You are on page 1of 287

70

GZ

1996

Toplum ve Bilim
7 63 78 94 153 199 215

Ulus Baker Ignoramus = Bilmiyoruz: Bilindnn bir eletirisine doru Slavoj Zi zek Mstehcen efendi Stathis Gourgouris Tarihle d arasnda ulus biimi Orhan Koak Kaptrlm ideal: Mai ve Siyah zerine psikanalitik bir deneme Fethi Akel Kutsal mazlumluun psikopatolojisi Victoria Holbrook Klasik-sonras imge, okyanussal benlik Onur Cankoak Masalda byyen kzlar: gelenek masallar, ocukluk ve dsellik
LTERATR ELETRS

Mustafa Ylmazer Toporafik okyanuslardan masallar Freud, Jung, psikanaliz ve edebiyat Nezih Erdoan Sinema ve psikanaliz Ali Akay mge, ne hallerde?
LET

232 241 250

Saffet Murat Tura Metapsikoloji ve fenomenoloji Erol Gka Freud ve Nietzsche: Postmodern durumda psikanalizin ve psikiyatrinin gelecei iin baz sezgiler
KTAP TANITIMI

253

261 269

G. Deleuze, F. Guattari: Anti-dip (Ulus Baker) N. Volkan, N. Itzkowitz: Atatrkn psikobiyografisi (Trkay Demir) F. Hacker: Faizm sendromu (Tanl Bora) C. Hadjimichalis, D. Sadler: Kenarn Avrupas: Yeni eitsizlik mozayii (B.Sina ener)

Toplum ve Bilim
ISSN 1300-9354 BRKM YAYINCILIK VE TC. LTD. T. ADINA SAHB

mer Lainer
YAYIN YNETMEN

Tanl Bora
YAZI KURULU

Ulus Baker Necmi Erdoan Ouz Ik Orhan Koak Mahmut Mutman Blent Peker Erol Taymaz Meyda Yeenolu
70. SAYI EDTR

Orhan Koak
SORUMLU YAZILER MDR

KAPAK: Charcot, kliniinde ders verirken. Bu litografn bir kopyas Freudun muayenehanesinde bulunurdu. National Library of Medicinedan.

Tanl Bora
KAPAK VE SAYFA DZEN TASARIM

YAYIN DANIMA KURULU

Ali Artun mit Kvan


UYGULAMA

Hsn Abbas
DZG

Maraton Dizgievi
OFSET HAZIRLIK

letiim Yaynlar
BASKI VE CLT

efik Matbaas
KAPAK BASKI

Sena Ofset
YAZIMA ADRES

Selnik Cad. 64/11 Kzlay 06640 Ankara Tel. 425 36 00 425 20 71 Fax: 425 18 15
INTERNET WEB ADRES

http: //www.metu.edu.tr/ ~www21/tb/tb.html


BRKM YAYINLARI

Klodfarer Cad. letiim Han Caalolu 34400 stanbul Tel. 516 22 60 Fax: 516 12 58 Toplum ve Bilimde yaymlanan yazlar Sociological Abstracts indeksinde yeralmaktadr.

Asaf Sava Akat / Asu Aksoy Tosun Arcanl / Korkut Boratav Aye Bura / Reit Canbeyli mit Sakallolu / Alain Duben Atila Eralp / Seluk Esenbel Sureia Faroqhi / Nilfer Gle mit Hassan / Fatma Ikda Huricihan slamolu nan Kemal nan / Ahmet nsel Deniz Kandiyoti / Nihal Kara Reat Kasaba / alar Keyder Eser Kker / Levent Kker erif Mardin / nal Nalbantolu lber Ortayl / Ouz Oyan Aye nc / Doan zlem Jale Parla / Mithat Sancar mr Sezgin / lkay Sunar Burhan enatalar / irin Tekeli lhan Tekeli / Isenbike Togan Zafer Toprak / hsan Tunal Aydn Uur / Galip Yalman Faruk Yalva / Deniz Yenal Zafer Yenal / Nurhan Yentrk

Bu sayda...

Siyaset, siyasetbilimi ve siyasal ideolojiler, hkim izgi itibaryla ya kendi terimleriyle dnld (Machiavelli ve Hobbesdan Carl Schmitte dek), ya ahlkla btnletirilmeye veya snrlandrlmaya alld (Kanttan Rawlsa), ya da ekonominin bir uzants olarak grld (ortodoks Marksizm ve liberalizm). Liberal ve Marksist yaklamlar, yine de, siyaseti kendinden menkul saylmaktan kartarak snrlandrmaya, greceliletirmeye yneldiler; dnceyi indirgenemez bir tarihte, bir zde durdurmaktan kandlar. Ama ok belirgin bir zaaflar vard: zne anlaylar ok saydam, ok yzeysel, clz ve kanszd. Hem liberal demokratik teorinin hem de Marksizmin son dnemdeki buhranlar, zc ve iradeci akmlarn yeniden serpilmesine zemin hazrlad. Liberalizm ve Marksizm, bunlar bir sapma (veya sapknlk) olarak grme imknna artk sahip olmadklarn bilseler de, kendi geleneksel kavramsal ereveleriyle bu zleri ieremeyeceklerdir. Etniklie veya milliyetilie dair tartmalarda iki byk akmn da kuru bir sosyolojizme veya hakikate nfuz etme, hakikati etkileme/deitirme iddiasndan uzaklaan bir kltrel grececilie dmelerinin bir sebebi de bu deil mi? Psikanaliz bu noktada zel bir nem kazanyor. Psikanaliz, bir yandan, tutkular zerine bir kuramdr; milliyeti ve sair zc dncelerle ak atabilecek kadar kanl-canl, cokulu bir dncedir. te yandan psikanaliz, herhangi bir ze teslim olmay reddeden, dnceyi herhangi bir noktada ve salt dncede de durdurmayan, tarihsel ve eletirel bir yntemdir. Trkiyede toplum bilimleri teorisinde psikanalizle ok fazla har neir olunduu sylenemez. Psikanalitik kavramlar verimli bir ekilde ie koulmad. Bu eksiklikte toplum bilimlerinin inisyatif eksiklii kadar, psikiyatri camiasnn rkeklii veya kendini meslek ideolojisine kapatml da pay sahibi olsa gerek. Toplum ve Bilimin psikanalizi konu alan elinizdeki zel saysnda, say edi-

4 trnn yukarda zetlenen sorunsallatr dorultusunda, milliyeti/zc zihniyete ve onun z topraklar olan tutku ve hissiyat corafyasna psikanalitik kuramn merceiyle bakmada odaklatk. Fakat unutmamal ki bu say esas itibaryla Psikanaliz Saysdr; milliyetilik/zclk balamn, psikanaliz kuram(lar)nn verimlerine dnk elverili bir vesile saydk. z Slavoj Zi ek, Toplum ve Bilimin Psikanaliz Saysna yapt katkda, ge-kapitalist dnemde insan-znenin iinde yaad gvenceli simgesel kurgunun tehlikeye dmesiyle beliren iddet ve dmanlk eiliminin psiik dinamiinin zerine varyor. Kamusal g sistemi ile onun mstehcen sperego btnleyiz cisi arasndaki sk badan yola kan Zi ek, bir gerilim silsilesini irdeliyor: Gerek Yahudiler ile kavramsal Yahudi, gerek baba ile simgesel baba arasndaki fark; bu fark temsil eden simgesel kurgu-fantastik hayal fark; somut gerek ile, gerekliin doru temsilinin arptlmas yoluyla ortaya kan reel gerek arasndaki fark. Sonuta, birbirinin tamamlaycs olan iki fantezi dzlemi ortaz ya kyor. Zi ek, hazlarmz organize eden bu fantezi sarmalyla baetmeyi, politik bir tedavi sorunu olarak tehis ediyor. Statis Gourgouris, bir toplumsal-imgesel kurum olarak ulusun, belirli bir toplumun belli bir anda kendini imgeleyi biiminin da-yanstl olduunu ve ayn zamanda bu imgeleyie imkn veren anlamlandrma tarznn da bizatih ulusun kendisi olduunu savlyor. Bylelikle, Benedict Andersonn nl forml imgelenmi topluluk olarak ulusu, kendini imgeleyen bir imgelenmi topluluk olarak ulus diye tashih etmi oluyor. Gourgouris buradan ileri giderek, ulusun inasna bir metin-yazm olmaktan ziyade bir d-almas olarak bakmak gerektiini vurguluyor. Ulusun ve ulusal znenin biimlenmesini d-almasnn kavramlaryla tahlil eden makalenin Sonszn, bu yl Trkiye ile Yunanistan arasnda yaanan mia/Kardak Krizinin dsel-imgesel pratik asndan bir yorumu oluturuyor. Fethi Akel, Trk-slmc milliyeti-muhafazakrln karakteristii olan mazlumluk sylemini, bir ac ve eziklik narsizmi ve bir g istemi olarak deifre ediyor. Ge-kapitalist (ve gecikmi-kapitalist) koullarda toplumsaln negatif enerjisinin otorite fetiizmine transferinin kolayln gsteriyor. Faizmin kitle ruhuna ilikin almalar yerliletirmeye dnk ciddi bir katk olan makalenin zgn ve arpc bir vehesini, protestan pritenizminin kendi znelliini etkinletiren ilecilii ile, Trk-slm Mazlumluunun kendini mutlak anlamda hie sayarak her trl sorumluluu da dsallatran ileciliinin karlatrlmas oluturuyor. Kendini hie saytaki mutlaklk, intikamc ve tazminci bir adalet sylemi zerinden, ok iddetli bir iktidar istemine varyor. Orhan Koakn Halit Ziya Uaklgilin Mai ve Siyah zerine denemesi, Osmanl-Trk toplumunun modernlemeyle baetme travmasnn tahlilini, ruhun daha derin, daha basnl, daha ikenceli yerlerine gtryor. Orhan Koak, millci edebiyat eletirmenlerince yerlilikten ve mill cokudan uzaklkla it-

5 ham edilegelen Halit Ziyann, tam aksine ulusal benlii en iten yanstan romanc olduunu gsteriyor. Yabanc idealle yerli gerek, bireysel ideallerle kamusal idealler arasnda; ego-sperego ayrmasna, anne-baba figrlerinin ayrmasna kadar izi srlebilen bir yarlma bir bnamazlk hali... Bu yarlmann aydn ortamnda yaratt, gl utan ve sululuk duygularyla narsisistik zafer sarholuu arasnda bir mutsuz bilin sarkac... Halit Ziya, bu ruhsal ikilii ileyiiyle, orijinal Trk ruhunun en iindeki yazar, belki de. Orhan Koak, Mai ve Siyahn yansra tarihsel balam ve Halit Ziyann biyografisini de hesaba katarak, psikanalizle tarihsel-toplumsal analizin lezzetli bir uygulamasn yapyor. Ulus Bakerin yazs ise, klasik psikanaliz literatrnden kaynaklanan ve giderek psikanalizin salt bir tedavi pratii olmann tesinde kuramsal yeni almlarn, dnya grlerinin ve etik-politik-estetik faaliyetin kayna olmay neren bir felsefe olarak psikanalizin hesabna geirilen bir dizi kavramn hangi noktalarda eletirel bir yaklamla gzden geirilmesi gerektiini, hangi noktalarda almas ve hangi noktalarda reddedilmesi gerektiini tartyor. Yazar, ncelikle klasik anlamyla psikanaliz kltrnn istek ve arzu mefhumlarn tersine evirmeyi, bu yoldan btn psikanalizin, hem kuramsal hem de pratik bakmndan aile (Oidipus) ortamna hapsolmasnn, en sofistike biimlerinde dahi (Lacann yapsal-simgesel Oidipusu olan Babann Ad gibi) gsz bir simgecilikle damgalanm kuramsal yanlsamalarnn karsna kyor. zellikle Freudu bilind mefhumuna retkenliini yeniden kazandrabilmenin yolunun, yorumlama, iletiim ve usavurma etrafnda rlm bir etikten ok, tarihsel-toplumsal glerin bireysel ve kollektif alardan canlandrlmasndan getiini savunuyor. Son olarak, Bakerin eletirisi, psikanalizin retimden ok yoruma, kullanmdan ok mbadeleye, mcadeleden ok uzlamaya atfetme eiliminde olduu bir deerler silsilesi zerinde, kullanma ak hangi alanlar gizlemi, gzlerden saklam olabilecei tartmasyla son buluyor: Sevmek, hissetmek ve retmek sorunlarnda ancak psikanaliz dndan verilebilecek baz olas cevaplarn aranmas bu tartmann ana eksenini oluturuyor... Saymzda yer alan iki makale, geleneksel edebiyat rnlerine psikanalizle bakan almalar. Victoria Holbrook, Osmanl Divan iirinin klasik-sonras dneminden setii eserlerde, dorudan deil ama tebih yoluyla geni biimde kullanlan deniz imgesinin narsistik okyanussal duyguyla ilikisini sorguluyor. Ele ald eserleri tebih trleri bakmndan da mhir bir tetkikten geiren Holbrook, klasik-sonras gazelin Tanrya kavuma uruna benliin snrlarn yok etmeye ynelii zerinde duruyor. Sonsuzluk, enginlik imgesi olarak denizin, narsistik kayb telfi etme yolu olarak manevyle dnyevyi iieletirme ideali bakmndan ilevselliini gsteriyor. Onur Cankoakn incelemesi ise, Trk szl gelenek masallarnda yasak oda motifi zerine. Tpk ryalar gibi ocuklua zg zihinsel ve bilin-d gerelerden beslenen masallar, psikanalitik kuramn simgeleri iin bereketli bir kaynak tekil ediyorlar. Onur Canko-

6 ak, yasak-ihll kavramlar ve zaman boyutu asndan tahlil ettii yasak odal masallarn, zellikle kk kzlarn varoluuna ve hayat beklentilerine ilikin izdii snrlara ve anlam haritasna dikkat ekiyor. Mustafa Ylmazerin Literatr Eletirisi blmndeki yazs da psikanaliz-edebiyat ilikisi stne. Ylmazer, Freud ve Jungu odak alarak, psikanaliz kuramnn edebiyat eletirisine salad olanaklar ve erevede gelitirilen teorik yaklamlar tartyor. Literatr Eletirisinde, sinema-psikanaliz ilikisi stne de Nezih Erdoann bir makalesi var. Erdoan, gstergebilimin sinemay anlamaya ilikin almalarnn kuramsal sorunlarn, ardndan psikanalizin gstergebilimle btnlemesinin sonularn derliyor ve oradan yapsalclk-sonras kuramsal yaklamlara alyor. Ali Akay da Orhan Koakn Mithat enin resimleri zerine yazd denemelerindeki psikanalitik yaklamn eletirisini yapmakta. Toplum bilimleri alanndaki kongreler vb. etkinliklerin haberlerini vermek, cevap vermek/polemik yapmak, eletirel notlar dmek gibi ilevlerin yansra ksa makale leinde kaleme alnm tezler ortaya atmaya, eilimlere dikkat ekmeye de hizmet etmesini istediimiz letii blmnde, bu son tanma uyan iddial yazlar var elinizdeki sayda. kisi de meslek erbbndan! Bu yl ikinci basks kan Freuddan Lacana Psikanaliz (stanbul: Ayrnt) kitabyla Trkiyede psikanaliz kuramna ilikin temel bavuru kaynann yazar olan Saffet Murat Tura; beer meselelere anlamak saikiyle bakmakla aklama saikiyle bakmak ayrmndaki klasik felsef problemi psikanalizin kavramlaryla tartyor. Tura, bu iki bilme biiminin rnekleri olarak metapsikoloji ile klinik fenomenolojinin tamamlayc klnp klnamayaca sorusunu ortaya atyor. Erol Gka ise, Nietzschenin ve Freudun dncelerini aprazlayarak, postmodern durumda psikanalizin geleceine ilikin kestirimlerde bulunuyor. letii blmne dair bu grev tanmn hatrlattktan ve Kitap Eletirisi blmnn baln daha genel ve kapsayc olan Literatr Eletirisi adyla deitirdiimize dikkat ektikten baka, Toplum ve Bilimin biimine ilikin bir deiiklii daha kaydedelim: Dergi Tantm blmn iptal etmeye karar verdik. Uluslararas literatre eriimin yaygnlat ve nispeten kolaylat koullarda, bu blmn ilevinin epeyce azald izlenimine sahibiz. Son olarak, Toplum ve Bilimin bu saysnn hazrlanmasnda knyeye ve imzalara yansmayan katksndan tr Mustafa Arslantunalya teekkr ediyoruz. nmzdeki saylarla ilgili verebileceimiz haberlere gelince: 71. Say (K 1996), daha nce duyurduumuz gibi stanbul zerine bir say ol(a)mayacak, stanbul zerine almalar da ieren ama belirli bir konu zerinde odaklamayan karma bir say olacak. 1997 ylndaki say konularmzn, Feminizm, zne sorunu/kuramlar, Trk siyasal dncesinin geliimi ve Trk muhafazakrl olmasn ngryoruz.

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

Ignoramus = Bilmiyoruz: Bilindnn bir eletirisine doru


Ulus Baker*

Giri
nsann psikanalizin eksenini oluturan temel mefhum olarak bilind ile olan maceral ilikisi kukusuz en belirgin ekilde Freuddan nce bir bilind var myd? sorusunda yansyor. Burada ayn soruyu bir kez daha sormaya kalkmadk. Buna karn Bilind kavramn, analitik literatrn farkl kesitlerinde ve blgelerinde belirdii ve gelitii biimiyle eletiri konusu haline getirmeye altk: Ignoramus sorununu ortaya atmaya altk. Bu soru bizi Bat uygarlna ait kafatas-ii-dnmenin (Needham) hem kendi sonu, hem de eyleme gei eii olarak kavramak zorunda olduu aktif bir gce gnderiyordu. Ignoramus peesi indirilecek ya da kefedilecek bir ey olmamakla ayrlyor bilindndan. O hayatn tm alanlarnda aktif bir uyaran ve retici glerin art, bytlmesi olarak beliriyor. Ignoramusun bilind yn yalnzca ordahazr-bekleyen bir varolua sahip olmamasndan geliyor. Ne Heideggerin syleyecei gibi bir vorhandene, el altndalk durumundan, ne de nceden retilmesi gerekmeyen bir bilinmeyenden gelmiyor. Ama bu, onun retilmesi ve aktif olarak, insan urasyla imal edilmesi gereken bir deerler tesi yaratm olduu anlamna gelmektedir. Ignoramus sorusu temelinde psikanalizin bilindnn karsnda Spinozac bir bilind nosyonunu nerdik. Ignoramus artk aklanamaz olan, bilinmeyen olmad gibi bir baarszlk ya da eksiklik de deildir. Aksine yeni deerlerin, yeni deneylerin ve yeni arzularn retilmesini uyaracak aktif bir gtr. Bu adan, hibir zaman olumsuz olmayan ey, psikanalitik dnya gr-

(*) ODT, Sosyoloji Blm.


TOPLUM VE BLM 70, GZ 1996

ULUS BAKER

nce yoksunluk kategorisi altnda ele alnarak damgalanan bilindnn ierii deildir. Deney ve retim almasna dayanan ignoramustur. Byle bir ereve iinde, psikanalizin bir dizi kantlamasn ve usavurmasn, ama ayn zamanda psikanalitik kategorilerin ieriini de tersine evirmeye altk: Oidipus Kompleksi, Arzu, gd ve Bastrma... Oidipus Kompleksi btn psikanaliz kuramnn, pratiinin ve dayand kltrn ya da alt-kltrn vard ve kilitlendii bir Zwangsneurose, bir fikri-sabittir. Onu yanl kurulmu ve asimilasyoncu bir normalletirme srecini sahneye koyan bir aile evresine mahkm eden de budur. Bir kompleks her zaman bir zorlayclk, hatta zorunluluk ierir. Ama psikanaliz yine de onun zmn deerli klacaktr ve aile ortamna yeniden kazandrlacak yetikin bir bireyi oluturmay, ya da oluumuna yardm etmeyi temel grev bilecektir. Oidipusa elik eden u garip hadmlatrma kompleksi ise, dier taraftan, psikanalizin bedeni tanmadn da vurur ve onun iinde bir Truva At olarak i grr. nsan arzusunu insan-biimci ve cinsiyeti deerlerle damgalar. Arzu onun iin bir eksiklie, yoksunlua ynelme tarzdr. Amac ise doyum, yani arzu yokluudur. Psikanaliz bunu gstermek iin, topyekn Yasa denen eyin otoritesi altna yerletirdii fantazma ve hayali kategorilerine bavurur. Yasa ise simgesel olarak tanmlanmtr: Simgesel (dil) ile hayali arasndaki hududu rgtler (Lacanclarda olduu gibi). Fallus yasas ve Babann-Ad denen imleyici kategoriler, kendilerini kuatan geni bir anlambilimsel ebekenin alarna bir taraftan gerei, te taraftan, zaten kendi ilerinde blnm simgesel ile imgeseli drmek amacyla kullanlrlar. Geriye dokunulmadan kalan bir bunlarla ne yaplabilir sorusu kalacaktr: Dil ile, cinsellikle, emekle ve genel olarak arzuyla ne yapacaz?.. Kullanmn zorunluluunu gzard ederek psikanaliz kltr sosyo-ekonomik ve ailevi kurulu dzenlere balln, hatta kleliin kaderciliini yeniden retir. En radikal, sorgulayc ve eletirel kesimlerinde ise (Lacan ve takipileri, Fransz feminizmi denen ey ya da akademik Koloniyalizm-sonras edebiyat) psikanaliz ya da ondan etkilenen kuram kltrleri bu klelii bir eletiri olarak tesbit etmekle kalrlar. nk simgesel dzenleri yeniden-kurmak, anlamak, ya da yerinden-skmek yeterli deildir... Baka bir deyile, salt eletiri gcyle ignoramus oluturulamaz. Btn yaplan kuramsal ve eletirel temeller zerinde ykselmektedir. Ancak bu kaderlerin zorunlu olarak farkl ve baka dzenlerle, sistemlerle ve rejimlerle iletiime sokulmas, ara formlarn (sentezler yerine), karmlarn, oul bileenlerin, ksacas bir aktif ilikiler oulluunun yrrle konmas gerekmektedir. Kollektif-toplumsal ile bireysel, kadn ile erkek, ocuk ile yetikin, smren ile smrlen, Bat ile Dou vb. arasnda... Psikanalizde gerein byle dta brakl o kadar zararl sonulara yol amtr ki, yazmz bunlar sayp dkmeye adamamaya daha imdiden karar ve-

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

riyoruz. Ama bu zararlarn en nemlisi, gerek olann retilmek zorunda olduu hakikatinden uzaklamamzdr. Bu, neticede simgesel ile imgesel alanlarn retimi konusunda da byledir. te bu retim, hem toplumsal ve kollektif nitelikte, hem de retici glere ve ilikilere kiisel katlm niteliinde, bilindnn en byk eseri ve yaratm olacaktr. Marx ile Freud arasnda evlilii, kuramlardan birinin ihmal ettiini dieriyle doldurarak kotarmaya almak bounadr. Ancak bilindnn iine retimi, gerek retim ilikilerinin iine ise ereksel olmayan bir arzuyu (ignoramusun yol aaca) katarak mmkn olabilir byle bir evlilik. Freudu haliyle psikanalizde ise, ite tam da bu arzu eksiktir. Psikanaliz bunu baaramamakla, kendi sonunu hazrlam grnyor: Hem kuramsal, hem de pratik olarak... Kuramsal olarak, bizzat kendi temellerini oluturan Oidipus, Hadmlatrma, Narsist Benlik (ya da znellik), Haz lkesi ve Gereklik lkesi gibi temalar tehlikeye atma zorunluluuyla kar karya kalyor. ncelikle, Oidipal-olmayan ya da Oidipus-Sonras kltrlerden artk rahatlkla bahsedebiliyoruz. Bu kltrler, hem bireysel dzlemde (delilik ve psikoz hallerinde) hem de kollektif olarak (ilkel topluluklar, Dou, sapknlk ve alt-kltrler) ileyebiliyorlar. Ancak her durumda, grup fantezileri bireysel sapmalardan ve fantezilerden daha baskn ve nemli olmaya doru gidiyorlar. Birey dzeyindeyse, fanteziler zellikle sanatsal-estetik davranta yer buluyorlar. Ama bu durumda bile, nceden bir grup ve kollektivite yatrmnn sz konusu olduu dncesini ileri srmeden edemeyeceiz. Bylece Oidipus Freudun kt-resmedilmi ve sahnelenmi bir fantezisi olarak belirecek deil mi? Freud, anlalan o ki, Oidipus efsanesine yrekten inanyordu! stelik eski Yunanllarn inanmadklar lekte. Bir trajediye balanmasna ramen, Freudun Oidipusu kavray asla trajik deildi, nk belli bir ada ve belli bir corafya zerinde varolan aile koullarn yeniden retmek amacn gdyordu. in varabilecei yerler aka belliydi: Evrensel diye tasarlanan bir Oidipus emperyalizmi ve kolonicilii... Gnmzde ise psikanalizin ayrcalkl mefhumlar narsizm ve ego idealleri olarak grnyor. Ancak, psikanalizin hl devrimci karakterini yeniden kazanabilecei yollarn arayna (ya da psikanalizden bu tr kavramlar ve aralar dn almaya) ynelik abalar, ou zaman bu kavramlarn nceden psikanaliz tarafndan l dourulmu olduklarn, en iyi durumdaysa, arptlm olduklarn gzard ediyorlar. Narsizm, bir ilk hal olarak kabul ediliyor. Bylece herhangi bir bireyde belirii bir gerileme, dnyayla baetme glerinde bir eksiklik olarak ta batan kantlanm varsaylyor. Freuda gre, akas o psikoz vakalarnn temel diren yapsdr ve yerine aktarmay (transfer) geirmeyi kabul etmeyecektir. Ama bylece, narsizm nce bireyselletirilir, sonra yeniden, asl kaynakland tarihsel-toplumsal dzleme yanstlr. Kulak pek uzun yoldan gsterilmitir. znelliin bir veri olmad, din, aile

10

ULUS BAKER

ve disipliner toplum gibi kurumlar, kitle iletiimi ve enformasyon gibi sistemler, iktisadi ve toplumsal yaplar tarafndan retildii ta batan, bir k noktas olarak kabul edilmeliydi yoksa. Psikanaliz narsizm ya da fantazm gibi kavramlar bedensiz ve karlksz brakr. Gerekten hibir ey psikanaliz kltrnde beden kadar eksik deildir. Yerine yine bedensiz alamlar, olgular getirir: Ego-ideali, imago vb. Belki de u ilkel benin ne olduu konusundaki tartmann psikanalizi databilecei hissedilebilir. Hi deilse, Deleuze ile Guattariyi (ama ncelikle Antonin Artaudnun vahet tiyatrosunu) narsist beden yerine Organsz beden mefhumunu ortaya atmaya ynelten de budur. nk psikanalizin narsizmi tarihsel olarak bir ilk durum deil, sanki gelecekteki durumdur: Astrofizikteki Doppler Etkisinde olduu gibi, hem kendi bedenlerinden, hem de birbirlerinden uzaklaan bireylerin debilecekleri yollardan biri olarak otizm... Belki de enformasyon toplumu adn verdiimiz gelecek a bize insan rknda otistik bir dnmle damgal bir evrim safhasn tantacaktr. Her eye ramen psikanaliz bize bilindn hatrlatmakla, sonradan gzelerini doldurmakta ve parmenini eskitmemekte pek baarl olamayaca bir baar tablosu sunmutur. Bilind, okunacak bir ivi yazs, yorumlanacak bir kutsal kitap, hele hele karanlk bir dnya deildir. Platoncu tasarmdan ekilip kurtarlacak bir bilind, aktif ignoramusun, bilimin, sanatn ve felsefenin glerinin eline teslim edilebilir, onlar tarafndan biimlenmeye braklabilir. Ancak psikanalitik kltrn bir dizi yetersizlii ve nyargs, byle bir abann nne en byk kuramsal ve pratik engelleri karmaktan hl geri kalmamaktadr. Bu engeller, ncelikle doalar ve iddialar ya arptlm, ihmal edilmi, ya da bastrlm insan deneyimleri ve yaantlar nne dikilmi durumdadrlar. Bu deneyimler insan sanatlarn zorlatryorlar: Sevmenin ve ak olmann sanatn, lme sanatn, hakikati syleme sanatn, ignoramus (bilmiyorum) sanatn ve alma sanatn... lk sorumuz, yleyse, psikanaliz yoluyla ak olmak mmkn m sorusudur. Psikanalizin pek deer verdii aile romansndan bir ak romansna geerek balarsak, ilk greceimiz ey, psikanalizin btn kategori ve kavramlarnn zorunlu bir kaymaya urayacaklardr. Romanstan bahsettiimiz zaman ak olan gndermeler iinde, psikanalizin kendini rahat hissettii iddial anlarnda, salt terapiye ynelik amalarnn ve buna tekabl eden kuramlatrma abalarnn tesinde, dier alanlara doru genileme eiliminin varabilecei yerlerden bazlar farkedilebiliyor: Edebiyat ve sanat eletirisi, semiyotik ve kltrel aratrmalar. Oysa analitik kategorilerin bu alanlarn daha derin gerekliklerine nfuz edemediklerini, nk, basite sylemek gerekirse, bu derin gerekliin varolmadn syleyebiliriz. Bylece psikanaliz, zorunlu olarak hileli bir kaymayla sanat yaratcsnn psukhesine dnecektir (Freudun Leonar-

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

11

do ya da Dostoyevski zerine almalarnda olduu gibi). Ama bu da, elbette, yaratcnn, psikanalizin ele almaktan asla holanmayaca gereklik alanlarndan ne lde soyutlanp Oidipal gene, yceltme duygularna kaptrlabileceine bal olduundan, yine basite, yaratc diye bir varlk yok eletirisiyle kar karya kalabilecek bir abadr. yleyse, aileden dar gtrecek ak romans (Proust?) psikanalize pek ihtiya duymayacaktr. nk psikanaliz galiba ak meselelerini ya basit psiik olaylar ya da olgular halinde gslemekte, ya da daha derin olduunu farzettii katmanlarn zerine bir kpk gibi yaymay tercih etmektedir: Akn btn ierii erotizme ve cinsellie boca edilmektedir. Ksaca sylemek gerekirse psikanaliz temel ve ilksel bir insan deneyimi ve yaants olarak akn pratii, retimi ve kullanm konusunda pek yardmmza koabilecek gibi deildir. kinci olarak, psikanaliz ryalar yorumu ile erken zamanlardan beri olduka ili dl olduu halde, bize kendi ryalarmz grmemiz konusunda da yardmc deildir. Oysa ryalar, psikanalizin kiisel derinliklerin ve elbette bilindnn davurumu olarak tayin ettii Traumdeutung (bilindna gtrecek bir Kral Yolu olduu syleniyor) erevesinde galiba psikanalistin ryalarna (her yerde Oidipus, eksiklik, bastrma ve kastrasyon vardr) kaptrlmaktadr. Tehlike divan ile koltuu birbirinden ayran mesafeyi aarak, darya, toplumsal alann her dzeyine srayabilir: Deleuzen syleyecei gibi gerekliinizi bakalarnn ryalarna yakalanm olarak bulabilirsiniz. Oysa u da ortaya atlabilir: Neden rya grmek ve fantezi bir retim, aktif bir sanatsal happening, bir yaratm ve zgrleme sreci olmasn? Neden rya bilind ieriklerin, rya dnceleri ad verilen simgeleme sreci iinde arptlmas olarak anlalmak zorunda olsun? Bugnlerde gereklik kayb konusunda (Baudrillard ve Kristeva gibi dnrlerin pek vurguladklar) yaplan ar vurgu belki de gerein kendinin bir dnm srecini da vurmaktadr. Eninde sonunda, gerek olmayan, ryada (Batl insann televizyon ekrannda?) grlen bir dsel sava dncesi, onbinlerce gerek insann gerekten katledilmi olduu gereini pek ortadan kaldrabilecek gibi deildir. yleyse, rya grmenin bireysel bir mitolojik hikayenin davurumu (stelik bu hikayenin arzulanm olduu da varsaylmaktadr) olduu, hele hele retilmemi bir bilindnn tedirginlik verici davurumlar olduu dncesinin karsna, gereklik ilkesi trnden bir mefhumun belirsizliine bavurmak yerine (gerekliin ilkesi filan olmaz!), ryay bir zorunluluk, bir retim ve toplumsal-siyasal, estetik, sanatsal bir yatrm veya giriim olarak grmeye davet ederek kabilir miyiz? Ryalar retilmeli ve toplumsal siyasal dnyann dzeneklerinin iine dahil edilmelidirler. Hangi ryada ya da topyada, ocukluk sanlarnn tekrarlanmasndan ok daha telerde ve ok daha fazla sayda toplumsal dava ve yatrm yoktur ki? Sorun acildir, nk ryalarn kiisel olmaktan ok toplumsal dlemlere dayand trnden bir dnce (Jung kolllektif bilind ve ar-

12

ULUS BAKER

ketipler trnden kavramlar araclyla byle bir yoruma daha yakndr) bizi zorunlu olarak, Deleuzen sylediklerinin de tesinde, bakalarnn ryalarna yakalanmak felaketinden kurtulabilmek iin kendi ryalarmz retmeye davet ediyor.

1. Ignoramus: Bilincin aktif snr olarak bilind


Psikanalitik kuramn, pratiin ve kendini dayandrd geni ya da dar (Psikanaliz cemaati) kltrlerin karsna, btn tartmann eksenine yerlemi olan merkezi bir temann, bilindnn bir st alan olarak nereceimiz bir temayla, ignoramus ile kyoruz elinizdeki yazda. Bir ara (ve halen), paradoksal grnml bir sorunun, yar aka-yar ciddi sorulduunu hatrlyoruz: Freudun kefinden nce bilind var myd? Bu sorunun erevesine girmeden, daha dorusu etrafndan dolaarak, hemen u soruyu sormakla balyoruz: Acaba bilind, karlnda u Kant sorularla kmaktan vazgeebileceimiz bir retken kuvvet haline getirilebilir mi: Ne bilebilirim, ne yapabilirim, ne umabilirim? Acaba, Freudu bilind temas, bilincin snrlarn ve akln yolunu kaybetmemesini salamaya ynelik zorunluluk snrlarn kefe kan Kantn sorgulamasnn gerek ve baarl bir ters-evrilmesini baarabilmi miydi? Tam da bilinmeyen ile bilinenin kar karya geldikleri temas noktalarnda ya da huzursuzluk verici hudut boyunca yaanan gerginliin nitelii yznden bilind belli bir yetersizlikle damgalanm halde kmyor mu karmza? Bu gerginlik, akas, konumlarn simetrik olmayndan douyor gibidir: Freudun sorular neyi bilemiyorum, neyi yapamyorum, neyi umamyorum tarznda sorulmulard. lk bakta onu felsef gelenekten devrald temalar konusunda azlediyorlar ve yzeysel bir gzlemle yetinirsek, felsefeye (zellikle Kanta, Hegele, Kierkegaarda, Schopenhauere ve kukusuz Nietzscheye) olan borcunu itiraf etmekteki tereddt dolu isteksizliini da vuran bir ilerleyi srecini balatyorlar. Bilindn bir fetih ya da keif hedefi olarak sunmakla, bilinenin hanesine kazandrlacak malzeme arasndaki uyumazlk Freudun psikanalizinin hem baars hem de baarszldr. Baarsdr, nk her bilinenin ve insana emniyet duygusu telkin eden her kesinliin, karmak bir bilisel ve bilind mekanizmalar terkibi tarafndan ynlendirilmekte olduunu gsterebilmitir. Baarszdr, nk bu mekanizmalarn da retilebilir ve dzenlenebilir olduklarn, ksacas yeryzndeki kaderin bir buyruu uyarnca ta batan veri olmadklarn grememitir. Ignoramus, bylece bilindna ynelen felsefi bir kategori olarak i grmeye arlabilir. Bir anlamda onu, bir bilind retimi faaliyeti, isterseniz sakncal grdmz bir terimle bilind retim tarz olarak kabul edebiliriz. Bilindnn elde edilmesi ne mbadeleyle, ne de Tanrsal ya da eytan kuvvetlerin bahetmesiyle mmkndr. Deleuzen, farkl bir anlamda, altn izdii gibi,

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

13

onun retilmesi gerekir. te ignoramus, aada inceleyeceimiz eitli tarzlar erevesinde, bilindn retebilecek, psikanalizin yapt gibi, yorumlamayla ve iletiimle yetinmeyecek bir retim arac olarak kendi temelini, arka plann bulur. O, bilisel ya da iletiimsel olan her eyin snrtesidir, nk ksmen bilinen ile bilinmeyeni ayran hududun kalnln paylamakla birlikte ona stten bakar. Bununla ne bilebilirim ile ne umabilirim sorularnn arasnda yer alan topik bir bilin deil, ne yapabilirim sorusunun kanatlarnda ilerleyecek bir bilintesidir. En belirgin ve yaamsal rneklerini szn bittii yerde szn srebildii bir snrtesinde grebiliyoruz: Spinozann Etiinde ve Marxn felsefe-tesinde. Ignoramus, bilmiyoruz, lmler (felsefenin lm, ideolojilerin sonu, devrimler ann bitii gibisinden) ilan etmez. Buna karn, bilmiyoruz diye telaffuz edilen birok itiraf tipinden (bilimsel, gndelik, sanatsal) de zel olarak kendini ayrr. Bizzat kendisi, telaffuz edilen itiraflar arasnda yer almaz, inanla bilim arasndaki eitsiz mcadele iinde yer ald zaman boyun ei pratii olarak icra edilen inan zararna bilimin bilisel alann ilerletmek amacna sahip olmad gibi, bilisel alann zerine yazlmayacak ok etkili bir yazy retmeyi amalar. Ignoramus telaffuz edilmez, telaffuz edilen her ey tarafndan rgtlenen bir sonutur. Orada artk her ey biter: Ya Foucault gibi glmeye balarsnz (glme retimdir nk), ya da bir Stoac gibi sessizce lme geersiniz. Freudu bilindnn karsna, bylece Spinozac bilindn, daha dorusu ignoramusu karacaz. Bilind kendini glgeleyebilecek karanlk glere her zaman ak klnmtr Freudu kuram ve pratikte. Mutsuz bilincin Stoaclardan ok farkl bir yntemle kabulleniliidir. Bylece psikanalitik literatr, Lacanclarn yapt gibi deiken bir dili bilind mefhumu ile aktrmaya alt zaman bile mutsuz bilinci geri itmez: Yzey ile derinlikler hibir zaman ayn dzlem zerinde atmaya girmedikleri iin, her zaman dmann karanlk glgeler oyunu ile kar karya kalmaya mahkm ediliriz. Bilind mefhumuna kar karlacak bir ignoramus, bilmiyoruz, belki de psikanalitik kltrn eksiklik diye damgalad ve yknd bir gerekliin tesine geiin yardmc kavramlarndan birini oluturabilecektir. Psikanalizin bilindn genel olarak arad yerler (nrofizyolojik kaynakl, ya da giderek libido enerjetiine bal olarak) ve davurumunu oluturduunu varsayd semptomlar eer henz imleme yapamyorlarsa (bilindii gibi, semptom ile imleyen (le signifiant) arasnda yapt dikkatli ayrmla Lacan ne doru bir adm atmt1) bilindn bir tr bilin olarak alglamamz gerektiren bir dzleme srayp sramayacamz konusunda kukular, Freud da dahil olmak
1 Buna gre, semptom biri iin bir ey anlatabilir, ama bununla ona gsteren etiketini yaptrmamalyz. Gsteren, Lacana gre her zaman bir zne iin gsterir ve anlamlandrr... (Lacan, 1966: 261)

14

ULUS BAKER

zere bir ok kafay bulandrmt: Bilind bir dnce nasl mmkn olabilirdi? nsann elinden alnyordu dncesi ve dncesinin o pek zgn, pek gvence telkin eden retim gleri... Ya da, daha kts, bilind uygarln bir rahatszlna tekabl ediyordu... Bilind hep istiyordu. Arzu duyuyor ve bunu, hi bir zaman srncemede kalmaya katlanmak istemeksizin, dolayszca ve mmkn olan en ksa yollardan doyuma kavuturmaya alyordu. teki, insann iine girmi, onu, dncelerini, duygulanmlarn yeniden biimlendirmi, kurgulam ve kendi amalarna ynlendirmiti... Hegelin syledii gibi akln bir hilesi ile kar karyaydk... stelik artk mutlak, dolaysyla aknlk grnm altnda bir kuvvet deildi bu... En samimi yaknlklar, insan zihniyle arasna herhangi bir eyin girebilecei hibir boluk brakmakszn, hayaller ve dler dnyasnn yaknlklar kadar dolayszca, bu kuvvet tek tek hepimizi sarp sarmalyor, ynlendiriyordu. en yakn yol ve mutlak olumlama temel ilkeleriydi. Neredeyse doal bir yasa gibi, beeri deerlerin byk bir ksmn hi tanmadan, derinliklerden fkrveriyor, patlaylarn ta uzaklardan (edebiyattan tarihe kadar) iitebiliyorduk. Psikanalizin onu sfatlandr tarznn teologlarn Tanrnn sfatlarndan bahsediine ne lde benzerlik ve farkllk gsterdiine bir gz atmak gerekiyor hemen: Bilindnn ierii igdlerin temsilleriyle yklyd. Younlama ve yerdeitirmeonun temel mekanizmalarydlar. ocuksu olmay hep srdrmt, srdryordu ve srdrecekti. Zamandyd... Ama bilincimizi durmadan rahatsz etmeyi de srdryordu, srdrecekti... Ksmen bir Spinoza Tanrs ile kar karyaydk yleyse. Kendi dnda hibir ama tarafndan ynlendirilemeyen, tanrbilimcilerin tanrs gibi sfatlarn kendi tznden tretmek yerine, tzn sfatlarndan treten bir Tanr... stelik Freud, bu sfatlarn asla insanbiimli olmadklarn da farketmi grnyordu. Dinamik, enerjetik tanm iinde bilind, sanki tm harekete geirici kuvvetleri ve eylem kuvvetlerini iinde toplamt... O, sanki dnyaya tmden kaytszca ileyip duran bir eydi. Freud, Spinozann eski bir formln tekrarlyor gibiydi ilk bata: Hakknda bilinli olunmas herhangi bir eye herhangi bir ey eklemez.2 uura ve iebaka ynelik btn bir Ondokuzuncu yzyl antropolojisi ve psikolojisi Freudun kavramnca topyekn derin bir sarsntya giriyordu. Ardndan kavramn yozlamas srecine girdik: Sanki bilindn kefeden psikanaliz onu sindirememi, tartlabilecek ve elinizdeki metinde tartmay umduum birok nedenden dolay (pratikte ve tarihsel olarak Freud, Jung ve Adler gibi babalar birbirlerine dren kavga, yzyl sonundan beri srarn

2 Spinoza eklentileri indirgemenin filozofuydu. nce yntembilimsel olarak: Bir tanm iinde, nesnesinin ierdiinden baka hibir belirlenimin ierilmemesi gerekir... Ardndan ontolojik olarak: Varolu, Dasein olarak Spinozac Tanr, kendi dndan gelip ona eklenebilecek hibir akn amaca, hibir dsalla sahip olamaz. Sonunda, bilisel olarak. Bir nesnenin kavram, zorunlu olarak onun btn dier nesnelerle ilikilerinin kavramn da iermek zorundadr...

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

15

srdren toplumsal ve iktisadi buhrann billurlamas, psikanalitik pratiin hastay salt kafatasnn iinde soyutlanmaya aran koltuk-divan-sknet aygt ve bu sonuncusuna bal olarak, mutlak veri olarak kabul gren bir aile evi skneti...), sfatlarn pek kolay tzletirmi, tzne de pek aceleci bir tavrla yeni sfatlar ekleyerek biimselletirmiti. Bilindnn belirsiz nitelii kavramn emniyet supaplarnn ilemesini engellemi gibiydi: Laplanche ile Pontalisin gzlemledikleri gibi, balangta bir sistem ve tz olarak adlandrlm (isim haliyle, das Unbewusste) bilind, ge dnem kullanmlarnda sfatlayordu: unbewusste... (Laplanche & Pontalis, 1973 : 474-5) Neden acaba? Birka nedeni daha imdiden sralayabiliriz: Dinamik karakterinden boaltlan nemli bir ierik miktar, topografik, dolaysyla hareketsiz ve retken olmayan bir alana aktarlmt. Buna gre, insan ruhu (hangi insann ruhu?) bilinli alana indirgenemiyordu. yleyse baka alanlar vard: Aka sylemek gerekirse, belli bir andan sonra Freud, bilindn belli bir ruhsal yer olarak tanmlamaya girimiti. yleyse bilindn anlamak iin, onun yerleme tarzn zmlemek gerekecekti. Ama, uzun zamandr srdrd tedavi pratii birikimi, Freudu anlalan bilindnn pek de rahat yerleemedii bir corafya zerinde bulunduu fikrine vardrmt. kinci bir garip dnce buradan doallkla tryordu: Bulunduu yerden hep rahatsz bilind da almak, baka corafi blgeleri istila etmek zorunluluunu hissediyordu. Ne var ki daha ryalar bilimiyle urat sralarda Freudun kefettii sansr, bu istilann dolayszca gerekletirilmesini engelleyecek, bilin alannda deyimin siyasal nitelii mazur grlrse ancak lobiler yoluyla temsil edilmeye raz olacakt. ster d dnceleri, ister temsiller araclyla olsun, bilindnn ifadeleri hep bir dolaym yoluyla grnr hale gelebilecektir. yleyse, u ya da bu otorite tarafndan katlanlamaz bir ierie sahiptir bilind... Daha imdiden her ey siyasal ve toplumsal mcadeleler ekran zerine yerleiyor gibidir. Ancak Freud bunun kiisel ve biricik olduunda o kadar srarldr ki (onu Jung ile bozumaya iten nedenlerden biri buydu), her eyi psiik aygtn zerine kazmay srdrmektedir: Gstergelerin yazld ardk bir sre (Niederschriften) olarak tasarlanan bir aygt... Bylece, Toplum ve Bilim dergisinin elinizdeki saysnn temel alm olmay uman bir yaklam tarz, yani toplumsal ve siyasal alan psikanalitik kuramn sunduu olanaklarla zmlemeye girimek, Freudda bulunduu haliyle ta batan dta braklm grnen bir admdr.3 Bilind ile bilin arasnda bir nc kii olmaya yazgl olduu anlalan psikanalizin yine de bilindna gtrecek bir kral yolu olduu sylenecektir: Ryalar. Varsaym aktr ne kadar sansrlenmi, bastrlm ve geriye itilmi,
z 3 Kaptrlm deal balkl makalesinde Orhan Koak, Slavoj Zi ek ile Stathis Gourgourisin yaptklar gibi, psikanalizin bu olanaklarn geniletebilecek yeni alanlar (elbette edebiyat eletirisi olarak) kefe kt zaman acaba tam da bu anlamda klasik Freudu ynelimden farkl bir yola z girmiyor mu? (Koak, 1996; Gourgouris 1996; Zi ek, 1996)

16

ULUS BAKER

arptlm temsillerle ve imgelerle davurulmu olursa olsun, sre zmseldir (analiz): Yani orada, zaten hazr bulunan kefe kacaktr psikanaliz. ncelikle temsilin, ardndan da sansr ilevinin zlp datlmas, bilind ierii ksmen boaltacak, srarl saldrlarn durduracak, onu rahatlatacaktr. Freudu bilindn Spinozac bilindndan ayrdeden ilk belirlenimle karlayoruz bylece: Sonradan, topografik ad verilen modellerinde Freudun tanmaktan geri kalmad ego, hatta sperego ilevlerinin de bilind ksmlara sahip olduu dncesi dorudan doruya psikanalitik analizin ileyiinin bir rn olarak kabul edilerek, dars diye nitelendirilen dnyadan, toplumsal atk ve mcadeleler alanndan, oul nitelikli toplumsal ve siyasal ilikiler dnyasndan soyutlanacak, psikanalitik szn ve sylediklerinin (aile, Oidipus, hadmlatrma vb.) alanna kapatlacaktr. Bilindnn erken tzletirilmesi (sistem ve adl olarak das Unbewusste) nasl onu ilk balarda mitik ve usd glere mahkmiyetin nedeni olarak tanttysa, bu tzn sfatlarna (unbewusste) pek erken kavuturulmas da psikanalitik tipolojinin, kiiliin kuruluunu sakatlam grnmektedir. Id, ego ve superego sistem olarak bilindndan apayr bir bilind grnmler alan iinde yzmeye braklacaklardr bylece. Bir tiyatro, bir mise-en-scne ortamnda, bilind idealar artk temsiller, ya da gstergeler halinde deil, fantazmalar halinde rgtleneceklerdir. Ama tiyatronun temsilini gerekletirdii bir mekn da t batan varsaylmtr. Aile... Daha dorusu, ana-baba-ocuk geni... Aile bireyleri arasndan yle byle seilebilen toplumsal tip de hazrdr: Nevrotik birey... Eserin kahraman ise, ego idealinin en gl trajik kiiliidir: Oidipus... Tiyatronun mekn temsilden nce kurulmu olmaldr: Her ey, bilindnn ileyiinden nce gelen, yazl bir piyesin sahnelenii ortamnda geecek gibidir. Tragedya rn olarak Oidipus evrenseldir. Aile, ana-baba-ocuk geni, evrenseldir. Toplumsal tipe, nevrotie gelince, o da evrenseldir... Bylece, psikanalizin bilind, ignoramustan, felsefi bilinemezciliin pek uzanda tanmlanm bir bilmiyoruzdan uzaklatrlmtr. Psikanalitik yaklam, her durumda, orada hazr bulunan (wo es war soll ich werden) bir bilindna doru ynelmektedir. Heideggerinki gibi bir orman patikasndan ok, bir kral yolundan dem vurulmas bundan dolaydr. Bylece bilind, Platonculuun son snaklarndan biri haline getirilerek stelik yaplatrlacak ve mmkn olan tm anlamlar iaretlemesi salanacaktr: te Lacan... yileme belirtisi olarak hastadan beklenen tek bir sz vardr: Ben zaten bunu hep biliyormuum... (Freud, 1953: 79) Galiba tam bu noktada, bir zamanlar ne bilebiliriz sorusunu soran Kantn ilerleyiini gerek anlamyla tersine evirmeliyiz... Bir filozof bilmiyorum dediinde pek de kiisel bir itirafla kar karya olduumuz zannna kaplmamamz gerekir. Belki orada, artk szlerle ve aklamalarla katedilecek bir daha tesi kalmamtr; belki de, felsefenin ulaabilecei deiken snrlarn tesin-

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

17

de, speklatif admlarn artk srmeye, szlerin kekelemeye, umutlarn krelmeye, konumlarn belirsizlemeye, bildik insan yzlerinin siliklemeye yz tutacaklar bir no mans land kmtr karsna. Belki de bir sanatnn ou zaman hoyrata bir cokuyla kendini atverecei bu yeni dnya karsnda filozof elbette tedbiri elden brakmayacaktr. Ama, Heideggerin anlatt gibi, hilikle karlatnda hemen srra kadem basacak bir bilimci gibi, bu snrda mevzilenmeyi, ya da yzgeri etmeyi de yediremeyecektir kendisine. Eiin her durumda almas gerekmektedir. Bylece felsefeci, retisinin niha ve ou zaman ideal kalmaya zorunlu erevesini her zaman bir eik zerinde dzenlemeyi amalayacaktr. Kavramsal yapy saran zar her an bu eik ile temas halinde olmaldr. yleyse felsefecinin bilmiyorumu sanatnn ve bilim adamnn bilmiyorumundan farkldr: Sanat bana ne olduunu, zdrabn nereden geldiini, neye inandm, inanacam, beni ve eserimi kanatlandrann ne olduunu bilmiyorum, diyebilir. Bilimci ise, ksa ve tok bir sesle, insanlarn yzne pek bakmadan sylenen bir bilmiyorumu telaffuz ettii anda, herkes bir tr henz deilin ima edildiini anlayacaktr: Henz o dzeyde, varln katmanlarnn o kadar derininde deiliz, demektedir. Ignoramus felsefe iinde en gl duygulanmlar arasnda bulunuyor: Belki u nl hakikat an, bir Erlebnis bile byle bir duygulanm gcn, bu kadar etkili bir eyleme geme tutkusunu yaatamaz. Hakikatn kavranmas ile eyleme gei arasnda hi bir zorunlu ba bulunmadn rahata syleyebiliriz. Aksine, Nietzschenin ortaya koyduu gibi, hakikat ou zaman bir rahatlama ve durgunluk arac, neredeyse bir durak noktas ya da son olarak ortaya kmyor mu? Freudun formln tekrarlayalm: Bana hakikati deil, kesinlii ver! Ama bunu nasl anlamalyz? Kesinlik denilen pasif duyguyla hi uyumayan bilmiyorum, hakikat ile pekla uyuabilir, hatt rtebilir.4 nk hakikat inanc temellendirebilir. Ama kesinlik kukusuz nyarglarn bir paras olarak talihin savuraca tehditler karsnda yitebilecektir. Hakikat, eer mutlan davurumu olarak dnlmyorsa, bir taraftan hakikati syleyen ile, te taraftan da ona balanan ile uzlaabilecei greli bir norm haline gelir. Bylece hakikat artk kefedilecek bir ey deil, retilen ve esas nemlisi retilmesi gereken bir ey haline gelir. Bunun tek mmkn formlasyonuna bir kavram yaklatrmak istediimizde ignoramus szcn kullanmay nermemizin nedeni budur. Hakikatin bilind tarafndan sylendii yolundaki psikanalitik iddia ise bu ilikiyi tersten kavramaktadr: Psikanaliz, Gilles Deleuze ile F. Guattarinin hatrlattklar gibi, bilindnn da retilmesi gerektiini gz ard etmitir. (Deleuze & Guattari, 1972: 205) yleyse ignoramusun iki mmkn modelinden bahsedebiliriz: Birincisi,
4 Bilgisizliin hmanist bir alayla karland alar yine de onu bir mutluluk kayna olarak gstermiyorlar myd? Erasmus ile Rabelais edebiyat bizi avam bilisizliinden karak, bilginin verdii bo gven duygusunun, vanitasn uzaklarnda tannm bir bilisizlik haline tayorlard.

18

ULUS BAKER

Freudu bilind kurgusunda ortaya kyor: Hakknda bilinsiz olduumuz her eyi ieren bir bilmiyoruz ile karlayoruz orada. Bu, bir farkna varma zorunluluunun, giderek kanlmaz bir kesinlik araynn tesbit edilebilecei, Freudun tedavi adn verdii bir srece almas anlamna geliyor. Artk u bulutsularn, dsel dnyalarn bile bir kesinlie ihtiyac olacaktr. Ryalarn getirdii uyuukluk, derinlerde, daha derinlerde hakikatten bile derin kesinlii sunmaya mecbur braklacaktr. kincisi ise, Freudu bilindna kar bizim bir model olarak nermeyi dndmz Spinozac bilinddr ve ana alm izgisini imdilik okuyucuya garip gelecek bir dizi formlasyonda bulur: Buna gre, hakknda bilinli olmak, doru bir fikre hi bir ey eklemez. nk, basite sylemek gerekirse, doru bir fikrin, idea verann, baka bir deyile, upuygun fikrin kendinin ve balant iinde olduu kesin belirlenimler zincirlemesinin tesinde hibir katkya ihtiyac yoktur: Doru fikri bize ne bir Tanr, ne de eylerin akn dzeni bahedecektir. Bylece bilind kullanlan, retken bir fikirler, tutkular ve duygulanmlar (affectus) silsilesi haline gelir. Spinozac bir bilind mefhumu bizi aktif bir kullanm alanna, potansiyel glerin aktarmna ve deerlendirilmesine amaya ynelten zel bir ignoramus tarz olarak karmza kar. Kefedilip yorumlanacak, ou zaman karanlk, hi deilse glgeli bir kuytu yer deildir. Aksine, onun ynelimi dorudan doruya retmeye (kendinin retilmesi de dahil olmak zere) ve faaliyete yneliktir. Yine de kefedilmesi, anlalmas ve bilinmesi gerekir. Burada gerekletirmeyi umduumuz, psikanaliz eletirisi nda nemli bir boyutunu aa vurabilecek bir keif harektn gerektiren aydnlk trdr... Bu keif harekat konusunda sylenebilecek ok ey var kukusuz. Aadaki blmlerde, Marx ve Nietzsche ile birlikte, modern insann dnyaya bilimsel, felsef ve sanatsal bakn deitirenlerden biri olan Freud rnei nda, bir keif harekt olarak felsefenin glerinin nereye kadar yetebileceini, amzn dzlemlerinde ve gelecee ilikin beklentilerin alannda, bu harekt en iyi gerekletirmi eski dnrlerden birinden yola karak aydnlatmaya alacam: Spinoza... Bu filozofun yapsalclk sonras geri dn yine baz gizli yaknlklar dememizi, Freudu bilind karsnda, insann aktif kullanmna ve retken faaliyetine dorudan dahil olacak bir bilind mefhumunu retmemizi gncel bir gereklilik haline getiriyor.5
5 Niyetim, geenlerde dncesinin trajik sonlannn ardndan bize Rousseaudan beri rastlayamadmz nitelikte bir tiraflar kitab brakan Althusseri u nl dtouruna gtren bu dnr bir anlamda gncelletirmek olduu halde, onu dorudan doruya Marx ve Marksizmin yeni perspektifleriyle balamak deil imdilik. Yine de, aada anlalabilecei (hi deilse hissedilebilecei) gibi, tartlanlarn Marksizmin umabilecei yeni ve kurucu perspektifleri ok yakndan ilgilendirebileceini imdiden sylemeliyim. Marx ile Freudu uzlatrma denemeleri, Fromm, Marcuse ve zellikle Reichn denemeleri etrafnda artk retken ynlerini yitirmi grnyorlar. Althusser ise, Lacann eserinden bylenmesinin ardndan aka trajik nitelikli bir red srecine girmiti. (Althusser 1981)

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

19

nereceimiz ignoramus ise nce Spinozada, ardndan Marxta beliriyor: Evet, Marxn bir bilgisi, hatta Gedanken konkretum szyle da vurduu somut bir bilgisi eserinin yapraklarnda vardr; hep vard ve hep duruyor. nce, hep orda brakld, artk gndelik yaamn akna dahil edilmekten vazgeildii iin duruyor. yleyse, yeniden bir ilk harekete ihtiya yok mu? stelik, dnen varlklar olduumuzu hl kabul ediyorsak, bu primum movensi ilk olarak dnme alannda aramak zorunda olduumuz da ortaya kyor. Ama bu nitelii, ilk harekete geirici ilke olma niteliini, dolaysyla gcn tayacak bu dnce nasl bir dnce olmaldr? Szgelimi, in dncesi dolaysyla Joseph Needham, Bat dncesinde hakimiyet kazanan bir zelliin, kafatas iine hapsolmu bir dnce tasarm olduunun altn iziyordu Descartesn o youn soba ba meditasyonlarn hatrlayn. Beyne ait bir dnce fikriydi bu... Orada bilimin (o zamanlarn deyiiyle bilgi ve felsefenin) bir hapsedilii, dnen bir bene indirgenii artk her zaman varsaylacak ve geerliliini bilimin ve kltrn her alannda srdrmesine elverecek bir gle formle ediliyordu: Cogito. Yani Dnen Ben... Benmerkezcilikten idealizmin en sofu tarzlarna varncaya kadar ba tac edilebilecek, hi deilse katlanlabilecek olan bu reti, belki gnmzde deerinden pek ok ey kaybetti ve saldrya uramaya devam ediyor. Ama mayaland yerler iin ayn eyi gnl ferahlyla sylemeye cesaret edemeyeceim. Reform ve Protestanlk araclyla Hristiyanlk kendini modern uygarln en derin kltrel kodlarnn iine enjekte ederken, temelde iki eye zel bir zen gsterilmi olmaldr: Bir taraftan Yaratc Tanry doann, zerine bastmz topran ve tepemizdeki gn dna atmak... te taraftan, buna paralel olarak, kltrel, ideolojik, siyasal, felsef, bilimsel, sanatsal, ahlk yaam alanlarndan toplanarak bir araya getirilmi, cisman olmayan bir varl theatrum philosophicumun, felsefenin sahnelendii tiyatronun (yoksa Kant gibi bir Kampfplatzdan, sava meydanndan m bahsetmeliydik) sahnesine salmak. Bilen zne, ite buydu. Onu, bilimin yntemletirilmesinde, akademikletirilmesinde ve genel olarak kurumlatrlmasnda olduu kadar, kltrn teki alanlarnda da, szgelimi, sanatta, siyasal kurumlamalarda ve toplumsal hareketlerin yaplamasnda bile bulabiliyoruz. Son olarak, elbette, belki de kar klacak bir iddiada bulunmay gze alarak, psikanalizde ve psikanalizin ada uygulama alanlarnda... Bu mutlu bilgeliin iki yz yl iinde karlat felketleri, geirdii derin sarsntlar sayp dkmeye hi gerek yok. Gnmzde doayla ve teknolojiyle ilikisi rahatlkla sorgulanabilir hale geldi. nk, hi deilse bir eletiri ans vard dncede. Ne de olsa, oktandr, felsefenin artk soba banda meditasyonla, kendini dinleyerek ve bedeninden arndrarak yaplabilecei o sarayl rahatl burjuva dncesinden ve mutsuz bilincinden artk umamayz. Ama bilin, u sihirli dnyorum, taktiklerini bilmeyeni ciddi rahatszlklara ura-

20

ULUS BAKER

tabiliyorsa (Nietzscheden, haydi haydi Freudun metapsikolojisinden beri bildiimiz gibi) felsefe nedir ve ne ie yarar sorularn sormaya devam etmenin meruiyetini ortaya koymak iin bir neden bulabiliriz. Onyedinci yzyln ilk byk dnr Descartes, bilinci taktiklerini tanyarak yakalamak ve hapsetmek istiyor gibidir. Ansiklopediyi ayklamann siyasal neminden baka bir yerde sz etmitik (Baker, 1996): Balang forml hemen beliriyor nmzde ignoramus, bilmiyoruz... Bu Sokratese atfedilen tavr deildir artk. Yunanlnn bilmiyorumu elbette bilimsel bir yntem olarak tasarlanmam, daha saf, ama daha etkili bir paradokstur. Descartesn bilmiyorumu ise, daha geni bir bilmiyoruzun alanndan kesilip karlm, younlatrlm hatta belli bir tutku ykyle tehizatlandrlm bir ignoramus tryd. Bir yntemdi ve bu yzden, iin ta bandan, prima facie, uygulanmalyd. Patolojisini incelemek ise daha da ilgin sonulara vardracaktr: Derin dolaymlarn ve varsaymlarn o an daha tutkusal bir kiiliinde, Pascalda bulabileceimiz (hani u evrenin krnts olan insan ve oynanmas gereken kumar) ahlk maraz hali Descartes, hatta btn Onyedinci yzyl dncesini ziyaret etmekten bir an geri kalmamtr. Tedirginlik had safhadadr ama (hi deilse) kafa karkl deil... Daha ok, ocuka bir aba ile Goliath dize getirmek sz konusudur. Tanr nce gndelik yaam, ardndan gklerin dier katlarn birer birer terkedip uzaklatka (ok gemeden Napolona yle bir varsayma ihtiya duymadm diyecektir Laplace) hi deilse kiinin btnln bir arada tutmak gerekecekti. nsan, Rnesans sanatlarnn sayesinde, bir makineydi artk. Ruhun zgrl ve zgr istem tartmalar, toplumun ve kutsallk meknlarnn hemen hepsinde, hi deilse Lutherden beri, patlak vermiti oktan. Descartes, hereyi sobasnn banda, dnerek yapabileceini varsayma cesaretini gsteren belki de ilk insan olarak ayrdedilebilir. Ayklamann dier dnrleri, benzeri bir varsaymdan hareket ediyor olsalar da (hani u ak ve seik fikir aray) soba banda dnmenin ne olduunu dnmeye girimenin, bunun iin geici bir ahlkla silahlanmann (tabii ki bir tedbir olarak), bir ilk felsefenin btn sorunlar zebileceini asla hayallerine bile getirmi deillerdi. Anlalan Descartesn patolojisi zel bir tutkudan, saplant haline dnmektedir: Evrenin, dnyann, hatta Tanrnn bile, bizi kandrabilecei, enayi yerine koyabilecei kukusu. Psikanaliz bize bunu neredeyse evrensel bir insanlk hali olarak sunuyor: Bana hakikati deil, kesinlii ver! Bir duygu ile bir hakikati deitoku etmeye raz olmann ne byk bir kayp olabileceini bir dnmeye aln: stelik zarar, hem duygudan hem de hakikatten verilmitir. Descartes, kendisini kandrabilecek her eyin nnden ekilir, hedef kltr, hakikatlerin tmnden vazgeer, duygularn ve tutkularn hepsini askya alr... Psikanalizin ileride gerileme, regresyon adn takaca bu ruh halini, ok daha nceden, aktif bir yntem haline getirmeyi baarr. Yine de, szkonusu saplant, dnmenin srdrlebilmesi asndan, hi de askya alnm gibi

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

21

deildir. yle bir noktaya kadar gerilemeliyim ki, yeryzndeki hibir ey artk beni kandramasn:6 Bu, paranoyak dnme ve imgeleme tarznn harekete geirici temel motifi deil midir? te, evrende uzamsz bir noktada odaklanm cogitonun oluum sreciyle kar karyayz. Oradan artk gvenle ve kesinlik arzularn tatmin ederek, dnyann ve evrenin tmn igale kabilecektir. Bir zamanlar Arkhimeidesin kaldra noktas olan ey, evreni bir znenin evresinde dndrmeye balayan Kantn Kopernik Devrimine varncaya kadar, cogitonun etafnda dolap duracaktr. Sonu? Doa, hatta Tanr, artk her eyden nce bilinebilir nesneler arasna yeniden sokulacaktr ama hep dnen bir benin bilecei nesneler haline indirgenerek. Ama artk dnd varsaylan benin, cogitonun btnlne srekli yeniden eki dzen verilmesi zorunluluu domutur: Eitilmesi, insanlatrlmas, ahlkletirilmesi, uysallatrlmas iin devreye sokulmas gereken ar tehizatlarn tarihini Foucaultnun eseri yeterince gzlerimiz nne seriyor. Doann bilinebilirlii, onu bilinebilir hale getirecek sonraki aralarn tarihini de nceden varsaymyor muydu zaten? Yntem olarak Descartes ignoramus, Tanry Dnyann, bedeni ruhun, zneyi de nesnenin dna atmann temel taktii olarak ilev grmtr. Bu srecin iktisadi, toplumsal ve siyasal ynleri elbette tartlmaya devam ediyor. Ama bunlarn artk toplumsal yaamn her alannda, neredeyse farkedilmeksizin (nk sorgulanmalar bilinmelerinden daha zordur) varlklarn srdrdkleri, modern insann dnme ve eyleme tarzlarnn iinde hatr saylr bir gce ve yere sahip olduklarn hatrlatarak tartmamza devam edelim.7
6 Enayinin Bat felsefe tarihindeki konumu konusunda Serres ile Deleuze & Guattarinin almalar ilk srada saylabilirler. (Serres, 1981: 256-8; Deleuze & Guattari, 1994) 7 Daha nceki yazmda, Spinozann ve Leibnizin perspektivizmine belki de biraz ar bir vurgu yaptm hatrlanabilir: Bunun mutlak bir grelilikilik olmadn, daha dorusu, dnyann znenin gzyle grlmesini deil, dnyaya ynelebilecek oul bak alarnn znelliklerinin toplamn kateden bir grelilikilik tr olduunun altn bir kez daha iziyorum. Leibniz, byk bir incelikle, Descartes felsefesinin temel bir hastalna dikkat eker: Bu felsefe pek acelecidir... Dnmelerinin meyvalarn elde etmede ok sabrsz davranmaktadr. Yapt tasnifler, indirgemeler, ayrmlar, Tanrya, doaya, insana, evrene, nesnelere ve gndelik yaama bak biraz da hoyratadr. stelik bunu allmadk bir safdillikle, arnmlk duygusuyla, emekten tasarrufla baarmaya alr: Tanry ve zneyi yeniden dnyann iine, onun akkan oulluunun iine alma ihtiyac belirmitir... Birincisini Spinoza, ikincisini ise Leibniz gerekletirirler. Szgelimi, Spinozann ignoramusu (her filozofun bir bilmiyorumu vardr) eserinin kendisinde deil, snrlarnda yer alr. Bu yzden, Descartestaki gibi bir balang noktas ilevini grmez; daha dorusu, felsefenin deil, imdi adm adm oluumunu takip etmeye alacamz bambaka bir eyin balang noktasdr. Karmzda kimin bulunduunu hatrlatabilmek iin, Spinozann ne tr bir felsefeci olduunu, u more geometrico ynteme ve onun szde panteizmine pek bavurmadan birka uyaryla gstermeye almakla balayalm: Onun Descartes gibi bir acelesi olmad, tm alarn en sakin dnr olduu sylenir. Bunu bir karakterolojik veri olarak almann, bir Spinoza biyografisinde yeri olabilse de, bizim buradaki psikanalitik amalarmz asndan deeri ve derin anlam bambakadr: Buna yaznn ve muhtemelen okumann sreci iinde elbette geleceiz. imdilik, Spinozann dncesinin ilerleyiinin Kartezyen alkanlklara

22

ULUS BAKER

Freudu bilind mefhumunun belirii ve tanmlanmas, giderek soyut ve somut nitelikleri ile yapsal bir ereveye kavumas, en sonunda da Lacann bilind dil gibi yaplamtr formlyle selamlanmas, kaynanda yatan temel ignoramus deneyiminin (Freudun, grld kadaryla, her eyden nce kendi ruhunda, dlerinde ve tutkularnda yaad bir deneyim) Kartezyen bir kuku metodunun dnda yer aldn kantlamaz. Psikanaliz, her eyden nce bir analiz, bir zm-lemedir. Kuramsal olarak, psikanalitik literatrn ta kendisidir, belirli bir dnya yorumudur, aile, yakn evre ve anababa-ocuk ilikilerinin zmlenmesidir. Dnemin iyi bilinen insan bilimi epistemolojisi ve yntemi tartmalarna pek uzak dmeyen bir deer yarglar ve normatiflik sorgusunun yannda, kyda kede barndrd bir ne yapmal sorusunun da bulunmas durumu pek kurtarmaz. nk, szkonusu soru, tedavi ile ilgilidir ve olsa olsa psikanaliz etiinin kaplarn aar. Onun ne yapmalsnn snrlar, ignoramusunun snrlarndan ve uyandraca gei eiinden daha kaln izgilerle belirtilmitir: Ne yapmal sorusu, tarihin btn mitolojisi, dler ve tutkular dnyas, masallarn ve iirin, edebiyatn btn cokulu gleri seferber edilseler de henz gerek anlamyla sorulmu deildir. Birka psikanaliz seansyla tamamlanaca dnlen tedavi nasl olur da kendini byle bir soru sormaya hak sahibi grebilir? Psikanalitik pratiin bir terapi nitelii tad, hatta bu konuda en az avangard sanat kadar devrimci olduu doru olsa da, tedavinin istenirlii sorusu hep bakiye olarak nmzde duracaktr. te o konuda dnmeye sevkedecek bir ignoramus gerekten devrimci bir nitelik tamaktadr.8 Lacan, her zamanki gibi Freuda kendi dncelerinden bazlarn itiraf ettirdii (tahrif ya da kendi arzulad amalarla kullanma trnden bir terminolojiyi imdilik kullanmamaktan yanayz) Seminer pasajlarnn birkanda, Freudun tedavinin temellendirilmesini hastann gerek anlamyla ac ekmesine baladn syler. Anlald kadaryla, bu nesnel bir ac ekme olmaldr, yoksa tmyle znel bir ac ekmenin ya ileci bir ruha ait olduu kabul edilerek vaka tedaviden decektir, ya da hekimin nne ahlk bir ikilem konulacaktr: Konumann, salt konumann, hi konumakszn konusahip bir okur ya da yorumcuya ok zel glkler karmas muhtemel bir dzenlenie sahip olduunu sylemekle yetinelim: Ayn anda, birden ok sayda dnceyi ve fikirler zincirini dnebilmek konusundaki esiz yetenei... Spinoza, ayrca Ortaa felsefelerinin genel karakterinden, hatta belli bir oranda dogmatizminden de pek uzak grnmez: Szgelimi u ontolojik-epistemolojik ilkeyi, varlklarn dzenleniiyle fikirlerin dzenleniinin ayn dzeni takip ettikleri ve tam bir tekabl ilikisi iinde olduklar yolundaki kendine pek gvenli grnen paralellik tasarm, tartmamz yrtebilmek iin hemen burada anlmal. (bkz. Baker, 1996) 8 Analitik Tedavide Hekimlere Tavsiyelerinde Freud tedavinin ncelliini hi sorgulamakszn kabul ettii bir azla konuurken, sanki btn etik meseleyi transfer konusu zerine ymaktadr. Psikanalize bir sz etii kisvesi kazandrma ynnde ileriye doru nemli bir adm att dnlebilecek Lacann da zneleraras nitelikli iletiim modeli, etikten ok dilbilimsel kaynakldr ve Jakobsona dayandrlma konusunda Levi-Straussunkinden pek farkl deildir. (Freud, 1953: 61-71)

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

23

mann Freud tarafndan btn analistlere nerilmesinin nedeni ite bu ikilemdir. Hipnoz yntemini terkederek arm tekniklerine, oradan da gerek anlamyla dinamik bir semptomatie gei sreci iinde Freud (ve analiz pratisyeni, ya da amatr) sanki bir saknma dngs iindedir: Mdahale etmemek! Psikanalizin etkin mdahaleden ne anlayabilecei imdilik bir kenara braklrsa, Frommun bir zamanlar psikanalizin neredeyse z mertebesine ykselttii tolerans, yani hogr, bylece ya pratik ve etik gszlkten, ya da kuramsal gcn bir tr arlndan gelmektedir. Kuramsal gcn ar olduu dorudur. O alanda artk ignoramus ancak kuku duyulabilir bir deerler manzumesine indirgenmitir. Psikanaliz seans srasnda, ya da tedavi nerisinin iletildii anda mdahale edilmeyen ve karsnda derin bir saknmann icra edildii hasta, kuramsal yazn alanna geince, sahte adlarla ya da inisiyallerin kullanlmasyla salanaca umulan youn bir zmlemeye tabi tutulacaktr. Bunu zellikle Freudun Kk Hans vakasndaki tavrlaryla ortaya koymak mmkn: Yalnzca bir kez grm, konumu olduu bir ocuun tm geliimsel srecini babasnn azndan dinlemek; babaya ocuun komplekslerinin zm konusunda tavsiyelerde bulunmak; son olarak da, aile romansnn havasn birka satr iinde bozmay gze alarak, nce annenin, en sonunda da bir meslekda olduu anlalan babann hatalarn yzlerine vurmak. Ignoramus, burada artk dokunmuyorum, demektedir. efkat ve sevgi trnden duygular, iddetten, sakatlamaktan ve saldrganlk gdlerinin doyurulmasndan imtina etme diye aklamamz isteyen bir dncenin baland normlar, bylece dokunmamay terapinin nceden konulmu bir postlas ve bu postlay destekleyecek kltrel deerler sistemi olarak grmektedir. En nazik mdahale, dokunmadan yaplandr. Ama dokunmama etii, olduka girift ve karmak yollardan gemi grnmektedir.9 ncelikle Kk Hans vakasnn, ama zellikle, Freudun daha da uzaktan yorumlamaya giritii (yalnzca anlar kitabn zmlemiti) Yarg Schreber vakasnn gsterecei ey, kuramsal iddialar sz konusu olduunda, psikanalizin (ve zel olarak Freudun kendisinin), dokunmama, hatta hogr etiinden epeyce uzaklaabileceidir. Kk Hans, sonu belirsiz bir keif ve hedef seimi peindeyken, Yarg Schreber, Doann Dzenini (o buna Eyann Tabiat gibisinden bir ey diyordu) anlatmay umduu bir hatrat yazmt. Psikanalitik temas konusunda dokunulmamas gereken, aktarm ve kar-aktarm dzeneklerinin ileyiine terkedilen sonu belirsiz analiz sreci orada, yani psikanaliz kuramnn sz konusu olduu bir ortamda, tmyle mmkn hale gelmektedir. Yntem ilkesi bylece aralardan sezilebiliyor: Analiz srecinde akta9 Dokunmamann baka bir yazda tartmaya altm dolayl olumsuz eylemden en nemli fark, basite, ikincisinin her durumda dokunularak ve bu faaliyete byk bir nem ve itina atfederek gerekletiriliyor olmasdr. (Baker, 1993)

24

ULUS BAKER

rm dzeneklerinin ve efkatin beliriinin, giderek Lacann u bildii farzedilen kiisinin gvenilirliinin arac olan konuma (suskunluk bu anlamda gerekten konuma haline gelir), psikanalizin kuramsal tartmasnda, ksacas Freud ile ardllarnn eserinde yntembilimsel bir iddete dnr. Bu iddet somut vakalarn gerek bireylerine uygulanmasa da, sanki trlere ve cinslere ynelmektedir: Kk Hansa babas tarafndan yneltilen, ardndan Freud tarafndan bir hata (sanki ocuu biimlendirdii kabul edilen aile yaamnda baka hibir hata kalmam gibi) olarak telkin edilen sen elbette beni ldrmek, annenle yatmak istiyorsun szleri, yine Freudun kuramsal olarak sylediklerinin manzumesinden baka ne olabilir? Bylece Freudun psikanalitik ynteminin ilerleyii, ignoramusun aile fertlerinin, Oidipusun, hadmlatrmann ve nevrotik zorlanmalarn geit trenini de peinden srkleyen bir erteleniidir. Onun bilind markasyla damgalanan ignoramusuna kar sreceimiz Spinozac ignoramus ise, eserinin snrlarnda belirir: Yani giri ve k noktalarnda... More geometrico yntemi (kendisinin buna uslp demesi dikkat ekicidir), bize, o esere, zellikle Ethicaya, ama ayn zamanda eserinin ve gizli mektuplarnn tmne, herhangi bir yerden girebilme ve farkl etkilerle herhangi bir yerinden kabilme olana tanr. Ama besbelli iine Tanry ve sonsuzluu almaya yeltenen, stelik zihnin ileyiiyle doann ileyiini zde gren bir felsefenin snrlar nerededir? Spinozay en temel ignoramusunda kefedebileceimiz zel bir nokta vardr: Eserin snrnda deil, insann cogitatiosunun, usavurma yeteneinin evrensel snrnda beliren bu bilmiyoruz, irade zerine, ruhun beden zerindeki etkileri zerine (elbette btn bir Hristiyan ahlknn temel varsaym sz konusudur burada) onca laf sylenmi, ahlk sistemleri ve felsefeler ina edilmi olsa da, eninde sonunda, bedenin nelere gc yettiini ignoramus! Bu bilmiyoruz, Descartes dncesine, ama onunla birlikte, varsaylan btn ahlk sistemlere bir bakaldr olmaktan ok, topyekn bir sava ilndr. Elbette Spinozada beden dnen varlktr; ama tekabl ilikisi erevesinde, yasaklad karlkl etkileme fikri, bu kez zorunlu olarak Spinozay ok zgn bir sorgulama zinciri iine tamaktadr: Beden neler yapabilir, yapabileceklerinin asgar ve azam snrlar nedir? Ayrca, bizi yalnzca bunlar bilmekten deil, bilmediimizi itiraf etmekten ne alkoyuyor? kinci olarak, bedenin neler yapabilecei sorusunu sormay engelleyen insan doas halini de hayalgcne ilikin (yani ideolojik) bir yetersizlik olarak belirliyor: nk insan, gzleri ak, yalnzca hayalgcnde erimi olduu btn bu eyleri yapabileceinin ryasn grr (Spinoza, 1951: II. Sch. 4), bu yzden, muzafferne, kendi eyleme geme gcn engelleyecek eyleri de hayal etmedii iin, zafer sarholuuna ve Deliliklerin en kts olan Bo Gurura, vanitasa kaplr. Kolayca, Spinoza iin dnmenin, salt kafatas iinde cereyan

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

25

eden bir sre olmad, bir taraftan bedenin btn ilevlerini ve duygulanmlarn, heyecan ve tutkularn kapsad, te yandan dnsel srelere neden olabilecek sonsuz saydaki d etmenin tannd anlalyor. Bunun en belirgin rneini onun upuygun olmayan fikirler temasn gelitirmesinde gryoruz. lk bakta Spinoza, bizim kendi bamza, kendi hakkmzda herhangi bir fikre sahip olmadmz, hi deilse, dolayszca sahip olmadmz hatrlatarak balyor. Bedenin nelere gc yettiini bilmiyoruz. Bu rnekten istenirse onun filozoflara dncelerini harekete geirebilmek ve aktifletirmek iin, bir tr balang modeli nerdii sylenebilir. Onun bu forml, upuygun olmayan bir fikrin, zorunlu olarak bir ey ifade etmeyen, bir eyi davurmayan bir fikir olduudur. Peki, bu uygun olmayan fikirlere neden sahibiz? Bu nasl olabilir? Bunu anlayabilmek iin, hangi artlarda bizde fikirler bulunduunu ele almak gerekiyor. Bizim ruhumuz da, elbette herey gibi, bir fikirdir (idea). Bu yzden Dnce ya da Ruh (Mens) sfatnda Tanrda ortaya kan bir duygulanm ayn zamanda bizim bedenimizde, Uzam (Extensio) sfatnda ortaya kan bir duygulanma halidir. Ruhumuzu ya da zihnimizi oluturan fikir Tanrda zaten vardr ve ezel ebed olarak olacaktr. O, bu fikre sahiptir, ama ancak ayn zamanda baka bir fikre de sahip olduu lde. Bu ise, o fikre neden olan baka bir fikirdir. Ayn anda yalnzca bizim bedenimizin bir duygulannn fikrine sahip olmakla kalmaz, bu duygulann nedeninin fikrine de sahiptir. Forml aktr: tekil bir fikrin nedeni baka bir fikir, ya da baka bir fikir tarafndan duygulanm olarak ele alnd lekte Tanrdr; o ayn zamanda o duygulanm olduu fikrin de nedenidir; ama ancak baka bir fikir tarafndan duygulanm olarak kabul edildii lekte; bu byle srer gider. ad infinitum, sonsuza dek... yleyse Tanr btn fikirlere sahip olmakla kalmaz, btn bu fikirler, Tanrda olduklar iin kendi nedenlerini de ifade ederler: Btn fikirler Tanrdadrlar ve Tanrya balandklar lde, doru ve upuygundurlar. Daha bununla bile, Spinoza, bizim fikirlerimize sahip olmadmz sylemi, hi deilse hissettirmi olmuyor mu? Fikirlerimize iin ta bandan henz sahip deiliz. nk, baka fikirlere de sahip olduu lekte, onlar Tanrnn maldrlar. Btn tavrlar Tanrnn gcne katlrlar: Nasl bedenimiz varolmann gcne katlyorsa, ruhumuz da dnmenin gcne katlr. Bylece, szkonusu katlmn doasn ve ilkelerini kefetmeye doru alan bir felsefenin gerek k noktasnn bir tr ignoramus, bilmiyoruz olduu anlalyor. Oysa bu tmyle edimsel ve olumlu bir bilmiyoruzdur. Geometrik slp iinde sk skya ve zorunluluklar zinciri halinde rgtlenmitir. Nasl Freudu bir ansiklopediden Jacques Lacan yalnzca bir psikanaliz etiini tretmekle kalmayp, psikanalizin bir konuma etiinden baka bir ey olmadn da kardysa, biz de, Spinoza Etiinden yalnzca bir eylem ve aktif sevin etiini tretmekle kalmayp, Spinoza konusunda Nietzschenin dedii gibi, bilgiyi en gl duy-

26

ULUS BAKER

gulan ve tutku haline getirebiliriz. yleyse, izlemeyi nereceimiz yol nmzde belirmeye balyor: Tartmann olduka erken bir annda Freudu bilind mefhumunun ve ona tekabl eden ignoramusun dna kmak...

2. Psikanalizden darya doru


Psikanalize ve onun kendini dayandrd, beslendii kadar, ona dayanan ve ondan beslenen kltre (alt-kltr m demeliyiz?) ilikin bu tartmay temel deneyim etrafnda rmeye kalkabiliriz: Ak olmak, zgrlemek ve retmek. Bunlarn herbirine hem kendilerine ait bir bilmenin (imdilik bilgi szcn kullanmann sakncal olduunu dnyorum), hem de bu bilmeyi asla tmyle dlamayan bir bilindnn tekabl ettiini syleyerek balarsak, herhalde, henz ham bir halde Freudu yaklamla ilk temas ann daha girite gerekletirmi oluyoruz. Bu yaamsal deneyimin varsaydklar tarihsel-toplumsal gelime ile gerektirdikleri zmleme bizi zorunlu olarak, Ondokuzuncu yzyl sonlarndan beri Bat dncesine derin bir kendini sorgulama yeteneini baheden dnrle babaa brakacaktr: Marx, Nietzsche ve Freud. Her nn de felsef kariyerlerinin olduka ksm bir nitelik tad biliniyor: Marxn felsefenin sonunu iln ediine, uzaktan Nietzschenin filozofun ruhunu tanmlad u zorunluluk, u amor fati, u rastlanty ve kaderi olumlamak cevap veriyordu. Eer Marx bize felsef aklamann ve yorumlamann snrlarn hatrlattysa (belli bir noktada insann somut eylemine ve faaliyetine geilmesi zorunluluuydu bu), Nietzsche de artk aklamakla yetinmeyecek, retken ve snrlarn her an genileten bir kuvvet olarak, ama ayn zamanda yaamda mmkn olan en gl ve tedirginlik verici g istemini temsil eden bir duygulanm olarak en bir bilgiyi nermiti. Freuda, nc kiilie gelince... Orada ne Marx gibi gelecee bir gven, ne de Nietzsche gibi enlik var. Onlarla paylat baz ynlerin altn izebiliriz yine de: znenin yerinden edildii, eperlerini ve korunaklarn yitirdii bir manzarann kabul... Bilimsel dncenin bizzat kendisinin bir bilindna (Marx iin burjuva iktisatlarnn ideolojisinde, Nietzsche iinse hakikat denen eyin dipsiz bir yanlsama olabilecei dncesinde) sahip olduu... Bilinmerkezli ve ona tekabl eden insanmerkezli dnce evreninin derinden sarslna ou zaman olduka bilinli bir katk... Tm bunlar, bu adn bir arada anlmasna, daha da nemlisi modernliin snrlarn ereveleyen bir gen oluturmasna destek veriyorlar.10 Freudu bilind mefhumunun ilk anlarda belli bir aknlkla karlanan bir szde-paradoks ierdii hatrlardadr. Bilimsellii ksmen olsa dahi iere-

10 Bu nl lnn modernliin ayn zamanda snr talar da olduklar konusundaki dncelerin dkm iin, bkz. (Touraine, 1994)

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

27

bilecek bir bilinsiz nasl kabul edilebilir? Doru ile yanl birbirinden ayrd dnlen u mutlak snrlar zerinde herhangi bir oynama, bir zamanlar Hegelin syledii gibi evrenin topyekn paralanmasna yol aacak bir kayba, bir toz zerresinin ortadan kalkmasnn yol aabilecei bir kayba dellet etmeyecek mi?11 Ne olursa olsun, Freudun yzylmz balarndan itibaren tantmaya giritii bilind, modern insan bu kez Nietzsche gibi onu amaya armadan kendiyle yeniden yzlemeye aryordu.12 Bu arnn ise kh kehanet ve peygamberlik tavrlarna yaklaan (Freud edebiyatnn epeyce bir ksmn kapsayan din zmlemeleri), kh felsefeye borlu olabilecei birok temay yadsyan,13 ama her durumda bilimsel temkini elden bir an iin olsun brakmad anlalan Freud yaznnn en esasl parasn oluturduu sylenebilir. Bu ar ne soyut bir insanla, ne herhangi bir toplumsal snfa, ne de somut, bireysel, kiisel hastaya yaplmyor gibidir oysa. ar, Freuda gre, bilindnn bizzat kendisinden gelmektedir. Psikanalizin tek amacnn, dile getirmek, temsil etmek, gstermek olduu, bylece kendine bilindnn tek szcs olma grevini bitii ite bu noktada sylenebilir. Bu arnn elbette dinsel ardan kkl bir fark vard.14 ncelikle, bilindn insann ayrlmaz bir paras yapmakla arnn kaynan greli bir ikinlie kavuturuyordu. Bylece artk sen ite busun trnden bir dille konuulabilecekti: O seni istiyor, ya da senin uyun buyun var yerine, ite, sen bunu istiyorsun azyla konuabilecek bir dildi bu.15 leride tartacamz gibi, bu ikinliin kendi dzlemini oluturma gcnden yoksun olduu, baka bir deyile yeterli olmad sylenebilir yine de. nk ar, her durumda, yine bir ar olarak kalmaktadr. Henz Kantn u kategorik emperatifinden yeterince uzaklamam durumdayz. Ve hi kimse, insana ait bir g klnmakla bilindnn bir tr aknlk dzleminde de ifade edildii gereini yadsyamaz.

11 Hegel yok olan bir toz zerresinin hikayesinin dehetinin znel bir metafiziin bana (Fichte) erge gelecek zorunlu bir kader olduunun altn iziyordu (Hegel: 1974, 361). 12 Freudun ardan ardan telaffuz etmeye balad bilind kavramnn yaratt paradoksun tarihesi iin bkz. (Lacan 1966: 53). 13 Freudun kendi disiplinini gelitirme konusunda felsefeye (zellikle Nietzsche, Schopenhauer ve Kierkegaarda) olan borlarn ancak post factum demesi konusunda, Derridann zmlemeleri okunabilir (Derrida, 1980) 14 Dinsel arnn ileyii konusunda geni bir literatr, zellikle dinler sosyolojisi ve tarih psikolojisi alanlarnda, Freudla yaklak olarak ayn dnemde ve benzer kltrel ortamlarda yaygnlk kazanmtr. zellikle Mannheimn, Max Weberin ve Karl Troeltschn eseri dinsel ar temasn ada dnyann emek ve blm ilikilerine varncaya kadar, son derece derin bir zmlemeye tabi tuttular. 15 Yine Freudun adalarndan sosyal psikolojiinin gerek yaratcs Gabriel Tarde, olmak (tre) ile sahip olmak (avoir) arasndaki ayrm glendiren tartmasnda belki de daha o zamandan psikanalizin dnce tertibatn tersine evirmiti. (Deleuze & Guattari, 1980: 349)

28

ULUS BAKER

Temsil ettii bu arnn glgesinde Freud iki ana izgi zerinde ilerledi: Metapsikanalitik yazlarndan ykselen bir tr peygamberlik izgisi; hekimlik pratiiyle ve terapiyle, ama her durumda karmak belirlenimlere sahip olduundan pek kolay farkedilemeyecek bir pozitivizm ile dorudan i ie gemi bir analitik izgisi... Freudun, aada greceimiz gibi hzl balayan, ama ar ar ilerleyen aratrma srecinin bu iki izgi arasnda yer alan alan zerinde ne kadar savrulmalara urad, kopularla (nce Adler, ardndan Jung) ve inkrlarla, giderek elikilerle sarsld basit bir biyografik taramann, zellikle psikanalizi kendi yaam iinde tantmaya giritii yazlarnn kolayca gsterebilecei bir konudur (Freud, 1953). Takipilerinden Fromm, bir yazsnda Freudun terapi ynteminin temel niteliinin hogr olduunun altn inanla izdii zaman, anlalan i iten oktan gemi, Freudu disiplin kurumsal ilevlerine ve dlayc ya da kapatc mekanizmalarna kavumu, inanl bir psikanalitik fanatizm, zellikle lkede, Almanya, Fransa ve elbette Amerikada azok geni (ya da dar ama etkili) evreleri sarmt. Oysa Freudun kendini bile pek hogrmedii belli deil miydi? Frommun etkileyici saflna ve umuduna ramen, sonradan bizzat kendisinin metapsikoloji alanna dahil ettii u Haz lkesinin tesinde ile balatlabilecek bir sre Freudu karanlk bir dnyaya yeniden dndrecekti. Bakalarnn, zellikle Nazilere teslim edilecei dncesiyle birka gn sonra intihar edecek birinin bir Prinzip Hoffnung, Umut lkesi grd yerde o baka bir ilkeyi, Realitaetprinzipi, gereklik ilkesini grmeye balayacakt. te orada, Erosun karsna Thanatos, lm gds dedii ey dikilecekti. te hogr, ya da esirgeme buydu.16 Belki de yazya Freud ile deil, rakiplerince bir tr doaclkla, Rousseauculukla sulanan (sanki buradan psikanalitik bir sululuk duygusu zorunlu olarak tremeliydi), stelik Trk okuyucusunun herhalde Freuddan daha iyi tand ve ekici bulduu Frommla, ya da Reich ile balamak daha doru olurdu. Eninde sonunda, onlar ak olmak, zgrlemek ve retmek gibi mefhumlardan Freuda oranla ok daha rahat sz edebiliyorlar, hatta kuramsal ve pratik tm abalarnn eksenine bu mefhumu yerletirebiliyorlard. Psikanalitik pratie ve analiz srecine duyduklar inancn yaratt baz kr noktalara karn, ne Fromm ne de Reich, kapkara bir bilindna asla inanmadlar ve umut ilkesini her durumda haz ilkesi ile gereklik ilkesi denilen eylerin nne yerletirdiler. Marx ile Freudu evlendirmek gibisinden umutsuz bir
16 Bahsedilen kii, elbette Tarih Felsefesi stne Tezler yazar Walter Benjamindir. Prinzip Hoffnungun sayfalarnda Ernst Bloch ise, tm peygamberlik ve hogr tartmalarnn tesinde (sa ateissti, nk kendisinin Tanr olduunu sylemiti!), Marxn topyac sosyalistlere kar kat tutumunun ve hogrszlnn sz ediliyor: topyac sosyalistler besleyip durduklar umut ilkesinin gereklik ile temas ettii anda darmadan oluvermesinden sorumluydular: Marxn eletirisi onlarn topyac olmalarna ynelik deil, adam gibi topyac olmamalarna ynelikti...

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

29

abaya girimeleri dnda yaptklar tek tk hatalar yalnzca epistemolojik karakterdeydi ve iin zn deitirmiyordu: in z, aada tartmamzn bir blmn kuatacak olan konu, yani, elbette, gerekliin ve hazzn bir ilkesi olmadyd. Psikanaliz zerine bir yaznn psikanaliz dna bu kadar rahat ve erken kvermesinin okuyucuda uyandrabilecei gvensizlik tepkisine karn, bir zorlama nevrozunun (Zwangsneurose) bizi her durumda gtrecei bir kavray yoksunluuna kar baz tedbirler almak zorunlu hale geliyor. Psikanalizin temel varsaymlarndan biri olan Haz ilkesi, daha szcn telaffuzu annda zihinlerde bir soru uyandryor: Buna gre, bu ilke, kendisine elik edecek ve onu yola getirmesi beklenen (ego oluumu baka nasl mmkn olabilirdi ki?) gereklik ilkesiyle birlikte arzunun ve istein ilkeleriydiler. Giriteki ite, sen bunu istiyorsun sznn anlatt da buydu zaten. Psikanaliz, hakl olarak insann z olarak grd sylenebilecek arzuyu yanl anlamakla, elbette hem insan (kadnlar, erkekler, Gassetci anlamda herkes) hem de onun duygulanmlarn ve tutkularn yanl anlamasnn da yolunu ayordu. Akas, btn bir nro-fizyolojik karakterli arka plana, ekonomik ve dinamik ilkelerin karmak rlne ramen psikanaliz kurduu hakikatin tmn istein srtna bir yk olarak bindirerek bedeni de yanl anlama yeteneini gsterecekti. Bylece, elimizde bir dizi hakikat ve ona paralel olan bir dizi yanl anlama bulunuyor. Bir yanlln ya da hakikat eksikliinin katlanlabilir olma artlar bellidir: Yapsalclk-sonras dnrlerden ounun ortaya saldklar bilisel terr ortamndan paasn pek zor kurtarabilecek bir Bat metafizii kadar Nazi dncesinin de farkl iddetlerde ve izgilerde paylat bir genel dzlem zerinde, bir yanln egemenlii ancak katlanlabilir klnmas ile doru orantl olabilir. Freudun eserinin zerine de den (zellikle Uygarln Rahatszl) bir glge, onu her durumda, ileride birka rneini gstereceimiz bir gerileme sreci olarak dnebilmemize elveriyor. Eninde sonunda eritii u topografik yap, derli toplu ve sistemli bir btnlk adna metafizik bir dzenei arka kapdan devreye sokuyor. Ancak ryalarn ve mitolojinin ciddiye alnmas olarak psikanaliz, gizil bir inanma istemini, Pascale zg bir pietizmi srdrmekten de geri kalmyor.17 Ama psikanalizin inanlar, onu tek bana kurmu olduunu (belli bir kskanlk ve polemik gcyle) bizzat kendisi syleyen Freudun
17 zellikle Musa ve Tektanrclk adl eserinin etrafnda beliren tartmalar arasnda Freudun bastrlm bir Musevi zihniyet yapsn benliinde ve eserinde saklad ve ycelttii zerine yaplm baz gzlemler iin, bkz. ( Henri Ey, 1955: 49-87 ) Buna gre Freud, tpk, Musevi cemaatinden kovulan Spinoza ve ailesi Protestanl benimsemi Marx gibi bir marranodur. Yani, dardan benimsedii bir ak, baskn kltrn altnda, bilinsizce bastrlm bir kltr devam ettiren birisidir. Freudun kendi icat ettii bilind kavram araclyla sorgulanmas (bunu bazan kendi de yapyordu) psikanalizin eletirisine doru ynelen bizim amalarmz asndan pek verimli olmasa da bu hatrlatmay yapmay uygun grdk.

30

ULUS BAKER

rtk, bastrlm vb. inanlarnn tesine geebiliyordu.18 Freudu psikanalizin klasik biimiyle inandklar ile inanmadklar arasnda bir ayrm yaptmzda, onun kendi rettii kavramlardan ok, bu kavramlarn uyguland alanlara inandn gzlemleyebiliyoruz: nce ryalara (btn arptma, dntrme ilevlerinin tannmasyla birlikte ve onlara ramen), ardndan mitolojiye (Oidipus efsanesine), en sonunda da nevrotik tipin sylediklerine (ya da sylemeden getiklerine)... Bu inan, psikanalizi srasyla arptlm bir arzu anlayna, orta snfa zg aile kurumuna ve hayatn inkrna gtrecek ve orada mahkm edecektir. Bu yzden, psikanalizden darya k gibi tartmamzn erken bir annda mutlaka yaplmas gereken bir hareket iin nce adm atmaya ihtiyacmz olacak. Bunlardan ilki, bakalarnn dlerine yakalanmamak, ikincisi kirli aile oyunlarndan ve srlarndan kendimizi kurtarmak, ncs ise deliliin retkenliini kavramaktr. Bakalarnn dlerine yakalanmamak Kral Yolu zerindeki seyahatn tantanasndan uzakta, Paul Klee gibi, yan yollar zerinde gerekletirilebilecek deneylerle mmkndr. Her ey, yani Freudun yorumlad Oidipus efsanesinin doru yorumu, belki de bu yan yollarn oulluu iinde olup bitmektedir. Unutmayalm, her eyin balangcnda, Laiosun, babann d vardr. Orada Freudun rya dncesi adn verdii ey ta batan hazr bulunmaktadr: Seni ldrerek anasnn koynuna girecek. Ve Laios eyleme geer: Yeni domu olunu da banda, kurda kua terkedecektir. Gel zaman git zaman, olay ilgin olan yn budur gerekten, gerekleir! Kral olarak Iokaste ile evlenen Oidipus, gereklemi olayn belirtileriyle kar karyadr artk: Veba, felaketler silsilesi ve iteki hafif bir kuruntu tedirginlii. Derken kuruntu gerekleir. te, o ayrcalkl tanma an... Felaketten artk kurtulunamaz... Olayn gereklemi olmas Freuda, rya iinde ryann da pekala mmkn olabileceini hatrlatmam grnyor. Burada rya dncesine tekabl eden trajik dnce demek babam katleden ve annemle yatan benim... ilknce babann bir ryasndan kaynaklanmyor mu? Bir adm daha atabiliriz yleyse: Deleuze ile Guattarinin altn izdikleri gibi, Oidipus aslnda bir baba dncesidir. (Deleuze&Guattari, 1972: 341) Bir kraln paranoyas, bir Devlet meselesidir. nceden alnm bir cdr... Her ey, Oidipusun ilk bata cezalandrlm olduunu, Laiosun cnn zaten alnm olduunu gstermektedir.19
18 Rollo Mayin yaratcla, neredeyse psikanalitik bir esin perisine; Reichn Orgona, retken ve yaratc bir enerji kaynana; Marcusenin lm ve Yaam igdlerine vb. duyduklar inan gibi, Lacann daha modern nitelikli bir inanc da yok mudur: Yapya ve Gsterene inan... 19 Birok nedenden dolay, Oidipusun sonradan kendi elleriyle gerekletirdii cezasnn, tragedyann sonras ile, yeryznn bir lanetlisi olarak dolap duraca Oidipus Kolonusda trajedisinin bir paras (nk onun zeminidir) olduuna inanabiliriz. Ama ister birinci, ister ikinci trajedide Oidipusun kompleksli filan olduuna ilikin hibir kant yoktur (Vernant, 1972: 250).

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

31

Yine bir adm daha atalm: Oidipusun trajedisi, babann rya dncesinden domakta olsa da, onun bu ryay grememi olmasndan dolay gereklik kazanmaktadr. Nasl grebilirdi ki? nsan yavrusuna zg tm gszlyle da bana, vahetin dnyasna terkedilmiti. Ancak ok gemeden, yine bir ailenin kollarna terkedilmi olduu anlalacakt. Hibir ey, byle bir ykm Oidipusun kendine dayatamayacamz, onu bununla sulayamayacamz gsteriyor. Ama hakllk ya da ykmllk zerine pek tartmak zorunda olmadmz bir trajediyle kar karya olduumuz dnlrse, ilerin biraz daha karmak olduu ortaya kacaktr. Oidipusun sululuu nereden domaktadr? Her eyden nce unu diyelim: Kompleksinden deil, komplekssizliinden, yatlar arasnda akll geinmesinden, ufak ahlk kaamaklarndan, oyunlardaki hileciliinden, son olarak da, bakclar tarafndan kaderi konusunda uyarlm olmasna karn kulak asmazlndan. kincisi ve daha nemlisi, kaa cesaret edememesinden, birok defalar denemesine karn bunu baaramamasndan. Ve, yolun kavanda karlat herhangi bir yabanc (ksenos) ihtiyara kar gsterdii usd saldrganlktan, sava kurtlamasndan ve elbette, saygszlktan... Bu tavr, i olup bittikten sonra kr bilici Tiresias karsnda da gsterecektir. Kurnazdr ve kendinden emindir. Kukulanmaz. stelik bu tavrlar, bir kiilik yaps olarak deil, eylemlerinin bir rnts, bir rn olarak belirir. yleyse gerekten, sorun onun kompleksinden deil, her trl kompleksten uzak oluundan kaynaklanmaktadr. Freud ise Oidipusun olduka Hollywoodu bir tasarmn yeniden retecektir... stelik hayret, trajedinin kendisinin babann bir d olarak sunduu eye kendisi de inanmaktadr! Pek neeli bir orta-st snf aile dram karsndayzdr sanki. Ama yine de baba katlinde yce bir taraf vardr ki, btn bir toplumsal cezalandrma ve mekanizmasn sanki nedensizce harekete geirmektedir. Lacan, gerek aileden toplumsal yasalar da ieren ve ieriden rgtleyen bir Yasa dncesine vardran da bu olmaldr. Babann d adn verdiimiz u balang anna bir kez daha bakalm: Bu d ile eylem, her eye karn Laiosu sulu duruma drmemektedir. Tarihsel toplumlarda ocuk ldrme pratiklerinin uzun bir tarihesi, ama ayn zamanda bu tariheyle atba giden bir tedirginlik vardr. Yoksa baba katlini Oidipusun ekseninden kararak yerine ocuk katlini mi geirmeliyiz? Her durumda, Oidipusun yksn kateden ve yalnzca Yunan toplumuna zg olmayan bir dizi toplumsal mcadelenin, kltrel nyargnn, ksacas, ileride klasik an polisini, sitesini oluturacak bir siyasal gler yatrmn iin iinde olduu anlalyor. Oidipus, d grememitir. nk bana gelen her ey hem babann dnde nceden grlmtr, hem de bu kaderin gereklemesini engelleme konusunda kendisi baarszdr. Freudun btn dikkatini trajedinin bu blmnde younlatrmas ve Oidipusun lanetli dolamasn, Irrtumunu hi gz nne

32

ULUS BAKER

almamas, bu baarszln nasl cezalandrldn grememesine yol amtr: Bir bakma denebilir ki, tragedyann tamamlan ve anlamlandrlmas, Oidipus Kolonus ksmnda mmkn olacaktr. yleyse ya iki Oidipusun varolduuna, ya da ayn Oidipusta odaklaan ve birleen iki farkl kader izgisinin olduuna inanacaz. Birisi Irrtumun, lanetlenmi ama kendi trajik unsurunu aile sahnesi zerinde deil, cemiyetin kenarnda, uzaklarnda, ya da toplumsal yerleimlerin aralarnda arayp bulan izgisi. tekisi ise Freudun inand, yknn evresinde dolaan btn toplumsal ve etik unsurlar bir evlilik-aile kompleksinin baskc dnyasndan dlayan klasik Oidipus kader izgisi... Halbuki, ikincisinin yalnzca Irrtuma bir hazrlk safhas olduu da dnlebilir. Kaybedilen d, grlmemi olan dtr. Ama bu yitik dler lkesinde daryla, gerek dnya demek iin pek acele etmeyeceimiz bir D ile kanlmaz bir alveri vardr. Foucaultnun Artemidorosun Ryalar Kitabna ilikin bir dizi gzlemi, Antik Yunanda ve baka yerlerde dlere ynelik arzular rejiminin ve d dncelerinin ieriinin hep btn toplumu kateden g ilikilerinin yollarn takip ettiini gstermeye ynelikti (Foucault, 1981: 43-7). nce romann kesif havasnda buluyoruz kendimizi. arpcln eski, pek eski ve bildik bir meselin, taa inin Taocu metinlerinden birinde de karlaabileceimiz bir eski Arap temasnn ekzotizminde bulan bir aktarma, bizi, birisinin ryas olduumuz dncesiyle bir kez daha tantrmak istiyor. Romann plannn haydi bilindnda ileyen diyelim, bir ekicilii var elbette. Bu plan ciddi psikanaliz gerektirir. Ama o ciddiyeti, yzyl balarnn bir eserinde, Traumdeutungun sayfalarnda aramaya kalkmayacam. nk orada bulunabilecek tek ey, byk alm arzularna karn Doktor Lacann kefedebildii tek ey, ryann istekten baka bir ey olmadyd. O sayfalarn iinden Freudun seslenii bize ryann eninde sonunda bir uyuma istemi olduunu hatrlatmakla yetinecekti. ndirgemenin izledii yolun pek dahice olduunu teslim etmek gerekiyor. Dr. Freud bylece ilk byk kuramsal tedbirini almaktadr: O gnk hastas, u gen kadn, gelip ona tam da doktorun arzulayaca eyin ryasn grm olduunu pekala anlatabilir. Yalnzca tarihin deil, ryann da bir anlat olduu gerei hesaba katlmalyd elbette:20 De te fabula narratur. Amacnn aka ancak tedavi srecinin iinde gerekleebileceini aklayan Freud gibi birinin anlatlara pek gven duymayacan anlamak gerekir. Bylece, bir kurnazln devreye sokulmas ve bu sayede baka bir kurnazln, Onun kurnazlnn altedilmesi, hi deilse dengelenmesi gerekiyordu. stek ile ryann bants yle bir ey olmalyd: Ee dosta bir yemek vermek istiyorum. Ama pek az fme somonum kalm. Bakkala gidip almam gerekiyor. Ama o gnn pazar olduunu, dkknlarn hepsinin kapal olduunu
20 Tarihin bir anlat olduu temasn, baka bir yerde, Marxn szyle ilikili olarak tartmtm. Freudun kendisi tarafndan aka sylenmi olmasa bile, dnme tarznn yol at sre anlatsaldr. Rya, onun karlaabilecei biricik biiminde, bir anlatdan ibarettir. Bir zmlemeci olarak baklrsa, insann kendi ryalar bile birer anlat olarak kalrlar. Bkz. (Baker, 1996a)

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

33

hatrlyorum. Telefona sarlp tandklarmdan istesem? Ama telefonum bozuk. Bu yzden yemek verme isteimden vazgemek zorunda kalyorum (Laplanche & Pontalis, 1974: 274)... Bu ister rya ister herhangi bir olayn anlats olsun Freudun yorumu hazrdr: O halde havyar istiyor... Dostunun istei olan fme somon yerine ryann nazik mdahalesiyle geen havyar, esas istei perdelemek zere oradadr: Bir dz-deimece... Freud, kurnazln srdrr: Aslnda istenen beklenecei gibi havyar, somon fme ya da onlarn yerini tutabilecek baka bir lks yiyecek filan deildir... stein esas nesnesinin sylemeye bile gerek yokne olduu bellidir.21 Arzu nesnesiyle byle apansz karlamamz Freuda borlu olduumuzu varsaysak bile, sorun katlanarak bymekte, srarl bir cevapszlkla bizi yzlemek zorunda brakmaktadr: Ryalarn ciddiye aln ve psikanalitik pratiin onlara atfettii zel nem karsnda, yine bir kullanm problemi yolunu bulmaktadr. Psikanaliz, ryalar ya pratik anlamda tedavi srecinin, ya da kuramsal anlamda bilind mefhumunun derinletirilmesinin hizmetine komak eilimindedir. Ryalarn yeniden kurgulan bylece bir tr yorumlama faaliyetinin rn olacaktr. Ama her yorumlama gibi bu da ryalara ilikin bir giz perdesinin ardnda bir anlamlar beinin bulunduunu varsayma eilimindedir: Anlamn ikin olduunu sylemek bu yzden yeterli deildir. En az, tanrsal istemin ya da kelmn yorumlanmas kadar psikanalizin ryalara, hayallere ve gndelik insan davranlarnn derinliklerine ynelmeyi amalayan yorumlama pratii de bilindn belli bir boyut zerinde aknlatrmaktan kanamaz. te psikanalizin eninde sonunda vard bir tr kaderciliin, ya da, diyelim, kaderciliin zel bir trnn temel varsaymlarndan birine varyoruz: zellikle Freudun metapsikanalitik yazlarnda rastlanan, zel bir trden, ama szgelimi bir Ernst Jngerin ya da Oswald Spenglerin kaderciliinden pek uzakta olmayan genel bir tematik erevesinde, akld dnyann kanlmaz glerinin, her trden zmlemenin elinden kaan tedirginlik ykl bir olumsuzlamann, insan zekasna ve aydnlanmasna duyulan zel bir gvensizlik trnn kaderciliiydi bu... Aknlk bu kez bir tutkularn hakimiyeti ve bu hakimiyetin bilisel muamelenin elinden her zaman kaabilecei trnden genel bir ereveden kaynaklanmaktadr: Tanrsz bir kader, bireyi kuatan ve derinliklerden gelen, mitolojik kuvvetlerin elinde oyuncak olan bir insan imgesini psikanalizin aynasndan yanstmaktan geri kalmamaktadr. Oidipus bize trajedinin lmnden ok, en dolaysz, samimi ve yakn evremizde, ailede ve anababa konularnda bize ne olduumuzu anlatan bir sahte trajedi rmektedir.22
21 Freudun istee bitii hedefler her zaman olduu gibi hem rtk hem de zorunlu ve kanlmazdrlar. Sorun, arzunun ya da istein her zaman eksik olana ynlenmi olmas gerektii dncesinin kabul edilmesinden kaynaklanmaktadr. 22 rg ya da rnt formu, zellikle psikanalitik gelime safhalarnn tasvirinde belirginlik kazanmaktadr. rgy koparan u esrarengiz rtk (latent) safhaya dek, Oidipus ekseni zerinde ve etrafnda dizilen u safhalar bizi Freudun kuramsal modellerinin hi de yzeyde olmayan yapsal bir momente sahip olduklar dncesine gtrmektedir.

34

ULUS BAKER

Freudu d yorumu ilk bakta garip gelebilecek ustaca bir ayrmla balar. Ama bu ayrmn ayrd tek bir ey sz konusudur. teki olmayan bir ayrm: Buna gre, gerek dler vardr ve bunlar uyandktan sonra unutulur giderler. kincisi pek bildik ve genel bir zlem deneyimi iken, gerek dlerden bahsedildii zaman, ya olduka karmak bir psikanalitik bilgelikle, Lacann syleyebilecei gibi, yapnn bir hilesiyle, ya da psikanalizin bir kr noktasyla kar karya olduumuz hissediliyor: Gerek olmayan d ne anlama gelebilir.23 Bu herhalde, Traumdeutungda Freudun and giri (ya da balang) dleri ile esas dler arasndaki ayrma ve hiyerarik nedensellik ilikisine tekabl etmiyor (Freud, GW, 1912b: 48) Ayrca, gerek d karsndaki tanmszlktan ayrdeden kstas, Freudun zerinde srarla durduu dlerin gndelik olaylarn temsiliyle sk ba da deildir. Dlerin her zaman bir istei doyurduu dncesi bile bizi bu konuda sallantda brakmaktadr, nk insan hi arzulamad eyler tarafndan doyurulduunu dnde grebilecei gibi, dleri boyunca hi mi hi arzulamayaca nesnelerin peinde koturup durabilir. Ya da tam tersi, btn bir younlatrma ve metafor etkinlii erevesinde hi de arzulamadnz nesneler hi de dsel olmayan gerek dnyada peinizi brakmayabilirler. Bu ikinci durumun, bir tedavi pratii olduunu asla aklmzdan karmamamz tembih eden psikanalizi daha ok ilgilendirmesi gerekir oysa. Ayrmn d ile gerek arasnda yapld anda tam da Ortaa dnrlerinin gerek ayrm adn verdikleri temel bir belirlenimin yitip gittiini, yerine imgesel ile simgesel arasna ekilen hudutun yerletiini hissedebiliyoruz. Lacanda bile gerek (le rel) pek fazla bir ey getirmez.24 Bazlarna greyse, karadr bilind. Bu adan Marcuse ile Reicha yaplan saldr anlalyor. Onlarn bilindna neden iyimser yaklatklar, bu adan bir tr Rousseaucu olduklar, doaya dn dncesinin mridleri olduklar iddia edilir. Her ey, sanki dnyamz insannn bilincinin kara olmayacann altn izmek iin mi yaplmaktadr acaba? Morsus conscientiaeyi, kara bilinci tersine evirmek, tekine maletmek mi isteniyor bununla? Freudun metapsikolojisi, genel olarak etkili bir gle, bir eletiri aygt olmaktan ok bir klinik aygt olmay hl srdrr: Evet, uygarln rahatszlklar vardr belki. Ama onlar, bilincin ve vicdann alanna, ykmler arasna yerletirmek kadar bilindnn alanna terketmek de bir dnceyi eletirel klmaya yeterli olmayacaktr.
23 Burada bir kez daha Lacann srarla zerinde durduu u nl yapsal ayrm izgisine, imgesel ile simgesel olan arasna izilen hudutlara varacaz neredeyse. 24 Gerekten de, imgesel, simgesel ve gerek (limaginaire, le symbolique, le reel) arasndaki ayrmn taraflarndan ncsnn dier ikisinden farkl olmad yolundaki Lacanc iddia, tam da szkonusu ayrmn gerek bir ayrm olmadn gsteriyor. Giderek bu ayrmn topografik bir nitelie sahip olmadn,dolaysyla Ortaa mantnn ngrd tzsel ayrma da tekabl etmediini grebiliriz. Geriye kalan bir tek saysal ayrmdr ki, bize bilindnn bir topografisi yerine yalnzca zmsel ayralar sunacaktr.

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

35

Bir soruyla balayalm: Oidipus (hani u Freudun da inanmaya pek istekli olduu Kral Oidipus) hangi ailenin iindedir? Bir zamanlar, bebekken kendisini da bana terkeden ailedeki oul mudur; yoksa, kendisine kucak aan ailenin yesi midir; ya da, yine, Laiosu ldrerek anas Iokasta ile gerdee giren bir aile babas mdr? Psikanaliz bunun aslnda tek ve ayn aile olduunu kabul etmektedir. Bylece hakikatin gerekletii tanma sreci iinde Oidipus yukarda saydklarmzn hepsidir: Sfenks sorduunda cevaplad bilmece de bunu simgeler. kinci bir soruyla devam edelim: Oidipus, gerekten kompleksli midir? Elbette Sophoklesin trajedisi bize bunu hissettirmedii iin, Freudun yorumunu beklememiz gerekecektir. Kendi adn tayan bir kompleksin de babas haline gelen Oidipus psikanalizin alter egosudur. Gerisi rahatlkla ihmal edilebilir: Oidipus Kolonusta... Kz Antigonenin refakatinde diyar diyar dolaan lanetli, kr bir ihtiyarn kaderi... Kompleks tm dsel ve trajik ieriini psikanalizin kuramsal yaznna aktararak zlmtr. Son bir soruyla bitirelim: Oidipusun sululuu nereden gelmektedir? Baba katli ile annenin yatana girmenin iki ayr eylem iinde gereklemediine, psikanalitik btn iinde bir arzunun ynelimine tekabl eden tek ve ayn eylem olduuna inanmamz istenir. Kompleks tanmayla zlmtr: Sen baban ldrmek, ananla yatmak istedin! Birinci soruya cevap verelim: Tek ve ayn aile iindeyiz. Psikanalizin iddias, ailenin bir ly zorunlu olarak rettii, rolleri paylatrddr. Anne-Baba-ocuk... Oysa aile, asrlardr youn toplumsal mcadelelerin, karmak toplumsal yatrmlarn sava alan deil midir? Daha dorusu, hepsi zorunlu olarak tm bu belirlenimleri tayan btn toplumsal ve kltrel kurumlar ile ayn yazgy, dolaysyla ayn zmleme zorunluluunu paylamasn engelleyen hangi ayrcalktr. Psikanaliz, aileyi yeniden retir. Aynen psikiyatrinin, biraz daha az eletirel, buna kar biraz daha safa kendinden emin bir tarzda yapt gibi, aile normalin tedirginlik verici mekndr: Oidipus ama Oidipusun zorunlu zl, hadmlatrma ama ayn zamanda giderilii, nevrotik yabanclama ama ayn zamanda yabanclamann altedilmesi, hastalanma ama ayn zamanda tedavisi, bavurulan byc tarafndan sanki hep aile iinde gerekletirilmelidir.25 Freudun buluuna dair ilk nemli yn, yukarda antrdmz gibi, ryalarn ciddiye alnyd. Viyanal gen doktoru nce Parise, La Salpetriere hastanesi laboratuvarlarna, byk nro-fizyolog Charcotnun yanna tayan sre, onu daha sonra, yine histeri zerine aratrmalarn ilgi ekici bir eserle talandrmasn salayan Breuer ile birlikteliine gtrecek, oradan, bazlarnca kukusuz asrlarn en byk kefi diye nitelendirilecek olan bilind mef25 Freud, baz yerlerde, ama srarla, zel psikanaliz ile (kendi pratii), hospitalizasyon altndaki psikanaliz arasnda yntemler ve olanaklar bakmndan keskin ayrmlar yapar. Ayn ayrmlar toplumsal snflar arasnda da yapmas ilgintir. (Freud, 1953)

36

ULUS BAKER

humuna vardracakt. Gen bir hekimi, srasyla fizyolojiden, nro-patolojiden, psikiyatriden geirerek bu bulua gtren ve bir fin-de-sicle ortamnda ryalar ciddiye almaya, ilk ykl ve nemli eseri Traumdeutunga, Ryalarn Anlamna, ya da isterseniz Yorumuna eritiren srecin hznn srr neydi? Her fin-de-sicle gibi, akldnn glerini iliklerine kadar kabul etmeye yatkn bir kltrn, Avrupa kltrnn bunalm m amt bu yolu? Yaklak olarak Freudun byk eserleriyle akan bir dnemde, dnr Husserlin yazd bir eser bize iin srr konusunda en azndan baz ipular vermektedir: Bat Bilimlerinin Bunalm...26 Belki biraz ar bir nermeyle, geometriyi bir insan bilimi olarak kabul etmeye cesaret eden bu eser; bilimsel dnya grnn ve ona yaslanan bir tr Weltanschauungun yzyl sonu bir kesitini verirken, hi bahsetmeden Freudun sratinin srlarn da amaktadr: rrasyonalizmin, Mesmerciliin, spiritalizmin, bilimsellik ve ampirizm aralarn da kullanarak kltrel dolam iinde yer ald XIX. yzyl sonlarnda, her ciddi bilimsel kariyer, akldnn alanndan acele kurtulabilmek yolunda bir tr katlama, gz kapama taktiini benimsemek zorundayd. La Salpetrire dneminde Freud da byle yapm olmaldr. Ancak onun, nro-fizyolojik determinizmi asla tmyle terketmeden, byk bir sratle, zel olarak histeri zerine aratrmalarn geleneksel erevesinden dar ktn gryoruz. Bu srat esizdir ve adammz iki ynde, varolan histeri kuramlarn terketmeye, belki de topyekn rtmeye gtrecektir: Birinci sonu, akas, yar-siyasal niteliktedir ve Viktoryen ada bir burjuva aile rahatszl diye kabul edilerek yalnzca kadna atfedilen u gsterili histeri vakasnn pekala erkekler iin de mmkn olduunun altn izer. leride, bunun neden yar-siyasal olduunu, yani neden yeterince siyasal olmadn ele almaya alacam. imdilik, belki de Michel Foucaultnun bahsettii biyolojik iktidarlarn kodlad ve sorunlatrd, akas dourgan olmayan kadna atfedilen bir aile hastalnn salt klinik tedaviye ynelik bir tavrla katlam, ideolojik bir karakter kazanm kimliinden nasl koparldnn altn izmekle yetinelim: Dorusunu sylemek gerekirse, Freudun bulgusu, hl ikincil bir nemdedir ve bir yan bulgu nitelii tar. Freud, belki de XIX. yzyl tbbnn ve fizyolojisinin pek sahip olmad yeni bir almet okuma, semptom yorumlama anlay araclyla, Bleuler ile birlikte, zel bir hastal, histeriyi yeniden kodlamaya girimiti. Bedende beliren izler ve almetler (semptomlar, belirtiler) artk gndermeler yapmaya balayacaklardr... Ama nereye? Freud, balangtaki bilimsel aklclndan vazgeerek ruh armaya, spiritalizme ve Mesmercilie geri mi dnecektir? Ancak, bu disiplinler, bilimsellik iddiasnda bulunmaktan hibir zaman geri kalmam26 Bu arada, baz yaklamalara nem vermek gerekiyor... Oswald Spenglerin Batnn k ile Freudun Uygarln Rahatszl, farkl dnemlerde de olsa, yalnzca grnte bilimlerin bunalm alann kuatmaya yeltenen ama tartmas, Derridann gsterdii gibi ok daha geni bir alan igal eden Husserlin eserine kendilerine zg cevaplar sunmaktadrlar.

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

37

lard ki... Geen yzyl balarnn nl salon bilimi, bedensel biimlerden karakterlerin tahliline vardran u Lavaterin fizyognomisi, bu sahte-bilim disiplinlerinin ne kadar yalnkat ampirik ve kl krk yarc olabileceklerini yeterince gstermektedir. Doa tesi araynn hep bir maddeci yn vardr. Bu maddecilik, elbette, bilimsel ad verilen bir yntembilimin gzerghlarn takip etmek zorunluluunda hissetmez kendini. Ruhsal ya da tinsel olduu safa dnlen olgularn madd bir hayalet eklinde, bir beliri, bir grnt halinde grlebilmesi, hatta kaydedilmesi ve fotoraflanabilmesi istenir. Eer bu tr disiplinlere bir tr naif maddeciliin toplumsal davurumlar gzyle bakarsak, daha derin yaplarnda onlarn insann bilimlere ve tinsel olgulara kar genel tavrlarnn baz bileenlerini kefedebiliriz. Elbette, Freudun nerecei disiplin byle bir naiflie varmayacakt. Onu, eninde sonunda Libido nosyonuna vardracak olan maddecilii, hi kukusuz XIX. yzyl bilimsel tavrlarnn kuatmas altndayd. Bu tavr en iyi ekilde Nietzsche hatrlatmaktadr bize: amzn bilimlerin zaferinin a olduu sylenir hep; oysa amz, bilimsel yntem ad verilen eyin bilimler zerinde kazand zaferin adr... Bylece, arm ynteminden ryalar yorumuna, ardndan eitlendirilmi psikanalitik tekniklerin kefine ve uygulamasna gtren yol zerinde Freudun eseri ve ii, onun en byk kuramsal kefi bilind zerine tarih boyunca yaplm btn vurgulara zel bir tr bilimsel gvensizlikle yaklamasnn rn oluyordu. Onun, szgelimi alar boyu felsefenin insandaki bilind zerine yapm olduu vurgulara ynelik tepkilerini ya da suskunluklarn ele almak gerekiyor. Platoncu mneme nosyonunun, Plotinosdan geerek Augustinusa kadar varan, daha sonra da elbette devam eden uzun tarihi; Spinozann felsefesinin tmn kateden o gl retken bilind nosyonu; asl nemlisi, Freudun ok sonradan karlam olduunu syleyecei Nietzsche metinleri... Her durumda anlalyor ki Freud, kendi kefinin felsef, naif-bilimsel, ya da ruhan-manev olarak alglanmasndan kanmak istemekteydi. Laboratuvardan muayenehaneye (divan-koltuk art sknet) gei sreci aslnda bir aile romansna gei sreciydi. Orada, anti-psikiyatrist Coopern deyiine uygun olarak seilmi, verimli bir varlk bulunuyordu nk: Hristiyanln hem ilk gnahn, hem de masumiyetin ifte mhryle damgalanm ocuu... Belki en eski varsaymlardan birisi, kulamza bir bebek gibi masum szcklerini fsldar. Oysa Hristiyanln u nl ilk gnah (nedense Hristiyanlk da dahil olmak zere btn dinler ilklere pek dkndrler...) bu masumiyete kar sava aar... ocukluun eliik konumlar gz nne alnrsa, zellikle Freudun yaad Viyanaya, yzyl balarna yapacamz bir ziyaret, psikanalizin pek eliik konumlarndan birini gzler nne serecektir: Orada, ileride yazaca otobiyografik bir denemenin birikimi etrafnda, Freud hem psi-

38

ULUS BAKER

kanalizci hem de bir dededir.27 Ve ite yine ailedeyiz... Freud yalnzca bir kez onunla, Kk Hansla konutuunu itiraf ediyor. Ancak, psikanalizcinin olduka ciddi ve yetkili bir temsilcisinin, Hansn babasnn ilettii notlar ve gzlemler zinciri iinde, Hans neredeyse bir tr Freud otobiyografisinin paras haline geliyor... Buna gre, Kk Hans, grnte pek romantik olmayan bir orta snf ailesine domu... Ve bir gn soruveriyor: Anne, senin de i aygtn var m? Tabii. Neden sordun? te yle, aklma geldi... Ancak, alacak ey, salan bir inein i aygtndan st geldiini, ya da i aygtnn nerede olduunu gremedii bir lokomotifin naslsa i yaptn (su dkerek) hatrlatyor Hans. Freud iin hemen benzerlikler ve benzerliin sihiri giriveriyordu devreye: Bir kadnda erkeklik organn emmeye ilikin hayallerin belirmesi insan aknla drmemeli diye sylediini hatrlatyor... yleyse Hans asndan, biimi bakmndan meme, yani biimi ve duruu penisi andran inek memesi, uygun bir benzerlik arac roln stlenmiti... Ya 3,5... Kk Hans pipisiyle oynarken onu yakalayan annesi: Eer bir daha yle yaparsan, Dr. A. gelip vi-vi aygtn keser. Sonra nasl vi-vi edersin? Popomla... Freuda gre, henz sululuk hissine kaplmadan Kk Hansn bir idi edilme kompleksine kapldnn iaretiydi bu durum... Bir nevrozlu olarak Hans, bunu kabul etmek istemeyecekti elbette ve aslanlarn vi-vi aygtn grdm diyecekti... Bu saplant, anlalan Kk Hans ciddi bir aratrmac klmt: Kpein i aygt var, i aygt var. Masann, sandalyenin yok... renme isteiyle cinsel merakn neredeyse zdeletikleri bir dzleme mi yerleiyoruz yoksa? Annesine: Sandm ki sen byk olduun iin, i aygtn atnki gibidir... Ya da annesinin ona kk bir kzkarde dourduu gn: Ama benim i aygtmdan kan gelmiyor ki. Yine ayn gn doktorun antasn grnce: Leylek bugn geliyor... Annesi onu ykarken: Niye elini srmyorsun oraya? Ayp da ondan. O ne demek? Ayp nedir? Ayp demek, kt demek. Glmseyerek, tatl oluyor ya, ona bak... Babaya bir psikanalist-eitimci d vermek de ihmal edilmiyordu bu arada: Baba, annenin olsun, baka kadnlarn olsun, i aygt diye bir organa sahip olmadklarn, kz kardei Hannada bunu zaten grm olmas gerektiini bildirmeliydi... te Freud, belki de ilk kez ignoramus yerine ona yaklaan bir dokunmuyorumu iletiyordu. Sorun, yine eksiklikle, dolaysyla hadmlatrma kompleksiyle ilikili bir arzu meselesidir: Ancak Freudun dev kavramsalyorumsal aygt iinde, baba fralanabilmekte, annenin efkatinin bilinsizlii eletirilmektedir.
27 Otobiyografik denemeleri etrafnda gelitirilen bakasna ynelik incelemeler arasnda en nde gelen, sonradan Lacanclarn defalarca zmlemeye yeniden giriecekleri u fort-da oyunudur ve teknik olarak, Freud tarafndan pek sevdii torunlar zerinde gzlemlenmitir.

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

39

Kk Hans meselesi aka anlalmyor mu? ocuk, Herr Professorden ve yardaks Babadan ok daha hzl hareket etmektedir ve ona yetimek konusunda herhangi bir umut olmamasna, psikanalizin verdii ad ocukluk nevrozudur... Konumas bu ynde babas tarafndan srekli olarak dzeltilecek, ynlendirilecek, Baba figryle, annesinin cinsel organyla (ki onun bir pipi olmad konusunda srar srdrlmelidir hep o eksik) kat biimlerde karlamas salanacaktr... Freud hep ocuu konuturmay tercih eder itirafta bulunmas beklenen, kendini szleriyle ve jestleriyle, ryalar ve tavrlaryla da vurmas beklenen hep odur... Neden baba ile Herr Professor bunu yapmazlar? Ya annesi? Srekli olarak, sanki brokrat bir dzeltmen gibidir... Bu adan, Herr Professor asndan bir mtercim-tercman olan babasyla kartlar... Annesi, baba ve yer yer Herr Professor tarafndan, Kk Hansn tedavisi srecinde verdii aklardan bu yzden sulanmaktadr. Baknz u ie! Yoksa onda eksik olan yalnzca pipi makinas deil mi? Aile iinde ve ocuk etrafnda rlen ve baba tarafndan Freuda iletilen bu ho sohbet ortamndan ksmen karak Freudu yorumsamann nasl ilediine daha yakndan gz atabiliriz imdi: Psikanaliz, yeni ve ayrcalkl alann dilde ve ona atfedilen yaplarda bulduysa, bunun nedeni, onun dilde etkin olan (mahkm olduumuz mu diyeceiz, yle gnl ferahlyla?) ikili kartlklara dknlyd: Diil-Erkek, sim-Sfat, Sfat-Fiil, Cins sim-zel sim vs. vs. nk, analizin ilerleme sreci, Deleuzen iaret ettii gibi (Deleuze & Parnet, 1977), zorunlu seim denilen bir oyun gibi yaplatrlmt: Masaya iskambil kartlarn ayorum ve soruyorum: Krmz m, siyah m? Siyah! Bu cevab alr almaz, masadaki tm krmz kartlar atyorum ve yine soruyorum: Maa m, Sinek mi? Cevap, biraz daha uzun bir sreden sonra geliyor: Maa... Sinekleri masadan atyorum ve yine soruyorum: Renkli mi, rakam m? Daha tedirgin bir, renkli cevab aldktan sonra, btn rakaml katlar atyorum ve yine soruyorum: Dii mi, erkek mi? Muhtemelen, Pukinin trajedisindeki cevab alacam: Maa Kz, Pikovaya Dama... Oyuncunun ya da aratrmacnn tm iyi niyetine ramen srecin psikanalitik tedavinin ve aratrmann ilerleyiiyle paralellii son derecede aktr: Seim sreci neyi getirirse gelsin, sonu, yani yorum, nceden bellidir... Deleuzen verdii rneklere bakalm: Hastann biri, Bir hipi grubuyla (groupe hippy) ekip gitmek istedim, dediinde hemen soruyorum: Neden byk pipi (gros pipi) dedin? Eer depresyonlu bir hasta Rezistans (direni) anlarndan bahsederken, bir ebekenin lideri olan Rennin adn anarsa, iyi bir psikanalizci olarak, Renyi tutuyorum... Ren, burada, elbette Rezistansn deil Rnesansn, yeniden-douun Rensidir... Kim acaba? Franois Imi, yoksa ana rahmi mi? Elbette ana rahmini elde tutacam (Deleuze & Parnet, 1977)... Bylece gidilecek yolun ya da gzerghn nereye varacan ta batan bildiimiz anlalyor... Psikanalizin tarihsel-toplumsal pratikler konusunda genel bir anlayszl

40

ULUS BAKER

bir ok noktada ve metinde rneklendirilebilir.28 Sanki her durumda, sz konusu sreler bir Benin oluumunun ve ayakta tutulmasnn hizmetine kouluymular gibi, onlarn aslnda tepeden trnaa tarihsel ve toplumsal pratikler iinde gelimi olduklar nemini yitirerek, psikanalitik sylemde kiiyle ilgili klnan bir ilev haline getirilirler. Sorun, hibir ekilde, psiik ileyiin varln reddetmek deildir. Ama tarihsel ve toplumsal sreler, bir tm olarak, toplumsal pratiklerin dnda olmadklar lde. Ve ite paranoyak gstergebilim ve paranoid bir kuku...29 Psikoloji ve psikopatoloji alannda bolca kullanlan, dolaysyla zerinde tartlan kavramlar arasnda psikanalitik sylemin en az katkda bulunduklarnn eski kavramlar olduu anlalyor. Bunlardan stratejik nem tayan ikisini ele alyoruz: Psikoz adlar, hadi diyelim, delirme trlerinin adlar olarak Paranoya ile izofreni... Psikanalizin nevrozlarla uramaya daha yatkn olmasnn nedenleri kolayca anlalabilir: Aktarmann mmkn oluu, direncin geri ekilii. Ancak bu yalnzca dar anlamda tedavinin bak asndan formle edilmitir; dolaysyla daha derin, psikanalitik kltrn inanla savunmay srdrd Oidipus aile sahnesinden kaynaklanan bir nedene de gemek zorundayz. Eski Yunanda ruhun kafa karkl gibisinden bir anlama sahip olduu anlalan Paranoya, Freudun, kendisiyle hi karlam olmasa da, deliriinin anlarn yazd bir kitap araclyla tant Yarg Schreber vakasnda psikanalizin ciddi sorunlar arasna katlmt. Bu deliliin ayrdediliinde Ondokuzuncu yzyl Alman psikiyatrisinin, bu arada Kraepelinin ncl m psikanalizi geri braktrmt acaba? Her ey, 1911 yllarndan balayarak Freudun Kraepelinin tanlarna hak verdiini gsteriyor.30 Oysa, paranoyay szgelimi bir izofreni tr olarak

28 Jacques Lacann Psikanalizin Kriminolojideki levlerini tartt bir metninde, Freudun anahtar kavramlarndan biri olarak Die Verneinungu (inkr) kiisel bir itiraf tarz olarak sunarken, inkr toplumsal ve kollektif olarak harekete geiren baz tarihsel ve toplumsal pratikleri antrmas karakteristiktir: Cizvitlerin ve Brahmanlarn kendilerini hakikate kar koruma pratiklerinden, Taoculuun Jangna kadar, inkr mekanizmas, ou zaman nezaket ve etiket kurallaryla ykl olarak, etkili toplumsal pratikler halinde insan kltr ve davran alanlarn kuatyor gibidirler. (Lacan, 1966: 140). 29 Bylece bana kar bir fesat tertibi zirveye ulamt (yaklak Mart ya da Nisan 1894te). Amac, yakalandm sinir hastal aresiz diye kabul edildikten ya da yle varsayldktan sonra, belli birine zel olarak teslim edilmemi tertiplemekti: Ruhum ona teslim edilmeliydi, ama bedenim daha nce Eyann Doasnn ardnda yatan ama diye tanmladm eyin yanl anlalmasna bal olarak bir kadn bedenine dntrlmeli ve bu biimiyle cinsel adan ktye kullanabilmesi iin szkonusu kiiye teslim edilmeli ve ardndan tmyle bir kenara frlatp atlmalyd yani, hi kukusuz, kt yola terkedilmeliydi. Yarg Schreberin Freud tarafndan alntlanan anlatsndan... 30 Kraepelinin imdiye dek paranoya ad altnda toplanan ve onu katatoniyle ve baka baz rahatszlk biimleriyle birbirine kartran ereveden paranoyay ayrdetmesini ve yeni bir klinik birim oluturmasn doru buluyorum. G.W., VIII, 312. Bylece Freudun hi deilse rencisi Bleuler gibi, paranoyay zlme hastal olarak izofreninin tarzlarndan biri olarak grmek istemediini reniyoruz.

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

41

grmemek iin yeni bir bireyselletirici ilke bulmak gerekiyordu. izofreni ile paranoya, farkl oranlarda karmlar yaratabilirlerdi.31 Ancak btn bu karmn tesinde, Schreber vakas Freud asndan zel, emredici ve zorlayc bir nem tayordu. Neden? nk paranoyay esas olarak ecinsellie kar bir tepki olarak kabul ederek, ancak Oidipus eksenine yeniden ekebilecekti.32 Yarg Schreber vakasn zmlemeye verdii bu kadar byk neme karn, Freudun paranoyayla arasnn pek ho olmad belliydi: Bir defa, sanrlarnn genel portresini verdii metninde Yarg Schreber henz bir nevrozluydu... Delirmesi, yani paranoya, nevrotik saplantlara vermi olduu bir cevap olarak, ancak srecin sonunda kacakt karmza... Bylece, ak meselelerini pek ciddiye almayan psikanaliz (nk ocukluun ayartlmas daha nemlidir), nevrotik ailenin sorunlarn zme sorunlarn baz anlarda terkederek psikozlarn alanna getiinde, anlald kadaryla pek katkda bulunamamaktadr. Schreber vakasnda btn belirtiler, paranoyann znn toplumsal bir dnce, daha dorusu topluma mdahale (reformculuk, iddet, terr ve protestonun eitli biimleriyle kaynaan bir delirium) olduuna iaret ettikleri halde, her eyi ecinsellie katlanamama haline dntrmeyi tercih etmektedir.33
31 Bkz G.W., VIII, 314. 32 Bkz, G.W., VIII, 295-302; X, 234-46; XIII, 198-204. Sonradan Melanie Klein, ksmen Freudun otoritesine yaslanarak paranoid izofreniyle paranoya arasnda yalnzca bir akrabalk deil, ortak paydalar oluturmaya kalkacakt: Paranoya deil (nk Freudun Schreber iin syledii gibi orada herhangi bir sistemli btnlk grlemiyordu) paranoid bir konum ksmi nesneler tarafndan bir gadre urama (perseksyon) fantezisi... 33 Schreberin z yaamyksnden aada yaptmz alntlarn Freuda neler dndrm olabileceklerini okuyucuya hissettirmek iin ayrca bir komanter ile deerlendirilmesine kalkmadk: Ayrca, insanlarn bak asndan (o sralar hala temel olarak bu bak as ynlendiriyordu beni) Profesr Flechsigi ya da onun ruhunu tek gerek dmanm olarak kabul etmem daha sonralar, bir de hakknda birazdan syleyeceim bir ift sz olacak von W.nin ruhu da gelip ona katlmt ve her eye gc yeten Tanrya doal mttefikim olarak bakmam fikri tmyle doald. Yalnzca Tanrnn Profesr Flechsig konusunda byk zorluklar iinde olduunu hayal ediyordum ve bunun sonucunda kendimi Onu akla gelebilecek her yoldan, hatta kendimi tmyle adamak pahasna desteklemek zorunda hissettim. Bir sre sonra, Tanrnn kendisinin ruhumun katledilecei ve bedenimin bir fahie gibi kullanlaca bu entrikada kkrtc deilse bile bir su orta rol oynam olduu dncesi zihnimi zorlamaya balad. Aslnda bu dncenin benim iin ancak elinizdeki bu eserin yazld sralarda aka bilinli hale geldiini syleyebilirim. (...) Ruhumu katletmeye ya da Eyann Doasna zt amalar iin (yani birinin cinsel isteklerinin doyuma ulamas iin) beni hadm etmeye ya da daha sonralar, anlama gcm yok etmeye ynelik hibir giriim sonuca ulaamad. Zayf bir adam ile Tanr arasnda geen bu aka eitsiz kavgadan ben galip ktm her ne kadar bu ok iddetli aclarla, skntlarla gereklemi olsa da nk Eyann Doas benden yana. (...) Daha sonra, ok farkl bir ama iin hadm edilmenin Eyann Doasna uygun bir ama bu olas olduunu ve gerekten de atmaya bir zm getirmesinin mmkn olduunu gstereceim. (...) Tanrnn nlar sk sk kendilerini bana Miss Schreber diye seslenerek alay etmeye hak sahibi gryorlard; bylece bama gelecek olan hadmlamay ima ediyorlard. Ya da yle sesleniyorlard: Ya! Sikilmesine izin veren bu kii Senatsprazident olmaya kalkyor bir de! Ya da, einin karsnda utanmyor

42

ULUS BAKER

3. Artk nasl k olunur?


Kk, iirsel sevdalanma hikayelerinin tandk temalarndan biri bize birbirine ak olamam bir iftin ak hikayesini anlatr. Hep bir nce ve sonra ayrmas iinde kurulan bu ykleri incelerken Berdiaeff, zellikle ehov yklerine uygulanabilecek zgn bir model gelitirir: nce erkek (ya da kadn), alldk biimiyle bir kadna (ya da bir erkee) ak olur, ama ona ynelik sevdas, hi kukusuz, karlk grmeyecektir. Hikayenin (hele yeterince uzunsa) olaylar rgs iinde bu akn snne tank oluruz ardndan. Kllenmeye yz tuttuunda ak bu kez, kardakinde ortaya kacaktr. Ama artk ok getir. Topyekn ele alndnda akn bu modeli bizi, Rus tara yaantsna zg o pervasz, ama kk kirli srlarla, i dkmelerle alabildiine ykl, stepler zerinde kesif katmanlar ve dumanlar halinde yaylan atmosferin iinde bir yapnn varlna gtrecektir. Bu yap, Berdiaeffin altn izdii gibi, ncesi ile sonras temasyla yerine tesbit edilmi, ok ge kalm bir cevabn, zamann anlarnn izgisel dizilii iinde bir gecikmenin, daha dorusu bir ayn anda olmayn hesabna geirilmitir. lk sevdalanann kk c lklarna sessizliin iinde kulak verebilir, ya da kaytszln, dumura uramann, ehvetin knn (bir Dostoyevski olsayd orada mutlaka ceza ile sululuktan bahsedecekti) atr-

musun hi, diye soruyorlard. (...) Ama imdi, Eyann Doasnn ben ister holanaym, ister holanmayaym emredercesine benim hadmlatrlmam istediinin ve bana kadna dntrlme fikrine raz olmak dnda hibir mantkl seenek braklmadnn ak bir ekilde farkna vardm. Hadmlatrlmamn sonucu hi kuku yok ki yalnzca yeni bir insan rknn yaratlmas amacyla, ilahi nlar tarafndan dllenmem olabilirdi... (...) Dier insanlarn gzne mantksz grnebilecek tek ey daha nce uzmann raporunda bahsedilen, bazan aynann nnde, bazan baka bir yerde bedenimin st ksm plak bir halde durup kurdelalar, taklit gerdanlklar ve benzeri birtakm kadn ssleri takyor olduum gereidir. Bunu yalnzca kendi bama, yalnzken yaptm ve asla, en azndan byle bir eyden kanabildiim lde, baka insanlarn bulunduu ortamlarda yapmadm ekleyebilirim. (...) oktan beridir evremde grdm kiilerin geliigzel uydurulmu insanlar deil de gerek kiiler olduklarnn ve bu nedenle onlara kar mantkl bir adamn arkadalarna davrand gibi davranmam gerektiinin farkndaym. (...) nsan ruhu bedenin sinirleri iinde bulunur. Bunlar en ince lifler ile kyaslanabilecek allmam incelikte yaplar olarak tasarlanmaldrlar. Bu sinirlerin bazlar yalnzca duyu-alglarnn alnmas iin uygundurlar. Kavray sinirleri ise zihnin btn ilevlerini gerekletirirler ve bu balant iinde unlara dikkat edilmelidir: Her bir kavray siniri bir kiinin tm zihinsel zelliklerini temsil eder ve kavray sinirlerinin ok ya da az sayda olmasnn akln izlenimlerini saklayabildii srenin uzunluuna olan etkisi dnda hibir etkisi yoktur. (...) nsanlar bedenler ile sinirlerden oluurken Tanr zel doas gerei, yalnzca sinirdir. Ancak Tanrnn sinirleri insan bedenindeki gibi snrl sayda deil, sonsuz ve lmszdrler. nsan sinirlerinin btn zelliklerine ar lekte younlam olarak sahiptirler. Yaratc gleri yani kendilerini yaratlm dnyada hayal edilebilecek her eye dntrme gleri nedeniyle nlar olarak bilinirler. Tanr ile yldzl cennet ve dnya arasnda ok yakn bir iliki vardr. (...) Erkek menisi babaya ait olan bir sinir ierir ve bu sinir annenin bedeninden alnan bir sinirle yeni bir varlk oluturmak zere birleir. (...) Yaratma ii sona erdikten sonra Tanr akln alamayaca kadar byk bir uzakla ekildi ve dnyay kendi yasalarna terketti. (...) Tanr yalnzca llerle iletiim kurmaya altndan yaayan insanlar anlayamaz...

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

43

tlarn duyabiliriz orada. Ancak Berdiaeffin modeli bana noktada belli bir eksiklikle, yetersizlikle sakatlanm grnyor: Her eyden nce, nceki ak ile sonraki akn acaba ayn dzene gre ilediklerini syleyebilir miyiz? Birincisinin karamsar ufku ve kat cevapszl ikincinin karlaaca cevapszlkla, yani unutulup bir tarafa konulmakla zdeletirilebilir mi? Kesin olarak sylemek gerekirse, acaba ayn aktan m bahsediyoruz ve daha da nemlisi, akn tek bir modelini oluturmak mmkn olabilir mi? Berdiaeffin modelinin yetersiz kald ikinci nokta, bir ehov yksnn tek bir hamlede, bir roman bile deil, bir yknn dar kalnlnda anlattn ncesi ile sonras arasnda bir blmeye tbi tutacak bir srafa boyun emesidir: Anlatlan bir gecikmenin yks, kat ak bloklarnn kar karya geldikleri ve zorunlu bir cezayla uurlandklar bir yanllklar komedyas deil de akn bulamasnn yks olmasn! nc ve bence esas nemli olan yetersizlik ise, bu bulamann imkann ve sonularn tayabilecek bir dzlemin, akn oluturduu bir dzlemin betimlenmesiyle ortaya kabilir: Belki de bu ehov yklerinin bize anlatt, akn hedefine varmasnn imkanszl deil mi? Berdiaeffin modelinin, ortaya att soruna salad cevabn tkr tkr iliyor olmasndan hemen phelenmeliydik zaten. Bu ykler, yanl zaman ve yerde karlamalarndan, vurdumduymazlklarndan ya da kaderin cilvesi demeyi adet edindiimiz esrarengiz bir durumdan dolay biraraya gelememi iki kiiyi mi sunuyorlar, yoksa, bizzat akn kendisinin, yaps ve doas gerei, biraraya gelmi iki kiiyi de kapsayp ieren tek bir hareket iinde, karlamann zaman ve meknndan tmyle bamsz olarak, bir tr imknszlk grnm ierdiini mi anlatyorlar? Belki de bu ykler baarsz deil, pekl baarl aklar anlatyorlar bize. Belki de akn ulaaca bir ama ya da hedeften bahsetmenin hafifliini (ya da ar ykn) elinin tersiyle bir tarafa itmenin yks bunlar. Bylece, zaman amna uram bir ak ile ok ge kalm bir akn, tannma ve kabul edilme trnden Hegelci belirlenimlerle sunulmad bir Rus step havasn soluyoruz. Orada artk iki model, ya da tekiler arasnda herhangi bir model deil, akn mmkn tek modeli bulunuyor. mkanszlk temasyla sunulan bu model, herhangi bir Aufhebungu artrmaz ak olan ilk kiinin herhangi bir yceltmenin ekran haline gelmesi hi de zorunlu deildir. Proust, hi de yceltme grnm altnda deil, bir kayp gitme, bir aksz kalakalma an olarak Odettein baklarndan, u kapkara deliklerin hayalinden syrlverir. Bylece imkansz ak, akn mmkn tek tarz olarak kyor karmza. mknsz ak, sona ermi, bitmi, kllenmi bir sevda deildir. Hi deilse ehovun yklerinde bulabildiimiz bir retkenlii vardr: Ak olan kiiler onunla ayrdedilirler, biraraya gelirler ve tkenirler... yleyse, Berdiaefften farkl olarak, olanakszlam bir aileye, bilmem kimin ak uruna, hi sebepsiz, birilerini delloda ldren kiilerin trajedilerine, daha da kts, aka giy-

44

ULUS BAKER

dirilecek bir umut ve ama elbisesine asla ihtiya duymuyoruz. Elbette btn bunlar, birer olay olarak muhafaza edildiklerinde, akn anndandrlar. stelik ona dtan eklenen, onun uruna ilenen ve ehvet meseleleriyle skandallarn ekmeini yemekte uzmanlam bir kriminolojinin alanna giren sularn (en ufak bir c neden su olmasn niyet o olduktan sonra?) unsurlar olarak da grmyoruz onlar. Hayr, akn imkanszl onun kendisidir, durdurulmas ya da talihsizlii deil... Hsran34 belki akn her daim yanna araca bir narsizmin kaderi olabilir, ama aslnda ak tarafndan kendisiyle alay edilmek zere arlmtr oraya. Berdiaeffin modeli konusunda nihayet unu sylemek gerekir: Sorun ne bir karlama, ne de bir iletiim (gnmzn en revata olan kavram olduuna dikkat edin) sorunudur. yk, iki ayr kiinin ak olmalarn sunmakla iki ayr ak anlatyor deildir. Fark ve akmama hali akn bizzat kendisinde vardr. yleyse anlatlan, gerekten imkansz olan aktr. Tesadfe yer brakmaz bir ekilde, birinci znenin ak, ikincinin aknn nedenidir. Ama bunu anlamak iin, nedensellik mefhumumuzu biraz deitirmeyi, hatta ters evirmeyi gze almamz gerekiyor: Orada tek bir ak, bizi kendi imkanszlndan, srncemesinden ve ektirdii aclardan geirerek z be z kendi kiiliini (Erosun ta kendisi, Afroditenin eyleri mi diyelim?) tanmaya aryor. ehov yklerinde anlatlan, bu yzden, gerekten paradoksal bir yan tamaktadr: Bir taraftan, yalnzca taraflar, yazmzn ilk cmlesinde beliren grnnteki paradoksun tesinde, ak olmulardr (stelik birbirlerine ama farkl zamanlarda). te yandan, birbirleriyle uzlamam bu iki akn duygusal plan onlar birletirmitir. Bu birletirme, elbette, ehov metninin uyandrd ve oluturduu bir ak hikayesi dzlemi zerinde gereklemektedir. Tartmamz bize her eyden nce, psikanalizin imkansz aknda dmleniyor. Freud ak hikayelerinden pek holanan biri gibi grnmyor gzmze. Ancak, yukarda bahsettiimiz bir tr derin-yap karsnda herhalde Freudu psikanalizin syleyebilecei baz eyler satr aralarndan tretilebilir. Edebiyat ile ilgilendii anlarda Freudun ve takipilerinin ayrcalk tand eserlerin ve yazarlarn arlkla trajediden ve trajiin yce duygularn davuran ar romandan gelmesinin herhalde dorudan doruya u yceltme mefhumunu artran bir taraf vardr. Yceltme ise, her zaman, bir gn Lacann seminer rencilerine dedii gibi, bakn sizi pmyorum, konuuyorumdur. Sanatn mimesis (yknme) modelinden yceltme modeline geii Freudun ellerinde iki boyutta gerekleir: Yceltme, her eyden nce ileri baaryla yoluna koyma, dile getirilemezi baka ve daha yksek (nereden daha yksek?) bir formda dile getirmektir. Sanki kompleksler zlm gibi yapla34 Anglo Sakson dyasnda baar kazanm biimiyle psikoloji, psikiyatri ve psikanaliz, hsran szcnn etkilerini hafifletmek zere frustration (rselenme?) terimini yardma ardlar. Freud bu kadarn yapmamt, trajedileri seven birisi olarak... Sorun hsran hafifletmek ise, bunu pekl u frustration szcn hsran diye tercme ederek de yapabilirsiniz.

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

45

caklar, ama bunun karlnda, komplekslerin, dolaysyla Oidipusun btn temalar eserin iine szp yazn alann igal edeceklerdir. Tarihsel ve mitolojik sreler de Oidipusun elinden, zellikle Baba Katli meselesinden ve insest korkusundan kurtulamazlar: Musa bir Oidipustur... Leonardo usta da yle... gereklik ilkesi her zamanki gibi, yine hayali bir tasarrufun iinde ilemeye braklmaktadr. Bir efsane kiilii olarak Oidipus efendidir... Platonik bir idea gibi, tm yorumlarn denetisi olarak i banda olacak, Leonardo gibi, Musa gibi az ok gerek kiilikler ise onun etrafnda dnp duracaklardr. te psikanalizin, edebi hayata daldnda kendini denetleme konusunda baarsz olmasn getiren paradoks: stedii kadar derin psikolojik ve karakterolojik zelliklere sahip olsun (Dostoyevski romanlarnn kahramanlar konusunda hep sylendii gibi), bir eserde, dramada, anlatda beliren bir kiiliin (bu Alicedeki Humpty Dumpty de olabilirdi!) somut insan ile gerek anlamda karlatrlabilirlii ne lde mmkndr. Nietzschenin syleyecei gibi, soyutlama olmasa bile, yzeyden alnan bir tabaka deil midir edebi ahsiyet?35 Yorumlama konusunda Kk Hansn bana gelenleri bir kez daha hatrlayalm: Kastrasyon ve Oidipusun Hansn babasnn dnceleri olduu, orada ak bir biimde ortaya kmyor mu? Hansn babas Freud ile Hans arasnda bir arac olmaktan ok, Freudu yorumun kayna olarak beliriyor orada. Edebi ya da sanatsal eser ise, pekala Freudun arzulad hayaletleri rahatlkla bulabilecei verimli bir ortam sunacaklardr. Freudun okumas byk bir olaslkla mutsuzluk verici bir okumayd: Her yerde Oidipusu aramak...

4. Sonu: Hayaller nereye gitti?


Anlalan Lacan bile, idiosenkretik bir kullanm iinde hayalleri gzden kaybetmekte srarldr. Buna gre, alldk anlamda gereklikle ba olmayan bir Gerek (le reel), en az Sartrenki kadar adl (substantif) olan bir Hayali (limaginaire) ve akas dil yapsnda demir atan bir Simgesel (le symbolique) arasnda ayrm yaplacak ve bu ayrm, Hayali ile Simgesel arasnda tam bir kartlk
35 Bir dramacnn (ve genel olarak herhangi bir sanatnn) gerek karakterler yaratt sylendiinde bu, gzel bir yanlsama ve abartdr. Bunlar yayarak sanat istenmedik, neredeyse yzeysel zaferlerinden birini kutlar. Aslnda gerek, yaayan insanlara dair pek fazla bir ey anlyor deiliz. Onlara u ya da bu karakteri atfettiimizde ok yzeysel bir genelleme yapm oluruz; air, en az insanlar hakkndaki bilgimiz kadar yzeysel olan skelerini insanlara dntrdnde (yani yaratt zaman) tam da bunu, insana dair sahip olduumuz grn son derece eksik olduunu yanstmaktadr. Sanatlarn yaratt bu karakterlerde ok fazla kandrmaca vardr; hi bir ekilde etlemi doal yaratklar deildirler, aksine, resmedilmi insanlar gibi, ok ince, ok yzeysel bir tabakadrlar; yakn bir incelemeye dayanamazlar. stelik, ortalama yaayan insann karakteri ou zaman elikili olduu halde, sanatnn yarattnn doann kafasnda yaratt zgn model olduunu sylemek de son derece yanltr. Gerek bir insan mutlaka zorunlu olan bir eydir (bu elikiler de dahil olmak zere), ama biz bu zorunluluu her zaman tanmayz. (Nietzsche, 1982: 254)

46

ULUS BAKER

ilikisine dntrlecekti. Psikanalitik tedavinin srlarndan biri bylece Lacan tarafndan kulamza fsldanyor: zneleraras (lintersubjectivite) doaya sahip tedavi sreci, bu iki dzeni asla birbirine kartrmamalyd. Hayalnin znenin iinde olduunu, u ayna safhas erevesinde temel olarak znenin kendi egosuna esasl bir narsist ilikisinde dmlendii tezi araclyla kantlamaya alyordu.36 Bu elbette psikanalizin bak as olamazd. Bylece, zneleraras okumaya giritiimizde, Hayal kendini ikili bir iliki iinde sunmalyd (erotik ekicilik ya da saldrganlk ykl bir gerilim). Akas bu tekinin imgesidir. Ama bu bakas yine de Benimdir. Ama bu tekinin Ben olabilmesinin n art, iin kkeninde (a lorigine) Egonun, Benin bir Bakas olmasdr.37 Hayali ne tr bir evrede ya da atmosferdeydi acaba? Lacan orada Lorenz gibi etyolojistlere, hayvansal davrann (hemen yukarda saldrganlktan bahsediyorduk zaten) alanna sramak ihtiyacn duyuyordu. Bir Umwelt, bir evre, bir Gestalt... stelik, kendisi de Hayalnin bileenlerinden biri olan bu evrenin insan davrann koullandrdn syleyecekti. yleyse, Hayal bizim iin ne anlam ifade ediyor? Benzerlikler ve imgelerin birbirine balan zerine kurulu bir dzen. Ondan, znde yanltc olan her hayal davrantan kurtulmak gerek.38 te tedavinin ynlenii denen ey! Peki bu tedavi bizi szgelimi bir Benettonun imajlarndan, Hayalnin boyunduruundan nasl kurtaracaktr? Orada, grlebildii kadaryla, sefalet ve umutsuzluk da imgeleiyor... te Subcommandante Marcosa Benettonun reklam mdr Oliviero Toscagni tarafndan gnderilen bir mektup dnn: Sayn Kumandan, direniin insan yzlerini nasl aydnlattn biliyoruz. Sizi Zapatac kadnlar, erkekler ve ocuklar arasnda fotoraflamak istiyoruz... D. H. Lawrencen artk istemedii grntler ve btn hiyeroglifler... O nesnel gerei istiyordu: Yani Kodak-dncesini...39 mgeselin, Hayalnin dnyasnda ette hissedilmeyen yein aclar var gibidir hl. Ama sunuluunun bu biimiyle narsistik ben baz kk kirli srlara, dolaysyla somut glere sahip olmay srdryor gibidir: Bir mikrokozmos olarak Ben ve aile... Her ey gelip, Freudun ryalar iin bahsettii u younlamada olduu gibi, kck bir dnyaya skvermitir... te znelliin Beni denilen ey! Hayalye imdiye dek kimler nfuz etti? Sartre unutabiliriz, nk onun Limaginairei, cevaplarn nceden Les Motsda verdii baz anakronik sorular-

36 Bkz. J. Lacan (1966, 93-100); Le stade du miroir comme formateur de la fonction du Je. 37 J. Lacan (1966: 101-24); Lagressivite en psychanalyse. 38 J. Lacan (1966: 585-645); La direction de la cure et les principes de son pouvoir. 39 Her erkek iin, her kadn iin, evren dediiniz ey kendinin u mutlak minik imajn ereveleyen her eyden baka bir ey deil... Bir imaj! Evrensel bir enstantaneler filminde bir Kodak enstantanesi... bkz. D.H. Lawrence, Art and Morality, 1925.

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

47

dan teye gemiyordu: Dilden bahsediyorsunuz... Ama nnzdeki u tahtadan, zerinde arap kadehleri bulunan somut masa annda alnveriyor elinizden. Simgelerin somut nesnelerin yerine getiini sylyorsunuz. Oysa ben, konutuum anda iaret ettiimin tam da u, benim iin varolan, elimin altnda, tahtasna vurabildiim masay istiyorum... Yani masann ta kendisini konuacam... Oysa Sartre yzgeri etmiti: Ancak Hayal ile temas halindeyim... Dil dtan gelebilir... Bakas cehennemdir ama. Kartezyen bilin bile dolandrlmtr oktan. Oysa hayalimdeki imgeler, emin olabildiim, kesinlikle kar karya olduum, Kierkegaardn bahsettii anlamda Benim dediim tek ey deil mi? yleyse ben imgelerime aitim... Ya da Benedict Andersona u Hayali Cemaatlar kazandran Walter Benjamin ve Bloch okumalar: Kltr sanayi rnleri ve alnp satlan imgeler: Hayal olarak Hollywood... Ama her durumda, sorun karmzda durmaktadr. Tedavinin yolu nereden geerse gesin, Hayaller ile imgeler hep karmzdadr: stelik arzularmz ynlendiren dzenlenileri iinde, onlara mahkmiyetimizin bedellerini bize ykleyerek... mgeler karsnda ne tr bir sorumluluk? Sartre kadar saf deilsek, imgelerimizin ve Hayalnin znellikle ok zel bir ba kurmu olduklarn farketmisek, bu sorumluluun tartlmasna geebiliriz demektir. Acaba snr gerekten Simgesel ile Hayal arasndan m geiyor? mgelerin imgelemi... Szcklerin bilinci... Krleme... Ama herkes, Antik Yunan khininin grme gcn kaybediinin karlnda, Tanrsal gler tarafndan, imgeleri btn balantlar ve apaklklar iinde tanyabilme ve nceden-grebilme gleriyle donatldn bilir.40 Ama, modern dnyada kar karya kaldmz krlemenin farkl trden olduunun altn izmek gerekiyor... Artk krlk Tanrsal bir esine deil, kolayca duyarllkla kartrlabilecek bir ressentimenta, itiraz ve di bilemeye kaynaklk etmektedir. Cemil Meriin Jurnalini okumak yeterli. Hayali ile Simgeselin bir ze kavuturulmalar daha Freudun Traumdeutungunda yolu izilmi bir psikanalitik program olarak ortaya kmaktayd. Orada die Symbolikin alt izile izile bir adl olarak kullanlmasyla karlayoruz. Yani bilindnn deimez simgelerden oluan bir cephanelii sz konusuydu. Simgesel, Lacana doru giden yolda farkl bir anlama kavuacakt: Freud iin, ok karmak ilikilerin varl sz konusu olsa bile, simgesel eninde sonunda sembol ile temsil ettii eyi birbirine balayan ilikiydi henz. Lacan iinse, aksine, simgesel sistemin yapsyd nemli olan. Neyin simgeletirildii ve rya ilevinde dntrld ancak ikincil nemdeydi ve Hayalnin alanna aitti. Dil, ya da simgesel sistem, bilindn yeniden tanmlama yolunda vazgeilmez bir ara olarak belirdiinden beri, Lacanclarn ciddi sonulara varan baz

40 Bkz. Marcel Detiennein eserleri.

48

ULUS BAKER

sorgulamalar gerekletirebilmeleri beklenirdi. Oysa herey, Lacanda simgesel dzenin stlendii ilevin, bu terimin babas diyebileceimiz Levi-Straussunkinden ayrlmakta olduunu gstermektedir. Saussurec dilbiliminin temel postlalardan birinden uzaklat grlebilir: Gsteren, gsterilen ile mutlak olarak deimez bir ba iinde ilikilenmek zorunda deildir. yleyse, bir taraftan ilerlii srdrlen dilbilimsel (Saussurec) bir model vardr: Somut unsurlar gsterenler olarak ileyen, Levi-Straussun tanmlad gibi bir simgesel dzen. te taraftan, simgeselin esas Lacanc nemine kavutuu bir boyut vardr: Orada sz konusu edilen, simgesel dzenin dayand Yasa ile karlarz. Bylece Lacan, simgesel babadan, Babann-Adndan rahata sz edebilir hale gelir. Gerek ya da Hayal bir Baba deil, Yasay koyan simgesel bir Baba... Babalarn saysnn oaltlmas bylece bizi yeniden zlemeler deneyimine tayacaktr. Nasl m? Sechehayen izofren bir kz (Rene) nasl tedavi etmeyi umduunu hatrlayalm: Ralisation symbolique, simgesel gerekletirme adn verdii yntem, izofrenin ihtiyalarnn karlanmasn salayacaktr. Her eye ramen Sechehayen bu ihtiyalar nceden bilmesi gerekir. stelik Reneenin bunu kendi simgeselletirme itiyad iinde tanmas ve kabul etmesi de gerekecektir. yle: Renee izofrenisi iinde anlald kadaryla anasnn memelerini elmalarla simgeletirmektedir. Sechehaye, bu simgeletirmenin bysel bir zihniyet arkaplann iaretlediini kolayca syler. Bylece o artk mothering (analk etmek?) dedii yntemini devreye sokacaktr. Yani iyi anneyi oynayarak aktarmann ve kar aktarmann Freudu ilevlerine saygsn belli edecek, bu yoldan Renenin izofrenisinin etken nedeni olduu anlalan oral bir saplanty anlayabilecek ve doyurabilecektir. yi annenin iyilikseverliinin yeterince psikanalitik, dolaysyla yeterince anlaysz olduu u szlerden anlalyor: izofrenden altedemedii atma durumuna imkansz bir kendini uyarlama talebinde bulunmaktan ok uzakta, bu yntem kat gerei dzenlemeyi, deitirmeyi ve onun yerine yeni, daha nazik ve daha hogrlebilir bir gereklii koymay amalar.41 Psikanaliz asndan, simgesele yaslanan insan davran basite tedaviye kar gsterilen bir diren unsuru deil, simgeselin zaten kendi ileyii olduundan zaten direnilemezdi ona. ki ilkeyi birer postla olarak koydu Freud. Eer bir Haz lkesi, Lustprinzip varsa, zorunlu olarak bir de Gereklik lkesi konmalyd karsna. Oysa psikanalizin hibir byk kuramcs, felsefe alanna antrmalar hi dilinden drmeyen Lacan bile, u gereklik zerine asrlardr sren tartmann hi deilse hissettirecei bir bir eyler yrmyor galibay benimsemedi. Eer hudutlar
41 M. Sechehaye, La realisation symbolique: nouvelle methode de psychotherapie appliquee a un cas de schizophrenie, Revue suisse de psychologie et de psychologie appliquee, No 12, Berne, Hans Huber, 1947. Introduction a une psychotherapie des schizophrenes, 1956; Journal dune schizophrene, 1951.

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

49

simgesel ile imgesel arasndan geiyorsa, gerek (le rel) ne ie yarar! Ama anlalan u gereklie yine ihtiya duyulacakt. nk Haz lkesini deitirme grevini herhangi bir ilkenin srtna yklemek gerekiyordu. Dzenleyici bir ilke, hazzn nedense hep arad, hep arayaca (unutmayalm, Don Juan u ya da bu kadn deil, kadn istiyordu u kokularda hi yanlmayan burnuyla Avrupann tm sathn eeleyerek) doyumu asla dorudan, yani kolayca, yani atmasz bulamamasn salayacak bir ilke gerekiyordu. Gereklik lkesi bu yzden bir detour, bir erteleme grevini stlenecekti. Ekonomik olarak m? Orada da Gereklik lkesi zgr, serbest enerjiyi kaplm, balanm, tanmlanm, yani snrlanm enerjiye dntrme ilevi olarak i banda olacakt. Topografik olarak m? Orada da Gereklik lkesi bilincin-bilinaltnn iiydi: Dinamik bir ilke olarak igdlerin gcn Egonun hizmetine komakla grevliydi. Gereklie grevler yklemek gibi bir davran Freuda pek yaktramayacak olanlar iin hemen syleyelim: Bahsettii gereklik ya da talandrlm, deerli klnm hakikat deil, ak ak, kelimenin olaan anlamnda bir ilke, bir prensipti. Bir ilke olarak kabul edildiinde Gereklik vs. bildiimiz olaan anlamndan, Spinozann deyiiyle hem kendinin hem de yanln iareti olmaktan syrlarak, aslnda Lacann Hayalsine pek iyi uyan bir ilkeler ve sloganlar demetine dnr. Bylece gerekliin kendisi bir ilke olmay artk brakr. Bylece sorabiliriz: Ne kadar da az gereklii olan bir dnya... Srekli kaybediyoruz onu... te Orhan Koakn Orhan Pamuk eletirisi: Gerekliin, sahihliin kayb, yitii... Peki, gerekliini yitirmi u dnyaya biraz daha gereklik enjekte etmenin yolu bir ilkenin tayin ve tesbit edilmesinden, bir ilkenin takip edilmesinden mi gemeli? yleyse Gereklik lkesi ile ilgili sorunumuzu koyalm: Gerekliin bir bilgi meselesi olmaktan karld andan itibaren (bu iyi de olmutur diyebiliriz tabii) gerein gereklii diyebileceimiz bir sorun ortaya kar. Nietzschenin hakikatin deeri nedir sorusuna balad bu sorun zerinde Freud ile takipilerinin byk ksmnn genel eilimi, gereklii varln bir tr olarak kabul etmek olmutur. Gerein gereklii yine tmel haline getirilmi, kendisine bir ilke kazandrlm, gerek olan her ey btn trdesizliine, biim deitirmelerine ramen kendisine atfedilen gereklik yznden tekrar toparlanp btnlemitir. Kukusuz Freudun gereklik ilkesinden ak ak bahsetmeye giritii ilk metinlerinin metapsikolojik yazlar olmasnn altn izmemiz gerekiyor.42 Haz lkesi nasl altedilecek? ncelikle, Gereklik lkesinin ikincil olduu, zaten Haz lkesini dzeltmek zere grevlendirilmi olduundan bellidir: Ancak Haz
42 Daha 1911 tarihli Zihinsel leyiin ki lkesi zerine Formlasyonlar balkl makalesinde Freud, sanki iki genetik eilim sz konusuymu gibi, Haz lkesi ile Gereklik lkesini birbirlerine bal olarak sunmaktadr. Orada, Gereklik lkesinin grevi, aka, Haz lkesine boyun edirmektir. Gesammelte Werke, VIII, 231-32.

50

ULUS BAKER

lkesi, onun tarafndan deiime uratldnda (hazz bu dnyada, yani somut, gerek dnyada doyurmak bir tr zorunluluk olduuna gre) ortadan kalkmayacaktr. Ama gereklik ilkesi yapacan yapm, hazzn doyumunun gerek dnyada yaanmasn salamtr. Ama bu dnyann gerekliine hemen bir ekleme yaplmas, onun d-gereklik haline getirilmesi gerekmitir.43 Srf bir d n ekinin getirilmesiyle daha fazla gereklik elde edecebileceimize inanacak kadar saf deilsek, artk sorgulamaya girieceimiz bir kavramsal iftler ynayla yzleiriz: -D, Haz veren-Hoa Gitmeyen, e atma-Da atma... Btn bu ynan ortasnda, Gereklik lkesi, bilmem hangi mekanizmann rn olarak, szgelimi bir cinsel igdler demetini yolundan evirebilecek, ynlendirebilecek, deitirmeyi baarabilecektir. Pek de az zorluklar tamad bizzat Freudun kendisi tarafndan itiraf edilen44 bir kartlatrma, Haz lkesi ile Gereklik lkesini sava (ya da tiyatro) meydanna karan belirsiz bir mekanizma iinde belirmektedir: Eer cinsel igdler ksmen de olsa her zaman, Haz lkesi tarafndan ynlendiriliyorlarsa, farkl trden bir dizi igd olmal ki, Gereklik lkesi tarafndan temellendirilsin: Bunlara, pek de artmayacak bir ekilde Freud, kendini koruma igdleri adn vermektedir. Kendini koruma igdleri szleri telaffuz edilir edilmez hemen anlamamz gereken ilk ey, bunun, bazlarnca yanl anlald gibi, Spinozann conatusuyla ayn ey olmaddr. Onyedinci yzyln gl dnrnn aklna cinsel igdlerle kendini koruma igdlerini karlatrmak herhalde asla gelemezdi. Yine de anlalmaz bir durum kalmaktadr geriye: Eer bir ocuk, Haz lkesi uyarnca arzularnn doyumunu halisnasyonlarda, hayallerde, gndz dlerinde bulabiliyorsa Gereklik lkesine neden boyun esin? Gerek nesne, salt Freud ona gerek, daha dorusu d gerek vs. adn verdii iin, birincil ilke olduu zaten sylenen Haz lkesi ona ynelecek deildi herhalde. Yardma arlacak olan diyalektik hazrdr: Cinsel igd, kendini koruma igdsnden tretilecektir. Onunla anaklitik bir iliki iinde olduu gibi, ondan ayrmlamtr da. Yine kopup-gitme, ya da ikilenme... Dalizm psikanalizin znde olan bir hastalk gibi grnyor gerekten. te gereklie doru ynelmek isterseniz size Freudun baladklar: nce, mutlak Narsizm adn verebileceimiz bir yanl-anlamay ortadan kaldrr. nsan Narsist hazlar zerine kapanp kalm, hipotetik bir kapal-devre sistemi olmad iin, yle bir konumdan yola karak u ya da bu geree varacak bir varlk deildir. Onda ta batan, hi deilse algsal dzlemde ileyen birazck gereklik bulunur. Ama tam da bu balangtan beri varolan gereklikle temas

43 Bkz. Gesammelte Werke, XVII, 129. 44 Bkz. Gesammelte Werke, X, 227n, yani gdler ve eitlilikleri...

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

51

sayesindedir ki, tamamlanm gereklik olarak bizi ve onu Oidipusa ve zlne kadar tayacaktr. Psikanaliz her yerde bizi birazck gereklik ile karlatryor. Nereyse Melanie Kleinn yetindii ksm nesneler gibi, az gelen, yetimeyen, yakann iki ucunu bir araya getirmeyen, son olarak da doyurmayan gereklikler bunlar. nk Haz lkesinde doyumdan bahsedebilirken, Gereklik lkesinde doyum gibi eylerden bahsetmek psikanalizin yapaca ey deildir elbette. Freud, bilind gibi bir mefhumu ortaya attndan beri, insanlar (onun takipileri olsunlar, olmasnlar) terimin ierdii felsef elikiyi epeyce tarttlar: Her ey, Freudun almalarn takip ettike grld zere, bilindnn benin, yani onun bilincinin tesinde, Lacann deyimiyle bir teki olduu, stelik bu tekinin konuabildii, dnebildii, hatta usavurmann ana biimlerini ierdii gibi bir sonuca varyordu. nsanlar, elbette, Freuddan ok nceleri de bilindnn bir etkinliinin ve hazr bulunuunun farkndaydlar. Hakkna bilinsiz olduumuz ryalarmzn ve arzularmzn derinliklerine inmeyi salk vermek, bazan da bunu pek de az yaptrmc olmayan yollardan kendisi stlenmek itiyadnda olan bilind ileme ve aratrma pratikleri, btn dinlerde tarih iinde vard. yleyse, Freudun kefi acaba hangi anlamda devrimci olarak kabul edilecektir?

Sonu: Fluctuatio Animi ve Spinoza


Ruhun dalgalan... Fluctuatio Animi... Ruhun umut ile kayg arasnda, sevgiyle nefret arasnda dalgalanma, savrulma hali... Belki de o pek kendine zg, znenin rahatln, evet evet, znenin znelliinin ta kendisini tayan bir hep baa gelme hali... Vulgusun, kitlelerin olaan durumunu, belki de Spinozac anlamnda doa halini anlatan sz... Ruhun dalgalan nmze Spinozann ortaya att amazlar erevesinde, garip ve neredeyse souk bir zmszln arka plannda bulunan bir sr olarak kyor. lk bakta, hep zt duygularn arasnda titreen bir znellik hali: Umut ile korku, ya da kayg arasnda, sevgi ile nefret arasnda... Bir sre sonra, sevgi ile nefretin, birbirlerine ne kadar yakndan bal olduklar ortaya kyor. Belki de, Ernst Blochun eski bir Arap yksne, daha dorusu kssasna yapt gndermenin iindeyiz: Halifenin veziri, akam saati, sarayn muhteem bahesinin bir ucundaki havuz banda, gemi olan gnn olaylarn, giderek gemi olan hayatn sularn oynaynda gzden geirirken, bir anda, en sevdii yznn elinden kurtulup suya doru dmekte olduunu farkeder... Ve iinde, yzk suya daha demeden, delice bir dilek uyanr: Ne olur dmesin, derse de sularn akntsna karp gitmesin!.. O anda, nceden farkedemeyecei, aklna getiremeyecei bir mucize... Bir nilfer yapra, ya da baka bir eye taklp suyun yzeyinde kalan yzk... Vezir, ok

52

ULUS BAKER

sevdii yzn alp parmana takarken, bu kez, yine ok aniden, iinde byk bir umutsuzluk belirir: Bu kadar da fazla! Talih bir insana bu kadar da yardm edemez... Mutlaka ters dnecek, ters dnmesi gereken bir talih bu... Bu byle gidemez... Bu dncenin uyandrd gszlk ve bitkinlikle, omuzlar km halde saraya dnen vezirin stne sarayl grevliler atlayverir ve zbandut gibi adamlar onu kskvrak yakalarlar: Saray entrikalar iindeki rakipleri baar kazanm, Halife nezdinde sulamalarn kabul ettirmi ve ite, Halifenin emriyle zindana kapatlmtr... te, byle gidemezdi ve talih, zorunlu birikimin getirecei zorunlu ters dnn, o katlanlmaz olay gerekletirdi. Eski vezir, zindanda, umudunu gittike yitirerek, d dnyaya balad hi bir arzu kalmayncaya dek, on yl yalanr... Sonuta, artk, hibir umudu kalmam, yalnzca, belki de biraz delice, ama bir o kadar da biriken umutsuzluunun, hayat konusundaki derin hayal krklnn ruhunda gevek brakt tek bir noktadan kaynaklanyormuasna, hafiften bir saplant halinde bir arzusu, bir dilei kalmtr geride: lmeden nce msr yiyebilsem... Bu imkansz dileini, sert ve aldrsz gardiyana, sonunda bir gn iletmeye karar verir: Kaybedecek bir ey kalmamtr ki? Ve sonra, hayret! Gardiyan yal adama acr ve dardan bir kase halanm msr getirtir... Ama... O anda nereden geldikleri belli olmayan bir ya da birka fare demir parmaklklardan ieri atlayarak kaseyi devirirler ve artk dokunulamaz, kurtarlamaz taneleri silip sprverirler... Derin hayal krkl iindeki zavall adamn kafasnda, o anda, inanlmaz bir umut , yakc bir dnceyle birlikte beliriverir: Bu kadar da fazla! Talih bir insana bu kadar yz eviremez... Mutlaka ters dnecek, ters dnmesi gereken bir talih bu... Bu byle gidemez... Bu dncenin uyandrd kvan ve tekinsiz nee hali iinde hcresinde beklerken, ite, demir kaplarn akrtlar iinden Halifenin bizzat kendisi maiyetinden birka kiiyle kagelir: Entrikaclarn maskesi sonunda drlm, aklanm, onuru kurtulmu ve vezirlik makam kendisine iade edilmitir (Bloch 1982)... Bu ac ve mutlu hikyeciin Bloch iin, topyann amzdaki en byk dnr iin Prinzip Hoffnungun, Umut lkesinin en yaln bir tarzda kland yer olduu sylenebilir: Burjuva etiinin gelecek zamana endeksli bir rahatlk aray; ama youn rekabet iinde, baa gelen talihsiz olaylar ve kaybedi... Ancak sfr tkettikten, birikimin oluturduu srenin zorunlu olarak varaca ve belki de birikimin tmnn kaybedilecei bir eikten getikten sonra duyulabilecek bir umut... Dnya bizi ya cezalandrr ya mkafatlandrr. D dnyann nmze kard sorunlarn, ya .... ya da ekseni zerinde kabul edildikleri bir dnce, elbette Kierkegaardn nl formlnden bahsediyorum, Spinozist bir psikanalizin iinde eitlenir ve demistifiye edilir. Mkfatlandrlma-mkfatlandrlmama, ya da cezalandrlma-cezalandrlmama iftleri, A ve A-deil, ancak biimsel bir diyalektii davururlar. Ksacas bir soyutlamadan ibarettirler. Doa-

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

53

da ve dnyada gerek hareket, hi deilse d nedenlerin empoze ettii etkiler asndan, varoluun akn kesintiye uratan ve ynelimleri belirleyen, hep ya o...ya da odur... Balayalm: Dnyaya frlatlmlmz Spinoza Heideggerden daha az kabullenmi deildi. Ama bu frlatlmlk, Heideggerin aksine, kendi iinde ne yi, ne de Ktdr. lkel barbarlk iin syleyebileceimiz gibi, orada hi bir kuku yer almaz. Baz eyleri severiz, onlar edinmek isteriz, ediniriz de... Hatta, henz onlar elde etmediimiz sre iinde bile onlarn varlndan haz duyarz. Dnya, hemen orackta, elimizin altndadr (Vorhandenheit? Henz deil, buna geleceiz) ve meyvalarn istediimiz gibi alp tketiriz. Kukusuz bizi zen eyler de vardr, ama onlar dert etmeyiz; nk pek bir zorlukla karlamadan onlardan kurtulabileceimize eminiz. Glyz, bilgeyiz, Tanrlar hep bizimle...

Ama...
lk baarszlklarmz ve zincirlenileri, bizde ilk morsus conscientiaeyi, gceniklik duygusunu uyandrmaya balarlar. Ya her eyi yapamayacamz, ya da olaylarn her zaman hizmetimizde olmadklarn farkederiz. Kesinlik duygusunun kayboluu, bylece umut ve kayg duygularn uyandrmaya balar. lk zamanlarda, yine de, ok ar kayglanmayz. Halimizin tmne baktmzda umut byk bir gle kayg zerinde hakimiyet kurmu durumdadr. Eskiden kullandmz yollarla ve aralarla, rutin olarak, baz durumlarda ie yaramadklarn unutarak, varlmz srdrmeye alrz. Her durumda, ilerin ya kendi balarna yola gireceklerini, ya da tam gerektii zaman bir fikrin kafamzda yacan kabul ederiz. Topyekn baktmzda, hl umut kutbunda younlam durumdayz, kayg kutbunda deil... Bizi tehdit eden uzak tehlikelerle mcadele etmekten ok, kaderimizi ve talihimizi yoluna koymaya abalarz. Bu sakin, ar ileyen bir gerileme safhasdr; orada, aymaz ve eylemsiziz. Ama gittike sknetimizden kaybederek; nk tehlikeler yaklatka belirginlik kazanr ve baarszlklarmz birikir. Buna paralel olarak, kayg, ar ar ykselir. Nihayet o akam an, kaygnn umutla eitlendii an gelir...

Ve...
Ksa sren bu andan sonra, kayg baskn kar ve sonuta zaferi kazanr. ifte bir zafer: Hem artk yollarmza ve aralarmza, hatta yldzmza bile gvenimiz kalmamtr, hem de artk olduka yaklam olan tehlikelere kar savamaya girimektense, beeni duygusuna varncaya kadar yitirdiimiz eylerin peinden komaya devam ederiz. Ve kayg, korku, hep byr. Giderek yle bir duruma deriz ki, artk herhangi bir zm bulma umudumuz da kalmaz. Panie kaplm bir halde, bize nasihat etmeye gelen ilk kiiye yamanrz; stelik,

54

ULUS BAKER

en sama sapan nasihatlere artk iyice gten dm umudumuzu balamaktan kanmayz. Bylece kendimizi herhangi bir eye kolayca balayveririz... Denize den ylana sarlr... Ama bouna. Sonu, mutlak umutsuzluktur... ngrlemez bir olay, getirdii gaudium ile birlikte, tkanmlmza bir son veren hafif bir umut uyandrr iimizde. Kukusuz bu bir umut krntsdr yalnzca. Korkuyu ve kaygy henz yenilgiye uratamamtr. Gszlmz hissetmeye devam ederiz ve btn abalarmz, uralarmz nce tmyle savunmaya yneliktir. Ama hi deilse, sk sk, u feroces barbari, barbar vahiler gibi, kavga ederiz. Ve yava yava, umut ykselir. Balangta bizi tekrar davet ettii meakkatli abalar sonucu elde ettiimiz baarlarla beraber, umut da ykselmeye devam eder. Kendimizi gittike daha az zayf, daha ok gl hissederiz ve gittike daha fazla, gelecekte durumumuzun baz ynlerinin iyiletirilebileceini dnmeye balarz. Sonra, ite, gndoumu: Umut korku ile yeniden ayn dzeye gelir.

Ve...
Bu eiin tesinde, umut zafer kazanr. Neeli, kvanl bir etkinlik dnemine gireriz. Savunmadan artk saldrya gemiizdir... Tehlikeler uzaklamtr ve in pace deposito metu, hep yeniyi, hep daha fazla kazanc dnrz. Ayn zamanda, elimizdeki aralarn gcne ve kaderin takip edecei yne gittike daha fazla gven duyarz.

Sonuta...
Mutlak, yetkin gvenlie kavuuruz. Ama bu kez de, hibir eyden ekinmeden, korkmadan, artk hibir eyi dert etmemeye, hibir ey iin kayglanmamaya ve herhangi bir zahmete katlanmamaya balarz: Yeniden aymaz ve eylemsiziz artk. stelik, ekilmez insanlar haline gelmiizdir: lszce zgvenli... Bo gururla ykl, gerek yetersizliklerimizi ve gcmzn llerini toptan unutarak bilgelikten ayrlrz; yaplan her nasihat neredeyse kfr olarak kabul ederiz. Ama yanlsama uzun srmez, dng yeniden balar... Bu cehennemi dngy Spinoza barbarlktan uygarla, ama oradan dekadansa ve yeniden ilkel barbarla gtren Tarih sreci iinde amlamaktadr: Kulland rnek, elbette, zel Yahudi tarihidir ve Tractatus Theologicus Politicusun sayfalar boyunca alr. Bireysel ve toplumsal alanlara uyguland zaman kukusuz biimsel ve soyut grnebilecek olan bu umut-korku dngs, salt dnyev ve iktisad kayglar alannda cereyan etmedii iin, bu kez, aksine, somut bir karakter kazand yepyeni bir alan iaretler: Superstitio, ya da, Spinoza iin byk bir nem tayan ideolojik unsurun devreye giriini.... Ethicann birinci kitabnn Ekine dnersek, fluctuatio animinin umut-kor-

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

55

ku dngsnde ifade ediliinin jenerik bir deerle ve inanlmaz bir uslp gcyle ald TTPnin nszn tamamlayacan grrz: Ekte, Spinoza rectorese insanbiimli tanrlara ve potestas, iktidar sahibi egemenlere duyduumuz inancn kkenini bildiriyordu. Ama, bu egemenlere duyduumuz inancn ieriini, somut ieriini henz belirlemeden brakyordu. Eletirisi orada biimsel olarak dinsel karakterli bir insanbiimcilie ve insanmerkezcilie yneliyordu. Orada, Spinoza, superstitionun, hurafeciliin ve ar sofuluun biimsel olanan, altyapsn dile getirmiti. Ama, evrensel bir din varsaymn asla dlamadan. Elbette, duygularn listeleniinde (Ethicann nc ve drdnc kitaplarnda) daha kat izgili, ama dahice ilenmi bir tanmlamalar zinciri, daha imdiden, fluctuatio animinin gerek mekanizmasn bize bildirmi durumdayd.45 Btn duygularn conatus izleine bal olarak glerin artna veya azalna tekabl eden Nee-Keder ikilisinden tretilebilecei dncesi, her durumda merkezi nemini korur. Bylece, karmak (compositus) bir bireyin, doasn hl srdrerek, nasl baka baka yollardan etkilenebildiini gryoruz. imdiye kadar, birbirlerinden yalnzca hareket ve durgunluk, srat ve yavalk bakmndan ayrdedilen, yani en basit bedenlerden meydana gelen bir Bireyi kavradk. Ama eer imdi baka, farkl doalar olan ok sayda Bireylerden oluan bir Bireyi kavramaya alrsak, onun, doasn hl korumaya devam ederek, ok byk sayda baka baka yollardan etkilenebileceini kefedeceiz. nk, byle bir bireyin her paras birok bedenden olutuundan, paralarn herbiri, doasnda hibir deiiklik olmakszn, u anda daha yava, bu anda daha hzl hareket edebilecek ve bunun sonucu olarak da hareketini bakalarna daha hzl ya da daha yava iletebilecektir. Ama daha da ileri giderek, bu ikinci trden bireylerden meydana gelen nc tr bir Bireyi kavramaya alrsak, onun da birok baka yoldan, biimini asla deitirmeksizin, etkilenebileceini bulacaz. Bu yoldan sonsuza kadar ilerlersek, doann tmnn tek bir Birey olduunu, onun paralarnn, yani btn bedenlerin, Bireyin btn hibir deiiklie uramadan, sonsuz sayda yolda deiebildiklerini greceiz. (P13L7S) Duygulanmlar ve insanlarn yaama tarzlar zerine yazp duranlarn ounluu, sanki doann ortak yasalarn takip eden doal eyleri deil, doann dndaki eyleri ele alyor gibiler. Gerekten de, doadaki nsan bir kralln iinde krallk olarak kavradklar anlalyor. nk nsann doann dzenini
45 imdiye kadar sylediklerimizden, Umut ile Korkunun, Gven ile Hayal Krklnn, Kvan ile Burukluunun aslnda ne olduklarn anlyoruz. nk Umut, sonularndan kuku duyduumuz gelecek ya da gemi bir eyin imgesinin uyandrd belirsiz bir Needen baka bir ey deildir; Korku da, yine kuku verici bir eyin imgesinden doan belirsiz bir Kederdir. Daha sonra, bu duygulanmlardaki kuku kalkarsa, Umut Gven, Korku ise Hayal Krkl haline gelir yani, korkmu olduumuz ya da olmasn mit ettiimiz bir eyin imgesinden doan bir Nee ya da Keder. Son olarak, Kvan sonucundan kuku duymu olduumuz gemi bir eyin imgesinden doan Nee, Hayal Krkl ise Kvanca zt bir Kederdir. (E, P18S2)

56

ULUS BAKER

takip etmek yerine rahatsz ettiine, eylemleri zerinde mutlak bir irad gce sahip olduuna, yalnzca kendisi tarafndan belirlenmi olduuna inanyorlar. Bylece insan gszlnn nedenini doann ortak gcne deil, ama insan doasnn bilmem hangi kusuruna yoruyorlar. Sonra da karsna geip ikayet ediyor, ya da alay ediyor, aalyor, knyor ya da (ou zaman olduu gibi) mahkm ediyorlar. Ve insan Ruhunun zayfln kim daha zarife ve kurnazca sansr etmeyi biliyorsa Tanrym gibi karlanyor. (III, nsz) Kukusuz insanlarn kusur ve samalklarn Geometrik bir slpla ele almaya girimemin garip grneceini biliyorum... Ama bir nedenim var: Doann herhangi bir hatasna ya da bozukluuna (defectus) yorulabilecek hibir ey doada olmaz, nk doa hep ayndr ve erdemiyle eylem gc her yerde bir ve ayndr... yleyse, Duygulanlarn doasn ve glerini, Ruhun onlar stndeki iradi gcn, kitabn daha nceki blmlerinde Tanry ve Ruhu ele aldm yntemin aynsyla ele alacam ve insan eylemleriyle itahlarn sanki izgiler, dzlemler ve cisimler sz konusuymu gibi kabul edeceim... (III, nsz) Eer bu aba (conatus) yalnzca Ruha balysa, adna stem deniyor; ama ayn zamanda hem Ruha hem de Bedene balysa, adna tah denir. Bu tah, yleyse, insann znden bakas deildir; onun doasndan insann varln srdrmesini salayacak eyler zorunlulukla kar. tah ile arzu arasnda bir fark yoktur, yalnzca arzu genel olarak itahlarnn bilincinde olduklar lde insanlara balanr. Bylece arzu, itahn bilinciyle birlikte itah diye tanmlanabilir. Btn bunlardan, yleyse, bizim herhangi bir eyi iyi diye yargladmz iin takip etmediimiz, istemediimiz, arzulamadmz aklk kazanr; aksine, herhangi bir eyi iyi diye yarglamamzn nedeni onun peine dmemiz, istememiz ve arzulamamzdr. (III, P9S) Kimse Tanrnn gcn insan gcnden ya da Krallarn hakkndan ok dikkatli ayrdetmezse tarttm eyleri doru alglayamaz. (II,P3S) yleyse Sevinten Ruhun daha byk bir yetkinlie getii tutkuyu anlayacam; Kederden ise, Ruhun daha az bir yetkinlie getii tutkuyu. Sevgi d bir neden fikrinin elik ettii bir Sevinten baka bir ey deildir; Nefret ise d bir neden fikrinin elik ettii Kederden bakas deil... Her ey, kendi gc yettiince, varln srdrmeye abalar... Her eyin varln srdrmeye abalad aba eyin edimsel znden baka bir ey deildir. Her eyin varln srdrmeye abalad aba sonlu bir zaman deil, belirsiz bir zaman kuatr. Ruhta ister ak ve seik fikirler olsun, ister kark ve belirsiz fikirler olsun, o, belirsiz bir sre iin varln srdrmeye abalar ve bu abann bilincindedir. Bedenimizin eylem gcn arttran ya da azaltan, ona yardm eden ya da kstlayan herhangi bir eyin fikri Ruhumuzun da dnme gcn arttrr ya da azaltr, ona yardm eder ya da kstlar.

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

57

Ruh, elinden geldiince, Bedenin eylem gcn arttran ya da ona yardm eden eyleri hayal etmeye abalar. Nefret, geriye evrilerek artar, ama Sevgi ile yklabilir. Nefret ettiimiz bir eyin mahvoluunu, ya da herhangi bir ktlkle karlamasn hayal ediimizden gelen Sevin ruhun biraz znts olmakszn gereklemez. Devlet, bir defa kurulduktan sonra, tebasna aknlk biiminde grnr. Dinsel bir vahyin erevesine kadar genileyebilir bu. Tutkusal yabanclamaya bal olarak gelien bu aknlk yanlsamas daha doa durumunda bile i bandadr; ama en kiisel tutkularmza hl bal olarak, biraz akkan bir tarzda kar karmza. imdi ise, aksine, kemikleir ve duraan bir hale gelir. Resm tanrnn bize geri gnderdii yine bizim sevgi ve nefretlerimizdir oysa. Ama egemen, geerken, ortak bir payda yaratmak zere onlar ilemitir; bize dikte edilen bir deerler sistemi iinde bulunmamza ramen, bu deerler neredeyse yar-nesneldirler. Yukarda Spinozann ignoramusunu, aktif neenin besleniini ortaya koyan ve bilindn retimsel bir zorunluluk, glerin bir bileimi olarak artran bu alntlar dizisi iinde psikanalitik kltrn en byk sorunu olarak addettiimiz kadercilik tipinin karsna u nihai temay karyoruz: Karanlk ve lmcl (Thanatos) bir bilind mefhumunun beslenmesi ve gemiin, imdinin ve gelecein toplumsal yaplarnca desteklenmesi (kapitalizmin ideolojisinin pek en olduu da sylenemez zaten) tehlikesi karsna ancak insann bilindnda kurucu bir ilke olarak yer edebilecek tek bir fikre gvenmek mmkndr: Kt fikirlerden etkilenmek ktlktr... Bu fikir, haz ilkesinin tesinde (nk hazzn ilkesi olmaz!) bilindnn temelini rebilecek tek bilind tema, ilk fikirdir ve retkenlikle arzuyu, bilgi ile duyuu, yaam ile lm bartrr. Btn bu deneyimleri bir grev deil, aktif bir yaam faaliyeti iinde uzlatrr. Buna dolaysyla fikir dememiz garip karlanabilir. Ama szkonusu temann dolaysz gereklii (orada bilind kamaz, geri ekilmez, bastrma uygulamaz) onu fikirler ve eylemler dzlemine, toplumsal projelere ve kiisel yaam rntleri alanna tamamz zorunlu klacaktr. te psikanaliz eletirisinin bize bahedebilecei tek anlam budur: Ktlk hakknda dnmek, onu bir kader olarak yeniden retmektir...

58
KAYNAKA
Althusser, L., (1982), Freud ve Lacan, Yazko Felsefe, No 1.

ULUS BAKER

Baker, U. (1993), Siyasal Alann Oluumu zerine, Toplum ve Bilim, 63 (Bahar 1994). Baker, U., (1996), Bilimsel Kukudan Bilimden Kukuya, Cogito, lkbahar 1996, Yap Kredi Yaynlar. Baker, U., (1996a), Marxn Bir ift Sz Var, Birikim, Nisan. Bloch, E. (1982), Spuren, Berliner Verlag. Deleuze, G. & C. Parnet, Dialogues, Flammarion, Paris, 1977. Deleuze, G. & F. Guattari, LAnti-Oedipe, capitalisme et schizophrnie, Minuit, Paris, 1972. Deleuze, G. & F. Guattari, Mille plateaux, capitalisme et schizophrnie II, Minuit, Paris, 1980. Deleuze, G., La logique du sens, Minuit, Paris, 1967. Derrida, J., (1980), La carte postale: de Socrate Freud et au-del, Flammarion, Paris. Ey, H., LInconscient, PUF, Paris. Freud, S. (1953), De la technique psychanalytique, PUF, Paris. Gourgouris, S. (1996), D Biimi Olarak Ulus, Toplum ve Bilim 70 (Gz 1996). Hegel, G., (1974), Science de la logique, PUF, Paris. Irigaray, L., Speculum, de lautre femme, Minuit, Paris, 1972. Koak, O. (1996), Kaptrlm deal, Toplum ve Bilim 70 (Gz 1996). Lacan, J., Ecrits, Seuil, Paris, 1966. Laplanche, J. & J.-B. Pontalis, (1973), Vocabulaire de la psychanalyse, Presses Universitaires de France. Leclaire, S. (1971), Demasquer le reel, Paris, Seuil,. Lyotard, J.-F., Economie libidinale, Minuit, Paris, 1970. Serres, M. (1981), Herms II, Minuit, Paris Touraine, A., (1994), Critique de la modernit, Plon, Paris. Vernant, J.-P (1972), Mythe et tragdie en Grce ancienne, Plon, Paris. ., z Zi ek, S. (1996), Mstehcen Efendi, Toplum ve Bilim 70 (Gz 1996).

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

59

Ignoramus towards a critique of the unconscious

The adventure o mankind with the Unconscious, the central notion that constitutes the axis of psychoanalysis is evidently reflected in the well-known question was there an unconscious before Freud? We are not here attempting to pose once more the same question, while we are attempting to criticize the concept of Unconscious as it appears and develops throughout the various sectors of analytical literature: We proceed into posing the problem of the Ignoramus, of this we dont know in its variety of appearences. Ignoramus, constitutes an active force where the cerebral thinking (Needham) of Western civilization should acknowledge both its ends and the threshold of the action. Ignoramus differs from the Unconscious in that it doesnt appear as something which should be unveiled or discovered, but as an active incitation and augmentation of only in so far as it is not something present as an already there (nor under the category of the vorhandene proposed by Heidegger) but this means that it is a transvaluation that should be made up and actively produced. On the basis of ignoramus, we suggest the Spinozist conception of the unconscious, against the unconscoius of psychoanalysis. Ignoramus is no longer the unexplainable, force which incites production of new values, new experiments, and new desires. What is never negative, in this respect, is not the content of the unconscious as it has been marked under the category of absence by psychoanalytical world view, but this element of ignoramus, which consists in the work of experimentation and production. Under this heading, we are attempting to reverse the series of psychoanalytical arguments, as well as the content of psychoanalytical categories, such as the Oidipus Complex, Desire, Instinal and Repression. The Oidipus Complex refers to a blockage of the entire psychoanalytical theory, practice and its corresponding (sub)-culture closing it into the familial circle whose play is an erroneous and assimilating process of normalization. A complex always appears as necessary, but psychoanalysis nevertheless valorizes its solution, in order to constitute the adult individual within the family setting. The concomitant castration complex, on the other hand, reflects an essential misrepresentation

60

ULUS BAKER

of the body, working as a Trojan Harse within psychoanalysis: It marks human desire with anthropomorhic and sexist values, defining it as a tendency like phantasm and imaginary, subsuming them under the authority of the Law, defined sybolically as representing a dividing line between the symbolic (language) and the imaginary (as it is the case with Lacanians). The rule of the phallus and the signifying category of the Name-of-the-Father, and the semantic unity attracting such privileged concepts as the distinction between the real on the one hand, and the divided imaginary and the symbolic on the other constitutes a frame which avoids questioning the active uses of language, sexuality, work and desire. Undermining the necessity of the use, without any reference to use-values, psychoanalytical culture reproduces the fatalism of bondage to established socio-economic and familial structures, even in this most progressists examples and re-definitions (Lacanian school, the socalled French feminism and the discourse of Post-Colonialism), since it is not sufficient to establish the symbolic regimes and to reproduce them on a theoretical and critical basis, but one should necessarily to make these fatalities communicate with other regimes and systems (the in betweens of the collective and individual, of the man and woman, of the oppressor and the oppressed, of the West and the Est, etc.,) in order to extract and produce the real. The exclusion of the real in psychoanalysis had such harmful consequences like the failure of acknowledging that the real has to be produced (just like the symbolic and the imaginary). This production should be the major oeuvre of the unconscious, conceived as a social and collective, as well as a personal involvement and participation into productive relations and forces. One cannot easily ascertain a marriage between Marx and Freud by simply juxtaposing their theoretical formulations. This could only be possible by introducing production into the unconscious and the non-teleological desire into the actual relations of production. Failing to do this, psychoanalysis comes to its end, both theoretically and practically. From the theoretical standpoint, it had began to risk its foundations like the theme of Oidipus, the Castration, the Narcissistic Subjectivity, the Pleasure Principle and the Reality Principle First, there are many ways in considering un-Oidipal or post-Oidipal cultures, both individually (the madness and delirium as such) and collectively (the primitives, the perverts and actual sub-cultures. Group phantasies tend to become more important than individual perversions and phantasmagories. At the level of the individual, phantasies can appear as artistic-aesthetic behaviour, but we suggest that they are always previously involved in group activities. The Oidipus, then, remains as into the mythic representation of Oidipus tragedy. Freuds conception of the Oidipus has never been tragic, since it displays a will to reproduce the existing familial conditions, belonging to a particular geography and a particular time.

IGNORAMUS = BLMYORUZ: BLNDIININ BR ELETRSNE DORU

61

The outcome is the Oidipal imperialism and colonialism. Todays privileged notions of psychoanalysis are narcissism and the play of ego ideals which have been previously distorted by the working-out of psychoanalytical theory and practice of past times: Narcissism is conceived as a resistence and an inability to cope with the world, since it denotes a regression and failure. It is individualized and only at the aftermath, brought into the consideration of the social and political. And this narcissism seems to tend historically towards a kind of autism, a kind of subjectivity which will mark a society of alienation both from the body and from the spirit: the so-called information soicety... Our last series of points to be made are the human experiences whose nature and apprehensions are either destorted, neglected or repressed buy the psychoanalytical culture: These experiences are usse or arts of loving or dying, saving the truth, ignoring, dreaming and working... Is it possible to love by the use of psychoanalysis is our first question. From the family romance, we tend to pass into a love romance where a dislocation operates. The psychoanalysis, at the surface of its therapeutical practice, aims to cover larger fields as literary and artistic criticism, aesthetics, semiotics, and cultural studies. Or, analytical categories fail to cover the deeper reality of these fields, for the simple reason that they dont actually exist. Thereby, psychoanalysis fraudulently should procede into the analysis of the psyche of the creator, which is, again, impossible for the simple reason that it does not exist. The love romance should deny its obedience to psychoanalytical categories which are representing love affairs as simple psychic events, tending to satisfy the pleasure, and to confer its entire content to sexuality. Psychoanalysis, in short, doesnt help to the practical enjoyment and production of love as a primordial human experience. Secondly, psychoanalysis cannot help us in dreaming our dreams, only for the practical and political end of disalienating ourselves from having our reality captured by the dreams of others (G. Deleuze). Why dreaming and phantasy should not be a production, an active artistic happening, an act of creation or emancipation, but something which distorts the reality of the unconscious contents, the so-called dream-thoughts. Does not, the excessive emphasis, today, on the decline of reality (Baudrillard and Kristeva for instance), reflect in fact rather a transformation in the real, the death of thousands of Iraqians militaries and civilians under the shadows of a dream, dreamed by the so-called other, while belonging to the same order of things and power relations. Hence dreaming should be treated neither as an individual mythology, nor as a manifestation of an uncoscoius which we fail to produce by ourselves. It should be considered as a necessity, as something to be produced, to be introduced into other fields of social and political life. If we fail to dream, we always, run

62

into the fatal risk of having our reality captured by the derams of others. (Deleuze). To conclude, we may say that interpretative and therapeutical aspects of psychoanalysis should be converted into an ethics of production, of an activity and of an active joy. There is a world outside the family, as there is a world outside the capitalist globe. Instead of utopia, we learn from our ciritique of psychoanalysis that the creation of dreams are much more effective and has more potentialities. Similarly, language does not obey to the authority of interpretation since it is a complex process of re-structurations through meetings, acts of language, and literary-artistic production. Lastly, we must produce a new conception of human work and action, conceived as a non-reactionary, active resistence to an unconscious which is said to have a fatal presence in us. This unconscious should be replaced with an active ignoramus, a we dont know totally open to clearity and clear and distinot, therefore adequate ideas (Spinoza). A higher composition of the individual (Nietzsche) should communicate with a higher composition of social relations. The psychoanalysis helps us only through being criticized, in all these respects.

MSTEHCEN EFEND

63

Mstehcen efendi
Slavoj Zi zek*

Kiisel bir deneyim gcn doasndaki mstehcenlii en tatsz-holanlabilir tarzda bana gsterdi. 70li yllarda (zorunlu) askerlik hizmetimi, eski Yugoslavya halk ordusunda, doru drst tbb olanak bulunmadan, kk barakalarda yapmtm. Doktora yardmc olmak iin eitilmi bir askerin yatak odas olarak da kullanlan bir odada, yakndaki asker hastaneden gelen bir doktor, haftada bir dertlerimizi dinliyordu. Odadaki lavabonun zerindeki byk aynann erevesine asker zerinde yar-plak kz resimleri olan birka kartpostal sktrmt bu pornografi ncesi ada mastrbasyon iin kullanlan standart bir arat. Doktor haftalk ziyaretini yaptnda, viziteye kmak iin bavuran tm askerler lavabonun karsndaki duvarn nnde uzun bir sraya oturuyor ve srayla muayene ediliyorduk. Bir gn, ben de muayene iin beklerken, sra penisindeki arlardan yaknan, gen, yar cahil bir askere geldi (tabi bu doktor dahil hepimizin kkrdamaya balamas iin yeterliydi): Penisin ucundaki deri ok gergindi, bu nedenle onu normal bir ekilde geriye ekemiyordu. Doktor pantolonunu indirip derdini gstermesini emretti, asker de syleneni yapt, deri penisin ucundan rahata kayyordu ama, asker hemen sorunun ereksiyon srasnda ortaya ktn ekledi. Doktor, bunun zerine o halde dedi, mastrbasyon yap, ereksiyon olsun, bu durumu kontrol edebilelim. Son derece utanan ve yz kpkrmz olan asker, karmzda mastrbasyon yapmaya balad ama tabii ki ereksiyon olmad. Doktor aynadan yar plak kz kartpostallarnn birini ald, askerin yzne yaklatrp barmaya balad. Bak, ne gzel gsler, ne gzel bir .. . Hadi mastrbasyon yap! Nasl oluyor da kaldramyorsun? Ne biim adamsn! Devam et. Odada bulunan herkes,

(*) Ljubjana Sosyoloji Enstits.


TOPLUM VE BLM 70, GZ 1996

64

SLAVOJ Z ZEK

doktor dahil sahneyi mstehcen bir kahkahayla izliyorduk. Talihsiz askerin kendisi de az sonra bize utanga bir kkrdamayla katld. Mastrbasyona devam ederken de bize dayanma anlamna gelen baklar atyordu. Bu sahne bende yar-epifani duygusu uyandrd her ey tm plaklyla oradayd. Gcn tm dzeni dayatlan zevk ile gcn aalayc kullanmnn tekinsiz karm. Gcn sert emirler yadran ama ayn zamanda biz astlaryla derin bir dayanmaya tanklk eden mstehcen bir kahkahay da paylaan znesi... Bu sahnenin gcn semptomunu ortaya kard da sylenebilir: araclyla, benzersiz bir ksa devrede, resm olarak kart ve birbirlerini karlkl olarak devre d brakan tutum ve tavrlarn tekinsiz su ortaklklarn ortaya koyduu grotesk arlk ki burada gcn ciddi temsilcisi, znesi mstehcen bir dayanma testiyle masada bize gz krpar ve olayn (yani emirlerinin) fazla ciddiye alnmamas gerektiini bildirerek bylece gcn pekitirir. deoloji kritiinin, ideolojik bir yap analizinin amac resm, kamusal ideolojik metnin, ilevini dzgn srdrebilmek iin, ayn anda hem tekzip ettii, hem de ihtiya duyduu bu semptom ekirdeini karmaktr. Modern tarihin br ucunda da ayn yazsz kurallar dizisiyle karlalr, eitli anlarda ve zellikle Michael Andersonun filmi If de betimlenen ngiliz kolejlerindeki hayatta. Bu kolejlerdeki gnlk yaamn, uygar, ak grl ve liberal yzeyinin altnda, kk ve byk renciler arasnda acmasz g ilikilerinin egemen olduu baka bir dnya yatmaktadr bir dizi ayrntl yazsz kural, byk rencilerin kkleri smrme ve aalamasnn eitli yollarn gsterir ve bunlarn tmne de yasak cinsellik hakimdir. Burada yeralt isyan tarzlarnn zayflatt (otoriteyle alay etmek vs.) kamu ve dzenin basklayc ynetimiyle deil, tam tersiyle kar karyayz: kamusal otorite sivil, nazik bir grnty srdrrken, onun altnda acmasz g kullanmnn kendisinin cinselletirildii glgeli bir lem vardr. Hi kukusuz, buradaki hayat nokta, bu mstehcen glgeli lemin kamusal gcn uygar grntsn zayflatmaktan ok, onun temel dayana olarak ilev grmesidir. Bir renci ancak bu lemin yazsz kurallarna dahil olarak okul hayatnn salad olanaklardan yararlanabilir bu yazsz kurallar inemenin cezas resm kurallar inemeninkinden ok daha ardr. Kamusal-yazl yasa ve onun mstehcen sperego btnleyicisi arasndaki bu uzaklk, ge kapitalizmin znelerinin egemen ideolojik tutumu olarak kinik uzakln nerede yetersiz kaldn gstermemizi de salyor: bir kinik kamusal yasayla mstehcen, gizli konumundan alay eder ve bylece onu salam brakr. Bu mstehcen gizli yne nfuz eden haz fantezilerde kurulduu lde, kii kiniin dokunmadan brakt eyin fantezinin kendisi, kamusal yazl ideolojik metnin fantazmatik arka-plan olduunu syleyebilir. Kinik uzaklk ve fantaziye tamamen bamllk arasnda kuvvetli bir karlkl bamllk vardr: Gnmzn tipik znesi, bir yandan her tr toplumsal ideolojiye kinik bir gvensiz-

MSTEHCEN EFEND

65

lik gsterirken, bir yandan da kendini hi kstlamakszn tekinin komplolar, tehditleri ve hazznn ar formlar hakknda paranoyak fanteziler kuran kiidir. Burada kii kanlmaz bir karkla dmekten kanmak iin dikkatli olmaldr: bu mstehcen yazsz kurallarn etkinliklerimizin rtk, nfuz edilmez arka-planyla hibir ilikisi yoktur; yani Heideggercilerin ifade edecei biimde, biz, sonlu insanlarn, her zaman bir durumun iine atlm, frlatlm olduumuz ve kendimizi onun iinde asla bir dizi ak kural biiminde formalize edilemeyecek bir tarzda bulmamz gerektii gereiyle. Gcn mstehcen ritelini sahneleyen dier bir filmi anmsayalm: Stanley Kubrickin Full Metal Jacket filminin ilk ksmda grdmz gcn aalayc sergilenmesi, cinselletirme ve mstehcen kfrn (Blasphemy) (Yeni ylda askerlere Happy Birthday, sevgili sa arksn sylemeleri emredilir) benzersiz bir karmyla doyurulmu asker ekzersizler, dorudan bedensel disiplindir. Ksacas Gcn sperego aygtnn en yaln hali. Gnlk yaam-dnyamz ynnden bu mstehcen aygtn konumuna gelince, filmin verdii ders aktr. Bu yazsz ritellerden oluan mstehcen yeralt leminin ilevi resm kamusal ideolojinin oturmasn, gerek toplumsal yaammzn bir yap ta olarak ilev grmeye balamasn salamak deildir, yani bu dnya simgesel yaamn soyut yapsyla gerek yaanan dnyann somut deneyimi arasnda araclk yapmaz. Filmin ilk ksm, asker ideolojik makinayla fazla zdeletii iin ldran bir askerin nce talim avuunu, sonra da kendini ldrmesiyle sona erer sperego makinasyla radikal, dolaymsz zdeleme zorunlu olarak (passage alacte) eyleme geie yol aar. Filmin ikinci, esas ksmnda, film boyunca askeri makinayla arasnda bir eit ironik insan uzaklk brakan (miferinde born to kill yazsnn yannda bar iareti vardr) bir asker (Mattheu Modine), merhametinden tr Vietkonglu yaral nianc kz ldrr. Askeri byk tekinin armasnn (interpellation) zerinde baar salad kii tam olarak kurulmu askeri zne odur. Dikkat edilmesi gereken dier bir zellik de bu yazsz kurallarn, bu glgeli yasa-tesi lemin doasndaki vokal (sesli) statdr. Bu da bize ses (voice) hakknda ok ey retebilir. Gerekten de, kendini konuurken duyma deneyimi konuan znenin kendisi iin saydam olan varl yanlsamasna dayanak oluturur: ama, ayn zamanda kiinin kendisi iin varl ve saydamln en ok tehdit eden de sesin kendisi deil midir? Kendimi konuurken duyuyorum, ama yine de duyduum asla tamamyla kendim deil, can evimde yaayan bir parazit, yabanc bir gvdedir. Benliimdeki bu yabanc farkl klklarda pozitif bir varolu edinir, bunlar vicdann sesi, ipnotizmacnn donuk sesinden paranoyadaki bask yapan, zulmeden sese kadar uzanr. Ses, imleyende (signifier) anlama direnendir, anlamla tekrar dzeltilemeyecek olan donuk ataleti (inertia) temsil eder. Anlamn sabitliinden sorumlu olan yalnzca yaz boyutudur. Samuel

66

SLAVOJ Z ZEK

Goldwynin lmsz szlerini anacak olursak Szl bir anlama zerine yazld kt kadar bir deere sahip deildir. Bu haliyle ses ne canldr, ne de l. Onun temel fenomenolojik stats daha ok yaayan bir lnn, kendi lmnden sonra bir ekilde sa kalan hayal bir grntnn (spectral apparition) statsdr, yani anlam tutulmasnn. Dier bir deyile, sesin canllnn yaznn l harflerinin karsna konulabilecei dorudur ama, bu hayat salkl, yaayan bir anlamn kendi iin varl deil, olmayan bir canavarn tekinsiz yaamdr. Bu tekinsiz sesi ak hale getirmek iin, mzik tarihine yle bir gz atmak yeterlidir. Sesin yazya kar stnl olarak, Bat metafiziinin geleneksel yks bir eit kar-tarih eklinde grlebilir. Mzikte tekrar tekrar karlatmz ey, kurulu dzeni tehdit eden ve bu nedenle denetim altna alnmas, yazl ve szl szcn rasyonel artiklasyonuna (ifade) tabi klnmas gereken bir sestir. Burada yatan tehlikeyi adlandrmak iin Lacan Jouis-sense kelime oyununu kulland (haz-anlam). ark syleyen sesin anlamdaki kknden kopup tketen bir z-hazza doru hzla yneldii an. Problem bylece her zaman ayndr. Gvenilir Erkek sz diiletiren tketici bir z-hazza sesin kaymasn nasl nleyebiliriz? Ses burada Derridac anlamda bir eklenti ilevine sahiptir. Kii onu kstlamaya, dzenlemeye, anlaml szce tabi klmay alr ama, uygun bir dozu gcn kullanm iin hayat olduundan ondan tamamyla vazgeemez (burada totaliter bir toplumun kuruluunda vatansever-asker marlarn roln anmsamak yeterlidir). Ama buradaki ksa betimlememiz basklayc anlaml sz/ck ve ihll edici tketici ses arasnda basit bir kartlkla kar karya olduumuz biiminde yanl bir izlenim uyandrabilir. Bir yanda toplumsal disiplin ve otorite kurmann arac olarak sesi dzenleyen sz, dier yanda yasa ve dzenin disiplin zincirlerini paralamann, zgrlemenin ortam olarak ilev gren, kendi tadn karan ses. Ama Amerikan deniz piyadelerinin ipnotize edici marlarna ne demeli? Onlarn sadistik bir cinsellik tayan anlamsz ierii ve kiiyi gsz dren ritmleri, Gcn hizmetindeki tketici zhazzn tipik bir rnei deil midir? Sesin fazlal bylece radikal olarak belirlenemez konumdadr. *** Tezimiz u ekilde ksaca zetlenebilir: Gerek iddetin patlak vermesi simgesel bir kmaz tarafndan koullanr. Gerek iddet bir toplumun yaamn garantileyen simgesel kurgu tehlikeye dt zaman ortaya kan harekettir. Ve probleme br tarafndan yaklatmz zaman da ayn yant alrz: Patlak veren iddet nbetlerinin hedefi nedir? Yahudilerin kkn kuruttuumuz ya da ehirlerimizdeki yabanclar dvdmzde amaladmz, yapmaya alt-

MSTEHCEN EFEND

67

mz nedir? Karmza gelen ilk yant yeniden simgesel kurguyu ierir: rnein Bosna savandaki tecavzlerin amac, dorudan kiisel ac verme ve aalamann tesinde, Mslman toplumun btnln gvence altna alan kurguyu (simgesel anlat) etkisiz hale getirmek, zayflatmak deil midir? Ar iddetin bir sonucu da (Richard Rortynin szcklerini kullanacak olursak) toplumun kendisi hakknda kendine anlatt yknn artk bir anlam olmamas deil midir? Dmann simgesel evreninin tahrip edilmesi, bu kltrkym tek bana etnik iddetin patlak vermesini aklamak iin yeterli deildir onun niha nedeni (itici g anlamnda) daha derin bir dzeyde aranmaldr. Yabanclara kar hogrszlmz neyle beslenir? Onlarda bizi rahatsz eden ve ruhsal dengemizi bozan nedir? Basit bir fenomenolojik betimleme dzeyinde bile, bu nedenin baat yn aka tanmlanm, gzlemlenebilir bir zellie balanamamasdr: onlarda bizi kzdran nedenleri sralayabilsek de (fazla sesli glmeleri, yemeklerinin kt kokusu v.s.) bu zellikler daha kkten bir yabancln gstergeleri olarak ilev grr. Yabanclar bizim gibi grnp davranabilir ama, onlarda onlar pek insan deil gibi klan, ulalamaz (bilmediim), kendilerinden fazla olan bir ey vardr. (bu szcn 50lerin bilim kurgu filmlerinde kazand anlamda yaratklar [alien])1 tekinde bizi rahatsz eden ulalamaz travmatik geyle ilikimiz fanteziler araclyla kurulur. (tekinin politik ya da cinsel gc, garip cinsel davranlar, gizli hipnotik gleri v.s.). Jacques Lacan, alglanan pozitif, ampirik nesnede kanlmaz olarak benim bakmdan kaan ve bylece onu arzu etmenin itici gc olarak ilev yklenen bu paradoksal tekinsiz nesneyi, Objet-petit-a olarak adlandrd, arzunun nesne-nedeni; onun dier bir ad da plus-de-jouirdir, artk-haz; bu da nesnenin pozitif, ampirik zellikleriyle meydana gelen tatminin fazlasn adlandrr. En radikal dzeyinde iddet tekinde kapsanan bu dayanlmaz artk-hazza bir darbe indirme abasndan baka bir ey deildir. Nefret nesnesinin gerek zellikleriyle snrl olmad, daha ok gerek ekirdeini, objet ay, kendisinde kendisinden fazla olan hedefledii iin nefretin nesnesi stricto sensu indestructibledr:* Nesneyi gereklikte ne kadar yok edersek, onun yce ekirdei, z o kadar gl karmza kar. Bu gerek uzun zaman nce Nazi Almanyasndaki Yahudilerin ejderha dileri olarak farkedilmiti: ne kadar acmaszca kkleri kaznrsa, geriye kalanlarn ulat boyutlar o kadar dehet verici oluyordu... Gereklikte yok edildike, hayal varln

Burada olduka kiisel bir deneyimi anmsatmak istiyorum: anneminkini. En iyi arkada yal bir Yahudi hanmdr; onunla mal bir i yaptktan sonra annem bana yle demiti: Ne iyi bir hanm, ama paray nasl tuhaf bir ekilde saydn farkettin mi? Bu zellik, Yahudi hanmn paray tutu ekli, ayn bilim kurgu roman ve filmlerinde baka trl bizlerden ayrtedilemeyen yabanc yaratklar saptamamz salayan gizemli zellik ilevine sahipti. (nc parmak ve sere parma arasnda ince bir saydam deri tabakas, gzlerde acaip bir parlt.)

(*) Kesinlikle yok edilemez - .n.

68

SLAVOJ Z ZEK

daha gl geri dnd bu fantazma gesi, bizi Freudun kastrasyon kompleksi sorunsalna gtrr. Freuda gre erkek znenin kastrasyona kar tutumu paradoksal bir yarlmay (splitting) kapsar. Kastrasyonun gerek bir tehdit olmadn, gereklikte grlmeyeceini bilirim. Yine de bu olaslk beni taciz etmeye devam eder. Kavramsal Yahudi figr iin de ayn ey geerlidir. (Toplumsal gereklik deneyimimizin bir paras olarak) varolmaz ama, tam da bu nedenle ondan daha da ok korkarm. Ksacas Yahudinin gereklikte varolmaynn ta kendisi Yahudi dmanlnn temel dayana haline gelir. Yani, Yahudi dman sylem Yahudi figrn gerekle hibir yerde bulunmayan, hayalet benzeri bir olgu olarak kurar, ondan sonra da Kavramsal Yahudi ve gerekte varolan Yahudilerin gereklii arasndaki boluun ta kendisini Yahudilere kar ana tez olarak kullanr. Bylece ksr bir dngye girmi oluruz: bir eyler ne kadar normal grnrse, o kadar kuku uyandrrlar ve o kadar da panie kaplrz. Bu ynyle Yahudi bir eit anne fallusu gibidir: gerekte byle bir ey yoktur, ama tam da bu nedenle, onun hayaletvari, dsel varl dayanlmaz bir anksiyeteye yol aar. Burada Lacanc Reelin en zl tanm da oluur: Simgesel mantm, Xin var olmadn bana ne kadar sylerse, onun hayaleti de o kadar bama musallat olur. Hayaletlere inanmamakla kalmayp, stelik korkmayan cesur ngiliz gibi. Burada kavramsal Yahudi ile Baba Ad arasnda bir homoloji (benzeim) kendini dayatyor: Sonraki durumda, bilgi ve inan arasndaki yarlma ile de kar karyayz. (Babamn eksik, kafas kark ve gsz bir yaratk olduunu pekl biliyorum, ama yine de simgesel otoritesine inanyorum.) Bu nedenle, gerek babann Baba-Adndaki aknlamas ampirik Yahudinin (grn biimi) kavramsal Yahudiye aktarlmasna paralel deil midir? Pratikteki gerek Yahudileri kavramsal Yahudinin fantazmatik figrnden ayran boluk, babann ampirik, her zaman eksik kiiliini, simgesel baba adndan ayran bolukla ayn doaya sahip deil midir? Her iki durumda da, gerek bir kii gerek olmayan, kurgusal bir zne, ajann kiiletirilmesi olarak ilev grmyor mu? Gerek baba simgesel-otorite znesi iin, gerek Yahudi de kavramsal Yahudinin fantazmatik figr iin bir temsilcidir. kna edici grnse de, bu benzeim yanltc olarak grlmeli ve kabul edilmemelidir. Yahudide simgesel kastrasyonun standart mant tersine evrilmitir. Simgesel kastrasyon tam olarak neden oluur? Gerek bir baba, kendini ancak akn simgesel bir znenin, ajann cisimlemesi olarak ortaya koyduu lde otorite uygulayabilir: Yani, konuurken kendisinin deil, araclk ettii byk tekinin szlerini sylediini kabul ettii lde. Claude Chabroln bir filmindeki milyoner gibi; milyoner yalnzca milyonlarndan tr sevilme konusundaki yaknmay tersine evirir. Ah keke beni kendim iin deil, milyonlarm iin seven bir kadn bulabilsem. Burada Freudun ilk baba cinayetinin,

MSTEHCEN EFEND

69

vahi lmnden sonra adnn klna girerek, bir simgesel otorite olarak daha gl dnnn niha dersi yatmaktadr: eer gerek baba, babaya ait simgesel otoriteye sahip olacaksa, bir ekilde hayattayken lmelidir. Onun ahsna otorite veren simgesel vekletinin l harfiyle zdelemesidir. Ya da eski kzlderili kart Amerikan slogann anmsayacak olursak Yalnzca l bir baba iyi bir babadr.2 Lacann fallosentrizmini eletirenlerin problemi, fallus ya da kastrasyondan kavram-ncesi, saduyusal ve metaforik bir tarzda sz etmeleridir. rnein standart feminist film incelemelerinde, bir erkek ne zaman bir kadna kar agresif davranr, ya da onun zerindeki otoritesini gsterirse, davrannn fallik olarak adlandrlacandan emin olabilirsiniz; bir kadnn aresiz, keye kstrlm gsterildii her seferinde de deneyiminin kastre edici olarak adlandrlacandan hi kukunuz olmasn. Burada gzden kaan fallusun kastrasyon imleyeni olarak paradoksudur: eer (simgesel) fallik otoritemizi koyacaksak, denecek bedel olarak zne pozisyonunu feda edip zerinden gl tekinin hareket ettii ve konutuu arac ortam olarak ilev grmeye raz olmalyz. Fallus (imleyen) simgesel otorite znesini gsterdii lde, onun baat zellii, yaayan bir znenin organ, benim olmasnda deil, yabanc bir gcn mdahele edip gvdeme kendini kazd, gl tekinin ben araclyla hareket ettii bir yer olmas gereinde yatar. Ksacas, fallusun bir imleyen olmas gerei her eyden nce yapsal olarak gvdesiz bir organ olmas, gvdemden bir ekilde ayrlm olmas anlamna gelir. Bununla birlikte, kastrasyonun imleyeni olarak fallusun garantiledii bu simgesel otorite ile kavramsal Yahudinin hayali varl arasnda nemli bir fark vardr. Her iki durumda da bilgi ve inan arasndaki blnme sz konusu olsa da, iki blnme znde farkl bir yapdadr.

2 Bu nedenle, baba figryle yaantmz eksik ve fazlalk arasnda gidip gelir. Baba her zaman ya ok fazla ya da ok azdr. Asla uygun dozda alamayz onu. Ya varl eksiktir, ya da ok fazla vardr. (Jacques Lacan, 1991: 346). Bir yandan olmayan babann tekrarlanan motifi ile kar karyayz, onun yokluu genler arasndaki su orannn yksekliine varana kadar birok eyden sorumlu tutulur, baba etkili bir ekilde varolunca da, varl zorunlu olarak rahatsz edici, kaba, uygunsuz, baba otoritesinin vakarna uyumsuz olarak grlr, sanki varlnn kendisi zaten rahatsz edici bir fazlalkm gibi. Bu yokluk ve fazlalk diyalektii G, otorite figryle ilikimizdeki paradoksal ters dnmeyi de aklar. Bu figr (baba, kral) artk ilevini baaryla yerine getiremiyor, gcn uygulayamyorsa, bu eksiklik zorunlu olarak bir artk, arlk eklinde (yanl) alglanr. Yani, ynetici ok fazla otoriteyi kiiliinde toplamakla sulanr, sanki gcn acmasz bir fazlalyla kar karyaymz gibi. Bu paradoks devrim ncesi durumlarda tipiktir: Bir rejim kendinden, meruiyetinden ne kadar kukuya derse (diyelim, 1789 ncesi Fransada Ancien Regime gibi), ne kadar tereddde dp muhalefete dn verirse, muhalefet tarafndan meru zemini olmayan bir tiranlk, bir diktatrlk diye o kadar sulanr. Muhalefet burada, bir histerik gibi hareket etmektedir, nk onun gcn ar kullanmna ynelik eletirisi tam da kartnn stn rter. Muhalefetin gerekte knad rejimin yeterince gl olmamas, g vekletinin gereini yerine getirmemesidir.

70

SLAVOJ Z ZEK

lk durumda, inan gzle grlr kamusal simgesel otoriteyle ilgiliyken (babamn eksiklii ve kusurlarnn farknda olmama bakmakszn, onu hl bir otorite figr olarak kabul ederim), ikinci durumda inandm grnmez hayal bir grntnn gcdr. Fantazmatik Kavramsal Yahudi babaya ait bir simgesel otorite figr, kamusal otoritenin kastre edilmi tayc-ortam deil, kknden farkl bir ey, simgesel otoritenin uygun mantn saptran bir eit tekinsiz ikizidir. Glgede, halka grlmeden, hayalet-gibi bir omnipotens (mutlak g) yayarak hareket etmek durumundadr. Kimliinin (mutlak g) ekirdeinin bu ulalmaz, ele gemez statsnden tr, Yahudi kastre edilmi babann aksine kastre edilemez olarak alglanr: gerek-toplumsal varl ortadan kaldrldka, o ele gemez fantazmatik var(d)-oluu* daha tehdit edici hale gelir.3 Bu grnmez ve bu nedenle sper gce sahip efendinin fantazmatik mant Abimael Guzman, Presidento Gonzalonun, Perudaki Aydnlk Yol gerillalarnn liderinin tutuklanmasndan nce oynad rolde aka grlmektedir. Varlnn ta kendisinden kuku duyulmas gerei (insanlar o gerekten var m, yoksa efsanev bir isim miydi, emin deillerdi) gcne g katyordu. Byle grnmez ve gl Efendinin son bir rnei Bryan Singerin Usual Suspects (Olaan pheliler) filminde bulunabilir. Bu filmde gizemli Keyser Soeze diye bir sulu var, ama var olup olmad ak deil: Filmdeki kiilerden birinin syledii gibi Tanrya inanmyorum ama, yine de ondan korkuyorum. nsanlar Soezeyi grmekten ya da yzyze gelmek zorunda kalnca bundan bakalarna sz etmekten korkmaktadrlar. Kimlii ok iyi korunan bir srdr. Filmin sonunda, Keyser Soezenin bir sulu grubundaki en zavall kii olduu ortaya kar, topallayan, ezik bir tip. Richard Wagnerin Ring des Nibelungenindeki Alberich gibi. Burada hayat olan grl(*) Kelime oyunu: Exsistence (varolu/eskiden varolu) - .n. 3 Ayn mantk, eski sosyalist Dou Avrupa lkelerinde de son zamanlarda g kazanan anti-komnist sa poplizminde de etkisini gstermektedir: mevcut ekonomik ve dier zorluklara ilikin aklamalar, komnistlerin hukuksal, toplumsal glerini yitirmelerine karn, iplerin hl onlarn elinde olduu, ekonomik gce hakim olduklar, medya ve devlet kurumlarn denetlediklerinden ibarettir... Komnistler bylece Yahudi stili fantazmatik bir olgu gibi alglanmaktadr: glerini ne kadar yitirip grnmez olurlarsa, hayaletvari varolular, glgeden etkili denetimleri o kadar glenmektedir... imdi post-sosyalist lkelerde ortaya kann gerek kapitalizm deil, yeni kapitalist klna giren eski komnistlerin gerek g ve denetimi ellerinde tuttuklar sahte bir taklit olduunu savunan poplistlerin bu sabit fikir mekanizmas ilk kez Hegel tarafndan ortaya konulan yanlsamann tipik bir rneini de sunmaktadr: burada grmeyi baaramadklar, bu sahte kapitalizme muhalefetlerinin aslnda kapitalizmin kendisine muhalefet olduudur. Yani, sosyalizmin gerek ideolojik miraslar eski komnistler deil, onlardr. Poplistlerin biimsel ve gerek demokrasi arasnda eski komnistlerin koyduu kartl yeniden canlandrmak zorunda kalmalarna amamak gerek. Ksacas, burada devrimci srelerde geerli olan ironinin dier bir rneiyle kar karyayz. Bu ironi Marx tarafndan da betimlenmiti. Burada, akn devrimciler, tarihsel rolleri eski efendilerin yeni bir klkta ele geirecekleri alan hazrlamak olan araclar olduklarn alglyorlar.

MSTEHCEN EFEND

71

mez g znesinin mutlak gc ile bu znenin kimlii ortaya kar kmaz sakat ve gsz bir koruma indirgenmesi arasndaki kartlktr. Byle bir Efendi figrnn gcn aklayan fantastik zellik, onun simgesel yeri deil, onun araclyla acmasz iradesini ve normal insan kayglaryla tm balarn koparmaya ne kadar hazr olduunu ortaya koyduu bir edimdir. (Keyser Soeze rivayete gre, dman bir etenin onlar ldrme tehdidiyle kendisine antaj yapmalarn nlemek iin gzn krpmadan karsyla ocuklarn ldrmtr. Bu Alberichin aktan feragat etmesine benzeyen bir edimdir.) Ksacas Baba-Ad ve Kavramsal Yahudi arasndaki fark simgesel kurgu ve fantastik hayal arasndaki farktr: Lacan cebirinde, S (Temel-mleyen) [simgesel otoritenin bo imleyeni] ve objet petit a arasndaki fark. Kii simgesel otorite ile donatldnda, kendi simgesel nvannn bir eki, uzants olarak hareket eder. Yani, onun araclyla hareket eden tekidir: Burada zavall ve yozlam bir kii de olabilen bir yargc anmsamak yeterlidir, ama cbbesini zerine geirdii an, szleri Yasann ta kendisidir. Bunun tersine, hayat varoluta sahip olduum g bende benden fazla olan bir eye dayanr. Bunu Alienden Hiddena kadar birok bilim kurgu macera filmi ok iyi rneklemektedir: simgeselncesi yaam zn temsil eden yokedilemez yabanc bir gvde, iimi igal edip bana hakim olan mide bulandrc yapkan bir parazit. (Simgesel) kurgu ve fantezi arasndaki bu fark psikanalitik bir ideoloji teorisi asndan ok byk neme sahiptir. Marx zerine yeni kitabnda Jacques Derrida Spectre (hayal) terimini gereklik ve yanlsamann klasik ontolojik kartln altst eden ele gelmez sahte-maddilii gstermek iin kulland (Derrida, 1993). Belki de ideolojinin son sna, ideoloji ncesi ekirdei, zerine eitli ideolojik formasyonlarn yamand ideolojik matriksi burada aramalyz: Spectre olmakszn hibir gereklik olamayaca, gereklik devresinin ancak tekinsiz bir hayal ekle, destekle tamamlanabilecei gereinde. O halde, Spectre olmakszn neden hibir gereklik olamaz? Lacan bu soruya net bir yant getirmektedir. Gereklik (olarak yaadmz), kendinde ey deildir, her zaman simgesel mekanizmalar araclyla nceden simgeselletirilmi, kurulmu ve yaplmtr. Problem simgeselletirmenin hemen hemen her zaman baarszla urad, denemeyen, zlemeyen simgesel bor ierdii gereinde yatmaktadr. Bu gerek (gerekliin simgeselletirilmeden kalan ksm) hayal grntler (spectral apparition) klnda geri dner. Bu yzden, hayal grntler simgesel kurguyla, gerekliin kendisinin simgesel (ya da baz sosyologlarn deyimiyle toplumsal) olarak oluturulmas bakmndan bir kurgu yapsna sahip olduu gerekliiyle kartrlmamaldr; spectre ve simgesel kurgu kavramlar uyumsuzluklar iinde karlkl bamldrlar (kuantum mekanii anlamnda tamamlayc). Basite syleyecek olursak, gerek hibir zaman dorudan doruya kendisi deildir. Kendisini ancak eksik-baarsz simgeselletirme ara-

72

SLAVOJ Z ZEK

clyla sunar ve gereklikle gerei sonsuza dek ayran bu bolukta hayal grntler belirir. Bundan tr de gerekliin simgesel bir kurgu zellii vardr: Spectre, simgesel olarak kurulan gereklikten kaan simgeletirir. deolojinin ideoloji-ncesi ekirdei bylece gerein boluunu dolduran hayal grntden oluur. Hakik gereklik ve yanlsama (ya da yanlsamay gereklikle temellendirmek) arasnda net bir ayrm izgisi ekme giriimlerinin hesaba katmay unuttuu ey de budur: Eer gereklik olarak yaadmz ortaya kacaksa, orada bir ey bastrlmaldr. Yani, gereklik doru gibi asla tam, btn deildir. Spectren saklad gereklik deil, onun ilk balangtan bastrlan, gerekliin kendisinin basklanmas zerine dayand temsil edilemezdir. Burada yolumuzu somut toplumsal mcadelelerle hibir ilgisi olmayan speklasyonun bulank sularnda kaybetmi gibi grnebiliriz ama, byle bir gerein en ideal rneini, Marksist snf mcadelesi kavram salamyor mu? Bu kavramn sonucundaki dnce bizi gerekte snf mcadelesi olmadn kabul etmeye zorlar. Snf mcadelesi nesnel (toplumsal) gerekliin kendisini kapsayan bir btn olarak oluturmasn nleyen antagonizmann ta kendisini gsterir.4
4 Antagonizmann reel olarak kavranmas, Ernesto Laclau ve Chantal Mouffeden gelmektedir. Hegemony and Socialist Strategy (Londra: Verso 1985). Bu kavram belki de 80 sonlar ve 90 balarnn en tipik rnei The Thin Blue Line olan, yeni dalga belgesel filmlerin temel zelliini de aklyor. Linda Williamsn (1993: 9-21) esiz analizine bakn. Bu filmler, darda srarla varolduu dnlen gereklie naif bir referanslar olsa da, referent gnderge nesne, kavram dncesinin kendisinin kaybolduu, metafizik yanlsamann son kalnts olarak atld, postmodernist snrsz taklit, kopyalar (simulacre) oyununun tuzandan da kanrlar. Burada referent kaybolur, metafizik bir yanlsamann son kalnts olarak bir tarafa atlr. Thin Blue Line filminde referent yerindedir. Tm film cinayet gecesinde gerekte ne olduu etrafnda dner, bununla birlikte film gerekliin farkl gr-alarnn oulluunda buharlap gittii bir eit sahte-Rashoman ideolojisinden olabildiince uzaktr, ama bu gerek z geleneksel realist referentten ayn anda hem daha yakn, hem de daha uzaktr: daha uzaktr, nk znde temsil edilemez, anlatyla btnlemekteyken a priori olarak kaan ve direnen bir ey olarak n kabul edilmitir (film gerekte ne olduunun farkl hipotezlerinin sahte dramatizasyonlarn sorabilir ancak); daha yakndr. nk film kendini betimledii eylere bir mdahale olarak da dnr (film yapmcs mahkemenin yeniden yaplmas iin aka zemin oluturmaya almaktadr). Burada radikal aknln (gerekliin temsil edilemez, temsillerimizin tesinde olarak konmas) radikal zclk ile (bizimle Gerek arasnda, temsil edilen gerekle, alglayan-kaydeden zne arasnda hibir ak uzaklk olmad gerei) nasl aktn grebiliriz: zne temsil edilemez, ierie direkt olarak mdahale eder, onun bir paras haline gelir, o zaman da gerek bu ar yaknlktan tr temsil edilemez hale gelir. Durum Claude Lanzmann Shoah adl filminde de ayndr: film soykrm travmasna temsil edilemez, gsterilemez bir ey olarak iaret eder (ancak izleri, hayatta kalan tanklar, kalan antlar araclyla izlenebilir): bununla birlikte, soykrm gstermenin olanakszlnn nedeni, fazla travmatik olmas deil, bizim gzlemleyen znelerin, hl onun iinde, onu oluturan srecin bir paras olmamzdr. (Burada Shoahtan bir sahneyi anmsamak yeterlidir, burada toplama kampnn yaknndaki bir kyde yaayan Polonya kylleri, gnmzde yaplan rportajda, Yahudileri tuhaf bulmaya devam ettiklerini sylyorlar. Yani, soykrm meydana getiren mant yineliyorlar.) Bu eliki tam anlamyla Hegelcidir ve bu haliyle Baudrillardn yllar nce eletirdii Disneyland mantnn karsna kon-

MSTEHCEN EFEND

73

Gerein antagonizmasnn bu tekinsiz mantna aklk getirmek iin Claude Levi-Straussun Yapsal Antropoloji kitabndaki nl analizini anmsayalm. Burada Byk Gller kabilelerinden biri olan Winnebagoda klbelerin meknsal dalmn anlatr. Kabile iki alt-gruba ayrlmtr (moiety): yukardan olanlar, aadan olanlar. Bir bireyden bir kt paras ya da kuma kynn plann (klbelerin mekansal dalm) izmesini istediimizde, onun hangi altgrupta olduuna bal olarak olduka farkl yantlar alrz. Her iki taraf da ky bir ember olarak alglar; ama bir alt-grup iin bu emberin iinde merkez evlerin oluturduu ikinci bir ember vardr, bylece iie iki daire vardr. Dier altgrup iinse ember ak bir izgiyle ikiye blnm durumdadr. Dier bir deyile, ilk alt-grubun bir yesi (buna muhafazakr grup diyelim) kyn plann merkez tapnan evresinde aa yukar simetrik olarak dalm bir evler halkas gibi grrken, ikinci (devrimci-antagonistik) grubun yesi ky grnmez bir ufkun ayrd iki ayr ev bei olarak grr... (Levi-Strauss, 1993: 131-163) Levi-Straussun burada zerinde durduu esas nokta bunun bizi hibir ekilde kltrel relativizme gtrmemesi gerektiidir. Kltrel relativizm iin, toplumsal alann algs gzlemcinin ait olduu gruba baldr. ki grece algya blnmenin kendisi bir sreklilie gizli bir referans anlamna gelir binalarn nesnel, gerek dalm deil, ama travmatik bir ekirdek, kyn yerlilerinin simgesel olarak ifade edemedii, aklayamad, iselletiremedii, hesaplaamad bir temel antagonizma, toplumsal ilikilerde toplumun kendini uyumlu bir btnlk olarak stabilize etmesini nleyen bir dengesizlik. Plandaki iki alg bu travmatik antagonizma ile baetmek, yaralarn dengeli bir simgesel yapnn empoze edilmesiyle sarmak iin iki birbirini karlkl olarak dlayan abadan baka bir ey deildir. (Burada cinsiyet fark konusunda da durumun tam olarak ayn olduunu eklemeye gerek var m? Erkek ve dii Levi-Straussun kyndeki evlerin iki konfigrasyonu gibi deil midir? Bizim gelimi evrenimizde byle bir manta yer olmad yanlsamasn ortadan kaldrmak iin, politik alanmzn sol ve saa blnmesini anmsamak yeterli olacaktr. Bir sac ve solcu ayn Levi-Strauss kynn iki kart alt-grubunun yeleri gibi davranr. Politik alanda yalnzca farkl yerler igal etmekle kalmazlar, herbiri politik alann dalmn da farkl alglar. Bir solcu bu alan temel bir antagonizmayla batan aa blnm bir alan, sac ise bir toplumun ancak yabanc glerin bozduu organik birlii olarak alglar.) Saduyu bize znel alglarn nyargsn dzeltmenin ve gerek durumdan

maldr: Disneylandn tuza sahte atraksiyonlarnn gerekliine bizi ikna etmeye almas deildir, daha ziyade Disneyland dndaki dnyann, oradan ayrldmz zaman yeniden girdiimiz dnyann hakik gereklik olduuna bizi ikna etme abasnda yatar. Dier bir deyile, hakik kandrmaca sahnelenen grnn kendini sahte olarak sunup bylece kendi dndaki gerekliin zgnln garantilemesindedir. Bu Hegele gre grn kavramndaki asl kandrmacadr.

74

SLAVOJ Z ZEK

emin olmann kolay olduunu sylyor: bir helikopter kiralar ve kyn kubak bir resmini ekeriz. Bu ekilde elde ettiimiz, gerekliin arptlmam bir grntsdr. Ancak sosyal antagonizmann gereini, ifadesini gerekliin arptlmasnn kendisinde, evlerin gerek dalmnn fantezilerdeki deiikliinde bulan simgeselletirilemez travmatik z, ekirdei tamamen karrz. arptma ve/ya da ikiyzlln ta kendisinin aklayc olduunu iddia ettii zaman Lacann aklnda olan da budur: gerekliin doru temsilinin arptlmas yoluyla ortaya kan reeldir (gerek), yani zerine toplumsal gerekliin ina edildii travma. Dier bir deyile, kyn tm yerlileri ayn plan izselerdi, karmzda antagonizmalar olmayan uyumlu bir topluluk olurdu. Ama eer Marxn meta fetiizmi kavramnn iaret ettii temel paradoksa varacaksak, bir adm daha atmal ve diyelim iki farkl gerek ky tasarlamalyz. Bunlarn her biri Levi-Straussun kartt iki fantezi plann uygulanmas olsun: Bu durumda, toplumsal gerekliin yapsnn kendisi, antagonizmann gereiyle baetme giriimini temsil eder.5 Yani, kiinin unutmamas gereken ey, meta fetiizminin bir burjuva politik ekonomi teorisini deil, pazar alveriinin gerek ekonomi pratiinin yapsn belirleyen bir dizi n kabul gsterdiidir. Teoride kapitalist faydac nominalizme sarlr, kendi pratiinde ise teolojik esintileri izler ve speklatif idealist olarak hareket eder. Gereklik kendisi simgesel bir kurgu tarafndan dzenlendii lde, bir antagonizmann gereini saklar ve sembolik kurgudan itilen, bastrlan bu gerektir ki hayal grntler eklinde dner rnek olarak, tabii ki, kavramsal Yahudi klnda. *** Hayal grntler (spectral apparition) ve simgesel kurgunun bu ikilii fantezi kavramnda geerli olan kesin belirsizlik araclyla da edilebilir. Yani, fantezi kavram diyalektik Coincidentia Oppositorumun (ztlarn birlii) tipik bir rneini sunar: Bir fantezi bir yandan, gzelletirici ynyle, dengeleyici boyutunda, problemlerin olmad, insan yoksunluklarnn ulaamad bir durumun ddr. Dier yanda, temel formu kskanlk olan destabilize edici boyutuyla fantezi vardr. tekinde beni rahatsz eden her ey, ben grmediim zaman neler yapyor olabileceine, beni nasl kandrp bana kar komplolar kurabileceine ya da beni nasl grmezlikten gelip temsil, canlandrma kapasitemin tesinde bir younlukta hazlar aldna ilikin bana musallat olan hayallerimdir (rnein
5 Burada mimar alan zellikle ilgintir: byk mimar ve kentsel projeler (binalarn sosyal alannn, kamusal alanlarn ve bo zaman geirme yerlerinin dalm araclyla) sosyal antagonizmalara hayal edilen zmleri cisimletirme abalarna tanklk etmez mi? rnein, modernist ilevselcilik, sosyal yaamn tm ynlerinin (alma, bo zaman, ynetim) uyumlu koordinasyonunu garantileyen saydam ve rasyonel olarak dzenlenmi bir sosyal alan ina etme giriimi deil midir? Mimar belki de gerek maddiliin kendisinin (binalarn dalm) her zaman ideolojik bir projeyi cisimletirdiinin en ak rneidir.

MSTEHCEN EFEND

75

Swannn Aknda Odetteye ilikin olarak Swann rahatsz eden budur). Ve totalitarizm diye adlandrlan olgunun temel dersi fantezi kavramnn bu iki ynnn karlkl bamll deil midir? Fantezi 1e (simgesel kurgu) tamamen balananlar baarszlklarn aklamak iin Fantezi 2ye bavurmak zorunda kaldlar. Nazilerin uyumlu Volksgemeinschaftn (mill cemaat) bastrlm kart Yahudi komplosuna dair paranoyak saplantlar biiminde geri dnd. Benzer ekilde, Stalinistlerin saplantl bir ekilde habire sosyalizmin yeni dmanlarn kefetmeleri yeni Sosyalist insan idealini gerekletirme iddialarnn kanlmaz kart deil miydi? Belki de Fantezinin iimize nfuz etmesinden kurtulmak bir azizin en zl tanmn oluturmaktadr. Fantezi 1 ve Fantezi 2 ayn madalyonun iki yz gibidir: bir toplum gerekliini Fantezi 1 tarafndan kurulup dzenleniyor olarak yaadka, doasndaki olanakszl, can evindeki antagonizmay grmezden gelmek durumundadr ve Fantezi 2 (rnein kavramsal Yahudi figr) bu grmezden gelmeyi cisimletirir. Ksacas, Fantezi 2nin etkililii Fantezi 1in gcn srdrmesinin kouludur. Lacan Descartesin Dnyorum, o halde varm szn Ben o halde varm diye dnenim diye yeniden ifade etti. Buradaki nokta, hi kukusuz, iki benin (dnen ve var olan) akmamasdr. Yani: ikinci benin fantazmatik doas. Etnik kimliin patetik iddias de ayn yeniden formlasyona tabi tutulmaldr. Ben Franszm (Alman, Yahudi, Amerikan) sz, Ben Franszm diye dnenim eklinde yeniden ifade edildii an, kimliimdeki boluk grnr hale gelir ve kavramsal Yahudinin ilevi bu boluu grnmez hale getirmektir... O halde fantezi nedir? Fantezide gerekletirilen arzunun kiinin kendi arzusu deil, tekinin arzusu olduu hibir zaman akldan karlmamaldr. Yani fantezi, fantazmatik formasyon znenin ilk, oluturucu pozisyonunu belirleyen, Ne istiyorsun? sorusuna bir yanttr. Arzunun orijinal sorusu dorudan olarak Ben ne istiyorum? deil, Bakalar benden ne istiyor? Bende ne gryorlar? Bakalar iin ben neyim? sorulardr. Kk bir ocuk karmak bir ilikiler ana gmlmtr, evresindekilerin arzular iin bir katalizr ve sava alan olarak hizmet eder, babas, annesi, kardeleri vs. savalarn onun evresinde yaparlar, anne babaya, ocuuna gsterdii bakm ve ilgi ile mesaj gnderir, v.s... Bu roln olduka iyi farknda olmakla birlikte, ocuk kendisinin dierleri iin nasl bir nesne olduunu, onla oynanan oyunlarn kesin doasn kavrayamaz ve fantezi bu bulmacaya bir yant salar. En temelinde, fantezi bana dierleri iin ne olduumu syler. Yahudi dmanl paranoyas, fantezinin bu radikal olarak zneleraras zelliini rnek bir ekilde grnr klar: Fantezi (Yahudi komplosunun toplumsal fantezisi) Toplum benden ne istiyor? sorusuna bir yant bulma abasdr. Yani, katlmaya zorlandm bulank olaylarn anlamn ortaya karmak. Bu nedenle, standart projeksiyon (yanstma) teorisi, yani Yahudi dmannn Yahudi figrne kendi istenmeyen ksmn yanstt

76

SLAVOJ Z ZEK

dncesi yeterli deildir: Kavramsal Yahudi figr benim (Yahudi dmannn) i elikisinin dlatrlmasna indirgenemez, benim znde merkezsiz olduum, anlam ve mantn kontrol edemediim bulank bir an bir paras olduum gereine tanklk eder ve baetmeye alr. Bu nedenle, kiinin hazzn organize eden fantazmatik ereve ile asgar uzakln nasl brakabilecei, onun etkinliinin nasl askya alnabilecei sorunu yalnzca psikanalitik tedavi ve sonucu iin nemli olmakla kalmaz, rk gerilimlerin yenilendii amzda, bu belki de en nde gelen politik sorundur. Geleneksel Aydnlanmann tutumunun gszln en iyi, rasyonel tartma dzleminde rk tekine kar bir dizi ikna edici gereke gsterirken, bir yandan da eletirisinin nesnesinin cazibesine aka kaplan rklk kart gsterebilir. Bu nedenle de, tm savunmalar, gerek bir kriz annda yklr (rnein anavatan tehlikede olduu zaman), ayn klasik Hollywood filmlerinde kt adamn resm mahkm edilip iinin bitirilmesine karn, yine de izleyicinin libidinal yatrmnn oda olmas gibi. (Bir filmin ekiciliinin kt adamnn ekiciliiyle eit olduunu Hitchcock zaten sylemiti.) En nde gelen sorun yalnzca dman sulayp rasyonel olarak yenilgiye uratmak deildir. Bu onun bizim zerimizdeki gcn kolayca arttrabilecek bir grevdir; nemli olan onun bize yapt fantazmatik byy bozmaktr. Fantazmay gemenin amac haz, zevkten kurtulmak deildir. (Eski sol pritanizm tarznda): fanteziyle arada uzaklk brakmak daha ziyade hazz fantazmatik erevesinden karmak ve onu uygun bir ekilde belirlenemez klarak, ne doasndan tr gerici ve tarihsel ataletin (inertio) destei, ne de mevcut dzenin kstlamalarn kaldrmamz salayan zgnletirici g deil, blnemez geriye kalan, artk olarak kabul etmek anlamna gelir. eviren MUSTAFA YILMAZER

KAYNAKA
Derrida, Jacques (1993) Spectres de Marx. Paris: Galilee. Lacan, Jacques (1991) Le seminaire, livre VIII: Le transfert. Paris: Editions du Seuil. Laclau, Ernesto ve Chantal Mouffe (1985). Hegemony and Socialist Strategy. Londra: Verso. (Trkesi: Hegemonya ve Sosyalist Strateji, ev. Ahmet Kardam - Doan ahiner, stanbul 1991) Levi-Strauss, Claude (1963) Do dual organizations exist?, Structural Anthropology iinde. New York: Basic Books. Williams, Linda (1993) Mirrors without memories - truth, history, and the new documantery, Film Quarterly, No. 3.

MSTEHCEN EFEND

77

Obscene master

z According to Zi ek, the aim of a critique of ideology is to extract the symptomal kernel which the official, public ideological text simultaneously needs and disavows for its undisturbed functioning. Cynical distance, the predominant ideological attitude of late capitalist subject leaves the background of public-written ideological text, which is structured in fantasies, intact. Cynical distance and reliance on fantasy are codependent. z Following this, Zi ek tries to analyze the outbreak of real violence. He sees violence as a kind of action which emerges when the symbolic fiction that guarantees the life of a community is in danger. Through violence, we try to undermine the fiction that sustains other communities. But thats not the only cause of violence. Our relationship towards the other is through the agency of fantasies. The pre-ideological kernel of ideology consist of the spectral apparations, that is fantasies, which fill up the hole of the real. We must not confuse apparitions with the symbolic fictions of the community. The symbolic fictions as well are founded upon a trauma, an antagonism which is unrepresentible. Reality itself, insofar as it is regulated by a symbolic fiction, conceals the real of an antagonism, and this foreclosed real returns in the quise of spectral apparations. The duality of symbolic fiction and spectral apparations can be detected through the double nature of fantasy. Fantasy, on one hand, is the substance of all utopian yearnings. On the other hand, in another quise, it appears as envy and all other negative images of the other that haunt me. These two kinds of fantasies, symbolic fiction (utopia) and spectral opposition are like two sides of the same coin. Fantasy, in essence is not subjects own, but the others desire. Through fantasies we try to make out what we are for others and what they want from us. At its most fundamental, fantasy tells me what I am for others. z Zi ek claims that these discussions are not solely theoretical claims. On the contrary, our attitude and enmity towards other, which spring from the above mentioned dynamics of fantasy, are intelligible only in this framework. And this is the foremost political question in the age of racist and nationalist tensions. The attitude of traditional englightenment and liberalizm is helpless both to explain and to struggle against this conjuncture.

78

STATHS GOURGOURS

Tarihle d arasnda ulus biimi


Stathis Gourgouris*

ki sav ile balayacam. Burada koulsuz birer iddia olarak grnen bu savlar daha geni bir metinde ayrntl olarak ilenmitir (Gourgouris, 1996). Ulus konusundaki dncelerim de bu iki sava dayanyor: 1. Ulus bir toplumsal-imgesel kurumdur. Cornelius Castoriadisin 60larn ortalarndan beri konuyla ilgili yazlarnda kuramlatrd biimiyle kullanyorum bu terimi. Castoriadisin dncelerini uzun boylu tartacak yerim yok; yine de, basit bir nerme haline getirilebildii lde, ulusun bir toplumsalimgesel kurum olduunu ne srmekle unlar sylemi oluyoruz: a) her ulus, belli bir toplumun belli bir tarihsel anda kendini imgeleyi biiminin da-yanstldr (projection); b) bir toplumun belli bir tarihsel anda kendini bir ulus olarak imgelemesine imkn veren anlamlan(dr)ma tarz da (significational mode) yine ulusun kendisidir o tarihsel an mmkn klan da yine ulustur. Bu iki olu tarzndan herhangi birinin tekine ncelii yoktur; e-zamanldrlar. yle ki, Benedict Andersonun terimlerini kullanacak olsaydk ulusun bir imgelenmi (hayal edilmi) topluluk olduunu syleyebilirdik ama ancak, kendini imgeleyen bir imgelenmi topluluk olduunu da eklemek kouluyla. Bu totolojik nerme (ama iki terimin, iki ann, hibir zaman birbirine indirgenemeyecei bir totoloji gramatik adan birbirine kart deilse bile birbirinden ayr iki terim var nk: imgelemek/imgelenmek) bir biim olarak ulusa belli bir kken1 arama isteini amamza imkn vermektedir. 2. Ulusal oluumla ilgilenen tarihi ve analistlerin ounun aklamalarna
(*) Princeton niversitesi, Karlatrmal Edebiyat Blm. 1 Devlet (bir siyasal oluum) olarak da dnlebilir bu kken, kapitalizm (bir ekonomik oluum) veya belli bir egemen snfn ideolojik aygt olarak da.
TOPLUM VE BLM 70, GZ 1996

TARHLE D ARASINDA ULUS BM

79

gre ulus biimi modernlik tasarsyla ilikilidir. Bu gr kabul ederim ama ancak modernliin douunun da Aydnlanmann epistemik dzenine bal olduunu kabul etmek kouluyla. Bunun da olduka tartmal bir nerme olduunu biliyorum; yine de unu syleyeceim: Bir biim olarak ulusun ortaya k, Aydnlanmann epistemik konfigrasyonuna yakndan baldr ve phesiz bu konfigrasyon da Devrim ann yansra, bilim ve teknolojide, corafya ve kltrde o an byk siyasal eylemlerine ncelik eden btn bilisel dnmleri ierir. Btn bunlarn da iaret ettii gibi ulus her ynyle tarihsel bir biimdir. O kadar ki, ulusun bir toplumsal-imgesel kurum olduunu hatta bir d-biim olduunu sylemek, onun tarihsel doasnn byk karmaklna, yani ulusun her eyden nce insan imgeleminin ve olumsallnn (contingency) rn olduu gereine de bir aklama getirmek demektir. mdi, ulusa dn iaretini yklemenin amac, onun ileme biimini mmknse biraz daha somut klmaktr; nk ulusu somut terimlerle betimlemeyi zorlatran ey tam da tarihin rn olmasdr. Ancak, sadece bir k noktas olarak, ulusun bir ekilde dle ilikili olduunu ne srmek, d-olarakulusun gerek olmadn, ya da sosyal bilimdeki ulus-devlet tanmndan daha az gerek olduunu sylemek anlamna da gelmez. Ulus, bir toplumsal-imgesel kurum olduu lde gerektir. Kolektif temsiller daarndan klasik bir imgeye bavuracak olursak: gmenlerin (veya sava tutsaklarnn, mltecilerin, srgnlerin vb.) yllar sonra anayurtlarna geri dndklerinde eilip topra ptkleri bilinir. Nedir bu davrann anlam? Kiiyi buna ynelten etken nedir, enerjisini nereden almaktadr bu davran? Kukusuz, bir tapnma edimidir bu hi deilse vcudun ald konum asndan; gsterimsel (performative) bir edimdir ve aktrn herhalde kendi ulusu olarak imgeledii eyle ilikisini vurgulamaktan baka amac yoktur. Bu ulusu o anda simgeleyen ey de retilemelerin en tipik ve ele gelir olandr: toprak. Ama imgesel anlamlandrmalar dnyasnda gerekleen (anlamn orada toplayan) bu gsterimin sonular da son derece gerektir: dudaklara toprak bulamtr. Bu rneklendirme abasnda biraz arya katmz dnenlere sahici bir tarihsel rnek de sunabilirim. 1921de bir Hindistan gazetesinde kan bir haberi, Gandhi zerine mkemmel makalesinde Shahid Amin yorumluyor:
[Gandhinin] blgeye geldiini duyuran Swadesh gazetesinde o gn u bal tayan bir haber de kar: Gandhi dlerde: ngilizler rlplak kayor. Etah blgesinde Kasganj tren istasyonunda gazete okurken uyuyakalan bir makinist muhtemelen bir Anglo-Hintli gece 11de bir kbustan uyanarak yerinden frlam ve ngilizlerle baz Hintli demiryolu iilerinin kald barakalara doru koarak barmaya balamtr: Kan! Kan! Bir sr Hintli, balarnda Gandhi, ngilizleri kltan geirerek buraya geliyorlar! Panie yol aar bu ve blgedeki btn beyazlar yataklarndan frlayp st-

80

STATHS GOURGOURS

lerine hibir ey giymeden istasyona koarlar... Ertesi sabah olaydan haber olan Hintliler de ngiliz z-gveninin bu rnei karsnda makaralar koyvereceklerdir. (Amin, 1994:288-348)

Hintlilerin mizah duygusuna byk sayg duymakla birlikte, ngilizlerin dehete kaplmakta hakl olduunu ne sreceim. Shahid Aminin syledii de bu zaten: Gandhinin asl etkinliini kazand an, toplumun imgeseli tarafndan Mahatma (bilge kii, yce kii) olarak kurulduu andr. Ancak o zaman ulusal dn cisimlenii haline gelebilmitir. Bu dn gerekliinin en iyi belgesi de smrgeciler tarafndan dpedz bir kbus olarak yaanmasdr. yi ama, ulusa bir dn biimsel zelliklerini yklemekle ne yapm oluyoruz? Dlerin Yorumuna sonradan ekledii paralardan birinde (1925), u iyi bilinen sav ne srer Freud (aslnda bu sav da Aristotelesin bir dncesinin zetidir): Dler, dnmenin belli bir biiminden baka bir ey deildir ve bu biimi mmkn klan da uyku halinin koullardr. (Freud, 1965:545) Bu cmle, kendi amacnn da tesinde ilgin geliyor bana; Freudun kavrayn ulus sorunsal iin yntemsel bir koula dntrerek paradigmatik bir nerme gibi kullanacam burada. Ama, ulusal oluumun ieriini (kapitalizmle ilikisini, rnein) aklamaktan ok, kendi zel tarihinin st-belirlenimlerine bal olarak kapitalizmi tercih edebilecek veya etmeyebilecek bir topluluun ya da toplumun rgtleniinde ulus denen bu biimin seilmi olduunu vurgulamaktr.2 erik sorunlar yerine biim olarak ulus/dn srrn aratrmak daha ilgin, daha kkrtc bir abadr bence. Bu ynde bir aratrma, bir ulusun toplumsal-imgesel kuruluunu ve dolaysyla tarihsel varln ortaya koyan o gizemli ikonografiyi de demek demektir. Bu paradigmay sonuna kadar gtrmek iin Freuddan aktardmz pasaj izlersek, belirli bir toplumun kendi biimi olarak ulusu sei srecini ieren bu gizemin o toplumun (ulusun) dalmasndan* olutuunu da syleyebiliriz. Pasajn devam yle: O biimi [d] yaratan, d-almasdr; ve d grmenin zn de d almas oluturur dn zgl karakterinin aklamasn ancak d almasnda bulabiliriz.
2 Cmlelerin ereksellii, kanlmaz bir gramatolojik sonu oluyor burada: kullandm etken fiil ekimini ok ciddiye almamak gerekir. Aktr ki herhangi bir toplumun kendi biimlerini semeimkn, bu biimlerin onu seme imknndan daha fazla (veya daha az) deildir.

(*) Freudun d kuramnda, dn hammaddelerini (bedensel uyarmlar, gnn tortular, dn ierdii rtk veya gizli anlamlar) dntren ve bylece grlen d reten ilemler btnne d-almas ad verilir. Bu, dn ieriinin ak ieriine dntrlmesi olarak da tanmlanmtr. Bu dntrmede baz ilem ve mekanizmalar vurgulamtr Freud: arptma, younlatrma, kaydrma (deplasman), temsil edilebilirlik koulu, ikincil revizyon vb. Freuda gre, d-almasnn birbirini tamamlayan iki yn vardr: (a) d almasnn kendisi yaratc deildir, yoktan varetmez, sadece malzemeyi dntrr; (b) ancak dn zn olutan ey de rtk ierik deil, d-almasdr. -n.

TARHLE D ARASINDA ULUS BM

81

Baka bir deyile, belirli bir toplumsal biim olarak ulusun zgllnn de byle bir ulusla(tr)ma ileminde, toplumun kendi yelerini ulusal tebalar/zneler olarak kurmasnda yatt sylenebilir. Etienne Balibarn toplumun ulusalla(trl)mas adn verdii bu ilem, tarihsel olarak zgl bir ulusal fantazinin* ekillenmesinden olumaktadr. Bir eksendir bu ulusal fantazi; her toplumun zgl ulusallk deneyimi, bu eksenin evresinde rlr. Bu rgnn yaamn Almanca yazyor olsaydk Phantasiebildung (fantazi oluumu) da diyebilirdik buna aydnlatmak iin yine d-almasnn zelliklerine dneceiz. Freud, d-almasnn sylemsel olmadn aka belirtmiti; znenin bilind dnme srelerine kesinlikle bal olsa da, tmyle farkl bir doas vard d-almasnn. Freuda gre, d malzemesi szel ya da sylemsel olduunda bile d-almas sreleri esas olarak ikonografikti: D-almasnn sz-temsillerine** bylesine az bal kalmas ok dikkat ekici bir noktadr; plastik temsil iin en elverili deyimi bulana kadar szckleri srekli birbiriyle deitirmeye hazrdr... Bir d iin, szcklerle yaplan ilemlerin eylere gerileme hazrlndan te bir deeri yoktur. (Freud, 1984:236-37) Bu iddiada zellikle ilgin olan nokta, Freudun baka bir yerde temsil edilebilirlik mlahazalar adn verdii mekanizma zerinde yine srar etmesidir. yleyse, d-almasndaki balca arzu ekillenmelerinin (kaydrma, younlatrma) yaratt basn ya da enerjiyi anlamann en iyi yolu, onlar dn temsil edilebilirlik gerekleri asndan yorumlamaktr. Ksaca sylersek, d-almas bir dil deildir: resimselin (imge ya da biim) yaratt basn zerinde dilin gerekletirdii etkidir sadece. Bu noktay ne kadar vurgulasak azdr, nk bir ulusun zgl bir toplumsal-tarihsel biim olarak douu toplumun genel imgesel kuruluuna bal olduu lde bu doum sreci de sadece bir metinler toplamna veya zgl sylemsel pratiklere indirgenemez (phesiz, bunlar da ieriyordur). Bir ulusun asl toplumsal-tarihsel doumu, belirli bir ulusal imgeselin da yanstlmasyla gerekleir hem sinematografik, hem de psikanalitik anlamyla kullanyorum bu terimi.3 Bu, d-almasnn varln, rtk d ieriklerinin yorumlanmasnn r-

(*)

Fantazi, znenin ba kiisi olduu bir sahnedir; bu sahne, bir arzunun (son tahlilde bilind bir arzunun) imgesel tatminini ierir; bu arzu ve tatmin [egonun] savunma sreleri tarafndan u ya da bu oranda arptlmtr. (J. Laplanche ve J.-B. Pontalis, 1985:314) Freud, fantazinin bir yanlsama olduunu, ama bu yanlsamann da bir ruhsal gereklik ierdiini syler: Fantaziler kat ve inat kurgulardr ve gereklikle kyaslanmaya yanamazlar: Bu kyaslanmann evresinden dolamann ya da gereklii kendilerine alet etmenin yolunu bulurlar. -n.

(**) Freud, iki tr ruhsal ierik veya tasarm (temsil) olduunu syler: eylerden treyen ve esas olarak grsel olan ey-temsilleri ile esas olarak iitsel olan szck-temsilleri. Freuda gre, bilinte ey-temsilleri kendilerine tekabl eden szck-temsillerine balanr; oysa bilindnda sadece ey-temsilleri vardr. (Laplanche ve Pontalis, 1985:447-49) 3 Bir d, baka eyler olmann yansra, bir projeksiyondur da: isel bir srecin dsallamasdr. (Freud, 1984:231)

82

STATHS GOURGOURS

n olarak deil, hatta bu ieriklerin resimsel bir dile evrilmesi olara bile deil, d-uzamnn snrlarn ihll eden bir eylem olarak, rtk d ieriklerinin kurumsal sreci olarak kavradmz anlamna gelir. undan: d bir arzu ekillenmesidir ama, ifadesini dn ieriinden bulmaz bu arzu. Arzunun ifade ettii anlama (yorumlanamayacak bir anlamdr bu aslnda) bir aklama salayabilecek olan ey, d grme ediminin kendisidir: d-almasnn arzu blgesinde kendine izdii zgl yol. Dn grnteki okunakll bir sahte-okunakllktr, nk bir dn ierii son kertede bir metin deil bir nesnedir ve bu nesnenin metinsel anlarl da uyku halinden kmak isteyen bir dnce-retici bilincin taleplerinin zorunlu kld bir duygulanmdan te bir ey deildir. yleyse dn bir bina olduunu, duygulanm ykl bir ekil olduunu da syleyebiliriz. Bu eklin ylece yorumlanmas imknszdr; ama bir yorum nesnesi olmas, yorumun zerine tatbik edilebilecei bir ekil, bir proje olmas elbette mmkndr. Psikanaliz projesinin epistemolojik olarak tam da bu tatbikat zerine oturduunu syleyebiliriz yani, bu projenin dayanak noktas yorumun son kertede mmkn olduu dncesidir. Bu doru olabilir, fakat burada sylemler arasnda hzl bir gei yapmama izin verin ilk andan son ana kadar son kertenin yanl saati hi gelmez. (Anlalaca gibi, bu alnt Althusserin Pour Marx [Marx in] adl eserindendir ve Althusserin stbelirlenim kuram iin ok nemli, kendisinin Freuddan ald bir dncedir. Burada, yorumun hibir zaman gerekleemeyen bir son kertesinin olduu dncesinin ki bu dnce gidebilecei yerler asndan son derece zengindir psikanaliz iin epistemolojik sonularn ayrntl olarak ele almayacam. Ancak u kadarn sylemeliyim ki, Freud da ryann ekirdei [the navel of the dream] adn verdii eyi akla kavuturmak iin bu meseleyle hayli uramtr.) Beni burada asl olarak ilgilendiren, verili bir toplumun kendisine rgtlenme tarz olarak setii ulus ad verilen belirli bir biimin temelde anlalamama durumudur. Lf dolatrmadan ifade edecek olursam: Benim iddiam, bir ulusun bir metin olarak okunamayacadr; byle yapmak anlaml gibi grnse de, biz buna kesinlikle gvenmemeliyiz. te bu nedenle, ulusun biimsel doasn bir dnkne benzer biimde ele almak gerekir. Ulusal imgesele srf sylemsel bir oluumun niteliklerini atfetmek bu imgeselin karmaklna hakszlk olur. Vurgu, metin-olarak-ulustan d-olarak-ulusa kaymaldr ki, bu da u anlama gelir: Ulusun damgasn tayan metinler, son tahlilde ulusun rtk d ieriklerinin tanmlar ve buradan hareketle ulusun d almasnn (belirsizletirmeye ve gizlemeye yatkn) resimsel bir dile evrilmesi olarak da grlebilir. Bu balamda, ulusun anlatyla ak olarak ilikilendirilmesi zellikle de bu ilikilendirmenin derecesi aka hususunda ikna olmu deilim. Bu husus, Benedict Anderson, Homi Bhabha ve zaman zaman Edward Said de dahil ol-

TARHLE D ARASINDA ULUS BM

83

mak zere birok yazarn bu mesele hakkndaki deiik savlarnn dayanak noktasn oluturuyor. Ulusun kurgusu ancak ksmen ve geici olmak zere anlatdr ve bir ulus ancak resimsel olarak kurgusaldr. Bu da u demektir: Ulusun anlats, kurgusunun biimi, ulusun d almasnn anlatsal olarak kendini gizlemesinden (mistifikasyonundan) baka bir ey deildir.4 rnein bir ulusal sylem olarak nitelendirildiinde Neo-Helenizm, Neo-Helenik bir imgeseli anlamlandran btn o resimlerle (imgeler, ikonlar, simgeler) ya da kelimelerle bunlar, nesneler ve idolletirmenin iaretleri olarak grld mddete dorudan ikame edilemez. Neo-Helenizm, ulusal rtk d ieriklerinin dilidir. Ya da daha ak olarak, ulusun d almasnn metinselletirilmi dnceleridir. Bylelikle, imgesel bir blge olarak Modern Yunanistann kendisi, bu metinlerin, sylemlerin toplamna ya da daha genel olarak kendisinin tarihsel kaydndan sorumlu kltrel pratiklere indirgenemez ve bunlarla snrl tutulamaz. Baka bir deyile, Yunanistan (ya da herhangi bir ulus) kendi tarihine indirgenemez ya da bununla snrl tutulamaz; daha fazla bireyleri, baka eyleri ierir. Ya da ulus orada (tarihte, corafyada, bir anlatda) oluuyla ezamanl olarak baka bir yerdedir. Ayrca baka bir yerde oluuyla ulus, (ulusu anlamada ve onun gcn kabullenmede Marksist siyasetin gszln gstermi olan) sk skya tarihsici nitelendirilmeleri boa karr, fakat ontolojiletirildii gereinden (ki bunu birok dnr, ulusun deimez, tarihtesi nvesi olarak grmtr) de kaar. nk, baka bir yer ne ieridedir, ne de dardadr; ne deikendir, ne de sabittir. Szkonusu baka bir yer, toplumsal-imgesel kurumun zelliklerinden biridir; yani, ezamanl bir dizi tarihsel edim ierisinde hem (belirli bir toplum tarafndan) kurulmu, hem de (bu belirli toplumu) kurandr. Tekrar ifade edeyim, ulus, bir biim olarak tamamen tarihseldir, nk hem tarih ierisinde bir yerde, (diyelim ki 17nci ve 18inci yzyl Avrupas ve kolonilerinde) gsterilebilir, hem de ulus, kendisinden nce gelen eitli rgtlenme tarzlarn (ger kabile, Polis, aile, dini cemaat, monari, imparatorluk, vs.) iine alarak ve bylece byyerek, gcne g katarak kendisini oluturmaktan ekinmez. Bu balamda, aratrma nesnesi ne kadar usuz bucaksz olsa da bu yaz topolojik bir almadr. nk belirlenmesi gereken ulusalln per se bilinsiz ileyiinde (her ulusal znenin tanmlanm bir toplulua ait olma tecrbesinde yaanan zorunlu mistifikasyonda) yatmaz. Aksine, bunun iin, ierisinde benin belirli bir biimde kurulduu bize tekabl eden szde homojen eitliliin (ne kadar belirsiz olsa da) konumuna bakmak gerekir. Toplumun ulusalla-

4 Bu, Balzacn roman, uluslarn zel tarihidir eklindeki, aslnda romandan ok tarih iin anlaml olan nl szyle elimez. Bir ulusun mahremiyetini anlat yoluyla inemek, rtk d ieriklerini aldatmakla edeerdir. Bu, d almasnn bir paras olacaktr. Resimselin anlat yoluyla cezbedilmesinin en st rnei, fantastik olduu kadar gnah karmaya da dair bir edebiyat tr olan ulusal tarih yazmdr.

84

STATHS GOURGOURS

masnnbildik bulank sreci, k noktas ve ama olarak srekli dnlen bir hayali oluun, yani bu bizin kodlanmasna yknr. Dolaysyla, birisi bir ulusallk duygusu yaadn ne kadar iddia edebilirse, o lde de birey vatanda ad altnda ulusalla(trl)m bir znenin kurulmasn anlamlandrm olur. Bu durum, Devlet aygtnn yabanclarn vatandala gemesiyle ilgili resm dilinde aka grlr. Kimin vatandalk imtiyazna sahip olup olamayacana ilikin politikalar, bir ulustan bakasna belirli yasalarla farkllasa da, bu imtiyaza sahip olmasna yeni izin verilenleri tanmlamada kullanlan ortak terminoloji hayli aklaycdr: Onlar, doallatrlm (naturalized) vatandalardr.* Yani, onlar znellikleri onlara vatandalk hakkn veren toplumun doasna (ki bu doa, onlarn znelliklerinin ulusallatrlmasna izin veren bir doadr) uyan insanlar haline gelmilerdir.5 Bu siyas doallatrma, Amerika Birleik Devletleri gibi, doasnn bir ergime potas misali, farkllamam, sindirmeci bir eitlilii ihtiva edecek ekilde kurulduunu iddia eden nominal olarak sekler bir toplumda ak olarak grlebilir. Ancak doallatrma, ideolojik temelleri metafizik bir homojenlik ilkesine dayanan toplumlarda da geerlidir. Bu ilke, ister kabilesel (srail ve Siyonizm rneinde olduu gibi) olsun, ister etnik/kltrel birlik (Yunanistan ve Neo-Helenizm rneinde olduu gibi) olsun, belirli bir doann batan beri varolduunu iddia eder. Bu ikinci durumdakileri ABD rneinden ayrdeden ey udur: Hakim konumdaki zc bir kimliin onaylad doann ecdada dayanan zellii, kiinin milliyetine sekler (yasal) biimde atfedilen doadan daha nemlidir. Bu terimlerle konumaya devam edecek olursak, ulus ve (ulusal) zne arasndaki iliki, Althusserin nl istizah** (interpellation) kavramnn tam tersi olarak grlebilir. Baka bir deyile, kiiyi ulusal zne yapan, ulus ya da ulusal kltr diye anlan hegemonik yapnn kiiye kendi gerekliini dayatmas, yani bir pasaport ya da kimlik kart vererek bir bireyi ulusal bir zneye dntrmesi deildir. Bunun yerine, kiinin ulusal bir zne haline gelmesi ancak o kiinin kendisinin bu gizemli srece ya da ulusal bir topluluk diye anlan trensel duruma tank olduuna inanmasyla; veya baka bir deyile o kiinin ulusal bir toplulua aidiyet fantazilerine katlmyla (fantaziyi tahayyl etmesiyle, ina etmesiyle, dlemesiyle) olur. Duruma byle bakmak, ulus kurumunun nasl srf ynetici snfn ya da ideolojinin ii Devlet aygt dzeyinde bir ey(*) 5 ngilizcede, sonradan vatandalk hakkn kazanan yabanclar iin naturalized citizen (doallatrlm vatanda) ifadesi kullanlr. -n. Bildiim kadaryla naturalization (doallatrma) kavram ayn balamda btn Romans dillerinde ve Almancada (Naturalisierung) kullanlyor. Modern Yunancada doallatrma yerine kullanlan szck, kiiye vatanda damgasn vurmak eklinde evrilebilecek olan politographesistir. Bu kelime, Yunancann siyas daarna kaynak olan Fransz Devrimi ruhunu hl tar. Bu kelime, Fransz Devriminin renmeyi baaramad eski Atinada kullanlan deyimi de artrr.

(**) stizah: Aka bildirilmesini isteme; gensoru. en.

TARHLE D ARASINDA ULUS BM

85

lem olmadn; ulusu fantazisini herkesin kabullendii verili bir toplumun imgesel bir kurumu olarak anlamann bir yolu olabilir. Bu durumdaki ideolojik an, ulusal znenin bu dn kendisine ait olduuna kesinlikle inanmak istememesinde yatar. Yani, vatanda ulusal de ontolojik bir nem ykler. (Belki Freudun psikanaliz denen eyin yerleik anlamn dn doruluuna atfetmi olabilecei gibi.) Fakat ben unu iddia edeceim: D almas, temsil ettii fantazi tarafndan zne adna ezamanl bir biimde biraraya getirilir. Dolaysyla, eer fantaziyle gerek arasndaki farklln fantazisini temsil edecek/onun tarafndan temsil edilecek yeni bir de girimezsek, bu ikisini ayrdedebileceimiz bir zemin olmazd. Burada, bir mddet iin Freuda dnmemiz faydal olabilir. Freudun ryalarn sanrsal arzulu psikozu (the hallucinatory wishful psychosis of dreams) olarak adlandrd ey, ulusal bir fantazinin ileyiini anlamak iin gzel bir yol olabilir. nk, [ryalarn sanrsal psikozu] sadece sakl ya da bastrlm istekleri bilince kartmaz; ayn zamanda, znenin bu yoldaki tm inancyla, istekleri tatmin edilmi gibi temsil eder... Sanr, geree inanc beraberinde getirir. (Freud, 1984:238) Baka bir deyile, kiinin gerekliinin alglanmas bizim tartmamzda kiinin ulusal topluluunun alglanmas kiinin tatmin edilmi arzusunun bir imgesini kurgulama ve temsil etme sorunudur ki, bu da tamamiyle kiinin inancnn harekete geirilmesine dayal bir edimdir. Yine de kii ulusall, bir ulusal zne/teba oluu yaadn iddia ettii srece arzunun tatmin edilmesi zel bir mesele olamaz. Dolaysyla kiinin inanc da zelletirilemez, bu inan genelletirilmelidir, dsal hale getirilmeli, nesnelletirilmelidir. Ulusa inanan ulusal zne/teba, bakalaryla birarada bir komploya giriir gibi bu inanc yaar. Michel de Certeaunun (1985:202) ok zl bir ekilde ifade ettii gibi, inancn koulu, aslnda, inanaca varsaylan znelerdir. Bu, inancn kendisinin ontolojiletirilmesinden baka bir ey deildir. Bu durum, bizzat inanca inanmaktr, bu, u ya da bu ekilde kiinin, kendi varln kendi znesini ihtiva eden bir inananlar topluluuna inanmasdr ki bu da kiinin kendisini zne olarak grmesini salayan eydir. Psikotik hastalar hakkndaki bir Yunan fkras yoluyla bu sreci gzel bir ekilde resmetmek mmkn. Bu fkra, zellikle inanla ilgili komplolara ok iyi bir rnek tekil ediyor. Sokakta bir tasmann ucunda sanki kpekmi gibi di frasn ekerek yrrken grlen bir deli, psikiyatri kliniine kaldrlr. Bu kii, kendisiyle dalga geenlere ve soru soranlara kzgn bir ekilde onun kpek olduunu grmyor musunuz? diye cevap verir ve byle yapmay uzun bir mddet srdrr. Fakat bir gn, doktorunun abalar nihayet sonu verir ve bir terapi seansnda deli arkasndan ektii eyin aslnda tasmalanm bir di fras olduunu kabul eder. Doktor, baarsndan tatmin olmutur ve delinin taburcu ktlarn imzalar. Taburcu olaca gn, deli hastanenin kapsnda yine arkasndan di frasn eker vaziyette boy gsterir. Doktor ne yapyorsun? diye

86

STATHS GOURGOURS

sorunca, deli merak etmeyin artk di fram arkamdan ekmeyeceim diye yant verir. Bunun sadece eksantriklik olsun diye yapldndan emin olan doktor, hastann gidebileceine kanaat getirir ve ayrlmasna izin verir. Deli sevinli bir ekilde hastanenin kapsndan kar ve kar kmaz da di frasna dnp fsldar: ... Onu nasl da kandrdk, deil mi? Bu fkrann klinik terapiye deliliin antitezi oluu (dier bir deyile normalleme durumu) balamnda atfta bulunmas ince bir espridir. yle ki, fkrann sonunda doktor, bir deli ve onun di fras/kpei arasndaki inan komplosu araclyla tam bir deli konumuna drlr. Fkrann en ilgin anndaki szler yle de anlalabilir: Onu nasl da kandrdk=Onun bizim inancmza ortak olmasna izin vermedik.6 Bir bakma, fantazi oluturma srecinin delinin nesne ile arasndaki imgesel diyalektik araclyla mkemmelen anlatlm olmasna ramen, asl fantazi deneyimi, doktorun dt durumla ifade edilir (doktor, belirli bir adan bakldnda baya delidir). Fkrann iki kahraman da, z Slavoj Zi ekin ideolojideki gereklik/fantazi anlayna Bizzat ontolojik tutarll, katlmclarnn bilgisizliini ima eden bir eit gereklik (Zizek, 1989:21) rnek tekil ediyor. Hem (kpei konusunda saplantl) hasta, hem de (normalleme konusunda saplantl) doktor, kendi inanlarn tayan topluluu ontolojik bir koul olarak ne srdkleri ve inanlarnn hem biimini, hem de nesnesini bizzat kendilerinin yarattklarn unuttuklar srece, ideolojinin fantazisine katlrlar. z Zi eke gre bu fantazi, bir yanlsama ya da eylerin gerek durumlarn maskeleyen bir yanl bilin meselesi deildir; bu, gerekliin kendisini yaplandran z gtr. Zi ek, fantazinin bilgi tarafnda deil, gereklik tarafnda, insanlarn yaptklarnda resimler, da vurduklar eyler, inan nesneleri yattn syleyecek kadar ii ileri gtrecektir aslnda bu fantazi mekanizmasna en ok yaklatmz yer, dn kendisinin ileyiidir. Bu balamda, kendisi bunu byle syle z mese de Zi ek, Freudun Phantasiebildungun dn yanltc bir nden grn m (fasad m) yoksa temeli mi olduu konusundaki elikisini, her ikisinin de ezamanl mevcudiyetinin olanaklln kavramsallatrarak zmektedir. D almasn ilikin olarak, fantazinin bu ikili doas, ulusal fantazi ile ulusun kendini rgtleme ilemi, yani ulusun d almas arasndaki ilikide grlebilir. Aslnda, ulusalln koulu, tam da ulusal(latrlm) znenin ku6 Paylamak fiilinin yerine ortak olmak deyimini tercih ederek, Freudun Besetzung kavramnn Franszcadaki karl olan yatrmn altn iziyor ve bunun psiko-ekonomik bir kavram olduuna iaret ediyorum. Fakat ayn zamanda, unu da dikkate almalyz ki, Besetzung ngilizceye evrilirken English Standard Editionda cathexis (igal) kelimesi kullanlyor. Aslnda, bu eviri daha garip gibi grnse de kelimenin orijinal anlamn daha iyi temsil ediyor. nk bu kelime Yunanca etimolojisinde uzamsal (ve hatta asker) igal anlamn ierir edilgen biimde kullanldnda (arzuyla) igal olunmak demektir. Dolaysyla, yukarda kurduum denklemin alternatifi bir versiyonu da vardr: Onu kandrdk=Onun (inancmz paylaarak, ona ortak olarak, vs.) topraklarmz igal etmesini engelledik.

TARHLE D ARASINDA ULUS BM

87

rulmas iin hem bir nden grn, hem de temel olabilmektir. Bu, ulusallk konusundaki iddia geriye dnl bir nitelik tad ve ulusal bir topluluk dncesini zc bir ekilde yanstt srece bir nden grntr (fasaddr); ulusalln kurulmas ontolojik olarak bo olduu ve her zaman zaten varolduu dnld iin aslnda mevcut olmayan bir btnn tarihsel kaydna hizmet ettii mddete de temeldir. Ulusal fantazi ve dolaysyla onun eklemlenmesini ve disiplinini dzenleyen sylemsel btn (Neo-Helenizm, Kemalizm, Siyonizm, Amerikan ergime potas, ngiliz soyluluu, Negritude hareketi, vs.), esasen ulusun varolmad gereini gizlemek iin mevcuttur. nk, bir toplumsal-imgesel anlamlan(dr)ma olarak ulus, tabii ki vardr, fakat jeo-politik bir yap olarak ise her ulus ancak ona tekabl eden ulusal fantazi i grd mddete varln srdrr. Bu fantazinin son bulmas veya bir bakasnn onun yerini almas durumunda, bir ulus, jeopolitik olarak bile yok olur. Sovyetler Birliinin ve Yugoslavyann k rneini dnn. Bu iki lkenin ykl, ancak unu unutursak badndrc derecede hzl ve iddet dolu grnr: Bu k, szkonusu lkelerin (enternasyonalist bir ideolojiye dayal biimde) ulus olarak kurulmalarnn karmak niteliinin ve doularnn yapaylnn (video kaseti gibi -.n.) geriye sarlmasndan baka bir ey deildir. Bunu edebiyattan alacam bir rnee atfta bulunarak zetleyelim. Edebiyatn en st dzeyinde, en mitolojik olduu durumda teoriletiini (bu tabii ki, o durumda edebiyatn edebiyat olmaktan kt anlamna gelmez) hep savlammdr. Buna vereceim rnek, Franz Kafkann muhteem yks Der Bau (Dev Kstebek Yuvas). Bunu, Kafkann btn eserlerinin 20nci yzyl tarihinde en stn teorik an oluturmas balamnda sylyorum. Dev Kstebek Yuvasn ulus-d sorunsalnn paradigmatik bir teorik deerlendirmesi olarak gryorum. dn vermeyen mitsel erevesi tarihsel boluu dnldnde, kstebek yuvas birok alegorik anlam mmkn klar: ev/ocak/yurt (Heimat); kutsal yer, gizli feti; rahme dnmeye duyulan arzu. Btn bu alegorileri biraraya getiren ey, kstebek yuvasnn yaratn topografik z haline gelmesidir: Yani bizim tarihsel terimlerimizle ulus; psiik terimlerle ise d. yknn balangcndaki imge, bu oluu tartmann epistomolojik zorluunu gsteriyor. Sorunun sorulu ekli udur: Kstebek yuvasna nasl gireriz? Anlatya giriin ihtiam burada yatar: Bu giri hibir yere varmaz. yk bir baarszlk, imknszlk ve hatta hata yani ulusun herhangi bir teorik zmlemesinin decei durum imgesiyle balar. Bylelikle, yk (kstebek yuvas) kendini okurlara, istenmeyen kiilere kar korur. Ki bu da muhtemelen, yknn okunamaz oluunun nedenlerinden biridir. Mimar, kstebek yuvasna, tartmasz obsesif-kompalsif (saplantl-zorlamal) bir arzu ve paranoyak bir fantaziyle baldr. Bu iten gelen zorlamann enerjisi, bizzat paranoyak fantaziden kaynaklanmaktadr. Tpk, ulusal(latrlm) znenin iten gelen zorlamasnn inanla ilgili komplodan kaynaklanmas

88

STATHS GOURGOURS

gibi... ki durumda da, dmanlar esasen efsanevdir; gerek olsalar bile dmanlar kurgulanm ve yeniden kurgulanm, bylece de efsanev klnmtr. Ulusal imgeselin taleplerine ok benzer ekilde, kstebek yuvasnn ina edilmesinin bedeli, ii yapann kendi kandr; kendi kendini sakatlamak, kendini darya kar kapamaya/korumaya imkn tanr. Ancak istenmeyen birinin aniden belirmesi, ykdeki can alc dn ve onu salamlatran teorik an beraberinde getirir. Balangtaki koullar artk deimitir: Kstebek yuvas tehdit altndadr. Kiinin kendi gvenlii konusundaki paranoyak fantazisi aptalca bulunur; bunun yerini, kiinin nesnesinin gvenlii hususunda duyulan paranoya alr. zne ve nesne arasndaki birlik, o denli yklamaz hale gelir ki, yaratk, bakasnn yuvasnda bulunduu ihtimalini dnmeye balar. Bu psikotik k, baka bir hayal duruma ok kolay dntrlebilir; kiinin kendisi, ayn zamanda istenmeyen kiidir. Kiinin, hayal/anlamsz nesnesinin zelliklerini kazanmas ki bu ilikinin toptan kopartlmas demektir ulusal(latrlm) znenin mantksal daarndaki niha eylem, yani ulusuluun irrasyonel iddetini krkleyen eydir. Kafka, bu iddetin karmakln, istenmeyen kiiyi, yuvann iinde oluan bir ey gibi sunarak gsterir. stenmeyen kii, kstebek yuvasnn dourduu bir eydir ve bu yzden kendi yaratt bir ey, yuvay tehdit etmektedir. Deimeyen mantk, kstebek yuvasnn mimar tasarm iinde yeralm olmas gereken savunma ii iin, yuvann duvarlarnn istenmeyen kiiyi gmecek ekilde ksmen kertilmesini gerektirir. stenmeyen kiinin ebed mekn mezar kstebek yuvasdr. nk kstebek yuvas, o en gerek ev, ayn zamanda mezardr: Yani devingenlii yasaklayan bir sahiplenme; kiinin hayatn diasporagmen bir kuvvet olarak yaamasn engelleyen bir sahiplenmedir.

Sonsz: Gnmzden polemiksel bir d almas rnei


Yunanistan ile Trkiye arasnda geen aylarda Egedeki iki kayalk konusunda kan siyas mesele, ulus-d gereinin harika bir rneini oluturuyor. Eer ulusuluk ldrc bir hastalk olmasayd, bu olay, kltrel psikopatolojinin gln bir rneini tekil ederdi. ki lkede deiik isimleri olan (Yunancada mia, Trkede Kardak) iki ssz kaya konusundaki kavga, farkl iki ulusal imgesel arasndaki atma eklinde zetlenebilir. Olayn asl ilgin olan yn, (z ve tekinin) iki lkedeki davurumlarnn tamamen uyumsuz oluudur. Mesele, asker ve diplomatik tarih dzeyinde, ksrdngsel olmakla beraber, aslnda ak-seik ve de skcdr. Osmanl dneminde bu adacklar Akdeniz (Ege) Vilayetine balyken, Lozan Andlamas (1923) ve Ankara Andlamasn kapsayan bir sre sonunda talyaya verilmiti. Daha sonra Paris Andlamasna (1947) adacklar talyadan Yunanistana geti. Trk devleti, bu adacklarn statsn Aralk 1995e kadar hi sorgulamamt. 1932den beri, blgenin b-

TARHLE D ARASINDA ULUS BM

89

tn haritalar (Trk siyas ve asker haritalar da dahil) bu iki adacn tartmasz konumunu, nce talyan, sonra da Yunan snrlar iinde gsteriyordu. Peki o halde, birden ne oldu? Bu meselenin reelpolitik boyutu, aklanabilir bir mant olmasna ramen, labirente benzer: Trkiye, dikkatleri daha ciddi baka sorunlardan Kbrs meselesi, Egedeki potansiyel petrol yataklar, FIR hatlar, 12 mil kta sahanl sorunu baka yere ekme taktiiyle nemsiz iki kayaln statsn sorguluyor. Dier bir deyile, sorun gerekten de en uzlalmaz hak iddias konusu olan snrlardr. Snrlarn tahdidi yoktur; iki btn ayn anda birletirdikleri ve birbirinden ayrdklar iin, snrlar doalar gerei mulktr. Snrlar, bizzat tahdidi z ve tekinin tahdidini olutururlar; ancak ayn zamanda, z ve tekinin tahditlerinin bulanklat ve safln yitirdii uzamdr snrlar. Tabii ki snrlar, btn uluslar gibi yapaydr; hatta her ulusun deitirilemez yapaylnn paradigmatik ve metonimik kouludur. Ayn mantkla, bu yapaylk (yapay=insan yapm), snrlarn tarihsel, yani toplumsal bir edimin sonucu ve toplumsal bir srecin organik unsurlar olduu anlamna gelir. Bu bakmdan, snrlar tarihteki deitirilemez, silinemez, tekrar edilemez veya alamaz anlar olan olaylardr da. Ancak ayn zamanda, tarihin tanm gerei ne nceden belirlenmi ve ne de niha olmas itibariyle snrlar her zaman mzakereye ve yeniden dzenlenmeye aktr. Ancak hepimizin bildii gibi, mesele ulusal snrlar olunca ki ulusal snrlar gerekleen bir dn hatlarndan baka bir ey deildir mzakere ve yeniden dzenlemenin (eer gleri ok eitsiz iki tarafa yaplmyorsa) bir sava nedeni oluturmas kanlmazdr. Ve birka ay nce Yunanistan ve Trkiye arasnda meydana gelen olay, silahlarn atelenmesine ramen aslnda bir savat. Bu durum, diplomatik basn aklamalarna kanmayan herkes iin sarih olmal, nk 1980lerden beri Yunanistan ve Trkiye sava halindedir. Neyse ki bu, silahlarla ve mermilerle yaplan bir sava deil (arasra helikopter ve sava uaklarnn dmesine ramen), kelimeler, simgeler ve imgelerle yaplan bir sava. mge, uruna savalan eyin ta kendisidir: zn imgesi ve tekinin imgesi. Bu adan meseleye bakacak olursak, sylemsel olarak tam bir birebirlik mevcut grnyor. zerinde keilerin otlad mia/Kardakn ssz yamalar, d cephesinde en nde yer almak isteyen ihtirasl hayalciler tarafndan, karlkl ve aptalca bir bardak dalgalandrma eylemine maruz kald. simler farkl olduu iin iki ayr bayrak vard ama kar taraf yok etmek amal birbirine benzer iki ayr d dleyen tek bir akl sz konusuydu. Bu benzerlik, hem her trl koulda ulusal imgeseli niteleyen yapsal benzerliklere, hem de Yunan ve Trk halklarn Dou Akdeniz Blgesinin long dureesinde* birbirine balayan tarihsel ortakla dayanyor. Bu tarih, ulusal(c) bilincin kurulmasyla onarlamaz ekilde sekteye uramtr. Szkonusu tarihin
(*) Fernand Braudelin tarihteki ok zor deien (deimeyen) yaplar anlatmak iin ortaya att bir kavram. Trkeye uzun dnem olarak evirilebilir. - .n.

90

STATHS GOURGOURS

yerini, farkl bir balayc mantk ald: Dman tekinin mantnn 20nci yzyla has tarihi, ksa zamanda gemiten gelen amansz bir atma biiminde yeniden ekillendirildi. Yllardan beri, her iki devlet de kamuoylarn bu gemie dair dmanla bavurarak ynlendirdi. Ancak 20nci yzyln sonunda, edimler ve d almas birbirleriyle tutarl olmasna ramen, iki tarafn simgesel evrenleri (ve ayrca bunlar ifade edi tarzlar), ok farkl bir temsil dzeyinde, aprak hale geliyor. Kayalk olay unu gsterdi: Artk kitle iletiim aralar tarafndan (z)imge retimi, simgesel atmann en nemli vehesi olacak ve de fikirler ve ideolojilerin, imgeler ve imgelemin mzakere edildii ana alan oluturacak. Bu olayn srd srada her iki lkedeki televizyon yaynlar arasndaki atma kayda deerdi. Burada kullanlacak en uygun kelime atma; ateli atma der gibi. nk szkonusu olan, iki tarafn propaganda yaynlarndan alnm korsan video grntlerinin karlkl olarak yaynlanmasyd. Bu durum, her iki tarafn dmann kendi toplumunu hedefleyen saldrlarn takip etmesine imkn tand. Bu atmann en dehet verici yn, iki lkenin kar tarafn saldrlarnn hedeflerini bulmas iin aba gstermesiydi. ki taraf da tekinin en iyi askeri oldu. Bu durum, televizyonun snrsz niteliini ve dolaysyla snrn televizyon tarafndan tek bana igalini (Besetzung) gzler nne serdi. Ancak dman belgeleme (dmanla ilikiye girme?) konusundaki bu yeni deneyim, ulusal simgeletirmeye de ok nemli bir farkllamay ortaya kard. ki tarafn att asker admlarn nesnel toplamnn, byk biraderleri ABD Dileri Bakanl ve Pentagonun kat ve sabrsz gzetlemesi altnda, hibir yere varmayan karlkl kuru sk attan ibaret olduu ak. Buna karn, Trkiyedeki korsan yaynlarla Yunan televizyon yaynlar bir araya getirildiinde Trkiyenin, Noam Chomskynin deyimiyle onayn retilmesi konusundaki kayda deer kapasitesi ortaya kyor. Trk televizyon grntleri lkede o srada hkmet bulunmamas ve partiler arasndaki kavgalara ramen, muzaffer ve vatansever bir havay yanstyordu. te yandan, Yunan parlamentosundan grntler ve gazete balklar ise meseleye benzer ekilde yaklamalarndan dolay iktidardaki partiye ve asker liderlie yneltilen vatana ihanet(!) sulamalarn aksettiriyordu. Yunan kamuoyunda kimse imgelerin da yanstlmasndaki byk deiikliin farkna varm grnmyordu. Bu da beni, 1974 sonrasnda Yunan Solunun en drst ve taviz vermeyen seslerinden biri olan Angelos Elefantisin yazd arpc bir makale sayesinde farkna vardm nemli baka bir noktaya getiriyor. (Elefantis, 1996:14-18) Elefantis kabaca unu savlyor: Yunanllar terra patriay (anavatan) savunmak uruna lmeye hazrdrlar. Ancak dman ldrmeye yeltenemezler. Doru bir tarihsel zmleme yapan Elefantis, bu durumun Avrupa imgeleminde kinci Dnya Savandan sonra devrimci imgelemde de spanyol Savadan sonra meydana gelen temel bir deiim olduunu gsteriyor. Bu deiim, asker snf-

TARHLE D ARASINDA ULUS BM

91

nn ve imgeselinin de Devlet iktidar ve sivil toplumdan zerkliini aamal ve sistematik olarak yitirmesi ile ilgilidir. 1974de asker rejimin toplumdaki deerini tamamen yitirmesinden sonra Yunanistan arasra beliren milliyeti histeriye ramen bu deiimin bir paras olmutur. Yunan ulusal d, bu i iin akl almaz teknolojik iddet gerektiren bir ada, deil onay retmek, uydurmak iin bile uygun deildir. (Maalesef, bu durumun olumlu unsurlar homojen olduu iddiasyla kendini kandran bir toplumda bilinli bir dzeyde tartlmyor.) Ayn ey, asker snfnn hangi parti iktidarda olursa olsun simgesel iktidar gcn hl elinde tuttuu Trkiyede ise geerli deil. Toplumsal/ulusal simgeletirmedeki bu temel farkllk, bugn iki lke arasndaki ilikilerin niteliini btn baka unsurlardan daha fazla belirlemektedir. ki lke arasnda, karlkl olarak anlalmas hi mmkn olmayan iki ulusal evreni ayrtran ve bir araya getiren temel bir snr vardr. ki lkenin tartma gtrmez tarihsel ve kltrel benzerlikleri dnldnde bu trajik bir durum oluturuyor. ki ayr isme sahip tek bir kayalk, farkl iki girii bulunan ancak ayn kendi kendini yok etme mekanizmasna sahip, tek ve ayn kstebek yuvas olarak karmza km durumda. evirenler: ORHAN KOAK, DENZ YENAL, ZAFER YENAL

KAYNAKA
Amin, Shahid (1974) Gandhi as Mahatma, Rarajit Guha ve Gayatri Chakravotry Spivak (der.) Selected Subaltern Studies. New York: Oxford University Press. De Certeau, Michel (1985) What we do when we believe, On Signs iinde, der. Marshal Blonsky. Baltimore: John Hopkins University Press. Elefantis, Angelos (1996) To be killed? Surely. But to kill, how? O Politis 18, 16 ubat (Yunanca). Freud, Sigmund (1965) The Interpretation of Dreams. New York: Avon Books. ......................... (1984) A Metapsychological Supplement to the Theory of Dreams (1917) On Metapsychology: The Theory of Psychoanalysis, The Pelican Freud Library, Cilt 11. Harmondsworth: Penguin. Gourgouris, Stathis (1996) Dream Nation: Enlightenment, Colonization, and the Institution of Modern Greece. Stanford University Press. Laplance, J. ve Pontalis, J.-B. (1985) The Language of Psychoanalysis. Londra: The Hogarth Press. zek, Slavoj (1989) The Sublime Object of Ideology. Londra: Verso. Zi

92

STATHS GOURGOURS

The nation - form between history and dream

This article examines the construction of nation as a social imaginary signification. Nation, as an imagined community that imagines itself has the formal characteristics of a dream. Transfiguring Freuds insight into the methodological condition for the problematic of the nation, the essay is concerned not so much with the content of the national formation, but with the nations particular means of organizing a community. However, in emphasizing the dream like nature of the nation, it does not claim that nation is not real or less real than the descriptions offered by social scientists. The nations peculiar form relies in its nationalizing operation, that is in the process whereby members are instituted as national subjects. This operation consists in the fashioning of a national fantasy. But the nation as a specific social-historical form needs to be seen as linked to societys general imaginary institution and should not be reduced to an ensemble of texts or specific discursive practices. Refusing to see the formal nature of the nation as a text or as a discursive formation, for such a view would not be capable of recognizing its complexity, the article proposes to see the nation as a dream. Texts need to be seen as descriptions of the nations dream-thoughts, that is as figural transcriptions of the nations dream work. Examining the relation between the nation and the subject, the article argues that the nationalization of society or a community lies in its occultation of every national subject and in the nationalization of subjectivities of its members. Contenting the ruling class ideology thesis, it argues that the nationalizing process does not happen in the form of imposing a hegemonic structure upon individuals. Rather, one becomes a national subject insofar one believes ones self to be a witness of the ritual called a national community. However, this belief should not be seen as an individual affair. Rather it is an ontologizing

TARHLE D ARASINDA ULUS BM

93

belief itself and makes one experience ones self as subject. Similarly, the nations fantasy building should not be seen as a matter of illusion or of a falseconsciousness masking the real state of things. This fantasy structure needs to be seen as a force that structures the reality itself. In the last section of the article, the political debate between Greece and Turkey on the issue of the islets in the Aegean is examined as a case of a polemical dream-work. The real issue in this debate is defined as borders. Having no limits, and being intrinsically ambiguous (as they unite and divide two entities simultaneously), borders signify both the limit of self and other and also the space where limits of self and other are blurred. Like nations, borders are artificial and are the paradigmatic metonymic condition of every nations artificiality. At the same time borders are historical, results of societal action. National borders are nothing other than the contours of a dream come alive, their negotiation or rearrangement becomes a matter of war. What took place between Greece and Turkey was this kind of a war, although no actual shots were fired. It was a war of words, symbols and images. What was at stake was Self image and the image of the Other.

94

ORHAN KOAK

Kaptrlm ideal: Mai ve Siyah zerine psikanalitik bir deneme


Orhan Koak*

Bir nyarg tabakas olumutur Edebiyat- Cedidenin zerinde zamanla katlaan ve konunun eklem yerlerini gizleyerek yorum olaslklarn snrlayan bir muhafaza, bir tr kabuk. Kabukla ieriin bsbtn ayr maddelerden yapldn dnemeyiz. nyargy besleyen, ksmen Edebiyat- Cedidecilerin kendi yazlar ve tanklklardr; ama asl direncini Osmanl-Trk modernlemesinin zgl koullarndan alr. Yapt douran tarihsel deneyim, yanl anlalmasn salayacak koullar da yaratmtr. ou kez olduu gibi, yarm-dorularn ve dpedz kavrayszln bileimidir bu nyarg. Doru olan Ahmet Midhat Efendi de grmt: Yeni Trk edebiyatnda estetizm eilimi ilk kez Edebiyat- Cedide ile balar. Ama ilenmeye, tarihselletirilmeye ve bir kez daha tanmlanmaya muhta bir dorudur bu. te yandan, bu doru, tekrarlandka kendi yarm-dorularn da retecektir: Edebiyat- Cedide kkszdr, yabanc ve yzeyseldir Tanpnar gibi zeki bir eletirmeni bile etkisi altna alan bir gr. Oysa, hakim olduunu bildiimiz eletirel aralar gerei gibi kullansayd unu da grebilirdi Tanpnar: Edebiyat- Cedide, zorunlu bir yzeysellik ve yabancl konu ald lde yzeysellikten uzaklar. Halit Ziyann romanlarnda, en ok da Mai ve Siyahta byle olmutur. u da Edebiyat- Cedide bahsinde ok sk karlalan klielerden biridir: Edebiyat- Cedide romancs, yaad toplumun temel sorunlarndan etkilenmemi, bu sorunlar yaptnda ierememitir. Bu dncenin, Berna Morann yol ac almasn bile zedeledii grlr. Moran, Tanzimattan 1950lere kadar uzanan dnemin romanlarn iki izgi veya iki bekte toplar: Birinci izgideki romanlar, btn bu dnem boyunca toplumun temel kltrel sorunu

(*) Yazar.
TOPLUM VE BLM 70, GZ 1996

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

95

olan Dou-Bat kartln ilemiler, buna uygun toplumsal tipler yaratmlardr; oysa ikinci izgideki romanlar sadece bireyler aras ilikiye ve dolaysyla bireyin i dnyasna eilmiler, ama yaamn teki deerleri ve toplum iindeki insan[n] sorunlar hakknda nemli eyler sylememilerdir (1994: 244, 248). Bireyin i dnyas toplumun sorunlarndan bsbtn uzak bir alan mdr yleyse; toplum iindeki insann da bir i mekn yok mudur? Morann kitabnda, daha derine inen bir seziin balangcn da grebiliriz: Birinci izgideki romanlarda atma kiilerin dndaki Bat-Dou deerleri arasndadayken, Ak- Memnuda karakterlerin kendi ruhunda yer al[r] (247). Ama bu balang ancak kitabn sonundaki sonu-zet blmnde kar; stelik, bu saptamann uzantlarn da grememi gibidir Moran, bireyin i atmalarnn da Dou-Bat kartlndan etkilenebileceini, i blnmelerin tam da bu kartl yanstabileceini dnmemi gibidir. Hibir i o kadar i deildir oysa youn bir i yaants olan karakter ile bir toplumsal oluumun temsilcisi olan tip arasndaki kartlk da ou zaman fazla kolayca kurulmutur. Edebiyatta geni kltrel sorunlara, bu arada Dou-Bat sorununa bakan eletirmen ve kuramclarn kanamad hata burada ortaya kar: Bu sorunlarn sadece fikir dzlemine kaytl olduunu varsayyorlar, dncelerin serveni zerinde duygularn etkisi olmadn kabul ediyorlardr. Ama fikirler ou kez korkularn, isteklerin, egonun savunma dzeneklerinin ve krlklerinin aktif yardmyla kurulmutur. Her fikrin iinde duygulanmdan arnm bir saf dnsel ekirdek bulmak mmkn olsa bile, fikrin ileyi ve almlann duygunun basnlar ynetecektir. Dou-Bat sorunu da byle. Kayglardan uzak bir dnce alverii gibi, soyut bir tartma gibi yaanmamtr bu sorun. Morana gre Dou-Bat kartln kiiye dsal bir atma gibi ilemi olan Peyami Safa bile, bu sorunun Trk ruhunun en byk ikencesi olduunu syler (1958: 5). Kald ki, Peyami Safa kadar baka yazarlarda da grlen bu dlatrmann, tavrlar belirsizlikten kurtarp yekpareletirme abasnn kendisi de bir ruhsal ihtiyacn rndr ve baz duygularn, baz ruhsal enerjilerin tutuklanmas veya seferber edilmesiyle gerekletirilebilen bir ilemdir. Ben de Halit Ziyann Mai ve Siyahnda Dou-Bat ikiliinin izdmlerini arayacam bu yazda. Kltrel bir kartln ruhsal boyutunu anlamak iin psikanalitik bir ereve kurmaya alacam. Psikanaliz, tarihin ve d etkenlerin askya alnd bir ortamda, zel muayenehanenin kapal meknnda domutu; ama bata Freud olmak zere ilk psikanalistlerin ou, bireysel rahatszlklarla urarken gelitirdikleri kavramsal ereveyi kltrn daha geni alanlarna uygulamaya da hevesli oldular. Freudun dinsel inanlar ve baz sanatlarla ilgili yorumlar, Reik ve Roheimn antropolojik almalar, Rankn sanat ve yaratclkla ilgili yazlar, bu yneliin deiik rnekleriydi. hra psikanaliz olarak da adlandrlan bu uygulamal psikanalizin bir zaaf, malzemenin yorumlana-

96

ORHAN KOAK

bileceini kabul ederken teoriyi sabit grmesiydi: Seferber edilen kavramsal aralarn da uygulanrken yeni anlamlar kazanmas beklenmiyordu. Toplum, kltr ve sanat, psikanalitik nermelerin test alanyd daha ok. Bunda, psikanalizin bir sert bilgi olarak olarak kurulmasn salayan ama kltrel olguyu da sadece bir vesika ya da sonu olarak gren, ona herhangi bir kurucu ya da balatc etkinlik yaktramayan bir meknistik determinizmin pay vardr. Bu zaaf tmyle gidermek imknszdr: Psikanalizin etkinlii, belli bir determinizme yaslanmasna, belli bir eylemeyi kabullenip iermesine baldr. Nesnesinin hareketlerini, ciddiye almasa bile taklit etmek zorundadr teori; psikanalitik teorinin asl nesnesiyse ruhsal aygttr: eylemi ve maddenin direncini kazanm anlam. Yine de bu zorunlu determinizmin dilsizletirici etkisini asgariye indirmenin yollar aranabilir. Psikanaliz ile ihra edildii alann zgl dili arasnda bir dolaym salayan, bilgisayar teknolojisindeki ara-yzn (interface) ilevini stlenen baz kavramlar bulunmaldr: ki dilsel alann birbirine temas etmesini, birbiriyle konumasn salayan ama birbirine karmasn ve birinin tekini ihll etmesini de nleyen kavramlar. Bunu yapabilmek iin, malzemenin de konutuunu, bir eyler sylediini, demek kavramsallk zerinde hak iddia ettiini kabul etmek gerekir. Teori, nesneye ynelirken, nesnenin de her zaman apraz kalan bir yoldan bile olsa teoriye doru oktan ynelmi olduunu grebilmelidir. deal terimini byle bir ara-yz olarak kullanacam aada. Tanpnar, btn Edebiyat- Cedidecilerde ve zellikle Halit Ziyada iddetli bir idealizasyon eiliminin varlna iaret eder. Mai ve Siyah, ideal-gerek atmasnn yks olarak okunmutur. Ama eletirmenler, Halit Ziyadaki ideal motifinin iini kurcalamaya, baka motiflerle, baka kavramlarla balantlandrmaya pek yanamamlardr. te yandan, Freudun da bir ideal kavram var: Ruhsal aygtn bir organ veya ruhsal sahnenin bir aktr olarak ego ideali. Yapsal teori olarak nitelenen son metapsikolojisinde bu kavram sperego kavram iinde eritmitir Freud: Vicdan, sansr, ahlk ve grev duygusu gibi srelerin de organ olan spergonun bir parasdr ideal. Freuddan sonra, Nunberg, Lacan, Grunberger ve Chassguet-Smirgel gibi analistler, bu ikisinin farkl dzlemlerde yer aldn ve daha nemlisi, aralarnda bir atma olabileceini ne srdler. Ben de bu yaklama bal kalyorum aada: deal-spergo kartln Mai ve Siyahtaki Bat-Dou tartmasn aramak iin kullanyorum. Konunun tarihsel balamn kurmaya alacam nce.

I
Cumhuriyet Trkiyesinin edeb zevkinin oluumunda pay olan eletirmen ve tarihilerin Halit Ziya ve Mai ve Siyah karsnda ou zaman ikircikli bir konum ald grlr. Yaptn nemine iaret ederken bile aslnda bekleneni vere-

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

97

mediini sylemek zorunda hissediyorlardr kendilerini. Tanpnara gre Mai ve Siyah Edebiyat- Cedide kuann manifestosudur: Edebiyat- Cedide santimantalizmi, dargnl, ahlk davran, her ey, btn sanat ve slp ihtiraslaryla beraber bu eserdedir. Mai ve Siyah, Edebiyat- Cedidenin teklifleri kadar protestolaryle de devrini veren beyannamesidir (1969: 301). Ama Halit Ziyann ksr bir estetizm iinde kksz duygularla oyalanmaya yatkn olduunu ve kafas[nn] cemiyetin byk davalaryla uuldam[adn] da sylemitir Ahmet Hamdi (297, 299). Ziya Gkalp, 1924te, yaptn btn bir gen kuak iin model oluturduunu ve zamann gen ruhlar zerinde messir olduunu kaydeder: Ahmed Cemil, Servet-i Fnun zmresinin en yaayan bir timsalinden baka bir ey deildir (...) Servet-i Fnun devrinde birok genler tpk Ahmed Cemil gibi duymaa, dnmee, ifade etmee yeltendiler. Bunlardan birini gren, te bir Ahmed Cemil tipi daha! derdi (Kaplan v.d. 1981b: 108-109). Ama Gkalpin arkada ve onunla birlikte Mill Edebiyat akmnn kurucularndan Ali Canip Yntem, daha 1911de, eski Servet-i Fnun neslini pek mariz bulduunu, edebiyatn onlarn elinde ksrkl bir hastaya, iren bir veremliye dnm olduunu ilan etmitir (Ercilasun 1995: 261). Cumhuriyet rejiminin cokulu szcs smail Habip Sevk de, 1930-50 dneminde lise son snflarda ders kitab olarak okutulan Edeb Yeniliimizde, Mai ve Siyahn daha tefrika edildii gnlerde Halit Ziyay derhal byk statlar hretine kard[n] syleyecek ama hemen ardndan olumsuz yargy da ekleyecektir: phesiz o romanlarn en byk bir kusuru, yalnz slplarile deil, yaatt ahsiyetler noktasndan da tam manasile mill birer roman olamaydr (1932: 151, 156).1 Mai ve Siyahn ilk bulduu okur topluluu zerindeki ani ve iddetli etkisine iaret etmeyen eletirmen ve edebiyat tarihisi yok gibidir; ve bunlarn hemen hepsi de romann yzeysel, kksz ve kendi tarihsel balamndan kopuk olduunu belirtme gereini duymulardr. elikiyi hibiri farketmemi grnyor: Btn bir kuak iin model olmay baarabilen, duyu, dn ve davran tarzlarn etkileyebilen bir romann belli bir kke dokunmam olmas, bir toplumsal/kltrel ihtiyaca cevap vermemi olmas mmkn mdr? En azndan belirtisel bir deer tamyor mudur byle bir yapt?

1 smail Habip yle devam ediyor: Trk milletinin cevheri nedir? Trk milleti umumi seciyeleri itibarile hangi vasflar gsteriyor? Trk saffeti, kahramanl, hkr; trk adetleri, meyelanlar, hususiyetleri; trk halknn yaay, trk vatannn manzaras; trk ehrinin hali, trk kynn melali, trkteki o derun, o vakur, fakat derin bir girdibat gibi homurtusu iitilmeyen sessiz strap... Halit Ziyann roman bunlarn hibirini aksettirmedi (156). Ama Ali Canip, Fuat Kprl ve smail Habip gibi kltrel milliyetiler, Edebiyat- Cedidenin rakibi olan yazarlarda da bu aksi bulamadklarn teslim etmilerdir. yleyse bugn Edebiyat- Cedide romanlarnda asl aranmas gereken, mill benlii aksettirme ihtiyac kadar, bunu yapamamasnn tarihsel, ruhsal ve stilistik nedenleridir. Yaptn hakikat ierii (Adorno) syledii eyler kadar, syleyemedii eylerle ve bu imknszln koullarn sezdirmesiyle de belirlenir.

98

ORHAN KOAK

Mai ve Siyahn bir duyarl blgeyi yoklam olduunu gsteren bir baka olgu daha var: Roman, sadece hayranlk uyandrmakla kalmam, daha yaynland gnlerde bir ksknlk ve fke dalgasnn kabarmasna da yol amtr. Tutkulu takipileri kadar, yatmaz dmanlar da vardr. Bir bakma, kendi almlan tarzn ngrm, hatta kkrtm gibidir. Romanda eski (geleneki) yazar tipolojisini, hatta belki dorudan doruya Muallim Naciyi temsil eden Raci, Ahmet Cemilin yeni iir konusundaki cokulu tiradna, yar istihza, yar tehdid kark bir tavrla yle cevap verir: Bunlar yle ikin fakat yle bo szlerdir ki iinde bir ey bulmak mmkin olamaz (Uaklgil 1942: 11). Bu karlk, geleneki jeste tutunmak zorunda kalan bir evreden kitabn kendisine gelecek olan tepkinin de biraz kariktrletirilmi bir zetidir. Mai ve Siyah 1895te Servet-i Fnunda tefrika edilir, 1897de kitap olarak yaymlanr. lk tepki, yine ayn yl, Ahmed Midhat Efendiden gelir. Efendi, Banarlnn aktardna gre, 1897de Sabah gazetesinde Dekadanlar balkl sert ve alayl bir yazda, Servet-i Fnuncular Fransz dekadanlarna benzeterek, btn deerleri kertmeye almakla sulamaktadr (Banarl 1971: 966). Ama kzgnlnn asl hedefi, Edebiyat- Cedidecilerin bol sfatl, tamlamal dilidir. Bu trden bir rnek verdikten sonra, tepkisini yle dile getirir Letaif-i Rivayat yazar: Byle ey olur mu? Biz lisan sadeletirelim derken, bunlar bir kat daha berbd ettiler. Bu ne lisan? Bu ne tabir? Veysye, Nergisyi rahmet okutuyorlar u herifler (966). Ahmed Midhatn bu makalede zel olarak hangi Servet-i Fnuncuya yklendiini Banarldan (veya bir baka mevcut kaynaktan) renemiyoruz; ancak Mai ve Siyahn edebiyatlar arasnda hemen ilgili uyandran pasajlarndan birinde Ahmet Cemilin yeni slp konusunda syledikleri, Hce-i Evvelin asl hedefinin bu kitap olduunu dndryor:
iirin nasl bir yol takib ettiini anlamyorsunuz. Fuzulinin saf ve samimi iirine terceman olan o temiz lisann zerine sanat gibi, ziynet gibi iki belay taslit etmiler; lisanda onlardan baka bir ey brakmamlar, yle eyler sylenmi ki sahiblerine air demekden ziyade kuyumcu denebilir (...) Lisan camid [talam] bir ktle haline getirmiler (...) lisan stn rten tezeyyn ve tasannu yknn altnda, zaif, sar, artk yok denebilecek hale gelen ruhu Veysilerin, Nergisilerin eline vermiler; o gzel trkeye muamma syletmiler (Uaklgil 1942: 9)

Bugne kadar grlmemi olmas tuhaf: Btn grltnn berisinde, iki taraf da dil ve slp konusunda ayn ereveyi benimsemektedir aslnda. Ahmet Midhat kadar Ahmet Cemil de Tanzimat dneminde balayan dilde sadeleme akmnn zc, organizmac ve proto-romantik varsaymlarna baldr: Ssleme ve resmiyetin, tasannu ve tezeyynn berisinde saf ve samimi bir dil vardr; henz sslenmemi, demek sahteleip kirlenmemi bir kaynak dildir bu, bir sahici dildir. Veys ve Nergis gibi 17. yzyl nasirleri bu dili sslemiler, kendi doasnn dna karmlar ve talam bir ktleye dntrmlerdir. Yaplma-

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

99

s gereken, Ahmet Cemilin dedii gibi, drt yz sene emekle lisann zerine ylan bu kof eyler[i] (9) syrmak ve o dolaysz, organik dile kavumaktr. Taraflarn ayrld nokta, sahteleme-ncesi kaynan niteliidir: Ahmet Midhat iin kaynak, halkn konutuu ya da iitmekten zevk ald bir gnlk dildir; Ahmet Cemilin kayna ise ruhtur. Ruh, gnlk dilin kart deildir, o dili dlamaz; yapt, onun ifade imknlarn zorlamaktr. yleyse, bir noktadan bakldnda, sadece bir derece fark vardr A.Midhat ile A.Cemil arasnda: Kendini zorlad iin snr ve imknlarnn da farkna varan, kendi zerine eilmi, kendine bakan bir dildir Edebiyat- Cedideninki. unu ne sreceim bu yazda: Edebiyat- Cedide, gelenekilerle ayn zeminde yer almakta, ayn k noktasn paylamaktadr; ancak, ayn hat zerinde onlardan biraz daha ileri gitmi, belki biraz da yana kaymtr. Ahmed Midhat ve izleyicilerini kzdran da bu aynlk zemini zerindeki farktr. Gelenekiler, kendilerinin de yapt veya arzulad bir eyin fazlasn yaptklar veya arzuladklar iin suluyordur onlar; kendi davranlarn da belirleyen bir toplumsal/kltrel balamdan daha ok etkilendikleri, kendilerini de etkileyen bir genel eilimi daha ileriye gtrdkleri iin eletiriyordur.2 Zemin ve eilim ortaklnn ayrntlaryla gsterilmesi, bal bana bir yaz gerektirir. Genel bir olguya ve bana anlaml grnen birka noktaya deinebiliyorum burada. Jenerik gerek, Batllama ad verilen ama aslnda gecikmiliin kabullenilmesi anlamna gelen o byk model kaymasdr. Her trl atlm ve planl abay daha en bandan bir srklenie, bir kaplmaya dntren bir kaymadr bu. Tanpnar gibi dikkatli gzlemcilerin kanmca gerekli sonular karamadan iaret ettii bir zellik: Yenileme atlm en bandan yaraldr: Osmanl eliti, Bat ile kendini karlatrmaya ancak karlamadan yenik karken balar.3 Jale Parla, Babalar ve Oullarda, Tanzimat romann bir babasz
2 Banarlda, byk nezaketine ramen, bir yerinden edilme yksdr bu karlama: Ahmed Midhat Efendinin eserlerinde kulland dil sade ve dzgndr. Halka hitab edebilmi bir dildir. Ancak, bu dilde sanatn sihriyle rzgarlanm taraflar hayli azdr. Yer yer, bir ev, aile, meslek ve mahalle lisan ve bu dillere ait tabii inceliklerle, halk deyimleri zaman zaman bu lisana renk verir. Geriye kalan, halka bir bireyler haber vermek iin kullanlan bir havadis ve ksmen labali bir sohbet lisandr. Muharir bu lisana o kadar bal kalmtr ki, zaman gelmi, yetitirdii ve eserlerinde her frsatta sz drb kendilerine sk sk hitab ettii ve adeta senli benli konutuu okuyucular, daha stn seviyede eserle geip te onu okuyacak seviyeyi anca, Ahmed Midhat Efendi artk eski rabeti grmediine kendi hayatnda ahid olmutur. Byk muharrir, bundan tabii bir teessr duymakla beraber, hadiseyi olgunlukla karlam ve daha Badadda iken kendisine izdii yola, yani bir Hace-i evvelk (bir ilkokul hocas) gibi eser verme yoluna, rindane bir eda ile devam etmitir. Bununla beraber, gerek dil gerek sanat anlaylarn, kendi yoluna iddetle aykr bulduu Servet-i Fnun airlerini Dekadanlkla itham etmekte gecikmemi ve bu itham edide her iki hadiseden duyduu teessrn mterek ve derun bir hissesi olmutur (966). 3 Tanpnar, 18. yzylda Parise giden Yirmisekiz elebinin sefaretnamesini Evliya elebinin bir yzyl nceki Viyana gzlemleriyle karlatrrken yle der: Ahmed IIIn sefiri Yirmisekiz elebi Mehmed Efendi 1721de gittii Parisi, Evliya elebinin Viyanay seyrettii gibi Kanuni asrnn anl hatralar arasndan ve bir serhad mcahidinin marur gz ile grmez. O, XVIII. asr

100

ORHAN KOAK

kalma tedirginlii iinde doduuna dikkat ekmitir (1993: 15-21). Namk Kemalden Halit Ziyaya kadar, romanlarn ba kiilerinin hemen hepsi yetimdir. Bir ynyle, model kaymasnn yaratt aczin ve ocuksulamann da ifadesi saylmaldr bu. Yeni modelin karsnda bu aresizlik halinin nemli bir sonucu da geleneki ynelilerin bile yenilik tarafndan belirleniyor olmasdr. Tanpnar, mzik alanndan bir rneini verir bunun:
Bylece, bir taraftan zevk ve umum hayat temaylleri, daha ziyade eskinin erevesi iinde kalmak artile, yabanc unsurlarla zenginleerek yava fakat daima hissedilir bir ekilde garba doru giderken, byk ve ok esasl bir sanat ubesi, eski musik de son rnesansn hazrlar (...) Bilahare Dedenin dehasile tamamlanacak olan bu rnesans, bugn bizim iin bu devrin asl yaayan tarafn tekil ediyor (...) Gariptir ki, bu ok yerli inkiafta bile yenilik fikirlerinin azok hissesi olur; filhakika, Yenieri zmresinin yola geleceinden mit kesen hkmdarn efkar umumiyeyi ocaktan uzaklatrmak iin, ahsen de mtemayil olduu mevlevilii gittike daha fazla tuttuunu ve bylece ve bylece bektailik ananesine dayanan ocaa kar adeta ruhan bir akslamel hazrlamaa altn biliyoruz. Mevlevilik ise, bilhassa Yenikap mevlevihanesi ile, o devirde musiknin asl oca idi (1956: 27).

Tanzimatn getirdiklerini ar Batllama olarak grp de tepki gsterenlerin kendi davranlarnda bu Batnn izlerini arayanlar baz ilgin rneklerle karlaacaklardr. erif Mardin, Gen Osmanl Dncesinin Douunda, bir Didon Ariften sz eder (1962: 210-11). Asker ve ulemann li ve Fuad Paalar ynetimine kar giritii Kuleli syannn (1859) elebalarndandr. syanclar, Tanzimatn sivil paalarnn lkeyi Bat devletlerine baml hale getirdiini dnyor ve Islahat fermanyla Hristiyan nfusa tannan ayrcalklara kar kyorlardr. Tophane Kaleminde alan Arife Didon lakabnn taklmasnn nedeniyse, her szne ey, baksana anlamna gelen Franszca dis donc deyimiyle balamasdr.4 Ama belki en iyi rnek, Tanzimat muhafazakrlnn tipik temsil-

Parisine Karlofa ve Pasarofann mill uurda at at hazin gedikten (...) bakar. Filhakika aradaki zaman zarfnda imparatorluk iki byk ve kanl macera geirmi, cihangir muharib ve mcahid gururu yaralanm (...) bulunuyordu. Hibir kitab garbllama tarihimizde bu kk sefaretname kadar mhim bir yer tutmaz. Okuyucu zerinde Binbir Geceye mahiyet deitirmi hissini brakan bu kitabn hemen her satrnda gizli bir mukayese fikrinin beraberce yrd grlr. Hakikatte bu sefaretnamede btn bir program gizlidir (1956: 9-10). Pasarofa dneminde bir mill uurun varlndan sz etmek imknsz olduuna gre, Ahmed Hamdinin saptamasn yle dzeltmek gerekir: Ulusal bilin (bununla cok daha genel ve belirlenmemi bir farkllk bilincini kastediyordu Tanpnar) kendi yarasyla, kendi gediiyle ayn anda balamtr: Bir yara, bir gedik olarak balamtr. 4 Tanzimat zerine yazan hemen herkesin deinmeden edemedii bu kltrel ve ruhsal ikiliin (ikirciklenme de denebilirdi) daha ok yzyln ikinci yarsnda balad kabul edilir: Tanzimatn ilk kua, kendi balatt srece dardan bakyordur; kendi iinde yekparedir. Olgunluk ana 1850dan sonra erienlerse, Tanzimatn yaratt ikileme iinde yetimilerdir; ikilik, isel bir zellikleridir. Bu doru olsa bile, model kaymas 18. yzyldan sonra kkensel bir veridir Osmanl eliti iin; bunun yaratt kaplma, hatta bylenme hali de sanldndan daha yaygn olmaldr.

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

101

cisi Cevdet Paann kendisidir. Paa, Maruzatnda, Bat kaynakl yozlamann rn olarak grd Boaz safalarna byk bir hazla katldn anlatr:
Madem ki her eyin dorusunu sylemek iltizam olundu, artk kendi halimi de olduu gibice arzetmeliyim. Kullar, daima Bblice lyiha ve mazbata vesaire kaleme almakla megul olduum halde fazla kalan evkatm da telif-i ktb ve resaile hasrederdim. Bununla beraber stanbulda byle zevk safa rzgarlar esmee balaynca kullar da btn btn hari kalmadm. airlikten fari olmu iken gm servi mazmunile iir syleyerek yine airlere ve bazen de mehtabclara katlmaktan geri durmadm. (Ahmed Cevdet Paa: 172-73; Tanpnar 1956: 102).5

Tanzimat ve Batllama konusuna eilen hemen her yazar ikilikten sz etmitir; ama bugn daha nemli grnen olgu, yenilikilerle gelenekilerin ayn ereveyi benimsemesidir. Muhalefet de yeninin ivas karsnda dirensizdi; kendi tezlerini savunmak iin kar tarafn sunduu kuramsal aralardan yararlanyor veya gelenekilii savunmak iin verdii mcadelede kanlmaz olarak yenilik ihtiyacn da besleyen bir zeminin genilemesine yol ayordu. Edebiyat- Cedidecilerle yerlici muarzlar arasndaki tartmada da grlr bu sre. Ahmed Midhat, doalcl benimsedikleri iin, demek anlattklar olaylar karsnda mdahaleci olmayan nesnel bir tavr aldklar iin eletiriyordu onlar; ama kendi de roman ve yazlarnda pozitivist felsefenin, Lamarkizmin verileriyle slm esaslar birletirmee al[yor], hatta Kuranda, Hadiste onlara dayanak aryordu (Tanpnar 1956: 437).6 Eski iire fazla bal grnd iin Tercman- Hakikat gazetesinden uzaklatrd damad Muallim Naci ise Zolann Therese Raquineini Trkeye eviren kiiydi. yleyse u sylenebilir: Halit Ziya ve MehUzunarl, ulemadan Kethdazade Arif Efendinin (1777-1849) izlenimlerini aktarr: Yenieriler zamannda [demek 1826dan nce] Beyoluna kiliseye org dinlemeye giderdim; kavuumu karmadan sessizce otururdum. Bana enfiye tutarlar, odalarna davet ederler ve bundan memnun olurlard. Bir dnem de ngiliz sefaretinin balolarna gittim. Siyah apkalaryla drtyz beyz Frenk olurdu; benden baka da Mslman olmazd. Kavuumun zerinde beyaz bir turbanla otururdum. Btn bu Frenklerin iinde bir tek Mslman komik bir grnt yaratrd. Ama Nizam kurulup da Yenierilik lavedilince bir daha gitmedim (Mardin 1962: 230). 5 Tanpnar iaret eder Paann servenindeki bu elikiye: Btn Tanzimatta grlen bu ikilik, hayatnn her merhalesinde adeta birbiriyle karlar. Garip bir talihle, medresenin ve bir trl nail olamad meihatn karsna asrn tesirleri daima onun eliyle dikilir. O, ilk Adliye nasrdr, ilk Darlmuallimin mdrdr, ilk Hukuk mektebinin acsdr. Denebilir ki iinden yetitii snfn hayat sahasn ve statsn her sahada biraz daha daraltr. Hazrlad mecelle vastasyla fkh, asl mal olmas lazmgelen hayata yaydka, asrlardr onu benimseyen zmrenin ve messeselerin fonksiyonunu adeta hie indirir (1956: 135). 6 Ahmet Midhat, Jn Trk romannda yeni fikirler iinde yetimi kiilerden sz ederken yle der: Hafazanallah! Tanassur etmiler mi [Hristiyan olmular] diyeceiz? O yeni fikirlerde nasraniyet [Hrstiyanlk] dahi yoktur. Fikirleri o dereceye kadar tevessu edince [genileyince] nasraniyet dahi kalmaz. Bunlara Avrupal demek belki caiz olabilecek ise de szn dorusunu syleyelim ki terakkiyat- fikriyenin o derecesi Avrupada mehasin-i ahlk [ahlaki erdemler] gayretinde bulunanlar gayretinde bulunan nezdinde dahi istihsan edilmemektedir [beenilmemektedir] (1995: 22). Avrupa iyidir ama arya gtrmemek gerekir, zaten asl Avrupa da yle yapmyordur.

102

ORHAN KOAK

med Raufun yapt, yapmaya alt, Efendinin yazlarnda bir malmat olarak, belki kararsz bir nerme olarak yer alan bir felsefeyi romann dokusuna, derin yapsna sindirmekti (ne kadar yapabildikleri sorusuna cevap verebilmek iin yaptlarn sadeletirilmemi zgn basmlar zerinde younlaan bir stilistik alma gerekir Jale Parlann Babalar ve Oullarda Recaizade iin yaptna benzer bir alma). Edebiyat- Cedideyi kozmopolit, maraz, hatta yzeysel olarak niteleyenler bile Trkede usta ii ilk romanlar Halit Ziyann yazdn kabul ederler.7 Ama beni burada asl ilgilendiren, bu romanlarn en genel teknik yeterliliinden ok, Halit Ziya ve Servet-i Fnun karsnda alnan ikircikli, bulank tavrdr. Neden, Tanpnar ve Moran gibi yetenekli ve iyi niyetli eletirmenler bile, Halit Ziyann yaptlarnn Osmanl-Trk toplumunun temel sorunlarn aksettirmediini dnmek zorunda kalmlardr? (Soruyu byle koymakla, en azndan Mai ve Siyahta bir temel sorunun ierildiini kabul etmi oluyorum.) Millyeti ideolojinin etkisi gibi bir cevap, yanl deilse bile fazla genel bir aklamadr: Cumhuriyet ynetiminin, Edebiyat- Cedideyle birlikte btn Tanzimat da yadsdn unutmayalm. te yandan, Edebiyat- Cedideyi yadsyanlar, kendilerinden sonra gelen ve Cumhuriyetin kuruluuna katlan millyetiler deildir sadece; belli bir yerliciliin tesinde millyetilikle ilikisi olmayan, hatta Abdlhamitin slmc-Osmanlc siyasetini destekleyen kendi adalar da daha sonraki millyetileri ngrr biimde sulamtr onlar. Ahmet Midhat ve Muallim Naci gibi gelenekilerin, Halit Ziya ve arkadalarn eletirirken bile onlarla ayn zemini, ayn gelime olaslklarn paylatn da gstermeye altm burada. Sorunun millyetilik-kozmopolitlik gibi yekpare bir kartlkla aklanamayacak kadar karmak olduunu dndren bir nokta da udur: Ahmed Midhatla birlikte Edebiyat- Cedideyi eletiren millyetiler, Ahmed Midhata kar Edebiyat- Cedideyle birlikte Batllamay savunmaktadrlar. Millyetilik ve Batclk gibi bulank ama yaanm tavrlarn daha sonraki servenini de ynetecek olan bir dnsel dmlenmeyle kar karyayz yleyse. Mai ve Siyahn analizi, bize bu dmlenme konusunda da ipular verebilir.

II
Halit Ziya ve arkadalar, Ahmed Midhatla ayn zeminde yer alyorlar, ayn noktadan hareket ediyorlard ama aralarnda bir uurum olduu da aktr. Bu, daha nce deindiim dil konusu iin de geerlidir. ki taraf da dolaysz, yalan-

7 smail Habip: Bizim zaten romanda kendimizi bulmadan evvel roman renmekliimiz ve onun usullerini renmekliimiz lazmd. Halit Ziyann romanlar ite bu bilgiyi trk gencinin nne, canl bir numune halinde tehir etti. Mellif, kendisi uzun uzun anlatmadan ahzlar nasl canl olarak yaarlar, vakalara kuvvetli hayatiyet vermek iin etraftaki manzara ve erevelere ne derece pay ayrlr, romanda arasra tasvir yapmann usul ve faidesi nedir? Hulasa roman nasl olur ve nasl olmaldr, btn bunlar biz Halit Ziyann romanlarile rendik (1932: 156-57).

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

103

sz bir dil istiyorlard; Tanpnara gre Tanzimatta gazeteciliin gelimesiyle ortaya kan ve gayesi insann ifadesi olan (1956: 226) bir dil. Ahmed Midhat ve onu izleyen Grpnar gibi yazarlarla Halit Ziya arasndaki ayrlk, bu dilin neyin ya da kimin emrine verilecei konusundayd: Daha ok kamusal veya greneksel olann ifadesine hizmet eden bir dil mi, yoksa daha ok bireysel ya da psikolojik olana adanm bir dil mi? Ama bir noktadan sonra, Edebiyat- Cedide yazarlarndaki znelci vurgu, sorunu bir derece fark olmaktan karacaktr. O noktada, dilin zerine Narkissosun glgesinin dt farkedilir: Davurum ihtiyac, ruhun kaprisleri, ksaca slp girmitir iin iine: Dilin kendine bak, yazarn kendi imknsz suretini arayna dnmtr. Ahmet Cemilin yazmak istedii iirle ilgili szleri, Ahmet Midhatn dil anlayna hem yaknln gsterir hem uzakln:
Bilseniz, iirin nasl bir lisana muhtac olduunu bilseniz! yle bir lisan ki...Neye tebih edeyim, bilmem. Mtekellim bir ruh kadar beli olsun, btn kederlerimize, nevelerimize, dncelerimize, o kalbin bin trl inceliklerine, fikrin bin eid derinliklerine, heyecanlara, tehevvrlere terceman olsun; bir lisan ki bizimle beraber gurubun mahzun renklerine dalsn dnsn, bir lisan ki ruhumuzla beraber bir matemin yesiyle alasn. Bir lisan ki asabmzn heyecanna refakat ederek rpnsn. Haniya bir kemann telinde zabt olunmaz, anlalmaz, bir kaide altna alnmaz nameler olur ki ruhu titretir... Haniya fecirden evvel afaka hafif bir renk imtizacile [karmasyla] dalm sisler olur ki zerlerinde tersim olunmaz [resmi yaplmaz], tayin edilmez akisler uar... Haniya baz gzler olur ki karanlklarla dolu bir ufka alm kadar llemez, nerede biteceine vukuf kabil olamaz derinlikleri vardr, hissiyat yutar... te bir lisan istiyoruz ki onda o nameler, o renkler, o derinlikler olsun (...) Oh! sama sylyorum zannedeceksiniz, bir lisan ki sanki tamamile bir insan olsun. (Uaklgil 1942: 9)

ki taraf da dilin dolayszca insan vermesini istiyordur. Yine de hakldr Ahmet Midhat: Servet-i Fnuncularla Fransz dcadentleri arasnda bir yaknlk vardr.8 Halit Ziya, Hseyin Cahit ve Mahmed Raufun Paul Bourgetden etkilen8 Ahmet Midhat, ayn yazda yle tanmlyor Fransz dekadanlarn: Birka seneden beri Pariste be on gen trediler.Vk pek mnasebetsiz bir nm. Lakin meslekleri daha mnasebetsiz... Bunlar, ak, sade ve anlalmas herkes iin kabil olan edebiyatta isbat- ehliyet edemiyeceklerini grdklerinden o yoldaki edebiyat mahvedebilmek zumuna dtler (Banarl: 967). Ahmed Midhatn Fransada olup bitenleri izledii anlalyor. 1886da Pariste Anatole Bajunun ynetiminde Le Dcadent adl bir edebiyat dergisi kmaya balamtr. Dergi, saldrgan slbuyla burjuvaziyi skandalize etmeyi amalamaktadr. Verlaine gibi nl bir air de dergiye iir verir. Ama Baju fazla politiktir; anarizmi, Verlainein de aralarnda olduu nlleri rktr. Ve Le Dcadent de 1891de kapanmak zorunda kalr (Calinescu 1987: 175-77). Ancak, Halit Ziya ve arkadalarn etkileyen estetizm, Le Dcadentn bugn adlar unutulmu yazarlarnn rnlerine indirgenemez; Bajudan ve dergisinden haberdar olduklarn gsteren bir belirti de yoktur. Asl etkisinde kaldklar, geni anlamyla lart pour lart akmdr. Sanat iin sanat akmnn ilk szcs Thophile Gautiernin 1868de Baudelairein Ktlk ieklerine yazd nszdeki u cmleler, Edebiyat- Cedide ile dekadanlar arasndaki yaknln iareti saylabilir: Ktlk ieklerinin yazar, ok da yerinde olmayan bir deyimle dekadan olarak adlandrlan slba dknd. Yalanm bir uygarln u noktasnda ortaya kan ar olgunlam bir sanattan baka bir ey deildir

104

ORHAN KOAK

diini biliyoruz Bourget, pozitivist felsefenin etkisi altnda yazd psikolojik tahlil romanlar kadar, dcadent sfatn hi duraksamadan benimseyen ilk edebiyat olmasyla da tannyordu. Edebiyat- Cedidecilerde de grlr pozitivizmle sanat iin sanatn bu tuhaf birlii. Onlar da Bourgetyi etkileyen pozitivist eletirmen ve sanat kuramcs Hyppolite Tainei dikkatle okumulard; onlar da sanat, pozitivizme zemin hazrlayan eylemi toplumsal koullara kar bir telfi alan olarak gryorlard. Cenap ahabettin, Kant estetii ve romantizmle balayp lart pour lart ile sren ve 20. yzyl bann avant garde akmlarnda daha aktivist bir boyut kazanan bu dnceyi yle dile getirir: Madd ve tabii hayatn zorluklar, skntlar, aclklar, insanoluna rahat edebilecei, mesud olabileceini sand diyarlar, hayalen de olsa, dndrr. Bu hayal d alemde gerekletiremeyince baka bir yol tutar, gzel sanatlara snr (Ayvazolu 1989: 263). Sanatn mutlaklatrlmas: Halit Ziya ve arkadalarn Ahmet Midhat ile onu izleyen Ahmet Rasim ve Hseyin Rahmi gibi yenilerden ayran en nemli fark budur. Sanat, bir idealdir imdi; daha da tesinde, her trl idealin ilk-rneidir: Btn idealler onun merceinden grlr. Halit Ziya, anlarnda, Nemide romannn doumunu anlatrken yle diyecektir:
Her gen gibi bende de bir hayal, emellerimin, heyecanlarmn arasndan belirmeye balayarak hassasiyetimin her zaman iin ziyaretisi olan bir gen kz hayali vard ki okunan hikayelerden, tekrar edilen iirlerden, dinlenilmi bestelerden szlerek km, zerine trl yerlerde rastlanlm veya temas edilmi yzlerden renkler aksetmi, silik, donuk, bellirsizlik ve karkl iinde daha ekici bir ekli vard. O ekle hibir zaman ak, belli izgiler verememitim ve hayalimin prizmas arasndan onu yar karanlk bir aynaya uzaktan yansm bir yz gibi akc ve [deiken] grrdm. Onunla cinsi bir alka duygusu tamazdm, o sadece billurlam bir hlya, bir gen kz ekli alm bir ideal idi (1969: 197; a.b..).

bu. Bilgiyle ve ustalkla ykl karmak bir slptur; ince nanslarla, ton farklaryla, inceltilmi anlamlarla ortaya koyar kendini; btn teknik szlklerden ald szcklerin, btn paletlerden ald her trden rengin ve btn klavyelerden ald eitli seslerin yardmyla dilin snrlarn srekli ileriye iter; en dile gelmez dnceleri, biimin en belirsiz ve uucu hatlarn ifade etmeye ynelir; kayda geirmek amacyla dinledikleri, asabilik halinin [nevrozun] mahrem srlardr (Gautier 1903: 39-40) nce nanslara, belirsiz ve uucu olana, edilgin ve plastik bir kayt mekanizmas olarak sinir sistemine (nevroz) ve edebiyatn resim ve mzikle balantsna yaplan vurguda bir paralellik vardr. Ama tam bir Servet-i Fnun kendini bir balang olarak gryordu, varlm bir son olarak deil. Sadece, bir sona eri bilinciyle birlikte, bir durdurulma duygusuyla iie yaamt bu balangc. Ayrca, Gautiernin deindii ruh halinin bir yn, yokluk ve beyhudelikten tad alan o akam alacas duyarl, Trk edebiyatnda Serveti-i Fnunla belirmi deildi; kkleri belki tasavvufa giden ama 18. yzyldan sonra ok dnyev bir lezzet de kazanan bir konvansiyonun rnyd. Fuat Paann babas Keecizade zzet Mollann u beyti, olgunluun gecikme ve acze eitlendii bu yzyl sonu duyarlnn daha dolaysz bir rneidir: Bir mevsim-i baharna geldik ki alemin / Blbl hamu, havz tehi, glistan harab.

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

105

Birbiriyle ilikili iki olguya daha iaret etmek gerekir. Birincisi, Servet-i Fnunda yeni olan, sadece sanatn ideal haline gelmesi ve btn idealletirmeleri ynetmesi deildi; ideal olgusunun kendisi, belki uzun bir aradan sonra, kltrn belirleyici elerinden biri oluyordu. Baka bir deyile, olanla olmas istenen arasnda, koulla hedef arasnda, kapanmasnn imknszlyla tanmlanan bir gedik almt. te yandan, idealin sanatla tanmlanmas da bir kaplma, hatta batan kma devinimiyle gerekleiyordu. Eletirmenler, Mai ve Siyahn okurlar bylediini, batan kardn belirtmiler, ama romann kendi iindeki kaplmaya pek deinmemilerdir. Kaplma olgusuna dneceim; bu noktada, btn muhtemel ieriklerinden bamsz olarak ideal kategorisinin Edebiyat- Cedideyle doduu iddias zerinde biraz durmak istiyorum. Bunun iin yine Tanpnara bavuracam. Ahmet Hamdi, edebiyatta Tanzimattan nceki btn bir yarm yzyl, eyh Galib dta tutarak, Mutlakn yitirildii bir dnem olarak tanmlar:
Nedimden sonra rz iyiden iyi grlen, fakat balangc daha evvele kan bir zevk bozulmas ve dal, ilhamn umumiyetle kk, ve kelime oyunlarna dayanan bululardan teye gememesinden gelen bir yoksulluk, mesnevilerde Nabiden beri allan fakat bir trl srr bulunamayan bir yerli icad arzusu, bu yarm asr iirinin de esas vasflardr. Hamlesini yneltecek, dank tecrbelerine dzen verecek ana fikirden mahrum olduu iin bayalktan teye geemeyen bir realizm ve yerlilik zevki, daha ziyade deerlerin zayflamasndan gelen bir sensualit tehiri, syleyecek hibir eyi olmayan insanlarn vakit geirmek iin konumasn andran yarenlik edas, ilk gze arpan eylerdir. (1956: 43; a.b..)

ki nokta nemlidir bu gzlemde: Edebiyat, snr aamamakta,teye geememektedir; yerli ve gndelik olana bavurduka da kkle ve bayala mahkm olmaktadr. Bunun, isabetli olup olmamas bir yana, sadece bir gzlem saylamayacan, ayn zamanda hem Servet-i Fnunun hem de sonraki millyetilerin yerli ve gndelik gerek karsnda duyduklar skntnn ifadesi olduunu bu yaznn sonunda anlatm olacam umuyorum. Ama devam edelim. Tanpnar, bu srecin, o zamana kadar eski iirimizi idare eden mutlak[n] hemen her sahada yklm[asyla] sonulandn syler ve kltrn yerini gndelik yaamn aldn belirtir: Hibir devirde, yetime muhiti, hayat arzalar bu ksa zamanda olduu kadar kltrn yerini almamtr. air, hayat karsndaki o gayr ahs ve arbal duruunu birdenbire brakr. Nkte, birdenbire karikatre kaar. Acayip bir safdilanelik ifadeyi deitirir (45-46). Kiiselliin, mizahn ve gerekiliin girii, edebiyatn kalitesini drmtr. Zorunlu mudur bu, hep byle mi olur? Ksa bir karlatrma, burada aklanmaya muhta bir farkllk olduunu gsterir. Avrupa edebiyatlarnn, nemli atlmlarn, sanatla sanat-dnn birbirine dedii, l (ya da lmekte olan) bir dille gnlk dilin bititii kavaklarda yaad ne srlmtr. ou kez dlleme veya taze kan eretilemeleriyle betimlenmi bir olgu: Barbar, ilkel,

106

ORHAN KOAK

egzotik veya ar kiisel olan ne varsa, kabul edilmi kltre szarak ona yeni bir derinlik ve sahicilik kazandryordur. Eretilemenin ierdii boluklar bir yana brakalm ok yanl olmayan bir gzleme dayanmaktadr; daha nemlisi, kltrn (eletiri kurumu, edebiyat tarihilii) kendisi de olguyu yle yorumlam, yle anlamlandrmtr. Fransz iirinin, Villondan Apollinairee kadar, sokan, ipten kazktan kurtulmularn konumasna kulak verdii anlarda yeni bir ykselti kazand sylenir. Anglo-Amerikan iirinde de iki kez yaanmtr ayn karma: 18. yzyl sonunda kiisellik ve mahremiyetin dilini edebiyata sokan Wordsworth ve 20. yzyl banda bu kez romantizmin efemineliine kar ayn anda hem sokak diline hem de l dillere giden Ezra Pound gibi modernistler. Rus edebiyatnn asl enerjisini Pukinin evrenselci klasisizminden deil, Gogolun ok yerli mizahndan aldn dnenler az deildir. Yeni Yunan edebiyatnda da Seferis gibi airleri ieren 1930lar Kua (ksaca, modernizm), eski yazma ve edebiyat dili olan katharevousann yerine halk dilinin benimsenmesiyle ortaya kmtr. te yandan, bir tr olarak romann doumu da bal bana bir yerellik patlamas olarak grlebilir. Btn bu rneklerde gelenein (veya klasisizmin) yerel ve gndelik olanla temas ya yeni bir akmn (romantizm, modernizm) ya da yeni trlerin domasna zemin hazrlam ve bu da edebiyatn kalitesinde bir ykselme olarak alnmtr. stelik, bayalama saptamasn yapan Tanpnarn kendisi de kabul etmektedir bunu: Nerede bir edebiyatn baladn grsek, orada sokan yaz masas ile birletiini grrz. Malherbe soka dinledi, Dickens soka edebiyata soktu (1969: 298). Oysa Trk edebiyat kendi klasik kadrosunun dna karak gndelie el attnda yavanlk ve bayalamaya mahkm oluyordur. Ama ilgin olan udur: Tanpnarn Tarihinde, sz konusu bayalama dneminden (18. yzyl sonu) yetmi yl sonra yazan Ahmed Midhat konusunda da ok benzer yarglarla karlarz. Yine bir idealsizlik halinden sz ediyordur Ahmed Hamdi bu kez Namk Kemale ve ksmen de Fikrete oranla saptanan bir idealsizlik:
Ahmet Midhat Efendinin eseri 1870 senelerinin okuyucu kitlesinin seviyesinden balar. Bu biraz da kendi seviyesi, yani aa yukar deniz sathnn seviyesidir. Byk zleyilerle hareket eden Namk Kemalde daima mnevver kalabala hitap vardr (...) en yalnz bulunduu anda bile bir takm idealler ve huzursuzluklar alayaca bir okur yazar kalabal karsnda imi gibi davranr. Midhat Efendi ise bir zamanlar attar rakl yapt Msrars esnafnn iinde, onlarla yarenlik edermi gibi yazar (...) Namk Kemalin dostluu, ve phesiz devri stma gibi saran fikirler, onu bir mddet iin siyas ideallere gtrecek gibi oldu. Fakat Rodos [srgnnden] dner dnmez (...) kendisine isnad edilen politik ideallerle aradaki kpry atar (...) adeta btn ideallere kar vaziyetini tesbit etmiti. Ferd hayatn ve huzurun adam olacakt. Beykozdaki yal Fikretin Aiyanndan ok evveldir. Halbuki Fikret Aiyann bir nevi isteyerek seilmi [srgn] olmasn istiyordu (...) Hakikatte Midhat Efendiyi muayyen bir ahlk anlay deil, iinden geldii zmrenin itiyatlar ve istikrar arzusu idare eder. ar

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

107

daima istikrarn peindedir (...) Vazifeden, byk ihtiraslardan deil, orta insandaki o ok tabii ka hissinden ie balad. Namk Kemalde ve benzerlerinde mtalaa bir nevi mcadele idi. Midhat Efendide dinlenme ve hlya oldu (...) Kk bte ve aile erevesi iinde saadet, alayisiz, oturakl yaay, memnun, mreffeh ve hibir huzursuzlua yer vermeyen bir hayat! Hibir felsef ve itima huzursuzluu bu kitapta gremezsiniz. Rakm Efendinin uykusuz geen tek bir gecesi yoktur, ne de yanl bir adm (...) Filhakika Rakm Efendide ev her lhza bir hlya objesi gibi ktphanesi, sofras, ecnebi dostlarla yaplan piknik gezintileri, sandal safalaryle karmza kar. Yeni teekkl etmee balyan burjuvazinin btn hayat program ve rahat alma arzusu oradadr (1956: 445-51; a.b..)

Enderunlu Vasf gibi Tanzimat ncesi airler iin sylenen hemen her eyi Ahmet Midhat bahsinde de buluruz: Yarenlik edas; Mutlaktan ka; geveklik; dncenin ve estetik hazzn yerini tutan dinlence, elence gibi proto-tketim eleri; kltrn yetime evresine ve gnlk alkanlklara teslim oluu; ve ok incelmemi zevkleriyle ilk kez sahneye kan bir burjuvazi.9 Grnrde bir fark ve bir eliki vardr: Ahmet Midhatn hlyalarndan sz etmektedir Tanpnar; hlya da ideal terimini karlayabilecek szcklerden biridir (tekiler, emel, mefkre ve lk). Ama Ahmet Midhatn hlyalar, romancnn zaten sahip olduu eylerle (Beykozdaki yal, eyalar, matbaa, aile saadeti) ilgilidir; Tanpnar iinse ideal her zaman huzursuzlukla eleen eydir. Huzursuzluk, bir baka szln de temel birimlerindendir: Psikiyatride kayg (angst) terimiyle karlanr. Hep bir bekleyile, demek gelecek zamanla ilikilidir kayg. Tanpnar, Midhat Efendi ve ar zmresinden sz ederken istikbalsiz hayat deyimini kullanr (1956: 445) kayg ve huzursuzluk yoktur burada, herkes imdiki zamann iine rahata yerlemitir, idealin yerini itahlar tutuyordur. dealin ve onunla gelen huzursuzluun zemini olan o gelecee doru yaama, demek yaamn henz olmayann buyruuna girii, burada Tanpnarn yardmyla oluturulan emaya gre, ancak Edebiyat- Cedide ile balam veya kendi iaretini ilk kez orada bulmu olmaldr.10
9 Tanpnar, 18. yzyl sonu bayalamasnn en tipik temsilcisi sayd Enderunlu Vasfta da bir tr erken burjuva grr gibidir: Gazellerinin birou va arklar ise dorudan doruya Nedimin gtirdii baz hususiyetlerin kendi mizacna ve yetime tarzna gre gelimesinden ibarettir. Bu yaknlk bir tesadf deildir; Vasfn ahsiyetinde ok esasl baz hususiyetler onu besler. Bunun banda, onun da ilham ile stanbullu olmas gelir. Vasf da Nedim gibi zeks, neesi, tecesssleri, konutuu dile kadar sanatnn birok unsurlarile ehir ocuudur (1956: 48). Buna, Vasfta romann -burjuvazinin asl sanatnn- balanglarn bulmas da eklenebilir: Vasfda kaside, bal olduu muhitten de tevik gren bir nevi labali saray kronii olmakla kalmaz, ayn zamanda bazan ok hususi alma ve ilerin, bazan gnlk hayatn lgati ile bir nevi hikye malzemesini de iine alr (46).

10 Bu gelecee doru yaama, yaamn belirsiz bir bekleyile biimlenmesi, Mai ve Siyahta Ahmet Cemili bsbtn hazsz da olmayan bir azabn iinde brakr: hret bulmak, edib olmak, herkese tanlmak (...) ve ismini o kadar ykseltmek ki... O tasavvur ettii yksek payeye bir had bulamyor, sonra da bu derece itila emellerine kaplyor olduundan kendi kendine utanyordu (...) Fikr bir hayal rzgr zerinde, mehul emeller fezasnda utuu zamanlardan beri btn

108

ORHAN KOAK

Sanrm, konunun eklem yerlerinden birine ulatk: Halit Ziya ve arkadalarn, her trl duyarlk ve eilim farknn tesinde ve bu farklar da ynetecek biimde Ahmet Midhat gibi gelenekilerden ayran yapsal etken, idealin giriidir. Bu saptama, idealin doal ya da ezel bir psikolojik sabit olmadn ne srme imknn da veriyor bize: Btn mutlaklna ramen tarihseldir ideal, koullar vardr. Nasl tanmlayabiliriz bu koullar?

III
Tanpnarla ayn tarihselci/organizmac paradigmay paylaan bir filozof, Gyrgy Lukcs, Roman Kuramnda ideal ve idealletirme konusuna sorunsal birey kavramyla yaklar. Bu kavram, dnyann arzletiini, demek insann eylem ve ihtiyalaryla zorunlu ve isel ban yitirdiini varsayar. Lukcsa gre,
Arzlemi dnya ile sorunsal birey, karlkl olarak birbirini belirleyen gerekliklerdir. Eer birey sorunsal deilse, amalar da kendisine dolaysz bir aikrlkla verilmi demektir; bu amalara gre kurgulanan dnyann gerekletirilmesi srasnda baz zorluk ve engellerle karlasa bile bireyin i yaam ciddi bir tehdit altnda deildir. Byle bir tehdit, d dnya bireyin dncelerine artk uyarlanamaz olduunda ortaya kar ancak; bu durumda dnceler de onun ruhunun iindeki znel olgulara ideallere dnr. Dncelerin gerekletirilemez ve ampirik anlamda gerekd hale gelii, demek ideallere dnmesi, bireyin dolayszca sorunsuz organik doasn paralar. O zaman bireysellik de kendi bana bir ama haline gelir, nk kendisi iin zsel olan ve yaamn zerk yapan her eyi kendi iinde bulmaktadr bulduu eyleri hibir zaman tam elinde tutamad, onlar yaamn temeli haline getiremedii ve hep aramak zorunda kald halde byledir bu (1978: 78).

Kulland felsef terminolojiye karn, aslnda ok temel ve ilksel bir psikolojik sreden sz ediyor gibidir Lukcs: Almaz bir d engelle karlaan eylem kendi zerine dner, iselleir, znel bir fikir (ideal) haline gelir. Bu basit ema, ilk bakta, Edebiyat- Cedidenin idealizm ve hayalciliini aklamaya uygun grnr: stibdat, bu genlerin Namk Kemal kua gibi dsal bir eylemlilik iinde olmasn engellemitir. Halit Ziyann kendisi de anlarnda byle bir aklamaya bavurur:
Ben de ne vakitten beri zihnmi trmalayan, artk mutlaka dourmak ihtiyacyle beni rahat brakmayan eseri yazmak istedim: Mai ve Siyah. Bunu baka trl tasarlardm. O zamann hayatndan, idaresinden,memlekette teneffs edilen zehir dolu havadan acl, hastalkl bir gen, ksaca devrin btn hayal kuran yeni nesli gibi bir bahtsz tasvir etmek isterdim ki ruhunun btn aclarn haykrsn, cokun bir delilikle rpnsn ve
varln istila eden emel, itihar [n alma] arzusu deil miydi?(23). Henz olmayan, oktan kurmutur egemenliini: Bu eseri yle bir ey yapmak isterdi ki o vakte kadar grlm olan eylerin hibirine benzemesin, bir ey ki... O eye zihninde mmkn deil bir ekil bir suret veremiyordu (100).

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

109

btn emelleri parmaklarnn arasndan kaan glgeler gibi silinip uunca, o da gidip kendisini, lmek iin saklanan bir ku gibi, karanlk bir keye atsn. Bu gente bir ak yldz, bir de sanat hlyas olacakt bunlarn arasnda bir sarho gibi ykla ykla, o duvardan bu duvara arpa arpa geip gidecek, sonunda bir kovukta sinip can verecekti, mavi hlyalar iinde yaratlmken siyah bir uuruma yuvarlanacakt. Bu temelin ilk byk ksmndan tabiatyle vazgeilince ortada ancak sanat ve ak hulyalar kalyordu (...) Ahmet Cemili ister istemez memleketin umum hayatndan karma zorunda kalnca onu matbuat aleminin hususi ve snrl zemininde brakmak lzm gelmiti (1969: 463).

Halit Ziya da hem romann hem de kendi kuann kamusal alan dlayan bireysel hulyacln Abdlhamit ynetiminin her trl zerk alm boan paranoid atmosferine balamaktadr. Ancak, bunun eletirilere kar sonradan bavurulmu bir aklama olduunu grmek zor deil: Halit Ziya, ayn yerde, insafl tenkitilerin de bu aklamay zaten yaptn syler. Korkular, oto-sansr abalar yok deildi elbet. Ama bunlar, daha derinde yatan bir eilimin yannda ikincildir: stanbul ve zmir gibi byk kentlerde, daha Aziz dneminde bile, btn siyasal tasalarn tesinde kendi talepleriyle ortaya kan bir zel yaam alannn gelitiini biliyoruz. Dnemin siyasal alkantlar iinde doan yenilikler (basn, yeni tiyatro ve edebiyat), bu dnyaya bir tr krlmayla giriyor, kiiyi kamusalla aran o krs konumas edasndan syrlarak bireysel tatlara dnyordu. Hamit ve Recaizade gibi ikinci kuak Tanzimat yazarlarnda belirgin olan bu politikadan ekilme eilimi, aslnda Ahmet Midhat Efendiyle oktan balamt. Tanpnar, Midhatn ev yaamnda okuma saatine yer atn syler: Vazifeden (...) deil, orta insandaki o ok tabii ka hissinden ie balayan Midhat Efendinin kitaplaryle, alan insann hayatna dinlenme saati denen ey girdi. Okumaya ayrlan saat (1956: 449). Hseyin Cahit (1975: 16) ve Halit Ziya (1969: 75-76) kendi evlerine de roman zevkinin Ahmet Midhatla girdiini anlatmlardr anlarnda. Kltrn ve okumann ahlk (vazife) ve siyasetten arnarak dinlenme alanyla snrlanmas, demek zerkleerek estetiklemesi, Servet-i Fnun kuann herhangi bir siyasal engellenmeden nce kendi yaamnda hazr bulduu bir kouldur yleyse. Lukacsn kuramnn (ve Uaklgilin gerekesinin) geerliliini snrlayan baka faktrler de var. Biri, Namk Kemalin durumudur. Hrriyet Kahraman, hadiseleri zorlamadan bir merutiyet ilannn daima mmkn grld Aziz devrinde (Tanpnar 1969: 237) gerek muhalif gerekse ynetici olarak, eylemliliin her eidinden nasibini almt; rejim belki zaman zaman onu snrlam, ama o da rejimin snrlanabileceini gstermiti: lk anayasa, bir bakma onun abalarnn rnyd. Oysa Ahmet Hamdinin Midhat Efendiden sz ederken Kemale de baz idealler, baz zleyiler ve yksek ihtiraslar yaktrdn yukarda grdk. phesiz, bunlarn Ahmet Cemildeki bireysel ideallerden ok farkl olduu, dolayszca kamusal (siyasal) bir nitelik tad ne srlebilir

110

ORHAN KOAK

aada, ben de bu farkn zerinde duracam. Yine de Namk Kemalin vatan ve hrriyet gibi fikirlerinin kendilerini eylemde ve etkinlikte tam olarak tketemeyen, geride hep bir artk brakan dnceler olduunu grmek gerekir en genel tanmyla ideal de bu artktr zaten, eylemin hep berisinde ya da tesinde kalan ama hibir zaman onunla tam rtemeyen bu zleyi veya dnsellik paydr.11 Lukcsn idealizasyonla ilgili aklamas, engellenen eylemin isellemesi kadar dolaymsz ve soyut bir ereveye oturtulmak zorunda deildir elbet. Gerekte, grndnden daha somut bir gndergesi vardr yukardaki pasajn: Epik kahramanlk ve eylemlilik an sona erdiren ve romann doumunu hazrlayan genellemi pazar ekonomisinin kltrnden sz ediyordur aslnda Lukcs, bu Marksizm-ncesi yaptnda bile. Kapitalist pazar: Soyut olaslklarn snrszl ile somut imknlarn yetersizlii arasndaki uyumazln, biimsel eitlik ve kyaslanabilirlikle tzsel eitsizlik ve farkllk arasndaki elikinin, ksaca niyetle sonu arasndaki uurumun dnyas. Herkesin kendini herkesle kyaslama eilimini kkrtan bir dnyadr bu; ihtiraslar kamlanyor, istekler ve idealler bulac bir nitelik kazanyordur. mknlar kstldr oysa; ihtiras iddetlendiren ilikiler, onu beyhudeletiren koullar da ayn anda yaratmtr. Ama ideallere daha mutlak bir buyurganlk kazandran da bu beyhudeliktir. Ahmet Cemil de ideallerini kendi eitsiz benzerlerinden alr. Arkada Hseyin Nazminin evi, bir arzular ve idealler deposudur onun iin; hem zengin olma hem de estetik ycelme istekleri, o evin uzak yaknlnn yaratt karlatrma imknndan tryordur:
Ah! O da zengin olsayd. Hseyin Nazmi ne kadar mesuddu! Servet ve haysiyet sahibi bir babann olu, bugn dnmee mecbur olmad gibi yarn da maiet endiesi henz saadet revnakile parlayan alnn elem izgilerile bozmayacak (...) Hseyin Nazminin odasna girince dnmekden, yrmekden mtevellid bir tab ile hemen sandalyelerden birine oturdu. Ah! Her geldike lakaydane oturduu bu odann bugn
11 Eylemde tketilemeyen, hatta eylemin baarszlndan pay karan bu idealizasyon eilimi, Kemalin Magosadan yazd bir mektupta belirgindir: Zannettiinin binde biri kadar ayan- teessf deilim. O bizim, silahtan filandan, nne birka kemik ekerek muhafaza ettiimiz gnl, eer sevakbnn [yldznn] sadakatinden emin olursa, himmet ve mukavemet nbeti kendine geldii zaman, ruhu bir Davudi zrh (...) gibi muhafz oluyor da felekten zulm gelmek deil, ta yasa asla tesiri olmuyor. nsan, kendini baya talihten byk grmee balyor (...) Hrriyet iin esaret ekmek, vatan yolunda tarib olunmak [gurbete gnderilmek], adalet talebiyle zulm grmekten ibaret olan hal-i hazrn bir garip alem ki, lem-i muhabbet gibi, cefasnda da bir baka safa var. Ben bu hali, daha uramadan evvel, Anlsn mesleimde ektiim cevr meakkatler / Ki edna [ok daha] zevk ldr vezaretten, sadaretten beytindepekala tarif etmiim. Sahihan zalemenin menfuru [zalimlerin nefret ettii kii] bulunmak cihetiyle, herkesin makbul olmakta ne byt lezzet varm. Zaruret belas, ve hususiyle, vatan hizmetinden uzak olmak derdi olmasa, iz mizata olanlar, burada Avrupadan daha tatl mr geirebilecek diyebilirim. nk daha lihimmetane [soyluca], daha hakmane [bilgece], daha vatanperverane, daha msteniyane [gz tok] yaayacak (Kuntay 1956: 720). Mukayesenin Avrupa ile yapldn da kaydetmeden gemeyelim.

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

111

zerindeki tesiri gayr kabili tahlil bir eydi (...) Odann tesine berisine perian konuluvermi sandalyeler, ta karda dvarn zerinde zerinde renkleri dalgalanarak duran bir harita, oda kapsnn iki cenahn igal eden yksek, Hseyin Nazminin bir nevheves israfile doldurduu ktbhaneler... Ah! O da byle bir odaya, yle bir ktbhaneye, byle kitablara malik olabilseydi! (49-51)

Ayn kyaslamay kendi evinde bunalrken de yapacaktr:


Odasnn penceresini amak, hava almak istedi: Evlerinin baesine mini mini bir bae ki kbal kendine gre onun bir baevan idi nazr bir pencere... Ah! Hseyin Nazminin ktbhanesinin penceresi, ognele dolu bae, o ziya teltumu, o sahra kokusu, orada duyulan fikir hazz... Bu, kafesinin boyas solmu pencere, u gnein kifayetsizliinden topra yosunlanm bae... u dakikada btn gemi saadetinin gzel yuvas olan bu evceiz sanki bir ikence zndan gibi Ahmed Cemili eziyordu... Ah! Ahmed Cemil zengin olayd, evet zengin olayd. Onun da Erenkynde bir kk, kkde mzeyyen bir ktbhanesi, ktbhanenin nnde latif bir baesi olayd; Lamartinei, Mussetyi orada okuyayd, fakat onalt sahifesini krk kuruu terceme etmek iin deil, yalnz kendi zevki, kendi saadeti iin (57).

Bu hlya boa kacak, Ahmet Cemil dledii her eye sahip olmann eiine geldii anda siyah karanln iine yuvarlanacaktr. Mai ve Siyah, Lukacsn Roman Kuramnda Flaubert iin kulland terimle romantik d krkl roman kategorisine yerletiren Robert Finne gre, kitabn ana ekseni, Fransz Parnas air Sully Prudhommedan alnan siyah ve mai ayrmnn, yani iyimserlikle karamsarln, idealizmle ekonomik determinizmin, roman boyunca sren ve gittike hzlanan atmasdr (Finn 1984: 151). ngilizcede Trk roman zerine yaplm bu ilk alma (1976-78), Mai ve Siyah konusunda, smail Habip ve Tanpnar gibi millyeti yazarlara oranla daha serinkanl bir tavr almakta ve romann madd koullardan ve zellikle kendi tarihsel balamndan hi de kopuk olmadn vurgulamaktadr. Finne gre, Ahmet Cemil, yaad toplumun bir rndr, entelektel adan yabanc bir sisteme balanmtr; bu sistem, kar konulmaz sreleriyle onu ekonomik ykma ve manev yoksunlua srkleyecektir. (152) Finn, srekli olarak, romann kurgusunun belirlenmesinde ekonomik faktrlerin oynad role iaret etmekte (153, 160); Balzacn ekonomik basklar sonucunda estetik ideallerini gerekletiremeyen kahramanlaryla Ahmet Cemil arasnda paralellik kurmakta ve bu noktada Lukcsn Avrupa Gerekilii zerine almalar gibi Marksist dneminde yazd kitaplara gnderme yapmaktadr (174). Finne gre, Lukcsyen anlamyla bir toplumsal tiptir Ahmet Cemil; karakteri, dnemin kltrel/toplumsal eilim ve elikilerini yanstmaktadr (151). Mai ve Siyah, ondokuzuncu yzyl sonlarnda oluan entelektel mayann niteliini de gstermekte; stanbul yayn dnyasyla, kentli yaam ortamn betimlerken, gelimeleri hzlandran olaylar[], gazete idarehanesi denen arenada[ki] rekabet ve

112

ORHAN KOAK

kiisel sivrilme hrsnn atmalar arasnda vermektedir (162, 170). Yine de Finne gre bu romantik d krkl roman sadece ekonomik koullara indirgenemez:
Ahmet Cemil, yalnzca ekonomik koullarn kurban deildir; ona g veren romantik lklerinin uup gitmesinin de pay vardr ykmnda (...) Baarszln kesinletiren, nceden eyleme geememesine yol aan, sonradan da gnll srgnn hazrlayan temel etmen, yaptnda olduu gibi yaamnda da el stnde tuttuu deerlerin aslnda dzmece olduunu sezmesidir (174).

Finne gre, sonunda Ahmet Cemilin zihinsel dnyasnda bir blnme, daha dorusu bir ikileme olmutur yleyse: Bir yanda gen airin romantik idealleri, istekleri, bir yanda da bunlarn boluunu, dzmeceliini veya imknszln gren ikinci bir bak. Bu ikileme, ironinin tanmlayc elerinden biridir. Lukcs da Roman Kuramnda ironiyi romantik d krkl romanyla ilikilendirir:
znelliin kendi kendini tanmasna ve bylece kendini ilga etmesine, romann ilk teorisyenleri olan erken Romantizmin estetik filozoflar ironi adn vermilerdi. Roman biiminin kurucu biimsel elerinden biri olarak ironi, yaratc znenin [ikiye] ayrlmas anlamna gelir: bir yanda isellik olarak znellik vardr ki, kendisine yabanc olan iktidar dzenlerine kar kar ve zlemlerinin iiriini bu yabanc dnyaya dayatmaya abalar; bir yanda da, znenin ve nesnenin karlkl olarak birbirine yabanc dnyalarnn soyutluunu ve dolaysyla kstl niteliini kavrayan, kstllklarn onlarn zorunlu varlk nedeni olarak grmekle bu dnyalar anlayan ve bylece dnyann dalitesinin srp gitmesine izin veren bir [ikinci] znellik vardr (74-75).

Bu anlamda ironik bir roman mdr Mai ve Siyah? Dnyann kstllna kzarken ayn anda kendi zlemlerinin de kstlln veya izafiliini seziyor mudur Ahmet Cemil? Bunu ne srmek, romana iermedii birtakm niyetler yklemek olur. Uaklgilin daha sonraki yaptlarnda hatta Ak- Memnuda bile ironik zellikler bulunabilir; son hikyelerinden birinde tam da Ahmet Cemili ironikletiren bir pasaja bakma frsatmz olacak. Ama Mai ve Siyahta ironi yoktur. Bir vazgei vardr; romann sonunda bir ruhsal ikilik de ortaya kar, ama ironik bir ikileme deildir bu. Romann aada kurcalayacam temel ikiliine bizi bir adm daha yaklatraca iin bu ironik olmayan ikilemenin zerinde biraz durmak istiyorum burada. Ahmet Cemilin iki byk hlyas vardr: air olmak ve zengin arkada Hseyin Nazminin gzel kzkardei Lamia ile evlenmek. Paraszdr; kzkardei kbalin bir matbaa sahibinin oluyla evlenmesine adam pek de gz tutmad halde ses karmaz. Ama bir sre sonra, sululuk duymaya balar; kballe kocasnn ilikisi dzgn yrmyordur; Ahmet Cemil, kzn sevimsiz ve sahtekarl gittike belirginleen bir adamla evlenmesine srf kendi kar iin gz yumduunu dnmeye balar: Artk saklayamyor, kendisine adeta kendi

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

113

menfaatine birok gzide hisleri feda etmi bir kt mahlk nefretile bakyordu (244). dealin azabndan ok farkl bir skntdr bu: Ahlkn, grev ve vicdan duygularnn dourduu azap: Sululuk. Bu duygu, ideallerini hilemeye gtrr onu; kardeini bu mlevves yaratktan kurtarmak iin kendi yazarlk, zenginlik ve evlilik hayallerinden vazgemeyi dnr:
Biraz evvel kardeinin musibetini defetmek aresini ararken bir idam hkm soukluu ile inen bir kelime, suya den bir ta paras gibi ar ar sular yararak, ricat mmkin olmayan bir skut ile, kalbinin en derin noktalarna kadar, trl emelleri ezerek, hulyalar paralayarak iniyordu: hi!.. Evet, hi! bundan sonra hepsine veda etmek, bir aralk iir buharile bulanan gzlerinin nnde ykseldiini grd emel knesinin artk enkaz arasna oturup (...) onun matemini tutmak lazm geliyordu (246)

Ama bir an sonra yine Lamia ile eserini dnr ve o idealler saray bir kez daha canlanr gzlerinin nnde. Oysa ark ilemektedir; her ey ktye gider: Kzkardei lr, enitesinin matbaasndan kovulur. Bu arada, ona kar hep haset besleyen Raci de hastalanmtr; hastaneye Raciyi ziyarete gider. Burada, Raci de dahil btn hastalar karsnda yine sululuk duyar ve bu da onu bir kez daha ideallerini yadsmaya yneltir:
Btn ekmeksiz kalm aileler, satla satla nihayet son servet olan yorgan da gittikden sonra hastahane yatana den hastalar, memleketinde kendisini bekleyen ocuklarn dnerek can ekien babalar, trl emellere veda ederek burada ellerinden kamak isteyen hayat salvermemek iin cenk eden genler (...) imdi btn bu manzaradan, batan baa insanln feci bir levhas eklinde dehetini gzlerinin nne seren bu yerden kamak, bir an evvel kurtulmak istiyordu. Bir el elikten trnaklarile kalbini skyor, bir ses: Bak, bir de bu hayata, bu sefalet sahnesine bak diyordu. Artk hayatn felsefesinden ne kadar uzak olduunu, kendisinin nasl yanl bir emelle hayatn fevkine kmak isteyerek bir hulya lemi aradn hissediyor, mstehzi bir sada glerek: Ah! Senin mnevver hulyalarn... parlak semalarn... diyordu (299).

roni nitelemesine dayanak olabilecek pasaj budur. Ama bir noktaya dikkat ekmek istedim: ok belirli bir ritmi vardr Ahmet Cemilin idealden vazgei nbetlerinin: Hlyalarnn nafileliini anlad anda bakalar karsnda da kendini sulu hissediyordur: Ya ideal vardr, ya da sululuk. Bu iki znel durum, Lukcsn ironi tanmnda olduu gibi ezamanl bir ilerlik iinde deildir; bu yzden, birbirlerini karlkl olarak izafiletirmezler. Birbirinin alternatifidir bu yaantlar: kisinin de mutlak olduu anlar vardr, hi iie gemezler: Ya ideal, ya sululuk; bir ideal, bir sululuk. Romann sonuna dek srecektir bu ritm. Hastane epizodundan sonra Hseyin Nazmiden bir davet alr Ahmet Cemil: Zengin arkada, bir havadis vereceini belirtmektedir. Sululuk uup gider; Ahmet Cemil bir kez daha hulyann oyuncadr: Lamiaya tekrar, bir kerre daha tesadf etmek midi imdi kalbinde btn hissiyata galebe etmi, onlar iskat ederek yalnz o sesini ykseltmee

114

ORHAN KOAK

balam idi (302). ark dner: Havadis, Lamiann evliliiyle ilgilidir, bir bakasyla evleniyordur. Bu kez kararma ve hileme, roman sona erdirmek zere tamdr: Ahmet Cemil btn hlyasnn bir yalan olduuna (310) karar verir ve Lamiaya kar duygular husumete (309) dnrken iirin dzmeceliini de grr: Ah! Zavall hulya esiri! (...) Okumak? Artk bunlarn hepsinden nefret ediyordu. O airler, o sevgili kitaplar, bunlar btn yaamam, yahud yaamakdan yorulmam adamlarn sahte iirleri, sahte felsefeleriydi (311-14). Bylece sobaya atar kitabnn el yazmalarn. Burada bakalarna kar duyulan sululuk deildir idealin hilenmesine yol aan; tam tersine, kendisine kar ilendiini dnd bir sutan tr almak istiyordur Ahmet Cemil. Kimden? Yine kendisinden, kendi ideallerinden. Ne adna, kimin adna? Bir bakma, yine o idealler adna, o ideallerin vaadi adna: Gereklemeyen ideal, kendisini besleyen zneden almaktadr. Boluu ve izafilii sz konusu deildir yleyse; kendi hiliine karar verdii anda en mutlak iktidar noktasndadr: znesinin dnyasyla birlikte kendisini de yok ediyordur. roniden sz edemeyiz, ideal grlm ama greceletirilmemitir. unu da ekleyebiliriz: Kahramann btn ilerleme ve kavuma umutlarna karn, ideal bandan beri hile(n)meye ayarldr. Ahmet Cemille Hseyin Nazminin Fransz iirini kefedileri, idealin dllenme anlarndan biridir ve tesadf ettikleri, bir yeis iiri olur: Makber, mezar. Bandan beri, onu reddedecek ve hiletirecek bir ideale vurgundur Ahmet Cemil.

IV
Buraya kadar, baz eski ve daha yeni yaklamlar araclyla yokladk Ahmet Cemilin dnyasn. Ona Ahmet Midhatn ve gelenekilerin durduu yerden bakarken, onlarla ayn zemin ve eilimleri paylatn, sadece bu eilimleri daha ileri gtrdn grdk. ki tarafn da bir model kaymasnn mall olduunu, bu yeni model (Bat) karsnda gecikmilik konumunda kaldklarn, bunun da onlar acemilik, aresizlik ya da ocuksuluk terimleriyle tanmlanabilecek bir yetersizlik durumuna mahkm ettiini, ama Ahmet Cemilin bu yetersizlii daha bilinli yaadn ne srdk. Tanpnarla birlikte, Ahmet Cemil kuann yarasn adlandrdk: deal kavram, deindiimiz model kaymasnn n-tarihinden beri sren bir ifte amaza (ya bayalk ya taklitilik) yeni bir k drrken, gzden kam veya nemsiz saylm olgularn anlamlandrlmasn da salayabilecekti. Ama Tanpnarn kendi at analiz yolunun daha bandayken geri dndn de grdk: Bal olduu organizmac paradigma ve ona elik eden millyeti ideoloji, yaptta toplumsal zn dolaysz ve pozitif bir ifadesini aramasna ve bylece Ahmet Cemilin ksr estetizminin tarihsel balamla ilikisini gzden karmasna yol ayordu. te yandan, fazla kapsaycyd Tanpnarn ideal kavram; Mai ve Siyahta atma iinde olan iki olguyu

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

115

(bir yanda siyasal idealler, grev duygusu ve vicdan, karda ak ve sanat gibi daha bencil veya bireysel idealler) birbirine kartryordu. Bu ayrm Lukcsn Roman Kuramnda da bulamadk. Hem fazla tmeldi Lukcsn teorisi, hem de fazla tikel: Romann geliimini evrensel Tinin tarihine eitlerken, idealizasyon ve d krkl romann da ok dolaymsz biimde eylemin engellenmesi gibi rastlansal bir koula balyordu. Sonra bu teorinin daha basit ama madd koullarn payn tanyan bir versiyonuna bavurduk: Lukcsn Marksist dneminin yazlarndan daha ok etkilenmi grnen bir aratrmac, Mai ve Siyahta Tanpnarn ve millyetilerin bulamadn buluyor, romann son dnem Osmanl toplumunun eilim ve elikilerini yansttna ve Ahmet Cemilin yazgsnn da ekonomik koullarca belirlendiine dikkat ekiyordu. Ama Robert Finnin kadirbilir yaklamnda da Mai ve Siyah bir ar-yoruma maruz kalm gibiydi.12 Ahmet Cemilin yenilgisinin btnyle ekonomiye indirgenemeyeceini de hakl olarak belirtirken romana ironik bir niyet yklemek zorunda kalyor, kahramann sonunda negatif bir olgunlama (kendi dzmeceliini sezmek) yaadn ne sryordu. Romana daha yakndan baknca bunun byle olmadn grdk: ronik bir sezi ve olgunlama deil, iki ruh hali arasnda srekli bir salnm vard orada. Yine de btn bu yorum ve aklama abalar romana biraz daha yaklatrd bizi. nmzde, bu abalar iinde aa km hatta adlandrlm ama birbirine balanamam bir malzeme toplam var imdi: Model karsnda ocuksuluk ya da aresizlik durumu; etkisini ou zaman bir ayartma ya da batan karma edimiyle gerekletiren ve hemen her zaman estetik bir nitelik tayan idealler ve gl bir idealletirme eilimi; kendisi de bir tr idealletirmenin rn olsa bile bu estetik ideallerin alternatifi, hatta kart olarak beliren bir

12 Finn, Mai ve Siyah Balzacn romanlarna benzetir. Balzacn karakterleri de ekonomik koullarn direnciyle karlap yenik derler. Ama bu,1830larn Avrupasyla 1890larn stanbulu arasndaki ok temel bir ekonomik fark gzden karmak demektir. 1830larda Avrupa kapitalizmi uzun sreli bir kriz iindedir, ama yine de ekonomik yaam canldr, borsa iliyordur, kapitalizm toplumun derinliiklerine nfuz edebilmitir ve sermayenin dolam hz da 1890larn Osmanl toplumuna kyasla ok yksektir. Bu demektir ki hevesler ok abuk parlyor ve ok abuk snyordur. Oysa 1890larn Osmanl toplumunda, zmir ve stanbul gibi komprador ehirlerde bile kapitalizm insanlarn yaamna derinlemesine nfuz etmi olmaktan ok uzaktr. Osmanl ekonomisi, dnya ekonomisine kredi ve ticaret devreleri yoluyla olmutur. Demiryolu irketlerinin hisselerinin alnp satlmas da ruhsal yaplar ve yazglar belirleyecek lde gl bir etken deildir. rnein Mai ve Siyahta Racinin sonunu hazrlayan, demiryolu ktlarnn birden deer kaybetmesi deil, kendi ok geleneksel sefihliidir. Bu katlar, tam tersine, Racinin dul kars iin bir teselli kaynadr. Halit Ziyann romanlarndaki Balzac izleri, ekonomik koullara deil, kltrel etkenlere, en bata da yukarda tanmlamaya altm model kaymasna baldr. rnein Ferdi ve rekasnda betimlenen o insan klt irket atmoseferi, Osmanl toplumunda olduu iin deil, Balzacn romanlarnda olduu iin vardr Halit Ziyann romannda. Ekonomi, ancak bu model kaymas tarafndan belirlendii lde anlaml bir deikendir bu dneminTrk romanlarnda; ou zaman, Ferdi ve rekasnda olduu gibi, bir hikayenin kurulmasn salamaktan baka ilevi olmayan bir romanesk gere olarak kalr.

116

ORHAN KOAK

sorumluluk veya sululuk duygusu. Bu malzemeyi yapsal bir balant iine sokmaya alacam imdi. imdiye kadar srasn bekleyen psikanalitik teori, edebiyata daha yakn grnen yaklamlarn sunduu yar-ilenmi madde zerinde almak zere burada devreye giriyor. Ama benzer malzemelere uygulanrken model ve ideal kavramlarna merkez bir rol veren bir baka teorik yaklam daha var: Jules de Gaultiernin Bovarizm kavramyla alan alanda alan Ren Girardn dolaymlanm (veya devralnm) arzu teorisi. Bu teori, hem psikanalizi dzeltmeyi amalad, hem de Tanpnarn baz pasajlarnda Gaultierdeki biimiyle Halit Ziya ve Servet-i Fnuna uyguland iin ilgilendiriyor bu yazy. Tanpnarla balayalm yine. Halit Ziya zerine yazd ilk bamsz yaz 1945 tarihlidir, burada Bovarizm terimi gemez; ama ideal konusunda u nemli gzlemi buluruz:
Kitapta aka hemen hi yer verilmemitir. Ahmet Cemilin arkadann kzkardeine uzak sevgisi, aktan ziyade bir hulyaya benzer ve sanld gibi eserin bir zaaf deil, belki kuvvetli tarafdr. nk Ahmed Cemil iin bu k kz sade sevgi deildir; yetimek istedii bir hayat tarz, refah seviyesi, ksacas hulyalarnn tabii dnyasdr. Bence Mai ve Siyah bize esasl bir maceramz verir. Kitaba bulunacak asl kusur, bu ideal itiyakn ok dar bir evrede ele almas ve yzde kalmasdr. Daha Namk Kemal zamannda bile garplk, frenk tarznda kitap yazmak, gazete karmak, musik dinlemekten ok ayr, ok ileri ve geni grlyordu (1969: 297).

nokta nemlidir burada. Bir kere, Ahmet Cemilin Lamiaya duyduu akta cinselliin pay yok gibidir ; cinsel ilgiden ok, ideal karsnda duyulan hayranla yakndr bu ak. kinci olarak, bu ideal, bir idealler dnyasnn uzantsdr; o dnya bu ak zorunlu klm gibidir; belli bir yetime ve yaam tarzna hayranlk duyan kiinin bu aka maruz kalmas da gerekiyordur tpk, balkla beyaz arap gibi. nc ve en nemli nokta, gzden kaabilecek son cmlededir: Halit Ziyadaki ideal tutkusunun ok dar ve yzeysel olduunu syledikten hemen sonra daha Namk Kemal zamannda bile garplk ok daha geniti demekle, ideali ve idealizasyonu Batya balamaktadr Tanpnar. Belki hep bildiimiz ama bilin eiinden gemesine izin vermediimiz bir gerek: Osmanl-Trk aydnnn zihinsel dnyasnda ideal alannn almas, Batllama ad verilen travmatik model kaymasyla birlikte gereklemi, en azndan bu model kaymasyla alan boluun ukurun, gediin ii hep Batdan gelen ieriklerle doldurulmutur. Lamiaya duyulan ak da model kaymasyla gelen bu yeni istekler ve hayranlklar dnyasnn buyruundadr. Gaultiernin Flaubertdeki Mme. Bovary karakterini temel alarak oluturduu Bovarizm kavram da bunu anlatr. 19. yzyln sonlarnda yazd iki Flaubert kitabyla modern eletirinin nclerinden biri saylmas gereken bu keskin gzlemciye gre, Flaubertin karakterlerinin zaaf, arzularnn iten, doal ve ken-

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

117

diliinden deil, devralnm ya da taklit edilmi arzular olmasdr: Hep ayn bireysel tepki eksiklii ki, kendi ilerinden gelen bir z-telkin yoksunluundan tr, onlar bir d evrenin telkinlerine kaplmaya mahkm etmi gibidir (Girard 1976: 5). Gaultierye gre Flaubertin kahramanlarnn amac, kendilerini olmadklar gibi grmektir; buna ulamak iin kendilerine bir model bulurlar ve olmaya karar verdikleri insana yknerek, onda taklit edilebilecek ne varsa taklit ederler bunlara hulyalar, emeller ve istekler de dahildir. Ama bir acz ve ikincillik konumundan kaynaklanan bu yknme ayn konumu hep yeniden retecektir: Flaubertin kiileri sabit bir karakter ve zgnlk yoksunluu gibi temel bir zaafla malldrler ve kendi balarna bir hi olduklar iin, boyun edikleri telkin sayesinde bir ey olurlar, u ya da bu ey. [Ama] kendilerine setikleri modele denk olamazlar (Girard: 63). Bir baka nemli nokta da, Gaultiernin ocuksu Bovarizm diye bir terim kullanmasdr. ocuk, Gaultierye gre, kendini olduundan farkl grmek iin, onu bylemi olan modelin nitelik ve yeteneklerini yaktrr kendine (...) ocukluk, kendimizi baka trl hayal etme yeteneinin en belirgin olduu doal durumdur (...) ocuk, dtan gelen drtlere kar olaanst duyarl olan varlktr (Girard: 36). Dtan, evreden gelen telkinlere aklk; zgnlk eksiklii; olmadmz gibi olma istei; btn bunlarn temelinde yatan acz ve ocuksuluk durumu ve bu aczin paradoksal rn olan kkrm hayalgc ve idealizasyon: Freudun, hatta Lacann teorilerini haber veren bu motifleri kullanarak daha derinlikli bir Halit Ziya deerlendirmesi gelitirebilirdi Ahmet Hamdi. Ama yapt, Bovarizm kavramn bir sulama terimi gibi kullanmak olmutur sonuta. Bovarizm terimine Tanpnarn lmnden sonra msveddeleri arasnda bulunmu bir Halit Ziya yazsnda rastlyoruz ilk kez. Tarihi belli olmayan ama teki Halit Ziya makalesinden sonra yazld tahmin edilebilecek bu yazda, Bovarizm szc, artisanlk, criture artistique, icat, santimantal ve idealizasyon terimleriyle yanyanadr. Baka bir deyile, doallk eksikliine ve zentiye eitlenmitir. Yarg deimez: etrafndaki hayatla alkas azdr (1969: 303). Kavram, Tanpnarn lmnden sonra baslan Yahya Kemal kitabnda yine Halit Ziya ve Edebiyat- Cedide bahsinde bir kez daha karmza kacaktr:
Edebiyatmzn ve insanmzn meselelerini darya olan hayranlk idare ediyordu. Servet-i Fnun koleksiyonlarna hangi zaviyeden baklrsa baklsn kendi meselelerimize ve bilhasa tarihimize ait harhangi bir meseleye tesadf edilmez. Halit Ziya, Mehmet Rauf, Cenap bu kaytszl sadece susarak, yahut Mai ve Siyahtaki konumann cmleciliine benzer ekilde konuarak yaparlar (...) Btnyle baklacak olursa, zihn alma, arlar, mitler ve nihayet davranlaryla nsann kendisi, belki zarur ekilde yerli, fakat bizden uzaktrlar. Hepsinde iklim deitirmi bir aa hali, bize ait ok esasl bir eyin yoklundan gelen bir tad ve scaklk eksiklii vard (...) o kadar asil ve temiz, yetime ekli ve fakirliiyle bizden olan Ahmet Cemil bile idealizasyonu ve ksknl ile bizden ayrlr (...) Halit Ziyann asl kayb, Ahmet Midhat Efendinin Rakm Efendisinde o kadar tenakuz iinde balayan ve kendisinde Bir lnn Defteri ve

118

ORHAN KOAK

Ferdi ve rekasndan beri bir karde, bir eit muammal ve benzer glge gibi devam edenAhmet Cemili bir yana brakp o beyhude HseyinNazminin peine takldktan sonra balar. Filhakika btn Ak- Memnu, Mai ve Siyahta o kadar silik kalan bu kahramann birdenbire genilemi ve oalm hayat gibidir (...) Bihter, Adnan Bey, Nihal, Behll hepsi bir Madame Bovarydir. Hibiri arandklar yerde bulunmazlar. Yazk ki btn bu Madame Bovarylerin bovarizmi, Halit Ziyann bovarizmi ile birdenbire kaynar. Savc her sayfada biraz daha sululara yaklar ve nihayet onlarn srasndan konumaa balar (1982: 85-89)

Bize ait ok esasl bir eyin bulunmas halinde elde edilecek o tat ve scakl bir trl tanmlayamyordur Tanpnar. Halit Ziyay, Ak- Memnuda Ahmet Cemil karakterinden vazgeip zengin Hseyin Nazmi ve benzerlerinin servenlerine eildii iin knamaktadr. Burada, Bovarizmi sadece Ak- Memnuda anlatlan zengin evreyle snrlamtr: Hseyin Nazminin peine taklann Halit Ziyann kendisinden ok Ahmet Cemil olduunu grmek istemiyor gibidir. Ama Ahmet Cemili Ahmet Cemil yapan eyin tastamam bu kaplma olduunu, aknn bile ona bu kaplma tarafndan verildiini daha nce yine kendisi gstermiti. Bu konu aldnda Tanpnarn hep bir tutarszla, hatta bir dmlenmeye mahkm olduunu sylemeliyiz. Bu dmlenme, Gaultiernin kavramndan (arandklar yerde bulunamazlar) gereince yararlanmasn da nlemitir. mrnn son yllarnda yazd bir yazda, Bovarizm kurgusunun zn oluturan taklit hulya kavramn bile bir yana brakt grlr: Halid Ziya (...) romanlarnda, sadece kendi tahayyl ettii bir realitenin peinde (isterseniz, bir hayali dnya zleyiinde) realist iddial bir slp makinesi kurmutu (1969: 122). Kendi slubuna zenerek sylersek, bulu ve sezilerinin sonularn almaktan kanan adamdr Ahmed Hamdi. Bu, taklitilik-bayalk bahsinde de ortaya kar. Yukarda, ok yaklat bir teze deinmitik: Batllamann n-tarihinden beri, Osmanl-Trk yazar bir ifte amazla, ya taklitilik, yzeysellik ve beyhudelik ya da baya ve idealsiz bir yerlilik eklinde zetlenebilecek bir amazla karlayordur. Ama bu sezii orada brakr Tanpnar; Mai ve Siyahn tam da byle bir amaz (A. Cemil ve H. Nazminin Bovarizmine karlk Racinin ufuksuz ve sefih yerellii) konu aldn unutmu gibidir. stelik, Halit Ziyann rakibi veya alternatifi saylan yazarlarda (Ahmet Rasim ve Hseyin Rahmi) ayn idealsizlik ve bayalatrma eiliminin bulunduunu, mill hayatn zne ve insan scakla onlarda da rastlanamadn syleyen de yine kendisidir.13 Bo13 [Halit Ziyann] yanbanda ve tam zt kutupta eserlerini veren H.R.Grpnarda ne bu idalisation ve ne de bu slp hevesi vardr. O, sk skya yerli hayata balyd. Fakat Hseyin Rahminin alaturka-alafranga hadleri arasnda kalan mahedesi yahut mizah insana yabancyd. Hemen hibir eserine sevginin scakln koyamamt. ahs ve karakter repertuar yukarda bahsettiimiz halk sanatlarna ok bal olan bu muharririn eserlerinde u veya bu sebeple eskinin iinden kamayanlar gln ve biare, yeniye doru gidenler ise tabiatyle sakat ve yarmdrlar. Bu yzden daima cemiyetin meseleleriyle megul olmasna ramen hi birine hakiki bir derinlik

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

119

varizm kavramn kendi zgn gzlemleriyle btnletirememitir Tanpnar. Bu kavram, Ren Girardn Romantik Yalan ve Romanesk Hakikatinde, Cervantesten Flauberte, Stendhalden Dostoyevski ve Prousta kadar bir dizi romancya uygulanan basit ama kuvvetli bir yapsal teorinin k noktas olacaktr.14 Girard, gen arzu teorisi olarak da adlandrr kendi yaklamn: Arzu, zneyle arzulad nesne arasndaki bir dz izgi deildir; arada bir model veya dolaymlayc da vardr (1976: 2). Bir gendir bu: zne, arzusununun nesnesini kendi bana semiyor, modelin arzusuna yknyordur. Girard, konuya Cervantesle girer Don Kiot, Galyal Amadisi rnek semitir kendine, onun erdemlerine ve ideallerine yknyordur ama gen arzu bitek topran siyasal demokrasinin yaygnlat 19. yzyl toplumlarnda bulur. Siyasal eitlik fikrinin ok etkili olmad toplumlarda model (dolaymlayc) ile zne arasndaki mesafe kapanmayacak kadar byktr: Don Kiot, Amadisin (Sano da Don Kiotun) arzusuna yknr; ama onun yerini almay, onun nesnesine sahip olmay dnmez Girard, dsal dolaym adn verir mesafenin yeterince byk olduu gen arzu yaplarna; zne ile model ayr dnyalarn insanlardr, aralarnda alamayacak bir sayg snr veya mekn farkll vardr. Ama Fransz devriminden sonra eitlik fikrinin yaylmasyla mesafeler almaz olmaktan kar; herkes herkesin yerine gz dikebilmekte, herkes birbirinin tanrs olabilmektedir. zneyle model arasndaki mesafenin ksalmas isel dolaym durumunu dourur. Girarda gre, nesneye ynelik drt aslnda modele ynelik bir drtdr; temel enerji, nesneyi ele geirme arzusundan deil, modele benzeme arzusundan douyordur15 ama isel dolaymda bu arzu, dolaymlaycnn kendisi tarafndan snrlanr, nk o da [ayn] nesneyi arzulamaktadr, hatta belki onun sahibidir (10). Girardn kurgusunun kuvvetli yn, arzu ve hayranlk duygusunu kendi kartlaryla (nefret, haset, ressentiment) bir yapsal btn iinde bir araya getirebilmesidir:
Modeli tarafndan bylenmi olan mrit, [modelin] kendi nne kard meknik engelde, kendisine kar beslenen kt niyetin kantn grr. Sadk bir vasal olduunu

koyamam... (1969: 123). u da Yahya Kemal kitabndan: Halit Ziya, Racisi ile eskinin dkntlerini, bu dkntye yataklk eden Tercman- Hakikatin hicvini yapmt. Hseyin Rahminin (...) psevdisi ise bu hicvin btn Edebiyat- Cedideyi ve yenilik aklarn hedef alan karlndan baka bir ey deildi. Fakat bu zalim ve itiraf edelim ki ok elenceli hicvin yannda ne eskisinin mdafaasn yapyor, ne de milli hayatn herhangi bir gzel tarafn, bir zn ortaya koyuyordu. Ac kanun rzgarlarna benzer sert bir nihilizmde zengin, fakir, eski ve yeni hep birden dalyordu (...) Bu hicvin bayalklarndan, orta oyunundan gelen hazr baarlarndan (...) bahsetmiyorum (90-91). 14 Bu teorinin Yakup Kadrinin romanlaryla ilgili bir uygulamas iin Emre Akzn (1988) ilgin makalesine baklabilir. 15 J.-P Sartre da, Jean Genet zerine kitabnda, Jean Cocteaunun bir seziini aktarr: Cocteau, ho. una giden ve sonradan elde etmek isteyecei gen erkekler karsnda hissettii ilk duygunun onlara benzeme, onlar gibi olma istei olduunu belirtmektedir.

120

ORHAN KOAK

ilan etmek yerine, dolaym balarn inkar etmeye ynelir. Ama bu balar her zamankinden de gldr imdi, nk dolaymlaycnn grnrdeki dmanl onun prestijini azaltmam, tersine artrmtr (...) Nefrete gerekten layk olan kii, bize talkin ettii arzuyu tatmin etmemizi yine kendisi engelleyen kiidir. Nefret eden kii, nefretinin ardnda saklanan gizli hayranlktan tr nce kendinden nefret eder. [Modele kar duyduu] umutsuz hayranl bakalarndan ve kendinden gizlemeye abalar ve dolaymlaycsnda bir engelden baka birey grmeyi reddeder. Bylece modelin ikinci rol de temel rolnn yerini alr ve titizlikle taklit edilen bir model olma ilevini gizler (...) Tutkulu hayranlk ve yknme arzusu, modelin kendi mredinin nne diktii haksz engele taklr; o zaman da bu tutkular iktidarsz bi nefret biiminde mride geri dner ve Schelerin [Ressentiment kitabnda] o kadar iyi betimledii psikolojik zzehirlemeye yol aar (11).

Girarda gre 19. yzylda bir yandan arzular bulac hale gelir, kendiliindenliin zemini ortadan kalkar, yknme, imrenme ve haset evrenselleirken, bir yandan da kendiliindenlik evrensel bir dogmaya dnmtr (15). Doall, itenlii, zgnl ycelten Romantizm budur: Kendi yknmeciliini kendinden gizlemeye alan rahatsz bilin. te Romantizme kar romann ya da romaneskin stnl de burada ortaya kyordur: Stendhal, Flaubert, Proust ve Dostoyevski, en ince ayrntlaryla betimledikleri iliki ve tutkularn devralnm ya da dolaymlanm niteliini de gsterebildikleri iin byktrler. Bu teorinin doruluunu tartmayacam burada;16 Mai ve Siyahn sorununa bir de oradan bakmak istiyorum sadece. Ahmet Cemil ve Hseyin Nazminin zlem ve arzularnn dn ve ikincil niteliine yukarda deinilmiti. Ahmet Cemil, Hseyin Nazmi evresinin temsil ettii yaam tarznn bir uzants olarak ak oluyordu Lamiaya iyi ama Hseyin Nazminin Bovarizmi nereden kaynaklanmaktadr, onun dolaymlaycs (modelin modeli) kimdir? Bunu da grdk yukarda: Garp; iki gen iin de asl model olan ama Hseyin Nazminin ktphanesi sayesinde daha yakn olduu Bat. Daha bu noktada, teoriyle konu arasnda bir uyumsuzluun deilse bile bir gerilimin baladn gryoruz: Girard iin model somut bir varlkt evreden bir kiiydi, en azndan Mme. Bovarynin durumunda olduu gibi ayn kltrn rn olan santimantal romanlard; buradaysa Garp denilen ve tam ne olduu bilinmeyen, sadece yabanclyla tanmlanan uzak ve soyut bir kavram sz konusudur. Bu belirsizlik,
16 zellikle Stendhal ve ksmen de Proust konusunda baarl olduu ama Dosteyevskide komiin indirgenmez payn ok iyi deerlendiremedii sylenebilir. Bir i tutarllk eksikliine de iaret edilebilir: Girard, teorisinin etkinliini, temel yapdan taviz vermeden farkl rnekleri (Cervantes ve Proust) ierebilmesiyle aklamaktadr. Demek, Freudun Oidipusu gibi tarih-ar bir teoridir bu. te yandan, dolayl arzunun asl burjuva toplumunda ortaya ktn ne srmekte ve bunu yaparken Tocqueville gibi sosyologlara bavurmaktadr. imdi, bu olgu demokrasiden ve burjuvaziden nce de (hatta her zaman) reym halinde varolan ve burjuva toplumunda serpilip gelien bir temel yap mdr, yoksa burjuva toplumunda ortaya kan bir olguya bakanlarn daha nceki baz olgular da bu modele gre yeniden tanmlamalar m sz konusudur? Bu ikisi arasnda bir metodolojik uurum vardr ve Girard bunun farknda deilmi gibidir.

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

121

edeb ideal konusunda da ortaya kar: Ahmet Cemil ve Hseyin Nazmi, Trk edebiyatndan sklp Bat edebiyatna alrken, btn msveddeleri (...) Fuzuliye, Bakiye, Nedime nazirelerle beraber yakarak Bat edebiyatna, Goetheye, Schillere, Byrona, Hugoya, Mussetye, Lamartinee gelmiler, orada da kalamayp sonra gelenleri (...) btn Parnasienleri, Symbolisteleri, Dcadentleri (..) ve Paul Verlainei okumulardr (43-44, 140); ama belirsizlik srp gitmektedir: Bir ey yazmak, o duygularn iinden bir ey karmak istiyorum amma bir kere ne yazmak istediimi tayin edebilsem. urada beynini gsteriyordu- bir ey var, bir ey duyuyorum amma ryalarda tuutulamyan ekiller gibi parmaklarmn arasndan kayor (43); o mahud eseri dedii, senelerden beri yazmak istedii, beyninin iinde bir ocuk kabilinden yaatp bytt, her dakika ileyip ssledii eser idi ki bunda ocukluktan beri okuduklarndan alanm iir zevkini tatbik etmek isterdi. Bu eseri yle bir ey yapmak isterdi ki o vakte kadar grlm olan eylerin hibirine benzemesin, bir ey ki... O eye zihnnde mmkin deil bir ekil, bir suret veremiyordu (100). Uygulamada sorun karan ikinci farkllk, Girardn teorisinin kltrel farklla yer vermemesidir. Lukacs (evrensel Tin) gibi o da kendinin farknda olmayan bir Avrupa-merkezci zihniyetin iinden yazmaktadr; Dostoyevskideki Batclk-Slavofilizm atmasnn zerinde durmamtr, rnein. Modelle mrit arasndaki birincillik-ikincillik ilikisinin kltrel, ulusal, hatta etnik bir belirlenim tayabileceini hi dnmemi gibidir. Kltrel fark dsal dolaymlanma kategorisine yerletirmekle bu zorluun stesinden gelinebilecei sylenebilir belki. Dsal dolaymlanma, modelle mridin birbirinin yerine gz dikemeyecek kadar uzak olduunu varsayar; ulusal veya etno-kltrel farkllkta da bu trden bir uurum vardr. Ama burada da bir sorun kar karmza: Dsal dolaymlanmadaki uzaklk, Girarda gre, nefret ve haset gibi iddetli duygularn birikmesine imkn vermeyen bir ferahlk salyordur; mrit, kendi yerini kabul etmitir. Oysa Mai ve Siyahta kiilerin birbirlerini ve kendilerini yedii zehirli bir ortam anlatlr: Racinin Ahmet Cemile duyduu nefret ve bunun Ahmet Cemilde yaratt sululukla kark kzgnlk, romann en nemli leitmotifidir. Farkl rnekleri ayn temel yap iinde anlalr klmay amalayan dolaymlanm arzu teorisinin bir baka zaaf da burada ortaya kar: zlem, imrenme, haset ve sululuk gibi duygularn arasnda da yapsal bir fark olabileceini hesaba katmyordur. Raci kzgnlk ve haset duyar; oysa Ahmet Cemilin duyduu, kzgnlk ve sululuktur. Raci de Ahmed Midhat, Muallim Naci ve Hseyin Rahmi gibi kzgnlk, haset, kltme ve glnletirmeden oluan bir kompleks17
17 Bu kavram, gnlk dilde (ok kompleksli ocuk veya aalk kompleksi veya byklk kompleksi) ald anlamda deil, psikanalizdeki anlamyla kullanyorum: Ksmen veya btnyle bilind olan ve iddetli duygulanm yk tayan bir rgtl fikir ve anlar grubu. Komplekslerin zerinde kurulduu temel, ocukluk tarihinin kiiler-aras ilikileridir. Ruhun

122

ORHAN KOAK

iinde tkanmtr; sululuk duygusunun belirgin bir yeri yoktur bu komplekste; imrenme de, bir ksa devre iinde, idealizasyona uramadan hasete dnr. Oysa Ahmet Cemilde nemli olan davranlar sululuk ve idealizasyondur. Girardn teorisi, Raci ile Ahmet Cemiln davranlar arasndaki fark tanmlayacak elerden yoksun olduu gibi, Ahmet Cemilin kendi iindeki ikilii de anlamllk alanna ekemez. Yapsal olduunu, demek farkl dzlemleri ayrtrdn iddia eden bu teoride her ey aslnda dolaymlanm arzunun trevlerinden ibarettir. Kitapta Freudla ilgili tek deinmede de (bir dipnot) grlr bu indirgeyici tavr:
Freudcu bir bak asndan, arzunun ilksel geni phesiz Oidipal gendir. Dolaymlanm arzu yks bu Oidipal arzunun yksdr aslnda, srekli deien nesnelerinin tesinde onun zsel devamllnn yksdr (...) lksel gen Oidipus geniyse eer, belki o ilksel romanesk keif de Oidpusla ilgilidir. Kral Oidupusun sonunda, kahramann arad sulunun aslnda kendisi olduunu anlar. Madame Bovary benim, Julien Sorel benim diyen romanc da ayn eyi yapyordur. Benlik, nefret edilen kiz haline gelmi olan tekinin aslnda kendisi olduunu, stelik onu o kadar nefrete layk klan zellikleriyle kendisi olduunu kefeder (186-87).

Freuda gre Oidipal gen ilksel deildir oysa. Hem kronolojik hem de yapsal olarak Oidipustan nce gelen daha temel ba, ocuun anne figryle narsisistik ilikisidir. Oidipus kompleksi, olgunlatrc bir deneyimdir Freudun teorisinde srf bunun iin bile sonradan gelmesi, bir btnle mdahale ederek ayrmalar yaratmas gerekir. te yandan, Narkissos ilikisiyle Oidipus ilikisinin sonular da farkldr: ocukluun narsisizmi, yerini ego idealine brakr (Freud 1914);18 Oidipus kompleksinin mirass ise superegodur (1923). Kiiliin bu iki organ (veya kertesi) farkl duygularla da ayrr: Ego ideali, utan duygusuna yol aar ou zaman; superegoysa sululuk duygusunun kaynadr. Bu kavramlarn psikanalizdeki tarihine bakmak yararsz olmayacak.

V
Ego ideali terimini Freud ilk kez Narsisizm (1914) makalesinde kullanmtr; ocukluk megalomanisinden ve z-sevgiden sz ederken birden yeni bir kavram karr:
Bu ideal ego, ocukken egonun kendisine yneltilmi olan z-sevginin hedefidir imdi. znenin narsisizmi, bu yeni ideal egoya aktarlm olarak kar ortaya; bu ideal ego
btn dzeylerinin (duygular, tavrlar, uyarlanm davranlar) yaplandrlmasnda rol oynayabilirler (Laplanche ve Pontalis 1985: 72). 18 Freuddan alntlar ksmenThe Pelican Freud Libraryden, ksmen de Standard Editiondan yapyorum. Tarihler, makalelerin yaymlan ylna, sayfa numaralar da ilgili edisyonunun ilgili cildine ait.

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

123

da, tpk ocukluk egosu gibi, her trl kusursuzlukla donanmtr. Egonun btn ilerinde olduu gibi, burada da insann vaktiyle tatm olduu bir doyumdan vazgeemedii grlr. ocukluunun narsisistik kusursuzluundan vazgemeye raz deildir; ama byrdke bakalarnn ihtarlaryla karlat ve kendi eletirel yargs da gelitii iin byle bir kusursuzlua tutnmas imknszlar o zaman bu kusursuzluu yeni bir biim iinde, bir ego ideali biiminde geri almay dener. ocukken ideali kendisiydi; imdi ideali olarak nne koyduu ey de ocukluunun bu yitirilmi narsisizminin ikamesidir (94).

Bu dnce zincirini izleyebilmek iin birbirine bal iki kavrama daha ihtiya var: ocukluluk narsisizmi ve aresizlik (veya muhtalk). Freudun kimi metinlerinde ilksel narsisizm olarak da geen ocukluk narsisizmi kavram, egonun kendi ak nesnesi olduu bir kendine-yeterlilik ve kadirimutlaklk durumunu adlandrr. Kadirimutlak teriminden de anlalabilecei gibi, gerek(i) bir deneyimden ok, fantazmatik bir tasar sz konusudur burada. Yine de tmyle yanlsamaya indirgenemeyecek bir tasar: Bebein ihtiyalar fazla gecikmeden karland lde bir eksiksizlik veya kusursuzluk yaants da salanm oluyordur. Ama eksik-sizlik ve kusur-suzluk gibi terimler ancak daha temel bir eksik veya kusur zerine kurulabilir: lksel narsisizmin kendine-yeterlilii de, daha ilksel, daha kkensel bir yetersizlik durumunu varsayar Freudun muhtalk ya da aresizlik (hilflosigkeit) adn verdii biyolojik sabit.19 lksel denilen narsisizm, daha da eski (ve gerek) bir yetersizliin giderilmesiyle kurgulanan bir fantazmadr yleyse. Fantazmadr nk insan yavrusunun eksiklii hibir zaman niha olarak giderilemiyordur; hep yeniden ortaya kan bu muhtalk durumu, her seferinde belki tam olarak ama yine de geici olarak giderilmektedir. Tamln ve geiciliin bu bileimi, ocuu bir geree (eksiklik gerei) kar koruyan fantazmatik ama etkili bir savunma olarak tanmlar ilksel narsisizmi. Freud, yukarda aktardmz pasajda, ilksel narsisizmde ocuun idealinin yine kendisi olduunu sylyordu. Bu hem yanltr, hem doru. Yanltr, n19 Freud bu olguyu insan yavrusunun biyolojik erken doumuyla aklar: insann rahim-ii yaam, hayvanlarn ouna oranla ksa gibi grnmektedir. Daha az tamamlanm bir halde domaktadr insan. Bunun sonucunda, d dnyann bebek zerindeki etkisi de iddetlenmekte ve ego ile id arasnda erken bir ayrma balamaktadr. Dahas, insan yavrusu iin d dnyann tehlikeleri daha nemlidir; dolaysyla, onu bu tehlikelerden koruyacak ve daha nceki rahimii yaamnn yerini tutacak nesnenin deeri de olaanst artmaktadr. yleyse biyolojik faktr ilk tehlike durumlarn douruyor ve ocua yaamnn geri kalan ksmnda hep elik edecek o sevilme ihtiyacn yaratyordur (1926: 154-55). Daha sonraki baz analistler, bu dnceyi daha aarak rahim-ii yaanty bir tamlk durumu olarak kavramsallatrmay denemilerdir (Grunberger 1979). an ayrdedilebilir bu analistlere gre: (a) rahim-ii yaant: ancak sonraki eksiklik durumu ortaya ktnda kavranabilecek ve kavramsal olarak da kendinden sonra gelen bir evreye bal olan bir eksik-sizlik ya da tamlk hali; (b) doum: muhtalk: ihtiyala karlan arasna bir zaman aralnn girii, baka bir deyile ihtiya yaantsnn doumu; (c) ikincil tamlk: eksikliin ortaya ktktan sonra giderilmesi; Freudun ilksel narsisizmine denk den an.

124

ORHAN KOAK

k ideal kavram olanla olmas gereken arasnda bir mesafe bulunduunu varsayar, oysa ilksel narsisizmi besleyen doyurulma ve tamlk hali bu mesafenin oktan kapanm olduunu gsterir. Ama dorudur da Freudun nermesi, nk mesafe alm ve kapanmtr: Doyum hali, hibir zaman btnyle kendinden emin ve yekpare bir gerek olarak belirmeyecek, hep muhtaln glgesi altnda yeniden kurulacak, demek her zaman bir zlem, bir hlya, bir emel boyutu ierecektir. Yine de doyum gerekletii iin tamlk fantazmas srdrlebilmekte ve zneyle ideal arsndaki fark rtk kalabilmektedir. Ego ideali, Freudun geliim emasnda, bu ilksel narsisizmin mirassdr. Byklerin ihtarlar20 karsnda kusursuzluk yaantsndan ayrlmak zorunda kalan ocuk, bu kusursuzluu bir ideale devrediyordur. deal kendisiyle tam zde deildir, yine de onun parasdr: ocuun i dnyasnda bir mesafe belirmi, olduu (ego) ile olmak istedii (ideal) arasnda bir ayrma gereklemitir.21 Ego ideali, ocukluk narsisizmiyle sonraki zdelemelerin bileimidir: Enerji ya da tutku narsisizmden (kusursuzluu geri alma abasndan) geliyorsa, idealin ieriklerini de sevilen veya hayran olunan kiilerin imgeleri oluturuyordur. ocua bakan, onun aresizlik halini ve kayglarn gideren, demek kadirimutlakln kayna ve asl sahibi olan ana-baba figrleri, ego idealinin ilk ierikleridir. Onlar baka modeller de izleyecektir. Narsisizm makalesinde bir baka kiilik kertesinden daha sz eder Freud: Srekli egoyu izlemek ve onu idealle karlatrmakla grevli olan zel bir ruhsal organ (95). Egonun kendi idealine uyup uymadn kontrol eden ve ocuun eletiri yeteneinin kkeninde yatan bu organ, Freuda gre vicdann da kaynadr. Freud bu dnceyi sonraki yazlarnda daha da gelitirerek sperego kavramna ulaacaktr. Yas ve Melankolide, kiinin srekli kendini itham altnda hissettii melankoli hallerinden sz ederken yle demektedir: Egonun bir paras, br parasnn karsna dikilir, onu eletirel biimde yarglar ve adeta onu kendi nesnesi olarak alr (1917: 247). Ama kavram, kendi adyla

20 Tuvalet ve yemek terbiyesinden uyku ve oyun saatlerinin dzenlenmesine, ona dokunma, unu elleme! gibi yasaklamalardan marklk etme! ve dnya senden ibaret deil! gibi daha soyut eletirilere kadar bir dizi ihtar ve tekdir. 21 Ego idealini tpk ego ya da id gibi kiiliin grece zerk organlarndan biri sayan yazarlar (rn. Laplanche ve Pontalis 1985: 144) olduu gibi, onu bir organ veya zerk kerte olarak deil de egonun bir projeksiyonu, fantazmatik bir tasars olarak gren analistler de (rn. ChasseguetSmirgel 1985: 232) vardr. Bu iki grn birbirinin alternatifi olmadn dnyorum: Egonun kendisi de baz yazarlara (rn. Lacan) gre zdelemelerden ve yansmalardan oluan fantazmatik bir projeksiyondur, kurmaca olduunu kendinden hep gizlemeye alan bir ykdr. te yandan, bu yaznn snrl argmanlar asndan, organ ve kertelere ilikin metapsikolojik tartmalar bir yana brakarak yukarda deindiimiz ego-ii ayrmay kaydetmek de yeterlidr. Bir de unu: dealin ayrmassyla birlikte znenin yaamnda gelecek zamann egemenlii de kurulmaktadr olmak istediimiz ey, henz olmadmz eydir. Lacan, Ayna Evresi yazsnda buna dikkat eker: deal ego, bekleyi ve ngr dzleminde kurulan bir imgedir (1977: 2-4).

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

125

ilk ilk kez Ego ve d (1923) kitabnda ortaya kar. Daha nce bir eini Tanpnarda grdmz karklk da burada balar: Freud, Narsisizm yazsnda ruhsal aygtn ayr kerteleri olarak grd ego ideali ile yarg/eletiri/vicdan ilevini imdi ayn organda (ego ideali veya sper-ego) birletirmektedir. Sorun ciddidir: Eer ego ideali ile sper-ego arasnda anlaml bir yapsal fark yoksa, Halit Ziyann dnyasndaki ikilii berraklatrmak ve mmknse yorumlamak amacyla buraya kadar gelitirmeye abaladm dnce zinciri de bir anda geersizleecektir. Ancak, vaktimizi bsbtn boa harcamadmz dndren baz ipularn da Freud yine ayn metinde vermektedir. Temel bir fark, ego ideali ile speregonun cinsellikle ilikilerinde belirir. Freud, burada sper-egonun Oidipus kompleksinin mirass ve dolaysyla idin en nemli libidinal hareketlerinin ifadesi olduunu syler (376). Oysa birka sayfa nce, sper-egoyla bir tuttuu ego idealinin kkeni olan ilk ve en nemli zdelemeden sz ederken yle demitir: Grne baklrsa, bu ilk elde bir nesne yatrmnn sonucu deildir; dolaysz ve dorudan bir zdelemedir ve her trl nesne yatrmndan nce gerekleiyordur (370). Nesne yatrm, tmyle cinsellik alanna ait bir kavramdr; bir bakma cinselliin kendisidir.22 Bu ayrm benimseyen analistlerden Bla Grunberger de ego idealinin temelindeki narsisizmin cinsel igdyle diyalektik bir iliki iinde ama ondan ayr bir dinamik olduunu kendi klinik deneylerinden yola karak ne srebilmektedir (Grunberger 1990: 165-90). Ego ve dde Freud yeni ego ideali/sper-ego kavramna daha nce ego idealiyle, hatta eletiri organyla ilikilendirmedii baz zellikler ve ilevler de ykler. Super-ego, Oidipus kompleksinin mirass (zlnn rn) olarak tanmlanmaktadr. Kompleksin normal yoldan zlmesi halinde, ocuk, anneye ynelttii libido yatrmn, babann temsil ettii yasaklama karsnda bir yana brakm ve babay rakip olarak grmek yerine onunla zdeleme, onun zelliklerini (imgesini) stlenme yolunu tutmu demektir. (Oidipus, bu durumda, baka nesnelerle yaanacak bir snava dnr: ocuk, annesiyle yapamadn baka kadnlarla yaparak babayla zdeleecek, onun gcn tevars edecektir.) Bu zdeleme, yasan da iselletirilmesi anlamna gelir; sperego, eletirelliin tesinde, yasaklayc, sulayc ve cezalandrc bir etken olarak douyordur.23 te yandan, egonun kendi idealine uyumunu kontrol
22 Cinsellik zerine Denemede, cinsel drtnn drt eden olutuunu belirtir Freud: Bir basn ya da enerji; bu basncn kaynakland bir kaynak (erojen blge); bir ama (basnla oluan gerilim halinin giderilmesi); ve bu amaca ulalmasn salayan bir nesne (1905: 82-83). Nesne yatrm ise son tahlilde bir enerji demeti olan cinsel istein bir nesneye az ok kalc biimde yneltilmesi anlamna gelir. 23 Freud, sper-egonun iddetini yle aklar: Aktr ki Oidipus kompleksinin bastrlmas kolay olmamtr. ocuun ebeveyni, zellikle de baba, Oidipus isteklerinin gereklemesinin nnde bir engel olarak grlyordu; bu yzden ocuun henz tam olgunlamam egosu, bu engeli kendi iinde kurarak, bastrma ilemi iin kendini pekitirdi. Bunu gerekletirmek iin gereken

126

ORHAN KOAK

eden de yine sper-egodur: ocuun, imdi ego idealinin modeli haline gelen babas kadar baarl olup olmadn lyordur. Sper-egonun faaliyetlerine her zaman belli bir sululuk duygusu elik eder. Sulayc hain ve ou zaman lsz eletirilerin egodaki kayddr bu duygu (1923: 394). Sper-egonun idle ilikisi, ksmen bilind kalmasna yol aar. (Ego, idi gremedii gibi, sper-egonun btnne de ulaamyor, onu btn aklyla gremiyordur. Sper-egonun ego karsndaki zerkliinin bir nedeni de budur.) Bu bilind nitelik, sululuk duygusu iin de geerlidir. Organn kkenindeki Oidipus kompleksi btnyle bilinli yaanmad, esas olarak idden kaynaklanan bir yaant olduu lde, dourduu duygu da ksmen bilind kalacaktr (393).24 imdi ego ideali ve sper-ego kavramlar arasnda bir karlatrma yapabiliriz. nce, iki organn ego zerindeki duygusal etkilerine bakalm: Sper-egonun basncnn egoda bir sululuk dourduunu grdk; bunun kart da bir grevi yerine getirmenin vicdan rahatl olmaldr ego idealinin de bu trden bir etkisi var mdr yleyse; ideale kar kendini nasl hissediyordur ego? Freud Ego ve dde ve idealle sper-ego arasnda yine bir ayrm yapar gibi olduu Psikanalize Yeni Giri Konferanslarnda (1933) bir aalk duygusundan sz eder. Bunu da sululuk duygusunun bir baka grnm veya sper-egonun etkilerinden biri olarak sunar. Ama farkl bir yaklamn ipular da belirir burada: Gerekten yetersiz ve aa bulunan tek bedensel organ, kzn klitorisi olan o gdk kalm penistir. Ama aalk duygusunun byk ksm egonun speregoyla ilikisinden kaynaklanr; tpk sululuk duygusu gibi o da ikisi arasndaki gerilimin bir ifadesidir (1933: 97). Demek, aalk duygusunun sper-ego basncndan deil, klitoris gibi yetersizlik hallerinden kaynaklanan bir kk ksm da vardr. Freud, kzlardaki penis haseti olgusunun tesinde durmaz bunun stnde; ama 1930lardan itibaren Hermann Nunberg ve Franz Alexander gibi analistler aalk duygusunu sululuktan ayrmaya ve utan duygusu olarak adlandrmaya ynelirler. Alexandera (1938) gre, aalk duygusu narsigc de yine babadan dn ald; bu dn alma, olaanst ciddi ve ykl bir edimdi (...) Oidipus kompleksi ne kadar glyse ve (otoritenin, dinsel eitimin, okulun ve okumann etkisi altnda) ne kadar abuk bastrlrsa, daha sonra sper-egonun ego zerindeki egemenlii de (vicdan veya belki bilind bir sululuk duygusu biiminde) o kadar kesin olacaktr (1923: 374) 24 Freud, doktorla ibirlii yapmay reddeden ve hastalklarndan kazan salayan hastalardan bir rnek verir buna: Sonunda, ahlk denebilecek bir faktrle,bir sululuk duygusuyla uratmz anlarz; bu duygu, hastalktan bir tatmin elde etmekte ve ac ekme cezasnndan vazgemeyi reddetmektedir (...) Ama hastann kendisi asndan, bu sululuk duygusu dilsizdir; ona sulu olduunu deil, sadece hasta olduunu sylemektedir. Sululuk duygusu, sadece iyilemeye kar gsterilen direnle ifade etmektedir kendini (1923: 391). Bir baka ilgin rnek de sua eilimli genlerle ilgilidir: Bu tiplerde ilenebilecek herhangi bir somut sutan nce de varolan ok gl bir sululuk duygusu bulunur; yleyse duygu suun sonucu deil sebebidir. Bu bilind sululuk duygusunu gerek ve somut bir eye balayabilmekle adeta rahatlamtr kii (394).

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

127

sizmle, sululuksa vicdanla ilikilidir ve bu ikisi arasnda her zaman bir atma olasl vardr. Nunberg de aalk duygusu ve utancn tehirle, grlme korkusuyla bana dikkat eker. Bu yazar, ego idealiyle sper-egoyu da ayr etkenler olarak grmektedir: Ego ideali, sevilen nesneleri model alarak kurulmutur, sper-egonun kkenindeyse korkulan figrler vardr: Ego, cezalandrlma korkusundan tr boyun eer sper-egoya; ego idealineyse sevgiden tr (1955: 146). Bu dnce yolu, en sistemli anlatmn Janine Chasseguet-Smirgelin Ego deali (1985) kitabnda bulacaktr:
Sululuk, sper-egonun saptad bir snra dokunulduunda veya bu snr ihll edildiinde ortaya kar; utansa ego idealinin nerdii bir hedefe ulalamad zaman duyulur.Utan yenilgiyle ilikilidir, sululuk ihllle (...) Utanla tehir arasnda bir ba bulunduunu, bu duygunun yol at szlanma ve haykrlardan da anlayabiliriz: Ah! Yer yarlsa da iine gesem! Kaybolsam, kimseye grnmesem! (...) bireyin ego ideali ve grup ilikileri asndan akranlarn ve alma arkadalarnn rol de nemlidir. Narsisistik adan tatmin edici olmayan durumlarda akranlarmz tarafndan grlmekten korkarz. Akranlar ve arkadalar, egomuzu btn olas kusurlaryla yanstan bir ayna rol oynuyordur burada (150-51).

Utan yetersizlikle ilgilidir; sululuk ihllle buna, bir grevin yerine getirilmemesinin de sululua yol atn eklemek gerekir. Freud, sper-egonun baba figrnden kaynaklanan buyruunun iki ynl olduunu syler: Bunun gibi (baban gibi) olmalsn ve bunun gibi (baban gibi) olamazsn (1923: 374). Yasaktan ve grevden yaplmtr sper-ego ve bu ikisi de sululua yol aar: Biri eylemden, br eylemsizlikten tr. Duygular arasndaki fark, iki organn oluum yollar ve ierikleri arasndaki farkla ilikilidir. kisi de zdelemelerle ortaya kar. Baz yazarlar, ego idealinin sevilen nesnelerle ve zellikle anneyle, sper-egonunsa korkulan nesnelerle ve zellikle baba figryle zdelemenin rn olduunu ne srmlerdir. Kanmca, bunu yle sylemek daha doru olur: Ego idealiyle sper-ego arasndaki farkllk, narsisistik tamlk ve kadirimutlaklk fantazmasn besleyenle, onu gerekilie ve snrn kabulne aran figr arasndaki farkllktr. Bu da dpedz anne-baba ayrmna indirgenemez: Anne, babaya benzemekle o tamla ulaacan da hissettiriyordur ocua; ego idealinin ieriinde babann nemli bir pay vardr; buna karlk sper-egoda da greve aran (hatta yasaklayan) bir anne figrnn rol olabilir. unu da unutmamak gerekir: Ego ideali, btnyle gerekd, megalomanik ve sabit bir fantazmaya indirgenemez; egoyu daha uzaa ulamaya kamlad lde bir geliim etkenidir. Sper-ego da sadece bir yasaklama etkeni deildir; ayn zamanda bir i yapma arsdr, zneyi (belli bir snra kadar) yol almaya aran bir etkendir. ok sk rastlanmayan o mutlu durumlarda, ego, ideal ve sper-ego arasnda plastik bir denge hali hkm srer: deal, bebeklikteki o megalomanik ve mutlak niteliinden bir lde arnmtr; sper-ego da Freudun melankoliklerde bulduu o zalim ve

128

ORHAN KOAK

kindar (katksz bir lm kltr, 1923: 394) organdan ok, kaygl ama yine bsbtn efkatsiz olmayan bir baba figrn andrmaktadr; etkisini de daha ok ahlk ykmllkler (vicdan) ve ideale uyumun llmesiyle snrlamtr. Ama bu trden talihli durumlarda bile aralarnda potansiyel bir gerilim vardr: Ego ideali, znenin olmak istedii eyi temsil ediyordur; sper-egoysa olmakla ykml olduu eyi. Halit Ziya konusuna dnmeden nce bir noktay vurgulamak gerekir: Ego ideali de sper-ego da Freudun teorisindeki en sosyal kavramlardr; ikisi de bireysel psikolojiyle toplumsal kurgular arasnda bir ara-yz gibidir. Ego ideali, grup psikolojisinin kavranmasnda nemli bir aratrma yolu aar, der Freud: Bireysel yanna ek olarak bir de toplumsal yan vardr bu idealin; bir ailenin, bir snfn ya da bir ulusun da ortak idealidir (1914: 96). Sper-ego konusunda da u nemli saptamay yapar: ocuun sper-egoosu, anababann sunduu model zerine deil, anababann sper-egosunun modeli zerine kurulur; onu dolduran ierikler ayndr; sper-ego, bylece, gelenein ve kendilerini bu ekilde kuaktan kuaa aktarm olan btn o zamana kar direnli deer yarglarnn taycs olur (1933: 99). ocuun sper-egosu, annenin ve babann tm imgesini deil, sadece sper-egolarn (yasaklarn, grev ve sululuk duygularn) devralyor ve bylece zamana kar direnli btn yarglar ve nyarglar da sper-ego inas yoluyla kuaktan kuaa geiyordur. yi ama toplumsal deerlerin taycl asndan ego idealiyle sper-ego arasnda bir fark yok mudur? Yine asl ilevlerini dnmek gerekir bu organlarn: Ego ideali, yitirilmi kusursuzluk imgesinin baka bir yoldan geri alnmasna hizmet eder; sper-egoysa yasan ve grevin iselletirilmesidir. Ego ideali, bir acz durumunun imgesel aralarla giderilmesidir; sper-egoysa bir ar kudret iddiasnn snrlanmasyla domutur. yleyse taycs olduklar toplumsal fikir ve kurgularn kii ve grupla ba da bu iki farkl dzlemde kurulacaktr. Bu noktada, iki organn bu kltrel ierikleri devralma biimlerinin farklln da kaydetmek gerekir.Yukarda, Mai ve Siyahn kendi kuanca benimseniinden sz ederken bir kaplma haline deinmi, byle bir kaplma veya batan kma deviniminin hem mikro dzeyde (romann kendi iinde, Ahmet Cemilin Bat edebiyatyla ilikisinde) hem de makro dzeyde (Tanzimat kuaklarnn Bat ile ilikisinde) ortaya ktn da ne srmtk. Jacques Lacana gre, kaplma (veya yakalanma) idealin zgl oluum biimidir: Kendi beden hareketlerini kontrol edemeyen ve bir acz halini yaayan bebek (Lacan, paralanm beden olarak nitelendirir bu durumu), henz sahip olmad btnln ilk imgesini bir aynada gryor ve bu imgeye yakalanyordur. 25 Bir kanlmazlk vardr
25 Lacan, henz hareketlerini kontrol edemeyen alt aylk insan yavrusunun ilk ayna deneyiminde kendi imgesini tandn ve onunla zdeletiini syler. Egonun oluumunda belirleyici bir andr bu; ideal ben bu zdelemeyle kelir. Ama Lacana gre, ayna imgesi, egonun indirgenmez bir kurmaca olarak kurulmasna da yol aar; tnk bebek, aynada grd btnsel

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

129

bu yakalanta: erii zamanla deise bile, bir anda gerekleen ve gerekletii anda da her zaman oktan gereklemi olan eydir ego ideali bir i iten geti olgusu. Ya sper-ego? Yukarda aktarlanlar, sper-ego oluumunda sre ve emek elerinin nemli rol oynadn gsterir: Kltrel ieriiyle, kuaktan kuaa geen fikirlerden oluur sper-ego; otoritesi ve yaptrm gc de bu geilerle birlikte artar. Bireysel psikoloji asndan da zorlu bir emek rndr: iddetli bir cinsel drtye ve bir narsisistik kadirimutlaklk ihtiyacna anneyle btnleme kar gerekletirilir (oysa ego ideali, bu ihtiyacn bir uzants olarak domutur). Byle zor bir hedefe bir anda ulamak imknszdr, hep yenilenen bir aba gerekir: Snr bilgisiyle birlikte sabr da sper-egonun kuruluuna elik ediyordur. Konuyu ilgilendirenlerin dnda btn sorunlarndan arndrlm byle bir psikanalitik ereveyle yaklaacam Mai ve Siyaha imdi.

VI
Ahmet Cemilin dnyas, Tanpnarn dnmek istedii gibi sadece idealizasyonlardan olumuyordur yleyse; iki ayr eksen rgtlemitir bu dnyay, birbiriyle de iliki ve atma iinde olan iki ayr kutupsallk. lkine Narkissos ekseni diyelim: Bir kutbunda zafer sarholuu ve kendinden geme vardr, brnde utan ve nafilelik yaants. kinci eksen daha siliktir, yer yer hi grnmez; ama varolmadn deil, ksmen Ahmet Cemilin gr alan dnda kalan bir blgede altn gsterir bu. Bir kutbuna daha nce deinmitik: Sululuk duygusu, Ahmet Cemilin bir an nce savmaya alt o vicdan azab. Eksen boyunca ilerlerken, ortalarda bir yerde, bir bala(n)ma abasnn krk dkk izlerine rastlarz; baba karsnda ikiz-deerli bir tavr da belirir ve silinir. Kar kutupta, kendinin farknda olmayan dmanlk durmaktadr, hep bakalarna yanstlan dmanlk: Bala(n)mann imknszl. Baarsz Oidipus ekseni demeliyiz buna da. Daha akta duran ilk eksene bakalm nce. Ahmet Cemilin ideallerinin bir edeerler dizisi halinde sralandn Tanpnar grmt: Kahramanmz nce evi seviyordu, sonra evin iindeki kz. hret bulmak, edib olmak, [kendi adalar tarafndan] tanlmak ve bir matbaa sahibi olmak da bu evin ayn dzlem zerindeki uzantlardr. Bir dzdeimece dizisidir bu, Lacann deyimiyle arzunun metonimik kaymasn gsterir. Ahmet Cemilin idealizasyonlarn bir kaplma olarak adlandrmamz gerektiren de bu metoni-

eklin gerek imkanlarna sahip deildir henz. Egonun btnl ve zerklii bir seraptr. Bebek bir yabancyla zdeleiyor ve ego da bir yabanclama iinde kuruluyordur. Btnln bu devralnm niteliinden tr de egonun arzusu hep bakasnn arzusu olacaktr(1977: 2-3). Lacan, baka yazlarnda, gerek aynann rolnn rastlansal olduunu, ayna ilevinin asl sahibinin ilk anababa imgeleri olduunu belirtir: Bebein grd ilk btnsel ve kudretli ekillerdir bu imgeler.

130

ORHAN KOAK

mik kayma devinimidir. Ahmet Cemil, hem edebiyatta hem de ak yaamnda, durdurulmaz bir biimde kayar: Goethe ve Byrondan simlere ve dekandanlara; evden ve yaam tarzndan Lamiaya... Ancak arzularnn metaforik bir boyutu da vardr: deal, ayn zamansal dzlemde yer almayangemite kalm bir narsisistik bir tamlk ve ihtiyaszlk hayalini de temsil etmektedir. Hseyin Nazmininki gibi bir eve sahip olmay hayal ederken yle dnr: Onun da Erekynde bir kk, kkde mzeyyen bir ktbhanesi, ktbhanenin nnde latif baesi olayd; Lamartinei, Mussetyi orada okuyayd, fakat onalt sahifesini krk kurua terceme etme iin deil yalnz kendi zevki, kendi saadeti iin...(57). Erenkyden Mussetye kadar bir metonimik dizi izleriz; ama bir btn olarak dizinin kendisi, bir narsisistik mutluluk hayalinin (ihtiyaszlk) metaforudur. Bu hayalin anneyle ilikisine deineceiz; burada, idealin oluumunda baba figrnn payna dikkat etmek gerekir. Btn bu ev karlatrmasna, gemite babann salad tamlk ve mutluluk halinin anmsanmas elik eder. Ondokuz yana kadar Ahmed Cemil tamamile mesud bir yaam srm, ama ondan sonra pederini kaybedince maiet endiesi balamtr. Bu adam, iyi bir aile babas, evine meftun, zevcesine ocuklarna tamamile bal ve hususile namuslu bir avukattr. Ahmet Cemil, babasnn ahlkn devralmtr, onunla gurur duyuyordur. Hep anlatt bir yk vardr: Babas, stlendii bir davann haksz olduunu sonradan renir ve davay brakr; ama mvekkilinden ald paray da yine aile mutluluu iin (Sleymaniyedeki mini mini evin tamirine) harcamtr. Anne, kpeyle yz Emniyet Sandna terhin etmeyinerir: O vakit babasnn btn hassasiyeti nasl tamd! te bu mmkin deil... Adam, altn enfiye kutusunu, saatini ve altn ksteini fahi bir faizle muhtekir bir sarrafa satar, mvekkilin parasn verir. Lekeyi silmi, aile saadetinin nianelerini feda etmemi, bu noktada birlikte alan ego idealiyle sper-egoyu ayn anda tatmin etmitir. Sleymaniyedeki u be odal evcik, hep tehdit altnda srd iin daha da deerli olan narsisistik tamlk deneyiminin muhafazas ve temsilcisidir. Baba, bu tamlk durumunu drt ayakl bir iskemleye benzetmektedir; ama o lnce ayak stnde kalr iskemle; fakat bu defa eksilen ayak o kadar mhim bir ayak ki iskemle duramyor (29). te, edip olmak, hret bulmak, matbaa araclyla zengin olup Lamiay almak ve krk kuruluk eviri iin deil srf kendi zevki iin okuyup yazmak hayali de, bu oktan yitirilmi26 ihtiyaszlk halinin, bebein amniotik sv iindeki yaamn andran bu tamlk durumunun yeni koullara uyarlanm imgesidir.
26 Babayla geen mutlu gnler, romann gerek zamanna ait deildir; romann balangcndan nce yer alan bir mitik zamann parasdr. Romann olay rgs asndan, baba her zaman oktan lmtr. Robert Finn, bunun kahraman kendi bana yola karmak iin zorunlu olan bir romanesk gere olduunu sylyor kitabnda; baka bir deyile, yetim kalma, bir olgunlama srecinin, baaryla sonulanmas gereken bir Oidupal snav srecinin de koulu olmaldr. Ama daha oul-belirlenimli bir olguyla kar karya olduumuzu dndren nedenler var. Parlaya gre, babaszlk kaygs, Tanzimat aydnnn kltr deimesi karsndaki ikircikli ve gvensiz

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

131

Ama bu ideal, bandan beri yaraldr: Narsisizmin abay dladn sylemitik; oysa Ahmet Cemilin durumunda ideal ierikleri bir anda gerekleecek gibi deildir, almak gerekiyordur. stelik, ev geindirme zorunluluunu aslnda narsisistik tamlk hayalinin besleyicisi olmas gereken anne hatrlatmaktadr burada: Okumak!.. Ahmed Cemil bunun zerine neler bina etmi, ne midler kurmudu! Sanki onu kitablarile rahat brakacaklard. Zavall ocuk! Edib olacaksn, itihar edeceksin, deil mi? Ne uzak!.. Annesinin hazin sadas henz kulaklarnda idi: Ne vakit ehadetname alacaksn? (51-52). Kzkardeini zengin (matbaa sahibi) birine vermekle hayalin abuk gereklemesi belki salanabilecektir. Ama damat zalim ve sefih bir sahtekardr, Ahmed Cemile zerre kadar faydas dokunmayacaktr; stelik bu belli olmadan ok nce, Ahmed Cemil bu evlilii kendi narsisizmine indirilmi bir darbe gibi yaar:
Mahiyetini bir trl vzuh lemas [prlts] ile tenvir edemedii, tesirini duyup da meneini bulamad garib bir pis, kbalin izdivac meselesinde Ahmed Cemil iin sakl bir hayet [korku] uyandrrd. Bu hissi tahlil etmek istedike sebebi daima tetkinden musr [srarl] bir firar ile kaard. Souk kanla dnrd: kbalin izdivacn, izdivacda saadetini, btn emellerin gayesi bulurdu; o halde o garib his nedir ki izdivac meselesi kdka kalbinde hiddete benzer bir ey uyandrr, istememezlii andrr bir tesir hayal ederdi? Belki bir hodkam his! Dier bir adamn baka bir samimi mnasebet ile mahremiyetine ve muhabbetine dahil oldukdan sonra kardei kendisi iin daha az yakn olacak, bir yabancya herkesden ziyade harim oldukdan sonra ona yabanc kalacak idi (...) Enite!.. kide birde zihnnin iinde bir trmalayan cereyan ile geen bu kelime idi: Enite! (147; a.b..)

Enite, btn somut kiilik zelliklerinin berisinde, bir bakalktr: Narsisistik tamln vazgeilmez boyutu olan o zdelik (aynlk) ve mahremiyet yaantsnn da almas ve yabanclamas demektir bu. lksel narsisizme babann mdahalesi, enite figrne aktarlyordur. Ahmed Cemil, bu sknt ve engellere karn, tatl zafer sarholuklar da yaayacaktr. Sonunda tamamlayabildii yaptn okumas iin Hseyin Nazminin kknde bir yemek dzenlenir. Baka ediplerin yansra, Racinin de mutlaka arlmasn istemitir Ahmet Cemil. Okumaya balar, bir zafer andr bu, Lacann sz ettii o paralanm gvde hali alr, gvdenin ve benliin btn paralar birbirine uyumludur imdi, tam bir zdelik salanmtr:
Ahmed Cemil biraz mteessir, titreyen sesile balad. Henz ilk beyitlerde boaz kuruyor, sesi kmyor, elindeki kitab kendisine bsbtn yabanc mevve [kark] bir

durumunu yanstr (1993: 15). te yandan, daha soyut bir planda, baba her zaman ocuun anneyle btnlemesini, amniotik svya geri dnmesini engelleyen etkendir. Ahmet Cemilin babas, bu narsisistik btnl kendi mr boyunca yeniden kurmaya abalamtr ama, lmekle daha byk, daha megalomanik bir idealin (her eye nail olmak) kapsn amtr. Baba karsndaki ikiz-deerli tavra ilerde deineceim.

132

ORHAN KOAK

metin imicesine her kelimede armakdan korkarak sesini idare edemiyordu. Bir aralk karsnda Mazhar Feridun bey pek taze bulduu bir fikir iin gzel! dedi. Ahmed Cemil biraz kuvvet buldu; yava yava gzlerinden bir sis kalkyor, sesine bir ifade kabiliyeti geliyordu (...) Ahmed Cemil ayaa kalkd; imdi nazmn vezni muhtelif esaslardan, lahnelerden [kurala uygun okuyular] gedike deiiyor; Ahmed Cemil sesini arzusuna gre idareye balyordu (...) Bir zaman geldi ki [dinleyenlerin] hepsi bir bahar gecesinin iek kokularile dolu nefesi altnda ruyaya benzeyen bir aleme dalm gibidiler. Sakit [suskun], mebhut [akn], kaldlar. Ahmed Cemil imdi kimseyi grmyor, elinde parmaklarnn hafif bir hareketi ile evirdii defterine nadir bir bakla hatrasna yardm ederek, uzun kumral salar lambalardan dklen ziyalarla tuarak, simas vakit vakit bir teessr sisile rtlerek yahut bir neve ile incila ederek devam ediyordu (212-14).

dn kudret: Ego, bakalarnn (Mazhar Feridun) yardmyla kendi idealine eitlenirken, bakalarn da grmez oluyor ve hareketlerine bir zarafet, zerklik sansndan kaynaklanan bir beceriklilik geliyordur. Bu zafer ann talandran olay, Lamiann da bir an kapdan grnr gibi olmas, bu zafere tanklk etmesidir: Bu faslann arasnda gzleri beyaz bir glge farkeder gibi oldu. O vakit btn vcudu titredi: Lamia!.. demek Lamia deminden beri orada, iirinin u zaferi karsnda idi (214). Ama uzun srmez bu sarholuk; Racinin odadaki dmanca varl bu akam bahtiyarlna bir katre zehir aktarak (217) narsisistik hazzn mutlaklamasn nler. Haset dolu alayclyla Raci, roman boyunca, Ahmet Cemilin yekpare bir mutlulua ulamasn nleyen balca etken gibi grnr. Raci, Ahmet Cemilin narsisistik denklemlerinin tam bir i huzuruyla kurulmasn engelliyordur, ama idealin kendisi de olumsuzlayc bir etkendir: Sonunda Ahmet Cemilin idealler sarayn kertenler, o ideallerin kurucu eleri olan figrlerdir: Bakasyla evlenen Lamia, kardeini bakasna veren ve hariciye memuru olarak Avrupaya kaan Hseyin Nazmi.27 dealin ve zafer sarholuunun kar kutbunda, utan ve gln dme korkusu durur. Halit Ziyada srarl bir motiftir bu; eletirmenlerin dikkati ekmemi olmas bile zerinde durmaya deer bir olgudur. Mai ve Siyahta utan ve ou zaman onunla birlikte gelen komik ve grotesk eleri yine enite ve izdivac bahsinde ortaya kar. kbal, son derece yerli bir dnle evlenmektedir:
Dn!.. O gn Ahmed Cemil kam idi; koltuk resmini grmek iin Sleymaniyenin o darack sokan badan baa doldurarak ve kapnn umuma almasn bekliyerek yeldirmelerile, araflarile en; orasn beraberlerinde getirdikleri ocuklarile kk bir maher garib bir renk ve klk maheri haline getiren kadnlar, kanarya sars
27 Servet-i Fnunun hayalcilii eletirilirken, hayalin boluundan, beyhudeliinden sz edilir genellikle. Oysa durum bunun tam tersidir: Servet-i Fnun yazarnn egosu, kendi ideali karsnda gsz kalmaktadr. deal, onu bir ocuksu acz durumunda yakalamtr. yle sylemek belki daha doru olur: deal, bu acz durumunun iinden, onu telfi etmek amacyla tretilmi, ama sonunda egonun zaafn kesinletiren bir etkene dnmtr.

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

133

hrkasnn altnda al basmadan entarisini giyerek, bana oyal gaz boyamasndan yapma iekli hotozunu koyarak, bir paavra kenarile iyi balanmam uzun orab gll penbe iskarpinin zerine dm, beyazl tire kuann saaklar sar hrkasnn altndan eteklerine dklm, beline ilemeli ipek mendili ine ile tutdurulmu, dnn erefine ta sabahleyin sokaa frlayan komu kzlarn kad helvac arnavudun yannda ii fndkl sert helvay kemiriyor grmemek; akama kadar bu sokak iinde kestanecilerin, ssam helvaclarnn, leblebicilerin etrafnda baracak, alaacak olan o belinden donu dm, orabnn iine paas tklm, dn evindeki annesine sokakdan anne! diye baran, koa koa birbirini kovalayarak lk koparan ocuk alayndan uzak olmak iin (..?) kam idi. Ahmed Cemil bir hafta eve uramad. O bir haftay Hseyin Nazminin kknde geirdi. Ah! O kbali byle mi gelin etmek isterdi? Onun iin neler dnm; ne ssl evler, ne mdebdeb daireler, ne latif tuvaletler, ne mzeyyen cihazlar tasavvur etmi idi!...Demek o istikbalde zuhuruna emniyet ederek inand hayaller yaland? kbalin gelin olacan dndke bir vakitler onu beyaz uzun etekli moda gazetelerinin mlevven [renkli] ilavelerinde grerek imrendii eylere benzer bir esvab iinde (...) ba mcevherlerin altnda biraz eilmi olarak grrd. Sonra salar pskrm yaz macar atl zarif bir araba onu alp gtryor, daha sonra gzide tuvaletlerle ziyahatbir iek deryas gibi dalgal geni bir mermer sofann ortasnda o iek deryasnn perisi, kpklerden teekkl etmi bir melike gibi kbal.. ark hallar denmi ifte bir merdiven, salonlar, avizeler, levhalar, kadifeler, atlaslar...Demek bunlar hepsi yalan? (...) kbal imdi o sopasile kapsnn nnde beki duran; sokanda alacal, yaygaral ocuklar kaynaan kck evde rastkl, knal, ladenli komu hanmlar arasnda, damad beyi, matbaa mdiri Tevfik efendi zade Vehbi beyi bekliyordu. Kad, Ahmed Cemil ryalarnn u sefil hakikatinden tam bir hafta kad (152-54).

Kanmca, Mai ve Siyahn hi dikkat ekmemi merkez pasajdr bu. Uzun betimleme cmlelerindan yaylan enerji, Halit Ziya iin de bu pasajn nem tam olduunu dndrr. Narkissos ekseninin btn elerini grrz burada. Pasajn ikinci yarsnda, Ahmed Cemilin ideali, yine metonimik bir dizi iinde, elbise ve mcevherlerden hallara ve ifte merdivenlere kadar eitli grnmleriyle bir defile yapar. Ahmet Cemil deilse bile Halit Ziya idealin modayla bann da farkndadr; modayla, demek kaplma ve batan kmayla ilikilidir ideal.28 Ama bu yzeysellik onu gsz yapmaz; tam tersine, her zaman onu besleyen egonun elinden kayp gidecek kadar maharetli olduunu gsterir: Moda, geiciliktir. Ve Lamia ile Hseyin Nazmi onu terketmeden ok nce, Ahmed Cemilin yazgs belli olmu gibidir: Hayal her zaman onu zorunlu klan sefil hakikat karsnda fazla gl ve ulalmaz kalacak, idealin ruhsal mknatslar (Lamia ve Hseyin Nazmi) baka mevzilere (Avrupaya) doru kayarken Ahmet Cemile de emel kanesinin enkaz kenarnda oturup [idealin bu bo kalbnn] matemini tutmak (246) decektir.

28 Yukarda, Tanpnarn Halit Ziyann tam da bu ilikiyi grdn grmediini grmtk: Tanpnar, Halit Ziyann kendini Ahmet Cemillerden, Adnan Beyllerden ayramadn ve onlarn katna indiini ne sryordu.

134

ORHAN KOAK

Ama dn pasaj, idealin ulalmazlnn daha temel nedenini de gsterir. Pasajn ilk yars, Ahmet Cemilin sefil hakikatini betimlemektedir: Dklen, her an decek gibi duran, ineyle tutturulmu bir hakikat: Alaturkalk. Bu, Ahmet Cemilin gerei, egosunun gndelik ieriidir. Canllk ve hareket de, batan baa doldurmak, mek, barmak ve alamak, birbirini kovalayarak lk koparmak ve kaynamak gibi deyimlerle bu ierie aittir: Pasajn ikinci blmnde dil daha tumturakl ama daha cansz, betimleme de mlevven moda ilvelerinden sz edilmesine karn daha renksizdir: Egodan hep kasa bile bir canllk kayna deildir ideal; gcn, acz iindeki egonun rgtleyemedii dank enerjilerden alr.29 Egonun bu dank ve aciz canll, idealin kurulu nedenidir zaten. te yandan, Chasseguet-Smirgelin ok iyi saptad gibi (1985: 29-32), ideali temsil eden figr, egonun adm adm gelimesine ve ideale ait zelliklerin bir ksmn zmlemesine yardmc olsa bile, ego ideali mutlak zmlerden yanadr (41): ok gl olmayan bir egoyu olduundan bile gsz gsteren bir ayna gibi alma potansiyeline sahiptir.30 Burada bu potansiyel gereklemitir: Bir Ahmet Rasimin veya bir Fahri Celalin yklerinde sevimli ve neeli ynleriyle grnebilecek olan dn sahnesi, pasajn ikinci yarsnda anlatlan ideal durum asndan bakldnda bir zavalllk ve sakalet rnei olarak belirir: Alafranga, kendi ackl ve gln alaturkasn yaratmtr. Ahmet Cemilin idealine yaklama ve grece yekpare bir mutluluk bulma imknn en batan ortadan kaldran da idealin bu indirgenmez yabancldr. deal asndan bakldnda ego her zaman gln ve sakil grnecek ve her zaman da zorunlu olarak ideal asndan baklacaktr. Utancn ve gln dme kaygsnn Halit Ziyada srekli bir motif olduunu syledim. Bu kaygnn hemen her zaman Bat ve alafrangaya ilikin olarak belirdiini de kaydetmek gerekir. Halit Ziyann anlar bu noktada ok aydnlatcdr. Hayatta [onu] en ok korkutan acnn gln olmak acs olduunu itiraf eder (1969: 134) stanbula geldiinde de ayn korkuyu duyacaktr: zmirin martlm ve kendi nefsine arlkla itimat verilmi bir genci iken stanbulda nihayet bir tara ocuu, yaamak ve sylemek alkanlklarn kazanamam, ne yaparsa ve ne dese altndaki beceriksizlikleri srtan bir grgsz... hlasa gln olmaktan her dakika titriyordum (322). stanbulda taralnn duyduu utan, zmirde Trk gencinin Levanten zmirliler karsnda duyduu utancn bir uzantsdr. lk genliinde katld bir baloyu yle anlatr Uaklgil:
29 Grunberger (1979: 143-85), narsisizmle igdy diyalektik iliki iinde ama yine de birbirine indirgenemeyecek etkenler olarak tanmlar: Narsisizm ve onun varisi olan ideal, igdnn (zellikle de anal kkenli erotizmin) kmldanndan hep bir rahatszlk duyacaktr. Narsisizm, bir ihtiyaszlk fantazmasdr, igdyse bir ihtiya olarak belirir. Narsisizm bir arnmlk fantazmasdr; igdyse kirlidir, ayrm halde ortaya ktklarnda ok iren grnen ksm igdlerin (oral, anal, vb.) btnlemesiyle olumutur. 30 dealin ya hep ya hi eilimini Ahmet Cemilin u sz de anlatr: te yle bir ey yazmak istiyorum ki yukar baklsa mai ve daima mai, aa baklsa siyah ve daima siyah (43).

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

135

Jaba, Karyakada otururdu. Yine orada oturan asker doktorlardan Fano Bey vard, Bu ikisi bir hafta aralk ile birer balo verdiler, ve ben dedemden izin alarak bu balolara arldm. Benimle bir yata kk ocuklarn ve kzlarn arasndautanga ve biraz mahzun, geceyi geirdim. Btn kkler, bykler gibi oynadlar. Yalnz ben, bir kede sinmi, boynu bkk, onlara baktm. O tarihte deil bir Trk ocuunun hatta bir Trk gencinin bir baloda dans etmesine ihtimal yok gibiydi. Onun iin benim bu toplantda herkesten baka oluuma belki etrafmdakiler amyorlardFakat anlalan ben yle mahzum bakyordum ki (...) bir aralk Madam Fano, bir Fransz kadn, elime yapt ve lgn bir galopun arasndana beni srklemeye balad. Tam yle, kim bilir ne kadar kark admlarla srklenirken, birden kenarda duran bir gen kzn ayaklarna bastmn farkna vardm ve alayl bir sesin Hl da devam ediyor diyen bir cmlesi arkamdan yetiip beni perian etti. Bu dakikada hemen oraya dp lmek istedim. Hayatta pek ac eyleri unuttum. Fakat beni gln yapan dakikalar oldu ki onlar unutmak mmkn olmuyor. Hl bu cmleyi iitirim ve kulaklarmda onun trmalayan acsn duyarm (95).31

Mai ve Siyaha dnelim. Ahmet Cemil, egosunu zorlayan snavlara girdii iin kendi hayalciliini sulamaktadr. Baba evinde grd alakgnll yaamdan uzaklamak ve Hseyin Nazmilere zenmek sonunda onu altndan kalkamayaca bir ykn altna sokmutur. Hastanede Raciyi ziyarete giderken stanbulun orta halli mahallelerinden geer:
Btn o sakin mahalleleri, ehir hayatnn skun muhitini dimann iinde gryordu. O buralarda duyulan istirahat kokusundan ne kadar uzakd! Sleymaniyenin minimini evi, o da buras gibi saadet skunu iinde deil miydi? Halbuki o btn emellerinin ematetini [kuru grlt] getirmi, o skunun iine atarak bu saadet yuvasn bir frtnann velvelesine bomudu. Ne olurdu, o da bir dairede makayyid olsayd, itihar

31 Sper-egonun verdii sululukla ego idealinin verdii utan arasndaki fark burada da ortaya kyor: Sululuk, bir sre iinde artan veya azalan bir ardr; yeri kolayca saptanamayan ve daha derinden ileyen bir duyum gibidir. Utan ise bir anda gelen ve apansz iddetiyle kiiyi ykan bir acdr: nsan, grlmemek, kaybolmak, silinmek ister. Ar, delici deildir; bir i organn hasta olduunu veya basn altnda kaldn gsterir. Ac ise delinme veya kesilmeye elik eden duyumdur: Koruyucu bir zarfn, bir derinin, bir yzeyin delindiini gsterir. Freuda gre ego da bir yzey projeksiyonudur: Ego, hereyden nce bir bedensel egodur; sadece bir yzey olgusu olmakla kalmaz, bir yzeyin projeksiyonudur (1923: 364). Dank drtleri idealin yardmyla toparlayan ve btnlk kazandran bir zarftr ego; utan acs, bu zarfn bir anda delindii anlamna gelir. te yandan bu trden iddetli ve kalc utan duygusuna sadece Halit Ziyada deil, Servet-i Fnunun baka yelerinde de rastlarz. Halit Ziya, anlarnda Mehmet Raufu srekli yz kzaran bir gen olarak tantr: stanbula geliimin ilk gnlerinden birinde, kpr zerinde (...) yolumu bir kk bahriyeli kesti, ben de onu hemen anladm: Mehmet Rauf! Onu pek yle tasavvur etmemekle beraber hi tereddt etmedim, daha yutkunarak adn haber vermeye vakit bulmadan ben ona adn syledim. Kpkrmz oldu ve gzlerinin buusyle gzlnn camlar sislendi. Onun iin bu sk sk tekrarlanan bir hadise idi. En ufak bir teessr onu kulaklarnn memelerine kadar kpkrmz bir boya ile kaplar ve gzlnn camlarn te tarafn gremeyecek kadar sislerdi (1969: 323). Mehmet Raufun kzarmalarnda, cinsel igdnn saf ideal karsnda duyduu utancn da rol olmaldr: Eylln yansra, Zambak gibi bir soft-porno romann da yazardr.

136

ORHAN KOAK

[n alma] emeli arkasnda komasayd da kendisine o evin skutu ile uygun olacak bir hayat vcuda getirseydi? (297)

Bunun tam da Tanpnarn diledii (o beyhude Hseyin Nazminin peine taklacana...) zm olduunu grmtk: Ahmet Cemil, gereklemesi imknsz bir idealin peinden gitmeyip o kadar bizden olan yetime tarzna bal kalsayd... imdi grlyor ki Halit Ziyann karakterlerinin katna inen, Halit Ziyadan ok, Tanpnarn kendisidir: Ahmet Cemilin nndeki seeneklerden biriyle snrlamtr kendini; bu seeneklerin tmn birden belirleyen genel ereveyi seememitir. Ahmet Cemille birlikte Tanpnarn da gremedii nce udur: nerilen o bizden olma hali de, o iddiasz ve samimi aile evresi de, bir noktadan bakldnda, tmyle idealizasyon ekseni zerinde yer alan bir tamlk fantazmasdr: Hibir yabanc maddenin katlmad bir mutlak aynlk durumu. Bu adan, Ahmet Cemilin narsisistik denklemlerinin sadece daha ilksel, daha dar bir alanda kurulmasn istiyordur Ahmet Hamdi. Ve tpk Ahmet Cemil gibi o da bunun bandan beri imknsz olduunu, Ahmet Cemili evin saadet skunundan kp daha geni zdelikler aramaya iten etkenlerin yine o evin kendi iinden geldiini gremiyor, grmek istemiyordur: Ahmet Cemilin babas bir avukattr, demek bizim toplumumuzda ok yeni olan yabanc bir hukuk dzeninin evdeki temsilcisidir. Bu baba, bir yandan aile emberini korumaya abalarken, bir yandan da olunu mahalle mektebinden alp yabanc etkisi altnda kurulan bir okula (asker rtiye) yatl renci olarak verir: Onun, aile emberini paralayacak daha ileri zdelikler arama abasn babas balatmtr: Ahmed Cemil [Mlkiyede] leyl olduktan sonra sonra bu aile heyetinin mhim bir rkn [direi] haftada alt gece hazr bulunamaz oldu. Babasnn tabirince iskemle ayakl kald. Fakat ne yapalm? Her eyden evvel ocuu hayata hazrlamal (26). Ahmet Cemil, Hseyin Nazmi ve Fransz iiriyle bu yatl okulda tanm ve babann lmyle zedelenen narsisistik dengesini onaracak yabanc idealleri bu okulda bulmutur. Tanpnarn Cevdet Paa konusunda ok iyi tanmlad sre burada da ilemekte; eskiyi (ilksel olan) korumak amacyla balatlan mtereddit bir k, balang noktasn oktan geersiz klan bir srklenie dnmektedir. Tanpnar, Cevdet Paada gzledii srecin Ahmet Cemil yksnde de etkili olduun grememitir. Oysa Mai ve Siyahta hep vurgulanan, srkleniin durdurulmaz niteliidir. Kendi balanglarn hzla deersizletiren bir sretir bu. Merkez pasajlardan biri:
Bir tatil gn [Hseyin Nazmiyle] beraber geziyorlard. Gen ocuklara mahsus bir iir hevesile her gezdikleri yerde her grdkleri eyi buna bir vesile addederlerdi.. Mesela o gn kprden aarkan bacadan kan dumanlar iin tebih yapmak, yahud Beyoluna karken tesadf ettikleri krkl bir balk giymi minimini sar bir alman kz iin bir manzume sylemek gibi ocukca eyleri olurdu. Fakat artk teessrden kendi-

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

137

leri de nefret duymaa, bunlar kendileri de gln bulmaa balamlar; dimalarnn iinde byk fikirler bulup da onlarn byklerine nisbeten kk kalanlarn kendilerinden duyduklar nefrete benzer bir ey hisseder olmulard (37-38).

erh gereksiz bylece kendi msvettelerini yakp, Nedimleri, Bakileri bir yana atp Bat edebiyatna geecek ve durdurulmaz bir srele Homerostan dekadanlara kadar kayacaklardr.32 Ama bu, onlar bir imknszlk noktasna, bir ruhsal kilitlenme haline gtrr. Halit Ziya, Tevfik Fikretin o nl dargn idealizmini betimlerken bu tkanmay da kaydeder anlarnda:
Fikret, stanbuldan kmam, Galatasarayn drt duvar arasnda belirsiz emeller besledikten sonra hayata knca onu hayalinden o kadar uzak grmt ki Babalide cierlerine uygun hava bulamayarak boulacana hkmetmi, bir maden kuyusunda zehirli bir hava yutmu gibi kendini darya atarak, biraz sersem, biraz akn, bu memlekette nasl yaayabileceinde arp kalm, kullanlmaya vesile bulunmayan zengin kuvvetlerini kullanmaya kullanmaya dolayordu; btn gr ufuklar, mektebin hakikate varamayacak emelleriyle memleketin her midi grtlandan tutup skan idaresinin arasnda bir karanlk keden ibaretti (...) Tevfik Fikretin hakka, iffete, namusa sade aykr olduuna deil, bunlarla kati bir uygunluu olmadna hkmettii en ufak belirtiye kar taknlklarn grdke bu ruh halinin sebeplerini aratrrdm (...) bu adam daha mektebten yeni km bir gen iken balayarak kendisini vaktinden evvel mezara kadar hrpalaya hrpalaya gtren hastalkl bir hlya dnlne esir idi (411, 447)

Yanl anlalmaya ok elverili keskin bir gzlem. ou zaman, clz ve kof hayallerin sert geree arparak paralanmas olarak okunmutur bu yk. Oysa Halit Ziya, Fikretin ayn lde gl ve kaprisli iki ayr basn arasnda ezildiini sylemektedir: Bir yanda, bu kez Dam d Siyondan deil de Galatasaraydan beslenmi idealizasyon; karda, her trl umudu daha domadan bomaya kararl bir ynetim bu ynetimin (Abdlhamit) gelenekilii temsil ettiini, baka bir deyile Oidipus ve sper-ego ekseni zerindeki olgularla balantl olduunu biliyoruz. Yenik den ideal deildir yleyse, idealle

32 Bu srklenme olasln ve dourabilecei i blnmeyi gen Halit Ziyaya anlatanlardan biri de Dyun-u Umumiyede alan bir Katolik Suriyelidir: Nuh Efendi! Suriye katoliklerinden bir ailenin, biri Osmanl Bankasnda, teki Ttn Rejisinde alan iki olu[ndan biri] Saryerde bir kzm dnyaya geldi (...) Nuh Efendi beni tebrik ettikten sonra: Sakn! dedi, kzn Dame de Sion mektebine vermeyesin. Glerek: Nuh Efendi, bu sekiz on sene sonra dnlecek bir i, dedim. imdiden kullan bklm olsun! dedikten sonra sebebini anlatt. Onun fikrince bu mektebin idare ve talim heyetini meydana getiren rahibeler Fransann pek kibar ailelerinden olduklar iin talebelerine hayatta bulamayacaklar bir muhit terbiyesi verirler ve izzetinefis duygusunu adeta hastalk derecesinde bir gurur haline getirirlermi. Belki doru belki yanl olan bu gr tamamlamak iin de: Bu yolda yetienler artk arka, ark hayatna igrenerek bakarlar, diyordu (1969: 340). zzetinefis (z-sayg) duygusu ego idealinin br addr (Freud 1914: 95). Kzlara okulda alanacak olan yksek (megalomanik) ideal, kendi kkenlerinden irenmelerine yol aacaktr.

138

ORHAN KOAK

sper-ego arasndaki atmada blnp de hareketsiz kalan egodur. (Fikret rneinde, sper-egonun mutedil eleri olan namus ve vicdann ego idealine dahil edilerek iddetli bir idealizasyona urad, sper-egoda da sadece cezalandrma ilevinin kald sylenebilir.) Hegel, bu isel blnmeyi Mutsuz Bilin kavramyla karlar Fenomenolojide.
Daha nce efendi ile kle arasnda bllen ikizleme, imdi tek bir [benlikte] toplanmtr (...) Mutsuz Bilin,benliin iki-doal, sadece eliik bir varlk olarak bilincidir. znde eliik olan doas onun iin tek bir bilintir, dolaysyla bu mutsuz, isel olarak yarlm bilin, hep bir bilinte tekini de bulmak zorunda kalr; ve srayla iki bilinten de kovulur, stelik tam da tekiyle bar bir btnl sonunda kurabildiini hayal ettii anlarda olur bu (...) Mutsuz Bilincin kendisi, bir z-bilincin tekine bakdr ve her ikisi de kendisidir (...) u halde burada dman yenmenin gerekte yenilmek anlamna geldii bir sava durumu vardr ki , bilinlerin birinde kazanlm zafer tekinde yitiriliyordur (Hegel 1977: 126-27).

Mkemmel betimleme: ki bilin arasndaki sava, daha kazanlrken yitiriliyordur: Kazanld iin yitiriliyordur. Ancak Hegel iki bilin arasnda nitel ya da yapsal bir fark grmez: kisi de bilintir onun iin, sadece birisi zsel ve zorunlu (Deimez), tekiyse olumsal ya da rastlansaldr (Deiebilir). Oysa Ahmet Cemillerin mutsuzluk bilinci, farkl kkleri ve farkl tarihsellikleri olan iki ayr yapsal etkenin atmasnn rndr. Bu mutsuzluun ileyiini grmek iin sper-egoyu da analize dahil etmek, Narkissos ekseniyle Oidipus eksenini birlikte dnmek gerekiyor.

VII
Mai ve Siyahta Ahmet Cemili yabanc ideallere almaya kendi iradesi dnda ynelten etken baba figrdr; anne, bu idealler dnyasna kar, grev ve sorumluluklarn anmsatr Ahmet Cemile. Baba arc, anne yasaklaycdr. Normal geliim emas ters dnm gibidir. (Anne, idealizasyonlarn kaynadr ou zaman; baba, grev ve yasak kavramlarnn.) Ama normal Oidipusun da ilediini gsteren belirtiler yok deildir romanda. Ahmet Cemil, babasnn lmnden sonra sk sk ayn belirsiz d grmektedir:
Ka sabah Ahmed Cemil yatandan gsnde bir ate ile kalktktan sonra, sanki korkun bir ryadan uyanm da sabahleyin o ryann altndan mesud bir hakikat kacakmcasna odasndan yavaa yryerek babasnn odasna gitmi, onu henz yatann iinde, sakin bir uykuyla uyuyor grecekmi midile titremidi (29).

Tuhaf bir d anlatmdr bu; dn grlp grlmedii belli deildir. Ama sanki bir d grlmtr ve korkun bir dtr bu: Ahmet Cemili, grdnn doru olmadna kendini inandrmak iin babann odasna gitmek zo-

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

139

runda brakmaktadr; o korkun dn altndaki mutlu gerein uyanmasn, ortaya kmasn istiyordur Ahmet Cemil. Belli ki dn nemli bir ksm babann lmyle ilgilidir. Freuda gre, dn ilevlerinden biri de istekleri imgesel olarak gerekletirmektir; te yandan bilindnn baka oluumlar (rn., nrotik semptomlar, srmeler vb.) gibi dlerin de oul-belirlenim yasasna uygun olarak altn syler Freud: Bu, en basit anlamyla, her dn (ve d iindeki her enin) birden fazla nedene dayanmas demektir. Daha somut olarak, bir dn veya uzla oluumudur her d. Bu oluum, Freuda gre (1900: 569) farkl ruhsal sistemlerden kaynaklanan iki kart istein [imgesel] gerekletiriminin tek bir ifadede kaynatn gsterir; bu farkl sistemler de ou zaman id ve sper-egodur. Ahmet Cemilin dnde de byle bir oul-belirlenimin geerli olduu yolunda bir speklasyonda bulunabiliriz. Bu speklasyona el veren e korkun szcdr. Bu szck, her zaman d-ii bir alveri veya dnlemeden doan bir tonal izlenimi ifade eder: Dn iindeki bir istek, bir yneli, sper-ego sisteminden kaynaklanan bir sansrle karlam ve ancak sper-ego asndan korkun grlmek karlnda d yzeyine dahil edilebilmitir. Ahmet Cemilin d hem babay yoketme isteini iermekte, hem de bu istein korkun ve acl bir hleye brnmesine yol aan bir baka etkenin (sper-ego) izini tamaktadr. Ama istei yasaklayan, duygulardan arnm teknik bir sansr aygt da deildir: Sper-ego ieriklerinin en nemlilerinden olan baba figrnn kendisi de bir sevgi nesnesi, byk lde cinsellikten arndrlm bir libido yatrmnn hedefidir. Korkun szc ve dn anmsanmasn nleyen bulanklk da dn bu ikiz-deerli niteliiyle ilikili olmaldr. Bu speklasyonu destekleyen verileri yine Krk Ylda bulacaz. Burada, gen Halit Ziyann estetik ideallerini destekleyen anne, engelleme eilimi iinde olansa babadr: Bu okuduklarmla o kadar urayordum ki bana elimde bir kitapla rastladka babamn gzlerinde bir endie, bir korku, hatta patlamaa hazr bir tekdir hissederdim ve yava yava gizlice okumaya lzum grrdm (32). Bu tekdir sadece baklarda kalmayacak, fiili bir yasaklamaya da dnecektir.33 Buna karlk anne, yabanc kitap tutkusunun en byk desteidir:
33 Gen Halit Ziya, odasnda sahaflardan ald kitaplarla (Hatta aralarnda Victor Hugodan Hernani bile vard) kk bir orji yaarken birden babasnn basknna uramtr: ...frlayarak kalktm ve babam grdm. Onun acayip bir gl vard. Bu eit gl ben pek iyi bilirdim, arkasndan mutlaka bir ceza gelirdi. Benim de o gle kar, nasl demeli, donuk bir glm vard, yle bir gl ki cezann nne gemek ister, sanki Ne lzumu var? Vaz geseniz daha iyi olur. te anlald, bir daha yapmamaklm istiyorsunuz deil mi? Baknz ben hemen raz oluyorum derdi. O bir kelime sylemedi, diz kt, bunlara birer birer bakt. Macera-yi Ak, Esrar-i Ak, Garibe-i Ak, daha bilir miyim, bu ak kelimesine taklabilecek neler varsa hepsi orada... Glmekte devam ederek: Bunlar ne olacak? diye sordu. Sesimde bir kuruluk vard. Neden sonra cevap verdim: Ciltlettireceim. Evet ama, dedi, ben bunlarn iinde Mektebe Ak gremiyorum. Ve hepsi birden bir deste yapt. Bereket versin boyca byk olan Temaa daha bunlarn arasna karmamt. Onlar kucakl, odadan kt(...) Bunlarn nereye gittiinde phe yoktu. Sonra Dilho dadmdan iittim. amar kazannn altnda yle bir is karmlar ki... (35-36)

140

ORHAN KOAK

Artk Trke kitap alnmasna son verilmiti, daha dorusu alnacak bir eyler bulamyordum. Kitapda da adma alm bir hesap vard ve bunu yekunu her vakit borcumu kabartan bir hesapla biterdi, fakat kitap ile hesap grlrken i karlkl bir glmseme ile geitirilemezdi. Kendi kendime, ne olur, bir yerlerden bir esinti olsayd... diyordum (...) bir yandan da bitmez tkenmez bir tekrarla bir nakarat mrldanyordum: Bir melek simay gzler gzlerim (...) sanki bunu tekrar ettike ktphanenin yannda duvar yararak bana bir beibiryerde frlatacak bir efsun okumu oluyordum. Birden arkamdan bana pek tandk ve pek yakn gelen bir e iittim: Ne yapyorsun Halit? Hep kitaplarmla urap, bam evirmiyerek cevap verdim: ark sylyorum, anne! (...) Zorla tutulmu bir kahkaha ile: Bana bak! dedi. Bam cevirdim ve baktm. Onun iki parma arasnda bana doru gsterilen bir beibiryerde sar parltsyla parldyordu. Yook! dedim, byle akalara gelemem. O sadece ilerledi ve ben akn akn bakarken beibiryerdeyi bir kitap zerine koyarak ve baka bir kelime sylemeyerek kt. Benim efsunumla duvar yarlmam, fakat bir melek ieriye girmi ve bana istenen eyi getirmiti. Hemen listeyi kardm. Be altnla o vakit otuz be cilt Franszca kitap alnrd. Goncourt, Zola, Stendhal, Balzac, Daudet, daha bilir miyim neler... (136-37).

Tpk Proustun byk romannda olduu gibi Krk Ylda da anne her zaman ocuun marklklarn ho gren ve onun narsisistik eilimlerini besleyen iyilik meleidir. Annesinin lmnden sonra hissettiklerini yle anlatr:
Hayatta olabilecek en byk darbeyi yemitim, hayat varlnn arasndan grmeye alk olduum bir vcuttan mahrum kalyordum. Ruhumun btn iplikleri ona varr, ve onda dmlendiukten sonra, hayata, eyaya, insanlara geerdi. Her akam onun yannda, onun ya kulaklaryla salar arasndan, ya enesinin altndan kokusunu smren dudaklarla maneviyetimi ykadktan sonra iim alrd. O da karanlk odasnda geen uzun dnce saatlerinden sonra beni grmekle gzlerinin gnee rastlam bir koyu zmrt parltsyle parlayan baknda saadetini tekrar bulmu olurdu. Byle birka dakika iinde, sylemeden, sylemeye lzum brakmayan bir duyula, yirmi drt saat yetecek kuvveti alrdk (233; a.b..).

Anneyle ocuk arasndaki narsisistik ba Grunberger bile bu kadar iyi betimleyememitir. Anne imagosu, ocua sadece kendi btnsel imgesini sunan bir ayna deildir burada; varolan her eyi gsteren bir mercektir. ocukla varln btn arasndaki enerji ban kuran transformatrdr. ocuun iini ktlk ve sululuk lekelerinden arndran onaylayc mercidir. O da ocukta kendi enerji kaynan (gne) bulmakta ve bu ikili birliin (Grunberger) iki esi de yirmi drt saatlik kuvvetini birbirlerinin bakyla elde etmektedirler. Kk Halit, anneden bekledii narsisistik onay, yaamnn nemli dnemelerinde de alr. Bu dnemelerde, gelecein yazar, gelenein kendisine verdiini reddetmi ve hep daha yeni olana doru sapmtr. Okul deitirme, byle bir saptr ve baba korkusuna karn annenin yldz altnda gerekletirilmitir:

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

141

Yeni usul! Sbyan mektebi! Bu szler bende hemen bir efsun tesiri yapm olacak ki hemen yapacam kararlatrdm (..) Hoca efendi, ben bu mektebe geldim!.. O dakikaya kadar u byk cesaret atln yaptktan sonra artk bende bir kuvvet sermayesi kalmam olacak ki ne olup beittiini bilmiyorum (...) leye kadar bu yeni usul sbyan mektebinin gs iftiharla ikin bir kiisi olarak drt yanm seyrederek, bana glmseyerek bakanlara ben de tatlca karlk vere vere oturdum. Oradan bir k, eve bir kou, annemin kollarna atlarak olup bitenleri bir anlat vard ki her trl dayak ihtimalini ortadan kaldrmt (..)Bu mektup pek yeni alm olacak ki ben bu ie giriinceye kadar beni oraya gndermek kimsenin aklna gelmemiti. Bu kk vaka mukadderatm zerinde byk bir tesirle bundan sonra yrnecek hatt izmi oldu (18-19).

ocuk, bir kaplmayle yeniye sapm, orada o narsisistik kendinden memnuniyet halini yaam (iftiharla ikin, tatl tatl glmsyor) ve bu davrann anne kucanda (bir rahim ikamesi) dorulatmtr. Ayn ey bir yl sonra yinelenir; daha da yeniliki bir okula (Fatih Askeri Rtiyesi) giren bir arkadann alm satarak bbrlenmesiyle Halit de ailesine danmadan bu okula kaydn yaptrr: Akam ii babama anlatm olacaklar, bir aralk seni efendi istiyor dediler. tiraf ederim, bu dakikada bir arpnt ile nefesim tkand (...) Muhakkak, dedim, i fena gidiyor, bu i tokatla bitecee benziyor (20). Baba, bu olayda aslnda ok kzmam olsa da (Bam gsne dayayarak sakaln yanama srd. Ne de sert kllar vard) , Halitin yeniye ve bu arada Batya kaymasnn nndeki potansiyel engel konumundadr. Bu kaymann belirleyici anlarn da izleyebiliriz Krk Ylda. Biri, Ahmet Cemil ve Hseyin Nazmide de grdmz o estetik kaplmadr, arkada braklan eyi bir anda deersizletiren bir srkleni: Sahaflar iinde bir dkkanda Temaa serisini buldum. Bu seri btn evrilmi eylerden meydana getirilmiti (...) Bu kitaplar bulduktan sonra btn nceleri alnm olan eylerin hepsini birden deerden dm grdm (35).34 Model deimesi, topyekn bir nitelik tayordur. Yazar aday, yabanc olana btnyle kaptrmtr, zihnnde ideallere ayrlm alan. Ama bu btnsellik, daha geni planda, arl bir blnme olarak grnr: Sper-ego babann ve yerli gelenein temsilcisidir hl. Burada, sper-egonun ikili ilevini vurgulamalyz: Hem egonun kendi idealine denk olup olmadn lyor ve yetersiz kald zaman egoyu eletiriyor, hem de bu ideal gelenein buyruuyla att anda egoya kar daha da zalim bir saldr balatyordur. Hegelin Mutsuz Bilincinden de aresiz bir ifte dmleni halidir bu. Halit Ziyann (ve Ahmet Cemilin), sper-ego saldrsnn dourduu ezici ary hafifletmek iin, bu saldrnn kaynan baka kiilere yanstmaya abaladn g34 Bu, yinelenen bir motiftir Krk Ylda: Hikaye!... Hayat da bir hikaye eidinden saymaya tarafl olmalydm ki her eyden ok buna dkndm. Franszcada yeterli bilgi elde ettikten sonra (...) artk Trke roman okumaz olmutum (101). Mehmet Raufun ilk hikayeleriyle karlanca da bunlarn bir Trk yazarnn rn olduuna inanamaz, Franszcadan eviri sanr (303). Recaizade Ekrem de ayn eyi Halit Ziyann hikyeleri iin dnmtr.

142

ORHAN KOAK

receiz. Ama byle bir dlatrmann yaplabilmesi iin, daha nce bir iletirmenin gereklemi olmas gerekir. Krk Ylda, 1877 yenilgisiyle ilgili u sahne, Halit Ziyann yerli olarak tanmlanan ey karsnda sulu bir borluluk duygusunu ok nceden tattn gsterir; Rus ordusundan kaarak stanbula snan askerlerin ve Trakyal sivillerin durumu anlatlmaktadr:
Sedyelerle tanan, gzleri havalardan umulmadk bir yardm beklercesine sitemli bir bakla gkyzne dikilmi, yahut, kaznn byle acnacak bir kurban olduktan sonra artk muhakkak olan sona tevekklle teslim oluunu gsteren ba her admda daha aaya sarkm yarallar grrdk. Sonra kafile kafile, arkalarnda birer avula hastalar (...) dudaklar ateten kavrulmu, gzleri l bir bakla yklacak bir kenin kmasn bekleyerek dikilmi sapsar benizlerle, kk yanaklarla hastalar (...) Biz de onlarn rzgrna kaplarak koa koa arkadalk ederdik. Bilmiyorduk, bilmeye lzum yoktu (...) Akn akn muhacir kafileleri geliyor, ehri batan baa dolduruyordu. Camiler, mescitler, tekkeler, harabeler hep yava yava doluyor, bir yandan lmn dalgalar bunlardan kme kme alp gtrdke boalan yerler yine yetmeyerek nerede bir kovu, nerede bir delik varsa oraya kucakta ocuklaryle, hasta ihtiyarlaryle, annelerinin bacaklarn kavrayarak szldayan kkleriyle btn o savan atelerinden kaarak snacak yer arayan Mslmanlar (...) yangn yerlerine, braklm arsalara devrilip yklyorlard. Biz bunlar hep grrdk, hep kalbimizde bir dmle bunlar seyretmeye dalar, fakat birdenbire iimizden kabaran acayip bir duygu ile daha ok grmek istemiyerek kaardk (...) yava yava cesaret bulan, ac ekmekten, aclar grerek mateme doymaktan garip bir lezzetle, iin iin alamak lezzetile ilerleyen ayaklarmz, bizi camiin i kaplarndan birine kadar gtrrd (...) ocuk ruhlarmzda bile bu manzarann grn ne yalan perdelerini yrtm, bize ne murdar hakikatlerin srlarn avermiti (60-61).

On iki yandaki Halit, yaral asker ve muhacirlerin sitemli, dargn ve l baklarn bir yas lezzetiyle iletirmekte, sonra da bunun verdii sululua daha fazla katlanamayp kamaktadr. Bu iletirilen dargnln sper-egoda yuvalanan ve son tahlilde babann yasandan kaynaklanan daha eski sitem eleriyle birletii sylenebilir. Kii, bu durumda kendi sper-egosuyla zdeleiyor ve ve egoyu hrpalamaktan bir haz pay karyordur. Ama bu sululuun verdii ar bir noktada hazza ar basacak ve ego baz savunma dzeneklerini harekete geirecektir. Sululuu dlatrmak, suu bakalarna yklemek bunlarn en sk bavurulandr. Yukardaki pasajla ilgili bir baka nokta da dikkatlerden kamam olabilir: Muhacirlerin sefaletinin betimlenmesiyle daha nceki dn sahnesi arasnda belli bir yaknlk vardr. Dklen, zlen, zlme iinde oalan ve oalma iinde zlen bir insan yn anlatlmaktadr ikisinde de. 1877-78 savann Trkiyede ulusal bilincin oluumunda belirleyici bir rol olduunu da anmsayalm: stanbullu erkeklerin askere alnd ilk savatr bu, stanbullu ilk kez soyut ve imgesel bir btnle, ulus-devletle zdeleme deneyimini yayordur. te yandan, stanbul ve evresine Mslman-Trk nfusun ilk kitlesel g de

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

143

bu yenilgiden sonra balar: ehir yerlilemekte ama bu yerlileme bir yenilginin, bir yarann iletirilmesiyle gereklemektedir. Yerlilik bilinci, bir yara, bir gedik olarak domutur. Halit Ziya, bu yerlilik olgusunun her trl yalan perdesini yrttn, demek egonun zellikle estetik ideallerine kar bir tr gerek kutbu oluturduunu da sylyor: ifte dmlenme: Bu gerek, narsisistik ycelik ideallerinin oluumuna imkn vermedii iin ego idealinin iini yabanc bir modelin eleri doldurmaktadr; ama o idealler asndan bakldnda da bu gerek her zaman gln ve yetersiz grnecektir. stelik, ideale giderilmez yabancln veren de gerein yetersizliidir: deal, daha en batan, bu gerekten kala kurulabilen eydir. Ama bu ka da gelenek (sper-ego) asndan her zaman snr ihlline dnebilen bir kayma olarak grlecektir. Ahmet Cemil, bu ifte dmlenmenin dourduu Mutsuz Bilintir: Sululukla narsisistik zafer sarholuu arasnda gidip gelen bir sarka. Yerli gerek ona hep bir sitem olarak grnmekte, sululuk ve borluluunu anmsatmaktadr. O da bu suu kindarlk ve haset olarak bakalarna atacaktr. Gelenein ve zavall gerein temsilcisi olan Raci (arabca, acemce pek iyi bilmek iddiasndadr da bir kere arabca bir ceridenin satrn terceme edememidi) Ahmet Cemilin zalim ve intikamc sper-egosunu da stlenen figrdr, kin ve hased dedike hep Raci aklna gelir (15). (Fantazmatik bir kurgu olan sper-egonun gerekle bu ittifak tuhaf grnebilir; ama Freudun teorisi asndan bir tuhaflk yoktur burada, hatta tam tersi: Sper-ego, gelenein ruhsal aygttaki temsilcisidir bu teoriye gre; stelik, egodan ve ego idealinden farkl olarak, byk lde bilinddr; teoriye gre gerein niha, indirgenmez taban olan idle balantldr, enerjisini oradan alr.) Halit Ziya, gelenein temsilciliini stlenen figrlerden gelen bir kindar alaycln saysz rnekleriyle karlatn belirtir anlarnda: Ne ilediklerimde ve duygularmda, ne szlerimde ve davranlarnda sebep olacak bir ipucu olmamakla beraber kskanlk ve garezin bana saldrmak, kark ve karanlk hrslarn benden intikam almak iin bulduklar bir are vard: Beni din kaytlarndan syrlmakla sulandrmak (224).35 Ama Halit Ziyann durumunda, sadece eletiriye kar gsterilen gereki tepkiyle aklanamayacak bir zellik vardr: Bu eletiri, kendi iindeki bir duyguya da denk dt lde fantastik boyutlar kazanyor36 ve daha da yaralayc oluyordur. Ahmet Cemil, ya35 zmirde Mechitariste rahiplerinin okuluna kaydolduunda da ayn sulamaya karlamtr: Zannederim ki zmirde bir yabanc mektebe giden Trklerin ncs ben oluyordum, fakat teki ikisi zmirde geici olarak bulunan memur ailelerinden olduundan o kadar gze arpmamt. Bunun aksine, ben ozaman byle eylere alk olmayan zmirde hemen herkesin sylenmesine uramtm (97). Genliinde, Muallim Nacinin ynetimindeki Tercman- Hakikate Akmn Mezar balkl bir dzyaz iir gnderdiinde de alayla karlanr: iirin Muallim Naci tarafndan mezarda ak aramak lde can aramaa benzer klkl baya bir cmleyle basldn grd; fkemden dudaklarm srdm (104). 36 Bu fantastik boyut, Racinin gerek sulamasyla Ahmet Cemilin sululuunun birbirine karmasnda da kendini gsterir. Hseyin Nazmide iirini yazarlara sunduu gece, Raciyle aralarnda konuma geer: Eniteniz, bu aydan sonra bana aylk vermiyecekmi; acaba sebebini sora-

144

ORHAN KOAK

ptn okuyaca toplantya mutlaka Racinin de arlmasn ister; Racinin btn bedbahtlyla, biareliiyle beraber kendi dehasnn u muzafferiyetine de ahid olmas iin mukavemet edilmez bir arzu duymaktadr (205). Sululuu bakasna atmak yeterli bir savunma deildir yleyse: dealini sper-egoya onaylatmak, ama onun da tesinde bu zalim mercinin siteminden kurtulmak istiyordur ego. Racinin serzenii, bir bakma, yaral muhacirlerin baklarndan yaylan sitemin uzantsdr: Zehirlenme szc kullanlr ikisi iin de: Bu ylm insan ktlesi sanki orada bozulup ayrlmaya yz tutmu bir l yn gibiydi ki (...) dakika dakika daha zehirlenerek sonu beklerdi (1969: 61); Raci (...) yava yava, sanki katre katre zehir ierek intihar eden bir meyus hkmn alyor (1942: 218). Gelenein ve yerliliin bu iki ifadesi de Ahmet Cemilin fantazmatik dnyasnda Oidipus/sper-ego eksenine kaytldr ve bu sper-ego da Freudun melankolikler iin kulland deyimle saf bir lm kltr gibi almaya pek yatkndr. Mutsuz Bilin alamayacak, lm deindeki Raci, ziyarete gelen Ahmet Cemili balayamayacaktr: Hased, u lm yatanda bile ona kin telkin etmekden (300) geri kalmyordur. Yukarda, Robert Finnin grlerini tartrken, Ahmet Cemilin narsisistik zafer duygusuyla oidipal sululuk arasnda mekik dokuduunu gstermeye alm, ama bu mekik hareketinin sper-egoyla ego idealini btnletirmeye yetmediini, bu iki etkenin de mutlak niteliklerini sonuna kadar koruduunu ne srmtm. ki organn egoya kar ibirlii yaptn da eklemek gerekir burada: Ahmet Cemilin kitabn yakmasnda ikisinin de rol vardr. Sper-ego, zaten hi gvenmedii ve Raci araclyla hep alaya ald yabanc idealin boa kmasndan tr Ahmet Cemili sulamakta, sper-egoyla zdeleen Ahmet Cemil de o ideali besleyen egodan almaktadr.37

bilir miyim? Ahmed Cemil enitesinin Raciyi sprlecek haerat arasnda saydn pek iyi tahattur ediyordu, fakat o kararn henz mevkiine konulduuna vakf deildi. Racinin soruundan Enitene beni kodurtuyor imisin manasn duyar gibi oldu. Mstahak olmad bu serzenie velev haksz ve bellisiz bir ekilde maruz kalmakdan kzard. yle bir eyden katiyen haberim yok dedi. Raci kendisine kin ve gayz dolu bir nazarla bakyordu, ac bir tebessmle Ben seni bilirim! demek istiyordu. Ahmed Cemil bu manay pek iyi anlad. Bu adam hakknda merhametden baka bir ey hissetmemi iken onun bu derece adavetine [dmanlna] hedef oluundan azim bir yeis duydu. Hemen u anda onun ellerini tutmak, olanca ciddiyetle Yanlyorsun, seni kostiyorlar da ben seni muhafaza ediyorum. Bana ne iin yle husumetle bakyorsun? Seni kendime dman etmek iin ne yaptm? diyecekdi; fakat Raci durmad (216-17). Raci durmaz, nk sululuk duygusunun en temel kayna Ahmed Cemilin kendi iindedir. Bu kaynak, Racinin Ahmet Cemile kulak vererek onun temizliine inanmasn da engellemektedir. 37 Bu durum, Anna Freudun Ego ve Savunma Mekanizmalarnda deindii saldrganla zdeleme savunmasyla ilikili olmaldr. Anna Freud, saldrganla zdelemenin bireyin olaan sper-ego geliiminde nemli bir basamak olduunu syler: Byle bir savunma, retmenin ya da babann erkekliiyle zdlemeye yaryor ve bylece ocuu narsisistik yaralanma ve kazalardan koruyordur. Yazara gre, saldrganla zdeleme mekanizmas baka bir savunma aracyla, suun yanstlmasyla tamamlanr (1989: 108-15). Ancak, A.Freudun teorisinde, idealle sper-egonun atma olaslna yer yoktur.

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

145

te yandan, egoya kar ibirlii yaparken bile bu iki organ birbirinden bamszdr. Ve ego ideali mutlak etkinliini negatif bir tarzda da olsa sonuna kadar korur. Ahmet Cemilin iirini yakarak Yemende gnll srgnle gidii de idealin siyah gneinin (Nerval) gzetiminde gereklemektedir. Hseyin Nazmi ile Lamiann onu ortada braktn rendikten sonra, kzkardei kbalin mezarna gider; kederini onun ansyla paylaacak ve yitirdii btn nesnelerle son duygusal balarn da kurtarmak amacyla zorlu bir yas almasn (Freud) tamamlayacaktr bir tr katharsisi hedeflemektedir. Mezarlktan ayrlrken bunu baarm, zntsnden kurtulmu, stelik yeni bir evreye geerek yeni nesneler bulacana inanm gibidir: Buradan ayrldktan sonra kalbinde bir hiffet [hafiflik] hissediyordu. Btn mnkarz emelleri iin artk muztarib deildi. O ziyaret btn hayatnn aclarn latif bir gay [kendinden geme] ile uyudurmudu. Artk her eyi tesviye iin karar veriyor, btn zorluklara kar trl kolaylklar icad ederek are buluyordu (317). Ancak, uyuma ve icat szckleri, bu yas almasnn ve rn olan yeni balang kararnn nafile olduunu sezdirmektedir. Uyuma hali, yeni balanglar iin gerekli olan aykln ve kas gerilmesinin tam kartdr. Gerek zorluklar iin fazla kolay areler icat edilmesi de, sabrl emee katlanamayan ve her eyin bir anda olmasn isteyen narsistik kiiliin belirtisidir. Anneyle birlikte Yemene gitme karar da zerk bir karar deildir aslnda; Hseyin Nazminin kararnn tersidir ve bu da Ahmet Cemilin narsisistik nesneden kopamadn gsterir:
Bu vcudu ne yapacak? Onu kaldrp atmak iin ne byk arzusu vard! Fakat ona tasarruf hakk baka birisine [anneye] aid idi. Ne yapmak lazm geleceine artk karar veriyordu. Hseyin Nazmi gidiyor yle mi? O da gidecek... Fakat o midlerinin arkasndan komak iin giderken bu midlerinin inkirazndan firar edecek, arkadaile ocukluktan beri balayan tezad silsilesini ikmal edecek (327).

Sonunda annesine teslim olur: Daha arkaik bir narsisistik btnle, ego idealinin ilksel kayna olan ana rahmine gerilemek istiyordur: Anne, msaade eder misin? Senin dizine yataym... Haniya bir vakitler beni dizine yatrr da salarm okardn? te yine yle yataym, beni yine yle, gya sekiz on yandaki bir ocuk gibi oka (333). Egonun, kendi zerkliinden vazgemek pahasna bavurduu en ilkel savunmadr bu: Yok olmaktan kanmak iin, varlkla yokluun henz ayrmad bir evreye geri dnmeye abalayacaktr. Yemene giden vapurda siyah dalgalara bakarken denizin o dibsiz uurumlarna inmeyi dnr. Tam o srada annesinin sesi duyulacaktr:
Cemil, niin karanlkta yalnz oturuyorsun? O vakit titreyerek ayaa kalkt: Geliyordum anne!... dedi ve hayatda bir midi kalmam bu ocuk, yava yava, bu siyah geceden, u kendisiekip almak isteyen ademden ayrlarak, mavcudiyetini daha kuvvetle eken bu sese uyarak, annesini takib etdi... (3)

146

ORHAN KOAK

Julia Kristeva, depresyon ve melankoliyle ilgili kitabnda bir imknsz yas halinden sz eder. Annesel nesnenin yitirilmesiyle balayan yas emei, baba imagosunun temel bir zaaf yznden sonuca ulaamyordur (1989: 9). Kristevaya gre, depresyon halindeki narsisistik kiilerde, keder aslnda tek nesnedir; depresif narsisistik kii, kederi bir ikame nesne gibi benimseyecek ve ondan zevk alacaktr (12). Kristeva, bu tr kiilikler asndan, dilin, zellikle de yapay bir edeb dilin byk nem kazandn da belirtir:
Esasl bir nesneyi yitirdim ki, son tahlilde annemdir, der gibidir konuan varlk. Ama hayr, onu gstergelerde yeniden buldum, onu yitirmeye raz olduum iin onu yitirmemi de oldum: Onu dilin iinde geri alabilirim. (...) Olumsuzlamann [nesne yitiminin] kabul edilmemesi de bylece bir imknsz yasn stlenilmesi, temel bir kederle birlikte yapay ve inanlmaz bir dilin kurulmas anlamna gelecektir - hibir gsterenin eriemedii acl bir arka plandan koparlm bir dil (43-44).

Bu inandrc olmayan yapay dilin Ahmet Cemilde bir ilksel narsisizmin ifadesi ve dayana olduuna bu yaznn banda deinmitik (yle bir lisan ki btn kederlerimize terceman olsun; bir lisan ki bizimle beraber bir matemin yesiyle alasn. Bir lisan ki asabmzn heyecanna refakat ederek rpnsn. Bir lisan... Oh! bir lisan ki sanki tamamile bir insan olsun.). Servet-i Fnun airi de btnyle kendi icad olacak bir dilde yitik nesneyi geri almak, nesneyi kendisi yaratmak istiyordur. Ama Kristevann gzleminde asl nemli e, annesel nesnenin yitirilmesi deil, temel bir zaaf tayan baba figryle kkl bir zdelemenin kurulamamasdr.38 Ahmet Cemil ve Halit Ziyann Mutsuz Bilincine de baarsz bir Oidipus zm olarak baklabilir: Babann yasa huzursuz bir vicdan biiminde belki iletirilmi, ama onu evreleyen acl arka planla (yerli gerein zavalll) zdeleilememitir. deal hep o gerei sakil gsterirken, gerek de sper-ego araclyla ideali hrpalamakta ve dlamaktadr. Yabanc bir idealin kurulmasna yol aan koullar (Osmanl-Trk toplumunun kendini Bat karsnda yetersiz hissetmesi), bu idealin yabanc ve ereti kalmasn da salamtr yleyse. aresiz kald iin yenilemeyi balatan gelenek, sper-ego konumunu tekelinde tutarak yenilemenin u rneklerini cezalandrmakta, stelik bu yeniliin sahte ve taklit olduunu da yine kendisi ilan etmektedir: ifte dmleni.

38 Kristeva, Ak ykleri kitabnda da, Freudun pek dikkat ekmemi bir saptamasndan yola karak destekler bu dnceyi: Oidipal kartl ve onun baaryla zlmesinin rn olan olgunlam nesne akn mmkn klan ey, zne-nesne ayrmnn ok belirginlemedii bir evrede bireysel tarih-ncesinin baba figryle bir ilksel zdemenin kurulabilmi olmasdr (1987: 27).

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

147

*** Mai ve Siyah douran tarihsel deneyimin bu yapt konusunda temel bir yanl anlamaya da zemin hazrladn ne srmtm. Ulusal benlii dile getiremedii ve bizden olamad iin eletirildi Halit Ziya. Oysa bu ulusal benliin daha en bandan temel bir yarlmayla kurulduunu anlatyordu. Birbirinin eksiini gideremeyen, diyalektik bir atma iinde ilerleyemeyen iki yarm dnya, iki dnya msveddesi: Bir yanda br yarmn baya ve ekilsiz grnmesine yol aan bir yabanc ideal; te yanda, idealin hep ulalmaz ve sahte grnmesini garantileyen bir yerli gerek. Bu amaz en iyi gren Tanpnard; ama tam da bu yzden anlamamak zorundayd. Servet-i Fnunu atn, Bach ile Itr arasnda bir organik sentez kurabildiini, Cumhuriyet ynetiminin hedeflediinden de daha zengin ve hkmran bir senteze ulatn dnmek istiyordu kendi sentez abasnn sentetik niteliiyle yzlemek durumunda kalrd eer anlasayd. Bu sentezin kkeninde, ustas Yahya Kemalle eriilen zevk merhalesinin yattn biliyoruz. Ama Yahya Kemalin baars da sentetikti. Trkenin zgn sesini Fransz iirini okumakla yakalayabildiini kendisi syler: Herediay severken, eski Yunan ve Latin iirinin zevkini almtm. teden beri aradm yeni Trkenin yanna yaklatmn bu mnasebetle farkna vardm (Beyatl 1976: 108). Mai ve Siyah anlamak, Tanpnarn kendi gemeyen huzursuzluuyla yzlemesini gerektirecekti. Bunu sadece mektuplarnda ve yaymlanmayan gncesinde gizlice yapt. Utancn ykc acsna tahamml yoktu. Yahya Kemale gelince, Halit Ziya konusunda Tanpnardan daha rahat ve insafl davranabilmitir. Edesiyat- Cedideye en sert eletirilerin yneltildii Cumhuriyetin kurulu yllarnda, Yeni Trk Ruhu balkl bir yazda yle savunacaktr onlar:
Bu nesilden sonra yeni Trk ruhunu yuuran iki sima gelir: Tevfik Fikret ve Halid Ziya. Trk teceddd bunlarn elinde bariz bir ekil alr. O kadar ki lemlerine giren insan maziyi silinmi bir ufuk halinde grr. Mill zevke, mill hisse, mill ruha bignelikle itham edilen bu iki byk adamn grdkleri ii henz nafiz bir nazarla tefrik edemiyoruz. Fakat ileride Trk tecedddn tahlil edecek mnekkidler ve mverrihler, bu iki adam bizden ok farkl bir nazarla grecekler. Bunlarn ikisi de (...) ne istemediklerini sylemezler, ne istediklerini, arzu ile, hasretle sylerler, istedikleri hayat, lemi, ahlk, terbiyeyi, muhiti gzelletirirler, bir arz- mevud halinde gsterirler. Grlerinin ve duyularnn tarz bir neslin iliklerine kadar geer. Bilhassa Halit Ziyann icra ettii tesire kyas edilebilecek bir tesir aransa, ancak Fuzulinin eski nesle olan tesiri hatra gelebilir. O da tamamiyle ruh sahasndayd. Bu bilkis btn bir neslin dnyev hayatn baka bir kla soktu (1992: 258)

Halit Ziyay Trk ruhunda idealizasyona yer at iin vmektedir Yahya Kemal: Tanpnardan nce o grmtr. Ya Halit Ziyann kendisi? Son yazlar-

148

ORHAN KOAK

nn belli bir ironi ierdiini ne srmtm. zmir Hikyelerinde yer alan Gerilere Doru balkl parada, yal Halit Ziyay yine zmirde, ocukluunun getii sokaklar ararken buluruz. Sonunda hncah dolu bir belediye gazinosuna (...) adeta srklenircesine girer. Bir gen iliir yanna, on alt, belki on sekiz yalarnda (..) pek sevimli, pek terbiyeli ve gayet iyi giyinmi bir gen. Beni galiba tanmadnz der. Yal yazar, Tanmadm deil, fakat tandm da diyemeyeceim diye cevap verir. Gen adam glmser: Altm sene evveline kadar gerilere doru bir gz gezdirirseniz belki bulursunuz. O zaman bir gen tanrdnz; pek yakndan, ve onu pek severdiniz: z olunuz gibi. Halit Ziya yine karamaz bu pek sevimli gencin kim olduunu ve adn sorar ona. Halid, der gen adam, Halid Ziya, Uakllardan. Ve yal adama ne yaptn, ne yapmak istediini anlatmaya balar:
Nasl olduumu pek iyi bilmiyorum, ne yaptma da pek vakf deilim. Hlyalarmn iinde bir sarho gibi sallanarak gidiyorum. Hayatta bana mukadder olacak ihtimallerin hi birini sarahetle grmyorum (...) Her eye hevesim var: Fen, edebiyat, musik, gzel eya, bir bahe, scak yuva ve o yuvann iinde ruha yakn bir e... Hlyalarmn semas o kadar geni, o kadar geni ki, zmir bunu havsalasna sdramayacak diyorum, belki stanbul... Daha ziyade Avrupa, mesela Fransa, Fransada da Paris, Pariste bir sefaret kitabeti... Bunlara vsul aresi nedir bilmiyorum ve pheler iinde rpna rpna, denizin karsnda bekliyorum... Muharrir olmak, tanlmak, hret kazanmak, belki bunlar iine girilecek olan geni yolun ilk admlardr. Neler yazmak isterim, bunu sylemeye cesaret edemiyeceim. Bana glersiniz (1950: 27-28)

Onaylamyor mudur burada Halit Ziya kendi gemiini? Onaylama ve sulamann tesine getii sylenebilir daha ok. Bir kanlmazlk vardr: Yals vaktiyle ne yapmsa genci de onu yapacaktr. Ahmet Cemilden farkl olarak, kendi emellerini sulamaz Halit Ziya, onlara sevecenlikle bakabilmektedir. Bu emellerin, Ahmet Cemil ve gen Halit Ziya iin birer Mutlak olduunu unutmamtr. Ama geen zaman, idealin ieriklerinin rastlansalln ve clzln da gstermi olmaldr ona. Sralan anlamldr: Bu havsalaya smayacak kadar geni olan hlya stanbulda kalamayp Avrupaya kyor, ama o noktada birdenbire lek klmeye balyordur: Mesela Fransa, Fransada da Paris, Pariste de bir sefaret ktiplii. roni buradadr: deal bsbtn geersizletirilmemi ama greceletirilmitir. Gzel eya ve gzel baheyle yanyana durduunda, ierii ne olursa olsun btn edebiyatn da iddiasn bir para yitirmi olacan anlayan biri yazmtr bu yky. Ama anlamann mutlaka yapmak demek olmadn da bilen biridir bu. Halit Ziyann kendinden hemen sonra gelen Cumhuriyet kurucusu kuaklar tarafndan fazla sevilmemesinin bir nedeni, Ak- Memnudaki olumlu kahraman eksikliiyle bile ilk belirtisini veren bu ironi olmaldr. Kozmopolitliin de bu karlkl uzak duruta nemli pay vardr elbet: skender Savar (1987-88) Halit Ziya ile Kavafis gibi Dou Akdenizin kozmopolit ehirlerinde yetien ya-

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

149

zarlar arasndaki paralelliklere dikkat eker: kisi de kendi yeni oluan ulus-devletlerinin pek itibar etmedii yazarlardr. Ama yine de Halit Ziyann karlat yanl anlamann asl nedenleri bunlar deildir bence.Mai ve Siyahta gerek bir imknszl, kalc bir yarlmay anlatt iin yanl anlalmtr Halit Ziya. Eletirmenler bu imknszln ulusal ahlan dneminde de srp gittiini grmemi deildir. Fuat Kprl, 1926 sonlarnda yazd bir yazda, fikir ve sanat hayatmzda u son be on senelik edebiyatmz kadar sahte, mill ruha ve mill hayata yabanc bir edebiyat devresi nadir bulunur der: Mill zaferi kazanan, mill inklab yaratan asil ve orijinal Trk ruhu (...) edebiyatmza niin daha giremedi? (Kaplan 1981: 131-33). Halit Ziya da bunun yanl bir soru olduunu, nk orijinal Trk ruhunun kkensel bir yarlmayla birlikte ortaya ktn sezdirdii iin yanl anlalmtr. Anlamak, bu gedii kapatma abasnn da ou zaman narsisistik bir nitelik tadn, demek o gediin rn ve ifadesi olduunu anlamak olurdu bunun iin yanl anlalmtr.

KAYNAKA Ahmet Midhat Efendi. 1995. Jn Trk. stanbul: Olak Yaynclk Akz, Emre. 1988. Dolayl Aklar. Defter 9 Alexander, Franz. 1938. Remarks about the Relation of Inferiority Feelings to Guilt Feelings. I.J.P 19 . Ayvazolu, Beir. 1989. slam Esetii ve nsan. stanbul: a yaynlar Banarl, Nihat Sami. 1971. Resimli Trk Edebiyat Tarihi. stanbul: M.E.B. Yaynlar Badrillard, Jean. 1988. Selected Writings. Cambridge: Polity Press Beyatl, Yahya Kemal. 1976. ocukluum, Genliim, Siyas ve Edeb Hatralarm. stanbul: stanbul Fetih Cemiyeti. 1992. Eil Dalar: stiklal Harbi Yazlar. stanbul: stanbul Fetih Cemiyeti. Calinescu, Matei. 1987. Five Faces of Modernity. Durham: Duke University Press Chasseguet-Smirgel, Janine. 1985. The Ego Ideal. Londra: Free Association Books Ercilasun, Bilge. 1995. kinci Merutiyet Devrinde Tenkit: 1.Trk Tenkit. Ankara: Trk Kltrn Aratrma Enstits Yaynlar Finn, Robert. 1984. Trk Roman (lk Dnem: 1872-1900). Ankara: Bilgi Yaynevi Freud, Anna. 1989. Ego ve Savunma Meknizmalar. stanbul: Balam Yaynlar Freud, Sigmund. 1900. The Interpretation of Dreams. S. E. V. 1905. Three Essays on Sexuality. P .F.L. 7 1914. Narcissism: An Introduction. P .F.L. 11 1923. The Ego and the Id. P .F.L. 11 1926. Inhibitions, Symptoms and Anxiety. S.E. XX 1933. New Introductory Lectures to Psychoanalysis. P .F.L. 2 Girard, Ren. 1976. Deceit, Desire and the Novel. Baltimore: Johns Hopkins University Press Grunberger, Bla. 1979. Narcissism. Madison: International Universities Press

150
1989. New Essays on Narcissism. Londra: Free Association Books Hegel, G.W.F. 1979. Phenomenology of Spirit. Oxford: Oxford University Press

ORHAN KOAK

Kaplan, Mehmet (der). 1981. Atatrk Devri Fikir Hayat II .Ankara: Kltr Bakanl Yaynlar Kristeva, Julia. 1987. Tales of Love. New York: Columbia University Press 1989. Black Sun: Depression and Melancholia. New York: Columbia University Press Kuntay, Midhat Cemal. 1956. Namk Kemal: Devrinin Olaylar ve nsanlar Arasnda (C. 2: K. 2). stanbul: Maarif Basmevi Lacan, Jacques. 1977. crits: A Selection. Londra: Tavistock Publications Laplanche, J. ve Pontalis, J.-B. 1985. The Language of Psycho-Analysis. Londra: The Hogarth Press Lukacs, Georg. 1978. The Theory of the Novel. Londra: Merlin Press Mardin, erif. 1962. The Genesis of Young Ottoman Thought. Princeton: Princeton University Press Moran, Berna. 1994. Trk Romanna Eletirel Bir Bak I. stanbul: letiim Yaynlar Parla, Jale. 1993. Babalar ve Oullar: Tanzimat Romannn Epistemolojik Temelleri. stanbul: letiim Yaynlar Safa, Peyami. 1958. Trk nkilabna Baklar. stanbul: nkilap Kitabevi Savar, skender. 1987-88. teki Halit Ziya. Defter 3. Sevk, smail Habip. 1932. Edeb Yeniliimiz II. stanbul: Devlet Matbaas Tanpnar, Ahmet Hamdi. 1956. XIX. Asr Trk Edebiyat Tarihi. stanbul: .. Edebiyat Fakltesi Yaynlar. 1969. Edebiyat zerine Makaleler. Ankara: M.E.B. Yaynlar 1982. Yahya Kemal. stanbul: Dergah Yaynlar Uaklgil, Halit Ziya. 1950. zmir Hikyeleri. 1969. Krk Yl. stanbul: nklp Kitabevi. 1963. Mavi ve Siyah. stanbul: nklp ve Aka. Yaln, Hseyin Cahit. 1975. Edebiyat Anlar. stanbul: Trkiye Bankas Kltr Yaynlar

KAPTIRILMI DEAL: MA VE SYAH ZERNE PSKANALTK BR DENEME

151

Missed ideal: A Psychoanalitic essay on Halit Ziya Uaklgils novel The Blue and the Black

Freud had arrived at the concepts of the ego ideal and the super-ego through different routes, but finally conflated them in his second topography. Later authors, from Nunberg and Alexander to Lacan, Grunberger and ChasseguetSmirgel, though making a sharp distinction between the two terms and defining them as two separate substructures of the ego, have not specifically considered the possibility of an insistent and geo-culturally determined conflict between the demands of the ego ideal and the super-ego two concepts in Freuds theory which are most likely to function as inter-faces between individual depth psychology and the social life-world. The case of Halit Ziya Uaklgil (1866-1938), a novelist from the second wave of Western-oriented Turkish literature which began with the Young Ottomans, offers an occasion for examining some of the psychological and literary implications of such a discord. Uaklgil and his companions in the New Literature movement of the turn of the century have been accused of estheticism, decadence, incurable pessimism and excessive though superficial Westernism not only by their late Ottoman contemporaries but also by the ideological and literary guardians of the newlyformed, and Western-oriented, Turkish Republic. Their works have been deemed as devoid of historical, and more particularly, national significance, inacapable of representing us, unconcerned with expressing the Turkish spirit struggling to come alive after centuries of foreign (Persian) cultural assimilation. These critics, although certainly aware that the Tanzimat (the State-sponsored political reforms of the mid-century) had introduced a rift in the Ottoman life-world, mostly behaved as if they were blind to the fact that it was the State itself, as the custodian of Tradition, which had initiated the Westward cultural drift in the first place. It was the State (and later, the nationalist political leadership) which had presented Western culture as an ideal to be embraced, thereby first reducing the local ego to a state of infant-like helplessness before that foreign ideal, later to reprimand it for embracing the ideal too wholeheartedly. So here was a case of that unhappy, inwardly disrupted consciousness, involving a struggle against an enemy, to vanguish whom is really to suffer

152

defeat where victory in one consciousness is really lost in its opposite (Hegel). In the case of Uaklgil and other late Ottoman modernists, the disruption is not between two undetermined conciousnesses, but between a historically defined super-ego whose contents are given by State and Tradition, and an equally historical ego ideal formed through successive identifications with the West. This double-bind and the resulting futility, which has defined the contours of much of modernist Turkish literature up to this very day, was in fact the true condition of the Turkish spirit at that particular juncture, a condition which Uaklgil most graphically described in his novel, The Blue and the Black.

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

153

Kutsal mazlumluun psikopatolojisi


Fethi Akel*

Mazlumluk sylemi, g istemidir.

Trk siyasal hayatnda nemli yer tutan ideolojilerin sembolik ve imgesel bileenlerinin sosyolojik ve psikoanalitik bir perspektiften deerlendirilmesi, sosyal bilimlerde disiplinleraras perspektifin daha etkin bir biimde ne karlmas ile mmkn olacaktr. Bu makale, bu ynde bir n alma niteliindedir. Aada gelitirilecek argmanlar tamamlanm bir kuramsal-kavramsal almann rnleri olmaktan ziyade, etrafnda tartlmay ve olgunlatrlmay bekleyen bir hazrlk almas niteliindedir. Trk Sann modernleme ve kapitalizm sreleri iinde geirdii dnmn elikilerini, Trk-slm Mazlumluu rneinde 80lerin ve 90larn perspektifinden zmlemeyi amalamaktadr. almamzda, Trk-slm Sentezinin mazlum/ezik zne tasarmn sosyolojik ve psikanalitik bir perspektiften zmlemeye alacaz. Amacmz, mazlumluk psikolojisinin, eziklik sylemlerinin, mazlumlarn tarih anlaynn, iktidar fetiizminin ve intikamc tazmin eilimlerinin bir siyasal sylem zelinde ne biimlerde ekillendiini gstermektir. Trkiyenin toplumsal yaps ve madd yaamn nesnellii ile kltrel-imgesel yaamn znellii arasndaki ilikileri zmlemek; elikili birliktelikleri ve eklemlenmeleri ortaya koymak ve siyasal-psikolojik yaama k tutmak ancak btncl bir sosyalbilim perspektifinden karlkl ilikilerin gz nnde bulundurulmasyla mmkn olabilecektir. Aadaki tartma boyunca, mazlumluluk/eziklik tartmasndan hareketle, genelde Trkiye siyasetini zelde ise Trk San (ve onun hegemonik ideolojisini=Trk-slm Sentezini), kapitalizmin eitsiz geliiminin servenini de anlatnn dnda tutmakszn serimlemeye alacaz. alma bu ynyle, Trk-slm Sentezinin tarihsel geliimi-

(*) A.. Siyasal Bilgiler Fakltesi, Kamu Ynetimi Blm.


TOPLUM VE BLM 70, GZ 1996

154

FETH AIKEL

ne ve ideolojik dnm noktalarna ayrntl bir biimde parmak basmaktan ok, Sentezin gncel grnmlerini ve kollektif bilindn imgesel-sembolik ve psikanalitik bir perspektiften anlamaya alacaktr. Sentezin tarihsel-sosyolojik bileenlerinin ne olduu tartmas daha kapsaml ve titiz bir almay gereksinmekte. Trkiyede de bu konuda hatr saylr bir yaznn olutuunu memnuniyetle belirtmek gerekir. almamzn temel ekseninin tarihi bir tarihsellik tamadn belirtmi olmakla birlikte, bir arka-plan salamak amacyla makalenin banda, Trkiyede kapitalizmin geliimi sreci iinde Trkslm Sentezinin deiik versiyonlarn Kemalist modernleme srecinin bir anti-tezi olarak grmek eiliminde olmadmz vurgulamamz gerekir. zellikle yeni slm ykseli ve slm fundamentalizm tartmalar ekseninde yrtlen almalar, kltrel bir perspektiften abuka byle bir sonuca varma eiliminde grnyorlar. Kltrel ve sembolik karlatrmalar zerinden yaplan bu tr zmlemelerin DPden bu yana Trk Sann lkenin kapitalist retim ilikilerinin geliimi ynnde dnmnde oynad tarihsel rol ihmal ettikleri ileri srlebilir. Sembolik-kltrel bileenleri ne olursa olsun, hl olgunlama sreci iinde bulunan Kutsal Sentezin toplumsal, snfsal ve ekonomik bileenleri, Trkiyenin kapitalizmin geliimi srecindeki dnm merkez alndnda, bir radikal anti-tez olarak deil, aksine yeni bir eklemlenme ve sreklilik aray biiminde grlmek gerekir. Trkiyede kapitalizmin eitsiz geliimini laiklik, adalk ve kltrel gstergeler vb. araclyla anlamlandrmaya ve gruplamaya almak, ska karlatmz bir biimde slm ve Modernite arasnda bir tez - anti-tez ilikisi kurmay beraberinde getirdii gibi, sosyolojik ve psikanalitik olarak da Trk-slm Sentezinin geliiminde ve sentezin g isteminin radikallemesinde kapitalizmin oynad tarihsel rol de ihmal edecektir. Bu makale, Kutsal Sentezin kapitalizmin Trkiyedeki geliim sreci iinde ideal rntden bir gerileme ve sapma deil, tersine daha kitlesel ve nevrotik bir sray olduu nermesine dayanmaktadr. Trk-slm Sentezini kapitalist geliim sreci iinde bir kopu olarak deerlendiren yaklamn, sosyolojik ya da ekonomik olmaktan ok, kltrel, dnsel ve sembolik bir temelde zmlemeyi yrtt sylenebilir. Bu nokta da, jenealojik sreklilikler yerine arkeolojik kopulara (Foucault, 1995;138-140) vurgu yapan yaklamlar ile radikal kartlklar ne karmay tercih eden aydnlanmac yaklamlar, sreteki kesintileri ne karmalar asndan ayn lde ok temel bir tarihsel sreci ihmal edebilmekteler: bu corafyann kapitalist medeniyetle karlamasn mteakip genelde toplumun (Akam, 1995:1730) zelde ise ynetici snflarn ve burjuvazinin son yzyldr geirdii Trk-slmlama srecini (Toprak, 1995). Trk-slm Sentezine, Cumhuriyet tarihi iindeki bir nceki paradigmadan farkllklarna karn ikinci modernleme sylemi nitelii kazandran nitelik de, temel olarak budur. Bu sreteki kopu, aada da greceimiz ve bizim de zerinde daha ok duracamz gibi, maz-

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

155

lumluk ideolojisi araclyla baskc siyasal pratiklerin retilmesi ve kitlelerce nevrotik biimlerde iselletirilmesi noktasnda ortaya kmaktadr. Eitsiz geliimin patolojilerinin kitlelerin anlam dnyalarnda da yeniden retilmesi noktasnda.

I. Trk-slm tininin bileenleri: Kapitalizm, milliyetilik ve slm


Biz onlara tarihsel insanlar demek istiyoruz; gemie bak onlar gelecee yneltir, yaamla daha uzun uzadya boy lme cesaretini arttrr, adaletin gelmekte olduu, mutluluun admladklar u dalarn ardnda bulunduu ynnde umutlandrr onlar. Nietzsche (1995;65)1 Ekonomist nyarglardan kaynaklanan psikolojik genin yadsnmas bizi, insann i dnyasnn en kk parasnn bile ekonomik koullarca etkilendii gereini grmekten uzaklatrmamaldr. Tinsel aygtn patlamalarnn gc kadar, onun ierii de ekonomik koullarca artlanmtr. Horkheimer (1993;125)2

Kutsal Mazlumluk, ge kapitalistlemenin ve hzl modernlemenin iddeti karsnda toplumsal, kltrel ve imgesel yurtsuzlamaya urayan; mlkszleerek altlarndaki madd zemini hzla kaybeden ynlarn g istemlerini temsil eden baskc-nevrotik bir siyasal ideolojiye dnme momentidir. Bir toplumsal yapnn kapitalizme, uluslararas g dengeleri ve modernlemenin patolojileri iinde rettii savunma, kar kma ve eklemlenme stratejisidir. Kutsal Mazlumluk, iinde Trk milliyetiliinden slm motiflere, kapitalizm ncesi deerlerin yceltiminden yar-cemaat bir toplum anlayna, anti-kozmopolitan ynelimlerden idealize edilmi nostaljik bir tarih anlayna, pheci bir dnya kurgusundan ezikliin bireysel grnmlerine kadar pekok sylemsel geyi iinde barndran ve modernleme sreci iinde, Trk Sann gelitirdii en nemli ideolojik dizgedir.3 Trk San rk milliyeti, devletikorporatist, liberal, muhafazakr ayrm yapmakszn tanmlayan en nemli ideolojik paydadr. Bir yandan, toplumsal ve ekonomik geri-kalml ve kitlelerin ezikliini dile getirirken, dier yandan da bunu amann nevrotik-baskc yollarn siyasal aygt dolaymyla eklemleyen; byk Trkiye, anl tarih, otantik cemaat, aile deerleri, kenetlenmi bir toplum, gcn dnyaya

1 Vurgular bana ait (F.A.). 2 Vurgular bana ait (F.A.). 3 80li ve 90l yllarda Trk milliyetiliinin liberal. slmc ve rk kanatlar iinde geirdii deiimi serimleyen ve yeni dnya dzeni, globalleme, piyasa fetiizmi ve tketim ve haz kltr iinde/karsnda gelitirdii uyum mekanizmalarn zmleyen bir alma iin, bkz: Bora (1994).

156

FETH AIKEL

kabul ettirmi bir lke idealar etrafnda kapitalizmin iktidar istemini kitleselletiren ve merulatran bir sylemsel pratiktir. Trk-slm deolojisi, bu ynyle, pre-kapitalist sembolik-kltrel yapnn, kapitalist gelime sreci iinde ve modern ekonomik-teknolojik erekler dorultusunda yeniden retilmesini amalayan gei/diki ideolojisidir. Uluslararas sistemin ekonomik gereklikleri ile kitlelerin kltrel geri-planlar ve imge dnyalar arasnda tarihsel bulumann salanmas abasdr. Huzur veren anl gemi idealinin ve Trk-slm dnyasnn otantik hakikatinin, huzur karan kapitalizm, kentleme ve modernleme sreleriyle elikili mcadelesi ve birlikteliidir. mparatorluun son dneminde balayan ve Cumhuriyetle hz kazanan kapitalistleme ve modernleme srelerinin kaybeden toplumsal znelerin perspektifinden yeniden kurgulandr. Trk-slm Sentezi, tarihsel olarak Trkiye Cumhuriyetinin Aydnlanmac Kemalist Modernlemeyi izleyen ikinci modernleme-kapitalistleme sylemidir.4 Yani Kutsal Sentez, oka dnldnn aksine kabaca modernleme ve kapitalizm kart bir nitelik tamaktan ve onun radikal bir eletirisi olmaktan ok, pre-kapitalist cemaat ilikileri, sembolik-imgesel deerler (Ahmad, 1993;91-93) ile modern ekonomik-teknolojik yaplar arasnda bir eklemlenme araydr. Ge kapitalistlemi Trkiye corafyasnda, geleneksel kltrel sembollerin modernleme karsndaki yar-gnlsz savunmasdr. Kutsal Mazlumluk, kapitalizm ncesi huzur ideasnn kapitalizmin patolojileriyle baetme giriimidir. Geleneksel kltr ile modern iktisat; Trk-slm tini ile anamalcln doas arasndaki atmal eklemlenmedir.5 Kapitalizmin
4 Osmanl mparatorluunun sivil-asker brokratik kadrolar arasnda Batllama ve muasrlama paradigmasnn olgunlam bir grnm olarak Kemalist Modernleme Paradigmasnn ideolojik temellerini Ziya Gkalpin felsefesinin yansttn dnyorum. Ancak Kemalist Modernlemenin, olgunlama sreci iinde pekok adan Ziya Gkalpin felsefesinin tesinde bir radikallik gsterdii de ileri srlebilir. Gkalpin bu srecin henz banda lmesi kapsaml bir fikir yrtmenin olanaklarn da bir lde ortadan kaldrmakta. Ancak burada asl arpc karlatrmann, Ziya Gkalpin Trklemek, slmlamak ve Muasrlamak lsn formle edii ile, Trk-slm Sentezinin bu lye yaklam arasndaki farkllklar serimleyen bir aratrma olaca muhakkak. Ziya Gkalp, gerek medeniyet-hars ikilisine (1972:25), gerekse halkn tresine (1963:30) ve gerekse modern iktisadi kurumlara (1982:1163-165) yaklamlarnda eski sistemden kopuun yaptalarn formle eder. Yeni eklemlenme dzeylerine, dayanmac cemiyet mefhumunun nemine (1963:120-121) ve bunun tarihsel-kltrel arka-plann gsterir. Taha Parlann, Gkalpn sufi anlaytan etkilendii (1989:32) tesbiti de gznne alndnda Trk-slm Sentezinin Kutsal lye yaklam ile Gkalpin ve Kemalist paradigmann yaklam arasndaki farkllklarn ve geilerin incelenmesi daha da nemli bir hale geliyor. 5 Eklemlenme ve eitsiz geliim tartmalar, Trkiye gibi kapitalizm kervanna ge katlan lkelerin siyasal, kltrel ve ideolojik dnmlerini gzlemlemek iin nemli almlar salayabilecektir. Althusserin overdetermination kavramn, younlatrma, aktarm vb. psikanalitik kavramlar yardmyla aklamaya almas sosyal-snfsal olgulara metaforik almlar getirmenin tesinde deer tayor phesiz. Siyasal-toplumsal sblimasyon koullarn aada, priten znenin ortaya k zelinde detayl bir biimde tartacaz. Bunun iin bkz. Althusser (1993), Althusser (1990).

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

157

madd formlarn geleneksel toplumun kltrel-sosyal ideas iinde yeniden retme giriimidir. Freudiyen bir ifade ile haz ilkesinin gereklik ilkesiyle, Trk-slm deasnn yaamn olumsuzlamas ile karlamasdr (Lacan; 1992). Bu uzlama giriimi, phesiz i atmalardan ve tutarszlktan uzak deildir. Trk modernlemesi, sylemsel ve altyapsal olarak iki yzyldr kapitalizmin eklemlenerek gelime srecine tank olmakta. Bir siyasal proje olarak, bir sylem olarak ve kitlelerin iselletirerek kendi gndelik psikolojilerine dahil ettii bir tinsel deneyim olarak Kutsal Sentez, bu tarihsel srecin bir baka safhas olarak karmza kyor; bnyesinde otoriter bir siyasal aygt ve nevrotik g istemini barndrarak. Sentez, eziklik ideolojisinden ald enerji ile bir adm daha ileri srayan;6 kapitalizmle daha gl bir biimde eklemlenen, eklemlendike eziklii daha da perinlenen bir sylem olarak anlalmak gerekir: kapitalizmin toplumsal patolojilerinin bir ksr dngs olarak. Bu ksr dng, kapitalizm bu corafyada kendi suretini tamamyla yaratp (Marx, 1991;115) virtik yaylmn (Baudrillard; 1995) tamamladnda zlebilir. zlme tamamlanmad, ya da bir baka sylemce ikame edilmedii srece bu moment ertelenmek durumunda. Kutsal Mazlumluk, bu ynyle, bir diki/srama ideolojisi olarak karmza kar. Siyasal bir sylem olarak, gcn kitlelerin kapitalistleme srecinin eitsiz ve bileik geliimi iinde kltrel ve toplumsal dnmnden ve bu dnmn sancl grnmlerinden alr. Byle bakldnda sentezin ideolojik baars, ynlarn negatif enerjisini daha st bir siyaset (kk Amerika, Byk Trkiye, Adriyatikten in Seddine kadar Trk Dnyas vb.) iinde mobilize edebilmesinde; toplumsal olumsuzluu daha byk bir hedefle zeceine dair iyimser inanc yaygnlatrabilmesinde yatar:7 Toplumsal olumsuzluklardan kaynaklanan muhalif negatif enerjiyi gelecekteki bir kazanm vaadiyle erteleyebilmesinde... Muhalif enerjiyi byk idea iin kanalize ederek bir negatif sblimasyon aygtna dntrebilmesinde... Mlksz ynlar, tinsel olarak da iselletirebilecekleri yar-otoriter, yar-saldrgan bir telos etrafnda, mobilize
6 Sray nitelemesini Walter Benjaminin Tarih zerine Yazlar adl denemesinde belirttii biimde kullanyorum. Benjamine gre (1993:47): Fransz Devrimi, kendisini eski Romann tekrar olarak grmt. Tpk modann eski giysilere bavurmas gibi o da eski Romaya bavurmutu. Moda, hep gemiin ormanlarnda avlanp gncel olan yakalar, bir kaplan srayyla. Ne var ki, gemie doru bu sray, kurallar hakim snfn koyduu bir arenada gerekleir. Kutsal Mazlumluun toplumsal temelleri ve zerinde ykseldii snfsal-toplumsal projeler Trkiye rneinde daha ileri almalar gereksiniyor. Burada sray szc ile ilgili bir parantez amak gerekirse, Althusserin patlama nitelemesiyle, Benjaminin sray nitelemesi arasndaki benzerlik arpcdr. Her ikisi de, toplumsal sonralayan ve fakat talandran bir hamleye, momente gndermede bulunuyorlar. Biri radikal siyasal dnmlerin dinamiklerden, dieri ise tarih anlatsndaki izden-yarktan bahsederek. Buradaki srama metaforunun tarihin srtnmesiz ortamnda deil, aksine Benjaminin de ifade ettii gibi, ykselen snflarn rehberliinde gerekleeceini gzard etmemek gerekir. 7 Bu konuda bkz; Lainer-Bora. (1992).

158

FETH AIKEL

edebilmesinde; toplumsaln negatif enerjisine hkmedebilmesinde...8 Onu, Hegelyen bir tarzda, bir st ahlk eree (ge kapitalistlemenin kutsal bir biimde almas ereine) balayabilmesinde yatar. Evlerin salonlarnda, sokakta, maa kuyruunda, futbol sahalarnn kenarlarnda, tkanm trafikte muzdarip, negatif ve saldrgan enerjiyi st bir erek iinde biriktirip ynlendirerek bir erek etrafnda organize etmesinde... Periferideki yoksul kitlelerin negatif enerjisini huzur ideasnn gerekletirilmesi dorultusunda yeniden topluma yanstarak emniyet aygt gnmzde bunun iyi bir rneidir ve bunun iin gerekli sembolik-psikolojik altyapy dntrerek, Hegelyen anlamda bir olumsuzlamann olumsuzlamasn gerekletirir. Ge kapitalistlemi yap, kendi yaratt eletirel toplumsal enerjiyi kendine yabanclatrarak bnyesine dahil eder. Mazlumluun yeniden retiminin koulu haline getirir. Sentezin negatif sblimasyon karakteri de, toplumsal-tinsel gereksinimi kendine yabanclatrarak baskc bir aygtn ve siyasal erein boyunduruuna sokabilmi olmasndan kaynaklanr. Burada, ilk bakta, idealist ve Hegelyen bir tinden bahsettiimiz dnlebilir. Tinsel deneyimden, Hegelyen bir anlam retmediimiz gibi kaba materyalist bir perspektiften onun ikincil neme sahip bir epifenomen olduunu da iddia etmiyoruz. Tarihsel nesnellikle znel tinsellik arasndaki iliki basit bir yanstma ilikisi olmaktan ziyade ayn anda bir atma ve retme ilikisidir. Bu eilimimizi berraklatrdktan sonra unu diyebiliriz ki, modernleme ve ulus-devletin altyapsal geliimi toplumsal enerjinin merkezden ynlendirilmesini ve retilmesini ve bunun iin gerekli olan merkezlemi yapnn olgunlatrlmas salamtr (Foucault; 1991). Althusserin ne srd arma (interpellation)
8 Enerji szcn Newtoncu bulacak eletirilerin belli bir deer tadn teslim etmekle beraber, toplumsaln salt sembolik-linguistik kategoriler araclyla aklanabilecei yaygn grne de katlmyorum. Bu yaklamn sosyolojik olmadn dnyorum. Freudiyen yaklam pozitivist yaftasyla reddetmenin, bilim tarihinin geliimindeki nemli duraklardan birine, paradigmal hegemonyann rahatlna snmak olarak gryorum. Freudun zellikle kltrel analiz yapt almalarnda dahi, enerji ve libido ekonomisi tamlamalarn kullanmas bunun bir gstergesi. Pozitivist ve enerji temelli bir psikanalitik yaklama sahip olduu iin Freudun dizgesinin eletirisi, gzmzden nemli bir noktann kamasna da neden olmuyor deil. Bu nokta zellikle radikal Lacanc ve dil merkezli psikanaliz yorumlarnn farknda olmas gereken bir nokta. Enerji merkezli bir bilim anlayndan yahut pozitivist bir epistemolojiden, dil ve sembol merkezli bir sosyal bilim anlayna gei, Freud ve Lacan arasndaki kiisel farkllklardan ve tercihlerden ok sosyalbilimlerin tarihinin devinimiyle; sosyal bilimlerdeki genel bilimsel devrimlerin nitelii ile ilgili. Bilimlerin geirdii sylem krlmalarna bakldnda u nokta daha da ak bir biimde ortaya kacaktr ki; psikanalizin geirdii dnm yani enerji merkezli-pozitivist anlaytan dil-sembol merkezli, ksmen post-yapsalc anlaya gei bilimsel hakikatin bu noktada tamamlanmas anlamna gelmedii gibi, dil-sembol tabanl model ve metaforlar ikame edecek yeni bir dnemin ortaya kn da engellemeyecektir. Freud ve Lacan arasndaki farkllklar, geiler ve enerji-sembol eksenli bir tartma iin bkz; Jameson, F. (1988), Jameson, F. (1989). Klasik Freudiyen yaklamlarn ve psikolojinin hakikat kavraynn/modellerinin eletirel serimlenmesi iin de bkz: Dallmayr, F., (991), Richardson, W.J., (1993), Richardson, W.J., (1994), Richardson, W.J., (1982).

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

159

mekanizmalarnn mmkn olabilmesi iin de yle bir merkez altyapnn zorunluluunu grmek gerekir. Bu nedenle, sanldnn aksine, Kutsal Sentez de dahil olmak zere, kimi poplist ya da baskc faist siyaset sylemlerinin baars bu sylemlerin kendinden menkul bir arma gcne sahip olmalarndan ve sadece bir sylemsel cazibe ve karizmatik ekim alan yaratmalarndan kaynaklanmaz. znenin kuruluu, kitlelerin faizan biimlerde mobilizasyonu ya da imgelerin ulusun vicdannda tezahr ancak ideolojik-tinsel sreci nleyen madd merkezleme sreleri sayesinde mmkn olabilir. Merkezleme perspektifinden baktmz zamanh, ge-kapitalistlemi Almanya rneinde Nasyonal Sosyalist ideolojinin birer sava aygtna, tank paletine dntrd kitleler, Orta Avrupann Karaormanlarnda birbirinden bamsz yaayan, izole Ttonik kabilelerden gelmiyorlard. Bu dnm ancak, o ynlarn kapitalizmin belli bir gelimilik dzeyinde halihazrdaki kitle iletiim aralar ile ynlendirilebilen; binlerce kilometrelik otoyollarla ve enerji hatlaryla birbirine balanm; farkl kurumsal eksenlerde rgtlenmi ve bir otoriter siyasal mknatsn ekimine kaplmaya altyapsal olarak yatkn olan yani ksacas sylemin merkez etkisine maruz kalabilecek bir konumda olmalaryla olanakl olabilirdi. znelerin arlmalar yahut siyasallatrmalar, bu adan bakldnda zaten modern dnemlerin altyapsal olarak mmkn kld bir sretir. Merkez siyasal otoritenin geliimi ve kapitalist ekonomik ilikilerin bu kanallarda ilerleyii sayesinde, faizan-poplist siyasal armalar anlaml ve aklanabilir hale gelebilir. Mutlak devlet ile balayarak, modern dnemde sylemin, sembollerin ve siyasal imgelemin merkezlemesi, bu srecin zerinde ykseldii madd srelerden bamsz dnlemez.9 Eitsiz ve ge kapitalistlerin Trkiye rneinde, modernleme srecine byle bir merkezleme perspektifinden baktmzda karlaacamz olgu, kitlesel negatif enerjinin ve imgelerin de merkezden alan kanallar yoluyla ynlendiri9 Bu konuda ok nemli ve kayda deer bir makale iin bkz; Lash, S, (1990) Scott Lash, bu makalesinde bir yandan, Althusserin analizlerini post-yapsalc bir arma dizgesi iinde kullanan yaklamlar, Almanya rneinde zorlama, ideoloji ve siyasetin iie geiini gstererek eletirirken; dier yandan da Almanyann ge uluslamasnn ve kapitalistlemesinin merkezleme srecinin ar nemsenmesi sonucunu beraberinde getirdiini Bismarkn politikalar rneinde gsterir. Lasha gre Almanya rnei, bu tarihsel arka-plann nda altyapnn, ulusu ideolojinin ve iddetin merkezlemesi sreci iinde dnlmek gerekir. Almanyann greli gecikmilik ve geri(de) kalmlnn kltr ve imge dzeyindeki yansmalarn ise benzerini Ziya Gkalpin (1972:25) medeniyet ve hars ayrmlarnda da grdmz zere, (kozmopolit) Zivilization ve (Cermanik) Kultur (s. 82-83) kavramlar etrafndaki ulusu ve modernlemeci ideolojiler asndan irdeler. Etienne Balibar (1994:82-83) da, Fichtenin Alman ulusunun kltrel ve tinsel niteliklerinin zgllne yapt vurguyu serimler. Fichteci ulusu formlasyona gre, Alman diriliini salayacak bir biimde eitim sisteminin yeniden dzenlenmesini ve merkezletirilmesini savunur. Gkalp (1977:76-79) de, ulusal tinin inas ve entellektel mobilizasyonun mmkn klnmas iin mparatorluun halk ve sekinleri birbirinden ayran ikili dil yapsnn, birincisi lehine almas gerektiini savunur.

160

FETH AIKEL

lebilir; yaratlabilir; arptlabilir bir hal almaya baladdr. 80li yllardan itibaren, hzl gn, yksek isizlik oranlarnn, mlkszlemenin, kitle iletiim aralarnn yaygnlamasnn ve kapitalizmin yaylmnn bir sonucu olarak Trkiyenin toplum psikolojisi de, bu srete hzla dnmektedir. Trk-slm Sentezinin kitlelerin travmatik tepkilerini aa kardklar bir ideoloji olarak sivrilmesi bu srecin halihazrda olgunlatnn bir gstergesidir.10 Bu ideolojik merkezleme ile eitsiz kapitalist gelime arasndaki iliki, Tanzimatla birlikte hz kazanan Osmanl modernlemesi (Mardin, 1989;30-31) ve Cumhuriyetin 1929 krizi sonras kalknma stratejileri zelinde de gzlemlenebilir. Merkez mantn yerlemesi asndan II. Abdlhamidin Pan-slmist siyaseti,11 haberalma tekilat ve demiryolu projeleri arasnda nasl yaamsal bir balant var ise; Cumhuriyetin Onuncu Yl Marnda ifade edilen Trk ulusuluu, snfsz imtiyazsz bir kitle ve demir alarla rlm anayurt lks arasnda da gl bir balant var. Kapitalizm, ulus-devletin snrlar iinde merkezleip, pratik olarak ulusal corafyay denetlenebilir hale getirdiinde, kitlelerin psikolojik-imgesel dnyalar ve siyasal fantazyalarn da biimlendirmenin, ynlendirmenin olanaklarn yaratm olur.12
10 Genelde kapitalizmin Trkiyedeki geliimi zelde ise Trk-slm burjuvazisinin sylemi zelinde gzden karlmamas gereken temel nokta, Trkiyede zellikle II. Dnya Savan izleyen yllarda baml gelimenin artan bir biimde kalknma stratejilerini etkilediidir. Bu etki zellikle, 80li yllarda da alma ve neo-liberal kalknma stratejileri ile daha belirgin hale geldi. thal ikameci bir byme stratejisinden, ihracat merkezli bir byme stratejisine gei, yerli burjuvazinin ekonomik ve kltrel ynelimlerini de nemli lde etkiliyor. 80li yllarn ikinci yars ile birlikte, grece artan bir biimde yabanc sermaye ile ortaklk yapan yerli giriimci saysn art yerli giriimcilik sylemlerini de nemli lde etkilemektedir. Yabanc sermaye ile eklemlenme ve d pazarlara alma (zellikle AT ve eski Sovyet Cumhuriyetleri pazar) sreci, Trk-slm sermayesini de siyasal ve ideolojik olarak kutuplatrabilmekte. Yabanc sermaye ile ortak giriimde bulunan Trki-slmi holdinglerin nemli bir blm, ulusal izolasyon yerine uluslararas rekabet ve ibirlii sylemlerini gelitirebiliyorlar. Bu son nokta, makalenin banda ileri srdmz nermeyi de desteklemektedir; Trk-slm Sentezinin ve onun Mazlumluk ideolojisinin, kapitalizmin lkedeki geliim sreleriyle dolaysz iliki iinde ekillendii nermesiyle, Periferideki geliimin deien sosyo-ekonomik boyutlar iin bkz: Keyder (1979, 1987, 1993), Keyder-nc (1994), Glalp (1994). 11 erif Mardin (1989), Tanzimatla hz kazanan ve yerel g dengelerini dntren brokratikidar dzenlemeler ve iletiim devrimi gibi iki temel sreci imparatorluun dnsel yapsnn ve toplumsal yaamnn dnmnn baat bir koulu olarak grr. Bu gelimelerin zelde sonucu ise Kutsal Sentezin bir baka yorumunu oluturan Said Nursinin dnce dizgesinin ekillenmesinde de nemli bir rol oynam olmasdr. Mardine gre, Said Nursinin ilk dnem pan-slmist ideolojisine temel hazrlayan sreler, bu global ve ayn zamanda da merkezlemi dnmler iinde ortaya kacaktr. Pan-slmist ve slmist ideolojilerin mparatorluun dalma dnemindeki oluumu ve geirdii dnmler iin detayl bir alma bkz: Trkne, M. (1991). 12 Avrupada modernist ve futurist ideolojinin de bir metafor olarak kulland trenin, Cumhuriyetin resm sylemi iinde ortaya k nemli bir gsterge olarak kabul edilmek gerekir. Gerekten de, tren ve onun temsil ettii hz, sadece bir metafor olarak deil, fakat ayn zamanda kapitalizmin yaylmn talandran bir altyapsal mantk olarak da Amerikadan Sibiryaya Anadoludan talyaya kadar pekok modernist ideolojinin, futurist sanat akmnn ve kapitalist kalkn-

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

161

Norbert Elias, Civilizing Process [Uygarlama Sreci] (1978) adl eserinde merkez siyasal iktidarn bir stben ilevi grdn siyasal ve kltrel alanlardan rnekler vererek gstermeye alr. Eliasa gre merkez devlet, onu nceleyen sosyal ve ekonomik srelerle birlikte, feodal dnemin z-denetim eksikliini ortadan kaldran bir olgu olarak ortaya kmtr. Eliasn Uygarlama Srecinde vurgulad nokta, modern Leviathann ve merkez otoritenin, siyasal olduu kadar kltrel-psikolojik adan da bir z-denetim mekanizmas getirdii ve teker teker bireylerin z-denetim sreleri zerinde etkili olduudur. Bu yolla Elias, siyasal kozmosun merkezlemi yaps iinde bireylerin i dnyalarnn da ekillendiini gstermeye almtr. Bu nedenle, siyasal otoritenin yitimi, Eliasa gre, benliin zerindeki kstlln da yitimine yolaacaktr. Eliasn psikanalitik sreleri tarihe uygulamas, uzun erimli sosyal-siyasal sreler iinde snflarn ethoslarnn nasl dntn (Elias; 1983) gstermeye almas asndan nemli bir katkdr. Eliasn almasndaki merkezlemenin nevrotik ve kendini-kstlayc davran kalplarnn geliimine katkda bulunduu nermesi, modern kapitalist toplumlar ve modernleme sreci asndan da gz nne alnmaldr. Merkez denetleme, snrlama ve ynlendirme srelerinin, Foucaultcu hkmeti dizge iinde geirdii dnm, kapitalizmin eitsiz geliim sreleri ile ilikilendirildiinde nasl sonular dourur? Bir metafor olarak merkez otoritenin, nevrotik psikolojik sreleri aklamaktaki ilevi nedir? Bu sorularn nda Eliasn psikolojik kategoriler araclyla tarihsel sreleri aklamaya alt eserlerindeki en sorunlu nokta, kitlesel psikolojik deneyimleri, altyapsal srelerin krlmaya dahi uramayan dorudan bir yansmas biiminde grmesidir. Oysa nesnel gereklik (ekonomik yap) ile znel yaam (insan iradesi) arasndaki iliki tek tarafl olmaktan uzaktr (Gramsci, 1996;402-403). znel yaam, nesnel yaamn basit bir yansmas olmad gibi, Eliasn nevrotik oto-kontrol mekanizmalar ile siyasal aygt arasnda paralellikler bulmas da, reel dnya ve psikopatolojiler arasndaki ilikiyi dima stratejisinin sembol olmutur. Ahmad (1994;90) Trkiyede trenin ideolojik ve ekonomik olduu kadar asker mantk asndan da nem tadn ifade eder. Sentez rneinde ise 80li yllarla birlikte, belli slm evrelerce kullanlagelen (Mardin, 1989:209-210) Newton fiziinin mekanik metaforlarnn yerini, zaln kiiliinde de cisimleen elektronik metaforlara brakt (bazen de atomik: hatrlanaca zere zal, ABD ziyaretlerinin birinde big bang teorisinin Kuranda da yazl olduunun altn izmiti) grlebilir. Tpk Kemalist futurizmin, zalc new age tarza yerini brakmas gibi. Paradigmadaki deiimin izlerine, Trkiyede slmc inteligentsiyann szde pozitivizm, modernizm ve Marksizmin eletirisinde ska karlalabilir. Sentezin entellektel sylemindeki modelsel ve metaforik deiiklikler, dnsel hegemonyann kurulmaya alld yeni mecralarla iaret ettii gibi, daha genel olarak da Sentezin pekok kanadnn kapitalizm ve modernlemenin nimetleriyle eklemlenebilme esnekliine fazlasyla kavutuklarn da gstermekte; pekok slm sylemde (Mardin, 1989:209-210) ve zal rneinde de grld gibi, bazen teknoloji fetiizmine de varabilen bir eklemlenme ve pragmatizm. Dinsel kozmolojinin Newton veya Kuantum fizii araclyla kendine merulatrm, yeniden retim ve hayat alan bulmas, ada slm Kozmolojisinde Bir Yceltim Biimi Olarak Teknoloji Fetiizmi ad altnda ayr bir almann konusu olarak karmzda duruyor.

162

FETH AIKEL

yalektik bir erevede yorumlamaktan uzaktr. Dardan sistemi kontrol altnda tutan Leviathan ile z-denetim salayan gl bir sper-ego, aldatc benzerliklerine karn taban tabana zt saiklerden beslenirler. Birinin varl metaforik anlamda da olsa dierinin yokluunun kouludur da. Ayn biimde, tinin ve kltrn madd yaamla diyalektik bir iliki iinde varolabileceini ileri srerken dayandmz nerme, topyalarn ve fantazilerin gereklikle ilikilerini aklayan temel nerme ile ok yakndan ilikilidir. Siyasal fantaziler, topyalar ve ryalar, gerekliin sadece basit birer yansmas olmak bir tarafa, nesnel zorluklarn reddedildii, koullarn dntrlmesi iin hayal enerjinin retildii ve znel gereksinimin da vurulduu alanlardr. Bu mecralarda kurulan dnyalar, sadece yeniden retimin deil fakat ayn zamanda nesnel yaamn hayal krkl yaratan ynlerinin almas abas olarak da grlmelidir; nesnel olumsuzlamaya uram isteklerin da vurulmasdr. Elias, madd yaam ve kltr arasndaki ilikinin bu ynn ksa yoldan ihmal eder. Madd altyap ile kltrel yaamn merkezleimine, modern Trkiye rneinde Sleyman Demirel, Turgut zal ve Necmettin Erbakann temsil ettikleri siyasal hareketler ve kalknma ve refah sylemleri asndan yaklaabiliriz. Bu dnemin belirgin nitelii ekonomik yaamn merkezleme srecinin, kapitalizmin gelime mantna uygun olarak devam etmesidir. Demirelin lkeyi barajlarla ve a gibi ren enerji hatlaryla donatmasndan, Necmettin Erbakann ar sanayi hamlesi projesine, zaln dalar delip geen su tnellerinin yzlerce kilometrelik otoyollarna kadar, onlarn en nemli paydas lkenin modernleme yolunda dnmn mmkn klacak olan iktisad merkez mantn yerletiren, kamu grevlerinde de bulunmu mhendisler olmalardr. Kapitalist merkezlemenin nemi, onun meknsal ve brokratik dzenlemeler araclyla kitlelerin tinsel deneyimlerini de kontrol edebilecekleri bir altyapsal aygt yaratmasndan kaynaklanr. Sleyman Demirelin Anadolunun pekok yerinde ve kitlelerin nemli bir blmnn nezdinde bir baba olarak, bir kurtarc baba ve dipal imge olarak sylemlemesi, Demirelin ahs kiiliinde modernleme-merkezleme sreciyle birlikte iki eyin aka aktna iaret ediyor; lkenin (kprsnden barajna, elektrik alarndan gazete datm alarna vb. kadar) madd alt-yapsnn ve imgesel-ideolojik arma mekanizmalarnn merkezletiine (Althusser; 1993). Birinci altyapsal koul gereklemeden ikinci srecin sadece syleme nem atfeden postyapsalc analizlerin aksine gereklemeyeceini belirtmek gerekir. Althusserci armann ve Foucaultcu sylemin gc, bolukta uuan bireyleri birer zne haline getirmesinden, ipnotize olmu birer tayc olarak kurmasndan kaynaklanmaz. Aksine merkezlemenin madd dizgesi, yeniden retimin gereklemesi iin, zellikle ulusu siyasal fantazyalar ve ideolojiler iin, ortak semboller, dil, ortak alg taban, merkez eitim sreleri (Hobsbawm, 1995;9-13) vs. gerektiini iyi bir biimde aklar. Senteze dnecek olursak, bu srecin geliiminde

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

163

merkezlemenin her iki gesinin de olgunlat gzlemlenebilir. Bir yandan merkezinde tandk bir ezik znenin yerald emperyal bir mantn ortaya k, dier yandan ise bunun iin ezik znenin anlam ve imge dnyasnn seferber edildii grlebilir. Aada da tartacamz zere, modernlemenin merkez sreleri ile mazlum znenin ben-merkezli dnya algs, Trk-slm Mazlumluu zelinde birbirini tamamlar. imdiye kadarki tartmann ksm bir sonucu olarak unu diyebiliriz ki; Kutsal Mazlumluk, iinde ezikliin ve ac syleminin nemli bir yer tuttuu Hegelyen bir ifade ile kapitalizmin Trk-slm corafyasndaki tinsel grngsdr. Snfsal ve kltrel olarak madd dayanaklarn yitiren, toplumsal srecin edilgen-ezik znelerinin; kkszlemi ynlarn; periferinin-tarann zincirlerinden boalm enerjisinin; arabeskin ben de Allah kuluyum diyen znesinin baskc bir siyasal aygtla eklemlenmesidir. Ynlarn, ekonomik rekabetin gerilimine ve g fetiizmini krkleyen bir siyaset sylemine teslimiyetidir. ile, zdrap ve hn sylemlerinin gndelik yaamdan siyasal aygta transfer olduu iki ynl (ambivalent) alan bir mekanizmann; bir yandan snrsz sevgi ve efkat gereksiniminin, dier yandan da patolojik iktidar isteminin ve intikam eilimlerinin bileimidir.13 Kendini reddederek yeniden yaratan, evresini ykarak biimlendiren; gemii kendi elleriyle ykp onun yasn tutan ge kapitalizmin Trk-slm corafyasndaki Faustvri (Berman, 1995) servenidir. Dnyann acmaszl, Avrupann nankrl, sisteminin adaletsizlii, hayatn zalimlii ve felein kahpelii karsnda ben-ideali tehdit altna giren ynlarn ideolojisidir. Siyasal fantazya araclyla iade-i itibar, iktidar, saygnlk ve hn araydr. Periferideki hoyratln ardna gizlenmi sevgi ve efkat gereksinimidir (Horney, 1946:41). Ksaca ynlarn iinde baskc bir ekilde kanalize olduu yanl gerekliin yanl bilincidir.14 Bu yanl bilin, daha nceki dnemlerde kyaslanmayacak oklukta, mazlumluluk/eziklik sylemleri iinde ekillenerek, siyasal imgeler, tarih anlatlar, gazete balklar, ark szleri, stadyum sloganlar ile gndemimizi kaplamakta. Mazlumluun/ezikliin kar konulmaz meruiyeti ideolojik, siyasal ve klt13 Ambivalence kavramn, Freudun Nevrotik atmalar tanmlamak iin kulland anlamda ele alyorum. Freud, bu kavram nevrozun atmal doasn tanmlamak, Oeidipal karmaay nitelemek zere kullanmt. Sembolik babaya kar ayn anda duyulan, sevgi ve nefret ikililerini tanmlamak zere, bkz. Freud (1971). 14 Yanl nitelemesini, yneltilebilecek epistemolojik kkenli kar-pozitivist eletirilere ramen kullandm belirtmem gerekir: Yanl gereklik ifadesi ile greli yoksulluun egemen olduu negatif bir ge olarak sosyolojik-politik bir durumu; yanl bilin nitelemesi ile de daha ok psikolojik/psikanalitik bir ayrm vurgulamak istedim. Amacm, psikanalik-sosyolojik bir perspektiften varolan gerekliin ideoloji-imgelem dnyasnda nasl ekillendiini; znelerin gereklikle imgelem dnyasnda nasl etkin ve krlmalarla dolu bir etkileime girdiini gstermek. deoloji ve psikanaliz tartmalarnn sonunda gelip dayand nokta, gerekliin kurgusu ile gereklik arasndaki kanlmaz ayrmnn kavramlatrlmasdr. znenin ben-ideali ile, gereklik algs ve sylemleri arasndaki rtmezliin ve farkllamann altn izmek zere. Bu konuda bkz: Freud (1995).

164

FETH AIKEL

rel nitelik kazanarak yaylyor. Bu yolla, eziklik, bastrlm hn duygusu, hesaplama istemi ve iade-i itibar beklentisi iinde olan toplum kesimleri ve bireyler, baskc toplumsal hareketlere ve radikal ulusu sylemlere tahvil ediliyor. tilmi kaklm, horlanm, hakszla ve ihanete uram ynlar/zneler intikam ideolojisinin ve g aygtnn iinde kendini yitirmi birer taycya dnerek; tarihin karsna birer mntekim zne olarak kmann koullarn aryorlar.15 Kutsal Sentezin znesi, bu ekilde, insanlk dramn kendine emsal seerek; acy eklektik bir biimde biraraya getirerek; znel-toplumsal deneyimini kamusala tayarak; acy, toplumsal, ontolojik ve kozmik paydalarda kenetleyerek kendi sylemini yaratr.16 Masumiyeti, tarihin kendisine reva grd eziyetle ve ektii zdrapla ters orantldr. Mazlum zne iinde yaad dneme ve tarihe yle bir perspektiften bakar ki, onun gznde tarih, bir mazlumluk manzumesi olarak dillenir. Tarihe dndke acs canlanr; acs canlandka tarihe dner. Mazlum zne tarih yazmaya balad m; tarih, Cannettinin de tanmlad tek ynl alan bir kurguya dnr (1994:141).
Gnmzn yeni tarihileri, hibir kan lekesini silmemeye zen gsteriyorlar. nsanlar ldkten sonra dahi daha nce akan kann her damlas deer kazanyor. nsanlar, sanki her biri btn atalarnn lmnn cn almakla ykmlym ve sanki bu atalardan hibiri doal bir lmle lmemi gibi davranyorlar.

Sentezin ezik znesi, sadece aidiyetinin, hncnn ve acsnn yeniden retilmesi anlamnda deil, fakat gemiteki huzurlu ve mutlu gnlerinin yeniden retilmesine de ayn mantk iinde yaklar. Tarih anlats iinde, eski toplumun huzurlu, gl, bar dolu ve benliini kabartan imgesi her zaman kullanlabilir durumdadr. Eskinin maneviyatna, kltrne ve bilincine dn ideali, intikam/tazmin ve aclarla dolu gemi sylemi kadar nemli yer tutar. Ezik znenin tarih anlayndaki kopukluluklar ve sreklilikler, onun acdan ka ile huzurlu gnlerini zleyii arasnda gider gelir. Bu yzden, ezik znenin tarih anatlarn ekillendiren de onun kollektif bilinddr diyebiliriz. Ancak tarih anlatlar araclyla bu geriye dnler sadece psikolojik anlamlar tamaz, aksine ykselen toplumsal snflarn tarihsel projeleri ve madd gereksinimleri ile eklemlenir. Kutsal Sentezin znesi iin kapitalizm ncesi emperyal gemi, bu nedenle simbiyotik huzur anlam tar.17 Sentezin mazlum znesinin modern15 Bir IBDA-C sempatizannn, bir TV kanalyla yapt grmede, mntekim olan Allahn (intikam alc) gnn birinde zulm de ortadan kaldracann altn izmesi bunun bir rnei olarak karmza kyor. 16 Emine enlikolunun Bize Nasl Kydnz? adl filmi, imgelem, tarih anlats ve mazlumluk ilikisinin politik bir balamda (modernlemenin eletirisi) nasl yeniden kurulduunun iyi bir rnei olarak karmzda durmakta. 17 Huzur ideasnn Trk-slm Sentezinin gndeminde ne denli nemli bir yer tuttuunu Huzur Soka, huzur ve asayi, huzur veren gazete, huzur slmdadr vb. sloganlardan da anlamak olas.

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

165

leme ve kapitalizmle ilikisini zetleyen tarih anlats da, bu nedenle dipaldir. Kapitalizm ve modernlemeyle karlamadan nceki, emperyal yenilginin ve sosyo-ekonomik geriliin henz tescil edilmedii dneme vgyle gndermede bulunulur. Byle deerlendirdiimizde, gemii kurgulama/hayal pratikleri asndan, anl tarih anlatlarnn sekler ya da dinsel nitelikte olmas nemli bir zellik tamaz. Zira kollektif bilindn ekillendiren dinamikler dinselliin kendisi olmaktan ok, onun da iinde yeniden retildii toplumsallktr. Sentezin perspektifinden tarih, sosyo-ekonomik geriliin ve azgelimiliin devam anlamnda, yitimin, kaybn ve ac veren bir yenilginin perspektifinden grnr; acs sadece bugnk negatif toplumsaldan beslenmez, gemi de en az bugn kadar ac vericidir onun iin. Tarihe baktnda, kendi trajik ykmn grr; emperyal emellerinin birer birer gerileyiini. Bata dier emperyal gler olmak zere, aznlklar, gayri-mslim ticaret burjuvazisi, kozmopolit ve Avrupa mukallidi entellekteller, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, dnme gayr- mslimler ve Masonlar vs. bu gerileyiten farkl nedenlerle sorumlu tutulurlar (Bora, 1995:38-44). Urad hakszlklarn meru gerekelerine binaen Trk-slm Mazlumluu, gemii faturasn malm bakalarna deterek yeniden ina etmenin, benliini kurtarmann ve ktada egemen olmann hayalini kurar. slm dnyasna liderlik ederek Batya kar oluturulacak paktn bana geme lksnden, Trk Cumhuriyetlerin aabeylii konumuna kadar sentezin farkl yorumlarnda, bu emperyal imgeyi grebiliriz. zaln Arap lkeleriyle ilikileri iyiletirme abalarndan, Trk Cumhuriyetlere bir arka bahe stratejisi ile yaklamaya kadar bu byk siyasal projelerin arkasnda, mazlum znenin anl gemii yeniden ina etme ve Trkn Gcn dnyaya yeniden ispat etme isteini grebiliriz. Tabii sosyolojik olarak nemli bir farkla, Osmanlnn gemite sefere giden anl akncs (Ksakrek, 1993:398-400) yerine bu corafyay tarayan bir Trk-slm burjuvazisinin ikame edilmesi yoluyla (Ahmad, 1994;96). Bu zgven (Bora, 1994:16) ve emperyal d, doal olarak artk at srtnda ve 400 adrla deil, Trk Hava Yollarnn X sayl Akabat-stanbul uanda tanacaktr. Bu nedenle Kutsal Sentezin, emperyal gemie ve tarihe bak biimini anlamak onun gelecek tasarmn ortaya karmamza da nemli lde katkda bulunacaktr. Onun tarihsel bir hakszla uramlk ideolojisinden adaletin tecellisi ideolojisine ve g istemine geiini anlamamza da yarayacaktr. Onun kendisini ykselen yeni snflarn srtnda bir kaplan sray ile nasl gelecee atmaya altn gsterecektir. Bu perspektiften bakldnda, Sentezin znesi de, emperyal dleri de, onun mazlumluk ideolojisi de tarihseldir. Eski mutlu gnlerin, negatif bir bugnn perspektifinden dillendirilmesinin rneklerinden biri Necip Fazl Ksakrekin anlats araclyla da gzlemlenebilir. Tarihsel ezikliin tarih anlatlar dolaymyla, kollektif bilindn harekete geiren bir ge olarak karmza k, modernleme kart bir sylemi s-

166

FETH AIKEL

lmi sufist temalarla kesitirmeye alan Necip Fazl Ksakrek zelinde ak bir biimde grlebilir. Ksakrekin bireysel ve sanat yn ile, siyasal yn arasndaki kpry kuran sylemin mazlumluk sylemi olduu iddia edilebilir. Ksakrek, slmi sufizm, ile ekme ve Tanrnn iradesine teslim olma vb. temalar ile Osmanl mirasnn yitimi, modernlemenin ykcl, kent yaamnn kokumuluu, Bat uygarlnn aile kurumunu etkilemesi vb. temalar ekseninde mazlumluun birey, toplum ve tarih eksenini buluturmaya alr. Bu ynyle Necip Fazl Ksakrekin Trk-slm deolojisinin, CHPnin iktidardan uzaklamasyla birlikte balayan ykseliinin, en sistematik formlasyonlarndan biri olduunu sylemek abartl bir iddia olmayacaktr. inde modernleme muarzlnn, slm motiflerin, mparatorluk geleneinin savunusunun, Trk Milliyetiliinin ve mazlumluk syleminin eklemlendii bir alan olarak Ksakrekin sylemi, diyebiliriz ki, Trk-slm Sentezinin kristallemi rneklerinden biridir. Ksakrekin eserleri kapitalizm, ulusuluk, kentleme, modernleme, anl tarih ideas ve slm deerlerin eklemlenmesi anlamnda daha yakndan zmlenmeyi bekliyor. Diyebiliriz ki, Ksakrek, ideolojik olarak Mehmet Akif Ersoyla birlikte Trk-slm Sentezinin imgesel mimarlarndan biridir. Aadaki iir (Sakarya Trks), mazlumluk ideolojisinin yukarda sraladmz temalar etrafnda nasl ilendiini ve bir g sylemine dnme potansiyelini bnyesinde nasl barndrdn gstermesi asndan nemli bir rnektir. Necip Fazl Ksakrekin kitabnn ile adn almas, mazlum syleminin sufist ve modernleme kart armlarn da aktran bir nitelik tayor.
.... Su iner yokulardan hep basamak basamak Benimse aln yazm yokularda susamak. .... Fakat Sakarya baka yoku mu kyor ne, Kurundan bir yk binmi kpkten gvdesine;.... Rabbim isterse, sular bklm bklm kurulur Srtna Sakaryann, Trk tarihi vurulur. Eyvah, eyvah Sakaryam sana m dt bu yk? Bu dava hor, bu dava ksz, bu dava byk!.. nsandr sanyordum mukaddes yke hamal. Hamallk ki sonunda ne rtbe var, ne de mal, Yalnz ac bir lokma, zehirle pimi atan; Ve ayrlk, anneden, vatandan arkadatan,... Nerede kardelerin, cmert Nil yeil Tuna; Giden anl aknc ne gn dner yurduna? Vicdan azabna e, kayna kayna Sakarya, z yurdunda garipsin, z vatannda parya! Sakarya saf ocuu, masum Anadolunun, Divanesi ikimiz kaldk Allah yolunun! Akrebin kskacnda yourmu bizi kader; Aldrma byle gelmi, bu dnya byle gider!

....

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

167

Yol onun, varlk onun, gerisi hep angarya; Yzst ok srndn ayaa kalk, Sakarya!... (1949)18

Yukardaki rnekte de grdmz gibi, bugnden duyulan honutsuzluun ve gncel olann ac veren koullarnn perspektifinden bakan (kollektif) yaral zne, urad hakszlklar tarihsel anlatlar yardmyla diri tutar. Tarihin derinliklerinden bir tandk ses ona anl ereini gsterir; tarihsel hakszl, beer (veya ilh) bir adaletle gidermelidir. Tarih, bu yolla hafzann yaratlmasnda nemli bir ilev stlenir.19 Tarih, burada, hafzay canlandrarak sadece pasif bir hatrlama ilevi grmez, aksine tarih anlatlar araclyla yaratlan hatrlama, znenin bilindn besler. Yaral zne, kendi gemiine baktka zulme maruz kaldn anlar; zulme uradn her dndnde de gemie bakar. Bu yzden, gemie dn-hatrlama sadece bir bugnden ka deildir; ayn zamanda arzu edilen pratiklerin kurulmas ve siyasal erek iin gerekli ivmenin kazandrlmas srecidir. Gemile kurulan iliki, mazlum znenin siyasal platforma kmak zere olduunu imler. Walter Benjamin, tarih, bir ina faaliyetinin nesnesidir20 derken buna iaret ediyordu. Her siyasal erek, gemii u veya bu ekilde yamalar. Ancak bu yamalama, iinde barndrd semeci gelere karn tamamen rastlantsal da deildir. Kkene inilir ve yine Benjamine gre, kken, hedeftir. Kendi gemiinde zulmden baka bir ey gr(e)meyen mazlum zne, bunu siyasal mcadelesine tahvil eder. Tarih, sava kazananlarn zaferlerinin ve ihtiamnn tan olduu kadar, mazlumlarn elinde gemi hakszlklarn tankln stlenir. Mazlum, idealize ettii gemii hem kutsar, hem de reddeder. Gemile hesaplama ve adalet istei ile kitleleri politize eder. Gemii telfi etmek iin tazmin sylemlerini olgunlatrr. Telfi etme, dorudan intikam ve hn eliinde geliebilecei gibi yceltme biiminde de ortaya kabilir. Ksakrekin eserinde bu tazmin etme istemini ak bir biimde grmek mmkn. Ksakrek tarihsel hakszln kalkmas gerektiine ilikin inancn, iirinin son satrnda ak bir biimde ortaya serer:
18 Vurgular bana ait. Ksakrekin iirinde ne kan szcklere dikkatli bir biimde baktmzda mazlumluk ve hakszla uramlk temalarn gndeme getirecek szcklerin ezici arln grebiliriz. Aln yazs, kpkten gvde, kurundan yk, hor, ksz, mukaddes yk, hamallk, ac lokma, zehirle pimi a, anneden vatandan ve arkadatan ayrlk, gariplik, paryalk, saf ocuk, masum Anadolu, akrebin kskac, kader, angarya vb. iirin tamam iin bkz: Ksakrek (1993:398-400) Nerede kardelerin cmert Nil yeil Tuna dizesi ise Osmanl mparatorluundan arda kalan emperyal imgeye duyulan zlemin dorudan bir ifadesi olarak anlalmak gerekir. 19 Tarih anlatlarnn, siyasal bilindnn oluturulmasnda stlendii rol ayr bir almann konusu olarak karmzda duruyor. 20 Benjamin, Tarih Kavram zerine adl yazsnda yle devam eder: ... Yap, homojen ve bo bir zamanda deil, imdinin zamannn doldurulduu bir zamanda ykselir. Nitekim Robespierre iin eski Roma, tarihin srekliliinden koparp ald, imdinin zamanyla ykl bir gemiti. Fransz devrimi kendisini eski Romann tekrar olarak grmt. Benjamin (1993:46-47).

168

FETH AIKEL

yzst ok srndn/ayaa kalk Sakarya. Sakaryann ahsnda ayaa kalkacak olan, kozmik adaletsizlie de son verecek olan ezik znedir. Tazmin/hn sylemleri ve olumlu yceltim sylemleri arasndaki fark, ikincisinin daha uzun erimli olmasnn yansra, erein daha eitliki-zgrletirici ve daha kapsayc olmasdr. Uzun erimlidir zira yceltme, sonuta ortaya karaca yapt elde etmek iin daha fazla zamana gereksinir. Daha zor bir sretir. Dorudan deildir; dolaymldr. znenin nesnel gereklik kadar, kendisini de dntrme isteini ve iradesini ierir. Toplumsal/znel eksikliin ve olumsuzluun kathartik bir olumlulua (Gramsci, 1996;366-367) dntrlmesi abasdr. Hegemonik mcadelesini, kendi ekonomik-korporatist yerellii zerinde deil, evrenselin zgrlemesi temelinde verir. Mazlumluk sylemleri ise genellikle ilk elden kendi hnlarn giderebilecekleri, elde edilebilecek bir tazmine yneldiklerinden nadiren priten bir yceltim srecine girebilirler. Mazlum sylemleri genel olarak priten bir pratiin gerektirdii iradeden yoksundurlar. Ancak iradeden yoksunluk, seilmi olmaktan ziyade sosyo-ekonomiktir. Bu yzden mazlum znenin intikam istemini, bir irade belirtisi olarak deil; daha ziyade bir irade yoksunluu olarak alglamak gerekir. rade kavramndan burada kabaca unu kastediyoruz: priten pratikler toplumlarn, etnisitelerin ve snflarn irad tercihlerinden kaynaklanmaz, daha ziyade znenin dndaki sosyo-ekonomik ve kltrel koullarca belirlenir. Nevrotik priten pratikleri, bu nedenle, rasyonel znenin kendi elleriyle yapt bir yaam anlaynn paras olarak deil, daha ok toplumsal, ekonomik, kltrel zorlanmlarn sonucu olarak ele almak gerekir. Baka bir deyile, Trk-slm Mazlumluunun priten znesinin zorlanml ve nevrotik doas, kendi istenci ile oluturulmu deildir,21 aksine modernlemenin ve kapitalizmin bu corafyadaki geliim sreci iinde ekillenmitir. Yani Trk-slm Sentezinin mazlum znesi, iinde farkl sembolik, siyasal ve toplumsal momentlerin kesitii tarihsel bir rndr. Bu nedenle Kutsal Sentezin bilind sadece dil gibi deil, uluslararas rekabet koullarnn biimlendirdii dorultuda ve kapitalizmin srati biiminde yaplanmtr. inde iktidar istemini, azgelimi lke ulusuluunun poplist armlarn ve Ortadou dinlerinin teslimiyet ve feda olma sylemini eklemlemeye almaktadr. Btn bu tarihsel sylemleri de ezik ynlarn, beklentileri hayal krklna urama eiinde olan ynlarn can havliyle ortaya kardklar enerji yardmyla gerekletirir. Bu varolu biimiyle de Adornonun (1990) Almanyada Nasyonal Sosyalistlerin ykselii zerine yapt analize benzer biimde konumlanr:
21 Szcn toplumsal anlamnda iradecilik, salt priten-dinsel pratikler iinde ortaya kan bir olgu olmaktan ziyade, modernizmin ve sosyalist siyaset sylemlerinin merkez rol atfettikleri bir kavram. Modernizmin, neredeyse tarih d ve tarihe ramen rol atfettii iradenin, kentsoylu hukuk felsefesi tarafndan da yceltilii rastlant deildir. radenin kendinde bir ge olarak deerlendirilmesi, onu hazrlayan toplumsal koullarn anlalmasn engellemekte ve siyaset sylemini Kant bir idealizme ya da pritanizme hapsetmektedir. zne merkezli Kant iradecilik ve toplum ve tarih merkezli iradecilik arasndaki farkllklarn sunumu iin bkz; Gramsci, A. (1996).

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

169

Kitleleri rasyonel nedenlere dayanarak kazanmak elinde olmadndan faizm, propagandasn ister istemez usavurumcu dnceden uzaklatrp onun yerine psikolojik temellere dayandryor, bylece irrasyonel, bilinalt, geriye-ynelik sreleri seferber etmeye alyor. Bu eilim, anlamsz vaatler altnda ac eken ve bu yzden de ezik-bzk bir irrasyonel zihniyete kaplan btn toplum katlarnn ruhsal koullar sayesinde gleniyor.22

20. Yzylda faist ideolojilerin, kitlelerin hayal krkln mazlumluk sylemleri araclyla bakalarn ezen bir siyasal aygta dntrmesi ancak bu sayede mmkn olabilmiti. Kitlelerin ezikliini, daha trajik bir eziklik yaratmak iin, bakalarnn mazlumluunu hazrlamak iin kullanmt. Gring, Benim vicdanm yok, benim vicdanm Fhrer (Borch-Jacobson; 1991) derken, kollektif bilindn epeevre saran bir nevrotik hayalkrkln dile getiriyordu. Ulusunu, emperyal rekabetin ortasnda, gururu ayaklar altna alnm ve tarihsel hakszlklara uratlm; dmanlarla, Yahudilerle, komnistlerle, kozmopolit expresyonistlerle ve emperyalistlerle evrilmi bir mazlum halk olarak kurguluyordu (Reich; 1979). Kapitalist rekabetin krkledii bir uluslararas sistem iinde. Alman halknn szde mazlumluu, milyonlarca insana kar ina edilecek bir imha aygtnn da merulatrlmasna yaramt.

II. Ezikliin, ilenin ve acnn fenomenolojisi


O halde, arkaik insann bu tarihe nasl katlanabildiini, ... felketlere, ktlklere ve her bireyin ve her topluluun ektii aclara nasl dayanabildiini bilmek ilgin olacaktr. Eliade (1994:97)23 brahimin yaptnn ahlk ifadesi udur: O shak katledecekti. Din ifadesi ise udur: O shak kurban edecekti. Oysa buradaki eliki tamamen dehetten, insan uykularndan edebilecek bir dehetten ibarettir ve bu dehet olmakszn brahim, brahim deildir. Kierkegaard (1990;26) ... din, akln iinden atld toplumsal koullarn ruhu olduu gibi, ezilmi yaratn i ekiidir, ta yrekli bir dnyann ruhudur. Din halkn afyonudur. Marx24

Mazlumluk, ac eken znenin, acsn mazoistik biimde seven (Horney; 1939), ve bunu baskc biimlerde yeniden bu defa da teki zerinde reten; meruluu acsndan menkul Nietzscheci anlamda bir tinsel patolojidir (Nietzsche, 1968:86-87). Hayal krklna, yenilgiye uram; gereklik karsnda
22 Vurgular bana ait (F.A.). 23 Vurgular bana ait (F.A.). 24 Vurgular bana ait (F.A.).

170

FETH AIKEL

geriye ekilmi ynlarn, nesnel gereklii, ideolojik ve tinsel kavraydr. Tarihsel ya da bireysel deneyimin, znenin syleminde dolaymlanm, krlm, yanstlm ve yeniden odaklanm ifadesidir. Negatif gerekliin salt bir yansmas olarak deil, krlm-younlam-aktif kurgular olarak anlalmalar gerekir.25 Dinsel sylemlerden milliyetilie, yurtseverlikten evrecilie, sosyalist siyasetten ve feminizmden etnik sylemlere kadar pekok siyaset alannn kurucu gesidir. Modern zamanlarn grece dinsellikten arnm yapsna karn modern zamanlarn siyasal hareketlerinin dahi belirleyici gelerinden biridir. Din sorununa epistemolojik bir perspektiften, onun hakikatinin biimsel geerlilii asndan yaklaan Aydnlanma geleneinin iddiasnn aksine, eziklik ideolojisinin hakikati onun ta yrekli dnyann kalbi ve ezilmi yaratn i ekii olmasnda yatar. Sylemin inas da dorudan onun epistemolojik dayanaklardan deil, tersine estetik-ontolojik ieriinden beslenir. Mazlum ideolojisini kuran ge, bu adan bakldnda dinsel dn deildir; aksine dinsel dn ontolojik ve sembolik anlamlarda ezilmi yaratn ideolojisi araclyla kurulur. Ezikliin temel bir sosyo-ontolojik deneyim olmas itibariyle ki, nc Dnyann milliyetilik ideolojilerinden sosyalist siyaset sylemlerine kadar pekok siyaset anlay bu temelde biimlenir. Eer bu nerme doru ise, mazlumluk-eziklik sylemini kuran ey din deil; tersine dinsel kozmolojiyi temellendiren bu ezikliktir diyebiliriz. Bu adan Marxn ifadesinde bir ikili anlamn varolduunu grebiliriz; birincisi yukardaki nermemizi destekleyen ve eziklii-ezilmi yaratn iekiini merkez alan bir din anlay. kincisi ise daha ok, afyon metaforu zerinden tartmay yrten grece Aydnlanmac yorum.26
25 Burada, Althusserin st-belirlenim (overdetermination) tartmalarn hatrlayalm. Refleksiyon ile projeksiyon arasndaki fark bize tinin pasif ve aktif kuruluu arasndaki fark da verecektir. Birincisinde, tin gerekliin bir yansmas olarak deerlendirilirken; ikincisinde gerekliin algsn dntrerek yeniden kurgulayan bir aktif sre olarak ele alnr. Bu nedenle, mazlumluk ideolojilerini genel olarak dnyann edilgen bir algs olarak deil; dnyayla atmal-elikili ilikiye giren ideolojiler olarak deerlendirmek gerekir. 26 NB: Aydnlanmacln ve Trk-slm Sentezinin, kurtulu sorununu (birincisi iin zgrleme, ikincisi iin kapitalizmin zararlarndan kama ve selmet) bir kltrel sorun olarak, dar anlamda da bir bilin sorunu olarak grmeleri arpc bir benzerliktir. Trkiye corafyasyla snrlandrlamayacak olan bu modernleme muarzl, toplumsal dnme tpk Trkiyedeki sosyal demokrat sosyalbilimcilerin nemli bir blm gibi bir bilin sorunu olarak yaklar. Modernlemeye bir kltrel sorun olarak yaklamak ve Trk-slm Sentezini de kltrel grnmleri ile anlamaya almak Aydnlanmann bilince atfettiine benzer bir iradecilii ne karmak anlamna gelir. Bauer kardeler zelinde Sol Hegelcilii ve onun tinsel aydnlanma ideasn eletirirken, Marx, toplumsal yaamn dnmnn bilinsel zgrleme ve snrl tutulmasnn yetersizliini vurgular. Gerek Yahudi Sorunu, gerekse Kutsal Ailenin Eletirisi, bizce aydnlanmann bilin merkezli zgrleme ideasnn eletirisi niteliindedir ve bu eletirel almn tartlarak derinletirilmesi gerekir. Aydnlanmann bilin-kltr merkezli zgrleme ideas ile Trk-slm sentezinin benzerlii ise ilk bata elikili grnmekle birlikte olduka arpcdr. Kutsal Sentezin kapitalizm sadece bir arac indirgeyen algs, eitsiz kapitalist gelimenin patolojilerinin geleneksel mutfakta hazrlanm bir kltr sosu ile giderilebileceine olan inanc bilince-kltre atfettii mutlak ne-

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

171

Burada ezikliin anlalmasnda afyon nitelemesi ile hareket etmenin; eziklii toplumsal-psikanalitik merkezde deil de, epistemolojinin hijyen sahasnda tartmann sakncalarna deinmek gerekiyor. Birincisi, belirttiimiz gibi Aydnlanma perspektifinden, sadece hakikat perspektifi erevesinde yrtlen bir tartma yetersizdir. Epistemoloji, mantk, vs. ezilmi yaratn iekii konusunda szedebilecek enstrmanlara sahip olmad gibi, gerekliin verili bir zihinsel ayklk ltnden hareketle yorumlanabilecei de phelidir. Afyon metaforu zerindeki tartma, aslnda hakikati yanstacak daha ideal bir zihinsel ayklk durumunu merkez alr kendisine. Oysa byle bir ideal ayklkbilin durumunun kendisi bir kurgu olduu gibi, radikal zihinsel rasyonalizasyonun kendisi balbana bir psikanalitik tartmann konusudur. kinci sorun ise, afyonun gereklii rten, onu kilitleyen bir metafor olarak kullanlmasndan kaynaklanyor. Burada gzden kaan nokta, dier uyarc-uyuturucularda da farkl biimlerde ortaya kt gibi, afyon metaforu genel olarak bir feluyuma-pasif bir gereklik kurgusu vs. olarak deerlendirilir. Bu ksmen de dorudur. Ancak gzden karlmamas gereken nokta, afyon metaforunun gerekliin algsn sadece karartan-gizleyen vs. bir anlamla snrl tutulmamas gerektiidir. Burada metafor bir ksm fel durumuyla deil, bizce tam tersine gerekliin farkl bir biimde, imgelerin yerdeitirmi, younlatrlm, belli mekanizmalarn ise ar biimde ina edildii, ksaca bilindnn yeniden organize edildii, hakikatin ise farkl bir grnm kazand bir sre iinde anlamlandrmak gerekir (Althusser, 1990:87-128). Din de afyon gibi, salt bir uyuturma ve fel olma sreci olarak deil, gerekliin, hakikatin ve eylemliliin yeniden kurulmas sreci olarak anlalmak gerekir. Eziklie-mazlumlua ve onun dinsel grnmlerine bu adan baktmzda, negatif sblimasyon sreleri dahil, pekok yan-etki bizim iin daha kolay anlalr hale gelecektir. Ve toplumsal-tinsel eziklik ideolojisine epistemolojik meneli yaklamlarn yetersizlii ortaya kacaktr. Burada epistemolojinin alan ile psikanalizin ve toplumbilimin alan arasnda ortaya kan yarlmay da farketmek gerekiyor. Ezilmi yaratn iekiine, mazlumun anlam dnyasna ve szne (Lacan, 1992:131) sadece biimsel hakikat sinemalar yardmyla yaklamak, toplumbilim asndan bir anlam tamayaca gibi epistemolojik bir katk da getirmeyecektir. Ezilmi yaratn iekii pozitivist epistemolojinin ve hakikatin dalist kurgusunun tesinde bir yaklamda kavranmay ve eletirilmeyi bekliyor;27 imdiye kadar vurgulanmayan ynyle Marxn ifadesimin de bir gstergesi. Kapitalizmin, geleneksel kltrel kalplar iinde domestike edileceine olan naif inanla, kltrel aydnlanmacln bilin merkezli zgrleme erei bu noktada birbiriyle radikal bir benzerlik gsteriyor. Yani aydnlanmac rasyonel tinin ve Trk-slm terminolojisindeki mill uurun/maneviyatn kader birlii, kltrel-tinsel formlar ncelikli addederek sosyal projelerin nne koymalarndan kaynaklanan bir benzerlik sergiliyor. 27 Aydnlanmac din eletirisinin eletirisi iin, dinsel yabanclamann farkl yorumu iin Lacann yorumu bir balang olabilir. Lacan, btl inanlarn stesinden gelmenin yeterli olmadn,

172

FETH AIKEL

nin yeniden deerlendirilmesini. Mazlumluun-eziklik syleminin pasifletirici ynne ilikin genel yarg da zerinde ayrca tartmay gerektiren bir yargdr. Mazlumluk-eziklik sylemlerinin teslimiyet telkin ettii ve geri ekilmeyi merulatrd ynndeki genel kan ise ayn derecede tek ynldr. Eziklik sylemlerinin byle bir indirgenmeye tabi tutulmas genelde eziklik anlaynn (zelde ise dinin) diyalektik bir anlaytan uzak bir biimde deerlendirildiinin gstergesidir. zellikle Trkslm Sentezinin baz yorumlarnda daha da ak hale geldii zere, mazlumluk ve dinsel eziklik sylemleri teslimiyeti olmaktan ve gereklik karsnda sadece edilgen bir konum almaktan uzaktrlar. Mazlumluu, kaba bir teslimiyet olarak deil de, potansiyel bir iktidar istemi olarak deerlendirdiimizde varacamz sonular phesiz farkl olacaktr. zellikle modernleme ve kapitalizmin geliim sreleri iinde ald tepkisellik asndan dinsel imgelemin ve toplumsal ezikliin birer direnme mekanizmas olarak karmza ktn syleyebiliriz. Ancak dine asl iktidar istemi alayan, uluslararas dzeyde yaylan kapitalizmin yaylma srecidir. Bu zellikle slm radikalizmde daha ak bir biimde ortaya kmaktadr. Mazlumlar iin taklit edilecek model psikanalitik deil, tarihseldir. Ezik znenin g istemi sadece, tarihsel olarak karsna kan bu suretle eklemlenir. Mazlumun fantazyalarnn malzemesi tarihseldir; yani gnn koullarna gre semboller onun sylemine dahil edilir (Ar sanayi, elektronik devrim, barajlar, kprler, big bang teorisi, vs.). Ezik zne iin, sembollerin birbiriyle eklektik bir biimde kenetlenmi olmalar ok nemli sorun yaratmaz. Kolajc bir tarz, sembolik seicilii ve tarihi kendi beenisine gre yaplandrma eilimi nedeniyle ezik znenin beenisine denk der. Bu semeci (eklektik) sylem ina sreci, ezik znenin ideolojisinde daha ak bir biimde karmza kar. Mazlumun, his dnyas onu, kendisiyle ayn kaderi paylatn dnd herkesle ittifaka gtrr. Kozmik ktle kar meru ittifaka. Sembolik olarak, mazlumlar ellerine geirebildikleri dier btn mazlumluk rnekleriyle zdelemeye yakndrlar. Bu durum, Kutsal Mazlumluk zelinde daha da ak bir biimde karmza kar. lk Mslmanlarn ektii skntlar, Mekkenin kfirlerinden ektii eziyetler, savata ehit den Mslmanlarn imgesi, Trkiye tarihiyle ilgili olarak da, gerileme devrinde yaanan zorluklar ve siyas bunalmlar, ihanetler, modernleme sreci iinde halkn urad kltrel yabanclama, dlanma temalar vs. birbiriyle rttrlr. Ezik zne, adeta bir domino etkisi iinde zincirleme olarak btn eziklik imgeleriyle

kendisi de bir haz kltr olan aydnlanmann (1994:264) eletirel yaklamnn tesinde bir yaklam gelitirmek gerektiini vurgular. Lacann Kartezyen metodolojiyi eletirisini bir tarafa brakacak olursak, imgelem, sembolik dzen ve dnyadaki varolu sorununa yaklam nemli bir lde Heideggeryen okumalarn da etkisiyle dinsel anlayn aydnlanmac olmayan bir eletirel kavrayn olanaklarn nmze karmakta. Lacann, bu bakasnn ipular iin, bkz; Lacan (1994), Kristeva (1987).

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

173

eklemlenir. Bakalarnn ezikliinde, madurluunda kendini; kendi madurluunda bakalarnnkini bulur. Kozmik kaderin, kendisini dierlerine baladn dnr. Bu zellikle, dinsel, etnik, ulusu vb. ideolojilerde baskn bir zellik olarak karmza kar. zellikle ileci kozmolojik aklamalara sklkla bavuran Ortadou dini, Ademle Havvann cennetten kovulmas, Kabilin Habili ldrmesi, Msrdan ve firavunun zulmnden ka, brahimin shak kurban etme eiine kadar gelmesi, mminlerin baskc iktidarlarn gazabna uramas, Hz. sann armha gerilmesi, Allahn onu masumiyetinden tr yanna almas, Hz. Muhammedin Mekkeden Medineye hicreti vb. gibi ileli temalar iinde barndrr. Dinlerin zellikle yayl dneminde ekilen skntlar ileci bir tarih anlats ve estetii iinde ifade edilirler.28 Yukarda sraladmz eziklik, aresizlik, gariplik vb. temalarn tek tanrl Ortadou dininin sylemlerinde baskn temalar olduu ileri srlebilir. Bu nermeyi izleyerek, Weberin (1995) nitelemesi ile Ortadou dinlerini kurtulu dinleri kategorisi iine dahil etmek yanl olmayacaktr.29 Ancak daha derin bir dinler tarihi almas, phesiz, mazlumluun kurgusu konusunda daha kapsaml sonular verecektir. Bu konuda benzerliklerin ve farkllklarn zerinde allmas da ayr bir nem tamaktadr. Kuran daha nceki peygamberlerin karlatklar hakszlklar, zulmleri ve kt muameleleri sklkla iler; dier peygamberlerin ektii cefalar srekli dile getirir. slm peygamberleri de Davuttan Musaya, Nuhtan saya kadar pekok peygamberle ayn soya ve peygamberlik-cefa ekme geleneine bal kabul edilir. Onlarla mazlumluu asndan kader birlii iinde olduu yinelenir. Yani dierleri gibi srekli dlanan, ezilen, horlanan, alay edilen, srgne gnderilen bir peygamber olduu vurgulanr. slm gelenek, firavunun basks karsnda Msrdan kaan Musa kavmi ile armha gerilen Hz. sann cefasnn da bir anlamda devamcs kabul edilir. Bu adan bakldnda, Ortadou dinlerinde dinsel sylemler ve peygamberlik, cefa ekme, zulm ve hakarete uramayla beraber gelien srelerdir. Ta ki Tanrnn yardm yetiip, zulm ortadan kaldrncaya ve zalimleri en ar biimde cezalandrncaya kadar. Ortadou dinlerinin peygamberleri zelinde arpc noktalardan bir dieri de, sosyo-kltrel ve sembolik yaamla ilgili bir niteliktir. Bu nitelik, peygamberlerin ocukluklarnn eziklik-masumiyet imgesinin kuruluunu dorularcasna gelimi olmasdr: Musann firavunun askerleri tarafndan ldrlme

28 Bu estetizasyon, 80 sonras slm yazn iin daha ak bir biimde geerlidir. slmiyet, garip olarak balamtr ve bir gn gelecek yine balad garip hale dnecektir. Bu yzden garipler mbarektir. Bkz: Dallas (1987:167). 29 Weber, Sosyoloji Yazlarnda, kurtulu dinlerinin terminolojisinde ska karlalan ile szcnn, gerekten varolup olmadna, yoksa srekli bir tehdit olarak m ortaya ktna, ya da isel-dsal olup olmadna bakmakszn bir ortak zellik olduunu vurgular. (Weber 1995:330)

174

FETH AIKEL

korkusu ile sepet iinde nehre braklmasndan Hz. sann babasz olarak dnyaya geliine ve Meryemin bu nedenle horlanna, Hz. Muhammedin henz domadan babasn, kk yata da annesini kaybediine kadar, yani genel olarak baba otoritesinden uzak ve normal aile koullar dnda yetitirilmi olmalarndan kaynaklanan sradlk. Peygamberlerin ya babasz-ailesiz olmalar, ya da babalaryla atarak yuvadan ayrlm olmalar tipik bir zellik olarak gze arpar. zellikle, peygamberlerin yetimlik-kimsesizlik araclyla tanmlanmas, paternalist kltrn egemen olduu bu corafyada pek ok anlam tamakta. Ancak en belli bal vurgu, bizce, yetimlik, eziklik ve madurluk imgesi etrafnda kmeleniyor. Yetimlik, dinsel ve politik sylemlerin liderlerinin karizmasn dilselletirmelerinde rol oynayan bir ge. Yetimin zavalll, yrek yakcl ve masumiyeti farkl biimlerde dilselleir. Byk liderlerin-peygamberlerin babasz olarak yetimeleri onlarn mitletirilmesinde nemli bir psikanalitik e olarak kar karmza. ileye, maduriyete ve zulme maruz braklma temalar asndan dier Ortadou dinlerinin peygamberleri gibi Hz. Muhammed de, peygamberliini ilan ettikten sonra toplumsal ayplamalardan ve dlama srelerinden kamak iin konforsuz ve ileli bir yaam pratiine atlmtr. ilenin ve mazlumluun vurgulanna, slm anlatlarn da, maara, srgn metaforlarna sklkla yerveriinde tank oluruz (Srma, 1995). Ortadou dinlerinin yaylma dnemlerinde karlalan mminlerin karlat hakaretler, modernleme muarzl ile paralellik kurmaya alan slm hareketlerin sylemleri iinde de nemli bir yer tutar. Bu zellik byk Ortadou dininin, gl siyasal aygtlar iinde yaylmaya almasyla da ilgili olabilir. Eski Filistinde ileciliin farkl biimlerinin ortaya knn sosyal ve tarihsel koullarn Reinhard Bendix (1973, 200213) Max Weberin kuramsal yaklam asndan betimler. zellikle Ortadou dinlerinin kendi tarihlerini zulm, cefa, srgn, eziyet ve hakaret gren dinler olarak sylemletirmeleri bunun bir belirtisi olarak alnabilir. Engels de (1969:209) erken Hristiyanln tarihinde, btn haklardan yoksun ve Romann her tarafna yaylm bask altndakilerin ve henz zgrlemi yoksul klelerin etkili olduunu belirtir. Ona gre, erken dnem Hristiyanln zerinde ykseldii toplumsal kesimlerle, modern ii snf hareketi arasnda kayda deer benzerlikler vardr. Her ikisi de tutsakln ve sefaletin sona erdirilmesini istemilerdir. Ancak Engelse gre bu ikisi arasndaki nemli farkllk, Hristiyanlk kurtuluu yaamdan sonra yani semda bulmay umarken, sosyalizmin ona bu dnyada, onun dntrlmesinde ulamay amalamasdr. Ancak balangta ezik-mazlum kitlelerin din olarak sylemlemelerine karn, Hristiyanlk ve slmiyet zelinde de grld gibi, bu dinler birer mparatorluk sylemine yani fetih yapp ganimet toplayan, topraklarn savaarak byten ve kaynaklar kontrol eden gl siyasal aygtlarn sylemine dnmlerdir (Engels, 1969:210-211). Periferik mazlumluk syleminden, emperyal

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

175

ftuhat sylemine geiin rneklerini Hz. Muhammedin yaam pratiinden de karmak mmkn.30 zellikle Mekke Dnemi tartmalar mazlumluun, bir yaylma sylemi biiminde rgtlenmesinin iyi bir rnei olarak kar karmza. Mekke Dnemi ile Medine Dnemi arasndaki neredeyse diyalektik geililii, mazlum sylemlerinin kendi iinde birer emperyal g istemine dnmeleri zelinde deerlendirmek gerekiyor. Hicretin balad tarihe kadar sren bu dnem genel olarak Mslmanlarn hakarete uradklar bir dnem olarak dilsellemi ve mazlum sylemine temel oluturacak geleri ortaya karmtr. Bu dnem slm peygamberinin de ikenceye maruz kald bir dnem olarak sylemlemektedir. Mekke dneminin ileye ve cefaya katlanma dnemi olarak kabul gr, Hz. Muhammed hakknda deli, khin, sihirbaz, air [s. 55] gibi ifadelerin kullanlmas ile de desteklenir. Ancak btn bu hakaretlere ramen o, bunlara sabrediyordu [s. 55]. Ne var ki btn bunlar nemli deildi... Mmin ikence grecek, dayak yiyecek, ehit olacakt ki savunduu slm hkmran olsun [s. 58]. Nitekim slm Peygamberi de bu konuda urad ikenceleri yle belirtiyordu:
Benim Allah yolunda ektiim ezay hi kimse ekmedi; benim Allah yolunda korkutulduum kadar hi kimse korkutulmad.

Yukarda da vurguladmz gibi, pek ok cefa, ile, zulm sylemi slmn mazlumluk (Mekke) dneminin basat karakteristii olarak karmza kar. Bu dnem slmn sivil dnemi olarak da kabul edilebilir. Mekke dnemi, henz siyasallamann ortaya kmad ve slmn bir siyasal aygtla ve onun g-ftuhat ideolojisiyle eklemlenmedii bir dnemdir. Sylemsel krlmay balatan olay ise, balbana ileli bir yolculuk olarak deerlendirilen Mekkeden Medineye gtr (Hicret). Bu mazlumluk syleminden g sylemine geiin de ilk somut adm olarak dnlmek gerekir. slm siyasal ve asker karakterini bu dnemde alm ve gelitirmitir. Bu adan Hicret, szcn formel anlamnda siyasal slmn balangc olarak kabul edilmek gerekir. Bu dnemde Medinede Mslmanlara sempati besleyen ensarn da onay ile kfirlerin mallarna-kervanlarna kar ilk saldrlar dzenlenmi ve kervanlar Medine Mslmanlar faydasna kullanlmak zere yamalanmt. Devletin ortaya k, yamalanan maln blmnn kurallara balanmas ile sabitlenmitir. Bu slm devletinin, sadece asker rgtlenii itibariyle deil, ayn zamanda yasal-mal dzenlemeleri itibariyle de ortaya kmaya baladn gstermektedir. Yeni siyasallk ve onun zne tasarm bar, ac ekme, ilecilik ve Allah yolunda skntya dayanma temalarndan daha ziyade ftuhat sylemleri zerinde yk30 slmn yaylma dnemi iinde geirdii sylemsel dnm, yani mazlumluk syleminden g sylemine geiinin izlerini gzlemlemek zere bavurulabilecek slm yaynlardan, bkz: Srma (1995 ve 1996).

176

FETH AIKEL

selmektedir. Sava bedevi kabilelerinin ideolojisi kentli yoksullarn, dlanm eski zenginlerin ve horlanan yeni din mensuplarnn ideolojisiyle etkileim iine girerek dnmtr (Engels, 1969;210). Weberin slm sava kabilelerin dini olarak deerlendirmesi de bu anlamda nemli gereklik pay tamaktadr (1995:269). Bir ftuhat ideolojisi olarak Cihad, imparatorluklarn yaylma dneminde, phesiz mazlum syleminin bir uzants olarak deerlendirilemeyecektir.31 Abbasi hanedanlar dneminde zellikle Orta Asyann sava Trk ve Mool kabilelerinin siyasal yaplarla eklemlenmeleri yoluyla da byle bir mazlumluk syleminin yerini daha sava ve emperyal bir syleme braktn syleyebiliriz. Bu nerme ayn zamanda, deiik toplum katmanlarnn ve snflarn din yorumlarnn, pratiklerinin ve tahayyllerinin farkl olaca nermesi ile de atba giden bir nermedir (Gramsci, 1996;420).32 Ftuhat sylemi ile de slm, Hristiyanln ilk zamanlarna benzeyen mazlum-ileke zne sylemini geride brakmtr. slmn siyasallamas onun siyasal aygtn g mekanizmalaryla eklemlenmesi sreci ile tamamlanm ve kozmik mazlum zne yerini baka dinlerin mensuplarn kllarn glgesinde kendi dinine davet eden bir siyasal ideolojiye dnmtr. Tpk Hristiyanln mazlum sylemlerinin mparatorluun siyasal sylemi iine dahil edilerek dntrlmesi gibi, slm da kendi emperyal aygtn yaratarak sadece mazlumluk sylemini deil, fakat mazlumlarn pratiklerini de geride brakmtr. Ancak bu gei artc olmaktan ziyade zorunlu bir geitir. Ve mazlumluun diyalektii bu kanlmazlkta ve dnllkte yatar. slm gelenek iinde, snni slmn siyasal sylemlerle eklemlenmesiyle mazlumluk ideolojisinin geirdii dnm iin ii ve Alev mazlumluk ideolojilerinin tarihsel geliimine bakmak gerekir. Zira Snni slm cephesinde genel olarak, en azndan kapitalizm ve modernlemeyle karlancaya kadar, hem imparatorluk ynetip, hem de mazlumluu savunmann pratik olanaklar ortadan kalkmtr. ii kozmoloji belli koullarla istisna olmak kaydyla. Hz. Alinin, Hasan ile Hseyinin

31 Weber, slm tarihini eziklik, hakszla uramlk ve muzdariplik temalar etrafnda yeniden deerlendiren 80 sonras slmc sylemin aksine, slmn yaylma dneminde disiplinli sava kltrn baskn etkisi olduunu ileri srer. 32 Trkiyede 90l yllarda, farkl slm yorumlarn ortaya knn koullar ve bu yorumlarn hangi toplum katman ve snflar arasnda ne tr bir yaylma stratejisi izledikleri konusunda bkz: Lainer, . (1995) Lainer, Fethullah Hocann slm yorumunun orta-st snflar ve sekinler iin beliren cazibesine vurgu yapmakla, farkl toplumsal-kltrel gelenekleri temsil eden havass ve avamin slm yorum ve pratiklerinin farkllatna iaret eder. Bu farkllamann siyasal sonular ise, orta ve alt gelir ve stat gruplarna ynelik strateji (s. 6) izleyen Refah Partisine kar, hogrl, sekin ve sofistike/su bir slmi gelenei temsil eden alternatifin ileri srlmesidir. Aslnda Lainerin Fethullah Hoca Cemaati zelinde altn izdii sekincileme zellii, Nurculuun modernleme sreci iinde geirdii dnm gzlemlemek asndan nemli bir tesbit. Zira erif Mardin, Said Nursi zerine yazd eserde Said Nursinin zellikle, modernist elit arasna karmam, daha ziyade alt-katmanlardan (underprivileged) ve hl yerel kltrn etkisi altnda olan kesimleri setiini belirtir (1989:217-218).

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

177

ldrlmelerini iselletiren ii kozmoloji ile Osmanl mparatorluunun Snnilemesi srecinde merkezin basksna maruz kalan Alevi gelenek istisna olmak kaydyla. slm mazlumluun bu iki koldan; yani farkl biimlerde ve sylemler altnda iilik ve Alevilik iinde ekillenmesi ayr bir aratrmann konusu. Ortadou dinlerinin perspektifinden, ilenin, skntnn ve dehetin dinsel imgelem iinde nemli bir yer tuttuunu ve farkl momentlerde bu mazlumluk sylemlerinin siyasal iktidarla eklemlenme olanann yksekliini grmek gerekiyor. Dinsel ileciliin sylem dizgesi iinde sevgi ve korku, teslimiyet ve isyan, umut ve mazlumca karamsarlk temalar ayn anda alan ikililer olarak karmza karlar. Tanrnn iradesine korku, ile, sknt vb. sreler iinde teslim olan zne, korkunun ve sevginin ikili varln kendi i dnyas iinde de retir. brahimin anlatsnda da bu trden benzeri bir ikililii (ambivalance) gzlemlemek mmkn. Kozmik ezikliin bir terr sylemi iinde nasl ekillendiinin en nemli rneklerinden biridir Soren Kierkegaardn (1990:26) ifade ettii biimiyle brahimin serveni:33
brahimin yaptnn ahlk ifadesi udur: O shak katledecekti. Din ifadesi ise udur: O shak kurban edecekti. Oysa buradaki eliki tamamen dehetten, insan uykularndan edebilecek bir dehetten ibarettir ve bu dehet olmakszn brahim, brahim deildir.

Kendini feda etme ve teslimiyet ile bakalarnn yaam izgisini ihll etme arasndaki izgi; yani ehit olma ile kutsal sava uruna bakalarn ldrme arasndaki izgi; ezik znenin sevgi gereksinimi ile onulmaz intikam istei arasndaki gerilim kadar belirsizdir. Ve bu nedenledir ki, psikolojik olarak mazlumlar/ezikler yani bedbahtlar elikili bir biimde, zalim olmaya adaydrlar. Bu, Mircae Eliadenin kastettii anlamda, tarihin kendine dnlln de aklayan bir zelliktir. Mazlum znenin pratiinde yanstma, bu noktadan itibaren almaya balayan bir sre olarak kar karmza. Eer Erich Frommun ifadesiyle (1990:32), insann, sknt duyabilen ve honutsuz olabilen, kendini cennetten kovulmu hissedebilen tek hayvan olduu nermesi eziklik/ile/sknt sylemleri asndan doru ise, Frommun ifade ettii eyin tam tersi de nemli lde bir hakikat pay tayor demektir. Sknt verebilen, honutsuz klabilen ve bakalarn kendi cennetinden kovabilen tek hayvann insan olduu anlamnda. Yani mazlum znenin intikamc tazmin eilimlerinin geri dnll anlamnda.

33 man, teslimiyet ve feda tartmalarnn Hristiyan teolojisinde ve znelerin kendi pratiklerini biimlendirmede kaplad yer Kierkegaardn bu eserinde arpc bir biimde ortaya seriliyor. nanm mminin, imann, korkunun ve phenin psikanalitik zmlemesi iin bavurulabilecek sayl saydaki eserden biridir, Korku ve Titreme, (Kierkegaard 1990).

178

FETH AIKEL

Burada dikkat ekici nokta, Kierkegaardn anlatsnda da karlatmz bir biimde, psikanalizin tarih kurgusu ile dinlerin tarih kurgusunun ileyi/sknty/sululuu kendilerine merkez almalar itibariyle birbirine olduka benzemesidir. Ve bu yzden denilebilir ki, aslnda kltrel uygulamalar asndan psikanalizin tarihi, dinlerin psikanalizi ile nemli bir gelime durana geldiini de gstermitir. Psikanalizin metaforlarnn hatr saylr bir ksmnn ya dinler tarihinden alnm olmas, ya da dinler tarihinde karlnn bulunmas bize, psikanalizin bir bilimsel disiplin olarak kendi tarihsel geliimi iinde dinsel sylemler aracl ile ac eken znenin analizini merkez bir yere koyduunu gstermekte. Oedipusun anlats ile Adem ve Havvann, Habil ile Kabilin anlatlarnn akmas, sadece kriminal bir aile modelini merkez almalar asndan deil, fakat ilk cinsel crm merkez bir yere koymalar asndan da ayrca zerinde tartlmay bekliyor. Burada nemli olan nokta, sembolik ve imgesel temelleri itibariyle byk Ortadou dininin tarihsel-dinsel anlatlarnn psikanaliz tarafndan tketilmi olmamas ve hl zerinde allmay gereksiniyor olmasdr. Bu olgu, zellikle slmiyet zelinde daha da belirgin bir biimde karmza kmaktadr. Ancak, eziklik-mazlumluk zelinde sylenebilecek ey, tematik benzerlikler asndan yukardakinden farkl deildir. Dinsel anlat, ontolojik dzeyde insann madurluu, aresizlii, gnahkrl, yalnzl, evinden kovulmuluu vb. gibi temalar etrafnda ekillenir. Babann yasasnn (Lacan, 1992;131-132) ihlline kar olumu sululuk, pimanlk, eziklik, mazlumluk, vs. duygular temelinde.34 Psikanaliz, sululuk duygusunu (remorse) kltrn ve dinin ayrdedici bir nitelii olarak ortaya atar (Nietzsche, 1968:134-136, Freud, 1971 ve Marcuse; 1995:55-56). Bylece, insan, ac verici bir ikilemin kskacna der. Dinsel imgelem iinde bu ikilem daha belirgin hale gelebilir. Fromm, imgesel olarak dinlerin bireylerin gnahkr bedenlerinde arnma sreci iinde nasl karlk bulduunu yle belirtiyor (Fromm; 1990:55): nsan ... Tanry vdke kendi iini boaltm olur. Kendi iini boalttka da kendini daha gnahkr hisseder. Kendini gnahkr hissettike Tanry daha ok ver ve bylece, kendini yeniden kazanma yetenei daha da azalr. Nietzsche de, Tanr ve birey arasndaki ters oranty ve olumsuzlama ilikisini Dindar nsann Temel Psikolojisi bal altnda benzeri bir biimde ifade eder (1968:86-87): ... din, insann btnlne ilikin phenin rndr, kiiliin deiimidir: kii, kendindeki byk ve gl nitelikleri insan st ve dsal eyler olarak alglarken; kendisini, klterek, zayf ve nemsiz bir ey gibi deerlendirir... Kendini iki ayr paraya ayrr;

34 ster Oedipusun ya da Kabilin olsun, ister ylann szn dinleyen Adem ve Havvann olsun, geri-dndrlm sz, yani babann-klann-tanrnn sz, kltrn ortak zellii olarak karmza kyor. Bu konuda Freudiyen ve Jungu ayrmlarn hangisinin daha elverili olduu tartmasn bir tarafa, her iki kategorinin de nemli almlar tadn ve belli toplumsal olgularn aklanmasnda etkili olduunu dnyorum.

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

179

birini Tanr dierini insan olarak adlandrr. Freudiyen znenin dram, babann sembolik olarak ortadan kalknn, onun moral bir hakikat olarak ortaya knn da koulu olmasnda yatyor. Sululuk duygusu ya da gl bir sperego zerinden, baba sahneye yeniden dner; eskisinden daha gl olarak. Ezik zne bu anlamda tarihi tersine eviren bir aktr olarak deil, tersine onu bir adm daha ileriye frlatan bir ivme olarak karmza kar. Babann sembolik de olsa lm onun daha gl ve yaygn formlarda retilmesinin de kouludur. Yani mazlum zne tarihin bir olumsuzlamas olarak deil, tersine onu kendi iktidar istemi iinde glendirerek besleyecek bir tayc olarak karmza kar. Ezik zne kendi znel isteklerini, gszlnden kaynaklanan mecbur eylemsizliini, ilh adaletin gerekleeceine inand tarih momentine dein, biriktirerek erteler. Adalet getiren bir gelecek, mazlum znenin icaddr; onun aresizliinin, gszlnn, iine aktt fkesinin ve beklentilerinin topik ifadesidir. Gramsci de (1996;405), dinleri, tarihin grd en byk topya ve en byk metafizik olarak adlandrr ve tarihsel yaamn gerek elikilerini mitolojik formlar iinde rgtlediini vurgular. lh adalet ve kozmik dnllk fikirlerine, mazlumlarn mutlak iktidarszlnn yanstlm (topik) ifadeleri olarak bakmak bu nedenle, somut tarih ile kltr-mit arasndaki ilikileri de daha btnlkl bir biimde anlamamza yarayacaktr. Mircae Eliade, Tanrnn tezahr olarak tarihin anlamn ilk kefedenlerin braniler olduunu ve bu yaklamn Hristiyanlk tarafndan devralndn ileri srerken, bu dinlerin sosyal tarihi ile ilgili de nemli bir noktaya k tutuyordu (Eliade, 1994;106): Srgnn, kleliin, yurdundan atlmann ve ikencenin sonuta imgesel olarak nasl bir Tanr ve tarih kurgusuna yol atna. Mazlumlarn kozmik yasasnn neden simetrik ve dnl olduu sorusuna cevap vermekle sadece Ortadou dinsel topyalarnn deil, fakat modern siyasal topyalarn sosyopsikolojik temellerine de k tutmu olacaz.35 Mircae Eliade, arkaik insan iin gerekliin ebed dn mitosu iinde ekillendiini syler. Tekerrr ideas, ekonomik ve toplumsal yaamn yansra kozmoloji algsn da nemli lde etkiler. evrimsellik ve dnllk, modern zamanlara gelinceye dek denilebilir ki zaman zerine retilen mitlerin en nemli zellikleri arasndadr. Bu zellik, lmden sonra yaam, lmden sonra mkfat-ceza, cennetcehennem, tanrsal adalet vb. gibi kavramlarn niteliinde daha da belirginleir. Tanrsal adalet ideas, bu anlamda arkaik dnllk mitinin bir uzants olarak kabul edilebilir. Bu anlamda, modern zamanlarn lineer tarih anlay zerinde yrtlen sayfalarca tartma bir tarafa bu kozmolojiden radikal bir kopu sergiler. Dinsel topyalarn ezik znelerin hayal krklklarnn bir sonucu olduunu

35 Bkz: Eliade, M. (1994), Eliade, M. (1992), Eliade, M. (1993).

180

FETH AIKEL

yukarda vurgulamtk. Burada dinsel ya da sekler niteliine bakmakszn topyalar genelinde belirtmemiz gereken ey, onlarn eyle ok yakndan ilgili olduklar gereidir; a) onu ifade eden toplumsal/tarihsel znenin (dinsel gruplarn, snflarn, uluslarn, yeni toplumsal hareketlerin) nesnel koullar ierisinden szlerek ina edilir; b) gereklikle ve tarihle olan btn balarna ramen, topik olan, negatif ya da pozitif imgesel dzeyde de olsa sblimasyon gesi barndrr; yani Benjaminyen bir ifade ile sray istei ierir; c) bu kollektif zneler hayal krklklarn ve umutlarn yeni bir dnya tahayyl iinde acdan kaarak kurarlar; geri dnl bir olumsuzlamadrlar. Btn radikalliine karn dner dolar toplumsal ve siyasal gereklik ile verili olann dayanlmaz skcl ile eklemlenir. Ayrca hibir topya ac merkezli bir dnya tasarm etrafnda kurulmaz. topyalar katharsisin olduu kadar hazzn da kurgulandklar yerlerdir. Dnldrler nk, skntlarn gnn birinde biteceine duyulan inan baat tinsel zelliktir. Bu eilimi kabaca bir kendini aldatma ya da gereklii yeterince alglayamama zellii olarak deil, tersine siyasal-toplumsal mcadelenin kitleleri motive edici, yaama balayc bir gesi olarak dnmek gerekir. Siyasal ve toplumsal savamlarn iinde biimlenen umut, kabaca bir epistemolojik perspektiften yani hakikati rten bir ereveden zmlenemez; bir topik ge olarak, adalet isteminin ve zgrlk savamnn bir gesi olarak umut; can ekien siyasal znelerin toplumsal pratiklerini ve mcadelelerini de kenetleyen bir ge olarak deerlendirilmek gerekir. topyada kendini ortaya kard kadaryla umut, toplumsal bilindnn davurumudur. Bu nokta, zellikle eziklie yolaan sefalet koullar iinde, kitlelerin eitlik ve adalet topyalarnda daha da belirgindir (Horkheimer, 1993; 61). Bu nedenle topyada ierilen tinsel deneyimi, mazlumluk zelinde gerekliin salt bir yansmas olarak deil, aksine eletirel reddiyesi yani bilind yadsnmas olarak alglamak gerekir. Bu noktada genel olarak, eziklik ideolojisi ile ilkel kozmolojilerin simetrik dnll arasndaki benzerlik arpcdr. Trk-slm Sentezinin ezik znesinin topyas ise kapitalizm karsndaki hayal krklndan trer. Balbana bir zgrleme topyas olarak deil; bir haddini bildirme ve yitik itibarn geri alma mcadelesi olarak karmza kar. topik kurgusu kapitalizmin o gnk sureti ile snrldr. Adalet istemi, sylem dzeyinde dahi evrensel nitelikte deildir. Tersine ezikliini amann bir yolu olarak tekilerin himaye edilmesi projesini seer. topyas eitliki ve zgrlk olmak bir yana, himayeci ve vesayetidir; Batya kar Arap devletlerinin liderliinden Avrupaya kafa tutan g oda imgesine ve Sovyetler Birliinin kyle birlikte Adriyatikten in Denizine kadar iki ktay kaplayan corafyann sembolik merkezi olma dne kadar. Kutsal Sentezin, zgrlk ve eitliki olmayan bu siyasal topyas, onun tarihsel adalet nosyonunu da nemli lde ortaya serer. Sentezin mazlum znesi, adaleti, zulm sona erdirmek iin

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

181

deil, ykselen snflarn nderliinde ve yeni dnya dzeninin olanaklar iinde, tarihsel ego-idealini gerekletirmek iin ister. Bu adan bakldnda, mutlak mazlumlarn radikal adalet ve zgrlk istemiyle, Kutsal Sentezin znelerinin g istemi arasndaki siyasal fark daha ak bir biimde ortaya kar. Mutlak mazlumlar, Trk-slm Sentezinin mazlumlarndan farkl olarak, iktidarszlklarndan, dnya karsndaki zayflklarndan ve ezikliklerinden syrlabilmek iin; zulme son verip mutlak adaleti tecelli ettirecek mutlak yelkeyi (Tanr, tin ya da tarih) gereksinirler. Mutlak iktidar ve mutlak Tanr mazlumlarn icaddr. Bastrlm fkelerinin, intikam gereksinimlerinin. Varoluun olumsuzlanm enerjisinin (Jameson; 1989) Nietzscheci dizgeyi dorularcasna kendini projektif bir biimde gstermesidir. Ta ki madd koullar onu eziklikten (klelikten) glle (efendilie) karacak koullara eriinceye kadar. Bu gei yani eziklikten gce, klelikten efendilie gei tamamlanncaya kadar, zne, srekli olarak bu iki eilim tarafndan esir alnmaya devam edecektir. Sevgi ve hn; eziklik ve g; efkat ve sertlik sylemleri arasnda gidip gelecektir. Bir yandan perian, umutsuz ve yardma muhta, bir keye bzlme eilimini srdrp aclar ve aresizlii ile teselli bulurken; dier yandan da Sivas sokaklarnda gazl bez tututuracaktr. Bir gn armha gerilip ac ekecek; bir dier gn ise muhalifleri cezalandracaktr. Bu ynyle ezik zne, Jivagonun znesidir de Dr. Jekyll ile Mr. Hyde arasnda gidip gelen zne (Horney 1946;41). Benlii blnm; istekleri elikilidir. Ezikliin diyalektii, mazlumun, bir yandan kozmik teslimiyete uygun bir biimde armha gerilmeyi kabul etmesinde, dier taraftan da tarihsel adalet adna hncn ve fkesini bakalarna kar kanalize edebilmesinde yatar. Eziklik syleminden g sylemine geiin dinamiklerini grebilmek iin, ezik znenin kendi hakikatini nasl grdne, kendini nasl sylemletirdiine bakmak gerekiyor. Yukarda da belirttiimiz gibi, ezik znenin ben tasarmn ve bu znel perspektiften d dnyaya kar oluturduu tavr grmemiz gerekiyor. Karen Horney (1939;218), nevrotik eziklik sylemlerinin z-kmseme eilimi ile bir arada gittiini ve bu yetkinsizlik duygusunu doyumsuz bir efkat ve ilgi grme gereksiniminin izlediini belirtir. Bireyin holanlma, ilgi grme, sevecenlik ve onaylanma ihtiyac bu perspektiften bakldnda uysal ve boyun emeci bir grnm sergiler. efkat gereksiniminin iddetinden kendini kmseyiinin derecesini karsayabiliriz; bu ynyle mutlak bir bamllk iindedir. Benlii bu bamllk noktasnda geri ekilmitir. Bu durum, zneye dardan bakan birini yaralar; mazlum zne meruiyetini, bakalarnn ona acmasndan ve mazlumluunu tescil etmesinden edinir. Ak znenin ak acsn sevmesi gibi, ezikliini idealletirme ve kendini daha zayf ve aresiz grme eilimini glendirir nihilizan bir nitelie brnmeye aday bir zavall kk ben anlay. Ancak Nietzschenin ifadesiyle bu geriye ekili ve bu hilenme dahi benliin kendini yok ederek savunma mekanizmasnn bir parasdr. Benlii

182

FETH AIKEL

mazlumne bir eziklikle geriye ekmek onu korumann da en iyi yoludur, Nietzscheye gre. Eziklii nesnel koullar karsndaki hayal krklndan ve gszlnden kaynaklanmas anlamnda bu geriye ekili anlalrdr. Ancak mazlum zne patolojik olarak, zayfln ve hakszla uramln onulmaz sevgi gereksiniminin giderilmesi iin kanalize eder. Bunu kullanr. Hazz, imgesel olarak kendini kmseyiinden, hilie indirgeyiinden alr. z-kmseme, onun hem znelliini nasl ekillendirdiini, hem de dnyay nasl algladn gsterir. inde bulunulan aresizlik ve teslimiyet belli bir toplumsal, tarihsel gereklie denk der. Mazlum bir yakar biiminde unu tekrarlar: Beni sevmeli, korumal, balamalsn, beni terketmemelisin, bana iyi davranmalsn, nk ylesine zayf ve aresizim ki. Horney bu yolu, benliini ezilmi ve horlanm znenin, dnyaya sevgi yoluyla kendini kabul ettirme yolu olarak grr. Mazlumluun barnda barndrd sevimlilik de byle bir eree hizmet eder. Roland Barthes, benzeri bir betimlemeyi ac eken k zne iin yapar: Meruiyeti ve kar konulamazl ektii acdan ve acsn seviinden menkl olan: Ezik zne, dardan bakan birinde sempati duygularn harekete geirir. Mahzundur. Ve acsn srekli merulatrma ihtiyac iindedir. elikili olarak, bir yandan iddetli bir biimde sevgiyi gereksinir, dier taraftan da ac eken halini devam ettirme eilimindedir. Onu mahzun bir gzellie ulatrdn dnd ilesini sever.36 Yoksunluk, onu sslemi, saflatrm ve gzelletirmitir. Biraz da bu nedenden tr ileli durumundan kurtulmay istemez. Sevgiyi gereksinir ve bunu edilgenliini koruyarak almaya alr. Mazlum znenin, bedenini ac eker bir halde bulmaktan duyduu honutluk onun narsizan eiliminin bir baka adan daha ispat olarak karmza kyor. Trk-slm Sentezinin mazlum znelerinin acy ve bedenlerini metaforik olarak dillendirmelerinden, tarihsel hakszla uram olma ideasna olan bamllklarndan bu narsizan geyi karsayabiliriz. Ac eken bedenin estetizasyonu hemen hemen btn mazlumluk sylemlerinin nemli bir gesi olarak kyor karmza. Ve znenin kendi ileli servenini, ac eken bede-

36 80li yllardan itibaren hzla yaygnlaan slmc Arabesk romanlarn en nemli temalarndan birini, mazlumlarn acyla olan bu imgesel ilikisi oluturuyordu. Eziklik mizanseni iinde acnn estetizasyonu, meruiyetin kuruluunun aamalarndan da biridir. Krdan kente g, kltrel dnm, modernleme, ailenin kurumsal dnm, mlkszleme ve yoksullama sreleri iinde gelitirilen bu sylemler, bir yandan sosyo ekonomik mazlumluu, dier yandan slm mazlumluk idealarn eklemleme baarsna ulamt. Minyeli Abdullahtan Derdimi Seviyoruma kadar modernleme iinde slm mazlumluk idealarn eklemleme baarsna ulamt. Minyeli Abdullahtan Derdimi Seviyoruma kadar modernleme iinde slm pratiklerin geirdii dnm anlatan pekok slm Arabesk romann ortak zellii, beden ve ac merkezli bir perspektiften siyaset sylemlerini ivmelendirmeleriydi. slm mazlumluk sylemlerinin 80li yllardaki ksm baars siyaset sylemleri ile ac merkezli imgelemi buluturabilmesinde ve bunu kendini yoksun-mlksz hisseden kitlelerin iselletirebilecei bir olanaa kavuturabilmesinde yatyordu. slm Arabesk romanlarn sosyolojik bir perspektiften analizi nemli bir alan olarak eilinmeyi bekliyor.

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

183

nini seviindeki mazoizan-narsizan geyi daha aka gzler nne seriyor (Horney, 1939:236). Ezik znenin sevgi gereksinimi o denli yksektir ki en kk bir ilgisizlik dahi krlgan yapsn tehdit eder (Horney, 1962:112). Mazlum zne, alngandr. Kendine ve kutsal addettii eylere kar ar duyarldr ve kskantr. hmal edilmeye tahamml yoktur. elikili grnmekle beraber, bu alnganlk abartl zdeer duygusunun bir sonucudur. Horneye gre yksek z-deer duygusu zayf znenin krlganl ve alnganlyla dorudan balantldr. Bu nedenle, ezik znenin sevgi gereksinimi karlanmadnda tepkisini (Horney, 1962;147), krgnln yansra kzgnlk ve fke eklinde gsterir. Mazlum psikolojisinin, bireysel dzeyde efkat syleminden krgnlk ve fke sylemine dnm toplumsal dzeyde eziklik syleminin nasl g sylemine gebe olduunu anlamamza da k tutar. Mazlum, kendisini dnyaya kabul ettirmeyi salayacak iktidar ve itibar aralarndan yoksun olduu iin, bir masumiyet-mahzuniyet dili retir. Sevgi sylemi, onun kendisini dnyaya kabul ettirebilmesinin neredeyse tek yoludur. Ancak belirttiimiz gibi, sevginin nemli bir blm yine kendi acs araclyla kendisine yneliktir. Pozitif bir sblimasyon pratiine dnmedii srece, mazlumun sevgi sylemi yksek dzeyde bir narsizan ierik barndrmaya devam edecektir.37 Kutsal Sentezin mazlum znesi zelinde, byle bir pozitif sblimasyondan bahsetmek mmkn deildir. Zira yukarda da akladmz gibi, Sentez enerjisini zgrletirici ve eitletirici kamusal bir st erek etrafnda deil (Castoriadis, 1989), intikamc-tazminci bir znel erek etrafnda rgtler; topyas bir haddini bildirme ya da kendi itibarn kurtarma amacyla snrl kalr. Bu nedenle, kendisinin ciddiye alnmad, benliinin rencide edildiini dnd durumlarda bunu dorudan kendi egosuna kar giriilmi bir tarihsiz hakszlk, bir ihanet olarak alglar. Horneye gre benlii dardan gelen ortalama zorluklara bile direnecek gte deildir. Mazlumlarn komplo teorilerine bu denli fazla bavurmalarnn bir nedeni de, n alnmaz ben-merkezli olulardr. D ve i dmanlar, mazlumun teorilerinin bu nedenle verimli sylemsel enstrmanlardr. Birileri hep dardan
37 Sblimasyondan (yceltme) yukarda gstermeye altm gibi, priten ideolojiye geii ve benliin ileci bir dnya pratiine savruluunu kastediyorum. Burada, negatif ve pozitif sublimasyon arasndaki fark, nitelemelerin normatif armlarndan deil, daha ziyade d dnyayla ilikilerin hangi biimde gerekletiinden karsamak gerekir. Negatif sublimasyon d gerekliin, iddet ve bask ierir nitelikte olumsuzlanmas (negation) anlamnda, milliyeti ve baskc dinsel yceltim mekanizmalarnn nemli bir blm tarafndan kullanlyor. Dierinin radikal yokluuna bel balamas anlamnda ve olanca yerellii ile bir ben tanm yapmas anlamnda. Pozitif sublimasyon ise, negatif sublimasyonun ve ou mazlum ideolojilerinin aksine ykc olmayan priten pratiklerce ynlendirilir. ki dinsel sublimasyon biimi arasndaki fark ise dardakinin-tekinin radikal yokluu (Sivas yangn) ile benliin ve bedensel pratiin kendi de dahil dierleri iin dntrlmesine dayal yceltim mekanizmalarna iaret eder; benzin bidonu ile Yunus arasndaki farka. Birincisinin olanca ben-merkezli ve baskc ovenizmi ile ikincisinin hegemonik evrensel ynelimi arasndaki farka.

184

FETH AIKEL

kstek olmaya almaktadr, onlarn geliimini engellemeye almaktadr. Kapitalizmin izledii rekabeti tarihsel seyir gznnde bulundurulduunda bu iddia pek ok gerikalm ulus iin dorudur. Ancak bu komplo teorilerinde ihmal edilen temel nitelik hikyenin sadece zne etrafnda geiyor olmasndan anlalabilir. Kutsal Sentez rneinde bu ben-merkezli komplo teorilerinden yararlanacak phesiz en nemli toplumsal kesim, Trk-slm burjuvazisidir. Birinci blmde de aklamaya altmz gibi, Trkiyede burjuvazinin Ermeni, Rum, Yahudi vb. kkenli ticaret burjuvazisine kar geliimi (Boratav, 1989:17-18 ve Toprak, 1995) sadece Kemalist dnemle snrl kalmamtr. Trkslm Sentezinin farkl kanatlar ttihat ve Terakki Cemiyeti ile balayp Cumhuriyetin kuruluu ile daha da hz kazanan toplumun38 ve sermayenin Trk-slamlatrlmas sreciyle farkl saiklerle de olsa eklemlenmilerdir. Trkiyede ulusal komplo teorilerinin yerli sermayenin geliim srelerine tahvil edilmesi 80li yllardan itibaren zellikle yabanc sermaye ile eklemlenme olanaklar grece snrl olan kk burjuvazinin sylemlerinde nemli bir yer tutmutur. Ancak buna ramen, 80lerin ikinci yarsna gelinceye kadar diyebiliriz ki, mazlum eksenli komplo teorileri ulusal paranoyann krklenmesine ve kapitalizmin ulusal snrlar iinde gayrmslim burjuvazinin tasfiyesi ile birlikte gelitirilmesine katkda bulunmutur. Ulusuluk, nevrotik g istemi ve kapitalizm arasndaki ilikilerin psikanalitik-sosyolojik bir perspektiften allmas, ykselen snflarn glgesinde ulusal egonun nasl ina edildiinin gsterilmesi ayr bir almann konusudur; ancak kabaca unu syleyebiliriz ki, gerek intikamc mazlumluk ideolojisinin yaygnlamas, gerekse ulusal tinin bir g ekseni etrafnda ulusal burjuvazinin sylemiyle eklemlenmesi anlamnda, ulusal burjuvaziler en radikal rneini III. Reichin Yahudi dmanlnda grebileceimiz nevrotik mazlumluk tinini kendi siyasal projelerine tahvil edebilmilerdir. Mazlum ideolojisinin bireysel ya da ulusal-kollektif lekte olduuna bakmakszn ekillendirdii komplo teorilerinin genel zellii, iaret edilen ktln-olumsuzluun nesnel bir olumsuzluk deil, fakat zellikle kendi ahsna kar giriilmi bir eylem olduu dncesinin baskn olmasdr. Bu nedenle, byle bir ideolojinin en fazla vurgulad ge kendi maduriyetidir. Btn ktlk ona kar kasden yaplmaktadr. Dmanlar onun menfaatlerini baltalamak iin pusuda beklemektedir. Hakettii eylerden mahrum brakmak iin, dmanlar kendisine kar kutsal bir ittifak kurmutur. pheci ve paranoya merkezli deerlendirmeler nemli bir nkabulden beslenir: znenin kendini dnyann merkezinde konumlandracak denli deerli olduu dncesinden. elikili grnmekle beraber, azgelimi ezik znenin ben-merkezli sy38 Akam (1995), bu srecin ilk adm olarak slmlama, ikinci adm olarak da Trkleme safhasn gsterirken ihmal ettiimiz bir noktaya da dikkatimizi eker. Akama gre, gnmzde ykselen slm hareketlere karn, ikinci safhay dramatik bir biimde ne karan gelime, sistemin Krt Sorunu karsnda derinleen krizidir.

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

185

lemi, onun narsistik ideolojisinin bir uzantsdr. Komplo teorilerine kaynaklk eden paranoya da, bu adan bakldnda, azgelimi benliin arptlm (veya ters evrilmi) bir narsisizmidir. Bu ben-merkezli narsistik yap iinde ezik zne, edilgenliini sinik ve kaderci bir biimde da vurabilecei gibi, krgnlk, yaknma, phe ve alnganlk biiminde de ortaya serebilir. Bakalar tarafndan ona ynelik en kk saygszlk ve ihmal iaretine kar ar duyarldr. Bu ekilde ortaya kan ierleme, mazlum znenin bakalarna ihtiya duymayla onlardan nefret etme arasnda gidip gelmesine yol aar (Horney, 1939;191). rade ve sorumluluk sahibi olmadndan (ya da olamadndan, nedenselliin ne ynde kurulduuna bal olarak deiir) priten pratiklerle eliir. Trk-slm mazlumluu bu ynyle diyebiliriz ki, geliiminin erken aamalarnda priten pratikle tamamen atr. Aada, hem bu atmann karakteristik zelliklerini, hem de mazlumluk ile pritenlik arasndaki geili ilikileri inceleyeceiz. Aradaki farkllklarn ve geilerin incelenmesi, bizce Trk-slm Mazlumluunun analizinde hayat bir neme sahiptir. nk, bu karlatrma almamzn temel nermesinin geerlilii ile de doru orantldr. nermemiz, kapitalizmin geliiminin Trk-slm Mazlumluu zelinde nevrotik bir siyasal toplumsal yapnn ortaya knn koullarn salad biimindedir. Yani klasik Weberyen tezin tam tersi bir biimde, kapitalizmin eitsiz geliiminin, kltrel dnmn ve radikal mlkszlemenin yolat hem bireysel, hem de toplumsal nevrotik srelerin oluumunun koullarn hazrlad ynndedir. Toplumsal ve siyasal srelerin psikanalitik yaklamlar araclyla zmlenmesi, madd geliimlerin bireysel/toplumsal etkilerini gznnde bulundurmamz gerektirir. Bu adan bakldnda, kapitalizmin 80li yllarda ivme kazanan geliimi nevrotik bir tinselliin de koullarn salamtr. te bu noktada, mazlumluk ve pritenlik sylemleri arasndaki farkllklarn incelenmesi bize Weberyen tezin yeni bir sosyolojik perspektiften anlalma olanan da sunacaktr; priten veya mazlum tin ile kapitalizmin madd koullar arasndaki ilikiler asndan. Bu noktadan itibaren, ezik znenin ilecilii ile priten ilecilik arasndaki temel farklardan birine de ulam oluruz. Her iki ilecilik de, belli lde yoksunluk, ac ve olumsuzlanma pratikleri zerinde ykselir; ancak mazlum zne ktle kar edilgenlii kurgularken, priten zne kendini yaralama-telkin pratikleri ile ereine ulatrmaya alr. Mazlum zne bir pratik koy(a)maz ortaya; edilgendir; kozmik ve tarihsel olarak ktle maruz braklmtr. Kendisine yaplan ktl de iyilii de d dnyaya yklerken; priten zne kendisinin hem cennetidir, hem de cehennemi. zne olarak kuruluu henz tamamlanmadndan mazlumun sorumluluk dzeyi dktr. Nefs-i mdafaa durumundadr. Salt hukuken deil, vicdan olarak da mazlum znenin sorumluluktan uzak durduunu syleyebiliriz. Kendini stratejik ve politik bir biimde hie sayar. Bu sayede kendisini kusurlu bulmaktan da kurtarr. Zira ken-

186

FETH AIKEL

disini edip eyleyen, sorumlu ve irade sahibi bir birey olarak, modern bir burjuva birey olarak deil; ancak bir yokluk olarak ortaya karr. Kant hibir devi yerine getiremeyecek denli merkezsizdir, iradesizdir ve zayftr. Bu, onu, sadece Kantn kiisel pritenizminden farkllatrmakla kalmaz, fakat priten ileci (asketik) ideolojiden de uzak bir yere yerletirir. Ktlkleri ve iyilikleri hep bakalar yapar; artc bir biimde her ey onun dndadr; her ey onun etrafndadr. Tarihsel ve toplumsal olarak hatta hukuk olarak da srelerin edilgen nesnesidir. Minimum bir irade sylemine sahiptir, bir anlamda yapsalcdr. Kendini kaderin aresiz oyunca gibi grr, ya da kader kurban olduuna inanr, kaderini eline alma olasln grmez. Fromm, bu eilimi biraz da aydnlanma rasyonalizminin terminolojisiyle, insanln en akld eilimi olarak, yani gsz ve zayf olma istei olarak niteler. Ezik znenin, bu aamadaki geliimi, aldatc biimde onun sorumsuzluunu ve metaforik yokluunu onaylar.39 Gerekte ise gerekliin bu algs, onun benliinin zayf-azgelimi doasna iaret eder. Ancak unu belirtmek gerekir ki, Frommun eziklik ideolojilerinin gsz ve zayf olma eilimini yorumlay diyalektik olmaktan ve g sylemlerine dnebilme yeteneini grmekten uzaktr. Frommun altn izdii, gsz ve zayf olma eiliminin dinsel kozmolojileri besledii nermesi nemli bir nermedir. Ancak bu nermenin doruluu gsz ve zayf olma eiliminin sadece bir balang, bir al olmas ile snrldr. Zira mazlumluk, gsz ve zayf olma durumundan tremekle birlikte kendisi iin mutlak iktidar ama edinir. Bunu da en iyi bir ekilde mazlum dinlerinin tanrlarnn, omnipotent-her eye kadir niteliinden anlayabiliriz. elikili olarak en fazla ac eken dindarlar, en zalim ve gl tanrlara sahip olurlar. Tanr anlay, kullarn dnyev iktidarszlnn, kendine semav bir karlk bulmasyla zlr; ancak ters yanstmayla. Mazlum, kendi iktidarszln, mutlak iktidara sahip bir Tanr araclyla giderir. Bu nedenledir ki, en gl ve byk tanrlar (Fromm, 1990), mazlumlarn (veya klelerin) tanrlardr. Zira en fazla tazmin gereksinimi iinde olanlar onlardr. Mazlumlar, tpk adaleti ve umudu bir baka kozmik yetkeye havale ettikleri gibi, intikam ve iktidar da havale ederler. Mazlumlarn varoluu, bu nedenle Frommun kasdettiinin aksine gle/iktidarla diyalektik bir iliki iindedir. Trkiyenin 80li yllardan itibaren kabaran arabesk mazlumluk/eziklik yaznnda bu iliki, kendisini u ifadede de yeterince ortaya seriyor sanrm: gidiim suskun oldu ama, dnm muhteem olacak. Frommun, bu noktada, ok yaklamasna karn ihmal ettii ey, dinlerin mazlum znelerinin de, muhteem bir dn omnipotent (kadir-i mutlak) bir Tanr aracl ile salamay isteyeceidir. Ancak Frommun gremedii noktay, Nietzsche bizlere imdiye Kadarki En Yksek Deerlerin Eletirisinde gzler nne serecektir (1968:83-146).
39 znenin sorumsuz olduu sylemi, ideoloji tartmas iinde balbana bir yer tutuyor. Bkz: Coward, R. & Ellis J. (1985:136-137).

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

187

Yukardaki sreten de anlalaca zere, artk hakszlklarn ve gamlarn bilincine ulam bir mazlum iin adalet ya da intikam/tazmin sylemine geiin koullar tamamlanmak zeredir. znenin edilgenlii ve maks kaderi, hakszlklarn giderilmesinin ardndan sona erecektir. Mazlum zalime/kadere/tarihe/modern devlete/emperyalist igalcilere vb. kar kendisini adalet gnne hazrlar. Kar tarafa haddini bildirme ve zalime gemiin bedelini detme istei olgunlar. Artk maruz brakld zulmn ayrdna varmaktadr. Dnyay alglama biiminde nemli bir eie ulamak zeredir; zaman, sylemi kanlmaz olarak deitirme zamandr. Bunu da ya mutlak gce sahip bir Tanrnn adalet getirici fkesiyle, ya da kendi elleriyle gerekletirecektir:
... bin dertle bin gamla yaadk ok yllar sardka ezdi bizi yoksulluun kollar Yllarn gnah kaderde mi kalacak elbet bir gn insanlk sizden hesap soracak.40

Mazlum zne, Lacanc psikanalizin sklkla rabet ettii o mehur metafordan yokluk/eksiklik metaforundan g alarak; iktidarszln/gszln ortadan kaldrmaya alr. Arzusu, yokluunu hissettii eye yani iktidara yneliktir. Yokluunu/eksikliini duyduu eyi nesnel yaamnda gerekletiremezse, onu bilind araclyla fantazyalarna oradan da gndelik sylemine tar. Arzusu, bilindn iddetle igal eden tekinsizlik, gszlk ve iktidar eksiklii giderilinceye dek srer. Bu arzunun iddeti ve dokusu, mazlumun gereklikle nasl eklemleneceini, isteklerini nasl gerekletirmeye alacan da bir biimde belirleyecektir. Aada, bu eklemlenmenin olas biimleri zerinde ksaca duracaz. Weberin modern kapitalizmin douunda hayat nem atfettii priten zne, znelliini kurgulay ve sylemletirimi asndan, Kutsal Sentezin mazlum znesi ile nemli benzerlikler ve farkllklar sergiler. Mazlumluk ideolojisinden priten pratiklere geii aklayabilecek bir teorik ereve izmenin ve bu iki olgu arasnda karlatrmal bir zmleme yapmann nemli kuramsal sonular olacaktr. Eer mazlum ideolojisinden priten pratiklere gei arasnda bir balant var ise; srdregeldiimiz tartmann ksaca n sonular unlar olacaktr; a) Mazlumluk, toplumsal dzeyde bir kurgu olmaktan ok, kollektif znelerin gereklikle ilikisini ortaya seren bir ideolojidir. b) Pozitif sblimas-

40 Bu konuda daha geni rnekler iin bkz: zbek (1991:199). Arabesk mziin (ki nemli lde mazlumluk/eziklik ideolojisi ierir) nemli tematik zelliklerinden biri de budur. Orhan Gencebayn arklarnn bir blmnde bunu gzlemlemek mmkndr. Kiisel bir gzlem olarak, Gencebayn arklarn mazlumluun radikal rnekleri olarak almann doru olmadn dnyorum. Zira eziklik sylemini ok daha keskin bir biimde kuran rneklerin varl ortada. Gencebayn arklarnda daha az rastlanan radikal geler, muhtemelen sanatnn sosyo-ekonomik ve kltrel geriplan ile dorudan ilgili olabilecektir.

188

FETH AIKEL

yon, iinde sknt, mazlumluk ve ile sylem ve pratiklerinin dntrlmesi kouluyla mmkndr. c) Negatif toplumsallktan kaynaklanan sentetik mazlumluk yine kuramsal olarak yceltimini ounluun zgrletirilmesi niteliinde deil, bakalarnn yoksunluu pahasna gerekletirebilmektedir. d) Sentezin iinde barndrd nevrotik g istemi, kapitalizmin bu corafyadaki geliiminin bir sonucudur. e) Ykselen snflarn sylemiyle eklemlendii srece, kutsal mazlumluk kapitalizmin bir baka dzeyde yeniden retilmesine araclk etmektedir. f ) Mazlumluk pritenizme dnt noktadan itibaren, klasik Weberyen argmann aksine Trk-slm pritenizmi bu corafyadaki kapitalizmin bir nedeni olarak deil, tersine onun patolojilerinin bir sonucu olarak dnlmek gerekir. Ekonomik ve siyasal pritenizmi bamsz bir kltrel-tinsel adack olarak grmek yerine, belli bir sosyo-kltrel tarihselliin paras ve zellikle nevrotik sreler zelinde eitsiz geliimin bir sonucu olarak grmek gerekir. Aada, eziklik ideolojisinden priten pratiklere geiin olanaklar zerinde durmadan nce, bu iki olguyu karlatrmak faydal olacaktr. Kutsal Sentezin belli yorumlarnn gerek sosyal organizasyonlar (tarikatlar, kapal devre vakflar, yardmlama cemiyetler vs.) araclyla gerekse modern yaam biimini belli lde yadsyan ideolojileri ve obsessif alma ve ibadet pratikleri yoluyla bir pritenizm yarattklar sylenebilir. Bunu farkl hayr cemiyetlerinden, alan zel okullara, yeni ticaret sylemlerine kadar pekok biimde gzlemlemek mmkn. slm pritenizmin, pre-kapitalist kltrel ve sosyal yaamdan kentli yaama gei srecinde ortaya kmas: yani krn/periferinin merkeze eklemlenme aamasnda ortaya kmas, zerinde dnlmesi gereken bir nitelik olarak grnyor. slm pritenizmin, geleneksel yapnn kapitalizmle karlamas srecinde iinde obsessif nevrotik geleri de barndrr bir biimde ortaya k, Weberyen ifade ile kapitalizmin ruhu ile slm priten ahlk arasndaki ilikinin doas hakknda bize ipular veriyor. Daha ak bir ifade ile, slm pritenizm mevcut haliyle kendinden menkul bir pratik/sylem olarak deil, tam tersine kapitalizmin Trk-slm corafyasndaki patolojik geliiminin ve geleneksel yapy radikal biimde dntrmesinin bir sonucu olarak karakteristik nitelik kazanyor. Genel anlamda priten obsessif nevrotik pratikler de, kapitalizm, kentleme ve yeni komniteryen sreler gznne alndnda anlaml hale geliyor. zellikle, byk kentlerde priten zellikleri ne kan Trk-slm ahlkla kapitalizmin eklemleniini gzlemlemek mmkn. Bu ynyle denilebilir ki, kapitalizmin belli bir geliim aamasnda Trk-slm pritenizmi, iki farkl yaam sembolik, sosyal ve ekonomik alannn gei noktasnda ortaya km; ve her iki alan birbirine dikilemeye almtr. Yani balangta da szn ettiimiz gibi, kapitalizmin madd doas ile geleneksel toplumun (sembolik-kltrel) tinini; modern g istemi ile modern ncesi kltrel formasyonlar kaynatrmaya almaktadr. Balangtaki anakronik eklemlenme nitelemesini de bu ekilde anlamak gerekiyor; iinde

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

189

sylemsel ve ideolojik olarak Trk milliyetiliinin, slm deerlerin ve kapitalizmin g isteminin eklemlendii bir sentez. Sosyolojik adan ise bu eklemlenmeyi, yoksul kitlelerin kentleme, ar kapitalist rekabet, liberal bireycileme ve modernleme karsndaki muarzlnn, gc nemli lde artan Trk-slm burjuvazisinin ekonomik ereiyle rttrlebilmesinde aramak gerekir. Mazlumluktan pritenlie geiin aamalarn gsterebilmek bize kapitalizmin Trk-slm Sentezinin farkl kanatlar tarafndan nasl ve ne lde iselletirildiine ilikin nemli noktalar sunacaktr. Bu nedenle, bu iki dnya gr ve pratik arasnda ksa bir karlatrma yapmann faydal olacana inanyorum. Yukarda, gereklik/tarih karsnda ezik znenin kendisini nasl edilgen bir sylemle tanmladn tartmtk. Onun kendine acma ve kendisini paralize eden imgesel olarak zayflktan haz alma eiliminin ne denli gl olduunu da. Aada priten zne iin bu kavram ve pratiklerin ne anlama geldiini ve onun varolusal pratiklerini nasl biimlendirdiini tartacaz. Priten pratik, mazlum ideolojinin aksine vicdan amazlar asndan farkl temel bir farkllk sergiler; zira priten kendisini bir zne, sorumluluk sahibi bir aktr, yapp eden, davranlarndan ve davranmaylarndan sorumlu bir ajan olarak grr. Yani sorumluluk ve ehil olmak asndan hibir kstla kar karya olmayan bir yasal kimlik olarak. Mazlum znenin aksine, kst ve ykmllk altnda deildir. Hukuken bali ve yetkindir de. Gelimi bir sorumluluk anlay vardr. st-benin (sper-egonun) buyruklarn iselletirmitir; bu nedenle kendisine kar tutarll korumak asndan acmaszdr (gelikin bir sperego). Bu yzden, ezik zne, d dnyay sulama ve sorumluluktan kurtulma eilimi gsterirken; priten zne radikal bir biimde kendi pratiklerini sorgular ve sululuk duygusuyla kark bir biimde bunlar gzden geirir (Horney, 1939:243); yeniden organize eder. Ta ki pratikleri kusursuz dzeye ve sper-egonun itiraz etmeyecei bir mkemmellie eriinceye dek. Priten zne kendini eletirerek motive eder; kendini sular; gnahkr/yanl taraflarndan irenir; kendi pratiklerine kar son derece acmaszdr. Esnekliini yitirmitir; ve takntl (obsessif) bir biimde ideolojik doruyu pratik yaama geirmeye alr. Daha mkemmel bir pratik iin kendini reddeder. Bu ynyle denebilir ki kendini arndrma pratikleri ahlk/imgesel bir katharsisi ama edinmitir. Pritenizm sistematik bir biimde keyiften, cinsel hazdan, elenceden, ar yemek vb. arlklardan kaar.41 Prite41 Ayn partilere ve psikolojiye, Max Weberin priten ileciliin da vurulan enerjisini anlatt pasajlarda rastlamaktayz. Bu ileci ideoloji, elenmeyi ve bo zamanlar deerlendirmeyi, yaamn ksal nedeniyle Tanr iradesinin buyruklarna kar olduu gerekesi ile iddetle knar. Sadece Tanrnn kabulne mazhar olacak etkinliklere izin verilir. Zamann boa geirilmesi priten ahlka gre en byk gnahlardan biridir. Gereksiz sosyal ilikiler, bouna konumalar, lks ve hatta alt, en fazla sekiz saat uykunun dndaki dinlenme iddetle ahlk bir eletiriye sebep olur. (Weber 1958: 157-158) Kapitalizmin geliiminde priten ahlkn oynad rol zerine Weberin tezlerini destekleyen veya eletiren nitelikte byk bir tartma alan olduunu syleyebiliriz. Bu tartmalarn bir blm iin bkz; Van Dulmen (1989), Oakes (1988), Pellicani (1988a ve 1988b), Piccone (1989).

190

FETH AIKEL

nizm denebilir ki, genel olarak bir nevrotik-kathartik pratik olarak ekillenir.42 Priten pratikler, sistematik pratiklerdir ve irade merkezlidir. Disiplin, irade ve sorumluluu yceltmeleri asndan ileci pratikler bedeni, acdan kaan deil acy reten bir aygta evirirler. Priten zne dnyay kendi bedenini ac iinde dntrerek, kendini katlanabilecei en st ac eiini yakalayarak amaya (sblimasyon) alr. deolojileri ve sylemleri ac merkezli olmakla birlikte mazlum, niha aamada, acy kurtulunmas gereken bir pratik olarak; priten ise kurtuluunun bir yolu olarak grr. Mazlumun ilecilii, dayatlm bir ileciliktir, mazlumluun tanm negatif olann zneye dayatlm olmasndan kaynaklanr. Priten ise ile mekanizmalarn dardan kabullenmez, kendisi retir; bizatih kurtuluu iin retir. Priten znede, dardan dayatlann yani negatif olann iddetli bir biimde iselletirildiini syleyebiliriz. Negatif olan yani buyruu o denli iselletirmitir ki, onun yabanclnn ayrdna dahi varamaz. Ona dardan dayatlan ey artk onun bir paras haline gelmitir; onu ieriden ynlendiren ve pratiklerini belirleyen bir nitelik kazanmtr. Priten pratiklerin obsessif niteliini de bu zorlanml iselletirmede aramak gerekir. Priten zne zorlanml iselletirme nedeniyle kurtuluunu, ilenin sistematik uygulanna balar. Bu yzden de, mazlumun gevek iradeciliine karn, priten etkinlik kiisel ve toplumsal iradesini yceltir; kendini dnya karsnda yapp edebilen, irade sahibi bir ajan olarak kurgular ileke formlarda bile olsa. Her iki dnya gr de, farkl grnmlerine karn, znde son derece ben-merkezlidir. Mazlum kendisinden baka herkesi ve her eyi sorumlu tuttuu iin ego-sentriktir. Yukarda da aklamaya altmz gibi, kendi zerine sorumluluk almad, evren ve toplum anlay merkezsizmi gibi grnd iin. Ayrca kendi mazlumluunu bakalarnn gznden de seyrettii iin benmerkezlidir. Mazlumluunu sevdii iin ve meruiyetini kendi aclar zerinden sylemletirdii iin ben-merkezlidir. Priten zne ise, meruiyetini ektii aclarn adaletsiz olduu inancndan deil, tersine bunlar bir biimde hakettii dncesinden tretir. lk gnah fikri de dahil olmak zere pek ok inan bu z-sulama eilimini besliyor olabilir (Horkheimer, 1993:52). Bireysel dzeyde ise kii, muhtemelen kendisine bu denli sknt ve ac veren, onu obsessif bir yaam iine iten nedenlerin farknda bile deildir. Nedenini bilip bilmediine bakmakszn kendini sular, varoluundan honutsuzdur. zme ise, sistematik bir biimde ac ekerek, bedeni terbiye ederek ya da hi durmadan alarak ulalabileceine inanr. inde yuvarland sululuk ve kirlilik duygusunun iddetince, alr, temizlenir ve sblimasyon iin gerekli kathartik dzeye ular. Diyalektik bir biimde, onun disiplininin, alkanlnn ve baarsnn ar-

42 Temizlik ve arnma ideolojilerinin kimi priten pratikler iinde ve genelde kltrel yapda igal ettii yer iin, bkz: Akel, F. (1995).

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

191

dnda huzursuz, sululuk duyan, obsessif ve muzdarip bir znenin varln okuyabiliriz. Pratik ve bilind arasndaki iliki, kaba bir yanstma ilikisi olmaktan ziyade, bu ynle de elikilidir. Priten zne, alkanlna ve kendini bir ideale adam grnmne ramen mazlum zne kadar ben-merkezlidir. Btn ktln ve kurtuluun nedeni olarak kendini grd iin. Ezik zne ise, kendisini tarih ve somut yaam iinde hibir yere koymad iin merkezdedir; btn ktlklere kendisinin maruz brakldna inand, zerine hibir tarihsel sorumluluu almamakta direndii ve srarla Kant zne olmay reddettii iin. Kendi mazlum yokluunu, otoriter-monist bir iktidar sylemi retmek zere mobilize ettii iin.

III. Sonu: zgrletirici siyasal yceltimin olanaklar


Kapitalizminin eitsiz ve baskc geliimi, modern mazlumluk sylemlerinin ortaya k koullarn da hazrlyor. Bu ynyle, ge modernleen lkeler kapitalist kalknma paradigmalar ve onun patolojik sonular asndan (g, isizlik, kt alma koullar, yoksulluk, gelir dalmnn eitsiz dalm vb.) ada mazlumluk sylemlerinin de mecralardrlar. Bu lkelerdeki sosyo-ekonomik eitsizlik ya da baskc siyasal gelenekler beraberinde, mazlumluk ideolojisinin ontolojik ve psikolojik koullarn da getirmektedir. Bu koullarda sorun, eziklik ideolojisinin kendisini bir intikamc g istemi olarak yeniden retmesini nleyecek ve onu toplumun geni kesimlerinin zgrlk, eitlik ve bar beklentisi iinde mobilize edecek bir siyaset ve sylemin gelitirilmesidir. Byle bir yneliin baars, hegemonyasn etik ve estetik dzeylerde gerekletirmesine de baldr. Kutsal Sentez, olanca dank yapsna karn, politik, etik ve estetik dzeylerde bu hegemonyay, toplumsal projeleri ile belli llerde badatrmtr: baskc ve eitsiz bir yapnn yaratlmas yoluyla. Bu rnekten de anlalaca gibi eziklik, Kant anlamda bir kendinde iyilik tamamaktadr. Tam da aksine, ezikliin negatif varolu koullar mevcut g ilikilerinin daha st dzeylerde yeniden retilmesinin de bileenleridirler. Bu nedenle eziklik, olumlu ve kapsayc bir toplumsal topyann ideolojik bileeni olmad srece, kendinde bir estetik deer de tamaz. Kitlelerin eziklikle vicdan ilikileri eziklii sahici anlamda amaya deil, kendi imgelemlerinde ezikliin sureti yardmyla narsizan bir ac duymalarna dayanr. Bu narsizan acnn rneklerini yukarda tartmtk. Eziklik sylemlerinin otomatik olarak zgrletirici sblimasyon yaratmadn, aksine Nietzscheci iktidar isteminin retilmesine tahvil edildiini hn, intikam ve iktidar araylar bize gstermekte. Negatif sblimasyon, bu adan mazlumlarn kendi mazlumluklarnn msebbibi olan siyasal-iktisad yaplarla tarihsel ittifaka girdikleri anda belirir. Bu tr ittifaklara tarihte ska rastlamak mmkn. Ezik ynlarn, krlgan ve

192

FETH AIKEL

umarsz varolu koullar bu tr baskc yaplar iine dahil edilmelerini kolaylatrr. Kolayc zmler, vaatler ve gl siyasal aygtlar iinde erime umudu vb. maniplasyonlarla bu eklemlenme salanabilir. kinci yabanclama sreci olarak adlandrdmz srele de halka tamamlanr. Kutsal Sentez, bu ikinci halkay tamamlamak zeredir. Baskc yceltim mekanizmalarn, kapitalizmden mlhem Nietzscheci iktidar istemi araclyla bireysel ve kamusal yaamnn vazgeilmez bir gesi haline getirmek zeredir; kitlelerin eletirel negatif enerjisini ykselen snflarn meruiyetini perinleyen, onlarn tarihsel erekleriyle buluturan bir mobilize kuvvet haline getirerek. Trk-slmlam toplumun ve onun burjuvazisinin nndeki nesnel ve imgesel engelleri kaldran, kollektif bilindn yeniden ekillendiren bir proje olarak. Ereinin yerel ve g merkezli kalmas nedeniyle, mazlumluun kendisini ortadan kaldracak bir radikal proje olmaktan ok, mevcut iktidar ilikilerinin pekitirilmesine hizmet etmesi anlamnda bir baskc yceltimdir bu. Temsil etmeye alt toplumsal kesimlerin eitlik, zgrlk ve dayanma beklentilerine srt evirir; yapy dntrebilecek hayal krklklarnn (Craib, 1994) eitliki ve bar topyalara dnmesini engeller. Ancak yine de yukardaki ifadelerden, btn siyasal yceltim mekanizmalarnn (Castoriadis, 1989) kaderinin kutsal mazlumluk sylemininkine benzeyecei sonucuna da varlmamaldr. Ayrca btn mazlumluk ideolojilerinin, kanlmaz olarak olumsuz yceltime yolaaca da ileri srlemez. Tpk btn dinsel eziklik sylemlerinin, negatif sblimasyon rnekleri olmadklar gibi. Yine de, bu nermemiz zgrletirici yceltimin kolay bir sre olaca sonucuna gtrmemektedir bizi. zgrletirici yceltimin olanaklar, toplumsal hareketlerin iinden ktklar tarihsel koullar, toplumsal eitsizliin ve basknn bileenleri, kltrel arkaplanlar, kitlesel dayanma gelenekleri, bireysel adanma dzeyleri, kollektif kararllk, altruistik ahlk deerlerin gereki temeller zerinde ykselip ykselmedii ve mevcut irade sylemlerinin nitelii vb. gibi koullarca belirlenir. Eitsiz, bireyci ve rekabeti kapitalist gelimenin farkl momentlerinde toplum katmanlarnn zgrletirici siyasal sblimasyon srelerine verecekleri tepkiler, mevcut siyasal-toplumsal koullarn etkisi altnda ekillenecektir. Althusserin siyasetle psikanalizi buluturmaya alt noktada, yani toplumsal hareketlerin psikanalitik alegoriler araclyla birbirini dntrd noktada, toplumsal yceltimin psikanalitik yceltim mekanizmalarndan ne lde farkllklar sergileyecei, ayr bir tartmann konusudur. Ancak biz her ikisinin gerekleme koullar asndan nemli benzerlikler gsterdiini dnyoruz. Eer bu nermemiz doru ise ve Aristonun siyaset iin yapt teleolojik tanm geerliliini koruyorsa; Gramsciyen hegemonya tanm (kabaca zetlemek gerekirse ekonomik korporatist koullarn daha geni bir toplumsallk iinde almas) yani olabildiince geni kitlelerin gereksinimini karlayacak bir pratik olarak siyaset, en yksek iyinin aray olmaya devam ediyorsa, siyaseti bir pozitif

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

193

yceltim erei etrafnda dnmenin olanaklar hl ortadan kalkmam demektir. Kapitalist eitsiz gelimenin ve baskc siyasal pratiklerin varl radikal olumsuzluklar olarak varolmaya devam ettii srece, hem psikanalitik, hem de siyasal yceltimin koullar ortadan kalkmam demektir. Bu srecin znel bir grnm olarak ezik zne balbana bir estetik-etik tasarm olarak deil, ancak dntrlmesi ve almas gereken bir nitelik tamaldr. Onun varl eitliki siyasal projeler iin gerekli koul olmakla birlikte yeterli deildir. Bu erevede psikanalizin politik okumalar, szde-mazlumluk sylemlerinin tuzana dmeden onu amann olanaklarn da salayacaktr. Onu bir normalletirme projesinin iinde deil, zgrletirme topyasnn etrafnda mobilize edecektir. Ezikliin iktidar istemlerini ortaya serecei gibi, onun olumlu yceltim mekanizmalar iinde dnmn de ynlendirecektir. Siyasal psikanalitik okuma, mazlumluk hayali etrafnda kmelenen haleyi aralayaca gibi, daha eitliki bir sosyal projenin yaptalarndan biri hline gelerek kendini gnmzn szde-bilimsel amazlarndan da kurtaracaktr.

KAYNAKA
Akel, F. (1995) Claneuse ya da Deterjan anda Temizlik, Birikim 77, s. 50-61. Adorno, T.W. (1990) Eletiri, Toplum zerine Yazlar, ev. M. Ylmaz ner, Belge Yay., stanbul. Ahmad, F. (1993) The Making of Modern Turkey, Roudledge, Londra & New York. Akam, T. (1995) Hzla Trkleiyoruz, Birikim, Say 71-72, s. 17-33. Alford, F., Nature and Narcissism: The Frankfurt School, New German Critique, say 36, ss. 174-192. Althusser, L. (1993) Essays on Ideology, Verso, Londra ve New York. Althusser, L. (1990) For Marx, ev. B. Brewster, Verso, Londra ve New York. Baudrillard, J. (1995), Ktln effafl: Ar Fenomenler zerine Bir Deneme, ev. E. Abora & I. Erguden, Ayrnt Yay., stanbul. Balakrishnan, G. (1995) The National Imagination, New Left Review, 211, ss. 56-69. Balibar, E. (1994) Masses, Classes, Ideas, tra. by J. Swenson, Roudledge, New York & Londra. Barthes, R. (1993) Bir Ak Syleminden Paralar, ev. T. Ycel, Metis Yaynlar, stanbul. Benjamin, W. (1992) Illimunations, ed. Hannah Arendt, ev. H. Zohn, Fontana Press. Bendix, R. (1973) Max Weber: An Intellectual Portrait, Methuen & Co. Ltd., Londra. Benjamin, W. (1993) Son Bakta Ak, Metis Yaynlar, stanbul. Berman, M. (1995) All That is Solid Melts into Air, Verso, Londra & New York. Bogner, A. (1987) Elias and the Frankfurt School, Theory, Culture & Society, cilt 4, s. 249-85. Bora, T. (1994) Trkiyede Milliyetilik Sylemleri: Melez Bir Dilin Kaln ve Dzensiz Lugati, Birikim, Say 67, s. 9-24. Bora, T. (1995) Trkiyede Milliyetilik ve Aznlklar, Birikim, Say 71-72, s. 34-50. Boratav, K. (1989) Trkiye ktisat Tarihi; 1908-1985, 2. Bask, Gerek Yaynevi, stanbul.

194

FETH AIKEL

Borch-Jacobsen, M. (1991) The Freudian Subject: From Ethics To Politics, Who Comes after the Subject, ed. E. Cadava vd. Roudledge, New York. Canetti, E. (1994) Notlardan, Cogito, Say 2, Gz, kinci Bask, ss. 136-145. Castoriadis, C. (1989), The State of The Subject Today, American Imago, ev. D.A. Curtis, cilt 46, Say 4, ss. 371-412. Castoriadis, C. Logic, Imagination, Reflection, American Imago, cilt 49, Say 1, ss. 3-33. Coward, R., & Ellis, J. (1985) Dil ve Maddecilik, ev. E. Tarm, letiim Yay., stanbul. Craib, I. (1994) The Importance of Disappointment, Roudledge, Londra. Dallas, I. (1987) Gariplerin Kitab, ev. . zel, klim Yay., stanbul. Dallmayr, F. (1991) Heidegger and Psychotherapy, Between Freiburg & Frankfurt iinde, The University of Massachussets Press, Amsherst. Eliade, M. (1991) Kutsal ve Dind, ev. Mehmet Ali Klbay, Gece Yay., Ankara. Eliade, M. (1992) mgeler ve Simgeler, ev., Mehmet Ali Klbay, Gece Yay., Ankara. Eliade, M. (1993) Mitlerin zellikleri, ev. Sema Rfat, Simavi Yay., stanbul. Eliade, M. (1994) Ebedi Dn Mitosu, ev. mit Altu, mge Yaynlar, Ankara. Elias, N. (1978) The Civilizing Process: History of Manners, ev. E. Jephcott, Pantheon Books, New York. Elias, N. (1983) The Court Society, ev. E. Jephcott, Pantheon Books, New York. Engels, F. (1969) On the History of Early Christianity, Marx & Engels: Basic Writings on Politics and Philosophy, iinde, ed. L.S. Feuer, Collins, Londra and Glasgow. Foucault, M. (1991) Governmentality, ed. G. Burchell & vd. The Foucault Effect, iinde, Harvester, Londra. Foucault, M. (1995) The Archeology of Knowledge, ev. A.M.S. Smith, Roudledge, Londra. Freud, S. (1971) Totem ve Tabu, ev. Niyazi Berkes, Remzi Yay., stanbul. Freud, S. (1995) On Narcissism: An Introduction, ed. Peter Gay, Vintage. Freud, S. (1961) Civilization and its Discontents, ev. J. Strachey, W.W. Norton Company, New York. Freud, S. (1992) The Thoughts on War and Death, The Major Works of Sigmund Freud, iinde, Encyclopaedia Britannica, The University of Chicago, Chicago. Freud, S. (1952) Group Psychology and Analysis of the Ego, The Major Works of Sigmund Freud, iinde, Encyclopaedia Britannica, The University of Chicago, Chicago. Fromm, E. (1990) Psikanaliz ve Din, ev. kr Alpagut, Kabalc Yaynlar, stanbul. Fromm, E. (1994) Sevginin ve iddetin Kayna, ev. S. Budak, teki Yay., 2. Basm, stanbul. Gkalp, Z. (1963) Trkln Esaslar, Varlk Yay., 5. Bask, stanbul. Gkalp, Z. (1972) Milli Terbiye ve Maarif Meselesi, Matbaaclk, 2. Bask, Ankara. Gkap, Z. (1977) Trklemek, slmlamak, Muasrlamak, Trk Kltr Yayn, 3. Bask, stanbul. Gkalp, Z. (1982) Makaleler VII, Haz. A. ay, Kltr Bakanl Yaynlar, Ankara. Gramsci, A. (1996) Selections From Prison Notebooks, ed. ve ev. Q. Hoare & G.N. Smith, Lawrance and Wishart, Londra. Glalp, H. (1994) Capitalism and the Modern Nation State: Rethinking the Creation of the Turkish Republic, Journal of Historical Sociology, cilt 7, No. 2, ss. 155-176. Hobsbawm, E., & Ranger, T. (ed.), The Invention of Tradition, Cambridge University Press, Cambridge. Hobsbawm, E.J. (1995) Nations and Nationalism Since 1780, Second Edition, Cambridge University Press.

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS Horkheimer, M. (1990) Akil Tutulmas, ev. Orhan Koak, Metis Yay., 2. Basm, stanbul.

195

Hokheimer, M. (1993) Between Philosophy and Social Science: Selected Early Writings, ev. G.F. Hunter vd., The MIT Press, Cambridge. Horney, K. (1994) Psikanalizde Yeni Yollar, ev. Seluk Budak, teki Yay., Ankara, 1994. Horney, K. (1939) New Ways in Psychoanalysis, Kegan Paul, Londra. Horney, K. (1946) Our Inner Conflicts: A Constructive Theory of Neurosis, Kegan Paul, Londra. Horney, K. (1962) The Neurotic Personality of Our Time, Roudledge & Kegan Paul, Londra. Jameson, F. (1989) The Political Unconscious: Narrative as a Socially Symbolic Act, Roudledge, Londra. Jameson, F. (1988) Imaginary and Symbolic in Lacan, The Ideologies of Theory, Essays 1971-1986, iinde, Cilt 1: The Situations of Theory, Roudledge, Londra, ss. 75-119. Keyder, . (1987) State and Class in Turkey: A Study in Capitalist Development, Verso, Londra & New York. Keyder, C. (1979) The Political Economy of Turkish Democracy, New Left Review, say 115, ss. 3-45. Keyder, . & nc, A. (1994) Globalization of a Third-World Metropolis: stanbul in the 1980s, Review, XVII-3, 384-421. Keyder, . (1993) The Dilemma of Cultural Identity on the Margin of Europe, Review, XVI, 1, 19-33. Ksakrek, N.F. (1993) ile, Byk Dou Yaynlar, 21. Basm, stanbul. Kierkegaard, S. (1990) Korku ve Titreme, ev. N.E. Dzen, Ara Yay., stanbul. Kristeja, J. (1987) In the Beginning was Love: Psychoanalysis and Faith, ev. A. A. Goldhammer, Columbia University Press, New York. Lacan, J. 1992) Ecrits: A Selection, ev. Alan Sheridan, Roudledge, Bristol. Lacan, J. (1994) The Four Fundemantal Concepts of Psychoanalysis, ev. A. Sheridan, Penguin Books. Lainer, . ve Bora, T. (1992) Trk Cumhuriyetler ve Trkiye: kinci Vizyon, Birikim, Say 37, s. 7-16. Lainer, . (1995) Sekinci Bir Gelenein Temsilcisi Olarak Fettullah Hoca Cemaati, Birikim, Say 77, ss. 3-11. Lasch, C. (1981) The Freudian Left and Cultural Revolution, New Left Review, Say 129, 23-34. Lash, S. (1990) Coersion as Ideology: the German Case, Dominant Ideologies iinde, ed. N. Abercrombie vd., Unwin Hyman, Londra. Lwy, M. (1987) The Romantic and Marxist Critique of Modern Civilization, Theory and Society, 16:891-904. Lwy, M. (1980) Marcuse and Benjamin: The Romantic Dimension, Telos, say 44, 25-33. Mardin, S. (1989) Religion and Social Change in Modern Turkey: The Case of Bedizzaman Said Nursi, State University of New York Press, Albany. Marx, K. & Engels, F. (1991) Komnist Manifesto, ev. M. Erdost, Sol Yaynlar, Ankara. Marx, K. & Engels, F. (1969) Basic Writings on Politics and Philosophy, ed. L.S. Feuer, Fontana, Londra. Marcuse, H. (1991) One-Dimensional Man, Roudledge, Londra. Nietzsche, F. (1968) The Will to Power, ev. W. Kaufmann & R.J. Hollingdale, Random House, New York. Nietzsche, F. (1990) Ahlakn Soykt zerine, ev. A. nam, Ara Yaynclk, 2. Bas, stanbul. Nietzsche, F. (1991) Putlarn Alacakaranl, ev. H. Kaytan, Akyz Yay., stanbul. Nietzsche, F. (1994) Human, All too Human, ev. M. Faber & S. Lehmann, Penguin Books. Oakes, G. Farewell to the Protestant Ethic?, Telos, 78, 81-94. zbek, M. (1991) Popler Kltr ve Orhan Gencebay Arabeski, letiim Yaynlar, stanbul. Parla, T. (1989) Ziya Gkalp, Kemalizm ve Trkiyede Korporatizm, letiim Yaynlar, stanbul.

196
Pellicani, L, On the Genesis of Capitalism, Telos, 74, 43-61. Pellicani, L, Weber and the Myth of Calvinism, Telos, 75, 57-85.

FETH AIKEL

Piccone, P Rethinking Protestanism, Capitalism and a Few Other Things, Telos, 78, 95-108. ., Reich, W. (1979) Faizmin Kitle Ruhu Anlay, ev. B. Onaran, Payel Yay., stanbul. Richardson, W.J. (1993) Heidegger among Doctors, ed.by. John Sallin, Indiana University Press, Boomington & Indianapolis. Richardson, W.J. (1994) The Word of Silence, ed.by. S. Shandasani & M. Mnchow, Routledge, Londra & New York. Richardson, W.J. (1982) Lacan and non-philosophy, (in) Continental Philosophy Since MarleauPonty, ed.by. H.J. Silverman, Routledge, New York & Londra. Ricoeur, P Anlaml Eylemi Bir Metin Gibi Grmek, (iinde) Toplumbilimlerinde Yorumcu Yaklam, ., ev. Taha Parla, Hrriyet Vakf Yaynlar, stanbul, 1990. Samuels, A. (1993) The Political Psyche, Routledge, Londra. Srma, .S. (1995) slm Tebliin Medine Dnemi ve Cihad, Beyan Yaynlar, 21. Bask, stanbul. Srma, .S. (1996) slm Tebliin Mekke Dnemi ve kence, Beyan Yaynlar, 29. Bask, stanbul. Toprak, Z. (1995) Milli ktisat-Milli Burjuvazi, Tarih Vakf Yurt Yaynlar, stanbul. Trkne, M. (1991) Siyas deoloji olarak slmcln Douu, letiim Yaynlar, stanbul. Van Dulmen, R. (1989) Protestanism and Capitalism: Webers Thesis in Light of Recent Social History, Telos 78, s. 71-80. Weber, M. (1958) The Protestant Ethic and the Spirit of Capitalism, ev. Talcott Parsons, The Scribner Library, New York. Weber, M. (1995) From Max Weber; Essays in Sociology, ed. By H.H. Gerth & C.W. Mills, Roudledge.

KUTSAL MAZLUMLUUN PSKOPATOLOJS

197

Psychopathology of The Holy Synthesis; Capitalism, nationalism and Islam in the foundation of Turkish-Islamic Synthesis

Turkish-Islamic Synthesis is the discourse and technique of modernization in the history of Turkish Republic for capitalist mobilization of human and material resources and psychic energy of masses. It can be regarded as semi-official ideology of the Republic as wel. Its power is based upon the fact that its being massively supported and widely accepted principles which are neurotically internalised by the majority of countrys population. The popular support behind The Holy Synthesis, and the level of legitimation it created in the consciousness of the masses requires sociological and psychoanalytical approaches so as to reveal the social and psychic dynamics behind that process, through an analysis which could not be grasped by merely discursive analysis. Due to the fact that Turkish-Islamic Synthesis is the authoritarian ideology of the pathological developments of capitalism and modernization. Its logic is based on the search of re-regulation of symbolic and social structures so as to find a peaceful matching between supposed Geist of traditional society and modern economic-technological institutions. Its Holy character, thus, is resulted from the constant endeavour of the employment of the precapitalist symbolic-imaginary formations in the newly emerging social phenomena within the process of rapid transformation of society alongside capitalist market relations. Uneven and anachronic development of capitalism (with rapid urbanization, wide spread poverty, abysmal cultural differences, cultural deprivation and traumatic effects of the threat of the dissolution of the social) creates the opportunities for authoritarian articulations for Synthesis. Holy Synthesis in that contradictory relationship with uneven and anachronic capitalist development searches a twofold solution expecting that a successful articulation of two structures; that of pre-capitalist symbolic and imaginary formations derived from traditional religious and communitarian ethos and that inevitable realities of capitalism (the question of development) would be possible. The neurotic will to power is, thus, produced at these levels of articulation and historical transformations in the unbridgeable gap between material and cultural change of society. The success of Holy Synthesis in mobilizing the hopes and frustrations of the repressed masses within an oppressive

198

political discourse which manipulatively creates omnipotent image of political apparatus, can be understood within that neurotic and uneven development of the very centrifugal social transformation. The psyche of Holy Synthesis is deeply rooted in that historical frustration. Neurotic aggressivity, self-assured legitimation, pathological self-pitying and the search for proper compensation, thus, appear to be crucial symptoms of that social psycho-pathology. Holy Synthesis so as to mobilize (or interpellate) economically repressed masses, successfully employs counter-authoritarian political fantasies under the name of the discourse of the repressed. In so doing, Holy Synthesis doubles the alienation of the social psyche of the frustrated and the repressed, and thus finds the opportunity to manipulate the wrath of social negativity for constructed political telos, the telos of Turkish-Islamic bourgeoisie and petty-bourgeoisie. For that reason, the represedness in the discourse of Holy Synthesis, behind being a description of the existing reality, should be understood as political telos of rising nationalist-religious social movements in the leadership of rising classes since the last terms of Ottoman Empire alongside the ideologies of Turkish nationalization and Islamization. As to be discussed below, from psychoanalytical point of view, the discourse of the repressed is potentially the precondition for the discourse of the will to power. Its irresistible re-construction for political and economic vengeance through nationalist discourses of development. So psycho-pathologies of repressive political ideology and silent articulation of masses to that process cannot be properly understood without touching upon psychic pathologies of capitalist development which constantly maintains the possibility of the will to power for even each individual subject. That process continues through the creation of illusions for sublimation as well. The main argument of our study is that as an ideology of late modernization and late capitalisation Holy Synthesis tries to articulate nationalist-religious symbolic levels with the paradigm of development in such an authoritarian way and repressive way that economically repressed masses are caught by the gravity of sublimation promises of Nietzschean Will to Power.

KLASK-SONRASI MGE, OKYANUSSAL BENLK

199

Klasik-sonras imge, okyanussal benlik


Victoria Holbrook*

Bu istek, bu acz, bize insann vaktiyle yaad ama imdi geride sadece bo bir nianesi, cansz bir izi kalm olan ve kaybn hazrda bulunan eylerle telfi etmeye alt mutluluundan baka ne anlatyordur? Ama bunlarn hepsi yetersiz, sonsuz uurumu kapsayabilen sonsuz ve sabit bir tek ey olabilir: ancak Tanr. Pascal, Penss

Bla Grunberger Narsisizm adl kitabna yukardaki epigrafla balar. Klasiksonras iirde deniz imgesini ele alan bu makale iin de uygun bir balangtr bu.1 Osmanl tarihinde denizin hep bir im, bir gerek, bir korku olarak varolmasna karlk, en fazla ilenmi yazn tr olan gazelin imge repertuvarnda denizin temsilinin hemen hemen hi olmamas dndrcdr.2 Bakent stanbulun deniz grmeyen pek az kesi vard, mparatorluun Akdenizde, Karadenizde, Kzldenizde, Egede, Hazar denizindeki pek ok sahil ehirleri iin de ayn ey sylenebilir. stelik Trklerin sahillere varmadan yzyllar nce de

(*) Ohio State University. 1 Klasik-sonras, yaznsal bir dnem olarak Osmanlda aa-yukar 17.-18. yzyllara rastlayan, sebk-i Hindi denen slbun ortaya kp yayld adr. Bunu baka yerde etraflca anlattm. Bak. Holbrook 1996. Burada unu da ekleyeyim: Bir bakma 8. yzyldan 19. yzyla kadar, Arapa, Farsa, Trke, Urduca v.s. yazlm slam denilen edebiyatn btnne klasik dense dorudur; devamlln korumu olan, yeniliki yazn ile karlatrlabilen ortak bir estetii olmutur nk. Ama pratikte bu kadar uzun bir zaman diliminin yaznsal rnn ele almak ou defa yle ele alnmtr anakronik deerlendirmelere yol amtr. Onun iin klasik-ncesi, klasik ile klasik-sonras dnemlerini ayrdetmeye altm. Gene de nasl ki modern-ncesi ve modern-sonras modernle ilgilidir, bunlar da tabii ki klasizmle ilgili. Bu yaznn ilk taslan, geen Mart aynda Cambridge niversitesindeki Skilliter Merkezi etkinlikleri arasnda Kate Fleetin dzenledii Osmanllar ve Deniz konferansnn edebiyat paneline katlmak zere hazrlamtm.
TOPLUM VE BLM 70, GZ 1996

200

VICTORIA HOLBROOK

szl veya yazl edebiyat yoluyla bildikleri baka denizler ve okyanuslar olsa gerektir. Bir bakma, mparatorluun deniz yoluyla (anakkale boaznn geiliiyle) olumaya balad sylenebilir; 17. yzylda Hint Okyanusunda urad felketin k srecinin balang noktalarndan biri olduu da. Sava veya ticaret ya da korsanlk iin donanmalarn inas, bunlarn yllk bakm iin ok sayda eitli meslek erbbna gerek duyulmas, stanbul halknn deniz zaferlerinin kutlamalarna itirak edip bozgunlara yas tutmas v.s. btn bunlar Osmanl deneyiminde asrlarca yaand halde gazelde denizin temsiline pek az rastlanr. Bunun dndrc olduunu sylerken, divan iirini itham eden allagelmi deerlendirmeleri tekrarlamak niyetinde deilim. Aratrmak istediim dorudan doruya imgenin halidir; deneyimle yaznsal temsil arasndaki labirentli irtibat. zerinde duracam klasik-sonras gazelde denizin kendi imgesi yok denecek kadar az gemesine ramen gene de dnemin iirine zg bir tr dolayllkla deniz vardr; psikanalizde narsisizm teorisinin bir kavram olan okyanussal duyguyla alkas da o dolayllktadr. Evrensel bir ekilde deniz imgesi, denizi artran imgelerin bir ksm, sonsuzluun, fazlaln, enginliin simgesi olmutur hep. Byle imgeler klasik-sonras gazelde de vardr ama dnemin iirine zg olan ey, deniz imgesinin yerine sanki karmak da olsa yaznsal greneklere, uzlamlara uygun biimde bir benlik imgesinin gemesidir. Bu noktaya gelindiinde etin bir metodoloji sorunu, daha dorusu bir metodoloji yokluu karmza kar. Bu sorunu zmlemeye ynelik neriler getirmeden nce sorunun ne olduu ile balayalm. Divan iirinin hayatla alkas yoktur diye yllardr dolamda olan bir yarg vardr. Bundan yola klrsa, divan iiri zaten canl hayattan her hangi bir eyi temsil etmedii iin denizi de temsil etmemitir deyip geilebilir. Son zamanlarda baz Trkologlar, buna kar kp Hayr alkas vardr diye srar edip durmulardr. Kaideyi bozan rnekler getirerek bunun yanl olduunu, divan iirinden Osmanlda gndelik yaant hakknda ok ey renebileceimizi gstermeye almlardr. Gene de br taraf, Hayr alkas yoktur deyip durur. Benim esas ilgimi eken sorunsal, divan iirinin hayatla alkas olup olmadndan ok, byle yarglarn incelemeye dayanmadan aktarlan birer inan, bir nevi ideolojik mirasn paras olmasyd.3 imdilerde ise hayatla alkas bu ekilde soruturulduka iir hakkndaki tartmann mill kimlik hakknda bir tartmaya dnverdiini ve bunun, edebiyat eletirisinin gelimesini engellediini vurgulamak isterim. Baka bir deyile metodoloji sorunu tarihselletirilememektedir. Akademik bir alan olarak meydana kt yllarda Trkoloji, 19. yzyl Avrupa filolojisinin yntemleriyle Osmanl eletiri yntemlerinin bir ksmn birletirmitir. Ancak bu yntemler karm balangta olduu gibi kalm, gelitiril-

3 Kaynakada anlan yazlarm bu konu ile ilgilidir.

KLASK-SONRASI MGE, OKYANUSSAL BENLK

201

memitir. Bir yanda edisyon kritii hazrlanr, br yanda ona nsz olarak Osmanl tezkirecilerinin deerlendirmeleri alntnn alnts olarak aktarlr. Bazen de kaynak gsterilmeyip tezkirecilerin deerlendirmeleri, sahibi ve gemii olmayan ntr bilgilermi izlenimi verecek ekilde sunulur. Metin aklamalar, Osmanl erh yntemlerine dayanr; geri bunlar gzel olabilir ama yine kaynak gstermeden ve bir tek yapt zerine yazlm olan erhin kelime ve kavram aklamalar, 600 yllk divan iiri metinlerine uygulanarak anakronik bir ekilde kullanlabilmektedir.4 eviriler, sadeletirmeler de ounlukla aklama ynteminin yol at anakronik, basmakalp, hi de iirsel duyarll olmayan szck seimleriyle yaplr. Divan iirinin mehur tekdzeliinin biraz da Trkoloji yntemlerin brakt izlenimlerden doduunu sylemek abartma olmayacaktr. Divan iiri zerine gzel almalar da vardr. Ahmet Hamdi Tanpnar, 19. Asr Trk Edebiyat Tarihinin ikinci basksna eklenen nszyle ve eitli denemeleriyle divan iirine ilerici bir eletirel bak getirmitir. Trkologlardan Ali Nihat Tarlann da eletirmen olarak zgn eserleri vardr. Asl yntemler karmn ortaya koyan Kprl olmutu. Eskilerden bilhassa Sadettin Nzhet dikkate deerdir. Trkolojide ok sayda sevimli, samimi, eksantrik, bazen de titiz almalar vardr. Dev bibliografyaclar, deha ansiklopediciler, hatta nemli transkripsyoncular vardr. u anda da gerek mevcut gerek yetien kuaklar iinde divan iiriyle ilgili abalar mevcuttur. Yine de iir eletirisine baklrsa, en byk lekte Trkolojinin yzyllk genel izgisi belirttiim gibidir; ne Osmanl eletirisinin gelitirildii ne de yeni bir eletirinin oluturulup yerine oturtulduu sylenebilir. Yntemleri bir bilim alan olarak Trkolojiyi yaltp edip teselli edici bir yan da olan o esizlik havasna brndrmtr. Alann gerekten bask altnda gelitiini unutmamak gerekir; ar koruyucu (Lewis 1985) yntemleri semesi anlalabilir, bunun sosyo-ekonomik nedenleri de aklanabilir. Oysa alan yaltan ey esizlii deil; tarihsel duyarllna sahip kmamas, bilinli bir ekilde kkeni tarihte olan bir eletiri yazn oluturmamasdr. Oysa byle bir literatrn oluma koullarndan biri de grecelik duyarlln gelitirecek karlatrmal bir gelenein yaratlmasdr.5

4 Abdlbaki Glpnarl, kitaplarn basksnda dipnotlardaki referans sayfa numaralarnda hata olmusa, setii kaynak bazen uygulad metine pek o kadar uymamsa bile, byk bir titizlikle kaynak gsterirdi. 5 1941de Tanpnar ok baka bir deyile de olsa sylediklerimle yaknl olan u cmleleri yazmtr: Eski iiri seviyorum, fakat eskiyi sevenlerin ou ile anlaamyorum. Ve bizzat bu anlaamamazlk, bu iirden uzak kaldm zaman bo geirmediimi bana ispat ediyor. Benim ve arkadalarmn (Nurullah Ata, Sabahaddin Rahmi gibi) bu sevgisiyle onlarnki arasnda byk bir fark var. Onlar eskiyi devam halinde kendilerinde bulup seviyorlar. Beraberce mahbus olduklar bir daire iinde onu tanyorlar ve yalnz onu bildikleri iin onu sevmeseler bile bu sevgiye doru bir intihabn zevk ve uurunu koyamyorlar (1969 bas., 189).

202 ***

VICTORIA HOLBROOK

Deniz imgesinin yokluu gibi bir meseleyi deerlendirmeye alrken yaznsal grenek (uzlam, konvansiyon) tarihine ba vurmak, ie yarar gibi grnyor ilk bakta. Byle bir yaklamn sonucunda ortaya kan u olabilir: Gazel, tr olarak ak iiri olup corafyas hep baheyle bezm (safa/iki sofras) olmu; onun dnda tabiat temsil etmeye yeltenmemitir. Koyu greneki bir edebiyattr; slm dininin meydana kmasyla klasik-sonras dnemin arasndaki 10 yzyl boyunca, kkeni Arap l kltrnde olan gazel, balangcndaki birok nitelii korumutur. Zaten yaznsal biim, insan tarihi boyunca kendini en iyi koruyan yaplardan biridir. Modern ada grlen biim yenilikilii, ok-biimcilik de, tarihte ender rastlanr bir eydir... Bu, bir lde doru; gene de metodoloji yokluunu gidermiyor; imge hakknda hi bir ey sylemiyor. Trkolojide imge kuram hayli ihmal edilmitir. Grenek tarihine bavurmak, ancak imge kuram ve onun tarihi gelitirilerek yaplrsa ilgin olabilecektir. Gerek bilinte gerek iirde imge, Aristonun De Animadaki phantasia bahsinden (1957: 137,177) bu yana temsil olarak dnlmtr. Hem kendi iiyle hem evresiyle bir ilikiyi ierir. Asl iliki ise, iki eyin arasndadr: temsil ile temsil edilen. mgedeki iliki says trl bileimlerle oaltlabilir. rnein tebih, benzetme, iki temsilin arasndaki ilikiden oluturulur. stiarede, eretilemede ise bunlardan biri silinip arm kalr, bylece ikisi de bir temsil iinde younlam olur. Klasik-sonras gazelde ok grlen bir ey de, temsil edilenin kendisinin istiare olup imgenin tad e ve e ilikilerinin saysnn daha da fazla oalmasdr. Bu geliime bakarsak imgenin yaznsal bir gemiinin bulunduunu da hatrlayabiliriz; temsil edilen ey de nceden yazn tarihinde gezmi bir imge olabiliyor. Bunlar da okuyucu tarafndan bilindii iin uzlam salayan, yaznsal tarihi tayan greneksel imgelerdir. mgenin durumu, genelde iki kavramsal eksen gzetilerek tartlmtr. lk eksenin bir ucu imgenin katksz eya temsili olmas gereken durumudur; br ucu da yaznsal gemii olan bir betimleme temsili. mge, dorudan doruya eyaya ynelik (grece doalc) olabilir, gemi edebiyattan dolayl gnderme de yapabilir. kinci eksenin bir ucu, imgenin dnyay yanstan bir ayna olmas gereken durumudur; br ucu da insann i haline, bilincine alan bir pencere. Ulardaki durumlar tabii ki tamamen kavramsaldr; pratikte imgenin konumu ancak ya bir u ya dierine eilimli olarak vardr. Ne sadece dnyay, betimleme gemiine bavurmakszn, aynen yanstan bir yazn olabilir, ne de d dnyaya hi bir gnderme yapmayp sadece betimlemeyi ya da bilinci anlatmlayan bir yazn. Her hangi bir yazn bu eilimlerden bir karm iler. Klasik-sonras gazel ise daha ok insann isel halleriyle yaznsal betimlemeye ynelik olmutur. Roland Barthes, Yaznn Sfr Derecesi adl kitabnda Fransz yaznndaki klasik imge ile yeniliki imgeyi karlatrrken, klasik dilin ekonomisinin ilikisel

KLASK-SONRASI MGE, OKYANUSSAL BENLK

203

olduunu yazmtr; szckler, mmkn olduu kadar ilikiler uruna soyutlanmtr. Onda hi bir szcn tek bana kendi younluu yoktur (yeniliki imge, arpc duyumsal younluuyla bilinir-V.H.); bir eyin imi olmaktan ok ilikiyi tamak iin bir vastadr (44). Divan iirinde de benzer bir iliki younluu, imge elerinin zihinsel, ussal ilikileri ilemesi vardr (ifade edilen ierik ussal olmasa da). Osmanl belgatinde de imge ussal ilikilere gre tanmlanp snflandrlmtr. mge kuramn gelitirirken, belgatte imgeye nasl yaklaldn bilmek yararl olacaktr. *** Belgatte tebih hakik ve mecaz olarak ayrtedilmitir. Hakiki tebihlerde benzetme, eyalarn aralarndaki cisim, cevher (tz) ve araz benzerlii dolaysyla yaplr. Mecaz tebihlerde ise benzerlik, eitli anlamlar dolaymyla kurulur; benzeyenle benzetilen eylerin arasndaki iliki hayal de olabilir (Tahir 1984,169). Bu ayrm felsefeden gelen kavramlara dayanr. Belgatin getirdii ayrmlarn nemli bir ksm da dilbilgiseldir, rnein izafet-i tebihiyye, izafet-i istiariyye, izafet-i itibariyye vastasyla yaplan benzetme ayrmlar vardr (Timurta 1980, 263). Osmanlcada izafet (-, -i), szckler arasnda ya iyelik ya sfat, ya da her ikisinin tamlamasn salar. zafet-i tebihiyye vastasyla yaplan imgelerde benzeyenle benzetilenin arasndaki iliki de byledir, bahr-i cezbe (esrime denizi, deniz gibi esrime), bahr-i nutuk (sylem denizi, deniz gibi sylem) rneklerinde olduu gibi. kisi eyh Galipin iirlerinde geen bu rnekler ok yaygn olarak kullanlmtr; bunlar daha nce szn ettiim denizin sonsuzluu simgesi olmasna rnektir. Nabi de bir beytinde ayn grenei espri olarak kullanr:
Her bir yere muyundan akar ab- letafet / Derya-y letafette inadan m gelirsin

Bir gzelin sa (mu) fazlasyla parlad iin, sandan her yere letafet suyu aktn syler, demin letafet denizinde yzmekten mi geldin diye sorar. Belgatin yine dilbilgisine, bu sefer de cmle yapsna dayanan bir ayrm da bir imgede, o imge trnn asl elerinin hepsinin zikredilip zikredilmedii gzetilerek yaplr. Tebih-i mufassal, tebihin her drt esinin zikredildii benzetmedir (Tahir, 169), Nabinin u beytinde olduu gibi:
Bezm-i safaya sagar- sahba gelir gider / Gya ki cezre medd ile derya gelir gider

Tebihin drt esi unlardr: arap bardann (sagar-i sahba) bezme getirilip gtrlmesi mebbehdir (benzeyen). Denizin gelgitle (cezr medd) kabarp alamas ise mebbehnbihdir (kendisine benzetilen). Vech-i ebeh

204

VICTORIA HOLBROOK

(arasndaki iliki) de, iirin znesinin iki sofrasndaki kadehlerin deniz kadar bollukla ve devamllkla gelip gittiini dnmesidir. Vasta- tebih (benzetmenin vastas) ise, gya ki szdr. Vech-i ebehi zikretmeyen benzetmelerse tebih-i mcmel, hem vech-i ebeh hem vastas silinirse de mekked diye tanmlanr. Asl eler atlandka imgenin ilikilerinin ve dolaysyla hayal gcnn kuvvetlendirildii dnlmtr; imgede makbul grlen ey hayal gc olduu iin de byle olanlar daha ok beenilmitir. Tebihin nerede mufassal, nerede mcmel, nerede mekked olarak kullanlmas gerektii zerinde ok durulmutur (Tahir, 169). Belgatte dikkat edilen bir baka ey de, tebihte benzeyen ile benzetilenin tek veya ok olmasdr. Benzeyen tek, benzetilen oksa aralarndaki iliki tebih-i cem; benzeyen ok, benzetilen tekse tesviyye olur. Her ikisi oksa srasna gre iki trls vardr: benzeyenler nce gelirse tebih-i melfuf; nce bir benzeyenle benzetilen, sonra baka bir benzeyenle benzetilen arka arkaya gelirse tebih-i mefruk olur (Tahir, 170). Nabinn u beytindeki, mekked bir tebih-i tesviyyeye benziyor:
Dr mercan bulunurmu tutalm deryada / Bu kadar in-i cebin satmaya erzende midir

Oysa iler daha karktr. Benzeyen, aln krkl (in-i cebin, ka atma) olup benzetilen de inci ile mercan deildir nk. Grenee gre denizde dalga izleri, suyun altnda gizli kalm bir definenin bulunduunun belirtisidir. nsan sinirlendiinde alnnda beliren izgilerle denizin yzndeki dalga izleri arasnda bir benzerlik olduu dnlmstr; bu da Allesandro Bausaninin (1958) biimsel uyumlu dedii benzetmedir (Holbrook 1996). Nabi, peki, diyor; senin alnndaki krklk, dalga izleri gibi inciyle mercan bulunduunun belirtisi olabilir ama, acaba o (sendeki) define, bu kadar krkl satmaya deer mi (erzende midir)? Byle bir imge temsiliyye olarak tanmlanr: temsiliyyede iki veya daha fazla eyin arasnda kurulan iliki, baka bir takm eylerin arasnda kurulan ilikiyi dorular (Bilgegil 189, 148).6 Aln krklyla denizin dalga izleri arasndaki benzerlik, kyas yoluyla krkln da define belirtisi olduunun sonucunu karmaya vesile olmutur. nciyle mercann, dilerle krmz dudan greneksel imgeleri olduunu sylemi bulunalm. Satmaya sz ise, benzetileni fiil veya orta olan istiare-i tebaiyyeye rnektir (Tahir, 72)7 belgatin yine dilbilgisel bir ayrm. Hava satmak gibi deyimlerde kullanlsa da satmak szc, burada kendi asl anlamnda kullanlmad iin istiare olup beyitte dolaan deer temasn destekler; erzende de daha ok pazara ait szm zamannda.

6 Prof. D. Bilgegil temsil sz kullanmsa da temsiliyye olarak yazlmas da geerlidir. 7 Tahir Beyin kitabnda bu szck tebeiyye olarak baslmtr. Lgatlarda ise yazdm gibi geer.

KLASK-SONRASI MGE, OKYANUSSAL BENLK

205

*** Sanrm verdiim rnekler, belgatte imgesel ilikilere nasl ussal bir bakla yaklaldna dair az da olsa bir fikir vermitir. likinin felsef ve dilbilgisel niteliine baklr; birimleri saylp srasna gre snflandrlr. Tabii ki bugn ilgileneceimiz farkl, belgatin deinmedii konular vardr. Bunu dnrken unu da gz nne almak yerinde olur: yaznsal hareketler, bittikten sonra deerlendirilir; halbuki klasik-sonras dnemin son yllarnda dikkat, Bat edebiyatyla eletiriye, Trk halk edebiyatna, yeni bir Trkeyle Trk yaznn meydana getirmeye evrilmitir. Belgatle sentez oluturmaya alanlar meydana ktysa da son tahlilde belgat gzden dm, klasik-sonras dnemin son yllarndaki durumu ne idiyse yle kalmtr; klasik-sonras dnem yazn da, zerinde en az durulmu Osmanl yazndr. Batda da romantikler, Avrupada geerli olan Yunanla Latin kkenli belgatten (aslnda Osmanldaki de ayn kkendendir) vazgemilerdir. Gene de belgatte ilikiler zerinde durulurken hayal gcne ok deer verilmesi, deniz imgesinin yokluunu bir lde aklayabilir. Metodoloji sorununa girerken deniz imgesinin yerine sanki bir benlik imgesi getiini syledim. Sanrm bu, divan iiri tarihi boyunca grlen, gittike imgenin hem daha fazla soyutlamas hem younlamas srecinin sonularndandr. Tebihin asl elerinden vech-i ebeble vasta-y ebebi silinmi olan imgeler, daha kuvvetli olduklar dnld iin daha ok beenilmitir. Kuvvet dedikleri, younlama yoluyla elde edilen bir eydir.8 Temsiliyye, iliki saysn oaltarak imgeyi younlatrr. Tebihten daha kuvvetli saylan istiare (Tahir, 71) trlerinin bazlarnda da imgenin uzantlar aranp balantl hususlar zikredilir; bu da imgeyi daha fazla younlatrarak canlandrr. imdi yorumlamasna geeceim deniz-benlik imgesinde her de vardr; anlalmas kolaysa da zmlenmesi zor, son derece soyut ve youn bir imgedir. Belgatte hayal gcnn belirtisi olarak deerlendirilip ok nem verilen mbalaa (hyperbole) da bu srete bir rol oynam olsa gerek. Abartmada hep younlama eilimi var nk bu soyutlamaya da yol aar. Galipin u beyti, mbalaann en kuvvetli nc derecesi olan gulve rnektir:9

8 Tahir Bey, nki tebihin rknleri azaldka mns kuvvetlenir. (169) ve istiarenin tebihten daha kuvvetli olmasnn nedenini anlatrken, nki bir askere Arslan gibisin! demek Arslana benzersin.; Arslanm! diye hitb etmek ise Arslann t kendisisin! demektir. (71) diyorsa da, imgede olup biteni dnmemi olsa gerektir. (Asker rnekleri vermesi kendisine ve yaad dneme ait bir eydir, belgate deil. Tahir Bey 1877 doumludur.) 9 Tahir Bey, mbalaa ve kuvvet szcklerini birbirinin yerine geermi gibi kullanyor: mbalaa, yani kuvvet (169). Ayrca mbalaa bahsinde Namk Kemalin gulv medhul (kusurlu) olduunu sylediini syler ve Tahir Beyin buna kar karken ald tavr, hayali nasl deerlendirdiine ilikin bir ipucu verir bize: Acaba bu medhl hkm tamim edilebilir mi? Yni aklen mmkn olmayan her eyin dnlb sylenilmesi edeb kusur mu saylmaldr? Byle olacak olursa edebiyatn bir rkn bulunan haylin yklvermesi lzm gelmez mi? (105).

206
Saki keramet sende ya bende / Bahri hababa mihman edersin

VICTORIA HOLBROOK

kinin verdii bol ferahlk, kaytszlk halini, denizin geniliine benzeterek sakinin onu bir tek hava kabarcna misafir edecek kadar keramet gsterebildiini sylyor. Nedimin u beyti de deniz kadar byk bir duygunun, bilincin iddetli bir u durumunu anlatyor:
Billah ne saht ate imisin gnl meer / Gark oldun ek-i huna synmez misin dahi

Deniz sz gemiyor ama iirin znesinin dkt kanl gzyalarnn, iinde boulunabilecek (gark) kadar fazla olduu varsaylmtr; gnln ateli hali de o kadar fazladr (saht, sert, ar) ki gzyalarnn iinde boulmasna ramen sndrlemez. Galipin yine deniz sznn gemedii ama zevrak (hem ie hem kayk demektir) ile kenar (hem yan hem sahil) szleriyle deniz kokusu veren u mehur beyti de insann isel bir u durumunu anlatr:
Yine zevrak- derunum krlp kenare dt / Dayanr m iedir bu reh-i sengsare dt

Verdiim rneklerin ounda deniz imgeleriyle armlar, denizden ok insann sonsuzluk, ar duygu ve bilincin u durumlaryla ilgilidir. znenin durumu, dolayl bir ekilde denize benzetilmi olur; sonra deniz sz gese de gemese de o durumla balantl eyler sylenir. Bahr-i cezbe imgesini bir daha dnelim. Belgate gre cezbe, izafet vastasyla bahre benzetilmi bulunuyor. Salt dilbilgisel yolla bu zmde aradm bulamyorum. Bana yle geliyor ki bahir istiaredir (eretileme); istiare, bir tebihin iki tarafndan birinin silinip srf brnn zikredilmesiyle meydana gelir; bahir, denizi deil, silinmi olan iirin znesini temsil ediyor, bu temsildeki temsil edilen de istiaredir. zneyle denizin ilikileri kat kattr; imgenin anlam, bahir-benliim-i cezbe, esrikken deniz gibi benliim gibi bir ey olur; iirin znesi, bu haldeyken ben yle olur yle yaparm, falan olay geer diye anlatmaya devam eder. Gene de bu tr zneimgede aklanmam bir dolayllk vardr. Bir iirin btnne yaylan bu zne imgesi nasl zmlenebilir? *** Belgate gre izafet-i istiariyye vastasyla yaplan imgelerde benzeyen, benzetilenle balantl bir hususla tamlanr. Benzetilenin kendisi silindii iin istiare olur, aada greceimiz Neatinn bir gazelinde geen dil-i gonce izafet-i istiariyyeli imgede olduu gibi. Gonce, greneksel olarak nce insana benzetilmitir, insana ait olan gnlle balantlandrlmas daha sonradr. Aradaki iliki, hayal de olsa kiiletirme (personification) yoluyla geree benzeyen bir yan kazanr. Yine aada geen rite-i can terkibi de yledir bu sefer eyala-

KLASK-SONRASI MGE, OKYANUSSAL BENLK

207

trma yoluyla; can nce hal gibi dokunulmu bir metaya benzetilmitir, sonra ona ait olan iple balantlanr. Bahr-i cezbe de yle mi? Bahir, nceden insana benzetilmi midir? Durum daha kark galiba. Byle istiarelerin de bir ksm itibardir; izafet-i itibariyye imgedeki eyleri, gerek olmayan, kuramsal ve znel, air tarafndan ortaya konmu olan bir dolaymla balantlar. Aadaki imgeler buna rnektir: gevher-i mana (mana mcevheri, z), rengini-yi mana (mana renklilii), ekvetiraz- gam (derdin ikyet-yontan), hame-i ekva (ikyet kalemi). Bahr-i cezbe bunlardandr; gene de szckler aras ilikiler dzeyinde bir zmdr bu. Belgatin dier istiare ayrmlar da tatmin edici deil: benzeyen silinirse istiare-i musarraha olur, benzetilen silinirse istiare-i mekniyye. Musarrahann trnden birincisi olan mutlakada ne mstearnminh ne mstearnleh10 ile balantl her hangi bir husus zikredilmez; ikincisi mcerrededeyse mstearnlehin uzantlar aranarak balants zikredilir; nc ve en kuvvetlisi olan mreehada da mstearnlehin balants. Mekniyyede ise silinmi olan benzetilenin balants zikredilirse istiare-i tahyiliyye olur (Tahir, 72-73). Bu ayrmlar daha ok imgenin fizik yapsyla ilgilidir; imgenin halini ancak bir yere kadar zmleyebilir. Gene de ok nemli bir nokta vardr: itibar imgelerde muahhas ve mcerred mefhumlar uzak ve yakn mnasebetler gz nnde tutularak biribirlerine izafe edilebilmektedirler (Timurta, 263). Baka bir deyile klasik-sonras sebk-i Hind denen slpta sk kullanlan bu tr isti-

10 Tebih gibi istiarenin de asl eleri drt tanedir. Bunlar bir rnek getirerek syleyeyim: sevdiim bir erkei bebeim diye ardmda, bebek szc msteardr (ereti; istiarede zikredilen szck veya szckler); mstearnminh de (msteardan ereti alnan anlam), bebee ait cicilik; mstearnleh ise (istiarede silinmi ve bylece eretileme yoluyla mstearn anlam kendisine atfedilmi olan ey), sevdiim erkein addr; cami de (vech-i ebeh gibi aradaki uyarlk), hem o erkein hem her hangi bir bebein sevimlililii. Karine-i mania denen ey de var ki mstearn kendi asl anlamnda anlalmasn nleyen, okuyucunun imgedeki balamdan karsamasdr. Bu yazya, belgatin imgeyle ilgili esas ayrmlar iin bavurulabileceini dnerek unlar da sylemi olaym: istiare, belgatte mecaz kategorisinde yer alr. Mecaz, arasnda bir iliki kurularak asl anlamndan baka bir anlama nakledilmi, ve kendi anlamnda anlalmasn nleyen bir karine-i maniaya sahip szck veya szckler grubudur. Kurulan iliki benzerlikse istiaredir. Benzerlik deilse iki trls vardr. Birincisi mecaz- aklidir: bir fiil, asl znesinden baka bir zneye atfetmektir. kincisi, mecaz- mrsel de denen mecaz- lgevinin ise ok trls vardr. Bunlardan imge kuram iin nemli bulduklarm vermekle yetineceim: aliyyet, szcn (veya szck grubunun) asl anlamnn mecaz anlamna alet olmasdr; mazhariyyet, asl anlamnn mecaz anlamna zuhur yeri olmas; hull, asl ve mecaz anlamlarndan birinin brnde yer almas; sebebiyyet, asl ve mecaz anlamlarndan birinin brne sebeb olmas; cziyyet, asl ve mecaz anlamlarndan biri brnn butnnn paras olmas; umum, asl ve mecaz anlamlarndan birinin brnden daha fazla genel olmas; tlak, asl ve mecaz anlamlarndan birinin mutlak, brnn mukayyed (kaytl) olmas; kevniyyet, bir eye eski halinin adn vermek; evveliyyet, bir eye sonra alaca halinin adn vermektir (Tahir, 96). Avrupada belgatte mecaz- mrsel trlerin ou ya metonymy ya synecdoche olarak tanmlanmtr.

208

VICTORIA HOLBROOK

are, airlerin eline somutla soyut arasnda olan balanty yoklayp aradaki snr ineyebilecek bir alet vermitir. Bunu gz nnde tutarak Neatinin mehur iirine bakalm:
evkz ki dem-i blbl-i eydada nihanz / Hunuz ki dil-i gonce-i hamrada nihanz Biz cism-i nizar zre dkp dane-i eki / n rite-i can gevher-i manada nihanz Olsak nola bi nam nian hre-i alem / Biz dil gibi bir turfe muammada nihanz Mahrem yine her halimizde bad- sabadr / Daim iken-i zlf-i dilarada nihanz Hem gl gibi rengini-yi mana ile zahir / Hem nee gibi halet-i sahbada nihanz Geh hame gibi ekvetiraz- gam- akz / Geh nale gibi hame-i ekvada nihanz Ettik o kadar ref-i taayn ki Neati / Ayine-i prtab- mcellada nihanz

iirde deniz sz gemiyor ama syleyen znenin benlii snrszdr. Tabii ki durumun tasavvufla ilgili olduu aktr. Gene de, hatta bu nedenle, siirin znesini dnelim. Biz diyor, ben demiyor. Bu, greneksel bir kullanmdr; biz, aklarz, arif airleriz anlamna gelir. Onunla beraber zne, ussal bir bak asyla yaklaldnda zellikle korunmas gereken bir snr silip kendini anlatyor. Biz ayn anda her durumdayz; her yerde ve her eyiz. Somutla soyut, burada bulunula burada olmay, maddesel durumla ruhsal durum kartlklarnn snrn iniyor. Bunu da itibar istiareleri kullanarak yapmyor imgelerin ou greneksel olduu iin aslnda bu ok sade bir iirdir ok sade bir teknik kullanarak yapyor: kart imgeleri yanyana getirmekle. Yalnz znenin durumu itibardir; kendini zdeletirdii imgesel konumlarla ilikisi itibardir. Biz hem blbln tnde (dem) evkiz, hem kzl (hamra) goncann gnlnde kanz; hem zarif tene (cism-i nizar) gzyann (ek) tanelerini dker, hem cann ipi gibi olur; hem dnyada mehur, hem garip bir bilmecede (turfe muamma) nihanz. Hemen hemen her beyitte, dizenin ilk yarsnda zikredilen eyler be duyuyla alglanan eylerdendir, ikinci yar ise alglanmayanlardan oluur. t kulakla duyulur; biz ancak iindeki evk olsak da, goncann gnl diye bir ey olsayd iinde dolaan kan dardan alglanmazd. Ten dokunulur, grnr, gzya da yle; can ipi ise yle deildir. Renklilik gzle grlr; hlet ise ruhsal bir eydir, arabn (sahba) hleti de olsa. Gndoumu rzgr (bad- saba), znenin srda (mahrem) olsa da ortaya kan eydir; sevgilinin sa (zlf) grnse de kvrm (iken) daha soyuttur. Denizin gelgitle kabarp alalmas gibi dizenin ilk yarsnda znenin ortaya kmasna karlk ikinci yarda geriye gidip kaybolur. iirin son dizesindeki oluu ortadan kaldrma (ref-i taayn) durumuna sonra geleceim; parltlarla dolu (prtab) cill (mcella) aynaysa ancak kendisinden baka bir eyi ortaya kartabilir. zne daima oluun her durumunda vardr, hem de hi birinde yoktur. Snr kalmamtr. Klasik-sonras gazelde byle znelere rastladka narsisizm teorisinde temel bir kavram olan okyanussal duygunun, imge poetikasnda da bir yeri olabilir di-

KLASK-SONRASI MGE, OKYANUSSAL BENLK

209

ye dndm. Neatinin iirinde ifade edilen benlik okyanussaldr. Psikanalizi edebiyata ugulamann sorunlar malm; birini dierine indirgemek tehlikesi vardr. Benim yapacam ise karlatrmal bir deney olup cevaplardan ok sorular tretecektir. Bu da fena bir ey deil; karlatrmal almalarn, tarih duyarllna sahip olan eletiri yaznnn nkoulu olduuna inandm belirtmitim.11 *** Okyanussal duygu, narsisizm denen zsevginin ilkel durumu olarak tanmlanmtr. Kkeni insan yavrusunun bilin durumunda yatar. nsan ana rahmindeyken bamlln hissetmez; kendini kadirimutlak, evrenle bir, kendi kendine yeter bilir, ihtiyalarnn ayr bir vcut tarafndan karlandn farketmez. Doduktan sonra da ancak yava yava muhtalnn kanlmaz gereiyle devaml karlaarak evresindekilerin onun ihtiyalarn karlayabilen, ya da karlayamayabilen, ama kendileri de ihtiya sahibi birer ayr insan olduunu kabul edebilir. Yanlsama da olsa vaktiyle bamllk bilincinden azade olarak gerekten yaamtr, ilk nce kendini engin, snrsz bilmitir; ilkel zsevgisi okyanussal duygunun verdii mutlulua dayanr. Bakalarna muhta olduunu renmekse bebeklik benliini narsistik kayba uratp zedeler. Zedelenerek olgunlar; yaadka zedelenmenin telfisi olacak eyleri kefederek kaybn bir lde ntralize eder eer ederse. Gene de yetikin insan, kadirimutlak olmann yanlsamasndan vazgemeyi rense de ilkel zsevgisi, ruhsal yapsnn temel evresi olarak benliinde durmaya devam eder; yitirdii ve zledii ideal btnln ancak baz ar duygu/bilin durumlarnda tekrar yaatlabilirliini hisseder. O arkaik hale dnmenin bedeli vardr elbette. Olgun benlik zor tecrbelerle oluturulur; snrlar her zaman geirginleebilir, ar durumlarda yklabilir de. Neatinin iirindeki znenin benlii de snrsz olsa bile ilkel deil tabii; muhta olmay bilhassa renmitir, bunu hissettirir. Duygu tonu ada Nefinin znesinde sk sk olduu gibi ikin deildir, dengelidir; kabarmasn alalmasn da unutmayarak tehir eder. Gene de klasik-sonras gazelde zellikle sebk-i Hindde en baarl airlerin (Neatinin yan sra balca Naili ile Galip aklma geliyor) gazellerinde ok yaygn olan bu tr znenin hem d dnyadaki denizle hem de i dnyadaki okyanussal duyguyla ilikisi vardr bence. Klasik-sonras gazelin dnsel dnyas iinde Tanrya kavumann uruna benliin snrlarn yok etmek eriilecek ideal olmutur. Bu balamda benlik, nefsin eski anlamn tar: ehvet dkn, fkeye kkrtan, haset dolu benlik;

11 Osmanl edebiyatna psikanalitik bak asndan yaklaan iki gzel makale iin bak. Walter Andrews 1993; Saffet Murat Tura 1995.

210

VICTORIA HOLBROOK

biz de belki ona ilkel zsevgisinden vazgemeyi renemeyen benlik deriz. Kavumaksa fena ile bekann geici varlktan ayrlarak lmez varla kavumak ve onda durmak, onunla devam etmek sreciyle olur; benlik, kendi varlnn Tanrya baml olduunu farkedip Onun sonsuz varlna kavumak uruna kendininkinden vazgeer:12 Neatinin syledii ref -i taayun, (kendi) oluu(nu) ortadan kaldrmay icra edip kazand nee denen manev olgunlukla dnyev yaamna devam eder. Bu sre de bilin ar deneyimler yaanarak olur; bunlardan en ok bahsedileni de insan muhta konumuna dren aktr. Gazel greneinde, kavuulacak olan, sevgilidir; oysa klasik-ncesi dnemde imgenin tarihiyle tasavvuf dnnn gelimesi kesimitir. iirin greneksel dnyev birimlerinin soyutlatrlmasna ve manevletirilmesine ynelik bir ekilde, airin manev bir anlam, dnyev imgelerle betimleyebilmesi oktan salanmtr. Salanmtr ama elde edilen imkn, ancak yava yava gelitirilmitir. Klasik-sonras dnemin bu zellii, slm dnnn genel tarihsel izgisinde dev bir eilimin sonucudur: gittike ve zellikle Osmanlda klasik-sonras dnemde younlaan, akn (transcendent) bir Tanr felsefesi yerine, bn Arab ekol tarafndan ve Melmilikte, Mevlevilikte de gelitirilmi varlk birlii (vahdet-i vcud) neesinin egemenlik kazanmasdr. Bylelikle klasik dnem iirde grlen, dnyev olana kar dmanlk azalr; yerini soyutla somut, burada olmayla burada bulunu, manevyle dnyev olann arasndaki devamllnn iirde ilenmesine brakr. Neatinin bizi, her iki konumda durabildiini ve dolaysyla hi birinde snrlanmadn mjdeliyor olsa gerek. zne imgesindeki snrszlk hali, denizin sonsuzluu, okyanussal duygunun zlemi ve zlemin telfisi olan ilah varlk arasnda kurulmu itibar ilikinin iselletirilmesinin sonucudur. Psikanalitik kuramlara gre insann kayplaryla baedebilmesi da yanstma (projection), ie yanstma (introjection) ve zdeletirme (identification) sreleriyle olur. Egonun inas d dnyann ynlerinin iselletirilmesiyle iler; bu sreler de hayat boyunca devam eder. Bir insan, cinsel bir nesneden vazgemek zorunda kaldnda egosunda, bu nesnenin egonun ierisinde kurulmas olarak ancak tarif edebileceimiz bir dnm sk sk olur, melankolide olduu gibi; bu ikamenin niteliinin tam ne olduu bizce mehuldur... Oysa ki bu sre, zellikle geliimin erken evrelerinde ok sk olur ve egonun zyapsnn, vazgetii nesne-yatrmlarndan (object-cathexes) kalan ve bu nesne-yatrmlarnn gemiini ieren bir tortu olduunu dnmemize yol aar (Freud 1923; akt. Frosh 1991, 69). Di dnyadaki arzu [nesnesi] ulalamaz olduunda ki sonunda hep byledirler ruh iinde iselletirilir, zihnin yapsnn paras

12 Kullanm tarihinin daha ncelerinde fena, dnyada maddesel lmllk, beka da ahirette ruhsal lmezliliin zorunlu durumlar olarak tanmlanmtr. Buradaki kullanmdaysa kyas yoluyla bu tecrbeleri henz hayattayken gnll olarak manev yaamann anlamn tar.

KLASK-SONRASI MGE, OKYANUSSAL BENLK

211

olur... Arzunun nesne kaybndan kaynaklanan hsran ok tehlikelidir; idi bir nevi fke enerjisiyle yklenmi olarak brakr nk sonuta Freudun kuramna gre, drtnn amac tatmine erimektir ve bu,ancak nesnenin vastasyla olur. Byle vaziyetlerde kiiliin krlgan sal, drtnn serbest kalmam, idin iinde geri tutulmu enerjisinin karsnda zlmekle tehdit edilir; ego, butnln kurtarmak iin fahielik yapar, kendini nesnenin yerine sunar (Frosh, 69). Bir deyile ego, nesnenin niteliklerine brnmekle kendini ide bir arzu-nesnesi olarak zorla kabul ettirmeye abalar ve Bak, beni de sevebilirsin, ben nesnenin tpksym diyerek idin kaybn telfi etmeye alr (Freud, akt. Frosh, 69). Bylece nesne-libido, yceltim (sublimation) yoluyla narsisistik libidoya, zsevgiye dntrlm olur. Edebiyat eletirmenleri Freudun rya kuramnda [yer deitirme] deplasman ile kondansasyon [younlama] diye adlandrlan srelerinin karl olarak yaznsal imgede eretileme, metonimi (metonymy), simge olarak ileme zerinde ok durmulardr. Neatinin znesinde grlen eyse insan benliini aan bir nesnenin, benliin yerine ikame olarak egosunda kurulmasdr. Aradmz dolayllk bu olabilir. Gazel, tr olarak hep ayrlktan yaknmaktadr; arzunun kayplarna kar Neati, bize her nesneye ulaabilen bir zne sunar. Ayn zamanda ayrlk zlemi yaam bir znedir bu. Deniz imgesiyle okyanussal duygu arasnda itibar bir iliki greneksel olarak kurulmutur; birbirleriyle zdeletirilmi, bu karmn yerine de ilh varlk ikame edilmi, znenin benliinin ierisine yanstlmtr. zne imgesi, ifte bir istiaredir. Arkeolojisi yle zetlenebilir: nce okyanussal duygu silinip yerini deniz imgesi alm; sonra da deniz imgesi silinip yerine znenin kendi varlndan vazgemesiyle ilah varlk gemitir. Gazelde deniz yok deil; iirin btnne sinmitir; o kadar var ki seilemiyor.

KAYNAKA
Andrews, Walter (1993) Singing the Alienated I: Guattari, Deleuze, and Lyrical Decodings of The Subject in Ottoman Divan Poetry. The Yale Journal of Criticism 6 (2): 191-219. Aristo (1957) De Anima. ev. W.S. Hett. Cambridge: Harvard UP . Barthes, Roland (1967) (Franszcas 1953). Writing Degree Zero. ev. Annette Lavers & Colin Smith, intro. Susan Sontag. New York: Hill and Wang. [Trkesi: Yaznn Sfr Derecesi, ev. Tahsin Ycel, stanbul: Metis, 1989.] Bausani, Allesandro (1958). The Development of Form in Persian Lyrics: A Way to a Better Understanding of the Structure of Western Poetry. East and West 9 (3): 145-153. Bilgegil, Prof. Dr. M. Kaya (1989) Edebiyat Bilgi ve Teorileri (Belgat). stanbul: Enderun K. Frosh, Stephen (1991) Identity Crisis. Modernity, Psychoanalysis and the Self. Londra: Macmillan.

212

VICTORIA HOLBROOK

Holbrook, Victoria (1996) Alegorinin lm, Hsn- Akn zgnl. Defter 27 (1996), 65-80. (1994a) Philology Went Down to the Crossroads of Modernity to Meet Orientalism, Nationalism, and... Ottoman Poetry. New Perspectives on Turkey 11 (Fall): 19-41. (1994b) The Unreadable Shores of Love: Turkish Modernity and Mystic Romance. Austin, Texas: U. of Texas Press. Lewis, Philip E. (1985) The Measure of Translation Effects. In Difference in Translation, ed. and intro. Joseph F. Graham, ss. 31-62. Ithaca: Cornell UP . Tahirl-Mevlevi (1984) (1. bask 1973). Edebiyat Lgat. stanbul: Enderun K. Tanpnar, Ahmet Hamdi (1956) XIX. Asr Trk Edebiyat Tarihi. stanbul: stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Yay. (1969) Edebiyat zerine Makaleler. stanbul: Milli Eitim. Timurta, Faruk K. (1980) Osmanl Trkesi Grameri. stanbul: stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Yay. Tura, Saffet Murat (1995) eyh ve Ayna. Defter 24 (Yaz), 62-89.

KLASK-SONRASI MGE, OKYANUSSAL BENLK

213

The post-classical image, the oceanic self

Although the Ottomans had a great deal of experience on the sea, it is extremely rare to find images of the sea in the most ubiqultous of Ottoman literary genres: the gazel lyric. Explanations of this absence which rely upon the history of poetic genre tend to explain away the question rather than address it from a literary-critical point of view. When we approach the question from this point of view, we find that while Turkology has generated methods of interpretation, it has created very few, perhaps no, critical methods for the analysis of poetic imagery. In previous writings of mine I have tried to problematize such gaps in the field of Turkology in terms of the history of its ideological relationship to the construction of national identity, and to propose critical techniques for the study of Ottoman poetics and for periodization of the history of Ottoman poetry. Here I work towards constructing a theory of the image in the gazel, taking the absence of sea imagery in post-classical poetry as an example, by reviewing the ways Ottoman rhetoric analysed imagery and combining these with an approach based on psychoanalytic theory of narcisism. In the gazel of the post-classical period (17th-18th centuries) we find at its height a tendency running throughout the history of Islamic poetry: a tendency toward further abstraction and density in imagery. Ottoman rhetoric, in its approach to the image, concentrated on the logical relationships between elements within the image. The relationship most characteristic of Indian Style (a post-classical movement) poetry is based on a theoretical inference, rather than, say, a likeness. Two or more elements within the image are linked on the basis of a theoretical relationship inferred between them. Such linkages are typically made between an abstract and a concrete thing, often by violating the logical differences between concrete and abstract, presence and absence, profane and sacred, spiritual and material. I find this process at work in a kind of oceanic subjectivity typical of the post-classical gazel, wherein, furthermore, the relationship between the subject and the situations and conditions in which the subject is found is theoretical. This type of subject is present within the entire poem and cannot be analysed by rhetorical techniques, which concentrate largely upon the linguis-

214

tic relationships between words and groups of words. It is clearly related to the spread of unity of being theory in the post-classical period, but this observation, too, is not in itself a contribution to theory of the image. It is this sort of subject-image which led me to think there might be a place for theory of narcisism in imagery theory. Oceanic feeling is the term given by psychoanalysis to the state of the infant in the womb. After birth the infant only gradually, by means of continual confortation with its dependence on others for survivial, relinquishes its belief in its own omnipotence which, although illusory, is based on lived experience in the womb. Although a person, through the process of maturing, leams to find compensations for the loss of that ideal state, it remains in the psyche as the developmental trace of that primary narcisism which does seem to be relivable in certain extreme states of emotion. With this in mind we can theorize that the oceanic subject is a double metaphor. The oceanic state is the ornitted term in a sea image, which in turn is the omitted term in an image of the subject reunited with divine being.

MASALDA BYYEN KIZLAR: SZL GELENEK MASALLARI

215

Masalda byyen kzlar: Szl gelenek masallar,* ocukluk ve dsellik


Onur Cankoak**

Baba bana bez getir arya git tez getir Erilmemi iplikten Dokunmam bez getir (Erzurumdan bir uyku bilmecesi) Grimm kardelerin 1812de yaynlanan Masallarnn ilk cildinin nsznde u szler vardr:
Bu masallar, ocuklar gzmzde bu denli olaanst ve kutsal klan safln ta kendisi ile ykanmlardr. Tpk ocuklarnki gibi, bedenleri ne kadar hassas, elimsiz ve beceriksiz olursa olsun; kocaman, kusursuz, parlak ve maviye alan gzleri vardr. O gzler ki ocuk ne kadar byrse bysn hep ayn byklkte kalrlar. (Grimm, 1967)

Masallar ocuklar iin midir; yle ise neden? sorusuna Grimm kardelerin verdii bu yant David daha sonra yle yorumlamtr (David, 1964):
Her ne kadar ocuklar masal dinlerken zevk alsalar da masallar aslnda ocuklar iin deil, ocuklar gibidirler. ocuklar arasnda yaam, aile iinde tpk ocuklar gibi deerli birer varlk olarak korunmulardr.
(*) Bu yazda incelemek istediim masallar, Paris X-Nanterre niversitesine emanet edilmi olan Pertev Naili BORATAV szl gelenek ariv kaynaklarndan sevgili Boratavn izni ile aratrarak aldm. Szkonusu kaynaklarn son derece zengin (bin kadar derlenmi masal) olan masallar blm ksmen arivlenmi, arivleme almalar mal kaynak bulunamamas nedeniyle yarda braklmtr. (**)Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales, Paris.
TOPLUM VE BLM 70, GZ 1996

216

ONUR CANKOAK

Bu kukusuz fazla romantik yantn sezgisel bir doruyu ierdiini Freudun psikanaliz kuram aklamakta ve dorulamaktadr. Masallar gerekten de ocuklara benzer. ykleme yaplar karmak figrasyonlar halinde dzenlenmi ocukluk kkenli gerelerden oluur. Bu yazya da kaynak olan szl gelenekten derlenme masallarn oluum ve ileyi dzenekleri ile ryalarnki ayndr: figrasyon,1 younlatrma,2 yer deitirme,3 ikincil ileme.4 Ryalar gibi masallarn da kaynan ocuklua zg gerelerden almas mantkl grnmektedir. S. Freud ryalarla masallar arasndaki ilikiyi incelerken etnograf Ernst Openheimn aratrmalarndan yararlanarak ncelikle masallar, halk ykleri ve fkralardaki ryalar ele ald. Oppenheim, masallarda grlen ryalardaki simgeselliin, psikanalistlerin hastalarnn ryalarnda zmledikleri simgesel anlam ile tmyle rttne dikkati ekiyordu. Oppenheimn altn izdii
1 Figrasyon (Rcksicht auf Darstellbarkeit-betimlenebilirliin hesaba katlmas): dsel dncelerin tabi olduu bir zorunluluktur. Bu dnceler zellikle grsel olmak zere, imgeler halinde temsil edilmeye elverili olabilmek iin bir deiimden ve elemeden geiriliyorlar. Bu ilemle: a. Ryann esas dnceleri arasndan grsel betimlemeye en uygun olan elenir (Freud). b. Kaymalar (dplacement) imgelenmi ikame elerine doru ynlendirilir. Bylelikle anlatm kaymas, soyut kavram ile duyumsal imge arasnda bir ilinti somut bir szck oluturmu olur. rnek: aristokrat teriminin yksek konumlu terimine kayarak bir yksek kule imgesi ile temsil edilmeye elverili oluu. 2 Younlatrma (condensation-Verdichtung): Bilind srelerin temel ileme biimlerinden biridir. Birka arm zincirinin kesiim noktasnda bulunan bir tasarm, bu zincirleri yalnz bana temsil eder. En ok ryada ne kar. Ryann ak anlats sakl ieriinden ok daha ksa ve zldr. Anlat, ieriin ksaltlm bir evirisi gibidir. Bununla birlikte younlatrma ilemi bir zet deildir: ak elerin her biri birden ok sakl anlam (signification) ile belirlenirken bu anlamlarn her biri birden ok ak ede bulunabilir. te yandan ak e, kendisinden kaynakland her bir anlam ayn iliki erevesinde temsil etmez. Dolaysyla szkonusu anlamlar bir kavram gibi iinde barndrmas dnlemez. Younlatrma ilemi bir yandan sansrn bir sonucu iken, dier yandan da sansrden kamann bir yoludur. Younlatrma, ak anlatnn zlmesini gletiren bir ilemdir. Ryada younlatrma mekanizmasnn ilemesinin sonularndan biri sansr etkisiz hale getirmektir. Ama younlatrma her eyden nce bilind dncenin zelliklerindendir. 3 Yer deitirme kayma (dplacement Verschiebung): Bir tasarmn vurgu, younluk ve neminin kendisinden koparak temelinde daha az youn ve birinci tasarma bir arm ba ile bal baka tasarmlara geebilme olgusu. zellikle rya zmlemelerinde karmza kan bu olgu, psikonevrotik belirtilerde ve genel olarak bilindnn tm oluumlarnda grlr. Psikanalizdeki yer deitirme kuram, tasarmlardan koparak arm yollarna kayabilen bir yatrm enerjisinin varlna dayal ekonomik varsaymdan hareket eder. Bu enerjinin serbeste yer deitirmesi bilind sistemin ilemesini salayan birincil srecin (processus primaire) en nemli zelliklerindendir. 4 kincil ileme (laboration secondaire-sekundre Bearbeitung) ya da anlalabilirliin hesaba katlmas (Rcksicht auf Verstandlichkeit): Ryann, grece anlalr ve tutarl bir tutarl bir senaryo biiminde sunulmak amacyla yeniden elden geirilmesi. Tanmlar, J. Laplanche ile J.-B. Pontalisden (1967) ksaltlarak alnmtr.

MASALDA BYYEN KIZLAR: SZL GELENEK MASALLARI

217

bir baka nokta da halkn masallardaki ryalar tpk psikanalizin yorumlad gibi yorumlamas, yani szkonusu ryalara arzularn gerekletirilmesi ve gereksinimlerin karlanmas anlam yklemesidir. Freud Rya ve Yorumu (Freud, 1967) adl kitabnda:
lgin olan u ki, halk akl ryalarn gelecekten haber verdiini sylerken hakldr. Gerekten de ryalarn bize gsterdii, gerekleecei biimde deilse de bizim gereklemesini istediimiz biimiyle, gelecektir. Ve halk ruhu burada da her yerde gelenek haline getirdiini yapyor: istedii ne ise ona inanyor.

diyor. Elbette ryann masaldan ok nemli bir fark var: Rya bireysel bir sre iken masal kollektif bir sre. Masal da kkeninde bireysel bir eser, ancak bu kkenin belirlenmesi olanaksz. Bir kez ortaya ktktan sonra masal, Jacobsonun koruyucu sansr dedii toplumsal denetimden geiyor; bylelikle ya kabul ediliyor ve topluma malolarak aktarldka eitli deiimlere uruyor, ya da reddediliyor; yani aktarlmayarak unutulmaya terkediliyor. Bu sre kukusuz yazl deil, kulaktan kulaa yaylan szl gelenek masallar iin geerli. Gelenein masal dnda sunduu dier gereler de (deyimler, bilmeceler, trkler, oyunlar...) psikanalitik kuramda sz edilen simgelerle dolu. Bu tr simgelerin yorumlanmas geleneksel olgularn (rnein gei trelerinin...) derin anlamlarnn aa kmasna yarad gibi, bu anlamlar da masallarla karlatrmal inceleme yoluyla dorulanabilir. Gelenek rnlerinin psikanalitik yorumundaki bu srekli birbirine gnderme yapma olgusuna, zengin bir rneklendirme gerektirdii iin burada yalnzca deinmekle yetiniyorum. Bu noktada, psikanalizdeki simgeler ve yorumlarna ilikin sonularn hibir zaman antropolojik verilerin bilgisine dayanmadn, bu sonularn kiiler zerinde yaplan uzun (klinik) almalardan elde edildiini anmsatmak isterim. Ancak szkonusu sonularn doruland yerlerden biri de halk bilgisi rnleridir. Freudun dikkat ektii bir baka nemli nokta masaln, ryadan farkl olarak anlatma ve dinlemek iin oluu (Freud ve Oppenheim, 1987). Bu olgu masal zerinde sansrn etkilerini hafifletici niteliktedir. Masal anlatmak ve dinlemek, yani masal ile iletilen tasarm keyif veriyor ise bu ayn zamanda bir tr gizleme, ama zlebilir gizleme keyfidir. Anlatan ile dinleyenlerin ortak bir kodlama dizgesi ile zebilecekleri bir giz var masalda. Szkonusu giz sansr, simgeleme ve bastrlann geri dn dzenekleri ile keyif alma ve yorumlama ann ortaklaa kullanmyla zlebilecektir. Ren Kas Masaln rgs balkl makalesinde (Kas, 1984) masalda dleyen kimdir? sorusunu sorup yant olarak yle bir varsaym ileri sryor:
Dleyen, masal anlatandaki ve dinleyendeki dleyendir. Yani grup kapsamnda, grup yelerinin zdeletikleri ortak, anonim bir dleyendir. yelerden her biri ma-

218

ONUR CANKOAK

salda daha nce grlm, istenen ya da korkulan bir ryann anlatsn bulur. Bu anlatda anlayan ve dinleyenlerden her biri kendi geceden kalan tortularn (restes nocturnes) badatracak bireyler bulur.

Kasin bir dier varsaym da masaln, arzunun oyunlarn ve kltrn kurnazlklarn kiilerin ryalarndan daha ak biimde dzenleyip ortaya koymas ve bu yolla bir bilind fantazmlar btnne, daha nce sylemi olann (dja-dit) merulatrc tankln sunuyor olmasdr. Kasin szn ettii bu merulatrclk zellii yukarda szn ettiim masaln anlatmak ve dinlemek iin oluu ve szn, hele hele masal gibi kollektivitenin sahiplendii bir szn yazya gre sansrden daha fazla kaabilme yetisiyle ilgilidir. Trkedeki rivayet kipi iin, bu zellii zenginletirici nitelikte bir masal arac denebilir. Masal incelemesi yaparken, mmkn olan en byk sayda anlatmaya (versiyon) bavurmak ok nemli bir ilkedir. Ancak bu biimde btnlkl bir masal imgesi, masaln bir tr robot resmi oluturulabilir. Bir masaln yorumu ancak deikelerden (variantes) yola klarak gerekletirilebilir. Bu noktada Freudun rya yorumu iin belirledii ilke geerlidir:
Hastalarmn ryalarn zmlerken her zaman baaryla sonulanan bir yol denerim: Bir ryann anlatsn anlamak bana g geldi mi hastadan ryasn yeniden anlatmasn isterim. kinci anlatda hastann ayn szckleri kulland nadirdir. Ve biliyorum ki farkl biimde dile getirilen blmler, ryay eleveren zayf noktalardr. (...) Yorum iin bu noktalardan yola klabilir (Freud, 1967).

Masalda en ok kullanlan yntem, figuration, yani masal dncelerinin imgeler haline evirilmesidir. Masal da Freudun ryalar konusunda szn ettii bir betimlenebilirlik kaygs ile dzenlenmitir:
Ryann oluumu srasnda dnceler grsel imgelere dntrlyor. Yani szsel tasarmlar, tm srece bir betimlenebilirlik kaygs hakimmicesine kendilerine uygun nesnesel tasarmlara dnyor. (Freud, 1967)

Masallarn aktarlma (bir baka deyile dnerek yaylma) mekanizmasn anlamak iin J-P Valabrega (Valabrega, 1987) Jacobsonun dilii eviri kavramna bavurulmasn neriyor. Freudun hastalarndan istedii de bir tr dilii eviri yapmalar. eviri kavram, masaln sylemek istediklerini hangi yollarla bildirdiini, yani masaln ak anlats ile gizli ierii arasndaki balar anlamak iin de yardmc bir kavram. lerinde ayn izlei bulduumuz masal anlatmalarnda kullanlan fark figrasyonlarn (deikelerin), kendi aralarnda bir dilii eviri oluturduklarn dnebiliriz. Aada Yasak Odal Masallar blmnde verdiim deike rnekleri, bu konuyu anlamakta yardmc olabilir. ncelikle de-

MASALDA BYYEN KIZLAR: SZL GELENEK MASALLARI

219

ikelerdeki ortak ortak payda bulunmal, daha sonra masaln yaps ierisinde bu paydann neden var olduu, hangi anlam tamamlad dnlmelidir. Masallara bu genel baktan sonra yukarda sylenenleri rneklendirme ile aklamak amacyla bir alan semek gerekiyor. Bu alan, Trk szl gelenek masallarnda dikkat ekici lde sk rastlanan yasak oda motifi olacak. Yalnzca psikanalitik bak as ile dahi son derece geni bir yorumlama erevesi sunan bu masallarn bir anlatmasn deikeleri ile zmlemek yerine, bu erevede ilgimi uyandran iki konu (yasak ve ihll kavramlar ile masalda zaman boyutu) zerine birka noktaya deinmeyi yeledim.

Yasak Odal masallar*


Bu yazda yalnzca baz ynleri ile ele alabileceim yasak odal masallar, Aarne ve Thompson Uluslararas Masal Katalounun (AaTh) 311, 363, 425, 425A, 710 ve 894 numaral masal tipleri altnda snflandrlabilir. Bu tipler birok deiiklikle de olsa Trk Masallar Katalounun (TTV/Eberhard-Boratav) srasyla 157/III, 152/III, 153, 154, 185, 136, 291, 103, 104, 95, 125/IV, 197, 258/III numaral tiplerine denk dyor.** Bu masallardaki ortak izleksel noktalarn ilki, zet olarak, bir nedenle evinden ayrlm olan kzn, yolculuunun bir noktasnda karsna kan ve srad zellikleri olan adam (ici klndaki yal canavar, evlendii yabanc, insand bir biimi olan kocas, onu evlat edinen babas, bir Arap, bir Dervi, mektep hocas...) tarafndan tuhaf bir yasaa tabi tutulmas: sana anahtarlarn verdiim otuz dokuz (ya da krk) oday a, krkncsn (ya da krk birincisini) ama. Ek blmde rneklerini sunduum masallarda bu izlek etrafnda ok eitli olaylar dnyorsa da bu karmak yapdaki her bir rnek, yapmaya alacam yorumu dorular grnyor. Yasak odal masal anlatmalarndan birka rnee bakalm, odalarda neler var?: AaTh 311: + 39 odada: ... altn, kuma, elbise, kap kak, her ey... 40. odada: ... salarndan tavana aslm ok gzel bir padiah olu... + 40 odada: ... mcevherler, altnlar, gmler, prlantalar... 41. odada : ... iki bala bir de krba... + 40 odada: ... her odada ayr bir gzellik ve grlmemi mcevherler... 41. odada: ... ayn ondrd gibi bir delikanl tavana asl duruyor...
(*) Yasak oda motifi demememin nedeni, szkonusu motifin adl adnca yeralmad baz anlatmalar da, dierleriyle anlamsal bir btnlk oluturduklarn dndm iin inceleme kapsamna alm olmamdr.

(**) Masal kataloglarnn snflandrmalarn yalnzca masal incelemesinde kanlamaz pratik nedenlerle kullandm, snflandrma ltlerini benimsemediini belirtmek isterim.

220

ONUR CANKOAK

+ 39 odada: ... her oday am ve beendii eyleri alm... 40. odada: ... oda ok karanlkm ve ok dik bir merdiven varm. Aye korkarak hemen oday kapam... + odalarda: ... inciler, elmaslar, hallar... kk anahtarl kk odada: ... ablalarnn cesetleri... + 40 odada: ... her gn bir oday ayor, orada grmedii eyleri gryordu... 41. odada: ... grd manzarann dehetile oraya yuvarland. nk iki ablas da salarndan tavana aslm gzleri bym bir halde asl duruyordu... AaTh363 (bu tipde yasak olmayan odalarn tasviri yok) + .. Bakm ki ierisi bombo. Yalnz ortada bir masa var ve stnde bir mum. eri girmi. Pencereden gz dar kaym. Bir bakm mezarlk. Cin de orada bir mezar amakla megul... + ... grd manzara u imi: ldrlm bir sr kadn. O kadar ok korkmu ki hemen hasta olmu. + ... anca bir de ne grsn, her tarafta bir sr l ve l kemikleri yl duruyor. aknlk iinde iken, llerden biri dile gelerek: Pir Goca seni de yiyecek, bizim gibi olacaksn. nk Pir Goca l yiyerek geinir, demi... + ... bakr ki bir l goydular. Onun eri olduunu tand. liyi goyup gittikten sonra liyi kart yedi. Anahtarn vermedii odann pencereden ieri kefinini att, gz horti bayldi... AaTh425 + ... Bir de bu kapy anca ne grsn? Gzel renkli bir oda, bu odann iinde bir karyola, iinde biri kz, biri olan iki gen yatyor. Bir de salncak iinde gzel bir ocuk, pencereden yzne gne gelmi ml ml uyuyor. Gelinceiz buna dayanamayarak bandaki evresini hemen pencereye germi ve dar kaca srada karyolada kz esneyerek uyanm, geline: Beni Adem imdiye kadar benimdi, bundan sonra senin olsun diyerek odadan kaybolmu. Bundan sonra eek kafas ortalkta grnmemi. + ... Nihayet kz dayanamam, krknc kapy am. Buras gzel bir baheymi. Orada bir delikanl ile bir peri kz yatyorlarm. stlerine gne gelmi terlemiler. Kz da stlerini rtmek isterken peri kz grm ve imdiye kadar bunu ben zaptettimdi, bundan sonra senin hakkn, demi... (AaTh425 anlatmalarnda yasak ya da sadece gizli odada kzn, kendisine yalnzca insan olmayan ekliyle ktk, eek kafas, kuru kafa, ... grnen esrarengiz kocas ve onu bylemi olan peri ayn yataktalar. Kocas insan biiminde. Odada bir de bebek var. Kzn odaya giriinden ve perinin kocasn azad etmesinden sonra bebek de masaldan sessizce kyor. Bu, bir yanyla o bebein masal boyunca bym olan kzn ta kendisi olduunu dndrtyor.) AaTh4251: + Peri padiahnn olu uyuduu zaman kz bakyor ki olann alnnda bir anahtar ve karnnda da kilit varm. Kz merak edip kilidi ayor. Bir yol var, bu

MASALDA BYYEN KIZLAR: SZL GELENEK MASALLARI

221

yoldan yryor. eride ocuk takm hazrlyor kzlar, bir faaliyettir gidiyor. .. Kz kyor ve kilitlerken mum damlyor. Peri padiahnn olu yandm diye feryat ederek eski ekline girip kayboluyor... Masalda grnrde yaln, ama aslnda ok younlatrlm olduklar iin son derece karmak figrasyonlar var. Bu figrasyonlarla masal, ergenlik yandaki kzn geirdii evrelerin gei noktalarnda dmlenen itkilerden (pulsions) szediyor.
zmleyici gzlem, fallik dzenlenme, dipus karmaas, idi tehdidi, stben oluumu ve uyuklama devresi (priode de latence) arasnda bu tr balantlarn varln tanma ya da sezme olana veriyor (Freud, 1969).

Bunlara oral ya da cannibalique (yamyamca) itkileri de ekleyebiliriz. Yasak oda motifi ieren masal anlatmalarna tek tek ve daha derinden bakarsak kz ya da daha nadiren erkek* ocuklarn ergenlikten yetikinlie varta cinsellii kefederken getikleri aamalar bulabiliriz. Bu anlatmalarda klasik baba figr ici baba, dervi baba, Arap dev ya da ihtiyar adam biiminde karmza kyor. Kz ocuk, ancak bu baba figrnden kopmay baardnda ehzadesine kavuabiliyor. Masallardaki kz kiiliklerin balarna gelen kt maceralarn, karlatklar byk glklerin dipyen saplanma sorunsalnn zlmesi giriimlerini temsil ettii sylenebilir. Yani bir anlamda babann ayartmasndan (sduction)** kurtulma giriimleridir szkonusu olan. Kz kahramann karlat tm dehet verici olaylar bylelikle dipyen yasan almasnn yolaaca tehlikeleri metaforize eder. Yasak oda motifinin ortak imgelemde genel olarak temsil ettii, varolutaki rtl ve gizemli kalm tm noktalar. zmlemeci bir yaklamla bakldnda yasak oda motifinin masallarda ilksel sahneyi*** simgeledii yorumunu yapabiliriz. Freudun ilksel sahnesi dipyen dselliin temelini oluturan cinsel birlemenin srrn yklenmekte.
(*) Bu incelemeye, daha ayrntl ve karlatrmal bir baka incelemenin konusu olacan dndmden, erkek kahramanl masallar katmadm.

(**) Ayartma ile kastedilen gerek znenin gemiinde yeralan bir olgu deil, tarihsel olarak ancak bir efsane balamna oturtulabilecek yapsal bir veridir. (Laplanche-Pontalis) (***) Freudun ortaya koyduu ilksel sahne (Urszene) terimi, ocuk tarafndan gzlenmi ya da birtakm belirtilerden yola karak dlenmi, anne-baba arasnda yaanan cinsel iliki sahnesini anlatyor. Sahne ocuk tarafndan genel olarak babann anneye iddet uygulamas biiminde yorumlanyor. lksel sahnedeki gereklik ve dsellik paylarna ilikin tartmann tesinde Freud, bu sahnenin bireyin bireyolusal (ontognique) ve soyolusal (phylognique) gemiine ait olduu ve kendisine sonradan yklenecek (nachtrglich) anlamlardan nce var olan, efsanev nitelikte bir olay olduu fikrini savunuyor (LHomme aux Loups-Aus der Geschichte einer infantilen Neurose, 1918).

222

ONUR CANKOAK

Yasak ve ihll
Masal sahnesi: Elinde krk anahtaryla yasak odann kaps nnde bir kz durmaktadr. Kza anahtarlar veren ile sonuncu oday ama yasan koyan, ayn kiidir. Kzn iinde bulunduu durum, yasan dile getirilmesi ile ihlle kkrtlmann ayn anda gerekletii bir durumdur. Yasak, z gerei ihllsiz dnlemez. Bu masal sahnesinde ihll arac nesne (anahtar) yasan dile getirildii anda yasan muhatabna (en kk kz kardee) verilerek yasan ihlli kendi znde nitelii aka ilenmitir. Kzn elinde krk anahtarlk bir deste (btn) var. Anahtar destesinin oluturduu btnde, yasan buyurulmas ile bir blnme meydana geliyor: Krknc oda almayacaksa dier otuz dokuzunu ne diye amal? (Bir anlatmada yasak yle dile getiriliyor: Ktk 40 tane anahtar vermi ve otuz dokuz oday a krkn ama demi.) Bu blnme geici: yasan delinmesi (btn odalarn almas) ile btnlk yeniden oluacak. Ne var ki ilk baktaki anahtar-destesi-btnln kendisi de iinde bir blnmeyi barndrmakta: mutluluk, bolluk, rahatlk imgeleriyle ykl otuz dokuz oda grnts korku, zulm ve irenlik ieren krknc odann almas ile bozulur, kanla lekelenir (tpk kimi anlatmalarda kmayan bir kan lekesiyle kahraman eleveren krknc oda anahtar gibi). Arzu daima yitirilmi btnln arayna ynelir. Btnlk, yasan ihlli pahasna aranmakta. Krknc oda kapsnn almas annda, bu btnln hayal biimde bulunmas ile yitirilmesi bir olur. Yasak oda motifi ieren masallarda dile getirilen yasak, yalnzca bir kapnn almasna ilikin. Kahramann merak kapnn ardnda olup bitenlere ynelik bir merak. Burada yasan nesnesi kefedilmek istenen bir bilinmeyen. Yasak kapnn almasnda nesnesi bilinmeyen bir ihll szkonusu olduuna gre, bunu saf halde bir ihll diye adlandrabiliriz. Oda, kapnn alma anna dek bo bir alan yani herhangi bir eyle dolu olabilecek bir alan. Yasan nesnesi, bir bilgi nesnesi. hllin kahraman olan kzn arad, bir bilgi, kendi varoluunun gizemini tayan ve saklayan kapal odann iinde ne olduunun bilgisi. Henz-almam-odann gizemi badndrc. Kimi anlatmalarda yasak odann kapsn atnda kendisini fazla dik bir merdivenin banda bulup da baylan, ya da kapy amasyla baylmas bir olan kzn yaad badnmesi gibi... Yasak olmayan otuz dokuz oda gzellikleri ve deerlerinin tesinde bir olaandlk tamayan, sradan nesneler ierirken yasak olan son oda beklenmeyen, korkun ve iren nesneler ieriyor. Krknc odada olanlar katlanlamaz, fazla gerek. Otuz dokuz odada bulunan deerli nesneler ya da itah ac yiyeceklerin artrd scaklk, gven ve doyum daha ok anne figryle ilikilendirilebi-

MASALDA BYYEN KIZLAR: SZL GELENEK MASALLARI

223

lir. Krknc, yani yasak oda ise iinde cinsellik gerekliini barndryor. Masallarn ounda daha figryle badatrlyor krknc oda. Kz ocuk iin cinsellii renmede yolgsterici (initiateur) rol, ilk ak nesnesi olan babaya aittir. Kz yasa ihlal edip de odaya girerek cinsel ilikinin kkeni ile ilgili bir soru sorup kendisini de iine dahil etmek istiyor. Kz ancak bir baba metaforu olan kt adamn hakkndan geldii, onu ldrd zaman sevdiine ve meru (Yasaya uygun) bir kadnlk boyutuna kavuabiliyor. Peki masal neden geleneksel kurallara, yasaklara uymayan itaatsiz kk kardei kayryor? Nasl oluyor da en kk kz, kardeler arasnda, toplumda kzlar iin hi de hogrlmeyen baeymezlie karn ve aslnda o yolla seilip masaln sonunda muradna erdiriliyor? Bu seim hangi gereklie denk dyor? Aarne ve Thompson Uluslararas Masal Katalouna gre 311. tipe dahil edebileceimiz Trke masal anlatmalarnda yamyam (cannibale) adamn insan eti yeme buyruuna uymayan ve uymu gibi yapmak iin yeterince kurnaz da olmayan iki abla kurban ediliyor. En kk kza gelince, onun yks ksmen iki ablasnn kurban edilmesi ile izilmi oluyor. ki abla biraz da kk kzn ta kendisi. Ablalarnn da kendisinin de uymad insan eti yeme buyruu snamas geildikten (yani yeme ya da yenmenin vahetli dinamiine bir biimde dahil olunduktan) sonra kk kz bir de yasakla kar karya kalacak: krknc oda kapsn ama yasa. Masal, ablalara kyarak, kk kz henz yasa ihll etmeden nce, ihllden sonra bana gelecek bir dizi belnn habercisi olan bir felket iklimine yerletiriyor. nk burada kendini dayatan bir gereklilik var: zneyi, arzunun Yasa tarafndan denetlenmediine tehlikeli hale gelen yazgsyla yzletirmek. Kk kzn davran, ablalarnn bana gelen felket biiminde ifadesini bulan geriye etkili sonular iinde barndryor. Masaldaki bu neden-sonu karmaas, masaln zaman-dlk zellii ile aklanabilir.

Masalda zaman boyutu


Masalda mantksal ve gereki deil, dsel bir zaman yaplanmas szkonusu. Bilind rnlerindeki zaman-dlk masallarda da var. nce ve sonra, ileriye ve geriye ynelim kartlklar masaln dsel sahnesinde ortadan kalkyor ve epik-izgisel olmayan, dolaysyla zaman-d bir zaman kalyor. Freude gre bilindnn ayrdedici zellii yalnzca kaynaklarnn deil, asl ok eitli gelerinin birbirlerine eklemlenerek dzenlenme tarznn zgllnde. Bilind tasarmlar elikisizlik ilkesine uymakszn ve herhangi bir dlama biimi de kabul etmeksizin yanyana gelirler. Freud kuramnn yap talarndan biri olan bilindnn olumsuzlamay* tanmad tezi bu anlama ge(*) Olumsuzlama, yerine gre inkr ya da yokumsama olarak da evirilebilir (d-ngation, die Verneinung): znenin o ana kadar bastrlm bir arzu, dnce ya da duygusunu yadsma yoluyla dile getirme biimidir.

224

ONUR CANKOAK

lir. Bir yklemenin eitli unsurlarnn izgisel dzenlenii ancak olumsuzlamann ileme gc ile mmkn olur. imdiki zaman bir ncekini dlar ve bylelikle bir zaman izgisi ilerler. Olumsuzlama ve dlama ilkelerinin ilemedii bilindnda, uyank bilince gre gemie ait olan tasarmlar gncelliklerini olduu gibi korurlar. Bylelikle yaplanm ve bir yne doru giden, nceden sonraya doru akan zamann kart olan bir tr askdaki zamana, sonsuz bir imdiye varlr. Bilind sreler iin zaman-d (zeitlos) kavramnn kullanlmas, bu srelerin, zaman bir dzenleme ve dlama ilkesi yapan eyin elinden katklar anlamna gelir. Trke masallardaki bir varm, bir yokmu girii ile, masalda zaman ve meknn bir gz krpma annda kaverii en yaln ve ho biimde dile getiriliyor. Bunun dnda birok tekerleme de zaman-dl pekitirici, dinleyiciyi ilk bakta sama gibi grnen, aslnda dsel ve bir o kadar da sihirli bir havaya daldrc zellikte: Az gitmi, uz gitmi, dere tepe dz gitmi, bir de dnp arkasna bakm ki bir arpa boyu yol gitmi... (zamann ancak mekn ve hareket ikilisi aracl ile anlalabilir bir boyut olduu dnlrse, az gidip, uz gidip, drt mevsim bir yaz gidip, hele hele birok kez demir asa ile demir arklar da eskitip bir arpa boyu, yani ksal bir yana, ufkde olmayan, yani asnda gidilemez bir boy gidilmesi herhangi bir yklemede zorunlu gibi grnen mantksal ve izgisel zamana bir meydan okuma gibidir). Ben babamn beiini tngr mngr sallar iken... Babam beikte, annem eikte... ... baban dodu dediler... (Soy zincirindeki mantksal dzen de izgisel zamann en emin tanklarndan biri deil mi? Masal dsellii onu da altst etmekten geri kalmyor) Ben yzbir yandayken... M. Schneider (Schneider, 1980) bir masal kahramannn yolculuu iin kkensel bir zaman ve mekna dal tanmn yapyor. Schneider masalda kkenin bir nce-zamandan ok srekli etkin bir kurucu-zamana oturtulduundan szediyor. Bu noktada masaln ilevinden, yani simgesel etkililiinden (Claude LviStrauss) szedecek olursak, kiiler zerinde yaplan zmlemelerden yola kan psikanaliz kuramndaki nevroz tanmna bavurmamz gerekir. Freud nevrozu gemiin hakimiyetini srekli olarak korumak ve gerek olaylarn brakt izleri, at yaralar yokumsamak iin giriilen bir teebbs ola1. Olumsuzlama bastrlm arzu, dnce ya da duygudan haberdar olmann bir yoludur. 2. Olumsuzlama ile ortadan kaldrlan, bastrma ileminin sonularndan yalnzca biridir (olumsuzlama ile temsil edilen ierik bilince ulaamaz). Bundan kan sonu, bastrmann esas sabit kalrken, bastrlann bir tr zihinsel kabuldr. 3. Olumsuzlama simgesi yoluyla dnce, bastrmann koyduu snrlandrmalardan kurtulur.

MASALDA BYYEN KIZLAR: SZL GELENEK MASALLARI

225

rak da tanmlyor. Gerekte uranm kayplarn tannmamas, Freudun zmlemesine gre, imgelemde hep canl tutulan bir gemie hapsolma sonucunu dourabilir. Bu tr bir gemie sadakat da ancak bilindnn zamandl ile mmkndr. Yani haz kaynaklarnn kefi iin nce gerein neden olduu kayplarn tannmas gerekir. Gereklik ilkesinin dayatt bir gerekliliktir bu. Bu gereklilik ise ancak bir ayrlma, kopma deneyimi ile yerine getirilebilir. nce ile sonra arasnda bir ayrm bu deneyimle yerleecek, yani gereklik ilkesi etrafnda yeni, izgisel bir zaman boyutuna varlacaktr. Bu kopma ve ayrlmada esas ilev, Winnicott ve Lacana gre baba figrne dyor. Simgesel anlamda gbek bann kesilmesi ve bu yolla nce ile sonrann kopuu gerekleiyor. Ancak bu kopu deneyiminin gelecek olarak alglanabilecek bir boyutu da canlandrabilmesi iin zneye bir ba, bir armaan vaadi gerekiyor. Bu vaat ile dsel boyut uyanacak ve zne kendisine dsel kkenini bulma olanan veren bu araclkla kesintisiz zamansallk boyutuna girebilecektir. Pek ok masaln sonunu balayan evlenme ya da klan ilk noktaya aile yuvasna dn ile tamamlanan evrimsel yap, iinde kkenle yeniden kurulan ba mmkn klan kopu ann ierir. Yasak odal masallarda bu kopu, nce evden ayrlma, sonra baba figrnn koyduu yasa ineme ile betimleniyor. Szkonusu yasan ihlli, ihll deyince ilk akla gelen hukuk, ahlak, vb... yarg tayan olumsuzluu deil, bir eik amay, bir snr gemeyi ifade ediyor. Bu, kk kzn kendi snrlar (Ablalarnn aamayarak bir biimde izdikleri). Yasak odann kaps, nce kendisine varlan, sonra da alan bir isel snr sanki. Snr amak yasa tanmamak deil; tam tersine, varln, snayarak tanmak demek. Bir nce ile bir sonra arasna ekilmi bu snr, ocuun, toplumsal bir zamana gre konumlanmas, yani bymesi iin kurucu bir deneyim. Masalda byyen kzlarn yks masalla byyen ocuklara, varolularna ilikin gereklerin etrafnda dnp dolaabilecekleri yollar ayor. Al milidi milidi Kk odann kilidi Baba Allahn seversen Akam gelen kim idi? (bir rya bilmecesi)

226
KAYNAKA

ONUR CANKOAK

David, A. ve M.E. (1964), A literary approach to the brothers Grimm Journal of Folklore Institute iinde, 1 (3). Freud, S. (1967), Linterprtation des rves, Paris, PUF. Freud, S. (1969), La vie sexuelle, Paris, PUF. Freud ve D.E. Oppenheim (1967), Dreams in Folklore, International Universities Press, Connecticut, 2. bask. Grimm, J. ve W. (1967), Les Contes, Paris, Flammarion. Kas, R. (1984), Contes et Divans, Dunod, Paris. Laplanche, J. ve Pontalis, J.-B. (1967), Vocabulaire de la Psychanalyse, Paris, PUF. Schneider, M. (1980), le temps du conte in La Narrativit, Editions du CNRS, Paris. Valabrega, J.-P (1987), Sur le concept de la traduction et sa nbuleuse. Essai dune thorie gnra. le Topique, 39 iinde.

MASALDA BYYEN KIZLAR: SZL GELENEK MASALLARI

227

Masal rnekleri
Masal 1 (AaTh 311) ci Baba
Derleyen: Zahide akr, Ankara, 1945 Vaktiyle hi kimseleri olmayan kzkarde vard. Bunlarn de birbirinden hamarat idiler. Bo vakit geirmezler, daima ev iiyle megul olurlard. Gnn birinde ihtiyar bir icinin kaplarnn nnden getiini grdler ve onu ardlar. Kzlar ileri evirip evirip baktlar. Hibirini beenmeyerek sordular: Baba, bunlarn iyisi yok mu, biz bunlar beenmedik. htiyar byk bir sevinle: Evet, var. Fakat burada deil, evde. sterseniz birlikte gidelim. Siz beendiinizi alrsnz, dedi. Bu sz zerine byk kz gitmee raz oldu. Beraber yola ktlar. Az gittiler, uz gittiler. Bir dada kk bir eve geldiler. Evin btn her yeri insan etleri ile dolu idi. Zavall kz bunlar grnce ok korktu. Tabii sesini karmad. Bir tuzaa dtn anlad. Akam olunca ihtiyar kza bu insan etlerinden birisini piirmesini syledi. Kz piirmee mecbur oldu. Onu da akam yemeinde sofraya koydu. htiyar yemee balad. Kzn yemediini grnce sordu. Af buyurun, ben byle etten holanmam. Byle a durulmaz, parmam versem yer misin? Tabii yerim, dedi. htiyar parman kesip kza verdi. Kz bu iten ok korktu ve gizlice sofrann altna att. htiyar sorduunda Yedim dedi. htiyar sordu: Yemedinse seni ldreyim mi? Biare kz ldr, demek mecburiyetinde kald. htiyar seslendi: Parmam, nerdesin? Sofrann altndaym. htiyar hemen kz kesti ve duvara ast. Ertesi gn iki kzkardein evine gitti ve hemirelerini bir ehzadeye verdiini syledi. sterseniz sizi de gtreyim dedi. Ortanca kz da kanarak ayn akibete urad. Kk kz da kandrarak evine getirirken kz ok sevdii kedisini de gtrmeyi ihmal etmedi. htiyar ona parman verdi. Kz parma sofrann altna attnda kedi kapp yedi. htiyar parmaa seslendi: Parmam, nerdesin? Scack bir karndaym, dedi. htiyar yedi zannetti. ok sevindi ve ona kuzu eti verdi. Gnn birinde kza krkbir anahtar vererek. Bu anahtarlar al, krk oday a, krkbirincisini ama, dedi. Kz ihtiyar kar kmaz odalar dolat. Her odada ayr bir gzellik ve grlmemi mcevherler vard. Kz ihtiyara verdii vaadini unuttu ve krkbirinci oday at. Bir de ne grsn, ayn ondrd gibi bir delikanl tavana asl duruyor. Kz hayretle sordu: n misin, cin misin? Ne inim, ne cinim, senin gibi bir ademim. Buraya nasl geldin? ocuk bandan geenleri anlatt. Kz da vaziyetini anlatt. Kurtulmak iin ocuk unlar syledi: Bandan sa koparrsn. O krk gece uyur. Biz de bundan istifade kaarz. Akam olunca ihtiyar geldi. Kz onu dizinde uyutarak san kesti ve ihtiyar uyumaya balad. Hemen ocuun odasna girdi. Onunla birlikte tekrar ihtiyarn yanna dndler. Onun bandan aa scak su dkerek onu ldrdler. ki gen btn mallara sahip oldular ve rahata yaadlar.

228

ONUR CANKOAK

Masal 2 (AaTh 710, AaTh 894) Anlatan: Hsn Toruk Derleyen: Ltf Civelek stanbul, 1945
Bir varm bir yokmu, evvel zaman iinde bir Fatma Kz varm. Bu kz bir sabah yanlarak erkenden mektebe gitmi. Snfa girince hocasnn bir ly yediini grm. Korkmu, geri dnm, eve gelmi. Ertesi sabah mektep zaman mektebe gitmi. Hocas karsna gelmi Kz Fatma, syle bakalm mektebe geldiin zaman hocan ne yapyordu? demi. Kz Bilmem, grmedim demi. O gece hocas Fatmann odasna girmi, tekrar sormu. Kz yine grmedim demi. O zaman hocas evin altn stne getirmi. Tabaklar, anaklar krm, gitmi. Fatmann vey annesi Kz! Hnzr kz, bu halt sen kartrdn! diyerek Fatmay kap dar atm. Zavall Fatma erkek kyafetine girmi, bir terzi dkkannn kapsnn nnde sabahtan akama kadar oturmu. Karn da ackm. Artk akam olmu. Terzi dkknn kapayp giderken Fatmay grm. Ulan burada ne yapyorsun? demi. Fatma hi ses karmam. Terzi Bana rak olur musun? demi. O zaman Fatma ban sallam. Terzi Fatmay dkknda yatm, karnn doyurmu, sonra gitmi. Fatma ok seviniyormu. Gece uyurken hocas yine gemi. Yine sormu. Kz yine cevap vermemi. Hoca dkknda bitmi, bitmemi btn elbiseleri para para etmi, gitmi. Sabah olmu. Terzi dkkn ap da bu hali grnce bir sopa kapm; eek sudan gelene kadar Fatmay dvm, dvm, sonra kap dar atm. Fatma oradan da nasibini aldktan sonra bir kuyumcu dkkn nne gelmi. te yine ayn ekilde akama kadar kapnn nnde durmu. Kuyumcu giderken bunu grm, dkkna rak alm. Dkknda yatrm. Gece uyurken hocas yine gelmi. Kz Fatma, mektebe geldiin zaman hocan ne ediyordu? Sylersen sylersin, sylemezsen halin haraptr demi. Fatma yine Bilmiyorum, grmedim demi. Hocas dkkndaki btn mcevherleri tuzla buz etmi gitmi. Sabahleyin dkkn aan kuyumcu bu hali grnce, Ah ocuk, beni kl ettin diyerek kapm sopay, Fatmay dvm, dvm, sokaa atm. Fatma kz ondan sonra daha birok yerlere gitmi. Her yerde hocas grnm, trl zararlar yapm, onlarn cezasn kzcaz ekmi. Fatma artk hayatndan brm. Daa kaym da kurda kua yem olaym demi. Dada bir aaca km. Aacn altnda bir dere varm. Padiahn atlar buraya su imeye gelirmi. O sabah da gelmiler, fakat atlar bir trl su imemiler, imek istememiler, rkmler, geriye kamlar. Bu hali ehzadeye haber vermiler. ehzade gelmi. Suda glgeyi grm. Ban kaldrnca aata kz grm. n misin, cin misin? demi. Fatma Ne inim, ne cinim, senin gibi bir ademim demi. Aatan inmi. Fatmay almlar, saraya gtrmler. Ykamlar, paklamlar, ehzade bu kza tutulmu. Hemen dn dernek kurulmu, kzla evlenmi. Gel zaman, git zaman, kzn bir ocuu olmu. ehzadenin bir ii km, onun iin darya gitmi. O gece uyurken hocas tekrar gelmi. Sormu. Kz yine cevap vermemi. Kzn ocuunu yemi. Kzn azn kana bulam, gitmi. Ertesi sabah kaynana bu hali grnce oluna hemen bir mektup yazm. Aman olum, bu bir canavar, ocuunu yiyor demi. Olu Ziyan yok anne, cahillik etmitir demi. Kz yine kabul etmi. ehzade teyzesinin kz ile nianl imi. Fatmann bir ocuu daha olmu. Hoca yine gelmi, yine ocuu yemi. Kzn azn kana bulam, gitmi. nc ocuk da byle olunca ehzade annesine hemen bir mektup yazm. Topraa gmn, gelen geen tkrsn. Dn hazrlansn, teyzenin kzyla evleneceim demi. Dn dernek kurulmu, bu srada hoca tekrar Fatmann karsna dikilmi. Kz Fatma, ocuklarn sana vereyim mi? demi. Kz ses karmam. Hoca ocuklar karm, o zaman kendisi lm.

MASALDA BYYEN KIZLAR: SZL GELENEK MASALLARI

229

ocuklar dn evine gitmiler. Ortada dolamaya balamlar. Bunlar tanyan kimse yokmu. Bunlar kimin ocuklar? diye ortada szler dolamaya balam. Bunlara Haydi, annenizin yanna demiler. ocuklar Aa, dedemizin, babamzn evinden bizi kovuyorlar demiler. Annesinin yanna gelmiler. Tam koltuk girecei zaman ocuklar yine kovulmular. ocuklar o sz sylemiler. Bu sz padiahn kulana gitmi. Olunu arm, onunla konumu. Sonra ocuklar arm, beni annenizin yanna gtrn demi. Fatmann yanna gitmiler, onu karmak istemiler. nce ilerdekini karn, sonra beni demi. Topraktan dev gibi kocaman bir adam karmlar. Bu kzn hocas imi. Sonra kz karmlar, hemen hamama gtrmler. Kz btn olan biteni anlatm. Yeniden dn kurulmu. Yeniden evlenmiler. Onlar ermi muradna, biz kalm kerevetine. Gkten elma dm. Biri benim, biri masal anlatann, biri de Hsnnn.

Masal 3 (AaTh 725) Altn Kaz


stanbul Laleli, 74 yandaki Fatma Hanm, anneannesinden dinlemi, (1944) Toplayanlar: C. Akkor, M. Eryazc Bir padiahn kz vard. Bunlar bir gn babalarna biri gemi, biri gemek zere, biri de tam olgun kavun kesip gnderiyorlar. Babas vezir-i vkelasn toplayarak bunun ne ifade ettiini soruyor. Vezirlerinden biri kzlarnz evlenmek istiyor efendimiz diye cevap veriyor. Padiah kzlarn ararak bu gece ryanzda kimi grrseniz yarn sizleri ona vereceim diyor. ki karde yattklar halde en kk abdest alp namaz klyor ve ondan sonra yatyor. Sabahleyin babalar ocuklarna ryalarnda ne grdklerini sorduu zaman byk kz ryasnda vezirin olunda niyeti olduu iin vezirin olunu grdm diyor. Ortanca kz da ablas gibi eyhlislamn olunu grdn sylyor. Kk kz hakikaten ryasn aynen babasna anlatarak yle diyor: Baba, benim ellerim kanl halde karyolada yatyordum. Annem elimi ykyor, sen de havlu tutuyordun. Daha cmlesini bitirmeden padiah gazaba geliyor. Celladlara, kzn kesip kanl gmleini kendisine getirmelerini emrediyor. Celladlar kk kz alarak daa gtryorlar. Fakat bu gzel kz kesmee kyamyorlar. Kzn gmleini alp bir sere kan ile boyadktan sonra bir daha buralarda bulunmamasn kza tenbih ettikten sonra gidiyorlar. Ve boyadklar gmlei padiaha teslim ediyorlar. Da banda braklan kk kz byk bir zdrap iinde yrrken karsnda bir kk grerek yaklayor. Ve ak bulduu kapdan ieriye giriyor. Fakat kkn tamamiyle bo olduunu gryor. Hemen faaliyete geip yemekler yapyor, evi temizliyor. leye doru beyaz sakall bir ihtiyar kapda grnyor. htiyar evi temiz, yemekleri yaplm olduunu grnce etrafnda da kimseyi gremeyince hayretler ierisinde kalarak unlar sylyor: Acaba bunlar yapan in midir, cins midir? Eer ihtiyarsa kardeim, gense kzm olsun diyor. O srada kz sakland yerden karak ihtiyarn ellerini pyor. Ve kz gibi yaamaya balyor. Bu ihtiyar dervi kza krkbir anahtar vererek bunun krkn kullan, fakat bir tanesini kullanma diyor. Fakat kz krk anahtar kullanyor, krkbirinci anahtarn ait olduu oday merak ediyor. Ve anahtar deliinden burann ne olduuna bakyor. Bir hamam olduunu grnce srmal havlularn alarak banyo etmek zere oday ap giriyor. Ykanp kuruland esnada bir ses iitiyor: Alak kz, rezil kz... ehzadem seni grnce ak olur. ekil buradan! Bu sesi mteakkip byk bir atrt oluyor. Kz bu sesin geldii pencere tarafna bakt vakit byk bir havuz ierisinde altn bir kaz, havuzun demir parmaklklar arasnda bir ehzade bann sklm olduunu gryor. Hemen giyinerek kyor. Akam dervi geldii zaman kza unlar sylyor: Kzm ben sana o odaya girme dememi miydim? Niin girdin? Madem ki girdin, gene o

230

ONUR CANKOAK

odaya gireceksin ve sakn korkma. nk altn kaz paralanacak ve bundan byk bir grlt nasl olacak diyor. Kz mecburen ikinci gn de ayn odaya gidiyor. Yine ayn muamele ile karlayor. Bunun zerine gelen sese kar olarak derviin rettii gibi atla, patla, ehzade benim diyor. O anda byk bir grlt oluyor. Kz pencereden baknca havuzdaki altn kazn paralanm ve ehzadenin de boynunun kafeslerden kurtulmu olduunu gryor. Meer ehzadeyi peri padiahnn kz sevdii iin burada esir etmi ve kendisi de onu daima karsnda grmek iin altn kaz ekline girmi. Akam kz btn hadiseyi dervie anlatyor. Birka gn sonra kurtulan ehzadenin annesi kz istemeye geliyor. Ve derviin srar ile kz ehzadeye zevcelii kabul ediyor. Dervi her trl mcevherlerle kz gelin ediyor. Ve krk gn krk gece dn yaplyor. Dokuz ay sonra kzn bir ocuu dnyaya geliyor. Bunun erefine btn padiahlar ve sultanlar davet ediliyor. Herkes yemekte iken dervile kz odada otururlarken dervi kzna unlar sylyor: Kzm ben imdiye kadar sana hibir babalk nasihatnda bulunmamtm deyip kzn eline bir bak verip bununla ban kesmesini ve bu ba da vcudunun ortasna koymasn sylyor. Kz dervie bunlar yapamayacan syledii halde derviin srar ile ban kesip orta yerine koyuyor. Ve ellerinin birini bir yana, dierini de dier yana frlatp atyor. Bir feryat atarak dp baylyor. Bu feryad iiten davetliler koup geliyorlar. Kz ayld zaman derviin vcut paralar yerine muazzam bir havuz gryor. O anda misafirlerden ihtiyar bir kadn kanl ellerine su dkyor ve yal bir erkek de havlu ile kurulamaya alyordu. Gl fidanlar arasndan dervi beliriyor ve yaklaarak kza hitaben: Kzm, bu grdn su dken ihtiyar senin annen ve havlu tutan ise babandr. Bunu iiten baba yapt byk hatadan dolay af dileyip kznn ayaklarna kapanyor. Kz baba ve annesini affedip beraber mesut bir hayat yaamaya balyorlar.

MASALDA BYYEN KIZLAR: SZL GELENEK MASALLARI

231

Girls growing through tales: Oral tradition folktales, childhood and imagery

This article is part of a larger study investing the domain of Turkish folktales, issued from the archive corpus prepared Pertev Naili Boratav. Alongside the parallelism sketched by the psychoanalytical work of Freud between the dreamwork and the motives represented in folktales, one theme is approached: the recurrent motive of forbidden chamber, factually constituting a well known category of themes, close to the motives of censorship and transgression. As in the dreamwork, what is essential in the function of the tale is figuration, that is, the translation of tale thoughts into images. Here, particularly, the motive of forbidden chamber represents in the collective imagination a kind of primal scene, issued from the Oedipal dream which expresses the sexual relationship. In the analysed figurations, in spite of the structural complexity of the tale, it should be stressed that the most striking theme represents a girl, in her stages of development cannibalism (oral) effects, Oedipal effects (castration) and the like... No ban or censorship could be thought without transgression, and the girl, through transgressing the rule of not entering into the last room, which was forbidden preferably by a figure of Father (a giant or magician) acquires her development and familial scene. As the most observed characteristic of the folktale (as in the myth) is its a-temporality, this privileged theme occurs in a recurrent fashion, especially when the elder sisters of the girl fail to acquire the last stage due to their refusal of facing the pre-given uncanny fate, provoked by the ordeal offered by the figure of Father. This a-temporality functions at the level of the unconscious as a possibility of articulating contradictory themes and making them acceptable in the scene of narration.

literatr eletirisi
Toporafik okyanuslardan masallar Freud, Jung, psikanaliz ve edebiyat
Mustafa Ylmazer*

Psikanaliz, ilk batan itibaren, edebiyatla iie olmutur. Freud yazarlarn bilindn kendisinden nce kefettiini syledii zaman bu gerei ifade ediyordu. Psikanalizin edebiyata uygulanmas da ilk kez Freudun aklna gelen bir dnce deildi. Bunu ilk yapan, Viyana mparatorluk Tiyatrosu direktr Alfred von Bergerdir. Daha 1895 ylnda, Freudun teorilerini izlemeye balamt ve bu tr bir psikolojinin airler tarafndan zaten kullanld kansndayd. Ona gre Shakespeare Freud ve Breuerle benzer dncelere sahipti. rnein Lady Macbethin psikolojik geliim ve ykmn onlarnkine benzer dncelere dayandrmt. Lady Macbeth Duncann ldrlmesinden tr duyduu dehet ve anksiyete duygusunu bilincinden zorla itmek iin dzenli bir savunma nevrozundan muzdariptir. Bu gibi rnekler vererek, Berger onlarn teorilerinin edebiyatta karakterlerin eylemlerini aklamakta kullanlabileceine iaret etti. Daha sonra baz psikanalistler karakterleri analiz etmekle yetinmeyip yarattklar karakterler araclyla yazarlar analiz etmeye giritiler. Psikanaliz arlkl edebiyat eletirisinde son eilim ise okur-merkezli eletiridir ve metnin okur zerindeki etkilerini, yani okurun eserdeki fantazi materyalini ie yanstn analiz etmeye alr. Ksacas psikanalitik eletirinin, edebiyat eletirisindeki metin-, yazar- ve okurmerkezli ekolleri kendi iinde izlemi olduu sylenebilir. Bu parantezi kapatarak Freuda dnersek, Freudun konuyla ilgili yazdklarna bakmak gerekir. Freudun ilk edebi analizi nemli eseri Ryalarn Yorumlanmasnda bir paragraflk bir nottur. Bu paragrafta hem Hamlet hem de Oedipus karakterlerinin ayn kaynaa, yani Oedipus kompleksine balanabileceini syler. Aralarndaki fark Oedipusta ensest gds aka ifade edilirken, Hamlette basklanm olmasdr. Hamlet bir trl Claudiusu ldrmeye kalkamaz, nk Cludius onun fantezisinde yapmay diledii eyi yapmtr. Daha sonra, renci(*) Yazar.
TOPLUM VE BLM 70, GZ 1996

233 lerinden Ernest Jones, bu gr bir kitap boyutunda gelitirdi.(Jones 1954) Freud daha sonraki deinisini 1906 ylnda yazd. Konu sahnede psikopatik karakterlerdir. Freud burada eski Yunan tiyatrosunu yorumlayp sahnede fiziksel iddet gsterilmemesi gelenei zerinde duruyordu. Ona gre sahnede zihinsel acnn grlmesinden holanmakla birlikte, fiziksel iddetten rahatsz oluruz. (Burada insann aklna televizyondaki ve sinemadaki yaygn iddetten neden rahatsz olmadmz sorusu geliyor ama Freud bunu hesaba katmak iin fazla erken domutu.) Freud zellikle kahramann zihninde acya yolaan elikinin lmle deil, elien itkilerin birinden vazgeilmesiyle zld psikolojik dram zerinde durur ve her iki elien itkinin ak olduu psikolojik dram, bunlardan birinin gizli, yani bastrlm olduu psikopatolojik dramdan ayrr. Hamleti rnek olarak alp, oyunun nedenle baarl olduunu syler: Birincisi, kahraman en batan psikopatolojik deildir, sonradan olur. kincisi, bastrlan arzular izleyiciler tarafndan paylalan arzulardr. ncs bu arzu, istek, aka adlandrlp ortaya karlmaz. Eer aka ortaya konsayd izleyicide zdelemeye kar diren geliirdi. Bu ksa denemede sonradan gelitirilecek pek ok fikrin ekirdei vardr. Hereyden nce, yaptlarn deerlendirilmesi iin ltler sunulmaktadr. Psikanalitik eletiri (ayn yapsalc eletiride olduu gibi) edebi deerlendirme ve yksek edebiyatla sradan kurgu arasnda bir ayrm yapmamakla eletirilir. Ama Freud bu dorultuda giriimlerde bulunmaktadr. Okuru kolayca tiyatro seyircisinin yerine koyabiliriz, bu saptama okur-merkezli psikanalitik yaklamn balang noktasn oluturur. Fanzatiler ne kadar az kamufle edilir ve arzular dorudan ifade edilirse edebiyat yapt o kadar s ve sradan saylr. Pornografinin kaliteli sanat olmamas bundandr. Popler edabiyatn basit ve kalitesiz grlmesinin nedenlerinden biri de budur. Freud somut bir eserin somut analizinden sonra (Jensenin Gradiuas) 1907 ylnda psikanalitik eletirinin temel yazlarndan birini kaleme ald: Yaratc yazarlar ve gndz d grme. Bu dorudan belli eserlerin analizine ynelik bir makale deildir. Freuda gre yazarlar ayn oyun oynayan bir ocuk gibi bir fantazi dnyas yaratrlar. Bu fantaziyle dileklerini yerine getirir ve ho olmayan bir durumun uyandrd gl bir histeri aa kar. Daha sonra bu arzuyu yerine getirmek iin uyank dler grlmeye, hayaller kurulmaya balanr. Freud iin en temel arzu bir kadnn gnln kazanmaktr. Gncel rnekler verecek olursak, rock ya da futbol yldz olmak istemenin ardndaki asl neden kadnlar tarafndan beenilmek ve sevilmektir, buna gre. (Burada unu anmsatabiliriz: arzu her zaman tekinin arzusuna duyulan arzudur. Yani arzu ettiimiz, arzu edilmektir.) Bu tr gndz dleri, utanlan ve dierlerinden saklanan dlerdir. Ama yazar verdii formel ve estetik zevk araclyla fantaziyi deitirip kamufle eder, bu srete egoist zelliini yumuatr ve okurun fantaziyi paylamasn salar. Fantazi iin geerli olan kukusuz korku iin de szkonusu olabilir.

234 Freudun sanat eseri ve hayaller arasnda kurduu paralellik verimli olmakla birlikte, tamamen sorunsuz deildir. Bu konuya casus romanlar janrnda alan iki yazar karlatrarak daha ayrntl girebiliriz. 007 James Bondun yaratcs Ian Fleming, kahramann fantazilerinin bir cisimlemesi olarak yaratmt. Bond ok iyi kumar oynar, dvr, gzel kadn, yemek ve araptan anlar, ksacas bir spermendir. Flemingin romanlar ciddi edebiyat deil, elencelik olarak grlr. br yanda, yine casus romanlar yazan John Le Carre, edebiyat eletirisi alannda birok tezin konusu olmutur. nk dnyas hereyden nce siyah-beyaz deil gridir, bu nedenle daha olgundur. Ba karakteri, George Smiley gzlkl, karsnn aldatt, sradan bir kamu grevlisidir. James Bondla m Smileyle mi zdelememiz kolay olurdu? yle grnyor ki bu soru kimle zdelemek isterdiniz? sorusuna ar basmaktadr. Kurulan dler gereklemedike edebiyat eseri daha gereki ve ciddi saylyor. Freudun edebiyat hakknda baka denemeleri de vardr. Psikanalizin dnyasnda baka karakter tiplerinde, baarnn zarar verdii karakter tiplerini aklamak iin tiyatrodan rnekler verir. Bu yaz o kadar olumlu saylamaz, nk eserden balamaz, eser araclyla gstermek istedii fikirden balar. Oysa eer dncelerinizi yapta dayandrmazsanz, yaptnz edebiyat eletirisi deil, psikanalitik vaka almasdr. Bu yazda Freud amalarna ulatklar anda yklan karakter tiplerin ele alr. Bunu nlemek iin, abalarn boa kartr ya da baarnn sonucunda hasta derler. Ego dilei bir fantezi olarak kald srece tolere edilebilir, ama bir kere gerek olursa kabul edilemez. Yoksa, sululuk duygular yaratr. Freud, Lady Macbethi bu tipin rnei olarak gsterir. Ama hastalnn nedeninin baar m yoksa sululuk duygusu mu olduuna kesin karar veremeyerek, sonunda hastalnn ocuk douramamasna bir reaksiyon olduu sonucuna varr. Bu saptamann da ok salam olmadn farkedince, Macbeth ve Lady Macbethin bir karakterin iki yz olabileceini syler. Grld gibi, btn tespitler olduka speklatiftir. Freud bu tr son yazsn 1928de yazd ve dorudan yazarn analizine bir rnekti. Oysa biliyoruz ki rya metni bile grende uyandrd armlar olmakszn dorudan yoruma uygun deildir. Onun iin, yaratt eserleri semptom gibi alp yazar analiz etmek ok problemli bir yaklamdr. Dostoyevski ve baba katli, Dostoyevskinin kiiliini, epilepsi hastaln ve biseksel yapsn inceler. Freud Dostoyevskideki sululuk duygusunun baba katline ynelik arzulardan doduuna inanr. Epilepsi nbetleri, nefret edilen bir babaya ynelik nefret duygularndan dolay kendini cezalandrma aradr. Freud Dostoyevskinin politik nedenlerle Sibiryaya srgn olarak gidiini protesto etmemesinin bir baba figr tarafndan cezalandrlmaya boyun eme olarak anlalabileceini syler. Dostoyevskinin arn affyla son saniyede idamdan kurtulup srgne gnderildiini anmsarsak Freudun yorumunun abartl olduunu grebiliriz. damdan son anda kurtulup srgne gnderilen biri, herhalde bu-

235 na ok byk bir tepki gstermeyecektir. Abartmalar ve ar yorumlamalar olsa da, Freudun edebi metinlerin okunmasna, zellikle metindeki ierik sembol ve kompleks avna feda edilmezse, verimli bir yeni yaklam getirdii aktr. Bugn bu yaklam edebi sylemlere o kadar cok yerlemitir ki neredeyse otomatik olarak uygulanmaktadr. Freudun psikanalitik eletiri alanndaki kendi almalarna gz atkktan sonra, psikanalitik eletirinin geliimine katkda bulunan dier yazarlarn bazlarna deineceiz. Ele alacamz ilk psikanalitik eletirmen, Hamlet and Oedipus (1954) eseriyle Freudun birka yorumunu kitap boyutunda gelitiren Ernest Jonestur. Analizi Freudun temel grlerinin daha ayrntl uygulanmasna dayanr ama dorudan Shakespearein kendisinin analizine balad zaman inandrcl azalr. Bunu yaparken, Jones Shakespearein Hamleti yazmasna neden olan koullar belirlemeye alr ve babasnn lm ve sonelerde szedilen ak geninin mutsuz bir ekilde sonlanmasnn, Shakespearein Hamleti yazd ruh iklimini yaratt sonucuna varr. Kahraman c alamayan bir ruh olan bir trajedi yazarak, kendi aclarn hafifletmi ve akli dengesini korumu olmaldr. Jonesun karakterler arasndaki ilikilere dair somut bir analizinden rnek verecek olursak, Ophelia ile Gertrude arasnda olduu dnlen iliki incelenebilir. Bu iki karakter, anne imgesinin iki kart gifre, yani bakire ve orospuya blnmesi olarak dnlebilir. Jonesun bu konuda Shakespearein metninden bu tezi dorulayan somut rnekler vermeyen tmdengelimci yaklamnn ise biraz havada kald sylenebilir. Bir yazarn tm eserlerinin psikanalitik eletiriye tabi tutulmasnn en erken rnei, Marie Bonaparte tarafndan yazlan The Life and Works of Edgar Allan Poe idi.(Bonaparte 1949) Bu yaptta, Bonaparte Poenun ayrntl bir yaam yksn verir (psikobiyografi) ve iir ve yklerini yaamndaki olaylarn nda yorumlar. Poenun eserlerini edebi eserden ok semptomlar olarak grr ve ieriklerini dorudan enfantil fantazilere indirger. Metin idin dikte ettirdiinin pasif ifadesinden baka birey deildir. rnein altn Bcek hikyesinin analizinde, gml hazine anal dnyann enfantil bir fantazisi, altn dk ve dk da ocuk olarak yorumlanr. Metinden gelen destek ise, hazinenin Gney Carolina kylarnda gml olmasdr. Poe da byk olaslkla bu kylarda doum bulmaas hakknda dnm olmaldr. Bonaparten yaptnn psikolojik analiz olarak bir arl olabilir ama ayn eyi edebiyat analizi iin sylemek pek mmkn deil. Freudun ilk mridlerinden olan Hans Sachsn edebiyat eletirisi alannda psikanalize orijinal katklar olduu sylenebilir. Hayaller ve metni karlatrp, birinin tekine hangi mekanizmalar araclyla dntrldn sorar Sachs. Ona gre, hayal ego-merkezlidir, ekilsizdir ve hayal kurann dileklerinin ak, dorudan bir ekilde yerine getirilmesidir. Buna karn dileklerin, istekle-

236 rin hemen yerine getirilmesi, yalnzca popler, dk kalite edebiyatta grlen bireydir. O zaman hayalden edebiyat yaptna nasl geiyoruz? Edebi yapt karlkl bir hayal, d yaratr. Tek banza olsanz, buradaki fantaziler sululuk duygusuna neden olabilir, ama bu suu paylarsanz, sululuk duygusu da azalr. Yazar okurlar ana ekebilmek iin dilei, arzuyu mmkn olduunca iyi kamufle etmelidir. Yoksa, okurlara bilindlarnn ieriiyle karlamak itici gelebilir. Bu nedenle, yapt dikkatle oluturulmal ve bunun iin de forma, biime gerek vardr. Form yapt okur iin honutluk verici klan hereydir. Okur yapt beenip ayn duygular paylarsa, fantazi herkesin ortak hayali haline gelir. Bu noktada, Sachsn u ekilde zd bir problem ortaya kar: Normalde d kurarken fantaziyi narsistik doyum iin kullanrz, ama bu bakalaryla paylald zaman narsizme ne olacaktr? Bu srete balangta bir ara olan form bir ama haline gelir. Yazar narsizmini yapta transfer eder ve onunla zdeleir. Sachsn grleri daha sonra Ernst Kris ve Norman Holland tarafndan gelitirildi. Sachsn ngrd gibi form kendine ne kadar ok dikkat ekerse, fantazi o kadar az rahatszlkla ie yanstlabilir. Psikanalitik edebiyat eletirisinin ilk dneminde, arlk daha ok bilind ve id zerineydi. Daha sonra, zellikle ego psikolojisinin gelimesiyle, egonun rol ne kt. Ernst Kris Psychoanalythic Explorations in Art (1952) kitabnda bu gelimeleri toparlad. Krisin yaklamnda ego birincil sreci yani bilindn denetler ve kullanr. Kamunun tepkisi bu yaklamda ok nemlidir. Kamu tarafndan beenilmek artistin yaptna inancn salamlatrmak ve yaratcln bozmu olabilecei dengeyi yeniden kurmak iin nemlidir. zleyicinin, okurun onay yazarn speregodan kaynaklanan bilind sululuk duygusuyla baetmesini kolaylatracaktr. Krisin erevesinde, sanat, yazar bilind itkilerin gdmnde olan birinden ok, materyaline hakim olan ve ne yaptn bilen birisidir. Freudun idin olduu yerde ego olacaktr ilkesiyle uyumlu bir ekilde, egonun roln vurgular. Karakterleri analiz ederken de, savunma mekanizmalarnn bastrmak iin kullanld bilind arzulardan ok savunma mekanizmalarnn kendi rol zerinde durur. Savunma mekanizmalar egonun hizmetindedir. Kristen sonra psikanalitik edebiyat eletirisine nemli katklardan biri Simon Lesserden geldi. Simon Lesser yazarlar hangi gdlerin yazmaya ittiinden ok, hangi gdlerin okurlar okumaya ittiiyle ilgilendi (okur-merkezli yaklam). Tamamyla doyumlu bir insan nasl hayal kurmaya yeltenmezse, edebiyat okumaya da gerek duymaz Lessere gre. Okuyoruz, nk anksiyete, sululuk duygular ve tatmin edilmemi arzularla doluyuz. Edebiyat okumak dolayl bir tarzda, gereksinimlerimizi gidermemizi, anksiyetelerimizin rahatlamasn ve sululuk duygusunun hafiflemesini salar. Sachsn daha nce belirtmi olduu gibi, form yantlarn kontroln salar ve asgari anksiyete ile azami doyumu mmkn klar. En nl yaptlar kutsal sular, tabularn inenmesi,

237 baba katli, cinayet, ensest ve benzeri konular ele alr. Bu tr konularla uraan bir edebiyat haz alnarak okunacaksa, form ve dilin salad perdelemeler ve savunmalarn gerekli olduu aktr. Son dnem psikanalitik edebiyat eletirmenlerinin en nemlilerinden birisi Norman N. Hollanddr. O da okur-merkezli yaklama yakndr. En tannm eserinin adndan da bellidir bu: The Dynamics of Literary Response (Edebi Yantn Dinamikleri, 1968). Batan almasnn edebiyat eletirisi olmadn belirtir. Asl problemi okurun metinde nesnel olarak bulduu rntlerle kendi znel deneyimi arasndaki ilikiye yant bulmaktr. Burada da klasik psikanalitik forml yineler. Her yaptn ekirdeinde bilind bir enfantil fantazi vardr ve anlam bilindnn bilince dntrlmesinin dinamik bir srecidir. Bilind korku ve arzularn anlaml ve btnlkl hale getirilmesi edebiyattan aldmz hazz salar. Eser bilin ve bilind arasndaki bir iletiim kanal aarak terapi ilevi de yklenir. Daha sonraki 5 Readers Readingde, okur tepkilerinin dorudan analizini yaparken yaptn bamsz kimliini iyice arka plana iter. Yapt, okurun kendi kimliini yeniden yaratmas iin bir platform haline gelir: Edebi yapt kendimizi sembolize etmek ve oaltmak iin kullanrz. Onu iimize alr ve psiik ekonomimizin bir paras klarz. Okur kimliini yapta gsterdii tepkiler araclyla kurar, burada yapt adeta okurun serbest armla yapt bir szck gibidir. Ve yaptn analizi sonuta okurun analizine dnr. Bu yaklam almlama estetiinin bir boyutu olmakla birlikte, eletiriyi yapttan ve yazardan iyice uzaklatrmaktadr. Hollanda gre okurdan bamsz bir anlam ve edebi yapt yoktur. Psikanalitik edebiyat eletirisinin yukarda saydklarmz dnda pek ok uygulaycs vardr ama tmn ele almak ok daha geni kapsaml bir almay gerektiriyor. Ama burada bugn balbana ayr bir eletiri ekol haline gelmi olan Lacanc eletiri ve Melanie Kleinn kurduu nesne ilikileri okulunun edebiyata bakndan ayrca szetmek gerekiyor.

Jung, arketipler, edebiyat


Jung, Freud kadar iyi tannmad iin nce dncesinin genel bir zetini vermekte yarar var. Jung, Freudun veliaht gibi grd, en gzde rencisiydi. Psikanaliz hareketinden ayrlmadan nce de nemli katklar olmutu. Ama sonuta gr ayrlklar nedeniyle ustasnn izgisinden ayrld. Bu gr ayrlklarnn en nemlilerinden biri Jungun bilind kavramnda getirdii farkl yorumdur. Jung bilindn kiisel ve kollektif bilind olmak zere ikiye ayrr. Onun terminolojisinde bireylerin kendi bilindlar kiisel bilindna tekabl eder ve bu kiisel bilind daha derin bir katman zerindedir. Bu derin katman Jung tarafndan kollektif bilind olarak adlandrlmtr. (Jung 1950: 287) Kollektif bilind evrenseldir ve tm bireylerde aa be yukar

238 ayndr. Kiisel bilindnn ieriini kompleksler olutururken, kollektif bilindnn ierikleri arketipler olarak adlandrlr. Jungun kendi szleriyle, Kollektif bilind insanln evriminin tm ruhsal mirasnn her bireyin beyin yapsnda yeniden domasdr. (Jacobi 1962: 34) Arketipler sayca snrldr ve nispeten snrl sayda temel ve tipik insanlk durumuna tekabl ederler. Tm insanlarda ayn olmalarna karn, temsilleri kiiden kiiye deiir. nk arketip bireyin onun bilincine varmas ve alglanmasyla deien bilind bir ieriktir. Belirdii bireye gre, kollektif bilind farkl renkler alr. Junga gre temel arketipler unlardr: Anima, animus, glge, persona, tutkularn ylan, mandala, bilge yal adam ve kadn. Arketipler pr fikirler deil, belli hareket tarzlarna gre doutan, yapsal eilimlerdir. Bu noktada arketiple sembol birbirine kartrmamamz gerekir. Sembol de dier bir nemli Jung kavramdr. Sembol libidonun edeer ifadesini salayp onu yeni bir forma kanalize edebilen bir temsil, gstergedir. (Jacobi 1962: 91) Bu ekliyle sembol, Freudun sembol kavramna, rnein rya sembollerine daha yakndr. Arketipleri analiz ederek, Jung psikolojisinde, bir eit kendini gerekletirme olan bireyleme srecini tamamlayabiliriz. Bu srete bizi bekleyen iki farkl mcadele vardr. lkinde kendimizi personadan yani maskeden (bireyle toplum arasndaki insann ne olmas gerektii konusundaki uzlama) arndrmamz gerekir. Dier mcadelenin de glgeye kar verilmesi gerekir, yani ruhumuzun grnmez ama ayn zamanda ayrlmaz bir paras olan karanlk kardeimize. Glgenin ill kt olmas gerekmez, sadece ilkel, adapte olmam ve geri olabilir. Persona ve glge ilikisi sperego-id ilikisini artrabilir; yalnz Jungun terimleri daha sanatsal ve daha belirsizdir. Persona nasl bizim darya ynelik yzmz temsil ediyorsa, ie dnk yzmz gsteren ruh imgelerimiz de vardr. Buna erkekte anima kadnda animus denir. Arketip olarak, iimizde birey ve insan trnn yesi olarak tadmz cinsiyet imgesini temsil ederler. rnein animus bir kadndaki gizil erkekliktir, anima da erkekteki gizil kadnlk. Salkl ve dengeli bir ruhsal yaam iin anima-animus btnlemesi arttr. Bu ekilde, kadnla erkek aktif-pasif ya da baskn-boyun een gibi tamamlayc roller oynamak yerine eit partnerler olabilirler. Dier bir deyile, erkek daha az erkeksi olmaya almal, kadnlar da erkeklerin basksn kendileri eril zellikler gelitirerek dengelemeye almamaldr. Jungun psikolojiye dier bir katks da psikolojik tipler zerindeki almalardr. Tiplerini yaama kar iki temel tutuma dayandrr: Dadnkler ve iednkler. Ddnk tutum libidonun dar hareketi, olaylar ve insanlara ilgi, onlarla iliki ve onlara bamllkla nitelenebilir. (Fordham 1976: 30) ednk tipte ise, tavr ie ekilmedir; libido ieriye doru hareket eder ve znel faktrlere younlar. (Bu arada Jung terminolojisinde libidonun Freuddaki gibi cin-

239 sel enerjiyi deil, daha genel bir yaam enerjisini temsil ettiini anmsatmakta yarar var.) ednk tip, insanlarla ilikilerinde gvenli deildir ve sosyal olmaktan kaar. Dnceyi etkinlie yeler. Bu iki tip karlkl olarak dierini deersiz grr. rnein, Bat dnyasnda, dadnk tutum egemendir; oysa Dou iednk tutumun yeridir. Jung Freudun tutumunu dadnk, kendisininkini iednk kabul eder. Jung, psikanalizden ayrdetmek iin kendi yaklamn analitik psikoloji olarak adlandrd. levi, kiiliin farkl elerini bilince karp, btnle yani benlikle btnletirmekti. Amalanan sonu kiiliin uyumlu bir geliimi, bir dier deyile kendini gerekletirmekti. Bununla Jung 1960larda kendilerini kefedebilmek iin gurularnn peine den, zn gerekletirmeyi arayan genlik felsefelerine nclk etmitir. Bu ksa zetten de anlalabilecei gibi, Jungun dili Freudinkinden ok daha iirseldi ve bilimsel olmaktan ok sanatsal bir dnce yaps vard. Ama bu onun grlerini sanat ve edebiyata uygulanabilirlikleri asndan daha uygun klar, diye bir sonuca da varamayz. Genelde, Jungcu edebiyat eletirisi edebi eserlerde, arketiplerin, anima-animusun, persona, benlik ve dier arketiplerin kefedilin ortaya karlmasyla ilgilidir. Bunun bir uygulamasn, Clinical Approaaches to Literature kitab rneinde ele alabiliriz. Bu rnek analizde Hauthorneun nl yks Young Goodman Brown ele alnr. Kahramann personas aslnda iyi bir insan olmasna karn bir kt, yaramaz ocuk zellii sergilemektedir. Karsn terkeder ve glgeyle (eytanla) ormanda karlar. Personas araclyla d dnya ile iliki kuramaz. Kars Faithin (Magna Mater: yal bilge kadn arketipi) onu, ormana kandan sonra bir kez daha kabul etmesini ister. Szkonusu kitapta belirtildii gibi: Young Goodman Brown, kiiliinin btnlemesinde bir baarszlktan muzdariptir. Glgesiyle yzleip, onu ruhunun bir paras olarak kabul etmeyi, sonra da bilinciyle zmlemeyi baaramaz. Kendi glge-imgesini eytana, toplumun bireylerine ve Faithin kendisine yanstmaya devam eder. Bu yzden onun gznde tm dnya glge ve karanlktr.(Guerin vd. 1979: 182) Burada nce bu analizin, nemli noktalar saptamakla birlikte, zmlemeci (analitik) olmaktan ok betimleyici olduunu grmeliyiz. Arketiplerin sorunu, ok fazla genel olmalardr. rnein hemen hemen btn kadnlar Magna Mater, erkekler de bilge yal adam olur. Bununla birlikte, yukardaki yaklam, benliin geliiminin dinamiklerini kavramaya ynelik olduu iin, kahramann anlalmas iin yardmc olabilir, ama btn karakterler arasndaki karlkl ilikiler derinlemesine incelenemez. Jung, kendisi edebi metinlerin analizini yapmamakla birlikte edebiyat kavraynda ilgin zellikler vardr. Edebiyatn hem didaktik deerini, hem de zerkliini vurgulamtr. Ona gre, edebi yaratm arketipleri harekete geirerek anlam yaratyordu. Analitik psikolojinin iirle ilikisi makalesinde, sanat-

240 nn bilindnn taleplerine boyun edii eserleri daha stn olarak nitelendiriyor ve unlar sylyordu: Arketipsel bir durum aniden ortaya karsa, stn bir g tarafndan yakalanp bir yere gtrlyormuasna, olaanst bir rahatlama, salnma duygusuna kaplrz. Bu gibi anlarda artk bireyler deil, tm insanlzdr; tm insanln sesi iimizde yanklanr. (Bu iddia daha nceden hi karlamasak da arketipleri tanyabileceimiz varsaymn da getirmektedir.) Edebiyatn gl duygusal etkisi, kitolojik materyallerin harekete geirilmesinden kaynaklanr. Bununla birlikte, sanat eseri toplum iin ne kadar nemli olursa olsun, Junga gre temel bir estetik bamszl vardr: Sanat eserinin anlam ve bireysel nitelii d belirleyiciliinde deil, kendisinde yatar. Kii onu insan besin ortam olarak kullanan bir canl gibi tasarlayabilir. Bu canl insann kapasitesini kendi yasalarna gre kullanp, kendi yaratc amalarnn gereklemesi iin ekillendirebilir. Buradaki mistik eday gzden karmak mmkn deil. Belki de sanatn hibir anlam yoktur... belki de doa gibi sadece vardr ve bunun tesinde bir anlam yoktur. Jung sanat neredeyse kltr dzleminden alp doa dzlemine yerletirir. Jungun teorilerini kullanan edebiyat eletirmenleri, onun grlerini antropolog, teolog ve mit analizcilerininkilerle birlikte semeci (eklektik) olarak kullanmaktadrlar.1

KAYNAKA
Bonaparte, Marie (1949) The Life and Works of Edgar Allan Poe, Imago, Londra. Fordham, Frieda (1976) An Introduction to Jungs Pshychology, Penguin, Londra. Freud, Sigmund (1979) Sanat ve Sanatlar zerine, Baak Yaynlar, stanbul. Guerin, W. C., Labor, E., Willington, J.R. (1979) A Handbook of Critical Approaches to Literature, Harper and Rose, New York. Holland, Norman (1968) The Dynamics of Literary Response, Oxford, New York. Jacobi, Jolande (1962) Psychology of C.G. Jung, Yale Uni. Press, New Haven. Jones, Ernest (1954) Hamlet and Oedipus, Doubleday Anchor Books, New York. Jung, C.G. (1950) Basic Writings of C.G. Jung (derleyen Violet de Laszlo), Modern Library, New York. Kris, Ernst (1952) Psychoanalytic Explorations in Art, International University Press, New York. Lesser, Simon (1957) Fiction and Unconscious, Boston. Roy, William (1989) Literary Morning, Blackwell, Oxford.

1 Bunlarn en nemlisi Maud Bodkin ve nc eseri Archetypal Patterns in Poetrydir.

241

literatr eletirisi Sinema ve psikanaliz


Nezih Erdoan*

1925 ylnda MGMnin Gsi, Samuel Goldwyn, Freuda, ekilmesi tasarlanan bir filme senaryo yazmas iin 100.000 dolar teklif etti. Filmde Antonius ve Kleopatra bata olmak zere nl ak hikyelerinden sahneler yeralacakt. Freud Goldwyne bir telgraf ekerek teklifi reddetti; Ernst Jonesa baklrsa, soyut fikirlerin plastik bir tavrla sunulmasnn imknsz olduunu dnyordu. Stephen Heath, Freudun yazlarnda bilindn anlatmak iin bavurduu mecazlarn Hollywooda ilgin gelmi olabileceini ima ediyor (1982:18, n3). Psikanalizi kuran kiinin yazaca senaryolarn i yapabilecei dncesinin ardnda seyircinin film izleme srasnda yrtt bilisel (cognitive) ilemlere kyasla, bir baka yerde (yine bir mecaz!), bilindnda olup bitenlerin belki de daha nemli olduu varsaym yatyor olmalyd. Bu yzyln balarnda Avrupada Ferdinand de Saussuren yapsal dilbilim modelinden hareketle gelimeye balayan gstergebilim sinemaya el attnda, dilbilimin sinema iin bir model tekil etme kapasitesi ve bununla ilikili olarak gerekliin temsili balca problemlerdi. Christian Metz, bir sinema gstergebiliminin kurulmasnn olanaklarn tartrken, ncelikle sinemann ne lde ve nasl bir dil olduunu ortaya koymaya alt. Varglarn ok kabaca zetleyecek olursak; sinema bir dil (langue) deildi, nk 1) gereklii olduu gibi temsil ediyordu; bu nedenle amlanmas gereken grsel-iitsel kodlar ve dolaysyla gstergeleri yoktu, 2) dildeki ifte eklemlenmeyi, baka bir deyile en ufak anlam birimlerini ve en ufak ses birimlerini sinemaya tamak mmkn deildi (rnein gemi zaman kipini perdede gsteremezsiniz). Yine de sinema bir dildi (langage),1 nk yle ya da byle her filmde yeniden icat edilen
(*) Bilkent niversitesi, Gzel Sanatlar, Tasarm ve Mimarlk Fakltesi. 1 Trkede langue dil, langage ise dilyetisi olarak karlamak mmkn. Dil, toplumsal uz-

242 bir dildi; uyulmas, daha dorusu retilmesi gereken kurallar dilin deil sanatn kurallaryd, bu nedenle dilden ok daha bireysel/kiisel bir anlatma zemin hazrlyordu. Kodlar, dilin gramerinden farkl bir dzlemde dnlmesi gereken bir kategori oluturuyordu. Gstergeler yoktu ama yananlamlar vard. Bir de, ne kadar grsel bir ortam olursa olsun sinemada aslolan, romanda ya da ykde olduu gibi anlatyd, baka bir deyile bir filmin, kurmaca olsun ya da olmasn, hikye anlatma zelliiydi (1974a). Gstergebilim anlamn ortaya k koullarn inceleyen bir disiplin. Ama ilk yllarnda, gerek gstergebilimin, gerekse gstergebilimin ilkelerini belirleyen yapsalcln anlama ilikin temel varsaymlar ve tutumlar olduka sorunluydu. Bunu, Metzin vard sonularda da gzleyebiliriz. ncelikle, gstergebilim herhangi bir anlaml nesnenin zgl yanlarn, baka nesnelerden farkllklar erevesinde bulgulamay ilke edinmiken, sinemay, ne kadar mkemmel bir model olursa olsun dilbilimin terimleriyle aklamaya almak gerekten doru bir yaklam myd? lerde gstermeye alacam gibi, dil ile sinema arasnda bir ba var, ancak bu Metzin o dnemde ima ettii trden bir ba deil. kincisi, fotografik/sinematografik grnt gerekliin yenidenretimi ya da Barthesn deyiiyle analogonu (tpks) deildir. Metz, bu noktada yalnz deildi; Roland Barthes ile nl air ve ynetmen Pier Paolo Pasolini de teknik grntlerin gereklii kopyalama yeteneklerini vurgulamlard. Umberto Eco, Pasolininin Pesaro film enliinde sinema ile gereklik arasnda pratik bakmdan bir fark olmadn ileri srmesinden bir yl sonra ayn yerde yapt konumada sinematografik grntnn doas ve sinemada eklemlenme olanaklarna ilikin ok farkl bir bak as getirdi (1977). Eco, psikanalizin terimleriyle konumaktan zenle kansa da, argmanlarnn, psikanaliz ve sinema arasndaki iliki iin ok nemli olduunu dnyorum. Kamerann yenidenrettii ey gereklik deil, bizim algmzdr, retinal bir imgedir, gerein temsilinin temsilidir. stelik, bu grnty grebilmemiz iin, o grntnn iinde retildii kltrn kodlarn kullanabilmemiz, baka bir deyile grmeyi renmemiz gerekir. Kamera as ve hareketleri, kompozisyon, ereveleme vb. gibi grntleme ilemleri, o yenidenretildii iddia edilen gereklie dorudan mdahalelerdir ve sinemada retilen ey sonuta yalnzca bir gereklik izlenimidir. Sinematografik/fotografik ereve iindeki grnt Metzin ileri srdnn aksine, katmanlar boyunca eklemlenen birimlerden oluur, ama bunlar dilsel birimler deildir, stelik dildeki gibi ifte deil, l bir eklemlenme szkonusudur. Bu durumda, teknik grntlerin gerei temsil yetenekleri ve anlam arasndaki iliki, ncelikle bu grntleri alglayan ya da almlayan bir zneye iaret ediyor. Oysa, gstergebilimsel ve yapsalc zmlemelerin ncle-

lama rn ve sistematik bir btnlk arzederken (rnein Trke), dilyetisi, daha bireysel bir performansn sergilenmesi olarak grlebilir (rnein benim kullandm Trke).

243 ri, anlam kefedilmeyi bekleyen kristal sertliinde (Eco, 1985:5) bir nesne gibi gryorlard. Christian Metz, filmlerin nasl anlaldnn aratrlmasn amaladn (1974b) sylerken, kafasnda daha ok seyircinin dnda, filmin iinde, duran bir anlam vard. Baka bir deyile anlam zneden nce geliyordu ve daha da nemlisi ondan bamsz bir varla sahipti. Btn bunlarn yansra, sinema gstergebilimi, hedefleri bakmndan fazla bir ey vaadetmiyordu. Seyirci henz ortada yoktu; insanlarn neden sinemaya geldikleri, film izleme srasnda ne gibi tecrbeler yaadklar, anlamn retiminde ne gibi bir paylar olduu, sinemann ve tek tek filmlerin ideolojik etkileri gibi sorunlar gstergebilimin erimi dnda kalyordu. Bu dnemde, Metzin en byk baars, yananlamlarn (connotation) nemine dikkat ekmesi ve tmyle biimsel bir anlat zmleme modeli nermesiydi (Le Grand Syntagmatique) 1968li yllarn politik ortamn hesaba katacak olursak, gstergebilimin bu ilk evresinde sunduu bilimsel zmleme olanaklarnn entelijansiya tarafndan pek doyurucu bulunmadn tahmin etmek g deil. imdi, anlamn retiliine ilikin yaklamlarn yeniden gzden geirilmesine neden olabilecek baz gelimeleri ksaca zetleyelim. Aslnda, gstergebilim, sorunlu yanlarn sergilemeye altm anlam anlayn formle ettii yllarda, fiziksel bilimlerde, bir deney srasnda, belli bir fenomeni gzleyen znenin de, nihayette deneye mdahale ettii ve bylelikle o fenomenin bir paras haline geldii oktan kabul grm bir olguydu. Ayn ekilde, Almanyada Konstanz niversitesinde, Wolfgang Isernin ncln yapt bir evre okurun ilevini irdeledii bir almlama estetii (Rezeptionaesthetik) kurdu (1974). nl dilbilimci Emil Benveniste, sylem (discours) ve yk (ya da tarih: histoire) kavramlarn dilbilime tantrken, sarfedilmi bir szn sahibini ve muhatabn da zmlemesine dahil ederek, gstergebilimsel almalara bir zne olanan kazandrd (1971). Barthes, nl Anlatlarn Yapsal zmlemesine Giri yazsnda, Benvenisteten hareketle okura ilikin kodlarn gelitirilmesi gereinden szetti (1979). 1960l yllarn ortalarnda Umberto Eco, Ak Yapt kavramn ortaya att ve gstergebilim evrelerinde yank uyandrd (1985). Kald ki, Lacan nl ayna evresi konumasnn ilk versiyonunu daha 1930lu yllarn sonunda Marienbadda sunmutu. Sinema gstergebiliminin zamann ruhunu kavramakta hayli geciktiini syleyebiliriz. Bu noktada, bizi asl ilgilendiren gelime, psikanalizin metinlerin zmlenmesinde kullanlmak zere gstergebilimle btnlemesi. Ann Kaplan, bu balamda psikanalizin eitli kullanmlar arasndan birini, edebiyat ya da film eletirmeninin metinsel sreleri ve okuyucu/seyirci konumlarn metin yoluyla aydnlatmak zere bir sylem olarak kulland zgl bir sre ya da sreler dizisi olarak ayryor (1990:13). zellikle, Lacann Freudu yeniden okumas sonucu ortaya koyduu bilind modeli ve psiik srelerle ilgili senaryolarnn bu trden aratrmalar iin olduka uygun olduu grld.

244 1970li yllarda, yapsalcln snrllklar yava yava ortaya karken, sinema kuram da, gstergebilime bal olarak sorunlarn stesinden gelebilmek iin bir paradigma deiikliine ihtiya olduunu kavrad. Althusserin, hocas Gaston Bachelarddan ald aygt (apparatus) kavramn kendi hedefi iin (ideoloji) uygunlatrmas k yollarndan biri olarak grld. Althusser, styap kurumlarnn (din, eitim, vb.) altyapdan (ekonomik ilikiler) grece zerkliini vurgulam, bu kurumlarn ideolojisinin bireylerin bilindn biimlediini ve uygun bir sosyallemenin salandn savunmutu (1973). Yerleik kltre ve konformizme direnmede psikanalize byk grevler dyordu. Althusserin, Freud ve Lacan zerine yazd bir denemede belirttii gibi, psikanalizle birlikte ideoloji zerinde yaplacak her aratrmay temelden ilgilendiren eyi, yani yanlbiliin (tanmayn [yanl tanma: meconaissance -N.E.]) yapsn daha iyi biimde kavramamz belki de bir gn salayacak olan yollardan biri nmzde alm bulunuyordu (1982:127). Film kuram, Althusserin grlerini belli rezervasyonlarla karlasa da, bilindnda olup bitenler ve filmlerin ideolojik etkileri zerinde younlamak giderek glenen bir ynelim haline geldi. Ancak Althusserden ok, onun dayanaklarna, zellikle Freud ve Jacques Lacana bavurduklarn syleyebiliriz. Sinema kuram, yapsalclk sonras dnemde, dier disiplinlerle ortak baz yeni eilim ve tutumlar benimsemi bulunuyordu. ncelikle, bilim anlay kkl bir dnm geirmi, ada film kuramclarnn argmanlarnn formle edilmesinde, bilimsel muhakeme ve nesnel hakikat kaygs terkedilmi, hatta tam tersine kuramsal etkinlikler bilimin ve nesnel hakikatin eletirisi erevesinde yrtlmeye balanmtr (Buckley, 1989). kinci olarak, dier disiplinlerde okurun, dinleyicinin vb. n plana kt gibi, sinema kuramnda da seyircinin aratrlmas belirleyici olmutur. Anlamn seyirciden bamsz dnlemeyeceinin kabulnn yansra, sinemann ve tek tek filmlerin seyirci-znenin tecrbe ettii psiik srele btnlemesi, ideolojik etkinin filmlerde eklemlenmesi balca sorunlar olarak tanmland. Bununla ilikili olarak, sinema bir nesne olarak deil, bir operasyon olarak dnld ve sylenen eyden ok (statement, enuncee, szce) eyin sylenii (utterance, enunciation, szcelem) nem kazand. Bu ilkeler uyarnca, ilk elde, Jean-Louis Baudry ve Christian Metzin sinema kuramna psikanalizi getirdiini gryoruz. Jean-Louis Baudry, 1970te Franszcada yaymlanan makalesi, Temel Sinematografik Aygtn deolojik Etkilerinde, klasik sinemann, gsterdiklerinin gerek olduuna seyirciyi inandrabilmek iin rn n plana karrken kendi retim srecinin izlerini nasl bastrdn gstermeye alr (1985). 1975te yaymlanan ikinci makalesi Aygtta ise daha ok Freudun terimleriyle sinemay (sinema salonu, projektr, seyirci, perde) betimler, genel izgileri itibariyle sinema salonunda film izleme srasnda harekete geen psiik mekanizmalar soruturur (1976). Yaznn ilgin bir

245 yan, neredeyse btn bir felsefe tarihinin yanlan, yanltlan zne temasn ilediine iaret etmesi. rnein Eflatunun maara metaforu; Baudry, sinema salonunun da bir eit maara olarak seyircinin gereklikle ilikisinin yanlmaya dayal olmasna nasl katkda bulunduunu sergiler. Sinema bir aygttr ve seyircinin psiik aygt ile zdelik ilikisi iindedir. Sinema perdesi, bir eit uyku halinde halinde olan seyirci iin ayn zamanda bir rya perdesi ve dolaysyla anne memesi grevi grr. Anlalaca zere, sinema iin baka sorular sormann zaman gelmiti artk: Neden gzmz grntlerden alamyoruz? Neden bakalarnn konutuklarna kulak kabartmadan yapamyoruz? Film izlemekten nasl bir haz duyuyoruz ve bunun ahlk/politik baz belirtileri var mdr? Christian Metz, Baudrynin grlerini ufak tefek dzeltmelerle gelitirerek (Baudrynin uykuda rya gren seyircisi, Metzde yar uyank vaziyettedir) Lacanc ve biraz da (Melanie) Kleinc psikanalizin terimleriyle yeniden formle etti. Metzin zellikle iki makalesi mgelemsel Gsteren ve yk/Sylem: ki Tr Fetiizm zerine Notlar (1985), gstergebilimin psikanalizi merkez ald bir dizi almann, zmlemelerin ve tabii hararetli tartmalarn temeli oldu. Bu almalar, dikizcilik, grmeseverlik (scopophilia) ve iitmeseverlik (phonophilia), arzu, feti gibi psikanalitik kavramlarn sinemaya ve dolaysyla kendimize ilikin yeni bilgilere ulamamzda ie yarayabileceini gsterdi. Kabaca zetlendiinde, zne, alg alan iinde yeralan grntlere bakmaktan, sesleri iitmekten haz alr. nk alg alan ona bir kontrol olana ve dolaysiyle bir iktidar duygusu verir. Buna genelde, dikizcilik ya da rntgencilik diyoruz. Sinema, seyirciye bakalarnn bedenlerini sesler ve grntler halinde tehir ederek mkemmel bir dikizcilik olana salamaktadr. Bu anlamda da sapkn bir doas vardr. Ancak, Metzin asl katks, bence, Lacann ayna evresi ile seyircinin zdeleme srelerini aklamas saylmaldr. ocuk, kendisini yansttn varsayd bir imge (rnein, aynadaki dsal grnt) ile zdeleir ve bu imge ile aradaki farkn hem kabullenildii, hem de yadsnd mgelemsel bir dzene girer (Lacan, 1982). Kendini bu dsal imge dolaymyla tanyacaktr ama ne var ki, bu bir yanl tanma, bir yanl bilmedir. Bu evre, znenin bundan sonraki zdelemelerini de belirler ya da baka bir deyile, seyircinin bir film izleyebilmesi iin bu zdelemeyi yaam olmas lazmdr. (Psikanaliz, psiik sreleri birincil ve ikincil olarak ayrr; ikincil srelerin varl birincilere bal ve dayaldr). Ancak sinemada durum biraz farkldr. Seyirci, ya da sinematografik zne (cine-subject), ayna karsnda olduu gibi, perde karsnda da bir zdeleme srecine girer. Ne var ki, bu kez perdenin ona yanstt kendi grnts (ve onu aynaya tutan annenin grnts) deil, o an orada bulunmayan imgelemsel bir evrenin grntleridir. Peki, seyirci, bu evrenin kendi imgesiyle dorudan hibir ilgisi olmayan nesneleriyle (Humphrey Bogart, Lassie, Pembe Panter) nasl zdeleebilmektedir? Ya da baka trl syleyecek olursak, perde,

246 nasl olup da aynann yerini almaktadr? Sinema salonunda, grntleri kaydeden kameraya yer yoktur, ama projektrn perdeye gnderdii grntlerde kamerann bak as ikindir. Yansra, daha nce de deindiim gibi, kamera znenin algsn simle eder; yalnzca znenin bak asn deil, rnein bir yatay evrinme ile ban soldan saa hareketini, bir zoom-in ile dikkatin bir nesnede younlamasn yeniden retir. Grntler karsnda zne, kendi algsn simle eden ama o an orada bulunmayan kameray zihninde akn bir zne olarak kurar ve onun bakyla zdeleir. Kamerann evrinmesiyle, kendi kafasn evirmeden evrinme hareketini tecrbe eder. te, btn dier (ikincil) zdelemeleri mmkn klan bu psiik srece Metz, birincil sinematografik zdeleme diyor. Bilindii gibi, film karakteriyle zdeleme, zne ve karakter arasndaki farklln yadsnmas (ya da bastrlmas) ve kabul arasnda gidip gelir, baka bir deyile, zne kendisini bir karakterin yerine koyar, sonra belli nedenlerle ondan kopar ve ardndan yine bir karakterle zdeleir. Gerekte ayn durum birincil zdeleme iin de geerlidir. zne, kamera ile zdeletii iin, perdedeki grntlerin kaynann kendisi olduunu sanr. Artk perde, ona kendisini yanstan bir ayna olmutur. imdi, sinema gstergebilimindeki gelimelerin daha ok Franszlarn kuramsal etkinliklerine dayandn bir gzlem olarak ileri srebiliriz. Ancak zellikle baz Anglo-Amerikan evrelerin szkonusu kuramlar ngilizce okuyan dnyaya yaymakla kalmadn, eletirel bir ilemden geirerek amladn, rneklediini, eitlendirdiini de teslim etmek gerek. Cine-Tract, Camera Obscura, October, Framework gibi ngiliz ve Amerikan dergilerinin yansra, Screen dergisinin bu ilevi grmede ayrcalkl bir yeri var. Screen, Metzin almalarn yakndan izlemekle kalmad, bu almalarn sinema aratrmalar iindeki anlam zerinde de tartmalar balatt. Zaman iinde bu tartmalarn feminist almalarla btnleik bir alana ekildiini gryoruz. Laura Mulveynin 1976 ylnda Screende yaymlanan makalesi, Konulu Filmde Grsel Haz (1985), psikanalizin ataerkil dzene kar politik mcadelede nasl kullanlabileceinin nemli bir rneini oluturmann yansra, klasik sinemann seyircinin maniplasyonu iin benimsedii stratejilere de sust yapyordu. Mulveyye gre, ataerkil dzenin sinemas, seyirciye sunduu haz ile kendi varln merulatryor ve gcn pekitiriyorsa, sinema kuramnn da (politik mcadelenin bir biimi olarak) bu hazz zmleyerek ldrecek taktikleri gelitirmesi gerekir. Mulvey, Lacan ve Metzin kuramlarndan hareketle, sinema seyircisinin film karakterleriyle iki iliki biimini tecrbe ettiini ileri sryor: seyirci, kadn karakterleri dikizler ve erkek karakterlerle zdeleir. Hazzn temel kaynaklar da bu tecrbelerdir. Ancak, dikizcilik, beraberinde bir sorun getirir, nk dikiz nesnesi olan kadn grnts ayn zamanda bir tehdit kaynadr. Seyirci kendisine sunulan hazzn bedeli olarak, penisten mahrum kadnn ken-

247 disine idilii hatrlatmasna katlanmak zorundadr. dilik endiesi, znenin annenin bir penisi olmadn grmesi2 zerine onun cezalandrldn ve kendisinin de her an penisinin kesilerek cezalandrlabileceini karsamas olgusuna dayanr. Bu olgu, Freudda daha szlk anlamda ilenirken, Lacanda fallusa kart her trl deere iaret eden eksiklik olarak ele alnr. Klasik sinemada, filmler seyirciyi idilikle tehdit etmek yerine haz vermek durumunda olduundan, kadn grntsnn eklemlenmesinde iki ka yolu denenir. ki yol da, kadnn bir tehdit unsuru olmaktan karlp, zararszlatrld bir alana ekilmesine dayanr. Birincisinde, kadn bir ekilde cezalandrlr: bir srr varsa aa kartlr, ldrlr, erkee baml hale getirilir, vb. rnein, Hitchcockun Hrsz Kznda (Marnie) Mark Ruthman (Sean Connery) parasn alan Marnie (Tippi Hedren) ile evlenir ve ardndan kleptomanisinin srrn zer. kincisindeyse, anlatnn dondurulduu bir sahnede kadnn fetiletirilmesidir. Gildada Rita Hayworthun eldivenlerini kararak ark sylemesi buna rnektir; Gilda tek bana erevededir ve anlatnn sremselliinden koparak btn ekiciliini sahneler. Bir fetiin kendisi zaten fallustur, bu nedenle eksiklie gnderme yapmas mmkn deildir. Ayrca, idilik tehdidi btn dier tehditler gibi gelecee ynelik bir eylemdir, oysa anlatnn donmas, gemi ya da gelecek btn kipleri dlar. te bylelikle, kadn fetiletirilerek tehdit unsuru olmaktan karlr. Tabii, bunun gereklemesi, kadnn sinemada yenidensunumu olduka problemli bir hale getirir. Mulveynin seyirciden erkek olarak szetmesi dikkati ekmi olmal. Psikanaliz, bak doas itibariyle eril (masculine) olarak ele ald iin, bakan zne, yani seyirci erkektir. Sinema salonunda seyircinin cinsiyeti ne olursa olsun, sinematik sylem tarafndan erkek olarak kurulur. Peki kadn seyircinin erkek olarak kurulmasn salayan neydi? Mulvey, bir sre sonra yazd baka bir makalede, Freuda bavuruyor ve kadn znenin kk yalarda yaad klitoral dneme ilikin aklamalarndan hareketle, kadn seyircinin bu erken dnem tecrbesini devreye sokarak, erkek giysilerinden rahatsz bir travesti gibi film izlediini ileri sryordu (1981). Mulveynin dncelerinin yer yer ok iddial grnd ak. Kaja Silverman, Mary Ann Doane gibi yazarlar baka kadn seyirci kuramlar gelitirdiler, bununla birlikte Mulveynin feminist erevede balatlan seyirci tartmalarnda vazgeilmez bir referans oluturduunu gzlyoruz. En youn kuramsal retim yaplan alanlardan biri sinema. Bu nedenle tamamlanm bir manzara sunamadan, bellibal noktalara, eilimlere iaret etmekle yetinmek zorundaydm. Oudart ve Daniel Dayann seyircinin sinematik syleme zincirlenmesini anlatan diki kuramlarn, Stephen Heathin zne

2 Anne ve grme szlerini trnak iinde vermemin nedeni, annenin gerek bir anne ve grmenin de fiziksel anlamda grme olmas gerekmediinden.

248 almasn, nemli bir rnek oluturan Touch of Evil zmlemesini, Raymond Bellournun Hitchcock denemelirini, Michel Chionun ve Kaja Silvermanin uzun sre ihmal edilmi bir alan olarak sesi n plana karan incelemelerini, Ann Kaplan ve Barbara Creedin trlerin (genre) zgl anlamlama pratiklerini belirleme abalarn, Zizekni psikanalizin tarafndan filmlere benzersiz bakn dier birok kuramsal-eletirel etkinlikle birlikte bir kenara brakmam gerekti. Deindiim bu almalar, yer yer birbiriyle elien, yer yer sinema gstergebiliminin ve psikanalizin genelgeer kabullerine aykr tutumlarla nmze geldiler. Genellikle, son sz, doru ve tutarl olan sylemek yerine yeni tartmalar kkrtmay tercih ettiler. Kuramsal etkinlik, sinemada olup bitenlerin bilind ile balantsn kurarken, yerleik bilimsellik anlayna aykr den bir bilgilenme olana salad. Kuzey Amerikadan David Bordwell ve zellikle Nel Carroll gibi bilii sinema yazarlar, psikanalitik almalara ynelttikleri eletirilerde sk sk bilimdlk temasn kullandlar (Bordwell, 1985; Carroll, 1988). Oysa, psikanaliz, zaten yapsalclksonras dnemde, bilimin her eyi kuatma hrsna (yani bilim emperyalizmine) meydan okumann giderek glendii bir iklimde gelimiti. Bilimsel bilginin mmkn tek bilgi biimi olduu anlayna kar mcadelede gsterdii baar, ilerde baka bilgi biimlerine de hayat hakk tannmasna nayak olabilir.

KAYNAKA
Althusser, Louis. (1982) Freud ve Lacan, ev. Selahattin Hilav, Felsefe Yazlar I. Kitap ss. 108-129. Althusser, Louis. (1978) deoloji ve Devletin deolojik Aygtlar, ev. Yusuf Alp, Mahmut zk, stanbul, Birikim Yaynlar. Baudry, Jean-Louis. (1976) The Apparatus, ng. ev. Jean Andrews, Bertrand Augst, Camera Obscura, cilt 1, no 1. Baudry, Jean-Louis. (1985) The Ideological Effects of the Basic Cinematographic Apparatus, ng. ev. Alan Williams. Bill Nichols (ed) Movies and Methods II, Berkeley, University of California Press. Barthes, Roland. (1979) Introduction to the Structural Analysis of Narratives, Barthes, Image-Music-Text, ng. ev ve ed. Stephen Heath, Glasgow, Fontana/Collins. Barthes, Roland. (1979) From Work to Text, Barths, Image-Music-Text, ng. ev ve ed. Stephen Heath, Glasgow, Fontana/Collins. Benveniste, Emile. (1971) Problems in General Linguistics, ng. ev. Elizabeth Meek, Florida, University of Miami Press. Bordwell, David. (1985) Narration in the Fiction Film, Londra, Methuen. Buckland, Warren. (1989) Critique of Poor Reason, Screen, cilt 30, no 4, Autumn.

249
Carrol, Nel. (1988) Mystifying Movies: Fads and Fallacies in Contemporary Film Theory, New York, Columbia University Press. Eco, Umberto. (1977) Articulations of the Cinematic Code, Movies and Methods I, Bill Nichols (ed), Berkeley, University of California. Eco, Umberto. (1985) The Role of the Reader, Londra, Hutchinson. Heath, Stephen. (1985), Questions of Cinema, Londra, MacMillan. Iser, Wolfgang. (1974) The Implied Reader: Patterns of Communication in Prose Fiction from Bunyan to Beckett, ng. ev. Catherine ve Richard Macksey, Baltimore, The Johns Hopkins University. Kaplan, E. Ann. (1990) From Platos Cave to Freuds Screen, E. Ann Kaplan (ed), Psychoanalysis and Cinema (New York, NY, Londra: Routledge) Lacan, Jacques. (1968) The Mirror Phase as Formative of the Function I, ng. ev. Alan Sheridan, New Left Review, no: 51; Psikanaliz Deneyiminin Ortaya Koyduu Biimiyle zne-Benin levinin Oluturucusu Olarak Ayna Evresi, Trk. ev. Nilfer Kuya, Felsefe Yazlar I. Kitap, ss. 149156. Metz, Christian. (1974a) Film Language: A Semiotics of the Cinema, ng. ev. Michael Taylor, New York, Oxford University Press. Metz, Christian. (1974b) Language and Cinema, ng. ev. Donna Jean Umiker-Sebeok, The Hague, Mouton. Metz, Christian. (1985) The Imaginary Signifier: Psychoanalysis and Cinema ng. ev. C. Britton, A. Williams, B. Brewster, A. Guzzetti, London, MacMillan. Mulvey, Laura. (1981) Afterthoughts on Visual Pleasure and Narrative Cinema, Framework, no: 15/16/17. Mulvey, Laura. (1985) Visual Pleasure and Narrative Cinema, Movies and Methods II.

250

literatr eletirisi mge, ne hallerde?


Ali Akay*

ORHAN KOAK

MGENN HALLER
METS, STANBUL: 1995

Orhan Koak mgenin Halleri adl kitabnda, Mithat enin resimlerine eiliyor; O. Koakn daha nceleri edebiyat yazlarndaki slbunu, burada da gryoruz. Aslnda, Orhan Koakn psikanaliz zerine ele ald sayfalar, ki bunlar daha nceleri Defter ve Sanat Dnyamz dergilerinde 1993 ve 1994 yllarnda yazm olduu yazlardr, belki de psikanalitik bir Plastik Sanatlar zmlemesinin en olanaksz olduunu gsteren sayfalardr. Yorumlar boyunca, Orhan Koak; D.W. Winnicottun geisel nesnelerinden, Valrynin bulunmu nesnesinden, psikanalizdeki imge kavramna kadar, enin paralanm, ve szde-btnlk oluturan bedenlerine doru dnsel-sorunsal bir yolculua kyor. Her ne kadar Organsz Beden (Artaud, Deleuze ve Guattari) kavramnn enin bedenlerini aklamaktan yoksun olduunu ileri srse bile, Koak aslnda ideolojik bir okumadan ok noolojik (dncenin imgesi) bir okumay gerekletirirken, ister istemez Deleuze ve Guattarinin kulland kavrama, noolojiye daha yakn duruyor; ve belki de, sanat eletirisi-okuyuu anlamnda Trkiyede yaplan en muhteem psikanaliz eletirisinde bulunuyor. Ancak Orhan Koak bunun farknda m sorusu sorulursa, Elbette cevabn verebiliriz: Sadece psikanalitik eletirinin deil, yapta nfuz etmeye alan her trl eletiri ynteminin kanlmaz zaafndan bahsediyor (s. 40). Kendi sorusunu unutan cevap kendi kendine ilemeye balyor. Ancak burada bir nokta zerinde durmakta yarar var zannediyorum: Orhan Koak Yine de vazgemedim, bataki yorumu yine de geri almyorum diyor (s. 40). Bu srada iki soru. Orhan Koak kendisini niin psikanalitik yorumlardan geri alamyor? sorusunu unutan cevabn kendi kendine ilemeye balamas esere bakann kendi i sorunu olmaktan teye gidiyor mu? lk olarak, Orhan Koakn Cevabn sorusu balyla ele ald yeni al(*) Mimar-Sinan niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Sosyoloji Blm.

251 masnda, psikanalizden ok felsefe ve iir var: Sartre Genetsi, Adornonun Estetik Kuram ( ki, Adorno da her yerde bilind arayan psikanalitik kukuyla bakar), Aristonun Ruh zerine olan metni, Ahmet Oktayn Nazm Hikmetin modernist imgesi (var olan gereklii bize sunmas), Oktay Rfat, Jacquelin Chniaux-Gendonun srrealizmi, Paul Valerynin nesnesine geri dn, Emanuel Velinas, Melih Cevdet Anday ve Nurdan Grbilek sz konusu edilmekte. Grebileceimiz gibi; psikanalistler, Koakn yaz alanndan ekilmekteler. Birinci yazdaki (Klein, Winnicott), ikinci yazdaki (Michel Pain, Janine ChasseguetSimgel) psikanalistlerin etkinliinden ve basksndan hatta ekiminden kurtulduka, Orhan Koak yava yava Oidipusun Sfenkse verdii doru cevaba yaklayor. Aslnda, burada, sanata yneltilen sorular deil, tehlike nn oluturan Sanat alan da, dier felsefe-sosyoloji alanlar gibi sorular sormakta ve cevabn sorunsallatrmakta; bazen bulmakta bazen ise aratrmaya devam etmektedir. Adornonun arkasna dnp baktnda bir ey grememesi gibi, psikanalitik sorularla cevap aranmaya kalkldnda, belki de sadece Valrynin bulunmu nesne adn verdii denizin kyda trpledii nesneyi bulmak mmkn olacak. Ancak psikanalitik sorular sormaktan vazgetiimizde; ortada byle bir sorunun olmadn, hatta sorunun olmadn deilse bile gsterilecek pek bir eyin olmadn, Orhan Koak gibi, grebiliriz, Mithat en in resimlerine bakarken. her ne kadar Cevabn sorusu blmnde Melaine Kleinn ilksel nesnesi ve Winnicottun geisel nesnesi yaznn banda yer alyorsa da, bu sanki daha nceleri yazdklarn hatrlatan bir Girie benziyor. kinci olarak, Orhan Koak yle diyor: Yorum yapt (ve brakt izlenimi) anlamlandrabilir, ama kurulan yorum erevesini anlaml bir anlatya dntren de yine yaptn kendisidir (s. 40). Grlebilecei gibi, ikili bir etkileim sz konusu; ancak sorusunu unutan cevabn kendisi kendi kendine ilemeye balyor. Bu, yine cevab beklerken soruyu sorann, Orhan Koakn refleksiyonunda ilerlik kazanmaya balyor. Bu bakmdan, soruyu soran ile cevab bekleyen ayn kiinin yorumu yine yapt sayesinde kendi kendine bir soru-cevap ilikisini gndeme getiriyor. Orhan Koak, bu nc blmde psikanalitik yorumlarn her zaman deilse bile ou zaman ihmal ettii bir baka ge olan (s. 41) yaptn tarihsel/toplumsal balamla ilikisini gsterdiinde, yukarda yazm olduum braklan bir psikanalizden sz ediyor. Mithat enin yaptnn toplumsal ve tarihsel ieriine deinirken, Orhan Koak, Nurdan Grbilekin Vitrinde Yaamak (Metis, 1992) kitabndan faydalanyor. Tamamen Foucaultcu olarak nitelendirebileceim bir Trkiye analizi iinde, N. Grbilek bask ve yasan dier tarafta bulunduunu hatrlatyor; yani makro-iktidarn karsnda gibi duran mikro-iktidarn yasaklayc deil, oluturucu, kkrtc, ierici bir iktidar biimi olduunu gndeme getiriyor. Orhan Koak ise, Mithat enin yaptlarnn toplumsal balamn orada kuruyor. Koak bu yllara

252

davurum yllar (s. 59) adn veriyor. Adornonun kltr endstrisi adn verdii 1940l yllarn ikinci yarsnda balayan (Horkheimer ve Adorno 1944-45 yllarndan bahsetmekteydiler) bir toplumsal durumu ortaya koyuyor. Ayn ekilde soyut Davurumcularn (Pollock, Gorky, Newman, Gottlieb vb.) gelitii yllarda, New York ekolnn Soyut Davurumculuu ile Horkheimer ve Adornonun bahsettii kitle toplumunun, kltr endstrisinin davurumculuu ilikisi bu balamda ak bir ekilde ortaya kyor: Reklamn hakimiyetini, insanlarn konuma ve tketim enerjisiyle, baskc olmayan bir biyo-iktidarn (Foucault) birlikte ilediini sylemeye aba sarfediyor Orhan Koak: Ruhun i dnyann ve hayal gcnn istimlk edilerek yeni bir pazara dntrld bir dnem olarak (s. 59) ortaya konuluyor bu dnem Trkiye iin. Bu durum konukan Trkiyenin kapitalist pazarla aydnlarn da buluturmakta: Reklamclar, danmanlar vb. Bu durum nc sanat iin de ayn fiili durumla ifade edilmekte: Sanatn taklit olmaktan kurtulmas ve kendi balamna kar eletirel bir uzaklkta yer almas iin alyordu (s. 61) sanat. Bu durum, Deleuze ve Guattarinin yazm olduu dilden konuursak, daha nceden kodsuzlam akmlar st-kodlayan Devletin artk st-kodlamaktan ok, olduu gibi kodsuzlam akmlarn kesimelerini rgtledii bir dnemi gstermektedir (Deleuze-Guattari, Kapitalizm ve izofreni 2, Salam yay. 1993, s. 80). Burada akmlar, yersizyurdsuzlama ve kodsuzlamann kapitalist eiine eritiinde (plak emek ve bamsz sermaye), dolayszcasna ekonomik hale gelen elde etmeyi salamak iin ayn hukuka ve siyasi hakimiyete, Devlete ihtiya kalmad dnlr (a.g.e., s. 83). Byle bir dnemde Mithat enin resmindeki suskunluun iletiim patlamasna kar bir savunma arac olarak grlebileceini iddia ediyor Orhan Koak. Ancak, hemen arkasndan unu ekliyor: Kandinskynin hatta Kleenin resimleriyle sergi salonlarn gezen gezgin-burjuva hanmlarnn elbiseleri zerindeki desenlerin ilikisinin kurulabilmesi mmkn. Sonunda cevap soruyu sildi. Ortada bir ey kalmyor: Dizinin herhangi bir nnda apansz beliriveren o srt, o kendini silen ironi, biraz da bunu bilmesinden, kendi etkisizliini grmesinden ve iletiimsizlik abasnn bile sonunda bir tr iletiime dntn anlamasndan m geliyor (s. 62). Aslnda, hep bir dil varsa, bu ncelikle ayn dili konumayanlarnkidir. Dil yetisi bunun iin yaplmtr, iletiim iin deil, eviri iin diye yantlayabiliriz bunu Deleuze ve Gugattariden yola karak. Adorno Estetik Kuram (Paris, Klincksieck, 1989) kitabnda yle yazyor: Mmkn olann, refleksiyona kendisini verenin sonsuzluu, dnce ve sorun olmakszn yaplabilenin kaybn engelleyemez. Bu mmknlklerin genilemesi birok boyutta bir daralma olarak ortaya kabilir. Yani sanatnn yapmak istedii nc olarak da ortaya ksa, gnn birinde toplumsal sistemin siyasi ve ekonomik deerleri tarafndan kaplmakla kar karya gelebilir; o zaman ne yapmal? Yoksa, aslnda ortada boluktan baka bir ey yok mu? Ama bu boluu yaratacak abaya her zaman ihtiyacmz var.

iletii
Metapsikoloji ve fenomenoloji
Saffet Murat Tura*

Bu yazda klasik bir felsef tartma vesilesiyle psikanalizin baz kavramlarn ve ynelimlerini tantmaya alacam. *** nsan konu alan bilimlerin felsefesi ile ilgilenenler sanki kendini deiik ekilde ortaya koyarm gibi grnen bir ikilemle ska karlarlar. En safa ifade edilmi biiminde bu ikilem iradecilik (volontarisme) nedenselcilik (dterminisme) arasndaki uzlamazla denk der. nsann iinde yer ald olaylar incelerken bilinli tercihleri, seimleri mi n plana karmalyz, yoksa insanlar ynlendiren bilincinde olmad motivasyonlar, yaplar m? lk bakta ayn ikilem daha sofistike bir dzeyde anlamak (comprhension) ile aklamak (explication) arasndaki uzlamazlk eklinde de ifade edilebilir grnr. Bu dzeydeki tartmann daha sofistike grnmesinin sebebi, artk nesne (insan) ile ilgili dogmatik bir yargdan hareket etmek yerine, bu nesneyi doru dnmenin koullarnn n plana alnmasdr. Artk sanki ayn sorun, insann irad bir varlk m, yoksa belirlenmi bir varlk m olduu tarzndaki ontik hipotezlerin doruluunu tartmaktan ok, insann nasl ele alnrsa derli toplu, zerinde dnlp, dnsel ilem yaplabilecek bir bilgi btn oluturabilecei tarznda epistemolojik kayglara tanm gibidir. nsan ile ilgili konularda anlamak, buradaki kararllklar, amalar anlamak eilimi eklinde ortaya kar. nsan ile ilgili konularda bilimsel bir almay anlamak temeline oturtmak, modern kavray temelini Diltheyda bulduumuz ve insan bilimlerini yorum bilgisi (hermeneutic) erevesine yerletiren bir gelenee yaklatrr bizi. Aklamak ise ilk bakta Comteun pozitivist yakla(*) Psikiyatr.
TOPLUM VE BLM 70, GZ 1996

253

254 mna yakndr; olaylar arasndaki neden-sonu balarnn kurulmas. Oysa aklama ilevine daha yakndan baktmzda, mesela doa bilimlerinde aklamann neden-sonu balarn kurmaktan te bir tasas olduunu grrz; bu neden-sonu balarn mantken aklayan (yani mantk bir tutarllk iinde ifade etmeye imkn veren) hipotetik bir yasann kurgulanmas. Mesela fizikte byle bir hipotetik yasa yle kurgulanr ki; zel bir durum (mesela braktmz bir tan dmesi), bu zel durumla ilgili gerekli verilere sahip olunduunda, sz konusu yasann mantk sonucu gibi grnr. (Burada modern fiziin giderek bir istatistik fizii grnm almasnn tarttmz konunun esasn etkilemeyeceini gstermeye girimeyeceim.) Aklamak ilevinin esas aaya doru olgular aklamak gibi grlebilir ise de, yukarya doru olgularn dzeyini aan aklayc dnsel btnlklere ulamak, bunlar kurgulamaktr. Anlamann ise insan olguyu aan dnsel soyut btnlklere ulamaktan ok, bizzat olgunun zel somut durumuna ynelen bir tutumu vardr: Bu somut insan durumu tm derinlii ile kavramak, yorumlamak. lk bakta yorumlama bilgisine yaklaan anlama eiliminin insan irad ynyle ele aldn, ondaki amall nplana tadn, oysa insan doa bilimleri modelinde ele alma tasasnda gibi grnen aklama eiliminin insan irad deil belirlenmi, bir anlamda madd bir varlk olarak tasarlayan eilimlere denk dtn dnebiliriz. Ancak kanmca bu yanltc bir saptama, kolayc bir indirgemedir. Durumu daha iyi dnebilmek iin psikanalitik psikoterapi pratiindeki yorum almasn ele alalm. Burada yorum almas zel, somut bir insani durumu ve zellikle buradaki amall anlamak abasna dayanmakla beraber, insan asla mutlak irad bir varlk statsne koymaz. Tam tersine, psikanalitik yoruma tabi tutulan insan ncelikle kendini bilmeyen, kendinin farknda olmayan bir ey statsne getirir bu alma. Byle bir yorum almasnn temel alma hipotezi bilind zihindir (unconscious mind). Burada bilind zihnin varlnn insan bilimleri asndan nasl bir skandal oluturduunu tartmaya girimiyeceim. Sadece anlamaya ynelen psikanalitik yorum almasnn insanda gayr irad, hatta bir anlamda madd bir amalla dokunduunu sylemek istiyorum. Bu ise anlamann kendisini sorunlu hale getirip onu aklamaya yaknlatrr. Kanmca klinik psikanalitik psikoterapi pratiinin sunduu bu kafa kartrc durum sadece anlama ve aklama ztlklar erevesinde dnmenin pek de doru olmayabileceini telkin etmekle kalmyor, ayn zamanda bizzat psikanaliz iindeki bir dnme zorluuna da iaret ediyor. Bu yazda anlama ve aklama ikilemi balamnn belki de terk edilmesi gereken bir sorunsal olduu fikrini gelitirmeyeceim. Yaznn izleyen blmlerinde dikkatimi daha ok bilind zihnin bizzat psikanaliz iinde yaratt simetrik gle ynelteceim.

255 Bu glk psikanalitik metapsikoloji ile fenomenoloji arasndaki gerilimli ilikide somutlar. *** Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud gnmzde pek ok adan eletirilmesine ve yer yer terk edilmesine ramen, en temel baz alanlarda geerliliini koruyan teorik kavramlarn, bir yandan ele ald nevrotik hastalarn deneyimlerini, dier yandan da kendisinin yaad benzeri deneyimleri inceleyerek gelitirmitir. Gerek Freudun, gerek izleyen psikanalistlerin abalar sonucu giderek olgunlaan bu inceleme tarz, bugnk psikanaliz teknii veya psikanalitik ynelimli psikoterapi teknii eklini almtr. Psikanaliz teknii insan deneyimlerin ayrntl bir ekilde incelenip yorumlanmas yoluyla bilind zihnin almasnn hasta ve analist tarafndan anlalmasna dayanr. Bu dzeyde ortaya kan gerek de anlalabilir, yani insan bir amalla dayanan eilimlerin yorum yoluyla elde edilmesidir. Psikanalitik yorum almasn somut ve ilgin bir rnekte gstermek isterim. Sz konusu rnek Dorothy Bloch adl psikanalistin lmnden yllar sonra bizzat Freud ile ilgili olarak yapt bir analitik yorum almasdr. Bu yorum Freudun yaamnn ayrntl incelenmesinden ve kendi yazdklarndan kaynaklanmakta, stelik daha nce de pek ok analist tarafndan dikkat ekilmi ve yaygn kabul grm bir noktann ayrntlandrlmasna dayanmaktadr. Dahas, burada psikanalitik yorum almasna rnek olarak tartacamz konu, yazmzn btn yani psikanalizde metapsikoloji ve fenomenoloji arasndaki gerilimli iliki bakmndan da anlaml bir nokta oluturmaktadr. Freud nevroz vakalarnn incelenmesine ynelik almalarnn ilk yllarnda bugn batan karma teorisi olarak kabul edilen bir teori benimsemiti. Bu teoriye gre nevrozun, zellikle histerinin sebebi, bu vakalarn ok erken bir yata bir erikin tarafndan cinsel ynden uyarlmalar, taciz edilmeleriydi. Freudun incelemeleri batan karan erikinin genellikle baba olduunu gsteriyordu. Freud 1895 ylnda ileri srd bu teoriyi 1897 ylnda geri ekmiti. Artk hastalarnn naklettii batan karma olaylarn histerik fanteziler olarak deerlendiriyor ve nevrozun yaygnln gz nne alarak toplumda ebeveynlerin sapklnn bu kadar yaygn olamayacan sylyordu. Freudun batan karma teorisini geri ekmesi ile ilgili pek ok yorum yaplm, hatta zerinde giderek artan toplumsal baskya dayanamad bile sylenmitir. Ancak aralarnda Dorothy Blochun da olduu baz psikanalistler giderek dikkatlerini bir baka noktaya evirmeye yneldi. Freud 1896 ylnda babasn kaybettikten sonra depresyona girmi ve kendini analiz etme srecine hz vermiti. Teorinin geri ekilmesi, babasnn lmnden bir yldan daha az zaman sonraya rastlyordu. Blocha gre Freudun batan karma teorisini geri ekmesini anlamak is-

256 teyenler onun bir ryasn grmezden gelmemelidir. Freud bu ryay babasnn cenaze treninin ertesi gn grm ve o dnemde tm dnsel geliimini paylat dostu Dr. Fliesse 2 Kasm 1896 tarihli mektubunda bildirmitir. Freudun nl Ryalarn Yorumu adl eserinde de biraz deiik bir ekilde aktarlp yorumlanan bu ryann ana hatlar yledir: Freud her gn gittii berber dkknndadr; ngilizce eviride: You are requested To close the eyes yani aa yukar gzleri kapamanz bekleniyor yazan bir iaret okur. Freud ilk ele alnda ryay yle yorumlar. O gn babasnn cenaze trenini sakin ve basit bir tren eklinde dzenlemi ve aile evine ge kalmtr. Bu durum aile iinde ho karlanmamtr. Freud ryann lmlerden sonra hayatta kalanlardaki kendini sulama eilimleri ile alakal olduunu, lye kar son vazifesini (onun gzlerini kapamak) yapmas gerektiini iaret ettiini dnr. Freud ayn ryay Ryalarn Yorumu adl eserinde bir kez daha ele alm ve farkl bir ekilde dile getirip yorumlamtr. Aradan yaklak yl getikten sonra tekrar verilen rya aa yukar yledir. Bu versiyonda Freud ryay babasnn cenaze treninden sonra deil, bir gn nce grmtr. Okuduu yaz ise: You are requested to close the eyes veya You are requested to close an eye yani gzleri kapamanz bekleniyor veya bir gznz kapamanz gerekiyor eklindedir. Freud bu ikinci versiyonu babasnn cenaze trenleri konusundaki fikrine uyarak basit bir tren dzenleme eilimi ile ailesinin baz yelerinin bu fikre kar kmalar ile aklar. Bir gzn kapamas gerekmektedir. Rya yorum tekniinde ayn ryann iki farkl anlatl nem kazanr. Freud ilk versiyonda, yani henz babasnn lm yaknken ryay kendini sulama eilimleri ile balantl dnmtr. kinci versiyonda ise kapatlmas gereken babasnn deil, kendi gzdr. (kinci versiyonda ryann cenaze treninden nceki gne alnmas muhtemelen artk sululuk duygularnn deerlendirmeye alnmadn gsteriyor.) Freud batan karma teorisinden (yani babalar suladktan) ksa bir sre sonra babasn kaybetti. Bunu izleyen iddetli depresyonunu iyiletirmek iin giritii kendi analizinin hemen balarnda batan karma teorisini geri ald. Oysa babasnn lmnden nce Dr. Fliesse yazd mektuplarda histerinin sebebinin sapk babalar olduu grn savunuyor ve kz kardelerinin, kk erkek kardeinin ve hatta kendi kk histerisinin sebebinin babas olduunu sylyordu. Babas maalesef bu sapklardan biriydi. Kleinc terminoloji ile konuursak, Freud babasnn lmnden sonra kar taraf sulad, kendini ise aklad paranoid durumdan, kendini sulad

257 depresif duruma gemiti. Artk kendi nevrozundan babasn sulu bulmuyordu. ocukluunda annesine k olmu, babasn kendine rakip grm ve babas tarafndan penisi kesilerek cezalandrlacan sanmt. Yani sulu olan kendisiydi. Bylece Freud giderek nevroz geliiminde evre koullarndan ok ocuklukta yaanan Oidipus kompleksinin zme kavumamasn n plana tamaya balad. evre o kadar nemli deildi, birey kendi drtsel (cinsel ve saldrgan) oluumu itibaryla nevrotik bir yap gelitiriyordu. (Bu yaklamn kendi iine kapal, kendi iinde mekanik ilev gren psiik aygt modeli ile yakn ilikisi var gibi duruyor.) te bu genel erevede Bloch, Freudun ryasndaki You are requested to close the eyes cmlesini Trkede bizim aa yukar gz yumman bekleniyor diyebileceimiz ekilde yorumlamak gerektiini syler. Yani sululuk duygularnn etkisindeki Freud babasna gz yummaldr. Burada ilgin iki saptama devreye gider. Freud gibi kendini incelemekte kararl, kendindeki en karanlk noktalar bile grmeye alan bir insan bile kendini yorumlamakta aciz kalabilir. kinci olarak, Freud gibi bir deha bile bilin dzeyinde tamamen aklc temellere oturtmaya alt teorik almasn hi farknda olmadan bilind dinamiklere gre ynlendirebilir. Burada sz konusu psikanalitik yorumun Freudun teorik akl yrtmesine bir eletiri tekil etmeyecei, bir teorinin geerlilik koullarnn tamamen farkl bir dzeyde tartlaca konusunu derinletirmeyi gereksiz buluyorum. imdi konumuza dnersek yukarda verdiimiz yorum rneini kavramak iin herhangi bir teorik derinlemeye gerek duymadmz, sevilen birisine duyulan fke ve bunu izleyen sululuk duygularn yaam olduumuzu fark etmenin yorumu anlamak iin yeterli olduunu grrz. Psikanalizde yorum almas Kohutun srarla zerinde durduu gibi anlaml insan materyalin empatik yoldan incelenmesi esasna dayanr. Oysa Freud tm bu anlam aratran almalar sonucunda gelitirdii soyut teorik yaklamn, yani insan ruhunun ileyiini aklamaya ynelen metapsikolojisini madd bir sre eklinde dnmtr. Freudun teorisinde ve genel olarak psikanaliz erevesinde metapsikoloji en soyut kavramsal ereveyi isimlendirmek iin kullanlr. Bu dzeyde teori, psiik aygt, drt enerjileri, psiik yaplar vs. gibi deneyimden uzaklam, soyut bir model erevesinde yaplr. Klinik fenomenoloji ise deneyimlere, i yaantlara, ilikilere dayanr. te Freudun teorisinde bu iki dzey, yani klinik fenomenolojiye yakn olan ve daha ok anlamaya ynelik dey ile aklamaya ynelik soyut teorik model, yani metapsikoloji arasndaki epistemolojik sreklilii izlemek daima baz glkler sunmutur. Bu konudaki ahs kanaatlerimi bir kenara brakarak psikanaliz literatrnde n plana kan belli bal baz

258 eletirileri dile getirmek isterim. Psikanalist George Klein metapsikoloji ile psikanalitik klinik teorinin tamamen farkl iki sylem alan oluturduunu ilk vurgulayan yazarlardan biri olmutur. Metapsikoloji sbjektif deneyimlerin madd temelleri ile urayor gibi grnmekte, mekanizmalardan, dearj aygtlarndan, drt enerjilerinden sanki nesnel dnyada bunlar mevcutmu gibi sz eden bir doabilimi tablosu izmektedir. Buna karlk klinik teori sbjektif deneyimlerin anlam, amallk gibi alanlar sz konusu ederek analitik deneyime yol gstermektedir. G. Kleina gre, psikanalizin meru teorisi klinik teoridir. Psikanalist Roy Schafer da benzeri bir dnce ortaya koymutur. Schafera gre metapsikolojinin yapsal-enerjetik kavramlar meknsal metaforlardan ibarettir. Bunlar madd olmayan sbjektif deneyimleri, arzular, fantezileri nesne benzeri eklinde dnmemize sebep olarak belli bir eylemeye yol aarlar. Schafer bu eylemi teorik yaplanmalar terk etmeyi ve psikanalitik teoride bunlar yerine bir eylem dili (action language) koymay nermitir. Burada dil, ahsn kendi yaamnn bilinli veya bilind aktr olduunu, yaamn ifa ettiini, ylece yaptn n plana karacak ekilde kurulacaktr. nsann mil (agent) olarak dnld bu dilde eylemlerin bilinli veya bilind nedenlerini aratrmak n plana kacaktr. Aka anlalaca gibi, Schafer Fransz filozof Jean Paul Sartren varoluu felsefesinden geni lde etkilenmitir. Nitekim Sartre, Freuda daha yllar nce benzeri eletiriler getirmiti. Psikanalizin insan ele alrken neden eylemi bir dil kullanmas gerektiini, bir baka deyile, neden bir metapsikolojiye de gerek duyduunu anlatmak iin Sartren sunduu kar rnei ele almann verimli bir hareket noktas olduu kanaatindeyim. Sartren nl Varlk ve Hilik adl eserinde belirginleen temalara gre, varl olumsuzlama, hilik, dnyaya bilinlilik ile (insan ile) gelir. Varln kendisi yalnzca vardr. Oysa ki sadece bilinlilik (insan) olumsuzlayabilir, varl inkr edebilir veya kendi beklentileri erevesinde varolmayan, varl olumsuzlanm olan (hilii) tasarlayabilir. Daha da te, Sartre bilinliliin hilik olduunu dnr. Berkley bilinliliin varlk, fenomenin hilik olduunu sylerdi. Sartre tam tersi bir gr gelitirir. Nedensellik doluluun, varln kuraldr. Oysa hilik, varln olumsuzlanmas nedensellik iermez. Hilik nedenselliin geerli olmad yerdir. Bilinliliin temeli hilik olduu iin nedensellik burada ilevsizdir. Sartrea gre insan varoluu ne doal ne de ze ilikin sebeplerle belirlenmi deildir. nsan zgrdr. Byle bir yaklamda ortaya kan insan, srekli olarak kendini seerek kuran, yapan insandr. nsan hilii ze dntrr. Kendini ylece yaparak ve yapmaya devam ederek bir sreklilik, bir kendilik kurar.

259 Bu erevede Sartren Freuda yneltii eletirilere girmek istemiyorum. Yalnzca Sartren insannn hibir yap olmakszn srekli zgr seimler zerinde kurulmu olduunun, tam bir nedensizlik, belirlenmemilik, yapszlk, hilik zemininde kendini seerek kurmaya, yapmaya altnn altn izmek istiyorum. Oysaki klinik alma daima tersini gsterir. Klinik almann zel bir yntemi olarak psikanaliz, insan iin semenin deil, vazgemenin zdrap kayna olduunu saptar. nsan ruhunda kemiklemi, eylemi yaplar vardr. Bu yaplar hangi kavramlarla dnrsek dnelim, mutlaka onlarn gayr-irad, eylemi, kemiklemi tabiatnn da altn izmemiz gerekecek gibi durmaktadr. Bylesi bir genel erevede Freudun metapsikolojisi zel olarak doru veya geerli olmayabilir. stelik Freudu metapsikolojinin geerlilik koullarnn tartlaca yer buras deildir elbette. Ancak Freudun yaklam, pek ok yazarn bir kalemde yapmaya alt gibi, basite ondokuzuncu yzyl fizikselciliinin bir yansmas olarak reddedilebilir gibi durmamaktadr. Marx ve Engels insann kendi rn toplumsal yaplamalarn giderek insanlar zerinde belirleyici bir etkisi olduunu sylemilerdir zaman zaman. ada psikanalizin en nemli ismi olarak kabul edilen Kernberg de, benzetilebilir bir tarzda, psiik yaplarn gemi ocukluk ilikilerinin iselletirilmesinden olutuu fikrini benimsemi ve gelitirmitir. Bununla beraber, dier tekniklerde olduu gibi psikanaliz de insan son tahlilde kendi irad abasyla ba baa brakmak zorundadr. Bilinli olan bilind olana egemen olacaktr. Bu da her zaman kolay bir dev gibi kmaz karmza. *** Bu aamada, yukarda gelitirdiimiz sezgileri zerinde daha iyi dnlebilir bir ereveye almak istiyorum. Psikanalitik teori iinde metapsikoloji ve klinik fenomenoloji arasnda uzlamaz gibi duran bir kartlk sz konusudur. Metapsikoloji insan ruhunu adeta madd bir sre gibi ele almakta, meknsal metaforlara dayanan soyut bir dille aklama ynelimli teorik bir abay gerekletirmektedir. Buna karlk klinik fenomenoloji insan deneyimi anlama abas olarak karmza kmakta, deneyimleri, arzular, fantezileri zmlemeye almaktadr. Metapsikoloji psikanalizin en soyut teorik dzeyi olmakla klinik fenomenoloji dzeyine de aklama getirme iddiasndadr. Ancak bu iki dzey arasndaki mantk sreklilii izlemek olanaksz gibi durmakta fakat bunlardan herhangi birinden vazgemek de g grnmektedir. Klinik fenomenoloji, psikanalitik psikoterapinin srdrlmesinin esas dayanadr. Buna karlk insan ruhunda zerklemi, gayr-irad, bilind belirleyici yaplarn bulunduu yolundaki gl kantlar, metapsikolojik aklamay adeta zorunlu klmaktadr.

260 Bu yazda ortaya kan sezgiler, psikanalizde metapsikoloji ve klinik fenomenoloji arasndaki uzlamazla, bunlar mantk bir tutarllk ve sreklilik iinde birarada dnmekte ekilen gle ramen her iki dnce pratiinin korunmas gerektii yolunda telkinde bulunmaktadr. Dolaysyla, bu iki farkl dzey birlikte dnldnde epistemolojik adan tm problemli grnmlerine ramen birbirini tamamlamayan teorik bak alar olarak kabul edilmelidirler gibi grnmektedir. Zaten yz yllk klinik pratik de ana hatlaryla bu sonucu desteklemitir. Byle bir tamamlayclk anlaynn bir ilke eklinde tm insan bilimlerine uygulanp uygulanamayaca daha detayl ve ok ynl bir almann sorgulama alan olabilir.

KAYNAKA
Bloch, D. (1989); Freuds Retraction of His Seduction Theory and The Schreber Case, The Psychoanalytic Review. Cilt 76, say 2, 1989, s. 185-201. Klein, G. (1976); Psychoanalytic Theory; An Exploration of Essentials. Int. Univ. Press, 1976. Sartre, J.P (1943); Ltre et le Nant, Gallimard, 1992. . Schafer, R. (1976); A New Language for Psychoanalysis. Yale Univ. Press, 1976.

261

iletii

Freud ve Nietzsche Postmodern durumda psikanalizin ve psikiyatrinin gelecei iin baz sezgiler
Erol Gka*

Fransz dnr Althusserin modernliin yetitirdii belli bal gayri meru ocuklar olarak grd Marx, Freud ve Nietzschenin dnceleri arasnda baz balantlar bulmak, birok kimse iin vazgeilemez bir heves olmutur (Althusser vd., 1982: 108-129). Bu arasndaki balant noktalarndan bugne kadar zerinde en az allan ve en az bilineni, Freud ve Nietzsche arasnda olandr. Birok dnr, kinci Dnya Sava sonrasnda yaanlan zamanda modern denilen dnemin sona ererek yepyeni bir durumun ortaya kmasndan sz etmektedir. Bu yeni dnemi niteleyen postmodern ve/veya postyapsalc diye adlandrlan dncenin tanmlanmasnda ve merulatrmnda anti-rasyonalist tutumlarn ve sreksizlik fikirlerinin peygamberi Nietzschenin ad, belirgin biimde ne kmaktadr. (Habermas, 1995:131-152; Gka 1993a:52-54). Freudyen dnce ise, bir sreden beri nesne ilikileri kuram ve kendilik psikolojisi gibi adlar adlar altnda yeni bir alm yapmaya, deien dnyada kendisine yeniden saygn ve kullanl bir yer amaya almaktadr. Byle belirsiz ve kaygan bir dnemde, psikanalizin (giderek psikoterapilerin ve psikiyatrinin) gelecei ile ilgili birtakm sezgisel karmlar da bulunabilmek iin Freud ve Nietzsche ilikileri ve onlarn dnceleri arasndaki balant noktalar zerinde kafa yormak, bize anlaml gibi grnmektedir.

Teet geen yaamlar


Freud, yaptlarnda Nietzscheye baz gndermeler yapmaktadr. rnein Psikanalitik Hareketin Tarihinde entellektel geliiminin ksteklenmesi tehlikesi
(*) SSK Ankara Hastanesi Psikiyatri Klinii.

262 nedeniyle, bile bile kendisini Nietzschenin yaptlarn okumaktan mahrum braktn sylemektedir. Yine rnein 1925 tarihli otobiyografik almasnda Freud, Nietzschenin nsezileri ve igrlerinin genellikle kendisinin psikanalizde gsterdii baarlara paralel olduunu kabul etmektedir. Bundan dolay Freud, Nietzsche ile aralarndaki ayrm noktalarn belirginletirme gerei duymakta; kendi bilimini, almalarn ve nesnelciliini Nietzschenin sanatna, oyununa ve znelliine kart bir konuma yerletirmektedir. Freudun ayrca, brakn onun zamann bugn bile kantlanmam olan, Nietzschenin ecinselliini ve bir talyan genelevinde frengiye yakalanm olduunu ileri srerek, bir biimde onu zayflatmaya almas da ilgintir. Freud ve Nietzsche arasnda bunlarn haricinde yaam olaylar dzeyinde de birtakm balantlar bulunduu bugn bilinmektedir. rnein Freud, 1873 ve 1877 yllar arasnda Viyana niversitesinde bulunduu sralarda, Schopenhauer, Wagner ve Nietzschenin yaptlarn dikkatle inceleyen Alman renciler Cemiyetinin bir yesiydi. Freudun yakn arkada Joseph Paneth, Brentanonun 1874de verdii derslerde Nietzschenin felsefesiyle ilgilenmiti. Kald ki Freud, 1990 ubatnda Fliesse Nietzscheden ok yararlandn itiraf etmiti. Hepsinden nemlisi, Nietzsche ve Freudun ortak bir dostlar vard: 1882 ylnda Nietzschenin evlenme teklif ettii Lou Andreas-Salome, bundan tam otuz yl sonra 1912de Freudla almak zere Viyanaya gelmi ve onunla yakn dost olmutu (Stauth, Turner, 1995:137-145) Btn bunlar, Freudun Nietzschenin yaptlarndan haberdar olduunu gstermekte, biraz sonra ileri sreceimiz Freud ve Nietzsche arasndaki dnsel balantlarn temelini oluturmaktadr. Eer Freudun dncesinin Nietzschedeki temellerini gsterebilirsek, Freudyen dncenin muhtemel Nietzscheci yorumlar zerinde daha kolay ve salam bir ekilde akl yrtebilecek; buradan kalkarak postmodern durumun psikiyatrisi hakknda baz sezgilerimizi ortaya atmak iin g bulabileceiz.

Freudtaki Nietzsche
Freudun Nietzscheden temellenen ya da Nietzschenin Freudu nceledii grleri, esasen ahlk felsefesi (psikolojisi) alanndadr. Bunu ilk grenlerden birisinin hem Nietzschenin, hem Freudun dncelerine dayanarak postmodern duruma uygun biimde, her trden teleolojiyi ve insan doas kuramn reddeden yeni pragmacln nde gelen isimlerinden Richard Porty olmas da ilgin ve bu ilikiyi bu denli nemsememizi olduka aklayc bir olgudur. Ancak Rorty, Freudun yalnzca Nietzsche tarafndan ncelenmediini, fakat ayn zamanda Freudun da Nietzschenin grlerinin ciddiye alnmasna yardmc olduu fikrindedir; Rortye gre, dier bakalarnn yansra Freud ve Nietzsche, insanln bundan byle herhangi bir eyi kutsal grmemesi ve hibir eye ta-

263 pnmamas iin temel talar koyan kimselerdir (Rorty, 1989). imdi Freud ve Nietzschenin grleri arasndaki benzerlik ve farkllk noktalarna biraz daha yakndan bakalm. Freud, Nietzschenin kendi dncesine olan etkisini sistemli bir biimde yadsm olsa bile, her ikisinin kuramlarnda da bastrma kavram birincil nemdedir. Nietzsche, modernliin gl igdlerin boalmasn nlediini; dolaysyla modern toplumlarda zalimlik, intikam ve hn duygularnn bastrlp ie evrildiini ve duyumsalln ortadan kaldrldn savunmakta, ahlkn soyktn bu noktada aramaktadr. Ona gre Yunanllarn Dionysosu tarafndan temsil edilen yaam idsnn ve g istencinin yadsnmasndan dolaydr ki, modernliin iflah olmaz nihilistik ve nrotik sorunlar ortaya kmtr. Bastrmaya bu bak nedeniyle Nietzsche, hemen tm yaptlarnda, yntem olarak, bastrma sonucu ortaya ktklarn dnd ahlk deerlerin ve modern kurumlarn diyalektik bir eletirisine ynelmitir. O, bu deerlerin ve kurumlarn tarihlerini geriye doru izleyerek, soyktklerini karmann peindedir; bylece bunlarn tesis edilmelerindeki orijinal ama ve ilevi gstererek, zaman iinde nasl ryp paralanp gittiklerini (gideceklerini) ortaya koymaya almaktadr. Nietzsche, bastrma sonucunda ortaya kan modern dekadans ayn zamanda bir hastalk hali olarak grmekte; kendisini modernliin toplumsal virsn anlamaya alan bir kltr psikolou veya ahlk fizyolou olarak tanmlamaktadr.O, Tanrnn ldn sylemektedir ama ayn zamanda Tanrnn yerini tutacak baka bir eye ihtiya duyulmayan bir durumdan yanadr. Oysa modern toplumda Tanrnn yerini ii snf, cemaat gibi yeni ahlk nkabuller hemen dolduruvermitir. Nietzschenin istedii, Tanr ihtiyacnn tmyle ortadan kalkt, yaamn olduu gibi onayland bir dnyadr. Byle bir dnyay ise, yaam igdlerini bastrmann yaratt fke ve hnlarn, yanl bir ahlkn yldzlar arasnda gizleyen; igdsel yaamlar ile toplumsal talepler arasndaki atmay zemeyerek nrotik bir yola sapan zayflar, hastalkllar asla kuramayacaktr. Bu arzu inkrclar, ektikleri vicdan azab ve sululuk duygusunun sonucunda ancak imdi yaanlan modern uygarl kurabilirler. Nietzsche, yeni dnyay kurmann st-insann omuzlarnda olduunu sylemektedir; st-insan zayf ve hastalkllardan ayrdedebilmek iin bu bakna uygun olarak bir kiilik tipolojisi gelitirmitir (Gka, 1994:284-88). Nietzschenin bu grlerinden birou, Freudun psikanalitik kuramnn temellerini oluturmaktadr. rnein Freud, hem Totem ve Tabuda hem Bir Yanlsamann Geleceinde Nietzschenin yntemini benimsemi, varolan inanlar ve kurumlar karsnda eletirellii elden brakmayan bir kltr soykt karmaya almtr. nk O da Nietzsche gibi modern toplumun yasland gerek temellerin gemiin incelenmesi ile bulunacana inanmakta ve uygarln kkenlerinde cinsellik, cinayet, ihanet ve atmann yattn dnmekte-

264 dir. Yine Freud, Uygarlk ve Honutsuzluklarnda uygarln bedeli sorununa eilmi, Nietzschenin iktidar istenci nosyonu, Onda yaam ve yoketme igdleri arasndaki atma biimine dnmtr. Her ikisinin de Helenizm konusunda ok bilgili olular, yaknlamalarn kolaylatrc bir etmendir. Bunlardan ayr olarak Freudun dine ve sanata bak da, byk lde Nietzschenin baknn aynsdr. O da Nietzsche gibi dini ve sanat, genel olarak tutkulardan fergat etmenin, yaamn yadsnmasnn bir biimi olarak grmektedir.

Yollarn ayrld nokta


Elbette Freud ve Nietzsche arasnda benzerlikler olduu kadar birok farkllklar da vardr. Bize gre, bu farkllklar asl olarak tek bir balang noktasna indirgemek mmkndr: Nietzsche, yaam dnda hibir gereklik tanmamakta; Tanrnn lmnn yol at boluu, bilim dahil hibir inancn doldurmasna izin verilmemesinin gerekliliini savunmaktadr. Nietzsche iin yaam dndaki tm bu gereklik iddialarnn nedeni, dilin metaforik niteliinin anlalamamasndan kaynaklanmaktadr. Onun dil kuram uyarnca, bilimin iddialarn sorgulamakszn kabul etmek, yeni bir dini benimsemekle edeerdir; din gibi bilim de kltrn bir yceltiminden ibarettir. Bu nedenle birok kimse gibi Freudun da modern gereklik karsnda tek hakikat diye bilimsel syleme tutunmas, bir yanlsamadr. Ama Nietzsche, sanlann aksine bir bilim dman deildir; onun kar olduu bilimsel sylemin mutlak hakikat olarak kabul edilmesi ve bilimcinin bilim uruna yaam grmezden gelen tutumudur. Nietzsche, yaamn kk eyleri retisine dayal en bilimi savunmaktadr. Ona gre, modern yanlsamalardan insan kurtaracak olan, bilim deil; gereklii yadsmadan ve bastrmadan insann yaratcln ve yaamla birlikteliini yeniden yaantlayabilmesine imkan salayan sanattr. Daha ak bir ifadeyle Onun modernliin nihilistik krizine nerdii zm, trajik mzik yoluyla Helenik deerlerin yeniden canlandrlmasn amalayan estetik bir zmdr. Hemen grlecektir ki, dile ve hakikate baktaki bu temel ayrm noktas nedeniyle, Freud, Nietzschenin tezlerinden psikanaliz iin temel olabilecekleri semi, fakat onlar niha ierimlerine kadar gtrmeyerek, zamanna gre radikal saylabilecek kn muhafazakr bir izgide sonlandrmtr. (Biz bu fikirde olsak bile Rorty (1989) ve Rieff (1961:36) gibi bunun tam tersini savunanlar da vardr. Onlara gre Freud, ahlk kutsaldan arndrma konusunda ok daha faydal giriimler de bulunmutur. nk Nietzsche, insanln byk ounluunu, zayf ve hastalkllar adeta len hayvanlar derekesine indirirken, Freud, herkese yaratc bir bilind vererek dehay demokratikletirmitir.) Yani Freud, bir yandan igdlere Nietzscheci bakyla radikal bir kalk noktasna sahiptir ama bir yandan da insan doasnn deimezliini savunan muha-

265 fazakr bir felsef antropolojide karar klmtr. Bu da onun dncesini elikili ve belirsiz hale getirmektedir. rnein o, cinsel igdy hem toplumsal ilikileri tahrip eden bir fenomen olarak grmekte, hem de enerji ve canlln kayna olarak deerlendirmektedir (Breger, 1981:79). Yine rnein onun bu elikili ve belirsiz dnce yaps, bilime pozitivistik terapiye yorumbilgisel baknda kendini gstermekte; bilgiye ve bilime katksnn ne olduuyla ilgili olarak yllardan beri bitmek bilmeyen tartmalara kaynaklk etmektedir (Gka, 1993b:22-23).

Nietzschenin hakl kt postmodern durumda psikanalizin gelecei


Bir sreden beri dnrler, modern projenin sonunun gelip gelmediini, Marxa kar Nietzschenin hakl kp kmadn tartyorlar. Bu tartmada imdilik modern projenin sona erdiini, insanln yepyeni bir dneme girdiini, Nietzschenin hakl ktn ne sren, kendilerine postyapsalc ve/veya postmodern denilen dnrler, olduka ne gemi gibi grnyorlar. Dilin metaforik niteliinin anlalmas yznden artk hibir sylemin mutlak ve kesin hakikat iddiasnda bulunamayacan, dolaysyla byk anlatlar devrinin kapandn; dzanlam esas alan bilimsel sylem kadar yananlamlara dayal anlatsal sylemlerin de nemli olduunu savunan ve stelik bilim felsefesinden de gl bir destek alan bu dnrlerin yaptlarnda, Nietzschenin ruhu adeta yeniden yaama kavuuyor; Amerika ve Avrupada artk komnizmin deil, postmodernliin heylas dolayor. mgesel olan simgesel olana, igdsel ve bedensel olan hakikate ve akla kar zafere yryor; Lyotardn (1990) postmodern durumu saptamadan ok nce, Anti-dip (Deleuze-Guattari, 1984) yazarlaryla birlikte, iki alternatif arzu ekonomisinden egoya ilikin olan, ikincil srecin birincil srece saldrd sylemsele (discoursive) kar yannda tavr ald betisel (figural) arzu ekonomisinin (Lyotard, 1971) patlayp pskrecei yepyeni bir duyarlk, kltr ve siyaset gnleri yaanyor. Btn bunlar olup biterken elbette psikanaliz de yerinde saymyor. Zaten elikili ve belirsiz doas nedeniyle daha balangtan itibaren olduka dourgan bir nitelik sergileyen Freud dncesi, yeni verimlere hazrlanyor. Bir yandan Nietzsche ile birlikte Aydnlanmann rasyonalizmini byk bir zaafa uratan ve postmodern dnceye yataklk eden, arzuya dayal bir eletirellii barnda tayan ama bir yandan da insann ve toplumun deimezliini; zgrleimi deil de muhafazakrl bayraklatran Freudyen dncede bugne kadar ortaya kan oullarn ok byk ounluu, tpk Freud gibi muhafazakrlktan yana tavr ald. Olanca retkenliine ramen psikanalitik yaklam, psikiyatri ve psikoloji zerinde otuz yl kadar sren ksa bir egemenlik dneminin ardndan paralanmaya ve gerilemeye yz tuttu. Gnmzde bu geri-

266 leme ivmesi dmekle birlikte halen devam etmektedir; psikanalitik yaklam kendisini, yeniden toparlanma hatlar diyebileceimiz kendilik psikolojisi ve nesne ilikileri kuram ile savunmaya almaktadr. Pozitivist ve grglc bilim anlaynn entellektel cephanesi tkendike, psikiyatri ve psikolojide bugn egemen paradigma durumunda bulunan biyolojik ve davran yaklamlarn da bir gerileme iersine gireceklerini; dier tm psikoterapilerin ve kkl bir tarihsel mirasa sahip bulunan yorumsal psikodinamik bakn yeniden g kazanacaklarn kestirmek zor deildir. Ancak bizim zellikle zerinde durmak istediimiz konu, psikanalizin yeniden toparlanma hatlar olan kendilik psikolojisi ve nesne ilikileri kuramnn, iinde yaadmz postmodern durumun akln evrenselliini reddeden, dil oyunlarn nemseyen, tek ve btn kapsayan bir doru ve hakikat anlay yerine performans ve geerliliin yerel niteliini savunan; nkabullerin yerine fenomenolojik olann, kesinlie kar yanlabilirliin, sabit olana kar tarihsel ve kltrel deikenliin, birlie kar heterojenliin, artsz olana kar her trl niha temelin reddinin yannda yer tutan (Gka vd., 1995:178) zihniyetiyle asla uyuum iersinde olmaddr. Buna gre eer postmodern dnrlerin ngrlerinin ve izdikleri toplumsal haritann hi deilse belli llerde geerlilikleri varsa, artk yava yava Freudun dncesinin Nietzscheden kaynaklanan zgrleimci mirasna kulak verileceini; bu miras modernliin par excellence filozofu Hegelin iliki ve btnlk anlay erevesinde yadsyan bugnk psikodinamik yaklamlarn uzun mrl olamayacaklarn syleyebiliriz. Yine ayn ekilde, postmodern dnrlerin izdikleri toplumsal haritann hi deilse belli llerde gereklie uygun dme ihtimali varsa eer, Freudun Nietzscheci yorumlarnn (bir dereceye kadar Lacan ve zellikle onun eletirmenleri, Anti-dip yazarlar Deleuze ve Guattari; Foucault ve Derridann postyapsalc grlerini psikoterapi alanna aktarmak isteyen yeni giriimler, Lacan ve Heidegger arasnda dil kuram yoluyla balant kurmak isteyen yeni yaklamlar vs.) nmzdeki dnemde daha ne karak poplerleeceklerini sylemek imkn dahilindedir. Ama unutulmamaldr ki, postmodern durumda performans her eyden nce gelmektedir ve ne kan bu Freudun Nietzscheci yorumlar, belirgin bir tedavi baars kazanamazlarsa, yeni zgrleimci psikanaliz bu kez postmodern sosyetenin vakit ldrme arac olarak kalakalacaktr.

Postmodern durumun psikiyatrisi


Nietzschenin yolunu izleyen postmodern dnrlerin izdikleri toplumsal haritann belli llerde bile geerlilii varsa eer, gnmzn postmodern denilen kltrel iklimi ya da zihin durumu yalnzca psikanalizi deil, psikiyatrinin tamamn da etkilemesi kanlmazdr. Bu etkilerin byk ihtimalle u alanlarda

267 ortaya kacan sylemek, postmodern dncenin nda pek kehanet saylmasa gerektir: 1. Anlatsal bilginin en azndan bilimsel bilgi kadar nem kazanmas ve yorumbilgisinin gnmz kltrnn ortak dili haline gelmeye balamas (Vattimo, 1993:172-181), bir anlamda artk psikiyatrinin de artk pozitif bir bilimmi gibi davranamayacan ve eninde sonunda beer bir bilim olduunun kabul edileceini dndrmektedir. 2. Psikiyatriyi beer bir bilim olarak dnmeye balamak, ayn zamanda bugn psikiyatride egemen paradigma olan biyolojik psikiyatrinin egemenliinin paralanacana ve ok paradigmal yeni bir dneme girileceine iaret etmektedir. 3. Yerel geerliliklerin ve kk anlatlarn neminin artmas, Bat-d kltrlerin teki olarak damgalanmasna kar eletirel bir tutumun benimsenmesi (Mutman ve Yeenolu, 1992:43-57) kross-kltrel psikiyatrinin nem kazanacan gstermektedir. 4. Postmodern durumun en nemli niteleyicilerinden birisi de niversitelerin neminin azalacana ilikin olandr (Lyotard, 1990). niversitelerin nemi, psikiyatrik bilgi retiminde de azalacak, psikiyatrik bilgi, merkezsiz, paral bir grnm kazanacaktr. 5. Byk anlatlarn ortadan kalkyor olmas, psikiyatride ortak bir terminoloji iin giriilen DSM ve ICD* gibi snflandrma giriimlerini gzden drecek, oydam genel snflamalarda deil de, farkl snflandrmalara hogr gstermede aranmaya balanacaktr. Hatta byle bir srecin sonunda metinden vakaya doru bir kay olabilir; hastalk yok hasta vardr geleneksel dsturu, modern tp tarihinde ilk kez gerekten yeniden dstur olarak benimsenebilir. 6. Modernliin psikiyatri iin temel niteleyicisi olan psikiyatrizasyon, postmodern durumda da artarak srecektir. Nasl postmodernlii ge kapitalizmin kltrel mantyla izaha alan kimi dnrler, postmodernliin kapitalizmin en saf biimine karlk geldiini, zira imdiye kadar metalatramad doaya ve bilindna szarak buralar da smrgeletirdiini ileri sryorlarsa (Sarup, 1995:215), ayn ekilde psikiyatri de yepyeni ilevsellikler kazanarak hi beklenmedik platformlarda uygulama alanna sahip olacaktr (Trkapar ve Gka). 7. Postmodern durumun niteleyici zelliklerinden biri de enformasyon teknolojilerinin geliimine paralel olarak ev ii yaamn nem kazanmaya balamasdr. Bu durumun sonucu olarak, byk ihtimalle nmzdeki gnlerde, psikiyatride klinikten evde bakma doru bir nem kaymas olacak; bizzat evde
(*) DSM: Amerikan Psikiyatri Birliinin ruhsal hastalklar snflandran indeksinin 4. ve son versiyonu. ICD: Dnya Salk Birliinin ruhsal hastalklar snflandran 10. ve son versiyonu.

268

ve yaama yerinde tedavi ve bakm ve hatta evde psikoterapi gibi yeni toplum psikiyatrisi anlaylar geliecektir.

KAYNAKA
Althusser, L. (1982) Felsefe Yazlar (1. Kitap), ev. Selahattin Hilav. stanbul: Yazko. Breger, L. (1981) Freuds Unfinished Journey. Conventional and Critical Perspectives in Psychoanalytic Theory. Londra: Routledge and Kegan Paul. Deleuze, G., Guattari F. (1984) Capitalism and Schizophrenia. Londra: The Athlone Press. (Trkesi: Kapitalizm ve izofreni, ev. Ali Akay, stanbul 1990-1993 (iki cilt): Balam. Gka, Erol (1993a) Kller arasndaki ruh, Birikim 49. (1993b) Freudun insanla ilgili bilgiye ve bilime katks, Trkiye Gnl 24. (1994) Dehann snrlarnda bir gezgin: Nietzsche, Psikiyatri Psikoloji Psikofarmakoloji Dergisi 2/3. Gka, Erol, Topuolu, A., Aktay, Y. (1995) nce Sz Vard. Ankara: Vadi. Habermas, J. (1995) Postmoderniteye giri: Bir dnm noktas olarak Nietzsche, Modernite versus Postmodernite iinde (der. Mehmet Kk). Ankara: Vadi. Lyotard, J.F. (1971) Discourse, Figure. Paris: Klincksieck. (Aktaran: Sarup, M. Postyapsalclk ve Postmodernizm, ev. A.B. Gl, Ankara 1995: Ark). Lyotard, J.F. (1990) Postmodern Durum, ev. Ahmet idem. Ankara: Ara. Mutman, M., Yeenolu, M. (1992) Bilimlerde ve toplumda postmodernizm, Birikim 33. Rieff, P (1961) Freud: The Mind of the Moralist. New York: Row. . Rorty, R. (1989) Irony and Solidarity. Londra: Cambridge University Press. (Trkesi: Olumsallk, roni ve Dayanma, ev. Mehmet Kk - Alev Trker. stanbul 1995: Ayrnt) Sarup, M. (1995) Postyapsalclk ve Postmodernizm, ev. A.B. Gl, Ankara: Ark. Stauth, G., Turner B.S. (1995) Nietzschenin Dans, ev. Mehmet Kk. Ankara: Ark. Trkapar, H., Gka, E. Psikiyatrinin ilevi. 2. Sosyal Psikiyatri Sempozyumuna sunulan bildiri. Vattimo, G. (1993) Ortak dil olarak yorumbilgisi. Modernite versus Postmodernite iinde, der. Mehmet Kk, Ankara: Vadi.

kitap tantm

269

Anti-dip
GILLES DELEUZE & F. GUATTARI

LANT-OEDPE, CAPTALSME ET SCHZOPHRNE


MNUT, PARS, 1972

Gilles Deleuze ile Flix Guattarinin birlikte kaleme aldklar eserlerin ikin sreklilikleri, son eserleri Quest-ce que la philosophiede (Felsefe Nedir? - YKY) baz srlarn aa vurmutu: Buna gre, felsefe (kendi giritikleri i) kavramlar, bilim ilevler, sanat ise alglanmlar ve duygulanmlar retimiydi. Buradaki retim szcn ekip aldmzda, geriye ynelik olarak, onlarn psikanaliz kltrne ynelttikleri youn ve arpc eletirilerinin (zellikle Kapitalizm ve izofreninin gvdesini ikiye blen LAnti-Oedipe ile Mille Plateauxdan bahsediyoruz) temellendirilmesi ve anlalmas kolaylaacaktr. LAnti-Oedipe retimi ana eksene koyarak balamt. Arzulu retim (production dsirante) neden bir izofrenin gezintisinde, bir ocuun mezarln nnden geerken korkudan slk alnda, ya da dilin cisman varlklar zerinde rettii, psikanalizin fantazma diyerek bir kenara, yzeye terkettii dnmlerde bulunmasn? retimden bahsedince herkesin aklna gelen aletedevat neden zorunlu bir srayla arzu duyan makinalar zerine dnmeye sevketmesin? Deleuzen eserinin ciddiye ald Stoacln bize rettii gibi, lmn bir ciddiye aln, daha da nemlisi lmn retilmesi gerektii bile dnlemez mi? te psikanalize ynelik eletirinin temellendii yer ile hemen karlayoruz: Psikanaliz ve onu tayan kltr, retime kardr. Tad eski bir Platonculuk damgas, bu kltr (kuramsal pratiinde olduu kadar, tedavi yntem ve amalarnda da) bir anti-retim tarz olmaya gtrmtr: Arzuyu, istei, retim ekseninde deil, elde etme ekseninde grmek. Psikanalizin psikozlar dnyasyla bir trl ba edememesi, yazarlarn vurgulad gibi, zellikle izofreniyi anlamamas kolayca kavranyor bylece. Freud iin izofren bir fantezistti; aktarma (transfer) kar direniyor, hayalinin dnyasnda yaadndan tedaviye cevap vermiyordu. Mille Plateauxda artk terkedecekleri arzulu makinalar temas Anti-Oidipusun balang eksenini bir giri nerisi haline getiriyor: nerdii, Melanie Klein epeyce uratran u ksm nesneler (ana memesi vb.) orada artk birbirlerine ve... ve... balalaryla balanan zgn bir makina dzeninin unsurlar haline getiriliyorlar. Clerambaultnun psikiyatrik icraatn Freudulara stn klan ey (onun psikozlar daha iyi anlamas), hastaln, yani delirmenin (delirium) bir z olmaktan karlarak ikincil olan nemine kavuturulmaTOPLUM VE BLM 70, YAZ-GZ 1996

270 s, hastaln rettii varsaylan btn ksm semptomlarn ise gereklik dzleminin ta kendisi haline getirilerek ncellik kazanmasyd. Anlalyor ki psikanaliz retimi tersinden kavramt: rnden nce, bizzat retimin kendisinin de retilmesi gerektiini farkedememiti. Peki, retim nerede retiliyor? Yazarlar, Mille Plateauxda u imknsz makinann yerine koyacaklar, Artaudnun organizmaya kar at sava srasnda beliren bir mefhumu tam da o noktada aryorlar: Organsz Beden... Belki de ancak bu mefhum sayesinde, sna retimle doann retimi arasnda oluturduumuz kartl ykabileceiz. Onunla, insan doa ile yzyze, sanki bir zne-nesne, neden-sonu ilikisinin taraf olarak ele almak zorunluluundan kurtulabileceiz. Esas olarak bir sre olan eyi bir ama haline getirmekten vazgeerek, retimin rnle zdeletii bir dzlemden bahsedebileceiz. Btn bu ters-evirme giriiminin nedenini, psikanalizin srarla srdrd bir yanl anlamann tarihesinden karabiliriz: Bu, istein, Deleuzen iyi inceledii Spinozaya gre, insann znden baka bir ey olmayan arzunun eksiklikle damgalanp mhrleniinin tarihidir. Oysa, organsz beden, retken olmayan, tketilemez organsz beden btn arzu retimi sreci iin bir kayt yzeyi olarak hizmet eder. (s. 17) Bylece, her zaman dzenlenmi ve ynlendirilmi olan arzunun hi de bir eksiklikle tanmlanm olmadn, btn yan rnlerini de kapsayan, olumlayc ve retken faaliyetin ta kendisi olduunu syleyebiliyoruz. Arzuyla iliki iine sokulan bilind, bylece bir aile romansnn, dipal lnn oynand Freudu tiyatro modelinden kurtarlarak, bir retim modeline, bir fabrika meknna kavuturulacaktr. izofren, bylece, Freudun onda grd apatik, duyarsz, duygulanmlar kntlemi yaratk deil, temsilin elinden kaarak, amalar tarafndan tanmlanmam bir retimin peinde olan kiidir. Organsz Beden bir retim malzemesi ya da hammadde gibi deil, bizzat retilmesi gereken yeinlik yzeyi olarak dnlmelidir. nk bir sre (delirme, hastalk, mutluluk, fori, halsinasyon, hissetme, grme vs.) nceden hazr bulunan akn bir balang noktasndan yola kmad gibi, onu kendine ekebilecek bir sonraya doru da ynlenmez (ss. 22-3). yleyse, Organsz Bedenden balayan sre hem onun retimidir kaytlarn, datmlarn ve mbadelenin rgtlenii, retimin retilii, ve tketimin retilii hem de arzulu retimin nkouludur. Yine bir terimi ekip alalm: Tketimin de retilmesi gerekiyor. Ama tketim, Bataillen gsterdii gibi, kederin, skntnn, voluptasn, srafn, hznn, hsranlarn retimi deil midir ayn zamanda? Onu kolay kolay amalar ve benzeri teleolojik dzenekler araclyla tanmlayamayz. Bylece libidonun retme enerjisinin ksmen bir kaydetme enerjisine, ksmen de tketim enerjisine dnt sylenecektir (s. 23). Ta batan varsaymak zorunda olmadmz zne ite tam da o noktada retilecek, devreye girmeye arlacaktr. Ama engeller henz bitmemitir ve psikanalizle iie

271 gemi, onun kltryle, dolaysyla aileciliiyle kenetlenmi bir sahte, fiktif zne karmza getirilecektir: Oidipus... Oidipus, bir tasnif ilevidir, tasnifin bir metaforudur ama ayn zamanda yasann konuluudur. Artk Ben bakasdr denilemeyecek noktay koyarak bir ayrlk sentezi yrrle sokacaktr. leme sanki ta batan geerliymiesine davranlr anne, baba, ocuk... Kendini hem zlmesi beklenen bir karmaa, bir bunalm, hem de aile modelinin kurucu bileeni olarak dayatr. Psikanaliz, inceleme nesneleri de dahil olmak zere, sorunun kendisini aileye hapsetmekte kararldr. Oidipus emperyalist ve kolonizasyoncudur. Afrikaly dipletirirken dipi evrenselletirir. ster etnolojik ilevselciliin, isterse yapsalcln Oidipusu olsun, onun bir tr deimez deiken olarak sunulabilmesi mmkndr: Aslnda ocuktaki Oidipus-ncesi, psikozludaki Oidipus-d, baka toplumlardaki Oidipus-tesi grnglerin tm, psikanalizin hastalklarndan biri olan yorumlamann gcyle kuatlarak hizaya getirilirler. Bu hizann bir ocuun Oidipusa doru ynlendiriliinde nasl ilediine baktmzda ilk greceimiz ey, u basit senin arzularn nelerdir? sorusunun sorulmas yerine, her eyin ana-baba cevaplarn almaya ynelik klnddr. Arzunun hedefi olduu kabul edilen Oidipus ve onun zm, cevab beklenmeyen bir soru olarak karlr karmza. Psikanaliz bylece bir aile romans havasndan yola kar. Oidipus tiyatrosunda gsteriye balar. Tavr, demek ki buymu tavrdr: Demek ki ben annemle evlenip babam ldrmek istiyormuum... Psikanaliz hangi hakla bunu znenin arzular ya da igdleri diye deerlendirmektedir acaba? Sorun emperyalist Oidipusun gerek olup olmad deildir. Ailenin uygulamac iddetiyle o yeterince bir gereklie, birazck geree kavuturulmutur zaten. Bylelikle arzulu retimi ezerek onu paranoid bir ifreleme makinasna balar... izofren ile urarken ald dl ise onu bir ifte-balanmann kurban haline getirmesidir: Artaud hem baba, hem oul, hem de anne olmak isterken, Yarg Schreber st-Tanrya bu hazz tattrmann bir grev olduuna inanmas karlnda, imdiye dek katlanmak zorunda kald onca acnn ve zdrabn bedeli olarak baz kk, beer hazlardan kendini yoksun brakmak istemezken bu ifte balanmann cenderesinden kurtulmak istedikleri besbelli deil midir? ifte balanma bize ya... ya da...y getiriyor. Onun pek zel bir biimi olarak kh... kh da, ifte balanmann daha uursuz ve belirsizliklerle dolu tavrn yanstyor. Freud, onca aleyhte kant hesaba katabilecek durumda olmasna karn, tm bir ryalar, efsaneler, olaylar, gizli istekler edebiyatn mobilize ederek, gariptir, eninde sonunda belki Yunanllarn inanmad Oidipus efsanesine kendisi inanyor. Lacan ise, Oidipusu yapsal dzleme tayarak iin iinden klabileceini sanmak hatasna dyor: Onda artk bir inan sorusu deil, bir yap daha dorusu, Hayali (imgesel) ile Simgesel (le symbolique) arasnda-

272 ki hudut sorusu sz konusudur. Bu hudut araclyla Simgeselin iine tanan bir yap, yani Dil, ama onun zerine kenetlenmi bir Yasa, Babann-Ad ortaya karlyor. Freudun cinsellie ar nem verdii gibisinden bir tr eletiri epeydir yaplyor. Aslnda Freud daha ok bu kefinden dolay kendini affettirmeye alyor gibidir: Merak etmeyin, cinsellik aileden dar kmayacak! (s. 322) Btn Oidipusun kk, kirli bir aile srrnn inanlmaz bir yceltimi olduu anlalyor. Ondan bize kalan ne bir ak hikyesi, ne de bir trajedidir. Aile iki anlamda belirir: ocuun iinde bulunduu, somut olarak yaad bir evre olarak iselletirilen aile. Sululuk duygusuyla yklenmi olduu sorumlu yetikin haline getirecek olan bir aile mahkemesi. Paradoks hemen belirginleiyor: Hem hastalk, hem de salk olarak Oidipus; hem yabanclama faktr, hem de yabanclamadan kurtarc faktr olarak aile... (s. 323) Psikanalizin ilk-geliim tarihesi iinde nemini gittike yitirmeye balayan bir model vard: ocuun ayartlmas... Anababa tarafndan ayartlma temas Freudun szlnden gittike silinip gitmeye yz tutacaktr. Bunun nedeni kukusuz Oidipus davann ayartlan bir ocuk zerinde deil de, bir sululuk duygular karmaas olarak ocuk zerinde mmkn olabilmesiydi. Oidipusun bir baba dncesi deil de, somut olarak ocuun yaad bir dnce klnmasna ihtiya vard. Oysa, salt Oidipus tragedyasn yeniden okumak bile, Oidipusun nce Babann kafasndaki bir dnce olduunu gsterecektir: Baba katlinden ve ensestten nce, Oidipusu da bana brakan Babann ta kendisi deil midir? Oidipusun emperyalizmi bu yzden yalnzca uzak halklar deil, ailenin ve zel denilen hayatn en iten ve samimi grnmlerini kolonize etmenin peindedir. Psikanalizin nevrozlar ile psikozlar arasnda yapt ayrm, aile kapatmnn iki farkl derecesine tekabl etmektedir: Nevrozlar ana-baba-ocuk geninde zmlenirken, psikozlar bir st kuaa srayarak, bykbabalar ve bykanneleri aracaktr. nk psikozun bulacl zneye ilikin klnm bir Babann te taraftan baka bir Babaya ilikin bir zne klnmasn gerekli klyordu. Bu yzden, delilik de artk aileye, Oidipusa endekslenecek, aynen cinsellik gibi, ailenin dna kmaya braklmayacaktr. Bylece, psikanalizin mantk hatalarndan ilki, Oidipusun her zaman ve her yerde geerli klnmasn salayacak bir paralojizmi kyor karmza: ster nevrotik ekirdein, ister psikotik genilemenin olsun, psikanaliz Oidipal lemesini inanl bir ekilde arzuyu bir yatrm modeli iinde grmekte srarldr. Eksikliin bir ideolojisini kurar ve adna hadmlatrma der. Eksikliin yerine konulan her ey, bylece Hayalnin alanna itilir, fantazma adn alr. Fantazma olarak eksikliin yerine ister Lacann yapt gibi kk bir a harfini yerletirin, isterseniz Masochun ya da Saden cinsel arlklarn, ya da Kk Hans vakasndaki bir ocuk dvlyoru, bir at lyoru fantazmalar olarak

273 kabul edin, libidonun enerji akn sekteye uratacak bir Oidipus an, u dehetengiz kader an delirtecek yeni varlklarn peine decektir: Anti-psikiyatri bile bu sorunun stesinden gelememitir. nk, szgelimi izofreninin bir znenin ya da bireyin hastal deil, aile mekanizmasnn bir hastal olduunu belirlerken, delirtme ve ayartmann dzeneklerinin nerelere kadar yaygnlaabileceini ngrememektedir. Oysa yalnzca kiiler ya da aile mekanizmas deil, rklar, ktalar, kavimler ve halklar da delirtilirler, ayartlrlar. Kavramlarn genileterek Deleuze & Guattari, ilkel, damgalayc ve topran bedeniyle btnlemi sociustan Devletin douuna, kapitalizmin harekete geirdii toplumsal-tarihsel dzeneklere eriinceye kadar geni ve somut bir alan tartmalarnn odana getirirler. Dogmatik bir blokaj makinas olarak teokratik, despotik bir dzenek, Devlet ile paranoyay eletirir: Megalomania ve kuku... Bunlar devletl zelliklerdir ve onun gstergeler rejimine balanrlar. Sermaye-para ise dolu bir bedendir ama retim, mbadele ve blm ilikileri iinde kodlar, organizmas, dzenekleri bir zlmeye urar: Sanki nominal olarak eite datlr bu Organsz Beden, ama aklaryla karlamak ynndeki arzu hareketleri (yani retim, tketim, kaydetme) iinde yer alan toplumsal formasyonlar ondan paylarn kapabilme konusunda farkl ve homojen olmayan kaderleri yaayacaklardr. izo-analiz bylece, aile kapatmnn karsna, geni bir deliliin ciddiye alnmasn nererek kar: Her delilik, arzunun her ynelimi (her arzunun zaten dzenlenmi ve ynlendirilmi olduunu yeniden hatrlayalm) toplumsal, siyasal ve tarihseldir. Psikanaliz kltrnn onu kapatmak istedii yerde, kutsal ailede kendisine kfredilen, eksiklikle damgalanarak banalletirilen ve yolundan saptrlan bilindnn onun elinden kurtarlmas yalnzca arzunun devrimci glerine yeniden kavuturulmas sayesinde gerekleebilir (s. 384). Bu grevin baars elbette LAnti-Oedipei yetmili yllarn klt kitaplarndan biri haline getirecekti. Ancak daha da nemlisi, izoanalizin nmze koyduu grevin salt bir anlama ya da yorumlama problemini ve yntemini deil, arzunun zgrletirilmesi ve yeniden-ynlendirilmesi diyebileceimiz daha yetkin ve siyas bir programa doru ynlenmeyi amalamasdr. Bu ise, elbette, Capitalisme et schizophrnienin ikinci kitab olarak tasarlanan Mille Plateauxnun kuatmay tasarlad o geni alana balanacaktr. ULUS BAKER

274
q

tantm

Atatrkn psikobiyografisi
NAMIK VOLKAN - NORMAN ITZKOWITZ

THE IMMORTAL ATATRK: A PSYCHOBIOGRAPHY


THE UNIVERSITY OF CHICAGO PRESS, 1986, 374 s.

Uluslararas Politik Psikoloji Derneinin kurucu yesi olan ve 1983-1984 yllarnda bu dernein bakanln yrten Vamk Volkan psikiyatri camiasnn tannm bir yesidir. Bir ara Amerikan Psikiyatri Derneinin Psikiyatri ve D likiler Komitesinin de bakanlnda bulunan Volkan, meslekten olmayan kiilerce daha ziyade Trkiye ve Amerikada baz devlet rgtleri iin almasyla tannmaktadr. lmsz Atatrk, Volkann 1973te Princeton niversitesinde yaplan Orta-Dou konulu konferansta tant tarihi Norman Itzkowitz ile birlikte yazd bir psikobiyografi. Yazarlarn kitapta anlattklarna gre eitli bilimsel disiplinlerden bilim adamlarnn katld bu konferansta her ikisi de birbirlerinden habersiz olarak Atatrkn kadnlarla ilikisi hakknda birer tebli sunmular. lgi alanlar hakknda konuurlarken her ikisinin yaamnda da nemli bir yer tutan Atatrkn psikobiyografisini yazmak iin ortak bir almaya girimeye karar vermiler. Yazarlarn psiik dnyalarnda Atatrkn neden nemli bir yer tuttuunu anlatlar zetle yle: Volkann babas Atatrkn apka reformundan haberdar olduunda ok heyecanlanm ve eline bir apka alp kahvehaneye giderek sandalyenin zerine kp Atatrkn apka hakkndaki szlerini tekrarlam. Atatrk gibi cokulu bir karlk almakm amac, ama birisi silahn karm ve sandalyeden inip sesini kesmesini sylemi. Adamcaz da sklm pklm bir keye ekilmek zorunda kalm. Bir aile miti haline gelen bu yk anlatlp dururmu evrede. Sonuta Volkann babasn baarsz olarak grmesine yol am. Anlattna gre, ancak ok sonralar psikanalizden getiinde babasnn safa cesaretini takdir edebilmi ve onun obsesif ama drst ve barsever tabiatn farketmi. Psikanaliz sonrasnda babasna ynelik scak duygularnn aa kmasna izin verebilecek duruma gelmise de, o zamana dek lm olan babasyla hibir zaman sevgiye dayal, arkadaa bir iliki kuramam. Atatrk, Volkann idealize edilmi babas olagelmi ve Volkan kahramannn yaamn incelemek iin nce kendisini incelemeyi zorunlu grm. Gerek ve idealize baba imgelerinin birletirilmesi srecinde babasn yalnzca bir baarszlk rnei olarak grmekten uzakla-

275 rken, Atatrk de tutkular, tutarszlklar, inatl ve gururu ile dierleri gibi bir insan olarak grmeye balam. Atatrk yeniden ele alr ve onun sradan ynlerinin varln grrken tefrite kap eski kahramann tmyle deersizletirme tutumuna da savrulmu. Sonuta Atatrk yanllar ve yetersizliklerine karn muazzam iler yapabilmi bir kii olarak grme noktasna vararak bir dengeye ulam. Polonyal bir gmen ailesinin olu olarak New Yorkta domu olan Itzkowitzin bu kitabn dier yazar olmasna yol aan olaylar dizisi de, Itzkowitzin Osmanl tarihi ile ilgilenmesiyle balyor. 1956dan sonra Trkiyeyi sk sk ziyaret eden yazar, Atatrk reformlarnn baarsndan etkileniyor ve Atatrk ve Trk Devrimi konusunu aratrma alan olarak seiyor. Ancak Trkiyeyle ilgili olarak zihninde beliren sorulara geleneksel tarihsel aratrma biimlerinin yeterli dzeyde yant veremediini, psikolojik tarihin daha uygun bir yaklam sunabileceini dnyor. Tarihilerin yeterince psikoloji bilgisine sahip olmadn, psikolojik yaklam benimseyenlerin de yeterli tarih bilgisinden yoksun olduunu dnerek, Atatrkn psikolojik biyografisini yazmak amacyla psikanalitik eitim alp kiisel analizden geiyor, hatta hastalarla da alyor. Bu almalar srasnda Itzkowitz baka kltrler ve dillere ynelik ilgisiyle annesinin kiiliinin dinamiklerini anlamak konusundaki bilind istei arasndaki ilikinin farkna varyor. Vamk Volkann ruhsal yolculuu babasyla ilikisi hakknda daha fazla bilgi sahibi olarak Atatrkn daha derinden kavramasna olanak salarken, Itzkowitzin Atatrk kavray anne-ocuk ikilisinde younlaan bir isel yolculuk sayesinde geniliyor. Atatrk ya da Trkiye Cumhuriyetinin kuruluuna ilikin herhangi bir kitapta, almann kiisel motivasyon kaynaklarnn byle ayrntl bir muhasebesine rastlamak pek olaan olmasa da bu almann nitelii dnldnde, yazarlarn giri blmnde kendi kiisel yklerinin konularyla nasl bir ilikisi olduunu anlatmalar insana artc gelmiyor. Yine de kendi hesabma buradaki aklamalarn iyi tarihilere ya da iyi psikanalistlere yakmayacak lde basit bir teleolojik yaklamla yazlm olduklarn dnmekten kendimi alamadm sylemeliyim. Ortaya km bulunan bir eyi aklamak ya da anlamlandrmak iin gemite olan bitenleri bu sonula ilikileri iinde ele almak ve sonula balantlarn da bir zorunluluk ieriyormu gibi sunmak biimindeki yaklamn, eletirel okur iin kitapta karlaaca dnce ve savlar deerlendirirken dikkatli olmas gerektii yolunda bir uyar anlam tamas gerekiyor. imdi gelelim kitabn konusuna ilikin hangi temel dnceleri ierdiine. Yazarlara gre, Atatrk imi ve grandiyz bir kendilik (self) kavramna sahipti. Herkesin zerinde esiz bir adam olduuna inanmakta ve her durumda kendi iradesini ne srme hakkna sahip olduunu dnmekteydi. Bakalarn iki kategoriden birine sokuyordu: Hayran ve takipisi olanlarla, byle olmayp kendi-

276 si iin varlklar yokluklar bir saylanlar. Bu zellikler narsisistik kiilik organizasyonuyla uyumudur. (Teknik bir terim olan kiilik organizasyonu gndelik kullanmdaki karakter szcne yakn bir anlamdadr.) Bu tip kiilik organizasyonunda ocuun kimlik duygusunun olumas srecindeki yoksunluk ve travmalar etkilidir. Byle bir ruhsal geliimde erken ve abartl bir zerklik ve tmgllk duygusu ortaya kar. Atatrkle yaamnn erken dnemlerinden itibaren byle bir duygu varolagelmi ve onun kiilik yapsndan gelen zlemleri ve psiik gereksinimleri ulusunun gereksinimleriyle bulumu, bylelikle Atatrkn tutku dolu istekleri doldurulmas gereken bir boluu doldurmutur. Yazarlar bu grlerini bir yandan Atatrkn yaam yksn anlatrken bir yandan da bu ykdeki durum ve olaylarn psiik anlamlarn zmeye alarak sergiliyorlar. Anlatlan yaam yks hepimizin neredeyse ezbere bildii olaylarn yannda, Vamk Volkann kitabn hazrlan srecinde Atatrkle kiisel ilikisi bulunan kimselerle yapt grmelerden elde edilen ve yazarlarn bak asndan anlaml olabilecek ayrntlar elde etmeye ynelik bilgileri ieriyor. Atatrk hakknda teden beri duyup okuduumuz anekdotlar, Atatrkn kiilik yapsnn geliimini anlama amacyla yorumlandnda farkl bir k altnda farkl bir anlama kavuabiliyorlar. rnein kk Mustafann dier ocuklarn oyunlarn seyrettiini ama onlara katlmadn anlatan Falih Rfk Atayn aktard bir olayda, kendisine birdirbir oynamay teklif eden ocuklarn, onun ylece durmas zerine eil de atlayalm demeleri ve Mustafann da ben eilmem, stmden byle atlayabilirseniz atlayn diye yant vermesi Atay tarafndan Atatrkn ok onurlu olduuna bir rnek olarak gsterilir (Atay, ankaya, 1968, sy. 21). Volkan ve Itzkowitz iinse bunun anlam ve gsterdikleri olduka farkldr. Yazarlar, Mustafann daha o gnlerde bile yalnz olduunu, bakalarna kar kuku dolu olduunu ve kendilik kavramnn yoksunluk ve travmalara kar bir savunma sonucu olduka imi olduunu ne srmektedirler. Atatrkn bu zel biyografisinde, onun psiik yapsnn biimlenmesi asndan en nemli saylan olaylardan birisi, yazarlarn deyimiyle bir ller evinde domu olmasdr. Bununla anlatmak istedikleri, Mustafann doumundan nce ailenin iki erkek ve bir kz ocuunu yitirmesi ve bu ocuklarn en bynn ancak yedi yana dek yaamasdr. Babas Ali Rza Beyin kazayla beiini ters evirerek lmne yol at kardeinin ad verilmitir ailenin drdnc ocuu Mustafaya. Zbeyde Hanm kitap boyunca ac eken anne olarak tasvir edilmektedir. Daha nceki ocuunu da kaybetmekten dolay Mustafayla kurduu iliki zel bir nitelik kazanmtr. Bir yandan onu da kaybedebileceinden korkmakta ve bu yzden duygusal yatrm snrl kalmakta, bir yandan da onu zel, ailenin bekasn salayacak, onu kurtaracak ocuk olarak grmektedir. Son yln depresif bir durumda geiren baba Ali Rza Beyin, Mustafa dipal dnemdeyken lmesi, ocuk iin ayr bir travmatik yktr. Bu durum di-

277 pal kompleksin olaan zl yolu olan babann realistik ynleriyle identifikasyonun nn tkamaktadr. Sonuta anne ve babann iyi ve kt yanlar birletirilememekte, birbirinden ayr tutulmaktadr. Bu son cmle meslekten olmayan okura ok arpc gelmeyebilir ama kitaptaki en nemli iddialardandr. nk bu, ocuun psiik geliiminin en temel, en nemli aamalarndan birisidir. Yaamnn daha sonraki dnemlerindeki pek ok olay, zellikle insanlarla ilikileri sz konusu olduunda hep buraya gnderme yaplarak aklanmaktadr. Erken ocukluk yllarndan sonra kiiliin biimlenmesinde en nemli dnem olan ergenlik dneminde Zbeyde Hanmn ikinci evliliini yapmas Mustafa Kemalin (Mustafann ad artk Mustafa Kemal olmutur) psiik geliimindeki kritik noktalardan birisini oluturur. Kiiliin bu ikinci biimlenme dneminde ocukluk ann nemli figrleriyle ilgili isel atmalar yeniden alevlenir ve ergenin anababalarnn ocukluk andaki imgelerinden kurtulup yeni balanmalara ve yeni deerlere ynelmesi gndeme gelir. Dolaysyla anababaya ait ocukluk a reprezantasyonlarnn birletirilmesi iin ikinci bir ans anlamna gelir bu dnem. Annesinin ikinci evliliinin zamanlamas bu yzden Mustafa Kemal iin yalnzca yeni bir travma demektir ve tad ruhsal yk daha da arttrr. Byle bir durumda, Zbeyde Hanm kocasndan rolleri tersine evirmek anlamna gelen taleplerde bulunur, rnein Mustafa Kemal odaya girdiinde vey babas Ragp Bey ayaa kalkar. Mustafa, kiilik yapsnn zelliinden dolay bu evlilie iddetle ar kmtr. Bu kar ka zm bulmaya ynelik bu tip davranlarsa ayn kiilik yapsn daha da pekitirmekten baka bir ie yaramamtr. Yazarlar tm bu durumlarn narsisistik kiilik organizasyonunun geliimine katksn ayrntl biimde tartmaktadrlar. Kitabn adnn seiminde de etkili olan ve Atatrkn narsisistik kiilik organizasyonunun bir sonucu olarak sahiplendii bilind lmszlk fantezilerinin bir tr gereklenmesi anlamna gelen en nemli olaysa 1915in 10 Austosunda bir arapnel parasnn kalbine isabet etmesi, ama gs cebindeki saat sayesinde ldrc bir yara almaktan kurtulmasdr. Yaras fiziksel olarak nemli olmasa da olayn psikolojik etkisi byk olmu ve Atatrkn kendine ilikin bilind fantezileriyle dsal gerekliin uyum gsterdii ilk tarihsel olay Gelibolu zaferi olmutur. Mustafa Kemalin, 1919 Maysnda Samsuna ayak basmas da, yazarlarca isel bakmdan nemli olaylardan birisi olarak grlmektedir. Bu olay, onun idealize baba figrn darda aramaktan giderek uzaklap kendi iindeki idealize baba imajna ynelmesini ve bir tr yeniden douu sembolize etmektedir. Bundan sonraki olaylarn ou, ac eken sofu anne ile zdeletirilmi ulusun kurtarlmas ve dinsel banazlkla mcadele ekseni evresinde gelimektedir. Gazilik nvan, Mustafa Kemalin onarc, kurtarc rolnn tarih sahnesinde gereklenmesi dnemini ifade etmektedir. Soyad kanunundan

278 sonra Atatrk adn almas da kendilik kavramn baka bir dzeye, idealize baba dzeyine getirmitir. Yazarlara gre bylelikle anneden niha ayrlk gereklemi ve ayn zamanda dipal zafere de eriilmitir. Belli bir yaa dek, yaamdaki olaylar, kiinin iinde byd ortamn koullar, evredeki nemli kiilerle ilikiler, kiiliin biimlenmesindeki anlamlaryla ele alnmakta, daha sonraki dnemlere ilikin olaylar, durumlar, ilikiler ise yaplam bulunan kiiliin iinde gereklendii ortam oluturmaktadr. lk dnemde birey evresine kar olduka edilgen bir durumdadr, kendi seimleri, kararlar deil, koullar onu belirlemektedir. kinci dnemdeyse ksmen etkin bir konuma eriir ve eldeki malzemeyle, kendini gerekler. Bir btn olarak bakldnda, yazarlar, Atatrkn kiisel yapsndan gelen gereksinimlerini ulusunkilerle gereki bir zeminde birletirebildii ve bylelikle olumlu bir tarihsel rol oynad dncesindedirler. Narsisistik kiilik organizasyonuna sahip liderlerin, izleyicileri tarafndan hem anne, hem baba olarak (total parent) kavrandklarn ve bu liderlerin yapc, ykc ya da her iki biimde birden davranabileceklerini sylemektedirler. Eer lider izleyicilerinin durumunu iyiletirmeyi bakalarnn tahribine dayandrrsa ykc, byle bir tahribata gereksinmeksizin izleyicilerini ynlendirirse yapc olarak tanmlanmaktadr. Atatrk ulusun liderliini stlendiinde Osmanl mparatorluu yenilmi, insanlar savatan bkm, pek ok kayp verilmiti. Bu durum ulusun travmalara regrese olarak (daha az olgun ruhsal durumlara gerileyerek) yant vermesine yol amt. Atatrkn kiilik yaps onarc ve kurtarc olma yolunda gl bilinli ve bilind motivasyonlar iermekteydi. Bylelikle liderle izleyicilerinin gereksinimleri arasnda bir uyum ortaya kmt. Ksacas yazarlar, Atatrkn durumunu bir bireyin isel ve dsal koullarnn ve liderle izleyicilerinin karlkl etkileimlerinin mkemmel bir rnei olarak dnmektedirler (V. Volkan & N. Itzkowitz, Turks and Greeks: Neighbours in Conflict, The Eothen Press, 1994, sy. 107). lmsz Atatrkn en dikkat ekici taraf, olduka iyi bilinen ve ou belirli bir balamda kodlanm olaylarn, durumlarn, tutumlarn, davranlarn, dncelerin birdenbire kendilerine atfedilmi anlamlarnn dna kayvermelerine yol aan deiik, kiisel bak as. Yazarlarn daha kitabn giriinde Atatrkn kendileri iin tad anlam aklaylarndan sz etmitim. Kitap boyunca ve yarg blmnde de Atatrke kar belirgin bir sevgi ve sayg kendini hissettirmekte. Ne var ki kitabn kiiliin dinamiklerini aratrmaya ynelik teknii resm nitelikli biyografi yazarlarn dehete drebilecek trden birok karsamaya yol ayor. Dinamik yorumlama davran, tutum ve zelliklerin gndelik anlamlarn baaa etmeye ok yakndr. rnein temizlii, titizlii, dzenlilii ve alkanl ile evresinin takdirini kazanm bir kimseden sz ederken, psikoseksel geliimin anal evresine ait drtlerin varlndan dem vurarak, bunlar kart tepki kurma olarak adlandrabilir ve tam tersi eilimlere kar savunmalar olarak yorumlayabilir. Ya da erkeklerin yannda yz kzaran

279 mahup tazenin gl cinsel drtlerinden sz edebilir: Bu tip deiik anlamlandrmalar kitapta doal olarak yer alyor, zaten kitaba zgnln ve ilginliini kazandran da bu. Kitaptaki karsama ve yorumlarn isabetlilii tartlabilir. Ama dier disiplinlerin almalarnn yerini tutmasa da psikolojik bakn tarihsel olaylar, durumlar ve kiileri kavramada daha btnlkl bir yaklam salad kabul edilse gerektir. TRKAY DEMR

tantm

Faizm sendromu
FRIEDRICH HACKER

DER FASCHISMUS-SYNDROM
DSSELDORF-VYANA-NEW YORK: ECON, 1990, 140 SAYFA

Viyanadaki Sigmund Freud Derneinin kurucusu Friedrich Hacker (19141989), 1940larda ABDde Frankfurt Okulunun babalarnn faizm ve otoriter kiilik zerine yrtt nc almalara katlm olan bir psikanalizci. Bilimsel mktesebatna ve kariyerine karlk, akademik ortamdan ziyade genel kamuoyuna hitap etmeyi nemsemi. abasn, zellikle faist temayllerin sradan ve gndelik kaynaklar hakknda insanlar aydnlatmaya hasretmi. Nitekim lm de, Almanyadaki neofaist Republikaner (Cumhuriyetiler) zerine bir televizyon akoturumu ncesinde kalp krizinden olmu! Hackerin Faizm Sendromu kitab, sradan faizmin psikanalitik tahliline dnk, esasen Wilhelm Reichn yaklamn yeniden reten ilgin bir deneme. Temel baars, bu alandaki bilgi birikimini vulgerize etmeden toparlamas. Hackerin denemesi, bir bakma da, Umberto Econun kk-faizm zerine nl denemesinin bilimsel-akademik bir arkaplan almas niteliinde. Hacker, her otoriter veya sevimsiz akm, hareketi faistlikle damgalamay, bizatih, faist eytanlatrma taktiinin yansmas veya taklidi olarak eletirmekle ie balyor. Bununla, faizme kavramsal sarahat kazandrma gereini vurguluyor. Bu kavramsal ihtiyat ve titizlik, faizmi istisna bir grng de klmyor. Faizm sendromlarndan bahsedilmesi, btnlkl bir hareket/ideoloji olarak faizmin tesinde, faist davrann, duygu ve dncelerin partikller halindeki yaygn varoluuna dikkat eken Frankfurt Okulu izgisinin almet-i farikas.

280 Bu ihtiyat kaytlarnn dlmesini izleyen 2. Blmde, Hacker, faizm sendromunun on kategorisini inceliyor. Bu kategorilere geerken yapt vurgu, faizmin davran ve duyu kalplarnnn sosyalpsikolojik ve bireysel yaantsnn, apati ve letarjinin rn olarak deil, znel bir daramatikletirme ve enerji(k)letirme performans erevesinde anlamlandrmas gerektii dorultusunda. Faizm sendromunun on kategorisini Hacker yle sralyor: 1) Eitsizliin azamletirilmesi. Eitsizlii ontolojikletirme, biyolojikletirme. 2) Glnn hakll. 3) Lider (Fhrer) ilkesi. Asketik tabiyet erdemlerinin yceltilmesi. 4) rrasyonalite. Kontrolsz ve zerine dnlmemi duygusal drtlerin kollektif biimlerinin yceltilmesi. Karmakla kar irrasyonalitenin meydan okuyucu kstahl. Faist ideologemlerin reel nesnesizliine (nesnellikten uzaklna) uyan bu keyf-iradecilik, arasal rasyonalitenin egemenliinin bir rn: faist davranta yerleik ama-ara ilikisi tersine evrilip ara belirleyici hale geliyor. 5) Daim seferberlik (mobilizasyon). Kyamet ve felket kehanetleriyle kkrtlan gvensizlik duygusunun (korkuyu yoketme, korkusuzlama ynndeki kuvvetli ihtiyacn), toplumsal rgtlenme ilkesi olarak kitlelerin srekli dinamik tutulmasna yataklk etmesi. Letarjinin yerini, hareket uruna hareketin almas. 6) Tekletirme, yekpreletirme.Hackere gre zgl insan patolojiyi tekil eden ayr(tr)mann (ayrmay, ayran) yokedici fantezilerle almaya allmas. Kapal ve paranoid bir dnya tasavvuru. 7) Organik btnlk. Yine birlik miti. 8) Total angajman. Kiiliin total (mutlak) bir politikletirmeyle grevlendirilmesi. zel hayat, insann kendi hayatnn yokolmasn cazipletiren sadomazohizm; kendini kollektif iinde bulmann, Benini sndrme vecdine dnmesi. 9) Yukardan aa iddet ve terr. Hacker, nceki almalarnda, iddet tabusuna dair istisnalarn, bunlar koullarna ve kurallarna dair dzenlemelerle, nasl iddet talimatlarna dntn gsterdiini hatrlatyor. Faizm sendromunun iddet kategorisi, bu uygarlk tabusunun istisnalarnn merulatrmnn ve kurallamasn, kuramlamasn temsil ediyor. 10) Kadim-ve-Yepyeni. Paranoid mitletirmelerle bavurulan arkaik tasavvurlarla modern-teknolojik aralarn biraradal. Kitabn nc blmnde, faist sunumlar (veya faizmin davetlerini) cazip klan psiik bileimler, bu psiik hallerin olutuu kiilik durumlar inceleniyor. Hacker burada, Reichn, gdlerin bastrlmasna ve denetlenmesine ilikin tahlillerini yineliyor. Gdler, st-Ben ve dle birlikte kiiliin bir bileeni olan Benin, btn-kiiliin ifadesi klnmasyla gerekletirilen bir denetime tabiler. Benin (yani kiiliin grece bilinli ksmnn) bu denetimi ve savunma mekanizmalar, toplumsal denetim, egemenlik ve bask mekanizmalarna benzetilebilir. Gerek kendisinin gerekse st-Benin ve din oluum tarihinin koullarna olan ok ynl bamll, Benin zerklemesinden sonra da srer. Benin zerklemesine, bilinliliine ramen bunca baml ve kudretsiz oluu; 1. Dnya Sava ncesindeki liberal dnemin vaadlerinin baarszlna ve ya-

281 ratt hayal krklna tekabl eder. Ki, toplumsal olarak bireyliin zerkliine koullanm Ben, bilinlenme/aklleme deneyiminde de arasal rasyonelitenin egemenlii altnda olmutur. Faizmin bu hayal krkl zerine yapt, kiiliin (onun asli temsilcisi klnan Benin) azam gelitirilmesine dnk programn yerine, dlatrlan st-Benin cinsel ve saldrgan gdlerinin sonuna kadar yaanmasdr. Bu noktada Ben, rasyonel denetimiyle, rahatszlk etkenine dnr. Kiilik bileimindeki bu vurgu deiimiyle, Ben bir maske saylarak deer yitirirken, d gerek, sahici, kurtarc ve kurtulmu kiilik mercii haline gelir. Tipik faist, Ben yaps gsz, zdeleme nesnelerini iine almak, di snrlarn kaldrmak isteyen (cemaate a) birisidir. dipal st-Ben tarafndan da engellenmeden gelitirdii arzu makinesi, Klaus Theleweitn terimiyle bir btnlk makinesiyle beraber iler. Birey, kendini (cemaate, partiye) teslim etmek suretiyle hayatnn bandaki btnle birleerek, sululuk hissinden ve lm korkusundan kurtulur, ayn zamanda saldrganln boaltaca bir sbap bulur. Hacker, olgunlamam bireyin amorf, maniplasyona ak kitleyle zdelemesi olgusunu; imdi, gl babal otoriter ailenin eridii modern birincil sosyalleme srelerinde, st-Ben-Ben-d blnmesinin zaten klasik sarahatiyle gereklemedii koullarda dnmemiz gerektiine dikkat ekiyor. te yandan, arzularn ve gdlerin Ben mekanizmalaryla bastrlmasnn gelecekte bunlarn tatmin edilecei beklentisine dayandn; bu beklentinin toplumsal olarak gl biimde sarsld koullarda bu mekanizmalarn etkisizleeceini belirtiyor. Bu iki srecin iledii koullarda, kiilik mercilerinin klasik belirginliine kavumamas, zdeleme/benlik araynda henz olgunlamam bireyin erken bir evrede Ben-deali olarak yceltilen bir grupla, kiiyle veya fikirle zdeleebilmesine zemin hazrlar. Hacker u kukuyu dillendiriyor: Deien toplum ve aile yaps, birincil sosyallemenin allagelmi biimlerini yle geni apl bir deiime uratt ki, kimlikler/benlikler kiiliin (klasik anlamda) gelimesinden nce bulunuyor. Otoriter kiilik ve faizm sendromlarnn tezahr iin elverili bir zemin bu. Faist sendromlar, delilik hallerine deil, modern toplumsal varoluumuzun ortalama psiik koullarna yaslanyorlar. Faizm Sendromunun Sinyaller ve Uyarlar balkl son (4.) blm, faizmin yeni grnmlerine ilikin arpc tespitler ieriyor. Bu tespitlere geerken, faizmin unsurlarnn olaanst esnekliini ve i hareketliliini, faizmin karaktersizliini, onun kurucu bir zellii olarak yine hatrlatyor. Buna bal olarak da, faist potansiyelin belirli snflarla, tabakalarla ve -3. Blmdeki tezi dorultusunda- belirli psiik durumlarla snrl olmadn vurguluyor. Hackerin yapt hatrlatmalarla verdii sinyaller unlar: 1) Faizmin birey ve uyumu tesisi, dman imgesini, yani dmanlatrd zneleri homojenletirmesi dolaymndan geer - dolaym sanld gibi tersi ynde deildir! Dman

282 tek olmaldr. Faist rejimlerin kp faist partilerin zayflamas, hayatn karmaklamasyla beraber, dman tekletiren ideolojik operasyonlar zorlatryor. Tpk, faizmin dman-merkezli dnn taklide yatkn olan antifaist glerin, ak (tipik) faist partilerin yokluunda faist eilimleri (iimizdeki faisti) tehiste zorlanmalar gibi! 2) Faizmin ar-esnekliine bal ittifak yetenei, byyor. 3) deolojileri unsurlarna ayrtrp fragmanlatrma, faizmin bir baka karakteristiidir ve daima ona glenme imkn salamtr. (Hacker, btn ideolojilerin fragmanlat bir evrede yaadmz buna eklese, sinyalleri daha duyulur olacakt dorusu...) 4) Faizm, devrimci retorii hilafna, koyu konformisttir. 5) Arkaik romantizmle teknoloji hayranl, faizmin en arpc ift-deerliliklerinden (ambivalans) biridir. 6) Faistler iin iddet sadece daha rahat ve dnmeden kullanlan bir ara deildir; iddet cinsellikle ykldr ve sevgi ikamesidir. TANIL BORA

tantm

Kenarn Avrupas: Yeni eitsizlik mozayii


COSTIS HADJIMICHALIS VE DAVID SADLER (DER.)

EUROPE AT THE MARGINS: NEW MOSAICS OF INEQUALITY


EFS (AVRUPA BLM VAKFI), 1995, 246 s.

Yunanistandan Aristoteles niversitesinden Castis Hadjimichalis ile ngiltereden Durham niversitesinden David Sadlerin birlikte yayna hazrladklar bu kitap, ESFnin (Avrupa Bilim Vakf) Avrupada Blgesel ve Kentsel Yeniden Yaplanma adn tayan bilimsel programndan doan, onalt aratrmac ve bilimadamnn katklaryla hazrlanm ortak bir rn. Ancak yeni Avrupann inasn daha ok olumlu yanlaryla ele alan sz konusu programn aksine, bu kitab oluturan proje, srece kaybedenler asndan yaklayor. Aslnda kitabn yazarlar da rekabetin ve btnlemenin olumlu yanlarndan ve yararlarndan kuku duymuyorlar. Kendi bana alndnda btnleen Avrupann ierdii potansiyellere de kar deiller. Ancak kitabn hareket noktasn, neoliberal btnleme fikriyatnn btn olumlu savlarna ramen, farklla(tr)ma, marjinalle(tir)me ve dla(n)ma ile yeni Avrupada eitsizliin

283 yeniden retilmesi ve iddetlenmesi ile ilgili sorunlar oluturmakta. Avrupann ada yeniden yaplanmasnn kenarlarnda ilk bakta unutulmu gibi grnen ve hakim yaplanmann periferileri olarak tanmlanan blgeler, kentler ve toplumsal gruplar, kitab yazanlarn ortak ilgisini ekiyor. Ancak marjinalletirilmi gruplar ve yerler, soyutlanarak deil, bu marjinalliin ve dlanmann iinde ortaya kt daha geni ve genel toplumsal ilikiler balamnda ele alnyor. Bugn Avrupada yaanan bunalmn kaynanda, Fordist dnemde olgunlam byk dzenleyici yaplar ile bu yaplarn hemen her noktasna meydan okuyan yerel, etnik ve alt ulusal balanmalar arasndaki gerilim yatmaktadr. Fordist toplumsal sistemlerin zerine dayand payandalar son yirmi yldr yava yava un ufak oldu (Mingioe). Orta ve byk lekli irketlerde imalat geriledi; sava sonrasnn tam istihdam ve yksek gerek cret dnemi, Fordist kitle retimi ile birlikte sona erdi; Bat Avrupnn varlklar kmr, demir, elik retimi, gemi yapm ve tekstil gibi bir ya da birka sanayiye dayanan blgeleri derin sarsntlar geirdiler (Sadler). olanaklar azald, gelir eitsizlii byd, refah devleti harcamalar ciddi kesintilere urad. nc sektr, ya da hizmet sektr sratle genileyerek Fordist sistemin yerini almaya balad. (Allen ve Henry). ve ekonomi yaamnda ortaya kan bu dnmler bugn refah sistemlerinin ban artan sorunlardan birine gtrmektedir bizi. Mal bunalm, refahn yeniden yaplandrlmasnn baat parametresini oluturuyor. Avrupa lkeleri refah bunalmna farkl tepkiler gsteriyor, ama hepsinin de ortak yan zelletirme. Mevcut refah sistemleri, lkeden lkeye az ok deiiklik arzetmekle beraber zelletirilmi durumda (Mingione). Bu gelimelerin marjinalleme zerinde temel dourgusu oldu: zellikle yetikin alan erkek nfusta dorudan i kayplar ortaya kt; yabanclarn, genlerin, kadnlarn ve eitimleri yetersiz ya da uygunsuz olan kimselerin i bulma ve i bekleme sreleri uzad ve giderek daha ok insan dk cretli, i gvenliinden yoksun ilerde almaya balad (Mingione). Marksist terminolojiyle sylenecek olursa, mutlak art deere bir dn sz konusu. (Kesteloot) Neo-liberal sylemin uyumlatrma ile birlikte iki ana temasndan birini btnle(tir)me oluturuyor. Bu kavramlardan kast, eitsizlik ve yeni marjinalleme eilimlerinin nn almaya ynelik toplumsal btnletirme politikalardr. Ancak tek Pazar, Maastricht Anlamas, Onbirlerin Toplumsal Szlemesi bu marjinalleme srecini deitirecek gibi grnmyor. Ortak bir Avrupa toplumsal politikas ikincil ve marjinal kalmaya aday (Mingione). Bir btnleme felsefesi ve farkl toplumsal aktrlerin gelecek yllarda iinde hareket edecekleri kurallar belirlemekle bir tr Anayasa konumundaki Maastricht Anlamas, ierdii btn belgatli ifadelere ramen, toplumsal politikalar bakmndan zayf kalmaktadr. Yan sra szkonusu Anlama, ye devletlerde mal ve sermaye ile birlikte insanlarn da serbeste hareket ve ikamet edebilmelerini

284 mmkn klan ve btnlemenin ana argmanlarndan birini oluturan Avrupa yurttal ilkesi getiriyor. Ama buna ramen serbest hareket edememek, AT iindeki pek ok insann gereklii olmaya devam edecek grnmektedir. Orwellin diliyle, birileri Avrupada daha eit olacaklardr (Viaou). Yine btnletirme ideolojisi, ATnun gelitirdii toplumsal ortaklar anlaynda da kendini btn aklyla ortaya koyan semeci bir nitelik tayor. nk burada temsil olana tayan formel emek/alma ilikileri ve toplu rgtlenmeler hareket noktas olarak alnmakta ve rnein kadnlarn tipik olmayan, dzensiz ve kayt d ilerde alyor olmalar ve formel emek pazaryla btnleme koullar hesaba katlmamaktadr. Dolaysyla Gneydeki alan kadnlar, yaptklar ilerin niteliinden dolay bu kategorinin dnda kalmaktadrlar (Vaiou). Eitsizlii gidermeyi amalayan (Avrupa Yapsal Fonu, Frsat Eitlii Eylem Programlar gibi) programlarda da durum farkl deil. Bunlar da, yeni ortaya kan i deneyimlerine karlk gelmemektedir. Formel emek pazaryla ilgili dzenlemeler, yksek sendikalama dzeyi, sosyal yardmlar gibi zellikler, rnein Gneydeki kadn gruplar iin almann sahip olduu anlam ve ierii ifade etmekten ok uzak (Vaiou). ATnun, Birliin daha az gelimi blgelerindeki altyap yatrmlarn iyiletirmek ve bylelikle eitsizlii azaltmak amacyla telekomnikasyondan demiryolu, denizyolu, karayolu tamaclna kadar yapt bir dolu yatrm, blgeler, kentler vs. arasndaki eitsizlikleri yeniden retmekten teye gitmedi. Kresel ky hayali gereklemedi. evre blgeler ekonomik ve toplumsal btnlemeye dahil edilemedi (Gaspar). Avrupa apnda Trans-Europea Networks gibi politikalar eliyle yaratlan derin dnmler, periferide (rlanda, Yunanistan, berik yarmadas ve Gney talya) eskilerinin yansra yeni avantajszlk ve eitsizlik rntlerinin domasna neden oldu. Altyap yatrmlar giderek daha ok rekabeti iyiletirmeye ve ykseltmeye ayarland (Gaspar). Uluslararas g konusunda Avrupa lkelerinin 70lerin bandan itibaren izlemeye baladklar tek-biimli politika da, btnlemenin niyet ve boyutlar hakknda bir fikir veriyor. 70lerden nce Avrupadaki lkeler, kendi koullarna uygun ve az ok uluslararas ge cevaz veren politikalar izlerlerdi. 70lerin balarnda Avrupa lkeleri g akna ilikin politikalardan, sahip olduklar, mevcut gmen stouna ilikin politikalara getiler. i gnn geleneksel kanallarn tkayan radikal deiiklikler yaptlar. 1973teki Alman Anwerbenstopu, bu tersine dnn bir iaretiydi. Bugnse snrlarn uluslararas glere kapatlmas, btn Avrupa lkelerinin ortak bir zelliidir. G yasaklayan yasalar, btn Avrupa lkelerinin takip ettii neredeyse tek biimli bir klavuz nitelii tamaktadr. Aslnda burada szkonusu olan Kuzey-Gney dayanmasnn ortadan kalkmasdr. Roma mparatorluunu barbarlara kar korumak

285 iin yaplan hendekler, imdi uygar dnyay muhtemel yeni istilaclara kar korumak zere yeniden kazlmaktadr. Bu yeni yasal dzenlemelerin anlam budur. Bu gelimeyi Avrupa Kalesi deyiminden daha iyi anlatacak bir baka deyi daha yoktur. Bu kale ideolojisi, Avrupa iinde bile olsalar onlar ile biz arasndaki ayrmn bymesine dayanmaktadr (Pugliese). Bugn Bat Avrupadaki her lke yle ya da byle iki ulustan oluuyor: lkenin gerek sakinleri ile gmenler. Ve bu gmenlerin byk blm, onca kltrel ve ekonomik btnletirme programna ramen marjinal nfusu oluturmaya devam etmektedir (Weesep). Kestelootun yazsnda, gerek yeni ortaya kan i ve alma yapsnn blgeler zerindeki etkisine bir rnek oluturmas, gerekse kale iinde biz Avrupallar ile gmenler ve konuk iiler balamnda onlar arasnda bir karlama ve ztlama, Brksel zelinde ele alnarak ayrntl bir biimde anlatlmaktadr. zellikle yabanc dmanlna yaktn salayan kale iinde yaayan onlar, yine Weesepin yazsnda Hollanda, Almanya ve svire gibi lkeler zelinde geni istatiksel bilgiler nda, konut ve barnma balamnda deerlendiriliyor. Ayn dnceyi Kevin Robins ile Asu Aksoyun yazlarnda da buluyoruz: Siyasal milin yakn gemite zellikle Balkan sorunuyla baedememesi, kltrel z savunma ve kimlii koruma mekanizmalarnn ne kmasna yol ayor. Siyasal zmszlk korku yaratyor; onlarn temsil ettii bu lgnlk ve paralanma tehditine kar, kendi topluluumuzu tecrit etmeye ynelik bir hissiyat hakim olmaya balyor. Avrupal olmayanlar, davetsiz misafirleri, ad san ne olursa olsun yabanclar, Avrupalya yakan, uygar ve demokratik incelik ve zarafetle karlatrldnda kaba saba kalanlar dlama arzusu, Avrupa kimliini gdlemeye balyor. Avrupa kendini dorudan ve gneyden gelen alglad tehditlere gre kefetmeye ve yeniden tanmlamaya alan kk bir Avrupadr. erme ve dlama lt bir kere daha 1504te Roma ve Constantinapole arasnda olduu gibi dinsel mahiyetli olacaktr; Ortodoks ve slm olanlar, asl Avrupaya dahli mmkn olmayan tekileri oluturacaklardr. Avrupa, kendi corafya ve tarihine dnmektedir. te yandan, her ne kadar kapsayc bir siyasal proje olmaktan uzaksa da, neredeyse ulus-devletlerin yerini alan devas bir brokratik ve idar yap olan ABnin (Robins ve Aksoy) yasal dzenlemelerinden bamsz, tamamen pazar dinamiklerine ve varolu stratejilerine bal olarak ortaya kan genel anlamda olumlu btnleme biimleri de yok deil. rnein yine Kestelootun Brkseli konu alan yazsnda bunu grmekteyiz. Ayrca Oksann Finlandiyada kuzey Karelio blgesinde yer alan kyler zerine almasnda, yeni marjinallik biimleriyle baa kmann farkl biimleri ele alnmaktadr. Kitabn son blm balayc nitelikte yorumlara ve hl sorulmay bekleyen sorulara ayrlm. Pickvance Kent Hareketleri Nereye Gitti? balkl yazsnda, kent hareketleri ile marjinallik arasnda balanty, kent hareketlerinin

286 ortaya kma sklklarn, onlarla ilgili yaplm muhtelif aklamalar, (tamamen ortadan kalkmam olsalar bile) tavsamalarnn nedenlerini konu ediniyor ve kent hareketlerini meydana getiren gruplarn toplumsal ve meknsal deil, siyasal adan marjinal olan gruplarla ilikilendirip, tanmlamaya alyor. Kenar Olgusu zerine Dnmek: Marjinallik Kavram adn tayan yazlarnda Antoine Bailly ile Eric Weiss-Altaner, toplum bilimlerinden, liberal, Marksist, radikal ideolojilere kadar verimli bir kavramsal ara olarak kullanlm ve kullanlmakta olan marjinallik kavramnn kkeni ve geliimi zerine ilgi ekici bilgiler veriyorlar. Ancak hangi syleme konu olursa olsun marjinallik kavramnn her zaman toplumsal, ekonomik ve siyasal rahatszlk ve kargaalara yol aacak bir bunalmn iareti olduu; alan, yeri ne olursa olsun marjinallikten szetmenin, smr ve yabanclamadan kaynaklanan eitsizliklerden sz etmek anlamna geldii belirtiliyor. Kitabn Yeni Avrupa Mozayiinin Paralarnn Birletirilmesi baln tayan son yazs, yine yayna hazrlayanlar tarafndan kaleme alnm. Yazarlar u sorularn hl sorulmay ve yantlanmay beklediini belirtiyorlar: AB, Birlik iindeki btn insanlara (dolaysyla yabanclara da) yurttalk hakkn vermezse, ak ve demokratik olabilir mi? Kuzeydeki ve Gneydeki kadnlarn ve erkeklerin yeni olanaklardan eit biimde yararlanmalar mmkn olacak m? Marjinallik nasl tanmlanabilir; merkezin ve kenarn kim olduunu kim belirleyecek, ya da baka bir ifadeyle marjinallik ne lde nesnel bir kategori, ne lde bir dil ve toplumsal alg konusudur. Ve son olarak, marjinal insanlar ve gruplar, bir yerde oturup, kaderlerine yanmadan, kendi haklar iin toplu olarak nasl mcadele edeceklerdir? Btn bu sorularn ardnda u gereklik yatmaktadr: ierisi ve dars diye snrlar koymakla AB, toplumsal ve meknsal olarak Birlikten dlanm insanlarn ve blgelerin marjinal konumlarn pekitirmektedir. Ve bu snrlar son szn sahiplerini de Pugliese ile Robins ve Aksunun yarglarna gtrmektedir: yeni Avrupann snrlar, tarihte Roma mparatorluu ile barbarlar arasnda olduu gibi, Katolik-Hristiyan bir merkez ile Ortodoks Hristiyan ve slm periferisini birbirinden ayrmaktadr. B. SNA ENER

You might also like