Neyse ki pantolonumu karmay akl edebilmitim. Ama Ethel kaltann bir vecizesinde ifade ettii gibi, oraplar, ayakkablar ve gmlei zerindeyken pantolonsuz olmak, ancak yans dilenmi, aa kan ksm kararm bir elma ekeri kadar cazip gsterebilir bir erkei ya da yle bir ey. Bu adan bakldnda, 66 sabahtr olduu gibi bu sabah da tek bama uyandm iin, belki de ansl saymalym kendimi. Hep bu ev yznden. Tanal iki ay, be gn oldu. Zamann dirhemle llebilir bir ey olduunu rendim burada. Geen her gn sayyorum. Bu zaman zarfnda oktan yerlemi, iyi kt bir dzen kurmu olmalydm. Oysa bir trl yerleemediim gibi, sanki her an yeniden ayaklanacakm gibi yayorum. Hl tandm gnknden farkl grnmyor ortalk. st ste ylm kutular, almam koliler arasnda stnkr bir yaam, geici ve idareten...
131

her an yeniden skp taklabilir bir lego yuvada, oda parfmleri kadar uucu, geici, gidici bir dzen... nsan bekrken, bir-ev-iindekieyalar-iinde yayor; mazisi, hikyesi, kiisel nemi, sembolik deeri olan, kendine ait eyalar iinde. Evlendiinde, eyalar-iindekibir-ev-iinde yaamaya balyor; maziden ziyade gelecek, anlardan ziyade beklentiler zerine kurulu, neyin ne kadarnn kendine ait olduu aibeli bir ev iinde. Boanmak ise, giden mi yoksa kalan m olduunuza bal olarak, ya eyasz evler, ya da evsiz eyalar iine konmak, silbatan konaklamak demek. Hem bu ev, hem de Ethel kaltann yznden. Buraya tandm gn, ne yaptysam Ethel'i bana yardmc olmamaya ikna edemedim. Evliliimin zevkle denmi przarafet evinden aykladm kitaplarm, giysilerim ve ufak tefek eyalanm ile yeni satn aldm ucuz, basit mobilyalar tatmak zere kavga dv anlatm nakliye irketine ait turuncu kamyonun n ksmna kurulduumda, hanfendi de yanbamda alestayd. Varl yeterince tedirgin edici deilmi gibi, bir de yol boyunca ikram ettii birinci kalite purolar, art arda sralad abuk sabuk sorularla serseme evirdii hmbl ofrle bir olup, stanbul'da hangi semtlerden hangi semtlere ev tamann daha zor olduu zerine samasapan bir muhabbet tutturdu. Nihayet Bonbon Palas'a vardmzda, kamyonun arkasnda gelen hamallarn arasna karp, koca, irkin kn pervaszca sergileyen, dilenci mendili ebadnda ksack, kytrk eteiyle canla bala koturup durdu. Hangi kutunun nereye konacan, kitap kolilerinin nerede duracan, hafta sonlan ailelerin oluk ocuk tavaf ettii u devasa marketlerden birinin, "ktphanemi seviyorum nk marangozu benim!" reyonundan zorla aldrd zensiz, zelliksiz raf paketlerinin nereye ylacam bir bir o buyurdu. Byle konularda son sz her zaman her yerde kadnlarn sylediini tecrbeyle bellemi bulunan hamallar da, tadklar eyalarn asl sahibinin karlarnda durduu, Ethel'inse sadece burnunu soktuu gereini grmezden gelerek, cretlerinin dklnden ikyet etme ve gnn sonunda, nceden kararlatrlandan daha fazla para isteme safhalan dnda kaale bile almadlar sylediklerimi. inde envai eit bardak, anak ve kadehin bulunduu karton kutuyu kazayla arptklarnda bile, meseleyi mlayimane geitirmeye
132

alan bendenizi deil de, vermi olabilecekleri tahmini zayiat yznden fra eken Ethel'i muhatap alp, gene ondan zr dilediler. O gn btn gn kenardan izlemekle yetindim benim iin neyin uygun grldn. Eski evimden kopardm iki grbz ganimetten biri olan 180x2 altn yay sistemli-ortopedik ift kiilik karyolann kurulmas esnasnda dlanmlm had safhadayd. Hantal karyolann, Ethel'in yatak odas olmasna karar verdii biimsiz arka odaya kolay kolay smayaca be-alt denemeden sonra kesinkes anlaldnda, bir tartmadr koptu aralarnda. Ethel yatan yanlamasna sokulmasn istiyor, bunun iin gerekirse, karyolann fazla cafcafl ba ksmnn feda edilebileceini savunuyordu. Hamallar ise karyolay dikine sokmaktan yanalard ama o zaman da odada hareket alan kalmyordu. Bu arada benim fikrimi soran yoktu, sorsalar bile zaten bir fikrim yoktu. Sonunda karyola yanlamasna konulup da, oda adm atlmaz bir hal aldnda bile, dert etmedim. Zaten benim iin fazla byk o karyola. Tandmdan beri de bir kez olsun yatmadm orada. Boyuma eza, belime cefa bu darack kanapede uyuyorum srarla. Yllar evvel, Mesnevi mevsimindeyken anlatmt Ethel, Mevlana'nn vcuduna hesap veriini. Byle mutasavvfane bir biimde olmasa bile, herhalde u son iki ay iinde ben de az nankrlk etmemiimdir kendi kalbma. Ama ite kendine zulmedene daha ok balanan mitsiz bir k ya da horlanmay kanksam zelil bir yamak gibi, ben de kopamyorum bu gaddarca rahatsz kanepeden. Dnem sona ermeden Gnll Kulluk zerine Sylev'i de okutmal Perembe grubuna. Tabii uyumak iin buray tercih etmemin esas sebebi kanepenin karsnda televizyonun olmas. Bu aralar uykulanm tekledike, televizyona snyor ve ancak televizyon akken uyuyabiliyorum. Dn gece de, o kadar ge saatte ve ylesine sarho gelmeme ramen, ilk i televizyonu am olmalym. imdi ekranda, zerinde alacal bulacal, kulu papaanl, kpksa bir bluz olan ve akta kalan tombul gbeine neredeyse yumru byklnde, kan renginde bir gl goncas dvmesi oturtmu, salarn turuncuya boyayp her bir tutamna fosforlu yeil kurdelalar balam deli zpr bir gen kz, sabahn bu saatinde herkese nasip olmayacak bir neeyle akyor. Etine dolgun sunucu olduu yerde sabit durduu ve durdu133

gu noktadan sadece basit el kol hareketleriyle konutuu halde memeleri, ancak son dakikada otobse yetiebilmek iin sokak ortasnda koan kadnlarnkilere zg bir pervaszlkla hopur hopur oynuyor. Bana gre deil pek. Her zaman tezatlardan yana olmutur tercihim: n csselilerde avu ii kklnde, ufak tefeklerde ise kocaman olmasn severim. Ethel on gn sonra evi teftie geldiinde, her eyin b,rakt gibi durduunu grm, yorumlarn kendine saklamt. nc hafta itibaryla deien bir ey yoktu. Hl bir tek koli bile almam tek bir raf bile kurulmamt. Bir ay be gn sonra tekrar uradnda gene sussun isterdim. Ama o, suratnda meymenetsiz bir tebessmle bak eker!" dedi, mhim eyler syleyeceine inand zamanlar yapt gibi, uzun trnakl, parlak ojeli parmaklarn tlata tlata Bence bir mahsuru yok ama sen gene de yeni evine eski karna davrandn gibi davranma istersen. Nasl olsa benim evim, bir yere gitmez diye ihmal ediyorsun ama sonra maazallah bunu da alrlar elinden." Cevap vermedim. Ojeli, uzun trnaklardan nefret ederim Ethel dilini, tpk sinek yakalayan bir kurbaa gibi kullanmaya bayhr. Azna geleni, beklenmedik bir anda, yle pattadak syler k, kurban daha ne olup bittiini anlayamadan, hepsi hepsi birka saniye iinde lafn yumurtlar ve karsndakinin yznde oluan anlk aknl o i pembe diliyle kapt gibi, hoop gerisin geri azna atp byk bir zevkle inemeden yutar. Boandktan sonra arkada evremin her bir ferdiyle ahbapl.ma gzm knpmadan kydm halde, onu niin hl yanmda yremde tuttuumu bilmiyor ve galiba bilmek de istemiyorum. Onunla grmek iin zel bir aba sarfetmyor ama grmeyi kesmeye ynelik herhangi bir adm atmaya da yanamyorum. Mesele onu artk sevmemem deil unku zaten hibir zaman imdikinden daha fazla sevmi deildim Eer bunca zamandr bizi bir arada tutan herhangi bir ba varsa bunun sevgi olduunu sanmam; ne de dostluk ya da gven. ki ayr kelebein, dier yarsn yitirmi teke tke kanatlar bir koleksiyoncunun byteci altnda yan yana tutulduunda ne kadar uyumlu olabilirse, Ethel ile ben de o kadar uyumluyuzdur ite. Biimler ve yanmarlklar neredeyse tpatp ayn; ama desenler ve renkler tamamen farkl. Senelerdir rzgr msait olduka bir araya gelir ama
134

bir araya gelmekle bir kez olsun birbirimizi tamamlamaz ya da ortaya anlaml bir btn karmayz. Onu bir ay grmesem zlemem, yokluunu bile hissetmem muhtemelen; ama bir ay sonra grtmzde, beraber vakit geirmekten en ufak bir sknt duymam, yanndan erken ayrlmay aklmn ucundan dahi geirmem. Baz eyler nasl olduklar eyden ibaret iseler, Ethel de Ethel'dir ite. Buna ramen, ya da tam da bu sebepten, hi kimseyle grmediim kadar sk grr, kimseyle paylamadm kadar ok ey paylarm onunla. Senelerdir byle. Bu kaam iliki belki daha uzun seneler boyu byle devam eder; belki de kan toplam bir trnak gibi, bir gn kendiliinden dverir. Bazen merak ediyorum, byle bir ey olduu takdirde, trnan dtn nce hangimiz fark edecek ve tabii ne kadar zaman sonra? Kalkarken, telefon kablosuna takld ayam. Bam koyduum yastn altndan kt ahize. Gece o kafayla telefonu bomak istemi gibiyim. Canm skld. Eldeki tm veriler, szmadan nce gene dayanamayp onu aradm gsteriyor. Sarholarn araba srmeleri sakncaldr. Bunu herkes teslim eder. Ne var ki, sarholarn telefonu kullanmalar, araba kullanmalarndan ok daha lmcl sonular dourabildii halde bu konuda hibir dzenleme mevcut deildir. Sarhoken araba kullananlar rasgele hedeflere arpar: aniden karlarna kan talihsiz bir aa, kendi halinde seyreden ilgisiz bir ara... ne bir kast vardr bu kazalarda, ne de bir ama. Sarhoken telefonu kullananlar ise gidip mutlaka sevdiklerine arpar. Sarhoken ona telefon etmi olmak yeterince azap verici. Ama daha da beteri, ertesi gn uyannca, bunu yapp yapmadn hatrlayamamak ve hatrlamak iin uratka, yapmadna kendini ikna etmeye almak. Boandmdan beri neredeyse dzenli aralklarla tekrar ediyordu bu sahne. Ama henz yeni telefonundan aramamtm Ayin'i. Bu numaray ele geirdiimi bile bilmiyor olmal. Tabii eer dn gece konumadysak... Emin olmalym. Yeniden arama tuuna bastm. Bir, iki, ... altnc alnda ald. Ta kendisi! Sabahlan sesi hep byle yedi kat kuyularn dibinden kar. Uykuya dkndr. Uyandnda gayet sevimsiz olur; ekersiz, stsz filtre kahvesini imeden kendine gelemez. kinci "aloo"su birinci135

den ok daha hiddetli kt. Kapadm. Zihnimi toparlayp, sakin kafayla dnmeye altm. Her eye ramen hl bir umut vard. Onu aram olmam, konutuumuz anlamna gelmiyordu illa da. Belki de hi almamt telefon. Eer dn gece Ayin telefonu am olsayd, ap da konumu, iyi ya da kt birka laf sarfetmi olsayd, ben de bu sabah uyandmda hi deilse blk prk bir eyler hatrlyor olurdum sylenenlerden. Tek bir kelime bile hatrlamadma gre, hatrlayacak bir ey cereyan etmemiti muhtemelen. Ama bu kemter ihtimalin barnda teselli aramak, yamurdan kaarken doluya kretmek gibi bir eydi. Ayin'in dn gece telefonu amam olmasnn akla en yatkn meali, o esnada evde bulunmamasyd. O saatte, darlarda... Darlarda, o saatte... Banyoda yerde, yarmar metre arayla iki hamambcei ls yatyor. Dn geceki marifetlerimden ikisi de bunlar olmal; ama hafzamn aibeli tutanaklarnda bu konuda da bir aklamaya rastlayamadm. Gmleimi kardm. Keskin bir koku sinmi zerine. Yediim kalkan tavann ve onca eit mezenin, itiim raklarn ve birinci kalite purolarn birbirine girmi, stne bir de mide asidince delik deik taranp, tannmaz hale getirilmi kokularnn elbirliiyle oluturduu tahammlfersa bir esans... amar makinesi Ethel'in boanma hediyesi. Pratik kadndr Ethel, pratik ve cmert. Lacivert keten pantolonumu da attm makineye. Artk rendim, 40 derece s, en ksa ikinci program yeterli ketenlere. Ama dn gecenin naho tortularndan arnmay baarsam bile, apartman saran u iren p kokusundan kurtulamayacam besbelli. Boanma ilemleri devam ederken, ev arama iini aceleye getirdiime bin pimanm. Bir an nce uzaklama gayesiyle doru drst lp bimeden, bulabildiim ilk ve yeterince uzak ve mmkn mertebe ucuz daireye kapa atmaya kalkmasaydm o zaman, ayn paraya ok daha dzgn bir yerde yayor olabilirdim imdi. Eski evimdeki rahat aryorum. Sadece yitip giden konforun ya da kendi dm hazrladm kayp cennetin hasretini ekmekten ibaret deil mesele. Ev aslnda Ayin'e aitti; daha dorusu, Ayin'in ailesine. Ama buuk senelik ikametin ardndan donlarm, kitaplarm, ders notlarm, tra baklarm topladktan sonra bir ey unutup unutmadm kontrol etmek
136

iin geri dnp etraf kolaan ettiim o om ana kadar, evin bana da ait olduunu sanmtm. Kck, mini mini bir tak: "da!" Kardeinin elindekinin aynsndan kendisine de alnacan uman bir ocuk gibi hevesle: "Bana da, bana da!" Oysa anlalan, tpk kardeleraras ilikilerde olduu gibi, evliliklerde de, taraflardan birine daha fazla bahediliyor o mini mini taklardan. Ve ite fasulyenin kln eker gibi rahatlkla karlabiliyor insanlarn izleri, yaadklar, hatta sahibi olduklarn sandklan meknlardan. Hazmetmekte glk ektiim, karnma arlar saplayan mesele, tam da bu klk ksm. Vaktiyle benim de olan evde, imdi, u anda, Ayin'in tek bana keyif attn dnmek asabm bozuyor. Tabii insan her zaman hamdetmeyi bilmeli. Beterin beteri var nk: o keyfi tek bana atmyor da olabilirdi... Banyoda, snmasyla buz gibi soumas, soumasyla kaynarcasna snmas bir olan ama asla lnmayan duun altnda, kh donup kh halanrken, durum deerlendirmesi yaptm. Gece zil zurna evimin yolunu nasl bulduum bile mehulken, o peltelemi kafayla Ayin'i aradm kesinlik kazanmt. Peki ya sonra? Eer konumu olsaydk, bir an, bir an kalmalyd geriye hi olmazsa. Bir cmle... Yzm sabunlarken, aradm zanlnn tarifine uyan bir cmlenin civarda dolarken grlp, derdest edildii haberi geldi beynimin kararghndan. "Byle aramaya devam edersen senden iyice souyacam grmyor musun? Hl birbirimize saygmz varken..." Benim bir ey grdm yoktu. Kpk iindeki gzlerimi bir ara amaya altysam da, sabun yaknca tekrar yumdum. Hayr, ihbar aslsz kt. Aradm cmle bu deil. Hatrladm. Bunu dn gece deil, daha nce iitmitim. Ayin telefon numarasn deitirmeye kalkmadan nce. Duun manik depresiflii tahamml snrlanm zorlamaya balaynca, banyodan ktm. Midemdeki kynt dayanlr gibi deil. Mutfak pek de kk saylmaz ama dar gelirli tatilcilerin sahil boylanna kondurup, oluk ocuk dolutuklar barakalarla aa yukar ayn byklkteki zbandut buzdolab olanca azametiyle tam orta yerine kurulduundan beri, eni konu darald. Tketim toplumunun kabile itahl ekirdek aileleri hangarms yuvalarn doyursun diye tasarlanm bu Amerikan tosununu eski evimden karmakta srar
137

l e r i n d T i 1 , P t e l d a l a n n d a y a d a T o k y d a k , apartman daireennde kullanlan u nohut oda-bakla sofa modeli dizboyu buzdolaplarndan satn almalydm kendine. Eer Ayin "senin iin f a z h " S C t m e m 1Sayd1' ^ " ust uste k kez duymutum ondan bu laf: ift kiilik karvola irin ' buKZd,abl ikin. Hayatnda bir bakasmn b u u n u yeri un abuk doldurulacan, ancak o zaman sezebilmttfm Ben'm ! a Z a b > k ' a n n > Ayin iin o kadar da byk olm dT,m kav radgmda. Baka hibir konuda zorluk kamadm, bo anma " lemlennn arabuk b,tmesi iin haddinden fazla uyumlu V e uy i davrandm halde, karyola ile buzdolabn almaktaki tavizsizTna dma, Ethel de dahil olmak zere, kimse anlam verememi u Ganimetim esasl, esasi, olmasna da, ii tamtakr Ackl' er nuyor bu bo haliyle. Byk buzdolaplan, yol boyunca C f h T pur komur nknan u klstr lokomotiflerle akrabadr uzaktan p L t d u ^ r f ' T 3 ' b l , m e Z ' d O d - l d " ^ doldurulmak isterler durmadan. Benimki ise deil uval uval kmr, bir krek dolusu komur tozundan bile mahrum. En st rafta, az, a,k bir! klm, uzer incecik kf balam bir kutu krem peynir kapak t s" m.nda be teneke bira ve yanlanm. bir byk rak, sebzeScte " domates ,1e prsm marul yapraklan. Hepsi bu. B de g enJe"
kad ! K r Tgnderdi ait ra ta. Aure maure da,tann, ok grdm de, ^ byle pizza va m S a t H a l t a n 7 U k ^ r a S t h y r U m - Atacakfm unutmuk d^ ^ f d geCCdenkalma zerrecikleri, min.ck minicik dilerken mide epenm, minnetle uzandm pizza dilimine F

Z 2 S T bdak;ka'8vdeye indimek - y a ^ r o u Z s : mi gbl a m a iyi" Z s J ^ r , S U n - B u * bundan Can Sdghgl! M , d e m " gnln bir nebze de olsa alabildiime gre Hacm hazrlayabil.,m artk. Yanm yal, st d o l d u l m k uk tencereye. I ,ne ik, tepeleme ka,k Trk kahvesi, bir kak am b a h a c a tarn, biraz da kanyak. Bu benim, akamdan k m a y " birebir, baans tecrbeyle sabit mucizevi ilacmdm Her bnveve uymayabilir. Zaten her bnye kendi devasn, kendi geli i T e h de her zamankinden bol tuttum. Bir an nce aylmaly.m. Bugn per138

embe ve dnemin bandan beri her perembe leden sonra en sevdiim snfla, en sevdiim dersi yaparm. St kaynayncaya kadar, gece Ethel'in elime tututurduu brorleri kartrdm. Bir zel niversite daha kuruluyor stanbul'da. Hazrlklarn uzun zamandr devam ettiinden, kimi ayrntlardan teden beri haberdardm. Bilmediim, Ethel kaltann da iin iinde, stelik tam gbeinde olduuydu. Akam yemekte renmi oldum, hem de fazlasyla. Bulumamzn daha ikinci dakikasnda cumburlop konuyu at ve gecenin sonunda, uzun, siyah kirpiklerinin engellerine mini mini kurunlar aslymasna gzkapaklarn zar zor ak tutabilen sska Krt garsonun bezgin baklar altnda, bizden baka mterinin kalmad lokantay yalpalaya yalpalaya terk ediimize kadar da neredeyse baka bir ey konumad. Bu niversitenin maddi deil manevi bir yatrm olduunu, uzun zamandr ilk defa bir projeye bu kadar can gnlden inandn, kurucularn bizzat tandn, aslnda kendisinin de perde arkasndaki sekiz sermayedardan biri olduunu, bu ie kalktndan beri hayattan daha ok zevk aldn ve hatta yalanp geriye baktnda mr boyunca en ok gurur duyduu iin bu olduunu greceini, ok deil, en fazla be sene sonra kendi nesillerindekilerden katbekat bilinli ve birikimli bir grup gen yetitirmi olacaklarn, bu genlerin saysnn senebesene artacan, elbirliiyle lkenin kaderini etkileyip, gidiatn dzelteceklerini anlattka anlatt. O konutuka, ben de habire itim. Eer daha yava ya da az iseydim, muhtemelen yle olacakt akamn zeti: Ethel anlatt, ben gldm; Ethel kzd, ben patladm; Ethel bard, birbirimize girdik. Dolaysyla, hr karmamak, durduk yerde durgun sulan bulandrmamak, gecenin tadn karmamak iin: Ethel anlatt, ben itim. Duyduum szlerin ieriinden ziyade, failiydi asabm bozan. Tabii Ethel kahpesi gidip diledii yerde, cannn ektiine okuyabilir bu martavallan ama dn, benim karmda byle davranmamalyd. Buna ramen, ahsma yneltilmi bir hareket olarak almyorum olan biteni. Mesele, kiisel olmaktan ziyade "dilsel". Zira dnk yemekte ne hikmetse Ethel durup dururken dil deitirmeye karar verdi ya da her daim konutuumuz dili unutuverdi. Dildeki en ipe sapa gelmez kelimelerden biridir "dil". Tanm ge139

rei kelimeler toplamndan te bir eydir ama epi topu o da bir kelimedir ite. lla da bir baka kelimeyle akranlk kurmak gerekiyorsa, "yemek" gibidir "dil". Birbirinden bylesine farkl yiyecek karmlarnn, aralarndaki tad, besin deeri yahut kalori farkllklar tmden gzard edilerek topunun birden "yemek" diye adlandrlmalar geree ne kadar uygunsa, bu kadar farkl tellerden alan, baka baka szlerden dem vuran, ayr sluplarda vcut bulan ifade karmlarnn da klliyen "dil" olarak adlandrlmalar o kadar abestir. Tabii bu tespiti yaparken, in mutfa, Trk mutfa, spanyol mutfa... gibi "dilsel" ayrmlara kadar uzanmadm, salt ayn "milli mutfak" iindeki farkllklar temel aldm, aksi takdirde tm bu sylenenleri bir de kresel katsaysyla arpmak gerektiini de eklemeliyim. Velhasl, tek bir "dil" iinde bile yzlerce "dil" hkm srer. Nasl her lokantada ayn "yemek"i yemezsek, tandmz tanmadmz her insanla da ayn "dil"i konumaz ve konuamayz. Ve nasl yemeklerin posas varsa, dillerin de art vardr. Gn iinde kullanmadmz, kullanmak bir yana telaffuz etmeye dahi ekindiimiz kelimelerden, sessizce geililiklerimizden, yakk almayaca iin kendimize sakladmz herzelerden, aklmza geldii halde yapmaya cesaret edemediimiz eletirilerden, dilimizin ucunda ince ince dilip gerisin geri yuttuumuz kinayelerden, pimini ekip frlatmaya vakit bulamadan damamzda patlayan svglerden, bulunduumuz ortam itibaryla ar gelecek tabirlerden yahut hafif kaacak esprilerden mrekkep bir adet plk dil. Bakalaryla konuurken ya da yazrken sarfettiimiz dikkatin, gsterdiimiz nezaketin, verdiimiz zenin posas. Bodrumkatnda, tavanarasmda ya da yastkaltmda olmasa da, genizkatnda, damakarasnda ya da dilaltnda biriktirilen ve yeterince biriktiinde, kokmamas, kokumamas iin bir torbaya doldurulup az balanarak, derhal atlmas gereken, geri dnml bir Kat Atk Dili. Bu dili katiyen ortalkta bulundurmadm, snfta rencilerimin karsnda kullanmadm gibi, onlardan duymaktan da holanmadm peinen sylemeliyim. Ne var ki, ebeveynlerine aktrmadan kuytularda gizli gizli sigara tttren bir yeniyetme gibi, ben de zaman zaman kendi ahlaki ilkelerimden ve vicdani deerlerimden habersiz, izbe bir kede zulam ap, bu dilde emkirmeye bayl140

nm. Ethel'in varl ite tam da bu noktada nem kazanr. nk emkirmek, tpk sevimek ya da didimek gibi, sizinle birlikte birinin daha o anda, orada bulunmasn gerektirir. Su unsuru sigaranz tek banza tellendirebilir ama artkdilde konuabilmek iin muhakkak bir refakatiye ihtiya duyarsnz. Ethel ile ben, senelerdir ne zaman ba baa kalsak, aramzda KADca konuuruz, yani konuurduk - dne kadar. Bir araya geldiimizde, kseyle alay edenin top sakal kara gerek demeden ve zaten, herhangi bir adalet ya da hakkaniyet derdi gtmeden, baylrdk ona buna pata kte hakaretler yadrp, uluorta dangul dungul her eyi kmsemeye. Saldrmay syrp kavgaya atlm bir kabaday nasl rasgele hasmlarnn burunlarn, kulaklarn budarsa, biz de kesici dillerimizle cemiyet hayatna saldrp, balardk nmze kann falsosunu, marazn budamaya. Bakalarnn zryle alay edilmeyeceini kim sylemi? Ellerimizde zpknlar, gzlerimizde su geirmez gzlklerle balklama dalp kusurlar-kabahatlergafletler denizinin yedi kat dibine, avladmz her zr karaya karp uzun uzun inceler, didiklerdik lime lime. Bazen bununla da yetinmez, ahtapot yakalam kalamar tutkunlarna has bir itahla havaya kaldrdmz avmz, o kayadan bu kayaya arpardk saatlerce. Geri eninde sonunda kimsenin kurtulduu yoktu dilimizden ama kimileri daha ok alyordu nasibini vzr vzr yaan genellemelerimizden. Kyller ve lmpenler, reklamclar ve akademisyenler, ev hanmlar ve hukukular... farkl farkl sebeplerden de olsa, topluca hedef tahtasndaydlar. Ama zaten bu tahtann ap olduka geniti; envai eit insan rahatlkla iine alacak kadar geni. Orada herkese yer vard. Sarsaklna tank olduumuz birini merhametsizce, akll geinenleri hoyrata aalardk. Giyimine kuamna zen gsterenlere gck kapar ama zevksizce giyinenleri bir kak suda batra kara birka kez boardk/ ezilenlerin eril kahramanlarndan hazzetmez ama ezenlerin primadonnalarna ifrit olurduk/ lmden korkanlara dudak bker ama lmle derdi olmayanlar da ezim ezim ezerdik/ kt yazlm bir makaleyi, yky, roman okumaya katlanamaz ama iyi yazlm olanlara da ap up amur atardk/ geirdikleri ilk ciddi ameliyat yahut travma ertesi dindar kesilenleri kaale bile almaz ama mrleri boyunca hep ayn radde141

de imanl yahut imansz kalanlar da kati surette skartaya karrdk/ dzgnleri dzgnlklerinden tr balamaz ama yamuklarn yamukluklarn da all pullu teflere koyup ngr ngr alardk/ Hristiyanln slamiyetten daha az mdahaleci ya da Yahudiliin daha az ataerkil olduunu zanneden bn laikleri yerden yere alar, slamiyet ire eitlilikten bihaberleri ktr ktr kemirir ama dinlerin snr kaplarndan vizesiz geen mistik hareketlere kaplanmakla kendilerini ayrcalkl sananlar da pare pare top atyla bereler; hele hele ermek&olmak&varmak lemesi adna kendilerine Hintli, inli, Tibetli alternatif mesihler arayanlar didik didik ederdik/ evlenip oluk ocua karanlara ko balaryla saldrr ama evlenmemeyi muhalefet sayanlara da kmzla glerdik/ heterosekselliklerini balarna gelen bir mecburiyet gibi tadklarndan, herkese ak hezeyan llerinde hi olmazsa bir gnah elmas dileyebilmek iin kt ktna, hrlaa homurdana debelenenleri de; ecinselliklerini tamamen kendi seimleri gibi grerek, bakalarna kapal tecrit vahalarnda pinekleyenleri de, ayn katrana bulayp, rlplak gezdirirdik sofralarmzda/ bizzat tanmadklarmzdan holanmaz ama yakinen tandklarmz da bozdurup bozdurup harcardk. Tm bunlar uzun uzun ifade etmeye de gerek duymaz, kodlarla yetinirdik. Arivci titizliiyle tek tek tasnif eder, bir bir dosyalardk herkesi, her eyi. Hakszlk ederdik dolaysyla, herkese her eye. Ama zaten, resimli temel KADca szlnn H harfini yle bir tararsanz, orada ne hak, ne de hukuk kelimesine rastlarsnz. Tpk K'de kutsal' ya da kutsiyet'i; U'da ulviyi ya da ulviyet'i bulamayacanz gibi. Hakszlk'a gelince, onun karsnda da yle yazar ayn szlkte: 1. Var olmamas gerekene, olmamas gereken biimde davranmak (rnek: lde yaayan birinin elinden krkn, sofunun nnden arap kadehini almak). 2. Dolayl gnderme (rnek: Birinin suratna fotoraf zerinden tkrmek). Ethel ile KADca konuurken, kelimenin ikinci anlamnda hakszlk ederdik ona buna. Elbette aramzda zikrettiimiz fikirlerin bir ksmn, hatta byke bir ksmn, baka baka insanlarla da pay142

latmz olurdu ama asla ayn slupla deil. Usturupsuz slubumuzu kendimize ve birbirimize saklardk. Ne var ki, dn akamki yemekte Ethel kalta kurulacak niversiteyle ilgili mutantan amalarndan dem vururken, ortak dilimizi girite vestiyerde brakma benziyordu. "Hl farknda deil misin? Hep hayalini kurduun ey gerek oluyor," dedi yasemin azln dilerinin arasnda skarken. Politik kadrolamalar olmayacakt burada; ne de devlet niversitelerinin ksrl, hep-ayn'l, bte kstlamalar. Memleketin en yksek krat retim yelerini toplayacak, yurt dndaki niversitelere kaptrlan parlak zeklar devirecek ve dnyann farkl kelerinden bir sr yabanc uzman stanbul'a getireceklerdi. "Dnsene, beyin gne tpa takacaz. Hatta ve hatta ilk be yl iinde, aknty tersine evireceiz; en azndan kendi nehrimizde. Artk Batl beyinler bizim emrimize amade olacak. Milletimizin aalk kompleksine merhem sreceiz," diye ekledi mstehcen bir espri yapmasna kkrdayarak. Niye byle kkrdadn biliyordum. Alkn saylrm Ethel'in "beyin" kelimesine erotik armlar atfetmesine. niversitedeyken de byleydi. Hemcinslerine kar katmerli bir nefret, kafas alan erkeklere kar engin bir tutku... imdi dnyorum da, ileride asla icra etmeyecei halde inaat mhendislii gibi zor bir blmde okuyup, ar ezgi fstk makam da tuttursa sonunda mezun olmay baarmasnda, blmndeki erkek renci nfusunun kz rencilerinkini kat kat amasnn ve etrafnda ok sayda "beyin" bulunmasnn byk pay vard. O dnemlerde Ethel'in evi, farkl farkl dallarda okuyan onlarca, yllara vurulduunda ise belki de yzden fazla, kvrak zekl erkek rencinin penah gibiydi. Burasnn, yelerinin kitaplndan dilediince faydalanabildikleri bir nevi kulp ya da karnlarn doyurabildikleri bir tr aevi gibi iledii dnlrse, kaltan Trkiye'deki renim hayatna hatn saylr bir katkda bulunduu bile sylenebilir. Bu sebilhanenin mdavimleri olan bizler, ilk bakta birbirimizden olduka farkl gibi grnsek de, aslnda bir hususta pek benzeirdik: zeklarmzdan medet umma biimlerimizde. O gnlerde Boazii niversitesi'nin hangi blmnn hangi snfnda olursa olsun, hayatn adaletsiz tak143

simlerinden tr kapld komplekslerden kurtulabilmek iin var gcyle beynine abanan ve bunda da baarl olan erkek renci varsa, Ethel'in ismini iitmi, cismini ellemi olmal. Gelenlerin iinde ezici ounluk, hayattan talep ettiklerini, "o byk gn" gelinceye kadar zlmemek zere beklentilerinin derin dondurucusuna kaldrarak, kendilerini okumaya, almaya, aratrmaya vermi olanlard. Ethel'in vecizeleri arasnda bu mevzuya parmak basan da vard: "Ne yaparsa yapsn etrafn gremeyen bir krn, zaman iinde baka duyularnn sivrilmesi gibi, ne yaparsa yapsn etrafndakiler tarafndan grlmeyen irkin erkek de beynini gelitirir." Kadnlarla iliki kuramam ya da ilgilendii tm kadnlar tarafndan reddedilip aka meke ve dahi sekse ksm olan tm erkek renciler, beyinlerini gelitirmeyi baarabildikleri lde Ethel'in gzdeleri arasndaydlar. ehre zrtlerinin ardndan, u veya bu sebepten tr cins-i latifle aras limoni olagelmi mzmin mahcuplar geliyordu. Ve dierleri... her frsatta temassz hayata senalar methiyeler, kasideler dzen asekseller, turfanda marjinaller, aleni' gizli ecinseller, prvakar muhalifler, snavlara girip kmaktan nefret etmekle birlikte o dnemde hayatlarnn en byk heyecan snavlara girip kmaktan ibaret olan asosyaller, taradan gelip stanbul'da yolunu armlar, deil stanbul'un, kabuklarnn dahi dna kmamlar, yanl ailelerine ramen okuyan blm birincileri aileleri yznden yanl blmlerde okuyan sakl yetenekler fen bilimlerinin nadide dehalar, sosyal bilimlerin tutkulu enebazlar envai eit fiziksel, parasal, ruhsal ya da anlalamayan sebeplerden oturu cemiyet hayatna ayak uydurmakta zorluk eken tm mutsuz umutsuz, uyumsuz, zek kp nevcivanlar, Ethel'in ilgi alanndaydlar. Ona kalsa evine dii beyin sokmazd. Ama ite bazen, deer verdii bir erkein bir adet kz arkada olduunu anladnda bozuntuya vermez, ikisini birlikte davet ederdi. Buna ramen kolej yllarndan kalma iki- kz arkadan, hemcinslerine duyduu pskll nefretten az biraz muaf tutard nedense. Bunlardan biri sk sk urard mabed-eve. Ethel'in aksine ve onunla kyaslanmayacak kadar almlyd. Uzun, dzgn bacaklar... Przsz, buday ten Muntazam, inci diler... Diyalektiin yasalarnca yorulmu memeler: buyuk bir vcutta, avu iini dolduracak kadar ufack ve diri
144

Yalnz bir kusuru vard. Beenildiini anlar anlamaz doalln yitiren tm kadnlar gibi o da zoraki bir sertlik taknyor; karsndaki erkei, ne fazla uzak, ne lzumsuzca yakn olacak surette arafta bir yerlerde bekletmekle, grd grecei ilgiyi daimi klacan sanyordu. smini soranlara cevap verirken bile, ltufta bulunur gibiydi: "Ay-in!" Garip olan, evdeki dier erkeklerin nasl olup da bu marur periye deil de, Ethel gudubetine k olduklaryd. Geri bariz biimde, ilerinden ou Ayin'den holanyordu, ama ho-lan-mak ne kadar da eften pften bir fiildir. Dandirik yarmalarda hobilerini sralayan bir yarmac azyla: "kitap okumaktan, mzik dinlemekten, krlarda gezmekten, uzun bacakl, sk kalal Ayin'den holanrm..." Oysa irkinler irkini Ethel sz konusu olduunda, holanma aamasn tam gaz katedip, gemite elden kardklar nice frsatlarn hrsyla yana tutua, balklama, bodosloma k oluyorlard. Ona veya evine ya da her ikisine. Mabed-ev Ethel'in anne babasna yahut ailesinin herhangi bir ferdine deil, bizzat kendisine aitti. Etraftaki tm renci taifesi, ya ana babalarnn tatsz tutsuz bulamacms yuvalarnda, ya krk dkk bekr evlerinde, ya da ancak dolaplarn iinde yalnz kalmann mmkn olabilecei tk tk yatakhanelerde yatp kalkarken, o kaltak, bir villann sahibiydi tek bana. Bu bile balbana yeterken vaziyeti gerekd klmaya, evinin ii tam bir hayal lemiydi. Ve hayalin her cinsi nasl hayaszca fingirdeirse mbalaa sanatyla, Ethel de yle yatknd ifrada kamaya. Her karesinden keyif taan, akamlar lk rzgrlarla baygn kokular estiren, tepeden trnaa fulyalar ve yaseminlerle kapl boaza nazr bahesi, hava kararnca iinde rengrenk fenerler yzdrd kk ama irin havuzu, kaliteli ikileri, lezzetli yiyecekleri, birbirinden ilgin eyalar, engin plak koleksiyonu, zengin ktphanesi ve srekli ortalkta dolaan birinci kalite purolanyla bu mekn, Lale Devri'nin sefahatna topuzlarla saldran zamane tarihilerinin ballandra ballandra karaladklar dnyann bir minyatryd adeta. Ama bana soracak olursanz, tam olarak servet deildi buraya gelen misafirlerin akllarn balarndan alan; ne de gsteri ya da lks. Bunlardan ziyade, sonsuzluktu mesele. Eksilen sigara paketlerinin yerini derhal ye145

mlen al,yor, plak koleksiyonu say say bitmiyor, dn alnan kitaplar zinhar gen getirilmedii halde ktphane grkeminden bir ey kaybetmiyor, ordular halinde yemek yememize ramen mutfaktaki dolaplar bir trl boalmyor, arkteri deposu asla dibini bulmuyordu. Villann hare, karlrken, Hzr aleyhisselam da iilerin arasnda hazr bulunmu, artsn eksilmesin, tasn dklmesin " demiti aynen rivayet edildii gibi. Kp kp altnlar, mcevher dolu sandklan top top atlaslar, f f y a l a n ve ballanyla krk haramilerin sihirli maaras bile Ethel'in mabed-eviyle ak atamazd Ev ne kadar mreffeh ise, ev sahibemiz de o kadar cmertti Ethel kymetli misafirlerinin nelerden holandn, yakndan takip ederdi, ikramlar,, karsndakine verdii deer lsnde katbekat artard. Aramzda viskiye dkn biri mi var mesela? Ethel bunu renir renmez en kalitelisinden viskilerle doldururdu iki dolaT!'k k-u r b a k a S 1 ' y a p b Z S e V y 0 r " E t h e l y u ^ , n a kan bir ahbabna brbnnden ilgin yapbozlar smarlard. Ama dorusu bu tur oyunlara deil, konumaya, konuarak kendimizi paralamaya hasrederdk vaktimizin ounu. Geni salonun rahat koltuklarna gomulur, y y p , i p s i g a r a t t t r l . o n a b u n a y e e n Q k ^ b i r b j r i m i ze emkrr; geldiimiz gemiten, olduumuz kiilerden arabuk synlarak gnlmzde yatan aslanlan ortaya karr ve habire tarthibemizin umurunda bile degld. Hatta tek tek bizleri de pek umursad.m sanmam. O bize saladg ortam seviyordu; bir de havai fiek gsterilerini. nk gelen her misafir, gecenin karanlnda hzla yol alan bir havai fiek
u t U k l a n m i Z i n CT evsa

' " 0 n c e titrek admlarla yalpalayarak szlr ve yeter,nce ykseldiine kanaat getirip, ortama uyum saladnda grkemli bir patrtyla patlayp, o ana kadar gizledii renkteki klarn saarak aydnlatrd ortal. Biz byle dillenip cesaretlen,p patr patr aldka, Ethel de her trl konforu salar, srekli hizmet ederd,. Lambadaki cin, cennetin hurileri ya da Peter Pan'n pensi... hbn onun kadar fedakrca hizmet etmemitir efendilerine. Sonuta tm bu misafr-efendiler, eve geli gidilerinin er ge bir aamasnda evsahibelerine k olup ,kyorlard. Ne var ki bu onlarn sonu oluyordu. Bylesine engin bir denizde dilediince kula atabilmen,n zgrlyle iyice alanlar, durup geriye baktkla146

d a a r d l bu m e k n a

rnda, karay gzden yitirmi olduklarn fark ediyorlard aknlkla. Ethel yoktu artk yanlarnda; istemiyordu onlar, tam da ona fena halde kapldklar anda. Bu evde misafir olmann tek sakncas, insana, ya misafir, ya da misafirliin geici olduunu kolaylkla unutturabilmesiydi. Bylece, mabed-evin malzemeleri nasl ilanihaye yenileniyorsa, giden her misafirin yerini de bir bakas alyordu tez zamanda. Hzr'n bereket duas Ethel'in "beyin"leri iin de geerliydi: Mtemadiyen artyor, asla eksilmiyorlard. Bana gelince, ben istisnaydm. Bandan sonuna kadar mabedevin tek daimi misafiri oldum; bir nevi onur yesi. Hrslydm, kimine gre gereinden fazla. Birka somut sebepten tr pekiyilerle doluydu karnem. Bir kere uzun boyluydum ( yldz), sonra geni omuzluydum ( yldz), yakkl saylrdm demeyeceim, girip ktm tm evrelerde en yakkl ben oldum daima (drt yldz) ve son derece tahammlsz ve hrndm (be yldz). Dierlerinin aksine, benim seeneklerim vard. Burada olmak houma gidiyordu gitmesine de, kp gidebilirdim istediim an. Gider ve dnmeyebilirdim. Ethel de farkndayd bunun. Bu yzden bu kadar kymetliydim. Cennetin ortasndaki nifak tohumuydum. Varlm, Ethel'i mest, misafirlerini tedirgin ederdi. Umursamyordum. erbetli saylrdm baka erkekler tarafndan bir tehdit gibi alglanmak hususunda. Eer bu tr baklar umursayacak olsaydm bunu ok daha nce yapardm: on bir yamn skkn koridorunda, elimde bir tabak dn pastas, iroz bedenimin zerinde don-fanila ile ilerlerken, gecenin halvetiyle geveyip ackm olan veybabamla mutfak kapsnda pat diye burun buruna geldiimde umursardm. Adamcaz o ana kadar hep, evlenecei kadnn, problemli ama znde sevgiye a, efkate muhta byk olu gzyle bakmt bana. Hakkn yememeliyim, bana babalk etmeyi ok istedi: elli yana basm, hi ocuu olmam bir adama Tann'nn bahettii yetenekli oulcuk. Oysa gerdek gecesinin sabahnda, beklenmedik bir biimde koridorda karlatmzda, babamdan devraldm yz hatlarn, ocukluktan kmak zere olduumu eleveren yan-plaklm ve tabam tka basa doldurmama baklrsa ok abuk irileeceimi mutulayan korkun itahmla, hi de oulcuk gibi grnmemi olmalym gzne. Tedirgin bir panlt diken diken yanp snmt
147

gzbebeklerinde. in kt yan annem de sezmiti bunu, hem de hi vakit kaybetmeden. Ertesi gn yerleri sprrken, o baktan artakalan krntlar bulmutu sanki. Bu da pek hayra alamet saylmazd hibirimiz adna nk annem, ailesindeki erkekler arasnda mekik dokuyan gerilimleri, budakl ve oynak ittifaklar kurarak, her zaman ve son damlasna kadar kendi lehine evirmeyi baaran kadnlardandr; Bismarck'n adn duymadan ruhunu ad edenlerden... Byk olunu kk oluna, kk olunu merhum kocasna, merhum kocasn yeni kocasna, yeni kocasn her iki oluna kar... Sonuta, alkn saylrdm sze dklmeyen kemliklere. Dierlerinin baklarn umursadm yoktu. Ethel'in gzdesi, Ayin'in sevgilisiydim. Mabed-eve gidip gelmeyi severdim ama o kadar. Baka seeneklerim vard ve yapacak daha mhim ilerim. Sylemitim, hrslydm, hem de ok. Mezuniyetin ardndan, boa harcadm bir anm olmad. Burada tamamladm, ngiltere'de baladm doktoram. Benim iin bir ey ifade etmeyen ailem iin bir ey ifade etmeyen bir dal: siyaset felsefesi. kinci giriinde sosyolojinin asistanlk snavn kazand Ayin de. Birbirimize yakyorduk. Ethel arkamzdan geliyordu g bela. Nihayet mezun olduunda, bir daha niversite kapsndan ieri adm atmayacana dair sunturlu yeminler edip, mabed-evde verdii partide trenle yakt diplomasn. Ve tam da Ayin ile benim kendimize eli yz dzgn bir hayat kurduumuz dnemete, Ethel alacak bir hzla kendininkini ykt. Once klan halinde yaamaya son verdi. Sonra o villadan kp, son derece ferah, irin ama selefine oranla pek snk bir teras katna tand. Artk eskisi gibi herkesi evine toplamyor, vaktinin ounu kalabalklar arasnda ilgi grerek deil, iki kiilik maherlerde sevgililerinin nazn ekerek geiriyor ve tm parasn, enerjisini, sevgisini onlara adayp gene de bir trl istedii gibi sevilmiyordu. Cemaatinin onun davranlarndan hi honut olmadn duymutuk. Ama Ethel de onlardan honut deildi zaten. Kulaklarna gideceini bile bile, ulu orta her yerde sylenirdi arkalarndan. "Madem benden daha fazla kitap okudunuz ve sosyal bilimci oldunuz, rica etsem u kk bilmeceyi benim iin zer miydiniz? Dnyann yetmi iki lkesine bakn, en demokratik olanlardan, en baskc olanlara kadar, hemen hepsinde bir sr Yahudi yazar izer
148

ressam messam brt zrt ne ararsan bulursun. Sanki koullan ne olursa olsun, bir yolunu buluyor ve beyinceizlerini gelitiriyorlar. Bir tek yer hari. Afrika, Ortadou, Amerika, Avrupa, Rusya... say babam say, bunca kta, onca lke iinde bir tek Trkiye'deki Yahudilere bir haller olmu; ne hikmetse, beyinlerine abanmaya lzum grmemiler." "Yanlyorsun," demiti Ayin kalann atarak. "Pek ok Musevi arkadam var benim." Ethel zalimce kkrdamt. Hi affetmezdi byle hatalar. Bense iki paraya blnmtm. Bir yanm, Yahudi arkadann karsnda Yahudileri savunmak iin sze byle balayacak kadar naif bulmutu Ayin'i - bu, ona k olan yanm olmal. Dier yarm, soyaalarnn ykl dallarndan, iine doduklan mstesna aile yaplarndan, gittikleri kalburst okullardan ve hayatn sorgusuz sualsiz bahettiklerinden devirdikleri zellikleri, kendi gelitirdikleri meziyetlermi gibi tamaya kalkanlara duyduum hnla bakmt Ayin'e - bu, onu bana k eden yanm olmal. Ama Ayin, ne Ethel'in yekpare, ne de benim ikibal tepkimin farkna varm olmal ki, bodosloma dalmt kendi savna: "Hepsi de en iyi blmlere girdiler. Gayet parlak burslar ald bir ou. imdi de olduka iyi yerlere ykseldiler." "Ben de sana bunu sylyorum," demiti Ethel parmaklarn tlata tlata. "Sen bana meslek diyorsun, ben de sana yetenek. Sen kariyerden bahsediyorsun, bense dehadan. ktisatlar, akademisyenler, avukatlar, cenahlar... rica ediyorum, ge bunlar. Mevzu bu deil. Ben sana baka bir eyden sz ediyorum. Niin yle rindane, hatta alkolik airler; hevaperest, hatta dpedz sapk, hatta ve hatta cani ruhlu ynetmenler filan kmyor? Niin mzik yapmyor benim insanlarm? Yaptklannda da anneannelerimizin eker erbet geleneksel arklann terennm ediyorlar da, yle protest, sapna kadar bet bir ey karamyorlar?" "Benim insanlarm" laf son noktayd. Ayin'in naizane savunmasna kar, Ethel'in hsrevane saldrs. Bir grubu, o gruba mensup olan biri ile olmayan biri tartmaya kalksa ne zaman, hep byle at diye gndeme gelir patent hakk. Yolun sonu. Tartmalann kr kuyusu. Evlinin evine, kylnn kyne, herkesin ait olduu
149

yere ekildii son perde. Bir sigara yakp, her ikisini birden kendi k drajma alarak, arkama yaslanmtm. Benim i,n fark etmiyordu. Iks de ayn anda benim kadnlarnd Zina halindeki erkekler nitelii nemser: elerinden grdkleri sevginin daha farklsn bir baka kadndan grmek holarna gu. Z.na halindeki kadnlar ise nicelii nemser: elerinden g r d S en
erkekte A v ^ F t h 3 r, " M 1 " ' b'r " ^ ho'anna gider! a t a k gUrUrUmU 0kardl ! t t " F ^ l l , k a n , seyretmekten pek bir honuttum o aralar. Ayinn beni aldatp aldatmadna gelince, bunu bilmeye almadm hibir zaman Iy. de btn bunlar sebepsiz deil," diye atlmt pes etmeye myet grnmeyen Ayn. Ardndan kollan svayp, bir sr aynn t,1, aklamaya girimiti. Aznlk olmann sallantl, p s i k o l o j i n den, aidiyet knznn yaratt daimi gvensizlikten ve somut tehdit-

, 6 n f ' y ^ e - S O y U l g r e t ' i e r d e n b e s l e " e " tahakkmlerden bahsetmiti olabildiince nesnel ifadeler kullanmaya gayret ederek Uka alndan deil; ne de st perdeden konuma m L L n d " B^ e konuuyordu nk bildii yegne tartma dili buydu. Ne var kf akademik dilde tanmak, azna ikinin damlasmfkoym yan tar kadnk irete gitmeye benzer. Gecenin sonuna kadar ayakta kala candan, ly katiyen kamayacandan, datp sizi u t a n mayacandan emin olabilirsiniz. Ama ite onunla yakay bar aamayacan., naralar atamayacanz, dibe keye vuramayaca! mz,, koyun koyuna Yamayacanz, velhasl hi elenmeyeceinizi batan kabullenmeniz gerekir. cyeceg "Bu sylediklerin pek bir ho ama bir o kadar bo," demiti Ethel yeni bleyledi kllarn, kuanarak. "Trkiye'deki Musev le den kasvetli yazarlar, derbeder ynetmenler, cemiyet m X , ressamlar ksayd, eer, b,zden sonraki kuaklar, diyelim elHya da ;; Hlra b u d u r u m u eyle aklayacaklard biliyor musun" Aynen imdi senin kullandn gerekelerle. Diyeceklerdi ki 'evet filanca ok byk bir Yahudi sanat ya da dnrd. Peki onu bu kadar buyuk yapan, dierlerinden ayran neydi?' Ve balayacaklard senin saydklarn saymaya: aznlk olmann p s i k o l o g dile yabanclama, gvensizlik, korunmaszhk falan fimekan. O zaman senin imdi engel olarak grdn her ey, birer farkhlk, hatta ay-'
150
yi1 S

rcalk sebebi olacakt. Bu iler byle. Topal bir adam dans edemiyorsa, tabii dans edemez nk topal deriz. Ama ayn adam mahir bir dansysa, o zaman da deriz ki, tabii tekilerden daha iyi olacak, nk topal." Ayin, karsnda ona srarla bir eyler satmak isteyen bir satc varm gibi, ellerini ve kafasn ayn anda iki yana doru sallayarak geri ekilmiti. Gayet iyi biliyordum bu hareketi. Meali yleydi: "Teekkr ederim, ben bu samalklar almym." buuk sene sren evliliimiz boyunca, her tartmamz ayn hareketle sona erdirecekti.

151

8 N U M A R A : M AV M E T R E S

Mavi Metres merdivenleri nefes nefese kp, telala 8 numaral. dairenin kapsn at. Ge kalmt. Kuafrde iinin umduundan uzun srmesi yetmezmi gibi, bir de alverile vakit kaybetmiti Aldklarn mutfak tezghnn zerine boaltt. Yiyecekler bekleyebilirdi, nce hazrlanmalyd. Telala banyoya girdi. abuk abuk dilerim fralarken, bir yandan da balrengi salarndaki fn dalgalarn inceledi. Kuafrde gzel grnmt salar gzne ama imdi o kadar emin deildi. Zaman zaman kvrck, zaman zaman da dumduz salara zenen ama her ikisini de hep bakalarna yaktran kadnlardan olduu iin, her an her iki tarafa da meyletmeye hazr in dalgalar halinde salnr dururdu salar. Ama aadaki geveze kuafr bu narin dengeyi bozup, gereinden fazla kvrmt zaten gereinden fazla kestii tutamlar. Eliyle slatarak biim vermeye alt. Bakt uratka bozuyor, kendini banyodan dan att Yatak odasnda zerindekileri karrken, boy aynasna kaamak bir bak frlatt. Geri son zamanlarda kalalarn iyice bytmt ama gene de gayet ho grndn dnd. Bir de u izgiler bu kadar belirgin olmasa... Etajerin zerindeki minik fondten tplerinden her k bacana da bolca srd. Kzl rtkan izgiler, ketum bir beje brnd annda. Dolab ap i amarlarna bakt. Fazla dnmedi neyi seeceini, nasl olsa zeytinya tccar, iine ne giydiini fark etmiyor gibiydi, ilk balarda byle deildi oysa. O zamanlar en oyuncul en kotucul amarlarn giymesini ister; hatta ou kez bunlar kendisi seip hediye ederdi. Getirdiklerinin hepsi de ayn renkti: ayn berrak, parlak, sonsuz gk mavisi. Mavi Metres bu rengi severdi Severdi sevmesine de, hediye paketlerinden kan klotlarla sutyenlerin nyetlerindeki arszlk ile renklerindeki uysallk arasndaki
152

uyumsuzluktan rahatsz olurdu gene de. Bir jartiyer, krmz kadar hevaperest, siyah kadar tannaz ya da beyaz kadar ivebaz olabilirdi; hatta cilve gibi mor ya da riya gibi pembe... Ama berrak, parlak, sonsuz gk mavisi olamazd. Ste su katmak gibi bir eydi bu; daha da beteri hatta, rakya st katmak gibi. Bir erkein ikisini birden sevmesi mmknd pekl ama ayn anda ikisini birden imeye kalkmas deil. Kuzularn kurt kesilmesinde de alacak bir ey yoktu, kurtlarn kuzulamasnda da. Ama ayn anda ikisi birden olmaya almak, ortaya ne kuzu ne de kurt olan, uslu uslu saldran, saldrrken zararsz olduunu sanan hilkat garibeleri kartyordu. Evlenme ihtimallerinin olmad tm kadnlar, evlenme ihtimalleri olanlardan hakir gren erkekler bile, bu yar-kurt yar-kuzular kadar zarar vermeyecekti ona. Byleleri aypladklar eylere ehvet duyar ve ehvet duyduklar eyleri ayplarlard. ncecik bir izgi, krlgan bir zemindi zerinde yrdkleri. Sokakta, karton bir kutunun zerine ters evrilmi bakr bardak koyarak sihirbazlk numaralan yapan, avurtlan km genten bir adam izlemiti bir kez. Bakr bardaklardan sadece birinin iinde boncuk vard, tekiler botu. Adam el abukluuyla bardaklarn yerini deitirdike, boncuk da durmadan hareket ediyor, beklenmedik yerlerden kveriyordu. nce birinci bardan iindeydi boncuk: "arzularndan utan duy!" Hooop, imdi ikinci bardan iine gemiti boncuk: "arzuladn kadndan utan duy!" Ve bir hamlede nc bardaktan kvermiti boncuk: "sana utan duyuracak kadn arzula!" Bu da er ya da ge, yattklar kadnlan hor grmeye balamalan demekti. Zeytinya tccar bu cendereden kabilmek iin, utancn da arzunun da tadn bastrp boacak baharatlar katp duruyordu ilikilerinin ana. "Birisi bizde sevmediimiz arzular uyandnrsa, onu sevmeyiz. Ama gene de, illa ki onu arzulamaya devam ediyorsak, o zaman onda sevecek eyler bulmaya alrz" yazmt Mavi Metres onunla tant gnlerde gnlne. Yitirilmi bir masumiyete inanmak mesela. Ya da u dnyann en zelil plklerini merakla kartrrken, kirle pislikle temas etmemek iin ele giyilen eldiven, semavi kadifeden... benak, parlak, sonsuz bir gk mavisinden. Zeytinya tccarnn baharat sepetinde ehvetin esamesi bile okunmazd. Geri envai eit ey vard sepette, ama ne hikmetse
153

adamn eline her seferinde hep ayn ey geliyordu: merhamet. Mavi Metres'e merhamet besliyordu: bu hallere decek kz deildi o. Kendine de merhamet besledii oluyordu: bu hallere decek adam deildi o. Kader'den bahsediyordu sk sk, i st emmi bir rfntdan bahseder gibi. Mavi Metres'e gelince, o, yere dp topraa bulanm bir dilim reelli ekmee bakar gibi bakyordu merhamete bulam ehvete. tah kayor, asab bozuluyordu. Byle zamanlarda kendi durumunu, salarna benzetiyordu. Bir tarafta zeytinya tccarnn kars vard, dz bir sa gibi przsz, engebesiz. br tarafta Kader denilen afte vard, sk permal bir sa gibi inili kl, dengesiz. kisinin ortasnda bir yerde, her an her iki uca da meyledebilecek bir halde salnp duruyordu ite. Yar e, yan hafifmerep. Hem mavi, hem metres. Evinden kesinkes ayrlmakla annesiyle babaln ne kadar zdn biliyor ama alttan alta ilerini rahatlattn dnmekten de kendini alamyordu. yi insanlard ikisi de. Oysa karlnda yeterince iyilik ekmiyorlard kzlanyla ilikilerinin denizine her sabah sabrla attklar alardan. Onlarn sevgisini sevmiyor, ilgilerine katlanamyor ama karlnda sevgisiz ve ilgisiz olmann nankrlyle de baedemiyordu. Okuyabilirdi istese. Hi olmazsa liseyi bitirebilirdi. Ama o hadiseden sonra liseye dnmek gelmedi iinden. Yzndeki yara izi incecik bir hudut izdi nce yatlar, sonra yayla arasna. kmak zorundayd o evden. kt da. Dnmek istedii yegne yer dedesinin evreniydi phesiz. stanbul'da birbirine girmi saysz ayak izine baka baka yrmeye alt dedesinin izinden. Bulmak zorundayd onlan. Buldu da. ehrin karlkl iki yakasna dalm, a en pervaneler gibi ayr ayn cemaatler halinde kendi dedelerinin etrafnda toplamlard. Aralarna katld. Ik sene boyunca hi sektirmeden her hafta srayla ayr tarikatn sohbetlerinde yer ald. Sohbetlerde dedelerden duyduu kelimelerle ocukluunda kendi dedesinden duyduu kelimeler arasndaki yaknlkta avuntu arad. Ama olmad. Kelimeler benzerdi benzer olmasna da, ayn eyleri sylemiyorlard nedense. Giderek, srf peisra gelecek olan zikirlerin hatrna katlandn fark etti sohbetlere. Dede konuurken teki mridlerle yan yana oturuyor ancak onlar gibi kulak kabartmak yerine sylenenlere, som bir sarln ar154

kasna ekiliyordu. Kaplarn mhrledii kulaklarn ancak zikir baladnda aralyordu yeniden. Seviyordu o an; o bitimsiz tekerrrde bsbtn kaybolmay. Kelimelerin tabirlerinde deil, ezgilerin notalarnda, bendirlerin vurularndayd akl. Ne dillendirilen tlerde, ne de ilahilerin ilahiliinde... dalan paralardayd sadece ve o bir trl silkinemedii eksiklik duygusunun ypratc gdklnde. Bir mddet sonra kendini ikiyzl bulmaya balad. Ne demeye srdryordu bir olamadklaryla birlikte olmay? Katld her zikirden, bir fersah daha uzaklam olarak ayrlyordu teki mridlerden. Annesiyle babalnn sevgilerine sevgiyle karlk vermeyi nasl baaramadysa, durmadan huzur telkin edenlerin yannda da huzuru bulamamt ite. Gene bir zikir sonras idi bir bolua gzlerini atnda, "bulduklarmla yetinmeyi bilmiyorum," dedi fsltyla, "nk nankrm". Ve tuhaf ey, bu tespitten gocunmak yle dursun, ferahlk duyduunu fark etti. ocukluklarnn ne kadar olaanst bir gzellikte getiinin daha ocukken bile farknda olanlarn onulmaz hastalna yakalanmt; hayata tas yksekte balayanlarn hastalna... imdi yaad tm gzellikler hep o tann altnda, tant tm insanlarsa dedesinin glgesinde kalyordu. Oysa onlar bu noksanln farknda bile deillerdi. Mesele de buydu zaten: iyiliin taml. yi olduklarna yrekten inanan insanlarn durumu ktlerinkinden ok daha umutsuzdu nk onlar kendilerini tam, hem de tastamam gryorlard. atlar akmayan, svalar dklmeyen evlerinde ne kapatacak bir delik vard, ne de onaracak bir gedik. Bu tastamam halleriyle onlar eksik bulup da, bu eksikliin tam olarak neden kaynakland bilemedike, iyilerden de, iyiliklerinden de souyordu gnbegn. inde bir yerlerde ktclle meyyal bir ruh tadna inanmaya ite o sralar balamt. ok gemeden her tarikatla da ilikisini bsbtn kesti. yilerin muntazam tamlnda bulamadn, onlardan uzaklarda aramaya karar vermiti. Ne var ki, inanllardan uzaklamakla bir kez olsun sarslmad inanlar. man, buyurgan bir Tann'nn deimez kaidelerince yaamak yahut vazifeinas bir cemaatin arasna karmak deil, ems bir ocukluk hatrasyd ve madem ki ocukluk hatralar mr hayatnn en gzel anlaryd, o gnden bugne, amaz ve sarslmaz biimde, hep tut155

kulu bir mmin olarak kald. ocukluundaki kadar imanl olamad zamanlarda dahi, imannda hep ocuksu bir yan vard. Ancak ne geri dnmeyi isteyecei bir evi vard, ne de yola devam edecek paras. Babas yandaki adamlardan ilgi grmeye alp, alt ilgiye kaytsz kalmamaya o gnlerde balad. Her eyleri var gibi grnen bu erkekler, hayatlarndaki noksanln ayrdna vardka, ona daha ok balanyorlard. Her halkrda metreslik, iyilerin yeknesak tamlndan uzaklamak iin iyi bir balangt. nceleri mavi idi, sonra metres. kisinin arasnda savrulduu dnemler de oldu. Ama bir mavi, bir metres olmaktan kp, hem mavi, hem metres olmaya, zeytinya tccarnn Bonbon Palas'n 8 numaral dairesini kiralamasyla balad. Ona bir ev at andan itibaren bariz bir ekilde deiip kabalat adamn tavrlar. nk tr byleydi. O bir UZE idi, h e m de OHEB takmnn EKB alttak-

mndan. Haliyle, ona gre davranyordu. Yeryznde insanlar kadar kalabalk ve en az onlar kadar karmak bir baka canl tr daha yaar: bcekler. Her yere yaylmay ve her eye ramen hayatta kalmay baarmlardr. Muhteem bir eitlilik arzederler. Tek bir bcein bile bazen on, bazen bini akn tr vardr. Halihazrdaki bcek trlerinin toplamnn bir milyondan fazla olduu varsaylmaktadr. Bu dehetengiz karmaaya ramen bilim dnyas, bcekleri snflandrmaktan geri durmaz. Onlar stsnflarna, snflarna, altsnflarna, sttakmlanna, takmlarna ve alttakmlarna ayrr. Mesela bir aa kurdu, bcek snfnn, tam bakalamahlar alt snfnn, kn kanatllar sttakmnn, deiik mideliler takmnn, bitki yiyiciler alttakmna mensuptur. Kadnlarn erkeklerle ilikilerinde yaadklar hayal krklklarnn ezici ounluu, insanlarn da tpk bcekler gibi trlere ayrldn, dolaysyla birlikte olduklar erkein de bir tre ait olduunu kabullenmek istemeyilerinden kaynaklanr. Tek bir farkla: bir bcek, ait olduu trden kp bir baka tre gei yapamaz. Bir sr sinei mrnn hibir aamasnda Peygamber devesine dnemez. Neyse odur. Ama Ademoullan, Havvakzlar bunu yapabilir. nsann alamet-i farikas, kendi trnden sapabilme yetiidir. Haliyle, modern insann trler tablosu ilkel bceinkinden daha az karmak ama daha ok apraktr. Gene de trler aras geililik ko156

lay deildir; hem de hi kolay deildir. Ne de olsa istisnasz her bir tr, istikrarn muhafaza edip hayatn idame ettirebilmek iin, mensuplarn sadeceaynlatrmaklakalmaz, birdeduraanlatrr. Zeytinya tccar da, erkeklerin, Uzun Zamandr Evliliinden ikyeti sttakmnn, Olduu Halde Evliliini Bitirmeyen takmnn, Elindekini Kaybetmeden Bakalamak steyen alttakmndand. Nereden bakarsanz bakn, zararl bir tr. "Sen benim helalimsin," demiti bu evde birlikte geirdikleri ilk akam kurduklar rak sofrasnda usul usul demlenirken. Dknd ikiye. Akamcyd. yle yumruk mezesiyle, yarm kalp peynir, iki dilim kavunla yetinenlerden filan deildi. Tepeleme ilingir sofralar isterdi illa ki. Hem de hazr meze filan olmaz; muhakkak ev yapm olmalyd her ey. erke tavuuna dknd bilhassa. O akam erke tavuunun dibini ekmeiyle syrrken, "dinimiz de msaade ediyor. Adil olmak artyla drde kadar yolu var," demiti. Glmt Mavi Metres. Bozulmutu adam. Masadan kalkmt Mavi Metres. Zeytinya tccarnn aksine, sz konusu ayetin tamamn biliyordu. Dolaptan tiril tiril, fliz bir elbise seerek, arabuk giyindi. Kotura kotura mutfaa dnp, marketten ald paketleri amaya balad. nce humusu kard bir kseye, nane yapraklaryla ssledi. Ardndan dierlerini de dizdi ukur tabaklara: pilaki, patlcan ezme, zeytinyal fasulye, Arnavut cieri... Sigara breklerini dizdi bir kenara, o gelince kzartacakt. Bir de bir gn evvel Madam Teyze'nin kapcnn oluyla yollad Amerikan salatas vard. Yadrgam. Konu komuya Amerikan salatas gnderildiine ilk kez rastlyordu. Ama zeytinya tccarnn houna gidebilirdi rak sofrasnda. Kendi yapm gibi koyabilirdi masaya. Tabaklarn son bir kez gzden geirdikten sonra, paket ktlarn dertop edip pe att; azn balad gibi dar kard torbay. Sabah kuafrde konuulanlar geldi aklna birden. Bundan kimseye bahsetmemiti ama, onun da pleri kap nnden alnmt birka defa. p torbasn kararsz gzlerle szd be-on saniye; ii rahat etmeyince, Meryem'in geli saatinde karmak zere, eve ald yeniden. Hazrladklarn salondaki yuvarlak, mavi rtl masaya tad. Masa rtsyle takm mavi peeteleri, tabaklar, bardaklar dizdi.
157

Dibine dvlm sakz koyduu raky buzdolabndan karp, tire sapl billur srahiye geirdi. Ardndan, zeytinya tccarnn getirdii ar kokulu zeytinyandan toprak rengi bir kseye biraz dkp, zerine kekik, krmz biber ve reyhan serpti. Daha erken olduunu biliyordu ama dayanamad, ii su dolu yan krede yzen nilfer eklindeki mumu da yakt. Honut bir tebessmle nce masaya, sonra da etrafna bakt. Evini seviyordu. Bir de u korkun koku olmasa... Yeil elma kokulu bir ttsy yakp, salonun tam ortasna yerletirdi. Duman havada usul usul, ince ince dalrken nce kendi stne, sonra da evin drt bir kesine cam buzlu, k bir ieden bol bol parfm skt. Son zamanlarda parasnn yarsndan fazlasn parfme harcar olmutu. Apartman saran p kokusu arttka, onun da parfm harcamas e bee katlanmt. Ana caddenin sonundaki kdm maazaya uruyordu sk sk. Oradan alveri yapan kadnlarla ayn standartlara sahip olmadn bile bile, hep' ayn yerden alyordu parfmlerini. Meyve kokulann beeniyordu en ok; eftali, karpuz ve papaya kanmlarn. Papayann ne menem bir ey olduunu bilmiyor ama ismini irin buluyordu. Ald parfmlerin mr en fazla on gnd. Her yere boca ediyordu; stne bana, araflara yastklara, koltuklara perdelere, boy boy cins cins oyuncaklanna ve evin her tarafndan sallandrd nazar boncuklanna. Biriktirebilirdi oysa bu paray. Ya da kalc eyler alabilirdi kendine. Zeytinya tccan da farknda olmalyd ki kk metresinin savrukluunun, iyiden iyiye azaltmt verdii harlklan. Gene de bildiini okumaya devam ediyordu Mavi Metres. Niin byle davrandn bilmiyor, bilmeye de almyordu. Tek bildii eline geen parann miktar imdikinin be kat da olsa, gidip be misli parfm alacayd. Sofraya bir gz att. Her ey tamam grnyordu; ho, zevkli, incelikli. Cep telefonundan mesaj gnderip, ne zaman geleceini sordu. Cevab beklerken, uzaktan kumandaya basp rasgele bir kanal at. Ekranda birbirlerini kinle szen iki gen kadn belirdi. Kadnlardan biri, erguvan rengi k bir tayyr giyip, boynuna da drt sra inci kolye takm olan, ellerini gsnde kavuturup, "kabul et artk Loretta. O yalnz beni seviyor," dedi. Papatya tarlasn andran
158

bir elbise giymi, bu papatyalarn bir benzerini de sana ilitirmi, uzun sal kumral kadn, bir batman boyayla belirginletirdii yemyeil gzlerini iri iri aarak "ama sen onu sevmiyorsun," diye tane tane heceledi. "Bu seni ilgilendirmez Loretta," dedi dieri inci kolyesini koparacakm gibi ekitirerek. "Seni hi ilgilendirmez." "Hay Loretta kadar ta dsn banza," diye homurdand Mavi Metres. Loretta da papaya gibi bir isimdi ite ama hi de irin gelmiyordu kulaa. Uzaktan kumandaya uzanrken, cep telefonu bipledi. "Akam" yazyordu sadece. Akam ne kadar mulak, nasl da uzun bir zaman dilimiydi. Skntyla i geirip, kanal deitirdi. Dudann zerinde fkrm kllar almay ya akl edememi ya da lzumlu grmemi, geni alnl, ablak suratl, orta yal bir kadn, spanakl graten piirmek iin gerekli malzemeleri sralyordu.

159

7 NUMARA: B E N

Balkona kp bir sigara yaktm. Bu evin tek sevdiim yeri balkonu. eriyle ilgisi bile yok; hasbelkader ona yapp bir paras haline gelmi olsa da, eve ait deil sanki. Demirlerin zerinde gezinen tula rengi bcek varlmdan tedirgin oldu, ben de onunkinden. Her yerde bcek var. Mutfak dolaplarndan, buzdolabnn altndan, fayanslardaki atlaklardan yaylyorlar etrafa. Nereden oaldklarn kestiremiyorum. Tek bildiim, onlarla ayn evde yaadm. Bir ara Ethel'i arayp, dn gece eve geldikten sonra Ayin ile konuup konumadm renmesini istemek geti iimden ama hemen vazgetim. Zaten Ayin'in yeni numarasn renebilmek iin kaltan tm kaprislerine boyun emi, onca nazn ekmiken, imdi bir baka yardm talebinde daha bulunmak, yeterince ikin olan egosunu eteklemekten baka bir ie yaramaz. "Senin yznden en yakn kz arkadam kaybedeceim" lafn bir kez daha duymak istemiyorum azndan. Bana kalsa, Ayin ile Ethel'in oktan kangren olmu arkadalklarn kesmekle her ikisine de byk iyilik etmi olurdum ya, neyse. Kolejdeyken aralarndan su szmad anlalan bu ikili, senelerdir hi sektirmeden, kurulmu gibi on be gnde bir buluup, hep ayn tr lokantalarda yemek yer. Niandan sonra Ayin bu sakil rutine muhakkak katlmam gerektiine nce kendini, sonra da beni inandrmt. Bu durumda, ikiye iki denge bozulmasn diye, Ethel de sevgililerini getirmeye balamt yemeklere. Sz konusu sevgililer belli aralklarla tombaladan kan numaralar gibi, aralarnda en ufak bir tutarllk ya da herhangi bir benzerlik olmakszn peyderpey dyorlard masamza. Ekseriya, gelen numaray tanmaya frsat bulamadan, bir yenisi alyordu yerini. O dnemde Ethel'in ili160

kileri ylesine batansavma ve o kadar kelebek mrlyd ki, st ste bulumaya gelmeyi baaran olduunda, hayretimizi gizleme gerei duymuyor ve tm yemek boyunca takdirle kark bir hayretle incelemeye alyorduk bu zel insan. buuk sene sren bu sevgililer geit treninde boy boy, eit eit erkekle tantrd Ethel bizleri. Bu insanlarn arasnda tek bir ortak nokta varsa ayet, "balad ii bitirememek" olsa gerek. Tmnn de geleneksel olan her eye alerjileri, daha nce hi denenmemii yapp orijinal olma saplantlar ve iddial projeleri vard, u veya bu sebepten tr yar yolda braktklar. Kabuklarna tutunmu midyeler gibi balang aamalarna yapm kalm bu tiplerin, yola devam edebilmek iin birinin ellerinden tutmasna fena halde ihtiyalar vard .Trnaklar crtlak ojeli kt ellerini daldrp rasgele bir tanesini karyordu Ethel. Beenmediini tekrar suya atyordu. Nasl olsa stanbul koskoca bir midye tarlas, o da maharetli bir midye toplaycsyd. Asabi gen bir senarist vard mesela, Ethel'den en az on ya kk olmalyd. Trkiye'deki hibir ynetmenle allamayacana inand iin illa da Avrupal ama bilhassa spanyol ynetmenlere gndereceini syledii bir senaryo zerinde alyordu. Senaryo tamamd tamam olmasna da, filmin sonuna bir trl karar veremiyordu. Bir kez yemek yemitik onunla. Balanglardan ara scaklara, ara scaklardan esas scaklara, oradan da tatl ve kahve faslna geene kadar devirdiimiz buzlu raklar arasnda, Ayin homurdanr, Ethel kkrdarken, ikimiz kafa kafaya verip toplam drt ayr son bimitik filmine. Drd de gayet arpc grnmt gzmze. Ve dierleri... Dardan i yapt tm dergilerin, evvela yneticilerine, sonra alanlarna ve dahi okurlarna kin kusan bir fotoraf, evinde televizyon bulunduran herkesin ahmak olduunu iddia etmekte beis grmeyen prvakar bir reklamc, memlekette oynanan hibir tiyatro oyununu baarl bulmayan ve kendi tiyatrosunu kurmak iin kap kap dolap sponsor etekleyen amatr bir tiyatrocu, kysndan kesinden bulat tm dergilerin bat srecini hzlandrmakla, balad tm ileri yarm brakmakla nam salm kfrbaz bir mizah yazar, iince dilini tutamayp tannm hastalarnn srlarn masaya dkt herkesin malumu olduu halde ehirdeki tm yazar izer tayfasnn gittii alkolik bir psikiyatrist... Zaman zaman Ethel'in
161

srf Ayn' ifrit edebilmek iin bu herifleri yemee getirdiini dnmedim de deil. Eer yleyse amacna ulat kesin. Ayin hibir zaman bu yzden onunla arkadaln noktalamay dnmediyse de, daima honutsuz bir nazarla bakt Ethel'in srdrd hayata Benim de alttan alta tepki duyduumu bilirdi ona. Bilmedii, bir kadna gck kapmann onunla yatmaya engel olmadyd. Ethel bu insanlar iin bal bana bir tehditti aslnda. Onlara yardm ediyor, para aktyor ve kiiliklerinin ahap konann at katnda alev alev yanan, "artlarm baka olsayd, ben byle mi olurdum?" niyazna elinde krkle gidiyordu kotura kotura. imdiye dein u veya bu sebepten tr yapmak istediklerini yapamam ancak hem kendilerini hem de ksmetlerini olduu gibi kabullenmi bu erkekler, mrlerinin umulmadk bir virajnda Ethel'e toslayp paralanmaya, pohpohlanmaya balar balamaz, ilk i, eski projelerini terk edip, ok daha iddial yenilerinin peinden komaya balyorlard. O zaman da Ethel, tpk yllar evvel evine gelen misafirlere yapt gibi habersiz, gerekesiz terk ediyordu onlar. Sevgililerin, adm adm dntrerek, kendi elleriyle yaratt erkei sevmiyordu; tpk, kendini sevmedii gibi. Ama ilerinde bir tanesi vard k, onu hepsinden ayr ve l bir yere koydu. Neyzendi. stanbul'un en mehur Mevlevihane'sinin meftunlarnn, "kadn ve erkek semazenlerin bir arada sema yapmas caiz midir, deil mdr?" tartmasyla ortadan ikiye blnd gnlerde o her k gruba birden tavr alarak kabuuna ekilmi; o andan itibaren de gnlerinin yarsn uykuya snmaya, geri kalan yarsn da gorduu ryalarn etkisinden syrlmaya ayrmt. Ethel'in onunla gunun hangi yansnda, nasl tantn bilemiyorum. Tek bildiim bir kez daha elini suya daldrp bir midye karm ve inat kabuu aralayp ime bakar bakmaz hi ummad bir srprizle karlamt: mahcup bir inci tanesi! Bir mddet dierlerine yaptklarn ona da yapt: maddi yardm, an alaka, boucu bir sevgi Ama dierlerinin aksine, dalgn bakl, iri burunlu, uykucu Mevlevi'nin huyunda suyunda deien bir ey olmad. Adamn zaman ayarndaki en u z u n brrn; bjr ,gn idi E t h e , ne z a m a n b.r p k n y a p m a ^ kalksa, diyelim bir hafta sonra geziye kmaktan ya da ilkbaharda evlenmekten sz edecek olsa, sevgilisinden ald tek cevap "o gn
162

gelsin de bir, bakalm neymi" oluyordu. Gnlere gidilmez, dolaysyla vanlmaz; gnler insana gelir ve gelirken de yanlarnda muhakkak bir eyler getirirlerdi. Tandm en yarnsz, hesapsz, hrssz insan ve tek anti-tarikat tarikat ehliydi. Eer aniden ekip gitmeseydi aramzdan, Ethel'in haremindeki tahtm elimden alacana phem yok. "Denizin kysnda durmuuz. Ayaklarmz suya salmz Ethel. Sen diyorsun ki 'u ilerideki elli beinci dalgaya yzelim birlikte. Bak o dalga ne kadar gzel!' Ben de 'hangisi?' diye soruyorum. Daha sorumu bitirmeden yer deitirmi oluyor senin iaret ettiin dalga. Bak artk sylediin yerde deil. Elli beinci deil de otuz beinci olmu imdi. Giderek yaklayor. Yani zaten o bu tarafa geliyor. Gelirken de elbet bir eyler getiriyor yannda. imdi nnde iki seenek var. Ya atlayacaksn denize, dalgalar filan unutup, sen de bir katre olacaksn onun iinde. Ya da kyda durup, bekleyeceksin. Dalgalarn kyya vurup, paralanmasn seyreyleyeceksin. O zaman da onlar birer katre olacak gzlerinin nnde. ki trl yaanr hayat eer bir eye benzeyecekse. Ya kendini yok edeceksin hayatn iinde, ya da hayat yok edeceksin kendinde." Biare Ethel, bunca zaman onca sevgilinin ahm alm kepaze Ethel, sersem sepelek dinlerken bu laflan, masann altndan bana tekmeler atp ackl baklar frlatyordu. Dnyevi dillerin her trl girdisini ktsn ppadak akozlayabilirdi de, u semavi soyutlamalar karsnda bir ocuk kadar aresizdi. Bir mddet sonra kendini sulamaya balad. Bu dili biliyor olmalyd. Vaktiyle anneannesinin anlattklanna burun kvrp, Yahudi mistisizmiyle ilgilenmediine imdi bin pimand. Sevgilisi bu eksikliini anlamasn diye, deli gibi okumaya balad: nce ocukken eline tututurulan kitaplar, sonra da bakalarn. Kabala'ya duymaya balad ilgi, bir ucunun illa ki sevgili neyzeninin anlattklarna kmasn bekledii bir kpr mahiyetindeydi. antasnda en az birka kitap ve muhakkak Mesnevi'nin bir cildiyle dolayor; sk sk Beyazt'taki bunak bir sahafa urayp, gizemli bir el yazmasnn peindeymiesine dkknn arkasnda adamla fsr fsr bir eyler konuuyor ve her seferinde oradan torba torba kitapla kyordu. yle beter kaptrmt ki gnln, tm hayatn toptan deitirmeye raz, sevgilisinin is163

tedii her yere gitmeye, hatta yerlemeye hazrd. irkin karga Ethel, havada ftursuzca szlrken, aniden yeryznde l l parlayan bir nesne grmt ya, imdi onu kapt gibi gtrmek, buradan uzaa tayp tamamen kendine ait klmak istiyordu. Niin yle birka sene dnyann en mistik ehirlerini beraber gezip, Kuds'te, Tibet'te, Delhi'de dolanmyor ya da ems'in kayp mezarn aramaya kmyorlard? k olunca aklnn ayarn bozanlar ok grdm ama Ethel benliini yitirmiti dpedz. Mtemadiyen samalyordu. Ancak ne kadar dil dkerse dksn, biricik mauunu bu egzotik gezilere kmaya raz edemedi. Bir kedi "ykanmak" fiiline ne kadar yatknsa, bu mlayim Mevlevi de ancak o kadar yatknd "gitmek" fikrine. Oysa uradan uraya gitmekte bylesine isteksiz olan bu gen adam, dnya deitirmekte ok aceleci kt. O sene ylbana bir hafta kala bir akamst stiklal Caddesi'nin p bidonlarndan birinde patlayan ve hibir rgtn sorumluluunu stlenmedii bombann drt kurbanndan biri de oydu. Ethel'in imdiye kadar kimsenin, kendi anne babasnn ardndan bile bu kadar ok aladn sanmam. Belki o on drdndeyken intihar eden abisinin ardndan... Bir tek onu byle derinden sevmi olabilir. ki ay iki hafta sonra Ayin ile evlendim. Ethel dne tek bana geldi. Dnden bir gn nce, yatyordu rlplak. iman ve saldrgan, hantal ve battal vcudunu sere serpe gzmn iine sokarak. Vcudu byle i beyaz bir et ynna dntnde daha da belirginleirdi boynunun parmak altndan balayp, neredeyse gslerinin st ksmna kadar yaylan krmzms, yayvan, tyl leke. stese aldrabilirdi bunu. Tpk yalarndan kurtulabilecei, burnunu yaptrabilecei ya da herkes nasl yapyorsa, orasna burasna ekidzen verebilecei gibi. Ethel kadar irkin ve bir o kadar zengin olan kadnlar, varlarn yoklarn estetik ameliyatlara, kozmetiklere, kliniklere harcyorlard gzelleebilmek iin. Ethel ise irkinliinin hizmetine komutu tm servetini. irkinliini alt etmeye almad gibi, saklayp rtmeye, allayp pullamaya da girimiyordu. Yatak odasnn iki duvarn boydan boya evreleyen gmme dolapla164

nn kapaklar aynalarla kaplyd. Sevitikten sonra yatakta sereserpe uzanp, aynada kendini seyredalard. Bazen yle bir itahla bakard ki yansmasna, ne grdn merak ederdim. Arzulandn grmek isteyen bir kadndan ziyade, grdn arzulayan bir erkek gibi davranyordu vcudunu sergilerken: beenilip beenilmemek umurunda bile deildi sanki; tehir etmekti niyeti, irkiltmek gayesiyle. Ne var ki tehircinin kurbanlar ciyak ciyak kaarken, Ethel'inkiler kendi ayaklaryla tekrar tekrar geliyorlard yatak odasna. stisnalar da vard tabii; Mevlevi neyzen yleydi ite, keza ben de. "Ah eker, byk bir hata yapyorsun. Piman olacaksn. Ben bundan sonra hayatn karma senden iyisini karmayacan kavram bulunuyorum. Senin sorunun tam da burda. Sen, benden iyisini bulamayacan bilmiyorsun henz. Eh n'apalm. Bekleriz. Dn dola, be k daha avula, be on kez daha ykl. Nasl olsa geleceksin lafma," demiti cerbezeli bir sesle. "Sonra kafan duvarlara vurursun, vaktiyle Ethel'le niye evlenmedim diye. Ih bak uraya izdim," diye srtmt yaldzl lacivert ojeye bulanm uzun trnayla konsolu ciyaklatrken. Srekli kaybedip yerine yenisini ald yasemin azlna bir sigara takp, yakmam beklemiti. "Niye? Tandm tanyacam en zengin kadn olduun iin mi?" Mal varlnn dkmn bilseydim bile yapamazdm herhalde. nk zenginler bunu hibir zaman anlayamasalar da, parann fel olup sabitlendii bir eik vardr gayrizenginlerin hayalhanesinde. O eikten sonraki her mebla, ne kadar olursa olsun, hep ayn miktardadr: ok! Nasl 800 develik kervan olan bir tccar da, 1400 develik bir kervan olan da, "bin" saysnn gerekd okluunda sabit klarsa masallar aktaran zrtlerin enesi, Ethel'in de bin tane mal mlk vard benim neodimde. "Hayr eker! Zengin olduum iin deil, kt olduum iin. Tabii senden daha kt deilim ama ktln az ou olmaz deil mi? Un deil ki, bardakla llsn. yle izah edeyim istersen: seninle benim mayamz ayn. Ama biare Ayincik bizlerden deil. Tamam, o da iyi biri saylmaz ama kt de deil. Olsa olsa kaprisli bir gen hanm; kaymak ailesinin biricik kz, fazla dorucu Davut, itiraf etmeliyim ki bazen ok da skc filan ama kesinlikle k165

tucul deil. Sen onu hnpalarsn. Ve iin en ackl yan, ne biliyor musun, sen onu hrpaladka o kendini savunmaya alacak nce seninle akl yartracak, sonra ku gibi rpma rpna, kendini savunacak, gzyalarna boulacak, hakszla uradn dnecek Sen onu zdnde, onu didiklediinde, meselenin tarttnz konu olmadn, meselenin meseleyle ilgisi olmadn gremeyecek Sen de gayet iyi biliyorsun ki Ayin de o malum taifeden. O da iblisi grmeden tanrya iman edenlerden..." Ethel baylrd bu lafa. Parlak erkeklerinden birinden yrttn dnyordum. Belki de neyzene aitti. Ama azna yakyordu dorusu, iblisi grmeden tanrya iman edenler, hasbelkader iine doduklar bahenin meyve ykl dallarn kran, iek tarhlarn tarumar eden ykm rzgrlarnn nereden estiini merak edip de bir kez olsun burunlarn dar karmadklar, halde, u yeryznde en yaanlas yerde yaadklarna inananlard. Oturduklar evin ka odas, ka k kaps olduunu merak etmeyen, gece gndz duyduklar, tkrtlara ramen aa inip de kilerlerinin zeminindeki kilitli kapa amaya lzum grmeyenlerdi. Bildikleri dorulardan tr kendilerini doru bilenler... Ethel haklyd. Ayin de onlardand In naho yan bu szleri sk sk hatrlamtm evliliim boyunca, ama zaten doruklarda gezinen egosunu daha fazla okamamak ,,n Ethel'e itiraf etmemitim bunlar. Dn akam karlkl ierken oktan bayatlam itirafm azmdan karma gafletinde bulundum. Memnuniyetle dinledi. Sallana sallana kalkp, tuvalete gitti sonra. Tuvalete giderken koca kn seyrettim. Tuvalete giderken koca kn seyredeceimi bildiini dndm. Grdm en irkin k ondadr. Hibir yerinden tutulmaz, hibir kalba uymaz Braksan pelte gibi akp gidecek. Daha iman klar da grdm ok daha bmsizlerini de. Sellitler, sivilceler, yaralar, gereinden fazla ya da yanl noktalarda uzam. kllar... buna ramen hepsinde de insan tahrik eden bir yan vard,. Ethel'inkinde yoktur. Zinhar katiyen yoktur. Dndnde, kald yerden devam etti niversite projesinden soz etmeye. Nihayet baklay azndan karverdi. Ayin'e de teklif gtrmlerdi. Ve kabul etmiti. Paraya ok ihtiyacm olsa da Ayin n bulunduu yerde almayacam, gayet iyi bildii halde' g166

zmn iine baka baka srar srdrd: "Hadi eker, sen mrnde bir kez olsun benim lafm dinle. Gel bu niversiteye. stediin kadar felsefe yap, karan yok. Beyninize amadeyiz." "Beyin" lafnn, kaltan aznda brnd mstehcen arm iimi gcklad. in tuhaf yan Ayin ile evliliim boyunca Ethel ile dzenli aralklarla birlikte olduumuz halde, boandmdan beri bir kez yatmadk. Dn gece niin ayr ayr dndmz hatrlamyorum. Evime nasl vardm bile mehul. Belki son anda ark ederek, oyun oynamtr Ethel. Ama sanmam. Bu pek Ethelce deil. Olsa olsa benim bir halt yiyemeyecek kadar sarho olduumu grp, evime brakmtr. Bu daha Ethelce. Balkon demirlerine ayaklarm uzatp, bir sigara daha yaktm. Tula rengi bcek sa ayamn altnda kald. Kamak iin frsat vard oysa. Kamad. Aada kara kuru bir kadn elindeki p torbalarn bahe duvannn nne frlatt. Alt katlardan birinin fkeli sesi ykseldi avaz avaz. Kadn birka saniye ylece kprtsz durduktan sonra, hi oral olmadan arkasn dnp gitti. Sevmiyorum buray. yle ya da byle buradan kmam gerek. Belki de biraz kendime benzetiyorum Bonbon Palas'. Vaktiyle alt refah imdi mumla arayan honutsuz bir apartman bu. Baka bir yere tanmalym ama param yok. Evliliim boyunca, samaln ancak imdi idrak edebildiim bir iblm vard Ayin ile aramzda. Oturduumuz ev onun anne babasna, dolaysyla ona ait olduu iin, ben de dier masraflar karlyordum. Ne salaklk. Kenarda kede birikmi param da yok. Birdenbire ummadm masraflarla ve kira deme derdiyle kar karya kalnca, glnleti maam. stesem, Ethel'den alabilirim elbette. Ama istemem. Byle bir hamle, aramzdaki tm dengeleri bozar. Kendime baka kaynaklar bulmalym. Acilen para kazanmalym.

167

6 NUMARA: METN ETN VE KARISI N A D Y A H t

^'Bu seni ilgilendirmez Loretta. Seni hi ilgilendirmez." "Hayr," diye atld papatyal kadn, gzlerini hnla ksarak. "Onu ilgilendiren her ey beni de ilgilendirir." "Onu ilgilendiren her ey beni de ilgilendirir," diye tekrarlad Kars Nadya, kelimeleri aynen duyduu gibi vurgulamaya gayret ederek. zledii pembe dizinin ismi Tutku Zakkumu idi ve yaklak iki buuk aydr hafta ii her gn leden sonralar yaymlanyordu. ilk balarda bir ara akam haberlerinden nce yaymlanm ama tutmad ve tutma ihtimalinin de olmad anlalnca, apar topar deitirilmiti yayn saati. imdi onun yerine, ok daha alengirli bir baka pembe dizi yaymlanyordu. Selefinin akbetine uramamay baaran bu ikinci dizi, daha ilk haftadan itibaren byk ilgi grp, hayli patrt koparmt. Hatta ndegelen oyuncular stanbul'a gelerek, kalabalk bir basn toplantsnn ardndan hayranlarna resimlerini imzalamlard. Ama Kars Nadya bununla ilgilenmiyordu; ne de teki kanallarda yaymlanan pembe dizilerle. Onu tek ilgilendiren Tutku Zakkumuydu. Her leden sonra ayn saatte, kuman deitirmeyi devaml erteledii eflatun zemin zerine bordo desenli kanapeye oturur ve bir yandan diziyi izlerken, bir yandan da yapard. Gnne gre, kucana bir tepsi alp pirin veya fasulye ayklar, fotoraf albmlerini kartp eski fotoraflara bakar, kstl Trkesiyle bulmaca zmeye alr, byk halasndan gelen mektuplar yeniden okur ya da ona cevap yazard. Ama ite bazen, tepsi elinde arlar, bulmaca tkanr kalr, fotoraflarn hep ayn kal ya da mektuplarn yavanl sknt verirdi. Byle zamanlarda, Kars Nadya bir kou mutfaa gidip birka patates getirir ve bir yandan diziyi izlerken, bir yandan da, yeni bir patates lambas yapmaya giriirdi. Evin her tarafn bunlarla doldurmutu ama gene de
168

yenilerini yapmaktan geri duramyordu. Hem zaten Bonbon Palas'ta sk sk elektrikler kesiliyordu. Tutku Zakkumu'nu izlerken baka eyler yapmadan duramamasnn birka sebebi vard. Birincisi, diziyi o kadar skc buluyordu ki, bir yandan baka bir ile oyalanmadan seyretmeye tahamml edemiyordu. kincisi, byle davrandnda, ak ak kmsedii bir dizinin mdavimi haline gelmekten duyduu gizli rahatszlk azalyordu. Ama hepsinden nemlisi, baka bir eyle megul olmakla, sadece diziyi deil, dizinin barolndeki Loretta'y da zerrece nemsemediini ispatlayabiliyordu kendine. Dier pembe diziler gibi, Tutku Zakkumu da sadece hafta ii yaymlanrd. Fakat gazetelerin hafta sonlan verdii televizyon eklerinde teki dizilerin ilerleyen blmlerinde neler olacana ve kahramanlarnn gerek yaamlarna dair bol fotorafl yazlar sklkla belirdii halde, imdiye dein ne Tutku Zakkumu, ne de Loretta hakknda iyi kt tek bir satr kmt. sadece gazetelerle de bitmiyordu. Kars Nadya'nn, tandklar arasnda dizinin deil mdavimi, varlndan haberdar olan bir Allah'n kulu bile yoktu. Sanki btn memleket azbirlii etmi, Tutku Zakkumu'nu grmezden gelmeye karar vermiti. Loretta'y kimsenin ciddiye almadn grmek, Kars Nadya'nn houna gitmiyordu. Ne de olsa, bir eyi kmsemenin anlam olmasnn nkoulu, kmsenen eyin anlaml olmasdr. Bu da ancak onun bakalan tarafndan nemsenmesiyle mmkn olabilir. Bu artlarda Loretta'y hor grmenin tad da yoktu, anlam da. Kars Nadya da fikirlerini kendine saklyordu. Diziye olan takntsndan kimsenin haberi yoktu. Kocasnn bile. Ama onun zaten bilmemesi gerekiyordu. Gene de televizyon eklerinin, Tutku Zakkumu'nun ilerleyen blmlerinde neler olacandan bahsetmemelerinin o kadar da kt bir ey olduunu dnmyordu. Kurcalayacak bir ey yoktu nk izleyiciler en mhim srlar daha ilk blmlerde renmi bulunuyordu. Belki de bu diziyi izlerken esas mesele, sonunda ne olacan renmek deil, zaten bandan beri bilinen bir sona nasl gelineceini grmekti. Dorusu, dizinin gereklerini henz bilmeyen biri varsa, bu, ekran karsndaki seyirci deil, bizzat Loretta'nn kendisiydi. Beinci blmde kan yangnda sadece oturduu k169

k ve hanmefendilik unvann deil, hafzasn da yitirivermiti. Bir trl kim olduunu hatrlayamyor, on birinci blme kadar tanmad bir kadn z annesi zannediyor, fotoraflarn gazetede grd nl doktorla bir zamanlar ve aslnda hl evli olduunu bile bilmiyordu. Durumu ktye gittiinden, yaknda bir klinie yatrlacakt. Bu da her eyi daha da beter kartracakt nk kocas olan doktor/doktor olan kocas da ayn klinikte alyordu. te yandan, Loretta'nn bilmediklerini biliyor olmak, Kars Nadya'nn iten ie houna gidiyordu. Binbir talihsizlik yznden Loretta, ne zaman kendi hakkndaki gerekleri renmenin kysndan hzla dnse ya da kenarndan usulca teet gese, Kars Nadya'nn iini kezzap keskinliinde bir sevin kaplyordu. Byle durumlarda, kendi hayatyla dizideki hayat birbirinin iine szyordu usuldan. Loretta, bu iki apayr evrenin ortak paydas, birbirine alan kapsyd. Cismiyle, dizideki hayatn iindeydi; sesiyle de, Kars Nadya'nnkinde. Sonuta ortada iki ayr kadn vard. Bir yanda, Loretta'y canlandran Latin Amerikal oyuncu; dier yanda da, ona sesini veren Trk seslendirmeci. Hibirinin gerek ismi Loretta deildi ama Kars Nadya, kafasnda her ikisini de Loretta ismiyle zdeletirmiti. Ekrandaki Latin Amerikal oyuncu ile bir alp veremedii yoktu. Asl hedefi, esas muhatab, seyrettii Loretta deil, iittii Loretta'yd. Nicedir bir sesin peindeydi, suretsiz bir sesin..! kays rengi, prtkl bir dizkapanda vcut bulan yumuack, cerbezeli bir sesin... Ama Tutku Zakkumu'nu seyrederken, duyduu ses ile grd suret kolaylkla rtebildiinden, daha dorusu her sese bir suret, her dmana bir vcut gerektiinden, farknda olmadan hedefi arabiliyor; seslendirme yapan kadna duyduu olanca hnc, ekrandaki Latin Amerikal oyuncuya yneltebiliyordu. Bylesi anlarda, diziyi arpk bir nazarla takip etmekten geri duramyor; Loretta'nn bann derde girdii sahnelerde keyiflenip, ilerinin yolunda gittii sahnelerde hayflanrken yakalayveriyordu kendini. Ekrandaki Loretta ince yapl, uzun bacakl, kumral, yeil gzlyd. Aladnda bezelye taneleri kadar yuvarlak yalar szlyordu yanaklarndan. Loretta'y seslendiren kadna gelince, Kars Nadya karlatklarnda yzn doru drst gremedii, vcudunun grebildii kadarn da daha sonra ancak hayal meyal hatrla170

yabildii iin, onun neye benzediini kestiremiyordu. Ama olsa olsa u geici gzellerden olduunu tahmin ediyordu; gzellii saman alevi gibi arabuk sneceklerden. Belki imdi genliin verdii bir tazelikle ldyordu ama ok deil, en fazla be sene sonra bu lty tamamen yitirecekti. O gn geldiinde, o da kendine ekidzen vermek zorunda kalacak, ellerini evli erkeklerin yakasndan ekecekti. Ama be sene olduka uzun bir zamand ve Kans Nadya bu zaman zarfnda neler olup bitebileceim dndke, eni konu endieleniyordu. Loretta'nn sesinin varlndan, bundan ay evvel haberdar olmutu; tamamen bir tesadf sonucu. O uursuz gnn sabahnda, gene aure piirmek iin mutfaktayd. Trkiye'ye geldiinden beri ahlm ilerletip, burada makbul saylan yemekleri piirmesini hzla rendii halde aureyi hl istedii gibi yapamyordu, daha dorusu Metin etin'in istedii gibi. Saysz aure denemesi hep ayn sonucu vermiti. Ya ekerini ayarlayamyor, ya malzemelerden birinin lsn karyor, ya da her eyi tam kararnca koymu olsa bile, piirme aamasnda bir yanllk yapp kvam tutturamyordu. Yeterince pitiine inand anda aureyi ateten alp, buzlu camdan pembe kselere taksim ediyor; souduunda, nar taneleriyle ve bari bu sefer bu ii kotarabilmi olma midiyle tek tek her ksenin zerini uzun uzun, ince ince sslyordu. lk balarda bu ssleme fasln abarttka abartr; rendelenmi hindistancevizi, kavrulmu fndk, pudra ekeri gibi bilinen sslemelerle de yetinmeyip, kselerin zerine birka damla kanyak gezdirir ya da romda bekletilmi vineler yerletirirdi. Zira o zamanlar aurenin Trkler tarafndan nasl tketildiinden ziyade, efsanesiyle ilgiliydi. Efsanedeki aure, imknszn baanlmasyd. Tanklk ettikleri felaketten kaabilmek iin Nuh'un gemisine ifter ifter binen canllar, direnlerinin tkendii anda, drt bir yanlar suyla evrili, kilerleri tamtakrken piirmilerdi aureyi. Her bir canl tr, elinde kalan erzak krntlarn vermi ve yan yana gelmez zannedilen btn bu teberinin karman orman kullanmndan ite bu mthi karm kmt ortaya. Nasl piirilecei belli olmakla birlikte, belirgin bir tarifi yok gibiydi. Her an bir eyler daha eklenebilirdi iine. Bu yzden bylesine farklyd teki tatllardan; onlarnki gibi snr171

l deildi malzemeleri, ne de katyd lleri. Yabanclarn sokaklarndan dlanmad, sonradan gelenlerin arabuk yerlilerine kart, kozmopolit bir ehir gibiydi aure. Kstl imknlarla yaratlan snrszlk, yokluktan kan varsllk, trlerin tkendii yerde boy veren ilanihaye eitlilikti. Kars Nadya, bacaklar morumtrak varisler ve kzlms kllarla kapl byk halasna yazd mektupta, Trkiye'ye geldiinden beri ne kadar deitiini, artk yemek yapmaya bolca zaman ayrdn uzun uzun anlattktan sonra, onun yemekler ile kutsal kitaptaki ayetler arasnda kurduu balantya da yava yava hak vermeye baladn ifade etmiti. Halas, hayli dindar ve bir o kadar da iyi bir ayd. Hem zaten "Gklerin Egemenlii, bir kadnn alp tum ^muru kabartmak iin lek una kartrd mayaya benz<?r"(Mar 4:33) olduundan, hep gurur duyduu bu iki zelliinin ayn kapya ktna inanrd. Ailesi iin piirdii yemekleri Tanr'nn sofrasna koyar ve ocuklar nlerindekileri silip sprdke, doyan O imiesine mutlu olurdu. "Yediimiz her yemekte, Tann'nn bir buyruu sakldr," derdi. "Tabii u amirlerinin takdirini ocuklarnn kranna yeleyen, yuvalarn ihmal etmekle zgrletklerini zanneden dandini kadnlarn zamanszlktan icat ettii sallapati yemekler hari!" Kars Nadya mektubunda, eer yeryzndeki tm yiyecekler arasnda incil'de anlatlan Babil kulesine benzeyen bir ey varsa, bunun aure olmas gerektiini anlatmt. Tpk Babil kulesinde olduu gibi, aure tenceresinde de, baka zaman bir araya gelmeyen farkl farkl trler buluup, kaynamadan karmay baanyorlard. Kuledeki iiler nasl birbirlerinin dillerinden anlamyorlarsa, tenceredeki her bir malzeme de hem dierleriyle birlikte ortak bir lezzet oluturuyor, hem de kendi ayrkln koruyordu. Pimi aureden kan incir, onca ilemden geip, bunca zaman kaynam olmasna ramen hl kendi tadn muhafaza ediyordu. Atein zerinde tm malzemeler hep bir azdan fokurduyordu, ama her biri kendi dilinde. yleyse srekli yeni malzemeler eklenebilirdi tarifine. Madem nohut konuluyordu, msr da katlabilirdi mesela; incirin olduu yerde erik de olabilirdi, ya da kaysnn yan sra eftali veya pirinle beraber makarna taneleri... Kars Nadya, Bonbon Palas'taki ilk
172

aylarnda kendi kendine pek de aklayamad bir evkle bu tr denemeler yapp durmutu. Ne var ki, her defasnda Metin etin'n iddetli tepkisine toslaya toslaya ksa zamanda rselenmiti cesareti. Efsane ne derse desin, i uygulamaya gelince, son derece tutucu bir yiyecekti aure. yle kolay kolay kabul etmiyordu yenilikleri. stelik mr boyunca hi aure yapmam olan byk halas da ayn fikirde olmalyd ki, cevap mektubunda, ncil'deki ayetleri nasl kafasna gre deitiremezse, onlardan treyen yiyeceklerin tarifleriyle de cannn ektii gibi oynayamayaca uyansnda bulunma gerei duymutu. Kars Nadya da sonunda pes edip, aurelerini tarifine uygun yapmaya balamt; ama belki de akl hl o sonsuz eitlilikte olduundan, sonu bir trl istedii gibi olmuyordu. Ancak o gn, bir tek o uursuz gn, nasl olduysa yapt aureden memnun kalmt. Tencereyi soumas iin kenara alm, buzlu camdan pembe kseleri hazrlam ve sabrszlkla kocasn beklemeye koyulmutu. Artk nihayet bu ii kotardn, Metin etin'n takdirini kazanacan umuyordu. Ne var ki beklerken, ar kokulu, kehribar antann her zamanki yerinde olmadn fark etmiti. Bunun bir tek anlam olabilirdi: Metin etin o akam birinci iinden sonra, ikinci iine gidecekti. kinci iinden dnmesi ise en iyi ihtimalle geceyarsn bulurdu. Auredeki baars Kars Nadya'y o kadar heyecanlandrmt ki, kocasnn fikrini renmek iin o kadar bekleyemeyeceini hissetti. Hi yapmad bir eyi yapmaya, Metin etin'in iyerine gidip, ona aure gtrmeye karar verdi. Bu ehre geleli drt sene olduu halde, stanbul hl koskoca bir muammayd. O kadar az yerini grmt ki ehrin, ne yn biliyordu ne yordam. Cehaletinden cesaret ald. Kpry geip, Anadolu yakasndaki stdyoya varmas iki saatine mal olsa da, adresi bulmak ummad kadar kolay oldu. Girite kimliini brakt, danmadaki grevliden bilgi ald, asansre bindi, beinci kata kt, 505 nolu odann nnde durdu ve ieriye bakt. Metin etin gen bir kadnla yan yana, diz dize oturmu; bir elini kadnn, utanga bir yara gibi bzlm kays rengi, prtkl dizkapann zerine koymu, teki elinde tuttuu ufack fincan evire evire, gzlerini devire devire kahve falna bakyordu. Kadnn fal iyi km olmalyd ki, yanaklarnda gamzeli glckler amt. Ne var ki Kans
173

Nadya aknlktan byyen gzlerini kocasnn zerinden ayramad iin, kadna dikkatlice bakamad. Onu bylesine allak bullak eden, tank olduu samimiyetten, urad ihanetten ziyade, Metin etin'in yzndeki ku ty yastk yumuaklndaki ifadeydi Otek kadnn varl, hatta kocasnn onun dizini okuyor olmas bile bu sevecen ifade kadar korkun grnmedi gzne. imdiye dein Metin etin'in yapt tm hakszlklar mazur grm; kskanlklarn, kabalklarn ve hatta tokatlarn sineye ekerken, tm bunlar dnmeden, dolaysyla istemeden yaptna inanmt. Evet kocas ona zaman zaman, yani sk sk, yani devaml kt davranyordu ama baka trl nasl davranlacan bilemedii iin yapyordu bunu. Elinde olsa yapmazd! Yapyordu nk elinde deildi! Kt giden bir evlilii yrtmek, sar bir tanrya yakarmay srdrmek gibi, inat bir inantan ziyade, inanl bir inat meselesidir znde. Sevdiimiz insann bizi hrpalamasna hem de her seferinde ayn ekilde hrpalamasna, ancak ve ancak' baka trl davranmasnn elinde olmadna inanmakta inat ettiimiz lde ve mddete katlanabiliriz. "Ak nrokimyasal bir dzenektir," derdi profesr Kandinsky. "Ve en sadk klar da ku beyinlidir. Eer seneler sonra hl kocasna krktk k bir kadn grrsen, bil ki bellei tpk bir batankarann bellei gibi alyor." Profesr Kandinsky'ye gre, akn lmsz olabilmesi iin, hafzann lml olmas artt; daha dorusu, tpk gece ile gndz, ya da ilkbaharla sonbahar veya u kk, irin batankaralarn hipokampuslanndaki nronlar gibi lp lp dirilmeyi baarabilmesi. Beyinleri son derece basit, gvdeleri gayet dayanksz olan bu kular, yumurtalarn sakladklar kovuklar, kn souunu nasl atlatacaklarn, nerelerden yiyecek bulacaklarn ve daha onlarca elzem bilgiyi hatrda tutmak zorundaydlar. Oysa hafzalar bunca bilgi krntsn barndracak kadar geni olmadndan, bildiklerini st ste istifleyerek depolamaya almak yerine, her sonbaharda toptan temizlik yaparlard beyinlerinin kovuunda. Bylelikle, tek bir bellee inatla tutunmaktan ziyade, mevcut belleklerini yok edip, yenisini yaratabilmelerine borluydular bylesine etrefil artlarda hl hayatta kalabilmelerini. Evlilie gelince, tpk doada olduu
174

gibi, orada da yllar boyunca ayn eyleri yapabilmenin yolu, yllar boyunca ayn eyleri yapmakta olduunu unutabilmekten geiyordu. Bu sebepten, bellekleri zayf, ilikilerinin gemiine dair tutanaklar dank olanlar, bugnn berelerini daha kolay sararken; srekli eski gzel gnleri yadedip, sevdiklerinin gemiteki hallerinin zlemini ekenler, bugnn dne benzemeyiini ilerine sindirmekte daha ok zorlanrlard. Akn sihirli forml, oynak ve lml bir hafzaya sahip olmakt. Fakat Kans Nadya, elinde iki kse aureyle kapda dikilirken, kaybolmayan belleindeki bilgilerin birer birer suyzne kmasna mani olamamt. Hatrlamt. Orada ylece durmu kocasnn bir baka kadnla nasl fingirdetiini seyrederken, onun bir zamanlar kendisine nasl da sevecen davrandn, yani vaktiyle ne denli farkl bir mizaca sahip olduunu hatrlamt. Ama daha da kts, bunun gemite kalmadn grmek; onun imdi, u anda, bakalarna kar da nazik davrandna, bambaka bir adam olabildiine, bambaka olmann elinde olduuna tanklk etmekti. Profesr Kandinsky olsa, glp geerdi muhtemelen. Eski nronlar ortadan kaldrarak bellek yenileyebilmek u kmen batankaralara zg bir maharetti, evli barkl kadnlara deil. Kars Nadya ieriye doru bir adm att ve hibir eyin farknda olmadan kkr kkr fal bakmay srdren klarn zerinde birka dakika kararszca gezdirdii baklarn, nce ikisinin, sonra salt kadnn zerine mhlad. Ayn anda, vaktiyle yakndan ilgilendii, bilimsellii aibeli kuramlardan birinin iinde buluverdi kendini. Sizi grmeyen, hatta varlnzn bile farknda olmayan bir insana dikkatlice bakmaya balarsanz, bir sre sonra huzurszlandna ve ani bir hareketle dnp onun da size baktna tank olursunuz. Ancak tam da teki kadn kahve fincannn dibinden ekip kard baklarn kapya evirmek zereyken, Metin etin durumu fark edip, telala ayaa frlad. Mutlu mesut maym bedenine byle aniden sz geirmekte zorlandndan, sersem sepelek birka adm atabildi ancak ve odann tam ortasnda pat diye durdu. Bir perde gibi araya gerilip iki kadnn birbirlerini grmesini engellemeye alrken, ne yne bakacan, hangi tarafa hamle edeceini ard. Bocaladka, akl gibi yz de ikiye blnd. Yznn ya175

ns, her zaman son derece nazik davrand sevgilisine ynelmi glmseyerek durumu idare etmeye alrken; yznn dier yans, yllardr kabalk etmeye alt kansna somurtuyordu. Bu durumu daha fazla idare edemeyeceini anladnda, pis kokulu, kehribar antasyla beraber karsn kapt gibi dan frlad. O akamki kavgalan her zamankinden daha beter deildi ama daha uzun srd. Kars Nadya, daha nce eitli zamanlarda kocasnn kendisini ldrmesinden korkmutu ama imdi ilk defa, kendisinin de onu ldrebileceini hissetti ve sandnn aksine, bu his ona o kadar da korkun gelmedi. Korkun olan, o kadn hakknda hibir ey bilmemekti. Ancak Metin etin'in alt stdyoda hemen hemen kimseyi tanmad, o kadnn da ismini cismini bilmedii iin bu kymetli bilgiyi edinmek sandndan zor oldu. in tuhaf yan kendini ne kadar zorlarsa zorlasn, kadnn yzn gznn nne getiremediinden, onu kimselere tarif edemiyordu. Gene de ylmayp, birbirinden girift, birbirinden desiseli onlarca plan yaparak, her seferinde yeni yeni bahaneler, baka baka isimler kullanmak suretiyle telefonlar ap durdu stdyoya. Bu ekilde bir sonu edinemeyince, her gn drt saatini yollarda harcayp, stdyonun etrafnda dolamaya balad. Kocasnn kendisini buralarda dolanrken grd takdirde bacaklarn kracan biliyordu bilmesine de, bu tatsz ihtimal bile, abalarn trpanlayamad. "Psikofarmakolojinin insanla verdii en byk zarar, beyni takntlarndan anndrmay kafaya takm olmasdr." Profesr Kandinsky'ye gre, titizliiyle gurur duyan, mlkiyetperver bir ev hanm gibi alrd insan beyni. Evine giren her eyi annda sahiplenir, kurduu dzeni olduu gibi korumak iin azam gayret sarfederdi. Ne var ki bu hi de kolay deildi nk titizliiyle gurur duyan, mlkiyetperver pek ok ev hanm gibi beyin de, her biri ayn bir dnce bozukluunun ismini tayan birtakm haan, huysuz ve huzursuz veletlere sahipti. Bu ocuklardan herhangi biri, emekleme ama gelip de, elindeki kurabiyenin krntlarn oraya buraya saa saa bir o yana bir bu yana ptr ptr gidip gelmeye balaynca, beyin bundan mthi bir rahatszlk duyar ve nce ortaln dalmasndan, derken giderek, dirliinin aksamasn176

dan endie etmeye balard. te bu noktada, sahne srasnn geldiinden gayet emin bir ekilde psikofarmakoloji girerdi devreye. Emekleyen ocuu durdurmaya alr; kimi zaman bunu baanr, baaramadnda da kulandan tuttuu gibi kapnn nne koyard. Kontrolsz hareketlilii kontrol edebilmek mi istiyorsun, hepten durdur hareketi! Dncelerinin verebilecei ziyan nlemek iin, dnemez duruma getir hastan. Yzlerce ila, onlarca yntem hep bunu amalamt. Lobotomiyi kefeden doktora Nobel'i layk gren tp dnyas, kulak trmalayan lklar susturabilmek iin mutlak sessizlii salamaya alm; asabi ama son tahlilde sevecen bir anne olan beynin elinden ocuklarn alarak, yaamn karsnda lm kutsamt. Profesr Kandinsky'ye gre, insann takntlarndan asla bsbtn kurtulamayacan, bunu yapmaya kalkarken verilen zarann, salanacak yarardan katbekat fazla olacan batan kabullenmekte sonsuz hayr vard. Beynin evine girip, onun meknnda, onun kurallaryla oynamak gerektii doruydu ama hareketlilii baltalamadan ve onun olan, elinden almaya kalkmadan. Dzeninin bozulmasna tahamml yoktu beynin. Gene de, evinde birden fazla oda, iinde birden fazla bellek olduu iin, neyi nereye koyduunu kartrabilirdi pekl. Be ekmeceli komodinin en st ekmecesinde i amarlar dururdu mesela, bir alttaki ekmecede katlanm havlular, onun da altnda ykanm araflar. Her takntnn yeri belliydi nceden. Bir ekilde edinmi bulunduu herhangi bir taknty, srf artk kullanmak istemedii iin durup dururken yok etmeye kalkmamalyd insan, ama ekmecesinden kartp, bir ste koyabilirdi bilinli bir dalgnlkla ve bilimin yardmyla. Ne de olsa titizliiyle gurur duyan mlkiyetperver bir ev hanmyd beyin. Gelir ve muhakkak drdnc ekmecede arard havlusunu. Beinci ekmeceye bakmak aklna gelmezdi nk oraya sadece i amarlarn koyduunu bilirdi. Frontal lobdan kardn havlular zenle katla ve subkortikal merkezlere brak. Takntlarn ortadan kaldrmaya alma. nk bu mmkn deildir. Sen sadece onlar bulamayacan yerlere koy yeter. Yanl ekmeceye kaldr. Brak orada kalsnlar. Unutacaksn. Bir gn baka bir ey ararken, tesadfen yeniden buluncaya dein... Ne var ki Kars Nadya, sevgili profesrnn mezarnda kemik177

lenm szlattn bile bile, takntsn! ait olduu ekmeceden karp baka bir yere kaldrmaya yanamad. Takip eden gnler boyunca defalarca arayp, saatlerce gz hapsinde tuttu kocasnn alt stdyoyu. Ve en nihayetinde bir gn pat diye, peine dt kadn kt telefonlanndan birine. Kars Nadya, kadnn yzn grd halde hatrlayamazken, duymad halde tanmt sesini. "Buyrun nasl yardmc olabilirim?" dedi beriki gayet nazikane. "Kimsiniz?" diye bard Kars Nadya fkeden arnm ama alabildiine irret bir sesle. yle ani ve hain kmt ki bu soru, kardaki bo bulunup ismini syledi. nk kimlik de bir nevi refleks gibidir. nsanlarn yzde sekseni kim olduklar sorulduunda, "esas sen kimsin?" diye cevap vermeden nce, bo bulunup kendilerini tantr. Kadn ismini syler sylemez, at diye telefonu suratna kapatt Kars Nadya. Bir kez rakibesinin alt kurumla beraber ismini de bildikten sonra, daha fazlasn renmek hi de zor olmad. Aratrmalarn ilerlettiinde, "o kadn" hakknda iki mhim bilgi salkm tutuyordu ellerinde. Bir: tpk Metin etin gibi seslendirme yapyordu. Ik: zel kanallardan birinde yeni gsterilmeye balanan, Tutku Zakkumu isminde bir dizinin barol oyuncusunu seslendiriyordu. Kars Nadya ertesi akam haberlerden nce, kuman deitirmeyi devaml erteledii eflatun zemin zerine bordo iekli kanapeye oturdu ve Tutku Zakkumu'nun bir blmn bandan sonuna kadar kprdamadan izledi. Bittiinde, diziden nefret etmiti. Konu o kadar sama, diyaloglar ylesine abuktu ki, sanki oyuncular bile ac ekiyordu rollerini yaparken. Ne var ki, ertesi gn ayn saatte televizyonun karsndayd gene. O andan itibaren de, geen her gn, biten her blm, diziye kar ilgisi deilse bile ball kademe kademe artt. Ev kadnlarnn pembe dizi bamllklar zerine aratrma yapan akademisyenler bu noktay sk sk gzden karsalar da, pembe dizi seyretmek iin birden fazla ve hi hesapta olmayan sebepler vardr. Kars Nadya da Tutku Zakkumu'nun mdavimi olmutu. Zamanla bu berbat dizi hayatnda yle nemli bir yer kaplamaya balad ki, Cuma ile Pazartesi arasnda Tutku Zakkumu'nun yaymlanmad o iki gnlk bolua tahamml edemez oldu. Diziye olan takntsn sorgulamyor, buradan baka yerlere varmaya almyor, sadece ve ylesine seyrediyordu. Ve aylar sonra
178

imdi seksen yedinci blm izlerken, Loretta'nn sesiyle suretinin birbirine karmasna mani olamyordu. Hayatta tatminkr baarszlklar diye bir ey yoktu ama ite tatminsiz baarlar vard, hem de pek ok. Kendisinin hem tatminsiz, hem baarl olduunu sylerdi profesr Kandinsky. Hem baarl, hem tatminkr olanlara gre daha iyi bir konumda saylabileceini de eklerdi. Zira bu ancak aptallara ya da ar talihlilere zg bir durumdu. Talihin ars da insan eninde sonunda aptallatrdndan, sonu ayn kapya kard. Ama mrnn son deminde, profesr de baarszl tatmak durumunda kalmt. Tatminsizliinin de, baarszlnn da sebebi birdi: drt senedir zerinde alt "eik atlayan trler" projesi. Kendilerini yok edecek bir felaketle karlatklarnda topyekn telef olan bcekler, bu tehditlere kar baklk kazanmak hususunda alas bir yetiye de sahiptiler. 1946'larda yalnzca iki tr insektisitlere kar direnlilik sahibi iken, yzyl sonunda yzden fazla tr ayn insektisitlere kar diren kazanm durumdayd. zerlerinde denenen kimyasallarn formln zebilen kimi trler, atladklar her eikle, kendilerinden bir nceki kuaklar imha eden zehirlerden etkilenmemeyi baararak, yeni rklar ortaya karyorlard uzun vadede. Profesr Kandinsky'ye gre esas mesele bceklerin bu bilgiye nasl eritiklerini kefetmekten ziyade, bilginin bir btn olduunu grebilmekti. Sosyal bilimlerle fen bilimlerini yekpare bir btn addeden Aydnlanmaclann iinde ukde kalan dsturlarn birer birer gerekleecei yzyl daha yeni geliyordu; felaketleriyle birlikte. nsanlar da eik atlayacaklard. Ama dindarlarn dnd gibi Tanr'nn sevgili kullan ya da rasyonalistlerin inand kadar akli yetiye sahip olduklar iin deil de, tannyla ve bceklerle ayn bilgi emberine hkm giydikleri iin. Bceklerin yaamlarnn toplumsall ile insan uygarlklarnn igdsellii ayn kavi kuakla birbirine raptedilmiti: sosybiyoloji. Bu sebepten, ne sanatlar sanld kadar yaratcyd, ne de doa zenaattan uzak. Hamambcekleri ile yazarlar, ayn bilgi ve sezgi havuzundan su ekerek hayatta kalyorlard, kalabildikleri zaman. "lk sayfasn dahi okuduklarndan pheliyim," demiti profesr Kandinsky raporunun reddedildiini rendiinde. lmnden bir hafta nceydi. Birlikte altklar laboratuvarn genellikle kul179

Ianlmayan k kapsnn basamaklannda yan yana oturmulard. Buras eitli ya gruplarndan, lkenin ndegelen ya da gelecek vaat eden biyologlarnn gnde on saat dzenli olarak altklar devasa bir binayd. Ancak kat yerin altna yapld iin, uzaktan bakldnda ne denli byk olduu anlalamyordu. Seilmilik duygusu insanlar birbirine yaknlatrdndan, ieride herkes birbirine kar son derece nazikti. Bir tek profesr Kandinsky, bir tek o, havada uuan nezaket zerreciklerinden etkilenmez, kimseye gleryz gstermedii gibi, mecbur kalmadka da azn amazd. Dokuz senedir asistanln yapan ve alkanlyla olduu kadar itaatkrlyla da gvenini kazanan Nadya Onissimovna dnda kimseye tahamml yoktu. Aksi ve ketumdu; bedbin ve sabrsz. Nadya Onissimovna onun aslnda grnd kadar hrn olmadna, senelerdir gece gndz elektrik ykl deneyler yapa yapa sinir kpne dndne inanrd iten ie. Daha o zamandan balamt sevdiklerinin kabalklarna onlar adna zrler bulmaya. "Bana ne yaptklarnn farknda bile deiller! Baarszlk benim bilmediim bir virs, buna kar direncim yok." ileride, laboratuvann geni sahasn evreleyen gri duvarlarn dibinde iki gvenlik grevlisi sigara iiyorlard. Rzgr yle iddetli esiyordu ki, sigaralarnn dumanlan bir saniye bile asl kakmyordu havada. "Baz geceler bceklerin bana gldklerini duyuyorum. Ama onlar gremiyorum. Ryalanmda bombo evlerin kilerlerinde geziniyorum. imek dmeden, silahlar patlamadan, zelzele olmadan nce, felaketlere ramak kala kamay baanyorlar. Ordular halinde g ediyorlar. imdi, u anda biz konuurken bile onlar yaknlarda bir yerlerdeler. Hi durmuyorlar." Bir hafta sonra l bulunmutu evinde; basit bir dalgnlk, sradan bir elektrik kaa... Nadya Onissimovna onun hep en doru zamanda ldn dnrd. yi ki grmemiti laboratuvann bana gelenleri. nce maddi kstlamalar yznden deneyler durdurulmu, derken pek ok kii iten karlmt. Nadya Onissimovna da bu alt st olutan nasibini almt. Metin etin ile tantnda sekiz aydr isizdi. Metin etin tam bir ba belasyd. Bir kadnn k olmay iste180

yecei en son tiplerden biri. Ama Nadya Omissimovna erkekler konusunda o kadar tecrbesizdi ki, onunla saatlerce oturduktan sonra bile bir kadnn k olmay isteyecei en son tiplerden biri ile kar karya olduunun farkna varamad. Zaten o gece, ilk defa admn att diskotein akla ziyan byklnden, cretkr kalabalndan ve dinmeyen gmbrtsnden sersemlemi, itii ikilerden ii dna kmken, pek bir eyin farkna varabilecek durumda deildi. Tesadfen oradayd, bir kz arkadann zoruyla ve akamn sonunda ondan bor alabilecei umuduyla buraya srklenmiti. Metin etin, stanbul'dan gelen bir grup iadamnn arasndayd. Karlamalarnn onuncu dakikasnda, Nadya Onissimovna neler olup bittiini anlayamadan masalar birlemi, tanmad bu erkeklere tanmad kadnlar eklenmi, grla iki smarlanmt. Herkes elenirken ve olur olmadk her eye glerken, o bir kenarda endieyle bzlm ve mrnde imedii kadar imiti. Biraz sonra, masadaki herkes ikier ikier dans pistine frladnda, esmer bir erkein tpk kendisi gibi skntyla oturmaya devam ettiini grd. Ona glmsedi. O da ona glmsedi. kisi de bu glmsemelerden cesaret alarak birbirlerine bir eyler syledi. kisinin de ngilizcesi felaketti. Ne var ki ngilizce, dnyada, konuulamad zaman bile, az biraz gayretle konuulabilecei kansn uyandrmay baaran tek dildir. Takip eden drt saat boyunca Nadya Onissimovna ile Metin etin, aradklar kelimelerin bir yerlerden zuhur etmesini umarcasna gzlerini sk sk yanlarna yrelerine devirerek, ikide bir parmaklarn klatp elleriyle havada hayali resimler canlandrarak, deste deste peetenin zerini anlalmaz karalamalarla doldurup birbirlerinin avularna, kollarna semboller izerek, tkandka kkrdayp, kkrdadka alarak ve mtemadiyen kafalarn sallayp, gzlerini iri iri aarak, uzun uzun sohbet ettiler.
***

"Bir Trkle evleneceime, her sabah a karnna, tka basa dolu bir kltablas yalamay tercih ederim." "Yalayabilirsin," dedi Nadya Onissimovna hnzrca, "insan kirleten azna giren deildir. Azndan kandr insan kirleten."
181

Isa nn retilerini, o meymenetsiz profesrnn vecizeleri gibi ulu ona sama mutfamda," dedi halas, demindenberi yesilimUrak orbann iinde ar ar evirdii k e p e y i dudaklanna gtrmeden once uflerken. "Onlar hakknda hibir ey bilmiyorsun," diye mrldand Nadya Onissimovna omuzlann silkerek. "Sadece nyarglar. " Emin ol, bilmem gerekenleri biliyorum tatlm," dedi halas Parmaklarnn arasna ald tuzu, i ie daireler izerek serpti tencereye. En gzel yllann, kimseye hayn dokunmayan kaklarla bir olup kannca kovalamakla harcamasaydm, benim bildiklerimi sen de biliyor olurdun." Ocan yanna bir tabure ekip, bileziklerim ngrdata mgrdata orbay kartrmaya devam etti. Varis arlar yznden on dakikadan fazla ayakta duramyordu. "Trklerin arap imediini biliyorsundur en azndan," dedi bunalm bir ifadeyle^ Ama bahsettii konudan tr m, yoksa orba hl fokurdamadg iin mi bunaldn kestirmek zordu Nadya Onissimovna, mstakbel einin diskotekte viskiler biralar ve votkalar devirdiini iire iire anlatarak savunmaya geti Ama onun, tm bunlar st ste imek gibi bir basiretsizlik yaptgndan soz etmedi. * F "Viski baka. arap iiyorlar m, ondan haber ver. miyorlar' Zavegorod u alr almaz ilk i gidip Bilge Leon'un emesini harap eN mezlerd yoksa. Tam yzyldr rl rl arap aktan eme, Trklenn eline geer gemez yerle bir oldu. Ne diye yktlar canm em W s y ; r , a / a P a k l t , y r d y e " B a , t a l a r l a > " k t l l a r duvarn. Gafiller! Sandlar k f f arap dolu bir mahzen var o duvarn arkasnda. Ama ka ka ne kt biliyor musun? Bir salkm zm. iyi dinle Nadya, bir salkm zm diyorum sana. Hem de sadece zm tanesi ezilmi iinden. Meer tek bir zm tanesiyle tam yzyl boyunca arap akt,rm eme. Bunlar ne yaptlar? Duvarlar yktlar emeyi krdlar, zm salkmn bile paraladlar. araba sayglar' yok, kutsal olan eylere sayglan yok, bilgelere sayglar yok "Kepeyi yeenine doru sallad. "Kadnlara zaten sayglar yok."'

182

Nadya Onissimovna stanbul'a gelirken, kendisini bekleyen ortam hakknda hi hayal kurmamt. Buna ramen, Bonbon Palas'a vardnda ufak apta bir hayalknkl yaad. Bundan sonra yaayaca apartman, imdiye dein oturduklanndan daha eski ya da daha harap filan deildi. Tam tersine, aa be yukar aynyd. Mesele de buydu zaten, bu aynlk. nk yerlemek zere yeni, yepyeni bir yere gidip de, eski hayatnn solgun ehresiyle karlamak orada, hayalknkl yaratr insanda. stelik ne dledii gibi bir kumsal vard yaknlarda, ne de kollarn ap, yabanc bir kadn bcekbilimciyi bekleyen bir i. Ama sorunlar bununla bitmiyordu. Esas dert kayna, Metin etin'in kendisiydi. Bir kere feci ekilde yalan sylemiti. Doru drst bir ii bile yoktu. Televizyon kanallarna, dzensiz aralklarla ufak tefek seslendirmeler yaparak salyordu geimini. Zaman zaman da zenginlerin nianlanna dnlerine, snnetlerine, yagnlerine gidip olua ocua Karagz oynatyordu. Pis kokulu Karagz kuklalarn kehribar antasnda saklyordu. Ama zaten son zamanlarda Bonbon Palas o kadar rezil kokmaya balamt ki, artk bu antadan yaylan deri kokusu, apartman saran p kokusunun yannda devede kulak kalyordu. Tm bunlann stne, Kars Nadya, halasnn da fena halde yanldn grecekti ksa zamanda. Metin etin, Bilge Leon'un efsunlu zm tanelerinin bile yetiemeyecei miktarlarda ucuz arap tketiyordu. kiliyken son derece asabi olduu gibi, ilerini de aksatyordu mtemadiyen. Seslendirme yaparken elindeki metni ya da kimi seslendirdiini unutuyor; Karagz oynatrken kuklalarn sama sapan, kfrl argolu konuturup, ortal kartnyordu. Gittii dnlerde, bir yandan hayal perdesini kurup kuklalann oynatrken, bir yandan da, bulduu tm ikileri lkr lkr gtrdnden, gnn sonunda muhakkak bir tatszlk karm oluyordu. Bir seferinde, tm davetlilerin nnde, aslen son derece utanga tabiatl olan damada Hacivat'n azndan mstehcen imalarda bulunduu iin yaka paa kovulmutu. Rezaletlerine tank olanlar ona bir daha i vermeye yanamadndan, kendisine srekli yeni i balantlar bulmak zorunda kalyordu. Gene de geri dnmedi. Burada kald, Bonbon Palas'ta. nceleri geici olarak, uygun bir i buluncaya kadar yapacan sand ev
183

hanmln nasl olup da bu kadar ksa zamanda benimseyebildiini kendi de bilmiyordu. Bir gn eve gelen bir dn davetiyesinin zerindeki yazya takld. Metin etin ve Kars Nadya'nn bu mutlu gnmzde aramzda olmalarn dileriz. Bo gzlerle bakt dn davetiyesine. Nadya Onissimovna deil, Nadya etin de deil, Kars Nadya olduunu ilk o zaman fark etti. Bu kk tespitten etkilendi ama gene de hayatnda herhangi bir deiiklik yapmaya teebbs etmedi. Nicedir fotokopiyle oaltlmasna birbirine benziyordu gnler. Yemek yapyor, evi temizliyor, televizyon izliyor, eski fotoraflara bakyor ve skldnda, dier ev hanmlarnn pek bilmedii bir eyi yapyordu: fie takmadan yanan patates lambalar. Profesr Kandinsky de, "eik atlayan trler" projesi de, bir baka yaamda kalmlard. "Niin gemiimi hatrlayamyorum? Keke kim olduumu bilebilsem. Niin hatrlayamyorum, niin?" diye inledi Loretta salarnn arasna ilitirdii papatyay elinde evirip evirirken. "Yanl ekmeceye bakyorsun hayatm. Bir alttakine bak, bir alttakine!" diye bard Kars Nadya, ekranda grd hareketi tekrarladnn farknda olmadan, yeni yapt patates lambasn elinde evirip evirerek. Birden bir tkrt duydu kapda. Geliyordu. Erkenciydi bugn. Muhtemelen bir eyler yiyip biraz kestirecek, sonra akama doru pis kokulu koca antasn alp tekrar kacakt. Ne zaman gelip, ne zaman gidecei belli olmazd. Ama saat kata gelirse gelsin, asla zili almaz, pat diye kapy ap ieri dalard. Anahtar kapda dnerken, Kars Nadya evik bir hareketle kumanda aletini kavrayp, son anda kanal deitirdi. Kap alp Metin etin eikte belirdiinde, Loretta'nn yerini bir yemek program almt. Geni alnl, ablak suratl, bykl bir kadn, fnndan kard spanakl gratenin tadna bakyordu.

184

1 NUMARA: MUSA, MERYEM, M U H A M M E T

Kula kapda Muhammet'in dnmesini beklerken, gamzeli kollaryla ikin karnna sarlp derin derin i geirdi Meryem. Bugn de olunu okula gndermeyi baarmt. Baarmt ya, kimbilir gene ne halde dnecekti. lk balarda eve gelir gelmez o gn okulda olan biten her eyi uzun uzun anlatrd Muhammet, iyisiyle ktsyle. Zamanla suskunlam, bir ey anlatmaz olmutu. Artk rkm gzlerinden, dikileri sklm, dmeleri kopmu nlnden, oradan oraya zplayan parlak morumtrak k halkalar gibi kh kollarnda, kh enesinde akanda, kh gznn etrafnda bitiveren rklerden dinliyordu Meryem, olunun dile getiremediklerini. Dinledike ii eriyordu. ster ocuk olsun, ister yetikin, u dnyada kimsenin oluna el kaldrmasna dayanamazd; hem, daha babas bile bir fiske vurmamt ona. Bir tek Meryem, bir tek o, zaman zaman sinirlerine hkim olamadnda Yaradan'a snp birka tokat akeder, ara sra da etlerini imdirirdi ama bu baka o bakayd. Hem bakalarnn onu hrpaladn anladndan bu yana, Meryem'in de eli oluna kalkmaz olmutu. Elalemin ocuklarnn tek evladn paraladklarn dndke akl bandan gidiyordu. nceleri meselenin ocuklar arasnda basit bir iti kak olduunu sanmt ama aradan haftalar, hatta aylar getii halde bir trl gelmiyordu bu eziyetin ard arkas. Olunun, yatlarnca hrpalanyor oluundan ziyade, hrpalanmay kanksamaya baladna tanklk etmekti Meryem'i ileden karan. Muhammet'in niin arkadalar tarafndan srekli itilip kakldn anlamakta glk ekiyordu. Mesele kapc ocuu olmas olamazd; civarda oturan ve ayn meslei yapan hsm akrabann azn yoklam, onlarn ocuklarnn balarnda byle bir musibetin olmadn, mutlu mesut okullarna gidip geldiklerini anlamt. Ge185

nye ne kalyordu ki? Dier ocuklardan ne daha iman, ne daha irkin, ne daha aptald Muhammet. Neden bir trl beceremiyordu ktlerle ba etmesini? ikin karnna bakt umutsuz gzlerle. Arad cevabn, burnunun dibinde durduunu biliyordu bal gibi: Musa yznden. Kan eker derler ya, ekmiti ite. Muhammet, babasnn oluydu; vur ensesine al lokmasn. Anasnn grkemli iriliinin glgesi bile dmemiti zerine: ufak tefek, bastbacak, kara kuruydu. Yllardr ocua neredeyse gnde be n tka basa, ite kaka zorla yemek ve tm itirazlarna ramen her sabah muhakkak bir adet rafadan yumurta yedirmesine ramen, sonu deimemitidoru drst kilo almad gibi, boyu da o kadar az uzamt ki, en az iki ya kk gsteriyordu. Geri Muhammet hep byle bidi'likt bdilik olmasna da, kendi evinin snrlan iindeyken, olduundan byk grnen kalb, yatlarnn alayl baklanndan rlm bir duvara toslaya toslaya, fena halde ufalm, ufalanmt ilkokula baladndan bu yana. Asla yetiemeyecei bir hzla boy ataca varsaylarak iki beden byk diktirilmi nln giyip, gvdesinin st ksmndan daha enli olan antasn srtladnda neredeyse yerle yeksan olacak kadar kldnden, onu her gren Meyem'e atyor, ocuu okula balatmakta niin bu kadar acele ettiklerini soruyordu. Yatlaryla yan yana geldiinde durum daha da vahimleyor, zerine byte tutulmuasna katbekat byyordu Muhammet'in minyonluu. Snfndaki en kk ocuk oydu ve tabii btn okuldaki en kk ocuk da. Sade bununla kalsa Meryem belki gene de meseleyi fazla bytmez; am yarmas, goril krmas gibi gl kuvvetli, sultan kay gibi heybetli, ta sksa suyunu karantuttuunu koparan-baktn titreten ama yreicii bir o kadar yufka ve ileride yalandnda anasn koluna takp gezdirecek denli hayrl oul zleminin zerini sessizce yamard. Ne var ki Muhammet, cssesi itibariyle annesinin deil de babasnn olu olduunu ispatlamakla yetinmemi, bir de yakn zamanlarda ayn Musa'nn huylanna benzer yeni yeni huylar edinmiti. Doduu gnden okula balad gne kadar, annesinin yanndan bir an bile aynlmad, baba diye devaml uyuyan ve gn getike giderek daha ok uyuyan bir adamdan baka bir ey grmedii halde, annesinin kanatlarnn altndan kp da cemiyete kanr karmaz, onca insan iinde
186

huylarna zenecek baka birini bulamam gibi, gidip babasna ekmiti. Meryem'in cannn bu kadar sklmasnn esas sebebi buydu. Zira Meryem'e gre, ayet Musa u koca ehirde ban sokacak bir ev, karnn doyuracak bir i bulabilmise, onun sayesinde olmutu bu. Yllardanberi Musa kendini karsnn ellerine teslim ettii, daha dorusu kendini karsnn ellerine teslim etmekten baka aresi olmad iin, ayakta durabilmiti. Peki ya Muhammet bu kadar talihli olmazsa? Ya hayat, bir baka Meryem karmazsa karsna? O zaman, mmkn yok tutunamazd bu ehirde. imdi yatlarndan yedii sille tokadn lsn yedirtirdi ona stanbul. Dalgn dalgn dilerini gcrdatt. Artk nadiren yapyordu bunu, sadece can skldnda ya da kafas adamakll kartnda. Oysa gemite, henz kk bir kzken, geceleri dilerini o kadar ok gcrdatrd ki, kard seslerle evdekileri uykularndan ederdi. Anneannesinin annesi hayattayd o zamanlar. O kadar yalyd ki, merak denilen illetten, acelecilik derdinden bsbtn arnmt laarlam vcudu. Kadncaz bir gn Meryem'i karsna alm ve ona ancak sabretmeyi rendiinde dilerini rahat brakacan, aksi takdirde kimseye hayr dokunmayacan, bugn nasl herkesin uykusunu karyorsa, yarn da herkesin huzurunu karacan sylemiti. Sabretmeyi renmenin ilk adm bir adet Sabr uvalm doldurabilmekti. Bunun iin ncelikle bo bir uval edinmek, sonra da bunu bir direin ya da sopann ucuna bayrak gibi yanlamasna balayp ykseke bir yere brakmak gerekiyordu. O sralarda en fazla Muhammet'in yanda olan Meryem kendisine sylenenleri byk bir dikkatle dinlemi ve hi vakit kaybetmeden, bahelerindeki kmrln damna kp gbela dikebildii sprgenin sapna bo bir uval asmt. Rzgr estike uvaln ak azndan ieri bir eyler brakacakt muhakkak; byle byle, usul usul dolacakt uval. Meryem'in yapmas gereken tek ey, hibir ey yapmadan beklemek ve beklerken, neyi beklediini aklndan karmamakt. Buna "sabretmek," deniyordu. Oysa Meryem tez canl, delimen kanlyd ocukluunda, tpk imdi olduu gibi. Herhangi bir mesele aklnn engeline taklmayagrsn, bir an evvel sonuca ulamak iin ne yapar, ne eder ama muhakkak bir ey yapp, bir ey ederdi. Sabr uval'nn dolmas
187

hadisesinde de farkl davranmamt. Artk her sabah ilk i merdiveni dayayp uval kontrol ediyor, her seferinde hsranla aa iniyordu. Gndz yapamadklarn ryalarna sakladndan, uykularnda sabahlara kadar kova kova, krek krek toprak tayarak uval stne uval dolduruyordu. Bu esnada dilerini eskisinden daha da beter gcrdattndan, gece denilen zaman dilimi bir tek ona mbah, onun dndaki tm ev ahalisine haram olmutu. Anneannesinin annesi piman, anneannesi akn, annesi kzgnd. de Eyp denen bir peygamberden bahsediyordu mtemadiyen. Bir gn dayanamayp, "iyi de ne zamana kadar?" diye ciyak ciyak barmt Meryem. "Dolana kadar," demiti anneannesinin annesi; "olana kadar," demiti anneannesi; "insanlar olana, uvallar dolana kadar beklemeyi bilmek gerek," diye toparlamt annesi... Ne kadar bekleyeceini bilmeden beklemek... Bu tten pek bir ey anlamayan, anlad kadarndan da hazzetmeyen Meryem, burnunun dikinden baka hibir eyi rehber bellememeye karar vermiti iinden. Bu arada, bir trl bir yere varamayan bu uval muhabbeti yznden sinirleri tel tel tarazlanan ve evdeki drt kuak diiden de yaka silken babasnn bir fke nbeti esnasnda bara ara tahta merdiveni paralamas bile byklerine itaat, hadiselere tevekkl gstermeye tevik edememiti Meryem'i. Epi topu iki hafta dayanabilmiti kmrln zerine trmanp uvala bakmadan ve aa inip uvaln ne zaman dolacan sormadan. ki hafta sonra, evde kimsenin olmad bir esnada, mutfak masasn baheye tayp, zerine bir sandalye koyarak, mucize eseri bir yerini krmadan kmrln zerine zplayvermi, koa koa kafasn sokmutu uvaln iine. Ve ite o zaman sabretmenin sonucunu grmt: kuru yapraklar, dikenli allar, krk dal paralan ve iki kelebek ls... Buydu sabredenlerin mkfat. Ya bir avu er p ya da Eyp'n clk yaralar... Buraya kadar. O gnden sonra uval gzetlemeyi brakm ve zamanla tamamen aklndan karmt. Beklemek ona gre deildi; hem de ne kadar bekleyeceini bilmeden beklemek mizacna tamamen tersti. yle olmasa Musa ile evlenmez, talipleri iinde en beendii sa'nn stanbul'dan dnmesini beklerdi. Ama sa'nn stanbul'dan dnmesini beklemek yerine, bizzat kendisi gelip stanbul'u
188

grmeye karar vermi, bunun iin Musa ile evlenmi, onu da beraber stanbul'a gitmeye ikna etmiti. Gelmesine gelmilerdi de, iler hi de umduu gibi gitmemiti akabinde. Musa'nn bu ehirle ba edemeyeceini anladnda, anneannesinin annesinin Sabr uvah'm hatrlamt Meryem, bunca yldan sonra. Beklemeyecekt. Rzgnn esmesini, uvaln dolmasn, Musa'nn pimesini, ansnn yaver gidip de hayatn avularna bir iki kelebek ls, birka er p brakmasn beklemek yerine, kimseden medet ummadan her iini kendi grecekti. Bylece, stanbul'a geldikten sonra Boaz'n sulan gibi iki ters akntya dnmt Musa ile Meryem. Karsnn alkanl, girikenlii ve azmi Musa'nn zerinde dondurucu bir etki brakm; onu giderek daha ylgn, daha tembel, daha ktmser klmt. stelik ruh hallerindeki bu tezat, grnmlerine de birebir yansmt. Zaten uzun boylu, iri kemikli olan Meryem, her geen gn biraz daha kilo alp irileirken, Musa yanl programda ykanm el rgs kazak gibi ekivermiti. Meryem'in kocasndan bir ey bekledii yoktu. Kendi n kendi grrd ve zaten uzun zamandr Musa'nn ilerini de kendi vazfesi bellemi bulunuyordu. Her akam, p kamyonunun gelmes ne yarm saat kala dairelerin plerini toplar, sabahlan da ekme ni gazetesini datrd. Sabahki fasl erkenden yapard ki Muhammet'le didimeye ve kahve falna vakit kalsn. Kahvesini imeden katiyen almaya balamaz, balad zaman da kolay kolay durmazd. Bonbon Palas'ta be ayr eve temizlie gidiyordu. Hafta her gn birine. Hamileliinin beinci ayma girmesine ramen, faaliyetler toplamndan eksilen bir ey yoktu. Sadece artk biraz daha ar inip kyordu merdivenleri. Tpk kilolan gibiydi enerjisi. Ne kadar koturursa kotursun, asla eksilmiyordu. Ve tpk enerjisi gibiydi direnci. Bir devr-i daim makinesi misali, dardan el beklemeksizin kendi arkn kendisi eviriyordu. Musa olmadan daha iyi kotaracan dnyordu bazen. imdi ona bir arabann arpt, ld haberini alsa, zntden penan olurdu elbette. Ama ite, darmaduman olmazd hayat; dorusu, byk bir deiiklik bile olmazd. Oysa imdi kendisine bir arabann arpt, ld haberi usa, sanki araba karsnn vcuduna deil de, dosdoru kendi hayatna, dirliinin dzeninin zembereine vur189

mu gibi, toparlanamamacasna tuzla buz olurdu Musa. Byle uursuz eyler dnmemesi gerektiini biliyordu Meryem, ama gene de dnmeden edemiyordu. Hamilelii ilerledike artk neredeyse hi kontrol edemez olmutu zihninde rap rap geit treni yapan naho fikirleri. Nicedir olur olmaz eylerden korkuya kap.lyor, geceler. kabus stne kbus gryor, uykularndan alntyla uyanyor her an kotu bir ey olmasndan endie ediyordu. Sabr uval'nn dolmas n bile bekleyememiken, ktlklerin kp gelmesini sessiz sedasz bekleyecek deildi elbette. Bu yzden nlemler alyordu doum ncesinde. Trkiye'deki doumla ilgili det ve inanlarn etnolojik incelemesini yapan aratrmaclar, blge blge il il koy koy dolamak yerine, Meryem'e tesadf etmi olsalard, ok daha masrafsz ve zahmetsiz bir biimde ayn raporlar hazrlayp ayy n kitaplar kartrlard. Meryem'in doumla ilgili nlemler paketi grupta toplanyordu. Bir: yaplmamas gerekenleri katiyen yapmamak, iki: yaparken dikkatli olunmas gerekenleri yaparken dikkatli olmak. - yanmakta fayda olanlar yapmak. v r Yaplmamas gereken eylerin lam, cimi, zr kabahati yoktu Gece vakti nasl trnak kesilmemeli ise, rya da tabir edilmemeliyd, mesela, insan gn nda bile uykularn,n esrar,na akl sr erdiremez degl alamet, burnunun ucundan gayr,s,n, gremezken, geceler, bsbtn krleirdi. Meryem gndz gzyle kestii trnaklar asla ortalkta brakmaz, kimsenin eline gemeyeceklerinden emin olabilmek iin muhakkak tuvalete atar, zerlerine de defalarca^ s,fonu ekerdi. Sk sk sa f,rasn, kontrol eder, frada kalan kllar dikkatlice toplayp bir k.da sard,ktan sonra banyoda yakard. Kazara sa tellerinden birinin kendi evinin d,,nda bir yerlere dutugunu grecek olsa, hemen alr koynuna atard. Sa ve trnak hususunda bilhassa hassast nk insan vcudunda bir tek bu ikisinin, ait olduklar vcut can verdiinde dahi, kendi balar,na yaamaya devam ettiklerine inanrd. Kimsenin elinden b,ak almamak makas,n azn a,k b.rakmamak, mezarlk yaknndan geerken hayatta olan birinin ismini dilinin ucuna getirmemek, Kuran',n bulunduu odada, iinde hayvan isimleri geen konumalar yapmamak, gece vakti tuvalete kalknca ark,, trk m,aldanmamak ve
190

aslnda mmkn mertebe azn amamak, rmcekleri kendi haline brakmak... yaplmamas gerekenlerin listesi bylece uzayp giderdi. Bu listenin iinde, zel bir neme sahipti doumlar. Kadnlar, gebelikte ve lohusalkta korumaya almal; bebein eini de muhakkak topraa gmmeliydi. Meryem, Muhammet'i dnyaya getirdii hastanede alan o gzlkl, souk nevale gen doktoru buna bir trl ikna edemese de, dalgac bir hastabakcnn sayesinde eini gmdrmeye muvaffak olabilmiti. En az doumlar kadar hassast lmlerde de. Eceliyle cebelleen birini ziyarete gittiinde, Azrail'in kafasn kantrabilmek iin yksek sesle pepee baka baka isimlerle hitap ederdi hastaya. Gene de Azrail'i kandramaz da hasta vefat ederse, lnn tm kyafetlerinin onu hi tanmayan bir eskiciye verilmesinde diretir; gelen eskici olur da merhum hakknda bir ift ey sylemeye kalkarsa, onu tanyor olabileceine hkmederek kyafetleri zavallnn elinden alr, baka bir eskiciye verirdi. Eskicilik mesleinde "tanmama" esast. nsan bir eskicinin elinde grd bir eyann, hangi lden, ka lmden yadigr kaldn asla bilmemeli, hatta bir zamanlar birine ait olduunu aklndan dahi geirmemeliydi. Eskiciye den sorumluluk, tandk eyalar srtlayp, hi tanmayanlara ulatrmakt. Sonuta, eyalarn ellerinden kartanlarn, onlarn mazisini unutabilmeye ihtiyalar vard, satn alanlarnsa o maziyi hi renmemeye. Bunun iin aradaki kpry eskiciler kuruyor; zel bir eyann, serdengeirdii tekmil hatralardan, tatt tm hazin sonlardan arnp sradanlamasn ve bu sayede sfrlanp, hayata yeniden balamasn salyorlard. Byle olmak zorundayd. Byle olmalyd ki, eskilerden yeni, lmlerden yaam doabilsin. Dorusu biri kp da Meryem'e en kutsal meslekleri soracak olsa, doktordan veya retmenden evvel, eskici diye cevap verirdi. Muhammet'in byynce eskici olmasn istemezdi tabii. Ama dalan bir yuvadan, imdi yerinde yeller esen bir konaktan ya da gm bir ahbaptan geriye kalanlar el arabalarna atp, uzaklara gtren, uzaklardan da bakalarnn eyalarn getiren ve byle byle hi farknda olmadan stanbul'un yedi tepesinin, yetmi iki milletinin kalntlarn birbirine kartran bu insanlara neredeyse kranla kark bir sevgi beslerdi.
191

Yaparken dikkat edilecekler, mmkn mertebe kanmak gereken ama kanlamad durumlarda da muhakkak tedbir isteyen eylerdi. nsan bir bakasnn zerinde diki dikmemeliydi mesela ama eer buna mecbur kalrsa, hemen nlemini almal; inenin delici uursuzluunu durdurabilecek bir cismi yardma armalyd. Bu yzden Meryem, ne zaman bir bakasnn zerinde bir ey dikse, azna tahta bir kak, o da olmad bir bez paras alrd. Kazara ayna krsa, gider hemen yeni bir ayna satn alr; ivi iviyi sker misali, krlann belasn sksn alsn diye, tutup onu da krard. Ama zaten insann kendi suretini sk sk grmesinin hayrl bir ey olmadna inandndan ve evdeki tek aynay da arkas dnk tuttuundan, bu srl kaplarla pek fazla temas etmezdi. Srsz kaplara gelince, hayli zen gsterirdi onlardan geerken. Mezarlklardan korkmad kadar korkard eiklerden. Bir kapdan geerken eiine deil basmak, demek bile istemez; bacaklarn kocaman ap, atabildii en geni adm atarak ve muhakkak sa ayan ne alarak girerdi ieri. Zaten sa tarafn sol tarafna bulatrmamak konusunda son derece titizdi. Sofraya oturduunda, ekmeinden bir para kopartr, sa yanna brakrd. Bu lokma, sofralarnda gz kalanlarn gzn doyurmak iindi. En pis ileri sol eline yaptrr, yolda yrrken birisi arkasndan seslense sa tarafndan dnp bakar, amarlarn eski yaz yazar gibi sadan sola doru asar ve uyandnda muhakkak sa tarafndan kalkard. Geri bu taksime gre, sol taraftan kalkan Musa oluyordu olmasna da, yeter ki uykusu blnmesin, byle eyleri umursad dahi yoktu onun da. Gn boyu alamet toplard Meryem; keza, emareler de. Sa gz seirirse bu iyiye iaretti ama sol gz seirmeyegrsn, ikillenirdi hemen. Sa kula nlaynca mjdeli bir haber alacana hkmeder; ama nlayan sol kula olunca endielenmeye balard akbetinden. nsann ayaklarnn altnn kanmas yola kacana, ellerinin iinin kanmas para geleceine, boynunun kanmas ise darboaza gireceine delaletken; durup dururken tylerinin diken diken olmas, iyi saatte olsunlar tarafndan yoklandn gsterirdi. Ve ay taneleri... Eer itii ayn iinden, szgeten geememesi gereken bir ay tanesi karsa, ayn gn iinde beklenmedik bir misafir geleceini dnrd Meryem. ay tanesinin eklinden, misa192

firin kim olduunu, renginden de niyetinin ne olduunu bulmaya alrd. Geceyarsndan sonra kpek ulumasn hayra yormaz, yaknlarda bir evden l kacana hkmederdi. Ne var ki, u iroz, akaloz tp rencisi, zebella kpeiyle beraber kar daireye tandndan beri, eskisi kadar sabitfikirli deildi bu hususta. Havsalasnda olmad halde, karsna kabilecek musibetleri renmek iin fal bakard. Sabah kahvesini fal iin ierdi, akam kahvesini de sermestlik iin. Bir sredir det edinmiti. Akamlar kahve ierken yannda yksk kadar likr bardayla kadeh muz likrn pepee dikiyordu kafaya. Onu bu likr iine, bundan aylar evvel 8 numaradaki metres altrmt. Kzn evinde, boy boy zeytinya ieleriyle birlikte, eit eit likr diziliydi. Her birinden tattrm Meryem'e. Ahududu likr fena deildi, nane likr de insann aznda ho bir esinti brakyordu. Ama muz likr gibisi olmadna karar vermiti Meryem. Tedirgin olmutu sonra; mrnde ilk defa alkol alyordu. Bebee zarar verebilirdi. Onun gnaha girmekten korktuu iin durakladn zanneden metres, "likr ikiden mi saylr?" demiti glerek. Meryem'in houna gitmiti bu aklama: likr ikiden saylmazd. "Madem sevdin bu kadar, al gtr muz likrlerini," demiti metres. Nasl olsa yenilerini getiriyordu herifi. Meryem onu birka kez grmt. Babas yandayd, hem de evli barkl. Karmamt. Karmazd byle eylere. Uzak durmak istedii halde, penesinden kurtulamad eyler de vard oysa. Nazar gibi. Bir nevi yankyd nazar. nsan nasl geni bir vadide, iittii yanknn ardndaki sesin nereden geldiini, kimden ktn anlayamazsa, nazarn kaynan da takip edemezdi ou zaman. Bu yzden saldrnn drt ayr ynden, krk ayr koldan gelebileceini dnerek evin her tarafn kar-tedbirlerle donatmt. Duvarlara nazar boncuklar, nazar dualar, at nallar, zerlikler asar; yastkaltlarna, kap arkalarna ve bilhassa Muhammet'in ceplerine okunmu rekotlan, zemzem sular, tuz topaklar serper; ortala kurumu kaplumbaa kabuklar, yenge bacaklar, at kestaneleri brakr; hem kendi zerinde, hem de evin muhtelif yerlerinde, bademe, hurmaya, cins cins kda, bakr levhaya, hayvan derisine yazlm muskalar bulundururdu. Musa da Muhammet de, srekli yeni katlmlarla genileyen ve sk sk yer deitiren bu nes193

neler srsyle ayn evde yaamaya almlard. Gene de tm bu inli ufakl tedbirler, bir nebze olsun dindiremezdi Meryem'in nazar korkusunu. Gnn eitli saatlerinde yreinin zerinde bir skntnn reklenir gibi olduunu fark ettiinde, hemen kalkp lavabonun iinde bir tabak krard. Eer ay doldururken bardak atlarsa, zerlerinde nazar olduuna hkmeder, gidip bir kou atete tuz evirirdi. Gzlerini beenmedii, baklarndan tedirginlik duyduu birileriyle karlatnda aktrmadan, Muhammet'in yzn elleriyle bir-iki saniyeliine rter; eer o esnada Muhammet yannda deilse, onu dnerek gzlerini yumard. Oluna nazar deecek diye d patlar; kaplumbaann yumurtasna yapt gibi, bir an bile gzn ayrmak istemezdi ondan. Bebekliinden beri fanilalarnda muskalar, ceplerinde okunmu rek otlanyla dolap; sabahlan uyandnda yastnn altnda, kargack burgack harflerle dolu ktlar bularak ve on gnde bir, drt kadnn drt ucundan tuttuu bir rtnn altna girip, kurun dktrerek srdryordu yaamn Muhammet. Ama bunlara bile razyd; yeter ki yumurta yemek zorunda kalmasn. 6 aylk-6 ya arasndaki mesafeyi her sabah bir adet rafadan yumurta yiyerek kateden Muhammet iin bundan daha da beteri, sonuna kadar kaklayp syrmakla ykml olduu yumurtalarn, birer ikyetname olarak kullanlmasyd. i prl prl olunca, tepesinde dikilen annesine uzatrd yumurtasn. O da eline bir kurun kalem alp, bir gn nceden iinde kalm ne ikyet varsa yazard kabuun stne: "Dn Muhammet annesine yalan syledi ama bir daha yapmayacak", "Dn Muhammet yumurtasn yemek istemedi ama bir daha yapmayacak", "Dn Muhammet kuruncu teyzesine kfr etti ama bunu bir daha asla yapmayacak"... gibi hep ayn ekilde balayp, ayn pimanlk ifadeleriyle son bulan envai eit cmlenin yazl olduu bu bo yumurtalar, yeryznde ilenen tm gnahlarla sevaplar semavi defterlerine kaydeden iki ktip melein yanna gtrsnler diye, kulara atlyordu birer birer. lkokula balayncaya kadar, her kahvalt ncesi usulca pencerelere yaklap, kanatl jurnalcilerini bulmaya alt Muhammet. Ne var ki civarda grd tek ku tr, ya bahedeki glibriimin dallanna konan u rtkan sereler, ya da kaldrmlarda zp zp zplayan, kimseden
194

korkular olmayan irkin kargalar oldu her seferinde. Bir de 4 numarann penceresinin iinde kafeste duran san kanarya vard ama o da deil umak, kanat bile rpamyordu. Martlardan pheleniyordu Muhammet. Bahe duvarnn yannda biriken p torbalarn deerken gryordu onlar. Lodosun slak nefesinin iinde emberler izerek plerin zerine iniyor ve ne vakit, besili bir jurnal gese i pembe gagalarna, keyifle ciyaklayarak szlyorlard semaya. Geceleri damlarda toplap, apartmanlarn iinde ilenen gnahlan izliyorlard. Ve babasnn aksine, martlar hi uyumuyorlard.

195

2 NUMARA: SDAR LE G A B A

Kapy atnda, suratndan den bin parayd. imdi artk anato m snavnn kt gemesine deil, kt geeceini bile bile snav; girdiine yanyordu. Sabah uyandnda, uyanp da alarmn gem teklediini anladnda, kafay vurup kald yerden uyumaya de vam etmediine, palas pandras evden frlayp bir de stne o kadar taksi paras bayldna bin pimand. Snavdan sonra, tek tek herkesin tek tek her soruyu nasl cevapladn renmek zere, budaya en gvercin srleri gibi bek bek toplaarak hep bi azdan dersin hocasna ve cmle niversite yapsna veryansn eden arkadalarna katld iin daha da pimand. stelik bir kez ilerine girdikten sonra aralarndan syrlamam; onlarla birlikte btn gnn kafelerde pinekleyip, grtlak paralayarak geirmiti Harcad enerjiye acyordu imdi. nk Sidar iin enerji, kck bir damlalkta duran gz losyonu gibi snrl bir eydi. Her gn iki damlasn harcyordu sadece. Birini sabahlar gzn aabilmek dierini de uyuyabilmek iin. O dalgnlkla, apartmann ndan faydalanmadan d kapy ardndan kapatt iin, aniden zifiri karanlkta kald. Sabah telala frlarken, perdeleri amay unutmu olmalyd. Ho unutmam olsa da pek bir ey fark etmeyecekti. Sonradan eklenmi ufack pencereler bahe zeminiyle yeksan olduundan, bu bask ve darack bodrum kat gdm k alabiliyordu ancak. Elektrik dmesini girie, kapnn hemen yanna deil de, niyeyse iki metre teye koyan mehul ahmaa sylene sylene ilerlemeye balad el yordamyla O esnada, irice bir karalt belirdi tam arkasnda. Karalt giderek yaklat, hzla ykseldi ve homurtuyu andran bir ses kararak olanca arlyla zerine devrildi. Dengesini yitiren Sidar, sendeleyerek one doru yalpalad ve salonun tam ortasndan geen kaln boruya
196

kafasn grltyle arpt. Sinirden eli aya titreye titreye elektrik dmesini bulduunda, arkasna dnp fkeyle bakt Gaba'ya. Ama o alacan alm, cebindeki yarm simidi kapm, mutlu mesut kemiriyordu. Kafasn outura outura kanapeye uzand. Ayn anda hem yatak, hem yemek, hem de alma odas vazifesi gren salonun tam ortasndan geerek kazan dairesine doru yol alan ve zerinden titrek rmcek alan sallanan kirli san boru, kulaklaryla ayn hizada olduundan, ikide bir kafasn arpyordu aa yukar ayn noktadan. Daha bu sabah alelacele evden kmaya alrken tekrarlanmt ayn hadise ve orada kk bir yumru oluacakt bu gidile. Ama kanapeye uzanr uzanmaz hrnl dindi, gerginlii geti. Evinde olmay seviyordu. stanbul'un her kesini delik deik eden kemeketen bylesine rak durabildii, kskvrak kouturmacann ortasnda som bir durgunluk kesilip, tpk Gaba'nn karn tkabasa doyduunda yapt gibi, kendi dndaki dnyaya kar kaytsz ve kprtsz kalabildii iin seviyordu evini. Bilhassa akam zerleri, bsbtn aa kard 2 numaral dairenin yaltlml. Gnn bu saatlerinde tahammlfersa bir dadaa tek lokmada yutuverirdi Bonbon Palas'. Trafikte skan arabalarn hayasz kornalar, yayalarn patrtsna, parkta oynayan ocuklarn yaygaralar, seyyar satclarn banlarna karp, bir panayr curnatasna brnrken ortalk, zehirli bir gaz gibi pencerelerden, kap altlarndan, duvardaki atlaklardan ieri szarak tm daireleri bir bir penesine alan grlt, bir tek buraya el srmezdi. stelik sadece sesler deil, dardan akn eden scaklar da uramazd 2 numaraya. Ev hemen hemen hi gne almadndan, Bonbon Palas'n dier daireleri yaz boyunca cayr cayr yanarken bile buras mahzen gibi serindi. Keza, ka zamandr apartman sakinlerine illallah dedirten p kokusunun nispeten en az hissedildii yer de gene burasyd. in asl, Bonbon Palas ina edilirken, 2 numaral daire ev deil, depo olarak tasarlanm ve yllar boyunca da bu ekilde kullanlmt. Ancak 10 numarada oturan yal adamn lmnden sonra apartman, her ii uzaktan halletmeye kalkan kznn denetimine geince, art arda patlak veren trl trl sorunlardan buras da nasibini al197

initi. Yaanan babozuklukta tm komular kullanmadklar ahsi eyalarn bu darack yere ymaya kalknca yle tumturakl kavgalar kmt k, uzun sre depoyu kullanmak kimseye ksmet olmamt En nihayetinde, Fransa'dan gelen talimat zerine, bu bask darack, tek gz bodrum kat, teki dairelerin yar fiyatna kiraya ven mt ev niyetine. O tarihten sonra burada, hepsi de birbirinden tarkl ama ortak noktalan paraszlk ve bekrlk olan bir sr insan bannmt. Bunlann arasnda srasyla, yerel bir radyoda haber okuyan ve gnde n tavuk dnerle beslenen bir sunucu, bankadaki tum parasyla birlikte sekiz senelik kansm da en yakn arkadana kaptran, serapa hsran bir muhasebeci, kandillerde ve ramazanlarda televizyonun sesini sonuna kadar ap, bangr bang.r ilahi ve vaaz dinleyen bir asker kaa, kimsenin ne i yaptn kestiremedg ve sormaya da cesaret edemedii bir adam msveddesi ve buray resm atlyesi olarak kullanp, pencerelerden seyrettii dizlerin, bacaklann, ayakkablarn resimlerini yapan matrak bir ressam vard. Ondan sonra tanan Kedi Peygamberi, 2 numaral dairenin imdiye degn grd tm kiraclar iinde, hi phesiz en ok iz ve koku brakan olmutu geride. Kedi Peygamberi'nin ardndan, Sidar kp gelmiti, yannda St Bernard cinsi kpeiyle. Ancak nceki kiraclarn aksine onun hemen hemen hi eyas olmadndan, hem depo olarak kullanld gnlerde, hem de akabinde tka basa doldurulmaya alm olan 2 numaral daire, en bo gnlerini yayordu imdilerde Biraz tuhaf bir kpekti Gaba. Hani u fersah fersah teden a susuz yryerek evlerinin yolunu bulmay baaran; yaklaan tehlike n c e d e n s e z e r e k rahiplerini uyaran; kuytu kelere saklanm uyuturuculann yerini tespit edip, enkaz altnda kalanlan tek balanna kurtaran; ocuklann, krlerin ve tm yardma muhtalarn sadk dostu trdeleriyle arasndaki tezat grlmeyecek gibi deildi Hayatta tahamml edemedii bir ey varsa, o da alkt. Hudutsuz bir mideye, arsz bir itaha sahipti ve deil bir gn, bir saat bile a susuz kalsa, fenalklar geirip ortal birbirine katyor; anatomi kitab, tahta sandalye, plastik kova... ne bulursa ayrdetmeden kemirmeye balyordu. Biraz daha yiyecek iin atmayaca takla, yapmayaca numara yoktu. Ancak istediini elde edip midesindeki dip198

siz kuyuyu bir nebze de olsa doldurmay baardnda, az evvelki gayretkeliinden eser kalmyor; ii doldurulmu oyuncak bir ay gibi bir keye devrilip orada kalakalyordu. Byle zamanlarda onu yerinden oynatmann imkn yoktu. Yiyecek iin gsterdii hevesin, harcad abann onda birini bile hayatn baka alanlarndan esirgediinden olsa gerek, ne darda dolatrlmaktan holanrd, ne de kpekler iin icat edilmi u renkli, bcrk sesli oyuncaklarla oynamaktan. Ucunda yiyecek olmadn anlaynca, burnunun dibinde dahi cereyan etse, ilgilenmiyordu hibir hadiseyle. Sidar bir ara onun yalandka sarlatndan phe etmi ama kseye dklen kuru mamalarn tkrts, alan bir konservenin metalik atrts, sabahlan ekmek getiren Meryem'in admlan gibi bellibal sesleri duymakta hi zorluk ekmediini grdke, bouna kayglandn anlamt. Kzamyordu ona. Kzamad gibi, iten ie sululuk duyuyordu durumdan. Jura dalarnn bu heybetli kpeini, stanbul'un en sk pk semtlerinden birinde, eski psk bir apartmann bodrumuna tkmken, normal davranmasn beklemeye hakk yoktu ondan. stelik ona, nceleri srf muziplik olsun diye ara sra tattrd, sonra da bu tada baml olduunu grerek srekli yedirmek durumunda kald hahal rekler ile esrarl keklerin, bir de istemeden de olsa teneffs ettirdii kesif dumanlarn, kpeinin bu hale gelmesinde pay olduundan pheleniyor ve ardan usuldan vicdan azab ekiyordu. Tekti Gaba, biricikti Sidar'n gznde. Aslnda bu evde, her eyden sadece bir tane vard. Bir tane Gaba, bir tane Sidar, bir bilgisayar, bir kanepe, bir sandalye, bir koltuk, bir masa, bir lamba, bir tencere, bir bardak, bir tabak, bir atal, bir kitap, bir CD, bir akmak, bir aydanlk, bir araf, bir kalem... Eyalardan biri eskidiinde ya da nesnelerden biri miyadn doldurduunda, kitap okunup bitirildiinde veya CD gna getirdiinde... yani ayn eyden ikinci bir tane edinmek gerektiinde, eskisi derhal elden karlyor ya da zaten Gaba tarafndan kemirilmi oluyordu. Ne var ki bu rutubetli daireye hkim olan sadelik, bakla kesilmiesine son buluyordu evin tavannda. Sidar eitli dergilerden kestii siyah-beyaz resimleri/ anne babasndan gelen kimi mektup199

lan/ Nazm ,n Cenaze Merasimim'ini/ ordan burdan toplad fanznler/ bizzat kendi hazrlad fanzinleri/Art Spiegelman'm Maus undan kareleri/ devasa bir Dead Kennedys posterini/ istanbul'a
gUnlerde birka ' ? kez yemek yedii ama Trkiye ile svire arasndaki fiyat farkllna altktan sonra ne kadar pahal olduunu kavrad iin bir daha gitmedii bir restaurantm olduka eski bir fotoraftan bastnp men kapa olarak kulland, siste ilerlemeye alan bir vapur resmini/ Batman-Dark Night dizisinden yrtlm sayfalan/ nnde Bad Religion'n Receipt for Hate turne duyurusunun basl olduu siyah bir tirt/ zerinde haplardan oluturulmu harflerle "Ma Vie Peut Etre Differente"' yazan uyuturucu kart bir kampanya afiin,/ Gaba'nn bebekken ekilmi fotoraflarn/ Goya'nn Ocu Geliyor'unun bytlm fotokopi in,/ kurumu bir altn bcei/ Cioran'n Meister Eckhart zerine yazdg denemesinden cmb,zlanm, cmlelerle yapf, kolaj/yusyuvarak goguslen, yumuack gbei ve boynuna dolad,, kocaman y,lamyla saghk tanras Hygieia'nn eskizini/Ailen Ginsberg'in Kadlnde dzeleri bir " / g ^ e vakti kafas, dumanlyken uraa uraa yerinden skt ve zerinde "Medeni insan yerlere tkrmez Sen de tkrme yazan bir tabelay/ Wittgenstein'n lmne yakn ekilmi bir fotorafn/ onun hemen karsnda Otto Weininger'n soluk bir resmini/ Spiderman'in Dnya Ticaret Merkezi'nin kulele-

n, n nd e a n 70mp ?melmi seyrettii afii/hemen yanmda 2001 Eylul'unde kulelere dalan ikinci uam patlama an,n, grntleyen fotoraf,/ This Mortal Coil'den ark, szlerini/ Neyzen Tevfkm boynunda asl H y a ftas,yla ektirdii fotoraf,/ Robb.e Fowler hakkmda gazete kprlerini/ anatomi hocasmm zerine krm.z, tkenmezle BEN DERHAL GR yazd,, ara snav kdm/Leonara Carrington'un Byc Zerdt Bahede Kendi Suretiyle Karlayorunun soluk bir bilgisayar ,ktsn,/ bilumum ila reeteler, ve eitli tarihlerde alnm Xanax kutulanyla yapt., kolajlar,/ gndz Fatih sokaklar,nda gezerken rastlay,p, duvardan yrtmadan skmeyi baaramaynca gidip bizzat adresinden temin ettii, uzennde pos bykl, atk kal, iri kym bir Fenni Snneti'nin
1. "Hayatm Farkl Olabilirdi." 200

vesikalk fotoraf ile "Olunuzun istikbaliyle oynamayn. Snnet hassasiyet ister. Hassas biziz. Tm snnet ilerinizi bize brakn" yazsnn yer ald ilan/ vaktiyle doldurduu KNO kaytlarnn kaset kapaklarn/ ubat 2002'de Msr'da 400 kiiye toplu mezar olan kl-kemik-katran treninin fotorafn/ Walter Benjamin'in Moskova Gnlnden notlar/ William Blake'in Masumiyet arklar izimlerinden rprodksiyonlar/ Maniere de Voir'lardan kestii Seluk karikatrlerini/ Freud'un objektife bakmad yallk fotoraflarndan birini/ Lizbon kartpostallarn/ stanbul kartpostallarn/ bundan tam 13 sene nce Haydarpaa tren garnda ekilmi aile fotorafn/ zerlerinde nemli telefonlarn ya da notlarn yazl olduu kt paralarn/ ve sevgisinden olmasa da sevmekten bkt Nathanalie'nin hediye ettii, ucunda siyah damarl saydam bir tan salland gm kolyeyi, ya yaptrmak, ya akmak, ya da birbirlerinin zerine inelemek suretiyle tutturmutu tavann yzeyine. Aslnda buraya tandnda, tm ehirliler gibi, Sidar da duvara yaptrmt sevdii resim ve afileri. Ne var ki, svire'den Trkiye'ye varncaya kadar, bal bulunduu kompartmanda fenalklar geirip, etinden et koparlyormuasna korkun bir uluma tutturan ve yaklak her on dakikada bir nne yiyecek bir eyler konmasna ramen bir trl yatmad gibi, stanbul'un kalabal iine patilerini bast andan itibaren nereye bakp, kime havlayacan ardndan sinirleri bsbtn gerilmi bulunan Gaba'nn, bu kck daireye tklr tklmaz, ya aln ya da vatan hasretinin verdii asabiyetten, duvarlara saldrp bulduu her cins kd inemeye balamas zerine bu uygulamay derhal durdurmak zorunda kalmt. aresiz biraz daha yukarya asmaya balamt resimlerini, afilerini. Ancak, "biraz daha yukar" yetersiz kalyordu, iki aya zerine dikildiinde boyu Trkiye ortalamasn geen Gaba sz konusu olduunda. Byle byle, Gaba'nn sivri dilerinden kaan tm resimler ve afiler, lkelerindeki savatan ya da diktatrlerinin kulland kimyasal silahlardan kaan mlteciler gibi pllarn prtlarn toplayp, srekli kuzeye doru trmana trmana, en nihayetinde duvarn snrn am ve cmbr cemaat akn etmilerdi tavan topraklarna. Sidar bu beklenmedik yenilikten yle honut kalmt ki, zamanla ii daha da bytp, ilgisini eken her trl gr201

sel ve yazl malzemeyle hncahn doldurmutu tepesini. Gnden gne oalan bu karmaa, tpk yukardan yryen arsz bir sarmak gibi hzla yaylarak, bir koldan mutfan, bir koldan da banyonun tavanna szmaya balamt son zamanlarda. Sidar sigarasn sarp, salondaki tek kanapeye srtst uzandnda, gzleri tavana mhlanm vaziyette kalakalrd saatlerce. Kannda deveran eden duman, nne kan alyuvarlar tekmeleyip, akyuvarlar taciz ede ede son srat ilerleyerek, en nihayetinde muzaffer bir kumandan edasyla beyin damarlarna vardnda, muhteem bir canllk kazanmaya balard tavan. Byle zamanlarda, Wittgenstein'n siyah beyaz fotoraf renklenip, yz pancar krmzsna boyanr; Seluk'un karikatrlerindeki minik adamlar hoplaya zplaya tavanda dolamaya balar; Spiderman incecik bir iplik sarktarak bir aa bir yukar trmanr; Blake'in izimlerindeki hleler ifreli mesajlar verircesine yanp yanp sner; Carrington'un sasz bycs kendi suretinde eriyerek kaybolur; Goya'nm cs aniden beyaz arafn syrp yzn gsterir; fenni snnetinin dudaklarnda zalimce bir tebessm belirir; Hygieia'nn memeleri heyecanla inip kalkar; Haydarpaa tren garnda ekilmi fotoraftaki suretler silinirdi peyderpey. ok gemeden, kannn damarlarndan, sahip olduu iki damla enerjinin de vcudundan ekildiini hisseder ve kendini yumuack, pofuduk, uyuuk bir sermestlik deryasna brakverirdi Sidar. Gaba da gelip ayaklarnn dibinde kvrldnda, 2 numaral daire ile sakinleri kusursuz bir btn oluturarak, katksz kprtszlklarna gmlrd. Byle anlarda Sidar'n dnd, dnmekten keyif ald tek bir ey vard: lm. Bilinli yapmyordu bunu; bilin filan sz konusu deildi burada, kendiliinden veriyordu dnceler kafasna. Sonradan dnerek edindii ya da kendine yaktrd iin setii bir huy da deildi bu; ocukluundan beri byleydi, kendini bildi bileli. Ne korkacak kadar zc buluyordu lm, ne de zlecek kadar korkutucu. Anlamaya alyordu sadece; ne olmadn anlamaya alyordu, ne olduundan ziyade. Ne zaman biriyle tansa, onun lm karsndaki tavrn merak ederdi her eyden nce. lmden korkup korkmadn, bir yaknn beklenmedik biimde yitirip yitirmediini, tanmad birinin lmne tank olup
202

olmadn, birini ldrebilecei hissine kaplp kaplmadn, te dnyaya inanp inanmadn... Soracak ok sorusu vard. Soramazd ama. Bu konularda dilini tutmas gerektiini anlayal ok olmutu, bunu her zaman baaramasa da. Oysa bir kadn sevip sevmemesi, birinin evinde rahat edip edememesi, okuduu kitabn yazarn ne kadar kaale ald, izledii filmdeki herhangi bir karakterden etkilenip etkilenmemesi, dinledii arkclar deerlendirii... onlann nasl ldklerine dair bilgilerine veya leceklerine dair sezgilerine balyd. Srf gzel ld diye, cibilliyetsiz birini takdir edebildii gibi; salt sonunu vasat bulduu iin, sevilesi birine burun kvrd da olabiliyordu pekl. lgisi bilgisini, bilgisi de ilgisini krkleyip durduundan, muazzam bir daarca sahipti bu konuda. Kitaplardan, olaylardan, insanlardan devirdii tm bilgileri itinayla dosyalayp, beyninin bir kesinde ina ettii lm arivine kaldrrd. Roman karakterlerinin, film yldzlarnn, ulusal ve yerel kahramanlarn, filozoflarn, bilimadamlarnn, airlerin ve bilhassa katillerin nerede, nasl ldklerini unutmazd. Lisedeyken tarih retmenlerinin nefretini kazanmasna yol amt bu merak: "Byk skender mi, ah evet, sefil bir hastalktan ekti cavla: onuruna verilen iki gnlk ziyafetin ardndan ya atlad ya da ishal oldu." Felsefe dersinde de farkl deildi klar: "Ama ayn Rousseau, Voltaire'e yazd mektuplarda yzlerce insann cann alan Lizbon depreminden hayrla bahsetti. Ara sra bu tr temizliklerin gerekli olduunu sylemeye getirdi, yani nfusun nicelii ve nitelii bakmndan." Sidar'n oturduu sradan sat bilgi taneleri, dersin akn alt st ediyordu. shalden ldn bildikten sonra byklne zeval geliyordu skender'in, nam rseleniyordu. Rousseau bir modern zamanlar terristine dnyordu rencilerin kafalarnda; felsefesi gme gidiyordu bu arada. Tm mezlerine perhiz yapmay tledii halde patlaymcaya kadar yedii bir ziyafet-ibadet akamnn sabahna kamayan bir din adam inandrcln, altmndan sonra gencecik bir kadnla nikh kyp gerdek gecesinin heyecanna kalbini yem yapan saygdeer bir politikac saygnln, meyhaneleri basp iki ienleri aalarda sallandrd halde sirozdan giden bir Osmanl padiah iktidarn, yolda nne bakmadan kardan karya gemeye kalknca bcek gibi ezilen bir bilimadam kutsiye203

tini yitiriveriyordu lm karsnda. Dou'nun lmleri, en az Bat' nnkiler kadar glnt. Zaten lm glnt. "nc uyarm da dikkate almadnza gre, rica etsek sizi dar alabilir miyiz?" retmenleri onunla ayn fikirde deildi ama. Onlar lm gln bulmuyordu. Dersten kovuluyor ve dersten kovulan teki erkek rencilerin aksine, kahraman olmuyordu snfndaki kz rencilerin gznde. nk, kzlar da lm gln bulmuyordu. Trkiye'ye geldiinde durumun deieceini ummutu. Ne de olsa, lmek daha kolay, lmler daha kalabalk, hayat daha ksayd burada. Dkrkl! lmle ilgili lakrdlar umarszca geitirildi her denemesinde. nceleri bunun Trkesinden kaynaklandndan kukuland, meramn anlatamadn sand. Ama yurtdna kamak zorunda kaldklar gne dein Trke retmenlii yapan ve svire'de olunun sadece Franszca'ya deil, babasnn beceriksizce retmeye alt Krte'ye de kaplarak, ana diline yabanclamasndan endie duyan annesinin youn abalar ie yaram; Trkiye'den ayr geirdii uzun yllar Sidar'n Trkesini olsa olsa birka adm geriletebilmiti. Sorun, ifade edi biiminde deil, ifade ettiklerindeydi. Ama ite buraya kadard benzerlikler. svire ile Trkiye arasnda kimi farkllklar da saptamt lm konusunda. Saptamalarn ufack ktlara yazp, Gaba'nn hmndan koruyabilmek iin tavanna yaptrmt. 1. Trkiye'de insanlar, lmden bahsedilmesini sevmiyorlard. (svire ile ayn) 2. Trkiye'de insanlar ne zaman lmden bahsedecek olsalar, soyut bir lm fikrinden ziyade, somut llerden konuuyorlard. (svire'den ksmen farkl) 3. Trkiye'de insanlar, lm soyutlatramyordu. (svire'den epey farkl) Oysa sakinlerinin aksine, zerre kadar rahatsz olmuyordu stanbul lm bahsinden. Her an konumaya hazrd bu konuda. Konumas da gerekmiyordu aslnda; zaten srekli i ieydi onunla. Atlmad derslerden birinde, eski alarda Bat'da delilerin gemilere bindirilip ehirlerden uzaklatrldklarn dinlemiti Sidar ilgiyle.
204

svire'deki mezarlklar, delilerin gemilerine benzetirdi: tek farkla, bu gemiler demirlemiti, bir yere gitmiyordu. Ama bir o kadar yaltlmlard ehir hayatndan. nsan istedii zaman mezarlklar ziyarete gidebiliyor ama mezarlar asla gemilerinden kp, ehre karmyorlard. Oysa stanbul, ya gemilerini mezarlarna tahsis etmeyi unutmu, ya da mezarlar gemilerinden kap, balarnda kavuklar, kollarnda mermer talaryla ehrin sokaklarna dalmlard. Her yerdeydiler. Rzgrla salan iek tohumlar gibi, ehrin drt bir yanna dalmlard. Haftann belli gnleri pazar kurulan meydanlarda, alveri merkezlerinin ortasnda, ilek ke balarnda, sapa sokaklarda, ocuklann top oynad arsalarda, denize nazr yamalarda, kmas bela yokularda, tekke avlularnda, duvar kenarlarnda, merdiven diplerinde, olur olmadk yerlerde pat diye insann karsna kveriyorlard bir trbe, mezarlk ya da apartmanlar arasna skm be-on kabir suretinde. nsanlar, ellerinde alveri torbalar, pazar fileleri, okul antalar, evrak dosyalar, bebek arabalar... ile kotura kotura, aheste revan, bara ara, de kalka geiyorlard yanlarndan. llerle canllar birlikte ikamet ediyordu bu ehirde. Bylece, on yl aradan sonra stanbul'daki ilk senesini durmadan mezar ve mezarlk gezerek geirdi. Srf bu niyetle saatlerce muhtelif semtlerde dolat olduu gibi, baka bir i iin koutururken beklenmedik biimde karsna kan bir mezarla dald ya da bir kabirin yanbanda solukland da oluyordu. Hemen hemen hepsinin etraf yksek duvarlarla evrili ve kaplar belli gnler dnda kapal olduundan, gayrimslim mezarlklarn gezmek, Mslmanlarnkini gezmekten daha zordu. Bir gn, bir Rum kilisesinin bahesinde bir mezar tandaki salm nar taneleri kabartmasnn ne anlama geldiini ve altnda ne yazdn sormaya kalktnda, kilisenin babayani bekisi umutsuzca kafasn sallad iki yana. Tek kelime Rumca okuyamyordu. Zaten Rum deil, Gregoryen Ermeniydi; senelerdir hafta ii bu kilisede grev yapp, ayin gnlerinde kendi kilisesine gidiyordu. O gnden sonra Sidar, Rum mezarlklarnda grd herkesi Rum, keza Yahudilerinkinde grd herkesi Yahudi ya da Sryanilerinkinde grdklerini hepten Sryani.... sanmaktan vazgeti. Duvarlar alak, kaplar daima ak olan Mslman mezarlk205

larn gezmek daha kolayd. Bunlarn ou, hayli bakmszd. Sanlann aksine, fani olan Mslmanlarn yaam deil, mezarlklaryd sanki. Bilhassa yakn dnemlere ait olanlar, her an ayaklanp baka bir yere gecekmi izlenimi veriyordu. Buralarda gezerken eit eit, cins cins insanla karlamt imdiye kadar. Kaba saba bekiler, para karl mezarlann banda Kuran okuyan hocalar, ellerinde ibriklerle ziyaretilerin peine taklp, mezarlanna su dkerek para koparmaya alan pasakl ocuklar, piknik yapmaya gelir gibi dolu dolu sepetlerle oluk ocuk gelenler, bir balanna saatlerce tevekkle dalanlar, geceleri yaknlarda demlenen ayyalar, kalabaln olduu her yerde bitiveren yankesiciler, cinciler ve onlar takip eden gen, yal, kentli, kyl kadnlar... Zamanla bir ayrm yapmay renmiti. Mslman mezarlklarnn daimi ziyaretileri iki gruba ayrlyordu: iz brakmaya gelenler ve iz srmeye gelenler. z brakmaya gidenler, yaknlarnn mezarlarn belli aralklarla ziyaret edip, dualann, ibrik dolusu sularn, ieklerini ve gzyalarn brakarak buradan ayrlanlard. Bunlar, dierlerine gre daha zararsz, kendi halinde insanlard. z srmeye gelenler ise pek tekin olmuyordu. alnacak eya, yolunacak kaz, yaplacak by, toplanacak alamet iin, yani mezarlklardan bir eyler alabilmek iin buralara geliyor, almadan da gitmiyorlard. Mezarlklardan bir meslek, para, itibar ya da gemi edinenler bu gruba dahildi. Tm cinciler, meczuplar, hrszlar... ve birde Kanadal jinekologlar. Trk anneannesinin mezarn arayan Kanadal jinekolog ve onun ne Trkler, ne de Trkiye hakknda ila iin olsun bir gdm bilgiye sahip grnen gleryzl eiyle, Mslman mezarlklarndan birinde tanmt. Gen ift genie mezarlkta, onlardan daha hevesli mezarlk bekisiyle beraber saatlerce fr dndkten sonra anslarn yaknlardaki bir baka mezarlkta denemek zere oradan ayrlrken, Sidar dayanamayp niin byle bir ie kalktklarn sormutu. "Doacak ocuklanma verecek bir soyaacm olsun diye," demiti gen adam gzleri parlayarak. Kans da soyaac denilen eyi ellerinde tutuyormuasma, parmaklann gsnn zerinde yumuack kavuturup, dal dal yukarya uzatarak glmsemiti. Uzun yllar boyunca evlerinde, salondaki caml dolapta duran ve yurt dna kaarken yanlarna aldklan birka para eyadan biri
206

olan, aa eklindeki pirin fotoraf erevesini anmsamt Sidar. Aacn be ayn dalma, ikierden toplam on adet fotoraf aslyordu; erik byklnde, yuvarlak ereveler iinde. Annesi buraya, kendi annesiyle babasndan balayarak aile fertlerinin fotoraflarn asmann ho olacana inanmt bir kere. Ancak bu ekilde toplam onu bulamadklarndan, kardelerinin ailelerine uzand takdirde de bu sayy kat kat atklarndan, tm ereveleri tam tamna doldurmak bir mesele olmu; en sonunda, eksik kalan iki ereveye kuzenler iinde ok sevilen iki tanesinin fotoraflar eklenerek mesele hallolmutu. ereveler son derece kk olduundan, her bir fotoraf, geriye sadece ufack bir kafa kalacak biimde dikkatlice kesmek gerekmiti. Vakvak aacnn, koparlr koparlmaz lklar atarak ryen mey valar gibi, o pirin erevelikte yllarca sallanmt aile fertlerinin kafalar. Sizinle ayn kandan gelmiyorum. Aranzda domu olmam sadece bir tesadf. inizdeki lm korkusunu pplayabilmek iin dourduunuz ocuklardan biriyim. Gene de lmden kaamadnz grnce, yenisini yapmak zere kaderine terk ettiiniz ocuklardan biri. Yerlere sayorum tohumlarm. Kimseyi dllemek istemiyorum. Tesadfen balayan mrleri tesadfen sonlandrmamann yegne yolu olduu iin, sizi deil, intihar kutsuyorum. lm merak yznden iittii azarlara yenileri eklenmiti stanbul'da. Grd mezarlar hakknda bilgi edinmek ya da dardan ulalamayan trbelere nasl girebileceini renmek iin fikir dant insanlar, sorularna cevap vermek yerine, Fatiha okumasn sylyorlard hemen her seferinde. Anlalmadn zannedip soruyu tekrarlamas, ald cevabn eddelenmesinden baka bir ie yaramyordu. Okumuyordu o da Fatiha. Zaten nasl okunacam da bilmiyordu. slamiyet ile ilgili pek fazla bir ey bilmedii gibi, renmeye de niyeti yoktu. ntihan yasaklamaya devam ettikleri mddete, hibir dinin ondan itaat beklemeye hakk olduunu sanmyordu. Gene de dnd kadar cahil deildi slamiyet konusunda. Bazen, baz eyleri bildiini fark ediyordu; bildiini bilmedii eyleri. nk rzgra kar yoku aa hzla giden bir bisikletli gibi207

dir bellek. stese de istemese de, zerine tutunur, azndan ieri girer, salarna karr, tenine yapr rzgrn tad envai eit bilgi. Blk prk dualar, slamiyet'in artlar, peygamberin hayatndan kesitler... tm bunlar yarm yamalak da olsa biliyordu ite. ocukken unutulan dilin asla unutulmadn sylerlerdi. Bundan emin deildi Sidar. Ama ocukken renilen dinin asla unutulmadn iddia edebilirdi rahatlkla. Mezarlk gezerken, Gaba'y kapda brakmak zorunda kalyordu. Dndnde ya horul horul uyurken ya da bekilerin elinden simit yerken buluyordu onu. Hem paraszlktan, hem de Gaba'y almaya raz otobs, minibs ya da taksi ofrleri bulmak kabil olmadndan, yryerek dnyorlard evlerine. Bakalarnn evine gitmedikleri gibi, bakalar da onlara gelmiyordu. Ama bir kere, sadece bir kere, bir ziyareti arlamlard evlerinde. Hem de bir dii... Sidar stiklal Caddesine alan barlardan birinde tanmt onunla. Yeni edindii bir arkadann arkadann arkadayd. Bakr rengi salar dnda iki adet dikkat ekici zellii vard kzn: gzleri ve snger gibi bira imesi. Bar kapandnda, herkes birbirine veda ederken, o da Sidar'n peinden gelmiti kendiliinden. Evi grdnde, anlk bir aknlk gemiti yznden. Yabanc birinin evine gidildiinde, oradaki eyalara bakarak, eyalardan konuarak, eyalar araya sokarak misafir ile evsahibi arasnda kurulan yaknl yakalamak iin ortal hzla tarayan baklar, elibo dnmlerdi yuvalarna. Neyse ki Gaba vard. Kzn, antasndan kard fndkl gofreti ona doru uzatmasyla, bir ty gibi yuvarlana yuvarlana aralarna girmesi bir olmutu Gaba'nn. Krntlar uzun, prtkl, pembe diliyle son bir kez daha yaladktan sonra, minnetini gstermek zere sevinle atlamt bonkr misafirinin zerine. Tpk iriyar insanlar gibi, sevgisini da vurmann daha ince yntemlerinden habersizdi o da. Takip eden bir saat boyunca, ikisi alt alta, st ste yuvarlanp durmulard yerlerde. Sidar btn bu zaman zarfnda bir kenara ekilip, kzn itiip kakrken syrlan tirtnn altndan kan gbeini honutlukla, Gaba'nn bu beklenmedik canlln ise honutsuzlukla seyretmiti. Sonra birden, gz koyduklar kadnn kendilerine deil de bir Jayvana alaka gstermesi karsnda fkeden lgna dnen
208

Binbirgece Masallar erkekleri gibi yerinden frlayarak aralarna dalm ve kendine doru ekmiti kz. Tpk gbei gibi, gsleri de stbeyazd. rpererek titreiyorlard plrken. Daha az evvel, hoplaya zplaya doruklannda dolat mutluluktan, tepetaklak yuvarlanvermiti Gaba banyoya kapatldnda. Ne var ki banyo kapsnn srgs tutuk, kilidi de krk olduundan, kolu indirerek dar kmay baarmt her seferinde. Sidar kan ter iinde kanc kez srkleye srkleye, onu ieri tktktan sonra, bir ucunu salonun tam ortasndan geen kaln boruya balad iple kapnn kolunu sabitlemeyi akl etmiti. Bo yere debelenip durmutu Gaba ieride. Bir sre sonra akn havlamalar, kzgn hrltlara, en nihayetinde de bitmez tkenmez bir ulumaya dnmt. svire'den bindii trende bile bu kadar ok patrt koparmamt. O banyoda barrken, kz da salondan zntsne itirak ettii iin, Sidar hibir ey anlamamt sevimelerinden. di bir esriklikle kalkmt kzn zerinden. pi zdklerinde, demindenberi kapy trmalayan kendisi deilmi gibi, klozetin yannda kprtsz, kaytsz yatmay srdrmt Gaba. Ksmt. O gn ve ertesi ve daha ertesi gn boyunca da hep ks kalmt. Sidar onu bir an bile yalnz brakmam, elektrik faturasn demek iin bir kenara ayrd paray gzden karp, en sevdii yiyecekleri tamt eve. Hibirini yememiti. Burun deliklerini isteksizce ap kapayarak, nne konan etlerin, peynirlerin, sucuklarn etrafnda yle bir dolam ve szgn gzlerini devire devire gidip gene klozetin yanna uzanmt. Ancak gn sonra, su faturasnn yarsn gtren kzarm tavan etinin kokusunu aldnda az biraz dnebilmiti eski haline. Sidar, mestiaver iltifatlar dinlercesine, sevinle karlamt kpeinin aprtlarn. Bu gn boyunca onu kaybetmekten yle korkmutu ki, bir daha bu eve kz mz sokmamaya karar vermiti. Sokmamt da. Zaten srdrd hayata hi uygun dmyordu ak mek ilikilerine bulamak; ba mamur bir hayat gerekliydi bunun iin, zaman ve enerji ve para gerekliydi. Paras yoktu. Enerjisi kstlyd. Zamana gelince, o da giderek azalyordu. lmle ilgili saplantlarndan kurtulmak iin, ikinin okluundan sfrn hiliine ulaarak ember tamamlayan 2002 senesi olduka uygun
209

bir zaman ve 18. yzyl Lizbon'u gibi buram buram lm kokan deprem ehri stanbul da en uygun meknd. Kafasnn iinde, tam da salonun ortasndan geen kirli san boruya arpp durduu yerde, gnbegn semiren habis bir tmr gibi fkesini tayan Sidar, yaknda lmeye hazrlanyordu.

210

9 NUMARA: HJYEN TJEN LE SU

Ev temizlikleri ikiye ayrlr: dnden gelip yanna gidenler ve ne dn, ne yarn olanlar. Gerek sebepleri, gerek tesirleri itibariyle birbirlerinden ylesine ayrdr ki bunlar, birinin olduu yerde tekinin esamesi bile okunmaz. Dolaysyla, ev temizlii yapan kadnlar da ikiye ayrlr: dnden gelip yanna giden gelenekiler ve ne dn, ne yarn olan radikaller. Dnden gelip yanna giden gelenekiler, evlerini temizlerken, bunun ilk olmadnn da bilincindedirler, son olmayacann da. Zira imdi yaplan temizlik, dzenli aralklarla aksaksz ilerleyen uzunca bir zincirin mhim ama bir o kadar sradan bir halkasdr. Daha bir hafta (ya da on be gn) nce yaplmtr en son temizlik ve bundan bir hafta (ya da on be gn) sonra gene yaplacaktr. Bylelikle her temizlik gn, bir ncekinin aa yukan ayns ve dmez kalkmaz bir rutinin parasdr. Hep ayn ekilde balanr, ayn ekilde tamamlanr: nce camlar silinir, kilimler rplr/ derken hep ayn odadan balanarak srayla yerler sprlr/ ncelikler deitirilmeden alnr eyalann tozlar/ mutfaa muhakkak itina gsterilir/ aa yukan hep ayn saatlerde ay ve yemek molalar verilir/ son aamada, kovadaki suyu yinelemek, deterjanlar deitirmek, ykanan amarlar asp bakalann makineye atmak gibi eitli vesilelerle sabahtan beri srekli girilip klan banyonun da elden geirilmesiyle, temizlik tamamlanr. Hangi aamadan sonra neyin gelecei nceden bilinir, nk her ey her zaman naslsa gene yledir. Geleneki kadnlann gemile balantlan ne denli skysa, gelecee itimadlan da bir o kadar kallavi olduundan, kalan noksanlan bir sonraki temizlik gnne brakmakta beis yoktur. Diyelim ki avizelerin pullan parlatlamam ya da araflar kolalanamam bu seferki temizlikte. Ziyan yok, gelecek sefer telafi edilir.
211

Geleneki kadnlarn temizlikleri, evin dzenini korumak adna yaplan bir faaliyet deil, dzenin ta kendisidir. Ne dn, ne yarn olan radikallere gelince, sayca ok daha az, kafaca ok daha savruk olan bu kadnlarn nazarnda her temizlik, mutlak ve emsalsizdir. Bundan daha on be gn, ya da bir hafta, hatta bir gn nce temizlik yapm olsalar bile, bunun zerrece nemi yoktur. Hayatlarnn haritasnda iki ayr temizlik gnn birbirine balayan tek bir asma kpr dahi bulunmadndan, gemiin temizlii gemite kalmtr. Bu sebepten, sanki daha nce hi temizlenmemiesine temizlerler evlerini. Yanm asrdr, iinde cinlerden baka kimseciklerin barnmad, kokumu, rm, kasavet kovuuna dnm bir izbeyi, bunca zaman sonra ilk defa temizleyip yaanlr hale getirmekle ykmlymesine koyulurlar ie. Temizlik yapmaya tam olarak ne zaman ve hangi noktadan kalkacaklarn kestirmek gtr nk her an, herhangi bir ey onlar harekete geirebilir: elektrik dmesinin kenarna yapm bir kavun ekirdei, perdelerin zerindeki is, lavabonun etrafndaki kire izleri, masa rtsne bulam yemek ya, bardan dibinde unutulup kf balam bir sv, yerde kurumu bir amur paras... dzdnn dzd herhangi bir ayrnt, radikalleri durduk yerde topyekn temizlik yapmaya tevik edebilir. Nereden balayp, nasl ilerleyecekleri belli olmadndan, bunu kendileri bile bilmediinden, tm temizlik faaliyetleri birbirinden farkldr. Aslnda temizlie kalkmak gibi bir dnce dahi olmayabilir ilk anda kafalarnda. Barda ykarken tm mutfa, lavaboyu ovarken tm banyoyu, elektrik dmesini silerken tm evi temizlerken bulabilirler kendilerini. ncesiz olduu gibi, sonraszdr temizlikleri. Hibir ey yarna havale edilmez, edilemez. Gelenekiler iin her ev temizlii bir, radikaller iinse biriciktir. Radikal kadnlarn temizlikleri, bir dzen salamak yle dursun, evlerinde hkm sren dzensizliin balca sebebidir. Hijyen Tijen radikallerdendi. Belki teden beri byleydi ama son senedir radikallii etrafndakilere kayg verecek boyutlara ulamt. Olur olmadk zamanlarda, tek bana ya da bir gndeliki kadnn yardmyla, evin altn stne getirebildii gibi, bazen de tam tersine, bir tek tavann kulpuna skvermi ya tortularn kazma212

ya btn gnn hasredebiliyordu. Leke ya da pas, toz ya da is, artk ya da krnt, kf ya da pislik... bunlardan hibirini grmeye tahamml yoktu. Son zamanlarda, herhangi bir cismi yeterince pak bulmadnda ya da temizleyemeyecei hissine kapldnda, cam ap aa atmak gibi bir huy edinmiti. Kirliliin mikrobik bir istila olduuna inandndan, byle fevri anlarda esas kurtulmak istedii, att cisimler deil, onlardan yaylan mikroplard aslnda. Minnack bir kir, olduu yerde durmuyor, dakikada e bee katlanarak oalan mikroplar retiyordu. O da derhal atyordu bu mikrop kovann evinin dna. Sadece Bonbon Palas sakinlerinin deil, civardan geen ilgili ilgisiz pek ok insann da Hijyen Tijen'in temizlik takntsndan haberdar olmasnn sebebi, onun pencereden bir eyler savurduu anlardan birine denk gelmi olmalaryd. Dibi tutmu bir tencereyi atmt ilk; btn gn telle ovduu halde, bembeyaz pilava ihanet eden zifiri yank izlerini asla tam o l a r a k karamayaca hissiyle baedemeyeceini anladnda. Eski bir kilimi atmt daha sonra; saatlerce rpt halde saaklarndaki tozlardan bir trl kurtulamad endiesine kapldnda. amar makinesinden kardnda yeterince temiz bulmad, defalarca ykadktan sonra hl temizliinden kuku duyduu giysileri att da ok olmutu. Ne var ki, tpk temizlik yap gibi, bu hareketi de tutarllktan yoksundu. Bir cismi frlattktan sonra tamamen unutup, bahede kaderine terk edebildii gibi, derin bir pimanlkla geri istedii de oluyordu. Yaklak drt aydr 9 numaral daireden dar hemen hemen hi kmadndan, byle durumlarda aa inmek kzna, kocasna veya o aralar gndelie kim geliyorsa, ona dyordu. ' Dilinden anlayp temposuna dayanabilecek tek kii vard: Meryem. Ancak bu ikisinin arasnda gelgitli bir iliki sryordu nicedir. Hijyen Tijen, ne yapar ne eder, nne ylan tepeleme ie bana msn demedii halde, grd muamele konusunda son derece hassas olan Meryem'i aksi laflar ya da olmadk kaprislerle kstrrd. O gidince, pepee baka gndelikiler tutar ama her gelen bir ncekini mumla arattndan, bir mddet sonra yana yakla Meryem'in peine der; derken, hem rica minnetle, hem de cretini ykseltmek suretiyle gnln kazanmay baarr ve her ey silbatan cereyan ederdi. Bu amaz tekerrr yaknlarda bir kez daha ya213

anm, sonunda Meryem gene atekes imzalamt. Barmlard barmasna da, en gvendii temizlik neferinin ilerleyen hamilelii kayg veriyordu Hijyen Tijen'e. ok deil en fazla birka hafta sonra ii brakmas gerekecekti besbelli. Ama Bonbon Palas' saran ekimtrak p kokusu, Meryem'siz kalmaktan daha ok kayglandryordu Hijyen Tijen'i. Dayanamyordu bu kokuya. Yllar evvel anne babasn dinlemeyip imdiki eiyle evlendii, bu yzden hem hatn saylr bir mirastan, hem de o ana kadar alt refahtan tamamen mahrum kald iin bylesine derin bir pimanlk duyduu olmamt imdiye dein. p kokusuyla beraber mutsuzluu da artyordu gnbegn. Sabahlan gzlerini ap da kokuyu aldnda kusacak gibi oluyor, koup pata kte tm pencereleri ayor, bu arada aadan geenlerde gene yukandan bir eyler yaaca zannn uyandnyor, ama pencerelerin ak durmasnn ierideki kokuyu azaltp azaltmadn bir trl anlamayadndan, hepsini gene grltyle kapyor ve bu hareketleri gn iinde en az on kez tekrarlyordu. Hijyen Tijen'in p kokusu yznden son zamanlarda alabildiine gerilen sinirleri, okul ynetiminin gnderdii mektubu okuduu an tel tel kopmutu. Mektubu kaleme alan retmen, teki ocuklann iyilii iin, Sunun bitlerinden arndndan emin olununcaya dein okula gnderilmemesini rica ediyordu. O gn bugndr amar makinesi durmakszn alyor, kn kyafetleri keskin kokulu amar suyunda bekletiliyor, evde hummal bir temizlik sryordu. Gzle grlemeyecek kadar ufak ve alabildiine dourgan bir dmana kar, onlarca cephede sava veriyordu hijyenin neferleri. Onlar da yzlerceydiler ve her yerdeydiler. Her biri ayn bir noktada mevzilenmiti: camlar iin ayn, metaller iin ayn, tahtalar iin ayn, mermerler iin ayr, fayanslar iin ayr ve kimisi pskrtlen, kimisi damlatlan, kimisi kurumaya braklan temizleyiciler; tuvalet iin ayn, lavabo iin ayn, kvet iin ayn fralar; kire skcler, pas skcler, leke skcler; parke cilas, gm parlatcs, lavabo ac, tuvalet pompas; hortumuna akarlar iin ayn, tozlar iin ayn, perdeler koltuklar hallar keler iin ayn balklar taklan elektrikli sprge, hava filtresi, grgr, paspas, fara, kova, fra, sert yzeyler iin baka, hassas yzeyler iin baka bulak sn214

gerleri ve telleri; am, limon, leylak ve okyanus adalar kokulu deterjanlar; genzi yakan dezenfektanlar; yer bezleri, duvar bezleri, toz bezleri; naftalin tabletleri, lavanta yastklar, takm elbise torbalan, sabun paracklan... eczaneden alnma zel ampuanlarla omuz omuza teyakkuza gemi, drt bir koldan savunuyorlard Bonbon Palas'n 9 numaral dairesini bitlere kar.

215

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

"Hadi dede, n'ooolur," diye tekrarlad, 7,5-Yandaki, gzucuyla kardelerine bakarak. Dier iki ocuk, televizyonun dibine kadar sokulmu- izledikleri program yaklak on dakika nce sona ermi olmasna ramen gbeine gl goncas dvmesi oturtmu fkrdak sunucunun geride brakt boluktan hl kopamamlard. Fakat Hac Hac byk torununun talebini, ocuklarn ortak arzusu addederek, "e peki balk Sleyman' anlataym o zaman," dedi says yllardr deimeyen drt kitabndan ikincisi olan zahl Rya Tabirleri'm kenara kaldrrken. "Vaktiyle, Osmanl devrinde, Zeytinburnu'nda bir kulbede Sleyman isminde bir balk yaann. O kadar yoksulmu ki ryasnda bile eline para dememi. Ama altn gibi bir kalbi varm Etliye stlye karmadan, karncay bile incitmeden kendi halinde yaayp gidermi. O zamanlar Osmanl'nn en meymenetsiz gnleri. Kadnlar Saltanat denen bir devirmi ki bu, ivisi km memleketin. Haremdeki cariyeler, her gn bin trl dolap eviriyor herkesin kuyusunu kazyorlarm. Bir sr gnahsz insan bodurulmu bu yzden. Bodurduklar masumlar sarayn pencerelerinden denize alyorlarm. Cesetler gnlerce suyun iinde ier, bazen de balklarn alarna taklrm." 6,5-Yandaki, az evvel izledii cvl cvl sabah programnn ardndan, dedesinin anlatt masaln halet-i ruhiyesine ayak uyduramamann aknlyla yutkundu. Onun hemen yannda duran kk kz ban nne emi, alt dudan sarktm; krmz ojeli parmaklarn kucanda kavuturup ta kesilmiti. "Bizim balk Sleyman da bir gece bala km. Bir sr balk taklm ana. Ama yle yufka yrekliymi ki, kyamayp hep216

sini suya brakm gene." "yle balk m olur?" dedi 7,5-Yandaki. "Sleyman eli bo kulbesine geri dnyormu," diye devam etti bu sabah onunla takmaya hi niyetli olmayan Hac Hac. "Fakat birdenbire suyun stnde beyaz bir knt fark etmi. Geceymi, karanlkm ama ay varm. Yaklam yaklam, bir de bakm ki suyun zerinde bir ceset yzyor. Baka balklar olsa, kendi haline brakrlarm balklara yem olsun diye ama Sleyman kyamam. Kreiyle uraa uraa kaya alm cesedi. stndeki rty am. Bir de ne grsn. Gzeller gzeli, gencecik bir kadn. ki memesinin tam ortasnda bir haner saplym. Ama yzne baknca sanrsn ki canl. yle tatl glmsyormu ki, sanki hi kzmam, gocunmam katillerine. Dudaklar kiraz, kirpikleri ok, burnu hokka, salar desen byle ylan gibi kvr kvr ta topuklarna kadar. Bizim balk Sleyman doyamam bu gzellii seyretmeye." Telefonun sesiyle blnd szleri. Gn getike biraz daha ie doru bklen elleriyle ahizeyi kavrad 7,5-Yandaki. Evet, kahvaltlarn bitirmilerdi. Hayr, yaramazlk yapmyorlard. Evet, televizyon seyrediyorlard. Hayr, dede masal anlatmyordu. Hayr, gaz amyorlard. Hayr, evi datmyorlard. Hayr, balkondan sarkmyorlard. Hayr, atele oynamyorlard. Hayr, yatak odasna girmiyorlard. Vallahi, masal anlatmyordu. Birden sustu. Bugn annesinin iine kurt dm olmalyd ki, steliyordu: "Deden masal anlatyorsa, 'hava scak' de yeter. Ben anlarm". 7,5-Yandaki, dnp dikkatle bakt, dikkatle kendisine bakmakta olan yal adama. Ve gzlerini, onun gzlerinden ayrmadan tane tane cevap verdi: "Hayr anneciim, hava scak deil." Ahizeyi yerine koydu. Birka saniye bekleyip oynad oyunun tadn kardktan sonra, bymesi engellenemeyen koca kafasn belli belirsiz bir tebessmle arkaya atarak "hadi dede, devam et," dedi. Ama bu kez, bir ricada bulunmaktan ziyade, icazet verircesine st perdeden kmt sesi. "Balk Sleyman bu fsunkr dilberin cesedini tekrar denize brakmaya raz olamam," diye devam etti, byk torununun merhametine snmann skntsn zerinden atmaya alan Hac Hac. "Alm kulbesine gtrm onu. Sabaha kadar seyretmi. Kah217

rolmu zntden. afak skerken, derince bir mezar kazm bahesine. Hi ayrlmak istemiyormu ondan ama yapacak bir ey yokmu. ller yerin altnda, diriler yerin stnde. Rz- maherde toplanana kadar bu byle." "Gmmese olmaz m?" diye mrldand 5,5-Yandaki. "Olmaz," diye atld 7,5-Yandaki. "Gmmezsen kokar. yle kt kokar ki, duramazsn." "Buras da kt kokuyor ama," dedi beriki alt dudan daha da sarktarak. "Belki burada da bir ceset vardr. Dolab ap baktn m hi?" "Ceset meset yok," diye grledi Hac Hac byk torununa kzgnlkla bakarak. "p kokuyor sadece. Btn mahalle pn bizim baheye atarsa, olaca bu! Ama ynetici olarak elbet bir zm bulacam buna. Sen meraklanma." Kk kz kucana oturtup, salann okad. "Hem bak dinle, zaten masaldaki gzel kadn da lmemi ki. Balk Sleyman onu topraa gmmeden nce, gsndeki haneri karaym demi. Ama haneri karmasyla, ah etmi kadn. Meer lmemimi. Haner sadece kemie kadar gelmi. Kalbine varmam." Bu beklenmedik aklamada teselli bulmaya alarak, akrn akn glmsedi 5,5-Yandaki. Bzlp, yapverdi dedesinin kucana. Bir de byk abisinin baklarn zerinde hissetmese, daha rahat edecekti. "Ne vakit leceimiz hepimizin alnnda yazl. Kaderinde yazl deilse, gsne haner de saplasalar lmezsin. Kadncaz canlannca, bir yudum su istemi balk Sleyman'dan. Sonra da balam anlatmaya. Meer saraydaki cariyelerden biriymi. Padiah en ok onu beenirmi. teki cariyeler kskanlklarndan atr atr atlarm. Yrekleri fesatla dolduundan, bu masum gnahsz ldrmeyi kafalarna koymular. Harem aalarn da yanlarna alp, kanl haneri kadncazn ak gsne saplayvermiler. Biare kadn iki gz iki eme anlatm bunlar. Sonra da demi ki: 'Beni tekrar saraya gtrrsen, padiahmz efendimiz seni muhakkak il il altnla dllendirir.' Bunlar iitince bizim balk Sleyman' bir dncedir alm. Altn maltn istedii yokmu. Sevdalanvermi meer. O gece bu gzel cariye, kulbede, onun yatanda uyumu.
218

Ama balk Sleyman darda, kaynda uyumu. Gecenin bir vaktinde eytan gelmi yoklam. 'Gtrme kadn,' demi, 'byle gzel kadn geri gtrlr m? Senin olsun. Burada kalr, amarn ykar, yemeini yapar, karn olur.' Aynen byle demi eytan." Hac Hac, kendilerini kahramann yerine koyup, vicdan muhasebesi yapmalarn beklercesine torunlarn inceledi sessizce. Ne var ki, suratndaki srnak tebessme baklrsa 6,5-Yandaki'nin akl, masaln ahlaki boyutundan ziyade, cinsellik vaat eden ksmlarna taklmt. 5,5-Yandaki'ne gelince, her gn rendii yeni kelimeleri iine koyduu cicili bicili dilbilgisi antasnda, dierlerinden ayn bir yerde, ttl bir czdanda biriktirdii ve hepsinin de meali cin olan kelimelerin arasna bir yenisi eklemekle meguld o esnada: cariye. Geriye 7,5-Yandaki kalyordu gene. Dedesinin baklan kendisine evrilince, mstehzi bir ifadeyle fsldad: "Tabii ki geri gtrmemi." "Tabii ki gtrm," dedi Hac Hac. "Kendi elleriyle teslim etmi saraya. Padiah ok sevinmi. 'Dile benden ne dilersen' demi. Ama hibir ey dilememi balk Sleyman. Giderken nasl yoksulsa, gene yle yoksul km sarayn kapsndan." Anlk bir sessizlik oldu. Masaln bittiini anlayan 6,5-Yandaki, "acktm," diye bararak ayaa frlad. ttl czdann kapatp, dedesinin kucandan atlad 5,5-Yandaki: "nce Osman, nce Osman!" Yemek ksk atete snrken, evdeki tm araflan, yastklan ve pikeleri birer birer salonun ortasna yarak adrlann yapmaya giritiler. Bir tek 7,5-Yandaki, bir tek o, istifini bozmadan oturmay srdrd. Eline bir izgi roman alm, ilgiyle okur gibiydi. Ama kafasndaki bymeye ayak uyduramadka klp kslan yosun yeili gzleri, sayfalann zerinden kayarak, dedesiyle kardelerinin zerine sabitlenmiti. Her geen gn, onlardan biraz daha nefret ediyordu.

219

G>!

7 NUMARA: B E N

Bugn balkonumu karncalar bast. Ya da balkonumu karncalarn bastn bugn fark ettim. Hi durmuyorlar. Kendilerinden baka kimsenin duymad komutlara ayak uydurarak, muntazam kahverengi eritler halinde, duvar dibindeki karanlk oyuk ile yarsn sehpann zerinde unuttuum sucuklu tostun krntlar arasnda gidip geliyorlar. Nereden ktklarn, nc kata kadar nasl ulatklarn anlayamyorum. Cins cins bcek kaynyor bu apartman. Akamlar balkonda ierken, bana elik ediyorlar. Babamn ahi herhalde; ya ahi, ya da genleri. Onun gibi deil de, kendim gibi itiimi dndm gnlerde, babamn hayattaki en byk sorununun imeyi bilmemek olduuna inanrdm. Kendim gibi deil de, onun gibi itiimi fark ettiimden beri, esas sorunun imeyi deil, durmay bilmemek olduunu dnyorum. Duramyordu, bu kadar basit. Her eyden nce, nerede durmas gerektiini gremiyordu; grdnde ise, bunu umursamayacak kadar sapm oluyordu gzerghndan. Gaz krkleyip son srat gidiyordu kadehi eline alr almaz. Yol kenarnda bir tabela aryordu ok gemeden kan anana dnen gzleri. Ak bir iaret, somut bir ikaz: "10 metre ilerisi mcr, yavala!" ya da "kaygan zemin! keskin viraj! eimli yol!" Birinin kp onu uyarmasna, nasl grndn sylemesine ihtiyac vard. Bunu yapsak yapsak biz yapabilirdik. En yaknlarydk. Tek yaknlarydk. Ama hi denemedik. Annem de, ben de, her akam onunla birlikte masada yerimizi alr; tabamza mezeler doldurur, elma soyar, portakal dorar, kabuklardan fenerler yapar ve olacaklarn olmasn beklerdik. Annem, ierken babama kesinlikle karlmamas gerektiine kendini de inandrmt, beni de. ekiniyordu ondan ve haklyd ekinmekte. Ama meselenin bu kadarla kalmadnn, daha o zamanlar bile farkndaydm. Babamn d220

ne tanklk etmekten ac ektii kadar, haz da alyordu inceden inceden. di bir keyif duyuyordu onun gndzleri bir an bile yitirmedii heybeti, akamlar iki masasnda kuru kuru bozdurup harcadn grmekten... Bu yzden kuruyordu o birbirinden leziz mezelerle, itah ac yemeklerle donatlm rak masalarn. stelik her akam... On iki sene boyunca hemen her akam... Fazlayd nk babam. Fazla yakkl, fazla mahir, fazla bilgi, fazla girift, fazla hodbin, fazla gafil, fazla delimen... fazlayd anneme ve bana; fazlayd oturduumuz lojmanlara, grev yapt orduya, tayin olduu kasabalara, iyiletiremedii hayvanlara... yaad hayata fazlayd fazlasyla. Onu sevdiim herhangi bir dnem olup olmadndan emin deilim ama bir vakitler onunla gurur duyduumu hatrlyorum. Onunla gurur duyuyordum nk uzun boyluydu. Yakklyd, hem de ok. O dnemlerde ingeneler tarafndan karlp bytlen ocuklar hakknda onlarca hikye dolard dilden dile. Babam da kkken birilerinin karp, aramza kattn dnrdm hep. Kimseye benzemiyordu nk. Kumral, orta boylu, glleri birbirlerininkini andran, kzdklarnda gzlerini karan, en lgn anlarnda bile zerlerinden snrllk akan, sabrl, sradan ve sakngan kadn ve erkek topluluklarnn arasnda, kaplara smayan boyu, gnein altnda yakc bir sarya brnen salar, hznlendiinde koyulaan ve her zaman insann yzne hesap sorarcasna dosdoru bakan kahverengi, delici gzleri, bir utan bir uca yalpalayan mizac, srsne bereket hezeyanlar, gnah hnesinde gnbegn kabaran hatalar ve vartalanyla bizim gibi deil, bizden deildi. Eer babam bu kadar yakkl olmasayd, bylesine din ve kendinden emin, muhtemelen daha rahat ederdi annem. Nian fotoraflarnda, yakasna kocaman, yapma bir manolya ilitirilmi tire nian elbisesi iinde, onun koluna girmi glmserken bile baklarn glgeleyen, mutluluunu rseleyen o kem tedirginlik, aradan geen yllar iinde bileylenmezdi bylesine. Zamann iki yzllnden nefret etmi olmal. nce ben, sonra kardeim, derken pepee iki dk, ardndan o ok istedii, marta marta bytt, en nihayetinde tpatp kendine benzettii kz ocuu... Vaktiyle ok gzel olan kadnlarn, vaktiyle ok gzel olduklarn yan mah221

cup yan marur dile getirilerinde ve sylediklerini inandnc klmak iin ap her seferinde ayn genlik fotoraflarn gsterilerinde ackl bir yan bulmuumdur hep. Daha da ackl olan, ayn fotoraftan ocuklannn her birinde, bilhassa oullannda, birer adet bulunmas ve onlann da, tm tandklanna, bilhassa sevdikleri tm kadnlara, hafif mahcup oka marur bir edayla hi olmazsa bir kere bu fotoraf gstermeleri. Bize gelince, babam yznden, yoksa onun sayesinde mi demeliyim, ne annem oynayabildi bu oyunu, ne de erkek kardeimle ben. Baka trl olsa, olabilseydi babam, genliin faniliini muhtemelen zorlanmadan iine sindirebilecekti annem; etrafndaki tm o iki- ocuklu, orta halli, ilerinde kalan ukdelerin zehiri ya baklanna ya dillerine vurmu ev hanmlan gibi. Onlar ve kocalar normaldi. Normal olmayan babamn haliydi. Evliydiler; yaamlan, ocuklan, paralan, yuvalan, hsranlar, mazileri birdi ama yllar anneme baka, babama baka trl muamele etmiti. Annem hzla ypranadursun, babam onca sene sonra bile, hl nian fotoraflanndaki gibi gen ve bir o kadar dinti. Yanbanda bir trl solup gitmeyen bir gzellik varken, gzelliinin solup gitmesini hazmedemedii iin sulayamyorum annemi. Eli kolu balanm, kendine bakt tm mercekler puslanmt. Vaktiyle ne denli gzel olduunu gstermek iin konu komuya, ee dosta sergileyebilecei fotoraflar, ondaki deiimi deil, babamdaki deimezlii aa karmaya yarayacandan, dier iki- ocuklu, orta halli, ilerinde kalan ukdelerin zehiri ya baklanna ya dillerine vurmu ev hanmlannn misafir odalannn aksine, bir tek bizim misafir odamzn grnr bir yerinde durmazd eski fotoraf albmleri. Bense o yalarda babamla gurur duyup ona yknmekle megul olduumdan, annemin kayglarnn farkna varamam olmalym uzunca bir zaman. Dalna tnediim her yeni yatan, babam izliyordum kvanla. Tpk teki askerler gibi kastl bir sertlie brnyordu ehresi niformay giydiinde. Ne var ki, tekilerin aksine, her an pelteleebilir bir sertlik, zlebilir bir kastt onunki. Gndzden veriyordu bunun ipulann. Gndzleri, sevdii iin deil de, srf ii bu olduu iin hayvanlarla uratn ispatlayabilmek istercesine donuklaan baklar, bir tay iyiletirip ayaa kal222

drdnda, yuvarland asit dolu ukurda enesi erimi bir kedinin acsn dindirdiinde, kpeklerin saldrsna uram bir gelinciin huzura ermesini saladnda, bir an iin de olsa eriyerek, duru, dokunakl bir naiflie brnrd. te o zaman, onun, her ikisi de oktan solmu, eprimekten ty ty olmu iki zt ruh halinden habire birini karp, birini giymekten duyduu bkknl sezebilirdiniz. Bu ztln nveleri, iki bal mesleinde de mevcuttu: veterinerlik ve askerlik. Gnboyu, etrafndaki kadnlarda gptayla kark hayranlk, erkeklerde ise hayranlkla kark gpta uyandran hsrevane heybetiyle oradan oraya kouturup, saa sola emirler yadrrken, bir trl iyiletiremedii bir kirpi yavrusunu tar gibi tad biri daha vard niformasnn iinde: hznn de neenin de lsn tutturamayan, lmden deli gibi korkan, ac ekmeye de ektirmeye de dayanamayan, hakszlk karsnda kolay kolay toparlanamayan, bir gn bir yerlerde fena halde uvallayacan sezen, sarsak ve sevecen, huzursuz ve gvenilmez, bedbin ve fkeli, saldrgan ve alkolik biri... Gne tepede, o da iinin banda olduu mddete, olduka baarl saylabilirdi kirpi yavrusunu gizlemekte. yle vnlesi, yle imrenilesiydi ki gndzleri, annem bile olur olmadk bahanelerle mzden birini kapt gibi ona uramay severdi. Gndzleri onun yaknnda olmak kardelerimin de, benim de houmuza giderdi. Ne yazk ki bunlar onu en az grdmz, onunla en az grndmz saatlerdi. Sonra akam olur ve hlesi parlakln, ehresi cazibesini yitirirken, babam balard bakalamaya. Annem, sebebini hibir zaman kestiremediim bir iblm yapmt kafasnda. Babam ierken, kz ve erkek kardeim ieride sessizce televizyon izleyip, erkenden uyumakla, annem ile ben de masada kalp tanklk etmekle ykmlydk. Gndzleri bile yalnzla tahamml edemeyen babamn hayatta en nefret ettii ey rak sofrasnda bir bana braklmak olduundan, kendiliinden olumu bir nbet sistemi vard annemle aramzda. lk nbet benimdi. Akam o masaya oturur oturmaz, ben de karsnda yerimi alrdm. Annem o srada sigara breklerini kzartmak, kftelerin sosunu kartrmak, hazrlamas birbirinden klfetli meze ve yemekleri kayk tabaklara yerletirip, sofraya tamakla megul olurdu. Ben, masa223

da kalr ve babamn sorularn cevaplardm. Hep ayn sorulan sorard, okula dair ve her seferinde benim cevaplarm yanda kesip kendininkileri anlatrd, yaama dair. Kzmazdm ama. Kzmazdm nk bu ilk aama babamn sohbetinin en keyifli olduu zamand. erefime kaldrd ilk kadehi yanladnda yle gle, yle hosohbet olurdu ki, daha sonra olacaklan harfiyen bilmeme ramen, ben bile kvan duyardm o an orada bulunmaktan. Sonra annem gelir, ne dndn elevermeyen bir ifadeyle babamn yanna oturur; ikisi mnltl, tekdze bir sesle gnn hayhuyundan sz etmeye balarken ben devlerimi yapmak zere ieri geer ve odamdan onlar dinlerdim. Yaklak iki-iki buuk saat sonra masaya dndmde vakit ilerlemi, annemin gzn uyku brm, sohbet oktan tkenmi olurdu. Bu nc ve son aamayd. Gzel olan her eyin hzla rd aama... Masann zerinde fldr fldr gezinen kirpi yavrusunun dikenlerine dokunduum, dikenlerinden gocunduum aama... Ben dnnce annem gnne gre, ya sylenerek evin iinde dolanmaya balar, ya alayarak kz kardeimin yanna gider ve gece onunla yatar veya sanki ortada ters giden hibir ey yokmu gibi, oynak bir ark mrldanarak bulaklar ykamaya koyulurdu. Ama ne yaparsa yapsn, bir daha masaya dnmez ve bu nc aamann sonuna kadar babama refakat etmeyi bana devrederdi. Oysa ilerinde en uzunuydu bu aama; en uzunu ve phesiz en zoru. Buz kovasndaki buzlar, iinde sigara kllerinin, ekmek knntlannn yzd lk, bulank bir suya dnm, tabakta kalan kfteler souyup kurumu, salatann ince ince kylm soanlar kokmu, kltablas azna kadar dolmu; tabaklarda kalan mezeler nefasetini, dilimlenmi kavunlar diriliini, babam heybetini oktan yitirmi olurdu bu safhada. Bunca sene sonra dndmde, karde iinde babamzn en rezil hallerine bir tek benim tanklk etmeme ramen, kt alkanhklann devralann da gene ben olmam tuhafma gidiyor. Erkek kardeim, ara sra, o da srf bulunduu ortama ayak uydurabilmek amacyla, ier ikiyi de, sigaray da. Kz kardeimse hani u asla dumanalt meknlara admn atmayan, yannda birileri sigara imeye kalktnda yaknlk derecesine gre ya mdahale ya da surat
224

eden; sarhoa ekinerek, ayyaa irenerek, berdua yolunu deitirerek bakan ve grd her sarhou ayya, her ayya da berdu zanneden kadnlardan biri oldu kt sonunda. stelik bu cerahatli huylarn olduu gibi kk kzna da aktard. Ne zaman onlarn yannda sigara yakmaya kalksam, yeenim, dmesine baslm minik bir robot gibi harekete geerek, fare ls grmesine tiksintiyle krtrd burnunu havaya dikip, ezberden bir sylev vermeye balyor sigarann zararlar zerine. Benimse nevrim dnyor, insanlarn, bilhassa ocuklarn, kendilerine ait olmayan iddialara bylesine talimli bir hrsla sarldklarn grdke. Kullanabileceim tek bir kltablas bile yok evlerinde. Salondaki atafatl ceviz dolabn iinde, envai eit kallavi iki ve her bir iki iin ayr kadeh eitlerinin yansra, ailecek gezdikleri tatil beldelerinin, yabanc ehirlerin amblemlerini tayan onlarca porselen, mermer, kristal, gm, altn kaplama, demir, tun, tahta, boncuklu, minyatrl, ebrulu, heykelimsi, oyuncams, abuk sabuk ve ok zel kltablas var da, sigaramn kln silkelemeye geldiinde i, tek bir kltablas bile yok kullanmda. Merak ediyorum. karde iinde bir ben babama benzediim iin mi annem akamlar beni kardelerimden uzak, babama yakn tuttu; yoksa tam tersine, annem beni akamlar kardelerimden uzak, babama yakn tuttuu iin mi karde iinde bir ben babama benzedim? Bunu yle de sormak mmkn: Ahi m tuttu babamn - nihayet gene bir iki sofrasnn dibi grnmeyen nc aamasnda ileri geri laflarna daha fazla dayanamayarak, onu yalnz ve yzst braktm, ondan sonra da bir daha ne zaman ayn sofraya otursak, hep bir maraza kardm iin; yoksa ayn genetik zincirin halkalan myz eninde sonunda - nceden belirlenmi kodlar uyarnca, muntazam eritler halinde hi durmadan ilerleyen kmen, alkan karnca genler yznden. On iki-on yanda olmalydm. Erkek kardeim kabakulak geirdiinde birlikte eve kapanp, hi durmadan ide tknarak ve karlkl uzandmz divanlardan sadece tuvalete gitmek iin kalkarak, gnlerce mhlanm vaziyette televizyon seyretmitik. zlediimiz yerli filmlerden birinde baroldeki kadn, kenarlar ine oyal karbeyaz mendillere kan kusuyor, yllardr gizliden gizliye sevdii adam kz kardeine kaptrmasna ramen ikisine de bir ey belli et225

myor ve sonunda verem olup yataa dyordu. Eve gelen doktor ona yaknda leceini sylediinde, sarmtrak ide tozlan saa saa glmtk. Sefilce glnt film ve bir o kadar gerekdydr bayat bir zamana ait ve inandnclktan fersah fersah uzakt. Ekrandaki, salar unla aartlm, gzlerinin alt kalemle morartlm solgun benizli oyuncunun veremden leceine inanmak ne kadar mmknse, daha alt ay evvel babamzn sirozdan lm olduuna inanmak da ancak o kadar mmknd. Filmin sonlarna doru yannda kz kardeimle birlikte ardan dnd annem. Her ikisi de imdiye dein kabakulak geirmemi olduklanndan, uzak durmalan gerekiyordu kardeimden. Gene de dayanamad annem Geldi yznde sevecen bir tebessmle aramza oturdu. nce benim sonra kardeimin elini avularnn arasna alp, tutuk ama heyecansz bir sesle yaknda yeniden evleneceini syledi. Veremli kadn trabzanlara tutunarak g bela alt kata inmeyi baardnda, aada bir suru kdm davetlinin ortasnda, k olduu adamla kz kardeinin nkhlannn kylmak zere olduunu grd ve hnltyla ksrerek yere yld. Kardeimle ben birbirimizin suratna ide tozlar pskrterek gldk; annem de bizimle birlikte gld. Kapnn aznda duran kz kardeim, hayret dolu baklann anneme evirdikten sonra gzyalarna boularak evden kt. Biz gene gldk Annem glmedi bu sefer. Kumral salannn evreledii kkn yzn eerek, elindeki ine oyal karbeyaz mendile uzun uzun smkrdu. Belki de mendil filan yoktu ortada; srf byle hatrlamak istediim iin byle kald hafzamda. Demindenberi etrafa satmz tum ide tozlar, ani bir esintiyle havalanverdiler yerden ve kudurgan bir kar frtnas gibi, giderek trmanan bir fkeyle odann ortasnda done dne, gz gz grmez oluncaya dein ince ince, sar san yadlar zerimize. Her ey gibi, her ey gerekdyd. Aileden biri beklenmedik biimde lnce, ondan geriye kalan eyalar, hem lm, hem o lm reva gren Tanr'y, hem de yaanlan evi gerekd klar. Kardelerim, evde babamla kstl vakit geirip, onu kendi eyalan ve yuvasyla kuatlm vaziyette ok daha az grebildiklerinden, bu durumu annemle benim kadar hissetmemi olmallar. Ama akam olup da sofra kurulduunda, annem gayrhtyan her zamanki mezelerinden yapmaya kalkp, ben bayat226

lam bir grev bilinciyle hep ayn saatlerde hep ayn yere getiimde, karmzdaki sandalyede oturan boluun lm, lmnse gerek olduunu kabullenebilmemize mniydi babamn eyalar. Sadece, zmrt yeili emiblbl rak srahisi, zerine atba ilenmi deri czdan, sk sk ta deitii, gaz yinelendii halde gene de hep sorun karan savatl akma ya da iine ankesicilerini koyduu, kapanda yanllkla gzleri bitiik yapld iin ne uursuz ne de bilge, olsa olsa akn grnen, gvdesi mor, kanatlan gvez bir bayku kabartmas bulunan enfiye kutusu deil, bu masa ve sandalyeler, bu salon ve ev yerli yerinde durmay srdrdke ya da biz buradan gidemedike, hep gerekd bir yan olacakt babamn lmnde. Sonunda, baktk ki ne bu evden kabiliyor, ne de bu zihin bulanklndan kurtulabiliyoruz, kardelerime belli etmeden, sessiz ve gizli bir ibirliiyle, annem de ben de birer kyafet giydirip, kisve bitik babamn akamlan bizimle masaya oturan hayaletine. Oysa baka artlar altnda, bizi birbirimize yaknlatrmas beklenen bu davran benzerlii, sonunda yollarmz kesinkes ayracakt. Oyunbozanlkt nk yapt. Babamn masadaki hayaletine hizmet ederken, onu olduu gibi deil, grmek istedii gibi resmetti zihninde ve dilinde. Hamaratt hep. abuk abuk sprverdi, len kocasnn asla sevmedii, beenmedii, istemedii tm zelliklerini belleinin dna. Nihayet temizliini bitirip, diktii kyafeti babamdan kalan bolua giydirdiinde, sadece ailesinin selametini dnp durmadan bunun iin alan, karlnda tek lks akamlan karsyla karlkl oturup bir-iki kadehik imek olan, bir zehiri varsa bile iine aktan; asla sylenmeyen, ikyet ya da kfr etmeyen, etten ve sinirden deil de eften pften; tekdze bir ad andrrcasna renksiz ve fersiz bir adam oturuyordu masada. Annem bu sahte rahmetliyi o kadar sevdi, ona o kadar yrekten inand ki, alt ay sonra tekrar evlenmeye karar verdiinde, kendisine koca olarak setii adam, masadaki hayaletin tpatp aynsyd. Bu zaman zarfnda onun belleinin dna sprdklerini ben topladm uval uval. Babama olan ballmdan ziyade, anneme duyduum kzgnlktan yaptm bunu. Fakat sonuta, az smsk balanp kapnn nne konmu p torbalarn birer birer aarak,
227

ilerindeki tm naho hatralara inadna sahip karak kendi ellerimle diktiim hayalet, tekinden daha yakn olmad hakikate. Dorusu, ne annemin sonradan kendini inandrd kadar gzideydi babam, ne de benim buna kar iddia ettiim kadar kepaze. Gene de her ikimiz de inatla sarldk kendi aldatmacamza. Aldatmaca da saylmaz bsbtn; sadece yan hakszlmzn zerini kapatyorduk yan hakllmzla. Annem de, ben de, birbirlerinden ke bucak kaan, katka asla bir btne tamamlanamayan iki yanm emberi evirmeye alyorduk beyhude bir gayretle. Artk tek lye ait iki ayr mezar vard ortada: birinde gndzleri defnedilmiti ayn adamn, tekindeyse geceleri. Ne zaman babam yadetmek istesek, annem birini ziyaret ediyordu, ben dierini. Yllar sonra, ngiliz bir meslektayla birlikte, popler slam'n gndelik hayat nasl ynlendirdiini aratrmak zere stanbul'da blgede saha almas yapt gnlerde, ayn semtte, ayn evliyaya ait birden fazla mezar grdklerinden ve kimsenin bunu yadrgamadndan bahsetmiti Ayin. Ben de yadrgamamm. Her ikisinin de birbirlerini tanma taleplerine daha fazla dayanamayarak, Ayin ile annemi buluturma gafletinde bulunmam da o dneme rastlad. Akam eve dnerken, o zamana dein benden dinledii "baba" ile, gn boyu annemden dinledii "ilk koca"y zdeletiremeyen Ayin, bu tr durumlarda hep yapld gibi, birimizden birinin yalan syledii ve bu yalann zellikle kendisine kar sylendii sonucunu karmt bile. Annemin iyi niyetinden iirdiini, benimse art niyetimden karaladm dnd rahmetlinin gerek kiiliinin izini srd ksa bir akl muhakemesinin ardndan, yalan syleyenin ben olduuma ve bunu srf "kendi durumum"u hakl karmak iin yaptma karar verdi. Benim durumumdan kast, gnbegn art kaydeden iki tketimimdi. Ayin'in bilmedii, bilmekten de holanmayaca ey ise, evlenene kadar byle bir sorunumun olmamasyd. Onu sulamyorum, ne de evliliimi. Bir balang noktas tayin edemiyorum zaten. Tek bildiim, bir zaman sonra, hayatm bir kinaye emberi izip baa dnd ve ben kendimi, vaktiyle babamn oturduu sandalyede, olduu halde buluverdim. Gene de mhim farkllklar vard arada. Anneme benzemiyordu Ayin. Onun gibi sofralar donatmad
228

bana, ne de edilgen kald karmda. i akaya vurdu, kst; tatl dil dkt, kst; anlay gsterdi, kst; sinirlendi, kst; tehdit etti, kst; kmsedi, kst, yanmda kald, kst; ekti gitti, kst; geri dnd, kst... Bildii her yolu denedi, sk sk ksmek suretiyle. Ben de onunla birlikte denedim, gnln kazanabilmek gayesiyle. Ona mteekkir hissediyordum kendimi, bilhassa ilk balarda. Mmkn olduunca basit dnmeye zorluyordum kendimi. Onun annem gibi kocasnn tkezlediini grmekten iten ie haz alan biri, evliliimizin de ebeveynleriminki gibi olmadnn kanl canl deliliydi mdahaleleri. Bu hisle ve hevesle drt-be ay her ey yolunda gitti. Artk adamakll azaltmtm ikiyi. Ne var ki, bu takdire ayan ilerleme, ok gemeden kendi kendimin ba rakibi haline getirdi beni. Giderek ne zaman dozu karsam; derken, biraz fazla isem ve sonunda, ne zaman isem, daha evvel gstermi olduum baary tekrarlayamadm iin hoyrata azarlanr, diken diken inelenir oldum. "Bundan daha iyisini yapabildiini biliyoruz," diyordu Ayin "biliyoruz deil mi?" Tatl tatl emdiiniz ekerin birdenbire krlarak, iinde gizledii peltemsi ve alabildiine eki svnn aznzn iinde dalvermesine benzer u zne BZ. Lav gibidir ayn zamanda. Tek ve mutlak bir kaynaktan fkrd halde,, sanki her yerden boy vermi ve her yere aitmiesine, pervaszca drt bir yana yaylan, yoluna kan her eyi istisnasz, ayrmsz eteklerinin altna alan, kendi dnda bir varlk kalmayncaya dein tm bir yaam alann kaplayan, yakc, kavurucu, fetih tutkunu lav gibi. Tann byle konuur kutsal kitaplarda. Tm yaratma, yok etme, cezalandrma, mkfatlandrma eylemlerini anlatrken, BZ diye hitap eder. Bir de anneler byle konuur ocuklaryla. "Acktk m?" diye sorarlar mesela. "Bakmayn amcas byle yaramazlk yaptmza, aslnda biz ok usluyuzdur," derler ya da. Alnan karar, yaplan tercih tamamen onlara ait olduu halde, ortada iki ayn benlik ve bellek deil de, som ve sonsuz bir btnlk varmasna katarlar berikinin varln kendi varlklannn hudutlarna. Tanr'nm Kuran'da, annelerin ocuklanna, Ayin'in de iki konusunda bana hitap ederken kulland BZ'in forml, (Biz = Ben + Sen) deil, (Biz = Ben + Ben olmayan herey)dir. Byle bir BZ'in dnda kalmak mmkn deildir.
229

Kalamadm ben de. nceleri evkle ve belki bir para skseyle, akabinde az buuk tavsam bir hevesle, derken rselenmi bir gayretle ve sonlara doru zaten baarayamayacam bile bile, defalarca st ste braktm ikiyi. Her seferinde yeni takvimler hazrladk birlikte: gnlerin senelerden daha nemli olduu ama tek bana bir ey ifade etmedii, zamann tutulamayan szlerle lld, mhletleri semboller, iaretler ve yeminlerle ykl takvimler. Bir cetvelle kt zerinde muntazam kareler hazrlayp, aylk takvimler iziyorduk kutu kutu. Plandan saptm gn, onu bir leke gibi kt zerinde belirtmek yerine, silbatan yenisini hazrlamaya g bela da olsa ikna ediyordum Ayin'i. Her kytnk hadise, pek mnasip bir vesile ya da her zel gn, ksmetli bir milad oldu takvimlerime. Ben bylece, doktoram verdiimde, ylbalarnda, otuz nc yagnmde, senenin ilk kar yadnda, arabann nn haat eden bir trafik kazasn sa salim atlattmzda, evlilik yldnmmzde, Ayin'in otuz birinci yagnnde, tez hocamn akcier kanseri olduunu rendiimde, kz kardeimle bara ara kavga edip birbirimize kstmz gnn gecesinde, vey babamn lm haberini aldmda, hayatn kymetini bilmek gerektiinin konuulduu envai eit ortamda, Ayin ile stanbul dna yaptmz kaamaklarda, yollarda, evlerde, partilerde, otellerde, sahillerde... karmn gzlerinin iine baka baka b-rak-tm-b-rak-tm-b-rak-tm ikiyi. Baarlydm ama yeterince deil. Bir dnem, ikiyi haftalarca tamamen kesmeyi baardm iin, ondan sonra itiim her kadeh, bir adm gerilemek demekti. Bana rnek gsterilen kendimdi; sabun gibi avularmn arasndan kayp frlayan, kovaladm halde bir trl yetiemediim, paasndan yakalasam bile asla derdest edemediim, baarsn yineleyemediim kii kendimdi. Byle byle iler sarpa sarmaya balad. Bir sre sonra, artk neyin kfi, ne kadarnn fazla olduunun ltn Ayin de kartrmaya balad. O noktadan itibaren, mdahalelerinin sebebi bulanklat. Beni kendi kendimle yarmaya zorlamasnn sebebi, salm iin endielenmesi deildi artk. Szler ve eylemler birincil anlamlarn yitirdiler; her ey dolayl yollardan bir baka eyin gstergesi haline geldi. Takvimlerim birer barometreydi imdi. meden geirdiim gnlerin says araclyla, onu ne kadar sevdiimi lyordu Ayin.
230

Oysa sevgi sz konusu olduunda, saylar ve oranlar sadece fesat karmaya yaryordu. Aciz bir sfatt OK, daha da fazlasnn mmkn olduuna inanld her yerde. ok seviyordum Ayin'i. Ama bundan daha iyisini yapabileceimi ikimiz de biliyorduk. Bir yerlerde bir yanl anlama olmu; ikiyi azaltmak deil tamamen brakmam gerektiine ve bu zor hedefe ancak sevgimizle ulaabileceime, bunu yapsam yapsam "onun hatrna" yapabileceime inanmt bir kere. Skmtm. Balangta salt kendi salm iin azaltmam, derken ilikimizin hatrna bsbtn brakmam istedii iki, nasl olup bittiini anlayamadan, benim meselem deil, onun meselesi olup kmt. O gnlerde, takvimimin zerine kocaman, cart krmz bir arp iareti ektim. Tesadfen ikinci ayn 22'sine denk den bu milad daha ncekilerden iki adan farklyd: Birincisi, daha nce hep iki imeyi ak ak brakmken, imdi ak ak iki imeyi brakyordum. kincisi, dier yeminlerimin aksine, buna sonuna kadar sadk kaldm. 22. 2. 2001'den mahkemenin bizi uratrmadan tek celsede boad 28.2.2002'ye kadar Ayin'in yannda tek yudum iki almadm azma. O tarihten sonra da bir daha grmediimize gre, szme hl sadk kaldm sylenebilir. Ayin, bir mddet hayrete bulanm bir sevinle izledi bendeki bu ani ve kati gelimeyi. Ama ksa zamanda, sevincin yerini phe ald. Gene de hibir zaman daha ileri gidip gerei ortaya karmaya almad, hafiyelik etmeye kalkmad. Gzlerinin nndeyken attm her adm takip ettii halde, gndzleri onun denetimi dndaki arazide neler yaptm bir kez olsun kurcalamad. O gnlerde Ayin'in, ift mezarl evliyay aklna getirip getirmediini bilemiyorum ama ite kinayeli emberim bir kez daha dnp dolam ve ben tpk babam gibi, gnn iki ayn yansnda iki ayr kiilie brnvermitim. Belirgin bir fark vard yalnz arada. Babam gndzleri sabreder, geceleri ierdi. Bende ise, artlarm byle gerektirdiinden, tersine dnmt dzen: geceleri sabredip, gndzleri iiyordum. nsan vcudu, sadece sadan sola deil, soldan saa da ileyebilen bir saat banndnr iinde. Mesele onu nasl kurduunuza baldr. Ben, en fazla iki hafta iinde adamakll almtm yeni siste231

me. niversitedeki alma saatlerimin dzenli olmay bulunmaz bir nimetti. Gndzleri karma kan frsatlar karmyor ve hep ikili dolayor; akam eve gider gitmez bir kova dolusu buzlu su yemiesine aylyordum. Geceleri sabrediyor, sabah Ayin ie gider gitmez, kahvaltdan imeye balyordum. Gndz ya da gece o kadar da fark etmiyordu son tahlilde: birinden birini lykyla kotarabilmek iin, berikini bozmaya ya da hi olmazsa, bozabileceimin gvencesine ihtiyacm vard. Korktuumun aksine ne mideme, ne de bama ar geldi bu nizam. Belki de daha iyisinin olmadna inand mddete, her eye alabiliyor insan. Ne var ki bu yeni dzeni kurarken ben, her eyin kendine has bir tabiat olduunu gzard etmitim. Babamn bir bildii vard onca sene. Gndz saatleri, ne gizlenmeye uygundu ne de giz biriktirmeye. Kuzuyu kurda evirmek, yaz gneinden serinlik beklemek ya da bir ocua rendii kfrleri unutturmak kadar imknszd gndze gecenin srlarn yklemek. Gn boyu bakalaryla har neir ya da birilerinin bana tebelle ve srekli birtakm grevlerden sorumlu ya da gz nnde olduumuz iin deil sadece; baka, daha baka bir meymenetsizlik vard gndzlerde. Geceleri deil, gndzleri uultulu bir kara ormana dnveriyordu ehir. Kimseye grnmeden bir aa kovuuna birka sr krnts koyuyor ve arkam dner dnmez, nereden ktklarn, nereye katklarn anlayamadm birtakm sessiz ve sinsi orman yaratklarna kaptnveriyordum onlar. Bam ne yne evirirsem evireyim, gne nlaryla kamaan yzlerce gz gryordum etrafm evreleyen dallarn arasnda; kimin nereden nasl bir nazarla bakmakta olduunu anlamay imknsz klan i bir k huzmesi cirit atyordu drt bir yanda. O bunaltc aydnlkta, gzln kaybetmi ileri derece .miyop biri gibi sarsak admlar atyor, srekli birtakm fsltlar duymakla birlikte konuanlarn yzlerini bir trl seemiyordum. ki koktuumun, zaman zaman dilimin srtnn ya da dikkatimin daldnn bakalar tarafndan anlaldn hissedebiliyor ama kimin, neyi ne kadar fark ettiini kestiremiyordum. te byle bir zamanda, olanca arlyla geldi kt Ethel gndzlerimin ortasna. ki senedir grmyorduk birbirimizi. Neyzeni yitirdikten, Ayin ile evlendiimi grp, uzun mddet idare edecek
232

kadar zehir satktan sonra Amerika'ya gitmiti; Pakistanl parlak ve asabi bir beyin cerrahnn ardndan, oraya yerlemek zere. Gittii gibi aniden ve habersiz dnverdi; ans eseri ona, onun gibi birine en ok ihtiya duyduum anda. Ethel'in u hayattaki en byk keyfinin, ayn okullarda okuduu ve genliinin nemli bir ksmn birlikte geirdii Ayin gibi kadnlarn prl pnl salonlanndaki paha biilmez hallarn zerinde amurlu ayaklaryla yrmek olduunu unutmutum. Ama o hatrlatt. ptilam fark etmekte gecikmedi. Fark ettiinde ise beni ne ayplamaya ya da yarglamaya kalkt, ne de cevab kendinden menkul sorularla bunaltt. Bedensiz gzler ve suretsiz sesler ormannda mmkn olduunca az hasarla dolaabilmem iin, ka senenin, nasl bir mrn tecrbesine dayanlarak kartldn bugn bile bilemediim, ustaca hazrlanm bir harita tututurdu elime. Fazlasyla teknik bir haritayd bu: alma saatlerime gre ayarlanm ksa alkol molalar, k termoslara gizlenmi tek atmlk sert ikiler, hangi ikinin kokusunun neyle baarlabileceine dair minik tyolar, zihnimi toparlayabilmem iin takviye ilalar, antioksidanlar, vitaminler, mineraller, karacierimin gnln almak iin enginar tabletleri... mknlar kstl, hayalleri hudutsuz gen bir atleti uluslararas yarmalara hazrlayan gngrm bir antrenrn ciddiyeti ve azmiyle, mevcut artlar altnda olabilecek en sk program hazrlad bana. Ve ok daha fazlasn yapt. Btn o zaman zarfnda, her frsatta benimle birlikte iti, bana elik etti. Evli bir kadnn bana gelebilecek en vahim talihsizliklerden biri, onun dayatt yasaklan, koyduu kurallan inemenin yollann arad esnada, suorta olabilecek bir baka kadn kartmasdr hayatn kocasnn karsna. Bir kez byle bir tesadf gerekletikten sonra, arpuk urpuk aynalarla dolu bir salonda buluverdim kendimi. Ethel'i olduundan yakn, Ayin'i olduundan uzak gsteren yalan yanl aynalar. Ama belki de sandm kadar toraman olmad tm bunlann sonucu. Ne de olsa, aylar sonra Ayin boanma davasn atnda, sebep ne Ethel oldu, ne de bunca sorun kartan iptilam.

233

8 NUMARA: MAV METRES

Mavi Metres, sslemesi bozulmu, yans yenmi erke tavuundan ince ince szan krmz ya eritlerinden gzlerini ayrmadan oturuyordu son yirmi dakikadr. Elinden gelen bir ey yoktu. Deil itiraz etmek ya da diklenmek, konumak dahi istemiyordu; hem zaten, syleyecek bir ey de yoktu. Metresliin en zayf noktasndan kskvrak yakalanmt: ocuklar! Evli bir adamn metresi olmak, bilinmemesi gerekenleri fazlasyla bilmek ve bu bilgi fazlasyla ne yapacan bilememek demektir. Metresler, daha nce hi karlamadklan ve muhtemelen bundan sonra da hi karlamayacaklar birtakm hemcinslerinin en gizli, en utan verici srlanna vakftr. Eler onlar hakknda hibir ey bilmezken, hatta ou kez yaadklarndan dahi haberdar deilken; metresler, eler hakknda envai eit malumat oktan dermitir kucak kucak. Dikenli, havai, marazi ayrntlar... Berikilerin geceleri yatmadan evvel suratlann kremlerle svamak gibi bir alkanlklar varsa eer, metresler bu kremlerin nasl koktuunu dahi bilir mesela. Keza, onlarn giyim zevklerini, makyaja dknlk derecelerini, ne tip bir anne olduklarn, ne tr taklar taktklarn, evin iinde nasl hareket ettiklerini, kata yatp kata kalktklarn, yeme alkanlklarn, daimi meraklarn, sakil takntlarn, cinsel soukluklann, kimlerin yzne glp arkasndan konutuklarn, tekmil ikiyzllklerini, deste deste komplekslerini, beden llerini ve rendikleri takdirde muhtemel tepki biimlerinin ne olabileceini de bilirler; stelik bu hususlardan bir tekini bile dorudan doruya dillendirip sormadklan halde. Sormazlar nk metresler mahrem srlann ayana gitmez, mahrem srlar metreslerin ayana gelir. Gelir nk Uzun Zamandr Evliliinden ikyeti Olduu Halde Evliliini Bitirmeyip de Elindekini Kaybetmeden Bakalamak s234

teyen erkekler, nasl bir cenderede yaadklarn metreslerine ispat edebilmek iin, okurlarn galeyana getirmeye alrken kendi de galeyana gelmi gnlk bir gazete gibi birbirinden kkrtc manetlerle frlarlar ortaya. Eler buna asla inanmayacak olsa da, onlar hakknda ileri geri konuup, kem laflar sarf edenler bizzat kendi kocalardr, kocalannn metresleri deil. Metresler iyi birer dinleyicidir sadece. Dinler ve daha fazlasn renmek iin en ufak bir aba gstermedikleri gibi, kendi kudretlerinden emin, ayrcalklarndan memnun olduklan mddete, kucaklarna ylan bunca naho bilgiye ellerini dahi srmezler. Evli adamlarn metresleri, derviane bir ycegnllle ermitir. Onlar gzn krpmadan bir kak suda boabilecek olan dmanlarn tanr, balar ve esirgerler. Ama ite, Ail'in bile bir topuu vardr; srma atlaslarn dahi kenarnda kesinde bir gve yenii ve keza, metreslerin de tm kudretini fos diye sndrveren bir hava delii. Uzun Zamandr Evliliinden ikyeti Olduu Halde Evliliini Bitirmeyip de Elindekini Kaybetmeden Bakalamak steyen erkekler, bir metresleri olduu andan itibaren, daha nce hi sevmedikleri kadar ve daha nce hi sevmedikleri gibi sevmeye balarlar ocuklarn. Samimi bir sevgidir bu; bir o kadar da marazi. Adem nasl bir asma yaprayla rtverdiyse plakln, UZE sttakmnn, OHEB takmnn, EKB alttakmndan erkekler de ocuk sevgileriyle kapatverirler olanca kusurlarn. Yllar, yllar iinde metreslerinin says arttka, eni konu dallanp budaklanr onlarn da ocuklarna olan dknlkleri. Ve Havva nasl ayn asma yaprandan bir adet edinmek zorunda kaldysa, metresler de saymak ve sevmek durumundadr, birlikte olduklar erkeklerin ocuklarna duyduu bu giderek katlanan, katlandka hassaslaan, hassaslatka dokunulmazlk kazanan ballklarn. Mavi Metres, sslemesi bozulmu, yars yenmi erke tavuundan ince ince szan krmz ya eritlerinden son yirmi dakikadr ayrmad gzlerini ar ar kaldrp karsndaki adama bakt kzgnla meyyal bir bkknlkla. On iki yandaki kz atelenip yataa dmt. ocuu ihmal ettii iin ona kzmaya kalktnda, fena halde terslenmiti adam kars tarafndan: "madem bu kadar seviyorsun kzn, metresine gitmeyiver bu akam!" imdiye dein,
235

yasak ilikisini karsndan saklamay baardn zanneden zeytinya tccar allak bullak olmutu. Evde byk kavga kopmu ve hasta ocuk her eyi duymutu. Mavi Metres sandalyesinden kalkp, skca sarld zeytinya tccarna. Merak edecek bir ey olmadn, her eyin dzeleceini, kznn yaknda iyileeceini ve knlan gnlnn de kolaylkla tamir edilebileceini nk onun da babasn ok sevdiini syledi zalimce yumuak bir sesle. Tam tamna ne demesi bekleniyorsa, onu dedi; ne bir eksik, ne bir fazla. Zeytinya tccan kekremsi bir minnetle bakt metresine. Daha rahat grnyordu imdi. Tam tamna ne duymay bekliyorsa, onu duymutu. Mavi Metres onu kapya kadar geirirken, saatlerdir ilk defa glmsedi zeytinya tccan. Tam kapdan kmak zereyken, efkatle kucaklad gen kz. "Ellerine salk," dedi geride brakt masay gzleriyle iaret ederek. "Ben yapmadm," dedi Mavi Metres, "Hepsini marketten almtm." Kzgn olup olmad anlalmyordu sesinden. Bir an ylece bakakald zeytinya tccan. akn olup olmad anlalmyordu gzlerinden.

236

2 NUMARA: SDAR LE G A B A

Akamdan beri 2 numaral daireyi usulca kaplayp, dardaki dnyadan bsbtn kopartan som sessizliin iinde, drt patisinin drd de bir tarafta, horul horul uyuyordu Gaba. Sadece sessizliin iinde deil, ayn zamanda ev arkadann zerinde yatmakta olduundan, o uyanana kadar Sidar'n da kprdamasna imkn yoktu. Ama mutluydu Sidar, hem de ok mutluydu. Byle hibir ey yapmadan, yapmaya almadan, u dnyadaki en sevdii varlkla sarma dola, sereserpe gevemi, pasakl ve terelelli, alabildiine gayesiz ve olabildiince enerjisiz, ylece durmay, sadece durmay seviyordu. Gzlerini yumdu ve kendini ar aksak seyreden bir ryann iinde buldu. Kendinden geerek seyredald, her tarafn otlar brm, oymal demir parmaklklarla evrelenmi geni bahenin iinde, gmi tllere brnp bir ezlonga sereserpe uzanm, ablalarndan birine artc lde benzeyen ama ondan ok, ok daha gzel olan ve demindenberi kendisine el eden kehribar sal gen kz. Gaba, giri kapsnda uyukluyordu. Tasmadan da, bir yerlere balanmaktan da nefret ettiinden, uyandnda kzlca kyamet koparaca aikrd. Sidar onu burada yalnz brakmamas gerektiini bile bile, gzlerini kzdan bir an bile ayrmadan devasa bahe kapsn iteledi ve alan aralktan ieri dald. Bahe dardan grndnden daha yeildi yeil olmasna da, nedense kupkuruydu ortasndaki havuz. Yumruk kadar bcekler dolayordu iinde. Kz glmseyerek ayaa kalkt ve Sidar birden onun kendisinden ok, ok daha uzun boylu olduunu grd. stelik, sanki durmuyordu kzn boyu. Srekli uzuyordu ge doru. Sidar telala onun ayaklarna bakt. Neredeyse yerden be kan ykseklikte kaln topuklar vard ayakkabsnn. Kz birden sendeledi ve dengesini bulmaya alrken, bir ayan
23 7

serte yere arpt. "Tak" diye bir ses kt. "Yapma!" dedi Sidar. Ama bu soz, kkrtc bir komut gibi tam ters etki yaratm olmalyd ki kzn zerinde, deli gibi tepinerek olduu yerde, bir o ayan bir bu ayan yere arpmaya balad vargcyle: "Tak, tak, tak". " Yapmasana. Manyak msn, kes unu," diye haykrd Sidar, Gaba'nn uyanmasndan endie ederek. Dnp kapya bakt. Ama az once aralk duran demir parmaklkl devasa kap imdi hem kapal hem de ok uzaktayd. "Tak, tak, tak" diye sramaya devam ederken kz, korktuu bana geldi Sidar'n. Kendini paralarcasna havlamaya balad Gaba. Sidar kza fke dolu bir bak frlattktan sonra, tela iinde kapya doru komaya balad. Ve ayn anda, kendini Bonbon Palas'n 2 numaral dairesinde, kapya doru sersem sepelek koarken buldu. Kulaklara ziyan bir grlt vard ortada. Gaba havladka, kap sarslyor; kap sarsldka, Gaba daha da beter havlyordu. Nihayet kapy atnda, tekmelerini konuturan Muhammet'i buldu karsnda. ocuk, onu tepeden trnaa yle bir szp, st peeteyle rtl bir tabak uzatt. "Madam Teyze bunu sana yollad," dedi umursamaz bir tavrla. Sidar, uyku mahmurluunu arabuk stnden atarak, pikin pikin glmsedi. Arkadalaryla hep esprisini yaptklar ey gerek olmutu. Komu teyzelerin yaptklar, yapp da kap kap dattklar geleneksel helva, bir asit tribi sonrasnn dayanlmaz tatl krizine hzr gibi yetimiti sonunda. "Gelenein, gelenek dna duhul etmesi," diyorlard onlar buna kendi aralarnda. Sevinten dili dolaarak teekkr etti; taba kapt gibi kapy ocuun suratna kapatverdi. Gelen yiyecein kendisinden ziyade, eve yiyecek gelmesi ihtimalinin kokusunu alm bulunan Gaba da havlamay kesmi slak burnunu havaya dikmi bekliyordu. Ona muzipe gzkrparak peeteyi kaldrd Sidar ve birden afallad. Karsnda helva filan deil, k adet un kurabiyesi duruyordu. Ular hafife ezilmi, stlerindeki pudra ekerleri dklm un kurabiyeleri. Sidar'n yz dnd, rengi utu. Hatrlad.

238

7 NUMARA: B E N

Akam balkonda oturmu demlenirken, "niye unlan durdurmak iin bir are dnmyorsun?" dedi Ethel, bugn kays kurusuna boyad trnaklarn demirlerin zerinden ararak. Bahe duvarnn kenarna plerini frlatan kadn grdm iaret ettii yere baknca. Omuzlarm silktim. Pencereleri asam da kapasam da kr etmiyor artk. Her geen gn, scaklarla birlikte, p kokusu da arszlayor. nsan byle bir kokuya sokakta maruz kalsa admlarn sklatrr, arabadaysa camlan kapatr. Ama oturduunuz ev byle kokuyorsa, uyandnz sabah, uykuya yattnz gece, duvar kap pencere, banz evirdiiniz her yn byle kokuyorsa, kapana kslmsnz demektir. Kokunun menzilinden kamazsnz. Ne bir are var, ne de are bulunaca. Her akam eve dnerken, apartman duvannn kenarnda yamru yumru bir p tepeciiyle karlayorum. Civardaki marketlerin, bakkallarn amblemlerini tayan, azlan smsk balanm ama nedense dipleri hep delik, boy boy, tka basa p torbalarndan, rasgele frlatlm mukavva kutulardan, kimbilir vaktiyle hangi eve ait olan ou dknt, teke tke eyalardan ve szan karpuz sulanna, salan artklara konup kalkan kapkara, vzltl, mide bulandrc sinek bulutlanndan mrekkep yepyeni bir p tepecii beni bekliyor her akam. Bir de kediler... Gn boyu p torbalannn stnde, iinde, altnda, yannda uyuklayan, saylan gnbegn artan, sska besili, gelip geene ilgisiz, cenabet kokulu krallklarnda yatalak onlarca kedi... Gnn muhtelif saatlerinde balkonumdan kaygyla seyrediyorum p tepesindeki gelimeleri. lene varmadan aas dolmu oluyor; p stne p ekleniyor akama kadar. Havann kararmasna yakn, biri gen dieri yal iki ingene el arabalaryla gelip,
239

uzun uzun didikliyor torbalan. kardklan metal kutulan, gazete leri ve cam ieleri ayr ayn uvallara doldurup, gtryorlar. Bite viye tekrarlara dayal, kemirgen bir hareketlilik var aada: sinek lerin gz diktiini kediler deiyor, kedilerin detiini ingeneler di dikliyor, ingenelerden artakalanlar her akam tam i k saatin de sokaa giren p kamyonu alp gtryor, p kamyonunun sa tklarn gene sinekler, kediler ve martlar trtklyor. Ve bunca al cya ramen, bahe duvannn dibindeki p yn asla yok olmu yor. Olsa olsa geceleri eksiliyor biraz biraz; ama eksilenlerin yerlerini yenileri alyor arabuk, pn baka hibir eye benzemeyer o ekimsi, geniz yakan, kesif kokusunu da beraberlerinde getirerek "Ne yapabilirim ki?" dedim. "Gidip duvarn nnde nbet mi tutaym." "yle bir ey yap ki, bir daha buraya p dkmek istemesinler. Hadi eker. Beynini altr. Bulursun sen bir eyler," dedi raksn gene benden nce bitirirken. Arkama yaslanp, bir sigara yaktm. Nedense kanncalar yok bu akam. Soluduum duman havaya kanrken, aniden, kendiliinden, kk, bit kadar kck bir fikir geldi aklma.

240

2 NUMARA: SDAR LE G A B A

Gaba'nn un kurabiyesinden arta kalanlar pembe, prtkl diliyle yalamasn seyrederken, ocukluuna, ocukluunun stanbul'undan kalma bir gne doru hzla kayverdi Sidar. Sokaktayd, kar yayordu. Her Cumartesi sabah olduu gibi gene ailecek, oturmaya gitmilerdi anneannesine. Ama bu sefer ziyaretlerini her zamankinden ksa tutmulard nedense. Yal kadnn evinden ayrldklarndan beri, annesiyle babas kolkola girmi, bir angarya savar gibi isteksiz admlarla ilerliyor; seslerini ykseltmeden mrl mrl, kem kem bir eyler tartyorlard. Bydke nasl da uzayp zayflayacan o zamanlar kimsenin tahmin edemedii Sidar, tostoparlak bir lahana gibi kat kat rtnm; boynuzlar birbirine dolanm geyik motifli yn bir bereyi kulaklarna kadar ekmi, ayn renkten bir atky suratna dolam vaziyette nden gidiyordu. Bir tek gzleri akta kalmt. Aray giderek aarken, yoluna kan tm amur birikintilerine basyordu inatla ve hrsla. Buna ramen bir kez bile azar iitmeyiinden, arkadaki sessiz tartmann ne denli ciddi olduunu kestirebiliyordu. Yetikinlerin, balarndaki uursuzluu ocuklarna ak ak duyurmadan sezdirmek istediklerinde tek yapmalar gereken, her zaman kzdklar eylere kzmamaktr zaten. Seziyordu Sidar da. Kt bir eyler olacana dair meymenetsiz bir his didikliyordu iini. yle byke, pislik yuvas bir amur birikintisi bulup iine dalarak, annesinden beter bir azar iitmeli, hatta babasndan esasl bir tokat yemeliydi ki, bugnn de tpk dier gnler gibi olduuna inanabilsin. Bir sonraki sokakta pat diye karsna kverdi arad. leride, harap bir evin nnde, emberimsi bir ukurun iinde, boz bulank bir amur gl olumutu. Kararl admlarla o tarafa ynelip, derinliini kestiremedii ukurun iine sokuverdi botunu. Ayn anda, h241

rltl bir ses iitti. Gayriihtiyari geri ekilerek, kaytsz gzlerle d np arkaya bakt. Ne var ki, hl kendi aralannda hararetli hararet li konumaya devam ettiklerine baklrsa, ses ne annesinden gelmi ti, ne de babasndan. Tekrar nne dnp, bu sefer vargcyle in dirdi ayan amurun iine. Bouk bir inilti ykseldi. Sanki ayak 1 arnn altndan gelmiti ses... sanki can yanmt amurun... Belk de bir uyaryd bu. Geri durmas iin ikaz ediyordu onu birileri. Bel ki de nnde durduu ukur, hani u belediyenin ap da sonrada kapatmay unuttuu lm ukurlanndand. Boz bulank bir ln ukuru... Korktu, hem de ok. Ama lm korkusunun, o kadar d< korkutucu bir ey olmadn hissetti. Tereddtsz teki ayan di soktu ukurun iine. lerledi. Deli gibi arpmaya balad yrei. Ne kadar derindi acaba ukur neredeydi dibi? Bir ya da iki adm sonra karanlk, darack bir kanai boyunca hzla aa doru ekilerek, denize doru srklenmeye balayacan geirdi aklndan. Ve sonra olacaklar... amur gl, sivri dili devasa bir az gibi kocaman alp onu yuttuktan sonra, geriye bir tek krmz geyikli beresinin kaldn; annesiyle babasnn hl mrl mrl konumaya devam ederek, daha bir dakika nce oullarnn cann alan ukurun yanndan geip gittiklerini; nice sonra onun yokluunun ayrdna varp, getikleri tm yollan geri dndklerini, endieden kahrolarak her yere, her tan altna baktklann ve en nihayetinde, boz bulank amura batm krmz geyiin gzlerinden gerei renip perian olduklarn hayal etti. inde kalan, gemite cann yakan irili ufakl tm talar bir bir silkeledi: gcendii laflar, incindii harazalar, maruz kald hakszlklar... Bunlarn her birinden ayn ayn sorumlu olan aile fertlerinin ve arkadalarnn, onun ldn rendikten sonra ekecekleri vicdan azabn kafasnda tek tek, uzun uzun, ac ac kurarken keyiflendi. Fakat daha hayallerinin ortasna bile gelemeden, ukurun sonuna varmt. Neredeyse diz kapana ulaan birikintiden gnlszce kt; ayaklarn yere serte arpp etrafa irikym amur damlalan saa saa, sokan kesini dnd ve znk diye durdu. Tam karsnda, kaldmmn kenannda, yavru bir kpek yatyordu. Demindenberi o rpertici sesleri kartan, belediyenin lm ukuru deil, bu sska, kara gzl kpekti. Kan yoktu tylerinde; ne bir kesik, ne
242

de yara grnrde. Daha az evvel hzla zerinden geen minibsn tekerlerinin izi yoktu zerinde. Sidar'n yz glgelendi. Birka saniye ncesine kadar tadn kararak hayalini kurduu, hayalini kurmann tadn kard lmn, hem bu kadar yaknnda hem de bu kadar dnda olduunu grnce, kendini aptal ve zalim, deersiz ve sevgisiz hissetti. Kapld tm fikirler sama, kurduu tm hayaller bounayd. Gerek olan tek ey amur glnden paalarnda kalan ve daha imdiden kurumaya balayan amurlard; bir de u yavru kpein ektii ac. Gerisi tamamen anlamszd. Bir ailesi vard ama yalnzd; kimseyi sevmiyor ve hi sevilmiyordu; srekli kmseniyor ve her eyi kmsyordu; mutlu olmay bilmiyor ve renebileceini de sanmyordu; on bir yana basmt ama herkesin gznde hl ocuktu; fikrini soran yoktu ve olsa bile, galiba hibir konuda hibir fikri yoktu. Geriye dnebilirdi phesiz; dnp de anne babasn arabilir, yardm isteyebilirdi. Ya da ileriye doru bir adm atabilirdi; atp da kpein yanna gidebilir, yardm etmeye alabilirdi. Ama o hibir ey yapmad.'Yapmad gibi, sanki etrafna demekten, deip de bir eylere bulamaktan ekiniyormuasna, telala ellerini ceplerine soktu. Sol cebinde yumuack bir eyi ezdiini duyumsad bir an ama ne olduu umurunda bile deildi. Arkadan anne ve babasnn kekremsi mutsuzluu adm adm yaklayordu: bu, yaamd. nsra, acdan kprdayamayan bir yavru kpek durduu yerde hzla kayp uzaklayordu: bu, lmd. Sidar'a gelince, o dahil olmak istemiyordu ikisine de; kendini dlayan lmden de, kendinden dlad yaamdan da mmkn olduunca uzak durabilseydi keke. zerindeki paltonun, eldivenlerin, berenin ve atknn altna saklanr gibi ekilebilmek isterdi gzkapaklarnn ardna. Birden, sol cebinde ezip durduu yumuak eyin ne olduunu anlad. Anneannesinin un kurabiyesiydi bu. "Kzlar benimle kalr," demiti anneannesi bu sabah. "Ama erkek ocuk, babasnn yannda gerek." Mutfaa girdiinde, arkalan dnkt iki kadnn. Tezghn zerine dizdikleri porselen tabaklara, frndan yeni kardktan un kurabiyelerini taksim ediyorlard. "Habersiz brakmayn beni," demiti anneannesi. "Telefonunuz balanr balanmaz nce bir tatlcy
243

arayn ama." Annesi bir eyler syleyecek gibi olmu, fakat tam o esnada arkalarnda dikilen Sidar' fark edip, dirseiyle drtkleyerek uyarmt yal kadn. "Yeni eve yeni telefon balannca, siftahn nasl yaparsan gerisi de yle gelir," diye Sidar'a dnerek temkinli bir aklama yapmt anneannesi. Bu yzden, yeni bir telefonu olunca insan, eini dostunu aramadan evvel, rasgele bir tatlcy aramalyd: pastane, ekerci, dondurmac, lokum imalathanesi... artk ne olursa. Aramalyd ki, bundan sonra o telefonla yapaca tm konumalarn ucu tatlya balansn. Arzuya gre, tatlcyla konutuktan sonra, ileride yaplacak telefon grmelerinin para getirmesi iin bir banka, dviz brosu ya da kuyumcu; ev getirmesi iin bir emlk brosu veya araba getirmesi iin bir otogaleri filan da aranabilirdi elbette. Ama para pul o kadar mhim deildi. nemli olan insann az tadyd. Bu yzden, dierlerini aramak keyfe tabi iken, tatlcy aramak farz saylrd. Sonra hep beraber salona geip, un kurabiyelerini yemilerdi. Her Cumartesi sabah olduu gibi sklmt Sidar. Neyse ki fazla oturmamlard bu sefer. Yetikinler heyecandan sarsaklatklar, ocuklarsa bu Cumartesi sabahnn dier Cumartesi sabahlarndan ne fark olduunu hl kavrayamadklar iin, kimin kimi niin ptnn anlalamad bitmez tkenmez vedalamalarn akntsyla hepsi birden d kapya doru srklenmi ve ancak orada kzlarn anneanneleriyle kaldklar anlalmt. Sidar'a gre hava hotu. Haftasonunu ablalarnn vd vdsndan uzak geireceini renmekten o kadar honuttu ki, u kz beresini takmas iin annesinden gelen talimata bile itiraz etmemiti. Fakat o tam byle rtnm sarnm vaziyette kapdan kmak zereyken, anneannesi onu hzla kendine doru ekip, gbeine deen memelerine yaptrm; bu vaziyette smsk tutmaya devam ederek, bir eyler tktnvermiti cebine. "Yolda yersin," demiti pancar gibi kzarm burnunu ekip, kastettii yol gkyzndeymi gibi, tek koluyla havada bir yerleri iaret ederek. Ve daha kolunu indirmeye frsat bulamadan beter mi beter bir alama nbetine kaplp sesi soluu aniden kesiliverdiinden, daldan eftali koparmaya alrken talam, sonra da bulunduu eftali bahesinden nasl olduysa buraya tanm irikym bir
244

heykel gibi kalakalmt kapnn eiinde. Anneannenin gvdesi kapy byle tkaynca, salonla d kapnn arasndaki darack koridor boyunca, yan yana ve kaskat kalakalmt tm aile fertleri; amar ipine mandallanp, gecenin ayaznda darda unutulmu amarlar gibi. Kklnden beri sevginin en takn halleri karsnda eli ayana dolaan Sidar, hafif ter, youn limon kolonyas ve belli belirsiz kabartma tozu kokan memelerin cenderesinden syrlmay baarabildiinde, telala dar atmt kendini. k o k. O andan itibaren, o nde, anne babas arkada, yryorlard sokaklarda.
***

Sidar'n sol cebinden kard un kurabiyesini grnce, aniden inlemeyi kesti yavru kpek. Bir an, huzursuz ve sonsuz bir an, gz gze durdular. Nefret etti ondan Sidar. Az sonra lecekti. Hatta imdiden lmeye balamt bile, ama feri oktan ekilmi kara gzlerinde mecalsiz bir alev gibi titriyordu u lanetolas un kurabiyesini yeme arzusu. Birka dakika sonra annesiyle babas keyi dndler. Dndler ve oullarnn canekien yavru bir kpein karsnda alabildiine kaytsz, bir eyler tknmakta olduunu grdler. Her iki yetikinin de demindenberi konutuklar konunun etkisiyle iyiden iyiye gerilen sinirleri, bylesi bir duygusuzluk karsnda aniden boalverdi. Annesi ona barrken, babas da esasl bir amar indirdi. Nihayet olmutu istedii. Annesi de babas da her zamanki hallerine dnmlerdi ite. Dnmlerdi dnmesine de, sokaklar boyunca iini didikleyen o habis his, azalacana bsbtn keskinlemiti. Alamaya baladnda Sidar, ne o amard cannn byle yanmasna sebep, ne de iittii azar. stanbul'dan geriye kalan o son Cumartesi sabah, ev yapm bir un kurabiyesinin zerindeki toz beyaz pudra ekeri gibi, bir silkeleyite dklp dalmt hayatn her zaman naslsa yle devam edeceine dair bunca zamandr duyduu, duymaya alt inan. Ayn gnn akam, mrnde ilk defa uaa bindi. Annesiyle babasnn, pasaport kontrolnden gemeden evvel neden o kadar he245

yecanlandklarn da, Trkiye'den niin byle apar topar ayrldklarn da, zamanla idrak edebilecekti. Herkese durmadan glmseyen zarif bir hostesin hareketlerini gzetleyerek geen yolculuun sonunda uak alalmaya baladnda, dingin bir karanla, parlak ama glgesiz klar serpitirmi bir ehir grd altnda. Dingin bir karanla, parlak ama glgesiz klar serpitirmi bir lke: svire! iki ay sonra, siyasi mlteciler iin ayrlan okul yatakhanesinden kp da, Sryani bir aileyle paylaacaklar mstakil eve yerleir yerlemez, ilk ii telefona komak oldu annesinin. Heyecandan st ste ayn cmleleri tekrarlaya tekrarlaya, alaya szlaya konutu kzlaryla. Ne bir pastac, ne marmelat dkkn, ne de ikolata fabrikas... yeni telefonlaryla ilk nce buray aradklarndan belki de, takip eden uzun seneler boyunca, hep stanbul'dan bir mjde umdular vakitli vakitsiz alan her telefonda. Be sene sonra anneanne lp, kzlar da svire'ye geldiinde bile deimedi bu durum. Siftah nasl yapldysa, gerisi de yle geldi yeni telefonun. Her seferinde, stanbul'dan bir havadis, o da olmad muhakkak bir bahis ve dikensi, daimi bir yeis oldu telefonla yaptklar tm konumalarda. Oysa ilerinde bir tek Sidar dnecekti stanbul'a, on bir buuk sene sonra, tek bana.

246

4 NUMARA:

ATEMZACOULLARI

Zeli Atemizacolu yaklak otuz dakikadr odasna kapanm, halnn kenannda yakalayp ldrd hamambceinin yanna bada kurmu; hakszla uradna inanan birinin, kendisine hakszlk ettiine inand birine bakt gibi bakyordu el aynasndaki suratna. Yz, kendini bildi bileli, gece vakti hortlaa rastlamasna bembeyaz, kk boy bir kolbrei tepsisi gibi yusyuvarlak ve yaklak be aydr da, isilik olmu gibi minik minik, ptr ptr kabarcklarla doluydu. Annesiyle birlikte gittikleri ipil gzl, gevrek gll cilt doktoru, bunlarn ne ergenlik sivilcesi, ne de alerjik olduunu tespit ettikten sonra, psikosomatik tehisi koymutu. Ar evham ya da endie hallerinde cilt, krmz puantiye bir masa rtsne dnebiliyordu. Kendi esprisine kendi glerek yanndan ayrlrken, srtna okkal bir aplak indirmi ve davudi sesiyle kkremiti doktor: "Daha bu yata byle evhamlanrsan, evlenince kocann burnundan getirirsin valla. Geve evladm, geve!" u hayatta azalmas gerektiini rendii an, inadna oalan, cabadan douran bir ey varsa, o da evhamdr. Korkunun bile bir son merhalesi, doyma noktas vardr. O safhaya vardnda insan, kendisini en ok korkutan eyin iine boazna kadar batm bile olsa, korkmaz, korkamaz artk. Ar korku, kendini uyuturur. Evhama gelince, o dipsiz bir kuyunun aulu suyudur. Ne bir doz am, ne de kendine zg bir panzehiri vardr. Korkunun kayna ne kadar somut ve malum ise, bir o kadar soyut ve mphemdir evhamnki de. Bu yzden insan, niin korktuunu zorlanmadan tespit edebildii halde, tam olarak neden tr hep byle evhaml gezdiini saptayamaz. Hal byle iken, ar evhaml birine daha fazla evhamlanmas durumunda bana gelecek olumsuzluklar anlatmak, zaten nicedir cismani deil de kimyevi bir dmanla cebelleen bu sava
247

yorgununun kendine duyduu, duyabilecei gveni bsbtn kaybederek daha da fazla evhamlanmasndan baka bir sonu vermez. Zeli Atemizacolu nasl geveyeceini bilmedii gibi, renebileceini de sanmyordu. Ptrklerinin, herhangi bir eye alerjisi olmasndan deil de, evhamlarndan kaynaklandn renmek, derman olmak yle dursun, dert katmt derdine. Yeryzndeki' hibir sabun, krem ya da losyon iyi edemezdi onu. Evhamn kozmetii yoktu. Eskiden sadece alnn ve enesini basan ptrkler, doktordan sonra iki misli artarak, tm yzne yaylmaya balamt. Birden, bir mzik alnd kulana hafiften. Aynay brakp, dizlerinin zerine kt. Yz hamambceinin cesedine dnk, yere yaptrd kulan. Bir sredir gnn deiik saatlerinde aay dinlemeyi huy edinmiti. Bodrum katnda kalan sska olann salonunun tam stne denk dyordu odas. Zaman zaman sanki aada rehin kalm da yukar kmaya alyormu gibi, tk tk vurduunu duyuyordu. kan sesler yle tuhaft ki, onun tavanlarda gezindii hissine kaplyordu. Ve her seferinde, ifreli bir mesaj alyormuasna dikkat kesilip, anlam vermeye alyordu seslere. Bir keresinde, kpek havlamalarna karan iniltiler de duymutu. Kzn neye benzediini grebilmek iin salon penceresinin nnden ayrlmamt btn gn. Grmt de. Belinden decekmi gibi duran bol, uvalms bir pantolon giymi; ksack kestirdii salarn dik dik kaldrtp, bakr rengine boyatm, ufak tefek bir kzd. evik hareketlerle apartmandan km, iki adm atp sokak ortasnda bir sigara yakmt. Sivilcesiz, ptrksz, belli ki evhamszd. "Her insan yeryzndeki aynasn arar," demiti kimi limler, "onunla bir olmak, onda kendini bulmak iin". Ama nasl cennette Tuba aac, kkleri yukarda, dallar topran altnda ters dnm ise, kimi aynalar da alaa eder yansmalar. Zeli Atemizacolu, Sidar'n evine gelen kzda kendi ters dnm varln grmt. Ve elinden gelse, onunla bir olmak, onda kendini bulmak filan deil, kendini bsbtn ortadan kaldrarak, o olmak isterdi. "N'apyosun lan yerde?" Zeli Atemizacolu telala ayaa frlayp, ks ks bakt ieri dalan abisine. Bu akam kars ve ocuuyla birlikte yemee gelmiti Zekeriya. Ona cevap vermeden kt odadan; ar admlarla,
248

salona geti. Herkes sofraya oturmu, bir yandan orbalarn kaklayp, bir yandan da haberleri seyrediyordu. Masann bir ucunda, 10 numaradaki yal dulun gnderdii dilim kadayf duruyordu. Kenardaki sandalyeye iliirken, ekrana takld Zeli'in gzleri. gnlk bebeini bir poetin iine koyup, spermarketlerden birinin plne brakan 16 yandaki anne, kameralardan saklamaya alyordu yzn. Talihsiz bebek btn gn bir varilin iinde kalm, akama doru viyak viyak alamaya baladnda evreden geenler tarafndan fark edilip kurtarlmt. Karakola gtrp karnn doyuran polisler, Kader koymulard pten kan bebein ismini. Birden Kader belirdi ekranda. Kpkrmzyd surat. Durmadan alyor ve aladka daha da beter kzaryordu. Zeli Atemizacolu'nu ter bast. Krmznn cenderesinden kurtarmaya alt baklar mitsizce dolat sofrada. Ge kalmt. Kader bir polisin kucandan bir bakasnnkine geerken, hzla karard tm grntler. Ama karanlk zaten krmzyd. Zeli Atemizacolu baylmt.

249

7 NUMARA: B E N

05:45'te alarmn feryadyla uyandmda, dn gece o kadar houma giden fikir, sunturlu bir samalk gibi grnd gzme. Vurup kafay tekrar uyumaya altm ama nafile. Kalkp pencereden dar baktm. Hava aarmamt henz. Birden, denemek geldi iimden. Ethel'e anlatacak bir eyler kar hi olmazsa. Eleniriz. Ethel kalta elenir en azndan. Geceden hazrladm poeti alp, ses karmamaya gayret ederek indim katlan. Apartman kapsn aar amaz, serin sabah esintisi arpt yzme ve hemen ardndan, inceden inceye bir p kokusu. imdiden balam. Kimbilir, belki de ie yarar planm. Buraya p atanlardan bir tekini bile caydrmay baarsam, sadece Bonbon Palas sakinlerine deil, tm ehre hizmet etmi sayacam kendimi. Bu kimsesiz haliyle, buralara tandjmdan beri ilk defa gzel grnd yaadm sokak gzme. Keden iki grbz sokak kpei frlad. Bir kaldrmdan dierine zigzaglar izerek, birbirlerinin nne gee gee yaklatlar; bahe duvarna gelince yavalayp, pleri gnlszce kokladktan sonra, geldikleri gibi kouturarak geip gittiler. Arkalanndan bakarken, birilerinin de beni gzetlediini sandm bir an. Bam evirdiimde 9 numaral daire hari, tmden karanlktayd Bonbon Palas. En st katn salon pencerelerinden bir glge geti hzla. Glgenin hareket ettii yne doru nce tek tek tm odalann klar yand, sonra ne olduysa srayla hepsi kapand. Huzursuz oldum. Etraf kolaan ederken, yapmaya kalktm iin samal canm skt. Gene de vazgemek istemedim. Planm, abkluun dik ls ama belki de bylesi daha iyi. Nicedir zvanadan karak hkmszce sregiden bir samal, mantkl kurallar, muteber dorular ya da zorba yasaklarla deil, ancak bir o kadar mkellef bir samalkla durdurabilirsiniz bazen.
250

Kaldrma kp, bahe duvanna yzm dnmemle, bir ift nemrut gzle karlamam bir oldu. Daha nce de grmtm bu kediyi. Nefretle bakyor resmen. Rahat kanca, gerinerek kalkt; hantal admlarla duvarn stnde yryerek, en uca kadar gitti ve oradan devam etti beni gzetlemeye. Kutuyu poetten karp, g bela atm kapa. Dn akam boyay satn alrken, yaptm iin havasna uygun dsn diye trbe yeili istemitim satcdan ama dpedz fstk yeili kt kapan altndan. Uhrevilie hayli sapa bir renk. Fakat asl sorunu, elimde frayla, duvarn karsna getikten sonra yaadm. Ne yazacam biliyordum bilmesine de, nasl yazarsam daha etkili olabileceine kafa yormamtm. Bir ekmek kamyoneti, sarsla sarsla geti arkamdan. Kardaki bakkaln nne bir kasa dolusu ekmek brakp gitti. Baktm ki elimi abuk tutmalym, aklma gelen en sade ifadeyi yazdm ben de; tek tek her harfin zerinden ikier kez geerek. Ben alrken, duvarn zerinden sarktt katran karas kuyruunu ar ar sallayarak, her hareketimi prdikkat izledi mendebur kedi. Bitirdiimde, iki adm geri ekilip, alc gzle baktm. Fena olmamt. Geri fstk yeili eni konu srtyordu; iyi ortalayamadm iin, son hecelerde hayli skmt harfler ama gene de fena olmamt ite. Sokan ortasndan bile rahatlkla seilebilecek kadar byk ve okunaklyd. Kediye gz krpp, fray, boyay topladm gibi dndm Bonbon Palas'a. Tam ben ieri girmek zereyken, biri de dar kmaya hazrlanyordu. Sabahn bu kr saatinde darda grmeyi umduum en son insand 10 numaradaki yal kadn. Ama sanki o da en az benim kadar tedirgin oldu bu karlamadan. Kendi elimdeki poetin azn kapatmaya alrken, onun elindekilere takld gzm. leri bo gibi grnen drt byk anta tayordu. antalar ty gibi hafif, kendi ty gibi hafif... Kapy tuttum. Silik tebessmn nazik bir teekkrle talandrarak, t pt cssesini kucaklayp gitti. Eve girer girmez, balkona ktm. Btn gn balkonda tnemek, yazdm yaznn etkisini gzlerimle grmek niyetindeydim. Ama yarm braktm uyku, yapkan bir alacakl gibi geldi, yakalad.

251

9 NUMARA: HJYEN TJEN VE HAMAMBCE

Mutfa, salonu, hol ve arka oday tek tek kontrol edip, klarn kapattktan sonra, takatsiz ve huzursuz yataa uzand Hijyen Tijen. Aaran gnn izgi izgi dilimledii lgn lolukta, sanki ilk defa gryormuasna dnp merakla bakt yanndaki vcuda. Bakt bakmasna da bir vcuttan ok, onlarca kk, kck para oldu grd. Uzunca bir sredir kronik dzeyde seyreden temizlik merak, sinsi bir hastalk gibi, gzlerine vurmutu belli bir aamadan sonra. Artk gzleri, iki alkan kyma makinesi gibi, grdkleri her eyi ince ince ekiyor; btn paralarna, paralan ayrntlarna, ayrntlar da katrelerine ayryordu. Salondaki halya baktnda mesela, haly deil de desenlerini ve o desenlerin iinde barnan lekeleri ve o lekelere tutunan pislik zerrelerini seiyordu. Aynntlarda keskinleen gzleri, gzle grlmeyen parazitlerin peine dtnden beri, bakt hibir eyi btnyle kavrayamaz olmutu. Bu yzden, yatakta dnp yanndaki vcuda baktnda, kocasn deil de, onun, aznn kenarnda kurumu iki damla salyay, gzlerinde biriken apaklar, dilerinde tortulanan yemek artklann, parmak ularndaki sigara sanln ve gndr ykanmam sa diplerindeki kepekleri grd. Daha fazla grmemek iin ban evirdi ama ge kalmt. renme balamt bile. Dnya zerindeki tm canllara sebil edilmi bir nitelik deildir irenmek. Hayvanlara deil insanlara zgdr ziyadesiyle. Erkeklerden ok kadnlar irenir ve kadnlar arasnda da bazlan, bazlarndan daha ok ve daha ok irenir. Hijyen Tijen ne zaman irense, aznn kenarlar eilir, bacaklan kaskat kesilir ve tm vcudu, nce hafiften gdklanr; derken giderek iddetlenen bir kantya tutulurdu. Gene yle oldu. Tortop bzlm, bir eliyle kendini sarmalamaya alrken; akta kalan tek eliyle de, ayak ulanndan ba252

layarak, yukarya doru dalga dalga ykselen rpertiler eliinde, balad hatur hutur kanmaya. imdiye dein, envai eit sebepten tr saysz kez irenmiti. Ama bu sefer, sadece ayak ularnda deil, akaklarnda da bir karncalanma hissetti. Kanncalanmalar birka saniye iinde katbekat oalarak kafasnn her tarafn kaplad; kprden geer gibi sal sollu skarak aktlar boynundan ve kpry geride brakr brakmaz ince muntazam eritler halinde akn akn inmeye baladlar aaya. Bu beklenmedik orduyu seferber eden, Hijyen Tijen'in beyninden bakas deildi. Olabilecekleri ondan evvel kestirip, yaklaan tehlikeyi sezdii iin, kendiliinden teyakkuza gemiti. nk zaman zaman beynimiz, yapmak zere olduumuz hareketin olas sonularn bizden evvel kavrar ve gerekli grd takdirde, bize sormadan, danmadan, nlem almaya kalkar. Hijyen Tijen'in beyni de, bu seferki irenmenin dierlerine benzemediini; vaktiyle kendi anne babasna kar kmay gze alarak evlendii adamdan irenmeye baladnda, meselenin salt irenmekle snrl kalmayp, tm bir yaamn sorgulamasna dnebileceini ngrebildiinden, gidiata bizzat el koymaya karar vermiti. Takip eden birka dakika boyunca Hijyen Tijen'in midesine korkun kramplar girdi. Zira, ayakulanndan yukarya doru ykselen, kocadan souma/irenme yanls asiler ile kafasndan aaya doru ilerleyen, kocaya ballk/sadakat kuvvetleri, tam bu blgede kar karya geldiler. Zafer kati surette, kuzeyden gelenlerindi. Beyin, ayak ularndan balayan ayaklanmay baaryla bastrmt. Hijyen Tijen, birdenbire nkseden mide arsndan, gene birdenbire kurtulmann verdii rahatlkla derin derin iini ekti ve ayaklann srye srye banyoya gitti. I yakt. Etraf bembeyazd. Bir kt havluya drt be damla amar suyu dkp, klozetin oturan sildi gzelce. erken etraf szmeye devam etti. Beyazn hkimiyetini delecek hibir ey yoktu grnrde. "Her insann etrafnda bir renk hlesi vardr" yazyordu, California'da kurulan ve yelerinin birbirlerine isimleriyle deil de renkleriyle seslendii, elele tutuup gsterili suluboya setleri gibi renk skalalan oluturduu ancak bir zaman sonra, aralarnda tonlara gre hiziplemeler balaynca, dalmak durumunda kalan bir derne253

in brornde. Tersi de doru olabilir bunun. "Her rengin etrafnda bir insan hlesi vardr" belki de. Ve eer byleyse, hi phesiz ev hanmlarndan oluacaktr beyazn etrafndaki hle. Beyaz, ev hanmlarna gurur ve ayrcalk verir. Hijyen Tijen'e ise sadece huzur veriyordu. Sifonu ektikten sonra, bir kt havluya birka damla amar suyu damlatp, otura sildi. Eli demiken, klozetin kapan, iini, etrafn; ardndan, tuvalet kd ve havlu asacaklarn; hzn alamayp, lavaboyu, kveti; derken, amar makinesini ekip altn da yle bir temizleyiverdi. kmadan evvel son bir kez dnp, yan bezgin, yar honut gz att tm banyoya. Kapy ardndan kapatt. Ama yryp gidecei yerde, ylece kalakald. nk her zaman nden gitmez beyin; bazen de geriden gelir byle. Hijyen Tijen'in beyni de, tm banyoyu kaplayan beyazln iinde bir yerlerde salman siyah, simsiyah bir ey grm olduunu birka saniye gecikmeyle ayrt edebilmiti. Kapy tekrar at; yanlmamt. Beyaz fayanslann zerinde siyah ve iren bir bacak hzla yol alyordu. stelik yakay ele verdiini anlam olmalyd ki hareketleri telal ve aknd. Zigzaglar izerek kayyordu yerde. Hijyen Tijen, yrei aznda, temkinli, yanpiri admlarla yaklat, yaklat ve ancak iyice yaklatnda, demindenberi bakt ama aynntlann grmekten btnn kavrayamad eyin, siyah ve iren bir bacak deil, siyah ve iren bir hamambcei olduunu ayrt edebildi. O l basncaya kadar, oktan bir oyua kapa atp gzden kaybolmay baarmt siyah ve iren bacan siyah ve iren sahibi.

254

1 NUMARA: M U S A , MERYEM, M U H A M M E T

Kapc Musa, grltler yznden her zamankinden erken uyand bu sabah. Salona getiinde, koltuklarla duvarn arasna bacaklarndan sktrlm Muhammet'le gz gze geldi. Olunun yardm dileyen baklarn grmezden gelerek, kahvalt masasna oturdu. Bezgin, kaam hareketlerle beyaz peynirden kopartt irice bir paray azna atp, uzun uzun inerken, demlie uzand. Ne var ki doldurduu barda eline almasyla suratnn burumas bir oldu. ay soumutu. Yana dnerek demlii karsna doru uzattysa da, bir ayayla koltuklan itelerken, bir yandan da ortasndan yanlm bir yarm ekmein iine maydanoz yapraklan sktrmakla megul olan Meryem, hi oral olmad. Kendi bann aresine bakmas gerektiini anlayan Musa'nn baklan, tpk hareketleri gibi ar ve bkkn, dnd dolat; olunun umutsuzluk saan ve giderek kendininkilere benzeyen baklann teet geip, sk tk dizilmi koltuklan, sehpalar, sandalyeleri bir bir szerek salonun iinde tam bir ember izdi ve yeniden karsnda sabitlendi. Meryem'in karn bu sabah daha da bym grnd gzne. Musa tabaktaki peynirin yansn, dilim ekmei ve ksede kalan tm zeytinleri azna tktrp, bir ey sylemeden kt evden. Ayaklann srye srye kar bakkala yneldi. Her zaman dkknn nnde hasr bir tabureye oturup, sokaktan geleni geeni, Bonbon Palas'a gireni kan inceleyen ve byle otura otura kambur kalan bakkal, grnrde yoktu. stanbul'un muhtelif bakkal dkknlan gibi, bunun da almet- farikas ismi ya da satt rnler deil, bakkaln ta kendisiydi. Bu zdelik kambur bakkaln ylesine iine ilemiti ki, burada bulunmad saatlerde de dkknn ak kalabileceini kabullenmekte glk ekmiti uzun sre. Ama hem gn iinde eitli saatlerde dkkn kapal bulan mterilerin ayaklar255

nn kesildiini tespit ettiinden, hem de namaz vakitlerini karmak istemediinden, nceleri sadece camiye gittiinde, zaman getike baka baka bahanelerle, illi rana emanet etmeye balamt dkkn. rak, kardeinin oluydu ama kambur bakkal, hsm akrabalk ile ekmek teknesinin zeytinya ile su gibi ayn durmas gerektiine inandndan, dkkn snrlan iinde ona kardeinin olu gibi deil, bir raa nasl davranlmas gerektiini dnyorsa yle davranrd. ocua gelince, o, haftann alt gn kendisine habire emirler ve sulu sepken hakaretler yadran adamn, haftasonlarnda ya da bayramlarda ailecek oturmaya geldiklerinde, dkkndayken zinhar koklatmad ikolatalardan hediye etmesine, efkatle ban okayp sevgi gstermesine bir trl alamamt. Hele bu aile ziyaretlerinde amcas, sanki uzun zamandr ilk defa karlayorlarm, sanki daha bu sabah dkknda herkesin ortasnda kalaylad bakasym gibi, "syle bakalm amcasnn yeeni. Neler yapyosun okuldan arta kalan zamanda?" diye sorduunda kaacak delik aryordu. Bir kurban bayramnda tm slale bir araya gelerek byke bir ko kesip, ayd-badem ezmesiydi-kavurmayd-cackt-kekekti-ayrand-mumbard-kays kompostosuydu-etli pilavd-aydfstkl baklavayd-llerin ruhuna irmik helvasyd-zmd-karpuzdu-gene fstkl baklavayd-kahveydi derken, btn gn hep birlikte ve habire yiyerek geirdikleri halde, gece mide fesad geirip ertesi gn beti benzi kl ve azck gecikerek dkkna gittii iin iittii azardan ve her ran erken yatp erken kalkmas gerektiine dair dinledii sylevden duyduu kzgnl hl atamamt zerinden. illi rak, her gn dkknda grd asabi bakkal ile aile meclislerinde karsna kan babacan amcay kafasnda bir trl badatramad iin, en nihayetinde onlan iki ayn, apayr insan olarak alglamakta bulmutu zm. Bunun tek sakncas, evde annesi ya da babas, ertesi gn dkkna gittiinde amcasna bir ey iletmesini istediklerinde, "olur" dedii halde, beyninin bir yerinin buna direnmesi ve istisnasz her seferinde, sylenen eyi iletmeyi unutmasyd. Musa ayaklann srye srye dkkna yaklarken, illi rak da ayet kitabn tezghn zerine koymu, gz kapda, eli kuruye256

mi dolabnda, bir yandan tuzlu fstk attrp, bir yandan cz ezberliyordu. Bu kadar erken kalkmaya hi de alkn olmayan Musa, dkkna girince bakt yapacak i, konuacak kimse yok, bu seferlik apartmann ekmeini kendisi datmaya karar verdi. Caml ekmek dolabna doru birka adm att ve znk diye durdu. Bulunduu a, Bonbon Palas'n bahe duvarna bakyordu. Grd eyi, illi raa da gsterdi. kisi yan yana durup, yazy okudular. "Aman Meryem grmesin," dedi Musa. rk dilerini aa kartarak, kendi kendine gld. "Niye ki?" dedi illi rak, yukanya frlatt tuzlu fst havada kapmay baaramaynca suratn ekiterek. "Niye olacak, inanr da ondan!"

257

10 NUMARA: MADAM TEYZE

Madam Teyze getirdii poetleri boalttktan sonra, ift kanatl kapy ap balkona kt. Kardaki apartmanlarn damlar, hepsi de ayn yne, ayn eyi dnyormuasna bakan onlarca martyla doluydu. Onlan izlerken, elini boynuna gtrd dalgn dalgn. Birini hi karmad iki kolye vard boynunda. Uzun olann ucunda bir anahtar sallanrd, ksa olann ucundaysa Aziz Serafm'in sert ehresi. Hamileliinin son aylarnda an kilo alp, bir sonraki gn dahi tayamaz olmu bir kadna benziyordu stanbul. Att her admda, azametle bym vaatkr karnndan su sesleri ykseliyordu dalga dalga. Srekli yiyordu ya, yediklerinin ne kadarnn kendine, ne kadarnnsa iinde gnbegn byyen onca kmen, krlgan ve asla doymayan cana yaradn artk kendi de bilmiyordu. Yapabilse, bir an evvel kurtulmak isterdi bu kantarl klfetten. Yapamyordu. Yllar, yzyllar boyu itike imiti. Gemiler ve kayklar, arabalar ve trlar, titrek bacakl hamallar ve kuyruunu yollarda yitirmi konvoylarla kasa kasa tanyordu yiyecekleri, iecekleri. Yiyordu o da; yiyor ve iiyordu patlayasya. Eer u dinmeyen itahyla, daima a gvdesine indirdiklerinden hibir ey karamasayd darya, oktan infilak etmi olurdu imdiye dein; kendiyle birlikte, karnndakileri de canlarndan ederek. kanyordu neyse ki. Yaad iin ve yaamak iin, pis kokulu gazlar, mide bulandrc svlar, dklar, kusmuklar ve balgamlar karan bir insan gibi ve bir insan kadar, arndryordu o da yorgun ve kindar gvdesini. plere aktyordu clk yaralarnn cerahatlerini. ehr-i ehir, alan ukurlara gmlseler de tepe tepe biriken, krek krek yaklsalar da kllerinden ykselen, uzaklara gtrlseler de bir trl ortalktan eksilmeyen ve ilerinde mknats varmasna birbirlerini eken
258

plere borluydu hl hareket edebiliyor olmasn. stanbul, yaad iin bu kadar ok p karmakla kalmyor; bu kadar ok p karabildii iin yaamn srdrebiliyordu hl. Bir son deildi plk. Yaam sona ermiyordu orada; biim ve z deitiriyordu sadece. ehrin grnmez duvarlarnn dna pskrtlenler, atldklar plklerde paralarna aynlyor, trlerine gre ayklanyor, yaklyor, presleniyor, gmlyor... ama asla yok olmuyorlard bsbtn. Gittii yerde hsrana uram bir kaak gibi, geri dnyorlard eninde sonunda. Ya topraktan, ya sudan, ya havadan szyorlard stanbul'a. Ya p toplayanlardan, ya lodosulardan, ya martlardan... Martlar da ayn fikirdeydi yal kadnla. Et yemeleri gerekirken stanbul'da yaaya yaaya p yemeye alan bu penahsz kular da zerre kadar yadrgamyordu hayattan atk, atklardan hayat reten bu ebedi ve bir o kadar midevi emberi. Ve hemen her akam ve hemen her sabah, Madam Teyze, cepheleri stnkr boyanm kutu kutu, kt kt evlerin silme yld boz renkli bir tepeye az biraz yukardan bakan balkonunda oturur, bir mart sktperestliiyle dinlerdi ehrin rzgrla toplap, rzgrla dalan uultusunu. mrnn u son demlerinde eer biri kp da ona, baka bir trden olmak kaydyla, istedii yerde, istedii surette dnyaya tekrar gelebilecei vaadinde bulunsayd eer, gene stanbul'da domak istediini sylerdi ve madem ki insan olamyor, o zaman bir mart kisvesinde...

259

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

Uyandmda lene geliyordu. Ders notlarm tuttuum dosyay ve Ece'nin satn almak yerine ikidir benden istedii Kierkegaard'lar antaya koyduum gibi frladm. Ben kapdan karken, 8 numara daki de ieri giriyordu. Ne zaman grsem tela iinde. Salarna bi eyler yapm. Eski halini tercih ederdim ama byle de ho, ol ho! Bayla sessiz bir selam verip, gzlerini kard. Ama bakn yakaladm. Grnd kadar rkek deil. Ne de o kadar ilgisiz.. Giri katna geldiimde, baktm 4 numaral dairenin kaps ak. C sevimsiz kadn, eikte durmu, Meryem'e bir eyler aldryordu. Be ni grnce srnak bir tebessm yayld suratna. "Duydunuz m apartmanmzn bana gelenleri?" dedi. "Meer evliya varm bah emizde de, haberimiz yokmu." Tamamen kmt aklmdan. "Neden olmasn?" dedim istifim bozmadan. "stanbul'un muhtelif kelerinde Bizans'tan, Osman l'dan kalma saysz mezar olduunu biliyoruz," diye ekledim gz m saatten ayrmadan. "Peki bu mezarlarn hepsinin, mevcut me zarlklarn snrlar iinde olduunu iddia edebilir miyiz? Tabii k hayr. Daha kefedilmemi binlerce mezar olmal. Bunlardan baz lannn da halkn evliya gzyle bakt kimselere ait olmas kada; tabii ne olabilir?" Alay edip etmediimi anlayabilmek iin tepeden trnaa szdi beni. ki kann arasnda, yandan ziyade asabiyetini ele veren bir ka izgi belirdi. "Biz sizinle meslektaz," dedi. Ve bu lafla bt konuma onun lehine dnmesine, kollarn gsnde kavuturup sustu. Ben de sustum. Zeren Atemizacolu'nun dikenli baklar yzm serbest bira kp, Meryem'e yneldi. Ben de baktm onunla beraber. Aznda kazara bir laf kmasndan endie ediyormuasna dudaklarn bir
260

birine raptetmi, sr vermeyen bir ifadeyle konumalarmz dinliyordu Meryem. Bir an gzlerinin ii glyor sandm. Ama hemen ardndan, hain bir ifadeyle bandan savarcasna selamlayp bizleri, sipari listesini ald gibi nmsra kt gitti.

261

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

"Peki ya yanllkla stne basarsam," dedi 5,5-Yandaki. "Basarsan ecinnili olursun. Azn burnun yamulur, arpuk urpuk kalrsn," diye atld 7,5-Yandaki. "Senin de kafan kocaman!" Hac Hac telala mdahale etti duruma: "Deme yle abine. Byklerine saygszlk edeni cinler de sevmez, Allah da." 5,5-Yandaki, pilili yavruaz eteini ekitirerek, ban nne edi. Bir mddet yle kaldktan sonra gzucuyla abisine baktnda, berikinin hl kendisini szmekte olduunu grd. Usulca kenara kayp, dedesine yanat. "Cinlerin bir padiah vardr, adna Beelzebub derler. Zinhar onun sznden kmazlar. Ama zaman zaman ondan habersiz trl trl dolaplar evirdikleri grlmtr. Cin taifesi eit eit. yisi de var, kts de. Cin dediin insan gibi, mmini de var, kfiri de. tr cin var: bir ksm ylan yahut bcek biiminde. br tr rzgr yahut su biiminde. nc tr ise insan biiminde. En tehlikelisi bunlar. Anlayamazsn hakikaten cin mi yoksa insan m. Bunlar geceleri dn yaparlar davullu zurnal, sabaha kadar yer ier oynarlar. Geceleri cinlerin dnne denk gelirseniz, hemen banz evirin. Sakn bakmayn. Tuvalete filan kalknca bismillah demeden adm atmayn. Eiklere dikkat etmek lazm. En ok eiklerde dururlar. Cinden uzak durmann yolu bismillahsz i yapmamak. Bismillahsz yaptnz m, muhakkak gelir karrlar bir yerinden." Hac Hac, Osman yapmak iin salonun ortasna ydklar yastklardan birine aryan srtn yaslayp, yanaa yanaa en nihayetinde brne yapan kk kz kucana ald. "En kts Al Kars. Yeni doum yapm bir kadna dadand m, mazallah bir daha brakmaz yakasn. Btn gece ata biner gibi
262

reklenir lohusamn boazna. Sabaha kadar canna okur, gn aard m zavally ter iinde perperian brakr gider. Gece bi de bakmsn tekrar gelmi. Kundaktaki bebei futbol topu gibi yuvarlayp yuvarlayp havalara frlatr." "Ben hatrlyorum," dedi 7,5-Yandaki kardelerine dnerek. "Onlar doduunda gelmiti." "Gelir elbet. Anneniz burnunun dikine gitmeyip, babaanneniz rahmetliyi arsayd, byle olmazd. Rahmetli bilirdi Al Kans'n nasl defedeceini. Kadncaz torunlarna doyamadan gitti." 5,5-Yandaki ile 6,5-Yandaki dedelerinin verdikleri cevaptan huylanmlard. Kk kzn duda hafife aa doru sarkarken, olan da eme eme incelttii sere parman azna gtrd. "Bir de Kara Koncolos'a dikkat edeceksiniz. En zalimi o. Yal kadn klna girip sokaklarda dolar. Ke balarn tutar. Keden gemek isteyene sorular sorar: 'Nereden geliyorsun byle?, Nereye gidiyorsun?' der. 'Kimlerdensin?' diye sorar. Kara Koncolos grnce muhakkak iinde Kara kelimesi geen bir cevap vermek lazm gelir. Misal, karalardanm, karacasttenim filan diyeceksin. O zaman rahat brakr geersin. Bazen de adres sorar. Eer sorduu adresi bilemezsen, vay haline. antasndan sopasn kard gibi kt kt vurur adamn kafasna, bayltncaya kadar dver." Telefonun sesiyle blnd szleri. 7,5-Yandaki ar hareketlerle uzand ahizeye. Evet, kahvaltlarn bitirmilerdi. Hayr, yaramazlk yapmyorlard. Evet, televizyon seyrediyorlard. Hayr, dede masal anlatmyordu. Hayr, gaz amyorlard. Hayr, evi datmyorlard. Hayr, balkondan sarkmyorlard. Hayr, atele oynamyorlard. Hayr, yatak odasna girmiyorlard. Vallahi, masal anlatmyordu. Telefonu kapatmadan nce emin olmak istedi annesi: "Dedeniz masal anlatyorsa sen sadece 'hava souk' de, ben anlarm". 7,5-Yandaki duraklad. Yosun yeili gzlerinden, gecenin avkna yknen bir parlt kayd aniden. Anlk bir sessizlik oldu. Parlt kaybolduunda, fikrini deitirmiti. Sesini alaltna gerei duymadan ve gzlerini dedesinin zerinden ayrmadan, kaytsz bir edayla cevap verdi: "Yok hayr anneciim, hava souk deil. Ama dedem gene bize acayip acayip eyler anlatyor."
263

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

"Bugn pek keyiflisiniz hocam," dedi n srada oturan Ece en cerbezeli sesiyle. Her zamanki gibi tepeden trnaa simsiyah giyinmiti. Siyah ruj, siyah ojeler, siyah gz kalemiyle belirginletirilmi siyah gzler... lmcl Hastalk Umutsuzluk'u antamdan karp, nne koydum. "Derse keyifli geldim de, dersten keyifli kmam size bal. Bakalm makaleler okunmu mu?" dedim Perembe gnlerinin bermutad girizghlarndan birini yaparak. "Erasmus'un Delilie vg'snde Fortuna'dan sz ettii ksmlarla, Makyavelli'nin Fortuna'sn karlatrarak okuduk ve hatmettik," dedi Ece. "Ne menem bir eymi peki bu Fortuna?" dedim Ece'ye deil snfa hitap etmeye zen gstererek. "Dii olduu kesin," diye atld Ece, gsterdiim zeni inemekten ald keyifle. "Makyavelli'de de, Erasmus'da da Fortuna hem kiiletiriliyor, hem de diiletiriliyor. Dii olduu iin de tabii ki tekin bulmuyorlar onu. Keza Kilise babalan da byle dnyor. Bizde de ayn ey. Kr Talih diyoruz ya da Kahpe Felek. Ya kr bir kadn oluyor. Eh krse, kime ne verdiini gremez, dolaysyla adil olmas beklenemez. Ya da kahpe bir kadn oluyor. Kahpeyse zaten adil olamaz. Bazen bir tekerlek oluyor elinde. Bazen de kendisi bir ember oluturuyor eteklerini dndrerek. Bu yzden ark- Felek diyoruz. Ne zaman, kimin iin, nerede duraca belli olmuyor. Makyavelli'ye gre hayatmzn yansn Fortuna kontrol ediyor, yapabileceimiz hibir ey yok. Ama ksmen de olsa Fortuna'ya sz geirmek mmkn. Tekmil fikir babalanmz erkek olduuna gre, bir ekilde kadnlan dize getirmenin mmkn olduunu dnmek durumundalar."
264

"Ha, bizim Kader miydi Fortuna diyip durduunuz?" diyerek suratn buruturdu makaleleleri okumadn ayan ve beyan etmekte en ufak saknca grmeyen Cem. Takip eden on-on be dakika boyunca bizim Kader'den bahsettiler birbirlerinin szn kese kese. "Bence Machiavelli'yi feminist cenahtan yumurtaya tutmak ucuz bir yaklam," dedi Ece'den zerre kadar holanmadn bildiim ama nedense hep onun arkasnda oturan ve ismini srekli kartrdm kvrck sal, gzlkl kz. "Mesele, senin iin nceden izilmi bir hayat m yaadn dnyorsun? Hayatn a priori mi tespit edilmi? Soru bu. Kaderle urarken, dinle hesaplayor adam ak ak. Fortuna'dan kurtulmadan, ya da onu dize getirmeden, ne Aydnlanma mmkn olabilirdi, ne de ilerleme." Ece sinirli sinirli gerinerek, bacak bacak stne att. Bunu devaml yapar. Bacaklarnn gzel olduunu bilir. Ad rencileriyle ak mek dedikodularna karan meslektalarmn mesleki adan ciddi bir hasara uradklarna pek rastlamadm imdiye dein. Eer birinin zerine bu sebepten tr gidiliyorsa, zaten zerine gidilecek demektir. Ece'nin bana olan ilgisini takdis etmememin sebebi, meslektalarmn kulaklarna gitmesi endiesi deil zaten. Mesele akademisyenlerin deil, bizzat rencilerin ne dnddr byle durumlarda. Ne dndklerinden ziyade, ne konutuklar. nk muhakkak konuurlar. Asla, katiyen, zinhar dillerini tutmazlar. Her birinin muhakkak bir yakn arkada vardr ve srdalarn en nemli zellii onlarn da baka srdalar olmasdr ve bu byle zincirleme devam eder. Tam bir bybozumu! Uzaktan uzaa merak edilen, sayg duyulan, sz geen bir hoca olmaktan kar; zaaflar, cinnetleri, herzeleri, zilletleri, kompleksleri yakinen bilinen bir lmlye dnverirsin. Gen bir kzla birlikte olmak, orta ya civarnda seyreden erkeklere latif bir itibar salayabilir salamasna da, her an geri alnabilir, sallantl bir itibardr bu olsa olsa. lk fiskede alabora olur kolaylkla. Yazdn mektuplar, yaptn itiraflar, anlattn srlar cmleten bana bela olur sonradan. Cinsel performansn dilden dile dolar, oluk ocuun oyunca olursun. Buna demez. Tandm hibir kz rencimin buna deeceini dnmedim. Ece'nin bile.
265

"Aslnda en iyisi hayatmz kontrol edemediimizi bir an evvel itiraf etmek. Yaptklarmdan sorumlu tutulabilirim belki, ama yol atklarmdan sorumlu tutulamam," dedi Ece gzlerini gzlerime dikip, omuzlarn silkerek. "Doutan o adamn deil de bu adamn kz olarak geliyorum dnyaya. Ne babam seebiliyorum, ne milletimi, ne dinimi, ne de dilimi... Fikrimi sorsalard baka bir ortamda domay tercih ederdim; yok eer illa da byle olacak deselerdi, o zaman domamay tercih ederdim. Bu kadar basit aslnda Sen imdi farkl bir yerde domu olsaydn, kafanda trban deil boynunda ha olacakt," dedi arkaya dnp. Ama hep yan yana oturan u trbanl renciden hangisine hitap ettii anlalamad. "Ben de kadere inanyorum," dedi lnn ortasndaki Seda "Oyle deil ama," diye kestirip att Ece zillisi. "Sen yce bir adalete inanyorsun. Bu imdi byle oluyor ama sonra bir bir hesab tutulacak diyorsun, ite ne biliyim ktler cehennemde cezalandrlacak, iyiler cennette mkfatlandrlacak filan. Yani bir adalet fikri var kafanda, olmak zorunda yoksa inancn sarslr. Fortuna bunun tam tersi. Uhrevi bir ey deil, gayet dnyevi bir ey." "Bu Fortuna'ya niye bu kadar takldnz anlayamadm?" diye emkrd her an camdan dar kacakm gibi sandalyesini duvara yaklatran Cem. "Mesele Fortuna falan deil, ember ile izgi arasndaki fark. Bir izgi zerinde yrdn zannediyorsan, bir eyleri gende braktn, bir yerlere varabileceini de sanrsn Ama embere gre anlyorsan hayat, ilerleme diye bir ey sz konusu olamaz. Tekerrrlerle bar,k msn deil misin, mesele bu. Makyavell gibi bir adam tekerrrle bank olamaz. Tekerrrleri hazmetmek ne demek? u anda yaadn hayat gene yaayacaksn demek Yann bugnden o kadar da farkl olmayacak. Nietzsche'nin Rousseau iin sorduu soruya geliyoruz. Yalnz mrnn en yalnz saat,nde yle mini minicik bir iblis inse cehennemden, gese karna ve dese ki 'korkma kardeim, sana garanti veriyorum, lm diye bir ey yok. Tekerrr var sadece. u ana kadar yaadn her eyi gene yaayacaksn. Aynen yaadn gibi. Sonra gene, sonra gene Bu byle ebediyen devam edecek.' Ne hissedersin o zaman? Bu hayat tekrar tekrar yaamaya kamz tahamml edebilir? Fortuna'nn nazn ekebilenler asla cinnet geirmezler. Bu kadar basit. Makya266

velli gibi bir adam hayata tahamml edebilmek iin emberi bir yerinden kesip, izgiye dntrmek zorunda. Ondan sonra ilerleme fikri de doar, bireycilik de." Saate baktm, ikinci dersin bitimine be dakika kalm. "Konudan uzaklamaktaki baannza bir kez daha hayran kaldm," dedim sigara paketimi karp, ara verirken. "Haftaya tm okumalar tamamlayarak geliyorsunuz ve sadece okumalar zerinden konuacaz. Kimse desteksiz atmayacak." nc ders yorum yapmadan dinlemekle yetindiler. Herkes not tutarken, Cem skntyla camdan dary seyretti; Ece de gzmn nnde yarm paket bademli ikolata yedi. Siyaha alan bir ikolata paras, muzip bir ben gibi yapt kald dudann kenarnda.

267

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

"Anne biz niye seninle geliyoruz?" diye mzldand 5,5-Yandaki. "Fena m ite. Annenizin alt yeri grmek istemiyor musunuz?" dedi Gelin, ellerinden skca tuttuu iki ocuu admlarnn hzna ayak uydurmaya zorlayarak. Geri ufaklklar btn gn bir sinema giesinin iinde nasl zaptedebileceini bilemiyor, patronun da hmndan ekiniyordu ama bir gn evvel edindii bilgilerden hareketle sabah sabah kaynpederiyle tarttktan sonra, mantkl dnemeyecek kadar asabiydi u anda. Jurnal Sokak'n kesine yaklarken yavalayp, arkaya bakt. 7,5-Yandaki iki metre geriden geliyordu. Yoldan gelip geen kimilerinin yadrgayan baklarna maruz kalmasna ramen, son derece honut grnyordu iki yl sonra Bonbon Palas'n dna kabilmi olmaktan. Byk oluna bakarken hissetmeye alkn olduu derli toplu elem, iindeki dank sknty bastrd kadnn. mr boyunca en az onunla vakit geirebileceini bildii halde, ocuklar arasnda gene en ok ona balyd. Doutan hastalkl ocuklar, kardelerinin ve yatlarnn aksine, annelerine aittir yalnzca ve hep yle kalrlar. Keye varnca, hzlanmas iin iaret etti byk oluna. Ayn anda, kara kuru bir el usulca vurdu omuzuna. "Evladm u adrese nasl giderim?" diyerek kr kr bir kt paras uzatt, lime lime olmu nohudi bir pardesnn iinde iki bklm kambur ihtiyar bir kadn. Gelin, yzlerinde beliren dehetin farkna varmadan, ellerini brakt iki ocuun. Kd ald, okumaya alt. Ama kargack burgack yazy zemeyince, kafasn sallayarak adresi geri uzatt. "Anne bilemediiin!" diye crlad 5,5-Yandaki. Ptr ptr yalar szld yanaklarndan. 6,5-Yandaki'nin hali daha iyi deildi. Her iki elinin ba parman birden azna sokmu emerken, bir yandan
268

da ayn szleri tekrarlyordu durmadan: "bildin mi, bildin mi?" "Bilemedi," dedi geriden yetien 7,5-Yandaki, olay kavramakta gecikmeden. Daha da beter alamaya ve tepinmeye balad dier iki ocuk bu sz zerine. "Neyi bilemedim?" dedi aknlktan dili dolanan Gelin, bir ocuklarna, bir ihtiyar kadna bakarak. Ama cevap yerine tek alabildii birka hkrk ile emilen bir parmaktan kan congur congur sesler oldu.

269

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

Meyhanede yer bulmak zor oldu. Cuma akam, kalabal. Ortalar da bir masa boalnca oraya kp, nden bir duble syledim kin cy ardan aldm. nc dublede nihayet kapda grnd kaltak az kulaklarnda. Trafik skmt. Ama bu bilgiyi, gecikmesini, gerekesi olarak deil, bindii taksi adm adm ilerlerken ayn. tak. m. tuttuu ofrle bir olup dinledii man zetini verebilmek iir gerekli bir aynnt. olarak belirtti arada. kinci yarya 2-0 yenik balamalarna ramen, 3-2 kazanmlard. Elli dakika geciktiini umursadgma dair en ufak bir belirti gremeyince yznde, bir ey demedim ben de. Dorusu, Ethel'in, derinlii erbabnca defalarca test edilmi futbol bilgisinden, taksi ofrleriyle bitmez tkenmez sohbetlerinden, g.ttiimiz her lokantada bize hizmet eden tm garsonlarn .simlerini, ecerelerini ve belli bal gailelerini ilk on dakika iinde ogrenp, takip eden sre boyunca her siparii bir muhabbet vesilesine evirmesinden, her zaman, her ortamda ve her frsatta insann gozune sokarcasma yapt kadnlk reddiyesinden hi etkilenmediim. syleyemem. Bandan beri byleydi bu. Ayin ile Ethel in can cier kolej arkadalklar, znde bir tez-antitez ilikisiy' ' a n c a girifitliiyle kendini ifa etti ben aralarna girince. Ayin futboldan holanyor, hatta laf olsun diye herhang, bir takm tutuyor olsayd, Ethel'in futbol sevdasnn bu raddeye varacandan pheliyim. "Bonbon Palas'.n p sorununa kkten zm buldum," dedim kadehin, doldururken. Ve ona bahe duvarna yazdm yazy anlattm Benden byle bir samalk beklemiyor olmal ki, nce bir afallad ama hemen ardndan, gevrek kahkahalar saarak, tm hikyeyi sil batan anlattrd. Konutuka, ben de komik bulmaya baladm anlattklarm. Sabahn krnde elimde fra ve boyayla duva270
Ve bu c e v v a l z

rn nndeki halimi tarif ettirirken, glmekten krld. Ya ok abuk kafay buldu bu akam, ya da geldiinde ikiliydi zaten. Bire doru kalktk. Ethel tek tek btn garsonlarla el skp vedalat. O ana kadar edindii bilgiler dorultusunda her birinin oluuna ocuuna selam gnderip, dertleri tasalanyla ilgili, teselli mahiyetinde ufak kapan konumalar yapmay ihmal etmeden. Sokaa kp, gecenin meltemiyle az biraz ayldmzda, bu sefer de tutturdu u yazy bana da gster diye. Bir taksiye atladk. Ethel'in lokantada dk dozda balayan, yolda yrrken katlanarak hzlanan glme krizi, taksiye binmemizle gemi azya ald adamakll. Bir yandan kkrdyor, bir yandan da elini zaptetmeye alan elimi ap, pantolonumun dmelerini amaya alyordu. Kar durmadm. O beni usul usul mncklarken, ehliyet alacak yata bile grnmeyen ofr gz hapsine aldm ben de. Tysz surat hi renk vermediinden, bir trl emin olamadm bizi grp grmediinden. Bu arada Ethel emeline ulam, nc dmeyi de zp, elini sokabilecek kadar bir aralk amay baarmt. Ceketimi kucama yerletirip, paravan yapyordum ki, can acsyla gayriihtiyari bouk bir ses frlad azmdan. Oldum olas nefret etmiimdir trnaklarnn uzunluundan. Ayn anda ofrn yznde beliren keskin tebessmden, olan bitenin farknda olduunu anladm. Ethel'in elini serte kavrayp, penelerini uzaklatrdm g bela. Kzd. Sylene sylene bir sigara yakt. Aramzdaki her trl ekim ve gerilimi yakndan takip eden ofr, mnasip bir zamanlamayla lafa kararak, ne yne. gittiimizi sordu. Ethel, yasemin azlna oturttuu sigarann dumann pepee halkalar halinde taksinin tavanna flerken, neeyle cevaplad: "Bonbon Dede'ye gidiyoruz. Tm bar yanklarn, sevdiinden ayrlmlarn ve cmle tutunamayanlann dedesi Bonbon Dede'ye!" Sandm kadar gen olmadn, toy grntsnn de yandan ziyade kseliinden kaynaklandn fark ettiim ofr, dikiz aynasndan bir beni, bir Ethel'i szerek, durumun ne kadar vahimleebileceini tartyordu ki, araya girip yolu tarif ettim. Ama Ethel adam rahat brakmad. Bir sigara da ona ikram edip, aslen nereli olduunu, evliyalara inanp inanmadn, evli olup olmadn, ileride bir kz olursa en son hangi aamaya kadar okutmay dndn, o271

lunun ecinsel olduunu rendii takdirde evlatlktan red edip etmeyeceini ve hangi takm tuttuunu sordu art arda. Aksi gibi, ayn takm tutuyorlard. "Bir keresinde sizden manyak olmasn bir ift binmiti arabaya," dedi ofr, soru yamurundan frsat bulduunda. Ethel, boazna klk kam gibi hrltl ksrkler eliinde, bir kahkaha daha sald zincirleme. "Gece almaya daha yeni balamm, gece mterisini tanmyorum daha. Bunlar bir bindiler, hr gr kavga kyamet. Kadn baryor aryor. Adam hi alttan almyor, o da ona veryansn ediyor. Bi de kfrl konuuyorlar ki sorma. Ama belli ki seviyorlar birbirlerini. Meer adam almak iin yurtdna gidiyormu. Kadn inanmyor dneceine, gidersen dnmezsin diyor iki gz iki eme; arada bir sinirlenip pata kte vuruyor adama. Zil zurna. Neyse, dedikleri adrese kadar byle gittik. Kadn brakp, devam edeceiz oradan. Gittik ama kadn inmiyor ki arabadan. Tutturdu hadi Telli Baba'ya gidelim diye. u n koltua sarld smsk, Telli Baha'y grmeden inmem Allah inmem. Adam da ikna etti. Telli Baba dedikleri dnyann bir ucu, gece gece gider misin gitmem, arabay teslim edicem daha. Zaten o zamanlar diyordum ki asla katiyen gece almam. Sonra sonra fikrimiz de deiti ya neyse. nip baka taksiye de binmiyorlar, ste bir de iki misli para teklif ediyorlar. Neyse, gider misin gitmez misin derken, biz byle gece gece bastk gaza, doru Telli Baba'ya. Kadn indi. antasn at, bir eyler arad. Karanlkta kayboldu. Biz adamla bekliyoruz taksinin iinde. Aradan yle bir on dakika filan geti, kadn geldi alaya alaya, herife dedi ki 'e kafan!' Herif edi kafay, kadn vargcyle aslp bir tutam sa koparmasn m, aklnca bir tane kl ekecek. Herif de bunun stne yrd can acsyla, bi de o yzden girdiler birbirlerine. Neyse kadn sa alp kayboldu gene, bir de aput maput buldu bir yerlerden, gitti aaca balad adamn san, okudu fledi, oturdu kalkt, biz byle bekliyoruz. Artk braktk ne yaparsa yapsn. Sonunda geldi, sakinlemi bi para. 'Artk bir sonraki sefere telli duvamla gelirim Telli Baba'ya' dedi. Baktm adam da yumuad. S an di lar. Benim de ismimi, telefonumu aldlar dnlerine armak iin."
272

"Kesin evlenmi, sonra da birbirlerini boazlamlardr," diye emkirdi Ethel bam ofrn koltuuna doru uzatp, bota kalan sa eliyle pantolonumun dmelerine yeni bir saldrda bulunurken. "Yok abla, daha da kts," dedi ofr bilgece ban sallayarak. "ki sene sonra, kt, nasl kar tipi kyamet, gz gz grmyor. Bu adam gene binmesin mi benim taksiye? Ama bu sefer yannda baka bir kadn. Artk kars myd, sevgilisi miydi bilemiyorum. Belli ki birlikteler. Ben adam hemen tandm. O da beni tand. kimiz de bi kt olduk. O gzn kard, ben gzm kardm. Yanndaki hibir eyin farknda deil tabii. Habire bir eyler anlatyor. Anlatyor ama adam hi oral deil. On metre gittik gitmedik, dayanamad, durdurdu taksiyi, atlad aa. Kadn da akn akn seirtti peinden." Ethel ellerini kucanda bititirip, kederle iini ekti. Kaltan ne zaman, neden etkilendiini bir anlayabilsem. Skntyla sustuk. Jurnal Sokak'm kesini dnnceye kadar kimse tek kelime etmedi. Ama Bonbon Palas'n nnde durur durmaz, Ethel gdk kalan neesini kucaklayarak, ok gibi frlad arabadan. Onun srar zerine ofr de indi. Gecenin birbuuunda, mz saygduruunda bulunur gibi yan yana dizilip, bahe duvarnn zerindeki yazya baktk sessizce.
BU DUVARIN ALTINDA YATIR VAR P DKMEYN!

"Nasl olmu?" dedim ofre. "yi ho da, kaydrmsn be abi," dedi aka yapp yapmadn anlayamadm bir ifadeyle. "Rengini de tutmadm." Ethel kusacakm gibi iki bklm olup, yeni bir glme krizine yakaland. Kendini bsbtn koyvererek, gzlerinden yalar gelinceye dek tepine tepine gld. O kadar ok grlt kard ki, apartmandan bir-iki evin n yaktrmay baard. ofr bir yandan, ben bir yandan ite kaka taksiye soktuk kalta, yol boyunca giderek yavalayan kahkahalar, yerlerini giderek hzlanan hkrklara brakt. Uzun zamandr hi byle daldn grmemitim. Evine
273

vardmzda, onunla kalmak gelmedi iimden. Yatana yatrdm Ban yasta koyar koymaz szd zaten. Aada bekledi taksi. D nte ne oturdum. Baktm taksimetre iyice kabarm. Boandm dan beri maamn yars kiraya gidiyor, yars da iki akamlarna Sigara tuttum ofre, ald. nce benimkini, sonra da kendininkin yakt. Arabadaki sarho kadn inince, dostane bir sessizlik nlad geride brakt bolukta. "Kusura bakma," dedim "senin de ban arttk." "Yok abi," dedi "keke sade bunlarla arsa insann ba." Kavakta krmz kta beklerken, iime bir sknt reklendi birden. Bir polis arabas hzla geti yanmzdan. leride, ar a seyreden bir p kamyonunun arkasna tek elleriyle tutunmu, akta kalan kaln eldivenli ellerini bolua sarktarak yz yze dnm uzun boylu iki pye takld gzm. Bir sokak lambasnn altndan geerken solgun yzleri aydnland. Hi konumadan birbirlerine bakarak glmsyorlard sanki, ya da bana yle geldi. Baka ara yoktu etrafta. Ik yeile dnnce, skntmla ba edemeyeceimi anladm. Tam ters istikamete dnmesini syledim ofre. On dakika sonra Ayin'in evinin nndeydik. Arabay durdurdum. nmedim aa. Perdeler ekilmi, klar kapal. Ben eski evimi seyrederken, kse ofr tek kelime etmeden sabrla bekledi. Dn yolunda radyoyu atk. alan her ark houma gitti. Nihayet taksimetreye yeni bir sfr eklenirken varabildim Bonbon Palas'a. Farlarn nda, arabann camlarndan sal sollu kafalarmz uzatp, nedense bir kez daha bakma gerei duyduk duvardaki yazya. "Abi ya, sen imdi bu yazy yazdn da, ya bir inanan karsa?" dedi ofr para stn karrken. "Yok daha neler," dedim glerek. "Hem daha iyi ya. Keke inansalar. nansnlar da dkmesinler plerini." "Ya tamam da," dedi grnmeyen byklarn ekitiriyormu gibi parmaklarn sinirli sinirli dudaklarnn zerinde gezdirip. "Bizim millet bir tuhaftr. Hele kadnlar, hepten tuhaf abi, gryorsun ite. Yani demem o ki... Hani, ya biri kp da hakikaten inanrsa."

274

1 NUMARA: MERYEM

nan, tpk bir tren tarifesi gibi, znde bir zamanlama meselesidir. Gar duvarndaki dairevi, heybetli, fildii saat, insan mrnn eitli zamanlarnda vurur. Ayn saatlerde kalkar tren. leden nce tek bir sefer vardr, ocuk yata bir inanc benimseyenler buna biner. leden sonra bir kez daha kalkar tren; ergenlik dneminin huzursuz yolcularn da alp gtrerek. Sonra ta akama kadar baka bir sefer olmaz. Akam geldiinde, insan mrnde ilk derin pimanlklarn bagsterdii, ilenen crmlerin telafisinin mmkn olmadnn anlald, en kavi yuvalarn tepe taklak devrildii, ilk ciddi salk sorunlarnn belirdii saatte, nc kez kalkar tren. Yolcular nedense hep son dakikada telala biner buna. Ve nihayet geceyarsna doru, kritik ameliyatlardan sonra ya da lme ramak kala, pepee iki sefer daha vardr. En kalabalk trenler bunlardr. Hibir istasyonda durmadan, efaat ekspresiyle dosdoru Tanr'ya giderler. Akam yolculannm aksine, gece yolcular, karmamak iin trenlerini, ne olur ne olmaz hep nceden alrlar gardaki yerlerini. Ve vakit geceyarsn vurduunda, ember tamamlanp akrep ile yelkovan balang noktasna vardklarnda, garn o hncahn kalabalndan tek tk inansz kalmtr geriye. Meryem gnn ilk treninde yolculuk edenlerdendi. Bu yzden, dierlerine nazaran ok daha hesapszd inanlan; hesapsz ve kitapsz. Evliya yazsnn duvara yazld esnada hamile olmasayd ve hamilelik onu bir para "tuhaf klmasayd gene de ayn eyi yapar myd bilinmez, ama bu sabah erkenden, nicedir arad "isimsiz evliya topra"n almak zere elinde bo bir kavanozla baheye kt. Burada gerekten bir yatr olduuna pek ihtimal vermiyordu ama niversite hocas da sylemiti ya, stanbul'un evlerinin kaldranlarnn talannn alt silme mezarken, nereden ne kaca hi
275

belli olmazd. Yaznn asl astan yoksa eer, bir kavanoz toprak al dyla kalrd, o kadar. Ama eer hakikaten bir evliya varsa Bon bon Palas'n bahesindeki glibriimin altnda, o zaman ondan tek bir dilei vard: Muhammet'e bir nebze de olsa cesaret alamas.

276

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

Kap alnca, Muhammet'in gene yiyecek bir eyler getirmi olabilecei midiyle koturdu Sidar. Ama atnda, Madam Teyze'nin kk elisini deil, salar bakr rengi kak kz buldu karsnda. Afallad nk ya kz grmeydi deimiti, ya da daha farkl kalmt hatrnda. Ama gzleri gene ok gzeldi. Buyur edilmeyi beklemeden, glmseyerek dald ieri. Yorgun admlarla kanapeye yneldi ve kvrlp yatmadan nce iecek bir eyler istedi hl akn akn dikilmekte olan ev sahibinden. Kafasn kaya kaya mutfaa gitti Sidar. Dolaptaki tek poet kahveyi ap, evdeki tek demlikte stt suyu, raftaki tek kupaya dkt. "Sen imiyor musun?" dedi kz. "Sonra," dedi Sidar omuzlarn silkerek. "Zaten tek kupa var evde." Srt antasndan adet fndkl gofret kartt kz. Islak burnunu havaya dikip, yle bir kprdand Gaba. Ama gene de ayrlmad onu grr grmez sindii keden. "Kpein ismi neydi?" "Gaba," dedi Sidar bunu geen sefer konuup konumadklarn anmsamaya alarak. "Ne demek?" "Gaba, bir inhibitr sinir ileticisi olan gama-amino-btirik asitin ksaltmasdr. Beynin anksiyete merkeziyle ilgili bir ey. Antikonvlsanlar, antianksiyete ilalar ve tabii ki alkol, Gaba alcsn yavalatr. Yani daha az endie duyarsn." "Ne ho ya, sen imdi anadilin gibi Almanca konuuyorsun ha? Ka sene kalmtn yurtdnda?" dedi kz kanepenin zerinde srt st uzanrken. Tavan grnce hayretle krptrd gzlerini. "Franszca," diye dzeltti Sidar hrn bir tavrla. Anlalan, geen
277

sefer anlattklarndan bir teki bile kalmamt kzn aklnda. yleyse niye sormutu o sorular? Ya imdi ne demeye soruyordu aynlarn? stelik belli ki uykusu vard. kinci, bilemedin nc cevab dinlerken kapanacakt gzkapaklan. Yarm kalacan bile bile, dar zamanda ne kadar para toplarsa toplasn btne ulaamayacan gre gre, ne demeye soruyordu imdi bunlar. Bir insan tanmay arzulamak, kof bir vaattir ve byk klfet! Gnler, geceler, haftalar, seneler boyu dinlemeyi ve gzlemeyi, didiklemeyi ve hissetmeyi, demeyi ve dermeyi gerektirir; kabuklan kaldrabilmeyi ve altlanndan ince ince szacak, belki de fkracak olan kan grmeye tahamml edebilmeyi... Bunca zahmete katlanamayacak olduktan sonra, daha yolun bandayken dnp, bu ie hi kalkmamak yedir. Kapal bir sandn iinde gnna kmay bekleyen, kymeti bilinmemi bir define deilim ben. Hakkmda soracan her sorunun cevab aa be yukar sende sakl zaten. Beni kefetmeye alman da, kefettiini sanman da istemem. Tanmak zorunda deiliz birbirimizi, daha bir arpa boyu tanyamamken kendimizi. Bakalar hakknda edinilen bilgiler, plkten geliigzel karlan yiyeceklere benzer. Tadna varamayacak olduktan sonra, kokutmak zorunda deiliz beynimizde. Kesik bir horultuyla blnd dnceleri. Az ak uyuyakalmt kz. len sard sigaradan son bir nefes alp, misafirinin yanna kvrld Sidar. Demindenberi kenarda tedirgin bana gelecekleri bekleyen Gaba, kimsenin kendisiyle ilgilenmeye niyeti olmadn anlaynca, duvardaki oyuktan ban uzatan tula rengi bir bcekle uramay brakp, temkinli admlarla kt sindii yerden. Ambalajlarn paralayp, bir solukta indirdi fndkl gofretleri midesine. Sonra yalana yalana, geldi o da kvnld kanapeye. Dardan geen arabalarn farlar, darack pencerelerden szlp duvardaki oynak glgeleri telalandrrken, de ayr koldan ayr ryann iine yuvarlandlar.

278

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

Mavi Metres mutfakla salon arasnda defalarca mekik dokuduktan sonra, heyecan iinde son bir kez gz att masaya. Her ey tamamd. Su dolu cam ksede yzen nilfer eklindeki mumu yakt. Mavi tabaklarn yanna mavi peeteler yerletirdi. Akam yedi diye szlemilerdi. Yediye on kala ald kap. "Ho geldin," dedi. Topuklu ayakkab giymiti ama gene de gayriihtiyari parmaklarnn ucunda ykselme gerei duydu bir an. "Hep byle erkenci misindir?" "Gecikmeye altm. Ama benim dairemden seninkine buuk admda varlyormu," dedim glmseyerek. "Senin bacaklarn uzun tabii. Bizim drt admmz eder," dedi. Dedi ama daha cmlesini bitirmeden, mstehcen bir imada bulunmuasna kpkrmz kesildi. Birbirlerini uzun zamandr uzaktan uzaa arzulayarak izleyen ama arzularnn umduklarndan da kolay ve abuk gerekleeceini grnce yle bir duraklayan iftlere has sersemlikle dikildik kapnn aznda. imdiye dein sadece kaplarda karlap ayakst havadan sudan konumu olsak da, benden hayli holandnn farkndaydm nicedir. Sr tutmasn bilmeyen bir surat var. Gene de bu kadar abuk olmasn beklemiyordum; bylesine zahmetsiz... Yzn ellerimin arasna alp masmavi, minnack hzmasna dokundum nce. Geriye ekildiinde, "erke tavuu yaptm," dedi, ptmz yerden deil de, konutuumuz yerden devam etmeye alarak. "nallah seviyosundur." eri girer girmez, masay teet geip yatak odasna srkledim onu. Rahatt. Rahattm. Ortak bir geleceklerinin olmadn batan teslim eden iftler, daha az sakngandr seviirken. Ne var ki, gecenin ge bir vakti sofraya oturduumuzda, ortak bir gemiimiz ol279

duu zannna kaplverdik sanki. Uzun zamandr beraber yayo ayn evi paylayormuuz gibi... Ve sanyorum ikimiz de bu histe iin iin holandk. nk nereden bakarsanz bakn hadiseye, ka ns tarafndan terk edilmi bir erkekle, bakasnn kocasyla mutsu; bir metresin fena halde ortak bir ihtiyalar vardr: evlilikle ilgili ha yal krklklarnn kendilerinden kaynaklanmadn ve aslnda, bi bakasyla bu ii pekl yrtebileceklerini grmek.

280

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

Okulun giri kapsnn merdivenlerinde on yedi basamak vard ve Muhammet, yksek sesle saya saya on altnc basamaa vardnda, dnp clz bir umutla bakt arkasna. Bekledii mucize gereklemedi ama. Hl ayn yerde duruyordu annesi; ikin karn, olanca arlyla srgl bahe kapsna yaslanm vaziyette, kalkmak zere olan gemideki sevdiine limandan veda eden birinin dokunakl efknyla bakyordu peisra. Muhammet'in de dnp ona baktn grnce, te bir orannda efkat, rikkat ve kvanla terkip edilmi bir tebessmle aydnland yz ve gln bir jimnastik hareketini tekrar edercesine her iki kolunu birden havaya kaldrp, hararetle sallamaya balad. Onu gren de, maheri bir kalabaln iinden olunun dikkatini ekmeye altn sanrd. Oysa, 848 rencisi bulunan ilkokulda, ikinci dnemin son haftalar itibariyle sabahlan ocuunu okula getirip, zil alncaya dein kapda beklemekte srar eden tek anne oydu. Muhammet'in okulu krdn haber alnca o da bu yola bavurmutu. Apartmann gazetesini, ekmeini yirmi be dakikalk bir gecikmeyle datacakt bundan byle. Bu gecikmeden dolay henz hibir apartman sakininden herhangi bir laf iitmi deildi ve iiteceini de sanmyordu. Madam Teyze ku gibi yerdi zaten, ekmek ald filan yoktu. Hijyen Tijen desen, kendi sepetini sarktp, el demeden paketlenen dilim ekmeklerden alrd. Mavi Metres imanlamamak iin ekmek yemezdi; 7 numaradaki bekr adamn da ne vakit girip, ne vakit kaca belli olmadndan dzenli servis bekledii yoktu. Sidar paraszlktan, kuafrdekiler de kendi dzenlerini kurduklanndan aldrmayacaklard bu gecikmeye. Geriye topu topu iki daire kalyordu. O iki daire iin de, olunun eitim hayatn tehlikeye atmayacakt. Muhammet, annesinin her el sallayyla, kafasna bir eki dar281

besi yemi gibi kld, kld ve nihayet on yedinci basama da ktnda, bir ivi ba kadar ufalm olarak girdi okulun zifrsiyah kapsndan ieri. Elindeki beslenme antas ar, srtndaki anta ondan da ard. Sana soluna baknp, tekme atacak bir ey arad ama bulamad. Zil sesi son kez koridorda yanklanrken, snfna girdi ve otuz iki rencinin arasnda yerini alarak, srasna oturdu. Korktuunun aksine, olaysz geti ilk ders. Okula baladndan beri her gn en az iki sillesini yedii sra arkada srtn dnm, tm dikkatini tahtada yazlanlara vermiti. Muhammet neredeyse minnetle bakt kendininkinin iki kat olan bu srta. Keke hep byle kalsalard. Keke bu ocuk azmanyla deil de, srtyla sra arkadal yapsayd. Omuzlarn drp, toraman srtn arkasna sinerek baknd etrafna: renciler derslerde dary seyredemesin diye yarya kadar griye boyanm pencerelerin pul pul dklm boyalarndan gz krpan semaya, tahtaya kan kzn salarndaki kabark kurdelalara ve bardnda boyun damarlar frlayan retmenin pembeye boyal sivri trnaklarna bakt, nasl olsa bulunduu adan grlmeyeceini bilmenin rahatlyla. Tahtadaki kz ile snf retmeninin birbirlerine yaktklarn dnd. Kz sorulan soruyu bilemese, retmen uzun trnaklarndan birini onun kulana geirse bile sorun yoktu: kzlarn kulaklar zaten delik oluyordu. Buna ramen kula en fazla ekilen gene erkeklerdi. imdiye dein defalarca kez kula ekilmiti Muhammet'in ve her seferinde, cannn acsna aldrmayp, kula delinecek diye yiyip bitirmiti kendini. 0-6 ya arasn kz gibi uzun sal yaamken, mrnn hi olmazsa bundan sonrasn kz gibi kula delik geirmek istemiyordu. Korkularn gndere ekerken, farknda olmadan iyice sokuldu yanndaki srta ve ne olduysa ite o zaman oldu. Srt, birdenbire dnd; pancar krmzs, ablak ve somurtuk bir surata dnt. Muhammet'in brne dirseini indirip, pikin pikin srtt. Okula baladndan beri istisnasz her gn kap gitmeyi dlemiti. Ama bugn, brne yedii dirsein acsyla dilerini skarken, buradan kurtulmay deil de, hemen imdi, tam da burada yok olmay diledi. Bir felaket olsa u anda, beter bir deprem olsa mesela, yer yarlsa, ta stnde ta, omuz stnde ba kalmasa, retmenin not defterindeki rakamlar, tahtadaki kzn ald yldzl iftihar282

lar, sra arkadann tekmil dirsek, sille ve hakaretleri... her biri bir tarafa dalsa, kimse kimseye kavuamasa bir daha... Muhammet gzlerini yummu, olabilecek en korkun felaketin, olabilecek en korkun biimde tezahr etmesi iin hayal kurarken, siren sesiyle yerinden srad herkes. Darda koridorda koumalar oldu, kaplar arpld. retmen rencilere, renciler retmene bakarak birka saniye ne olup bittiini anlayamadan ylece kalakaldlar. Derken, hoyrata itelendi kap ve kelebek gzlklerinin ardndan delici nazarlarla bakan t pt bir kadn girdi ieri. nce retmene, sonra da tm snfa glmseyerek, imbiklerden szlm bir nezaketle mjde verircesine, "sayn hocam, sevgili renciler," dedi mesut ve sevecen. "Bu bir deprem tatbikatdr." t pt kadn cmlesini bitirir bitirmez, de birbirine alacak lde benzeyen tknaz, sarkk bykl adam dald snfa. Kafalarna civciv sans kasklar takm, zerlerine "deprem deil, ihmal ldrr" yazl tirtler giymilerdi. Son derece evik hareketlerle, antalarnda getirdikleri alet edevat birer birer karp, tahtadaki filerin zerine boy boy afiler astlar. Perdeler ekildi, duvarda pepee dialar yanp snmeye balad. Muhammet soluunu tutarak, heyecanla takip etti karanl yanp geen tozlu k huzmesinin peyderpey can verdii resimleri. Son dia da gsterilip perdeler aldnda, t pt kadn kere el rparak, balad tatbikatn nasl gerekleeceini anlatmaya. ki aama vard. Birinci aamada, renciler sralarn altna girip, drt bir yanlarnn zangr zangr sarsldn farz ederek, balar kollarnn arasnda sakin ve metin bekleyeceklerdi. kinci aamada ise, bir binann en ksa srede nasl boaltlmas gerektii bizzat tatbik edilecekti. Siren ald, otuz iki rencinin otuz ikisi birden kkrdayarak tahta sralarn altna girdi. O darack yerde dertop olup, sra arkadann kendisine reva grd boluk krntsna skverdi Muhammet. Be dakika sonra o da dierleriyle beraber sra altndan kp, ikierli ikierli snf boaltmak zere hizaya gemeye teebbs etti. Ne var ki sra arkada elini tutmak iin en ufak isteklilik gstermediinden, bir trl dahil olamad bu ocuk zincirine. ok gemeden, tekilerden ayr kenarda dikilen iki ocuun hali, t pt kadnn da dikkatini ekmi olacak ki, "hah, siz de yle ge283

lin. Bizim de iki cesur ocua ihtiyacmz vard," dedi fkr fkr sevin taan bir sesle. - Arkadalar sicim gibi prnizam koridora akarken, Muhammet kayg dolu gzlerle bakt arkalarndan. Snf tamamen boaldnda t pt kadnla retmenin de onlarla birlikte gitmi olduklarn fark etti. Oyun d braklm olmann burukluu ve sra arkadayla bir tutulmu olmann kzgnlyla tekme atacak bir yer aryordu ki, bykl adamn de ayn anda harekete geti. Biri yerder bir sedye ald, biri uzunca bir halat kard, teki de katlanm bi battaniyeyi at. Adamlar her iki ocuu sedyenin zerine yan yan; yatrp, battaniyeyle sarmaladktan sonra halatlarla smsk baladlar. Drt ayr halattan ikisi kancalara taklarak aaya sarktld pencereden; geri kalan ikisi de snfn kapsna baland. "Sakn korkmayn," dedi bykllardan birisi. Ve sonra bir sr verir gibi sesini alaltarak ekledi: "imdi sizi aaya sarktacaz." Be dakika sonra gzlerini amaya cesaret edebildiinde kendini bir sedyenin zerinde, pis kokulu bir battaniyenin iinde, u hayatta en az hazzettii ocukla yan yana, kollarndan bacaklarndan smsk balanm vaziyette, yerden on alt metre ykseklikte buldu Muhammet. Tm ocuklar baheye kmlar, tezahrat yapp hep bir azdan, onlar seyrediyorlard aadan. Gkyz duru maviydi; topak topak bir bulut katman tembel tembel salnyordu. Halatlar yukardan gevetildike, sedye de sarsla sarsla aa iniyo ama ne kadar alalrsa alalsn bir trl yere yaklaamyordu. "Senin imdi dn bokuna karmtr," dedi pancar suratl tm dilerini gstererek. Surat o kadar yaknndayd ki, nefesinin kokusunu soluyordu Muhammet. Korkmadn sylemek iin azn at ama daha bir ey sylemeye frsat bulamadan, lap diye bir atmlk bi tkrn aznn iine yuvarlandn duyumsad. Kahkahay bast pancar suratl. Muhammet tkrkten kurtulmak iin tiksintiyle kafasn oynatmaya abalarken, ynn ard ve yanllkla, aznda biriken tm svy sa tarafndaki bolua deil, sol tarafndaki dmana frlatverdi. Beriki bunu beklemiyordu. lk aknl zerinden atar atmaz, tkrk tabancasnn yerine otomatik tkrk tfei takarak kar saldrya geti. Bu arada yere bir hayli yaklam olmalanna ra284

men, aada bekleenlerden hibiri olan bitenin farknda grnmyordu. Topraa varmaya buuk metre kala, "bak imdi ne geliyo," diye crlad pancar suratl. "Suratnda yeil yeil balgamla inecen olum herkesin iine!" Muhammet telala ban evirdi ama ge kalmt. Alnnn ortasna yapan svnn orada bir-iki saniye kprtsz kaldktan sonra, yava yava aaya szlerek burnuna doru kaymaya baladn hissetti. Midesi azna geldi. Sedye bir yarm metre daha indi aaya. Aadakilerin yz ifadeleri ak seik grlyordu artk. Gkyznden gnderilen kahramanlarna neeyle tezahrat yapyordu ocuklar. Ellerini kaylardan kurtarabilmek iin nafile debelenen Muhammet alamakl oldu. Alnnn ortasnda duran svnn balgam olmadn, pancar suratlnn blf yaptn dnmek istediyse de, kendini buna inandrmay baaramad. Yarm metre daha kayd sedye aaya, yle bir kmldand bulut topa, dnyann bir direi varsa eer derhal yklp, kyametin kopmasn diledi Muhammet... ve o daha dileini tamamlayamadan, her iki ocuk da yerlerinden frlayacakm gibi bir ne, bir arkaya, tekrar ne doru hoyrata savruldu aniden. Aadan lklar ykseldi, Muhammet gzlerini yumdu, halatlardan sol taraftaki koptu ve tepetaklak olan sedye iki buuk metre ykseklikten yere akld. Pancar suratldan bir feryat koptu. "ldler mi? ldler mi?" diye boyun damarlarn iire iire haykrd pembe ojeli snf retmeni. Deprem grevlileri yeme koan tavuklar gibi kazazedelerin bana en rencileri dizginlemeye alrken, sarkk bykllardan biri sarsmadan evirdi sedyeyi ve biri acdan, dieri korkudan falta gibi alm iki ift gzle karlat. "Amca, suratmda balgam var m?" dedi Muhammet ap kapad azndan, atal atal da olsa, nihayet bir ses karabilmeyi baardnda. Beti benzi atm grevli, bo bo bakt ocuun yzne ve kafasn sallad donuk bir ifadeyle. O an ii d Muhammet'in. Blft ite. Halatlar zp, zerlerindeki battaniyeyi kaldrdklarnda, gururla doruldu sedyeden. Aya knlan pancar suratl ayn sedyeyle hastaneye tanrken, Muhammet hayatnda ilk defa kendini cesur hissetmenin tadna vanyordu.
285

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

"Ya, u duvara evliya yazsn yazan adam ok merak ediyorum Kafa m buluyo bizimle, yoksa kendi mi kafay yemi anlayamadrr ki? Valla merakla bekliyorum ne olacak. Benim bulgur da grnmedi dn akam. Gzlerim yollarda kald. yle bir almm ki her akam gelip azmzn iine pn dkmesine, bi gn daha gelmezse zleyeceim kadn. Acaba diyorum ciddiye alm olabilir mi u yazy. Alr alr valla. Buras Trkiye. Batl ayda iini bitirdi, Mars' parselliyor, yaknda insan kopyalayacak. Peki biz ne yapyoruz bu arada? Bahemizde evliya buluyoruz. Evliya deil iek mbarek, sulaynca bitiverdi yerin altndan. Sonra da vay efendim, Avrupa Topluluu bizi niye almyor. Niye alsn? Avrupalya evliya lazm olduu gn, bizi de alr elbet." Bir-iki clz kkrdama ykseldi. Fakat Cemal, bu snrl katlmdan gocunmad. "Valla yaknda, acil apartman toplants dzenlenirse hi armam. Evliya zel gndem toplants yaparz artk yneticimiz Hac Bey'in evinde. Evladm biraz fs fs yapsana!" Geceden her tarafa bolca sktklar bcek ilacnn keskin kokusu hl dalmamt. Sabah geldiklerinde, onlarca bcek ls bulmulard yerlerde. Mteriler damlamadan hepsini farala toplayp, sa krpklarnn biriktii p kutusuna boaltmlard. "Yneticimiz Hac Bey'in evinde, yuvarlak masann etrafna dizilmiiz," dedi Cemal tezghn zerinde duran hasr bigudi sepetini boaltp, ters evirerek. "Hepimiz takm taklavat oradayz. Hatta ve hatta, Hijyen Tijen bile evinden dan kabilmi. Rahatsz suratsz, bir sandalyenin kenarna iliivermi." Kenarlar yaldzl bir sa spreyini ald, bigudi sepetinin bir ucuna yerletirdi. "Bodrumdaki para286

sz renci de gelmi, yannda da kpek azman. Evliya filan umurlarnda deil tabii. Onlar belee kann doyurmaya gelmiler." nce, uzun, sk dili bir tara, sepetin deliklerinden geirerek, ayaa dikti. Onun hemen yanna da kaln, turuncu, trtkl bir bigudi yerletirdi Gaba'y temsilen. "Ay peki ne ikram ediliyor?" dedi haftada bir dip boyasn yaptrmaya gelen ve bu ii bu kadar sk yapmasna gerek olmadna bir trl ikna edilemeyen ehla sarn. inden her an bir parmak ocuun frlayp da, kendisini elendirmesini bekliyormuasna merakla bakyordu hasr sepete. "Aman sen de!" diye tersledi Cemal. "Gne gitmiyoruz herhalde. Apartman toplants bu." "Ama madem bir hikye yazyorsun, ayrntlar da duymak isteriz," dedi Mavi Metres oturduu keden. "Pekl," dedi onun ilgisini ekebilmi olmaktan duyduu memnuniyeti saklamaya lzum grmeyen Cemal. "Ispanakl brek yapm Hac Bey'in gelini. Yannda da ay. Oldu mu?" "Oldu, oldu," diye glt kadnlar. Fakat ayn anda, "yok olmad!" diye atlak bir ses ykseldi semtin tartmasz en malumatfuru kadn olan ve belki de yllar boyu srdrd mesleinden tr insanlarn zel hayatlarnn en sabkal ayrntlarn ktlara aktarmaya alm bulunan, Ceza Mahkemesi ktibesi. Ayda bir salarn koyu kestaneye boyatp, taratmaya gelirdi. Herkesin onu dinledii grnce, arkasna yaslanp kendinden gayet emin bir tavrla, elindeki verileri sralad: "Bir kere, gelin sabahtan akama kadar sinema giesinde alyor. Hi vakti yok yle uzun uzun baklava brek amaya. Hem vakti olsayd bile, gene de yapmazd. O kadn gnah kadar sevmez kaynpederini. Onun iin sere parman bile oynatmaz." Cemal kalarn atarak bakt ok bilmi mterisine. "Madem yle, brek filan yok. Kuru kuruya ay var. Tamam m? Devam edebilir miyim artk esas mevzuya?" "Olmaz ki," dedi Cemal'in kendisine olan ilgisinin snrlarn zorlamaya kararl grnen Mavi Metres, en uh tebessmyle. "Hikyede dklk var. Bodrumdaki renciyle azman kpeinin karnlarn doyurmak iin geldiini sylemitin. O zaman onlar kar287

man gerekecek apartman toplantsndan." Cemal, kaderleri hakknda karar veriyormuasna atk kalarla szd trtkl, turuncu, tombul bigudiyle, ince, uzun, sk dili tara. "Peki teslim oluyorum," dedi Mavi Metres'e gz krparken. Bir kou mutfaa gidip, sabah gelirken yoldan ald simidin yarsn bigudi sepetinin zerine yerletirdi. "Saygdeer yneticimiz Hac Bey, apartman toplants iin pastaneye gidip bir kutu tatl, bir kutu da tuzlu kuru pasta yaptrm. Susaml ubuklar da dizmi kayk tabaklara. Oldu mu? imdi herkes memnun mu?" "Oldu, oldu," diye kkrdad kadnlar birbirlerine bakarak. Son bir onay iin herkes dnp Ceza Mahkemesi ktibesine bakt. "Geri o nekes herifin bu kadar masraf yapacana hayatta inanmam ama, hadi olmu farz edelim," dedi kadn incecik alnm kalarndan birini kaldrarak. Ald icazetle, oynad oyuna kendini iyiden iyiye kaptran Cemal, teki komular da dizmeye giriti. Ekstra hacimli, besleyici B vitaminli, alkolsz sa kp, 7 numarada oturan niversite hocasyd; bigolu fn makinesi 10 numaradaki Madam Teyze; elektrikli sa maas 6 numaradaki Rus ev hanmyd; boya fras ile makas, kardaki kan-koca Atemizacoullaryd, manikr trps de kk kzlar. Biraz durakladktan sonra, yneticiye de kemik sapl fra tara yaktrd. Son olarak, iinde parlak mavi jle bulunan saydam, ltl bir kutuyu ald eline. "Bu da 8 numarada oturan zarif bayan," dedi. Mavi Metres iltifata glmseyerek karlk verirken, teki kadnlar yle bir kprdandlar koltuklarnda. "Aa, unutmadan. Celal'le beni de yerletirelim. Bizim ayn olmamz lazm tabii." Rafta duran sa bakm setinden, iki adet multi-vitaminli keratinli sa onarc ald; yan yana koydu. "Evet ite aynen byle dizilmiiz. Hac Bey niin toplandmz aklyor," dedi kemik sapl fra tara ayaa dikip, skneti salamak amacyla ksa ksa ksrerek. "Eer hl grmeyenleriniz varsa diye sylyorum, bahemizde evliya mezar bulunmutur. Bu durumda apartmanda acilen yeni dzenlemeler yapmamz lazm." "Aman efendim, evliya dediiniz byle iek gibi yerden bitiverir mi?" diye atld multi-vitaminli keratinli sa onarclardan biri. Cemal mterilerine dnerek, fsltyla dipnot koydu lafna: "Bu
288

benim ite!" "Anladk, anladk," dedi kadnlar hep bir azdan. "Efendim siz inanp inanmamakta serbestsiniz. Biz de sizi inandrmaya mecbur deiliz. Ama bu memlekette demokrasinin yaamasn istiyorsanz, inanlarmza sayg gstermek durumundasnz," dedi kemik sapl fra tarak. "ayet hepimiz bu hususta mutabksak, derhal saptamamz gereken gndem maddeleri var. Birinci gndem maddemiz u: bu evliya kimlerin evliyasdr? yle evliya diyip iin iinden kmakla olmaz. Her evliyann birilerine faydas dokunur. Kimi gemilerdeki denizcilerin evliyasdr da, kimi karadaki askerleri korur kollar. Kimine gebe kalamayan kadnlar gider de, kimi de czzamllan iyi eder. Herkes kendi derdine derman olacak evliyaya gitmeli. Evde kalm bir kz, yanllkla yatalaklarn evliyasna giderse, fazladan hoplayp zpladyla kalr herhalde." "Birisi de tutanaklara geirsin bunlar," dedi Ceza Mahkemesi ktibesi teki kan da kaldrarak. "Pekl," dedi Cemal. Ve bu i iin manikr trpsn grevlendirdi. "Yaz kzm, birinci gndem maddesi: evliya hazretleri kimlerin babasdr?" "Nereden biliyoruz? Belki de kadndr," dedi Mavi Metres. "Olmaz yle ey!" diye grledi kemik sapl fra tarak. "Neden? Kadndan evliya olmaz m?" diye diklendi Mavi Metres, kendisini temsil eden jle kutusundan ayrmadan gzn. Ve saz eline almken, hemen brakmad. "Bir sr din by km kadnlardan. Hazreti Aye ile Fatma'y batan sayalm. Sonra Rabia var mesela. Tabii Kadnck Ana da ok nemli, Karyad Hatun da yle. Fatih Sultan Mehmet'in anas Hm Hatun var. Mevlana'nn anas Mmine Hatun. Bir de Yedi Kzlar var." Aynann nndeki kadnlar ve bigudi sepetinin bandaki kemik sapl fra tarak aknlkla baktlar Mavi Metres'e. Bir metres iin fazla bilgisi vard bu tr hususlarda. En ok da Cemal etkilenmie benziyordu. Binbir Gece Masallan'nda, halife Harun Reit'in huzurunda gzelliiyle olduu kadar engin bilgisiyle de herkesin akln bandan alan esiz cariye Canayakn, 2002 senesinin stanbul'unda, Bonbon Palas'ta yeniden dnyaya gelmi gibi hayranlkla bakt ona. "O zaman yaz kzm," dedi kemik sapl fra tarak, manikr tr289

psne. "Birinci gndem maddemiz bu evliyann kimlerin babas yahut anas olduunu bulmaktr. Bunun iin gerekli aratrmay yapmak zere, sayn niversite hocamzn deerli yardmlarn bizlerden esirgemeyeceini mit etmekteyiz." Ekstra hacimli, besleyici B vitaminli, alkolsz sa kp yle bir kprdand. Kendisine bahedilen payeden memnun olmua benziyordu. "Gelelim ikinci gndem maddesine. Efendim, madem bahemizde bir evliya var, bundan byle davranlarmza dikkat etmeliyiz. Bu sebepten tr bendeniz bir liste karm bulunuyorum. Katiyen yaplmayacaklar listesi. zninizle okuyorum. Madde bir: geceleri evliyann tarafna ayaklar uzatlmayacak. Ayak ksm evliyaya bakan yataklar derhal ters evrilecek. Madde iki: evlerde plak dolalmayacak. Madde : bundan byle pencerelerden aa kilim falan rplmayacak ve hibir ey frlatlmayacak." "Ama nasl olur?" dedi kenarlar yaldzl sa spreyi. "Rica ederim lafm kesmeyiniz," diye kt kemik sapl fra tarak. "Madde drt: bundan byle evlerin baheye bakan pencerelerine amar aslmayacak. Madde be: Artk bu apartmann hudutlar dahilinde sa kesilmeyecek." "Aman efendim, insaf buyurunuz, eer sa kesmezsek a kalrz. Bu bizim ekmek paramz," dedi yan yana duran iki multi-vitaminli, keratinli sa onarcsndan biri. Cemal omuzunun stnden mterilerine gz krparak, ikinci bir dipnot dt fsltyla: "Bu Celal ite!" "Anladk, anladk," diye glt kadnlar. "Katiyen olmaz. Unutmayn ki bu apartmanda evliya hazretlerinin mezarna en yakn daire sizinkidir. En ok siz dikkat etmelisiniz. yle pencereleri ap evliyann trbesine baka baka ark trk sylemek, sa silkelemek, trnak kesmek, ada yapmak, ka almak yok artk. ok istiyorsanz gidin baka bir yerde an kuafrnz. Madde alt: bundan byle bu apartmana at, eek ve benzeri hayvanlarn eti, kl, ty, psr kesinlikle girmeyecek. Bu da demektir ki artk kpek de olmayacak burada." nce, uzun, sk dili tarak, bigudi sepetinin zerinden haykrd: "Nedenmi o?" "nk dinimizce kpek mekruhtur," dedi kemik sapl fra ta290

rak. Ama bu noktada Cemal iddiasn destekleyecek herhangi bir bilgiden yoksun olduu iin, yardm isteyen gzlerle Mavi Metres'e bakt. O da frsatn bekliyormu gibi atld hemen: "Baknz Araf sresi. stne varsan dilini sarktarak solur, kendi haline hraksan dilini sarktarak solur. Ayrca unutmayalm ki, Mevlana da nefsi kpee benzetir." "Bunlar benim kpeimi balamaz. Gaba Trk deil ki. svireli o!" dedi ince, uzun, sk dili tarak. Aynann nnde dizili kadnlar, trtkl, turuncu, kocaman bigudiye baktlar sempatiyle. "Hac Bey, malumunuz olduu zere cennette yedi uyurlarn da kpei vard," dedi insafa gelen Mavi Metres. "Peki peki," diye kestirip att kemik sapl fra tarak. "Ama bundan byle her gn ykanacak o kpek. Bir tek pire dahi olmayacak zerinde. Tabii bit de istemiyorum. u bceklerden de derhal kurtulmal. Btn daireler tepeden trnaa ilalanacak bi gzel. Madde yedi: bundan byle apartmana katiyen dilenci, seyyar satc, bohac, poaac sokulmayacak." "sabet oldu efendim," dedi kar-koca boya fras ile makas. "Ve son olarak, madde sekiz: bundan byle apartmann pleri dzenli olarak toplanacak. Evliyann civarnda yar ap on be metrelik bir ember izilecek ve bu emberin iinde bir tek p bile birikmeyecek. Apartmann temizliine azami dikkat edilecek, her taraf prl prl olacak. Bonbon Palas' saran u iren kokunun gitmesi iin ne lazm geliyorsa yaplacak. Hadi bizim burnumuzun direi krld bunca zaman. Evliya hazretlerininki krlmasn bari." Cemal bunlar sylerken Meryem'i unutmu olduunu fark etti. Onu temsilen bir kirpik maas yerletirdi arabuk bigudi sepetinin yanna. Ancak tam kirpik maasn konuturmaya hazrlanrken, bir grlt koptu arka taraftan. Demindenberi oynanan bu oyundan hi holanmayan Celal, skntyla kavrad bigosuz fn makinesini drmt elinden. Aniden tm gzlerin zerine evrildiini grnce utancndan kpkrmz kesildi. Makineyi yerden almadan, "ben kyorum, biraz hava alaym," diye mrldanarak kapya yneldi hzl hzl. "Darlma ama Cemal," dedi ehla sarn, kap Celal'in ardndan
291

kapannca. "Sizin kadar zt mizal ikizler grlmemitir herhalde. Yani ila iin, bir tek ortak noktanz olsayd bari." Bir huzursuzluk iseledi herkesin zerine. Hasr sepetin etrafndaki oyuncular, cansz birer nesneye dnverdiler.

292

7 NUMARA: BEN VE MAV METRES

Mavi Metres'i beklemiyordum bu akam. Kaplan, pencereleri kapatp her tarafa bcek ilac skm. Koku geinceye kadar bende kalp kalamayacan sordu. Bceklere mteekkir olduumu syledim. Gld. Sofraya koyduum kallavi peynir ve somon taban grnce, tm suratn kaplad atein tebessm. "Paralanyorum," dedim. "Meryem urad bu sabah. 9 numaradaki kadn onu eli gndermi. Kzna ngilizce dersi vermemi istiyor. Hi oral olmadm nce. En son kendi renciliimde byle dersler verirdim. Ama kadn nedense hayli dolgun bir cret teklif ediyor saat bana." "Kzn apartman dna gndermeyi sevmedii iindir," dedi Mavi Metres. "yi de ne fark eder ki? Dersi evlerinde yapacaz." Omuzlarn silkti. "Belki hocann da apartman iinden olmasn tercih etmitir," dedi irice bir kaar dilimini azna atarken. "Ya da belki, o da sana kesiktir. Benim gibi!" Gldnde, sol yanandaki yara izi belirginleiyor. Houma gidiyor bu ize dokunmak. Elinden ekip, ieriye srkledim. Dilinin dilimde brakt tad seviyorum. "Biliyor musun, beni dedem bytt," dedi yanan okayan parmaklanm skca kavrayp, dudaklanna gtrrken. Bir sigara yakp arkama yaslandm. Kadnlann yatak gevezeliklerini severim. Mavi Metres'in sayesinde, bunca zaman sonra yeniden yatmaya baladm benim iin fazla byk olan karyolada. "yle nktedan, elebi bir adamd ki. Annemle babam hi geinemezlerdi, evde devaml hrgr. Ben 4 yandayken boandlar. Bir sene iinde ikisi de tekrar evlendi. O zaman dedem anneme demi ki, 'buncaza biz bakalm. Sen kendi evini kur, isteyince de gel gr
293

kzn.' Annem de kabul etmi. yi ki yle olmu. ok severdim dedemi. Erkenden gmeseydi, imdi ok baka yerde olurdum. Dedem lnce, nineyle kaldk babaa. Nine fena insan deildi, onu da severdim ama dedemi sevdiim gibi deil. Annemin evine dndm. nanr msn, imdi herkes Tijen Hanm'la dalga geiyor ya evinden dar kamyor diye, ben o gencecik yata, iki sene boyunca evden neredeyse hi dar kmadm. yle temizlik hastalndan filan deil. Dorusunu istersen niye kamadm ben de bilmiyorum. Deil okula gitmek, sokaa admm atmak bile istemiyordum. Dary merak etmediimden deil. Ediyordum etmesine de benim grmek istediim yerler oralar deildi ki... ki ocuu olmutu annemin. Onlara baktm. Annem de, babalk da ok uratlar kp gezeyim diye. Dnebiliyor musun, genler dar kmak ister ana babalar izin vermez. Bizde durum tam tersi. Neyse, byle bir sabah kahvalt masasnda oturmuuz, babalkla annem konuuyorlard telefon faturasn demek lazm diye, birden nasl oldu bilmem, 'verin bana ben derim' dedim, giyindim, byle hayretten falta gibi oldu gzleri, aldm faturay paray, attm kendimi dar. Evden kmayal o kadar uzun zaman olmutu ki, yemin ederim byle ilk bata sarho gibi yalpaladm. Girdim postaneye. Kuyruk vard. Bekle bekle, neyse kuyruk ilerledi, nmde bir-iki kii kald. te o zaman onu grdm. Faturalar o alyordu. Camn arkasnda oturmu, ha babam fatura damgalayp para st veriyor. Byle bakakaldm. Senin gibi yakkl deildi. Boy pos desen hak getire. Ama gzleri kimseninkie benzemiyordu. nsann gzbebekleri eflatuna alar m hi? Onunkiler yleydi. Sonunda sra bana geldi. Faturay istedi, uzattm. O da paramn stn verdi, faturay damgalad, bir paras da onda kald. Teekkr ettim, yle ban kaldrd dikkatlice bakt bana. Elim ayam titredi. 'yi gnler' dedi. Heyecandan sesim kmad. Eve dndm. Sabah olunca, erkenden frladm, doruca postaneye. O saatte bile kuyruk vard. Gene sra bekledim. Sra bana gelince, kalbim kt kt ata ata, dediim faturay uzattm. Tuhaf tuhaf bakt bana. Ben de baktm gzbebekleri sahiden eflatun mu diye. Sahiden eflatundu. Arkadakiler homurdanmaya balad. Halime gld." Ayin'i dndm. Srf gzbebekleri eflatuna alyor diye bir adama kaplp gittii olmamtr mr hayatnda. Ayin'in ak bir
294

brokrasi ark gibidir. Yazmalarn dosyalar, hesaplar yapar, defterler tutar, giderleri gelirlerden der ve mtemadiyen kaydeder. Devasa bir arivi vardr. Hibir tartmay unutmaz, unutmad gibi unutturmaz da. Eer evli olsaydk, Mavi Metres de onun gibi olur muydu diye dndm bir an. Sanmam. Olabildiince yabani, alabildiine hayvani bir yan var bu kzn yaamla kurduu ilikide. Geri daha yirmi iki yanda. Belki deiir; belki evlenir evlenmez o da sonsrat Ayinleir. "Sonra?" "Sonras rk. Birlikte gezdik tozduk. Annem kyametleri kopard ama dinleyen kim. k mydm bilemiyorum ama fena kaplmtm ite. Hemen evlenmek istiyordu. Ben evlenmek filan istemiyordum ama bunu syleyecek cesaretim yoktu herhalde. Zaten ufack mahalle, dedikodu desen diz boyu. Kolaysa evlenme artk. Neyse nianlandk. Niandan sonra seninki deimeye balad. Baka biri oluverdi adeta. Mutsuzdu. Belki ben de mutsuzdum ama benim mutsuzluum kendimeydi. Ama o mutsuz olunca, herkes mutsuz olsun istiyordu. Fesat deildi. Zaten mesele de bu ya. Hinlik filan bilmezdi ama renmeye can atyordu. Azndan hi iyi laf kmaz olmutu. Devaml ikyet ediyordu, postaneden, faturalardan, mdrden. Fakat biz bu yzden ayrlmadk." Sinirli sinirli gld. "Bizim ayrlmamza bir at sebep oldu, biliyor musun?" aknlm grnce bir daha gld. "Bir gn birlikte geziyoruz, baktm bir at arabas. imdi sama gelecek sana. Benim dedem bambaka bir adamd; kimselere benzemezdi. 'lmeden evvel lmeyi bilmedikten sonra, yaam da lm de srf zaruretten' derdi. Ne cennetin hurisini perisini arzular, ne cehennemin alevinden saknrd. Bir de byle ne zaman yolda bir hayvan grse, muhakkak selam verirdi. 'Selm vermezsem ayp olur, belki eski bir ahbabmdr' derdi. Dedem derdi ki, 'lnce lmez insan, gene gelir dnyaya. Bazen insan olarak gelir, bazen de hayvan. Her geliinde baka bir kisveye brnr; artk eekmi, kuuymu, kelebekmi, kurbaaym ansna. Darlmaca yok.' Darlmaca olmasn diye, hafzamz lrm bizim yerimize. Eskiden ne olduumuzu hatrlamayalm; hatrlamayalm da zlmeyelim bamzdan geenlere diye. Kklmden hatrladm en gzel ey ne bili295

yor musun? Biz dedemle sokaklarda elele dolap, karmza kar her hayvana selam verirdik. Kedilere, kpeklere, serelere, eeklere, ekirgelere barrdk. 'Ooo, naber mirim?' diye barrd dedem, ben de taklit ederdim: 'Ooo, n'aber mirim?' ok houma giderdi. Krlrdm glmekten." Sk sk sarnd arafn altna saklad gbeinin yumuack yuvarlakln okadm. "Senin anlayacan, sokakta bu at grr grmez, gayriihtiyari selam verdim. Ben byle atla konumaya kalknca, Eflatun Prens balad benimle dalga gemeye. Kmsyordu beni. yle kt laflar etti ki. Canm yakt ite. Uzattka uzatt. Sonraki gnlerde de, ne zaman yolda bir eek grse, 'hadi ko, p dedenin elini!' diye dalga geti. Sonunda kafama dank etti. Anladm ki ben bu Eflatun Prens'i sevmiyorum. Anladm ki benim iimi cz ettiren, ona vz geliyor. Demek ki dedim, bir mr onunla geiremem. Ayrlmaya karar verdim. nce inanmad, akaya vurdu. 'Amma da alnganmsn' dedi, geer sand. Sonra bakt ki ciddiyim, balad zorbalk etmeye. Ne tehditler savurdu! Bir akam evde yemek yiyoruz, bu kapya dayand, zil zurna. Babalk kt dar. Ona da hakaretler yadrd. Ben ktm kapya, kolumdan tuttu, ekti dar. Nasl iki kokuyor, iesine dm. 'Bana bak, beni terk edersen suratn dorarm' dedi 'dinime imanma keserim suratn!' Aynen byle dedi. 'Sen zahmet etme ben yaparm' dedim. Biliyorum inanmayacaksn. Ben de inanamyorum kendime. Bilmiyorum niye yle konutum, nasl yaptm. 17 yandaydm. Ama hl olur bana byle. Canm yannca dnmeden byle eyler yaparm bazen, zararm dokunur kendime. Kastl deil. Yaptktan sonra hayret ederim, yahu ben bunu nasl yapmm diye. Ama yaparken bir ey dnmem. Anlyor musun? Dnsem yapamam herhalde, deil mi?" Glmsedim. Naifliin bir ucu gaflete kar, bir ucu masumiyete. Gaflet ksm aibeli olabilir ama u dnyada masumiyet kadar ehvetengiz az ey vardr herhalde. "Annemle babalk kapnn arkasnda bizi dinliyorlar. Bir ey olursa mdahale edeceklerdi. Demek ki anlamadlar benim ne yaptm. Tabii bak mak yok bende. Yalnz byle demir toka vard samda, topuz iin. Sipsivri bir ey. Salarm o kadar grd ki o
296

zamanlar, baka toka zaptedemiyordu. Neyse ite, tokay kardm. Ne yaptm da grmyorum ya, tuttum rasgele bir izik attm sol yanama. Elimle yokladm izii, bir tane de stnden getim. Ben kendimi grmyorum ama Eflatun Prens'in yzn gryorum. Yemin ediyorum, limon gibi sapsar kesildi. Beni durdurmak iin barmaya balad. Annem patrtya kotu, bir lk da o att. O zaman anladm ki halim kt. Fena kesmiim kendimi. Babalk yetiti, balad Eflatun Prens'i tartaklamaya. O yapt sand. Eflatun Prens de demiyor ki ben yapmadm. Hl okta. Neyse babalk onu pataklarken, biz, annem, iki ufaklk bir de ben, atladk bir taksiye, doru acile. Hayret ediyordum hi canm yanmyor diye. Meer ac sonradan gelirmi. Bu vaziyette daldk ieri. Babacan bir doktor vard acilde, baktm dedemle ayn merepten o da. Tatl tatl konutu benimle. nce bakas yapt sand, azmdan laf almaya alt. Sonra anlad ki bakas filan deil, ben yapmm bizzat, kzd kprd bana, azna geleni syledi. Ama yle tatl dilliydi ki, azarlarn bile sevdim. Narkoz verdiler, uyandmda yaray dikmiti oktan. Tam karken geldi elimi tuttu. 'A benim manyak kzm, madem bir delilik ettin u gzel suratn doradn, sakn bundan sonra akllanaym deme. Hayatta en kts, suratn keserken deli olup da, dikilerden sonra akln bana toplamaktr. Bak ite o zaman ok ac ekersin, hem de beyhude bir ac. Hi ie yaramaz. Sen sen ol, dikilerden sonra da manyak kal, sz m?' dedi. 'Sz!' dedim. El sktk. Allah raz olsun, temiz i yapt. Bakasnn eline dsem, uval diker gibi dikerdi valla. Gene de izi kald tabii. Gemiyor..." Ne syleyeceimi bilemedim. Beklediim trden bir hikye deildi dinlediim. Bir insan sevmek, gamhnesinde bir trl huzura erememi hikyeleri tomar tomar kartp, birer birer temize ekmek demektir. Ak ise, o hikyelerin peisra dalp sevdiinin hayalhnesine, onun tasvir ettiinden daha tesi ve tezyin ettiinden daha irkiniyle karlatn halde, kmay istememektir oradan. Mavi Metres hakknda aceleci davranmm. Mavi deil o. Ya da bu renge atfettiklerimde yanlmm. Sandm kadar gndzcl deil mavilii. Kendime doru ektim onu. Sokuldu, ban gsme iyice yerletirinceye kadar bir-iki kprdand. Sonra usulca brakt kendini, arln ekinmeden verdi zerime.
297

"Ben Eflatun Prens'i Eflatun Prens olduu iin sevmitim ama o hep baka biriymi gibi yapt. Sen sakn bana yalan syleme olur mu? Her ey neyse o!" Bamla onayladm. Yalandan zerre kadar hazzetmediini syleyen biri, eer bile isteye sylemiyorsa bu yalan, eer hakikaten inanyorsa sylediklerine, tpk ayna krmak gibi uursuzluk getirir etrafndakilere. Filmlerde gsterilen tabancalarn, er ya da ge kullanlmasna benzer bu durum. "Bana asla yalan syleme," diyen biri fena halde aranyor demektir. Gene de itiraz etmek istemedim ona. ok gemeden, pencereden szan n altnda sessiz sedasz dald uykuya. ok gzel saylmaz ama tuhaf bir tlsm var yznn. Onu seyretmeyi seviyorum. Kalktm. zerime geirecek bir ey bulamaynca yatan yaknlarnda, lambay yaktm. Mavi Metres'in zerindeki araf syrlm, sa baca aa kmt. Hep karanlkta ya da yar giyinik sevitiimizin, imdiye dein onu btnyle plak grmediimin farkna vardm birden. Bacann st ksmlar kesik kesik, krmz krmz izgilerle doluydu. Hapishanede geen-gemeyen gnleri saymak iin kullanldn zannetmeyi sevdiimiz beli izgi bekleri gibi diklemesine yan yana sralanmlard. Yaklap yakndan baktm. ou pek derin saylmazd, sanki aceleyle hzl hzl almlard. Ama ilerinde bir tanesi olduka derin grnyordu ve galiba, ok daha yakn zamanda alm, henz kapanmaya frsat bulamamt.
***

Saate baktm: 02:22. Kesik bir iniltiyle yzst dnd. zerini rtp, kapattm. Biraz rak iyi gelir imdi. Mutfan n yakar yakmaz yedi sekiz hamambcei kotura kotura gzden kayboldu. Anlalan ben de ilalatmak zorunda kalacam bu evi. Bolca peynir, bolca kavun doradm. Peynirin zerine Mavi Metres'in getirdii zeytinyandan da dktm ve kekik... bolca kekik. Zeytinya tccan kk metresine tad ieleri bir baka erkein tkettiini bilmek istemezdi herhalde. Balkona ktm. l bir karafatmann hantal gvdesini hep beraber omuzlam, yuvalanna gtren bir kme azim kp kanncay
298

ezmeden, demirlere yaklatrdm sandalyemi. Sigara yaktm. Daha ka kesik var acaba vcudunda? Bu yaralar neyin atn bilemiyorum. Jilet mi, yoksa bir bak m bunlar yapan? Ya da bir sa tokas... Aada, bahe duvarnn dibinde biriken p torbalarna takld gzm. Deien bir ey yok. Gene eki eki p kokuyor ortalk.

299

10 NUMARA: MADAM TEYZE

Denizin kysnda saatlerdir sabrla bekliyordu Madam Teyze, ken di gibi lodosularla birlikte. Paralanm yelkenler, krlm krek ler, ibresi bozulmu pusulalar, rotasn yitirmi dmenler, tekm isimlerinden dklm harfler, oktan yerlerine ulam yolcular dan ve asla o asude cennete varamam yolculuklardan artakala nesneler getiriyordu dalgalar lodosun her celalleniinde. Tatilde dalgalara kaptrdnz deniz yataklar ya da plastik top larla; rzgrn kard hasrlar veya apkalarla oynamaktan he vesini alnca, hepsini birer birer teslim eder deniz, getirip bakc baka kylara ... Denizin getirdiklerini topluyordu Madam Teyze, kendi gibi lodosularla birlikte.

300

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

Celal kuafr salonundan kar kmaz, hzl admlarla kayarcasna geip ara sokaklardan, dosdoru ana caddeye kt. Kalabaln iinde ynn bilemeden yaklak bir on be dakika yrdkten sonra, hepsi de birbirine benzeyen be birahanenin yan yana dizildii bir sokaa girdi. Hi deti olmad halde, bir bira ekti can. Birahanelerden rasgele birini seip, ieri dald. Kalabalkt. Kapya en yakn masay seti. Yabancs olduu bir mekna girdiinde, kapya mmkn olduunca yakn durmaya alrd. ini zerre kadar sevmedii ve aklnn ok baka yerlerde gezindii her halinden belli olan avurtlar km, kavruk suratl garsona bir bira syledi, bir de patates kzartmas. Beklerken, aprazdaki masada ylm, gzlerinin altnda morun ayr tonundan ayr torba birikmi, karayaz bir adama takld gz. Adam sabit gzlerle nndeki rakya bakyordu. Tek bir yudum bile almyordu bardandan, ama zaten yeterince itii aikrd. nndeki tepeleme hamsi tavaya da elini srmemiti. "Ne-ba-k-yo-sun-hem-e-rim," dedi aniden ban kaldran adam, btn heceleri eritip, birbirine kaynatrarak. Celal ne cevap vereceini bilemeden olduu yerde bzlrken, garson bitiverdi yanbanda. "dare et abi," dedi birahanenin nnden gelen geene kaptrd gzlerini bir an bile mterisine odaklamadan, "bi zarar dokunmaz. Bugn can skkn biraz." Bira yeterince souktu. Patatesler ise berbat. zerlerine fiyonk fiyonk mayonez ile ketap sklmt. Mayoneze bir itiraz yoktu ama ketaptan nefret ederdi Celal. Garsonu batan uyarmad iin kendine kzd. Oturuunu deitirdi, aprazndaki masay deil de, hemen sandakini grecek ekilde yan dnd. Yan masadaki kelle kulak yerinde drt erkekten biri, oturduu
301

yerden otostop ekmeye alyormuasna sa elinin ba parman havaya kaldrm, ylece duruyordu. am yarmas gibi, kemerli burunlu, rktc grnl bir adamd bu. Durmadan, sonu "deil mi?" ile biten cmleler kuruyordu. Birasndan kocaman bir yudum alp, byklarnda biriken kp elinin tersiyle sildikten sonra, "Ne o? Niye sustunuz? Bize kamak yakr m? Yakmaz, deil mi?" dedi sitemle. nnde duran, sosis sosuna bulanm kr ba at diye masann ortasna koydu. "Bahis dediniz. E buyrun. Ben byle bahse girerim arkada. ocuk muyuz da, iki miskete, gazoz kapana bahse girelim. Ben kaybedersem, u parmam u masada brakr giderim. Yok eer siz kaybederseniz, sizin parmanzda izikler amak icap eder, deil mi? Kapi?" Biraz nce koyduu ba gz tutmam olacak ki, cebinden kard aky fiyakal bir hzla ap, onun yanna koydu. Sonra gene havaya kaldrp ba parman, put gibi durdu. tekiler skntyla bakarken gzlerine gzlerine sokulan kt parmaa, buz gibi bir hava esti masalarnda. Baka zaman olsa hr grden korkar, ekip giderdi Celal. Ama imek istiyordu bugn can. Kar masada oturan sarhoun satamalarna, patateslerin ketapna, yan masada terr estiren parmaa ramen oturmaya devam etti ve iti. kinci birann yarsna varmadan, kan anana dnd ikiye alkn olmayan gzleri. Baklarn delik deik masa rtsnn lekelerine sabitlerken, kaygyla iini ekti. Neden bu kadar uzakt ikizi? Hi mi hi ortak noktalan yoktu. Niin bir nebze olsun benzemiyorlard birbirlerine? Ve madem bu kadar ayr gaynyd halleri, neden hl beraber alyorlard ki? nc birann sonuna vardnda, Cemal'e artk yollarn ayrmann zaman geldiini sylemeye karar verdi.

302

9 NUMARA: Su VE MADAM TEYZE

Su bu akam ilk ngilizce dersini alacakt. Saat 19:00 diye kararlatrlmt. Babasnn yagnnde armaan ettii fosforlu saate bakt: 16:35. Daha ok vard. Her taraf beyaza kesen evin iinde skntyla doland. Annesi gene btn geceyi ayakta geirdii iin, bir saat kadar nce yenik dmt uykuya. Pencereleri ap, sokakta oynayan ocuklar seyretti bir mddet. lgiyle izledi onlar ama aralarna karabilecek olsa bile, bunu yapmak istediini sanmyordu. Okul dnda arkada, evde kafadan olmayan, istendii gibi terbiyeli, istenmedii kadar cici bir evlat olmann atlasn kar kan hatmetmi ve imdi ayn atlasta bir gve yenii arayan tekmil tek ocuklar gibi o da, sakl bir hiddetle hor gryordu yatlarnn oynad sokak oyunlarn. Skntyla kapatt pencereleri. Ses karmamaya zen gstererek evin iinde ptr ptr dolatktan sonra hi dnmeden aralad d kapy. Bitlendii gn salann kestirirken, yal kadnla aralarnda filiz veren yaknl unutmamt. Okula gidip gelmek mstesna, Bonbon Palas'n dna kmamas gerektiini gayet iyi biliyordu bilmesine de, "dars" saylmazd kar daire. Bylece, daha nce hi yapmad bir eyi yapp, kar dairenin zilini ald. Hi ses gelmedi ieriden. Biraz bekledikten sonra, bu sefer ok daha uzun bast zile ama bunu yapmasyla pimanlk duymas bir oldu. Geri dnmek zereydi ki, usulca araland 10 numaral dairenin kaps.

303

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

Celal' in dnmemesine ierleyen Cemal, son mterisini uurla uurlamaz, salonu kapatma fasln raklarna devrettii gibi, skn tyla sokaa att kendini. yi geldi akamn esintisi. Hzl admlarl; kayarcasna geip ara sokaklardan, dosdoru ana caddeye kt. Ka labaln iinde ynn bilemeden yaklak bir on be dakika yr dkten sonra, hepsi de birbirine benzeyen be birahanenin yan ya na dizildii bir sokaa girdi. Hi deti olmad halde, bir bira ek ti can. Birahanelerden rasgele birini seip, ieri dald. erisi hayl kalabalkt. Kapya en yakn masay seti. Yabancs olduu bir mekna girdiinde, kapya mmkn olduunca yakn durmaya alrd. ini zerre kadar sevmedii ve aklnn ok baka yerlerde gezindii her halinden belli olan avurtlar km, kavruk suratl garsona bir bira syledi, bir de patates kzartmas. Beklerken, apraznda oturan, gzlerinin altnda morun ayr tonundan ayr torba birikmi, karayaz bir adamn dikkatle kendisini szmekte olduunu fark etti. Beriki gzlerini bir saniye bile Cemal'in zerinden ayrmadan, garsonu ard ve buram buram iki kokan nefesini, garsonun kulana fleyerek, "sor-ba-ka-lm-ni-in-dn-m-bi-le-lim," dedi. Ve anlalmadn grnce sinirlenerek aklk getirdi szlerine: "Sor-ba-ka-lm-ni-ye-git-mi-ni-ye-gel-mi-ma-dem-gi-de-cek-tini-ye-dn-m-d-ne-cek-se-ni-ye-git-mi-ki-ma-dem..." Kardaki adamn kendisi hakknda konutuunu anlayan ama ne sylediini ve niyetini kavrayamayan Cemal, gayet tedirgin sandalyesinde bzlrken, garson bitiverdi yanbanda: "dare et abi. Devaml mterimizdir. Bugn can biraz skkn, her grdne satayor. Ama bir ayb olmaz katiyen," dedi bkkn bir sesle. Bira yeterince souktu. Patatesler ise berbat. zerlerine fiyonk fiyonk mayonez ile ketap sklmt. Ketapa bir itiraz yoktu ama
304

mayonezden nefret ederdi. Garsonu batan uyarmad iin kendine kzd. Oturuunu deitirdi, aprazndaki masay deil de, hemen sandakini grecek ekilde yan dnd. Masada oturan kelle kulak yerinde drt erkekten biri, sarg beziyle sarlm, trnak evresinde kurumu bir kan topa kalm ba parman havaya dikmi, put gibi oturuyordu. tekilerden biri hafife mrldand: "Abi gitsene sen evine ya, byle sargl dikili niye oturuyorsun hl?" Yanndaki de ona destek kt: "Zaten biz buraya niye dndk anlayamadm. Acilden sonra birahaneye dnen bir biz varz herhalde." "Olmaaaz!" dedi kemerli burunlu, am yarmas gibi adam ban hararetli hararetli iki yana sallayarak. "Bahse girdik, deil mi? Madem kaybettim, cezam da ekerim. dikie pabu teslim edecek olsam, yaln ayak gezmem icap ederdi, deil mi? Madem imeye geldik, ieceiz. Hem de elimin erefine ieceiz. nk ben drst bir adam olmasam, szmde durmasam, imdi bu parmak sapasalam olurdu, deil mi? Ama ben ne yaptm, szmde durdum. Demek ki bu bak yaras drstlmn ispatdr, deil mi? O zaman parmamn erefine ierken, drstln erefine imi oluruz, deil mi?" tekiler isteksiz isteksiz kaldrrken kadehlerini, dondurucu bir hava esti masalarnda. Baka zaman olsa hr grden korkar, ekip giderdi Cemal. Ama imek istiyordu bugn can. Kar masada oturan adamn satamalarna, patateslerin mayonezine, yan masada terr estiren kanl, sargl parmaa ramen oturmay srdrd ve iti. kinci birann yansna varmadan, kan anana dnd ikiye alkn olmayan gzleri. Baklarn delik deik masa rtsnn lekelerine sabitlerken, kaygyla iini ekti. Neden bu kadar uzakt ikizi? Hi mi hi ortak noktalar yoktu. Niin hi benzemiyorlard birbirlerine? Ve madem bu kadar ayn gaynyd her halleri, neden hl beraber alyorlard? nc birann sonuna vardnda, Celal'e artk yollarn ayrmann zaman geldiini sylemeye karar verdi.

305

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

Zil aldnda, sokaktan getirdii torbalan boaltmakla meguld Madam Teyze. rkildi. Sabahlar ekmek datmaya kan, ayda bi de aidat toplayan Meryem dnda kimse almazd kapsn. Aadan yanllkla basldna hkmetti nce. Ama be-on saniye sonra yeniden, stelik uzun uzun alnca zil, telatan eli ayana dolat. Boalttklarn tekrar torbalara doldurup, kk odaya tad. Nefes nefeseydi dndnde. Evin geri kalann salondan ayran buzlu caml beyaz kapy kapatt ve ne olur ne olmaz, iki kez kilitledi. Gvez rengi kadife bir kurdelann ucundan sallanan anahtan, kilidinden kartt ve nereye koyarsa koysun, nereye koyduunu unutacan gayet iyi bildiinden, boynuna ast. Son bir kez salonu kolaan ettikten sonra, tedirgin admlarla yneldi d kapya. "Sen miydin Su?" dedi rahatlayarak. "Nasl ksa sala rahat ettin mi?" Ayandaki spor ayakkablaryla boyu Madam Teyze'ninkini buuk santim geen Su, az kulaklannda sntarak ban sallad. Bir kez daha ocuun takn neesinden tedirgin oldu yal kadn. Ama onun ieri buyur edilmeyi beklediini fark edince, eni konu bir tela ald tedirginliinin yerini. Dnp omuzunun stnden salona bakt. Yllar var ki bu eve tek bir ziyareti bile adm atmamt. Bunca sevdii aabeyini dahi sokmazd evine. Birbirlerini zlediklerinde, vitraylarla bezenmi, yayla namdar bir pastanede buluur ve her seferinde, amaz bir biimde, birer dilim elmal pasta yiyip, iki fincan kapuino ierlerdi tarn ve krema kokular arasnda. Yal kadn, gnln krmadan ocuu uzaklatracak bir bahane dnrken, Su'nun, olduu gibi annesinden ald iri, kara gzlerinin diplerine ekildi birden. Suratna raptedilmi gibi duran u cvk tebessme ramen, ne kadar mutsuzdu bu ocuk. Onu geri e306

virmeye elvermedi yrei. Hem tedbirini aldktan sonra, ne sakncas olabilirdi ki? "Gel birer stl kahve ielim karlkl," dedi ocuun gemesi iin yana ekilerek. "St sevmem," dedi Su. "St seven ocuk grmedim," dedi Madam Teyze. "Ama sen artk beinci snfa geecek kadar bydne gre, st de iersin diye dnmtm." tiraz edemeyecei bir mantk karsnda olduunu anlayan Su, ses etmeden kard ayakkablarn ve arad sepeti girite gremeyince, bu evde oraplaryla dolaabileceini anlad. "Bizim evimizden daha kt kokuyormu buras," dedi salona admn atar atmaz. Ve bu tespiti yapm olmaktan kvan duymuasna takn bir glmsemeyle, sabah okul servisinde dinledii bir arky mrldanarak etraf incelemeye koyuldu.

307

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

Sidar, kzn srt antasndan tek tek kartt nesnelere skntyla bakt: turkuaz bir di fras (bylece evdeki di fralarnn says iki ediyordu), zerinde kimi ak, kimi kapal onlarca gz olan rahatsz edici bir kupa (bylece evdeki kupalarn says iki ediyordu), bir adet sk ykanan salar iin jojobal ampuan (bylece evdeki ampuanlarn says iki ediyordu), bir paket tampon (bundan yoktu evde), bir tane havlu (bylece evdeki havlularn says iki ediyordu), bir sr kitap ve CD (bylece evdeki kitap ve CD'lerin says bir sr ediyordu). Kzn burada kalma arzusuna onay verirken, kastettii bu deildi oysa. Ara sra kalabileceini sylemiti ona, yerleebileceini deil. Eer bu gzel gzl, bakr sal kz, Gaba'y fndkl gofretlere gark etmek, kendisiyle sevimek ve u kanapenin zerinde yatp tavan seyretmek istiyorsa, bunlara bir itiraz yoktu. Tek Sidar, tek Gaba, tek kz olduklar mddete, varlnda hibir saknca grmyordu. Gelirken yannda getirdiklerindeydi mesele. Herkes birilerinin hayatna szarken, illa ki bir eyler tayordu beraberinde. nk Sidar ne vakit, asit nm boz atlarn yahut esrar nm kahverengi atlarn ektii faytona binip, drt nala dalverse kendi beyninin kvrmlarna, hep ayn melun sorunun eiinde tkezleyip yere aklrd: "hangisi?" nnde iki adet kupa varsa hangi biriyle ieceine bir trl karar veremez, iki havludan hangisine yzn sileceini bilemez, iki kitaptan hangisini okuyacan kestiremez, iki CD arasnda kataklanp kalr, velhasl iki olan hibir eyle baa kamazd. Saylar birden fazla olduu mddete hangi atal, barda, taba, tencereyi, cezveyi kullanaca sorusu iinden klmaz bir ahiret sualiydi. Bir elinde susaml, teki elinde kaymakl biskvi ile dikilip kald ok olmutu. Sonra saate baktnda en aa
308

krk dakikadr ayn vaziyette kprdamadan durmakta olduunu fark ediyordu. Bu cendereden kmak iin debelendike, daha da beter saplanyor; iki nesneden hangi birini sese, akl tekinde kalyordu. Anneleri hl dnmemi arsz yavru kular gibi kmen azlarn kocaman ap, ayn anda barmaya balyordu nesneler: "Beni se Sidar! Ne olur beni se!" Tercihte bulunmak istemiyordu ki. svire ile Trkiye arasnda bir seim yaptn zannediyordu herkes. Bu doru deildi. Seim filan yapmam, sadece gelmiti. Belki yann bir gn, sadece gidecekti. Keza son zamanlarda giderek daha sk dnr olduu intihar da, iki seenekten birini tercih etmek deildi herkesin sand gibi. Tpk Gaba gibi tek ve biricikti intihar. Sadece edecekti. Ama i intihar etme biimlerine gelince, durum deiiyordu. Zira o zaman, hazrlop seenekler ylyordu nne. Envai eit yolu vard intihar etmenin. Ve Sidar ne vakit, asit nm boz atlarn yahut esrar nm kahverengi atlarn ektii faytona binip, drt nala geliverse intiharn eiine, gene o etrefil soruya taklp kalyordu. Mutfaktaki gaz oca, salonun ortasndan geen borudan sallayabilecei ip, ielerdeki haplar, banyodaki jiletler ve fil ayaklaryla Boaz Kprs, hep bir azdan haykrmaya balyordu: "Beni se Sidar! Ne olur beni se!" "Burada kalamazsn," dedi gzlerini kzn gzlerinden kararak. "Ama sana sormutum. Kar kmamtn." "Biliyorum," dedi Sidar tavandan sarkan rmcee bakp, skntyla yutkunurken. "Tercihimi deitirdim."

309

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

Cemal birahaneden ktnda, ya dz yrmeyi beceremediinden, ya da ikiziyle yollarn ayrma kararnn, ayn zamanda ortak iyerlerine de veda etmek anlamna geldiini ngrdnden, doruca eve gitmeye niyetlendii halde, Bonbon Palas'n nnde buluverdi kendini. Kaldrmda eki eki pinekleyen p torbalarna dememeye dikkat ederek, bahe duvarnda fstk yeili glmseyen yaznn zerinden uzatt kafasn ve kederli gzlerle bakt kuafr salonuna. Fakat grd ey, kederini filan unutup eni konu telalanmasna sebep oldu. eride, psrk bir mum alevi titreiyordu. raklarn saatler evvel kapy kilitleyip gittiklerinden phesi yoktu. Kalarn atarak bakakald dairenin alak balkonuna. Hrsz, oradan girmi olmalyd. Cesaret timsali deildi Cemal ama byk biray devirdikten sonra, kendi gzn karartabilecei gibi bakalannnkini de morartabileceinden hi phesi yoktu. p torbalarnn arasna, kimbilir kimin att krk elbise asksn sapndan kavrad gibi baheye dald; glibriimin yanndan geip, bir srayta balkona atlad. Tahmin ettii gibi hafif aralkt kap. Hzla ieri dalp, mumun banda duran adama doru iki adm att... ve annda geri ekti kolunu. Bu arada beriki, aniden ieri dalveren saldrgan tavrl karalty grnce, sir ada makinesini kapt gibi ayaa frlamt. Cesaret timsali deildi Celal. Baka zaman olsa d patlard ama ite o da buraya varmadan evvel, bo byk bira barda brakmt ardnda. Ne var ki ikizine nazaran, ya alkol karsnda daha zayf, ya da refleksler bakmndan daha yava olduu iin, yaklaan karaltnn kim olduunu son anda fark etmesine ramen, vargcyle kaldrd kolunu zamannda durdurmay baaramad. Celal'in sa kolu,
310

beyninden gelen "geri ekil!" komutunu idrak edebildiinde, i iten gemiti bile. ki saniye iinde sir ada makinesi hzla indi Cemal'in omuzuna ve s ayar dmesini orada brakt.

Babalan, yllar, yllar evvel gittii Avustralya'dan onlar almak zere kye dnd zaman, on yandayd ikizler. Hayranlkla dinlemilerdi hayran olduklan adamn anlattklann. ok alm, ok para kazanm ve ite imdi de ailesini alp gtrmeye gelmiti. Bahesinde araba lastiinden salnca olan, msr gibi sapsan bir ev vard orada onlan bekleyen. kizler babalannn dizinin dibinden aynlmadan anlattklarn dinlerken, anneleri de bavullar hazrlam, gtremeyecekleri eyalan ee dosta datm ve teker teker, uzun uzun tm komulanyla vedalamt. Yola kmalarna bir gn kala, Cemal ile Celal heyecandan uyuyamadan yer yataklarnda bir o yana bir bu yana dnerken, babalan szlmt odalarna. Balann okayp, bir fotoraf karmt koynundan. Hakikaten de sapsar, kocaman bir ev grnyordu fotorafta. Kk bir bahesi vard tpk anlatt gibi. Salncak da vard bahede. Ve o salncan zerinde de, yznde gller am topluca bir kadn. Ensesinden bir tutam sa kvrlan, kaln rgl, geveke tutturulmu bir topuz yapmt kzl salarn. "Nasl? Gzel, deil mi?" diye sormutu babalar. kizler, balann sallayarak tasdik etmilerdi mahcubane. imdiye dein grdkleri kadnlara benzemiyordu; hele annelerine hi. Fotoraf ceketinin cebine sokarken, tekrar balarn okamt babalar. "Biz yarn mz yola kalm," demiti. "Anneniz imdilik burada kalsn. Biz gidelim, hele bir yerleelim. Sonra gelir alrz onu da." Yalan kk, babalarna besledikleri hayranlk byk olsa bile, ocuklann ikisi de bunun bir yalan olduunu daha o an anlamt. Odada babaa kaldklannda, bu meseleyi hi tartmamlard aralannda. Duymam gibi yapmt ikisi de; duymam ve olacaklan anlamam gibi. O gece nihayet uyumay baardklarnda, kzl sal kadn armlard ryalanna. Gelip gelmediinden emin olamamlard sabah uyandklannda.
311

"O vakit babamn anlattklar o kadar houma gitmiti ki..." dedi Cemal, dizlerinin stne km, s ayar dmesine bakman ikizine. "O kocaman lke, o gzel kadn..." diye mrldand Cemal dalgn dalgn. "Annemi sattm ben bunlar iin. Byle aalk bi herifim ite. Beni douran, emziren, byten anacm bunlara deitim. Ulan hadi insan byynce maddiyat olur da, dersin ki hayat byle yapt. Ama parmak kadar ocukken de maddiyat olunur mu be!" Ertesi gn bir bahaneyle evden gndermilerdi annelerini. Yeterince uzaklatna kani olunca, koldan bagaja yklemilerdi bavullarn. "Ama sen ne yaptn? Sen anamz bunlara deimedin!" dedi Cemal, kardeinin bir dner koltuun altna girerek, s ayar dmesini karn izlerken. "Sen satmadn ruhunu. Satmadn insanln. Sikmiim zenginliini, bolluunu dedin. Atladn arabadan. Annem iin geri dndn. Beni de dndrmek istedin. Nasl da kouyordun arkamzdan. Yllarca gzmn nnden gitmedi. Nasl da baryordun. Ta kyn kna kadar kotun peimizden." Cemal cebinden kard mendili ikiye, drde, sekize, onaltya katlayp, her bir katna uzun uzun smkrrken, elektrikler geldi. Celal bir kou su getirdi mutfaktan. Barda uzatmadan nce, be damla limon kolonyas damlatt iine. "Saol," dedi Cemal. "Ayakkabm kmt," dedi Celal. Cemal, hl yanyor olmasnn beyhudeliine zlmesine, fersiz gzlerle bakarken mumun alevine, bir yandan da anlaml bir sonu karmaya alt iittiklerinden. "Ayakkabm kmt," dedi Celal. Aslnda susmay yelerdi u anda. Ama ona danmadan, kendiliinden konuuyordu az. Bari o nc biray imeseydi. "Tam arabaya binerken ayakkabmn teki ayamdan kt, frlad gitti. Onun iin indim arabadan. Ayakkabm giymek iin geri dnmtm. Ama daha ayam ayakkabya geirmeden, baktm annem yolun banda grnd. Onu grr grmez babam arabay altrd. Tek ayakkabyla kotum yannza, ama ben yetiemeden siz hareket ettiniz. Arkanzdan avaz avaz bardm. Ta kyn kna kadar kotum peinizden."
312

mr boyunca babasnn terk ettii ocuk olmann ezikliini duymu Celal ile mr boyunca annesini terk eden ocuk olmann ezikliini duymu Cemal, yar akn, yar mahzun bakakaldlar birbirlerinin aynasnda tersyz edilmi benliklerine. Ve her ne grdlerse o srl yzeyde, kendi durumunun daha vahim olduu sonucunu kard ikisi de. "Bilmen gereken bir ey daha var," dedi Celal. "Annem cahil bir kadnd. Siz gidince soldu, kahroldu zntden. Mehur bir hocay salk verdiler. Beni de ald yanna. Gittik. Hoca dedikleri genten bir adam, gzleri cam gibi. Krm meer. Annemin haline ok acd. 'Ben kem by yapmamm imdiye dein' dedi, 'yapmam da zinhar, ama bu adama mstehak, sana yardm edeceim. Bunlarn yoluna ta koyacaz, arabasn tepetaklak edeceiz, gerekirse gemilerini batracaz, varamayacaklar oralara. Bunu yapalm ister misin? De bakalm bu mudur istediin?' dedi. Anacm durdu yle. Alad szlad, sonunda dayanamad, 'evet budur' dedi." Cemal ikizinin sylediklerini on-on be saniye gecikmeyle kavrayabildiinden, gnee naz yapan bir buz saa gibi ar ar zlerek geliyordu geriden. Araya karp bir eyler sylemek isterdi aslnda. Ama ne syleyeceini bilemedii gibi, enesini hareket ettirmek bile yorucu geliyordu u anda. Bari o nc biray imeseydi. "Annem yazk, yle dermanszd ki, sylenenleri anlayacak halde bile deildi. Hoca bana anlatt bynn nasl yaplacan. Msr pskl verdi, okunmu su doldurdu ieye, bi de bir kda artk kimbilir neler yazd. 'Msr pskllerini iki tutam yap, skca bala. Kdn iine koyup, sigara gibi uzunlamasna sar. Sonra da hepsini yak' dedi. 'te o vakit bir ses duyacaksn. Atein iinden bir ses kacak. O sesi duyunca anla ki doru yapyorsun. Hi durma. Atei sakn elleme. Kendi bildii gibi yansn. Ate tamamen snnce, kllerini okunmu suyun iine at, sonra da suyu krmz bir gl aacnn dibine boalt. Gerisi kendiliinden geliverir' dedi." Tekrar kesildi elektrikler. Clz mum alevi, karanln kymetinaslyla aka gelip canland. "Eve gider gitmez, 'hadi' dedi annem, 'hoca efendinin dediklerini aynen yap imdi!' Msr pskllerini baladm iki demet yaptm,
313

birini kk demet yaptm birini byk. Kdn iine koyup sardm gzelce, sonra da tututurdum. Annemi grsen, byle kocaman am gzlerini. Allahm o gzlerdeki umut, yle medet umuyor benden. Kt alev ald iyice, kendi kendime 'bireycik olmaz' diyorum, inanmyorum, ama birden bir ses duydum aynen hocann dedii gibi. Sanki birisi lk atyor. Sonra bir baka feryat daha. Sanki senin sesini duydum. Elim ayama dolat, okunmu suyu aldm boaltverdim yanan atein zerine, cosss diye snd. yle ferahladm ki birden. Sylemedim anneme. Okunmu suyu, klleri, gl aacnn dibine boalttk. Gece yattk. Sabaha kar bir sesle uyandm. Yataktan kalktm, bir de baktm ki, annem baheye km, yere km alyor. 'Celal ben ne yaptm, ben nasl kyarm yavruma' dedi 'inallah bi ey olmamtr onlara' dedi. 'kisine de mi?' dedim. 'kisine de' dedi. Baktm elleri izik izik. By bozulsun diye, gl tutmu kknden skm. 'Bi ey olmayacak deil mi Celal?' dedi. 'Olmayacak' dedim. 'Yoksa tastamam yapmadn m hocann dediklerini?' dedi. 'Tastamam yapmadm' dedim. yle sevindi ki. 'Aferin benim akll olum' dedi. Sonra yle minnetle sarld ki bana, ite o vakit anladm. Anladm ki seni benden ok severmi. Meer giden olu, en sevdii oluymu..." Cemal batan ayaa rperdiini hissetti birden..Balkon kapsn kapatmak iin doruldu ama bann dndn fark edince,-tekrar kt olduu yere. "Evliya hac hoca dendi mi, o gn bugndr korkarm Cemal. nandmdan filan deil. Fikrimi sorarsan hibirine inanmam. Dorusunu istersen imdi artk o msr pskllerinin ses kardndan da pheliyim. Herhalde o kadar korkmutum ki, ses duyduumu sandm. Ama ite hep bir phe durur iimde. O phe olmasa, anacm mezarnda ters dner. yle gelir bana." ki dakika srd sessizlik. Tam ortasnda gelince elektrikler, dakikalardan biri karanlkta kald biri aydnlkta. "Demek bu yzden kzdn evliya mevliya diye dalga gememe. Ama sana sz! Bi daha azm aarsam iki olsun." ini ekti Celal. Mizacnn ibresini ya ifrata ya tefrite ayarlayan ikizine cevap vtrmedi. "stersen kapatalm bu salonu. Yani imdi sen evliyaya kaY sa
314

kesmekten rahatszsan... Baka yerde salon tutarz," diye atld Cemal, daha evvel hor grd bir meseleyi birdenbire ho grmeye karar veren insanlara has bir gnl bonkrlyle. "Yok daha neler!" dedi Celal glerek. "Sen beni fra tarakla kartrdn galiba."

315

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

"iko trbanllara! iko trbanllara!" diye bard Su, zemberei kurulmu bir alar saat kuu gibi kafasn pencereden dan uzatp, ayn hzla ieri sokarken. rencileri birer ikier evlerine brakarak ilerleyen servis minibsnn en arkasna, cam kenarna kurulmu, srekli yeni hedefler tayin ediyordu. nndeki iki erkek ocuk ellerinde leblebi tabancalanyla hazr bekliyor; dnml olarak, cam kenarndaki koltua geerek, gsterdii hedeflere nian alyorlard. Su'nun gzne kestirdii trbanl kadnlar, iki eritli bir yolun ortasnda taklm, tm dikkatlerini gelen arabalara vermi, karya gemeye abalyorlard o esnada. Tam arkalarndan kulaklara ziyan bir grgr amatayla geen okul servisine dnp bakmadklar gibi, salarndan sollarndan vnlayarak uan leblebileri de fark etmediler. Iskalayan olan be kar suratla arkadana devrederken mevzisini, Su yeni hedefi belirlemiti bile: "Kpekli herife! Kpekli herife!" Leblebilerden biri, spor giyimli, bronz tenli adamn kapionunun iine girdi. Ama Terrier cinsi kpei onun kadar ansl deildi. Kafasna kuyruuna patr patr yaan cisimlerin nereden geldiini anlayncaya kadar birka kez kendi etrafnda dnp, alakasz yerlere havlamas gerekti. Bir tasma boyu kovalayabildi minibs. Sonra ezik bir iniltiyle durup, sahibinin kendisine yetimesini bekledi. Leblebilerden biri gzne isabet etmi olmalyd ki, durmadan gz krpyordu arkalarndan bakarken. "Vaaaaav!" dedi nianc olan kendi kendini takdir ederek. Artk "vay canna" yerine "vaaaaav" diyorlard. Hep n tarafta oturup, krk yllk ahbaplanym gibi davrandklar ofre yanlarnda tadklar pop kasetlerini dne dne aldrta atkuyruklu kz, ayn anda dnerek ayplayan gzlerle baktlar olayn faillerine. Hi oral olmad Su. Bitlendii duyulur duyul316

maz annda srgne gnderildii ve zaten teden beri merkezine dahil olmakta glk ektii kzlar dnyasn, bsbtn terk etmiti salann ksack kestirdii gn. Bir tek beden derslerinden nce ve sonra, soyunma odalarnda dyorlard yan yana. Yoklarm gibi davranyordu onlara. Karlnda tek istedii, yokmu gibi davranlmasyd kendisine. Oysa onlar tam tersine, on koldan deodoranta boarak le gibi iek kokuttuklan darack soyunma odasnn banklarna yan yana dizildiklerinde, bir yandan klotlu oraplarn giyerken, bir yandan da aralarnda anlaml anlaml bakp, ifreli konumak suretiyle, sevilmediini illa ki hissettirmek istiyorlard Su'ya. Olanlar byle deildi ama. Bit de, bitlenmek de, vaka- adiyeden saylyordu olanlar arasnda. Camdan yar beline kadar kp, nanik yapt geride kalan Terrier'e. Fakat tam yerine oturacakken, iki- metre ileride p varilini kurcalayan, sa sakal birbirine karm bir adama takld gz. Beriki, evik hareketlerle varilin iindeki torbalardan kard teneke kutular, omuzundan sarktt heybelere dolduruyor; arada durup, sanki varilin iinden bir ses, cevab mkl sorular yneltiyormuasna kendisine, kafasn kayarak dnceli dnceli eiliyordu plerin zerine. Lime lime dklen petrol yeili bir tulum giymi; bana da viner bir bere geirmiti. Tulumun diz ksmndaki yrtklardan, kir iindeki dizkapaklar seilebiliyordu. "Serseriye! Serseriye!" diye bard Su. Pencere kenarndaki nbeti devralan olan, leblebileri yerletirip, vargcyle fledi kt ruloya. Fakat ayn anda hedef tahtasndaki adam, yapt ii brakp, yabani bir sezgiyle nne dnd ve kurunlanmadan nce katillerinin yzne glen kurbanlar gibi azn kocaman aarak, zerine doru umakta olan leblebiyi havada kapmasyla, inemeden yutmas bir oldu. Teekkr edercesine elini kalbinin zerine bastrp, hafife krd boynunu ve minibs tam nnden geerken, ikinci kurun iin yeniden at azn. Sararm dilerini sabrszlkla takrdatt leblebisinin geciktiini grnce. Cam kenarndaki olan dehetle geri ekilip saklarken tabancasn, pencereye yapan Su da, hayretten bym gzlerle bakakald imdiye dein grd, tand insanlara hi mi hi benzemeyen bu serapa acayip adama.
317

5 NUMARA: HACI HACI VE OLU, GELN, TORUNLARI

Kz kapy arpp gidince, kendini bombok hissetti Sidar. Belki affedip geri dner diye bir umutla bekledi akama kadar. Sonunda bakt ki bo yere beklemekte, Gaba'nn tasmasn takt gibi, sokaklara att kendini. Yirmi be dakikalk yrme mesafesindeydi Ermeni Katolik Mezarl. Bu ehirdeki mezarlklar iinde en ok oray seviyordu. Arkasnda ne denli aydnlk bir mekn gizlediine dair en ufak bir ipucu dahi vermeyen, devasa byklkteki oymal kapy, Gaba'nn rahata geebilmesi iin sonuna kadar iteledi. Surat be kar beki her zamanki gibi yle bir homurdand onu grnce. Ama buraya ilk gelilerinde her hareketinden phelenmesine ramen, zamanla kanksayp, kendi halinde zararsz bir kak olduuna karar verdii bu sska ve hrpani delikanlnn ne ieri girmesine laf etti, ne de heyula kpeini gene kendisine emanet etmesine. Mezarlktaki btn patikalar diklemesine kesen metre enindeki talk yolun banda belirdiinde, sra sra banklardan birinde tek bana oturan yal bir adam el sallad Sidar'a. Daha evvel birka kez karlam, her seferinde selamlam ama hi konumamlard. "Gene gelmisin," dedi yal adam, yanna oturmas iin pat pat bankn zerine vurarak. "ok da gensin halbuki. Aceleye lzum mu grdn?" Bankn dier ucuna sessizce iliiverdi Sidar. Cevap vermeden nce, dnp dikkatlice bakt yal adama. En az yetmi beinde olmalyd. Belki seksen. Boncuk gibi gzleri vard; kck, yuvarlak ve lacivert-gri. "Ama burada bir sr ocuk mezar grdm," diye diklendi Sidar.
318

"lmek iin gensin demedim, lm dnmek iin gensin dedim," dedi yal adam. Gaba'nn havlamas duyuldu uzaktan. Kulak kabartt Sidar. Meraklanacak bir ey yoktu muhtemelen. Yabanc biri ona yiyecek bir eyler veriyor olmalyd u anda. Ancak yabanc birinden yiyecek almak zereyken byle havlard. Simit iin teekkrler, ok naziksiniz! havlay. "Bugn ben de lm dnyorum," dedi konumaya hayli hevesli grnen yal adam. "Ablam arad bu sabah. Dn gece fena bir rya grm. ocukmuuz. St ieleri varm ellerimizde. Yalnz bu st bir tuhafm; akaca yerde, byle lp lp dklyormu. Sere parmam kadar, beyaz beyaz fareler km iinden. Annem elimizden tutup, uzaklatrm ikimizi de. Ama ablam geri dnm. Pis olduunu bile bile, gene de imi stten. Annem durumu fark edince, ok kzm. 'Niye yaptn? ok byk gnah iledin!' diye barm. Ama ablam alamaya balaynca, kyamam. Kucana alm, teselli etmi. 'zlme,' demi, 'zlme, Tanr seni balar elbet.' Ben de alyormuum." Gaba tekrar havlamaya balad. u anda yabanc birileri onu sevmeye kalkm olmalyd. Yal adam da, Sidar da, bulunduklar adan bir ey gremeyeceklerini bildikleri halde, gayriihtiyari dnp, mezarln giri kapsna baktlar ayn anda. Sorun yoktu muhtemelen. Bir simit daha verirseniz, beni sevmenize msaade edebilirim! havlay. "Ben yllar var ki rya grmem, grsem bile hatrlamam. Ama ablam hatrlar. Hep de kar ryalar. Kltrl kadndr. Hele gen kzlnda bi grsen... kimseleri beenmezdi. Varsa yoksa kitaplar! Annem yazk zlrd, burnu kanyor diye yasak etmiti fazla okumasn. Ama ablam gizli gizli okurdu gene de. Roman okurdu en ok. Franszca aslndan okurdu. Kklmden hep gzmn nndedir, ablam byle eilmi bir kitabn zerine, dalm gitmi, biliyorum birazdan kanayacak burnu. Abla desem, ikaz etsem... ama neden bilmem, okurken hi iliemezdim ona. Byle ses karmadan seyrederdim, beklerdim pt diye dsn kan damlas. O vakitler okuduu romanlarn sayfalarnda ok vard byle krmz krmz lekeler. Silsen silinmez, yrtsan yrtlmaz, n'apacaksn, kalrd yle.
319

Gnlkleri de vard, bizimle konumaz, gnlkleriyle konuurd Sonra ablamla bir gn okuldan dndk ki romanlar da yok, gnl! ler de. 'Hepsini attm!' dedi annem. Ablamn beti benzi kl gibi o du. Severdi annemi, severdi amma sanrsam hi affetmedi. " Gaba'nn havlamalar katlanarak hzland, hzlandka hrnla^ t. Cann skan bir eyler oluyordu muhtemelen. Baka simit vet meyecekseniz eer, ltfen gider misiniz bamdan! havlay. "Kimseleri beenmediinden, ok ge evlendi. Kocas gz dok toru idi, ili'de muayenehanesi vard. Pek seviirlerdi. ocukla olmamt. Sonra adamcaz pat diye lverdi, kardan karya ge iyormu, basireti mi baland nedir, bakmadan atm kendini yola Gpegndz arpm kam araba. zntden sa beyazlayanlat filan ok grdm bu yama kadar, ama zntden klen bir ab lam grdm. Ufald, ufack kald. Yemeden imeden kesildi. Koca snn fotoraflarn evin her yerine ast. Gen kzken nasl gnlk leriyle konutuysa, balad fotoraflarla konumaya. Ben bir hata et tim o zaman. Zannettim ki enitemin eyalarn gznn nnde kaldrrsam daha kolay unutur. Bir gn gizlice topladm fotorafla n, her bir eyi, dattm ee dosta. Annemi nasl affetmediyse, ben de affetmedi. Evinden de kt. Ben zannetmitim ki enitemin ha tra her yerde olunca evinde oturamaz. Oysa hatralar gidince oturamad ablam. Gitti, baka yere tand. O zamandan bu zamana ka sene oldu, hl evine almaz beni. Bir daha da evlenmedi. Hep byle tek bana. Biz birbirimizi greceimiz vakit, pastanede buluuruz senelerdir. Onun ryalar hep kar. Hepsinin de tabirini bilir." "Peki bu ryay nasl tabir etmi?" dedi Sidar. "Dedi ki vaktinin dolmasn beklemeden lecekmi belki de. O yzden byle kzm annem ona." "ntihar m yani?" dedi Sidar heyecanla. Ama yal adam daha nce byle bir kelimeyi hi dnmemi, dnmek bir yana anlamna bile yabancym gibi, boncuk gzlerini krptrarak bo bo bakt suratna. Artk ok daha asabi kyordu Gaba'nn sesi. Madem bamdan gitmiyorsunuz, ben gidiyorum o zaman! havlay. Sidar, telala ayaa frlad. Oysa sormak istedii sorular vard daha. Mezarln giri kapsna yaklatnda, aynen tahmin ettii gibi, bir grup me320

raklnn sevgi ve ilgi emberinin tam ortasnda skntyla havlarken buldu Gaba'y. Kpeinin yanna komadan nce bir an durup, arkaya bakt. Yal adama el sallayacakt. Ama o, bankta yalnz kaldnn farkna varmam gibi, br tarafa dnk, mrl mrl bir eyler anlatyordu hl.

321

9 NUMARA: HJYEN TJEN VE Su VE B E N

18:54: Su, kaya kaya yaraya evirdii sivrisinek snklaryla do lu p bacaklann koltuktan sarktm, ellerini ortunun ceplerine sokmu; byle yapt takdirde zamann hzlanmasn salayabileekmi gibi, duvardaki saatin arkanl yelkovanndan bir an bile gzlerini ayrmadan bekliyordu. Hep tam vaktinde geliyordu retmeni. Be dakika bile geciktii olmamt imdiye dein. Ama ite bir ceremesi vard bunca dakikliin. Hep tam zamannda bitiriyordu dersi. Be dakika bile fazladan kald da olmamt. Derse balar balamaz, deri kayl kol saatini masann zerine, ikisinin arasna koyuyor ve ders boyunca hi de sklm gibi grnmemesine ramen, bir saat dolar dolmaz ayaklanyordu. 18:57: Zil sesiyle frlad. dakika erken! Hijyen Tijen o srada mutfak lavabosunun banda, ay demliinin dibinde kalan kireci skmekteydi. Saatlerdir scak suyun iinde kalmaktan, parmak ulan ptr ptr kabarm ellerini karbeyaz nlne kurulayarak kapya yneldi. yle bir tepeden trnaa szd kznn retmenini; ho grnyordu her zamanki gibi, ho ve temiz. Adam eikte ayakkablarn kartp, plastik sepetten setii bir ift galou bej orapl ayaklarna geirirken, anne kz bir kenara ekilip saygl bir nezaketle izlediler onu. Sonra birden haur huur sesler kartarak salona getiler. Her zaman olduu gibi, dikdrtgen yemek masasnn bir ucu ders iin hazrlanmt nceden: beyaz rtnn zerinde iki beyaz porselen tabaa ayn kalnlkta hindistancevizli kek dilimleri dizilmi, beyaz peeteler serilmi, zambakl defter alm, kurunkalemlerin ular itinayla sivriltilmi, kltablas hazr edilmi... Sigara iilebiliyordu bu evde. Hijyen Tijen'in "pislik" tanmnn hudutlan dahilinde deildi duman ya da kl.
322

"Siz burada alrken, biz de ieride temizliimize devam etsek ayp etmi olmayz deil mi?" Her ders ncesi hep ayn eyi soruyordu. Bermutad cevabm yineledim: "Rica ederim Tijen Hanm. Ltfen iinize bakn." Bir elinde kpkl suyla dolu bir kova, bir elinde saaklar birbirine girmi bir paspasla banyodan kan yeni gndeliki grnd o esnada. Peinden de sivri karnyla Meryem belirdi; boks antrenr ya da hamam tella gibi, karbeyaz, uzunca bir havlu sarktmt bir omuzundan. Her iki kadn da, iri csselerinin arln galolu ayaklarna vermenin rahatszl iinde paytak paytak yryorlard. "Sen hl i mi yapyorsun?" "Hayr, hayr," diye atld Hijyen Tijen. "Meryem ii geen hafta brakt. Ama o gidince ben ok zor durumda kaldm. Biz de byle bir are bulduk. imdi Meryem neyin nasl yaplacan sylyor. Saolsun Esma Hanm da yapyor." sminin getiini iiten ve bu i blmnden hi de memnun grnmeyen Esma Hanm, bezgin bakl yumuk gzlerini devirerek, gnlszce selam verdi. Sonra kadnn de, haur huur dalarak evin farkl ynlerine, yalnz braktlar retmenle rencisini. 19.00: Su sandalyesini masaya yaklatrrken, skntyla bakt ait olduu bilekten kp, aralarna giren deri kayl kol saatine.

323

7 & 8 NUMARA: B E N VE MAV METRES

Dersten sonra eve dndmde, Mavi Metres hl gitmemiti. Gitmedii gibi, baktm, buraya tandm gnden beri almay bekleyen kolilerden birkan yerletirip, ortala ekidzen vermi. Evine gidip, zeytinya tccan iin yemek hazrlayacakt oysa. Kurcalamadm. Son zamanlarda aralannn iyi olmadnn farkndaym. "Syle bakalm, ne yemek istersin?" "Makarna," dedim. nce kar kar gibi oldu. Ama sonra onun da kolayna geldi bu fikir. Ben makarnalar halarken, o da evdeki kstl malzemeyle kekikli-domatesli bir sos hazrlamaya koyuldu. Bence beni bu yzden seviyor. Hayatna giren dier erkeklerin aksine ben, verebileceinden ok daha azn talep ediyorum ondan. stediimden ok daha fazlasn alyorum karlnda. Tam masaya oturmutuk ki, kap ald. Ne kadar tuhaf bir ocuk u Su. Elinde kitab, hafta sonu iin dev vermeyi unuttuumu syledi. Onu da sofraya davet etti Mavi Metres. Gelmek istemedi. Seviyesinin epey stnde drt-be altrma setim onlar konuurken. Madem haftasonu sknts anyor kendine, tam olsun bari. "Demek glcemalinize abay yakan tek komunuz ben deilmiim beyfendi," dedi Mavi Metres tekrar yemee oturabildiimizde. "Samalama, o daha ocuk." "Ne olmu yani? ocuklar k olamaz m? Valla ben o yalarda snlsklam k olduumu biliyorum. Yoksa sen ocukken kimseye k olmam miydin?" Birden tuhafma gitti. Mavi Metres, rak bir gemiten sz edermiesine konusa da, o dedii yllardan bu yana, topu topu on-on iki sene yaamt. Su ile Mavi Metres arasnda sadece on bir ya fark vard.
324

"Hani cevap? k oldun mu olmadn m?" dedi sessizliimden holanmayarak. Olmutum olmasna da, kaydadeer bir hatra olarak kalmam aklmda. Okula birlikte gidip geldiimiz illi, pabu dilli, havai bir kz vard. Ondan etkilendiimi hatrlyorum. Hrszla bylesine doutan meyyal birini tanmadm bugne dein. Bakasna ait olduu mddete almaktan keyif almayaca hibir ey yoktu. Komu bahelerinden meyva arr, kap nlerinden terlik yrtr, snf arkadalarnn silgilerini kalemlerini i edip, benimle paylard. Okula giderken her gn nnden getiimiz bali mptelas, surat yoksulu ayakkab tamircisinin keskin kokulu dkknna dalar; ben adam lafa tutarken, o da avu avu pene ve ivi doldururdu ceplerine. Ne akla hizmetse, nmze kan tm itlerin, kalaslarn, sralarn, kasalann, elalemin kaplarnn zerine gizlice akardk bu peneleri. Sonra kz durup dururken pislik edip, bizimkilere ispiyonlamt beni. Babam zerinde durmam; onun papara payn da stlenen annem ise bunu bir mesele haline getirip, kplere binmiti resmen. On gn iinde babam lm; benim ilk hrszlk sabkam da kendiliinden dmt annemin gndeminden. "smi neydi?" dedi Mavi Metres, elindeki tuzluu, dibini bulmaya ahdetmiesine kanc seferdir tabann zerinde sallarken. Hatrlayamadm. ocukluk arkadalarmdan hemen hemen hibirinin ismini hatrlamam zaten. Oldum olas isim renmekte glk ektiimi, renebildiklerimin ounu da arabuk unuttuumu itiraf ettim. Bu huyumun Ayin'i nasl ifrit ettiini anlatmadm ama. Zaten evliliim hakknda hi soru sormuyor Mavi Metres. Belki zeytinya tccarnn evliliini dinlemekten usand iindir. Belki de insanlar yakn gemilerinden deil, gememi ocukluklarndan soranlardan olduu iin. simlere nazaran lakaplarla aramn ok daha iyi olduunu syledim. Lakaplar kolay kolay unutmam. "yleyse bana da bir lakap bul," dedi sallanmaktan ba dnen tuzluu nihayet masaya brakabildiinde. "Var zaten," dedim. "Sen Mavi Metressin." Bir ey sylemedi. Sylemedi ama houna gittiini hissettim.
***

325

Uyandmda onu bulamadm yanmda. Saate baktm: 03:33. Balkondayd. Solgun grnyordu. Beter bir karabasann tam ortasnda uyanp, bir daha uyumaya cesaret edememi gibiydi. Yanndaki sandalyeye kp, bir sigara yaktm. Dt yerde rmeye balam bir kavun dilimini tavaf eden onlarca karnca vard aramzdaki sehpann altnda. Onlar harl hani alrken, biz de kprtsz oturup, bombo soka seyrettik. "Bence o kz seni ispiyonlamamtr," dedi dalgn dalgn. "Muhtemelen baka yoldan gitmitir annenlerin kulana. Niye ispiyonlasn ki? Siz su ortaydnz." eri gidip, birer duble rak hazrladm ikimize. Glmseyerek ald, ama dudaklarn yle bir dokundurmakla yetindi. ki sevmiyor. Oysa hep snger gibi erkeklere attndan, bunu belli etmek istemiyor. Yzne baktm. Belki de yanlyorum. Bakalann kandrmak ona gre deil. meyi sevmediini henz kendi de bilmiyor muhtemelen. "Belki de tam tersi," dedim. Kendiminkini bitirince onun raksn da ierim. Yeter ki ruj yapmasn bardan kenarn. "Su ortakl insanlar birbirine mecbur klar ama bu geici bir durum olabilir ancak. Aslnda biriyle birlikte su ilediysen, ilk frsatta ondan kurtulmaya alrsn. Ya sen gideceksin, ya o. nsan, su iledii yere donerm muhakkak ama su ortana dneceini sanmam." "Oo maallah, aznz iyi laf yapyor retmenim." Demindenber elinde evirip evirdii kadehi sehpann zerine koydu. yi, ruj lekesi yok. "rencilerin seni dinlemeyi sever mi?" "Bir gn benimle snfma gel, rencilerin arasnda otur. Kendin karar ver." "Ya bu kim diye soran olursa? Ne diyeceksin?" "Dandan dersi dinlemeye gelen bir renci olursun. Yan o kadar kk ki," dedim yzn okarken. Bu lo kta hi belli olmuyordu yanandaki iz. "Ama istersen, arkadam olduunu sylerim." "Yalan sylemi olursun!" dedi aniden hrnlaarak. "Hi senin arkadan olabilir miyim ben? ki dakika konusalar benimle, kabak gibi ortaya kar yalann. Ben sizin konutuunuz eyleri bilmiyorum. niversite okumadm. Bu saatten sonra da okumayacam besbelli!"
326

Hangi saat? Bazen kendi yann farknda olmadna inanasm geliyor. Kar kmaya hazrlandm grnce, abuk abuk srdrd konumay: "Arkadalk denklik ii. nsan dengi olmayan birine pekl k olabilir de, dengi olmayanla arkadalk edemez. Bir kere sen konuunca, teki p diye anlayacak. Ayn kltr seviyesinden olmanz lazm. Biz seninle hayatta arkada olamayz. Evli de olamayz, sevgili de. Komu olalm dedik, onun da clkn kardk." "Niye sevgili olamyormuuz?" Ama rujsuz, huzursuz, kk sevgilim soruma cevap vermek yerine, sehpann zerinde terk ettiini sandm kadehten byke bir yudum ald. Surat burutu annda. Niye zorluyor ki kendini? Sevmiyor ite. "Bence biz olsak olsak, su orta oluruz," diye mrldand, azndaki tattan kurtulabilmek iin bayatlam kuruyemilere uzanrken. Teybin sesini sonuna kadar am, camlar siyah, kendi beyaz bir araba geti sokaktan. Mavi Metres demirlerin zerinden kafasn uzatp, az dolusu kfretti. Hafife kendime doru ekip, ptm onu. Arabadan yaylan crlak mzik, her saniye bir kat daha alalarak en nihayetinde tamamen iitilmez oldu. O sessizlikte, aceleci bir sivrisinek, vnlayarak pike yapt sinsice. Rzgr durdu; eki p kokusu genzimizi doldurdu. Mavi Metres, tek bir am fst bile bulamad ksede. Ben kendi kadehimi bitirip, onunkine getim. Sivrisinein bir dahaki saldrsnda, bolukta nlad alkm. Ellerimi ap baktm. Yakalayamamm.

327

1 0NUMARA:M A D A MT E Y Z EV ES U

"Senin cann m skkn Su?" "yiyim ben," diye diklendi Su. ngilizce kitabndan yapt kaln ruloyu skyordu habire. "yle gzel bir stlkahve yapaym da, iimiz snsn. Sen de cameknl dolaptan iki fincan kar bakalm," dedi davetsiz misafirinin stne dmemenin daha iyi olacan dnen Madam Teyze. Aslnda, ayan bu evden kesmek iin, bir dahaki geliinde, onu mnasip bir bahaneyle kapdan evirme karan almt kendi kendine. Ama yapamamt gene. Su, mutfaa ynelen yal kadnn arkasndan iini ekti. Bu scakta en son imek istedii ey stlkahveydi. Ama ne fark ederdi ki. Bu aralar en sk kulland kelime "boktanpsr"d. Boktanpsr bir kola da ise, boktanpsr bir stlkahve de, ne fark edecekti ki. p bacaklarn kaya kaya kalkt koltuktan. Salonun bir ucundaki cameknl dolab at, gzlerini krptrarak iine bakt. Amma da ok ey vard burada. Ters evrilmi porselen fincanlar, likr kadehleri, ampanya kadehleri, billur srahiler, ilemeli ereveler, gm kaklar ve ne ie yaradn tam olarak kavrayamad envai eit minicik minicik oymal kutu, sra sra diziliydi cam raflarda. yle bir gz attktan sonra, saplan sarmak dal, iki erguvan fincan beendi. Fincanlardan evvel, hemen arkalarnda duran yuvarlak, vernikli, resimli tepsiye uzand eli. zerindeki resim houna gitmiti. Kalpakl, bykl, ask suratl bir adam, elbisesi topuuna kadar uzanan bir kadn kucana alm, tahta bir merdivenden indiriyordu. Tller iindeki kadn ban adamn omuzuna yaslam; her an debilecekleri bir merdivenin zerinde deil de, manzaras muhteem bir tepede durmu, etraf seyrediyorcasna, hlyal hlyal uzaklara dikmiti gzlerini. Ait olduklan masaldan ka328

yorlard sanki. Geride tek tk ev ve onlarn da ardnda yar filiz, yar neft bir orman seiliyordu. Su, bu vakur iftin balarna sonra neler geldiini orada grebilecekmi gibi, merakla arkasn evirdi tepsinin. Ama baka resim yoktu arkada; sadece, fiyakal harflerle Vishniakov yazyordu bir kenarda. Erguvan fincanlar tepsiye yerletirip, ayayla rtt dolabn kapan. Tam geri dnmek zereydi ki, az tede bir noktaya taklverdi baklar. Salonun koridora alan kaps yarya kadar akt ve ierisi... ierisi bir tuhaft. Usulca yaklap, ardna kadar at kapy. At ve grd ey karsnda, ne hissedeceini bilemeden ylece kalakald. Tepsiyi elinden brakmay akl edemeden, adm adm ilerlemeye balad Madam Teyze'nin evinin koridorunda. akmlyla beraber, duyduu rperti de byd att her admda. "Ka eker ataym?" diye seslendi yal kadn mutfaktan. kinci soruunda da bir cevap alamaynca ayn soruya, stn altn ksp, misafirinin yanna dnd. Salonu bo bulunca, ocuun gittiini sand nce. Ama birden, ardna kadar ak koridor kapsn fark etti. Gayriihtiyari boynuna gtrd elini. Yoktu. Kaygyla salonu tarayan lacivert-gri boncuk gzleri, kenardaki sehpann zerinden sulu sulu bakan kadife kurdelal anahtara takld. Benzi sarard. Yrei aznda, atabildii kadar abuk admlarla o tarafa seirtti ve ocuun ardndan koridora girdi.

329

5 N U M A R A : H A C I H A C I V E O L U , GELN, T O R U N L A R I

"Yryn," diye bard Gelin. "Yryn yoksa krarm bacaklarnz!" Ellerinden tutup ekitirdii iki ocuk, daha da beter alamaya balad bu laflan iitince. 7,5-Yandaki sakin sakin geriden geliyordu. O elenmiti elenmesine de, annesi iin olduka tatsz bir gn saylrd bu. Muhtemelen dier gie memuresinin ikyeti zerine, krk ylda bir yzn gsteren byk patron, lene doru baskn yapmt sinemaya. "Kre mi sandnz buray?" diye grlerken, filmin tantm iin tavandan sallandnlm 1x2 m karton halnn zerinde, yakkl Aladdin ile beraber bada kurmu gbekli cinden gzlerini alamayan 5,5-Yandaki ile 6,5-Yandaki'ne dnp bakmt sert sert. O dakikadan itibaren hi susmadan alyordu ikisi de. "Birka gn daha idare etseniz, o zamana kadar bir are bulurum," demiti Gelin sklm pklm. Ama o da biliyordu bunun doru olmadn. Bonbon Palasa yaklarken yava yava alamalar kesilmeye balad ufaklklann. Merdivenlerde belli belirsiz bir vzltya dnt sesleri. Fakat 5 numaral dairenin kapsndan ieri dalar dalmaz, ikisi de zembereklerinden boanm gibi lk la kotular dedelerinin kucana. Hac Hac o esnada, yllardr says hi artmayan drt kitabndan ncs olan Yusuf ile Zleyha elinden kaym vaziyette, ekerleme yapmaktayd divann zerinde. Aniden maruz kald bu feryat figan sevgi seli karsnda, neye uradn ard. Belini tutarak dorulmaya alrken, bir yandan da durmadan gzlerini krptryordu. "Baba ocuklar sana emanet," dedi Gelin, kaynbabasyla gz gze gelmemeye alarak. "Benim ie dnmem lazm." Hac Hac, kk kzla olann balarn sakallanna bastnrken,
330

ufaklklar da ondan aldklar cesaretle son bir tur daha alamaya balad. Gelin, be-on saniye kadar sessizce dikilip, ac ac seyrettikten sonra bu tabloyu, kendi sylediklerine kendi de inanmadan mrldand: "Yalnz ok rica ediyorum, artk biraz insaf buyurun da, masallarnzla zehirlemeyin u gencecik beyinleri." Kap kapand. kk ocuk ile yal adam, babaa kald. Ufaklklar onca gzyandan bitap derin derin i geirip, dedeleri de dklen sakallarn toplarken, ireti bir sessizlik kt ortalarna. imdi ne yapmalar gerektiini bilemiyor gibiydiler. ok gemeden, kocaman kafasn geriye atarak, yosun yeili gzleri akmak akmak glmsedi 7,5-Yandaki. Dorusu eve dnmek onun da houna gitmiti. Darya kmaktan keyif almt almasna da, her hareketini acyarak seyreden onca insan iinde bit kadar kk ve bir o kadar yabanc hissetmiti kendini. Evdeyse, kendi kk krallnn tek sahibi, kelebek mrnn tartmasz tek hkimiydi. "Hadi dede," dedi. "ekinmene gerek yok, artk rahat rahat anlatabilirsin!"

331

10 NUMARA: M A D A M TEYZE VE SU

"Ne kadar ok eyanz var Madam Teyze?" diye bard Su hayretler iinde ban bir o tarafa, bir bu tarafa evirerek. Yal kadn ona yetiebildiinde, ocuk koridorun sonuna varmt bile. Varm ve de koridora alan odalarn iini grmt oktan. "Hepsi benim deil." "Peki kimin yleyse?" "Baka baka insanlarn. Emaneten bakyorum," dedi Madam Teyze gzlerini, erguvan fincanlar tayan tepsiden ayrmadan. Korkuyordu krlmalarndan. Ama bu beklenmedik hadiseyle yle alt st olmutu ki, herhangi bir hamlede bile bulunamyordu ocuun elinden kapmak iin boyarla n. Oysa esas byk aknl Su yaamaktayd u anda. Hkim rengi beyaz olan ve durmadan silinip parlatlan, sprlp artlan, gene de asla yeterince pak olamayan bir evde byyen ocuk, yeryznde var olabileceini aklnn ucundan dahi geirmedii efsunlu bir baheye dm gibiydi imdi. Beyaz dnda her renkten bolca vard burada. st ste istiflenmi, i ie girmi, tm boluklara szarak her oday da tavana kadar hncahn doldurmutu eyalar. Hangilerinin kymetli, hangilerinin fuzuli olduunu anlamann imkn yoktu. Her ey birbirine karmt. Su, burasnn kendi evlerinden katbekat geni olduu hissine kapld birden. Bu apartmandaki dier evlerden, hatta imdiye dein grd btn evlerden ok daha bykt Madam Teyze'nin evi. 10 numaral daire bir ev deil; yzlerce paras, binlerce dmesi olan, alabildiine karmak bir aygtt adeta; tek bir paray bile ekince aradan, bozulup i332

lemez hale gelecekti makine. Tkenmi kalemler vard her tarafta. Ve yanm ampuller, bitmi piller, yrtk tller, patlak balonlar, tarihi gemi ilalar, kullanlm kyafetler, hibiri hibirine benzemeyen dmeler, yapkanl kalmam kartmalar, boalm kartujlar, gaz bitmi akmaklar, cam krk gzlkler, boy boy kavanoz kapaklan, tedavlden kalkm paralar, yrtk prtk kumalar, atlam biblolar, sararm fotoraflar, erevesi kalmam tablolar, kopmu ponponlar, paralanm peruklar, anahtarlklann yitirmi anahtarlar, anahtarlann yitirmi anahtarlklar, sap krk kupalar, emzii dm biberonlar, eprimi abajurlar, hrpalanm kitaplar, boy boy karton ve plastik ve tahta ve sedef ve mika kutular, bo st ieleri, elma ekeri saplan, dondurma saplan, yiyecek kaplan, kiminin kafas, kiminin kolu baca olmayan oyuncak bebekler, telleri km emsiyeler, kararm szgeler, hangi kaplan aldrdklann artk kendileri bile hatrlamayan ziller, kaklan ojeyle durdurulmu kadn oraplar, ambalaj ktlar, kap kollan, bozuk ev aletleri, dolmu defterler, sararm dergiler, bitmi parfmler, teke tke ayakkablar, uzaktan kumandalar, paslanm metaller, bayatlam ekerler, ta dm yzkler, makrome ieklikler, ayakkab dilleri, paket lastikleri, ku kafesleri, kimi harfleri basmayan klavyeler, teneke kutulannn iinde kflenmi aylar, ttn paketleri, rengrenk bilezikler, birbirinden gzel sa tokalar, drbn camlan... vard. Su aknlk iinde baknrken etrafna, az tede, bir nesneler beinin zerinden sarkan byke bir aa takld. "Deniz getirdi onu," dedi Madam Teyze. Sesi kvan doluydu sanki. "Deniz mi getirdi?" "Lodos kt vakit, deniz cmert olur. Bir sr ey brakr kyya. Top oynayan ocuklar gibi, dalgalar da bunlarla oynar. Birbirlerine ata ata kyya kadar getirirler. Brakp giderler sonra. Dalgalar da insanlar gibi. abuk bkarlar. Sade ben durmam orada. Denizin merakls ok." Fakat Su onu dinlemiyordu artk. Mor kadifeden bir ocuk apkasna bakyordu. ok gzeldi apka ve yepyeni duruyordu. "Bunu nereden aldnz Madam Teyze?" dedi tepsiyi ev sahibe333

sinin eline tututurup, apkann yumuack yzeyine dokunmak iin atlrken. Yal kadn bir an tereddt etti. Ama zaten olan olmutu. Artk neyi ne kadar saklayabilirdi ki, haddini oktan am kk arkadandan. "pteydi," diye mrldand. "Byle gzel bir apkay niye atmlar bilmem." Su dalgn dalgn okad apkay. Kurunlarna korkusuzca gs geren serseri, plerden kartt bir torba dolusu leblebiyi sallayarak pis pis gld uzaktan. Sararm dileri aa kt. "Peki ama ya bunlar. Bunlar niye aldnz ki?" "Kt m onlar?" dedi yal kadn, ocuun iaret ettii bo ila ielerine hzlca gz atp. "ie her zaman lazm olur insana. Atmak doru deil." Yal kadnn dilerine bakt Su. Beyaz ve temizdiler. Annesininkiler gibi. "Sevdiysen al o apkay. Tam sana gre." "Sahi mi?" ri gzleri menevilendi mor kadife apkann lts yzne vurunca. Duvar dibine ylm konserve kutularnn arasnda grd aynaya uzand hevesle. Bakar bakmaz kahkahay bast. Dev aynas kmt. "Eyvah, st unuttuk," diye haykrd ayn anda Madam Teyze. "Ko, ko. Zehirleneceiz." Su nde, yal kadn arkada, erguvan fincanlar zangrdata zangrdata koturdular mutfaa. Cezvedeki st oktan tam; gaz ocann her tarafna kpk kpk yaylrken, atei de sndrmt. Oca temizleyip, tekrar salona getiklerinde, hl ak duran koridor kapsndan ieri bir kez daha gz atp, "vay canna!" diyerek bilmi bilmi kafasn sallad Su. Artk "vaaaaav" yerine "vay canna" diyorlard. En yakn koltua oturup, p bacaklarn hzl hzl sallad. "p atosu buras. Olanlar grse baylr!" "Ama olanlar buray bilmemeli Su. Kimse bilmemeli..." diye itiraz etti yal kadn stlkahvesini ocua uzatrken. Sehpann zerinde duran kristal ekerlikten beyaz ikolata ikram etti ardndan. Hi dnmeden bir tane azna att Su. Fakat ayn anda tedirgin oldu. Ya bu ikolata da pten ktysa? Cevab karsndaki ka334

dinin alnnda yazlym gibi bir mddet endieyle bakt ona. Ne var ki, daha aznn iinde dalp erirken ikolata, bir baka soru takld zihninin ana. "Madam Teyze," diye seslendi sesini alaltarak. "Yoksa bu yzden mi byle kt kokuyor apartman?"

335

3 NUMARA: KUAFR CEMAL & CELAL

,J

"Yahu n'oldu sana. Hi sesin soluun kmyor bugn. Dilini mi yuttun yoksa?" dedi haftada bir sa boyasn yaptrmaya gelen ve bu ii bu kadar sk yapmasna gerek olmadna bir trl ikna edilemeyen ehla sarn. Hi oral olmadan, rfle tutamlarn ayrmaya devam etti Cemal. Mterisine cevap yetitirmemekte kararlyd kararl olmasna da, sabahtan beri dar kartamad her bir kelimenin basnc aznda birikirken, dnp sudan bir bahaneyle zehir pskrd sivilceli raa. mrnn bu hassas safhasn kadn kuafrnde alarak geirme talihsizliine uram rak, bunca kadnn nnde ocuk gibi azarlannca kulaklarna kadar kzard. Azap iinde yalpalayan baklar Mavi Metres'inkilerle buluur bulumaz, bir kat daha kzard. Zemin bu kadar koyu bir krmzya dnnce, bir an iin de olsa, belirginliini yitiriverdi sivilceleri. "Nesi var?" diye fsldad Mavi Metres, burnunun dibinde duran manikrc kza. Daha nce hi manikr yaptrmamt. Ama bu akam uzun zamandan sonra ilk defa buluacakt zeytinya tccaryla. Bu leden sonra ondan mesaj gelmiti cep telefonuna. Akama urayp, dertlemek istediini yazmt. Geri adamn manikrl ellere zel bir dknl olmad gibi, aradaki fark anlayaca bile pheliydi. Ama ite gene de, bir eli kpkl lk suyun iinde tatl tatl uyuurken, manikr istemekle iyi bir ey yaptn dnyordu Mavi Metres. Yaptklar hazrln farkna bile varmayacak bir erkek iin hazrlk yaptklarnn farkna bile varmamak, kadnlara has bir muammadr. Manikrc kz, dilini hafife dar kartp, tm dikkatini bir eytan trnana vermiti o srada. Gzn yapt iten ayrmadan, ksk sesle cevap verdi: "Valla biz de anlayamadk ne olduunu. Sa336

bahtan beri barut fs gibi. Mteriyle tek kelime etmiyor, bize de ikide bir basyor zlgt. Hani sanki krk yllk tiryaki de, birdenbire sigaray brakm bugn. yle asabi. Zannedersin ki muayyen gnnde." Cemal, yanbanda fsldaarak kkrdayan Mavi Metres ile manikrc kza sert sert bakt. Yeni bir azar iitmekten korkan sivilceli rak, drt tane alminyum folyo birden uzatt. "Olum tek tek versene unlar," diye grledi beriki, atmak iin arad bahanenin ayana yuvarlandn grnce. Ayn anda bir el hissetti omuzunda. "Az biraz mutfaa gelsene," dedi Celal, sesini mterilere duyurmamaya alarak. Mutfakta, durmadan kaynayan semaveri aralarna alarak, ayakta durdular. Celal, giydii haki renkli gmlein iinde kaskat duran ve ikizinden ziyade kendine benzeyen adama sevgiyle bakt. "Ben vazgetim," dedi glmseyerek. "Allah akna bildiin gibi yap. Eskiden naslsan yle ol. Meer ne ekilmez oluyormusun ciddileince." Cemal'in bozulur gibi olduunu grnce, elini omuzuna koyup, skverdi pederane. "Tabii kuafr salonu da ekilmez oluyor, sen konuup gldrmeyince milleti." Birka dakika sonra iki karde, kk mutfa salondan ayran perdeyi iki ucundan tutup, atlar. Ayn anda, leopar desenli muamba rtlerini hrdatarak onlara doru evrildi ierideki btn balar. Celal, sahneye kmaktan korkan bir oyuncuyu yreklendirir gibi srtn svazlayarak, perdenin nne doru nazike itekledi kardeini. Ardndan, glmseyerek gz krpt sivilcesiz raa: "olum hadi hepimize yle gzel bi kahve yap da, evliyaya nazr hprdetelim!" Cemal arkasna dnp akn akn szd ikizini. Ve yava yava geveyerek, sabahtan beri herkesten esirgedii glc salverdi.

337

7 NUMARA: BEN VE Su

;<D

Yalan sylediini dndm nce. ocuklar srekli bir eyler uydurur. Saatime baktm. Ders biteli on be dakika olmu. On be dakikadr fsldayoruz. Tam kalkmak zereyken, "size bir ey anlatacam," dedi. Esma Hanm, Meryem ve Hijyen Tijen ierideki kk odaya dolumu, yeni ykadklar perdeleri takyorlard. Konumalarndan, Esma Hanm'n ykseke bir yere, muhtemelen bir merdivenin stne kt, Hijyen Tijen'in de aadan onu tuttuu anlalyordu. Talimatlar Meryem'den geliyordu. Bizse onlara duyurmamak iin sesimizi, fsltyla konuuyorduk salonda. "Vallahi doru sylyorum," dedi Su, phelerimin farkna varp. nanm grndm. Ama bu sefer de o phe etmeye balad benden. Her ne olursa olsun, bana anlattklarndan hi kimseye bahsetmeyeceime dair sz vermemi istedi. Yetmedi. stne defalarca koca koca yeminler ettirdi; nce erefim, sonra da tek tek, isim isim, sevdiklerimin zerine. Srf iri, kara gzlerindeki endie dinsin diye, itiraz etmeden her isteini yerine getirdim. Oysa verdiim her sz, iini rahatlatmak yle dursun, huzursuzluunu bir kat daha artrd sanki. Bir ara, ben sandalyede skntyla otururken, o galolu ayaklarn hrdatarak ieri gitti. Dndnde bir de baktm, elinde minnack, kab yeil bir Kuran; hani u el antalarnda, czdanlarda tananlardan. Srf gnl olsun diye, Kuran' avucumda tutarak, bir de bu vaziyette yemin ettim. Lafm bitirdiimde, yapacak bir ey kalmadn, artk bana gvenmek zorunda olduunu anlayp, son bir kaygyla iini ekti. Kzamyordum da. Ak herkesi zavalllatrabiliyor, bir ocuu bile. "Hadi ama... Kapatalm artk bu konuyu," dedim. "Merak etme. Azm mhrledim. Hi kimseye sylemeyeceim."
338

Yarm yamalak bir tebessmle kvrld dudaklar. Hali houma gitti. "Eer anlatrsam, eek olaym," dedim. "Eek olmaz, eek olmaz!" diye itiraz etti en mank sesiyle. "Peki ne olaym o zaman?" Bir silkinite endielerinden syrlm, gene o rktc neesine kavumutu. imdi bilgi bilgi konuarak etrafmda dolayor, bildii tm naho canllar bir bir sralayarak u yeryzndeki en kt yaratn ne olduunu bulmaya alyordu. Baykular uursuzdu ama yeterince melun deil, sanlar pisti ama yeterince iren deil. Hamambcekleri mide bulandrc, rmcekler rktcyd; timsahlar irkin, deniz analar sevimsizdi; akrepler zehirli, eek arlar tehlikeliydi. Domuzlar pislik iinde einir, akbabalar lele beslenir, aylar kendi yavrularn yiyebilir, yarasalar da kan emerdi. Deniz kestanesi ayamza batar, kurbaalar elimizde siil yapar, krkayaklar kulamza kaard. Yamurdan sonra topraktan kan solucan, salatann iinde kvranan trtl, tarlalan talan eden ekirge, kuyruunu brakp kaan kertenkele, sofrada rahat vermeyen sinek, kan emen sivrisinek... hepsinde sevimsiz bir yan vard ama hibiri yeterince habis deildi. Hatta hepsinden daha da iren grnen sln bile, insanoluna faydas dokunabiliyordu. Onun arad, bunlardan ok daha ktsyd. Ne kendine ne bakalarna hayr dokunan, iyilik ile zinhar badamayan, aslnda niin varolduu bile anlalmayan ve Tann'nn, srf elindeki hamur artt diye yaratt envai eit lzumsuz ama bir o kadar zararsz mahlkla kyaslanamayacak kadar kt. Yeminimden dndm takdirde ite byle bir yarata dntrlmekle korkutacakt gzm. "En kt yarat aryorsan, gzlere dikkat etmelisin. Gzlerine bakabildiklerin, gzlerinin iini gremediklerin kadar kt deildir." Pek beendi bu neriyi. Derhal zambakl defterinden bir sayfa koparp, gzlerini gremedii yaratklarn listesini karmaya balad. Yapt ii o kadar ciddiye alyordu ki, ne konu deitirmek mmknd artk, ne de kalkp gitmek. O, olas ihanetim iin cezalardan ceza beenirken, ben de elimden geldiince yardmc olmaya alyordum. "ngrakl ylan olaym," dedim dilimi dilerimin arasna sktrp tslayarak.
339

"Olmaaaz!" "Pirana olaym," dedim azn kocaman ap, dilerimi grltyle birbirine arparak. "Yaaa olmaaaz!" "Sana da bi ey beendiremiyorum," dedim sahte bir ksknlkle. O ana kadar eleniyordum. Ama aniden bir sknt kt iime. Saatimi taktm. Bu samasapan oyun gereinden fazla uzam ve neden bilmem, artk beni tedirgin etmeye balamt. Kalkmak iin davrandm. Fakat ayn anda, "buldum, buldum," diye atld cokuyla. "O kadar aramaya gerek yokmu ki!" "imdi benim sylediklerimi tekrar edeceksin, tamam m?" dedi siz'li biz'li kaslmaktan annda ark edip, sen'li ben'li konumaya geerek. Tam bir teslimiyetle bam salladm. Karma geti, gzlerini gzlerime dikti. "Ben kocaman adamm..." "Ben kocaman adamm..." "Ama eer srrmz bakasna sylersem..." "Ama eer srrmz bakasna sylersem..." dedim gzlerimi ksp, sesime esrarengiz bir hava vermeye alarak. Oysa o artk glmyordu. Gzlerinin karanlnda incecik, simsiyah iki su ylan gm ltlar saarak kvnla kvrla kayd. "... Allah da beni bit yapsn! En kocamanndan!" dedi Su kelimelerin stne basa basa. "... Allah da beni bit yapsn!" dedim kelimelerin stne basa basa. "En kocamanndan!" Yerimden frladm. Gzlerimi alatmp, st dilerimi vampir gibi alt dudama bastrarak; enemi ileri doru kartp, salarm diken diken, alnm kr kr yaparak; burun deliklerimi kocaman ap, kalarm bir aa bir yukar oynatarak, suratma olabildiince korkun bir ifade takndm. Daha nce hi bit taklidi yapmaya kalkmamtm. Meer ne zormu! Bitlerin suratlarnn neye benzediini tahmin edemiyordum. Aslnda bitlerin suratlar olup olmadn bile bilmiyordum. Bitler hakkndaki tektk fikirlerimden biri, sadece uzaktan ve hep uzaktan seildikleri, yakndan neye benzediklerinin pek bilinmediiydi. Bir ey daha: bitlerin gzle seileme340

yecek kadar kk, gzlerini gstermeyecek kadar kt olduklarn da biliyordum. Dndke baka tespitler de yaptk beraber. Belki de bir biti bylesine kt klan, kurbanlaryla bir olma konusundaki esiz kabiliyetiydi. Bit, insan dndan vurmak iin frsat kollayan bir dman deil, iinden aktrmadan kemiren bir illetti. Sivrisinek de kanmz emerdi ama bir kez iini bitirip alacan aldktan sonra ekip gider, kurbann rahat brakrd. Damanmz bulduu anda bile bir sivrisinek bize, yani iimize deil, darya ait olmay srdrrd. Hatta, insan daha az evvel kann emen sivrisinei yakalayp ezdiinde bile, onunla kendisi arasnda bir ba olabileceini dnmez ve ellerine bulaan kan, kendi kan olarak deil, sivrisinein kan olarak alglayp tiksinirdi. Oysa bir bit iin durum bunun tam tersiydi. Bit denilen mahlk, darya deil, ieriye aitti; bizzat bize dair. Zambakl defterden bir sayfa da ben kopardm ve baladm resmetmeye. Madem bir bitin surat olup olmadn, varsa bile neye benzediini kestiremiyorduk ve madem ktlerin ktsyd bitten anladmz, yeryzndeki her kt mahlktan bir para dn almak suretiyle bir ucube yaratabilir; sonra da meydana getirdiimiz bu hayali vcudu, pekl giydirebilirdik bir bite. Bitirdiimde, tam bir hilkat garibesi kmt ortaya. Her bir uzvunu bir baka yaratktan ald iin, ayn anda hem birok canly andn yor, hem de hibir eye benzemiyordu. Birini kurbaadan, dierini baykutan dn aldm gzleri yan yana o kadar tuhaf grnyordu ki, kafasna balyoz yemi de sersemlemi gibi bir hali vard. Sayfann altna kck harflerle "Ayya Bit" yazdm. Su resme bakar bakmaz, kkrdad. "Harika! te aynen byle. Eer dilini tutmazsan, Allah da seni aynen byle yapacak!" rkm gibi yapmak istedim ama dayanamadm, gldm. Gcenmi gibi yapmak istedi, ama dayanamad, gld. Sonra aniden, grnmeyen biri tarafndan azarlanmasna, susuverdi skntyla. Geri alamayaca szler sylediini fark eden birinin aczi kaplad yzn. te o zaman, bir tek o zaman, bana anlattklannn doru olabilecei geti aklmdan.
341

6 N U M A R A : M E T N E T N LE K A R I S I N A D Y A

"Sana Tanr'dan midini kesmemeni sylemitim Loretta. Artk hafzana kavutuuna gre, mutlu olmalsn kzm. Mutlu olmay o kadar ok hak ediyorsun ki," dedi stanne, taburcu edilecei mjdesini alan gen kadna. "Ne tuhaf," diyerek glmsedi beriki, batman batman filiz farla belirginletirdii yeil gzlerini iri iri aarak. "Eskiden tek istediim gemiimi hatrlayabilmekti. Ama imdi gemiten kurtulmak istiyorum. Artk yeni bir hayata balayacam stanne. Sizleri hi terk etmeyeceim bundan byle." "Bak grdn m, Loretta bizi hi terk etmeyecekmi bundan byle," dedi Kars Nadya elinde evirip durduu kavanozun iinde debelenen bcee. "Ama sen Blattella Germanica, sen bizi terk edersin, deil mi?" Getiimiz yzyln sonlarnda, puslu, kasvetli bir gnde, amurlu, pis bir sokan orta yerinde, Blatella Germanica olarak adlandrlan bu hamambcei trnn kitle halinde glerine tank olan bir bilimadam, heyecanla rapor etmiti grdklerini. Srnn neredeyse tamamna yakn diiydi ve Dr. Howard onlara rastlad esnada, kardan karya gemeye hazrlanarak, yaadklar lokantay terk etmektelerdi. Yaklak saat srmt bceklerin g. saat sonra, belirledikleri yeni mekna varm ve arabuk yerlemilerdi. Dr. Howard, dii hamambceklerinin lokantay niin terk etmi olabileceklerini sorgulamaya baladnda, pek de tatminkr bir cevap bulamamt. Grld kadaryla, olaand hibir ey olmamt o gn lokantada. Keza, byk apta bir temizlik ya da ilalama filan da yaplmamt. Geriye tek bir etken kalyordu: kalabalk! Mizalar ve ihtiyalar gerei, kalabalk halinde yaamaktan hazzetmeyen bu bcekler, balarna bir felaket gelmemesine ra342

men, hem erkeklerini, hem de evlerini terk etmeyi gze aldklarna gre, bir hayli kalabalk olmalydlar o lokantada. Yzlercesi yollara dtne gre, daha binlercesi kalm olmalyd geride. Kars Nadya cam kavanozu burnunun dibine yaklatrarak, a a bakt iindekine. Bunca Blatella Germanica, aydnl gnahlar kadar sevmedikleri halde gndz gndz pat diye bitiverdiklerine gre patates lambalarn saklad gardrobun zemininde, bir yerlerden g etmilerdi belki de? Ve eer yleyse, bunlardan daha yzlerce, belki binlerce olabilirdi yaknlarda bir yerde.

343

7 & 8 NUMARA: B E N VE MAV METRES

Akam mutfakta, bir gn nceden kalma makarnay strken, paralanrcasna ald kapnn zili. Atm. Onu hi byle grmemitim. "Belam buldum," diye inledi. Gzaltlarnda, i et krmzsna alan ikin torbalar toplanm; gzlerinin feri ve cildinin canllyla beraber, gen yznn lts da kaybolmutu. Burnunun kenarlar siline siline tahri olmu, pul pul soyuluyordu. Baka bir yzd bu. Ve Mavi Metres, tm benliiyle yznde ve yzyle var olduu iin, o da baka biri olmutu. Makarnann snmasn beklerken ufak ufak takldm kadehi uzattm. Tiksintiyle buruturdu suratn. Kendi tek yudum bile imedi rakmdan ama konumaya balamadan nce, barda yarlamam bekledi. "Akam gelecekti," dedi abuk abuk. "Haber gndermiti cep telefonuyla. Patlcan ezmesi yaptm. erke tavuu yapacaktm esas ama iimden gelmedi. Krgndm bir para. On gndr uramyordu. O yzden patlcan ezmesi yaptm. Onu da sever. erke tavuu kadar deil ama sever gene de. Btn gn patlcan kzledim." Hayretle baktm yzne. Ama o szlerini yadrgadm grmedi bile. Her an birileri kp da konuma sresinin dolduunu syleyecekmi gibi aceleyle, birbirinden manasz onlarca ayrnty didikleye didikleye nme yd tepeleme. Mdahale etmedim. "Kalp krizi geirmi. Yolda gelirken kalp krizi geirmi," dedi sofra ayrntlar anlatmaya son verebildiinde. "Hastaneden aradlar. Cep telefonunda grnen en son numara benimki diye, kars zannetmilerdir herhalde." "zldm..." Epeydir mitle beklenen bir kararn menfi olduunu aklamm gibi katla katla alamaya balad ben byle deyince. Belki de yeterince iten sylemediimi dnd. Haksz saylmaz. Hi yz
344

yze gelmediim, topu topu iki kez uzaktan grmekle notunu verdiim zeytinya tccar, grotesk bir tiplemeden ibaret benim iin; gbei pantolonunun zerinden sarkan, yal ve kll bir rakip msveddesi. Ama kk sevgilimin haline zldm. ardm da. O kaba saba herife bylesine bal olabileceine ihtimal vermemitim bunca zaman. Benimle birlikteyken adam ekitirmeye baylmas, onun hakknda ileri geri sylenmeme ses karmayp, hakaretamiz laflarm duymaktan zevk almas, neyi deitirir ki? O adama bal. Ve sandmdan ok daha baml. Salarn okadm. Serte itti elimi. "Anlamyorsun," dedi hrn bir sesle. "Benim suum. Zavall sabaha kmazsa eer, bil ki benim yzmden." Boaznda bir trl kurtulamad bir klk taklym gibi zorla yutkundu. "Ben evliyaya gittim." "N'aptn, n'aptn?" "Gitmek denmez aslnda. Meryem soktu aklma. Evde birka ie muz likr kalmt. Ona verdim geenlerde. Ben imiyorum likrleri, o da ok seviyor. Bebek iin zararl olur mu diye konuuyorduk. Muhammet'in hamilelii kadar zor gemiyormu neyse ki. Muhammet'ten nce erkek bebek kaybetmi Meryem. kisi l domu, birini de 6 aylkken kaybetmi. Muhammet dounca, kz gibi uzatmlar salarn. Bizim oralarda da vard bu det. Okula balayncaya kadar hep kz gibi dolam ocuk..." Merak ediyorum, kadnlarn meramlarn dosdoru anlatmalarna mni olan bir mekanizma filan m var beyinlerinde. Bu kadar ayrnt, bunca girizgh, i ie gemi emberler halinde giderek daralan ve bir trl sadede varamayan bunca hikye... Rakm tazeledim. Kocaman buzdolabmn bo raflarna baktm. Soda kalmam. kp alabilirim. "Dedi ki Meryem, okulda devaml hrpalanyormu Muhammet. Ama son zamanlarda yle bi deimi ki. O psrk olan gitmi, bambaka biri gelmi yerine. Artk dayak yemiyormu arkadalarndan. Mucize gibi." Kardaki dinci bakkal henz kapatmam olmal. Cin satmaz, tonik satar. Likr satmaz, likrl ikolata satar. Rak da satmaz haliyle. Ama soda satar.
345

"Bu ocuk nasl bu kadar deiti diye konuuyorduk. Durdu durdu, 'ben evliyaya adakta bulunmutum,' dedi Meryem. 'Hangi evliyaya?' diye sordum. 'Kartrma orasn,' dedi. 'Senin de bir dilein varsa, sen de dile. Eer tutarsa, o zaman sylerim hangisi olduunu.' Temiz bir earp istedi benden. ine de dileimi yazdm. Hdrellez mektubu gibi katladm, verdim." Vazgetim. Bu hikye bittiinde dinci bakkal dkkn oktan kapatm, yedinci uykusuna dalm olur. Suyla idare edeceiz mecburen. "Dedi ki 'dilein karsa ne l. Benden sana armaan olur. Bunca muz likr verdin. Yok eer kmazsa, kimsenin ruhu duymaz. Astmzla kalrz.' Byle dedi ite. Ya da o byle demedi de, ben byle dndm galiba. Hatrlamyorum ki imdi." Bi eye benzemedi. Sodadan sonra suyla ho olmuyor bu meret. "Hdrellez kd gibi bktm katladm. 'u durumdan kurtulaym' diye yazdm. Yoksa 'u adamdan kurtulaym' diye mi yazdm, bir hatrlasam. Her ey birbirine kart. Ben ne dedim, evliya ne anlad? Adam gidiyor benim yzmden." Duyduklarm o kadar samayd ki, bunlara sahiden inanyor olabileceine ihtimal vermedim. Yok eer inanyorsa, bundan dolay ekebilecei acy da, dorusu fazlaca nemsemedim. Byledir nk. Bir insann acsn yrekten paylaabilmemiz iin, bizimle ayn hakikati paylayor olmas gerekir ncelikle. Eften pften oyuncann zmbrts krld diye alayan ocuu pplarken, kadidi kt halde kendini hl kilolu sand iin bunalma giren anoreksi hastasna yemin billah iko olmadn sylerken, epi topu iki haftadr beraber olduu be para etmez bir kadn tarafndan aldatld iin hayata ksen can cier dostumuzun hezeyanlarn sineye ekerken, bir sabah ak duran penceresinden ban uzatan bir gvercin ruhunu ald diye meydandaki tm gvercinleri tek tek yakalayp azlarndan ieri bakmaya kalkan akl hastasn doktoru gelinceye kadar oyalarken... yanbalarnda dikilir ama aclarna fersah fersah teden bakarz. Byle basit bir ey iin gzya dken ocuk, hakikatten bu kadar uzakta kamp kuran anoreksik, yle biri iin zlmeye demeyeceini gremeyen bedbaht dost, zavall gvercinlerin soyut ruhlara deil, somut buday tanelerine tklerini idrak et346

mekten aciz deli... ilgi ya da merhamet, teselli ya da dayanma bekleyebilirler bizden. Alrlar da muhtemelen. tiraz etmeksizin yapabiliriz bunlar. Ac ektikleri iin samalayp, samaladklarndan tr nasl ac ektiklerini grdke, iten bir yaknlk duyabiliriz onlara. Sevgi dahi bekleyebilirler bizden. Yeter ki, aclarn paylamamz beklemesinler.

347

1 0NUMARA:M A D A MTEYZEV ES U

27 derece oda scakl ve % 65 nem orannda ev sinekleri, 1-2 gn yumurta, 8-10 gn larva, 9-10 gn de pupa aamasnda geirir. Benzer artlarda yaplan bir laboratuvar aratrmasnda, erkek sinek nfusunun %50'sinin ilk 14 gn, dii sinek nfusunun %50'sinin ise ilk 24 gn iinde ld gzlenmitir. 27 derece oda scakl ve % 36-40 aras nem orannda hamambcekleri, sineklerden ok daha direnlidir. Bylesi ortamlarda, hibir ey yemeden ve imeden 20 gn dayanabilirler. Sadece su ierek 35 gn hayatta kalabilirler. Ayn nem ve scaklk artlarnda braklan yumurtalar 27-30 gn arasnda alr. kan yavrular 5-10 defa deri deitirdikten sonra ergin olurlar. Erginler, yaklak olarak 6-12 ay yaayabilirler. Sonra, onlar da lr. rr ve ayrr, paralanr ve dalr, kendileri olmaktan kar ve baka baka eylere karrlar. Besinlerin de, tpk sinekler ve hamambcekleri gibi bir mr vardr. Kuru ve serin yerde pastrize st 1 sene, fstkl tahin helva 2 sene, tarnl diyet biskvi 2 sene, granl kahve 2 sene, frambuazl sakz 10-12 ay, patlam pirinli stl ikolata 1 sene, ton bal konservesi 4 sene, kutu kola 6 ay, peynir aramal msr erezi 6 ay yaar. Buzdolabna konduu takdirde, dilimlenmi mezgit bir buuk hafta, kutuda ayran 7 gn, mozzarella bir buuk ay, paketlenmi tavuk ise 12-14 gn hayatta kalr. Bu srenin sonunda, onlar da balar lmeye. rr ve ayrr, paralanr ve dalr, kendileri olmaktan kar ve baka baka eylere karrlar. ay ya da ttn, buday veya peynir, bir kez miadlarn doldurunca, bcek, bit veya kurtuk retmeye balarlar bekletildikleri kaplarn kovuunda. Elbiseler gvelenir, mobilyalar kurtlanr, tahllar knkanatllarn istilasna urar. Hamambcekleri de gelir byle yerlere. Onlar zaten her yerdedir.
348

Nesnelerin de, tpk sinekler ve hamambcekleri ve besinler gibi bir yaam emberi vardr. Ortalamaya vurduumuzda bebekken giyilen tulum 1-2 ay, ocukken edinilen pilli tren 1 saat-1 yl, ergenlikte tutulan gnlkler 30-60 gn, zevksiz bir akrabann hediye ettii kazak 10 saniye, sigaray brakma hevesiyle satn alnp, temizlemesinin ne denli zahmetli olduu sonradan anlalan bir pipo 2-6 iim, bir yazc kartuu 15 gn-3 ay, bir tren bileti 1-20 saat, sarho kafayla severek edinilip, aylnca gze o kadar da sevimli grnmeyen cicili bicili ss eyas 1 uzun gece yaar. Derken, onlar da lr. lr ve atlrlar: ya bir kenara, ya da pe. Uyand andan, uyuduu ana kadar srekli bir eyler atarak geirir gnn ehirde yaayanlar. Haftalara, aylara, yllara vurduumuzda, hatr saylr bir p tepesi ykselir her birinin arkasnda. Ve tpk sinekler ve hamambcekleri ve besinler ve nesneler gibi, insanlarn da bir miad vardr. Ortalama yaam sresi erkekler iin 65, kadnlar iin 70'tir. Sonra, malum son gelir ve onlar da lr. rr ve ayrr, paralanr ve dalr, kendileri olmaktan kar ve baka baka eylere karrlar. Ama eer lmeye ramak kala, hatralarmz yerine, imdiye dein attklarmz olsayd bir film eridi gibi geip giden gzmzn nnden, fazladan uzatabilirdik mrmz.
***

Madam Teyze, bundan yirmi be sene evvel kocasn bir kazada yitirip, Bonbon Palas'n 10 numaral dairesine tek bana yerletiinde, bakalarna ait eyalarla karlamt burada. Sahiplerini yitirmi, son kullanma tarihlerini geirmi, yz seksen bir adet eya... Fransa'daki evsahibesinden gelen mektup bu eyalardan diledii gibi ve istedii ekilde kurtulabileceini syledii halde bir tekini bile atmak ya da elinden karmak gelmemiti iinden. Kzmamt mektubu okuduunda. Daha nce kzmt oysa... ve ok daha nce... Gen kzlnda annesi romanlarn, gnlklerini attnda ve yllar sonra, aniden yitirdii einin fotoraflar kardei tarafndan ee dosta datldnda urad hakszl hatrlamt; urad hakszl ve kapld kzgnl. Kzmyordu artk. Belki gemite kendi eyalarna sahip kamamt ama bundan byle sebatkr
349

bir emaneti gibi gz kulak olacakt bakalarnn eyalarna. nk artk, ne vaktiyle istemeden yitirdii eyalarn aslnda kendisine ait olduuna inanyordu, ne de imdi istemeden edindiklerinin aslnda bakasna ait olduuna. ... kaldrp atmak da, mlk edinmeye almak da, kendilerini eyalarnn sahibi zannedenlere mahsustur. Oysa sahipleri deil, sadece hikyeleri vardr eyalarn. Ve zaman zaman bu hikyeler, onlara bulaan insanlara sahip olur...

350

10NUMARA:MADAMTEYZEVEPLER

Dersten sonra Ethel bal rengi bir Cherokee ile beni almaya geldi. Arabam fakltenin park yerinde brakp, yeni oyunca ile devam ettik yola. Konuas yok gibiydi. Ama trafik kilitlenince zld dili. nne bakmasn tercih ederdim. Gn getike ktleiyor srcl. niversite projesinde geldikleri son aamay anlatrken, ilk balardaki heyecann yitirdiini fark ettim. Ya bu i bsbtn yatm, ya da Ethel aradan ekilmeye karar vermi olmal. Sormadm. Bugn deilse yarn, her eyi olduu gibi anlatr nasl olsa. "Ee, syle bakalm. Kaklar apartmannda hayat nasl gidiyor?" dedi elli dakika trafikte debelendikten sonra, nceden ayrlm masaya nihayet kurulduumuzda. Tam istediim gibi. En dipte, cam kenan. Ben srtm dnerek oturdum lokantaya, Ethel de yzn. Geleni gideni grmek istiyor belli. Grsn bakalm. "Sorma. Her taraf bcek bast." "Hadi ya, bcekler de elenceye geliyor demek ki. Ne ansl adamsn! Amma matrak yere dtn. Apartman deil, tmarhane." "Abartma," dedim. "Belki bundan nce oturduum apartman da buradan farkszd ama ruhum bile duymad Allah bilir. imdi tek fark Bonbon Palas'taki insanlara kar ilgisiz olmamam." "Ya evet. zellikle ilerinden biriyle ok ilgilisin," dedi gecenin ilk sigarasn yasemin azlna takp, pepee duman halkasn bana doru gnderirken. Duymazdan geldim. Bu akam Ethel'le dalamaya niyetim yok. Ama sarlm daha beter kkrtt onu. "Sen o kadnla yapamazsn eker. Neden biliyor musun? Ahlaki bir sebepten tr deil. Vitrin yznden. imdi sorun yok. Eve kapanp yiyiiyorsunuz, keyifler gcr. Ama sonra ne olacak? Bakalarnn iine kabilecek misin onunla? Yirmi iki yanda, lise bir351

den terk, inanl imanl ama bir o kadar da ahlaksz, kararsz, ne yardan ne serden geerim kk sevgilini koluna takp dolatrabilecek misin? Senin kadar kafas net bir adam, onun kadar kafas kark bir kk hanmla yapabilir mi sanyorsun?" Cevap yetitirmedim. Ne dediyse glp getim. Bir sre sonra skld benimle uramaktan. kimizin de pek tad yok bu akam. Kark meyva taban beklerken, yan masalarda oturanlar hakknda tahminler yaparak, birbirimize verebileceimiz zararlar asgari dzeyde tuttuk. Ama anlalan Ethel esas srprizini sona saklamt. "Bak eker, bunu benden duyman istemezdim. Geri, belki de benden duyman daha iyi. Zehirini bana aktmayacaksn da kime aktacaksn? Her neyse, soyut yorumlan sona saklayalm. nce somut veriler! Bomba haber u: Ayin evleniyor!" Demindenberi masamza vey evlat muamelesi yapan ablak ehreli albino garsonun hatas, olabilecek en yanl zamanlamayla henz bitmemi tabam deitirmeye kalkmas oldu. Bu tr yerlerde habire sorun karp, ona buna atan tiplerden deilim. Ama tabamn ben sylemedike deitirilmesinden nefret ederim. Garsonlar buna ihtimal bile vermek istemeseler de, yediklerinin artklaryla oynamay seven birtakm insanlar da yayor bu ehirde. Utanlacak bir ey yapmm gibi bitirdiim baln klnn derhal nmden kaldrlmasna dayanamyorum. Bana kalsa, masadan kalkana kadar kopmam tabamdan. Balanglarn plerini ara scaklarnkilerle kantnp, tm bir akam bunlan trtklayabilirim. Scaklar yediim taban yana, sosuna, tuzuna, baharatna meyva dilimlerimin bulanmasndan en ufak bir rahatszlk duymadm gibi, oturup bunlarla tatl eki kompozisyonlar yaparm bazen. Houma giderse yerim, gitmezse pi ederim bu nihai karm. Ethel bilir bu huyumu. Karmaz. Garsonlar bilmez. Karrlar. "Kusura bakmayn. Karsndan yeni boand da," dedi Ethel, niin terslendiini anlayamadan, st iziklerle dolu beyaz bir tabakla omuzumun stnde dikilen garsona. Adam bu szdeki alaycl sezip, glmsemek iin iki yana yayd solgun dudaklarn. Ama ayn anda, ne olur ne olmaz temkinli olma gerei hissettiinden, dudak hareketlerini bastrarak, yars glen yans alayan bir maske gibi asl kald tepemde.
352

"Buyrun, benim tabam deitirebilirsiniz. Ben normalim," diye srtt Ethel. Artk bu kadar srdalk teklifine yenik den garson da onunla birlikte srtt kirli taba nnden alrken. "Bana sorarsan herif kazmann teki," diyerek omuzlarn silkti Ethel tekrar babaa kaldmzda. Garsondan bahsettiini sandm bir an. Oysa o kald yerden devam ediyordu. "Gayet iyi niyetli, hatta saftirik bir kazma. Ama kazma ite son tahlilde. Uysal, evcil ve tabii, evcimen. Snrlar o kadar belli ki. Drt ke hudut boyu. ki adm atsan, tak duvara tosluyorsun. Herifte gdm hayat parlts bulmak iin, yle gemie doru yedi kat kazman gerekiyor. Hani ocukluunda filan, onun da bir cokusu vard herhalde. O zaman da petrol metrol arama, iki damla tutku ya kar ya kmaz dibinden. Tipini merak edersin sen imdi!" dedi elimi tutarak. "yle tarif edeyim: senin yannda yal bir porsuk gibi kalr." Ayin yal bir porsukla evlenecek demek. Tarator sosu yaylm tabamn kenarna bir dilim kavun aldm. "Dilek olan kstebek miydi, porsuk mu?" dedi Ethel. Elini ekti. Parltl ivit mavisine boyad trnaklarnn izi kt bileime. "Porsuu morsuu bilmem ama bu adamcaz sahiden irkin. Ayin deneme yanlma yntemini kullanyor senin anlayacan. Bir kez az yand ya, yakkl jnlerden uzak duruyor artk." kta daha bir gvenle oturdum yanna. Ayk haline kyasla, ikiliyken daha dikkatli kullanr arabay. Kazasz belasz Bonbon Palas'a kadar getirdi beni. Karanlk sokakta bal rengi yarak bast gitti.

nc kata geldiimde, kar dairenin kapsn dinledim. Hi ses gelmiyordu ierden. Apartmana girerken onu grmeyi aklmdan geirmediim halde, zili aldm dnmeden. Haber vermeden gelmemi yasaklamt. Ama yasa ineyebilirim bu gece. Zeytinya tccan kalp krizi geirdii gnn ertesinde, burada gecelemeye kalkmamtr herhalde. Ayak sesleri duyuldu nce. Gz deliinden szan sar k karard. Belki bir uzun dakika ylece durduk; kapnn iki ayr tarafnda.
353

Nihayet arkadaki srgnn ekildiini duydum. Sevimsiz bir yavalkla ald kap. Mavi Metres karmdayd. Kestane gzleri fersiz, hissiz, sevgisiz bakt yzme. yi ya da kt tek kelime etmeden arkasn dnd, ayaklarn srye srye salona gitti. Aldrmadm. Davranlar ne kadar tuhafsa, o kadar iyiydi benim kafam da. Televizyonu atm. Hi konumadan seyretmeye baladk. Tal prltl arabi kostmnden akta kalan yerlerini yaldzlara bulam bir sanat mzii arkcs, yaadklarn anlatyordu mikrofona. Kayak tatilinde ayan krm ama konser biletlerinin iptal edilmesine gnl raz olmad iin, all ayayla kmt hayranlarnn karsna. Yannda duran doktoru zaman zaman sze karp, onun adna cevap veriyordu gazetecilerin kuliste sorduu sorulara. "lm," dedi Mavi Metres. Bo bo baktm yzne. Kimden bahsettiini kavrayamadm hemen. Kendiliinden ekrana kayd baklarm. imdi gzme daha bir solgun grnen arkc, parmak ulanna kondurduu pc, fleyerek kameraya gnderdi. Televizyonu kapattm. Ne diyeceimi bilemeden, Mavi Metres'in yanma oturdum. Elini tuttum. Elimi tutmad. Yatmaya gitti. ok sakindi. Fazla sakindi. Salonda birka dakika tek bama oturup, kafam toplamaya altm. Bu akam fazla imediimi sanyordum. Ama imiim ite. Hantal bir uyuukluk km hareketlerimin zerine. Hzl dnemiyor, abuk davranamyordum. Kk sevgilimi nasl teselli edeceimi bilemediim gibi, ne znt, ne aknlk, herhangi bir ey hissetmiyordum. Tek istediim evime gidip szmakt ve yapmam gereken her eyi, bir uyku boyu sonrasna brakmak. Gene de ayaa kalkmay baardmda, kapya deil, yatak odasna yneldim. Karanlkta, uyuyup uyumadn anlayabilmek iin tm seslere kulak kabartarak yanma uzandm. Uyankt. "Atlatamam krizi," dedi fsltyla. "Sabaha kar te lm." Yanaklarna dokundum: kuru. Alamyordu. Yanna sokuldum. Ne itti, ne de karlk verdi. Bo bir uval gibi yatmay srdrd. Hkt yatak. Sarldk. Uyumuum. Gece susuzluktan yanarak uyandm. Salondaki masann zerinde duran pet ieyi yarlayp, banyoya gittim uyku sersemi. amar makinesinin zerinde, cam bir ayaklk iinde duran kokulu sa354

bunlan, kvetin kenarnda dizili papaya ampuanlarn, aynann nnde ldayan nazenin parfm ielerini, turkuaz banyo sngerlerini, vcut losyonlarn, cna ccna teferruatlandrlm makyaj malzemelerini seyrettim ierken. Sifonu ektim. Demindenberi tm bu vr zvrn ortasndan, beni dikkatle szen jiletlere takldm bir an. Biri yere dmt, dieri de lavabonun iine. Ayldm. Hzla dndm yatak odasna. I yaktm, araf zerinden ektim. Dald uykudan dorulmaya alrken, dizlerine kadar uzanan camgbei geceliini syrdm yukar. Sol bacanda bir ey yoktu. Yeni bir ey yoktu. Ama sa bacann st kiremit kzl yayvan lekelerle kapl bir havluyla sarlmt. Bu ireti sarg o kadar kabark duruyordu ki, daha nce nasl fark edemediimi anlayamadm. nce, uzun havluyu aarken, bana kar koymad. Nefesim kesildi. Her biri neredeyse bir kar uzunluunda be kzl kesik kt havlunun altndan. o kadar derin grnmyordu. ekinerek ya da kazayla almlard sanki. Bunlarn zerinde, dier ikisinin provas yaplm gibiydi. nk dier ikisi feciydi. im kalkt. Tekrar banyoya kotum. Dolaplarda bir ey bulamaynca, kendi evime gittim. Oksijenli su ve gazl bezle, Bonbon Palas'n nc katnn bir ucundan bir ucuna kotururken, akam aldm alkoln btn tesiri utu zerimden. Yaralarn temizleyip sararken, ses karmadan beni seyretti. Sonra yan mahcup, yar umarsz teekkr edip, nasl olduysa bu zaman zarfnda hi lekelenmemi camgbei geceliini zerine ekerek, tortop oldu yeniden. I sndrdm. Alasn diye, anlatsn diye, konusun diye, sokulsun diye, snsn diye bekledim. Karanlkta, kendi iine kvrlp, beni yannda yalnz braktnda, onu hi tanmadm kabullenmek zorunda kaldm. Sevitiimiz kadnlarn vajinalann aralamakla vcutlarnn her noktasn grebildiimizi ve ilerine girdiimizde, derinlerine ulaabildiimizi sanmak ne balanmaz saflk...

355

10 NUMARA: M A D A M TEYZE VE PLER

stanbul'da ilk p arabalar ve p tekilat 1868'de balad almaya. Onlardan evvel, plk subasnn denetiminde alan Arayc Esnaf sorumluydu ayn iten. Eski zamanlann arayclar, tpk yeni zamanlann pleri gibi, sakinlerinin bsbtn kurtulmak istediklerinden, ksmen de olsa kurtarmakla ykmlyd ehri ehiri. Ama ite bunu nasl yaptklanna gelince mesele, bileylenmi bir fark vard onlarla selefleri arasnda. Arayc esnafnn, atlacaklar toplamalanndaki esas gaye, atlmayacaklar bulmakt topladklarnn iinde. Sokaklardan topladklan eri p, sprnty pislii mezbelelere atmadan evvel, zembilleriyle deniz kysna tar ve orada, boaltp kartrmak, didikleyip ykamak suretiyle, defalarca elden geirirlerdi. Bakr levhalar, demir ubuklar, bklmemi iviler, eprimemi kumalar, kararmam gmler, kymeti bilinmemi hediyeler ve hatta anslan yaver gittii zamanlarda, ykte hafif, pahada ar mcevherler dahi bulduklar olurdu. Yangn yerlerine de giderlerdi sklkla. Yangnlar ehri stanbul' da ne vakit bir ev kl olsa, arayc esnaf kaldnrd molozlan belli bir mddet sonunda. Tpk plerden olduu gibi, kllerden kanlar da onlar toplard. Toplar ve ayklard arayclar. pler ise toplar ve atar. Atlan plerin toplanmas gerektiinin idrakyla deil, toplanan plerin atlmas gerektiinin idrakyla balad ehir modernlemeye. Madam Teyze'ye gelince, o, Arayclardand. Atlmayacaklar anyordu plerde. Bulamad olmamt imdiye dein.

356

10NUMARA:MADAMTEYZEVEPLER

Blk prk uykuya ramen, erken kalktm bu sabah. Alnna yapm salar ekerken, hafife kprdand Mavi Metres. Braktm uyusun. Bir sigara yakp, mutfaa getim. Her zamanki gibi tka basa yiyecekle doldurmu buzdolabn. Hepsi de zeytinya tccarnn sevecei trden. Kahvalt hazrlamaya koyuldum. Ayin'le iyi gnlerimizde adamakll almtm haftasonlan ge kalkp, uzadka uzayan miskin kahvaltlar etmeye. imdi herhalde o yal porsuu da altryordur kendi temposuna. Adam Ethel'in dedii gibiyse eer, onunla muhakkak karlamalym. Bir ey olmasn umduumdan deil. Ama gene de beni grsn isterim. indeki aalk kompleksinin fitilini tututurabilirim tipimle. Hatta mini minnack bir phe biti drmeyi bile baarabilirim zihnine. Evlenecei kadnn bir gn tekrar eski kocasna dnebilecei ihtimalinin sirkelerini kafasndan ayklamakla urasn dursun sonra. Baktm angrtlarma uyanm Mavi Metres. Ebruli alna sarnarak dikilirken mutfak kapsnda, benzi hl sar, gzaltlan gene yle torba torba olsa da, daha iyi grnyordu dne nazaran. "Umarm hl kendini sulamyorsundur," dedim ayn doldururken. Suluyor. Ben de onu suluyorum. Onu ve kendi bodur kainatlarnn tanrlna soyunan herkesi. Birinin ktln tm benlikleriyle isteyip de, bunun iin hibir ey yapmadklar ve yapamayacaklar besbelli olduu halde, hasbelkader dileklerinin gerekletiini grnce, bu durumdan, tesadflere deil de, kendilerine pay karmalarna akl sr erdiremiyorum. inden kamadklar, dilerini geiremedikleri, deitirmek iin parmaklarn dahi oynatmadklar, oktan kangren olmu meselelerini ve uradklar tekmil hakszlklar, bir yandan, her trl ktlkten arndrdklar yekpare bir
357

uhrevle havale edip, bir yandan da ayn uhrevilikten dilim dilim kotu kt nasiplenmeye kalkmalarna tahamml edemiyorum. ocukluunda hi geinemedii kk kardeinin lmesini isteyip de bir sabah aniden bu sakl ve yasakl arzusunun gerekletiini grnce, mr boyu vicdan azabndan kurtulamayan birine kendini ycelttii iin deil, ktl bu kadar basit sand iin kzyorum Alttan alta kskandklar, uzaktan dibiledikleri ya da ak ak yzne kar beddua okuduklar insanlar eskaza habis bir akbete uraynca, bu durumdan, tesadfleri deil de, zihinlerinden geenleri mesul tutanlarla dolu dnya. Mavi Metres'in de onlarn arasna katlmasn istemiyorum. Kaybetmek istemiyorum onu. Kaybetmek deil, esirgemek istiyorum, "ol!" demekle kinat olduran tanrsnn "ol!" demekle dmanlarn ldrdn zanneden bu naif kulunu.' "u evliya hikyesini kar aklndan. Asl astar yok," dedim nicedir yaptm en baarl omletin yansn tavadan tabana kaydrrken. "Meryem'in sana szn ettii evliya, bahe duvanndaki yazdan tredi muhtemelen. Ama o yazy ben yazmtm." u anda ne dndn bir anlayabilsem. Btn bu aklamalar yapmakla iyi ettiimden bir emin olabilsem. "Bak zeytinya tccar iin zgnm. Ona zeytinya tccan deyip durduum iin de kzma." Kalar atld. Bir ey syleyecek gibi oldu ama hemen vazgeti. "Umarm farkndasndr. Bahe duvarnn altnda kemikleri un ufak olmu bir evliya yatyor olsayd bile sonu deimeyecekti. n-k-k--m-sen-on-dan-kur-tulmak-s-te-d-in-i-in-de-il-kalp-ten-git-ti-a-dam," dedim kelimeleri sndre sndre. te balad. Baklan glgeleniyor. Hayatmda bir kez daha beni sevmesine, bana sevgiyle bakmasna altm bir kadnda nefret uyandrmaya baladm o kzlca ana tank oluyorum. "Yani sevgilim, kendini sulayp, girdiin her bunalmda vcudunu doramaya devam edeceksen, sana mni olamam. Ama bu huyundan vazgemeye niyetin varsa, sana yardm etmek iin elimden geleni yapanm. imdi eer beni dmann gibi deil de dostun gibi grmeyi kabul edersen, beraber oturup, bundan sonrasn konualm. nk bundan byle eskisi gibi olamayacak hayatn. Ama belki daha gzel olacak."
358

"Niye yalan syledin?" dedi kurmaya altm kprlerin zerinden ararak kefaret arzusuyla yanp tutuan baklarn. "Evliya meselesini kastediyorsan, yalan sylemi saymyorum kendimi. Tek istediim apartman u berbat kokudan kurtarmakt. p atanlar tedirgin etmek istedim o kadar. Herhangi birinin kp da, yle bir yazy ciddiye alabilecei aklmn ucundan bile gemedi." Yz bulutland. Gene gmlyor o dikenli sessizliine. Son bir hamlede bulundum onu tekrar kazanabilmek iin. "Gene de eer koku sandmz gibi dardan geliyor olsayd, belki ie yarard yazdm yaz. Ama pleri yanl yerde aramz bunca zaman. Meer koku buradan geliyormu, apartmann iinden." e yarad. Daha az nefret, daha byk bir ilgiyle bakyor imdi. Demindenberi elini srmedii kahvalt taban nne iteledim. atal eline almas su serpti iime. Toy bir sevin duydum birden. Yaptm omletin tadna bakacak. Benimle gene seviecek. "pbamz aklyorum. Sk dur!" dedim. Sesimden salan sevin kulam trmalad bir an. Umursamadm. "10 numara. Saygdeer dul komumuz." "Madam Teyze mi?" diye fsldad Mavi Metres. "Hayatta inanmam. Yanln var. Yapmaz yle ey." "Yapm gzelim. Evini azna kadar p doldurmu." "Nerden biliyorsun?" dedi kestane gzlerini ksarak. "Bo ver nerden bildiimi. Doru sylyorum. Allah bilir evini bcek basmasnn sebebi de odur." Bunu daha nce dnmemitim. Ama birdenbire, blk prk hadiseler birbirine baland zihnimde. "Sana inanmyorum. Artk sylediin hibir eye inanmam," dedi ataln brakp. "yle mi?" dedim bozulduumu saklamaya lzum grmeden. "Peki ya sana ispatlarsam."

359

10NUMARA:MADAMTEYZEVEPLER

"Byk bir parti verelim stanne. Herkesi aralm. Dmanlarmz bile," diye haykrd Loretta, kliniin kapsnda ptr ptr sevin gzyalar dken vefakr ihtiyarn kollarndan syrldnda. Uzun zamandr onu tedavi etmek iin abalayan ve artk nihayet kim olduunu hatrlayabildii gen kocas da yanbandayd. kisi birlikte onlar bekleyen arabaya binmeden evvel, dnp ayn anda el salladlar durmadan alayan stanne ile durmadan glmseyen klinik personeline. Pis kokulu kehribar antann iini son kez gzden geirip, fermuarn ekti. Televizyonu kapatt. antann iini boaltrken kard Karagz kuklalar sitemle baktlar atldklar keden. Baka bir bavul alabilirdi geri; ama nedense bunu istemiti. Gidiyordu. Dormanz sona ermiti. Tpk bcekler gibi, insanlarn da birer ekolojik potenzleri vardr: yani dayanabilirlik snrlar. Bu snrlar iinde karlatklan kt evre koullarna yaam ilevlerini snrlamak suretiyle tepki gsterirler. Bylece, vcutlarndaki mekanizmalar her zamankinden az ya da farkl altrr ve bu sayede, metabolizmalarn maruz kaldklar yeni duruma gre ayarlarlar. Bylesi bir konsekutiv dormanz hali, belli bir yaam emberi iinde herhangi bir zamanda ve herhangi bir evrede ortaya kabilecei gibi, defalarca kez tekrarlanabilir de. rnein, baz bcek trleri k mevsimini, yumurta halinde deiik larva evrelerinde geirerek atlatrlar. Souk havalan savncaya kadar, deiimlerini durdurmak yahut yavalatmak suretiyle, madde deiimlerini sfra indirirler. Ne var ki, uzun vadede gelimenin devam edebilmesi iin bu durgunluk evresinin ok ge olmadan sona ermesi gereklidir. Zira, evre koullannn uygun olmama durumu haddinden fazla uzun srerse, bceklerin metaboliz360

malannda geri dn olmayan zararlar ortaya kabilir. Bildiimiz eyleri bilebilmek iin illa ki bir alamet bekleriz bazen ya da bizi omuzlarmzdan tutup dut aac silkeler gibi sarsacak bir eli, mmknse uzaklardan gelen. Ama ite her zaman, istediimiz suret ve ebatlarda olmayabilir gnderilen. Alametin biiminde yahut elinin kisvesinde deil, anlam zebilmektedir mesele. Nadya Onissimovna da patates lambalar dolabn basan bceklere bakarken, bunca zamandr srdrd Kars Nadya halinin bir konsekutiv dormanz olduu fikrine kaplmt aniden. Nicedir yaam ilevlerini snrlam, kapasitesinin altna inivermi, madde deiimini dondurmutu. Ve eer bir an nce bu s safhadan syrlmaz ise, onun da benliinde kalc hasarlar ortaya kacakt. Geri dnyordu. Ayana kadar gelip de ona, aynlklarn iinde farkllk arayan bir akn/ bulunduu ehire bir trl ayak uyduramayan bir yabanc/ gz gre gre aldatlm bir e/ aurenin kvamn bir trl tutturamayacak kadar maharetsiz bir ev hanm/ Bilge Leon'un zmlerinin bile ba edemeyecei bir meyhorun sk sk nkseden iddetine maruz kalan bir dayak kurban/ yemek kazanlarnn fokurtusunda tannnn sesini duyan bir sofu kadnla yeknesak mektuplamalarndan medet umacak raddede bedbin/ her gn bir ncekine benzeyen bir bezgin/ patates lambalarnn yla aydnlanmaya alacak kadar kr/ ve ok yalnz ve ok mutsuz olmann dnda ve tesinde, bir zamanlar ve aslnda hl, bceklerin lemini insanlannkinden ok daha fazla seven bir bilimkadn olduunu hatrlatan Blatella Germanica'y da yannda gtryordu.

361

88 NUMARA: B O N B O N PALAS

1 Mays 2002 aramba gn saat 14:04'te, bir tarafnda sivri dili devasa bir fare, br tarafnda kocaman, simsiyah, serapa kll bir rmcek resmi bulunan, n arkas sa solu her taraf irili ufakl yazlarla dolu kirli beyaz bir kamyonet Bonbon Palas'm nnde durdu. Kamyonetin turuncu sal, yelken kulakl, komik suratl, yan hi gstermeyen srcs ban uzatt camdan. smi Hakszlk ztrk't. Yaklak otuz senedir bcek ilalyordu ve hi bugnk kadar nefret etmemiti iinden. Kaldrma yanap, az biraz kendine gelebildiinde, apartmann giriinde dikilen on be-yirmi kiilik topluluu pheyle szd. Toplanma sebeplerini anlayamasa da, zararsz bir gruh olduklarna kanaat getirdiinde, her zaman gereinden fazla konuan sekreterinin sabah eline tututurduu adresi kontrol etti: "Jurnal Sokak, 88 numara (Bonbon Palas)." Geveze sekreter bir de kk not dmt kdn altna: "Bahesinde glibriim aac olan apartman." Hakszlk ztrk alnnda boncuk boncuk biriken terleri silerken, dikkatlice bakt nnde durduu apartmann bahesindeki baz dallar morumsu, baz dallan pembemsi iekli aaca. Herhalde glibriim dedikleri buydu. Gene de tez zamanda yerine yenisini almay dnd sekreterine zerre kadar gvenmediinden, kapnn zerinde ne yazdn ileri derece miyop gzleriyle bizzat grmek istedi. Apartmann nnde toplam u insanlara da sorabilirdi geri. Ama yllardr her iini kendisi kotarmaya ve kimseye gvenmemeye fena halde altndan bunu akl edemedi. Kamyoneti ireti bir biimde sokan ortasnda brakp, aa atlad. Daha bir adm atmt ki, az tedeki kalabaln iinde duran kk ocuktan kz olan ciyak ciyak bard: "aa, una bakn! Cin gelmi! Dedeee, dede bak cin gelmi!" Ufakln pantolonundan ekitirdii deirmi, krl sakall, geni
362

alnl, kafas takkeli, yalca bir adam dnp, honutsuz bir nazarla nce sokan ortasndaki kamyoneti, sonra da kamyonet srcsn szd. Grdklerinden memnun kalmam olacak ki, suratn daha da beter ekiterek, ocuklarn n birden kendine doru ekti. Hakszlk ztrk aldrmamaya alarak, kararl admlarla dald kalabaln arasna. nsanlar iteleye iteleye apartmana yaklap tabelay okumay baardnda, doru adrese gelmi olduunu grd. Kapnn kenarnda, st ste dizili zillerin arasna sktrlm bir kartviziti kartp, yerine kendininkilerden birini koyduktan sonra, ofr koltuuna atlayp, geri vitese takt kamyonetini. Ayn anda bir kafa uzand ieri. "Bir tek bununla m geldiniz? Yetmez ki," dedi boynundan aasna leopar desenli muamba bir nlk balanm sarn bir kadn a a bakarak. "ki kamyon gndereceklerdi hani. ki kamyon bile zor alr bunca p." Hakszlk ztrk bir yandan kadnn ne dediini zmeye alp, bir yandan da iki ayr utan sokaa dalan kamyonlarn arasnda manevra yapaym derken, direksiyon hkimiyetini yitiriverdi.

O gn Bonbon Palas'n nne, Hakszlk ztrk'n kamyonetinden baka, iki krmz kamyon ve bir zel televizyon kanalnn arabas geldi pe pee. Gnn sonunda kamyonlar tka basa ple, televizyon kanalnn arac da yaptklar ekimlerle ayrldlar Bonbon Palas'tan. Hayretlerini dillendirmeye hevesli grnen komulardan ziyade, p evde oturan kadn grntleyip konuturmak istemiti televizyoncular. Ama o, bir kez evi boaltlp ilalandktan sonra, tm srarlara ramen kimselere amad 10 numaral dairenin kapsn.

363

1 0NUMARA:M A D A MT E Y Z EV E P L E R

Zeli Atemizacolu soluk solua odasna kapanp, elindeki kk bavulu yatan zerine frlatt. Yatan ucuna tutunarak dengesini salamaya alrken, kalp atlarnn normale dnmesini bekledi. Evden kamak iin yanl bir gn semiti. Sokaa admn atar atmaz kendini cinnetaver bir hercmercin iinde bulmu, iki yandan yaklaan iki krmz kamyonun ortasnda beti benzi atm vaziyette katlp kalmt. Dayanamayaca kadar krmzyd dars. Sokaklar, btn renkler iinde en ok krmzya yaknd. Ne demeye zlyorum ki, nasl olsa hibir zaman kamayacam buradan. Eline aynay alp, yzne bakt. Her yerini kaplamt ptrkler. Ptrkler de krmzyd. nce usul usul, derken uuna uuna alamaya balad. Iltl bir ses iitti birden. Biri ona cevap veriyordu ieriden. Hl ba dnd, gzleri karard halde, sarsak admlarla ilerledi sesi takip ede ede. Salon penceresinin nndeki kafesinde cvl cvl akyordu kanaya. Ne demeye seviniyorsun ki, nasl olsa hibir zaman kamayacaksn buradan.

364

10NUMARA:MADAMTEYZEVEPLER

O gn konutuumuz her eyi sk sk dnyor, kelimesi kelimesine hatrlyorum. Sonrasnda olanlara gelince, onlan aklmdan tamamen kartabilmeyi tercih ederdim, ya da hi olmazsa nadiren hatrlamay. Ama Su'nun bedduas ksmen de olsa tutmu olmal. Zaman getike, vcudum deilse bile, hafzam bir bite dnyor. Hafzam, besili bir bit gibi smsk kenetlenmi kafama, dncelerimin arasnda geziniyor. Ben hep ayn dehetengiz ihtimalle bouurken, o srekli biraz daha g kazanp, gnbegn semiriyor. Hafzamn bcr bcr sesler kartarak kafamn kh zerinde, kh iinde yrdn ve bulduu her kuytuya yumurtalarn braktn kuruyorum. Binlerce kk, lanetli, arsz mahlk, bana ramen benimle besleniyor. Saylaryla birlikte itahlan da katlanarak artyor. Gn iinde deiik saatlerde ackp ackp etime dilerini geirdiklerinde, bam, binlerce toplu ine batrlm gibi szlaya szlaya uyuuyor. Bundan kimseye bahsetmiyorum. Bakalarnn yanndayken olduum insana katlanamadn iin, mmkn olduunca yalnz kalmaya alyor ve hep ayn kmaz sorulara cevap aryorum. Eer duvara o samasapan yazy yazmam, dilimi tutmu olsaydm, eer bunca gvendiim zekm kendi hayrma attm bir admn baka bir insana ne kadar zarar verebileceini grmek iin de kullansaydm, gene de bunlar olur muydu? Eer Bonbon Palas'a hi gelmemi ve bu insanlara bulamam ya da srlarm renmemi olsaydm eer mrmde bir kez olsun, her zamanki ben deil de farkl biri olmay baarsaydm, gene de ayn dnemelerden dne dne akar myd bu hikye ayn melun sona doru? ki farkl cevabm var. Birini aklm, dierini yreim fsldyor. "Merak etme! Sen olmasan da yaanrd bu felaket, er ya da ge," diyor aklm. "Zannettiin kadar nemli deilsin, ne de korktuun kadar fesat.
365

Zaten ha senin yznden olmu, ha baka bir sebepten... sonu ayn olduktan sonra ne fark eder? ini rahatlatacaksa, Fortuna da diyebilirsin buna. Hem Fortuna'dan baka neyle aklanabilir ki, her srrn, eninde sonunda onu gammazlayacak olann eline gemesi?" Avunuyorum. arabuk ve bsbtn inanmak istiyorum aklmn hakllna. Ondan yana olduumu bilmenin rahatlyla devam ediyor konumaya: "Mesele ne bitmez tkenmez zaaflarn, ne de delik deik iraden. Houna gitse de gitmese de, sen deilsin olmaz olur eden." Hakaretamiz bir teselli var aklmn sylediklerinde. "nsan denilen mahlk, alabildiine basit ve acizdir bir yanyla. Sebep olduu sonulardan ziyade, tesadfler damgasn vurur hayatna," diyor. "Bylesine aresizken ben beer, yaptklarndan dolay nereye kadar sulanabilir?" Alaldka aklanyorum. Derhal itiraz ediyor yreim. "Fortuna diye bir ey gerekten varsa bile, hani pheliydi kaltakl? Hani btn zaferleri kendimize mal edip, bamza gelen tm ktlkleri de, doast bir kadns kudretin kahpeliklerinden bilmeyi det edinmitik? Hani insan kof bir batl inanca sarlmak yerine, kendi hayatnn biricik faili olduunu peinen kabul etmeliydi?" vg dolu bir itham var yreimin sylediklerinde. "nsan denilen mahlk, alabildiine karmak ve kabiliyetlidir bir yanyla. Tesadf sandklarmz, bizzat sebep olduumuz sonulara mim koyar yalnzca," diyor. "Bylesine muktedirken erefi mahlkat, yaptklarndan dolay nereye kadar mazur grlebilir?" Yceldike karalanyorum. Eskisinden daha ok imiyorum. Ama eskisinden daha ok uyuyorum bu aralar. Huzursuzluum arttka uykuya snyor; sonlarn hatrlayamadm ryalardan daha da huzursuz uyanyorum. Gitsem de kalsam da fark etmiyor artk. Ne kadar uzaklasam da, 10 numaral daireden yaylan kokunun menzilinden kamayacam. Her uyanmda, biraz daha palazlanm oluyor, daha da ekimi. Hayatta hibir koku bunun kadar aulu olamaz, plerinki bile. Komularn konumalarn dinliyorum. Kapsn kracaklar. Kapsn krdklarnda burada olmak istemiyorum.

366

B o y a r ile Aii

Duvara dayal tahta merdivenin zerinde yzyldr dikilmekte olan boyar ile endieyle sokuldular birbirlerine. yle korkun kokuyordu ki ev, ylesine buram buram lm, nefes almaya cesaret edemiyorlard artk. Gzlerini birbirlerinden kararak, ileride ftursuzca uzanan, yars filizi, yars neft, glgeli ormana baktlar. Kap krldnda, yzleri maskeli, tepeden trnaa beyazlara brnm adam girdi ieri. Yanlarnda getirdikleri sedyeye yatrdlar, gnlerdir yemek yemeyi-su imeyi-eker ilalarn almay reddederek, sessiz ve umarsz bir yoldan kendini lme yolcu eden yal dulun plerden beter kokan cesedini. Susuzlua ve yemeksizlie hamambcekleri kadar dayankl kmamt Madam Teyze. Adamlar gider gitmez bir kez daha ilaland 10 numaral daire. Tpk bcekler gibi, plerden geriye kalan yz seksen bir adet eya da, havaya pskrtlen ila zerrelerinin saana altnda kaldlar. Boyar ile na bir ey olmad ama. Onlar kamay baardlar son anda. Yzyl sonra tahta merdivenden inerek, yuvarlak, vernikli, latif tepsiden ktlar. Yans filiz, yars neft, glgeli bir orman kald tepsinin zerinde. Orman, lm deil, p de deil, tarn ve krema kokuyordu sadece.

367

10NUMARA:MADAMTEYZEVEPLER

Eve girmesiyle kendini kanapeye srt st atarak derin bir soluk almas bir oldu. Bunca zamandr intiharn ne menem bir ey olduunu ylmadan dnp, habire konuuyordu ama ite o yal kadn bunu muhtemelen onun kadar tasarlamad, belki de son ana kadar aklndan dahi geirmedii halde, ok daha abuk yapmt. Tekrar ayaa kalktnda, bugn tank olduklanndan sonra yapt dokuz tespiti kk kk ktlara yazarak, tavanda bulabildii boluklara yaptrd. Dokuzuncu kda da bir yer bulduunda, bir daha bu konular zihninde evirip evirmemeye, artk intihar dillendirmemeye kesinkes karar vermiti. nk: 1. Tpk medeniyetler gibi, intiharlarn da bir Dousu ve Bats vardr. 2. Yaamn illa ki aklclkla anlamlandrmaya, geen her gnn bir ncekinden daha te klmaya odaklanm ilerlemeci zihniyet, intiharn da muhakkak ince ince tartarak, sistematik inkrla temellendirme gerei duyar. Byleleri, nerede yayor olurlarsa olsunlar, Bat'da intihar eder. 3. Erken-orta, orta ve ge-orta yatakilerin intiharlar ekseriya bu corafyaya denk der. 4. Bat'da intihar edenlerin yaknlar, onlarn niin byle bir ey yaptklarna dair tatminkr bir aklama bulmadan huzura eremeyeceklerinden, ayn mant tersten izleyerek sebep-sonu analizi yapmaya gerek duyarlar. 5. Bir de, nceden ayrntlandrlmadan, kyasya anlamlandrlmadan, en son anda, olmadk zamanda intihar edenler de vardr. Byleleri, nerede yayor olurlarsa olsunlar, Dou'da intihar eder. 6. Yallar ve ocuklar, ekseriya Dou'da intihar eder.
368

7. Zaten-lme-bunca-yakn olan yallar ile oysa-lme-buncauzak olan ocuklarn intiharlar kadar kafa kartrc bir ey yoktur. 8. Dou'daki intiharlar, Bat'daki intiharlarn aksine, bir esrardr znde. 9. Esrar, anlamlandrlmamaldr.

369

10NUMARA:MADAMTEYZEVEPLER

nceleri kk daireler iziyordum Bonbon Palas'n etrafnda; bir yere varmayan ksa yryler. Sonra giderek genilemeye balad emberler. Daha nce uramadm semtlere sapmaya baladm zamanla; ou kez yaya, bazen de arabayla. Yazlar aryordum. Bir kez aramaya balaynca, bulamadm olmad hi. Benimle gelmek istediini sylediinde, kar kmadm Ethel'e. Ben yazlar numaralandrp, bulunduumuz yeri kaydederken, o da dijital fotoraf makinesiyle grntlyordu birer birer. Bal rengi Cherokee ile tarrakas gani, huzuru kt yoksul semtlerin engebeli sokaklarnda kvrlyor; geceleri klar yandnda, elden kam eski frsatlarn hrsyla gzleri parlayan kakavan bir ehreyi andran orta snf mahallelerinde cirit atyor; konaklarn etrafn turluyor, arsalara dalyor, yokular trmanyorduk. Meydanlarda, avlularda, duvar diplerinde, ke balarnda, tarihi binalarda, kaba inaatlarda, metrukhanelerde, ibadethanelerde... her yerdeydi yazlar. ou boyayla yazlmt duvarlara ama tebeir, kalem, kmr, kiremit kullanarak kaplara, ktlara, kartonlara, tabelalara yazlanlar olduu gibi, bilgisayar ktlar da vard aralarnda. Tpk pler gibi, her yere salmt plerin yazlar da. Gittiimiz her yerde dikkatleri ekiyorduk hemen. ocuklar taklyordu peimize. pheli gzlerle her hareketimizi szyordu kadnlar pencere diplerinden, kap nlerinden. Yoldan geen ya da esnaftan merakl erkekler etrafmz sarp, soru yamuruna tutuyordu her seferinde. Bunun okul projemiz olduunu sylyorduk illa ki bir aklama sunmaya mecbur kaldmzda. Yaptmz iin samalna srnak bir tebessmle yaklamalarna ramen, okul lafn duyar duymaz anlayla sallyorlard balann. Ethel'in de benim de, renci olamayacak kadar kart olmamz bile batmyordu gzlerine.
370

Talimat retmenlerden geldii mddete, her trl abukluun mubah sayld bir yer okul ebeveynlerin nezdinde. Yazlar toplamak kadar kolay olmuyordu yazanlan bulmak. Anonimdi yazlarn ou. Failleri kaypt. Balat'ta ykk, is grisi bir evin duvarndaki yazy kimin yazdn renebildim ama. ats km, iindeki iki oda olduu gibi aa kmt. "Azm Bozzmasn p atana kt laf ederim. Buraya Alpan atan gelsin alsn atmasa azm bozmasn" yazyordu duvarnda. Sokan ocuklar tanyordu yazy yazan adam. smini hatrlayan kmasa da, mesleini biliyorlard. Bir niversitede hademeymi, yatalak kars ve kaynanasyla beraber burada otururmu geen sonbahara kadar. Yandaki apartmanlarn inaat srerken, iilerin ikide bir gelip evinin nne alpan atmalarna sinirlendii iin kp kendi yazm yazy. Sonbaharda lm adam, inaat da bitmi ardndan; yazysa duvarda kalm bunca zaman. "Yeterince dikkat ekiyoruz zaten, doru drst giyinsen olmuyor mu?" dedim Ethel'e hademenin semtinden uzaklatmzda. "Urama benimle. Konumuz ben deil sensin" diye kt vites atlarken. "Bu senin BUKVAP'n, benim deil". leride yolun daraldn gre gre gaza yklendi. "Beyfendinin Umarszca Kaarlanm Vicdann Aklama Projesi iin dtk yollara! mrn boyunca etrafndaki herkesten hem farkl, hem de stn grdn kendini. Ama baktn ki bombok ettin, vicdan azabndan kurtulmak iin, herkes gibi olduunu ispatlamak istiyorsun imdi de. Ne kadar ok p yazs toplarsak, o kadar masum saylacan zannediyorsun. Tanrm! Ellerimde yal bir kadnn kan deilse bile ahi var. insanlar hafife almann bedelini ar dedim. Sonunda iblisi grdm; hem de kendi gzlerimle. Grdm ama tek sana iman ettim tanrm. Herkes gibiyim ben de. Bak teki kullarn da bir sr yaz yazmlar duvarlarna. Meer son derece sradan bir eymi yaptm. Meer sandm kadar srad bir adam deilmiim. krler olsun sradanlma! Eer onlar seviyorsan, beni de balayabilirsin.... Balarsn di mi tanrm? Kendine gel artk! Byle bo mitlerle bir yere varamazsn. Anlamyor musun eker? Kim plklerde arnm ki sen arnabilesin..."

371

Bir mddet sonra yazlar trlerine gre ayrmaya baladk. Ethel ektii fotoraflar ayn gn iinde bilgisayarna aktanp, ayn dosyalarda biriktiriyordu. En kalabalk kategori, hakaret ya da kfr ierenlerdi. "Buraya p dken eektir" yazsyd en revata olan. Nal kadar harflerle, "p atann anas" yazyordu Galata'da Eski Banka Soka'nda. Cmlenin geri kalan zenle karalanmt. Fatih'te Usturumcu Sokak'n tam kesinde svalan dklen bir evin her iki cephesi de, retmen ceza verince bir cmleyi yz kere yazmak zorunda kalan birinin elinden kmasna ayn yazyla doluydu silme: "p atan orospudur". Gene ayn semtte Knktulumba Soka'nda "Buraya p dken eekolu eektir" yazs okunuyordu. p yazlarnda kfr yaygn olsa da, kfr eitleri snrlyd. "Buraya p dken kadnsa orospu, erkekse pezevenk" yazyordu Dolapdere'de bir dut aacna iple balanm tahta tabelann zerinde. Bir metre tede, bu kez bir evin n cephesinde baka bir yaz dikkat ekiyordu: "Buraya p Atann Her trl kfre laiktir" rnektepe'de ykk bir duvann zerinde siyah-beyaz boyalarla st ste yazlmt onlarcas. Yazlar, kaak kat karcasna birbirlerinin zerine ireti bir vaziyette eklenmi ve her gelen, bir ncekini silmiti. Hepsinin stnde ivit mavisi bir boyayla yeni yazlma benziyordu bir tanesi: "Buraya p Atan Orospu ocuu nsan Olan Anlar" Ama kfr-hakaret dosyasnda en ileri giden p yazs Dolapdere, Keresteci Recep Sokak'tayd: "Buraya p atann anasn avradn bacsn gelmiini gemiini slalesini..." Kfrl yazlar kadar yaygnd insan-hayvan ayrm zerine kurulanlar. Galata'da Camekn Sokak'ta "nsansan p atma, ayysan at" yazyordu bir tabelada. Kk Hendek Soka'nda bir bankann yan duvanna kmrle "insan olmayan buraya p atsn"; Dolapdere'de boydan boya bir apartmann giriine tebeirle "Buraya nsan p Atmaz" yazlmt. Sryani Kilise'sinin her iki duvarn da kaplamt yazlar: "p dkme nsan Ol", "Buraya p Dken p Kadar Adi"... nc kategoride, vatandalk bilinci alamaya alan yazlar toplanyordu. "evreyi kirletmeyi Huy Edinenin Akl Var Ama
372

uuru Yoktur" yazyordu Kutepe'de. "evreye p Brakp insanlara Saygszlk Etmeyelim" yazyordu gene ayn semtte, drt yol azna aklm teneke bir levhann zerinde. teki p yazlarnn aksine, inci gibi harflerle zene bezene yazlmt harfleri. Ve Balat'ta arnn tam ortasndaki kadim kuyunun etrafnda "p dken erefsizdir. Buras Hepimizin" yazyordu; rnektepe'de en ufak zelzelede tarumar olaca aikr bir evin duvarnda ise "Buraya p Dken komularna Hakszlk Yapar". Fener Patrikhanesi'nin ziyaretilerini gene bir p yazs karlyordu uzaktan: "Buraya p Dken erefsiz insan olur". Yazlarn nemli bir ksm yarm braklmt. Kimi zamanla anm gibiydi, kimiyse ta batan noksan yazlm. Buraya p yazyordu envai eit kede; gerisi gelmiyordu. Harbiye'de Papa Roncalli Soka'nda, ilkokulun karsndaki duvardan dklmt harfler: "Burya p Dken Eee Olu". Dpedz tehdit ieren yazlarn says da hayli kabarkt. "Buraya p dken belasn bulur" ibaresi en sk tekrarlanand ilerinde. Fatih'te ba Camii'nin yanndaki tarihi emenin iki yan da tehdit ykl p yazlaryla doluydu: "p Dkme Buraya/ Ban Girer Belaya". Ancak tehditler, beddualar ieren yazlar iinde en omu, bir kartona keeli kalemle yazlarak semtin ilek sokaklarndan birinde duvara asland: "Buraya p Atann ocuu lsn". Tehdit ya da hakaret ierenlerle beraber, alabildiine nazik bir slupla yazlm olanlar da vard: "Ltfen p dkmeyiniz" ya da "Buraya p dklmemesi rica olunur". Kaptanpaa lkokulu'nun giriinde srtlan birbirine dnk iki tabela vard; biri ierideki rencilere hitaben yazlmt, dieriyse yoldan gelip geenlere: "Ltfen dardan Okulumuz Bahesine p Atmaynz". Asmalmescit Soka'nn giriindeki inaat evreleyen tahtalarn zerinde vard bir benzeri: "p dkmek yasaktr Please!" Ya da Meymenet Soka'nda: "Allahn Seven Buraya p Dkmesin Rica Olunur". p yazlar iinde en sk grlen kelimeydi yasak. Ulah Saray'n evreleyen duvarlarda irikym harflerle kaznmt "p Atmak yasaktr". Keza Harbiye'de mehur bir terzinin yan cephesindeydi gayet ksa ve z: "Buraya p Yasak". Bir o kadar yaygnd kesinlikle! kelimesi de. "p atmak kesinlikle yasaktr" yazyordu
373

SSK Okmeydan Eitim Hastanesi Polikliniklerimin devasa duvarnda, yoldan rahatlkla grlebilecek ekilde. Ve hemen ileride'p moloz dkmek yasak kesinlikle". Hemen hemen hibir zaman isim ya da merci olmuyordu yazlarn altnda. Gene de kimi istisnalar yok deildi. Yazlan herhangi bir otoriteyle perinleme gerei duyulduu aikr bu tr durumlarda, muhtann ismine rastlanyordu en fazla. "p dklmemesi rica olunur. Tespit edildii takdirde ceza uygulanacaktr. Muhtar" yazyordu Mesnevihane sokanda. Belediyeler de kanyordu ie "buraya p dkenler hakknda belediye cezai ilem yapacaktr" tr yazlarda. Bazen de mahalle sakinleri sahipleniyordu yazy Zeyrek'te grld gibi: "Buraya p Dkenin ve Araba Park Edenin Allah Belasn Versin/ Mahalle Sakinleri". Din ve imanla ilgili yazlar geliyordu ardndan. Moldovya prensi Dmtri Kantemir'in 1688-1710 arasnda yeniden ina ettirdii ve imdi sadece kalntlar kalan saraynn etrafnda "Allah in p Atmayn" yazyordu. zel Fener Rum lisesinin duvarlar gibi eitli camlern etraflar da benzer yazlarla doluydu silme "Dini ve imam Olan Buraya p Atmaz" yazyordu, bilgisayar ktsyla Kathane, Dumanl Sokak'ta ve "p atan arplsnlar" yz metre ilende. "Buraya p dkenin Allah belasn verir" yazyordu Kadky meydanna alan ara sokaklardan birinde. "p Atmayn Ltfen. Beddua ediyorlar" yazyordu Fatih'te zeri muhtarlk seimlerinin afleriyle kapl bir bahe duvarnda. Ayn blgede iki apartman arasnda kstrlm kadim bir mezarlk da nasibini almt p yazlanndan. Mezarla bakan apartmann bir cephesi boydan boya A L L A H N P A T M A Y I N " yazsyla kaplyd. Ve Cihangir'de tarihi bir emenin zerinde tandk bir yaz kt karmza: "Burada yatr var. p Dkmeyin". Beklenmedik bir dnemete, cinlerin meveret yeri tenha bir yokuta, sarnc atlak, tebessm buruk bir tarihi binada, taravetini oktan ytnp, bir konak koanndan ibaret kalm kgir damaltlannda, az var dili yok kmaz sokaklarda, pislikten geilmeyen pazar meydanlarnda, ykk evlerin, kanl canl apartmanlarn, kara kuru resmi dairelerin, grn insan hasta eden hastanelerin souk nevale okullarn, tannnn sararm haritasnda ismi bile gemeyen
374

ibadethanelerin cephelerinde, yeni ile eskinin i ie getii, stanbul'un kokusunun ulat her yerde karmza kyordu yazlar. On binlerceydiler imdiden ve geceden sabaha oalyorlard durmadan. Katlanarak artyordu benim de elimdeki fotoraflar. ok gemeden skld Ethel. Kayarcasna uzaklat plerden ve benden. Tamamlanmadan bitmi bir proje olarak kaldm, her biri tamamlanmadan bitmi bir proje olarak kalan sevgililer ambarnda.

375

7 & 8 NUMARA: B E N VE MAV METRES

"Ne yapacaksn bu kadar fotoraf," diye kt Mavi Metres evden ok bir depo grnm almaya balayan dairemi honutsuzlukla szerek. Ne iine yarayacaklar?" "e yarasnlar diye biriktirmiyorum." "Peki ne demeye yapyorsun bunu?" Bir ey yapmyorum aslnda. Yapyor gibi hissetmiyorum kendimi Galiba yapmaktan ziyade, yapmamak belirliyor son tahlilde tum hareketlerimi. Eylemden ziyade eylemsizlik... Aramaktan kendimi alkoyamyorum; araynca buluyor, bulduklarm topluyor topladklarm, biriktiriyor ve birikenleri atmaya kyam,yorum ' 'Ya sonra ne olacak?" dedi Mavi Metres srarla

376

Ya sonra.

Her jeolojik devir bir hayvan grubuyla simgelenmitir. Yaadmz devir de bcek devridir ve bcekler dier hayvan gruplarna belirli olarak stnlk kurmulardr.
Prof. Dr. Ali Demirsoy, Yaamn Temel Kurallar - Entomoloji, Cilt II

dedi hcre arkadam srarla. "Sonras yok. Adam, hibir zaman hibir ie yaramayacak p yazlan biriktirmeye balyor ite." Sama bulduunu syledi. Gocunmadm. "Hayal gcn geni!" demenin imdiye kadar icat edilmi en kaba yoludur bu. Hakl olabilir. Endielenmeye baladmda, nerde ne zaman ne sylemem gerektiini kantrdmda, insanlann baklanndan korktuumda, insanlarn baklarndan korktuumu belli etmemeye altmda, tanmak istediim birine kendimi tantmak istediimde, aslnda kendimi ne kadar az tandm bilmezden geldiimde, gemi canm yaktnda, gelecein de daha l olmayacan kabullenemediimde, ne bulunduum yerde, ne de grndm insan olmay iime sindirebildiimde... samalarm. Hakikatten ne kadar uzaksa, yalandan da o kadar uzaktr samalk. Yalan, hakikati tersyz eder. Samalk ise, yalanla hakikati ayrt edilemeyecek biimde birbirine lehimler. Kark gibi grnyor ama aslnda ok basit. Tek bir izgiyle ifade edilebilecek kadar basit. Yatay bir izgidir hakikat. Bir otel koridoru, hastane kouu veya rehabilitasyon merkezi olabilir buras, ya da bir tren kompartman. Onlar da yataydr. Bu tr yerlerde tm komularnz sizinle yatay bir dzlem zerinde yan yana durur. Kk salamazsnz buralarda. Zira yatay, geiciliin penahdr. Ben de yatay bir izgi zerinde yayorum tam tamna 66 gndr. Uzunca bir koridor zerine yan yana sralanm on ayr hcreden yedincisinde.
"YA S O N R A N E O L M U ? "

Dikey bir izgidir yalan. Bir gkdelen olabilir buras. Ya da dikey bir izgi boyunca, st ste ina edilmi evlerden mteekkil, alt iki kat mezarlk st yedi kat gkyz bir apartman. Dilediiniz
379

gibi kk salp, dal budak verebilirsiniz buralarda. Zira dikey, kalcln kovuudur; lmszle nazire.

Bonbon Palas mezarlklar zerine ina edilmi bir apartman. Kat kat kan dikey bir izgi. O benim yalanm. nk ben aslnda tm bunlar oradan deil, hapishaneden anlatyorum. 1 Mays 2002 tarihinde polis barikatn yarma karan alan kk grubun iindeydim. Derdest edilip yaka paa polis otobsne bindirildiimde, turuncu sal, yelken kulakl, komik suratl, yan hi gstermeyen bir adamla yan yana dtm. Korkudan falta gibi alm gzleri, kendi korkumu unutmam salad iin ona mteekkirim. Emniyete gtrlrken, siyasetle hi alakas olmadn, bcek ilalamaktan baka bir ey yapmadn geveledi durdu. Doru sylyordu. Gerekten bir bcek ilalamacsyd ve muhtemelen 33 senedir hi bugnk kadar nefret etmemiti iinden. smi Hakszlk deildi, onu ben uydurdum. Bsbtn uydurmaca saylmaz ama; nk epeyce hakszlk grm gibiydi mr hayatnda. Soyad da doru aynca. Tutuklanmadn sylerken de yalan sylemi saymyorum kendimi. O gnn akamnda serbest brakld nasl olsa. Onu saldlar, ama ben tutuklandm. Buraya geldiimden beri Hakszlk ztrk' dnmeden bir tek gnm gemedi. Hep bu bcekler yznden. Oldum olas rahatsz olmuumdur bceklerden. Haarattan korkan bir devrimciyim ben. Ve maalesef burada bir sr bcek var; bilhassa hamambcekleri. Tuvaletlerde, havalandrma kapaklarnda, duvardaki oyuklarda, duyduum trtlarda... mtemadiyen geziniyor ve karanlktan cesaret alarak oalyorlar. Ama inann bana bit en beteri. Tabii tm bunlar gzlemleyebilmeniz iin ziyaretime gelip, burada bir miktar vakit geirmeniz gerekir. Eer vaktiniz yoksa, hikyeyi benim azmdan dinlemi olmakla yetinmelisiniz. Yalnz, ben de kendi sesimden konuurum sonuta: olup bitenlere kendimi faz380

ladan katarak deil; yani tam olarak byle deil. Daha ziyade, hakikatin yatay izgisini, yalann dikey izgisine lehimleyip, bulunduum yerin bezdirici duraanlndan mmkn mertebe uzaklamaya alarak. nk sklyorum. Yarn bir gn hayatmn daha az skc olacan bir mutulayan olsa bana, daha az sknt duyardm belki. Oysa yarn, tpk bugn gibi olacak ve aynen daha ertesi gnler gibi. Ama sadece benim hayatm deil srarla kendini tekrar eden. Farkl grnmekle birlikte, aslnda dikey de, en az yatay kadar sadktr srekliliklerine. emberlere deil, izgilere mahsustur ebedi tekerrr denilen. Bcek fobimi yenebilmek iin bu hikyeyi kurdum zihnimde. Yatay izgi zerinde yan yana sralandmz hcrelerden binnde, gizliden gizliye p biriktiren yal bir dulun yaadn dnp dleyerek. Tastamam yalan sylemi saylmam bu yzden. Yalanla hakikati lehimlemekle itham edilebilirim ancak. Sona varacam yerde, baa dnmekle...

Ben mi? Pek fazla kalmayacam burada. 1 sene 2 ay bana bitikleri ceza. Bunun 66 gn tamamland bile. Bu 66 gnn ilk bir haftas yerimi yadrgamak ve bceklerden korkmakla geti. Geri kalan da okuduklarnz uydurmak suretiyle korkumu unutmakla. imdi dnp dolap durduuna gre yuvarlak, grimtrak, teneke kapak, geri kalan 360 gn nasl geireceimi bilmiyorum burada. Ama knca ilk i Hakszlk ztrk' grmek isterim. Devrimcilikten gzaltna alnan ilk bcek ilalamacsn. Hayat sama... "kime, ne zaman, ne olacak?" oyununun olas cevaplaryla oyalanamayacak kadar bkkn Fortuna.

381

II

You might also like