You are on page 1of 380

BOYALI E V / J o h n G r i s h a m

Orijinal ad: A Painted Hose

Belfry Holdings, Inc., 2000, 2001 Trke yayn haklar Remzi Kitabevi 2001 Yayn haklar, Akal Telif H a k l a n Ajans araclyla satn alnmtr.

Her hakk sakldr. Bu yaptn aynen ya da zet olarak hibir b l m , telif hakk sahibinin yazl izni alnmadan kullanlamaz.

Kapak: mer Erdurar

SBN

975-14-0805-9

B R N C BASIM: H a z i r a n , 2 0 0 1

Remzi Kitabevi A., Selvili Mescit Sok. 3, Caalolu 34440, stanbul. Tel (212) 513 9424-25, 513 9474-75, Faks (212) 522 9055
WEII: h t t p : / / w w w . r e m z i . c o m . t r E-POSTA: p o s t @ r e m z i . c o m . t r

Remzi Kitabevi A.. tesislerinde baslmtr.

1
TEPE HALKI ve Meksikallar ayn gnde geldiler. 1952 Eyll balarnda bir aramba gnyd. Daha hafta vard a m a Cardinal'ler Dodgers'larn be oyun gerisindeydi ve sezon u m u t s u z g r n y o r d u . Bununla beraber pamuklar babamn beline geliyor, b e n i m bam ayordu ve akam yemeinden nce babamla dedem i n pek duymadmz szleri birbirlerine fsldadklar iitiliyordu. "yi r n " olacakt. Onlar, sadece hava d u r u m u ve r n d e n sz ederken ktmser olan iftiler, alkan insanlard. ok fazla gne oluyor, ok fazla yamur yayor, alak arazilerde sel tehlikesi var, t o h u m ve gbre fiyatlar ykseliyor ya da piyasada denge yok gibi eyler konuurlard hep. En iyi gnlerinde bile a n n e m bana hafif bir sesle, "Hi zlme. Bu adamlar mutlaka zlecek bir ey bulurlar," derdi. Tepe halk arasndan ii bulmaya gittiimizde, P a p p y - b e n ded e m i hep byle arrdm- ii cretlerini d n p endieleniyordu. ilere, topladklar her yz libre p a m u k bana cret deniyordu. O n a gre geen yl yz libre iin 1.50 dolar denmiti. Bu. hasat mevsiminde ise Lake City'de bir iftinin 1.60 dolar teklif ettiine dair sylentiler duymutu. Kasabaya doru giderken akl hep b u n u n l a meguld. Dedem araba kullanrken hi konumazd ve kendisi de pek iyi bir src olmayan a n n e m e gre b u n u n nedeni dedemin motorlu aralardan korkmasyd. Dedemin k a m y o n u 1939 modeli bir Ford'du ve eski John Deere t r a k t r m z saymazsak, o bizim tek tat aracmzd. Bu byk bir sorun deildi, sadece kiliseye gittiimizde a n n e m ve

J O H N GRISHAM

b y k a n n e m , Pazar giysileriyle birbirlerine sokulup skk bir vaziyette n koltukta oturur, babam ve ben de k a m y o n u n arkasnda toz toprak iinde yolculuk yapardk. Arkansas'n krsal blgelerinde yeni model otomobil pek nadirdi. Pappy saatte otuz yedi mil hzla srerdi k a m y o n u . O n u n teorisine gre her motorlu aracn en etkili, en randmanl gittii bir srat vard ve o da, tanmlamas kolay olmayan bir yntemle eski k a m y o n u n u n saatte otuz yedi mil hzla gitmesi gerektiine karar vermiti. Annem b u n u n sama olduunu (bana) sylemiti. Bir gn babamla dedemin, k a m y o n u n daha hzl gidip gidemeyecei k o n u s u n d a tarttklarn da syledi. Fakat b a b a m kamyonu nadiren kullanrd ve yannda ben o l d u u m d a da otuz yedi mili asla gemezdi. Annem ise o n u n , yalnz olduunda k a m y o n u daha hzl srdnden kukulandn sylerdi. Otoyol 135'e ktk ve ben her zamanki gibi Pappy'nin, kamyon en iyi hzn buluncaya kadar vites deitiriini -debriyaja yavaa basn ve direksiyon zerindeki vites koluyla oynayn- izledim. Sonra hz gstergesine bakmak iin eildim: ibre otuz yediyi gsteriyordu. Dedem bana bakt ve sanki her ikimiz de k a m y o n u n en iyi hz bulduu k o n u s u n d a ayn fikirdeymiiz gibi glmsedi. Otoyol 135, Arkansas Delta boyunca d m d z uzanyordu. Yolun her iki yanndaki tarlalar gzmn grebildii yerlere kadar p a m u k dolu, bembeyazd. Hasat zamanyd, b e n i m iin harika bir d n e m d i nk okul iki ay tatildi. Fakat d e d e m iin bu, sonsuz endielerle dolu bir zamand. SADA, Jordan'n iftliinde, yola yakn tarlada alan bir grup Meksikal grdk. Torbalar srtlarnda, eilmi, ellerini b yk bir beceriyle hareket ettiriyor, p a m u k topluyorlard. Pappy bir eyler h o m u r d a n d . Jordan'lar sevmezdi, nk onlar Metodist kilisesine balyd ve ayrca C u b taraftaryd. u anda tarlalarnda iilerin alyor olmas ise onlar sevmemesi iin bir baka nedendi. iftliimizle kent aras sekiz milden daha azd ama saatte otuzyedi mil hzla yolculuumuz yirmi dakika srd. Trafik az olsa bile ni sre hep yirmi dakika olurdu. Pappy n n d e giden daha ya-

BOYALI EV

va aralar sollayp gemekten holanmazd. Zaten en yava ara genellikle o n u n k i olurdu. Black Oak yaknlarnda azna kadar yeni toplanm pamukla dolu bir treylere yetitik. n taraf bir branda ile rtlmt ve b e n i m yamda olan M o n t g o m e r y ikizleri pamuklarn arasnda tepinip oynarken, bizi grnce durdular. Sonra el salladlar. Ben de el salladm ama dedem onlara karlk vermedi. Araba kullanrken asla bakalarna el sallamaz ve konumazd; a n n e m i n sylediine gre b u n u n nedeni, ellerini direksiyondan ekmeye korkmasyd. A n n e m , insanlarn dedemin arkasndan kon u t u u n u ve ona kaba, kibirli dediklerini sylyordu. Ben ahsen o n u n , bu dedikodulara pek aldrdn sanmyordum. M o n t g o m e r y treylerini rr fabrikasna dnnceye kadar izledik. Treyleri eken eski Massey Harris t r a k t r n Montgomery'lerin, beinci snftan okulu terk etmi ve kilisede herkesin, ba derde girecek dedii en byk olu Frank kullanyordu. Otoyol 135, Black Oak'a gelindiinde Ana Cadde halini ald. Black Oak Baptist Kilisesi'ni getik, ibadet etmeden getiimiz nadir zamanlardan biriydi bu. T m dkknlar, maazalar, iyerleri, kilise ve hatta okul Ana Cadde zerindeydi ve Cumartesi gnleri insanlar haftalk alverileri iin kasabaya geldiklerinde caddede arabalar deta t a m p o n t a m p o n a ve ok ar ilerlerdi. Ama o gn aramba'yd ve kasabaya girince Ana Cadde zerinde, Pop and Pearl marketi n n e park ettik. D e d e m bana bayla dkkn gsterinceye kadar kaldrmda bekledim. Dkkna girip veresiye olarak bir Tootsie gofreti a l m a m iin gereken iaretti bu. Gofretin fiyat sadece bir peniydi ama sonuta kasabaya her geliimde bir tane almak d u r u m u n d a y d m . Ded e m bazen ban sallamazd ama ben yine de dkkna girip, Pearl bana gizlice bir gofret vererek dedeme sylemememi tembih edinceye kadar kasann n n d e dolardm. Pearl dedemden korkard. Eli Chandler fakir bir adamd ama son derece gururluydu. Tootsie gofreti de dahil olmak zere herhangi bir gda maddesini bedava almaktansa alktan lmeyi yelerdi. Bir para eker bile aldm bilse sopayla dverdi beni, o n u n iin Pearl Watson sr t u t m a m kon u s u n d a sz vermemi salamakta hi de glk ekmezdi. A m a bu kez dedem ban sallad. eriye girip ona sarldmda

JOHN GRISHAM

Pearl her z a m a n k i gibi yine tezghn tozlarn alyordu. Sonra kasann y a n n d a k i k a v a n o z d a n bir Tootsie gofreti aldm. H e s a p p u s u lasn gururla imzalarken Pearl b e n i m el yazma bakt. Sonra, " i m zan gittike dzeliyor Luke," dedi. "Yedi yandaki bir ocuk iin fena saylmaz," d e d i m ona. Ann e m i n zoruyla iki yldan beri i m z a m dzeltmeye alyordum. " P o p nerede?" diye s o r d u m . T a n d m yetikinler iinde kendilerine ilk adlaryla hitap e t m e m i isteyen yalnzca o n l a r d a m a b u n u sadece d k k n d a kimse olmad z a m a n yapabilirdim. eriye bir mteri girdii takdirde onlar da b i r d e n Bay ve Bayan VVatson oluy o r d u elbet. B u n u sadece a n n e m e syledim ve o da b a n a , baka hibir o c u u n byle bir ayrcala sahip olmadna e m i n olduunu syledi. Pearl, "Arkada, mallar diziyor," diye cevap verdi. " D e d e n nerede?" Pearl kasaba halknn yaamn yakndan izlemekten holanr ve bu nedenle o n a s o r d u u n u z s o r u n u n a r k a s n d a n genellikle hem e n o da bir s o r u sorard. "Kahvehane'de, Meksikallara bakyor. Arka tarafa gidebilir miyim?" O n d a n d a h a ok s o r u s o r m a y a kararlydm. " G i t m e s e n d a h a iyi. Siz de tepe insanlarn m kullanyorsunuz?" "Bulabilirsek. Eli onlarn aaya eskisi gibi inmediklerini sylyor. S o n r a h e p s i n i n de yar deli o l d u u n u d n y o r . C h a m p nerede?" C h a m p d k k n n , P o p ' u n y a n n d a n asla ayrlmayan yal kpeiydi. D e d e m d e n ne z a m a n ilk adyla sz etsem Pearl srtrd. Kapnn alp kapanmasyla k k ngrak aldnda b a n a bir soru sormak zereydi. eriye gerek bir Meksikal girdi, yalnzd ve hepsinin ilk bata g r n d gibi o da ekingen, rkek g r n v n d. Pearl yeni gelen mteriye kibarca ban sallad. IVn, "lUros (lias, senor!"diye bardm. M I MI,.l dul,I,.n .rkasma d o r u gidip gzden k a y b o l m a d a n >u mi in \ ulu u|> bir tavrla, "Buenos dias,"dedi. mi r> .l. .Mil M I .l .l ngilizce biliyor da o n u n syledii gzel ..,!, i.m.. .l mi', i'.lu l.tf bir sesle, "Bunlar iyi insanlar,"

BOYALI EV

dedi. Tootsie gofretimin yarsn srp yavaa inerken, dier yarsn tekrar sarp cebime koydum. "Eli onlara fazla para veriyoruz diye endieleniyor," dedim. Dkkna bir mteri girince Pearl yeniden hareketlenmi, kasann etrafn dzeltip toz almaya balamt. "Eli her eye endieleniyor," dedi. "O bir ifti." "Sen de ifti mi olacaksn?" "Hayr efendim. Ben beyzbol oyuncusu olacam." "Cardinal'lerde mi oynayacaksn?" "Elbette." Ben Meksikaly beklerken Pearl bir sre bir eyler mrldand. Denemek iin sabrszlkla beklediim birka Meksika szcm daha vard. Eski tahta raflar taze sebze ve meyve doluydu. Toplama sezon u n d a bu dkkna baylyordum nk Pop burasn tavana kadar d o l d u r u r d u . rnler geliyor, paralar el deitiriyordu. Pappy kapy biraz aralayp ban ieriye uzatt. "Hadi gidelim artk," dedi ve sonra Pearl'e bakp, "Naslsn Pearl?" diye ekledi. Pearl bam okayp beni kapya doru gnderirken, "Merhaba Eli," dedi. Darya knca Pappy'ye, "Meksikallar nerede?" diye sordum. "Akama doru geleceklermi." Kamyona bindik ve kasabadan ayrlp Jonesboro y n n e doru gitmeye baladk, dedem oralarda her zaman tepe insanlar bulurdu. TALI BR YOL KAVAI YAKININDA, anayolun kenarna ekip d u r d u k . Pappy'nin fikrine gre buras tepe insanlarnn bulunabilecei en gzel noktayd. Ben ise b u n d a n pek emin deildim. Dedem bir haftadr ii bulmaya alyordu ama baarl olamamt. lk kamyon gelip yanmzda duruncaya kadar yakc gne altnda, k a m y o n u n arka kapa zerinde yarm saat sessizce oturduk. Kamyon temizdi ve iyi lastikleri vard. Tepe insanlar bulacak kadar ansl olursak bu insanlar gelecek iki ay iin bizimle birlikte yaaya-

10

JOHN GRISHAM

akt. Temiz insanlar istiyorduk ve bu k a m y o n u n Pappy'ninkinden daha iyi d u r u m d a olmas iyiye iaretti. Kamyonun m o t o r u sustuunda Pappy, "yi gnler," dedi. Src, "Merhaba," diye karlk verdi. Pappy, "Sizler nerelisiniz?" diye sordu. "Hardy'nin kuzeyinden." Yolda trafik olmadndan dedem yznde m u t l u bir ifadeyle asfaltn zerine kt, kamyona ve iindekilere bakt. Src ve kars, ofr yerinde oturuyorlard ve aralarnda kk bir kz ocuu vard. iri delikanl arka tarafta kestirmekteydi. Herkes salkl ve iyi giyimli grnyordu. Pappy'nin bu insanlar beendiini syleyebilirdim. Dedem, "Sizler i mi aryorsunuz?" diye sordu. "Biz, Black Oak'n batsnda bir yerlerdeki Lloyd Crenshaw' aryoruz." Dedem onlara yolu tarif etti ve kamyon tekrar yola kt. Gzden kayboluncaya kadar onlarn arkasndan baktk. Onlara Bay Crenshaw'n vereceinden daha fazlasn teklif edebilirdik. Tepe insanlar cret pazarl k o n u s u n d a nlyd. Geen yl iftliimize Calico Rock'tan gelmi Fulbright'lar, ilk toplama zamannn tam ortasnda, bir Pazar gecesi birden ortadan kaybolmu ve bize on mil mesafedeki bir iftlik iin almaya gitmilerdi. Fakat Pappy drst biriydi ve bir pazarlk sava balatmak da istemiyordu. P a m u k tarlasnn kenarnda birbirimize beyzbol t o p u atarak ve ne zaman bir kamyon yaklasa durarak bekledik. Benim eldivenim, geen yl Noel Baba'nn getirdii bir Rawlings'ti. Geceleri onunla yatyor, haftada bir de yalyordum, benim iin o n d a n daha kymetli bir ey yoktu. Bana top atmasn, yakalamasn ve vurmasn reten dedemin eldivene ihtiyac yoktu. Nasrl kocaman elleriyle b e n i m attm toplar hi zorlanmadan, kolayca tutuyordu. Hibir zaman vnmeyen sakin bir adam olmasna ramen Eli Chandler bir zamanlarn nl bir beyzbol oyuncusuydu. On yedi yanda iken profesyonel beyzbol oyuncusu olarak anlama imzalayp Cardinal'ler takmna girmiti. Fakat Birinci Dnya Sava'n-

BOYALI EV

11

da askere gitmi ve bir sre sonra eve d n d n d e de babas lmt. Bylece Pappy'nin de bir ifti olmaktan baka seim hakk kalmamt. Pop Watson bana, Eli Chandler'm ne byk bir oyuncu olduunu - beyzbol t o p u n a vurup ne kadar uzaa attm, ne kadar sert atlar yaptn anlatmaktan zevk alrd. P o p ' u n deerlendirmesi, "Belki de o, Arkansas'tan kan en b y k oyuncuydu," eklindeydi. Bunu sylediinde ona, "Dizzy Dean'den de mi bykt?" diye sorardm. P o p da iini ekerek, "Dizzy o n u n yanma bile yaklaamazd," derdi. Bu hikyeleri anneme anlattmda o daima glmser ve, "Dikkatli ol. Pop masal anlatmaktan holanr," derdi. Beyzbol t o p u n u iri ellerinde okayp duran Pappy bir ara sesi duyunca ban hafife yana yatrd. Batdan, arkasnda r m o r k eken bir kamyon geliyordu. Onlarn tepe insanlar olduunu eyrek mil mesafeden syleyebilirdik. Src vitesi gcrtyla kltp kamyonu d u r d u r u r k e n biz de yolun kenarna yryp bekledik. Yedi kii saydm, bei kamyonda, ikisi treylerdeydi. Biz onlar incelerken src de dikkatle dedeme bakt hafif bir sesle, "yi gnler," dedi. Pappy ona bir adm daha yaklat ama mesafesini k o r u d u ve, "yi gnler," diye karlk verdi. Kamyon s r c s n n alt dudandan t t n suyu szyordu. Uursuz bir belirtiydi bu. A n n e m , tepe halkndan ounun temiz olmadn ve kt detlere meyilli olduunu d n r d . Bizim evimizde t t n ve alkol kullanmak yasakt. Biz Baptist'tik. Adam, "Adm Spruill," dedi. "Ben de Eli Chandler. Tantmza sevindim. mi aryorsunuz? "Evet." "Nerelisiniz?" "Eureka Springs," dedi. Kamyon h e m e n hemen Pappy'ninki kadar eskiydi, lastikleri kabaklam, n cam atlam, amurluklar paslanmt ve zerindeki toz tabakasnn altndan soluk mavi rengi zor grlyordu.

12

JOHN GRISHAM

K a m y o n u n arkasna raf gibi bir ey yaplm ve b u n u n zerine de onlarn eyalaryla dolu olan bir sr karton kutu ve uval ylmt. B u n u n altnda, kasann demesinde ofr yerine iyice dayanm bir yatak grnmekteydi. riyar iki olan ocuu yatan zerinde d u r m u , bo gzlerle bana bakyordu. Kasann ak olan arka kapanda plak ayakl, gmleksiz, geni omuzlu, iriyar bir gen adam oturuyordu, bir k t k kadar kaim boynu vard. Gen adam kamyonla r m o r k u n arasna t t n suyu t k r d , Pappy ve beni grmemi gibiydi. Yavaa ayaklarn sallad, tekrar tkrd, altndaki asfalttan baka bir yere bakmyordu. Pappy, "Tarlada alacak yardmc aryorum," dedi. Bay Spruill, "Ne dyorsunuz?" diye sordu. Pappy, "Yz libre bana bir altm," diye yant verdi. Bay Spruill kalarn att ve yanndaki kadna bakt. Aralarnda bir eyler mrldandlar. te sratli kararlarn, k o n u m a n n bu b l m n d e verilmesi gerekiyordu. Bu insanlarn bizimle birlikte yaamalarm isteyip istemediimize karar vermek zorundaydk. Onlar da bizim verdiimiz creti ya kabul ya da reddedecekti. Bay Spruill, "Ne tr p a m u u n u z var?" diye sordu. Dedem, "Stoneville," dedi. " P a m u k hazr. Toplamak kolay olacaktr." Bay Spruills etrafna bakp pamuklarn patlam olduunu grebilirdi. Gne, toprak ve yamur imdiye kadar ibirlii yapmt. Pappy hi kukusuz yine de, "iftiler Almana"ndaki olumsuz yamur tahminleri karsnda bir sre sylenip d u r m u t u . Bay Spruills, "Biz bir altm geen yl aldk," dedi. Para konusundaki konumalar beni ilgilendirmiyordu, bu nedenle r m o r k u incelemek iin yolun orta izgisi boyunca yrdm. R m o r k u n lastikleri k a m y o n u n k i n d e n de fazla kabaklamt. Biri, ykn fazlalndan yar yarya inmiti. Yolculuklarnn hem e n h e m e n sonuna gelmi olmalar iyi bir eydi. R m o r k u n kesinde, dirseklerini kenar tahtasna dayayp dorulmu ok gzel bir kz vard. Koyu renk salar skca bann arkasna toplanmt, gzleri iri ve kahverengiydi. A n n e m d e n genti ama hi kukusuz b e n d e n ok daha byk g r n y o r d u ve gzlerimi ondan ayramadm.

BOYALI EV

13

Kz, "Adn ne senin?" diye sordu. Ayamla bir ta parasn tekmeleyip,"Luke," dedim. Yanaklarm h e m e n kzarmt. "Seninki ne peki?" "Tally. Ka yandasn sen?" "Yedi. Sen ka yandasn?" " O n yedi." "O r m o r k t a ne zamandan beri yolculuk ediyorsun?" "Bir b u u k g n d r . " Kzn ayaklar plak, elbisesi ok dar ve kirliydi - dizlerine kadar iniyordu. Hatrladm kadaryla bir kz ilk kez bu kadar yakndan inceliyordum. ok bilmi bir glmsemeyle bana bakyordu. Kzn yanndaki sandn zerinde kk bir ocuk oturuyordu, yavaa d n d ve ben sanki orada deilmiim gibi bakt. Olann yeil gzleri ve yapm siyah salarla rtl geni bir aln vard. Sol kolu sakat gibi grnyordu. Kz, "Bu ocuk Trot," dedi. "Pek ie yaramaz." "Merhaba Trot," dedim ama ocuk uzaklara bakyordu. Sanki beni duymamt. Kza, "Ka yanda o?" diye s o r d u m . " O n iki. O sakat." Trot birden, bir keye doru d n d , sakat kolu cansz bir ekilde salland. Arkadam Devrayne tepe insanlarnn yakn akraba evlilikleri yaptn ve bu nedenle ailelerinde ok sayda sakat olduunu sylemiti bana. Ama Tally m k e m m e l grnyordu. Dnceli bir ifadeyle pamuk tarlalarna bakt ve ben de kirli elbisesine bir kez daha hayranlkla baktm. Bay Spruill k a m y o n u n u altrnca, dedemle Bay Spruill'in anlatklarn anladm. Rmorku ve k a m y o n u n arkasnda oturan, bir ara uyanm ama hl asfalta bakan gen adam getim ve Pappy'nin yannda d u r d u m . "Bu yoldan dokuz mil gideceksiniz, yanm bir ambarn yanndan sola d n n ve sonra St. Francis Nehri'ne kadar alt mil daha gidin. Solda nehri getikten sonra greceiniz ilk iftlik bizimdir." Bay Spruill sanki bir batakla gnderiliyormu gibi, "Balk arazi mi?" diye sordu.

14

JOHN GRISHAM

"Bir ksm yledir ama iyi arazidir." Bay Spruill tekrar karsna bakt ve sonra yine bize dnd. "Nereye yerleeeiz peki?" "Arka tarafta silonun yannda glgelik bir yer greceksiniz. En iyi yer orasdr." Kamyonun, vites dililerini gcrdatarak, tekerlekleri yalpalayarak, kutular, sandklar ve mlekleri hoplatarak uzaklamasn seyrettik. "Onlardan holanmadn, deil mi?" diye s o r d u m . "yi insanlar. Sadece bizden farkllar." "Onlar b u l d u u m u z iin ansl saylrz, deil mi?" "Evet yle." i saysnn ok olmas, b e n i m daha az p a m u k toplayacam anlamna geliyordu. n m z d e k i bir ay sresince gne doarken tarlalara gidecek, o m z u m a metre b o y u n d a bir torba atp boyumu geen sonsuz p a m u k tarlalarna bir an bakacak ve onlarn arasna dalp kaybolacaktm. Sonra da srekli ayn hzla yumuack pamuklar saplarndan koparp ar torbann iine atacak, tarlann ne kadar usuz bucaksz o l d u u n u hatrlamamak iin ileriye bakmaya ve birisi grebilir diye yavalamaya korkacaktm. Parmaklarm kanayacak, b o y n u m yanacak, srtm aryacakt. Evet, tarlalara ok ii gelsin istiyordum. Bir sr tepe insan, bir sr Meksikal gelmeliydi.

2
PAMUK TARLADA BEKLERKEN dedem s a b u k bir adam olamyordu. Kamyonu hl o bildii, gerekli hzda srmesine ramen huzursuzdu, nk yol zerindeki dier tarlalarda p a m u k toplanyordu a m a bizde toplama hl balamamt. Bizim Meksikallar iki gn gecikmiti. Yine Pop ve Pearl'n dkkn yaknna park ettik ve Kahvehaneye giden dedemin arkasna takldm, dedem orada iftliklere ii bulan adamla tartt. Adam, "Biraz sakin ol Eli," dedi. "Neredeyse gelirler." Ama d e d e m sakin olamyordu. Kasabann kenarndaki Black Oak rr fabrikasna yryerek gittik - Pappy bo yere benzin harcamaktan holanmazd. O sabah saat alt ile on bir arasnda iki yz libre p a m u k toplamt ama hl ok hzl yryordu, ona yetimek iin koar adm y r m e k zorundaydm. rr fabrikasnn avlusu p a m u k rmorklaryla doluydu, bazlar boalmt, bazlar da pamuklarn rr makinesinde iitten ayrlmas iin bekliyordu. Rmorklarn boaltm, yeniden doldur u p gelmek iin evlerine giden Montgomery ikizlerine el salladm. rr fabrikasnn makineleri byk bir uultuyla alyordu. nanlmayacak kadar grltl ve tehlikeliydi bu makineler. Her toplama mevsiminde en azndan bir ii rr fabrikasnda korkun bir kazaya kurban giderdi. Makinelerden k o r k u y o r d u m ve dedem bana darda beklememi syleyince b u n u severek yaptm. Dedem rmorklarn bekleyen bir grup p a m u k iisinin yanndan selam vermeden geti. Kafas ok doluydu, d n y o r d u . Hazr balyalar el arabalaryla getirip rmorklara ykledikleri

16

JOHN GRISHAM

ykleme yeri yaknnda gvenli bir yer b u l d u m kendime. Fabrikann bir u c u n d a yeni toplanm pamuklar, boyu yaklak otuz santim olan bir boruyla rmorklarn zerinden ieriye ekiliyor ve makinelere verilip ileniyordu. Pamuklar fabrikann dier ucundan m u n t a z a m , uval bezine sarlm ve iki b u u k santim eninde elik eritlerle skca balanm balyalar halinde kyordu. yi bir rr fabrikasnda balyalar m k e m m e l bir halde, deta tula gibi sralanabilecek ekilde kard. Bir balya p a m u k , piyasasna gre yaklak olarak yz yetmi be dolar ediyordu. yi bir hasat yaklak bir d n m e iki buuk balya p a m u k verirdi. Biz otuz be d n m kiralamtk. iftlik ocuklarnn ou b u n u n hesabn yapabilirdi. Aslnda matematik yle kolayd ki insanlarn ifti olmak istemesini anlamak gt. A n n e m saylar a n l a m a m iin elinden geleni yapt. kimiz, hibir koulda iftlikte kalmayacama dair gizli bir anlama yapmtk. Okulda on ikinci snf bitirdikten sonra Cardinal'lerde oynamak iin b u r a d a n gidecektim. Pappy ve b a b a m Mart aynda rr fabrikasnn sahibinden on drt bin dolar bor almlard. Bu, r n iin alnan bir bortu ve para, t o h u m , gbre, iilik ve dier harcamalar iin kullanld. imdiye kadar ansmz yaver gitmiti - hava koullar hep iyi olmutu, r n iyi g r n y o r d u . Toplama srecinde de ansmz byle gider ve d n m bana iki buuk balya alrsak Chandler iftlii baaba kacakt bu iten. Hedefimiz de zaten buydu. Fakat iftilerin ou gibi Pappy ve babamn geen yldan da borlan vard. rr fabrikatrne r n n pek iyi olmad 1951 ylndan iki bin dolar borlar kalmt. Ayrca yedek paralar iin Jonesboro'daki John Deere acentasma, benzin iin Lance Kardeler'e, t o h u m ve malzeme iin kooperatife ve sebze meyve iin de Pop and Pearl'e borluydular. Hi kukusuz benim, onlarn r n karl denecek borlarn bilmem gerekmiyordu. Fakat yaz gecelerinde byklerim, havann serinlemesini beklemek ve terlemeden uyuyabilmek amacyla ge saatlere kadar evin nndeki basamaklara oturuyor ve konuuyorlard. Yatam verandaya bakan pencereye yaknd. Onlar benim uyuduumu sanyordu ama ben, gereinden fazla ey iitiyordum.

BOYALI EV

17

Pappy'nin, Meksikallara ve tepe insanlarna d e m e yapmak iin daha fazla bor almak istediinden emin gibiydim. O n a bor para verip vermediklerini pek anlayamadm. Kalar, rr fabrikasna girerken de atkt, karken de. TEPE HALKI onlarca yldan beri Ozarks'tan p a m u k toplamak iin geliyorlard. o u n u n kendi evi, tarlas vard ve bir ksmnn aralar da, kendilerini hasat mevsiminde kiralayan iftilerin aralarndan daha gzeldi. ok alyor, para biriktiriyor ve bizim kadar fakir grnyorlard. 1950 sralarnda bunlarn gelileri azalmt. Sava sonras ekon o m i k gelimeler en nihayet Arkansas', en azndan eyaletin baz blmlerini de deitirmi ve tepenin gen insanlar ekstra paraya yallar kadar ihtiya duymaz olmutu. Bunlar evlerinde kalyordu. P a m u k toplamak insanlarn gnll olarak yapacaklar bir i deildi artk. iftiler ii bulmakta zorluk eker olmutu; derken birisi Meksikallar kefetti. Meksikallarla dolu ilk kamyon Black Oak'a 1951'de geldi. O n lardan altsn biz aldk, bunlarn iinde bana ilk tortillam veren arkadam Juan da vard. Juan ve dier krk kii, birbirleri stne kp skarak, ok az yiyecekle, gne ve yamurdan korunacak bir rtleri bile olmadan uzun bir r m o r k zerinde gn yolculuk yapmt. Kasabann Ana Cadde'sine girdiklerinde bitkin ve akn bir haldeydiler. Pappy'nin sylediine gre r m o r k bir sr k a m y o n u n d a n daha berbat kokuyordu. Onlar grenler bu dur u m u bakalarna da anlatt ve ok gemeden Baptist ve Metodist kilisesinde kadnlar Meksikallar byle ilkel bir tarzda yolculua zorlayanlar protesto etmeye balad. A n n e m de, en azndan babama sylendi. r n toplanp Meksikallar geriye dndkten sonra onlarn birka kez bu k o n u y u tarttn d u y d u m . Annem, babamn dier iftilerle de konumasn ve ii temsilcisinin, Meksikallar b u l u p bize gnderenleri, daha iyi koullarda yolculuk k o n u s u n d a ikna etmesini istiyordu. Annem, iftiler olarak iileri k o r u m a n n grevimiz o l d u u n u dnyordu, b a b a m da bir noktaya kadar onunla ayn fikirdeydi ama bu ite nder olmak istemiyordu. Pappy ise bu konuyla hi ilgilenBE 2

18

JOHN GRISHAM

medi bile. Zaten Meksikallar da ilgilenmemiti; onlar sadece almak istiyordu. Bizim Meksikallar en nihayet, saat drtten h e m e n sonra geldiler. Onlarn bir otobsle gelecei syleniyordu ve hi kukusuz ben de b u n u n doru olmasn u m u y o r d u m . Annemle babamn bir k mevsiminde daha bu konuyla urap didimelerini istemiyord u m . A m a tabii Meksikallara byle kt davramlmasn da istemiyordum. Ama adamlar yine bir r m o r k zerinde geldiler, eski r m o r k u n yanlarna korkuluk olarak tahta paralar k o n m u t u ve tepede onlar koruyacak hibir ey yoktu. Srlarn bile daha iyi koullarda tand doruydu. Adamlar r m o r k u n zerinden dalgalar halinde, b y k bir dikkatle, er drder kiilik gruplar halinde sokaa atladlar. Kooperatifin n n d e , kk, akn gruplar halinde kaldrm zerinde toplandlar. Gerinip eildiler ve sanki baka bir gezegene inmi gibi etrafa bakndlar. Saydmda altm iki kii olduklarm anladm. Juan'n aralarnda olmamas beni hayal krklna uratt. Hepsi de Pappy'den birka santim daha ksa boylu, zayf adamlard, salar siyah, tenleri kahverengiydi. Her birinin elinde giysi ve eyalaryla dolu birer torba vard. Pearl Watson dkknnn n n d e , kaldrmda d u r u p ellerini kalalarna dayam bakyordu. Bu adamlar o n u n mterisiydi ve kadn onlara kt davramlmasn istemiyordu. Kadnlarn, Pazar gn kiliseye gitmeden nce yine patrt karacaklarn biliyord u m . Yanmzda adamlarla eve gider gitmez a n n e m i n beni sorguya ekeceinin de bilincindeydim elbet. i temsilcisiyle k a m y o n u n ofr arasnda sert bir tartma oldu. Aslnda Teksas'ta birisi, Meksikallarn otobsle gnderileceine dair sz vermiti. Pis bir rmorkla gelen ikinci kafileydi bu. Pappy kavgadan hi kamazd ve o n u n , tartmaya karp ofre haddini bildirmek istediini biliyordum. A m a ii temsilcisine de kzyordu ve sanrm her ikisini de dvmeyi biraz fazla buldu. K a m y o n u m u z u n arka kapana o t u r d u k ve ortaln yatmasn bekledik. Barmalar kesildiinde kt ileri balad. Meksikallar kal-

BOYALI EV

19

dirim zerinde, kooperatifin n n d e birbirlerine sokulmu bekleiyordu. Arada bir bize ve Ana Cadde'de toplanmaya balayan dier iftilere bakyorlard. Haber duyulmutu - Meksikallar gelmiti. Pappy ilk on kiiyi ald. Adamlarn efi Miguel'di. Aralarnda en yals o g r n y o r d u ve balangta yaptm incelemede grd m kadaryla elinde bezden torba olan tek kii de oydu. Dierleri eyalarn kt torbalarda tayordu. Miguel'in ngilizcesi fena saylmazd ama Juan'nki kadar iyi deildi. Pappy kt ilerini bitirirken onunla biraz sohbet ettim. Miguel beni gruptaki adamlarla tantrd, ilerinde bir Rico, bir Roberto, bir Jose, bir Luis, bir Pablo vard ama birounun adn anlayamadm. Geen yldan hatrladm kadaryla onlar birbirinden ayrt etmek iin bir hafta gerekecekti. Adamlarn yorgun olduu aka grlmesine karn hepsi de glmsemeye gayret eder gibiydi - ilerinde sadece biri alay eder, ya da kmser gibi bakt bana. Miguel, adamn bandaki Bat stili apkay gsterip, "Kendisini kovboy sanyor. Biz de ona b u n u n iin 'Kovboy' adn taktk," dedi. Kovboy ok gen ve bir Meksikal iin uzun boyluydu. Gzleri ksk ve kt baklyd. nce by da o n u n sert, vahi g r n n artryordu. Beni ylesine korkuttu ki Pappy'ye sylememek iin kendimi zor tuttum. Bu adamn nmzdeki haftalarda bizim iftlikte yaamasn hi kukusuz istemiyordum. Ama sesimi karmayp bekledim. Bizim Meksikal grubu kaldrm zerinde Pappy'nin arkasndan Pop ve Pearl'n dkknna doru yrd. Ben de Kovboy'a yaklamamaya dikkat ederek onlar izledim. Dkkna girince kasann yanndaki yerimi aldm. Pearl orada ilk gelene sylenmeye hazr, bekliyordu. "Onlara hayvan gibi davranyorlar," dedi. Ben de ona, "Eli onlarn buraya gelmekle mutlu olduklarn sylyor," diye fsldadm. D e d e m kollarn gsne kavuturup kapnn yannda durmu, Meksikallarn, ihtiyalar olan eyleri almalarn seyrediyordu. Miguel da bazlarna talimat vermekteydi. Pearl elbette Eli'yi eletirecek deildi. Ama yine de ona pis pis bakt, kr ki dedem o n u n bu bakn grmedi. Pappy benimle

20

JOHN GRISHAM

ya da Pearl ile ilgilenmiyordu. Sinirliydi nk p a m u k toplama almasna hl balanmamt. Pearl, "Korkun bir ey b u , " dedi. Pearl'n, bizim gitmemizi beklediini ve dkkn boalr boalmaz kilise arkadalarn b u l u p ortal yine kartracan biliyordum. Pearl bir Metodist'ti. Meksikallar dkkndan aldklaryla birlikte kasann n n e gelince Miguel hepsinin adn srayla Pearl'e syledi ve o da adamlar adna birer kredi hesab at. Daha sonra, alnan mallarn toplamn yapt ve ana hesap defterine, adamlarn adlarnn karsna yazd. Yazdklarn Miguel ve hesap sahiplerine gsterdi. Annda kredi... Amerikan stiliydi bu. Adamlar tortilla yapmak iin un ve ya ile, bir sr fasulye konservesi, kiloyla kurufasulye ve pirin aldlar. Temel gereksinimleri dnda hibir ey - eker ya da tatl bir eyler almadlar. M m k n olduunca az yiyorlard, n k yemek pahalyd. Onlarn amac m m k n olduu kadar para biriktirip eve gtrmekti. Tabii bu zaval adamlarn, nereye gittiklerine dair hibir fikirleri yoktu. A n n e m i n ok iyi bir bahvan olduunu ve zamannn ounu p a m u k t a n ziyade sebzeleri iin harcadn bilmiyorlard. ok ansl saylrlard, nk a n n e m , iftliimizde ya da yaknnda yaayan insanlarn gdasz kalmamas gerektiine inanrd. Sradaki son kii Kovboy'du ve Pearl ona glmsediinde adam n o n a tkreceini sandm. Miguel h e m e n onlara sokuldu. Bir r m o r k u n zerinde bu adamla gn geirmiti ve byk olaslkla o n u iyi tanyordu. Genellikle haftada bir g r d m Pearl'e o gn ikinci kez veda ettim. Pappy Meksikallar kamyona gtrd. Adamlar k a m y o n u n arkasna, kasaya bindiler ve o m u z omuza, bacaklar ve ayaklar birbirine karr vaziyette oturdular. Sesleri kmyor ve yolculuklarnn nerede sona ereceini bilmiyormu gibi, bo gzlerle ileriye bakyorlard. Yal kamyon ar ykn altnda biraz zorland ama sonunda otuz yedi mil srati b u l d u ve Pappy de hafife glmsedi. Akamiizeriydi, hava scak ve kuruydu, p a m u k toplamak iin m k e m meldi. Spruill ailesi ve Meksikallarla beraber yeterince p a m u k i-

BOYALI EV

21

imiz olmutu. Elimi cebime attm ve Tootsie gofretimin dier yarsn kardm. Evimize v a r m a d a n uzunca bir sre nce d u m a n ve sonra da bir adr grdk. Yln byk b l m n d e tozlu olan toprak bir yol zerinde yayorduk ve Pappy, Meksikallar tozdan boulmasn diye yava gidiyordu. "Nedir bu?" diye sordum. Pappy, "Bir adra benziyor," dedi. adr yola yakn, n bahemizin dier ucuna, yz yllk mee aacnn altna, beyzbol sahamzn b u l u n d u u yerin ok yaknna kurulmutu. Posta k u t u m u z a yaklanca biraz daha yavaladk. Spruill'ler n bahemizin yarsn igal etmiti. Tepesi sivri ulu byk adr kirli beyaz renkteydi, elle yontulmu sopalar ve metal ubuklarla ayakta duruyordu. adrn iki yan akt ve ierde, yerdeki battaniyeler ve kutular grebiliyordum. Tally'nin ierde uyuduu da grlyordu. Kamyonlar adrn yanma park edilmi ve kasann zeri bir tr adr beziyle rtlmt. Kamyonu topraa akl bir kaza balamlard, o n u zmeden arac yerinden oynatmak m m k n deildi. Eski r m o r k u n bir ksm boaltlm, zerindeki kutular ve uval bezinden yaplm torbalar sanki bir frtnaya t u t u l m u gibi otlarn zerine dalmt. Bayan Spruill bir ate yakyordu ve uzaktan g r d m z dumann kayna da ite bu ateti. Kadn her nedense bahenin sonuna doru plak bir yeri semiti. Buras, Pappy ya da b a b a m n hem e n h e m e n her leden sonra gelip melerek benim attm hzl ve kavisli toplar yakaladklar yerdi. Alamak istiyordum. Bayan Spruill'i, b u n u yapt iin asla affetmeyecektim. Dedeme, "Onlara silonun arkasna yerlemelerini syledin sanyordum," dedim. Pappy, "Syledim," dedi. Kamyonu, neredeyse duracakm gibi iyice yavalatt ve sonra ieriye d n d . Silo arkada, ambara yaknd ve evle arasnda yeterince mesafe vard. Daha nce de orada kalan tepe insanlar olmutu - n baheye kimse gelmemiti. Dedem kamyonu, bykannemin dediine baklrsa yetmi yanda olan baka bir mee aacnn altna park etti. Evi ve baheyi

22

JOHN GRISHAM

glgeleyen aatan en kyd bu. Evin yaknnda, Pappy' nin onlarca yldr durduu k u r u tekerlek izlerinin zerinde durduk. A n n e m ve b y k a n n e m m u t f a k merdiveninde bekliyorlard. Bykannem Ruth tepe insanlarnn n baheye yerlemesinden hi holanmamt. Pappy ve ben bunu, daha k a m y o n d a n inmeden anlamtk. Bykannemin elleri kalalarmdayd. A n n e m Meksikallar incelemek ve bana onlarn yolculuklar hakknda soru sormak iin sabrszlanyordu. Adamlar kamyondan inerken onlara bakt ve b e n i m yanma gelip o m u z u m u skt. " O n kiiler," dedi. "Evet efendim." Bykannem, Pappy ile k a m y o n u n n n d e bulutu ve hafif ama sert bir sesle, "Bu insanlar neden bizim n baheye yerleti?" diye sordu. Kars karsnda bile gerilemeyen bir adam olan Pappy, "Ben onlara silo yaknma yerlemelerini syledim," diye konutu. "Neden oray setiklerini bilmiyorum." "Onlara oradan gitmelerini syleyebilir misin?" "Bunu y a p a m a m . Toplanrlarsa kalkp buradan giderler. Tepe halknn nasl insanlar olduunu biliyorsun." Bu da b y k a n n e m i n sorularnn sonu oldu. Benim ve on Meksikalnn n n d e tartamazlard elbet. Bykannem ban fkeyle iki yana sallayarak eve doru uzaklat. Pappy aslnda tepe insanlarnn oraya yerlemi olmalarn umursamyordu. Bu insanlar gl ve almaya hazr g r n y o r d u ve baka hibir ey de o n u n iin nemli deildi. Bykannemin de b u n a pek fazla aldrdn s a n m y o r d u m . Pamuk toplamak o kadar nemliydi ki, gnde yz libre p a m u k toplayabilecek prangal bir m a h k m u bile ie alabilirdik. Meksikallar Pappy'yi, arka veranda merdiveninden 352 fit uzakta olan a m b a r d a n itibaren izlediler. Tavuk kmesini, su p o m pasn, amar ipini, alet odasn ve Ekim aynda parlak krmzya dnen akaaac getiler. Babam geen Ocak aynda bir gn, bu mesafeyi lmemde yardmc olmutu. Oras bana bir mil gibi grnrd. Balang noktasndan Cardinal'lerin oynad, Sportsma Park'taki sol saha duvarna olan mesafe 350 fit'ti ve Stan Mu-

BOYALI EV

23

sial'n her say kousundan sonra, ertesi gn basamaklara o t u r u r ve bu mesafeyi aknlkla seyrederdim. T e m m u z ortasnda Brave'lere kar oynarken topu 400 ft'e gnderen bir vuru yapmt. Pappy o zaman, "Vuruu ambar at Luke," demiti. O n d a n sonra iki gn sreyle o t u r m u ve toplar ambarn zerinden arma hayalleri k u r m u t u m . Meksikallar alet odasnn yanndan geerken annem, "ok yorgun grnyorlar," dedi. Nedense ortal kartrmak istenmiim gibi, "Altm iki kii birden, bir r m o r k zerinde yolculuk yapmlar," dedim. "Ben de b u n d a n k o r k u y o r d u m zaten." "Eski bir rmork. Eski ve pis. Pearl de ok kzd b u n a . " Annem, "Bu bir daha olmayacak," dedi ve ben o anda babamn bir sr azar iiteceini anladm. "Hadi ko da dedene yardm et biraz." Daha nceki iki haftann ou zamannda annemle beraber ambar s p r p temizleyerek, Meksikallar iin kalacak bir yer, bir ev haline getirmeye almtk. iftilerin ou onlar daha nce kiraya verilip kullanlm ve sonra terk edilmi evlere ya da ambarlara koyuyordu. mil gneyde Ned Shackleford'un, iilerini tavuklarn arasnda yaamak zorunda braktna dair sylentiler vard. Chandler iftliinde bu olmazd. Kalacaklar baka bir yer olmad iin Meksikallar ambarn samanlk b l m n d e yaamak zorunda kalacaklard ama ortalk tertemiz olacakt. Ayrca ambar gzel de kokacakt. A n n e m bir yl sresince onlar iin battaniye ve yorgan toplamt. Ambara daldm ama aada, Isabel'in ahr yannda kaldm. Isabel bizim st ineimizdi. Pappy, Birinci Dnya Sava srasnda hayatnn Isabel adl gen bir Fransz kz tarafndan kurtarldn ve bizim Jersey ineimize de o n u n ansna sayg iin bu ad koyduunu anlatmt. Bykannem ise bu hikyeye hi inanmad. Adamlarn yukardaki samanlkta dolap yerletiini duyuyord u m . Pappy, samanln ok gzel ve temiz olmasndan etkilenmi olan Miguel ile konuuyordu. Pappy o n u n iltifatlarn, ortal sanki tek bana temizlemi gibi kabul etti.

24

JOHN GRISHAM

Aslna bakarsanz bir zamanlar dedem ve b y k a n n e m , iilerin uyuyabilmesi iin annemin uygun bir yer salayabileceinden kuku duymulard. A n n e m Black O a k ' u n h e m e n kenarnda bulunan k k bir iftlikte bymt, o n u n iin bir kasaba kz olarak kabul edilebilirdi. Gerekten de p a m u k toplamayacak kadar nazik olan ocuklarla birlikte yetimiti. Okula hibir zaman yryerek gitmemiti - o n u her zaman arabayla babas gtrmt. Babamla evlenmeden nce kez Memphis'e gitmiti. Boyal bir evde bymt annem.

3
BZ CHANDLER'LAR, topramz Jonesboro'lu Bay Vogel adnda, benim hi grmediim birinden kiralamtk. O n d a n pek sk sz edilmezdi a m a bir k o n u m a srasnda ad getiinde sayg duyulurdu. Ben o n u n , dnyann en zengin adam o l d u u n u dnrdm. Pappy ve b y k a n n e m bu araziyi, Arkansas krsal kesimine erken gelip ge giden Byk Kriz'den nce kiralamlard. Otuz yl sren sk bir almadan sonra Bay Vogel'den evi ve etrafndaki bir buuk d n m topra satn almay baarmlard. Ayrca bir John Deer traktrleri, iki trmklar, bir t o h u m ekici, bir p a m u k rmorku, bir uzun rmork, iki katr, bir araba ve bir de kamyonlar vard. Babamn elinde, t m bu deerlere sahip olduunu belirten kark bir anlama bulunuyordu. Arazinin tapusu Eli ve Ruth Chandler zerineydi. Para kazanan iftiler sadece topra kendisine ait olanlard. Tarlay bizim gibi kiralayarak ekenler baaba gelmeye alrd. Ortaklarn hali ise daha beterdi, onlar fakir kalmaya m a h k m du. Babamn amac kendisine ait on be d n m kadar topraa sahip olmakt. A n n e m i n hayalleri ise bir yana itilmiti ve ancak daha sonralar, b y d m srece benimle paylalacakt. Ama o n u n iftlik yaamndan uzaklamak istediini ve benim de ifti olmam istemediini biliyordum. Yedi yama geldiimde beni inanl bir insan yapmt. Annem Meksikallarn yerletiklerinden emin olduktan sonra

26

JOHN GRISHAM

beni arp babam b u l m a m istedi. Ge olmutu, gne St. Francis Nehri boyunca uzanan sra aalarn arkasna doru alalyordu ve babamn, torbasn son kez d o l d u r u p almaya son vermesi gerekiyordu. plak ayakla iki tarla arasndaki toprak patikada yryp onu aramaya baladm. Toprak koyu renkli ve verimliydi, sizi kendisine balayacak kadar r n veren iyi Delta toprayd. lerde bir p a m u k r m o r k u g r d m ve babamn da p a m u k toplamay oraya doru srdreceini biliyordum. Jesse Chandler, Pappy ve b y k a n n e m i n byk oluydu. Kardei Ricky on dokuz yandayd ve Kore'de savayordu. ki kz karde vard ama onlar liseyi bitirir bitirmez iftlikten kamt. Babam kamamt. O da babas ve dedesi gibi ifti olmaya kararlyd a m a o, kendi toprana sahip ilk Chandler olacakt. O n u n , tarlalardan uzakta bir yaam hayali olup olmadn bilmiyordum. Dedem gibi bir zamanlar o da ok iyi bir beyzbol oyuncusu olmutu ve o n u n da bir zamanlar, liglerde oynayp ampiyonluk yaama gibi hayaller k u r d u u n d a n emindim. Fakat 1944'te Anzio'da kalasna bir Alman mermisi yemi ve beyzbol kariyeri de son bulmutu. Babam hafif aksayarak y r r d ama p a m u k tarlalarnda alan insanlarn ou da byle yryordu zaten. H e m e n h e m e n bo olan r m o r k u n yannda d u r d u m . Rmork darack bir p a m u k yolunda, doldurulmay bekliyordu. stne trm a n d m . Etrafmda, her ynde, yeil ve kahverengi saplar arazimizi evreleyen aa sralarna kadar dzgn bir biimde uzanyordu. Bu saplarn ularnda yumuak p a m u k toplan patlamaktayd. Her dakika yeni bir p a m u k topu patlyordu ve r m o r k u n arkasna geip tarlalara baktmda beyaz bir okyanus g r d m . Tarlalar sessizdi - hibir insan sesi, hibir traktr m o t o r u grlts duyulmuyordu, yolda hi ara yoktu. R m o r k u n zerinde dururken bir an, b a b a m n neden ifti olmak istediini h e m e n h e m e n anlar gibi oldum. Pamuklarn arasnda yryen babamn eski hasr apkasn zorlukla grebiliyordum. Aaya atladm ve ona doru kotum. Hava kararmaya baladndan p a m u k bitkileri arasndaki boluklar da-

BOYALI EV

27

ha da kararmt. Gne ve yamur asndan iyi bir mevsim geirdiimiz iin yapraklar dolgun ve skt ve babama doru hzl admlarla yrrken bana srtnyorlard. Babam, kendisini aramak iin benden baka kimsenin gelmeyeceini bildii halde, "Sen misin Luke?" diye seslendi. Sesin geldii yne doru hareketlenerek, "Evet efendim!" diye cevap verdim. " A n n e m artk ii brakma zaman geldiini sylyor!" "Yaa, yle mi?" "Evet efendim." Aramzda bir sra kalmt. Pamuklarn arasndan geip o n u grdm, hafife eilmi, becerikli elleriyle toplad pamuklar o m u z u n d a n sarkan, h e m e n hemen dolmu olan torbann iine atyordu. Gne doarken tarlalara km, almasna sadece le yemei iin ara vermiti. Bana b a k m a d a n , "i bulabildiniz mi bari?" diye sordu. vnerek, "Evet efendim," dedim. "Meksikallar ve tepe halkndan baz insanlar." "Ka Meksikal var?" Onlar sanki kendi bama b u l m u u m gibi, "On," dedim. "Gzel. Tepeden gelenler kimler?" "Spruill adnda bir aile. Nereli olduklarn u n u t t u m . " "Ka kiiler?" Bir p a m u k kopard ve ar torbasn arkasnda srkleyerek ileriye doru y r d . "Bir kamyon dolusu insan. Sylemek g. Bykannem fkeli, nk bizim n baheye yerlemiler, hatta bizim o y u n yerinde ate bile yakmlar. Pappy onlara silo yanma yerlemelerini sylemiti. Sylerken d u y d u m onu. Pek akll olduklarn sanmyorum." "Byle eyler syleme." "Evet efendim. Neyse, b y k a n n e hi de m e m n u n deil." "O da alacaktr. Tepeden gelen bu insanlara ihtiyacmz var." "Evet efendim. Pappy de byle syledi. Ama oyun yerini kartrmalarndan nefret ediyorum." "Bugnlerde p a m u k toplamak beyzboldan daha nemli." "Sanrm." Belki o n u n fikrine gre yleydi. "Meksikallarn d u r u m u nasl?"

28

JOHN GRISHAM

"Pek iyi saylmaz. Onlar yine r m o r k zerinde getirmiler ve annem b u n u duyunca pek m u t l u olmad tabii." Tartmalarla geecek yeni bir k mevsimini d n n c e babamn elleri bir an iin durdu. Sonra tekrar almaya balarken, "Onlar buraya geldikleri iin m u t l u oluyor," dedi. Uzakta duran rmorka doru birka adm attm, sonra d n p tekrar o n u seyretmeye baladm. "Bunu a n n e m e syle." Bana yle bir baktktan sonra, "Juan gelebildi mi?" diye sordu. "Hayr efendim." "Bunu d u y d u u m a z l d m . " Juan hakknda bir yl d u r m a d a n k o n u m u t u m . Babam da geen sonbaharda o n u getireceine sz vermiti. "Zarar yok," dedim. "Yeni efin ad Miguel. Gerekten iyi bir adam." Babama, kasabaya gidip Spruill'leri nasl b u l d u u m u z u , Tally ve Trot'u, arka kapakta oturan iriyar gen adam, tekrar kasabaya d n p Pappy'nin ii temsilcisiyle tartmasn, rr fabrikasna gidiimizi ve sonra da Meksikallar anlattm. D u r m a d a n konuuy o r d u m n k g n m babamnkinden ok daha hareketli gemiti. Babam r m o r k t a torbasnn ucundaki kaylar kaldrd ve tartnn dibindeki kancaya takt. Terazi ibresi elli sekiz libre gsterdi. Bu rakam r m o r k u n kenarna telle balanm eski bir not defterine yazd. Defteri kaparken, "Ne kadar?" diye sordum. "Drt yz yetmi." " misli," dedim. Omuzlarn silkti ve, "Fena saylmaz," dedi. Be yz libre bir beyzbol say kousuna eitti ki b a b a m iki gnde bir b u n u baaryordu. Eildi ve, "Atla," dedi. Srtna atladm ve eve doru gitmeye baladk. Gmlei ve i tul u m u terden srlsklamd, b t n gn de yle kalmt a m a kollar elik gibiydi babamn. Pop Watson bir gn bana, b a b a m n beyzbol topuna v u r u p Ana Cadde'nin ortasna kadar gnderdiini sylemiti. Pop ve berber Bay Snake Wilcox ertesi gn mesafeyi lm ve topun havada 440 fit u t u u n u herkese sylemilerdi. Fakat

BOYALI EV

29

kahvehaneden dmanca bir fikrin kmas gecikmemi, Bay Junior Barnhart olduka yksek bir sesle, t o p u n Ana Cadde'ye dmeden nce en azndan bir kez zpladn belirtmiti. Pop ve Junior haftalarca birbirleriyle konumamlard. A n n e m tartmay dorulam ama t o p u n uu mesafesi k o n u s u n d a bir ey sylememiti. A n n e m bizi su pompasnn yannda bekliyordu. Babam sraya o t u r u p botlarn ve oraplarn kard. Sonra da i t u l u m u n u ve gmleini zerinden syrp kenara brakt. G n doarken y a p m a m gereken ilerden biri de bir leene su doldurup gn boyunca snmas iin gnee brakmakt, bylece babam iin akama doru scak su oluyordu. A n n e m bir havluyu leene batrp slatt ve bununla b a b a m n ensesini silmeye balad. A n n e m kzlarla dolu bir evde b y m ve yetimesinin bir ksm da titiz, yal iki teyzenin ellerine kalmt. Sanrm onlar iftlik halkndan daha ok banyo yapyordu ve a n n e m de bu temizlik tutkusunu b a b a m n zerinde tatmin ediyordu. Ben de, ihtiyacm olsun ya da olmasn, her Cumartesi leden sonra iyice ykanyordum. Babam ykanp kurulandktan sonra a n n e m ona temiz bir gmlek verdi. Yeni gelenlere hogeldin deme zamanyd. Annem, hi kukusuz kendi elleriyle toplad en gzel sebze eitlerini byk bir sepete d o l d u r m u ve onlar iki saat hi yorulmadan ykamt. Sepette Hint domatesleri, Vidalia soanlar, krmz patatesler, yeil ve krmz dolmalk biberler ve msr koanlar vard. Sepeti alp ambarn arkasna gtrdk, Meksikallar burada o t u r m u k o n u uyor ve tortillalarm piirmek iin yaktklar atein korlamasm bekliyorlard. Babamla Miguel'i tantrdm ve o da babama ekibinden bazlarn tantrd. Kovboy srtn ambara verip oturmu, bizi grmemi gibi davranyordu. Geni kenarl apkasnn u c u n d a n babam gzlediini grebiliyordum. O n u n bu hali beni bir an iin korkuttu; ama sonra, yanl bir hareket yapt takdirde Kovboy'un o ince boynunu, Jesse Chandler'm kolayca krabileceini anladm. Bir yl nce Meksikallardan ok ey renmitik. Bu adamlar taze fasulye, kabak, patlcan ya da algam yemezler, ama domates,

30

JOHN GRISHAM

soan, patates, biber ve msr severlerdi. Bizim baheden hibir zam a n da sebze istemezlerdi. Bunlar onlara ikram etmeliydik. Annem Miguel ve dier adamlara bahemizin sebzeyle dolu old u u n u ve onlara her gn getirebileceini syledi. Onlardan bun u n iin para istenmeyecekti. Anlamann bir parasyd bu. Bir sepet de, evin n tarafna, saatler getike daha ok yaylan Spruill kampna gtrdk. Baheye daha ok dalmlard ve etrafta daha ok uval ve kutu grlyordu, Onlarn yanna gittiimizde, bir tarafna bir kutu ve dierine bir varil koyup zerine tahta paras atarak oluturduklar masann etrafna toplanm akam yemei yiyorlard. Bay Spruill ayaa kalkt ve babamla tokalat. Dudamdaki yemek parasnn farknda olmadan, "Ben Leon Spruill," dedi. "Sizinle tantma sevindim." Babam da nazik bir tavrla, "Burada olmanzdan mutluyuz," diyerek karlk verdi ona. Bay Spruill p a n t o l o n u n u ekerek, "Teekkr ederim," dedi. "Bu benim eim Lucy." Kadn glmsedi ve azndaki lokmay yavaa inemeyi s r d r d . Adam daha sonra kz gsterip, "Bu benim kzm Tally," dedi. Kz bana baknca yanaklarmn kzardn hissettim. Sonra, yolda durduklar zaman yatan zerinde g r d m iki ocuu bayla gsterip, "Bunlar da yeenlerim Bo ve Dale," dedi. ocuklar on be ya da ona yakn yalarda olmalyd. Onlarn yannda da, arka kapak zerinde yar uyur halde g r d m dev gibi gen adam oturuyordu. Bay Spruill, "Bu benim olum Hank," diye devam etti. H a n k en azndan yirmi yanda olmalyd, hi kukusuz ayaa kalkp el skacak kadar bykt. Ama yemeine devam etti. Her iki yana da, azndaki msr ekmei sandm lokmayla imiti. Bay Spruill, "ok yer," dedi ve biz de glmeye altk. Adam, "Bu da Trot," dedi. Trot asla ban kaldrp bakmad. Sakat olan sol kolu yanma sarkmt. Sa eliyle bir ka skca tutuyordu. Aile iindeki pozisyonu hakknda bir ey sylenmedi. A n n e m onlara sebzelerle dolu b y k sepeti gsterince H a n k bir an iin azndaki lokmay inemekten vazgeti ve yeni gelen seb-

BOYALI EV

31

zclere bakt. Sonra tekrar nndeki fasulyeye dnd. A n n e m , "Bu yl zellikle domatesler ve msrlar ok iyi," diyordu. "ok da bol. Bana nelerden holandnz syleyin yeter." Tally azndaki lokmay ar ar iniyor ve bana bakyordu. Ben ise gzlerimi ayaklarma dikmitim. Bay Spruill, "ok iyisiniz hanmefendi," dedi ve kars da h e m e n t eekkr etti. imdiye kadar yiyeceksiz kalmadklar ve hibir yemei karmadklar belli oluyordu. Hank, geni gs sadece b o y n u n a doru biraz daralan iriyar bir genti. Bay ve Bayan Spruill de tknaz insanlard ve gl grnyorlard. Bo ve Dale narindi ama zayf deillerdi. Tally hi kukusuz gzel bir vcuda sahipti. Sadece Trot sska, gsz bir ocuktu. Babam, "Yemeinizi kesmeyelim," dedi ve gitmeye hazrlandk. Bay Spruill, "Tekrar teekkr ederim," dedi. Spruill ailesi hakknda istediimizden ok eyi ksa zamanda reneceimizi tecrbelerime dayanarak biliyordum. Topramz, suyumuzu ve bahemizi bizimle paylaacaklard. Onlara bahemizden sebze, Isabel'den st, kmesten y u m u r t a verecektik. O n lar Cumartesi gnleri kasabaya, Pazar gnleri kiliseye davet ede ektik. Gnein douundan akam karanlna kadar tarlalarda onlarla yan yana alacaktk. P a m u k hasad bittiinde onlar yine tepelerdeki yerlerine dneceklerdi. Aalar sararacak, k gelecek ve bizler de atein evresinde toplanp Spruill ailesi hakknda hikyeler anlatacaktk. AKAM YEMENDE ince dilinmi ve kzartlm patates, bamya yemei, koanl msr ve scak msr ekmei vard - et yokt nk sonbahar yaklayordu ve bir gn nce frnlanm biftek yemitik. Bykanne, aramba gnleri dnda haftada iki gn tavuk kzartrd. A n n e m i n bahesinde t m Black Oak'a yetecek kadar domates ve soan yetiiyor ve o da her yemekte bir tabak dolusu domates ve soan dilip sofraya getiriyordu. Mutfak kk ve scakt. A n n e m ve b y k a n n e m yemei hazrlarken buzdolabnn zerindeki dner kk vantilatr de havay deitirmeye alyordu. Vantilatrn hareketleri yava ama

32

JOHN GRISHAM

srekliydi. Herkes yorgundu ve hava da acele edilemeyecek kadar scakt. Annem ve b y k a n n e m i n birbirlerine dkn olduu sylenemezdi a m a her ikisi de iyi geinmeye kararlyd. Onlarn tarttklarn ya da a n n e m i n , kaynvalidesi hakknda kt bir ey sylediini hi duymadm. Ayn evde yayor, yemekleri beraber piiriyor, amarlar birlikte ykyor ve birlikte p a m u k topluyorlard. Bu kadar ok i varken kim tartacak zaman bulabilirdi ki? Tek farkllklar, b y k a n n e m p a m u k diyarnda domu, bymt. alt topraklara gmleceini biliyordu. A n n e m ise buralardan kamaya can atyordu. Gn boyunca yaptklar her zamanki iler srasnda m u t f a k almalar iin kendilerine gre sessizce bir yol bulmulard. Bykannem ocan nnde, msr ekmeini kontrol ediyor, patatesleri, bamya yemeini ve msrlar kartryordu. A n n e m ise lavaboda domatesleri soyuyor, kirli tabaklar ykayp yan tarafa diziyordu. Ben bunlar, her akam o t u r u p hyar soyduum m u t f a k masasndan seyrediyordum. kisi de mzik sever, birisi bir eyler mrldanrken dieri de hafif sesle ark sylerdi. Mzik, gerginlii yok ediyordu. Fakat bu gece ayn eyi syleyemezdim. Her ikisi de ark mrldanacak d u r u m d a deildi. A n n e m , Meksikallarn hayvan gibi getirilmesine kzyordu. Bykannemin somurtkanlnn nedeni ise SpruilPlerin bahemizi igal etmi olmalaryd. Saat tam altda b y k a n n e m n l n karp b e n i m karma oturdu. Masann bir kenar duvara dayanm, zerine k o n a n eyalar iin geni bir raf grevi yapyordu. Ortada ceviz kutulu bir RCA radyo vard. Bykannem r a d y o n u n dmesini evirdi ve bana glmsedi. CBS haberleri New York'tan canl olarak Edward R. M u r r o w tarafndan veriliyordu. Japon Denizi yaknlarnda Pyonggang'da bir haftadr k o r k u n arpmalar sryordu ve b y k a n n e m i n k o m o dini zerinde d u r a n eski bir haritadan izleyerek, Ricky'nin piyade tmeninin o blgede b u l u n d u u n u biliyorduk. Son m e k t u b u iki lalta nce gelmiti. Mektup, abucak yazlm bir nottu ama satr aralar o k u n d u u n d a , o n u n zor d u r u m d a olduu anlalyordu.

BOYALI EV

33

Bay M u r r o w Ruslar'a indirilen bir amarla ilgili fla haberini verdikten sonra Kore haberlerine balad ve bykannem gzlerini kapad, ellerini kenetledi, her iki iaretparman dudaklar zerine koydu ve bekledi. O n u n neyi beklediini bilmiyordum. Bay Murrow, halka, Ricky Chandler'n sa m l m olduunu sylemeyecekti elbet. A n n e m de dinliyordu. Srtn lavaboya dayam, ellerini bir havluyla silerken bo gzlerle masaya bakyordu. 1952 yaz ve sonbaharnda h e m e n her akam oluyordu bu. Bar giriimleri balam ama bir sre sonra askya alnmt. inliler geri ekilmi, sonra tekrar taarruza balamt. Bay M u r rovv'un haberleri ve Ricky'nin mektuplaryla biz de sava yayorduk. Pappy ve b a b a m haberleri dinlemezlerdi. Darya kp alet odas ya da su pompasnda, aslnda bekleyebilecek kk iler bulup onlarla urar, r n hakknda konuur, endielenmek iin Ricky'den baka konular ararlard. kisi de sava grmt. Savata neler olduunu renmek iin Bay M u r r o w ' u n Kore'deki bir m u habirden gelen raporlar okuyarak olanlar anlatmasna ihtiyalar yoktu. Onlar b u n u zaten biliyordu. Neyse ki o akamki Kore raporu ksayd ve bu da bizim kk iftlik evimizde iyi bir ey olarak karland. Bay M u r r o w baka konulara geti ve bykannem b a n a glmsedi. Elimi okayp, "Ricky iyi," dedi. "ok gemeden eve dnecektir." Buna inanmaya hakk vard. Birinci Dnya Sava'nda Pappy'yi beklemi, kinci'de ise, yaralanan b a b a m iin ok uzak mesafelerden dualar etmiti. Erkekleri her zaman eve d n m t ve Ricky de bizi hayal krklna uratmayacakt. Bykannem radyoyu kapad. Patateslere ve bamyaya bakmas gerekiyordu. O ve a n n e m yine yemek hazrlama iine dndler ve liz de Pappy'nin telli arka kapdan ieriye giriini beklemeye baladk. Sanrm Pappy savatan en kt haberleri bekliyordu. Chandler'lar bu yzylda imdiye kadar ansl olmutu. Dedem haberleri dinlemiyordu ama ilerin iyi gidip gitmediini de renmek istiyordu aslnda. Radyonun kapandn iitince genellikle mutfaa m

34

JOHN GRISHAM

dalard. O akam da masann yannda d u r d u ve salarm kartrd. Bykannem ona bakt. Glmsedi ve, "Kt haber yok," dedi. A n n e m bana, bykannemle Pappy'nin geceleri ancak bir-iki saat u y u d u u n u ve kk oullarn d n p endielendiklerini sylemiti. Bykannem Ricky'nin eve dneceine inanyordu. Ama Pappy b u n d a n pek emin deildi. Saat alt buukta masann etrafna oturduk, birbirimizin ellerini tuttuk ve bize verdii yemek ve dier eyler iin Tanr'ya krettik. Pappy dua etti, en azndan akam yemeinde yapard bunu. Meksikallar, Spruill'ler ve tarlalarmzdaki iyi r n iin Tanr'ya dualarn sundu. Ben sessizce ve sadece Ricky iin dua ettim. T a n r ' n m verdii yemekler iin mteekkirdim ama yemek u anda Ricky kadar nemli deildi. Bykler yava yava yiyor ve sadece p a m u k t a n sz ediyorlard. Benim, onlarn konumalarna bir katkda b u l u n m a m beklenmiyordu. Bykannemin fikrine gre ocuklar grnmeli ama seslerini duyurmamalydlar. Ambara gitmek ve Meksikallara bir bakmak istedim. n baheye g r n m e d e n gitmek ve Tally'yi grmek de istiyordum tabii. Annem bir eylerden kukulanm olmal ki, yemeimiz bitince gelip bulaklar iin kendisine yardm e t m e m i istedi. Ben krbalanmay yelerdim ama baka seeneim yoktu. GECE OTURMAK N n verandaya gittik. Geceleri orada o t u r m a m z basit bir det gibi g r n y o r d u ama deildi elbette. nce yediklerimizi hazmeder, sonra da beyzbol malarn dinlemeye balardk. Radyoyu aar, St. Louis'deki KMOX istasyonunda Harry Caray'm sevgili Cardinal'lerimizin malarm anlatn dinlerdik. Annemle bykannem bezelye ya da taze fasulye ayklard. Yemekte yarm kalm konumalar tamamlanrd. Kukusuz, en ok konuulan konu, hasat ve r n d . Fakat o gece iki yz mil uzaktaki St. Louis'de yamur yayordu ve ma iptal edilmiti. Merdivene o t u r u p Rawlings eldivenimi aldm, beyzbol t o p u m u o n u n iine sktrdm, uzakta, Spruill'lerin bulunduu karanlk yere baktm ve insanlarn nasl olup da benim

BOYALI EV

35

beyzbol oyun yerimde ate yakacak kadar dncesiz olabileceini dndm. Dardaki radyo, babamn sava srasnda hastaneden knca Boston'dan ald, General Electric marka kk bir radyoydu. Bu radyonun tek amac Cardinal'leri bizim yaammza sokmakt. Malar ok nadiren karrdk. Radyo, erkeklerin dinlendii gcrtl salncan yannda bir tahta sandk zerinde duruyordu. Annemle b y k a n n e m biraz ilerde, verandann dier ucunda minderli tahta sandalyelere o t u r m u bezelye ayklyorlard. Ben onlarn ortasnda, merdivendeydim. Meksikallar gelmeden nce portatif bir vantilatrmz vard, o n u telli kapnn y a n m a koyardk. Vantilatr her gece hafif bir uultuyla alr ve ar havay harekete geirip daha dayanlr bir hale getirirdi. Ama saolsun annem, o n u imdi ambardakilere vermiti. Bu da bir srtmeye neden olmu ama tartmalarn ou benden gizlenmiti. Ksacas, gece ok sessiz ve sakindi - n e beyzbol oyunu, ne de vantilatr uultusu v a r d - sadece havann birka derece daha serinlemesini bekleyen yorgun iftlik halknn hafif sesle konumalar duyulmaktayd. St. Louis'deki yamur, erkeklere hava d u r u m u hakknda endielenmek iin ilham vermiti sanki. Arkansas Delta'daki nehir ve rmaklar insan sinirlendirecek kadar dzenli taard. Bu akarsular her drt ya da be ylda bir yataklarndan tap etrafa yaylr ve rnleri alp gtrrd. Ben hi sel hatrlamyordum ama onlardan sz edildiini o kadar ok d u y m u t u m ki kendimi yallar gibi hissediyordum. yi bir yamur iin haftalarca dua ederdik. Yamur gelir ve toprak slanr slanmaz Pappy ve b a b a m bu kez de bulutlar gzetlemeye ve sel hikyeleri anlatmaya balarlard. Spruill'ler ortada g r n m y o r d u . Sesleri iyice azalmaya balamt. adrlarn etrafnda hareket eden glgelerini grebiliyordum. Yaktklar ate bir sre sonra zayflad ve snd. Chandler iftliinde etraf sakindi. Tepe halkndan insanlarmz vard. Meksikallar vard. Pamuk bekliyordu.

4
KAPKARANLIK GECENN belirsiz bir saatinde bizim canl alar saatimiz Pappy uyand, botlarn giydi ve ilk kahvemizi yapmak iin mutfakta dolamaya balad. Ev byk deildi - yatak odas, bir mutfak, bir s a l o n - ve yle eskiydi ki, deme tahtalar baz yerlerde bel vermiti. Eer birisi dierlerini uyandrmak istiyorsa b u n u kolayca yapabilirdi. Babam beni kaldrmak iin yanma gelinceye kadar yatmama izin veriyorlard. Aslnda iftlikte kalan o kadar ok insan ve toplanacak onca p a m u k varken u y u m a k ok zordu. Babam gelip beni sarsarak, "Gitme zaman," dediinde zaten uyanktm. H e m e n giyindim ve arka verandaya, o n u n yanma gittim. Arka bahede yrrken daha gne domamt, iy botlarmz slatyordu. Kmesin n n d e durduk, babam eilip ieriye girdi. Geen ay karanlkta yumurta toplarken koca bir karaylana basm ve iki gn barmtm, o gnden sonra bana kmesin n n d e beklemem sylenmiti. Babam nce bana kar pek anlayl davranmamt; karaylanlar zararsz ve iftlik yaamnn bir paras olan hayvanlard. Fakat a n n e m bu olaya ok kzmt ve artk yalnz bama y u m u r t a t o p l a m a m yasakt. Babam bir hasr kaba bir dzine yumurta koydu ve bana uzatt. Oradan, Isabel'in bekledii ambara gittik. Tavuklar uyandrdmz iin horozlar tmeye balamt. Grlen tek k, samanlkta asl kk bir a m p u l d e n geliyordu. Meksikallar uyanmt. Ambarn arkasnda bir ate yaklm, adamlar yormu gibi o n u n bana toplanmt. Ben rutubetli havada snmtm bile.

BOYALI EV

37

inek samay bilirdim ve pek ok sabah bu benim grevim olurdu. Fakat karaylandan hl k o r k u y o r d u m , ayrca acele etmemiz gerekiyordu, nk gne doarken tarlalarda olmalydk. Babam abucak iki galon st saverdi; ben b u n u yapmak iin b t n sabah urardm. Yiyecekleri kadnlarn kontrolndeki mutfaa gtrdk. Jambon tavaya konmu, itah ac kokusu her yana yaylmt. Kahvaltda taze yumurta, st, tuzlanm jambon ve scak rekler vard, isteyen dar lapas da alabilirdi. Onlar kahvalt hazrlarken ben sandalyeme o t u r d u m , parmaklarm nemli, ekose masa r t s n n zerinde gezdirdim ve kahvemi bekledim. A n n e m i n izin verdii tek kt alkanlm buydu. Bykannem n m e nce fincanla taba, sonra da eker kabyla st koydu. Kahveye eker ve st koyup iyice kartrdm ve sonra yudumlamaya baladm. Kahvalt srasnda mutfakta ok az konuuldu. Hasat iin iftliimizde bir sr yabancnn bulunmas heyecan verici bir eydi, ama nmzdeki on iki saatin byk b l m n korunmasz olarak gne altnda, ne eilmi, parmaklarmz kanayncaya kadar p a m u k toplayarak geireceimizi dnnce, bu heyecanmz azald. Kahvaltmz abucak yaptk, horozlar yan bahede birbirleriyle dalap grlt ediyorlard. Bykannemin yapt kk rekler dolgun, yusyuvarlak ve yle scakt ki, birinin ortasn ap bir para tereya k o y d u u m d a ya h e m e n eridi. Sar tereyann rein iine ilemesini bekledim ve sonra bir lokma srdm. A n n e m , imdiye kadar yedii en lezzetli rekleri Ruth Chandler'n yaptn kabul ediyordu. Ben de babam gibi bu yal reklerden iki- tane yemek istiyordum a m a mideme fazla geliyordu. A n n e m de byka n n e m gibi bir tane yedi. Pappy iki, b a b a m tane yediler. Saatler sonra, leye doru bir aacn glgesinde ya da p a m u k r m o r k u nun yannda birka dakika d u r u p kalan rekleri de yiyecektik. K sabahlar kahvalt uzun srerdi, nk yaplacak pek fazla i yoktu. Ekimin yapld ilkbaharda ve apalama mevsimi olan yazda ise biraz daha hzlanrdk. Ama sohbahar haatnda, gne tepede bizi yakalamadan nce hzl yememiz gerekiyordu.

38

J O H N GRISHAM

Hava d u r u m u k o n u s u n d a biraz sohbet edildi. D n akam St. Louis'deki Cardinal'ler mann ertelenmesine neden olan yamur Pappy'yi d n d r y o r d u . St. Louis bizden o kadar uzakt ki, masadakiler arasnda Pappy'den baka hi kimse oraya gitmemiti, ama yine de o kentin hava d u r u m u bizim haatmz iin nemli bir unsur oluturuyordu. A n n e m konumalar sabrla dinledi. Ben tek kelime etmedim. Babam takvimdeki hava tahminlerine bakmt ve hava koullarnn Eyll aynda da istediimiz gibi olaca fikrindeydi. Fakat Ekim ortalar biraz kt g r n y o r d u . Kt hava geliyordu. n mzdeki alt hafta boyunca yorgunluktan baygn dnceye kadar almak zorundaydk. Biz ne kadar ok ve hzl alrsak Meksikallar ve Spruill'ler de o kadar iyi alrd. Babamn yapt moral konumas ite byleydi. Bir ara gndeliki iiler k o n u s u ald. Bunlar iftlik iftlik dolap en iyi creti arayan blge insanlaryd. Pek ou da kasaba halkndan, tandmz kiilerdi. Geen sohbaharda beinci ve altnc snflara ders veren Bayan Sophie Turner, p a m u k toplamak iin bizim tarlalarmz seerek bize byk eref vermiti. Bulabildiimiz kadar gndeliki iiye ihtiyacmz vard ama bu insanlar genellikle kendi istedikleri yerlerde alrlard. Pappy kahvaltsn bitirince hazrladklar gzel yiyecekler iin karsna ve a n n e m e teekkr etti ve masay temizlemeleri iin kalkt. Ben de kaslarak yryp arka verandaya, erkeklerin yanna gittim. Evimiz gneye, ambarla p a m u k tarlalar ise kuzeye ve batya bakyordu, d n p douya baknca Arkansas Deltas'mn d z iftlik arazileri zerinde, gnein ilk belirtileri olan sar parlty g r d m . Gne, evresinde tek bir bulut olmadan geliyordu. Gmleim srtma yapmaya balamt bile. John Deere traktrn arkasna, zeri ak bir r m o r k taklm ve Meksikallar b u n a binmiti. Babam, k o n u m a k iin Miguel'in yanna gitti. "Gnaydn. Nasl uyudunuz? almaya hazr msnz?" dedi. Pappy de Spruill'leri almaya gitti. John Deere'in amurluuyla src koltuu arasnda kk bir yerim vard, Pappy ya da babamla saban srmek, t o h u m atmak

BOYALI EV

39

ya da gbre serpmek iin tarlalara ktmzda srcy koruyan emsiyenin metal ubuuna skca t u t u n u p orada saatlerce otururd u m . Yerimi aldm ve aaya, zeri d o l m u olan rmorka baktm, Meksikallar bir yanda, Spruill'ler dier yandayd. O anda kendimi ok ayrcalkl biri olarak hissettim, nk traktr zerinde gidecektim ve traktr de bizimdi. Ama bu kendimi beenmiliim biraz sonra sona erecekti, nk p a m u k tarlasnda herkes, her ey eitti. Zavall T r o t ' u n da tarlalara gidip gitmeyeceini merak etmitim. P a m u k toplamak iin insann iki salam kolu olmas gerekiyordu. Grebildiim kadaryla T r o t ' u n sadece bir kolu salamd. Fakat Trot ite orada, srtn dierlerine d n p ayaklarn aaya sarktm, kendi dnyasnda, r m o r k u n kenarnda oturuyordu. Tally de oradayd ama beni grmezden gelmiti, uzaklara bakyordu. Pappy hibir ey sylemeden debriyaja basp vites k o l u n u oynatt ve traktrle r m o r k ileriye frlad. Kimsenin dmediinden emin olmak iin geriye baktm. Bulaklar ykayan a n n e m i n yzn mutfak penceresinden grebiliyordum. lerini bitirip bahesinde bir saat uraacak ve sonra o da tarlalarda zor bir gn geirmek iin bize katlacakt. Bykannem iin de geerliydi bu. Pamuk toplanmaya hazr olduunda, hi kimse dinlenemezdi. Dizel m o t o r u n u n grlts ve r m o r k u n gcrtlar arasnda ambar geip gneye, Siler's a p yaknndaki tarlalara yneldik. nce buradaki tarlalarda p a m u k toplardk, nk seller buralardan balayacakt. Otuz be d n m l k topra, aa tarlalar ve arka tarlalar olarak ikiye blmtk. Hi de kk bir alan saylmazd buras. Birka dakika sonra p a m u k r m o r k u n u n yanna vardk ve Pappy traktrn m o t o r u n u susturdu. Aaya atlamadan nce douya baktm ve bir milden daha yakn olan evimizin klarn grd m . Evin arkasnda gkyz sar ve portakal rengi ltlaryla canlanmaya balamt. Havada hi bulut g r n m y o r d u ve bu da yakn gelecekte sel olmayaca anlamna geliyordu. Ama bulutsuz semann bir dier anlam da bizi kavurucu gneten koruyacak hibir eyin olmayacayd.

40

J O H N GRISHAM

Tally yanmdan geerken, "Gnaydn Luke," dedi. O n u n selamna karlk vermeyi becerdim. Hibir zaman sylemeyecei bir sr biliyormu gibi glmsedi bana. Pappy kimseye alma iin bir talimat vermedi, zaten b u n a gerek de yoktu. ki ynden birini seip toplamaya balayacaktk. Gevezelik, gerinmek ya da hava tahmini yoktu. Meksikallar tek kelime etmeden uzun p a m u k uvallarn omuzlayp sraya girdiler ve gneye doru gittiler. Arkansasllar da kuzeye yneldi. Bir an iin, imdiden scak olan Eyll sabahnn yar karanlnda d u r u p n m d e uzanan, her naslsa bana braklm olan, d m dz p a m u k srasna baktm. Srann sonuna kadar asla gidemeyeceimi d n d m ve birden kendimi bitkin hissettim. Memphis'te, babamn iki kz kardeinin kz ve erkek ocuklar olan kuzenlerim vard ve onlar hi p a m u k toplamamt. Kent banliylerinde yaayan, konforlu kk evlerde oturan ehir ocuklaryd onlar. Arkansas'a bazen cenazeler iin gelirlerdi, bazen de kran G n iin. Sonu gelmeyecekmi gibi grnen p a m u k srasna bakarken bu kuzenleri d n d m . ki ey beni almaya motive etti. Motivasyonlarn birincisi ve en nemlisi, bir yanmda babamn, dierinde ise dedemin olmasyd. kisi de tembellii hogrmezdi. Onlar ocukken de tarlalarda almlard ve ben de kukusuz ayn eyi yapmalydm. kincisi, ben de t m dier p a m u k iileri gibi para alyordum. Yz libre bana, bir dolar altm sent. Bu para k o n u s u n d a da b y k planlarm vard. Babam bana bakp gl bir sesle, "Hadi bakalm, balayalm," dedi. Pappy h e m e n ie girimi ve kendi srasnda metre ilerlemiti bile. O n u n hatlarn ve hasr apkasn grebiliyordum. Birka sra ilerde birbirleriyle konuan Spruill'lerin sesleri geliyordu kulama. Tepelerde yaayan insanlar ark sylemekten holanrd ve onlarn, p a m u k toplarken alak sesle hznl arklar sylediklerini duymak her zaman m m k n d . Tally bir eye gld ve neeli sesi tarlada yankland. O benden sadece on ya bykt. Pappy'nin babas Sava'ta savamt. Ad Jeremiah Chandler'd ve aile tarihine gre Shiloh Muharebesini h e m e n h e m e n tek

BOYALI EV

41

bana kazanmt. Jeremiah, ikinci kars lnce nc kez evlenmi ve kendisinden otuz ya kk bir kz almt. Bu e birka yl sonra Pappy'yi dourmutu. Jeremiah'la kars arasnda otuz ya fark vard. Tally ve b e n i m aramdaki ya fark ise ondu. Bu i olabilirdi. Byk bir kararllkla iki b u u k metrelik uvalm srtmdan aaya sarkttm, kayn sa o m u z u m a aldm ve ilk p a m u k t o p u na saldrdm. P a m u k topu iy yznden nemliydi ve ie erken balamamzn bir nedeni de buydu. lk bir ya da iki saat iin, gne ykselip her eyi kavurmaya balamadan nce p a m u k elimize yumuack geliyordu. Daha sonralar, yani rmorka atldktan sonra kuruyor ve rr makinesinde daha iyi ileniyordu. Yamurda slanm p a m u k rr makinesinde ilenemezdi ve her ifti de b u n u zor yoldan renmiti. Pamuk toplarn her iki elimle de m m k n olduunca hzl topluyor ve uvalma atyordum. Ama dikkatli olmalydm. Babam ya da Pappy, belki de her ikisi birden, le vakti olmadan nce benim sram kontrol edebilirlerdi. Dallarn u c u n d a ok fazla p a m u k braktm takdirde azar iitebilirdim. Bu azarn iddeti de, annemin o anda bana ne kadar yakm bir yerde olduuna balyd elbet. Kk ellerimi b y k bir beceriyle kullanp saplarn ucundaki pamuk ynlarn toplarken, elimi kanatacak kadar sivri olan dikenlerden de m m k n olduunca kanyordum. Hafife eilmi, pamuk toplayarak ilerliyordum ama yine de babamla Pappy'nin arkasnda kalyordum. P a m u k bitkilerimiz o kadar skt ki sralardaki saplar birbirine girmiti. Yzme srtnyorlard. Nehir yaknlarnda 'pamukaz' denen zehirli ylanlar b u l u n d u u n d a n , karaylan olayndan sonra iftlik civarnda ve zellikle de tarlalarda attm her adma dikkat elliyordum. Saban srme ve t o h u m atma zamanlarnda John Deere traktrn zerinden ok g r m t m onlar. Bir sre sonra yalnz kalmtm, elleri daha abuk, srtlar daha gl olanlar tarafndan geride braklm bir ocuktum imdi. (ine, parlak, portakal rengi bir top olarak b u g n de topra kavurmak zere ykseliyor, her zamanki k o n u m u n u alyordu. Babamla Pappy gzden kaybolunca ilk molam almaya karar verdim.

42

JOHN GRISHAM

Tally bana en yaknda duran kiiydi. Benden be sra ilerde, on be metre kadar nmdeydi. O n u n backl, soluk renkli kuma baln pamuklarn zerinden glkle grebiliyordum. Saplarn glgesi altnda, bir saat gemesine ramen can skacak kadar bo olan uvalmn zerine uzandm. uvalda biraz y u m u ak p a m u k yuma vard ama nemli bir ey toplamamtm. Geen yl gnde elli libre toplamam beklenmiti ama bu yl kotann artacandan k o r k u y o r d u m . Srtst uzanp saplarn arasndan ak gkyzne baktm, bulutlarn zlemini ektim ve para hayali k u r d u m . Her Austos aynda eve postayla Sears'n en son Roebuck katalogu gelirdi ve en azndan b e n i m yaammda pek az olay b u n d a n daha nemliydi. Katalog taa Chicago'dan kahverengi bir zarf iinde gelir ve byka n n e m o n u n mutfak masasnn kenarnda, radyo ve aile ncili'nin yannda durmasn isterdi. Kadnlar, elbiseler ve ev eyalarn incelerdi. Erkekler alet ve oto malzemesine bakard. Ama ben nemli blmlerle ilgilenirdim - oyuncaklar ve spor malzemeleri. Kafamda gizlice Noel listeleri hazrlardm. Hayalini k u r d u u m her eyi yazmaya korkardm. Birisi bu listeyi bulur ve benim u m u t s u z bir agzl ya da kafadan sakat o l d u u m u dnebilirdi. Son katalogun 308'inci sayfasnda beyzbol snma ceketleri iin inanlmaz bir ilan vard. H e m e n her profesyonel takm iin bir ceket yapmlard. lan bu kadar harika yapan ey de, resimdeki gen manken erkein Cardinal takmnn ceketini giymesi ve resmin renkli olmasyd. Ceket parlak ve Cardinal krmzs bir kumatan yaplmt, ndeki dmeleri de beyazd. Sears'deki ok zeki birinin etkisiyle, Roebuck reklam katalogu iin t m takmlar arasndan Cardinal'ler seilmiti. Yol paras dahil fiyat 7.50 dolard. Ceketler ocuk llerine gre yaplmt ve bu da beni kararszla iten bir dier konuydu, nk b y m e m kanlmazd ama ben bu ceketi hayatmn sonuna kadar giymek istiyordum. On gn hi d u r m a d a n , sk alrsam ceketi alacak kadar para biriktirebilirdim. Black Oak, Arkansas'ta imdiye kadar byle bir ey grlmediine emindim. Her ne demekse, a n n e m o n u n fazla atafatl, zevksiz olduunu sylemiti. Babam da bota ihtiyacm ol-

BOYALI EV

43

d u u n u belirtti. Pappy ise b u n u n israf olacan syledi ama iinden, o n u n da bu cekete hayranlk d u y d u u n a emindim. Serin havalar balar balamaz bu ceketi her gn okula ve Pazar gnleri de kiliseye giderken giyebilirdim. Cumartesi gnleri de kasabaya giderken giyer, kaldrmlarda yryen, kasvetli giysiler iindeki insanlar arasnda parlak krmz ceketimle gz alabilirdim. O n u her yerde giyebilir ve Black Oak'taki her ocuun (bu arada birok yetikinin de) kskand biri olabilirdim. Onlar Cardinal'ler takmnda oynama ansn asla bulamayacaklard. Ben ise St. Louis'de nl olacaktm. Onlardan biri oldu u m u gstermeye balamak nemliydi. Birden tarlalarn sessizliinde, "Lucas!" diye seslenen sert bir ses duyuldu. Yakndaki saplar krlyordu. H e m e n ayaa frlayp eildim, ellerimi en yakn p a m u k ynna uzattm ve, "Evet efendim," dedim. Babam aniden bama dikilivermiti. "Ne yapyorsun sen bakaym?" diye sordu. Ellerimin hareketini kesmeden, "iimi yapmak zorundaydm," dedim. Bana inanmam gibi, "iini yapmak u z u n srd," dedi. "Evet efendim. H e p u kahve yznden." Bam kaldrp ona baktm. Gerei biliyordu. D n p uzaklarken, "almaya devam et, geride kalma," dedi. O n a asla yetiemeyeceimi bildiim halde arkasndan, "Peki efendim," dedim. BYKLERN TAIDII buuk metrelik uvallar yaklak altm libre p a m u k alyordu ve saat sekiz buuk, dokuzda erkekler tartya hazrd. R m o r k u n arkasnda asl olan terazinin banda Pappy ve b a b a m duruyordu. uvallar onlardan birine doru itilip kaldrlyordu. Kaylar terazi kefeleri dibindeki kancalara taklrd. Terazi ibresi byk bir saatin yelkovan gibi hareket ediyordu. Her iinin ne kadar p a m u k topladn herkes grebiliyordu. Pappy tart sonularn terazinin yanndaki kk bir deftere kaydediyordu. Dolu uval daha sonra biraz daha yukarya kaldr-

44

JOHN GRISHAM

lp r m o r k u n iine boaltlyordu. Dinlenecek zaman yoktu. Aaya atlan bo uval alyor, baka bir sra seiyor ve tekrar p a m u k tarlasna dalyordunuz. Sonsuz gibi grnen p a m u k sralar arasnda ter iindeydim, gnein altnda kavruluyor, ne eilmi, ellerimi m m k n olduunca hzl kullanmaya alyor ve arada bir d u r u p babamla Pappy'nin hareketlerine bakyordum, belki bir mola an daha yakalayabilirdim. Fakat srtmdaki uval brakma frsatn bir trl bulamadm. Dinlenmekten vazgeip uvalm bir an nce d o l d u r m a k iin t m gcmle p a m u k toplamaya baladm, bu arada ilk kez olarak, Cardinal ceketine gerekten ihtiyacm olup olmadm da dnyordum. Tarlada yalnz bama geen ve bana sonsuzluk gibi gelen bir sreden sonra John Deere'in m o t o r sesini d u y d u m ve le yemei zaman geldiini anladm. H e n z ilk sram tamamlayamamtm ama geride kalm olduuma pek aldrmyordum. Traktrn yannda toplandk ve Trot'un, r m o r k u n bir kesinde kvrlp yattn g r d m . Bayan Spruill ve Tally o n u hafife drtyordu. Birden o n u n ldn sandm a m a ocuk biraz sonra hafife kmldad. Babam b e n i m uvalm alp sanki bomu gibi o m u z u zerinden savururken bana, "Scak v u r m u olmal ocuu," diye fsldad. Babamn arkasndan terazinin yanna gittim, Pappy sesini karmadan uvalm tartt. Srtm uyuturan t m o yorucu almada ancak otuz bir libre p a m u k toplamtm. Meksikallar ve Spruill'lerin tartlar bittikten sonra hepimiz eve doru yola ktk. Yemei t a m le vakti yiyorduk. A n n e m ve b ykannem yemek hazrlamak iin tarladan bir saat nce ayrlmt. John Deere'in zerindeki yerimde, izilmi ve acyan sol elimle emsiyenin direine yaptm ve gelen p a m u k iilerine baktm. Bay ve Bayan Spruill, hl hareketsiz ve solgun olan Trot'u tutuyordu. Tally onlarn yaknna oturmu, uzun bacaklarn r m o r kun demesine uzatmt. Bo, Dale ve H a n k zavall T r o t ' u n durumuyla hi ilgilenmiyor gibiydiler. Herkes gibi onlar da terli, yorgun ve bir molaya hazrd.

BOYALI EV

45

Meksikallar ise r m o r k u n dier kenarnda, o m u z o m u z a oturmu, ayaklarn aaya sarktmlard, ayaklar neredeyse yere deecekti. Birkann ayanda ayakkab ya da bot bile yoktu. Ambara yaklatmzda, grdm eye nce inanamadm. Ksa r m o r k u n en u c u n d a oturan Kovboy birden d n d ve Tally'ye bakt. O da o n u n bakm bekler gibiydi sanki, nk bana yapt gibi, o gzel, tatl glmsemelerinden biriyle bakt ona. Kovboy o n u n glmsemesine karlk vermedi ama b u n d a n holand belliydi. Bu bakmalar bir an iinde olup bitti ve benden baka kimse de grmedi.

5
ARALARINDA GZL BR ANLAMA yapm gibi grnen annemle b y k a n n e m e gre bir ocuun bymesi iin leden sonra uyumas gerekirdi. Ben b u n u sadece p a m u k topladmz zam a n hakl buluyordum. Yln geriye kalan zamanlarnda, leden sonra u y u m a fikrine, beyzbol kariyerimi planlama k o n u s u n d a olduu gibi, t m enerjimle kar koydum. Fakat hasat zamannda, le yemeinden sonra herkes biraz kestirirdi. Meksikallar yemeklerini abucak yiyip a m b a r yaknnda bir akaaacn altna sereserpe uzandlar. Spruill'ler de, kalan jamb o n ve reklerden yediler ve dierleri gibi glge bir yere sndlar. Tarlada kirlendiim iin yatama yatmama izin verilmiyordu, ben de yatak o d a m d a yere uzandm. almaktan her tarafm tutulmutu, y o r g u n d u m . leden sonra almasn hi sevmiyord u m , n k sre bana hep daha uzun geliyordu ve hi kukusuz daha scakt. H e m e n uykuya daldm ama yarm saat sonra uyandmda v c u d u m daha da beter aryordu. Trot n bahede sorun yaratyordu. Kendisini bir ky doktoru gibi gren b y k a n n e m gidip ona bakmt, niyeti hi kukusuz kendi karm olan ilalardan bir kak iirmekti ona. ocuu bir aa altndaki eski bir yataa yatrm, alnna slak bir bez koymulard. O n u n tekrar tarlaya gtrlmesi olanakszd ve Bay ve Bayan Spruill de ocuu yalnz brakmak istemiyordu. Yaamlarn srdrmek iin p a m u k toplayp para kazanmalar gerekiyordu. Benim gyabmda bir plan yapld, leden sonra g-

BOYALI EV

47

iR'. altnda herkes tarlada alrken ben T r o t ' u n yannda otura aktm. Eer Trot ktleirse benim h e m e n tarlaya koup en yakndaki Spruill'e haber vermem gerekiyordu. A n n e m bana bu plan syledii zaman zlm gibi grnmeye altm. Elimden geldiince endieli grnmeye alp, "Peki ama ya < ardinal ceketim?" diye sordum. "Senin toplayabilecein ok p a m u k kalacak merak etme," dedi. Sadece b u g n leden sonra o n u n yannda oturuver. Yarn daha iyi olacaktr." Hi kukusuz nmzdeki iki ay ya da biraz daha fazla srede ve iki kez toplanacak olan otuz be d n m l k p a m u k vard. Ben (iardinal'ler ceketimi kaybetsem bile b u n u n nedeni Trot olmaya akt. Tekrar tarlalara giden r m o r k u n arkasndan baktm, bu kez ant'in ve b y k a n n e m iilerle beraber oturuyordu. Gcrtlar, takrtlar arasnda evden uzaklap ambar getiler, tarla yoluna ktlar ve bir sre sonra pamuklarn arasnda kayboldular. Tally ve KovImy'un yine birbirlerini szp szmediklerini merak etmeden du amadm. Cesaretim olsa b u n u a n n e m e sorabilirdim. Yatan yanna gittiimde Trot gzleri kapal, hareketsiz yatyordu. Nefes almyor gibi grnyordu. Benim nbetimde ldn d n p birden panie kapldm ve yksek sesle, "Trot," diye seslendim. Gzlerini at, yavaa dorulup o t u r d u ve bana bakt. Sonra, sanki yalnz o l d u u m u z d a n emin olmak istiyormu gibi etrafa baknd. Sakat olup k u r u m u olan sol kolu bir sprge sapndan daha kaln deildi ve o m u z u n d a n aaya hareketsiz olarak sarkyordu. Siyah salar karmakarkt. "yi misin?" diye sordum. O n u n k o n u t u u n u h e n z duymamtm ve b u n u yapp yapamayacan merak ediyordum. "Sanrm," diye h o m u r d a n d , sesi kalnd ve syledii zor anlalyordu. Konuma gl m ekiyordu yoksa sadece yorgun ve akn myd bilemiyordum. Herkesin gidip gitmediini anlamak i, in etrafa baknp d u r u y o r d u ve o anda Trot'un belki de n u m a r a yaptn d n d m . Ona hayranlk duymaya balamtm. "Tally beyzboldan holanr m?" diye sordum, ona sormak iste-

48

JOHN GRISHAM

diim bir sr sorudan biriydi bu. B u n u n basit bir soru o l d u u n u sanyordum a m a o b u n a cevap veremedi, hemen gzlerini kapayp yan tarafna d n d , sonra dizlerini gsne ekip bzld ve yeniden uyumaya balad. Rzgr mee aacnn tepesini hrdatt. O n u n yatann yaknnda yksek otlarla kapl bir yer b u l d u m ve uzandm. Tepedeki dallar ve yapraklar seyrederken ansm d n d m . Saatler ilerlerken dierleri gnein altnda terliyordu. Bir an iin kendimi sulu gibi hissetmeye altm ama olmad. Bu ans sadece geici bir sre iindi ve d n n c e zevkini karmaya karar verdim. Trot gibi yaptm. O bir bebek gibi uyurken gkyzn seyrettim. Ama bir sre sonra canm skld. Bir top ve beyzbol eldivenimi almak iin eve gittim. n veranda yaknnda topla at yapmaya baladm, b u n u saatlerce yapabilirdim. Bir ara, arka arkaya on yedi at yaptm. Trot akama kadar yataktan kalkmad. Uyuyor, bazen dorulup oturarak etraf gzden geiriyor, sonra bir an d n p bana bakyordu. Onunla k o n u m a giriiminde b u l u n d u u m zaman genellikle br yana d n y o r ve yeniden uykuya dalyordu. Ama en azndan lmyordu. Pamuk tarlasndan kaan ikinci kii H a n k oldu. Akama doru sallanarak ve scaktan ikyet ederek geldi. Trot'u kontrol etmeye geldiini syledi. Sanki beni etkileyecekmi gibi, " yz libre topladm," dedi. "Ama sonra scak beni bunaltt." Yz gnete yanm, kpkrmz olmutu. Banda apka yoktu ve bu da o n u n pek akll olmadn gsteriyordu. Tarlalarda herkes bam rterdi. Bir saniye iin gidip Trot'a bakt, sonra kamyona gitti ve a bir ay gibi kutular, torbalar kartrmaya balad. Koca azna kk bir rek att, sonra gidip bir aacn glgesine uzand. Birden benim b u l u n d u u m tarafa d n d ve, "Bana biraz su getir ocuk," diye h o m u r d a n d . Kmldayamayacak kadar armtm. Tepe halkndan birinin bizlerden birine emir verdiini hi duymamtm. Ne yapacam bilemiyordum. Ama o koca bir erkekti ve bense bir ocuktum. "Efendim?" dedim.

BOYALI EV

49

Sesini ykselterek, "Bana biraz su getir!" diye tekrarlad. Onlarn kendi yiyecekleri arasnda su da olduundan emindim. Kamyonlarna doru akn bir halde birka adm attm. Bu o n u n < ann skt. "Souk su, ocuk! Evden getir. Biraz da abuk ol! Btn gn altm. Sen almadn." Eve koup mutfaa girdim, b y k a n n e m buzdolabnda daima bir galonluk bir srahi su b u l u n d u r u r d u . Bardaa su koyarken ellerim titriyordu. Bu olan anlattm z a m a n sorun kacan biliyordum. Babam gidip Leon Spruill'le biraz k o n u u r d u elbet. Barda Hank'e uzattm. Suyu h e m e n iip bitirdi, dudaklarn aprdatt ve sonra, "Bir bardak daha getir," dedi. Trot oturmu bizi seyrediyordu. Eve k o u p barda tekrar dold u r d u m . H a n k ikinci barda da itikten sonra ayamn yaknna tkrd. "Sen iyi bir ocuksun," dedi ve barda bana att. Barda yakaladm ve, "Teekkr ederim," dedim. O zaman, otlarn zerine uzanrken, "imdi bizi yalnz brak," dedi. Eve gidip ieriye girdim ve annemi beklemeye baladm. sterseniz saat bete p a m u k toplama iine son verebilirdiniz, l'appy de r m o r k u o saatte eve getirirdi. Ya da Meksikallar gibi hava kararncaya kadar tarlada kalabilirdiniz. O adamlarn dayanma gc aknlk vericiydi. P a m u k toplarn karanlkta gremez oluncaya kadar toplarlar, sonra ar uvallaryla beraber ambara kadar yarm mil yol yrrler, ate yakp birka tortilla yedikten sonra da yatarlard. Spruill ailesinin dier bireyleri T r o t ' u n evresine topland ve onlarn kendisini kontrol ettii birka dakika sresince Trot daha da hasta grnmeyi baard. Dierleri o n u sa grp d u r u m u n u n da o kadar kt olmadna karar verdikten sonra dikkatlerini hemen yemee evirdiler. Bayan Spruill ate yakt. Daha sonra b y k a n n e m T r o t ' u n bana geldi. ocuk iin endielenmi grnyordu ve Spruill'ler de b u n d a n m e m n u n d u . Ama ben o n u n , berbat ilalarndan birini o zavall ocuk zerinde denemek istediini biliyordum. Etrafta en kk kurban ben old u u m d a n , o n u n kefettii yeni karmlarn denenmesinde kobay genellikle ben o l u r d u m . Trot'a yle gl, tedavi edici bir ila vereHE 4

50

JOHN GRISHAM

bilirdi ki ocuk yatandan, zerine kaynar su d k l m bir kpek gibi frlayp koabilirdi, b u n u tecrbelerimden biliyordum. Birka dakika sonra Trot kukuland ve o n u dikkatle gzetlemeye balad. ocuk imdi etrafta olanlar daha iyi anlyor g r n y o r d u ve by k a n n e m de o n u n bu halini grnce, h e m e n o anda bir ilaca ihtiyac olmadn d n d . Fakat hastay gzetimi altna ald, yarn gelip o n u tekrar grecekti. Akamzeri b a n a verilen en berbat i bahedeydi. Beni ya da yedi yanda herhangi bir ocuu gne domadan kaldrp b t n gn tarlalarda almaya zorladktan sonra, ona bir de akam yemeinden nce bahede i vermenin zulm o l d u u n u dnyordum. Fakat bu kadar gzel bir baheye sahip olmakla ansl oldu u m u z u da biliyordum. Kadnlar ben domadan nce, bir zamanlar, bahedeki imenlik araziyi ve evin iinde baz yerleri b l m ve bu yerleri sahiplenmiti. A n n e m i n b t n baheyi nasl sahiplendiini bilmiyordum ama bahenin ona ait olduuna kuku yoktu. Evimizin dou cephesinde, m u t f a k kapsndan, ambar yanndaki avludan ve kmesten uzakta, sakin bir yerdeydim. Pappy'nin pikabndan ve nadiren gelen ziyaretilerin park ettii darack toprak yoldan da uzaktm. Buras a n n e m i n istei zerine, b a b a m tarafndan bir metre yksekliinde bir tel itle evrilmi, zararl kk hayvanlar ve geyikleri uzak tutacak ekilde tasanmlanmt. itin etrafna msr ekilmiti ve bylece, deri bir mandalla kapanan kapy kapadnz zaman, msrlarla evrilmi, gizli bir d n yaya girmi oluyordunuz. Benim grevim, elime hasr bir sepet alp olgunlam ne bulursa toplayan a n n e m i n arkasndan gitmekti. O n u n elinde de bir sepet vard ve b u n u domates, hyar, kabak, biber, soan ve patlcanlarla dolduruyordu. Hafif bir sesle k o n u u r d u a m a ou kez bana deil de baheye hitap ederdi. "Msrlara iyi bak, olur mu? Bunlar haftaya yiyeceiz." "Peki anne." "Balkabaklar Cadlar Bayram'na kadar olgunlaacaktr." "Evet anne." Srekli olarak yabani otlar, bahemizde izinsiz byyen ve ksa

BOYALI EV

51

Miri' yaayan bitkileri arard. Bir ara d u r d u ve bana, "urda, kavunl.u m yanndaki yabani otlar sk, Luke," dedi. Sepetimi toprak keiyoluna braktm ve otlar intikam alr gibi M >ktm. Yaz sonu bahede almak, topran ilendii ve yabani otlarn sebzelerden daha hzl byd ilkbaharda olduu kadar zor de,-Md..

Byk yeil bir ylan bir an iin bizi yerimizde d o n d u r d u , sonra u / c fasulye srklarnn arasnda kayboldu. Bahede ok ylan vard, zararszdlar a m a ne de olsa ylan yland. A n n e m onlardan pek korkmazd ve onlara da yeterince yer brakrdk. Bir hyara uzanrken elime bir ylann dileri batverecek diye d m patlard. Annem bu kk toprak parasn seviyordu nk buras u n u n d u - aslnda bu baheyi baka hi kimse istemiyordu. A n n e m buraya deta bir kutsal yermi gibi bakyordu. Evin ii kalabalkla tf zaman annemi hep bahesinde, sebzeleriyle konuurken bulurdum. Ailemizde sert konumalar pek fazla olmazd. Byle bir ey okluunda ise a n n e m i n h e m e n snana kaacan bilirdim. Annem setii sebzeleri toplamay bitirdiinde elimdeki sepeti .makta glk ekiyordum. ST. LOUIS'DE YAMUR DURMUTU. Saat tam sekizde l'.ppy radyoyu at, dmeler ve antenle biraz oynad ve bir sre sonra Cardinal'lerin kulak trmalayc sesi, Harry Caray kt karmza. Sezonda yaklak yirmi ma kalmt. Dodgers nde, Giantl.r ikinci, Cardinal'ler de nc sradayd. Buna t a h a m m l edemiyorduk. Cardinal taraftarlar olarak Yankee'lerden nefret ediyorduk ve kendi ligimizde dier iki New York takmnn arkasndan gitmek dayanlmaz bir eydi. Pappy'nin fikrine gre menajer Eddie Stanky'nin aylar nce kovulmas gerekiyordu. Cardinal'ler malar Stan Musial sayesinde kazanyordu. Ama kaybettikleri zaman, sahada ayn oyuncular olmasna ramen sulu hep menajer oluyordu. Babamla dedem salncakl divanda yan yana oturuyor, yava yava sallanrken divann pasl zincirleri de gcrdyordu. A n n e m ve bykannem kk verandann dier u c u n d a yine taze fasulye

52

JOHN GRISHAM

ve bezelye ayklyorlard. Ben st basamakta, radyoyu iitebileceim bir noktada oturmu, Spruill'lerin hareketlerini, yetikinlerle beraber atein azalmasn beklemelerini izliyordum. Eski vantilat r n o srekli uultusunu zlemitim ama bu konuyu a m a m a m gerektiinin de bilincindeydim. Kadnlar hafif bir sesle kilise konularndan sz etmeye balad - sohbaharda yaplan dinsel toplantlardan ve bir sre sonra ak alanda verilecek akam yemeinden sz ediyorlard. Black Oak'tan bir kz b y k olaslkla zengin bir delikanlyla Jonesboro'da, byk bir kilisede evleniyordu ve bu k o n u n u n her gece belli bir slupla tartlmas gerekti. Kadnlarn ayn konuyu her gece neden atklarn anlayamyordum. Erkeklerin syleyecek fazla eyleri yoktu, en azndan beyzbol dnda bir ey konumuyorlard. Pappy uzun sreler sessiz kalabilirdi ve b a b a m da bu k o n u d a o n d a n aa deildi. Hava koullar ve p a m u k fiyatlar k o n u s u n d a endielendiklerine emindim, ama bunlardan sz edemeyecek kadar yorgundular. Ben sadece dinlemekten, gzlerimi kapayp, otuz bin seyircinin toplanp Stan Musial ve Cardinal'leri seyrettii St. Louis'deki Sportman's Park', o m u h t e e m stadyumu g z m n n n d e canlandrmaya almaktan m e m n u n d u m . Pappy oraya gitmiti ve sezon srasnda haftada en az bir kez bana orasn anlatmasn istemitim. Sahaya baknca o n u n geniler gibi g r n d n sylemiti bana. Alandaki imler ylesine yeil ve d z d ki zerinde misket oynanabilirdi. sahadaki topraklar m k e m m e l bir hale gelene kadar trmklanmt. Sol-merkezdeki say levhas bizim evden bykt. Cardinal'leri seyretme olanana sahip olan, p a m u k toplamak z o r u n d a kalmayan, St. Louis'nin t m o ansl insanlarm dnyordum. Dizzy Dean, Enos Slaughter, Red Schoendienst ve t m nl Cardinal'ler, t m hretli Gashouse Gang orada oynamlard. Babam, dedem ve amcam bu o y u n u iyi oynadklarndan, g n n birinde Sportsman's Park' fethedeceim k o n u s u n d a kafamda en kk bir kuku yoktu. Otuz bin taraftarn n n d e o m k e m m e l im sahada szlecek ve Yankee'leri topraa gmecektim. T m zamanlarn en iyi Cardinal oyuncusu Stan Musial'd ve

BOYALI EV

53

radyo o n u n ilk koudan sonra vurucu yerine geldiini syleyince, Hank Spruill'in karanlkta ar ar yaklap radyoyu duyabilecei bir yerde, glgeler arasna o t u r d u u n u g r d m . Annem, "Stan iyi oynuyor mu?" diye sordu. "Evet efendim," dedim. A n n e m beyzbol hakknda hibir ey bilmedii iin imdi ilgilenir gibi grnmeye alyordu. Stan M u sial'le ilgilenmeyi s r d r d takdirde Black Oak'ta bu k o n u d a yaplan konumalarda m a h c u p olmazd. Ayklanan taze fasulye ve bezelyelerin kard yumuak trtlar kesildi. Salncakl divan d u r m u t u . Beyzbol eldivenimi sktm. Babam, Musial oyuna girdii zaman Harry Caray'n sesinin sinirli kt fikrindeydi ama Pappy b u n a inanmyordu. Pirate'larn atcsnn ilk hzl atnda top alakt ve yana gitti, ilk atta Musial'a meydan okuyabilecek ok az sayda beyzbol atcs vard. Geen yl Milli Lig'de .355 ortalamayla birinci olmutu ve 1952'de de birincilik iin Cublarn Frankie Baumholtz'u ile ekiiyordu. Gl ve hzlyd, byk bir oyuncuydu ve her gn ok sk oynuyordu. ekmecemdeki bir p u r o k u t u s u n d a bir Stan Musial beyzbol kartm vard ve evde yangn ksa ilk karacam ey o olurdu. ikinci at yksekten falsolu geldi ve iki t o p u n atlmasndan sonra taraftarlarn yerlerinden frladklarn duyar gibi olduk. Artk bir beyzbol t o p u Sportsman's Park'n uzak bir kesine umak zereydi. Hibir atc Stan Musial karsnda bu akibetten kaamazd. nc at dzgn bir att ve Harry Caray beyzbol sopasnn vuru srasnda karaca sesi duyabilelim diye konumasn birka saniye erteledi. Tezahrat ayyuka kt. Nefesimi t u t t u m ve o bir saniye iinde bizim Harry'nin, t o p u n nereye gittiini sylemesini bekledim. T o p sa alanda duvara arpp geriye d n d ve tezahrat daha da artt. Bizim n verandada da heyecan dorua kmt. Ayaa frladm, sanki ayakta d u r u n c a St. Louis'yi grebilecektim. Harry Caray radyoda barrken Pappy ve babam, ikisi birden ileriye doru eildiler. A n n e m de hafife barmay baard. Musial iki d u r a k kouda birincilik iin takm arkada Schoendienst ile ekiiyordu. Geen yl on iki ls vard ki byklerde

54

JOHN GRISHAM

rekordu bu. kinci duraa vardnda Caray'n sesi kalabaln grltsnden duyulmuyordu. nc duraa yerde kayarak ulat Stan, ayaklar say noktasna dedi; nc duraktaki talihsiz oyuncu, t o p u atcya frlatrken artk i iten gemiti. Kalabalk lgna dnerken Stan'in ayaa kalkn g r y o r d u m sanki. Sonra parlak krmz kenarl beyaz formasnn zerindeki topraklar iki eliyle v u r u p temizledi. Oyun devam edecekti a m a biz Chandler'lar, en azndan erkekler iin g n n sonu gelmiti. Musial bir b o m b a patlatmt ama Cardinal'lerin flamay kazanma ans konusunda pek u m u t l u olmadmzdan, elimizdeki zaferlerle yetinebilirdik. Kalabalk yatt, Harry'nin sesi hafifledi ve ben de Stan' ncde izlemek zere verandaya k t m . u lanet Spruill'ler orada olmasayd karanlkta svp gider ve oyun sahasndaki yerimi alrdm. Hzl topu bekler, ona tpk kahr a m a n m gibi vurur, sonra da say t u r u n u dev H a n k ' i n aresiz baklarla beni izledii yerde tamamlayp saym kazanrdm. Bay Spruill karanlklarn iinde bir yerden, "Kim kazanyor?" diye sordu. Hank, "Cardinal'ler. Bir sfr. Musial biraz nce l vurdu," diye cevap verdi. Beyzbol k o n u s u n d a bu kadar ok ey biliyorlarsa neden atelerini benim balang noktamda yakm ve o eski adrlarn benim oyun sahamda kurmulard? Hangi aptal olsa n baheye bakp, aalara bovererek, orasnn bir beyzbol sahas olarak kullanldn anlard. Tally olmasayd onlarn hepsini kovardm. Ve Trot. O zavall ocuktan holanmtm. H a n k ve souk su olayndan sz etmemeye karar vermitim. Bunu b a b a m a ya da Pappy'ye anlatrsam onlarla Bay Spruill arasnda mthi bir tartma kacan biliyordum. Meksikallar yerlerini biliyorlard ve tepe halknn da bilmesi gerekirdi. Onlar bizim evden hibir ey istemiyor, bana ya da baka birine emirler vermiyorlard. Hank'in imdiye kadar hi kimsede grmediim kadar kaln bir boynu vard. Kollar ve elleri de kaln ve iriydi ama beni en ok korkutan ey gzleriydi o n u n . Sanyorum bu gzler ou zaman

BOYALI EV

55

ho bo, aptalca bakyordu ama benden souk su istediinde kslm ve bana kt k t bakmlard. Ne Hank'in b a n a kzmasn ne de babamn onunla kar karya gelmesini istiyordum. Babam gerektiinde, yal olan Pappy dnda herkesi dvebilir, ok kt de olabilirdi. Ama ben bu olay imdilik unutmaya karar verdim. Eer ayn ey bir kez daha tekrarlanrsa o zaman a n n e m e sylemekten baka seeneim kalmayacakt. Piratlar d r d n c d e iki say yaptlar ve Pappy'ye gre b u n u n nedeni de Eddie Stanky'nin, atclar zamannda deitirmemi olmasyd. Sonra beincide say yaptlar ve Pappy kzarak yatmaya gitti. Yedinci vuru srasnda ortalk, bizi, gidip yatmamz k o n u s u n da ikna edecek kadar sakinleti. Bezelye ve taze fasulyeler de ayklanmt. Spruill'lerin hepsi ekilip yatmt. Yorgunduk ve Cardial'ler bir yere varamayacakt. Ma terk etmek zor olmad. A n n e m beni yatrp duamz ettikten sonra rahat nefes alabilmek iin zerimdeki araf tekmeleyip attm. Bir sre, tarlada birbirlerine mesaj gnderen crcrbceklerinin keskin lklarn dinledim. Bu bcekler yamurlu geceler dnda t m yaz boyunca bize konser verirdi. Uzaklardan gelen bir ses d u y d u m - Spruiller'den biri ortalkta dolayordu, byk olaslkla H a n k son bir rek iin ortal kartryordu. Salonda kutu tipi bir vantilatrmz vard, byk, ereveli bir aletti ve teorik olarak evin iindeki scak havay emerek darya, ambar avlusuna doru atmas gerekiyordu. Ama her zaman iyi almazd. stenmeden alan ya da kapanan bir kap hava akmlarn engelliyor ve insan uykuya dalncaya kadar ter iinde kalyordu. Darda esen rzgr her nedense bu kutu tipi vantilatrn almasn bozuyor, salona scak hava dolup eve dalyor ve hepimizi bouyordu. Vantilatr sk sk bozuluyordu - fakat bu alet Pappy'nin gurur duyduu eyalardan biriydi ve kilisede tandmz iftiler iinde sadece iki ailenin byle bir lkse sahip olduunu biliyorduk. Vantilatr bu gece naslsa iyi alyordu. Ricky'nin yatana uzanm crcr bceklerinin sesini dinler, yapkan yaz havasnn v c u d u m u n zerinden hafife salona doru

56

JOHN GRISHAM

srklendiini hissedip b u n d a n zevk alrken, dncelerim hi grmediim bir yere, Kore'ye kayd. Babam bana sava hakknda hibir ey anlatmazd. Tek kelime etmezdi. Pappy'nin babasnn m u h t e em maceralar ve Sava'taki zaferlerini anlatrd a m a bu yzyln savalarna gelince pek az ey sylerdi. Ka kiiye ate ettiini, ka atma kazandn bilmek istiyordum. Ondaki yara izlerini merak ediyordum. O n a sormak istediim belki bin tane s o r u m vard. A n n e m beni pek ok kez, "Savatan sz etme," diye uyarmt. "Sava ok k o r k u n bir eydir." Ve imdi Ricky Kore'deydi. On d o k u z u n c u d o u m g n n d e n gn sonra, ubat aynda bizden ayrldnda kar yayordu. Kore'de de hava souktu. Bunu radyoda dinlediim bir hikyeden biliyordum. O oralarda bir siper iinde kurun skar ve kurunlara hedef olurken ben o n u n scak yatanda gvendeydim. Ya eve dnmezse? Her gece bu soruyla kendime ikence yapyordum. Alayncaya kadar, o n u n l d n d n y o r d u m . O n u n yatan istemiyord u m . Odasn istemiyordum. Ricky'nin eve gelmesini istiyordum, bylece n bahede koup ambara doru beyzbol topu frlatr ve St. Francis'de balk tutabilirdik. O benim iin bir a m c a d a n ok bir aabeydi. Oralarda pek ok insan lyordu. Kilisede onlar iin dualar ediyorduk. Okulda savatan sz ediyorduk. u anda Black Oak'tan Kore'ye gitmi tek gen Ricky idi ve bu da biz Chandler'lara, benim hi u m u r s a m a d m garip bir ayrcalk getiriyordu. Kasabaya her gidiimizde karmza kan en b y k soru, "Ricky'den haber var m?" idi. Evet ya da hayr, b u n u n nemi yoktu. Komularmz sadece nazik olmaya alyordu. Pappy onlara cevap vermezdi. A m a b a b a m soranlara nazike bir cevap veriyordu. Bykannem ve a n n e m birka dakika iin sakin bir ekilde o n u n son m e k t u b u n d a n sz ederlerdi. Bense her seferinde, "Evet. Yaknda eve dnyor," derdim.

6
KAHVALTIDAN KISA BR SRE SONRA bykannemin arkasndan basamaklar indim ve n bahenin ortasndan y r d m . O imdi grevi olan bir kadnd: grev blgesinde gerek bir hasta bulunduu iin heyecanlanan, sabah vizitini yapan Dr. Bykane'ydi. Spruill'ler u y d u r m a masalarnn zerine eilmi hzl hzl bir eyler yiyorlard. Bykannem, "Gnaydn," deyip ona doru yrynce T r o t ' u n tembel gzleri canland. Bykannem, "Trot nasl?" diye sordu. Bayan Spruill, "ok daha iyi," dedi. Bay Spruill de, "yi," diye tekrarlad. Bykannem ocuun alnna d o k u n d u . Sonra, "Hi atei kt m?" diye sordu. Trot intikam almak ister gibi ban iki yana sallad. Bir nceki gn de atei olmamt. Bu sabah neden olsundu ki? "Ban dnyor mu peki?" Spruill ailesinin dier bireyleri gibi Trot da b u n u n ne anlama geldiinden emin deildi. ocuun, t m yaam boyunca ba d n mesi ve sersemlik yaadn tahmin ettim. Bay Spruill ilerledi ve elinin tersiyle aznn kenarndaki tkrii sildi. " O n u tarlaya gtrp r m o r k u n altna, glgeye oturtmay dndk." Bayan Spruill de, "Bir bulut gelip gnei rterse o da o zaman pamuk toplayabilir," diye ekledi. Spruill'lerin Trot hakknda baz planlar yapt belli oluyordu. Lanet olsun, diye d n d m .

58

JOHN GRISHAM

Ricky bana birka k f r retmiti. Bunlar ormanda, nehir kenarnda kendi kendime syler, sonra da affedilmem iin dua ederdim. Beyzbol oynayp rahat ederek Troy'a muhafzlk etmeyi ve n bahede bir baka tembel gn geirmeyi planlamtm. Bykannem, "Bakalm," diyerek ba ve iaretparmaklarm uzatt ve ocuun bir gzn iyice at. Trot dier gzyle ona korkarak bakt. Bykannem aka hayal krklna uramt, "Pekl, ben yaknlarda olacam," dedi. Kahvaltda o n u n anneme, bu ocuk iin en iyi ilacn gl bir doz hintya, limon ve cam bir kutuda yetitirdii siyah renkli bir otun karm olacan sylediini duym u t u m . Bunu duyunca yemeyi kesmitim. Birok kez bana verdii bir ilat bu. Ameliyattan bile beter bir eydi bu, ok glyd. Bu ilac aldmda dilimden ayak parmaklarma kadar her tarafm yanar ve hastalm hemen geerdi a m a o yanma daha sonra da bir trl gemek bilmezdi. Bir keresinde Pappy iin de kesin etkili bir karm yapmt, nk dedem kabz olmutu. Dedem iki gn sreyle alamadan evin mtemilatnda kalm, d u r m a d a n su isteyip yalvarm ve ben de ona bir st gmyle d u r m a d a n su tamtm. O zaman bykannemin dedemi ldrdn sanmtm. Dedem oradan knca -iyice solmu, zayflamt- eve doru, imdiye kadar kimsenin grmedii kadar byk bir fkeyle y r m t . Babamla annem beni pikaba atm ve uzunca bir araba gezisine kmtk. Bykannem, o n u b t n gn boyunca gzetim altnda tutacana dair Trot'a sz verdi. ocuk hi sesini karmad. Yemekten vazgemi, bo gzlerle masann kar tarafna, b e n i m varlmdan habersizmi gibi grnen Tally'ye bakyordu. Oradan ayrlp eve dndk. Merdivene o t u r u p Tally'yi grmek iin beklerken iimden de bu kadar aptal olduu iin Trot'a kfrediyordum. Belki de yeniden hastalanacakt. Gne iyice ykselince hi kukusuz dayanamayacak ve yatakta o n u beklemem iin yine bana ihtiya duyacaklard. R m o r k u n bana gittiimizde, adamlar a m b a r d a n kp rm o r k u n bir yanna otururken Miguel'i selamladm. Spruill'ler di-

BOYALI EV

59

ger tarafa oturdular. Babam tam ortaya, iki g r u b u n arasna yerlemiti. Pappy traktr srerken, o n u n koltuu yannda o t u r d u u m yksek ve ayrcalkl yerden onlara baktm. Bu sabah t m dikkatimi iren Kovboy'la sevgili Tally'm arasnda geebilecek herhangi bir aktiviteye vermitim. Ama nemli bir ey grmedim. Herkes yar uursuz gibiydi, gzleri yar akt, gzkapaklar aaya dmt ve gne altnda geecek yeni bir yorucu gn dnyorlard. Rmork sarslp sallanrken ar ar beyaz tarlalara yaklayorduk. P a m u k tarlalarna bakarken parlak krmz Cardinal'ler beyzbol ceketimi d n e m i y o r d u m bile. Sportman's Park'n d m d z imleri zerinde koan Musial ve adaleli takm arkadalarn hayal etmeye alyordum. Bir ksm Sears, Roebuck kataloundaki gibi beyzbol ceketleri giymi, dierleri krmz ve beyaz formalar iinde olan oyuncular g z m n n n e getirmeye altm. Bu sahneleri hayalimde yaamaya gayret ediyordum nk onlar bana yaama evki veriyordu, ama traktr birden d u r d u ve tek grebildiim, sralar halinde bizleri bekleyen ve gz alabildiine uzanan p a m u k ynlar oldu. GEEN YIL Juan bana Meksika yemeklerinin ve zellikle de tortillamn lezzetini tattrmt. iler gnde n tortilla yiyordu, o halde bunlar lezzetli olmalyd. Bir gn evde le yemei yedikten sonra Juan ve adamlaryla da bir eyler yedim. Juan bana iki tortilla hazrlad ve onlar byk bir itahla yuttum. Ama sa.t sonra p a m u k r m o r k u n u n altnda, ellerim ve dizlerim zerinde s r n y o r d u m , bir kpek gibi hastalanmtm. Bata a n n e m olmak zere t m Chandler'lardan azar iittim. A n n e m imdiye kadar grmediim bir fkeyle, "Onlarn yemeklerinden yiyemezsin!" diye bard. "Neden?" diye s o r d u m . " n k temiz deildir." Meksikallarn piirdii herhangi bir yemei yemem kesinlikle yasakland. Ama bu yasak, tortillalarm lezzetini daha da artrmt. Pappy hi beklemediim bir anda Isabel'e b a k m a k iin ambara gelince yine yakalandm. Babam beni alet odasnn arkasna gtrd

60

JOHN GRISHAM

ve kemeriyle bir gzel dvd. O n d a n sonra m m k n olduunca tortillalardan uzak d u r d u m . A m a imdi yanmzda yeni bir ii efi vard ve Miguel'in yemeini Juan'nkiyle kyaslamak istiyordum. le yemeinden sonra herkesin uykuya daldndan emin olunca m u t f a k kapsndan yavaa ktm ve byk bir soukkanllkla ambara doru y r d m . Ama tehlikeli bir ziyaretti bu, nk Pappy ve b y k a n n e m tarlada yorulmu olsalar bile derin uykuya dalmazlard. Meksikallar ambarn kuzey tarafnda glgeye yaylmlard ve ou otlarn zerinde uyuyordu. Miguel geleceimi biliyordu nk bu sabah pamuklarmz tarttrmak iin karlatmzda ksa bir sre konumutuk. O n u n yk yetmi libre, benimki ise on beti. Kk bir atein korlar zerine eildi ve b e n i m iin tavada bir tortilla stt. Tortillay evirdi ve bir taraf iyice kzarnca tavaya ince bir tabaka salsa ilave etti - bu, hepsi de bizim baheden alnm ve ok ince kylm domates, soan ve biberden yaplmt. Karmn iinde ayrca, Arkansas'ta yetimeyen jalapenos ve kylm krmz biber de vard. Meksikallar bunlar beraberlerinde, kk torbalarda getirirdi. Birka Meksikal b e n i m tortilla istememle ilgilendi. Dierleri siestalarna iyice dalmt. Kovboy ortalarda g r n m y o r d u . Ambarn kesinde, evi ve Chandler'lardan buraya gelebilecek olan herhangi birini grebilecek ekilde d u r d u m ve tortillay yedim. ok scak, baharatl ve yalyd. Juan ve Miguel'in tortillalar arasnda fark gremedim. Her ikisinin yapt da ok lezzetliydi. Miguel bir tane daha isteyip istemediimi sordu, ikinciyi de kolayca yiyebilirdim. Ama onlarn yemeini almak istemedim. Hepsi de zayf, ufak tefek, fakir insanlard ve geen yl yakalandmda, b yklerim beni srayla azarlayp son derece utandrrlarken byka n n e m daha yaratc davranm ve fakir insanlarn yiyeceini almann gnah olduunu ortaya atvermiti. Bizler Baptist olarak her zaman gnahlardan uzak durmalydk. Miguel'e teekkr ettim ve bir tek Spruill'i bile uyandrmadan eve, n verandaya d n d m . Sonra, uzun z a m a n d a n beri uyuyorm u gibi salncakl divana kvrldm. Kimse kmldamyordu ama

BOYALI EV

61

ben uyuyamadm. Nerden ktn anlamadm bir meltem esti ve p a m u k toplamadan, verandada tembellik yaparak geirebileceim, belki St. Francis'de balk tutabileceim ya da n bahede lop oynayabileceim bir leden sonrann hayalini kurmaya baladm. LEDEN SONRAK alma beni sanki ldrd. Akama doru p a m u k t o r b a m srtmda, kan ter iinde, susam, parmaklann dikenlerin batmas sonucu olumu minik yaralarla i olarak ve sendeleyerek p a m u k r m o r k u n a doru y r d m . G n boyunca daha nce krk bir libre p a m u k toplamtm. Kotam hl elli libreydi ve t o r b a m d a en azndan on libre olduuna emindim. Annemin terazi yaknnda olmasn u m u t ediyordum, nk benim arlk ii brakp eve d n m e m k o n u s u n d a srar edebilirdi. Pappy ve babama kalsa kota dolsun ya da dolmasn, beni biraz daha p a m u k toplamam iin yeniden tarlaya gnderebilirlerdi. Pamuklar sadece o ikisi tartabilirdi ve tartya gittiinizde onlar pamuk sralar arasnda alyor olursa rmorka dnlerine kadar mola verebilirdiniz. kisini de gremedim ve o anda biraz kestirebileceimi d n d m . SpruilFler r m o r k u n dou ucunda, glgede toplanmt. Ykl pamuk uvallarnn zerine o t u r m u dinleniyor ve Trot'a bakyorlard ve anlayabildiim kadaryla ocuk b t n gn yerinden ancak u metre hareket etmiti. Pamuk t o r b a m n kaym o m u z u m d a n kardm ve r m o r k u n sonuna doru y r d m . Spruill'lerden birisi, "Merhaba," dedi. "Trot nasl?" diye sordum. Bay Spruill, "Sanrm iyileecek," dedi. Tarlalarda alanlarn t,ok yedii kraker ve Viyana sosisi yiyorlard. T r o t ' u n yannda oturan Tally beni grmezden geldi. Hank birden sulu gzlerini bana dikti ve, "Yiyecek bir eyin var m ocuk?" diye sordu. Bir an iin, konuamayacak kadar ardm. It.yan Spruill ban iki yana sallad ve yere bakt. Hank koca v c u d u n u bana doru evirdi ve, "Var m?" diye tekrar sordu. "ey, hayr," diyebildim.

62

JOHN GRISHAM

fkeli bir ses tonuyla, "Yani 'Hayr efendim,' demek istiyorsun, deil mi?" dedi. Tally, "Hadi Hank, brak unu," dedi. Ailenin dier bireyleri gerilemi grnyordu. Btn balar ne eilmiti. "Hayr efendim," dedim. "Neye hayr efendim?" Sesi daha da sertlemiti. Hank'in kavga karmaktan holand belliydi. Bunu b y k olaslkla ok kez yaamlard. Tekrar, "Hayr efendim," dedim. "Siz iftlik insanlar kendinizi ok beeniyorsunuz, biliyor m u sun? Arazi sahibi olup orada bizi parayla altrdnz iin kendinizi biz tepe halkndan stn gryorsunuz. Doru deil mi bu, ocuk?" Bay Spruill, "Yeter artk Hank," dedi a m a sesinin t o n u o n u ikna etmekten uzakt. O anda b a b a m ya da Pappy'nin gelmesini u m u t ettim. Bu insanlarn iftliimizden gitmesine hazrdm. Boazm darald, alt dudam titremeye balad. ncinmi, sklmtm, ne diyeceimi bilemiyordum. Hank'in susmaya niyeti yoktu. Bir dirsei zerinde doruldu ve pis bir srtla, "u kaak Meksikal iilerden bir gmlek yukardayz biz deil mi, ocuk?" dedi. "Sadece kiralanm igc. H e p m e h t a p sefas sren ve kz kardelerimizle evlenen da kylleriyiz. yle deil mi, ocuk?" Benim gerekten cevap vermemi ister gibi bir an sustu. O r a d a n kamay d n d m a m a sadece botlarma baktm. Dier Spruill'ler b a n a acyor olmalyd a m a hibiri yardmma gelmedi. "Bizim, sizinkinden daha gzel bir evimiz var, ocuk. Buna inanyor musun? ok daha gzel." Bayan Spruill, "Sus artk Hank," dedi. "Evimiz daha byk, u z u n bir n verandas var, atmz teneke ve zerinde katranl yamalar yok. Bizim evimizin bir baka zellii de ne biliyor musun? Buna inanmayacaksn ocuk, ama bizim evimiz boyal. Beyaz boyal. Sen hi boya g r d n m , ocuk?" Bu szler zerine, daha nce seslerini hi karmam olan dier iki ocuk Bo ve Dale kendi kendilerine kkrdamaya baladlar, Bayan Spruill'i kzdrmadan Hank'i yattrmak ister gibi bir halleri vard.

BOYALI EV

63

Tally, "Sustur u n u anne," dedi ve bendeki aalanma duygusu bir an iin yok olmu gibi geldi bana. Trot'a baktm ve onun, dirsekleri zerinde dorulmu, gzlei daha nce grmediim kadar am, bu tek yanl konumay dikkatle dinlediini grnce ardm. Bundan holanm gibi bir l.ili vard. Hank aptalca bir srtla Bo ve Dale'e baknca onlar daha ok f.ulmeye baladlar. Bay Spruill de imdi eleniyor gibiydi. Belki de kendisine sk sk da kyls denmesi houna gidiyordu. Hank bana doru, "Siz ot yolucular neden evlerinizi boyamyorsunuz?" diye grledi. "Ot yolucular" laf onlarn sinirlerini iyice gevetti. Bo ve Dale varsla sarsla glyordu. H a n k de kendi sylediine kahkahalarla glmeye balamt. Hepsi birden dizlerine vurarak kahkaha atyordu ki Trot b t n cesaretini toplayp, m m k n olduunca ciddi bir ses tonuyla, "Kes unu Hank!" dedi. Szleri biraz bulankt ve " H a n k " szc "Hane" gibi kt ,ma dierleri o n u n ne sylediini tam olarak anlamt. Herkes ard ve kk aka bir anda sona erdi. imdi hepsi, nefret dolu gzlerini H a n k ' e evirmi olan Trot'a bakyordu. Alamak zereydim, d n p koarak r m o r k u n yanndan getim ve tarlann ara yoluna varp onlarn gr alanndan kncaya kadar uzaklatm oradan. Sonra pamuklarn arasna dalp dosta sesler beklemeye baladm. Boylar bir metreyi geen p a m u k saplarnn arasnda scak topraa o t u r d u m ve sulu gzl olmaktan nefret etmeme ramen kendimi tutamayp h n g r hngr alamaya baladm. D U R U M U BRAZ Y OLAN FTLKLERN rmorklar, dolu olarak rr fabrikasna giderken pamuklarn yollara salmasn nlemek iin katranl muambayla rtlrd. Bizim eski m u ambamz da, doksan libresini son iki gn iinde benim toplam olduum pamuklarn zerine gzelce rtlp balanmt'. imdiye kadar hibir Chandler rr fabrikasna pamuklarn kar yaarn gibi yollara dke saa, etraf kirleterek gitmemiti. Ama baz iftiler b u n u yapyordu ve hasat mevsiminde insanlar p a m u k dolu rmorklaryla ve hzla rr fabrikasna giderken, 135 numaral

64

JOHN GRISHAM

otoyolun kenarndaki yabani otlar ve hendekler, kar yam gibi bembeyaz bir rtyle kaplanrd. Pikabn yannda da gibi d u r a n dolu p a m u k r m o r k u n u ekerek kasabaya doru giderken Pappy saatte yirmi mil hz gemiyordu. Hi k o n u m u y o r d u . kimiz de akam yemeimizi hazmediyorduk. Ben H a n k ' i dnyor ve ne y a p m a m gerektiine karar vermeye alyordum. Pappy'nin hava d u r u m u iin endielendiine emindim. Hank'in yaptklarn ona anlatsam neler olacan biliyordum. Beni alp Spruill'lerin yanna gtrecek ve onlarla berbat bir biimde yzlemek zorunda kalacaktk. H a n k gen ve iriyar olduundan Pappy eline bir sopa alacak ve b u n u kullanmaktan da m u t lu olacakt. nce Hank'ten zr dilemesini isteyecek, ocuk bunu yapmad takdirde de ona hakaretler ve tehditler yadracakt. H a n k hasmn kmseyecek ve ok gemeden de sopa ie karacakt. H a n k ' i n zr dileyip yalvaracan s a n m y o r d u m . Bab a m Chandler'lara yaplan saldry on iki kalibrelik silahyla kor u m a k z o r u n d a kalabilecekti. Kadnlar verandada gvende olacaklard ama a n n e m yine Pappy'nin iddete yatknlna kzacakt. Spruill'ler cezalarn ekecek, eski psk eyalarn toplayacaklard. Yola kp kendilerine ihtiya duyulan ve takdir edilecekleri baka bir iftlie gidecek, a m a bizde de ii sknts ortaya kacakt. Benim daha ok p a m u k t o p l a m a m gerekecekti. O n u n iin hibir ey sylemedim. Otoyol 135'te, yolun sandaki tarlalarda pamuklar hareketlendirip, baz tarlalarda akam karanlna karn alan Meksikallar seyrederek dk hzla gidiyorduk. Hasat mevsimi sona erip tepelere, o harika boyal evlerine, mehtap sefalarna ve kz karde evliliklerine dnnceye kadar H a n k ve dier Spruill'leri grmezden gelmeye karar verdim. K gelip de salonda, mine bana o t u r u p hasat hikyeleri anlatacamz zaman geldiinde H a n k ' i n pisliklerini aklayabilirdim. Anlatacaklarm iyice d n p gerekli grdm yerleri istediim gibi ssleyebilmek iin ok z a m a n m vard. Bu bir Chandler geleneiydi. Fakat boyal ev hikyesini anlatrken dikkatli olmalydm. Black Oak'a yaklarken sekiz ocuklu Foy ve Laverl Clench'e ait

BOYALI EV

65

olan Clench iftliinin n n d e n getik, onlarn hepsinin hl tarlada altna emindim. Hi kimse, hatta Meksikallar bile Clench' lerden ok alamazd. Anneyle baba insan esir gibi altrma konusunda n yapmlard ama ocuklar p a m u k toplamaktan ve iftlikteki her trl ii yapmaktan hi kanmaz, b u n d a n holanr g nrlerdi. n baheyi eviren al rpyla yaplm duvar ok dzgnd. Parmaklk ve tahta perdeler bakmlyd, hibiri onarm iste111 ezdi. Baheleri ok bykt ve ok bol r n verirdi. Eski kamyonlar bile tertemizdi. ocuklardan biri o n u her Cumartesi ykard. Otoyoldan kasabaya girerken ilk ev olan evleri de boyalyd. Beyaza boyanm olan evin kenar ve kelerine gri hatlar ekilmiti. Veranda ve basamaklar koyu yeildi. Ksa bir sre sonra b t n evler boyanmt. Bizim evimiz Birinci Dnya Sava ncesinde, evlerde elektrik ve suyun olmad bir d n e m d e ina edilmiti. Evin d yzeyleri, byk olaslkla imdi p a m u k yetitirdiimiz topraklardan kesilmi mee aalaryla kaplanmt. Kaplama tahtalar zaman iinde ve hava koullar etkisiyle soluk kahverengine dnm, Black (>ak blgesindeki dier iftlik evleriyle h e m e n hemen ayn renge b r n m t . Boya gereksizdi. Kaplama tahtalar temiz tutuluyor, gerektiinde onarlyordu ve ayrca boya da pahalyd. Fakat annemle b a b a m evlendikten sonra a n n e m evde tadilat yaplmasna karar vermi, gen karsn m u t l u etmek isteyen babam ikna etmek iin almt. Fakat b a b a m n ebeveyni, gelinlerini mutlu etme k o n u s u n d a pek istekli deildi. Pappy ve b y k a n n e m topraktan gelen t m inatlklaryla evin boyanmasn d n m e k bile istemiyorlard. B u n u n resmi nedeni maliyetti. Bunu anneme, babam araclyla bildirmilerdi. Kavga olmam, bu k o n u d a komulmamt bile. Ama drt yetikin, sadece bir k mevsimi b o yunca, birbirlerine kar nazik olmaya alarak, boyasz ve kk bir evde, gergin bir o r t a m d a yaamlard. Annem ocuklarn bir iftlikte bytmeyeceine dair kendi kendine sz vermiti. G n n birinde bir kasaba ya da kentte, iinde su tesisat, verandasnda b o d u r aalar olan, kaplamalar boyal hatta duvarlar tula bir eve sahip olacakt. Chandler iftliinde "boya" hassas bir szckt. w; 5

66

JOHN GRISHAM

IRIR FABRKASINA GELDMZDE bizden nce on bir r m o r k saydm. Yirmi kadar da boaltlm, bir yana park edilmiti. Bunlar, iki r o m o r k alacak kadar paras olan iftilere aitti. Bir r m o r k u geceleyin pamuklarn rrda ilenmesi iin burada, birini de tarlada brakyorlard. Babam da ikinci bir r m o r k almay ok istiyordu. Pappy sraya girip park etti ve bir r m o r k u n yannda toplanm olan bir grup iftinin yanna gitti. Adamlarn hallerinden bir ey k o n u s u n d a endielendikleri belli oluyordu. rr fabrikas dokuz ay sresince bo kalm, almamt. Yksek, uzun, k u t u gibi bir binayd, blgenin en b y k yapsyd. Eyll balarnda haatn balamasyla canlanrd. Hasat mevsiminin en verimli zamannda gece gndz d u r m a d a n alr, sadece Cumartesi akam ve Pazar sabah d u r u r d u . Mengene ve makinelerin grlts srekli olarak t m Black Oak'ta duyulurdu. M o n t g o m e r y ikizlerinin fabrika yanndaki yabani otlara ta attn grnce onlarn yanna gittim. Birbirimize Meksikallar hakknda hikyeler anlattk ve tek bamza ne kadar p a m u k topladmz k o n u s u n d a yalanlar syledik. Hava kararmt ve rmorklarn sras ar hareket ediyordu. Dan M o n t g o m e r y karanla doru bir ta paras frlatarak, "Babam p a m u k fiyatlarnn dtn sylyor," dedi. "Sylediine gre ok fazla p a m u k o l d u u n d a n Memphis'teki p a m u k tccarlar fiyatlar dryormu." "iyi r n alnd," dedim. M o n t g o m e r y ikizleri byynce ifti olmak istiyordu. Onlara acyordum. ok yamur yadnda seller pamuklar alp gtrnce fiyatlar ykselirdi, nk Memphis'teki tccarlar o z a m a n yeterince p a m u k bulamazd. iftilerin elinde satlacak yeterince p a m u k olmazd. Ama havalar iyi gidip de bol r n alndnda fiyatlar dyordu, n k Memphis'teki tccarlar ok fazla p a m u k buluyordu. O zaman, tarlalarda alan zavall insanlar r n karl aldklar borlarn deyecek kadar bile para alamyordu. Yani r n iyi de olsa kt de, pek fark etmiyordu.

BOYALI EV

67

Bir sre beyzboldan sz ettik. Montgomery'lerin radyosu yokI , o n u n iin Cardinal'ler k o n u s u n d a pek fazla bir ey bilmiyorlard. Onlara bir kez daha acdm. rr fabrikasndan ayrldmzda Pappy hi konumad. Alnndaki izgiler biraz daha artm, enesi biraz ne kmt, o n u n iin kt haberler aldn biliyordum. Cann skan eyin p a m u k fiyatlar olduunu t a h m i n ettim. Black Oak'tan ayrlrken hibir ey sylemedim. Iklar arkamzda kalnca biraz rzgr alaym diye bam pencereden dars doru uzattm. Hava sakin ve scakt, biraz serinleyebilmek iin l'appy'nin daha hzl gitmesini istiyordum. n m z d e k i birka gn sresince etraf daha iyi dinlemeliydim. Kendi aralarnda fsldamalar iin yetikinlere biraz zaman tanyabilir, sonra da a n n e m e neler o l d u u n u sorabilirdim. iftlik k o n u s u n d a kt haberler varsa, a n n e m s o n u n d a bana sylerdi.

7
CUMARTES SABAHIYDI. Gnein douuyla beraber, Meksikallar bir yanda, SpruilFler dier yanda, rmorkla tarlalara doru gidiyorduk. Canavar Hank'in yine bana saldracandan korkt u u m iin babamn yanndan ayrlmyordum. O sabah, belki tek savunucum olan Trot dnda, t m Spruill'lerden nefret ediyord u m . Beni grmezden geldiler. Yaptklarndan utanm olmalarn bekliyordum. Tarlalara doru ilerlerken Spruill'leridnmemeye altm. Bugn Cumartesiydi. Toprakta alan t m zavall insanlar iin sihirli bir gnd bugn. Chandler iftliinde biz yarm gn alr, sonra kasabaya gidip, ihtiyalar olan gda maddeleri ve malzemeleri almak iin oraya gelen dier iftiler ve ailelerine katlr, Ana Cadde'de kalabala karp dedikodular dinler ve birka saat sreyle p a m u k iiliinin skntsndan kurtulurduk. Meksikallar ve tepe halk da kasabaya giderdi. Erkekler gruplar halinde kahvehanenin ve kooperatifin n n d e toplanr, rn kyaslamas yapar ve su baskm hikyeleri anlatrd. Kadnlar Pop ve Pearl'n dkknna doluur, birka eit sebze almak iin uzun zaman harcard. ocuklara saat drde kadar Ana Cadde ve ona alan dar sokaklarda oynamalar iin izin verilirdi, nk harika bir saatti o, Dixie, matine iin o saatte alrd. R m o r k d u r u n c a aaya atladk ve p a m u k torbalarmz bulduk. Seslerin en tatls, "Gnaydn Luke," dediinde yar uykudaydm ve hibir eye dikkat etmiyordum. Tally orada d u r m u bana glmsyordu. Kendine gre, d n yaptklar iin zldn belirtiyordu.

BOYALI EV

69

Ama ben bir Chandler o l d u u m d a n korkun inat olabilirdim. Srtm ona d n d m ve y r d m . Kendi kendime, Spruill'lerden nefret ettiimi syledim. Sonra da, sanki leye kadar yirmi d n m r n toplayacakmm gibi ilk p a m u k srasna saldrdm. Ama birka dakika sonra y o r u l m u t u m . Karanlkta, p a m u k saplar .rasnda kaybolmutum ama hl o n u n sesini duyuyor, glmsemesini gryordum. Benden sadece on ya bykt o. CUMARTES BANYOSU her eyden ok nefret ettiim bir olayd. Banyo ii le yemeinden sonra ve a n n e m i n sk gzetimi altnda gerekleirdi. Benim iin bile yeterince byk olmayan banyo kveti daha sonra ailenin t m bireyleri tarafndan da kullanlrd. Kvet, eski bir yatak arafyla gizlenmi olarak, arka verandann bir kesinde d u r u r d u . nce arka verandadaki p o m p a d a n su ekip kvetin yaklak te birini d o l d u r m a k zorundaydm. Kveti d o l d u r m a k iin kovayla sekiz kez gidip geldim ve daha banyoya balamadan yoruldum. Sonra yatak arafm kaldrp arkasna getim ve b y k bir hzla soyundum. Su ok souktu. Dkkndan alnm bir kalp sabun ve sabun bezi ile v c u d u mu iyice ovmaya baladm, bir yandan da a n n e m bana bakmak iin buraya geldiinde edep yerlerimi grmesin diye sabunu suda kprtp suyu bulank hale getiriyordum. A n n e m nce kirli amarlarm almaya geldi ve sonra temizlerini getirdi. Daha sonra da b o y n u m u ve kulaklarm ykamaya balad. Sabun bezi o n u n ellerinde deta bir silah oluyordu. Nazik tenimi, tarlada alrken tozlanp kirlenmek sanki sumu gibi deta kazyordu. Beni ykarken de hi d u r m a d a n , nasl olup da bu kadar kirlendiime ayordu. Boynum kpkrmz olduktan sonra, sanki aralarnda bit ve tatarck kaynyormu gibi salarma saldrd. Sonra bam durulamak ve kpkleri atmak iin bamdan aaya kovayla souk suyu boca etti. Kollarmla ayaklarm da ykadktan sonra u t a n m a m a gerek kalmad - o k kr ki v c u d u m u n orta b l m n bana brakt.

70

JOHN GRISHAM

Kvetten ktm zaman su a m u r gibi olmutu; Arkansas Deltas'nn bir haftalk kiriydi bu. Havluyla kurulanp temiz amarm ve t u l u m u m u giyerken kvetin tapasn ekip kirli suyun verandann atlaklarndan aaya szp gidiine baktm. Kendimi taptaze, tertemiz ve birka kilo hafiflemi gibi hissediyordum, kasabaya gitmeye hazrdm artk. Pappy k a m y o n u n Black Oak'a sadece bir kez gidip dnmesine karar vermiti. Bu d u r u m d a bykannemle a n n e m n d e dedemle birlikte yolculuk yapacak ben de b a b a m ve on Meksikal ile arkada gidecektim. Bir kutuya skmak Meksikallar hi rahatsz etmiyordu a m a ben sinirleniyordum. Biz oradan ayrlrken Spruill'ler de kasabaya gitmek zere eski kamyonlarn kazklara balayan ipleri zmeye urayordu. Glgede bir eyler yiyen Hank'ten baka herkes meguld. amurluklardan ykselen tozlarn arkaya dolup bizi bomasn nlemek iin Pappy kamyonu bizim oradaki toprak yolda saatte be milden de dk bir hzla sryordu. ok dnceliydi ama b u n u n bize pek de yarar olmuyordu. Scaktan ter iindeydik ve bunalyorduk. Cumartesi banyosu Arkansas'n krsal kesiminde dettendi. A m a Mexico'da yle deildi galiba. BAZI FT ALELER Cumartesi gn kasabaya le vakti gelirdi. Pappy ise sanki Cumartesi gn elenmek iin fazla zam a n harcamann gnah olduunu d n y o r d u , bu nedenle oraya gitmek iin acele etmiyorduk. K mevsiminde Pazar gnleri kilise dnda kasabaya gitmekten bile kanrd. A n n e m bir zamanlar o n u n bir ay sresince iftlikten hi ayrlmadn sylemiti ki bu bir ayn iinde kilise boykotu de vard, nk rahip o n u sinirlendirmiti. Pappy'yi sinirlendirmek hi de zor deildi. Fakat biz anslydk. Pek ok ortak iftlikten ayrlmazd. Sebze alacak paralar ve kasabaya gitmek iin arabalar olmazd. Kasabaya seyrek giden bizim gibi toprak kiralayanlar ve arazi sahipleri de vard elbet. Bykannemin sylediine gre Caraway'da yaayan Bay Clovis Beckly on drt yl sreyle kasabaya gitmemiti. Birinci Dnya Sava'ndan bu yana kiliseye de uramamt. Kilise yinlerinde baz kiilerin o n u n iin aka dua ettiini d u y m u t u m .

BOYALI EV

71

Trafik, kalabalk kaldrmlar ve sokaklarda kiminle karlaaca m bilmemek h o u m a gidiyordu. Aalarn glgesine uzanm d o n d u r m a yerken dier iftliklerde alan arkadalaryla selamlanarak heyecanl heyecanl ispanyolca konuan Meksikal gruplar seyretmeye baylyordum. Bir sre sonra buralardan gidecek olan s abanclar kalabaln ve tepe halkn seviyordum. Pappy bir gn bana, Birinci Dnya Sava ncesinde St. Louis'ye gittiinde orada varm milyon insan yaadn ve bir sokakta yrrken kaybolduunu sylemiti. Byle bir ey bana asla olmayacakt. Ben St. Louis sokaklarnda yrrken beni herkes tanyacakt. Pop and Pearl'e giden annemle b y k a n n e m i n peine takldm. I .rkekler kooperatife gitti, nk Cumartesi gn leden sonralar t m iftiler oraya giderdi. Orada havalardan ve p a m u k fiyatlarndan sz ve ikyet etmekten baka neler yaptklarn bir trl anlamazdm. Pearl kasada meguld. O n a yeterince yaklaabildiim zaman, "Merhaba Bayan VVatson," dedim. Dkkn kadnlar ve Meksikallarla doluydu. Bana gz krpt ve, "Hey, merhaba Luke," dedi. "Pamuklar nasl?" Bu soruyu defalarca duyardnz. Sanki bir ton p a m u k toplamm gibi, "iyi toplanyor," dedim. Annemle b y k a n n e m i n iki kilo un, bir kilo eker, bir kilo kahve, bir ie sirke, yarm kilo sofra tuzu ve iki kalp sabun almalar bir saat srd. Raflarn arasndaki kadnlar gda maddeleri alveriinden ziyade birbirlerini selamlamakla meguld. Birbirleriyle baheleri, hava d u r u m u , ertesi gn gidecekleri kilise hakknda k o n u uyor, kimin ocuk douracandan ve ocuun cinsiyetinden sz ediyorlard. Bir yerdeki cenaze, bir tren ve yaknda yaplacak bir dn hakknda gevezelik ediyorlard. Cardinal'lerden sz eden yoktu. Benim kasabadaki tek grevim bakkaldan alnanlar kamyona tamakt. Bu iim bittikten sonra Ana Cadde ve yan sokaklarda byklerin gzetiminden uzak, koturup oynamak iin serbesttim. Ar admlarla yryen yayalarn arasna karp Black O a k ' u n kuzey ucuna doru gittim, kooperatifi, eczaneli maazay, nalbur dk-

72

JOHN GRISHAM

knn ve kahvehaneyi getim. Kaldrm zerinde insanlar kk gruplar halinde d u r m u dedikodu yapyordu, kmldamaya niyetleri yoktu. Kasabada telefon azd ve sadece birka televizyon vard, bu nedenle Cumartesi gnleri en son haberler dinlenir, yeni olaylar renilirdi. Serbest kalp dolamak iin annesini ikna etmeye alan arkadam Dewayne Pinter b u l d u m . Dewayne benden bir ya bykt ama hl ikinci snftayd. Babas ona iftlikte traktr kullanma izni vermi ve bu da ona Black Oak O k u l u ' n d a ikinci snfta v n m e frsat yaratmt. Pinter'lar Baptist ve CardinaPler takm taraftaryd ama b a b a m benim bilmediim bir nedenle onlar yine de sevmezdi. Bayan Pinter bana, "yi gnler Luke," dedi. "Merhaba Bayan Pinter." Bayan Pinter benim arkama bakarak, "Annen nerede?" diye sordu. "Galiba hl eczaneli maazada. Emin deilim." Bu k o n u m a d a n sonra Dewayne annesinden kurtulmay baard. Sokaklarda yalnz dolamak iin bana gvenildiine gre ona da gvenilebilirdi. Biz oradan ayrlrken Bayan Pinter arkamzdan hl talimatlar yadryordu. Dier ocuklarn oynad ve saat d r d bekledii Dbrie'ye gittik. Cebimde biraz bozuk p a r a m vard - matine iin be sent, Coca Cola iin be sent ve patlam msr iin de sent. A n n e m bu paray p a m u k toplamakla kazanacam paraya mahsuben vermiti. Bir gn bu borcu d e m e m gerekiyordu a m a ikimiz de b u n u n olmayacan biliyorduk. Pappy bu paray almak istese bile a n n e m i gemesi gerekecekti. P a m u k k o n u s u n d a Dewayne'in benden daha iyi bir hafta geirdii belliydi. Cebinde bir sr on sentlik bozuk para vard ve onlar gstermek iin sabrszlanyordu. O n u n ailesi de toprak kiralamt ama on d n m kadar da kendi topraklar vard ki bizim kendi topraklarmzdan ok daha fazlayd. Brenda adnda yz illi bir kz yaknmzda dolap duruyor, Dewayne'le k o n u m a k iin frsat kolluyordu. Bu kz, arkadalarna onunla evlenmek istediini sylemiti. Kilisede Dwayne'in peini brakmyor, her Cumartesi Ana Cadde'de o n u n arkasndan glge-

BOYALI EV

73

siymi gibi geliyor ve sinemada her zaman ona, kendi yanna oturmasn syleyip ocuun hayatn zehir ediyordu. Dewayne o n u pek takmyordu. Yanmzdan bir grup Meksikal geerken onlarn arasna dalp gzden kaybolduk. Bizden byk ocuklarn toplanp yumruklatklar popler bir yer olan kooperatifin arka tarafnda bir kavga balamt. Bu kavgalar her Cumartesi olurdu ve Black O a k ' u hibir ey iyi bir kavga katlar heyecanlandramazd. insanlar kooperatifin h e m e n yanndaki genie bir sokaa dolumutu ve kalabalk arasnda birinin, "Bunun Sisco'lardan biri olduuna bahse girerim," dediini duydum. A n n e m kooperatifin arkasnda yaplan kavgalar seyretmeyi bana yasaklamt a m a kesin bir yasaklama deildi bu, nk o n u n oraya gelmeyeceini biliyordum. Dewayne'le beraber kalabaln arasna szdk, biraz iddet grmek iin sabrszlanyorduk. Sisco'lar kasabaya bir milden az bir mesafede yaayan fakir bir ortak aileydi. Cumartesi gnleri mutlaka buralarda olurlard. Ailelerinde ka ocuk olduunu hi kimse bilmiyordu ama hepsi de iyi kavga ederdi. Babalar ayyan tekiydi, onlar hep dverdi ve anneleri bir gn, kocasn tutuklamak isteyen silahl bir polisi evire evire dvmt. Polisin kolu ve b u r n u krlmt. Rezil olan zavall polis kasabadan ayrlmak zorunda kalmt. Sisco'larn en by Jonesboro'da bir adam ldrd iin hapisteydi. Sisco'larn ocuklar okula ya da kiliseye gitmezdi, b u n u n iin onlardan kanmaya alrdm. Yanlmamtk, biraz daha yaklap kalabaln arasndan baktmz z a m a n Jerry Sisco'nun bir yabancnn yzne y u m r u k attn grdk. Dewayne'e, "Kim bu?" diye s o r d u m . Kalabalk barp aryor, kavgaclar, birbirlerini iyi dvmeleri iin tevik ediyordu. Dewayne, "Bu adam tanmyorum," dedi. "Belki de bir o r m a n kylsdr." Syledii bir anlam tayordu. Blgede p a m u k toplayan pek ok tepe insan olduundan, Sisco'larn, kendilerini tanmayan biriyle kavga karmalar mantklyd. Burann yerli halk b u n u yapmayacak kadar tanyordu onlar. Yabancnn surat imiti ve burnundan kan geliyordu. Jerry Sisco rakibinin enesine mthi bir yumruk patlatt ve o n u yere devirdi.

74

JOHN GRISHAM

Dier Sisco'lar ve ayn trden arkadalar bir keye ekilmi glyor, byk olaslkla da iki iiyorlard. Adamlarn zerindeki elbiseler pis ve yrtk prtkt, salar kirli ve karmakarkt, sadece birkann ayanda ayakkab vard. Bunlarn gl insanlar olduu bilinirdi. Zayf ve a insanlard, kavga ederken yapmayacaklar ey yoktu. Geen yl Billy Sisco rr fabrikasnn arkasnda bir Meksikaly neredeyse ldryordu. Uydurma ringin dier tarafnda tepe halkndan bir grup toplanm, arkadalarna - a d a m m a d m n 'Doyle' o l d u u n u rend i k - ayaa kalkp bir eyler yapmas iin baryorlard. Doyle enesini ovuturarak ayaa frlad ve rakibine saldrd. Jerry Sisco' n u n midesine bir kafa atmay baard ve ikisi de yere yuvarland. Bunu gren tepe halkndan sevin lklar ykseldi. Dier seyircilerle biz de barmak istiyor a m a Sisco'lan kzdrmaktan ekmiyorduk. Kavga etmek onlar iin bir oyundu ve herkese saldrabilirlerdi. Barlar artarken iki kavgac, yerde toz toprak iinde birbirlerine skca yapm yuvarlanp d u r u y o r d u . Doyle birden sa yumr u u n u geriye ekip Jerry Sisco'nun yzne mthi bir y u m r u k patlatt ve kan iinde brakt. Jerry bir saniye iin hareketsiz kald, hepimiz iimizden, bir Sisco'nun, en sonunda gl bir rakibe atm olmasn u m u y o r d u k . Doyle bir y u m r u k daha atmak zereydi ki Billy Sisco birden g r u b u n d a n frlayp atld ve Doyle'un srtna bir tekme att. Doyle yaral bir kpek gibi haykrp yerde yuvarlanrken iki karde Sisco'lar o n u n zerine atlp yumruklamaya, tekmelemeye baladlar. Doyle'u ldrebilirlerdi. Bu b y k bir kallelikti ama bir Sisco'yla kavga edenin gze almas gereken bir riskti ayn zamanda. Tepe halkndan olanlarn sesi kesilmiti, yerli halk da bir adm atmadan olanlar seyrediyordu. Bir sre sonra iki Sisco, Doyle'u sryerek ayaa kaldrd ve Jerry, bir cellat sabryla d u r u p o n u n kasna mthi bir tekme att. Doyle bararak yere dt. Sisco'lar lgn gibi kahkaha atyordu. Sisco'lar o n u tekrar yerden kaldrmak isterken, k t k boyunlu Bay H a n k Spruill kalabaln arasndan kp ilerledi ve Jerry'ye bir y u m r u k atp o n u yere devirdi. Billy Sisco bir kedi evikliiyle atl-

BOYALI EV

75

l ve yumruuyla Hank'in enesini buldu, ama garip bir ey oldu. Yumruk H a n k Spruill'i hi etkilemedi. H a n k d n p Billy'yi salarndan yakalad ve hi zahmetsiz savurup dier Sisco'lar ve arkadalarnn b u l u n d u u yere doru frlatt. Dalan grubun arasndan bu kez baka bir Sisco, Bobby frlad, on alt yandan fazla delildi ama o da aabeyleri kadar kavgacyd. Hank Spruill imdi Sisco ile kar karyayd. Jerry ayaa kalkmaya alrken Hank, inanlmaz bir hzla o n u n kaburgalarna yle bir tekme att ki krlan kemiin sesini duyduk. 1 lank sonra d n p , Bobby'ye elinin tersiyle vurdu, o n u yere devirdi ve azna bir tekme att. Billy tekrar saldrd ama Hank, sirklerde grlen o gl adamlardan biri gibi, kendinden olduka zayf olan ocuu havaya kaldrp kooperatifin duvarna frlatt, Billy kaplamalar ve pencereleri sarsarak duvara arpt ve sonra bann zerine kaldrma dt. Ben bir beyzbol t o p u n u bile bu kadar kolayca frlatamazdm. Billy yere dnce H a n k o n u boazndan yakalad, kavga alan ortasna, Bobby'nin emekleyerek ayaa kalkmaya alt yere srkledi. Jerry bir yanda bzlm, kaburgalarn tutarak inliyordu. Hank, Bobby'nin bacakarasm tekmeledi. ocuk barnca da korkun bir kahkaha atarak gld. Sonra Billy'yi boazndan yakalad ve sa elinin tersiyle o n u n yzn tokatlamaya balad. Kanlar her yana fkryordu; Billy' in yz gz kan iindeydi ve kanlar gsne akyordu. H a n k bir sre sonra Billy'yi brakt ve dier Sisco'lara d n d . "Biraz daha isteyen var m?" diye bard. "Hadi gelin! Biraz daha vereyim!" kahramanlar yerlerde s r n p dururken dier Sisco'lar birbirlerinin arkasna gizlenmeye alyordu. Bu d u r u m d a kavga bitmi olmalyd ama Hank'in baka planlar vard. Byk bir zevk ve kararllkla yerde yatan kiinin yzlerini tekmelemeye balad ve ocuklar hareketsiz kalp inlemeyi kesinceye kadar s r d r d b u n u . Kalabalk dalmaya balad. Arkamda bir adam, "Hadi gidelim," dedi. "Siz ocuklar b u n u grmemelisiniz." Ama ben hareket edemiyordum.

76

JOHN GRISHAM

H a n k o srada yerde krk bir sopa buldu. Kalabalk bir an durdu, r k t c bir merakla o n u n yapacan grmek istiyordu. Hank, elindeki kaln sopayla Jerry'nin b u r n u n a vurunca kalabalktan birisi, "Aman Tanrm," dedi. Kalabaln arasnda baka birisi, erifin aranmas k o n u s u n d a bir eyler syledi. Yal bir ifti, "Gidelim b u r a d a n , " dedi ve kalabalk tekrar hareketlendi, bu kez daha hzl admlarla gidiyordu herkes. H a n k ' i n ii hl bitmemiti. Yz fkeyle kpkrmz olmutu; gzleri eytan gz gibi parlyordu. Elindeki sopa kk paralara ayrlncaya kadar ocuklar dvmeyi s r d r d . Kalabalk arasnda dier Spruill'lerden hibirini grmemitim. Kavga deta bir cinayete d n n c e herkes kamt. Black Oak'ta hi kimse Sisco'larla dalamak istemiyordu. Ama imdi kimse de tepelerden gelmi bu deli genle karlamay gze alamazd. Kaldrma geri d n d m z d e kavgay grenlerin hi sesi kmyordu. Dv hl devam ediyordu. Hank'in, onlar ldrnceye kadar d v p dvmeyeceini merak ettim. Kalabaln arasna karp sinema binasna doru hzl admlarla giderken Dwayne de ben de tek kelime etmedik. CUMARTES G N leden sonra gittiimiz sinema biz iftlik ocuklar iin zel bir olayd. Evlerimizde televizyon yoktu ve elenmek gnah saylyordu, iki saat sreyle p a m u k tarlalarndaki yorucu hayattan kurtuluyor, her zaman iyilerin kazand fanteziler diyarna tanyorduk. Sulularn nasl altn, polislerin onlar nasl yakaladm, savalarda nasl arplp nasl zafer kazanldm, Vahi Bat'da tarihin nasl yazldn hep filmlerden reniyorduk. Evde ve okulda bana sylenenlerin tersine, Gney'in Sava' kaybettii konusundaki zc gerei bile bir filmden renmitim. Fakat bu Cumartesi gittiimiz Gene Autrey kovboy filmi Dewayne ve benim houmuza gitmedi. Filmdeki her kavga sahnesinde H a n k Spruill'i hatrlyor ve hl o n u kooperatifin arkasnda Sisco'lar dverken gryordum. Biraz nce g r d m z gerek katliamla kyaslannca Autrey'nin itiip kakmalar hafif kalyordu. Dewayne'e syleme cesaretini b u l d u u m d a film bitmek zereydi.

BOYALI EV

77

"Sisco'lar dven u koca o r m a n kyls var ya?" diye fsldadm. "te o bizim iftlikte alyor." bana i n a n a m y o r m u gibi, " O n u tanyor musun?" diye fsldad o da. "Elbette. H e m de ok iyi tanyorum." Dewayne ok etkilenmiti ve baka sorular da sormak istiyordu .ima salon kalabalkt ve sinema m d r Bay Starnes, bir mesele , knamas iin elindeki fenerle, sralar arasndaki koridorlarda dolamaktan zevk alyordu. Konuurken yakalanan ocuklar kulakladan tutulup darya atlyordu. Ayrca, illi Brenda da Dewayc'in h e m e n arkasnda bir koltuk b u l m u ve rahatmz karmt. Seyirciler arasnda, salona dalm oturan birka yetikin de vard ama bunlar genelde kasaba halkmdand. Bay Starnes Meksikallar balkona o t u r t m u t u ama onlar b u n d a n rahatsz olmam gibiydi. Onlardan sadece birka film izlemek iin para harcayabiliyordu. Film biter bitmez darya ktk, birka dakika sonra yine kooperatifin arkasndaydk ve sanki Sisco ocuklarnn kanl cesetlerini bulmay u m u y o r d u k . Ama orada hi kimse yoktu. Kavgaya ait hibir iz g r l m y o r d u - ne kan, ne bir insan organ ne de paralanm sopa vard ortalkta. Pappy'nin fikrine gre, saygn insanlar Cumartesi gn karanlk basmadan kasabadan ayrlmalyd. Cumartesi gecesi kt eyler olurdu. Fakat ben kavgalardan baka gerek bir ktle hi rastlamamtm. rr fabrikas arkasnda iki iildiini, zar oyunlar oynandn ve hatta baka kavgalar da o l d u u n u d u y m u t u m ama bunlar herkesten uzakta olur ve b u n u da sadece az sayda insan yapard. Ama Pappy yine de bu pis eylerin bize bulamasndan korkard. Chandler ailesinin ban artan kii Ricky idi ve a n n e m i n sylediine gre Cumartesi gnleri kasabada ge saatlere kadar kalmakla n yapmt. Ailenin yakn gemiinde bir tutuklanma olay vard ama b u n u n ayrntlarn renememitim. Annem, Pappy ve Kicky'nin, eve d n m e saati konusunda yllarca tarttklarn sylemiti bana. Ben de eve birok kez onsuz d n d m z hatrlyor-

78

JOHN GRISHAM

d u m . O zamanlar, onu bir daha gremeyeceimi sanarak alardm ama o, Pazar sabah, sanki hibir ey olmam gibi m u t f a k masasnda o t u r u p kahvesini yudumlard. Ricky hep gelirdi eve. Hl kasabaya gelmekte olan iftiler olduundan, Baptist kilisesinin evresine geliigzel park etmi dzinelerce aracn ortasnda kalm olan k a m y o n u n yannda bulutuk. Ana Cadde imdi daha kalabalkt ve halk, bazen kemanc ve bano alanlarn mzik yapt okul yaknnda toplanyor gibiydi. Ben gitmek istemiyord u m ve bana gre eve d n m e k iin acelemiz de yoktu. Bykannemle annemin, son dakikada, abbat g n n d e n nce pek ok kadnn yapacak bir eyler bulduu kilisede bir ileri kmt. Babamla Pappy'nin bir kavgadan sz ettiklerini kamyon u n dier tarafndan d u y d u m . Sonra Sisco adn iittim ve kmld a m a d a n d u r d u m . O srada Miguel ve Meksikallardan birka geldi ve onlarn ispanyolca konumalarndan d e d i k o d u n u n son ksmn d u y a m a d m . Birka dakika sonra, Black Oak'n iki polisinden biri olan Stick Powers sokaktan bizim tarafa geldi ve babamla Pappy'ye merhaba dedi. Stick'in savata esir olduu sylenirdi, hafif aksayarak y r r ve ayandaki sakatln bir Alman esir kampnda grd k t m u a mele sonucu o l d u u n u sylerdi. Pappy ise o n u n Craighead lesi'nden asla ayrlmadn, silah sesi bile duymadn syler kzard. Ben onlara doru yaklarken Stick'in, "Sisco'larn ocuklarndan biri neredeyse lyormu," dediini d u y d u m . Hava iyice kararm gibiydi ve kimse bana bakmyordu. Pappy, "Bunda alacak bir ey yok ki," dedi. "Sizin iftlikte alan u o r m a n kylsnden sz ediyorlar." Pappy sinirlenmeye balamt bile, "Ben kavgay grmedim Stick," dedi. " O n u n adn biliyor m u s u n peki?" " H a n k bir ey ite." "Bizde byle bir sr bir ey var." Stick, "Yarn sizin oraya gelip etrafa bir baksam bir sakncas var m?" diye sordu. "Sana engel olamam." "Hayr, olamazsn." Stick salam bacann zerinde d n d ve sanki suluymular gibi Meksikallara bakt.

BOYALI EV

79

Kamyonun dier yanma geip onlarn yanna gittim ve, "Ne is(iyordu o polis?" diye sordum. D u y m a m ya da bilmem gerekmeyen bir ey olduunda her zaman yaptklar gibi beni grmezden geldiler. Karanlkta eve doru yola ktk, Black Oak'un klar arkamzda yava yava zayflyor, yoldan esen serin rzgr salarmz kartryordu. nce kavgay babama anlatmak istedim ama b u n u Meksikallarn n n d e yapamazdm. Sonra b u n a tank olmamaya karar verdim. Kazanacak hibir ey olmadndan hi kimseye syleyemezdim. Sisco'larla ilgili bir olaya karmak hayatm tehlikeye atabilirdi ve ayrca, SpruilPlerin kzp gitmesini istemiyordum. Pamuk hasad h e n z yeni balamt ve ben imdiden y o r u l m u t u m . I lepsinden nemlisi de, H a n k Spruill'in bana, babama ya da Pappy'ye fkelenmesini istemezdim elbette. Eve d n d m z d e onlarn eski k a m y o n u n u bizim n bahede gremedik. Hl kasabadaydlar, belki de tepe halkndan baka insanlarla bulumulard. Akam yemeinden sonra verandadaki yerlerimizi aldk ve l'appy radyoyu kartrmaya balad. Cardinal'ler Philadelphia'da klar altnda oynuyordu. Musial ikinci devrenin ortasnda topa vurmak iin geldi ve ben hayal kurmaya baladm.

8
PAZAR SABAHI afak vakti imek ak ve hafif bir gk grlemesiyle uyandk. Gneybatdan patlayan frtna gnein douunu geciktirmiti ve ben Ricky'nin odasnda, karanlkta yatarken kendi kendime yine her zamanki soruyu sordum, Pazar gnleri neden yamur yaard sanki? P a m u k toplamaya zorlanmamak iin neden hafta iinde yamazd? Pazar zaten dinlenme gnyd. Bykannem yanma geldi ve birlikte verandada o t u r u p yam u r u seyretmemizi istedi. Bana kahve yapt, iine bolca eker ve st koyup kartrd, sonra salncakl divana o t u r u p ar ar sallanrken rzgrn uultusunu dinledik. Spruill'ler etrafta kouturup duruyor, eyalarn kutulara dolduruyor ve akan adrlarndan kp snacak bir yer aryorlard. Yamur, kurak geen iki haftay telafi etmek ister gibi saanak halinde yayordu. Verandann etrafn sis gibi puslu bir hava sarmt ve teneke kapl atmz tepemizde yamur damlalaryla nlyordu. Bykannem konuaca zamanlar byk bir dikkatle seerdi. Bazen, genellikle haftada bir, beni alp yrye gtrr ya da verandada benimle yalnz kalp yanmda o t u r u r d u . Pappy ile otuz be yldr evli olduundan, susma sanatn renmiti. Birka kelime konuarak uzun sreler yryebilir ya da sallanabilirdi. Frtna grltsnden zor duyulan bir sesle, "Kahven nasl?" diye sordu. "ok gzel bykanne," dedim. "Kahvaltda ne istersin?"

BOYALI EV

81

"rek." "O halde bize biraz rek yapaym." l'azar gnleri iler daha rahat, daha ar yaplrd. Genelde biraz l.ha ge kalkardk a m a bu sabah yamur bizi erken uyandrmt, k .l valtda, her zaman yediimiz y u m u r t a ve j a m b o n d a n vazgeer, \o ek ve melasla yetinirdik. Mutfak ii biraz daha hafif olurdu. BuItin ne de olsa bir istirahat gnyd. Salncakl divan olduu yerde bir ileri bir geri yavaa sallanp lmyor, pasl zincirleri hafife gcrdyordu. Yolun kar tarafnda, leler arazisi yaknlarnda bir yerde imek akt. bykannem, " D n gece ryamda Ricky yi grdm," dedi. "Gzel bir rya myd?" "Evet, ok gzeldi. Ryamda sava bitmi, ama b u n u bize bildirmeyi unutmular. Bir gece burada, verandada o t u r m u radyo timlerken u tarafta, yol zerinde bir adamn bize doru kotuunu gryoruz. Bu, Ricky'mi. zerinde niformas vard ve sava}i bittiini bize bararak haber veriyordu." "Ben de byle bir rya grmeyi isterdim," dedim. "Sanrm Tanr bize bir eyler sylyor." "Ricky'nin eve d n d n m yani?" "Evet. Belki h e m e n deil, ama sava yaknda sona erecek. Bir gn bamz kaldrp bakacak ve o n u n bahede y r d n greceiz." Baheye baktm. Toprakta glckler ve akntlar olumaya ve Spruill'lere doru akmaya balamt. imenler h e m e n h e m e n yok olmutu ve rzgr, mee aalarmzdan ilk l yapraklar savurup gtryordu. Kendimle gurur duyarak, "Ricky iin her gece dua ediyorum bykanne," dedim. Gzleri hafife d o l m u olarak, "Ben o n u n iin her saat d u a ediyorum," dedi. Sallanyor ve y a m u r u seyrediyorduk. Ben Ricky'yi nadiren niformal, silahl, ate altnda bir siperden dierine koan bir asker olarak d n y o r d u m . Benim anlarmda o, en iyi arkadam, lua bir aabey gibi davranan amcam, elinde bir olta ya da beyzbol eldiveni tutan d o s t u m d u . Sadece on dokuz yandayd ve bu ya kna hem yal ve h e m de gen grnyordu.
III < >

82

JOHN GRISHAM

Bir sre sonra a n n e m kapda g r n d . Cumartesi banyosundan sonra bir de Pazar silinmesi vard ki bu olayda da b o y n u m ve kulaklarm temizlik hastas bir kadn tarafndan hzl bir biimde ve canm actrcasna ovulurdu. A n n e m , "Hazrlanmalyz," dedi. Acy imdiden hissediyordum. Biraz daha kahve almak iin b y k a n n e m i n arkasndan mutfaa girdim. Pappy mutfak masasna o t u r m u ncil okuyor, Pazar vaazna hazrlanyordu. Babam arka verandada frtnay seyrediyordu, nehre doru bakyor ve hi kukusuz su basknlarn dn p endieleniyordu. YAMUR, biz kiliseye gitmek zere evden kmadan ok nce kesildi. Yollar amurluydu ve Pappy kamyonu her zamankinden daha yava sryordu. Bazen eski toprak yolda su birikintilerine dalp karak, eski tekerlek izlerinde kayarak yol alyorduk. Ben babamla beraber arkadaydm, kasann yanlarna skca t u t u n m u t u k , a n n e m ve b y k a n n e m ndeydi, herkes en gzel giysisini giymiti. Bulutlar kaybolmu, gne ykselmi, slak topra daha imdiden piirmeye balamt, p a m u k saplarndan yukarya doru ar ar ykselen su buharn grebiliyordunuz. Mays'tan Eyll'e kadar her gn ayn hava tahminini yapan babam, "Bugn yine ok scak olacak," dedi. Otoyola ktmz zaman yzmze rzgr vursun diye ayaa kalkp src yerinin zerine abandk. Bu ekilde ok daha iyi serinliyorduk. Tarlalar botu; dinsel yin ve istirahat g n n d e Meksikallara bile alma izni verilmiyordu. Her hasat mevsiminde ayn sylentiler kar, dinsiz iftilerin Pazar gnleri gizlice p a m u k topladklarndan sz edilirdi a m a ben hibir zaman byle gnah ileyen adam grmemitim. Arkansas'n krsal kesiminde pek ok ey gnaht, zellikle de Baptist iseniz. Pazar gnk yinlerimizin b y k b l m , grltc ve fkeli bir adam olan ve zamannn ounu yeni gnahlar icat etmekle geiren Peder Akers'in u z u n vaazlaryla harcanrd. Ben elbette vaazlara pek aldrmazdm -ocuklarn ou da dinlemezdiama Pazar kilisesinde dua etmekten baka eyler de vard. Dostlarla b u l u u p haber alverii ve dedikodu y a p m a zamanyd bu s-

BOYALI EV

83

r. Herkesin neeli, mutlu olduu ya da yle grnmeye alt, lestival gibi toplantlard bunlar. Dnya sorunlar ne olursa olsun olas su basknlar, Kore sava, p a m u k fiyatlarndaki o y n a m a l a r klisede bir yana braklrd. Bykanneme gre Tanr, zellikle de O ' n u n evindeyken halknn zlmesini istemezdi. Bu szler bana garip gelirdi, nk bykannem de en azndan Pappy kadar endielenirdi. Bizim iin aile ve iftlik dnda hibir ey Black Oak Baptist Kilisesi kadar nemli deildi. Kilisemizdeki herkesi tanrdm ve kukusuz onlar da beni tanrd. yi gnde, kt gnde bir aileydi bu kilise cemaati. Herkes birbirini sever ya da sevdiini iddia ederdi ve emaatten birisi hafife bile hasta olsa t m dualar o n u n iin edilirdi. Mir cenaze treni bir hafta srerdi, h e m e n h e m e n kutsal bir olayd. Sonbahar ve ilkbahar dinsel toplantlar aylarca nceden planlanr \r sabrszlkla beklenirdi. Ayda en az bir kez bir tr kr yemei yerdik -kilisenin arkasndaki aalarn altnda Allah ne verdiyse yenilen bir piknikti b u - ve bu yemekler leden sonralar ge saatlere kadar srerdi. Dnler, zellikle hanmlar iin nemliydi a m a dnlerde cenaze trenlerindeki arbal hava olmazd elbet. Biz oraya vardmzda kilisenin akl tal otopark hemen hemen dolmutu. Aralarn byk ounluu bizimki gibi eski ifti kamyonuydu ve hepsi de amurluydu. Birka otomobil vard ve bunlar ya kasabal ailelere ya da toprak sahibi iftilere aitti. Sokan aasndaki Metodist kilisesinde daha az kamyon, daha ok otomobil vard. O kiliseye genellikle tccarlar ve okul retmenleri giderdi. Metodistler bizden biraz daha stn olduklarn sanrd .a biz Baptistler Tanr'ya daha yakn o l d u u m u z u bilirdik. Kamyondan aaya atladm ve arkadalarm bulmak iin kotum. Benden biraz daha byk ocuk kilisenin arkasnda, mezarlk yaknnda birbirlerine bir beyzbol t o p u n u atp duruyorlard, unlara doru gittim. Birisi, "Luke," diye fsldad. Dewayne'di bu, bir karaaacn glgesine saklanmt ve k o r k m u grnyordu. "Bu tarafa gel." Aacn yanna gittim. "Duydun mu?" dedi. "Jerry Sisco bu sabah erken saatlerde lm."

84

JOHN GRISHAM

Sanki bir su ilemi gibi d o n u p kaldm, ne syleyeceimi bilemiyordum. Dewayne gzlerini bana dikmi bakyordu. Sonunda cevap verebildim. "Ee?" "imdi, olay g r m olanlar bulmaya alyorlar." "Olanlar gren bir sr insan var." "Evet a m a hi kimse konumak istemiyor. Herkes Sisco'lardan da korkuyor, senin u o r m a n kylsnden de." "O benim o r m a n kylm deil." "Her neyse, ben yine de ondan k o r k u y o r u m . Sen k o r k m u y o r musun?" "Evet." "Ne yapacaz peki?" "Hibir ey. Tek kelime etmeyeceiz, en azndan imdilik." Gerekten de hibir ey y a p m a m a k o n u s u n d a szletik. Sorguya ekilirsek yalan syleyecektik. Yalan sylediimiz takdirde de fazladan dua edecektik. Bu Pazar sabah dualar uzun ve hzlyd. Jerry Sisco'nun bana gelenler hakkndaki sylentiler de yleydi. Haberler daha Pazar vaaz bile balamadan hzla yaylmt. Dewayne ve ben kavga hakknda yle ayrntlar d u y d u k ki bunlarn anlatldna inanamyorduk. H a n k her geen dakika biraz daha byyor, irileiyordu. Birisi, "Elleri pene gibiymi," dedi. Bir bakas, "Bir boa gibi omuzlar varm," diye konutu. "Yz otuz kilo geliyormu." Erkekler ve b y k ocuklar kilisenin n n e yakn bir yerde toplanmt ve Dewayne'le ben de oralarda dolanp onlar dinliyorduk. Olanlarn nce bir ldrme, sonra da cinayet olarak adlandrldn d u y d u m ve Bay Snake Wilson, "Bu bir cinayet saylmaz, iyi insanlar cinayete kurban gider. Sisco'lar gibi beyaz sprntler ldrlr," dediini duyuncaya kadar ikisi arasndaki fark anlamakta glk ektim. Black Oak'ta 1947 ylndan beri meydana gelen ilk l d r m e olayyd bu, o tarihte kasabann d o u s u n d a yaayan birka ortak sarho olmu ve aralarnda bir aile kavgas kmt. On be on alt yalarnda bir erkek ocuu kendisini bir tfein yanl tarafnda bulmu, v u r u l m u a m a kimse sulanmamt. Adamlar geceleyin kamlar ve bir daha kimse de onlardan haber alamamt. Son "gerek" cinayeti kimse hatrlamyordu.

BOYALI EV

85

Duyduklarm beni sanki ipnotize etmiti. Kilisenin n merdiveninde basamaklara oturduk, Ana Cadde'ye doru, kaldrma bakarak adamlarn, nelerin yaplmas ya da yaplmamas gerektii konusundaki konumalarn dinledik. Sokan aasnda kooperatifin n n grebiliyordum ve bir an iin Jerry Sisco'yu tekrar g r d m sandm, surat paramparayd ve H a n k Spruill sopayla ldrnceye kadar dvyordu onu. Bir adamn l d r l d n g r m t m . Birden, kiliseye tekrar girip yeniden dua etme ihtiyacn hisseder gibi oldum. Bir konuda sulu olduumu biliyordum. Kiliseye girdik, kzlar ve kadnlar da birbirlerine sokulmu, kendi grlerine gre trajediden sz ediyorlard. Kadnlar arasnda Jerry'nin nemi giderek artyordu. Dewayne'in peinden koup d u r a n illi kz Brenda, Sisco'lara birka yz metre mesafede yayordu ve onlarn k o m u s u sayldndan b y k ilgi ekmeye balamt. Kadnlar kesinlikle erkeklerden daha ilgili ve zntlyd. Dewayne'le ben dostluk salonuna girip kurabiyeleri bulduk, sonra da dedikodular dinleyerek kk snflarmza gittik. Monette'deki lisede ders veren Pazar okulu retmenimiz Bayan Beverly Dili Cooley uzun uzun ve ackl bir tarzda Jerry Sisco'dan sz ederek balad dersine, fakir bir ailenin fakir ocuuydu o, hayatta hi ans olmam bir gen adamd. Sonra bizlere, birbirimizin ellerini t u t u p gzlerimizi kapamamz syledi ve sesini cennete ykseltip, Jerry'yi scak ve ebedi barna basarak kabul etmesi iin Tanr'ya u z u n u z u n dualar etti. Jerry'den bir Hristiyan ve m a s u m bir kurban gibi sz ediyordu. Dewayne'e bir gz attm, o n u n da bir gz bendeydi. Bu ite bir gariplik vard. Bizlere birer Baptist olarak, bebekliimizden beri, cennete gitmenin tek y o l u n u n Hz. sa'ya inanmak, temiz ve drst bir Hristiyan olarak yaama yolunda O ' n u izlemeye almak olduu retilmiti. Her Pazar sabah, her Pazar akam krsde vaaz olarak verilen basit bir mesajd bu, ayrca Black Oak'tan geen ve seri konferanslar veren her rahip de bu mesaj yksek sesle ve net olarak tekrarlard. Bunu her Pazar okulunda, aramba geceleri dua ederken ve Tatil ncil Okulu'nda duyardk. Mziimizde, ibadetlerimizde, edebiyatmzda hep bu vard. Ak-

86

JOHN GRISHAM

a sylenen, deimez, kaamak taraf ve oynak yan olmayan, uzlama gerektirmeyen bir mesajd bu. Ve sa'y kabul etmeyen, basit bir Hristiyan gibi yaamayanlar cehenneme giderdi. Jerry Sisco'nun da gittii yer orasyd ve b u n u hepimiz biliyorduk. Fakat Bayan Cooley duasna devam etti. Bu aclar ve kayplar d n e m i n d e t m Sisco'lar ve bu aileye yardm elini uzatan kk kasabamz iin dua etti. Black Oak'ta Sisco'lara yardm elini uzatacak bir tek kii olabileceini sanmyordum. Garip bir duayd bu ve retmen duasn bitirip " a m i n " dediinde ben t a m a m e n akn bir haldeydim. Jerry Sisco hayatnda bir kilisenin yaknma bile gitmemi, a m a Bayan Cooley, o sanki u anda Tanr'nn yanndaym gibi d u a etmiti. Eer Sisco'lar gibi yasa tanmayanlar cennete gidebiliyorsa geriye kalan bizler zerindeki bask da kalkm demekti. Bayan Cooley daha sonra Yunus Peygamber ve balinadan sz etmeye balaynca biz de bir sre iin lmle biten kavgay u n u t tuk. BR SAAT SONRAK ibadet sresince, Chandler'larn her zam a n oturduu yerde, sol taraftaki sralarn orta b l m n d e , anemle b y k a n n e m arasndaki her zamanki yerimde o t u r d u m . Sralarda numara, nceden yer ayrma gibi bir ey yoktu a m a herkes herkesin nerede oturacan bilirdi. Annemle babam, yl sonra on yama bastmda arkadalarmla birlikte oturabileceimi sylemiti, ama yaramazlk y a p m a m a k kouluyla elbet. Bu sz onlardan ben almtm. Yoksa bu izin iin yirmi yam beklemem de gerekebilirdi. Pencereler akt ama ar havada hi hareket yoktu. Erkekler kmldamadan o t u r u p terlerken kadnlar yelpaze kullanabiliyordu. Peder Akers vaaz vermek iin kalktnda gmleim srtma yapmt. Rahip her zamanki gibi fkeliydi ve h e m e n barmaya balad. Hi beklemeden gnahkrlara saldrd; gnah Black Oak'a ac getirmiti. Her zaman getirdii ve getirecei gibi lm ve tahribat ge-

BOYALI EV

87

tirmiti. Biz gnahkrlar iki iiyor, k u m a r oynuyor, k f r edip yalan sylyor, kavga edip birbirimizi ldryor ve zina yapyorduk, nk Tanr yolundan ayrlyorduk ve bu yzden kasabamzda bir gen adam yaamn yitirmiti. Tanr bizden, birbirimizi ldrmemizi istemiyordu. Kafam yine karmt. Ben Jerry Sisco'nun en nihayet kendi dengi birisiyle karlat iin l d r l d n sanyordum. Bunun, Peder Akers'in zerine basa basa anlatt k u m a r oynamak, zina ve dier gnahlarla hibir ilgisi yoktu ki. Sonra, bize neden baryordu bu adam? Bizler iyi insanlardk. Kiliseye gelmitik! Peder Akers'in vaazndan pek bir ey anlamyordum ve bykannemin de Pazar yemeklerinde bazen, o n u n vaazlarndan birinde kafasnn kartn mrldandn duyardm. Ricky de bir gn bana bu yal adamn yar kak o l d u u n u sylemiti. Gnahlar byyor, birbiri stne ylyordu ve omuzlarm kmeye balamt. Kavgay seyretme k o n u s u n d a yalan sylemek zorundaydm ve b u n u n arln imdiden zerimde hissetmeye balamtm. Derken Peder Akers, Kabil'in Habil'i ldrmesiyle balayp cinayetler tarihine geti ve bizi incil'deki katliamn kanl yollarna gtrd. Bykannem gzlerini kapad, o n u n dua ettiini biliyordum - hep d u a ederdi zaten. Pappy duvara bakyor, byk olaslkla l bir Sisco'nun, hasadn nasl etkileyeceini d n yordu. A n n e m vaaz dinler g r n y o r d u ama benim bam yava yava ne dmeye balad, dayanamam uyuklamaya balamtm. Uyandmda bam b y k a n n e m i n kucandayd ama o b u n a aldrmad. Ricy iin endielendiinde beni yannda isterdi. imdi org almyordu ve koro da ayaktayd. D u a zamanyd. Ayaa kalkp "Tam O l d u u m Gibi" ilahisinden be kta syledik ve sonra Peder bizi serbest brakt. Erkekler darda, bir aacn glgesinde toplanp eitli konularda sohbete baladlar. Pappy alak sesle bir eyler anlatyor, ellerini heyecanl bir tavrla sallayp duruyordu. Oraya yaklamamam gerektiini ok iyi biliyordum. Kadnlar, ocuklarn oyun oynad ve yallarn birbirlerine

88

JOHN GRISHAM

veda ettii n bahede kk gruplar halinde toplanm dedikodu yapyordu. Pazar gn hi kimse kiliseden ayrlmak iin acele etmezdi. Evde, le yemei yemekten, yemek sonras kestirmekten ve yeni bir p a m u k toplama haftasna hazrlanmaktan baka yaplacak bir ey yoktu. Ar admlarla otoparka doru yrdk. Arkadalarmza tekrar veda ettik ve oradan ayrlrken el salladk. K a m y o n u n arkasnda babamla yalnz kalnca, kavgay seyrettiimi ona syleme cesaretini bulmaya altm. Kilisedeki erkekler b u n d a n baka bir ey konumamt. Olaya nasl kartmdan emin deildim ama ig d m , her eyi babama itiraf etmemi ve o n u n arkasna snmam sylyordu bana. Fakat Dewayne'le birlikte, sorguya ekilinceye kadar sessiz kalmaya ve ancak o n d a n sonra kprdanmaya balayacamza sz vermitik. Eve doru giderken hibir ey sylemedim. iftliimize bir mil kala, tal yolun daralp da yerini toprak yola brakt, tek eritli toprak k p r n n b u l u n d u u yerde, yolla St. Francis Nehri birleiyordu. Kpr otuzlu yllarda bir belediye projesine gre ina edilmiti ve hi kukusuz, traktrler ve dolu rmorklarn arlna dayanacak kadar salamd. Fakat zerinden ne zaman gesek kaln tahtalar yerinden oynar, gcrdard ve aadaki kahverengi suya baktnzda k p r n n sallandna yemin edebilirdiniz. Kpry getik ve dier tarafta Spruill'leri grdk. Bo ve Dale, gmleklerini karm, pantolon paalarn dizlerine kadar kvrp suya girmi, suda ta kaydryordu. Trot sularn srkledii kaln bir aa dalnn stne o t u r m u , ayaklarn suya sarktmt. Bay ve Bayan Spruill bir aacn glgesine snmt, yemekler yerdeki bir battaniyenin zerine dizilmiti. Tally de suya girmiti, bacaklar kalalarna kadar plakt, uzun salar alm, omuzlarna dklmt. O n u n , kendi dnyasnda yalnz bana, suyu tekmelediini grnce kalbim hzla arpmaya balad. Nehrin biraz aasnda, pek az baln yakaland bir noktada Hank, elinde kk bir olta kamyla duruyordu. Gmleini karmt ve teni gnete yanp iyice pembelemiti. Jerry Sisco'nun

BOYALI EV

89

ldn bilip bilmediini merak ettim. Belki de bilmiyordu. Fakat yaknda her eyi renecekti elbet. Onlara hafife el salladk. Yasak blgeye girerken yakalanm j'ibi birden dondular, sonra glmseyip ba salladlar. Ama Tally ban kaldrp bakmad bile. H a n k de ayn eyi yapt.

9
PAZAR LE YEMENDE her zaman kzarm tavuk, taze tuzlu rek olurdu ve kadnlar yemei m m k n olduunca hzl hazrlamasna ramen bu i yine de bir saat srerdi. Yemee oturd u u m u z d a alktan lmek zereydik. Peder Akers o kadar barmasa ve uzun konumasa bu kadar ackmayacamz sk sk dn r d m ; kendi kendime elbette. Pappy kreden konumasn yapt. T a m yemee balyorduk ki yaknlarda bir yerde bir araba kapsnn hzla kapandn duyduk. Yemei brakp birbirimize baktk. Pappy sesini karmadan mutfak penceresine gitti. Darya bakp, "Stick Powers," deyince itahm kat. Kanun koruyucu gelmiti ve hi de iyi eyler olmayacakt. Pappy o n u arka verandada karlad. Konumalarn duyabiliyorduk. "yi gnler Eli." "Hogeldin Stick. Sana nasl yardmc olabilirim?" "Herhalde Sisco'larn ocuunun ldn d u y m u s u n d u r . " Pappy hibir z n t belirtisi gstermeden, " D u y d u m , " dedi. "ilerinden biriyle k o n u m a k istiyorum." "Bu sadece bir kavgayd Stick. Sisco'larn yllardan beri yaptklar her zamanki Cumartesi lgnlklarndan biri ite. Onlara hi engel olmadn, d u r d u r m a d n onlar. imdi onlardan biri kaldramayaca kadar dayak yedi." "Yine de soruturma y a p m a m gerekiyor." "Yemek sonrasna kadar beklemen gerekecek. Sofraya imdi oturduk. Baz insanlar kiliseye gidiyor, biliyorsun."

BOYALI EV

91

Pappy b u n u syleyince a n n e m k o r k u d a n bzlr gibi oldu. Bykannem hafif hafif ban iki yana sallad. Stick, "Ben grevdeydim," dedi. Sylentilere gre Stick her drt ylda bir, seimler yaklarken kiliseye gidip g gsterisi yapard. Ama seildikten sonra b u uk yl sreyle dua etme ihtiyacn asla hissetmezdi. Black Oak'ta kiliseye gitmediiniz zaman b u n u bilmeyen kalmazd. badet zamanlarnda dua edecek insanlara ihtiyacmz vard. Pappy, "stersen verandada oturabilirsin," dedi ve mutfaa girip masaya oturdu. O sandalyesine oturunca herkes yemeini yemeye balad. Ama b e n i m boazmda sanki beyzbol t o p u byklnde bir d m vard ve kzarm tavuk bir trl aaya inmiyordu. Bykannem masann kar tarafndan, "Adam yemek yedi mi acaba?" diye fsldad. Pappy, u m u r u n d a deilmi gibi omuzlarn silkti. Saat iki b u ua geliyordu. Stick bu saate kadar karnn doyurmadysa biz neden zlecektik ki? Ama b y k a n n e m dnceli bir insand. Ayaa kalkp dolaptan bir tabak kard. Biz onu seyrederken taba patates, sos, domates ve hyar dilimleri, dikkatle tereya srd iki tuzlu rek, bir tavuk b u d u ve bir de gsle doldurdu. Sonra byk bir bardaa buzlu ay koydu ve onlar arka verandaya gtrd. Konuulanlar yine duyuyorduk. Bykannem, "Buyur Stick," dedi. "Bizim burada hi kimse a kalmaz." "Teekkr ederim Bayan Ruth, ama ben yemeimi yedim." "O halde bir daha ye." "Gerekten de yememeliyim." Ama o anda, Stick'in kocaman b u r u n deliklerinin kzarm tavuk ve reklerin mis gibi kokusunu aldn anlamtk. "Teekkr ederim Bayan Ruth. ok naziksiniz." Bykannem bo ellerle dnnce hi armadk. Pappy sinirlenmiti ama dilini tutmay baard. Stick buraya sorun karmaya, iilerimizin bana dert amaya gelmiti ve bu da p a m u u m u z u tehdit ediyor anlamna geliyordu. O n u neden besleyecektik ki?

92

JOHN GRISHAM

Yemeimizi konumadan yiyorduk ve bu da bana bir sre dncelerimi toplama frsat verdi. Kuku uyandrmak istemediim iin lokmalar azma zorla sokuyor, m m k n olduunca ar ar iniyordum. Gerein ne olduunu bilemiyor, doruyla yanl birbirinden ayramyordum. H a n k yardmna gittiinde, Sisco kardeler zavall da kylsn dvyordu. Sisco'ya kar H a n k yalnzd. Onlar hemen safd brakmt ve kavgann orada bitmesi gerekiyordu. O sopa parasn neden almt ki? Sisco'larn her zaman haksz olduunu varsaymak kolayd, a m a H a n k onlar dvmeye balamadan ok nce kazanmt kavgay. Dewayne'i ve onunla yaptmz gizli anlamay d n d m . Son u n d a sessizliin ve hibir ey bilmiyor g r n m e n i n en iyi strateji olduuna karar verdim. Stick'in bizi dinlemesini istemiyorduk, b u n u n iin yemek boyunca hi konumadk. Pappy her zamankinden daha yava yiyordu yemeini, nk Stick'in o t u r u p beklemesini, sklmasn ve belki de kzp gitmesini istiyordu. Beklemenin Stick'i rahatsz edeceini sanmyordum. Taban deta yaladn duyar gibiydim. Babam lokmasn inerken masaya bakyordu, kafas sanki dnyann dier ucunda, byk olaslkla Kore'deydi. A n n e m ve bykannem zgn g r n y o r d u ki bu da her hafta Peder Akers'den yediimiz szl dayaktan sonra a n o r m a l bir ey deildi. Vaazlar srasnda uyumaya almamn bir nedeni de buydu zaten. Kadnlarn Jerry Sisco'ya kar sempatisi daha fazlayd. Saatler geerken ocuun l m daha da zc oluyordu. Rezillii ve dier pislikleri yava yava u n u t u l u y o r d u . Ne de olsa kasabann bir ocuu, yakndan olmasa da tandmz biriydi ve sonu k o r k u n olmutu. Katili de bizim n bahede yatyordu. Bir sre sonra baz sesler duyduk. Spruill'ler nehirden d n m t. SORGULAMA n verandamzla Spruill kamp arasndaki mesafenin yaklak yarsnda, en yksek mee aacmzn altnda yapld. nce erkekler bir araya topland, Pappy ve b a b a m geri-

BOYALI EV

93

ip midelerini ovutururken Stick de iyice doymu grnyordu. Stick'in, kahverengi gmleinin dmelerini germi olan koca bir gbei vard ve gnlerini p a m u k tarlalarnda geirmedii belliydi. I'appy o n u n ok tembel olduunu ve zamannn ounu, kasabann kenarnda, Gurdy Stone'un sosis tezgh yaknndaki bir aau glgesi altnda, devriye arabasnn iinde uyuyarak geirdiini sylyordu. Spruill'ler bahenin dier u c u n d a n geldiler, hepsi beraberdi, Bay Spruill en n d e yryor, Trot ise en arkada, sallanp ayaklarn sryerek, imdi altm o garip yryyle onlar izliyordu. Ben annemle b y k a n n e m arasnda, onlarn arasndan bakp mealemi korumaya alarak y r d m . Ortada sadece Meksikallar eksikti. Stick'in etrafnda gevek bir ekilde toplandk; Spruill'ler bir yanda, Chandler'lar dier yandayd a m a aslna bakarsanz hepimiz .yn taraftaydk. H a n k Spruill'in tarafn tutmaktan holanmyordum ama p a m u k her eyden daha nemliydi bizim iin. Pappy, Stick'le Bay Spruill'i birbirine tantrd, Bay Spruill polisin elini skt ve sonra birka adm geriledi. Spruill'ler kt eyler bekliyor gibiydi ve o anda, onlardan birinin kavgay seyredip etmediini hatrlamaya altm. Kavga yeri ok kalabalkt ve her >cy ok abuk olup bitmiti. Dewayne ve ben akan kanlar grnce .Ulcta ipnotize olmutuk. Kavgay seyreden dier insanlarn yzlerini gerekten de hatrlayamyordum. Stick aznn kenarna sktrd bir ot parasyla oynarken her iki baparman p a n t o l o n u n u n ceplerine ilitirmi, bizim tepe halkn inceliyordu. H a n k mee aacnn gvdesine dayanm, ona bakmaya cesaret eden herkesi kmser gibi szyordu. Stick, Spruiller'e bakp, " D n kasabada, kooperatifin arkasnda S ok kt bir kavga oldu," diye konutu. Bay Spruill ban sallad .a sesini karmad. "Kasaba ocuklarndan bazlar tepe halkndan birisiyle kapm. Onlardan birisi, Jerry Sisco, bu sabah Jonesboro'daki hastanede ld. Kafatas krlm." Hank dnda hepsi huzursuz g r n y o r d u ama o kmldaman t. Jerry Sisco'nun lm haberini daha nce duymadklar belliydi.

94

JOHN GRISHAM

Stick t k r p hafife d n d , sah ve polis rozetiyle k a n u n u n sesi, nemli bir adam olmann zevkini karyor gibiydi. "te bylece ben de etrafta dolap sorular soruyor, bu kavgaya karan adamlar bulmaya alyorum." Bay Spruill, "Bizim iimizde byle birisi yok," dedi. "Biz barsever insanlarz." "yle mi?" "Evet efendim." " D n hepiniz kasabaya gittiniz mi?" "Evet gittik." Yalanlar balamt ite ve ben de Spruill'leri daha iyi grmek m iki kadnn arasndan uzanp baktm. Spruill'lerin korktuklar belli oluyordu. Bo ve Dale birbirine sokulmular, etrafa bakmp duruyorlard. Tally bize bakmak istemiyordu, gzlerini kirli ve plak ayaklarna dikmiti. Bay ve Bayan Spruill ise dostane yzler aryor gibiydi. Trot ise hi kukusuz baka bir dnyada yayordu sanki. Stick, " H a n k adnda bir olun var m?" diye sordu. Bay Spruill, "Olabilir," dedi. Stick birden fkelendi ve, "Benimle oyun oynama," diye bard. "Sana bir soru sordum, bana adam gibi cevap ver. Jonesboro'daki cezaevinde ok bo yer var. Sorgulama iin b t n aileyi alabilirim. Anlyor m u s u n beni?" Birden, "Ben H a n k Spruill!" diyen, gkgrlts gibi bir ses duyuldu. H a n k dierleriyle beraber d u r d u u yerden ayrlm, kendisinden ok daha ufak tefek olan a m a kendine olan gvenini kaybetmeyen Stick'e iyice yaklamt, y u m r u k mesafesindeydi. Stick bir an szd onu, sonra, " D n kasabaya gittin mi?" diye sordu. "Evet gittim." "Kooperatifin arkasndaki kavgaya kartn m?" "Hayr. Ben bir kavgay d u r d u r d u m . " "Sisco ocuklarn dvdn m?" "Onlarn adn bilmiyorum. Onlardan ikisi bizim tepelerden bir adam dvyordu. Bunu d u r d u r d u m . " Hank'in yznde bir kendini beenmilik ifadesi vard. D u r u -

BOYALI EV

95

unda hibir korku belirtisi grlmyordu ve o n u n k a n u n karsndaki bu tavrna istemeyerek hayran kaldm. Kasaba polisi karsndaki insanlara bakt ve gzleri Pappy'nin zerinde kald. Stick iz zerindeydi ve kendisiyle gurur duyuyordu. Aznn kesindaki ot parasn diliyle dier yana geirdi, son .1 yine Hank'e bakt. "Bir sopa kullandn m?" "Sopaya ihtiyacm yoktu." "Soruma cevap ver. Bir sopa kullandn m?" Hank hi tereddt etmeden, "Hayr. Onlarn kaim ve ksa bir sopas vard," dedi. Bu sylenen hi kukusuz Stick'e olay anlatan baka birinin ifadesiyle eliiyordu. Stick, "Sanrm seni alp g t r m e m gerekiyor," dedi a m a kemerinden sarkan kelepeleri almak iin hibir harekette bulunmad. Bay Spruill bir adm ilerledi ve Pappy'ye, "O giderse biz de gideriz," dedi. " H e m de imdi." Pappy b u n a hazrlklyd. Tepe insanlar altklar yerden habersiz kamakla nlyd ve hibirimiz Bay Spruill'in sylediini yapmayacandan kuku duymuyorduk. Bir saat iinde toparlanp Mu roka Springs'e, dalarna ve mehtaplarna gidebilirlerdi. Yaklak otuz d n m p a m u u sadece Meksikallarn yardmyla toplayabilmemiz olanakszd. P a m u u n her bir libresi ok nemliydi. I ierkese ihtiya vard. Pappy, "Biraz ar ol Stick," dedi. "Bu ii konualm. kimiz de Sisco'larn ie yaramaz insanlar o l d u u n u biliyoruz. H e r zaman kavga ederler ve kallee yaparlar b u n u . Bana yle geliyor ki bu kez yanl adama attlar." "Elimde bir ceset var Eli. Anlyor musun?" "Bire kar iki kii bana bir kendini savunma olay gibi geliyor, bir kiiye iki kiinin saldrmas hakszlk deil mi yani?" "Ama o n u n ne kadar iri olduuna baksana." "Dediim gibi, Sisco'lar yanl adama attlar. Sen de ben de gnn birinde byle birine atacaklarn biliyorduk. Brak da ocuk olanlar anlatsn." H a n k birden, "Ben ocuk deilim!" diye patlad.

96

JOHN GRISHAM

Pappy zaman kazanmaya alarak, "Ne o l d u u n u anlat ona," dedi. Stick o n u n anlattklarn duyarsa belki bir neden b u l u p gider ve ancak birka gn sonra gelebilirdi. Stick, "Pekl," dedi. "Seni dinleyelim bakalm. Tanr biliyor ya baka kimse de konumuyor zaten." Hank omuzlarn skti: "Kavgay seyretmeye gittim, o iki otyolucuyu Doyle'u dverken grnce aralarna girip ayrdm onlar," dedi. Stick, "Doyle kim?" diye sordu. "Hardy'den bir ocuk." " O n u tanyor musun?" "Hayr." "O halde nereli olduunu nasl biliyorsun?" "Biliyorum ite." Stick, "Lanet olsun!" dedi ve H a n k ' i n yaknna t k r d . "Kimse bir ey bilmiyor. Kimse bir ey grmemi. Kasabann yars kooperatifin arkasndayd ama hi kimse bir ey bilmiyor." Pappy tekrar, "kiye kar bir gibi grnyor," dedi. "Szlerine de dikkat et. Benim arazimdesin ve b u r a d a hanmlar var." Stick, "zr dilerim," dedi ve elini apkasnn kenarna gtr p annemle b y k a n n e m i bayla selamlad. Babam ilk kez konutu ve, "O sadece kavgay ayrmak istemi," dedi. "Mesele o kadar basit deil Jesse. D u y d u u m a gre kavga bittikten sonra bu ocuk eline kaln bir sopa alp onlar iyice dvm. Sanrm o ocuun kafatas da o zaman krlm. Bire kar iki kii hakszlk elbet ve suun Sisco'larda o l d u u n u biliyorum, a m a yine de onlardan birinin lm olmas kt." Hank, "Ben kimseyi ldrmedim," dedi. "Ben bir kavgay ayrdm. Ve orada b a n a kar iki deil, kii vard." Hank'in, olay doru olarak anlatmas zaman gelmiti. Stick' in, Sisco'lardan n n sakatlandn bilmemesini garip b u l m u t u m zaten. T m yapmas gereken, paralanm suratlar saymakt. Ama ocuklar belki de yaknlar tarafndan karlm ve evde saklanmt. Stick, d u y d u u n a inanamyormu gibi, " m?" diye tekrarlad. Oradaki herkes de d o n u p kalmt.

BOYALI EV

97

Pappy frsat karmad. "Bire kar kii, bu d u r u m d a o n u asla cinayetle sulayp ieriye alamazsn. Bire kar kii saldrdysa bu lkede hibir jri o n u sulu bulmaz." Stick bir an iin ayn fkirdeymi gibi grnd a m a yine de hemen teslim olmak istemiyordu. " T a m a m ama bu ocuk bize doruyu sylyorsa. Tanklara ihtiyac olacak ve u anda da pek fazla tank o l d u u n u syleyemem." Stick tekrar Hank'e d n d ve, "Kimdi o kii?" diye sordu. H a n k alayc bir ifadeyle, "Onlara adlarn sormadm efendim," dedi. "Birbirimize merhaba diyecek zamanmz olmad. Bir kiinin kiiyi halletmesi olduka uzun sre alyor, zellikle de o bir kii sizseniz." Glmek Stck'i kzdrabilirdi ve kimse de bu riski gze almak istemedi. O n u n iin hepimiz balarmz edik ve kendi kendimize srttk. Stick herkesin karsnda dik d u r m a y a alarak, "Benimle ciddi konu ocuk," dedi. "Herhalde tann yoktur sanrm, deil mi?" Espriyi uzun bir sessizlik izledi. Bo ve Dale'in ileriye kp tank olmak isteyeceini u m u t ediyordum. Spruill'ler bask altnda yalan syleyebileceklerini biraz nce kantladna gre ilerinden biri kp Hank'in hikyesini dorulayabilirdi, bu bana mantkl geliyordu. Ama hibiri kmldamad, konumad. Birka santim yana kaydm ve a n n e m i n tam arkasna getim. Sonra da hayatm deitirebilecek szleri duydum. H a n k gayet sakin bir tavrla, "Kk Chandler kavgay grd," dedi. Kk Chandler nerdeyse p a n t o l o n u n u slatacakt. Gzlerimi atmda hi kukusuz herkes bana bakyordu. zellikle b y k a n n e m ve a n n e m dehet iinde kalmt. Kendimi sulu hissediyor, sulu g r n y o r d u m ve o anda oradaki herkesin Hank'e inandn anlamtm. Ben bir tanktm! Kavgay grmtm. Pappy, "Buraya gel Luke," deyince, insanlar iin m m k n olan cn ar admlarla ortaya doru y r d m . Hank'e baktm, gzleri parlyordu. Yznde o her zamanki ylk glmsemesi vard ve ifadesi bana, yakalandm bildiini sylyordu. Kalabalk beni sarmak ister gibi hafife ilerledi, - 7

98

JOHN GRISHAM

Pappy, "Kavgay g r d n m?" diye sordu. Yrmeye baladm gnlerden beri gittiim Pazar o k u l u n d a yalan sylemenin insan doruca cehenneme gndereceini renmitim. Yoldan d n yoktu. kinci bir ans da olmuyordu. Doruca eytann, Hitler ve General Grant gibi adamlar bekledii ceh e n n e m ateinin iine dyordunuz. Yalanc tanklk y a p m a deniyordu ki, bu hi kukusuz yalan sylemeyi kesinlikle yasaklar gibi gelmiyordu insana, ama biz Baptistler b u n u byle yorumlardk. Hatta birka kez k k yalanlar sylediim iin dayak yemitim. Bykannemin favori szlerinden biri de, " H e m e n gerei syle ve bitir ii," idi. "Evet," dedim. "Ne yapyordun orada?" "Kavga o l d u u n u d u y d u m ve oraya gidip seyrettim." Dewayne'i bu iin iine katmak istemiyordum, zorunlu olmadka yapmayacaktm b u n u . Stick bir dizinin stne kt, tombul yz imdi b e n i m yzmle ayn seviyedeydi. " G r d n anlat bana," dedi. "Ama gerei syle." O m u z u m u n stnde bana tepeden bakan babama bir gz attm. Sonra Pappy'ye baktm, garipti ama hi de bana kzm gibi grnmyordu. Cierlerim doluncaya kadar hava ektim iime ve b y k bir dikkatle beni izleyen Tally'ye baktm. Sonra gzlerimi Stick'in yass b u r n u n a ve siyah, i gzlerine evirdim ve, "Jerry Sisco tepe halkndan bir adamla kavga ediyordu," dedim. "Sonra Billy Sisco da saldrd adama. O n u fena dvyorlard ki Bay H a n k o n a yardm etmek iin ortaya atld." Stick, "O anda bire kar iki miydi, yoksa ikiye kar iki mi?" diye sordu. "Bire kar iki." "Birinci da kylsne ne oldu peki?" "Bilmiyorum. O r a d a n ayrld. Sanrm ok fena dayak yemi, hrpalanmt." "Pekl. Devam et. Ve dorular anlat." Pappy, "Doruyu anlatyor ite," diye h o m u r d a n d .

BOYALI EV

99

"Devam et." Tally'nin hl bana baktndan e m i n olmak iin etrafa bakndm. imdi sadece bana bakmakla da yetinmiyordu, yznde o ho glmsemesi vard. "Sonra Bobby Sisco birden kalabaln arasndan frlad ve Bay Hank'e saldrd. Bay Hank'in dedii gibi bire kar t." Hank'in yz rahatlamamt. Hatta imdi bana daha da kt bakyordu. leriyi d n y o r d u ve benimle ii henz bitmemiti. Pappy, "Sanrm mesele anlald," dedi. "Ben bir avukat deilim ama bire kar d u r u m u varsa bir jriyi etkileyebilirim." Stick ona aldrmad ve bana biraz daha yaklat. Sanki en n e m li soru buymu gibi, gzlerini ksarak, "O kaln sopa kimdeydi?" diye sordu. H a n k birden patlad. " O n a gerei syle ocuk!" diye bard. "O kaln sopay Sisco'lardan birisi kapt, deil mi?" Arkamda d u r a n annemle b y k a n n e m i n baklarn hissedebiliyordum. Pappy'nin de, azmdan doru szlerin kmas iin uzanp beni b o y n u m d a n tutarak sarsmak istediini biliyordum. n m d e , biraz ilerde, Tally gzleriyle bana yalvaryordu. Bo, Dale, hatta Trot da bana bakyordu. H a n k yine, "yle deil mi ocuk?" diye bard. Stick'le gz gze geldim ve bam sallamaya baladm, nce yava salladm, k o n u m a d a n sylenen kk bir yaland b u . Bam sallamay ve yalan sylemeyi s r d r d m ve b u n u yapmakla, pam u k hasadmz iin alt aylk iyi havann yapm o l d u u n d a n daha fazlasn yapm oldum. Ateli uurumlarn kenarlarnda dolayordum. eytan bekliyordu ve sca hissedebiliyordum. M m k n olan en ksa zamanda o r m a n a koup affedilmem iin dua etmeliydim. Beni affetmesi iin Tanr'ya yalvarmalydm. O bize p a m u k vermiti; onu k o r u m a k ve r n toplamak da bize dyordu. Stick ar ar dorulup kalkt a m a srekli bana bakyordu, gzlerimiz birbirine kilienmiti, nk ikimiz de yalan sylediimi biliyorduk. Stick, en azndan o anda H a n k Spruill'i tutuklamak istemedi. Her eyden nce ona kelepe takmas gerekiyordu ki bu i kt sonulanabilirdi. kincisi de t m iftilerin canm skacakt.

100

JOHN GRISHAM

Babam beni o m z u m d a n tuttu ve a n n e m e doru itti. Sonra havadaki gerginlii ortadan kaldrmak ve yanl bir ey sylemeden beni oradan uzaklatrmak iin yalancktan glerek, " O n u n d n patlattn Stick," dedi. Stick, "yi bir ocuk mu o?" diye sordu. Babam,"Gerei sylyor," dedi. Pappy de fkeli bir ses tonuyla, "Elbette gerei sylyor," diye homurdand. Gerek biraz nce yeniden yazlmt. Stick, "Ben soruturmay srdreceim elbette," dedi ve arabasna doru yrmeye balad. "Daha sonra tekrar gelebilirim." Eski devriye arabasnn kapsn vurarak kapad ve arazimizden kp gitti. Gzden kayboluncaya kadar o n u n arkasndan baktk.

10

PAZAR G N ALIMADIIMIZDAN, annemle b a b a m n ve dedemle b y k a n n e m i n , yaplmasna izin verilen ufak tefek ilerle uramas sonucu ev sanki biraz daha klyordu. Herkes nce biraz kestirmek istedi ama scak nedeniyle vazgeti. Bazen, sinirler gergin olduunda annemle b a b a m beni pikabn arkasna atar ve uzun bir geziye kardk. Aslnda grlecek hibir ey yoktu - arazi d m d z d ve her taraf pamukla kaplyd. Manzara bizim verandadan grlen manzarann aynyd. Fakat nemli olan oradan uzaklamakt. Stick gittikten biraz sonra, baheye kp sebzeleri tamam sylendi. Gezi hazrl vard. ki karton k u t u sebzeyle doluydu. yle arlard ki b a b a m o n lar k a m y o n u n arkasna koymak zorunda kald. Biz oradan ayrlrken Spruill'ler n baheye eidi ekillerde yaylm dinleniyordu. Onlara bakmak istemedim. Arkada sebze kutular arasna o t u r d u m ve k a m y o n u n arkasndan hzla kalkan ve rzgr olmadndan, yava yava dalmadan nce ar havada yolun zerinde gri bulutlar gibi asl kalan tozlar seyrettim. Sabahki yamur ve a m u r oktan u n u t u l m u t u . imdi her ey yeniden snmt: kasann deme tahtalar, ofr yerinin pasl, boyasz kaportas ve hatta a n n e m i n biraz nce ykad msrlar, patatesler ve domatesler bile scackt. Arkansas'ta bizim taraflara ylda iki kez kar yaard; kn, pamuksuz, plak topramz rten bembeyaz ve souk rty zlemitim. Nehrin kenarnda toz nihayet kesildi ve kpry getik. Aa-

102

JOHN GRISHAM

da, iki ky arasnda ok ar akan kahverengi, koyu aknty grmek iin ayaa kalktm. Kamyonun arkasnda iki olta kam vard ve babam, sebzeleri verdikten sonra bir sre balk tutacamza dair bana sz vermiti. Latcher'lar bize yaklak bir mil mesafede oturan ortaklard ama sanki baka bir ilede yayorlard. Harap kulbeleri nehrin bir dirseindeydi, karaaalar ve stler evin atsna deiyor, pamuklar neredeyse verandalarna kadar geliyordu. Evin evresinde yeillik yoktu, sadece kk Latcher'larm oynad t o p r a k bir ember grlyordu. Onlarn nehrin dier tarafnda yaadklarna iimden seviniyordum. Aksi takdirde onlarla oynamak z o r u n d a kalabilirdim. On iki d n m topra ekiyor ve r n toprak sahibiyle yar yarya paylayorlard. Yarclktan ellerine pek bir ey kalmyordu ve Latcher'lar fakir insanlard. Ne elektrik, ne otomobil, ne de kamyonlar vard. Bay Latcher bazen bizim eve gelir ve Pappy'den, yaknda Black Oak'a giderse kendisini de almasn rica ederdi. Evlerine giden patika ancak k a m y o n u m u z u n geebilecei kadar geniti ve biz orada d u r d u u m u z d a veranda kk kirli yzlerle dolmutu. Bir gn Latcher'larda yedi ocuk saymtm a m a t o p l a m olarak ka ocuk vard bilemiyordum. Olanlarla kzlar birbirinden ayrmak olanakszd; hepsinin karmakark salar, zayf yzlerinde ayn soluk mavi gzler vard ve hepsi de yrtk prtk giysiler iindeydi. Bayan Latcher ellerini nlne silerek eski, krk d k k verandada grnd. A n n e m e bakarak glmsedi ve yumuak bir sesle, "Hogeldiniz Bayan Chandler," dedi. Ayaklan plak ve bacaklar rp gibi incecikti. Annem, "Merhaba Darla," dedi. Babam k a m y o n u n arkasna gemi, kadnlarn konumas bitinceye kadar zaman geirmek iin kutularla urayordu. Bay Latcher' greceimizi sanmyorduk. G u r u r u , ortaya kp getirdiimiz sebzeleri almasn engelliyordu. Bu ii kadnlarn yapmas daha iyiydi. ki kadn hasattan ve havann ne kadar scak o l d u u n d a n sz ederken, t m o ocuklarn merakl gzleri n n d e k a m y o n d a n uzaklatm. Evin yan tarafna doru y r d m , en u z u n boylu o-

BOYALI EV

103

cuk orada bizi grmezden gelip aylak aylak dolayordu. Ad Percy idi ve on iki yanda olduunu sylyordu a m a ben b u n d a n kukuluydum. On iki yanda olacak kadar b y m g r n m y o r d u , a m a Latcher'lar okula gitmediinden o n u kendi yandaki ocuklar arasnda grmek olanakszd. zerinde gmlek yoktu, ayaklar plakt ve teni, saatlerce gne altnda kalmaktan iyice bronzlamt. "Merhaba Percy," dedim a m a bana cevap vermedi. Ortaklar byle garip oluyordu ite. Bazen konuur, bazen de sanki onlar yalnz brakmanz ister gibi bo gzlerle bakarlard size. Onlarn, kk bir kutuya benzeyen evlerine baktm ve bir kez daha, bu kadar ok insann byle minik bir yerde nasl yaayabildiini d n d m . Bizim alet ve malzeme odamz da neredeyse bu kadard. Pencereler akt ve yrtk perdelerin kalntlar kprdam a d a n asl duruyordu. Sinek ve sivrisineklerin ieriye girmesini engelleyen teller ve elbette havay deitirecek vantilatrler de yoktu. Onlara acdm. Bykannem ncil'den blmler o k u m a y a baylrd: "Fakirlerin ruhlar kutsanmtr, nk onlarnki cennet kralldr," ve, "Fakirler hep seninle beraber olacak," gibi eyler o k u r d u hep. Fakat baz insanlarn bu koullar altnda yaamas zul m gibi geliyordu bana. Ayaklarnda ayakkablar yoktu. Elbiseleri o kadar eski, yrtk prtkt ki kasabaya gitmeye utanyorlard. Evlerinde elektrik olmadndan Cardinal'leri de dinleyemiyorlard. Percy'nin hibir zaman bir topu, bir eldiveni, bir beyzbol sopas olmamt ve o hibir zaman babasyla beyzbol oynayamam, hibir zaman Yankee'leri yenmeyi hayal edememiti. Aslnda byk olaslkla, hibir zaman p a m u k tarlalarndan ayrlmay bile d n memiti. Bunlar d n m e k beni bunaltyordu. A n n e m ilk kutuda neler olduunu sayarken b a b a m da sebze kutularndan birincisini alp getirdi, o srada Latcher ailesinin ocuklar n basamaklara gelmi heyecanla kutuya bakyordu ama yine de fazla yaklamamlard. Percy yerinden kmldamad; tarlalarda bir eye bakyordu ama bakt eyi ne o ne de ben grebiliyorduk. Evde bir kz vard. Ad Libby idi, on be yandayd, ocuklarn

104

JOHN GRISHAM

en byyd ve Black Oak'taki son dedikodulara gre hamileydi. ocuun babasnn kim olduu bilinmiyordu; yine sylentilere gre kz, kendisini hamile brakan erkein adn, ana-babas da dahil olmak zere hi kimseye sylemiyordu. Black Oak bu tr dedikodulara t a h a m m l edemezdi. Sava haberleri, bir kavga, bir kanser vakas, bir araba kazas, evli bir iftin doacak olan bebei... bunlar k o n u u l u r d u kasabada. nsanlar iyi bir cenaze treni hakknda gnlerce k o n u u r d u . Kt de olsa birinin tutuklanmas haftalarca analiz edilir, dedikodulara k o n u olurdu. Fakat bir ortaknn kz da olsa, on be yandaki bir kzn evlenmeden bir ocuk sahibi olmas o kadar olaand bir olayd ki, kasaba alkalanyordu. Sorun uydu: kzn hamilelii h e n z tam olarak dorulanmamt. Sadece sylentiler vard. Latcher'lar iftlikten hibir zaman ayrlmadndan, kant bulmak da ok gt tabii. Onlara en yakn mesafede yaayan insanlar bizler olduumuzdan, b u n u n aratrmasn yapmak da doal olarak a n n e m e d yordu. Annem, bu rivayetin doruluk ya da yanllnn teyidi iin yardmc olarak beni semiti. A n n e m dedikodularn bir ksmn benimle paylamt ve ben, hayatm boyunca iftlik hayvanlarnn iftleip dourmalarn seyretmi o l d u u m d a n , k o n u n u n ana hatlarn biliyordum. Ama yine de bu ie karmak istemiyordum. Hamilelik olaym dorulamann neden bize dtn de t a m olarak anlamyordum. Bu k o n u o kadar ok konuulmutu ki t m kasaba zavall kzn bebek beklediine inanyordu. Byk sr, babann kimliiydi. Pappy'nin kooperatifte, "Bu ii benim zerime atamazlar," dediini ve t m dier yal adamlarn kahkahalarla gldn duymutum. Percy'ye, "Pamuklar nasl?" diye s o r d u m . Orada iki gerek iftiydik. Bayla birka metre ilerdeki pamuklar gsterdi ve, "Hl oradalar," dedi. Bam evirip onlarn pamuklarna baktm, aynen bizimkilere benziyordu. Ben topladm her libre bana 1.60 dolar cret alyordum. Ortak ocuklarna hibir ey verilmiyordu. Sonra tekrar eve, pencerelere, perdelere ve kabarm kaplama tahtalarna b a k t m ve gzlerim arka bahede, amar ipine aslm

BOYALI EV

105

amarlara takld. Evden nehre uzanan toprak yola baktm ama Libby Latcher'dan hibir iz yoktu. Belki de o n u bir odaya kapamlard ve Bay Latcher de kapsnn n n d e bir tfekle bekliyordu. G n n birinde bebeini dourabilir ve b u n d a n kimsenin de haberi olmazd. O bebek de dierleri gibi etrafta plak olarak koturan bir Latcher olacakt. Percy, gzleri hl uzaklarda, "Ablam burada deil," dedi. " O n u aryorsun." Azm bir kar ak kald ve yanaklarm kpkrmz oldu. Sadece, "Ne?" diyebildim. "Ablam b u r a d a deil. Hadi imdi k a m y o n u n a git." Babam k a m y o n d a n dier sebzeleri de karp verandaya brakt ve ben de Percy'den uzaklatm. Oradan ayrlrken annem, " G r d n m onu?" diye fsldad. Bam iki yana salladm. Biz oradan uzaklarken Latcher'lar sanki bir haftadr am gibi iki k u t u n u n evresine toplanmt. Dedikodular dorulayabilmek iin birka gn sonra onlara yine sebze getirecektik. Latcher'lar Libby'yi sakladklar srece iyi besleneceklerdi. BABAMIN SYLEDNE GRE St. Francis Nehri'nin derinlii on be metreydi ve kpr iskelesi ve evresinin dibinde yirmi be kilo kadar gelen ve yaknlarndan geen her eyi yiyen yayn balklar vard. Bunlar byk, pis balklard - sadece yiyecek bulunca kmldayan, le ve p yiyen hayvanlard. Bazlar yirmi yl yaard. Ailede anlattklarna gre Rick on yandayken bir gn bu canavarlardan birini yakalamt. Baln arl yirmi kiloydu ve Ricky o n u n karnn bir bakla yarnca Pappy'nin k a m y o n u n u n arka kapa zerine bir sr ey dklmt; bunlarn iinde bir buji, bir misket, yarlar yenmi bir sr kk balk, iki madeni para ve insan pislii olabilecei sanlan kukulu bir m a d d e vard. Bykannem o n d a n sonra asla yayn bal kzartmamt. Pappy ise nehir balklarndan tamamiyle vazgemiti. Oltama yem olarak krmz kurt taktm, s ve k u m l u k bir yerde karagze benzer kk balklar tutmaya altm, nehirde bunlar-

106

JOHN GRISHAM

dan ok vard ve yakalamak da zor deildi. plak ayaklarmla nehrin dnen sularnda, o s yerde bile biraz ilerlesem a n n e m hemen, "Bu kadar yeter, d u r orada Luke!" diye baryordu. N e h r i n kenarnda mee ve st aalar vard ve gne onlarn arkasmdayd. Annemle babam, kiliseye gelen kadnlarn k aylarnda yaptklar t r d e n bir battaniye zerine oturmu, bahemizden alnm bir kavunu dilimleyip yiyorlard. Birbirleriyle alak sesle, deta fsldayarak konuuyorlard ve onlar dinlemeye almadm, nk p a m u k toplama mevsiminde yalnz kaldklar nadir zamanlardan biriydi bu. Tarlalarda geen zor bir gnden sonra geceleri insann h e m e n uykusu geliyordu ve onlarn yatakta konutuklarn pek duymazdm. Bazen verandada oturur, havann serinlemesini beklerlerdi ama o zaman da yalnz kalmazlard. Nehirden yeterince korktuum iin gvende saylrdm. Yzmeyi henz renmemitim, b u n u n iin Ricky'nin eve dnmesini bekliyordum. Gelecek yl, sekiz yama bastmda bana yzme reteceine sz vermiti. Suyun ancak ayaklarmn stne kt s kumsalda d u r u y o r d u m . Arada bir b o u l m a olaylar da duyulurdu ve hayatm boyunca, yetikin adamlarn kayan kumlara yakalanp, olanlar dehet iinde seyreden ailelerinin gzleri n n d e srklenip gittiklerine dair hikyeler dinlemitim. Sakin sular nasl oluyorsa bazen vahileiyordu ama ben hibir zaman byle bir olaya tank olmamtm. Boulma olaylarnn hepsi de St. Francis'te meydana geliyordu a m a olay yeri, anlatana gre deiiyordu. Kk bir ocuk kumsalda o t u r m u oynarken kumlar birden kayp yer deitirmi ve ocuk sularn altnda kalp batmaya balam. Olay gren ve o n d a n biraz daha byk olan kardei girdaba atlam, ama o da kuvvetli akntya kaplp srklenmi. Onlarn barlarn duyan ve yaa ikisinden de byk olan abla nehre girip, su beline gelinceye kadar y r m ama o a n d a yzme bilmediini hatrlam. Yine de cesaretini kaybetmeden ileriye atlp kardelerine, sk durmalarn onlara erieceini haykrm. Ama ayaklarnn altndaki kumlar deta bir depremde olduu gibi t a m a m e n km ve sular her yana akmaya balam.

BOYALI EV

107

ocuk da kydan gittike uzaklayormu. Hamile olan ya da olmayan, yzme bilen ya bilmeyen anne onlarn lklarn duyd u u n d a bir aacn glgesinde le yemei hazrlyormu. Kendisini suya atm a m a o da birka saniye sonra zor d u r u m d a kalm. Baba, grltleri d u y d u u n d a bir kpr zerinde balk tutuyormu, kyya koup nehre oradan girerek zaman kaybetmektense St. Francis'in sularna balklama atlam ve b o y n u n u krm. T m aile lm. Bazlarnn cesetleri bulunmu, bazlarnnki bulunamam. Bazlarn yayn balklar yemi, bazlar da her neredeyse, denize srklenmi. Gariptir ama, onlarca yldr isimleri dahi bilinmeyen bu zavall aile bireylerinin cesetlerine neler olduuna dair bir sr deiik hikye anlatlm. Benim gibi ocuklar nehrin tehlikelerini bilsin diye bu hikye tekrarlanp d u r m u . Ricky de bu hikyeyi anlatp beni k o r k u t m a k tan holanr, a m a bazen de arp o n u deiik ekillerde anlatrd. A n n e m ise bu hikyenin u y d u r m a olduunu sylemiti. Peder Akers bile bir vaaznda bu hikyeyi anlatm ve eytann, dnyann her tarafnda insanlara ktlk yapmak iin frsat kolladn sylemiti. O gn uyumam, o n u dikkatle dinlemitim ama hikyenin krk boyun b l m n atladnda o n u n da ii abarttn anladm. Fakat ben boulmamaya kararlydm. Oltaya bir balk gelmiti, kk bir eydi, o n u yakalayp ektim ve arkaya attm. Kenarda olumu bir glck yaknnda bir ktk bulup zerine o t u r d u m ve balklar arka arkaya yakalamaya baladm. Balk t u t m a k da hem e n h e m e n beyzbol oynamak kadar zevkliydi. leden sonra saatler yava yava ilerliyordu ve ben yalnz kaldm iin m u t l u y d u m . iftliimiz yabanclarla doluydu. Tarlalarda insann srtn m a h veden iler bizi bekliyordu. Bir insann ldrldn g r m ve nasl olduysa kendimi bu olayn ortasnda b u l m u t u m . S sularn ar ar akarken kard rlt rahatlatcyd. Neden b t n gn balk t u t m u y o r d u m sanki? Neden nehrin kysnda, glgede o t u r m u y o r d u m ? P a m u k toplamak dnda her eye razydm. Ben bir ifti olmayacaktm ki. B u n u n pratiine ihtiyacm yoktu. Birden b a b a m n biraz ilerden, "Luke," diye seslendiini duy-

108

JOHN GRISHAM

d u m . Ucunda kurtuk olan oltam sudan ektim ve onlarn oturduu yere doru y r d m . "Evet baba, ne var?" dedim. "Otur," dedi. "Konualm." Battaniyenin kenarna, onlardan m m k n olduunca uzaa o t u r d u m . Bana kzm gibi grnmyorlard; aslnda a n n e m i n yznde ho bir ifade vard. Fakat b a b a m n sesi beni endielendirecek kadar sertti. "Bize kavgay neden anlatmadn?" diye sordu. u kavgadan k u r t u l a m y o r d u m bir trl. Bu soruyu d u y d u u m a aslnda hi armamtm. "Sanrm korkuyordum." "Neden korkuyordun?" "Kooperatifin arkasndaki kavgay seyrettiimin bilinmesinden korkuyordum." Bu kez a n n e m , " n k sana b u n u y a p m a m a m sylemitim, deil mi?" diye sordu. "Evet efendim. B u n u n iin zr dilerim." Kavga seyretmekle byk bir itaatsizlik davran gstermi saylmazdm ve b u n u m z de biliyorduk. Cumartesi gnleri kasaba insanlarla dolu ve heyecan zirvedeyken erkek ocuklar ne yapabilirdi? A n n e m zr dilediimi duyunca glmsedi. M m k n olduunca acnacak bir d u r u m d a y m gibi grnmeye alyordum. Babam, "Beni endielendiren ey senin kavga seyretmen deil," dedi. "Ama sr saklamak bana dert aabilir. Grdklerini bana anlatmalydn." "Ben sadece bir kavga g r d m . Jerry Sisco'nun leceini bilemezdim ki." Mantkl k o n u m a m o n u bir an iin d u r d u r d u . Sonra, "Stick Powers'a doruyu mu syledin?" diye sordu. "Evet efendim." "O kaln sopay nce Sisco'lardan biri mi ald? Yoksa o n u alan H a n k Spruill miydi?" Ona gerei sylersem, ilk anlatmda yalan sylediimi kabul etmi olacaktm. Doru ya da yalan sylemek, hep ortada kalan so-

BOYALI EV

109

ru buydu. Ortay biraz bulandrmaya karar verdim. "ey, dorusunu istersen, her ey o kadar abuk oldu ki baba. insanlar yerlerde yuvarlanyor, havalarda uuuyordu. H a n k o ocuklar sanki birer oyuncakm gibi etrafa frlatyordu. Kalabalk hareket halindeydi, herkes baryordu. Sonra birden o kaln sopay g r d m . " artc bir ey ama, bu sylediklerim o n u tatmin etmi gibiydi. Ne de olsa sadece yedi yanda bir ocuktum ve kooperitifin arkasnda balam korkun bir kavgay seyreden kalabaln arasna nasl olduysa karmtm. Neler olduunu anlayamadm iin kim sulayabilirdi beni? "Bundan hi kimseye sz etme, t a m a m m? Hi kimseye." " T a m a m baba." Annem, "Anne ve babasndan sr saklayan k k ocuklarn baj> her zaman derde girer," dedi. "Bize her z a m a n syleyebilirsn. "Evet anne." Babam, "Pekl, imdi git ve biraz daha balk tut bakalm," dedi ve ben de h e m e n koarak yerime gittim.

11
PAZARTES SABAHI yar karanlkta yeni hafta balad. Tarlalara gitmek zere r m o r k u n yannda toplandk, pamuklar nehirden eve doru gelerek topladmz iin yolculuk her gn biraz daha ksalyordu. Kimse k o n u m u y o r d u . Cumartesi gnne kadar n m z d e bunaltc bir alma ve scakla geecek be gn vard, Pazartesi gn n d e n d n l d n d e ise Cumartesi Noel kadar uzak grnyordu. Traktrdeki yksek yerimden aaya baktm ve Spruill'lerin iftliimizden gidecei g n n abuk gelmesi iin dua ettim. Hepsi bir aradayd ve onlar da benim gibi akn ve uykulu grnyordu. Trot onlarla beraber deildi ve tarlaya da gelmeyecekti. Pazar akam Bay Spruill gelip Pappy'ye, T r o t ' u n n bahede dolap oynamasnn bir m a h z u r u olup olmayacan sormutu. "ocuk scaa dayanamyor," dedi. Trot'a ne olaca Pappy'nin u m u r u n d a bile deildi. ocuk tarlalarda hibir ie yaramyordu. Traktr d u r u n c a torbalarmz aldk ve p a m u k tarlasna daldk. Kimseden bir ses duyulmuyordu. Bir saat sonra gne bizi yakmaya balamt. T r o t ' u d n d m , g n n bir aacn glgesinde geiriyor, can istediinde uyuyor olmalyd, hi kukusuz almad iin mutluydu. Kafadan biraz atlak olabilirdi ama bence u anda t m Spruill'ler iinde en akll olan oydu. Pamuk toplama srasnda zaman duruyordu. Gnler ok yava geiyor, her gn bir sonraki g n ok zor getiriyordu.

BOYALI EV

111

PEREMBE G N akam yemeinde Pappy, "Cumartesi gn kasabaya gitmeyeceiz," dedi. Alayacak gibi hissettim. Btn hafta tarlalarda almak yeterince zordu, ama b u n u patlam msr ve sinema dl olmadan yapmak t a m anlamyla zulmd. Benim haftalk Coca Cola'm ne olacakt peki? Evde u z u n bir sessizlik oldu. A n n e m dikkatle bana bakyordu. arm g r n m y o r d u ve o a n d a byklerin bu k o n u y u daha nce tartm olduklarn t a h m i n ettim. imdi b u n u bir kez de ben i m iin sylyorlard. Kaybedecek neyim var? diye d n d m . Sonra dilerimi sktm ve, "Neden peki?" diye sordum. Pappy fkeli bir sesle, " n k ben yle sylyorum," dedi ve o anda tehlikeli blgeye girdiimi anladm. A n n e m e baktm. Yznde garip bir srt vard. "Sisco'lardan korkmuyorsunuz, deil mi?" diye s o r d u m ve o anda onlardan birinin uzanp beni yakalayabileceini d n p bekledim. erde bir anlk bir lm sessizlii oldu. Babam boazn temizledi ve, "Spruill'ler bir sre kasabaya gitmezse daha iyi olacak," dedi. "Bunu Bay Spruill'le konutuk ve Cumartesi gn hepimizin b u r a d a kalmas k o n u s u n d a fikir birliine vardk. Hatta Meksikallar bile kalacak." Pappy masada oturduu yerden, "Ben kimseden k o r k m a m evlat," diye h o m u r d a n d . O n a b a k m y o r d u m . D u r d u ve sonra, "Bana kstahlk da etme," diye sylendi. A n n e m i n yzndeki o srt hl duruyor ve gzleri parlyordu. Benimle gurur duyuyordu. Bykannem, "Dkkndan baz eyler almam gerekiyor," dedi. "Biraz un ve eker." Pappy, "Ben giderim," dedi. "Eminim Meksikallarn da baz ihtiyalar olacaktr." Daha sonra her zaman yaptklar gibi o t u r m a k iin n verandaya ktlar a m a ben yanlarna gitmeyecek kadar krlmtm. Ricky'nin odasnda, karanlkta yere uzandm, ak pencereden Cardinal'lerin man dinlerken, byklerin hafif sesle havadan sudan konuma-

112

JOHN GRISHAM

larn duymazdan gelmeye altm. Spruill'lerden nefret etmek iin yeni yollar d n m e y e altm ama bir sre sonra onlarn pislik ve ktlklerinden bunaldm hissettim. Gecenin erken saatlerinde bir ara iyice u y u t u m ve yerde uyuyakaldm. CUMARTES GNLER le yemei genellikle mutlu bir zamand. Haftalk alma bitmi olurdu. Kasabaya gitmeye hazrlanrdk. Cumartesi g n arka veranday fralama iini ok yorulm a d a n bitirdiim takdirde hayat gerekten de harika olurdu, birka saat iin olsa bile. Ama bu Cumartesi hibir heyecan yoktu. Pappy bize gerek bir iyilik yapyormu gibi, "Saat drde kadar alacaz," dedi. ok saolsun. ii bir saat erken brakacaktk. Ona, Pazar gn de alp almayacamz sormak istedim, a m a Perembe akam ok kon u m u t u m . O beni grmezden geliyordu, ben de onu. Bylece Black Oak yerine tarlalara gittik. Meksikallar bile bozulmutu bu ie. R m o r k d u r d u u n d a torbalarmz srtladk ve pamuklarn arasna daldk. Biraz p a m u k topladm, uzun sre sallandm ve gvenli bir yerde olduumu anlaynca uygun bir yer b u lup biraz kestirdim. Beni kasabaya gtrmeyebilir, zorla tarlaya getirebilir ama istedikleri gibi sk altramazlard. Sanrm o Cumartesi leden sonra almak yerine kestirenler ok oldu. Annem beni b u l d u ve ikimiz yalnz bamza eve yrdk. Kendisini iyi hissetmiyor, bana yaplan hakszl da biliyordu. Baheden biraz sebze topladk, ama ok deil. Korkulu banyom srasnda yine canm yand a m a yaamay s r d r d m . Ykanp temizlendikten sonra T r o t ' u n , gnlerini geirip Spruill'lerin kampn k o r u d u u yere gittim. O n u n b t n gn ne yaptn hibirimiz bilmiyorduk; aslnda kimse de aldrmyordu buna. Trot'u dnemeyecek kadar megul ve yorgunduk. O n u kamyonlarnn direksiyonu arkasnda oturuyor b u l d u m , arac sryor gibi yapyor, dudaklaryla garip bir ses karyordu. Bana yle bir bakt ve sonra yine ofrlk oyununa ve t k r k samaya devam etti. Gelen traktrn sesini duyunca eve gittim ve annemi yatanda yatarken b u l d u m , g n d z vakti hi yapmazd b u n u . Etrafta sesler duyuluyordu, n tarafta yorgun sesler vard, Spruill'ler dklyor

BOYALI EV

113

ve arkada da Meksikallar ayak sryerek ambara doru gidiyordu. Bir elimde beyzbol topu, bir elimde eldiven, bir sre Ricky'nin odasnda saklandm ve Dewayne, M o n t g o m e r y ikizleri ve ailemle birlikte Dbrie'de o t u r m u , patlam msr yiyerek Cumartesi filmini seyrettiimizi hayal ettim. Birden kap ald ve Pappy g r n d . "Baz eyler almak iin Pop and Pearl'e gidiyorum. Benimle gelmek ister misin?" O n a bakmadan bam hayr anlamnda iki yana salladm. "Sana bir Coca Cola alrm," dedi. Bam yerden kaldrmadan, "Hayr, teekkr ederim," dedim. Eli Chandler bir idam mangas karsnda bile m e r h a m e t dilenmezdi ve yedi yanda bir ocuktan da zr dilemeyecekti elbet. Kap kapand ve birka saniye sonra da k a m y o n u n m o t o r u alt. n baheden sakndm iin arkaya yneldim. Silonun yaknnda, aslnda Spruill'lerin yerlemeleri gereken yerde, beyzbol oynanabilecek bir yeil alan vard. Benim n bahedeki saham kadar u z u n ve geni deildi a m a yeterince akt ve pamuklarn kenarna kadar uzanyordu. T o p u m m k n olduunca ykseklere atp tutmaya baladm ve arka arkaya on top tutunca d u r d u m . Miguel birden ortaya kverdi. Beni seyretmeye balad ve ben de seyirci basks karsnda topu tutamayp d r d m . T o p u ona yava attm n k eldiveni yoktu. O n u kolayca yakalad ve bana att. Topu yakalayamadm, d r d m , tekmeledim ve sonra yerden alp bu kez biraz daha sert olarak attm ona. Geen yl birok Meksikalnn beyzbol oynadn renmitim ve Miguel'in de bu o y u n u bildii belliydi. El hareketleri hzl ve yumuak, atlar benimkilerden daha sertti. T o p u birbirimize birka kez atp tuttuk ve bir sre sonra Rico, Pepe ve Luis de bize katld. Miguel, "Beyzbol sopan var m?" diye sordu. "Elbette," dedim ve sopay almak iin eve kotum. Sahaya d n d m d e Roberto ve Pablo da dierlerine katlmt ve t o p u m u birbirlerine atp oynuyorlard. Miguel, "Sen vur," dedi ve atc oldu. Silonun nne, metre mesafeye eski bir tahta paras koydu ve, "Vuru noktas," dedi. Dierleri sahaya dald. Orta alandaki Pablo pamuklarn kenarndayd. Rico benim a r k a m d a meldi ve ben de vuru noktasnn sandaki yerimi aldm. Miguel
BE 8

114

JOHN GRISHAM

kolunu sert ve gl bir hareketle arkaya doru kaldrd, bir an iin beni korkuttu, sonra yumuak bir top att, sopay b t n gcmle savurdum a m a v u r a m a d m . O n d a n sonraki t o p u da kardm a m a daha sonra birka topu kestim. Topa dediim zaman Meksikallar neeyle barp glyor ama kardmda sesleri kmyordu. Birka deneme atndan sonra sopay Miguel'e verdim ve o n u n l a yer deitirdik. Sert atlarla baladm oyuna ama Miguel pek etkilenmie benzemiyordu. Baz iyi vurular yapt, baz vurular da yakna dt ve Meksikallar topu alp geriye yolladlar. Meksikallardan ou daha nce beyzbol oynamt a m a birkann eline top bile almad belliydi. Ambarda kalm olan dier drt kii de amatay d u y u p geldi. Kovboy gmleksizdi ve pantolon paalarn dizlerine kadar kvrmt. Dierlerinden yirmi otuz santim daha uzun boylu g r n yordu. Daha sonra vurucu yerine Luis geti. O, Miguel kadar tecrbeli deildi ve falsolu atlarmla o n u aldatmakta hi zorluk ekmedim. Bir sre sonra Tally ve T r o t ' u n bir karaaa altna o t u r m u o y u n u m u z u seyrettiini grmek ok h o u m a gitti. Birka dakika sonra b a b a m da sahaya geldi. Oyun uzadka Meksikallarn canll da artyordu. Birbirlerinin top karmalarna neeyle baryor, glyorlard. Benim atlarm hakknda Tanr bilir neler sylyorlard. Babam, "Bir ma yapalm," dedi. Bo ve Dale de gmleksiz ve plak ayakla gelmiti. Miguel ile konuuldu ve birka dakikalk planlamadan sonra Meksikallarn, Arkansas takmna kar oynamalarna karar verildi. Rico her iki takm iin de top t u t u c u olacakt ve ben, babamn eski top tutucu eldiveniyle dier t o p u m u da almak iin tekrar eve kotum. ikinci kez sahaya d n d m d e H a n k de gelmiti ve oyuna hazrd. Onunla ayn takmda oynamak pek h o u m a gitmemiti a m a sesimi karamadm tabii. T r o t ' u n da bu oyunda ne yapacan merak ediyordum. Tally ise bir kzd. Utan verici bir eydi bu: bir kz, takm arkadam olacakt. Fakat Meksikallar yine de sayca bizden s t n d . Bir sre daha konuuldu ve nce bizim vurucu olmamz karar-

BOYALI EV

115

latrld, sopay ilk olarak biz kullanacaktk. Miguel glmseyerek, "Sizin oyuncular kk," dedi. Say kousunda var noktalar olarak etrafa birka tahta paras daha k o n d u . Babam ve Miguel, byle u y d u r m a bir saha iin olduka yaratc bir biimde kurallar saptadlar. Meksikallar kou noktalarna daldlar, oyuna hazrdk. K o v b o y u n tmsee kp snmaya baladn grnce ardm. Zayf ama glyd ve t o p u att zaman gs ve o m u z adaleleri kabaryordu. Koyu esmer teni terden parlyordu. Babam hafif bir sesle, "yi grnyor," dedi. Kovboy'un gerilii yumuak, at dzgn, topu brak olduka soukkanlyd, top o n u n parmaklarndan frlayp utu ve Rico'nun eldiveni iinde kald. Atlar gittike sertleiyordu. Babam bam iki yana sallayp, "Bu ocuk ok iyi," dedi. "ok beyzbol oynam bu." Birisi, "nce kzlar," dedi. Tally beyzbol sopasn ald ve vurucu yerine geldi. Ayaklar plakt, paalar dizlerine kadar kvrlm dar bir pantolon giymi, bol gmleinin eteini dmlemiti. Gbei grnyordu. nce Kovboy'a bakmad ama Kovboy hi kukusuz gzlerini ona dikmiti. Gen adam at noktasna biraz daha yaklat ve ilk atn o m u z d a n aa bir hareketle frlatt. Tally sopay savurdu ve t o p u kard, a m a en azndan bir kz iin etkileyici bir sopa sallamayd. Sonra gz gze geldiler. Kovboy t o p u elinde ovalyor, Tally sopasn sallayp hazr bekliyor, dokuz Meksikal da ekirgeler gibi k o n u u p duruyordu. kinci at daha da yavat ve Tally bu kez topla temas baard. T o p nc noktada duran Pete'e kadar gitti ve ilk say k o u m u z u yaptk. Babam, "Sopa senin Luke," dedi. Kendime Stan Musial gibi gvenerek vuru yerine giderken Kovboy'un topu bana ok sert atmamasn u m u t ediyordum. Tally'nin bir vuru yapmasna izin vermiti, herhalde b e n i m iin de ayn eyi yapard. Adm haykran, comu binlerce Cardinal'ler taraftarnn sesini dinleyerek vuru noktasna geldim. Azna kadar dolu bir stadyumdaydm ve Harry Caray mikrofonda baryordu - sonra, benden on metre mesafede duran Kovboy'a baktm ve kalbim duracak gibi oldu. A d a m glmsemiyordu, ok ciddiydi. Beyzbol t o p u n u iki eliyle tutmu, bam bu topla koparabilirmi gibi bakyordu bana.

116

JOHN GRISHAM

Byle bir d u r u m d a Musial ne yapard? Lanet sopay sallard elbet! ilk at yine omuzaltndan, yava geldi ve yeniden rahat bir nefes aldm. T o p yksekti, sopay sallamadm; Meksikallarn barlar bu k o n u d a ok ey sylyordu, ikinci top ortadan geldi, sopay savurdum, hedefim sahann 105 metre ilerdeki sol duvar, yani itti. Gzlerimi kapadm ve Sportsman Park'ndaki otuz bin ansl taraftar iin salladm sopam. Tally iin de salladm elbet. Babam, "Birinci bo vuru!" diye bard, sanrm biraz fazla barmt. "Bu t o p u ldrmeye alyorsun Luke," dedi. Elbette alyordum. nc at da ldrmeye altm ve Rico t o p u geriye attnda iki vuru ska gemenin dehetiyle kar karya kaldm. T o p u kez ska geip oyun d kalmay dnemezdim bile. Tally biraz nce topa gayet gzel v u r m u t u . Kz ilk say noktasndayd ve ilerlemek iin, b e n i m t o p u oyuna sokmam heyecanla bekliyordu. Benim sahamda, b e n i m t o p u m ve sopamla oynuyorduk. T m bu insanlar o y u n u izliyordu. Vuru noktasndan bir adm geriledim ve oyun d kalma korkusuyla dehete kapldm. Elimdeki beyzbol sopas sanki daha da arlamt. Kalbim hzla arpyordu, azm k u r u m u t u . Yardm ister gibi b a b a m a baknca, "Hadi bakalm Luke," dedi. "Vur u topa." Kovboya baktm, o pis glmsemesi imdi daha da pis olmutu. O n u n ataca top iin hazr olup olmadm bilemiyordum. Titrek bacaklarla vuru noktasna d n d m , dilerimi gcrdattm, Musial' d n m e y e altm, a m a kaybedeceim dncesini kafamdan a t a m y o r d u m ve sopam ok yava frlatlan topa salladm. nc kez ska getiimde sahada byk bir sessizlik oldu. Sopay elimden d r d m , eilip yerden aldm ve takmmn yanna dnerken hibir ey d u y m a d m , dudaklarn titriyor, alamamak iin kendimi glkle t u t u y o r d u m . Tally'ye b a k a m a d m , elbette babama da. Eve koup kaplar kilitlemek istiyordum. Benden sonraki vurucu T r o t ' t u ve sopay sa elinde, biraz aada tuttu. Sol kolu her zamanki gibi canszd ve sopay sallamaya alan bu zavall ocuun grn bizi zyor, canmz skyor-

BOYALI EV

117

du. Ama o glmsyor ve oyuna katld m u t l u grnyordu ve o anda her eyden nemli olan da buydu. Trot ilk iki vuruunda baarl olamad ve Meksikallarn bizi yirmi say farkla yeneceklerini dnmeye baladm. Fakat nasl olduysa, ocuk n c atta topa vurdu, top hzl gitmese de ikinci say noktasnn arkasna dt ve en azndan drt Meksikal o n u kard. Tally ikinci noktann kenarndan koarak geti ve ncye eriirken Trot da glkle birinci noktaya vard. O anda iimde zaten byk olan aalk d u y g u s u n u n daha da b y d n hissettim. Trot birincide, Tally ncdeydi, sadece bir etap kalmt. Sra Bo'dayd, o salam ve olduka iri bir ocuk o l d u u n d a n Kovboy gerileyip k o l u n u kaldrd ve t o p u att. ilk at fazla hzl deildi ama zavall Bo daha top vuru noktasna varmadan titremeye balamt. Sopay, Rico t o p u tuttuktan sonra sallad ve H a n k kahkahay koyverdi. Bo ona enesini kapamasn syledi; H a n k ona cevap olarak bir eyler h o m u r d a n d ve o anda, ilk vuru sramzn en nemli yerinde Spruill'ler arasnda bir aile kavgas kmasndan korktum. kinci at biraz daha sertti, hzl geldi. B o ' n u n sopay savuruu da daha yavat. Bo olay espriyle geitirmeye alp bize, "una syleyin t o p u aadan ve yava atsn!" diye bard. Hank, " H a n m evlad," dedi. Bay ve Bayan Spruill de o y u n u izlemeye gelmiti ve Bo onlara bakt. nc atn daha sert ve hzl olmasn bekliyordum; Bo da yle sanyordu. Fakat Kovboy deiik bir at yapt ve Bo, top daha uzaktayken sallad sopay. Babam Kovboy iin, "ok iyi bu ocuk," dedi. Hank, Dale'in n n e geip, "Vuru sras bende," dedi ve Dale de sesini karmad. "Bu iin nasl yapldn gstereyim size." H a n k t o p u sanki nehrin kar yakasna kadar gnderecekmi gibi sopay saa sola savurarak snrken elindeki beyzbol sopas k r d a n gibi grnyordu. Kovboy'un ilk at sertti ve darya gitti, H a n k sopay sallamad bile. T o p Rico'nun eldiveninde kald ve Meksikal alayc bir ifadeyle spanyolca bir eyler syledi. H a n k dayanma iin bizlere bakarak, "u t o p u vuru noktasna

118

JOHN GRISHAM

at!" diye seslendi. Kovboy'un, hzl bir topla o n u n kulan delmesini u m u t ediyordum. kinci at daha sertti. H a n k sopay savurdu ve ska geti. Kovboy, Rico'dan gelen t o p u yakalad ve Tally'nin bekleyip o y u n u izledii nc noktaya bakt. Kovboy bu kez falsolu, doruca H a n k ' i n bana giden bir top frlatt, H a n k hzla eilirken elindeki sopay drd, top zerinden geti ve sihirliymi gibi bo vuru blgesine dt. Meksikallar kahkahayla glerken Miguel ikinci noktadan, "Bo vuru!" diye bard. Hank kpkrmz kesilen bir yzle, "Ben ska gemedim!" diye bard. Babam, "Burada h a k e m yok," dedi. "Topa sopa sallamadktan sonra ska gemi saylmaz." Kovboy iin nemsizdi bu. Cephaneliinde bir falsolu at daha vard. At nce zararsz bir top gibi grnd, havada, doruca vuru yerine giden yava, dzgn bir ata benziyordu. H a n k m t hi bir vuru iin geriledi. Fakat top hi beklenmedik bir ekilde o n u geti ve Rico daha yakalamadan yere arpp srad. H a n k sadece havay dvmt. Dengesini kaybedip vuru noktasnn st n e dt ve Meksikallar yine kahkaha atmaya balaynca bir an iin Hank'in onlara saldracan sandm. A m a ayaa kalkt, gzlerini ksarak K o v b o y a bakt ve kendi kendine bir eyler mrldanp tekrar yerini ald. ki da at, iki ska gei ve iki de vuru oldu. Kovboy iki sert atla o n u n iini bitirdi. H a n k bir kez daha ska geince elindeki beyzbol sopasn yere frlatt. Babam yksek sesle, "Sopay yle atma!" dedi. "Sportmen bir insan olamyorsan oynama." Meksikallar karken biz sahaya doru yrdk. H a n k babama ters ters bakt a m a sesini karmad. Bilmediim bir nedenle ilk at sras bana verildi. Babam, "lk at sen yap Luke," dedi. Ama ben top atmak istemiyordum. Kovboyun karsnda ok zayftm. Kendi o y u n u m u z d a m a h c u p olacaktk. H a n k birincide, Bo ikincide ve Dale de nc noktadayd. Tally, elleri kalalarnda sol ortada d u r u y o r d u , Trot ise sa alanda

BOYALI EV

119

drt yaprakl yonca aryordu. Ne savunma ama! Benim atlarmla sahadaki drt o y u n c u m u z u da say noktasndan m m k n olduunca uzakta t u t m a k zorundaydk. Miguel vuru noktasna ilk nce Roberto'yu gnderdi, b u n u kasten yaptna e m i n d i m nk bu ocuk hayatnda beyzbol t o p u grmemiti. A d a m sopay yavaa sallad ve t o p u b a b a m yakalad. Pete ise babamn ikinci noktann arkasnda yakalad bir vuru yapt. ki ieri, iki dar, sra b a n a geliyordu ama benim ansm tk e n m e k zereydi. Birbiri ardna ciddi vurucular geldi ve t o p u iftliin her yanna attlar. Hzl toplar, falsolu toplar, deiik atlar denedim ama hibiri ie yaramad. Adamlar bir sr say kousu yaptlar ve b u n u n zevkini kardlar. Srekli say verdiim iin periandm, ama dier yandan, Meksikallarn bizim b o z g u n u m u z dan zevk alarak, galibiyetlerini dans edip elenerek kutlamalarn seyretmek de ho oluyordu. Annemle b y k a n n e m bir aacn altna oturmu, Bay ve Bayan Spruill'le birlikte oyunu izliyordu. Hl kasabada olan Pappy dnda herkes buradayd. Meksikallar yaklak on say kousu yaptktan sonra b a b a m oyunu kesti ve at noktasna geldi. "Yeter mi bu kadar?" diye sordu. Ne kadar sama bir soruydu bu. "Sanrm," dedim. "Dinlen biraz bakalm," dedi. H a n k birinci say noktasndan, "Ben at yapabilirim," diye seslendi. Babam bir an tereddt etti, sonra t o p u ona att. Fazla hareketin olmad T r o t ' u n yanna, sahann sana gitmek istedim ama teknik direktrm, "Sen birinci noktaya git," dedi. H a n k Spruill'in olaanst hzl o l d u u n u tecrbeme dayanarak biliyordum. Sisco'yu birka saniye iinde alaa etmiti. Bu nedenle o n u n , sanki yllardan beri bu ii yaparm gibi top frlattn grmek b e n i m iin artc olmad. Gerilip topu atar ve Rico' n u n frlatt t o p u yakalarken kendine gvenir grnyordu. Luis'in yanndan geen ok gzel hzl top att ve ilk devre katliam sona erdi. Miguel babama on bir say kousu yaptklarn syledi. Bana ise elli say gibi gelmiti bu. Kovboy tmsee kt ve brakt yerden balad. Dale skalarna devam etti ve vuru noktasna b a b a m geldi. Bir hzl top bek-

120

JOHN GRISHAM

liyordu, istedii oldu, sert bir vuru yapt ve top havada falso alarak pamuklarn arasna dt. Pablo t o p u aramaya gidince oyuna ikinci topumla devam ettik. Her iki top da elimizde olmadan oyunu asla brakamazdk. kinci at sert bir falsoluydu ve b a b a m o n u n nasl geleceini anlamaya alrken dizlerini hafife b k t . akn bir halde ban iki yana sallayp, "Iska getim," diye sylendi. Sonra da herkesin duyabilecei kadar yksek bir sesle, a m a d o r u d a n hi kimseye hitap etmeden, "Bu ayn zamanda birinci ligde grlen bir falsolu att," diye ekledi. Babam bir sre sonra ortaya geti, Miguel orada topu iki eliyle tutuyor ve Arkansas takm bize yine say vermeyecek gibi g r n yordu. Vuru yerine Tally geti. Kovboy ka atmaktan vazgeti ve biraz yaklat. O m u z altndan birka top att, kzn sopasna vurmaya alyor gibiydi, kz en s o n u n d a ikinci noktaya kadar giden bir vuru yapt ve iki Meksikal topu yakalamak iin k o u c u n u n gvende o l d u u n u grnceye kadar uratlar. Sra bendeydi. Babam, "Biraz sakin ol," dedi ve o n u n dediini yaptm. Ne gerekiyorsa yapabilirdim. Kovboy havadan gelen, yava bir top att ve ben de o n u saha ortasna kadar gnderdim. Meksikallar lgna d n d . Herkes sevinle baryordu. Bu kadar amata karsnda biraz m a h c u p o l m u t u m a m a oyun d kalmaktan da k u r t u l m u t u m . zerimdeki bask kalkmt; Cardinal'lerin bir oyuncusu olarak geleceim tekrar rayna oturmutu. Trot ata sopa sallad ve n d e de en azndan otuz santim mesafeyle ska geti. Miguel, "Drt bo vuru," dedi ve kurallar tekrar deiti. nsan ikinci devrede on bir say ilerdeyken cmert olabiliyordu. Trot gelen topa hafife vurabildi, top yuvarlanarak Kovboy un n n e kadar gitti ve o da t o p u alp sadece oyun olsun diye Tally'yi yakalamak zere n c noktaya att. Kz salam yerdeydi, skor noktalar doluydu. Meksikallar bize say kazandrmak istiyordu. Bo v u r u yerine geldi, a m a Kovboy atc tmseine gerilemedi. Yava bir elalt t o p u att, Bo yere yakn gelen topa vurdu, yakn bir noktaya d r d ve Pablo orada topu yakalamak iin atlad ama bilerek elinden kard. Tally say yapt ve ben nc noktaya ilerledim.

BOYALI EV

121

H a n k beyzbol sopasn ald ve snmak iin birka kez savurdu. Say noktalar dolu olduundan tek bir ey d n y o r d u - byk, kuvvetli bir vuru. Kovboy'un da baka planlar vard. Geriledi ve glmsemeyi brakt. Hank vuru noktasnda bir dev gibi d u r m u atcya tepeden bakyor, vurabilecei bir at yapmas iin o n u etkilemeye alyordu. Sahada sesler kesildi; Meksikallar parmaklarnn u c u n d a ykselip ileriye doru eilmi, bu karlamaya katlmak iin merakla bekleiyordu. Birinci at, Kovboy'un elinden kan t o p u n bir saniyeden az bir sre iinde imek gibi vuru noktasna varp geriye gemesiyle sona erdi. H a n k beyzbol sopasn savurmay bile dnemedi; b u n a zaman olmad. Vuru noktasnda biraz geriledi ve rakibin s t n l n kabul eder g r n d . Babama baktm, ban iki yana sallyordu. Kovboy t o p u daha ne kadar sert atabilirdi ki? Sonra havadan bir falsolu top yollad, top kolay gibi grnyordu ama bo vurula sonuland. H a n k kesti ama yeterince yaklaamad. O n d a n sonraki top sert, hzl bir falsoluydu, son saniyede doruca H a n k ' i n bana doru gitti ve vuru noktasn geip yere dt. Hank'in yz kpkrmz olmutu. Hank'in saldrd bir baka hzl top geldi. ki bo vuru, skor noktalan dolu ve iki bo at. Kovboy hibir glmseme belirtisi gstermeden biraz oynamaya karar vermiti. nce darya giden yava bir falsolu, arkasndan H a n k ' i n eilmesine neden olan sert bir top att. Sonra bir yava top daha gnderdi, H a n k b u n a neredeyse vuracakt. Bana yle geliyordu ki eer Kovboy istese bir beyzbol t o p u n u H a n k ' i n ba etrafna sarabilirdi. Savunmadaki adamlar yine bara ara gevezelie balamt. nc at havada deta sallanarak gitti, bana kolayca vurulabilecek bir top gibi geldi bu. Fakat top sonradan yalpalad ve dt. H a n k sopay t m gcyle savurdu, t o p u otuz santimden ska geti ve tekrar topraa yuvarland. Bararak kfretti ve beyzbol sopasn babama yakn bir noktaya frlatt. Babam sopay yerden ald ve, " K o n u m a n a dikkat et," dedi. H a n k kendi kendine bir eyler h o m u r d a n d ve zerindeki tozlar silkeledi. Devrenin yars sona ermiti zaten.

122

JOHN GRISHAM

kinci devrenin sonunda Miguel vuru noktasna geldi. H a n k ' i n ilk at o n u n bana doru gitti, nerdeyse ona vuracakt. T o p siloya arpp srad ve nc noktaya kadar yuvarland. Meksikallar sessizdi. kinci at daha da sert ve altm santim ierdeydi. Miguel yine topraa v u r d u ve takm arkadalar mrldanmaya balad. Babam b u l u n d u u yerden, "Samal brak," diye bard. "Doru drst top at." H a n k ona her zamanki, insan kmser ifadesiyle bakt. T o p u vurucuya doru att ve Miguel v u r u u n u yapp t o p u sahann sana gnderdi, Trot orada savunma oyuncusuydu a m a srtn vuru noktasna d n m , uzaklara, St. Francis Nehri kysndaki aalara bakyordu. Tally topun arkasndan kotu ama p a m u k tarlasnn kenarna gelince d u r d u . kalelik bir vuru kuralna giriyordu bu. Bir sonraki at o y u n u n son at olacakt. Beyzbol sopas Kovboy'dayd. H a n k gerileyip iyice gerindi, t m gcn toplad ve Kovboy'un zerine doru hzl bir top frlatt. Kovboy eildi ama yeterince hzl gerileyemedi ve mthi bir hzla gelen top, tulalarn zerine arpan bir kavunun kard iren bir sesle tam kaburgalarna vurdu. Kovboy canhra bir lk att a m a ayn anda elindeki beyzbol sopasn da bir kzlderili sava baltas gibi t m gcyle ileriye frlatt. Fakat sopa, o n u n istedii yere, yani H a n k ' in iki gz arasna isabet etmedi. Yere arpp sekti ve bacaklarna vurdu. H a n k yine bararak kfretti ve sonra lgn bir boa gibi saldrd. Dierleri de saldrya geti. Babam b u l u n d u u noktadan, Bay Spruill de silonun yannda d u r d u u yerden frladlar. Meksikallardan bazlar da ortaya atld. Bense hi kmldamadm. Adm atamayacak kadar dehet iindeydim. Herkes baryor ve vuru noktasna doru kouyor gibiydi. Kovboy bir adm bile gerilemedi. Bir an iin hi kmldamadan orada ylecene durdu, esmer teni terden parlyordu, u z u n kollar gerilmi hazr bekliyor, dileri grnyordu. Saldran boa ona birka metre yaklatnda Kovboy'un elleri hzla harekete geti, bir eli cebine girdi ve bir sustal kt ortaya. Kovboy sustaly elinde yle bir sallad ve u z u n ba at - ok keskin, prl prl bir

BOYALI EV

123

elik parasyd bu. Sustal alp bak yerine kilitlenince keskin bir trt d u y d u m , yllarca unutamayacaktm bu sesi. Kovboy sustal ban herkesin grmesi iin havaya kaldrd ve H a n k o anda aniden, ayaklar kayarak durdu. Bir buuk metre geriden, "Brak o n u elinden!" diye bard. Kovboy sol eliyle o n u arr gibi bir iaret yapt, sanki Hadi bakalm iri ocuk, der gibiydi. Gel de al o n u benden. Sustal bak herkesi oke etmiti ve birka saniye sren derin bir sessizlik oldu. Kimse kmldamyordu. Duyulan tek ses, ar ar alnp verilen soluklard. H a n k gittike uzar gibi grnen baa dikmiti gzlerini. Kovboy'un bu ba daha nce de kullanm olduu, o n u ok iyi kulland ve bir adm daha atarsa H a n k ' in ban byk bir mutlulukla kesebilecei k o n u s u n d a kimsenin kukusu yoktu. Babam birden, elinde beyzbol sopas olduu halde ikisinin arasna girdi ve Miguel de Kovboy'un yannda belirdi. H a n k tekrar, "Brak o n u elinden," diye tekrarlad. "Erkek gibi dv." Babam beyzbol sopasn ikisine de sallayp,"Kapa eneni!" dedi. "Burada kimse kavga edemez." Bay Spruill, Hank'in k o l u n u yakalad ve, "Hadi gidelim Hank," dedi. Babam Miguel'e bakt ve, " O n u alp ambara gtr," diye sylendi. Dier Meksikallar Kovboy'un evresinde topland ve o n u deta iterek oradan uzaklatrdlar. Kovboy onlara itiraz etmeyip dnd ve yrmeye balad, sustal bak hl elindeydi. Fakat H a n k yerinden kmldamyordu. Olduu yerde d u r u p Meksikallarn uzaklamasn seyretti, byle yapmakla galibiyetini ilan ediyordu sanki. D u r d u u yerde, "Bu herifi ldreceim," diye h o m u r d a n d . Babam, "Yeteri kadar l d r d n , " dedi. "imdi git buradan. A m b a r d a n da uzak dur." Bay Spruill tekrar, "Gidelim," dedi ve dierleri - T r o t , Tally, Bo ve D a l e - ar admlarla n baheye doru uzaklamaya baladlar. Meksikallar gzden kaybolunca H a n k de kmldad, yrmeye

124

JOHN GRISHAM

balad. Uzaklarken de babamn duyaca ekilde, yksek sesle, "ldreceim o herifi," diye tekrarlad. Beyzbol toplarn, eldivenleri ve beyzbol sopasn alp a n n e m i n , babamn ve b y k a n n e m i n arkasndan koar adm y r d m .

12
O G N AKAMA D O R U Tally arka baheye, yanma geldi. O n u ilk kez iftlik arazisinde dolarken gryordum, a m a aslnda gnler getike Spruill'ler topramz daha iyi tanma konusuyla daha ok ilgilenir olmulard. Tally'nin elinde kk bir torba vard. Ayaklar plakt ama zerini deitirmi, o n u ilk g r d m d e zerinde olan darack elbiseyi giymiti. Tatl bir sesle, "Bana bir iyilik yapar msn Luke?" diye sordu. Yanaklarm kpkrmz oldu. Benden nasl bir iyilik isteyeceini bilmiyordum a m a istediini yapacam k o n u s u n d a en k k bir k u k u m yoktu. Zor bir ocuk gibi davranmaya alarak, "Ne var?" diye sordum. "Bykannen anneme, yaknda bir dere olduunu ve orada ykanabileceimizi sylemi. O n u n nerede olduunu biliyor m u s u n acaba?" Parmamla kuzey y n n gsterip, "Elbette. Siler Deresi. u tarafta, yaklak yarm mil mesafede," dedim. "Ylan var m orada?" Ylanlarn kimseyi rahatsz etmemesi gerekirmi gibi gldm. "Belki birka tane su ylan vardr. Zehirli ylan olmaz oralarda." "Su temiz mi peki, amurlu deil mi?" "Temiz olmal. Pazar g n n d e n beri yamur yamad." Kimsenin dinlemediinden emin olmak iin etrafa baknd ve sonra, "Benimle gelir misin oraya?" diye sordu.

126

JOHN GRISHAM

Kalbim duracak gibi oldu ve azmn ii bir anda k u r u d u . Kendimi zorlayp, "Neden?" diye sormay baardm. Tekrar srtt ve gzlerini benden kard. Cilveli bir ifadeyle, "Bilmem," diye akd. "Kimsenin beni grmeyeceinden emin olmak iin." Halbuki, " n k derenin yerini bilmiyorum," ya da, "Ylan olmadndan emin olmak iin," gibi bir eyler syleyebilirdi. Veya o n u derede ykanrken greceimi ima etmeyen baka bir cevap da bulabilirdi. Ama b u n u vapmad. "Korkuyor musun?" diye sordum. "Biraz." Ev ve a m b a r gzden kayboluncaya kadar tarlaya giden yolda y r d k , sonra ilkbahar ekimi iin kullandmz dar patikaya d n d k . Yalnz kaldmzda Tally konumaya balad. O n a ne syleyeceimi bilemiyordum a m a o n u n , d u r u m u idare etmeyi bildiini grnce rahatladm. "Hank'in yaptklarna ok zlyorum," dedi. "O her zaman sorun karyor." "Sen kavgay g r d n m?" diye s o r d u m . "Hangi kavgay?" "Kasabadakini." "Hayr. K o r k u n muydu?" "Evet, olduka korkuntu. O ocuklar ok kt dvd. Kavga bittikten sonra bile onlar dvmeye devam etti." Tally birden d u r u n c a ben de d u r d u m . Bana yaklat, ikimiz de hzl hzl soluyorduk. "Bana gerei syle Luke. O sopay nce o mu ald?" O n u n o kahverengi gzel gzlerine baknca az kalsn, "Evet," diyecektim. Ama birden kendimi toparladm. Daha dikkatli o l m a m gerektiini d n d m . Ne de olsa Hank'in kardeiydi, Spruill'lerin sk sk yaptklar aile kavgalarndan biri srasnda, sylediim her eyi ona aktarabilirdi. Ricky her zaman, kann sudan daha koyu olduunu sylerdi. Hank'in peimden gelmesini istemezdim dorusu. "Her ey ok hzl oldu," dedim ve yrmeye baladm. Bana hemen yetiti ve birka dakika hi konumad.

BOYALI EV

127

Sonra, " O n u tutuklayacaklarn sanyor musun?" diye sordu. "Bilmiyorum." "Deden ne dnyor?" "Biliyorsam kahrolaym." Ricky'nin baz szlerini kullanp onu etkilemeyi d n m t m . Ama o hi etkilenmemi gibi, "Luke, ne biim bir sz bu!" dedi. "zr dilerim." Yrmeye devam ettik. "Daha nce de birini ldrd m?" diye sordum. "Bildiim kadaryla hayr," dedi. Dereye yaklatmzda, "Bir zamanlar K u z e y e gitti," diye devam etti. "O zaman bir sorun kmt. Ama biz hibir zaman ne olduunu renemedik." Hank'in gittii her yerde sorun ktndan emindim. Siler Deresi iftliimizin kuzey snrndan geiyor ve h e m e n hem e n k p r d e n grlebilen bir noktada bir dirsek yaparak St. Francis Nehri'ne dklyordu. Her iki kysnda da byk aalar vard, bu nedenle yazn yzlp banyo yaplabilecek serin bir yerdi. Fakat sk sk ve abucak kururdu, suyu fazla deildi. Tally'yi, suyun en derin olduu yerdeki k u m setine g t r d m . "En iyi yer burasdr," dedim. Etrafna baknarak, "Derinlii ne kadardr?" diye sordu. Su temizdi. enemin biraz altna d o k u n d u m ve, " H e m e n hem e n b u r a m a gelir," dedim. "Buralarda kimse yoktur, deil mi?" Biraz sinirli gibi g r n yordu. "Hayr. Herkes iftlikte u anda." "Sen patikaya kadar git ve b e n i m iin gzclk yap, t a m a m m? Yerimden kmldamadan, "Peki," dedim. Torbasn yere brakt ve, "Hadi Luke, gitsene," dedi. "Pekl," dedim ve d n p yrmeye baladm. "Hey Luke, rntgencilik yok, t a m a m m?" Kendimi sanki yakalanm gibi hissettim. Aklmdan asla byle bir ey gememi gibi elimi ona doru yle bir salladm ve, "Elbette yok," dedim.

128

JOHN GRISHAM

Dere kenarndan yukarya doru t r m a n d m ve yerden biraz yksekte, bir karaaacn dalnda, oturabileceim bir yer b u l d u m . Oraya kp o t u r d u u m d a bizim ambarn atsn h e m e n h e m e n grebiliyordum. Tally, "Luke!" diye seslendi. "Evet!" "Ortalk sakin mi?" "Evet!" Suyun sesini d u y d u m ama gzlerimi gney y n n d e n ayrmadm. Bir-iki dakika sonra yavaa d n d m ve dereye baktm. O n u gremedim ama her nedense rahatlar gibi oldum. Dere kenarndaki k u m seti hafif bir dirsein arkasndayd ve aalarn dallan skt. Bir dakika daha geti, a m a ben kendimi yararsz biri gibi hissetmeye balamtm. Buraya geldiimizi kimse bilmiyordu ve kimse de gelip gizlice o n u seyretmeye almazd. Ykanan gzel bir kz seyretme ansn ka kez bulabilirdim ki? B u n u n yanl o l d u u n u biliyordum ama kilisede ya da Kutsal Kitap'ta b u n u n l a ilgili zel bir yasaklama o l d u u n u hatrlamyordum. Belki de b y k bir gnah deildi. Bu iin yaramazlk o l d u u n u bildiim iin Ricky'yi d n d m . Byle bir d u r u m d a o ne yapard acaba? Karaaacn dalndan indim, k u m setinin yukarsna varncaya kadar fundalk ve yabani otlarn arasndan eilerek getim ve sonra allarn arasnda yavaa emekledim. Elbise ve amarlar bir dalda asl d u r u y o r d u . Tally suya iyice girmi salarn ykyordu, ba beyaz sabun kpyle kaplyd. Yzkoyun otlarn arasna uzanm, iki kaln bitki sap arasndan ona bakyordum, beni gremezdi. Aa dallar benden daha hareketliydi. Tally kendi kendine bir ark mrldanyordu, serin suyun zevkini karan, derede ykanan gzel bir kzd ite. Korkulu gzlerle etrafna baknmyor, bana gveniyordu.
Bir a r a b a n s u y a s o k u p d u r u l a d , k p k l e r i hafif . k n t y a b akt. S o m a kyva u / a n p b i r s a b u n k a h i n alili. Sn 11 b a n a d o i k t i M - a k a ta a l n l d g g i b i g r d m . B e n i m h a l t all h a m ola da

BOYALI EV

129

olduu gibi, o n u n zerinde de hibir ey yoktu ve beklediim de b u y d u zaten. Fakat b u n u n gerekletiini grmek beni batan aaya rpertti. Sanrm onu daha iyi grebilmek amacyla igdsel olarak bam biraz kaldrdm, a m a sonra hemen aklm bama geldi ve tekrar indirdim. Beni grse h e m e n babasna, o da benim babama syler ve bab a m da beni yryemeyecek hale getirinceye kadar dverdi. Ann e m bir hafta kserdi bana. Bykannem yle zlrd ki b e n i m le konumazd. Pappy de beni herkesin iinde rezil ederdi. Mahvolurdum. Tally, beline kadar suyun iinde, kollarn ve gslerini ykyordu, o n u yandan gryordum. Daha nce hi kadn gs grmemitim ve Craighead lesi'nde b e n d e n baka hibir yedi yanda ocuun grdn de sanmyordum. Belki kk bir ocuk kazara annesinin gslerini grm olabilirdi ama benim yamda hibir ocuun byle bir manzara grmediinden emindim. D u r u p dururken tekrar Ricky'yi d n d m ve aklma eytans bir fikir geldi. O n u n v c u d u n u n gizli baz yerlerini g r m t m a m a imdi her eyi grmek istiyordum. Btn gcmle "Ylan!" diye barsam Tally de korkuyla baracakt. Sabunu, sabun bezini ve plak olduunu da unutacak ve kendini dereden darya, kyya atacakt. H e m e n amar ve elbisesini alacakt ama ben de o m u h t e e m birka saniye iinde her eyi grebilecektim. Glkle y u t k u n d u m , boazm temizlemeye altm ve azmn k u r u d u u n u hissettim. Kalbim yerinden frlayacakm gibi atarken birka saniye tereddt ettim ve b u n u yapmakla da sabr konusunda iyi bir ders aldm. Tally bacaklarn ykamak iin kyya biraz daha yaklat. Derenin iinde doruldu ve sadece ayaklar suyun iinde kald. Elinde sabun ve sabun bezi olduu halde yavaa eilip uzand, bacaklarn, kalalarn ve gbeini ovmaya balad. Kalbimin atlar iyice hzlanmt.
Bir iire s o n r a z e r i n e s u s e r p e r e k d u r u l a n d . Y k a n m a s b i t m i t i .1111.1 o h a l a y a k b i l e k l e r i n e k a d a r s u y i i n d e r l p l a k , m u h t e e m b i r g z e l l i k o l a r a k d u r u y o r d u , s o a b i d e b a n ,e

vd ve hellim g/lrulg uoktasa bakt

130

JOHN GRISHAM

H e m e n bam indirdim ve yabani otlarn arasna iyice gm l p saklandm. Bana barp bir eyler sylemesini bekledim ama Tally sesini karmad. Affedilemeyecek bir gnaht bu, imdi emindim bundan. P a m u k tarlasnn kenarna yaklancaya kadar yava yava, hi ses karmadan geriledim. Sonra aalar izleyip lgm gibi srnd m ve sanki hibir ey olmam gibi patika yaknndaki yerimi aldm. O n u n geldiini duyunca canm sklm gibi grnmeye altm. Salar slakt; elbisesini deitirmiti. "Teekkr ederim Luke," dedi. "Bir ey deil," diyebildim. "imdi kendimi ok daha iyi hissediyorum." Ben de yle, diye d n d m . Eve doru ar admlarla yrdk. nce hi k o n u m a d k a m a evin yar yoluna geldiimiz zaman, "Beni grdn, deil mi Luke?" diye sordu. Sesi hafif ve oyun oynar gibiydi, ona yalan sylemek istemedim. "Evet," dedim. "nemli deil. Sana kzmadm." "Kzmadn m?" "Hayr. Sanrm erkek ocuklarn kzlara bakmas ok doal bir olay." Hi kukusuz doal g r n y o r d u bu. Syleyebilecek hibir ey bulamadm. Tally, "Eer gelecek sefer de benimle dereye gelir ve gzclm stlenirsen b u n u yine yapabilirsin," diye devam etti. "Neyi yapabilirim?" "Beni seyredebilirsin." "Tamam," dedim ve b u n u hi beklemeden, ok abuk syledim. "Ama b u n u kimseye syleyemezsin." "Sylemem." AKAM YEMENDE, hibir ey olmam gibi yemeimi ar ar yemeye altm. Ama m i d e m d e sanki hl bir eyler hareket

BOYALI EV

131

halindeymi gibiydi, glkle yiyebiliyordum. Sanki hl deredeymiiz gibi Tally'yi ak ak grebiliyordum. Korkun bir ey yapmtm ve o n u tekrar yapmak iin sabrszlanyordum. Bykannem, "Ne dnyorsun yle Luke?" diye sordu. Birden irkilip gerek dnyaya d n d m ve, "Hibir ey," dedim. Pappy, "Hadii," dedi. "Aklnda bir eyler var senin." lham gelmekte gecikmedi. "u sustal bak," dedim. Drt b y m de balarn zgn zgn iki yana salladlar. Bykannem, "Gzel eyler dn," dedi. imden, endielenme, diye sylendim. O k o n u d a hi endien olmasn.

13
ARKA ARKAYA bu ikinci Pazar g n n d e de kilisedeki yinin ana konusu l m d . Bayan Letha Haley Dockery iriyar, grltc bir kadnd, kocas yllar nce evden kam ve Kaliforniya'ya gitmiti. Adamn oraya gittiinde neler yapt hakknda hi kukusuz baz rivayetler vard ve bunlardan en ok anlatlan ve benim de birka kez d u y d u u m hikyeye gre adam baka rktan gen bir kadnla yaamaya balamt - galiba bir inli'ydi bu a m a Black Oak'ta duyulan pek ok sylenti gibi b u n u n da doruluk derecesi bilinmiyordu. Buradan kim gitmiti Kaliforniya'ya ki? Bayan Dockery, pek baarl olamayan, ama p a m u k tarlalarn brakp gidecek kadar akll davranan iki erkek ocuk yetitirmiti. ocuklardan biri Memphis'te, dieri ise Bat'da bir yerlerdeydi ite. Kadnn kuzeydou Arkansas'ta baka akrabalar vard ve uzak bir kuzeni de b u r a d a n yirmi mil mesafede, Paragould'da yayordu. Pappy'nin sylediine gre ok uzak bir akrabayd bu ve Bayan Dockery'yi hi sevmezdi. Paragould'da yaayan bu kuzenin de Kore'de savaan bir olu vard. Kilisedeki dualar srasnda Ricky'nin adnn da gemesi hi h o u m a gitmezdi ve bu ne zaman olsa, Bayan Dockery h e m e n ayaa frlar ve cemaate, savata o n u n da akrabas o l d u u n u hatrlatrd. Bazen b y k a n n e m i bir kede sktrr ve ona byk bir ciddiyetle, cepheden haber beklemenin ne kadar ar bir yk olduunu fsldard. Pappy kimseye savatan sz etmezdi ve uzun zaman nce, bir gn kendisine dert orta olarak yaklamak iste-

BOYALI EV

133

yen Bayan Dockery'yi terslemiti. Biz aile olarak Kore'de olanlardan sz etmekten kanyorduk, en azndan dier insanlarn arasndayken. Aylar nce, kadnn sk sk yapt sempati gsterilerinden biri srasnda, birisi, Bayan Dockery'ye, yeeninin bir fotoraf olup olmadn sormutu. Kilisede o n u n iin ok dua ediyorduk ve birisi de o n u n resmini grmek istemiti. Ama kadn yeeninin fotorafn bulup gsterememi ve m a h c u p olmutu. Bu yeen ilk kez cepheye gittiinde ad Jimmy Nance idi ve kadnn d r d n c kuzeninin yeeniydi - yani o n u n "ok yakn kuzeninin". Savan srmesiyle beraber bir zaman sonra ocuun ad T i m m y Nance oldu ve artk sadece uzak bir yeen deil, gerek bir kuzendi, ikinci ya da nc derece bir kuzen. B u n u n kaydn tutamyorduk artk. Kadn genellikle T i m m y adn yeliyordu ama arada srada konumalarda o n u n ad Jimmy de oluyordu. Ad her neyse, ite bu akraba savata lmt. Bu haberi o Pazar gn kiliseye gittiimizde, daha k a m y o n d a n bile inmeden nce aldk. Kadn cemaat salonuna almlard, etrafnda Pazar okulundan arkadalar vard ve kimi alyor, kimi de k o n u u y o r d u . Bykann e m ve a n n e m basal dilemek iin srada beklerken ben onlar uzaktan seyrettim ve Bayan Dockery iin gerekten zldm hissettim. Akrabalk derecesi ne olursa olsun kadn b y k znt iindeydi. Ayrntlar fslt halinde tartlyordu: k o m u t a n n n cipiyle bir yere giderlerken mayn tarlasna girmilerdi, cipin direksiyonunda o vard. Cenazesi lkeye iki aydan nce gelemeyecekti, belki de hi gelmezdi. ocuk yirmi yandayd ve Kennett, Missouri'de gen bir kars vard. Kadnlar arasnda bunlar konuulurken Peder Akers geldi ve Bayan Dockery'nin yanna o t u r d u . Kadnn elini tuttu ve uzun uzun, sessizce dua ettiler. Kilisenin t m cemaati oradayd, herkes kadna bakyor, basal dilemek iin srasn bekliyordu. Birka dakika sonra Pappy'nin sessizce ve yavaa kapdan ktn grdm. Demek ki k o r k t u u m u z bamza gelirse bizim halimiz de byle

134

JOHN GRISHAM

olacak, diye d n d m : dnyann br ucundan o n u n ld haberi gelecekti. Sonra dostlar evremize toplanacak ve herkes alayacakt. Boazm d m l e n d i ve gzlerim sulanmaya balad. Kendi kendime, "Bu bize olamaz," diye sylendim. "Ricky orada cip kullanmaz, kullansa bile mayn tarlasna girmeyecek kadar aklldr o. Mutlaka eve gelecektir." Beni alarken grmelerini istemiyordum, h e m e n b i n a d a n ktm ve tam o srada Pappy'nin kamyona bindiini grnce ona katldm. Uzun sre k a m y o n u n src yerinde o t u r u p n c a m d a n darsn seyrettik; sonra Pappy hibir ey sylemeden m o t o r u altrd ve oradan ayrldk. rr fabrikasnn n n d e n getik. Fabrika Pazar sabahlar sessizdi ama her ifti iten ie o n u n tam kapasite almasn isterdi. Fabrika ylda sadece ay alyordu. Nereye gideceimizi d n m e d e n kasabadan ktk, en azndan ben bilmiyordum gideceimiz yeri. Tal tozlu, kenarlarndan birka metre ierde p a m u k saplan sralanm arka yollardan getik. Pappy'nin ilk sz, "te, Sisco'lar burada yayor,"oldu. Elini direksiyondan ekmeden bayla sol taraf gsterdi. Uzakta, p a m u k saplarnn zerinden glkle grlen tipik bir ortak evi vard. Pasl teneke at bel vermi, veranda yamulmutu, bahe toprakt ve p a m u k saplar neredeyse amar ipine kadar geliyordu. Etrafta dolaan kimseyi gremeyince rahatladm. Pappy'yi iyi tanrdm, birden karar verip onlarn n bahesine girebilir ve bir tartma balatabilirdi. Sonu grnmeyen d m d z p a m u k tarlalarnn arasndan geip gidiyorduk. Pazar o k u l u n d a n k u r t u l m u t u m ve b u n a inanmakta zorluk ekiyordum, benim iin bir ikramd bu. A n n e m b u n d a n holanmayacakt a m a Pappy ile tartmaktan da kanrd. Pappy ve bykannemin, Ricky iin endieli olduklar zamanlarda bana sarldklarn a n n e m sylemiti. Pappy bir sre sonra bir ey grd ve neredeyse duracak kadar yavaladk. Tekrar bayla gsterip, "Buras Embry'lerin yeri," dedi. "u Meksikallar gryor musun?" Uzanp bir sre bakndm ve sonunda onlar g r d m , beyaz p a m u k denizinde d r t ya da be

BOYALI EV

135

hasr apka grlyordu, adamlar sanki bizi duymu gibi, saklanmak iin eilmilerdi. "Pazar gn p a m u k mu topluyorlar?" dedim. "Evet." Hzmz artrdk ve bir sre sonra adamlar gzden kayboldu. Sanki yasad bir ey yaplm gibi, "Ne yapacaksn?" diye sordum. "Hibir ey. Bu Embry'nin meselesi." Bay Embry bizim kilisenin cemaatindendi. O n u n , kutsal istirahat g n n d e tarlada ii altrabileceini inanamyordum. "Onlarn altn biliyor m u d u r dersin?" "Belki de bilmiyordur. O kiliseye gittikten sonra Meksikallarn gizlice tarlaya girmesi hi de zor olmaz sanrm." Pappy b u n u sylerken kendisi de pek inanmaz gibiydi. "Ama topladklar p a m u u tartamazlar ki," dedim ve Pappy glmsedi. "Hayr, sanrm tartamazlar." Bu d u r u m d a Bay Embry'nin, Meksikallara Pazar gn p a m u k toplama izni vermi olaca kon u s u n d a karar kldk. Bu sylentiler her sonbaharda duyulurdu a m a ben, Bay E m b r y gibi dindar bir adamn byle bir gnah ileyebileceine inanamyordum. oke olmutum; Pappy ise olmamt. u zavall Meksikallar. Onlar bir yerden bir yere hayvanlar gibi naklediyorlar, kpek gibi altryorlard ve iftlik sahibi kilisede gizlenirken adamlarn bir gnlk istirahatleri bile ellerinden almyordu. Pappy, bir sylentinin gerek o l d u u n u aa karmann m e m nuniyetiyle, "Bu k o n u d a sessiz olalm," dedi. Gizlenecek eyler oalyordu. KLSEYE D O R U YRRKEN cemaatin ilahi sylediini duyduk. Darda o l m a m a m gereken zamanlarda hi darda olmazdm. Pappy kapy aarken kendi kendine " O n dakika ge kaldk," diye mrldand. Herkes ayaa kalkm ilahi sylyordu, bylece fazla dikkat ekmeden sramza geebildik. Annemle babama baktm ama onlar beni grmezden geldi. lahi sona erince yerleri-

136

JOHN GRISHAM

mize oturduk, dedemle b y k a n n e m i n arasna skmtm. Ricky tehlikede olabilirdi ama ben hi kukusuz iyi korunacaktm. Peder Akers sava ve lm konularna girmekten kanmazd. Konumaya T i m m y Nance hakkndaki zc haberle balad a m a b u n u zaten herkes duymutu. Bayan Dockery'yi kendini toparlamas iin evine gtrmlerdi. O n u n Pazar okulu snfnda yemek planlar yaplyordu. Peder Akers, cemaatin elbirlii yapmas ve iimizden birini teselli etmesi iin zamann geldiini syledi. Bayan Dockery'nin en iyi saati olacakt bu, hepimiz biliyorduk bunu. Peder, sava konusu zerinde fazla d u r d u u takdirde yinden sonra Pappy'nin kendisine atacan biliyordu, o n u n iin nceden hazrlanm olan mesajndan sapmad. Biz Baptistler dnyann her yanna misyoner gndermekle v n r d k ve imdi bu mezhep mensuplar, bunlarn desteine para toplanmas amacyla byk bir kampanya balatmt. Peder Akers bu konuda konutu. Hindistan, Kore, Afrika ve in gibi yerlere daha fazla misyoner gnderebilmek iin daha ok para verilmeliydi. Hz. sa bizlere, fark gzetmeden t m insanlar sevmemiz gerektiini retmiti. D n yann geriye kalann Hristiyan yapmak da biz Baptist'lere kalyordu. On sent bile vermemeye kararlydm. Kazancmn onda birini kiliseye balamam retmilerdi bana ve b u n u istemeyerek yapyordum. Kutsal Kitap'ta byle yazyordu ve bu k o n u d a tartmak zordu. A m a Peder Akers b u n d a n da fazlasn istiyordu imdi ve b e n i m amdan bakldnda fazlaca bir ans yoktu. Benim p a r a m d a n hibir ey gitmeyecekti Kore'ye. Geriye kalan Chandler'larn de benim gibi d n d n d e n emindim. Belki t m kilise de byle dnmekteydi. Rahip bu sabah yumuakt. G n a h ve lmler hakknda deil de sevgi ve yardm k o n u s u n d a k o n u u y o r d u ama bu ii isteyerek yaptn sanmyordum. erdeki atmosfer her zamankinden daha sakin olduundan, kestirmeye baladm. yinden sonra havadan sudan konuacak halimiz kalmamt. Bykler h e m e n kamyona bindi ve oradan aceleyle ayrldk. Kasabadan karken babam, "Pappy ile nereye gittiniz?" diye sordu.

BOYALI EV

137

"Etrafta biraz dolatk," dedim. "Nerede?" Douyu gsterdim ve, "u tarafta," dedim. "Aslnda belirli bir yere gitmedik. Sanrm dedem kiliseden biraz uzaklamak istedi." Babam ban sallad, bizimle beraber gitmi olmay ister gibiydi. PAZAR AKAM YEMEN bitirmek zereydik ki, arka kapnn hafife v u r u l d u u n u duyduk. Kapya en yakn olan b a b a m d ve kalkp arka verandaya knca karsnda Miguel ve Kovboy'u buldu. Babam, "Anne, sana ihtiya var," dedi ve b y k a n n e m kalkp acele admlarla mutfaktan kt. Biz de arkasndan gittik. Kovboy'un gmlei yoktu; gsnn sol taraf iti, berbat gr n y o r d u . Sol k o l u n u glkle kaldrabiliyordu ve b y k a n n e m ona k o l u n u kaldrmasn syleyince b u n u yapt ama yzn buruturdu. O n a acdm. Beyzbol t o p u n u n vurduu yerde kk bir yara vard. Bykannem, " T o p u n dikileri sayabiliyorum," dedi. A n n e m k k bir leen suyla bir bez getirdi. Pappy ve b a b a m birka dakika sonra sklp ktlar. Yaral bir Meksikalnn hasad nasl etkileyeceini dndklerinden emindim. Bykannemin en mutlu olduu zamanlar doktorluk yapt zamanlard ve Kovboy'u ok iyi tedavi etti. Yaray temizleyip sardktan sonra o n u n bann altna divandan getirdii bir yastk koydu ve o n u arka verandada yatrd. Miguel'e, "Hareketsiz durmas gerekiyor," dedi. Sonra yaralya, "ok acyor mu?" diye sordu. Kovboy ban iki yana sallayp, "Pek fazla deil," dedi. ngilizcesi bizi artt. Bykannem anneme doru bakp, fikir ister gibi, "Acaba ona bir ar kesici versem mi?" diye mrldand. Bykannemin ar kesicileri krlan bir kemikten daha berbatt, K o v b o y a acyarak baktm. Ama o beni hemen anlad ve, "Hayr, ila istemem," dedi. Bykannem uval bezinden yaplm kk bir torbaya m u t f a k t a n getirdii buzlan koydu ve o n u yavaa Kovboy'un i kaburgalar zerine brakt. O n u n sol k o l u n u torbann

138

JOHN GRISHAM

zerine koydu ve, "Torbay orada tut," dedi. Buzlar tenine deince Kovboy'un t m vcudu birden kasld ama biraz sonra uyuma balaynca rahatlad. Birka saniye sonra, zerinden szan su verandann demesine damlyordu. Kovboy gzlerini kapad ve derin nefesler alp vermeye balad. Miguel, "Teekkr ederim," dedi. "Gracias," dedim ve Miguel bana bakp glmsedi. Onlar orada braktk ve birer bardak buzlu ay imek iin n verandaya getik. Bykannem, verandada salncakl divana oturmu, sallanarak yediklerini hazmetmeye alan Pappy'ye bakt ve, "Kaburga kemikleri krlm," dedi. Pappy k o n u m a k istemiyordu a m a birka saniyelik bir sessizlikten sonra, "ok kt," diye h o m u r d a n d . " O n u n bir doktora grnmesi gerekiyor." "Doktor ne yapacak ona?" " kanamas olabilir." "Belki yoktur." "Tehlikeli olabilir." "I kanamas olsayd imdiye kadar lrd, deil mi?" Babam lafa kart ve, "Elbette lrd," dedi. Burada iki ey oluyordu. Birincisi ve en nemlisi, erkekler doktora para d e m e k zorunda olacaklarn d n p b u n u n dehetini yayordu. kinci nemli konu, ikisinin de siperlerde savam olmasyd. Etrafa salm vcut paralar, ezilip dalm cesetler, kolu baca k o p m u insanlar grmlerdi ve byle k k yaralara tahammlleri yoktu. Her zaman grlen kesikler ve krklar hayatn riskleriydi. Bunlara dayanmak gerekirdi. Bykannem onlar ikna edemeyeceini biliyordu. "lrse bizim hatamz olacak." Pappy, "lmeyecek o Ruth," dedi. "lse bile bu bizim hatamz olmayacaktr. O n u n kaburgalarn kran Hank'tir." A n n e m kalkp ieriye girdi. Kendisini yine iyi hissetmiyordu ve o n u n iin endie ediyordum. Onlar p a m u k t a n sz etmeye balaynca verandadan ayrldm. Dolanp arkaya gittim, Miguel Kovboy'un yaknnda oturuyordu. kisi de uyuyor gibiydi. Yavaa eve girdim ve gidip anneme

BOYALI EV

139

baktm. Yatana uzanmt, gzleri akt. "yi misin anne?" diye sordum. "Evet, elbete iyiyim Luke. Beni merak etme." Kendisini ne kadar kt hissederse etsin byle sylerdi o. Birka saniye iin yatann kenarna yaslandm ve oradan ayrlmadan nce, "yi olduuna emin misin?" dedim. Hafife k o l u m u okad ve, "Ben iyiyim Luke," dedi. Beyzbol t o p u m u ve eldivenimi almak iin Ricky'nin odasna gittim. Sessizce mutfaktan ktmda Miguel gitmiti. Kovboy verandann kenarna o t u r u p ayaklarn aaya sarktm, sol kolunu yarasnn stndeki buzlara bastrmt. Bu adam beni hl korkutuyordu ama u haliyle bana bir ktlk yapabileceini sanmyordum. Serte y u t k u n d u m topu ona doru uzattm, kaburgalarn kran t o p t u bu. Sonra, "O falsolu at nasl yapyorsun?" diye sord u m . Yzndeki o pek de nazik olmayan ifade gevedi ve glmser gibi oldu. Verandann yanndaki imenleri gsterip, "Oraya git," dedi. Aaya atladm ve dizlerinin yannda d u r d u m . Kovboy beyzbol topunu, ilk iki parma dikilerin h e m e n stne gelecek ekilde kavrad. Sonra, "te byle," dedi. Pappy'nin de rettii tutu ekliydi bu. T o p u frlatrken parmaklar t o p u n alt ksmna gelecek ekilde bileini kvrp, "te byle aniden atacaksn," dedi. Bu b e n i m iin yeni bir ey deildi. Topu aldm ve o n u n dediini aynen yaptm. Hi k o n u m a d a n bana bakyordu. Yzndeki hafif glmseme belirtisi kaybolmutu ve ok ac ekiyor hissine kapldm. "Teekkr ederim," dedim. Ban belli belirsiz sallad. O anda gzlerim, i p a n t o l o n u n u n sa n cebinden ucu grnen sustal bana takld. Gzlerimi o n d a n alamyordum. O n u n yzne baktm, sonra ikimiz de gzlerimizi sustalya evirdik. Kovboy o n u yavaa cebinden kard. Ban kabzas d m d z , koyu yeildi ve zerinde oymalar vard. O n u grmem iin kaldrd, sonra sustasna bast ve bak yerinden frlayp ald. Yayl bak yerine o t u r u p kilitlendi ve ben geriye sradm. " O n u nereden aldn?" diye sordum. Aptalca bir soruydu bu ve o da b u n a cevap vermedi.

140

JOHN GRISHAM

"Tekrar yapsana," dedim. Yldrm gibi bir hareketle ba bacana dayayp kabzann iine katlad, sonra o n u sustayla yeniden aarken y z m e doru sallad. "Ben de yapabilir miyim?" diye sordum. Ban hayr anlamnda serte iki yana sallad. "Bununla kimseyi bakladn m?" Sustal ba kendisine doru ekti ve bana kt kt bakt, sonra da, "Pek ok adam," dedi. Yeterince ey g r m t m . Geriledim ve koarak siloyu getim, orada yalnz kalmak istiyordum. Bir saat boyunca t o p u atp tutarak oynadm ve Tally'nin tekrar dereye gitmek iin oradan gemesini umutsuzlukla bekledim.

13
PAZARTES SABAHI erkenden traktrn yannda sessizce toplandk. Gizlice eve kap Ricky'nin yatana yatmay ve gnlerce uyumay o kadar istiyordum ki. Ne p a m u k , ne H a n k Spruill, ne de hayat zehir edecek baka bir ey olmalyd. B y k a n n e m her zaman, "Kn dinlenebiliriz," derdi ve bu syledii doruydu. Pamuklar toplanp tarlalar srldkten sonra kk iftliimiz souk k aylar sresince k uykusuna yatacakt. Fakat Eyll'n ortasnda souk hava uzak bir hayaldi. Pappy, Bay Spruill ve Miguel traktrn yannda yan yana d u r m u hararetle konuurken dierleri onlar dinlemeye alyordu. Meksikallar ayr bir grup halinde biraz ilerde bekliyordu. Yaplan plana gre onlar ambar yaknndaki pamuklardan balayacakt ie ve bylece tarlaya yryerek gidebileceklerdi. Biz Arkansas'llar biraz daha ilerde alacaktk ve p a m u k r m o r k u iki grup arasnda bir snr hatt grevi yapacakt. H a n k ve Kovboy arasna mesafe koymak gerekiyordu, aksi takdirde birisi daha lebilirdi. Pappy'nin, "Baka sorun yok," dediini d u y d u m . Kovboy'un sustal bann cebinden hi kmayacan herkes biliyordu ve Hank'in, biraz kaln kafal olmasna ramen ona tekrar saldracak kadar aptal olabileceini sanmyorduk. O sabah kahvaltda Pappy, silahl tek Meksikalnn Kovboy olmayaca tahmininde b u l u n m u tu. Hank'in dikkatsiz bir hareketiyle, t m sustal baklar ortaya kabilirdi. Bunu Bay Spruill de kabul etmi ve Pappy'ye, sorun kmayaca k o n u s u n d a garanti vermiti. Fakat, kimsenin Hank'i kontrol altnda tutamayacan o zamana kadar herkes renmiti.

142

JOHN GRISHAM

D n gece yamur yamt a m a tarlalarda b u n u n izi g r n m yordu; pamuklar kuru, toprak tozluydu. Fakat yamur, Pappy ve b a b a m tarafndan kanlmaz seller iin uursuz bir uyar olarak grlyordu ve ikisinin endieli halleri bulac bir hastalk gibiydi. r n m z h e m e n hemen m k e m m e l d i ve gkyz boalmadan nce onlar toplamak iin birka haftamz daha vard. Traktr tarlada d u r u r d u r m a z h e m e n torbalarmz srtladk ve p a m u k saplarnn arasnda kaybolduk. Spruill'ler glmyor, ark sylemiyor, ilerde alan Meksikallardan da ses kmyordu. Ben de artk gizlice kestirmiyordum. Pamuklar m m k n olduunca hzl topluyordum. Gne h e m e n ykseldi ve pamuklar zerindeki iyi buharlatrmaya balad. Youn hava tenime yapyor, i t u l u m u m u slatyor, enemden ter damlyordu. Kk ve ksa olmann ufak bir avantaj, p a m u k saplarndan ounun b o y u m d a n uzun olmasyd; bylece biraz glgede kalyordum. K G N SIKI BR EKLDE p a m u k topladktan sonra r m o r k doldu. Pappy o n u kasabaya g t r r d ; hep Pappy gtrrd, bab a m hi gitmezdi. A n n e m i n bahe iinde olduu gibi, p a m u u gt r m e ii de ben domadan ok nce ayarlanm ilerden biriydi. O n u n l a gideceimi herkes bilir ve ben de, rr fabrikasna bile olsa bu yolculuktan holanrdm, n k kasabaya gitmi oluyordum. Akam yemeini abucak yedikten sonra kamyonu tarlaya gt r d k ve r m o r k u arkasna taktk. Sonra r m o r k u n kenarlarna kp yklenen pamuklarn umamas iin zerindeki muambay iyice sktrdk. Toplamak iin ok altmz pamuklardan bir kilosunun bile umas cinayet olurdu. Yola kmak zere manevra yaparken ambarn arkasnda toplanm yava yava tortillalarn yiyen Meksikallar g r d m . Bab a m alet odasnda, John Deer'in n tekerleklerinden birinin i lastiini yamyordu. Kadnlar bulak ykyordu. Pappy k a m y o n u aniden d u r d u r d u . Bana, "Burada bekle," dedi. " H e m e n dneceim." Bir ey u n u t m u olmalyd.

BOYALI EV

143

Evden kp geldiinde elinde on iki kalibrelik ksa namlulu tfei vard, hibir ey sylemeden o n u src k o l t u u n u n altna koydu. Bir yant alamayacam bildiim halde, "Ava m gideceiz?" diye sordum. Yemekte ya da n verandada Sisco olayndan hi sz edilmemiti. Sanrm bykler bu konuyu en azndan b e n i m y a n m d a konumamaya karar vermiti. Fakat tfein alnmas birok olasl akla getiriyordu. Aklma rr fabrikasnda Gene Autry tarz bir silahl atma geldi hemen. Bir tarafta iyiler, yani iftiler, p a m u k rmorklarnn arasna ve arkasna snp ate aarken, ktler, yani Sisco'lar ve arkadalar da dier tarafta onlara k u r u n yadryordu. P a m u k dolu rmorklar isabet aldka yeni toplanm pamuklar havada uuuyordu. Pencereler krlyordu. Kamyonlar infilak ediyordu. Nehri getiimiz ana kadar, rr fabrikasnn avlusu l ve yaral dolmutu. Pappy'yi konumaya zorlamak iin, "Birini mi vuracaksn?" diye sordum. Vites deitirirken, "Sen kendi iine bak," diye tersledi beni. Belki de kendisini sinirlendirmi birisiyle hesaplaacakt. Bunu dnmek, u nl Chandler hikyelerinden birini getirdi aklma. Pappy genken, t m dier iftiler gibi tarlada alrken birka katr kullanyormu. Traktrler ortaya kmadan ok nceymi bu ve t m iftlik ileri insan ve hayvan gcne dayanyormu. leri asla pek iyi gitmeyen Woolbright adnda bir k o m u bir gn onu tarlada grm, Pappy'nin katrlarla k t bir gn geirdii belliymi. Woolbright'n anlatt hikyeye gre, Pappy elindeki koca bir sopayla zavall hayvanlarn bana vuruyormu. Woolbright daha sonra bu hikyeyi kahvehanede anlatrken, "Elimde slak bir uval olsayd Eli Chandler'a bir iki ey retirdim," demi. Bu laf d n p dolap Pappy'nin kulana gitmi. Birka gn sonra, tarlalarda geen uzun ve scak bir gn sonunda, Pappy bir uval alp bir kova suyun iine koymu ve akam yemeini bile yemeden mil yryp VVoolbright'n evine gitmi. Bu mesafe hikyeyi anlatana gre be milden on mile kadar deiirdi.

144

JOHN GRISHAM

Pappy oraya vardnda Woolbright'a seslenip darya kmasn ve kendisiyle hesaplamasn istemi. "VVoolbright akam yemeini bitiriyormu, ama bir sr ocuu olup olmadndan sz edilmezdi hikyede. Her neyse, VVoolbright telli kapya gelip darya, n verandasna bakm ve evin iinde daha gvende olacana karar vermi. Pappy, darya kmas iin ona d u r m a d a n baryormu. "te istediin slak uval getirdim VVoolbright!" diye sesleniyormu. "imdi k dar da u ii bitir!" VVoolbright evin arkasndaki bir odaya kam ve o n u n kmayacan anlayan Pappy de slak uval telli kapdan ieriye frlatm. Sonra mil mi, be ya da on mil mi bilmem, yryerek eve d n m ve yemek yemeden yatm. Bu hikyeyi, gerek olduuna inanacak kadar ok dinlemitim. A n n e m bile inanrd buna. Eli Chandler genliinde ok sinirli, kavgac bir a d a m m ve imdi altm yanda bile hl ayn. Fakat Pappy kendini savunma dnda kimseyi ldremezdi. Kavgalarnda da genellikle yumruklarn ya da uval gibi daha az tehlikeli silahlar yelerdi. Silah her ihtimale kar almt yanna. Sisco'lar lgn insanlard. rr fabrikasna vardmzda makineler grltyle alyordu. n m z d e u z u n bir r m o r k sras vard ve orada saatlerce kalacamz biliyordum. Pappy m o t o r u susturup parmaklaryla direksiyon zerinde t e m p o tutmaya baladnda hava kararmt. Cardinal'lerin ma vard ve bir an nce eve d n m e k istiyordum. Pappy k a m y o n d a n inmeden nce bir sre rmorklara, k a m yonlara ve traktrlere bakt, saa sola kouturan iftlik ve rr iilerini seyretti. Dert aranyor gibiydi ama bulamaynca, bir an dnd ve, "eriye gidip bir bakacam. Sen burada bekle," dedi. O n u n tal avluyu geip ofis dndaki bir grup adamn yannda d u r d u u n u g r d m . Bir sre, k o n u u p dinleyerek orada kald. Srada bizden n d e olan bir r m o r k u n yaknnda baka bir grup toplanmt, birka gen adam sigara iiyor, konuuyor ve bekliyordu. rr fabrikas hareketliliin merkezi olmasna ramen iler yava yryordu. Birden k a m y o n u m u z u n arkasndan kan birini fark ettim. Bir ses,

BOYALI EV

145

"Merhaba Luke," deyince irkildim. D n p baknca Jackie M o o n ' u n dosta ifadeli yzn grdm, kasabann kuzeyinde yaayan, benden epey byk bir ocuktu. Rahatladm ve, "Merhaba Jackie," dedim. Bir an iin Sisco'lardan birinin bana bir tuzak hazrladn d n m t m . Jackie srtn fabrikaya d n p amurluun zerine eildi ve daha nceden sard sigaray kard. Sonra, "Ricky den haber aldnz m?" diye sordu. Sigaraya baktm. "Son gnlerde almadk," dedim. "Birka hafta nce bir m e k t u p gelmiti." "Naslm peki?" "Sanrm iyiymi." Kibriti k a m y o n u n yan tarafna srp sigaray yakt. Zayf, uzun boyluydu ve hatrladm kadaryla Monette Lisesi'nde u z u n sre basketbol takmnn yldzlarndan biri olarak oynamt. Ricky okulun arkasnda sigara ierken yakalanncaya kadar beraber oynamlard. Savata bir bacan kaybetmi bir gazi olan takm altrcs Ricky'yi takmdan atmt. Pappy o zaman bir hafta boyunca ortalarda dolam ve kk olunu ldrmekle tehdit etmiti. Ricky bir gn bana, basketboldan zaten bktn syledi. O futbol oynamak istiyordu a m a p a m u k toplama ii nedeniyle Monette bir futbol takm kuramyordu. Jackie, "Ben de oraya gidebilirim," dedi. "Kore'ye mi?" "Evet." Kore'de ona ihtiya duyduklarn dnmesinin nedenini sormak istedim. P a m u k toplamaktan holanmyordum a m a m e r m i lere hedef olmaktansa bu ii yapmay yelerdim elbet. "Basketboldan ne haber?" diye sordum. Arkansas State takmnn Jackie'yi alaca k o n u s u n d a sylentiler vard. "Okuldan ayrlyorum," dedi ve sigara d u m a n n havaya savurdu. "Neden?" "Bktm artk. Bu ii bazen aralklarla da olsa on iki yldr gtryorum. Ailede b u n u en uzun yapan benim. Yeterince rendim sanyorum."
BE 10

146

JOHN GRISHAM

Blgemizde ocuklar her z a m a n okulu brakrd. Ricky de birok kez b u n u denemi ve s o n u n d a Pappy de nemsemez olmutu. Fakat b y k a n n e m srarc olmu ve Ricky en s o n u n d a okulu bitirmeyi baarmt. Jackie uzaklara bakarak, " O r a d a bir sr insan vuruluyor," dedi. Bu hi de d u y m a k istediim bir ey deildi, sesimi karmadm. Sigarasn bitirdi ve ellerini ceplerine soktu. Sonra, yine yzme bakmadan, "Senin u Sisco kavgasn g r d n sylyorlar," dedi. Kasabaya gelirken her nedense b u r a d a yine kavgadan sz edileceini d n m t m . Babamn, bu olay kimseyle tartmamam konusundaki sert uyarsn hatrladm. Fakat Jackie'ye gvenebilirdim. Ricky ve o beraber b y m lerdi. "Bir sr insan grd onu," dedim. "Evet a m a kimse konumuyor. O r m a n kylleri tek kelime etmiyor, n k kavga eden adam onlardan biriydi. Burann yerlileri de azm amyor, nk Eli herkese azn kapal tutmasn sylemi. Byle sylyorlar ite." O n a inanyordum. Eli Chandler'n, en azndan p a m u k toplanncaya kadar, Baptist kardelerinden bu konuda yardm istediinden bir an bile kuku duymamtm. "Sisco'lardan ne haber?" diye s o r d u m . "Kimse grmemi onlar. Pek grnmyorlar ortalkta. Cenaze trenini geen C u m a yapmlar. Sisco'lar mezar kendileri kazm; o n u Bethel kilisesi arkasna gmmler. Stick onlar yakndan izliyor." rr fabrikasndan grltler gelirken aramzda yine u z u n bir sessizlik oldu. Jackie bir sigara daha sarp yakt ve bir sre sonra, "Seni kavga yerinde g r d m , " dedi. Bir su ilerken yakalanm gibi hissettim. Sylemeyi d n d m tek ey, "Ee," oldu. "Seni Pinter'larn kk oluyla birlikte g r d m . u o r m a n kyls o sopay eline alnca ikinize baktm ve, 'Bu ocuklar b u n u grmemeli,' diye d n d m . Ve haklydm."

BOYALI EV

147

"Bu olay grmemeyi isterdim." "Ben de grmek istemezdim b u n u , " dedi ve azndan dzgn bir d u m a n emberi kard. Pappy'nin yaknlarda olmadndan emin olmak iin fabrikaya doru baktm. Hl ierde bir yerlerde, fabrika sahibinin belgeleri muhafaza ettii kk ofisteydi. Baka rmorklar da gelmi ve arkamzda sraya girmiti. "Stick'le k o n u t u n mu?" diye sordum. "Hayr. Konumay da d n m y o r u m . Ya sen?" "Ben k o n u t u m , evimize geldi." "O o r m a n kylsyle de konutu mu peki?" "Evet." "O halde Stick o n u n adn biliyor, yle mi?" "Sanrm biliyordur." "Neden tutuklamad o n u peki?" "Bilmiyorum. Ben o n u n kiiye kar tek bana kavga ettiini syledim." Jackie bir eyler h o m u r d a n d ve imenlere t k r d . " kiiyle kavga etti a m a kimsenin lmesi gerekmezdi. Sisco'lar sevmem, kimse de sevmez, ama onlar bu kadar korkun dvmek zorunda deildi o ocuk." Bir ey sylemedim. Jackie, sigaradan derin bir nefes ekti, duman azndan ve b u r n u n d a n kararak konumaya devam etti. "Hank'in surat kan rengi gibi kpkrmzyd, gzleri parlyordu, birden d u r d u ve sanki bir hayalet o n u t u t m u ve kavgay bitirmi gibi yerdeki ocuklara bakt. Sonra geriledi, doruldu ve onlar sanki baka birisi o hale getirmi gibi tekrar yerdeki ocuklara bakt. O n d a n sonra oradan uzaklap ana caddeye kt ve o zaman dier Sisco'lar ve yaknlar koup ocuklar ald oradan. Roe Duncan'n pikabn alp onlar eve gtrdler. Jerry bir daha asla kendine gelemedi. Jerry'yi gece yars hastaneye Roe kendisi gtrd ama dediine gre ocuk oraya varmadan nce lmt. Kafatas krlm. Dier ikisinin lmemesi byk ans. Onlar da Jerry kadar kt dvmt. Ben hayatmda byle ey grmedim." "Ben de grmedim." "Senin yerinde olsam bir sre kavga seyretmezdim. H e n z ok gensin."

148

JOHN GRISHAM

"Beni merak etme sen." rr fabrikasna baknca Pappy'yi grdm. "te, Pappy geliyor," dedim. Jackie sigarasn yere atp ayayla ezdi. "Sana sylediklerimi kimseye anlatma, t a m a m m?" "Elbette." "u o r m a n kylsyle bamn derde girmesini istemem." "Tek kelime e t m e m . " "Ricky'ye selamm syle. Ben oraya gidinceye kadar d m a n lar yanna yaklatrmasn." "Sylerim Jackie." Geldii gibi yine sessizce uzaklat Jackie. Saklayacam srlar giderek oalyordu. Pappy r m o r k u k a m y o n d a n ayrd ve direksiyonun arkasna geti. "Burada saat beklemeyeceiz," diye h o m u r d a n d ve m o toru altrd. Fabrikadan ayrldk ve kasabadan ktk. Gecenin daha ge bir saatinde rr fabrikasnn iilerinden biri r m o r k u muza kk bir traktr balayp o n u ileriye ekecekti. P a m u k fabrikann iine ekilecek ve bir saat sonra iki m k e m m e l balya kacakt ortaya. Balyalar tartlacak ve her iki balyadan da rnek alnp p a m u k tccarnn deerlendirmesi iin bir yana konacakt. Pappy kahvaltdan sonra fabrikaya d n p r m o r k u alacakt. Balyalarla rnekleri inceleyecek ve bu tart iini unutacakt. ERTES G N Ricky'den bir m e k t u p geldi. Ayaklarmz sryerek, srtmz aryarak arka kapdan girdiimizde b u l m a m z iin b y k a n n e m o n u m u t f a k masasnn zerine brakmt. O gn yetmi sekiz libre, yani otuz be kilo p a m u k toplamtm, ok yalan sylendiinden rekorlar izlemek kolay deildi a m a b e n i m gibi yedi yanda bir ocuk iin bu bir rekordu. zellikle ocuklar ok yalan sylerdi. Pappy ve b a b a m imdi her gn be yz libre, yani iki yz yirmi be kilo kadar p a m u k topluyordu. Bykannem glmsyor ve kendi kendine bir ark mrldanyordu, o n u n iin haberlerin iyi o l d u u n u anlamtk. Biz ieriye girince m e k t u b u kapt ve bize yksek sesle okudu. imdiye kadar o n u ezberlemi olmalyd.

BOYALI EV

149

Sevgili Anneciim, Babacm, Jesse, Kathleen ve Luke: Umarm bizim oralarda her ey yolundadr. Pamuk toplamay zleyebileceimi hi sanmazdm ama, u anda evde olmay ok isterdim. Her eyi zledim - iftlii, kzarm tavuu, Cardinal'leri. Dodgers'larn ampiyon olacan dnebiliyor musunuz? Bu beni hasta ediyor. Her neyse burada iyiyim. Etraf sakin. Artk cephede deiliz. Birliim be mil cephe gerisinde ve biraz rahat uyuyabiliyoruz. myoruz, dinleniyoruz, yemekler gzel, u anda kimse bize ate etmiyor ve biz de kimseye ate etmiyoruz. Artk gerekten yaknda eve dnebileceimi dnyorum. Her ey biraz yavalam gibi grnyor. Bar grmeleri gibi eyler duyuyor ve dua edip bekliyoruz. Son birka mektubunuzu aldm; onlar benim iin ok ey ifade ediyor. Bana yazmaya devam edin. Luke, mektubun biraz ksayd, bana daha uzun yaz. Artk kesmeliyim. Hepinize sevgiler, Ricky MEKTUBU ELDEN ELE GERDK, tekrar tekrar okuduk, sonra b y k a n n e m o n u alp r a d y o n u n yanndaki bir p u r o kutusuna koydu. Ricky'nin b t n mektuplar o kutudayd ve gecenin bir saatinde mutfaa girip de Pappy ya da bykannemi onlar tekrar okurken yakalamak olaand bir olay deildi. Yeni m e k t u p bize sertlemi adalelerimizi ve yanm tenimizi u n u t t u r d u ve masaya o t u r u p bir an nce Ricky'ye yazabilmek iin yemeimizi aceleyle yedik. M e k t u p bloknotumla kurunkalemimi aldm ve ona Jerry Sisco ve H a n k Spruill hakknda her eyi, hibir ayrnty ihmal etmeden yazdm. Kanlar, paralanan sopa, Stick Powers, her eyi. Kelimelerin birounu nasl heceleyeceimi bilmiyordum a m a tahmin ederek yazdm. Yanl heceleme iin beni affedecek biri varsa o da Ricky idi. Byklerin t m bu dedikodular Kore'ye kadar gnderdiimi bilmesini istemediimden bloknotu m m k n olduunca iyi sakladm. Ayn anda be m e k t u p yazlmt ve ayn olaylarn Ricky'ye be

150

JOHN GRISHAM

ayr ekilde anlatldndan emindim. M e k t u p yazarken bykler garip hikyeler anlatt. Hasadn ortasnda mutlu bir and bu. Pappy radyoyu at ve mektuplarmz gittike uzarken Cardinal'leri bulduk. M u t f a k masasna o t u r m u glr, m e k t u p yazar ve bir yandan da Cardinal'ler man dinlerken, Ricky'nin yaknda eve gelecei k o n u s u n d a en k k bir kuku yoktu iimizde. O, geleceini sylediyse gelirdi.

13
PEREMBE G N LEDEN SONRA a n n e m tarlada beni buldu ve bahede bana ihtiyac o l d u u n u syledi. O m u z u m d a k i p a m u k torbasnn asksn byk bir mutlulukla kardm ve dier iileri pamuklar arasnda brakp ayrldm oradan. kimiz de i gn bittii iin m u t l u ve rahat, eve doru y r d k . Yolda a n n e m , "Latcher'lara gitmeliyiz," dedi. "Onlar iin ok zlyorum. A olabilirler biliyor musun?" Latcher'larn bir bahesi vard a m a pek de baheye benzemiyordu. Onlarn a olabileceini sanmyordum. Belki bir tarafa koyacaklar yedek yiyecekleri olmayabilirdi ama Craighead lesi'nde kimsenin alktan ld duyulmamt. En fakir ortaklar bile domates, hyar yetitirebiliyordu. Her ifti ailesinde yumurtlayan birka tavuk vard. Fakat a n n e m Libby'yi grmeye kararlyd, dedikodular ancak bu ekilde dorulanabilir ya da reddedilebilirdi. Biz baheye girdiimiz zaman, a n n e m i n ne yapmak istediini anladm. Eer acele eder ve i saati bitmeden Latcher'lara gidebilirsek evin bykleri ve dier ocuklarn hepsi tarlada olacakt. Libby'yi, eer gerekten hamileyse, byk olaslkla evde yalnz bana bulabilecektik. aresiz kalacak ve sebzeleri bizden almak iin evden darya kacakt. Koruyucular evde yokken o n u artp srpriz yapacak, iyilik yapan Hristiyanlar olarak yakndan grecektik. Parlak bir pland bu. A n n e m i n sk gzetimi altnda domates, hyar, bezelye, taze fasulye, msr topluyordum; bahedeki her eyden biraz vard. An-

152

JOHN GRISHAM

nem, "urda, sandaki u kk krmz domatesi kopar Luke," dedi. "Hayr, hayr, o bezelyeler biraz daha bekleyebilir." D u r d u ve, "Hayr," diye ekledi. "O hyar h e n z olmam." Sebzeleri genellikle kendisi toplamasna ramen bazen d u r u p beni seyrederdi. Uzakta d u r u p her yan gzden geirse ve bir sanat gzyle sebzeleri saplarndan koparan benim ya da b a b a m n yapt ii ynetebilse bahenin dengesi korunabilirdi. Baheyi sevmiyordum ama o a n d a tarladan daha ok nefret ediyordum. Her ey p a m u k toplamaktan iyiydi. Bir msr koanm koparmak iin uzandm ama saplarn arasnda grdm bir ey beni olduum yerde aniden hareketsiz brakt, d o n u p kaldm. Bahenin tesinde kk, oyun oynanamayacak kadar dar ve hibir ie yaramayan glgeli, erit halinde bir yeillik vard. Evimizin trafikten uzak olan dou duvar o n u n h e m e n yanndayd. Bat tarafnda m u t f a k kaps, k a m y o n u m u z u n park ettii yer, ambara giden patika, mtemilat ve tarlalar b u l u n u y o r d u . Her ey bat ynndeydi; douda hibir ey yoktu. Kede, baheye bakan ve herkesin gznden uzak bir noktada birisi kaplama tahtasnn dibinde bir b l m boyamt. Oras beyaza boyanmt. Evin geriye kalan ksm eskisi gibi soluk kahverengi, dayankl mee kaplama tahtalar yine ayn koyu, kasvetli renkteydi. Annem, "Ne var Luke?" diye sordu. Bahesinde hibir zaman acele etmezdi, nk buras o n u n snayd, ama b u g n bir tuzak k u r m u t u ve z a m a n nemliydi. Hl d o n m u gibi, "Bilmiyorum," dedim. A n n e m yanma gelip bahenin kenarnda yetien ve orasn dardan ayran msr saplarnn arasndan ileriye bakt ve boyanm tahtay grnce o da benim gibi d o n u p kald. Boya kede koyuydu ama kaplama tahtasnn evin arkasna doru uzad b l m d e incelmiti. O r a d a bir alma yapld belliydi. Birisi evimizi boyuyordu. Annem, yznde hafif bir glmseme ve yumuak bir sesle, "Bu Trot," dedi. Ben o n u hi dnmemitim, bu ii yapann o olaca aklma bile gelmemiti. Ama baka kim olabilirdi bu? Hepimiz tarlada esir

BOYALI EV

153

gibi alrken b t n gn yapacak ii olmadan n bahede dolaan kimdi? Bu kadar yava bir tempoyla baka kim alabilirdi? Baka kim, birinin evini o n u n iznini almadan boyayacak kadar kafasz olabilirdi? Otyolucularn kk, boyasz eviyle ilgili olarak b a n a ikence yapan Hank'e b u n u kesmesi iin baran da Trot olmutu. Beni sav u n m a k iin ortaya atlan Trot'tu. Peki a m a boya iin gerekli paray nerden b u l m u t u Trot? Ayrca, acaba b u n u neden yapyordu? Kafamda bir sr soru vard. A n n e m bir adm geriledi ve baheden kt. Arkasndan yrd m ve beraberce evin kesine gidip boyal tahtaya baktk. Boya kokuyor ve yapkan g r n y o r d u . A n n e m gzleriyle n baheyi tarad. Trot ortalarda g r n m y o r d u . "Ne yapacaz?" diye s o r d u m . "Hibir ey, en azndan imdilik." "Bunu birine syleyecek misin?" "Bunu babana anlatacam. Bu arada b u n u bir sr olarak saklayalm." "Sr saklamann ocuklar iin kt olduunu sylemitin." "Sadece a n n e ve babandan sr saklamak ktdr." ki hasr sepeti sebzelerle d o l d u r d u k ve kamyona ykledik. Ann e m genelde ayda bir araba kullanrd. Pappy'nin k a m y o n u n u kullanabiliyordu elbette a m a direksiyonun arkasnda pek rahat olamyordu. Direksiyonu skca kavrad, debriyaj ve freni pompalad, sonra kontak anahtarn evirdi. Geri viteste sarsldk ve hatta eski kamyon yavaa dnerken gldk. Oradan ayrlrken Trot'un, Spruill'lerin k a m y o n u altna uzanm, arka lastiin gerisinden bizi seyrettiini g r d m . Birka dakika sonra nehre vardmzda elence bitti. A n n e m vites kltp ne doru, direksiyonun zerine eildi ve gzleri korkuyla parlarken, "Sk t u t u n Luke," dedi. Neye tutunacaktm ki? Kenarnda korkuluk olmayan tek eridi bir k p r y d bu. Ann e m yolun dna karsa ikimiz de boulurduk. nandrc olmaktan uzak bir ifadeyle, "Bunu baarabilirsin anne," dedim. "Elbete yapabilirim," dedi. O n u n l a daha nce de kpry ge-

154

JOHN GRISHAM

mitim ve bu her zaman bir macera olmutu. kimiz de aaya bakmaya korkarak yola devam ettik. Dier taraftaki toprak yola kncaya kadar nefes bile almadk. "Bravo anne," dedim. Nihayet nefesini brakarak, "Hi de zor deildi," dedi. nce tarlalarda Latcher'lardan kimseyi gremedim, a m a eve yaklarken pamuklarn sonuna doru beyazlklarn arasnda birka hasr apkay fark ettim. Bizi duyup duymadklarn bilmiyordum a m a p a m u k toplamaya devam ettiler. n verandaya yakn bir noktaya park ederken k a m y o n u n etrafndaki toz bulutu da yava yava yere indi. Biz daha k a m y o n d a n kmadan, Bayan Latcher ellerini asabi bir tavrla bir beze silerek merdivenden aaya inmeye balad. Kendi kendine konuuyor gibiydi ve endieli grnyordu. Uzaklara bakarak, "Merhaba Bayan Chandler," dedi. A n n e m i n adn neden kullanmadn merak ediyordum. A n n e m d e n yalyd ve en azndan alt ocuk fazlas vard. "Merhaba Darla. Size biraz sebze getirdik." ki kadn birbirine bakyordu. Bayan Latcher endieli bir sesle, "Geldiiniz iin ok sevindim," dedi. "Bir ey mi oldu?" Bayan Latcher bana bakt ama sadece bir saniye srd bu bak. "Yardmnza ihtiyacm var. ey, Libby. Sanrm Libby d o u m yapacak." A n n e m sanki d u r u m u bilmiyormu gibi, " D o u m mu?" diye sordu. "Evet. Sanrm d o u m sanclar balad." "O halde d o k t o r u aralm." " O h hayr. Bunu yapamayz. Bunu kimse bilmemeli. Hi kimse. Sessizce olmal bu i." K a m y o n u n arkasna getim ve Bayan Latcher beni grmesin diye hafife eildim. Bylece daha fazla konuabilirdi. Byk bir eyler olmak zereydi ve b u n u n bir parasn bile karmak istemiyordum. Kadn atlak bir sesle, "ok utanyoruz," dedi. "Kzm bize babann kim o l d u u n u sylemiyor, ama u anda u m u r u m d a bile deil bu. Sadece bebein dnyaya gelmesini istiyorum ben."

BOYALI EV

155

"O halde bir doktora ihtiyacnz var." "Hayr efendim. Bunu hi kimse bilmemeli. Buraya doktor gelirse b t n ile renir b u n u . Sessiz yapmalyz bu ii Bayan Chandler. Bana sz verir misiniz?" Zavall kadn alamaya balamt. Black Oak'ta aylardan beri dedikodusu yaplan bir olay sr olarak saklamak istiyordu, aresizdi. A n n e m ona cevap vermeden, " O n u bir grelim bakalm," dedi ve kadn eve doru yrd. A n n e m o m u z u n u n zerinden, "Luke, sen burada, k a m y o n u n yannda kal," dedi. Onlar ieriye girer girmez evin etrafnda dolatm ve g r d m ilk pencereden ieriye baktm. Demesinde eski, kirli minderler bulunan kk bir o t u r m a odasyd buras. Daha sonraki pencerede onlarn sesini duydum. Hi kmldamadan d u r d u m ve dinledim. Tarlalar arkamdayd. Bayan Latcher, "Libby, bu h a n m Bayan Chandler," diyordu. "Buraya sana yardma geldi." Libby inleyerek anlayamadm bir eyler syledi. ok ac ekiyor gibiydi. Sonra o n u n , "ok zr dilerim," dediini d u y d u m . Annem, "Her ey iyi olacak," dedi. " D o u m sanclarn ne zam a n balad?" Bayan Latcher, " H e m e n h e m e n bir saat nce," diye cevap verdi. Libby daha yksek bir sesle, "ok k o r k u y o r u m anne," dedi. Sesi dehet doluydu, iki kadn da o n u sakinletirmeye alyordu. Kadn anatomisi k o n u s u n d a artk bir acemi olmadmdan, hamile bir kza b a k m a k iin sabrszlanyordum. Fakat sesi pencereye ok yaknd ve ieriye bakarken yakalanrsam babam beni bir hafta dverdi. D o u m sanclar eken bir kadna izinsiz olarak bakmak hi kukusuz ok byk bir gnah olmalyd. O n a bakarken h e m e n burackta kr bile olabilirdim. Fakat kendimi tutamyordum. Eildim ve sessizce pencere pervaznn altna getim. Hasr apkam kardm ve yavaa doruluyordum ki koca bir amur topa bamn elli santim kadar andan geti. Grltyle evin duvarna arpt ve sallanan kaplama tahtalarn sarsarak kadnlarn k o r k u p barmasna neden oldu.

156

JOHN GRISHAM

a m u r u n bir ksm dald ve yzme srad. Yere d t m ve yuvarlanarak pencereden uzaklatm. Srayarak ayaa kalkp tarlalara baktm. Percy Latcher uzakta deildi, iki p a m u k srasnn arasnda bir elinde baka bir a m u r topa olduu halde d u r m u , o n u da bana atmaya niyetleniyordu. Bir ses, "Senin olan," dedi. Pencereye baktm ve Bayan Latcher'm ban grr gibi oldum. Percy'ye bir kez daha baktm ve sonra zerine kaynar su dklm bir kpek gibi k a m y o n a kotum. n koltua o t u r d u m , pencereyi kaldrdm ve annemi beklemeye baladm. Percy tarlaya dalp kayboldu. Paydos zaman geliyordu ve Latcher'larn dierleri gelmeden buradan gitmek istiyordum. Verandada iki kk ocuk belirdi, ikisi de plakt, biri kz biri oland ve o anda ablalarnn buraya bir bebek daha getirecei konusunda neler dndklerini merak ettim. Gzlerini bana dikmi bakyorlard. A n n e m acele admlarla darya kt, Bayan Latcher h e m e n arkasndayd ve kamyona doru yrrken hzl hzl konuuyorlard. Annem, b y k a n n e m d e n sz ederek, "Ruth'u getireceim," dedi. Bayan Latcher, "Ltfen getirin ve abuk olun," diye szland. "Ruth bu ii ok yapmtr." "Ltfen getirin onu. Ltfen kimseye sylemeyin. Size gvenebilir miyiz Bayan Chandler?" A n n e m k a m y o n u n kapsn am binmeye alyordu. "Elbette gvenebilirsiniz." Bayan Latcher gzlerindeki yalar silerek, "ok utanyoruz," dedi. "Ltfen kimseye sylemeyin." A n n e m kontak anahtarn evirirken, "Her ey yoluna girecek Darla," dedi. "Yarm saat sonra dneceim." Vitesi geriye alp birka kez sarslp d u r d u k t a n sonra d n d k ve Latcher'larn yerinden uzaklatk. A n n e m imdi k a m y o n u n hzn artrmt ve bu da o n u n dikkatini yola vermesine neden oldu.

BOYALI EV

157

Bir sre sonra, "Libby Latcher' grdn m?" diye sordu. H e m e n ve kesin bir ifadeyle, "Hayr efendim," dedim. Bu sorun u n geleceini biliyordum ve gerei sylemek iin hazrdm. "Emin misin?" "Evet efendim." "Evin yannda ne yapyordun peki?" "Orada dolayordum ki Percy bana bir amur topa att. Eve arpan b u y d u ite. Bu benim deil, Percy'nin suu." Hzl ve kesin bir ifadeyle konutum; a n n e m i n b a n a i n a n m a k istediini biliyord u m . O n u n aklnda imdi daha nemli sorunlar vard. Kprde durduk. A n n e m vitesi kltt, nefesini tuttu ve tekrar, "Sk t u t u n Luke," dedi. BYKANNEM ARKA BAHEDE, p o m p a n n yannda ellerini yzn kuruluyor ve akam yemeine hazrlanyordu. A n n e m e yetimek iin komak zorunda kaldm. A n n e m , "Latcher'lara gitmemiz gerekiyor," dedi. "Kzn do u m sanclar balad ve annesi d o u m u senin yaptrmam istiyor." Bykannemin yorgun gzleri yeni bir macerann heyecanyla birden canland ve, "Aman T a n r m , " dedi. "Demek gerekten hamile." "Evet yle. Bir saatten fazla bir zamandr d o u m sancs eki

yor. Onlar dikkatle dinliyor ve byle bir olaya karm olduum iin zevkleniyordum ki birden ve hi nedeni yokken ikisi de d n p bana bakt. A n n e m sert bir sesle ve sanki evin nerede olduunu bilm i y o r m u u m gibi parmayla gstererek, "Luke, eve gir," dedi. Krlm gibi, "Ne yaptm ki?" diye sordum. "Eve gir," diye tekrarlad. Ayam sryp y r d m . Onunla tartmaktan hibir ey kazanamazdm. Onlar seslerini alaltp konumaya devam etti ve arka verandaya gittiimde a n n e m beni ard. "Luke tarlaya koup baban bul! O n a ihtiyacmz var." Bykannem, "Acele et!" diye ekledi. Gerek bir hastaya doktorluk yapaca iin ok heyecanlyd. Tarlaya geri d n m e k istemiyordum ve Libby Latcher o anda bir

158

JOHN GRISHAM

bebek d o u r m a k zere olmasa onlarla tartabilirdim. "Peki efendim," dedim ve onlarn yanndan koarak getim. Babamla Pappy r m o r k u n yannda, b u g n iin son kez olarak p a m u k tartyordu. Saat bee geliyor ve Spruill'ler ar uvallaryla bekleiyordu. Meksikallar ortada yoktu. Babam biraz yan tarafa ektim ve d u r u m u ona anlattm. O da Pappy'ye bir eyler syledi ve koar adm eve y r d k . Bykannem malzemelerini topluyordu - alkol, havlular, ar kesiciler ve Libby'ye bebek dourmay bile u n u t t u r a c a k ielerce berbat ila vard orada. Bykannem cephanesini mutfak masasnn stne diziyordu ve imdiye kadar o n u n byle hzl hareket ettiini grmemitim. Babama sert bir sesle, "Temizlen!" dedi. "Bizi oraya sen gtreceksin. Bu i biraz uzun srebilir." Babam bu ie kartrld iin pek de m u t l u g r n m y o r d u a m a annesiyle tartacak da deildi elbet. "Ben de temizleneyim," dedim. A n n e m b a n a d n d , "Sen hibir yere gitmiyorsun," dedi. M u t fak lavabosunda domates doruyordu. Pappy ve ben akam yemeinde her zamanki domates hyar tabayla beraber, kalan ne varsa o n u yiyecektik. Aceleyle gittiler, kamyonu b a b a m sryordu, a n n e m onunla b y k a n n e m arasna skmt, beraber, Libby'yi kurtarmaya gidiyorlard. n verandaya ktm ve k a m y o n u n hzla oradan uzaklamasn seyrettim, arkalarndan bir toz bulutu kalkyordu, bir sre sonra nehrin kenarna gelince durdular. Onlarla birlikte gitmeyi ok istemitim. Akam yemeinde fasulye ve souk tuzlu rek vard. Pappy nceden kalm yemeklerden hi holanmazd. Kadnlarn, Latcher'larn yardmna gitmeden nce akam yemeini hazrlamalar gerektiini d n y o r d u , zaten o aileye sebze gtrlmesine de karyd. Masaya otururken, "ikisinin birden gitmesi art myd sanki?" diye h o m u r d a n d . "Bu kadnlar ok merakl, deil mi Luke? Bir an nce oraya gidip o gebe kz grmek iin sabrszlanyorlar." "Evet efendim," dedim.

BOYALI EV

159

Hzl bir yemek duas yapt ve sessizce yemeye baladk. "Cardinal'ler kiminle oynuyor?" diye sordu. "Red'lerle." "Ma dinlemek istiyor musun?" "Elbette." H e r gece ma dinliyorduk zaten. Yaplacak baka ne vard ki? Masay temizledik ve bulaklar lavaboya koyduk. Pappy bulak ykamay asla dnemezdi; kadn iiydi b u . Hava karardktan sonra verandada her zamanki yerimize o t u r d u k ve Harry Caray'le Cardinal'leri beklemeye baladk. Hava ar ve hl korkun derecede scakt. "Bebein domas ne kadar srer?" diye s o r d u m . Pappy o t u r d u u salncakl divandan, "Baz eylere bal," dedi. T m syledii buydu, bir sre bekledikten sonra yine sordum, "Neye bal?" "Birok eye. Baz bebekler abuk doar, bazlarnn d o u m u uzun srer." "Benim d o u m u m ne kadar srd?" Bir an d n d . "Pek hatrlamyorum. lk bebeklerin d o u m u genellikle daha u z u n srer." "Benim d o u m u m d a burada miydin?" "Hayr. Bir traktr zerindeydim." Pappy bebeklerin d o u m u gibi konularla ilgilenmezdi pek, bu nedenle sohbetimiz tavsad. O srada Tally'nin n baheden geip karanlkta kaybolduunu g r d m . Spruill'ler yatmaya hazrlanyordu; yemek piirdikleri ate snmek zereydi. Red'ler ilk devrede drt say kousu yapt. Pappy'nin can skld ve yatmaya gitti. Radyoyu kapattm ve verandada o t u r u p Tally'yi g r r m u m u d u y l a beklemeye baladm. Bir sre sonra Pappy'nin horlamasn d u y d u m .

6
N BASAMAKLARDA O T U R U P annem, b a b a m ve bykannemin Latcher'lardan d n n beklemeye karar verdim. Orada olanlar g z m n n n e getirebiliyordum; kadnlar arka odada Libby'nin yannda, erkekler ise darda, dier ocuklarla beraber d o u m odasndan m m k n olduunca uzakta o t u r u y o r d u . Evleri nehrin h e m e n kar kysmdayd, hi de uzak deildi ve orada olmak istiyordum. Yorgunluk belirtileri kendini gsteriyordu, neredeyse b u r a d a uyuyakalacaktm. Spruill'lerin k a m p hareketsiz ve karanlkt, a m a hl Tally'nin d n d n grememitim. Ayaklarmn ucuna basarak evin iinden getim, Pappy'nin derin uykuya daldn anladm ve arka verandaya ktm. Kenara o t u r u p bacaklarm aaya sarkttm. Bulutlarn arasndan syrlan ayn ambarn ve silonun tesindeki tarlalar hafif gri bir renge boyamt. Ay olmasa her taraf simsiyah olacakt. Ayn topra aydnlatt bir anda Tally'yi g r d m , yalnz bana b y k tarlann yolunda yryordu. Hi acelesi yok gibiydi. Sonra her yer yine kapkaranlk oldu. Uzun sre hibir ses duyulmad, sonra o n u n , evin yaknnda bir dal parasna basp krmasyla bir trt iittim. "Tally," diye fsldadm, ama sesim olduka yksek kmt. Uzun bir sessizlikten sonra, "Sen misin Luke?" diye karlk verdi bana. "Bu taraftaym," dedim. "Verandada." Ayaklar plakt ve yrrken hi ses karmyordu. n m d e dimdik d u r d u ve, "Ne yapyorsun burada, Luke?" dedi.

BOYALI EV

161

"Nereye gittin sen?" diye s o r d u m . "Biraz yry yaptm." "Neden yry yapyorsun?" "Bilmiyorum. Bazen ailemden uzaklama ihtiyacn hissediyorum." Bu sz bana olduka mantkl geldi. Verandaya kp yanma oturdu, eteini dizlerinin zerine ekti ve bacaklarn sallamaya balad. Yumuak bir sesle, "Bazen onlardan kap uzaklamak istiyorum," dedi. "Sen hi kamak istedin mi Luke?" "Pek sanmyorum. Sadece yedi yamdaym. Ama hayatmn sonuna kadar burada yaamayacam." "Nerede yaayacaksn peki?" "St. Louis'de." "Neden St. Louis?" "Cardinal'ler orada oynuyor da ondan." "Sen de bir Cardinal mi olacaksn?" "Elbette." "Sen akll bir ocuksun Luke. Sadece bir aptal hayatnn sonuna kadar p a m u k toplamak ister. Ben kuzeye, havalarn serin olduu ve ok kar yaan bir yere gitmek istiyorum." "Nereye?" " H e n z bilmiyorum. Montreal olabilir." "Oras nerede?" "Kanada." "Beyzbol oynuyorlar m orada?" "Sanmyorum." "O halde u n u t orasn." "Hayr, oras ok gzelmi. Orasn okulda, tarih dersinde rendik. O ehri Franszlar k u r m u ve o n u n iin de orada herkes Franszca k o n u u r m u . " "Sen Franszca biliyor m u s u n peki?" "Hayr a m a renebilirim." "renmek kolaydr. Ben spanyolca rendim bile. Geen sene Juan retti bana." "Gerekten mi?" S.
BE 11

162

JOHN GRISHAM

"Baka bir ey syle bakaym." "Buenos dias. Porfavor. Adios. Gracias. Senor. Como esta?" "Vay canna." " G r d n m? Kolay o l d u u n u sylemitim sana. Montreal buradan ok mu uzak?" "Bilmiyorum. Ama sanrm uzaktr. Oraya gitmek istememin bir nedeni var." Pappy'nin yatak odasnda birden k yand. H e m e n verandann dier u c u n a katm ve ona iaret edip, "Sesini karma," diye fsldadm. Tally sanki zerimize ate ediliyormu gibi eildi ve o da fsltyla, "Kim o?" diye sordu. "Pappy su imek iin uyand sadece. Btn gece byle yatp kalkar." Pappy mutfaa gidip buzdolabn at. O n u telli kapdan gryordum. ki bardak su iti, sonra yine sallanarak yatak odasna d n d ve sndrd. Etraf yine sessiz bir karanla b r n n c e Tally, "Neden b t n gece kalkyor?" diye sordu. "ok d n p endieleniyor. Ricky Kore'de savayor." "Ricky kim?" "Amcam. On dokuz yandadr." Tally bir an d n d , sonra, "Sevimli midir?" diye sordu. "Bilmem. Aslnda b u n u hi d n m e d i m . O b e n i m en iyi dost u m ve eve dnmesini ok istiyorum." Gece karanlnda vakit ilerlerken verandadan ayaklarmz sarkttk ve bir sre Ricky'yi d n d k . "Sylesene Luke, sizin pikap yemekten nce b u r a d a n ayrld? Nereye gittiler?" "u ilerdeki Latcher'lara." "Kim onlar?" "Nehrin kar kysnda yaayan bir ortak aile." "Oraya neden gittiler?" "Bunu sana syleyemem." "Neden?" " n k bu bir sr." "Nasl bir sr." "Byk bir sr ite."

BOYALI EV

163

"Hadi Luke. Bizim zaten srlarmz var, yle deil mi?" "Sanrm yle." "Derede beni gizlice seyrettiini kimseye sylemedim, deil mi?" "Sanrm sylemedin." "Syleseydim ban byk derde girerdi, yle deil mi?" "Sanrm yle olurdu." "te gryor musun? Ben de sr tutarm, sen de. imdi syle bana, Latcher'larda neler oluyor?" "Kimseye sylemeyeceine sz veriyor musun?" "Veriyorum." Libby'nin hamile o l d u u n u zaten t m kasaba biliyordu. Bunu bir sr gibi saklamann yarar neydi sanki? "ey, onlarn kz ite, u Libby Latcher, bir bebek d o u r m a k zere. Yani u anda." "Ka yanda bu kz?" " O n be." "Vay canna." "Bunu gizli tutmaya alyorlar. Olanlar kimse renmesin diye gerek bir doktor bile armak istemediler. Bebei dourtmas iin b y k a n n e m i ardlar." "Neden gizliyorlar bunu?" " n k kz evli deil." "Ciddi misin? Peki bebein babas kim?" "Kz b u n u sylemiyor." "Kimse bilmiyor mu yani?" "Libby'den baka kimse bilmiyor." "Sen bu kz tanyor musun?" " O n u daha nce grdm, a m a Latcher'larda bir sr ocuk var. O n u n erkek kardei Percy'yi de tanyorum. Olan on iki yanda olduunu sylyor ama ben b u n d a n emin deilim. Bunu bilmek g, nk okula gitmiyorlar." "Kzlarn nasl hamile kaldn biliyor musun?" "Sanrm bilmiyorum." "O halde ben de sylemesem iyi olur." Bana gre hava hotu. Ricky bir zamanlar kzlar hakknda konumaya almt ama tiksindirici bir eydi bu.

164

JOHN GRISHAM

Tally bu harika dedikoduyu dnr, hazmetmeye alrken bacaklarn daha hzl sallamaya balad. "Nehir ok uzak deil," dedi. "Yaklak bir mil kadar." "Nehrin kysndan ne kadar uzaktalar." "Ksa bir toprak yolun s o n u n d a yayorlar." "Bir bebein d o u m u n u g r d n m hi Luke?" "Hayr. neklerin ve kpeklerin d o u r u u n u g r d m ama gerek bir bebek doarken grmedim." "Ben de grmedim." Birden aaya atlad, elimi t u t t u ve beni de verandadan baheye ekti. Gcne ardm. "Gidelim Luke. Ne kadarn grebileceksek gidip grelim." Bir ey sylemek iin azm amama bile frsat kalmadan beni srklemeye balamt. O n u d u r d u r m a y a altm ve "Delisin sen Tally," diyerek itiraz ettim. "Hayr Luke," diye fsldad. "Bu da geen gn derede yaadmz gibi bir macera ite. O macera h o u n a gitmiti, deil mi?" "Elbette gitti." "O halde bana gven." "Ya yakalanrsak?" "Neden yakalanalm ki? Burada herkes derin uykuda. Deden biraz nce uyand ama seni m e r a k bile etmedi. Hadi gel, korkaklk etme." Birden, Tally'nin arkasndan her yere gidebileceimi anladm. Spruill'lerden m m k n olduunca uzak durmaya alarak sessizce aalarn arkasndan, k a m y o n u n her zaman d u r d u u yerdeki tekerlek izlerinin zerinden ve ksa araba yolundan yrdk. Uykuya dalm yorgun insanlarn soluma ve horultularn duyabiliyorduk. Hi ses karmadan yola kadar ktk. Tally evikti, hzl yryor, gecenin karanln kesiyordu. Nehre doru d n d mzde ay tekrar bulutlarn arasndan kt ve n m z d e k i patikay aydnlatt. Tek eritli yol, bir k a m y o n u n dierini sollayp geemeyecei kadar dard ve pamuklar yolun kenarna kadar geliyordu. Ay olmad zaman admlarmza dikkat etmemiz gerekiyordu ama ortalk ay yla aydnlannca n m z grebiliyorduk. ki-

BOYALI EV

165

miz de plak ayaklydk. Yolda biraz ta vard, admlarmz ksa ve abuk atmamz gerekiyordu ama tabanlarmz zaten b e n i m beyzbol t o p u m u n meini kadar sertti. K o r k u y o r d u m ama b u n u gstermemeye kararlydm. Tally ise hi k o r k m u y o r d u - ne yakalanma, ne karanlk ne de bir bebein d o m a k zere olduu bir eve gizlice yaklamann korkusu vard onda. Tally bazen durgun, mesafeli, h e m e n h e m e n karamsar ve zgn oluyor, a n n e m kadar yal grnyordu. Bazen de beyzbol oynarken glen bir ocuk oluyor, ykanrken seyredilmekten holanyor, karanlkta u z u n yryler yapyor ve hepsinden nemlisi de, yedi yanda bir ocuun arkadalndan zevk alyordu. K p r n n ortasnda d u r d u k ve kenarndan dikkatle aadaki sulara baktk. O n a nehirdeki yayn balklarndan, onlarn ne kadar byk olduundan, pislik ve pleri yediklerinden ve bir gn Ricky'nin yakalad yirmi kiloluk balktan sz ettim. Dier kyya geerken Tally elimden tuttu, koruyucu deil, sevgi dolu, yumuak bir tututu bu. Latcher'lara giden toprak yol daha da karanlkt. Epey yavaladk, n k yoldan kmamaya gayret ederken evi de grmeye alyorduk. Bu insanlarn elektrii olmad iin etrafta k yoktu, nehrin dirsek yapt o yerde her taraf karanlkt. Tally bir ey duydu ve olduu yerde d u r d u . Uzaktan sesler geliyordu. Onlarn p a m u k tarlasnn kenarna ekildik ve ayn kmasn bekledik. Ben ona arada bir yn belirtiyor ve t a h m i n i m e gre evin yerini gstermeye alyordum. Duyulan sesler hi kukusuz Latcher'larn ocuklarnn sesiydi. S o n u n d a ay bulutlarn arkasndan kt ve etrafmz grebildik. Evin koyu glgesi bize yaklak, bizim ambarla arka veranda arasndaki mesafe kadar, yani yaklak 105 metre kadard, Sportman's Park'ta vuru noktasndan aland duvara olan mesafe de buydu. Hayatmdaki nemli mesafeleri bu duvarla kyaslayarak lerdim zaten. Pappy'nin kamyonu evin n n d e duruyordu. Tally daha nce b u n a benzer birok gizli baskn yapm gibi, sakin bir sesle, "u taraftan gitsek daha iyi olacak," dedi. Pamuklarn arasna daldk ve saplarn sralarn izleyip tarlada b y k bir yarm daire izdik. Birok yerde p a m u k saplarnn boyu benim b o y u m u

166

JOHN GRISHAM

buluyordu. Saplarn ince olduu bir bolua gelince d u r d u k ve etrafmza baktk. Evin arka odasnda hafif bir k vard, Libby'nin b u l u n d u u odayd buras. Bu o d a n n t a m d o u s u n a gelince, pam u k saplarnn arasndan sessizce eve doru ilerlemeye baladk. Birinin bizi grmesi olasl zayft. Kimse bizi beklemiyordu elbette ve herkes baka eylerle meguld. Gecenin karanlnda p a m u k saplar birbirine girmiti; bir ocuk kimseye g r n m e d e n bu saplarn arasnda elleri ve dizleri zerinde emekleyerek ilerleyebilirdi. Su ortam byk bir beceriyle, filmlerde g r d m askerler kadar ustalkla hareket ediyordu. Gzlerini evin zerinden ayrmyor ve p a m u k saplarn dikkatle yana ekip b a n a yol ayordu. Tek kelime k o n u m u y o r d u k . Acele etmiyor, evin yan tarafndan ar ar ilerliyorduk. Pamuklar darack toprak baheye kadar ilerlemiti ve evin n n e on sra kadar yaklatmz z a m a n bir yerde d u r u p d u r u m deerlendirmesi yaptk. n verandaya m m k n olduu kadar uzak bir yere park etmi olan k a m y o n u m u z u n yaknnda toplanm ocuklarn sesini duyabiliyorduk. Babam ve Bay Latcher k a m y o n u n ak olan arka kapana o t u r m u hafif sesle konuuyordu. ocuklar bazen susuyor, bazen de h e p beraber k o n u u p grlt yapyordu. Herkes bekliyor gibiydi ve birka dakika sonra onlarn u z u n zamandr bekledikleri izlenimi dodu bende. n m z d e bir pencere vard ve saklandmz yerde olay yerine babam, Bay Latcher ve dier ocuklardan daha yakndk. Kimse bizi gremezdi, ok iyi gizlenmitik; evin tepesinde yanacak bir projektr bile bulamazd bizi. Pencerenin i tarafnda masa gibi bir eyin stnde bir m u m yanyordu. Kadnlar odann iinde dolap d u r u y o r d u ve glgelerin hareketinden, ierde birok m u m olduunu anladm. Ik lo, glgeler kesindi. Tally, "Biraz daha ilerleyelim," diye fsldad. Orada be dakika kadar d u r m u olmalydk ve k o r k m a m a ramen, yakalanacamz hi s a n m y o r d u m . metre kadar ilerledik ve yine gvenli bir yerde d u r d u k . "Buras yeterince yakn," dedim.

BOYALI EV

167

"Olabilir." O d a n n evin dn da biraz aydnlatyordu. Pencerede ne tel ne de perde vard. Beklerken kalp atlarm yavalayp eski haline, nefes alp veriim de normale d n d . Gzlerim karanla alt ve gecenin iinden gelen sesleri duymaya baladm - ekirgelerin crcrlar, nehirdeki kurbaalarn sesleri ve bizden uzakta oturan erkeklerin bouk seslerini duyabiliyordum. A n n e m ve b y k a n n e m de alak sesle konuuyordu. Onlar duyuyor a m a neler sylediklerini anlayamyorduk. T m o derin sessizliin iinde birdenbire Libby'nin ac iinde att lk duyuldu, neredeyse yerimden frlayacaktm. Kzn acl sesi tarlalarda yankland, ben o n u n ldne e m i n d i m . Kamyon u n yanndan gelen sesler kesildi. ekirgeler bile bir an iin sustu sanki. "Ne oldu?" diye sordum. Tally gzlerini pencereden ekmeden, " D o u m d a adale gerilmesi, d o u m sancs," dedi. "Ne demek bu?" Tally omuzlarn silkti. " D o u m olaynn bir paras ite. Daha da ktleecektir." "Zavall kz." "Bunu kendi istemi." "Ne demek istiyorsun?" diye sordum. "Bover," dedi bana. Sessizlik birka dakika devam etti, sonra Libby'nin aladn duyduk. Annesi ve b y k a n n e m o n u teselli etmeye alrken o d u r m a d a n , "zr dilerim, zr dilerim," diye tekrarlyordu. Annesi, "Her ey dzelecek kzm," dedi. Bykannem, "Bundan kimsenin haberi olmayacak," diye konutu. Bu aka bir yaland ama belki Libby'yi biraz rahatlatm olabilirdi. A n n e m de konutu ve, "ok gzel bir bebein olacak," dedi. O srada Latcher'larm orta boy ocuklarndan g r n d orada, birka saat nce, Percy'nin bana a m u r t o p u n u atmasndan nce pencereye yanamam gibi, sessizce pencereye yaklat. ocuk - k z m erkek mi a n l a y a m a d m - pencereden gizlice ierisini gzetleme-

168

JOHN GRISHAM

ye balad ama o srada evin dier u c u n d a n o n u n by olduunu sandm bir dier karde, "Lloyd, abuk ekil o pencereden," diye bard. Lloyd h e m e n pencereden ekildi ve karanln iinde kayboldu. Bu gzetleme olay Bay Latcher'a anlatld ve birden ok uzakta olmayan bir yerde, bir ocuk kt dayak yedi. Bay Latcher ocuu dverken bir sopa kullanyor ve, "Gelecek sefere daha byk bir sopa bulacam!" diye h o m u r d a n y o r d u . Ama Lloyd, kullanlan sopann gereinden fazla b y k olduunu dnyor olmalyd. Barlar belki nehirden bile duyuluyordu. Dayak olay sona erince Bay Latcher, "Size bir arada ve evden uzak durmanz syledim!" diye bard. Bu dayak fasln grmedik ama etkisini tam olarak alglayabilmek iin grmemiz de gerekmiyordu zaten. Ama babamn o anda b u l u n d u u m yeri renmesi halinde yiyebileceim dayan iddetini ve sresini d n d m zaman daha byk bir dehete kapldm. Birden oradan uzaklamak istedim. Tally'ye, "Bir bebein domas ne kadar srer?" diye fsldadm. Sklmsa bile b u n u belli etmiyordu. Dizlerinin zerine km, gzlerini pencereye dikmi, d o n m u gibi duruyordu. "Bu baz eylere bal. lk ocuun d o u m u hep daha uzun s)J

rer. "Yedincininki ne kadar srer peki?" "Bilmiyorum. Sanrm onlar belki de hemen kyordur. Kimin yedi ocuu var ki?" "Libby'nin annesinin. Yedi ya da sekiz. Galiba her yl bir tane douruyor." Bir sonraki d o u m sancs geldiinde uykuya dalmak zereydim. lklar yine evi sarst ve arkasndan, odadan gelen alama sesleri ve teselli szleri duyuldu. Sonra yine sessizlik balad ve ben de bu iin uzun zaman sreceini anladm. Gzlerimi artk ak tutamaz hale gelince iki p a m u k sras arasnda scak topraa kvrlp yattm. Sonra, "Artk gitsek daha iyi olmaz m?" diye fsldadm. Tally hi kmldamadan, kararl bir ifadeyle, "Hayr," dedi.

BOYALI EV

169

"Bir ey olursa uyandr beni," dedim. Tally pozisyonunu yeniden ayarlad. Yere o t u r u p bacaklarn kavuturdu ve bam yavaa t u t u p kucana yerletirdi. Sonra o m u z u m u ve bam hafife okad. U y u m a k istemiyordum ama kendimi t u t a m a d m . UYANDIIM ZAMAN nce kendimi garip bir dnyada kaybolmu gibi hissettim, karanlk bir yerde bir tarlada yatyordum. Kmldamadm. Etrafmdaki toprak artk scak deildi, ayaklarm yordu. Gzlerimi ap yukarya doru baknca k o r k t u m ama sonra p a m u k saplarnn altnda o l d u u m u anlaynca rahatladm. Yakndan telal sesler geliyordu. Birisi, "Libby," dedi ve o zaman gerek dnyaya d n d m . Tally'ye uzandm, ama gitmiti o. Yerden kalktm ve pamuklarn arasndan ileriye baktm. M a n zara deimemiti. Pencere hl akt, m u m l a r yanyordu, annem, b y k a n n e m ve Bayan Latcher ok meguld. Telaa kaplp, "Tally!" diye fsldadm ve fazla yksek sesle kon u t u u m u sandm, ama ok k o r k u y o r d u m . Bana, "Hitt!" diye cevap verdi. "Buradaym." O n u n , iki p a m u k sras nde ve sa taraftaki bann arkasn glkle grebiliyordum. Hi kukusuz daha iyi bir gr as bulmutu. P a m u k saplarnn arasndan syrlp getim ve birka saniye sonra o n u n yanndaydm. Atc tmseiyle balang noktas arasndaki mesafe on sekiz metredir. Biz pencereye b u n d a n daha yakndk. Bizimle onlarn yan bahelerinin kenar arasnda sadece iki p a m u k sras vard. yice eilerek p a m u k saplarnn arasndan bam kaldrp baktm zaman a n n e m i n , bykannemin ve Bayan Latcher'n ter iindeki yzlerini grebiliyordum. Aaya doru, hi kukusuz Libby'ye bakyorlard a m a biz o n u gremiyorduk elbet. Bu d u r u m d a onu grmek de istemiyordum zaten ama arkadamn istedii belliydi. Kadnlar bir yandan her eyin iyi olaca k o n u s u n d a o n u ikna etmeye alrken bir yandan da zerine eilip, knmasn ve derin nefesler alp vermesini sylyor, o n u zorluyorlard. ler iyi gitmiyor gibiydi. Zavall kz baryor, hrlt benzeri sesler karyor, arada bir de lk atyordu - oda duvarlarnn boamad, dar-

170

JOHN GRISHAM

ya taan korkun lklard bunlar. Kzn mthi aclarla dolu sesi gecenin sknetini delip geiyordu ve ben o anda, kk erkek ve kz kardelerinin neler d n d n merak ettim. Libby barp armad zaman da d u r m a d a n , "zr dilerim. z g n m , " deyip duruyor, ayn eyleri tekrarlyordu. Bu szckler zaman zaman, ac eken zavall kzn azndan hi dnlmeden kan anlamsz bir arkya benziyordu. Annesi hi d u r m a d a n , " T a m a m yavrum, birazdan geecek," diyordu. "Bir ey yapamazlar m?" diye fsldadm. "Hayr, hibir ey yapamazlar. Bebek, kendisi istedii zaman gelir." Tally'ye d o u m hakknda bu kadar ok eyi nasl rendiini sormak istedim a m a dilimi t u t t u m . Bu beni ilgilendirmezdi ve belki o da bana b u n u sylerdi. O srada birden her yer derin bir sessizlie b r n d , odadan t kmyordu. Chandler kadnlar geriledi ve sonra Bayan Latcher elindeki bir bardak suyla eildi. Libby sessizdi. "Ne oldu?" diye sordum. "Hibir ey." Bu hareketsizlik sreci b a n a baka eyleri de hatrlama frsat verdi, zellikle de yakalanma k o n u s u n u d n d m . Yeterince ey g r m t m . Bu macerann sonu gelmiti. Tally b u n u Siler Deresi' ne gidiimize benzetmiti a m a o olay bununla kyaslandnda sn k kalyordu. Saatlerdir buradaydk. Ya Pappy beni kontrol etmek iin Ricky'nin odasna girdiyse? Ya Spruill'lerden biri uyanp Tally' yi aradysa? Ya b a b a m t m bu olanlardan sklp da eve dndyse? Canl olarak kurtulsam bile, yiyeceim o dayan acs gnlerce kmazd. Panie kaplmak zereydim ki Libby yine yksek sesle inlemeye balad, dierleri de yine ona nefes alp vermesini, knmasn sylyordu. A n n e m birden, "te geliyor!" dedi ve kadnlar lgm gibi kzn zerine eildi, mthi telalydlar. Bykannem yksek sesle, "Iknmaya devam et!" dedi. Libby daha ok inledi. Yorulmutu ama en azndan yolun sonu da g r n m t .

BOYALI EV

171

Annesi, "Kendini brakma yavrum," dedi. "Kendini brakma sakn." Tally ve ben kmldayamyorduk, deta ipnotize olmutuk. Tally elimi tuttu ve skt. Dileri birbirine kenetlenmi, gzleri aknlkla almt. A n n e m , "te geldi!" dedi ve ksa bir sessizlik oldu. H e m e n arkasndan yeni doann alamas duyuldu, alt gibi bir ses geldi kulamza, yeni Latcher s o n u n d a gelmiti. Bykannem hl kanl ve plasentayla kapl minicik bebei havaya kaldrd ve, "Bir olan," dedi. Bayan Latcher da, "Bir olan," diye tekrarlad. Libby'den hi ses kmad. stediimden ok daha fazlasn grmtm. O r a d a n ayrlmak iin dnerken, "Hadi gidelim artk," dedim a m a Tally yerinden kmldamyordu. Bykannemle a n n e m Libby ile uramaya devam ederken, Bayan Latcher de bir eye fkelenmi cyak cyak alayan bebei temizliyordu. Bir Latcher olmann, u kk pis kulbede bir sr dier ocuun arasnda d o m a n n ne kadar zc bir ey olduunu d n m e k t e n alamadm kendimi. Aradan birka dakika geti ve Percy pencereye geldi, ieriye bakmaya korkar gibi, "Bebei grebilir miyiz?" diye sordu. Bayan Latcher, "Bir dakika bekleyin," dedi. Artk bir dede olan baba da dahil olmak zere t m Latcher'lar pencere n n d e toplanp bebei grmek iin beklemeye balad. H e m e n nmzdeydiler, balang noktasyla atc tmseinin yar mesafesinde gibi duruyorlard ve bizi duyabilirler korkusuyla nefesimi bile t u t t u m . A m a onlar arazilerine gizlice giren insanlar d n m y o r d u . Hepsi akn bir halde hl ak pencereye bakyordu. Bayan Latcher bebei pencereye getirdi ve minik olan ailesiyle tansn diye eildi. Bebek bana beyzbol eldivenimi anmsatt; o n u n kadar koyu renkliydi ve bir havluya sarlmt. u anda sessizdi ve kendisini seyreden kalabalktan etkilenmemi gibi grnyordu. Kalabalktan biri, "Libby nasl?" diye sordu.

172

JOHN GRISHAM

Bayan Latcher, "yi," diye yant verdi. " O n u grebilir miyiz?" "Hayr, imdi olmaz. u anda ok yorgun." Bayan Latcher bebei geriye ekti ve dier Latcher'lar da yavaa evin n tarafna gittiler. Babam gremedim ama o n u n , k a m y o n u n u n yaknlarnda bir yerde saklandn biliyordum. Para verseniz bile evlilik d doan bir bebee bakmazd o. Kadnlar birka dakika daha, d o u m d a n nce olduu gibi megul g r n d ama sonra yava yava ilerini bitirdiler. Birden transtan ktm ve evden ok uzakta o l d u u m u z u hatrladm. Tela iindeydim, "Gitmeliyiz Tally!" diye fsldadm. O da hazrd, arkasna takldm, geldiimiz yolu izleyerek evden uzaklancaya kadar msr saplarnn arasndan yrdk, sonra gneye d n d k ve saplarn arasnda komaya baladk. Bir sre sonra yn m z kestirmek iin durduk. Pencerenin g r n m y o r d u . Ay da kaybolmutu. Latcher'larn tarafnda hibir ekil ya da glge gremiyorduk. Her taraf zifiri karanlkt. Batya d n d k , tekrar msr saplarnn arasna girdik ve yzmze vurmamalar iin onlar yana doru iterek yolumuza devam ettik. Sralar halindeki msr saplar bir sre sonra bitti ve ana yola kan patikay bulduk. Ayaklarm acyor, bacaklarm aryordu ama vakit kaybedemezdik. Kprye kadar kotuk. Tally yine aada girdap yapan sulara b a k m a k istedi ama yola devam etmesi iin o n u zorladm. K p r n n bizim taraftaki ksmna getikten sonra Tally, "Artk yryelim," dedi ve bir sre iin komay braktk. kimiz de soluk solua, sessizce yrmeye baladk. Yorgunluk yava yava etkisini gsteriyordu; macera b u n a demiti a m a bedelini de dyorduk. iftliimize yaklamtk ki arkamzda bir grlt duyduk. Farlar! Kpr zerinde! Korku iinde komaya baladk. Tally beni kolayca arkada brakabilir ve bu da b e n i m iin aalayc bir d u r u m olurdu a m a imdi utanacak zaman deildi, zaten o da beni kaybetm e m e k iin hzn ayarlad. Babamn geceleyin, yannda a n n e m ve b y k a n n e m varken, bizim bu toprak yolda kamyonu hzl srmeyeceini biliyordum ama farlar bize gittike yaklayordu. Bizim eve yaklanca derin olma-

BOYALI EV

173

yan hendei atlayarak getik ve tarlada komaya baladk. M o t o r sesi gittike artyordu. Tally bahemizin kenarna yakn bir yerde d u r d u ve, "Ben burada bekleyeceim Luke," dedi. Kamyon bize ok yaklamt. "Sen arka verandaya ko ve hemen ieriye gir. Onlar eve girinceye kadar burada bekleyeceim ben. Hadi abuk ol." Komaya devam ettim ve kamyon baheye girerken evin arka kesinden dolandm. Hi ses karmadan mutfaa, oradan Ricky' nin odasna daldm, bir yastk yakaladm ve pencerenin yannda yere uzanp kvrldm. Yataa yatamayacak kadar kirli ve terliydim ve beni kontrol edemeyecek kadar yorgun olmalar iin dua ettim. Mutfaa girerken ok az grlt yaptlar. Botlarn ve ayakkablarn karrken fsltyla konuuyorlard. O d a m a bir n demeti girdi. Glgeleri bu n demetinin iinden geti a m a kimse de gelip k k Luke'a bakmad. Birka dakika sonra yatmlard, evin ii t a m a m e n sessizdi. Bir sre beklemeyi d n d m , daha sonra mutfaa gider slak bir bezle ellerimi ve y z m silebilirdim. Ondan sonra da yataa girer sonsuza kadar u y u r d u m . Benim ortalkta dolatm duyarlarsa onlara hemen, eve geldikleri zaman beni uyandrdklarn syleyebilirdim. Uykuya dalmadan nce anmsadm son ey bu pland ite.

13
NE KADAR U Y U D U U M U BLMYORUM a m a sanki sadece birka dakika u y u m u gibiydim. Pappy zerime eilmi neden yerde yattm soruyordu. O n a yant vermeye altm a m a iler yolunda gitmiyordu. Yorgunluktan fel o l m u t u m sanki. Dedem, "Sadece sen ve ben," dedi. "Dierleri uyuyor." Sesinde onlar kk gryormu gibi bir ifade vard. Hl dnemiyor, k o n u a m y o r d u m , o n u izleyip mutfaa gittim, kahve hazrd. Sessizce birka souk rek yedik. Pappy fkeliydi, nk doru drst bir kahvalt bekliyordu. A n n e m , b a b a m ve b y k a n n e m tarlaya gitmek iin hazrlanmak yerine uyuduklar iin de ok sinirliydi. Azn silerken, "u Latcher'larn kz d n gece bir ocuk dourmu," dedi. u Latcher'larn kz ve bebei, p a m u u m u z u ve kahvaltmz engelliyordu ve Pappy fkesini glkle kontrol altnda tutabiliyordu. arm grnmeye alarak, "yle mi?" dedim. "Evet a m a ocuun babasn hl bulamamlar." "Bulamamlar ha!" "Hayr. Bu konuyu gizli t u t m a k istiyorlar, o n u n iin kimseye bir ey syleme sakn, t a m a m m?" " T a m a m efendim." "Hadi bakalm biraz acele et. Gitmemiz gerekiyor." "Ne zaman dndler?" "Saat e geliyordu." kt ve traktr altrd. Tabaklar lavaboya k o y d u m ve an-

BOYALI EV

175

nemle babamn yatak odasna baktm. l gibi yatyorlard; sadece derin derin nefes alp verileri duyuluyordu. Botlarm karp onlarn yanma uzanmak ve bir hafta boyunca uyumak isterdim. Fakat kendimi zorlayp darya ktm. Douda gne aalarn zerinden yeni ykseliyordu. Uzakta tarlalara giden Meksikallarn siluetlerini grebiliyordum. Spruill'ler de n bahede ar admlarla hareketlenmiti. Tally ortalarda g r n m y o r d u . Bo'ya sordum, Tally'nin biraz rahatsz olduunu syledi. Herhalde midesi bulanyordu. Pappy b u n u duydu ve fkesi biraz daha artt. Bense sadece, neden ben de mide bulantsn hatrlayamadm? diye d n d m . Traktre atlayp, yar dolu p a m u k r m o r k u n u n d m d z tarlalarn ortasnda bir abide gibi ykseldii ve bizi yine zdrap dolu bir gne ard yere kadar eyrek mil gittik. Yavaa torbalarmz aldk ve p a m u k toplamaya baladk. Pappy'nin kendi srasnda ilerlemesini bekledim, sonra o n d a n ve Spruill'lerden uzaklatm. Bir saat kadar sk altm. Pamuklar ellerime slak ve y u m u ak geliyordu, gne de h e n z ok ykselmemiti. Hzl almamn nedeni para kazanma hrs ya da korku deildi; uyuyabileceim yumuak bir yer aryordum. Tarlalarn derinliine iyice dalp beni kimsenin bulamayaca bir yere gelince, t o r b a m d a bana kk, gzel bir yatak grevi yapacak kadar p a m u k da toplandndan o n u n zerine uzandm. Babam le vakti geldi ve otuz be d n m l k p a m u k tarlalarnda yer kalmam gibi see see benim sramn yanndaki sray seti. Beni grnce fkeli bir sesle, "Luke!" dedi. nce beni azarlayamayacak kadar ard ve ben de kendimi toparlar toparlamaz, midemin bulandndan, bamn ardndan sz ettim ve d n gece iyi uyuyamadm syledim. Tepeme dikilip, "Neden uyuyamadn?" diye sordu. "Sizin eve gelmenizi bekledim." Bu sylediimde bir gerek pay vard elbet. "Peki ama bizi neden bekledin?" "Libby'ye ne olduunu merak ediyordum."

176

JOHN GRISHAM

"ey, o n u n bir bebei oldu. Bilmek istediin baka bir ey var o m? "Pappy syledi bana." Yavaa ayaa kalktm ve m m k n olduunca hasta grnmeye altm. Babam, "Hadi eve git," dedi. Tek kelime etmeden oradan ayrldm. N VE KUZEY KORE ASKERLER Pyongyang yaknlarnda bir Amerikan birliini tuzaa d r m , en azndan elli asker ld r m ve birok esir almt. Bay Edward R. M u r r o w gece haberlerini bu olayla at ve b y k a n n e m dua etmeye balad. Mutfak masasnda her zamanki gibi b e n i m karmda oturuyordu. A n n e m mutfak lavabosuna eilmiti ve o da her ii brakp gzlerini kapad. Pappy'nin arka verandada k s r d n d u y d u m . O da haberleri dinliyordu. Bar grmeleri tekrar kesilmiti ve inliler Kore'ye daha ok asker sevkediyordu. Bay Murrow, bir ara ok yakn olan barn artk m m k n olmadn syledi. Szleri bu gece biraz daha ard ya da bizler belki her zamankinden daha yorgunduk. Bay M u r r o w bir ara konumasn kesti, reklamlardan sonra da bir deprem haberi verdi. Pappy mutfaa girdiinde annemle b y k a n n e m ortalkta ar admlarla dolayordu. Pappy, sanki her ey yolundaym gibi gelip salarm kartrd. Sonra da, "Akam yemeinde ne yiyoruz?" diye sordu. Annem, " D o m u z pirzolas," diye yant verdi. Bir sre sonra babam da geldi ve yerlerimizi aldk. Pappy yemek duasn yaptktan sonra hepimiz Ricky iin dua ettik. Masada hemen h e m e n hi k o n u m a yoktu; herkes Kore'yi dnyor, ama kimse de bu konuya girmek istemiyordu. Arka verandada telli kapnn hafif gcrtsn d u y d u u m d a , annem Pazar okulunda snfnn hazrlad bir projeden sz etmekteydi. Sesi benden baka duyan olmamt. Darda rzgr ya da kapy oynatacak herhangi bir neden yoktu. Yemeyi braktm. Bykannem, "Ne var Luke?" diye sordu. "Bir ses d u y d u m gibi geldi," dedim.

BOYALI EV

177

Herkes kapya bakt. Hibir ey yoktu. Tekrar yemeye baladlar. Ama birka saniye sonra Percy Latcher girdi mutfaa ve hepimiz d o n u p kaldk. Kapdan girip iki adm att ve sonra, sanki kaybolmu gibi birden durdu. Ayaklan plakt, tepeden trnaa pislik iindeydi ve sanki saatlerdir alyormu gibi gzleri kzarmt. O bize bakt, biz de ona. Pappy ne olduunu anlamak iin ayaa kalkmaya alt. "Percy Latcher bu," dedim. Pappy, sa elinde ba olduu halde tekrar yerine oturdu. Percy'nin gzleri cam gibi parlyordu ve nefes alrken, sanki iddetli fkesini bastrmak istermi gibi hafif bir inilti sesi kt azndan. Belki yaralyd, ya da nehrin dier tarafnda birine bir ey olmu ve o da koarak bizden yardm istemeye gelmiti. Pappy yksek sesle, "Ne oluyor olum?" diye sordu. eriye girmeden nce kapya vurulur." Percy gzlerini hi ekinmeden Pappy'ye dikti ve, "Ricky yapm b u n u , " dedi. Pappy h e m e n o anda geriler gibi, sesini biraz daha yumuatarak, "Ricky ne yapm?" diye sordu. "Ricky yapm ite." Pappy, "Ricky ne yapm?" diye tekrarlad. Percy, "Ricky'nin bebei bu," dedi. "Ricky'nin bebei." Pappy birden, "Kes sesini ocuk!" diye bard ve zavall ocuu dvmek iin kapya frlayacakm gibi masann kenarna yapt. Percy bu kez o n a deil de b a n a bakarak, "Ablam b u n u yapmak istememi a m a o, o n u kandrm, ikna etmi," dedi. "Sonra da askere gitmi." Pappy fkeli bir sesle, "Ablan byle mi sylyor?" diye sordu. Bykannem, "Barma Eli," dedi. "O daha bir ocuk." Bykannem derin bir nefes ald, kendi t o r u n u n u n d o u m u n u yaptrm olma olasln ilk dnen kendisiymi gibi g r n y o r d u . Percy, "Evet, byle sylyor," dedi. "Ve syledii doru." Babam, "Luke, odana git ve kapn kapa," diyerek olanlar dalgn bir halde seyreden beni yerimden sratt. A n n e m ise ben daha yerimden bile kmldamadan, "Hayr," dedi. "Bu hepimizi etkileyecek bir konu. O da kalabilir."
BE 12

178

JOHN GRISHAM

"Bunu duymamal." "Duydu bile." Bykannem de a n n e m i n tarafn tuttu ve, "O da kalmal," diyerek s o r u n u zd. Benim kalmak istediimi varsayyorlard. Fakat o anda benim yapmak istediim ey, darya koup Tally yi bulmak ve onunla uzun bir yrye kmakt - o kzn lgn ailesinden, Ricky ve Kore'den, Percy Latcher'dan uzaklamak istiyord u m . Ama kmldamadm. Annem, "Seni buraya annenle baban m gnderdi?" diye sordu. "Hayr efendim. Nerede o l d u u m u bilmiyor onlar. Bebek btn gn alad. Libby giderek lgna d n d , kendini k p r d e n atacan, intihar edeceini ve b u n a benzer sylemeye balad ve Ricky'nin ona ne yaptn bana anlatt." "Libby b u n u annenle babana da syledi mi?" "Evet efendim. imdi herkes biliyor b u n u . " "Yani sizin ailede herkes biliyor demek istiyorsun." "Evet efendim. Baka hi kimseye sylemedik. Pappy, "Sakn sylemeyin," diye h o m u r d a n d . Sandalyesine iyice km, omuzlar dmt, kendisini bozguna uram hissediyordu. Libby Latcher ocuunun babasnn Ricky o l d u u n u sylerse herkes ona inanrd. Ricky kendisini savunmak iin burada deildi. Ricky sorun karma k o n u s u n d a nl biri olduundan, bir yemin etme d u r u m u n d a Libby byk olaslkla Ricky'den daha fazla taraftar b u l u r d u . Bykannem, "Akam yemeini yedin mi evlat?" diye sordu. "Hayr efendim." "Karnn a m?" "Evet efendim." Masann zerinde el srlmeyecek olan bir sr yiyecek vard. Biz Chandler'larn hi kukusuz b t n itah kamt. Pappy sandalyesini geriye itti ve, "Benim yemeimi yiyebilir," dedi. Ayaa kalkt, mutfaktan kt ve n verandaya gitti. Babam da tek kelime etmeden o n u izledi. Bykannem Pappy'nin sandalyesini gsterip, "uraya otur evlat," dedi.

BOYALI EV

179

Percy'ye bir tabak yemekle bir bardak tatl ay verdiler. ocuk o t u r d u ve yava yava yemeye balad. Bykannem, beni ve annemi Percy ile babaa brakp n verandaya kt. Percy, kendisiyle konuulmad takdirde k o n u m u y o r d u . ARKA VERANDAYA srgn edildiimizden, n verandada yaplan ve Percy ile benim kardmz uzun tartmadan sonra, Pappy ve b a b a m ocuu alp evine gtrdler. Onlar giderken ben de bykannemle birlikte salncak divana o t u r d u m , hava kararyordu. A n n e m taze fasulye ayklyordu. "Pappy Bay Latcher'la konuacak m?" diye s o r d u m . Annem, "Konuacaklarna eminim," dedi. "Ne hakknda konuacaklar peki?" Artk her eyi bilmem gerektiini varsayyordum ve aklmda bir sr soru vard. Bykannem, "Bebek hakknda konuacaklarna eminim," dedi. "Elbette Ricky ve Libby hakknda da." "Kavga edecekler mi?" "Hayr. Bir anlamaya varacaklardr." "Nasl bir anlama?" "Herkes bebek hakknda k o n u m a m a k ve Ricky'nin adn bu olaya kartrmamak k o n u s u n d a fikir birliine varacaktr." Annem, "Buna sen de dahilsin Luke," dedi. "Bu b y k bir sr." kna edici bir ifadeyle, "Ben kimseye sylemem," dedim. nsanlarn, Chandler'lar ve Latcher'larn herhangi bir nedenle akraba old u u n u renmesi bana k o r k u n bir ey gibi geliyordu. "Ricky gerekten yapt m b u n u ? " diye sordum. Bykannem, "Elbette hayr," dedi. "Latcher'lar gvenilir insanlar deildir. Onlar iyi birer Hristiyan da deil; kzn hamile kalmasnn nedeni de bu zaten. Byk olaslkla bu tr bir anlama ile biraz para k a p m a k istiyorlar." "Para m?" A n n e m , "Ne istediklerini bilmiyoruz," dedi. "Bunu o n u n yaptn sanyor m u s u n anne?" A n n e m bana yant vermeden nce bir an tereddt etti, sonra, "Hayr," dedi. "Ben de sanmyorum," diyerek onlara katldm. Ricky'yi sonu-

180

JOHN GRISHAM

na kadar savunabilir, Latcher bebeinden sz eden olursa da kavgaya hazr o l u r d u m . Fakat Ricky en uygun zanlyd ve b u n u da hepimiz biliyorduk. Latcher'lar iftliklerinden nadiren ayrlrd. ki mil kadar uzakta Jeter'lerin ocuu vard ama o n u nehrin yaknlarnda hi grmemitim. Latcher'larn yaknnda bizden baka yaayan aile yoktu. Oraya en yakn erkek kedi Ricky idi. Kilise konusu birden n e m kazanmt, kadnlar hi d u r m a d a n b u n d a n sz ediyordu. Kafamda Latcher bebeiyle ilgili bir sr soru vard a m a bu k o n u d a tek kelime edemiyordum. S o n u n d a pes ettim ve Cardinal'ler man dinlemek iin mutfaa girdim. Latcher'larn iftliinde k a m y o n u m u z u n arkasnda o t u r u p erkeklerin d u r u m l a ilgili konumalarn gizlice dinlemeyi ok isterdim. BEN YATMAYA gndermelerinden ok sonra uyank olarak oturuyor, u y u m a m a k iin mcadele veriyordum, n k dardan sesler geliyordu. Bykannemle d e d e m yatakta konutuu zaman onlarn dar koridordan gelen yumuak, alak sesli konumalarn duyabiliyordum. Konumalarndan tek kelime a n l a m y o r d u m ve onlar da kimsenin onlar duymamas iin ellerinden geleni yapyordu. A m a baz geceler, endieli olduklarnda ya da Ricky'yi dndklerinde ge saatlere kadar k o n u m a k zorunda kalrlard. Yataa uzanm onlarn bouk seslerini dinlerken ciddi sorunlar olduunu biliyordum. Annemle b a b a m n verandaya kp basamaklara oturmu, amansz scaktan kurtulmak iin bir esinti kmasn bekliyordu. nce fsltyla konuuyorlard a m a ykleri ok ard ve szckleri saklayamadlar. Benim u y u d u u m a emin olduklar iin her zamankinden biraz daha yksek sesle konumaya baladlar. Yataktan szlerek indim ve demede bir ylan gibi srnerek ilerledim. Pencereye gidip darya baktm, srtlarn b a n a d n m , birka metre ilerde, her zamanki yerlerinde oturuyorlard. Her sylediklerini iyice anlyordum. Latcher'larda iler iyi gitmemiti. Libby bebeiyle birlikte evin arka tarafmdaym ve bebek hi d u r m a d a n alyormu. Latcher'larn hepsi bebein alamasn-

BOYALI EV

181

dan bkm, yorulmu. Bay Latcher, bizim eve geldi diye Percy'ye ok kzm, fakat Libby hakknda k o n u t u u n u renince fkesi daha da artm. Libby, Ricky ile ilikiye girmek istemediini, ama o n u n kendisini kandrdn sylyormu. Pappy b u n u n doru olamayacan syleyip anlatlanlar reddetmi a m a bir dayana yokmu. Yine de her eyi reddetmi ve Ricky'nin, Libby'yi tandndan bile kuku d u y d u u n u sylemi. Fakat onlarn tanklar varm. Bay Latcher, Ricky'nin Noel' den h e m e n sonra iki kez Pappy'nin kamyonuyla oraya gittiini ve Libby'yi alp gezmeye ktn kendi gzleriyle grm. Monette'e gitmiler ve Ricky orada kza gazoz alm. Babam, byle bir ey gerekten olduysa Ricky'nin bilerek M o nette'e gitmi olacan syledi, n k o n u orada tanyan insan says daha azd. Ricky hibir zaman bir ortaknn kzyla birlikte Black Oak'ta grnmezdi. A n n e m , "Gzel bir kz o," dedi. Bir dier tank da ya en ok on olan bir oland. Bay Latcher onu, n merdiven yaknnda toplanm dierlerinin arasndan armt. O da Pappy'nin k a m y o n u n u p a m u k sralarnn sonundaki bir allkta grdn sylemiti. Anlattna gre, kamyona gizlice ve iyice yaklam, Ricky ile Libby'nin ptklerini grmt. Korktuu iin b u n u kimseye sylememi ve hikyeyi ancak birka saat nce anlatmt. Chandler'larn ise hibir tan yoktu elbet. Nehrin bizim tarafmzda olan topraklarnda, tomurcuklanan bir akn en ufak bir belirtisi bile olmamt. Elbette Ricky b u n u herhangi birine sylemi olamazd. Pappy b u n u duysa o n u pataklard. Bay Latcher, bebein babasnn Ricky olabileceini d n p o n d a n kukulanmt ama Libby b u n u inkr etmiti. Zaten aslnda Libby ile ilgilenen birka ocuk daha olmutu. Fakat kz artk her eyi anlatyordu - Ricky'nin ona tecavz ettiini, kendisinin bebei asla istemediini sylyordu. A n n e m , "Bebei bizim almamz istiyorlar m?" diye sordu. Nerdeyse acdan inleyecektim. Babam, "Hayr, sanmyorum," dedi. "Onlarn evinde bir bebek fazla olsa ne olur?"

182

JOHN GRISHAM

Annem, bebein iyi bir yuvay hak ettiini dnyordu. Bab a m ise, Ricky ocuun babas o l d u u n u kabul edinceye kadar bun u n m m k n olamayacam syledi. Ricky'yi iyi tanrdm, byle bir eyi asla kabul etmezdi. Annem, "Bebei grdn m?" diye sordu. "Hayr." Annem, "Tpk Ricky, ona o kadar benziyor ki," dedi. Benim anmsadma greyse yeni gelen Latcher o zaman beyzbol eldivenime ok benzettiim minicik bir eydi. nsana bile ok az benziyordu. Fakat annemle b y k a n n e m bebein gzlerinin, b u r n u n u n ve salarnn kime benzediini anlayabilmek iin saatlerce etraftaki insanlarn yzn incelemiti. Kilisede de bebeklere bakar ve, "Oh, bu ocuk tam bir Chisenhall," ya da, "u gzlere bak, babaannesinden alm," derlerdi. Onlarn hepsi de bana kk oyuncak bebekler gibi g r n r d. Babam, "Yani sen imdi o n u n bir Chandler o l d u u n u mu dnyorsun?" dedi. "Bundan hi k u k u m yok."

8
YNE BR CUMARTES G N Y D ama her zamanki gibi, kasabaya gidi heyecannn duyulmad bir Cumartesiydi. Gideceimizi biliyordum nk hibir zaman arka arkaya iki Cumartesi'yi kasabaya gitmeden geirmemitik. Bykannemin bakkaldan alacaklar, zellikle de un ve kahveye ihtiyac vard ve a n n e m de eczaneli markete gitmek istiyordu. Babam iki haftadr kooperatife gitmemiti. Bu k o n u d a benim oy hakkm yoktu ama a n n e m , Cumartesi matinesinin bir ocuun gelimesi iin ne kadar nemli old u u n u biliyordu, zellikle de dnya ile temas ok az olan bir iftlik ocuu iin. Evet, kasabaya gidiyorduk ama her zamanki hevesimiz yoktu. Yeni bir k o r k u n u n penesine dmtk, H a n k Spruill'le ilgili t m o sorunlardan bile daha b y k t bu korku. Latcher'larn sylediklerini birisi duymusa ne olacakt? Ana Cadde'nin bir ucunda bir kiinin konumas, d e d i k o d u n u n sndrlmesi g bir yangn gibi kasabaya yaylmas iin yeterdi. P o p and Pearl'deki hanmlar ellerindeki sepetleri drr, inanamyormu gibi elleriyle azlarn kapatrd. Kooperatif civarnda vakit geiren yal erkekler srtr ve, "Hi armadm," derdi. Kilisede, benden b y k ocuklar, sanki sulu benmiim gibi beni gsterirdi. Kasaba halk bu dedikoduyu mutlak bir gerek gibi kabul eder ve Chandler ismi sonsuza kadar lekelenirdi. O n u n iin kasabaya gitmek istemiyordum. Evde kalp beyzbol oynamak ve belki de Tally ile yrye kmak istiyordum. Kahvaltda ok az konuuldu. Hepimiz bask altndaydk ve sa-

184

JOHN GRISHAM

nrm b u n u n nedeni de hepimizin gerei bilmesiydi. Ricky arkasnda kk bir hatra brakmt. O n u n , Libby ve bebek hakknda bir eyler bilip bilmediini merak ediyordum a m a konuyu aacak olan ben deildim. Bunu daha sonra anneme sorabilirdim. Pappy, "Kasabada karnaval var," dedi. G n m birdenbire neelenir gibi oldu. atalm havada d o n d u kald. "Ne zaman gidiyoruz?" diye sordum. Pappy, " H e r zamanki saatte. le yemeinden sonra," dedi. "Saat kaa kadar kalabiliriz?" "Bunu d n r z , " dedi. Karnaval, kn Florida'da yaayan, sonbaharda, hasat zamannn en hararetli olduu ve insanlarn cebinin biraz para grd gnlerde ise kk iftlik kasabalarna gelen garip aksanl bir sr ingene'yle balyordu. Bunlar genellikle bir Perembe gn aniden gelir, izin almadan beyzbol sahasna yerleir ve hafta sonu kasabada kalrd. Hibir ey Black Oak' karnaval kadar heyecanlandrmazd. Her yl deiik bir grup gelirdi kasabaya. Gruplardan birinde bir fil ve dev bir deniz kaplumbaas grmtk. Baka birinde hi hayvan yoktu a m a bu grup garip insanlarla doluydu - takla atan cceler, alt parmakl bir kz, bacakl bir adam vard. Fakat t m karnaval gruplarnda atl karnca ve genellikle gcrdayan ve annelerin yreini azna getiren birka tr salncak olurdu. Snger bu tr bir oyundu, ocuklar zincirlerin ucuna takl oturaklara o t u r u p dnmeye balar, bir sre sonra iyice hzlanp yere paralel umaya ve yeter diye barmaya balard. Birka yl nce Monette'de bir zincir k o p m u ve bir kz ocuu havaya frlayp derek bir r m o r kun yan tarafna arpmt. Slinger denen bu asl dner oturaklar bir hafta sonra yeni zincirlerle Black Oak'a gelmi ve insanlar ona binmek iin kuyrua girmiti. Hediyeler kazanmak iin halka ya da dart atlan ve sama atan tfeklerle at yaplan pavyonlar vard. Baz karnavallarda falclar, kimisinde fotoraf kabinleri, bazlarnda da sihirbazlar olurdu. Bu karnavallarn hepsi de ok grltl, renkli ve heyecan doluydu. Karnaval haberi ilede hzla yaylr, insanlar gruplar halinde gelir ve Black Oak birka saat iinde t a m a m e n dolard. Oraya gitmeyi ok istiyordum.

BOYALI EV

185

Karnavaln heyecan belki de Libby Latcher k o n u s u n u merak eden insanlar oyalar, diye d n y o r d u m . reklerimi aceleyle yedim ve darya kotum. Tarlalara gitmek iin traktrn yannda b u l u t u u m u z zaman Tally'ye, "Kasabada karnaval varm," diye fsldadm. "Hepiniz gidiyor musunuz?" diye sordu. "Elbette. Kimse karnaval karmak istemez." Fldr fldr gzlerle etrafa baknd ve, "Bir sr biliyorum," dedi. "Nedir o?" " D n gece bir ey d u y d u m . " "Nerde duydun?" "n verandada." Benimle oyun oynamasndan holanmamtm. "Nedir o?" Bana iyice yaklat. "Ricky ve u Latcher'larn kz hakknda. Sanrm yeni bir kuzenin oldu." Szleri zalimceydi ve gzlerinde kt bir ifade vard. Benim tandm Tally deildi bu kz. "Orada ne aryordun peki sen?" diye sordum. "Bu seni ilgilendirmez." Pappy evden kt ve traktre doru y r d . Dilerimi skp arasndan, "Bundan sz etmesen iyi olur," dedim. Yanmdan ayrlrken, "Srlarmz saklyoruz, hatrlyorsun deil mi?" dedi. "Evet." LE YEMEM abucak yedim ve ovulup ykanmak iin hazrlanmaya baladm. A n n e m kasabaya gitmek iin ne kadar sabrszlandm biliyordu, o n u n iin beni ykama k o n u s u n d a hi vakit kaybetmedi. On Meksikalnn hepsi de, ben ve babamla beraber k a m y o n u n arkasna bindi ve iftlikten ayrldk. Kovboy b t n hafta boyunca krk kaburgalarla p a m u k toplam ve bu da babamla Pappy'nin gznden kamamt. O n u takdir ediyorlard. Pappy, "Bunlar salam insanlar," demiti. Spruill'ler bize yetimek iin acele ediyordu. Tally onlara karnavaldan sz etmi, T r o t bile heyecanlanp kouturmaya balamt. Nehri getikten sonra Latcher'larn evine giden tarla yolundan

186

JOHN GRISHAM

ileriye, uzun uzun ve dikkatle baktm a m a kk kulbeleri grnmyordu. Gzlerimi babama evirdim. O da bakyordu, gzlerinde sert, h e m e n h e m e n fkeli bir ifade vard. Bu insanlar bizim yaammza nasl girmiti byle? Tal yolda ilerlemeye devam ettik ve ksa bir sre sonra Latcher'larn tarlalar arkada kald. Otoyolda d u r d u u m u z zaman tekrar karnaval hayaline dalmtm. Elbette ofrmz hibir zaman acele etmezdi. Kamyon bu kadar ykl iken zaten kolayca otuz yedi mil yapamazd ve Pappy de kukusuz gaza fazla basmyordu. Kasabaya varmz bir saat srd gibi geldi bana. Stick'in devriye arabas Baptist kilisesi yanna park etmiti. Ana Cadde'de trafik daha imdiden yavalamt, kaldrmlarda b y k bir canllk vard. Kamyonu park ettik, Meksikallar dald. Stick bir aacn glgesinden kt ve h e m e n bize doru y r d . A n n e m ve b y k a n n e m alverie gittiler. Ben erkeklerle beraber orada kaldm, ciddi konularn tartlacandan emindim. apkas hafife bir yana eilmi, aznn kenarna bir ot paras sktrm olan Stick, "Merhaba Eli. Naslsn Jesse?" dedi. Pappy, "yi gnler Stick," diye karlk verdi ona. Babam sadece ban sallad. Kasabaya Stick'le vakit ldrmek iin gelmemilerdi ve sinirli olduklar yzlerinden belliydi. Stick, "u SpruilPlerin olunu tutuklamay d n y o r u m , " dedi. Pappy hemen, "Ne yapacan u m u r u m d a deil," dedi, fkesi kabaryordu. "Sadece p a m u k bitinceye kadar bekle." Babam, "Bir ay bekleyebileceinden eminim," diyerek araya girdi. Stick aznn kenarndaki otu inedi, t k r d ve, "Sanrm," dedi. Babam, "yi bir ii o," dedi. "Ve toplanacak ok p a m u k var. O n u imdi alrsan alt iimizi birden kaybederiz. Bu insanlar sen de tanrsn." Stick tekrar, "Bekleyebilirim herhalde," dedi. Bizimle anlamak iin sabrszlanyormu gibi grnyordu. "Birok kiiyle konut u m ve u sizin olann gerei sylediinden emin deilim." Bunu

BOYALI EV

187

sylerken u z u n uzun bana bakt ve ben de yerdeki bir ta tekmeledim. Babam, " O n u bu ie kartrma Stick," dedi. "O henz kk bir ocuk." Pappy sert bir sesle, "O daha yedi yanda," diye ekledi. "Neden kendine birka gerek tank bulmuyorsun?" Stick'in omuzlar sanki y u m r u k yemi gibi dt. Pappy, "te anlama," dedi. "Pamuklar bitinceye kadar Hank'i rahat brak, o n d a n sonra kasabaya gelip onunla iimizin bittiini sylerim sana. O zaman o n u ne yaparsan yap, u m u r u m d a bile olmaz." Stick, " T a m a m , bu ekilde olur," dedi. "Ama ben hl bu olayda bir ey tutturamayacan dnyorum. O ocuk kiiyle birden kavga etti Stick, hibir jri o n u sulu bulmaz." Stick kendini beenmi bir tavrla, "Greceiz," dedi. Sonra baparmaklarn pantolon ceplerinin kenarna takp, bizim canmz skmak iin, kaslarak y r d gitti. "Karnaval yerine gidebilir miyim?" diye s o r d u m . Pappy, "Elbette gidebilirsin," dedi. Babam, "Ne kadar paran var?" diye sordu. "Drt dolar." "Ne kadar harcayacaksn?" "Drt dolar." "Sanrm iki yeter." "e ne dersin?" "unu iki elli yap, t a m a m m?" "Peki efendim." Kilisenin n n d e n ayrldm, kaldrm boyunca kalabal yararak kotum ve ksa sre sonra kooperatifin, Dixie sinemasnn ve bilardo salonunun karsnda b u l u n a n beyzbol sahasna vardm. Karnaval b t n sahay kaplamt. Atlkarnca ortaya kurulmu, dier oyun yerleri, kabinler ve pavyonlar o n u n evresine datlmt. Atlkarnca ve dnmedolaptaki hoparlrlerden ykselen grltl mzik her yana yaylyordu. nsanlar salncaklarn n n d e kuyrua girmiti. B u r n u m a patlam msr, sosis ve yada kzartlm eylerin kokusu geliyordu.

188

JOHN GRISHAM

P a m u k helva satan r m o r k u b u l d u m . P a m u k helvann fiyat on sentti a m a o n u n iin daha fazla para da verebilirdim. Panayr yerinde bir havuzda yzen kk rdeklere haval tfek atan byk ocuklar seyrederken Dewayne beni grd. ocuklar rdekleri asla vuramyordu ve b u n u n nedeni de, Papy'nin sylediine gre, nianghlarn arptlm olmasyd. Elma ekerleri de on sentti. Kendimize birer tane aldk ve etraf seyretmeye baladk. U z u n siyah elbiseli, siyah sal, her eyi siyah olan bir cad vard ve yirmi be sente insann geleceini sylyordu. Kara gzl yal bir kadn da ayn eyi, ayn fiyata tarot kartlaryla yapyordu. Rengrenk bir eyler giymi eli mikrofonlu bir adam on sente yanz ya da kilonuzu t a h m i n ediyordu. Tahmininde ya ya da drt kilodan fazla yanlrsa bir dl kazanyordunuz. Panayr yerinde her zamanki oyunlar vard - st kutularna atdan yumuak toplar, ok k k potalara atlan basketbol toplar, balonlara frlatlan dartlar ve ie boyunlarna geirilen kementler, bunlardan bazlaryd. Grlt ve heyecann tadn kararak karnaval alannda dolayorduk. Alann dier u c u n d a bir kalabalk toplanmaya balamt, biz de oraya gittik. Byk bir tabelaya iri harflerle, "Dnyann En Byk Greisi, Msrl Samson" yazlmt, tabelann altnda, kelerinde yastkl direkler, demesinde de kare eklinde byk bir m i n d e r olan bir ring vard, direklerin aras iplerle kapatlmt. Samson henz ringe kmamt a m a elinde mikrofonuyla ortada duran u z u n boylu, gzel vcutlu bir kadn olan Delilah'a gre biraz sonra gelecekti. Kadnn giysisi bacaklarn tamamiyle, gsn n de byk b l m n akta brakyordu ve Black Oak'ta imdiye kadar byle bir plaklk grlmediine e m i n d i m . Kadn, byk ounluu erkeklerden oluan sessiz kalabala kurallarn basit olduunu syledi. Samson, ringde kendisine bir dakika dayanabilen kiiye bire on veriyordu. Kadn, "Sadece altm saniye!" diye bard. " O n d a n sonra para sizindir!" Kadnn aksan, onlarn gerekten de baka yerlerden geldii k o n u s u n d a bizi ikna edecek kadar garipti. Hayatmda hi Msrl grmemitim a m a Pazar okulundan, Hz. Musa'nn orada baz maceralar yaadn biliyordum.

BOYALI EV

189

Kadn ringin n n d e aa yukar gidip gelirken t m gzler o n u n hareketini izliyordu. Bir an durdu, alayc bir tavrla ve herkese meydan okur gibi, "Bu seferki t u r u n d a Samson arka arkaya yz m a kazand," dedi. "Samson son kez olarak Rusya'da yenildi, a m a kiiye kar greti ve ayrca rakipleri hile yapt." Tabelann zerine aslm olan hoparlrden grltl bir m zik yayld. Kadn mzik sesini de bastrarak, "te bayanlar baylar!" diye bard. "Sizlere dnyann biricik ve en b y k greisini takdik ediyorum, mthi Samson!" Nefesimi t u t t u m . A d a m bir perdenin arkasndan deta srar gibi kt ve pek de hararetli olmayan seyirci alk arasnda zplayarak ringe frlad. O n u neden alklayacaktk ki? Oraya bizden bazlarn dvmeye kyordu. lk dikkatimi eken ey adamn salar oldu. Salar siyah, dalgalyd ve kadn sa gibi omuzlarna dklmt. Resimli Eski Ahit hikyelerinde byle u z u n sal adamlar g r m t m ama o n lar be bin yl nce yaamt. ri vcudu, omuzlar ve gsndeki imi adaleleriyle dev gibi bir adamd. Kollar siyah kllarla kaplyd ve bir binay kaldrabilecek kadar gl grnyordu. Fiziini iyi grebilmemiz iin, Samson gmlek giymemiti. Bizler aylarca tarlalarda altmz halde o n u n teni bizimkinden daha esmerdi, b u n u grnce o n u n baka diyarlardan gelmi olduuna daha ok inandm. Ruslarla da gremiti muhakkak! Adam mzie ayak u y d u r u p ringin zerinde dolanp dururken, kollarn kvrarak o koca adalelerini gsteriyordu. Neyi varsa bize gsterinceye kadar ov yapt, a m a benim iin fazlasyla yeterliydi bu kadar. Mzik kesilirken kadn elindeki mikrofona, "nce kim kyor?" diye sordu. " M i n i m u m bahis iki dolar!" Kalabalk birden sessizleti ve d u r d u . O ringe ancak bir aptal kabilirdi. Ama birisi, "Ben k o r k m u y o r u m , " diye bard ve daha nce hi grmediim bir gen a d a m n ileriye kp iki dolar Delilah'a uzatm akn gzlerle izledik. Kadn paray ald ve, "Bire on. Ringde altm saniye kalrsan, yirmi dolar alacaksn," dedi. Sonra mikrof o n u gen adama uzatt ve, "Adn ne senin?" diye sordu.

190

JOHN GRISHAM

"Farley." "Sana ans dilerim Farley." Gen adam, en kk bir endie d u y m a d a n olanlar izleyen Samson'dan hi k o r k m u y o r m u gibi ringe kt. Delilah tahta bir eki alp ringin kenarndaki ngraa v u r d u ve, "Altm saniye!" dedi. Farley ringin zerinde biraz dolat, sonra Samson ona doru bir adm atnca bir keye ekildi. kisi de birbirini inceliyordu, Samson, rakibine o n u kmser gibi bakarken Farley de kendine gveniyor gibi grnyordu. Kadn, "Krk be saniye!" diye bard. Samson biraz daha yaklat ve Farley ringin dier tarafna kat. Gen adam Samson'dan ok daha ufak yaplyd ama ayn zamanda o n d a n hzlyd ve kama stratejisi uygulad belliydi. Samson azametle o n u n zerine yrd; Farley kamaya devam etti. "Otuz saniye!" Ring kamak iin yeterince b y k deildi ve Samson b u r a d a pek ok rkek tavan yakalamt. Rakibine kar yapt saldrlardan birinde bir elmeyle onu ykt, yerden kaldrd ve bir k o l u n u ocuun bana sarp o n u kafakola ald. Delilah biraz abartl bir tavrla, "Hey, uraya bakn!" diye bard. "Yirmi saniye!" Zavall Farley o n u n yan tarafnda rpnrken Samson o n u d n d r d ve sadist bir zevkle yzn b u r u t u r d u . " O n saniye!" Samson birden d n d ve Farley'i ringin dier tarafna frlatt. Farley ayaa kalkmaya alrken Dnyann En Byk Greisi o n u ayandan yakalad, havaya kaldrp iplerin zerinde tuttu ve man bitmesine iki saniye kala yere brakp galibiyetini ilan etti. Delilah elindeki mikrofona, "Vay canna, az kalmt Samson!" dedi. Farley aknd a m a sakatlanmadan ringden ayrld iin kendisiyle gurur duyar gibiydi. Erkek o l d u u n u kantlam, hi korkmam ve yirmi dolar kazanmasna iki saniye kalmt. O n d a n sonraki gnll yine bir yabanc, Claude adnda iriyar bir genti, otuz dolar kazanma umuduyla dolar dedi. Farley'den iki kat

BOYALI F.V

191

daha ard ama o n d a n ok daha yavat ve Samson on saniye iinde o n u kstrp bir oyunla kollarn o n u n beline sard ve sonra skmaya balad. Man bitmesine on saniye kala mthi bir g gsterisi yapp rakibini bann stne kaldrd, ringin kenarna yrd ve o n u yere frlatt. Claude da kendisiyle gurur duyarak uzaklat ringden. Samson, ovlarna ve tehdit gibi grnen davranlarna ramen sportmen bir adam o l d u u n u ve kimseye zarar vermek istemediini gstermiti. Genlerin ou Delilah'la yakndan tanma frsat kolladndan, ok gemeden kadnn n n d e bir kuyruk olutu. Mthi bir gsteriydi bu, Dewayne'le birlikte orada u z u n zam a n kalp Samson'un, repertuvarndaki t m oyunlar kullanarak rakiplerini birbiri arkasna safd brakm seyrettik. Bostan Yengeci, Makas, ahmerdan, Ta Matkab ve Vcut arpma, oyunlarndan bazlaryd. Delilah ona bir oyun ad sylyor ve o da bu oyunu rakibi zerinde h e m e n gsteriyordu. Bir saat sonra Samson ter iinde kalmt ve dinlenmeye ihtiyac vard, Dewayne ve ben de bu aradan yararlanp iki kez d n m e dolaba bindik. Birer tane daha p a m u k helva alp almama konusunu tartyorduk ki birka delikanlnn, bir plak kz ovundan sz ettiini duyduk. Yanmzdan geerlerken ilerinden biri, "stndeki her eyi karyor kz!" dedi ve o anda p a m u k helva k o n u s u n u unutuverdik. Bir sre onlar izleyip ingene treylerlerinin park ettii yere kadar gittik. Treylerlerin arkasnda, kimsenin gremeyecei bir ekilde dikilmi kk bir adr vard. Birka a d a m sigara ierek orada bekliyordu ve hepsinin yznde de bir sululuk ifadesi vard. adrn iinden mzik sesi geliyordu. Baz karnavallarda bu tr plak kz ovlar da oluyordu. Geen yl Ricky, kendisi iin ok doal olarak, bu tr adrlardan birinden karken grlm ve bu da evimizde olduka byk bir grlt koparmt. Bay Ross Lee Hart yakalanmasayd o da yakalanmayacakt. Bay Hart, Metodist kilisesinde vekilhart, kendi toprana sahip bir ifti, ok konuan bir kadnla evli, drst bir vatandat. Kars bir karnaval srasnda, Cumartesi gecesi ge vakit o n u aramaya km ve o yasak adrdan karken grmt. Kadn onu

192

JOHN GRISHAM

orada, darmadank bir halde grnce feryada balam, a d a m da kendini treylerlerin arkasna atmt. Kadn barp tehditler yadrarak kocasn izlemi ve Black Oak'a da yeni bir dedikodu hikyesi kmt. Bayan Hart her nedense kocasnn yaptn herkese anlatm ve zavall adam aylarca kasaba halk tarafndan dlanmt. Kadn ayn zamanda, kocasnn arkasndan adrdan kan kiinin de Ricky Chandler o l d u u n u sylemiti. Sesimizi karmadan ac ektik. Kendi kasabamzda asla bir plak kz ovuna gitmemek, yazlmam bir kurald. Bunu yapmak iin Monette, Lake City ya da Caraway'e gidebilirdiniz a m a Black Oak'ta asla byle bir ey yapamazdnz. Dewayne ve ben, plak kz adrnn evresinde dolanp duran adamlardan hibirini tanmyorduk. Treylerlerin arasndan dolap bir tur attk ve adra dier y n d e n yaklatk, a m a orada bir kaza zincirlenmi koca bir kpek vard ve adr bizim gibi rntgencilere kar k o r u y o r d u . Geri ekildik ve karanl beklemeye karar verdik. Saat drde gelirken zor bir karar vermek zorunda kaldk - ya sinemaya gidecek ya da karnaval sahasnda kalacaktk. Sinema eilimi ar basmak zereyken Delilah gre ringinde g r n d . zerini deitirmi ve imdi, her yerini daha da ok gsteren iki paral krmz bir eyler giymiti. Kalabalk ona doru akt ve ok gemeden Samson yine iftlik ocuklarn, o r m a n kyllerini ve arada bir de Meksikallar ringden aaya atmaya balad. Samson'un ilk dili rakibi hava karardktan sonra kt ortaya. Bay Horsefly Walker'n yz otuz be kilo arlnda sar ve dilsiz bir olu vard. O n a G r u n t ( H o m u r t u ) diyorlard a m a kimse de b u nu ocua saygszlk etmek ya da z u l m yapmak iin sylemiyordu - ona yllardan beri byle hitap ediliyordu. Horsefly be dolar koydu ve G r u n t yavaa ringe kt. Delilah elindeki mikrofona bir kedi gibi, "Bu iri bir rakip, Samson," diye mrlad. Samson yz otuz be kiloyu ringden atmak iin biraz daha uzun sre uraacan anlad ve h e m e n saldrya geti. Rakibinin bacaklarna dald, her iki t o p u u n u da yakalayp onu yere devirmek isti-

BOYALI F.V

193

yordu. Grunt dt dmesine de, Samson'un stne yuvarland ve Samson acyla bard. Seyirci kalabalndan bazlar da barmaya ve Grunt' tevik etmeye balad a m a ocuk elbette hibir ey duymuyordu. ki grei ringin zerinde yuvarlanp birbirini alt etmeye alyordu ve Grunt bir ara Samson'u yakalad. Delilah, "Krk saniye!" dedi, Samson srtst yerde yatt iin saat daha yava alyordu elbet. Samson birka tekme atp b u n dan sonu alamaynca Jersey Darbesi o y u n u n u yapt, silkinip bacaklarn kaldrarak Grunt'n ban bacaklar arasna sktrd ve o n u arkaya yuvarlad. Delilah o y u n u seyircilere anlatrken Samson ayaa frlad. Bir Uan Tekme Grunt' sersemletti. Kadn, " O n be saniye!" diye bard, saat yine hzlanmt. G r u n t lgn bir boa gibi saldrd ve iki rakip tekrar yere yuvarland. Kalabalk tekrar bard. Horsefly ringin evresinde deliler gibi d n p duruyordu. ki grei bir sre birbirine sarlp kald, sonra Delilah, " O n saniye!" dedi. Baz seyirciler saat hakemine barmaya balad. Samson, G r u n t ' n kolunu yakalayp srtna doru kvrd, sonra o n u n bir bacan yakalad ve zavall ocuu ringin zerinde iplere doru kaydrd. G r u n t babasnn ayaklar dibine dt. Horsefly, "Hile yaptn orospu ocuu!" diye bard. Samson bu k f r e ok kzd ve Horsefly'a iaret edip o n u ringe ard. Horsefly bir adm ilerledi ve Samson ipleri kaldrd. Fakat bu tr olaylar ok grm olan Delilah, "Yerinde olsam b u n u yapmazdm. Kzd zaman insann cann yakar," dedi. Horsefly da zaten bu iten vazgemek iin bir bahane aryordu. Ringin kenarndan alay eder gibi bakan Samson metre boyundaym gibi grnyordu. Horsefly olunun zerine eildi, G r u n t o m u z u n u ovuturuyordu ve neredeyse alayacakt. Onlar uzaklarken Samson arkalarndan bakp gld ve sonra seyircileri kztrmak iin ringin zerinde pazularm iirerek dolamaya balad. Kalabalk arasndan birka kii o n u slklad ama o n u n da istedii buydu zaten. Kendisine meydan okuyan birka rakibi daha halletti ve bir sre sonra Delilah, adamnn akam yemei yiyeceini syledi. Bir saat sonra son gsteri iin ringe dneceklerdi.
BE 13

194

JOHN GRISHAM

Hava kararmt. Karnaval alannda mthi bir grlt vard; her tarafta, hareketli oyuncaklara binmi ocuklarn heyecanl lklar, ortadaki pavyonlarda bir eyler atp dl kazanan insanlarn sesleri, hepsi de deiik mzik alan bir sr hoparlrden ykselen nameler, insanlar dnyann en b y k kaplumbaasn grmeye ya da baka bir dl kazanmaya davet eden rtkanlarn barlar duyuluyordu ve hepsinin stnde de, kalabaln o bunaltc elektriklenmesi vard havada. Kalabalk birbirine ylesine girmiti ki, b y k a n n e m i n deyiiyle onlar bir ubukla kartramazdnz. Pavyonlarn evresinde oyunlar seyredip baran insanlar doluydu. Hareketli oyuncak arabalara b i n m e k iin uzun kuyruklar olumutu. Meksikallar kk gruplar halinde akn akn etrafa baknp ar admlarla dolayordu ama ou parasn pek harcamyordu. Hibir yerde bu kadar muazzam bir kalabalk grmemitim. Annemle babam sokaa yakn bir yerde, limonata iip manzaray gvenli bir mesafeden seyrederken b u l d u m . Pappy ve byka n n e m kamyona d n m t bile, gitmeye hazrlard a m a bizi beklemeye de razydlar. Karnaval ylda sadece bir kez yaplyordu. Babam, "Ne kadar paran kald?" diye sordu. "Bir dolara yakn," dedim. Annem, "u d n m e dolap pek de gvenli gibi g r n m y o r Luke," dedi. " O n a iki kez bindim. Merak etme salam." "Bir kez daha binmezsen sana bir dolar daha veririm." "Anlatk." A n n e m b a n a bir dolar verdi. Bir saat kadar sonra onlarn yanna dneceim k o n u s u n d a anlatk. Tekrar Dewayne'i b u l d u m ve bu kez plak kz ovunu aratrmaya karar verdik. Sahann ortasnda kalabal yarp ilerledik ve ingene treylerlerinin yaknma gelince yavaladk. Arka taraf imdi ok daha karanlkt. adrn n n d e sigara ien birka adam vard ve zerine minicik bir eyler giyip kapnn n n e km gen bir kadn kalalarn sallayp ahlakszca dans ediyordu. Baptistler olarak her trl dansn sadece bir ktlk deil, tam a m e n gnah olduunu da biliyorduk. Byk gnahlar listesinde, iki imek ve kfretmekle beraber dans da vard.

BOYALI F.V

195

Dans kz Delilah kadar ekici deildi, o n u n kadar ok yerini gstermiyor ve o n u n gibi zarif hareketler de yapmyordu. Delilah elbette yllarn tecrbesine sahipti ve dnyay dolamt. Karanlkta yavaa szldk ve ar ar ilerliyorduk ki nerden geldiini anlamadmz y a b a n a bir ses, "Buraya kadar. Siz ocuklar defolun b u r d a n , " dedi. D o n m u gibi orada kaldk ve etrafa baknrken arkamzdan baran tandk bir ses duyduk, "Tvbekr olun siz gnahkrlar! Tvbe edin!" Rahip Akers'ti bu, bir elinde ncil'i vard, dier elinin u z u n ve arpk iaretparmam ileriye uzatm, dimdik d u r u y o r d u orada. Avaz kt kadar, "Sizi engerek ylan soylar sizi!" diye bard. Gen kadnn dans etmekten vazgeip gemediini ya da adamlarn dalp dalmadn bilmiyorum. Bakmak zahmetine bile girmedim. Dewayne'le beraber kendimizi yere attk, dizlerimizin zerinde, avclara yakalanm av hayvanlar gibi emekleyip iki pavyon adr arasnda bir k grnceye kadar kamyonlarn ve treylerlerin arasndan ilerledik. Orada ayaa kalktk ve kalabaln arasna karp izimizi kaybettirdik. Gvenli bir yere geldiimiz zaman Dewayne, "Bizi grd m acaba?" diye sordu. "Bilmiyorum. Ama sanmam." Bir tur attk ve ingene treylerleri yaknnda gvenli bir noktada durduk. Rahip Akers formundayd. adrdan on metre kadar ayrlm, barp duruyordu. Baarl da olmutu. Dans kz da oralarda dolap sigara ien adamlar gibi ortadan kaybolmutu. Rahip ovu mahvetmiti ama hepsinin ierde olduunu sanyord u m , seslerini ksm o n u n gitmesini bekliyor olmalydlar. Delilah yine giysisini deitirmi ve ringin yanma d n m t . zerindeki k o s t m leopar p o s t u n d a n yaplmt, v c u d u n d a pek az yeri rtyordu ve Peder Akers'in ertesi sabah bu k o n u d a da bir eyler syleyeceini biliyordum. Rahip, karnaval seviyordu nk buras ona vaaz iin bol malzeme sunuyordu. Ringin evresinde yine oraya uygun bir kalabalk toplanmt, adamlar Delilah'a aptal aptal bakarak Samson'u bekliyordu. Kadn onu yine daha nce d u y d u u m u z szlerle seyircilere tantt. Sam-

196

JOHN GRISHAM

son nihayet ortaya kt ve ringe atlad, o da leopar postunu semiti. Dar bir ort, parlak siyah deri botlar giyiyordu, gmleksizdi. Ringin zerinde dolayor, d u r u p poz veriyor ve seyircilerin kendisini yuhalamasn bekliyordu. Ringe ilk kan kii arkadam Jackie M o o n oldu ve o da dier pek ok k u r b a n gibi kaamak greme stratejisini benimsedi. Yirmi saniye sresince, S a m s o n ' u n sabrn tarmcaya kadar ringin zerinde oradan oraya zplayp d u r d u . Jackie, Delilah'n aklamalarna gre nce bir Giyotin, arkasndan da bir T r k Sarmas yedi ve kendisini, benim d u r d u u m yere yakn bir noktada imenlerin zerinde buldu. Ama glyordu. "Hi de fena deildim," dedi. Samson kimseyi incitemezdi; bu o n u n iine zarar verirdi. Fakat son gsterisi ilerledike kendisini daha ok beenmeye ve seyircilere, "Aranzda bir erkek yok mu?" diye barmaya balad. Egzotik bir aksan vard; sesi derin ve korkutucuydu. "Black Oak, Arkansas'ta sava yok mu hi?" O anda iki metre boyunda olmay ne kadar isterdim. yle olsam h e m e n ringe zplar, kalabalk lgn gibi barrken yal Samson'un zerine saldrrdm. O n u bir gzel benzetir, havaya frlatr ve Black O a k ' u n en byk k a h r a m a n olurdum. A m a u an iin o n u sadece yuhalayabilirdim. Bir sre sonra H a n k Spruill g r n d oralarda. Greler arasnda ringin kenarnda dolat ve u z u n uzun duraklayp s o n u n d a Samson'un dikkatini ekti. kisi dik dik birbirine bakarken kalabalktan t kmyordu. Samson ringin kenarna geldi ve, "Gel bakalm ufaklk," dedi. Hi kukusuz, H a n k ona kmser gibi bakt. Sonra Delilah'n yanna gitti ve cebinden para kard. Kadn paray alrken, "Vay canna, Samson," dedi. "Yirmi be dolar bu!" Herkes d u y d u u n a inanamyormu gibi mrldanyordu. Arka taraftan bir adam, "Yirmi be dolar ha!" dedi. "Bir haftalk cret demek bu." Baka bir adam, "Evet a m a ocuk iki yz elli dolar kazanabilir," diye konutu.

BOYALI

F.V

197

Kalabalk birbirine biraz daha sokulup sklarken Dewayne ve ben de yetikinlerin arasndan grebilmek iin n tarafa doru ilerledik. Delilah m i k r o f o n u uzatp, "Adn ne senin?" diye sordu. " H a n k Spruill," diye bir h o m u r d a n m a duyuldu. "Hl bire on veriyor musunuz?" "Anlama byle iri ocuk. Bahse yirmi be dolar yatrmak istediine emin misin?" "Evet. T m yapacam, ringde bir dakika kalmak m olacak?" "Evet, altm saniye. S a m s o n ' u n be yldr hibir grei kaybetmediini biliyor musun? Son kez Rusya'da kaybetti ama ona hile yaptlar." H a n k gmleini karrken, "Rusya u m u r u m d a deil," dedi. "Baka kural var m?" "Hayr." Kadn kalabala d n d ve m m k n olduunca dramatik bir tavrla, "Bayanlar baylar," diye bard. "Byk Samson'a imdiye kadar yapt grelerin en by iin meydan okunuyor. Bay H a n k Spruill bire on bahis iin yirmi be dolar koyuyor. Tarihte hi kimse bu kadar byk bir bahisle meydan okumamtr." Samson ringin zerinde poz veriyor, sandaki k o c a m a n lleleri sallyor ve kendine olan b y k gveniyle bu mcadeleyi bekliyordu. Hank, Delilah'a bakp, "Paray greyim," dedi. Kadn m i k r o f o n u kullanp, "te burada," diye yant verdi "Hayr, iki yz elli dolar grmek istiyorum ben." Kadn biraz da sinirlenmi gibi gld ve, " O n a ihtiyacmz olmayacak," dedi. Fakat sonra m i k r o f o n u indirdi ve ayrntlarla ilgili sk bir pazarla giritiler. Bo ve Dale kalabaln arasndan kp geldiler ve H a n k onlara, Delilah'n paralar muhafaza ettii kk masann yannda durmalarn syledi. Parann orada olduuna emin olduktan sonra, byk Samson'un, o mthi kollarn gsnde kavuturmu olarak bekledii ringe kt. Arkamzdan birisi, "Sisco'larn ocuunu ldren gen deil mi bu?" diye sordu. Yant, "Evet o," oldu. "O da neredeyse Samson kadar iri."

198

JOHN GRISHAM

H a n k rakibinden birka santim daha ksayd ve gs de o n u n kadar geni deildi ama hibir tehlikeden ekinmiyordu. H a n k kollarm uzatp gererek o n u seyrederken, Samson ringin bir tarafnda dans etmeye balad. Delilah m i k r o f o n u dudaklarna yaklatrp, "Hazr msnz?" diye seslendi ve kalabalk biraz daha ilerledi. Kadm gonga vurdu. ki grei de sert baklarla birbirini szyordu. Ama H a n k kesinde kalmt. Saat o n u n tarafndayd. Birka saniye sonra, iinin kolay olmadn bildiini sandm Samson, gerek bir greinin yapmas gerektii gibi sallanp dans ederek ve ban oynatarak harekete geti. H a n k hareketsiz d u r u y o r d u . Samson bir buuk metreden, "Hadi gel evlat!" diye bard ama H a n k kesinden hi kmldamad. Delilah, "Krk be saniye," dedi. Samson'un hatas, b u n u n bir kavga deil de bir gre msabakas olduunu varsaymasyd. Bildii o pek ok kavramalardan birini uygulamak iin eilerek geldi ve bir an iin y z n ak brakt. H a n k mthi bir hzla vurdu. Sa y u m r u u deta gzle takip edilemeyecek bir hzla ileriye frlad ve byk Samson'un t a m enesine indi. S a m s o n ' u n ba hzla arkaya gitti, gzel salar her yana dald. Darbe srasnda bir atrt duyuldu. Stan Musial bile beyzbol topuna bu kadar sert vuramazd. S a m s o n ' u n gzleri o kocaman banda arkaya kayd. ok iri old u u n d a n , bann hasar g r d n v c u d u n u n anlamas bir saniye kadar srd. Bir baca titredi ve dizden itibaren kvrld. Sonra dier bacak b k l p kt ve Msr'dan gelmi olan Dnyann En Byk Greisi byk bir grltyle srtst yere dt. Kk ring sarsld, ipler salland. Samson lm gibi g r n y o r d u . H a n k kesine ekilip kollarn st iplere koydu. Acelesi yoktu. Zavall Delilah konuamyordu. Bunun, gsterinin bir paras olduu k o n u s u n d a seyirciyi aydnlatmak iin bir eyler sylemeye alt, ama ayn anda da ringe kp Samson'a b a k m a k istiyordu. Seyirci kalabal serseme d n m t . Samson ringin ortasnda inlemeye balad ve ayaa kalkmaya ,.lt, bileri ve dizleri zerinde, emekler gibi d u r d u ve bir ayan

BOYALI F.V

199

ne ekmeyi baarmadan nce birka kez ne arkaya salland. Bir hamle yapp ayaa kalkmaya alt ama ayaklar sanki ona ait deildi. plere doru atld ve d n kesmek iin onlara yapmay baard. Doruca seyirci kalabalna bakyordu ama zavall adam hibir ey grmyordu. Kpkrmz gzlerinde vahi bir ifade vard ve nerede olduunu bilmiyor gibi grnyordu. Sendeledi, kendini toparlamaya alarak iplere asld, hl ayaklarn arar gibiydi. Bay Horsefly Walker koarak ringin kenarna geldi ve Hank'e, "ldr orospu ocuunu! Hadi bitir iini!" diye bard. Fakat H a n k kmldamad. Sadece, "Zaman!" diye bard ama Delilah saati u n u t m u t u . Kalabaln arasndan baran, o n u alklayan birka kii kt ama ounluk bask altndaym gibi sessizdi. Hislerini kaybetmi gibi grnen ve ayakta d u r m a k iin abalayan S a m s o n ' u n hali seyircileri oke etmiti. Samson d n d ve gzlerini H a n k ' i n zerine odaklamaya alt. Destek iin iplere t u t u n d u , sallanarak birka a d m att, sonra son ve u m u t s u z bir hamle yapt. H a n k hafife kenara ekildi ve Samson sert bir dle ringin ke direine arpt. Arlyla ipler gerildi ve dier direk krlacak gibi oldu. Samson, vurulmu bir ay gibi inliyor ve ayakta durmaya alyordu. Ayaklarn biraz ekti ve dnebilecek kadar dengesini buldu. Aslnda minderde kalmas daha iyi olurdu. H a n k ileriye atld ve bir sa kroe att, ringin ortasnda atlan bu y u m r u k da birincinin indii noktaya indi. Rakibi artk savunmasz kaldndan H a n k geriledi, nc ve son darbesini de indirdi. Samson dolu bir uval gibi yere yld. Delilah bir lk att ve ringe frlad. H a n k kesine ekilip kollarn yine iplerin zerine att ve srtt, rakibiyle hi ilgilenmiyordu bile. Ne yapacam bilemiyordum ve dier seyircilerin ou da sessizdi. Bir yandan, bir Arkansas gencinin bu Msrl devi mahvetmesi gzeldi. Fakat dier yandan, b u n u yapan H a n k Spruill'di ve yumruklarn kullanmt. Galibiyeti lekelenmiti a m a o n u n u m u runda deildi bu. Bural bir ocuk Samson'la eit artlarda mcadele edip yenseydi onu, hepimiz kendimizi ok daha iyi hissedecektik. H a n k zamann dolduuna emin olduktan sonra iplerin arasn-

200

JOHN GRISHAM

dan geti ve yere atlad. Bo ve Dale paray almlard ve birlikte ortadan kayboldu. Arkamdan birisi, "Samson'u ldrd," dedi. Dnyann En Byk Greisi srtst yatyordu, kollar ve bacaklar yana almt, kadn o n u n zerine eilmi, uyandrmaya alyordu. Onlara acdm. Harika renkli insanlard, bir daha uzun zaman, belki de hi gremeyeceimiz bir gsteriydi bu. Aslnda Samson ve Delilah'n bir daha Black Oak, Arkansas'a geleceklerinden kukuluydum. Samson dorulup oturunca rahatladk. Birka iyi insan o n u hafife alklad ve sonra kalabalk dalmaya balad. H a n k neden karnavala k a t d m y o r d u ki? insanlar dverek para kazanabilir ve bu da o n u bizim iftliimizden kurtarrd. Bunu Tally'ye sylemeye karar verdim. Zavall Samson scak havada b t n gn ok alm ve birka saniye iinde o g n n t m kazancm yitirmiti. Hayatn kazanmak iin berbat bir yoldu bu. S o n u n d a p a m u k toplamaktan daha berbat bir i g r m t m ite.

19
LKBAHAR VE KI MEVSMNDE Pazar gnleri leden sonralar genellikle ziyaretlerle geerdi. le yemeimizi bitirip biraz kestirir, sonra pikaba doluup Lake City ya da Paragould'a gider, baz akraba ya da dostlar habersizce ziyaret ederdik ve onlar da bizi grdne sevinirdi. Onlar da bizi ziyarete gelirdi elbet. "Bizi ziyarete gelin," cmlesi ok sk kullanlr ve insanlar b u n u gerek bir istek olarak alglard. nceden hibir hazrlk ya da uyar gerekmez ya da m m k n olmazd. Bizde telefon yoktu, elbet akraba ve dostlarda da. Fakat yaz sonu ve sonbaharda ziyaretler pek akla gelmezdi. n k yaplacak ok i vard ve leden sonralar ok scak olurdu. Amcalar halalar bir sre iin u n u t u r d u k ama daha sonra b u n u telafi edeceimizi de bilirdik. Kpr tarafndan bir toz b u l u t u n u n kalktn grdmde Cardinal'lerin man dinliyor ve annemle b y k a n n e m i n bezelye ve taze fasulye ayklaylarm seyrediyordum. "Bir araba geliyor," dedim ve onlar da o tarafa bakt. Bizim yolumuzda trafik ok azd. Buradan geenler byk ounlukla yolun kar tarafndaki Jeter'lerden biri ya da bizim doumuzdaki Tolliver'lerden biri olurdu. Arada bir yabanc bir araba da geerdi elbet ve biz toz b u l u t u yere ininceye kadar o n u n arkasndan hi konumadan bakar, sonra akam yemeinde ondan sz ederek, onlarn kim olduu ya da Craighead lesi'nin bu taraflarnda ne yaptklar hakknda fikir y r t r d k . Pappy ve babam b u n u kooperatifte anlatr, anemle b y k a n n e m de Pazar okulun-

202

JOHN GRISHAM

dan nce t m kadn arkadalarna b u n d a n sz ederdi ve sonunda o yabanc arabay grm olan baka birini de bulurlard. Esrar genellikle zlrd ama bazen bizim yoldan geen yabanc arabann nereden geldiini hi renemezdik. Bu araba yava geliyordu. Gzme, gittike byyen ve parlaklaan bir eyler grnd ve ok gemeden prl prl, iki kapl bir sedan otomobil bizim yola d n d . m z de arm, verandada kmldamadan duruyorduk. Src arabay bizim pikabn arkasna park etti. Spruill'ler de n baheden bakyordu. Src kapy ap arabadan indi. Bykannem, "Hey, Jinmy Dale bu," dedi. A n n e m de heyecannn bir ksmn kaybederken, "Gerekten de o," diye ekledi. Bykannem, "Luke, ko b a b a m ve Pappy'yi ar," dedi. O n lara bararak evin iinden koup getim ama araba kapsnn arpm duymular, arka baheden geliyorlard. Yepyeni, temiz ve hi kukusuz imdiye kadar g r d m en gzel ara olan arabann n n d e toplandk. Herkes birbirini kucaklayp tokalat, selamlat, sonra Jimmy Dale yeni eini tantrd. Ei zayf, ufak tefek, Tally'den bile gen grnen bir kadnd. Ad Stacy idi. Michiganlyd ve konuurken szckler b u r n u n d a n geliyordu, cmleleri kesik kesikti; birka saniye iinde sinirlerimi bozdu. H e p birlikte verandaya doru yrrken anneme, "Neden byle konuuyor?" diye fsldadm. A n n e m ksaca, "O bir Yankee," dedi. Jimmy Dale'in babas Ernest Chandler, Pappy'nin aabeyi idi. Ernest birka yl nce kalp krizinden lnceye kadar Leachville'de iftilik yapmt. Ernest ya da Jimmy Dale'i hatrlamyordum ama onlar hakknda pek ok hikye d u y m u t u m . Jimmy Dale'in iftlikten kap Michigan'a gittiini, oradaki Buick fabrikasnda saati dolardan bir i b u l d u u n u biliyordum, Black Oak standartlarna gre inanlmaz bir cretti bu. Bural ocuklardan bazlar iin de iyi iler b u l m u t u orada. ki yl nce b a b a m da kt bir hasat mevsiminden sonra gitmi ve Flint'te yeni Buick'lere n cam takarak berbat bir k geirmiti. Eve bin dolar getirmi ve parann hepsini de iftlik borlarn kapatmak iin harcamt.

BOYALI F.V

203

n basamaklara oturunca babam, "Harika bir araba bu," dedi. Bykannem mutfakta buzlu ay hazrlyordu. Anneme, arabadan iner inmez huysuz biri olduunu gsteren Stacy ile sohbet etmek gibi zevksiz bir grev dmt. Jimmy Dale gururla, "Araba yeni," dedi. "Buraya gelmek iin geen hafta aldm. Ben ve Stacy bir ay nce evlendik ve bu da bizim dn hediyemiz." Yeni e verandann dier u c u n d a n atlp, "Ben ve Stacy deil, Stacy ve ben evlendik diyeceksin," dedi. Hepimiz Stacy'nin, bu kadar insan iinde kocasnn gramer hatasn dzeltmesini hazmetmeye alrken k o n u m a ksa bir sre kesildi. Hayatmda daha nce hi byle bir ey duymamtm. Pappy, "Elli iki model mi bu?" diye sordu. "Hayr, elli modeli, yollardaki en yeni araba. Bunu kendim yaptm." "Nasl yani?" "Evet. Buick bize zel sipari iin izin veriyor, bylece araba retim hattndan gelirken dikkat etmemiz gerekiyor. B u n u n alet panelini b e n kendim taktm." "Kaa mal oldu bu?" diye s o r d u m ve ayn anda a n n e m i n boazma sarlacan sandm. "Luke!" diye bard. Babam ve Pappy sert sert bana bakt, tam bir ey sylemek zereydim ki Jimmy Dale konutu, "ki bin yedi yz dolar. Bu bir sr deil ki. lkede her araba satcs bunlarn fiyatn bilir." O srada Spruill'ler de yaklam arabay inceliyordu - Tally dnda hepsi oradayd, kz ortalarda g r n m y o r d u . Pazar gn leden sonrayd ve bana gre Siler Deresi'nde serin bir banyo iin uygun zamand. Veranda evresinde dolanm, o n u n grnmesini beklemitim. Trot badi badi yryp arabay incelerken Bo ve Dale de arabann evresinde dolanyordu. H a n k arabann iine bakyor, belki de anahtar aryordu. Bay ve Bayan Spruill ise arabay hayran hayran uzaktan seyrediyordu. Jimmy Dale dikkatle onlara bakt. "Tepelerden mi bunlar?" "Evet, Eureka Springs'ten geldiler."

204

JOHN GMSHAM

"yi insanlar m bari?" Pappy, "Fena saylmaz," dedi. "O iri ocuk ne yapyor yle?" "Bunu asla bilemezsin." O sabah kilisede Samson'un ayaa kalkp ringden indiini duymutuk, yani H a n k k u r b a n listesine yeni birini katmamt. Peder Akers vaaznda bir saat sreyle karnavaln gnahlarndan sz etmiti - k u m a r , kavgalar, ehvet dknl, adi giysiler, ingenelerle har neir olmak gibi her trl pislik vard orada. Dewayne ve ben o n u n her kelimesini dinledik ama admz hi gemedi. Stacy, Spruill'lerin k a m p n a bakp, "Neden byle yayorlar?" diye sordu. Kesin szleri havay bir bak gibi kesti. Pappy, "Baka nasl yaayacaklar?" diye sordu. O da yeni Bayan Jimmy Dale Chandler'dan hi holanmadna karar vermiti. Kadn salncakl bir sandalyenin kenarna kk bir ku gibi tnemi, etrafna tepeden bakyordu. "Onlara kalacak yer veremiyor musunuz?" diye sordu. Pappy'nin kprmeye baladn sezebiliyordum. Jimmy Dale atld ve, "Her neyse, Buick bize araba iin yirmi drt ay sreli kredi de ayor," diye konutu. Babam yine arabaya bakarak, "yle mi?" dedi. "Bu, imdiye kadar g r d m en gzel araba." Bykannem elinde bir tepsiyle gelip herkese b y k bardaklar iinde ekerli buzlu ay ikram etti. Ama Stacy istemedi. "Buzlu ay m?" dedi. "Ben almayaym. Scak aynz var m?" Scak ay m? Byle bir aptallk olabilir miydi? Pappy salncakl divandan Stacy'ye dik dik bakp, "Hayr, biz buralada scak ay imeyiz," diye cevap verdi. Stacy, "ey, kuzeyde Michigan'da biz ay buzlu imeyiz," dedi. Pappy, "Buras Michigan deil," diye patlad. A n n e m h e m e n araya girdi ve, "Bahemi grmek ister misin?" diye sordu. Jimmy Dale, "Evet, harika bir fikir bu," dedi. "Hadi git sevgilim, Kathleen, Arkansas'n en gzel bahesine sahiptir." Bykannem kadn verandadan ve tartmadan uzaklatrmak

BOYALI F.V

205

iin, "Ben de geleyim," dedi. kadn oradan uzaklatlar ve Pappy daha fazla bekleyemedi, "Tanr akna nereden b u l d u n bu kadn Jimmy Dale?" dedi. Jimmy Dale pek de ikna edici olmayan bir tonla, "Tatl kzdr o Eli Amca," dedi. "Lanet bir Yankee o." "Yankee'ler o kadar da kt insanlar deil canm. Pamuktan kaacak kadar aklllar. inde her trl konfor, telefon, televizyon olan gzel evlerde yayorlar. yi para kazanyor, gzel okullar ina ediyorlar. Stacy iki yl yksekokula gitti. Ailesinde yldr televizyon var. Daha geen hafta Indian'larla Tiger'larm man izledim televizyonda. nanabiliyor m u s u n b u n a Luke? Televizyonda beyzbol izlemeyi dn bir kere." "stemem efendim." "Eh ben seyrettim ite. Indian'larm top vurucusu Bob Lemon' d. Tiger'larda pek i yok; yine s o n u n c u durumdalar." Kendimi bildim bileli b a b a m ve dedemin syledii szleri tekrarlayarak, "Amerikan Ligi beni pek ilgilendirmiyor," dedim. Jimmy Dale gld ve, "Vay canna," dedi. "Gerek bir Cardinal taraftar gibi konutun. Ben de kuzeye gidinceye kadar senin gibiydim. Bu yl Tiger stadnda on bir ma izledim ve Amerikan Ligi'ne baya altm. ki hafta nce Yankee'ler geldi ve t m yerler satld. Yeni bir oyuncular var, Mickey Mantle, yumuak bir oyuncu. Gl, hzl, biraz fazla ska geiyor ama vurduu zaman da topu gerekten uzaa gnderiyor. ok iyi bir oyuncu olacak. Sonra Berra ve Rizzuto var onlarda." "Yine de onlar sevmiyorum," dedim ve Jimmy Dale tekrar gld. "Hl Cardinal'lerde oynamak istiyor musun?" diye sordu. "Evet efendim." "iftilik yapmayacak msn peki?" "Hayr efendim." "Akll ocuk." Byklerin Jimmy Dale hakknda konutuklarm d u y m u t u m . Pamuk tarlalarndan kap kuzeye giderek daha iyi bir yaam kurduu iin kendini ok beeniyordu. Paradan sz etmek houna gi-

206

JOHN GRISHAM

diyordu. Daha iyi bir yaam b u l m u ve ok gemeden bu blgedeki dier ifti ocuklarna t vermeye balamt. Pappy ise bir erkek iin en erefli yaamn, m u h t e m e l e n profesyonel beyzbol oyunculuu dnda, iftilik o l d u u n u dnyordu. Bir sre aylarmz yudumladk ve sonra Jimmy Dale, "Ee, pamuklar nasl?" diye sordu. Pappy, "imdiye kadar iyi," dedi. "lk hasat iyi gitti." Babam, "imdi yeniden balayacaz," diye ekledi. "Byk olaslkla yaklak bir ay sonra iimiz biter." O srada Tally, Spruill kampnn derinliklerinden ortaya kt, elinde bir havlu ya da bez paras vard. Ailesinin hl bylenmi gibi d u r d u u yerde, krmz arabann evresinde b y k bir daire izdi; dierleri o n u fark etmemiti. Tally uzaktan bana bakt ama iaret etmedi. Birden beyzboldan, pamuktan, araba ve benzeri eylerden sklmtm ama oradan uzaklaamyordum. Misafirin yanndan yle birdenbire ayrlmak kabalk olur, b a b a m da bir eylerden kukulanabilirdi. Bylece orada o t u r d u m ve Tally'nin evin arkasnda kayboluunu seyrettim. Babam, "Luther nasl?" diye sordu. Jimmy Dale, "ok iyi," diye cevap verdi. " O n a fabrikada bir i b u l d u m . Saati dolara haftada krk saat alyor. Luther hayatnda bu kadar ok para grmemitir." Luther, Chandler ailesinin uzak bir k o l u n d a n gelen bir baka kuzendi. O n a bir kez bir cenaze treninde rastlamtm. Pappy, "O gelmiyor mu memlekete?" diye sordu. "Sanmyorum." "O da bir Yankee ile mi evlenecek?" "Bunu s o r m a d m ona. Sanrm can nasl isterse yle yapacaktr. Bir sessizlik oldu ve havadaki gerginlik biraz azald. Sonra Jimmy Dale, "Orada kald iin sulayamazsnz onu," diye devam etti. "Yani, lanet olsun, iftliklerini kaybettiler. Burada bakalarnn tarlasnda onlar iin p a m u k topluyor, ylda bin dolar para kazanyor, iki yakas bir araya gelmiyordu. imdi ylda alt bin dolardan fazla kazanacak, ayrca ikramiyesi ve emeklilik olana da var."

BOYALI F.V

207

Babam, "Sendikaya kaydoldu mu?" diye sordu. "Elbette. Bural ocuklarn hepsini sendikaya ye yaptm." "Sendika nedir?" diye sordum. Pappy, "Luke, git annene bir bak bakalm," dedi. "Hadi git." Bir kez daha m a s u m a n e bir soru sormu ve oradan koyulmut u m , konumalar dinlemem yasaklanmt. Verandadan ayrldm ve Tally'yi grebilirim umuduyla evin arka tarafna kotum. Fakat gitmiti, hi kukusuz yannda sadk nbetisi olmadan derede ykanyordu. Bykannem bahenin itine dayanm, sebzeler arasnda dolaan annemle Stacy'ye bakyordu. O n u n yanna gidip d u r d u m , salarm kartrd. Hafif bir sesle, "Pappy o n u n lanet bir Yankee o l d u u n u syledi," dedim. "Kfretme." "Kfretmiyorum. Sadece d u y d u u m u tekrarlyorum." "Onlar iyi insanlar, sadece bizden biraz farkllar." Bykannemin akl baka yerlerdeydi. Bu yaz baz gnler beni grmezmi gibi k o n u m u t u benimle. Dnceleri iftlikten baka yerlere kayarken yorgun gzleri de uzaklara bakard. "Neden byle konuuyor bu kadn?" diye s o r d u m . "O da bizim garip k o n u t u u m u z u dnyor." "yle mi?" "Elbette." Bunu anlayamamtm. O srada boyu otuz santimden daha ksa bir yeil ylan, hyarlarn arasndan ban uzatt ve sonra topran zerinde annemle Stacy'ye doru kayarak gitti. Onlar da o n u ayn anda grd. Annem o n u gsterdi ve sakin bir sesle, "Bak, kk bir yeil ylan," dedi. Fakat Stacy deiik bir reaksiyon gsterdi. Azn bir kar at ama ylesine korkmutu ki sesini ancak birka saniye sonra duyabildik. Sonra, Latcher'larm bile duymu olabilecei bir lk att, insann kann d o n d u r a n ve en tehlikeli ylanlardan bile daha dehet verici bir lkt bu. A n n e m i n arkasna srarken, "Bir ylan!" diye tekrar bard. "Jimmy Dale! Jimmy Dale!"

208

JOHN GRISHAM

Ylan olduu yerde birden d u r m u sanki ona bakyordu. Sadece zararsz bir yeil yland bu. nsan b u n d a n nasl korkard? Birden frladm ve o n u yerden aldm, s o r u n u zdm sanyordum. Fakat elinde byle ldrc bir yaratk tutan kk bir ocuk manzaras Stacy'nin t a h a m m l n aan bir eydi. Erkekler n verandadan koarak gelirken o birden bayld ve taze fasulyelerin arasna dt. Jimmy Dale eilip onu yerden kaldrrken biz de ne o l d u u n u anlatmaya altk. Zavall ylan hareketsizdi; o n u n da bayldn sandm. Jimmy Dale ve karsnn arkasndan y r y p arka verandaya giderken Pappy srtmaktan kendini alamad, kadn divana yatrdlar ve b y k a n n e m ila almaya gitti. Stacy sonunda kendine geldi, yz sapsar, teni terden srlsklamd. Bykannem elindeki slak bezler ve amonyak ruhuyla o n u n zerine eildi. Babama, "Michigan'da ylan yok mu?" diye fsldadm. "Sanrm yok." "Sadece kck bir yeil yland," dedim. Babam, "Tanrya kr ngrakl ylan grmedi. Herhalde lrd," dedi. A n n e m su kaynatt ve bir fincana koyup iine de bir ay poeti att. Stacy dorulup oturdu, ayn iti ve tarihte ilk kez olarak bizim iftlikte scak ay iildi. Stacy yalnz kalmak istedi ve biz de dinlenmesi iin o n u yalnz brakp n veradaya getik. Bir sre sonra erkekler Buick'in yanna gitti. Kaputu kaldrm, m o t o r u inceliyorlard. Kimsenin bana dikkat etmediini grnce verandadan ayrlp Tally'yi aramak iin evin arka tarafna gittim. Silonun yannda, kimsenin beni gremeyecei zel yerime saklandm. M o t o r sesini d u y d u m , m u n t a z a m , gl bir sesti bu ve bizim eski k a m y o n u n m o t o r u olmadn anladm. Arabayla dolaacaklard, o srada babamn bana seslendiini iittim. Ama ona cevap vermeyince gittiler. Tally'yi beklemekten vazgeip eve d n d m . Stacy bir aacn altnda bir tabureye o t u r m u bo gzlerle tarlalara bakyordu, kollarn kavuturmutu ve mutsuz grnyordu. Buick gitmiti. "Araba gezisine gitmedin mi sen?" diye sordu bana.

BOYALI F.V

209

"Hayr efendim." "Neden peki?" "Canm istemedi ite." "Hi otomobile bindin mi?" Benimle alay eder bir tonla k o n u uyordu ve ben de yalana baladm. "Hayr efendim." "Ka yandasn?" "Yedi." "Yedi yandasn ve hi otomobile binmedin, yle mi?" "Binmedim efendim." "Televizyon grdn m peki?" "Hayr efendim." "Hi telefon kullandn m?" "Hayr efendim." "nanlacak gibi deil." Bir eyden ireniyormu gibi ban iki yana sallad ve o anda silonun yannda kalmadma piman old u m . "Okula gidiyor musun?" "Evet efendim." "Tanrya krler olsun. Okuyabiliyor musun?" "Evet efendim. Yazabiliyorum da." "Liseyi bitirecek misin?" "Elbette." "Baban da bitirmi mi?" "Evet, bitirmi." "Ya deden?" "Hayr efendim." "Ben de sanmyordum zaten. Buralarda yksekokula, niversiteye giden kimse var m?" " H e n z yok." "Bu da ne demek imdi?" " A n n e m b e n i m niversiteye gideceimi sylyor." "Bundan kukuluyum. niversite masraflarna nasl dayanrsnz siz?" "Annem gideceimi sylyor." "Sen de byynce baban ve deden gibi zavall bir p a m u k iftisi olacaksn."
UF. 14

210

JOHN GRISHAM

"Bunu bilemezsiniz," dedim. Sinirlendi ve ban iki yana sallad. Kendini beenmi bir tavrla, "Ben iki yl niversiteye gittim," dedi. Ama bu seni daha akll yapmam, demek istedim ona. Uzun bir sessizlik oldu. Oradan ayrlmak istiyordum a m a kabalk yapm a d a n konumay nasl keseceimi bilemiyordum. Kadn taburede tner gibi o t u r m u uzaklara bakyor, biraz daha zehir topluyordu. Birden, "Siz buradakilerin nasl olup da bu kadar geri kaldnza inanamyorum," dedi. Ayaklarma baktm. Hank Spruill dnda, Stacy kadar holanmadm bir insana imdiye kadar hi rastlamamtm. Ricky olsayd ne yapard acaba? Herhalde k f r basard ve ben de b u n u yapamayacama gre, h e m e n oradan gitmeye karar verdim. Buick geri geliyordu ve direksiyonda b a b a m vard. Babam arabay park etti ve hepsi indi. Jimmy Dale seslenip Spruill'leri ard. Bo, Dale ve T r o t ' u arka koltua, Hank'i de n koltua oturttu ve bizim toprak yolda nehre doru uar gibi gittiler. JMMY DALE artk gitme zamannn geldiini sylediinde vakit akama yaklayordu. Biz onlarn gitmesine hazrdk ve zellikle ben, yemee kadar kalrlar diye endieliydim. Stacy yemeklerimizi ve detlerimizi eletirirken yemek masasna o t u r u p yemek yiyebileceimi hi sanmyordum. imdiye kadar yaantmzla ilgili hibir eyimizi beenmemiti, yemeklerimiz k o n u s u n d a neden yumuasnd ki? Yava yava Buick'e doru ilerledik, ar vedalamalarmz yine her zamanki gibi u z u n sryordu. Gitme zaman geldiinde hi kimse acele etmezdi zaten. Saatin ge olduu sylenir, bir sre sonra ayn ey tekrarlanr ve sonra birileri ilk veda sahneleriyle beraber araba ya da k a m y o n a doru ilk hamleyi yapard. nsanlar tokalar, kucaklar, birbirine sz verirdi. G r u p arabaya gelinceye kadar bir ilerleme kaydedilir ama birisi aniden ksa bir hikye hatrlaynca yine herkes d u r u r d u . Sonra yine kucaklamalar ve tekrar grme k o n u s u n d a szlemeler. Epey

BOYALI F.V

211

bir gayretten sonra gidecek olanlar arabaya biner, a m a evsahipleri balarn pencereden ieriye uzatp yeniden vedalard. Acele bir hikye daha anlatlrd. Birka itirazdan sonra m o t o r alr, araba ya da kamyon ar ar gerileyip oradan ayrlrken eller yine sallanrd. Ev geride gzden kaybolduunda, src dnda birisi, "Acelemiz neydi ki?" derdi. n bahede d u r u p hl el sallayan birisi de, "Neden acele ettiler sanki?" diyebilirdi. Arabann yanna gittiimizde Stacy eilip Jimmy Dale'in kulana bir eyler fsldad. Jimmy Dale de anneme d n d ve hafif bir sesle, "Tuvalete gitmesi gerekiyormu," dedi. A n n e m birden m a h c u p olmu gibi grnd. Bizim evin iinde tuvalet yoktu. Tuvalet ihtiyacmz bahede, alet odasnn arkasna gizlenmi, arka verandayla a m b a r arasnda bir u k u r u n stne ina edilmi kk ahap tuvalette giderirdik. A n n e m Stacy'ye, "Gel benimle," dedi ve gittiler. Jimmy Dale h e m e n baka bir hikye hatrlad, Flint'e gidip bir barn dnda sarholuk ve taknlktan tutuklanan bizim bural ocuklardan birinin hikyesiydi bu. Yavaa onlarn yanndan ayrlp eve gittim. Sonra gizlice arka verandaya ktm, iki kmesin arasndan geip, Stacy'yi bahe tuvaletine gtren a n n e m i grebileceim bir yere geldim. Stacy d u r u p tuvalete bakt, oraya girme k o n u s u n d a isteksiz grnyordu. Ama baka aresi de yoktu. A n n e m o n u orada brakp n baheye dnd. H e m e n saldrya getim. A n n e m gzden kaybolur kaybolmaz gidip tuvaletin kapsn v u r d u m . nce hafif bir lk, sonra da, "Kim o?" diye soran u m u t s u z bir ses d u y d u m . "Bayan Stacy, benim, Luke." "Burada b e n varm!" dedi, genelde anlalan szleri imdi aceleyle sylenmi ve tuvaletin boucu neminde bouklamt. erisi karanlkt, sadece tahtalarn atlaklar arasndan hafif bir k szyordu ieriye. M m k n olduunca rol yapp panie kaplm bir havada, "u anda sakn darya kmayn!" dedim. "Ne?"

212

JOHN GRISHAM

"Burada kocaman bir siyah ylan var!" "Aman Tanrm!" diye derin bir nefes ald. Yine baylabilirdi ama neyse ki imdi oturuyordu. "Sessiz olun!" dedim. "Yoksa ierde olduunuzu renir." Titrek bir sesle, "Tanrm!" dedi yine. "Bir eyler yap!" "Yapamam. Bu ok byk, srr beni." Alamakl bir sesle, yalvarr gibi, "Ne istiyor o hayvan?" dedi. "Bilmiyorum. Bu bir bok ylan, hep dolar buralarda." "Git Jimmy Dale'i ar!" " T a m a m , ama sakn kmayn. Kapnn yannda duruyor. Sanrm sizin orada olduunuzu da biliyor." Tekrar, "Aman Tanrm!" dedi ve alamaya balad. Tavuk kmeslerinin arasna daldm ve sonra evin dou tarafnda bahede byk bir daire izdim. Arazimizi snrlayan allar izleyip yavaa ilerledim ve bir sre sonra, saklanp n baheyi gzetleyebileceim bir yere geldim. Jimmy Dale arabasna yaslanm yine bir hikye anlatyor ve gen karsnn, iini bitirmesini bekliyordu. Z a m a n geiyordu. Anemle babam, Pappy ve b y k a n n e m o n u n birbiri ardna anlatt hikyeleri dinliyor ve glyordu. Arada bir birisi arka baheye bir gz atyordu. Bir sre sonra a n n e m merakland ve Stacy'ye b a k m a k iin oradan ayrld. Bir dakika sonra sesler duyuldu ve J i m m y Dale tuvalete doru kotu. Ben sk allarn arasna iyice g m l d m . EVE GRDMDE hava kararmak zereydi. Silonun arkasndan, uzaktan evi gzetlemitim ve annemle b y k a n n e m i n yemek hazrladn biliyordum. Bam yeterince derde girmiti zaten, yemee ge kalmam d u r u m u daha da berbatlatracakt. Arka verandadan yavaa girip yerime o t u r d u u m d a onlar masadayd ve Pappy yemek duasna balamak zereydi. Bana baktlar ama ben n m d e k i tabaa bakmay yeledim. Pappy hzl bir dua o k u d u ve yemek datld. Havay gerginletirmeye yetecek kadar uzun sren bir sessizlikten sonra babam, " Nerdeydin Luke?" diye sordu. "Dere kenarna gittim," dedim. "Ne yaptn orada?"

BOYALI F.V

213

"Hii. Sadece etrafa bakndm ite." Bu sylediim yeterince kukuluydu ama zerinde durmadlar. Her ey yolunda gidiyor derken Pappy m k e m m e l bir zamanlama ve sesinde eytani bir ifadeyle, "Derede hi bok ylan grdn m?" diye sordu. Bunu sorar sormaz da kahkahay patlatt. Masadakilere baktm. Bykannem sanki glmek istemiyorm u gibi dilerini skmt. A n n e m azn bir peeteyle kapatmt ama gzleri o n u ele veriyordu; o da glmek istiyor ama kendini tutuyordu. Babamn aznda kocaman bir lokma vard ve onu inerken ciddiyetini bozmamt. Fakat Pappy makaralar koyvermiti bir kere. Dierleri kendilerini tutmaya alrken o, masann bir u c u n d a kahkaha atp duruyordu. Bir ara kendini tuttu ve, "Bu ok iyiydi Luke!" dedi. "O kadn b u n u hak etmiti." Ben de gldm ama kendi yaptma g l m y o r d u m . Pappy kahkahalar atarken dier n n kendini skmas garibime gitmi, komik gelmiti bana. Bykannem sonunda azn at ve, "Bu kadar yeter Eli," dedi. Azma bir kak dolusu bezelye attm ve tabama baktm. Etraf yine sessizleti ve bir sre hi k o n u m a d a n yemeimizi yedik. YEMEKTEN SONRA b a b a m beni alp alet odasna gtrd. Odann kapsnda babamn kestii ve iyice parlatt kalnca bir sopa aslyd. Bu sopa benim iindi. Bana, cezam bir erkek gibi ekmem gerektii retilmiti. Alamak, en azndan aka alamak yasakt. Bu gibi korkun anlarda Ricky bana g verirdi. Pappy'nin o n u nasl dvd konusunda korkutucu hikyeler dinlemitim ve annemle b a b a m a ve bykannemle dedeme gre, o hibir zaman alamamt. Ricky'nin ocukluunda dayak yemek bir tr meydan okumakt. Babam, "Stacy'ye yaptn ey ok aypt," diye balad. "iftliimizde misafirdi o ve ayrca kuzeninle evli." "Evet efendim." " N e d e n yaptn bunu?"

214

JOHN GRISHAM

" n k bizim geri kalm ve aptal olduumuzu syledi." Kadnn sylediklerine biraz renk katmak iyi olur diye d n m t m . "Yaa, yle mi?" "Evet efendim. O n d a n holanmadm, sen ve dierleri de holanmadnz." "Bu doru olabilir, a m a sen yine de byklerine kar saygl olmalsn. B u n u n cezas ka sopa eder dersin?" Su ve ceza, uygulam a d a n nce hep tartlrd bizde. ne eildiim zaman kma ka sopa yiyeceimi nceden bilirdim. "Bir," dedim. Bu b e n i m her zamanki deerlendirmemdi. Babam, "Sanrm iki olacak," dedi. "Peki ya u k t laf." "O kadar da kt o l d u u n u sanmyorum," dedim. "Kabul edilemeyecek bir laf ettin." "Evet efendim." " B u n u n iin ka sopa peki?" "Bir." "Pekl, toplam olarak sopa iin anlatk m?" diye sordu. Asla fkeli olduu zaman dvmezdi beni ve bylece her zaman iin bir anlama zemini oluyordu aramzda. sopa n o r m a l grnyordu ama ben daima biraz itiraz ederdim. Ne de olsa sopa yiyecek olan b e n d i m . Neden pazarlk etmeyecektim ki? "ki daha adil," dedim. " olacak. imdi eil bakalm." Y u t k u n d u m , dilerimi sktm, d n d m ve ne doru eilip ayak bileklerimi kavradm. Sopayla kma z kez v u r d u . Epey can m yand a m a babam b u n u isteyerek yapmyordu elbet. Bundan ok k t s n de g r m t m . "Hadi imdi doruca yatana git," dedi ve eve doru kotum.

20
S A M S O N ' U N 250 DOLARINI cebine atm olan Hank, imdi p a m u k toplama k o n u s u n d a daha da isteksizdi. Pazartesi sabah torbalarmz srtlayp ie balarken Pappy, Bay Spruill'e, " H a n k nerede?" diye sordu. Adam hi dnmeden, "Sanrm uyuyor," dedi ve o anda baka bir ey de konuulmad. H a n k tarlaya leye birka saat kala geldi. Saatin tam olarak ka o l d u u n u bilmiyordum n k bir p a m u k srasnn dier uundaydm, fakat sesler d u y d u m ve Spruill'lerin yine kendi aralarnda kavgaya baladn anladm. le yemeinden yaklak bir saat nce gkyz kararmaya balad ve batdan hafif bir rzgr geldi. Gne kaybolunca p a m u k toplamay braktm ve bulutlara baktm. Yz metre kadar ilerde Pappy de ayn eyi yapmt - elleri kalalarnda, hasr apkas yana yatm, kalarn atp ban gkyzne kaldrmt. Rzgr sertleti, gkyz daha da karard ve ok gemeden hava serinledi. Bizim buralara frtna, Kasrga Geidi denen Jonesboro'dan gelirdi hep. nce dolu geldi, bezelye byklnde sert taneler halinde d yordu, h e m e n traktre doru kotum. Gneybatda gkyz lacivert, hatta siyaht ve alaktan gelen bulutlar bize doru yaklayordu. Spruill'ler de kendi sralarndan traktre doru komaya balad. Meksikallar koarak ambara kayordu. Ben de komaya baladm. Dolu taneleri enseme arpyor, daha hzl k o m a m a neden oluyordu. Rzgr nehir kenarndaki aalarn dallar arasnda uulduyor, p a m u k saplarn yana yatryordu.

216

JOHN GRISHAM

Arkamda bir yerlerde imek akt ve SpruilFlerden birinin, sanrm Bo idi, bardn duydum. Yanma vardmda Pappy, " P a m u k saplarnn arasndan kn hemen," diyordu. "imekler akarken yaplmaz bu." Babam, "Eve gitsek daha iyi olacak," dedi. Hepimiz aceleyle r m o r k u n stne dolutuk ve Pappy traktr d n d r r k e n mthi bir saanak balad. Damlalar souk ve iddetliydi, sert rzgrla birlikte yan taraftan geliyordu. Bir anda srlsklam olduk; dereye atlasam ancak bu kadar slanrdm. Spruill'ler Tally'yi ortaya alp birbirlerine sokulmulard. Yakn m d a o t u r a n babam birden uzand ve rzgr sanki alp gtrecekmi gibi, beni t u t u p gsne bastrd. A n n e m ve b y k a n n e m frtna balamadan biraz nce eve gitmiti. Saanak dalgalar halinde geliyor, bizi dvyordu. ylesine youndu ki birka metre n m d e k i p a m u k sralarn zor gryord u m . Srekli olarak dedeme, "Acele et Pappy!" diye baryordum. Frtnann grlts yle fazlayd ki traktr m o t o r u n u n o tandk sesini bile duyamyordum. imek yine ve bu kez daha yaknda akt, gkgrlts yle yaknd ki kulaklarm nlad. Eve gelmemiz ok uzun srd gibi geldi bana, a m a oraya vardmzda yamur birden kesildi. Gkyz daha da kararmt, her taraf simsiyaht. Rmorktan inerken Bay Spruill, "Bu bir hortum!" diye bard. Batda, nehrin ok tesinde ve aalarn zerinde ince bir h o r t u m yere doru uzanyordu. Simsiyah gkyznde ak gri, hatta beyaza yakn bir renkte grnyor ve yere ar ar yaklatka geniliyor, grlts de artyordu. Bizden millerce uzaktayd ve bu mesafeden ok tehlikeli g r n m y o r d u . Kasrga ve hortumlar Arkansas'ta sk grlen doa olaylaryd ve hayatm boyunca onlarla ilgili bir sr hikye dinlemitim. Onlarca yl nce b y k a n n e m i n babas szde, daireler izip ayn iftlii birka kez v u r m u olan bir h o r t u m d a n g kurtarmt hayatn. Bu bir masald ve b y k a n n e m bile anlatrken pek inanmazd. H o r t u m l a r yaamn bir parasyd a m a ben imdiye kadar hi grmemitim bunlardan. Babam eve doru, "Kathleen!" diye seslendi. A n n e m i n bu manzaraay karmasn istemiyordu. A m b a r a baktm, Meksikallar da

BOYALI F.V

217

bizim gibi hareketsiz ve aknd. Birka parmayla h o r t u m u gsteriyordu. Sessiz bir aknlkla ama hi korkmadan, dehete kaplmadan seyrettik h o r t u m u , nk iftliimize ok uzakt ve kuzeydouya doru uzaklayordu. Topraa inmek iin m k e m m e l bir yer aryormu gibi yava hareket ediyordu. Kuyruu u f k u n zerinde, yerden ok yukarda net olarak grlyor, havada kayarak ilerliyor ve bazen nereye, ne zaman vuracana karar vermek istermi gibi deta dans ediyordu. H o r t u m u n gvdesi hzla dnyor, yukardan aaya doru m k e m m e l bir h u n i oluturuyordu, vahi bir spiraldi bu. Arkamzda telli kapnn arptn d u y d u m . A n n e m ve byka n n e m merdivene km, ikisi de ellerini bezle kuruluyordu. Pappy, sanki hortumlarn nereleri vuracan iyi bilirmi gibi otoriter bir tavrla, " H o r t u m kasabaya doru gidiyor," dedi. Babam da bir baka meteorolji uzman gibi, "Sanrm yle," diye ekledi. O srada h o r t u m u n kuyruu aaya sarkt ve kayma hareketini kesti. ok uzaklarda bir yerde topraa demi gibiydi sanki, nk son ksmn gremiyorduk artk. Kilise, rr fabrikas, sinema binas, Pop and Pearl marketi ben hasar tahmini yapmaya balamtm ki h o r t u m birden ykseldi ve sanki t a m a m e n kaybolup gitti. O srada arkamzda bir grlt daha duyduk. Yolun kar tarafnda, Jeter arazisinin derinliklerinde bir baka h o r t u m kmt ortaya. Biz birinciyi seyrederken o bizim tarafa doru gelmiti. Biriki mil mesafedeydi ve doruca bizim evin stne doru geliyor gibi g r n y o r d u . Birka saniye yerimizde d o n u p kaldk ve korku iinde ona baktk. Pappy, "Ambara girelim!" diye bard. Spruill'lerden birka, sanki adrlarnda gvende olacakm gibi kendi kamplarna doru komaya balad. Bay Spruill, "Bu tarafa!" diye barp ambar gsterdi. Birden herkes barp armaya, iaretler yapp kouturmaya balad. Baban elimi kapt ve komaya baladk. Toprak sarslyor, rzgr lklar atyordu. Meksikallar her yana dalmt; bazlar tarla-

218

JOHN GRISHAM

ya snmann daha iyi olacan d n m t , bazlar da ambara kotuumuzu grnceye kadar bizim eve doru geldi. T r o t ' u srtna alm olan H a n k hzla yanmdan geti. Tally de bizi arkada brakt. Biz ambara varmadan nce h o r t u m topraktan ayrld ve hzla gkyzne ykseldi. Pappy d u r u p o n u izlerken herkes de ayn eyi yapt. H o r t u m hafife iftliimizin dousuna kayd ve bize cepheden saldrmak yerine arkasnda koyu kahverengi bir isenti ve am u r ynlar brakp gitti. Birka dakika sreyle, konuamayacak kadar akn ve korku iinde ylece kaldk. Bam kaldrp her yne bakarak bulutlar inceledim, tek yne bakp da tekrar yanlmak istemiyordum. Sonra tekrar yamur balad ve biz de eve girdik. FIRTINA K SAAT SRD ve doann cephaneliinde ne bulduysa bize frlatt: sert rzgrlar, gr engelleyen yamurlar, hortumlar, dolu ve bazen bizi yatak altna girmeye zorlayacak kadar iddetli imek ve gkgrltleri yaadk. Spruill'ler bizim o t u r m a odasna snd, biz de evin dier odalarna daldk. Annem beni yanndan hi ayrmad. A n n e m frtnalardan ok korkuyor ve bu da iimizi daha ok zorlatryordu. Nasl leceimizi henz bilemiyordum -rzgrla srklenecek, yldrmla yanacak ya da sellere kaplp gidebilecektik- a m a sonum u z u n geldii aka grlyordu. Fakat babam frtnann byk b l m n uyuyarak geirdi ve o n u n bu umursamazl bizi de biraz rahatlatt. Siperlerde yaam, Alman kurunlarna hedef olmutu, b u n u n iin hibir eyden korkmuyordu. m z onlarn yatak odasnda yere u z a n d k - b a b a m horluyor, a n n e m dua ediyor, ben de onlarn ortasnda frtnann sesini dinliyordum. N u h ' u ve krk gnlk tufan hatrladm, ve kk evimizin sularda ykselip yzmeye balamasn bekledim. YAMUR VE RZGR sona erince hasar grmek iin darya ktk. Pamuklarn slanmas dnda insan artacak kadar az hasar vard - ortala dalm krk aa dallar, her zamanki yamur

BOYALI F.V

219

suyu ve sel derecikleri ve bahede birka krlm domates fidan. Pamuk yarn sabaha kadar k u r u r ve biz de iimize dnebilirdik. Ge yediimiz le yemeinde Pappy, "Gidip rr fabrikasna baksam iyi olacak," dedi. Hepimiz kasabaya gitmek istiyorduk. Kasaba hortumla tahrip olduysa ne yapardk? Bykannem, "Ben kiliseyi grmek istiyorum," dedi. "Ben de," dedim. Babam, "Sen neden grmek istiyorsun kiliseyi?" diye sordu. " H o r t u m o n u alp gtrm m merak ediyorum." Pappy, "Hadi gidelim," dedi ve masadan aceleyle kalktk. Bulaklar lavaboya ylecene, ykanmadan brakld ki byle bir eyi ilk kez gryordum. Yol a m u r iindeydi ve baz yerlerde t a m a m e n silinmi, yok olmutu. eyrek mil kadar bata ka yol aldktan sonra b y k bir ukura geldik. Pappy vites kltt ve ukuru sol taraftan, Jeter'lerin p a m u k tarlasna yakn bir yerden gemek istedi. Fakat k a m y o n orada aklp kald, umutsuzca orada kalmtk, kamyorduk. Bab a m John Deere'i almaya eve gitti ve biz de o n u beklemeye baladk. Ben her zamanki gibi k a m y o n u n arkasndaydm ve yerim geniti. A n n e m nde, Pappy ve b y k a n n e m arasnda skp kalmt. Kasabaya gitmenin aslnda pek de iyi bir fikir olmad gibi bir eyi syleyen galiba b y k a n n e m oldu. Pappy sadece endielendi. Babam d n n c e k a m y o n u n n t a m p o n u n a alt metrelik bir zincir balad ve bizi yavaa ekip ukurdan kard. Erkekler, k a m y o n u n nehre kadar traktr tarafndan ekilerek gtrlmesinin daha iyi olacana karar verdi. Oraya vardmzda Pappy zinciri kard ve b a b a m traktrde kald. Kamyonla kpry getik. Fakat erkeklere gre, k p r n n dier tarafnda yol daha da berbatt, o n u n iin zincir tekrar takld ve traktr bizi tal yola kadar, iki mil daha ekti. John Deere'i orada braktk ve kasabaya doru yola ktk, tabii hl yerinde duruyorsa, diye d n y o r d u m . Nasl bir ykntyla karlaacamz ancak Tanr bilirdi. Heyecanm glkle saklayabiliyordum. Sonunda otoyola ktk ve Black Oak'a dnnce asfalt stnde uzun bir amur izi braktk. Kendi kendime, neden t m yollar asfalt yapmyorlar sanki? diye s o r d u m .

220

JOHN GRISHAM

Yol boyunca her ey normal g r n y o r d u . Ne krlp paralanm aalar ya da ekinler, ne millerce uzayan moloz ve p ynlar, ne de arazide alm byk ukurlar vard etrafta. T m evler eski yerinde duruyordu. Tarlalar botu elbet ama b u n u n nedeni pamuklarn slak olmasyd ve b u n u n dnda hayat eskisi gibi devam ediyordu. Babamla beraber k a m y o n u n arkasnda ayakta d u r m u , src yerinin stnden etraf incelerken, kasabann ilk binalarn grmek iin gzlerimi ap dikkatle baktm. G r n t fazla gecikmedi. rr fabrikas her zamanki gibi grltyle alyordu. Tanr kiliseyi k o r u m u t u . Ana Cadde zerindeki dkknlar olduu gibi, sapasalam d u r u y o r d u . Babam, "Tanrya kr," dedi. Binalar salam kald iin mutsuz deildim elbet, ama her ey daha ilgin olabilirdi. Merakl olanlar sadece bizler deildik elbet. Ana Cadde'de trafik youndu ve kaldrmlar kalabalkt. Bir Pazartesi iin olaanst bir d u r u m d u bu. Kilise yaknnda park ettik ve o n u n hasarsz d u r u m d a o l d u u n u grdkten sonra ben Pop and Pearl marketine doru kotum, orada daha byk bir kalabalk var gibiydi. Bay Red Fletcher etrafna bir sr insan toplamt ve ben de tam zamannda yetitim oraya. Bay Red'in sylediine gre, bir h o r t u m u n geleceini nceden tahmin etmiti o, nk yal kpei mutfak masasnn altna saklanmt ki uursuz bir iaretti bu. Kpeinden iareti alan Bay Red gkyzn incelemeye balam ve ok gemeden karardm grnce hi armamt. H o r t u m u grmeden nce sesini duymutu. H o r t u m aniden ortaya kp doruca o n u n iftliine saldrm, iki tavuk kmesini yerle bir edip evinin atsn uuruncaya kadar kalmt orada. Bir cam paras gelip karsn yaralam, o n u n kann aktmt, yani gerek bir k u r b a n vard elimizde. Arkamda birka kiinin, Fletcher'lerin evine gidip hasar grme k o n u s u n d a fsldatn d u y d u m . Birisi, "Nasl bir eydi bu h o r t u m ? " diye sordu. Bay Red, " K m r gibi simsiyaht," dedi. "Bir yk treni gibi grlt karyordu." Bu beni daha da heyecanlandrd, nk bizim g r d m z

BOYALI F.V

221

hortumlarn rengi ak gri, hatta beyaza yaknd. O ise g r d n n siyah renkte olduunu sylyordu. Demek ki blgemize her eit h o r t u m gelmiti. O srada Bayan Fletcher kt ortaya, kolu sarl ve askdayd, ona bakmaktan alamadk kendimizi. Kaldrmn zerinde dp baylacak gibi grnyordu. Kadn yaral kolunu gsterdi ve herkesin dikkatini ekti ama Bay Red hemen dinleyici kaybettiinin farkna vard ve tekrar ne kp hikyesine dnd. H o r t u m u n bir sre sonra ykseldiini ve etrafta dolatn syledi. Kamyonuna atlam ve o n u izlemeye almt. Bir dolu frtnasna girmesine ramen, h o r t u m geriye dner gibi olunca ona iyice yaklamt. Bay Red'in kamyonu Pappy'ninkinden daha eskiydi. Kalabalk arasndan bazlar ona i n a n m y o r m u gibi etrafa baknmaya balad. Yetikinlerden birinin ona, " H o r t u m u yakalasaydn ne yapacaktn Red?" diye sormasn istedim. Her neyse, adam nihayet hort u m u kovalamaktan vazgeip karsna bakmak iin evine d n d n syledi. Anlattna gre h o r t u m , son grdnde, kasabaya doru ynelmiti. Pappy daha sonra bana, Bay Red Fletcher'in gereklerden ziyade yalan sylemekten holandn syledi. O gn leden sonra Black Oak'ta bir sr yalan sylendi ya da abartl eyler anlatld. H o r t u m hikyeleri Ana Cadde'nin bir u c u n d a n dierine tekrarlanp d u r d u . Pappy kooperatifin n n d e bizim g r d m z anlatt ve genelde gereklerden pek ayrlmad. Bay Dutch Lamb ortaya kp da tane h o r t u m grdn syleyinceye kadar bizim iki h o r t u m hikyesi herkesin dikkatini ekti. Kars kp da Bay Dutch Lamb' dorulaymca Pappy kamyona gitti. Biz kasabadan ayrlncaya kadar, hikyelerde yzlerce insann lmemesi bir mucize saylabilirdi. Hava karardnda son bulutlar da kaybolmu a m a hava smmamt. Akam yemeinden sonra verandada o t u r d u k ve Cardinal'lerin man bekledik. Hava ak ve serindi - ite bu, sonbaharn ilk belirtisiydi. Red'lere, de Cub'lara kar olmak zere alt ma kalmt, hepsi de evde, Sportsman Park'ta oynanacakt, a m a Dodgers'la-

222

JOHN GRISHAM

rn balang yedi oyunuyla sezon bitmiti. Stan the Musial vurucu olarak oynama konusunda lig birincisiydi ve ayn zamanda herkesten ok vuru ve duble yapmt. Cardinal'ler ampiyon olamayacakt a m a en byk oyuncu yine de bizdeydi. Sanki hepsi de o n u n evinde yayormu gibi t m oyunculardan sz edip onlarn selamn dinleyicilerine aktaran Harry Caray'a gre, Chicago deplasmanndan St. Louis'e d n e n oyuncular ok mutluydu. Musial bir tekli ve bir de l vuru yapt ve dokuz sradan sonra skor te baland. Vakit ge olmutu ama yorgun deildik. Frtna bizi tarlalardan uzaklatrmt ve serin havada o t u r m a k da zevkli oluyordu. Spruill'ler atein banda toplanp oturmu, Hank'in yokluundan yararlanp alak sesle konuuyor, o a n m zevkini karyorlard. O n u n c u srann sonunda Red Schoendienst bir tek vuru yapt ve Stan Musial vurucu yerine geldiinde, Pappy'nin dedii gibi genellikle bir oyunu izleyip baka birini anlatan Harry Caray'a gre seyirci lgna d n d . Seyirci on b i n d e n azd; kan grltden bunu tahmin etmek kolayd. Fakat Harry, eksik olan yirmi bin kiiye yetecek kadar grlt yapyordu. imdiye kadar 148 ka anlatmt ama yine de sanki ilk man anlatyormu gibi heyecanlyd. M u sial bir iftli kesti, oyunda nc isabetiydi bu, Schoendiens'e bir p u a n att ve drt ne geti. Bir ay nce olsayd n verandada b u n u Harry ile birlikte kutlardk. Baheye frlayp bizim sahada koturur, tpk Stan the Man gibi ikinci skor noktasna kayarak varrdm. Byle bir galibiyet hepimizi m u t l u bir halde yataa gndermeye yeter, ama Pappy yine de menajerin kovulmasn isterdi. Ancak artk her ey farklyd. Galibiyetin bir anlam yoktu; sezon bitiyordu ve Cardinal'ler n c y d . Spruill'ler n baheyi igal etmiti. Yaz sona ermiti. Harry'nin sesi yava yava hafiflerken Pappy radyoyu kapad. "Baumholtz'un o n u yakalamas imknsz," dedi. Cub'larn Frankie Baumholtz'u, vurucu yarnda Musial'm alt p u a n gerisindeydi. Babam da h o m u r d a n a r a k ayn fikirde olduunu syledi. Oyun sresince ikisi de her zamankinden daha sakin kalmt. Frtna,

BOYALI EV

223

hortumlar ve serin hava sanki onlar hasta etmiti. Sezon deiiyordu ama p a m u u n yaklak te biri hl tarladayd. Yedi ay sresince havalar hemen hemen harika gitmiti; elbette deime zaman geliyordu.

21
SONBAHAR YRM D R T SAATTEN AZ SRD. Ertesi gn lende hava tekrar snm, pamuklar k u r u m u , toprak sertlemi, serin gnler ve uuan yapraklarla ilgili ho hayaller hemen u n u t u l m u t u . kinci p a m u k toplama iin nehir kenarndaki tarlalara d n m t k . Sonbahar aylarnn sonuna doru "Noel toplamas" denen ve son pamuklarn toplanaca n c haata balayacaktk. O zamana kadar tepelerden gelenler ve Meksikallar da oktan gitmi olacakt. G n n b y k b l m n d e Tally'nin yaknnda kaldm ve ona yetimek iin ok sk altm. Nedense mesafeli grnyor, souk davranyordu bana ve b u n u n nedenini renmek istiyordum. Spruill'lerin sinirleri gerilmi gibiydi, artk tarlada ark sylemiyor, glmyor ve kendi aralarnda ok az konuuyorlard. Hank le vakti geldi ve ar ar almaya balad. Ailenin dier bireyleri o n u grmezden geliyordu. leden sonra ge bir saatte yava admlarla traktre doru yr d m - b u n u n son kez olmasn u m u t ediyordum. Paydos vaktinden bir saat nceydi ve a n n e m i aryordum. A m a o n u n yerine r m o r k u n dier tarafnda Hank, Bo ve Dale'i g r d m , glgeye oturmular, pamuklarn tarttrmak iin b a b a m n ya da Pappy'nin gelmesini bekliyorlard. Beni grmemeleri iin h e m e n p a m u k saplarnn arasna girip eildim ve daha dostane sesler duyabilmek iin beklemeye baladm. H a n k her zamanki gibi yksek sesle k o n u u y o r d u . "Pamuk toplamaktan bktm," dedi. "yice bktm! O n u n iin yeni bir i

BOYALI F.V

225

bulmay d n d m ve para kazanmak iin yeni bir yol b u l d u m . H e m de ok para. u karnavaln peine taklp kasaba kasaba dolaacam ve bizim yal Samson ve kadn para toplarken ben kuytu kelerde gizleneceim. yi para toplanncaya kadar bekleyecek, o n u n u otyolucular ringden aaya frlatmasn zevkle seyredeceim, sonra gecenin ge bir saatinde, adam iyice yorulduu zam a n birden ortaya kp bahse elli dolar bastracak, o n u yine dvp t m parasn alacam. Bunu haftada bir yapsam ayda iki bin, ylda yirmi drt bin dolar eder. Temiz nakit. Zengin olacam." Sesinde eytani bir ifade vard ve o hikyesini bitirdiinde Bo ve Dale glyordu. Ben bile b u n u n komik olduunu d n d m . Bo, "Ya Samson bu iten bkarsa?" diye sordu. "Dalga m geiyorsun sen? Adam dnyann en byk greisi, doruca M s r d a n gelmi. Samson kimseden korkmaz. Lanet olsun, o n u n kadnn da alabilirim. Olduka gzel bir kadnd, deil mi?" Bo, "Arada bir ona da kazanma frsat vermelisin," dedi. "Yoksa gremez seninle." Dale, " O n u n kadnn alma fikri houma gitti," diye konutu. "Bacaklar gerekten h o u m a gitmiti kadnn." Hank, " V c u d u n u n dier yerleri de fena saylmaz," diye devam etti. " D u r bir dakika - ite b u l d u m ! O n u safd brakp yeni Samson olacam. Salarm kma kadar uzatp siyaha boyarm, kendime birka tane kk leopar postu ort alrm, garip bir aksanla k o n u u r u m ve buradaki aptal iftiler de benim gerekten Msr' dan geldiimi sanr. Delilah ellerini benim zerimden ekemeyecektir." Uzun uzun glp kahkahalar attlar, ama onlarn elenmesi beni de etkilemiti. Hank'in sk ortlar iinde ringin zerinde dolap, seyircileri Msrl olduuna inandrmaya almasn g z m n nnde canlandrnca kendi kendime gldm. Ama o bir ovmen olamayacak kadar aptald. nsanlarn cann yakar, kendisine meydan okuyanlar karrd. Bir sre sonra Pappy r m o r k u n yanna geldi ve p a m u k l a n tartmaya balad. O n d a n biraz sonra da a n n e m geldi ve bana, eve gitmeye hazr o l d u u n u fsldad. Ben de hazrdm zaten. Uzun yolu IK 1 I 5

226

JOHN GRISHAM

beraberce ve k o n u m a d a n yrdk, i gn bittii iin ikimiz de mutluyduk. EVN BOYANMASI ii yine balamt. Bunu baheden fark ettik ve gidip yakndan baknca boyacmzn - h l o n u n Trot olduunu varsayyorduk- en aadan beinci tahtaya kadar ktn ve birinci kat boyay yaklak olarak kk bir pencere byklndeki bir alana srdn grdk. A n n e m boyaya parmayla yavaa d o k u n d u ; boya parmana bulat. Annem, T r o t ' u n yine ortalarda grnmedii n baheye doru bakt ve, "Boya hl ya," dedi. "Hl bu ii o n u n yaptn m sanyorsun?" diye sordum. "Evet yle." "Peki a m a boyay nerden buluyor?" "Tally p a m u k t a n kazand parayla boya alyor ona." "Kim syledi b u n u sana?" "Nalbura gidip Bayan Foley'e s o r d u m . Tepe halkndan sakat bir ocukla ablasnn eyrek galonluk iki kutu emayl beyaz ev boyas ve bir de kk fra aldn syledi bana. Tepelerden gelmi insanlarn ev boyas satn almasn garip bulmu." "ki k u t u eyreklik boya ka paradr?" "Pek pahal deil." "Pappy'ye syleyecek misin b u n u ? " "Elbette." Sadece gerekli sebzeleri toplamak iin bahede hzl bir tur attk - birka domates, hyar ve a n n e m i n gzne arpan iki krmz biber yeterli oldu. Dierleri de ksa bir sre sonra tarladan dnecekti ve evinin boyandn renince, Pappy'nin neler yapacan, nasl kpreceini merak ediyordum. Bir sre sonra evin dndan gelen fsltlar ve ksa konumalar duyuldu. Beni tartmalardan uzak t u t m a k iin mutfakta hyar dorama grevi vermilerdi. A n n e m yemek hazrlarken bykannem de radyoda haberleri dinliyordu. Konumann bir yerinde bab a m ve Pappy evin dou cephesine gidip Trot'un yapt boya iine baktlar. Sonra mutfaa geldiler, o t u r u p yemek duas yaptk ve yemei-

BOYALI F.V

227

mize baladk, sadece hava d u r u m u konuuluyordu. Pappy evin boyanmasna kzdysa bile, b u n u belli etmedi. Belki de ok yorgundu. Ertesi sabah annem, benim de onunla kalmam istedi ve evin iinde m m k n olduunca uzun kalp ufak tefek ilerle megul oldu. Kahvalt bulaklarn ve birka amar ykad ve ikimiz beraberce n baheyi kollamaya baladk. Bykannem evden kp pamua gitti ama annemle ben evde kaldk ve kk ilerle urap megul grndk. T r o t ortalarda yoktu. n bahede hi grnmedi. H a n k saat sekize doru bir adrdan kt, sallanarak dolat ve teneke kutularla kavanozlar devirip kalan rekleri buldu. Hepsini yiyip bitirdi, sonra geirdi ve yiyecek bir eyler b u l m a k iin saldracakm gibi bizim eve bakt. En sonunda yine o hantal yryyle siloyu geip tarlaya doru uzaklat. n pencerelerden darsm gzetleyip bekledik. Hl Trot'tan eser yoktu. Sonunda beklemekten skldk ve tarlaya gittik. Annem saat sonra le yemei hazrlamak zere eve dndnde, ben i m o d a m n penceresi altnda k k bir blmde, baz tahtalarn yeni boyanm olduunu grd. Trot tahtalar evin arkasna doru yava yava boyuyordu, almas, elinin yetiebildii yerler ve kendi gizli alma arzusuyla kstlyd elbet. Bu alma temposuyla, Spruill'lerin toplanp tepelere d n m e zaman gelinceye kadar evin dou cephesinin yaklak yarsn boyayabilirdi. GNLK SKNET ve sk almadan sonra yeni sorunlarn zaman gelmiti. Kahvaltdan sonra Miguel gelip Pappy'yi traktrn yannda buldu ve ikisi birlikte Meksikallardan birkann bekledii ambara doru gittiler. Sabah karanlnda onlarn peine takldm, konuulanlar iitecek a m a fark edilmeyecek bir mesafedeydim. Luis bir ktn stne o t u r m u , hastaym gibi ban ne emiti. Pappy eildi ve yakndan bakt ona. A d a m yaralanma benziyordu. Miguel'in hzl ve krk ngilizcesiyle anlat hikyeye gre, geceleyin birisi ambara amur paralar atm. Birinci para, Meksikallar yattktan h e m e n sonra samanln yan tarafna vurmu. Du-

228

JOHN GRISHAM

vara vuran para silah patlamas gibi ses karm - tahtalar zangrdam, b t n a m b a r sarslm. Birka dakika sonra bir amur paras daha gelmi. Sonra bir tane daha. On dakika kadar hibir ey olmam ve saldrnn bittiini sanmlar ama bir tane daha atlm ve bu seferki, balarnn t a m stndeki teneke atya isabet etmi. Korkmular, fkelenmiler, uyuyamamlar. Duvar tahtalarnn aralklarndan ambarn arkasndaki p a m u k tarlasna bakmlar. Saldrgan orada bir yerlerde, pamuklarn arasnda, gecenin karanlnda bir korkak gibi saklanyormu. Luis daha iyi b a k m a k iin samanln kapsn yavaa am ve b u n u yapar yapmaz suratna sert bir ey yemi. Bizim evin n n deki yoldan alnm bir ta parasym bu. Ta atan her kimse, o n u bu amala, doruca Meksikallara atmak iin saklam. amur paralar sadece grlt yapyormu ama ta parasnn amac birini yaralamakm. Luis'in b u r n u kesilmi, krlm ve eski b y k l n n iki kat kadar imi. Pappy h e m e n b a b a m a seslendi ve b y k a n n e m i armasn syledi. Miguel hikyesine devam etti. Luis'i tedavi edip rahatlattktan sonra b o m b a r d m a n tekrar balam. Yaklak on dakikada bir, tam yatmaya hazrlanrlarken karanln iinden yeni bir amur b o m b a r d m a n balyormu. Tahtalarn arasndan bakm ama tarlada hibir hareket grememiler. Dars zifiri karanlkm, hibir ey g r n m y o r m u . Sonunda saldrgan bu elenceli oyundan bkp saldrdan vazgemi. ou rahat uyuyamam, sk sk uyanmlar. Bykannem geldi ve d u r u m a el koydu. Pappy iinden kfrler yadrarak oradan uzaklat, iki seim hakkm vard: Luis'i tedavi edecek olan b y k a n n e m i mi seyretmeli, yoksa fkesini nasl karacan bilemeyen Pappy'yi mi dinlemeliydim? Pappy'nin arkasndan traktrn yanna gittim, orada babama, anlayamadm bir eyler h o m u r d a n d . Sonra Spruill'lerin yar uykulu bir halde bekledikleri yere, r m o r k u n yanna gitti. Pappy, Bay Spruill'e bakp, " H a n k nerede?" diye sordu. "Sanrm uyuyor." "Bugn alacak m?" Pappy'nin szleri sertti.

BOYALI F.V

229

Bay Spruill, Pappy'ye yzyze cevap vermek iin ayaa kalkt ve, "Gidip kendin sor," dedi. Pappy ona bir adm daha yaklat. " D n gece birisi ambara am u r paralar att iin Meksikaldar uyuyamam. B u n u n kim olduu hakknda bir fikrin var m acaba?" ok daha soukkanl olan b a b a m hemen gidip ikisinin arasna girdi. Bay Spruill, "Hayr yok. Birisini mi suluyorsun yani?" diye sordu. Pappy, "Bilmiyorum," dedi. "Baka herkes ok alyor, geceleri l gibi yorgun oluyor ve deliksiz uyuyor. H a n k ' t e n baka herkes. Bana yle geliyor ki bol zaman olan sadece o. H a n k b u n u yaptysa, aptalca bir ey yapm demektir." Spruill'lerle yaplan bu ak tartma houma gitmemiti. Onlar da H a n k ' t e n bizim kadar bkmt ama hl o n u n ailesiydiler. Ve onlar tepelerin insanyd - kzdrdnz zaman h e m e n giderlerdi. Pappy bu d u r u m d a gereinden fazla konuabilirdi. Bay Spruill, Hank'in m u h t e m e l zanl olduunu biliyormu gibi sesini biraz yumuatarak, " O n u n l a konuacam," dedi. Ban hafife ne edi ve Bayan Spruill'e bakt. Aile H a n k yznden sorunlar yayordu ve o n u savunmaya hazr deillerdi. Babam, "Hadi artk ibana," dedi. Herkes tartmann bitmesini bekliyordu. Tally'ye baktm ama kz uzaklara bakyordu, derin dncelere dalmt, beni ya da dierlerini grmezden geliyordu. Pappy traktre trmand ve p a m u k toplamaya gittik. Luis b t n sabah yznde bir buz torbas olduu halde arka verandada yatt. Bykannem etrafnda dolap hi bkmadan ona ilalarndan vermeye alt a m a Luis direndi. le vakti olduunda bu Amerikan tarz tedavi usulnden bkmt ve b u r n u krk olsun ya da olmasn tarlaya gitmek istiyordu. H A N K ' N PAMUK RETM gnde yaklak drt yz libreden iki yz librenin altna dmt. Pappy bu ie ok sinirleniyordu. Gnler getike d u r u m daha da ktleti ve bykler arasnda fsldamalar artt. Pappy hibir zaman havadan 250 dolar kazanmamt.

230

JOHN GRISHAM

Akam yemeinde babama, "Bugn ne kadar toplad?" diye sordu. Yemek duasn yeni bitirmitik ve yemek datlyordu. "Yz doksan libre." A n n e m sinirlenip gzlerini kapad. Aslnda akam yemei, aileler iin sohbet ve dnce aklamalaryla hoa geirilecek bir zaman olarak grlrd. A n n e m yemeklerde tartmadan nefret ederdi. Hafif dedikodular - tandmz ya da tanmadmz insanlarn yaptklar hakknda gevezelikler - tamamd, ama sorunlardan sz edilmesi hi houna gitmezdi annemin. nsann vcudu gerginse yediklerini kolay hazmedemezdi. Pappy ataln havada sallayarak, "Yarn kasabaya gidip Stick Powers' bulmay ve ona, bu ocukla iimin bittiini sylemeyi d n y o r u m , " dedi. Bunu yapmas m m k n deildi ve hepimiz de biliyorduk b u n u . Kendisi de biliyordu elbet. Eer Stick becerebilir de H a n k Spruill'e kelepe takarak o n u devriye arabasnn arka koltuuna oturtabilirse, ki byle bir gsteriyi grmeye can atyordum, geriye kalan Spruill'ler birka dakika iinde toparlanp giderdi buradan. Pappy, H a n k gibi bir sersem iin hasad riske atmak istemezdi tabii. Dilerimizi gcrdatp o n u n iftliimizdeki varlna katlanacaktk. Sadece o n u n baka birisini de ldrmemesi ve kimsenin de o n u ortadan kaldrmamas iin umutla beklemek ve dua etmek d u r u m u n d a y d k , nasl olsa birka hafta iinde hasat bitecek ve o da b u r d a n gidecekti. Bykannem, " O n u n yaptndan emin deilsin," dedi. "Ambara a m u r atarken kimse grmemi ki onu." Pappy fkeyle, "Baz eyleri grmene gerek yoktur," diye karlk verdi. "Trot'u da elinde frayla grmedik ama boya iini o n u n yaptn kesin olarak biliyoruz, deil mi?" A n n e m m k e m m e l bir zamanlamayla, "Luke, Cardinal'ler kiminle oynuyor?" diye sordu. Bu o n u n standart uyaryd, ok da ince olmayan bir tarzda dierlerine, yemeini sakin sakin yemek istediini belirtiyordu. "Cub'larla," dedim. "Ka ma daha var?" diye sordu. "Sadece ." "Musial ne kadar nde?"

BOYALI F.V

231

"Alt puan. O yz otuz altda. Eaumholtz yz otuzda. O n u yakalayamaz." Byle zamanlarda babamn daima karsnn yardmna gelmesi ve konumay ar konulardan uzaa tamas beklenirdi. imdi de boazn temizledi ve, "Geen Cumartesi Lou Jeffcoat'a rastladm," dedi. "Sizlere sylemeyi u n u t t u m . Sylediine gre Metodistler Pazar gnk ma iin yeni bir atc bulmular." Pappy, "Yalan sylyor. Bunu her yl sylerler," diyecek kadar sakinlemiti. Bykannem hafif bir glmsemeyle, "Neden yeni bir atcya ihtiyalar var ki?" diye sorunca annemin gleceini sandm. Pazar g n Sonbahar Piknii vard, Black Oak' etkisi altna alan m u h t e e m bir olayd bu. Kilisedeki yinden, genellikle, en azndan biz Baptistler iin ok u z u n bir yinden sonra Metodistler'in topland okula giderdik. Hanmlar aalarn altnda neredeyse t m eyalete yetecek kadar yiyecek iecek hazrlar, u z u n bir le yemeinden sonra erkekler beyzbol ma yapard. yle basit bir ma deildi bu, nk v n m e haklar riske giriyordu. Mata galip gelenler bir yl boyunca malup olanlarla dalga geerdi. K aylarnn bo gnlerinde erkeklerin kahvehanede ma hakknda k o n u u p birbirleriyle dalga getiini d u y m u t u m . Metodistler son drt yldr hep galip geliyor, a m a yine de yeni bir top atc bulduklar hakknda sylenti karyorlard. Babam, "Bizim atc kim?" diye sordu. Pappy her yl Baptist takmn altryordu ama drt kez arka arkaya ka kaybettikten sonra insanlar h o m u r d a n m a y a balamt. Pappy hi tereddt etmeden, "Sanrm Ridley," dedi. Bu ma bir yldr dnyordu. "Ben Ridley'nin t o p u n a vurabilirim!" dedim. Pappy fkeyle, "Daha iyi bir fikrin var m?" diye sordu. "Evet efendim." "Pekl, duymak iin sabrszlanyorum, syle bakalm." "Kovboy atsn topu," dedim ve herkes glmsedi. Harika bir fikirdi bu. Fakat mata ne Meksikallar, ne de tepelerden gelenler oynayabilirdi. Takmlar sadece kiliselere ye olan cemaat mensuplarndan

232

JOHN GRISHAM

oluurdu - ne iftlik iileri, ne Jonesboro'dan gelen akrabalar ne de herhangi bir yabanc oynayabilirdi takmlarda. O kadar ok kural vard ki bunlar yazmaya kalksalar herhalde ncil'den daha kaln bir kitap kard ortaya. Hakemler Monette'den getirilir, ma bana be dolar alr ve le yemeinde istedikleri kadar yerlerdi. Aslnda hakemlerin, kimsenin tanmad kiilerden seilmesi gerekirdi tabii, ama geen seneki malubiyetten sonra, en azndan bizim kilise ortamnda bunlarn ya Metodist ya da Metodistlerle evlenmi kiiler olduu k o n u s u n d a sylentiler kmt. Babam, Kovboy'un, rakiplerimizi bitiini hayal ederek, "Ne gzel olurdu, deil mi?" dedi. Adamlar arka arkaya ska geerdi. Her yandan gelen falsolu atlar hepsini artrd. Konumann ho konulara yneldiini gren kadnlar kontrol ele ald. Beyzbol konusu bir kenara brakld ve onlar da piknik, yemekler, Metodist kadnlarnn nasl giyinecekleri ve benzeri konularda sohbete balad. Akam yemei her zamanki gibi sessizce sona erdi ve biz de verandaya yneldik. RCKY'YE BR MEKTUP YAZIP Libby Latcher olayn ona bildirmeye karar vermitim. Byklerden hibirinin b u n u yapmayacana emindim; onlar bu srr g m m e k iin elden geleni yapyordu. Fakat Ricky, Libby'nin kendisini nasl suladn bilmeliydi. Bir ekilde bana cevap yazacakt. Olanlar bilirse belki de olaya el koymak amacyla kendisini lkeye geri gndertebilirdi. M m k n olduunca abuk olmalyd bu. Bildiimiz kadaryla Latcher'lar seslerini karmyor, kimseyle k o n u m u y o r d u a m a Black Oak'ta sr t u t m a k kolay deildi. Ricky Kore'ye gitmeden nce, eitim birliinde tant Teksasl bir arkadann hikyesini anlatmt bize. Bu ocuk h e n z on sekiz yandayd a m a evliydi ve kars da hamileydi. O r d u o n u kurun yiyip yaralanmasn diye, b r o iinde almak zere birka aylna Kaliforniya'ya gndermiti. Skntl bir grevdi bu ve ocuk karsnn d o u m yapmasndan nce Teksas'a dnecekti. imdi Ricky'nin ba dertteydi, ama o b u n u bilmiyordu. Bunu ona bildirecek kii ben olmalydm. Yorgun o l d u u m u bahane edip verandadan ayrldm ve mektup b l o k n o t u m u sakladm Ricky'nin

BOYALI F.V

233

odasna gittim. Bloknotu alp m u t f a k masasna o t u r d u m - oras daha aydnlkt - ve ar ar, matbaa harfleriyle yazmaya baladm. Ona ksaca beyzboldan sz ettim, lig sralamasn, karnaval ve Samson'u anlattm ve hafta banda grdmz h o r t u m l a r konusunda birka cmle yazdm. H a n k hakknda yazmaya ne vaktim vard ne de b u n u yapmak istiyordum, o n u n iin esas konuya getim. Libby Latcher'm bir bebek dourduunu yazdm ona, ama d o u m srasnda oraya yakn bir yerde olduumu belirtmedim elbette. Biraz sonra annem verandadan mutfaa geldi ve ne yaptm sordu. "Ricky'ye mektup yazyorum," dedim. "Ne kadar gzel," dedi. "Ama yatma zamann geliyor." " T a m a m efendim." Koca bir sayfay d o l d u r m u t u m ve kendimle gurur duyuyordum. Yarn bir sayfa daha yazabilirdim. Sonra belki bir sayfa daha. Ricky'nin imdiye kadar ald en uzun m e k t u p olacakt bu, kararlydm.

22
SESLER D U Y D U U M ZAMAN uzun bir p a m u k srasnn son u n a yaklamtm, Siler Deresi'nin kenarndaki allklara yakndm. Burada p a m u k saplar daha da u z u n d u ve sk bitkilerin arasnda kaybolmutum. T o r b a m n yars dolmutu ve leden sonra kasabada, Dixie sinemasnda Coca Cola ve patlam msrla film izlemeyi hayal ediyordum. Gne neredeyse tam tepedeydi; le vakti gelmi olmalyd. Geriye d n p r m o r k a doru alarak gitmeyi ve gn baarl bir ekilde bitirmeyi planlamtm. nsanlarn k o n u t u u n u duyunca bir dizimin zerine ktm ve sonra yavaa, hi grlt karmadan yere o t u r d u m . Uzun sre hibir ses duymadm ve tam yanldm dnmeye balamtm ki bir kz sesi p a m u k saplarnn arasndan szp b u l u n d u u m yere kadar geldi. Kz sa tarafmda bir yerlerde olmalyd; mesafesini bilemiyordum. Yavaa ayaa kalkp pamuklarn arasndan baktm ama bir ey gremedim. Sonra torbam orada braktm ve yere melerek pam u k srasnn sonuna doru ilerlemeye baladm. Sessizce ilerledim d u r d u m , ilerledim d u r d u m ve bylece kzn sesini tekrar duyuncaya kadar devam ettim. Benden birka sra daha tede, pamuklarn arasnda saklanyor diye d n d m . O n u n gln duyuncaya kadar, birka dakika hi hareket etmeden d u r d u m , pamuklarn boduu yumuak bir glt bu, ve o n u n Tally olduunu anladm. Ellerim ve dizlerim zerinde u z u n sre hafif hafif sallandm ve Tally'nin, pamuklarn yklendii r m o r k t a n bu kadar uzak bir

BOYALI F.V

235

noktada, tarlada saklanm ne yaptn d n d m . Sonra bir ses daha d u y d u m , bir erkek sesiydi bu. Onlara biraz daha yaklamaya karar verdim. ki sap arasndaki en geni aral b u l d u m ve birinci sray sessizce getim. Yapraklar ve p a m u k t o h u m u zarflarn sallayp hrt karacak rzgr yoktu, hi ses karmamalydm. Ve sabrl olmalydm. Bir sre sonra ikinci sray da atm ve tekrar sesleri bekledim. Uzun sre sessiz kaldlar ve beni duymu olabileceklerini dn p endielendim. Birden kkrdamaya ve ikisi ayn anda alak sesle konumaya balad, onlar g duyabiliyordum. Topraa yzkoyun uzandm, saplarn kaln olduu ve yaprak ya da t o h u m zarf olmayan bir noktadan dier tarafa bakp neler olduunu anlamaya altm. Birka p a m u k sras tede bir eyler grr gibi oldum, Tally'nin koyu renk salar olabilirdi bu, belki de deildi. Onlara yeterince yakn olduuma karar verdim. Yaknlarda kimsecikler yoktu. Dierleri -Spruill'ler ve Chandler'lar- r m o r k a doru p a m u k toplayarak gidiyordu. Meksikallar ok uzaktayd, sadece hasr apkalar grnyordu. Glgede o l m a m a ramen ter iindeydim. Kalp atlarm hzlanm, azm k u r u m u t u . Tally bir erkekle beraber pamuklarn arasna saklanm kt bir eyler yapyordu, eer yapmyorsa o zam a n neden saklanyordu? Onlar d u r d u r m a k iin bir eyler yapmak istedim a m a b u n a hi hakkm yoktu. Ben sadece kk bir ocuk, onlarn iine b u r u n sokan bir casustum. Geri ekilmek istedim ama sesler tuttu beni. Ylan, Arkansas'm bu taraflarnda ok b u l u n a n zehirli bir su ylanyd. Bunlar dereler, nehirler civarnda yaar, arada srada gnelenmek ya da yiyecek aramak iin ierilere kadar gelirdi. Her ilkbaharda, ekim zaman geldiinde onlar pulluk ve sabanlarmzn arasnda grrdk. Bu ylanlar ksa, siyah renkli, kaln, saldrgan ve zehirli hayvanlard. Isrdklar zaman nadiren ldrc olurlard ama, onlarn zehiriyle korkun bir ekilde lenlere dair hikyeler d u y m u t u m . Byle bir ylan grdnzde o n u bir sopa, bir apa ya da elinize geen herhangi bir eyle l d r r d n z . Dier tarla ylanlar

236

JOHN GRISHAM

kadar sratli deillerdi ve saldr menziline pek girmezlerdi ama iren ve acmasz hayvanlard. G r d m bu ylan p a m u k srasnn kenarndan doruca stme geliyordu, bana iki metreden daha yaknd. Gz gze geldik. Tally ve yaptna ylesine dalmtm ki etrafmdaki her eyi unutm u t u m . Dehet iinde kalp bir eyler syledim ve ayaa frlayp p a m u k srasnn arasndan koarak getim, sonra bir tane daha atm. Bir adam yksek sesle bir eyler syledi ama ben o anda ylanla daha ok meguldm. P a m u k t o r b a m braktm yere gelince eilip onu srtladm ve eilerek r m o r k a doru yrmeye baladm. Zehirli ylann uzakta kaldna emin olduktan sonra d u r d u m ve etraf dinledim. Hibir ey yoktu. Her taraf sessizdi. Kimse kovalamyordu beni. Yavaa d u r d u m ve pamuklarn arasndan ileriye baktm. Sa tarafmda, birka sra ilerde Tally'yi srt bana d n k olarak grdm, p a m u k torbasn srtna alm, hasr apkas yana yatm, hibir ey olmam gibi ilerliyordu. Sol tarafta ise, pamuklarn arasnda eilmi, bir hrsz gibi kaan Kovboy vard. PAPPY, Cumartesi leden sonralar ounlukla, kasabaya gidiimizi geciktiren nedenler b u l u r d u . le yemeimizi bitirirdik, ben o banyo ikencesine katlanrdm ve o, bizi geciktirmek istedii iin mutlaka yapacak bir i b u l u r d u . D u r u p d u r u r k e n traktrn, o n u n bakmasn gerektiren bir arzas kard. Kasabaya gidince uygun paralar alabilmek iin ona bakmas gerektii k o n u s u n d a bir sr laf edip, eline eski anahtarlar alr ve bir eyler yapmaya balard. Ya da k a m y o n u n m o t o r u iyi almazd ve ona bakmak iin en uygun zaman olarak Cumartesi leden sonrasn bulurdu. Veya su pompasna bakmak d u r u m u n d a kalrd. Bazen de mutfak masasna oturur ve iftlik ileri iin gerekli olan ktlar n n e serip onlarla urard. En sonunda, herkesi sinir ettikten sonra kalkp u z u n bir banyo yapard ve ancak o n d a n sonra kasaba yoluna derdik. Annem, bir Latcher olmasna ramen Craighead lesi'nin en

BOYALI F.V

237

yeni yesini grmek istiyordu, bu nedenle Pappy alet odasnda bir eyler yaparken biz de kamyona drt kutu sebze ykledik ve nehre doru yola ktk. Babam her nedense bizimle gelmek istemedi. ddiaya gre bebein babas, kardei oluyor ve bu da babam, yine iddiaya gre ocuun amcas yapyordu ki b a b a m b u n u kabul etmeye henz hazr deildi. Babamn Bay Latcher'la bir daha karlamak istediini de sanmyordum. Kamyonu annem kullanyor, ben de dua ediyordum ama kpry sa salim gemeyi baardk. Nehrin kar kysnda durduk. Motor ksrp sarsld ve sustu. Annem derin bir nefes alrken kararm verdim ve, "Anne, sana sylemek istediim bir ey var," dedim. A n n e m kontak anahtarna uzanrken, "Biraz bekleyemez misin?" diye sordu. "Hayr." K p r n n dier ucunda, g r n r d e hibir ev ya da ara olmayan tek eritli bir toprak yolda, cehennem gibi scak bir kamyonda oturuyorduk. nemli bir k o n u m a iin m k e m m e l bir yer ve zam a n gibi g r n m t bana bu an. Annem, sanki korkun bir ey yapmm gibi kollarn gsnde kavuturdu ve, "Ne var yine," dedi. Pek ok sr saklyordum. H a n k ' i n Sisco'yu dvmesi. Dere kenarnda Tally. Libby'nin bebek dourmas. Ama bunlar bir sre iin gizlenmiti. Bu srlar ustaca saklamtm. Fakat yeni srrm annemle paylamak zorundaydm. "Galiba Tally ve Kovboy birbirlerinden holanyorlar," dedim ve kendimi h e m e n daha bir hafiflemi gibi hissettim. Sadece kk bir ocuk olup pek bir ey bilmezmiim gibi, glmseyerek, "yle mi?" dedi. Sonra biraz d n d ve yzndeki o hafif glmseme kayboldu. Acaba o da bu gizli ak maceras hakknda bir eyler biliyor mu? diye merak ettim. "Evet efendim." "Peki byle d n m e n i n nedeni nedir?" "Bu sabah onlar p a m u k tarlasnda yakaladm." G r m e m e m gereken baz eyleri grm o l m a m d a n korkuyormu gibi, "Pekl, ne yapyorlard orada?" diye sordu. "Bilmiyorum, ama ikisi beraberdi."

238

JOHN GRISHAM

"Onlar grdn m?" D u y d u u m seslerle balayp, zehirli ylan ve onlarn ka da dahil olmak zere tm hikyeyi anlattm ona. Hibir ayrnty atlam a d m ve hibir konuda abartmadma kendim de ardm. Belki ylann bykl k o n u s u n d a biraz abartya kam olabilirim ama genelde gereklere sadk kaldm. A n n e m anlattm her eyi dikkatle dinledi ve gerekten de arm g r n d . "Orada ne yapyorlard anne?" diye s o r d u m . "Bilmiyorum. Sen bir ey grmedin, deil mi?" "Hayr efendim. Acaba pyorlar myd dersin?" A n n e m hemen, aceleyle, "Belki de," dedi. Tekrar kontak anahtarna uzand ve, "Pekl, bu konuda babanla konuacam," dedi. Hzla oradan ayrldk. Birka dakika d n d m ama, kendimi daha iyi hissedip hissetmediimi bilemiyordum. A n n e m bana birok kez, kk ocuklarn, annelerinden sr saklamamalar gerektiini sylemiti. Ama ona ne zaman alsam anlattklarmn zerinde pek d u r m u y o r ve sylediklerimi b a b a m a aktarmakla yetiniyordu. Bu kadar samimi, ak szl olmakla pek bir ey kazandmdan emin deildim. Ama t m yapabileceim bu kadard ite. imdi byklerim Tally ve Kovboy hakknda her eyi bilecekti. Sor u n u artk onlar dnsn diyordum. Latcher'lar evin yaknnda p a m u k topluyordu ve orada durdu u m u z zaman olduka iyi karlandk. Bayan Latcher evden kp glmsedi ve biz sebze kutularn verandaya tarken yardm etti. Sonra yumuak bir sesle anneme, "Sanrm bebei grmek istiyorsunuz," dedi. Bebei ben de grmek istiyordum ama ansmn fazla olmadnn da bilincindeydim. ki kadn eve girdi. K a m y o n u m u z u n yaknnda bir aa alt b u l d u m ve a n n e m i beklerken kendi iime bakp, yalnz bama orada beklemeye karar verdim. Latcher'lardan hi kimseyi grmek istemiyordum. imdi muhtemelen onlarla akraba o l d u u m u z dncesi beni hasta ediyordu. ocuklardan aniden k a m y o n u n arkasndan kp geldi - oland bunlar ve Percy dierlerinin nndeydi. Dier ikisi daha

BOYALI F.V

239

kk yata, ufak tefekti ve onlar da Percy gibi sskayd. Hibir ey sylemeden yanma geldiler. En azndan biraz nazik olmaya alarak, "Merhaba Percy," dedim. "Ne aryorsunuz burda?" diye h o m u r d a n d . ki kardeini iki yan m a alm, karma dikilmiti. " A n n e m getirdi beni," dedim. "Burda iiniz yok sizin," dedi. Konuurken deta dilerinin arasndan slk alyordu, gerilemek istedim. Aslnda k u y r u u m u toplayp kamay d n d m . "Annemi bekliyorum," dedim. Percy, "Senin kna bir tekme atarz, grrsn," dedi ve birden yumruklarn sktlar. Kendimi zorlayp, "Neden?" diye sordum. " n k sen bir Chandler'sn ve Libby'ye b u n u yapan da sizin Ricky' iz." "Bu b e n i m suum deildi," dedim. " B u n u n nemi yok." zellikle en kkleri ok fkeli grnyordu. Gzlerini dikmi bana bakyor, azn y a m u l t u p duruyor ve hrlar gibi sesler karyordu, ilk y u m r u u n o n d a n gelebileceini dndm. "Bire kar kii adil deil," dedim. Percy, "Libby'ye yaplan da adil deildi," dedi ve sonra bir kedi gibi frlayp m i d e m e bir y u m r u k att. Bir at bile b u n d a n sert ifte atamazd, bararak yere d t m . Okulda da birka kavgaya karmtm - ciddi darbeler yemeden nce retmenler tarafndan son verilen okul bahesi itiip kakmalaryd bunlar. nc snf retmeni Bayan Erama Enos, Joey Stallcup'la kavga etmeye altm iin bana sopa atmt ki Pappy bile b u n u n l a gurur duyard. Ricky de bazen bana kar sert davranr, gre, boks gibi eylere altrrd. iddete yabanc deildim yani. Pappy kavga etmeye baylrd ve o anda yere dnce o n u hatrladm. Birisi beni tekmeledi; bir ayak yakaladm ama hepsi birden stme atlad, tekmeliyor, yumrukluyor, kfrediyorlard bana. kisi srtma y u m r u k atarken ortancann salarn yakaladm. O n u n kafasn koparmaya kararlydm ama Percy birden

240

JOHN GRISHAM

b u r n u m a pis bir y u m r u k att. Bir an iin gzlerim karard ve onlar yine vahi hayvanlar gibi lklar atarak s t m e yldlar. Kadnlarn verandadan bardn d u y d u m . Z a m a n gelmiti! diye d n d m . nce Bayan Latcher geldi ve ocuklar s t m d e n ekip azarlayarak yana doru savurdu. En altta o l d u u m iin en son ben kalktm yerden elbet. A n n e m dehet dolu gzlerle bakt bana. stmdeki temiz giysi kirlenmi, berbat olmutu. B u r n u m dan scak scak kan szyordu. A n n e m omuzlarmdan yakalad ve, "Luke, iyi misin?" dedi. Gzlerim dolmu, her yanm acmaya balamt. Bam evet, sorun yok anlamnda salladm. Bayan Latcher Percy'ye, "Bana bir dal kes!" diye bard. Hom u r d a n p duruyor, hl iki k yakalayp savuruyordu. "Byle kk bir ocuu dvmek de ne oluyor? O hibir ey yapmad ki." Kan imdi gerekten b u r n u m d a n akyor, enemden damlayp gmleimi lekeliyordu. A n n e m beni yatrp kann durmas iin bam arkaya a t m a m syledi ve biz b u n u yaparken Percy bir sopa getirdi. Bayan Latcher bana bakp, "Bunu seyretmeni istiyorum," dedi. A n n e m , "Hayr Darla," diyerek d u r d u r d u onu. "Biz gidiyo ruz. Kadn, "Hayr, ocuunun b u n u grmesini istiyorum," dedi. "imdi eil bakalm, Percy." Percy korku iinde, "Hayr, eilmeyeceim," dedi. " H e m e n eil, yoksa baban aracam. Sana nazik davranmay reteyim biraz. Misafirimiz olan u kck ocuu dvmek neymi gr bakalm." Percy, "Hayr," der demez kadn sopay o n u n bana indirdi. ocuk bard ve kadn bu kez o n u n kula stne v u r d u . Annesi Percy'yi ne doru edi ve kendi ayak bileklerini tutmasn syledi. Sonra, "Beni engellemeye kalkma yoksa seni bir hafta d u r m a d a n dverim," diye tehdit etti. Kadn daha dayak faslna girimeden ocuk alamaya balad. Annemle ben o n u n fkesi ve vaheti karsnda armtk. Sekiz ya da on sert sopa darbesinden sonra Percy kesik kesik barmaya balad. Annesi ise, "Kes sesini!" diye haykrd.

BOYALI F.V

241

Kadnn kollar, bacaklar incecikti ama sopay vururken bu sskalm hzyla telafi ediyordu. Darbeleri makinelitfek atei gibi iniyor, sert ve hzl vurular kam gibi aklyordu. O n , yirmi, otuz sopa yiyen Percy feryada balamt, "Ltfen yeter anne! zr dilerim!" Dayak hl devam ediyordu, cezalandrma olmaktan kmt artk bu vurular. Bir sre sonra kollar iyice yorulan kadn Percy'yi yere itti ve ocuk yerde kvrlp alamaya balad. Dayak fasln gren dier ikisi zaten daha nceden alamaya balamt. Kadn ortanca olan sandan yakalad. O n a Rayford diye seslendi ve, "Eil," dedi. Rayford yavaa ne eilip ayak bileklerini kavrad ve gelen sopa darbelerine dayanmaya alt. A n n e m bana, "Hadi gidelim," diye fsldad. "Arkaya bin, orada yatabilirsin." A n n e m beni k a m y o n u n arkasna bindirirken Bayan Latcher de nc ocuun salarna yapm ekiyordu. Percy ve Rayford, balattklar savan kurbanlar olarak toz toprak iinde yerde yatyordu. A n n e m kamyonu geriye d n d r d ve biz oradan ayrlrken Bayan Latcher en kk ocuu dvyordu. O srada barlar duyuldu ve dorulup oturunca Bay Latcher'n evin arkasndan koarak ktn grdm, arkasnda dier ocuklar vard. Adam karsna bard ama kadn o n u grmezden geldi ve olunu dvmeye devam etti. Bay Latcher karsnn yanna varnca o n u tuttu. Her taraf ocuk doluydu; hepsi de ya baryor, ya da alyordu. Bir sre sonra k a m y o n u n arkasnda bir toz bulutu ykseldi ve onlar gremez oldum. Kamyon kasasnn demesine uzanp rahatlamaya alrken, onlarn iftliine bir daha gitmek zorunda kalmamak iin dua ettim. Hayatmn sonuna kadar o insanlardan hibirini grmek istemiyordum. Ayrca, Chandler'lar ve Latcher'larm akraba olduklar dedikodusunu hi kimsenin duymamas iin de uzun uzun dua ettim. Eve bir zafer kazanm gibi d n d m . Spruill'ler temizlenmi, kasabaya gitmek iin hazrlanmt. Be-alt metre mesafede durd u u m u z zaman, onlar bir aacn altna oturmu, Pappy, bykannem ve babamla birlikte buzlu ay iiyorlard. K a m y o n u n arkasnda m m k n olduunca abartl bir tavrla ayaa kalktm ve han: 1 6

242

JOHN GRISHAM

limi grnce oke olup gsterdikleri reaksiyonu zevkle seyrettim, ite buradaydm - dayak yemi, kan revan ve toz toprak iindeydim, giysilerim yrtlmt ama ben hl ayaktaydm. Kamyondan aaya atladm ve herkes bama topland. A n n e m koarak geldi ve fkeli bir sesle, "Olanlara inanamayacaksnz!" dedi. " birden Luke'a saldrd! Percy ve iki kardei ben ierdeyken o n u yakalad. Kk caniler! Biz onlara yiyecek gtryoruz, onlarn u yaptna bak." Tally de meraklanmt ve sanrm iyi olup olmadn anlamak iin uzanp b a n a d o k u n m a k istedi. Pappy, gzleri fkeyle parlayarak, " birden ha!" dedi. Annem, "Evet, ve de Luke'dan bykt," dedi ve hikye bymeye balad. saldrgann byklk ve irilikleri gnler, aylar getike artacakt. Bykannem gelip yzme, stnde kk bir kesik olan burn u m a bakt. Sonra, "Krlm olabilir," dedi, b u n u duyunca heyecanlandm a m a o n u n tedavisini istemiyordum. Pappy, "Kamadn, deil mi?" diye sordu. O da bana yaklamt. v n r gibi, "Hayr efendim," dedim. Ama bir frsat bulsaydm hl kayor olabilirdim. A n n e m sert bir sesle, "Elbete kamad," dedi. "O da en az onlar kadar sert tekme ve yumruklar atyordu." Pappy'nin yz aydnland, b a b a m glmsedi. Pappy, "Yarn gider bitiririz bu ii," dedi. A n n e m , "Byle bir samalk yapmayacaksnz," diyerek ona bakt. Pappy kavgadan holand iin sinirleniyordu a n n e m . Fakat o, kzlarla dolu bir evde yetimiti. Kavgadan anlamazd. Pappy, "yi y u m r u k attn m?" diye sordu. "Biz oradan ayrlrken hepsi alyordu," dedim. A n n e m gzlerini devirip bana bakt. H a n k dierlerinin arasndan geip yanma geldi ve eilip bendeki hasar inceledi. Sonra, "Demek sana kii birden saldrd ha?" diye h o m u r d a n d . "Evet efendim," diyerek bam salladm. "Aferin sana ocuk. Bu sana sert bir erkek olmay retecek."

BOYALI F.V

243

"Evet efendim," dedim. Bana bakp glmsedi ve, "Eer istersen, bire kar d u r u m larnda kullanabilecein birka oyun retirim sana," dedi. A n n e m , "Hadi temizlenelim," diyerek araya girdi. Bykannem, "Galiba krlm," dedi. Tally, "yi misin Luke?" diye sordu. M m k n olduunca sert grnmeye alp, "Elbette," dedim. Bir zafer yryyle beni oradan gtrdler.

23
NEDENN KlMSE BLMYORDU ama, Sonbahar Piknii daima Eyll aynn son Pazar gn yaplrd. Black O a k ' u n bir geleneiydi bu, karnaval ve ilkbahar toplantlar kadar kklemi, yerlemiti. Bu olayn, yeni sezonun geliini, hasat s o n u n u n balangcn ve beyzbol mevsiminin kapandn gsterdii varsaylyordu. T m bunlarn bir tek piknikle tamamland sylemek pek m m k n deildi, a m a en azndan bir gayret gsteriliyordu. O gn dostlarmz, dost rakiplerimiz olan Metodistler'le paylardk. Black Oak blnemeyecek kadar kk bir yerdi. Burada hibir etnik grup, zenci, Yahudi, Asyal ya da dardan gelmi herhangi bir yabanc yaamazd. Hepimiz Anglo-rlanda kkenliydik, belki birka Alman kkenli olan da vard ve herkes iftilik ya da iftilerle ticaret yapard. Herkes Hristiyand ya da yle olduunu iddia ederdi. Kahvehanede bir Cub'lar taraftar kp ok konuur, ya da bir salak kalkp John Deere'in baka bir marka traktrden daha kt olduu sylerse tartmalar kard, ama hayat genelde sakindi. Byk ocuklar ve gen adamlar Cumartesi gnleri kooperatifin arkasnda boks yapmay, dvmeyi severdi ama bu bir kavga deil, bir spor olay olurdu. H a n k ' i n Sisco'lar dvmesi gibi bir olay o kadar az grlrd ki, kasabada hl o kavga konuuluyordu. Kiisel kin ve fkeler m r boyu srerdi; Pappy de bu konuda kendine deni yapyordu. Fakat kasabada birbirine ciddi olarak d m a n olan kimse yoktu. Ak bir sosyal dzen vard, ortaklar bu dzenin en alt tabakasn, tccarlar ise en st oluturuyor ve

BOYALI F.V

245

herkesten de kendi yerini bilmesi bekleniyordu. nsanlar genelde iyi geinirdi. Baptistler ve Metodistler arasndaki izgi hibir zaman doru ve gerek olmamt. Onlarn ibadetleri biraz farklyd, bize gre onlarn kk bebeklere su serpme yini Kutsal Kitap'tan irkin bir sapmayd. Ayrca sk sk bir araya gelmezlerdi ki bu da onlarn bizim kadar dindar olmadn gsteriyordu. Hi kimse Baptistler kadar sk bir araya gelmezdi. Biz srekli ibadetimizle gurur duyardk. Benim en sevdiim Metodist olan Pearl Watson, bir Baptist olmak istediini a m a fiziksel olarak b u n a imkn bulamadn sylemiti. Ricky bir gn bana gizlice, iftlikten ayrld zaman Katolik olabileceini, nk onlarn haftada sadece bir kez toplandn sylemiti. Katolikliin ne olduunu bilmiyordum ve o bana baz eyleri aklamaya almt ama, Ricky de din bilgisi k o n u s u n d a zayft. A n n e m ve b y k a n n e m o Pazar sabah giysilerimizi tlemek iin her zamankinden daha ok zaman harcad. Tabii ben de banyo srasnda daha sk ovuldum. Hayal krklna uramtm, nk b u r n u m krlmamt, i yoktu ve kk kesik glkle grlyordu. M m k n olduunca iyi giyinmeliydik, nk Metodist hanmlarn elbiseleri bizim kadnlarmzn giydiklerinden biraz daha gzeldi. Btn bu telaa ramen heyecanlydm ve kasabaya bir an nce gitmek iin sabrszlanyordum. SpruilPleri de davet etmitik. Ben gidecekleri kendim semek isterdim a m a tabii bu, dostluk duygular ve Hristiyanlk ilikisi iinde yaplmt. Tally gelebilirdi ama dierleri bana gre n bahede kalabilirdi. Fakat kahvaltdan sonra onlarn kampna baknca ok az hareket g r d m . Kamyonlarn tutan ve adrlarna bal olan bir sr tel ve ip olduu gibi duruyordu, zlmemiti. Pazar okulu dersine alan Pappy'ye gidip, "Onlar gelmiyor," diye rapor verdim. Yavaa, "yi," dedi. Hank'in piknikte, ortalkta masa masa dolaarak d u r m a d a n tknmas ve kavga edecek adam aramas ihtimali ho bir ey deildi.

246

JOHN GRISHAM

Meksikallarn gerekten seim hakk yoktu. A n n e m hafta banda Miguel'i bu davetten haberdar etmi ve gn yaklarken bir iki kez de hatrlatmt. Babam ona kilisede zel bir spanyolca yin ve sonra da bol yemekli bir piknik yaplacam anlatmt. Pazar gnleri leden sonralar onlarn da yapacak fazla ileri olmuyordu. Dokuz Meksikal k a m y o n u m u z u n arkasna dolutu; sadece Kovboy yoktu. Bu da benim hayal g c m harekete geirdi. Bu adam neredeydi ve ne yapyordu? Tally neredeydi? O r a d a n ayrlrken o n u n bahede grememitim. Onlarn tarlada gizlenip, yapmak istedikleri her neyse onu yaptklarn d n m e k beni sinirlendirmiti. Tally bizimle birlikte kiliseye gitmek yerine muhtemelen yine bir yerlere svm, kt eyler yapyordu. Ya Siler Deresi'nde ykanrken gzc olarak benim yerime Kovboy'u kullanyorsa? Bunu dnmeye dayanamadm ve kasabaya gidinceye kadar o n u n iin endie ettim. PEDER AKERS, yznde o nadir grlen glmsemelerinden biriyle krsye kt. Kilise t a m a m e n dolmutu, insanlar ara koridorlarda oturuyor, arka duvara dayanm d u r u y o r d u . Pencereler almt, kilisenin kuzey tarafnda, Meksikallar yksek bir mee aacnn altnda toplanp apkalarn karm, esmer balaryla kahverengi bir deniz meydana getirmilerdi. Rahip, misafirlerimizi, tepelerden gelen ziyaretileri ve Meksikallar selamlad, onlara hogeldiniz dedi. Tepelerden gelen fazla insan yoktu. Peder Akers her z a m a n olduu gibi onlardan, ayaa kalkp kendilerini tantmalarn istedi. Bu insanlar Hardy, M o u n tain H o m e ve Calico Rock gibi yerlerden gelmilerdi ve onlar da bizim gibi temiz giyimliydi. Pencerelerden birine bir hoparlr taklmt, bylece Peder Akers'in syledikleri kilise dnda, Meksikallarn d u r d u u yerde de duyuluyor ve orada Bay Cari Durbin tarafndan spanyolca'ya evriliyordu. Bay D u r b i n Jonesborolu emekli bir rahipti. Peru dalarnda otuz yl sresince gerek Kzlderililer arasnda almt ve misyon haftasnda sk sk gelip konuur, bizlere, geride brakt o garip topraklarla ilgili fotoraflar, diyalar gsterirdi. spanyolca'dan

BOYALI F.V

247

baka bir de, bir Kzlderili diyalekti konuuyordu ki bu da beni deta bylyordu. Bay D u r b i n aacn altnda d u r m u , Meksikallar o n u n etrafnda imlere o t u r m u t u . Emekli rahip beyaz bir elbise, beyaz bir hasr apka giymiti ve sesi, Peder Akers'in hoparlrden kan sesi kadar glyd, kilisenin iine kadar geliyordu. Ricky bir gn Bay Durbin'in, Peder Akers'ten daha mantkl o l d u u n u sylemi ve bu fikrini bir Pazar akam yemeinde ortaya atnca yine sorun yaratmt. nsann, kendi rahibini eletirmesi ve hele b u n u yksek sesle yapmas gnaht. Bay Durbin'i grebilmek ve sesini duyabilmek iin srann sonuna, pencere y a n m a o t u r d u m . Sylediklerinden hibir ey anlamy o r d u m ama spanyolca'snn, Meksikallarn spanyolca'sndan daha yava olduunu biliyordum. Onlar yle hzl k o n u u r d u ki bazen birbirlerini nasl anladklarn merak ederdim. Bay Durbin'in cmleleri dzgn, telaszd ve ar bir Arkansas aksanyla konuuyordu. Sylediklerinden tek kelime anlamyordum a m a konumas benim iin yine de Peder Akers'inkinden ekiciydi. Bu kadar byk bir kalabalkla, sabah yini de hi kukusuz uzadka uzad ve bir m a r a t o n halini ald. Cemaat k k olursa yin de ksa kesiliyordu. Paskalya, Anneler G n ve Sonbahar Piknii gibi zel gnlerde cemaat kalabalk olunca Peder Akers de performansn gsterme ihtiyacm hissediyordu. Bir sre sonra, vaazda rahibin k o n u d a n konuya atladn gren Bay Durbin'in can sklr gibi oldu. Kilisenin iinden gelen konumay nakletmekten vazgeti ve kendi vaazn vermeye balad. Peder Akers nefes almak iin d u r d u u zaman Bay D u r b i n konumaya devam ediyordu. Peder Akers'in konumas iyice atelendiinde ise Bay Durbin bir bardak su ierek dinleniyordu. Bir sre sonra Meksikallarn yanma, yere o t u r d u ve kilisenin iinden gelen barlarn d u r m a sn beklemeye balad. Ben de bekliyordum. Zamanm, bir sre sonra yiyeceimiz yiyeceklerin hayalini kurarak geirmeye baladm - ynla kzarm pili dolu tabaklar ve kilolarca ev dondurmas olacakt sofralarda. Meksikallar kilisenin pencerelerine bakmaya balad. Peder Akers'in delirdiini dnmeye balam olduklarna emindim.

248

JOHN GRISHAM

Onlara, "Sakin olun, skmayn cannz," demek isterdim. "Her zam a n olur bu." Takdis duas olarak be kta " O l d u u m Gibi" ilahisi okuduk. Kimse sralardan kp yrmedi ve Peder Akers istemeyerek yine son verdi. n kapda Dewayne'le bulutum ve beraberce beyzbol sahasna doru kotuk, Metodistler'in orada olup olmadn merak ediyorduk. Elbette oradaydlar; onlarn ibadeti hibir zaman bizimki kadar u z u n srmezdi. T o p engelinin arkasnda, belki bir milyon hatal t o p u n arkaya kamasn nlemi olan karaaacn altna dizilmi krmz beyaz ekose rtl masalara yiyecekler konuyordu. Metodistler ar gibi alyordu, erkekler ve ocuklar yiyecekleri getiriyor, kadnlar da masalar dzenliyordu. Pearl W a t s o n ' u b u l d u m ve o n u n l a sohbete baladm. Glerek bana bakt ve, "Peder Akers'in vaaz hl devam ediyor m u ? " diye sordu. "Bizi biraz nce brakt," dedim. Bana ve Dewayne'e iki ikolatal kurabiye verdi. Kendi kurabiyemi iki lokmada y u t t u m . Sonunda Baptistler, "Merhaba", "Nerdesiniz byle?" ve "Neden bu kadar uzad?" gibi seslenmeler arasnda geldiler. Otomobil ve kamyonlar sahaya biraz daha yakna getirildi, t a m p o n t a m p o n a sahann etrafndaki itlerin arkasna park edildi. En azndan bir ya da ikisi, hatal atlan toplara hedef olacakt. ki yl nce Ricky bir say vuruu yapp t o p u sol itten arnca, Bay Wilber Shifflett'in gcr gcr, yeni Chrysler otomobilinin n cam krlmt. Patlama m t hi olmutu - nce bouk bir arpma sesi duyulmu, arkasndan arabann n cam patlayp parampara olmutu. Fakat Bay Shifflett zengin bir adamd ve bu yzden kimse fazla endielenmedi. Adam arabasn oraya park ederken ald riskin farkndayd zaten. Metodistler o yl da bizi be-yedi yenmi ve Ricky de, menajer Pappy'nin, atclar n c turda deitirmesi gerekirdi diye k o n u m u t u . Bu yzden u z u n sre birbirleriyle konumadlar. Masalarn zeri ksa srede, kocaman salata, sebze kseleri, zerleri kzarm pili dolu geni tabaklar, ilerinde msr ekmei, uzun ya da baka eit ekmekler olan sepetlerle dolmutu. Yiyecek tabaklan, Metodist rahibinin kars Bayan O r r ' u n ynetimi altnda her masaya belirli bir dzene gre datlmt. Bir masada sadece

BOYALI EV

249

i sebzeler vard - b i r dzine kadar deiik domates tr, hyarlar, sirke iinde beyaz ve sar soanlar grlyordu. O n u n yanndaki masada bezelye ve fasulye tr yemekleri v a r d - brlce, bezelye, d o m u z etli yeil fasuyle ve taze fasulye tabaklar g r d m . Her piknikte patates salatas olur, her a da farkl bir tarife gre yapard salatasn. Dewayne'le beraber on bir tane byk kse saydk, hepsi de birbirinden farkl grnyordu. Kesilmi biberli ve baharatl yumurtalar da ok poplerdi ve bir masann yarsn bunlarla dolu tabaklar kaplamt. Sonuncu ve en nemlisi de kzarm pililerdi. Kasabay bir ay boyunca doyuracak kadar kzarm pili vard. Kadnlar oraya buraya kouturup durur, yemeklerle ilgili konuurken, erkekler de sohbet ediyor, glyor, birbirini selamlyordu ama gzlerini de kzarm pililerden ayramyorlard. ocuklar her yere dalmt, biz de Dewayne'le birlikte, belirlediimiz bir aaca doru gittik, burada birka kadn yemek sonras iin tatl hazrlyordu. Soutucu kutular iinde alt k u t u ev d o n d u r m a s saydm, hepsinin zeri havlularla rtlm, ve havlularn stne de buz atlmt. Hazrlklar Bayan Orr tarafndan denetlendikten sonra, kocas Rahip Vernon Orr, Peder Akers'le birlikte masalarn ortasnda durdu, kalabalk birden sustu ve hareketsiz kald. Geen yl, verdii nimetler iin Tanr'ya kreden rahip Peder Akers olmutu, bu yl da b u n u yapma erefi Metodistler'in olacakt. Pikniin hi konuulmayan bir dzeni vard. Hepimiz bamz ne edik ve Rahip Orr, bizlere verdii harika yiyecekler, gzel havalar, pamuklar, her ey iin Tanr'ya krann belirtirken o n u dinledik. Hibir eyi u n u t m a d ; Black Oak gerekten de her ey iin Tanr'ya krediyordu. Kzarm tavuk kokular geliyordu b u r n u m a . ikolatal kek ve d o n d u r m a d a n biraz tadabilirdim. Dewayne beni tekmeledi, onu altma alp dvmek istedim. Ama b u n u yapmadm elbet, nk bir dua srasnda kavga ettiim iin sopa yerdim. Rahip O r r ' u n duas bitince erkekler Meksikallar alp yemek servisi iin sraya dizdi. Bu bir gelenekti; yemek servisinde Meksikallar birinci, tepe halk ikinci, ocuklar nc, yetikinler de sonuncu sray alrd. O srada Stick Powers birden ortaya kt, Mek-

250

JOHN GRISHAM

sikallar ve tepe insanlarnn arasna dalverdi, zerinde niformas vard elbette. O n u n , grevde olduunu ve fazla vakti olmadn sylediini d u y d u m . ki tabak d o l d u r u p ekildi - bir tabakta birka kzarm pili vard, dierini de bulabildii t m dier yiyeceklerle tepeleme doldurmutu. O n u n , karnn tka basa doyurduktan sonra kasabann kenarnda bir aaalt bulup kestireceini biliyorduk. Metodistler'den birou bana Ricky'yi sordu - ne yapyordu, ondan haber alm mydk? Nazik davranp onlarn sorularna yant vermek istedim ama biz Chandler'lar, aile olarak bu kadar b yk bir ilgiden holanmyorduk. zellikle bugnlerde, Latcher srrnn deheti ile, herkesin iinde Ricky'nin adndan sz edilmesi bizi korkutuyordu. nsanlar, "Syle ona, her zaman d n y o r u z onu," diyordu. Bunu hep sylerlerdi, sanki evimizde telefon vard ve biz de her akam onunla konuuyorduk. Bazlar, " O n u n iin d u a ediyoruz," derdi. Ben de her zaman, "Teekkr ederim," diye cevap verirdim. Sonbahar Piknii gibi harika bir olay, Ricky hakknda sorulacak hi beklenmeyen bir soruyla mahvolabilirdi. O, Kore'de siperlerde, savan ortasnda, eve d n p bizimle beraber kiliseye gidip gidemeyeceini, kasabada piknie gelip gelemeyeceini, tekrar Metodistler'e kar oynayp oynayamayacan bilemeden, kurunlardan kanp insanlar ldryordu. T m bu heyecann ortasnda kendimi birdenbire yapayalnz, ok korkmu hissettim. Pappy olsa, "Sert ol," derdi. Ama bol yiyecek bana ok yardmc oldu. Dewayne'le beraber tabaklarmz alp, yedek beyzbol oyuncularnn o t u r d u u yerin arkasnda glge bir yer b u l u p oturduk. Saha dna battaniyeler yaylm, aileler gnein altnda o t u r m u tu. Gne emsiyeleri yava yava alyor, kadnlar yzlerini, kk ocuklarn ve tabaklarn yelpazeliyordu. Meksikallar bizlerden uzakta, sahann sandaki faul hattnn gerisinde bir aacn altnda toplanmt. Juan geen yl bana, kzarm tavuktan pek de holanmadklarn itiraf etmiti. Byle bir samalk duymamtm dorusu. O zaman kzarm tavuun, tortilladan ok daha iyi, daha lezzetli o l d u u n u d n m t m .

BOYALI F.V

251

Annemle babam ve dedemle b y k a n n e m yemeklerini, nc kou noktas yaknnda bir battaniye zerinde yiyorlard. Bir sr k o n u m a ve mcadeleden sonra arkadalarmla beraber yememe izin verilmiti ki, yedi yanda bir ocuk iin muazzam bir baaryd bu. Yemek kuyruu hi bitmiyordu. Erkekler son masaya vardklarnda, genler bir eyler almak iin yeniden sraya giriyordu. Benim iin bir tabak yeterliydi. Midemde d o n d u r m a iin de yer kalmasn istiyordum. ok gemeden tatl masasna gittik, o masada, bizim gibilerin saldrsn nlemek iin Bayan irene Flanagan nbetteydi. Serinde bekletilen d o n d u r m a kutularna bakp, "Ka tane ikolatal d o n d u r m a var?" diye sordum. Kadn glmsedi ve, "Ah, bilmiyorum, epeyce var," dedi. Bu kez Dewayne, "Bayan Cooper fstk ezmeli d o n d u r m a s n dan getirdi mi?" diye sordu. Bayan Flanagan ortadaki bir d o n d u r m a k u t u s u n u gsterdi ve, "Evet getirdi," dedi. Bayan Cooper, d o n d u r m a s n a ikolatayla fstk ezmesi katyor ve harika bir ey yapyordu. nsanlar b t n yl o n u n d o n d u r m a s n k o n u u r d u . Geen yl biri Baptist, dieri de Metodist olan iki delikanl, d o n d u r m a sras y z n d e n neredeyse birbirine girmiti. Rahip Orr ortal sakinletirirken, Dewayne bu d o n d u r m a d a n iki kse kapmay baarmt. D o n d u r m a l a r alp oradan uzaklam ve bir sokaa girip gizlenerek iki kseyi de son damlasna kadar yemiti. Sonra da bir ay boyunca hep b u n u anlatt. Bayan Cooper dul bir kadnd. Pop and Pearl marketinin iki blok arkasnda kk, gzel bir evde yaar ve bahe ii iin yardmc aradnda hemen bir k u t u fstk ezmeli d o n d u r m a yapard. Ya yirminin altnda olan ocuklar h e m e n gelip o n u n bahesinde alrd; kadn, kasabann en gzel bahesine sahipti. Yetikin erkekler bile arada bir o n u n bahesine urar ve birka yabani ot yolard. Bayan Flanagan, "Biraz bekleyeceksiniz," dedi. "Ne zamana kadar?" diye sordum. "Herkes yemeini bitirinceye kadar." U z u n sre bekledik. Byk ocuklar ve gen adamlardan ba-

252

JOHN GRISHAM

zlar saha dnda snmaya, birbirlerine top atmaya balad. Yetikinler bir araya gelip d u r m a d a n konuuyordu ve d o n d u r m a n n eridiinden emindim. Bir sre sonra iki hakem Monette'den geldi ve bu da kalabalk arasnda heyecanl bir havann domasna neden oldu. Elbette onlarn da nce yemek yemesi gerekiyordu ve adamlar bir sre beyzbolu bir yana brakp kzarm pililerle ilgilendiler. Battaniye ve emsiyeler yava yava saha kenarndan topland. Piknik sona eriyordu. Ma saati yaklamt. Kadnlar d o n d u r m a masas etrafna topland ve bize servis yapmaya balad. Dewayne de s o n u n d a fstk ezmeli d o n d u r m a s n a kavutu. Ben, Bayan Lou Kiner'in d o n d u r m a s n d a n bir kak ve stne de iki kak ikolatal istedim. Tatl masasnn evresinde yirmi dakika kadar sren bir karmaa oldu ama s o n u n d a dzen saland. ki din adam da kalabaln arasna karp herkes kadar d o n d u r m a yedi. Hakemler scak nedeniyle fazla yemekten kand ve d o n d u r m a yemedi. Birisi, "Hadi ma balasn!" diye bard ve kalabalk, top setinin arkasna doru yrd. Metodistler'in antrenr kasabann batsnda yaayan bir ifti, Bay Duffy Lewis'di ve Pappy'ye gre adamn beyzbol zeks kstlyd. Fakat biz arka arkaya drt ma da kaybettikten sonra Pappy artk Bay Lewis hakknda konumaz olmutu. Hakemler iki takmn a n t r e n r n vuru noktasnn gerisine ard ve Black Oak modeli beyzbolun zel kurallar uzun sre tartld. Konuurken saha kenarndaki itleri, direkleri ve kntlar gsteriyorlard ki bunlarn hepsinin kendi kurallar ve tarihleri vard. Pappy, hakemlerin sylediklerinin ouna itiraz etti ve ekime bir trl sona ermedi. Baptistler geen yl ev sahibi takm olmutu, bu yzden ilk vuruu biz yaptk. Metodist takmnn top atcs, Craighead lesi'nin en byk arazi sahiplerinden biri olan Bay Sap Prescott'un olu Buck Prescott'tu. Buck yirmili yalarnn bandayd. ki yl Arkansas Eyalet niversitesi'ne gitmiti ki, nadir grlen bir olayd bu. niversitede atc olarak oynamay denemi ama antrenryle arasnda baz anlamazlklar kmt. Solakt, hep falsolu top atard ve geen yl bizi dokuz-iki yenmiti. T o p atma tmseine gittii zaman b u n u n uzun bir gn olacan anlamtm. lk at yksek, falsolu

BOYALI F.V

253

bir toptu, da gitti ama hakem tarafndan ska olarak deerlendirildi ve Pappy de hemen hakeme barmaya balad tabii. Buck ilk iki vurucuyu safd brakt, o n d a n sonra gelen ikisini de oyun dna gnderdi ve daha sonra bir t o p u n saha ortasna gitmesiyle beraber babam da gtrd. Bizim top atcmz Duke Ridley adnda yedi ocuklu gen bir iftiydi ama att toplara ben bile vurabilirdim. Bir gn, sava zam a n n d a Alaska'da atc olarak oynadm sylemiti ama kimse b u n u dorulayamad. Pappy o n u n yalan sylediini d n y o r d u ve ben de geen yl d u r m a d a n ska getiini grdkten sonra kukulandm ondan. Adamn att toplar ilk v u r u c u n u n hepsi de karlad, sadece bir at skaland ve Pappy'nin at tmseine koup o n u sakatlayacan sandm. Bitirici vurucu topu yakalaycya brakt. O n d a n sonraki oyuncu aadan sola gnderdi. Onlarn altnc vurucusu, takmlarnn elli iki yanda olan en yal oyuncusu Bay Lester Hurdle saa uzun bir top gnderdi ama bizim eldivensiz ve ayakkabsz saha o y u n c u m u z Bennie Jenkins topu plak ellerle t u t u n c a ansmz dnd. Oyun, atclar arasnda bir delloya dnt, ama b u n u n nedeni atclarn ok iyi top atmas deildi, iki takm da isabetli top atamyordu. Tekrar d o n d u r m a masasna d n d k ve eriyen son kalntlar da yendi. nc turda her iki taraftan kadnlar kk gruplar halinde toplanp sohbete balad, onlar iin ma pek de nemli deildi. Pek de uzak olmayan bir yerde bir araba radyosu akt ve Harry Caray'n sesini duyabiliyordum. Cardinal'ler mevsimin son man Cub'larla oynuyordu. Dewayne ile birlikte son d o n d u r m a kupalarmz alp, battaniye zerine o t u r m u sohbet eden yarm dzine kadar kadnn yanndan geerken birinin, "Ee, Libby ka yanda peki?" dediini duydum. D u r d u m , d o n d u r m a m d a n bir para aldm ve onlarn konumalaryla hi ilgilenmiyormu gibi ileriye, maa baktm. Kadnlardan biri, "On be yanda," dedi. "O bir Latcher. Yaknda bir tane daha dourur." "Bebek kz m olan m acaba?" " D u y d u u m a gre olanm."

254

JOHN GRISHAM

"Peki ya baba?" "Kimse bilmiyor. Kz kimseye sylemiyormu." Dewayne beni dirseiyle iterek, "Hadi yrsene," dedi. Oradan ayrldk ve yedek oyuncu bankna doru ilerledik. Rahatlam mydm, k o r k m u m u y d u m bilemiyordum. Latcher bebeinin doumu duyulmutu ama babann kim o l d u u n u kimse bilmiyordu. Fazla u z u n srmez, diye d n d m . Duyulursa mahvolacaktk. Latcher ailesinden bir kuzenim olacak ve b u n u da herkes renecekti. Sk top frlatma dellosu beinci turda, her iki takmn da alt kouyla patlamas sonucu sona erdi. Toplar yarm saat sreyle her yana gitti - kenar toplan, sert atlar, saha dna atlan toplar grdk. ki kez atc deitirdik ve Pappy at tmseine gidip babama iaret edince bamz dertte diye d n d m . Babam bir atc deildi ama artk geriye kimse de kalmamt. Ama yine de atlarn alak tuttu b a b a m ve ok gemeden t u r u bitirdik. Birisi, "Musial top atyor!" diye bard. Bu ya bir aka ya da hatayd. Stan Musial ok iyiydi ama hi top atmamt imdiye kadar. Seyirci sralarnn arkasna, arabalarn park ettii yere gittik. Kk bir kalabalk, Bay Rafe Henry'nin '48 Dodge'una doru gidiyordu. Arabann radyosu sonuna kadar almt ve Harry Caray lgn gibi anlatyordu - Stan the Man gerekten de at tmseinde, Cub'lara, b t n yl vuru birincilii iin savat Frankie Baumholtz'a kar top atyordu. Sportsman Park'taki seyirci ldrm gibiydi. Harry mikrofona baryordu. Musial'n at tmseinde bulunmas bizi oke etmiti. Baumholtz bir yer t o p u n u ncye vurdu ve Musial' geriye, orta sahaya gnderdiler. H e m e n yedek oyuncu kulbesine koup Pappy'ye Stan the Man'n gerekten de top attn syledim a m a bana inanmad. Babama syleyince o da kukuyla bakt bana. Metodistler yedinci t u r u n s o n u n d a altya-sekiz ndeydi ve Baptist yedek kulbesi gergindi. Bir sel bile b u n d a n daha az endie yaratrd, en azndan o anda. Hava scakl en azndan otuz be derece vard. Btn oyuncular srlsklamd, temiz tulumlar ve beyaz Pazar gmlekleri srtlarna yapmt. ok yava hareket ediyorlar, Pappy'nin istedii gibi

BOYALI F.V

255

oynamyorlard - yedikleri t m kzarm pili ve patates salatalarnn bedelini dyorlard elbet. Dewayne'in babas oynamyordu, o n u n iin bir-iki saat sonra gittiler. Birka kii daha uzaklap evine d n d . Meksikallar hl sahann sanda, ayn aacn altndayd ama imdi iyice yere yaylm, uyuyor gibiydiler. Kadnlar aaalt sohbetlerini koyulatrmt; ma kimin kazand umurlarnda bile deildi. Seyirci sralarna yalnz bama o t u r d u m ve Metodistler'in sekizinci t u r d a say daha yapmasn izledim. Oraya kp say koular yapacam, orta sahada harika oyunlar karacam g n n hayalini k u r u y o r d u m . Bydm zaman bu sefil Metodistler'in benim karmda hi ans olmayacakt. Metodistler ma sekize-on bir kazand ve Pappy arka arkaya beinci yldr Baptistler'in malup oluunu seyretti. Ma bitince oyuncular tokalap glt ve buzlu ayn olduu glgelie doru yrdler. Pappy ne glmsedi, ne gld, ne de kimseyle tokalat. Bir sre ortadan kayboldu; o n u n bir hafta boyunca surat asacan biliyordum. Cardinal'ler de sfr malup oldu. Sezonu, Giant'larn drt oyun, New York Dnya Kupas'nda Yankee'lerle karlaacak olan Brooklyn Dodgers'larn da sekiz oyun arkasnda bitirdiler. Piknikten geriye kalanlar toplanp araba ve kamyonlara konmutu. Masalar temizlendi, pler topland. Vuru yeriyle atc tmseini dzelten Bay Duffy Lewis'e yardm ettim ve topra trmklayp dzelttikten sonra saha yine eskisi gibi d m d z oldu. Herkesle vedalamak bir saat srd. Malup olan takmn oyuncular gelecek yl iin her zamanki tehditlerini savururken, galip gelenler de onlarla dalgasn geiyordu elbet. Grebildiim kadaryla Pappy'den baka bozulan yoktu. Kasabadan ayrlrken sezon s o n u n u d n d m . Beyzbol sezonu ilkbaharda, topraa ekim yaptmz ve umutlarn yksek olduu bir z a m a n d a balard. Malar yaz boyunca bizi oyalar, tarlalarn ar ve skc almasndan uzaklatran tek elence olurdu. Her ma dinler, bir sonraki maa kadar da oyunlardan, oyunculardan ve stratejilerden sz ederdik. Beyzbol alt ay boyunca gnlk yaantmzn bir paras olur ve sonra biterdi. Tpk p a m u k gibi.

256

JOHN GRISHAM

Eve vardmzda zgndk. Artk verandada o t u r u p ma dinleyemeyecektik. Alt ay Harry Caray'm sesi olmadan geecekti. Alt ay sresince Stan Musial olmayacakt. Eldivenimi aldm, bir tarla yoluna kp uzun bir yrye baladm, topu havaya atp tutuyor, Nisan'a kadar ne yapacam d n y o r d u m . Beyzbol, hayatmda ilk kez olarak kalbimi krd.

24
HAVA, Ekim'in ilk gnlerinde serinledi. Geceleri olduka serin oluyor ve sabahleyin tarlaya gidilerde deta yorduk. Boucu rutubet gitmi, gne o yakc scakln kaybetmiti. le vakti yine scak oluyordu ama Austos sca gibi deildi elbet bu, ve hava karardktan sonra ortalk serinliyordu. Bekledik ama scak havalar geri d n m e d i . Mevsim deiiyordu; gnler ksalyordu. Gne takatimizi eskisi gibi kesmediinden daha sk alyor, daha ok p a m u k topluyorduk. Elbette baka bir ilgi alan bulmak iin Pappy'nin ihtiyac olan ey de havann deimesiydi. K mevsiminin artk u c u n u n g r n d u gnlerde, o da imdi, Noel G n ' n d e k i sra sra amurlu, r m ve toplanmam p a m u k larla ilgili hikyeler hatrlyordu. Tarlalarda geen bir aydan sonra okulu zlemitim. Okul Ekim sonunda alacakt ve b t n gn snftaki sramda, pamuklar arasnda deil de arkadalar arasnda o t u r m a n n ve etrafmda Spruill' ler gibi beni endielendirecek kimseler olmadan yaamann ne kadar ho olacan d n d m . Beyzbol bittiine gre baka hayaller k u r m a k zorundaydm. Elimde u anda zlenecek ey olarak sadece okulun kalmas, iinde b u l u n d u u m d u r u m u n umutsuzluunu gsteriyordu. Okula d n m muhteem olacakt, nk parlak, yeni Cardinal beyzbol ceketimi giyecektim. Masamn st ekmecesindeki puro k u t u s u n d a , sk alma ve t u t u m l u para harcamann sonucu olarak biriktirdiim 14.50 dolarm vard. Kiliseye ba konusunda pek istekli deildim, yatrm daha ok Cumartesi filmleri ve patBE 17

258

JOHN GRISHAM

lam msra yapyordum ama kazancmn byk b l m gvenli bir ekilde, u benim Stan Musial beyzbol kartmn ve Ricky'nin Kore'ye giderken bana verdii sedef sapl aknn yannda saklanyordu. Sears, Roebuck'a ceket iin sipari vermek istedim ama a n n e m hasadn sonuna kadar beklemem iin srar etti. Bu k o n u y u hl tartyorduk. Sipariten sonra teslimat iki hafta sryordu ve ben de snfa Cardinal krmzs ceketle girmeye kararlydm. BR G N AKAMA D O R U Stick Powers' bizi beklerken bulduk. A n n e m ve bykannemle birlikte, dierlerinden biraz daha nce ayrlmtk tarladan. Stick her zamanki gibi bir aacn altnda oturuyordu, Pappy'nin k a m y o n u yanndaki aac semiti bu kez ve uykulu gzleri, bizi beklerken kestirdiini gsteriyordu. apkasnn kenarna d o k u n u p annemle b y k a n n e m i selamlad ve, "yi gnler Ruth, Kathleen," dedi. Bykannem, "Merhaba Stick," diye karlk verdi. "Bir ey mi vard?" "Eli ya da Jesse'i aramtm." "Birazdan gelirler. Bir ey mi oldu?" Stick aznn kenarndaki ot parasn ineyip u z u n u z u n tarlalara bakt, kadnlara sylemesinin uygun olup olmayacan bilemedii k t bir haberi varm gibi grnyordu. Bykannem, "Ne var Stick?" diye sordu. Savata olu olan bir kadn olarak, her niformal a d a m n ziyareti k o r k u t u y o r d u onu. Stick'ten nceki polislerden biri 1944 ylnda gelip b a b a m n Anzio' da yaraland haberini vermiti. Stick kadnlara bakt ve onlara gvenebileceine karar verdi. "Sisco'larn en b y k olu Grady, hani u, Jonesboro'da birini ld r d iin hapse giren ocuk, ey, ite o geen hafta cezaevinden kam. O n u n buralara geldiini sylyorlar." Kadnlar bir an hi konumad. Haberin Ricky ile ilgili olmadn renen b y k a n n e m rahatlamt. Annem ise u Sisco olaynn pisliinden iyice sklmt. Bykannem, "Sen en iyisi b u n u Eli'ye syle," dedi. "Bizim yemek hazrlamamz gerekiyor."

niiiiiiiiai

BOYALI

F.V

259

Stick'ten zr dileyip eve girdiler. Stick onlarn arkasndan bakt, hi kukusuz akam yemeini d n y o r d u . Kadnlar ieriye girer girmez Stick'e, "Kimi l d r m t o?" diye sordum. "Bilmiyorum." "Nasl l d r m peki?" " D u y d u u m a gre bir krekle dverek ldrm adam." "Vay canna, korkun bir kavgayd mutlaka." Sanrm. " H a n k iin mi geliyor dersin?" "Bak, ben h e m e n gidip Eli'yi grsem iyi olacak. T a m olarak nerede imdi?" Tarlalarn arka tarafnda bir yeri gsterdim ona. P a m u k r m o r k u n u n bir ksm belli belirsiz grnyordu. Stick, "Olduka uzak bir yer," diye sylendi. "Arabayla gidebilir miyim oraya?" Polis arabasna doru yryerek, "Elbette," dedim. Arabaya bindik. n koltua o t u r d u u m u z d a Stick, "Sakn elini bir eye srme," dedi. alterlere, telsize aptal aptal baktm ve tabii bu da Stick'e zevk verdi. M i k r o f o n u eline alp, "te telsiz bu," dedi. "u d m e siren, u da klarn kumandas." Kontrol paneli zerindeki bir kolu tuttu ve, "Bu da spot nn," diye ekledi. "Telsizde kiminle konuuyorsun?" diye sordum. "Genelde KM ile. Yani k u m a n d a merkezi ile, ya da merkez karakolla." "Merkez karakol nerede?" "Jonesboro'da." "Onlarla imdi konuabilir misin?" Stick isteksiz bir tavrla m i k r o f o n u alp azna yaklatrd, ban hafife yana edi ve kalarn atp, " D r d n c birimden merkeze. Cevap verin," dedi. Sesi alakt ama ars ok nemliymi gibi hzl konuuyordu. Bir sre bekledik. Merkez cevap vermeyince ban dier tarafa edi, m i k r o f o n u n dmesine bast ve, " D r d n c birimden merkeze. Cevap verin," diye tekrarlad.

260

JOHN GRISHAM

"Sen d r d n c birim misin?" diye sordum. "Evet, ben d r d n c birimim." "Ka tane birim var?" "Bu baz eylere bal." Telsize baktm ve merkezin Stick'e yant vermesini bekledim. Jonesboro'da oturan bir adamn d o r u d a n doruya onunla konumas ve o n u n da ona yant vermesi b a n a imknsz gibi grnyordu. Teorik olarak iletiimin bu ekilde olmas gerekiyordu ama merkezin, ya da KM'nin, Stick'in b u l u n d u u yerle pek ilgilenmedii akt. Stick mikrofona nc kez olarak, "Birim drtten merkeze. Cevap verin," diye konutu. Konumas bu kez biraz daha serte olmutu. Fakat KM o n u nc kez yantsz brakt. Stick birka saniye bekledikten sonra mikrofonu telsiz cihaz stndeki yerine takt ve, "Nbette herhalde ihtiyar Theodore var, yine uyumutur," dedi. "Theodore kim?" diye s o r d u m . "Telsiz memurlarndan biri. Zamannn yarsn uyuyarak gei>

rr. imden, sen de yle, diye sylendim. Sonra, "Sireni alar msn?" diye s o r d u m . "Hayr. Anneni korkutabilir bu." "Ya klar?" "Hayr. Onlar da aky zayflatr." Uzanp kontak anahtarn evirdi; m o t o r h o m u r d a n d , zorland a m a almad. Stick tekrar denedi ve m o t o r t a m a m e n vazgemek zereyken birden ksrerek, sarslarak alt. KM hi kukusuz araba filosun u n en eski devriye arabasn Stick'e vermiti. Black Oak aslnda su orannn yksek olduu bir yer deildi elbet. Stick arabay vitese takmak zereyken traktrn tarla yolundan ar ar geldiini grdm. "te geliyorlar," dedim. Arkasna yaslad, gzlerini ksarak bakt ve sonra m o t o r u d u r d u r d u . Arabadan indik ve tekrar aacn altna gittik. Stick, "Byynce polis olmak ister misin?" diye sordu. Polis olup da byle eski bir devriye arabas kullanacak, gnn

BOYALI F.V

261

yarsn kestirerek geirecek, H a n k Spruill ve Sisco kardeler gibi serserilerle mi uraacaktm yani? "Ben beyzbol oynayacam," dedim. "Nerede?" "St. Louis'de." Yetikinlerin, hayal kuran kklere yapt gibi, anlaml, garip bir glmsemeyle, "Yaa, yle mi?" dedi. "Her ocuk bir Cardinal olmak ister." Ona sormak istediim bir sr soru vard, ou da silah ve kurunlaryla ilgiliydi. Ayrca hep, o n u n u kelepelerini incelemek, onlarn nasl kilitlenip aldn grmek isterdim. Stick yaklaan r m o r k a bakarken o n u n tabancasn, klfn inceledim, ona soru sormay ok istiyordum. Fakat Stick benimle yeterince zaman harcamt. Artk gitmemi istiyordu. Ben de soru sormaktan vazgetim. Traktr d u r u n c a Spruill'ler ve birka Meksikal r m o r k t a n aaya atlad. Pappy ve babam doruca bize doru yrd, aacn altnda durduklarnda hava gerginlemiti yine. Pappy sert bir sesle, "Ne istiyorsun Stick?" diye sordu. zellikle Pappy, buraya gelip yaantmza karmaya alan ve drdr eden Stick'ten ok rahatsz oluyordu. Biz hasad bitirmeye alyorduk; baka hibir ey ilgilendirmezdi bizi. Stick h e m kasabada ve h e m de kendi topramzda bir glge gibi bizi izliyordu. Pappy tekrar, "Yine ne var Stick?" dedi. Sesinden sinirli olduu belli oluyordu. On saattir alp be yz libre p a m u k toplamt ve bizim polis efendinin alnndan yllardr ter akmadn biliyordu. "Sisco kardelerin en by Grady, cinayet ileyip cezaevine giren u ocuk, ite o geen hafta hapisten kam ve sanrm buralara gelmi." Pappy, "O halde git yakala o n u , " dedi. " O n u aryorum. Sorun yaratabileceklerini d u y d u m . " "Nasl yani?" "Sisco'larn ne yapaca belli olmaz. Ama H a n k iin buraya gelebilirler." Gzel bir kavga isteyen Pappy, "Brak gelsinler bakalm," dedi. "Silahl olduklarn d u y d u m . "

262

JOHN GRISHAM

"Benim de silahlarm var, Stick. Syle o Sisco'lara, onlardan herhangi birini bu evin yaknlarnda grrsem o sersem kafasn u u r u r u m . " Pappy bunlar sylerken Stick'e bakp deta fkesinden slk alyor, tslyordu. Babam bile bu, topramz ve aileyi savunma fikrine snm gibiydi. Stick, "Burada byle ey olmaz," dedi. "u senin ocua syle, kasabadan uzak dursun." Pappy fkeyle, "Ona sen syle," diye karlk verdi. "O benim ocuum deil. O n a ne olaca u m u r u m d a bile deil." Stick ban evirip n baheye, le yemei hazrl yapan Spruill'lerin olduu yere bakt. Oraya gitmeye hi de hevesli grnmyordu. Pappy'ye bakt ve, "Syle ona Eli," dedi. Sonra h e m e n d n d ve arabasna doru yrd. Arabann m o t o r u yine h o m u r d a m p ksrd, s o n u n d a alt ve yola kp uzaklaan Stick'in arkasndan baktk. AKAM YEMENDEN SONRA traktrn i lastiklerinden birini onaran babamn yannda d u r m u , o n u seyrediyordum ki, uzakta Tally'yi g r d m . Saat olduka geti a m a hava h e n z kararmamt ve kz, uzun glgelere snp siloya doru gider gibi grnyordu. Dikkatle ona bakarken bir an d u r d u ve eliyle, o n u izlem e m i iaret etti. Lastiin yamas iyi tutmuyor ve b a b a m sylenip duruyordu, h e m e n eve doru svtm. Bizim k a m y o n u n arkasndan kotum, glgelerden szldm ve birka saniye sonra onunla birlikte bir p a m u k srasn izleyip Siler Deresi'ne doru yrmeye baladk. Bir sre yrdkten sonra o n u n konumadn grnce, "Nereye gidiyorsun?" diye s o r d u m . "Bilmiyorum. ylesine y r y o r u m ite." "Dereye mi gidiyorsun yoksa?" Hafife gld ve, "Bunu y a p m a m isterdin, deil Luke?" dedi. "Beni yine seyretmek istiyorsun, yle deil mi?" Yzm birden kzard ve diyecek bir ey b u l a m a d m . "Belki daha sonra," dedi. O n a Kovboy'u sormak istedim ama bu k o n u b a n a ok irkin

BOYALI F.V

263

ve zel geldii iin b u n u yapmaya cesaret edemedim. Bir ara Libby Latcher'n, ocuunun babas olarak Ricky'yi gsterdiini nerden rendiini sormak istedim ona, a m a bu k o n u da aamayacam konulardan biriydi. Tally her z a m a n esrarengiz, iine kapank bir kzd ve t a m anlamyla hayrandm ona. Darack patikada onunla birlikte yrrken kendimi sanki yirmi yanda hissediyordum. Tally, "O polis ne istiyordu?" diye sordu. O n a her eyi anlattm. Stick'in verdii haber bir sr deildi ki. Sisco'lar byk konuuyordu ve bir eyler yapacak kadar da lgn insanlard. Bunlarn hepsini Tally'ye syledim. Yrrken bir sre d n d , sonra, "Stick, o ocuu ldrd diye tutuklayacak m Hank'i?" diye sordu. Burada dikkatli o l m a m gerekiyordu. Spruill'ler kendi ilerinde her zaman kavga ediyordu a m a bir d tehdit belirdiinde hemen birbirlerine destek olurlard. "Pappy sizin gideceinizi d n p zlyor," dedim. " B u n u n Hank'le ne ilgisi var imdi?" " H a n k tutuklanrsa hepiniz b u r d a n gidebilirsiniz." "Gitmiyoruz Luke. Paraya ihtiyacmz var." O srada durduk. Tally b a n a bakyordu ve ben de gzlerimi kendi ayaklarma dikmitim. "Sanrm Stick p a m u k bitinceye kadar bekleyecek," dedim. Tally hi k o n u m a d a n bu sylediimi d n d , sonra d n d ve eve doru yrmeye balad. O n u izledim hemen, ok konutu u m u biliyordum. Silo'nun yannda bana iyi geceler diledi ve karanla karp kayboldu. Birka saat sonra, herkesin beni uyuyor sand bir saatte ak pencereden, Spruill'lerin sert szlerle tarttm, h o m u r d a n d m d u y d u m . Her kavgann ortasnda H a n k vard. Neler sylediklerini, hangi k o n u d a tarttklarn bilmiyordum ama, t m kavgalarnn nedeni, Hank'in syledii ya da yapt bir eydi. Onlar bkm yor u l m u t u ama o yle deildi. Hepsi gne d o m a d a n kalkp tarlada en azndan on saat alyor, o ise istedii kadar uyuyor ve p a m u u da ar ar topluyordu. Anlaldna gre geceleri yine ortalkta dolayordu. Babamla beraber kahvalt iin y u m u r t a ve st almaya gitmek zere mutfak

264

JOHN GRISHAM

kapsn atmzda Miguel arka merdivende bizi bekliyordu. Adam bizden yardm istedi. a m u r b o m b a r d m a n tekrar balam, birisi geceyarsndan sonraya kadar kocaman a m u r paralarn ambara frlatmt. Meksikallar yorgun ve fkeliydi, her an bir kavga patlayabilirdi. Kahvaltda sadece bu k o n u konuuldu ve Pappy ylesine fkeliydi ki kahvaltsn glkle bitirdi. Sonunda Hank'in kovulmasna karar verildi, onunla birlikte Spruill'lerin geriye kalan gitse de d u r u m u idare edebilirdik. Dinlenip iyi uyumu ve alkan on Meksikal, Spruill'lerden ok daha deerliydi. Pappy masadan kalkp doruca n baheye gitmek ve onlara ltimatom vermek istedi ama b a b a m o n u yattrd. Paydos saatine kadar sabretmeye karar verdiler, bylece onlar bir gn daha altrm olacaklard. Ayrca, hava karardktan sonra belki de gitmekten vazgeerlerdi. Ben sadece onlar dinledim. Bir ara atlp Tally ile konutuklarmz, zellikle de onlarn paraya ihtiya d u y d u u n u sylemek istedim. Bana gre, b u r d a n gitmek istemeyecekler ama Hank'ten kurtulduklarna sevineceklerdi. Fakat t m bu gergin aile tartmalarnda kimse b e n i m fikrimi s o r m u y o r d u elbette. reimi inedim ve her kelimeyi dikkatle dinledim. Bykannem, "Ya Stick?" diye sordu. Pappy sert bir ifadeyle, "Ne olmu ona?" diye karlk verdi. "Hank'le iin bittiinde Stick'e haber verecektin ya." Pappy azna bir para j a m b o n att ve bir sre b u n u d n d . Bykannem imdi o n d a n bir adm ilerdeydi tabii a m a fkelenmeden d n m e avantajna sahipti. Kahvesinden bir y u d u m ald ve, "Bana yle geliyor ki imdi yaplacak ey, gidip Bay Spruill'e, Stick'in, H a n k ' i almaya geleceini sylemek olmal," dedi. "Brak ocuk gece vakti karanlkta kasn. nemli olan o n u n b u r d a n gitmi olmas, bylece Spruill'ler de o n u n tutuklanmasn engellediin iin sana mteekkir olacaklardr." Bykannemin plan ok mantklyd. A n n e m hafife glmsedi. Kadnlar yine d u r u m deerlendirmesini erkeklerden daha sratli yapmt. Pappy baka bir ey sylemedi. Babam h e m e n kahvaltsn bi-

BOYALI F.V

265

tirdi ve darya kt. Gne uzaktaki aalarn arkasndan yeni gr n y o r d u a m a g n m z sorunluydu. LE YEMENDEN SONRA PAPPY, "Luke, kasabaya gidiyoruz," dedi. " R m o r k doldu." Rmork tamamiyle dolmamt ve ayrca, o n u hibir zaman gn ortasnda gtrmemitik rr fabrikasna. Fakat b u n a itiraz edecek deildim elbette. Bir eyler oluyordu. rr fabrikasna vardmzda n m z d e sadece drt r m o r k vard. Genelde hasadn bu d n e m i n d e en azndan on r m o r k olurdu, ama biz h e p akam yemeinden sonra gelirdik ve o zaman da burada bir sr iftlik iisi b u l u n u r d u . Pappy, "rr iin le saati iyi bir zaman," dedi. Anahtar k a m y o n d a brakt ve oradan ayrlrken, "Kooperatife gitmem gerekiyor. Ana C a d d e y e doru yryelim," dedi. Benim h o u m a gitti bu. Black Oak kasabasmin n f u s u yzd ve bu insanlarn hepsi de Ana Cadde'ye be dakikalk mesafede yaard. Glgeli bir sokakta, Pop and Pearl marketinden ve Dixie sinemasndan birka adm mesafede ve etrafta p a m u u n grlmedii bir yerde kk bir eve sahip olmann ne kadar gzel bir ey olacan sk sk d n r d m . Ana Cadde'nin yar yolunda birden dndk. Pappy, Watsonlar'n samzda kalan evini gsterip, "Pearl seni grmek istiyor," dedi. Pop ve Pearl'n evine hi girmemitim, b u n u n iin bir neden de yoktu, a m a evi dardan g r m t m . Kasabadaki birka tulal evden biriydi. Birden ardm ve, "Ne?" diye sordum. Hibir ey sylemedi ve ben de o n u izledim. Pearl kapda bekliyordu. Eve girdiimizde, frnda pien bir eyin tatl, zengin aromas geldi b u r n u m a , ama o n u n bana ikram etmek iin bir eyler hazrladn dnemeyecek kadar akndm. Pearl bam okad ve Pappy'ye gz krpt. Odann bir kesinde Pop, srt bize d n k olarak eilmi, bir eyle urayordu. Bize doru d n m e d e n , "Gel buraya Luke," dedi. Onlarn evinde televizyon o l d u u n u d u y m u t u m . lemizde ilk televizyonu geen yl, bankann sahibi olan Bay Harvey Gleeson sa-

266

JOHN GRISHAM

tn almt ama kimseyle grmeyen bir adamd o, ve bildiimiz kadaryla o n u n televizyonunu imdiye kadar kimse grmemiti. Kilise cemaatinden birok kiinin Jonesboro'da, televizyonu olan akrabas vard ve bu insanlar onlar ziyaret edip d n d k t e n sonra televizyon denen bu harika icad anlata anlata bitiremezdi. Dewayne de bir gn Blytheville'deki bir dkknn vitrininde televizyon grm ve okulda u z u n sre caka satarak dolamt. Pop bana yerde, televizyonun tam karsnda bir yer gsterip, "uraya otur," dedi. Hl ayar dmeleriyle oynuyordu. "Dnya Kupas," dedi. "nc ma, Dodgers'lar Yankee Stadyumu'nda." Kalbim duracak gibi oldu, azm bir kar ald. Kmldayamayacak kadar akndm. Bir metre kadar n m d e kk bir ekran vard ve b u n u n zerinde bir sr izgi dans ediyordu. Ekran, koyu renkli bir tahta k u t u n u n ortasndayd, alt tarafnda birka dme ve onlarn altnda da kromla yazlm Motorola kelimesi vard. P o p dmelerden birini evirdi ve birden, atlan bir t o p u anlatan spikerin czrtl sesini duyduk. Daha sonra Pop iki dmeyi birden evirdi ve ekrandaki resim netleti. Bu bir beyzbol mayd. Yankee Stadyumu'nda o anda oynanyordu ve biz de u anda o n u Black Oak, Arkansas'ta seyrediyorduk! A r k a m d a sandalyelerin hareket ettiini d u y d u m ve Pappy'nin yaklatn hissettim. Pearl ateli bir beyzbol taraftar deildi. Birka dakika mutfakta urat ve sonra bir tabak ikolatal kurabiye ve bir bardak stle girdi odaya. Onlar aldm ve ona teekkr ettim. Kurabiyeler frndan yeni kmt ve harika kokuyordu. Ama o anda yiyemedim. Yankee'ler iin Ed Lopat, Dodgers'lar iin de Preacher Roe top atyordu. Yankee'lerde Mickey Mantle, Yogi Berra, Phil Rizzuto, H a n k Bauer ve Billy Martin, Dodgers'larda ise Pee W e e Reese, Duke Snider, Roy Campanella, Jackie Robinson ve Gil Hodges oynuyordu. Hepsi oradayd, Pop ve Pearl'n salonunda, Yankee Stadyum u ' n d a altm bin seyirci n n d e oynuyorlard. Hipnotize olmu gibiydim, sesim kmyordu. Sadece televizyona bakyor, gryor ama i n a n a m y o r d u m .

BOYALI F.V

267

Pearl bir ara odadan geerken, "Kurabiyelerini ye, Luke," dedi. Bu bir davetten ok bir emre benziyordu ve bir kurabiye alp srdm. Pop, "Kimi tutuyorsun?" diye sordu. "Bilmiyorum," diye mrldandm, gerekten de bilmiyordum. Her iki takmdan da nefret e t m e m retilmiti bana. Ve onlar New York'ta, baka bir dnyada olduklarndan nefret etmek de kolayd. Fakat u anda Black Oak'taydlar, Yankee Stadyumu'nda o anda en sevdiim oyunu oynuyorlard. Nefretim yok olmutu. "Sanrm Dodgers'lar tutacam," dedim. Pappy arkamdan, "Her zaman Milli Lig'i tut," dedi. P o p isteksiz bir tavrla, "Sanrm haklsn," dedi. "Fakat Dodgers'lar t u t m a k ok zor." Ma bizim dnyamza, her ne demekse, National Broadcast irketi'nin bir kolu olan, Memphis'teki Kanal 5 tarafndan yaynlanyordu. Ekranda Lucky Strike sigaralar, Cadillac, Coca Cola ve Texaco reklamlar vard. Turlar arasnda ekrandaki oyun kayboluyor, reklamlar balyor, sonra reklamlar bitip tekrar Yankee Stady u m u grnyordu. Beni t a m a m e n byleyen, ba d n d r c bir deneyimdi bu. Bir saat sresince sanki baka bir dnyaya gtrldm. Pappy'nin ii vard ve bir sre sonra evden kp Ana Cadde'ye doru uzaklat. O n u n gittiini d u y m a d m ama bir reklam srasnda orada olmadn grdm. Yogi Berra bir say v u r u u yapt ve o n u n altm bin seyirci n n d e koarak say noktalarn d n n grnce Yankee'lerden bir daha nefret etmeyeceimi anladm. Bunlar beyzbolun en b yk takmnn en byk oyuncularyd, hepsi birer efsaneydi. Olduka y u m u a d m ama bu yeni duygular kendime saklamaya sz verdim. Pappy, evinde Yankee sempatizanlar istemezdi. D o k u z u n c u n u n tam tepesinde Berra, bir v u r u u n yanndan gemesine izin verdi. Dodgers'lar iki say kousu yapt ve ma ald. Pearl kurabiyeleri kalayl kda sarp bana verdi. Bu inanlmaz maceray benimle paylat iin Pop'a teekkr ettim ve Cardinal'lerin ma olduu zaman gelip gelemeyeceimi sordum. "Elbette gelebilirsin," dedi. "Ama buna daha ok zaman var."

268

JOHN GRISHAM

Yryerek rr fabrikasna gidince Pappy ye televizyon yaynlar hakknda birka soru sordum. Bana kafa kartran ve anlalmaz szlerle birtakm sinyallerden, kulelerden sz etti ve sonunda, b u n u n yeni bir icat olduunu syleyip bu k o n u d a pek fazla bir ey bilmediini itiraf etti. Bizim ne zaman televizyon alacamz sord u m . Byle bir ey sanki hi olmayacakm gibi, " G n n birinde," dedi. S o r d u u m iin utandm hissettim. Bo r m o r k u iftlie geri gtrdk ve paydos saatine kadar pam u k topladm. Akam yemeinde bykler k o n u m a m a izin verdi ve Pop ve Pearl'n televizyonunda seyrettiim ma, reklamlar ve her ey hakknda hi d u r m a d a n k o n u t u m . M o d e r n Amerika yava yava Arkansas'n krsal kesimini de istila ediyordu.

25
HAVA KARARMADAN biraz nce babamla Bay Spruill siloyu geip ksa bir yry yaptlar. Babam ona Stick Powers'n, Jerry Sisco'yu ldrd iin Hank'i tutuklamaya hazrlandn syledi. H a n k zaten bir sr sorun karyordu, karanlktan yararlanp kaarak tepelere dnmesi iin m k e m m e l bir frsat olurdu bu gece. Bay Spruill, grld kadaryla bu szleri olumlu karlad ve bizi terk etme tehdidinde bulunmad. Tally haklyd; paraya ihtiyalar vard. Ve onlar da Hank'ten bkmt. Bu d u r u m d a kalp hasad bitirecek gibi grnyorlard. n verandaya o t u r u p onlar gzlemeye ve dinlemeye baladk. Hibir sert k o n u m a olmad, adrlarn sklmesi gibi hareketler de grlmedi. Fakat Hank'in gideceine dair de bir belirti yoktu. Arada srada o n u glgeler arasnda, kampta dolarken, atein yannda otururken ve kalan yiyecekleri ararken grebiliyorduk. Spruill'ler birer birer ekilip yatt. Biz de ayn eyi yaptk. D u a m bitirip Ricky'nin yatanda srt st yattm, uyanktm ve Yankee'lerle Dodgers'lar d n y o r d u m ki uzaktan gelen tartma sesleri d u y d u m . Yataktan aaya kaydm ve pencereden darya baktm. Her taraf sessiz ve karanlkt, nce hi kimseyi gremedim. Glgeler yer deitirdi ve biraz sonra Bay Spruill'le H a n k ' i n yol kenarnda kar karya d u r u p ayn anda konumaya baladn grdm. Ne sylediklerini anlayamyordum ama fkeli olduklar belliydi. Karlamayacak kadar nemli bir olayd bu. Sessizce hole ktm ve t m byklerin u y u d u u n a emin oluncaya kadar kaldm

270

JOHN GRISHAM

orada. Sonra hi ses karmadan o t u r m a odasndan getim, telli n kapdan verandaya ktm, merdivenden indim ve arazimizin dou snrndaki allara doru szldm. Gkyznde yarm ay ve paral bulutlar vard, birka dakikalk sessiz bir yryten sonra yola yaklatm. Tartmaya imdi Bayan Spruill de katlmt. Sisc o ' n u n dvlmesi olayn tartyorlard. H a n k srarla susuz olduunu sylyordu. Anne ve babas ise o n u n tutuklanmamasn istiyordu. Hank, "O iko polisi ldreceim," diye h o m u r d a n d . Bayan Spruill, "Ka eve git olum, brak ortalk yatsn biraz," deyip duruyordu. Bay Spruill bir ara, "Chandler'lar senin gitmeni istiyor," dedi. H a n k fkeli bir sesle, "Benim cebimde o otyolucularn asla kazanamayaca kadar para var," diye sylendi. Tatma gittike kzyordu. H a n k bizler, Meksikallar, Stick Powers, Sisco'lar ve Black Oak halk hakknda hi de gzel olmayan szler syledi, hatta annesi, babas, Bo ve Dale'i de ihmal etmedi. Sadece Tally ve Trot o n u n fkesi dnda kald. Gittike daha kt ve yksek sesle konuuyordu a m a Bay ve Bayan Spruill gerilemedi. H a n k en sonunda, " T a m a m t a m a m , giderim," dedi ve bir eyler almak iin adrlardan birine kotu. Sessizce yolun kenarna gittim. Sonra o n u getim ve dier yanda bulunan Jeter'lerin pam u k tarlasna girdim. Buradan bizim n baheyi ok gzel gry o r d u m . H a n k bir torbaya yiyecek ve giyecek eylerini dolduruyordu. T a h m i n i m e gre otoyola kacak ve orada otostop yapacakt. P a m u k sralarn geip derin olmayan hendei izledim ve nehre doru ilerledim. H a n k geerken o n u grmek istiyordum. Biraz daha konutular, sonra Bayan Spruill, "Birka hafta sonra biz de evde olacaz," dedi. Konumalar bitti ve H a n k biraz sonra torbas srtnda, yolun ortasndan ve b e n i m yaknmdan sallanarak geti. P a m u k srasnn sonuna gittim ve kprye doru giderken o n u n arkasndan baktm. Kendimi tutamayp glmsedim. iftliimize artk sknet gelecekti. H a n k uzaklap gzden kaybolduktan sonra da orada uzun

BOYALI F.V

271

sre kaldm ve o sonunda gittii iin gkyzndeki yldzlara teekkr ettim. Geriye dnmeye hazrlanyordum ki yolun karsnda aniden bir hareket fark ettim, bir ey kmldar gibi oldu. P a m u k saplar hafife hrdad ve bir adam kalkp ilerledi. Eilmiti, hzl hareket ediyor, belli ki grnmemeye alyordu. Yolun zerinde aaya, bizim eve doru bakt ve bir an iin ay yzne vurdu. Kovboy' du bu. Birka saniye olduum yerde d o n u p kaldm, ok k o r k m u t u m . Yolun Jeter'ler tarafnda, onlarn tarlasnda gizlenmitim, gvendeydim. Geriye d n p koar admlarla eve gitmek ve Ricky'nin yatana yatmak istiyordum. Fakat ayn zamanda, Kovboy'un ne yapmak istediini grmek de istiyordum. Kovboy, derinlii dize kadar gelen hendein iinde kald, hzl hareket ediyor, hi ses karmyordu. Biraz ilerliyor, sonra d u r u p etraf dinliyordu. lerliyor, d u r u y o r d u . Ben hl Jeter'lerin arazisinde, o n u n yaklak otuz metre gerisindeydim ve m m k n olduunca hzl ilerliyordum. Beni duyarsa h e m e n pamuklarn arasna dalacaktm. ok gemeden Hank'in koca cssesini g r d m , hl yolun ortasnda yryor ve evine gitmekte hi de acele etmiyordu. Kovboy hzn d r d ve elbet ben de yavaladm. Ayaklarm plakt ve zehirli bir ylana bastm takdirde ac iinde lecektim. imden bir ses eve d n m e m i syledi. Hadi, git b u r d a n diyordu. Kovboy eer kavga etmek istiyorsa neden bekliyordu ki? Bizim iftlik artk gzden kaybolmutu. Fakat nehir t a m n m z d e y d i ve Kovboy'un istedii belki de buydu. H a n k kprye yaklarken Kovboy admlarn hzlandrd ve yolun ortasnda yrmeye balad. Ben p a m u k tarlasnn kenarnda kaldm, ter iinde, soluk soluaydm ve neden byle bir lgnlk yaptm bilmiyordum. H a n k nehre vard ve k p r n n zerine kt. Kovboy komaya balad. H a n k k p r n n yaklak yarsna vard zaman Kovboy bir an d u r u p kolunu kaldrd ve bir ta att. Ta H a n k ' i n yaknna,

272

JOHN GRISHAM

k p r n n tahtasna dt, H a n k birden d u r d u ve geriye dnd. Sonra, "Gel bakalm pi kurusu!" diye h o m u r d a n d . Kovboy hi durmad. Kprye kp yryne devam etti, H a n k o n u bekleyip kfrederken o hi k o r k m a d a n ilerliyordu. Hank, Kovboy'un iki kat kadar iri grnyordu. K p r n n ortasnda buluacaklar ve hi kukusuz ikisinden biri slanacakt. Birbirlerine iyice yaklanca Kovboy yine k o l u n u kaldrd ve ok yakn mesafeden ona bir ta daha att. H a n k eildi ve ta stnden geip gitti. Sonra Kovboy'a saldrd. Sustal bak birden ald ve h e m e n kavgaya kart. Kovboy ba yukarda tutuyordu. Hank biraz bekledi ve sonra torbasn ona doru sallad. Torba K o v b o y u syrd ve apkasn drd. kisi de darack k p r n n zerinde birbirini kollayp dnyor, bir frsat yakalamaya alyordu. Hank h o m u r d a n p kfrler ediyor, gzlerini baktan ayrmyordu, sonra birden elini torbasna soktu ve kk bir kavanoz kard. O n u bir beyzbol t o p u gibi kavrad ve atmaya hazrland. Kovboy belden eilmi, dizlerini de emiti, uygun zaman bekliyordu. Birbiri evresinde ar ar dnerken ikisi de k p r kenarna birka santime kadar yaklayordu. H a n k birden mthi bir homurtuyla ve sert bir hareketle elindeki kavanozu, kendisine metreden daha yakn olan Kovboy'a frlatt. Kavanoz Kovboy'un b o y n u n a ya da boazna vurdu, nereye isabet ettiini tam olarak gremedim ve Meksikal bir an yere decekmi gibi sendeledi. H a n k elindeki torbay ona frlatt ve saldrd. Fakat Kovboy inanlmaz bir hzla ba dier eline geirdi, pantol o n u n u n sa cebinden bir ta paras kard ve m t h i bir hzla att, imdiye kadar bir beyzbol t o p u n u bile bu kadar hzl atmadna eminim. Ta paras H a n k ' i n yzne isabet etti. Tan v u r u u n u gremedim a m a sesini hi kukusuz d u y d u m . H a n k bard, yzn tuttu, a m a kendini toparlamaya alrken ok ge kalmt. Kovboy dald, iyice eildi ve ba Hank'in karnna ve gsne saplad. H a n k ac bir lk att, bir ok ve dehet haykryd bu. Kovboy ba ekip kard ve sonra tekrar tekrar saplad. H a n k nce bir, sonra iki dizinin stne kt. Az iyice almt ama hi sesi kmad. Yznde mthi bir k o r k u n u n ifadesi vard, ylecene Kovboy'a bakt kald.

BOYALI F.V

273

Kovboy hzl ve iddetli darbelerle onu birka yerinden daha kesti ve iini bitirdi. H a n k yere dp hareketsiz kalnca Kovboy hzl hareketlerle o n u n ceplerini arad, soydu onu. Sonra o n u kpr n n kenarna srkledi ve aaya itti. Ceset grltyle suya dt ve h e m e n batp kayboldu. Kovboy o n u n torbasn arad, istedii eyi bulamad ve torbay da suya att. Sonra k p r n n kenarnda d u r d u ve uzun sre suya bakt. Hank'e katlmaya niyetim yoktu elbet, hemen iki p a m u k srasnn arasna sndm ve ylesine eilip b z l d m ki ben bile kendimi bulamazdm. Kalbim her zamankinden hzl atyordu. Tir tir titriyor, terliyor, alyor ve ayn zamanda dua ediyordum. u anda annemle babam yan odada, b y k a n n e m ve d e d e m de holn sonunda, yatamda, gven iinde uyuyor olmalydm. A m a onlar imdi ok uzaklarda gibiydi. imdi s bir siperde yalnzdm, korku iinde, yalnz ve tehlikedeydim. Biraz nce yle bir ey g r m t m ki kendim bile hl inanamyordum. Kovboy orada, k p r n n zerinde sulara bakarak, H a n k ' i n gittiine emin olmak iin ne kadar d u r d u bilmiyorum. Bulutlar bazen yarm ay rtyor, Kovboy'u gremiyordum. Biraz sonra ay tekrar ortaya knca bakyordum ki, kirli kovboy apkas bir yana eilmi, hl orada hareketsiz duruyordu. Uzun zaman sonra kprden indi, nehrin kenarnda d u r d u ve ban ykad. Bir sre daha nehre bakt, sonra d n d ve yola kp yrmeye balad. n m d e n geerken benden be-alt metre mesafedeydi, o anda kendimi yerin en azndan elli altm santim altna g m l m gibi hissettim. Orada ok uzun bir sre, o iyice gzden kayboluncaya, artk beni duymasna olanak kalmayncaya kadar bekledim, sonra ukur u m d a n srnerek ktm ve evin yolunu tuttum. Eve vardmda ne yapacam bilemiyordum, ama en azndan gvende olacaktm. Bir eyler d n r d m elbette. Tarlann snr boyunca, Johnson otu denen yksek otlarn arasndan eilerek y r y o r d u m . Bizler ifti olarak Johnson otlarndan nefret ederdik ama hayatmda ilk kez olarak bu yksek otlara teekkr borlu kalyordum. Acele etmek, yola kp komak ve eve m m k n olduunca abuk gitmek istiyordum ama dehet iinBE 18

274

JOHN GRISHAM

deydim, ayaklarm arlamt. Yorgunluk ve korku beni iyice sarmt, bazen glkle kmldayabiliyordum. Evimizin ve ambarn ana hatlarn grmem ok u z u n zaman ald. n m d e k i yola dikkatle bakyordum, Kovboy'un oralarda bir yerlerde, arkasn ve yan taraflarn kontrol ederek ilerlediinden emindim. Hank'i dnmemeye alyordum. D n d m tek ey evimize bir an nce varmakt. Soluklanmak zere d u r d u u m d a , hi kuku gtrmeyecek ekilde bir Meksikal kokusu d u y d u m . Bu adamlar ok az ykanr ve birka gn p a m u k topladktan sonra kendilerine has bir ekilde kokmaya balarlard. Koku abuk kayboldu ve birka dakika hzl nefesler alp verdikten sonra, acaba baz eyleri hayal m ediyorum diye dnd m . i ansa brakmadm, tekrar Jeter'lerin p a m u k tarlasna daldm ve douya ynelip, sessizce p a m u k sralar arasndan ilerlemeye baladm. Spruill'lerin beyaz adrlarn g r d m zaman eve yaklatm anlamtm. H a n k hakknda ne anlatabilirdim? Gerei, sadece gerei elbette. Yeterince sr saklyor, onlarn altnda eziliyordum; artk sr saklayacak halim kalmamt, zellikle de byle ar bir srr. Ricky' nin odasnda yatana kvrlp uyumaya alacak, b a b a m sabahleyin y u m u r t a ve st almaya gitmek iin beni uyandrnca ona her eyi anlatacaktm. Her adm, her hareketi, ban her darbesini anlatacaktm ona - b a b a m her eyi renmeliydi. O ve Pappy hem e n kasabaya gidip cinayet haberini Stick Powers'a verir, Kovboy da daha le vakti gelmeden hapse girerdi. O n u belki de Noel'den nce asarlard. H a n k lmt. Kovboy hapiste olacakt. Spruill'ler de toparlanp giderdi ama u m u r u m d a bile deildi. Bundan sonra hibir Spruill yz grmek istemiyordum, Tally'yi bile. Herkesin iftliimizden ve hayatmzdan kp gitmesini istiyordum. Ricky eve dnse ve Latcher'lar da buradan gitse her ey yeniden normale dnerdi. n verandamza hzl kou mesafesine gelince, harekete gemeye karar verdim. Sinirlerim laka olmu, sabrm tkenmiti. Saatlerdir saklanyordum ve bkmtm b u n d a n . P a m u k sralarnn en

BOYALI F.V

275

sonuna kadar kotum ve hendein stnden atlayp yola ktm. Eildim, bir an etraf dinledim, sonra hzla komaya baladm. ki ya da adm atmtm ki arkamda bir ses d u y d u m , sonra bir el ayaklarma v u r d u ve yere d t m . Kovboy zerime atlayverdi, bir dizini gsme bastrd ve ban b u r n u m a birka santim yaklatrd. Gzleri parlyordu. "Ses karma sakn!" diye tslad. kimiz de soluk soluaydk, kan ter iindeydik ve kokusu beni mahvetti; hi kukusuz bir sre nce d u y d u u m kokuydu bu. Debelenmekten vazgetim ve dilerimi gcrdattm. Gsmdeki dizi beni eziyordu. "Nehre mi gittin?" diye sordu. Bam hayr anlamnda iki yana salladm. enesinden tamlayan ter gzme girdi ve yakt. Sanki g r m y o r m u u m gibi bam hafife sallad. "O zaman nerdeydin?" diye sordu. Bam yine iki yana salladm; k o n u a m y o r d u m . Birden t m v c u d u m u n sarsldn fark ettim, k o r k u d a n tirtir titriyordum. Benim konuamayacam anlaynca ba u c u n d a n tutarak sapyla bama hafife vurdu ve sonra yavaa, "Bu gece hakknda tek kelime edersen anneni l d r r m . Anladn m?" dedi, gzlerindeki ifade konumasndan daha da etkiliydi. Hzla bam salladm. Ayaa kalkt ve beni orada, yolun zerinde toz toprak iinde brakp yrd, karanln iinde kayboldu. Birden alamaya, emeklemeye baladm ve kendimi kaybetmeden nce k a m y o n u m u z u n yanna kadar gidebildim. SABAHLEYN beni kendi yataklarnn altnda buldular. Annemle b a b a m n barp beni halimle ilgili sorguya ektii o karmaa annda - l e gibi giysilerim, kollarmdaki kanl izikler ve neden onlarn yata altnda u y u d u u m gibi sorulard b u n l a r - hemen bir hikye u y d u r d u m ve korkun bir rya g r d m syledim. Ryamda H a n k boulmutu! Ben de ona bakp ne olduunu anlamak iin gitmitim. A n n e m inanamyormu gibi, "Sen uykunda y r d n yleyse!" dedi ve ben de hemen bu sze sarldm. Bam salladm ve, "Sanrm," dedim. O n d a n sonra her ey bir-

276

JOHN GRISHAM

birine girdi, buland - ok y o r g u n d u m , korku iindeydim ve nehirde grdklerimin gerek mi, yoksa rya m o l d u u n u kestiremiyordum, hibir eyden emin deildim. Kovboy'la tekrar karlamann dncesi bile beni dehete dryordu. Bykannem holden uzanp, "Ricky de yapard b u n u , " dedi. "Bir gece o n u silonun tesinde yakalamtm." O n u n bu szleri ortal biraz yattrd. Beni mutfaa gtrp masaya oturttular. A n n e m beni temizlerken b y k a n n e m de kollarmdaki kesiklere ila sryordu. Babamla dedem her eyin kontrol altnda olduunu grnce y u m u r t a toplayp st samaya gittiler. Yemee o t u r d u u m u z zaman mthi bir gkgrlts duyuldu ve frtnann sesi beni ok rahatlatt. Tarlaya gidiimiz birka saat gecikecekti. Kovboy'un yaknnda olmayacaktm. Yemeimi didiklerken hepsi bana bakyordu. Bir sre sonra dayanamadm ve, "Hey, ben iyiyim," dedim. Saanak teneke atmz dvyor, konumalar bouyordu, o n u n iin yemeimizi hi k o n u m a d a n yedik, erkekler pamuklar k o n u s u n d a endielenirken kadnlar da benim iin endie duyuyordu. Bende ise hepimize yetecek kadar endie vard. Tabam yavaa ittim ve, "Sonra bitirebilir miyim?" dedim. "ok u y k u m var." A n n e m , yataa yatp istediim kadar dinlenebileceime karar verdi. Kadnlar masay temizlerken anneme fsldadm ve benim yanma yatp yatamayacan s o r d u m . Elbette yatard. A n n e m b e n d e n nce dald uykuya. Annemle b a b a m n yatanda, onlarn yar karanlk yatak odasndaydm, hava serin, her yer sakindi, yamurun sesi duyuluyordu, erkekler ok yaknmda, mutfakta kahve iip bekliyordu ve kendimi gvende hissediyordum. Yamurun hi dinmemesini istedim. Meksikallar ve Spruill'ler gidebilirdi. Kovboy memleketine gnderilmeliydi, orada istedii kadar kesip biebilirdi, haberim bile olmazd. Gelecek yaz hasat planlar yaplrken de Miguel ve adamlarnn buraya gelmeyeceinden emin olmalydm.

BOYALI F.V

277

A n n e m i h e m e n yanmda, b a b a m da yaknmda istiyordum. U y u m a k istiyor, ama gzlerimi kapar kapamaz k p r stnde H a n k ve Kovboy'u gryordum. Birden Hank'in hl oralarda olmasn, Spruill'lerin kampnda rek arayp ortal kartrmasn, geceyars ambara amur paralar atmasn istediimi fark ettim. O zaman her ey bir rya olarak kalrd.

26
BTN G N a n n e m d e n ayrlmadm, frtna dindikten sonra, le yemeinden ve dierleri tarlaya gittikten sonra da onunla beraberdim, evin civarnda kaldk. Annemle b a b a m arasnda fsldamalar oldu, b a b a m kalarn att ama a n n e m sertti. O n a gre, bazen kk ocuklar anneleriyle beraber olmak ihtiyacm hissederdi. O n u n , g z m n n n d e n uzaklamasndan korkuyordum. Kprde grdklerimi anlatma dncesi bile beni korkutuyordu. Cinayeti ya da olay anlatma k o n u s u n u d n m e m e y e altm ama baka bir ey d n m e m imknszd. Baheden sebze topladk. Hasr sepetle o n u n arkasndan giderken gzlerimle her yan taryordum, sanki Kovboy birden meydana kp ikimizi de ldrecekti. O n u n k o k u s u n u alyor, o n u hissediyor, iitiyordum. Her hareketimizi gzetleyen o hain ifadeli parlak gzlerini grebiliyordum. Alnma hafife v u r d u u sustal bann arl gittike artyordu. O n d a n baka bir ey dnemiyor, annemin yanndan ayrlamyordum. A n n e m birka kez, "Sorun nedir Luke?" diye sordu. Konumadmn farkndaydm, a m a azmdan hibir sz kmyordu. Kulaklarmda hafif bir nlama vard. Dnya daha yava dnyordu. Sadece saklanacak bir yer istiyordum. "Hibir ey," dedim. Sesim bile farkl kyordu - hafif ve czrtlyd. "Hl yorgun musun?" "Evet efendim."

BOYALI F.V

279

Tarlalara gitmemi ve Kovboy'dan uzak d u r m a m salayacaksa bir ay bile srekli olarak yorgun olacaktm. D u r u p T r o t ' u n ev boyama iine baktk. Pamua gitmeyip orada kaldmz iin Trot da ortalarda g r n m y o r d u . Ancak biz evden ayrlrsak iinin bana gelecekti. Evin dou cephesi duvarnda imdi n taraftan hemen h e m e n arkaya kadar uzanan yaklak bir metre geniliinde beyaz bir erit vard. Dzgn ve temiz boyanmt, hi kukusuz acelesi olmayan birinin eseriydi. Bu alma temposuyla T r o t ' u n , Spruill'ler gidinceye kadar evin boyasn bitirmesine imkn yoktu. Onlar gittikten sonra ne olacakt peki? Dou duvar iki farkl renkte olan bir evde yaayamazdk ki. Dnecek daha nemli eylerim vard. A n n e m biraz domates konservesi yapmaya karar vermiti. O ve b y k a n n e m yaz boyunca ve sonbahar banda baheden eitli sebzeleri toplayp konserve y a p m a k iin saatlerce uramt - domates, bezelye, fasulye, bamya, hardal bitkisi ve msr konservesi yapmlard. Kasm bana kadar kiler raflar sebze konservesi kavanozlar ile dolacakt, bunlar bize b t n k ve ilkbaharda yeterdi. Biraz yardma ihtiyac olan insanlar iin de bir eyler hazrlyorlard elbet. n m z d e k i aylarda Latcher'lara yiyecek tamay da srdrecektik, b u n d a n emindim, ne de olsa artk akrabaydk onlarla. Bunu d n m e k beni yine fkelendirdi ama artk Latcher'lar k o n u s u n d a pek de endie etmiyordum. Grevim domates soymakt. Domatesler soyulduktan sonra kesilip b y k tencerelerde yumuayncaya kadar piiriliyor, sonra birer orba ka tuzla beraber b y k kavanozlara k o n u p kapaklar skca kapatlyordu. Ayn kavanozlar yllarca kullanyor ama her seferinde yeni kapaklar alyorduk. Kapaklarda en kk bir hava sznts olmas halinde kavanoz bozulurdu ve a n n e m ya da bykannem, kn bir kavanozu ap iindekilerin yenilemez d u r u m d a olduunu grnce ok zlrlerdi. Ama pek sk olmazd bu. Kavanozlar, iyice doldurulup kapandktan sonra yarya kadar su d o l d u r u l m u byk bir d d k l tencere iine dizilirdi. Orada yarm saat kaynatlr, ilerindeki havay t a m a m e n atar ve kapaklar daha skca, hava geirmeyecek ekilde kapanrd. Bykannem

280

JOHN GRISHAM

ve a n n e m konserve k o n u s u n d a ok titizdi. Kadnlar arasnda bir vn kaynayd bu ve kilisede bir sr kadnn, bilmem ka kavanoz undan ya da b u n d a n konserve yaptn syleyip v n d n duyardm. Bahede sebzelerin yetimeye, olgunlamaya balamasyla konserve almalarna giriilirdi. Arada bir ben de yardma zorlanrdm ama nefret ederdim bu iten. Fakat b u g n d u r u m farklyd. Bugn Kovboy tarlalarda, uzaklardayken, mutfakta annemle beraber olmaktan m u t l u y d u m . Keskin bir bakla m u t f a k lavabosunun banda d u r u p ilk domatesi kestiim zaman k p r stnde Hank'i d n d m . Akan kanlar, sustal bak, ilk bak darbesiyle gelen ac dolu haykr ve sonra dier darbelerin gelmesiyle meydana kan sessiz dehet grnts. Sanrm H a n k o ilk anda, bu ii daha nce de yapm olan birisi tarafndan baklanacan biliyordu. leceini anlamt. Bam m u t f a k sandalyesinin bacana arpt. Divann zerinde kendime geldiim zaman a n n e m ii buz dolu bir bezi sa kulam n stnde tutuyordu. Bana glmsedi ve, "Bayldn Luke," dedi. O n a bir eyler sylemek istedim ama azmn ii k u p k u r u y d u . A n n e m bana bir y u d u m su iirdi ve bir sre hibir yere kmldam a m a m syledi. "Yorgun musun?" diye sordu. Bam salladm ve gzlerimi kapadm. LE BELEDYES ylda iki kez bizim yola birka kamyon mcr gnderirdi. Kamyonlar o n u yola boaltr ve arkadan gelen bir greyder de bu kk ta paralarn yola yayar, yolu iyice dzeltirdi. Greyder operatr Caraway yaknlarnda yaayan yal bir adamd. Bir gznn stnde siyah, kk bir kapakk vard adamn, ve y z n n sol taraf kesilmi yaralanmt, o n u g r d m zaman iim rperirdi. O n u n hakknda anlatmak istemedii kadar ok ey bildiini syleyen Pappy'ye gre, adam Birinci D n y a Sava'nda yaralanmt. Ad Otis'ti. Otis'in, Black Oak yollarn dzeltirken kendisine arkadalk eden iki m a y m u n u vard. U z u n trnakl, kara kara, kck hayvanlard bunlar, greyderin zerinde srar d u r u r , bazen aaya

BOYALI F.V

281

aletin bana kadar iner, tozlu tal yola iyice yaklarlard. Bazen adamn o m u z u n a , koltuunun arkasna ya da direksiyondan ne doru aaya inen uzun u b u u n stne otururlard. Otis greyderle yolun zerinde dolap lvyelerle oynar, yolu dzelten ban asn ayarlar ve aznda inedii t t n nedeniyle yola tkrrken, m a y m u n l a r zplayp d u r u r , korkmadan sallanr ve mthi eleniyor gibi grnrlerdi. Biz ocuklar, Cardinal'lerde oynama imkn b u l a m a m a gibi feci bir d u r u m l a karlatmz takdirde, biroumuz greyder operatr olmak istediimizi sylerdik. Bir tek adamn kontrol altnda olan kocaman, gl bir makineydi bu ve t m o lvyelerin hatasz kullanlmas gerekirdi - eller ve ayaklar koordineli olarak almalyd. Ayrca, Arkansas'n krsal kesiminde dz yollar iftiler iin ok nemliydi. Bundan daha nemli olan ok az meslek vard. En azndan biz byle dnyorduk. Greyder o p e r a t r n n ka para cret aldn bilmiyorduk tabii, ama iftilikten daha iyi bir geliri olduuna emindik. Dizel m o t o r u n u n sesini duyunca Otis'in geldiini anladm. Annemle el ele tutuup yolun kenarna kadar y r d k ve evet, bizim evle k p r arasnda mcr tepesi grlyordu. Otis mcr yola yayarak bizim eve doru ar ar ilerliyordu. Bir aacn altna ekildik ve bekledik. Kafam almt, kendimi gl hissediyordum. A n n e m , sanki tekrar baylacam dnyor gibi sk sk o m u z u m d a n tutuyordu. Otis bize yaklanca ben de yola doru biraz daha ilerledim. M o t o r grltyle alyor, greyderin ba mcr ve topra yola yayp dzeltiyordu. Yolumuz onarlyordu, ok nemli bir olayd bu. Otis bazen el sallar, bazen de sallamazd. Yzndeki yara izlerini ve gzn kapatan siyah kapa grdm. Kafamn iinde bu adamla ilgili o kadar ok soru vard ki! Ama aletin stnde bir tek m a y m u n grdm. Kk hayvan direksiyonun arkasna o t u r m u t u fakat ok zgn grnyordu. Greyderin dier blmlerine bakp ikinci m a y m u n u aradm ama baka m a y m u n yoktu. Otis'e el salladk, bize bakt a m a selammza karlk vermedi. Bizim dnyamzda byk bir kabalkt bu ama ne de olsa Otis de-

282

JOHN GRISHAM

iik bir adamd. Sava yaralar yznden ne kars, ne ocuklar vard, yalnz bana yayordu. Greyder birden durdu. Otis d n d , salam gzyle bana bakt ve sonra da yanna t r m a n m a m iaret etti. H e m e n ona doru ilerledim a m a a n n e m birden atlp hayr dedi. Otis, "Sorun yok! O n a bir ey olmaz," diye seslendi. Zaten b u n u sylemese de olurdu: ben greydere trmanmaya balamtm bile. Otis elimi yakalad ve beni o t u r d u u platforma ekti. Sonra yanndaki k k yeri gsterip bouk bir sesle, "Burada dur," dedi. Biraz sonra, "uraya tutun," diye h o m u r d a n d ve ben de dokunmaya k o r k t u u m , nemli grnen bir lvyenin yanndaki tutama kavradm. Aada duran a n n e m e baktm, elleri kalalarmdayd. Sanki beni b o m a k istermi gibi ban iki yana sallyordu ama birden hafife glmsediini g r d m . Otis k k bir kolu oynatt ve arkamzdaki m o t o r birden grltyle canland. Ayayla debriyaja basp vitesi geirdi ve hareket ettik. Aslnda ben b u n d a n hzl yryebilirdim a m a dizelden gelen grlty duyunca sanki hzl gidiyormuuz gibi geldi bana. Otis'in sol tarafnda, o n u n yzne ok yakm bir yerde d u r u yor ve yaralarna bakmamaya alyordum. Birka dakika sonra benim varlm u n u t m u gibiydi. Fakat m a y m u n ok meraklyd. Buraya istenmeden gelmiim gibi bakt bana, sonra drt ayak stnde yavaa yaklat, her an zerime atlayacak gibi duruyordu. Birden Otis'in sa o m u z u n a atlad, ensesinden doland ve sol o m zuna o t u r u p bana bakmaya balad. Ben de gzlerimi ona diktim. Sincap yavrusu kadar bir eydi, dzgn, siyah bir krk, b u r u n kemerinin iki yannda birbirine yakn iki kk, siyah gz vard. Uzun kuyruu Otis'in gmleinin n n e d m t . Otis lvyeleri oynatyor, mcr yayyor, kendi kendine bir eyler mrldanp duruyordu, o m u z u n d a k i m a y m u n u n farknda bile deil gibiydi. M a y m u n u n sadece beni incelemekle yetineceini anlaynca dikkatimi greyderin almalarna verdim. Otis greyderin ban fazla derin olmayan bir ukura daldrd, sonra ukurdaki amuru, al rpy ve yabani otlar toplayacak ekilde keskin bir ayla kaldrp bunlar yolun zerine dkt. Daha nce g r d m iin, yo-

BOYALI F.V

283

lun zerinde birok kez gidip geleceini, ukurlar temizleyeceini, mcr yayp yolu dzelteceini biliyordum. Pappy ve babam, Otis ve belediyenin, bizim yolu daha sk onarmas gerektiini dnyordu, ama iftilerin byk ounluu da bu fikirdeydi zaten. Otis greyderi geriye d n d r d , ba bir baka ukura soktu ve bizim eve doru yneldi. M a y m u n yerinden kmldamamt. Otis'in kulana yakn bir mesafeden, "Dier m a y m u n nerede?" diye bardm. Eliyle aadaki ba gsterdi ve, "Dt," dedi. Sylediini h e m e n o anda anladm ve zavall k k m a y m u n u n o kocaman, bak denen demirin zerinden d p k o r k u n bir ekilde l d n dnnce dehet iinde kaldm. Otis buna pek zlm gibi g r n m y o r d u ama, olay gren bu m a y m u n u n , arkadann yasn tuttuu belliydi. Orada ylecene oturuyor, bazen bana, bazen uzaklara bakyor ve ok yalnz g r n y o r d u . Hi kukusuz baktan da uzak duruyor olmalyd. A n n e m yerinden kmldamamt. Ona el salladm, o da bana sallad a m a Otis yine bizi u m u r s a m a d . Ttn iniyor ve sk sk azndaki kahverengi svy arka tekerleklerin n n e , yola tkriiyordu. Lvyelerle gerekli kumandalar verirken, serbest olan hangi eliyse, o k o l u n u n kirli yeniyle azn siliyordu. Pappy o n u n m a n tkl, dengeli bir adam olduunu sylemiti - aznn iki kesinden de t t n suyu szyordu. B u l u n d u u m yksek yerden baknca, evimizin ilerisinde bir tarlann ortasnda duran p a m u k r m o r k u n u ve sada solda alanlarn hasr apkalarn grebiliyordum. Meksikal iileri buluncaya kadar gzlerimle tarlalar taradm, her zamanki gibi dalm, p a m u k topluyorlard, oralarda bir yerde olan Kovboy'u d n d m , sustal ba cebinde, hi kukusuz son cinayetiyle gurur duyuyordu. Bunu arkadalarna anlatp anlatmadn merak ediy o r d u m . Byk olaslkla anlatmamt. Bir an iin korkuya kapldm, nk a n n e m bizim gerimizde yalnz kalmt. B u n u n hibir anlam yoktu, b u n u biliyordum, ama dncelerim ounlukla mantkszd zaten. Nehrin kysndaki sra sra aalar grnce yeni bir korku sard benliimi. Birden kpry, cinayetin ilendii o yeri yeniden

284

JOHN GRISHAM

grme korkusuna kapldm. Orada hi kukusuz kan lekeleri, korkun eyler o l d u u n u n belirtileri vard. Yamur o izleri silmi miydi acaba? K p r n n zerinden bazen gnlerce araba ya da kamyon gemezdi. H a n k ' i n kann gren olmu muydu? Belirtilerin kaybolmu olmas ihtimali yksekti. Gerekten kanl bir olay olmu muydu? Yoksa hepsi korkun bir rya myd? Nehri de grmek istemiyordum. Yln bu zamanlarnda su ok ar akard ve H a n k de ok iri bir kurband. imdiye kadar kyya v u r m u olabilir miydi? Kumsala v u r m u bir balina gibi tal s kyda bir yere taklm myd acaba? O n u bulacak kii olmay hi kukusuz istemezdim. H a n k birka yerinden baklanmt. Bu civarda bak kullanabilen tek kii Kovboy'du ve cinayet iin pek ok nedeni vard. Stick Powers'n bile zebilecei bir cinayet olayyd bu. Tek grg tan b e n d i m ama bu srr mezarma gtrmeye karar vermitim bile. Otis vites deitirdi ve geriye d n d , grebildiim kadaryla, bir yol greyderiyle olduka maharet isteyen bir iti bu. Bir ara gzm kprye takld a m a fazla bir ey gremeyecek kadar uzaktk oradan. M a y m u n bana bakmaktan bkt ve o m u z deitirdi. Otis'in ba evresinde dnerek bir sre gzlerini bana dikti, sonra orada bir bayku gibi tnedi, yola bakmaya balad. u anda Dewayne'in beni grmesini isterdim! Kskanlktan lrd muhakkak. Kendisini aalanm hissederdi. Bu yenilgi o n u ylesine kzdrrd ki benimle uzun zaman konumazd. Cumartesi' yi iple ekiyordum. Ana Cadde'de dolap, b u g n greyder zerinde Otis'le beraber - Otis ve m a y m u n u ile beraber geirdiimi herkese anlatacaktm. Elbette sadece bir m a y m u n g r d m syleyecek ve dierine ne o l d u u n u da anlatmak zorunda kalacaktm. Aadan insann gzn korkutan t m u lvyeler ve kontrollar aslnda benim iin hi sorun olmamt. Onlar nasl kullanacam renmitim! Bunlar anlatmak en zevkli dakikalarmdan biri olacakt. Otis evimizin n n d e d u r d u . Aaya atlayp, "Teekkr ederim!" diye bardm a m a o tek kelime etmeden, ban bile sallamadan uzaklat oradan.

BOYALI F.V

285

Birden len m a y m u n u d n d m ve alamaya baladm. Alamak istemiyordum, kendimi tutmaya altm ama olmad, gzyalar yanaklarma szlyor, kendimi kontrol edemiyordum. Ann e m koarak evden kt ve ne o l d u u n u sordu. Ne o l d u u n u ben de bilmiyordum; sadece alyordum ite. Yorgundum, korku iindeydim, nerdeyse yine baylmak zereydim, sadece her eyin normale dnmesini, Meksikallar ve Spruill'lerin hayatmzdan kmasn, Ricky'nin eve dnmesini, Latcher'larn b u r d a n gitmesini, H a n k k b u s u n u n hafzamdan silinmesini istiyordum. Srlardan, g r m e m e m gereken eyleri grmekten bkmtm. te b u n u n iin alyordum. A n n e m beni kollarna alp skt. O n u n da k o r k t u u n u fark edince len m a y m u n hikyesini anlattm ona. Dehet iinde, " G r d n m onu?" diye sordu. Bam iki yana salladm ve olanlar ona anlatmaya devam ettim. Sonra verandaya gittik ve orada u z u n sre oturduk. HANK'N GTM OLDUU, o gn doruland. Akam yemeinde babam, Bay Spruill'in, d n gece Hank'in gittiini sylediini bildirdi bize. H a n k otostopla Eureka Springs'deki evine d n mt. Hank, St. Francis Nehri'nin dibinde yzyordu ve o n u n orada yayn balklaryla birlikte olduunu dnnce b t n itahm kat. Byklerim beni her zamankinden daha byk bir dikkatle izliyordu. Son yirmi drt saatlik zaman srecinde baylm, karabasanlar grm, birok kez barm ve onlarn bildii kadaryla uyurken u z u n yryler yapmtm. Bende bir gariplik vard ve endieleniyorlard. Bykannem, "Acaba evine varacak m?" dedi. O n u n bu sz, kaybolan insanlar hikyeleri anlatlmasna yol at. Pappy'nin, Mississippi'den Arkansas'a tanan bir kuzeni varm. Aile iki eski kamyonla km yola. Bir demiryolu geidine gelmiler. Ad geen kuzenin kulland birinci kamyon demiryolu geidini gemi. O srada bir tren grltyle yaklam ve ikinci kamyon trenin gemesini beklemi. Uzun bir trenmi bu ve tren geip de demiryolu geidi alnca bir de bakmlar ki dier tarafta birinci kamyon yok.

286

JOHN GRISHAM

kinci kamyon geidi geip bir sre sonra bir yol kavana gelmi. O kuzeni bir daha grememiler ve bu olay otuz yl nce yaanm. Ne kamyonu, ne de o n u bulmular. Bu hikyeyi ok dinlemitim. Bykannemin de h e m e n kendi hikyesine balayacan biliyordum ve ok beklemedik elbet, o da, alt ocuk babas olduktan sonra trene atlayp Teksas'a kaan dedesinin, yani annesinin babas olan a d a m n hikyesini anlatt. Aileden birisi yirmi yl sonra ona rastlamt. Baka bir kadnla evlenmi ve alt ocuk daha yapm. Yemek bitince Pappy, "Sen iyi misin Luke?" dedi. Btn huysuzluu kaybolmutu. Hikyeleri beni oyalamak, elendirmek iin anlatyorlard, n k onlar endielendirmitim. "Sadece y o r g u n u m Pappy," dedim. Annem, "Erken mi yatmak istiyorsun?" diye sorunca bam salladm. Bulaklar ykanrken Ricky'nin odasna gittim. O n a yazdm mektup imdi iki sayfa olmutu, byk emek vermitim bu mektuba. Mektup hl b l o k n o t u m u n iinde, yatamn altnda sakl duruyordu ve Latcher s o r u n u n u n b y k b l m n yazmtm. Yazdklarm tekrar o k u d u m ve kendimi kutladm. Ricky'ye, Kovboy ve H a n k meselesini de yazmay d n d m bir sre, a m a sonra, o eve dnnceye kadar beklemeye karar verdim. O z a m a n a kadar Meksikallar da gider, ortalk tekrar gvenli olur ve Ricky de ne yapacan bilirdi. M e k t u b u n postaya verilmek zere hazr olduuna karar verdim ama bu kez de posta iini nasl halledeceimi d n p endielenmeye baladm. Biz mektuplarmz her zaman beraberce, genellikle byk bir sar zarfa koyup postaya verirdik. Bu ii Ana Cadde zerindeki postahanede alan Bay Lynch T h o r n t o n ' a danmaya karar verdim. Annem bana en sevdiim hikyelerden biri olan, aslanlarn inindeki Daniel hikyesini okudu. Havalar bozulup geceler serinleyince verandada daha az oturur ve yatakta kitap o k u m a k iin daha fazla zaman harcardk. A n n e m ve ben o k u r d u k a m a dierleri b u n u pek yapmazd. A n n e m ncil hikyelerini yeler ve ben de ona uyardm. Bir sre okur, sonra da o k u d u u n u bana aklard. Son-

BOYALI F.V

287

ra biraz daha okurdu. Her hikyeden karlacak bir ders vard ve a n n e m hepsini anladmdan e m i n olmak isterdi. Hibir ey beni, Peder Akers'in, o sonu gelmez vaazlarnda bu hikyeleri bozmas kadar sinirlendirmezdi. Yatmaya hazr o l d u u m d a anneme, ben uyuyuncaya kadar Ricky'nin yatanda, yanmda kalp kalamayacan s o r d u m . "Elbette kalacam," dedi.

27
BR G N DNLENDKTEN SONRA, babamn, tarladan daha fazla kama k o n u s u n a hogryle bakmasna olanak yoktu elbet. Sabahn beinde gelip beni yataktan indirdi ve her zamanki yum u r t a ve st b u l m a grevimizi yerine getirdik. Evde annemle kalp gizlenmeye devam edemeyeceimin bilincindeydim, bu nedenle p a m u k toplama iine cesaretle hazrlandm. Buradan gitmeden nce bir yerde Kovboy'la mutlaka karlaacaktm. Bu meseleyi bir an nce halletmek ve b u n u , etrafta ok insan varken yapmak en iyisi olacakt. Meksikallar sabah sabah r m o r k a b i n m e k yerine tarlalara yryerek gidiyordu. Bylece p a m u k toplamaya birka dakika daha nce balam ve ayn zamanda Spruill'lerden de uzak d u r m u oluyorlard. afaktan biraz nce evden ayrldk. Traktrde Pappy'nin koltuuna skca yaptm ve a n n e m i n , m u t f a k penceresinde yavaa kaybolan yzne baktm. D n gece u z u n u z u n dua etmitim ve bir ey bana a n n e m i n gvende olacan sylemiti. Tarla yolunda giderken John Deere traktr inceledim. Toprakta saban srmek, t o h u m atmak ve hatta babam ya da Pappy ile kasabaya p a m u k gtrmek iin bu aracn stnde u z u n saatler geirmitim ve o n u n almas bana her zaman yeterince karmak ve g g r n m t . Ama greyder zerinde otuz dakika geirip o n u n o, insan artan lvyelerini, pedallarn grdkten sonra traktr bana olduka basit grnd. Pappy orada ylecene, elleri direksiyonda yar uyur gibi oturuyordu - h a l b u k i Otis srekli hareket halinde ve dikkatliydi- olmas ihtimali azd ama, eer beyzbol kari-

BOYALI F.V

289

yerim gereklemezse ifti deil de greyder operatr olmak istem e m i n bir nedeni de buydu ite. Meksikallar yarm sra ilerlemi, pamuklarn arasnda kaybolmutu, geliimizi fark etmediler bile. Kovboy'un, onlarn arasnda olduunu biliyordum ama sabah karanlnda onlar birbirinden ayrmak zordu. le yemei paydosuna kadar o n u grmezden geldim. Sabahleyin o beni hi kukusuz grm ve sanrm k k bir hatrlatmann uygun olacan d n m t . Arkadalar pamuklarn glgesine oturup getirdiklerini yerken Kovboy bizimle beraber geldi. Yalnz bana r m o r k u n yan tarafna o t u r d u ve ben de eve varncaya kadar ona b a k m a d m . Sonunda yeterince cesaret b u l u p ona baktmda, bayla trnaklarn temizliyor ve benim b a k m a m bekliyordu. Glmsedi -binlerce szck tayan iren bir srtt b u - ve ba hafife bana doru sallad. O n u n bu hareketini kimse grmedi ve ben de hem e n bam evirip baka tarafa baktm. Anlamamz imdi daha da peklemiti. AKAMA D O R U p a m u k r m o r k u dolmutu. Hzl bir akam yemeinden sonra Pappy, p a m u u benimle birlikte kasabaya gtreceini syledi. Tarlaya gidip r m o r k u k a m y o n a taktk ve yeni dzeltilmi olan yoldan iftlii terk ettik. Otis ok iyi bir i karmt dorusu. Yol, Pappy'nin eski kamyonuyla giderken bile sarsmyordu, d m d z d . Her zaman olduu gibi Pappy kamyonu srerken yine hi konumad ve ben de b u n u memnuniyetle karladm, nk benim de syleyecek bir eyim yoktu. Bir sr sr saklyordum ama bunlar ifa etmem olanakszd. Kpry yava yava geerken aadaki koyu, ar akan sulara baktm ama olaand bir ey gremedim - kprde ne bir kan izi, ne de tank olduum cinayete ait bir belirti vard. Cinayetin zerinden bir tam gnden daha uzun bir sre gemiti, normal bir alma gn tamamlanm ve bir sr skc iftlik ii bitirilmiti. Her soluumda bu srr d n y o r d u m ama onu iyi sakladm da sanyordum. A n n e m gvendeydi ve nemli olan da buydu ite.
BE 19

290

JOHN GRISHAM

Latcher'lara giden yolu geerken Pappy onlara doru bakt. Onlar u an iin kk bir meseleydi. iftlikten iyice uzaklap ana yola knca, g n n birinde bu yk srtmdan atabilirim belki diye dnmeye baladm. Pappy'ye sylerdim ve bu srr sadece ikimiz saklardk. ok gemeden Kovboy da Meksika'ya gider, o yabanc dnyada gvende olurdu. Spruill'ler de evlerine dnecekti elbet, a m a H a n k orada olmayacakt. Pappy'ye syleyebilirdim, o ne yapacan bilirdi. Black Oak'a baka bir r m o r k u n arkasndan girdik ve rr fabrikasna kadar o n u izledik. Kamyonu park ettiimiz zaman darya atladm ve Pappy'nin yannda kaldm. Birka ifti, rr fabrikasnn ofisi n n d e toplanm hararetli bir tartmaya girmilerdi. Onlarn yanma gittik ve dinlemeye baladk. Haberler kt ve tehdit ediciydi. D n gece bizim kuzeyimizdeki Clay lesi'ne saanak yamur yamt. Baz yerlere on saat iinde on be santim yamur yad rapor edilmiti. Clay lesi St. Francis Nehri zerinde, yukar ksmdayd. Oradaki dereler ve aylar tap nehre akyordu. Sular ykseliyordu. iftiler, bu olaylarn bizim blgeyi etkileyip etkilemeyecei k o n u s u n u tartyordu. Aznlkta kalan fikirlere gre, frtna Black Oak yaknlarnda nehri fazla etkilemezdi. Biz o blgeye ok uzaktk ve u anda olmayan yamur gelse bile St. Francis Nehri'ndeki hafif bir tama sellere neden olmazd. Fakat ounluun gr ok daha karamsard ve bunlarn ou da her z a m a n endie duyan profesyoneller olduundan, haberler byk ilgiyle karlanyordu. Bir ifti, takviminde, Ekim ay ortalarnda saanak tahmini yazdn syledi. Bir dieri, Oklahoma'daki kuzeninin arazisini sel bastndan ve bize de hava batdan geldiinden, b u n u n saanaklar iin kesin bir belirti olduundan sz etti. Pappy dayanamad ve Oklahoma'daki havann t m haberlerden daha hzl hareket edip, yol ald gibi bir eyler mrldand. Ortaya eitli fikirler atlyor ve tartma uzuyordu ama genelde, herkeste skntl bir hava vard. Hava koullar, pazarlama du-

BOYALI F.V

291

rumlar ya da t o h u m veya gbre fiyatlar nedeniyle o kadar kt gnler geirmitik ki, artk en ktsne hazrdk. Bir ara Bay Red Fletcher, "Yirmi yldr Ekim aynda sel grmedik," deyince, sonbahar selleri k o n u s u n d a yeni ve ateli bir tartma balad. Herkes o kadar deiik eyler anlatyor ve hatrlyordu ki mesele iinden klmaz bir hal ald. Pappy bu kargaaya pek karmad ve onlar yarm saat kadar dinledikten sonra oradan ayrldk. R m o r k u k a m y o n d a n ayrp brakt ve yine hi k o n u m a d a n eve doru yola ktk. Birka kez yan gzle ona baktm ve tam da beklediim gibi grdm: Sessizdi, endieliydi, iki eliyle direksiyona yapmt, alnnda krklklar vard ve akl sadece gelecek olan selle meguld. Kprde d u r d u k ve amurlarn iinde St. Francis Nehri'nin kysna y r d k . Pappy, sanki nehrin ykseleceini grecekmi gibi bir sre sulara bakt. Bense, Hank'in birden su yzne kp t a m n m z d e karaya vuracan d n p dehet iinde kaldm. Pappy hibir ey sylemeden suyla srklenmi yaklak iki santim apnda ve bir metre u z u n l u u n d a bir dal parasn yakalayp eline ald. O n d a n bir para krd ve suyun be santim derinlikte olduu kumsala bir ta parasyla akt. Sonra aksn kard ve dal parasnn zerine su seviyesinde bir entik att. Ve uzun zamandr ilk kez konuup, "Sabahleyin gelip b u n a bakacaz," dedi. Birka saniye d u r u p iaret ubuumuza baktk, ikimiz de nehrin ykseleceinden emindik. Ama byle bir ey olmadn grnce kamyona d n d k . Nehir beni korkutuyordu a m a b u n u n nedeni sularn ykselmesi ihtimali deildi. H a n k oradayd, baklanm bir cesetti, nehrin suyuyla imiti ve her an kyya v u r u p birisi tarafndan bulunabilirdi. Bu kez elimizde Sisco ocuun dvlerek ldrlmesi gibi bir olay deil, gerek bir cinayet olay olacakt. Yamurlar Hank'i buralardan alp gtrebilirdi belki. Yamurlar nehri tarp sular daha hzl aktabilirdi. H a n k ya da o n d a n arta kalanlar sularla srklenip baka bir ileye, hatta baka bir eyalete srklenebilir ve oralarda o n u bulacak olan herhangi bir insan kim o l d u u n u bile bilemeyebilirdi. O gece u y u m a d a n nce, yamur yamas iin dua ettim. M m -

292

JOHN GRISHAM

k n olduunca u z u n ve kalpten dualar ettim. N u h ' t a n beri grlmemi kadar b y k bir sel gndermesi iin Tanr'ya yalvardm. PAPPY ARKA VERANDADAN ieriye girdiinde kahvaltnn ortasmdaydk, Cumartesi sabahyd. Yzne bakar bakmaz ne old u u n u anladk. Sandalyesine o t u r u p tabana uzanrken, "Nehir on santim ykselmi Luke," dedi. "Bat tarafnda da imekler akyor." Babam kalarn att ama lokmasn inemeye devam etti. Hava d u r u m u sz konusu olduunda daima karamsard o. Hava ok gzel olsa bile, bir sre sonra bozulacak derdi. Kt ise, o da zaten b u n u t a h m i n ettiini sylerdi. Bykannem haberi duyunca hibir reaksiyon gstermedi. Kk olu Kore'de savayordu ve bu konu, yaacak olan yamurdan ok daha nemliydi o n u n iin. Topra hi brakmamt, baz yllarn iyi, bazlarnn kt getiini biliyordu a m a yaam devam ediyordu. Tanr bize hayat, salk ve bol yiyecek vermiti, insan b u n d a n fazla ne isteyebilirdi? Byka n n e m ayrca hava durumlarna zlp sklmay sevmiyor, b u n a t a h a m m l edemiyordu. "Hava d u r u m u iin hibir ey yapamazsnz ki," deyip d u r u r d u . A n n e m ne glmsyor, ne de ka atyordu a m a garip bir ekilde halinden m e m n u n g r n y o r d u . Hayat boyunca topraktan kt kanaat geinecek kadar para kazanlmasna raz deildi, bu konuda kararlyd. Benim bir ifti olarak k a l m a m a m k o n u s u n d a ise daha da kararlyd. iftlikteki gnleri saylyd ve bir hasat kayb daha olursa b u r a d a n daha abuk gidecektik. Kahvaltmz bittiinde gkgrlts duyduk. Bykannemle a n n e m bulaklar temizleyip biraz daha kahve yaptlar. Masada o t u r d u k ve k o n u u p frtnann grltsn dinlerken, olacaklar beklemeye baladk. Tanr dualarm kabul ediyor galiba, diye d n d m a m a byle eytanca bir dilekte b u l u n d u u m iin de sululuk duygusu iindeydim. Ama gkgrlts ve imekler kuzeye doru uzaklat. Hi yamur yamad. Sabahn yedisinde tarlalara km, sk bir ekilde p a m u k toplamaya ve le saatini beklemeye balamtk.

BOYALI F.V

293

KASABAYA GDERKEN k a m y o n u n arkasna sadece Miguel atlad. Sylediine gre dier Meksikallar alyordu ve o da onlar iin baz eyler satn alacakt. Buna ok sevinmi, rahatlamtm. Kovboy h e m e n yanmda otururken kamyonla kasabaya gitmek istemezdim dorusu. Black Oak'a girerken, saanak yamur yerine serin bir serpinti balad. nsanlar kaldrmlarda, balkonlarn ve dkkn tentelerinin altna snp yava yava yryor, slanmamaya alyor ama b u nu baaramyordu. Yal hava yznden pek ok ifti ailesi kasabaya gelmemiti. Dixie sinemasnda saat drt matinesi balaynca anladm b u n u . Koltuklarn yars botu ve bu da b u g n n normal bir Cumartesi olmadn gsteriyordu. Birinci filmin yarsnda koridor klar titreti ve beyaz perde boald. Panie ve frlayp kamaya hazr bir halde karanlkta o t u r u p gkgrltsnn sesini dinledik. Arkadan bir sinema grevlisi, "Elektrik kesildi," diye seslendi. "Ltfen salonu yavaa terk edin." Hepimiz lobiye dolutuk ve dardaki saanak yamuru seyretmeye baladk. Gkyz koyu griydi ve caddeden geen birka araba farn yakmt. Biz ocuklara gre bile, ok fazla yamur yam, fazla frtna olmu ve ar lde sel sylentisi kmt. Su basknlar ilkbaharda olur, hasat zaman nadiren grlrd. Herkesin ya iftilik ya da iftilerle ticaret yapt bir dnyada Kasm ortasnda yal geen gnler t a m anlamyla can skcyd. Yamur biraz hafifleyince caddeye kp byklerimizi bulmaya kotuk. ok ya, amurlu yollar anlamna geliyordu ve ifti aileleri karanlk basmadan evlerine d n m e k iin yola kacandan kasaba ksa bir sre sonra boalacakt. Babam bir testere ba satn almaktan sz etmiti, bu nedenle onu bulmak u m u d u y la nalbur dkknna daldm. Dkkn kalabalkt, insanlar bekliyor ve dardaki havay izliyordu. Yal erkekler kk gruplar halinde toplanm, eski su baskn hikyeleri anlatyordu. Kadnlar, Paragould, Lepanto ve Manila gibi baka kasabalarda ne kadar ok yam u r yadndan sz ediyordu. Raflarn aras, bir eyler aramayan ya da satn almayan, sadece konuan insanlarla doluydu.

294

JOHN GRISHAM

Kalabaln arasna karp babam aramaya baladm. Nalbur dkkn eskiydi, arka taraf daha karanlk ve maara gibiydi. Deme tahtalar gelenlerin ayaklarndan slanm, yllarca kullanlmaktan esnemiti. Bir tezghn sonunda d n d m ve birden Tally ve Trot'la b u r u n b u r u n a geldim. Tally'nin elinde bir kutu galonluk beyaz boya vard. Trot da eyreklik bir k u t u tayordu. Onlar da herkes gibi oyalanyor, frtnann gemesini bekliyordu. Trot beni grd ve Tally'nin arkasna saklanmaya alt. Tally glmsedi ve, "Merhaba Luke," dedi. Boya kutusuna bakarak, "Merhaba," dedim. Tally boya kutusunu yere brakt. "Bu boyayla ne yapacaksnz?" Yine glmsedi ve, " O h , hibir ey," dedi. Tally'nin, imdiye kadar g r d m en gzel kz olduunu bir kez daha fark ettim; b a n a glmsedii zaman deta kendimden geer gibi oluyordum. Gzel bir kz plak olarak grdnzse, ona kar bir eyler hissediyor, balanyordunuz. Trot, yrmeye yeni balayan kk ocuklarn annesinin arkasna saklanmas gibi, Tally'nin arkasna sakland, ona yapt. Tally ile frtna hakknda k o n u t u k ve ona heyecan iinde, sinemada, filmin ortasnda kesilen elektrii anlattm. Beni dikkatle dinliyor, ben de konutuka daha ok konumak istiyordum. Ona, sularn ykselmesiyle ilgili sylentilerden ve Pappy ile birlikte nehirde dal parasna yaptmz iaretten sz ettim. Bana Ricky'yi sordu ve u z u n sre de o n u n hakknda konutuk. Bu arada hi kukusuz boyay u n u t t u m . Iklar yine titreti ve elektrik geldi. Ama yamur hl yayordu ve kimse darya kmad. Birilerinin kendisini d u y m a s n d a n korkar gibi gzleriyle etraf tarad ve, "u Latcher'larn kz nasl?" diye sordu. Bu bizim byk ortak srlarmzdan biriydi. Bir ey sylemek zereydim ki birden, Tally'nin aabeyinin ld n ve o n u n b u n d a n haberi bile olmadn hatrladm. Spruill'ler u anda byk olaslkla H a n k ' i n evde, Eureka Springs'te, o gzel, kk, boyal evlerinde o l d u u n u sanyorlard. Birka hafta sonra, hatta yamur yaarsa daha da nce o n u grmeyi u m u y o r lard. O n a baktm, konumaya altm ama, aklmdan geeni sy-

BOYALI F.V

295

lediim takdirde nasl oke olacandan baka bir ey dnemedim. iine kapank oluuna, srlarna ve Kovboy'la arasndaki garip ilikiye ramen ona hayrandm. O n a hayran olmaktan kendimi alamyor ve hi kukusuz incitmek istemiyordum onu. Hank'in ld n azmdan karvermenin dncesi bile dizlerimi titretti. Bir eyler kekeledim ve yere baktm. Birden buz gibi oldum, k o r k t u m . "Grrz," diyebildim ve d n p dkknn n tarafna gittim. Yamur bir ara dindi ve herkes dkknlar boaltp kaldrmlarda koarak arabasna ya da k a m y o n u n a gitti. Gkyz hl kara bulutlarla kaplyd ve saanaklar tekrar balamadan nce eve d n mek istiyorduk.

28
PAZAR SABAHI gkyz koyu gri bulutlarla t a m a m e n kapanmt ve babam, kiliseye giderken k a m y o n u n arkasnda slanmak istemiyordu. Zaten k a m y o n u n src yeri de pek salam deildi ve bir saanak srasnda orada yolculuk eden kadnlar da yukardan damlayan yamur sularyla slanrd. Pazar gnleri kiliseye gitmediimiz gnler ok nadirdi, ama yamur korkusu bizi bazen evde tutabiliyordu. Bir aydr hibir Pazar yinini karmamtk, o n u n iin b y k a n n e m kahvalty biraz ge edip radyoyu dinlememizi nerince hepimiz kabul ettik. Bellevue Baptist, Memphis' in en b y k kilisesiydi ve orada yaplan yinler W H B Q radyo istasyonundan yaynlanrd. Pappy oradaki rahipten pek holanmad, o n u n fazla liberal olduunu syledi a m a biz yine yini dinledik. lahiler korosunda ise yz arkc vard ki, saylar bizim Black Oak Baptist koromuzdaki ilahicilerden yaklak seksen kii daha fazlayd. Kahvaltdan uzun sre sonra, m u t f a k masasnda o t u r d u k ve kahve yudumlayarak (ben de dahil olmak zere) bin kiilik bir cemaate verilen vaaz dinledik ve havadaki b y k deiiklii dndk. Bykler endieliydi; bense sadece yle grnmeye alyordum. Bellevue Baptist'in ayrca bir de orkestras vard ve onlar takdis mzii alarken M e m p h i s sanki bir milyon mil uzaktaym gibi geliyordu insana. Kilisede bir orkestra. Bykannemin byk kz Betty halam Memphis'te yayor ve Bellevue'de ibadet etmedii halde, o kiliseye giden birini tanyormu. O kilisede t m erkekler

BOYALI F.V

297

takm elbise giyiyormu. Btn ailelerin gzel arabalar varm. Gerekten de farkl bir dnyaym oras. Bir sre sonra, sudaki ykseklik iaretimizi kontrol etmek iin Pappy ile birlikte nehre gittik. Yamurlar Otis'in bir sre nce onard yolu yeniden bozmaya balamt. Yolun kenarndaki s ukurlar dolmutu, akan sular derecikler oluturuyor ve amur ukurlar su tutuyordu. K p r n n tam ortasnda d u r d u k ve nehri her iki taraftan da inceledik. Bir sre nce su seviyesinin stnde olan k u m ve akl setleri suyun altnda kalmt. Su imdi daha yo u n d u ve koyu kahverengi olan rengi biraz daha almt ki bu da, tarlalarn arasndan akan derelerin nehre toplandn gsteriyordu. Nehrin aknts girdaplar oluturuyor ve hzn artryordu. Bir sr artk - s r k l e n e n tahta paralar, ktkler ve hatta baz krlm yeil dallar- suyun stnde yzyordu. aret u b u u m u z hl yerindeydi ama artk zor dayanyordu. Su seviyesinin stnde sadece be-on santimlik bir b l m kalmt. Pappy ubuu skp alabilmek iin botlarn slatmak zor u n d a kald. l ubuu olarak kulland dal parasn skp, sanki ubuk yanl bir ey yapm gibi inceledi ve kendi kendine k o n u u r gibi, "Yirmi drt saat iinde yaklak yirmi be santim," dedi. meldi ve ubuu bir kayaya birka kez hafif hafif vurdu. O n u seyrederken nehrin grltsnn farkna vardm. Fazla bir grlt yoktu ama su hzl akyor, akl setleri zerinden aarak k p r n n ayaklarna arpyordu. Aknt, setler zerindeki kaim allar slatyor, yakndaki st aacnn kklerine arpp gidiyordu. rktc bir grltyd bu. imdiye kadar byle bir grlt duymamtm. Pappy de bu sesleri ok iyi duyuyordu elbet. Elindeki dal parasyla sada, ok ilerdeki nehir dirseini gsterdi ve, "Sel sular nce Latcher'lar basacak. Onlar alak arazide," dedi. "Ne zaman?" diye sordum. "Yamurlara bal bu. Eer durursa su basknlar olmaz. Ama baksana, yamur devam ediyor ve bir hafta iinde setlerden taar." "En son sel felaketi ne zaman olmutu?" " yl nce, ama o zaman ilkbahard. Son sonbahar su baskn u z u n zaman nce oldu."

298

JOHN GRISHAM

Seller hakknda soracam bir sr soru vard ama Pappy bu konuda konumaktan holanmazd. Bir sre daha nehre bakp sularn sesini dinledik ve sonra k a m y o n a binip eve d n d k . Pappy, "Siler Deresi'ne gidelim," dedi. Tarla yollar kamyon iin fazla amurluydu, o n u n iin Pappy John Deere'i altrd ve SpruilPlerin byk ounluu ve t m Meksikallarn merakl baklar altnda iftlik arazisinden ayrldk. Traktr Pazar gnleri hi almazd. Eli Chandler hi kukusuz kutsal dinlenme gnnde alacak bir adam deildi. Dere deimiti. Tally'nin girip ykanmaktan holand o temiz sular yoktu artk. Kayalar ve ktkler arasndan akp giden o serin minik derecikler de yok olmutu. Dere, yarm mil tedeki St. Francis'e doru hzla akan amurlu suyla dolmu, genilemiti. Traktrden inip suyun kenarna gittik. Pappy, "Bizim seller buradan gelir ite," dedi. "St. Francis'ten deil. Arazi b u r a d a biraz daha alaktr ve dere topra ap geerse doruca bizim tarlalara gelir." Su bizden en azndan metre aadayd, onlarca yl nce iftliimiz topraklarnda alm olan yatanda hl tehlikesiz bir ekilde akyordu. Derenin bu yataktan taacak kadar ykselmesi bana imknsz gibi grnyordu. "Buradan taabilir mi diyorsun Pappy?" diye s o r d u m . Uzun u z u n d n d , a m a belki de d n m y o r d u . Derenin sularna bakt ve sonunda, kendisi de inanmyormu gibi, "Hayr. Biz gvende olacaz," dedi. Batdan gkgrlts geldi. PAZARTES SABAHI erkenden mutfaa girdiimde, Pappy masaya o t u r m u kahvesini y u d u m l u y o r ve radyoyu kartryordu. Hava d u r u m u n u renmek iin Little Rock'taki radyo istasyonunu aryordu. Bykannem ocan banda, tavada d o m u z pastrmas kzartyordu. Evin ii souktu ama tavadan gelen scaklk ve koku etraf yeterince styordu. Babam bana eski bir ceket uzatt ve o n u isteksiz bir tavrla giydim, Ricky'nin eski bir ceketiydi bu. "Bugn p a m u k toplayacak myz Pappy?" diye s o r d u m . Gzlerini radyodan ayrmadan, "Buradan reneceiz bakalm," dedi.

BOYALI F.V

299

O srada alnmdan p m e k iin bana doru eilen bykanneme, " D n gece yamur yad m?" diye sordum. "Btn gece yad," diye yant verdi. "Hadi imdi git de biraz y u m u r t a getir bakalm." Babamn arkasndan evden kp arka merdivenden aaya indim, a m a birden grdm bir ey beni o l d u u m yerde b u z gibi d o n d u r d u . Gne daha yeni douyordu ama etraf yeterince aydnlkt. Yanl gryor olamazdm. Babama iaret edip sadece, "Bak," diyebildim. Babam benden on adm ndeydi ve tavuk kmesine doru yryordu. "Ne var, Luke?" diye sordu. Kendimi bildim bileli Pappy'nin kamyonu park ettii mee aacnn alt botu, tekerlek izleri ortadayd. Kamyon gitmiti. "Kamyon," dedim. Babam yavaa benim yanma geldi ve u z u n sre park yerine bakp kaldk. Kamyon, mee aalarndan ya da s u n d u r m a veya barakalardan biri gibi, ezelden beri orada d u r u r d u . O n u her gn grr a m a dikkat bile etmezdik, n k her zaman oradayd. Babam hibir ey sylemeden geriye d n d , arka merdivenden kt, veranday geti ve mutfaa girdi. Byk bir dikkatle radyo istasyonlarndan birini b u l u p hava d u r u m u n u renmeye abalayan Pappy'ye, "Kamyonun yerinde olmamas iin bir neden var m acaba?" diye sordu. Bykannem d o n m u gibi kald ve s o r u n u n tekrarlanmasn istermi gibi ban yana edi. Pappy radyoyu kapad ve, "Ne dedin sen?" diyerek soran gzlerle ona bakt. Babam, "Kamyon gitmi," dedi. Pappy bykanneme, o da babama bakt. Sonra, yine yanl bir ey yapmm gibi hepsi gzn bana evirdi. O srada a n n e m de mutfaa girdi ve ailenin t m bireyleri sraya girip, dizi halinde, k a m y o n u n bulunmas gereken yere, amurlu tekerlek izlerine doru y r d . Kamyon sanki kendi kendine baka bir yere gidebilirmi gibi iftliin her yann aradk. Pappy inanamyormu gibi, " O n u tam uraya brakmtm," dedi. Elbette tam oraya brakmt. Kamyon imdiye kadar, hi byle, bir gecede kaybolmamt.

300

JOHN GRISHAM

Uzaktan Bay Spruill'in, "Tally!" diye baran sesi duyuldu. Bykannem, zor duyulan bir sesle, "Birisi k a m y o n u m u z u alm," dedi. Babam, "Anahtar nerdeydi?" diye sordu. Pappy, "Her zamanki gibi, r a d y o n u n yanndayd," dedi. M u t fak masasnn kenarnda, r a d y o n u n yannda kk, metal bir kse vard ve k a m y o n u n kontak anahtar her zaman o n u n iine kon u r d u . Babam gidip ksenin iine bakt. Sonra h e m e n d n d ve, "Anahtar gitmi," dedi. Bay Spruill tekrar, bu kez daha yksek sesle, "Tally!" diye bard. Spruill'lerin kampnda telal hareketler gze arpyordu. Bayan Spruill ortaya kt ve hzl admlarla bizim n verandaya doru yrmeye balad. Hepimizi evin yan tarafnda, k a m y o n u n bo yerine aptal aptal bakarken grnce h e m e n yanmza kotu ve, "Tally gitmi," dedi. " O n u hibir yerde bulamyoruz." Spruill'lerin dierleri de geldi ve ok gemeden iki ailenin bireyleri bo gzlerle birbirine bakmaya balad. Babam onlara bizim k a m y o n u n ortadan kaybolduunu syledi. Bay Spruill de kznn kaybolduundan sz etti. Pappy, "Kz kamyon kullanabilir mi?" diye sordu. Bayan Spruill, "Hayr, kullanamaz," deyince iler iyice kart. Uzun bir sessizlik oldu, herkes bir eyler dnyor, d u r u m u gzden geiriyordu. Pappy, " H a n k geriye d n p de kamyonu alm olabilir mi? Ne dersiniz?" diye sordu. Bay Spruill aknlk ve fke karm bir ifadeyle, " H a n k sizin k a m y o n u n u z u asla almaz," dedi. O anda h e m e n her ey h e m m m k n , h e m de deil gibi grnyordu. Bayan Spruill, "Hank u anda eve varmtr," dedi. Alayacak gibi g r n y o r d u . " H a n k ld!" diye barmak, sonra da oradan koarak kap eve girmek ve yatan altna saklanmak istiyordum. Bu zavall insanlar oullarnn asla eve varamayacan bilmiyordu. Bu sr, yalnz bama saklayamayacam kadar arlamt artk. Annemin arkasnda bir adm attm. A n n e m , babama doru eildi ve, "Gidip Kovboy'a baksan iyi

BOYALI F.V

301

olacak," diye fsldad. Tally ile Kovboy'un ilikisini anneme sylediim iin hepsinden ilerdeydi o. Babam bir an d n d ve sonra ambara doru bakt. nce Pappy, sonra b y k a n n e m ve daha sonra dierleri de ayn eyi yapt. Miguel, ya otlarn, zerinde ar ar yryp iz brakarak bize doru geliyordu. Kirli hasr apkas elindeydi ve yapmak zere olduu eyi y a p m a k istemiyormucasna, isteksiz bir tavrla yryor gibi geldi bana. Pappy, sanki eski gnlerden birine balayacakmz gibi, "Gnaydn Miguel," dedi. Meksikal, "Senor," diyerek ban sallad. Pappy, "Bir sorun mu var?" diye sordu. "Si, senor. Kk bir sorun var." "Nedir o?" "Kovboy gitmi. Sanrm geceleyin kat." Pappy, "Bu bulac bir hastalk olmal," diye mrddand ve otlarn zerine tkrd. Spruill ailesi bireylerinin her eyi anlamalar iin birka saniye yetti. Balangta, Tally'nin ortadan kaybolmasnn, Kovboy'la ilikili olabilecei en azndan onlarn aklna gelmemiti. ki gen insann gizli ak k o n u s u n d a hibir ey bilmedikleri ortadayd. Chandler'lar bu olay Spruill ailesinden ok nce zm t a m a benim bildiklerim sayesinde olmutu bu da. Gerei yava yava herkes anlad. Bay Spruill panie kaplm gibi, "O adam kzm kard m dersiniz?" diye sordu. Bayan Spruill b u r n u n u ekip duruyor, alam a m a k iin kendini tutmaya alyordu. Pappy, "Sizin ne d n d n z bilemem," dedi. Tally ve Kovboy'un nereye gitmi olduklarndan ok, k a m y o n u n u dnyordu o. Babam Miguel'e, "Kovboy giderken eyalarn da alm m?" diye sordu. "Si, senor." Bu kez Bay Spruill'e d n d ve, "Tally de alm m eyalarn?" diye ayn soruyu sordu. Adam cevap vermedi ve soru, Bo'nun, "Evet efendim. Torbasn alm," yantna kadar havada asl kald.

302

JOHN GRISHAM

"Torbasnda neler vard peki?" "Giysileri ve dier birka eyi ite. Para kavanozu da ordayd elbet." Bayan Spruill alamaya balad. Sonra, "Ah bebeim!" diye inledi. O anda s r n p evin altna girmek istedim. Spruill'ler mahvolmutu. Hepsinin ba ne eilmi, omuzlar dm, gzleri yar kapanmt. ok sevdikleri Tally, uzaklardan gelmi esmer tenli ve aa tabakadan biri olarak grdkleri biriyle kamt. Bizim n m z d e kendilerini aalanm hissediyor, ac ekiyorlard. Ben de ac ekiyordum. Tally byle dehet verici bir eyi nasl yapabilirdi? O benim arkadamd. Bana kar bir srdaymm gibi davranyor, beni bir abla gibi koruyordu. Tally'yi seviyordum, ama o imdi k o r k u n bir katille birlikte kamt. Bayan Spruill, "Kzm kard o adam!" diye bard. Bo ve Dale o n u alp gtrd oradan, meselenin tartlmas iin imdi onlardan sadece Trot ve Bay Spruill kalmt yanmzda. T r o t ' u n her zaman bo bo bakan gzlerinde imdi b y k bir aknlk ve z n t ifadesi vard. Tally o n u n da koruyucusuydu ve artk yoktu, gitmiti. Erkekler, b u n d a n sonra nelerin yaplabilecei k o n u s u n d a hararetli bir tartmaya giriti. ncelikle yaplmas gereken ey, buralardan fazla uzaklamadan nce Tally'yi ve k a m y o n u bulmakt. kisinin ne zaman kat k o n u s u n d a hibir ipucu yoktu. Kalarnn gizlemek iin hi kukusuz frtnadan yararlanmlard. Spruill'ler, geceleyin gkgrlts ve yamur sesinden baka bir ey duymamt ve araba yolu da zaten onlarn adrlarna yirmi be metre mesafedeydi. Saatler nce gitmi olabilirlerdi ve bu sre de onlarn Jonesboro, M e m p h i s hatta Little Rock'a varmalar iin yeterliydi. Fakat erkekler, Kovboy ve Tally'nin ksa zamanda bulunaca k o n u s u n d a iyimserdi. Bay Spruill k a m y o n u n u adrlara ve masalara balayan ipleri zmek iin yanmzdan ayrld. Babama, onlarla beraber gitmek iin yalvardm a m a kabul etmedi. zin istemek iin a n n e m e gittim a m a o da yumuamad. "Senin gidecein yerler deil oralar," dedi.

BOYAL EV

303

Babam ve Pappy k a m y o n u n n tarafna, Bay Spruill'in yanna skp o t u r d u ve amurlu yolda saa sola kayarak uzaklatlar. Silonun yanndan geip yabani otlarla kapl eski bir ttsleme sundurmasna gittim ve paslanm teneke atnn altnda bir saat kadar o t u r u p n m d e yaan yamuru seyrettim. Kovboy iftliimizden gittii iin rahatlamtm ve b u n u n iin Tanr'ya iten bir ekilde dua ettim. O n u n gidiiyle bir yandan rahatlamtm ama, dier y a n d a n Tally beni hayal krklna uratmt. Bu yapt iin ondan nefret etmeyi baardm. Ricky'nin rettii ve hatrlayabildiim t m kfrleri arka arkaya sralayp bitirince de beni affetmesi iin tekrar T a n r y a yalvardm. Sonra da Tally'yi korumas iin Tanr'ya dua ettim. ERKEKLERN Stick Powers' bulmalar iki saat srmt. Stick Powers, Jonesboro'daki merkeze gittiini sylemiti a m a Pappy'ye gre uzun sredir uykudayd, yle grnyordu. Yetki blgesinde byle byk bir su ilendii iin ok heyecanlanmt. Ceza yasamza gre bir iftinin k a m y o n u n u almak, cinayete yakn bir sutu ve Stick h e m e n almaya balamt. Eski telsiz cihazyla eriebildii t m blgelere haber vermi ve olay ksa srede Kuzeydou Arkansas'm b y k b l m n d e duyulmutu. Pappy'ye gre Stick, Tally'nin nerelere gittiiyle pek fazla ilgilenmiyordu. Kzn bir Meksikal ile isteyerek kat sylyor, doru bir t a h m i n d e bulunuyordu, bu elbette utan verici, insan kltc bir eydi ama, Bay Spruill'in sk sk "karma" szn etmesine karn t a m olarak bir su saylmazd. ki sevgilinin bizim kamyonumuzla uzun bir yolculua kacaklar k o n u s u kukuluydu. Onlar hi kukusuz Arkansas'tan kamak isteyecekti ve Stick onlarn byk olaslkla otobse bineceklerini sylemiti. Otostopu olarak insanlar fazlasyla kukulandrrlard; Arkansas'ta araba kullananlar, Kovboy gibi esmer bir erkei, hele yannda da bir gen kz varsa asla arabasna almazd. Stick, "Onlar byk olaslkla kuzeye giden bir otobse bindi," diyordu. Pappy bize bunlar anlatnca Tally'nin scak ve n e m d e n ok uzaklarda, Kanada'da yaama hayalini hatrladm. ok kar yaan

304

JOHN GRISHAM

bir yer istiyordu ve her nedense, yaayaca yer olarak da Montreal'i semiti. Erkekler para k o n u s u n u tarttlar. Babam ksa bir hesap yapt ve Kovboy'un, p a m u k toplayarak drt yz dolara yakn para kazanm olacan tahmin etti. Fakat evine ne kadar para gnderdiini kimse bilmiyordu. Tally ancak b u n u n yars kadar kazanmt ama muhtemelen parasnn b y k bir ksmn biriktirmiti. O n u n Trot'a boya aldn biliyorduk ama dier harcamalar k o n u s u n d a hibir fikrimiz yoktu. te, H a n k olayn ifa etme dncesi de Pappy bunlar sylerken aklma geldi. Kovboy o n u ldrdkten sonra soymutu. Hank'in, p a m u k toplama kazancndan ne kadarn tasarruf ettii k o n u s u n d a bir fikrimiz yoktu ama, Samson'un 250 dolarnn u anda Kovboy'un cebinde o l d u u n u biliyordum. M u t f a k masasnda o t u r m u konuurken bunlar nerdeyse anlatacaktm, ama ok k o r k u y o r d u m . Kovboy gitmiti a m a bir yerlerde yakalayabilirlerdi onu. Kendi kendime, bekle bakalm, diye tekrarlayp d u r u y o r d u m . imdilik sadece bekle. Srrm ifa etmemin de bir zaman gelecekti elbet. Finansal olanaklar ne olursa olsun, Tally ve Kovboy'un, uzun sre otobs yolculuu yapacak kadar paralar olduu akt. Ve biz her zaman olduu gibi paraszdk. K a m y o n u m u z hi bulunamazsa yerine baka bir k a m y o n u n nasl alnabilecei k o n u sunda ksa bir k o n u m a oldu a m a b u n u daha fazla tartamayacaklard, zc bir konuydu bu. Ayrca ben de dinliyordum konuulanlar. le yemeini erken yedik, sonra da arka verandaya o t u r u p yamuru seyretmeye baladk.

29
STCK'N ESK, grltc devriye arabas hzla n bahemize girdi, alnan k a m y o n u m u z da h e m e n arkasndayd. Stick arabadan indi, nemli bir adamd o imdi, nk ilenen suun en nemli ksmn zmt. Kamyonu Black O a k ' m dier polis mem u r u kullanyordu ve g r d m z kadaryla k a m y o n u m u z d a herhangi bir hasar ya da deiiklik yoktu. Spruill'ler h e m e n koup geldi, Tally hakknda bir haber bekliyorlard. Kk bir kalabalk toplannca Stick, " O n u Jonesboro'da, otobs terminalinde bulduk," dedi. "Tahmin ettiim gibi yani." Pappy, "Anahtar nerdeydi?" diye sordu. "Koltuun altndayd. Benzin deposu da dolu. Burdan giderlerken de dolu m u y d u bilemiyorum elbet, ama imdi tam dolu." Pappy akn bir ifadeyle, "Yarm depo benzin vard," dedi. Kamyonu sadece tekrar grmek deil, onu eskisi gibi grmek hepimiz iin srpriz olmutu. O gn, kamyonsuz bir gelecei dn p endie iinde geirmitik, kamyon olmazsa hibir ey tayamazdk. O zaman aynen Latcher'larn d u r u m u n a decek, kasabaya gitmek iin, gelen geenden bizi gtrmesini isteyecektik. Byle berbat bir d u r u m a dmek aklma bile gelmezdi ve imdi, g n n birinde herkesin arabasnn olduu bir kentte yaama konusunda her zamankinden daha ok kararlydm. Bay Spruill, deta kendi kendine konuur gibi, "Sanrm kamyonu sadece d n almlar," dedi. Stick, "Ben de olay byle gryorum," diye konutu. Sonra Pappy'ye d n d ve, "Hl ikyeti misin?" diye sordu.
BE 20

306

JOHN GRISHAM

Pappy ve b a b a m kalarn kaldrp birbirlerine baktlar. Sonra Pappy, "Sanrm hayr," dedi. Bayan Spruill hafif bir sesle, "Onlar gren var m?" diye sordu. "Evet bayan. Chicago iin iki bilet alm ve otobs terminalinde be saat beklemiler. Bilet giesindeki m e m u r garip bir eyler olduunu anlam ama beni ilgilendirmez diye d n m . Bir Meksikal ile kamak hi de akllca bir i saylmaz ama su da deil elbet. Bilet sat m e m u r u b t n gece onlar gzetlemi, aralarnda hibir iliki yokmu gibi davranp birbirlerini grmezden geliyorlarm. Beraber oturmamlar. Fakat otobs yolcu alrken birlikte binmiler." Bay Spruill, "Otobs kata kalkm?" diye sordu. "Bu sabah altda." Stick cebinden katlanm bir zarf karp Bay Spruill'e uzatt. "Bunu n koltukta b u l d u m . Sanrm Tally'den hepinize yazlm bir not. Ben o k u m a d m . " Bay Spruill zarf karsna uzatt ve o da h e m e n ap iindeki kd kard. Bayan Spruill m e k t u b u okumaya, sonra da gzlerini kurulamaya balad. Herkes tek kelime etmeden ona bakyordu. Bo ve Dale'in arkasna saklanm olan Trot bile ne doru eilmi, m e k t u b u n o k u n u u n u izliyordu. Stick, "inize karmak istemem bayan," dedi. "Ama iimize yarayacak bilgiler varsa bilmek isterim." Bayan Spruill okumaya devam etti ve bir sre sonra m e k t u b u bitirip yere bakarak, "Eve dnmeyeceini yazyor. Kovboyla evlenip kuzeyde yaayacaklarn, iyi iler bulacaklarn filan yazm ite," dedi. Gzyalar ve b u r u n ekmeler birden kaybolmutu. Bayan Spruill imdi sadece ok fkeli grnyordu. Kz karlma m, bir Meksikal ile kamt ve onunla evlenecekti. Stick, "Chicago'da m kalacaklar?" diye sordu. "Bundan sz etmemi. Sadece kuzey diyor." Spruill'ler yava yava ekilip gittiler. Babam, Stick ve dier polis m e m u r u n a kamyonu b u l u p getirdikleri iin teekkr etti. Stick devriye arabasnn kapsn aarken, "Sizin buralara dier iftliklerden daha ok yamur dyor," dedi. Pappy, "Her taraf sland," diye cevap verdi. Stick, sanki bir u z m a n m gibi, "Nehir kuzey taraflarnda ykseliyor," diye devam etti. "Yamur devam edecekmi."

BOYALI F.V

307

Pappy, "Teekkrler Stick," dedi. Stick devriye arabasnn direksiyonuna, dier polis m e m u r u da o n u n yanna oturdu. Stick t a m kapy kapayacakt ki birden vazgeip aaya atlad ve, "ey, Eli, Eureka Springs'in erifine telefon ettim," dedi. "u koca olan, Hank'i hi grmemi. ocuk imdiye kadar evine varm olmalyd, deil mi?" "Sanrm. Buradan ayrlal bir hafta oluyor." "Acaba nerelerde bu ocuk?" Pappy, "Beni hi ilgilendirmiyor," dedi. "Biliyorsun, onunla iim henz bitmedi. O n u b u l d u u m zam a n o koca kn Jonesboro cezaevine tkacam ve sonra da m a h kemeye karacaz." Pappy, "Yap b u n u Stick," dedi ve arkasn d n d . "Yap b u n u . " Polis arabasnn kabak lastikleri amurda kayp savruldu ama Stick s o n u n d a yola kt. Annemle b y k a n n e m yemek hazrlamak iin mutfaa girdiler. Pappy aletlerini ald ve kamyon kasasnn arka kapan ap o n u n zerine yayd. Sonra m o t o r k a p u t u n u at ve m o t o r u batan sona inceledi. Ben de amurluun stne o t u r d u m ve istedii anahtarlar uzatrken yaptklarn seyrettim. Birka dakika sonra, "Tally gibi iyi bir kz neden bir Meksikal ile evlenmek ister ki?" diye sordum. Pappy vantilatr kayn geriyordu. Kovboy'un, Tally ile beraber kaarken d u r u p m o t o r k a p u t u n u aarak m o t o r u kartrdn hi s a n m y o r d u m ama, Pappy yine de, kamyona sanki sabotaj yaplm gibi baz eyleri ayarlamak, onarmak ve aletlerle oynamak zorunda hissediyordu kendini. Bir ara, "Kadnlar," diye h o m u r dand. "Ne demek istiyorsun?" "Kadnlar aptalca eyler yaparlar." O n d a n bir aklama bekledim ama yant bitmiti. S o n u n d a dayanamadm ve, "Anlamyorum," dedim. "Ben de anlamyorum. Sen de anlamayacaksn. Kadnlar anlamay bekleme zaten." M o t o r u n hava filtresini skp kard ve kukulu gzlerle karbratre bakt. Bir an iin m o t o r u n kartrldn gsteren bir ka-

308

JOHN GRISHAM

nt b u l m u gibi duraklad ama sonra bir vida evirdi ve m e m n u n gibi g r n d . "O kz bulacaklar m dersin?" diye sordum. " O n u aramyorlar ki. K a m y o n u m u z u geri aldk, o n u n iin ortada bir su ya da onlar arayan polis kalmad. Spruill'lerin de onlarn peinden gidip arayacan sanmam. Neden urasnlar ki? anslar yaver gidip onlar bulsalar bile ne yapacaklar yani?" " O n u evine gtremezler mi?" "Hayr. Kz, evlendikten sonra yetikin oldu demektir. Evli bir kadna hibir lanet ey yaptramazsn." M o t o r u elik bir kolla altrp rlanti sesini dinledi. Ses bana eskisi gibi geldi ama Pappy bir tkrt d u y d u u n u d n y o r d u . "Hadi gel, bir tur atalm," dedi. Bouna benzin harcamak Pappy'nin kitabna gre gnaht ama o, Tally ve Kovboy'un brakt bedava benzinden bir para harcamaya hevesli grnyordu. Kamyona bindik ve yola ktk. Tally'nin, frtnadan yararlanp saatler nce Kovboy'la beraber kaarken o t u r d u u yerde o t u r u y o r d u m imdi. O n d a n baka bir ey dnemez o l m u t u m ve her zamanki gibi akndm. Yol, Pappy'nin, m k e m m e l hz olan saatte otuz yedi mile kmasna izin vermeyecek kadar slak ve amurluydu, fakat o hl m o t o r d a yanl giden bir ey olduunu d n y o r d u . Kprde d u r d u k ve sulara baktk. akl ve k u m setleri gitmiti; iki ky arasnda sudan baka bir ey g r n m y o r d u - su ve nehrin yukar ksm n d a n gelen bir sr dal ve tahta parasyd grdklerimiz. Sular imdiye kadar grmediim kadar hzl akyordu. Pappy'nin sel ubuu oktan sularla srklenip kaybolmutu. St. Francis'in tamak zere o l d u u n u sylemek iin o ubua ihtiyacmz yoktu zaten. Pappy akan sular ve o n u n grltsyle ipnotize olmu gibiydi. Barp aracak m, yoksa k f r m edecek bilemiyordum. Kukusuz b u n l a r d a n hibirinin bize yardm olamazd ve sanrm Pappy, belki de ilk kez olarak, yine r n n kaybetmek zere old u u n u anlamt. M o t o r d a olan arza her neyse, biz eve dnnceye kadar kendiliinden dzeldi. Pappy akam yemeinde k a m y o n u n yine eskisi gibi ok iyi o l d u u n u syledi ve o n d a n sonra, Tally ve Kovboy'un

BOYALI F.V

309

nerelerde olabilecekleri, neler yaptklar k o n u s u n d a u z u n ve yaratc bir tartmaya baladk. Babam Chicago'da ok Meksikal olduunu d u y m u t u ve Kovboyla yeni karsnn da bu b y k ehirde insanlarn arasna karp bir daha asla b u l u n m a d a n yaayabileceklerini sanyordu. Tally iin ylesine endieliydim ki yemeimi yemekte glk ektim. ERTES SABAH biraz ge bir saatte, gne bulutlarn arasndan kendini gstermeye abalarken p a m u k toplamak iin tarlalara gittik. Evde o t u r u p gkyzn gzetlemekten sklmtk. Ben bile tarlaya gitmek istiyordum. Meksikallar zellikle almak istiyordu. Her eye ramen evlerinden iki bin mil uzakta alyor ve tarlaya kmadka para akmyorlard. Fakat pamuklar ok slak, toprak ok yumuakt. Botlarm am u r iindeydi ve torbam da ylesine amurlanmt ki bir saat sonra, sanki bir aa k t n ekiyormuum gibi zorlanmaya balamtm. ki saat sonra ii braktk ve, zgn ve ruhsuz bir grup olarak eve d n d k . Spruill'ler de bkmt bu iten. Onlarn toparlandn grnce hi armadk. ok yava hazrlanyorlar, yenilgiyi istemeyerek de olsa kabul etmi grnyorlard. Bay Spruill, Pappy'ye, alamadktan sonra b u r a d a kalmalarnn hibir ie yaramayacan syledi. Yamurlardan bkmlard ve onlar sulayamazdk elbet. Alt haftadr bizim n bahemizde adrda yayorlard. Eski adrlar ve katranl bezleri, yaan yamurlarn arl altnda sarkmaya, esnemeye balamt. zerinde uyuduklar yataklarn yars aktayd ve a m u r iinde kalmt. Onlarn yerine ben olsam oktan gitmi olurdum. Verandada o t u r d u k ve onlarn, eyalarn toplayp k a m y o n ve rmorklarna geliigzel yklemelerini seyrettik. H a n k ve Tally gittii iin imdi onlara daha fazla yer kalacakt. Onlarn gidiiyle birden korkuya kaplr gibi oldum. ok gemeden evlerinde olacak a m a Hank'i bulamayacaklard. nce bekleyecek, sonra o n u aramaya ve daha sonra da sorular sormaya ba-

310

JOHN GRISHAM

layacaklard. Btn bunlarn bir gn beni etkileyip etkilemeyeceini ya da nasl etkileyeceini bilemiyordum ama yine de korkuyord u m ite. A n n e m beni zorlayp baheye gtrd ve yirmi kiiye yetecek kadar sebze topladk. Mutfak lavabosunda msr, hyar, domates, bamya ve yeil sebzeler ykadk, sonra a n n e m bunlarn hepsini bir karton k u t u n u n iine dzgn bir ekilde koydu. Bykannem de bir dzine y u m u r t a , bir kilo kadar jambon, yarm kilo tereya ve iki kavanoz eyrek galonluk ilek reeli hazrlad. Spruill'ler yola karken yiyeceksiz gitmemeliydi. leden sonra toplanma iini bitirmilerdi. Kamyon ve rmorklar fazla yklenmiti - yan taraflar bir sr k u t u ve torbayla doluydu, bunlar ambalaj teliyle olduka ereti balanmt ve yolda debilirdi. Artk ayrlmak zere olduklarn anlaynca hep beraber merdivenden indik, baheyi geerek onlara veda etmeye gittik. Bay ve Bayan Spruill bizi karlad ve getirdiimiz yiyecekleri kabul ettiler. P a m u u n hepsi t o p l a n m a d a n gittikleri iin bizden zr dilediler, a m a r n n b y k olaslkla harap olacan hepimiz biliyorduk. Glmseyip m u t l u gibi g r n m e k istiyorlard ama aclar belli oluyordu. Onlara baknca, iftliimizde almak iin geldiklerine piman olduklarn ve her zaman da olacaklarn dnmekten alamadm kendimi. Baka bir iftlie gitmi olsalard Tally de Kovboy'la tanmam olacakt. H a n k de hl yayor olabilirdi a m a o n u n gibi iddet d k n biri g n n birinde erkenden cezasn ekecek ve lecekti mutlaka. B y k a n n e m her zaman, "Klca yakn yaayan klla lr," derdi. Onlar hakknda kt eyler d n d m iin sululuk duygusu iindeydim. Ve kendimi bir hrsz gibi hissediyordum, nk Hank'le ilgili gerei ben biliyordum, onlar bilmiyordu. Bo ve Dale'e gle gle dedim ama onlarn pek sesi kmad. Trot r m o r k u n arkasna saklanmt. Veda fasl sona ermek zereyken ayaklarn sryerek b a n a doru geldi ve anlayamadm bir eyler mrldand. Sonra elini uzatt ve tuttuu boya frasn bana vermek istedi. O n u almaktan baka seeneim yoktu. O n u n fray bana verdiini bykler de g r m t ve bir sre kimse bir ey sylemedi.

BOYALI F.V

311

Trot, "Burda," diye h o m u r d a n d ve kendi kamyonlarn gsterdi. Bo o n u n ne demek istediini anlad ve arka kapan h e m e n arkasndaki bir eye doru uzand. Sonra, zerinde parlak bir Pittsburgh Paint logosu bulunan ve h e n z almam olan galonluk bir kutu beyaz emayl boya kard. Kutuyu benim n m e , yere koydu ve sonra bir k u t u daha getirdi. Trot, "Bunlar senin," dedi. nce iki galon boyaya, sonra da babamla Pappy'ye baktm. Evin boyanmas konusu gnlerdir konuulmamt a m a T r o t ' u n bu ii zamannda bitiremeyeceini u z u n sredir biliyorduk. imdi ii bana brakyordu. A n n e m e baktm ve dudaklarnda garip bir glmseme g r d m . Dale, "Bunlar Tally ald," dedi. Fray hafife bacama v u r d u m ve sonunda, "Teekkrler," diyebildim. Trot bana bakp aptalca srtt ve bu da herkesin glmsemesine neden oldu. Tekrar kamyonlarna doru yrdler ve bu kez binmeyi baardlar. T r o t imdi rmorkta yalnz bana kalmt. Onlar ilk grdmzde yannda Tally vard. ocuk zgn ve terk edilmi gibi g r n y o r d u . Kamyonlar biraz zor alt. Vites kolu diliye geerken gcrtlar ve garip sesler kard ve kamyon, sonunda birden sarslp harekete geti. Spruill'ler yola kmt ite, tencereler tavalar angrdyor, kutular bir o yana bir bu yana sallanyor, Bo ve Dale minderlerin zerinde zplyor, Trot da hepsinin arkasnda, r m o r k u n bir kesine kvrlm oturuyordu. Gzden kayboluncaya kadar el salladk onlara. Gelecek ylla ilgili bir k o n u m a olmamt. Spruill'ler tekrar gelmeyecekti buralara. Onlar bir daha asla gremeyeceimizi biliyorduk. n bahede zaten biraz kalm olan otlar da ezilmiti ve hasar incelediim zaman, gitmi olmalarna sevindim. Beyzbol sahamda balang noktas zerinde yaktklar atein kllerini tekmeledim ve nasl olup da bu kadar duygusuz olabildiklerine tekrar hayret ettim. Etrafta kamyonlarnn tekerlek izleri ve adr direklerinin delikleri kalmt. Gelecek yl buraya bir it yapacak ve tepelerden gelenlerin beyzbol sahama girmesini engelleyecektim.

312

JOHN GRISHAM

Fakat ncelikli projem, T r o t ' u n baladn bitirmekti. Boya kutularn birer birer n verandaya tadm ve arlklarna ardm. Pappy'nin bir eyler sylemesini bekliyordum ama bu d u r u m karsnda hibir y o r u m yapmad. Fakat annem, b a b a m a baz talimatlar verdi ve o da evin dou cephesine abucak bir yap iskelesi kurdu. skele, bir tarafta bir testere tezgh, dierinde de bo bir mazot varili olmak zere, iki destek zerine oturtulmu iki b u u k metre boyunda, kaln bir demelik mee tahtasndan oluuyordu. Varile doru biraz eikti ama bu eim, boyacnn dengesini bozacak kadar ok deildi. Babam ilk boya k u t u s u n u at, boyay bir sopayla kartrd ve sonra iskeleye kmama yardm etti. Bana baz ksa bilgiler verdi ama o da ev boyacl k o n u s u n d a fazla bir ey bilmediinden bir sre sonra beni kendi halime brakt, her eyi kendi kendime renecektim. Kendi kendime, b u n u Trot yapabiliyorsa ben de yaparm, dedim. A n n e m bir sre dikkatle bana bakt ve sonra, "Sakn boyay yere damlatma," ve, "Acele etme," gibi laflar edip akl verdi. Trot evin dou cephesinde, dipten balayp yukarya doru ilk alt tahtay nden arkaya kadar boyamt ve ben de iskele yardmyla o n u n boyad yerlerin bir metre daha yukarsna eriebilecektim. atya kadar nasl kabileceimi h e n z bilemiyordum a m a b u n u daha sonra da dnebilirim dedim. Eski tahtalar ilk kat boyay h e m e n emdi. kinci kat dzgn ve bembeyaz oldu. Birka dakika sonra yaptm ie k e n d i m de armtm, nk sonu h e m e n ortaya kyordu. Aaya bakmadan, "Nasl yapyorum?" diye s o r d u m . Annem, "Harika i karyorsun Luke," diye cevap verdi. "Ama yava yava al, hi acele etme. Ve aaya da d m e sakn." "Merak etme d m e m . " A n n e m beni neden bu kadar ak olan tehlikelere kar uyarrd hep, bilmem? Babam o gn leden sonra iskelenin yerini iki kez deitirdi ve akam yemei saatine kadar b t n bir galon boyay tkettim. Ellerimi kl suyu ile ykadm a m a boya trnaklarma yapmt. Ama hi aldrmadm. Yeni becerimle gurur d u y u y o r d u m . imdiye kadar hibir Chandler'n yapmad bir ii yapyordum. Akam yemei srasnda evin boyanmas konusu hi almad.

BOYALI F.V

313

Konuulacak daha nemli konular vard. Tepelerden gelen iilerimiz toparlanp gitmiti a m a toplanmas gereken ok p a m u k vard daha. Tarlalar sland iin giden baka iiler de olduu konusunda bir ey duymamtk. Pappy, yamurlar yznden bir eyler kaybettiimizi kimsenin duymasn istemiyordu. Havann deiecei k o n u s u n d a srarlyd. imdiye kadar, mevsimin byle son gnlerinde bu kadar ok frtna grmemitik. Akam karanlnda n verandaya ktk, buras imdi daha da sessizdi. Artk akam yemeinden sonra radyoda nadiren Cardinal' lerden baka bir program dinliyorduk. Pappy bo yere elektrik harcamak istemiyordu ve ben de merdivene o t u r u p sessiz ve hareketsiz olan n baheye bakyordum. Orada alt hafta sreyle adrlar ve bir sr hareket olmu, insanlar barnmt. imdi ise hibir ey yoktu. Baheye birka yaprak dt ve etrafa uutu. Geceleyin gkyz ak, hava serindi ve b a b a m b u n u grnce, yarn hi d u r m a d a n on iki saat sreyle p a m u k toplayabileceimiz t a h m i n i n d e b u l u n d u . Ama b e n i m tek yapmak istediim ey evi boyamakt.

30
KAHVALTIMIZI EDERKEN ocan stndeki saate baktm. D r d on geiyordu ve b u n u en erken kahvalt olarak hatrlayacaktm. Babam sadece hava tahminini bizlere syleyecek kadar konutu - hava serin, ak, bulutsuzdu, toprak yumuak ama, p a m u k toplayabileceimiz kadar da sert olacakt. Bykler endieliydi. r n n b y k ounluu hl toplanmamt ve hasat bu d u r u m d a kald takdirde bizim kk iftliimiz yeniden borca girecek demek oluyordu bu. A n n e m ve byka n n e m bulaklar rekor denecek kadar ksa bir srede bitirdi ve evi hep birlikte terk ettik. Meksikallar da tarlaya bizimle birlikte geldi. Isnabilmek iin r m o r k u n bir kenarnda birbirlerine sokulmu oturuyorlard. Ak, k u r u havalar azalmt ve o gn de sanki son gzel gn olacakm gibi byk bir istekle almaya baladk. Gne doarken ben y o r u l m u t u m bile, ama ikyet edersem ancak sert bir nasihat alacam biliyordum. r n n kaybedilmesi sz konusuydu ve yorgunluktan yklncaya kadar almak zorundaydk. Ksa bir sre kestirip dinlenmek istiyordum ama babamn, beni uyurken yakalad takdirde kemeriyle dveceinin de bilincindeydim. le yemeimiz, r m o r k u n glgesinde aceleyle yediimiz birka souk rek ve j a m b o n diliminden ibaretti. le saatinde hava snmt ve bir siesta iyi olabilirdi. A m a biz, biraz kestirip dinlenmek yerine p a m u k torbalarmzn stne o t u r u p reklerimizi kemirdik ve gkyzn gzetledik. Konuurken bile gzlerimiz havadayd.

BOYALI F.V

315

Ak hava elbette frtnalarn yaklamakta olduu anlamna geliyordu, o n u n iin yirmi dakikalk yemek arasndan sonra b a b a m ve Pappy paydosun bittiini sylediler. Kadnlar da erkekler gibi annda ayaa frlad, onlar da en azndan erkekler kadar alabileceklerini kantlamak istiyordu. steksiz tek kii b e n d i m . Daha da kts vard: Meksikallar yemek paydosu bile yapmamlard. leden sonrann skc saatlerini nce Tally'yi, sonra Hank'i ve daha sonra yine Tally'yi dnerek geirdim. Ayrca Spruill'leri de d n d m ve buradan kaabildikleri iin onlar kskandm. Evlerine vardklar zaman Hank'i orada bulamaynca ne yapacaklarn hayal etmeye altm. Aslnda kendi kendime, t m bunlarn u m u r u m d a bile olmadn sylemeyi de denedim. Birka haftadr Ricky'den m e k t u p gelmemiti. Evde, byklerin bu k o n u d a birbirlerine fsldatklarn d u y m u t u m . O n a yazdm uzun m e k t u b u hl gnderememitim, nk b u n u , onlara yakalanmadan nasl yapacam bilemiyordum. Ayrca, Latcher'larla ilgili haberle o n u zeceimi de dnmeye balamtm. Ricky'nin zaten yeterince dnecek eyi vard. Eve d n m olsayd onunla bala kar ve her eyi anlatabilirdim. nce Sisco'nun ldrlmesiyle balar, hibir ayrnty atlamazdm - arkasndan Lathcer'larn bebei, H a n k ve Kovboy da dahil olmak zere her eyi sylerdim ona. Ricky ne yaplmas gerektiini iyi bilirdi. O n u zlemitim ve bir an nce dnmesini istiyordum. O gn ne kadar p a m u k topladm bilmiyorum ama eminim yedi yandaki bir ocuk iin dnya rekoru krmtm. Gne, nehir kysndaki aalarn arkasna doru alalrken a n n e m gelip beni buldu ve beraberce eve doru yrdk. Bykannem tarlada kalmt, o da erkekler kadar hzl p a m u k topluyordu. Anneme, "Ne zamana kadar alacaklar?" diye sordum. ylesine y o r u l m u t u k ki y r m e k bile insana azap veriyordu. "Sanrm akam karanlna kadar." Eve vardmzda hava kararmaya balamt. Divana uzanp bir hafta boyunca u y u m a k isterdim ama annem, ellerimi ykayp akam yemei iin kendisine yardm etmemi istedi. Ben domates soyup dorarken o da msr ekmei yapt ve kalan yemekleri st-

316

JOHN GRISIIAM

t. O arada radyo da dinledik - Kore k o n u s u n d a tek kelime yoktu. Tarlada yorucu bir gn geirmi olmalarna ramen, b a b a m ve Pappy yemek iin masaya o t u r d u u m u z d a olduka neeliydiler. kisi beraberce bin yz libre p a m u k toplamlard. Son yamurlar nedeniyle M e m p h i s piyasasnda p a m u k fiyatlar ykselmiti ve hava birka gn daha k u r u giderse bu yl da kurtarm olacaktk. Bykannem konuulanlar uzaktan dinliyordu. Onlar dinler gibi g r n y o r d u ama aslnda hibir ey duymuyordu; o n u n yine Kore'yi d n d n e emindim. A n n e m ise konuamayacak kadar yorgundu. Pappy bir nceki yemekten arta kalan yiyeceklerden nefret eder ama yine de Tanr'ya duasn ihmal etmezdi. Yemek duasyla beraber yasz havalar iin de dua etti ve ak havalarn devamn diledi. Yemeimizi ar ar yiyorduk; g n n yorgunluu zerimize iyice kmt. Konuulanlar alak sesle syleniyor ve ksa kesiliyordu. nce gkgrltsn d u y d u m . ok uzaklardan ve hafife gelmiti, byklerin de duyup duymadn anlamak iin masada oturanlara baktm. Pappy p a m u k piyasas k o n u s u n d a konuuyordu. Birka dakika sonra gkgrlts daha yakndan geldi ve uzaklarda imek aknca yemei braktk. Rzgr iddetlendi ve arka verandann teneke ats hafif hafif takrdamaya balad. Gz gze gelmekten kanyorduk. Pappy tekrar duaya balayacakm gibi ellerini kenetledi ve dirseklerini masann kenarna koydu. Biraz nce havalarn iyi gitmesi iin Tanr'ya d u a etmiti. Fakat yeni saanaklar gelmek zereydi. Babamn o m u z l a n biraz aaya dt. Alnn ovalad ve n n deki duvara bakt. Yamur aty biraz da grltl bir ekilde tkrdatmaya balad ve b y k a n n e m , "Dolu bu," dedi. Dolu ya, sert rzgrlar ve saanaklar anlamna geliyordu ve ok gemeden iftliimizin arazisinde frtna koptu. Masada uzun sre oturduk, n m z d e yars yenmi olarak d u r a n tabaklar grmezden gelip yamur ve gkgrltlerinin sesini dinledik, ne kadar yamur yaacan ve p a m u k toplamaya tekrar ne zaman balayabileceimizi merak ederek sessizce bekledik. St. Francis daha

BOYALI F.V

317

fazla dayanamazd ve o n u n sular tat zaman da t m rnler mahvolacakt. Frtna geti a m a yamur, bazen de saanak halinde devam ediyordu. S o n u n d a beklemek bizi skt ve mutfaktan ktk. Pappy ile birlikte n verandaya y r d m ve evimizle yol arasnda bir glden baka bir ey gremedim. O n u n , sallanan divana o t u r u p da inanmaz gzlerle Tanr'nn gnderdii su dalgalarna baktn grnce zldm, acdm Pappy'ye. A n n e m daha sonra bana ncil hikyeleri okudu, atdaki yam u r sesi nedeniyle o n u n sesini glkle duyabiliyordum. N u h ' u n gemisi ve t u f a n d a n sz etmedi. Gen Davut, Goliath' katletmeden nce uykuya daldm. ERTES G N annemle b a b a m kasabaya gideceklerini sylediler. Beni alyorlard - b e n i gtrmemeleri ok zalimce bir ey olurdu elbet- a m a Pappy ve b y k a n n e m i armadlar. Bu sadece kk bir aile gezisi olacakt. D o n d u r m a alma ihtimali de vard. Kovboy ve Tally saolsunlar, kamyona benzin doldurmulard ve iftlikte yaplacak bir i de yoktu. P a m u k sralar arasnda su vard. ofr yerinde ikisinin arasnda o t u r d u m ve hz gstergesini dikkatle izledim. Ana yola kp kuzeye, Black Oak'a doru yneldiimizde, b a b a m vitesi son kez deitirdi ve k a m y o n u n hzn saatte krk be mile kadar kard. Grebildiim kadaryla kamyon, aynen otuz yedi millik sratte olduu gibi gidiyordu ama b u n u Pappy'ye sylemeyecektim elbette. Yamurun dier iftliklerdeki ileri de yavalattn grmek, garip bir ekilde rahatlk veriyordu insana. Kimse tarlalarda dolamyor, p a m u k toplamaya almyordu. Etrafta bir tek bile Meksikal grlmyordu. Bizim arazimiz alak, su basknlarna akt ve dier baz iftlikler p a m u u n u kurtarrken biz daha nce de r n kaybna uramtk. Ama bu kez sanki herkes ayn derecede slanm, ayn ekilde zarara girmi gibi grnyordu. le vaktiydi, beklemekten baka yaplacak bir ey yoktu ve aileler verandalarna o t u r m u gelen geen arabalar seyrediyordu. Kadnlar bezelye ayklyordu. Erkekler sohbet ediyor, endie iinde

318

JOHN GRISIIAM

bekleiyordu. ocuklar ya merdivenlerde oturuyor ya da amurlarn iinde oynuyordu. Her evi, herkesi tanyorduk. Onlara el sallyorduk, onlar da karlk veriyordu. "Acaba Chandler'lar neden kasabaya gidiyor?" dediklerini duyar gibiydik. Ana Cadde tenhayd. Nalbur dkknnn n n d e durduk. kap aadaki kooperatifin nnde, t u l u m giymi bir grup ifti toplanm, hararetli bir tartmaya girmiti. Babam h e m e n onlarn yanma gitmeyi ve en azndan, y a m u r u n ne zaman dinecei konusundaki fikirlerini dinlemeyi d n d . Ben annemle beraber, iinde d o n d u r m a ve ila da satlan markete gittim. D o n d u r m a ve sodal iecekler satlan tezghta uzun zamandr Cindy adnda, kasabal gzel bir kz alyordu. O anda Cindy'nin banda baka bir mteri yoktu ve bana zel ikramda b u l u n u p , zeri vinelerle kapl kocaman bir vanilyal d o n d u r m a verdi. Bu da a n n e m e on sente patlad elbet. Bir tabureye t n e d i m . A n n e m benim en azndan yarm saat orada kalacam anlaynca bir eyler satn almak iin yanmdan ayrld. Cindy'nin aabeyi korkun bir araba kazasnda lmt ve bu kz ne zaman grsem hemen o hikyeyi hatrlardm. Kaza srasnda arabada yangn km ve ocuu enkazn arasndan ekip karamamlard. Olay bir sr insan grmt ve pek doaldr ki bu berbat kazann herkese gre deiik bir versiyonu vard. Cindy gzel bir kzd a m a kederli gzleri vard ve b u n u n nedeni de mutlaka o feci olayd, b u n u biliyordum. Pek konukan deildi ama benim iin uygundu bu. D o n d u r m a m yava yava yiyordum, o n u elimde m m k n olduunca uzun sre t u t m a k ve kzn tezgh arkasndaki hareketlerini izlemek istiyordum. Annemle b a b a m n bir yere telefon etme k o n u s u n d a fsldatklarm d u y m u t u m . Evde telefon olmadndan bir yerde bulmak zorundaydlar. Tahminine gre Pop and Pearl'deki telefondan yararlanacaklard. Kasabadaki t m i yerlerinde ve birok kasaba evinde telefon vard. Telefon hatlar oralara kadar uzandndan, kasabaya iki- mil mesafede olan iftiler de telefon almt. A n n e m bir gn bana, telefon hattnn bizim yerimize gelmesinin u z u n yllar alacam sylemiti. Pappy zaten telefon filan istemiyordu. Eer evde telefon

BOYALI F.V

319

olursa, bizim iin deil de bakalar iin uygun olan zamanlarda konumak zorunda kalacamz sylyordu. Eve bir televizyon almak ilgin olabilirdi ama telefon istemiyordu. Dkkna Jackie M o o n girdi ve arka taraftaki d o n d u r m a tezghna doru yrd. "Hey, kk Chandler," diyerek salarm kartrd ve sonra yanma oturdu. "Ne aryorsun sen burda bakalm?" diye sordu. " D o n d u r m a yiyorum," dedim, gld. Cindy n m z e geldi ve, "Her zamankinden mi?" diye sordu. Jackie, "Evet efendim," dedi. "Sen naslsn bakalm?" Kz cilveli bir tavrla, "yiyim Jackie," dedi. Birbirlerinin gzlerine baktlar ve bir eyler oluyor gibi geldi bana. Cindy her zamankini hazrlamak iin d n d ve Jackie o n u batan aaya szd. Sonra gzlerini kzn zerinden ayrmadan, "Ricky'den haber var m?" diye sordu. Ben de kza bakarak, "Son zamanlarda yok," dedim. "Ricky salam ocuktur. Bir ey olmaz ona." "Biliyorum," dedim. Bir sigara yakt ve derin bir nefes ekti. "Siz de iyi slandnz m sizin orda?" diye sordu. " H e m de nasl?" Cindy bir kse ikolatal d o n d u r m a ve bir fincan sade kahveyi getirip Jackie'nin n n e brakt. Jackie, "Sylediklerine gre nmzdeki iki hafta hep yal geecekmi," dedi. "Benim de k u k u m yok zaten." Cindy, "Yamur, yamur, hep yamur," dedi. "Bugnlerde insanlar baka hibir eyden sz etmiyor. Srekli olarak hava durum u n u k o n u m a k t a n bkmyor m u s u n u z siz?" Jackie, "Konuacak baka bir ey yok ki," diye karlk verdi. "Eer iftilik yapyorsan elbette." Kz, "Sadece aptallar iftilik yapar," dedi, sonra elindeki kk havluyu tezghn stne att ve kasaya doru yrd. Jackie d o n d u r m a s n d a n bir lokma ald. "Kz bu k o n u d a belki de hakl, biliyor musun?" "Olabilir." "Baban kuzeye gidecek mi?" diye sordu.

320

JOHN GRISIIAM

"Kuzeye nereye?" "Kuzeye ite, Flint'e. D u y d u u m a gre baz ocuklar telefon etmeye balam bile, Buick fabrikasnda i ayarlamak istiyorlarm. Sylediklerine gre bu yl i b u l m a k zormu, eskisi kadar ok adam almyorlarm, b u n u n iin herkes bir an nce bir i ayarlamaya bakyor. P a m u k ii yine berbat. Sk bir yamur daha gelirse nehir yatandan taar. iftilerin byk ounluu r n n yarsn toplarsa kendini ansl saymal. Ne sama, deil mi? Alt ay sresince lgnlar gibi iftilik yap, her eyini kaybet, almak iin kuzeye git ve sonra da buraya ancak borlarn deyecek kadar parayla dn. Sonra yine p a m u k ek." "Sen de gidiyor m u s u n kuzeye?" diye sordum. " D n y o r u m . Hayatmn s o n u n a kadar bir iftlikte taklp kalamayacak kadar gencim." "Evet, ben de yle." Kahvesinden bir y u d u m ald ve bir sre hi k o n u m a d a n , iftilik yapmann aptalca bir i o l d u u n u dndk. Jackie en sonunda, " D u y d u u m a gre u iri da a d a m gitmi," dedi. yi ki azm d o n d u r m a doluydu, sadece bam salladm. " U m a r m yakalarlar onu," dedi. " O n u n mahkemeye karlp cezalandrldn grmek isterim dorusu. Stick Powers'a gidip tanklk yapacam syledim zaten. Her eyi g r d m ben. imdi bakalar da gelip neler olduunu anlatyor Stick'e. Tepelerden gelmi olan o iri velet, u Sisco ocuunu ldrmek z o r u n d a deildi." Azma bir kak daha d o n d u r m a attm ve bam sallamaya devam ettim. H a n k Spruill konusu aldnda, susup aptal gibi grnmeyi renmitim. Cindy geri d n d , tezghn arkasnda gidip geliyor, eline geen her eyi siliyor ve bir ark mrldanyordu. Jackie imdi Hank'i u n u t m u t u . n m d e k i d o n d u r m a y a bakt ve, " D o n d u r m a n bitiyor mu?" diye sordu. Sanrm o ve Cindy'nin tartacak bir k o n u lar vard. "Bitmek zere," dedim. Ben d o n d u r m a m bitirinceye kadar Cindy ark mrldanmaya,

BOYALI F.V

321

o da kza bakmaya devam etti. Son kak d o n d u r m a y da yedikten sonra onlara veda edip Pop and Pearl'e gittim, orada u telefon k o n u s u n d a bir eyler renebileceimi u m u y o r d u m . Pearl kasada yalnzd, o k u m a gzl b u r n u n u n ucuna dmt ve ieriye girdiim an beni hemen grd. Dediklerine gre Pearl, caddeden geen t m kamyonlarn sesini tanr, o n u kullanann kim olduunu bilmekle kalmaz, ayn zamanda kasabaya saat ka sralarnda geldiini bile syleyebilirdi. Bu kadnn gznden hibir ey kamyordu. Birbirimizi selamladktan sonra, "Eli nerde?" diye sordu. Tootsie Gofretleri kutusuna bakarak, "Evde kald," dedim. Kutuyu gsterdi ve, "Al bir tane," dedi. "Teekkr ederim. Pop nerde?" "Arkada. Demek sadece anne ve babanla geldin ha?" "Evet efendim. Onlar g r d n m?" "Hayr, henz grmedim. Bir eyler mi alacaklard?" "Evet efendim. Ayrca sanrm b a b a m n bir telefona ihtiyac vard." Pearl b u n u duyunca d o n u p kald, babamn telefonda kiminle konuabileceini merak etmi olmalyd. Ben Tootsie Gofret'in kdn atm. "Telefonla kimi arayacakt?" diye sordu. "Bilmiyorum." Pearl'n telefonunu kullanp da konumasn gizlemek isteyen zavallya acrdm dorusu. Bu kadn, o k o n u m a srasnda, hattn dier ucundaki kiiden daha ok ey renirdi mutlaka. "Sizin orda ok yamur yad m?" "Evet efendim. Olduka ok yad." "Buras zaten kt bir blge. Galiba sular ilk nce sizin iftlii, Latcher'lar ve Jeter'leri basyor." Bizim talihsizliimizi d n r ken sesi biraz hafifledi. Pencereden darya bakt ve yeni bir r n kaybn dnerek ban yavaa iki yana sallad. Ben h e n z gerek bir su baskn grmemitim - e n azndan hatrlayabileceim bir sel felaketi- o n u n iin syleyebileceim bir ey yoktu. Kt hava Pearl de dahil olmak zere herkesin moralini bozmutu. Blgemiz zerinde biriken kara kara bulutlar grdke iyimser olabilmek imknszd. Bir baka kasvetli k geliyordu.
BE 21

322

JOHN GRISIIAM

"Baz insanlarn kuzeye gideceini d u y d u m , " dedim. Byle bir sylenti gerekse eer, Pearl'n t m ayrntlar bileceinden emindim. Pearl, "Bunu ben de d u y d u m , " dedi. "Yalarn devam edebileceini d n p kendilerine i aramaya balamlar bile." "Kimler gidiyormu peki?" Pearl, " B u n u bilmiyorum," dedi a m a sesinin t o n u n d a n , en son haberleri alm olduunu syleyebilirdim. iftiler muhtemelen o n u n telefonunu kullanmt. Ona Tootsie Gofret iin teekkr edip dkkndan ktm. Kaldrmlar botu. Kasabann b a n a kalm olmas h o u m a gitti. Cumartesi gnleri, kalabalktan y r m e k bile zor oluyordu. Annemle babam nalbur dkknnda bir eyler alrken g r d m ve oraya doru y r d m . Boya alyorlard, h e m de ok. Tezghn zerinde, hl plastik ambalajlar iindeki iki fra ile beraber, be kutu bir galonluk beyaz Pittsburgh Boya duruyordu. Ben yanlarna giderken tezghtar hesab topluyordu. Babam cebinde bir eyler arand. A n n e m o n u n h e m e n yannda, dimdik ve gururlu bir ifadeyle d u r u y o r d u . Boyalarn alnmasn a n n e m istemi gibi geldi bana. Beni grnce yaplan alveriten tatmin olmu gibi glmsedi. Tezghtar, "Hepsi on drt dolar seksen sent ediyor," dedi. Babam parasn kard ve banknotlar saymaya balad. Tezghtar, "isterseniz b u n u hesabnza yazabilirim," dedi. Ama a n n e m , "Hayr, bu baka bir hesap," diyerek itiraz etti. Pappy aylk faturalara ait listede boya iin bu kadar para harcandn grrse kalp krizi geirebilirdi. Boyalar kamyona ykledik.

3i
BOYA KUTULARI pusuya yatm askerler gibi arka verandaya dizildi. Babam, a n n e m i n gzetimi altnda iskelenin yerini deitirdi ve evin kuzeydou kesine kurdu, bylece en dipten h e m e n h e m e n atya kadar her yeri boyayabilecektim. lk keyi d n m tm. Trot b u n u grse sevinir, gururlanrd. Yeni bir k u t u ald. Yeni fralardan birinin ambalajn atm ve ileri geri srmeye baladm. Frann ucu on iki santim geniliindeydi ve T r o t ' u n bana verdii fradan ok daha ard. Annem, "Biz bahede alacaz," dedi. "Biraz sonra dneriz." Bunu syledikten sonra o nde b a b a m arkada, yanlarna iftliin en byk sepetini de alp gittiler. Bykannem mutfakta ilek reeli yapyordu. Pappy bir yerlere gitmiti ve bir eylerin peindeydi. Yalnz bama kalmtm. Annemle b a b a m n bu projeye yapt yatrm, grevimi arlatryordu. Pappy bu iten holansa da holanmasa da, bu ev artk tmyle boyanacakt. in byk ksm da elbette benim tarafmdan yaplacakt. Ama yine de acele e t m e m e gerek yoktu. Saanaklar gelirse boya almasn yamur yamad zamanlarda yapabilirdim. r n toplamay bitirdiimiz takdirde, bu b y k eserimi tamamlayabilmek iin b t n k bol vaktim olacakt. Elli yl nce ina edilmi olan bu ev imdiye kadar hi boyanmamt. Acelemiz neydi ki? Yarm saat sonra yoruldum. Bahede konuan annemle babam n seslerini hafif de olsa duyabiliyordum. Boya kutularnn dizildii verandada iki fra daha vard - yeni alman iki fradan biri ve

324

JOHN GRISIIAM

Trot'un bana verdii fra. Annemle b a b a m neden bu fralar alp da boya iine balamyordu sanki? Fra gerekten de ard. Boyay srerken fra darbelerini ksa, yava ve ok dzgn yapyordum. A n n e m beni, ok fazla boya s r m e m e m k o n u s u n d a uyarmt. "Sakn boya damlatma." "Sakn boya aktma." Bir saat sonra, mola vermek ihtiyacn hissettim. Byle byk bir projeyle kar karya kalm ve kendi d n y a m d a kaybolmu biri olarak, beni byle bir iin iine att iin Trot'a biraz bozulmaya balyordum. Evin bir cephesinin yaklak te birini boyam ve sonra da kamt. Pappy'nin belki de hakl o l d u u n u dnmeye balamtm. Bu evin boyanmaya ihtiyac yoktu aslnda. B u n u n nedeni Hank'ti. H a n k bana glm ve evimiz boyasz olduu iin ailemize hakaret etmiti. Trot da beni savunma ihtiyac hissetmiti. Sonra da Trot ve Tally, elbette iin b y k ksmnn benim omuzlarma ykleneceini bilemeden, bu projeyi balatma k o n u s u n d a k o n u u p fikir birlii yapmlard. O srada arkamda, yakn mesafeden gelen sesler d u y d u m . Miguel, Luis ve Rico yaklam, merakl gzlerle b a n a bakyordu. Onlara glmsedim ve birbirimize "Buenas tardes'ler dedik. Bana biraz daha yaklatlar, byle b y k bir grevin neden en kk Chandler'a verildiini merak ettikleri aka grlyordu. Birka dakika kendimi iyice iime verdim ve fram srmeye devam ettim. Miguel verandaya gitmi, h e n z almam olan dier boya kutularna ve fralara bakyordu. Bir sre sonra, "Biz de oynayabilir miyiz?" diye sordu. Ne kadar harika bir fikirdi bu! Galonluk boya kutularndan iki tanesi daha ald. Ben fram Miguel'e verdim, birka saniye sonra Luis ve Rico iskeleye kp oturmu, plak ayaklarnn aaya sarktm, sanki bu ii hayatlar boyunca yapm gibi duvar boyamaya balamlard. Miguel arka verandadan ie giriti. ok gemeden dier alt Meksikal da gelip glgede imenlere o t u r d u ve bizi seyretmeye balad. Bykannem grlty duydu ve ellerini bir m u t f a k beziyle silerek darya kt. Bana bakt, gld ve sonra yine ieriye, ilek reellerinin bana d n d .

BOYALI F.V

325

Yapacak bir i bulmak Meksikallarn ok h o u n a gitmiti. Yamurlar y z n d e n ambarn iinde ve dnda bo bo dolap saatlerce can sknts ekiyorlard. Kasabaya gidecek kamyonlar, dinleyecek radyolar, okuyacak kitaplar yoktu. ( O k u m a yazma bilip bilmediklerinden de emin deildik aslnda.) Kendi aralarnda zar atp oynuyorlar ama bizlerden birini grr grmez h e m e n kesiyorlard oyunlarn. Boyasz eve, sanki intikam almak ister gibi saldrdlar. Boyama iine karmadan onlar seyreden alt arkadalar, ellerinde fra olanlara d u r m a d a n tler veriyor, tavsiyelerde b u l u n u y o r d u . Bu tavsiyelerden bazlarnn ok k o m i k olduu anlalyordu, nk boyaclar bazen yle ok glyordu ki ilerini brakyorlard, ispanyolca konumalar gittike hzland, sesler ykseldi, artk dokuzu da glyor, konuuyordu. Bazen birbirlerini ikna ederek boyaclk yapan dinlendiriyor, fray ondan alan arkada ie devam ediyordu. Roberto'nun bu ii iyi bildii ortaya kmt. Roberto, insan etkileyen yeteneiyle acemilere talimat veriyor, zellikle Pablo ve P e p e y i uygun teknikle ilgili olarak ynlendiriyordu. Boyaclk yapanlarn arkasnda duruyor, gidip geliyor, bazen t veriyor, bazen dalga geiyor, bazen de onlar azarlyordu. Fralar arada bir el deitiriyordu ve t m bu komiklikler, dalga gemeler ve azarlamalar arasndan bir ekip almas ortaya kmt. Dier Meksikallarla imenlere o t u r d u m ve arka verandadaki deiiklii seyretmeye baladm. Bir sre sonra Pappy traktrle dnd. Traktr alet odasnn yanna brakt ve bir sre uzaktan bizi seyretti. Sonra byk bir daire izip evin n tarafna gitti. O n u n bu ii onaylayp onaylamadn bilmiyordum a m a bana gre artk b u n u n n e m i de kalmamt. Admlarnda ve hareketlerinde anlam ifade edecek bir iaret yoktu. Pappy u anda yine bir blm p a m u k r n n kaybetmek zere olan m a h v o l m u iftilerden biriydi. Annemle b a b a m sepetleri sebzelerle d o l d u r m u olarak baheden dndler. A n n e m bana bakt ve, "Vay canna, bak u T o m Sawyer'a," dedi. "O da kim?" diye sordum. "Hikyeyi bu akam anlatrm sana."

326

JOHN GRISIIAM

Boya sahasna dikkat ederek sepetleri verandaya braktlar ve ieriye girdiler. Byklerin hepsi mutfakta toplanmt ve onlarn, ben ve Meksikallar hakknda k o n u u p konumadn merak ediyordum. Biraz sonra b y k a n n e m , ellerinde bir srahi buzlu ay ve bir tepsi dolusu bardakla darya kt. Bu iyiye iaretti. Meksikallar mola verdi ve ayn zevkini kard. Bykanneme teekkr ettiler ve arkasndan hemen, fralar kimin alaca k o n u s u n d a tartmaya giritiler. leden sonra saatler ilerlerken gne de bulutlarla mcadele ediyordu. Bazen bulutlarn arkasndan k u r t u l u p nlarn rahata gnderiyor, havay tpk yazn olduu gibi styordu. Byle zamanlarda bizler de hi kukusuz gkyzne bakyor, s o n u n d a bulutlarn, artk en azndan ilkbahara kadar d n m e m e k zere Arkansas' terk edip gittiini u m u t ediyorduk. Fakat bir sre sonra gkyz tekrar kararyor ve serinliyordu. Galip gelenler bulutlard ve hepimiz de b u n u n bilincindeydik. Spruill'ler gibi Meksikallar da yaknda buradan gidecekti. nsanlarn gnlerce hareketsiz oturup, slanmamaya alarak gkyzn seyretmesini, para kazanmadan bo vakit geirmesini bekleyemezdik. Akama doru boya bitti. Veranda da dahil olmak zere evin arka cephesi tmyle boyanmt ve deiiklik artcyd. Prl prl boyal tahtalar, kedeki boyasz olanlarla b y k bir tezat oluturuyordu. Yarn bat cephesini boyamaya balayabilirdik, ama elbette biraz daha boya bulabilirsek. Meksikallara teekkr ettim. Ambara dnnceye kadar hepsi glp d u r d u . Tortillalarn yapp yiyecekler, erkenden yatacaklar ve yarn p a m u k toplamay u m u t edeceklerdi. Serin otlarn stnde o t u r u p adamlarn almasn hayranlkla seyrettim, ieriye girmek istemiyordum nk byklerin neesi yoktu. Bana zorla glmseyebilir ve gzel eyler sylemek isteyebilirlerdi a m a ok endieli olduklarn biliyordum. Bir erkek kardeim olsun isterdim - aabey ya da karde, u m u r u m d a deildi. Annemle b a b a m baka ocuk istemiti a m a baz sorunlar kmt. Bir arkadaa, konuabileceim, birlikte oynayabileceim ve srlarm paylaabileceim baka bir ocua ihtiyacn vard. iftlikte tek kk kii olmaktan bkmtm.

BOYALI F.V

327

Tally'yi de zlemitim. O n d a n nefret etmeye zorlamtm kendimi a m a b u n u yapmam m m k n olmuyordu. O srada Pappy evin kesinden kp geldi ve yeni boyanan yerlere bakt. Sinirli olup olmadn anlayamadm. "Hadi dereye kadar gidelim," dedi ve baka tek kelime etmeden traktre doru yrdk. Pappy m o t o r u altrd ve tarla yolundan tekerlek izlerini takip ederek ilerledik. Daha nce traktr ve p a m u k r m o r k u n u n pek ok kez getii yerlerde su vard. Traktr geerken n tekerlekler etrafa a m u r yadryordu. Arka tekerlekler ise topra iniyor, tekerlek izlerini daha da derinletiriyordu. Byk bir hzla batakla dnen tarlada glkle yol alabiliyorduk. Pamuklarn hali insann iini szlatyordu. P a m u k balar yam u r u n arlyla aaya doru bklm, saplar rzgrla eilmiti. Bir hafta srecek yakc bir gne, toprakla pamuklar k u r u t u p hasad bitirmemize izin verebilirdi ama byle havalar oktan bitmiti. Kuzeye d n d k ve daha da amurlu bir yola girdik, Tally ile birlikte birka kez getiimiz yoldu buras. Dere biraz ilerdeydi. Pappy'nin hafife arkasnda, emsiye direine ve sol arka tekerlek st destee t u t u n u p , yzne yandan yle bir baktm. Dileri birbirine kenetlenmi, gzleri kslmt. Arada srada sinirlenip fkelenmesi dnda, duygularm belli eden bir adam deildi. O n u n aladn ya da alamakl o l d u u n u asla grmemitim. Endieliydi, nk o bir iftiydi, a m a hibir zaman halinden ikyet etmezdi. Eer yamurlar r n m z srkleyip gtryorsa b u n u n bir nedeni vard. Tanr bizi koruyacak, iyi ve kt yllarda bize yiyeceimizi verecekti. Bizler Baptist olarak, Tanr'nn her eyi kontrol altnda t u t t u u n a inanrdk. Cardinal'lerin ampiyonluu kaybetmesinin de bir nedeni olduuna emindim, fakat b u n u n arkasnda neden Tanr vard anlayamyordum dorusu. Tanr neden iki New York takmnn Dnya Kupas'nda oynamasna izin veriyordu? Bu beni t a m a m e n artyordu. n m z d e sular birden ykseldi, n tekerlekler on be santim su iinde kalmt. Tarla yolunu su basmt ve bu beni ok artt. Dereye yaklamtk. Pappy traktr stop etti ve parmayla bir

328

JOHN GRISIIAM

noktay gsterdi. Sonra nemsiz bir eyden sz ediyormu gibi, "Dere tam," dedi, ama sesinde bir yenilginin izleri vard. Sular, bir zamanlar dere yatann ok yukarsnda b u l u n a n allarn arasndan geliyordu. Tally orada, aada ve imdi artk grnmeyen bir yerde, temiz sularda ykanmt. Pappy, "Sular tayor," dedi. Traktr d n d r d ve Siler Deresi'nin yatandan taarak bizim tarlalarn b u l u n d u u alak araziye doru akan sularn sesini dinledik. Sular hafif meyilli vadiye yaylrken p a m u k sralarnn arasnda kayboluyordu. Bu sular, evimizin yaklak yar yolunda, arazinin hafife yukarya doru meyil yapt bir yerde, tarlalarn ortasnda bir yerlerde duracakt. Orada kalp toplanacak ve daha sonra da douya ve batya doru yaylp, tarlalarmzn byk b l m n sular altnda brakacakt. Sonunda bir sel baskn g r y o r d u m . Daha nce baka sel felaketleri de olmutu ama o zamanlar ok kk o l d u u m d a n hatrlamyordum. Bebekliimden beri, taan nehirler ve sular altnda kalan rnlerle ilgili hikyeler dinlemitim ve imdi, byle bir olaya ilk kez olarak kendim de tanklk ediyordum. Dehet verici bir eydi bu, nk baladktan sonra nerede duracan kimse bilemezdi. Hibir ey suyu tutamazd; istedii yere akar giderdi. Acaba evimize kadar gelir miydi? St. Francis t a m a m e n tap da herkesi alp gtrebilir miydi? Krk gn krk gece yaacak yamurlar Nuh'a glen insanlar gibi bizleri de mahvedebilir miydi? Byle bir ey byk olaslkla olmazd. Bu hikyede, Tanr'nn, dnyay bir daha sular altnda brakmayacana dair sz gibi kabul edilen, gkkua gibi bir olay vard. Fakat imdi sel baskn hi kukusuz balamt. Gkkua grmek bizim yaammzda h e m e n h e m e n kutsal bir olayd ama haftalardan beri byle bir ey grmemitik. Tanr'nn byle eylere nasl izin verdiini anlayamyordum. Pappy o gn en azndan kez gelmiti dereye, gzetliyor, bekliyor ve belki de dualar ediyordu. "Ne zaman balad?" diye s o r d u m . "Sanrm bir saat kadar nce. Pek emin deilim." Ona, bu sularn ne zaman duracan sormak istedim a m a bun u n cevabn zaten biliyordum.

BOYALI F.V

329

"Takn suyu bu," dedi. "St. Francis t a m a m e n dolmu, bu sularn gidecei baka bir yer yok ite." Tam olan sular uzun sre seyrettik. Sular srekli olarak bize doru geliyor, n tekerlekler gittike suyun iinde kalyordu. Bir sre sonra orada kalacaz diye korkmaya baladm. Ama Pappy sakindi, k o r k m u y o r d u . Korkulan ve endieleri dorulanmt, o imdi grdkleri karsnda hipnotize olmu gibiydi. Pappy ve babam, Mart ay sonlarnda tarlalar srmeye, topra kartrmaya ve bir nceki r n d e n kalan saplan, kkleri ve yapraklar gmmeye balard. O zaman, uzun bir k mevsiminden sonra darya ktklar iin mutluydular. Hava d u r u m l a r m gzetler, takvimdeki hava tahminlerini okur ve dier iftilerin neler k o n u t u u n u duymak iin kooperatife giderlerdi. Hava koullar uygun olduu takdirde Mays balarnda ekime balarlard. Pamuk tohumlarnn topraa atdmas iin son gn 15 Mays't. Benim iftlik ilerine katkm, okul kapanp yabani otlarn fkrmasyla beraber, Haziran'n ilk gnlerinde balard. Elime bir apa tututurup bana bir yn verirlerdi ve gnde birka saat ot apalardm ki bu da en azndan p a m u k toplamak kadar ar bir iti. Btn yaz, p a m u k lar ve onlarn evresindeki yabani otlar bydke apa yapardk. Pamuklar 4 T e m m u z a kadar iek aarsa, o yl bereketli r n alnacak demek olurdu. Austos sonlarna kadar hazr beklerdik. Eyll balarnda da tepe halkndan ii aramaya ve birka da Meksikal ayarlamaya balardk. imdi ise, Ekim ortalarnda, r n n sularla srklenip gidiini izliyorduk. Btn gayretler, almalar, aln terleri ve aryan adaleler, t o h u m a , gbreye ve benzine verilen t m paralar, b t n umutlar ve planlar, her ey St. Francis'in taan sularna veriliyor, kayboluyordu. Bekledik ama sel durmad. Pappy en sonunda dayanamayp m o t o r u altrdnda, sular traktrn n lastiklerinin yarsna kadar ykselmiti. Yeterli k yoktu, etraf zorlukla gryorduk. Tarla yolu suyun altnda kalmt ve sular bu ekilde yaylmaya devam ederse gnein douuna kadar alak arazideki on be d n m kaybedebilirdik. Hibir akam yemeinde byle bir sessizlik olmamt. Byk-

330

JOHN GRISIIAM

a n n e m bile syleyecek gzel birka ey bulamyordu. n m d e k i taze fasulyeleri didikleyip a n n e m l e babamn neler d n d n hayal etmeye altm. Babam b y k olaslkla, bu d u r u m d a geri denmesi imknsz hale gelen r n kredisini d n y o r olmalyd. Annem, p a m u k tarlalarndan kama plan zerinde alyordu. Dier yetikin kadar byk bir hayal krkl iinde deilmi gibi g r n y o r d u o. Bu kadar u m u t verici bir ilkbahar ve yazdan sonra gelen bu hasat felaketi ona, babama kar kullanabilecei cephaneyi salyordu. Sel felaketi, b e n i m daha ar sorunlar d n m e m i engelliyordu - H a n k , Tally ve Kovboy'u u n u t a b i l i y o r d u m - bu nedenle ben i m iin o kadar da tatsz bir k o n u deildi. Ama ben yine de sesimi karmadm elbette. OKUL YAKINDA AILACAKTI ve annem, her gece bir eyler okuyup yazmam gerektiine karar verdi. Asla kabul edemeyeceim bir eydi bu ama, okulu zlemitim, o nedenle a n n e m i n verdii ev devlerinden zevk almaya baladm. El yazmn ok bozulmu old u u n u syleyen a n n e m bol bol yaz yazmam istedi. O k u m a m da pek iyi saylmazd zaten. "Gryorsun ite p a m u k toplamak insan ne hale getiriyor," dedim. Ricky'nin odasnda yalnzdk ve ben yatmadan nce birbirimize bir eyler okuyorduk. A n n e m , "Sana bir sr vereceim," diye fsldad. "Sr saklayabilir misin?" Ah, bir bilsen, diye d n d m . "Elbette saklarm." "Sz m?" "Elbette." "Kimseye sylemeyeceksin ama, Pappy ve b y k a n n e n e bile." " T a m a m , nedir o?" Bana doru biraz daha eildi. "Babanla ben kuzeye gitmeyi dnyoruz." "Ya ben?" "Sen de geliyorsun tabii." Rahatlamtm. "Yani Jimmy Dale gibi bir ie mi girecek babam?"

BOYALI F.V

331

"Evet yle. Baban Jimmy Dale ile konutu ve Jimmy ona Flint, Michigan'daki Buick fabrikasnda bir i bulabilecek. Orada iyi para var. Sonsuza kadar kalacak deiliz orada elbet, a m a babann srekli bir ie ihtiyac var." "Ya Pappy ile bykannem?" "Ah, onlar b u r d a n asla ayrlmaz." "iftilie devam m edecekler yani?" "Sanrm. Baka ne yapabilirler bilmiyorum." "Biz olmadan nasl iftilik yapacaklar peki?" "idare eder onlar. Dinle beni Luke, her yl b u r a d a o t u r u p srekli bor alarak para kaybedemeyiz. Babanla ben baka bir yol denemeye hazrz." Bu k o n u d a duygularm karkt. Annemle b a b a m n m u t l u olmasn istiyordum ve a n n e m bir iftlikte asla h o n u t olamazd, zellikle de kaynvalide ve kaynpederle bir arada yaamak zorunda kaldnda bu m m k n deildi. Hi kukusuz ben de ifti olmak istemiyordum, a m a benim geleceim Cardinal'lerle zaten garantiye alnmt. Fakat kendimi bildim bileli yaadm tek yerden ayrlmak da rahatsz edici bir eydi. Ayrca, Pappy ve bykannemsiz bir hayat da d n e m i y o r d u m . A n n e m yine fsltyla konuarak, "Heyecanl olacak Luke," dedi. "nan bana." "Sanrm. A m a oralar ok souk deil mi?" "Deil," diye cevap verdi. "K aylarnda ok kar yayormu ama sanrm elenceli olacak. Kardan adam ve kar d o n d u r m a s yaparz, sonra Noel'imiz de beyaz bir Noel olur." Jimmy Dale'in, Tiger'larn malarndan, insanlarn iyi ilere ve televizyonlara sahip olmasndan ve okullarn daha iyi olduundan sz eden hikyelerini hatrladm. Sonra da o n u n o berbat, b u r n u n dan konuan kars Stacy ve o n u bahe tuvaletinde nasl korkuttu u m geldi aklma. "Oralarda insanlar biraz garip k o n u m u y o r mu?" diye sordum. "Evet a m a alrz buna. Bu bir macera olacak Luke, eer houmuza gitmezse yine buraya dnebiliriz." "Buraya m dneriz?"

332

JOHN GRISIIAM

"Arkansas'a ya da gneyde baka bir yere gelebiliriz." "Stacy'yi grmek istemiyorum ben." "Ben de istemiyorum. Pekl, imdi yatana yat ve b u n u dn. Sakn u n u t m a , bu bizim srrmz." " T a m a m efendim." Annem beni yatrd ve sndrd. Dosyalanp kaldrlacak yeni haberler kmt.

32
PAPPY omletinin son lokmasn da aldktan sonra azn sildi ve lavabonun stndeki pencereden darya bakt. Dars, istediimizi grebileceimiz kadar aydnlkt. Pappy, "yle bir bakalm," dedi ve hepimiz o n u izleyip mutfaktan karak arka verandadan indik ve arka baheden ambara doru yrdk. Srtma bir sveter geirmi, babama yetimeye alyordum. Otlar slakt ve birka adm attktan sonra b e n i m botlarm da sland. En yakn tarlann kenarnda d u r d u k ve yaklak bir mil mesafede, Siler Deresi kenarndaki aalarn oluturduu koyu renk izgiye baktk. n m z d e on be d n m l k p a m u k vard, ve bizim topramzn yaklak yars kadard bu. n m z d e ayrca sel sular da vard elbette a m a bu sularn ne kadar olduunu bilemiyorduk. Pappy iki p a m u k sras arasnda yrmeye balad ve bir sre sonra o n u n sadece omuzlarn ve hasr apkasn grr olduk. Dere sularnn nereye kadar geldiini bulunca duracakt. Eer bir sre yryebilirse, derenin k o r k t u u m u z kadar zarar vermediini anlayacaktk. Sular belki de ekiliyordu ve gne ortaya kabilirdi. Belki bir eyler kurtarabilirdik. Pappy, yaklak yirmi metrede, yani atc tmseiyle balang noktas arasndaki mesafede d u r d u ve aaya bakt. Zemini ya da onu kaplayan eyi gremiyorduk ama neler olduunu biliyorduk. Dere hl bize doru ilerliyordu. Pappy o m u z u n u n zerinden, "Buraya gelmi bile," diye seslendi. "Be santim ykselmi." Tarlalarda su, tahminlerin zerinde bir hzla ykseliyordu.

334

JOHN GRISIIAM

Erkeklerin ktmserlik konusundaki yeteneine ramen, d u r u m bekleneni de amt. Bykannem ellerini nlne silerek, "imdiye kadar Ekim aynda hi byle bir ey olmamt," dedi. Pappy bacaklarnn arasndaki harekete bakt. Gzlerimiz ondayd. Gne ykseliyordu ama gkyz bulutluydu ve glgeler gelip gidiyordu. Bir ses d u y d u m ve sa tarafa baktm. Meksikallar bir araya toplanm, sessizce bize bakyordu. Bir cenaze treni de ancak bu kadar kasvetli olabilirdi. Hepimiz suyu merak ediyorduk. Ben sular bir gn nce grm t m ama tarlalarn arasndan geip yaylarak, durdurulmas imknsz dev bir ylan gibi evimize doru ilerlemesini merak ediyor, grmek istiyordum. Babam ilerledi ve iki p a m u k sras arasnda yrmeye balad. Sonra Pappy'nin yannda d u r d u ve babas gibi yaparak ellerini kalalarna koydu. O n d a n sonra a n n e m ve b ykannem de gitti. Onlar izledim ve yaknda olan Meksikallar da, tarlaya yaylp sel sularn gzleyen bizlere katld. Dzgn bir hat halinde durduk, hepimiz Siler Deresi'nden tap yaylan koyu, kahverengi sulara bakyorduk. Bir sap k o p a r d m ve ilerleyen suyun kenarnda topraa sapladm. Bir dakika sonra bitki sap ilerleyen sularn altnda kald. Yava yava geri ekildik. Babamla Pappy, Miguel ve Meksikallarla konutu. Adamlar gitmeye hazrd, ya d n p lkelerine ya da hl p a m u k toplanabilen baka bir iftlie gideceklerdi. Onlar kim sulayabilirdi? Dinleyebilecek kadar yaklatm onlara ve orada oyalanmaya baladm. Bir sre sonra karar verildi, Pappy arka tarafa, tarlalarn biraz daha yksek arazide bulunduu yere onlarla birlikte gidecek, biraz daha p a m u k toplamay deneyeceklerdi. Pamuklar slakt a m a gne karsa belki hepsi yzer libre toplayabilirdi. Babam b u g n de, arka arkaya ikinci kez olmak zere kasabaya, kooperatife gidecek ve bizim Meksikallarn alabilecei baka bir iftlik olup olmadn soracakt. Blgenin kuzeydousunda, derelerden ve St. Francis'ten uzakta, daha yksek ve iyi araziler vard. Sylenenlere baklrsa, Monette yaknlarnda yaayanlar, ilenin gneyindeki bizler kadar ok yamur almamt.

BOYAL EV

335

Babam g n n yeni plann aklarken ben de kadnlarla beraber mutfaktaydm. Bykannem plan uygun grmedi ve, "O pamuklar srlsklam," dedi. "Ellier libre bile toplayamazlar. Zaman kayb bu." Pappy hl dardayd ve bu yorumlar duymad. Babam elbette duydu a m a o da annesiyle tartacak halde deildi. "Onlar baka bir iftlie gndermeye alacaz," dedi. Annemle babama, "Kasabaya ben de gidebilir miyim?" diye sordum. Buradan gitmeyi ok istiyordum nk b u n u n alternatifi, Meksikallarla beraber arkadaki tarlalara gitmek ve amurlar, sular iinde bir torba ekerek slanm pamuklar toplamaya almak olacakt. A n n e m glmsedi ve, "Evet, biraz boyaya ihtiyacmz var," dedi. Bykannem yine gzlerinde bir itiraz ifadesiyle bakt. r n m z kaybederken, olmayan paralar neden evin boyas iin harcyorduk ki? Fakat ev h e m e n h e m e n yarya kadar boyanmt - yeni beyaz boyayla eski ve solgun kahverengi arasnda arpc bir tezat vard. Bu projenin tamamlanmas gerekiyordu. Babam bile biraz daha nakit harcama fikri k o n u s u n d a pek rahat g r n m y o r d u a m a yine de bana, "Gidebilirsin," dedi. Annem, "Ben burada kalacam," dedi. "Biraz bamya konservesi yapmamz gerekiyor." Yine bir kasaba yolculuu kmt. Mutlu bir o c u k t u m ben. Pamuk toplama basks olmayacakt, sadece kamyonla kasabaya gidecek ve yolda, Black Oak'a varnca bir yolunu b u l u p bir d o n d u r ma ya da gofret gibi bir eyler almann hayalini kuracaktm. Fakat ok dikkatli o l m a m gerekiyordu, nk tek mutlu Chandler bendim. Kprde d u r d u u m u z d a , St. Francis patlamaya hazr gibi gr n y o r d u . Babama, "Gemek gvenli mi acaba?" diye s o r d u m . " U m a r m yledir." Vitesi bire takt ve kprye kp, nehrin stnde ilerlemeye baladk, ikimiz de aaya bakmaya korkuyorduk. T a m ortaya vardmzda, k a m y o n u n arl ve nehir sularnn gcyle k p r sarslmaya balad. Hzmz artrdk; ok gem e d e n dier taraftaydk. kimiz de derin birer nefes aldk.

336

JOHN GRISIIAM

Kpry kaybetmek bir felaket olurdu. Tecrit edilmi olurduk. Sular evimizin evresinde ykselir ve gidecek hibir yer bulamazdk. Latcher'lar bile bizden iyi d u r u m d a olacakt. Onlar k p r n n dier tarafnda, Black Oak ve uygarlkla ayn tarafta yayordu. n n d e n geerken Latcher'larn arazisine baktk. O kadar uza gremiyorduk ama babam, "Onlarn evini su basm," dedi. Pamuklar hi kukusuz gitmiti. Kasabaya yaklatmzda baz tarlalarda Meksikallar grdk ama saylar eskisi kadar fazla deildi. Kooperatifin yannda durduk ve ieriye girdik. Birka ask suratl ifti arka tarafta oturmu, kahvelerini yudumlayp sorunlarn tartyordu. Babam bana Coca Cola a l m a m iin on sent verdi ve iftilerin yanna gitti. Adamlardan biri babama, "Sizin orda toplayabiliyor musunuz?" diye sordu. "Belki biraz." "u dere nasl?" " D n gece tam. Gne d o m a d a n nce yarm milden fazla ilerlemi. Alak tarlalar gitti." Adamlar bu korkun haberi duyunca bir an sustu, hepsi ban emi yere bakyor ve biz Chandler'lara acyordu muhakkak. O anda iftilikten daha ok nefret ettim. Birisi, "Galiba nehir henz yatanda duruyor," dedi. Babam, "Oras bize epey uzak," dedi. "Fakat fazla srmez." Hepsi ba sallad ve babamn kehanetini paylar gibi grnd. Babam, "Su basknna urayan baka kimse var m acaba?" diye sordu. iftilerden biri, " D u y d u u m a gre Triplett'lerin sekiz d n m kadar topra Deer Deresi sular altnda kalm, a m a ben kendim grmedim b u n u , " dedi. Bir bakas, "Btn dereler tayor," dedi. "Bylece St. Francis iyice ykleniyor." Dereleri ve onlarn sel basksn d n r k e n yine sustular. Babam sonunda, "Meksikal ii ihtiyac olan var m?" diye sordu. "Bende isiz d u r u m d a dokuz kii var. Evlerine dnmeye hazrlanyorlar." "On n u m a r a d a n haber yok mu?"

BOYAL EV

337

"Hayr. O gideli ok oldu ve o n u dnecek zamanmz bile olmad." "Riggs, Blytheville'in kuzeyinde Meksikallar alabilecek baz iftiler tanyor." Babam, "Riggs nerede?" diye sordu. "Biraz sonra dner." Tepe halk gruplar halinde geri dnyordu ve iftiler, onlarla Meksikallar hakknda konumaya balad. ilerin topluca evlerine dnmesi de hasadn bittiini gsteriyordu. Kooperatifin arka tarafndaki adamlarn kasvetli havas imdi daha da kararmt, orada daha fazla kalmadm ve Pearl'n dkknna gitmeye karar verdim, belki o n u kandrr, bir Tootsie Gofret koparabilirdim. Pop a n d Pearl kapalyd, b u n u ilk kez gryordum. Kapdaki kk tabelada dkknn ak olduu zamanlar, Pazartesi'den Cuma'ya kadar sabah dokuzla akam alt aras olarak belirtilmiti, Cumartesi ise sabah dokuzdan akam dokuza kadar akt. Pazar gnleri kapalydlar ama b u n u zaten sylemeye bile gerek yoktu. O srada Texaco'daki makinist Bay Sparky Dillon arkadan yanma yaklat ve, "Dokuzda alr oras evlat," dedi. "imdi saat ka peki?" diye sordum. "Sekizi yirmi geiyor." Black Oak'a hi bu kadar erken bir saatte gelmemitim. imdi nereye gidebileceimi bilemeden caddede aa yukar baktm. Arka tarafnda sodal iecekler satlan markete gitmeyi d n d m ve oraya doru yrrken m o t o r sesleri duydum. Gneyden, yani ilenin bizim b u l u n d u u m u z blgesinden iki kamyon geliyordu. Bunlar hi kukusuz evlerine d n e n tepe halkyd, eyalarn kamyonlarn arkasna tepeleme ym ve yan taraflara balamlard. Birinci kamyondaki aile, eski bir yatan zerine melmi, geerken dkknlara kederli gzlerle bakan ocuklaryla, Spruill'lere benzetilebilirdi. kinci kamyon daha gzel ve temizdi. O n d a da bir sr tahta kutu ve uvallar vard ama bunlarn hepsi m u n t a z a m bir biimde dizilmiti. Kamyonu erkek kullanyor, kars da yannda oturuyordu. n m d e n geerlerken kadnn kucandaki kk ocuk bana el sallad. Ben de ona salladm. Bykannem her zaman, tepe halkndan baz insanlarn bizimBE 22

338

JOHN GRISIIAM

kinden daha gzel evlerde yaadn sylerdi. Onlarn, Ozarklar' dan kalkp da eyalaryla beraber p a m u k toplamak iin buralara kadar neden geldiini bir trl anlayamyordum. Babamn nalbur dkknna girdiini g r d m ve arkasndan gittim. Dkknn arka tarafnda, boyalarn olduu yerde tezghtarla konuuyordu. Tezghn zerinde drt galon beyaz Pittsburgh Boya duruyordu. Pittsburgh korsanlar takmn d n d m . Milli Lig'i yine sonuncu olarak bitirmilerdi. Tek byk oyuncular Ralph Kiner'di ve a d a m otuz yedi say kousu yapmt. Bir gn Pittsburgh'da ma yapabilirdim. Cardinal krmzlarm gururla giyer ve aalk Korsanlar' ezerdim. Bir gn nce evin arka tarafn bitirmek iin b t n boya kullanlmt. Meksikallar gitmek zereydi. Biraz daha boya alp iftlikteki bedava igcnden yararlanmak mantkl bir iti bana gre. Aksi takdirde gidecekler ve b t n yk yine benim omuzlarma binecekti. Tezghtar hesab yaparken babama, "Bu kadar boya yetmez," diye fsldadm. Kalarn atp, "imdilik yeter," dedi. Mesele parayd. Tezghtar, " O n dolar art otuz alt sent vergi," dedi. Babam elini cebine att ve ince bir para rulosu kard. Sonra, paralardan ayrlmak istemiyormu gibi yava yava sayd. On saynca d u r d u - on tane bir dolarlk b a n k n o t saymt. Parann yeterli olmadn anlaynca kendini zorlayp gld ve, "Galiba yanma sadece on dolar almm," dedi. "Vergiyi gelecek sefer geliimde derim." Tezghtar, "Elbette Bay Chandler," dedi. kisi de ikier k u t u boya alp bizim k a m y o n u n arkasna ykledi. Bay Riggs kooperatife d n m t ve b a b a m da o n u n l a Meksikallar hakknda k o n u m a k iin oraya gitti. Ben nalbur dkknna dnd m ve tezghtarn yanna gittim. "ki galon boya ne kadar ediyor?" diye sordum. "Galonu iki elliden be dolar eder." Elimi cebime soktum ve p a r a m kardm. Banknotlar ona uzatrken, "te be dolar," dedim. nce paray almak istemedi. "Bu paray p a m u k toplayarak m kazandn?" diye sordu. "Evet efendim."

BOYALI F.V

339

"Boya aldn baban biliyor mu peki?" " H e n z bilmiyor." "Ne boyuyorsunuz sizin orda byle?" "Evimizi." "Neden yapyorsunuz bunu?" " n k daha nce hi boyanmam." Param istemeyerek ald. " O n sekiz sent de vergisi var," dedi. O n a bir dolar daha uzattm ve, "Babamn vergi borcu ne kadard?" diye s o r d u m . "Otuz alt sent." " O n u da al burdan." "Pekl." Parann stn bana verdi ve k a m y o n a iki galon daha ykledi. Kaldrmda d u r d u m ve sanki birisi gelip alacakm gibi boyalarmz gzetlemeye baladm. Biraz sonra postac Bay Lynch T h o r n t o n ' u n , Pop and Pearl maazasnn yaknndaki postane kapsn ap ieriye girdiini grd m . O n a doru y r d m a m a gzlerimi de boyalardan ayramy o r d u m . Bay T h o r n t o n genellikle huysuz bir adamd ve pek ok insan da o n u n , iki sorunu olan bir kadnla evlendii iin byle old u u n a inanrd. Black Oak'ta h e m e n herkes iki iene ka kaldrarak bakard. Buras ikinin yasak olduu bir ileydi. En yakn iki dkkn Blytheville kasabasndayd ama blgede iyi para kazanan kaak iki satclar da vard. Bunu biliyordum nk bana Ricky sylemiti. Viski sevmediinden a m a arada bir bira itiinden sz etmiti. Alkoln ktlkleri k o n u s u n d a o kadar ok vaaz dinlemitim ki Ricky'nin r u h u iin endie ediyordum. Erkeklerin gizlice iki imesi gnaht elbette ama kadnlarn byle bir ey yapmas byk skandaldi. Bay T h o r n t o n ' a , Ricky'ye yazdm uzun m e k t u b u kimsenin haberi olmadan nasl gnderebileceimi sormak istiyordum. Mektup sayfayd ve bu uzun almamla gurur d u y u y o r d u m . Fakat mektupta Latcher bebeinin t m ayrntlar da vard ve b u n u Kore'ye gnderip g n d e r m e m e k o n u s u n d a hl tereddt iindeydim. Kontuarn arkasna gemi, bana gnelik vizrn geirerek alma hazrl yapan Bay T h o r n t o n ' a , "Gnaydn efendim," dedim.

340

JOHN GRISIIAM

Bana yle bir bakt ve, "Sen Chandler'larn olu musun?" diye sordu. "Evet efendim." "Senin iin bir ey var," dedi. Birka saniye kaybolup geri dndnde bana iki m e k t u p verdi. Birisi Ricky'dendi. " T a m a m m?" dedi. "Evet efendim. Teekkr ederim." "O naslm?" "Sanrm iyi." Mektuplar skca t u t u p postaneden ktm ve k a m y o n u m u z a kotum. Dier m e k t u p Jonesboro'daki John Deere acentasmdan geliyordu. Ricky'den gelen m e k t u b u n zarfna baktm. Hepimiz adna postalanmt, zerinde Eli Chandler ve Ailesi, Yol 4, Black Oak, Arkansas adresi vard. Zarfn sol st kesinde gnderici adresi olarak, kafa kartran bir sr harf ve rakamla birlikte, son satrda San Diego, Kaliforniya yazlyd. Ricky yayor ve m e k t u p yazyordu; baka hibir ey u m u r u m d a deildi. Babam bana doru yryordu. Elimde mektuplarla koarak o n u n yanna gittim, k u r u gda maddeleri dkknnn kapsnda o t u r u p m e k t u b u n her satrn okuduk. Ricky'nin yine acelesi vard ve sadece bir sayfa yazmt. Birliinin ok az atmaya katldn ve b u n a sinirlendiini yazyordu a m a bu satrlar bizim kulamza mzik gibi geldi. Ayrca her yerde atekesten sz edildiini ve hatta Noel'de memlekete d n m e ihtimali bile o l d u u n u yazmt. Fakat m e k t u b u n son satrlar zc ve korkuntu. Arkadalarndan biri, Teksasl bir ocuk, bir kara mayn patlamas sonucu lmt. Ricky ile ayn yatayd ve eitim birliinde beraber kalmlard. Ricky, lkeye d n d n d e arkadann annesini ziyaret etmek iin Fort W o r t h ' a gitmeyi d n y o r d u . Babam m e k t u b u katlayp t u l u m u n u n cebine koydu. Kamyona bindik ve kasabadan ayrldk. Noel'de gelecekti. Bundan daha gzel bir Noel armaan dnemezdim. MEENN ALTINA park ettik ve b a b a m boya kutularn almak iin arka tarafa gitti. Birden durdu, kutular sayd, sonra bana bakt.

BOYALI F.V

341

"Nasl alt galon oldu bu boyalar?" "kisini ben satn aldm," dedim. "Vergiyi de dedim." Bir an ne diyeceini bilemiyormu gibi d n d . Sonunda, " P a m u k toplama parandan m harcadn yani?" diye sordu. "Evet efendim." "Keke yapmasaydn b u n u . " "Yardm etmek istiyorum." D u r d u , bir sre alnn kayp meseleyi d n d ve sonra, "Pekl, sanrm zarar yok b u n u n , " dedi. Boya kutularn arka verandaya tadk ve sonra b a b a m arka tarlalara gidip Pappy ve Meksikallara bakmaya karar verdi. Eer pam u k toplama imkn varsa o da orada kalacakt. Ben evin bat cephesini boyama izni almtm. Yalnz almak istiyordum. n m deki muazzam iin arl altnda ezilmi gibi g r n m e k istiyord u m , bylece Meksikallar p a m u k t a n d n d n d e bana acyacaklard. le vakti a m u r iinde ve yorgun dndler, pek az bir p a m u k toplanmt. Pappy'nin bykanneme, "Pamuklar ok slak," dediini d u y d u m . Frnda bamya ve rek yedik ve ben yine iime dndm. Bir gzm ambardayd ama u z u n sre ufukta hibir destek belirtisi grmeden altm. Adamlar orada ne yapyordu acaba? le yemei bitmi, arta kalan tortillalar oktan ortadan kaldrlmt. Hi kukusuz siestalar da bitmiti, le uykular ksayd. Evin boya iinin yarm kaldn biliyorlard. O halde neden bana yardma gelmiyorlard acaba? Batda gkyz karard ama Pappy ve b y k a n n e m arka verandaya kncaya kadar fark etmedim b u n u . Pappy, "Yamur yaabilir Luke," dedi. "Boya iini braksan iyi olur." Fram temizledim ve boya kutusunu, sanki frtnadan zarar grebilirmi gibi, arka verandada bir srann altna gizledim. Srann stne o t u r d u m , b y k a n n e m bir ucuna, Pappy de dierine iliti ve hep beraber, gneybatdan gelen ve hafife duyulan gkgrltlerini dinlemeye baladk. Yine yamur geliyordu.

33
ERTES SABAH ge bir kahvaltdan sonra yeni alkanlmz tekrarladk. Evimizle ambar arasnda, sular iinde kalm otlarn zerinden y r d k , p a m u k tarlasnn kenarnda d u r d u k ve yine su grdk, gece yaan y a m u r u n toplanm olan suyu deildi bu, yine dereden gelen o koyu sel sularyd bu grdmz. Derinlii yedi-sekiz santimi b u l m u t u ve tarladan tap ambara, alet odasna, tavuk kmeslerine ve s o n u n d a da evimize kadar yava yava ilerlemeye hazr gibiydi. P a m u k saplan, d n gece iftliimizi kuatm olan frtnada sert rzgrn etkisiyle douya doru yatm, bir daha dzelmemek zere eilmiti. P a m u k balar suyun arl altnda km, sarkmt. "Evimizi de sular basacak m Pappy?" diye s o r d u m . Ban iki yana sallad ve kolunu o m u z u m a sard. "Hayr Luke, sel asla eve kadar gelmez. Birka kez yaklat ama, bizim ev u anda d u r d u u m u z yerden en aa bir metre kadar yksektedir. Ev iin sakn endie etme." Babam, "Bir keresinde ambara kadar girdi sular," dedi. "Luke' un d o u m u n d a n bir yl sonrayd, deil mi?" Bykannem, "Krk alt ylyd," dedi. Tarihleri asla u n u t m a z d . "Ama o sel felaketi Mays aynda geldi," diye ekledi. " T o h u m attktan iki hafta sonrayd." Sabahleyin hava serin, rzgrlyd ve gkyznde yksek, ince bulutlar vard, yamur ihtimali zayf gibi grnyordu. Aslnda boya ii iin m k e m m e l bir g n d elbette, ama birka yardmc bulursam her ey daha iyi olacakt. Meksikallar biraz yakna sokuldu ama onlarla konuabileceim mesafeye girmediler.

BOYALI F.V

343

Bir sre sonra, belki de birka saat sonra gidebilirlerdi. Onlar kooperatife gtrecek ve arazisi bizim tarlalara kyasla biraz daha k u r u kalm olan bir iftinin alp gtrmesini bekleyecektik. Byklerin b u n u gne domadan nce kahve ierken konutuklarn d u y m u ve panie kaplr gibi olmutum. Dokuz Meksikal evimizin bat cephesini bir g n d e n az bir zamanda boyayabilirdi. Bense bu ii ancak bir ayda bitirebilirdim. Utanga olmann sras deildi. Geriye dnerken Meksikallara doru gittim ve gruba, "Buenos dias," dedim. "Como esta?" Dokuzu da bir eyler syleyip bana cevap verdi. Bo geen bir baka g n d e n sonra yine a m b a r a dnyorlard. Bir sre onlarla beraber y r d m ve sesimin bizimkiler tarafndan duyulamayaca bir yere kadar gittim. Sonra, "Biraz daha boyamak ister misiniz?" diye s o r d u m . Miguel sylediimi onlara hzla tercme etti ve hepsi glmser gibi oldu. On dakika sonra alt k u t u boyadan alm ve evimizin bat cephesi boyacla soyunan Meksikallarla dolmutu. Adamlar fray paylamak iin deta kavga ediyordu. lerinden birka bir iskele kurmaya balad. Ben onlara uras buras diye talimat vermeye alyordum ama hibir beni dinlemiyor gibiydi. Miguel ve Roberto onlara kendi talimat ve fikirlerini spanyolca olarak veriyordu. Fakat her iki dilde verilen talimatlar da ayn ekilde, pek umursanmyordu. A n n e m ve b y k a n n e m kahvalt bulaklarn ykarken m u t fak penceresinden bize baktlar. Pappy traktrle uramak iin alet odasna gitti. Babam uzun bir yrye kmt, herhalde r n hasarn inceliyor ve b u n d a n sonra ne yapacan d n y o r d u . Boyama iinde herkes aceleci davranyor gibiydi. Meksikallar birbirlerine taklp dalga geiyor, glyor, ama iki gn ncekine kyasla iki kat daha hzl alyorlard. Bir saniyeyi bile bo geirmiyorlard. Fralar yaklak her yarm saatte bir el deitiriyordu. Destek kuvvetleri hazr bekliyordu. le vakti geldiinde n verandann yarsn bitirmilerdi. Evimiz o kadar byk deildi zaten. Kendimi geriye ekip, ilerine karmadm iin m u t l u y d u m .

344

JOHN GRISIIAM

Meksikallar yle hzl alyordu ki, elime bir fra alp onlarn hzn kesmeyi uygun b u l m u y o r d u m . Ayrca bu bedava igc de geiciydi. Bir sre sonra ii bitirmek iin t a m a m e n yalnz kalacam saat yaklamaktayd. A n n e m buzlu ay ve kurabiyeler getirdi a m a b o y a m a ii durmad. lk nce aacn altnda oturanlar benimle beraber yiyip iti, sonra onlardan boyaclarla yer deitirdi. Annem, "Yeteri kadar boyan var m?" diye fsldad. "Hayr efendim." A n n e m mutfaa d n d . le yemeinden nce evin bat cephesi bitmiti, kaln, iki kat boya, arada bir grnen gne klar altnda parldyordu. Bir galon boya kalmt. Miguel'i alp dou cephesine, bir ay nce T r o t ' u n balad yere g t r d m ve eriemediim, boyasz kalm olan eriti iaret ettim. Miguel arkadalarna barp bir eyler syledi ve boyac ekibi evin dier cephesine yneldi. Yeni bir yntem kullandlar. skele k u r m a k yerine, dierlerinden biraz daha ufak tefek olan iki kii, Pepe ve Luis, ikisi de iriyar olan Pablo ve Roberto'nun omuzlarna kp at hattnn h e m e n altndan boyamaya baladlar. B u n u gren dierleri, elbette h e m e n bir eyler sylemeye, onlarla dalga gemeye baladlar. Boya bittiinde yemek zaman gelmiti. Hepsinin elini sktm ve ok ok teekkr ettim onlara. Ambara giderken glyor ve konuuyorlard. le vaktiydi, gne parldyor ve s ykseliyordu. Meksikallarn arkasndan bakarken gzlerimi ambarn yan tarafndaki tarlaya evirdim. Sel sular grnyordu. Gne parldarken sularn ilerlemesi bana garip geliyordu. D n d m ve yaplan ie baktm. Evimizin arkas ve iki yan cephesi h e m e n h e m e n yeni gibi grnyordu. Sadece n cephe boyanmamt a m a ben de artk bu ii renmi saylrdm, boyay Meksikallar olmadan da bitirebileceimi biliyordum. O srada a n n e m darya kt ve, "Yemek zaman, Luke," dedi. Yaplan ii hayranlkla seyrederken bir an tereddt ettim, a n n e m b u n u grnce yanma geldi ve ikimiz beraber eve baktk. "Harika bir i, Luke," dedi. "Teekkr ederim."

BOYALI F.V

345

"Ne kadar boya kald?" "Hi kalmad. Hepsi bitti." " n taraf boyamak iin ne kadar boyaya ihtiyacn var?" Evin n cephesi dou ya da bat cepheleri kadar uzun deildi ama b u r a d a da arka cephede olduu gibi fazladan bir veranda vard. Sanki yllardr ev b o y u y o r m u u m gibi, "Drt ya da be galon yeter sanrm," dedim. "Kendi paran boya iin harcaman istemiyorum," dedi. "Bu benim param. O n u istediim gibi harcayabileceimi sylemitiniz ya." "Evet ama yine de byle bir ey iin harcamamaksn." " U m u r u m d a deil. Yardm etmek istiyorum." "Ya ceketin? O ne olacak peki?" Cardinal'ler ceketimi d n r k e n uykularm kamt ama imdi nemsiz bir eymi gibi geliyordu bu bana. Ayrca, cekete sahip olmak iin baka bir yol da d n y o r d u m . "Belki Noel Baba getirir ceketi bana." A n n e m glmsedi ve, "Olabilir. Hadi imdi yemeimizi yiyelim," dedi. Pappy hava d u r u m u ve r n d e n hi sz etmeden, verdii yiyecekler iin Tanr'ya krettikten h e m e n sonra, b a b a m ask bir suratla, sel sularnn tarlalar arasndaki ana yoldan arkadaki tarlalara doru ilerlemeye baladn syledi. Bu gelime k o n u s u n d a fazlaca bir y o r u m yaplmad. Kt haberler karsnda k o n u m a k istemiyorduk. MEKSKALILAR k a m y o n u n etrafnda toplanp Pappy'yi beklemeye balad. Hepsinde, alt hafta nce geldikleri gibi, iine eyalarn koyduklar birer kk torba vard. Hepsinin elini ayr ayr sktm ve onlara veda ettim. Bu yolculuk pek ho olmasa da, ben yine her zamanki gibi kasabaya gitmek istiyordum elbet. Meksikallar kamyona binerken babam, "Luke, baheye git ve annene yardm et," dedi. O srada Pappy m o t o r u altryordu. "Ben de kasabaya gideceimi sanyordum," dedim. Babam sert bir sesle, "Sylediimi tekrarlatma bana," dedi. Onlarn arkasndan baktm, dokuz Meksikal da evimize ve ift-

346

JOHN GRISIIAM

lige son bir kez bakarken zgn bir ifadeyle el sallyordu. Babamn sylediine gre, Blytheville'in kuzeyinde, iki saatlik mesafede b u lunan byk bir iftlie gidip hava koullarna gre, ya da drt hafta alacak, sonra da Meksika'ya dneceklerdi. A n n e m onlarn, memleketlerine ne ekilde gtrleceini sormu, nakliye kamyonuyla m, yoksa otobsle mi yolculuk yapacaklarn renmek istemi, ama meselenin zerinde fazla durmamt. Bu ayrntlara m dahale edecek g c m z yoktu ve zaten tarlalarmz seller basarken bunlar pek de nemli deildi. Ama gda maddeleri nemliydi: berbat bir hasattan sonra gelecek uzun bir k boyunca, h e m e n h e m e n yiyeceimiz her ey baheden gelecekti. Bu doald, nk sadece un, eker ve kahve alacak kadar paramz olacakt. yi bir hasat, yastk altna atlacak ve bazen Coca Cola, d o n d u r m a , tuzlanm etler ve beyaz ekmek gibi lks eyler iin harcanabilmek zere tasarruf edilmi fazladan birka dolar anlamna geliyordu. Kt hasat ise, yiyeceimizi yetitirmediimiz takdirde a kalmamz demekti. Sonbaharda, hardal bitkisi, algam ve bezelye gibi, Mays ve Haziran'da ekilip ge yetien sebzeler toplardk. Bu mevsime birka domates de kalrd. K mevsimi dnda bahe her mevsimde deiir, sadece kn dinlenir ve gelecek aylar iin kendini takviye ederdi. Bykannem mutfakta kabuklu m o r bezelyeler kaynatyor ve onlar byk bir hzla konserve yapyordu. A n n e m bahede beni bekliyordu. "Ben kasabaya gitmek istiyordum," dedim. "Kusura b a k m a Luke. Acele etmemiz gerekiyor. Daha fazla yam u r yaarsa yeil sebzeler rr. Ya sel sular baheye ularsa ne yaparz?" "Boya alacaklar m peki?" "Bilmiyorum." "Ben gidip biraz daha boya alacaktm." "Belki yarn. u anda kalan algamlar topraktan ekip almalyz." Eteini dizlerine kadar ekmiti. A n n e m i n ayaklar plakt ve bileklerine kadar amura batmt. O n u hi bu kadar kirli grmemitim. Yere meldim ve algam-

BOYALI F.V

347

lara saldrdm. Birka dakika iinde batan aaya amura bulanmtm. ki saat sreyle sebze topladm ve sonra onlar arka verandada, leenin iinde ykadm. Bykannem gelip onlar mutfaa gtrd ve orada piirip eyrek galonluk kavanozlara koydu. iftlik t a m a m e n sessizdi - ne gkgrlts ya da rzgr, ne n bahede Spruill'ler, ne de ambarn yannda Meksikallar vard. Biz Chandler'lar yine kendi bamza kalmtk, hayat mcadelemizi srdrecek, suyun stnde kalmaya alacaktk. Kendi kendime, Ricky eve dnnce hayatn daha iyi olacan tekrarlayp d u r u y o r d u m , nk oynayabileceim, konuabileceim birisi olacakt yanmda. A n n e m verandaya bir sepet daha sebze getirdi. Yorgun ve terliydi, bir bez paras ve bir kova su alp temizlenmeye balad. Kirli durmaya asla t a h a m m l edemezdi ve bu huyunu bana da geirmeye alyordu. "Gel, ambara gidelim," dedi. Meksikallar geldiinden beri, alt haftadr samanla gitmemitim. "Elbette," dedim ve o tarafa doru yrdk. St ineimiz Isabel'le konutuk ve sonra merdivenden samanla ktk. A n n e m Meksikallara temiz bir yer vermek iin ok uramt. Kullanmalar iin b t n k onlara eski battaniye ve yastk toplamt. n verandada yllardr kullandmz vantilatr alm ve samanla karp onlarn kullanmna vermiti. Babam zorlam ve evden ambara bir elektrik hatt ektirmiti. O n u n sk sk, "Buralarda baz insanlar ne dnrse dnsn, onlar da insan," dediini duyardm. Samanlk onlarn geldii gnk gibi tertemiz ve derli toplu duruyordu. Yastklar ve battaniyeler vantilatrn yanna dzenli bir biimde ylmt. Deme sprlmt. Etrafta bir tek p paras bile grlmyordu. A n n e m Meksikallarla gurur duyuyordu. Kendisi onlara kar saygl davranm ve onlar da b u n u n karln ona vermiti. Samanlk kapsn, hani u, Hank'in Meksikallar ta ve amur b o m b a r d m a n n a tuttuu gece Luis'in ban darya kard kapy atk ve eie o t u r u p ayaklarmz aaya sarkttk. On metre yksekte, iftliin en iyi gr mesafesine sahiptik. Batda, aala-

348

JOHN GRISIIAM

rn srayla dizili olduu yer St. Francis'ti, t a m n m z d e , d m d z ilerde ve arka tarlalarn gerisinde ise Siler Deresi'nden gelen sel sular vard. Baz yerlerde suyun seviyesi h e m e n h e m e n p a m u k saplarnn boyuna ulamt. Byle yksek bir yerden baknca, ilerleyen sel sularn daha iyi grebiliyor, anlayabiliyorduk. Sularn, m u n t a z a m dizili p a m u k sralar arasndan ambara doru aktn, ana tarla yolunun zerinden arka tarlalara szdn gryorduk. St. Francis Nehri yatandan tatysa evimiz de tehlikede olabilirdi. "Sanrm p a m u k toplama ii bitti," dedim. Annem de zgn bir ifadeyle, "Evet, yle grnyor," dedi. "Neden bizim topramz byle h e m e n su altnda kalyor?" " n k alak bir arazi ve nehre de yakn. Buras iyi bir arazi deil, Luke, hibir zaman da olmayacak. Buray terk etmemizin bir nedeni de bu ite. Burada fazla bir gelecek yok." "Nereye gideceiz?" "Kuzeye. Paral iler orada." "Ne zamana kadar?" "ok uzun z a m a n deil. Biraz para biriktirinceye kadar kalacaz. Baban, Jimmy Dale ile birlikte Buick fabrikasnda alacak. Orada saate dolar dyorlar. Orada daha iyi bir yaammz olacak, sen de orada bir okula, iyi bir okula gideceksin." "Yeni bir okula gitmek istemiyorum." "Elenceli olacak Luke. Kuzeyde byk, gzel okullar var." Bana elenceli bir ey gibi gelmiyordu bu. Benim arkadalarm Black Oak'tayd. Kuzeyde ise Jimmy Dale ve Stacy'den baka kimseyi tanmyordum. Annem, sanki kendimi daha iyi hissetmemi salayacakm gibi, elini dizime koydu ve okad. "Deiiklikler daima zordur Luke, fakat heyecan verici de olabilir. Bunu bir macera olarak dn. Cardinal'ler takmnda beyzbol oynamak istiyorsun, deil mi?" "Evet efendim." "Pekl yleyse, b u n u n iin evden ayrlp kuzeye gitmek, yeni bir evde yaamak, yeni arkadalar edinmek, yeni bir kiliseye gitmek zorundasn. Elenceli olacak, deil mi?"

BOYALI F.V

349

"Sanrm." Aaya sarkttmz plak ayaklarmz hafif hafif sallyorduk. Gne bir b u l u t u n arkasndayd ve yzmzde bir esinti hissettik. Arazimizin kenarndaki aalarn rengi sarya, kzla dnyor, yapraklar dklyordu. Annem, akl imdiden kuzeydeymi gibi, hafif bir sesle, "Burada kalamayz Luke," dedi. "Geriye d n d m z zaman ne yapacaz peki?" "iftilik yapmayacaz. Memphis ya da Little Rock'ta bir i b u l u p kendimize telefon ve televizyonlu bir ev satn alacaz. Evin nndeki araba yolunda gzel bir arabamz olacak ve sen de gerek f o r m a giyip bir takmda beyzbol oynayacaksn. Kulaa nasl geliyor bu?" "Olduka iyi geliyor." "stediimiz zaman gelip Pappy, bykanne ve Ricky'yi ziyaret edebiliriz. Yeni bir yaantmz olacak Luke, b u n d a n ok daha iyi bir yaantmz olacak." Bunu sylerken bayla tarlalar, sularn altnda kalp harap olan pamuklar gsterdi. Memphis'teki kuzenlerimi, babamn kz kardelerinin ocuklarn d n d m . Onlar Black Oak'a nadiren, sadece cenaze trenleri ve belki kran G n iin gelirdi ama benim iime geliyordu bu, nk onlar gzel giyinen, iyi konuan ehir ocuklaryd. Aslnda onlar pek sevmezdim ama kskanrdm da. Kaba ya da zppe deillerdi, sadece h u z u r u m u karacak kadar farkl insanlard. Onlar tandktan sonra, eer Memphis ya da Little Rock'ta yaarsam hibir zaman bakalarndan s t n m m gibi davranmayacama karar vermitim. Annem, "Sana bir sr vereceim Luke," dedi. Yine mi sr, diye d n d m . Karmakark kafam bir tane daha sr tutamazd. "Nedir o?" "Bir bebeimiz olacak," dedi ve bana bakp glmsedi. Dayanamadm ve ben de glmsedim. Tek ocuk olmak houma gidiyordu ama, aslnda birlikte oynayabileceim birini istiyordum. "yle mi?" "Evet. Gelecek yaz."

350

JOHN GRISIIAM

"Bir olan olabilir mi?" "Denerim a m a sz veremem." "Eer mutlaka ocuk douracaksan, kk bir erkek karde isterim." "Heyecanlandn m?" "Evet efendim. Babam biliyor mu bunu?" "Oh, evet, iin iinde o da var." "O da m u t l u mu?" " H e m de ok." "Bu iyi ite." Bu haberi h a z m e t m e m biraz zaman ald a m a b u n u n gzel bir ey olduunu h e m e n anlamtm. T m arkadalarm n erkek ya da kz kardeleri vard. Birden aklma bir ey geldi, kafamdan skp atamayacam bir eydi bu. M a d e m ki sz bebeklerden almt, ben de srlarmdan birini aklayabilirdim. imdi zararasz bir sr gibi g r n y o r d u bu bana, ayrca eskimiti de. Tally ile birlikte Latcher'larn evine gizlice yaklamamzdan sonra yle ok ey olmutu ki bu olay imdi bana komik g r n y o r d u . Biraz savunmada kalr gibi yaparak, "Bebeklerin nasl doduunu biliyorum," dedim. "Oh, yle mi?" "Evet efendim." "Nasl yani?" "Sen de sr tutabilir misin?" "Elbette tutarm." Bam derde sokacak blmlerin suunu Tally'nin zerine atarak hikyeyi anlatmaya baladm. Olay o planlamt. O n u n l a beraber gitmem iin yalvarmt bana. Beni zorlamt. unu ya da b u n u yapmt. A n n e m hikyenin nereye doru gittiini anlaynca gzlerini saa sola evirmeye balad ve birka kez, "Luke, b u n u yapmadn!" dedi. Annemin ilgisini ekmitim. Hikyenin orasn burasn biraz ssledim, hareketlendirip heyecan katmak iin bir eyler yaptm ama genelde geree sadk kaldm. A n n e m akna d n m t . nanamyormu gibi, "Beni pencereden grdn m?" diye sordu.

BOYALI F.V

351

"Evet efendim. Bykannemi ve Bayan Latcher' da grdm." "Libby'yi grdn m peki?" "Hayr efendim, ama hi kukusuz sesini ok iyi duyduk. Bu i her z a m a n byle can yakar m?" "ey, her zaman bu kadar olmaz. Devam et bakalm." Hibir ayrnty atlamadm. Arkamzdan farlar gelirken Tally ile birlikte iftlie kouumuzu anlatrken a n n e m dirseimi yle sert yakalad ki kolum krlacak sandm. "Hi aklmza gelmedi!" dedi. "Elbette gelmezdi. Sizden nce eve glkle vardm. Pappy hl horluyordu ve yanma gelip de beni kan ter ve pislik iinde greceksiniz diye korkudan lecektim nerdeyse." "ok yorgunduk." "yi ki yorgundunuz. ki saat kadar u y u d u m ve sonra Pappy gelip beni uyandrd, tarlaya gideceimizi syledi. Hayatmda hi bu kadar uykusuz kalmamtm." "Luke, b u n u yaptna inanamyorum." Beni azarlamak istiyordu a m a hikyeye iyice kaptrmt kendini. "Elenceliydi." "Bunu yapmamalydn." "Bana Tally yaptrd b u n u . " "Tally'yi sulama imdi." "O olmasayd byle bir ey yapamazdm." "kinizin byle bir ey yaptna inanamyorum," dedi, a m a hikyenin etkisinde kaldn syleyebilirdim. Gld ve ban akn bir ifadeyle iki yana sallad. "Onunla byle geceleri ka kez dolatn ortalklarda?" "Sanrm bir tek o gece." "Tally'den holanyordun, deil mi?" "Evet efendim. Benim arkadamd o." " U m a r m mutludur." "Ben de u m a r m . " O n u zlyordum ama b u n u bir trl kendime itiraf edemiyord u m . "Anne, Tally'yi kuzeyde grebilir miyiz dersin?" A n n e m glmsedi ve, "Hayr, sanmyorum," dedi. "Oralardaki byk ehirlerde - S t . Louis, Chicago, Cleveland, C i n c i n n a t i - milyonlarca insan yaar. O n u bir daha asla gremeyeceiz."

352

JOHN GRISIIAM

Cardinal'leri, Cb'lan, Red'leri d n d m . Stan Musial'm Sportsman Park stadnda otuz bin taraftar n n d e yapt say koular geldi aklma. M a d e m ki bu takmlarn hepsi kuzeydeydi benim de oraya gitmem gerekiyordu zaten. Buradan birka yl nce ayrlsam ne olurdu ki? "Sanrm gideceim," dedim. A n n e m tekrar, "ok elenceli olacak Luke," dedi. PAPPY VE BABAM kasabadan dndklerinde sanki dayak yemi gibi grnyorlard. Sanrm kendilerini iyi hissetmiyorlard. ileri gitmi, pamuklar slanmt. Gne ksa ve sel sular ekilse bile tarlada alacak yeterli destekleri yoktu. Pamuklarn kuruyacandan da emin deillerdi. u ana kadar gne kendini gstermemiti ve sular hl ykseliyordu. Pappy eve girdikten sonra b a b a m iki galon boyay indirdi ve n verandaya getirip koydu. O n u n her hareketini gzetliyordum ama b u n u yaparken tek kelime etmedi. ini bitirince ambara gitti. ki galon, evin n cephesini boyamazd. Buna sinirlenmitim ama daha sonra, babamn neden daha ok boya almadn anladm. Yeterince paras yoktu. Pappy ile birlikte Meksikallarn parasn demi ve hi paras kalmamt. Birden ok zldm, nk Trot gittikten sonra bu boyama iini ben canl t u t m u t u m . Bu ii devam ettirmi ve b u n u yaparak babam, cebinde kalan biraz paray da harcamaya zorlamtm. Yan yana d u r a n iki boya k u t u s u n a baktm ve gzlerim doldu. Ne kadar parasz olduumuzu idrak edememitim. Babam alt ay boyunca her eyini, t m enerjisini topraa vermi, ama karlnda hibir ey alamamt. Yamurlar balaynca ben de, her nedense, evin boyanmas gerektiine karar vermitim. Niyetim iyiydi, diye d n d m . O halde neden kendimi bu kadar berbat hissediyordum? Fram aldm, bir kutuyu atm ve iimin son aamasna getim. Sa elimle fray yava yava duvara srerken, sol elimle de gzlerimdeki yalar siliyordum.

34
GELECEK LK D O N OLAYI bahemizde kalan sebzeleri ldrecekti. Genellikle Ekim aynn ortalarnda don olurdu, a m a babamn ncil gibi sadakatle o k u d u u takvim tahminlerine baklrsa, don olaynn beklendii tarihler iki kez gelip gemiti. Fakat babam hi ylmadan, sabahn ilk kahvesini yudumlarken yine takvim yapraklarn evirip hava tahminlerini okuyordu. Bu ona, endielenmesini gerektirecek birok frsat yaratyordu. P a m u k toplayamadmz iin t m dikkatimizi baheye vermitik. Kahvaltdan sonra beimiz de beraberce baheye gittik. Ann e m d o n olaynn hemen o gece meydana geleceini, o gece olmazsa ertesi gece mutlaka olacan sylyordu. Bu i bylece srp gitti. Saplardan brlce toplayp berbat bir saat geirdim. Bahe iinden b e n d e n de fazla nefret eden Pappy biraz ilerde taze fasulye topluyor ve b u n u n iin byk gayret sarf ediyordu. Bykannem, son domateslerin toplanmasnda a n n e m e yardm ediyordu. Babam, a n n e m i n gzetimi altnda sepetleri getirip gtryordu. Benim y a n m d a n geerken, "Ben gidip evi boyamak istiyorum," dedim. "Annene sor," dedi. A n n e m e sordum ve o da, bir sepet daha brlce topladktan sonra gidebileceimi syledi. Bahede imdiye kadar grlmemi bir hasat sryordu. leye kadar, etrafta koparlmadk bir tek sebze kalmayacakt. Ksa bir sre sonra yine yalnz bama kalp boyacla balaBE 23

354

JOHN GRISIIAM

dm. Yol greyderi srmeyi ak ve net bir biimde istisna tutarsak, tm dierlerine yelediim bir iti bu. kisi arasnda bir fark vard elbette, u halimle aslnda bir yol greyderi sremezdim ve bu ii yapabilmem iin yllarn gemesi gerekti. Fakat boyacl hi kukusuz yapabiliyordum. Meksikallar seyrettikten sonra daha da ok ey renmi ve tekniimi gelitirmitim. Boyay m m k n olduunca ince kullanyor, iki galonla daha ok yer boyayabilmek iin elimden geleni yapyordum. leye doru bir k u t u boya bitmiti. Annemle bykannem imdi mutfakta, sebzeleri ykayp konserve yapyordu. Arka tarafmdan gelen adamn sesini d u y m a d m . Ama geldiini bana belli etmek iin hafife ksrnce birden irkilip d n d m ve elimdeki fray d r d m . Gelen adam Bay Latcher'd, belden aas srlsklam ve amur iindeydi. Ayaklar plakt ve gmlei yrtlmt. Evinden buraya kadar y r d belliydi. "Bay Chandler nerede?" diye sordu. Hangi Bay Chandler' aradn bilemiyordum. Den fram alp evin dou cephesine doru kotum. Babama seslendim ve o da bitkilerin arasndan ban uzatp bakt. Yanmda Bay Latcher' grnce h e m e n dorulup ayaa kalkt ve koar adm bize doru gelirken, "Ne oluyor?" diye sordu. Sesleri duyan bykannem birden n verandada g r n d , ann e m de t a m arkasndayd. Bay Latcher'n halini grnce ok kt bir eyler olduunu anlamtk. A d a m babamn gzlerine bile bakmaya ekinerek, "Evi su bast," dedi. "Oradan kmak zorundayz." Babam nce bana, sonra da verandada duran iki kadna bakt. Onlar h e m e n telalanmt bile. Bay Latcher, "Bize yardm edebilir misiniz?" dedi. "Gidecek hibir yerimiz yok." A d a m nerdeyse alayacakt ve ben de gzlerimin dolduunu hissediyordum. Bykannem h e m e n d u r u m a el koydu ve, "Elbette yardm edeceiz," dedi. O andan itibaren babam, annesi ne derse o n u yapacakt. Elbette geriye kalan bizler de.

BOYALI F.V

355

Bykannem bana, gidip Pappy'yi b u l m a m syledi. Pappy alet odasndayd, bir eyler yapm olmak iin eski bir traktr aksyle urayordu. Birka dakika sonra herkes, bir plan gelitirmek iin k a m y o n u n yannda topland. Pappy, "Eve kadar kamyonla gidebilir miyiz?" diye sordu. Bay Latcher, "Hayr efendim," dedi. "Bizim yolda sular belimize kadar ykseldi. Verandaya kadar kt ve evin iinde on be santim su var." T m o kalabalk Latcher ocuklarn ii on be santim sel sularyla dolu bir evin iinde d n e m i y o r d u m . Bykannem kendini tutamayp, "Libby ile bebek nasl?" diye sordu. "Libby iyi. Bebek hasta." Babam, "Bize bir tekne lazm," dedi. "Jeter'in, Cockleburr Slough'da bir teknesi vard." Pappy, " O n u kullanmamza ses karmayacaktr," dedi. Erkekler birka dakika k o n u u p k u r t a r m a n n nasl olacan tarttlar - tekneye kadar nasl gidilecek, kamyon yolda nereye kadar gidebilir ve ka sefer yapmak gerekecek gibi konularda fikir yrtld. Fakat kimsenin szn etmedii bir k o n u vard; Latcher'lar evden karlp kurtarldktan sonra nereye gidecekti? Bykannem yine kontrol eline ald. Bay Latcher'a, "Siz burada kalabilirsiniz," dedi. "Bizim samanlk temiz - Meksikallar gitti. Scak yatanz ve bol yiyeceiniz olur burada." O n a baktm. Pappy de ona bakt. Babam yle bir bakt ve sonra gzlerini ayaklarna indirdi. Bir sr a Latcher bizim ambarda yaayacakt! Gece vakti d u r m a d a n alayacak bir bebek olacakt orada. Yiyeceklerimiz onlara verilecekti. Bunlar d n n c e dehet iinde kaldm ve nceden bizimle k o n u u p tartmadan byle bir teklifte b u l u n a n b y k a n n e m e ok kzdm. Sonra Bay Latcher'a baktm. Dudaklar titriyordu, gzleri dolu dolu olmutu. Eski hasr apkasn iki eliyle kavrayp karnnn st n d e tutmutu, yle utanyordu ki gzlerini yerden kaldramyordu. Hayatmda bu kadar zavall, byle kirli, a m u r iinde ya da bylesine mahvolmu bir a d a m grmemitim imdiye kadar. A n n e m e baktm. O n u n da gzleri dolmutu. Gzlerimi baba-

356

JOHN GRISIIAM

ma evirdim. O n u alarken hi grmemitim ve imdi de byle bir ey yapmayacakt elbet, ama Bay Latcher'n ektii acnn etkisinde kald, ok zld belliydi. Kat kalbim o anda yumuayverdi. Bykannem otoriter bir sesle, "Hadi bakalm harekete geelim," dedi. "Biz ambara gidip oray hazrlayalm." Hepimiz o anda canlandk, erkekler kamyona binerken kadnlar da ambarn yolunu tuttu. Bykannem yanmzdan ayrlmadan nce Pappy'nin dirseine yapt ve ona, "nce Libby ve bebei getir buraya," diye fsldad. Bu bir emirdi ve Pappy ban sallad. Bay Latcher'la beraber k a m y o n u n arkasna atladm, a d a m sska bacaklarnn stne meldi ve bana hibir ey sylemedi. Kprde durduk, b a b a m indi ve nehrin kenarnda yrmeye balad. Bay Jeter'in, Cockleburr Slough'daki teknesini bulacak ve aknt aaya, k p r d e bekleyeceimiz yere getirecekti. Biz k p r d e n dier tarafa getik, Latcher'larn yoluna d n d k a m a otuz metre kadar gittikten sonra bir bataklkla karlatk. n m z d e sudan baka bir ey g r n m y o r d u . Bay Latcher, "Geldiinizi onlara syleyeyim," dedi ve nce amurlara, sonra da sulara dald. ok gemeden dizlerine kadar suya batmt. Uzaklarken o m u z u n u n zerinden, "Ylanlara dikkat edin!" diye seslendi. "Her taraf ylan dolu." Her iki yanda da sellerin bast tarlalar vard ve bir gln ortasnda yryordu. Gzden kayboluncaya kadar o n u n arkasndan baktk, sonra nehre geri d n p babam beklemeye baladk. KPR YAKININDA bir k t n zerine oturduk, sular altmzda hzla akyordu. Konuacak fazla bir eyimiz olmadndan, Pappy'ye bir hikye anlatmann zaman geldiini d n d m . Ama nce, sr saklamas iin yemin ettirdim ona. Hikyeye, olayn balad yerden, gece ge vakit n bahemizdeki seslerden girdim. Spruill'ler tartyor, H a n k gitmeye hazrlanyordu. Karanlkta o n u izlemeye baladm ama neler olduunu bile anlamadan, sadece Hank'i deil, ayn zamanda K o v b o y u da izlediimi fark etmitim. K p r n n ortasn gsterip, " T a m orada kavga ettiler," dedim.

BOYALI F.V

357

Pappy'nin akl artk sellerde, iftilikte ve hatta Latcher'larn kurtarlmasnda deildi. Gzlerini yzme dikmi, her kelimeme inanyor a m a aknln da gizleyemiyordu. Kavgay ona t m ayrntlaryla anlattm ve tekrar iaret ettim. " H a n k uradan nehrin tam ortasna dt. Bir daha da grnmedi." Pappy h o m u r d a n d ama konumad. Ben o n u n n n d e ayaa kalkm, sinirli bir tavrla hzl hzl k o n u u y o r d u m . Daha sonra, evimizin yaknlarnda K o v b o y l a karlatm anlatnca Pappy hafif sesle kfretti. "Bana bunlar o zaman anlatmalydn," dedi. "Bunu yapamazdm. ok k o r k u y o r d u m . " Ayaa kalkt ve k t n etrafnda birka kez d n d . Kendi kendine konuarak, "Onlarn olunu ldrd ve kzlarm ald," dedi. " A m a n Tanrm!" "Ne yapacaz Pappy?" "Brak da dneyim biraz." " H a n k bir yerlerde suyun stne kar m dersin?" "Hayr. Meksikal o n u n karnn demi. Cesedi doruca dibe inmi, belki de dipteki o k o r k u n yayn balklar tarafndan yenmitir. Bulunacak bir ey kaldn sanmam." Korkun bir eydi bu a m a yine de b u n u duyunca rahatlamtm. H a n k ' i bir daha asla grmek istemiyordum. Kpry her geite o n u hatrlyordum. O n u n , nehrin dibinden frlayp d m koparan imi cesedi ryalarma girmiti. "Yanl bir ey yaptm m?" diye sordum. "Hayr." "Bunu bakalarna syleyecek misin?" "Hayr, sanmyorum. imdilik gizleyelim b u n u . Bu konuyu sonra konuuruz." Ktn zerine tekrar o t u r d u k ve sulara baktk. Pappy derin dncelere dalmt. Ben de, Hank'in l m n byklerimden birine anlattm iin artk daha iyi hissetmem gerektii konusunda kendi kendimi iknaya alyordum. Bir sre sonra Pappy, " H a n k sonunda belasn buldu," dedi. "Kimseye bu konuyla ilgili bir ey sylemeyeceiz. Tek tank sensin ve b u n u n iin endie etmene gerek yok. Bu bizim srrmz olacak ve o n u lnceye kadar saklayacaz."

358

JOHN GRISIIAM

"Ya Bay ve Bayan Spruill?" "Bilmedikleri bir ey onlara ac vermez." "Bykanneme syleyecek misin?" "Hayr. Hi kimseye sylemeyeceiz. Sadece sen ve ben bileceiz b u n u . " Bu ortakla gvenebilirdim. Kendimi gerekten de daha iyi hissediyordum imdi. Srrm, hi kukusuz s o n u n a kadar saklayabilecek bir dostla paylamtm. Ve Hank'le Kovboy'u ebediyen u n u t m a y a karar vermitik. BABAM SONUNDA, Bay Jeter'in dibi dz nehir teknesi iinde geldi. Ktan takma m o t o r u yoktu a m a kuvvetli akntlar zaten o n u srkleyip gtryordu. Babam kreklerden birini d m e n olarak kullanp, k p r n n altna, tam bizim altmzda kyya yanat. Bab a m ve Pappy tekneyi nehirden karp kenardan ararak kamyona tadlar. Kamyonla Latcher'larn yoluna kadar gittik, orada tekneyi indirdik ve sel sularnn kenarna kadar ittik. Sonra m z de iine atladk, ayaklarmz a m u r iindeydi. Bykler kreklere asld ve yerden altm santim kadar yukarda, darack yolda gitmeye baladk, etrafmz harap olmu pamuklarla doluydu. Tekne iinde ilerledike suyun derinlii artyordu. Rzgr sertleti ve bizi pamuklarn arasna doru itmeye balad. Pappy ve bab a m gkyzne bakt ve ikisi de balarn saa sola sallad. Tekne, evlerini evrelemi olan gln sularn yararak yaklarken, Latcher ailesinin t m bireyleri n verandaya toplanm, her hareketimizi izleyerek korku iinde bekleiyordu. n merdiven sular altnda kalmt. Verandada da en azndan otuz santim yksekliinde su vard. Tekneyi evin n tarafna evirdik ve Bay Latcher o n u t u t u p ekti. Gsne kadar suya girmiti. Verandadaki korku ve endie iinde olan yzlere baktm. zerlerindeki elbiseler, son defa buraya geldiimde g r d m d e n de daha berbat haldeydi. yice sskalamalard, belki de alktan lmek zereydiler. Kklerden birkann glmsediini g r d m ve kendimi birden nemli biriymiim gibi hissettim. O srada Libby kalabaln arasndan kt, eski bir battaniyeye sard bebeini kucanda tutuyordu. Aslnda libby'yi daha nce hi grme-

BOYALI F.V

359

mitim ve bu kadar gzel olduuna inanamadm. Hafif kahverengi salar u z u n d u ve bann arkasnda at kuyruu eklinde toplanmt. Gzleri ak mavi ve prl prld. Uzun boylu ve dierleri kadar zayft. Tekneye binerken Pappy ve babam o n u tutup yardm ettiler. Libby, bebeiyle birlikte yanma oturdu ve kendimi bir anda en yeni kuzenimle yz yze b u l d u m . Tanma fasl iin garip bir zamand a m a ben yine de, "Benim adm Luke," dedim. Bana glmseyerek, "Ben de Libby," dedi ve yreimi hoplatt. Bebei uyuyordu. Doduu gece pencereden grdmden beri pek fazla bymemiti. Minicik, b u r u u k suratl bir eydi ve byk olaslkla at, ama b y k a n n e m o n u bekliyordu. Rayford Latcher tekneye bindi ve benden m m k n olduunca uzaa oturdu. Son kez evlerinin n n e gittiimde bana saldrp dven ocuktan biriydi o. ocuklarn en by ve saldrnn lideri olan Percy verandada saklanyordu. Tekneye iki ocuk daha bindirildi ve sonra da Bay Latcher atlad ieriye. Verandada bekleen Bayan Latcher ve dierlerine, "Birka dakika sonra dneriz," dedi. Verandadakiler sanki l m e terk ediliyormu gibi grnyordu. Yamur aniden balad ve rzgr yn deitirdi. Pappy ve bab a m t m gleriyle kreklere aslyordu ama tekne ok az ilerliyordu. Bay Latcher suya atlad ve bir saniye iin t a m a m e n kayboldu. Sonra kendini toparlayp ayaa kalkt, gsne kadar suyun iindeydi. Teknenin b u r n u n d a bal ipi yakalad ve bizi yoldan aaya doru ekmeye balad. Fakat rzgr bizi yine pamuklarn arasna doru srklemeye balamt, bu kez babam atlad suya ve tekneyi arkadan itmeye balad. Bay Latcher tekrar, "Ylanlara dikkat et," diyerek uyard onu. kisi de srlsklamd. Libby bana, "Bir ylan Percy'yi az daha sryordu," dedi. "Verandada yzyordu." Bebein slanmamas iin o n u n zerine eilmiti. "Bebein ad ne?" diye sordum. "Ad henz konmad." Hayatmda byle bir samalk duymamtm. simsiz bir be-

360

JOHN GRISIIAM

bek. Baptist Kilisesi'ne bal olarak doan bebeklerin ouna, daha dnyaya bile gelmeden iki ya da isim verilirdi. Libby, "Ricky ne zaman dnyor?" diye fsldad. "Bilmiyorum." "yi miymi peki?" "Evet." Ricky hakknda bir eyler duymak iin can atyor gibiydi ve bu da beni rahatsz etti. Ama yine de, bana fsldayan byle gzel bir kzn yannda o t u r m a k hi de fena saylmazd. Kzn k k kardeleri bu maceradan pek holanma benziyordu. Yola yaklatka su slamaya balad ve tekne s o n u n d a amura oturdu. Hepimiz tekneden aaya atladk ve Latcher'lar bizim kamyona bindirildi. Pappy direksiyonun arkasna geti. Babam, "Luke, sen b e n i m yanmda kal," dedi. Kamyon geri geri gidip dnerken, b a b a m ve Bay Latcher tekneyi evirdi ve biri itip dieri ekerek yine eve doru gtrmeye baladlar. Rzgr yle iddetliydi ki, o n u n geli ynne doru eilmek zorunda kalyorlard. Teknede yalnzdm, bam ne emi, slanmamaya aly o r d u m . Yamur her geen dakika biraz daha iddetleniyor, souk tfek samalar gibi insana vuruyordu. Eve yaklatmzda, o n u eviren gln deta kaynatn grdk. Bay Latcher tekneyi tekrar ekerek eve yanatrd ve bararak karsna talimatlar vermeye balad. Kk ocuklardan biri verandadan aaya doru uzatld ama, rzgr birden iddetlenip tekneyi itince nerdeyse suya dyordu. Percy bir sprge sap uzatt ve o n u yakalayp, teknenin verandaya yanamasna yardmc oldum. Babam bir eyler barp duruyor, Bay Latcher da ayn eyi yapyordu. Geride kalan drt ocuk vard ve hepsi de ayn anda tekneye binmek istiyordu. Onlara birer birer yardm ettim. Babam belki de on kez, "Dikkat et Luke!" diye bard. ocuklar tekneye bindikten sonra Bay Latcher, iinde giyilecek eyler olduunu sandm bir torbay tekneye att. Bunlar belki de t m eyalar, diye d n d m . Torba ayaklarmn dibine dt ve ben de onu, sanki ok deerli bir eymi gibi t u t t u m . Yanmda Latcher ailesinin plak ayakl kk kzlarndan biri o t u r u y o r d u - h e p s i plak ayaklyd z a t e n - ve zerindeki gmlei de kolsuzdu,

BOYAL EV

361

yani ocuun kollar da plakt. Kk kz yordu ve rzgr sanki o n u alp gtrecekmi gibi, korkuyla bacaklarma sarld. Gzlerinde yalar vard ama ona baktmda bana, "Teekkr ederim," dedi. Bayan Latcher tekneye atlayp ocuklarnn arasna karrken kocasna bard, nk kocas da ona baryordu. Tekne iyice dolduktan ve Latcher'lardan kimsenin arkada kalmad belli olduktan sonra d n d k ve yola doru yneldik. Teknenin iinde olan herkes, yzn yamurdan k o r u m a k iin ne doru eilmiti. Babam ve Bay Latcher, tekneyi rzgra kar itmek iin tm glerini harcyorlard. Su baz yerlerde sadece dizlerine kadar geliyordu a m a bazen de, birka adm sonra gslerine kadar suya gmlyor ve tekneyi gtrecek glerinin byk b l m n yitiriyorlard. Bizleri yolun zerinde ve p a m u k tarlalarndan uzakta tutabilmek iin byk mcadele veriyorlard. Ksa yolculuumuzun dn ksm ok daha yava gerekleiyordu. Oraya vardmzda Pappy'yi bulamadk. lk yolcularn boaltp geriye dnecek zaman bulamamt. amurlu alana vardmzda babam, Bay Jeter'in teknesini bir it direine balad ve, "Burda beklemek anlamsz," dedi. a m u r , rzgr ve yamurla savap zorlu bir yryten sonra nehrin kenarna kadar geldik. Latcher'larn ocuklar k p r d e n ok korkuyordu ve dier yana geerken hi duymadm kadar bartlar. Hepsi de anne ve babalarna yapt. Bay Latcher imdi torbay da yklenmiti. Kpr zerinde St. Francis Nehri'nin yarsn atmzda n m d e k i deme tahtalarna baktm ve Bayan Latcher'm ayaklarnn da ocuklar gibi plak olduunu fark ettim. Kpry geip dier tarafa vardmzda Pappy'nin de bizi almak zere geldiini grdk. BYKANNEM VE A N N E M arka verandada hazrlk yapm bekliyordu. Latcher'larn ikinci kafilesini de karlayp onlar verandann, kuru giysilerin durduu dier ucuna gtrdler. Latcher'lar, bazlar utanarak, bazlar da b u n a hi aldrmadan soyundu ve yllardr evde saklanan kullanlm giysileri srtlarna geirdiler. Kuru, scak giysileri giyindikten sonra mutfaa gtrldler, orada onlar

362

JOHN GRISIIAM

bol yiyecek bekliyordu. Bykannem onlara sosis ve j a m b o n hazrlamt. Ayrca tepside taze ev ekmei piirmiti. Masann stndeki koca kselerde, a n n e m i n son alt aydr bahede yetitirdii sebzelerin hepsinden vard. Latcher'larn o n u birden masann evresine yanat - bebek bir yerlerde uyuyordu. Genelde suskundular, ve ben, utandklar iin mi, rahatladklarndan dolay m, yoksa ok a olduklarndan m konumuyorlard pek anlayamadm. Yemek kselerini elden ele geiriyor ve arada bir de birbirlerine teekkr ediyorlard. Annem ve b y k a n n e m bardaklara ay koyuyor ve tela iinde grnyorlard. Onlara kap eiinden baktm. Pappy ve b a b a m n verandada kahve iiyor ve hz kesilen rzgrn uultusunu dinliyorlard. Onlar yemeklerine devam ederken biz de o t u r m a odasna getik, b y k a n n e m oradaki mineyi yakmt. Beimiz mine n ne o t u r d u k ve uzun zaman mutfaktaki Latcher'larn seslerini dinledik. Alak sesle konuuyorlard a m a atal bak sesleri duyuluyordu. imdi scak bir yerde gvendeydiler ve karnlar da doyuyordu. nsanlar nasl bu kadar fakir olabiliyordu ki? D n d m de, artk Latcher'lar sevmemezlik edemeyecektim. Onlar da bizim gibi insand, sadece ortak olarak d o m a k ansszlna uramlard. Onlara tepeden b a k m a m doru deildi. Ayrca Libby'nin de etkisinde kalmtm. Daha imdiden, benden holanmasn u m u t etmeye balamtm. Yaptmz iyilikle tatmin olup b u n u n zevkini karmaya alrken, evin bir yerinde bebek patlayverdi. Bykannem h e m e n ayaa frlad ve odadan kp gitti. O n u n , mutfaa gidip, "Ben bakarm ona," dediini d u y d u m . "Siz yemeinizi bitirin." Bir tek Latcher'm bile masadan kmldadn d u y m a d m . Bebek doduu geceden beri alyordu ve onlar b u n a almt. Fakat biz Chandler'lar bebek alamasna alk deildik. Bebek, yemein geriye kalan b l m n d e durmakszn alad. A n n e m , bab a m ve Pappy, Latcher'lar samanlktaki yeni yerlerine gtrd ve b y k a n n e m de bebei kucana alp bir saat dolat. Libby bebeine bakmak iin onlarla beraber a m b a r d a n d n d a m a bebek hl alyordu. Yamur d u r m u t u ve bu kez o n u a n n e m alp darda bi-

BOYALI F.V

363

raz gezdirdi a m a evden kmak da ie yaramamt. Hi d u r m a d a n byle lgn gibi alamay imdiye kadar hi duymamtm. leden sonra iyice aklmz kart. Bykannem bebee evde yapt ilalarndan, hafif karmlarndan birkan verip denedi ama bunlar ii iyice berbat etti. Libby o n u salncakl divanda sallad ama o da baarl olamad. Bykannem o n u kucana alp danslar ederek arklar mrldand; alama sesi daha da ykseldi gibi geldi bana. A n n e m o n u alp kucanda dolatrd. Pappy ve b a b a m oktan gitmiti. Koup siloya saklanmak istiyordum. Bykannemin, "imdiye kadar grdm en berbat karn ars," dediini d u y d u m . Daha sonra, Libby n verandada yine bebei sallarken baka bir k o n u m a d u y d u m . Szde, ben de bebekliimde byle korkun karn ardar ekmitim. O zamanlar kasabada boyal bir evde yaayan ve artk hayatta olmayan a n n e a n n e m bana biraz vanilyal dond u r m a vermi. Ben o zaman alamay hemen kesmiim ve birka gn sonra da karn ars gemi. Daha sonralar, yine bebekliimde, tekrar karn ars ekmeye balamm. Bykannem normal olarak kendi buzdolabnda ardan alman d o n d u r m a b u l u n d u r m a z m . Annemle b a b a m beni kamyona koyup kasabaya gtrmler. Yolda alamay kesmi ve uykuya dalmm. O zaman b a n a iyi gelen eyin, k a m y o n u n sarsnts olduunu dnmler. A n n e m bana, gidip babam b u l m a m syledi. Bebei, zaten ondan k u r t u l m a k iin can atan Libby'den ald ve ok gemeden kamyona gittik. "Kasabaya m gidiyoruz?" diye sordum. Annem, "Evet," dedi. Babam bebei gsterip, "Ya bu ne olacak?" diye sordu. "Bu bebein sr olmas gerekiyor." A n n e m iin o tarafn u n u t m u t u . Eer kasabada esrarengiz bir bebekle grlrsek dedikodular yle artard ki trafik bile d u r u r d u . Annem, "Orasn kasabaya varnca dnrz," diyerek kamy o n u n kapsn kapad. "Hadi gidelim." Babam m o t o r u altrd ve geri vitese takt. Ben ikisinin arasna o t u r d u m , bebek o m u z u m a birka santim mesafedeydi. Ksa bir

364

JOHN GRISIIAM

sessizlikten sonra bebek tekrar alamaya balad. Nehire vardmzda o lanet veledi pencereden darya frlatacak hale gelmitim. Fakat k p r n n zerinde garip bir ey oldu. Bebek yava yava sustu ve sakinleti. Azn ve gzlerini kapad, uykuya dalverdi. A n n e m babama bakt ve, " G r d n m , sana sylemitim," der gibi glmsedi. Kasaba yolunda annemle b a b a m fsltyla konuuyordu. Verdikleri karara gre, a n n e m bizim kilisenin yaknnda k a m y o n d a n inip hzl admlarla Pop and Pearl'e gidecek ve d o n d u r m a alacakt. Pearl'n, a n n e m i n neden sadece d o n d u r m a aldn ve aramba gn leden sonra kasabaya geliinin gerek nedenini merak etmesinden korkuyorlard. Sonunda, ne yaplrsa yaplsn, Pearl'n meraknn nasl olsa tatmin edilemeyeceine karar verdiler, o n u merakta brakmak ayrca elenceli bir ey olacakt. Pearl ne kadar zeki olursa olsun, d o n d u r m a n n , k a m y o n u m u z d a sakladmz evlilik d bir bebek iin alndn t a h m i n edemezdi. Kilisemizin yannda durduk. Etrafta bize bakan hi kimse yoktu ve a n n e m bebei benim kucama verip, byle bir yarat ne ekilde t u t m a m gerektiini gsterdi. Fakat a n n e m k a m y o n u n kapsn kapar kapamaz bebein az birden ald, gzleri parldad ve cierleri fkeyle doldu. ki kez feryat edip benim d m patlatt ve b a b a m da aresiz kalp k a m y o n u srd, Black Oak sokaklarnda amasz bir halde dolamaya baladk. Bebek bana bakt ve alamay kesti. Babama, "Sakn d u r m a , " dedim. rr fabrikasnn n n d e n getik, almayan makineleriyle insana znt veren bir grn vard. Metodist kilisesi ve okulun arkasndan dolatk, sonra gneye d n p caddeye ktk. O srada a n n e m Pop and Pearl'den kt, elinde kk bir kesekd vard ve elbette Pearl de h e m e n o n u n arkasndayd, bir eyler sylyordu. Biz oradan geerken konuuyorlard. Babam sanki olaand bir d u r u m yokmu gibi onlara el sallad. Latcher bebeiyle yakalanmak zere o l d u u m u z u biliyordum. T m kasabann srrmz renmesi iin bebein bir lk atmas yeterli olurdu. rr fabrikasnn n n d e n tekrar getik ve kiliseye doru d-

BOYALI F.V

365

nerken a n n e m i n bizi beklediini grdk. O n u almak iin dururken bebein gzleri yine ald. Alt duda titredi. Tekrar barmaya balamak zereydi ki o n u a n n e m e uzattm ve, "Al unu benden," dedim. A n n e m daha kamyona b i n m e d e n ben aaya atladm. Bu kadar hzl hareket e t m e m onlar artmt. Babam, "Nereye gidiyorsun Luke?" diye sordu. "Siz birka dakika daha dolan. Biraz boya almam gerekiyor." "Bin kamyona!" dedi. O srada bebek alamaya balad ve a n n e m aceleyle kamyona bindi. Ben k a m y o n u n arkasna doru frladm ve b t n hzmla sokaa doru komaya baladm. Arkamda bir alama sesi daha d u y d u m , a m a bu seferki o kadar yksek deildi ve kamyon da ayn anda hareket etti. Koarak nalbur dkknna girdim, boya tezghna gittim ve tezghtardan galon beyaz Pittsburgh Boya istedim. Adam, "Sadece iki galon kald," dedi. Bir ey syleyemeyecek kadar armtm. Bir nalbur dkknnda nasl olur da boya biterdi? Tezghtar, "Pazartesi g n gelecek boyalar," dedi. "Peki bana ikisini ver," dedim. ki galon boyann evin n cephesine yetmeyeceini biliyordum, ama ona alt tane bir dolarlk b a n k n o t verdim ve o da parann st n bana uzatt. " D u r da kutular tayaym senin iin." H e m e n iki kutuya doru uzandm ve, "Hayr, ben yapabilirim b u n u , " dedim. ki kutuyu kaldrrken epey zorlandm ve kapya doru yrrken nerdeyse d y o r d u m . Onlar dkkndan zorlukla kardm ve kaldrma koydum. Gelip geen arabalar iin caddede saa sola baktm ve hasta bir bebein alamasn duyar mym acaba diye dikkatle etraf dinledim. Kasaba ok kr sakindi. O srada Pearl aniden dkknndan kp kaldrmda d u r d u ve gzleriyle her yan tarad. Hemen bir arabann arkasna gizlendim. Birka saniye sonra k a m y o n u m u z u n gneye doru geldiini grd m , ok dk bir hzla ilerliyordu ve kuku uyandran bir hali vard. Babam beni grd ve sokan ortasnda duruverdi. Btn gcm toplayp iki boya k u t u s u n a yaptm ve olanca hzmla

366

JOHN GRISIIAM

kamyona doru kotum. Babam b a n a yardm etmek iin h e m e n aaya atlad. K a m y o n u n arkasna sradm ve o da boyalar bana uzatt. Arkada, en kk Latcher'dan m m k n olduunca uzakta gitmeyi yelemitim. Fakat b a b a m t a m direksiyon arkasna gemiti ki bebek birden zrlamaya balad. Kamyon birden harekete geti ve bebek sustu. Kaldrmn zerinde duran Pearl'n n n d e n hzla geerken, "Merhaba Pearl!" diye seslendim ona. Libby bykannemle beraber n basamaklara o t u r m u bizi bekliyordu. Kamyon d u r u r d u r m a z bebek yine alamaya balad. Kadnlar bebei alp koarak mutfaa gtrd ve orada azna d o n d u r m a tktrmaya baladlar. Babam, "Craighead lesi'nde bu kn sesini kesecek kadar ok benzin yok," dedi. krler olsun ki d o n d u r m a o n u sakinletirdi. Kk Latcher bir sre sonra annesinin kollarnda uykuya dald. Vanilyal d o n d u r m a n n b e n i m bebekliimde de karn arsna iyi geldii bilindiinden, bu d o n d u r m a l tedavi tr, bebekte Chandler kan o l d u u n u n bir baka kant olarak kabul edildi. Ama bu da beni hi sevindirmedi.

35
LATCHER'LARLA DOLU bir a m b a r elbette hi aklmza gelmemiti, byle bir olay planlamamtk. Balangta Hristiyan yardmseverliimizi ve komuluk haklarn d n p iyilik yaptmz iin sevinirken, bir sre sonra bizimle beraber ne kadar kalacaklarm dnmeye baladk. Akam yemeinde, o g n n olaylarn uzun uzun tarttktan sonra konuyu nce ben atm ve, "Acaba burda ne kadar kalacaklar?" diye sordum. Pappy'nin fikrine gre sel sularnn ekilmesiyle beraber buradan gideceklerdi. Bir baka iftinin ambarnda yaamak ok acil durumlarda ho grlebilirdi ama, kendine saygs olan hi kimse bakasnn yerinde gereinden bir gn fazla kalmak istemezdi. Bykannem, "Evlerine gidince ne yiyecekler peki?" diye sordu. "O evde bir lokma bile yiyecek bir ey kalmad." Sonra da onlarn ilkbahara kadar burda, ambarda kalabilecekleri tahmininde bulundu. Babam, onlarn harap olmu evlerinin sellere dayanamayacan ve bu insanlarn gidecek hibir yerleri kalmayabileceim syledi. Zaten ne kamyonlar, ne de tanmak iin baka aralar vard. Son on yldr kendi topraklarnda alktan lyorlard. Baka nereye gidebilirlerdi ki? Bu grler Pappy'nin cann skmt. A n n e m uzun sre konumadan onlar dinledi ama bir ara dayanamad ve Latcher'larn, bakasnn ambarnda yaamaktan utanp sklacak tipte insanlar olmadn syledi. Annem ocuklar iin endie ediyor, onlarn sadece salk ve beslenme sorunlarn deil, ayrca eitim ve ruhsal gelimelerini de dnyordu.

368

JOHN GRISIIAM

Pappy'nin, bu insanlarn ksa sre sonra gidecekleri tahmini masada tartld ve en sonunda oya kondu. Bire kar oy kt. Benim o y u m u da sayarsanz drt oluyordu. Bykannem, "Btn k bize ve onlara yetecek kadar yiyeceimiz var," dedi. "imdi buradalar, gidecek baka yerleri yok ve onlara bakacaz." Kimse onunla tartmaya girmek istemiyordu. Bayla a n n e m i gsterdi ve, "Tanr bize bu bol r n l baheyi bir nedenle verdi," diye devam etti. "Hz. sa, Yeni Ahdin nc kitabnda, 'Fakiri, sakat, hastay, k r davet edin ve siz de kutsanr, mutlu olursunuz,' demitir." Pappy, "Bir yerine iki d o m u z keseriz," dedi. "K mevsimi iin yeterince etimiz olur." D o m u z kesimi Aralk ay banda, havann souk ve bakterilerin l olduu gnlerde yaplrd. Her yl bir d o m u z , bandan vurularak ldrlr, kaynar suya atlr, sonra alet odas yannda bir aaca aslr ve i organlar temizlendikten sonra kesilip kk paralara ayrlrd. Bu etlerden d o m u z pastrmas, j a m b o n , fileto paralar ve kaburga yaplrd. Hayvann her eyi kullanlrd - dili, beyni, ayaklar. Bebekleimden beri, " D o m u z u n cyaklamas dnda her eyi kullanlr," szn duyardm. Yolun kar tarafnda yaayan Bay Jeter iyi bir kasapt. D o m u z u n i organlarnn temizlenmesi iine nezaret eder, hassas yerleri usulne uygun ekilde karp temizler ve yapt bu i iin en iyi paralarn drtte birini alrd. lk d o m u z l d r m e anm, evin arkasna kap k u s t u u m eklindeydi. Fakat zamanla b u n a alm, sabrszlkla beklemeye balamtm. Jambon ve d o m u z pastrmas istiyorsanz bir d o m u z ld r m e k zorundaydmz. Fakat Latcher'lar ilkbahara kadar doyurmak iin iki d o m u z d a n fazlas gerekecekti. u anda vaniyal dond u r m a ile beslenen bebek de dahil olmak zere on bir kiiydiler. Onlardan sz ederken ben de kuzeye yapacamz yolculuun hayalini kurmaya baladm. Bu yolculuk imdi bana daha da ekici geliyordu. Latcher'lara sempati d u y u y o r d u m ve onlar kurtardmz iin gururluydum. Hristiyanlar olarak fakirlere yardm etmemiz gerektiini biliyord u m . T m bunlar anlyordum a m a b t n k mevsimi boyunca

BOYALI F.V

369

iftliimizde kouturup duracak olan o kk ocuklarla bir arada yaamak bana ters geliyordu. Yaknda okula balayacaktm. Latcher'lar da benimle beraber okula gelecek miydi acaba? Yeni renci olacaklarndan, onlara etraf gstermek zorunda kalacak mydm? Okul arkadalarm ne dnecekti? Rezil olmaktan baka bir ey gelmiyordu aklma. Ayrca, artk bizimle beraber yaadklarna gre, byk srrn aa kmas pek fazla srmeyecekti. Bebein babas olarak Ricky' yi gstereceklerdi. Pearl, alman t m o vanilyah d o n d u r m a l a r n nereye gittiini anlayacakt. Haber herhangi bir ekilde szacak ve hepimiz mahvolacaktk. Babam, "Luke, bitirdin mi?" diye sorunca irkilip dncelerimden syrldm. Tabam boalmt. Herkes ona bakt. Byklerin konuaca nemli konular vard. Kalkp kendime oyalanacak bir eyler bulm a m iin bana verilen iaretti bu. Her z a m a n sylediimi tekrarlayp, "Yemek gzeldi. Bana izin verir misiniz?" dedim. Bykannem ban sallad, arka verandaya gittim ve arpmas iin telli kapy hzla ittim. Sonra karanlkta sessizce m u t f a k kapsnn yanndaki sraya gittim. Buradan her eyi duyabilirdim. Bizimkiler para k o n u s u n d a endieliydi. r n kredisi gelecek ilkbahara kadar uzatlacak ve bu konuyla o zaman uraacaklard. Dier iftlik faturalarnn demeleri de ertelenecekti elbette ve Pappy, alacakllarna d e m e yapamayaca iin ok fkeliydi. K mevsimini kazasz belasz geirmek her eyden nemliydi. Yiyecek skntmz yoktu. Sadece elektrik, kamyon iin benzin ve ya, ayrca kahve, un ve eker gibi ihtiyalar iin paraya ihtiya vard elbette. Ya birimiz hastalanr da doktor ya da ilaca ihtiya olursa ne yapacaktk? Ya kamyon arzalanr ve yedek paraya ihtiya duyarsak ne olacakt? Bykannem, "Bu yl kiliseye de bir ey vermedik," dedi. Pappy'nin tahminine gre r n n yaklak yzde otuzu tarlalarda, su iindeydi. Hava dzelir ve etraf kurursa pamuklarn kk bir ksmn kurtarma imkn bulabilirdik. Bu bize biraz gelir salayabilirdi ama b u n u n ounu da rr fabrikas alrd. 1952'de
BE 24

370

JOHN GRISIIAM

daha fazla p a m u k toplayabilirle k o n u s u n d a ne Pappy, ne de babam iyimserdi. Asl sorun nakit parayd. Hi paralar kalmamt ve bir yerlerden para gelme olasl da yoktu. Noel'e kadar ancak elektrik ve benzine deyecek paralar vard. Babam, "Jimmy Dale, Buick fabrikasnda bana bir i ayarlam," dedi. "Ama uzun zaman bekleyemez. u anda i b u l m a k ok zor. Oraya gitmek zorundayz." Jimmy Dale'i sylediine gre u anda saat creti dolard, haftada normal olarak krk saat allyordu ama fazla mesai imkn da vard. Babam, "Haftada iki yz dolara yakn para kazanabileceimi syledi bana," dedi. Annem, "Eve m m k n olduunca ok para gndeririz," diye ekledi. Pappy ve b y k a n n e m itiraz etmeye baladlar a m a herkes kararn verildiini biliyordu. Uzaktan bir ses d u y d u m , pek de yabanc olmadm bir sesti bu. Ses yaklarken olduum yerde sindim ve keke n verandada saklansaydm diye d n d m . Bebek geri geliyordu, yine can sklmt ve vanilyal d o n d u r ma istiyordu mutlaka. Verandadan svtm ve ambara doru birka adm attm. Karanlkta Libby ve Bayan Latcher'n eve doru yaklatn g r d m . Kmesin yanna meldim ve oradan geerken dinledim onlar. Bebein srekli alamas iftliin her yanndan duyuluyordu. Annem ve b y k a n n e m onlar arka verandada karlad. Bir k yand, onlarn, kk canavar etrafnda toplandn g r d m , sonra ieriye girdiler. Pencereden b a b a m ve Pappy'nin n verandaya svtm g r d m . Drt kadnn uramas sonucu, bebein susmas sadece birka dakika srd. Etraf sakinleince Libby mutfaktan darya kt. Gidip verandann kenarna, Kovboy'un b a n a sustal bam gsterdii gn o t u r d u u yere oturdu. Eve d n d m ve birka metre yaklanca, "Merhaba Libby," dedim. Libby birden srad a m a h e m e n toparland. Zavall kzn sinirleri bebeinin sanclaryla deta laka olmutu. "Luke," dedi. "Ne yapyorsun?"

BOYALI F.V

371

"Hibir ey." Eliyle yan tarafn gsterdi ve, "Gel otur uraya," dedi. Dediini yaptm. "Bu bebek her zaman byle alyor mu?" diye sordum. "yle gibi. Ama artk aldrmyorum." "Aldrmyor musun?" "Hayr. Bebek bana Ricky'yi hatrlatyor." "yle mi?" "Evet yle. Ricky ne zaman d n y o r eve? Biliyor m u s u n Luke?" "Hayr. Son m e k t u b u n d a Noel'de gelebileceini yazyordu." "Daha iki ay var." "Evet, a m a b u n d a n da emin deilim. Bykannem, her askerin, Noel'de eve geliyorum dediini sylyor." Bekleyiin heyecan iinde olduu belliydi, "Sabrszlanyor u m , " dedi. Cevabn d u y m a k istediimden emin olmadm halde, "O eve gelince ne olacak peki?" diye sordum. Kocaman, tatl bir glmsemeyle, "Evleneceiz," dedi. Gzlerinde harika parltlar ve bir bekleyi ifadesi vard. "yle mi?" "Evet, sz verdi bana." Ben Ricky'nin evlenmesini istemiyordum elbette. O bana aitti. O n u n l a bala kacak, beyzbol oynayacaktk ve bana sava hikyeleri anlatacakt. O birinin kocas deil, b e n i m aabeyim olacakt. Libby gkyzne bakarak, "Dnyann en tatl insan o," dedi. Ricky pek ok ey olabilirdi a m a o n u asla tatl biri diye aramazdm. Ama yine de bu kz etkilemek iin neler yaptn bilemiy o r d u m elbet. Birden ciddileti ve, "Bunu kimseye sylememelisin Luke," dedi. "Bu bizim srrmz." Az kalsn ona, bu benim uzmanlk alanm diyecektim. "Endie etme," dedim. "Ben sr tutmasn bilirim." " O k u m a n yazman var m Luke?" "Elbette. Ya senin?" "Olduka iyi." "Ama okula gitmiyorsun."

372

JOHN GRISIIAM

" D r d n c snfa kadar gittim, sonra a n n e m birbiri ardna ocuk dourunca okulu brakmak zorunda kaldm. Ricky'ye bir mekt u p yazp bebek hakknda her eyi anlattm ona. Adresi var m sende?" Ricky'nin, o n u n m e k t u b u n u isteyeceinden e m i n deildim ve bir an iin, aptal rol oynamay d n d m . Fakat Libby'den hol a n m a m a k elimde deildi. Ricky iin ylesine ldryordu ki adresi ona vermemenin doru olmayacan d n d m . "Evet var." "Zarfn var m peki?" "Elbette." "Benim m e k t u b u m u postaya verebilir misin? Ltfen Luke. Ricky'nin, bebeimizi bildiini sanmyorum." imden bir ses ona yardmc olmam syledi. Bu mesele ikisi arasndayd. "Sanrm b u n u yapabilirim," dedim. Crlar gibi bir sesle, " O h teekkr ederim, Luke," dedi. Birden atlp b o y n u m a sarld ve, " M e k t u b u sana yarn veririm," dedi. " O n u postaya vereceine sz veriyorsun, deil mi?" "Sz veriyorum." Postanedeki Bay T h o r n t o n ' u ve Libby Latcher'dan Kore'deki Ricky'ye yazlm m e k t u b u grnce nasl meraklanacan d n d m . B u n u n bir yolunu bulabilirdim. Belki bu k o n u d a a n n e m d e n yardm isteyebilirdim. Kadnlar Latcher bebeini arka verandaya getirdi ve bykann e m uyuyan bebei sallamaya balad. A n n e m ve Bayan Latcher, o kk eyin ne kadar yorgun o l d u u n d a n sz ediyordu - t m o srekli alamalar o n u iyice y o r m u t u - o n u n iin imdi ml ml uyuyordu. Bir sre sonra, onlarn d u r m a d a n bebekten sz etmelerinden bkmtm. A N N E M BEN gne d o d u k t a n biraz sonra uyandrd ve, iftlikteki bir baka i g n n d e n ask suratla sz etmeye balayaca yerde, yastmn yanma o t u r d u ve konutu. "Yarn sabah gidiyoruz, Luke. Ben bavullar b u g n hazrlayacam. Baban sana evin n n b o y a m a n iin yardm edecek, o n u n iin h e m e n balasan iyi olur." Yatamda o t u r d u m ve, "Yamur var m?" diye s o r d u m .

BOYALI F.V

373

"Hayr. Hava bulutlu a m a boyayabilirsin." "Neden yarn gidiyoruz." "Gitme zaman geldi de o n d a n . " "Ne zaman geri dneceiz?" "Bilmiyorum. Hadi git kahvaltn et. Bugn ok iimiz var." Saat yedi bile olmadan evi boyamaya baladm, douda gne henz aalarn tepesini bile amamt. Otlar slakt, aslnda ev de yleydi a m a baka seeneim yoktu. Ama bir sre sonra tahtalar k u r u d u ve boya ii kolaylat. Birka dakika sonra b a b a m yanma geldi ve o n u n yksek yerlere eriebilmesi iin iskelenin yerine deitirdik. Daha sonra Bay Latcher da yanmza geldi ve boyama almasn birka dakika seyrettikten sonra, "Size yardm etmek isterim," dedi. Babam metre ykseklikten, "Bunu yapmak zorunda deilsin," dedi. "Bana verilenleri hak etmek isterim." Adamn yapacak hibir ii yoktu zaten. "Pekl. Luke, git dier fray da getir." Koarak alet odasna giderken, bir kez daha bedava igc buld u u m a seviniyordum. Bay Latcher kendisini kantlamak ister gibi, m t h i bir hzla tahtalar boyamaya balad. Biraz sonra aada bizi seyretmeye gelen bir kalabalk olutu. Yerde, arkamzda yedi Latcher ocuu saydm, Libby ve bebek dnda hepsi gelip yere oturmu, ifadesiz yzlerle bize bakyorlard. Sanrm kahvalt bekliyorlard. Onlar grmezden geldim ve iime devam ettim. Fakat i zorlayordu. nce Pappy geldi beni kurtarmaya. Dereye gidip sel d u r u m u n a b a k m a k istediini syledi. Ona, gerekten de boya iine devam etmek istediimi syledim. A m a babam, "Hadi git, Luke," deyince fazla da srar etmedim. Traktre binip oradan ayrldk ve sel basm tarlalarda, su nerdeyse n tekerlekleri kaplayacak seviyeye kncaya kadar yol aldk. Daha ileriye gidemeyeceimizi anlaynca Pappy m o t o r u susturdu. T r a k t r n zerinde, retmek iin ok aba harcadmz beyaz pamuklarn arasnda uzun zaman oturduk. Pappy en sonunda, "Yarn gidiyorsunuz," dedi.

374

JOHN GRISIIAM

"Evet efendim." "Ama ok gemeden geri dneceksiniz." "Evet efendim." Geri d n m z e Pappy deil, a n n e m karar verecekti. Pappy eer, gnn birinde tekrar bu aile iftliindeki kk yerlerimize geri d n p de b u r a d a yeniden p a m u k retmeye balayacamz dnyorsa, yanlyordu. O n a acdm ve imdiden zledim. Gzlerini traktrn nndeki sulardan ayrmadan, " H a n k ve Kovboy hakknda epey d n d m , " dedi. "Seninle kararlatrdmz gibi her eyi ylece brakalm. Bakalarna sylersek iyi bir ey yapm olmayz. Bu bir sr ve o n u lnceye kadar saklayacaz." Tokalamak iin sa elini bana uzatt. "Anlatk m?" dedi. O n u n iri, nasrl elini sktm ve, "Anlatk," dedim. "Oralara gidince sakn Pappy'ni u n u t m a , t a m a m m?" "Unutmam." Traktr altrd, geri vitese takt ve sel sularnn iinde geriledi. Evin n tarafna d n d m d e , Percy Latcher benim fram alm byk bir gayretle tahtalar boyuyordu. Beni grnce fray sessizce uzatt ve gidip aacn altna oturdu. Belki on dakika kadar boya yapmtm ki b y k a n n e m geldi ve, "Luke, buraya gel. Sana bir ey gstereceim," dedi. Beni alp arka tarafa, siloya doru gtrd. Her taraf amur iindeydi ve sular ambara on metre kadar yaklamt. Benimle birlikte biraz y r y p konumak istiyordu ama her taraf a m u r ve su iindeydi. R m o r k u n kenarna oturduk. Uzunca bir sessizlikten sonra, "Bana ne gstereceksin?" diye sordum. "Ah, hibir ey. Sadece seninle birka dakika yalnz kalmak istedim. Yarn gidiyorsunuz. Senin b u r d a n baka bir yerde bir gece geirip geirmediini hatrlamaya alyordum." "Ben hatrlamyorum," dedim. imdi annemle b a b a m n yatt odada d o d u u m u biliyordum. Bana herkesten nce bykannemin ellerinin d o k u n d u u n u , beni o n u n d o u r t t u u n u ve sonra a n n e m e baktn da biliyordum. Hayr, bu evden hibir zaman, bir gece bile ayrlmamtm.

BOYALI F.V

375

"Kuzey'de de iyi olacaksn," dedi ama b u n a pek de inanmyor gibiydi. "Buralardan pek ok insan oralara gidip i buluyor. Hepsi de iyi yayor ve her zaman da geri geliyorlar. Zamann nasl getiini bile anlamayacak ve bir gn evine dneceksin." Her ocuun bykannesini sevdii gibi, ben de onu ok seviyordum ama yine de bir daha o n u n evinde yaamayacamn, o n u n tarlalarnda almayacamn bilincindeydim. Bir sre Ricky'den, sonra da Latcher'lardan sz ettik. Bykann e m kolunu omuzlarma dolad, beni skca sard ve ona mektuplar yazacama dair benden birka kez sz ald. Ayrca ok alacama, a n n e m i n babamn szlerini dinleyeceime, kiliseye gidip ibadetimi srdreceime ve Yankee'ler gibi k o n u m a m a k iin dilime ok dikkat edeceime dair de szler verdim. Benden sz almay artk braktnda iyice y o r u l m u t u m . Glcklerin zerinden srayp, saa sola kanarak eve d n d k . Sabah saatleri ilerliyordu. Latcher'larn ocuklar kahvaltdan sonra dalm, ama le yemei zaman yine ortaya kmlard. Babamla kendi babalarnn, evin n n , yarr gibi boyamalarn seyrettiler bir sre. Onlarn karnn arka verandada doyurduk. Yemekten sonra Libby beni bir kenara ekti ve Ricky'ye yazd m e k t u b u verdi. M u t f a k masasnn kenarnda d u r a n beyaz zarflardan birini kimse grmeden o n u n iin almtm. Zarfn zerine Ricky'nin o r d u adresini yazm ve bir de pul yaptrmtm. Libby, bu yaptmdan olduka etkilenmiti. M e k t u b u n u zarfn iine byk bir dikkatle yerletirdi ve sonra zarf iki kez yalayp yaptrd. "Teekkr ederim Luke," dedi ve eilip alnmdan pt. Zarf, kimsenin grmemesi iin gmleimin altna sakladm. Bu konuyu anneme amaya karar vermi ama buna frsat bulamamtm. Olaylar hzl geliiyordu. A n n e m ve bykannem leden sonray, giderken yanmza alacamz giysileri ykayp tlemekle geirdiler. Babam ve Bay Latcher evi boyama iine kutular bitinceye kadar devam ettiler. Zamann yavalamasn istiyordum ama bilmediim bir nedenle her ey hzlanyordu. Yine sessiz bir akam yemei yedik, hepimiz kuzeye yapaca-

376

JOHN GRISIIAM

mz yolculuk iin zgn, skntlydk ama hepimizin nedeni bakayd. Ben ok z g n d m , itahm filan kalmamt. Pappy, "Uzun bir sre iin buradaki son akam yemein olacak bu, Luke," dedi. Bunu neden syledi bilmiyorum, n k bu syledii beni daha da berbat etti. Bykannem ortal biraz yattrmak iin, "Kuzeyde yemeklerin hi de iyi olmadn sylyorlar," dedi. Elbette bu laf da vurdu beni. Hava verandada oturulamayacak kadar serindi. O t u r m a odasnda toplandk ve sanki her ey eskisi gibiymicesine sohbet etmeye altk. Fakat hibir konu bizi ilgilendirmiyordu. Kilise konular skcyd. Beyzbol bitmiti. Hi kimse Ricky'den sz etmek istemiyordu. Artk hava d u r u m u bile ilgimizi ekmez olmutu. Sonunda her eye boverdik ve yatmak iin ekildik. A n n e m beni yatrd, iyi geceler dileyip pt. Sonra ayn eyi b y k a n n e m yapt. Pappy imdiye kadar hi yapmad bir ey yapt ve bana bir eyler sylemek iin odama urad. En s o n u n d a yalnz kaldm, d u a m ettim. Sonra karanlk tavana baktm ve b u n u n , iftlikteki son gecem olduuna inanmaya altm.

BABAM 1944'TE talya'da yaralanmt. nce orada, sonra bir hastane gemisinde tedavi edilmi ve daha sonra da Boston'a gtrlp orada bir sre fizik tedavi grmt. M e m p h i s otobs terminaline geldii zaman yannda, ilerinde giysileri ve birka da hatra eyas olan iki tane Amerikan O r d u torbas varm. ki ay sonra annemle evlenmi. O n d a n on ay sonra da sahneye ben kmm. Bu o r d u torbalarn hi grmemitim. Bildiim kadaryla savatan beri kullanlmamt bunlar. Ertesi sabah erkenden o t u r m a odasna girdiimde bu iki torba da yarya kadar giysilerle dolmutu ve a n n e m , bize gerekli olan ve yanmza alacamz eyay toparlamakla meguld. Divann zerinde kendi giysileri, battaniyeler ve bir gn nce tledii gmlekler duruyordu. Ona ordu torbalarnn nerden ktn sordum, bana onlarn son sekiz yldr alet odasnn tavan arasndaki depoda d u r d u u n u syledi. Sonra bir havluyu katlarken, "Hadi imdi ko kahvaltn et," dedi. Bykannem son yemeimiz iin hibir eyi esirgememiti. Masada yumurtalar, sosisler, jambon, hububat, kzarm patates, frnlanm domates ve rekler vard. "Uzun bir otobs yolculuu yapacaksnz," dedi. "Ne kadar uzun?" diye s o r d u m . Masada o t u r m u ilk kahvemi bekliyordum. Erkekler darya kmt. "Baban on sekiz saat s r d n syledi. Bundan sonra doru drst bir yemei ne zaman yiyeceinizi Tanr bilir." Kahvemi yavaa n m e koydu ve sonra eilip bam pt. Bykannem iin

378

JOHN GRISIIAM

iyi yemek, sadece iftlikten gelen malzemeler ve sebzelerle, o n u n mutfanda pimi yemek anlamna geliyordu. Erkekler daha nce yemiti kahvaltsn. Bykannem kendi kahvesini alp yanna oturdu ve ben masa zerindeki ziyafete dalarken beni seyretmeye balad. Yeniden sz verme faslna getik - mektuplar yazacak, annemle babam dinleyecek, ncil okuyacak, dua edecek ve bir Yankee olmamak iin dikkatli olacaktm. Bu tam tamna bir emirler listesiydi. O bunlar tekrarlarken ben azmdaki lokmay iniyor ve arada bir de bam sallyordum. Bykannem, yeni bebek geldii zaman annemin yardma ihtiyac olacan syledi. Flint'te baka Arkansasllar, gvenilebilecek iyi Baptistler de olacakt elbet, ama baz ev ilerinde a n n e m e yardmc olmam gerekecekti. Azm doluydu ama, "Ne gibi ev ileri?" diye s o r d u m . Ben sadece iftlikte yardmc olmam gerektiini sanyordum. Bu gibi eyler burada kalacak diye d n y o r d u m . Bykannem hi d n m e d e n , "Basit ev ileri ite canm," dedi. Bykannem bir kentte bir gece bile geirmemiti hayatnda. Nerede yaayacamz hakknda hibir fikri yoktu, b u n u biz de bilmiyorduk elbet. "Sen sadece bebek geldiinde ona yardmc ol yeter," dedi. "Ya o da Latcher'larn bebei gibi alarsa?" diye s o r d u m . "Alamaz. Hibir bebek o n u n kadar alamamtr." Annem elinde bir sr giyecekle yanmzdan geti. Koar gibi yryordu. Yllardr b u g n n hayalini kuruyordu. Pappy, byka n n e m ve hatta belki babam bile bu gidiimizin geici bir ey olduunu sanyordu. Fakat a n n e m iin bu bir kilometre tayd. Bugn, sadece o n u n deil, zellikle benim hayatmda bir d n m noktasyd. Beni daha ok kkken bir ifti olmayacam k o n u s u n d a ikna etmiti ve imdi b u r a d a n gitmekle bu ba da koparm oluyorduk. O srada Pappy mutfaa girdi ve kendine bir fincan kahve dold u r d u . Masann sonundaki yerine, bykannemin yanna o t u r d u ve benim kahvalt ediimi seyretmeye balad. Selamlama k o n u sunda pek iyi saylmaz, byle eyleri sevmezdi ve hi kukusuz vedalama olayndan da asla holanmamt. O n u n kitabna gre, ne kadar az konuulursa o kadar iyi olurdu her ey.

BOYALI F.V

379

Midemi, rahatsz olacak kadar doldurduktan sonra Pappy ile beraber n verandaya ktk. Babam ordu torbalarn kamyona yklyordu. Kolalanp tlenmi haki renkli bir i pantolonu ve yine kolal beyaz bir gmlek giymiti, t u l u m u zerinde deildi. Annem de gzel bir Pazar elbisesi giyinmiti. Arkansas'm p a m u k tarlalarndan gelen mlteciler gibi g r n m e k istemiyorduk elbette. Pappy beni alp n baheye gtrd, bir zamanlar ikinci say noktasnn olduu yerde durduk, d n d k ve eve baktk. Sabah gneinde prl prl parlyordu ev. "iyi i kardn Luke," dedi. "ok iyi bir i kardn." "Keke bitirebilseydik," dedim. En sada, T r o t ' u n boyaya balad yerde boyanmam bir b l m kalmt. Son drt galonu m m kn olduunca idareli kullanmtk ama yine de tam olarak yetmemiti boya. Pappy, "Sanrn yarm galon boya kapatr orasn," dedi. "Evet efendim. O kadar yeter." "Bu k yaptrrm o ii." "Teekkrler Pappy." "Siz d n d n z d e her ey tamamlanm olacak." "ok h o u m a gider bu." K a m y o n u n yannda toplandk ve herkes b y k a n n e m i son kez kucaklad. Bir an iin o n u n tekrar sz verdirmeler faslna balayacan sandm ama bu kez ok doluydu. Kamyona dolutuk - P a p p y direksiyonda, ben ortada, annem pencere yannda, babam da ordu torbalaryla arkadayd- ve geri geri giderek yola ktk. Biz oradan uzaklarken b y k a n n e m n basamaklara o t u r m u yzn siliyordu. Babam bana alamamam sylemiti ama kendimi t u t a m a d m . A n n e m i n koluna yaptm ve yzm sakladm. Black Oak'ta durduk. Babamn kooperatifte kk bir ii vard. Ben de Pearl'e veda etmek istiyordum. Annem Libby'nin Ricky'ye yazd m e k t u b u almt, postaneye gidip onu gnderdi. Annemle bu konuyu u z u n uzun tartmtk ve o da b u n u n bizi ilgilendirmediini d n y o r d u . Eer Libby, Ricky'ye bir mektup yazp da bebekleri k o n u s u n u ona bildirmek istediyse biz o n u durduramazdk. Pearl hi kukusuz bizim gideceimizi biliyordu. Boynuma sarlp, o n u deta kracakm gibi skt ve sonra iinde ekerlemeler

380

JOHN GRISIIAM

olan kk bir kesekdn bana uzatt. "Yolda b u n a ihtiyacn olacaktr," dedi. Kesekdnn iindeki bir sr ikolata, nane ve akide ekerlerine akn akn baktm. Bu yolculuk daha imdiden gzel balamt. Pop geldi, yetikin bir adammm gibi elimi skt ve bana ans diledi. Koarak k a m y o n a gittim ve elimdeki eker torbasn hl direksiyonda oturan Pappy'ye gsterdim. Annemle b a b a m da h e m e n dnd. Byk bir uurlama treni yapacak halde deildik. Gidiimizin nedeni, kan aksilikler ve r n n harap olmasyd. Kasabann, kuzeye katmz bilmesini de pek istemiyorduk. Zaten daha le bile olmamt, sokaklar tenha ve sakindi. Jonesboro'ya giden ana yol boyunca tarlalara baktm. Hepsi de bizim tarlalar kadar slakt. Yoldaki ukurlardan kahverengi, amurlu sular tayordu. Dereler ve rmaklar yataklarndan tamt. Bir sre sonra, Pappy ile birlikte tepe halkndan ii bulmak iin beklediimiz tal yola geldik. Spruill'lerle orada karlam, Hank'i, Tally'yi ve T r o t ' u ilk kez orada g r m t m . Eer baka bir ifti buraya bizden nce gelmi olsayd, ya da biz daha sonra varsaydk, Spruil'ler imdi Eureka Springs'e hi kayp vermeden d n m olacaklard. Tally, frtnal bir gecede, Kovboy'un kulland bu kamyonla buralardan geip gitmiti. Aynen bizim gibi, daha iyi bir yaam iin kuzeye kamt onlar da. O kzn bu ekilde kap gittiine hl inanamyordum. Jonesboro yaknlarnda kk bir kasaba olan Nettleton'a varncaya kadar tarlalarda p a m u k toplayan tek kii bile gremedim. Orada ukurlar, bizim oralardaki kadar dolu, toprak da o kadar slak deildi. Baz Meksikallar harl harl alyordu. Kentin kenarnda trafik bizi yavalatt. ehri daha iyi grebilmek iin dorulup dik o t u r d u m : etraf, dkknlar, gzel evler, tertemiz arabalar ve saa sola yryen insanlarla doluydu. Jonesboro'ya son kez ne zaman geldiimi hatrlayamadm. Bir iftlik ocuu kente gelirse b u n u bir hafta sresince anlatrd. Eer Memphis'e gittiyse ehir hikyeleri bir ay boyunca srerdi. Pappy trafikte grlr ekilde sinirlenmeye balad. Direksiyona sk skya yapt, arada bir kuvvetle frene basyor, kendi kendi-

BOYALI F.V

381

ne bir eyler homurdanyordu. Bir sokaa d n d k ve ilerde Greyh o u n d otobs terminalini grdk, sol tarafta prl prl tane otobs park etmiti ve etraf kalabalkt. GD yazl tabelann yaknnda kaldrma yanap d u r d u k ve aceleyle inip eyalarmz aldk. Pappy uzun uzun kucaklamaktan holanmazd, o n u n iin vedalamamz olduka ksa srd. Fakat yanamdan makas alrken gzlerinin dolu dolu olduunu g r d m . B u n u n iin h e m e n kamyona atlad ve aceleyle uzaklat oradan. Gzden kayboluncaya kadar el salladk ona. Pappy'nin eski kamyonu keyi d n p kaybolurken kalbimde bir sz hisseder gibi oldum. Kamyon yine iftlie, sellere, Latcher'lara ve uzun k mevsimine d n y o r d u . Fakat ben yine de geri gitmediim iin rahatlamtm. D n d k ve otobs terminaline girdik. Maceramz artk balyordu. Babam torbalarn bir koltuun yanna brakt ve onunla beraber bilet giesine gittik. Babam, "St. Louis iin bilet istiyorum," dedi. Azm bir kar ald, akn akn ona baktm. Sonra, "St. Louis mi?" diye sordum. Babam srtt ama hibir ey sylemedi. Giedeki m e m u r , "Otobs tam le saatinde kalkyor," dedi. Babam paray verip biletleri ald ve gidip a n n e m i n yanma oturduk. "Anne, St. Louis'e gidiyoruz!" dedim. Babam, "Oras sadece bir ara durak Luke," dedi. "Orada otobs deitirip Chicago'ya, daha sonra da baka bir otobsle Flint'e gideceiz. " "Stan Musial' grebilir miyiz dersin?" "Pek s a n m a m . " "Sportsman Park' grebilir miyiz peki?" "Bu yolculukta gremeyiz. Belki gelecek sefere." Birka dakika sonra terminalin iinde dolap etraf grmeme izin verdiler. Kk bir kafede iki karac asker kahve iiyordu. Birden Ricky'yi hatrladm ve o n u n eve d n n d e orada olmayaca m d n d m . Bir zenci ailesi grdm, Arkansas'ta nadiren go rlrd zenciler. Bavullarna yapm, onlar da bizim gibi etrafa yabanc grnyordu. ki ifti ailesi daha grdm, sellerden kaan baka mlteciler de vard demek.

382

JOHN GRISIIAM

Annemle b a b a m n y a n m a d n d m d e , onlar el ele tutumu, derin bir sohbete dalm g r d m . Bana ok beklemiiz gibi geldi ama s o n u n d a otobse binmemizi sylediler. Torbalar otobsn altndaki kargo b l m n e k o n d u ve biz de bindik. Ben a n n e m i n yanna o t u r d u m , b a b a m h e m e n arkamzdayd. Pencere yanndaki koltukta o t u r u y o r d u m , Jonesboro caddelerinden geip otoyola karken ve kuzeye doru yol alrken hibir eyi karmayp etraf seyrettim, etrafta hl slak p a m u k tarlalarndan baka bir ey g r n m y o r d u . Gzlerimi pencereden ayrdmda a n n e m e baktm. Ban koltuun arkalna dayamt. Gzleri kapalyd ve dudaklarnn kelerinde hafif bir glmseme beliriyor gibiydi.

You might also like