You are on page 1of 252

T.C.

ANKARA N VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TS SOSYOLOJ ANAB L M DALI

AHLK FELSEFES NDEN AHLK B L M NE: EMILE DURKHEIM

Yksek Lisans Tezi

Didem ERA

Ankara2007

T.C. ANKARA N VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TS SOSYOLOJ ANAB L M DALI

AHLK FELSEFES NDEN AHLK B L M NE: EMILE DURKHEIM

Yksek Lisans Tezi

Didem ERA

Tez Danman Do. Dr. Hayriye ERBA

Ankara2007

II

T.C. ANKARA N VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TS SOSYOLOJ ANAB L M DALI

AHLK FELSEFES NDEN AHLK B L M NE: EMILE DURKHEIM

Yksek Lisans Tezi

Tez Danman: Do. Dr. Hayriye ERBA

Tez Jrisi yeleri Ad ve Soyad mzas


.........................................

Prof. Dr. Aytl KASAPOLU Do. Dr. Hayriye ERBA Do. Dr. Erdal CENG Z

.........................................

.........................................

Tez Snav Tarihi ..................................

III

NDEK LER NSZ..iii I. BLM G R ...............................................................1 1.1. Aratrmann Konusu............1 1.2. Aratrmann Problemi..........3 1.3. Aratrmann Amac......6 1.4. Aratrmann nemi......6 1.5.Yntem...9 II. BLM: 2.1. ETH K KAVRAMLARIN ANT K YUNAN DNCES NDEK KKENLER ....13 2.1.1. Platonda Bir dea Olarak yi....13 2.1.2. Aristoteleste Bir Erdem Olarak Phronesis: Ethik Kavramlarn Toplumsal Zemini Ethos ..25 2.2. ANT K YUNAN DNCE M RASINDAN KOPULAR: YEREL ETHOSTAN EVRENSEL NSAN DOASINA......42 2.2.1. Hristiyanlk ve nsan Doas Kavraylar......42 2.2.2. Modern Rasyonalitenin Ykselii: Ren Descartes.....53 2.2.3. Empirik Dnn Ethik Kavramlarnn Zemini Olarak Doa Durumu ve Toplumsal Szleme...............................................61 2.3. OLGU-DEER AYRIMININ EP STEMOLOJ K TEMELLER VE EMP R ZM N ETH K YAKLAIMI 77 2.3.1. John Locke ve Bilimsel Bilginin Snrlar....77 2.3.2. David Humeda Olgu-Deer Ayrm: Ethik Kavramlarn Zemini Olarak Akldan Duy(g)ulara92

2.4. IMMANUEL KANT VE AHLK METAF Z N N SAF AKIL LE TEMELLEND R LMES ............99 2.4.1. Kantn Epistemolojisinde Akl ve A Priori Kategoriler: Kategorik mperatif......99 2.4.2. Nesnel lkelerin Kayna Olarak Yasakoyucu Akl104 III. BLM 3.1. POZ T V ST SOSYOLOJ DE B R OLGU OLARAK AHLK..108 3.1.1. Auguste Comteun Pozitivist Sosyolojisi108 3.1.2. Jeremy Benthamda Ahlk lt Olarak Haz120 3.1.3. John Stuart Mill ve Yararllk lkesi127 3.2. EM LE DURKHE MIN METODOLOJ S VE OLGUSAL AIKLAMA..132 3.2.1. Emile Durkheimda Sosyolojik Bilginin Alan ve Amac...133 3.2.2. Emile Durkheimda Toplumun Ontolojik Mahiyeti ve Toplumsal Olgu Kavram142 3.2.2.1. Toplumsal Olgularn eyler Olarak Ele Alnmas....153 3.2.2.2. Toplumsal Olgularn Aklanmas....170 3.3. EM LE DURKHE MIN AHLK B L M .175 3.3.1. Ahlkn Biliminde Olan ve Olmas Gereken: Normal-Patolojik Ayrm..175 3.3.2. Laik Ahlk ve Ahlkn Bilimsel-Rasyonel Olarak ncelenmesi..187 SONU ...223 KAYNAKA ..239 ZET...244 ABSTRACT.245

ii

NSZ Bu aratrma ile adm atmak istediim renme ve anlama yolunda benimsediim dnce, sosyolojinin kurucusu olarak kabul edilen Auguste Comteun da sylemi olduu gibi, bir kavramn ancak kendi tarihi sayesinde doru bir biimde bilinecei dncesi oldu.1 Fakat bu tarihi okumak da elbette, toplumu anlamaya ynelen kavramlarmzn bugnk kullanmlarnn artlandrmasnn etkisi altndayd. nk Comteun kavramlarn tarihini okuyuu da, bir anlamda, o kavramlarn ifade ettikleri anlamlar yeniden retmesi ve dntrmesi anlamna gelmiti. Bu aratrma boyunca her zaman aklmda olmasna gayret ettiim bir baka dstur da, Alasdair MacIntyren ister mevcd kavramlar tadl etmek, ister yeni kavramlar elde etmek isterse eski kavramlar yok etmek sretiyle olsun, kavramlar deitirmek davran deitirmektir sz olmutur.2 Dolaysyla gnmzde hem modern toplumsal fenomenlerin hem de bir sosyologun toplumsal fenomenleri incelerken durduu epistemolojik zeminin ahlk adan deerlendirilmesi, benim iin ncelikle ahlk kavramlarn tarih iinde nasl dntrldklerini anlayabilmemi talep etmekteydi. Bylece, bu almay yapabilmek iin pozitivizmin kavramlarnn, zellikle de olgu-deer ayrmnn epistemolojik zemininin izini, geleneksel felsefen kopuun krlma noktalar erevesinde kavramaya altm. Emile Durkheimn sosyolojisi, bir ahlk bilimi olma iddiasn ortaya koymakla, benim iin, hem sosyolojinin hem de modern toplumlarn ahlk zeminini inceleyebilmem iin elverili bir rnek olarak grnd. Bylece modern toplumu biimlendiren ve dntren kavramlarn nasl dnm olduklarn anlama yolunda bir balang adm atabildim. Bu yolda yryebilmem iin gereken uslleri gstermi olan hocam Do, Dr. Hayriye Erbaa ve bu srete desteini her zaman hissettiim aileme teekkr borluyum.

2007-Ankara

1 2

Auguste Comte, Pozitif Felsefe Kurslar, Sosyal Yay. ev. Ataay, E., stanbul, 2001, 32. Alasdair MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi, ev. Hnler, S.Z.,Hakk Hnler,, Paradigma Yay., stanbul, 2001, s. 7.

iii

1. BLM

GR 1.1. Aratrmann Konusu Aratrmada pozitivist sosyolojinin temel metodolojik kavramlarnn ardndaki epistemolojik yaklamlar ve bu yaklamlar dorultusundaki ethik3 perspektifler konu edilmitir. Sosyolojinin ethik kavramlar inceleme zemininin ve olgu-deer ayrmnn sosyolojik metodolojiler zerindeki etkilerinin incelenmesine ynelik olarak da Durkheimn metodolojisinin temel karakteristii ve ahlk fenomenleri inceleme biimi aratrmann konusu olarak seilmitir. Fakat Durkheimn ahlk fenomenlere ynelik gelitirdii metodolojik tutumun anlalmas iin, aratrmada ncelikle, pozitivizmin douuna yol am olan modern felsefenin epistemolojik zeminin, kadim felsefeden farkllat ve koptuu kavramlarn incelenmesine nemli bir yer ayrlmtr. nk bu inceleme Durkheim, modern epistemolojik yaklamlarn olgu-deer ayrm balamnda inceleyebilmeyi amalamaktadr. Durkheimn ahlk fenomenleri inceleme zeminini inceleyen bir aratrma, ethik kavramlarn tarihine kaytsz olmamay gerektirir. Durkheimn kavramlarnn anlalabilmesi, ancak, o kavramlarn tarihsel srecinin incelenmesi sayesinde mmkn olabilecektir. Aksi takdirde ise Durkheimn metodolojisini belirleyen
3

ngilizcede ahlk, ahlk ilmi anlamna gelen Ethic kelimesinin kk Yunanca karakter,

detler, alkanlklar ve insanlarn oturduklar yerler, ikametghlar anlamlarna gelenethos kelimesidir. Bu aratrmada kelimenin tredii ethos kkn ve tad anlamlar vurgulamak iin Trkede etik olarak deil, S.Z. Hnler ve H. Hnlerin, A. MacIntyren Ethikin Ksa Tarihi adl kitabnn evirisindeki gibi ethik olarak karlanmas uygun grlmtr.

kavramsal erevenin analizi yzeysel kalacaktr. Dolaysyla aratrmada ncelikle sosyolojik kavramlarn felsefi temellerine odaklanlmtr. Bununla birlikte bir sosyoloji yksek lisans tezinin snrlar erevesinde bu yaklamlarn ancak dnce tarihi iindeki deiimlerini gsteren ve sosyolojik dnceyi etkilemi olan temel krlma noktalarna yer verilebilmitir. ncelenen epistemolojik ve ethik yaklamlar, belirli bir kavramsal ereve ile snrlandrlmtr. Zygmunt Baumann da Postmodern Etik adl almasnda belirttii gibi, en nemli modern ethik yaklamlar evrensel bir insan doas modeli zerine oturtulmakta ve bu anlaya uygun bir epistemolojik zemin oluturulmaktadr.4 Bu nedenle epistemolojik yaklamlar akl, insan doas ve bilgi kavramlarnn nasl tanmladklarna gre; ethik yaklamlar ise bu kavramlarn tanmlanma biimlerine gre nasl formle edildiklerine gre inceleme konusu olmulardr. Durkheimn sosyoloji disiplini balamnda ahlk fenomenlerin nasl incelenebileceini gstermi olmas da, bu aratrmann konusunu oluturmas asndan belirleyici olmutur. nk Durkheim, sosyolojinin ahlkn bilimi5 olarak da anlalabileceini dnm ve metodolojik dncelerini ahlk fenomenlerin nasl ele alnp deerlendirilmesi gerektii zerine gelitirmitir. Byle bir perspektif sonucunda da ahlk fenomenlerin ontolojik mahiyetine ynelik grleri ile uyumsuz bir metodolojik tutum sergilemitir. Bu nedenle Durkheimn ahlk fenomenleri inceleme metodunun ardndaki epistemolojik kavramlar nasl dntrd ve hangi anlamlarda kulland analiz edilmeye allmtr.

4 5

Zygmunt Bauman, Postmodern Etik, ev. Trker, A., Ayrnt Yay., 1998, stanbul, s. 18. Emile Durkheim, Toplumsal blm, ev. Ozankaya, ., Cem Yay., 2006, stanbul, s. 55.

Aratrmada Durkheimn metodolojik dncelerinin ve ahlk fenomenlerin nasl ele alnabileceine dair grlerinin yer ald temel eserleri incelenmitir. Bu eserler arasnda, metodolojik grlerinin sistemli bir biimde sunulduu Sosyolojik Metodun Kurallar adl almas ne kmaktadr. Toplumsal rgtlenme biimlerinin incelendii ve bir toplumsal zeminin nasl ahlk bir zemin haline gelebileceine dair nerisi olarak okunabilecek meslek rgtleri zerine dncelerini gelitirdii blm ve ntihar adl almalar da Durkheimn ahlk fenomenleri ele al biimi asndan deerlendirilmitir. Sociology and Philosophy, Durkheimn sosyoloji disiplinin dier disiplinlerden faklln ve ahlk olgularn sosyolojik olarak nasl belirleneceini ortaya koydu bir almas olarak aratrmaya konu edilmitir. Toplumsal hayattaki kutsallk kavramnn incelendii Dini Hayatn lkel Biimleri adl almas da Durkheimn ahlk fenomenlerin tanmlanmas ve toplum ile ilikileri bakmndan temellendirilmeleri bakmndan incelenmitir. Ahlk Eitimi adl almas, Durkheimn, laik bir ahlk temellendirme ve laik ahlkn eitim ile toplum tarafndan benimsenmesini salama projesi olarak analiz edilmitir. Durkheimn Trkede Sosyoloji Dersleri olarak yaynlanan makaleleri de meslek ahlk konusundaki grlerini ve kurumlarn hukuki zeminindeki ahlk fenomenlerin incelenmesi ve deerlendirilmesini ieren makaleler olarak analiz edilmitir.

1.2. Aratrmann Problemi Dnce tarihi iinde akl, bilgi, deer, insan doas gibi kavramlar epistemolojik yaklamlarca farkl biimlerde tanmlanmlardr. Dolaysyla sosyoloji iinde de bu kavramlarn anlalma biimleri, farkl epistemolojik

gelenekler zerine kurulu metodolojik tutumlarda deiiklikler gstermektedir. Sosyolojik metodolojiler, bu farkl epistemolojik grlerden empirist ve pozitivist yaklamlar ve pozitivist olmayan yorumcu yaklamlar zerine gelitirilmitir. Aratrma, sosyolojinin ethik deerleri incelemeye ynelirken benimsedii pozitivist metodolojik tutumun ardndaki epistemolojik yaklamlara odaklanmaktadr. Bu metodolojik tutumlarn ardndaki epistemolojik anlaylarn kavramsal belirsizlikleri, sosyolojinin ethik deerleri incelemesindeki metodolojik zeminin de sorgulanmasn gerektirmektedir. Fakat bu aratrmada, bu problemin incelenmesi iin Emile Durkheimn metodolojik grlerine yer verilmitir. nk bu aratrmann temel problemini, pozitivist sosyolojide hkim olan empirik epistemolojinin olgu-deer ayrmnn, ethik deerlerin incelenmesinde yaratt kavramsal belirsizlikler oluturmaktadr ve Durkheim, ahlk fenomenleri bir olgu olarak gren metodolojisiyle empirist dncelerin bir vrisidir. Sz konusu belirsizlikler, Durkheimn metodolojik tutumunda izleri grlen onyedinci ve onsekizinci yzyllarda gelitirilen epistemolojik yaklamlarn indirgemecilii ve kavramsal-kuramsal problemlerdir. Buna gre, insan eylemlerin ardndaki evrensel yasalarn bilgisi elde edilmeye allm ve bu da duyu deneyi zerine oturan bir bilgi anlaynca gerekletirilmesi amalanmtr. Bu yaklamlar sonucunda ise ahlk davranlar gibi karmak ve gzlemlenemez davranlarn incelenmesi ve ahlk kavramlar olan iyi-kt, erdem, adalet, zgrlk, vb. kavramlarn bilimsel incelemeye konu edilebilmesi, bu davran ve kavramlarn doa bilimlerindeki nesnelere indirgenerek incelenmesine yol amtr. Bylece

Durkheimn toplumsal fenomenlerin ontolojik mahiyeti ile doal fenomenlerin ontolojik mahiyeti arasnda yapt ayrm, metodolojik zeminde belirsizleip

anlamszlamtr. Olgu-deer ayrm zemininde, pozitivist sosyal bilimci de deerden-bamsz bir konumda olmas gereken bir teknokrat uzmana

dnmtr.6 Oysaki deerden-bamsz bir konumda olmak, deer yarglarndan yaltlm bir biimde aratrma yapmak demek; sorumluluk gibi bir deere sahip ya da toplumsal hakikatlere sadk bir sosyal bilimden de yaltlm olmak demektir. Sosyal bilimcinin deerden-bamsz bir konumda olduu ya da olmas gerektii dncesi, mantksal snrlarna gtrldnde, hakikate sadk kalmak gibi bir deere kar da ntr bir konumda olmak zorunda olduu sonucu kmaktadr. Sosyal bilimciler, bu nedenle bir politika felsefecisi olan Leo Straussa (18991973) gre bu sonucu ya grememekte ya da grmezden gelmek zorunda kalmaktadrlar.7 Toplum, birey, toplumsal adalet ve eitlik, zgrlk kavramlar byle bir epistemolojik anlay erevesinde yeniden tanmland iin, bu epistemolojik tutumun toplumsal ve politik sonular da olmutur. Olgu-deer ayrm zerine kurulu bir sosyal bilim, modern liberal toplumlarn rgtlenmesinde, zellikle de modern hak ve adalet kavraylarnn merulatrlmasnda, kurumsal

rgtlenmelerinin yaplandrlmasnda nemli bir politik rol oynamtr. Dolaysyla, toplumsal sonular gz nnde bulundurulduunda, sosyolojik metodolojilerin, bu tr epistemolojik problemleri doru bir biimde analiz edebilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, ethik deerlerin ve kavramlarn mevcut metodolojilerdeki ele aln biimlerindeki eksiklikler ve belirsizlikler, Durkheimn sosyolojisi rneinde, aratrmann problemini oluturmutur.

Bkz. Alasdair MacIntyre, Erdem Peinde (After Virtue), ev. zcan, M., Ayrnt Yay., 2001, stanbul, s. 134.

Bkz. Leo Strauss, Politika Felsefesi Nedir?, ev. Hnler, S.Z., Paradigma Yay., 2000, stanbul, s. 46.

1.3. Aratrmann Amac Aratrmada ethik deerlerin anlalabilmesi, kavramlatrlabilmesi ve sosyolojik olarak incelenebilmesi iin 1. Genel olarak, sosyolojinin kurucu metodolojisi olan pozitivizmi belirlemi olan epistemolojik problemleri ve akl kavramnn nasl dntn saptayabilmek ve analiz edebilmek; 2. zel olarak da Durkheimn sosyolojisinin ethik kavramlar ele al biimini, zellikle incelenen genel epistemolojik sorunlarla ilikisi iinde, ahlk deerlerin incelenebilmesi iin yeterli bir metodolojik zemini ortaya koyup koymadn deerlendirebilmek amalanmaktadr. 3. Bu ama, ncelikle Durkheimn ahlk deerleri inceleme biimini, empirizmin olgu-deer ayrmnn tarihsel seyri iinde anlamaya yneliktir. Bylelikle bu aratrma ile daha genel bir soru olan, sosyolojik olarak ahlk deerlerin hangi epistemolojik zeminde ya da zeminlerde daha uygun bir biimde anlalp incelenebilecei (ya da hangi zeminlerde incelenemeyecei) sorusunun yantlanabilesi iin bir adm atm olmak da amalanmaktadr.

1.4. Aratrmann nemi Sosyal bilimlerde ethik tartmalarnn doru bir biimde anlalabilmesi ve ethik deerlerin incelenmesi iin ethik kavramlarn ele alnma biimlerinin eletirel bir sosyal bilimler felsefesi balamnda analiz edilmesi gerekmektedir. Aratrmann nemi, gnmz toplumlarnn anlalabilmesi ve daha iyi bir toplumsal hayat formu zerine sosyolojik bir deerlendirmenin yaplabilmesi iin ethik kavramlarn tarihsel

rolnn daha iyi anlalabilmesinin altn izmesi olarak zetlenebilir. Sosyolojinin kendi zerine dnebilen bir sosyoloji olabilmesi iin, ncelikle sosyolojik kavramlarn, zellikle de olgu-deer ayrmnn epistemolojik temellerinin

sorgulanmas, sosyal teoriler asndan nem tamaktadr. Dolaysyla sosyolojinin kavramsallatrma gcn borlu olduu felsef dnn, sosyolojinin refleksif olabilmesini salayaca dnlmektedir. Ethik, bir disiplin olarak tm dnce tarihi iinde en eski disiplinlerden biridir. Felsef dn iinde birok farkl ethik anlay gelimitir. Fakat sosyoloji iinde ethik kavramlarn anlalmas ve ele alnma biimleri, modern sosyolojik metodolojiler ile ok snrl bir ereveye oturmutur. Geleneksel sosyolojik teoriler iin ethik kavramlar, pozitivist ve empirist dn biimlerince belirlenerek ele alnmaya balanmtr. Durkheim, her ne kadar Kant felsefenin nemli bir vrisi olsa da, olgu-deer ayrmn gelitiren empirizmin izinden giden metodolojisi, ethik kavramlar, ahlk fenomenleri birer ey olarak ele almaya ynelerek, sosyolojinin ethik kavramlar bilimsel bir temelde, bir olgu olarak nasl ele alabileceini gsterme giriimi olmutur. Sosyolojinin, hem sosyal bilimcinin sorumluluk, hakikate sadakat ve dil olmak gibi ethik deerle olan ilikisi hem de toplumsal deerlerin anlalmas, analiz edilmesi ve kavramlatrlabilmesi iin uygun olan metodolojik zemini

oluturabilmesi gerekmektedir. Ethik kavramlarn ele alnmasnda gelitirilen erevelerin ncelikle benimsenen epistemolojik anlaylarda temellendii ve buna gre biimlendii kabul edilmitir. Dnsel alanda zellikle de epistemoloji ve akl kavraylar alanndaki dnmler ve zellikle de kopular, felsefe ve dier bilimlerin dnsel ve toplumsal rollerini belirleyen nemli krlma noktalar olmu ve bu dnsel dnmler ok nemli politik sonular dourmutur. Max

Horkheimer, znelleen ve biimselleen akln, yani dncenin nesnel ierii olan mutlak idealardan koparak znellemesinin dnsel sonularna deinmektedir. Buna gre speklatif akln lm ve arasal akln egemen olmas ile ulus devletlerin otoritesinin dayand akl da giderek zayflamaya balar. Ahlk deerler sz konusu olduunda ise arasal akl sessiz kalr. Speklatif ve nesnel akln lm ile toplumsal hayatn rgtlenmesi ve ulus devletlerin otoritesi kiisel kar ilkesi zerine kurulmaya balar. Akln biimsellemesi olarak kavramlatrlan bu epistemolojik dnmn vard nokta olan znelci kiisel kar ilkesi, Horkheimera gre liberalizmin faizme dnebilme eilimini de aklar. Horkheimern ifadesiyle: Dnce alanndaki bu elabukluu ve kuvvet gsterisi, siyaset alannda kaba kuvvet iktidarna zemin hazrlar.8 Frankfurt Okulunun analizlerini younlatrd arasal akln politik sonular, yararc ahlk tasarmlarnda ve yarar ilkesi zerine ina edilen toplumsal kurumlarda kendini gstermitir. Akln arasallamas ile ahlk ilke azam insann azam hazz olarak formle edilmi ve toplumsal kurumlar azam saydaki insann azam hazzn hedefleyen bir dorultuda gelitirilmitir. Gnmz liberal toplumlarnda hkim adalet kavraylar da, aklsal olmaktan ziyade ya duygucu olan bireysel yarar ilkesiyle ilikili olarak gelitirilen hak kavramlar ile ya da yarar ilkesinden bamsz ama rasyonel temellendirmesi mulk olan soyut bir hak kavram ile beraber dnlmektedir. Hak kavram, modern adaki anlam ile her insann eit olarak sahip olduu, rasyonel olarak temellendirilmeye gerek duyulmayarak -her insann kendi yarar ya da hazz peinde koan bir doaya sahip olduunun ne srlmesindeki gibi- sadece varsaylan haklara iaret eder. Fakat MacIntyren belirttii gibi bir hak her zaman iin bu hakkn meruiyetini
8

Max Horkheimer, Akl Tutulmas, ev. Koak, O., Metis Yay., 1998, stanbul, s. 67.

tanyacak ve onu koruyacak toplumsal kurumlara ihtiya duyar.9 Dolaysyla gnmz liberal toplumlarnn kurumsal inas, bireysel yararlar ve soyut haklar temelindeki bir yararc ethik zemini ile yakndan ilikilidir. Ethik yaklamlarn akl kavraylar ile paralel bir biimde seyrettii deiimlerin toplumsal ve politik sonularnn belirgin bir biimde grld kurumsal alan brokrasi olmutur. zellikle Frankfurt Okulu temsilcileri modern brokrasinin ve teknokratik uzmanln ileyii ardndaki rasyonaliteyi bu nedenle analiz oda klmlardr. Brokratik uzmanlk ve modern ynetici karakteri, gnmz toplumsal kurumlarndaki arasal akln kendisini cisimletirdii grnmler olmutur. Toplumsal kurumlarn arasal akln hkimiyetindeki ina srecine ivme kazandran dnsel temel de olgu-deer ayrm zerine ina edilen bir sosyal bilim pratii ile oluturulmutur. Bu nedenle aratrmann nemi, olgu-deer ayrm zerine kurularak arasal akla ve arasal akln hkimiyetindeki kurumlamalara hizmet eden bir sosyal bilim anlayna, ethik kavramlar erevesinden bir eletirel bak gelitirebilme araynda yatmaktadr. Aratrmada toplumsal yaplarn sadece olgusal bir gereklik deil, ayn zamanda deer de tayan bir hakikat olarak anlalabilecei bir sosyal bilimin gelitirilebilmesinin, sahip olaca rasyonalite kavrayna ve epistemolojik zeminine bal olaca dnlmektedir.

1.5. Yntem Bu inceleme, Alasdair MacIntyren ahlk kavramlar toplumsal yaam formlaryla btnl iinde ele alnmas gerektii ynndeki dncesini izleyerek

Bkz. Alasdair MacIntyre, Erdem Peinde, Ayrnt Yay., ev. zcan, M., 2001, stanbul, s. 108-9.

gerekletirilmeye allmtr.10 MacIntyre, ethik yaklamlarn bir insan doas kavraylarndan ayr dnlemeyeceini ngrr ve insan doas kavraylarnn da akl kavram ile ve dolaysyla epistemolojik yaklamlar ile olan sk ilikilerini analiz eder. Sosyolojinin ethik kavramlara epistemolojik olarak salam bir zemin sunabilmesinin de, epistemolojik bir ayrm olan olgu-deer ayrmnn ve dier epistemolojik tutumlarn ethik yaklamlarla ilikisi erevesinde tartlabilmesi ile mmkn olaca dnlmektedir. Ele alnan yaklamlarn sistematik olarak incelenebilmesi iin nce belirlenen epistemolojik kavramlarn tarihsel dnemlere gre anlamlarnn daralmas ya da genilemesi ile farkllamalar; daha sonra da ahlk kavramlarn anlamlarnn epistemolojik balamlara ve kopulara gre nasl deiim geirdii deerlendirilmitir. Aratrmada, epistemolojik yaklamlarn analiz edilmesi ve ethik tutumlar ile ilikilerinin saptanmas iin, ncelikle akl, bilgi ve insan doas gibi kavramlar belirlenmitir. Akl kavram, ele alnan epistemolojik yaklamlarda insan doas kavraylar ile sk bir iliki iinde tanmlanmaktadr. Dolaysyla hakikatin bilgisine gtren yolda akl kavramna verilen roln ve akln ilevleri konusundaki deerlendirmelerin analizi, insann nasl bir doaya sahip olduunun ve bu doann kendisini gerekletirmesinde ve edimlerinde harekete geirici olan unsurun ne olduunun analizi ile beraber yrtlmtr. Antik Yunan felsefesi, Bat dn biimini belirleyen temel kavramlar ve epistemolojik yaklamlar tekil ettii iin ncelikle Platonun ve Aristotelesin dncelerine yer verilmitir. Bu filozoflarn ethik kavramlar nasl tanmladklar ve bu tanmlamalar yaparken hangi

10

Bkz, Alasdair MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi, ev. Hakk Hnler,, Hnler, S., Paradigma Yay.,

stanbul, 2001, s. 5.

10

epistemolojik dn biimlerini ortaya koyduklar incelenmeye allmtr. Bylelikle daha sonra ele alnacak olan ve gnmz ethik tartmalarn anlamamza imkn salayacak kavramlarn genel erevesinin izilebilecei dnlmtr. Daha sonra ortaa dn biimleri iinde genel olarak ethik kavramlarn Antik Yunan dncesi ile ilikileri ve bu dnsel mirasn nasl ilendii ve gelitirildii incelenmitir. nsan doas ve akl kavramlarnn dnm, teolojik dn ile birlikte farkl anlamlar kazanmtr. Hristiyanlk ile birlikte Bat dncesi iindeki ethik kavramlarn, bu farkl insan doas ve akl kavramlar ile nasl deiimler gsterdikleri tartlmtr. Modern felsefenin akl kavramn belirleyecek olan ve metafizik dnn mahiyetini deitiren, bylelikle de modern bilimsel dne ve olgu-deer ayrmna yol veren epistemolojik tartmalar, ethik yaklamlar belirlemeleri lsnde ele alnm ve tartlmtr. Ethik kavramlar olarak insanlarn davranlarna yn veren iyi-kt, adalet, olan-olmas gereken, erdem, mutluluk gibi kavramlarn ele alnan yaklamlarda nasl tanmlandklar, onlarn bilgisine nasl ulalabilecei ve temellendirilebilecei konusundaki grler birlikte analiz edilmeye allmtr. ncelenen yaklamlar, epistemolojik kavramlarn aklanmalarnn ve

temellendirmelerinin btnlkleri ve tutarllklar bakmndan deerlendirilmeye allmtr. Fakat bu deerlendirmenin ok karmak ve bir sosyoloji yksek lisans tezinin snrlarn aan bir zorluu olduu gz nnde bulundurularak, daha nce de belirtildii gibi, sosyolojik dn ve Durkheimn ahlkn bilimi olarak tanmlad sosyolojisini nemli lde belirlemi olan ethik yaklamlara yer verilerek snrlandrlmtr.

11

Epistemolojik anlaylara temel olan insan doas ve akl kavraylarndaki belirsizliklerin, Durkheimn metodolojisinde ne gibi yansmalar olduu ve epistemolojik yaklamlarn Durkheimn sosyolojisinde nasl yeniden biimlendii incelenmitir. Bylelikle, Durkheimn empirizmin ve Kant dncenin etkisinde oluturmu olduu metodolojik kabuller analiz edilmitir. Durkheimn toplumsal olgu kavramnn genel erevesi izildikten sonra olgusal aklamann ahlk fenomenlere nasl uyguland incelenmitir. Ethik kavramlarn daha nceki ele aln biimleri ile Durkheimn metodolojisiyle ahlk fenomenlerin eyler gibi ve bir olgusal gereklik olarak ele alnma biimleri karlatrlmtr. Bu kavramlarn yan sra Durkheimn eserlerinde toplumsal gereklik, kollektif bilin, toplumsal dayanma, mekanik ve organik dayanma, meslek ahlk, suceza gibi kavramlar ve normal-patolojik ayrm gibi kavramsal yaplar da kavramsal ilikiler iinde deerlendirilmitir.

12

II. BLM

2.1.

ETH K

KAVRAMLARIN

ANT K

YUNAN

DNCES NDEK

KKENLER

2.1.1. Platonda Bir dea Olarak yi Bat felsefesi tarihi iinde ethik kavramlarn ve problemlerin ortaya konulma biimlerinin incelenmesi, gnmzdeki ahlk meselelere ynelmi sistemli aklama biimlerinin ve tartmalarn anlalmas ve deerlendirilmesi asndan temel neme sahiptir. Bu tarihi belirleyen temel dn tarz da kukusuz Platonik dn tarz olagelmitir. Bu aratrmada da genel olarak gnmz toplumsal yaayn ve ahlk deerleri anlamaya ve onu incelemeye ynelmi yaklamlarn ardndaki dn biimlerini incelemeye, Bat metafizik geleneini oluturan Platonun ethik kavramlar ele al tarznn incelenmesiyle balanacaktr. nk aratrmada klasik sosyolojik dnn temelini oluturan pozitivist metodolojinin ve dolaysyla da Durkheimn ahlk fenomenlere yaklamnn incelenmesi, ncelikle modern epistemolojilerin geleneksel felsefeden koptuu noktalarn analizi ile mmkn grnmektedir. Platonun ethik kavramlar ele al biimi, onun epistemolojik grleri erevesinde tartlmaya allacaktr. Platon, ncelikle ele ald kavramlarn belirgin bir tanmna, hudutlarna (horismos) ulamaya almtr. Bylelikle incelenen meselelerin mahiyeti, varolular (ousia)* anlalabilecektir. Platon ousia kavramn zaman zaman tanm
*

Ousia, tz, z, varlk, varolu, mahiyet, vcut olarak Trkeye evrilmektedir. Bu

kelimenin asl Platonun isimlerin etimolojik kkenlerine dair diyalou olan Kratylosta ousiann Tanra Hestiann adnn da kkeni olduu ve Yunan dili iinde essia eklinde de sylendii

13

(horismos) ile de yakn anlamlarda kullanmtr.11 Bir kavramn tanmn vermek, gerek bilgiye (epistm) giden yolun balangc olacaktr ve gerek bilgi iin yaplacak bu tanm, incelenen konunun duyulur zelliklerinin tesine dair, hakiki varln bilgisini, yani ousiay hedefler. Platonun amac, dikaiosunenin, yani adaletin tanmn yapabilmek iin, insan davranlarnn dil olarak deerlendirilmesine olanak tanyan doru lt bulabilmektir. Tpk dier kavramlarn incelenmesinde olduu gibi, Platonun eserlerinde, adaletin anlalabilmesi iin onun deasna varmaya almak amalanmaktadr. dea ya da Eidos, Platonun felsefesinde, duyusal (aisthsis) olann zerinde olan, felsefenin konusunu oluturan ve bilgiyi de mmkn klan hakikatlerdir.12 MacIntyre, bu nedenle, Platonun dncesinde adalet szcne karlk gelecek baka bir szck aramak gibi bir abann, yani adalet kavramn ltn veremeyecek bir aklama yapmann, o kavram aydnlatmaya

yaramayacan sylemektedir.13 Sokratesin sofistlerden ayrld temel noktalardan biri olan, kavramlarn greli olmayan temel ltn aratrma abas, Platonun adalet (dikaiosune) kavramnn, onun deasnn temel ltn aratrmasna yolu amtr. Pozitivist sosyal bilimin, bilimsel olmayaca gerekesiyle darda

belirtilmektedir. Buna gre ngilizce esse kelimesine, yani vcut, varlk, kevn, mevcudiyet anlamlarna karlk geldii sylenebilir.
11

Francis E. Peters, Antik Yunan Felsefesi Terimleri Szl, ev. Hakk Hnler,, Paradigma Yay.,

2004, stanbul, s. 275.


12 13

Francis E. Peters,., 2004, a.g.e. s. 87. Alasdair MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi, ev: Hakk Hnler,, Solmaz Zelyut

Hnler, Paradigma Yay., 2001, stanbul., s. 42.

14

brakaca bu tr bir anlama zemini, ahlk kavramlarn hakiki nedenlerinin aratrlmasn hedefler. Sofistlerin iyi anlaylarn temellendirdikleri zgrlk (eleutheria), insann her eyde istediini elde etmesi olarak anlalmaktadr.14 Dolaysyla da g, insan iin iyi eylerin en nemlisi haline gelmektedir. Gcn elde edilmesi de rhetorik becerisi ile elde edilecektir. Bu anlay Sokratesin eletirilerine maruz kalmaktadr. nk MacIntyren da belirttii gibi, Sokrates iin rhetorik tekhnesinin ikna yntemleri, ahlk adan ntrlermiesine kullanlamazlar. Platon iin iyi kavram insann istedii eyi elde edebilmesi gibi bir tanmlamaya uzak der. yi ncelikle bir dea (eidos) olarak -ve bu nedenle de byk harf ile balayan yi olarak- tam ve doru tanm yaplmas gereken bir kavramdr. Bu nedenle sofistlerin argmanndan farkl olarak insan iin iyi nedir? sorusundan nce yi deasnn bir dea olabilmesini salayan ve onu dier dealardan ayran kavramsal zellikleri zerine dnlr. Zira bu zelliklerin anlalmas, yani yi deasnn entelektel bir kavran, insan iin de yi ve dil olann anlalabilmesinin temel yolu ve balangc olacaktr. Aksi takdirde insan iin yi olann ne olduu, yi deas kavranmadan, her zaman iin deiken ve belirsiz olmaya mahkm kalacaktr. Sokrates, sofistlerin iddias olan, iyinin arzulanan eyin doyurulmas eklindeki aklann reddeder. nk bu aklama, hem arzularn asla tam olarak doyurulmayacandan dolay tatminsizlik gibi bir olumsuz durumu iereceinden hem de arzularn da iyi ya da kt olarak nitelendirilen eyler olduu iin ve yinin arzular gibi tikel olarak alglanamayaca iin doru olamaz. MacIntyre, Platonun tikel olarak tanmlanan
14

yi anlaylarn deil,

yi olarak nitelendirilebilecek

Alasdair MacIntyre, a.g.e. s. 34.

15

davran yneten kurallarn neler olduunu aratrdn belirtir. Bu nedenle arzularn snrlarn kaldrmak yerine, yi olarak nitelendirilmeyi hak edecek

davranlar yneten lte sahip olmakla kazanlacak bir formla, bir yaam tarz ile arzulara snrlar konmas gerektii savunulmaktadr.15 Sokrates lende arzularn doyurulmasnn yi olduu eklindeki anlayn yerine, insann genel olarak yinin arzulanan ey olduu grn geirir: Her ne olursa olsun, insanlar iyiden bakasn sevmezler.16 Ve akn da iyiyi arzulayan bir istek olduunu syleyerek, arzularn insanlara, doru ya da yanl olarak, bir ekilde yi olarak grnd iin istendiini belirtir. Bir ey yi olarak grld iin arzulanmaktadr ama bu o eyin gerekten yi olduunu gstermez. yinin bilgisi kolay elde edilemez ve onun bilgisi (episteme) ona dair kanaatlerden (doxa) farkldr. MacIntyre, arzularn doyurulmas olarak anlalan sofistik iyinin, arzu ve ahlk kavramlarn kartlatran bir yan olduuna dikkat eker. Sofistik iyi anlayna gre arzu doal alana, ahlk kavramlar da uzlamsal alana ait olarak grlrler. Arzu ve ahlk deerler arasnda daima bir gerilim olduunun varsaylmas da bu kartlatrmann bir sonucudur. Arzularn doyurulmasndan ibaret olan bir iyi anlay, seimlerin zgr olduunu ve isteklerin de verili ve sabit olduunu varsayar. Bylelikle de insann verili olan isteklerini gerekletirmesi iin seimlerinin zgr olmas, baka bir deyile, her istedii seimi yapabilmesi iyi olarak sunulur. Bu anlay karsnda Sokratesin dncesi ise her trl seimin yaplabilmesinin deil, seimlerin makul isteklerin karlanmas iin akllca bir ekilde yaplmasnn yi olarak nitelenmeyi hak edecei ynndedir. MacIntyre,

15 16

Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e. s. 38. Platon, len, ev: Erhat, A., Eybolu, S., Remzi Kitabevi, 1961, stanbul, 206a.

16

Gorgias diyalogunun ayn zamanda aklsal seimlerin biimsel olarak da yi olduunun kantn sunduunu sylemektedir. Diyalog yntemi ile Sokrates, Kallikles ile aklsal karmlarn aamalarn birlikte yrtrler, bu srete incelenen konu ile ilgili kavramlar zerinde de bir uzlam salanr, zira bu uzlam ayn ethosun paylalmas sayesinde gereklemektedir. MacIntyren deyiiyle diyalog yntemini ieren bu biim, kavramlar paylamann daima bir lde bir hayat formunu paylamak olduunu telkin eder.17 MacIntyrea gre Platon, Devlette kendi karlar peinde koan ve toplumsal kurallara kendi karlar iin uyan ya da uymad takdirde yine kendi karlarna ters decei iin uyan doal insan mefhumunu tartmakta fakat buna toplumsal bir ekl kazandrarak incelemektedir. Bu tartmada Thrasumakhos, adaletli olmay, kendi kar peinde koan ve toplumsal kurallara uyduu zaman da bu sebeple uyan doal insan, kr elde etmesi asndan deerlendirerek, aslnda adaletli olmann deil, adaletsiz olmann ou zaman daha krl olduunu iddia eder. Platon bu argman karsnda adaletin, adaletsizliin getirecei dllere tercih edilmesi gereken bir ey olduunu savunmaya alr.18 Bu argmana kar, arzularn doyurulmas peinde koulmasnn tatminsizlik duygusunu her zaman beraberinde getirecei, nk doyurulmayacak arzularn hep var olaca fikri savunulur. Dolaysyla dil ve doru bir insan olmak, arzularn tatmini peinde koulmasndan ve bir dl beklentisinden daha mutluluk verici olacaktr. Platonun adaletin daha mutlu klan bir durum olduunu savunmasna temel olan baka bir fikir de dil ve doru insann sahip olmas gerektii bilgelik ve zek gibi erdemlerin bedensel

17 18

Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e. s. 40. Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 44.

17

hazlardan daha fazla haz veren eyler olabileceini de savunmasdr. Fakat bu iki hazz karlatrmak her ikisini de bilebilmeyi gerektirdiinden bunu yalnzca filozoflar ayrt edebileceklerdir.19 Platon, Philebos diyalogunda, arzularn doyurulmas anlamndaki haz yaam ile bilgelik yaamn karlatrmakta ve hangisinin yi sfatn hak ettiini

sorgulamaktadr. Bu sorgulama yaplrken yi sfatnn hangi durumlara uygun olabileceine dair ipular da diyalog boyunca ortaya konmaktadr. Sokrates, yi sfatnn eksiksiz olma, kendine yetme ve baka bir eye ihtiya duymama gibi niteliklerle ele alnmas gerektiini syler. yinin z kesinlikle mkemmel, yetkin olmaldr.20 Aksi halde, o ey, yi olmaktan kesilecektir. Philebosta, bir ey iin iyi olan ey dnlmeden nce, yi kavramnn anlamnn snrlar izilir ve incelikli bir tanmna varlmaya allr. Platon, yinin ncelikle mkemmellik sfatndan ayr dnlemeyeceini gsterir ve ayn nedenle yiyi varlk kategorileri iinde neden kategorisine koyar. Philebos diyalogunda varlk drt kategori altnda incelenir. Birincisi sonlu olan, ikincisi sonsuz, ncs sonlu ve sonsuzun birlemesinden doan oran ve drdncs de bu tr oluturan nedendir ve bu sonuncu varlk tr dier trden farkldr. Drdnc tr, dier trn nedenidir ve nedeni olduu iin de onlar yaratandr.21 Drdnc tr varlk, neden olduu iin yaratlmaya, bir nedene ihtiya duymayan, mkemmel niteliini tayabilecek olan varlk trdr. MacIntyre, Platonun yiyi bu nedenle bir anlamda varln tesinde olarak deerlendirdiini sylerken, Platonun duyulur dnyann da

19 20 21

Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 55. Platon, Philebos, ev: Siyavugil, S., E., ada Matbaaclk Yay., 1998, s. 30. Platon, 1988, a.g.e., s. 43.

18

nedenini veren ve kendisi var olmak iin bir nedene ihtiya duymayan, yetkin bir varlk trnden bahsettiini sylemektedir. nk yi, ancak varln tesinde (epekeina tes ousias) olduu takdirde, yani varl da veren neden kategorisi iinde olduu takdirde mkemmel ve yetkin ve anlaml olacaktr. Sokrates, Phaidon diyalogunda nedenlerin bilgisine varmak iin setii yntemi anlatr. Gnee dorudan bakanlarn grme yetilerini kaybetme tehlikesinden bahseder. Bu nedenle nesnelere dorudan bakarak ruhunun tamamen kr olmasndan korkup, gnein sudaki yansmasna bakarak onu kr olma tehlikesinden uzak temaa edebilmemiz gibi, nesneleri fikirlerde temaa etmeye karar verdiini anlatr. Bir nesneyi, kendi iinde grmektense onun imgesinde grmeyi kaytszca kabullenemeyeceini sylese de, gzel ve yi olarak nitelenen nesnelerin, gzel ve yi mefhumu sayesinde byle nitelendirildiklerini de kabul etmek durumunda kaldn ekler. Ve dolaysyla da bir nesneden bamsz olarak Gzelin ve yinin yani kendinde Gzel ve yinin ancak yaln olarak ve kendi hakikati iinde sadece fikirlerin yansmasnda kendini gstereceini dnr.22 Sokratesin, dealarn

bilgisine varmak iin gelitirdii epistemolojik yaklam, onun yinin bilgisini de nasl elde etmeye altn gstermektedir. yi, Sokratesin dncesinde dier dealardan farkl olarak dier dealara akn olarak, onlar bir arada tutan dea olarak vardr. nk yi bir dea olarak varlk kategorileri iinde neden olan varlk trndendir. Dolaysyla yi deas dier dealarn da nedeni ve onlar anlamamz salayan ama kendisini gremeyeceimiz parlak bir k gibi anlalmaktadr. Platonun adalet kavram, ruh zerine dnceleriyle sk bir iliki iindedir. Ruh, Platona gre farkl ve atan arzular ieren farkl ksmlara ayrlmaktadr.
22

Platon, Phaidon, ev: Yetkin,S.,K., Atademir, H., R., M.E.B. Yay. Ankara, 1963, 100b.

19

Gnl/yrek (thmoeids), itahlar (oreksis) ve akl (logistikon) ruhun ksmlarn oluturur.23 Akl, arzu ve itahlar yneten bir konumdadr, arzu ve itahlara snrlar koyar. Fakat MacIntyre, bazen snr koymann itahlar tarafndan, eyleme gemenin ise akl tarafndan saland durumlarn olabileceini de syleyerek, Platon tarafndan yaplan arzular ve akl arasndaki kat ayrm eletirir. Bu ayrm doal olan-uzlamsal olan ayrmn pekitirmektedir ve MacIntyrea gre ahlk felsefesini derinden etkileyecek bu ayrm Platon, Puthagoras ve Orpheosu inanlardan miras almtr. Phaidonda ruhun ahenk olduu inan ele alnmakta fakat itahn bedene ait olduu ve ruhun bedenden ayr ve blmleri olmad ve bylece de beden gibi lml deil lmsz olduu savunulur. MacIntyre, bu nedenle, Platonun ruhun ksmlara ayrlmasn yeterince temellendirilmemi bir ayrm olarak deerlendirmektedir. MacIntyrea gre, Platonun bu argmanlarndan kan sonu, akln ben ile zdeletirilmesi, yani ruhun kendisinin daha ok akl olarak; atmalar ortaya karan ve bedensel kaynakl isteklerin ise, arzular ve itahlar olarak gsterilmesidir.24 Platon, ruhu aka akl ile zde tutmamakla birlikte, akl ruhun en Tanrlk ksm olarak deerlendirmektedir. Dolaysyla da Platona gre akl, arzu ve itahlar yneten ve eylemlerimizi belirleyecek kararlar ve seimleri yapan ksm olmaldr. Akl, Platonun felsefesinde onsekizinci yzyl dnrlerinin akl kavramndan olduka farkldr, nk akl, dealarn bilgisine uzanabilen bir erime sahip olarak kavranmaktadr. Ve Platonun nous yani zihin, akl ya da zek olarak kavrad ey bireysel deil, kozmik bir akla dayanr. Nous, gn deimez devirleri ile ayn soydan gelen bir hareketi takip ederek yetkinleir. Akln bu

23 24

Francis E. Peters, 2004, a.g.e., s. 327. Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 47.

20

hareketleri kavrayarak onlara uymas, ayn zamanda, ahlk karakter de tayan bir edimdir. nk gn hareketini dzenleyen ruh akl ve erdem ile dolu olan ruh trdr.25 Dolaysyla insan doas meselesi de Platona gre bu akl kavray erevesinde oturtulur. Max Horkheimer, Akl Tutulmas adl almasnda Platondaki dealarn birer dnm geirmi Tanrlar olduklarn syler ve ruh da dealar alglayabilen gzdr.26 dealar Horkheimera gre insann zihninin

dnda bir nesnellie sahipti Platonda. Modern dn biimleri ile Platondaki akl kavramn karlatran Horkheimer, gnmzdeki akl kavramna ynelik olarak yle sylemektedir:
Akln bugnk bunalmnn temelinde, dncenin belli bir noktadan sonra byle bir nesnellii ya hi kavrayamamas ya da bir sanr olarak reddetmesi yatmaktadr. Bu sre giderek btn rasyonel kavramlara yaylm, sonunda hibir gereklik kendi bana akla uygun olarak grlmez olmutur; ierikleri boalan btn temel kavramlar biimsel kabuklara dnmtr. Akl znelleirken, biimsellemektedir de.27

Akln ruhtaki konumu da, Platonun toplum idealindeki yneticilerin konumunun temellendirilmesinde nem kazanacaktr.28 Buna gre yneticiler, zanaatkrlariftiler ve askerler ruhun yapsna paralel olacak ekilde ayrlmlardr. Her insan ait olduu snfn erdemlerini eitimle kazanmal ve bu erdemleri uygulamaldr. Herkes payna den ilevi yerine getirmelidir, nk ancak bylelikle toplumda bir denge kurulabilir. Adalet bu denge ile salanacaktr. Zira Platona gre her insan doutan bir snfn yesi olarak doar. Adalet, nasl ki, ruhun btnnde olduu takdirde
25

Platon, Timaios, ev. Ay, E.G.L., MEB Yay., stanbul, 1989, 47c. Ayrca bkz. Platon, Yasalar, cilt

2. ev. entuna, C., Babr, S., 897c.


26 27 28

Max Horkheimer, Akl Tutulmas, ev: Koak, O., Metis Yay., stanbul, 1998, s. 60. Max Horkheimer, 1998, a.g.e., s. 58. Platon, Devlet, ev. Eypolu, S., Cimcoz, M.A., Remzi Kitabevi, 1980, 435c.

21

gerekleebilirse,

devletin

de

her

ksmnda

kendisini

gsteriyor

olmas

gerekmektedir. Devletteki yneticiler ruhtaki akla benzetildii iin, akln toplumsal kesimlerdeki karl da filozoflar olacaktr. Filozof, gerek bilgiye sahip olandr. Onu dier insanlardan ayran zellii, kavramlardan, sfatlardan pay alan nesnelerden duyular ile edindii kanaatleri (doxa) deil; kavramlarn greli ve ok olmayan, tek olan anlamlarn, onlarn Formlarn yani dealarn esas olarak almas ve bu Formlara ulamaya abalamasdr. Filozof, toplumsal ileyiin dengesinin ne olduunun bilgisine sahip olduu iin ynetici olmaldr. Politik ve ahlk bilgi, ancak bir filozofun yalnzca bir kanaat olmayan ve aklsal yntemler ile ulalm dealarn bilgisi ile mmkn olacaktr. MacIntyren Platona eletirisi -bu eletiriyi ilk olarak yine Platonun bizzat yaptn da belirterek- dealar olarak inceledii kavramlarn onlardan pay aldn dnd nesnelerle ve baka durumlara nasl ilikilendirilecei ve uyarlanaca meselesinin bulank kald biimindedir. Phaidonda Platon, Sokratesin azndan yle konumaktadr:
Bana bir eyin gzelliini vcuda getirenin, ya parlak rengi, ya ekli veya buna benzer baka bir ey olduu sylenecek olursa, benim aklm altst etmekten baka bir eye yaramayan btn bu sebepleri olduklar yerde brakyorum ve bir eydeki gzelliin hangi ynden, hangi ekilde olursa olsun, kendinden gzellik bulunmasndan ve onun gemesinden geldiini sadece, safa, belki de bnce kabul etmekle yetiniyorum. nk onun bu geii hakknda imdiye kadar mspet hibir hkm vermedim; yalnz gzelin btn gzel eyleri gzel klan ey olduunu sylyorum.29

Platon, Yasalarda doa dnrleri olarak bilinen ve evrenin ilk ilkesinin su, hava, toprak ve ate gibi varlklar olduu dncesini dillendiren kiilerden etkilenenlerin bazlarnn Tanrlara inanmadklarn, her eyi yaratann Tanrlar deil,
29

Platon, 1963, a.g.e., s. 100d.

22

doa ve sanat olduunu ileri srdklerini syler. Bu anlay, Platona gre ilk olan eylerin sonra olutuunu, sonra olan eylerin de ilk bata yer aldn dnme yanlgs iindedir. Platon, kendinden nceki dnrlerin ve sofistlerin bu grlerden beslenen doal ve uzlamsal olan ayrmn ve dolaysyla da hangisinin nce var olduu meselesini eletirmektedir. Bu mesele daha sonra incelenecek olan ve Bat bilimsel dnn ve sosyolojik dn etkilemi olan insan doas kavraylarn ve toplumsal szleme fikirlerini byk lde belirlemitir. Yasalarda bu meseleye ilikin olarak doal ile kastedilenin eer ilk yaratlanlar olduu anlalyor ise ruhun ilk yaratlan ey olduu iin, ruhun asl doal olan olduu argman sunulur. Bu argmana gre akl, sanat ve yasalar doadaki maddi eylerden daha nce olmulardr. Ruhun nce yaratldn kantlamak iin Platon, varlklar meydana getiren hareketi trlere ayrr. Bu ayrm ile varlklar hareket ettiren ve kendi hareketini de kendisi salayan dolaysyla da kendinden hareket edebilenin en gl ve stn olduu sonucuna varlr. Ve Ruh denen eyin de kendiliinden hareket eden hareket olarak tanmlanabileceini ekler.30 Yasalar ve onlarn dayandklar ilkeler Platonda, doal olarak adlandrlan maddi eylere deil doal olandan anlalan eyin ilk yaratlan olduu eklindeki anlay kabul edilirsedoal sfatn daha doru olarak hak edecek olan akla ve ruha gnderim yapan bir nitelik tar. yi deas ilh bir zellik tamaktadr, nk yinin nedeni de dier varlklar yaratan ve kendisinin de bir Tanr olduunu syledii ruhtur. Platona gre bu ruh, akl ile birletiinde yinin, adaletin ve gzelin nedeni, aklszlkla

birletiinde ise ktnn, adaletsizliin ve irkinin nedenidir.

30

Platon, Yasalar, ev: entuna, C., Babr, S., Kabalc Yay., stanbul, 1998, cilt II., 896a.

23

MacIntyrea gre ahlk felsefesi mantksal tutarll ve epistemolojik temelleri kadar toplum teorisine de gnderimler yapmaldr. Platon, dil bir devlet iin filozoflarn yneticiler olmas gerektiini dnr. nk adaletin ve dier ahlk deerlerin hem bu deerlerin bilgisine ulaabilecek entelektel abay ve bylelikle de epistemolojik temelleri hem de toplumsal alana nfuz ederek dzenlemeler yapmay salayacak politik gc, ancak filozof yneticilerin birletirebileceklerini savunmaktadr. Bu yn ile Platon, MacIntyrea gre epistemolojik ve politik alanlar, ahlk felsefesi iinde tutarl ve birbirlerini destekleyecek bir biimde balar.31 Bununla birlikte, Platonun akl ve arzu arasndaki kat ayrm fikrinin yeterli derecede ikna edici olmadn vurgulayarak da, adaletin hakl karmnn belirsiz brakldn syler. Adaletsiz insan, aklsz bir arzunun srkledii insan tipiyle zdeletirilmektedir. Fakat MacIntyre, arzu ve akln kart olmayaca durumlarn da olabileceini ve Platonda bunun grmezden gelindiini gstermek ister. Bu ayrm uzlamsal olan ve doal olan ayrmndan da beslenmektedir. Bu ayrmlarn ok kat olarak ve kartlatrc biimde yaplmasnn nedenini ise MacIntyre, Platonun ethik yklemler iin bir lt bulma amacyla, tikel durumlarn tesine uzanp, kavramlar tikel durumlarndan bamsz bir ekilde anlamaya almas olarak grr. MacIntyre, bu eletirisiyle, modern Bat felsefesinde ethik kavramlar, onlarn toplumsal zemininden uzaklalarak, soyut ve birinci ahs bak asndan temellendirme eiliminin tarihsel kklerine dikkat ekmek ister. MacIntyre, Platonun yiyi arzulanmaya deer olan ey olarak grmesinin isabetli olduunu sylerken, yiyi akn bir konuma yerletirmesini yanl bulur. Platonun yiyi akn bir konuma yerletirmesinin sebebi, onun Formlara, ilikin genel
31

Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 52.

24

dncesinde yatmaktadr. yi olan eyler deil, o eyleri yi klan yi deasnn bir dea olarak varl incelenmektedir. Platona gre yinin kendisi yani yi deasnn varl, bir Form olarak lmsz ve deimeyendir. Bu dnyann tesinde oluu, onun ancak bir nedene ihtiya duymayan, kendisi bir neden olan varlk tr iine girmesinden dolaydr. yi, varlklarn ve dier dealarn da nedeni olarak anlald iin bu dnyaya akndr. Kendinde yi olarak adlandrlan bu yi Formunun, duyulur eylerden baka bir varl olduu dnlr. MacIntyrea gre, Parmenides diyalogundaki nc Adam argman ad verilen eletiri, Platonun Formlar teorisini zorlamaktadr. Bu argmana gre ayn Formdan pay alan iki nesne, ayn Formdan pay almalar suretiyle birbirlerine benzemekte ve pay aldklar Form da bu iki nesne ile birlikte nc bir nesneyi oluturmakta ve de birbirlerine benzemektedir. Fakat bu durumda Formlar aklamas, bu nesneyi kendisinden pay almak suretiyle birbirine benzeten baka bir Forma ihtiya duyar. Bu bir Formu anlamak iin hep baka bir Forma gnderim yapmak zorunda kalan bir aklama olmak zorunda kalr. Bu zorluk Aristotelesin Formlar teorisinin eletirisine neden olmutur. Aristoteles, Platonun epistemolojik grlerindeki, dolaysyla da ethik kavramlarna yansm olan bu belirsizlikleri amaya almtr.

2.1.2. Aristoteleste Bir Erdem Olarak Phronesis: Ethik Kavramlarn Toplumsal Zemini Ethos Platonun ethik anlaynda mantksal belirsizliklere ve iyi kavramnn

temellendirilmesinde bir takm sorunlara yol aan baz sorunlar, Aristoteles tarafndan fark edilmi ve iyi kavram zerine baka vurgular yapan bir tanm getirilmeye allmtr. Bir erdem, genel anlamda iyi olarak deerlendirilebilir ama

25

bu, o erdemin geometrik genelliklerde olduu gibi, her durumda iyi olarak nitelenmesine olanak vermemekte ve tikel durumlarda iyi olma niteliini kaybedebilmektedir. Tikel durumlarn yaand alan ise toplumsal hayattr ve Aristotelesi ethik kavramlarn toplumsalla bu vurgusu, Durkheimn, bireyi ve ahlk deerleri toplumsal balamdaki ilevi zemininde anlamlandrmasnda etkili olmutur. Aristoteles, toplumsal hayat iindeki tikel durumlarn her biri iin ve o tikel durumlar iindeki davranlarmzn yneldii eyin, kendi adna arzulanan ey olduu takdirde ve baka bir ey iin deil, kendisi iin istendii takdirde bunun iyi olduunu dnmektedir. MacIntyre, Aristotelesin iyi kavramn her eyin amaland ey olarak tanmlamasn, her amalanan eyin iyi olduunu sylemek deil; iyi diye nitelenen bir eyin bize onun genel olarak toplumsal hayatta da istenilen ve amalanan bir eyi anlattn sylemek olduunu ifade eder. Bu tanmlama iyi ile onun istenilir ve amalanr bir ey olmas arasndaki banty kurmaktadr.32 Aristoteles Nikomakhosa Etik (Ethika Nikhomakheia) adl kitabnda ethik ve politik grlerini yazmaktadr. MacIntyre, burada geen politik szcnn bugnk anlam gibi olmadn ve bunun da Aristotelesin ethik dncelerinin anlalmasnda nemli bir noktaya iaret ettiini syler. Politika (politikos) Aristotelesin yaad dnemde Grek site devletindeki sadece ynetim ile ilgili kurumlar deil, polisi ilgilendiren onu var eden tm toplumsal kurumlar ve birincil ilikileri de kapsayan bir anlamda kullanlmaktayd. Bunun nedeni o dnemde zaten toplumsal ilikilerin ve dolaysyla da kurumlarn gnmzdeki lde birbirlerinden ayrlmam olmasdr. Ayn ekilde ngilizceye happiness
32

Alasdair MacIntyre, a.g.y, s. 68.

26

olarak evrilen ve Trke mutluluk olarak karlk bulunan eudaimonia da MacIntyrea gre dildeki farkllklarn farkl dnsel yaplar yansttnn bir gstergesidir. nk eudaimonia,eu yani iyi n ekinin de belirttii gibi iyi bir talihe, kadere sahip olmak demektir. Eudaimonia sadece mutluluu deil, erdemlilii ve mutluluu anlatr. Erdemli ama mutsuz bir insann iyi bir durumda olduu sylenemez. Dolaysyla Aristotelesin dneminde Grekler iin erdemsizliin olduu ama eudaimoniann buna elik ettii bir durum hem kolay anlalr bir ey olmayacaktr hem de bu duruma eudaimonia szc uygun dmeyecektir. Daha sonra ele alnacak olan yararc ethik anlaylarnn bireyci mutluluk anlaylar ile Aristotelesin toplumsal olana gnderimli mutluluk anlay bu bakmdan tam bir tezat tekil etmektedir. Bu tezat, daha sonra incelenecei gibi, Durkheimn bireyci yaklamlara kar toplumsalln, ahlk deerlerin ele aln biimlerinin belirlenmesindeki nemini vurgulayan tavrn belirleyecektir. Aristoteles, Platonun Pythagoraslar gibi duyulur eylerin dealar ile var

olduklarn dndn ama onlardan farkl olarak bunun adna taklit etme deil, pay alma dediini syler. Aristoteles, Platonun mantksal dzene dair aratrmalar nedeniyle dealar duyulur eylerden ayrdn syler.33 Platonun dealar duyulur eylerden ayr dnmesinin sebebi, Herakleitosun her eyin srekli deiim iinde olduu dncesini savunanlarca, duyulur eylerin dealar ile zde olarak

grlmesini eletirmekti. nk Platonun amac Sokratesin tanmlara ve tmellere varma eklindeki amacn srdrmek iin, yani duyulur eylerin tesindeki ve onlar anlalr klan mefhumlarn bilgisine varmak iin bir felsefe gelitirmekti. Fakat

33

Aristoteles, Metafizik, ev: Arslan, A. Ege niversitesi Yay., zmir, 1985, Cilt I., I.Kitap (A) 987b

30.

27

Aristoteles, Sokratesin tmeller ile onlardan pay alan tikel nesneleri hakl olarak birbirinden ayr gerekler olarak ele almadn syler. Tmeller ile ondan pay alan duyulur eyleri ayr gereklie sahip olarak grenler Sokratesin ardllar olmutur.34 Tmeller ile bireysel varlklarn ayr ontolojik varlklara sahip olduu gr, Aristotelese gre, bireysel varlklarn tmellerden nasl pay aldklar sorusunu yantlayamad iin temellendirilemeyen bir ayrm oluturmaktadr. Bununla birlikte Aristoteles, bilimin olmas iin tmellerin zorunlu olduunu, aksi takdirde bireylerin, tikelliklerin bilinemeyeceini kabul etmektedir. Tanmlar ve

kantlamalarn tmellere dayanmak zorunda olduunu, bu nedenle tmellerin varlnn yadsnamayacan syler:

nk her genin asnn toplamnn iki dik aya eit olduu gsterilmedike u bireysel genin alarnn iki dik aya eit olduunu mantksal olarak kantlayamayacamz gibi genel olarak her insann hayvan olduu tanmlanmadka u insan bir hayvan olarak tanmlanamaz.35

Bu aklamadan da anlald gibi Aristoteles, tmellerin varlnn bireylerden ayrld noktay ancak epistemolojik olarak yaplacak bir ayrm ile mmkn grmektedir. Aristoteles, bu nedenle, Sokratesin dealar zerine dncelerini, onun ahlksal erdemler zerine tmel tanmlara varmay ilk amalayan kii olduunu, fakat tmellere ayr bir varlk verenlerin Sokratesten sonra gelenler olduunu nemle vurgulamtr.36

34

Aristoteles, Metafizik, ev: Arslan, A. Ege niversitesi Yay., zmir, 1993, Cilt II., XIII. Kitap (M)

1086b 5.
35 36

Aristoteles, 1993, a.g.e. XIII. Kitap (M) 1086b 30. Aristoteles,1993, a.g.e. XIII. Kitap (M) 1078b 20.

28

Aristotelesin Platondan farkl olarak grd nemli bir nokta da, iyi kavramnn tek bana ve btnlkl olarak dnlmesinin ve sadece nne kendinde szc konularak, iyinin eitliliklerin ve okluklarn tesinde olarak grlmesinin iyi kavramn akla kavuturmayaca dncesidir. Aristoteles, Platonun kendinde iyi olarak dnd eyin yani tek bana var olan ve var olmak iin baka bir eye ihtiya duymayan yetkin ve mkemmel bir varln var olduunu fakat bunun bir insann ulaabilecei anlamdaki bir ey olarak iyi kavramndan baka bir ey olduunu dnr. Bu anlay farkll, Aristoteles ve Platonun ethik amalar arasndaki farkl ortaya koyar. yle ki, MacIntyre bu dncenin Aristotelesin Platonu eletirisinin yrei olduunu yazar.37 Aristoteles akn olmayan ve insan amalar ve dolaysyla da insann mutluluu erevesinde tanmlanacak bir iyi anlayn bulup ortaya koymaya ynelir. Metafizikte bilfiil yinin bilkuvve yiden daha iyi olduunu geometrik yntem ile gstermektedir. Buna gre kuvve olan yi, kuvve olduu iin ztlklar barndrr, yani hem iyi olabilmeyi hem de kt olabilmeyi ierir. Ama fiil olmu yani bilfiil iyi ise zaten iyidir. Dolaysyla iyiler iinde en iyi olan Aristoteles iin bilfiil olan iyidir. Platonun akn yisinden farkl olarak Aristoteles, insann ulaabilecei ve hayatta bilfiil olan bir iyiyi anlamaya alr. nsann ulaabilecei ve ulamaya alt ey, baka bir ey iin amalanmayp kendisi iin amalanan eydir. Aristoteles, kendisi iin amalanp da onun baka bir ey iin amalanmayaca eyi arar ve bunun mutluluk olduuna varr. nk mutluluk onu elde ettikten sonra onunla artk baka bir eyi amalayamayacamz bir amatr ki, bu da, insan iin iyi olan eydir. Kendisi ama olan mutluluun
37

Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 72.

29

insan iin iyi olmas iin tek bir kiinin amac deil, tm polisin amac olmas gerekir. Aristoteles bu nedenle politika ve ahlk, ayn amac gttklerinden dolay, birbirlerinden ayr ele almaya girimez. Ve tam da bu nedenle Nikomakhosa Ethik adl eserini bir politika aratrmas olarak niteler.38 Aristoteles erdemi iki tre ayrr. Entelektel yani dnsel erdem ile karakter erdemi. Karakter erdemi iin, adndan da anlalaca gibi, der, alkanlk ile olan erdemdir. Karakter olarak evrilen kelimenin asl ethik kelimesine de kk olan ethostur. Ethos, entelektel olann kart olan anlamn da ieren bir anlamda kullanlmaktadr. Bu kartlk dnsel olan ile toplumsal yaay ile edinilen eyleri birbirinden ayrma ilevi grr. Ethos szcnn anlatt ey, onun da kk olan thea, yani insanlarn yerleip oturduklar yerler, ikametghlar anlamnn da gsterdii gibi bir yerleik toplumsal hayat iinde, bu bir arada oluu da salayan ve toplumsal yaay ile edinilen alkanlklar, adetler, huylardr.39 Bu anlam ile ethos, tre, gelenek, grenek anlamlarn tamaktadr. Ethos szcnn Grek sitelerinde iki kullanm vardr. Buna gre, olarak yazlan biimi, geni anlamda gelenek, grenek, tre, alkanlk anlamnda kullanlrken; olarak yazlan biimi daha dar bir anlamdadr, bu anlamna gre davranan birisi, ethik deerleri ve kurallarn sorguladktan ve bunlar zerinde dndkten sonra onlar iselletirip alkanlk haline getirebilen birisidir. Ethosun bu anlam Aristotelesin karakter ile kastettii eyi ortaya koymaktadr.40

38 39 40

Aristoteles, Nikomakhosa Etik, ev: Babr, S., Kebike Yay. Ankara, 2005, s. 10. Francis E. Peters, 2004, a.g.e., s.120. Annemarie Pieper, Etie Giri, ev: Atayman, V., Sezer, G., Ayrnt Yay. stanbul, 1999, s. 30.

30

Alkanlk edinebilmek bir toplumsal yaay biimine sahip olabilen, yani ne tamamen doas gerei davranabilen ne de doasna aykr davranan bir varln zellii olabilir. Aristoteles sadece doas gerei davranan bir varln hareketinin asla alkanlk ile deitirilemeyeceini sylemektedir. Yukarya atlan bir tan yere doru dmesi eklindeki hareketini, onu binlerce kez yukarya atmak ile deitiremeyeceimiz rneini verir. Aristoteles, karakter erdemi vurgusu ile toplumsal yaayn ethik deerlerin zemini olduunu vurgular. Bu vurgu, Bat dncesi iinde ethik tarihinde, akl ve insan doas kavramlarna odaklanarak temellenen anlaylara kar toplumsal yaaya odaklanan yaklamlara temel olmutur. Bu nedenle, Durkheimn sosyolojisinin ethik deerleri inceleme zeminin anlalabilmesi asndan Aristotelesin fikirleri nem kazanmaktadr. nk empirizmin toplumsal fenomenleri bireyci bir tarz ile aklama biimine kar Durkheim, Aristotelesin, toplumsal fenomenleri toplumsal hayat zemininde kavrama ynndeki tarzn ne karmtr. Aristotelesin dnce ve karakter erdemi ayrm, onun hem ethik deerlerin birer entelektel kavram olarak aratrlmasn hem de insan iin iyinin dolaysyla da toplum iin iyinin ne olduunu aratrlmasn amalamasndan kaynaklanr. Aristoteles, doal ve uzlamsal olan arasndaki ayrm belirginletirecek bir ekilde, ethik deerlerin aratrlmasn dier teorik aratrmalardan ayrmaktadr. nk ethik deerler onun doasndan dolay deil -ama doasna aykr da deiluzlamsal olan, yani toplumsal olan ynnden ya da ikici doa olarak ifade edilen ynnden kaynaklanmaktadr. Antik Yunan sitelerini inceleyen ve modern toplumlar eletiren bir dnr olarak Rousseau (17121778) ve daha sonra Durkheim da, daha sonra incelenecei gibi, benzer bir biimde, bireylerin ancak

31

toplumsal yaay iinde ahlk bir zne olabileceini ve bunun toplumsal bir ilev ile kazanlabileceini dnr. Ethik, Aristotelese gre geometri gibi dier teorik bilimlerden olamaz, nk amalar farkldr. Ethik, erdemlerin ve mutluluun ne olduunun bilinmesini gerektirmektedir ama onun tek amac bu deildir. Bu nedenle teorik dnceden faydalansa da amac insan erdemli ve mutlu klmak olduundan, sadece erdemlerin ve mutluluun ne olduunun bilinmesi ile yetinmemelidir. Nikomakhosa sylemektedir:
u anda ele aldmz konu dier konular gibi teorik bilgi iin olmadna gre (erdemin ne olduunu bilmek amacyla deil, iyi olalm diye aratrma yapyoruz; yoksa bunu ele almann bir yarar olmazd), eylemler konusunda onlar nasl gerekletirmek gerektiini aratrmak zorunlu; nk dediimiz gibi, huylarmzn nasl olacan da asl bunlar belirliyor.41

Etikte

ethikin

neyi

amalamas

gerektiine

dair

unlar

Aristotelesin ruh anlay ve onun etkinliklerine dair grleri, erdemlerin gerekletirilebilirliine dair fikrini de belirlemektedir. Ruhta atmalar olsa bile haz ve ac, sadece insann erdemli olmasna ket vurabilecek ve ruhun aklsal olmayan ksmlar ile ilgili eyler olarak deil; aksine insann erdemlerini gelitirebilmesi ve onlar alkanlk haline getirebilmesi iin bir ara olarak kullanlabilecek duygular olarak grlr. Bunun yan sra Aristotelese gre:
Erdemi sevenlerin yaam, bir tak gibi hazza ayrca gereksinim duymaz, hazz kendi iinde tar. Bu sylediklerimiz bir yana, gzel eylemlerden holanmayann, iyi de olmad sylenebilir; nk hi kimse hakl i grmekten zevk duymayana dil, cmerte eylemlerden zevk almayana da cmert diyemez; teki erdemler konusunda da durum ayndr.42

41 42

Aristoteles, 2005, a.g.e., 1103b 25. Aristoteles, 2005, a.g.e., 1099a 15.

32

Aristoteles iin ruh, insann bedeni yani maddesi iin formdur. nsann btnl, onun madde ve formdan meydana gelmi bir varlk olmas demektir. Platonda beden ve ruh MacIntyren da dedii gibi mutsuz bir birliktelik iinde betimlenmekteydi. Aristoteles ise ruh ve bedenin, ruh ve dier ksmlarnn birbirleri ile attklar bir durumdan ok, bu ksmlar arasndaki uyumun mutluluun bir gstergesi olacak eklinde bir manzara izer. Haz almak, erdemli insann o erdeme gerekten sahip olduunu gsterir. Dolaysyla da haz almak erdemli olmak iin vazgeilmesi gereken bir ey olamaz ve bu dnyada insann erdemli bir biimde eylemesinden haz almas, mutlu olabilmesi mmkn ve gerekletirilebilir bir eydir. Aristoteles insan iin iyiyi aramakta olduu iin bu iyi, Platondaki gibi insann ulaamayaca bir dea olarak deil; ruhun aklsal olmayan ksmlarnn aklsal olan tarafndan denetlenebilmesinin mmkn olduu etkinliklerin alkanlk haline gelmesi olarak anlalmaktadr. Aristoteles, erdemli insann eylemleri iin genel bir ilkenin kesin olarak belirlemesini yapmasa da, karakter erdemi iin gerekli ilkenin, eylemlerde iki u arasndaki, iki kt arlk arasndaki ortay bulma olduunu syler. Karakter erdeminin entelektel erdemden ayrlamayacan vurgulayan ey, tam da bu ortay bulma meselesinde gerekli olacak olan pratik akl erdemidir. Bu erdem phronesistir. Phoronesis, genel ilkelerin tikel durumlara nasl uygulanacan bilme

erdemidir.43 rnein cimrilik ile msriflik iki u davran ve arl gstermektedir. Bunlar birbirlerine karttrlar ve bunlarn ortas, karakter erdemine sahip bir kiinin bulmas gereken eyleme ilkesini oluturur. Fakat Aristoteles, her trden kart davran biiminin basite ortasnn bulunmasn ve o ekilde
43

Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 85.

33

davranlmasn anlatmak istememektedir. nk ortann bulunmasnn tek tek durumlar iin ne kadar zor olduunun da altn izer: Her eyde ortay bulmak zor itir, szgelii bir dairenin ortasn bulmak herkesin deil, bilenin iidir.44 Zira tefrit ve ifrat arasnda bir ortann bulunmasnn tek tek durumlarda ok farkl olabilmektedir. Bu durumu yle anlatr:

Bu belki ok zordur, zellikle de tek tek durumlarda: nk nasl kime kar, neden ve ne kadar sreyle fkelenmek gerektiini belirlemek kolay deil; nitekim kimi kez fkelenmeyenleri vp, onlara sakin diyoruz, kimi kez de fkeye kaplanlara erkek diyoruz. Ama uygun olandan arlk ya da eksiklie doru- biraz uzaklaan deil, fazla uzaklaan kii yerilir; nk bu tr biri gze batar. Ancak bunun nereye kadar ve ne dereceye kadar yerilmesi gerektiini aklla belirlemek de kolay deil.45

Aristoteles, karakter erdemi iin itidallii genel bir kriter olarak belirlese de tikel durumlarda itidalliin farkl anlamlara gelebileceinin de farkndadr. Karakter erdeminin ne olduuna dair incelemesini, karakter erdemini verecek bir felsef formle oturtmak istese de bunun her zaman genel bir ifade olacan vurgulamtr. Dolaysyla da erdemli olmak Aristotelese gre sadece entelektel faaliyetle bulunacak bir ahlk formle gre davranmak olamaz. Karakter erdemi genel olarak arlklardan kanp ortay isabet ettirebilme olarak formle edilse de, bu ortann ne olduu toplumsal yaayn getirdii adetler ve greneklerin alkanlklara dnen usullerinde aranmaldr. Phronesis erdemi, bir toplumsal yaay iinde olmakla elde edilecektir. Aristoteles, insanlarda ortak olan bir davranma kriterini, doru kabul edilen kurallara gre davranma halini temele koyduunu belirtir: Eylemler konusunda onlar nasl gerekletirmek gerektiini aratrmak zorunlu; nk

44 45

Aristoteles, 2005, a.g.e., 1109a 25. Aristoteles, 2005, a.g.e., 1109b 15.

34

dediimiz gibi, huylarmzn nasl olacan da asl bunlar belirliyor. Sa akla* gre eylemde bulunmak ortaktr; bu [hareket noktas olarak] kabul edilsin.46 Aristoteles erdemli davrann akl bandalktan bamsz olamayacan syler. Sokratesin btn erdemleri akl bandalk olarak deerlendirmesinin yanl ama akl bandalktan bamsz olamayacaklarn sylerken de yerinde konutuunu syler. Aristoteles, Sokratesten farkl olarak, erdemin sadece akla uygunluk olmadn, erdemin akl bandalkla beraber gittiini, orthos logos ifadesinin -ethik anlamda- erdemler konusundaki akl bandalk olduunu vurgular.47 MacIntyren Aristotelesi komnitaryan gelenein iine yerletirmesinin temel nedeni,

Aristotelesin erdemlerin ortasnn bulunmasnda yani itidalliin ne olduu ve dolaysyla da erdemli olmann gerektirdii aklsal kriterlerin toplumsal uzlam alannda bulmasdr. Ethik balamda akl- selime gre davranmak yani kata ton orthon logon ifadesindeki akl, Aristotelese gre toplumsal uzlam alannda kabul gren ve toplumsal yaay mmkn klan kriterlerdir. Aristoteles Nikomakhosa Etikte iyi kavram iin onun ok farkl durumlar gsterdiini, haz iin, akl iin ve onur iin onlar iyi yapan eylerin baka baka olduunu ama yine de hepsi iin iyi dendiini syler: yleyse bir tek deaya gre

Saffet Babrn Yunancadan sa akl diye evirdii szck orthos logos szcdr. Kata ton

orthon logon ifadesini, Aristoteles evirmeni olarak bilinen W.D. Ross in accordance with the right rule olarak evirmitir. Solmaz Zelyt Hnler, ki Adalet Arasnda adl almasnda MacIntyren bu eviriin yanl bulduunu belirtir. MacIntyre ise according to right reason olarak evirmitir. Solmaz Zelyt Hnler orthos logos iin sa akl yerine daha uygun olarak akl- selim ifadesini kullanmaktadr.
46 47

Aristoteles, 2005, a.g.e., s. 31, Keli parantez evirene ait. Aristoteles, 2005, a.g.e., s. 129.

35

olan ortak bir ey deildir. Ama bunlara nasl oluyor da iyi deniyor? Rastlantsal olarak ada gibi grnmyorlar Acaba hepsinin bir tek eyden gelmesinden ya da bir tek eye gtrmesinden tr m, yoksa bir oranlamadan tr m?48 Aristoteles iin iyi niteliinin yklenebilmesi, bireysel tercihlere gre ya da eylerin tikel durumlarna gre rasgele olamaz. Bir eye iyi dendiinde, o eyi iyi yapan eyler, baka eyleri iyi yapan eylerden farkldr ama yine de tikel eylere iyi denebilmesi iin bu tikel eylerin tesinde, toplumsal olarak tesis edilmi normlarn ve kriterlerin olmas gerekmektedir. Grek dilinde agathos olan iyi, belirli bir toplumsal rol balamnda anlalr bir kelimedir. Toplumsal olarak tesis edilmi bir rol yerine getirip getirmediine baklarak anlalabilecek bir sfattr agathos olmak. MacIntyre, Aristotelesi agathon kavram ile onsekizinci yzyldaki ngiliz toplumundaki dev kavram arasndaki temel farknn, dev kavramnn toplumsal olarak tesis edilmi bir roln yerine getirilmesi balamndan koparlmasnda aa ktn dnr.49 Bu kavramsal dnm toplumsal dnmlerin ynn de bize gstermesi asndan nemlidir. Aristoteles ve onsekizinci yzyl dnrleri arasndaki fark, Durkheimn da gzlemleyip deerlendirdii bir ayrm

oluturmutur. Bu nedenle Durkheim, sosyolojik dncelerini ina ederken ahlk deerlerin, devlerin ve sorumluluun Aristotelesin ergon kavramna gnderim yaparak, bir toplumsal yaaytaki ilevler balamnda mmkn olabileceine dikkat ekecektir. MacIntyre, Aristotelesin yerel ve uzlamsal bir ethik anlayn gelitirip de buna ramen ethik anlaynn doal adaletin mutlak yasalarna nasl gnderim yaptn

48 49

Aristoteles, 2005, a.g.e., s. 15. Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 107.

36

sorar. Aristoteles, insann mutluluunu ama olarak belirlemekte ve dolaysyla da erdemlerin buna hizmet ettii teleolojik bir ethik anlayna sahiptir ama bu, erdemlerin pratik yararn gzetmek deildir. MacIntyrea gre bu soruyu yantlamak iin ncelikle Aristotelesin bireyi deil ehir yaamn temele aldn hatrlamamz gerekmektedir. nsan bir politikon zoon yani politik bir canl olarak anladn vurgular.50 Akl, Aristoteles iin insann sadece kendini bir birey olarak dnd bir amalar kmesini dnmekle ykml deildir; akl insann kendini, doasnda toplumsallk olan ve ehir yaamn oluturan bu toplumsalln amalarna varmakla kendi amalarna da varaca bir ekilde dnmekle ykmldr. Aristotelesin ethik anlaynda akla biilen rol, birey olarak insann sadece kendi mutluluunun ne olduunu aratrp bulmas deil, genel olarak insan amalar aratrp bulmasdr. Akl, Aristoteles iin, insan amalarn yani insann telosunun ne olduunu anlamaya muktedirdir. Bilim de Aristotelese gre eylerin amalarn bildii lde stnlk kazanr:
Hereyin hangi amala yaplmas gerektiini bilen, bilimler iinde en stn, herhangi bir tbi bilimden daha stn olan bir bilimdir. Bu ama, her eyin iyilii ve genel olarak doann btnnde en yksek iyi olan eydir. Btn bu ltler, sz konusu adn ayn bilime ait olduunu gstermektedir. Bunun ilk ilkeler ve nedenleri aratran bilim olmas gerekir. nk yi olan, yani erek, nedenlerden biridir.51

Zira bu telos bilinemeyecekse insann eylemlerinin iyi olarak deerlendirilmesi yaplamayacak, anlamn yitirecek ve erdemli olmak iyi olmaya hizmet etmekten kesilip gereksizleecektir. Nikomakhosa Etikin ilk cmlelerinde yle syler:
50

Alasdair MacIntyre, Erdem Peinde (After Virtue), ev: zcan, M., Ayrnt Yay., stanbul, 2001, s.

226.
51

Aristoteles, 1985, a.g.e., Cilt I, I.Kitap (A) 982b 5.

37

Yaplanlarda kendisi iin istediimiz, baka eyleri de onun iin istediimiz bir ama varsa, her eyi bir baka ey iin tercih etmiyorsak (nk bu ekilde bu sonsuza gider, dolaysyla arzumuz bo ve bouna olur), bunun iyi ve en iyi olaca ak.52 Aristoteles iin insan iin iyi ve en iyi olan ey, insann eylemlerinde amalad eydir ve bundan ayr dnlemez. Mutluluk, bu amac oluturmaktadr ve mutlulua giden yolu bulmak akln teleolojik ve zleri kavrayabilme yetisi ile mmkndr. Aristotelesin kurduu bu ilikiselliin daha sonraki filozoflarca deitirilmesi, insan doas fikrini ok deiik biimlere sokmutur. MacIntyre, Pascaln ve daha sonra da Hume ve Kantn bu anlamda Aristotelesi bir akl kavrayn paylamadklarn syler:

Akl, Hume kadar Kanta gre de, doa bilimlerine konu olabilecek nesnel evrende, hibir ereksel zellii veya hibir zsel yapy kavrayamaz. Dolaysyla, onlarn insan doas konusundaki gr ayrlklar, olduka arpc ve nemli gr birliktelikleriyle ezamanl olarak var olur ve bunlar iin doru olan, ayn ekilde Diderot, Smith ve Kierkegaard iin de dorudur. Bunlarn hepsi de, her tr ereksel insan doas anlayn, asl hedefini belirleyen bir ze sahip insan grn reddeder. Gelgelelim, bu durumu anlamak, onlarn ahlka bir temel bulma projesinin niin baarszla mahkm olduunu anlamaktr.53

Aristoteles

erdemlerin

yaama

geirildii

bir

durumu

iyi

olarak

deerlendirmektedir. Bu dncesinin temeli onun bilfiil ve bilkuvve kavramlarnda aranmaldr. Aristotelesin Metafizikte bilfiil iyinin bilkuvve iyiden daha iyi olduunu geometrik olarak kantlad belirtilmiti. Bu dnce uyarnca insann, iinde erdemleri gerekletirebildii bir toplumsal yaama sahip olmas, mutluluk
52 53

Aristoteles, 2005, a.g.e., 1094a 20. Alasdair MacIntyre, 2001, Erdem Peinde(After Virtue), s. 90.

38

erei (telos) iin gerekli grlecektir. Aristoteles belki de tek bir kiinin mutlu saylmasnn anlamsz olacan sylemektedir. nk btn iyilere sahip olmay insann tek kendisi iin istemeyeceini, doasnn birlikte yaamaya yatkn olduunu, toplumsal olduunu ve mutlu insann doru kiilerle gnler geirmesi gerektiini syler. Mutlu kii erdemli kiidir ve erdemli kii, erdemli dostlara ve bir etkinlik olan erdemlerini gerekletirebilecei ilikilere ihtiya duyar. Mutluluk bir etkinliktir Aristotelese gre, etkinlik ise kiide bir mal gibi bulunmaz, o bir olutur. Bu nedenle polis Aristotelesin ethik anlaynda sosyolojik zemini oluturmaktadr. Kata ton orthon logon (akl- selime gre) ifadesindeki logos, evrensel akl olarak, tmel tanmlarn bilgisi olarak anlalrken, ayn zamanda bir ethos iinde kabul edilmi uzlamsal bir akl ve kelm anlamlarn da tamaktadr. nk bireysel akl deil, toplumsal yaay da belirleyen evrensel akl anlatr. Logos, Grek dncesinde, modern dncenin anlad akl kavramndan bu yn ile ayrlmaktadr. Aristoteles insann akl- selime gre davranmasn daha sonraki dnrlerdeki gibi yalnzca olgusal durumlarn deerlendirilmesi ve hesaplanmas ile ilgilenen bir aklla deil, olmas gereken zerine de, yani insann telosu ve eylerin zleri zerine de, metafizik dzeyde dnebilme yetisine sahip bir aklla hareket edebilmesi olarak tasarlar. MacIntyre, olgulardan olmas gerekenin karlamayaca dncesinin

onsekizinci yzyl ethik anlaylarnn karakterini nasl belirlediini inceler ve bunu Aristotelesi akl anlayndan uzaklalmasnn sonucu olarak deerlendirir. nk artk insan doasnn karakteristiklerinin olumsall ile ahlksal buyruklar arasnda anlaml bir iliki kurulmas zorlamtr. nsan doas, kendi erekselliine dair bir dnceye sahip olamayacak bir akla sahip iken, nasl olur da deerlendirici ve

39

ahlksal hkmleri akl ile temellendirebilir? MacIntyre orijinal ad After Virtue olan ve Trkeye Erdem Peinde olarak evrilen almasnda, bir yanda kenditelosunun-bilincine-vardnda-olabilecek-insan nosyonu olduunu; dier yanda ise olduu-gibi-duran-cahil-insan-doas olduunu syler. MacIntyre, onsekizinci yzyl ethik anlaylar ile Hobbes, Locke ve Hume gibi dnrlerin ortaya koyduu Britanya argmann ve Montesquieu ve Rousseau gibi dnrlerin oluturduu Fransz argmann kastetmektedir. Bu argmanlarn ethik

temellendirmelerindeki baarszlklarn MacIntyre, aslnda tam olarak olgulardan olmas gerekenlerin kamayacann mantksal olarak iddia edilmesinde bulmaz. nk bir ey hakknda onun ne olduuna dair bir aklamann, ilevsel kavramlar sz konusu olduunda, o eyin olmas gerektii eyi de iaret edebileceini syler: O bir gemi kaptandr gibi bir nclden bir gemi kaptan ne yapmal ise o da ayn eyleri yapmaldr sonucu pekl kabilmektedir.54 MacIntyrea gre olgu olarak grlen ve deerlerden ntr olan bir insan doas kavraynn icat edilmesindedir problem. Onsekizinci yzyln ethik temellendirmelerindeki

baarszln can alc noktas olarak grd noktay MacIntyre, Aristotelesin insan doasn deerlerden bamsz, ntr olarak deil, onu zaten iyi insan olarak, deerlerin ve dolaysyla da ethik deerlerin insan doasna ikin olduu eklindeki kavrayndan ayr dlmesinde bulur. Aristoteles, insan ilevsel bir kavram olarak dnmektedir ve ne zaman ki insan modern anlamda bir birey olarak dnlr, o zaman onun ilevsel bir kavram olarak dnlmesi de mmkn olamaz artk. levsel bir kavramn anlam ise bir amac olan ve kendisi olmak iin o amaca ulamas gereken, bir ilevi olmas lsnde ve o ilevi yerine getirmesi lsnde
54

Alasdair MacIntyre, 2001, Erdem Peinde(After Virtue), s. 93.

40

adn hak eden kavramdr. nsann ii, o insann ergonudur ve Aristotelese gre belli bir yaamdr. Bu yaam da ruhun akla gre etkinlii ve erdemleri iyi ve gzel bir ekilde yapmasdr.55 nsann doasnn olgusalldr ki, onu olmas gereken ey olmaya iter. Aristoteles, insan iin iyi olan eyin tek bana deerli olan ey ile mmkn olacan belirledikten sonra insann mutluluunu, bu tek bana deerli olan eyin elde edilmesinde ama bir mlk gibi deil, bir etkinlik olarak ona sahip olunmasnda bulur. Bu etkinlik insann sahip olduu en iyi ey olan akln etkinlii olarak ve onun erdemi olarak theria yaam, tem yaam dedii eydir: Teori olduu lde mutluluk olur; daha ok teori etkinliinde bulunan kiiler iin mutluluk sz konusudur; bu da rasgele deil, teori yaamna gre olur. O kendi bana deerli. Dolaysyla mutluluk bir tr teori olsa gerek.56 Aristoteles en yksek erdemi akln erdemi olarak kabul eder. Teori yaam, yaam kuatan bir etkinlik olmaldr, nk entelektel erdem ile karakter erdemleri insann doasnda birleik bir yapdadr ve akln erdemleri ile alkanlkla kazanlan erdemler bir yaam tarznda birleirler. Aristoteles, en ok Tanrlarn mutlu ve bahtl olduklarn ve onlarn canl bir varlk gibi eylemediklerinden geriye onlarn bir teori yaam srdrdklerini dnmenin kaldn syler. Teori yaamna sahip biri, Aristotelese gre, herkesin mutlu olarak kabul edebilecei birisi gibi de grnmeyeceini ve aslnda pek oklarna gre garip saylacan syleyen

55 56

Aristoteles, 2005, a.g.e., 1098a 10. Aristoteles, 2005, a.g.e., 1178b 30.

41

Anaksagorasa gnderimde bulunarak, sadece d iyilerin hesaba katld bir yaamn mutlu olamayacan vurgular.57

2.2. ANT K YUNAN DNCE M RASINDAN KOPULAR: YEREL ETHOSTAN EVRENSEL NSAN DOASINA

2.2.1. Hristiyanlk ve nsan Doas Kavraylar Antik Yunan dncesi ortaa boyunca hem Bat dncesi iinde Hristiyanlkla birlikte, hem de douda slamiyet ile kendisini amay srdrmtr. Felsef dnce teolojik dnce ile birlikte geliirken, tektanrl dinlerle birlikte felsef kavramlar da yerel kullanmlarnn tesine geerek birok toplumsal hayat formunun zihinsel yaplarn birletirebilecek bir duruma gelmi ve daha genel anlamlarda kullanlmaya balanmtr. Dinlerin geni bir corafyaya yaylmas ve zaman iinde uzun bir yer kaplamas ile birlikte ve bunlarn yan sra Yahudilik, Hristiyanlk ve slamiyetin birbirleri ile olan ilikileriyle ve diyaloglaryla zellikle Aristoteles ve Platonun ortaya koyduu felsef problemler, teolojik bir boyutta incelenmeye devam etmitir. man akl arr (Fides quarrens intellectum),58 bu anlayla birlikte ortaada Hristiyanlk, vahyin anlalmas ve yorumlanmas iin teolojik problemleri felsef problemlerle birlikte ilemitir Ahlk anlaylarnda nemli deiimleri yaratan toplumsal dnmler yaanmtr. Tektanrl dinler ile merkezi devletlerin glenmesi, toplumsal yaay tarzlarn da nemli lde deitirmitir. Hristiyan teolojisinden nce Stoaclk, erdemleri yerel

57 58

Aristoteles, 2005, a.g.e., 1179a 10. Etienne Gilson, Ortaa Felsefesinin Ruhu, ev: al, ., Alm Yay. stanbul, 2003, s. 29.

42

ve uzlamsal olarak belirlenmi toplumsal roller balamnda ve buna bal olarak da toplumsal yaayta anlam kazanacak bir amaca hizmet etme balamnda deerlendirmemitir. Erdemleri, doay btnl ile kavrayarak ve insann edimlerini, toplumsal olarak tesis edilmi rollerin zerinde grdkleri doal dzenin bir paras olarak kabul ederek aklamaktadrlar. Bu dzen Logostur. nsan, akln evrensel doa dzenine uydurmaldr. Dolaysyla erdem de bu dzene uyumda ortaya kacaktr. Erdem bu nedenle tektir. Doa dzeninin aklla kavranlmas ile birlikte gelen bu dzene uyma kriteri dier erdemlerin de kayna olacaktr. nsann, Tanrsal olan bu doa dzenine uymas gerekmektedir; nk insan bu dzenin bir parasdr ve bu dzen ile belirlenmitir. Stoac dncede insan Tanrsal dzen ile belirlenmitir ve erdemli olmak bu belirlenmiliin akl ile kavranmas ve iradenin bu akn irade ile birletirilmesidir. Bu da bilgelikle kazanlr. nsan iin en nemli erdem bilgeliktir. Bilgelik ise, insann kendisini doann ayrlmaz bir paras olarak grmesiyle ve doann seyrine ayak uydurmasyla elde edilir.59 Stoac dnce iin de en yksek iyi, Sokratesin dncesindeki gibi erdem ve bilgeliktir. nsan doas meselesinde Stoac dnce, insanda iki temel igd belirler. Bunlar kendini koruma igds ile kendini sevme igdsdr. Her varln doasna gre hareket etmesi de doru olan eylemlerdir. nsann telosu olarak belirledikleri ey, kendi doasna uymas ise bu da logosun dzenine uymas ile mmkn olacaktr.60 Stoaclkta insann doas genel olarak evrenin doas ile ayr dnlmez. Bu nedenle de ahlkn temeli evrenin dzeninde, doasnda yatar. Tanr, bu dnyadan ayr bir varlk deildir. Tanr bu dnyann kaynadr ama yine de evrene ikin olan bir varlktr:

59 60

Ahmet Cevizci, Etie Giri, Paradigma Yay., stanbul, 2002, s. 52. Bedia Akarsu, Mutluluk Ahlk, nklap Yay., stanbul, 1998, s. 70.

43

Tanr-doa-ate zde olarak dnlr.61 Phsis evrenin ikin gcdr ve Stoa Okulunun kurucusu olan Kbrsl Zenona gre bu hareket eden, en ince ey olan atetir.62 Doa kavram Stoa dncesinde insann ona boyun emesini gerektiren bir yasa olarak anlalmaya balamtr. Path (yani pathoslar) Grek dncesinde ok geni anlam olan bir terimdir. nsann maruz kald olaylar, etkilenimler, duygulanmlar anlamna gelmekle birlikte deneyim, tutku ve yklenilen nitelikler anlamlarnda da kullanlmaktadr. Stoik dncede pathos, Aristotelesin ortasnn bulunmas gereken haller olarak dnmesinin aksine, insann kurtulmas gereken ar itepileri olarak anlalr. Drt temel pathos kabul edilir: ac, korku, arzu ve haz.63 Stoa Okuluna gre bu pathoslardan kurtulmak gerekmektedir ve pathos durumunun tersi olan apatheia, erdemi ortaya karr. Zenona gre bu drt pathos akld hallerdir. Aristoteleste ve Peripatetikler olarak anlan ardllarnda pathosu ll hale getirmek, Stoaclkta yerini pathoslardan kurtulmaya brakr.64 Stoik dnce daha sonraki dnemlerde Hristiyanlkla birlikte tartmalar yaratan felsef problemleri ncelemitir. zellikle de arzularn nasl anlalaca, insan doasnn karakteri, akln rol, kadercilik ve insan irade gibi meselelerde Stoac dncenin izleri belirgindir. Stoaclarn belirlenmi, yasaya rza gsterecek ve itaat edecek bir insan doasn ngrmeleri determinizm meselesinin Hristiyanlkta vahye itaat ve zgr irade atmasnn tartlma biimini etkilemitir. Stoaclkta ilh yasa tarafndan belirlenmi olmak ahlk adan bir sorumluluktan muaf olmay
61

Francis E. Peters, 2004, a.g.e., s. 301. Ahmet Cevizci, Felsefe Szl, Ekin Yay., Ankara, 1996, s. 560. Francis E. Peters, 2004 a.g.e., s. 285-286. Francis E. Peters, 2004, a.g.e., s. 38.

62 63 64

44

getirmemektedir. nk doann evrensel yasasn aklla kavramak ve onun yasasna rza gstermek insann ahlk sorumluluunu oluturur. Bu rza ise doann nizamna dair hikmet sayesinde gerekleecektir:

Sadece hikmete sahip olan hrdr. Bir aa nasl tabi olarak meyvesini retiyorsa, hikmete sahip olan biri de, kendine erdemli iler yaptracak bir ekilde kuvvetlerine hkimdir. Gerekten hikmetli davranan olgun bir kimse, Jpiterden stndr. nk, Jpiter, tabiat itibariyle hikmetlidir. Hlbuki hikmetli davranan olgun bir kimse, iradesinin abasyla buna ulamtr.65

Stoik dnce Hellenik dnemde, Romada devletin merkezilemesi ile birlikte gelime gstermitir. Doann ilh akl olarak ve evrensel olarak dnlmesi ve insann tikel doas ile evrensel akl olan Logosun doa yasas arasnda bir btnlk ve uyum grlmesi, Hellenik dnemin politik rgtlenme tarz ile de paralellik gsterir. MacIntyre H.J. Kelsenin The Philosophy of Aristotle and the HellenicMacedonian Policy (Aristotelesin felsefesi ve Hellenlik Makedonyann Politik daresi) adl yazsndan bir alnt yaparak bu paralellii vurgular:

Tm etkinlikten ve daha zel olarak tm politik etkinlikten el etek ekmi olan temaa hytnn ululanmas, her zaman mutlak monari ideolojileri tarafndan kurulan politik moralitenin tipik bir esini oluturmutur. nk bu devlet biiminin zsel temyl, uyruklarn kamusal ilere her katlmdan dlamaktan ibarettir.66

Nasl ki Aristotelesi ethik anlaynda, bir erdem, site devletinde toplumsal olarak tesis edilmi bir rol balamnda anlam kazanyor ve bu role gnderim yapyorsa, Hellenik dnemde merkezileen bir devlet rgtlenmesinin gelimesi ile de evrensel bir akl ve doa anlayna gnderim yapan bir ahlk dncesi grlmektedir. Stoik
65 66

Alexis Bertrand, Ahlk Felsefesi, ev. Zeki, S., Aka Yay., Ankara, 2001, s. 43. Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 113-114.

45

ethik, Hellenik dnemde insanlar yerel ve zgl toplumsal rollerinin zerinde olan bir doa yasas fikrinin gelitii toplumsal zeminin a olmutur. Birey ahlk bir fail olarak ait olduu balam yerel ilikiler andan soyutlanm, evrensel ve her birey iin geerli bir doa yasasnn karsnda bulur kendini: Devlet deil, fakat evren, erdemli insnn meskenidir; devletin yerel Tanrlar deil, fakat tek bir iyi erdemli insnn Tanrsdr ve Tanrya tek hizmet erdem pratiidir.67 MacIntyre, evrensel bir doa yasasnn karsnda bireyin kendi doasn daha zayflatlm olarak bulacan syler. Bu zayflatlm insan doas algs, toplumsal yaayn deiimini gsterir. Bir topluluktaki yerleik toplumsal rollerin, bireyin sahip olabilecei erdemlerin zeminini ve erdemlerinin telosu olan mutluluu da getirmektedir. Bireyin erdemli olmas ile mutlu olmas arasnda kanlmaz bir ayrm yapmak sz konusu deildir. Ama paralanm ve rollerin deiime uram olduu, zellikle de site devletindeki yurttaln yerini merkezi ve gl imparatorluktaki uyrukluun ald bir toplumsal hayat zemininde, erdem artk toplumsal iliki alar temelinde belirlenemez hale gelir. Ve insann amac ve bu amaca ulamasyla duyaca mutluluk ile erdemli olmak iki ayr durumu ifade etmeye balar. Bu ayrmlama geleneksel toplumdan kopuun nemli bir noktasn tekil eder. Durkheimn daha sonra incelenecek olan, meslek rgtlerinin gelitirilmesi nerisi, onun geleneksel toplumdan kopu ile birlikte toplumsal yaayn rgtlenme biimindeki deiimlerin ahlk deerleri nemli lde deitireceini ngrdn gstermektedir. Stoaclk ile birlikte erdemli olmak iin erdemli olmann kendisi dnda bir telos fikri dlanmaktadr. Bu da evrensel yasalarla temellenen bir kurallar btnne uymann kendisinin bir ama haline gelmesine yol aar. MacIntyre bu durumun
67

Alasdair MacIntyre, 2001 a.g.e. s. 115.

46

kamusal ve zel hayatta yanklar olacan yazar.68 Artk erdem iyi yaam iin deil kendisi iindir. Birey iin erdemli olmak ile toplumsal rolnn gerektirdii iyileri iselletirmek ve bu roln anlam kazand kamusal hayatta etkin olabilmek iki ayr eydir artk. Erdemli olmak, bireyin ait olduu ve bu nedenle de kimliini oluturan toplumsal ilikiler a ierisinde iyi yaam amalamas olarak deil, kozmik dzenin yasalarna yine bu yasalar adna uymas olarak anlalr. Bu anlay modern ahlk anlaylarnda yasa kavramn temele alan yaklamlara kaynaklk etmitir. nsan doas, arzularn bastrmak ve onlardan kurtulmak zorundadr, nk kendi iyi yaam peinde komak ve erdemli olmak arasnda bir atallama vardr. MacIntyre ahlk yasas kavramnn temele alnd bu ethik yaklamn pratik sonularn yle anlatr:
Her kiisel iyi peinde kou, ki bu koullarda, genellikle ve zorunlu olarak bakalarnn iyileriyle atacaktr, ahlk yasasnn isteklerine ters decektir. Dolaysyla da yasaya bal kalmak istemek, zel kiiliin bastrlmasn gerektirecektir. Ayrca yasann amac, yasann tesinde duran baz iyilerin gerekletirilmesi de olamayacaktr, nk, artk bu tr iyiler var olmayacaklardr.69

Stoac insan doas kavray ve ahlk kozmik yasa ile temellendirilmesi ortaa Hristiyan dnyasnda kendini yayabilmitir. nk tektanrl bir din olarak Hristiyanlkta insann ahlk olarak sorumlu olduunu bildiren yasa, yani Yeni Ahitin Tanrsnn yasas, Stoik dncedeki kozmik dzenin yaratcs olan ilh akln, Logosun yerine geebilmitir. Ahlk sorumluluun temeli olarak Tanrnn yasas karsnda insanlar toplumsal rollerinin zerinde bir ahlk fail olarak anlalr.

68

Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e. s. 118, Ayrca bkz. Alasdair MacIntyre, 2001, Erdem

Peinde(After Virtue), s. 251.


69

Alasdair MacIntyre, 2001, Erdem Peinde(After Virtue), s. 252.

47

Fakat MacIntyrea gre bu yerel iliki ve roller andan soyutlanm insan algs, yine de gnmz liberal devletlerindeki gibi kendi iyisi peinde komasna zemin hazrlanmas gereken bir insan algsndan farkldr. Ortaa Hristiyan ahlkna gre, insann ahlk sorumluluu ait olduu cemaat, toplum ya da devlet gibi yerel ve toplumsal kimlikleri ile zorunlu olarak ilikilenmiyorsa da ve toplumsal rollerden bamsz bir iyi anlay hkimse de, yine de kendi iyisi peinde deil, bir insan iyi peinde komaldr. MacIntyre, Aristoteles ile Thomas Aquinas karlatrr: Aristoteles in (polis) erdemlerini betimler ve onlar kendi sfatyla insn doas iin normativ olarak alr; Aquinas ise kendi sfatyla insn doas iin normlar betimler ve onlar tikel toplumlardaki insn haytnda rneklenmi bulmay bekler.70 nsan doasn ve insan akln deerlendirme biimleri Ortaa Hristiyan ahlknn Platoncu ve Aristotelesi gelenekten farkllat temel noktalardan biridir. nsan akl doal dzeni kavradka ve doal dzenin Tanrsal dzen olduunu grdke kendini bu evrensel akln kurallarna uydurur ve bu da erdemli olmann anahtardr. Fakat Hristiyan ahlk iinde insann akl, Tanrsal akln yasasn tmyle kavrayamaz. Aristotelesi telos fikri, Hristiyan ahlknda da nemli bir yer tutar. Fakat bu telos Aristotelesin toplumsal hayat iinde tesis edilmi rollerin iyi bir ekilde yerine getirilmesiyle ve entelektel erdemlerin gelitirilmesi ile kazanlacak bu dnyadaki bir mutluluk deildir artk. Hristiyan ahlk, Tanrnn insan bu dnyada yaayaca mutluluun tesinde doast amalara ynlendirdiini kabul eder. Etienne Gilson Ortaa Felsefesinin Ruhu adl kitabnda bunu yle belirtir:

70

Alasdair MacIntyre, 2001, Ethikin Ksa Tarihi, s. 134.

48

Tanrnn onu doa st bir gyeye ynlendirmi olmas ynyle, insan akl, aka Tanrnn vahyinin hkmne ya da inyetin gizli fiiline tb olmaktadr. Her ne kadar akln doal yasasnn Tanrnn ezel yasasna indirgenebilir olduunu sylemek doru bir ifade olsa da, ezel yasann doal akln tanmlamalarna indirgenebileceini sylemek doru deildir. Bir baka deyile, insann kendi doal aklnn emretmedii ya da yasaklamad emirler ve nehiyler vardr. Bu yzden, eer insann doa ve doa st hedefleri ayn olsayd, her iki alan da saf ve basit anlamda birbirleri ile uyumlu olabilirdi. Fakat tam tersine bunun bir olgu olmadn biliyoruz.71

Hristiyan ahlk, her var olan eyin ve her olayn Tanrnn inyeti ile olduunu kabul eder ve bu anlamda da daha sonraki Bat dncesinde ethik yaklamlar etkileyecek olan olgu-deer ayrm Hristiyan ahlknda grlmez. nk her varlk, kendi varln borlu olduu Tanrnn yaratm ile var olur. Varlklar sadece olgusal bir gereklii deil, bir deerin hakikatini de ifade ederler. Dolaysyla varlklarn tadklar deerlerden bamsz olarak onlarn olgusal gereklerine ulamak ya da sadece olgusal gerekliklerinin bilgisine eriebilmek diye bir ey mmkn ve anlaml deildir. Gilsonun belirttiine gre tm yaratlanlar Tanrnn ezeli yasasnca bir gayeye ynlendirilmitir. Ve Aziz Augustinee gnderim yaparak syledii gibi, Tanrnn varlk alanna kard her eyle birlikte doal yasay da yaratmtr.72 Bu anlamda deerden bamsz olarak dnlecek bir varlk anlay zaten sz konusu olamaz. nsan iin iyi olan, olmas gerekeni belirleyecek akl, Aristotelesin

dncesindeki gibi insann akl deil, Tanrsal yasadr. Olan da olmas gereken de Tanrsal dzene aittir. Ahlk ilkelerine ve insann ahlk ykmllne kaynaklk eden kavramlar, var olan eylerden karlabilecei gibi, var olan eylere akn bir deerden de karlabilir. Zira varlklarn bilgisine ulamak ile onlarn deerleri

71 72

Etienne Gilson, 2003, a.g.e., s. 380-381. Etienne Gilson, 2003, a.g.e., s. 286.

49

hakknda

bir

temellendirme

yapabilmek,

birbirinden

bamsz

balamlarda

gereklemez. Aziz Augustinusun varlk anlayna gre, varlklar sahip olduklar deerlere gre bir hiyerarik konuma da sahiptirler. Buna gre hiyerarik yapnn en yukarsnda Tanr vardr. Varlklar deerlerine gre bu yapda konumlanmlardr, en deerli olan en yksekteki varlktr. nsan ruhu en deerli varlk olan Tanr ile pek deerli olmayan maddi ve fiziki eyler arasndadr. Fakat Tanrnn varl dier varlklar gibi deildir. Platonun felsefesindeki gibi bu dnyadaki varlklar gibi hareket etmez ve deimez bir var olua sahiptir.73 Bu anlay Platonun felsefesinde olduu gibi bu dnyadaki fiziksel varlklarn, mutlak ve deimez varln bilgisinden bamsz olarak bilinemez olduu zerine kurulmaktadr. Epistemolojik olarak sadece duyu algsna dayanan bilgi, bilimin temeli olamaz, nk duyusal olan srekli deime halindedir ve bu nedenle duyular bilimin arad kesinlii veremez: Dimi olarak deien eyin ihata edilmesi/kavranabilmesi mmkn deildir. u halde bizim cismani duyularmzn arad saf bir hakkat yoktur.74 Hristiyan dncesinde fiziksel nesnelerin varl mutlak varla nispet ile anlald iin onun bilgisine ulamak da mutlak varln bilgisinden bamsz dnlemez. Platonun felsefesinde olduu gibi bilgi (epistm) sfatn hak eden ey, duyusal alg ile elde edilen kanaatler (doxa) deil, dealarn, zlerin bilgisidir. Hristiyan ontolojisinde varlklarn mahiyeti ve okluklar tek bir varla, mutlak varla nispet edildii iin, her ey iin tek bir hakikat sz konusudur.

73 74

Ahmet Cevizci, Ortaa Felsefesi Tarihi, Asa Yay., Bursa, 1999, s. 48. Etienne Gilson, 2003, a.g.e., s. 272.

50

MacIntyre, Aristotelesin toplumsal hayatta elde edilebilecek bir mutluluk amacna ynelmi erdemler dncesinin, arzu ve insan doas meselelerinin Hristiyan ahlknda farkl ekillerde ele alnmas ile nasl deiime uradn analiz eder. Thomas Aquinasn, arzuyu, Aristoteles gibi, kendisinden tmyle kurtulunmas gereken bir ey olarak ele almadn syler. Aquinas, Tanrya itaat iin Tanr iyidir gibi bir gerekeyi ne karr. MacIntyrea gre bunun anlam iyi kavramnn Tanr ile kanlmaz olarak ilikilendirilerek ya da teolojik olarak anlalmaddr. Tanrnn iyi olduunu sylemek iin nce iyi kavramna sahip olmamz gerekmektedir. Fakat toplumsal dnmn hzl bir biimde gereklemesi ile iyi kavramnn Tanrnn buyruklar erevesinde tanmlanmas, iyi kavram iin insann doa gerei hibir kritere sahip olmad bir anlay yayar. Bu durumda ise arzular ile kurallarn badaabildii bir ahlk anlay mmkn olamaz.75 nsan doas, Tanrnn ahlk yasasn buyuran vahiy olmakszn erdemli olmann kriterini bulamayacak olan, kendi bana sadece arzularnn ve kendini koruma gdsnn ynlendirmeleri ile hareket eden bir doadr artk. Hristiyan ahlk anlay nemli deiimlerine ramen yine de byk lde Aristoteles ve Platonun ahlk anlaylar ile uzlamaktayd. Yunan dnrlerinin kavramlar Hristiyan teolojisinde temel meselelerin tartlmasnda nemli rol oynamlardr. Bu uzlam ve zellikle de akl ve insan doas anlaylar, Protestanlk ve Jansenci Katolikliin ortaya kmas ile paralanmaya balar. Bu paralanmann grld temel mesele insan aklna biilen roln deimesidir. Bu paralanma ile akl kavramna atfedilen roln farkllamas onyedinci ve onsekizinci yzyl bilimindeki akl kavramna ve
75

ngiliz empirizmine de yolu amtr.

Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e. s. 134-135.

51

MacIntyre, empirik epistemolojiyi savunan David Humeun Kalvinist bir eitim almasnn onun dncelerinde etkili olduunu syler. Bu ilah akmlar ile akln rol insan amalar kavrayacak denli byk deildir artk: Akl hesaplaycdr; matematiksel ilikileri veya olgusal dorular deerlendirebilir, ama daha fazlasn yapamaz. Bu nedenle pratik alannda, akl ancak aralardan sz edebilir; amalar sz konusu olduunda ise susmaldr.76 Hristiyan akmlar iindeki bu dnsel paralanma empirik dnce ile gelien olgu ve deer ayrmnn ve modern bilimin sadece olgularla snrlanmasnn temel kaynan oluturmaktadr. Akl kavramna atfedilen roln deiiminin Hristiyanlk iinde baladna iaret eden Horkheimer da, hem felsefenin hem de dinin bu atallanma ile derinden etkilendiini belirtmitir:

Aydnlanma filozoflar dine akl adna saldryorlard; sonuta ldrdkleri, kendi


abalarnn g kayna olan metafizik ve nesnel akl kayna oldu. Gerekliin doasn alglama ve hayatmza yn verecek ilkeleri belirleme amac olarak akl kavram bir yana atlmt. Speklasyon metafizikle eanlamlyd, metafizik de mitoloji ve hurafeyle. Eski Yunandaki balangcndan bugne kadar akln ya da aydnlanmann tarihi, akl szcnn bile mitolojik bir arm tad bir durumla sonulanmtr. Ahlk ve dinsel bir kavray etmeni olarak akl kendini yok etmitir.77

Modern ethik yaklamlarn karakteristik zellikleri, Hristiyanlkta reformist hareketi balatan Martin Luther ile birlikte Bat Hmanizminin temelindeki birey anlaynn ekirdei filizlenmeye balar. Luther Tanr buyruklarnn akl ile temellendirilmesi, aklsal gerekeler ile yorumlanmas gibi bir abay reddeder. Dolaysyla ilah olan bir ahlk sorumluluk kayna meselesi de akl ile tam olarak kavranamaz. zgr irade ve akl, insan gnaha gtrebiliyorsa, ahlk davranlarn
76 77

Alasdair MacIntyre, 2001, Erdem Peinde(After Virtue), s. 89. Max Horkheimer, 1998, a.g.e., s. 65.

52

temelinde iman olmaldr. Lutherin serve atribitrio yani kle-irade78 gryle birlikte, ahlk bir fail olarak insan aknla ve iradesine biilen rol, Aristotelesteki ve Aristoteles felsefesi ile harmanlanan nceki Hristiyan felsefesindeki konumu ile gittike tezat tekil etmeye balar. Fides quarres intellectum, yani man akl arr gr, Lutherin etkisi ile teolojide artk etkisini yitirmektedir. Ondrdnc yzyl dnrlerinden Ockhaml William, akl ile Tanrnn varlna ilikin bir kant getirme abasn bo bulur. Tanrnn varl teolojik, ontolojik ve kozmolojik kantlar ile kantlanamaz. Akl ve imann birbirinden ok farkl eyler olduunun vurgulanmas ve akl-iman ayrmn giderek derinlemesi, seklerizmin gelimesini de kollamtr. Akln iman aklamaya girimesi, imana zarar bile verecektir artk. Akl empirik alann snrlar dna kamayan bir konumda grlmektedir. Ve akl ile tmel olann bilgisine varlamayacaktr, nk tmeller duyu dnyasna akndr.79 Ockhaml Williamn gerek bilimler (scientia realis) olarak adlandrd bilimler, duyusal ve maddi eyleri konu alr. Rasyonel bilim (scientia rationalis) adn ise manta vermektedir ki, bu da doal ve uzlamsal olabilen gstergelerin bilimidir. Ockhaml William, insan iin yalnzca empirik bilginin olanakl olduunu, tmellerin ise akl yrtmede bir ara olduunu, zihinden bamsz olarak var olmadn ve tmellerin bilimsel uzlamn bir sonucu olduunu syler.80 Tmel kavramlarn bir ad olarak var olduklarna ve bunlarn tesinde bir varolua sahip olmadna inanan bu nominalist gr daha sonralar Thomas Hobbesun (15881679) ve Auguste

78 79 80

Etienne Gilson, 2003, a.g.e., s. 372. Ahmet Cevizci, 1999, a.g.e. s. 264-265. Ahmet Cevizci,1999, a.g.e. s. 269.

53

Comteun pozitif felsefesinin nominalist anlaynda ve dolaysyla da kendisine bilimsel rasyonalist diyen Durkheimn metodolojisinde etkili olacaktr. Ockhaml Williamn dnceleri bylelikle pozitivist epistemolojinin olgu ve deer ayrmna da zemin hazrlamtr. nk kavram, nesnelerin bir sureti, hayali ya da kopyas olarak onlarn gstergesiyle, zihinsel imgesi ile ayndr ve bu da kavramn, nesnenin olgusal gerekliini vermekten teye gitmedii anlamna gelir. Bu anlay nesnelerin olgusal gerekliklerinin duyusal alglama (aisthsis) ile bilineceini fakat tmellerin ayn ekilde bilinemeyeceini iddia eder. Dolaysyla da varlklarn deeri hakkndaki bilgi, bilime konu olamaz hale gelir. Anlama ediminin tesinde herhangi bir eyin varoluunu ne srmemek gerekir.81 Cevizcinin Ockhaml Williamdan aktard bu ifade, nesneleri -zihinsel bir imgesini kurmak anlamnda- anlamann tesine geip tmel varlklar ile ilikilendirilmemesi gerektiini anlatr. Ahlk felsefesi ve sosyal bilimler felsefesi alanlarnda almalar yapm olan eyla Benhabib, ortaada filizlenen ve sonraki ethik yaklamlara damgasn vuran bu nominalist anlayla gelien epistemolojik kopu ile ahlk felsefesi arasndaki ilikiyi yle analiz etmektedir:
Ortaa nominalizminin ve modern bilimin saldrlaryla antik a ve ortaan teleolojik doa anlaynn ykma uramas, kapitalist mbadele ilikilerinin ortaya kmas ve bunun ardndan toplumsal yapnn ekonomi, politik birim, sivil dernekler ve hane mahremiyet alan halinde blnmesi ahlk teorisini radikal lde deitirir. Modern teorisyenler doann nihai amalarnn bilinmediini ileri srer. Bylelikle ahlk kozmolojiden ve insann doayla ilikisini normatif olarak kstlayan her eyi ieren bir dnya grnden kurtulur.82

81 82

Ahmet Cevizci, 1999, a.g.y., s. 272. eyla Benhabib, Modernizm, Evrensellik ve Birey, ev. Kk, M., Ayrnt Yay., stanbul, 1999., s.

208-9.

54

Hristiyan teolojisi ile birlikte harmanlanan Aristotelesi dnce ve onun insan doas kavray Luther ile birlikte terk edilmeye balanmtr. MacIntyre, Lutherin Aristoteles iin kulland Kiliseyi yanl yola srkleyen bu soytardr ifadesini aktararak, Aristotelesi dnn ne kadar gzden dm olduunun, Aristotelesi dnceden epey uzaklaldnn altn izer.83 Bu uzaklama ile insan doas, imann esaslarna aklsal bir gerekelendirmeye bavurmadan itaat etmesi gereken ve zaten akln bu gerekelendirmenin stesinden gelemeyecei bir doaya sahipmi gibi anlalr. man ve akl, kartlamaktadr ve yollarna birbirlerinden bamsz olarak ilerlemeye devam edeceklerdir. Akln meguliyeti iman edilen Tanrnn bilgisi, zler ve insann telosu gibi konular deil; duy(g)ular ve duyu deneyi ile elde edilen ve bunlarn imgeleri, hayalleri anlamndaki kavramlardr artk. Alain Touraine, modernizmin dnsel kkenlerini analiz ettii Modernliin Eletirisi adl almasnda bu kopuu yle anlatr:

Bu ikicilik, Lutherde, onun felsefeyle Tanrbilim arasnda, akla dayal olanla imana dayal olan arasnda kurduu ayrmda srekli mevcuttur. nsan doa ile btnletiren bu grn bozulmas, kendisiyle birlikte akln kart olan ve aklclktan uzaklaarak, insanmerkezci deil de Tanr-merkezci olmasna karn Batda hmanizm tarihinde temel bir rol oynam bir insan anlayn besleyen deneyime, yani duyusalla ardr.84

2.2.2. Modern Rasyonalitenin Ykselii: Ren Descartes Modern dncenin akl kavramnn ana hatlarnn belirginlemesi ve felsefeye yn veren bir yntemin gelitirilmesi Ren Descartesn (15911650) kartezyen dncesi ile gereklemitir. Descartes ile balayan yeni felsef yntem ayn zamanda modern

83 84

Alasdair MacIntyre, 2001, Erdem Peinde(After Virtue), s. 246. Alain Touraine, Modernliin Eletirisi, ev: Tufan, H., Yap Kredi Yay., stanbul, 2002 s. 52.

55

felsefedeki ikiliklerin belirginlemesi anlamna da gelmitir. zne ve nesne arasndaki modern ayrm, Descartesn kartezyen dncesi ile ekillenir. Tourainein de syledii gibi, Descartesn felsefesi bir Tin ya da Varlk felsefesi deil, bir zne ve varolu felsefesidir.85 Descartes modern felsefenin znellik dncesini ina eden ben (ego) kavram zerinde kurar felsefesini. Descartesn insan doas algs, ncelikle onun ben kavramn ve bu benin sahip olduu akl kavramnn ieriini nasl ina ettiinin anlalmasyla mmkn olacaktr. Dolaysyla Descartesn zne felsefesindeki epistemolojik tutumu, onun ahlk kavramlara ynelik tutumunun anlalmasnda nem kazanmaktadr. Descartes, Metod zerine Konuma adl eserinde kesin olarak phe

duyulamayacak bir hakikatin nasl bulunabileceine dair dnceler gelitirir. Felsefenin, daha nceki felsefe geleneklerinin kesinlik anlayndan farkl bir kesinlik tamas gerektiini dnr. Matematik, geometri ve mantn yntemlerinin ie yarar yanlarnn benimsenecei yeni bir yntem gelitirmeye yneldiini yazar. Descartes, daha nceki felsefelerin tutarszlklar olduklarn ve akllca olamayacak dnceleri de barndrabilen bir felsefe olduunu grp, kantlarnn kesinliini ve apakln grd ve bundan dolay da zevk aldn syledii matematiksel kesinlii felsefesinin merkezine yerletirir.86 Modern felsefenin ynn belirleyecek yntemsel ilkeler belirler. Bunlardan en nemlisi: Doruluunu apak olarak bilmediim hibir eyi doru olarak kabul etmemek eklinde belirtilen ilkedir.

85 86

Alain Touraine, 2002, a.g.e. s. 61. Ren Descartes, Metot zerine Konuma, ev: Sahir Sel, K., Sosyal Yay. stanbul, 1994, s. 12.

56

Descartes, kendi beninin (ego) var olduu grne, her eyden phe etmek ile balayp, phe eden birinin dnen bir varlk olarak ben (cogito) olduuna ve dnen bir benin de var olmas gerektii dncesi ile ular. phe, geleneksel felsefeden ok farkl bir biimde, modern felsefenin balang noktasn oluturur. Bilme istei, hayranlk ya da hayret, bilgiye giden yolda, yerini pheye brakr. Bylelikle geleneksel dn tarzlarndan da phe duyulur ve gelenek yerini yeni olana, modern olana brakr. Descartes, felsefesinin temel ilkesini dnyorum o halde varm (cogito ergo sum) dncesi ile ifade eder. Bylelikle ben kavram varln var olarak kavranabilmesinin zemini haline gelir. Varlklarn var olularna tanklk eden varlk cogitodur. Ben bedenden farkldr ve Descartes iin u anlam tayacaktr: Ben, btn z (mahiyeti) ve doas dnmek olan ve var olmak iin hibir yere ihtiyac bulunmayan ve madd hibir eye bal olmayan bir cevherim.87 Fakat bunu bilmek ile kendisinden daha mkemmel bir varlk fikrini ortaya koymu olduunu dnerek, mkemmel varlk fikrinin kaynann ne olduunu aratrr. Daha az mkemmel bir varln en mkemmel varlk kavramn elde edebildiini dnmek, Descartes iin hiten bir eyin meydana gelmesi kadar sama olacandan, en mkemmel varlk fikrinin ancak Tanrnn varl ile mmkn olaca sonucuna varr.88 Descartesin bu dncesi, insann kendi beninin ve onun bilgisinin, Tanrnn varlyla aklanmas ve temellenmesi dncesinin tersine, Tanrnn varlnn, insann ben dncesi zerinden matematiksel kesinlie eriebilen bir aklla temellenmesi zerine kurulur.

87 88

Ren Descartes, 1994, a.g.e. s. 33. Ren Descartes, 1994, a.g.e. s.34.

57

Descartes, akl ahlk erdemler iin en nemli klavuz olarak grr. Akln doru olarak kullanlmas, iyinin doru bir bilgisini verir ve iyi olmak ile zevkler uzlamaz deildirler, bilakis, akln doru kullanm erdemler iin meru olan zevklerin de tadlmasn salar. htiraslar da hor grlmek yerine onlar akla bal klmak gerekmektedir.89 Descartes, Metod zerine Konumalar adl eserine saduyunun dnyada herkese en iyi paylatrlm ey olduunu syleyerek balar. Bunun anlam, herkesin akl olduu ve kanlarn baka baka olmasnn nedeni ise daha az ya da daha ok akll olunmas deil; akl yrtrken gz nnde bulundurulanlarn farkl olmasdr.90 Akl, insanlarda eit olarak var olan bir yetidir. Descartes insanlar arasndaki akl becerilerin ve kanaatlerin farklln akln yntemlerinin farkll ile aklayarak, yntemin nemini vurgular. Ahlk fail olarak insann iyi bir ahlka ve erdemlere sahip olmas, bir aklsal yntem meselesidir. Descartes zne ve nesne ikilii modern felsefenin bilgi anlayn da derinden etkilemitir. zne, kendi varlnn bilgisini kendi beninden yola karak kantlamaktadr artk, nk zne insan znedir, Tanrsal znenin varl, dnen zne olarak insann varlndan hareketle, ikincil olarak kantlanan bir gerekliktir. Kartezyen dnce, nesnenin bilgisine saduyuya sahip herkeste ortak olan ya da olabilecek olan doru akl yrtme ile varlacan dnr. nsan doas herkeste ayn olan bir saduyuya sahiptir. Farkllklar yntem farkllklardr. Ben Descartesn felsefesinde tarihsel bir gereklie sahip ve dolaysyla da toplumsal bir insana tekabl etmez. Touraine, Descartesn dnyasn yle betimler: Descartesn dnyas ne doann ne de evrensel tinin dnyas deil, phe eden ve bu anlamda Tanrdan ayr olan, ama

89 90

Ren Descartes, Ahlk zerine Mektuplar, ev: Karasan, M., M.E.B. Yay. stanbul, 1992, s. 46. Ren Descartes, 1994, a.g.e., s. 8.

58

ayn zamanda da, zneyi, yani Benin iindeki zne/Beni ortaya karan bir geri dnle, salam bir destei ancak kendisinde bulan insann dnyasdr.91 Descartes, phe yntemi ile kesinliinden artk phe edilemeyecek dncelere vardktan sonra, metodundan baz ahlk ilkeler karr. Bunlardan birincisi dinine, lkesinin yasalarna ve adetlerine boyun emesi gerektii ve bakalarnda grd lml ve ll davranlar benimsemesi gerektiidir. kincisi kesinliinden emin olunduktan sonra bir dnceye ve karara uymakta kararllk gstermek; ncs, dnyann dzenini deitirmeye almak yerine kendi dncelerini ve isteklerini deitirmek gerektiidir. nk akln doru bir kullanm ile talihin getirdii aclarn ve arzularn doyurulmas ihtiyacnn zerine klabilirdir. Bu da Descartesn meditasyon dedii derin dnce ile dncelerin zerinde egemenlik kurabilme anlamna gelir. Descartes iin en temel ve nemli erdem hakikatin bilgisinde ilerlemekte sebat etmektir, nk onun iin erdemli olmak ve iyi davran akln hakikatin bilgisine varmada uygulad yntem ile mmkn olacaktr.92 Descartesn hakikate varmak iin uygun aklsal yntemi, ayn zamanda doru ahlk davranlara da gtrr. phe ile balayan felsef ynteminden karsanan bu ahlk ilkeler, mutlulua ulaabilmeyi ve hakikate varabilmeyi hedeflemektedir. Descartes ben kavram ile felsef dnce, benin bak asndan balar. Ve ben dndaki varlklarn bilgisine Tanr kavram ile ulalabilmektedir. Benin baka bir varln gerekliine varmas, onun eksiksizlik ve sonsuzluk fikirlerinin kendisi gibi bir sonlu ve eksikli bir varlktan karsanamayacadr. Bu demektir ki, ben dnda da bir hakikat vardr ki, bu da Tanrdr. Ben ancak bu dolaym ile ve

91 92

Alain Touraine, 2002, a.g.e. s. 63. Ren Descartes, 1994, a.g.e., s. 28-29.

59

Tanrnn varlnn kantlanmas dncesi ile dmdaki varlklarn, nesnelerin bilgisine ulaabilirim. Bylece, Descartes ile ekillenen zne felsefesi ile insan doas, bir tz olarak ve akl yolu ile hem Tanrnn bilgisini kavrayabilen hem de kendisi dndaki varlklarn hakikatine ulaabilecek olan ve bir ahlk fail olarak kendisine ahlk ilkeleri koyabilecek olan bir birey olarak ortaya konulur. Fakat ne var ki, Descartesn kendi ahlk dsturunda belirgin olan temel, yaad an ethosundan kaynaklanan bir karakterdedir. Bu durum, Hnlerin belirttii gibi, Descartes epistemolojiden tretilebilecek bir ahlk dsturun hayata

geirilebilmesini mmkn klacak bir ethosun bulunmayndan ileri gelir.93 Dolaysyla modern felsefenin Descartes akl kavrayndan tretilecek bir ahlk, Aydnlanmann, toplumu modern akl kavray temelinde yeniden rgtleme projesinin de esin kayna olur. Durkheimn, ahlk fenomenleri bilimsel rasyonalist bir temelde yeniden ina etme abas, ayn zamanda Descartes epistemolojiden treyecek bir ahlk kavrayna uygun bir ethosu da mmkn klabilme abasdr. Kant, daha sonralar ahlk metafiziini akl ile temellendirmesi ile devam edecek olan modern aklclk ve modern epistemolojileri gelitirir. nsann doasnn ben fikri etrafnda rlmesiyle birlikte, phe yntemi ile nceki felsefelerden ve dolaysyla da teolojik anlama zeminindeki insan doas anlaylarndan bir kopu sz konusudur. nsann doas ben znesi ile nesne arasndaki ilikinin yeniden belirlenmesiyle ve nesnenin kesin bilgisinin kaynann insan znenin -artk kozmik akl gibi kavramlara gnderme yapmayan- akl olarak tayin edilmesi ile kendi aklna muazzam bir nem veren, akl sayesinde zerk olabilen ve gven duyan bir insan
93

Hakk Hnler, Estetiin Ksa Tarihi, Paradigma Yay., 1998, stanbul, s. 48.

60

doas dncesi geliir. nsan usunun eriebilecei tm dorular incelemeye kalkan bir insan, anlktan nce olan herhangi bir eyi tanmadn kesinlikle anlayacaktr, nk her eyin bilgisi ona baldr, o her eyin bilgisine bal deildir.94 Descartes iin anlama yetisi beni ben yapan eydir ve duyularla imgelemden ayrdr. nk onlar doutan var deillerdir ve yanltc olduklar iin kesin bilginin kayna olamazlar. nsann doas sonlu olduu iin hatalar

yapabilmektedir ve Tanrnn bilgisine tam olarak eriemez, nk sonlu doas buna engeldir. Ama Tanrnn varln akl ile kavrayabilmektedir ve akl Tanrya ilikin olarak snrl bir bilgiye sahiptir. Bu nedenle akl, kendi hakikatine ve d dnyann hakikatine odaklanr, nk kesin bilgisi edinilebilecek gereklikler bunlardr. Descartes ile birlikte modern bilimin kesin bilgisine ulalabilineceini dnd gereklik alannn snrlar da izilmeye balar. Bu snrlarn neler olabileceine odaklanan modern epistemolojiyi kuracak dn tarzn, daha sekler bir zeminde kesin snrlar ile belirlemek de empirizmin amacn tekil edecektir.

2.2.3. Empirik Dnn Ethik Kavramlarnn Zemini Olarak Doa Durumu ve Toplumsal Szleme Ahlk fail olarak insan, tpk Tanr huzurundaki gibi toplumun huzuruna da yeni bir insan doasna sahip birey olarak ortaya kmaktadr artk. Ahlk bireyciliin kkeninde Reformdan sonraki toplumsal dnmler ve yeni insan doas kavray yer alr. nsan doas, toplum szlemesi anlaylarnn doa durumu olarak adlandrdklar bir durumda betimlenir. Bu anlayta olgu-deer ayrm, toplumsal alann betimlenmesinde dorua kmtr. nsan doa durumunda bir birey olarak
94

Afar Timuin, Dnce Tarihi, BDS Yay., stanbul, 1992, s. 339.

61

tamamen olgusall iinde grlyormu gibi betimlenir. Zira doa durumunda birey, tad deerle ilgili bir ahlk fail olmann uzandadr. Hobbes, doa durumundaki insan nsan insann kurdudur ifadesiyle ve birbirleri ile ilikilerini de herkesin herkesle sava olarak betimler.95 nsan doas kavrayndaki temel dnmlerden biri de, insan doasnn deimez, zaman iinde deimeyen ve evrenselmi gibi alglanmasdr. MacIntyrea gre ise bu bak, toplumsal dzenin nce olgularnn ortaya konulup sonra da bu olgusal durumu betimlemekten bamsz bir grev olarak, insann toplumda nasl davranmas gerektiini aratrmann mmkn olabileceini varsaymaktadr. Oysaki bir toplumsal dzen betimi yapmak

MacIntyrea gre devlere ve ykmllklere yani deerlere ilikin kavramlar kullanmadan yaplamaz. Bireyin asgari toplumsal kimliinin tarifi bile verilemez.96 Aristotelesin insan doasnn toplumsal oluuna (zoon politicon) yapt nemli vurgu (ki bu vurgu polise, yani ehre ve devlete ait olmak anlamnda ayn zamanda yerel toplumsal ilikiler a ile rlen bir doaya sahip olmak anlamna da gelir) yerini toplumdan topluma deimeyen evrensel bir insan doas kavrayna brakmtr. Ve artk insan doasnn evrensellii, tektanrl dinlerin perspektifiyle deil, olgusal gerekliin bilgisi olarak adlandrlan modern bilimin perspektifiyle temellendirilecektir. Luther ile birlikte, dnyevi iktidar karsndaki bireyin ahlk konumu, doal durumunun zerine kabilmesini salayacak olan bireysel seiminde belirir: Her ey, onun kendi bireysel seimine bal olmaya balar.97 Bu anlamdaki birey,

95 96 97

Thomas Hobbes, Leviathan, ev: Lim, S., Yap Kredi Yay. stanbul, 2004, s. 93. Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e. s. 141. Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 142.

62

ahlk bir fail olarak, nasl davranmas gerektiini toplumsal iliki alarndaki konumundan karamayacaktr. Zira bu konumun olgusal gereklii herkesin herkesle sava durumudur ve onun olgusall, akl- selime gre eylemeyip genellikle toplumsal anlamda ykc olarak ortaya kan arzular ile eylemesidir. Hobbesa gre her tutku savaa gtrmemektedir, rnein bar iinde yaama tutkusu da insann doasna ait olan kendini koruma gdsnden ileri gelebilmektedir.98 Ne var ki, bu istek de insann doasnda olgusal olarak var olan zsaknm ile ilgilidir, ahlk bir edim ya da hl deildir. Hobbesa gre sava durumunda, yani insann olgusal gereklii olarak doasnda, ahlk bir seime gre davranmak sz konusu deildir. Tek bana birey olgusal gereklii iinde bencil bir durumda betimlenmektedir, her ne kadar onu bar ve refah iinde yaamaya gtren aklsal edimlerini de kendi doa yasasnda bulsa da, bunu yine kendi varlnn saknm iin istemesi, onun ben sevgisinden kaynaklanmaktadr. Akln rol ise insann doa yasas gerei var olan ykc glerini denetlemesi olarak arasalc bir konumdadr. Bylece doal olan ve uzlamsal olan ayrm, empirik dncenin kkenlerinde net bir belirginlik kazanr. Ahlk ile doa durumu arasnda tam bir kartlk sz konusudur ve akl yalnzca bu iki durum arasndaki ba oluturan ara konumundadr. nsan doasna ilikin olgusal gerekliler ylesine ahlk deerlerden yaltlm olarak betimlenmektedir ki, sonunda insan doasnn olgusal gerekliinden onun ahlk bir zne oluu arasnda kurulacak olan ba imknsz gibi grlmeye balanr. En azndan bu baa artk phe ile yaklalmaktadr. Toplum teorilerini belirlemi olan, olgu ve deer arasndaki epistemolojik ayrmn temel erevesi onsekizinci yzylda Humeun felsefesinde en
98

Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 56.

63

belirgin biimini alacaktr. Bylelikle doa durumunun olgusal bir gereklik olarak incelenmesinin toplum teorilerinin en nemli dayana haline gelmesinde, sosyolojin kurucu teorisi olan pozitivizmin de epistemolojik kkleri grlebilir hale gelir. Bireyin ahlk adan nasl davranmas gerektii, doa durumu anlaylarnda, onun aklsal seimlerine bal hale gelir ki, bu seim, onun ait olduu ethos iindeki rolnn gerektirdii bir ahlk ykmll yerine getirmek iin olmayacaktr. Aklsal seim, bireyin toplumsal dzen iindeki statsnn amalar uruna olmaktan ok, edimin sonularnn toplumsal statsnn korunmasna getirecei yarar urunadr. Bir ethos iinde olmak, Aristotelesteki gibi insann telosundan ayrlamaz eleri oluturan insann en yksek iyisinin zemini olarak deil, bireyin hayatta kalabilmesi iin yararl olan bir birlikte yaama olarak anlam tar. Bylece sosyolojinin kurulmasnda nemli dnceleri ortaya koymu olan John Stuart Millin toplumsal fenomenleri aklama zemini olarak oluturduu yararllk ilkesinin de temelleri olumaya balamtr. Hobbes, insann evrensel olarak var olan hibir eyi kesin olarak var kabul edemeyeceini, ondan phe duymas gerektiini dnr. Copleston Hobbesun nl eseri Leviathandan u alnty yaparak onun dnce anlayn aktarr:

Dnce dmzda olan ve genellikle nesne olarak adlandrlan bir cismin bir niteliinin ya da herhangi bir ilineinin bir tasarm ya da grngsdr. Bu nesne gzler, kulaklar ve insan bedeninin baka yerleri zerine etkir; ve etkimenin trll yoluyla bir grngler trll retir. Tm bunlarn kkenleri duyular dediimiz eylerdir, nk bir insann annda ilk olarak btnde ya da parada duyu rgenleri zerinde yaratlmam hibir tasarm yoktur. Geri kalanlar o kkenselden trerler.99

99

Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 33.

64

Dncenin snrlarn belirten bu ifade, Hristiyanlkta Reform ile birlikte gelien seklerizmin etkisi altndadr. Dnce, tmel varlk hakknda bir sz sylemeyecek bir biimde yeniden tanmlanmaktadr. Bu yeni dnce tanmna gre sadece olgular bilimin konusu olacaktr. Hobbes, bilimsel aratrmada tmevarm kabul etse de tmevarmn balang noktas olan tanmlar, Platonun ve Aristotelesin hakiki varl, zleri (ousia) hedefleyen tanm (horismos) kavramndan ok uzak derek, tmellerin bilgisinden ziyade -Ockhaml Williamn dncesindeki gibiisimlerin aklanmas olarak anlar. Hobbes, bu nedenle nominalist bir bak iine yerleir. nk kavramlarn tanmlar, eylerin zn, deasn deil, duyusal

gereklikleri ile eylerin algsndan tretilmi adlar verirler. Bu nedenle, byk harfle yazlabilecek bir dea, empirist dnrlerde yerini ideye brakr. Bilimsel nermeler ve olgusal gereklikler arasnda da bir ayrm yapmasna neden olan bu anlay, bilimsel nermelere temel olan tanmlarn yani isimlerin aklanmasnn olgusal gerekliin bilgisi gibi kesin olamad, keyfi olduu anlaydr: Eer durum buysa ki bu olabilir, uslamlama adlara, adlar imgeleme, ve imgelem belki de, dndm gibi, bedensel rgenlerin devinimine baml olacaktr.100 Hobbesun ethik anlay da modern dncenin duy(g)uya yapt ar ile belirlenecektir. yi, Hobbesa gre, duyu alglar greceli olduu iin greceli bir kavramdr. Leviathanda iyi ve kt kavramlarn yle aklamaktadr: Bir insann isteinin nesnesi ne olursa olsun, onun payna iyi olarak adlandrlan odur: ve nefretinin ve tiksinmesinin nesnesi kt, kmsemesinin nesnesi ise aalk ve deersizdir.101 Tmel kavramlar artk deerlendirici kavramlarn

100 101

Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 35. Hobbestan aktaran Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 48.

65

temellendirilmesinin kkeninde deildirler. nsana akn olan ve hatta Platonda grld gibi varln da tesinde, yani varla da akn olan bir dea olarak yi kavramndan olduka uzaklalmtr. yi kavram, Hobbesun dncesinde, insann kendisinin lt olduu sofistik dncenin anlayna yakndr. yi ve kt

kavramlar insanlarn duygularndan bamsz bir hakikati iaret etmezler. Bundan dolay duy(g)u, deer belirten kavramlarn temellendirildii zemin olur. Bunun yansmas olarak, bireysel dzlemde iyi, bireyin rahat ve yarar ise, toplumsal dzlemde de iyi, bu yararlarn ve rahatn basit bir toplam, ouludur. yi olann ne olduuna karar verecek olan merci, insann varln srdrebilmesi, bunu salamak iin g elde etmesi, arzularnn tatmini ve rahat iin var olacak bir iktidardr, devlettir, commonwealthdir.102 Hristiyanlkta ethik anlaylara temel olan Tanr yasasyd ve akl, bu yasay Tanrnn varl zerine tefekkr ile anlayabilen bir akl olarak grlmekteydi. Hobbesun dncesinde ise ethik anlayna temel olan yasa ne Tanrsal yasaya gnderim yapmaktadr ne de metafizik bir varla. Yasa, Hobbesta doa yasasdr ki, bu yasa bencil sagrnn bir buyruudur.103 Aristoteleste dealar temaa hayat olarak betimlenen insann telosu, Hobbesun insan doas kavray temele alndnda dnr ve hayatn korunmas ve srdrlmesi eklini alr. Bu telos metafizik ve teolojik gnderimler yapmayan doa yasasndan kaynaklanr. Fizik bilimindeki gelimeler ve Galileonun fiziksel varlklar iin ortaya koyduu ilkeleri Hobbes, insann eylemlerini ve dolaysyla da ahlk edimlerini ve hallerini aklamak

102 103

Frederick Copleston, 1991,a.g.e., s. 48. Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 57.

66

iin kullanmtr.104 Ethik tarihinde toplumsal yaam iinde nasl davranmalyz sorusuna verilen yantlarn dayandklar temelleri reddeden ve klasik felsefenin temel kavramlarn yeniden tesis etme giriimi olarak okunabilecek olan empirik baka yerleen Hobbes, dnce, anlam, insan doas, toplumsal dzen gibi kavramlar olgusal gereklik anlay iinde yeniden temellendirmeyi ister. MacIntyre, Hobbesun Galileonun yntemi olarak benimsedii yntemi yle anlatyor: Bu yntem, herhangi bir karmak durumu zp mantksal olarak ilksel, bast elerine ayrma ve sonra bu bast eleri karmak durumun nasl yeniden kurulabildiini gstermek iin kullanma yntemidir.105 MacIntyre bu yntemi, toplumsal btnln karmakln ve zn bozup onu bireyler koleksiyonuna indirgeyen bir anlayn rn olarak deerlendirerek de eletirmektedir. Hobbesun, insan doasnn ona buyurduu telosunun, hayatn srdrmek iin g elde etmek olduunu dnmesi, onun, fiziksel nesnelerin mekanik ilikilerini anlamaya ynelik olarak gelitirilmi ve metafizik elere gnderim yapmayan yntemi ile anlalr hale gelir. Bu insan doa yle belirleyicidir ki, Leviathanda yle yazar Hobbes: Hak ve hakszlk, tre ve tresizlik kavramlarnn hibir yeri yoktur. Ortak bir gcn olmad yerde hibir yasa yoktur, yasann olmad yerde tresizlik yoktur. Zor ve aldatma savata balca iki erdemdir.106 Dnyevi iktidar toplumsal dzenin kurucusudur, onun yokluunda toplumsal dzen mevcut olamaz ve bu nedenle nemli bir rol stlenir. Barn ve refahn olduu iyi bir toplumsal hayat ve akln insanlarn z-saknmlarn hesaba

104 105 106

Ahmet Cevizci, 2002, a.g.e. s. 100. Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 149. Hobbestan aktaran Frederick Copleston,1991, a.g.e., s. 55.

67

katarak buyurduu ahlk eylemler, olgusal gerekliin bilgisi temelindeki bir politik iktidar ile olanakl olacak ve onun sayesinde gvence altna alnacak yasalar ile mmkn olacaktr. Politik iktidarn bir szleme metaforu ile temellendirilmesi, Hobbesun politik teorisinde, insan doasnn ykc karakteristii karsnda politik iktidarn merulatrlmas ilevini grr. nsann doa durumundaki hli yle bir sava durumudur ki insann varln srdrmek iin refah ve barn salanmas ancak zor kullanma ile olacaktr. Toplumsal szleme metaforunda uyruklar, kendi varlklarna ynelik bir tehdidin, onlarn hayatlarna son vermeye yol aabilecek yaptrmlarna kar meru bir direni hakk dnda, haklarn hkmete devrederek ona itaat etmeyi gnll olarak kabul etmilerdir. Fakat bu szlemenin gvencesi ne olacaktr? Bu gvence ancak zor kullanma hakkn elinde bulunduran politik iktidar zorunlu klar: Ve batlar, kl olmakszn, szcklerden baka bir ey deildirler, ve bir insana gvenlik verecek gleri yoktur.107 MacIntyre, Hobbes iin ahlk teorisinin bir insan doas teorisinden

ayrlamayaca dersini gsterdiini syler. Hobbesun insan doas kavraynda insan arzular, zaman d bir biimde ele alnmakla birlikte, sadece belli bal karakteristiklikleri ile ve snrl bir biimde ele alnr. Bu arzular varlnn saknm iin g elde etme arzusu etrafnda ekillenen arzulardr. Deimez ve zaman d bir insan doas anlaynn, Hobbesu politik dzenin ne olmas gerektiine de yine tarih d bir yant vermeye gtrdn vurgulayan MacIntyre, Hobbesu yksek ideallerin altnda g arzusunun yatt bir toplumsal dzen manzaras iinde, kanlmaz olarak, zgrln de bir ideal olarak grnmesiyle hi ilgilenmediini
107

Hobbestan aktaran Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 62.

68

syleyerek eletirir. Hobbes, ahlk teorisini felsefenin Tanry konu edemeyecei fikrinden dolay, Tanrsal bir kaynakla ya da metafiziksel gnderimlerle aklamay reddeder. Devlet erkinin Tanrya kar bir sorumluluu varsa bile, toplumsal yaamda iyi ve kty belirleyen etmenler insanlarn isteklerince, arzu nesnelerince ve politik iktidarca belirlenir.108 Benedictus de Spinoza (16321677) da, Hobbes gibi, toplum szlemesi fikrini politik teorisinde gelitirir. Fakat Spinozann ethik anlay Hobbesun anlayndan ok nemli farkllklar gsterir. Bu farklln temelinde yatan, Spinozann, ontolojik yaklam ve varlklarn bilgisine nfuz edebilme yolu olarak epistemolojisinin farkl oluudur. Bu ynyle Durkheimn toplumun ontolojik mahiyetine dair dncelerini de etkilemitir. Spinoza, insan iin en iyinin aratrlmasn, belki ilk bata daha kesinmi gibi grnen ve yarar salayan iyilerin aratrlmasndan vazgeilerek yaplmas gerektiini dnr. Ona gre ounluun peinden kotuu yararlar ve duyusal hazlar, aslnda onlar iin iyi olan vermeyecei gibi onlarn ykmna da neden olmulardr. Gerek iyi olarak adlandrlabilecek bir iyi, Spinoza iin, insann doasnn, zihni ile doann birliini salayabildii bir doa haline geldii durumdur.109 Tek bana bir iyi kavram Spinoza iin anlaml deildir, insanlar etkilenimlerine gre bir durumu ya da eyi iyi ya da kt diye yarglarlar. Fakat bu iyi ve ktnn bir dea olarak greli olduunu gstermemektedir. nk her nesnenin bilgisi, Spinozaya gre, zorunlu olarak Tanrda var olur.110 Bunun anlam insann zihnini oluturan dealarn ancak insan zihninde var olmalar ile onlar Tanrya da ait
108

Frederick Copleston,1991, a.g.e., s.76. Benedictus de Spinoza, Siyaset zerine (Semeler), ev: Timuin, A., Morpa Kltr Yay., 2003,

109

stanbul, s.105-106.
110

Benedictus de Spinoza, Trebilim, ev: Yardml, A., dea Yay., stanbul, 2000, s. 44.

69

olacaklardr. Spinoza, iyi olan ey ya da durumun ne olduunun bir listesini yapmaya girimedii iin, iyi kavramnn bir kavram olarak bize anlatt eyin erevesini kurar. Buna gre iyiden (bonum) bize yararl olduunu salam bir ekilde bildiimiz eyi anladn syler.111 Hobbesun insan doas ile Spinozann insan doasnn ok farkl olduu grlebilmektedir. MacIntyre, Spinozann Hobbesun her bakmdan zdd olduunu syler, nk Spinoza akl, zgrlk ve mutluluk kavramlarn bir araya getirmektedir.112 Spinozann felsefesinde insann telosu olarak mutluluk fikri nemli bir yere sahiptir ve Hobbesun znde bencil olan insan doasndan farkl olarak Spinoza insannn mutluluunun baka insanlarn mutluluuyla birlikte olduu zaman artacan dnr. Mutluluk araym, us ve arzular benimkiyle tam bir ibirlii iinde olacak ekilde, bakalarnn da benimle ayn uslamlama gcne ulama abalar olmakszn tam olamaz.113 Ayn ekilde Spinozann bireylerin politik iktidara olan itaatini de Hobbesun bencil insan doasnn z karlar ve ldrlme korkusu ile aklamasna tezat olarak; ancak bakalarnn da kendinin bilgisi ve zgrlk peinde komas ile ve mutluluu ile olabilecek bir toplumsal dzen ile aklar.114 Bu ama Spinozann ahlk felsefesinin ve toplum teorisinin amacn da oluturmaktadr. Spinozann felsef aratrmalarnn bir telosa ve bylece de bir ahlk ilkeye dayanmasnn bir gstergesi olarak, temel eserinin adnn Ethica olmas da dikkat ekmektedir.

111

Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e. s. 133. Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 158. Benedictus de Spinoza, 2003, a.g.e. s. 106. Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 163.

112 113 114

70

Spinozann, insan doas anlaynn Hobbesun anlaynn tam tersi olduunun sylenmesine imkn verecek baka bir dncesi de, erdemin, insann doasnn z olduunu dnmesidir. Erdem (virtus) ile insann istidadn, kuvvesini, yani gcn (potentia) ayn ey olarak kavrar: nsan ile ilikili olduu srece erdem salt kendi doasnn yasalar yoluyla anlalabilecek bir eyi ortaya karma gcn tad srece insann asl z ya da doasdr.115 Bununla birlikte, ktlk Spinozann kavraynda, tpk Sokratesin dncesinde olduu gibi, bilgisizlikle ilikilendirilir: Eer insan anl yalnzca yeterli idealar tasayd hibir ktlk kavram oluturmazd.116 Spinoza erdem ve akl kavramlarn Antik Yunan dncesindeki gibi birbirinden koparlamaz olacak ekilde kavramtr. Aristotelesin entelektel erdem anlayna benzer olarak Spinozaya gre de insan, iyiye ve mutlulua ulamak iin entelektel bir faaliyet ile doay ve yetkin varl anlamaya abalamaldr. Akln klavuzluunda bir hayat srmek, insan iin iyi olan bir hayat srmektir:

Zihin, en yetkin varla ilikin olarak sahip olduu bilgiyi arttrdka daha da yetkin olacaktr. Zihin daha ok ey bildike, kendi glerini ve eylerin dzenini daha iyi anlar. O kendi glerini daha iyi anladka kendini daha kolaylkla ynlendirebilir ve kendi klavuzluu iin kurallar koyabilir.117

Bu anlay ile Spinoza yetkin varln, tmellerin ya da Tanrnn bilgisinin akln snrlar dnda kald gibi bir dnceye sahip olmadn da gsterir. Bilakis o yle dnr: Olan herey Tanrdadr; ve Tanr yoluyla kavranmaldr.118 Spinozann felsefesini kat eden, onu ina eden iki temel dncesi vardr: Bunlar
115

Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e. s. 134. Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 172. Benedictus de Spinoza, 2003, a.g.e., s. 114. Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 16.

116 117 118

71

Deus sive natura olarak ifade edilmi olan Tanr ya da Doa ve Causa sui, yani kendinin nedeni dncesidir.119 Spinozann dncesinin karakteristik zellii, onun nceki filozoflarda Tanr ve Doa olarak kurulabilecek bir ifadeyi Tanr ya da Doa eklinde kurarak, varolua sahip her eyle Tanrnn birliini, btnln ifade eden bu kavraydr. Varolu, Tanr ya da Doaya aittir ve dolaysyla ondan baka ve onun dnda bir varolutan sz edilemez. Bu nedenle varoluun tesinde ve ona akn bir neden de olamaz: Varoluun nedeni kendisindedir. Dolaysyla Spinoza, doann kendisinden baka bir telosu olabilecei fikrine de katlmaz. Ona gre: Doa bir erek uruna davranmaz; nk Tanr ya da Doa dediimiz o bengi ve sonsuz Varlk varolduu ayn zorunluluk ile davranr.120 Durkheimn, daha sonra da incelenecei gibi, toplumun kendisinden baka bir amac olmad ynndeki dncesi, kutsal ve akn olann, toplumun kendisi olarak kavranmas bu dncenin etkilerini tamaktadr. Spinoza, insann duygularnn doasn, onun felsef yntemi olan geometrik yntemle yani matematiksel (mathemata) olan bir anlama zemininde incelemeyi uygun grmtr. nk insann duygularn kmsemek, aklla

kavranlamayacan dnmek ve onlardan kurtulmaya abalamak yerine onlar aklsal yntemle, yani geometrik yntemle anlamaya almak gerekmektedir. Spinoza, duygular karsnda akln yeteneklerinin nelere kadir olduunun daha nceki dnrlerce pek zerinde durulmadn syler.121 Geometrik yntem, yzeylerin, izgilerin incelenmesindeki gibi tanmlar (definito) net bir biimde ortaya koymay

119 120 121

Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s .1. Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 131. Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 78.

72

ve bu tanmlardan aklsal yrtmeler yapmay gerektirir. Bu nedenle Spinozann Ethica adl eserinin tam ad yledir: Ethica Ordine Geometrica Demonstrata. Tanrdan baka hibir tz (substantiam) yoktur Spinozaya gre. Sub-stantiam yani genel olarak tz olarak evrilen szcn Latince altta duran, bir anlamda da zemin anlamna geldii de gzetilecek olursa, Tanrdan baka bir tzn olamayacan dnmesi, Spinozann var olarak kavranan her eyin Tanr ile kavranaca bir anlama zeminini ortaya koymasn da anlalr hale getirebilir. Bu nedenle Spinoza, cisimsel ve uzaml ya da yaylml (extensio) tzn Tanrsal doadan ayr dnlemeyeceini ve uzaml tzn Tanrnn sonsuz yklemlerinden (attributum) olduunu syler.122 Tanrnn uzam ya da yaylm (extensio) ve dnce (cogitatio) yklemleri kendi doalarnda sonsuzdurlar. Bundan da bir tzn baka bir tz tarafndan retilemeyecei sonucu kmaktadr. nk aksi durumda tzlerin sonsuz olmamalar gerekmektedir ki, bir tzn baka bir tz tarafndan yaratlmas halinde ayn yklemi tayan iki tz olmu olacaktr ve bu samadr. nk varolu, tzn doasna zgdr ve o kendinin nedenidir.123 Bu nedenle Spinoza iin anln dndaki eyler tzler ve onlarn kipleridirler (modus) ve kipler tzlerin deikilerinden baka bir ey deildir.124 Spinozann varl kavray onun bilgisinin geometrik bir yolla anlalabileceini dnmesini de anlalr klmaktadr. Dolaysyla insann varln ve doasn da geometrik yntemin kurallarna uyarak ak ve belirgin tanmlar ve nermelerden ki tanmlar hakiki deay ( dea vera) hedeflerler- hareketle akl

122 123 124

Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 11. Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 4. Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 21.

73

yrterek ak ve belirgin nermelere, sonulara ulaarak kavramaya ynelmitir. Spinozann dncesi, insan hllerin matematiksel/geometrik hakikatler gibi nk her hakikatin geometrik dnce ile ihata edilebileceini ve bunun hakikatin doasndan dolay byle olduunu dnr- bir kesinlik tayabileceini gstermeye giriir. nsann zgrl, kendinin bilgisinde grlp, akl ve zgrlk kavramlar insann telosu ile ilikilendirerek birbirine balanr. nsann erdemi doann

bilgisiyle ve insan doann bir paras olarak grerek kendisinin bilgisine varmas ile gerekleir. MacIntyre, bu nedenle iinde bilginin, zgrln ve mutluluun birletii bir durumun fark edilmesi olarak anlatr Spinozann erdem anlayn.125 Spinoza, insan doann bir paras olarak, yani dnsel ve uzamsal tzlerden olumu bir varlk olarak grr. nsan, hem Tanrnn yklemi olan dnce yklemine hem de uzam ya da yaylm yklemine sahiptir. Bu nedenle kendinin bilgisini, insan akl, Tanr ya da Doann bilgisinden karsayabilecektir. Spinozann, bunu belirledikten sonra, ethik anlayna temel olacak olan insan doas kavrayn geometrik yntem ile ele almas kanlmaz olmaktadr. nk insan doas Spinozaya gre Tanr ya da Doa ile kavranr. Bu dncesini Natura naturans (doalatran doa) ve natura naturata (doalatrlan doa)* kavramlar ile
125 *

Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 162.

Natura naturans/ natura naturata kavramlarna tam olarak karlk gelebilecek szckler zerine

genel bir uzlam grlmemektedir. Bununla birlikte Aziz Yardml, etkin/yaratc doa ve edilgin/yaratlan doa karlklar ile ifade etmeyi uygun grmtr. Solmaz Zelyut Hnler ise Spinoza zerine yazd kitabnda bu terimlerin yaratc doa ve yaratlan doa olarak karlanmasnn -doaya akn bir yaratc fikrine yol aabilecei iin- Spinozadan uzak dmek olduunu belirtir. Bu nedenle doalatran doa ve doalatrlan doa olarak karlamay uygun

74

dile getirir. Spinoza Natura naturans ile kendinde olan ve kendisi yoluyla kavranan anladn syler. Bu da sonsuz tzlerin zgr nedeni, yani nedeni kendinde olan, baka bir eyde olmayan olarak anlald srece Tanrdr. Natura naturata ile de Tanrnn yklemlerinin tm kiplerini (modus) anlamaktadr. Dolaysyla Spinoza, insan doasn bir natura naturata olarak, yani doasn kendini doalatran doaya borlu olan olarak kavrad iin insan doasn,

doalatrlan doay, kendini doalatran doa gibi kendisi yoluyla kavranan olarak inceleyemez. nk her ey Tanr ya da Doa ile yani Natura naturans ile bilinebilirdir. Spinoza bu nedenle irade, istek, sevgi gibi kiplerin natura naturata ile ilikilendirilmesi gerektiini syler.126 zgrlk, insann Natura naturansn yani Tanrnn deas eliinde duyduu hazdr. Bu haz, insann doasnn Tanrsal doadan kaynakland bilgi ile oluur. Bu tr bir bilgi, insan zihninin nesne karsnda pasif bir durumda olmadn dnd iin, Spinozann zellikle alg demeyi reddettii deadr. Fakat bu tr bir bilgi dier dealardan farkl olarak dea adaequata, yani nesnesi ile ilikilendirilmeksizin gerek bir deann ( dea vera) tm isel ayrmlarn tayan deadr.127 nsann bu deann bilgisine ulamas onda bir honutluk, kutluluk ve gurur duygusu meydana getirir ve Spinoza bunun Tanrnn insanlar iin sevgisi olduunu syler.128 Her ey Tanrsal doann bir zorunluluundan olmaktadr ve insan olup biten eylere bu gzle bakt takdirde insan bakalarndan nefret etmemeyi, kimseyi
grmtr. Latince kelimelere daha uygun bir karlk olarak ayn kkten, yani natura kknden treyen bu kelimelere, bu aratrmada da Solmaz Zelyut Hnlerin kulland karlklar kullanlmtr.
126 127 128

Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 22-3. Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 35. Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 204.

75

kmsememeyi, kimseye haset etmemeyi renir, akln klavuzluu sayesinde kendisinin olan ile yetinmek ve komusuna yardm etmek gibi erdemler ortaya kar. Bu da, Spinozaya gre, her eyin Tanrnn zorunluluunun bir paras olarak grlmesinin toplumsal faydalardr.129 yi ve kt olarak hkm getirilen durumlarn insann arzu ve isteklerinden bamsz dnlemeyecei grn Hobbes ile paylamakla birlikte Spinoza, Hobbestan ok farkl olarak, insann karna uygun davranmasnn akln klavuzluuna gre ve ahlk bir biimde davranmas olduunu dnr. Kendi varlnn saknm, insan gayri ahlk davranlara zorunlu olarak srklemez. Tam tersine erdemlerin kavranabilmesi z-saknm abas (conatus) ile mmkndr. nk insan varlnn saknm iin abalad lde erdem ile donatlr. zsaknm abas her eyin znn kendisidir.130 Spinoza bu dncesi ile paralel olarak insann, devletin bir uyruu olarak itaat etmesinin de akln klavuzluuna gre davranmak olacan, nk z-saknm iin bunun gerekli olduunu ve egemen erkin, bireyin iyiliini istediini dnr. nsan kle olduu iin deil, z-saknm abas ile rten ve akllca olan bir hl iinde itaat etmektedir ama itaat ettii devletin biiminin demokrasi olmas kaydyla.131 nk insann z-saknm hakk, kendi doal artlarna gre varolmak ve davranmak hakk, her bireye zg bir haktr.132 Spinoza iin en doal ve kii zgrlne en ok uyan demokrasilerde bu hak hibir zaman tam tamna devredilemez: Bu dzende hi kimse, doal hakkn

129

Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 76 Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 144-145. Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 79. Benedictus de Spinoza, 2003, a.g.e., s. 74.

130 131 132

76

artk olaylarda bir daha hi sz sahibi olmayacak ekilde devretmez ancak kendisinin de bir esi olduu toplumun ounluunun eline verir.133 Spinoza, MacIntyren da belirttii gibi, akl, zgrlk ve mutluluk kavramlarn bir araya getiren felsefesiyle, ahlk ve akl kavramlarn da birbirine yeniden skca balar. Erdemli davranmak, akln klavuzluunda davranmak ve z-saknm abas, insan doasnn temel bileenlerini oluturmaktadr ve bu nedenle de ahlk eylemler, insann doas ile elitii bir durumda ortaya kmazlar. nsan, kendi doas ile uyum iinde ve kendi varlnn saknm iinde erdemi kendisi uruna istemelidir. nk uruna abalanmas gereken en yararl ve esiz eydir erdem. Spinozann dncesinde bu istek yalnzca insann kendisi iin istedii bir iyi deil, tm toplumu iin istedii bir iyidir:
Hibir ey insana insandan daha yararl deildir; yineliyorum: insanlarn varlklarnn saknm iin daha esizini istemeyecekleri biricik ey herkesin herkesle tm anlk ve tm bedenlerinin bir bakma tek bir anlk ve tek bir beden oluturaca bir yolda anlamas, herkesin ayn zamanda elinden geldiince varlnn saknm iin abalamas, ve herkesin ayn zamanda herkesin ortak yararn aramasdr; bundan u kar ki, Us tarafndan ynetilen insanlar, baka bir deyile, Usun klavuzluu altnda kendilerine yararl olan arayan insanlar kendileri iin geri kalan insanlar iin istemedikleri hibir ey istemezler, ve dolaysyla dorudurlar, ballk gsterirler, ve onurludurlar.134

2.3. OLGU-DEER AYRIMININ EP STEMOLOJ K TEMELLER EMP R ZM N ETH K YAKLAIMI 2.3.1. John Locke ve Bilimsel Bilginin Snrlar

VE

Onyedinci yzyl, bilimsel bilginin temel kriterlerinin oluturulduu ve genel erevesinin izildii bir dnemdir. zellikle Hobbesun dnceleri, hem bilimsel
133 134

Benedictus de Spinoza, 2003, a.g.e., s. 81. Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 143.

77

bilginin karakteri zerine hem de toplumsal dzenin ve insan doasnn karakteri zerine olan dnceleri, tinsellikten uzaklaan materyalist bir eilim gsterdii iin ve Tanrya ilikin bilgilerden farkl tarzda bir bilgi araynda olduu iin tepkilere neden olmutur. Hem Hobbes hem Spinoza hem de Descartes dinsel aklamalar benimseyenlerce dinsiz dnrler olarak grlm ve ateizm ile sulanmlardr. zellikle Descartesn kartezyen felsefesi ve Hobbesun duyu deneyini bilginin kayna olarak gren felsefesine kar Hristiyan dnrler tarafndan bir eletiri akm balamtr. nk modern bilimin snrlarnn belirginlemesi demek olan empirik dn, bilim, teolojinin ve metafiziin snrlarn da kesin bir biimde ayrma giriimidir. Descartes ile matematiksel olann ne olduu meselesi de kadim felsefeden farkllamtr. Matematiksel kesinlik aray, onsekizinci yzyl Bat felsefesinde ve biliminde nemli gelimeleri meydana getirmitir. Fizik ve matematikteki ilerlemelerle birlikte hem Antik Yunan dncesinden hem de Hristiyan felsefesinden nemli bir kopu sz konusudur. Alman Filozof Martin Heidegger, Antik Yunan ve ortaa felsefesindeki matematiksel kavray ile modern matematik kavrayn karlatrarak bu kopuun ayrntlarna k tutar. Heidegger, matematik yani mathemata kelimesinin k yeri olan Antik Yunanda, bu kelimenin ne anlamda kullanldn analiz eder. Kelime anlam renilebilir ve retilebilir olan mathemata iin Heidegger, onun saysal olan deil, saylarn ta mathemata yani matematiksel olan olduklarn syler. Matematiksel olan, bir tr kendinde olan anlama, renme zeminidir. Antik Yunanda renmenin, bir kendine alma, kavrama olduunu belirten Heidegger, her almann da bir renme olmadn syler. yle devam eder: Bu sahici renme, dolaysyla son derece has bir almadr; alann

78

yalnzca temelde zaten sahip olduu eyi ald bir almadr. renme bu renmeye tekabl eder.135 Sokratesin kendisini bir ebe olarak, yani bilgiyi veren deil, dourtan olarak ifade ettii dnrse, Heideggerin, Antik Yunanda bilginin sonradan edinilen duyular zeminde anlalmad ve matematiksel olarak adlandrlan bilme trnn, varolanlarn Varlknn zaten sahip olunan kavranma zeminini oluturduu daha iyi bir biimde anlalabilir. Modern felsefede ise kavramlarn geleneksel anlamlar reddedilir. Doa kavram, grnd eyden baka bir anlam tamaz. Matematiksel olann konusu, grndkleri eyler olarak cisimlerdir. Heidegger bunu yle dile getirir: Cisimler hibir gizlenmi nitelie, gce ve yeterlie sahip deillerdir. Doal cisimler, bu tasarlanan alan ierisinde, imdi yalnzca kendilerini yle gsterdikleri eydirler.136 Modern bilimin olgulara ilikin gzlem yapmas, olgularn matematiksel olarak nceden tasarlanm tasarlar ile karlatrlmas iindir. Heidegger, matematiksel olan ile ilikilenmeyen, yani metafizik olan ile ilikilenmeyen bir olgu toplama ileminden ise pozitivizmin doacan syler. Descartes phe ile birlikte kesin bilginin nasl mmkn olaca meselesi, varolanlarn Varlk karsndaki tavr belirler. Varolanlarn Varlk cogitonun edimi ile ego tarafndan belirlenir hale gelir ki, bu da akln znellemesi demektir. Kadim felsefede, Platonda, matematiksel olan dealar ile duyulur tikel eyler arasnda var olan ara-varlklar (metaksu) snfna dhil olanlard.137 Yani hem dealar hem de ara varlklar duyulur eylerden ontolojik adan farkl trden
135

Martin Heidegger, Bilim zerine ki Ders, ev. Hakk Hnler,, Paradigma Yay., stanbul, 1998, s.

50.
136 137

Martin Heidegger, 1998, a.g.e., s. 69 Francis E. Peters, 2004, a.g.e., s. 215.

79

varlklar olarak kavranmaktaydlar. Dolaysyla varolanlarn Varlknn zemini olarak akln konusunu (yani subjectumu, zneyi) bu varlklar oluturmakta idi. Heidegger, Descartes ile birlikte egonun zne (subjectum) haline geldiini, bylelikle de varolanlarn Varlkn anlama zemini haline geldiini syler.138 Bu yeni rasyonalite anlay epistemolojik grlerde radikal dnmlerin de tetikleyicisi olmutur. Sosyal bilimlerin metodolojilerinin de kayna olan epistemolojik ayrmlar, modern anlamda mmkn ve gvenilir bilginin snrlarnn izilmesi ile belirginlemitir. Doa bilimlerinde grlen hzl ilerlemeler, bu bilimlerin yntemlerinin ve benimsenen epistemolojilerin, politika felsefesi ve ethik yaklamlara da uygulanmasn getirmitir. Doa bilimlerindeki gelimelerin ilerleme olarak nitelendirilmesinde en nemli etkenlerden biri de insann doann mekanik dzenini kavrayp, ona mdahalelerde bulunup, doa zerindeki hkimiyetini artrmasna imkn verecek bilgi trnn gelitirilmesidir. Max Horkheimern, Akl Tutulmas olarak dilimize evrilen almasnda znel akl olarak adlandrd bu akl, modern felsefenin aralar gzeterek amalar ihmal eden bir akl gelitirmesini beraberinde getirmitir. znel akl, Horkheimera gre esas olarak aralar ve amalarla ilgilidir; az ok batan kabul edilmi amalara ulamak iin seilen aralarn yeterli olup olmad zerinde durur. Amalarn kendilerinin de akla uygun olup olmad sorusunu bir yana brakmtr.139 Doa zerinde egemenlik kurmaya ynelmi bir akl iin doann tinsellikten uzak bir aklamasna giden yol epistemolojide olgu-deer ayrm da beraberinde getirir. Politika ve ethik gibi felsef alanlar doa bilimlerinin yntemlerinde benimsenmi epistemolojiler ile

138 139

Martin Heidegger, 1998, a.g.e., s. 81. Max Horkheimer, 1998, a.g.e., s. 54.

80

yeniden dnlr. Horkheimer, modern akln bu dnmnn ethik kavramlar asndan ne anlama geldiini ise yle anlatr:

Adalet, eitlik, mutluluk, hogr, gemi yzyllarda akln doasnda varolduu ya da gcn akldan ald varsaylan btn bu kavramlar dnsel kklerinden kopmulardr. Hl birer amatrlar, ama onlar deerlendirecek ve bir nesnel gereklie balayacak rasyonel bir etmen yoktur artk Zamanmzn ortalama aydnnn felsefesine gre bir tek otorite vardr: bilim, yani olgularn snflandrlmas ve olaslklarn hesaplanmas.140

Empirizmin douuyla, felsefenin, Antik Yunan dncesinin telosunu akl ile kavrayabilen bir insan doas anlayndan ve insana dair bilginin bu telostan ayr dnlemeyecei bir epistemoloji dncesinden kopmas anlamna geldiini syleyebiliriz. MacIntyre, tarihi balamndan ve bir telostan koparlm insan motifinin toplumsal biimlenmeden de koparlm olduunu ve bunun temel olarak duy(g)uculuun sunduu bir kiilik olduunu dnr. Birey toplumsal

kimliklerinden syrlm olarak dnlmekte ve bylece de soyut ve hayaletimsi bir karaktere sahip insan anlayna yol amaktadr.141 Empirist dnce John Lockeun (16321704) insann doutan hibir bilgiye sahip olmad eklindeki dncesiyle ilerler. nsann bilgisinin kayna duyu deneyidir. Bu bilgi ile kastedilen Descartesn felsefesinde ulamaya abalad matematiksel kesinlik anlamndaki kesin bilgidir. Fakat matematiksel olandan anlalan, ne Platondaki gibi ara varlklar ne de Descartesn cogitosunun sahip olduu metafizik ierimlerdir artk. Locke, ncelikle insann bilgisi dhilinde olan eylerin ne olduklarnn snrlarnn kesinletirilmesi zerine dnm ve modern epistemolojinin temel motiflerini ortaya koymutur. Daha nceki dnrlerin ortaya
140 141

Max Horkheimer, 1998, a.g.e., s. 69. Alasdair MacIntyre, 2001, Erdem Peinde(After Virtue), s. 59.

81

koymu olduklar epistemolojik yaklamlarda duyu deneyi ile aklsal

dealar

arasnda yaplan ayrm, Lockeun dncesinde bulunmamaktadr. nk Locke, insann kesin bilisini elde edemeyecei eyler (yani dealar) zerine dnmeyi srdrmenin anlamsz olduunu dnr, fakat kesin bilgisi edinilemese bile, eer bir dnce aklda mevcut ise, bu, onun akln bir nesnesi olabildiini de gstermektedir. Lockeun dnceyi imge, kavram, tr ya da dnmede zerine ann kullanlabilecei herhangi bir ey ile denmek istenen ey olarak tanmladn aktaran Copleston, Lockeun dncenin nasl meydana geldii zerine

aratrmasnn ruhbilimsel (psikolojik) bir aratrma olduunu sylemektedir.142 Fakat Copleston, Lockeun incelemesini ruh (psukhe) zerine bir inceleme olduu iin deil; bilinci duyularn verileri ile oluan bir gereklik olarak inceledii iin ruhbilimsel olarak, yani modern anlamdaki psikolojinin perspektifinden bir aratrma olarak nitelendirir. Winchin bu anlay hakkndaki yorumu da, Coplestonun ifadesine yakn bir biimde, bilginin felsefeden koptuu eklindedir.143 Locke, dnceyi zihnin tm nesneleri olarak alglam olduu iin dea ve imge arasnda bir ayrm yadsr. Bu yn ile Locke, Descartesn ve Spinozann dea ve imge ( mago) arasnda yaptklar ayrm yapmayarak onlardan ayrlr. Descartes, sadece bir imgelemin ya da sadece duyu alglar ile elde edilen bir algnn tek bana onlarn hakikilii zerine hkmetmekte yetersiz kaldn sylemekteydi: Akl, bize bu ekilde grdmz ya da hayal ettiimiz eyin hakiki olabileceini asla sylememektedir.144 Bu cmleden de anlald gibi Descartes iin hakikat, duyu

142 143 144

Frederick Copleston,1991, a.g.e., s. 107. Peter Winch, 1994, a.g.e., s. 14. Ren Descartes, 1994, a.g.e., s. 39.

82

algs ya da imgeler ile bilinmeye elverili deildir. Ayn ekilde Spinoza da alg ve dea arasnda bir ayrm yapmaktayd. Spinozaya gre zihin alg sz konusu olduunda edilgindir, oysaki dea, zihnin eylemidir. Yeterli dea ise nesne ile ilikili olmakszn da dnlebilen deadr.145 Fakat Lockeun felsefesinde dnceler, Platondan beri gelen bilgi (epistm) ve kanaat ya da san (doxa) ayrm yaplmakszn incelenir. Locke, nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme (Essay Concerning Human Understanding) adl incelemesinde ncelikle zihnin snrlarnn ne olduunu kesin olarak belirlemek ister. nk bu kesinlik sayesinde insann zihninin gc belirlenecek, ahlk ve dini konularn nasl ele alnabileceine dair grlerine de bir temel salanacaktr. Locke, ncelikle doutan gelen dncelerin reddedilmesi ile balar. Buna gre doutan gelen kavramlar sadece bir kurgudur ama insanlar doutan dncelerin getirildiini kabul etmektedirler. Geleneksel kuramlarn kantlar sadece evrensel uzlamlardr Lockea gre. Ama bu dnce kantlanm -yani duyusal olarak gzlemlenmi ya da matematiksel olarak kantlanm- deildir ve Locke iin dncelerimizin doutan geldiini sylemeden de onlarn kayna kolayca aklanabilirdir.146 Zihinde var olan her eyi dnce olarak gren Locke iin duyu deneyi, tm bilgilerin kaynan oluturur. Fakat her dnce ayn trde deildir, nk Lockea gre duyum iki trldr: d duyum ve i duyum. Deneyim iki trldr sensation ve reflection. Dsal dnyay deneyimlediimizde duyular elde ederiz, yani sensation deneyimidir bu. Bu deney ile elde edilen ideler zerine dnm (reflection) ile de

145 146

Benedictus de Spinoza, 2000, a.g.e., s. 35. Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 108.

83

bize isel olan bir deneyim yaarz.147 Lockea gre tm bilgiler duyumlardan ve onlarn zihinde dnm ile tretilmesinden meydana gelmektedir. Fakat duyumlarn dnlmesi ile duyumlarn dnce hline gelmesi Lockeun epistemolojisinde ak deildir. Lockea gre her dndmzde, dncemizin nesnesi ideleri oluturur. Bylece ne zaman dnsek ayn zamanda da bir ideye sahip oluruz.148 Fakat eer duyumlar dnceyi meydana getiriyor ise ve duyumlarn dnda ve doutan geldii dnlen bir yeti olarak dnce anlayndan bahsedilemeyecekse, duyumlar zerine dnmek ne anlama gelmektedir? Locke iin bu derin dnce, sadece duyumlarn zerine dnmn (reflection) bir sonucudur. Copleston Locketan u satrlar aktarr:

Bulutlarn zerine ykselen, gksel yksekliklere dek erien tm o yce dnceler dou ve temellerini buradan alrlar: dolat tm o gzel boyutta, onu yceltilmi gsteren o uzak kurgularda, an dnmesi iin duyunun ya da derin-dnmenin sunmu olduu dncelerin tesine tek bir adm bile atamaz.149

Bylece Locke, yaln ve karmak dnceler arasnda bir ayrm yaparak dnceleri derecelendirir. Derin dncelerin ne kadar derin olsalar da duyulara tabi olduklarn ve onlardan bamsz olmadklarn gstermek ister. Locke

epistemolojisini ideler yolu olarak adlandrmaktadr. Ama geleneksel kurgulardan da kurtulmaya ynelik bir giriimdir Lockeun epistemolojisi. S. Hnler, Lockedan geleneksel dncelerin kurgu olarak anlalan kavramlarn ima eden u ifadeyi aktarr: Zemini biraz temizlemek ve bilgiye giden yol zerindeki eri p

147 148 149

Solmaz Zelyut Hnler, Drt Adal, Paradigma Yay., stanbul, 2003, s.44. Peter Sedgwick, Descartes to Derrida , Blackwell Publishers, Oxford, 2001. s. 12. Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 113.

84

kaldrmak.150 Artk matematiksel kesinlik ile kastedilen ey de, ne Platonun metaksu olarak aktard ara varlklara ne de Descartesn meditasyon olarak ifade ettii tefekkrle varlabilen bir bilgiye gnderimlidir. nk matematiksel olan demek, duyusal tikelliklerin zihindeki soyut ve karmaklam imgeleri arasndaki bantlar anlamna gelir ve bu bantlarn kesinlii de, Lockea gre, sezgisel olarak bilinir. Durkheimn sosyolojisini belirleyen matematiksellik anlay da bylece biimlenmeye balar. Locke ile empirik dncenin, ahlk kavramlara ilikin matematiksel bir kesinlik dncesini gelitirmesiyle ethik, szcn kk olan ethos szcnn de anlatt gibi, birlikte yaanlan bir yer ile ilgili olan ve yaam ortam iinde oluan alkanlklar, huylar ve gelenek, grenekler anlamndan ok farkl bir biimde anlalmaktadr artk. Ethik kavramlar, bir yaam ortam iindeki insann toplumsal rollerinden ve kimliklerinden bamsz olarak da anlam tayan, bilime konu olan bir bilgi olarak biimlendirilmektedir. Bilime konu olmas demek de Isaac Newtonun (16431727) felsefe ve bilim arasnda yapt kesin ayrmla, olgusal gereklikler zerine matematiksel kesinlik sunan bir bilgi formu iinde anlalmas olarak kavranr. Newtona gre matematik ve fizik artk felsef dnn ilkelerinden kopmal ve mekanik nedenleri aratrmaldr. Felsefe ise etkin nedenleri ele alacaktr ve doa yasalarnn aklanmas ile ilgilenecektir.151 Newtonun grleri ile doann kesin bilgisine sahip olabilecek olan matematik ve fizik, kesinlik asndan en stn disiplinleri oluturmaya balar. Doa, olgusall iinde kavranacak, mekanik ileyiinin yasalar matematiksel denklemlerle kantlanacaktr. Felsefe de matematik

150 151

Solmaz Zelyut Hnler, 2003, a.g.e., s. 37. Afar Timuin, 1992, a.g.e. s. 389.

85

ve fizik sayesinde elde edilen matematiksel kesinlikteki bilgilerin yorumlanmas olarak olgularla ilgilenen bir felsefe olacaktr. Ahlk deerlerin bilgisi de Locke iin, matematiksel bir kesinlii ile kavranabilecek trden tmel yarglar olutururlar. Tmel kavramlara ulamak zihnin duyu verileri ile elde etmi olduu verilerin birbirleri ile ilikilendirilmesi ve soyutlanmas etkinlikleri ile gerekleir. nk Lockeun epistemolojisindeki insan zihni, ne tinsel bir varlktan ne doutan getirdii dealar ile oluur, insan zihni bir tabula rasadr, yani bo bir kt gibidir. Matematiksel olan, duyu verileri ile elde edilen idelerin birbirleri ile olan balar zerine baka bir idenin dolaym olmadan bilinmesi demektir ki, Locke buna sezgisel bilgi adn verir. Sezgisel bilgi, Locke iin matematiksel kesinlii salayan bilgidir ve dier idelerin kesinlii de sezgisel bilgi ile gerekleir.152 Lockea gre bir de kanta dayal bilgi tr vardr. Bu bilgi, sezgisel bilgi gibi dolaysz deildir ve bir ide ile baka bir ide arasndaki ittifak ya da itilaf kefeden bilgidir. Akl yrtmeden anlalan ey, Lockea gre, kantlayc bilgidir ve bu da bir idenin ya da ideler arasndaki ilikinin sezgisel olarak bilinemeyecei durumlarda arac olacak baka idelerin araya girmesi ile dolayl bir ekilde bilgiye ulamadr.153 Lockea gre bilgi, zihnin etkinlikleri sonucunda duyusal deneyim ile elde edilen eylerin olgusallklarnn uygunluklarnn bulunmasdr. Fakat bu uygunluun ltnn ne olduu meselesinde Locke, matematiksel olan z bilgilerin yani sezgisel bilgilerin doruluunun ve kesinliinin tanmlardan ve kantlardan ktn syler. Yani bu tr bilgiler zaten olgusallklar iinde kavranrlar ve duyulur bir nesne ile karlatrlmalar gerekmez. Ve Lockea

152 153

Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 157. Solmaz Zelyut Hnler, 2003, a.g.e., s. 56.

86

gre ahlksal sylemlerin doruluu ve kesinlii de bu tr bir kesinlie sahip olurlar. nk Locke, ahlk felsefesinin olgusal zler olarak grd dncelerle ilgili olduunu dnr.154 Doa bilimleri aslnda eylerin olgusal zlerini kesin olarak bilemez, nk kesinlik Locke iin matematiksel kesinliktir. yleyse doa bilimleri eylerin olgusal zlerini deil, sadece, bireysel zelliklerin darda brakld adsal zlerini bilebilmektedir ve bunlarn da ancak olaslklarna dair bir fikir verebilir.155 Bu dnceler, daha sonra incelenecei gibi, pozitivizmin olgu kavrayn ve dolaysyla da Durkheimn toplumsal fenomenlerin bilgisinin snrlar hakkndaki grlerinin temeli olmutur. Ayn zamanda ve tz mefhumun kaynann aslnda duyusal alglara dayand dncesi, Durkheimn akn varlk yanlsamas olarak deerlendirdii kutsallk hakkndaki dncelerini de etkilemitir. Lockeun geometri biliminden anlad eyin Descartesin anladndan farkllk gsterdiine deinilmiti. nk Lockea gre matematiksel dnceleri oluturan karmak ideler akla ikin deildir ve duyu deneyimlerinden elde edilen yaln ideler ile insann sonradan oluturduu bir eydir. Descartes iin geometri, meknn ve maddenin biliminin bir paras iken Lockea gre matematik bizim tarafmzdan yaratlm olan soyut bir bilimdir.156 Ahlk ilkeler, genel ve deimez olarak matematiksel bir kesinlie sahip ilkeler gibi incelenebilirler. Locke bunu yle dile getirir: Ahlksal dncelerimiz tpk matematiksel dncelerimiz gibi kendileri arketiplerdir ve bylece yeterli ve tam dncelerdirler; onlarda bulacamz tm anlama ya da anlamama olgusal bilgi retecektir, tpk matematiksel betide olduu

154 155 156

Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 174. Frederick Copleston,1991, a.g.e., s. 168. Bryan Magee, Byk Filozoflar, ev: Ahmet Cevizci, Paradigma Yay., stanbul, 2001, s. 128.

87

gibi. Bylece ahlki otorite de, yasa formunda olgusal bir gerekliin bilgisi olarak incelenebilecektir. Ahlk yasas Lockea gre ilah, sivil ve kan temelli olmak zere eittir. lah yasa vahiy temelli ve kesinlii inkr edilemez trdendir, nk iyilik ve bilgelik Tanrdadr ve ahlk drstln biricik denek ta budur.157 Buna karlk kan yasas ve halkn kanlarna uygunluu gzetilerek oluturulan ve politik iktidar temelli sivil ahlk yasalar ise vahyin kesinlii ve akln matematiksel kesinlii ile belirlenmi ve kantlayc bilgi trndeki ahlk yasalarndan farkldr. Bu ahlk yasalar arasndaki uyumazlk ise insann her durumda kalc deerleri semektense anlk hazlar semesinin bir sonucudur.158 Bu tr yasa arasndaki uzlamazlk nihai olarak ilah yasann buyruklar ile sonlandrlmaldr, nk ahlk iyinin kesinlii dier yasalarda belirsiz ve bulank kalacaktr. Fakat Locke, ethik deerlerin bilgisinin de matematiksel kesinlie sahip olabileceini sylemekteydi. Buradan u sonuca varlabilir ki, Locke iin ahlk deerlerin kesin bilgisi ne sadece kanaate dayal sivil ve kan yasalarnda temellendirilmelidir ne de aklsal olarak kavranamayan, sadece vahiy yolu ile gelen ilah yasada. Lockeun matematiksel bir kesinlikle doruluundan emin olabileceimizi dnd ahlk yasas, lah yasann hem vahiy ile bildiriliinde hem de doann olarak adlandrd akl ile bilinen ahlk yasasdr. Bu da demektir ki, vahiy ile gelen ahlk yasasn akl ile bilebiliriz.159 Lockeun ahlk felsefesi, Tanrsal bildirim ile belirlenen ahlk buyruklarn kesinliini akln matematiksel kesinlii ile kavrand srece anlaml

157 158 159

Locketan aktaran Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 174-176. Solmaz Zelyut Hnler,2003, a.g.e., s. 59. Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 177.

88

olabileceini ileri srd iin nihayetinde aklc bir ahlk felsefesi olarak grlebilir. Lockeun akln bilgisinin de nihayetinde duyu deneyi olduunu hatrlanacak olursa da, bu ahlk anlayn merkezinde znellemi bir akl ve toplumsal rollerinden, kimliklerinden yani ethosundan soyutlanm ve kendinin var olduunun tesindeki tm bilgileri iin her zaman phe duyabilecek olan bir ben dncesinin olduunu grebiliriz. Peter Winch, Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe adl kitabnda Lockeun bu eri p kaldrma giriimine temizliki felsefe adn vermektedir. Bu yaklam Winche gre, daha nce de belirtildii gibi, bilginin felsefeden kopmas ve aslnda metafizik ve epistemolojik temellerden kopmasdr. Winch, felsefe, sanat ve bilimin ayn konular inceledii fakat ynteminin farkll ile ayrtklar ynndeki kabul de eletirerek, bunun aslnda Lockeun temizliki felsefesinin bir sonucu olduunu belirtir. Bu anlay ile felsefe;

Kavraymzn gelitirilmesi nndeki engellerin uzaklatrlmasnda tamamen olumsuz rol oynar. Sz konusu gelimenin itici gc felsefede bulunabilecekken ok farkl yntemlerde aranmaldr; yani, ancak bilimde bulunabilir. Bu gre gre felsefe, kendine zg problemleri olmayan fakat felsefe d incelemeler srasnda ortaya kan problemlerin zm iin bir teknik olarak dier disiplinler sayesinde varolan bir asalak durumundadr.160

Locke, politik grlerini doa durumu ve doal hak kavramlar etrafnda ekillendirir. Doa durumu, daha nce de belirtildii gibi, Hobbesun dncesindeki gibi ahlk bir temel ile davranmaktan ok bencil istekler ile davranlan ve herkesin herkesle sava durumu deildir. nk doann , yani akl sayesinde bir doa yasasn bilebiliriz ki, bu yasa bize herkesin yaamn ve zgrln koruma ve
160

Peter Winch, Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe, ev: Demir, ., Vadi Yay. Ankara, 1994, s. 14.

89

savunma hakk olduunu syler.161 Akl, bireye bu haklarn doal olduunu ve bu haklarn korunarak yaanabilmesi iin bakalarnn da sahip olduu doal haklara tecavz edilmemesi gerektiini syler. Lockeun felsefesinde doutan bilgiler yoktur ama doutan getirilen doal ve evrensel olduu kabul edilen haklar vardr. Bu haklarn en nemlisi zel mlkiyet hakkdr. nsann hakk olan zel mlkiyete sahip olabilmesi Lockea gre emei lsnde olabilir. Fakat doa durumunda insann doasndan gelen bir hakk olarak zel mlkiyet hakknn korunmas, insanlar arasnda yarg hakkna sahip bir politik iktidar olmadan pek kolay olmayacaktr. Haklarn doal olmas, bu haklara herkesin sayg gsterecei anlamna gelmedii iin politik iktidarn varl, yani doa durumu yerine rgtl bir toplum, insanlarn karna olacaktr.162 MacIntyre, Lockeun Two Treatises of Government adl kitabnn ngiltere de 1690da yaynlanm olmasnn 1688daki Whig isyannn merulatrlmas iin yazlm olduunu gsterdiini ve bu nedenle de politik iktidarn meruiyet meselesi ile zellikle ilgili olduunu sylemektedir. Politik iktidarn varl, nceki politik iktidar merulatrmalarnn eletirilmesiyle ortaya konur ve doal haklarn zellikle de zel mlkiyet hakknn- korunmas iin gerekli bir rgtlenme olarak ne karlr. Toplumsal szleme doal haklarn korunmas iin tam uygun bir otoritedir ve mlkiyet haklarnn korunmasna ynelik yasalar ounluun oyu ile oluturulmaldr.163 MacIntyre, ounluun iktidar ile zel mlkiyete sahip aznln imtiyazlarnn nasl badaacan sorgular. nk mevcut toplumsal dzen iinde

161 162 163

Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 181. Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 182. Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s.180.

90

zel mlkiyet emek ile belirlenmemektedir ve ayrcalkl bir aznlk byk lde zel mlkiyete sahip kesimdir. Lockeun, devleti, MacIntyrea gre demokratik olduunu iddia eden ama yurttalarna cebretmek isteyen bir devletin

merulatrlmasdr ki, bunu da rtk rza teorisi ile yapmaktadr. Lockea gre bireyler toplumsal szleme ile iktidarn meruiyetine aslnda rtk olarak rza gsterirler. ktidarn, insanlarn rzas ile meruluk kazand toplumsal szleme fikrine gnderim yapmaktadr ama szleme fikri metaforik bir dnce olduu iin rtk rza kavram da bulank bir anlama sahiptir. Bireyin toplumsal hayat iindeki kimliklerini, rollerini ve bu rollerinin ona tayin ettii toplumsal amalarn ve insan telosu temele alan bir ethik yerine, toplumsal iliki alarndan soyutlanarak dnlen bir bireyin ncelikle kendi varln korumaya koullanm doal haklarn temele alan bir ethik hkim olmaya balar. Byle bir ethik, Eagletonun da belirttii gibi, ahlk aisthsis olana dntrr, yani bedene ilikin bir sylem haline getirilerek estetikletirilir.164 Bu estetik ethik anlay, politik ve ekonomik bireycilii de besleyen bir epistemolojik krlma noktasn oluturmaktadr. Empirik epistemoloji, pozitivizmin kabullerine dayanak olan bilgi anlaynn temelini oluturmutur. Ahlk deerlerin kavrand zemindeki bu dnm, Durkheimn ahlkn bilimi olarak adlandraca sosyolojisinin de anlama zeminini tekil eder.

164

Terry Eagleton, Estetiin deolojisi, Doruk Yay., 2003, stanbul, s. 29.

91

2.3.2. David Humeda Olgu-Deer Ayrm: Ethik Kavramlarn Zemini Olarak Akldan Duy(g)ulara David Hume, empirist epistemolojinin kurucusu olarak felsefe tarihinde olduu kadar sosyal bilimlerin ve modern ekonominin geliiminde de nemli bir dnrdr. Hume, bir insan doas bilimi gelitirmeyi amalam ve insan doasnn olgusal gerekliini duyusal deneyim kaynakl bir bilgi anlaynn snrlar iinde incelemeye ynelmitir. Newton fiziinin deneysel ynteminin bilim evrelerinde itibar kazanmasndan etkilenmi olan Hume, ncelikle insan zihnindeki idelerin analiz edilmesi ile dncesini gelitirtir. Locke gibi Hume da idelerin kaynann deneyim olduunu kabul eder. Ayn zamanda zihnin doutan hibir dnceyi getirmedii dncesi de kabul edilir. Humeun dncesinde Platoncu anlamdaki dea deildir artk sz konusu. Zihnin kendini donatt malzemeler alglardr ve idelerin kayna bu alglardan baka bir ey deildir.165 Fakat yine de dnce ve duyular ayrdr. yle ki, Hume, A Treatise of Human Nature ( nsan Doas zerine Bir nceleme) adl eserine delerimizin Orijinleri balkl blmle balar ve bu blmde izlenimler (impressions) ve ideler arasnda bir ayrm yapar. Zihne giren ve canllklar ile kuvvetleri bakmndan idelerden farkl olan alglamalar izlenimler ad altnda toplamaktadr. deler ile de, dnmede ve akl yrtmede bu alglamalarn solgun imgelerini anlamaktadr.166

165

Hasan Demirbker, David Hume ve Epistemolojinin Krizi, Ege niversitesi, Felsefe Blm,

yaynlanmam yksek lisans tezi, zmir, 2003, s. 58.


166

David Hume, On Human Nature And the Understanding, Collier Macmillan Publishers, New

York, 1962, s. 176.

92

Humeun bu bilgi anlay, algsal kkenlerine geri gtrlemeyen bir idenin anlamnn ak olmadn iddia eder.167 Hume iin anlam, nihayetinde bir idenin, o ideye kaynak olan ve ondan daha canl ve kuvvetli olan izlenimin bilincine aklkla varlmasdr. Fakat Hume, bir pheci olduundan, onun iin anlam yine de -eer izlenimlerin bilincinde aranmal ise- yanlgya dmemiz kanlmaz olabilir:
Akln tm eylemlerini ve duyumsamalarn bizler bilin araclyla bildiimiz iin, bu eylemler ve duyumsamalar her zel durumda zorunlu olarak olduklar gibi grnmeli ve grndkleri gibi olmaldrlar. Akla giren her ey gerekte bir alg olduuna gre, herhangi bir eyin hissetmeye farkl grnmesi imknszdr. Bu durum dikkate alndnda, en bilinli olduumuz noktada bile yanlabiliriz.168

Humeun phecilii daha nceki felsefelerde var olan zorunlu bir nedensellik fikrine getirdii eletiride de grlmektedir. Doada ard sra meydana gelen olaylar alglarz ve bunlar arasnda bir nedensellik ilikisi olduunu dnrz, fakat bu nedensellik kesin olarak kantlanamaz ve byle bir nedensellik var olsa bile -ki bunu yadsmak da ayn nedenlerle geeli olmayabilir- bunu kesin olarak bilemeyiz. Bununla birlikte, Ayer, Humeun bu nedensellik ilkesinin kesin olarak

bilinebileceini reddeden anlayn, ahlk ve politikann temellerini kefederken de srdrdnn sylenemeyeceini dnr. Ayer, Humeun sradan insanlarn tesadf dedii ey bir sr ve gizlenmi nedenden baka bir ey deildir eklindeki grnden ahlk ve politika sz konusu olduunda uzaklatn yazar.169 Her ne kadar ahlk ve politik grlerinde epistemolojik ynelimlerinden uzaklamalar olsa
167

Hasan Demirbker, 2003, a.g.e., s. 59. David Humedan aktaran Alfred Jules Ayer, Dncenin Ustalar Hume, ev: Atila, C., Altn

168

Kitaplar Yay., 2002, s. 45.


169

Alfred Jules Ayer, 2002, a.g.e., s. 109.

93

da, Humeun insan doas kavray ve ethik yaklam, ncelikle onun bilgi anlay ile birlikte ekillenmitir. Humea gre ideler, izlenimlerin dnlm imgeleridirler. Hume u genel nermeyi ortaya koyarak devam eder incelemesine: Tm basit idelerimiz ilk grndklerinde, onlara tekabl eden ve onlar tam olarak temsil eden basit izlenimlerden trerler.170 Hume bu nermeden hareketle, izlenimlerin daima ideleri ncelediklerini ve izlenimler elde etmek iin nce idelere sahip olmann gerekmediini deney ile kantlamaya ynelir. Humeun inceledii olgular bir tat ya da renk alglardr. Bunlara dair ideler basit idelerdir, fakat karmak ideler de bu basit idelerden trerler. Bylelikle Hume iin bilgi, birinci ahsn yani benin alglarna bal olur. nk alglar bireyseldirler. deler, izlenimlere ikincildirler nk onlarn bir kopyasdrlar, onlar, izlenimlerden geriye kalan kopyalardr, birinci ahsn zihninin kopyalamas ilemiyle oluan eydir, bu nedenle de solukturlar. Oysaki izlenimler, idelerden daha stn, ncel, daha canl ve kuvvetlidirler. nsan eyleme geirmesi bakmndan da daha kuvvetlidirler. delerin aklamas ile Hume iin akl kavram da belirginlemeye balar. Hume, ahlk yarglarn aklsal yarglar olmadn ileri srmektedir. Akl, matematiksel ve olgusal meselelerle ilgilidir daha ok. Ahlk eylemlerde etkili olanlar ise tutkular ve isteklerdir: Ahlkliin kaideleri, bu sebeple, aklmzn sonular deildir.171 Arasal bir akl kavramnn hkim olduu bir ethik anlay iinde akl, arzularn ve tutkularn elde edilmesine ynelik karsamalarla ilgilidir ve insann doasndaki tutkular yarglayabilme gcnde deildir: Akl yalnzca tutkularn klesidir ve

170 171

David Hume, 1962, a.g.e. s. 178. David Hume, A Treatise Of Human Nature, O.A. Johnson (ed.) iinde, s. 165.

94

klesi olmaldr ve sla tutkulara hizmet ve itat etmekten baka herhangi bir vazfe stlenmi tavr taknamaz. Akl bylelikle ahlk yarglarn zemini olmaktan olduka uzaklar ve ahlk duyusundan baka bir deerlendirici yeti sz konusu deildir. Erdem duyusuna ship olmak, bir karakterin seyrinden tikel bir trden bir doyum hissetmekten baka bir ey deildir. Bizim vgmz veya hyranlmz oluturan tam da bu duygudur.172 Hume, bir idenin her zaman geri gtrlecei bir izlenimi vardr eklindeki dncesinden hareketle, zorunlu balant idesinin de hangi izlenimin idesi olduunu ortaya koymak iin, bu idenin kendisinden tredii izlenimi yoklamaya giriir ve bu ilikiyi analiz etmek iin grsel duyulara bavurur. Sonunda duyusal olarak ele geen eyin sadece bir olayn dierini takip ettiini ve bu olaylar arasnda herhangi bir zorunlu balant olmadn syler. Fakat nasl oluyor da insanlarda zorunlu bir nedensellik kavram sz konusu olabiliyor? Hume buna, anlama yetisi

(understanding) ile deil, hayal gc yetisi (imagination) ile yant verir. Hayal gc sayesinde dnm izlenimleri, zihnin ilemleriyle zorunlu bant idesini tretmektedir. Benzerlik, ardklk ve sabit birliktelik gibi durumlardr ki, insan zihninde bir det (custom) ve alkanlk yaratrlar. Aslnda dier ideler gibi zorunlu balant idesi de, Descartesn zne felsefesindeki gibi, insann dndaki varlklara deil, insann zihnine bamldr.173 Bylelikle Humeun ethik anlaynda belirleyici olan, olgusal durumlardan olmas gerekenin tmdengelimsel bir aklsal yntem ile kamayaca gr, onun duyusal izlenimlerin tesine geemeyen bir akl kavramnn kanlmaz bir sonucudur.

172 173

Humedan aktaran Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e. s. 192-193. Hasan Demirbker, 2003, a.g.e. s.136.

95

MacIntyre, Humeun ele ald olmas gereken yani meli/mal (ought) trnden nermelerin bir sebep gerektirmeksizin ya da herhangi bir kesimi kapsamakszn, bir emir kipi gibi sadece yapmalsn eklinde kullanldna dikkat eker. Bunun anlam ahlk deerlendirmelerin bir telos ve ethos fikirlerinden uzak dm ve bireyci bir ekilde ele alnyor olmasdr. MacIntyre, Hume on is and ought adl almasnda Humeun olgu ve deer meselesinin yanl anlaldn iddia etmektedir. Aslnda Hume, olgulardan deerlerin kamayacan sylememektedir. Fakat A.J. Ayer, R.M. Hare ve Nowell-Smith gibi yazarlar Humeun olgu ve deer meselesine dair grnn, olgusal nermeler ile deer belirten nermeler arasnda almas mmkn olmayan mantksal bir uurum olduu ynnde yorumlamlardr. Humeun bu yorumlara neden olan ifadeleri yledir:

Bu zamana kadar karlatm her ahlk sisteminde, daima dikkatimi eken husus u olmutur: Sistem sahibi; belli bir sre standart akl yrtme metodunu takip ederek bir Tanr'nn varln ortaya kor veya beer faaliyetlerle ilgili baz gzlemlerde bulunur. Fakat birden bire dir ve deildir gibi hkm ekli olgusal nermeler yerine -mal veya mamal gibi eklerle ifade edilen deer ykl nermelerle karlamak beni artr. Bu deiiklik fark edilemeyen trden bir deiiklik de olsa niha sonu byledir. Bu -mal veya mamal gibi ekler, yeni bir takm iliki ve tasdikleri ifade ettii iin, bu durumun gzlemlenmesi ve aklanmas zorunluluk arz eder. Ayn zamanda, btnyle anlalamaz grnen ey iin olduu kadar, birbirinden tamamen farkl karakterde olan iki ey arasnda kurulan bu yeni ilikinin, nasl bir dedksiyon (deduction) olabilecei konusunda da izah edilmesi gereklidir174

MacIntyre ise Humeun bizzat olgusal nermelerden deer bildiren nermeler kardn gstermeye alr. Hume, ahlk nermelere olgusal nermelerden mantken bamsz ve dolaysyla da otonom bir nitelik yklememektedir.
174

David Humedan aktaran Recep Kl, ada ngiliz Ahlk Felsefesinde Olgu-Deer Problemi,

Felsefe Dnyas, say: 23, K, 1997, s. 60.

96

Humeun vurgulad ve sorgulad ey olgusal nermelerden deer bildiren nermelere geiteki yntemlerin geerliliidir. Ve MacIntyre, Humeun olgulardan deerlerin kamayacan sylemi olmadn, sadece bu karmda geerli olan ve olmayan yntemler ayrmna gerek olduunu sylemi olduunu iddia eder. Hume, MacIntyren yorumuna gre olgusal nermeler ile deer bildiren nermeleri isteme, ihtiya ve duyma gibi tutkular (passions) balnda toplanan kavramlar aracl ile birbirine balamaktadr.175 MacIntyren da vurgulad gibi Hume, olgusal nermeler ve deerlerin mantksal olarak e deerde olduklarn gstermeye ve deerlerin olgular st ya da soyut bir akl yrtme ile kavranabilecei gibi dncelere kar bir argman gelitirmeye girimitir. Bu nedenle olgu ve deer arasndaki mantksal konumlar empirist bir deneyci akl ile yeniden tesis etmenin yollarn aramtr. Daha nceki akl anlaylarndan farkl olarak, deneyci bir aklsal yrtme, onun ahlk deerleri aklamasn da belirlemitir. Humeun ahlk davranlarn temelinde grd ey bu anlayyla paralel olarak duygudur. Toplumsal yaamda ahlk davranlarn ardnda ve toplumsal hayatn ilemesini de salayan ve olgusal bir gereklii ifade eden tutkular ve duygudalklar sz konusudur ve sosyallik bu tutkulara ve onlarn dolaymlarna baldr. Dolaysyla metafizik bir deer meselesine bal deildir. Humeun ethik kavramlara ynelik bu giriimi, Durkheimn toplum iin bir olmas gereken anlayn, olan olgulardan karma abasnda kendisi gstermi ve

bylece Durkheimn ahlkn bilimini ina etme abasna temel olmutur. Akl, daha sonralar nl Alman filozof Immanuel Kantn eletirecei ekilde, ahlk bir ilkenin kayna olamayan sadece deneysel ve pragmatik bir akl olarak
175

Recep Kl, 1997, a.g.e., s. 71.

97

kavranmaktadr. Bu ise Kantn metafizik dnceler ile ilgili krizin amazlarndan biri olarak deerlendirecei kukuculuun bir ifadesidir. Hume, metafiziin bir bilim olamayaca sonucuna vararak, metafizik eler ieren dnceleri sert bir dille eletirmitir. nsan Zihni zerine Bir Aratrma adl eserini u szlerle bitirmektedir:

u halde, eer prensiplerimize sadksak, ktphanelerimizi gzden geirdiimizde, neleri feda etmemiz gerekmez! Elimize, mesel, theoloji veya skolstik metafizie ait bir eser alrsak kendimize unu soralm: Bu eserde acaba nicelik veya sayya dair soyut usavurmalar var m? Hayr. Olguya ve varla ait eyler zerinde deneysel usavurmalar var m? Hayr. O halde, eseri atee atnz: zira, iinde, safsata, kuruntu ve bo hayalden baka bir ey bulunamaz.176

Empirist epistemolojinin bilgiye, akln rolne ve snrllklarna dair yeniden tanmlamalar, onsekizinci ve ondokuzuncu yzyl ethik yaklamlar biimlendirmi ve daha sonraki faydac yaklamlara yolu amtr. Empirik ahlk dncesinin toplumsal hayattaki rollerinden soyutlanm birey kavraynn yol at dnceyi ve empirist epistemolojinin aslnda ahlk meselesinde suskun kaln, Ross Poole modern ahlk anlaylarn eletiren almas olan Ahlk ve Modernlik (Morality and Modernity) adl kitabnda yle eletirir:

Bireyin kimlii bir kez bakalaryla olan ilikilerinden soyutlanm halde kavrannca, kapsaml zkar varsaym neredeyse kanlmazlar. Bylesi zkar peindeki bireylerin gznde br kiiler, yalnzca onlardan bamsz olarak varolan amalar iin birer ara ya da engeldirler. Bu yap iinde, sahiden bakalarna ynelik faaliyetleri, yani bakasnn iyiliini (ya da bu balamda ktln) ama olarak kabul eden faaliyetleri kavramak imknszlar.177

176

David Hume, nsan Zihni zerine Bir Aratrma, ev. Evrim, S., Milli Eitim Basmevi, 1974, s.

251.
177

Ross Poole, Ahlk ve Modernlik, ev. Kk, M., Ayrnt yay., 1993, stanbul, s. 22.

98

2.4. IMMANUEL KANT: AHLK METAF Z N N SAF AKIL TEMELLEND R LMES

LE

2.4.1. Kantn Epistemolojisinde Akl ve A Priori Kategoriler: Kategorik mperatif Immanuel Kantn (17241804) ahlk anlay ethik tarihi iinde nemli bir dnm noktasn oluturmutur. Kant felsefesi, bilimsel gelimelerden etkilenen ve empirist dnce ile birlikte gelien bir felsefedir. Ahlk yarglarn sadece empirist bir epistemolojinin benimsenecei bir felsefeden kamayacan grm ve felsefesini empirizmin ve rasyonalizmin sentezlenmesi zerine kurmutur. Durkheimn sosyolojisi, Kantn epistemolojik konumunun hem izinden giderek hem de baz ynleri ile reddederek takipisi olmutur. Dolaysyla Durkheimn ahlk fenomenleri anlama zemini, Kantn akl ve bilgi konusundaki dncelerini anlamakla mmkndr. Akl, Kantn ethik anlaynn temel kavramdr. Kantn akl kavram duyular karsnda pasif bir konumda olmayan ve sayesinde duyularn alglanabildii ve kavramlarn var olabildii bir akldr. nceleri Newton, Leibniz, Wolff, Hume gibi dnrlerin etkisinde olan Kant, kavramlarn duyulara indirgenemeyeceini ve duyulur dnya ile dnlr dnya arasnda bir ayrm yaplmas gerektiini dnerek bu dnrleri eletirir. zellikle tz, nedensellik, zorunluluk gibi kavramlarn duyulardan gelemeyeceini ve dnlr olan eyden duyulur olan eye, duyulur olandan da dnlr olan eye geilemeyeceini iddia eder. Matematik, ahlk, metafizik ve estetik gibi bilimlerin a priori bir zellikleri vardr ve bu

99

bilimlerin kavramlar deneyden tremezler.178 Heidegger, Kantn bilim anlayndan bahsederken, kadim bilimin de nemli bir karakteristii olan matematiksellik koulunu Descartes gibi srdrdn syler ve Kantn herhangi bir doa retisinin ancak matematiksellik unsuru ile hlis bilim olacan sylediini hatrlatr.179 Kant byle bir matematiksellik kavrayna bal kalarak empirizmin akl kavrayn eletirir. Empirizmde akl, amalarla ilgilenen bir akl deil, daha ok dolayl ve belirsiz aralar rgtleme yetisidir. Kantn dncesinde ise akla zg amalar vardr ve hatta felsefe Kanta gre akl sahibi varln, insan aklnn en yksek amalarna duyduu sevgi olarak ifade edilmitir.180 Kantn felsefesi geleneksel rasyonalizme de bir eletiri getirmektedir ve akln amac dedii eyin yine akl tarafndan belirlendiini dnr. Kant, akln speklatif bir yetisi olduunu ama bunu yalnzca fenomenlere yani grndkleri kadar bilinebilen tasarmlara uygulanacan, yani bu yetinin bir anlamda ancak fenomenlerle ilikili olduunu dnmektedir. Bilgi, Kanta gre bir eyin herhangi bir tasarmndan daha fazla bir eydir. Akl tarafndan bir duyusal tasarma eklenen bir baka yklem olabilmektedir ve bu yklem deney kaynakl bir tasarma a priori olarak eklenmektedir: A priorinin zellikleri, tmellik ve zorunluluktur. Fakat a priorinin tanm, deneyimden bamsz olmadr. A priori olann deneyime uygulanabilmesi mmkndr, fakat o deneyimden kmaz. Tanm gerei, her, daima, zorunlulukla szcklerine karlk olan hibir deneyim yoktur181

178

Afar Timuin, 1992, a.g.e., s. 439. Martin Heidegger, 1998, a.g.e., s. 47. Gilles Deleuze, Kantn Eletirel Felsefesi, ev: Altu, T., Payel Yay., stanbul, 1995, s. 37. Gilles Deleuze, 1995, a.g.e., s.41.

179 180 181

100

Akl, Kant felsefede transendental ilkeler ile tasarmlar ynetebilmektedir. Ve bu transendental ilkeler, nesne ile znenin uyumunu da belirlemektedir. Nesnenin zneye zorunlu bir tbiiyeti sz konusudur ve bu Kantn felsefe tarihi iinde zne ve nesne ilikisi bakmndan bir Kopernikusu Devrim dedii eydir. Bu dncesiyle Kant, akl, zne ve nesnenin bir uyumundansa, nesnenin zneye tbiiyeti ilkesini koyan bir yasakoyucu olarak grmektedir. Kategoriler sayesinde Doann yasakoyucular olduumuzu dnr. Deleuze, bu anlayn Antik Yunan rasyonalizminin ve bilgelik anlayndaki doa ile uyum dncesinin tam tersi ynde olduuna dikkat eker.182 Kant, bilginin sadece deneysel olmadn sylemekle empirist dnceyi eletirmektedir, fakat akln a priori kategorilerinin akla ikin olduunu sylemekle de klasik rasyonalizmden ayrlmaktadr. nk bu kategoriler, Platonun dncesinde olduu gibi akla dsal olan dealardan pay almak suretiyle sahip olunan bir yeti deildir. Kantn ethik amac, ahlkn akln deneysel bilgiden arnm, tamamen akla isel olan bu kategoriler ile aklanabilmesi ve saf bir ahlk felsefesinin

gelitirilebilmesidir. nk deneye dayal bir buyruk bir pratik kural olabilse de ahlk yasas olamaz.183 Daha nce de belirtildii gibi Kant empirik bir bilgi anlay ile ahlk deerlerin bir felsef aklamasnn mmkn olamayacan, nk mutlak bir temellendirme veremeyeceini fark etmitir. Pratik akl ve saf akl olarak akln ayrlmasn aslnda sadece uygulamada geerli olduunu ve akln birliinin esas olduunu dnen Kant, Ahlk Metafiziinin Temellendirilmesi adl

182 183

Gilles Deleuze, 1995, a.g.e., s. 52. Immanuel Kant, Ahlk Metafiziinin Temellendirilmesi, ev. oanna Kuuradi, Trkiye Felsefe

Kurumu Yay., 1995, s. 4.

101

almasnn aslnda bir Saf Pratik Akln Eletirisi olduunu yazar.184 Deneysel olandan karlan bir ahlk ilkesi znel ve tesadf olmaya mahkm olacaktr ve ahlkn kendisine de zarar verebilir. Kant iin, erdemin hakik yzn grmek, ahlkll duyusal olann katt her eyden ve her dln ya da ben sevgisinin halis olmayan her trl ssnden soyulmu olarak serilmemekten baka bir ey deildir.185 nsann gcnn saf akln idesine yetebileceini ama buradan karaca ahlk yasasn pratie dkmenin kolay olmadn dnen Kanta gre, ok nemli bir ayrm sz konusudur: Ahlk yasasna uygun olan bir ilke ve ahlk yasas uruna olan bir ilke. Ahlk eylemlere yn veren ilkelerin ahlk yasasna uygun olmas yetmez, bu ilke onun uruna olmaldr. Aksi takdirde tesadf bir uyum sz konusu olacaktr.186 Kant ncelikle ahlka ilikin sradan bilgiden felsef olana bir gei yapar. Bunun iin ncelikle koulsuz iyi olarak nitelendiren eyi sorgular. Bu ancak iyi isteme (guter wille) olabilir. yi isteme, koulsuz ve bir yarar gzetmeksizin, edimin sonularna bakmakszn, kendisi iin istemedir, o kendi bana iyi olabilen bir deerdir: Yararllk veya verimsizlik bu deere ne bir ey ekleyebilir, ne de ondan bir ey eksiltebilir.187 Kantn ethiki mutluluk (Glckseligkeit) ve ahlkn amacn bir tutmamaktadr. Aristotelesin mutluluu erdemin yneldii koulsuz ama olarak grmesinin tersine, Kant, mutluluk gibi bir amac, akln amac olarak grmemektedir. Eer doa, akl
184

Immanuel Kant, 1995, a.g.e., s.7. Immanuel Kant, 1995, a.g.e., s. 43. Immanuel Kant, 1995, a.g.e., s. 5. Immanuel Kant, 1995, a.g.e., s. 9.

185 186 187

102

mutluluk iin semi olsayd der Kant, bunun iin akl pek isabetli olmaz, bunun yerine igdler bu amaca ulatracak uygun aralar olurdu. Kantn mutluluk ile kastettii durumu igdler ile elde edilebilen bir durum olarak grmesi gz nnde bulundurulursa, burada mutluluk ile kastedilenin haz kavramna yakn bir anlama sahip olduu dnlebilir. Fakat iyi, Kantn dncesinde ne hazdr ne de mutlulua gtren bir amatr. yi isteme kendi bana iyidir ve ahlk devleri mutlaklk, aknlk ve kendi bana ama olma sfatlar ile oluturabilecek tek ilkedir. Kantn arad ilke, her akl sahibi varlk iin zorunlu olarak geerli olabilmelidir ve bu nedenle de ancak akn ve mutlak bir ilke olmaldr. En stn iyi olarak Tanrnn bir model olarak gsterildii ncile gnderme yapan Kant, bu en stn iyi olarak Tanr dncesinin de bize zgr bir isteme kavramna ayrlmazcasna balanan ide ile geldiini syler.188 Bu aamadan sonra ahlk metafiziinin temellendirilmesinde artk felsef bilgiye geilir, nk saf akln ilkelerini yneten idelere ulalmtr artk. Akln buyruklar koullu ya da koulsuz olabilir. Eer bir eylemin ilkesi mutluluu bir ama olarak koyuyor ise bu ilke akln koullu bir buyruundan tremektedir fakat belirli bir davranla ulalacak bir ama koul olarak temele konmuyorsa o zaman bu buyruk dorudan doruya olan kesin buyruktur. Bu buyrua Kant kategorischen imperativs, yani koulsuz buyruk demektedir. Kanta gre: Bu buyruk kesindir. Eylemin ieriiyle ve ondan kacak sonula ilgili deil, biimiyle ve onu ortaya karan ilkeyle ilgilidir; ve bu eylemde zce iyi olan niyettir, ortaya kan sonu ne isterse olsun olabilir. Bu buyrua ahlkllk buyruu denebilir.189

188 189

Immanuel Kant, 1995, a.g.e., s. 25. Immanuel Kant, 1995, a.g.e., s. 33.

103

2.4.2. Nesnel lkelerin Kayna Olarak Yasakoyucu Akl Kant, znenin kendi koullarnca belirledii pratik ilkeler ile yasa arasnda bir ayrm yapar. Bu ayrmda maksim olarak adlandrlan ilke, znenin ilkelerini, yasa ise her akl sahibi varlk iin geerli olan bir nesnel ilkeyi anlatr. Bu ayrmdan sonra, Kant, ahlk bir eylem iin gerekli ve tek kesin buyruu yle ortaya koyar: Ancak ayn zamanda genel bir yasa olmasn isteyebilecein maksime gre eylemde bulun. Kant, bir dev kavramnn ilkesinin de bu buyrua uygun olarak u ekilde kurulmas gerektiini dnr: Eyleminin maksimi sanki senin istemenle genel bir doa yasas olacakm gibi eylemde bulun.190 Bu ilke her dev ilkesinin tamas gereken ieriktir. Kantn bu dncesinde alt izilen husus, bir ilkenin ahlk bir ilke olabilmesi iin, ahlk duyusu retilerinin tam tersi bir ekilde, ilkenin znel deil nesnel olmas artdr. Aksi takdirde ahlk deil, faydac ya da teknik buyruklara gre belirlenmi ilkeler sz konusu olacaktr. Kantn ethikinde genel geerli zorunluluk kavram nesnellik kavramna skca balanmtr. Bir ilke insann znel koullarndan tretilebilir fakat bu bir yasa olamaz, nk yasa genel geerli zorunluluk ieriine sahip olmaldr. Empirist retilerin akln davran belirleme gc olmad, arzu ve tutkulara hizmet ettii grnn tam aksine Kant, akln davran belirleyen yetisini ahlk metafiziinin temeline koyar: steme, belirli bir yasa tasarmna uygun bir ekilde kendini eyleme belirleme yetisi olarak dnlmektedir.191 Her akl sahibi varlk, Kanta gre, kendisi ama olarak vardr. Bu kendinde ama olma durumu, akldan kaynakland iin znel bir durum deildir. Kant, insann bu nedenle ey olarak

190 191

Immanuel Kant, 1995, a.g.e., s. 38. Immanuel Kant, 1995, a.g.e., s. 44.

104

adlandrlan bir varlk deil, kii (person) olarak adlandrlan bir varlk olduunu syler. nsan doas, akl sahibi bir doadr ve onun kendinde ama oluu nesnel bir amallktr. Bu nesnel ilke saptandktan sonra bundan karlacak pratik buyruk insanla kar, sadece kendi kiinde deil bakasna da bir ama olarak davran eklinde olacaktr. Btn insanln amac, insann kendi amac da olmaldr. nsann doas onu bir yasakoyucu olarak belirlemitir, insan bir yasakoyucu olarak amalar krallnn da yesi olur ve bu nedenle de insann deerini belirleyen ey onun zerkliidir.192 zgrlk, bir yasakoyucu olarak her akl sahibi varln iradesinin bir zellii olarak anlalmaktadr. nk zgrlk saf akln a priori bir zelliidir ve o insann doal yapsnn birtakm deneylerinden tretilemez. Kant ahlklln ancak her akl sahibi varln zgr iradesinin ve nedenselliin farkndalnn yasakoyuculuu ile gerekleebileceini ve ahlklln bu nedenle d erkli deil ancak zerk bir iradeye balln gsterdikten sonra, bu iradenin buyruklarna znenin neden ilgi duymas gerektii sorusunu ele alr. nsan ahlk bir yasakoyucu olmakla zgr de olmaktadr ve kendini koyulan yasalarn altnda tasarmlayan ve onlara uyacak olan da yine kendisidir. Kant, bunun bilincinin anlama yetisi dnyas ve duyular dnyas arasnda yaplacak olan ayrm saladn dnr. nsann kendisinin hem a priori etkide bulunan nedenler ve nesnel yasalar koyan hem de bu nedenlerin etkileri olan ve yasalara uyacak olan bir varlk olarak grmesi, eylerin kendileri ile grnleri arasnda farkn kavranmasn salamaktadr. Bu fark ile farkna varlan ey, insann hem duyulur dnyaya hem de dnlr dnyaya ait olduudur. Bu snrn izilmesi ile akl en soylu ilemini tamamlamaktadr. Bylelikle insan duyular
192

Immanuel Kant, 1995, a.g.e., s. 53.

105

dnyasna ait olmaklyla doa yasasna, dnlr dnyaya ait olmaklyla da srf aklsal olan yasalara tbidir ve bu yasalara uymakla ykmldr. 193 Kant, sonu olarak, Lockeun her bilginin kaynan d ve i deneyime balayan dncesini ve Humeun kukuculuunu eletirmektedir. Ne var ki, Kant ayn zamanda, metafizik olarak adlandrlan dn biimini de Saf Akln Eletirisi adl kitabnda eletirmekte ve anlama yetisinin deneyimin koullar ile snrlanmakszn kullanmn, karanlklara ve elikilere drdn ne srmektedir. Daha nceki filozoflar anlama yetisinin deneyim ile snrlanmakszn kullanld bir akl ne karmakla metafizik olarak adlandrlan bir sonu gelmez ekimelerin kavga alan yaratmlardr.194 Kantn felsefe tarihinde ve modern bilimsel bilginin gelimesindeki en nemli etkisi kukusuz onun metafizik olarak deerlendirdii deneyle snrlanmam kategoriler ile kesin bilgi arasnda yapt ayrmdr. Geleneksel rasyonalizmde akln sahip olduu dealar, akla akn bir varlktan pay alma ile var olurken, Kant, akln anlama yetisi dedii yetiyi teolojik bir varolu ile deil, akla ikin bir var olu ile aklamaya ynelir. Dolaysyla Kantn felsefesi Descartes zne felsefesinin izinden gider. Theodor W. Adorno Kantn felsefesinin znedeki nesnellii nesnel bir gereklik olarak temellendirmeye ynelik bir proje olduunu sylemektedir.195 Adorno, Kantn yaptnn en nemli zelliinin ise akln, mutlak olann, yani dnlr dnyalarn alanna sapma hakk olmadna ynelik bir kan ile hareket etmesi
193 194

Immanuel Kant, 1995, a.g.e., s. 70-71. Manfred Baum, Kant ve Saf Akln Eletirisi, ev: Ermi, N., Cogito, Sonsuzluun Snrnda:

Immanuel Kant, say 4142, Yap Kredi Yay., k 2005, s. 35.


195

Theodor Wiesengrund Adorno, Aknsallk Kavram zerine, ev: Haydarolu, M., Cogito,

Sonsuzluun Snrnda: Immanuel Kant, say 4142, Yap Kredi Yay., k 2005, s. 56.

106

olduunu da belirtmektedir. Kantn mutlak hakikati salayan eyin ne olduu konusundaki dncelerinin anlalabilir hale gelmesi iin Adorno, Kantn bu bilgiyi salt soyut speklasyonlarn deil, bilimsel bilginin sunduuna ynelik varsaymnn temel alnmasn nerir. Fakat ahlk deerler iin getirilen nesnellik standard ile olgular iin getirilen nesnellik standard, Kantn dncesinde ayrlmaktadr. Ahlk metafiziinin temellendirilmesi, zne felsefesinin nesnellik konusundaki amazlarn zmeye ynelik olarak, Adornonun da belirttii gibi, znenin nesnellii standardn gelitirmektedir. Bunun sonucunda deerler ve zellikle de insann zgrl meselesi, a priori kategoriler ile zneye ait olan ve ayn zamanda da her akl sahibi varlk olan zneye ait olmakl ile de nesnel olan bir standarda balanmakta, olgular da kayna deneyde olan a posteriori empirik bilginin nesnelliine balanmaktadr. Olgu ve deer ayrm znede bulunan iki nesnellik alannda temellenmektedir.196 Bunun anlam olgularn ve deerlerin birbirinden ayr olarak temellendirilmesi ve yaltlmasdr. Kant, Durkheimn sosyolojisinin temel epistemolojik kabullerini byk lde etkilemitir. Fakat Durkheim, pozitivizmin de mirass olduundan, Kantn saf akla ikin grd akn kategorileri reddederek, olgu ve deerin ayr standartlarca bilimsel bilgiye konu olmas yerine, tm toplumsal fenomenlerin bilimsel olarak ancak empirik olgusal gereklii ile incelenebileceini dnmtr. Bundan dolay Durkheimn sosyolojisi, tm toplumsal ve ahlk fenomenlere, Kantn felsefesinde olgular iin getirilen nesnellik standardnn uygulanmas olarak okunabilir.

196

Hakk Hnler,, Estetikin Ksa Tarihi, Paradigma Yay., stanbul, 1998, s. 251.

107

III. BLM

3.1. POZ T V ST SOSYOLOJ DE B R OLGU OLARAK AHLK 3.1.1. Auguste Comteun Pozitivist Sosyolojisi Sosyolojinin pozitif bir bilim olarak ina edilmesinde nemli bir rol oynayan ve sosyolojinin kurucusu olarak kabul edilen isim Auguste Comtetur (17981857). Durkheimn sosyolojisinin, Comteun dncelerinin bir takipisi olmasnn yan sra, onun dncelerine eletirel bir yaklamn rn olduu da sylenebilir. Bu eletiriler ise bilimsellik anlaylarna dairdir. nk bu dnemde insan bilimlerinin stats nemli bir tartma odan tekil etmekte ve belirsizlik arz etmekteydi. Onsekizinci yzyl pozitif bilimlerindeki gelimelerle birlikte, bilimlerde bir btnlk aray, kendisini metodolojik btnlk olarak gstermi ve bir bilimler hiyerarisi dncesiyle sosyal fenomenlerin de, pozitif bilimler hiyerarisi iinde nasl bir yere sahip olaca, metodolojisinin genel ilkelerinin ne olaca konusunda dnceler gelitirilmitir. Comteun yaad dnemde Fransz Devrimi ile gelen toplumsal karmaalar, atma ve dzensizlikler, toplumsal dzenin ancak gelien pozitif bilimlerin metodolojisine sahip bir sosyal bilim ile kurulabileceine olan inanc pekitirmekteydi. Tpk daha sonralar Durkheimn da sosyolojisini ynlendiren bir ama olarak modern anlamda rasyonel ve bilimsel bir temel zerine kurulmu bir toplumsal dzen inas, Comteun metafizikten tam bir kopu anlamna gelecek olan sosyal fizik olarak adlandraca sosyolojinin temel amacn oluturmaktayd.197 Pozitif bilim nasl doa yasalarn bulup ortaya karyorsa, toplumsal ilerlemenin

197

Auguste Comte, Pozitif Felsefe Kurslar, ev. Ataay, E., Sosyal Yay., 2001, stanbul, s. 42.

108

yasalarn da bulabilir ve toplumsal dzenin bu yasalara uygun olarak dzenlenmesini ve denetlenmesini salayabilirdi. Fransz Devriminden sonra yaanan toplumsal huzursuzluklar, dzensizlikler ve bireyci felsefelerin geliimi, Comteun sekreterliini yapt ve almalarndaki en nemli etkiyi yapan dnr olan Saint-Simonun (17601825) da zerinde durduu ahlk bir krize yol amt. Comteun, toplumun rgtlenmesinde pozitif bilimlerin ortaya koyaca yasalar egemen klma fikrinde, Saint-Simonun sanayi toplumlarnn rgtlenmesi ve ynetiminde pozitif bilimlere yapt vurgu etkili olmutur. Durkheimn ahlk fenomenleri kavramsallatrmak ve analiz edebilmek iin bir epistemolojik zemin oluturma aray, Saint-Simonun ve onun takipisi Comteun sanayi toplumuna uygun olabilecek ve bilimsel nitelikteki bir ahlk araynn bir devamdr. Toplumsal bir dzensizlik ortamnda gelien ve ahlk krize zm getirmeyi amalayan bu giriimler, liberal dncenin bireyciliine kar oluan bir tepkiyi de ifade etmekteydi. Toplumsal kurumlarn ilevselliine, uyum ve dengesine vurgu yapan bir dnce gelimekte ve bir yandan da bireycilie kar sosyalizmin temel dncelerini oluturmaktayd. Sanayileme ile geleneksel toplumsal yaplar deimi ve bu deiim de ncelikle toplumsal snflar belirlemiti. Bu dnm geleneksel politik kurumlar ve bu kurumlarn ardndaki ilkelerin ve adalet anlaynn da deimesi demekti. Liberal dncenin temelindeki doal hak anlay, geleneksel toplumsal deerlerden ziyade birey temelli bir adalet anlayn ortaya koymutu. Swingewood, Saint-Simonun ahlk krize yol aan durum hakkndaki dncesini yle anlatmaktadr:

Geleneksel otorite biimleri ile onlarla birlikte anlan deerler, bireyin haklarnn topluluun haklarndan daha stn olduuna inanan eletirel felsefenin zaferi karsnda

109

kmt. Geleneksel otorite politik biimleri artk meru klamyordu: modern toplum iinde ahlk bir boluun domasnn nedeni buydu.198

Comteun insanlk dini olarak adlandraca ve sanayi toplumlarnn ahlk deerlerini reteceini dnd manevi g, Saint-Simonun Yeni Hristiyanlk dncesini takip eder. Fakat Comteun dncelerinde, bu inan insanlk dini olarak kendisini ifade eder. Durkheimn sosyolojisini ve ethik deerleri inceleme biimini nemli lde etkileyen bir unsur da Comteun, daha nce de belirtildii gibi, birey haklarna dayanan doal haklar dncesine kar olan bir dn biimini Saint-Simondan devralmas olmutur. Bireyci olmaktan ziyade toplumsal birlii, uyumu gzeten ve bireyin zerinde bir btnletirici etkisi olan bu manevi g anlay, bir yandan modern bireycilie kar dururken, bir yandan da geleneksel metafizie kar bir duruu ortaya koyma giriimiydi. nk doal hak ve bireysel haz ve karlar dncesine karlk olarak toplumun birliini salayacak ve toplumsal dzeni bireyin karlarna stn tutacak unsur pozitif felsefe olarak adlandrlan bir entelektel akmda aranmaktayd. Comte, pozitif felsefe olarak adlandrd dn biimini, ncelikle tek biimli bir akl yrtmenin hkim olduu ve tek bir yntemi kabul eden bir dn olduunu sylemektedir.199 Tpk dier pozitif bilim disiplinleri olan fizikte ve biyolojide olduu gibi, toplumun da bilgisi yasa benzeri genellemeler biiminde ortaya konulabilirdi. Bylelikle de insanlk dini, pozitif bilimlerin tek biimli yntemini benimseyen bir pozitif felsefe zerine kurulabilecekti.
198

Alan Swingewood, Sosyolojik Dncenin Ksa Tarihi, ev. Aknhay, O., Bilim ve Sanat Yay.,

1998, Ankara, s. 57-58.


199

Auguste Comte, 2001, a.g.e., s. 30.

110

Comteun pozitif felsefeyi kurma giriimi Saint-Simonun her toplumsal aa tekabl eden bir entelektel form olduu gzlemini takip etmektedir. retim odakl, gelimi iblmne dayal sanayi toplumlarna uygun den entelektel aama da Comtea gre pozitif aamadr. Daha sonralar Durkheimn bilimsellik lsne uymad gerekesiyle eletirecei bir evrim fikri, Comteun dncesinin temelinde yer almaktadr. Buna gre toplumlar teorik, metafizik ve pozitif olmak zere aamadan geerek bugne gelmilerdir ve evrimsel deiim yasasnn yn pozitif aamaya dorudur. Comte, hl yasas olarak adlandrd bu evrimsel geliimi teorik ve tarihsel kantlar ile ortaya koyduunu ileri srer. Gemiin dikkatli bir biimde incelenmesinin sonucu ile elde ettiini dnd tarihsel kant, soyut ve evrensel bir insan znesinin olgular anlamlandrmas srecindeki psikolojik ve zihinsel hallerin gzlemleri ile karlatrlr. Tarihsel gzlem, bilimlerin evrimsel bir geliim sreci iinde olduklar varsaym ile gerekletirilmekte ve her bilimin teolojik aamadan pozitif aamaya doru ilerledii ileri srlmektedir. Comte, SaintSimonun eletirdii bireyci felsefelere kar bir konuma yerlemi olsa da, bilimlerin tarihini ve toplumsal evrimin yasalarnn kefini dayandrd gzlem, empirik epistemolojinin soyut insan znesinin zihinsel hallerinin gzlemidir:

Bireyin eitimindeki hareket noktas trnki ile zorunlu olarak ayn olduundan bireyinkinin farkl temel evreleri trnkinin balca dnemlerini gstermelidir. Oysa her birimiz zgemiimize yle bir baktmzda, en nemli kavramlarmz konusunda srasyla; ocukluumuzda tanrbilimci genliimizde metafiziki ve yetikinliimizde fiziki olduumuzu hatrlamyor muyuz? Bu gzlem tm insanlar iin kendi alar erevesinde geerlidir.200

200

Auguste Comte, 2001, a.g.e. s. 34.

111

Comteun insan zihninin tarihsel evrimine dair bu gzlemi, biyolojinin canl trlerine ynelik yaklam temel alnarak yaplmtr. Teolojik dn, Comtea gre insann emekleme dnemine tekabl eden ve byk, hatta abartl umutlarn ve hayallerin bilimsel etkinlii belirledii bir dnemdir. Fakat insan zihninin en olgun aamas olan pozitif dnn gzlemlenebilir fenomenlerle snrlanm bilimsel etkinlii iin teolojik aamann yaanmas gerekmekteydi. Buna gre, teolojik aama yalnzca, pozitif bilimlerin hipotezler oluturabilmesi ve gzlemlenen olgular sadece basite biriktirmenin tesine geip onlar anlamlandrabilmesi ve yasalarn kefedebilmesi iin gerekli olan gzlem ncesi teorik ereveye zemin hazrlayan zihinsel srelerdi. Doru bilginin yalnzca gzlemlenebilir olgulara dair elde edilebilecei ynndeki Baconn gr benimseyen Comte, teolojik dnn gzlemlenebilir fenomenler dnda kalan ilk neden ya da mutlak bilgi gibi meselelerini yalnzca birer hayal rn olarak deerlendirmitir. Metafizik aama ise, teolojik aamadan pozitif aamaya geen insan zihninin evrimsel srecindeki bir gei aamasna tekabl eder. Comtea gre insan zihni teolojik aamada doaya bakmakta ama gznde doast gler canlandrmaktadr. Ayn ekilde metafizik aamada da doaya baktnda onlarn kendilerini deil, soyut isimlerini bir kendilik olarak grr.201 Bu gr ile Comte, metafizik aamay nominalist bir yaklamla aklar. nsan zihninin tarihsel evrim srecinde, doal fenomenlerin gzleminde ortaya kan, doal fenomenlerin kendilerine bakp da doast nosyonlar gelitirme dncesi, Durkheimn sosyolojisini ve ahlk kavramlar inceleme zeminini nemli lde etkilemitir. Durkheimn, sonraki blmde incelenecek olan, akn varlk, kutsal ve Tanr kavramlarnn insan
201

Auguste Comte, 2001, a.g.e., s.36

112

zihnindeki asl kkenlerinin aslnda toplumun kendisi olduu ynndeki dncesi, bu etkiyi gstermektedir. Buna gre, metafizik kavramlar bir yanlsama olarak ortaya kan kavramlardr ve toplumun bireyin zerinde bir btn oluu, bu metafizik aknlk yanlsamasnn bir nedenidir. Byle bir deerlendirme ile kutsal olana gnderimli olmak zorunda olan ahlk kavramlarn da, aslnda somut bir toplumsal olgu olduklar ve pozitif bir epistemolojik zeminde incelenmeye de msait olduklar sonucuna varlr. Comteun pozitivist aama iin toplumu birletirecek manevi unsur olarak uygun grd insanlk dini gr de, Durkheimn manevi ve akn g olarak toplumun kendisini ahlkn kayna olarak deerlendirmesinin yolunu amtr. nsanlk dini dncesi, kollektif bilin kavramna dntrlerek, Durkheimn ne teolojik ne de metafizik bir doast gce gnderimli olmayan laik ahlk gelitirme giriiminin zeminini oluturmutur. Pozitif aamada ise insan zihni, Comtea gre, doaya baktnda artk fenomenlerin kendilerini grme olgunluundadr. Pozitif aamadaki olgunluk, ilk nedenler, mutlak bilgi, ya da ereksel nedenler gibi meselelerin pozitif bilime asla konu olamayacak kavramlar olduunun farkna varlmasdr. nsan zihninin kesin olarak bilebilecei alan, gzlemlenebilir fenomenler ve bu fenomenlerin evrensel yasalara olan tbiliidir. Pozitif felsefenin amac olgularn biriktirilmesi deil, gzlemlenen olgularn analiz edilerek karlatrma yntemi ile benzerliklerinin ve ortaya k koullarnn ortaya konmas ve bylelikle de evrensel doa yasalarnn kefidir. Comte, gzlemlenebilir olgularn nedenlerini ortaya koymann pozitif felsefenin amalar arasnda olmadn da nemle vurgulamtr. Durkheimn toplumsal olgularn pozitif bir biimde incelenmesi ve laik bir ahlk gelitirilmesi iin eitime yapt vurgu ve eitim sisteminde pozitif sosyal bilimleri hkim klma istei

113

de, Comteun pozitif felsefenin amalar arasnda sayd, eitim sisteminin pozitif hale getirilmesi abasnn bir devamdr. Pozitif felsefenin hkim olaca bu eitimde bilimsel olarak bilinebilir olan yasalarn, teolojik ya da metafizik felsefelerdeki nedensel aklamalardan ziyade birlikte deiim yasalarn ve varlk koullarn ortaya koyan yasalar olaca ngrlmtr. Comte, pozitif felsefenin amac olarak saptad ve sosyal fizik olarak adlandrd insan zihninin ileyi yasalarna uygulamay dnd ilkeyi, M. de Blainvillein Karlatrmal Genel Anatomi lkeleri adl doa bilimleri alanndaki bir almasnn nsznde geen, her fenomenin statik ve dinamik ilikileri temelinde incelenebileceine ynelik dncesinde bulur.202 Sosyal fizik ad verilen toplumsal olgularn biliminin temelindeki akl kavray, geleneksel felsefeden bir krlma noktasn ifade eden modern empirik akl kavrayna yakndr. Dolaysyla bu akl kavraynn problemlerini de paylar ve geleneksel felsefedeki anlamna oranla, akl, kesin bilgiye varma yolunda olduka snrl bir role sahiptir. Comte, akln fenomenlerin ilk ve ereksel nedenlerini ve fenomenlerin zlerini kavrayabileceini reddeder. Hibir zihni, fenomenlerin zlerine ve nedenlerine ulaabilir olarak grmez. eylerin doalarnn zleri ya da nedenleri olarak ortaya konan fenomenler ise yalnzca bir imgelem olarak deerlendirilir. Bu gibi meseleler teolojik imgelemin ya da metafizikilerin inceliklerine braklr.203 Sosyoloji, toplumsal fenomenlere baktnda yalnzca olgular grecektir. Olan ve olmas gereken ayrm Comteun pozitivizminde doruk noktasna ular. Pozitivist akl olmas gerekeni tayin edebilecek bir akl deildir. Bu nedenle de sosyolojinin

202 203

Auguste Comte, 2001, a.g.e., s. 47. Auguste Comte, 2001, a.g.e., s. 38-39.

114

konusu olgu ve deer ikilisinden yalnzca olgular kapsayacak bir biimde snrlanr. Her ne kadar, olgularn yani fenomenlerin kendilerinin grlmeye balamas olarak sunulan pozitivist aama -imgelemden farkl olan evrensel kesin bilgiye ulama yntemi olduu kabul edilse de- empirizmin bireyciliinden kanamamaktadr. Comteun pozitivizmi, metafizik unsurlara yer vermeyen ve deney ile gzlemi temel alan empirizmin olgu gibi epistemolojik kabullerini ve dolaysyla epistemolojik krizlerini de miras alr. Comteun insan zihninin tarihsel aamalarn evrimsel olarak pozitivist bak asndan deerlendirmesi -her ne kadar nesnellik adna hareket edilse de- empirizmin birinci ahsn bakna yerleen ve birinci ahsn izlenimlerini, grme biimlerini temele alan znel rasyonalite anlaynn bir ifadesidir. Comte, empirik epistemolojinin miras ile pozitivist bir sosyal bilimin evrensel yasalarn hedeflemi olsa da, fenomenlerin kendilerinin dnlmesi olarak deerlendirdii pozitivizmin, fenomenlerin kendilerinden ziyade, ancak bu

fenomenleri gzleme tabi tutan aratrmacnn znel gzlemlerine ulaabilmitir. Daha nce de incelendii gibi, kadim felsefede fenomenler iin kendi, fenomenlerin grnleri ile ayn ey deildi ve dea ya da tz gibi metafizik kavramlar ile dile getirilirdi. Ayrca pozitivizmin aksine grn greli ve znel bir gerei ifade etmekteydi. Oysaki Comteun pozitivist aama olarak adlandrd zihinsel aamada, fenomenlerin grnleri ile kendileri bir ve ayn eyi ifade eder. Daha sonralar Durkheimn Comtea ynelik olan eletirisi de, Comteun toplumsal evrim dncesini temellendirdii bu metodolojinin znel karakterine ynelik olacaktr. Durkheimn sosyolojisi, bu anlamda, hem znel akln hkim olduu

115

empirizmin ve pozitivizmin mirasn tayan hem de onu amaya alp nesnel bilgiye ulamay hedefleyen bir abadr. Nedenlere ve zellikle de telosa dair hibir aklamada bulunmayan, bunun yerine toplumsal fenomenlerin statik ve dinamik olarak snflandrlarak birlikte deiim koullarnn yasalarna ulamay ilke edinen pozitivist epistemolojinin, zellikle ahlk deerler sz konusu olduunda ortaya kan nemli problemleri olmutur. Ahlk fenomenlerin kavramlatrlmasnda izlenen yntem, Comteun pozitivizmine gre fizikteki fenomenlerin aklan biiminde olduu gibi olmalyd. Farkl olan sadece, sosyal bilimlerin bilimler snflandrmasnda daha soyut bir kategoride oluuydu. nk toplumsal fenomenler sadece daha soyut olgular tekil etmekteydi. Bylelikle Durkheimn da sosyal fenomenleri birer ey olarak ele alnmas gerektiine dair dncesi ve olgu-deer ayrmnn sosyolojinin temel ilkesi haline gelmesi, Comteun pozitivizmiyle gerekleir. Toplumsal fenomenler, fizikteki gibi bir olgu olarak dnldnde, tinsel deerinin ierii hakknda herhangi bir bilgi hedeflenemez. Toplumsal fenomenlerin deeri meselesi, pozitif felsefenin inceleme alanndan karlmtr. Dolaysyla olgusal gerekliin bilgisini hedefleyen pozitivizmin, ahlk deerlere ilikin yaklam ve kavramlatrma tarz, ethik tarihinin genel terminolojisinden tam bir kopuu temsil eder. Pozitivizmin mekaniki aklamasnn, deer meselesine dair suskun kaln ve geerli aklamalar getiremeyiini, MacIntyre, Aydnlanma dncesinin grnen ve olan ayrmn gzden yitirmesinin bir sonucu olarak grr. Buna gre, olgu, gzlemlenmi fenomenleri anlatr ve olan ile grnen arasnda herhangi bir ayrmn olmad varsaylr. Bunun, sosyal bilimlerin ahlk deerleri ele alma biimi asndan getirdii en nemli sonu ise, olan ve olmas gereken arasnda herhangi

116

bir ilikiye izin vermeyen bir epistemolojik konumdur. MacIntyre, mekaniki grn sonularn yle dile getirir:Olgu, deer-bamsz hale gelir, olan olmas gereken iin bir yabancya dnr ve olan ile olmas gereken arasndaki bu kopuun bir sonucu olarak, deerlendirme kadar aklama da karakter deitirir.204 MacIntyre, byle bir epistemolojik konumun, yani insan davranlar sz konusu olduunda Newton fizii paradigmasna dayanan ve karakter deitirerek herhangi bir telos dncesine deinmeyecek olan mekaniki aklamann, ahlk deerleri inceleme konusundaki yetersizliinin, aslnda W.V. Quine tarafndan dile getirilen bir eletiri ile ortaya konmu olduunu gstermeye alr. Mantksal pozitivist bir dnr olan Quine, MacIntyrea gre, toplumsal fenomenlerin ve insan davranlarnn yasalarn elde edebilecek bir epistemolojik konumun, niyetlere, amalara ve eylem nedenlerine yaplan btn gndermeleri dlayan bir szck hazinesi iinde formle edilmek zorunda olduklarn savunur.205 Bunu savunmasnn ardnda, tpk fizik biliminde olduu gibi yasalar hedefleyen bir bilimin inan, niyet ve ama gibi mulk ifadeleri ieren nermelere sahip olamayaca dncesi vardr. Bylelikle MacIntyre, Quinein, ahlk davranlarn en belirgin karakterleri olan niyet, ama ve davran nedenlerinin dland bir sosyal bilim anlayn teyit ettiini gsterir. MacIntyren bu teyidi eletirisi ise, tpk Marxn Hegelin dncesine yapt, ba aa duran dnceyi ayaklar zerine evirmesi gibi bir ilemin, Quinein dncesine yaplmas gerektii biimindedir. nk MacIntyre, Aristotelesi insan kavrayn, yani davranlar bir ethos iinde anlam kazanan ve varoluunun mahiyeti gerei bir telosa sahip olan, dolaysyla da sahip olduu ahlk

204 205

Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s. 131. Alasdair MacIntyre, 2001, a.g.e., s.130

117

deerler bakmndan da ancak bir ethos ve telos balamnda ele alnmas gereken bir insan kavrayn, pozitivist dncenin karsna koyar. Bu karlatrmann sonucunda ise, pozitivist epistemoloji zeminindeki bir sosyal bilimde, olgu-deer ayrmnn kanlmaz sonucu olarak, bir toplumsal fenomen olan ahlkn inceleme konusu olmaktan dlanacan ortaya koyar. MacIntyre, pozitivist sosyal bilimlerin genelletirilmi ve evrenselletirilmi yasa trnden mekanik aklamalarnn toplumsal dzen araylarna nasl cevap vermi olduunu analiz eder. Modern devletin ynetimi, bilimsel uzmanlarca ileyen bir modern brokratik hiyerariyi gerektirmektedir. Pozitivist sosyal biliminin

reformculuunun, tm toplumsal kurumlar pozitivist bir anlayla rgtleme hedefi, devleti, MacIntyren ifadesiyle brokratik yneticiler hiyerarisine

dntrmtr. Byle bir brokratik ynetimin meruiyeti de pozitivist bir sosyal bilim anlayna dayanmalyd. Dolaysyla politika da pozitivist bir sosyal bilimle temellenmeliydi. Bunun da anlam geleneksel politika felsefesinin reddedilmesiydi. Devletin ve dier toplumsal kurumlarn rgtlenmelerinde politika felsefesinin yerini pozitivist sosyal bilim uzmanlklarnn almasnn, zellikle sosyal bilimcilerin ahlk sorumluluklar asndan ne tr sonular olduunu politika felsefecisi Leo Strauss, arpc bir biimde dile getirmitir. Strauss, pozitivist sosyal bilimlerin ondokuzuncu yzylda olgu-deer ayrmn kesinletirip, deer meselesini dta brakp yalnzca olgu ile ilgilenerek, insanln ulat en yksek bilgi formu olduu iddiasyla ortaya ktn belirtir. Fakat byle bir epistemolojik konumun en nemli problemi, sosyal bilimcinin kendi ahlk deeri ile ilgili sorumluluklar meselesinde kendini gstermektedir. Sosyal bilimcinin teoloji ve metafizii darda brakp yalnzca olgularla ilgilenmesi, ayn zamanda pozitivizmin nesnellik ltnn

118

de zeminidir. Fakat Strauss, deer meselesinin ncelikle hem tercih edilen eyler hem de tercih prensipleri anlamna geldiinin altn izmekle ve daha nce MacIntyren yukarda bahsedilen eletirisinde olduu gibi, ahlk deerlerin incelenmesini, o deerlere sahip insanlarn niyet ve davran nedenlerinden ayrlamayacan telkin eder. Ayn nedenle toplumsal fenomenlerin incelendii epistemolojik zeminin, sosyal bilimcinin toplumsal fenomenler karsnda kendi deerleri sz konusunda olduunda ntr bir konumda olmasn da salayamadn dnr. Straussa gre bunun nedeni sosyal bilimcinin bilim etkinlii ierisinde bir deere sadakat gstermesi gibi bir durum iinde olacadr. Strauss yle syler: Sosyal bilimci tercihlerden muaf deildir; onun etkinlii, bir insan ve yurtta olarak bizzat sahip olduu ve onun bilimsel tarafszln tehdit eden tercihlere kar srekli bir savatr. O, bu tehlikeli etkilere kar koyma gcn, tek ama tek bir deere adanndan alr: hakikat.206 Pozitivizm, sosyal bilimcinin deerler bakmndan ntr olmas gerektii ynndeki iddiasnn, onun hakikate sadk kalma gibi bir deere kar da ntr olmas gerektii gibi tuhaf bir sonuca vardna kar kaytszdr. nk Straussa gre, pozitivist bir sosyal bilim kendi varln merulatrrken bir yandan da toplumlar iin zorunlu olan bir deer olduunu savunmak durumundadr. Deer yarglarn rasyonel analizin dnda brakan ve her trl iyi ve kt anlayna ntr olan bir epistemolojik konum, hakikate sadk kalmann iyi mi yoksa kt m olaca gibi bir deer yargsna da sahip olunamayacak bir konumdur. Strauss, byle bir durumun, gerekten savunulmas halinde, nihilizm olarak deerlendirilmesi gerektiini dnr. Fakat bu, pozitivist sosyal bilimcilerin gerekten savunduklar ey deildir. Straussun eletirisi,
206

Leo Strauss, 2000, a.g.e., s. 45.

119

pozitivist sosyal bilimcilerin, toplumsal fenomenleri incelerken birtakm deer yarglarna sahip olduklarna kar krlk iinde olduklardr: Politika biliminin, sosyolojinin veya ekonominin n kapsndan girmeleri yasaklanan deer yarglar, bu disiplinlere arka kaplarndan girerler. nk toplumsal fenomenleri anlamak her eyden nce onlar deerlendirmekle mmkndr.207

3.1.2. Jeremy Benthamda Nesnel Bir Ahlk lt Olarak Haz Empirik dn tarznn at yolda ilerleyen dnrler, onsekizinci yzyln sonu ve ondokuzuncu yzyln balarnda gelien ve sofistik argmanlar ile birok bakmdan benzeen bir ethik anlayn ortaya koymulardr. Empirizmin epistemolojik kabulleri ile ilerleyen bu dnceler, empirizmin insan doas kavraylarndan hareketle, ahlk, psikolojik temelli olan bir epistemolojik durula, haz ve ac kavramlar erevesinde anlamaya ve aklamaya girimilerdir. Yararc ahlkn temel karakteri, gelien sanayi toplumlarndaki, ekonomik bir zne olarak da anlalan modern birey anlay ile ilikili olarak ortaya konmutur. Empirizm ile gelien yeni insan doas kavraylar, zellikle doa durumu kavram ile birlikte, hem insann doasndaki eilimlerin olgusal ve psikolojik bir aklamasn vermeye hem de bu insan doasndaki akln rolne ilikin snrlamalar belirlemeye ynelik dncelere hz vermitir. Durkheimn sosyolojisi, yararcln pek ok kabuln reddeder ama ahlkn olgu-deer ayrm erevesinde bilimsel olarak incelenmesi giriimini, bireysel olgulardan toplumsal olgulara kaydrarak srdrr. nsan doasnn karakteri, Hobbes, Locke, Hume gibi empirist dnrlerde, znde bencil olan ve arzularn gc altnda kalan bir akla sahip, z-kar peinde
207

Leo Strauss, 2000, a.g.e., s. 48.

120

koan bir biimde resmedildiinden dolay, byle bir doann yksek ahlk ilkelere sahip olmaya yetmeyecei dncesi de hkim olmaya balamtr. Dolaysyla doa durumu anlaylar genel olarak Aydnlanma dnrleri iin ahlk ilkelere bir temel bulma arayn beraberinde getirmitir. Bylelikle, doal olan ve uzlamsal olan ayrm ile ahlklik uzlamsal olan dnyaya ait olarak anlalmtr. Sanayileen toplumlarda toplumsal rgtlenmenin biimi ve zellikle de zel mlkiyet hakk gibi bireysel haklarn ortaya k ve kurumsallamas da toplumsal ilikileri dzenleyecek olan yeni ahlk ilkelerin gelitirilme talebini beraberinde getirmitir. Copleston, Humeun ncelikle insan doasn ve ahlk anlamay amalayan abas ile yararc dncenin temsilcilerinden Jeremy Benthamn (1748 1832) toplumsal kurumlar ve politikalar iin geerli bir ahlk oluturma abasn karlatrr: Humeun balca amac ahlksal yaam ve ahlksal yargy anlamak iken, Benthamn ana kaygs herkese kabul edilen ahlksal dnceleri ve yasal ve politik kurumlar, onlar iyiletirmeyi gz nnde bulundurarak yarglamak iin lt salamakt.208 Bu nedenle yararc ethik anlaylar ve onun akl kavray, piyasa ekonomisinin ileyi biimi ile ilikisiyle anlalmaldr. Birey, yararcln bak asndan, doas gerei amac belirsiz ve soyutlam bir insan olarak grlr. Akl, hesaplayc ve arasal bir konumdadr ve bu akl, bireyin toplum iinde ahlk bir fail olarak nasl davranmas gerektiine cevap verebilmekten uzak bir biimde, sadece hazz maksimize etmeye ve acy minimize etmeye ynelik hesaplar yapabilecektir. Dolaysyla ahlk bir biimde davranmak konusunda haz ve ac, akln seecei kriterlerin zemini olacaktr. Ross Poole, haz ve ac kavramlarnn, Adam Smithin
208

Frederick Copleston, Yararclk ve Pragmatizm, ev. Canefe, D., dea yay., stanbul, 2000, s. 8.

121

ekonomik hayatn ileyi tarzn aklama biimine benzer bir biimde kullanldn savunur. Poole, bunu yle ifade eder: Burada haz ve ac, onlar reten faaliyetlerden ayr, llebilir psikolojik durumlar olarak kavranr. Bu haz/ac izgisinin bu faaliyetlerle ilikisi tam da piyasadaki muamelelerin sonucu olan kr ve zararn benzeridir.209 Hazza gtren ve acy azaltacak olan yollarn en uygun olann kestirebilecek bir ara olarak tasarlanan bir akl sz konusudur. Bunun ekonomik yaamdaki yansmas olarak da hesaplanacak olan durumlar kr ve zarar durumlardr. Fakat bu yararc argmandaki en nemli problem, haz ve acnn ok eitli ve mulk durumlar anlattnn gzden karlmasdr. Bu ynyle yararc argman, sofistik grelilik ile olduka benzerlikler tar. Benthamn ortaya koyduu yararc ethikte, insann z-kar peinde komasnn kamusal kara hizmet edecei gibi bir ngr vardr. Byle bir ngrnn ardnda, Durkheimn kar kaca toplumsal hayat bireylerin sadece basit bir toplamndan ibaret grme anlay yatar. Bylelikle toplumsal hayat, bireylerin llebilir ve toplanabilir mutluluklarnn artmas ile daha iyiye doru gidecektir. Bireyci olan yararc ethikte temel kavramlar, yani iyi-kt ve doru-yanl gibi kavramlar, toplumsal balamda deil, bireysel balamda anlam kazanrlar, nk haz ve ac kavramlar bireysel duygular ifade ederler. Bentham, ethik grlerini gelitirdii An Introduction to the Principles of Morals and Legislation adl almasna u cmlelerle balar: Doa insanl iki yce efendinin ynetimi altna yerletirdi, ac (pain) ve haz (pleasure).210 nsann tm yapp ettikleri, syledikleri ve dndkleri

209 210

Poole, R., 1993, a.g.e., s. 20. Jeremy Bentham, An ntroduction to the Principles of Morals and Legislation, O.A. Johnson (ed.)

iinde, s. 204.

122

bu efendilerin ynetimi altnda olarak anlalr. Benthamn entelektel amac insan doasnn psikolojik temelli bir ahlk bilimini ortaya koyabilmekti. 1834 ylnda yaynlanm olan Deontology and Science of Morality almas da, ad itibariyle, Benthamn bu entelektel amacn ortaya koymaktadr. Bu bak, bireylerin ahlk davranlarn yneten temel ilkeyi, nesnel olarak haz-ac ikileminde grr. Bu ilke, azam saydaki insann azam mutluluu olan yararllk ilkesidir (principle of utility). Akl ise, insan davranlar sz konusu olduunda, bu iki efendinin etkisi altnda hem gsz kalr hem de bir seime zorlanr. Ac ya da hazzn deerinin llmesinde ise akl, u drt koulu, lt yapar: ac ya da hazzn younluu, sresi, kesinlii ya da belirsizlii, yaknl ya da uzakl. Eer seilecek unsurlar, bu ltlerin kimilerini ieriyor, kimilerini iermiyorsa, seim yapabilmek iin verimlilik ve saflk gibi ltler nem kazanacaktr. nk haz veren bir duruma gre daha ok haz veren bir durum daha verimli olaca iin ve sonular bakmndan daha saf bir hazz vadeden bir seenek, yani herhangi bir acy beraberinde getirmeyecek bir haz, tercih edilmeye de daha deer olaca iin bu ltler yararllk ilkesini glendirecektir. Benthama gre, haz ya da acnn psikolojik olgusall ile llebilir bir biimde hesaplanmasnda ve bunun ahlken iyi ya da kt olarak deerlendirilmesinde akl, yalnzca bireysel olan deil, haz ya da acdan etkilenecek insanlarn saysn da, yani kapsam da hesaba katmaldr. Bu sonuncu lt ile Bentham, psikolojik temelli yararllk ilkesinin, toplumsal karlar ile

elimeyeceini, nk kapsam hesaba katldnda bireysel yararn yetmeyip ortak yararn da gz nnde bulundurulmak durumunda olacan dnr. 211

211

Jeremy Bentham,1965, a.g.e., s. 211-2

123

Bentham, byle bir birey psikolojisinden yola kt iin ethik kavramlar, zellikle de mutluluk kavramn haz ve zevk kavramlar ile eanlamlarda kullanmaktadr. Geleneksel ethik yaklamlarda mutluluk kavram, haz gibi duyusal ve bedensel gnderimleri olan bir kavram ile ayrlmakta ve ruhsal gnderimlere sahip olmaktayd. Fakat Bentham, zellikle politik amalar olan ve liberalizmin temel karakteristiklerini belirlemi olan birey anlaynn temel erevesini izerken, herhangi bir metafizik ahlk kavramlatrmasn bu erevenin dnda tutmaya zen gsterir. Birey psikolojisinden hareket eden bir ahlk teorisi, kanlmaz olarak, akl ve ulalmas gereken ahlk ilkeleri, insan doasnn olgusal gerekliini ortaya koyduunu iddia eden modern psikolojinin perspektifinden tremi bir haz kavram etrafnda anlalr bulmaya ynelecektir. Fakat bireylerin doas gerei hazz maksimize etme eilimleri ile ortak yararlarn elimesi problemine ve bu elikilerin nasl bir kurumlama ile ortadan kaldrlaca problemine, empirik dncenin temel motifi olan toplumsal szleme metaforu ile yaklalmaz. Bunun nedeni doa yasas gibi bir anlayla beraber gelen doal hak ve devler gibi kavramlarn, Benthamn epistemolojik anlayna gre tikel durumlardan bamsz bir anlama gnderim yapyor olarak kullanlmalar ve bunun da bir yanlg olduunu dnmesidir.212 Benthama gre bir adlarn anlam, kullanldklar tikel balamlarda anlam kazanmaktadr. Haz ve ac kavramlarnn anlamlar da, Coplestonun deyiiyle, bunlarla ne demek istedii ortak yaklamda, ortak dilde ne anlama geliyorlarsa odur, ne daha fazlas ne de daha az.213

212 213

Alasdair MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi, s. 264. Frederick Copleston, 2000, Yararclk ve Pragmatizm, s. 14.

124

Bentham, ortak yarar ile bireysel yararlarn arasndaki ilikiyi, MacIntyrea gre, yle formle ederek, bu ikisi arasnda uzlamaz bir eliki olduu problemini amaya abalar:
Bentham bireyin azam mutluluunu azam sayda insnn azam mutluluu peinde komada bulunacak mutlulukla rtk bir ekilde zdeletirir. Toplumsal hayt iin zorunlu kurallara itat etmenin tek motivi, itaatte bulunacak hazdr ya da bu kurallara itat etmekten kan acdr.214

Bentham, toplumu bireysel ahslarn bir kompozisyonu olarak tasarlar. Hatta toplum, a fictitious body yani kurmaca bir gvde olarak ifade edilir. Ve bireysel karlarn anlalmakszn toplumsal karn ne olduunun da anlalamayacan dnr.215 Dolaysyla toplumsal karlar, Bentham iin, bireysel karlarn sadece bir toplam olabilir. Yararllk ilkesi uyarnca bir yasama kurumu, toplumsal kar uruna tercihler yapacaktr. Yasama kurumunun ve hkmetlerin ve daha genel olarak devletin varlnn meruluu da, Benthamc politik teoride, ortak yararn nndeki engelleri kaldrma grevi ile salanr. Bunu salayacak mekanizmalarn en nemlilerinden biri de cezalandrma mekanizmasdr. Bentham, cezann ortak yarara zarar verebilecek kiiler iin caydrc nitelikte olmas gerektiini dnr. Ceza, Benthama gre ounluun eilimleri ile belirlenmelidir. nk yararllk ilkesi azam saydaki insann mutluluunu art kouyorsa, politikaya dair her ey azam insann mutluluunu, yani ounluun hkimiyetini ifade etmelidir. Bentham bu nedenle ounluun iktidar olabilmesi iin demokrasiyi, monariye kesinlikle tercih eder ve liberal ekonomik politikalarn kurumlaabilmesi iin gerekli reformlarn ateli bir savunucusu olur. Laissez-faire olarak adlandrlan braknz yapsnlar
214 215

Alasdair MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi, s. 265. Jeremy Bentham,1965, a.g.e., s. 205.

125

ifadesiyle anlan serbest piyasa ekonomisinin ardndaki dnsel temeller de, serbest bir ekonomik giriim imknnda, bireylerin Benthamn savunduu yararllk ilkesi uyarnca, kendi karlar iin abalarken ortak yarar da gzetecekleri ngrsnden kaynaklanr. Fakat Benthamn dncesi, kar peinde koan bir insan doasnn, yararllk ilkesi uyarnca, mutlaka toplumsal karlar da gzeteceinin garantisini veremez ve Coplestonun da belirttii gibi bencil insan doas kavray zerine kurulan bir nesnel ahlk lt bulma giriimi, ortak yarar gzeten bir insan doas fikrine belirsiz bir gei yapar.216 Ahlk, politik reformlar gelitirebilmeye ynelik, kurumsal ve zellikle de yasal dzenlemeler iin bilimsel bir biimde inceleme giriimi ncelikle ahlklii basit unsurlara indirgemek durumunda kalmtr. Bilimsel bir snrlandrma iin ahlk olann ltnn nesnel olabilmesi gerekmektedir. Fakat bu nesnellik bireyin psikolojik unsurlar olarak tayin edilen eilimlerinde arand iin, bireyin toplumsal kimlii, ahlklik ltnde gz ard edilmitir. Durkheim, yararc ethik anlaylarnn, ahlk nesnel ve bilimsel olarak inceleme giriiminden etkilenmekle birlikte, toplumun bireylerin basit bir toplam olarak grlmesine kar kar ve Aristotelesin ahlk fenomenleri bir ethos iinde kavranmas gerektii ynndeki anlayna yakn durur. nk Durkheim iin, toplumsal fenomenlerin nesnel inceleniini, yararc ethik anlayta olduu gibi, yalnzca bireysel psikolojide deil, toplumsal fenomenlerin olgusallnda da ina edilebilirdir.

216

Frederick Copleston, Yararclk ve Pragmatizm, s. 18.

126

3.1.3. John Stuart Mill ve Yararllk lkesi John Stuart Mill (18061873), z-kar peinde koan insan doas tasarm ile ortak karlar gzeten insan tasarm arasndaki uurumun yararc dncenin bir zayfl olduunu gren bir yararc dnr olmutur. Bu nedenle dncelerini ortak yarar gzeten bir insan doas gelitirmeye ynelmitir. Benthamn mutluluk kavramn haz kavram ile eanlamda kullanmas ve mutluluk kavramnn her trden hazz ierecek kadar geni bir anlama sahip olmas, Mille gre nemli ayrmlarn gz ard edilmesine neden olmutur. Fakat Mill, bu sorunu mutluluk kavramnn sadece haz kavram erevesinde ele alnmasnda bulmaz ve zm haz kavramnn sadece niceliksel olarak deil, niteliksel ayrmlarn da getirilebilecei karmak bir kavramlatrma ile deerlendirilmesinde bulur. Mille gre mutluluk ahlk edimin en nihai amacdr. Mill, yarar ve en ok mutluluk ilkesi (Utility, or the Greatest Happiness Principle) olarak ifade ettii ilkede sz konusu olan mutluluk kavramn, hazzn varl ve acnn yokluu olarak; mutsuzluu da acnn varl ve hazzn yokluu olarak kavradn belirtmektedir.217 Mille gre mutluluk ve haz ayn anlama gelmekte ve haz kavram da insanlarn arzuladklar ey olarak anlalmaktadr. Bir nesnenin grlebilir ya da iitilebilir olduunun o nesnenin insanlar tarafndan grlmesi ya da iitilmesi ile kantlanacan syleyerek; bir nesnenin arzulanabilir olduunun kantlanmasnn da insanlarn onu fiilen arzuladklarn gstermekle mmkn olduunu syler. Bylece Mill, bencil bir insan doas zerine temellenen ve yararcln karc bir ethik yaklam olmadna ynelik savlarn genel mutluluun da arzu edilir bir ey olduunu gstermekle ortaya koymay amalar. Buna gre tek tek insanlarn kendi
217

John Stuart Mill, 1965, Utilitarianism, Oliver A. Johnson (ed.) iinde, s. 239.

127

mutluluklarn ya da hazlarn oaltmay arzu etmelerinin, genel mutluluun arzu edilmesinin nedenini verdiini dnr.218 Mill, Benthamn dncelerinde olmayan ama Bethamclkla rtebileceini dnd bir ayrmn yararc retinin haz kavramn daha salam bir ereveye oturtaca beklentisindeydi. Buna gre haz, davranlarmzn belirlenmesinde ve seimlerimizde bir kriter olarak sadece niceliksel bakmdan deil, niteliksel bakmdan da etkili olabilecek unsurlar iermektedir. Niteliksel olarak daha tercih edilebilir bir haz, niceliksel olarak ok daha fazla haz getirebilecek bir duruma oranla daha iyi olarak kavranr. Mill, bunu u szleri ile ifade eder: Tatmin olmam bir insan, tatmin olmu bir domuzdan daha iyidir; tatmin olmam bir Sokrates tatmin olmu bir aptaldan daha iyidir.219 Mille gre erdemler de hazz getirdikleri srece arzulanmaktadrlar. Erdemlerin arzulanmasnda belirleyici olan unsur, sz konusu erdemlerin getirecei hazlardr fakat zamanla asl ama olan hazz artrmak ve acy azaltmak arzusu yerine erdemlerin kendileri tek bana arzulanyor ve amalanyor gibi grnmeye balar. Bunun nedeni Mille gre erdemlerin gerekte hazz artrmalardr. nsanlarn ahlk edimlerde bulunma eilimleri, ahlk

kavramlarn ve erdemlerin aslnda rtk olarak haz ve ac armlar ile ilikilendirilerek, ahlk, birey psikolojisi zemininde aklanmaya allr. Erdemlerin arzulanmasnn nedeninin bu ekilde formle edilmesi, Millin, Benthamn dnce tarznda olduu gibi, armc psikolojinin bak asna yerletiini

gstermektedir.220

218 219 220

John Stuart Mill, 1965, a.g.e., s. 254. John Stuart Mill, 1965, a.g.e. s. 241. Frederick Copleston, 2000, a.g.e., s. 33.

128

Millin hazlar arasnda yaplmasnn gerekli olduunu dnd niteliksel ayrm fikri, MacIntyren da belirttii gibi, dncesini birtakm skntlara sokmutur. nk eer ahlk edimlerin yararc ilke uyarnca yalnzca hazzn varl ve acnn yokluu anlamndaki bir mutluluk ile gdlenebilecekleri savunuluyor ise; niteliksel hazlar arasnda yaplacak bir tercih sz konusu olduunda, haz dnda baka bir kriterin var olmas gerektii kabul edilmi olacaktr. Bu da ahlk edimler iin yararc ilkeden baka kriterlere ihtiya duyulaca anlamna gelecektir. Haz ve ac kavramlarnn mulklnn ve greli olularnn, nk bunlarn birey psikolojisi ile ilgili kavramlar olmalarnn, yararc argmann bir problemi olduu daha nce de belirtilmiti. Bu problem, Milli, her ne kadar hazlar arasnda bir niteliksel ayrm yaparak gidermeye almasna gtrmse de, bu zm biimi, aslnda yararc argmann haz ve ac gibi kavramlarn ahlk ilkeleri ve insanlarn ahlk edimler sergilemesini aklamakta yetersiz olduklarnn bir kabul anlamna gelir. Mill, haz ve ac gibi psikolojik terimlerin niteliksel bir ayrma tbi tutarak daha genel bir mutluluk kavramna ulamaya almtr. Fakat mutluluk kavramn sahip olduu insan doas kavray ile btnletirebilmek iin bireysel bir geliim ve zgrlk gibi baz kriterlere bavurmutur. Mille gre zgrlk, bireyin sahip olduu gleri aa karabilmesi ve kendini gelitirmesi anlamndadr ve bu da onun her trl hazza duyduu eilimlerin tatmini ile deil, niteliksel olarak daha stn hazlara sahip olabilmesi mmkn olabilecektir. Millin herhangi bir hazzn maksimize edilmesi anlamndaki Benthamc dar hazcla karn, insan geliime gnderme yapan bir mutluluk kavram gelitirmeye abalamas yararc ahlkn belirsizliklerini zememitir. nk Mill, birok eletirel noktaya sahip olmasna karn, yararc ahlkn haz peinde koan bir insan

129

doas ncln sorgulamamtr. Bu nedenle de Millin ethik argman, her ne kadar bireysel geliime ve zgrle vurgu yapan, ortak iyiyi, toplumsal mutluluu hedefleyen bir insan durumu vurgulamaya almsa da; Benthamc ve onun da miras ald onsekizinci yzyl empirik dnn haz peinde koan insan doas kavrayndan, ortak yarar dnen insan doasna rasyonel bir geii

temellendirememitir. Millin birey anlayna gre, zgrlk ve bireysel geliim, toplumsal geliim iin en nemli meselelerdir. Ortak yarar dnen bir bireyin doasnn olumas toplumun evrimsel geliimi ile beraber dnlr. Toplum ve onun yasalarnn mant, Bentham gibi Millde de, daha sonra Durkheimn reddedecei bir biimde bireylerin bir toplam olarak grlmekte ve bireylerin doas da onlarn psikolojik eilimlerinin yasalar ile aklanmaktadr. Mill, A System of Logic adl almasnda, toplumsal fenomenlerin yasalarnn insanlarn tutku ve eylemlerinin yasalar olduunu sylemektedir. Mille gre sosyolojik yntem, ncelikle benimsemi olduu psikolojik kkenli ve sabit olarak anlalan bir insan doasnn, tarihi ve kltrel unsurlarn zerindeki yasalarn elde etmeliydi. Bu yasalara ulamak iin Mill, kendisini metafizikilerden ayrarak, toplumsal olgularn etkin ya da fail nedenlerini deil, fiziksel nedenlerini aratran bir tmevarm ina etmeye altn syler.221 Bu anlamda Mill, Auguste Comteun bilimciliini gelitirir ve sosyal fenomenlerin yasalarnn ngrlebilirliine dayanan ve Durkheimn da devralaca bir nedensellik anlayn ortaya koyar. Millin Comtea borlu olduunu ifade ettii temel epistemolojik tavr, elde edilen bilgilerin yasalardan a priori

221

John Stuart Mill, A System of Logic, Harper&Brothers Pub., 1846, NewYork, s. 196.

130

karsanp olgularn gzlemleri ile dorulanmas eklinde olmayp, yasalarn kendisinin gzlemlerden a priori olarak karlmas gerektii tavrdr.222 Ahlk deer ve davranlarn birey psikolojisinin gzlemlenmi olgularna ve bu olgulardan varlacak yasalarna dayanan karakterler ve gdler ile aklanabilir olarak grlmeleri, sosyolojinin de ahlk fenomenleri kavrayabilmesine ilikin metodolojik zemini belirler. Buna gre bu gdlerin ve eilimlerin, etolojideki gibi, yani hayvan davranlarn inceleyen bir doa biliminin yasalara ulama hedefine benzer bir ekilde elde edilmesi hedefi, bu metodolojiye yn verir. Durkheimn sosyolojisinde Bentham ve Millin grleri etkilidir, fakat bu etki, yararc dnrlerde olan bireycilie tamamen kar kta kendini gsterir. Durkheimn Millin kavraynda eletirdii en nemli unsur, Millin ortak yarar dnen insan doasn temellendiremedii, bu insan doas kavraydr. zellikle toplumsal rgtlenmelerin ahlk meruluu asndan byk neme sahip olan mlkiyet hakk gibi bir kavramn, insann psikolojik doasnda temellendirilme giriimi, Durkheima gre ahlk adan baarsz olmutur. Empirist insan doas kavraynn bir devam olan Millin yararcl, hak gibi nemli bir ahlk ve hukuksal kavram, insann toplumsall zemininde alglanmayan bir emek kavram ile ilikilendirir. Fakat Durkheim bu tr bir aklamaya, u soruyu yneltir: Ama ayet mlkiyet ancak emee dayandnda saygdeer ve normal ise, bir baa dayandnda nasl meru olabilir ki?223 Durkheim, mlkiyet hakk gibi bir hak kavramnn doal hak olarak grlmesinin, mlkiyeti ve daha pek ok ahlk kavram ahlken temelsiz brakacan gstermeye alm ve ahlk fenomenlerin

222 223

Frederick Copleston,2000 a.g.e., s. 79. Emile Durkheim, Sosyoloji Dersleri, s. 180.

131

bireysel doann vergisi bir mutlaklk olamayacan ve onlarn toplumsal deikenliini vurgulamtr. Ama bu kar ka ramen, Millin ahlk ve dier toplumsal fenomenleri doa bilimlerinin yntemlerini izleyerek, birer olgusal gereklik olarak gren bak, Durkheimn sosyolojik dncelerine olduka byk bir etki yapmtr. Her ne kadar sosyoloji iin elde edilmesi ngrlen yasalarn birey psikolojisinin yasalar olmasa da, Durkheimn, sosyolojinin bireylerin basit bir toplam olmayan btnne dair yasalarn hedefleyen metodolojisi, yine yasa trnden genellemeleri hedeflemeleri asndan Millin dncelerinden, Millin dnceleri tamaktadr. de Comteun pozitivist metodolojik tavrndan nemli etkiler

3.2. EM LE DURKHE MIN SOSYOLOJ S N N AHLAK FENOMENLER NCELENME B M VE EP STEMOLOJ K ZEM N

Bu ksmda, epistemoloji ve akl kavraylarnn modernleme srecindeki dnmleri ile ethik yaklamlar arasndaki paralelliin, Durkheimn

metodolojisine ve onun ahlk fenomenleri ele al tarzna nasl yansd incelenecektir. Bu paralellii grebilmek iin de ncelikle Durkheimn ahlk fenomenleri incelemek iin gelitirmi olduu metodolojik yaklamnn

epistemolojik kavramlar analiz edilecektir. Durkheim, sosyolojisinin genel karakterini olutururken, Antik Yunan filozoflarndan modern dnrlere dek birok dnsel mirastan etkilenmitir. Bu analize balamadan nce ise, Durkheimn tek bir dnce ekolnn ya da geleneinin bir temsilcisi olmadnn belirtilmesi yerinde olacaktr. Onun sosyolojisi, birok felsef sistemin bir sentezi olarak deerlendirilebilir. Durkheim, modern bilimin gelimesiyle birlikte yaad dnemin

132

bilimci

anlayndan

nemli

lde

etkilenmekle

birlikte,

hem

pozitivist

yaklamlarda hem bireyci perspektiflerde hem de metafizik aklamalarda eletirilecek ve reddedilecek yanlar olduunu dnm ve metodolojisini dayandrd birok epistemolojik yaklam ancak baz snrlamalar ile kabul etmitir. Bu blmde Durkheimn metodolojisi, epistemoloji ve ethik geleneklerin arasndaki tarihsel iliki temelinde analiz edilmeye allacaktr. Durkheimn bu epistemolojik geleneklerden ne ynde etkilendii, bunun sonucunda ahlk fenomenlerin mahiyeti konusunda nasl dnceler gelitirdii, bu fenomenleri incelemeye ynelik nasl bir metodoloji ngrd saptanmaya allacak ve bu metodolojinin ahlk deerlerin incelenebilmesi iin elverili bir metodolojiyi ortaya koyup koymad tartlacaktr.

3.2.1. Emile Durkheimda Sosyolojik Bilginin Alan ve Amac Emile Durkheim, Sosyolojik Yntemin Kurallarn sosyolojinin bir bilim olarak geliebilmesi iin gereken metodolojik temelleri ortaya koyabilmek amacyla kaleme almtr. Bylelikle sosyolojik aratrmalarda metodolojik esaslarda aratrmaclar iin genel ilkeler konusunda bir birlik salanabilecektir. Fakat bu eser olduka youn bir eletiri yamuruna tutulmu ve Durkheim bu eletirilere cevap vermek iin de gayret sarf etmitir. Sosyolojik Yntemin Kurallarnn (bundan sonra Kurallar olarak geecektir) ikinci basksnda bu eletirilere ksaca yantlar vermeye almtr. Durkheim, bu almasnn nsznde metodolojik tutumunun Comteun ve Herbert Spencern (18201903) pozitivist metafiziinden ayr tutulmasn gerektiini vurgulamtr. nk Durkheim, toplumsal fenomenlerin bilimsel incelemeye konu olmaya elverili olmadnn unutulmamas gerektiini ve

133

bu nedenle de aslnda her zaman genel kanlarn (sense common) yarglar etkileyebildiinin bilinci iinde nesnel olabilmek iin dikkatli olunmas gerektiini dnr. Toplumsal olgularn neden ve sonularnn rasyonel bir biimde ortaya konulmasndaki ama, Durkheimn ifadesi ile bilimsel rasyonalizmi insan davranlarna yaymaktr.224 O, metodolojik tutumunun eer pozitivist olarak deerlendirilecekse, bunun bilimsel bir rasyonalist tavrdan kaynaklanabileceini belirtmektedir. Kendinden nceki sosyolojik almalar, bilimsel incelemeden ziyade, belirli bir felsef bakn toplumsal fenomenlere uygulanmas olarak deerlendiren Durkheim, Spencern ve John Stuart Millin almalarnda metodolojik problemlere yeteri kadar deinilmediini syler. Ona gre bir bilim olarak sosyolojik tek yeterli ve orijinal alma, Comteun Cours de Philosophie Positive (Pozitif Felsefe Dersleri) adl almasdr.225 Fakat Durkheim, bu almasnda Comteun toplumsal fenomenleri doa yasalarna tbi olarak grdn ama amacnn insan doasnn evrimsel geliimini ortaya karmak olduundan dolay, bir yandan da bilimsel olarak kantlanmam bir evrim dncesine sahip olduunu belirtmektedir. Durkheima gre byle bir evrim dncesinin varl bilimsel incelemeden sonra kabul edilmeli iken, Comte bu n kabul ile incelemeler yapmtr. stelik Comte, her ne kadar doa yasalarna tbi olan bir toplumsal fenomenler anlayna sahip idiyse de, bilimsel bilgi ncesi bir evrim dncesine sahip olmas ile toplumsal olgular birer ey olarak deil, zihnin

224

Emile Durkheim, Sosyolojik Metodun Kurallar, ev: Aytekin, E., Sosyal Yay., 1994, stanbul., s. 10, (Dipnotlar iindeki kullanmnda S.M.K. olarak ksaltlmtr).

225

Emile Durkheim, S.M.K, s. 33.

134

bir kavram olarak ele almtr.226 Ayn tarzda benzer bir eletiriyi, Spencern sosyolojisine de ynelten Durkheim, Spencern empirik bir tavr gstermek konusunda zenli olmay istemesine ramen, toplumsal fenomenlere dair kavramsal n kabullerini incelemelerinde baskn hlde olmasn engelleyememi olduunu dnr. Toplumu tanmlarken ibirlii kavramn temele almakta, fakat bu ibirlii kavramn incelerken ve kategoriletirirken onu toplumsal olgulara dayandrmaktan ziyade, olgular ikincil derecede bir kant olarak kullanmaktadr. Durkheima gre ise: Byle bir hkm (affirmation) bilimsel bakmdan, ancak kollektif varln btn tezahrlerinin gzden geirilmesiyle ie balanm olmas ve bu tezahrlerin ibirliinin deiik formlarndan ibaret olduklarnn ortaya konmu bulunmas hlinde geerlidir.227 Durkheim, Kurallarn nsznde metodolojisini belirleyecek olan epistemolojik konumunun doru anlalmadn ve yanl bir biimde maddeci olarak nitelendirildiini syleyerek kendi epistemolojik grne aklk kazandrmaya almtr. Toplumsal fenomenlerin birer ey olarak ele alnp incelenmesinin ardnda, toplumsal fenomenlerin dsal ve zihnin tarafndan doal olarak nfuz edilebilir bir kademedeki gerekliinden (reality) sz edildiini ama toplumsal fenomenlerin gerekte maddi bir ey olarak anlalmadnn altn izer. Gerekten de biz, toplumsal olgularn maddi eyler olduklarn deil, fakat baka bir tarzda da olsa, maddi eyler kadar eysel olduklarn sylyoruz228 Durkheima gre ey, ide kavramnn zdd olarak iten deil, zihnin dtan kavrad, yani

226 227 228

Emile Durkheim, S.M.K., s. 57. Emile Durkheim, S.M.K., s. 59. Emile Durkheim, S.M.K., s. 15.

135

dsal kaynakl bir bilgi objesi anlamndadr. Zihnin doal olarak, dolaysz, dsal, ancak gzlem ve deney ile nfuz edebilecei bilgi, Durkheimn epistemolojik grnde, zihnin iten kavrayabildii, derin ve en az grlebilir bilgiye gre nseldir. Yani derin ve en az grlebilir karakterdeki bilgi, dsal olan dolaysz bilgiden hareketle ulalabilir bir karakter tamaktadr. Fakat Durkheim bu ayrmn epistemolojik bir ayrm olduunu zellikle vurgulamaktadr. Toplumsal hayatn tasavvurlardan meydana geldiini sylemekle birlikte bu tasavvurlarn nesnel olarak incelenmesi bir aratrmaya bilimsel inceleme niteliini kazandracaktr.

Durkheimn bu dncesi, Platondaki

deann, empirizm ile birlikte ideye

dnmesinin, Horkheimern ifadesiyle znellemi ve biimsellemi bir akl kavraynn izlerini tar.229 Matematik bilimi dnda bilimin nesnesi, Durkheima gre, zihnin iine baklarak bulunacak bir ey deil, bizim dmzdaki bilinmeyen eylerdir. Toplumsal hayat sz konusu olduunda ise topluma dair sradan insann fikirleri metotsuz ve eletirisiz bir nitelik tad iin bilimsel bir deerde deildirler. Ayn zamanda toplumsal yaplar ve sistemler insann eseri olmasna ramen bize nceki kuaklardan aktarld iin toplumsal hayata dair bilimsel bilgi, insann dndaki olgularda aranmaldr. Durkheima gre eylerin bilgisi, sadece kendi bilincimizin ierdii duyusal veriler ile de kavranamazlar. Zira kendi bilincimizde ierili olan veriler, Humeun genel hatlarn izdii empirik epistemolojik tavrda olduu gibi, eylerin yeterli bilgisini vermekte zayf olan duyusal verilerdir. Bylelikle Durkheim, empirizmin sadece duyu deneyini bilimsel bilginin temeli olarak gren anlayn eletiren Kant izler. Durkheim bu dncesini yle dile getirmektedir: Onlar
229

Bkz. Max Horkheimer, 1998, a.g.e., s. 58

136

hakkndaki bilincimiz, bize bunlar ancak bir noktaya kadar tantr ki, bu da duyumlarmzn bize sca ya da , sesi ya da elektrii bildirmeleri gibidir; bilincimiz, bize onlar hakknda ak ve seik nosyonlar, aklayc kavramlar deil, kark, geici, znel izlenimler verir.230 Toplumsal btnlk, sosyolojik incelemelerde gzden karlmamas gereken bir gerektir. Toplumsal hayat Durkheima gre onu oluturan paralarndan baka bir gereklik arz eder. Toplumsal hayatn paralarna zgl olan olgular ile toplumsal hayatn kendisine zgl olan olgular arasndaki bir ayrm, toplumsal btnlk anlayndan ileri gelir. Bireyler, toplumu oluturan paralardrlar ama bireysel bilin toplumun kendi zgllklerini kavramaya yetmez; bu zgllkler yine toplumun btnlnde aranrsa bulunabilir. Durkheimn bu meselede nemle zerinde durduu nokta ve onu Millin sosyolojisinden ayran en nemli husus, toplumsal hayata yn veren koullarn ve dayandklar ilkelerin bireysel ve psiik olgulardan farkl bir karakterde olduklar dncesidir. Topluluklarn zihniyeti tek tek bireylerin zihniyeti deildir; topluluklarn zihniyetinin kendine zg yasalar vardr.231 Durkheim iin bireylerin tek tek toplumsal hayat anlamalar ile toplumun kendisini anlama biimi de ayn ey deildir. Sosyolog, bireylerden ziyade toplumun kendisini nasl anladn ortaya karmal ve bunun iin de bireylerin deil, toplumun doasn incelemelidir. Durkheim, bu dncesiyle Rousseaunun da eletirmi olduu doa durumu kavraylarndan ayrlr. Fakat Rousseau, doa durumunu bir tarihsel durum olarak deil psikolojik bir insan doas betimi olarak kabul edilebilir bulmu ve doal hak kavramn benimsemeyi ve bylece,

230 231

Emile Durkheim, S.M.K., s. 17. Emile Durkheim, S.M.K., s. 21.

137

toplumsal dzenin doal bir dzen olmadn dnerek de doal-uzlamsal ayrmn da srdrmtr.232 Fakat Durkheim, doal haklar kavramn kabul

etmeyerek Rousseaunun dncelerinde ayrlr. Durkheima gre, Rousseaunun dncesinde de bulunan doal denge ya da doal durum gibi bir kavray ancak gereklii olmayan bir varsaymdr.233 Dolaysyla birey, Durkheimda doal olmaktan ziyade toplumun bir rndr ve toplumsal btnlk hak gibi daha pek ok kavramnda zeminidir. Sosyolojik dn bilimsel bir zemine oturtma abas ile empirizmin bilgi ve akl kavrayn paylamasna ramen, empirizmin temel motiflerinden olan insan doas kavraylarn ve toplumsal analizin bir insan doas kavray temelinde ina edilmesini reddeder. Durkheima gre bu motif ile doal hak kavram, insann doallnda temellendirilmektedir ve Lockeun dncesinde mlkiyet hakk insann doasna ait bir emek kavram ile ilikilendirilir. Oysa Durkheim, insann emeinin, onun toplumsal hayat ile olan ilikisinde aa ktnn altn izer. Durkheima gre biz tamamen kendimize ait deiliz; kendimizi bakalarna, paras olduumuz baka gruplara da borluyuz.234 Dolaysyla Durkheim iin hak kavram, insann somut bir gereklii yanstmadn dnd bir varsaym olarak doa durumunda temellenemez. nsan doasnda verili mutlak bir gereklik olarak

anlalamaz. nk Hak gibi bir toplumsal olgu, emein ve (miras, alveri gibi baka faktrlerin de) toplumsal karakterinde belirlenir. Toplumlarn hukukuna gre de deikenlik gsterir, yani evrenselletirilemez. Bu gibi olgular, insan etkinliinin

232 233 234

Jean Jacques Rousseau, Toplum Szlemesi. ev: Gnyol, V., Adam Yay., stanbul, 1984, s. 22. Emile Durkheim, Sosyoloji Dersleri, ev. Berktay, A., letiim Yay. 2006., stanbul, s. 194. Emile Durkheim, Sosyoloji Dersleri, letiim Yay., 2006, stanbul, s. 178.

138

billurlam hli olarak kavranr. Durkheim bylece, empirizmin bireyci bakna tepki gsterdii iin, bireysel psikoloji yerine Comtecu pozitivizmin toplumsal olguya odaklanan bakn izler. Toplumun doas, bireylerin doasnda deil, onun maddi grnmlerinde ve kollektif sistemlerinde, sembollerin ilevlerinde

yatmaktadr. Bunlar kollektif alkanlklar olup kendilerini deimeyen, varlklar sreklilik gsteren formlar olarak gsterirler ve bunu Durkheim, toplumsal hayatn billurlama ya da kristalleme zellii olarak ifade eder. Dolaysyla sosyolog, toplumsal olgularn herhangi bir kategorisini aratrmaya giriecei zaman, bu olgular, bireysel tezahrlerinden yaltlm olarak kendilerini gsterdikleri bir ynden ele almaya aba sarfetmelidir.235 Fakat Durkheim, bu grleri ile sosyolojinin ynteminden ziyade konusunu belirler. Bireyin doas yerine, ontolojik bir farkllk gsteren toplumun doasn sosyolojinin konusu yapar. Fakat toplumun doasnn, zerinde ina edilecek anlama zemini ile bireysel doalarn anlalma zemini, epistemolojik bir ayrma tabi tutmaz. Durkheim, toplumun doasnn varoluunu farkl bir kademedeki varolu olarak grmekte ve bylelikle bireysel psikolojiden sosyolojiyi ayrmaktadr. Fakat neticede hem bireyin tasavvurlar hem de kollektif tasavvurlar birer tasavvurdurlar ve bu anlamda da benzerlik gstermektedirler. Bununla birlikte Durkheim, bu tasavvurlarn birleme tarzlar ve birbirleri ile olan bant biimleri konusunda ayrmlar yapmak istemektedir. En azndan kollektif tasavvurlar hakkndaki genel kanaatler ile bunlar hakkndaki bilimsel bilgi arasnda bir ayrm yapmay sosyologun temel tavrlar arasna koyar. Bireysel tasavvurlarn birleme tarzlar hakknda bile belirsiz birka nermeye sahip olunduunu syleyen Durkheim, kollektif tasavvurlar konusunda ise
235

Emile Durkheim, S.M.K., s. 87.

139

daha da yetersiz olduunun unutulmamas gerektiinin altn izmitir. Humeun idelerin bantlar konusundaki tutumu, Durkheimn bu ideler arasndaki bantlarn belirsizliine dair dnceleri anlamay salayabilir. Hume, ideler arasndaki zorunlu balant fikri zerinde nemle durmutur. nsann etrafndaki d objelere bakt zaman bu objelerin art arda gelileri arasnda ve ileyi tarzlar arasnda zorunlu hibir kuvvet ya da balantnn isel olarak bulunamayacan syler:

Hakikatta, grdmz sadece birinin teki ardndan geldiidir. Bilrdo toplarnn birinin itimi, tekinin hareketiyle beraber gidiyor: te d duygularmza grnenin hepsi, bundan ibaret. Zihin, objelerin bu birbiri ardna gelmesinden hibir duygu veya hibir izlenim edinmez: Bundan byle sebeple neticelik olarak hibir zel, belirli hlde, kuvvet veya zorunlu balant fikrini telkin edebilecek hibir ey yoktur.236

Hume, insan zihnindeki neden ve sonu gibi balantsal fikirlerin kaynan olaylarn pei sra gelilerinde ve daha dorusu bu pei sra gelilerin deneyiminde bulmaktadr. Bylelikle olgular ve bu olgulara ilikin fikirler arasndaki zorunlu balant ideleri alkanlk ile aklanabilir. Bu zorunlu balant idelerinin var olmasna yardm eden, Humeun hayal gc olarak adlandrd yetidir ki bu sayede zihin alkanlk ile iki ide arasnda bir arm yaparak balant kurmaktadr.237 Burada, Hume iin, idelerin zihindeki izlenimler (impressions) olduklar

hatrlanmaldr: Her fikir kendinden nceki bir iz, izlenim veya duygunun kopyasdr; yle ki hibir izlenim (impression) bulamadmz yerde, hibir fikrin

236

David Hume, nsan Zihni zerine Bir Aratrma, ev: Evrim, S., Milli Eitim Basmevi, 1974,

stanbul, s. 94.
237

David Hume, 1974, a.g.e., s. 113.

140

var olmadndan emin olabiliriz.238 Dolaysyla Durkheim, her ne kadar eletirse ve reddettii noktalar olsa da, Humeun empirik epistemolojisinin karakteristik ilkelerine uyar ve bireysel tasavvurlar arasnda bile mevcut olan bantlarn, objeler arasndaki zorunlu bir balantdan tremediini, zihnin armlar olduunu kabul eder: Gerekten de, bir bakma bireysel fikirlerimizin birleme tarz hakknda btn bildiklerimiz, genel olarak fikirlerin arm yasalar ad verilen, son derece genel ve son derece bulank birka nermeye indirgenebilir.239 Durkheimn, insan zihnine dair empirik epistemolojinin kabullerinden yola karak, sosyal psikolojiyi genel olarak objesi belli olmayan, deiken ve belirsiz olarak niteledii nermeler btn biiminde anlamas, onun, sosyolojiyi tasavvurlarn incelenmesinin tesine tama abasn anlalr klmaktadr.

Durkheimn sosyoloji iin ngrd metodolojik ilkeler, toplumsal tasavvurlarn maddi kaynaklarna ulamaya uygun olabilecek bir zemini hazrlamaya ynelmitir. Bu nedenle toplumsal tasavvurlarn incelenmesinin sosyal psikolojinin bir tekrarndan baka bir ey olmamas isteniyorsa, toplumsal tasavvurlar oluturan maddi temellerin bireysel tasavvurlar oluturan temellerden farkllklar ortaya konmaldr. Zira toplumsal fenomenler psikolojik fenomenler gibi bireysel bilincin ierisinde incelenecek bir yapda deildirler.240 Ama yine de, Millin nerdii gibi, toplumun incelenmesine ynelik olarak bireysel psikolojinin yasalar yerine toplumsal fenomenlerin yasalarnn incelenmesi de, Durkheima bilimsel olarak mmkn grnr. Durkheimn dncesinde sosyolojinin ontolojik olarak farkl bir

238 239 240

David Hume, 1974, a.g.e., s. 117. Emile Durkheim, S.M.K., s. 23. Emile Durkheim, Sociology and Philosophy, Cohen&West, 1953, London, s. 33

141

kademede grnen toplumsal tasavvurlar konu edinmesi, onu pozitif bir bilim olarak sosyal psikolojiden ayrm, fakat pozitivizmin metodolojik birlik ilkesinden dolay, metodolojik bir farkll da getirememitir. Bu nedenle empirizme getirdii eletirilerin metodolojisinde nasl bir yansmas olduu, toplumsal olgu kavramnn analizinde daha anlalr hale gelecektir.

3.2.2. Emile Durkheimda Toplumun Ontolojik Mahiyeti ve Toplumsal Olgu Kavram Sosyolojik bir aratrma yapan birisi, Durkheima gre, toplumsal fenomenleri bir bilim adam tavr ile inceleyecekse, onlar dsal olarak incelemelidir. Bu nedenle de inceleme nesnesinin snrlarn dikkatlice izmesi ve onlar sosyolojik incelemeye konu olabilecek bir formda grmesi gerekmektedir. Durkheim iin toplumsal olgu sosyolojik incelemeye konu olabileceini dnd gzlemlenebilir toplumsal fenomenlerdir. Yani birey zerinde bir bask meydana getirebilen ve dolaysyla da bireyler iin balayc bir nitelik tayan ve en nemlisi de bireylerin zerinde bulunan, dsal bir gereklik olarak grlen bir toplumsal fenomen, toplumsal olgu olarak nitelendirilir. Peki, toplumsal fenomenlerin dsallklar ne anlama gelmektedir? Bireylerin dnda ve zerinde bir gereklik olarak kollektif davran ve dn biimleri bireylere bir bask yaparlar ve bireyler bu kollektif yaplara uyum salarlar. te bu bask, Durkheim iin, bireye dsal olan bir gerekliin temel iaretidir: Gerek olan her eyin kendisini empoze eden, hesaba katlmas gereken ve ntralize edilse bile hibir zaman tmyle ortadan kaldrlamaz olan bir doas vardr.241
241

Emile Durkheim, S.M.K., s. 29.

142

Bir toplumsal olgunun doas sui generis bir gereklik arz eder.242 Baz kollektif dn ve davranlar tekrarlanmalar ile tekilliklerinden syrlp bir bedene ve forma dnrler. Bu form, biyolojik dnyada olmayan bir zellie sahiptir. Kollektif alkanlklar, bu formun iinde eitimle, yazyla ve dilsel ifadelerde formle edilmi bir ekilde o forma ikindirler. Sz konusu formlarn doasnn en nemli gstergelerinden biri de onlarn bireyler tarafndan fiilen uygulanm olmasalar da var olmaya devam etme nitelikleridir. Bu zellik ile toplumsal olgu olarak nitelenen kollektif davran ve dn formlar, bireyler tarafndan uygulana gelen genellik kazanm her davran ve dn biiminden de ayrlmaktadrlar. Toplumsal olgular, bireysel yansmalarndan ayr bir gereklik olarak var olurlar.243Sosyolojik Metodun Kurallarnda Durkheim, toplumsal olgu kavramn, toplumsal hayatn ontolojik mahiyetine dair yapt bu ayrm temelinde tanmlamaktadr. Bu tanm yledir: Birey zerinde d bir bask icra etmeye muktedir olan ya da ayrca, bireysel tezahrlerinden bamsz, kendine zg bir varl olup, belirli bir toplum erevesinde genellik tayan, sabit ya da sabit olmayan her yapma tarz toplumsal olgudur.244 Durkheimn ve onun yaad dnemin dnce yapsn nemli lde etkileyen ve onun toplumsal fenomenlerin mahiyeti ile toplumsal olgu kavramnn snrlarnn izilmesinde nemli rol oynayan bir filozof olarak Immanuel Kant, sosyolojik dncenin gelimesinde ok nemli bir rol oynamtr. Edward Tiryakian, Ecole Normalede Durkheimn hocas olduunu belirttii Emile Boutrouxyu nc

242 243 244

Emile Durkheim, Sociology and Philosophy, s. 57. Emile Durkheim, S.M.K., s. 42. Emile Durkheim, S.M.K., s. 49.

143

Cumhuriyetin felsefecisi olarak nitelemekte ve onun Kant felsefenin ba tac ettiine dikkat ekmektedir. Kantn, Durkheim ve onun kuann zerindeki nemli etkisinin nedeni, bilimin ve evrimci dncelerin geliiminin dinsel aklamalar sarst ve z-kar ilkesine dayal bir ekonomi anlaynn hkim olduu bir dnemde mutlak olandan greli olana doru bir anlay deiikliinin yaratt belirsizlie bir zm getirme abasdr. Humeun pheci epistemolojisine kar bilginin kesinliini amalayan Kant, bu dnemde Durkheim ve onun kuandaki dnrler iin greliliin dncedeki olumsuz sonularn ve kstlamalarn aabilecek ve ayn zamanda bilimsel bilginin kesinliini epistemolojik olarak temellendirebilecek bir filozof olarak grlmekteydi. Ahlk anariye ya da Katolik ahlkna alternatif bir ahlk aray, Kantn felsefesinin ve ethik anlaynn Durkheimn dncesindeki neminin anlalmasnda da nemlidir. Kantn ahlk metafiziini akl ile temellendirme giriimi, laik bir ahlkn karakterini oluturabilecek dnsel zemini salamaktayd. Ahlk sorumluluun temellendirilmesi, dnyevi bir kar ile deil ama te dnya ile de olmayan bir ilikilendirmeyle baarlmaya allyor; akl ve irade ahlk metafiziinin merkezine yerletiriliyordu. Byle bir ahlk anlay cumhuriyeti dncelerle uyum iindeydi, nk yararc olmayan bir bireycilik ve kollektiviteye ynelme ile

badaabilmekteydi.245 Tiryakian, Marxn zmlemesinin nasl yeni Hegelcilikte temellendii iddia edilebilirse, Durkheimn da sosyolojik zmlemesinin yeniKantlkla temellendiinin iddia edilebileceini sylemektedir. Kant, ahlk kurallarn bireyler iin balayc oluunu ve bireylerin zerinde oluunu akn bir

245

Edward A. Tiryakian, 1997, Emile Durkheim, Tom Bottomore, Robert Nisbet(ed.) iinde, s. 219-

220.

144

deer ile temellendirmekte ama Tanrdan tretmemekle de geleneksel ahlk anlaylarndan ayrlmaktayd. Bu akn deeri ise akln a priori kategorileri oluturmaktayd. Durkheim iin ise, Kantta ahlk metafiziinin aklla

temellendirilmesinde temel olan akn deer akln a priori kategorileri deil, birey zerinde balayc bir etkisi olan normlar ile toplumun kendisiydi.Toplumsal gereklik hem bireye akn hem de doal dnyaya ikin olarak grldnden ilh bir nitelik ile ele alnmamaktayd. Tiryakian, Durkheimn dncelerinin temelindeki felsef zemin olarak Kantn felsefesindeki temel motiflerin ok daha ak bir biimde grlebildiini dnr. nsan zihninin a priori yaplar aracl ile anlalan bir d dnyadan sz edilirken, bu dnyann, ya da Durkheim iin toplumun, bireye akn olan bir olgusall da sz konusu olabilmektedir. Nasl ki ahlk, Kant iin insan zgrlnn bir paras ve hatta zgrlkle var olabilecek bir kavram ise, toplum da Durkheim iin bireylerin zerinde ve onlar iin balayc bir akn varlk olmakla birlikte, bireylerin zgrlklerinin ve ahlkn da temelinde olan bir kavramdr. Byle bir toplum ve ahlk anlay Durkheim iin yurttalk bilincinin ve bu bilince dayal olabilecek olan bir toplumsal dayanma dncesinin de merkezinde yer alacak temelleri salamaktadr. Tiryakiana gre Durkheim, Kantn anlamann kategorilerini sosyolojiye tercme etmitir Mantksal dncenin yaplarnn kollektif olduklar iin gerekten a priori olduklarn, yani toplumsal tasarmlar olduklarn iddia etmitir.246 Kantn epistemolojisinde a priori yaplar bilginin temellerini oluturmakta, Durkheimn dncesinde ise bu yaplar toplumsallk ile bireye verilmektedir ve anlamann, dolaysyla bilginin kayna toplumsal cemaattir.
246

Edward A. Tiryakian, 1997, a.g.e., s. 223.

145

Bylelikle, Durkheim, Kantn saf akln metafizii ile temellendirdii ahlkn kklerini, laik bir ahlk her trl metafiziin dland pozitivist bir bilim anlaynda yeniden temellendirmek iin, toplumsal cemaatte bulur. Durkheim kurum kavramnn da olduka geni bir tanmn yapmaktadr: kollektivite tarafndan tesis edilen btn inanlara ve btn davran tarzlarna kurum ad verilebilir.247 Toplumsal kurumlar bireyin davranlarn belirleyen bir takm formlar salamaktadrlar ama bireylerin bu formlar tamamen pasif olarak alglayp uyguluyor olduklar da sylenemez. Bireylerin zerlerinde dsal olarak ve maddi cisimler gibi kendi gerekliklerini empoze eden bir bask altnda iken, bu dayatlan davran ve dn formlarn kendi deneyimleri ile dntr, zgl klar ve bu nedenle de bu formlar karsnda aktif bir konumda olurlar. Birey ve kollektif sistemler olan kurumlar arasndaki ilikiyi byle bir bak ile formle etmek, Kantn epistemolojik tavr olan, bilginin, insan zihninin akla isel olan ve duyu deneyini de mmkn klan a priori kategoriler ile d dnyann deneyimi ile elde edilen duyu deneyinin bir rn olduu eklindeki formlne benzemektedir. Kantn dncesinde znenin nesnellii, her akl sahibinde bulunan a priori olan ve bu nedenle de bireylerin zerinde akn bir gereklii olan kategorilere sahip olmasnda temellendiriliyordu ve olgularn nesnellii de a posteriori olan empirik veriler ile temellendirilmekteydi. Durkheim iin de toplumun nesnellii, onun bireylerin zerinde olan ve onlara kendini empoze eden bir gereklie sahip olmasnda temellenmektedir. Durkheimn metodolojisinde sabit bir varolu tarzna, yani bireysel keyfilik ve iradeye baml olmayan ve zorunlu ilikilere

247

Emile Durkheim, S.M.K., s. 30.

146

kaynaklk eden bir yapya sahip yaplar248 olarak niteledii toplumsal olgularn, Kantta merkezi bir kavram olan akn a priori kategorik yaplar kavramna karlk gelen bir ilevleri vardr. Kantn ahlk metafiziini temellendirmesinde a priori olan kategorik buyruk (kategorivschen imperativs), hatrlanacak olursa, bu buyruk, kendindeki empoze edici nitelii a priori niteliinden almakta idi. nsan aklnn zgrlnn de dayana olan bu a priori kategoriler akn bir yasakoyucu g anlamna da gelmekteydi. Toplumsal olgular da Durkheima gre bireyler zerinde bask uygulayabilen, ahlk normlarn kayna olan ve bu ahlk normlar bireye kabul ettiren akn bir mahiyette grlmektedir. Bu olgularn somutlam yaplar olarak tezahr ise kurumlardr. Dolaysyla buradan Durkheimn ahlk fenomenler ile toplumsal fenomenler arasnda yaplacak bir ayrm kabul etmeyecei de anlalabilmektedir.249 Toplumun akn bir varlk olarak bireylerin zerinde ve onlar belirleyen bir g olarak grlmesi, topluma Tanrsal bir g atfedilmesine gtrmektedir. W. Wats Millern Durkheim, Morals and Modernity adl almasnda belirttii gibi, Tanr geleneksel toplumlarda eylerin kutsal kayna ve merkeziyken, Durkheim, bu rol topluma atfeder.250 Fakat buradaki Tanrsallk, Spinozann Tanr kavray hatrlandnda daha iyi anlalabilir. Durkheimn entellektel konumunu Mike Gane, Spinozann baz dnceleri ile karlatrr. Daha nce de belirtilmi olduu gibi, Spinozann mehur Deus sive Natura yani Tanr ya da Doa deyiinde ifade edilen Tanr ve Doann btnlne, birliine dikkat ekilmektedir. Gane,
248

Emile Durkheim, S.M.K., s. 31. Steven Lukes, Emile Durkheim, His Life and Work, Stanford University Press, 1985, Stanford,

249

California, s. 416.
250

W. Watts Miller, Durkheim, Morals, Modernity, UCL Pres, 1996, London, s. 142.

147

Durkheimn dnsel konumunda Tanrnn Doa olarak anlalmasnn yerine, toplumun buradaki Tanr kavraynn yerine getiini dnmektedir: Durkheimn konumu belki de Spinozann bir kuvvetlendirilmesidir, bu anlamda, doa deildir Tanr ama burada toplum, onun yerine dntrlerek yceltilmitir.251 Durkheimn toplumu kutsal bir btn olarak grmesi, Spinozann ethik anlay ile de benzetii noktalar anlalr klabilmektedir. Spinozann dncelerinde erdem insann doasnda nasl ikin ise, yani erdem insann kendi varln koruma abas olarak onun doasnda var olan bir ey ise, Durkheimn ahlk olgular da toplumun kendi doasnda olan ve kendisini korumaya ynelik bir olgu olarak grmesi bu etkiyi gstermektedir. Spinozaya gre insan kendi doasnn yasalarna gre davranmaktadr ve bu nedenle de kendi akl, doasnn yasalarna kar bir eyi buyuramayaca iin, insan kendi doasn srdrme abas iinde akl davranmakla, erdemli de davranm olmaktadr. Bunun iin insanlar kendi doalarn srdrmek iin ve varlklarnn saknm iin baka bireylerle bir araya gelirler. Spinoza yle syler:
Hibirey insana insandan daha yararl deildir nsanlarn varlklarnn saknm iin daha esizini istemeyecekleri biricik ey herkesin herkesle tm anlk ve tm bedenlerin bir bakma tek bir anlk ve tek bir beden oluturaca bir yolda anlamas, herkesin ayn zamanda elinden geldiince varlnn saknm iin abalamas, ve herkesin ayn zamanda herkesin ortak yararn aramasdr252

Durkheim, Toplumsal blm (De La Division du Travail Social) (bundan sonra blm olarak geecektir) adl almasnda, ahlk kurallarn otoritesini,

251

Mike Gane, Debating Durkheim, A Fresh Look at Durkheims Sociological Method, Routledge

Pub., 1994, London, s. 74.


252

Spinoza, 2000, a.g.e., s. 143.

148

Spinozann dncesinde olduu gibi, toplumun kendi varln srdrebilmek, kendisine g katmak ve kendisini korumak zemininde ele almaktadr. Kuralszln ve bireyin dier bireylerle bir sava iinde olmasnn ise bireye ac verdiini dnr. Ahlk, toplumsal yaamn birliktelie duyduu ihtiyatan, toplumsal dayanmadan tretilmektedir: Birlemek, kartlar arasnda ezilme duygusu duymamak, dnce ve duygu alverii zevkini tatmak, birok insanla bir btn haline gelmek, yani ksacas ayn ahlk yaam ortaklaa yaamak iindir.253 Toplumsal olgu kavram Durkheim iin, kendisinden nceki toplumsal fenomenlere ilikin almalarda neredeyse tm toplumsal fenomenlere tekabl edebilecek kadar olduka genel bir anlamda kullanlmtr. Oysaki Durkheimn amac, ahlk deerleri empoze eden bir aknlk olarak toplumsal olgu kavramnn, bilimsel bir sosyolojik aratrmann konusu olmaya elverili bir bilim nesnesi olarak kesin tanmnn yaplabilmesidir. Bunun iin gerekli olan ey ise toplumsal fenomenlerin farkl kademelerdeki fenomenler olduuna ve zel karakterler gsteren kategorileri ierdiklerine dikkat edilmesidir. Bylelikle Durkheima gre bireylerin yaaylarnda nce var olmu ve onlarn dnda bir gereklie sahip olan toplumsal olgularn farkl bir kademedeki toplumsal fenomenler olduklar da grlebilecektir. Bu fenomenler toplumsal hayata eitim ile aktarlan geleneklerdir ve dinsel, politik, hukuksal, ahlk, sanatsal tasavvurlar, inanlar ve pratikleri kapsarlar. Onlar, bireyler tarafndan eitim yolu ile bir otorite olarak tannp sayg grrler. Toplumsal olgular, toplumsal tasavvurlar ve aksiyonlardr ve bu olgularn incelenmesi onlarn maddi grnmleri ile yani somut toplumsal kurumlardaki tezahrleri ile mmkn

253

Emile Durkheim, Toplumsal blm, ev. Ozankaya, ., Cem Yay., 2006, stanbul, s. 36.

149

olabilecektir. Toplumsal olgular sosyolojinin kendi z alann tekil ederler.254 Sosyolojinin inceleme nesnesini oluturan bu olgularn varolu tarzlar gerekte birer tasavvur ve aksiyon nitelii tamaktadr, fakat modern bilimsel bilginin perspektifi iinde bir bilim nesnesi olarak, bireyler zerinde bask unsuru olan bir dsallkta zuhur etmi bir somutluk dzeyindeki grnmleri, sosyolojinin esas ilgi odana yerletirilir. Sosyolojinin bir bilim olarak inceleme nesnesinin nesnelliini oluturan unsurlar nemle irdelemesi gerekmektedir. Bireysel, psiik ve organik fenomenlerden farkl olarak toplumsal niteliini tayabilecek bir fenomenden, bireylerin isteseler de deitirmeleri imknsz deil ama zor olan ve ancak bireylerin birlemeleri ile deiebilecek olan yaplar ile sz konusu olabilecektir. Bu da, Durkheimn sosyolojisinde toplumsal olgularn nesnellik standard olarak ne srlen bir karakteridir. Daha nce de belirtildii gibi, Kantn ahlk fenomenler iin getirdii akn kategorilere sahip akln nesnellii ile doal fenomenlerin incelenmesi iin getirdii nesnellik standard ayrm, Durkheimn sosyolojisinde belirsizleir. Artk ahlk fenomenler de doal fenomenler gibi bir nesnellik standardnca bilime konu olur. Toplumsal olgularn bireysel yansmalarndan ve tekil grnmlerinden ayr olarak saf bir biimde gzlenebilmeleri zor da olsa baz metotlar ile gzlemlenebilir bir hle gelebileceklerini sylemek de, Durkheimn toplumsal olgularn nesnel olduklarna dair grn ortaya koymaktadr. Durkheim, toplumsal olgularn istatistik sayesinde elde edilecek verilerinin bireysel koordinatlarn ntralize edeceini ve kollektif

254

Emile Durkheim, S.M.K., s. 38.

150

ruhun yabanc elerden arnm bir hlini gstereceini sylemektedir.255 Durkheimn toplumsal fenomenler iin olgu terimini kullanmas -her ne kadar onun toplumsal fenomenlerin ontolojik mahiyeti konusunda empirik dnrlerden ve pozitivistlerden farkl dnmesi sz konusuysa da- toplumsal fenomenler iin ngrd ontolojik mahiyet ile uyumsuz bir kullanm beraberinde getirmitir. Kant bir perspektif ile beslenmise de, onun akl kavrayn tmyle paylamaz. Toplumsal fenomenleri, geleneksel dncenin epistemolojik kavrayndan tam bir kopuun iareti olan olgu kavram zemininde anlar. nk, Kantn felsefesinde ve -zellikle de empirizmi eletirisinde- nemli bir rol oynayan akln a priori kategorileri, Durkheimn akl kavraynda yer almazlar. Bunun yerini toplumsal kategoriler alr. Bylece toplumsal olgularn bilgisi, daima baka toplumsal olgularda aranr. Durkheim, bireysel psikolojiyle iklimsel ya da biyolojik nedenlerle aklana gelen ntiharn, toplumsal bir olgu olduunu sosyolojik olarak kantlama giriimi olan ntihar adl almasnda, intiharn nedenlerinin toplumsal kuralszlk (anomie) ve toplum ile bireyin arasndaki maneviyatn zayflamas ile sk ilikilerini ortaya koymaktadr. ntihar gibi tmyle psikolojik bir olgu olarak grlen bir olgunun bile nedenleri baka toplumsal olgularda gizlidir. Psikolojik unsurlarn bile bireylerin zerinde ve onlarn dnda bir gereklik olan toplum tarafndan belirlendii vurgulanr. Durkheima gre toplum basit olarak bireylerin bir toplam deildir. Hatta toplumsal olgular d dnyann bir esi olacak kadar maddileir. Toplumsal baz duygular ve manevi durumlar da her ortalama bireyde bulunmaktadr ama bu duygularn kayna ve yneldii ey, bireysel karlarn tesindeki toplumsal
255

Emile Durkheim, S.M.K., s. 43.

151

karlardr ve toplumun kendi varln srdrmesine hizmet ederler. Durkheim ntiharda u karm yapar: Demek oluyor ki byk ulus ynn oluturan birey bilinlerinin her biri toplumsal akmdan ancak kk bir para ierdiinden, toplumsal akm hemen tmyle bunlarn hepsinin dnda yer alr.256 Toplumsal olgularn bireysel grnmlerinden ayr olarak incelenmesinin bir n koulu da, onlarn snflandrlmas yoluyla incelenmesidir. Durkheim, olgularn aklanmas ile onlarn trler olarak snflandrlmasnn her iki bilimsel sreci karlkl gelitireceini dnr. Fakat toplumsal trler, bireysel grnmlerinden ayr olarak ki bunlar sonsuzca uzayp giderler- bilimsel olarak gzlemlenmeden nce nasl snflandrlacaktr? Bu sorunun cevab iin Durkheim, toplumsal olgularn snflandrlmasnn bilimsel olabilmesi gerektiini dnmektedir ama olgularn tek tek gzlemlenmesi gerektii dncesini de hatal bulmaktadr. nk byle bir ey mmkn olmad gibi bilimsel kesinlie ulaabilmek iin de zorunlu deildir. Toplumsal trlerin saptanabilmesi, ne bir tarihinin yapt gibi her toplumsal yapy kendi iindeki karakteristik zellikleri bir tikellik olarak sunmaktan gemektedir, ne de bir filozofun yapt gibi toplumsal zglklerin zerinde olan ve insan doasnn genelliklerinden karlm bir ideal dnceyi her trl topluma uygulanabilir olarak sunmaktan gemektedir. Durkheim toplumsal morfoloji adn verdii, toplumsal olgularn snflandrlmasn, dikkatli bir biimde seilmi temel karakterler zerine oturtulan toplumsal trlerin formlarn belirleme olarak aklamaktadr. Bu ekilde yaplacak bir bilimsel snflandrma, toplumsal olgularn karakterlerini gsteren nispeten basit bileenlerinin (composants) ve bu bileenlerin niceliklerine ve

256

Emile Durkheim, ntihar, ev. Ozankaya, ., Cem Yay., 2002, stanbul, s. 365.

152

karmak

bileim

tarzlarna

(combinaison)

olan

ilgilerinin

saptanmasyla

gerekletirilecektir.257

3.2.2.1. Toplumsal Olgularn eyler Olarak Ele Alnmas Durkheim, bilime konu olacak toplumsal fenomenlerin birer olgu olarak tanmlanmasndan sonra, onlarn bilimsel olarak incelenebilmeleri iin nasl ele alnmalar gerektiini ortaya koymaya almtr. Toplumsal fenomenler

Durkheima gre, geleneksel yaklamlar iinde genellikle ideolojik bir biimde ele alnmtr. Bu iddiasn ortaya koymak zere Durkheim, ncelikle insann doasna ilikin birtakm dnceler gelitirmitir. Buna gre, insanolu iinde bulunduu eyler ortamnda, bu eylere ilikin baz imajlar edinmekle birlikte, bu imajlarn tesinde, eylere ilikin dnceler ve kavramlar da gelitirmektedir. Bilimsel faaliyet ile elde edilmi kavramlar ise bu ilk kavramsal oluumlara gre ikincildirler. Dolaysyla insanlar eylerin imajlarn ve onlar hakkndaki kaba kavramlarn, eylerin gerekliine tekabl eden kavramlar olarak dnmeye meyillidirler. Byle bir durumda insanlarn dnceleri, ideolojik bir karakter tamakta, gereklerin bilimi olamamaktadr. Bununla birlikte toplumsal olgular ise ideolojik ve speklatif kavramlarn dorulanmasnda ikincil bir ilev grrler. Durkheima gre bu karakterdeki bir dn, fikirlerden hareketle eylere gider258 Fakat bu fikirler aslnda eylerin esas mahiyetlerini rten bir rt gibidir ve dolaysyla da byle fikirler, eylerin gerekliklerini ortaya koyacak bir bilimin hareket noktas olamazlar.

257 258

Emile Durkheim, S.M.K., s. 130-1. Emile Durkheim, S.M.K., s. 52.

153

Durkheim, toplumsal olgular bireyler ile deil toplumsal yaplarla aklamaya ynelik bir tavr tm almalarnda srdrmtr. ncelikle saduyunun, sokaktaki adamn dncelerinin ve aratrmacnn konuya dair n fikirlerinin paranteze alnmas gerektiini belirtmitir. Bylelikle aratrmac dikkatini olaylara

evirebilecek ve daha nesnel bir bak asna sahip olabilecektir. Bu negatif tavrdan sonra aratrmac nesnel olabilmek iin inceledii toplumsal olgunun ilemsel bir tanmn yapmaldr ki toplumsal olgunun empirik bilgisine ulaabilsin.259 Toplumsal olgularn birer eyler olarak ele alnmasna ynelik bu negatif tavr, Durkheim, Descartesn da metodolojik tavr ile rtecek bir biimde, yle dile getirmektedir: Btn nnosyonlar sistematik bir biimde tasfiye edilmelidir. Ve bu kuraln bilimsel her metodun temeli olduunu da eklemektedir.260 Durkheim, bilimsel metodun, gereklie dair yerleik alkanlklardan syrlmaya phe sayesinde ulalabilecei ynndeki Descartes yaklam takip eder. Buna gre, eylere ilikin yanl ve kabataslak n yarglarmzdan kurtulmak iin phelenmeye almamz gerekmektedir. Ayrca Durkheim, bilimsel bir yntemin gelitirilebilmesi iin toplumsal olgularn yalnzca onlar gzlemlemek, betimlemek ve snflandrmak yetmemektedir. Durkheim blmnde bunu yle vurgular:

Asl gereken ve en g olan ey, Descartesn deyiiyle, hangi yol ve biimle bilimsel olduklarn (le biais par o ils sont scientifiques) aklamaktr: Demek oluyor ki, onlarda tam bir belirleyicilik esi tayan kimi nesnel eler bulunduunu ortaya karmak ve eer olanak varsa bu belirleyiciliin lsn bulmaktr.261

259 260 261

Edward A. Tiryakian, 1997, a.g.e., s. 228. Emile Durkheim, S.M.K., s. 71. Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 60.

154

Durkheim, insann evresi ile olan ilikisinde pratik yararlar temelinde oluturulan tasavvurlardan kaynaklanan kavramlarn bilimin nesnesi olmas hlinde o bilimin nesnel olmaktan uzak ve ksr bir bilim olacan dnmektedir. Byle kavramlar aksiyonlarmz bizi evreleyen dnya ile uyumlu hle getirme amacn gderler; pratikle ve pratik iin meydana gelmilerdir.262 Durkheim, bu tr tasavvurlar ile kesinlik kazanm ve gereklemi olaylar arasnda, bilim nesnesi olmak bakmndan bir ayrm yapmaktadr. Tefekkr, bu anlamda, Durkheimn nesnel bir bilim olarak sosyolojinin kendi nesnesi olamaz. Zira bu tefekkrler, zaten bir olmas gerekeni ve ona ulamak iin gerekli olan aralarn ne olduklarn da tadklar dnld iin, kesinlik kazanm gerek olgularn incelenmesini gereksiz klarak bilimin nn tkarlar. Durkheimn toplumsal gerek dedii olgusal gereklik, insan zihninin bireysel deneyimler ile elde ettii ve pratik yararlar balamnda gelitirilmi kanaatlerin askya alnmas ile elde edilebileceini dnd bir gerekliktir.263 Bireysel kanaatlerin dnda ve zerinde olan bu gerekliin varlk tarz, bireysel eylemlerin varlk tarzndan farkllklar gsterdii iin, baka bir deyile, toplumsal olgular olarak nitelenen gerekliin ontolojik mahiyetinin kendine zg

karakteristiklerinden dolay, bilime konu olabilir ve nesnel bir inceleme ile aklanabilirdirler.
262 263

Fakat MacIntyren eletirmi olduu

gibi Durkheimn

Emile Durkheim, S.M.K., s. 52. Durkheim, toplumsal olgularn birer ey olarak ele alnmas gerektii dncesi ile rtr bir

biimde, toplumsal gereklii ifade etmek iin ralit kelimesini kullanmtr. Ralit kelimesinin kk Latince ey, nesne, olgu, olay anlamlarna gelen res, rei kelimeleridir. Dolaysyla hakikat olarak deil, gereklik olarak dilimize evrilen ralit kelimesi, eylerin empirik gerekliine gnderim yapmaktadr. Hakikat kelimesi ise eylerin tesindeki gereklie de gnderimli olan Franszca vrit ve ngilizce truth kelimelerine karlk olarak kullanlmaktadr.

155

sosyolojisinde, insann niyet ve telosuna gnderim yapan ifadeler, yani ancak bu koullardan dolay ahlk olarak deerlendirilen ifadeler, bilimsellik lt belirginletiinde, aslnda sosyolojinin dnda kalmak zorunda olurlar. nk olmas gereken trnden bir insan ama ya da ahlk bir davran belirleyen bir niyet, gzlemlenebilir bir maddi grnm sunmazlar. Durkheimn bilimsel bilginin karakterine dair dncelerinde izledii yol, baz eletirel tavrlar gelitirmi olsa da, yine de, Francis Bacon (15611626) ile gelien, Hobbes, Locke ve Hume ile devam eden ngiliz empirist geleneinin izdii yoldur. Durkheim, bireylerin zihinlerindeki kaba tasavvurlarn, bilimin eylerin gerek grnmleri ortaya koyabilme yeteneini engellediini, hatta engel olmakla da kalmayp eylerin gerek grnmlerine zarar verdiini de dnmektedir. Bu tasavvurlar Durkheim, Baconn idola diye adlandrd tasavvurlar olarak anlamaktadr. Bu idolalar birer hayaldirler ve eylerin gereklikleri yerine geerek zihni yanltrlar. Durkheima gre olgusal gereklik ise nesnel gereklii verir. Onun bu yaklam, Hobbesun olgu bilgisi olarak tanmlad bilgi anlaydr. Durkheima gre toplumsal olgularn kesin bir bilgisi, byle bir bilgi anlayndan treyebilir. Hobbesun anlad anlamda olgu bilgisi d dnyadan duyusal olarak elde edilen, gzleme, deneye dayanan bilgidir. Durkheim, toplumsal fenomenlerin kesinlik kazanm ve gereklemi olma niteliklerini ne karmakta ve ancak bu niteliklere sahip olan fenomenlere olgu demektedir. Hobbesa gre bu olgularn bilgisi, kesinlik arz etmektedir ve mutlaktr; olmu bitmi bir eyin, geri dndrlemez bir eyin bilgisi olduu iin mutlaktr.264 Sosyoloji, Durkheima gre, o gne kadar sadece kavramlar ele almtr ama kollektif tasavvurlar hakiki
264

Solmaz Zelyut Hnler, 2003, a.g.e., s. 16.

156

toplumsal gereklik olduklar iin onlar sadece kavramlar olarak deil, birer ey olarak ele alnmaldr. Toplumu kavramlar btn olarak gren yaklamlar, toplumu fikirlerin birer tezahrleri olarak ele almakta ve dolaysyla da toplumsal fenomenlerin zn ve sosyolojinin konusunu fikirler olarak tayin etmektedirler. Oysaki byle bir bak, Durkheima gre toplumsal olgular muallkta, keyfi ve yapay inalar olarak anlalmaya srklemektedir. Durkheim bir toplumsal deerin bilimsel olarak incelenmesi iin gerekli olan eyin, o deerin ncelikle gerekliinin kavranmas gerektiini vurgulamaktadr.

Durkheimn dncesinde toplumsal gereklik, empirik dnn gereklik kavraynn baz belirsizliklerini tamaktadr. Buna gre bana grnen (seems to me) ile olan (is in fact) arasnda bir uurum olumakta, bu kartln mahiyeti formle edilememektedir.265 Deneyim kavram, empirist dncede, bilimsel bilgisine sahip olunabilecek bir nesnenin duyu deneyi ile elde edilmi verilerine odaklanm ve byle bir deneyimi ima eden snrl bir anlamda kullanlmaya balanmtr. Grn ve gereklik arasndaki uurumun kapatlmasna ynelik bu abalar, grnlerin bilgisinin, olann bilgisi ile kyaslanabilecek bir zeminin ortadan kaldrlmas ile sonulanmtr. Artk olgular (fact) grnlerin

(appearance) yerine geecek, grn (appearance) ve gereklik (reality) kartlk ierisinde deil, ayn anlamda kullanlmaya balanacaktr. Bilimsel deneyleriyle doa bilimleri, duyu deneyi ile elde edilen bize grneni, eylerin hakikatine gtrecek yol olarak sunacaktr. Durkheim da, doa bilimlerinin elde ettii bilimsel kesinlii, kollektif gerekliin bilgisine ulamada amalamak istiyordu. Elbette

265

Alasdair MacIntyre, Erdem Peinde (After Virtue), ev. zcan, M., Ayrnt Yay., 2001, stanbul, s.

126.

157

kollektif gerekliklerin varlk tarzlar doa bilimlerindeki deneye uygun bir durum arz edemezdi. Fakat yine de bir kollektif gereklik olan toplumsal fenomenler bize grnen olgusal gereklikleri zerinden incelenebilirdi ve incelenmeliydi. Durkheim iin toplumsal fenomenlerin birer tasavvur olduklar belirtilmiti, fakat Durkheima gre, bu tasavvurlarn gerekte var olduklarn syleyebilecek bir durumda olabilmek iin bile, onun toplumsal olgular olarak tanmlad trden bir toplumsal gerekliin bilgisine ulamak gerekir. Bu da daha nceki dnrlerde olduu gibi toplumsal fenomenlere dair dealarn bilgisine sahip olmak ile gerekletirilecek bir tmdengelim metodu ile deil, bize grnenden hareket edecek bir tmevarm metodu ile olanakl grnyordu. Ancak bu aamalardan sonra bilimsel bir teoriye ulamak mmkn olacakt. Durkheim, kendi olgu kavrayyla eliik bir biimde, Kant izleyerek, rasyonalistleri ve empiristleri karlatrarak baz eletiriler gelitirir. Dini Hayatn lkel Biimleri (bundan sonra Biimler) adl almasnda empiristlerin akl duyu deneyinden baka bir bilgiyi iermeyen bir ey olarak grmelerini eletirmektedir. nk dnce bir duyu deneyi ile elde edilmi bir bilgi olarak daima bir nesneyle ilikilidir ve bu da bireyin znel bir durumunu ifade eder. Durkheimn deyiiyle: Akl tecrbeye indirgemek, akl ortadan kaldrmak anlamna gelir. nk bu, akl karakterize eden evrensellii (universality) ve zorunluluu, grnlere, pratik olarak bir ie yarayan ancak eya dnda bir eye tekabl etmeyen bir takm yanlsamalara indirgemek demektir.266

266

Emile Durkheim, Dini Hayatn lkel Biimleri, ev. Aydn, F., Ata Yay., 2005, stanbul, s. 31.

(Dipnotlar iindeki kullanmnda D.H. .B. olarak ksaltlmtr).

158

Durkheim, kendi epistemolojik konumu hakknda, Kantn epistemolojik konumunu izleyerek ne tamamen bir empirik epistemolojiyi btnyle

benimsediini, ne de btnyle bir rasyonalist olduunu iddia etmektedir. Sosyolojik Metodun Kurallarnn nsznde zellikle bu konumunun altn izmeye almtr. Kendisini sadece rasyonalist olarak da nitelendirmeyip bilimsel rasyonalist olarak nitelendirmesinin nedeni, toplumsal olgular nesneler olarak, Kantn epistemolojisinin ynelimlerine uygun bir biimde, grndkleri ekliyle birer fenomen olarak nitelemesinden ileri gelmektedir. Durkheima gre kendi rasyonalizmi bilimseldir, nk buradaki rasyonalitenin ilgili olduu eyler speklatif ideler deil, zneye grndkleri ve grnebildikleri lde fenomenal gereklii oluturan nesnelerin bilimsel bilgileridir:

Toplumsal hayat baz nosyonlarn geliiminden baka bir ey olmayabilir elbette, ama yle olduunu kabul etsek bile, dolaysz olarak verili deildir bu nosyonlar. Demek ki, bunlara dorudan doruya deil, fakat onlar ifade eden fenomenal realite araclyla nfuz edilebilir ancak. Toplumsal hayat kendi aralarnda blmlere ayran deiik akmlarn kkeninde ne gibi idelerin yer aldn ya da bu idelerin gerekten var olup olmadn a priori olarak bilmiyoruz; onlar kaynaklarna kadar geri gtrdkten sonra nereden ktklarn renebiliriz ancak.

Klasik empirizmin mantkszla gtrdn syleyen Durkheim, klasik rasyonalizmi de eletirmektedir. Daha nce de belirtildii gibi, Durkheim hem empirizm hem de Kant epistemoloji zerine kurar metodolojisini. Fakat bu teorilerin temel karakterlerinden bazlarn darda brakarak ve reddederek belirsiz bir sentez yapmaya giriir. Kantn akln kategorileri iin Durkheim, bu kategorilerin insan zihninde doutan gelen bir ey olduunu sylemek ile deneyden geldiini sylemenin ayn indirgemecilik olacan ve bilimsel olamayacan dnr. Bunun yerine, akln kategorilerinin toplumsal kaynakl olduu grne itibar edilirse,

159

indirgemecilik ve bilimsel olamama sorunu da zlebilecektir. Durkheim, pozitivist bilimciliin ve empirizmin modern akl kavraylarnn etkisi ile Kant epistemolojinin temelindeki temel motif olan, a priori kategorilerin akla iselliini yadsr. Durkheim, akln kategorilerinden bahsettii her durumda, artk, Kant metafizik kategorilerden ziyade -bireysel deneyimden kazanlamayan ama yine de sekler olan- toplumsallk ile kazanlm olan kategorilerden bahsedecektir. Bu kategorilere sahip Kant bir akl yerine, kategorileri dsal bir kaynaktan, toplumdan alan bir akl anlayn benimser. Bilgiyi mmkn klan kategoriler bireylerin dndadr ama a priori bir nitelikte deildir artk. Durkheim bilginin birbirlerine indirgenemez olan iki unsurdan meydana gelmi olduunu kabul etmektedir. Bunlardan biri deneyim, dieri de akln deneyden bamsz sahip olduu kategorilerdir. Akl sz konusu olduunda bireylerin zerinde bulunan ve daha stn olan bir Tanrsal akl fikrini de eletiren Durkheim, kollektif bilincin, Tanrsal akl olarak anlalm olan zihniyeti tekil ettiini de iddia etmektedir. Durkheima gre:

Akl bu yetenei, bir takm gizemli niteliklere, fakat basite, ok iyi bilinen bir dstur olan, insann ift olmas gereine borludur. nsanda ki varlk vardr: Birincisi, temeli bedende olan ve eylem alan bu gerekle kesin bir ekilde snrlanm olan bireysel varlk; ikincisi ise, iimizde gzlem vastasyla bilinebilir olan entelektel ve ahlk alanda en yksek gereklii temsil eden toplumsal varlktr: Bununla, toplumu kastediyorum.267

Durkheim toplumun ar bir ruhsallk olarak grlebileceini sylemekte ve toplumsal bilincin duygusal karakterine, zellikle de toplumsal dayanma duygusuna nem vermektedir. nsan doas, toplumsallama iinde toplumsal

dayanma duygularn iselletirmektedir. Fakat toplumsal dayanma gibi duygular

267

Emile Durkheim, D.H. .B., s. 34.

160

toplum iinde danktrlar ama onlarn belirginletii yer, toplumsal dzenin znde olan ahlk normlar ve toplumsal kurallardaki ifadeleridir. Bu nedenle bu tr duygularn incelenmesi iin ynelinecek alan, baz nnosyonlar ile ina edilmi insan doas idesi deil, sz konusu toplumsal ifadelerdir ki, bunlar da eylerdir. Tiryakiann belirttii gibi, Durkheim iin toplumsal hayatn kalbi duygusalln younlat bir odaktr ve Kant kategorilerin (temel karakteristiklerinden farkl bir tarzda kullanma sokulmalar ile olsa da) sosyolojiye uyarlanmas ile kollektif tasarmlar sistemi, altta yatan bu toplumsal bilincin ve duygusalln yansmalar olarak yorumlanmaldr. Bylelikle Durkheim, kollektif tasarmlarn toplumsal deerleri ve duygular temsil etme biimlerini eyler olarak incelemeye ynelik tmevarmsal bir tavr gelitirmeye almtr.268 Toplumsal hayatn kendisi, Durkheim iin bilginin kaynan oluturacak olan ilkelerin de kaynadr. Biimlerde Durkheim, bilgiyi mmkn klan kategorilerin kkenini toplumsallkta bulunduu ynndeki dncesini olgunlatrr. Bu kategorilerden en nemlileri olan zaman ve uzam kategorilerine deinen Durkheim, yle yazmaktadr:
Zaman kategorisi, basit bir ekilde yaadmz hayatn ksmi ya da tam bir hatrlanmasndan ibaret deildir. O, yalnzca bireysel varlmz deil fakat ayn zamanda, beeriyetin varln da ieren soyut, gayriahsi bir erevedir. Zaman, sonsuz bir tuval gibidir. Burada btn zaman (duration), zihnin gz nnde yaylmtr. Ve btn mmkn olaylar, sabitlenmi ve hususilemi olan referans noktalaryla ilikili olarak yerletirilir. Bu ekilde yerletirilen yalnzca benim zamanm deildir; bu, ayn medeniyete mensup btn insanlar tarafndan nesnel olarak tasavvur edilen zamandr. Bizatihi bu bile, herhangi bir organizasyonun kollektif olmak zorunda olduunu anlamaya balamamz iin yeterlidir.269

268 269

Edward A. Tiryakian, 1997, a.g.e., s. 232. Emile Durkheim, Dini Hayatn lkel Biimleri, s. 19.

161

Ayn ekilde uzam kategorisinin de bireysel olarak doutan getirilen bir kategori deil, dinsel yani toplumsal kkenli bir kategori olduunu dnen Durkheim yle devam eder:
Btn blnmeler, aka farkl duygusal renklerin blgelere atfedilmesi olgusundan ileri gelmektedir. Ve ayn medeniyete mensup insanlarn hepsi, uzay ayn tarzda dndkleri iin, bu duygusal renklerin ve onlardan kaynaklanan ayrmlarn ortak olarak kabul edilmi olmas aka zorunludur. Bu ortak olu da, hemen hemen zorunlu bir ekilde, onlarn sosyal kkenli olduklarn ima eder.270

Kollektif gereklik, ancak, bireysel ve znel bilinleri oluturan ve tarih iinde aktarlarak bize ulaan bir kuvvet olarak kollektif bilin olma niteliiyle bireylerin zerinde bir gereklik olabilir. Fakat bu kaynak metafizik ierimleri olan akn bir znellikten ziyade, kendine zg bir varlk tarz ve kendisine zg deiim yasas olan akn bir nesnellik alandr. Mike Ganein ifadesiyle, Durkheimn bilim kavraynda entellektel snrlamalar ve bilimsel hakikat, toplumun bir nesnellik alan olmas dolaysyla, kiisel olmayan ve kesin olarak belirlenmi bir nesnellik formu ierisinde ve bir yasa olarak kurulur. Gane yle devam eder: Durkheimda bilimsel hakikatin demokratik olarak tespit edilmedii aktr. Bilimsel hakikat, kantlama, onaylama ve delil formlarnda, geri dnlemez ve nihai bir biimde kurulan, empirik ve teorik bilim sayesinde tespit edilir.271 nsan iradesinin zerinde olan, iradeyi belirleyen ve Kantn epistemolojisindeki akn zneye tekabl eden nesnellik, Durkheimn bilimsel metodolojisinde kendisini toplumsal olgularn nesnellii olarak gstermektedir. Durkheimn sosyolojide bir devrim olarak

270 271

Emile Durkheim, D.H. .B., s. 28-9. Mike Gane, 1994, a.g.e., s. 72.

162

niteledii ey, sosyolojinin znel aamadan bugne kadar geemedii nesnel aamaya gemesi dncesidir.272 Durkheim, empirik dnn ahlk meseleleri birer duy(g)u meselesi olarak gren estetik ahlk anlaylarna bir eletiri getirmektedir. Bencil bir insan doas anlay ile ilikilendirilen ahlk anlaylarna bir tepki olarak gelien ahlk duy(g)usu retileri, ahlk kavramlar tpk estetik yani duyusal bir dzlemde deerlendirilmesi gerektiini dnmekteydi. yi kavram tpk gzel kavram gibi estetik bir uyum balamnda anlalmalyd. Ve bu uyum sz konusu ise eylerin doasna uygun bir durum da sz konusu demekti. Durkheim, empirizmin ahlk kavramlar duy(g)ular balamnda incelemesini ve doa kavramnn bilimsel bir ereveden ziyade, kaba nnosyanlar ile belirlenmesini yanl bulmaktadr. nk ahlk duy(g)ularn kayna da aslnda dier duygularn kayna ile ayndr. Ahlkn incelenmesinde nesnel bir konumun eksiklii, ahlkn znel deer yarglar ile tanmlanmasna ve znel dncelerle snflandrlmasna yol amaktadr.

Durkheima gre empirizmin akl kavrayndan nceki akl kavraylar speklatif bir dn tarzn ortaya koyduklar iin zneldirler. Bu nedenle speklatif dn Durkheimn dncesinde znel dn ile ayn anlamda kullanlr. Durkheim iin speklatif, yani znel dn biimi, ahlk meselelerdeki yanlglarn sebebidir. Ahlka dair bir bak asnda normal ya da anormal olarak deerlendirilecek bir su ya da ahlk bir durum, bilimsel incelemeye konu olmak bakmndan ayn deerdedirler. Duy(g)ular temelinde anormal nitelii atfedilmi bir durum da toplumsal bir olgu olmak bakmndan daha yapay deildir. Bu tr ayrmlar sadece

272

Emile Durkheim, S.M.K., s. 69.

163

toplumsal deiimin grnmlerini sunarlar.273 Durkheim toplumsal olgular konu alan bu duygularn kkenine dair u aklamay yapar:

Onlar da tarih iinde ekillenmilerdir; insanln deneyiminin, ama karmak ve organize olmam deneyiminin rndrler. Bunlar realitenin transandantal ve mehul bir nsezisinin (anticipation) eseri olmayp, hl ve artlara gre, bir dzene bal olmadan, metodik bir yoruma bavurulmakszn biriktirilmi her eit izlenim ve heyecann sonucudurlar Bu tarzda meydana getirilen bir bilim, ancak, kavray glerinden ok duyarllklaryla dnmekten holanan, duyumun anlk ve kark sentezlerini akln sabrl ve aydnlk analizlerine tercih eden zihinleri tatmin edebilir. Bilimin objesidir duygu, bilimsel hakikatin lt deil.274

Durkheimn kendisini empirist ya da pozitivist olarak nitelemek istememesi ve bunlarn yerine bir rasyonalist ama bilimsel bir rasyonalist olarak nitelemek istemesi, ahlkn nasl bir epistemolojik zeminde ele alnmas gerektii konusundaki dncelerinde daha anlalr hle gelmektedir. Durkheima gre empirik epistemoloji ve Millin sosyolojisinde olduu gibi bireysel psikolojiyi konu yapan bir epistemoloji, duy(g)usal verileri toplumsal meselelerin incelenmesinde bir temel olarak grmekle, toplumsal olgularn bireylere dsal, nesnel ve dolaysyla da deimeyen niteliklerini gzden karmaktadr. Durkheimda toplumsal olgularn empoze edici karakteri, onlarn doal olgular gibi bir varlk tarzlarnn olmasndan ileri gelmektedir. Doa ise, Durkheimda, insan iradesinden bamsz deimez ve dzenlilikler gsteren bir varlk tarz olarak anlalmaktadr. Buradan aslnda Durkheimn da bilimsel incelemeler ncesi bir doa anlay olduu karlabilir. En azndan, onun dncelerinde, doa kavramnn baka kavramlara gnderimleri ile (deimezlik, dzenlilik, dsal, irad olmayan, deiime direnen v.b) anlalan
273 274

Emile Durkheim, S.M.K., s. 83. Emile Durkheim, S.M.K., s. 74.

164

bir kavram olarak anlaldna dair ifadelerin yer ald sylenebilir. Byle bir doa kavray, Spinozann Tanr ya da Doa ifadesini bir kez daha hatrlatmaktadr. Toplumsal olgularn bilimsel bir biimde incelenebilmeleri iin ilk adm kaba nnosyonlarn askya alnmas ise, ikinci adm da toplumsal olgularn

tanmlanmalardr. Bu, her bilimsel metot iin gerekli bir admdr. Fakat tanmlamalar, fenomenlere dair gelitirilmi ideler temel alnarak yaplmamaldr. Bunun yerine, Durkheimn ifadesiyle kendi z mahiyetlerinin btnleyici eleman ynnden karakterize edilecek bir tanm yaplmaldr. Durkheimn sosyolojisinde gereklik (reality) ile zihnin kavramlar olan idelerin bir kartlk iinde kullanld belirtilmiti. Bu kavramlar birbirleri ile olan mantksal bantlar ya da konumlar ayrntl bir biimde tartlmyor olsa da genel olarak toplumsal gereklik (reality) ve zihinsel ideler bilimsel hakikatin bir ls olma balamnda bir kartlk ilikisi iinde anlalmaktadr. Bilimsel olarak bilinebilir olan olgular, dolaysz olarak grlebilecek karakterde olanlardr ve gereklik hakkndaki bilgi de bundan ibarettir. Oysaki Durkheim, toplumsal fenomenlerin ontolojik mahiyeti hakknda, onlarn birer tasavvur olduklarn sylemekteydi. Dolaysyla bu anlay, toplumsal fenomenlerin birer ey olarak dolaysz olarak grlebilecek ksmndan te bir hakikatlerinin olduunu da ima eder. Bu nedenle Durkheimn, sosyolojinin bir bilim olarak geliebilmesi iin ngrd metodolojik tutum ile toplumsal fenomenlerin ontolojik mahiyeti hakkndaki dnceleri arasnda bir uyumsuzluk sz konusudur. Durkheimn ngrd metodolojik tutum, onun toplumsal fenomenlerin ontolojik hakikatini yanstma konusunda, onlarn essential karakterleri gibi pek ok unsuru darda brakmak durumdadr. Toplumsal fenomenlerin derinliklerinin karakteri hakknda, Durkheim, unlar sylemektedir:

165

Daha derinde yer alan karakterler daha temel (essentiel) karakterlerdir phesiz; bunlarn aklayc deeri daha yksektir, fakat bilimin bu aamasnda mehuldrler ve ancak realitenin yerine zihnin herhangi bir kavramnn ikame edilmesiyle ngrlebilirler.275

Durkheim, bylelikle, toplumsal gereklik (reality) hakkndaki bilginin snrlarn, hakikatin (essential olann) rasyonel bilgisini, bilimin snrlar dnda brakarak belirledikten sonra incelenecek nesnelerin hangi lt erevesinde tanmlanacan ve snflandrlacana ynelik olarak u tespiti yapar:

Aratrmann objesi olarak, tmnde ortaklaa olan birtakm dsal karakterlerle nceden tanmlanm bir fenomenler grubu alnmal ve bu tanma uygun den btn fenomenler ayn aratrma iinde ierilmelidir.276

Aratrmacnn, gerek olduu saptanm olan bir alanda inceleme balatmas, o alann dsal zelliklerinin karakterlerine gre snflandrlmas ile mmkn olacaktr. Bylelikle sosyolojinin nesnellii, aratrmacnn znel zihinsel tercihlerine uygun bir biimde deil, incelenen olgularn nesnellik ltlerine uygun bir biimde snflandrlmas ile salamlatrlm olacaktr. Mike Gane, Durkheimn toplumsal olgular snflandrma biimini yle ifade etmektedir:

Sosyolojinin ilgi alan, felsef temellere bir mracat ile deil, toplumsal verilerin zorunlu karakteri vastasyla tesis edilmeye allr. Bu alan, ayn zamanda pratik mdahalelere doru ynelmi olan delil ve aklamalarn mantyla tesis edilir. Normlar ve hedefler tesis edemeyen bilim nosyonu, mistisizm olarak reddedilir. Ezamanl karlatrmal toplumsal analize ncelik verilir. Ayn zamanda, toplumsal materyal ve kaynaklarn toplumsal

275 276

Emile Durkheim, S.M.K., s. 75. Emile Durkheim, S.M.K., s. 76.

166

aktarmnn genetik, artzamanl analizi vurgulanr. Toplumsal snflandrmann yapsal formu, teleolojik aklyrtmenin arlklarndan kanlarak tesis edilir.277

Bylelikle Durkheima gre, daha nceden yaplm ok nemli hatalara dlmeyecektir. Bu hatalar, genellikle farkl bir kltrn ya da eski kltrlerin ahlk sz konusu olduunda, aratrmacnn toplumsal olgular kendi znel dnceleri erevesinde deerlendirmesinde ortaya kmaktadr. Hatta bu kltrlerin bir ahlka sahip olmadklar yanlgs Durkheima gre kavramlarn tanmlanmasnda ve snflandrlmasnda, nesnellik kuralnn uygulanmamasndan kaynaklanmaktadr. nk ahlk olarak nitelenecek bir olgu, bu olgunun aratrmacnn sahip olduu ahlk deerler erevesindeki nnosyonlar ile deil, ahlksalln dsal karakterini tayp tamadna baklarak tanmlanmal ve snflandrlmaldr. Ahlkliin dsal iareti ise, yaygn bir nleyici meyyideden, yani davran kuraln her ihllini cezalandran bir kamuoyu ihtarndan ibarettir.278 Bilimsel bilginin hareket noktasn oluturacak olan tanmlar, eylerin d olarak ifade edilen duyusal verilerine dayanmaldr. Platon ile gelien rasyonalist dn tarznda, hatrlanacak olursa, tanmlar (horismos), ousiay, yani zleri, esseyi, hakiki varln bilgisini hedeflemekteydi. Ve Platoncu anlamdaki akl, bu zleri, dealar ve telosu kavrayabilme yeteneine sahip bir akl idi. Dolaysyla da teleolojik bir akl sz konusuydu ve bilimin ilgilendii tanmlar ancak essential olana dair tanmlar olabilirdi. Duyusal kanaatlerin znel olarak kabul edildii geleneksel dnn bilim kavrayndan kopu ile birlikte ve empirizmin duy(g)uculuu ve onun akl kavraynn etkisi altnda Durkheim da, bilimin duyusal verileri
277 278

Mike Gane, 1994, a.g.e., s. 82. Emile Durkheim, S.M.K., s. 83.

167

hedefleyen tanmlara ulamas gerektiini dnr. Bu, bilimselliin nesnellik niteliinin gereince yaplmaldr. Durkheimn, nesnellik lsne uymayan ve duyusal olmayan kavramlarn, bilimsel dncelerin hareket noktas hline getirilmesinin, ancak pragmatik bir ilgi ile olabileceini dnd sylenebilir. Durkheim, Kantn epistemolojisinin izinden giderek, bilginin sadece speklatif dnceler ile elde edilemeyeceine inand iin, her akl sahibi iin geerli olabilecek bir kantlanabilirlik dncesini kendi sosyolojisinde uygulamay amalamtr. Kantn nl deyiinde olduu gibi, Durkheim iin de: eriksiz dnceler bo, kavramsz grler ise krdr.279 Fakat Durkheimda ne akl ne de kavramlar Kantn felsefesindeki gibi karakterize edilir artk. Durkheima gre bilimin dnda gelitirilmi dnceler gerek olan sadakatle ifade etme gibi bir karakter tamamaktadrlar. Gerei dile getirme kudretine sahip olan dnceler, btn kavramlarn ilk ve zorunlu maddesi olan duyumlara bavuran dncelerdir. Duyusal verilerin aklanmasnda, irdelenmesinde bilimsel kavramlar sz konusu olsa da, bu kavramlar yine Kantn epistemolojisinde nemli bir yer tutan akn kategorilere gnderim ile deil, duyusal veriler temelinde ykselen kavramlar olarak anlalmaktadr: Doru ya da yanl, bilimsel ya da bilimsel-olmayan btn genel ideler duyumdan kaynaklanr.280 Bilim adam bu temel zerine ykselen yeni kavramlar retebildii lde nesnel ve bilimsel olacaktr. Oysaki Kant, bilginin deneyim ile baladn dnmesine ramen, bilginin deneyimden geldiini sylememekte, duyu deneyinin, bilgiye ynelen zihni devime geiren bir sre olduunu sylemektedir:

279 280

Immanuel Kant, Ar Usun Eletirisi, ev. Yardml, A., dea Yay., 1993, stanbul, s. 66. Emile Durkheim, S.M.K., s. 85.

168

Tm bilgimizin deneyim ile balad konusunda hibir kuku olamaz; nk bilgi yetisi, duyularmz uyararak etkinliimizi devime geiren nesneler yoluyla olmasayd, baka hangi yolla uygulamaya geirilebilirdi? yleyse zamana gre bizde hibir bilgi deneyimi ncelemez ve tm bilgi deneyimle balar. Ama tm bilgi deneyim ile balasa da, buradan bilginin deneyimden geldii sonucuna varamayz.281

Durkheim, bilimsel bir tanmn yaplmas iin ilgilenilmesi gereken karakterlerin, toplumsal olgularn dsal ve grnen karakterleri olarak tayin edilmesinin ancak yzeysel ve arz olan bir bilginin elde edilmesiyle sonulanabilecei eletirisini n grmektedir. Ne var ki, bu eletiriye cevab, bilimin yalnzca toplumsal realitenin ancak dsal ve grnen elemanlarnn bilgisine ulaabilecei iddiasn ileri srmesidir. Durkheima gre grn ile esas arasnda, bilim, net bir ilgi kuramamakta, dolaysyla da gerein (realitenin) derinlerine nfuz etmeye muktedir olamamaktadr. Fakat nedensellik ilkesi gereince, her gzlemlendiinde baz toplumsal fenomenlerin kendilerine elik eden baka toplumsal fenomenler ile grlmeleri ve bu tr bir dzenliliin varl, toplumsal fenomenlerin daha derinde duran gerekliklerine dair bir iareti de sunabilmektedir. Durkheim, her ne kadar bilimsel bilginin nfuz edebilecei alan fenomenlerin dsal ve grnen, gzlemlenebilen karakterleri ile snrl bir alan olarak tasarlamaktaysa da, bu snrllktaki bir bilgi dzeyinin daha derinlerdeki gerekliklere uzanan bir yolu aabileceine dair bir inanc da tamaktadr.282 Fakat bu yolun nasl bir epistemolojik zemine oturaca konusunda sessiz kalr.

281

(Kanttan aktaran) Theodor W. Adorno, Aknsallk Kavram zerine, Cogito, Yap Kredi Yay.,

Say: 41-42 K, 2005, stanbul, s. 74-75.


282

Emile Durkheim, S.M.K., s. 85.

169

3.2.2.2. Toplumsal Olgularn Aklanmas Bilimsel bir inceleme, Durkheima gre toplumsal olgularn sadece toplumsal hayatta hangi ihtiyaca cevap verdiklerinin, baka bir deyile, ilevlerinin ne olduklarnn ortaya konmas ile sonulandrlamaz. Toplumsal olgularn bilimsel bir ekilde incelenmesi demek, olgularn ilevlerinden ayr olarak, onlar var eden eyin ya da kaynaklarnn neler olduklarnn ortaya konmasn da iermelidir. Olgular aklamann anlam, sz konusu olgularn ilevlerini de yerine getirmelerinin kayna olan ve onlar ilevlerini yerine getirsin ya da getirmesin var olmalarn salayan eyin ne olduunun gsterilmesidir. Kald ki, toplumsal olgularn nedenlerinin bilinmesi, onlarn ilevlerinin bilinmesini kolaylatracaktr. Durkheim, tpk bir organizmada olduu gibi, bir organn ilevinin deimesi ve baka bir ilevi srdrmeye balamas durumunun toplumsal olgular iin de geerli olabileceini dnmektedir. Durkheim yle demektedir: Organ var eden nedenler, onun hizmet ettii amalardan bamszdr.283 Buna gre, tm olgularn aklanabilecei tarihsel ama gibi bir zemin olsayd, olgularn sonsuz eitlilii aklamaz olur ve bu olgular karlatrma yapmay imknszlatracak denli homojen olurlard.284 Bu dncesiyle Durkheim, toplumsal olgulara da uygulanmakta ve tarihsel geliimin belli bir amaca hizmet ettii ve olgularn bu ama zemininde anlalmas gerektii teleolojik gr reddetmektedir. Durkheima gre fenomenler arasndaki nedensellik ilikisi, deikenlerin bir arada bulunduklar durumlar ile bir arada olmadklar durumlarn karlatrlmas ve deikenlerin bu farkl hal ve koullarnn birbirlerine bal olduklarn gsterip

283 284

Emile Durkheim, S.M.K., s. 144. Emile Durkheim, S.M.K., s. 147.

170

gstermediklerini ortaya koymak ile mmkndr. Sosyolojinin grevi de toplumsal olgular arasnda bir nedensellik ilikisi kurmak olacaktr. Fakat bu ilikiyi kurabilmek iin deikenleri yapay ortamlarda tekrarlayamayaca iin, sosyoloji, olgular karlatrma metodu ile bu ilikiyi kurabilecektir.285 Nedensellik ilikisi kurulmakszn olgularn derlenerek karlatrlmas bilimsel bir yntem

olamayacaktr. nk Durkheima gre nedensellik ilikisi bilimin esasndaki aklama formudur; bunun nedeni de, nedenselliin, insan zihninin bir eylere atfettii bir zellik olmayp eylerin doasnda var olmasdr. Bylelikle Durkheim, Humeun nedenselliin zamansal bir art arda geli sonucu alkanlk ile insan zihninde oluan bir bant olduu ynndeki anlayn da reddetmektedir. Bir sonu daima bir nedenin sonucudur ve bir nedenler okluundan sz edilse bile, bu tek bir sonucun birden ok nedeni olduunu deil, o nedenlere tekabl eden sonularn birden ok trleri ifade ettii dnlmelidir. Durkheima gre nedensellik sosyoloji tarafndan, rasyonel bir zorunluluk olarak deil, fakat sadece, meru bir tmdengelimin rn olan ampirik bir postla olarak ortaya konulmutur.286 Fenomenler arasndaki nedensellik ilikisinin incelebilmesine olanak veren ezamanl deiiklikler metodu sosyoloji iin en uygun metottur. Bu metot sayesinde olgular arasndaki benzerlikler ya da farkllklar gzlemlenebilmekte ve en azndan iki fenomen arasnda bir belirleyicilik ilikisi saptanabilmektedir. ki fenomenin her zaman beraber gzlemlenmeleri aralarnda bir nedensellik ilikisi olduunu gstermemekle birlikte, bir nedensellik ilikisinin saptanmasna olanak verecek zemini salamas asndan nem tamaktadr.

285 286

Emile Durkheim, S.M.K., s. 185. Emile Durkheim, S.M.K., s. 203.

171

Durkheim, toplumsal olgular arasnda sadece benzerlik ve farkllk gibi ilikilerin ortaya konmasnn, sosyolojinin, olgularn bir derlemesinden baka bir ey olmayan bir inceleme tarz haline gelmesine yol aacan dnmektedir. Sosyoloji, etnografik ve tarihsel bilgileri kmsememeli ama bu tr bilgilerin tesine gemek iin olgularn pasif bir ekilde biriktirilmesi yerine, olgular arasnda nedensel aklamalar yapabilecek bir aamaya ulamaldr. te ancak o zaman sosyolog olgulara dair yasalara ulaabilecektir. Bir olgu yeterince genellik tayorsa, deien toplumsal hal ve artlara gre gsterdii varyasyonlar saptanabiliyorsa ve farkl fenomenler ile karlatrlabiliyorsa, o olguya dair bir yasaya ulalabilir. Bu tr yasalarn ortaya konabilmesi, o olgunun nedeni olarak dnlen fenomenin, sz konusu olgu ile arasnda sadece tarihsel sre iinde paralellik gsteren bir ilikinin kurulmas ile kantlanamaz. Bu paralellik sz konusu fenomenlerin bir iliki iinde olduklarn kantlayabilir belki, ama bu ilikinin nedensel bir iliki olduunu kantlamak iin bundan daha fazlas gerekmektedir. Durkheim, bir toplumdaki kurumlarn tarihsel sre iinde geirdikleri deiimlerin ve bu srete o toplum iindeki baka fenomenler ile olan ilikilerinin karlatrlmasndan te, incelenen kurumlarn baka toplumlardaki grnmlerinin, onlarn tarihlerinin de incelenmesi ve karlatrlmalar gerektiinin altn izmektedir. Fakat burada da dikkat edilmesi gereken ey, karlatrlan toplumlarn tarihsel geliim evrelerinin de benzeiyor olmalar gerektiidir. nk yeni doan bir toplumsal dzende geleneksel olgularn grnmleri nemli llerde deiiklie urayabilmektedir. Toplumsal olgulara dair bir aklamann bilimsel olabilmesi iin incelenen olgunun orijinlerinin saptanmas ve incelemenin bu orijinlerden balatlarak olgularn nasl karmaklat titiz karlatrmalar ile ortaya karlmaldr. Fakat bu orijin bilimsel

172

gzlemin olanak verebildii lde saptanmaldr. Bu nedenle, bir toplumsal olgunun mutlak balangc gibi bir noktaya varmak amalanamaz. nk mutlak balang kavram empirik bir yntem ile snanamaz. Durkheima gre genetik metot denilebilecek olan bu metot, fenomenin analiz ve sentezini verecektir. Bylelikle bir toplumsal olgunun orijini saptandktan sonra o olgunun farkl toplum trlerinde ald formlarn neler olduunun grlmesi de kolaylaacak, o olguyu etkileyen dsal fenomenlerden yaltlmas ile ona etki eden fenomenler ile ilikisi daha ak bir biimde gzlemlenebilecektir. Durkheim yle devam ederek sosyolojik aklamann esasn vurgular: Karmaklk gsteren herhangi bir toplumsal olgu, bu olgunun entegral geliiminin btn toplumsal trler boyunca takip edilmesi artyla aklanabilir ancak.287 Durkheim ntihar adl almasnda, intihar trlerini belirlerken onlarn

niteliklerine gre deil, onlar meydana getiren nedenlerine gre snflandrdn syler. Bunun nedeni olarak da bir toplumsal olayn nitelikleri bilinse de nedeni bilinmedii takdirde, o olayn yeterince anlalamayacan syler. Toplumsal olgularn nedenleri tek tek bireysel olaylarn nedenleri olarak deil, bir toplumsal olgu olarak, bu olgunun genel grnmlerini verebilecek veriler nda saptanacaktr. Bunun iin de ne kadar ok birey, olay incelemeye dhil edilirse, o kadar gvenilir sonular alnacaktr. Durkheim bir toplumsal olgu olarak intiharn toplumsal nedenlerini anlayabilmek iin istatistiksel verileri inceler. statistiksel veriler intihar gibi bir olgunun baka toplumsal olgular ile birlikte deime oranlarn verecektir. Durkheimn intihar oranlar ile birlikte deime gsterdiini saptad toplumsal olgularn ortak yan, hepsinin iyice btnlemi toplumsal kmeler
287

Emile Durkheim, S.M.K., s. 200-201.

173

olmasdr.288 Buradan da intiharn, bir toplumsal kme ile btnlemilik oran arttka azaldn gzlemler. Bylelikle, istatistiksel veriler sayesinde, intiharn toplumsal nedeninin tmevarmsal bir ekilde sosyolojik olarak ortaya

konulabileceini dnr. Grld gibi Durkheim iin nedensellik, tpk Millin tmevarmsal ynteminde olduu gibi, tmdengelimsel bir zorunluluk idesi gibi bir temelde anlalmaz. Nedensellik, bir toplumsal fenomenin gzlemlenebilir dsal karakteri olarak maddi grnmlerinin gzlenmesi ile balayarak, o fenomene etki eden dier fenomenlerin maddi grnmlerinin gzlenmesi ile kurulan bir ilikidir. Yani toplumsal olgulara ilikin nedensellik, bilimsel olabilmesi iin yine gzlemlenebilir olgulardan tretilmelidir. Byle bir nedensellik ilikisinde ise, aslnda iki gzlemlenebilir olgu arasnda, ncekinin sonrakini etkiledii ilikisi bulunur. Durkheim nedensellii, her ne kadar Humeun da sorgulad gibi bir zorunlu bant idesinden tretmeyip gzlemden tretmek istemi olsa da, toplumsal fenomenlerin dzenlilii ve her fenomenin bir nedeni olmas gerektii ynndeki tasavvurundan tretmitir. Nedenselliin bir zorunlulua gnderim yapt dnlrse, Durkheim, bir olgunun ortaya kabilmesini salayan koullarn bazlarn istatistiksel olarak saptayabildiyse de, bu koullarn sz konusu fenomeni zorunlu olarak ortaya karacan saptayamamtr. Her birlikte deime ilikisinin nedensellik ilikisini vermeyeceini ngrmekle birlikte, buna zm olarak sadece e zamanl karlatrma ynteminin daha fazla ve eitli toplumlara uygulanmasn nermekle yetinmitir.

288

Emile Durkheim, ntihar, s. 235.

174

3.3. EM LE DURKHE MIN AHLK B L M

3.3.1. Sosyolojide Olan ve Olmas gereken: Normal-Patolojik Ayrm Durkheim, toplumsal fenomenlerin, nesnellik ltlerine uygun bir ekilde ve dsal, duyusal grnmlerinin salad olgusal gerekliin bilgisinin, yani olann bilgisinin bir olmas gereken fikrinin de karsanabilecei trden bir bilgi olup olmadn inceler. Toplumsal fenomenlerin olgusal gerekliinden, bir olmas gereken fikrine ya da insanlk iin bir ama fikrine ulalamayaca dncesini eletirir. Durkheima gre eer bilim, fenomenlerin aklanmasn, nedenlerinin aratrlmasn, bir amaca ynelik olarak temellendiremiyorsa ya da bilim-st amalarn gerekletirilmesine dair bir ilev gsteremiyorsa; bilimin varlk nedeninin ortadan kalkacan dnr. Bununla birlikte, eer toplumsal fenomenler bilimin bak asndan ayn pratik deerde grlyorlarsa, bu, herhangi bir telos fikrine sahip olmayan, olamayaca dnlen bir akl kavramna iaret eder. nk byle bir bilim anlaynn gerisindeki akl anlay, fenomenler arasnda, onlarn deerlerine gre bir snflamay yapacak kudrette deildir. Ya da byle bir deerlendirme yapld taktirde, bu deerlendirme, olgusal gerekliklerden deil, speklatif bir dnce tarzyla yaplm olmak zorunda olduu dnlr. Bu dnce, Humeun ahlk adan bir olmas gereken belirten (-meli/-mal) trnden nermelerin, bir insan doas betimi ya da gzlemindeki (-dir/deildir) trnden nermelerin karlmasna olanak tanyacak mantksal bir bantnn olmad dncesine dayanmaktadr. Fakat bunun aksine, Durkheim, toplumsal olgulara dair bir incelemenin, toplum iin pratik bir olmas gereken formundaki nermeleri hedeflemesi gerektiini dnmektedir. Ne var ki, bu olmas gereken durumu belirtecek nermelerin

175

niteliinin bilimsel bir nitelik de tamas gerektiini dnmektedir. Durkheima gre fenomenlerin olmalar gerektii eylerin ne olduklar, onlarn olduklar hliyle ne olduklarndan karsanabilmektedir. Fakat bu karsama, bu fenomenlere dair gelitirilen bilimsel inceleme ncesi var olan kavramlar ile yaplmamaldr. Durkheim, kendi metodu ile elikiye dmeksizin, bir olmas gereken dncesine sosyolojisinde yer amaya almaktadr. Aksi takdirde, sosyoloji gerein peine neden dtne dair bir cevaptan mahrum olacak ve pratik bir yarar salayamad iin varlk nedenini anlamszlatracaktr. Fakat toplumsal olgular iin bir olmas gereken hl, kendi metodolojisinin olgu-deer ayrm ilkesi ile elimeksizin nasl ortaya konabilir? Durkheim olmas gereken hli, topluma atfedilecek herhangi bir metafiziksel deal durum anlayndan da kanarak kurmak ister. Kollektif olgularn bilimsel olmayan bir tarz ile herhangi bir telosa sahip olduunu sylemeksizin de bir olmas gereken hal anlay gelitirilebilir. Toplumsal olgular iin olmas gereken hl, tpk bir organizmadaki gibi varln srdrme abas olabilir. Toplumsal fenomenler, bir organizma gibi varlklarn srdrme abasnda, normal olan ve patolojik olan arasnda bir dengeyi bulabilmektedir. Ve bir kollektif sistemde bir olgu, o kollektif sistemin varln srdrme abas iindeki ilevi asndan deerlendirilmektedir. Eer bu ilev bir toplumun kendi varlk koullarna uygun ise, o ilevi gsteren olgu, olmas gereken bir olgudur. Toplumlar iin olmas gereken bir durum Durkheima gre normal olarak nitelendirilebilecek bir durumdur. Normal olmayan ise, tpk bir organizmann ilevselliini yitirmesine yol aan patolojik durum olarak anlalmaktadr. Patolojik olan unsur, bir organizmann salkl hline kyas edildiinde ileri srlebilecek bir

176

nitelik karakterindedir. Bir organizmann salkl olduuna karar vermek, Durkheim iin, o organizmann olmas gereken hli hakknda konumaktr. Fakat bir organizmann salkl olabilmesi iin gerekli artlarn neler olduu, o organizmann tikel zellikleri ile ilgilidir. Bununla birlikte, baz artlarn genel olarak baz patolojik sonulara yol aabildii, o organizmann ilevselliini yitirdiinin ya da yitirmeye yz tuttuunun kantlanmas ile ortaya konabilir. Fakat organizmalar iin geerli olan salk koullar, toplumlar sz konusu olduunda ok nemli bir sorun kendisini gstermektedir. Bu sorun toplumlar iin gerekli olan salkl ya da normal nitelemesinin hangi durumlar iin uygun olduuna nasl karar verileceidir. nk organizmalar zerinde yaplacak deneyler toplum iin mmkn olmayacaktr. Ayrca toplumun varlnn ne zaman sona erdii konusunda da kesin bir yargya varmak mmkn grnmemektedir. Bu gibi nedenlerden dolay bir toplumun patolojik unsurlarnn ne olduuna karar vermek, ncelikle o toplumun normal hlini biliyor olmaktan gemektedir. Fakat bir toplumun normal ileyiinin ne olduunu bilmek, Durkheima gre, a priori ya da znel nermeler ile gelitirilmi bir tmdengelim metodu ile karsanmamaldr. Bugne kadar birok teorisyen Durkheima gre, toplumsal hayat iin patolojik olarak nitelendirilebilecek olan unsurlar, kendi kiisel dncelerinden kaynaklanan znel yarglarnn dorultusunda tespit etmilerdir. Durkheim, inanan bir teorisyenin toplumsal hayat iin, inanszl patolojik olarak grrken, inanmayan bir teorisyenin, inancn patolojik sonularndan bahsetmekte olabileceini rnek verir. Toplumsal hayatn normali konusundaki fikir ayrlklar, Durkheima gre toplumsal olgularn, onlarn tehis edilebilmesini salayan dsal karakterleri ile belirlenmi bir nesnel bak ile deerlendirilmemesinden kaynaklanmaktadr. Eer bu metot

177

uygulanm olsayd, toplumun normal hli ya da patolojik hllerin neler olduu konusunda, znel yarglar aabilecek bir kesinlie varlm olabilirdi. Varlan sonular da toplumun tm iin deil, incelenen fenomenlerden yola klarak snflandrlm olan trlere zg durumlar olarak anlalabilirdi. nk patolojik ya da normal toplumsal durum olarak nitelenecek tek bana bir fenomen yoktur. Ayn ekilde deimeyen bir normallik ya da patolojik hal diye bir ey de olamaz. Toplumsal fenomenler iindeki trler normdurlar Durkheima gre; bu nedenle de normal olandrlar.289 Bunun anlam, toplumsal olgular iinde bir tr kendi iinde deiime urad zaman, normallik kriterinin de deiim gstereceidir. Durkheima gre fenomenlerin normal olan hli, yani olmas gereken hli, toplumun gzlemlenebilir olan ve gzlemlendii takdirde olgularn tehis edilmesine yarayan dsal karakterler tespit edilebilirse, bu karakterlere denk den kategoriler ile snflandrlabilirler. Bu metodu izleyen Durkheim, normal ve patolojik fenomenler tanmn u ekilde yapmaktadr. Normal olan unsurlar, gzlemlenen fenomenlerde:
Trn btn kapsam iinde geneldirler; bunlar trn btn bireylerinde deilse bile, hi olmazsa bunlarn ounluunda grlrler ve gzlemlendikleri btn hllerde aynen tekrarlanmayp bir sjeden tekine deiiklie urasalar da, bu deiiklikler son derece yakn snrlar iinde kalr.290

Toplumsal fenomenlerde patolojik bir unsurun tehis edilebilmesine imkn veren dsal karakterler ise yle ifade edilir: Bunlar mnhasran aznlkta grlmekle kalmayp, kendilerini gsterdikleri bireylerde bile, bireyin btn hayat boyunca

289 290

Emile Durkheim, S.M.K., s. 102. Emile Durkheim, S.M.K., s. 98.

178

mrl olmamalar da vakidir. Bunlar zaman iinde olduklar gibi mekn iinde de bir istisnadrlar.291 Bu ayrt edici ereveler, toplumsal fenomenlere dair ahlk ya da teleolojik hibir ifade iermemektedirler. Aksine, ahlki bir olmas gereken ya da toplumun telosu gibi meselelerin incelenmesi bizzat bu kavramlara indirgenir. Yani toplumun kendi varln srdrme abas, belirli bir akn ama ya da ahlk anlamda bir idealin gerekletirilmesine ynelik bir durum deil, ahlk amalar, toplumun kendi varln srdrmesine ynelik bir durumdur. Toplumsal patoloji gayri ahlk bir durum olarak deil, gayri ahlklik patolojik bir durum olarak incelenir. Daha nce Durkheimn olgulardan olmas gerek durumlarn karlamayaca grn ve toplumlar iin bir telosu ngrmeye muktedir olamayan bir akl kavramn eletirdii belirtilmiti. Fakat telos, Durkheimn dncesinde kadim anlamndan farkllar ve salkl ya da normal kavramlar ile ifade edilen, gzlemlenebilir bir durumu anlatmaya balar. Durkheimn normal-patolojik ayrmnda ilevsel olmas gereken unsur hakkndaki nerisi, bu fenomenlerin grnmlerinden elde edilmeyen her trl idenin ya da tmdengelimsel nermelerin darda braklmasdr. nk Durkheim, byle bir ayrmda kullanlabilecek lt ya da ltler iin, toplumsal fenomenlerin bilimsel bilgisinden karsanabilinecei zelliklerin ancak genellik ve istisnailik gibi nesnel ltler olabileceini dnmektedir. Bylelikle sosyolog, toplumsal olgular hakknda onlarn deerlerine ilikin herhangi bir nyarg tamakszn onlarn ilevlerini anlamaya ve aklamaya koyulabilecek ve patolojik ya da kullanabilecektir.
291

normal nitelemesini bilimsel

olarak

Emile Durkheim, S.M.K., s. 99.

179

Durkheim, Biimlerde her trl dinin bir ilevi yerine getirdii iin nemli olduunu ve bu ilevi nedeniyle toplumda bir yeri olduunu sylemektedir. Toplumsal hayatta bir ilev gryor olmas dolaysyla, Durkheima gre Btn dinler, kendilerine gre dorudurlar. Hepsi beeriyetin verili artlarn, fakl yollarla da olsa yerine getirirler.292 Durkheim, bu nedenle her dine sayg duyulmas

gerektiini de eklemektedir bu szlerine. nk dinler her toplumda toplumsal hayatn srebilmesine hizmet eden toplumsal olgulardr. Durkheimn toplumlar iin olmas gereken durumlar iin kulland biyolojik terminoloji olan normalpatolojik terimleri, bir telostan ziyade toplumun varln srdrmesine hizmet erevesinde alglanan yarar-zarar kavram iftine yakn durmaktadr. Bu anlay, Millin yararllk ilkesinin, dolaysyla yararc ethik yaklamn Durkheim zerindeki etkisi olarak yorumlanabilir. Tpk bir fizyolojist gibi sosyolog da trn iindeki en genel formu bulabilir.293 Durkheima gre toplumsal fenomenlerin nesnel, dsal karakterlerinin incelemesiyle elde edilmemi bir telos fikri ki byle bir fikir zaten bu eit bir aratrmadan kamayacak kadar znel tasavvurlar yanstmaktadr- ya da sadece kendi iinde ahlk bir deer tadna inanlan bir ahlk dstur, toplumlarn normal ya da patolojik olarak nitelendirilmesi iin geersiz ereveler sunmaktadrlar. Toplumlar iin bir olmas gereken hl belirlemek yerine, sosyoloji, toplumun geneli iin olmaktan ziyade snflanm olan toplumsal trlere zg olacak bir salkl hl belirlemelidir. Salkl bir hl ise o toplumsal fenomen trnn genel formlarnn sadece yaygnl ile ilgili bir meseledir.

292 293

Emile Durkheim, D.H. .B, s. 19. Emile Durkheim, S.M.K., s. 100.

180

Olan hl ve olmas gereken hl kavramlarnn, Durkheimn sosyolojisinde normal-anormal kavramlarna ve bunlarn da toplumsal salk-hastalk kavramlarna tekabl etmesi, organizmac yaklamlarn mant ile paraleldir. Olmas gereken hl, tpk bir organizmadaki organlar arasndaki ilevsellikte olduu gibi, toplumun ilevlerinin olmas gerektii gibi ilemesi anlamn tar. Sosyolog iin hastalk ve sal ayrmak, bir biyologun bu ayrm yapabilmesinden daha zordur ama bir biyologun organizmann olmas gereken varlk koullarn tespit etmesine yardm edecek ltleri model alarak bu zorluklarn stesinden gelecektir. Bu lt genel olarak bir organizmann dayanma gcnn snrlar ile organizmann varln srdrmesi iin gereken koullardr. Durkheim, toplumsal fenomenlerin organik bir btndeki gibi bir ilevsellikleri olduunu dnmektedir. Bu da Durkheim iin, meselenin, toplumsal olgularn ilevlerinin ne olduu meselesiyle olan yakn ilikisini ortaya koyar. Durkheim bir toplumlarn evrimi dncesinin kaynann bilimsel temellere dayanmadn ileri srerek Spencer ve Comteu eletirmesine ramen, bir toplumda genellik arz eden formlarn deerlendirilmesine ilikin olarak o toplumun evrimsel srecinin gz nnde bulundurulmas gerektiini dnmektedir. Bununla birlikte Durkheim, toplumsal olgularn ilevsellikleri konusunda organizmac yaklamn n kabullerini de paylamaktadr. Toplumsal trlerin belirlenmesinde basit toplum olarak nitelendirilecek olan kollektif birlii toplumsal lemin protoplazmas olarak niteledii hord kavram ile adlandrmaktadr. Hord, barnda, kendisinden daha elemanter baka hibir kme ihtiva etmeyen ve hibir zaman ihtiva etmemi olan, fakat dorudan doruya bireyler halinde ayran toplumsal bir kmedir.294 Bir
294

Emile Durkheim, S.M.K., s. 133.

181

organizmann hcrelerinin var olmas iin gerekli olan temel ve basit unsurlar olan protoplazma, basit toplum kavramnn anlalmas iin bir ereve modeli olarak grlmektedir. Durkheim, organizmac analojiyi toplumsal trlerin

snflandrlmasnda da takip eder: bir toplumsal trn varlk nedeninin, biyolojideki trleri -biyolojideki kadar belirgin olmasa da- var eden nedenle ayn olduunu syler.295 Durkheim, bir toplumsal fenomenin normal bir karakterde olduunu

belirleyebilmek iin, onun genelliinin dsal bir iaretinin sadece grntde olmayan bir karaktere iaret etmesi gerektiini de belirtmektedir. Toplumsal fenomenin genellik nedeninin aklanabilir oluu, o fenomenin toplumun mahiyetine uygunluunu gsterebilecektir. Bylelikle o toplumsal fenomenin normal olduu ileri srlebilir. Fakat trn varlk koulu toplumsal deiim srecinde deiebilmektedir. Dolaysyla bir toplumsal olgunun ait olduu trn varlk koulunun deimesi, o olgunun normal ya da anormal oluunu etkileyecek bir durumu oluturur. Bununla birlikte, bir olgunun genelliinden, trn varlk kouluna yararl olduu sonucu karlabilirken; bu, o olgunun trn varlk koulu iin olabilecek en yararl olgu olduunu gstermemektedir. Sosyologun dikkat etmesi gereken husus, bir toplumsal olgunun genelliini, genel kollektif varoluun ileyiindeki ilevi nedeniyle kazanyor olduudur. Sosyolog, olgunun genel olduunu gzlem yoluyla saptadktan sonra, bu genellii gemite belirlenmi olan artlara kadar ykselecek ve sonra, bu artlar halen de verili midirler, yoksa deiiklie mi uramlardr, bunu aratracaktr.296

295 296

Emile Durkheim, S.M.K., s. 140. Emile Durkheim, S.M.K. s. 106.

182

Durkheima gre su olgusu, birok kriminolog tarafndan patolojik bir olgu olarak anlala gelmitir. Oysa Durkheim, kendi metodu ile bu olgu incelendii takdirde, su olgusunun aslnda toplumsal varlk koullarna skca bal olduunu gstermek ister. Durkheim, toplumlar aa ya da yukar tipteki toplumlar olarak iblmn karmaklamasna gre ayrmaktadr. Bu ayrma dayanarak gelimi olarak anlalan daha karmak bir iblmnn olduu aa trden olmayan toplumlarn, bu aamaya gelene kadarki srete su oranlarnn dmedii bilakis artt, istatistiksel olarak gsterilir. Durkheim, Fransada bu artn %300 olduunu syler.297 Bylelikle daha nceleri marazi olarak anlalan suun, gelimi bir toplumda bile artma eilimi gsterdii ortaya konularak, su olgusunun toplumsal varlk koullar ile elimeyen, normal bir olgu olduu, hastaln bir toplumsal varln temel yapsnda bulunan bir gereklik olduu kantlanm olmaktadr. Suun ilevi, toplumsal birlikteliin en temel fenomenlerinden olan kollektif duygularn ilevini yerine getirmesine hizmet etmektedir. Durkheima gre su, bir toplumsal duygunun incitilmesi olarak kavranmaktadr ve bu duygunun incitilmesi, ahlkn, hukukun, kollektif duygularn geliebilmesi ve varln srdrebilmesi asndan nem arz etmektedir. Hibir ey sonsuzca ve lsz olarak iyi olamaz demektedir Durkheim. Bir toplumda ahlk kurallarn ihlli ya da suun olmamas dnlemez. nk byle bir toplum, bireysel farkllklarn olmad bir toplum olacaktr ve byle bir toplumda ahlk bilin de evrimleemeyecektir. Durkheimn metodu

uygulandnda ise, anormal grnen bir toplumsal olgunun, toplumun varlk koullar asndan ilevi gz nnde bulundurulduu takdirde, gerekten anormal olup olmad, hatta yararl bile olabilecei anlalm olacaktr.
297

Emile Durkheim, S.M.K., s. 112.

183

Durkheimn normal-patolojik terimlerini toplumsal fenomenlere uygulamas, onun ahlkn bilimi olarak anlad sosyolojinin, ahlk felsefesinin temel meselesi olan olmas gereken meselesini, bilimsel olarak temellendirebilen bir disiplin olmasna ynelik abasn gstermektedir. Fakat toplumlar sz konusu olduunda, insann telosu fikri zerine ykselebilecek ideal bir toplum kavrayn metafiziksel olduu gerekesiyle dlayan bir dnce ierisinde, olmas gereken, hl yine de belirsiz kalmaktadr. nk empirik epistemoloji zemininde toplumun olgusal gereklii olarak adlandrlan durumlar, toplumu deer tayan bir varlk olarak grmekten ziyade, bir biyologun bir organizmay gr biiminde olduu gibi grme eilimindedir. Biyolojiye konu olan organizmalar ise, onlarn tamamlanmas, kemale ermesi ya da bu dnyadaki amac olarak kavranan bir telos unsuru ile deerlendirilmemektedir. Dolaysyla bir toplumun salkl hli ya da olmas gereken hli olarak adlandrlacak bir durumun neye gre tayin edilecei meselesi de netletirilemeden braklr. deal toplum perspektifi dlandnda ise, bir toplum iin olmas gereken hl olarak kendi varln srdrme abas anlayndan baka bir dayanak kalmaz. Fakat bu kendi varln srdrme abas, Durkheimn kavraynda, daha nceki filozoflardaki kavraylardan farkl olarak, biyolojik bir analojiye dayand iin, toplumsal fenomenlerin bir insan deer olarak deerleri anlamszlar. Yararc anlayn ounluun hazzna indirgedii, toplum iin olmas gereken hl, Durkheimn dncesinde de bir organizmann varln srdrmesine indirgenmi olur. Tpk yararc ethik anlaylarnda grld gibi, bireyin kendi varln srdrmesi iin gereken yarar, toplumsal boyutta kendisini toplumsal salk olarak; zarar ise patoloji olarak gsterir. Oysaki bir toplumun varln srdrmesinin hangi yolla iyi olarak nitelenebilecei ve belki daha da nemlisi

184

nasl bir varolua sahip olmas gerektii sorular, normal-patolojik terimleri ile kavranan bir ahlk bilimi giriiminde cevapsz kalmaktadr. Byle bir indirgemenin izlerine ise Rousseaunun toplumsal szleme temelinde kavrad toplum iin olmas gereken dncesinde rastlanabilir. Rousseau, hkmdarn kendi isteklerinin egemen varlk karsnda, tpk insann yalanmas ve lmnn bedeni yok etmesinde olduu gibi, kanlmaz olarak toplumsal szlemeyi bozan etkilerinden bahseder: Politik btn, tpk insan bedeni gibi daha doar domaz lmeye balar ve gn nedenlerini kendinde tar.298 Rousseauya gre, yaplmas gereken, politik dzenin sonsuz deil ama uzun mrl olabilmesini salayabilmektir. Bu grn, Humeun olgulardan olmas

gerekenlerin karlamayaca dncesinin tam tersini ileri srerek destekler. Antik Yunan siteleri ve Roma Cumhuriyetinin gl politik dzenine bakar ve bu devletlerde halkn sklkla toplanarak demokratik bir politik dzene uygun olarak kararlar alnmas rneini verir. Bu durumlar bir olan olarak, politik dzen iin bir olmas gerekenin tayin edilebilecei durumlar olarak deerlendirilir. Durkheimn da sosyolojisinde benimsedii gibi, var olanlardan var olmas gerekenlerin mantksal olarak da, tarihsel olarak da karlmas mmkn olarak kabul edilir.299 Fakat buradaki nemli husus, olgulardan olmas gerekenin kamayaca deil, olgusal gereklik kavramnn snrlarnn deer bildirmeyen bir gereklii, yani deerdenbamsz bir gereklii ortaya koyduu iddiasdr. Dolaysyla Durkheimn ahlk bir olmas gereken ortaya koyabilmekteki baarszl, ayn zamanda ahlk bir deer tayan toplumsal fenomenleri sosyolojiye sadece olgusal gereklikleri iinde

298 299

Jean Jacques Rousseau, 1994, a.g.e. s. 102. Jean Jacques Rousseau,1984, a.g.e. s. 104.

185

konu olabileceklerini dnm olmasnda yatar. Bylece toplumsal fenomenlerin varlk nedenleri ve yneldikleri telos, onlarn olgusal gereklikleri olarak nitelenen gzlemsel verilerinde silikleir. Geriye ise sadece toplumsal genellikleri ya da yaygnlklar kalr ki, bu gibi kriterler bize o toplumsal fenomenlerin neden var olmalar gerektii hakknda ahlk bir gereke veremezler. Eer bu tr kriterlerin bir ahlk olmas gerekeni tayin ettii kabul edilirse, yaygn olan, genel kabul gren ya da bir toplumun halihazrdaki durumuna hizmet ettii dnlen her toplumsal fenomen ahlk olarak da meru grlmek durumdadr. Ahlk iyinin bu tr bir kavran, pozitivist sosyolojinin toplumsal fenomenlerin deerleri hakknda ahlk bir eletiri zeminini de imknszlatrmaktadr. Zira sosyolojik perspektiften ideal toplum kavray dlandnda eletirel bir pozisyon da meruluunu kaybetme tehlikesi iine girer. Byle bir bak as, sosyolojinin daha iyi bir toplum tahayylnden ziyade, toplumsal statkoyu korumaya ynelik bir disiplin haline gelmesine de engel olamaz. Durkheim da Rousseau gibi, doa durumu ve doa yasas gibi empirik dnn kavramlarn muhafaza ettii iin, toplum iin bir olmas gereken kavrayn, yalnzca toplumsal iradenin eilimlerinde grm olur. Bu yaklamn kmazn ise Strauss yle dile getirir: Eer nihai adalet kriteri genel irade olursa, demek ki, zgr bir toplumun iradesi olursa, yamyamlk, kart kadar dil olur. Bir halkkafasnca kutsanan her kurum/det, kutsal saylmak zorunda kalr.300

300

Leo Strauss, 2000, a.g.e., s. 93.

186

3.3.2. Laik Ahlk ve Ahlkn Bilimsel-Rasyonel Olarak ncelenmesi Durkheimn yaptlarnda bir toplumsal olgunun yine bir toplumsal olgu ile aklanmas giriimi, kendi ifadesiyle bilimsel rasyonalist bir giriim olarak, ncelikle ve zellikle, kendisini ahlk deerlerin incelenme tarznda orta koymaktadr. Toplumsal blm adl almasnn nszne u cmle ile balar: Bu kitap, her eyden nce, ahlk olgularnn pozitif yntemleriyle incelenmesi yolunda bir abadr Biz ahlk bilimden karmak istemiyoruz; ahlkn bilimini yapmak istiyoruz.301 Ahlk deerlerin sosyolojik bir aklamasna duyulan bu zel ve iddial ilginin pek ok nedeni vardr. Durkheimn daha nceki toplum dnrlerinin ya da filozoflarn, ahlk deerlerin rasyonel bir aklamasn veremediklerini dnmesi, bu ilginin dnsel bir nedeniydi. Fakat ahlk deerlerin modern anlamdaki bir rasyonalizmle ve bilimsel bir aklamasn verme giriimi, Durkheimn yaad dnemin toplumsal koullarna da nemli lde balyd. Fransz Devrimi, Durkheim iin tamamlanmam byk bir vaat anlamn tayordu.302 Hem Fransz Devriminin hem de Comteun pozitivizminin mirass olarak Durkheim, dinsel hayatla da zellikle ilgileniyordu, nk bir liberal cumhuriyeti olarak sivil bir din aray iindeydi. Tiryakian, Durkheimn sosyolojisini etkileyen dnemin toplumsal gelimelerine dikkat ekerek, Fransann 19. yzyln sonlarndaki Alman modernlemesini model alma yanls gruplardan bahsetmektedir. Bu modernleme Katolik yetkeyi kamu alanndan ekmeyi ve laiklemeyi gerektiriyordu.303 Dnemin Fransasnda eitim meselesi de

301 302 303

Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 55. Edward A. Tiryakian, 1997, a.g.e., s. 197. Edward A. Tiryakian, 1997, a.g.e., s. 200.

187

modernlemenin nemli bir parasn oluturmaktayd. Tiryakian, eitim alanndaki bu reformlarn olduka dinamik olduu bir dnemde Alman modernlemesini inceleyecek ve Fransz eitiminin mfredatn oluturacak eitimcilerden birinin de gen bir lise retmeni olan Durkheim olduunu yazmaktadr.304 Durkheim, cumhuriyeti bir zihniyeti yayacak ve insanlarn zihinlerini geleneksel anlaytan zorla uzaklatrlacak bir yer olan Ecole Normale Suprieureden mezun olmutu. Tiryakiann nemle vurgulad konu, Durkheimn ilgi alannn ynn nemli lde etkileyecek olan cumhuriyeti ideolojinin ahlk meselelerde kilise dnda meruluk salayacak bir yetke araynn olmasdr. Ondokuzuncu yzyln son yarsndaki cumhuriyeti ideoloji, felsefeyi teolojinin hkimiyetinden ayrarak laikleme yolunda ilerlemeyi amalamt. Monarinin ardndaki kilisenin ahlk yetkeyi salamasna karlk cumhuriyetiler, teolojinin etkisinden kurtulmu bir felsefeyi ne kartmaktaydlar. Durkheimn ahlk olgular incelenme biimine ynelik dnceleri de onun zerindeki cumhuriyeti ideolojinin bu etkisini gstermektedir:
Gnmzde doa-st cezalarn var olmas gerektiine inanan filozoflar bile ahlkn her trl teolojik kavramdan bamsz bir ekilde oluturulabileceini artk kabul etmektedirler. lkel insan aamasnda bu birbirlerinden ayrlmas ok zor grnen ahlk ve ilh ilikisi zaman iinde giderek zlmtr. Bu ilikiye son verildii gn tarihin gsterdii ynde hareket edilmi olduu sylenebilir. Hazrlk aamas uzun yzyllar srm olan bir devrim varsa o da budur.305

Felsefe, o dnemde Tiryakiann deyiiyle, kozmik ve toplumsal dzenin rasyonel aratrmas olarak nem kazanmakta ve Durkheimn felsefe eitimi alm olmas da onun Bordeaux niversitesinde dersler vermesinde belirleyici bir faktr
304 305

Edward A. Tiryakian, 1997, a.g.e., s. 201. Emile Durkheim, Ahlk Eitimi, s. 24.

188

olmaktayd. Durkheimn burada verdii dersler sosyal bilimler zerineydi ve bu derslerin odak noktasnda ahlk bir deer olarak toplumsal dayanma temas vard. Bu derslerde genel olarak biimlenen fikirler, ahlkn rasyonel olarak incelenmesi ve hatta bilimin geliim srecinde ortaya kan farkl farkl dallar gibi ahlk biliminin bal bana bir bilim dal olarak geliebilecei ynndedir:

Yaamda bilimsel aklamann elinden kaabilecek gizemli ilkeler olduu sanlyordu. Oysa bu soru sorulurken ortaya biyoloji diye bir bilim dal kt. Ardndan zihinsel olgularn rasyonel aklamasn yapan psikoloji dal kuruldu. Ahlk olgular konusunda da baka trl olabilecei dnlemez. Byle bir istisnann olabileceini dnmek btn akl yrtmelerine kar kmak demektir.306

Durkheim, 19021903 eitim-retim yllarnda vermi olduu bu eitim bilimleri ders notlarnda ahlk eitimin laik niteliini kesin bir biimde vurgulamaktadr:
Okullarmzda ocuklarmza tamamyla laik denilebilecek bir ahlk eitimi vermeyi kararlatrdk. Bir baka deyile semavi dinlerin zerine oturduklar tm ilkeleri yadsyan ve yalnzca akl araclyla dorulanabilen dnce, duygu ve uygulamalar stne oturtulan tamamyla aklc (rasyonalist) bir eitim srecine getik.307

Toplumun bir arada olmasn salayan deerler, ahlk deerlerdir ve Durkheim iin toplumun bir arada olmasn salayan eyin ne olduunu bulmak ve onu bilimsel olarak incelemek sosyolojinin yegne amacn oluturmaktayd. Tiryakian, Durkheimn Aile Sosyolojisine Giri dersinin metinlerinde sosyolojinin ilk temel sorununun insanlar birletiren balarn ve toplumsal btnl belirleyen eylerin neler olduu sorunu olduunu sylemektedir. nk toplumun bir arada olmasn

306 307

Emile Durkheim, Ahlk Eitimi, s. 22. Emile Durkheim, Ahlk Eitimi, s. 20.

189

salayan ey, onun zn oluturan eydir ve bizi toplumsal olgularn nedenine ulatracak bu zdr. Durkheimn ortaya koymay amalad ey, bu zn dinsel ve metafiziksel bir nitelikten ya da, onun dncesine gre, bireysel zihinlerdeki kavramsal yaplardan ziyade, kollektif sistemlerde kendisini deiik biimlerde gsteren ve olgusal bir gereklie sahip olan toplumsal dayanma olduudur. Dolaysyla bir toplumdaki ahlk deerlerin rasyonel bir biimde incelenmesi demek, bir anlamda, o toplumdaki dayanma tarzlarnn nesnel gereklii iinde incelenmesi demektir. Gemiteki ethik yaklamlarda Durkheimn grd ey, teorilere ulamak iin gerekli olan olgusal incelemenin bilimsel temellerde yaplmamakta olduudur. Ethik deerler, onlara ilikin kavramlarn birer ide olarak ele alnmasyla

yrtlmektedir. Fakat bir sosyolog toplumsal deerleri ve dolaysyla da ethik deerleri, onlarn gerekliklerinin (reality) incelenmesi gerektii ekilde

incelemelidir. Durkheima gre bilimsel ve rasyonel bir metot ile ncelikle incelenen eyin bir tanmn vermeli ve o eyin nasl tehis edilebilecei kesinlikle ortaya konmaldr. Sosyoloji disiplini, yeni gelien bir bilim de olsa, ahlk deerlerin bilimsel olarak incelenmesinin bilimi olarak anlalmaktadr:

Henz balang aamasnda bile olsa ahlk yaantmza ait olgular doal yani rasyonel olgular gibi ele alarak inceleyen bir bilim vardr. Ahlk rasyonel bir eyse, yalnzca akla dayal dnce ve duygularn rnyse, bu eyi akl d yollarla aklamaya almann bir anlam olabilir mi?308

Durkheim, ahlk deerler sz konusu olduunda, bu ahlk deerlerin zihin tarafndan birer ide olarak alnd inceleme tarzlarnda, ahlksalln yksek
308

Emile Durkheim, Ahlk Eitimi, s. 22.

190

kuralnn ne olduunun aratrlmas yerine, ahlk idelerin ne olmas gerektiinin aratrldn sylemektedir. Oysaki bu ideler Durkheima gre birer speklasyondan ibarettirler.309 Burada bir kez daha, Durkheimn dncesinde rasyonel olann, kadim dncenin tam aksine, dealar ile dnen bir akldan ziyade ierii duyusal veriler olan bir akl ifade ettii grlmektedir. Hem geleneksel rasyonalizmin akl kavramnn temeli olan dealar, hem de Kant a priori kavramlar metafiziksel speklasyonlar olduu gerekesiyle reddedilmi ve empirizmin tmevarmc akl anlay kendisini gstermitir. Ayrca Durkheim, dev gibi ahlk fenomenlerin, Kant tarafndan verilmi tanmlarn, sadece empirik analizle tmevarm ile de yeniden ortaya koyabileceini iddia etmitir.310 Bu iddiasyla Durkheim, Lockeun doutan getirilen bir bilgiden bahsedilmeden de onlarn kaynann aklanabilecei dncesine yakn durmaktadr. Durkheima gre, olmas gereken, empirik gzlemlerden hareket eden tmevarmla tayin edilmelidir. Bir toplumsal durum, eer doa yasas olarak niteleniyor ve olmas gerekenin toplumsal hayatn doasna uygun olmas gerektiinden hareketle ancak bu yasadan karlabilecei dnlyor ise, buradaki doa yasasnn olmas gerekeni deil, olan belirtiyor olmas gerekmektedir. Doa yasas nitelemesini hak edecek bir durum, Durkheima gre, ancak tmevarm metodu ile saptanm bir varlk tarzn ortaya koymaldr. Her ne kadar bir doa yasas anlay reddedilmese de, bu doal nitelemesinin yerinde bir kullanm iin, varsaymsal deil, nesnellik standartlarnca kantlanabilir olmas koulunu art koulmaktadr.

309 310

Emile Durkheim, S.M.K., s. 64. Emile Durkheim, Sociology and Philosophy, s. 36.

191

Ahlkn bilimi olarak sosyoloji, ahlk olgular tanmlayp snflandrabilir ve nedenlerini bilimsel olarak aratrabilir. nk ahlk deneysel nitelikteki birtakm nedenlerle oluur, deiir ve srer. te ahlk biliminin saptamaya alt ey, yalnzca bu nedenlerdir.311 Oysaki Durkheima gre, toplumsal deerlere ilikin gelitirilen dncelerde aratrmac, deerlerin idelerine ulatn dndkten sonra bu idenin zelliklerini, inceledii toplumsal deerin gerekliine atfetmekteydi ve toplumsal deerin gereklii bu erevede tanmlanmaktayd. Durkheim, Hume gibi, ne toplumsal fenomenlerin mahiyetini ve dolaysyla ne de ahlk fenomenlerin mahiyetini metafizik bir temel zerinde grmez. Ahlk fenomenlerin ontolojik mahiyetleri daha nce de belirtildii gibi birer tasavvur olarak deerlendirilirler, ama buna ramen onlarn bilgisi, epistemolojik olarak akln eriebilecei empirik bilgi dzeyinin snrlar ile belirlenir. Durkheim, genel olarak toplumsal fenomenlerin incelenmesinde olduu gibi, ahlk deerlere dair grlerin de temelde ideolojik olarak kabul edilebilecek bir bak asndan incelendiini sylemektedir. Durkheima gre kimi grler ahlkn doutan gelen bir fikir olduunu, kimisi de ahlkn tarihsel sre iinde gelien bir fikir olduunu dnmektedir. Ahlk, bir fikir olarak bir sistemin geliiminin ardndaki bilkuvve z olarak dnlmtr. Fakat bunlarn hepsi iin, yani gerek ampiristler, gerekse rasyonalistler iin, ahlk sahasnda hakikaten gerek (rel) olan biricik ey, bu fikirdir. Durkheim, ethikin ilgi alann oluturan eyin fikirler olduklarn syler. Ethik, bir disiplin olarak sorularn eyler olan toplumsal kurallar sistemine deil, bu toplumsal sistemlerin bir uygulan olduu fikirlere yneltmekte ve ahlk bu fikirler zerinden inceleme abas iindedir. Tefekkrn
311

Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 56.

192

ilgisi, byle bir tavr iinde eylere deil, ahlkn bireysel bilinteki uzantlarna odaklanr. Durkheim, ahlklar u gerei grememekle eletirir:

Duyulur eyler hakkndaki tasavvurlarmz nasl bu eylerin kendisinden kaynaklanyor ve bunlar az ok tam olarak ifade ediyorlarsa, ahlka ilikin tasavvurlarmz da gzlerimizin nnde fonksiyon icra eden kurallarn kendi grnmnden ve bunlar ematik olarak ifade etmelerinden kaynaklanr; dolaysyla da ahlkn konusunu tekil eden ey bu kurallardr, yoksa bu kurallar hakknda sahip bulunduumuz kabataslak gr deil, tpk fiziin objesinin cisimlerin kendisi olup, bunlar hakknda elde edilmi miyane fikirler olmamas gibi.312

Durkheim, ahlk olgularn teolojik kavramlara gnderimler ile aklanmasn yanl bulmakla birlikte, Biimlerde toplumu bir arada tutan bir maneviyat olarak dinlerin de sosyolojik olarak nasl toplumsal ilevlerince aklanabileceini gstermeye alr. nk daha nce de belirtildii gibi toplumsal dayanmann karakterini ortaya karmak isteyen Durkheim, bunun anahtarnn, dinlerin gzlemlenebilir dsal karakterlerinde olduunu dnmtr. Buna gre ncelikle din olgusunun dsal ve nesnel karakteri saptanmaldr. Durkheima gre bu karakterler belirli saydaki temel semboller ve ayin uygulama tarzlardr.313 Dinsel hayatn ncelikle ilkel biimlerinin incelenmesinin nedeni olarak Durkheim, dinin bu ilk ve yaln formlarnn, din olgusunun anlalmasn salayacak dsal ve nesnel karakterleri daha kolay incelenebilmeye msait kldn ileri srmektedir. Sadece din olusunun deil, tm toplumsal olgularn anlalmas iin incelenen olgunun gtrlebildii kadar tarihsel kklerine yani ilkel biimlerine geri gtrlmesi, Durkheimn metodolojisinin temel bir karakteridir. Bylelikle, toplumsal deerlerin

312 313

Emile Durkheim, S.M.K., s. 61-62. Emile Durkheim, D.H. .B., s. 21.

193

bilime konu olabilmesi iin, baka olgulardan seilip ayrlarak, o deerin tarihsel sre iindeki toplumsal ilevi aklanmaya msait bir hale getirilebilecektir. Bir toplumsal olgu hakkndaki balang ya da kkenden bahsedilmesi demek, asla mutlak bir balang ya da kken deildir. nk mutlak bir balangca dair bir dnce, Durkheim iin, bilimselliin nesnellik kriterine uygun dmeyen baz dnsel speklasyonlarn eseri olabilir ancak. Dolaysyla, ahlk ya dinsel deerler gibi bir toplumsal deerler incelemesi sz konusu ise, sosyolog, bu deerlerin mutlak kkenlerinin ne olduklarndan ziyade, o deerlerin olgusal gerekliklerinin bilimsel olarak bilinebilecek en yaln formunun ne olduunu aratrmaya girimelidir. Durkheim, ahlk olgularn dinsel olgulardan ayrlarak incelenmesi gerektiini dnmekle, hem ahlkn rasyonel bir inceleniini hem de dinsel ya da metafizik bir ierimi olmayan rasyonel bir ahlk oluturan temel unsurlar ortaya karabilmeyi amalamtr. Fakat Durkheima gre dinsel olgular ile ahlk olgularn birbirlerinden ayrlmalar kolay deildir. nk Durkheim bu iki olgunun tarih iinde her zaman bir arada olular nedeniyle her ikisinin kaynann da ayn imi gibi grndnden bahsetmektedir. O, bu iki olgunun ayn kaynak ile temellenmediini, ahlk ile dinin toplumsal ilevlerinin farkl olduklarn ve ahlkn kendisine has ve sosyolojik olarak aklanabilir olan rasyonel temelleri olduunu varsayar. Durkheim iin ncelikli ve incelikleri olan bir konu olarak ahlkn rasyonel bir ekilde aklanabilmesi, dinsel temellerle ilikilendirilen ilh bir kaynak fikrine bavurulmakszn da mmkn olabilir. Bunun iin gerekli olan ey ahlk olgularn zgn doalarn kefedebilmektir. nk geleneksel ve dinsel formlara brnm olan ahlk olgularn gerek doalarn ilk bakta grebilmek zordur. Tpk dier

194

toplumsal olgularn da paylatklar gibi, ahlk olgularn da bireyler zerinde bir empoze edici ve toplumsal hayat dzenleyici bir doas vardr. Ahlk olgularn bu doas, din olgusunda olduu gibi, onlara kar bir ekilde davranld zaman kendisini aka gstermektedir. Durkheim, tpk dinsel olgularn kendilerini kutsal olan deerler ile temellendirmeleri ve bu empoze edici doay bir ilh varlk sayesindeki kutsallktan almalar gibi, ahlk olgularn tarihsel srete her zaman byle bir kutsallkla, ilh bir varlk anlay ile anlamlandrld gzlemektedir. Fakat sosyolog, ahlk olgularn rasyonel kaynaklarn aratrmaldr. Bu aratrmann incelii ise ahlk olgularn aklanmasnda dinin ilh bir varlktan ald kutsal bir akn deeri tamas gibi ahlkn da var olabilmesi iin akn bir deer tamak zorunda olduunun farkna varlmasdr. Bu kutsal bir alandr. Kapsad her ey sanki bizim ampirik bireyselliimizin stnde yer alan ve kendilerine akn bir gereklik duygusu katan bir tr zel itibara sahip gibidir.314 Fakat Durkheim iin ahlk, rasyonel olarak aklanacaksa, ahlkn tarihsel srete her zaman dinsel inanlar ile birlikte gelimesinden dolay olumu olan bu akn bir gereklik duygusunun toplumsal temellerinin ortaya konulabilmesi

gerekmektedir. Hatta ahlk, ancak rasyonel yolla aklanabilen bir akn deer ile anlalr ve aklanabilir bir olgu olarak sosyolojinin konusu olabilecektir. nk ahlkn ilh bir kken ile aklanmas, bilimsel metodun aklama tarz ile bir uyumsuzluk gsterecektir. Bu nedenle aknlk kavramndan vazgeilmeksizin ama aknl ilh bir varlk ile de temellendirmeksizin, onu eylerin znde olan bir deer olarak anlayarak da ahlk deerlerin aknlk karakteri bilimsel olarak aklanabilir bir hale getirilebilir. Durkheim yle devam eder:
314

Emile Durkheim, Ahlk Eitimi, s. 26.

195

Ancak yntemsel adan bu kavrama bavurmaktan kandmz ve yerine baka bir ey koyamadmz zaman, ahlkn geleneksel temelini oluturan bu neredeyse tamamen dini zelliinin her trl temelden yoksun olduunu syleme ve yerine baka bir ey koyamama tehlikesiyle kar karya kalrz. Byle bir durumda onu yadsmak kanlmaz hale gelmekte ve gereklii bile hissedilememektedir. Oysa aknln eylerin znde yer aldn yadsmak iin herhangi bir gerekemiz var m? Buradan yola karak ahlk kurallarnn akn denilebilecek bir zellie sahip olduu ve mantksal adan herhangi bir akn varlkla, dini kavramlara bavurmadan dorulanp, aklanabilecei sylenebilir Halklarn ilh gcn bir yansmas ya da mas olarak algladklar eyin aklanabilen, btnyle ampirik bir baka gereklie balanabileceini ve Tanr dncesinin de bu gerekliin simgesel ifadesi olabilecei sylenebilir.315

Sosyoloji, ahlk olgusunu incelerken onu bireysel bilinlerin bir yansmas olarak grrse yanlgya dm olacaktr. nk ahlk olgular eer bireysel bilinlerin bir yansmas olsayd toplumun bize buyurduu devlerin balaycl da belirsiz olur ve ahlk kurallar kaypak bir karakterde olurdu. Oysa ahlk kurallarnn balaycl ve bireye emredici bir karaktere sahip olmalar, bu kurallarn otoritesini akn bir temelden alyor olduklarn gstermektedir. Ahlki kurallarn kaynann ancak akn bir temel ile aklanabileceini kabul eden Durkheim, ntiharda bu temelin maddi ya da ontolojik bir mahiyeti olan bir varla tekabl etmediini zellikle belirtmekte ve kendi sosyolojisine has bir aknlk kavram oluturmaya girimektedir. Bu temel, ontolojik bir mahiyette olmayan ama bireysel bilinlerin de zerinde olan bir bilin olarak kollektif bilintir. Aristotelesin Platonun dealar ayr ve akn bir ontolojik varla sahip olarak grmesini eletirmesinde olduu gibi, Durkheim da akn varln yanlca epistemolojik bir ayrm ima ettii dnr. Aristotelese gre tmeller olmadan bilim de olamayacaktr, fakat bilimin tanmlara varabilmek iin ulamaya alt tmeller, ancak bir bilgi nesnesi olarak duyulur ve bireysel

315

Emile Durkheim, Ahlk Eitimi, s. 26.

196

eylerden ayr tzler olarak grlmemelidir. dealarn her birinin bir bireysellie sahip olduunun dnlmesi, mantksal hatalara yol amaya mahkmdur. dealar, Aristotelese gre bireysel eylerden epistemolojik adan ayr grlmelidir, nk tmeller kuvvedir ve belirsizdir, bu nedenle de onlar bilkuvve bilimin konusudur. Tpk bu ayrmda oldu gibi, maddi ya da ontolojik bir mahiyette olmad iddia edilen bu bilin, Durkheima gre, yine de bir gereklie sahiptir.316 yleyse ahlk kurallarnn nereden domu olacaklar konusunda ortalama bireysel bilinlerin tesine bakmak gerekmektedir. Durkheim ntiharda ahlk kurallarn kaynana dair bireysel bilinci ne karan yaklam, ahlkn kaynann nereden geliyor olduu sorusuna doru bir cevap verememekle eletirir: Eer ortak bilin en yaygn bilinten baka bir ey deilse, baya dzeyin zerine ykselemez. Ama o takdirde toplumun ocuklarna kazmaya abalad ve yelerini sayg gstermeye zorlad bu yksek ve aka emredici kurallar nereden geliyor?317 Durkheimn sosyolojik bak as ile grm olduu, ahlk deerlerin kaynann bireysel bilinlerin zerinde, onlara akn bir mertebede olular, bilimsel olarak nasl aklanabilir bir olgu olacaktr? Bunun zm Tanr ve toplum arasnda bir seim yapmakta yatar.318 Durkheim bu meseleye yle aklk getirmektedir: O gne kadar sregelen dinler ve felsefeler, ahlk bireylerin zerinde bir akn gereklik ile aklamalarnn nedeni, ahlkn bireysel bilinlerin bir yansmasndan fazla bir ey olduunun grlmesiydi. Fakat ahlkn dinsel ya da felsef balamda hkim olan aklama tarzlar, Tanr fikrine balanmtr. Durkheim

316 317 318

Emile Durkheim, ntihar, s. 369. Emile Durkheim, ntihar, s. 367. Emile Durkheim, Sociology and Philosophy, s. 52.

197

ise dinlerde ve felsefelerde ahlk olgularn kaynann Tanr kavramnda grlmesinin nedenini, halkn tasarmlarnn bu ynde gelimi olduuna balamakla yetinmektedir. Fakat Durkheim, Lockeun tz kavramnn bilinemeyecei iddiasnda olduu gibi, Tanr kavramnn bilimsel bak asndan hakknda hibir ey bilinmeyen bir kavram olduunu syler. Locke iin tinsel bir tzn olup olmad ve dnen bir tzn olup olmad bilinemez. Tz dncesi, bizim zihnimizin bir etkinlii ile dolayml olarak elde edilmi bir bilgidir ve onun duyusal bir nesneye tekabl edip etmediini gremeyeceimiz iin kesinliini de bilemeyiz. Tz fikri, Lockea gre yaln dncelerin kendisine ait olduklar ve kalclklarn onda bulduklar bir ey saylts ile toplanmalarndan baka bir ey deildir.319 Tanr kavram da Durkheima gre insanlarn, toplumun bireylerin zerindeki bir g olduunu fark etmeleri ile doan bir esinlenile ortaya km bir kavramdr ve bireylerin tapnmas bu gce sayg nedeniyledir: Onun bylece saygsn kazanan ve tapnmasna konu olan g toplumdur; Tanrlar da bu toplumun doastletirilmi (hypostasie) bir biiminden baka bir ey deildir.320 Dolaysyla da ahlk olgularn bilimsel bir yntem ile ele alnmas zemininde Tanr kavramna herhangi bir yer verilemez. Bu durumda da ahlkn kaynana dair bilimin syleyecek sznn bulunamamas sorunu domaktadr. Durkheim bu soruna getirdii zm yle ifade eder:
Bilim kukusuz varln bile tanmad bu kavram [Tanr kavram] zerinde zaman harcayamaz. Ancak bu kavram bir yana braklrsa, ahlak bolukta, aklanmadan brakmak ya da bir toplumsal bilin durumlar dizgesi saymaktan baka seenek yoktur. Ya gerek dnyada var olan hibir eyden gelmiyordur, ya da toplumdan geliyordur. Ancak bir bilinte var olabilir; eer bu bireyin bilinci deilse, demek ki toplumun bilincidir. Ama
319 320

Locketan aktaran Frederick Copleston, 1991, a.g.e., s. 132. Emile Durkheim, ntihar, s. 361; Ayrca bkz. Emile Durkheim, Ahlk Eitimi, s. 89.

198

o zaman toplumsal bilincin, ortalama bireyin bilinciyle karmak bir yana, onu her yerde atn kabul etmek gerekir.321

Durkheima gre ahlk olgularn yaratt akn bir gereklik duygusu, bu olgularn bilimsel ve dolaysyla rasyonel olarak incelendii takdirde ampirik bir gereklie yerini brakacaktr. Fakat rasyonel ve laik bir ahlk anlaynn gelitirilmesi, akn bir gereklik duygusunun verdii enerjinin ve itibarn yitirilmesine sebep olmamaldr. Bilimsel olarak aklanabilen laik ahlkn geliebilmesi iin zellikle laik bir ahlk eitiminin gelitirilmesi gerektiini ngren Durkheim, akn bir gereklik duygusu olarak ifade ettii, itibar uyandran bu duygunun ise ancak ahlk eitimindeki canlandrc ilevi asndan nemli olduunu dnmektedir. Bylece ahlk olgularn ve hatta dinsel olgularn dsal karakterinin aranaca yer ancak ve ancak baka toplumsal olgular olacaktr. Bu nedenle Durkheim, ahlkn rasyonel bir ekilde aklanabilmesi iin ahlk olan davranlarn neler olduuna dair bir aklamalar silsilesine deil, ahlk olarak nitelenebilecek olan toplumsal olgularn ardndaki dnce yaplarnn ve genel eilimlerin neler olduunu aratrmaya ihtiya duymutur. Ahlk olgularn toplumsal amalarnn ne olduklar ve toplumsal yaay iindeki ilevsellikleri, Durkheimn ahlk olgu adn tayacan dnd olgularn genel erevesini oluturacak olan kriterleri vermektedir. Kantn ahlk yasas olarak anlad trden tek bir formlasyona gitmek yerine, Durkheim, ahlkn toplumsal alan iinde ok eitlilik gsteren bir olgu olduunu ve tek bir yasa ile ifade etmenin, ahlkn sadece teorik anlamdaki bir
321

Emile Durkheim, ntihar, s. 368, Keli parantez bana aittir; Ayrca bkz. Emile Durkheim, Ahlk

Eitimi, s. 68.

199

grnm olup, toplumsal yaayn gerekliine uymayacan dnmektedir. Toplumsal yaayn gereklii iinde bir birey, ahlka uygun davranmak iin ahlka ilikin teorik dnceleri bilmek zorunda deildir. Bireyler, toplumdaki gerek yaaylar iinde onlara kendisini dayatan kurallar sayesinde, hak ve trelerle davranlarnn ahlk boyutunu gerekletirmektedirler. Durkheim, bylelikle ahlk olgularn en temel dsal karakterini iaret eden eylerden ilkinin, nceden belirlenmi olan ve dzen salayan kurallara uymak olduu sonucuna varmaktadr. Bir ahlk kural, bireyin kendi iradesi ile oluturabilecei ve deitirebilecei bir kural olmayp, bireyin dnda bir toplumsal gereklik olarak bireyden nce vardr. Bireyler bu kendilerinden nce kollektif olarak oluturulmu ve aktarlm ahlk kurallar toplumsal yaay iinde iselletirerek, kendi alkanlklar haline getirerek kollektif alkanlklarn devamn salarlar. Peki, Durkheim iin bireylerin ahlk kurallara uymalarn gerektiren ey nedir? Bireylerin davranlar ardnda hangi belirlenimler o davran ahlk bir davran haline getirmektedir? Bu sorulara Durkheimn yant, Kantn ahlk felsefesini anmsatacak bir biimde, ahlk eylemlerin ardnda bir dl ya da ceza gibi, neticenin gzetildii yararc bir unsurun bulunduunda, eylemin ahlk niteliinden syrlaca eklindeki gr

iermektedir. Ahlk, bireylerin herhangi bir yarar dnmeksizin sadece ahlk kurallarn tepelerden bir yerden seslenmekte olan otoritesine duyulan sayg ile gerekleen davranlar olarak anlalmaktadr.322 Kantn ahlk yasann kayna olarak grd akln otoritesi, zorunlu olarak vuku bulan bir karakterde olmamasna karn, Durkheimda ahlkn otoritesi kendisini zorunlu olarak empoze eden bir

322

Emile Durkheim, Ahlk Eitimi, s. 44.

200

karaktere sahiptir.323 Otorite kavram Durkheima gre ahlkn emredici doasnn anlalabilmesini salayan ve teolojik olmayan bir kavram olarak, sosyolojinin ahlk olgular tanmas iin gerekli ikinci dsal karakteri vermektedir. Ahlkn otoritesinin kaynana ynelik szlerinde ise, Durkheim, blmnde, bu kaynan bireylerin zerinde olan bir manevi kiilik olarak toplumun kendisi olduunu ima eder:

Bireylerin uyacaklar kurallar koyabilmek iin zorunlu olan maddi ve manevi stnlk, ancak kurulu bir toplumda bulunabilir; nk bireysel kiiliklerin zerinde var olabilecek tek manevi kiilik, bireylerin tmnn oluturduu manevi kiiliktir. Yine yalnz bu manevi kiilik, bir dzen ya da kurala iinde uyguland gnlk yaamn geici ilkelerinin stnde bir varlk ve yrrllk kazandrabilmek iin zorunlu olan sreklilik ve dahas kalcla sahiptir.324

Hem toplumsal yaamn dzenini salayan hem de ona bu dzeni salayabilme gc olan emrediciliini veren bir otoriteye sahip olmasyla, ahlk, Durkheima gre bir disiplin anlayndan ayr dnlemez. Disiplin kavram ile Durkheim, ahlkn hem dzenlilik dsal karakterini hem de otorite dsal karakterini ifade edebildiini dnr: Disiplin anlay her trl ahlk anlaynn temel zelliidir.325 Ahlk eitiminin nasl olmas gerektiine ynelik olarak verdii derslerde Durkheim, yaad ada geleneksel ahlkn artk geerliliini yitirmeye baladn, insann zgrl iin nndeki tm snrlamalarn ve engellerin kaldrlmas gerektii dncesinin hkim olduunu gzlemlemekteydi. Bu nedenle derslerinde ahlkn ve eitiminin en nemli unsuru olarak disiplin ve kendine hkim olma gibi karakterleri zerinde durmutur. Durkheim, yaad adaki, insann

323 324 325

W. Watts Miller, 1996, a.g.e., s. 187. Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 25. Emile Durkheim, Ahlk Eitimi, s. 47.

201

arzularna, hrslarna, g elde etmesine ve bylelikle de zgr olacana dair inanc eletirmektedir. Ona gre bireylerin zerinde ona bask uygulayan ve onun davranlarn belirleyen, dzenleyen bir gcn olmas, bireyin kendini ifade etmesini, kendi yeteneklerini gelitirebilmesini ve yaamn doru bir ekilde srdrmesini engelleyen bir olgu olamaz. Durkheim, zerinde hibir bask ve snrlamann olmad bir insan tahayyl gelitirerek, byle bir insann tahmin edilebilecek en despotik karaktere sahip olacan dnmektedir. nk byle biri Durkheima gre her trl gc elinde bulunduraca ve her arzusunu gerekletirmeye giriecei iin kendisine hkim olma erdeminden uzak olacaktr. Aslnda bu insan sanld gibi gl deil, ok gsz bir karakterde olacaktr. Bu insan, arzularnn kendisine hkim olmasna direnemeyecektir nk. te ahlk snrlamalar, yasaklamalar, bireyler zerinde bu olumlu basky oluturmaktadrlar. Bu bask, insann doasna ters bir engelleme olarak grlebilirse de aslnda bu bask sayesinde bireyler evrelerine uyum salayabilmekte ve varlklarn

srdrebilmektedirler. Bireylerin ancak byle bir bask ile ahlk otoriteye sayg duymalar dncesi, uzlamsal ve doal ayrmn ve uzlamsal olann doal olana hkimiyetini betimleyen toplum szlemesi dncesinin izlerini tar. Durkheimn dncesinde, toplumsal szleme ya da devletin bir uzlamsal bask arac olarak ahlkliin vazgeilmez unsuru olarak yer almas belirgin bir biimde grlmez. Fakat ahlk otorite olarak ve insann doasna kar bask ve disiplin salayan toplumsal uzlam, kendisini kollektif bilin olarak gsterir. Durkheim, fiziksel engellemelerin insann fiziki yaayn belirlediini ve onun evresi ile uyumunu saladn rnek gstererek, ahlk basklarn da insann toplumsal yaamla kurduu ba dzenleyen ve dolaysyla da toplumsal yaamdaki varln srdrmesini

202

salayan bir karakterde olduklarn vurgular. Ahlk, bu nedenle, her eyden nce bir snrlayc olarak disiplin olgusu ile birlikte dnlr. Durkheimn, yaad ada gzlemlemi olduu nemli baka bir nokta da geleneksel deerlerin, her trl geleneksel yaayn zlmekte oluuydu. Bilimsel faaliyet toplumsal yaay tarzlarn nemli lde deitiriyor ve metafizik ya da dinsel balar, ilikiler, anlaylar, bilimsel dnn hkim olduu bir tarza yerini brakarak laikleiyordu. Fakat laik bir ahlkn gelimesi iin ncelikle toplumdaki ahlk kurallarnn, Durkheimn gzlemlemi olduu ve bir ahlk olgusunun en nemli dsal karakteri olan bu snrlayc disiplin karakterine sahip olmas gerekiyordu. Bireylerin laik bir biimde aklanabilen, tanmlanabilen ve toplumsal yaayn evrimsel geliimi ile uyumlu bir ahlk deere sahip olmas, bu nedenle, ncelikle bireysel geliimlerinin henz balangcnda verildii takdirde baarl olabilecek bir ahlk eitimi ile mmkn olacakt. Bu eitimim en nemli amac, ocuklarn laik bir biimde de temellendirilebilen bir ahlk duygu olarak otoriteye sayg ve kendine hkim olma gibi erdemleri alayan bir disiplini iselletirmeleriydi. Toplumlar kesintisiz bir gelime iindeydi. Her ne kadar toplumsal evrim kavram nceki dnrlerce rasyonel ve bilimsel bir biimde kantlanmadan kullanm olsa da, Durkheim da, dnemin genel dnne uygun olarak, toplumlarn daha iyi bir toplumsal yaama doru gelien bir evrimlemeden bahsetmekte ve sosyolojisinde bu kavrama nemli bir yer vermekteydi. Bu nedenle bilimin egemen olduu ve bilimsel dn ile rtebilecek ve toplumlarn evrimlemesine kendisini uydurabilecek laik bir ahlkn gelitirilmesine byk nem vermekteydi. nk toplumlarn evrimsel aamalarna uygun olarak ahlk kurallar da bir evrim sreci iinde olmalyd. Ve bu evrimin yn pozitif bilimlerdeki

203

gelimelerin de etkisi ile Comteun hl yasasnda olduu gibi dinsel ve metafizik bir aamadan pozitif bir aamaya doru olarak dnlmekteydi. Durkheima gre bu evrimsel gelime toplumsal iblmnn karmaklamas ile birlikte toplumsal kurumlarn da karmaklamasyd. Bu nedenle ahlk olgusu, toplumsal

rgtlenmeye paralel olarak karmaklaan bir olgu olarak grlm ve incelenmitir. lkel toplumlarn yaln ve aklsal bir sorgulamaya daha uzak olan bir otoriteye sahip olduunu gzlemleyen Durkheim, yaad an toplumsal yaayndaki geleneksel ahlk kurallarn birey zerindeki zayflayan etkisini ve karmakln toplumsal rgtlenmenin karmaklamas ile dnldnde anlalabileceini ngrmektedir. Geleneksel ahlk sistemleri, eer toplumsal evrimin toplumsal rgtlenmeleri karmaklatrmasyla ve karmak toplumsal yaayn kurallarnn rasyonel bir biimde dzenlendii bir aamasyla uyumsuzluk gsteriyorsa, o ahlk kurallarnn otoritesine duyulacak saygnn da rasyonel bir mahiyetten uzaklat grlecektir. Dolaysyla ahlk kurallara neden uymak durumunda olunduu bireyler asndan belirsiz kalacak; bu durum da ahlk kurallarn otoritesinin zayflamas anlamna gelecektir. Durkheim bu ekilde, ahlk kurallarnn neden demokratik bir toplumda rasyonel ve laik olarak temellendirilmesi gerektiini de aklam olduunu dnmektedir. Durkheim, blmnde modern toplumlarn mesleki rgtlenme biimlerinin daha nceki geleneksel toplumlardan farkllaan ynlerini sosyolojik olarak tehis edebilmeyi, tanmlamay ve kavramsallatrmay amalamtr. Durkheimn bu nemli almas, ayn zamanda toplumsal rgtlenmelerin karmaklamas ile birlikte grlen evrimsel gei srecinin toplumlarda yol at anomik durumlarn ve ahlk kurallarn otoritesine duyulan saygnn azalmasnn da incelenmesi

204

asndan nem tamaktadr. Durkheim, meslek rgtlerinin ahlk yaam asndan tad nemi zellikle vurgulamaktadr. nk daha nce de incelenmi olduu gibi, ortaada balayan ve modern dnmelerde kendisini gsteren, insann ahlk bir fail olarak toplumsal roller balamndan uzaklamas ve evrensel yasa balamna oturtulmas, modern toplumlardaki ahlk problemlere kaynaklk eden bir sre olmutur. Meslek rgtlerinin nerilmesi ise Durkheimn dncesinde insann ancak toplumsal rolleri zerinden bir ahlk fail olabileceini ngrmesi olarak deerlendirilmelidir. zellikle ekonomik hayatn rgtlenmesinin deiimleri ile birlikte ekonomik hayattaki geleneksel ahlk kurallara duyulan saygnn azalmakta olmas, toplumsal eitsizliklere ve smrye de neden olmaktadr. Bu durum Durkheimn ifadesi ile patolojik bir toplumsal hali yanstmaktadr. Durkheim, Ahlk eitimi derslerinde vurgulam olduu gibi, blmnde de insan geliim ve zgrleme ile ahlk kurallar gibi otoriter toplumsal kurallar arasnda kartlk gren anlaylar eletirmektedir:
Kuraln yetkesi (otorite) ile bireyin zgrl arasnda kartlk bulunduu yolunda sk sk ne srlen sav kadar yanl bir ey olamaz. Tam tersine, zgrln kendisi de (bununla toplumun sayg gsterilmesini salamakla ykml olduu zgrl anlatmak istiyoruz), bir dzenlemenin rndr.326

Geleneksel toplumlarda ahlk kurallarn otoritesine sayg duygusunun bireyler zerindeki etkileri, toplumun bir btn olarak rgtlenmesiyle ve iblmnn nitelikleriyle ilikilendirilmektedir. Durkheim, sanayileen bir toplumdaki patolojik olarak deerlendirilebilecek bir durum olarak, toplumun kendisine, ileyiine ve zellikle de toplumsal dayanmaya zarar veren bir ahlk otorite eksikliinin,
326

Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 23.

205

geleneksel toplumlardaki meslek rgtlerinin sanayi toplumlarnda ortadan kalkmas ile ilikili olduunu sylemektedir. Bu rgtlerin ortadan kalkmas, Durkheim iin, zellikle sanayi toplumlarnn ahlk sisteminin zayfl ile dorudan ilikilidir. nk sanayi toplumlarnda toplumsal hayatn tm ekonomik ileyiin, geleneksel toplumlara nispeten, ok daha fazla etkisi altndadr. Dolaysyla ahlk kurallarn geerlilii ekonomik ilikilerin younluu ile kuatlmakta, ekonomik fayda ahlk ilkeleri ikinci planda brakabilmektedir. Durkheimn korporasyon olarak ifade ettii meslek rgtleri, eer sanayi toplumundaki ahlk kurallarn otorite zayfl sorununa bir zm sunacaksa, ayn zamanda bir toplumsal kesimin bu rgtn kurallarn iselletirebilecei ve alkanlk haline getirebilecei bir kesimi gerektirmektedir. Meslek rgtlerinin gelien ekonomik artlarla uyum iinde geliebilecek bir toplumsal hak ve adaletin koruyucusu olacak ahlk kurallarn yaatabilmesi, bu kurallarn bir toplumsal kesim tarafndan iselletirilmesine, yani sz konusu kurallarn toplumun kendi manevi kiilii tarafndan kabul grebilmesine baldr. nk ahlk otoritenin kayna ve ona duyulan sayg, bireylerin zerindeki toplumun manevi kiiliinde gereklik kazanacaktr. Durkheim blmnde mesleki rgtlerin tarihte toplumun bu manevi kiiliini kurumlatran bir ilevi grdn syler. Ortaa Roma loncalar, Durkheimn bahsettii meslek rgtlerine bir rnek tekil etmektedir. Bu meslek rgtleri, Romada Geniusa, yani bir meslei ya da kenti koruyan bir kutsal varla ya da ilaha sahip loncalar meydana getirmekteydi. Loncalarn Romann toplumsal yaayndaki ilevlerinin ne olduuna dikkat eden Durkheim, bu loncalarn ekonomik kazantan ziyade dayanmann ve kardelik duygusunun gzetildii toplumsal rgtler olduunu vurgular. Loncalarn Romadaki bu ilevi, onlarn dinsel

206

ieriklerinden kaynaklanmaktayd ve bireysel karn yerine toplumsal balar ne karan yapsyla da bir ahlk otorite kayna olmaktaydlar. Loncalar, bireylerin toplumun manevi kiiliine olan ban hatrlatmakta ve bu balanma ile bireyler ahlk otoriteyi de tanyp ona sayg duymay renmekteydiler. Tarihte meslek rgtlerinin temsil ettikleri bu balarda Durkheim, ahlk etkinliklerin kaynan grmekteydi:
Bu balanmada bireyi aan bir ey vardr; zel karlarn genel karlara baml klnmas, her trl ahlk etkinliklerin dorudan doruya kaynadr. Bu duygu gitgide kesinleip belirginleerek, yaamn en yaygn ve en nemli durum ve koullarnda uygulanarak kesin kurallar biimini alr ve bylece de bir ahlk kurallar yaps ortaya kmaya balar.327

Durkheim, sanayi toplumlarndaki ahlk otoritenin canlln yeniden kazanmas iin meslek ahlknn gelimesi gerektiini ngrrken, bireysel psikoloji iin bile mesleki rgtlerin kazandraca ahlk boyutun neminden bahsetmektedir. ntihar oranlarnn artmasna kar bir zm olarak meslek ahlk, intiharn da toplumsal nedenini tekil eden ahlk otoritenin zayflamasna kar bu otoritenin artmasna hizmet edecektir. Durkheima gre devlet ve birey arasnda arac ilev grecek rgtlerin bulunmamas, hak ve adaletin korunamamasna yol aan bir toplumsal patoloji dourmaktadr. Toplumsal glerin daha canl ve ballkla ileyebilmesi, toplumsal adaleti glendirdii gibi bireylerin toplum ile olan balarn da glendireceinden toplumsal anomiyi en aza indirecek bir ileve sahip olacaktr. Ahlk otoriteye saygy da artracak bu meslek rgtleri, modern sanayi toplumlarnda dinsel deil, laik ve rasyonel bir biimde rgtlenerek toplumsal anomiden kaynaklanan intiharlara da are olabilecek manevi unsurlar da
327

Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 37.

207

tayabileceklerdir. Durkheima gre intihar olgusuna da ve daha genel olarak birok toplumsal patolojiye neden olan, toplumun manevi glerinin zayflamasna zm olarak, meslek ahlknn yeniden canlandrlmas gerektiinin en kuvvetli kant, meslek rgtlerinin Antik Yunan ve Romadaki ve o alardan bu yana her tarihsel dnemdeki sreen ileyileridir. Durkheim, meslek rgtlerinin sanayi toplumu ile ilevsizletirildiini, nceki dnemlere ise bu rgtlerin toplumsal deerlerin srekli bir taycs olduklarn nemle vurgulamaktadr. Bu durumun sanayi toplumlar iin ykc sonular dourduunu dnen Durkheim bu ykcl yle ifade eder: Birey bilinlerini srekli olarak birbirine balayabilecek bu biricik kmeleri datmakla, ahlk yeniden rgtleniimiz iin biilmi kaftan olan bu arac kendi ellerimizle paralam olduk.328 Ahlk otoritenin kayna olarak toplum, bireylerin zerinde bir akn deer tayarak bireyin kendi karna ynelik edimlerde bulunmasnn da nne geerek onu topluma balayan bir g oluturmaktadr. Meslek rgtleri Durkheima gre rasyonel bir biimde ve karmak bir rgtlenmeye, iblmne, dolaysyla da buna uygun bir dayanmaya sahip toplumlardaki toplumsal balln da kayna olabilecek kurumlar olarak sunulmaktadr. Tpk meslek rgtleri gibi baka toplumsal cemaatler de bireylerin toplumsal balln artran olgular olarak anlalr. Durkheim, bu sonuca intihar oranlarnn istatistiksel sonularnn aile ya da dinsel cemaatlerde, bu gruplarn dnda olan bireylere nispeten ok daha az olduunun grlmesi ile varmaktadr. Durkheim ntihar adl almasnda intihar oranlarnn istatistiksel sonularn temel alp, bu oranlar belirleyen toplumsal olgular gzlemleyerek baz sonulara
328

Emile Durkheim, ntihar, s. 449.

208

varmtr. ntihar toplumsal balln azalmas ile aklayan Durkheim, bireyi topluma balayan kurumlardaki deiimlerin bu ball nemli lde etkilediini ve dolaysyla bu kurumlarn toplumsal dayanmay ve ball diri tutan bir ileve sahip olduklarn ortaya koymutur. Durkheima gre ahlk balarn da kayna olan bu ilevsel kurumlar ile intiharlar arasndaki iliki yledir:

ntihar dinsel topluluun btnleme lsyle ters orantl olarak deimektedir. ntihar, aile topluluunun btnleme lsyle ters orantl olarak deimektedir. ntihar, siyasal toplumun btnleme lsyle ters orantl olarak deimektedir.329

Durkheima gre bireyin doas toplumsal doa ile yani toplumun bireylerin doasndan ayr kendine zg doas ile birlikte rlen bir doadr. Bu nedenle toplum asla bireylerin bencil olduu varsaylan doalarnn kar temelinde gelimi bir btn olamaz. Toplum, ahlkn kayna olarak, bireylerin igdleri ile belirlenmi bir btn olamayacak kadar karmaktr. Zira bireylerin kendi bencil eilimlerinden kurtulmalar da onlarn toplum ile olan balarnn gc ile orantldr. Bireyler ancak toplum sayesinde ahlk edimlerde bulunabilirler. nk bireyin davranlarn ahlk yapan zellik, bireylerin kollektif karlar gzeterek davranmasdr. Bireyin kendi kiisel yaam iin edimlerde bulunmas hibir toplumda ahlk olarak deerlendirilen bir davran biimi olmamtr. Durkheimn gzlemi, bireylerin davranlarndaki amacn, yaamlarn srdrme amacnn tesindeki kollektif varl srdrmeye ynelik amalar olduu takdirde ahlk bir davrantan sz edilebilecei biimindedir: Ahlakl bir ekilde davranmak demek kollektif karlar adna davranmak demektir.330
329 330

Emile Durkheim, ntihar, s. 235. Emile Durkheim, Ahlk Eitimi, s. 67.

209

Durkheim, intihar oranlarnn artn bireylerin ait olduklar toplumsal kmelere olan ballnn azalmas ile olan ilgisini gzlemlemesi zerine, salkl bir toplumsal yaay iin gerekli olan ahlk balarn kuvvetlenebilmesi iin, bireyin ait olduu kmelerin daha ok olmas gerektiini dnmektedir. Bireyler aile dnda da toplumsal yaama daha ok katlabilecekleri toplumsal kmelere ihtiya duymaktadrlar. Fakat bu kmelerin aile gibi bireyleri maddi ve manevi ynden kuatabilen kurumlar olabilmeleri, toplumsal ilevlerinin dier kurumlar ile uyum iinde olabilmelerine baldr. lkel toplumlarda bireyin kendi kiisel karlarna gre yaamasna olanak vermeyen bir toplumsal yaay sz konusuydu. Bireylerin yesi olduklar toplumsal kmeler daha kat ve belirgin bir biimde rgtlenmilerdi. Fakat sanayileen toplumlarda kollektif bilin ve dolaysyla ahlk deerler giderek daha belirsiz bir hl almakta ve soyutlamaktadrlar. Yerel toplumsal yaay biimleri genelletike kollektif bilince ait deerler de genelleme eilimi tamaktadrlar. Bunun en nemli gstergesi olarak Durkheim, Comteun hl yasasn anmsatan bir biimde Tanr kavramnn tarihsel sreteki anlamlarnn izini srerek, kavramn ilkellerde ve sanayi toplumlarnda farkllatn gzlemler., Tanr kavram, buna gre, nceleri te dnyada olmayan, bu dnyada olan baz hayvan ve bitkilerin zndeki kutsallk olarak anlalmaktayd. Kutsallk ise hayvan ya da bitki gibi eylerin ya da totemlerin kendilerinde mevcut olan bir nitelikti. Daha sonralar ise bu zaten kendilerinde olan ve onlara dardan gelmeyen kutsallk sfat, soyut bir kavrama dnmtr. Antik Yunandaki oktanrclk da totemizme nispeten daha soyut bir Tanr anlayn sergilemektedir. Ama Tanr kavramnn daha soyut bir biimini sunan Hristiyanlk ise, Tanrnn bu dnya ve bu dnyadaki doa ile tam bir

210

kartlk iine sokulduu akn konumuna sahip olmasn salayan bir inanc yaygnlatrmtr. Durkheima gre toplumlarn karmaklamas ile sadece Tanr fikri

soyutlamamakta, ayn zamanda dnme biimleri de daha evrenselleerek ve soyutlaarak genellik kazanma eilimine girmektedir. Durkheim, toplumlarn rgtlenmesi ile gelien iblm rgtlenmelerinin artmasyla ve dolaysyla toplumun daha ok insan iine almas ve kalabalklamas ile oluan bu genelliin ahlk anlamda daha iyiye doru bir gidi olduunu dnr. nk evrenselleen dnce, yerele has dn biimlerine nispetle, daha soyutlamakla birlikte daha da mantksallamaktadr. Durkheim, evrensel olabilen dn biimlerinin ve ahlk kurallarn metafiziksel olmayan bir mantksallkla ve rasyonellikle

temellenebileceini dnd iin bu sreci olumlu olarak deerlendirmitir. Bir bireyin ait olduu toplumsal btn, aileden vatana kadar uzanmaktadr. Fakat bireyin ait olduu btnn vatan erevesinden daha evrensel olabilen insanlk erevesine oturtulabilmesi, daha rasyonel, laik ve sanayi toplumlarnn genilii ve karmakl ile daha uyumlu olabilen bir ahlk btnln de gelimesini salayacaktr.331 Ahlk fenomenlerin birer ey olarak incelenebilmesi iin onlarn dsal karakterinin incelenmesi gerektii uyarnca Durkheim, bu fenomenlerin temelindeki toplumsal balar da laik ve rasyonel olarak anlalabilecek balar olarak deerlendirmektedir. Bu nedenle dayanma trlerinin dsal karakterleri en iyi biimde toplumun hukuki kurallarnda, zellikle de ceza hukukunda gzlemlenebilir olarak dnlmtr. nk ceza hukuku ortak bilincin yreini, merkezini
331

Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 335-6.

211

oluturur.332 Dayanma biimlerinin farkllk gsterdii ilkel toplumlarda mekanik dayanmann hkim olmas, bireyin doasndaki ikiliin toplum ynnn daha ar basmasna da yol amtr. Mekanik dayanmann yani bireylerin birbirlerine daha ok benzedikleri, birbirleri ile daha uyumlu olduklar, dolaysyla kiisel deil ortak toplumsal amalar urunda daha ok birletikleri dayanmann bireysel zgrlkleri snrlad da bir gerektir. nk bu tr bir dayanmann olduu toplumlarda toplumsal kurallar, gerek hukuki gerek ahlk olsun daha ak ve daha belirgindir. Etkileri daha iddetli bir biimde hissedilir. nk mekanik dayanmada birey topluma dorudan balanmaktadr. Organik dayanma ise, iblmn gelimi olduu toplumlarda grlen dayanma tr olmakla birlikte, birey, bu tr bir dayanmann olduu bir toplumda daha serbesttir ve bireysel kiiliinin geliimi daha rahat gerekleir. Bireylik, ancak topluluk bizde daha az yer tuttuu zaman doabilir.333 Durkheimn dayanma trlerini, doal eyler gibi, yani doa bilimlerinin fiziksel ya da biyolojik nesnelerin para ve btn ilikisine benzer bir biimde ele almas, dayanma trlerini isimlendirmesinde kendini gstermektedir. Durkheim, mekanik dayanma ismini, toplumun paralarnn inorganik maddelerin paralar gibi kendi bireysellikleri olmayan molekllere benzeterek koyduunu sylemektedir. norganik maddelerin molekler yaps kendi balarna ve nispeten zerk bir ileve sahip olmadklar gibi, paralar biri dierinin yerine geebilecek kadar birbirlerine benzerler. Organik dayanmada ise, bireylerin kiilikleri toplumda erimi deildir ve iblmnn gelimesi sayesinde, bireylerin kendilerine zg bir kiilikleri ve ayr toplumsal ilevleri vardr. Organik dayanmann olduu

332 333

Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 145. Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 162-3.

212

toplumlarda bireyler toplumun bir nesnesi deildir ve topluma balanma biimleri dorudan deil, daha karmaklam toplumsal kurumlar araclyla dolayldr. Organik dayanmal toplumlarda birey ve kollektif bilin arasnda bu dolaym salayacak kurumlar meslek rgtleri olacaktr. Meslek ahlknn, bireylerin kollektif bilincin sahip olduu ahlk otorite ile bulumalarn salayaca ngrlmektedir. Bu dolaym, organik dayanmal toplumlar mekanik dayanmal toplumlara gre bireyin ahlk otoriteye daha az sayg duymasna ve ondan uzaklamasna neden olmayacaktr. Her ne kadar sanayi toplumlarnn meslek rglerini paralayan geliimi, toplumlarda ahlk kurallarn otoritesini zayflatan bir gei dnemini yaratmsa da, meslek rgtleri bireylerin ait olduklar toplumsal kmeleri oluturup, kollektif bilinci aktaracak ve ahlk otoriteyi de

glendireceklerdir. Bununla birlikte meslek rgtlerinin bireysel geliim zerinde baskc olmayan bir stnl olacaktr. nk meslek rgtleri, ahlk otoriteyi geni bir toplumsal alan iinde pratie sokacak ve kollektif bilincin genellemi ve soyut karakterini ifade edeceklerdir: Bir meslek iinde yaygn olan uygulamalar bylece, tm toplumda yaygn olan uygulamalar gibi daha genel ve daha soyut bir nitelik alr ve bunun sonucu olarak da bireysel farkllklara daha geni bir zgrlk alan brakrlar.334Durkheimn bu grnn temelinde Rousseaunun izleri kendisini bir kez daha gstermektedir. Rousseauya gre zgn bir biimde insan olmaya, ancak yurtta olduktan sonra balarz. Dolaysyla Durkheimn, meslek rgtlerinin bireylerin ahlk bir fail olmasndaki nemine yapt vurguda Rousseaunun etkisi grlmektedir. Ayrca bu etki ahlk yaamn yozluktan

334

Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 351.

213

kurtulabilmesi iin yeni bir politik dzenin ve toplumsal kurumlarn yaratlmas ynndeki giriimleri de beslemitir.335 Toplumsal dayanma biimleri toplumdaki ahlk kurallarn niteliini

yanstmaktadrlar. Mekanik dayanma ad verilen dayanma trn Durkheim, ncelikle onun dsal karakteri adn verdii zelliklerine bakarak, yani herhangi bir znel yarg ya da speklatif dnce iermeyen bir bak ile inceleyerek analiz etmektedir. Bu dsal karakter, daha nce de belirtildii gibi, hukuk kurallar ve geleneklerdir. Metodolojik olarak ncelikle hukuk kurallarnn ve geleneklerin mahiyeti ile toplumsal dayanma arasnda bir paralelliin tehis edilebilmesi gerekmektedir. Bylelikle aralarndaki iliki anlaml bir iliki olarak

anlalabilecektir. Durkheim, bu olgular arasndaki nedensel ilikilerin saptanmas aamasnda ise, doa bilimlerinin nesnel ve llebilir olan nedenlerle ilgilenmesi ilkesini uygulamak ister. Durkheima gre: Isy incelemek iin bilim, s deiimlerinin maddenin oylumunda yol at deimelere bakar; elektrii yol at fiziksel ve kimyasal sonulara, gc yol at devinime bakarak inceler. Toplumsal dayanma iin neden ayn yol izlenmesin?336 Tamamen ahlk olan, dolaysyla da toplumsal kaynakl olan toplumsal dayanmann ilikili olduu ve kendisini gsterdii toplumsal olgular olarak iblm ve hukukun trleri saptanp snflandrlr. Bu snflandrmaya gre bastrc yaptrml kurallar ve onarc yaptrml kurallar olarak, hukuk, iki tre ayrlr.337 Bunlardan ilki ceza hukukunu iermektedir. Durkheim sosyolojik yntem

335 336 337

Alain Touraine, 2002, a.g.e., s. 35. Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 93. Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 97.

214

ile suun ne olduunu tespit edebilmek amacyla, su olgusunun her yerde gzlemlenebilen temel zelliini ortaya karmay amalar. Buna gre su olgusu her toplumda farkllklar gsterebilir ama o olguyu su olgusu yapan temel zellik sabittir. Su olgusunun bu sabit temel zellii, ilkel ya da gelimi, mmkn olduu kadar eitli toplum tipinin incelenmesi lsnde bilimsellik deeri artan bir biimde incelenmi olacaktr. Durkheimn toplumsal patoloji konusundaki grleri incelenirken, su olgusunun aslnda sanld gibi toplumsal bir anormallik olmad ynndeki dnceleri vurgulanmt. Durkheima gre su olgusu, bir toplumun ortak bilincine zarar veren bir unsur olma gibi dsal bir zellii iermektedir. Fakat bu incinme nedeniyle ortak bilin su olgusu karsnda kendisini daha gl bir biimde gsterme ihtiyac duymakta ve dolaysyla su olgusu da ortak bilincin glenmesine ynelik bir ilevsellii tamaktayd. Durkheima gre bir su ile incitilen toplumsal duygular ya da tasarmlar ne denli gl ve gelimi bir karakter tayorlar ise, buna gsterilecek toplumsal tepki de o lde kuvvetli olmaktadr. Ortak olan toplumsal duygular cezalandrma sistemi ile korunmaktadr. Toplumsal tasarmlarn ya da duygularn incitilmesi, Durkheima gre ilkel toplumlarda kutsal eylerin ya da ilh varlklarn incitilmesi olarak alglanmtr, nk ortak bilin olarak

kavramsallatrlan toplumsal dnceler ve duygular akn bir gerekliktirler. Bu nedenle Durkheim, ceza hukukun ilkel toplumlarda ve daha gelimi toplumlarda bile neden dinsel kaynakl olduunun anlalabildiini sylemektedir.338 Bu akn gereklik bireylerin dayanmasnn da temelini oluturmaktadr. Ceza hukuku bu akn varln kendisini gsterdii alan olarak, bireylerin ayn toplumsal ama
338

Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 131.

215

urunda birletikleri mekanik dayanmann simgesi olarak anlalmaktadr. Bastrc hukuk bylece, Durkheimn mekanik dayanmann dsal karakteri olarak anlad olguyu ifade eder. Durkheimn organik dayanma olarak adlandrd dayanma tr ise negatif dayanma olarak nitelendirilir. nk bu dayanmann dsal karakteri, bastrc hukuk tr olan ceza hukukundan ziyade, onarc hukuk olarak adlandrlan hukuk kurallardr. Durkheim, bu hukuk trn yle belirler: Bu yaptrmn ayrt edici zellii, bedel detici olmayp yalnzca eski durumu geri getirici oluudur. Bu tr hukuka aykr davranana ya da onu tanmayana suuyla orantl suuyla orantl bir ac ektirilmiyor; yalnzca ona uymaya mahkm ediliyor.339 Bu hukuk tr, birey ile eya arasndaki ilikiyi, yani mlkiyet ilikileri trnden ilikileri dzenler. Bu hukuk kurallar negatif dayanma trn yanstrlar, nk hizmet yapmaya deil, zarar vermemeye yneliktirler.340 Toplumsal rgtlenmenin iblmnn gelimesi ile karmaklamas ile bireylerin kollektif bilin ile olan ilikileri de dolayml bir hale gelmektedir. Karmak bir rgtlenmeye sahip toplumlar bir organizmaya benzetilmekte ve hukuk sistemi de bu organizmann sinir sistemi olarak grlmektedir. Onarc hukuk, organik dayanma trne tekabl etmektedir. nk toplumsal rgtlenme, toplumun paralarnn birbirleri ile zel bir ilevsellik ilikisi ile iledikleri karmak bir btndr ve bu toplumun ortak bilincinin gelimesi ve dayanmann srebilmesi, bu ilevselliklerle orantldr. Tpk bir organizmann bireysel olarak farkllam, kiilik kazanm, ama btn ile uyumu zgn ilevi ile gerekleen paralarnda

339 340

Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 143. Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 152.

216

olduu gibi toplumsal iblmnn gelimesi de toplumun uyumunu ve devamn salayan bir ilevsellii sunmaktadr. Bireylerin ahlk kurallara sayg gstermeleri, Durkheima gre onlarn toplumdaki ilevleri temelinde ykselecektir. Bir ahlk krizin yaand sanayi toplumlarndaki iblm, ok hzl bir biimde gelimi fakat eski toplumun ahlk kurallar yerine yeni ve o toplumsal iblmne zg ve dolaysyla organik dayanmaya uygun bir ahlk kurallar btn ayn hzla geliememitir. Bununla birlikte Durkheim, deiken olabilen kollektif bilincin gelimi sanayi toplumlarnda da kendisini gsterecei toplumsal vicdanlar yaratabileceini dnmektedir. Durkheima gre;
Yaplmas gereken ey, u kuralszla son vermek, birbirleriyle uyumsuz hareketler iinde kendilerini boa tketen u organlar uyumlu iletmek, hastaln kayna olan u dsal eitsizlikleri gittike hafifletip organlarn ilikilerine daha byk bir adalet getirmektir Ksacas bugn bizim birinci devimiz, kendimize bir ahlk oluturmaktr.341

Durkheim, iblmnn karmaklat sanayi toplumlarnda, kollektif bilincin kendisini gsterebilecei rasyonel ve ilevsel araclara ihtiyac olduunu

dnmektedir. Meslek rgtlerinin, Durkheim iin nemi, organik dayanmann ileyii asndan bu nedenle anlam kazanmaktadr. Ahlkn var olabilmesi her zaman toplumsal dayanmaya baml olmutur. Yani Durkheim ahlkn bir ethostan ayrlamayacan, kollektif bundan dolay da, bireylerin gelimi sanayi

toplumlarnda,

bilince

balanma

biiminin

iblm

zerinden

gerekleeceini dnr. Bireyler toplumsal yaama ilevsel katklar konusunda uzmanlatka, kollektif bilincin farkna varacaklardr. Kollektif bilin de toplumsal dayanmann temeli olan ahlkn kayna olduu iin, bireyler gelimi bir
341

Emile Durkheim, Toplumsal blm, s. 464-5.

217

iblmnn olduu sanayi toplumlarnda, evrensel bir karakter tayan ve soyutlam bir insanlk dncesi atsnda birleen evrensel ve laik ahlk kurallarn otoritesine sayg duyacaklardr. Durkheimn ahlk otoritenin saygsnn azalmasna ynelik nerileri, ahlk edimlerin karakterine ynelik dncelerinin ardndaki felsef temellerin incelenmesi ile daha iyi anlalabilir. Durkheimn bu gzlemleri ve saptamalar, gelimi bir iblmn olduu laik ve rasyonel bir toplumsal rgtlenme biimlerinde de toplumsal dayanmann ve dolaysyla ahlk otoritenin varln srdrebileceini gstermeyi amalar. Meslek ahlk, Durkheim iin, bireylerin toplumsal sorumluluklarn verebilecek en nemli kollektif bilin biimi olacaktr. Bireylerin toplumun bir organ gibi ilev grmeleri fikrini Durkheim, Aristotelesin ergon kavramna dayandrr. Meslek ahlknn gelitirilmesini neren Toplumsal blm adl almas, Aristotelesin Politika adl eserine gnderme yaparak balamaktadr. Aristotelesin erdem (arete) kavray hatrlanacak olursa bu kavramlar iki trl idi: Entelektel erdemler ve karakter erdemleri. Aristoteles, erdemi akl- selime gre (kata ton orton logon) davranmak olarak anlamakta ve bunun da itidallik yani phronesis erdeminden ayr dnlemeyeceini sylemekteydi. Erdemin byle bir kavrannda ne kan ve Durkheimn da ahlk anlaynda belirleyici olan dnce, bir erdemin ortaya kmas ve ahlk olarak anlaml bir davran olmasnn koulunun her zaman iin bir toplumsal yaay iinde mmkn olabilecei dncesidir. Durkheim onsekizinci yzyl insan doas kavraylarn eletirirken ve insan iin bir doa durumu anlayndan sz edilemeyeceini sylerken, Aristotelesin ethostan ayr

dnlemeyecek insan doas kavrayna, yani insann toplumsallnn onun doasn oluturduu bir insan doas kavrayna yakn durmaktadr. Aristoteles bir

218

insann iinin, yani ergonunun, onu dier canllardan ayran bir ey olmas gerektiini dnr. Yaamak iin yaplan beslenme gibi ilerden ya da dier duyusal eylemlerden oluan ilerden baka, yalnzca insana zg olan ii bulup ortaya karmay amalar. Bylelikle yalnzca insana zg olan, onun doasnda bulunan ve dolaysyla ahlk nitelii olabilecek olan ergon ortaya konulmu olacaktr.342 Durkheim da, Aristotelesin bu dncesinden hareket eder ve ahlk edimlerin hayatta kalmak amacyla yaplan edimlerden farkl olduunu dnr. Durkheima gre yalnzca kollektif amalar ahlk olabilir.343 Fakat Durkheimn pozitivist eilimleri neticesinde, insann toplumla ban oluturan ergon kavramn kullan, Aristotelesin kulland kavramsal ilikilerden daha farkldr. Aristoteles, ergon kavramn telos kavram ile ilikilendirir. Bir insann telosu akl- selime gre yani logosa gre davranmaksa, onun ergonu da ruhun logosa uygun enrgeiasdr.344 Aristoteles insann telosunu logos kavramyla, yani deimeyen tmeller ya da tanmlarla metafizik bir dn ile kavrarken, Durkheimn dncelerinde logosun yerini laik bir erevede anlalan kollektif bilin kavram almaktadr. Durkheim, metafizik ierimleri olmayan kollektif bilin kavramnn, ontolojik olarak olmasa da bir gereklie sahip ve dsal karakterleri ile tanmlanabilen bir gereklik olduunu dnmektedir. Bununla birlikte Durkheima gre kollektif bilinler hem zamana hem de toplumdan topluma deiiklik gsterirler. Durkheima gre kollektif bilincin bilgisi, olgularn dsal karakterlerinin gzlemlenmesi ile nesnel olarak edinilebilir bir bilgidir. Dolaysyla

342 343 344

Aristoteles, 2005, a.g.e., s. 18. Emile Durkheim, Ahlk Eitimi, s. 84. Francis E. Peters, 2004, a.g.e., s. 115,

219

kollektif bilincin kendini ifade ettii olgularn dsal karakterleri, aratrmacya kendisini empirik bir gereklik olarak sunar. Eer bilimsel olarak bir kollektif bilinten ya da toplumun aknlndan bahsedilebiliyorsa, bu, aratrmacnn bireylerin tesinde olan, nesnelliini de bireylerin tesinde oluu ile kazanan ve empirik gereklii ile bir ey olarak ele alnabilir olmasndan kaynaklanmaktadr. Bu da demektir ki, kollektif bilincin bilgisi, Aristotelesin metafiziindeki logos gibi, eylerin zihinsel zleri, eylerin formu olarak kavramlar ya da tanmlar (horismos)345 deildir. Durkheimn dncesinde, kollektif bilincin bilimsel bilgisi kendisini toplumsal olgularn gzlenebilir dsal karakterinde yani empeiriada, deneyimde bize sunar. Fakat buradaki empeiria Antik Yunan filozoflarnn kullandklar anlamdan farkllamtr. Onsekizinci yzylda empirizmin gelimesi ile deneyim kavram genel olarak bir yaant deneyimi anlamndan sadece daha dar olan duyu deneyi anlamnda kullanlmaya balanr. MacIntyre bu dnm yle anlatmaktadr:

Ampiristlerin, eski szckleri dea, izlenim ve hatta deneyimin kendisini- yeni bir tarzda kullanma sokmak zorunda olmalar aslnda pek de artc deil. Deneyim (experience), asl biimiyle, eskiden, bir eyi teste ya da muhakemeye tabi tutma edimi anlamna gelmekteydi ki bu daha sonralar deneye (experiment) verilmi bir anlamdr ve ondan sonra gnmze kadar da be yllk marangozluk deneyimim var tmcesinde olduu gibi, baz etkinlik biimleriyle ilikili bir ey olarak kullanlmtr. Ampiristlerin deneyim kavram, insanlk tarihinin byk bir blmnce bilinmeyen bir kavramdr. yleyse ampirizmin dilsel tarihi, yeni uydurulmu kaba bir szck olan duyu-verisi ile doruk noktasna ulaan, devam eden yenilikler ve icatlar tarihinden birisi olarak grlebilir.346

345 346

Francis E. Peters, 2004, a.g.e., s.210. Alasdair MacIntyre, Erdem Peinde (After Virtue), s. 126.

220

Durkheimn ahlk olgularn anlalmasnda zaruri olan toplumsal dayanma ve kollektif bilin gibi olgular, toplumun akn deerleri olarak aklarken bavurduu epistemolojik zemin, MacIntyren vurgulam olduu empirist duyu deneyi kavramnca biimlenmitir. Olgularn dsal karakterleri ifadesi, Durkheimn sosyolojisinde, istatistiksel veriler ile elde edilebilen ve duyusal olarak

gzlemlenebilen karakterlerini anlatmaktadr. Dolaysyla kollektif bilincin bilgisi ile logosun bilgisi ok farkl epistemolojik zeminlerde kavranr: Aristoteleste logosun bilgisi kendisini logismos ile yani akl yrtme ile gstermektedir. Logismos olarak akl yrtme ise ilk nedenlerin ve ilkelerin bilgisine varmaya, yani tmellerin bilgisine varmaya doru bir yolu ima eder. Bu yol, deneyimden daha stn bir bilgelie gtren yoldur:

Bilme ve anlama yetisinin deneyden ok sanata ait olduunu dnr ve sanat erbabnn, deney sahibi kiilerden daha bilge olduunu kabul ederiz (ki bu Bilgelikin her trl durumda daha ziyade bilgiye bal olduunu gsterir). Bunun nedeni, bu birincilerin nedeni bilmeleri, dierlerinin bilmemeleridir.347

Kollektif bilincin bilgisi ise, Durkheima gre, bir logismos olarak, yani zlerin ve tmellerin bilgisine ulaabilen bir akl yrtme faaliyeti ile olmaktan ziyade, sadece baka bir olgunun empirik gereklii ile ilikiselliinin kurulabilmesi faaliyetidir. Dolaysyla, Durkheimn toplumsal ve ahlk fenomenlerin ontolojik mahiyeti konusundaki grleri ile onlarn bilgisine gtrecek olan metodolojik eilimi arasnda, Aristoteleste olduu gibi bir uyum ve tekabliyetten bahsedilemez. Durkheimn vard sonu yle ifade edilebilir: Mademki ahlk, kendisini bir olgu olarak bu karakterlerde sunuyor ve mademki aknlk duygusu, toplumun
347

Aristoteles, Metafizik, Cilt I., I.Kitap (A) 981a 25.

221

empoze edici otoritesinden baka bir ey deil; yleyse laik ahlk, bir aknlk yanlsamas yaratan toplumsal yaplarn kendisinde temellenmelidir. nk Durkheim, modern toplumlarn rgtlenmesinde, zaten gerekte kollektif bilincin grnmlerinden baka bir ey olamayan dinin ve Tanr fikrinin etkisinin giderek zayfladn gzlemlemi ve bireylerin bilimsel olarak aklanabilecek bir kollektif bilin ile bann yeniden kurulabilmesini, ahlk asndan zaruri grmtr. Bylece ahlkl olmak, Durkheimn dncesinde, dsal karakterleri olan maddi grnmleri dnda bilgisine sahip olamayacamz kollektif bilin ile btnleebilmek olarak anlalmtr.

222

SONU

Bu aratrma, ahlk fenomenlerin anlalabilmesinin sosyoloji asndan hangi epistemolojik zeminde mmkn olabilecei -ya da hangi epistemolojik zeminde mmkn olamayaca- sorusuna bir yant aray iinde gerekletirilmitir. Fakat bu soru olduka kapsaml bir soruydu ve yantlanmas baz n aratrmalar gerektirmekteydi. zellikle de ethik tarihi iinde ahlk deerlerin mahiyetine ilikin temel kavramlatrmalarn incelenmesini talep etmekteydi. Dolaysyla sosyolojik metodolojileri belirlemi epistemolojilerin, tarihsel sre iinde, ahlk fenomenleri kavrama biimlerinin incelenmesi, sosyolojinin ahlk fenomenlere yaklamn analiz edebilmek iin temel bir neme sahipti. Bu nedenle aratrmann snrlar, ncelikle, ethik tarihinde ahlk kavramlarn epistemolojik yaklamlara gre kavran biimleri ile sosyolojinin kurucu metodolojisi olan pozitivizmin epistemolojik kabullerinin bu kavramlara dair yaklam olarak izilmitir. Bu inceleme, ahlk kavramlar olarak deerlendirici olan ve -meli, -mal trnden yklemlerin, yani bir olmas gereken ifade eden yklemlerin kavramsal ilikilerinin analizi iin, epistemolojik yaklamlara gre farkllk gsteren bilgi, akl, insan doas, olgu, deer gibi kavramlar izleinde gerekletirilmitir. Pozitivist epistemolojinin sosyolojik ifadesi olarak da Durkheimn sosyolojisinin epistemolojik zemini, aratrmann odan oluturmutur. Sosyolojinin bir bilim olarak ortaya kma srecinde, epistemolojik kavramlarn dnm, ayn zamanda toplumsal fenomenlerin ve ethik kavramlarn anlalma zeminini de nemli lde deitirmitir. Modern dnce, kadim felsefenin birok kavramn farkl anlamlarda kullanm ve nemli epistemolojik amazlara ve

223

belirsizliklere kap aralamtr. Bu aratrmann vard sonulardan en nemlisi, olgu-deer ayrmnn, ethik deerlerin mahiyetinin anlalmasnda ve ahlk fenomenlere dair kapsaml bir teorik perspektif sunabilmesinde baarsz bir epistemolojik konumu tekil ettiidir. Byle bir epistemolojik konumun tarihsel seyri, kadim felsefenin anlama zemininin terk edilmesi, dolaysyla da kadim felsefenin kavramlarnn iinin boaltlmasnn seyri olmutur. Bu nedenle de modern empirizmin bir sonucu olarak pozitivist sosyolojinin, ahlk olan, olgusal gereklie indirgemek zorunda kald ve ahlk fenomenlerin deer tayan mahiyetini kavramaya elverili bir perspektifi sunamad sylenebilir. Empirik epistemoloji gelenekten koparak Platonun ve Aristotelesin kavramlarn dntrm ve znelletirmitir. Platonun akl kavraynn karakteri, duyusal tikel eylerin zerinde olan ve dea olarak adlandrlan tmel hakikatleri ifade edebilen bir bilme yetenei zerine kurulmutu. Platon iin hakikatin aratrlmasn belirleyecek tanmlar, ancak ousiay, yani sadece duyulur tikelliklerin bir betimini deil, eylerin zlerini verdii takdirde doru bir tanm olabilirdi. Duyulur eylerin tesindeki hakiki bilgi ise doutan getirilmiti. Bunun anlam, insann sahip olduu akln, Tanrsal olan kozmik akl ile kaim olduu ve sonradan edinilen duyu verileri ile var olan bir akl olmaddr. Kald ki grmek, Platona gre, gn deimez dairevi hareketinin kendi z dncemizdeki karl grldnde, hakiki anlamda grmektir. Bu trden bir grme, insann telosuna da uygun edimlerde bulunmas demektir ve bu nedenledir ki, bu tr bir grme, bir erdemdir. Dolaysyla Platon iin, adalet, erdem, yi gibi ethik kavramlarn mahiyeti, byle bir akl kavray temelinde, bireysel yarar, haz ya da ac gibi kavramlara gnderimli deildir. Erdemler, insann en Tanrlk ksm olan ruhun bir paras olarak akln sahip olduu

224

ve doxa yani kanaatlerden farkl olan episteme ile yani bilgiyle ilikilidir. Ethik kavramlar, bu nedenle hakiki bilgi ile sk bir iliki iindedir. Akl ve bilgi kavraylarnn deimesi ve akln rolnn giderek daralmas olarak modern empirik felsefe ise, bir toplumsal fenomen olarak ethik deerlerin anlalabilmesi zeminini, bireysel tercihlere ve znel bir akla kaydrmtr. Aristotelesin ethik deerleri kavrama zemini de, ethik tarihinde ve zellikle de bugne kadar gelitirilmi pek ok toplum teorisinde kullanlan kavramlarn kkn tekil etmektedir. Durkheimn sosyolojisinin temel kavramlarndan olan ve Aristotelesin ergon kavramna gnderimli olan toplumsal ilev kavram, ahlk kavramlarn analizinde bireysel tercihlerden ziyade toplumsal zemini ne karmtr. Aristotelesin, ahlk deerlerin toplumsal hayat ile olan ban vurgulamas, Platonu eletirerek, ethik disiplini iin, toplumsal yaay iinde de elde edilebilmesi mmkn olan bir mutluluk araynn aratrlmasn hedeflemesinde anlamldr. Fakat Aristotelesin mutluluk kavray, Platonu takip eder ve bilgelik ile erdemlerin bir btn olduu iki erdem trn belirlemesini getirir. Bylelikle entelektel erdemler metafizik bilgiye gnderim yaparken, karakter erdemleri de tmel olann bilgisinin tikel durumlara uygulanaca bir pratik bilgelie, basirete gnderim yaparak toplumsal yaay zeminini vurgular ve belirli bir ethosu gerektirir. Aristoteles iin bu ethos, polistir. Pozitivist bir sosyal bilim, geleneksel felsefenin kavramlarndan kopmakla, kendisini, ahlk nitelikteki toplumsal olgularn, gzlemlenebilir verileri ile snrl bir betimini ve snflamasn yapmakla snrlam ve modern toplumsal

rgtlenmelerdeki rol de giderek bir teknik uzman halini almtr. Pozitivist sosyoloji, Aristotelesi ethik anlaynn tam zdd bir biimde, ahlk deerlerin

225

zsel mahiyetine ve hakiki bilgisine, onu toplumsal yaaya geirebilmek iin, nfuz etmeyi amalamaktan ziyade, empirik bir olgusal aklamay ikame etmitir. Aristoteles, Sokratese mal edilemeyecek ama ardllarnn, bir eyin deas ile o eyin ontolojik olarak ayr olduklar eklindeki dncelerine kar kar. nk bir ey ile onun deas yalnzca epistemolojik bir ayrma iaret eder. Dolaysyla da ethik deerler olan adalet, iyi, erdem gibi deerlerin de ncelikli anlalma zemini entelektel zeminden ziyade toplumsal zemindir. Bu nedenle Aristotelesi dncede ethik, ncelikle bir politika aratrmasdr. Pozitivist sosyal bilimlerin toplumsal fenomenleri anlama ve aklama biimi ile karlatrldnda, Aristotelesi ethik, bize, ahlk fenomenlerin yalnzca ne olduklarnn bir betimini deil; ayn zamanda ahlk olann nasl toplumsal hayata geirilebileceini de syleyen yani politikann da belirlendii, ya da onu belirleme kudretine sahip olan bir disiplindir. Aristotelesi dncede, ethik disiplini asndan phronesis erdemine sahip olmak demek, toplumsal ve ahlk olana dair tmel bilgilerin tikel durumlara uygulanmas bilgisine sahip olmaktr. Fakat Durkheimn sosyolojisinin de temel epistemolojik zeminini oluturan pozitivist sosyal bilim anlaynda, olgu-deer ayrmnn bir sonucu olarak, toplumsal fenomenler deerlerinden ayr bir olgu olarak kabul edilmi ve dolaysyla sosyal bilimcinin yapabilecei ey de, yalnzca bu olgular baka olgularla ilikilendirmek ve onlar snflandrmak olarak grlmtr. Geleneksel felsefenin anlama zemini olan teolojik ve metafizik kavramlar, modern felsefede de kullanlmaya devam etmekle birlikte, artk ifade ettikleri anlamlar fakllamtr. Teolojik kavramlar, Heideggerin vurgulad gibi, metafizik bir saf akl ile temellenir.348 Descartes ile birlikte akl, felsefenin hayran olunacak
348

Martin Heidegger, 1998, a.g.e., s. 82.

226

eylere hayret etmek ve merak olan hareket noktasn reddederek, pheyi temele alr. Bylelikle geleneksel dnceden kopan modern felsefenin toplumsal balar ve kimlikleri ile kavranmayan, varln kendi zihni ile temellendiren bir ego kavray, kozmik akldan ziyade dnen zne olarak insan aklna ncelik verir. Heideggerin de belirtmi olduu gibi Descartesn, insan zihninin kesin olarak bilebilecei bilginin alan meselesine ego temelinde odaklanmas, Varolanlarn Varlknn anlama zeminini ve dolaysyla modern felsefenin anlama zeminini znelletirir. Descartesn ethik yaklam, geleneksel felsefenin ethik yaklamndan nemli izler tar. nk kesin bilgiye ulaabilmek iin hareket noktas olarak tayin edilen phe, ahlk deerler konusunda da geerli bir balang olmayacaktr. nsann yaad ethos ile uyumlu davranmas akl- selim bir edimdir ama Hnlerin de vurgulam olduu gibi, Descartesn daha nce belirtilmi olan ahlk ilkelerinin temeli, Descartes bir akldan ziyade, yaad an ethosundan kaynaklanmtr. Bylece Kant, Descartes ile balayan modern akl kavraynn ahlk temellendirme projesinin, dolaysyla da toplumsal hayatn rgtlenmesinde saf akln hkim klnmas abalarnn en nemli dnr haline gelir. Kantn vrisi olarak Durkheimn laik bir ahlak oluturma giriimi, Aydnlanma dncesinin toplumsal hayata geirilebilmesinin bilimsel rasyonalist biimini tekil etmitir. Fakat toplumsal fenomenlerin bir olgu olarak grlmeleri ve Durkheimn, sosyolojisini toplumsal fenomenlerin birer ey olarak incelendii bir metodolojiye dayandrmas, empirik epistemolojinin kabullerine dayanmaktadr. Kadim felsefenin speklatif aklamalarnn reddedilmesi olarak empirizmin ortaya k ise, bir yandan modern felsefenin de douuna imkan veren, Hristiyanlk iindeki dnce hareketleri olmutur. Daha nce de belirtildii gibi iman akl

227

arr anlay ile gelien ve kadim felsefenin mirasn srdren bir Hristiyan teolojisi klliyat, insan varln, tad deerden ayr bir olgusal gereklie sahip olarak grmemekteydi. Fakat Protestanlk ve Jansenci Katolikliin ortaya kyla birlikte, akla biilen rol de deiim geirir. Artk, Aristotelesin felsefesinde olduu gibi, kendi telosunu kavrayabilen bir insan doasnn yerini, kendi telosunu bilmeye elverili olmayan bir akla sahip insan doas kavray alr. Vahiy ve akl kartlatrlrken, insann doasnn hakikati ve insann bu dnyadaki amac gibi konular, felsefenin bilgi alannn dna kartlr. Akl ve felsefe, Platonik anlamdaki dealar, nihai ilkeleri, insann telosunu ve ilk nedenler gibi kadim felsefenin odakland meseleleri bir yana brakmaldr. Bylece Hume ile daha belirgin olarak temel erevesi izilen olgu-deer ayrm, modern felsefenin toplumsal fenomenlere baknda belirleyici olmaya balar. Kant duyulur dnya ve dnlr dnya arasnda bir ayrm yapmaya ve geleneksel rasyonalizmi eletirmeye sevk eden epistemolojik bak, empirizm olmutur. Empirizmin toplum teorisinin temel dayanan ise kadim felsefenin insan doas ve akl anlaylarnn reddedilmesi ile doa durumu, toplumsal szleme, ve doal hak gibi yeni kavraylar oluturmaya balar. Hobbesun toplumsal szleme teorisinin temellendii kavram, doa durumu olarak adlandrlan ve insann olgusal gerekliini verdii dnlen bir insan doas betimidir ve bu betimlemede insan doas, bencil bir karakter tar. Dolaysyla ahlk bir fail olma zelliini tayabilmesinin, insann olgusal gereklii olarak kavranan bu doa durumu betimi ile temellenemeyecein de farkna varlr. Fakat Hobbesa gre akl, tmellerin bilgisine erime yeteneinde olmadndan dolay, insann ahlk bir fail olarak temellendirilmesi, tmel kavramlarla, dolaysyla metafizik kavramlarla da

228

mmkn olamaz. nk bilimin konusu, nesnelerin duyusal verilerinden kaynaklanan imgeler ve tasarmlar olarak kavranan dnceleri iermektedir. Bu da, bilimin konusun olgular ile snrlanmas anlamna gelir ki, pozitivist dncenin temel formu da burada temellenir. Sokratesin, herkesin aslnda yi olan istedii ve arzu ettii, eklindeki grnn tam zt bir biimi olan, insanlarn arzu ettikleri ve istedikleri eylerin iyi olduu gr hkim olur. Bilgelik ve erdemin insann telosu olduu bir kavraytan; ancak toplumsal szleme ile merulaan bir devlet erki korumas altndaki kendi varln saknma gdsnn telos olduu bir kavraya geilir. Geleneksel felsefenin birok kavram, artk yeni ifadeler ve anlamlar ierecek biimlerde modern felsefenin anlama zemini haline gelirken, Spinoza, kadim felsefenin kavramlarna, erdem ve bilgi arasndaki sk ilikiye bal kalan bir ontolojik ve epistemolojik konumu ifade eder. Durkheimn toplum tasavvurunda nemli bir etkisi olan, Deus sive Natura, yani Doa ya da Tanr kavray, Durkheim iin hem empirizmin bireyciliine bir tepkiyi ifade edebilmi hem de ahlk fenomenlerin kutsal olan ile ilikisinin kurulabilmesine ontolojik bir imkn vermitir. Tanrnn doaya ikin olarak kavranmas, Durkheimn sosyolojisinde, topluma ikin olan bir akn varlk anlayn, hatta toplumun kendisinin, bizzat akn varlk olduu iddiasn ortaya koymasna zemin olmutur. Bylelikle Durkheimn toplumun dnda ontolojik olarak ayr bir kutsal varla gnderimli olmayan laik bir ahlk oluturma abas, kutsal olann toplum ile zdeletirilmesi fikriyle bulumutur. Fakat Durkheimn oluturmaya gayret ettii, ahlk fenomenlerin laik bir epistemolojik zeminde temellendirilmesi giriimi, ahlk olann mahiyeti

229

konusunda pozitivist olgu kavrayn takip etmesi neticesinde empirizmin epistemolojik amazlarndan da kanamamtr. Pozitivizmin olgu kavramnn tanmlanmasna olanak veren, empirizmin duyu deneyi kavram, Locke ve Hume gibi empirist dnrlerce insan aklnn kavrayabilecei mmkn bilginin tek kayna haline gelir. Descartesta ve Spinozada kadim felsefenin miras olarak duyusal alg ile dea arasnda yaplan ayrm, empirizmin Locke tarafndan tanmlanan tabula rasa olarak akl kavraynda artk anlamsz bir ayrmdr. nk her trl idenin kayna duyu verisi (aisthsis) olarak kabul edilir ve byle bir epistemolojik anlama zemininde doru ve yanln, iyi ve ktnn bilgisi, zetle ahlk olan da, duy(g)uya indirgenerek estetikletirilir. Platon ve Spinozann felsefelerinde matematiksel olann konumu da Locke ve Hume gibi empirist dnrlerde baka anlamlar kazanr. Matematiksel olann karakteri, ne Platonun ara varlklar (metaksu) olarak grd bir ontolojik mahiyette ne de Descartesn metafizik tefekkr ile eriilebilecek bir epistemolojik mahiyettedir. Matematiksel olann kayna da, tpk birok tmel ve metafiziksel kavramn olduu gibi, be duyunun soyut biimleridir artk. Lockeun doutan getirilen dea

dncesini reddetmesi ve insan zihninin snrlarn duyu verileri ve onlarn soyut trevleri ile snrlamas, insan aklnn, Coplestonun da belirttii gibi, ancak psikolojik bir incelemesini sunabilmitir. Pozitivist sosyal bilimin epistemolojisinin temel dayana olan olgu-deer ayrm, Humeun akl kavray ile belirginlemitir. Humeun ahlk olann aklsal olmad ve ahlk edimlerin ardnda tutkularn ve znel tercihlerin yatt ynndeki gr, akla ait idelerin kayna olarak izlenimlerin, imgelerin ve alkanlklarn grlmesi ile gerekleir. Humeun dncesinde akl, tutkularn klesi olan bir

230

konumdadr artk ve dolaysyla ahlk olan konusunda suskundur. Deer meselesinin ardnda yalnzca znel arzular ve tutkular varsa, erdem de sadece bir tatmin duygusuysa, akl, bir insan biliminin nesnel bilgisine varmak iin yalnzca duy(g)usal olgular ile ilgilenmelidir. nsan edimler, yalnzca olgusal gereklii iinde bilimin konusu olmaldr. Zira toplumsallk, Humeun dncesinde gzlemlenemez bir metafizik deer zerinde deil, duygudalk zerinde ykselir. Birinci sahsn bak asnda, yani bireyin duyu algsnda temellenen bir epistemolojik konum olarak Humeun konumu, ahlk olann aklsal olarak temellenemeyecei dncesinin bir ifadesi olur. Bu nedenle, MacIntyren empirizmin akl kavray zemininde ahlk temellendirme projesini ve bunun felsef etkinlie dair sonularn eletirmesi olduka yerindedir:

Laik rasyonalitenin hakim olduu bir dnyada, din artk ahlksal sylem ve eylem iin gerekli bylesi bir ortak arka plan ve temeli salayamazd; ve felsefenin dinin artk salayamadn salamadaki baarszl, felsefenin kltr iindeki merkezi roln kaybetmesinin ve dar, marjinal bir akademik alma alan haline dnmesinin nemli bir nedenidir.349

Empirizmin zellikle bireyci bir felsefe olmas bakmndan eletirilmesi, Kantn kartezyen bir akl kavrayn srdren felsefesiyle geliir. Kantn kartezyen bir akl kavrayn srdrmesinden kast ise, Heideggerin de belirtmi olduu gibi, Kantn duyulur dnyaya ait olan bir insan doasnn yan sra, insann anlama yetisi olarak kavranan bir doaya da sahip olduu dncesidir. Bilim, Kanta gre sadece duyusal verilerin ilenmesi olarak pratik akl ile deil; sahip olduu akn a priori kategorileriyle saf akln da iin iinde olduu bir etkinlik olabilir. Kant,

349

Alasdair MacIntyre, 2001, Erdem Peinde, s. 84.

231

empirizmin bireyciliini ve bunun da ahlk bir ilke iin salam bir temeli veremeyeceini grmekle, Durkheimn olgu kavramn da etkilemitir.

Durkheimn epistemolojik kabulleri, Kanta ok ey borludur ve Kanta kar veya Kanttan yana felsefe yaplabilir, fakat Kantsz felsefe yaplamaz deyiini adeta bir kez daha dorular. Fakat sosyolojisini ahlk metafiziinin temellendirilmesi deil ahlkn bilimi olarak adlandrmasna neden olan pozitivist epistemolojinin daha ok etkisi altndadr. Durkheim olgu kavramn bireysel olan duy(g)usal alglamalarn kart bir anlamda kullanmtr. Ne var ki, olgularn bilgisinin elde edilmesine ynelik olarak, metodolojisinde akln a priori kategorilerine deil, yalnzca empirik gzleme yer vermitir. Kantn epistemolojisinde akln, akn kategorilere sahip olmasyla elde ettii yasakoyuculuk ve zerklik dncesinin Durkheimn sosyolojisindeki yansmas, toplumun bu kategorileri iererek bizzat ahlk deerlerin temellenecei bir akn konumu ifade ettii dncesi olmutur. Hatta Durkheim iin kutsal olan, toplumun kendisidir. Dolaysyla toplumsal olgu kavram da, bireylerin zerinde ve onlara bask yapan, akn, dsal bir gerekliktir. Fakat aknlk, Durkheimn sosyolojisinde akn bir gereklik duygusu olarak ifade edilir ve Kantn felsefesindeki gibi bir hakikat deil bir yanlsamadr. lgin bir biimde, Kantn felsefesinde ahlk ilkelerin evrenselliini ve nesnelliini salayan a priori kategoriler metafizii, Durkheimn sosyolojisinde her trl metafiziin bireysel speklasyon olarak deerlendirilmesi sonucu znel olarak nitelendirilir. Heideggerin de vurgulad gibi, Kantn dncesinde, kadim felsefedeki matematiksel bir metafizik unsur iermeyen bilimin, halis bir bilim olarak kabul edilmeyiine karn, Durkheim, metafizii bilim adna darda brakr.

232

Pozitivizmin doa bilimlerindeki yasa genellemeleri gibi toplumsal yasalara ulama ideali, kendisini insan doasnn yasalarnn ortaya konmas giriiminde gstermi ve ahlk fenomenler, nesnel lt olarak dnlen yarar kavram ile ilikilendirilmitir. Jeremy Bentham ve John Stuart Mill gibi yararc dnrler, empirizmin insan doas betimi zerine kurulu bir ahlk biliminin nesnellik ltn salayabileceini dnmlerdir. Durkheimn sosyolojisi, Millin toplumsal yasalar, bireyci bir zeminde elde edebilme giriimine bir tepki olarak, ahlkn bilimini bireysel olgularda deil, toplumsal olgularda arar. Ne var ki, Millin Comtecu pozitivizminden miras ald, yasalar gzlem ile dorulamak yerine yasalar bizzat gzlemlerden tretme ilkesini, Durkheim da metodolojisinde srdrmtr. Bilimin varlk nedeni, bir olmas gereken tayin edebilmek olarak kavrand iin, Durkheim, toplum iin bir olmas gereken meselesinin de speklatif olmayan bir akl kavrayyla ortaya konabilmesini mmkn grmtr. Bilimsellik snrlar iinde tayin edilebilecek bir olmas gereken, biyolojik bir analoji ile patolojik-normal ayrm ile temellenmitir. Metafizik bir telos anlay yerine, yine toplumsal olgularn nesnelliinde temellenebilecek bir olmas gereken durumu, toplumun kendi varln koruma abas ile ilikilendirilir. Bylece toplum tpk bir organizma gibi, kendi varln srdrme gdsne sahip olarak kavranr. Fakat byle bir kavray ile hangi olgunun normal ya da yararl olduu, o olgunun sadece yaygnl ile llr. Dolaysyla bir toplumsal ideal fikrinden kanlarak getirilen patolojik-normal ayrm ile olmas gereken, yararc dncenin ounluun yarar fikrini toplumsal iyi olarak kavramasna benzer. Dolaysyla ahlk bir olmas gereken fikri, nesnel bir lt bulma adna, ethik kavramlara deil, toplumsal olgularn gzlemlenebilir yaygnlklarna gnderim yapar. Ethik

233

kavramlarn temellendirilme biimlerinden ve onlarn tarihinden koparak felsef dnten yaltlan bir sosyoloji, daha iyi bir toplum tasavvuru gelitirebilmekten ziyade, toplumsal statkonun merulatrlmasna hizmet etmekten de kanamaz. Durkheimc sosyoloji, felsefeden kopu sreci iinde, Comtecu pozitivizmin etkisiyle Kantn pek ok kavramsal temelini darda brakm ve onu zayflatmtr. Durkheim, her ne kadar Kantn empirizm eletirisini izlese de, toplumsal olgu kavramnn biimlenmesinde Hobbesun olgu bilgisi temelinde empirik bir yaklam sergiler. nk toplumsal fenomenlerin ontolojik mahiyetlerinin birer tasavvur olduunu kabul etse de, ancak birer ey olarak sosyolojiye konu edilebileceini dnr. Gerekliin (reality) bilimsel bilgisi, her trl felsef speklasyonu darda brakan ve kendisini maddi grnmlerinde sunan bir bilgi trdr. Durkheimn, toplumsal fenomenlerin dsal karakterleri konusundaki aklamalar da, fenomenlerin gzlemlenebilir grntlerini ima eder. Byle bir sosyolojik dnce toplumsal fenomenlerin gzlemlenebilir niceliklerine nem vermekle onlarn niteliksel analizini ihmal etmektedir. Dolaysyla ahlka dayanak olabilecek bir aknlk olarak kollektif bilin ne kadar manevi bir kiilik olarak ya da bir toplumsal tasavvur olarak anlalsa da, onun sosyolojik bilgisi nihayetinde empirizmin epistemolojik anlay olan duyusal gzleminde, niceliksel verilerde aranmaktadr. Bu nedenle Durkheimn toplumun ve dolaysyla ahlk fenomenlerin ontolojik mahiyeti hakkndaki grleri ile metodolojik grleri arasnda bir uyumsuzluk sz konusudur. Bu uyumsuzluk sonucu Durkheim, sosyolojisini toplumsal fenomenlerin sadece dsal karakterlerinin incelenmesi olarak snrlanmas ile empirizmin ahlk meselelerdeki suskunluunun da vrisi olmaktan kanamaz. Byle bir yaklam sonucunda gnmz sosyolojik etkinlii, toplumsal fenomenlerin

234

gzlemlenebilir niceliklerine nem vermekle onlarn niteliksel analizini ihmal etmekte, bilgi yerine malumat reterek slama eilimi tamaktadr. Empirik akl kavray, olgu-deer ayrm zemininde, insann olgusal gerekliini deerden-bamsz bir biimde ortaya koyabilmeyi amalayan bir bilim olarak Durkheimn sosyolojisinde somutlamtr. Fakat sonu itibariyle, Durkheimn bizzat deerlerden ntr bir konumda olduu sylenemez; zira Durkheimn kendisini adad sosyolojik perspektif, onun hakikate sadk kalma gibi bir deere balanma isteinin bir sonucudur. Kald ki Durkheim, yaad an ethosu ile uyum iinde, sosyolojik fenomenlerin hakikatini, laik bir cumhuriyeti perspektif zemininde grme eilimi tamtr. Durkheimc iyi anlay, bir ideal toplum perspektifini metafiziksel bir nitelikte olaca gerekesiyle dlamakla, toplum iin iyi olann toplumsal evrim ile gerekleeceini kabul etmek durumunda kalmakta ve bu da yaygn toplumsal fenomenlerin toplumsal iyinin lt olarak kabul edilmesini getirmektedir. Byle bir sosyolojik perspektif ise toplumsal atmay

aklayabilmekte yetersiz kalmaktadr, nk bir toplumsal fenomen var olma ve yaygn olma llerinden baka bir ahlk deerlendirmeye tabi olmaktan muaf tutulmaktadr. Baka bir deyile, ancak bir toplumsal ideal kavray zemininde mmkn olacak bir toplumsal deerler analizi, toplumsal deerleri, byle bir zeminin yokluunda yalnzca kendi varlklarn srdrmelerini salayan ilevsellikleri lsnde iyi olarak kabul etmek durumunda kalacaktr. Bylece sosyoloji disiplinin toplumsal ilevi de, toplumsal fenomenleri deerlendirmekten uzaa derek, mevcut toplumsal yaplar olumlamaktan ibaret olmak zorunda kalacaktr. Durkheimn sosyolojisi deerden-bamsz bir metodolojide srar etmekle, olgu ve

235

deer alanlarn birbirinden ayrmakta ve yaad an toplumsal kurum ve ynetiminin meruiyetine bilimsel bir gereke sunmaktadr. Geleneksel byk teorilerin metafizik olduu gerekesi ile bir kenara braklmas da sosyolojinin felsefeden kopuunun bir sonucu olarak deerlendirilebilir. Bu kopu ile birlikte kadim felsefenin yi kavraynn dlanmas sonucunda, ahlk iyinin bireysel haz ve karlardan baka bir temelinin kalmamas problemine karn ise, ancak bireysel hazzn oulu olabilecek bir toplumsal kar ikame edilmektedir. Tpk yararc dncede olduu gibi, toplumsal olmas gereken iin bilimsel bir lt bulma giriimin ortaya koyduu problem, sosyolojinin bir toplumsal fenomenin ahlk bir deerlendirmesinden ziyade, o toplumsal fenomenin yaygnlnn saptanmasdr. Bu saptama ise sz konusu toplumsal fenomenin bir toplumsal olmas gereken olarak deerlendirilmesi iin yeterli olduunu, bunu da mevcut toplumsal denge asndan grd ilev ile kantlandn iddia eder. Fakat byle bir sosyoloji, yaygn toplumsal fenomenler arasnda ahlk bir deerlendirme yapabilmenin zeminini ortadan kaldrarak toplumsal atmay aklayamad gibi, atan deerler konusunda da sessiz kalmaktan kanamaz. Dolaysyla ahlk fenomenlere Durkheimc bir yaklam, mevcut toplumsal yaplarn ve toplumsal ynetimin, toplum iin zaten bir ahlk olmas gereken durumu tekil ettii dncesine kanlmaz olarak varacaktr. Toplumsal ynetimin deerden-bamsz bir biimde rgtlenmesi, ahlk deerlerden ziyade, pozitif yasalarla ileyen bir kamusal alann inas ile gereklemek durumundadr. Byle bir inaya hizmet eden bir sosyolojik perspektif ise bireysel hazzn oaltlmasn ve bireysel karlar zerine kurulu bir toplumsal ilikiler ann gelimesini krkleyen bir toplumsal duruma, ahlk bir eletiri imknn da ortadan kaldrmaktadr.

236

Durkheimn sosyolojisi her ne kadar inceledii toplumsal fenomenleri yine toplumsal olgular ile akladna ynelik olarak toplumsal fenomenlerin gzlemlenebilir niceliksel verilerini ne srmse de, daha nce de analiz edildii gibi, en nemli sosyolojik dncelerini, varisi olduu felsefi dnceleri dntrme suretiyle oluturduu entelektel erevesi iinde gelitirmitir. Bu nedenle gnmz sosyolojik almalarnda, toplumsal fenomenlerin gzlemlenebilir niceliksellikleri, sosyolojik bilginin temeline yerletirilmekteyse de, bu verilerin ancak felsefi dne kaytsz olmayan bir toplum teorisi ile anlaml olaca da unutulmamaldr. Aksi takdirde sosyoloji, yalnzca toplumsal fenomenlere dair niceliksel veriler koleksiyonu reten bir etkinlik olacaktr. Byle bir etkinlik de kapitalist piyasa ilikilerine tabi olan bir malmat retme etkinlii olmaktan kanamayarak, bilginin metalamasndan payna deni alacaktr. Bilgi retme etkinlii asndan daha iyi bir toplumsal yaam nedir? sorusunun unutulmas anlamna gelecek byle bir dnm, gnmz sosyologlarnn birer teknokrat uzmana dnmesini de beraberinde getirecektir. Bu aratrmann temel sorusu, ahlk deerlerin hangi epistemolojik zeminde incelendii takdirde, ahlk fenomenlerin ontolojik mahiyeti ile bir uyum salayacayd. Dolaysyla aratrmann neticesinde Durkheimn ahlkn bilimi olarak kavrad sosyolojisinin, ahlk fenomenleri kavramaya uygun bir epistemolojik zemini sunamad sylenebilir. Kadim dncenin, essenin, yani Varlkn, kevnin, tzn bilgisini amalayan anlama zemini, Durkheimn sosyolojisinde yerini estetik olana, grnene brakr. Durkheim, her ne kadar empirik duyu algsna indirgenemeyecek bir toplum tasavvuru sunmu olsa da,

237

sosyolojinin essential olarak nitelendirdii daha derindeki temelleri kavramaya yetmeyeceini de itiraf eder.

238

KAYNAKA

ADORNO, T., Aknsallk Kavram zerine, Cogito, Yap Kredi Yaynlar, Say: 41-42 K, stanbul, 2005. AKARSU, B., Mutluluk Ahlk, nklap Yaynevi., stanbul, 1998. AR STOTELES, Metafizik Cilt I.-II, ev: Arslan, A. Ege niversitesi Yaynlar, zmir, 1985, AR STOTELES, Nikomakhosa Etik, ev: Babr, S., Kebike Yaynlar, Ankara, 2005. AYER, A.J., Dncenin Ustalar Hume, ev: Atila, C., Altn Kitaplar Yaynevi, 2002. BAUM, M. Kant ve Saf Akln Eletirisi, ev: Ermi, N., Cogito, Sonsuzluun Snrnda: Immanuel Kant, say 4142, Yap Kredi Yaynlar, k 2005. BAUMAN Z., Postmodern Etik, ev. Trker, A., Ayrnt Yaynlar, stanbul, 1998. BENHAB B, ., Modernizm, Evrensellik ve Birey, ev. Kk, M., Ayrnt Yaynlar, stanbul, 1999. BERTRAND, A., Ahlk Felsefesi, ev. Zeki, S., Aka Yaynlar, Ankara, 2001. BOTTOMORE, T., NISPET, R., Sosyolojik zmlemenin Tarihi, Ayra Yaynlar., Ankara, 1997. CEV ZC , A., Etie Giri, Paradigma Yaynlar, stanbul, 2002. CEV ZC , A., Felsefe Szl, Ekin Yaynlar, Ankara, 1996. CEV ZC , A., Ortaa Felsefesi Tarihi, Asa Yaynlar., Bursa, 1999. COMTE, A., Pozitif Felsefe Kurslar, ev. Ataay, E., Sosyal Yaynlar, stanbul, 2001.

239

COPLESTON, F., ngiliz Grgcl, ev. Yardml, A., dea Yaynevi, stanbul, 1991. COPLESTON, F., Yararclk ve Pragmatizm, ev. Canefe, D., dea Yaynevi., stanbul, 2000. DELEUZE, G., Kantn Eletirel Felsefesi, ev: Altu, T., Payel Yaynlar., stanbul, 1995. DEM RBKER, H., David Hume ve Epistemolojinin Krizi, Ege niversitesi, Felsefe Blm, Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi, zmir, 2003. DESCARTES, R., Ahlk zerine Mektuplar, ev: Karasan, M., M.E.B. Yaynlar, stanbul, 1992. DESCARTES, R Metot zerine Konuma, ev: Sahir Sel, K., Sosyal Yaynlar, stanbul, 1994. DURKHEIM, E., Dini Hayatn lkel Biimleri, ev. Aydn, F., Ata Yay, stanbul., 2005. DURKHEIM, E., ntihar, ev. Ozankaya, ., Cem Yay., stanbul, 2002. DURKHEIM, E., Sociology and Philosophy, Cohen&West, London, 1953. DURKHEIM, E., Sosyolojik Metodun Kurallar, ev: Aytekin, E., Sosyal Yay., stanbul, 1994. DURKHEIM, E., Sosyoloji Dersleri, ev. Berktay, A., letiim Yay., stanbul, 2006. DURKHEIM, E., Toplumsal blm, ev. Ozankaya, ., Cem Yay., stanbul, 2006. EAGLETON, T., Estetiin deolojisi, Doruk Yay., stanbul, 2003. GANE, M., Debating Durkheim, A Fresh Look at Durkheims Sociological Method, ed. Pickering, W.S.F., Martins, H., Routledge Pub., London, 1994.

240

GILSON, E., Ortaa Felsefesinin Ruhu, ev: al, ., Alm Yay. stanbul, 2003. HEIDEGGER, M., Bilim zerine ki Ders, ev. Hnler, H., Paradigma Yay., stanbul, 1998. HOBBES, T., Leviathan, ev: Lim, S., Yap Kredi Yay. stanbul, 2004. HORKEIMER, M., Akl Tutulmas, ev. Koak, O., Metis Yay., stanbul, 1998. HUME, D., nsan Zihni zerine Bir Aratrma, ev. Evrim, S., Milli Eitim Basmevi, 1974. HUME, D., On Human Nature And the Understanding, Collier Macmillan Publishers, New York, 1962. HNLER, H., Estetikin Ksa Tarihi, Paradigma Yay., stanbul, 1998. HNLER, S., Z., Drt Adal, Paradigma Yay., stanbul, 2003. JOHNSON, O. A., Ethics: Selections From Classical and Contemporary Writers, Holt, Rinehart and Winston, NewYork, 1965. KANT, I., Ahlk Metafiziinin Temellendirilmesi, ev. oanna Kuuradi, Trkiye Felsefe Kurumu Yay., 1995. KANT, I., Ar Usun Eletirisi, ev. Yardml, A., dea Yay., stanbul, 1993. KILI, R., ada ngiliz Ahlk Felsefesinde Olgu-Deer Problemi, Felsefe Dnyas, say: 23, K, 1997. LUKES, S., Emile Durkheim, His Life and Work, Stanford University Press, 1985. MACINTYRE, A., Erdem Peinde (After Virtue), ev. zcan, M., Ayrnt Yay., stanbul, 2001. MACINTYRE, A., Ethikin Ksa Tarihi, ev. Hnler, H., Hnler, S., Paradigma Yay., stanbul, 2001. MAGEE, B., Byk Filozoflar, ev: Cevizci, A., Paradigma Yay., stanbul, 2001.

241

MILL, J.S., A System of Logic, Harper&Brothers Pub., NewYork,1846. MILLER, W. W., Durkheim, Morals, Modernity, UCL Pres, London,1996. PETERS, F.E., Antik Yunan Felsefesi Terimleri Szl, ev. Hnler, H., Paradigma Yay., stanbul, 2004. PIEPER, A., Etie Giri, ev: Atayman, V., Sezer, G., Ayrnt Yay. stanbul, 1999. PLATON, Devlet, ev. Eypolu, S., Cimcoz, M.A., Remzi Kitabevi, 1980. PLATON, Phaidon, ev: Yetkin,S.,K., Atademir, H., R., M.E.B. Yay. Ankara, 1963. PLATON, Philebos, ev: Siyavugil, S., E., ada Matbaaclk Yay., 1998. PLATON, len, ev: Erhat, A., Eybolu, S., Remzi Kitabevi, stanbul,1961. PLATON, Timaios, ev. Ay, E.G.L., MEB Yay., stanbul, 1989. PLATON, Yasalar cilt I.-II., ev: entuna, C., Babr, S., Kabalc Yay., stanbul, 1998. POOLE, R., Ahlk ve Modernlik, ev. Kk, M., Ayrnt yay., stanbul, 1993. ROUSSEAU, J. J., Toplum Szlemesi. ev: Gnyol, V., Adam Yay., stanbul, 1984. SEDGWICK, P., Descartes to Derrida , Blackwell Publishers, Oxford, 2001. SPINOZA, B., Siyaset zerine (Semeler), ev: Timuin, A., Morpa Kltr Yay., stanbul, 2003. SPINOZA, B., Trebilim, ev: Yardml, A., dea Yay., stanbul, 2000. STRAUSS, L., Politika Felsefesi Nedir?, ev. Hnler, S.Z., Paradigma Yay., stanbul, 2000. SWINGEWOOD, A., Sosyolojik Dncenin Ksa Tarihi, ev. Aknhay, O., Bilim ve Sanat Yay., Ankara, 1998. T MU N, A., Dnce Tarihi, BDS Yay., stanbul, 1992.

242

TOURAINE, A., Modernliin Eletirisi, ev: Tufan, H., Yap Kredi Yay., stanbul, 2002. WINCH, P., Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe, ev: Demir, ., Vadi Yay. Ankara, 1994.

243

ZET Ahlk fenomenlerin epistemolojik zemini olarak Durkheimn metodolojisini belirleyen pozitivizmin incelenmesine, ncelikle, bilgi, akl, insan doas kavramlarnn geleneksel felsefedeki anlamlarnn aratrlmas ile balanmtr. Byle bir incelemenin temel amac ise empirizm ile gelien olgu-deer ayrmnn pozitivizmle birlikte ahlk fenomenleri kavrama konusunda ortaya koyduu kmazlar saptayabilmektir. Aristotelesin ahlk kavramlarn ancak bir ethos zemininde anlalmas gerektii ynndeki dncesi Durkheimn ahlkn kaynan toplum olarak grmesinde belirleyici olmutur. Fakat metodolojik tutumu, empirizmin etkisi altnda, gzlemlenebilir maddi grnmler olarak anlalan toplumsal olgu kavramna bal kalmtr. Bu nedenle tezde daha sonra empirizmin olgu-deer ayrm irdelenmitir. Empirist epistemoloji, Platonda akla akn olan dealarn yerine, yalnzca duyu verilerinden ve onlarn soyutlanmalarndan treyen ideler anlayn geirmitir. Bylece ahlk kavramlarn anlalma zeminin, metafizik kavramlar ile deil, birinci ahsn bak asndan treyen duy(g)u ile oluturulma sreci analiz edilmitir. Byle bir perspektifin ina ettii insan doas betiminin ise kanlmaz olarak ethosundan soyutlanm bir karakter tayaca ortaya konmaya allmtr. Durkheimn, empirizmden miras ald gzlemlenebilir olgu kavray temelinde bir bilim anlay oluturmu olan pozitivizmi, ahlk fenomenlere uygulay ve bir ahlk bilimi ina etme sreci incelenmitir. Byle bir amacn gerekletirilmesinde bireyden deil, toplumsal olgulardan hareket edilmesi gerektiini dnen Durkheim, Kantn empirizm eletirisinden beslenerek empirizmin bireyciliini eletirmitir. Dolaysyla tezde Kantn ahlk metafiziine, Durkheimn empirik kabullerinin bir belirleyicisi olarak yer verilmitir. Kantn felsefesinin temel kavramlarn dntrerek ahlkn ve bilginin kaynan toplumda bulmu, hatta ahlkn kendisine zorunlu olarak gnderimli olaca kutsal varln, bizzat toplum olduunu dnmtr. Fakat ne var ki Durkheim, bir ahlkn bilimini ina etme projesi iinde, empirizmin olgu kavramnn tad problemleri bertaraf edememitir. nk Durkheim, ahlkn kaynan toplum olarak grse de, toplumsal olgularn bilimsel bilgisinin kaynan, tm idelerin de kayna olduunu dnd duyu deneyinde grmeye devam etmitir. Bu nedenle de ahlk fenomenler, birer toplumsal tasavvur olarak grlse de, onlarn sosyolojiye konu olmasnn, ancak gzlemlenebilir dsallklarnda, maddi grnmlerinde mmkn olabilecei iddia edilmitir. Bylece tezde Durkheimn toplumun ontolojik mahiyeti hakkndaki grleri ile onun bilgisine nfuz edebilmeyi salayacan ngrd metodolojisi arasnda bir uyumsuzluk olduu vurgulanmaya allmtr. Bu aratrmann ortaya koyabilmeyi ve analiz edebilmeyi amalad problem de, Durkheimn metodolojik tutumu rneinde, empirist ve pozitivist sosyolojik metodolojilerin ahlk fenomenlerin karakterlerini anlamaya ve incelemeye elverili bir epistemolojik konumu sunamamasdr.

244

ABSTRACT The positivism which determines the methodology of Durkheim as an epistemological ground of ethical phenomena was primarily analyzed with the conceptual meanings of knowledge, rationality and human nature in the traditional philosophy. The fundamental aim of such analysis is to state the dilemmas which are manifested by the fact-value distinction developed with empiricism jointed to positivism in respect of understanding the moral phenomena. The thought of Aristotle which tells that the ethical concepts should be merely understood on a ground of ethos became determinative on the understanding of Durkheim who sees the society as the source of ethics. However his methodological attitude was dependant to the social fact which was understood as the observable material aspects under the influence of empiricism. Thus the fact-value distinction was examined in the following pages of this thesis. Empiricist epistemology was replaced by the understanding on the ideas derived from only the sense-datum and their abstractions instead of Platos Ideas transcendental to the rationality. Consequently the formation process of the ground needed to understand the ethical concepts was analyzed with the sense/feeling derived from the first persons perspective instead of metaphysical concepts. Then it was attempted to manifest that the description of human nature established by such kind of a perspective would inevitably bear a character abstracted from its own ethos. The positivism which formed an understanding of science on the base of the comprehension about the observable fact inherited by Durkheim from empiricism, its application to ethical phenomena, and the establishment process of a science of morals were also examined in the paper. Durkheim who thought that it was necessary to act due to the social facts instead of the individual during the realization of such aim, criticized the individualism of empiricism with the encouragement of Kants criticism on empiricism. Thus Kants metaphysics of ethics was given place as the determinant of Durkheims empirical acknowledgements in this thesis. He transformed the basic concepts of Kant, found the source of ethics and knowledge in the society and he even thought that the divine entity would be the society in itself to which the ethics necessarily transmitted. However Durkheim could not eliminate the problems borne by the concept of fact in empiricism within the project of establishment of a science of ethics. Because though Durkheim saw the society as the source of ethics, he continued to consider the source of scientific knowledge of social facts as the sense experiment which he also thought as the source of all ideas. So though the ethical phenomena were considered as a social representation one each, it was asserted that being a subject of sociology was merely possible with the exteriorities and material aspects of them. In this way, it was attempted to stress the discord between Durkheims conceptions on the ontological character of society and his methodology predicted to provide the chances to penetrate to its knowledge in this thesis. The problem of this research aimed to be able to manifest and analyze is the failure of empiricist and positivist sociological methodologies in providing an epistemological position to comprehend and examine the characters of ethical phenomena with the instance of the methodological attitude of Durkheim.

245

246

You might also like