You are on page 1of 14

TERÖR VE GENÇLİK 1

Gençliğini eğlenmekle geçiren,


İhtiyarlığını ağlamakla geçirir.
(Ord. Prof. Ali Fuad BAŞGİL)

Genç etimolojik olarak hazine anlamına gelmektedir. Kelimenin anlamının ortaya


koyduğu gerçeklik aslında gençliğin öneminin vurgulanmasında güzel bir dayanak noktasını
oluşturmaktadır. Gençlik çağı bir insanın hayatının en parlak ve verimli dönemi olması
sebebiyle hazine kıymetini taşımaktadır.
Gençlik, bir toplumun en dinamik, en hareketli, en hassas ve iyi yönlendirildiğinde de
en fedakar grubudur. Aynı zamanda, bir toplumun geleceği olduğu gibi, ruhundaki sıkıntıları,
kaosları, buhranları, umutları, umutsuzlukları görebileceğimiz bir aynadır.
Gençliğin özellikle de dinamik yönü temel kaynağı insan olan terör örgütleri için
cezbedicidir. Yaşının gereği olarak yaşadığı yoğun duygular ve bu yaştaki hata yapma
ihtimalinin fazlalığından dolayı terör örgütleri eleman temininde gençlere yönelmektedir.
Terör örgütleri gençlerimizin iki duygusuna hitap ederler; kazanana kadar umutlarına
kazandıktan sonra ise korkularına.
Geçmişten günümüze baktığımız zaman örgüt eleman ihtiyacı için genellikle gençlere
yönelmekte İstatistikler ise 14-25 yaş arası grubun genel hedef olduğunu göstermektedir.2
Bölücü terör örgütlerindeki yaş grupları;

38-58 12%

26-37 34%

14-25 54%

0% 20% 40% 60% 80% 100%


Yüzler

Sağ terör örgütlerindeki yaş grupları;

35-65 2%
80% 65%
30-34 6%
60%
14-25
25-29 17%
40% 25-30
16,80% 17,50%72,50%
15-25 30+
20%

10-14 2,50%
0%

Sol Terör Örgütlerindeki yaş istatisliği;


1
Burhan Semiz,Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi 4. Sınıf Öğrencisi
2
İstatistlikler http//tem.iem.gov.tr
Gençlik çağı son derece duygusal davranışların sergilendiği az mantıklı muhakemenin
yapıldığı, maceracı, heyecanlı, dinamik olunan bir dönemdir. Gençleri tuzaklarına düşürmeye
kararlı olan terör örgütleri, gençliğin hususiyetlerinin analizini yaparak kendisiyle
bağdaşmayan değerleri istismar etmekte ve gençliği özellikle de üniversite gençliğini bir av
olarak görmektedirler. Geçmiş zamanlarda bir çok terör örgütünün ideolojik mayası dışardan
gelse de hamuru üniversite kantinlerinde, yurtlarında, derneklerinde yoğrulmuştur.3 Bu
bağlamda diyebiliriz ki terör örgütleri üniversitelerimizi birer eleman devşirme, kadro
yetiştirme alanı olarak görmektedirler. Terör örgütleri üniversiteleri bir üs olarak kullanmakta
ve burada kurdukları ağa takılacak gençleri dikkatle izlemektedirler. Terör örgütlerinin
üniversitelerdeki faaliyetleri aşamalı olarak devam etmektedir. Bazı üniversite ve fakültelerde
çok rahat propaganda yapabilme fırsatı bulurken bazılarında bu rahatlığı bulamazlar. Özel
üniversiteler bu konuda aldıkları radikal önlemlerle soruna ket vurabilmektedirler. Bilkent
veya başkent üniversitesinde herhangi bir terör örgütünün aleni hatta gizli kapaklı faaliyet
yaptığını görememekteyiz. Bunun birinci sebebi özel üniversitelerde okuyanların ekonomik
gelişmişlik seviyeleri gösterilebilir. Diğer bir sebep olarak da özel üniversitelerde okuyan
kişiler ile eğitim ve öğretim anlamında kurulan ilişkinin daha sağlam temelli olması ve
öğrencilerin zihni olarak derslerle iştigal etmeleri gösterilebilir.

GENÇLİK VE SOSYAL SORUNLAR

Gençlik içinde bulunduğu topluma göre şekillenir ve kendi değerlerini oluşturur. Bu


nedenle diyebiliriz ki bir toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı gençlik modelini
belirler ve buna paralel olarak da toplumun olumlu ve olumsuz yönlerini gençlikte görebiliriz.
Sosyal yaşama entegre olmanın ilk ciddi adımlarını atan gençler sosyal yaşamın temel
dinamikleri olan ekonomi, kültürel altyapı ve sosyal çevre ile ilişkiye girmeye başlarlar. İşte
bu intibak dönemi içerisinde gençlerin yaşadıkları psikososyal sorunlar onların geleceğinin
belirlenmesinde temel etmenler arasında gösterilebilir. Ord. Prof. Dr. Ali Fuad BAŞGİL’in
gençler yönelik nasihat içerikli eserinde4 gençlerin karşılaşacakları sorunları şu şekilde
betimlemektedir;
“Yetişme ve muvaffak olma yolunun genç yolcusu! Bil ki tuttuğun yolda bir çok
tehlikeli geçitlerin ve yol kesen düşmanların vardır. Gerçi bunlara yalnız sen değil, hayat
yolunun her yolcusu rastlayabilir. Fakat bu düşmanlar, senin gibi hayatın henüz eşiğindeki
tecrübesiz masumlara musallat olmayı çok sever. Senin bunlarla pençeleşecek ve bu
düşmanları alt edecek silahın yok değildir. Elveriri ki sen bu silahları kullanabilesin.
Kullanmayı bilmez de bir defa alt olursan bir daha belini kolayca doğrultamazsın.” Başgil’in
üzerinde önemle durduğu konu gençlerin zafiyetinden yararlanmak isteyen düşmanlardır. İşte
günümüz Türkiyesinde ve yakın geçmişimizde gençliğin en önemli düşmanı bir diğer ifade ile
“Mefisto” su Terör Örgütleri ve uzantılarıdır. Terör örgütlerinin gençlere temel yaklaşım
noktası terörizmin dayanağı olan “ideoloji” dir. İdeoloji insanlara hiç beklenmedik hareketleri
yaptırabilen iptidai bir hastalıktır.
Sosyal sorunlardan dolayı bireylerin terör örgütleri tarafından kullanılması göz ardı
edilemez bir gerçek haline gelmiştir..’çok efendi çocuktu hiç beklemezdik, nasıl onlara bulaştı
’ gibi ifadeleri genellikle duyarız ve örgüte katılmış gençte psikolojik sorun ararız. Fakat
gençte illa psikolojik manada bir sorun olduğunu düşünmek yanlıştır. Çünkü bir gencin örgüte
katılması için psikolojik bir problemin olması şart değildir. Psikolojik problemi olan gençler
3
ALKAN, Necati. Gençlik ve Terörizm, TEMUH Dairesi Başkanlığı Yayınları, Ankara,2002
4
BAŞGİL, Ali Fuad, Gençlerle Baş Başa, Yağmur Yayınları, İstanbul 1992
genellikle basit suçlarla yetinirler. Mesela dövmek, bıçaklamak, çalmak...vs. ama onların
toplumsal düzeni değiştirmek gibi bir amaçları yoktur. Fakat terör örgütlerine katılan
gençlerin amacı toplumdaki düzensizlikleri ortadan kaldırmaktır.
Terör, sosyolojik açıdan incelendiğinde sosyal şiddet olgusunun bir türünü teşkil eder.
Bireylerin varolduğu her yerde, şiddet de vardır. Sindirme,eziyet,korkutma,baskı,öldürme,
cezalandırma ve başkaldırı,her toplumda derece derece ama sürekli bir biçimde,günlük
yaşamın bir parçası olma özelliğini korumaktadır. Ozankaya ise terörü, güvenlik sorunu
olmanın çok ötesinde; siyasal kültürde,toplumsal yapıda,kamu yönetiminde,ekonomik yapıda
ve eğitimde derin kökleri bulunan bir toplumsal bunalım olarak tanımlamaktadır(Ozankaya
1979:51-61)
Ülkemizde gençliğimizin yaşadığı temel sorun işsizlik ve istihdamdır. Bunun yanında
toplumlardaki gelir dağılımındaki adaletsizlikleri, plansız şehirleşme, göç, eğitimsizlik,
televizyon gibi yayın araçlarının belli bir kesimin suni hayatını empoze etmesi, barınma,
beslenme, sağlık ve kültürel sorunlar gibi sebepler de adalet duygusu ile ilişkili olarak terör
örgütlerinin propaganda aracı olabilmektedir.
Alt gelir grubunda yer alan gençlerin suça eğilimlerinde ruhsal sorunlardan çok
toplumsal ve kültürel etkenlerin daha fazla rol oynadığı düşünülmektedir5. Göçlerin getirdiği
kültürel değişim, hayal kırıklığı, uyum problemleri, kişileri marjinalleştirmekte, topluma karşı
ön yargılı olmasına neden olmaktadır. Böyle bir ortam ise terör örgütleri için biçilmiş
kaftandır. Terör örgütleri insanların bu yalnızlığını kullanıp başta umutlarını istismar edip
onları ağlarına düşürmekte daha sonra da korku ile onları örgüt içinde tutmaya
çalışmaktadırlar.
Bütün bunlarla beraber eğitim amacıyla gurbete gelen gençlerimizin karşılaştığı
barınma, beslenme ihtiyaçları ve ekonomik sıkıntılar terör örgütleri için uygun ortam
oluşturmakta bu yolla gençlerimizle irtibata geçen örgütler onları kolayca
kandırabilmektedirler. Gençlerimizin ders dışı aktivitelerini karşılayacak yeterli sosyal ve
kültürel mekanların olmaması ve gelecek kaygısı ise gençlerimizin terör örgütlerinin
tuzaklarına düşmesini kolaylaştıran sosyal sorunlardan bazılarıdır.
Sosyologlar bir sosyal sisten içerisinde kişilerin gelir, eğitim, etki, iktidar ve mesleki
itibar gibi değişik konumlarda tutarsız ve uyumsuz olmaları halinde, daha fazla şiddete
başvuracaklarını, sosyal yaşamı sınırlı ve konum farklılıklarının az olan toplumların bu
yüzden daha istikrarlı kaldıklarını söylemektedirler (polis dergisi). Bu bağlamda diyebiliriz ki
Toplumdaki adaletsizlikler genci rahatsız etmektedir. Bu dönemde gençlik bir şekilde kendini
ülkedeki sosyal problemleri tespitte ve de bu sorunları çözmede sorumlu hissettiğinden dolayı
düzeni değiştirme ve adaleti sağlama duyguları ağır basar. Buna paralel olarak da politik
düşünceler gencin hayatında öncelik kazanmaya başlar. Buraya kadar sorun yoktur zaten. Bir
ülkenin geleceğinin aydınlık olması için bunlar zorunludur. Fakat ne yazık ki gençlerin bu
hassasiyetleri terör örgütleri tarafından istismar edilmekte ve bazı gençlerimiz şiddetle
toplumsal sorunları çözmeye çalışmaktadırlar. Yapıcı bir fikir çatışması yerini şiddet ve kaos
ortamına bırakmaya başladığı noktada bir toplum için sorun başlamaktadır. Şiddet ise
sorunun çözümü değildir.

Psikolojik Sorunlar

Psikolojik sebepler terörizmin birincil nedenlerinden olmamakla birlikte yan etki eden
unsurlardan biridir.Psikolojik durumu bozulmuş olan insanlar terör örgütlerine daha kolay

5
ŞAHİN, Bülent.Gençlik ve Terör ,Polis Dergisi. Sayı:40 Nisan-Mayıs-Haziran, 20004
katılabilirler.Bunu yanında devletin uyguladığı politikalar sonucu, psikolojik olarak etkilenen
kesim kendini terörizmin içinde bulabilir 6
“Çocukluktan ergenliği geçen gençlerde fizyonomilerindeki orantısız değişikliklerle
birlikte duygusal ve psikolojik olaraktan da dalgalanmalar yaşanır. Gelişim psikologlarınca
gençlik dönemi insan yaşamının en güzel, en mutlu ve en güçlü dönemi olarak
nitelendirilirken, aynı zamana da bir kriz ya da bunalım dönemi olaraktan da ifade
edilmektedir.” 7
Bu dönemdeki gençler;

 Fiziki özelliklerinden meydana gelen ani değişikliklerden dolayı kendilerini


değersiz görürler ve güvensizlik duygusu taşırlar.
 Duyguları çabuk iniş çıkış gösterdiğinden çabuk sevinir, çabuk üzülür, birden
sinirlenir, olur olmaz şeyleri sorun yaparlar. Bu nedenle tepkileri önceden
kestirilemez
 Alıngan davranıp eleştiriye gelemezken anne-babalarını yerli yersiz
eleştirmeye başlarlar.
 Sürekli bir gidiş geliş içerisinde, maceracı ve kabına sığmaz bir ruh yapısına
sahip olduklarından gelgeç hevesler çoğalmıştır.
 Bencilleşirler, istekleri artar, konan yasakları saçma, kendine tanınan hakları
yetersiz bulurlar.
 Ana-babadan devlete varana kadar otoriteyi temsil eden herşeye başkaldırma
eğilimi taşırlar
 Coşkulu, hayalci. idealisttirler. Duygu ve düşüncelerini inançla savunur,
haksızlıklara karşı acımasız bir tutum takınır, yaşanan gerçeklere pek
aldırmardan toplum düzenini birden değişsin, eşitsizlikler ortadan kalksın
isterler.8

 Yapmak istedikleri çok şey vardır ama sabırsız ve kararsızdırlar. Sabırsız


olduklarından , sonuca kısa zamanda ulaşmak isterler, anında ulaşamazlarsa
giriştiği işten vazgeçerler.

AİLE VE GENÇLİK

Aile bir kişinin gelecekteki karakterini çizmedeki ilk ve an önemli basamaktır. Kişinin
çocukluktan ergenliğe doğru ilerlerken gençlik bunalımlarını en iyi ailede gözlemleyebiliriz.
Dolayısıyla böyle bir hassas bir zamanda bilinçli bir anne-baba tutumu gençlerin daha az hata
yapmasını sağlayacaktır. Ergenliğin “otoriteyi red “ durumu aile içi otoriteyi de hedef
almaktadır. Bundan dolayı genç daima ailesini eleştirir ve daha fazla özgür olmak ister. Aileler
ise çoğu zaman ne yazık ki bu duruma hazırlıksız yakalanmaktadırlar. Buna paralel olarak
gencin davranışlarına karşı soğukkanlı davranmak yerine aşırı disiplin uygulayan, baskıcı
veya reddedici bir tutum sergilemektedirler. Bu dönemde genci eleştirmek, onun isteklerine
karşı çıkarak baskıcı bir tutum izlemek genelde yanlış sonuçlar doğurur. Ailenin genci sürekli
eleştirmesi, yanlış yaptığını ileri sürmesi ve bir çok şeyi yasaklaması zaten her şeye protesto
düzeyinde yaklaşan gençte ters etki yaratacak ve daha da çok uzaklaşmasına neden olacaktır.
6
ÇINAR, Bekir. Devlet Güvenliği İstihbarat ve Terör. Sam Yayınları, Ankara sy:258
7
Hakan KIRBAÇ, “Ergenlik Çağı” http//greatestfeelpsikoloji.com

8
Terör ve Gençlik; “Hedefteki Gençli in Psikolojik Özellikleri”, http://www.terör.gen.tr
(polis bilimleri dergisi). Bu uzaklaşmanın sonucunda ise genç kendinin adam yerine
koyulduğu daha doğrusu bu imajın verildiği ortamlara doğru yönelecektir. Örgütler bu
noktada kişilere sözde sorumluluklar (kat, bölüm, ...vs) vererek onları sözde davalarında
vazgeçilmez unsur olarak göstermekte ve gençleri tuzaklarına düşürmektedirler.
Gençlerin terör örgütlerine iten ikinci sebepse ailenin ilgisizliğidir. Belki bu birinci
baskıcı tutumdan daha da çok rastlanan etkendir çünkü yaşadığı buhranlı dönemde ne
yapacağını bilmeyen genç bu dönemin şaşkınlığı ve nisbi çaresizliğiyle tek başına mücadele
etmek zorunda kalacak ve içinde bulunduğu ortam çoğu zaman onun yanlış kararlar
verebilmesine neden olacaktır. Terör örgütleri gençlerin ilgi ve sevgi eksikliğinden faydalanıp
onlara ilgi gösteriyormuş gibi görünerek örgüt içine çekmekte daha sonra ise gerçek yüzlerini
yansıtmaktadırlar. “Yapılan araştırmalarda, özellikle terör örgütü Hizbullah ve PKK’ daki
gençlerin büyük bölümünün çok çocuklu ailelerden gelmiş olması(necati alkan) ve gerek adli
makamlardaki ifadeledinde gerekse kendi pişmanlıklarını yansıtan mektuplarındaki “Annem
veya babam ölünce....” “Annemle babam ayrılınca.... “ diye başlayıp devam eden haykırışlar
da aile ilgisizliğinin sonuçlarını gösteren en önemli delillerdendir. Bölünmüş, parçalanmış,
çok çocuklu ve cahil ailelerde gençlere gerekli ilgi ve sevginin gösterilmemesi, bu duygulara
aç gençleri başka ortamlara kaydıracaktır.
Böyle bir dramı yaşamış bir örgüt mensubunun aşağıdaki ifadesinde aile ilgisizliğinin
sonuçlarının nerelere götürülebileceğini daha iyi anlayabiliriz.

.....Liseye devam ediyordum, son sınıfa gelmiştim. Bu arada rahmetli annem vefat etti. Ben
yaklaşık 16 yaşlarında idim. Maddi durumu iyi sayılabilecek bir ailem vardı. Ancak annem
ölünce babam ve kardeşlerim benim dertlerim ve sorunlarımla ilgilenemez olmuşlardı. Çok
küçüktüm ve sorunlarım çoktu. Bilinçsizdim, ne yapacağımı bilemiyordum, kısacası bezgin
ve sorumlu, psikolojik bozuklukların baş gösterdiği tehlikeli bir dönem başlamıştı benim
için. Bir türlü bu tehlikelerden korunamıyordum. İşte tam bu sırada maalesef bu bela ile
tanıştım.
Bunalımlı dönemimde okul arkadaşlarımdan ve çevremdeki çocuklarla oturup kalktığım
sırada, bunlar zaman zaman görüşlerini açıklayıp, neler yaptıklarını anlatıyorlardı. Bir
süre sonra bana dergi roman ve siyasi gazete vererek ikna yolu ile beni ilgi alanları
doğrultusuna çektiler. Bir süre sonra beni popilist bir havaya sokarak, bana güvenlerinin
arttığını, onun için beni bir yere götüreceklerini ve bazı kişilerle tanıştıracaklarını
söylediler. Beni önce bir büroya götürdüler, daha sonra beni birkaç kişi ile tanıştırdılar.
Zaman akıp gidiyor ve ben maalesef ufaktan ufağa örgütün içine çekilmiştim. Bir süre
sonra bana bir kişi “sizler deşifre oldunuz polis sizleri teşhis etmiş onun için acilen kırsala
gönderileceksiniz” dedi. Hiç bir suç işlememiştim. Korkuyordum, bu arada ailemin
ilgisizliği ve sorunlarım nedeniyle adeta eziliyordum. Beni tanıştırdıkları kod adı olan biri
tarafından dağa gönderildim. böylece örgüte katılmış oldum. Diğer bir deyimle kendimi
örgütün içinde buluverdim... 9

Kısacası şunu diyebiliriz ki; gençlerin beklediği sınırsız özgürlük değildir. Onlar
toplumda kendilerine bir yer edinmek, kendilerini ispat etmek, adam yerine koyulmak ve
gençliğin verdiği belirsizlikten bir an önce kurtulmak isterler. Bu dönemde bundan dolayı
gençten en çok “Siz beni anlamıyorsunuz! “ yakarışını duyarsınız. Bu kritik dönemde aile
beklentilere, cevap verecek ortamı hazırlayamazsa genç terör örgütlerinin serabına kendini
kaptırıp geri dönüşü olmayan bir yolda kendini bulabilir. Eski bir terör örgütü mensubunu
olan Semra DUYAR’ ın belirttiği nokta sanırım her şeyi özetliyor “ Bir insan gelecekte

9
KURT, Şahin, Gençlik ve Terör, Polis Dergisi. Sayı:40 Nisan-Mayıs-Haziran, 20004
kendisine ailesine ve topluma yararlı yada zararlı olması, ailesinin ona verdikleriyle ya da
vermedikleriyle paraleldir. 10

SOSYAL YÖNTEMLER

Terör örgütleri gençleri kazanmak için belirli bir sistematik içerisinde bazı yöntemlere
başvururlar. Örgütler gençleri saflarına katmak amacıyla psikolojik yöntemlerin yanında
cinsellik, kültürel farklılıklar, sosyal katmanlar, ekonomik imkanlar, siyasal tercihler, dini
inançlar, hobileri ve benzeri olguları istismar etmektedirler. (istanbul tem)11
Terör örgütleri gençleri kandırmakta araç olarak kullandığı kültürel faktörlerin
başlıcaları akrabalık, hemşehricilik ve arkadaşlık ilişkileridir.
Ergenlikle beraber gençler aileden uzaklaşır ve kendisini yoğun arkadaş ilişkileri
içerisinde bulur. Genç, zamanının büyük bölümünü geçirdiği arkadaşlarıyla sürekli bir iletişim
ve etkileşim içerisindedir.Gençler, arkadaş ortamlarında özendikleri ve kazanmaya çalıştıkları
rolleri oynarlar, grup psikolojisini yaşarlar ve kendini ispat noktasında önemli adımlar atarlar.
Bu dönemde sorunlar ve dertler aileden daha çok arkadaşlarla paylaşılır, arkadaşlar aileden
daha yakın görülür ve çözüm arkadaş grubunda aranır, ergen birey çözümleyemediği
çatışmaları arkadaş grubunun çözmesiyle rahatlar. Bunun en büyük sebebi ise aynı yaş
grubunda olma, aynı ortamda bulunma ve aynı dertleri paylaşmadır. Bütün bunlara paralel
grup ve arkadaşlar arsında sıkı bir bağ kurulur. İşte terör örgütleri bu bağları kullanmak
istemektedirler. Örgütler gencin sıra, mahalle, yurt,...vs arkadaşlarını kullanarak örgüte
katılmasını sağlar yani bir arkadaş örgüte ilk adım olabilir
Bir örgüt yayınında konu ile ilgili şu ifadelere yer verilmektedir:

“Kişilerin ilgileri, eğilimleri göz önünde bulundurularak iyi bir müzik kaseti vermek; severek
okuyabilecekleri bir kitap vermek(tercihen kalın kitap olmamalıdır); kişinin izlemesi için bir
video kaseti vermek ya da beraber izlemek; iyi bir televizyon filmini ya ada programını
izlenmesini önermek ya da birlikte izlemek; birlikte sinemada güzel bir film ya da tiyatro
oyununu seyretmek ya da olanak yoksa onun seyretmesini tavsiye etmek ; birlikte bir konsere
gitmek, birlikte bir müzeyi gezmek; onu iyi bir arkadaş ortamı içinde pikniğe, geziye, sportif
faaliyetlere çekmek vb. dostluğu ve iletişimi geliştirmekte yardımcı olacaktır. Kişiyi
ortamımıza alıştırmak, onunla iletişimimizi ilerletmek için genellikle akla hemen onu kültür
merkezine, dergiye, derneğe, sendikaya çağırmak geliyor. Kendimizi bu yolla sınırlamamalı,
belli alanlara hapsetmemeliyiz. Başka çok çeşitli olanaklar olduğunu unutmamalıyız.163

Gençlerimizin örgütlere katılmasını sağlayan ikinci faktör ise hemşehriciliktir.


Özellikle de küçük yörelerimiz başta olmak üzere kendini çok fazla hissettiren hemşehricilik
bağları terör örgütlerinin istismar ettiği değerlerden birisidir. Çünkü gurbette kişi
güvenebileceği bir kişiyi arar ve toprağının insanını bulunca da ona yakınlaşır, gurbette
duyduğu “hemşehrim” sözü çok sıcak ve samimi gelir ve ona aradığı güveni verir. Terör
örgütleri ise hemşehricilik motifini kullanarak bu güveni gencin örgüte çekilmesi için
kullanabilmektedirler.
Hemşehriciliğin bir adım ilerisi ise akrabalıktır. Kan ve evlilik yoluyla birbirine bağlı
kişiler bir yardımlaşma ve dayanışma içerisinde çoğu zaman ortak değerleri paylaşarak
yaşarlar. Özellikle de toplumumuzun aile yapısından dolayı toplumumuzda güçlü bir akraba
ilişkisi vardır. Dolayısıyla terör örgütüne katılmış bir akrabası olan kişi ondan
etkilenebilecektir. Çünkü genç akrabasını tanır ve ona güven duyar. onun yaşadıklarını ve
doğrularını özellikle de gençlik zamanlarında doğru olarak kabul edecektir. Kişi gelişme
10
DUYAR, Semra ; Anılarım , Türk Anneler Derneği , Ankara ,2001
11
http//tem.iem.gov.tr
çağında kendine bir model seçer ve onu taklit etmeye çalışır. Modelin doğru kişi olup
olmadığı onun için önemli değildir. Önemli olan modelin gördüğü saygıdır.
Gerek arkadaş ilişkilerinde, gerek akrabalıkta, gerekse de arkadaş ilişkilerinin terör
örgütleri açısından kullanılmasındaki başlıca öğeler güven, sevgi ve saygıdır. Örgütler bu
nedenle propagandalarını yaparken bu kişileri seçmektedirler. “Çünkü propaganda da kaynak
önemlidir. Kaynağın etkili olabilmesi için inanılırlık, sevgi ve saygı en önemli unsurlar olarak
görülmektedir.”12(toplumsal psikoloji). Dolayısıyla aile içinde saygın bir akrabanın, sevilen
bir arkadaşın veya güvenilen bir hemşehrinin söyledikleri genç üzerinde daha etkili olacaktır.
Terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden belki de en önemlisi sosyal ve kültürel
faaliyetlerdir. Arkadaş ilişkilerini de kullanarak örgütlerin legal uzantılarıyla yaptıkları sosyal
faaliyetlerle eleman kazanmaya çalışırlar. Tanışma günleri, piknikler, arkadaş toplantıları,
söyleşiler, kamplar...vs. organizasyonlar örgüte ait dernek, vakıf, siyasi parti, ya da kitapevi
aracılığıyla düzenlenmektedir. Gençlerimize ait sosyal ve kültürel mekanların azlığı bir
zafiyet oluşturmakta bu da terör örgütleri tarafından kullanılmaktadır. Gençlerimizin bu
zamandaki enerjilerini olumlu yönde kanalize edemezsek bu enerji örgütler için potansiyel
güç haline gelir. Dolayısıyla gezmeye, eğlenmeye, ihtiyacı olan gençlere bu mekanlar ve
imkanlar yönetişim felsefesi içerisinde sağlanmalıdır.
Din ise geçmişten beri insanları bir arada tutan en önemli bağdır. Din olgusu insanların
algılayış, yaşayış ve yorumlayış tarzlarındaki farklılıklardan dolayı bir takım sapmaları da
beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda din bakımından İslamiyet’in yaşandığı ülkemizde de
İslam’ı yanlış algılayan ve yorumlayan radikal anlayış ve hareketler bulunmaktadır. Bu
grupların bazıları eylem bazında, bazıları ise fikir bazında faaliyetlerini sürdürmektedirler.13
(necati alkan) . örgütler bu faaliyetler çerçevesinde insanlarımızın inaçlarını sömürmekte,
onları kuran kursları, sohbetler...vs. gibi aktivitelerle tuzaklarına düşürmekte ve gençlerimizin
beynini yıkamaktadırlar.

PSİKOLOJİK YÖNTEMLER

Terör örgütleri ağlarına düşürdükleri gençleri, belli psikolojik süreçlerden geçirerek


militan haline getirmekte ve eline silah tutuşturarak daha sonra pişmanlık duyacağı
faaliyetlere yönlendirmektedirler.
Terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerin ilk basamağı güdülemedir. Güdü, insanın
belli ve düzenli bir davranışa yönlendiren herhangi bir uyarımdır diyebiliriz. Güdüler
fizyolojik ihtiyaçlardan (doğal güdü) veya sosyal ihtiyaçtan (sosyal güdü) kaynaklanabilir14.
Örgütler kazanmaya çalıştıkları gençlerin hakkında ilk olarak bilgi toplar ve bu yönde
bir strateji belirler. Bundan dolayı gencin ailesi, zaafları, arkadaşları, ekonomik yönü, dini-
kültürel-etnik kökeni, fizyolojik, psikolojik ve sosyal ihtiyaçları belirlenir. Daha sonra ise
gençle iletişime geçilir ve ihtiyaçlarının karşılanacağı vaat edilerek genç kandırılır.

12
GÖKSU, Turkut. Toplumsal Psikoloji, EGM Yayınevi, Ankara 2003
13
ALKAN, Necati. Gençlik ve Terörizm, TEMUH Dairesi Başkanlığı Yayınları, Ankara,2002
14
GÖKSU, Turkut. Toplumsal Psikoloji, EGM Yayınevi, Ankara 2003
Örneğin eğitim amacıyla memleketi dışında bir üniversiteye gelmiş bir öğrencisi
kalacak yer, burs, arkadaş çevresi sıkıntısı çeker. Bu belki onun en aciz halidir. Kendi
ayakları üzerinde durmaya çalıştığı bir dönemde terör örgütleri ihtiyaçlarını karşılayarak onu
cezbedebilir. Fakat bu genç için geçeci bir durum olacaktır çünkü örgütler genci aralarına
katana kadar gerçek yüzlerini göstermezler o günler kan ve pişmanlıkla dolu bir dönemin
kuluçka zamanıdır.
Terör örgütü PKK’nın içerisinde 3,5 yıl faaliyette bulunan ve daha sonra güvenlik
güçlerine teslim olan Sami DEMİRKIRAN “Ürperten itiraflar”kitabında örgütün eleman
kazanırken bireylerin hangi ihtiyaçlarına hitap ettiğini şöyle ifade ediyor:
“...Peki neden örgüte katılım sağlanıyordu? Güneydoğu’da işsizlik yüzünden
örgütün eleman topladığı bir dereceye kadar doğru idi. Kimi macera yaşamak, gerçekten
devlet kuracaklarına inandığı için PKK’ya katılıyordu . Gerilla romantizminin
yükseltilmesi de özellikle büyük şehirlerde etkili idi.
Ezilmişlik ve romantizm bayanları dağ çeken en önemli faktörlerdir. Örgüte
katılanların çoğunda daha ilk günden pişman oldukları gözlerinden okunabiliyordu.
Çünkü kimine örgüte katıldıktan sonra iş verileceği ve ailesine maaş bağlanacağı ; kimine
dağdaki insanların tamamı Müslüman diye tanıtılıp bu mücadelenin bir vatani vazife
olduğu; kimine devlet kurulunca subaylık , kaymakamlık verileceği ; kimine ise örgütün
kobralar, savaş uçakları vs. bulunduğu söylenmiş. Hatta bazıları dağda otellerde
kalacaklarını sanıyorlarmış.
Önlerine altı yanmış , üstü hamur sac ekmeği konduğunda gerçekleri kavramaya
başlıyorlar. Asıl gerçeği kavramaya başlamaları ise, çatışmaya girmelerinde oluyor. Yanı
başında arkadaşları patır patır ölmeye başlayınca umutsuzluk girdabına düşüveriyorlar.”15

Terör örgütlerinin militan kazanmada kullandığı psikolojik yöntemlerden diğeri ise


grup dinamiğidir. Gruplar rasgele bir araya gelmiş topluluklar değildir. Genç sahnesi , dekoru
, senaryosu , önceden hazırlanmış bir oyun (!) içerisine çekilir ve burada beyni yıkanır.
Tabii ki terör örgütlerinin bunu başarması için kapalı bir teşkilatla kişileri örgüt
içerisinde eğitmesi gerekir. Bunu da örgütler grup dinamiğini kullanarak başarırlar. Grubun
içinde nereye sürüklendiğini bilmeyen kişi eline silah aldığı gün bazı şeylerin farkına varır.

Bu bağlamda terör örgütlerinde bir grubun yapı ve işleyişi kısaca şöyle açıklanabilir.

 Terör örgütleri “hücre sistemi”nde faaliyet yürüten gizli örgütlenmelerdir. dolayısıyla


terör örgütleri, elemanları ile dış dünya arasına grup dinamiği ile bir duvar örmektedir.
 Örgütler tarafından kazanılan genç kendi iradesiyle örgütten ayrılamamaktadır.
ayrılmak istediği zaman örgütler asla buna izin vermezler. Bunun için de, hem fiziksel
işkence hem de psikolojik işkence yapabilmektedirler.
 Örgütlerdeki her grubun faaliyet yürüttükleri alana göre, normlar ve değerler sistemi
vardır. bunlar genellikle yazılı olmamakla birlikte yazılıda olabilirler.
 Örgütün bir kollektif aklı, tavrı, tutum ve davranış şekli vardır. Örgütte bireyselliğe yer
yoktur. Dolayısıyla terör örgütü içerisinde yer alan bireyler istedikleri gibi hareket
edemezler. Yaşamları ve tercihleri örgüt tarafından belirlenir.

Terör örgütleri grup dinamiğindeki asıl amaç kişinin kimliğini silmek ve ona yeni bir
kişilik oluşturmaktır. Bu kişiliğin özellikleri grup dinamiği ile empoze edilir. Daha sonra ise
her türlü eylemde kullanmak için gencin tutumunu örgüt ideolojisi ile beslemeye çalışırlar.
15
ALKAN, Necati. Gençlik ve Terörizm, TEMUH Dairesi Başkanlığı Yayınları, Ankara,2002
Tutum;Bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu, ve
davranışlarını düzenli bir şekilde oluşturan eğilimdir. Tutum için kısaca davranışlarımıza
rehberlik yapan yapı diyebiliriz. Bir kişi farkında olmadığı konu veya olay hakkında tutum
oluşturması söz konusu değildir16.

Tutumun üç bileşeni vardır. Bunlar ; Bilişsel, Duygusal ve Davranışsal öğe


Bilişsel öğe; Tutumlar ile alakalı bu bilgi dolaylı yada doğrudan elde edilebilir.
Tutumlarımızın düşünce boyutunu oluşturur. Terör örgütleri bilişsel ( Düşünsel) öğeyi kitap,
dergi, gazete okutturarak beslerler. Toplum içinde ideolojik olarak taban bulmaya çalışırlar.
Davranışların görünmez dünyası olan düşünceyi gencin kafasında oluşturabilmek için tek
taraflı olarak bilgiler empoze ederler. sonra ki aşamada ise düşman belirlenir ve “siyah-
beyaz” kavramı kişi beynine yerleştirilir. Gençler bu noktada unutmamalıdır ki “Hayata
siyah-beyaz bakanlar gökkuşağının güzelliğini farkedemezler”
Duygusal öğe ise bilişsel öğeden daha basit fakat daha güçlüdür. duygusal öğesi güçlü
olan tutumun değişmesi zordur. Örgütler marşlar, sloganlar, video kasetleri, Cd’ler, sloganlar
ve hikayelerle beslenir.
Davranışsal öğe bu iki öğenin benimsetilmesinden sonra gelir ve kademeli olarak
uygulanır. Genç içine çekildiği örgütte ilk önce afiş asma, bildiri dağıtma, mitinge
katılma....vs. gibi faaliyetlerde bulunur, sosyalleşme ve örgütü benimseme bağlamında küçük
sorumluluklar (kat sorumluluğu, fakülte sorumluluğu...vs.) verilir. En sonunda ise eline silah
tutuşturulur.. Bölücü terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah ÖCALAN’ ın ilk faaliyeti
Mahir ÇAYAN’ın bildirilerini dağıtması daha sonra ise binlerce ölüme sebep vermesi en
iyi örneklerdendir. Tutumların davranışa dönüşmesinde ortam, alışkanlıklar, beklenti, tutum
gücü ve tutarlılığın büyük etkisi vardır. Dolayısıyla arkadaş grubu, daha farklı yaşam
beklentisi, kötü alışkanlıklar terör örgütleri tarafından istismara açıktır.

Terör örgütleri, psikolojik yöntemleri kullanarak ve genci örgütün haricinde hiç bir
şey düşünemeyecek kendi değer yargılarını unutup hayata örgütün gözleriyle bakmayı
sağlayacak şekilde gencin algılamalarına etki etmektedir.
İdeolojik eğitimden geçmiş bireylerde kendileri haricindeki her düşünceyi, fikri,
ideolojiyi, örgütü, yapıyı düşman olarak algılama eğilimi vardır. çünkü algı dünyaları ait
oldukları örgütler tarafından buna göre şekillendirilir. ayrıca ideolojik bir bakış açısı kazanan
bireylerde bütün olay ve hadiselerin sahip olunan ideoloji çerçevesinde algılama ve
yorumlama vardır. buda algıda seçicililiği beraberinde getirmektedir.
Terör örgütleri kişileri bir pencere açar ve hayata sadece bu pencereden bakmalarını
sağlar veya buna zorlar. pencereden gösterdikleri ise çöllerdeki serap gibidir.
Terör örgütleri militanların beynini ve ruhlarını örgütün amaç doğrultusunda
şartlandırma faaliyetlerini bu kadarla da bırakmamaktadırlar. ayrıca yeni kazandığı
militanların algılama ,dünyalarına da nüfuz ederek örgütün ideal ve amaçlarından başka bir
şey düşünmemektedirBu bağlamda genel bir kademelendirme yaparsak

Bir genç örgüte şu aşamalardan geçerek katılır.

 Önce sempatizan bir grup içerisine alınır, bu grup arkadaş çevresinden olabileceği gibi
aile yakınlarından, hemşehrilerinden, dernek, yayın büroları yada legal uzantıları
içerisinde oluşturulabilir.

16
GÖKSU, Turkut. Toplumsal Psikoloji, EGM Yayınevi, Ankara 2003
 Örgütün, çıkardıkları dergi ve kitaplar gençlere okutturularak, ideolojiler empoze
edilir tek çözüm örgüt içinde aranır.

 gruplar içinde tartışmalar yapılarak örgütsel bilinçlenme, küçük sorumluluklar


verilerekten örgütü sahiplenme duyguları arttırılır.
 örgüt kişiliği kazandırmak için kişinin önceki kimliği ve kişiliği silinmeye çalışılır bu
amaçla geçmişle olan aile, arkadaş, akraba bağları zayıflatılır ve bir zaman sonra da
kopartılır.

 Gençlerde karşılaştıkları olumsuzluklara karşı tahammülsüz ve hemen tepki


verebilecek bir ruh halinin yaratılmasına önem verilir. İdeolojik bilinçlendirme,
toplumsal olaylara sokularak güçlendirilir, isyan duyguları pekiştirilir.

 Daha sonra yavaş yavaş illegal görevler verirler. Afiş asma, yazılama, böye basit
suçlarla polis tarafından yakalanması sağlanır. Genç suçluluk psikolojisi içine sokulur,
böylece örgüt içine çekilen gençlere daha sonra siz artık deşifre oldunuz artık siz
örgütün sırlarını biliyorsunuz...vs. denilerek geri dönüş kapılarını kapatılır
.

 Daha sonunda ise örgüte katılımı sağlanır ve tehdit ve korku çemberiyle sarılarak
örgütten ayrılması engellenir

Öneriler
Peki ne yapılmalı? Geleceğimiz olarak gördüğümüz gençlerimizin örgütlerin avı
olmasını önlemek için nasıl bir yaklaşım içinde olmalıyız ve neler yapmalıyız ? Bence ilk
olarak terörün iyi anlaşılması gerekir. Terör genel olarak bir ülkenin sosyal, ekonomik,
kültürel ve siyasi yapısına bir mesajdır. Terör devletin bu yönlerden zaafa düştüğü zaman
ortaya çıkar. Terör örgütleri toplumdaki adaletsizlikleri, dengesizlikleri, yanlışlıkları
propaganda malzemesi olarak kullanırlar ve insanların değerlerini istismar ederler. Bundan
dolayı mesajı iyi algılamamız gerekir. Terör sadece güvenlik güçlerinin sorunu değildir. terör
toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren bir sorundur ve çözümü toplum olarak hep birlikte
aranmalıdır. dolayısıyla bütün sosyal kurumlar aile, arkadaş grupları, medya, siyaset,
eğitim..vb sorunu çözmede üzerine düşeni yapmalıdırlar. Ancak ne yazık ki uzun yıllar bu
yapılmamış ve terör bir güvenlik sorunu olarak ele alınmış ve bataklıktaki sineklerle
mücadele edilmiştir. Bataklığı kurutmaya yönelik kolektif oluşumlar içinde stratejiler ise
geliştirilmemiştir.
Bu bağlamada bu sorunu çözmek için ilk olarak toplum içindeki adaleti sağlamamız
gerekir. Gelir adaleti ve fırsat eşitliği sağlam bir temel oluşturur. Üniversitelere gelen
gençlerimizin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla fonlar ve burslarla öğrenciler
desteklenmelidir. Daha sonra üniversitelerde içinde bulunduğu toplumun özellikleri iyi analiz
edilerek dışarıdan empoze edilen ideolojilerin üzerine bilimsel çalışmalar yapmak gerekir. Ne
yazık ki buna bugün pek rastlayamıyoruz.. Gençlerimizin kişiliğinin ve davranışlarının
şekillenmesi sürecinde okul- aile işbirliği sağlanarak gerek okulda gerekse aile içinde gencin
isteklerine cevap verilmelidir. Gençlerimizin başka mekanlarda mutluluk aramaması için
üniversiteler ve belediyeler gençlerin vakitlerini verimli şekilde geçirebileceği sosyal ve
kültürel merkezler yapmalı buralarda gençlerimizin kabiliyetlerini geliştirmeli onlara
enerjilerini olumlu yönde kanalize edecekleri faaliyet alanları sunulmalı ve gerek bu
mekanlarda gerekse de aile içinde gençlerimize sorumluluklar verilerek onların kendisini
göstermeleri için fırsat sunulmalıdır. Aile içinde demokratik bir yaklaşımla gençle iletişim
kurulmalı genç dinlenmeli ve konuşarak çözüm aranmalı bu yönden ailelerin ergenlik
dönemine hazırlıklı olmaları için aile eğitim seminerleri düzenlenmelidir. Medya da ise
gençlerin eğitimine yönelik programlar yapılmalı ve ideolojilere özentili yayınlardan
kaçınılmalıdır. Polise bakan yönüyle ise öğrencilerin gittikleri mekanlar düzenli olarak
denetlenmeli, yasadışı faaliyetlerle ilgili toplum bilgilendirilmeli, yasadışı faalişette
bulunduğu saptanan gencin ailesi haberdar edilmeli ve işbirliği içinde örgütün avı olmaktan
kurtarılmalıdır. Kaçakçılıkla ilgili TADOC ve adli bilimlerle ilgili SASEM gibi terörle ilgili
bir uluslararası Bir Terör Akademisi kurulmalı ve bu akademide kısa, orta. uzun vadeli
stratejiler üretilmeli, profesyonel eğitim verilmeli ve terör uzmanları yetiştirilmelidir ve ayrıca
bu akademi sayesinde uluslararası işbirliği sağlanmalıdır.

Sonuç olarak Hasan CEMAL’in Kimse Kızmasın, Kendimi Yazdım” adlı kitabında da
belirttiği gibi” tarihten ders almak hiçte kolay değil özelliklede bizim ülkemizde herkes
yaşayarak öğrenmenin peşinde..”17Biz gençlerimizin terör örgütlerinin gerçek yüzlerini
görmeleri için büyük acılar yaşamamalarını istemiyoruz. Çünkü her tecrübe bizi biraz daha
güçsüzleştirmekte ve hızla gelişen dünyada yerimizde saymamıza neden olmasına neden
olmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde ve tarihin hiç bir sayfasında gözyaşı üzerine kurulmaya
çalışılıp da ayakta kalmış bir yapı gösteremezsiniz İnsan haklarının savunuculuğunu kimseye
bırakmayan, eşitsizliği ve adaletsizliği engelleyeceğini söyleyenlerin, erdemin
savunuculuğunu yapan terör örgütlerinin dağlarda. cezaevlerinde ve eylemlerinde ne kadar
samimiyetsiz oldukları gözükmektedir. Örgütün derin acılar yaşattığı ve aynı acıların başka
gençler tarafından yaşanmamasını isteyen ve anılarını kaleme alan eski örgütçü Semre
DUYAR’ın kitabında gençlere örgütlerin iç yüzünü göstermektedir.

Örgüt ne için mücadele eder ?Amacı nedir? Onlara sorarsanız, insan hakları ve
demokrasi savunucularıdırlar. Amaçları, yeryüzünden sömürüyü ve eşitsizliği, adaletsizliği
ortadan kaldırmak, dergi ve kitaplarında çizdikleri o toz pembe dünyayı yaratmaktır.
Haksızlığa, ikiyüzlülüğe, yalana, dolana karşıdırlar. Erdemlerin savunuculuğunu yaparlar.
peki böylesine yüce ideallerin savunucusu olduklarını ve bunun mücadelesini
verdiklerini iddia edenlerin bu değer yargılarına yakışan bir anlayışa ve mücadele
yöntemlerine uygun bir iç tutarlılığa sahip olmaları gerekmez mi? İnsan haklarından
bahsedenler önce kendileri insan haklarına saygılı olmalıdır. İşkenceye karşı olan, işkence
yapmamalıdır. Demokrasiyi savunan, önce kendi içinde demokrat olmalıdır. Yalana karşı
olan yalandan, ikiyüzlülüğe karşı olanın sahtekarlık ve entrikadan uzak durması gerekir.
Bunlar genel geçer ilkelerdir.
Terör örgütü bunların neresindedir? Örgütün iki yüzü vardır. Birincisi,
propagandasını yaptıkları insanları etkileyip kendi içine çekmek için, gerek sözlü, gerekse
dergi ve kitaplarında yansıttıkları yüzleri. İkincisi ise; karşı karşıya kalanların
görebildikleri, anlayabildikleri yüzleri. Bu ikinci yüz terör örgütlerinin yüzüne taktığı cilalı
maskeyi indirdiğinizde görünür.18

Devlete kinle büyüdüğünü belirterek başladığı mektubunda arkadaşının göz altına


alındıktan sonra arkadaşıyla görüşüp örgütün iç yüzünü anlayan ve polise teşekkür mektubu
yazan bir gencin itirafları örgütlerin gençleri nasıl kullandıklarını gözler önüne seriyor.

17
CEMAL, Hasan. Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım, Doğan Kitapçılık, 16. Baskı, 2003 sy:18

18
DUYAR, Semra ; Anılarım , Türk Anneler Derneği , Ankara ,2001, sy:6
“Olanaksızlıklar yüzünden okuyamadım. Aileme katkım olsun diye şimdiye kadar bir
çok yerde çalıştım, yaşım kadar iş değiştirdim diyebilirim. Televizyonlarda gördüğümüz
insanların yaşantılarına ve hayat standartlarına özenerek büyüdüm. Bu özenti benim ve
arkadaşlarımın terör örgütlerinin tuzaklarına düşmemizdeki en büyük etkenlerden biriydi.
Bizim yoktu başkasının da olsun istemiyorduk. Lüks mağazaların önünden geçerken
içimizden hep zarar vermek geliyordu ve isyan edip küfürler savuruyorduk. kimin olduğunu
dahi bilmediğimiz modelli araba sahiplerine veryansın ediyorduk. Bunu yazmaya
çekiniyorum ama yine de yazacağım bir çok lüks arabaya eylem koyduk, molotof attık ve
adını faşistleri cezalandırdık diye açıkladık ama ortada bir faşist vardı ne de biz bu eylemleri
siyasi amaç için yapıyorduk, tamamen kendimizi tatmin ediyorduk. Bu duygularla örgütün
düzenlediği bir kaç eyleme gitmeye karar verdim. Cahil olmama rağmen yapılan faaliyetlerin
halka hizmet amacı taşımadığını gördüm ve bir daha eylemlere gitmemeye karar verdim.
Gelen tekliflere gelemiyorum diyemiyordum., çünkü biliyorsunuz oturduğum yer buna olanak
tanımıyordu sadece işim var diye mazeret uyduruyor reddediyordum. Arkadaşlarımın göz
altına alındığını duydum sanki içimde fırtınalar kopmuştu. Acaba neler yaşıyordur diye
hayaller kuruyordum. Endişelerimin ne kadar yersiz olduğunu kendisiyle görüşünce
anlayacaktım. Gerçekten de devekuşu gibiymişiz. Etrafımızda olup bitenlerden habersiz
yaşıyormuşuz. Meğer ne çabuk dolduruluşa getiriliyor ve kandırılıyormuşuz.”19

Gençler;

Terör demokrasilere konulmuş kanlı ipotektir dolayısıyla sorunlarımızı legal


ortamlarda dile getirelim, eğitiminizi yarıda bırakıp peşine koştuğumuz örgütler siz güvenlik
güçleriyle çatıştırırken annelerin gözyaşını akıtırken kendileri son model arabalarda ve
villalarda keyiflerini sürmekte, siz mezara giderken onlar eğlence yerlerinde zevklerini
sürerler, siz ölüm orucundayken onlar daha da bir iştahla yemeklerini yerler. Örgütün tuzağına
düşmüş binlerce gencin feryatlarını dinleyin ve kendinizi kullandırtmayın. terör örgütlerinin
gençlerin zihnini, kalbini, ruhunu avuçlarına alana kadar sözde ilgi ve sevgi gösterirler bunun
bedelini ise fazlasıyla alırlar. Aşağıda ki şiir Van ili Çatak İlçesi Sırmalı Köyü Dokuzdam
Mezrasında 13 Eylül 1997 tarihinde, güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada ölü ele geçirilen
‘ağıt’ kod isimli PKK terör örgütü mensubunun üzerinden çıkmıştır. Mısralarında çaresizlik
içindeki bir gencin haykırışları ve gözyaşları var.

Pişman etme aman doğduğum güne,


Mutlu olmak hakkım olsa bile
Bir zalim düşürdü beni bu hale
Pişmanım anam bırakmıyorlar.

İster miydim soğuklarda dağda yatmayı


Anaların yüreğine ateş yakmayı
Veren kahrolsun elime silahı
Pişmanım anam bırakmıyorlar.

Bir zalim başından vururum diyor,


Dönenin sonu ölümdür diyor
Ne kadar pişman olursan ol diyor
Pişmanım anam inan bırakmıyorlar.

19
11.04.2005 Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi “F Tipinden Selam Var” başlıklı haberden alınmıştır.
Dost sandıklarım pusuda yatıyor
Kaçmaya kalksam namluyu dikiyor
Her gece bir zalim nöbet tutuyor
Pişmanım anam inan bırakmıyorlar

Her gün biraz daha azalıyorlar


Çoğu pişman olmuş diyemiyorlar
Ölüm soğuktur anam kaçamıyorlar
Pişmanım anam inan bırakmıyorlar20

KAYNAKÇA

1) ALKAN, Necati. Gençlik ve Terörizm, TEMUH Dairesi Başkanlığı


Yayınları, Ankara,2002

2) CEMAL, Hasan. Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım, Doğan Kitapçılık,


16. Baskı, 2003

3) ÇINAR, Bekir. Devlet Güvenliği İstihbarat ve Terör. Sam Yayınları,


Ankara, 1997

4) DİLMAÇ, Sabri. Türkiyede Terörizm ve Terörizm Sorunu. Ankara, 1996

5) DEMİRKIRAN, Sami. Ürperten İtiraflar, İstanbul Turan Yayıncılık, 1996

6) DUYAR, Semra. Anılarım, Türk Anneler Derneği, Ankara, 2002

7) GÖKSU, Turkut. Toplumsal Psikoloji, EGM Yayınevi, Ankara 2003


20
http//tem.iem.gov.tr
8) KURT, Şahin, Gençlik ve Terör, Polis Dergisi. Sayı:40 Nisan-Mayıs-
Haziran, 20004

9) KOCADAŞ, Bekir. Hedefteki Gençlik: Siyasi ve ideolojik Hareketler


Açısından, İnsan Bilimleri Dergisi, Aralık,2004

10)ŞAHİN, Bülent.Gençlik ve Terör ,Polis Dergisi. Sayı:40 Nisan-Mayıs-


Haziran, 20004

11) www.terör.gen.tr

12)http//tem.iem.gov.tr

13) www.egm.gov.tr/temuh

You might also like