Professional Documents
Culture Documents
38-58 12%
26-37 34%
14-25 54%
35-65 2%
80% 65%
30-34 6%
60%
14-25
25-29 17%
40% 25-30
16,80% 17,50%72,50%
15-25 30+
20%
10-14 2,50%
0%
Psikolojik Sorunlar
Psikolojik sebepler terörizmin birincil nedenlerinden olmamakla birlikte yan etki eden
unsurlardan biridir.Psikolojik durumu bozulmuş olan insanlar terör örgütlerine daha kolay
5
ŞAHİN, Bülent.Gençlik ve Terör ,Polis Dergisi. Sayı:40 Nisan-Mayıs-Haziran, 20004
katılabilirler.Bunu yanında devletin uyguladığı politikalar sonucu, psikolojik olarak etkilenen
kesim kendini terörizmin içinde bulabilir 6
“Çocukluktan ergenliği geçen gençlerde fizyonomilerindeki orantısız değişikliklerle
birlikte duygusal ve psikolojik olaraktan da dalgalanmalar yaşanır. Gelişim psikologlarınca
gençlik dönemi insan yaşamının en güzel, en mutlu ve en güçlü dönemi olarak
nitelendirilirken, aynı zamana da bir kriz ya da bunalım dönemi olaraktan da ifade
edilmektedir.” 7
Bu dönemdeki gençler;
AİLE VE GENÇLİK
Aile bir kişinin gelecekteki karakterini çizmedeki ilk ve an önemli basamaktır. Kişinin
çocukluktan ergenliğe doğru ilerlerken gençlik bunalımlarını en iyi ailede gözlemleyebiliriz.
Dolayısıyla böyle bir hassas bir zamanda bilinçli bir anne-baba tutumu gençlerin daha az hata
yapmasını sağlayacaktır. Ergenliğin “otoriteyi red “ durumu aile içi otoriteyi de hedef
almaktadır. Bundan dolayı genç daima ailesini eleştirir ve daha fazla özgür olmak ister. Aileler
ise çoğu zaman ne yazık ki bu duruma hazırlıksız yakalanmaktadırlar. Buna paralel olarak
gencin davranışlarına karşı soğukkanlı davranmak yerine aşırı disiplin uygulayan, baskıcı
veya reddedici bir tutum sergilemektedirler. Bu dönemde genci eleştirmek, onun isteklerine
karşı çıkarak baskıcı bir tutum izlemek genelde yanlış sonuçlar doğurur. Ailenin genci sürekli
eleştirmesi, yanlış yaptığını ileri sürmesi ve bir çok şeyi yasaklaması zaten her şeye protesto
düzeyinde yaklaşan gençte ters etki yaratacak ve daha da çok uzaklaşmasına neden olacaktır.
6
ÇINAR, Bekir. Devlet Güvenliği İstihbarat ve Terör. Sam Yayınları, Ankara sy:258
7
Hakan KIRBAÇ, “Ergenlik Çağı” http//greatestfeelpsikoloji.com
8
Terör ve Gençlik; “Hedefteki Gençli in Psikolojik Özellikleri”, http://www.terör.gen.tr
(polis bilimleri dergisi). Bu uzaklaşmanın sonucunda ise genç kendinin adam yerine
koyulduğu daha doğrusu bu imajın verildiği ortamlara doğru yönelecektir. Örgütler bu
noktada kişilere sözde sorumluluklar (kat, bölüm, ...vs) vererek onları sözde davalarında
vazgeçilmez unsur olarak göstermekte ve gençleri tuzaklarına düşürmektedirler.
Gençlerin terör örgütlerine iten ikinci sebepse ailenin ilgisizliğidir. Belki bu birinci
baskıcı tutumdan daha da çok rastlanan etkendir çünkü yaşadığı buhranlı dönemde ne
yapacağını bilmeyen genç bu dönemin şaşkınlığı ve nisbi çaresizliğiyle tek başına mücadele
etmek zorunda kalacak ve içinde bulunduğu ortam çoğu zaman onun yanlış kararlar
verebilmesine neden olacaktır. Terör örgütleri gençlerin ilgi ve sevgi eksikliğinden faydalanıp
onlara ilgi gösteriyormuş gibi görünerek örgüt içine çekmekte daha sonra ise gerçek yüzlerini
yansıtmaktadırlar. “Yapılan araştırmalarda, özellikle terör örgütü Hizbullah ve PKK’ daki
gençlerin büyük bölümünün çok çocuklu ailelerden gelmiş olması(necati alkan) ve gerek adli
makamlardaki ifadeledinde gerekse kendi pişmanlıklarını yansıtan mektuplarındaki “Annem
veya babam ölünce....” “Annemle babam ayrılınca.... “ diye başlayıp devam eden haykırışlar
da aile ilgisizliğinin sonuçlarını gösteren en önemli delillerdendir. Bölünmüş, parçalanmış,
çok çocuklu ve cahil ailelerde gençlere gerekli ilgi ve sevginin gösterilmemesi, bu duygulara
aç gençleri başka ortamlara kaydıracaktır.
Böyle bir dramı yaşamış bir örgüt mensubunun aşağıdaki ifadesinde aile ilgisizliğinin
sonuçlarının nerelere götürülebileceğini daha iyi anlayabiliriz.
.....Liseye devam ediyordum, son sınıfa gelmiştim. Bu arada rahmetli annem vefat etti. Ben
yaklaşık 16 yaşlarında idim. Maddi durumu iyi sayılabilecek bir ailem vardı. Ancak annem
ölünce babam ve kardeşlerim benim dertlerim ve sorunlarımla ilgilenemez olmuşlardı. Çok
küçüktüm ve sorunlarım çoktu. Bilinçsizdim, ne yapacağımı bilemiyordum, kısacası bezgin
ve sorumlu, psikolojik bozuklukların baş gösterdiği tehlikeli bir dönem başlamıştı benim
için. Bir türlü bu tehlikelerden korunamıyordum. İşte tam bu sırada maalesef bu bela ile
tanıştım.
Bunalımlı dönemimde okul arkadaşlarımdan ve çevremdeki çocuklarla oturup kalktığım
sırada, bunlar zaman zaman görüşlerini açıklayıp, neler yaptıklarını anlatıyorlardı. Bir
süre sonra bana dergi roman ve siyasi gazete vererek ikna yolu ile beni ilgi alanları
doğrultusuna çektiler. Bir süre sonra beni popilist bir havaya sokarak, bana güvenlerinin
arttığını, onun için beni bir yere götüreceklerini ve bazı kişilerle tanıştıracaklarını
söylediler. Beni önce bir büroya götürdüler, daha sonra beni birkaç kişi ile tanıştırdılar.
Zaman akıp gidiyor ve ben maalesef ufaktan ufağa örgütün içine çekilmiştim. Bir süre
sonra bana bir kişi “sizler deşifre oldunuz polis sizleri teşhis etmiş onun için acilen kırsala
gönderileceksiniz” dedi. Hiç bir suç işlememiştim. Korkuyordum, bu arada ailemin
ilgisizliği ve sorunlarım nedeniyle adeta eziliyordum. Beni tanıştırdıkları kod adı olan biri
tarafından dağa gönderildim. böylece örgüte katılmış oldum. Diğer bir deyimle kendimi
örgütün içinde buluverdim... 9
Kısacası şunu diyebiliriz ki; gençlerin beklediği sınırsız özgürlük değildir. Onlar
toplumda kendilerine bir yer edinmek, kendilerini ispat etmek, adam yerine koyulmak ve
gençliğin verdiği belirsizlikten bir an önce kurtulmak isterler. Bu dönemde bundan dolayı
gençten en çok “Siz beni anlamıyorsunuz! “ yakarışını duyarsınız. Bu kritik dönemde aile
beklentilere, cevap verecek ortamı hazırlayamazsa genç terör örgütlerinin serabına kendini
kaptırıp geri dönüşü olmayan bir yolda kendini bulabilir. Eski bir terör örgütü mensubunu
olan Semra DUYAR’ ın belirttiği nokta sanırım her şeyi özetliyor “ Bir insan gelecekte
9
KURT, Şahin, Gençlik ve Terör, Polis Dergisi. Sayı:40 Nisan-Mayıs-Haziran, 20004
kendisine ailesine ve topluma yararlı yada zararlı olması, ailesinin ona verdikleriyle ya da
vermedikleriyle paraleldir. 10
SOSYAL YÖNTEMLER
Terör örgütleri gençleri kazanmak için belirli bir sistematik içerisinde bazı yöntemlere
başvururlar. Örgütler gençleri saflarına katmak amacıyla psikolojik yöntemlerin yanında
cinsellik, kültürel farklılıklar, sosyal katmanlar, ekonomik imkanlar, siyasal tercihler, dini
inançlar, hobileri ve benzeri olguları istismar etmektedirler. (istanbul tem)11
Terör örgütleri gençleri kandırmakta araç olarak kullandığı kültürel faktörlerin
başlıcaları akrabalık, hemşehricilik ve arkadaşlık ilişkileridir.
Ergenlikle beraber gençler aileden uzaklaşır ve kendisini yoğun arkadaş ilişkileri
içerisinde bulur. Genç, zamanının büyük bölümünü geçirdiği arkadaşlarıyla sürekli bir iletişim
ve etkileşim içerisindedir.Gençler, arkadaş ortamlarında özendikleri ve kazanmaya çalıştıkları
rolleri oynarlar, grup psikolojisini yaşarlar ve kendini ispat noktasında önemli adımlar atarlar.
Bu dönemde sorunlar ve dertler aileden daha çok arkadaşlarla paylaşılır, arkadaşlar aileden
daha yakın görülür ve çözüm arkadaş grubunda aranır, ergen birey çözümleyemediği
çatışmaları arkadaş grubunun çözmesiyle rahatlar. Bunun en büyük sebebi ise aynı yaş
grubunda olma, aynı ortamda bulunma ve aynı dertleri paylaşmadır. Bütün bunlara paralel
grup ve arkadaşlar arsında sıkı bir bağ kurulur. İşte terör örgütleri bu bağları kullanmak
istemektedirler. Örgütler gencin sıra, mahalle, yurt,...vs arkadaşlarını kullanarak örgüte
katılmasını sağlar yani bir arkadaş örgüte ilk adım olabilir
Bir örgüt yayınında konu ile ilgili şu ifadelere yer verilmektedir:
“Kişilerin ilgileri, eğilimleri göz önünde bulundurularak iyi bir müzik kaseti vermek; severek
okuyabilecekleri bir kitap vermek(tercihen kalın kitap olmamalıdır); kişinin izlemesi için bir
video kaseti vermek ya da beraber izlemek; iyi bir televizyon filmini ya ada programını
izlenmesini önermek ya da birlikte izlemek; birlikte sinemada güzel bir film ya da tiyatro
oyununu seyretmek ya da olanak yoksa onun seyretmesini tavsiye etmek ; birlikte bir konsere
gitmek, birlikte bir müzeyi gezmek; onu iyi bir arkadaş ortamı içinde pikniğe, geziye, sportif
faaliyetlere çekmek vb. dostluğu ve iletişimi geliştirmekte yardımcı olacaktır. Kişiyi
ortamımıza alıştırmak, onunla iletişimimizi ilerletmek için genellikle akla hemen onu kültür
merkezine, dergiye, derneğe, sendikaya çağırmak geliyor. Kendimizi bu yolla sınırlamamalı,
belli alanlara hapsetmemeliyiz. Başka çok çeşitli olanaklar olduğunu unutmamalıyız.163
PSİKOLOJİK YÖNTEMLER
12
GÖKSU, Turkut. Toplumsal Psikoloji, EGM Yayınevi, Ankara 2003
13
ALKAN, Necati. Gençlik ve Terörizm, TEMUH Dairesi Başkanlığı Yayınları, Ankara,2002
14
GÖKSU, Turkut. Toplumsal Psikoloji, EGM Yayınevi, Ankara 2003
Örneğin eğitim amacıyla memleketi dışında bir üniversiteye gelmiş bir öğrencisi
kalacak yer, burs, arkadaş çevresi sıkıntısı çeker. Bu belki onun en aciz halidir. Kendi
ayakları üzerinde durmaya çalıştığı bir dönemde terör örgütleri ihtiyaçlarını karşılayarak onu
cezbedebilir. Fakat bu genç için geçeci bir durum olacaktır çünkü örgütler genci aralarına
katana kadar gerçek yüzlerini göstermezler o günler kan ve pişmanlıkla dolu bir dönemin
kuluçka zamanıdır.
Terör örgütü PKK’nın içerisinde 3,5 yıl faaliyette bulunan ve daha sonra güvenlik
güçlerine teslim olan Sami DEMİRKIRAN “Ürperten itiraflar”kitabında örgütün eleman
kazanırken bireylerin hangi ihtiyaçlarına hitap ettiğini şöyle ifade ediyor:
“...Peki neden örgüte katılım sağlanıyordu? Güneydoğu’da işsizlik yüzünden
örgütün eleman topladığı bir dereceye kadar doğru idi. Kimi macera yaşamak, gerçekten
devlet kuracaklarına inandığı için PKK’ya katılıyordu . Gerilla romantizminin
yükseltilmesi de özellikle büyük şehirlerde etkili idi.
Ezilmişlik ve romantizm bayanları dağ çeken en önemli faktörlerdir. Örgüte
katılanların çoğunda daha ilk günden pişman oldukları gözlerinden okunabiliyordu.
Çünkü kimine örgüte katıldıktan sonra iş verileceği ve ailesine maaş bağlanacağı ; kimine
dağdaki insanların tamamı Müslüman diye tanıtılıp bu mücadelenin bir vatani vazife
olduğu; kimine devlet kurulunca subaylık , kaymakamlık verileceği ; kimine ise örgütün
kobralar, savaş uçakları vs. bulunduğu söylenmiş. Hatta bazıları dağda otellerde
kalacaklarını sanıyorlarmış.
Önlerine altı yanmış , üstü hamur sac ekmeği konduğunda gerçekleri kavramaya
başlıyorlar. Asıl gerçeği kavramaya başlamaları ise, çatışmaya girmelerinde oluyor. Yanı
başında arkadaşları patır patır ölmeye başlayınca umutsuzluk girdabına düşüveriyorlar.”15
Bu bağlamda terör örgütlerinde bir grubun yapı ve işleyişi kısaca şöyle açıklanabilir.
Terör örgütleri grup dinamiğindeki asıl amaç kişinin kimliğini silmek ve ona yeni bir
kişilik oluşturmaktır. Bu kişiliğin özellikleri grup dinamiği ile empoze edilir. Daha sonra ise
her türlü eylemde kullanmak için gencin tutumunu örgüt ideolojisi ile beslemeye çalışırlar.
15
ALKAN, Necati. Gençlik ve Terörizm, TEMUH Dairesi Başkanlığı Yayınları, Ankara,2002
Tutum;Bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu, ve
davranışlarını düzenli bir şekilde oluşturan eğilimdir. Tutum için kısaca davranışlarımıza
rehberlik yapan yapı diyebiliriz. Bir kişi farkında olmadığı konu veya olay hakkında tutum
oluşturması söz konusu değildir16.
Terör örgütleri, psikolojik yöntemleri kullanarak ve genci örgütün haricinde hiç bir
şey düşünemeyecek kendi değer yargılarını unutup hayata örgütün gözleriyle bakmayı
sağlayacak şekilde gencin algılamalarına etki etmektedir.
İdeolojik eğitimden geçmiş bireylerde kendileri haricindeki her düşünceyi, fikri,
ideolojiyi, örgütü, yapıyı düşman olarak algılama eğilimi vardır. çünkü algı dünyaları ait
oldukları örgütler tarafından buna göre şekillendirilir. ayrıca ideolojik bir bakış açısı kazanan
bireylerde bütün olay ve hadiselerin sahip olunan ideoloji çerçevesinde algılama ve
yorumlama vardır. buda algıda seçicililiği beraberinde getirmektedir.
Terör örgütleri kişileri bir pencere açar ve hayata sadece bu pencereden bakmalarını
sağlar veya buna zorlar. pencereden gösterdikleri ise çöllerdeki serap gibidir.
Terör örgütleri militanların beynini ve ruhlarını örgütün amaç doğrultusunda
şartlandırma faaliyetlerini bu kadarla da bırakmamaktadırlar. ayrıca yeni kazandığı
militanların algılama ,dünyalarına da nüfuz ederek örgütün ideal ve amaçlarından başka bir
şey düşünmemektedirBu bağlamda genel bir kademelendirme yaparsak
Önce sempatizan bir grup içerisine alınır, bu grup arkadaş çevresinden olabileceği gibi
aile yakınlarından, hemşehrilerinden, dernek, yayın büroları yada legal uzantıları
içerisinde oluşturulabilir.
16
GÖKSU, Turkut. Toplumsal Psikoloji, EGM Yayınevi, Ankara 2003
Örgütün, çıkardıkları dergi ve kitaplar gençlere okutturularak, ideolojiler empoze
edilir tek çözüm örgüt içinde aranır.
Daha sonra yavaş yavaş illegal görevler verirler. Afiş asma, yazılama, böye basit
suçlarla polis tarafından yakalanması sağlanır. Genç suçluluk psikolojisi içine sokulur,
böylece örgüt içine çekilen gençlere daha sonra siz artık deşifre oldunuz artık siz
örgütün sırlarını biliyorsunuz...vs. denilerek geri dönüş kapılarını kapatılır
.
Daha sonunda ise örgüte katılımı sağlanır ve tehdit ve korku çemberiyle sarılarak
örgütten ayrılması engellenir
Öneriler
Peki ne yapılmalı? Geleceğimiz olarak gördüğümüz gençlerimizin örgütlerin avı
olmasını önlemek için nasıl bir yaklaşım içinde olmalıyız ve neler yapmalıyız ? Bence ilk
olarak terörün iyi anlaşılması gerekir. Terör genel olarak bir ülkenin sosyal, ekonomik,
kültürel ve siyasi yapısına bir mesajdır. Terör devletin bu yönlerden zaafa düştüğü zaman
ortaya çıkar. Terör örgütleri toplumdaki adaletsizlikleri, dengesizlikleri, yanlışlıkları
propaganda malzemesi olarak kullanırlar ve insanların değerlerini istismar ederler. Bundan
dolayı mesajı iyi algılamamız gerekir. Terör sadece güvenlik güçlerinin sorunu değildir. terör
toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren bir sorundur ve çözümü toplum olarak hep birlikte
aranmalıdır. dolayısıyla bütün sosyal kurumlar aile, arkadaş grupları, medya, siyaset,
eğitim..vb sorunu çözmede üzerine düşeni yapmalıdırlar. Ancak ne yazık ki uzun yıllar bu
yapılmamış ve terör bir güvenlik sorunu olarak ele alınmış ve bataklıktaki sineklerle
mücadele edilmiştir. Bataklığı kurutmaya yönelik kolektif oluşumlar içinde stratejiler ise
geliştirilmemiştir.
Bu bağlamada bu sorunu çözmek için ilk olarak toplum içindeki adaleti sağlamamız
gerekir. Gelir adaleti ve fırsat eşitliği sağlam bir temel oluşturur. Üniversitelere gelen
gençlerimizin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla fonlar ve burslarla öğrenciler
desteklenmelidir. Daha sonra üniversitelerde içinde bulunduğu toplumun özellikleri iyi analiz
edilerek dışarıdan empoze edilen ideolojilerin üzerine bilimsel çalışmalar yapmak gerekir. Ne
yazık ki buna bugün pek rastlayamıyoruz.. Gençlerimizin kişiliğinin ve davranışlarının
şekillenmesi sürecinde okul- aile işbirliği sağlanarak gerek okulda gerekse aile içinde gencin
isteklerine cevap verilmelidir. Gençlerimizin başka mekanlarda mutluluk aramaması için
üniversiteler ve belediyeler gençlerin vakitlerini verimli şekilde geçirebileceği sosyal ve
kültürel merkezler yapmalı buralarda gençlerimizin kabiliyetlerini geliştirmeli onlara
enerjilerini olumlu yönde kanalize edecekleri faaliyet alanları sunulmalı ve gerek bu
mekanlarda gerekse de aile içinde gençlerimize sorumluluklar verilerek onların kendisini
göstermeleri için fırsat sunulmalıdır. Aile içinde demokratik bir yaklaşımla gençle iletişim
kurulmalı genç dinlenmeli ve konuşarak çözüm aranmalı bu yönden ailelerin ergenlik
dönemine hazırlıklı olmaları için aile eğitim seminerleri düzenlenmelidir. Medya da ise
gençlerin eğitimine yönelik programlar yapılmalı ve ideolojilere özentili yayınlardan
kaçınılmalıdır. Polise bakan yönüyle ise öğrencilerin gittikleri mekanlar düzenli olarak
denetlenmeli, yasadışı faaliyetlerle ilgili toplum bilgilendirilmeli, yasadışı faalişette
bulunduğu saptanan gencin ailesi haberdar edilmeli ve işbirliği içinde örgütün avı olmaktan
kurtarılmalıdır. Kaçakçılıkla ilgili TADOC ve adli bilimlerle ilgili SASEM gibi terörle ilgili
bir uluslararası Bir Terör Akademisi kurulmalı ve bu akademide kısa, orta. uzun vadeli
stratejiler üretilmeli, profesyonel eğitim verilmeli ve terör uzmanları yetiştirilmelidir ve ayrıca
bu akademi sayesinde uluslararası işbirliği sağlanmalıdır.
Sonuç olarak Hasan CEMAL’in Kimse Kızmasın, Kendimi Yazdım” adlı kitabında da
belirttiği gibi” tarihten ders almak hiçte kolay değil özelliklede bizim ülkemizde herkes
yaşayarak öğrenmenin peşinde..”17Biz gençlerimizin terör örgütlerinin gerçek yüzlerini
görmeleri için büyük acılar yaşamamalarını istemiyoruz. Çünkü her tecrübe bizi biraz daha
güçsüzleştirmekte ve hızla gelişen dünyada yerimizde saymamıza neden olmasına neden
olmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde ve tarihin hiç bir sayfasında gözyaşı üzerine kurulmaya
çalışılıp da ayakta kalmış bir yapı gösteremezsiniz İnsan haklarının savunuculuğunu kimseye
bırakmayan, eşitsizliği ve adaletsizliği engelleyeceğini söyleyenlerin, erdemin
savunuculuğunu yapan terör örgütlerinin dağlarda. cezaevlerinde ve eylemlerinde ne kadar
samimiyetsiz oldukları gözükmektedir. Örgütün derin acılar yaşattığı ve aynı acıların başka
gençler tarafından yaşanmamasını isteyen ve anılarını kaleme alan eski örgütçü Semre
DUYAR’ın kitabında gençlere örgütlerin iç yüzünü göstermektedir.
Örgüt ne için mücadele eder ?Amacı nedir? Onlara sorarsanız, insan hakları ve
demokrasi savunucularıdırlar. Amaçları, yeryüzünden sömürüyü ve eşitsizliği, adaletsizliği
ortadan kaldırmak, dergi ve kitaplarında çizdikleri o toz pembe dünyayı yaratmaktır.
Haksızlığa, ikiyüzlülüğe, yalana, dolana karşıdırlar. Erdemlerin savunuculuğunu yaparlar.
peki böylesine yüce ideallerin savunucusu olduklarını ve bunun mücadelesini
verdiklerini iddia edenlerin bu değer yargılarına yakışan bir anlayışa ve mücadele
yöntemlerine uygun bir iç tutarlılığa sahip olmaları gerekmez mi? İnsan haklarından
bahsedenler önce kendileri insan haklarına saygılı olmalıdır. İşkenceye karşı olan, işkence
yapmamalıdır. Demokrasiyi savunan, önce kendi içinde demokrat olmalıdır. Yalana karşı
olan yalandan, ikiyüzlülüğe karşı olanın sahtekarlık ve entrikadan uzak durması gerekir.
Bunlar genel geçer ilkelerdir.
Terör örgütü bunların neresindedir? Örgütün iki yüzü vardır. Birincisi,
propagandasını yaptıkları insanları etkileyip kendi içine çekmek için, gerek sözlü, gerekse
dergi ve kitaplarında yansıttıkları yüzleri. İkincisi ise; karşı karşıya kalanların
görebildikleri, anlayabildikleri yüzleri. Bu ikinci yüz terör örgütlerinin yüzüne taktığı cilalı
maskeyi indirdiğinizde görünür.18
17
CEMAL, Hasan. Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım, Doğan Kitapçılık, 16. Baskı, 2003 sy:18
18
DUYAR, Semra ; Anılarım , Türk Anneler Derneği , Ankara ,2001, sy:6
“Olanaksızlıklar yüzünden okuyamadım. Aileme katkım olsun diye şimdiye kadar bir
çok yerde çalıştım, yaşım kadar iş değiştirdim diyebilirim. Televizyonlarda gördüğümüz
insanların yaşantılarına ve hayat standartlarına özenerek büyüdüm. Bu özenti benim ve
arkadaşlarımın terör örgütlerinin tuzaklarına düşmemizdeki en büyük etkenlerden biriydi.
Bizim yoktu başkasının da olsun istemiyorduk. Lüks mağazaların önünden geçerken
içimizden hep zarar vermek geliyordu ve isyan edip küfürler savuruyorduk. kimin olduğunu
dahi bilmediğimiz modelli araba sahiplerine veryansın ediyorduk. Bunu yazmaya
çekiniyorum ama yine de yazacağım bir çok lüks arabaya eylem koyduk, molotof attık ve
adını faşistleri cezalandırdık diye açıkladık ama ortada bir faşist vardı ne de biz bu eylemleri
siyasi amaç için yapıyorduk, tamamen kendimizi tatmin ediyorduk. Bu duygularla örgütün
düzenlediği bir kaç eyleme gitmeye karar verdim. Cahil olmama rağmen yapılan faaliyetlerin
halka hizmet amacı taşımadığını gördüm ve bir daha eylemlere gitmemeye karar verdim.
Gelen tekliflere gelemiyorum diyemiyordum., çünkü biliyorsunuz oturduğum yer buna olanak
tanımıyordu sadece işim var diye mazeret uyduruyor reddediyordum. Arkadaşlarımın göz
altına alındığını duydum sanki içimde fırtınalar kopmuştu. Acaba neler yaşıyordur diye
hayaller kuruyordum. Endişelerimin ne kadar yersiz olduğunu kendisiyle görüşünce
anlayacaktım. Gerçekten de devekuşu gibiymişiz. Etrafımızda olup bitenlerden habersiz
yaşıyormuşuz. Meğer ne çabuk dolduruluşa getiriliyor ve kandırılıyormuşuz.”19
Gençler;
19
11.04.2005 Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi “F Tipinden Selam Var” başlıklı haberden alınmıştır.
Dost sandıklarım pusuda yatıyor
Kaçmaya kalksam namluyu dikiyor
Her gece bir zalim nöbet tutuyor
Pişmanım anam inan bırakmıyorlar
KAYNAKÇA
11) www.terör.gen.tr
12)http//tem.iem.gov.tr
13) www.egm.gov.tr/temuh