You are on page 1of 188

iskender pala babil'de ln, istanbul'da ak Bu, neyle Kuyu Kazdm ve L&M'i Niin Yazdmdr Bize kalrsa ak tanmayan

bir okuyucu bu kitab hi okumamaldr. nk bir yazc, ak konusunda istedii kadar deneyimli olsun ve inandrc eyler sylesin, kitabnn konusu herkesin can skc bulduu aclar, hasretler ve ayrlklar ise, hele de adn Elem koymusa, sylediklerinin aka dair merak edilen eyler olduuna ve ilgin eyler syleyeceine kolay kolay kimseyi inandramaz, bunu bilirim. te o yzden, bat odasnn nakl tavan altnda Leyl ile Mecnn'un yksn anlattm o uzun gecede, bana byle bir kitap yazmam konusunda srar eden dostlarma ok kereler "Byle bir yk yalnzca elemi anlataca iin imdiki insanlara ok da ekici gelmeyecektir." diye syledim. nk elem, kadim zamanlardan bu yana yaanm ve yaanacak bir dnce ile eylemin karmyd -siz buna hayal ile gerein, yahut edebiyat ile tarihin de diyebilirsiniz -ve bundan heyecanl bir serven kartabilmek, gnmz iin zor grnyordu. 6 UM

Ertesi akam bir rya grdm. Itar tapnann Babil zig-guratna bakan penceresi nnde bilge rahip Akeldan, bana kendi zamannda olup biten her eyi, ama her eyi anlatt ve ldrtc gzellikteki altn ilah heykelleri arasnda ivi yazsyla kaznm yedi tablet gsterip "Ak bilen biri iin yedi gerek sr vardr." dedi. "Bu srlar bana retmekle cevheri madene evirseniz, damlaya deniz ykleseniz!" dedim. "Bilmek, yanmaktr!" karln verdi ve "Eer ak renmek istersen nce elemi yaamalsn. Fuzul'nin ak kitabn incelersen eer, onun yolunu yordamn da kefedebilirsin!" demeyi de ihmal etmedi. Sonraki gnlerde Fuzul'nin eleme dair dizelerinin bulunduu kitabn Akeldan'in anlattklaryla yorumlayarak yeniden okudum. Olup biteni iyi anlayabilmek iin tarih yazmalarn kartrdm uzun zaman ve eski aklar hayallerle giyindirdim. Akn derinliklerinde uzaya alan yksek kapnn srlarn grdmde de tarihin koridorlarnda tank olduum servenleri okuyucuyla paylamak geldi iimden. Bir kitapta yazarn ilk yazd deil, okuyann son syledii cmle nemlidir muhakkak. Kitaplarn ve* yazarlarn deimez kaderidir bu. Bunca didinmelerim ve ineyle kuyu kazmalarm, o son sz doru sylemek iindir. Dou, ak, erkek ejder ylyd. Gz rzgrlarnda, divitimi yakut hokkaya bandrp bu yky yazmaya baladm. Ve Fuzul'nin dizelerinde bir ak oluverdi yirmi bin yllk gizem... I Ne iindeyim zamann Ne de bsbtn dnda Yekpare, geni bir nn Paralanmaz aknda A. H. Tanpnar Bu, ykmzn Balangcdr Sevin inde Byyen lk Acdr ilimler Akademisi'nin antik a bazilikalarndan bozma ktphanesinin kaln duvarlarndan szan klara Dicle'nin serin rzgrlaryla birlikte top sesleri de karmaya baladnda kalbi duracak gibi olmutu. Onca dil dkmeleri ve vg dolu iirleri karlnda m ve kambur ktphane memurunun mahzenden karp getirdii yasak ciltleri kendisine vermeden, dardaki def sesleri ve sevin lklarnn cazibesine kaplp halkn akn ettii surlara gitmesinden deil, kentin zerine sinmeye balayan deiiklikten rkerek kendisini dar karp ktphane kaplarn kilitlemesinden korkuyordu. Neyse ki Keldani ve Asur tarihi uzman bu yetmilik Sryan memur, Osmanl hakan Kanun Koyucu Sleyman'n Badat'a giriyor oluundan pek heyecanlanmam ve

kesik kesik ksrerek yalnzca "Olacak olan olur; beklenen gelir. Bugn doan yarn elbet lr." diye mrldanarak sormutu: 3k*M "Ciltleri istiyor musunuz, yoksa gidip siz de Basral hurma tccarlar gibi sultann at koumlarn m seyredeceksiniz?" Elli yalarndaki Hilleli Mehmed Efendi iin gerekten zor bir soru oldu bu. Acaba o da pek oklar gibi sultann kente giriini seyretmeli miydi? Ktphaneci sormasa byle bir istek domayacakt belki iinde. imdi gnl, duyduu top seslerinin Badat'a kazandraca yeni ehrenin seyretmeye deer bir manzara olacan hissediyor, te yandan zihni, harabeleri arasnda ocukluk akn yitirdii Babil tapna ve asma bahelerinde yazlm satrlarn gizemli dnyasnda dsel gezintilerin ihtirasyla yanyordu. Bir an, ktphanecinin hzlanan kalp atlarn duyacan ve zihni ile gnl arasndaki ikilemin alnna izdii krklklar greceini zannetti. "Ciltler!" deyiverdi. Sanki gryormu gibi elindeki ciltbentleri ocan yanndaki ilteye brakp kapy ierden kilitlemek zere emin admlarla uzaklarken ktphaneci, "O halde!" dedi, "Gne u pencereden ieriye giresiye kadar al, sultann askerleri buraya el koymak iin ancak o zaman gelebilirler." Bunlar sylerken eliyle kubbenin altndaki vitrayl pencerelerden birini iaret ediyor ve ban, sanki bast yerlere bakyormu gibi nnden ayrmyordu. Mehmed Efendi'nin heyecan ve aceleyle kaytanlarn zd ilk deri ciltbent, at cambazlarnn tadklar antalara benziyordu ve iinden baz parmenler kmt. Bunlar MjS. 70 ylnda Kuds yamalanrken ehri terk etmek zorunda kalan ilk dnem Hristiyan rahiplerinin byk kpler iine koyduklar tomarlara benziyorlard ve Mehmed Efendi'nin bilmedii bir alfabe ile yazlmlard. "Herhalde" dedi iinden, "Bu kr ktphaneci yanl sandktaki ciltleri alp getirdi. Yahut sray bir eksik sayd." Tomarlarn hepsi ayn trdendi ve zerlerinde sa'y armhta ve Meryem'in kucanda gsteren tasvirler vard. Mehmed Efendi tomarlar cilde koyup azn balarken elinde tuttuu deri paralarnda ln tam orta yerinde yaayan keilerin ibran ve Aram harflerle yazdklar 100 kadar logia olduunu bilseydi, byk olaslkla hayatnn geri kalannda tp veya iirle deil de teolojiyle urar, kutsal iki rmak arasndaki antikiteleri zmeyi denerdi. Hele Aziz Augustin'in Ostia'da satn ald baln sarld parmeni elinde tuttuunu ve zerindeki cmlelerin de Aziz Thomas ndli'nden alnan gizemli ayetler olduunu bilseydi... kinci ciltbent istiflenmi mein kartularla doluydu. Her kartuun iinde uvaldzla dikilmi 2024 sayfalk risaleler ve baz sayfalarnda toprak boya ile izilmi plak kadn ve erkek tasvirleriyle insan anatomisine ilikin izimler, ila yapmnda kullanlan ilkel damtclar, taslar, srahi ve potalar, dizi dizi ila tpleri, eitli bitkilerin yapraklarndan kesitler, kk lifleri, deiik ku ve bcek izimleri yer alyordu. Evet, arad bilgilerden bazlar bunlard; ktphaneci bunlar olsun yanl getirmemiti. zerindeki ecnebi alfabelerin altna birileri tarafndan Arap diliyle yazlan kk aklamalar okumaya balaynca elindeki hazine daha da dikkatini ekmeye balamt: "Potelamaus So-ter'in iskenderiye Ktphanesi bilginlerine izdirdii maraz- humma risalesi", "tbn Sina'nn ana rahminde ceninin nasl yaadna dair e-ifa risalesi", "Serapium'da bitki kklerinden elde edilen uruplar ve tedavi usulleri risalesi", "Eflatn- Uah'nin ruh ve lm risalesi"... Bunlar tam bin yl nce Roma bapiskoposu ile papaz ve rahiplerin, "Burada Tanr'nin iine ortak olunuyor!" diyerek yaktrdklar iskenderiye Ktphanesi'nden karlan kitaplar ile daha sonra islam bilimcilerinin hazrladklar tp ve felsefe yazmalarnn fasiklleriydi.

Son ciltbentte yalnzca iki kitap vard. Bunlardan biri at ehliletirme ve yetitirmekten, l hayvanlar ile develerin hastalklar ve tedavilerinden bahsediyor; dieri de Badat'n tarihesi ile Krk Haramilerin ve nl kervan soygunlarnn yklerini anlatyordu. Bunun sonunda Binbir Gece Masallar'ndan bir blm de yer almaktayd ve hepsi o blgelerde sklkla kullanlan Msr kl firavun kdna yazlmlard. 1 O I um Hilleli Mehmed Efendi isim isim hangi rafn kanc blmesinde ne tr kitaplarn bulunduunu ezbere bilen bu m ktphaneciye arad kitaplardan bazlarnn bunlar olmadn, byk olaslkla yanl rafa baktn syleyecekti ki, onun bu ciltbentleri sandklardan binbir glkle kardn ve dardan gelen seslere baklrsa Kanun Koyucu'nun bostanc aalarnn kapy almalarnn an meselesi olduunu dnerek fikrinden vazgeti, ikinci ciltbendin tomarn yeniden ap ileride yazmay planlad Salk ve Hastalk adl Farsa eser iin eski hekimlerin tedavi yntemlerini aratrmaya, sayfalardaki anatomik insan tasvirlerini tek tek inceleyip kopya etmeye balad. Her hareketinin kr ktphaneci tarafndan dinlenildiini ve sayfay biraz sert evirecek olsa adamn kasden ksrdn, bu tavrlaryla grevini, gzlerini okuyucudan ayrmayan bir bekiden daha fazla yaptn dnerek risalelerden birini koynuna koyup gtrme dncesinden utand. nk elindeki kitap iskenderiye Ktphanesi'nin en eski damgasn tayordu. Silindir biimli seramiklere kazlp kt zerinde yuvarlanarak baslan bu damgay dikkatlice incelediinde Roma devletini imparatorlua dntren Ceasar'n, Yombe'yi takip ve malup ederek iskenderiye'ye vard srada kan ayaklanmada Kleopatra'nn umarsz tavrlar yznden yanan o ilk ktphaneye ait olduunu grd. "Tisegor ve Tales nm filozoflarn tartmalar risalesi' ha!.. Keke bu alfabeyi okuyabiliyor olsaydm!.." Kitabn sayfalarn evirirken "iyi de..." dedi kendi kendisine "...bu kitap, bilim tarihini yeniden balamak zorunda brakan o yangndan nasl kurtulmu acaba?" ve cevab bulmakta gecikmedi "Yangndan sonra Marcus Antonius'un Bergama'dan getirttii ikiyz bin kitaptan biri olmal!" Fuzul Mehmed Bey elindeki kitab nazenin bir sevgili gibi sevmeye balad ve tarihi eskiten o uzun ve muhteem zamann tozlarn avularnn iinde yava yava, haz duyarak okad, koklad, seyretti... ehrin btn minarelerinden okunmaya balayan fetih kasideleri, sultann, topraklarna katt yeni kente girmek zere olduunu gsteriyordu. Bu sevince ortak olmak iin Sryani ve Rum kiliselerinin zangolar da, an seslerini yartrrcas-na var gleriyle aslyorlard zincirlere. Dou yakasnn Yahudileri de dahil olmak zere herkes Dicle kenarlarna, Mansur mabedi, Tak- Kisra, Zbeyde Trbesi, Mustansriye derslikleri meydanlarna toplanm, uzunca sredir ah Tahmasb ve Safevler'in devam eden adaletsiz ynetimine son verilmi olmasnn abartl cokusunu yayordu. Her zaman byle olurdu; yeni bir hakimiyet, eski hkimlerin ncelikle kendi hkmlerindeki insanlar tarafndan dlanmasn ve acmaszca eletirileri beraberinde getirirdi. ehrin dn yerlisi olanlar, bugn yeni ele geirilmi bir kente girmi gibi davranyorlar ve akn akn sokaklara, meydanlara ylarak Tahmasb'a lanetler okuyan kfrler, Osmanl sultanna da, krk yldr tanyorlarma-sna vgler yadran korolar oluturuyorlard. Asl kalabalklar ise ii Badat'ta Snniliin merkezi konumundaki Imam- Azam trbesi evresinde birikmiti. Buradan Dicle'nin dou yakasna, Tebriz Kaps giriine doru, sultann balayaca altnlardan pay alabilmek hevesiyle sra sra dizilen dilenciler de dahil her dzeyden insan yer alyor ve sultana dua ediyormu gibi birtakm kalp sloganlar baryorlard. Vali Tekel Han'n, brahim Paa'ya kenti tesliminden sonra bu kalabalklar gittike artm ve geceyi de orada cokulu elenceler dzenleyerek geirmeye balamlard. Geceleri meydanlarda sabahlayanlarn ou yama iin koyun tuza, kurt koyuna seir-dir gibi ehre gelmi bedeviler, sulular ve kaaklar idiler. Ne var ki yenieri aas bir mfreze asker ile surlarn drt kapsn da tutmu ve "Szmden dar ta koparann ban koparrm!" diye dellallar rtm, bunlarn da elleri brlerinde kalakalmt. imdiki homurtular ve Kanun Koyucu hakknda dzdkleri vglerin gitgide azalmasnn nedeni buydu.

Dicle vadisini dolduran hurma fidanlar onbir pare top sesiyle sarsldnda, kentin uultulu kalabalklar bir kez daha dalgaland. Kanun Koyucu ehre giriyordu. Bu, seven ile sevilenin kavumas gibi bir eydi. Sultan, ak efsanesindeki irin iin mimar Ferhad'n yapt Kasr- irin'den yola km ibrahim Paa'nn bayraktan Cafer Bey'den kale anahtarlarn teslim alarak kendisine 500 altn ile bir krk baladktan sonra, bir insana saldran iki canavar rlyefiyle bir kat daha heybet kazanan tlsml Halep Kaps nne doru ilerliyordu. u anda onun merasim avular, beyleri, solaklar, peykleri ve kumandanlan arasnda rahvan yrtlen kheylan zerindeki gven verici asaletini grenler ona neden Muhteem Sleyman denildiini kolayca anlayabilirlerdi. Bu adam eski Roma ilahlaryla savamak iin yaratlm gibiydi. Girdii kapnn iki yanndaki tun toplarn kantarlk ta glleleri onun elinde bir topuz olabilirdi ancak. Sevin lklar Akademi Ktphanesi'nin d avlusuna ulatnda, kulaklaryla grmek istercesine dary dinleyen Sryani memur, Hilleli Mehmed'in nndeki kitaplar alp sandklarna kilitlemek zere gtrd. Geri dndnde elinde murassa bir haner vard. Kabzas ift boynuzlu ve atal dilli bir ylan ba biiminde dklm bir hanerdi bu. Zmrt ve yeim talar hakkedilmi knndan syrp sanki yaln yz zerinde yazl bir cmleyi Hilleli Mehmed Efendi'ye okur gibi "lmesini bilenler iin haner hayat demektir; ve ak bilen biri iin yedi gerek sr vardr, ona sahip olan dnyaya hakim olur." dedi szckleri ayr ayr vurgulayarak. "Bu haner sana Tanr'nn bir emaneti ve bir srr olsun, sakla bunu!" Hilleli Mehmed akn baklarla, "Bir hediye almann neresinde sr olabilir ki?" diye geirdi nce iinden, sonra da bu blgelerde, ayrlrken hediyelemenin tarihin en eski gelenei olduunu dnp "Galiba ihtiyar benim bir daha gelmemi istemiyor!" diye yorumlad olanlar. ihtiyar adam, kamburunu karr gibi eilip dardan yaklamakta olan ayak seslerine kulak kabartt. "Zaman azalyor, senden emaneti istediklerinde uygunsuz kiilere teslim etme. Sen onlar tanrsn elbet." dedi fsldayarak. Adam birden deimi, baka birisi oluvermiti sanki. Sesi kslm gibiydi. Hareketleri dnk ktphaneciye benzemiyordu. Alnndan terler boanyor, elleri titriyordu. Yzn parmandan zorlukla karp i ksmndaki gizli kapakn at, Hilleli Mehmed'in akn baklar arasnda azna gtrerek yutkundu. Hilleli Mehmed "Adam esrar ryakisiymi bre!" dedi aknlkla ve demlenme vaktinin geldiine ve o aknlk ile az evvel samaladna hkmetti. Aksi takdirde olanlara bir anlam vermek ok zordu. Sesler, Kanun Koyucu'nun askerlerinin i avluya girdiklerini gsteriyordu. Ktphaneci iyice bakalam, garip tavrlarla evresindeki eyalar elleriyle yoklamaya balamt. Bir ey aryor, yahut gzlerinin grmedii eyleri tanmaya alyor gibiydi. Bir ara Mehmed Efendi'nin yanna sokuldu ve elleriyle birlikte avucundaki haneri de yeniden okayarak "Asla unutma!" dedi, "Ak bilen biri iin yedi gerek sr vardr. Ona sahip olan dnyaya hakim olur." Hilleli Mehmed Efendi esrar tiryakilerinin sayklama nbetlerini biliyordu ama ihtiyar adam tpk vasiyet eder gibi yumuak bir sesle ikinci defa ayn cmleyi ayn biimde tekrar etmiti. "Sen iyi birisin!" demiti sonra da, grmeyen gzleriyle tam da gzlerinin iine bakar gibi ve devam etmiti: "Srr koruyacana sz ver bana ve emaneti uygunsuz adamlara teslim etme!" Ktphanenin i kaps aldnda ieriye srma ilemeli kaftan iinde, evresindekilere emirler veriinden yksek rtbeli olduu anlalan karayaz ehreli, ksa kesilmi krl sakall bir zabit girdi. "Adm Celalzde Mustafa!" dedi kap nnde kendisini karlayan ktphaneciye "Ve sultann niancs olurum. Kitaplar ve ktphaneyi teslim almaya geldim ihtiyar!." Ktphaneci bir yandan anahtarlar kendisine uzatrken dier yandan kitap koleksiyonlar hakknda bilgiler

veriyor, deerlerinden bahsediyordu. Koca Nianc, hemen orackta, yenieri odabalarndan birisi eliinde drt neferi kitaplarn babil'de lm istanbul'da saymyla grevlendirdi. Ktphane anahtarlarn kethdasna verip "Koruna!" dedi. Sonra kitap mahzenlerini ve binann yapsn inceledi. Kapdan kaca srada gz, ald notlar toparlamakta olan Mehmed Efendi'ye iliip sordu: "Efendi, kim olursunuz?" "Hilleli air Fuzul bendenizim efendim." Koca Nianc ald cevaptan byk bir aknlk duymu, adeta rkmt, inanmak istemez bir tavr ile, Can kim canan iin sevse canann sever Can iin kim ki canann sever cann sever dizelerini yksek sesle okuyup "Ya bunca eker szleri sen mi dersin peki?" diye sordu. Sesinde inanmazlnn alay eder tavr gizliydi. "Evet efendimiz, kulunuz derim." "Yani ki gazeller der, ak terennm edersin he mi?" "Gayret ederim efendim!" Celalzde bir yandan onu konuturuyor, dier yandan inanmaya alyordu. Gerekten de karsndaki adam o lirik ak iirlerini syleyen adam myd? iki yl evvel bir tomar iirini istanbul'a getiren kervan bir daha gelmemi ama o iirler her mecliste okunur olmutu. Bu mtevaz ama temiz giyinili adam o air miydi gerekten ve kendisi bu kadar ansl olabilir, daha Badat'a girdii gnn sonlarna doru, ne pahasna olursa olsun aramay ve bulmay dnd air ile karlaabilir miydi? Kader ona bu kadar cmert davranabilir miydi? Konuurken btn bunlar zihninden geiyor ve her soru cevaptan sonra, karlkl okunan her beyitten sonra ocuklam gibi bir sevin ile ona daha yakn olmak istiyor, emredici konuma slubu saygl bir lisana dnyordu. Nihayet, "Gel o vakit koca air!" dedi, "Seni barmza basalm bir. Doduunuz gn talihin eli beiinizin stne bir yldz asm sizin. Eer Allah'n size cmerte verdii yeteneinize srt evirmezseniz, emin olunuz, bugn hnkarmzn eiine, stanbul'a ulaan hretiniz bir gn gelecek Trk'n olduu her yerde bilinecektir." Krk yl birbiriyle yakn yaayan hi kimse, ktphanenin yksek kubbesi altnda kucaklaan bu iki insan kadar derinden dost olamazd. Karlkl beyitler ve gazeller syleerek eyrek saat kadar sohbet eden bu iki insan birbirlerini sanki ocukluklarndan tanyormu kadar sevitiler, birincisi saygda, ikincisi sevgide asla kusur gstermedi. Osmanl devletinin maliyesinden sorumlu duygusal bir devletlu ile ruhunu Mezopotamya'nn scak rzgrnda eritmi bir gnl eri ancak byle dost olurdu. Ayrlrlarken Koca Nianc, "stadm!" dedi, "Ltfen akam sonra gelip beni bulunuz. Bulunuz ki Hseyin Bayka-ra'nm ruhunu ad edelim." Bu davet, siyaseti ve dier konular bir yana brakp yalnzca iirden ve sanattan konualm demekti ve "Ferman efendimizindir!" diye cevap verdi Hilleli air Mehmed Fuzul. Ktphaneden ayrldnda gr batal bir saat kadar olmutu. Badat'n akam rzgrlarna

ak meydanlarndaki toz serpintilerinden korunmak iin gzlerini ksarak yrrken, hayatnn en ilgin gnlerinden birini yaadn dnyordu. Bu ilginlik Badat'n fetih sevinciyle lgnlaarak sokaklara dklen insanlardan deil, ktphanecinin garip tavrlarndan ve gnn sonunda tant adamdan ve ald davetten ileri geliyordu. Sevinmesi mi, zlmesi mi gerektiini bilemiyordu. zlyordu; ktphaneciyi odasnda terk ettiinde atei vard ve banda beklemeyi teklif ettii halde, "Hayr!" demiti, "Gitmelisin!" Seviniyordu; Osmanl maliyesinin en stndeki adamla tanmt. Bu, bana hma kuu konmak gibi bir eydi. Maliyeci Celalzde'yi dnrken ektii maddi ykntlar aklna gelmedi deildi. Yapt harcamalar ve satn ald kitaplar yznden ektii paraszlk son raddelere varmt. Ama olsundu, Anadolulu airlerle tanacak olmann heyecan yannda paraszlk da neydi ki?!.. O srada ktphanecinin kendisine verdii haneri yoklad; koltuunun alnda duruyordu. En kt durumda bu haneri satar, belki birka hafta daha Badat'ta kalabilir, aratrmalarn tamamlayabilirdi. "Ne garip bir adamm u m ktphaneci!" diye geirdi iinden, "Bilge birisine benziyordu, meer esrar syletiyormu adam." Sonra yeniden Celalzde'nin davetine takld zihni. Badat' teslim alan sultann ordusunda, adn bilip nn duyduu stanbullu airler vard. Onlarla tanmak ve iir sylemek elbette ok heyecan verici olacakt. leride sancakbeyi atanacak olan Tahcal Yahya, divan ktibi Hayal, skdarl yenieri Ak ve daha bakalar. Srf onlarla iir sohbetleri yapabilmek iin ehrin ucuz hanlarndan birinde birka gece daha geirmeyi gze almak gerektiim, yol boyunca tekrarlayp durdu kendisine. Ne kadar talihli insanlard u Anadolu airleri. Sanat ve sanaty koruyup kollayan bir hkmdarn elinden yemlenen ahinler gibiydiler. Baykara toplantlarnda kim bilir ne mutlu, neeli ve elenceli saatler geiriyorlar, ne gzellikte iirler okuyorlard. Edebiyat bu insanlar iin bir yaam biimi olsa gerekti. stanbul'da bir Baykara meclisinde Ali ir Nevai makamnda oturmak ne eriilmez bir hayaldi kendisi iin. Badat, ilk gnk zafer enliklerini geride brakm, surlar ele geiren askerlerin taknlklarndan veya kolluk gleri tarafndan sorgulanmaktan, hatta evlerinin yamalanacandan korkan insanlarn sinmiliiyle dolu bir geceye balyordu. Hilleli Mehmed, iki gn nce kald handan eyasn alp imareti olan bir medrese hcresine tanmt. Burada cretsiz kalabilir, yiyip iebilirdi. Bir de, gece yatana uzandnda koynun-daki murassa hanerin arlm kalbinde hissetmese... yle ya, koynunda bir servet tayordu ve byle bir gnde ve byle bir medrese hcresinde bu hanerin zerinde bulunmas bana pek ok i aabilir, bir sr sorgu sual ile karlaabilirdi. Ama ok da gzel bir haner idi phesiz. Yaz bir serdengetiye benzeyen gzelliini seyretmek ve zerinde tad mcevherleri incelemek houna gidiyordu. Bir hediyeyi satacak olmann vicdan azabyla paraszlk nedeniyle alamad kitaplarn hzn syleiyor ve arpyordu yreinde devaml. Tkenmeye yz tutmu mumun titrek aydnlnda haneri seyrediyor, seyrederken kakma mcevherlerinin gzelliiyle hayallere dalyor, kh gidip arastada haneri tmden satyor, kh bir sarrafa -be altm verip gizlice zerindeki mcevherleri sktryor, bazen en iri yakutu Hille'de yolunu gzleyen kadnna yzk yap-trtyor, bazen bilimsel aratrmalar yapmak zere kitaplar satn alyor, ocuklarnn giysilerine nak diye iletiyordu. Her defasnda hanerin gzelliine bir kez daha hayran oluyor ve bu gzellikten rkyordu. Hele u kabzasndaki ifte boynuzlu ylan bal ne garip bir sembol idi. Bir de bunun simetrisinde, parmaklar birbirine yapk duran bir el rlyefi yer alyordu. Bu, sanki o gne kadar grd madenlerden dklmemi gibiydi. elie hi benzemiyordu. Tun veya pirinten de deildi. Byle gzel bir hanerin demir olmas da dnlemezdi. Altn yahut gm dese, rengi

de onlara benzemiyordu. aksyla zerini izmek istedi, sonra bir ee tana srtt ama bir trl anlayamad, ok sert bir maden idi. zerinde yazya benzer iaretler vard. Sryani alfabesini bilirdi, ama Sryanice deildi bunlar. ift tarafl yaln yzn incelerken parman keseyazd ve hemen knna sokup kabzasndaki iaretleri gzden geirmeye balad. ki parmak kalnlnda bu silindir kabzaya spiral eklinde telkr blmeler ilenmiti. Her bir blme verev gemelerle kartular gibi birbirine bindirilmi, her kartuun iine harfler yerletirilmi, bunlarn arasna da yedi adet irili ufakl tebih tanelerini andran yakutlar hakkedilmiti. Sallandka kr kr sesler karan parlak babit'de lm istanbul'da ak[19 yakutlard bunlar. Kabzada yedi harf ile yedi yakut olduu dikkatini ekince Sryani ktphanecinin szlerini hatrlad: "Ak bilen biri iin yedi gerek sr vardr. Ona sahip olan dnyaya hakim olur." Kafas karmt. Gecenin geri kalan ksmn hep bu szleri dnerek ve gznn nndeki hanere bakarak geirdi. Hanerin kabzas zerinde yedi dilim, yedi dilimin st noktalarnda yedi yakut, onlarn altlarna geliigzel serpitirilmi yedi harf vard. Bunlar arasnda bir balant olmalyd, ama neydi? Ktphaneci "Ak bilen..." demiti. Demek ki bunun ak ile bir ilgisi vard. Ak zerine herkesten ziyade bilgi sahibi olan kendisiydi. Ona ak nedir diye sorsalar, tek bir cevap veremeyecek kadar ak iindeydi. Yllarca akn ayak seslerini bestelemi, akn acsyla beslenmiti. Hasreti ve hicran nerede grse tanrd. Akn yedi kademesini yaam, mistiklerin ak ile anlattklar yedi hikmeti renmiti. Btn gece ak, yedi, haner, yakut deyip durdu. Bu kelimeler onun sayklama nbeti gibi bir gece geirmesine yetmiti. Ertesi sabah ilk ii ktphaneye gitmek olacakt. Uyuduunda zihninin iinde yedi rakaml btn bir medeniyet birikimi arpmaktayd, ama bu, yedi srrn ne olduunu bilmesine yetmedi. Fuzul, Koca Nianc'nn Dicle'ye srtn dayam konann kapsna varp khyasna kendisini tantrken yreinin duracan sand. Yiyeceklerle donatlm gm tepsilerin sra sra sedirleri donatt salona girdiinde yzne arpan scakln ortadaki byk pirin mangaldan m, iini kaplayan heyecandan m, yoksa kendisine glmseyen dost yzlerden mi kaynaklandn anlayamad. eng ve santur namelerinin doldurduu salonda bulunanlarn yars o ieri girince ayaa kalkm, dier yars da onun iirlerinden dizeler okuyarak ayr ayr ho geldin demilerdi. Nianc Bey'in sa yanndaki ilteye oturduunda kendini ilk defa bir snav heyeti huzurundaym gibi hissetti. 20 I L,M Btn gzler zerindeydi. Servi boylu sakiler sofralar donatmaya baladklarnda aradaki resmiyet kalkp senli benli bir iir sohbeti ve mzik ziyafeti balad. Kimi gazel okuyor, kimi muamma soruyor, kimi mesnevi anlatyordu. Perde arkasndan gelen mzik yer yer Merag bestelerini, baz baz Mevlan gftelerini dillendiriyor, atmalar, inelemeler, akalar, ykler, kahkahalar derken sz Leyl ile Mecnn'un lmsz aklarnda dmlendi ve karlkl anlatmlardan sonra Hayal Bey Fuzul'ye dnp "Badat'n nadide gl, szn sekin sultan!" dedi, "l kz Leyl ile lgn k Kays'n yks iranl airler tarafndan defalarca yazlm. Ne ki Trke syleyen pek az ve szleri pek clz. Bu gizli hazinenin sandn asanz, bir kitap yazsanz ve bu eski baheye bir taze gzellik verseniz!.." Hilleli Mehmed Fuzul afak skmnde konaktan yar mahmur ayrlrken, o geceden zihnine kaznm bu szler kulaklarnda nlamaya balamt bile... te Keldanilerin diyar, o kavim artk yok. Afur, onu ln vahi hayvanlarna brakt, onlar

kulelerini diktiler, onun saraylarn yaktlar, onu viraneye evirdiler. Tevrat, Iaya, XX11II13 Bu, Rahip Akeldan'n Bilgelik Ssdr ve Uzay Srlarnn Gizemli yksdr Badat ilimler Akademisi'nin ylk ve agzl kapcsnn, "Yce efendim! Sayg deer ktphanecimiz, -ki Tanr'ya yakn olduuna ahitlik ederim- Kanun Koyucu'nun askerleri ktphaneye geldikleri gnn akamnda zehirlenerek lm bulunal ancak yedi gn oldu ve imdiye kadar onu soran altnc kii sizsiniz." diye hayrete derek anlatt sabah, eer Hilleli Mehmed Fuzul, istanbul'dan gelen airlerle yeniden buluma arzusunun nne geebilseydi, derhal Hille'ye dnecek ve hayatnn geri kalan ksmnda bu yaadklarn unutmaya alacakt. Ama olmad, iinden gelen kar konulmaz arzulara yenik dt ve Sryani ktphanecinin temiz yzn, grmeyen gzlerini ve bilgeliini anmsad bir an. Onunla gzel gnler yaamlar, daha dorusu o kendisine devaml yardmsever davranm, gurbet hissini tattrmayacak kadar 22 babil'de lm stanbul'da a k I 2 3 da yakn davranm, an paylam, kahvesinden ikramda bulunmu, Hille'den, oluk ocuundan bahsettikleri zamanlarda iindeki yalnzlk hasretini dile getirerek gvenini kazanmt. ok ey biliyordu ve kendine zg aristokrat bir dnyada yayordu. Rafine zevkleri vard ve ikram etmeyi ok seviyordu. Ktphaneden kazand maaa gre ok da cmert idi. Fuzul, ihtiyarn zehirlenerek ldrldn duyunca kald medrese hcresine gidip haneri tekrar incelemeye karar vermeden nce btn bunlar dnyordu. Bir defa, kapcnn dedii gibi ktphaneci zehirlenmemiti, yzndeki ze-hiri imiti. "Adam esrar ekiyor sanmakla ne kadar safa davranmm meer!" diye hayfland o yzden. Peki ama neden intihar etsindi? Eer Badad'a gelen yeni Osmanl kimlii ile bir alp veremedii yok ise lm esrar perdesi tayor demekti. Bu durumda "Onu kapcdan soranlar, mutlaka hanerin peinde olmallar." diye dnmekten kendini alamad, iini bir korku kaplamt. Belki de bu yzden o haneri yeniden incelemesi gerekiyordu. yle dnmt. iki avucu iinde tuttuu bu haner, Kerbela ahalisinin yresel kyafetlerini tamamlamak zere gbekleri zerindeki kuaa taktklar trden ko boynuzu basit bir hanere benzemiyordu. Bu hanerin antik deer tad, artk bu yrelerdeki kl ustalarnn byle hanerler yapmadklar, belki eski Iran ahlarna armaan edilen nadide ve murassa hanerleri yapan eski ustalarn eserlerinden biri olduu belliydi, ilemesi, iilii, ssleme talar hep zel idi. Kn zerindeki rlyefe dikkatle bakldnda, sere parmak ile yzk parma yumulu, orta parmaklar birbirine yapk duran bir sa el olduu fark ediliyordu. Buna daha nce hi dikkat etmemiti. Acaba neyin ne-siydi bu iaret? Bedevi Araplar arasnda yaygn olarak kullanlan bir kabile iareti olabilir miydi? Yahut bunun bir anlam var myd? O gne kadar byle bir arma yahut sancak iareti de grmemiti. stelik btn bu sorular, kabzann dier rlyefi olan ifte boynuzlu ylan bal iin de geerliydi. Kapsnn alnma ihtimaliyle korku iinde geecek bir gn balyordu imdi. Kader kendisini nelerle karlatryordu? Eer ihtiyar ktphaneci kendisine iyilikler yapm olmasayd "Can cehenneme!" deyip yoluna gidecekti. Hille'de kendisini bekleyen bir ailesi ve yapmas gereken aratrmalar, yazmas gereken kitaplar vard. "Hanerden kurtulmann bir yolunu bulmal!" diyordu durmadan, sonra ktphanecinin son szlerini dn-J yordu: "Emaneti koru, lyk olmayanlara teslim etme!" demiti * o. imdi hatrlyordu, bunu sylerken elini onun omzuna koy-

mu ve hanerin zerinde grd kabartma el iaretindeki gibi iki parman yummutu. Bunun bir dostluk ve gven iareti olduuna karar verdi ve bu vasiyetini yerine getirmesi gerektiini dnd.. Peki ama yedi gerek sr neydi? "Hanerin kabzasndaki yarm daire kesimli talan alsam ve sonra onu bilinmeyen bir yere gmp kurtulsam, bylece emanetin hi olmazsa lyk olmayanlarn eline gemesini engellesem!.." diye geirdi iinden. Evet, talar yerine yapk deildi, ama sklecek gibi de deildi. Her birini sra ile yoklad, gruplar halinde zorlad; olmuyordu. Evde kt keserken kulland st yapra bayla yuvalarn amaya alt. Tek tek btn talarn erevelerini geniletmeye gayret etti... Mmkn deildi, btn talar yerinde kr kr etmesine ramen hibirisi sklemiyordu. "Hanerin elii ok sert dklm, suyu iyi verilmi!" diye geirdi iinden Fuzul Mehmed Efendi. Avucuna alp var gcyle talan sktrmay ve yuvalarnn sertlik derecesini hissetmeyi dnd. Nihayet, iki avucu-nun arasnda btn talara ayn anda bask yapnca hanerin kabzas keskin ucundan ayrlp eliklemi bir ses kartarak ok gibi kar duvara arpt. Hilleli, biraz korku biraz da heyecan ile tuttuu her eyi elinden frlatp, iinden koruyucu dualar mrldand. Kalbinin hi bu kadar rknt ile arptn hatrlamyordu. Elinde tuttuu hanerin masum bir aksesuar veya o yrelerin giysilerini tamamlayan bir ss deil bir suikast silah 24LM olduunu dnp dehete kaplmt. Bu haner bana bela olacaa benziyordu. "Evet evet, bundan bir an evvel kurtulmalym!" diye tekrarlad iinden. Ne yapacan bilemiyordu. Neden sonra gzleri yerdeki kabzaya takld. inden bir sahtiyan erit sarkyordu. Yarm arn boyunda tabaklanarak inceltilmi ve tomar biiminde sarlm bir deri idi bu. Uzunca bir baklava dilimi gibi verev kesilmiti ve zerine, haner kabza-sndaki ile ayn olan iaretlerden rastgele serpitirilmiti Korka korka eline alp iyiden iyiye incelemeye balad "bu eridi. "Sr, ite bu deride yazl olan ey olmal!" diye dnd iinden. Kalbinin ritmi artm, elleri titremeye balamt. Bunlarn ne olduunu anlamak ve zebilmek iin belki de yeniden ktphanelere gitmesi gerekecekti, imdilik bunlar resim yapar gibi kopyalamay akl ettiine sevindi. Aratrma sonularn yazd tomarlar arasndan en ince tabaklanm bir parmen karp zerine koyarak harfleri resim yapar gibi kopyalamaya baladnda iinden hl "Bir ifre^ olmal!" diye mrldanp duruyordu. yi ama neyin ifresiy-di? Hem zerindeki bu rakamlar veya harfler de ne anlama geliyordu? Aklnn yorulmaya baladn hissedesiye kadar kendini bu sorular iinde bocalamaktan alamad. Mehmed Fuzul eer o gn korkusunu biraz daha yenip kafa yorsayd belki verev eridi hanerin spiral izgileri zerine saracak ve bilge rahip Ariya Akeldan ile Babil Cemiyeti'nin byk srrna ait ifreyi bulacakt. Yazk ki o, bu hanerin ileride bana bela olacan dnerek gecenin bir yarsnda, eski hline gelecek ekilde btnleyip kabzasn knna taktktan sonra, medresenin avlusundaki dut aacnn altna gmmeyi tercih etti. Hanerin iinden kan eridi ise matarasnn eskiyen kaynn i yzne bir astar gibi yaptrarak saklamay tercih etti. Kopyalad kd, Badat'ta geirecei son gnde, ktphanecinin sur dndaki maatla defnedilen cesedinin yanna gmmeyi ve bylece emaneti sahibine iade edip bu konuyu sonsuza kadar zihninden skp atmay planlad. Saatler geiyor ve o merakn yenemiyordu bir trl. Bu harfler neyin nesiydi? Bunlar gmerek kurtulmak belki mrnn sonuna kadar merak etmek olacakt. Birka gn daha ilimler Akademisi Ktphanesi'nde aratrma yapmak o kadar da kt olmasa gerekti. ilk aratrd kitaba gre bunlar Keldanilere ait ivi yazsnn harfleri idiler. Hanerin zerindeki ift boynuzlu, ift diLi ylana benzeyen hayvan motifi boa ile ejderin, ylan ile grifo nun balarndan izler tayordu. Babil'in ba tanrs Marduk'u temsil eden peneleri ku trnakl,

gvdesi pul pul, uzun boyunlu ve iri bal Babil ejderi Siru idi. Birka gn sren aratrmalarnn sonularn topluca deerlendirdiinde kayp bir medeniyetin kaplarn aralamaya baladn hissetti ve yapt iin dehetinden rkt.. Yedinci gnn sonunda ivi yazsnn harflerini zm, Kanun Koyucu'nun Dizken Aa-s'ndan ald zel izin ile de ktphanede kilitli iki sand atrm, Keldani dilini bilen Msrl yar sar yetmilik bir kptiye btn parasn verip sandklarn iindeki papirslerde yazl satrlar hayretten hayrete derek dinlemek zere lo bir odann mum nda uykusuzlua hazrlanyordu. 26 I um "Keldaniler imdi ayan bast Mezopotamya topraklarnda yzyllar nce yaamlard. Arbeles, Ninova, Cutha, Si-para ve Ur gibi ehirlerde alarnn en ileri medeniyetini kurmular, felsefeyi, l birimlerini, geometriyi ve takvimi ilk onlar icad etmilerdi. Bir emberi 360 dereceye ayran onlard. Sesleri belirli iaretlerle tantan gerek alfabeyi yine onlar icad etmi ve yeryznde ilk yazl kltr meydana koymulard. Bilim alannda insan hayrete dren alar st bir ilerleme gsterdiklerini herkes bilir. Krallklarn hukuk ye edebiyat kuramlaryla ynetiyor, sz kelam derecesinde sylyorlard. Ama en nemlisi, uzay aratrmalarndaki ilerlemeleri idi." Msrl ihtiyar anlatrken Hilleli airin ilgisini en ok bu konu ekmiti, ihtiyarn papirslerden okuduklarna gre Kelda-ni bilgeleri kendilerinin ayalt lemde yaadklarn ve ayst lemdeki yedi gezegenin tabiat idare ettiini dnyorlard. Tanrtanmaz eski krallklarn pek ounda olduu gibi Kelda-nilerin de yldzlara tapyor olularn yal adama "Elbette!" diye yorumlad, "Ak gkyznde, dier lkelerde grlmemi bir kla parlayan yldzlardan etkilenmeleri doald ve bazlarnn dierlerinden daha parlak ve hareketli oluuna balandlar. Bu dzen ve ihtiam, ancak bir Tanr dncesiyle aklanabilirdi. yle de yaptlar. Tesbit ettikleri gezegenlerin her birine bir ad koyup onlara ilah dediler, hepsini ayr bir renk ile grdler ve gsterdiler." Yal Msrl, oktandr kimseye anlatamad eski bilgilerini anlatrken kendini nemli birisi gibi hissediyor ve heyecann sesine yanstyordu: "amas (Gne) altn rengindedir. Sin (Ay) gm gibi. Nebo (Utarit) mavi, Itar (Zhre, star) beyaz, Nergul (Merih) krmz, Marduk (Mteri) erguvan ve Ninip (Zhal) siyahtr." Hilleli air zeksnn btn antenleriyle onu dinliyor ve adamn elindeki satrlar yukardan aaya eridike, papirs rulolar tersine sarlyor ve bilgiler ktphanenin ksz duvarlarnda yanklanyordu. Keldani bilgelerine gre hayvan figrlerine benzeyen bu ilahlar gkyzn S babil'de lm istanbul'da ak|27 dolarken tanrsal burlarda konaklyorlar ve ayalt lemdeki-lerle konumak ve onlara birtakm meramlarn ifade etmek iin farkl gnlerde farkl biimlerde geziniyorlard. Bylece yldz bilimciler dnyada olacak eyleri nceden keif ve tahmin yoluna gidiyor, ounlukla da isabet kaydediyorlard. Rahipler bu yzden hem kahin hem bilim adam idiler. eytan kovarken, Dicle ve Frat'tan balk yakalarken, aslan avlarken, tarlalar bierken, seviirken ve savarken hep bu tanrlar adna hareket ediyor ve mabetlerinde onlar temsil eden som altn figrler ve heykelleri arac yaparak tanrlanndan yardm isteme ayinleri dzenliyorlard. Yortu gnlerinde bunlara kymetli talardan kolyeler takp ipek kumalardan elbiseler giydirmek ise en byk ibadetleri saylyordu. Msrl ihtiyarn okuyup tercme ettiklerinde Hilleli Meh-med Fuzul'nin dikkatini eken baka bir zellik daha vard; her eyi yedi rakamyla aklamak. Keldanilerin yaad ayalt lemdeki her ey ayst lemdeki tanrlar gibi hep yedi rakamyla ilintiliydi. Gklerin saysnn yedi olduunu ve evrenin yedi kozmik yapya sahip bulunduunu sylyorlard. Vaazlarnda da daha ok,

tanrlara ait feleklerin ve burlarn onar bin yllk admlar olan yedi devre yaanacan ve bu yedi devrede yedier nemli kehanet meydana geleceini anlatyorlard. Mehmed Fuzul papirslerden birinde Babil zigguratnn yedi katl bir plann grmt. O anda, kendisine emanet edilen hanerin bu ziggurata ait olduunu bilseydi belki de olacaklarn hibiri olmazd. "Belli ki bunu tanrlarna adadklar iin yedi katl yaptlar." diye mrldand yalnzca. Ziggurat bilgeliin yedi stunu ile desteklenmiti. Alt katnda birbirinden geilen yedi gizli blme vard. Bunlarn en sonuncusunda bir ocuun kurban edili treni tasvir edilmiti. ocuk yedi yalarnda grnyordu ve yedi kollu amdanlar tayan yedi rahibin ortasnda bak altnda bekliyordu. Yedi tabakta yedi benekli mantarlar ve yanlarnda da yedi dilimli yedi kadeh bulunuyordu. "lerindeki 28 I um babil'de lm istanbul'da askl29 arabn da yedi yllk olduuna yemin edebilirim!" dedi Fuzul kendini tutamayarak ve ihtiyar kahkaha ile gldrd. Baka bir sayfada Frat'n yedi kolu tarafndan sulanan Babil lkesinin haritas vard. Yedi tarh halinde ayrlan tarlalarn zerine bereket tanrs En-lil'in yedi kolu uzanyordu. Haritann devamndaki sayfalarda her sonbaharda yedi gn kran orucu tutulduu ve bu orucun yedi hububattan yaplm bir orba ile almas gerektii yazlyd. Krallarnn saraylarnn ve tapmaklarnn yedier kapl yapld da oradan rendii bilgilerdendi. Bir baka resimde ekmek-arap ayini temsil ediliyordu. Ba rahip ellerini birletirerek uzatm, onu selamlayan kral ailesi ile halk da ellerini rahibin elleri zerine koyarak onu selamlamaktaydlar. Hil-leli airin dikkatini eken ey, ortadaki rahibin elinin, tpta hanerin zerindeki kabartma gibi iki kk parmak yumulu resmedilmi olmasyd. Ayine katlanlarn zerinde litrjik kyafetler de ok dikkat ekiciydi ve detaylardan, ayin ritellerinin okluu anlalyordu. gn boyunca iki sandk papirs teker teker incelediler. Ne air, ihtiyara ne aradn sylyor, rje de ihtiyar ona bir ey soruyordu. Nihayet son papirse sra geldiinde Fuzul bir an, yreinin atn ihtiyarn duyacan sand; bereket versin adam iitme zrlyd. Burada yazl olanlarn kendisindeki haner ve ifreler ile bir ilgisi olduunu hissetmiti. Evet, bu papirste Babil Cemiyeti'ne ait bilgiler vard. ihtiyar kbtinin okuduklarna gre Babil Cemiyeti (BC), uzay aratrmalar yapan yedi bilge rahipten oluuyordu. Kurduklar Babil Uzay Aratrmalar Merkezi'nde (BUAM) yaptklar gzlemler ve hesaplamalara gre dnyann yuvarlak olduunu ve gne evresinde dndn kefetmiler, ama bunu \ kimseye aklayamyorlard. Nabukadnazar'n nc nesil torunu Nippin zalim bir kral idi ve bilgeler elde ettikleri bu gerein onu rkteceinden korkuyorlar, bu korkunun da hayatlarna ml olacan biliyorlard. Gklerin hareketiyle ilgili bu bilgi onlara yeni teoriler retme frsat vermi ve yaptklar -I uzay gzlemleri sonucunda evrenin galaksilerden olutuunu, eer uygun hz ve ortam oluturulabilirse kara delikten geildiinde galaksiler aras yolculuk yaplabileceini, bu galaksiler-deki dier dnyalar ile iletiim salanabileceini, nitekim uzayl yaratklarn da bir zaman gelip ayn sistemi kullanarak dnyaya yolculuk yapabileceklerini, bu yolculuklar ilk defa yapacak olan gezegen sakinlerinin galaksiler aras dnyalarda hakimiyet salayabileceini ve eer bu yolculuklar kt niyetli olursa onlardan korunma yntemlerini vs. pek ok konuyu aratrmlar ve bulgularn ifreleyerek frnda piirip koruduklar tabletlere yazmlard. Buna ait yedi tablet ve izimleri Itar tapnann gizli mahzenine saklamay planladklarnda, ilerinden birisinin, kk menfaatler karlnda dier bilge rahiplerin yapt aratrma sonularn krala

gammazlayacan nereden bilebilirlerdi ki!.. Bilim ahlkna aykr olarak meslektalarnn yaptklarn birer gnah diye anlatrken, bu zavall dm aslnda bilgelik sfatn zerinden syrp attn bilmiyordu. Meslektalarnn, Babil kral Nabukadnazar'n yasalarna kar karak kfirce keiflerde bulunduklarn, bunlarn halk azdracak ve isyana srkleyecek bilgiler olduunu general Nippin'e gizlice anlatt gecenin seherinde BUAM'n gzlemevi olarak kullandklar kuyularda be bilge adamn kelleleri topraa drlm olarak bulundu. leye doru da bu azgn dinsizlerin gzlem aralar dahil hibir teknik donanma dokunulmadan, btn kuyular cesetlerin zerine kapatlmt. O gece bu yedi rahipten bir tek bilge, Ariya Akeldan, hasta annesini ziyarete gittii iin ehir dndayd. Yolda kendisini karlayan klesinin soluk solua anlattklarn dehetle dinlemi ve arkadalarnn bana gelenlerden rkmt. ehre dnmek yerine bir hafta gizlenerek planlar yapmay, BUAM'n onca emek ve keif sonucu bulunan gereklerini kurtarmay kurdu kafasnda. Gerekten de general onu sulu ilan ettirmi, kraln hazinelerinden altn heykelleri aldn syleyerek halkn fkesini zerine ynlendirmeyi baarmt. Sakland ba 30 LlM

kulbesinde yalnzca yemilerle karnn doyurmaya alarak btn planlarm hazrlad. Sonunda bir gece klk deitirip gizlice kente girerek Babil Ziggurat'ndaki Itar tapnann mahzenine, BUAM'n btn hazinesi ve tapnan btn altn ilah hey-kelleriyle birlikte, aratrma sonularnn tamamn, yldzlarn ve gezegenlerin yerleriyle uzay keiflerinin izimlerini de gsteren yedi tableti tayarak mermer kapy ierden kapayp BC'nin srlaryla birlikte kendini de gelecek kuaklarn bulmas iin saklamay uygun buldu. Tapnaktaki son duas, klesine verdii Si-ru balkl hanerin bilimsel zekya sahip iyi kiiler eline gemesi, ileriki zamanlarda bu bilgileri anlayacak ilim adamlar ve onlara zarar vermeyecek yneticiler ortaya ktnda birilerinin bu heykellerle dolu kutsal hazinenin parasyla, uzay yolculuklarna ilikin aratrmalarn sonularn gsteren tabletler zerindeki bilimsel gelimeyi devam ettirebilmeleri ve kara delii aarak uzayda varolduunu bildikleri dier dnyallar ile salkl iletiim kurabilmeleri, yahut dnyay kt niyetli uzayllarn istilasndan kurtarabilmeleri zerineydi. Msrl ihtiyar yazlarn burada bittiini, ama papirse derkenar olarak Arap alfabesiyle cmleler yazldn sylediinde, Fu-zul'nin heyecan bir kat daha artmt. Byk olaslkla len m ktphanecinin yazsyd bunlar ve Pehlevice yazlmlard, ihtiyar Kbt bu dili bilmiyordu ve Fuzul bunun iin ktphaneciye "Dinince dinlensin!" diye dua etti. nk burada Itar mabedi ile kapsndaki ifrelerden bahsediliyordu. Ayrca zerindeki iaretler, Siru balkl hanerin kabzasmdaki iaretler ve iki parma yumulu duran el motifi idi. Belli ki Akeldan'dan sonra birileri haner zerinde aratrma yapp bulgularn bu papirslere geirmilerdi. Bu kilit sistemine gre satran tablas gibi mermer bir kartua yerletirilmi olan tulara bir harf-bir rakam srasyla basldnda mabedin mahzen kaps kendiliinden aralanacakt. Son satrda bildirildiine gre bilge rahip Akeldan, btn urann sonunda olup biteni henz on yanda olan iki yllk babil'de lm istanbul'da ak|31 klesine anlatm, sonra da ifreyi harflere ve rakamlara blerek hanerin sapna harfleri, eride de rakamlar ilemi, haneri klesine emanet ederek Itar tapmanda ebed uykusuna dalmt. Adn lmszletirmek iin de ifre harflerini A-K-E-L-D-A-N diye yazm, aralarna da 6-0-0-33-2-0 rakamlarn koymutu. Hilleli Mehmed Fuzul, Badat medresesindeki dut aacnn dibine gmd hanerin ve kabzasndan kan sahtiyan eridin zerindeki harf ve rakamlar bu satrlarda okuyabiliyordu. Ama bunun, nerede olduunu bilmedii Itar mabedi kapsnda nasl kullanlacan

kestiremiyordu. Onun bilmedii ve hi bilemeyecei ifre aslnda ok kolay dzenlenmiti. Eer denizcilerin hayatn bilseydi bunu zebilirdi. Eski gemiciler gizli haberlemeleri iin bir fnn zerine sardklar sahtiyanlara yaz yazar, sonra bu sahtiyan kuak diye bir tayfaya verirler, gemi vard yerde mektubu okumak isteyen kii ayn apta bir f bularak sahtiyan ona sardnda ifre kendiliinden zlverirdi. erit zerine dzensizce serpitirilen harflerin farkl apta bir silindire sarlmas durumunda ise eritten hibir ey anlamak mmkn olamazd. Ariya Akeldan'in burada yapt, f yerine hanerin Siru balkl kabzasn kullanmak olmutu. Haner kabzasna belli aralklarla harfleri kazm, her iki harf arasnda spiral eklinde devam eden boluklar brakm, bu boluklarda yer almasn istedii rakamlar da eride yazmt. Eer deri erit haner kabzasna uygun biimde sarlrsa A-6-K-0-E-0-L-3-D-3-A-2-N-0 dizgesi elde edilmi olacakt. Bu dizge, Itar tapnann kapsndaki kartu zerinde tulanmas gereken ifre idi ve yalnzca hanerin sapnda anlam kazanyordu. Haner olmadan erit, erit olmadan da haner ie yaramayacak, kopyalanmalar halinde haner kabzasnn yarap, yahut erit boyu deiirse ifre bozulacakt. stelik Akeldan, ifrenin tek aamal basit bir ifre olarak kalmasn tehlikeli grd iin her harf arasna bir rakam koyarak onu kripto sistemine dntrm, 3 2 um bylece ikinci kademe bir ifre daha oluturmutu. Rakamlar, Akeldan ismini outuran Babil alfabesindeki ivi yaz harflerden ka basamak sonraki harfin tulanmas gerektiini bildiriyordu. Bu da harf ve rakam srasna gre, sz gerimi A'dan sonraki altnc harf, sonra K, ardndan E, sonra L'yi takip eden nc harf diye devam edecekti. Belli ki Akeldan'm sadk klesi efendisinin srrn saklamakla kalmam, stadlarnn yrd bilim yolunda onlarn hatrasna hrmeten yeniden yedi kiilik gizli bir BC oluturmutu. Belki de kendisi bu aratrmalar devam ettiren bir bilge olarak yaam veya kraln adamlar arasnda hayat srmt. Metinlerde ona ait bilgiler bulunmuyordu, ama yeler hakknda bir art yer alyordu. Buna gre Cemiyet'in srrn bilen kiiler hibir ada yedi kiiden fazla olmamalydlar. Aradan geen yzyllarca zamanda bunlarn iinde phesiz ok eitli insanlar yaayacakt. Belki bilimsellie nem veren byk bilginler kadar adaletli devlet adamlar, dnyay ele geirmek isteyen ihtiras kurbanlar kadar Babilli bilginlerin uzay keiflerini aklayarak hrete kavumak isteyer hayalciler, hazinelere konmak isteyen agzller kadar devletleraras entrikalar ynlendirmek isteyen gizli servis elemanlar, kazara bu cemiyetin srlarn renen dilenciler kadar insanlarn uzayda seyahat edebilmelerine ilikin izimler yapan amatrler de olacakt. Ama her ne olursa olsun, Cemiyet'e ye yedi kiiden yalnzca byk stad Marduk hanere sahip olacak, ama asla onu ama yahut bakasna gsterme yetkisi bulunmayacakt. nk Cemiyet inancna gre haneri tek bana aan ve eridi kabzaya saran kii hemen orackta tanrlarn lanetine urar ve azndan kpkler saarak kuduz kpekler gibi lrd. Fuzul papirsn arkasnda Cemiyet'in gizlilik ierisinde yedi ylda bir defa toplanacan ve bilimsellik asndan dnyann geldii noktay deerlendirip Keldani aratrmaclarnn srlarn aklayp aklamamak konusunda tartacaklarn babil'de lm istanbul'da ak[33 okudu. Ayrca stad Marduk, her yl dolunayn yedinci defa douunda yedi gvercin ile yelerine iyi dileklerini bildiren bir mesaj gnderip onlarn hayat izgilerini kontrol edecek, len birisi var ise onun yerini alan yeni yeden haberdar olacakt. "Belli ki" diye dnd Fuzul, "Sryani ktphaneci son toplantda cemiyet yelerinin kiiliklerini tahlil etmi ve onlarn bilimsellikten ziyade hazine peinde olduklar kanaatine varm. Yoksa neden intihar etsin ki!" Bu grn kuvvetlendirici satrlar bulmakta da gecikmedi zaten. nk yazlarn devamnda

Berberi bir bilgin ile Avusturyal bir tccarn toplant boyunca uzay bilgilerinden ok bilimsel almalarn finansmanndan bahsettikleri ve paray gereklerden daha nce konumaya baladklar yazlyd. "Bu yzden..." dedi Fuzul, "m ktphaneci haneri onlara teslim etmek yerine Kanun Koyucu'nun Badat'a girdii gn bana verip intihar etmeyi yeledi." imaretteki hcresine dndnde zihnindeki dnceler daha da aydnlanmaya balayan Fuzul, Uykusuz geen bir gecenin sonunda anlad ki, BC'nin ilk yeleri hanerin keskin yz iine sakladklar deri eride dair hibir ipucu brakmamlard. Dnmlerdi ki nasl olsa ubuu aan kii bu eridi de grecek. Eer haneri aan yalnzca hazinenin peinde ise hi olmazsa bu deri erit ile ilgilenmez ve kendileri iin altn klelerinden ve zmrtlerden daha kymetli olan bilimsel almalarna zarar vermezdi. Eer haneri aan kii bilimsel almalarn peinde ise o vakit zaten hanerin kabzasmdaki harfleri tamamlayan bir ifre anahtarna ihtiya duyacak ve bu eridi arayp bulacakt. Yine de gelecek meslektalarna bir oyun oynamak yahut bir aka yapmak ister gibi, bu deri zerindeki ifreleri zenlerden para peinde olanlar tabletlere; tabletlerin peinde olanlar da nceden mkafatlandrlmak zere hazineye kavusunlar diye ikinci kademe bir kripto sistemi bulunmutu. Btn tarihi yapanlar, hibir ada BC yesi yedi akll adamdan ok olmadlar; olmalarna da gerek yoktu. Dnya yedi kii iin kk bile saylrd nk. Krbn- rh- tecridiz hatar havfin ekip Gh Mecnn gh ben devr ile nevbet bekleriz Fuzuli Mecnn ile ben, soyullanmlk yolunun kervanyz. Yolkesiciler kervanmza saldrp da tekilliimizi bozmasnlar diye bazen o, bazen de ben, sra ile u dnyann ak nbetini tutuyoruz. Ill Dicle'de Bir Kk ilek dim Ben Mecnn Olup Hayat Buldum Yeniden Dicle'nin serin yamalarnda bir ilek idim ben. Son taknda bedevilerin balar ve baheleri harab olunca ge yeermi, iddetli gne ile erken kzarmtm. Bir gn kara kal, kara gzl bir Arap kz, nazik elleriyle koparp koydu sepetine beni. Dalm ve yapram benimle idi. Umuyordum ki al dudaklarna dokunacaktm. Hatta tam da dudaklarna yaklatrmken... Olmad... Olamad... Olamadm. Eksik kaldm, yarm kaldm. Ad Leyl idi, dudaklarndan koparp bir kazana att beni sonra hi acmadan. Hurma lifleri, l dikenleriyle beraber kaynadka kaynad suyum; daldm, ezildim. Yanyordum ve henz olgunlamam bir hurma ile kol kanat olduk bu yangnda birbirimize, ama nafile!.. Gl dudaklar umarken dikenler batt yreime. Yanm ateten miydi, aktan m, anlayamadm. Bir tekneye dkt gzeller gzeli sevgi dolu varlm, inetti babil'de lm istanbul'da a k I 3 5 ocuklara. Suyla yeermi, mehtapla rengimi bulmutum; gnete kurutulup candan ayrldm. Mermer ile merdane arasnda lif lif kartm kaderini paylatm hurmayla ve birbirimize sk sk sarlmay rendik dikenlerle. Rengim solarken, canma batan liflerin ve dikenlerin hesabn soramadm kimselerden. Birka gn sonrayd, yaralarm iyilemeye, kaynayan kabarcklarm kurumaya yz tutmutu. Leyl'nn ellerine deen mhreler, melankoli hastalarnn ban okayan merhametli hekimler gibi okamaya balad barm bir bahar ikindisinde. O gn, Dicle'ye yansyan gn klarnn

tututurduu kzl renklere bakarken sevdim Leyl'y ve nazik elleri zerimde gezinirken tattm hazzn sevginin. Dudaklarndan ayrmt beni ama knal parmaklar arasnda dudaklarnn rengiyle sarma dola idim. Okad bedenimde tarihe ad brakan klarn en muhteem yrei arpyor gibiydi. Parmen oluyordum grnte; ama iimdeki kprdanlardan haberi yoktu yzm okayan ellerin. Kazanda sarldmz o yeil hurmadan zerime bir hayat iksiri sinmi gibiydi. lyor muydum, yoksa diriliyor mu, kestiremiyordum. Varolmann ayrmndaydm, nefes alyor gibiydim. Leyl'nn elleri beni tutsun ve brakmasn istiyordum, iimde duygular vard ve onun ellerinin scaklyla sonsuza kadar yanabilir, gtrd yere her gn yeniden gidebilirdim. Var idim, ama ne idim; anlayamyordum. Geliimini tamamlayamam organizmalar, kveze konulmu bebekler gibiydim; ama ok hzl byyordum. ilk dadm, ilk akmn ad oldu. Leyl!.. Ne byk mrebbiye idi benim iin, ah bir bilseniz, yldzl l gecelerinde Leyl'nn trklerini dinlemek... Onun nefesinden zmsediim kavurucu rzgrn sesi kulaklarmdan kalbime bir bengisu gibi akyordu. Kavurucu gnleri takip eden nemli akamlarda, Dicle'nin yamalarnda ka derin hazzm sarholuuy-la tantm, imdi hatrlamyorum, ama artk bakalar bana kt diyorlar ve bir tomar diye alp satmaktan bahsediyorlar. Bir de Leyl bana dokununca hissettiim eyin adn syleseler!.. 36 L&M

Kefetmeye baladm eyin yreimi kanc kez buulandrdn ve kendimi tanmann niceliini bilmeden akan bu mutlu gnlerde sanki gitgide kendimi tamamlyordum. odadan ibaret kerpi kulbenin Leyl'ya ait penceresinden ieriye dolan lk geceler boyu ln sszlna ve derinliklerine fsldanan arklarda bunu daha iyi hissediyordum. Uzak deve kervanlarnn ngraklarn her duyuunda gznden yalar akan Leyl'nn, koyu l sessizliine karan lirik arklarna mugay-lan dikenlerinde ten crcr bcekleri elik etmeye balaynca, ben de alamakl oluyordum. Gndzler boyu gzlerini diktii ufuklardan bir ses duymak iin seherlere dek dinledii babil'de lm istanbul'da a k I 3 7 ln acmaszlna kin balyordum. Kulbenin raflarna her gn yeni tomarlar istiflendike sesindeki hznn bir kat daha arttn hissediyor ve syledii btn gazellerin ve mahnlarn iindeki gizli maceralar anlyordum. Yazk ki o zamanlar anladm anlatamyordum. Biliyor ama bildiremiyordum. Fark ettiimin fark edilmesini istiyordum, ama olmuyordu. Leyl beni fark etmiyordu. Onun gznde ben bir parmen idim. Acaba tomarlanm btn parmenler benim gibi hissediyorlar m, Leyl'nn acsn anlyorlar myd?!.. O gnlerde yaadm eyin "eyann ruhu" demek olduunu ve Doulu uluslarda bunun iin "eyaya bakma"nn gerei grmekle edeer tutulduunu sonradan renecektim. Buna gre varla brnm her eyin bir ruhu, bir hayat vard. Tpk insanlar veya hayvanlar gibi bitkiler de, cansz varlklar da birer hayat sryor, yerkre topyekun nefes alyor, yayor ve yaatyordu. Toprakta hayat vard, suda hayat vard, atete ve havada hayat vard. Hatta hayat bunlardan ibaretti. Ben ki topran ve suyun ocuu, atete nefes alm, serin esintilerden gdalanmtm. Varlm bilgiyle yorulmu gibiydi. Biliyordum, bildiimi bilmenin bilinciyle biliyordum. Leyl'y, l, Dicle'yi, kervanlarn ngraklarn, mugaylan dikenlerini, hurma liflerini, aslanlarn sinsice yarla-malarn ve eein anrmasn, pek ok eyi biliyor, hissediyor, gzlemliyordum. Kulbedeki raflarn dolmaya yz tuttuu akamlardan bi-rindeydi. Leyl bulunduum raftan beni tutup dizlerine yatrd ve ocaktan ald ucu kmrlenmi bir ubuk ile tam gsme "Kays" diye yazd. "Kays!" diye tekrarlad sonra birka kez; "Sevgilim!" dedi sonra "Seninle kuzular otlatyorduk, ne ho gnler idi, baharlar geldi geti, sevgililer kavutu, sen dnmedin. Yamurlar sekizinci kez yad vadilere, ilk yamurlarda geleceim demitin, gelmedin. Keke hi bymeseydik Kays! Kuzularmz hi bymeseydi keke ey vefasz sevgili!.." Sonra kmr karas ile Kays adn yazd barm dudaklarna gtrp

38 pt, pt, pt... Yreimi o an hissettim. "Senin adn Kays olsun e mi?" dedi ince bedenimi pencereden szlen gnee tutarak ve adm yazd yerimden, tam yreimden yeniden pt. Her deiinde dudann, bir kez daha sarho oldum o gecede. Kalbimin ta iine szd buseleri. Kays'n ad deil de kendisi olmak geti iimden. Beni Kays diye ararak tekrar tekrar pmesini istedim. Yreinin scakln hissettim sabaha kadar. Bana sarlm, kalbimi kalbinin zerine rtp yle uyumutu. Muhteem bir geceydi. Sabah buruk bir tad vard onun dudaklarnda ve tuzu dilimde idi diri scaklnn. Eliyle yrei arasnda hi kprdamadan nefes aldm ilk ve son geceydi. O da beni sevmiti ki ryalardan arta kalan sabahta tekrar okad yufka bedenimi. Gznden szlen iki damla ya ile adm ykad sonra babas grmesin diye. Duman rengi bir lekeye dnmt imdi harfler: Kaf ve ya ve sad. Artk "Kays" diye okunamyorlard, ayrlm, dalm, bozulmulard. Ne ki kmrn izi, gizli bir fligran gibi adm Kays koymutu ya, ben bu ad sevdim, bu ad benim adm oldu. yle ki Kays'n adyla birlikte kaderini tamaya and itim. Barmda Kays ad kadar yreime de lgn bir ak gelip yerleti. babil'de lm istanbul'da ajk|39 Gn doarken, Leyl ile saadet dolu geceyi paylatmz kulbemizin yaknlarndan bir deve kervan gemekteydi. Hicaz'dan Badat'a giden bezirganlar imi meer bunlar. Dicle parmenlerini de toplamak zere her mevsim buraya urar-larm. Raflardaki tomarlar birer birer balyalanp denklendi. Sra bana geldiinde Leyl, adm yazp gzyayla sildii barm yeniden pt ve "mrm adadm sevgili! Umarm bu kt senin eline ular ye gnl gzn atnda kendi adn okur, sevgimin bykln anlarsn!" diye mrldand. Destelerimin arasna kara salarndan uzun tel, bir tutam rekotu ve kurutulmu lotus yapraklar koydu babasndan gizli. Kokusunu verdi bana, akn emanet etti. Hissettiimi biliyor gibi kulama sevgi szckleri fsldad, "Seni seviyorum, unutma!" dedi son defa perken de. Ben, Leyl'nn nazik elleriyle koyduu denkler arasna katp giderken, yazk ki o hi duymad benim lklarm, ilk ayrl ve ilk acy bu yolculukta rendim. Yaprak yaprak ak, tomar tomar hasret tayordum iimde. lk ayrlk ve ilk ac... Geriye dner miydim, dnebilecek miydim?!.. Leyl beni neden kazana atmak yerine dudana gtrmemiti sanki!.. Satlma dncesini kabullenemiyor-dum. stelik kime ve niin satldm da bilmeyecektim. Belki elden ele dolaacaktm, belki rengim drt bir yana dalacakt kitap sayfalarnda; peki ya gecede dm, gnde Hayalm olan sevgilinin elini tekrar hissedecek miydim?!.. Acaba hangi param, hangi kitapta yaayacakt? Deste deste dalan varlm acaba hangi yaz ile derlenip toparlanacakt, bilmiyordum. Bildiim, keskin baklarla yontulmu ift dilli kalemlerin barm kanatmasna hazr olduumdu. Yazclar, szlerini ve szcklerini hoyrata serpitireceklerdi zerime, canmn ne denli yandn hissetmeden. Belki ak sak resimler izecek, belki efsaneler sralayacaklard olur olmaz. Acaba aka dair satrlar da ilenecek miydi kalbime? Kervancnn bir arkadayla syleirken 40L.M anlattna gre Badat'ta en ok kutsal metinler yazlyormu ktlara. Acaba zntm giderecek bir teselli cmlesi var myd o kitaplarda? Hilleli tacire satldmda kimse bana sormad bu alveriin nedenini. Satlan bendim; satan da, alan da ayryd oysa. Felek beni mezada koymutu bir kez, isteimi kim sorsun! Deve mahfelerinde, katr terkilerinde Hille'ye doru giderken yaamam olmay, varlmn yok olmasn ok istedim bu yzden. Uzaktan heybesinde gittiim katra saldrmay kollayan.a

aslanlara yal-varasm geldi hatta. Tacirin belindeki kl da, kabzasna yapt yay da, hatta bize yoldalk eden tasmal kpek de benim dmanm gibiydiler. Vahaya geldiimizde taciri ylanlar yahut akrepler sokar diye de umdum nedense. Leyl'nn yurdunda kalmak, rzgrlarn nnde kumlara karmak geiyordu iimden. Kaderim hareketsizlik zerine yazlmt ya; isteyebiliyor ama ya-pamyordum. Tutkun klar gibi irademin hep bakalarnn elinde bulunacan o zaman anladm. Hi kimse duymayacakt lklarm, kimse sormayacakt bana ne istediimi. Varolmann dayanlmaz bir yk olduunu benden daha iyi kim bilebilirdi oysa? Bundan byle herkes hakkmda ileri geri kararlar alacak, bana istediklerini yapabileceklerdi ve ben, edilgen hayatmda her emre itaat iin hazr bekleyecektim. Belki pahal cretlere satlacak, saygn kiiler elinde, bilge insanlara hizmet edecektim ama saygnlm, plp ba zerine konulmam, zerime yazlacak satrlarla belirlenecekti. Artk bir kle saylrdm. Yolculuk boyunca bu gerei kendime tekrar edip durdum. "Bari" diyordum^'Iyi efendilere hizmet edeyim, gzeller yannda bulunaym." Ve ben Kays, llerin nadide lotusu Leyl'nn k, gnler ve geceler boyu dua ettim barma Leyl yazlsn diye. Bende Mecnndan flizn klk isti'dd var k- sdk benim Mecnn'un ancak ad var Fuzul Bende Mecnn'dan da te bir klk yetenei var. Gerek k benim, ama Mecnn'un ad kmif bir kere!.. IV lk Akm ve lk Acm: Ad Leyl Ak Derdime lacm: Ad Leyl Fuzul, Badat'tan Hille'ye dnerken Anadolulu airlerle yapt iir sohbetlerinin lezzetini dimanda; hkmdara sunduu kasideye karlk kendisine balanan gnde dokuz akelik maan hazzn zihninde; ay nce brakp gittii ailesinin hasretini kalbinde ve BC hakknda rendiklerinin arln da ruhunda tayordu. Matarasnn kayna her el uzattka benliine karabasanlar hcum etmesine artk izin vermeyecekti. Kanun Koyucu'nun ltfettii dokuz akelik maa sayesinde daha rahat bir hayat yaayacak, bilime ve iire daha fazla zaman ayracakt. Arapa ve Farsa yazd kitaplar ve iirlere Trk diliyle yazlm yenilerini eklemeyi arzuluyordu. Badat'taki medrese hcresinde kendisini ziyaret edenlerin says artnca dut aacnn dibine gmd hanerin lanetine uradn dnm, Sleyman Han'n adamlarna durumu 42 I um amann bir faydasnn olmayacan, hatta bunlardan birinin de BC yesi olmas halinde hayatnn daha fazla tehlikeye girmesi ihtimalini hesap ederek ii bilmezlie vurup haneri teslim etmeyi uygun bulmutu. imdi merak ettii ey, hanerin bilginler elinde mi; yoksa hazine avclarnn elinde mi olduuydu. nk gnler boyu tehditler, gz dalan ve zorlamalarla kapsn andranlarn grevi yalnzca bir kargo hizmeti idi ve hibiri ne hanerin gizli blmelerinden, ne de matara kaynn iine astar yapt deri eritten bahis amt. Fuzul, Badat'taki son gnnde Sryani ktphanecinin mezarn ziyarete gitmeyi bir vasiyet bilmi ve grdkleri karsnda hayretler iinde kalmt. Ktphanecinin gml olduu yerde mermer bir lahit duruyordu. Belli ki bunu kendisi lmeden nce hazrlatm, birileri de vasiyetine uyarak daha mezarnn topra kuruyup oturmadan getirip zerine koymutu. Banda nasl dua

edeceini bilemedi nce. Sonra lah-idin yan kapaklar ile ahide ve ayak ucundaki kabartma figrleri, rlyef ve naklar inceledi. Aradn ise bir kar kalnlndaki mermer kapakta buldu. Siru balkl haneri grr grmez de "Srrn saklayacam ihtiyar, kabrinde rahat uyu, dinince dinlen!" diye dua edip and iti kendi kendine. Hille'ye dnerken matara kaynn arka yzndeki Keldani harflerinin Osmanl Trkesi'ndeki karlklarn ezberlemeye almas ite bu iyi niyetin eseriydi. Ailesinin onu hasretle kucakladklarnn nc aynda Badat'ta yaad maceralar aklndan silinmi ve ilk olarak Hilleli bezirganlara iki ksr koyun vererek Badat abadlerin-den ve Frenk parmenlerinden bir tomar kt smarlamt. Oradayken paraszlk yznden alamad ktlard bunlar. Ve zerine, hani o stanbullu airler ile tadna doyamad iir dolu gecede Hayal Bey'in szn ettii yk yazlacakt. Daha imdiden, kendisini snav verecek bir renci gibi hissediyordu: babil'de lm istanbul'da k43 "l kz Leyl ile lgn k Kays'n yksn Trk diliyle yazsanz!" demiti Hayal Bey "Ve bu gizli hazinenin sandn ap eski baheye bir taze gzellik verseniz!.." diye onun airliine olan gvenini belirtmi, iltifat etmiti. Fuzul, zor bir ie balayacak olmann tedirginliini duyuyor, deta lodos ncesi melankolilerde geziniyordu. Zihni her an yeni bir yk kurgusuyla meguld, iranl ve Trk airlerin daha nce yazdklar btn Leyl ile Mecnn yklerini aryor, buluyor, kopyalarn aldrtp getirtiyor, okuyor, beeniyor yahut beenmiyor ama her birini defalarca inceliyordu. airlerin her birinde ayr bir slup vard, kimisi olaylar zetleyip tasvirleri ok uzatm, kimi olaydan baka bir ey anlatmamt. Bazsnn iirinde yavan bir syleyi gze arpyor, bazs zirve gzellikleri anlatyordu. slup denen eyin nemini bir kez daha anlad ve "Ben..." dedi iinden, "Ne olaylar, ne tasvirleri anlatmalym! Ben ak anlatmalym, her eyiyle ak anlatmalym." Ktlar eline ulatnda, artk yksn yazmak iin kendini hazr hissediyordu. ncelikle yumurta ak ve niasta ile bir ahar hazrlad. Bask tavanl kerpi evinin ortasnda kalan penceresiz alma odasnn serin demesine deste deste yayd parmenlerin dzlenmesi iin ularna mermer paralarndan arlklar bastrarak bir snger ile muhallebi kvamndaki ahar yava yava ve yedire yedire sryordu. Arkal nl iki defa yapt bu ilemin sonunda ktlar yaprak yaprak kurutuyor ve yeniden desteleyip gerdiriyor, stne ar talar koyuyor, sonra tekrar aharlyor, tekrar kurutuyordu. Srd svnn kalnln bir dzeye indirmek ve przsz sayfalar elde etmek iin zerine cilalanm silindirik talar mhre niyetine bastra bastra srterken, elinin altnda tuttuu her bir sayfann vaz ile bulumak zere ac ektiini, aclarn da barna gzellik olarak yansdn bilemezdi elbette. Fuzul tomarlardan bir yenisini atnda yere salan re-kotlar ve lotus yapraklarna bakakald. Odasna gzel bir koku 44|L8.m yaylmt. Nil kylarnda biten lotus esansyla her gn bedenini ovan En-lil'in kokusu gibiydi bu. rekotlann birer birer toplarken parmaklarnn ucuna dolanan bir eyi fark etti. Bu, Hta lkesinin miskleri kadar kara tel sa idi ve diman sarho eden bir koku yayyordu. Birdenbire l kz Leyl'nn silueti belirdi gzlerinin nnde. Yreinin derinlerinde bir yerlerde buruk bir sanc hissetti. Ka gndr yksn yazd Leyl'y dnerek onu gzlerinin nnde canlandrmay deniyor, ona kiilikler biiyor, kimlikler karyor, giydiriyor, yrtyor, konuturuyor ve sonra bunlar zihnine kazyp yksn anlataca insan tanmaya alyordu. te imdi hayalinde gerekten de bir gzel kz canlanmt. Gnlerdir arad gzelin bu olduuna o anda karar verdi. Ne var ki hayaline gelen Leyl'nn biraz efsaneler gzeli Leyl'y,

biraz da Dicle yamalarnda ilek toplayan Leyl'y anmsattn hibir zaman bilmedi. Ne yksn yazarken, ne de daha sonra Leyl'dan bahsederken... O, yksnn kahraman olan Leyl'y kendi zihninde ekillendirdiini sand hep. Oysa Dicle'nin serin yamalarndaki lotus kokulu kz idi bu. Neden sonra elindeki tel sa yeniden iki parma arasnda ovuturdu, yakndan bakt ve airane hayallerle bu salarn kime ait olduunu kestirmeye alt. Bir yandan da lotus yapraklarndaki kokudan, bu salarn sahibine ait asil tr zevkini damtmaya alt. Fuzul, kendisi iin bir sr olan bu salarn yksn, elinde tuttuu bir kdn bildiini hi dnmedi elbette. Bense bunu dnsn ve beni kefetsin, benimle muhatap olsun diye umutla bekledim hep. Yalnzca barmdaki kmr lekesiyle avucundaki rek otlar arasnda bir ak bysnn ban hissetmesi bana yetmiyordu. Biraz sonra, elindeki salar saklayan kd yakndan grmek isteyerek beni yerden kaldrd, bir mddet a doru tutup damarlarm gzden geirdi ve sonunda admn yazl olduu yeri, Leyl'mn dudak izini sa elinin iki parma arasnda hassasiyetle yoklad.' "Burada bir babil'de lm istanbul'da a k I 4 5 hatra gizli olmal, acaba kime aittir ki?" diye kendini meraka kaptrrken, yazaca kitabn baln koyaca ilk sayfada kullanlmak zere beni bir ayrd ve kedeki sergenin st gzne itina ile yerletirdi. imdi olup bitenleri ben de rahata seyredebilirdim artk. Ahar srme ilemi sona erdii zaman derin bir nefes ald Hilleli Fuzul. Bugn ilk dizeleri dizmeyi dnyordu. Yazaca- yknn planlarn yeniden gzden geirirken birdenbire m ktphanecinin hayali belirdi karsnda: "Ak bilen biri iin yedi gerek sr vardr. Onlara hakim olan dnyaya sahip olur." Karar verdii and bu; ktphanecinin srrna ait zemedii ifreleri, yazaca kitabn iine gizleyecekti. Ktphaneci "Ak bilen..." demiti. O halde ifreleri yerletirecei beyitler ak anlatmalyd. "Yedi gerek sr..." demiti, o halde bunlar sr kadar gizli olmalyd. Ak ve sr... Ktphaneci iin bu ikisini yan yana getirmek boa gitmezdi. Zaten ak ile gizliliin yan yana bulunmas dikkat ekmezdi. "nk gerek ak, gizli olandr!" dedi iinden. Bunlar dnd iin de kendisine "Aferin!" demeyi ihmal etmedi. imdi Siru balkl hanerin kabzasndaki AKELDAN adndaki harfleri matara kayna iledii rakamlar ile birletirmesi gerekiyordu. nnde yedi harf ile yedi rakam bulunuyordu. yleyse bunlar L&M yksn anlataca beyitlerden yedi tanesine yaymalyd, iyi de bu yedi beyit hangileri olacakt? Saatlerce dnp kararn verdiinde, bundan hi kimseciklere sz etmemeye and ierek l kz Leyl ile lgn k Kays'n yksn yazmak zere divitini mrekkebe bandrd. Leyl'nn akn tayan kn ben olduumu kimseciklere anlatamamann huzursuzluuyla tedirginim imdi. Hilleli Meh-med Fuzul'nin elinde katlanp ayn boyda yapraklar biiminde 4 6 um kesilirken, gklere ulaan lklarm hi kimselere duyurama-m olmamdan da ikayeti deilim ayrca. nk Fuzul' nin yannda iken akn ac demek olduunu ok iyi rendim. Klenin akndaki acnn elbette bir kat fazla olmas gerektiini de biliyorum. Olgunlamak aclarla oluyordu ounlukla. Kald ki Leyl'dan ayrlrken barma ak yazlsn diyen ben idim ve dualarm kabul olmu, bir air eline dmtm. Hem de Trk'n olduu her yerde dalga dalga sesi yaylan bir air eline. Onun zerime yazaca yazlard imdi beni ba tac ettirecek. O ine

ile barmda delikler ap ibriimlerle sayfa sayfa diktii vakit de canm acmt elbette, ama yazya hazr bir defter olunca, hele Fuzul gibi bir air zerime beyitler yazmaya balaynca btn btn sevin duymu, ektiim onca acy unutmutum. Hem Fuzul ak anlatrken hep acdan, elemden, ayrlktan, yanmaktan, paralanmaktan bahsediyordu. Ak ayrlnn bir azab olduunu sylyor, sonra da azabn "a-z-b" kknden trediini, bunun da "lezzet" demek olduunu sylyordu. Demek ki akn azabnda bir lezzet vard v dertleri zevk edinmeyince akn tad kmyordu. Ben ki tarihin tanyp tanyaca en byk kn yksn tayordum, elbette Kays kadar ac ekecek ve ac ekmekle onun varlnda yaayabilecektim. Bunu bildiim iindir ki her acya katlanmaya, aktan ikayet etmemeye karar verdim. Ne gzel szlerdi Efendim Fuzul'nin szleri! stelik barma yazlan yk de Kays'n azndan dklyordu: "Tanrm, akn derdiyle ili dl eyle beni. Bir an olsun aktan ayr brakma canm." Fuzul bir ak yks diziyordu sayfalanma ve bana defter diyordu. Dizelerden olumu bir ykyd bu, barmda inci inci halkalanan. Sslenen bir gveyi gibiydim. ektiim onca acya demiti bu gzel szler. Hele bir yerde yle yazmt Fuzul, benim dileimi biliyormu gibi, "Evren batan baa sann bir tek teline bal, ey cihan gzeli, ad Leyl!" babil'de lm istanbul'da akl47 Leyl ile Kays'n, Amiroullar obasndan iki amca ocuunun yksyd barma yazlan. Divit hokkadan her kta bir kat daha gzelleerek, biraz daha heyecan ve aka dolanarak ilerliyordu. Sanki Fuzul genlik akna, hocasnn ay paras kzna, hani u "Gzm canm efendim sevdiim devletl sultanm" dedii dilbere yeni rastlam bir k gibiydi. Bu adamn ak hakknda bildii her ey bir yamur damlas berraklyla dklmekteydi kaleminden. Derinlikli, arml dizeler, akn bin bir hli, sevginin felsefik zm. Bir sarmak diyordu o ak iin. Ak szc zaten szlkte sarmak demekmi. Bir sarmak narlar servileri nasl sarp sarmalarsa, ak da yle sarp sarmalarm nar gibi yiitleri, servi boylu dilberleri. Ve her sarmak, sard aac kuruturmu sonunda. Dtan yemyeil ve gzel gsterirmi ama iten ie kurutur, rtr, ker -tirmi. Btn bunlar bahesindeki en gzel hurmay kurutan sarmaa bakarak anlatyordu, her dizeyi yazdka gelin gibi sslenmi ama meyvadan kesilip kurumaya balam olan hurmaya bir kez daha gzleri dolarak bakyordu. "Kays!" diyordu iin- ^T--den, "ite bu fidan gibi r" ^ - _d sarmak kendisini sarnca." Ya Leyl! O da Kays'tan az deildi ya! Bu yky yazar- "i ken hangisinin ak die- ^: _ rinden stn -* olmalyd, bir trl karar veremiyordu. Kays, evet akln yitirmi, ad Mecnn'a, lgn'a kmt ama dnyaya 4 8 I LS.M n salmt. Bir delilik idi ki onunkisi, binlerce akllla bedel. ldrmt ama alar boyu btn aklllar bu lgnl kskandlar. te yanda Leyl vard, akn anlatmasna trenin engel olduu, sevdiini sylemeyi ar edinmi, geleneklerin tutsa. Mecnn akn syleyebiliyordu ama onunki tam da yreinde gizli kalmt. Akn gizli tutan k elbette aklayandan stndr. Acy kendisine ayrp sevgiliye safa sunan k elbette daha stnd. Hem Sryani ktphaneci de "Ak ve sr" dememi miydi?! Demek ki daha Ariya Akeldan'dan itibaren ak ile gizlilik birbirine st ile eker kadar yakyordu. BC'nin bilge rahipleri ak ile srr yan yana koymulard. Fuzul'nin ak ekseninde anlatt ykye gre, Kays ile Leyl henz ocuk yatayken ayn okula gidiyorlar ve birbirlerini sevmeye balyorlard. Leyl'nn memeleri bile belirme-mimi o zaman, Fuzul byle dnyor. ok gemeden aklar duyuluyor ve annesi Leyl'y okuldan alp eve kapatyor, Kays da ayrlk acsyla llere dp akln yitiriyordu. Halk ona "lgn, deli" anlamnda "Mecnn" demeye balyordu, iki sevgilinin mr boyu sren muhteem aklar, sonunda lmle son buluyor ve dnyada kavuamayan Leyl ile Mecnn ayn mezarda sarma

dola oluyorlard. Gnler ilerliyor, ykde her ey yerli yerine oturuyordu. Olaylar hzla geliirken, yllar abucak geiveriyordu. Biraz trajik, biraz lirik anlatmyla gerekten her okuyann gzn doldurup boaltacak sahneler yazlyordu bir bir. Olaylar sona yaklanca, yani Leyl mezara girip de Mecnn onu kucaklamaya giderken, Anadolu zariflerinin teklifini yerine getirmekten ve baarl bir snav vermekten dolay Fuzul'nin heyecan iyiden iyiye artmt. Ama asl heyecan, iirleri kalbime gme gme byyen benim barmdayd. yknn sonunu merak ettiimden deildi bu heyecan; sk sk Leyl adnn anlmasn-dand. Her defasnda Dicle yamalarndaki hayatm ve son gecede eli gsme yaslanm uyuyan Leyl'mn sann kokusunu yeniden duymamdand. Usta airdi u Fuzul vesselam. 1 ; \] 11 babil'de lm istanbul'da a k I 4 9 ykde anlatt ak yaayan ve Amiroullar'ndan biri diye ad anlan sevgiliyi, yani Leyl'y, benim Dicle yamalarnda braktm sevgiliye benzeterek anlatyor, sanki benim gnlm yapmak istiyordu. Ve yine sanki ben bunu duyuyor, hissediyor, Kays'n akn kendi akm gibi yeniden yayor ve hikyedeki ak szlerini syleyebiliyor, iin iin konuabiliyordum. Bazen yle oluyordu ki, neredeyse sesimi Fuzul'ye duyurabilecek gibi sessiz lklar atyordum. Baz dizeler yanl yazldka rpnmaya balyor, mrekkebi evreye datmay diliyor ve harfin eklininin bozulmasn arzuluyordum. stiyordum ki Fuzul sere parman dudana gtrerek onu silsin, barmdan kazsn ve daha gzelini, daha dorusunu yazsn; bylece Ami-rolu Kays'n deil de benim akm anlatlsn. yk ilerleyip akn gereklii meydana ktka benim de duyarllm artmaktayd. Bir kle gibi alglanmay kabullenir olmutum. Efendim Fuzul'nin yksek szlerinin klesi olmak, szn deerini bilmeyen meclislere efendi olmaktan ye idi ve kimse hissetmese de kendimi bir efendi olarak, "sevenlerin efendisi" olarak grmeye balamtm. Fuzul, Leyl'nn azndan "Bende Mecnndan da fazla bir klk yetenei var; nk gerek k benim, Mecnn'un ise ad km." diye yazdnda, "Hayr!" demitim, "Mecnn'dan ziyade ak olan asl benim, gerek k da benim!" Adma parmen, tomar, kt, defter, her ne denirse densin ben; elem yksnn erkek kahraman idim artk ve Leyl'nn akn iimde hissediyordum. Belki insanlar katnda bir kle idim, bu deimeyecekti, beni yine benim irademin dnda alacaklar, verecekler, satacak, atacak tutacaklard, koyacak ve kaldracaklard, bana ne istediimi asla sormayacaklard ama ben yine de Leyl'nn akn iimde hissedecektim, onun ac eken k olacaktm. Evet ben bir kle idim, ama muhteem bir kle idim. Seven ve sevdiini iinde tayan gizemli bir kle. Sayfalarma dizeler dizildike de ihtiamm artyor, ak 5 0 um b a b i I' d e lm istanbul'da a k j 5 1 hissettike bir bakalam, bir tr deiim geiriyordum sanki. Leyl'nn l kokulu barnda balayan akm tamamlanyordu. Zaman zaman ykdeki Kays' kskanp onu ykden kovmak isteyiim bundand. Bu ada Mecnnluk bana yarard elbet. Leyl'y benden daha ok

kimsenin sevebileceini dnmyordum ve eer benden ok seven olursa herhalde bedduam onu kara topraa karard. Tpk ykdeki kaderdamn rakibi Ibn Selam iin ettii beddua gibi. Efendim Fuzul szckleri aruza vurduka szler ahenk buluyor, anlatm musikye dnyor, ritim de srkleyicilii salyordu. Btn bunlarn ardnda Leyl olgunlam, kemle ermi ve ei bulunmaz bir gzeller gzeli olmutu. Kh salarn rmek geiyordu iimden, kh uyurken dudaklarn pmek. Bu dayanlmaz bir ak ilesiydi. Leyl ad geen her sayfada kalbim hzla arpyor, onu yaknmda, yanbamda veya bana smsk sarlm hissediyordum. Gn oluyor, ykdeki Kays'n kavuamad Leyl benim koynumda uyuyor, gn oluyor iimdeki Leyl benden uup gidiyordu. Onun kederini anlatan sayfalarda alamak da bana dyordu hep. Fuzul'nin ykye baladnn ellisekizinci gnyd. O gn Leyl, hacca giden kervandan ayrlp dalar delisi Mec-nn'u aramak zere sahralara ynelecek, devesinin yularn boynuna atp kulana "Ey anlayl yolda!" diyecekti, "Sen muradm biliyorsun, ama ben yolu bilmiyorum. imdi rehberim sensin, git ve Kays' buldur bana." Deve gidecek, gidecek ve onu yabanl hayvanlarla oturur bulacakt. Efendim Fuzul sahnenin buradan sonrasn ok canl anlatmaya, her hecede heyecanm bir kat daha arttrmaya balamt. Bir mddet iki k sitemlerle konutular, birbirlerinin aktaki sadakatlerini denediler. Daha dorusu Leyl, Mecnn'un gerekliini ve akn snayp durdu. Yazk ki Mecnn onun, "Ey vefal k! te ben geldim, Leyln geldi, hani yllardr beklediin sevgili!" diye yalvarmasnn deerini bilemedi ve, Leyl'ya deil de bizzat aka k olmu gibi yle deyiverdi: "Leyl, eer ben ben isem, nesin sen; yok sen sen isen, ya neyim ben?!.." Fuzul bu beyti, Mecnn'un sahralarda Leyl ile btnletiini ve onu her zerresiyle kendinde hissettiini, yllar yl ruhunda onunla birlikte yaadn, Leyl'y tamamen iselletiri diini ve duygularndaki aknl anlatmak iin sylemiti. O , kadar Leyl ile doluydu ki, o anda Leyl'nn "Ben geldim!" de-

mesini ikilik sayd, znde olan kaybedip karsnda olana kaplanmay akn alt derecesi grd ve "Ey sevgili! Hayli zamandr ben senim, sen de ben; biz iki bedende tek ruh, bir kabukta ifte bademiz, yle iken sen ve ben diyerek arada ikilik karmak akmza yakmaz!" dedi ve garip bir biimde onun bu beytinin yansmas bende belirdi ve o andan sonra ben gerek bir k gibi hayat buldum, iimden "Ey Kays! Eer ben gerekten ben isem sen kimsin; yok eer sen Kays isen, ya ben kimim?" diye sayklayp durdum. O anda benimle Kays arasnda da bir ayrlk ve gayrlk kalmamt. Efendim Fuzul, birka gn kulaklarnda nlayp duran bu beytin, aslnda benim durmadan saykladm akm, hep haykrmak istediim feryadm olduunu hi bilmedi. O "Eer ben ben isem, nesin sen ey Leyl! Ve eer sen sen isen, ben neyim a gzeller gzeli?!" diyen sesi gaipten duyduunu sand, oysa bu beyit, benim her defasnda bir kez daha yksek sesle haykrarak kiilik ve kimliimi tamamladm, imanm ve inancm saylan szlerimden baka bir ey deildi. Ben, Dicle yamalarnn mahzun ilei, imdi artk Kays olmu, Mecnn olmutum ve yknn sonuna kadar bu ktta yaayacak, ak btn gam ve kederli yanlaryla tadacaktm. ykdeki Leyl, benim Dicle kylarnda braktm ince parmakl, kara gzl, kara sal sevgilimin ta kendisiydi artk. Bir kt olarak eksik idim, Leyl'ya dair szlerle tamamlandm. l idim, dirildim; uyuyordum, uyandrldm, istesem Efendim Fuzul ile konuabilecek kadar kendimi deimi

52

hissediyordum. Onun elini, parmaklarn, divitinin ucundan yaylan mrekkebi gryor, hissediyor, dncelerini okuyor, dilini anlayabiliyordum. O uyuduunda bir kle gibi ba ucunda bekliyor, evden dar gittiinde rafta dnn bekliyor, ocuklar yanna geldiinde babalk efkatini hissediyor, geceler boyu mum nda iirler yazarken kurduu hayalleri zihninden okuyabiliyordum. Bana tam olarak ne olmutu, pek bilmiyordum, ama can gzyle gryor, hl diliyle anlyordum. Baka bir boyutta, beni anlatan air ile ayn zaman yayordum. Leyl'mn etrafnda bir tl gibi dolayor, bir dnce olup Leyl'ya sahip kmay grev biliyordum. Zaten bu yzden kendimi bir kle, Fuzul'yi de efendim olarak grdm. Efendim, klesinin duygularndan hep habersiz yaasa da bu byleydi. nk kleler sadece tanklk eder konumaya, fikir sylemeye haklan bulunmazd. Ben de defterin sayfalar arasndan bakarak gryor, hissediyor ve tanyordum, o kadar. Btn bunlara Leyl iin sahip olduumu dnp tpk ykdeki Kays gibi Leyl'y bulmaya and imem iin gnlerce kendimi dinlemem, akn yceliinin her eyden stn olduunu anlamam, gerekti. Evet, Kays olup Leyl'y bulacaktm. Ben bunun iin Dicle yamalarndan koparlm ve kazanlara atlmtm. stelik bana kimlik ve kiilik veren Efendim'e teekkr edebilmek iin de buna mecburdum, iradem elimde deildi, ama yollarn bir gn Leyl'ya kacan umuyordum ve bunun iin daima dua edecektim. Leyl iin yaamak ve tpk Kays gibi Leyl urunda varlm yok etmek... Dalmdan koparldn gn dudaklarn arzuladm o l gzelini bulmak ve yok olacaksam onda yok olmak... Bylece Efendim'in ackl hikyesini mutlu sona erdirmek. Vaktiyle Leyl'nn yaknnda bitmitim, gelecekte onun elinde yitmeyi istiyordum. Fuzul, defterinin ilk sayfasndaki kmr karasnn bulunduu yere, gzyayla ykanan Kays fligramnn tam zerine, hani \ i babil'de lm istanbul'da a k I S 3 1 Leyl'nn dudak izinin bulunduu yere, kara mrekkep ile yksnn adn yazdnda divitini hokkaya bandrd gnn zerine tam yetmi defa gne domutu. kzdan sonra drdnc ocuunun erkek doduunu haber alm bir babann mutluluuyla kitabn eline ald, nce okayp sever gibi drt kesini yoklad ve nihayet ta'lik hat ile zenerek yazd adn tekrar okudu: Kitb- Leyl ve Mecnn. Baht kara, gz kara, sa kara l kznn ak da bylece kara harflere karm oldu. Ben Leyl'nn ak ile sarhoken BC'nin srr da kara harflerin arasna karlm, orada ebediyyen saklanmak zere sde bir uykuya yatmt. Efendim Fuzul matara kaynn astarn-daki rakamlar beyit sra numaralanna ilemi, bunu yaparken de "ak" ve "sr" kelimelerini kullanp tpk Babilliler gibi 7 ve katlarndan yararlanmt. Bylece kitabnn iinde "ak" ve "sr" szcklerinin ortak getii beyitlerin numaralar bulunup her biri yediye blndnde, artk saylar BC'nin hazineleriy-le BUAM'n uzay srlarn insanla sunacak kapnn ifresini verecekti. Efendim Fuzul ok zeki birv adamd phesiz. Bana emanet ettii bu rakamlar ne zaman kefedilip uyandnlacakt, kimler o srr bulmak iin benim peime deceklerdi, imdilik bilmiyordum. Hatta bir ara, akmn onca gzellii ve damtml iinde birtakm gizemli maceralarn kattrlm olmasn da biraz yadrgamadm deil. Sanki hayatm birilerinin eline

peke ekilmi gibi hissettiim ilk gn idi o. Bekleyecektim, bekleyecek ve grecektim. Bir yandan ak rafine corafyalarda sekin airlerin gnllerindeki gibi hissedecek, dier yandan tadm srrn yk altnda ezilmeden ve kendimi ezdirmeden yaamaya alacaktm. Bu benim kaderimdi. *** Efendim Fuzul, oluunu ocuunu alp Hille'den Kerbela'ya tandnn ikinci ylndayd. Hayatnn en bahtiyar gnlerini 54 um ba b i I' d e lm istanbul'da ak J55 yaarken benim beyitlerim zerinde kk dzeltmeler yapyor, kopya etmek isteyenlere verirken de sayfalarm arasna koyduu eklenti ktlar ile beyitlerime ya yeni ilaveler, yahut eksiltmeler yapyor, bylece kopyalarmdaki sra numaralarn benimkilerden uzak tutuyordu. Geri kopya yapan yazclar zaten kendi keyiflerine gre ilaveler veya eksiltmeler yaparak benim beyit sra numaralarm deitiriyorlard ama Efendim Fuzul hibir ihtimali gz ard etmiyor, Sryani ktphaneciye verdii sz tutarak BC'nin ve BUAM'n srrn koruyordu. Efendim'in Kerbela'daki hayat dingin, sde ve huzurlu geiyordu. Aslnda bunu oktan hak etmiti de. Olu Fazl, Kerbela Medresesi'nde okuyor ve tpk babas gibi genliini iirler yazarak yayordu.. Kzn, hazret-i Hseyin torunlanndan bir seyyid ile evlendirmiti. Kanun Koyucu'nun valisi Aya Mehmed Paa, ona sk sk hediyeler gndererek gelip Badat'a yerlemesini teklif ediyordu. Efendim geri bu tekliflere vg dolu kasideler yazarak karlk veriyor ama nedense Badat'a gidip valinin korumas altnda asalak yaamay onuruna yediremiyordu. Bir de Badat valilerinin sk sk ya azledilmeleri, ya ela baka greve atandrl-malan vard. Aya Paa'dan sonra gelecek vali kim veya nasl bir insan olacakt, onunla anlaabilir miydi, iire ve sanata ho bakar myd?!.. Badat'a tanma konusunda daha bir sr soru vard aklnda. Ama hepsinden nemlisi, gz nnde olursa BC'nin veya Babil ilahlarnn altn heykellerini arayan hazine avclarnn ailesine verebilecekleri zarar idi. Bu yzden Aya Paa'nn en son teklifine de hayr demek zorunda kalnca ona allm vg kasidelerinden biri yerine beni gndermeyi uygun grd. Ne var ki benim o gnlerde daha giyecek bir elbisem bile yoktu. zerimde "Kitb- Leyl ve Mecnn" yazyordu ama henz yle derli toplu bir kitap bile saylmazdm. Kullanlmadan eskimi, yaamadan ihtiyarlam gibiydim. Yapraklarm hl o ibriim ve ine delikleriyle yaralanyor, ac hissediyordum. zellikle geen yl kopyam alan yazc beni ok hoyrat kullanm, zerime kahve bile dkmt. Efendim, hem yank lekelerini tedavi etmek, hem de porsumu kemerlerimi sklatrmak iin beni yeniden datp toplad. Yeniden uvaldz bedenime batrp ibriimlerle balad. En son da sr gnnden bir tabakaya sarp sarmalad ve titrek mum nda, gecenin ge saatlerine kadar baz yerlerimi tekrar tekrar okuyup deitirdi. Bu deiikliklerin bazs da BC ifrelerini tayan beyitlerden nn sralarn yeniden eski dzenine getirmek iin yaplmt. Gecenin son eyreinde yorgunluk ve zayf ktan yorulmu yal gzleri kapanr- ken beni gsne bastrp derin bir i geirdi. Hayatnn en mut' lu uykusunu uyuduunu ilk o gece grdm..

Efendim'in kalp atlarn doya doya dinleyip dostluunu hissettiim ilk ve sori gece oldu bu. O ryasnda Leyl'y gryor muydu bilmem, ama kalbinde Leyl olduunu hissediyordum.

Efendim ile ayn gzeli mi seviyorduk? Ona ihanet mi ediyordum? Kendimden utanmam gerekir miydi? Yoksa o da yan odada uyuyan karsndan utanr myd?!.. Sabaha kadar bazen onun kalbini, bazen kendi kalbimi dinleyerek aladm, aladm. Belki de Efendim'den ayrlmakt beni alatan. Bu geceden sonra Efen-dim'i bir daha grebilecek miydim?!.. Ve daha da nemlisi, satrlarm arasna BUAM'n uzay yolculuklarna ilikin srlaryla Babil ilahlarnn altn heykellerine alan kapnn ifrelerini serpitirerek bama gizemler dnyasnn saltanat tacn giydiren bu yufka yrekli koruyucum olmadan nasl yaayacaktm?.. *** Ben Mecnn, Efendim Hilleli Mehmed Fuzul'nin dizelerinde yaayan kle... ilek idim kazanlara attlar, kt diye pazarlarda sattlar. Hcrelerim iki tomar doldurmutu, Badat arsnda iki koyuna takas edildim ve kendimi Hilleli lirik airin kulu bildim. Onun evinde ak tandm, sonra acya altm, ak mektebinde yllar yl Leyl'y altm. Yazldm kitap oldum; dile geldim, syledim, hitap oldum. Ben Kays!.. O muhteem kle!.. Ve sultanm Leylaaaaaaaa!... Kadem kadem gece terifi NiK o mehin Cihan cihan elem-i intizra demez mi Ey Nail! Geceleyin o ay sevgilimin adm adm gelii, cihan cihan bekleyi acsna demez mi? Bu, Karlarn Kana Buland ve Cierimin lk Kez Yanddr Kerbela'nm yllk vergisini toplayan memurun heybesinden kp Aya Mehmed Paa'nn eline geldiimde o da tpk Efendim gibi beni pp alnna gtrd ve gnn son klar masallar diyar Badat'n dizi dizi kubbelerinde krlrken iimdeki yknn balangcn okumaya balad. ocukluunda annesinden bir halk hikyesi olarak dinledii L&M'in bu detayl ve airane anlatm karsnda heyecanlandn, beni elinde tutuundan anlyordum. Kays'n Leyl ile bulumak iin areler arad blm okurken gzlerinden iki damla yan szld-n grdmde, onun da kalbini vaktiyle gizli bir sevdaya kaptrdn ve kim bilir ka geceler hayaller kurarak ryalara daldn anladm. O srada selamlkta snmeye yz tutan mangal deitirmeye gelen hizmetkr bile duymamt. ykmn sonlarna yaklatnda esen rzgr iddetini arttrm, A'zamiye minarelerinden ifte mezzinin okuduklar sabah babiTde lm istanbul'da ak[57 ezanlar duyulmaya balamt. Zerdeva krkn omuzuna alp konan harem ksmna geerken, beni Kanun Koyucu'ya armaan etmeyi planlamaya balamt bile. "Byle muhteem bir kitap gnderip kendimi hatrlatrsam belki ilerde nianclk grevini almak iin vesile bulmu olurum." diye geiriyordu iinden. Paa, birka gn sonra Basra hakimi Emir Rait'in, Osmanl'ya itaatini bildirmek ve birok hediyelerle birlikte kentin anahtarlarn hkmdara sunmak zere gnderdii kafilenin dizken aasn arp "Bak a aa!" dedi ve kesin bir emir slubunda devam etti, "Sana sekin yenierilerimden elli nefer muhafz tayin ettim. Hnkarmza sunulacak armaanlarla birlikte bu kitab da istanbul'a gtresin ve bedestende Kara Piri'ye ulatrasn. Armaanlar korumak senin boynunadr, ancak kitab yerine teslim etmen benim emrimdir, bilesin. imdi durmayp gidesin ve karda kta ne armaanlar, ne askerlerimi telef etmeyesin. Uurun ak ola!." Yola ktmzda koynumda Efendim'in daha evvel syledii kane gazeller ile Kara Piri'ye yazlm bir pusula tayordum:

"Selamdan sonra, Halda haldam, yolda yoldam, Kara Piri karndam, Fuzul stadmn bir kta L&M mesnevisiyle perakende gazellerini yolluyorum. Gazelleri Balkesirli Zat ile Hayal Mehmed Bey'e teslim edesin. Mesnevi, sultanmz efendimiz iindir. Ancak daha evvel usta ellere urayp bo sayfalarnn minyatr ve tezhiple doldurulmas, ardndan bir ciltiye sahtiyan zerine murassa cilt yaptrlmas, sonra da usulnce hnkra takdimi konusunda gayret ve emir senindir. ocukluunu paylaan Aya Mehmed" Biz ilerlerken souklar da iddetini arttryordu. Amid sancak merkezi Diyarbakr'a gelesiye kadar atlarmzn ullaryla svarilerin kaftanlarnn slanmas dnda her ey yolunda gitmiti. 5 8 I L8,M Kale dizdar konaklamamz iin Sincariye Medresesi'ni hazrlatm. ki gn burada bir sandk iinde dinlendim diyebilirim. Dinlendim, nk katr srtnda ve bir torbaya sarl olarak geen da tepe yolculuumuzda tombak kaseler, gm kakma leenler, ayakl amdanlar, kak ve kepe takmlar ve sahanlarn ldrtc grltsn iitip donuk yzlerim grmekten yorulmutum. Geveyen ibriimlerimi belime sarp uzunca sre hareketsiz beklemeye ihtiyacm vard. Zaten yol boyunca, Yasa-vul Aas'nn beni neden kumalarn, ipek oyalarn ve atlaslarn olduu sanda koymadna; en azndan terki, kamlar, koum takmlar, mestler, izmeler, arklar ve petemallerin olduu ykler arasna lyk grmediine sylendim durdum iimden. Bu corafyalarda onca kervanlar saf kehribar ve krmz mercan kakmal abanos, servi ve hatta sindiyandan, kadife astarl musanna sandklarda gazeller, kasideler, mesneviler tamlarken, o iirlerden hibirisi benim gibi drt ke aa sanda mahpus bir kle muamelesi grmemitir herhalde. Zahir, bu adam beni arayan birileri olursa bulamasn diye bu sanda kapatmt. En azndan ben yle dnyordum. Her neyse, yolculuklarn elbette bir meakkati olduunu anlamam iin srtm souk metallere dayamam gerekiyormu ite. Kocakar souklarnn son gnlerinde ayrldk Diyarbakr'dan, ilk konamz Karacada etekleri oldu. Rzgr neredeyse ykyle katrlar uuracak gibiydi. Bu frtnaya adr dayanmazd. Sandklar indirilip tula rgs dizilerek bir evlek yer hazrland. Son sandkta ben vardm ve yere indirilirken birden kapak ald, iindeki bak anaklarn grltsyle birlikte ben de karlarn zerine serilip kaldm. Yasavul Aa'nn muhafzlar azarlayan sesini iittiimde kendimi onun ellerinde buldum birden. Bereket versin karlar yalnzca bir sayfama dedii iin yazlarmdan ancak iki satrdaki mrekkebin dalmasyla bu feci kazadan kurtulmutum. Sandk kapatlrken Yasavul Aa'nn beni tekrar metallerin arasna hapsetmeyip atnn terkisine babil'de lm istanbul'da ak|59 koymasndaki maksadnn, yeknesak geen yolculuunda beni okumak m yoksa bir daha kar sularna drlme korkusunu duymamak m olduunu kestiremedim. O, verilen emirlere tam itaat eden bir askerdi. Bunca yllk askerliinde bir eyleri kendi bana dnmek yerine hep emirleri uygulamay tercih ettii iin sorunlara are bulurken ok kaba oluyor, beynindeki dnme ve ngr eperleri almad iin ok basit eyler bile ona karmakark planlar gibi gelebiliyor-du. Pek ok asker gibi o da kendi bana bir ie kalktnda afallayp aryor, kuand silahlarn gcn aklndan nce uygulamaya koyuyordu. Gnn yorgunluu karlar bile karartmaya baladnda, muhafzlar denkleri zmeye baladlar. Az sonra, hazrlanan evlekteki karlar temizlenip evresine bek bek ateler yaklmt bile.

Katrlarn srtndaki adrlar kaputlar iki kat gelecek biimde zemine yaylp zerine, bulunabilen kuru aa gvdelerinden birka, dalyla budayla yerletirildi. Muhafzlarn tilki derisinden yaplm kalpaklar, koyun postu srtlklar, ca-mu gn arklar slanm, arlam, souu iliklerine geirir olmutu. Isnmak iin kimisi oturup ayaklarn ovuturuyor, kimisi parmaklarm katrlarn kasklarna dayayp kuyruklaryla da topuklarn saryorlard. Bazlar da areyi, am aalarnn gvdelerini urganlarla evirmek suretiyle atlar ve katrlar iin hazrlanm basit ahrn iine kapa atmakta buldular. Burada atlarnn gvdelerini kendilerine siper edinip onlarn vcut ssndan yararlanyorlar, yllar yl birbirlerine iyice altklar atlaryla koyun koyuna uyuyorlard. Karanlk kt saatlerde kar ve tipi iddetini arttrmaya balad. Muhafzlarn yakt ateler de birer birer snyordu. Nbetiler iddetli ayazdan ve ar yorgunluktan uyumu, gzleri kapanma ve kanlar donma noktasna gelmiti. Herkesin bann aresine bakmay yeledii saatlerde ise uzaktan uzaa kurt ulumalar, akal ve srtlan sesleri duyulmaya balam, katr ve atlarn huzursuzluklar gittike artmt. mr at srtnda geen 60 um b a b i I' d e lm stanbul'da a k I 6 I askerler bylesi dalarda atsz kalmann ne demek olduunu iyi bildiklerinden olacak, kendi salklar kadar onlarn da hayatn dnyorlard. Nbetilerin ikazyla uyanan birka muhafz ite bu yzden, atlar kap gitmesinler diye hepsini ayaklarndan birbirine baladlar. engelistana dnm uzun aalar ve kar frtnasndan gz gz grmez olmutu. Gece yarsn geince avularn huhlamakla megul devriyelerden biri dikkat kesilip karanln sesini dinledi. Sanki havada bir tehlike sezmiti. Kesik kesik sincap ve veyik sesleri geldi bir an kulana. "Acaba..." diye sylendi iinden, "Bir eyden mi rktler?" Hayvan seslerini taklit ederek gece haberlemesi yapmann yaygn olduu bir corafyada bulunduunu dnd sonra. Daha dikkatli dinlemeye balad ve dier nbetiyi nledi usulca. Fakat o da ne, arkada yerde yatyordu. Tam "Basldk!" diye baracakt ki bir hanerin boazna dokunan serinliiyle yklverdi. Dnyadan gznde kalan son hayal, iki yanda brakp sefere kt olu oldu. Karanl yrtan "Haaaak!" l da son sesi. Ortalk bir anda grtlak grtlaa gelen cenkilerle dolmutu. Yarm saat kadar sren boumadan sonra iki taraf birbirlerini tanyp dost dman belli olmu, kllar ekilip akaralmazlar ele gelmiti. Ortada kalan on kadar cesedin iki yannda, eski da adamlarn andran zebellah herifler birbirlerine saldrmak zere emir bekliyorlard. Salavattan rkm eytanlar gibi bakyorlard karlkl yzlerine. Gelenler, Grc Mavrol Han'n kz Perihan yznden saray ile aras alan ve Perihan'n ihanetinden sonra "Avrat hatr iin avrat szne uyan avrattan kt olur!" diye dvne dvne Osmanl'ya isyan edip Celali olan eski Erci Beyi'nin adamlaryd. Bastklar kafilenin kimler olduundan haberleri yoktu. Diyarbakr'dan ktklarn grnce sandklar neyse de atlar ile zerlerindeki giyeceklere tamah edip pelerine dmlerdi. Osmanl bakentine gitmekte olan Basra hazinesiyle .-t karlaacaklarn bilselerdi phesiz daha kalabalk gelirler ve ilerideki sarp kayalklardan birinde pusu kurarlard. Yalnzca ilerinden biri neyin peinde olduunu biliyor ve savamak yerine gzlemlemeyi yeliyordu. Sessizlii, konumasndan ah ismail bendelerinden olduu anlalan Celali aas Kk Acem

bozdu. Bu adam, unsuz evin hamurunu bulup ineksiz evin sdn ier takmndan zalim bir haydut idi. Erci Bey'ine bal grnr ama basknlardan elde ettii her eyi el altndan iran'a gnderir, gnlerce arklarn ve giysilerini karmadan ordan oraya gezip lokmaclkla urar, bana toplad azl haydutlar geindirmek iin klk deitirip Osmanl askeri kyafetiyle ky basar, bylece Erci Beyi'nin itibarn arttrmaya alr bir ahseven aas idi. Karacada civarnda konuland yllardan birinde, adamlaryla birlikte dalarda zemheri frtnalarna yakalanp da onsekiz kar karlar stnde, souktan adamlarnn elleri ve ayaklar donmaya balaynca en yakn kye baskn verip herkesi evinden atarak adamlarn yerletirmi ve bazlarnn kollarn testere ile kesip tedavi etmeye almt. Evinden baka gidecek yeri olmayan bir kadnc beikteki bebeiyle birlikte karlar zerine frlatmas ky halknn sabrn tarmca 6 2 um babil'de lm istanbul'da ak|63 diklenmiler ve o da kyn erkeklerini ldrtp kadnlarn kendi evbalarma peke ekmi, ondan sonra da dost-dman arasnda kaybettii btn itibar ve erefini gz ard edip ekyal raconuna uygun yapmaya balamt. Cinayetler, basknlar, talan, alp rpma... Her trl ktlk beklenen birisi olmutu artk. Allah sanki kalbinden btn merhamet hissini alm, yerine de iddeti koymutu, ikenceden, eziyetten, zulmden onun kadar zevk alan bir baka insan daha dnlemezdi. Yanndaki adamlarnn bile kendisine gveni var saylmazd. Hepsi ya korkularndan, ya da karlar hesabna onun saflarnda bulunuyorlard. En son olarak bast kyde srf bir para snmak iin kylnn ahrlarn ve bo ambarlarn yaktn bilmeyen yoktu. imdi yine sahnedeydi ve bast kafileyi kolay lokma grdnden olsa gerek, kaln ses tonuyla bir mani okudu: Horozu kapanda Beygiri tepiende Devesi apmda Ver mene bir Abbasi istedii Abbas o yrelerde tedavlde olan geer akenin adyd. Bunun anlam da gzellikle sandklar istemekti. Beri yanda Emir Rait'in Yasavul Aas onun bu arzusunu iirle dile getiren slubuna yabanc saylmazd. Kendine gvenini gstermek ve adamlarna cesaret vermek iin diklendi: Men gazanp yetirem Apartp hara virem zne krem krem Nah sana eek spas Bu olumsuz cevap iki tarafn da akaralmazlar atelemesi iin yetti. O anda otuz kadar adamn birdenbire yere ykln ben deil kim grse yrei dayanmazd. stelik hl her aacn arkasnda bir akaralmaz pusudayd. Atlarn ve -katrlarn vahi kinemeleri arasnda kimin kimi vurduu, yahut kime kl sallad belli deildi. Yalnzca bir kii, vurumaya girmeyen, geride kalarak kaln bir am gvdesinin arkasndan ete vurumasn seyreden adam herkesi grebiliyor, ktalin seyrini saniyesi saniyesine izlemeye alyordu. O, savamak ve ganimet toplamak iin deil, emir ald efendisinin huzuruna grevini yapm olanlarn gururuyla kmak iin buradayd. Saatler ilerledike sesler birer birer azalp lm feryatlar arka arkaya oald. Sabaha doru kan kokusuna gelen kurtlar etrafmz sarm ve ne kadar ceset var ise paralamlard. Zavall kheylanlar da halatlarla evresi alnm ahrlarnda, dizginlerinden birbirlerine bal olduklar iin, sr sr kurtlarn saldrsndan kurtulamamlar, ou ac hrltlarla can vermiti. Gn kknarlarn ve amlarn ine yapraklarndan szlerek beyaz karlar zerinde yakamozlar vurmaya baladnda, sipahi bl erlerinden Alacaatl Mustafa dmek zere olduu aatan aaya bakt. Gece sesler kesilip de kurt srlerinin havlamalar yaklanca

aaca trmanm ve iki atal arasnda beklemiti. Bulunduu yerden kurtlarn birer ikier geldiklerini ve karnlar doyduka gittiklerini gryor, arkadalarndan yahut atlardan kurulu bu kurt sofrasnn boalr gibi olduka bu sefer de akallarn geldiklerini izliyor, sesleniyor, baryor, aacn dallarn sallayarak zerlerine kar dkmek istiyor ama hibirini kartamyordu. Zaten ok gemeden derman tkenmi, donma ile baylma arasnda kendinden gemiti. imdi gzlerini atnda nce olanlar hatrlamaya alt ve kendini yoklad. Evet, kurtulmutu, hayattayd. Ama neye yarard, btn yoldalar lmt. evrede a kurtlardan ve akallardan bir eser grnmediine sevindi. Yava yava aatan indi ve srtna giyecek bir eyler aramak ve yarasn sarmak iin paralanm giysileri yoklamaya balad. Bir ara yerdeki bedenlerden birinin kmldadn grd. Kolundan yara alp kan kaybettii iin baylan bu adam, yenieri nc ortasnda ayn sahana kak aldklar Gke Ali idi. zerine sandk 64 devrildii ve akta kalan ayaklarn da bir kpek lei rtt iin gece kurtlar ona pek ilimemilerdi. Derhal yanna vard ve zerindeki sand kenara itip srtst evirmeye alt. O Gke Ali'nin ar bedeniyle urarken Kk Acem'in yoldalarndan biri zannettii ejder suratl bir adamn elinde kl karsnda durduunu grerek rkt. "Belli ki o da benim gibi aata saklanm!" diye dnd nce ve eline geirdii bir dal paras ile kar koymaya alt. Ne var ki adam gl km, klc boazna dayayp stne km, "Bana kitab ver, yoksa son duan oku!" diyordu. Alacaatl'nn aknln o anda benden baka kimse anlayamazd. Zavallnn ne benden haberi vard, ne de benimle ilgili olup bitenden. Anlamsz gzlerle stndeki zebellah adama bakt. O srarla "Kitap!" diyordu, elinde Efendim Fuzul'nin matara kayn gstererek, "Bu kayn sahibinin yazd kitap!.. Bana kitab ver! afak skeli sandklar ve adamlarnzn zerini aryorum, onu nereye sakladnz sen biliyorsun mutlak! Kitap!" Alacaatl adamn elinde sallad kaya ve zerindeki iaretlere akn gzlerle bakarken "Hangi kitap?" diye sorsa bile kendisinin hangi kitap olduunu bilemeyeceini biliyordu. Belki birka nefes daha kazanp adamn boazndan ekilmesini salayabilirim sanyor, onu lzumsuz cevaplar ve bo cmlelerle oyalamaya alyordu. Hayata ballk bu demekti zahir. Bir dakika sonra leceini bile bile bir dakika daha fazla yaayabilmek iin rpnmak bu demekti. Ben bir yandan olanlar seyrederken dier yandan Efendim Fuzul'nin matara kayna bakyordum. Gerekten de kay o kay idi. Acaba Efendim'in bana bir ey mi gelmiti?! Acaba bu kay bu adamn eline nasl gemiti. Kimdi bu adam? BC'den mi yoksa hazine avclarndan m? Neden bu kadar zalimce davranyor, neden bu kadar acmasz olabiliyordu? Gsne kt adamn da bir hayat olduunu dnmemek bakmndan geceki kurtlardan bir fark olabilir miydi?! aresizlik, altta kvranan adamn sesini iyiden iyiye yalvarlara itmi ama onu yumuatmaya yetmemiti. Ve hi olmayacak bir ey oldu babi'de lm istanbul'da a k j 6 5 ve tam haner Alacaatl'nn boazn kesecei srada bir el silah sesi duyuldu. zerindeki arln gsne ylp kalmas, Alacaatl'ya nce kendi lm gibi gelmi ve damarlarndaki kann boald hissini vermiti. Ne ki bilinci yerindeydi ve len kendisi deildi. Davranp zerindeki arl yana itti. Meer bu barna Gke Ali'nin iyiden iyiye kendine gelmesini salam ve arkadann zor durumda olduunu grnce son gcn toplayp akaralmazn atelemesine kap aralamt. stelik arkadann bahsedilen kitaptan haberi olmadndan da haberdar idi. nk akamki engin en iddetli yerinde, dizken aas kendisine yaklap, "Bre Gke karndam, vazifen bu kitab istanbul'a ulatrmaktr. Hazinelerden ve hepimizin hayatndan nemlidir." demi, o da beni koynuna sokup yle vurumutu. O gece yazlarma zarar gelmemesi, ve tomarmn dalmamasn, vurumann iddetiyle karlar zerinde paralanmamam ben ite bu Gke Ali'ye, bu Trkmen yiidine borluydum. Sabaha kadar o dke ben de dm hissetmi, sandn altnda baygn iken donmamas, yarasndan akan kann durmas iin dua etmitim. Olanlar bana deerli olduumu ve peimde insanlar

dolatn hissettirmiti. Efendim Fuzul, Sryani ktphanecinin vasiyetini yerine getirerek Siru balkl hanerin kabzasndaki srr ifreleyip ykmn iine kartrm, esrarengiz haneri Badat'ta dut aacnn altna gmerken de, sonra karp karanlk yzl insanlara verirken de bu dertten sonsuza kadar kurtulduunu dnmt ama, belli ki matara kaynn astarna koyduu erit, benim bama iler amaya yetmiti. Kay eridi ile haner bir araya gelmedike BC'nin srr zlemezdi, bunu biliyordum. Ama ite erit kt niyetlilerin eline gemiti bile. "Bu kay Efen-dim'den alanlar acaba kendisine bir kemlik ettiler mi?" sorusu, ite bu yzden cierimi hep yaka geldi ve imdi bile bu soruyu kendime her soruumda zlrm.. 66 I um akallarn ve tilkilerin rkek baklar arasnda iki arkada, Alacaatl Mustafa ile Gke Ali evreye bakndlar. Her taraf ceset doluydu. Gece devam eden kar, baz cesetlerin ve Basra hazinesinin stn rtmt. akallarn eeledii cesetler ise tannmaz haldeydi. Kendi yoldalarndan hayatta olan baka biri kalmamt. Hemen bir ate yakp evrelerine gelmeye balayan vahi hayvanlar oradan uzaklatrdlar. stelik yiyecek bir eyler de bulup piirmiler, srtlarna meyecek elbiseler giyinmilerdi. leye doru artk biraz daha kendilerini gl hissediyorlard. Gke'nin yarasndaki kanama da durmutu. Hazine sandklarndan birini atlar. Birer murassa haner ile er zmrt alp yeniden kilitlediler ve akta kalan hazine sandklarn, krdkleri kar ile rttler. Ayakta kalan drt attan ikisini eyerlediler. Gece boyunca kurtlara yem olmamak iin rpnp halsiz den yarah atlarn balarna birer kurun skmay da ihmal etmediler. Alacaatl Diyarbakr'a gidip valiye durumu haber verecek, Gke Ali de stanbul'a yollanp olup biteni ilgili yerlere anlatacak, sonra da beni Bedsten'de Kara Piri'ye iletecekti. Cesetleri gmmeye zamanlar olmad iin eski arkadalarnn ruhlarndan af dileyerek vedalatlar. imdi Gke Ali'nin terkisinde istanbul'a gidiyorum. imde Leyl'nn ak, koynumda da bir mektup ile Efendim Fuzu-l'nin gazelleri var. ykmn arasnda BUAM'n uzay bilimlerinin srlaryla dolu tabletleri ile Babil hazinelerine alan kapnn ifresi gizli. Frsat el verirse bir gn geri dnp kara gzlm arayacam. Kim bilir, belki kader onu da savurur sultann lkesine ve bir yerlerde buluuruz. Tabii ben onu bulmadan, BC beni bulmazsa. LeylaaaaaaaaL Bu ehr-i Sitanbul ki b-misl U behdr Bir sengine yek-pre Acem mlk fedadr Nedim Bu paha biilmez stanbul ehri ki dnyada bir benzeri daha yoktur. Orann bir tek tana, ran diyar (veya btn ecnebi lkeler) batanbaa feda olsunlar. VI Bu, Gizli Kimlikle Dalar Tepeler Getiimiz stanbul'a Yetmek in Akla Karay Setiimizdir Gke Ali, yol iz bilmeden, karl dalardan ve frtnal tepelerden, kpek sesleri duyduka belki bir yerleim yeri vardr diye sr tezeinin duman kokusunu ala ala, haramilerin ellerine dmeden, ormanlarda, srlm tarlalarda, orak vadilerde gnlerce at srd. Kh yollarda kirpi ve tavan yedi, kh dalarda kar sular iti. Gece olduka koynunda, gndz giderken terkisinde saklyordu beni. Okuma bilmiyordu, "Bir svari iin bir kitap ykten baka nedir ki?!.." diye geirdi bir ara iinden. Ama emanete hyanet etmeyecek bir adamd ve dizken aann vasiyetine uymak zorunda hissediyordu kendini.

ehir ve kasabalara yakn gidiyor ama asla halk iine karmyordu. Nihayet sekizinci gnde Sivrihisar civarnda, halktan uzak bir bahe iine kurulmu Bektai tekkesinde ilk defa scak bir orba iti ve yumuak dekte yatt. Ertesi gn huzuruna kt baba-dedeye bana gelenleri anlatp klk deitirdi. 68 LM

Koynunda beni sakladndan hi bahsetmedi ona. ilk defa scak orba ve yumuak yatak ile biraz kendine geldikten sonra atn tekkeye balayp yola koyuldu yeniden. Bu sefer yaya giden bir Kalenderi abdal idi ve yolculuunu tam onbir gnde tamamlad. skdar'da bindii kayk, iri dalgalar arasndan istanbul surlarna doru yaklarken yol boyunca srt srta yattm Basra hazinesinden alnma murassa haneri ve beni, kayk * ve dier yolcularn dikkatini ekmeyecek ekilde torbadan yava yava kard. Sanki gndelik ilerini yapmaya devam eden bir tacir gibi davranyordu. Haneri belindeki kuann iine aprazlama soktu. Birisini serpuunun iinde, dierini arnn ucunda, ncsn de pazubendinde saklad zmrtleri eliyle tek tek yoklad, ii rahatt artk. Bundan tesi emin belde istanbul idi. Halk buraya Drulemn, yani ki "emniyet yurdu" diyordu. Burada kanunsuzluk olamazd. Denizi ilk o gn grdm. Vatanm saylan Dicle'den birka kat daha geni olan Boaz sularnn Marmara'ya akt burnun ucundan Halic'e doru uzanan surlarn iindeki istanbul'un yeil korular arasnda yer yer grnen bir kuleler, dikili talar, antlar ve minareler kenti olmas dikkatimi ekti. Halic'e bakan yamalarda st ste binmi gibi ahap evler var idiyse de babil'de lm istanbul'da a k | 6 9 genelde ehrin bek bek grnen mahalleleri, balar ve baheler arasnda birbirlerine kol uzatm, biraz srt srta veya omuz omuza vermi ltl sevgililer gibi grnyordu. Surlarn 16 kapsndan byklkte nc durumdaki Bahekap-s'ndan girdiimizde tedirgin yzler ve korkarak yryen insanlarn doldurduu bir kentle karlatm. Bir hafta nce kimi meydanlardaki lklarla, kimi kaplara vurulan yumruklarla uyanan halk sokaklara dklm, dehet iinde dnyann sonunu yaam. Yakn kyler ve kasabalar dahil saatler boyunca herkes bir kyamet provas seyretmi. Gkyz tutumu, yldzlar yere dklmeye balam. "Bahem yldz doldu!" diye lk atan kadnlar, dolunay byklnde ate toplar grmler atlara ve yollara den. Sabaha kadar ikiyz ellibin yldzn yadn sayanlar(!) bile olmu. Ertesi gn herkes bir kyamet beklentisi iinde tedirgin ve tevbekr olmu, iki gece st ste hi kimse doru drst uyumam. "Bamza gkten ta yayor!" diye ne atlan birtakm hocalarn halk dehete salmalar kentin dzenini allak bullak etmi. Bir yandan camiler dolarken, dier yandan sur diplerindeki gizli genelevler talanmaya, kahve ve tnbeki dkkanlaryla koltuk alt meyhaneleri yklmaya balanm. Daha bir gece evvel ayn yerlerde zevkle sarho olanlar, kt kadnlarn koynunda yatanlar yapm btn bunlar stelik. Dn de i bir fahienin sokakta paralanmasna kadar vardrlm. Etleri dilim dilim edilip kentin dikili talarna, emelerine ve nar aalarnn gvdelerine ivilenmi ibret alnsn diye zavall kadnn. Halkn dilinde saraya kar bir fke olduu hemen anlalyor. Devleti ynetenlerin ileri kadnlarn gdmne braktklar, rvetin her yerde yz gstermeye balad, alverilerde fiyatndan fazlaya mallarn satlr olduu, insanlarn azgnlk ettikleri ve btn bunlara karlk Allah'n gkten ta yadrd, bundan ibret almak gerektii gibi konular hemen her yerde konuuluyor. Kimileri de bu dehet gecesinin etkisinden abuk kurtulmu ve srp giden gndelik kavgalarna dnmeye balamtlar. 70 L*M

Sur kapsnda yol ikiye ayrld. Devlet-i Aliyye'nin kalbi Top-kap'ya giden yol ta deliydi ve bostanc neferlerinin nbet tuttuklar giriinde halk birikmi, mneccimbann saraydan dnn bekliyordu. Seyyar satclar, macuncular ve zembiline koyduu kitaplarn reklamn yapan tellaln sesi, kalabaln bouk grlts iinde kaybolup gidiyordu. Her birinin azndan trl laflar kyor, biraz sonra mneccimbaya soracaklar sorular birbirlerine sorup yorumlar yapyorlard. Yazk ki bunca kalabalk, balarna den talarn ne olduunu deil de neye iaret olduunu renmek istiyorlard, istanbul fethedildii zaman grnen kuyrukluyldz ehrin dnden sorumlu tutan kardinaller gibi, mneccimba da imdi bu yldz yamurlarn uursuzlukla yorumlamayacakt. "Eer" diye dndm, "Mneccimba Bilge Akeldan'n bildiklerini biliyor olsayd, bunun bir gkta yamuru olduunu ve Tanr'nm her otuz ylda bir bylesi havai fiek gsterilerini bizim iin bahettiini syleyip korkmamalar gerektiini tembih edebilirdi, ama galiba zavall imdi kendisi de halk kadar korkuyor olmaldr." Gke Ali'nin sapt toprak yol kentin yerleim merkezine doru gidiyordu ve biz, iki tarafl tek tk evler, bedesten ve ka-palar derken Eskisaray nnden geerek onun yenieri ayakdalarnn bulunduu Etmeydan'na vardk. Gke Ali'nin ka zamandr seferlerle, savalarla, kan ve iddetle tank geen zamanlarn kalnts olarak ruhuna sinen tedirgin dncelerden kurtulduunu ve stanbul'a ait sde hayat zleyen huzurlu kalp atlarn duyabiliyordum. Admlarnda bile bir tazelik ve akraklk vard artk. yldr grme frsat bulamad kentin fazla da deimediini dnyordu. Yalnz kla yaknlarna gelince, vaktiyle kaytl olduu orta neferleriyle birlikte ara sra talim iin ktklar, iki yakada Mesihi Mescidi ile Bizans su kemerine yaslanan ayrda bir antiyenin kurulduu ve temel kazclarn, dlgerlerin, ta yontucularn, demir dkmclerin, kumcularn ve kireilerin harl harl altklarn babil'de lm istanbul'da ask71 grmek onu pek meraklandrd. "Herhalde" dedi iinden, "Sleyman Han'n gen len sevgili ehzadesi Mehmed iin yaptraca ilan olunan klliyenin temelleri bunlar olsa gerek." diye dnd ardndan. Grdklerinin, mimarba Sinan ustann ilk defa cami, medrese, trbeler, aevi, kervansaray, sbyan mektebi, muvakkithane ve sebilleri ayn kompleks iinde toplamay dnd ve izimlerini buna gre yapt ehzade Klliyesi olduunu ok sonra renecekti. "Kolay gele Sinan usta!.." dedi iinden, "Kolay gele!" Klann kapsna geldiimizde dervi kyafetinden dolay, "Hayrola erenler, tekkenin yolunu mu kaybettin?" diye alay eden nbetilere Gke Ali yn abasn ap omuzundaki dvme iaretini gsterdi. Bu iaret, yenieri ortalarnn' sancak ve flamalarn-daki iaretin ayns olan bir kurt dvmesiydi ve derhal ieriye buyur edilmesini salamt. nce biraz eski yoldalaryla grp hasret giderdi, sonra blk orta reisine kp bandan geenleri bir bir anlatt. Ardndan da yenieri aasna haner ile zmrtleri teslim edip maceray rapor etmek zere beraberce sarayn yolunu tuttular. O gn ben klada kaldm. Dorusu bu muhteem kenti grdkten sonra bir de orann kalbi saylan Topkap Saray'n grmeye dayanabilir miydim, bilmiyorum. stelik bu asker klasnda elenceli gnler geirecee benziyordum; her ey bana o kadar yabanc ve o kadar ilgin geliyordu ki!.. Gke Ali beni bedestende Kara Piri'ye teslim ettiinde gnlerden sal idi. Orta boylu, temiz yzl bu karayaz adam nce Aya Paa'nn mektubunu okudu. Sonra ayr sayfalarda yazl olan gazelleri alp gz gezdirdikten sonra katlayp serpuunun arasna koydu. Akam evine gitmeden nce de khyasn arya gnderip kuruyemiler, mezelikler, mevsim meyvalar almasn tembih etti. Meer bu hazrlk benim iinmi. Cumaya kadar Kara Piri'nin Yedikule'deki evinde emektar lala tarafndan sayfalarm batan sona yksek sesle okundu. Leyl ile yaadmz 7 2 um

babil'de lm istanbul'da ajk[73 hazin akn yksnden en ziyade etkilenenler evin kk olu ile gelinlik kz, bir de cariye Dileker idi. Dileker'i grnce Efendim Fuzul'nin, yky yazarken bu kz grerek yazdn zannettim. Sayfalar bir bir alrken Kara Piri'nin etine buduna enli hanm sk sk ban kerevite koyup ekerlemeler yapyordu ama Dileker ile evin gen kz kendilerinden geiyorlard. Leyl ile Kays'n lde bulumalar blm okunurken Dileker'in yama arasndan, kirpiine takl kalan gzyanda o sahneyi btn gereklii ve ayrntlaryla grdm. Benim akm ile Dileker'in kalbi arasnda belki de ezelden kalan bir sevgi ba vard. Belki de ezel bezminde ruhlarmza nasipleri datlrken ak isteyen gnlm o srada bu kzn yannda duruyordu. Belki de orada benim nasibim yalnzca aktan, acdan ve heyecandan yazlm, kader defterim bunlarla doldurulmutu. Dileker'in gzyan damtan sayfamda bir minyatr eskizi yer alyordu ve bu eskiz Efendim Fuzul'nin kmr karasna dokundurduu kirpi oku kaleminin izlerini tayordu. O anda kendimi minyatrn silik izgileri arasnda Leyl ile lde buluurken grdm. Bedenim yar plalc, etrafmda kurt ile kuzu, aslan ile ceylan, kartal ile gvercin akn bysne kaplm ylece oturuyorlard. Leyl elini uzatm, "Ey vahilere bildik, benimle yabanc olan! Ey derdime derman, gnlme sultan! Beni tanmadn m; Leyl'n bilmedin mi? Yoksa unuttun mu; hani seninle ben, kcktk, okula gitmitik, sevmi sevimitik. Bir tende iki can, bir kabukta iki badem idik.." diye anlatyordu bana. Evet evet, burada Efendim Fuzul beni resmetmeye almt ve bu sahnede her ey ne kadar da benim hissettiklerime uygundu, yknn sonuna doru, iimde bugne kadar gizlenen ruhun Kays'a ait olduu gereini bir kez daha grdm. Yoksa bininci beytim okunurken kendi mezarmn banda bekleyen Leyl'y eski tazeliiyle nasl grebilirdim ki!?. stelik Dicle yamalarnda beni dudaklarna lyk grmeyen kzn hayali de yoktu artk gzmn nnde. Karmda Leyl vard. Amiroullar'ndan Mehdi'nin kara bahtl kz Leyl. Ve ben, Leyl iin llere den lgn, Mlevvah'm olu Kays. Ama yine de ben Mecnn, Efendim Fuzul'nin klesi. Bir de BC'nin srr; duygu dnyamn hayata ynelik penceresi. Beni iki kat aranlr yapan sr... Kara Piri'nin evinde ykmn sonuna gelindii gece Dileker fenalk geirmiti. Evin gen kz da gizli gizli aktt gzyalarn aikr etmekten ekinmedi. Soranlara Leyl iin zlJ dn sylemesinin yalan olduunu ben biliyordum. O, iki ay evvel arda gizlice elini tutan civelek olann akyla alyordu. Onu yakan hasret alevi benim de iimi kavurmu, bana Leyl'm hatrlatmt. "Kaderim gzelleri alatmak olmamal!" diye dnmeye baladm imdi de. Leyl'y aramak iin ktm bu yollarda ksmetim hep gzya olsun istemiyordum. Yoksa kendi gzyalarn kadar bakalarnn gzyalarndan, kendi hicranm kadar bakalarnn hasretlerinden de sorumlu grecektim kendimi. in bir de farkl boyutu vard. Satrlarma gzlerini ilitiren-ler, bakalarna hissettirmediklerini sandklar aclarn benden gizleyemediklerini bilselerdi acaba bana hangi duyguyla yaklarlard?! Daha dorusu, istemeden onlarn mahrem hayatlarn izlediimi bilselerdi... Onlar benim yalnzca cildimi okuyorlar, sayfalarma bakyorlar, d yzm gryorlard, ama ben onlarn dlar kadar ilerini de biliyor, yreklerinden geeni anlyordum. Bu bana ac veriyordu. nk onlarn neeli anlar, kederli zamanlarndan, zntleri de sevinlerinden daha bykt. Grnte hemen hepsi mutlu idiler, ama derinlerde bir yerlerde daima hznlere batmlard, "insanlar hep byle mi?" diye dnmeye balam, "Acaba Dicle yamalarnda braktm sevgili Leyl'mn da kederleri var myd?" diye merak etmitim. O zamanlar imdiki gibi yetilerim gelimi deildi,

insanlarn kiiliklerini yalnzca parmak ularndaki kan dolamndan kestirmeye alyordum. 74 Bakalarnn mahrem hayatn bilmenin ne ar bir yk olduunu ilk kez Kara Piri'nin evinde anladm. Hane halknn ben yokmuum gibi davranmalar, gzlerimin nnde pervasz tavrlar olaanm gibi yapmalar, hele yalnz kaldklar zamanki davran ve dnceleri kendimi bir namus hrsz gibi hissetmeme yol at. Sz gelimi Kara Piri'nin kznn geceliini giyerken arkasn bile dnme gerei duymamas beni ldrtt. Ben hissedilmek, fark edilmek, muhatap alnmak istiyordum oysa. Yazk ki Kara Piri'nin sevgi ykl kzyla yalnz kaldm o gecede ben, Efendim Fuzul'nin ak oaltan klesi gibi davranmak istedim nce ve kirpiklerimi yumdum skca, ama baaramadm bir trl gzlerimin, karmda soyunan gzellie kaymasn. istanbul'un Bizans'tan kalan tlsml stunlarn ve kiliseden dndrlen camilerini, Maktul ibrahim Paa'mn Makbul olduu zamanlarda Viyana seferinden dnerken askerlerine top arabalarnda tatp grkemli saraynn nnde kalan Bizans hipodromunun harabeleri arasna diktirdii Vens, Apollon ve dier ryan Yunan heykellerini birer birer geride brakarak gidiyorduk. Bunlar, sanki torunlar kepazeliklerini seyredip de ibret alsnlar diye donup kalm beyaz gnahlarn bakir ve bakireleriydiler. Ama kader onlar torunlarndan uzaklatrp seyredenleri terletecek bir utancn ortasna atvermiti. Ben, Kara Piri'nin kadife astarl kaftanna yaslad elinde duruyordum. Yanmzda Hoten'den kt, baharat ve ipek getiren ekik gzl bir bezirgan vard, istanbul'a ilk defa geldiini konumalarndan anladm bu adam ok merakl biriydi. Bir ara onun BC yelerinden biri olduu zehabna bile kapldm. Kenti tanmak istiyor, grd her eyi soruyordu. Dikkatini en ok da dikili talarn ektiini biliyordum. Nitekim Kara Piri sorularndan bunalmasna anlatyordu: "Bu stunlarn hemen hepsi Bizans'tan kalmadr. Halk eskiden hepsinin birer tlsm olduuna inanyordu. Antik adan Ortaa'a geen inana gre bu stunlardan kimisi zelzeleye, babil'de lm istanbul'da ask|75 kimisi yangna kar ehri koruyordu ve bizzat krallar tarafndan keilere okutturularak diktiriliyorlard. Artk ehirler kurulur yahut onarlrken, al trenlerinde tlsml stunlar dikmek her memlekette yaylmtr, istanbul'da bunlardan pek ok vardr. Eski saray nne Konstantin zamannda dikilen u stunun bin para beyaz mermerden yapld, drt tarafna canl gibi duran asker figrleri yerletirildii, zerine de peri yzl bir b-4 kire heykeli konulduu, bu bakirenin ylda bir kez barp btn kular bana toplad ve gkte oluan izdihamdan dolay baz kularn lp yere dtkleri, halkn da kular kapp kutsal yiyecekler gibi ifa diye yedikleri bunlarn en nlsdr. Tavukpazar'ndaki u stunun yerinde eskiden krmz renkli som mermerden silindirik bir stun varm. Kent zelzeleden yklnca tamir esnasnda tlsm olarak bu stunu dikmiler. Tepesinde bir srck kuu rlyefi yer alrm o zamanlar. Zelzeleden yklnca emberlerle tamir etmiler de ad imdi emberli Ta olarak kalm." Kara Piri enesini dinlendirecek kadar konumasna ara verdikten sonra yine sorulara bouluyor, sonra yine konuuyor, yine ara verip yine anlatyordu: "Surdaki alt mermer direk, alt bilge insan adna dikilmi. Bunlardan zerinde tuntan kara sinek resmi olann devaml bir sinek sesi kardna ve bu yzden sivrisineklerin istanbul'a giremediine, tepesinde kurt motifi tayan stun sayesinde istanbul civarndaki koyun srlerinin ayrlarda oban-sz gezebildiine, birbirine sarlm iki sevgili heykeli bulunan stuna da geimsizlik eken kar kocalarn sarlmalar hlinde aralarnn dzeleceine inanlrm. Hl

inananlar bile var." diye ban ve elini sallad Kara Piri, btl inanlara kaplmadn gsterir bir eda ile. Arastaya doru yaklatklarn grnce de ehir tur rehberlii grevinin bitmekte olduuna sevinip son bir gayretle bildiklerini yanndaki tacir ile paylat: 76 LM

"istanbul'da bunun gibi salgn hastalklara, yangna, dman saldrsna, ahlkn korunmasna, velhasl akla gelebilecek her eye bir tlsm bulmak mmkndr. Halk, daha oniki yl evvel Rum ve Ermeni mahallelerinden bazlarnda, bir yenieri aasnn, stanbul'u ylan, yan, akrep gibi haarattan koruyan bal ejderha motifli burma stundaki ylanlardan birinin ban klcyla vurup krmasndan sonra ehre ylanlarn dolduunu syleyerek ortal velveleye verdiklerini ve padiahn askerleri tarafndan fitnenin nnn zor alndn hatrlyor, ibrahim Paa'nn sefer dn yzlerce asker ve ordudaki top mandalarna ektirerek istanbul'a getirttii heykelleri halkn ho karlamamasmn asl nedeni biraz da bu huzursuzluk idi." Kara Piri'nin anlattklarn bezirgan ile birlikte ben de masal gibi dinledim. Nihayet ibrahim Paa'nn, belki de sultann sarayna nisbet olsun diye bylesine grkemli yaptrd saray samzda brakarak arastaya vardk. n saakl kk dkkanlarn epeevre kuatt bir genie avludan ibaret olan arasta, sefere klrken orduya arlan zanaatkarlar rnek alnarak kurulmu bir ar idi. Kara Piri'ye gre istanbul'da belli mesleklere ait arastalarn en nemlisi iinde hassa blnden mrekkepiler, kt tccarlar, ciltiler, ebruzenler, minyatr ve tezhip sanatlar, divit ve hokka imalatlar, gm iileri ve simkeler, ibriim ve inecilerin bulunduu bu arasta idi. Krtas eminine bal olarak lonca sistemiyle alyordu. nnde papirslerin, parmenlerin, Badat, Pekin ve Viyana ktlarnn ayr gzlerde tomarlamp mteri bekledii bir dkkan geride brakarak beraberimizde gelen bezirgan ile buluacak olan Rstem Aa'nn dkkanna girdik. Mteferrikalardan olan bu yal adam ayakl, deiik melodiler alabilen boy boy, eit eit saatler yapyordu. Dnyann pek ok yerinden kendisine mteri gelir, ya istedii ebatta bir saat siparii verir, yahut dkkannda sra sra duran saatlerden birini hamallara ykleyip alp gtrrd, imalathanesinde yz babll'dc lm istanbul'da a.k{77 kadar kalfa ve rak altrd biliniyordu. Onun saatilik feir-nindeki baars, yapt saatlerin kiriini saksaan barsandan kendi elleriyle ekmesindeydi. Dkkannn nnde kurutulmaya braklm pis kokulu ipliklerin aslnda zerine koku giderici kimyasallar srlm saksaan barsaklar olduunu o zaman anladm. Saat rakkaslarnn ba dndrc hzn geride brakp deirmi iltelere oturarak eimli rahleleri zerine koyduklar sayfalara tasvirler izen nakkalarn bulunduu dkkana girdiimde yeni evimin buras olduunu, en azndan birka hafta burada kalacam anlamtm. Dkkann ortasnda renk renk boyalarn konulduu ini fincanlarla dolu yuvarlak bir tezgah duruyordu. Tezgahn ortasnda tel taraklar, ii kum dolu kaseler, yars suyla dolu bardaklarda ince ulu fralar, mhreler, mstarlar, maktalar ve keskiler vard. Tezgahn evresine birbiri ardna yan oturmu bu temiz yzl insanlar, yaptklar seri tasvirler iin gnlk hesabyla ayda bir maa alyor ve sipari zerine kitap naklyorlard. Arada srada ok zel resimler de iziyor ve bunlar deerli mterilerine sunuyorlard. Ustalar atlyede bulunmad zamanlarda bahnameler ve cinsel ierikli kitaplara ak sak tasvirler yapmaktan da gizli bir zevk duyuyorlard. Sanatlar uruna birou sonunda gzlerinin grme yetisini kaybeden bu adamlar, mrlerinin sonlarn genellikle bakalarnn desteine muhta yayorlard. Kendilerini teselli iin olsa gerek birbirlerine, nak yapa yapa gzlerinden olan ustalarnn ezbere nasl gzel yk sahneleri izdiklerini imrenerek anlatyorlard.

Ben, birounun yznde yaptklar gzel tasvirlerin ruhlarndaki izdm parlayan bu insanlarn nlerindeki sayfalarn tasvirlerini gzden geirirken, hepsi birden ayaa kalkp kapdan giren yalca bir zat selamladlar. Meer onlarn stadla-r saylan Nasuh Efendi imi bu. Padiahn ordusunda iken gzel matrak talimleri yapt ve herkesi ac kuvvetine hayran 7 8 um ettii iin Matrak Nasuh Usta diyorlard ona. Saray nakkaha-nesinin ba ressam idi. Efendim Fuzul onun ismini sk sk anar, kendisini tandn sylerdi. Sultann Badat' ald seferde o da varm meer, hatta yolculuk srasnda gidilen yerlerin, bu arada Efendim'in kasabas olan Hille'nin de minyatrn yapmm. Kara Piri ile tanyorlarm meer. ki gn evvel szleip bu vakitte Nakka Haydar'm dkkannda bulumaya sz vermilermi. Nasuh Usta beni ok merak ettiini syleyip Kara Piri'den kendisine gsterilmemi istedi. Gerekten de beni eline alr almaz pp koklayarak uzun uzun Efendim Fuzul'den bahsetti. Birka sayfadan dizeler okuyup hayranln belirtti. Sonra Haydar Usta'ya tembihte bulundu: "Yiidim! iimizde iirin kymetini en ok sen bilirsin. Fuzul stadmn L&M kitabdr, zenesin ve gzelletiresin." Bu szler karsnda varlm iddetli rzgrlara kaplm gibi titredi. Bir an, "Evet, ite bu benim ve bu benim hikyem!" diye barmak geti iimden. Bu arnn ve bu nakkahanenin bana gzel bir yuva olacan dnp sevindim; "Kyamete kadar huzurla oturabileceim bir yuva!" diye geirdim iimden. Ben, Amiroullar'ndan Mlevvah'n, kaderi hazin yazlm ehzadesi Mecnn. Efendim Fuzul'nin klesi; onun kitabnda yayorum. Ve sen, nerdesin Leylaa?!.. Kl-y marif satlr saklarnda Bzr- hner ma'den-i Um ulemdr Nedim Bilgelik kuma satlr bu kentin arlarnda, hnerin pazar kurulur. Bastan basa bir bilim ve bilginler ocadr vesselam... VII Bu, Gzellik Salonlarnda Uyandm ve Mstesna Renkler le Boyandmdr Nasuh Usta'nn kalfalarndan olan Nakka Haydar Aa, gerekten de iirin kymetini biliyordu. Efendim'in dizelerini okuduka sevincinin artmasn, kalbinin hzla vurmasndan anlyordum. Arada srada tekrarlad dizelere benzer kendince dizeler mrldanrken, sanki Nigar mahlasyla yazd iirleri Efendim'in beyitleriyle rttrmeye alyor, nakka kalfalarna arada srada beyitler okuyup yorumlar yapyordu. ykmn ak iinde nerelere hangi tr tasvirler izileceini, hangi malzemelerin kullanlacan tek tek anlatyordu. Blmlerim arasnda bo braklm yerleri ayrabilmek ve bu arada sayfalarmn alt ksmlarndaki delil szcklerini kaybetmemek iin bazen ykm ezberlemeye yelteniyor, bazen de iinden bu beyitlerin anlamlan arasnda ifreler aryordu. Anladm ki Haydar Usta'nn BC'den haberi vard. Resim izilmek zere datt 80

sayfalarmdaki beyitleri alelacele kopya etmesi de bunun iinmi gibi geldi bana. Eer sralama yahut ciltlemede bir deiiklik, yahut kazara bir kayp sayfa sz konusu olursa zorda kalmamak, BC adna grevinde ihmal gstermemek istiyordu. Paralanan cildimden nak iin ayrlan sayfalarm kalfalarn ustalklarna gre paylatrld geceden itibaren Haydar Usta ta ilk beytimden balayarak beni okumaya koyuldu. Bazen Fuzul mahlasyla yazlm gazellerime hayran kalp bunlarn Ni-gar mahlasn tamadna zld, bazen iinde Ariya Akel-dan'a ait bir iz ve bir sembol arad, bazen ykmn akndan ipular yakalamaya alt, ykme ait sahneleri sayfa boluklarma izen kalfalar her kontrol edite de Efendim Fuzul'nin eskizlerini tekrar tekrar gzden geirdi. Bylece bir yandan izilen minyatrlerin ykme uygun olduunu kontrol ederken, dier yandan Efendim Fuzul'nin izgilerinin ana hatlaryla korunmasna da zen gsteriyordu. Hatta kalfalar, onun ilk defa bu kadar titizlenerek almasndan bunalp arada bir gvensizlik bunalmnn bagstermesine bile kap aralamlar, bugne kadar meer ustalarn tanyamam olmann dedikodusunu yapmaya balamlard. Bir param benden koparlmt ya, izilen naklar en ok ben merak ediyordum. Acaba insanlar beni nasl.hayal ediyorlar ve bu nakkalar beni ne kadar tanyorlard? Sayfalarma, Efendim'in anlatmlarna uygun sahneler izecekleri kesindi, ama acaba beni bana ne kadar benzetebileceklerdi? Sabrszlanyordum. Kalfalar, daha evvel ize ize usta olduklar sahneleri belirleyip raflarda duran Nizam Hamsesi'nden ilgili naklar tekrar gzden geirdiler. Oralarda izilen resimlerime baktlar. Ancak Efendim Fuzul naklanmam iin yle yerlerde boluk brakm veya yle ilgin sayfalarda yer ayrmt ki, bunlarn dier mesnevilerde rneklerini bulmak, yahut o sahnedeki ruh halimi veya tavrm belirlemek olas deildi. rnein, btn giysilerimi ve babil'de lm stanbul'da ajkll kymetli mcevherlerimi verip avcnn tuzana dm ceylan yavrusunu kurtarmam veya kendimi zincire vurdurup Leyl'nn kyne gitmem, orada birbirimizi grnce dp bayldmz sahneler bunlardand, te yandan Leyl'nn doum sahnesi ve yaplan enlikler, okulda dier ocuklarn arasnda yan yana oturup ders dinlediimiz, Leyl'nn okuldan alnmas zerine arkadalarmn beni krlara gtrmeleri, babamn beni llerde bulup eve dnmem iin yalvarmas, dnrclerin Leyl'nn adrna gidip onu benim iin istemeleri ve amcamdan "Bende deliye verilecek kz yok!" yantn almalar, aklmn bama gelmesi iin dua etmek zere Kabe'ye gtrlm ve eie bam koyup "Tanrm, akm arttr!" diye ettiim dua, geri dnte yine llere dp vahi hayvanlarla dost olmam ve hepsinin evremde dolanmalar, bn Selam'n Leyl'y grp arplmas ve dnleri, yiit Nevfel'in ordularn toplayp Leyl'y bana almak iin amcamn ordusuyla savamas, bn Selam lnce Leyl'nn yas tutuyormu gibi yapp ak hasretiyle alamas, sonra gelip lde beni vahilerle otururken bulmas, annesine vasiyet etmesi ve lmesi, benim lm haberini alp mezarn zerine kapanarak can vermem, hepsi tek tek ve zenle iziliyordu. Her nak tamamlandka Haydar Usta onu yeniden kontrol ediyor, bir yandan renklerin ve desenlerin kontrastlarn incelerken, dier yandan Badat Bilimler Akade-misi'ndeki Sryani Ktphaneci'den kendisine ulaan BC gizemlerini tanmaya, Hilleli airin Badat'taki gnlerinden bu kitaba yansyan hatralar anlamaya, zmeye, belki kefetmeye alyordu. Henz hakkmda bir ey bilmediini anladm. Sz gelimi BC ifrelerinden ve bu ifreleri beyitlerim arasnda aramas gerektiinden haberi yoktu. Btn yapt, izimler zerinde durup belki bir define haritas zer gibi Itar tapnann yerini ve kapsn kendisine aacak bir mucize beklemekti. Onun bu tavrlar beni biraz olsun rahatlatmt. Demek ki BC henz benim dzenleni biimim hakknda, Badat'ta kalan haner veya Efendim'in matara kayna astar yapt erit 82 L*M

hakknda bilgi sahibi deildi. Eer bunlar biliyor olsalard Nakka Haydar beni ele geirir geirmez resimlerime deil de iirlerime dikkat kesilirdi. Nakka Haydar'n Osman ve Pervane adl iki rencisi vard. Maharetli ve yetenekli iki nakka olacaklar her hallerinden belli idi. Erdebil kedisinin ense tynden koparlm ince kllardan yaptklar fralaryla sayfada izgi izerken yahut spiral ekerken, o tyler ellerinde neredeyse bir tek sa teline dner, incelir, incelir, hayale dnerdi. Toprak boyalar, krmz ve ivit alamlarn, alkol ve kimyasal eczalar uygun llerde kartrarak elde ettikleri renkleri sayfaya geirirken yle sanatlar gsteriyorlard ki, srf onlar alrken grmek zere insanlar bu atlyeye geliyor, bazen saatlerce kalyorlard. I-te beni en gzel bu ikisinin renkleri anlatt ve hatta btn yk boyunca izilen btn tasvirlerin iinde bana en ok benzeyen Mecnn yzn, Leyl'nn mezar stne kapandm zamanki sahnede kalfa Osman izdi. Nakka Haydar'n atlyesinde pek ok ziyaretim olduunu sylemeliyim. BC ile alkalar olmayan, BC diye bir eyi hi duymayan, yalnzca sanat endiesiyle ve iir akyla beni grmek, tanmak isteyen insanlard bunlar. Bastonuna dayanarak iki bklm kambur srtn zor tayan mft Ltf Efendi'yi, -Colombus stanbul'a gelip de babil'de lm istanbul'da ak(83 denizcilikle ilgili keif projelerine himaye arad vakit Sultan II. Bayezid'e "Bana gemiler verin size yeni bir dnya vereyim!" dedii zaman sultann, "Bu keferenin syledikleri aratrla!" diye ii havale ettii ilim heyetinin bakan bu adam imi ve "Ahir zamanda yeni dnya m olurmu?!" diye Columbus'un teklifini sultana reddettirmi-; Kanun Koyucu nezdinde eli iken lkesine sandk sandk kitaplar ve bir de lle soan gnderen Avusturyal diplomat Baron Busbecq'i, paalarn zel kitaplklar iin sipariler veren baz ktphanecileri, okuma merakls mollalar ve daha birok kimseleri bu arada sayabilirim. Hepsi sayfalarm arasnda kk molalar vermekten haz duyan, bilgelik ve hner ehri stanbul'un zarif insanlaryd bunlar. Ziyaretilerim arasnda mutlaka sz etmem gereken alt kii vard ki onlar size anlatmazsam ykmn bu kentte ne derece nemli bir yer tuttuunu yeterince idrak etmemi olursunuz, ilk nce Balkesir'de sara ra iken istanbul'a gelip mektep medrese yz grerek iire ynelen ve Yavuz Sultan Selim Han zamanndan itibaren istanbul zarifleri arasnda saygn bir yeri olan Satlm Efendi geldi. Ona istanbul'da Sat Bey diyorlard ve Bayezid Han Camii avlusunda bir remilci dkkan var. Bu dkkana devrin airleri ve iir heveslilerinin gelip iirler okuduklarn, yeni yazdklar iirler hakknda dkkan sahibinin eletirilerini dinlemek istediklerini bilmeyen yok. Onu gzmde ok bytm olmalym ki karma ksa boylu, zayf, kse sakall bir ihtiyarck knca, "Olamaz!" dedim iimden "Koca air Zat Efendi bu ufak tefek adam olamaz!" Ama olmutu, ite nl air Zat Efendi idi karmda duran. stelik de ykme gz atarken kalbinden "Ah keke bu dizeleri ben yazm olsaydm!" diye geirdiini biliyordum. Dier ziyaretilerimden henz Fatih Medresesi'nde yksek renim gryorlard ve ortak zellikleri tarih ve edebiyata kar duyarllklaryd. Aralarnda konumalarndan anladm ki birisi Fatih Camii mezzininin olu Abdlbaki, tekisi 84 L*M

bbil'de lm stanbul'da a k } 8 5 Gelibolu kasabasndan gelmi olan l, dieri de Sadettin Molla idiler. Bana gsterdikleri sayg ve Efendim Fuzul hakknda syledikleri vc szlere bakarak bilimde ve edebiyatta yetenekli renciler olduklarn, eer talihin rzgrlar ters esmez ise ileride byk adamlar olacaklarn dndm.

Son ziyaretilerim, en byk itibar grdm Hayal Bey ile airlerin yaam yklerini yazmay kendisine i edinmi olan k elebi idiler. Hayal Bey beni bir yandan sayfa sayfa okuyor, dier yandan Nakka Haydar Ustalya dncelerini sylyordu. Hatta bir ara, Efendim'in hediyyesi olarak beraberimde getirdiim gazelleri koynundan kard ve onlarla ayn l ve uyakta yazd kendi iirlerini -o bunlara nazire diyordu- art arda okuyup alad. k elebi de Efendim'in hayat hakknda daha ok bilgiyi nasl elde edebileceini ve bunlar kitabna hangi slupla yazabileceini hesap edip duruyordu durmadan. Bu gzel yzl adamla karlatm zaman konuabiliyor olmay ok isterdim. yle ki baka hibir zaman, sz yeteneine sahip olmay bylesine kuvvetle arzu etmemitim. Dnsenize bir kez, eer k elebi ile karlatmda Efendim Fuzul hakkndaki bilgi ve hatralarm anlatabilseydim, bunlar onun Meairu'-uar adn verdii biyografi kitabnda ne muhteem bir blm olur, ne mkemmel naklarla sslenirdi. Belki de o benim anlattklarmdan balbana bir kitap yazar, Hilleli Efendim'i btn Trk illerine tantrd. O gn konuamamtm ve bu bana itibar balayan Efendim'in zerimdeki hakkn yeniden hatrlayp bir kez daha zlmeme yol at. Derinlerde bir yerde Efendim'e lykyla teekkr edememi olmann acsn duydum. Ayn acy yllar sonra "Fuzul lm!" haberini aldm gn de hissedecektim. Onun hakkn hi deyememitim zaten ben ve asla da deyemeyecektim. Geri bundan byle dizelerimi okuyanlar hep onu hatrlayacaklar ve ardndan gzelliklerini konuacaklard ama ben, l gzelinin sevdasn, bakalar farkna varmasa da onun sayesinde yceltmi olmann eziklii altnda hep alnm zamanlarda yaamaya mahkum kalacaktm. Bakalar bende muhteem bir ak tecrbesi grecek ama ben hep dn aklar yaayacaktm. Nitekim imdi de zmde bir kle idim, Efendim Fuzul'nin klesi idim, ama nereye gitsem sultanlar gibi karlanyordum. Galiba Efendim o nl dizesini kendisi iin deil de benim iin sylemiti: pi *** skdarl Nakka Haydar'n ciltevine gtrldmde ikenceye sktrlm bir kitabn zerine yksekten den giyotinin sesiyle rperdim. Buradaki her ey, Babil zindanlarn-daki ikence aletleri gibiydi. Ariya Akeldan'n onca yl lkeden kaldrmaya alt sularn cezas buradaki eyalara benzer eyalardan yansyordu mahkumlarn bedenlerine. Bir ara, BC yahut altn lah heykellerinin peindeki hrszlarn da bu aletlere yabanc olmadklarn dnp titredim. nk burada, gzlerimin nnde uvaldzlarla derileri deliyorlar, falatalarla gn yontuyorlar, mukavvalar ar mermerler altna bastryorlar, ktlar ibriimlerle dikiyorlar, kapaklarn zerine pirin emse ve kebent kalplarn el ikenceleriyle sktrp gnlerce ylece bekletiyorlard. Ayn eyalar kullanld, ayn iler yapld halde bir nak-kahane ile bir zindan arasnda ne byk fark vard. Birinde insan yaratlnn en estetik boyutta gzellik anlayna kap aralanyor, dierinde insan ruhunu en ziyade kskaca alan insanlk d tavrlar sergileniyordu. Bir falata yahut bir ine, burada gzellikler yaratrken, orada ac veriyordu. Burada baklar gzellii tra ediyor, orada gzel boyunlardan kan aktyordu. Orada ayn engelleri kullananlara cellat, burada sanat deniyordu. nsann bir niyet ve dnce ile anlam kazandn dndm. Demek ki insanlar niyetlerine gre iyi veya kt, gzel veya 8 6 um babil'de lm istanbul'da ask 87 fkjt "Padiah gibi bir kle; muhteem bir dilenciyim."

irkin olabiliyorlar, eyaya bak alan da buna gre oluuyordu. Ruhlarn eytana satanlar ile Rahmn'a adayanlar da ite bu ince izgi ile birbirinden ayrlyordu. Birileri zaman oaltyor, dierleri harcayp tketiyordu nk. Birileri iyi eylerle hayata anlam katarken, dierleri hayatn ktlklerine tapyordu. Bunlar dndkten sonra nakkahanede bunca gzel resimlerle beslenen estetik ruhumu birdenbire vahi rpertiler kaplad. Bunun bir snav olduunu ve ruhumu trplemem gerektiini dndm. aresiz, her grdme tahamml edecektim, yle de oldu. nce yapraklarm sktra sktra diktiler; feryadm kimseciklere duyuramadm. Ardndan ikenceye koyup trnaklarm skercesine zerime giyotin drdler; lklarm lleri uyandracak gibiydi ama ciltevin-dekiler oral olmadlar. Sahtiyan zerine altn yaldz emse koyarak hazrladklar miklepli bir kapak iine ebru teknesine batrlm kartonlarla baladlar beni; rpnlarmn hibiri fayda vermedi. En son, cildime vernik srp karanlk bir sandk iinde zerime arlklar bastrdlar; sesimi duyuramadm, hatta hi sesim kmaz oldu. Tam gn%rd bu azap. Leyl'nn ad dilimde, sevgisi kalbimde, resmi barmda ve hayali de ba ucumda diyeydi btn tahammlm; yoksa ben ben olmaktan km, kendimi kaybetmitim. Hassa ciltiler loncasnn en gzel Hatay naklarn yapan Nakka Haydar beni gn na karp da keten elyaf ile tozumu topram silip silkelerken, yeni grnme bakmak geldi aklma. Aman Allah'm, bu ben miydim?!.. Ben bir kleydim, ama hne giysiler iinde buldum kendimi. Bu bilgelik kentinin zarif adamlaryd bana bu gzellii veren ve iimdeki gzellii suratma yanstan. Altn ilemeli kaftan giymi bir ehzade gibi grnyordum. Bu arya neden arasta (sslenme evi) dediklerini o vakit anladm. Belime korse konulmu; yzme gzme srmeler, allklar srlm, sam ve peremlerim taranm, sanki bir gerdek iin hazrlanmtm. Onca eziyeti grp gn zindanda gzellik ve estetik adna ikence grdkten sonra, imdiki grnmden tr kendime gvenimi bir kat daha arttrdm. ite o an, ok istedim Leyl'nn yanmda olmasn, yahut onunla yeniden kucaklamay. Leyl!.. Seni aramak iin yazk ki iradem elimde deil. Beni getiren de, gnderen de; satan da, alan da bakas. Ben sana gelemiyorum bari sen getirt; sana salamyorum, bari sen al!.. 1.1 babil'de lm istanbul'da a s k]89 yle sermestem ki drk etmezem dnya nedir Ben kimim, saki olan kimdir, mey sahb nedir Fuzuli Ak ile yle sarho olmuum ki artk bilmiyorum dnya nedir? Ve bilmiyorum, ben kimim; bana bu ikiyi sunan da kim; iki ve kadeh nedir?!.. VIII Bu, Abdal Kongay In Peime Dt ve Bin Bir Dncenin Bama tUdr Ben Topkap Saray'nn kapsndan girdiim srada Nakka Haydar'nn ciltevinden yedi gvercin havaland. Ayaklarnda, dnyann deiik yerlerindeki BC yelerine ulatrlmak zere kk pusulalar tayan yedi posta gverciniydi bunlar ve Nakka Haydar Usta,

"Bir gelin, kem baklardan ve yavuz ellerden ancak bir sarayda korunabilir ve sonsuza kadar yaar." diye yazmt. Ayn anda Ahrkap'sndaki Bektai zaviyesinden de iki erkek gvercin havalanm ve bir saat kadar sonra nc bir gvercin ile, Nakka Haydar'n dii gvercinlerinden biriyle geri dnmlerdi. Bu zaviye, kongay k abdallar ile ah smail'in istihbarat servislerine hizmet eden gezginci Kalenderi dervilerin konaklamalar ve haberalma hizmetlerini yrtmeleri iin kurulmu ve sarayn hemen burnunun dibinde bir elma bahesi iine gizlenmiti. Cildimi yapan Ahmed Usta'nn dkkannda Nakka Haydar tesadfen kefettii zaman rendim bunlar. Ciltevinde ikenceler arasnda canmn acd gnlerden birinde Ahmed Usta'ya bir k abdal gelmi ve okumak iin yeni kitaplar aradn sylemiti. Belinde teber, kolunda tebih, kulanda kpe, gsnde ve pazularnda Zlfikar dvmeleri yer alyordu ve abasnn altnda giysi olarak yalnzca bir kuak ile dizlerine kadar bir etek vard. Usturaya vurulmu bandan Melam serpuunu karp aynn demine kuanda saklad esrar kutucuunun demini kattrarak ierken Nakka Haydar, akta kalan zekerine bir halka takl olduunu grp "Baba erenler, kuu tuzaa bend eylemisin!" diye takld, "ikide birde havalanyor da!" diye karlk verdi k abdal ve sohbeti koyu-latrp gezdii yerlerden, tant insanlardan, ahit olduu akllara durgunluk verici olaylardan ve devlet siyasetinden uzun uzun anlatt. Ahmed Usta onun bir ama iin kendisini ziyaret ettiini daha bandan anlam, bir bahane bularak Nakka Haydar' da ciltevine ararak sohbete katlmasn salamt. Nakka Haydar bir abdal dervi iin okuma yazma bilip bunca derin fikirler yrtmenin normal olamayacana karar verdiinde konuulanlar lp tartmaya balam, bu dazlak tral, garip klkl abdala bir mim koymu, hatta peine bir adam bile takmt. "ok okuyan deil ok gezen bilirmi erenler, hele anlat biraz!" diye diye onu konuturmaya altysa da dervi yalnzca kendi istediklerini anlatm, Haydar'n sorduklarndan hibirine die dokunur cevaplar vermemiti. Anlattna gre ad Musa idi. iran', Turan' dolap Fazlul-lah Huruf akn, Hallac- Mansur srrn, Nesimi retisini yaymaya alyordu. Badat'tan balad yolculuuna Balkan-lar'a doru devam ederek insanlar Hak yola uyandrmak istiyordu. Cbbesi nerede akamlarsa orada sabahlayarak, belindeki kekle ne dmse onu harcayp kanaat ederek, suyunu 9O LM

babil'de 6IQm istanbul'da s;k I 9 1 derelerden iip azn aalardan toplayarak da bayr ayor, Hak yoluna sefer eyliyordu. Son bir ayn Sivrihisar'da bir Bektai Tekkesi'nde geirdiini syleyince, "Bu abdal dervi de tpk benim geldiim yerlerden buraya gelmi!" dedim kendi kendime ve sonra, "Gke Ali'nin izini takip ediyor olmasn?" diye bir pheye dtm. Artk onu ben de dikkatle dinleyecektim. Okumak iin yeni kitaplar arad bahanesine Haydar Usta gibi ben de inanmamtm. Konumalarn devamndan bu phemde hakl olduumu da anladm. Bu adam Badat'tan bu yana peime dm bir ah smail casusu idi. Nakka Haydar'in da benim gibi dndn, bir yandan onu dinlerken dier yandan iine devam ediyormu gibi tekneden genie bir ceylan derisini karp sular szlsn diye tam da benim H sayfalarm dzleyen mermerin nne rtmesinden anladm. Artk onlar gremiyor ama konuulanlar tam tamna duyabiliyordum. "Erenler!" dedi Nakka Haydar, "Biraz da eski kavimlerden, tarihe ait eylerden anlarsanz bize!.."

Abdal Musa, ok kurnaz bir adamd. Bu sorunun altnda nelerin aratrlacan hemen kavrad. Nakka Haydar' kendisine inandrabilirse arad eyi bulabilmeyi de umuyordu stelik. Konuya daha kolay girebilir diye Hal seferlerinden bahsetti uzun uzun. Kilisenin ynlendirdii bu kutsal sava iin denizlerden ve karalardan btn Hristiyan dnyann atolarn, tarlalarn, karlarn brakarak nasl dalga dalga Kuds'e geldiklerini, zrhlara brnm atlarn ve valyelerin getikleri yerleri ekirge srs uram ekinler gibi nasl harab ettiklerini, ama kutsal topraklara vardklarnda et ve kemikten ibaret Mslmanlar nnde ok aclar ektiklerini, ard arkas gelmeyen o savalarn acmaszln, ate toplarnn ve zehirli oklarn yad ormanlarda yank insan kokusunun dillerini sarktarak soluyan kurtlar ve a kpekleri bile nasl karttklarn, Selahaddin ile Richard'n kahramanlk mukayeselerini, Ha ile Hilal kavgasn ve bu savalarn Hristiyan ruhlarda at derin yaralarn hlen devam ettiini, uzun uzun anlatt. "Bakn bir de hikye anlataym size Haydar Usta!" dediinde, "Haydi bakalm kar azndan baklay!" karln vermek geldi iimden. "Bu Hal seferlerinden drdncsnde Papa Innocentius, Macar kral Andras'a gizlice bir haner vermi ve Kuds alnd vakit bunu sa'nn beiine dedirdikten sonra Sleyman Mabedi'ndeki bir haner ile deitirmesini istemiti. Bu haner ta Babilliler zamanndan kalma olup, kabzasnda ifte boynuzlu ejderha ba tayan lanetli bir haner imi." Musa'nn bu cmlesinden sonra iimden bir eylerin koptuunu hissettim. nk Efendim Fuzul'nin medrese avlusundaki dut aacnn altna gmd Siru balkl hanerden bahsettiini anlamtm. Musa heyecanla srdryordu szlerini: "Kimin eline 9 2 um geerse ona lm getirirmi bu haner. Papa bunu Sleyman Mabedi'ne koyarak lanetini kyamete kadar balamak istiyormu. Andras, sonunda ordusundan yedi adam semi. Her birine "Evrenin valyeleri" rtbesi verip kendileri ile atlarna giydirilmek zere birer elik rme zrh hediye etmi. lerinden en gz pek olanna haneri teslim edip dierlerini de onu korumak zere Eyyubi tabyalar iine, deiik kimlik ve kyafetlerle gndermi. Bunlar bizim aknclar gibi dil biliyor, Mslmanln gereklerini yerine getiriyor ve ayn zamanda Selahaddin'in askerlerinden lojistik ve stratejik bilgi topluyorlarm. Ne ki nc gn Selahaddin'in "Ordu iinde casus vardr, her kim bir casus kellesi getirirse bir doru at vereceim!" ferman zerine tanesi kellelerinden korkup paay kaptrmamak iin firar etmiler. Onun katn gren dier drd telaa kaplnca da yakalanmlar ve hemen sava alannda ldrlmler. Bu hengamede birka uyank da, iki gn evvelki arpmada len baz Hal askerlerinin kellelerini keserek, sanki kaan casuslarn kelleleriymi gibi Selahaddin'den dl almlar. Takip eden gnlerde casus olduu iin ldrlenlerin says otuz ikiyi b\mu." Nakka Haydar Musa'nn ayn tazeledikten sonra "Peki erenler, hanere ne olmu?" diye konumaya ayak verdi. "Ne olacak, o gnden sonra laneti yine devam etmi. En son, mr uzun olas sultanmzn Badat' fethettii srada m bir k-tphanecideymi. Adam intihar etmi ve bir daha gren olmam. Diyorlar ki, hanerin laneti daha sonra bir kitaba gemi." Nakka Haydar "Vallahi erenler, ok kr ben sa olduuma gre senin lanetli kitap henz bize gelmemi!" diye glerek karlk verdiinde ben "Acaba gizlediim sr bir lanet mi?" diye dndm. imdiye kadar getiim yerlerde arkamda ller braktm doruydu. Bana sahip olanlarn lmle burun buruna geldikleri de... Ama ben yine de bir lanetli gibi hissetmiyordum kendimi. Fakat Nakka Haydar ile Abdal Musa'nn konumalarndan anladm ki bundan byle beni yalnzca bilginler babil'de lm istanbul'da a; k I 9 3

deil, hrszlar da arayacakt. Acaba BC yelerinden hangisi altnlar bilime tercih etmi ve Akeldan'n srrn sylememesi gereken kiilerle paylamt? Hangi adam iyi ile kty kartrm, iki tarafl oynayan casuslar gibi ruhunu satmt. Bilgi, evet tehlike demekti, ama bilginler de en saygn insanlar saylrd. Bilgiye hkmedenlerin altn ile ne ileri olabilirdi ki?! Bilgi ile zenginlik bir arada dnlebilse bile bilgi ile hrs ayn ruhta atr dururdu. "nallah zehirli oklara hedef olurlar!" diye beddua ettim byleleri iin. Gn kararasya kadar baka konulardan ve kitaplardan konutular. Musa, "Eyvallah!" deyip ayrlaca srada kekln Nakka Haydar'a uzatm, o da iine bir peksimet ile satmas iin bir minyatr koyarak kendisini kapya kadar uurlamt. Aslnda niyeti ne tarafa gittiini kontrol etmekti. Nitekim o arastann dou kapsndan kar kmaz da peine adam takmt. Ertesi gn Nakka Haydar'n benimle ilgili almalarn hzlandrmas dikkatimi ekti. Sanki lanetli olduum masalna inanm da benden kurtulmak istiyormu gibi geldi bana. Gke Ali'nin izini takip ederek Ahmed Usta'nn cilthanesine kadar ulaan bu adamn bir Melami abdal veya Kalenden dervii olmadn, tam aksine Babil hazineleri peinde bir eteden olduunu akamki takip srasnda anlamt. Onun iranl ahseven-lerden olduundan da phelenmedi deildi, ama "ah ismail'in her yerde casusu var zaten!" diye dnp bu konu zerinde fazla durmad. BC'nin srrn hrszlardan korumann imdi kendisine dtne karar vermi, bunun iin kendi kendine and bile imiti. Ciltevinde emniyette olmayacamn ve bir an evvel gvenliimi salamak gerektiinin bilinciyle areler dnyordu. Bir an evvel cildimin bitirip saraya teslim edilmemin emniyetli bir yol olduuna hkmetti.. Ne de olsa Ahrkap'daki Bektai Tekkesi'nin kollar saraya uzanamazd. Hem birka gn sonra bu tekkeyi sarayn bostancsna ihbar etmek, iinde ah'sevenlerin bulunduunu ve casusluk yaptklarn ortala 94 UM

yaymak da mmknd. Btn leden sonrasn areler, dnerek geirdii o gn, "Se-mah ( Hilal)" adl saray gizli servisinde alan bir akrabasn da ziyarete gitmi ve burada daha baka ler dndn renmiti. Baz yenieri odabalarnn eteleerek uzak grl drbnler ile Boaz deniz trafiini ve gemilerin bandra ve alay sancaklarn gzetledikleri, Fransz gemileri geldike tekkenin atna ektikleri iaret sancaklanyla haberleip onlara baz gizli bilgiler aktardklar, dervi klnda istanbul iinde yirmi kadar istihbarat eleman altrdklar, geimlerini salamak iin de Galata limanndaki hammal tekilatn kurduklar ve loncaya bal olarak btn yk indirme ve yklemelerden haberdar olduklar, gizli kargolar geldii zaman bizzat kendilerinin hammal kyafetinde limana gittikleri, yenieri ocandaki rtbeleri sayesinde de gvenlii saladklar gibi bilgiler bunlardand. Nakka Haydar beni bir an evvel saraya teslim etmenin iyi olacana, btn bunlar rendii zaman iyiden iyiye inand. Dndne gre ben sarayda kaldm mddete nasl olsa hazine-i hassa kitaplar arasna kaydftlunur ve kilit altna alnrdm. alar ve bilimsel gelimeler hzla akp dnyann uzaya alacak kaplarnn srlarn aklama zaman geldiinde de hzine dairesinden alnp sultann nne konulmam kolaylard. nk Nakka Haydar u andaki dnyann medeniyet birikimine bakarak gelecekte BUAM'n istanbul'da kurulacan dnyordu. yle ya, hangi devlet Osmanl'dan daha stnd ve bilimsel almalarda onu geebilirdi?!.. Vaktiyle ha adna hizmet veren bilginler ve bilgiler istanbul'un fethinden sonra hilal iin oalm-yor muydu? Ve BC yelerinin ounun ileride bu lke topraklarnda yaamas pekl mmknd!.. Bir de u hrszlar olmasa!.. Saraya bir gelin gzelliiyle adm attm sralarda Nakka Haydar'nn gvercinlerle gnderdii pusula beni, bilge Akel-dan'n tabletlere kazd srrn aklanaca gne kadar bu babl'de lm istanbul'da a;k|95

duvarlarn iinde yaayacama inandrd. Saray bana huzur mu verecekti, yoksa hzn m(> bilmiyordum. Leyl'm aramak kolay m olacakt; zor mu, bilmiyordum. Burada gce sahip mi olacaktm, boyun mu eecektim, onu da bilmiyordum. Bildiim, Kanun Koyucu'nun, duvarlar samur krkle kapl odasndan dnyaya yaylan ihtiamna kendimi teslim etmenin heyecanyd, istanbul arastasnda kle pazarlarnn btn paralaryla tartlacak, btn mcevherlerinden ar tartacak kadar gzellemi, saraylara yarar bir asalete brnmtm. Bunu beni korumak isteyen BC mi yapmt; yoksa sultann iltifatna kavumak isteyen Ahmed Usta veya Nakka Haydar m, farknda deildim. Farknda olduum ey, Leyl'y zlyor olmamd. Leyl!.. Yokluunda alnma lanetler koyanlardan kurtar beni. 9 6 um Geh vuslatta k, gh mehcr Bu dnyadr geh matem, geh sr Bak k bazen vuslattadr, bazen ayrlkta... Dnya derler buna; bazen lm, bazen dn (vuslat olunca dn, ayrlk olunca lm)... IX Bu, Glhane'de Bir Cevizle Karldm ve Megril Kzna Leyl Diye Sarldmdr Leyl diye sarldm ona. Salar gn gibiydi; ona bakan, "Bu kz banda bir gne tayor!" derdi. Gzleri berrak maviydi; ona bakan, "Gkyz yere inmi!" sanrd. ark iklimlerine ait bir sabah bahesinin aydnln tayan yznde eski Anadolu masallarnn renkleri okunuyordu. Yrse ayaklarnn altnda yeil imenler bitecekti neredeyse. Temiz, aydnlk bir yrei vard. Yamurun lodosu eleyip geen iddetiyle sarslan u zemheri gecesinde yzm yakan scak nefesine braktm kendimi, tutuldum; yandm, yakldm. Narin bann kua arl ve knal salarnn amber kokusu iimi bayltyor, zihnimi mest ediyordu. Yalnzca birka kuru dal kalm asrlk ceviz aacnn ancak ikimizin sabilecei kovuunda gecenin ge saatlerini soluyorduk. Cevizin koca gvdesini ak ile sarp yine ak ile kurutan sarmak dallarnn yapraklarndan szlen yamurlarn hznl arksn dinleyerek zgrl derin derin iine ektiini babil'de lm istanbul'da ak97 hissedebiliyordum. Hkmdarn kanunlarn ve kadnefendinin kskanlk dolu talimatlarn inemenin dehet ve heyecanyla titreyen beyaz teni durmadan slanyor, ayandaki ar gittike iddetleniyor, iliklerine ileyen souk, zihnini uyuturup uyku ile uyanklk arasnda kbuslara salyordu. Buna ramen mutluydu, aclar ilk kez bir anne gibi hissediyordu. Yerinden kml-dayamyor, bir elini zerimde, dier elini karnnda gezdirerek yaamaya alyordu. imeklerin n kollayarak surlar gzetleyen bostanc neferinin ters voltasndan yararlanp sarayn yksek duvarlarndan ulu ceviz aacnn dalma atlad srada karnnda drt aylk olu, bohasnda ben vardm. Ne var ki cevizin gvendii dal ona ihanet ederek sarayn kanunlarna sadk kalm ve k-rlvermiti. O anda iki elim olmasn ve Leyl'm yere derken tutmay ne kadar isterdim.

Onun hassas ruhunda Leyl'm buldum ben ve o gece Leyl diye sarldm latif bedenine. Ama sultan ona ilk sarld gn "Rukl!" demiti, "Gecemi safalarla doldurdun, adn eb-safa olsun!" Rukl, drt yl evvel Osmanl sarayna satlm ve sarayn kapsndan girerken kendisine, "Burada kle olmak efendi olmaktr. nk sarayda terbiye olmayan, hibir yerde terbiye renemez. Burada terbiye mziktir, resimdir, edebiyat, tarih ve corafyadr." denilmi, bu konuda dikkati de ekilmiti. Esirciler Grcistan'n Megril diyarndan karp getirmilerdi onu stanbul'a. Yedikule esir pazarndan alnp cariye diye saraya verildiinde mehtaba "Ya do; ya doaym!" diyen onalt-snda bir taze idi. Irknn btn gzellii nak nak yzne, gsne, beline, bacaklarna yansmt. Kafkaslarn imir, ard ve servileri arasnda yaban kedisi, tilki, kr tavuu ve zerda-valara tuzak kurarken felek onu tuzaa drm, esircilerin kafesine koymutu. Osmanl saraynn ne temrinindi ve nar erbetleri, ne macun ve helvalar o koyu glgeli dalarn kaynak sularnn, bal ve cevizlerinin tadn unutturabilmiti ona. 98 Glhane'deki ceviz aacnn kovuunda birbirimize sarlm yamuru dinlerken Rukl de, ben de gemi gnleri dnyorduk. Onun drt, benimse krk yllk hatralarmz vard u duvarlarn tesinde. Hi kmayacakm gibi girdiim u duvarlarn tesinde aclarmz, sevinlerimiz vard, ikimizin de mutluluklarmz, hznlerimiz; kahkahalarmz ve gzya-larmz kalmt orada. yi mi yapmtk saraydan kamakla, daha dorusu o giderken beni de yanna almakla iyi mi yapmt, darda bamza neler gelecekti, kaderimiz nasl izilmiti, bilmiyorduk. Sevgilerimiz oalacak myd, yitirilecek mi? Buraya domak iin mi saklanmtk, lmek iin mi? Glecek miydik, alayacak m, bilmiyorduk. Hayallerimizle hatralarmz birbirine karmt. Rukl'n gzlerinden iki damla ya dt barma. Ac glmseyilerle harmanlanm iki damla ya. Btn bir hayat macerasn okudum o iki damlada bu taze gelinin, btn akn dmledii umutlarn grdm ve yreim bir kez daha yanarken, bir kez daha sevdim onu Leyl diye. Hareme geldiinin ilk gnlerinde -ki ben o zamanlarda ihtiamn rd u surlarn iini kar kar renmitim artk-ryasnda hep kilise zangou olan babasn gryor, annesinin z diliyle konuuyor ve hznl sesiyle, Heves geer sevda deil Benim yazgm baka yazg Ah dolandm bamda dert Kara haber tez varrm Nani na didou nana nanina trksn mrldanp duruyordu. Sarayn ssz ta duvarlarna arpan sesi teselli deil ikenceye dnyor ve yatana her girite dua gibi "Nani na didou..." nakaratn tekrarlyor; kbuslarla dolu uykusundan uyandnda da nefesi kesiliverecek gibi oluyordu. Sarayn yol yol mermerlerle ayrlm aal bahesinde K babii'de lm stanbul'da a k I 9 9 gezerken, ta duvarl yksek kubbeleri altnda otururken, mum alevleri kaln kaplarn ardnda titrerken, nevruz bayramlarnda saray bahesinde baharn renklerini ruhuna damtrken, kurdelalarla paketlenmi nevruz tatllarn neeyle yerken hep ruhunun dn hissediyordu. Bahenin, belki de sarayn en nemli kiisi olarak tand harem aasnn yerlere kadar uzanan ltl elbisesi iindeki siyah fkesinden korkarak almaya balad bu hayat ona ok ayr bir dnya gibi grnyor ve hep bu ryadan bir gn uyanvermeyi bekliyordu. Zaman ilerledike gerekleri kabullenmeye balad. Rus ve Martinikli cariyelerle dost olmas bu teselli dnemine rastlamt. Benzer yklerini anlatarak birbirlerine gven vermeye alyorlar; ekmeklerini, tatllarn ve ubuklarn blyor, sevinlerini ve hayallerini paylayorlard. Paylamadklar tek

ey parfmleriydi. Bedenlerine ve boyunlarna srdkleri esanslarn srrn kimseyle paylamak istemeyileri elbette ikbal ansn yitirmemek iindi. Belki de sultan onlar kokularndan ayrabilsin diyeydi. Ve ok ilgin biimde, bu gencecik kadnlar hep ' t bir ayr romann kahraman idiler. Kanun Koyucu zamannda buradaki hayat daha bir bakayd. Deiim, Selim zamannda balad saylr. imdi Osmanl sarayna hkmeden Sultan Murad 100 I UM babil'de istanbul'da ask M 0 1 ise kurallar ters yz etmi gibi artk. Son on ylda saraydaki sosyal hayat da birdenbire yozlat. Kubbealt toplantlar, resm grmeler, sava kararlar, d ilikiler, diplomasi, eli kabulleri derken haremde de farkl bir hiyerari kendini gstermeye balad. Selim'in olu Murad'n ei vard. Byk kadnefendi haremde her eyi dzenliyor, sultann ilgisini zerinde tutabilmek iin onun houna gidecek her dzenlemeyi yapyordu. Sultann garip hikyelere olan merakn kamlyor, meddahlar ve soytarlar araclyla onu hemen her gece sanki odasna hapsediyordu. Kadn, eski Trke'de "hkmeden ve emreden dii" demekti ve Hrrem'in yaad bu sarayda, bu szck, en gerek anlamn bulmu gibiydi. imdiki sultan da, grnte babasndan ve dedesinden kalan geni topraklara hkmediyor, ama gerekte ordusunun banda bir gn bile sefere kmyordu. Sarayn koridorlarndan ve yksek kubbeli salonlarndan dnyaya yn vermeye alyor, meddah Tfl'nin anlatt kahramanlk ve aklabanlk yklerime de acziyetine teselli peesi rtme yoluna gidiyordu. Ve bir gn Rukl'i sultana arz ettiler. Henz onyedi yandayd ve krpe tenini hamamda keseleyip trlar srdler, ellerini knaladlar. Meataln Hzr Hayrettin Reis'in Cenevizli korsanlardan elde edip Kanun Koyucu'ya armaan ettii ikiyz esirden biri olan ve bu sarayda yalanan ebperi kadn -ki asl ad Speranza idi- yapt. ebperi Rukl'e, gerdann akta brakan ipekli bir tuvalet giydirdi, Megril esanslaryla boynunu o-du ve nasl davranmas gerektii konusunda kulana srlar fsldad. Ba kadnefendinin kin ve kskanlk dolu baklar arasnda Rukl, bir huri gibi szld Sultan Murad'n odasna. Bir masaln iine girer gibi heyecanla girdi kapdan. Yava yava admlarla, bir ty yere der gibi sessizce yrd. Niyeti, haremdeki l! her kadn gibi bir daha oradan ayak kestirmemek, sonunda bakadnefendi olmakt. Bu kaln duvarlarn arasnda nefes almak iin buna ihtiyac vard. Madem ki buradan kamayacakt, yleyse sradan biri olmak yerine fark edilen biri olmalyd. yi bir terbiye alm, okumasn renmiti. Babasnn kilisesinde neideler syledii zamanlardan kalma musik bilgisini ilerletmiti. eng alyor ve iir yazyordu. Bir kadnn, ancak Nbir erkek yannda gzel olduunu dnyor, ikiye blnerek yaratlan cinsiyetin btnlemesiyle hayatn devam ettirilebileceine inanyordu. Rukl'in duygusall, diiliinin nndeydi. Speranza'nn kulana fsldad uh tleri tutmak

yerine kendisi gibi olmay yeledi ve sultana bedeninden nce kalbini sunmay uygun buldu. Murad mahlasyla kane gazeller yazan sultann onu anlayacan biliyordu. iir her ikisinin de ortak duyarll olursa neden birbirlerini sevmesinlerdi ki?! Rukl, ok gemeden sultann kalbine giriverdi. Artk ona memleketinde anlatlan hikyelerden demetler sunuyor, yeni yazd iirlerden okuyor, yabanc dillerde arklar sylyordu. Sultann btn o hametinin arkasnda nahif bir kalp tadn kefetmiti ve bunu diili-iyle deil, tatl diliyle yapmt. iir, buluma noktalaryd. Gnler akarken Rukl, eski arkadalarnn hepsinin kalbinden srgn edildiini fark etti. Hamile kaldn anlad zaman, eski dostlarndan sevincini paylaacak bir tek insan bulamamt. Sultann akn kalbinde, ocuunu karnnda bytmenin mutluluuyla nceleri buna pek aldrmam, tesellisinin acsndan byk oluuna kretmiti. Ne var ki gn getike her ey tersine dnmeye balam, kskanlklar dmanlklara, szler yalanlara karmt. Baz gecelerini sultan ile geiriyor, dier zamanlarda hcresine ekilip can skntsn gidermek iin eng alyor, arklar mrldanyor, iir kitaplar okuyordu ama artk gittike daha yalnzlayordu. Gzde olduktan sonra neredeyse kendisini oyalayacak bir ey kalmamt koca sarayda. Ne byk eliki idi bu! Hele de rakipleri 102 ile arasna resmiyet girdikten, onlardan uzaklatktan, yahut onlar kendisini aralarndan uzaklatrdktan sonraki yalnzl dayanlr ey deildi. Dnyaya bir ehzade getirmenin bedeli bu kadar ar m olmalyd?!.. Hem belki bebei kz doard, kim bilir?! Ben Mecnn, Efendim Fuzul'nin klesi, o gnlerde tandm Rukl'i. Sultan, gnln elendirsin diye verdi beni ona. ilk sayfamn kenarna turadan imzasn yazd kara is mrekkebini hokkadan dkt inceltilmi deniz kumu ile kurutmu ve harfleri parmak ularyla yoklayp tam zerine hatra niyetine bir buse kondurmutu. Bu, barmda tayacam nc buse idi ve Dicle'nin serin yamalarnda braktm Leyl'm ile Efendim Fuzul'nin dudak izlerinin tam arasna denk dmt. Dostluumuz o gn birdenbire balad. Kskanlklar sultana ihanet klnda yanstlp sarayn koridorlarnda "Rukl, Osmanl tahtna Hristiyan bir ehzade vererek esaretinin intikamn alacan sylyor." diye fsldand gnn gecesin-deydi. Kalbinin atlarn hissederek uyumadan nce btn dizelerimin en derin anlamlarn, btn mahremiyetimin en gizemli taraflarn ona am ve kedere bulanm sevincini arttrmaya almtm. Ve Efendim Fuzul'nin bana bitii ak yks, ilk kez o gece korkutmutu onu. Leyl'y dnyor ve kendisini Leyl yerine koyarak ac ekiyordu. Leyl ac ekerken ben nasl sevinebilirdim?!.. stelik de btn zamanlarn en muhteem Mecnn'u olmaya zoraki mahkm ve gnlden arzulu iken!.. O gece, yreimi atm, yreini okuduum o gecede varlmdan haberdar olduunu hissettim. lk kez muhatap alp benimle konuan o idi. Ve btn srlarn bir bir anlatt, btn dizelerimi tek tek mrldand. O gece birbirimizi okuyarak teselli bulduk, birbirimize sarldk. Muhteem bir geceydi ve de muhteem bir ak!.. babil'de lm istanbul'da a k I 1 0 3 Rukl, sultan grmeyeli neredeyse bir ay olacakt. Kadme-fendi ve kzlaraas, meddahlara bol ihsanlarda bulunarak sultan, o pek sevdii hikyelerin koynunda uyutmay baaryor-lard. Rukl'i sorduunda da hasta olduunu sylyorlard. Sarayn duvarlarndan atlamay denedii geceden iki gn evvel kadnefendi odasna girmi ve "Geen hafta sipari ettiin beik artk yaptrlmayacak. gn sonra ebe kadn hamamda aresine bakar." demiti. Rukl, asrlk ceviz aacnn gvdesinde yamur dleri grrken, bir eli karnndaki bebein

beiini sallyor gibi mutluydu. O gece sabah olduunda, masallarn kz, gn salarnn arasnda beliren gm rengi telleri grmedi. Bu ilk aklarn, karnndaki bebei yaatma sevincinin keffareti olduunu yalnzca ben anladm. Cihann nimetinden kendi b u dnemiz yedir Elin kaanesinden kfe-t viranemiz yedir Bak Dnya dolusu maldan, kendimize ait bir tas su ile bir lokma ekmeimiz yedir. Bakasna ait saraylardansa, kesinde oturduumuz viranemiz hotur bize. Bu, Sultanlara Adanan Hikyem ve Krk Yl Sren zge Pyemdir Rukl, ceviz aacnn ovuunda hasm gsme yaslayp uyurken bir an aacn en u dalma trmanp duvarlarn tesinde geen krk yla yeniden bakmak geti iimden. Dile kolay, tam krk yl. ehzade Mehmed'in yas sinmiken duvarlarna sarayn, Kanun Koyucu'nun huzuruna Efendim Fuzul'nin bir klesi gibi deil de ii yanan bir babann aclarn azaltacak bir eli gibi ihtiamla gelmitim. Ka kez yanmt yrei evlat acsyla ve ka kez bir teselli elisi olarak grevimi zveriyle yerine getirmitim, bilmiyorum. Kanun Koyucu beni ok sevmi ve iltifat etmiti. Onun has hareminde yirmi ylm gemiti. Saray hayatmn yarsyd bu. Dier yansnda zellikle gndzleri cariyeler yahut aalar dairesindeki musiki meclislerinin ba kesinde bulunmutum. Beni hemen herkes el stnde tutuyordu. Mekhanede suznklar, zirefkendler, nihavendler, ruhavi ve hicazlar alnrken l kz Leyl'mn hayalyle mest olduum nice zamanlar geride brakmtm. Zihnimi sarho eden babil'de lm istanbul'da ak|105 gzellikleri ise sultann airlerle kurduu iir meclislerinde yaadm sylemeliyim. Sofyan vurularak musik retilen enderunda zeki genlerin dimalarn am, devirme ocuklarnn memleketlerinde brakp geldikleri hatralarn dinlemekten kh mutlu olmu, kh hznlenmitim. Kemence, etar, santur, miskal ve ney sesleri arasnda kendimi henge kaptrp raks edesim geldii zamanlar hatrlyorum t J da imdi, bunun bir mutluluk olduunu ve o zamanlar deerini iyice bilemediimi anlyorum. Musik ile iir bu sarayda bir elmann iki yars gibiydi. Sarayn gndelik hizmetlerini yrten cariyelerin kendi aralarnda dzenledikleri fasl konserlerinde ince zevkler vard. Bu duvarlarn tesinde ne gzel szler renmi, ne rafine nkteler dinlemi, kh glm, kh alamtm. Sultann her zaferden ve fetih haberinden sonra dzenledii sohbet meclislerinde elencenin dnya siyasetine kart demler yaamtm. Saraym dndan gelen enlik seslerinin buradaki insanlara nasl bir hakimiyet ve g verdiini Kanun Koyucu'nun zamannda rendim. Halkna sevinler yaatan bir hkmdarn mutluluuna ortak olmann hazzn kim tarif edebilir ki?!.. Saraya zg bezm ile rezm arasnda krk ylm akp geti. Bezm ile rezm, yani elence ve sava, sultanlarn ta Orta Asya'dan itibaren genlerinde tayp getirdikleri iki duygu. Trklk gibi, rk dncesi gibi, hayat felsefesi gibi.... Zafere erince sevinip elenmek; veya sevin ve elenceyi oaltmak zere zafere susamak. Zafer ve elence bu sarayda hayatn en belirgin akna yataklk ediyordu. Ancak bu elencelerde nezih sohbetler, musik meclisleri, iir okunan ve iirle konuulan uzun k geceleri arlktayd. Arada srada ilk beytimden son beytime kadar okunarak itibar grdm geceler de yaadm. Benim ak hikyem buradaki hemen herkesi etkiliyordu. Efendim Fuzul'yi yalnzca bu sarayda edilen dualar bile cennete gnderir diye dndm ok olmutur bu yzden.

106 um "Dersaadet", stanbul'un en zarif adyd ve "kutluluun kaps" demeye gelirdi. Yetenekli her insann saadete ermesi mmknd bu kentte. Sokaklarnda bilgelik satlan, reaya ve tebaasnn mutluluu devletin gcne yansyan bu sarayda ben, Kanun Koyucu'nun zamannda, korkusuz, endiesiz, her zararl fikirden ve eylemden korunmu olarak sde bir hayat srdm. Hatta BC'nin yahut hazine avclarnn zerime salaca adamlar bile unutmutum. Sultan Fatih, Bizans'tan devrald Konstantinepol'n Zeytinlik nam bu en mstesna kesine, denize bir burun knts yapan bu aalarla dolu tepeye, kendisi iin bir konaklama kompleksi yaptrdnda, ortaya kan binalar hi de bir saray grnmnde deilmi. Ama yine de halk buraya devletin gcne yaksn diye Yeni Saray demi. Daha sonra, Lle Dev-ri'nde Topkap Saray, bu araziye de Sarayburnu dediler. Eskiden binalar daha az, kullanlan bahe daha kkm ve bir tek aa bile kestirmemi Fatih bu saray yaptrrken. Hatta bu yzden mimarlar plan izerken surlarn geecei yerleri belirlemede ok zorlanmlar. * Ayasofya tarafndaki Bb- Hmayun'dan sarayn Alay Mey-dan'na girdiim o ilk gn aatan aaca kurdelalar aslyd ve sipahi olanlar, silahtarlar, ulufeciler ve bstanc neferleri eit eit yiyeceklerin bulunduu sofralarda eleniyorlard. Meer iki gn evvel Hrrem'in Cihangir adn koyduklar bir ehzadesi domumu. Akaalarn bekledii orta kapdan girip arz odasna vardmda Kanun Koyucu'nun Badat'ta 9 ake maa balad Efendim Fuzul'yi hatrlayp hakknda vc szler ettiini hatrlyorum. Bir sarayl olarak yaadm gnlerde ve yllarda, bu g ve ihtiam merkezinin gnden gne nasl yeni yaplarla genilediini, bydn grdm. Mutfaklarn, frnlarn, cephane meydannn, balkhanenin, kaykhanenin, Kubbealt'nn, Sepetiler Kk ve dier kklerin arasnda yllar akp gitti. Bana babil'de lm istanbul'da a s k I 1 0 7 sarayn hazine dairesinde bir yer vermilerdi ve asl konam murassa silahlar, dier devletlerin hediye gnderdikleri mcevherler ve sava ganimeti olarak getirilen kymetli eyalarn bulunduu odada bir sandk idi, ama geen krk yl iinde kendi sandmda gecelediim pek az zaman olmutur. Bazen sultann salonunda, bazen bir cariyenin odasnda, bazen de bir saray grevlisinin hcresinde uzun k gecelerini, scak yaz ikindilerini yaadm. Her birerinin duygular, dnceleri, ihtiraslar, sevinleri ve hznleri farkl farkl idi. Ama genelde bu sarayn duvarlarna bir mcadele ve ekime ruhu sinmi gibiydi. Borada sevinlerden ok hznler vard. Kanun Koyucu ve olu Selim'in sefer iin saray dnda bulunduklar zaman bu srtme iinden klmaz entrikalara dnebiliyordu. Bazen sarayn dndaki hayatn daha mutlu getiini dndm zamanlar olmutu bu yzden. Burada kaldm hkmdarn zamannda bir dnya devletinin nasl idare edildiini, dnya siyasetinde ne byk bir 108 babil'de lm istanbul'da a k I 1 0 9 sorumluluk yklenildiini ok iyi anladm. Aslnda Kanun Ko-yucu'dan sonra devlet denilen eyin yalnzca bir sarayn varlndan ibaret kaldn ve artk glmsemez olmu bu duvarlarn, halkn yahut dier milletlerin bak alarnda kendiliinden bir g ve iktidar hissi uyandrdm fark ettim. Dtan bakarak buradaki hayat ilgin bulanlara hep "iinde ka gn yaamak istersiniz?" sorusunu sormak isteyiim bundandr. Kanun Koyucu'dan sonra bu soruya olumlu cevap verecek

insanlarn saylarnn fazla olamayacana inanyorum ben. Dardan bakp saray hayatna zenenler, burann serin koridorlarnda esen souk rzgrlara acaba ka zaman dayanabilirlerdi? Buna ramen yine de bu sarayda bir ekicilik vardr ki, Mslman ve Hristiyan dnyann her yerindeki insann ryalarn, hayallerini, dncelerini ssler, hatta bazlarnda bunu bir ihtiras trajedisine dntrrd. Kiminin iinden bu saraya sahip olmak, kiminin gnlnden buraya hkmetmek, kiminin hayallerinden de burada bir gece sabahlamak geerdi ve saray ne kadar eskirse eskisin, bu hep byle kalacakt. Ceviz aacnn yalnzca ikimize yeten hcresinde Rukl'in, umutlarn biriktirdii al yanaklarna kar aydnl vururken sarayda geen krk ylmn benden neler alp gtrdn de dndm. Bir defa, bedenime o kadar insan dokunmu, o kadar farkl el okamt ki yzm!.. Zaman zaman kendimi sur dip-lerindeki kt at karlarna benzettiimi bile hatrlyorum. Elbisem bir hayli kirlenmi, gzelliimi pekitiren renklerim izilmi, Mezopotamya'da braktm Leyl'mn tasvirlerine dokunulmu, ilk akmn mahremiyetine girilmiti. Leyl ile eski fsltlarmzn bile duyulduunu hissettiim zamanlarda kimseye duyuramadm feryadlarm ayyuka kt ka geceler. aresizliin sesini, saadet yurdu olan bu sarayda bile kimse duymuyordu nedense, yle ki Efendim'in dizelerini okuyanlarn gnlnde yeniden yaarken gitgide genletiini hissettiim ruhum, Leyl ile yan yana gsterilen tasvirlerimize bakanlarca ypratlyor, eskitiliyor, porsutuluyordu. ykmdeki sevgilimle beni mezara gtrecek olan asil akm hissederek titreyen yrekler ve halimize acyarak dklen yalar sayfalarm bozmu, yer yer yazlarma kara girdaplar izmiti. En mahrem maceram her geen gn biraz daha efsaneletirerek alayanlarla birlikte az alamadm iten ie. Leyl ile adrnda bulutuumuz veya onunla krda sarldmz zaman resmeden sayfalarm ald-J nda baz cariyelerin dudaklarn srarak hznlendiini, bu garip hznle birlikte gizli bir ehvet de duyduklarn grerek kalbimin kan alad, gzyamn kana dnt zamanlarm oldu. Gizli srlarm ve Leyl'ya olan akmn ehvetle seyredilmesine oldum olas hi tahamml edemedim, hl da tahamml edemiyorum. Eer erotik resimlere bakacaklarsa saray ktphanesindeki bahnamelerden bir nsha getirtip bakabilirlerdi. Ben akmn nezih kalmasn istiyordum. Saraydaki insanlarn btn gizliliklerini renmenin ve tabii onlar plakken grmenin cezasn byle demeye mecburdum belki de. Yldzl yaz gecelerinde austos bceklerinin, sincaplarn, Zeytinlik'teki gece kularnn seslerini dinleyerek dize dize dillerden gnllere aktm zamanlar asla unutmayacam. Ne mutlu gecelerdi onlar; bazen Valide Hafize Sultan'in elinde, bazen Glbahar'm barnda, bazen Dilefruz'un salarnda uyumutum. Hasekiaa Uruzbay'm, solakba Toraman Aa'nm, mteferrika Beir elebi'nin ve hekimba Mehmed Aa'nn kh memleketlerinde braktklar, kh istanbul sokaklarndan birine sakladklar sevdalarn dinleyerek sabahladm zamanlarm da gzel zamanlard. Beni en ok a neferi Yamal Mustafa koruyup kollamt. Kanun Koyucu'nun son zamanlarn-dayd. Uzun k gecelerinde, haremin ve has odann kaplar kapandktan, efendileri uyuduktan sonra bkmadan usanmadan ocakllara ve sarayn dier bekr uaklarna sayfalarmdan blmler okur, ilerindeki ak ve sevgi hislerini onlara hatrlatarak hepsinden teekkr alrd. Okumay ocukken yamakln 110 um yapt aml bir tatl ustasndan renmiti. Byle iir dolu sohbetlerde zaman zaman kendilerine ziyafetler de eker, mutfak emininden habersiz kilerden mezelikler karp ehzade Selim'in araplarndan kararak birka yudum ierlerdi de. Ama bu gecelerin beni asl artan yan, gndzleri heybetleri ve kyafetleriyle dtan bakanlarda ihtiam, zlem, imrenme, belki biraz rknt ve sayg uyandran bu adamlarn, karanlk kp de kendileriyle ba baa kalnca aslnda birer ocuk gibi alamalaryd. Hemen hepsinin kalbini kanatan, uzaklarda braktklar bir

Leyl vard ve ben bazen kendimi onlardan daha ansl hissediyordum. Rukl, kar ayazndan uyuan ellerini koynuna sokarak dald ryasnda kendini Kafkas dalarndaki eski evine, o zledii ve ezberledii masallara att srada ben, "Acaba," diye geirirdim iimden "sarayda geen yllar boyunca, hafzamdan silinmeyecek oranda beni etkileyen neler yaamtm?" Uzunca bir mddet her eyi hatrlamaya, btn maceram film eridi gibi gzmn nnden geirmeye baladmda bu eritten yalnzca birka sahneyi ereveleyebilelim. Ortaya kan tabloda nce her yedi senede bir beni kontrol edip cildimi ve sayfalarmn yerinde durup durmadn yoklayan hadm harem aalar, ardndan da farkl iki kadn silueti belirdi. Bunlardan birinciler BC'nin gizli bayran elden ele devreden yeleri; ikinciler ise Kanun Koyucu'nun anda sarayda yaam ansl hanmefendilerdi. Osmanl saraynn her dneminde BC'nin bir yesi mutlaka bulunuyordu ve bunu benden baka kimsecikler bilmiyordu. Bereket versin bunlarn grevi, benim emniyette olduumu kontrolden ibaretti. Zannediyorum tadm srr aratracak bilgiye bir trl ulaamyorlar, Kanun Koyucu'nun siyaset etmesinden korkuyorlard. Nitekim Hrrem'in kollar her yana ulamaya balayp da hnkarn otoritesi azalnca benim de gizli hcrelere karlp geceleme alkanlm olutu. Ama btn b a b i I' d e lm istanbul'da akjlll bu akamlarda BC'nin benimle olan ilgisi en fazla ift gz tarafndan incelenmeme ynelik oluyor, stelik bu gzler de dizelerimi bir sr elde etmek iin deil, ulu Marduk'un hatras nnde isel bir ayin huzuru duymak iin okuyorlard. O zamanki BC yelerinin hemen hepsinde ocuksu bir itenlik vard ve onlar, dnyann henz bilimsel dzeyinin BUAM'la ilgili almalar yapmaya yetmediini, kendilerinin, imdilik bu byk srr saklamakla ykml olduklarna iman ediyorlard. lerinden yalnzca biri, en sonuncusu, Sudanl Abdsselam Aa, hem akn ne olduunu, hem de okumay biliyor ve beni odasna gtrebildii her gece, mum nda sabaha kadar tedkik edip Efendim Fuzul'nin ak anlatt beyitleri tekrar tekrar kontrol ile bunlar ebced rakamlaryla hesap ediyor, bulduu saylar bir deftere kaydedip saklyordu. Daha sonra onlar kime gnderiyor yahut veriyordu bilmiyordum, ama o kiinin sarayn dnda birisi olduundan emindim. Yalnzca bir seferinde, bundan bir yl kadar evvel, beni koynuna sokup Kocamustafapaa Camii bitiiinde bir eve gtrm, orada kim olduunu anlayamadm Rum iveli ve mderris kyafetli birine gstermi "Bu kitabn srrn zmek istiyorsan iinde ak szc geen beyitleri yorumlaman gerekir." demiti. Zihnim ilk defa o gn bir ihanet fikriyle sarsld. Efendim Fuzul'nin srrnn aa kmas halinde kendimi nasl hissedeceimi dndm. Acaba emanete hyanet mi etmi olurdum?!.. Bu fikir ile birka gnler boyunca cildimin dalmasn, sayfalarmdan birkann kopmasn -ki bu benim iin sakat kalmak gibi bir eydi- istedim. Bereket versin mderris klkl adam, "O hlde," demiti, "iinde ak geen beyitleri kopya edelim derhal ve At-meydan'ndaki dikili tan zerindeki alfabeye evirip aratralm." Bu adamn cbbesi altnda kadim Asur kltrne ait gne kursu biiminde bir kolye bulunuyordu. zerinde ivi yazsyla yazlm bir tlsm olduunu sandm madalyonun arka yznde Badat ile Musul arasndaki drtbin yllk Keldani geleneinin en nl kral Nabukadnazar'n resmi ile Siru'un 112 L*M

efsanevi ba figr yer alyordu. O gece Abdsselam Aa okumu, bu karanlk adam yazm ve iinde ak szc geen 66 beytimin listesini karmlard. Bereket versin bunlar ak beyitlerini, Leyl ile ykmz anlatan sra iinde deil de kendilerine gre yeni bir sra dzeniyle kopyalamlard. Rukl'in bohasnda saray duvarn atm u anda Abdsselam Aa'nn beni yitirmekle nasl zldn ve u anda kimlerle haberletiini, gagalar yaldz hzmal gvercinlerin hangi

istikametlere utuunu grmek, izlemek isterdim. Rukl'i bunca sevmemin altnda biraz da bu ka benim de istemem, belki maceradan holanan ruhumun arzular yatyor galiba. Rukl'in beni srkleyecei yerde saraydaki kadar emniyette olur muyum bilmem, ama bir gerek var ki, tadm srra ok yaklaan birinden kam durumdaym u anda. Belki de sevinte hakszdm; zira BC'nin hangi yesinin dnyann yuvarlak olduu fikri kadar galaksiler aras seyahat ve kara delikle de ilgilendiini; hangisinin Babil'in kutsal hazinelerinin peinde olduunu kestiremez olmutum. Son zamanlardaki tedirginliim de, srrmn kefedilmesi halinde varlmn tehlikeye gireceini hissetmeye balamam da bu yzdendi aslnda. Peimde saylan gittike artarak dolaan karanlk tiplerin kopyalarm topladklarndan ve her nerede bir L&M nshas bulurlarsa incelemeye aldklarndan rkmtm. Onlarn bana benzeyen kardelerimi toplamalar aslnda bana ulama isteklerinin bir abasyd. Leyl'nn ak kadar emindim ki onlar her kopyamda farkl beyit dizilii ve farkl sayfa ebatlar grdke ldryorlar, her defasnda hesaplarnn farkl bir sonu vermesinden bkp usanm olarak kfrler ediyor, lanetler okuyor, tartyor, ekiiyorlard. Bana ulamalar demek, btn hesaplarnn salamasn yapmak demekti. Bunun iin her defasnda benim tpatp bir kopyama ulamay umarak yeni bir nsham incelemeye babil'de lm istanbul'da a k ! 1 13 koyuluyorlar, ama ok gemeden ya hattatn yazsndaki deiik stillerdeki uygulamalar -nesih, ta'lik, rika bunlardand- veya sayfalarda yer alan beyit saysnn azl-okluu, hatta bazen de yazcnn kendi keyfine gre baz beyitleri ne veya arkaya almas hep onlar iin birer bulmacann paralar gibiydi ve ilerinde, almalarn yeniden gzden geirme drtsn uyandryordu. Ben ite btn bu farkl anlaylar bertaraf edebilecek gteydim. nk beni Efendim Fuzul bizzat kendisi yazmt ve Itar tapnann ifrelerini beyitlerim arasna bizzat kendisi koymutu. Bir kii, ister BUAM'n yce bilimsel gereini, ister Babil ilahlarnn altn heykellerini aryor olsun, mutlaka bana ulamak zorundayd ve L&M adyla yazlm kopyalarma bakarak bu yolculuu yapamayacan pekl biliyor olmalyd. Son birka ylda, Atmeydan'ndaki dikilitan zerindeki hiyeroglifleri okuyabilen herkes benim iin potansiyel bir BC yesi olup kmt. Elinde L&M ile bu dikilitalarn karsnda saatler geiren insanlarn saysnn arttn biliyordum. Bereket versin kopyalarmn pek ounda sayfalar benim ykm-deki gibi dzenlenmemi, beyitlerin yerleri, yaz stilleri ve baz baz da sralar deitirilmi oluyordu. BC'nin srr bendeydi ve onu isteyenler benim peimi hi brakmayacaklard. Efendim Fuzul yedi ak beytine ak ve sr dolu ondrt szck yerletirmi ve bunlarn srasn mabedin kapsndaki rakamlar ifreleyen rakamlara rastlayacak ekilde dzenlemiti. Bunun ne mthi bir oyun olduunu imdi daha iyi anlayabiliyordum. "eytann aklna gelmez!" dedim kendi kendime. Kocamusta-fapaa'da geirdiimiz o gecede Abdsselam Aa bu beyitlerden birisi zerinde ok durmu ve hatta "Akn" demiti, "felsefesini bilmeden bu ifreyi zmek imkansz grnyor." Sonra eklemiti; "Efendi! Sen hi k oldun mu? Bilir misin ne hastalk ve ne ifadr o!.. te bak ne diyor air: 114 Refoldu hicb- hid-i rz Ak oldu melmet ile demsz Yani "Sr gelininin duva alnca ak ile knanmlk birbiriyle ayn dilden konutu" demeye getiriyor. Burada airin "sr gelininin duva" dedii ey, Itar mabedinin kayp ifresidir bence. Bunu amak iin "ak ile knanmlk" szcklerinin birbiriyle ilikisini bilmemiz gerekiyor. Ben k oldum, biliyorum insanlarn knaylarn. Hibir din yasaklamam ak, hibir bilge yahut reti de. Ama biz kendimize yasaklamz nedense. Hristiyanlk tarihi akn yz karasyla alkaland asrlarca, k oldu diye engizisyonlarda yarglad insanlar, ilerindeki eytandan arndrmak iin ruhlarn yakt. Mslmanlar da ayp saydlar ak ve hl ayplyorlar klar. Onlar iin varsa yoksa mecazi ak. iki kalbin, haydi diyelim iki bedenin birbirini sevmesinde ne

ktlk olabilir sence? En aklllar hep mecaz ak, hep Yaratc'ya olan ak vdler yzyllarca. airleri de zaman zaman buna anak tuttular stelik. imdi stanbul'da aktan bahseden herkes minareyi almasna mistik bir klf hazrlyor. Aka medhiyeler dzenleyen airler alklanrken, bizzat k olanlar ayplanyor, ite bu yzden ak ile melamet (knanmlk) eski bir ark tresidir. Buna gre k, nce aklndan kurtulmal ve gnln n plana karmaldr. Akl henz insana hkmederken akta ycelmenin yollan kapal durur. nk akl insana dnya ilgilerini, sevgili dndaki varlklarla ilikileri ve onlar nemsemeyi telkin eder. Oysa k sevgiliden baka en ufak bir eyi nemsedii zaman gerek aka eremez. Sufiler bu yzden nce nefislerini ldrrler, klar da akllarn. Akln ve nefsin lmesi iin de kn ayplanmas gerekir. nk insan egosuna en ar gelen ey knanmaktr. Melamiler srf bu yzden, yani egolarndan kurtulmak iin knanmay isterler, insanlarn onlar knayacaklar biimde davranmalar da, knanacak giysilerle dolamalar da bu yzdendir, insanlar onlar knayarak kendilerinden uzaklatrp b a b i I" d e lm istanbul'da a k I 1 1 5 evrelerinden kovduka onlar yalnzlklarn Tanr ile paylarlar, yani seven, gerek Sevgili'ye ynelir. Tpk bunun gibi, klar da aka yetenei bulunmayanlar tarafndan knanrlar. klarn akl d hareketler yapmalar, ak yznden lgna dnmeleri, akllaryla deil de duygularyla hareket etmeleri, tavrlarndaki deiim vs. insanlar tarafndan knanmalarna yol aar. Tpk bu ykdeki Kays gibi. Hani Leyl'ya k olunca j deliriyor ya! O delirince halk onu dlyor da hani o da llere kap gidiyor, bir da delisi gibi yayor ya! Onu aypladklar iin Leyl'y vermiyorlar ya hani!., ite byle bir ey melamet. Knanarak yksek derecelere ermek, yle ki Kays da delirerek yce makamlara eriti. Onunkisi yle bir delilik idi ki, binlerce akla bedel gsterildi." Abdsselam Aa bunlar anlatrken ben bir taraftan kendimi yeniden tandm ve akmn bykln anlatan bu insana gizli bir sayg duydum, dier yandan da ilk ifrenin ipinin ucunu ele vermekten dolay zlmeye baladm. Genliinde hadm edilmi bu siyah adamn nasl olup da ak hakknda bunca eyler bildiine hayret etmekle birlikte, onun kim bilir hangi cariye iin yanp tututuunu da dnmedim deil. Aann bu uzun anlatsndan sonra hem ak zerine anlattklarndan haz duyduumu, hem de kendimi tamamlamak iin daha ok ey bilmem gerektiini dndm. Abdsselam Aa ak bildii iin olsa gerek, dizelerim arasndaki ifreyi ilk defa doru iaret etmeyi baarmt. Evet Efendim Fuzul'nin sr balangc olarak ald bu beyit doru beyitti ve ykdeki sras 617 idi. Bu, bilge rahip Ariya Akel-dan'n Babil tapnann kapsn aacak ifre ebekesindeki ilk dokunulacak tuun hangisi olduunu gsteren rakam idi. Abdsselam Aa buraya kadar her eyi yerli yerinde dnm ve doru izi srmt, ama sonra yanld ve bu beyte ait sra numaras yerine beyitte geen ak ile melamet sznn eb-ced karlklar olan rakamlar zerinde kafa yormaya balad. 116i um "Akn karl 470; melamet'in karl 511 ediyor, iyi de aradaki iliki ne?" diye balad dnme seans saatlerce uzad. Sabah ezannda yorgunluk ve ba arsndan bitap dp ban yasta koyduunda ben Efendim Fuzul'nin ne kadar zeki bir insan olduunu bir kez daha anladm. Ebced rakamlaryla hesaplamalar yapmann moda olduu bir ada, gizli kalmas gereken bir eyi ebcedi kullanmadan ifrelemek ocuk oyunca idi ve hi kimse bu kadar basit bir yol olacan dnmyordu. Oysa Efendim, gizleyecei eyi meydana koyarak, herkesin gz nnde

bulundurarak gizlemeyi yelemiti. nk gizli bir eyi arayan hi kimse aktaki bir eye bakmazd. Zaten o da ifreyi arayanlara beytin iindeki szcklerin uzun uzun hesaplamasn yaptrmak yerine beyit sra numarasn yediye bldrmeyi ve artk sayya ulamalarn yelemiti. 617 rakamnn yan yana toplam 6+1+7=14 ediyordu ve bunun 7'ye blmnden geriye kalan rakam sfr idi. te Akeldan'n tar tapna mahzenlerine gmd BUAM tabletlerinin veya altn ilah heykellerinin ifre kilidini aacak rakamlardan ikincisi bu "0" idi. Oysa dizelerim arasnda ak ve gizlilik arayan herkes bulduklar szcklerde Babillileri ilgilendiren srlar, felsefi zmler ve yeni hesaplamalar yapyorlard. *** Rukl, u anda bile BC tarafndan arandm bilse beni yanna alr myd; akm gzyalaryla ykar, kendi akna kattrr myd, bilmiyorum!.. imdilik tpk saray ve sarayllar gibi BC de geride kalmt ve ben Rukl'in koynunda, Leyl'y aramann planlarn ve bulmann hayallerini kuruyorum. Bu gece Rukl'in salarn Leyl diye rterek uyudum en bahtiyar uykumu; ihtiyar ceviz aacnn kovuunda, yamur ve rzgrn sesini dinleyerek... Akm, Rukl miydi Leyl m, bilemedim... Benimle birlikte ak da dnt ve mauk da... Halk iinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes shhat gibi Muhibbi (Kanun! Sultan Sleyman) nsanlk lemine sultan olmak kadar deerli bir nesne daha yoktur. Ama o da dnyada bir nefes-ik shhate demez... XI Bu, Sultann En Muhteem yks ve Rus Dilberinin akrak Trksdr Rukl'den baka, saray duvarlarnn tesinde iki kadn hatrlayacam demitim ya, bunlardan birisini dndmde zldm, dierini dndmde mutlu olduumu his-setmiimdir hep. Hl da yle hissederim. Sanki birinin iini dna evirseniz dieri karnza kard bu iki kadnn. Biri en tepedeydi, elini dokundurduu her eyi altn yapacak gce sahipti, ama ihtiraslar onu hak ettii mutluluktan daima yoksun brakt. Dieri en altta bulunuyordu, ama temiz yrei onu saadetin mcevherleri iinde yaatt. Birinin maddesel zenginlii ruhunu a brakt; dierinin gnl zenginlii onu maddeyle donatt. Birinin ad Hrrem; dierininki Tt idi. *** Ben arastada gzelleip Osmanl sarayna gnderildiimde Hrrem zeksnn ve kadn olma cazibesinin en olgun gnlerini 118 yayordu. Krkn getii hlde evresine sayg telkin eden bir kiilie sahipti. O, her haliyle, her eyiyle kadnd ve hanm sultand. Onu anlatmaya ne kalemler, ne szckler yeterdi. Hani derler ya, ne kadar versen o kadar gerek. Saray kadnlar arasnda onun adnn gemedii bir gn bile yoktu. Ne zaman mahzenden kp haremde dn geceler geirmeye yolum dse, hep onun yklerini dinler, dedikodularn duyardm. Sylenilenlere baklrsa ad Roksan idi. Rusya'dan savrulup da Kanun Koyucu'nun saraynda

yrmek, konumak, etek pmek, selamlamak gibi saray trelerini rendii ve gndelik saray hizmetlerinde alt ilk zamanlarda, cariyeler onu Ruen diye aryor ve yaln hayat tpk Rukl gibi memleketine ait ryalar ve gelecee ait hayallerle akp gidiyordu. Bir sonbahar gn, arkadalar arklar syleyerek kendisini ykadlar, gzel kokular srdler, salarn taradlar, ipekler giydirdiler ve Kanun Koyucu'ya arz ettiler. Slav rknn btn duygusall ve cinsel cazibesiyle muhteem sultann odasna girdiinde, hayatn btn renklerini grmek, btn klarn toplamak ve btn namelerini dinlemek iin buradan bir daha kmamak gerektiini dnd. O gece sultan ile karlkl satran oynadlar ve uzun uzun konutular. Amac, sultan ak lnde kendisine susuz brakmakt. stediine ulat da. air sultan sz ile avlad, gzel hatralarla ruhunu soydu, holanaca iirler okudu. ok gemeden sultan da tpk Rus kz gibi bir sonraki ve daha sonraki akamlar iple ekmeye balamt. Roksan fazla gzel deildi, ama sultana zaman unutturacak kadar onu ilgilendiriyordu. O geldiinde sultann gzleri parlyor, devletin zirvesindeki yalnzlndan syrlyordu. Birka ay sonra duygularn ona iirler yazarak anlatmaya balamas ve lmsz k roln gnll stlenmesinin altnda bu duygu yatyordu. Roksan, sultann tekilliine oulluk katm, onu, bakalarnn yaktrd yar tanrlk rolnden insanlna indirmiti. Nihayet sultan, nbut'da ak) babtl'de lm sta Ak mdr ki boynuma takp bela zincirini Gezdirip Mecnnleytn leme rsva eyleyen dizeleriyle ona akn ilan ettii gecede, bambaka bir masaln baladn hissedip kendisini o masaln iine brakverdi Roksan. O kadar ki sultan huzurunda kahkaha ile glmek Fatih yasalarna aykr iken, o yatak odasnn kk kubbesini uh ve akrak kahkahalarla nlatmaktan gizli bir haz duydu. Sesi kris'J tal amdanlar gibi krld duvarlarda. Muhteem Kanun Koyucu

o gnden sonra Hrrem diye ard kendisini; yani Glen... Hrrem, Osmanl tarihinin akn deitirecek bir kadnn adyd artk. inde bir erkekle deil, bir devletle birlemenin hazzn tayordu. Kanun Koyucu Muhteem Sleyman olmadan, kendisinin bir zerre bile olmadn elbette hissediyordu. O gn gerekten o da sultan sevmeye balad ve uzun ak gecelerinin meyvesi olarak ard arda her yl bir ocuk dnyaya getirdi. Mehmed, Cihangir, Selim, Bayezid ve Kamilla, yani Mihrimah. Hep kskand teki kadn Glbahar' sultandan uzaklatrmak ve yeni gzdeler edinmesinin yollarn kapatmakla geen yllard bunlar. Btn o yllar boyunca sultan ona durmadan iirler yazmt. Benim Hrrem'i tanmam da bu yolla olmutu zaten. Bir gece tan yeri aarrken ipek mintanlarla birlikte beni balad ona cihan padiah; yeni yazd bir gazelini kendisine srpriz olarak sunaym diye. Hrrem'in ilk sevincini sayfalarm arasndaki o mektubu okuduu zaman grdm. Hamuru misk ile yorulmu bir ipek kda yazlan bu iirde, Roksan'n gzellii Kanun Koyucu'nun hatralarn ve hayallerini ssleyen ehirler ile tartlyor ve Roksan hepsinin zerine doan gne gibi parlyordu: stanbul'um, Karaman'm, batan baa Anadolu'm... Bedahan'm, Kpa'm, Badad'm, Horasan'm 119

120 um Ruhu ak dolu iirlerle okanan ve gnl muhteem sultann iirleriyle beslenen Hrrem, saraydaki ilk acsn byk olu Mehmed'in lmyle tatt. Osmanl tahtna Slav kan tayan bir hkmdar olarak oturacakt oysa Mehmed. istanbul'a ayak bastm gn Gke Ali'nin grd ehzade Klliyesi inaatnn bitirilmesi iin Hrrem'in ok acele etmesinin ve mimarba Sinan Usta'ya hediyelerle birlikte st kapal ltimatomlar gndermesinin altnda yatan gerek, meer sultann ilgisini kendi ocuklarndan ayrmamak imi. Bir anneden ok, taktik sava veren bir diiye dnt gnlermi onlar. Ben saraya girdiim vakit halkn ve devletin ileri gelenlerinin, amansz rakibi Glbahar'm ehzadesi Mustafa'ya olan tutkularn yok etmesi gerektiini dnyordu. Bunun iin kendi vey damadyla, vezir ibrahim Paa'yla kanl bakl olmay bile gze almt. Oysa BC adma ilk akdi onunla yapm ve ama birlii etmiti. Badat seferinden dndkten sonra Kanun Koyucu'nun, ocukluk arkada ve damad olan ibrahim'i bodurtmak iin devaml damarlarna girmeye almas da, Kanun Koyucu'nun ilerleyen yayla birlikte oalan ihtiraslarn baz ak oyunlaryla ynlendirip kanunlarn ona gre dzenlettirmesi de hep bu yzdendi. Yazk ki onun sevgili ehzadesi Mehmed lmt. Srada yer alan Cihangir ok zekiydi ama sakat ve kamburdu. Sara'ya yakalanmt. Selim ve Bayezid byyorlard ama birincisi ikiye alp halk arasnda "Sarho" diye anlmaya balam; babil'de lm istanbul'da a k I 1 21 ikincisi de dikballyla babasn ileden karr olmutu, te yanda Glbahar'm Mustafa's herkes tarafndan tahtn varisi olarak n salyordu. stelik byk vezir ibrahim de arln Mustafa'dan yana kullanmaya eilimliydi. Daha kts de BC'nin gelecei iin onun daha farkl planlarnn bulunmasy-d. Sarayda BC menfaatlerini koruyan ve Osmanl lkesinden dnya devletlerine ynlendirilen BUAM idealleri ikisinin ortak karar olarak uygulanyordu. Ne ki bu veliahd meselesi yznden aralar alnca BC zerindeki ortak menfaat ve yetkileri de atmaya balad, ite Pargal ibrahim iin zaman da tam burada atlam, Hrrem'in entrikalarna her zaman inanan hnkarn -ki ayn zamanda kaynbabas idi- emriyle dilsiz cellatlar elinde can vermiti. Onun idam edildii gece nasl sevindiine ben tanm. Marduk adna kurban vermi bir Babil rahibi kadar huzur iindeydi. O gece bu kurbann erefineydi zannediyorum, yzm titrek mum alevine yaklatrarak btn ykm batan sona okumu, sabaha doru da lm sahnesinde olu Mehmed'i hatrlayp alamt. Pargal'nn yerini alacak bir sadk kle lzmd artk Rok-san'a. Ve bulmakta gecikmedi. nl kehle hikyesinin kahraman Rstem'di bu. stelik BC'nin eksilen yeliini de ona verip tamamlayabilir, belki ortak menfaatlerini daha etkin kabul ettirebilirlerdi. stelik o yllar Akdeniz'de kk devletikler kurmaya ve bunlardan birini ileride ne karmaya msait yllard, ileride BUAM'n kurulaca bir ada devlet dnyordu zihninden. Rstem'i saraydan bir dilberle evlendirirse kendisine kul edinebileceini dnyordu. Sarayn ate paras gzeli Mihrimah o gnlerde batan ayaa salt gzellik kesilmiti. Hrrem, Rstem'e kz Mihrimah' verecekti. Kehle "bit" demekti. Zamann hekimleri czzam tehiste bit kullanyorlar, czzamh olduu sylenen insanda bit bulunup bulunmadna bakarak karar veriyorlard. Diyarbakr valisi Rstem'in damatlna kar kanlar onun czzam hastas I 22 I um olduunu sylediler. Hrrem bunun da aresini buldu ve saray hekimlerinden birini gizlice Diyarbakr'a gnderip Rstem Pa-a'nn giysilerini kontrol ettirdi. Talih ondan yanayd ve Rstem'in amarlarnda bulunan ilk bit, zafer lklar arasnda istanbul'a getirildi, dn dernek kuruldu.

Yeni damat Rstem, tpk ibrahim gibi servet ve altanat hrsyla yanyor, vicdanndaki dorulukla parlayan engelleri (!) bir bir siliyordu. Ne var ki ibrahim zorla kul olabiliyordu; Rstem ise kul olmaya gnll idi. ibrahim bir gzdeydi; Rs-tem'se bir kle. ibrahim tarih iin yaratlm gibiydi; Rstem bir uvertr idi. Her kle gibi o da aktan sdk, ama iten pazarlkl olacakt. Rstem Mihrimah ile evlenince zamann airlerinden biri kendi adn gizleyerek bir beyit sylemiti. Sala meyhanelerden kahvehanelere, yenieri ortalarndan saraydaki kubbealt toplantlarna varasya gizli gizli okunup ak ak glnen bu beyitte air, Olunca bir kiinin baht ak talihi yr Kehlesi dahi mahallinde onun ie yarar diyordu. "Eer bir kiinin baht ak, talihi de yaver giderse, adamn biti bile yeri gelince ie yarar, menfaatine vesile olur." demeye gelen bu beyit daha sonra Rstem'in peini hi brakmad, tarihiler ondan bahsederken hep bu komik yky andlar. Mihrimah "Gne ve ay" demekti ve bu zarif kadnn zihninde gnein , gnlnde ayn nuru parlard. Zavall Mihrimah, o ay paras gzellik, bir bit bezirgan ile ileli bir mr srd ve baz baz da ona benzedi. Bir farkla ki, mutsuzluunu rtmek iin kendisini cami, sebil, eme tr hayr ilerine verdi ve insanlar, onun yznn gldn o vakit grdler. babil'de lm istanbul'da a#k|l23 Hrrem, bir yandan BC adna dier lkelerdeki stadlarla haberleip fikirler alyor, onlarn ynlendirmesiyle mlknn ve gnlnn tahtnda oturan sultan ynlendirmeye alyor, dier yandan adm adm ehzade Mustafa'nn kaderini izmeye balyordu. Sahte mektup yazmaktaki yeteneinin btn inceliklerini gstererek baba ile oul arasna fitne sokmu ve Konya'da, Ereli civarnda Kanun Koyucu'ya, yzlerce karar verip yzlerce caymalardan sonra, can gibi sevdii olunu, imparatorluun ak corafyasn bodurtmutu. Karaky limanna gelen gemilerden birine Mustafa'nn bodurulduu haberini gnderdiinde Nebo'ya ikinci kurbann gndermi bir Babil ilahesi gibi hissetti kendini. Oldum olas kendini sradan insanlardan ayr tutard zaten. Gariptir, ona yaklamak isteyenler de bunu hisseder ve ekinirlerdi hep. Gelip geer; buna dnya derler, herkes gibi Hrrem de btn ihtiam ve yalnzlyla, btn hzn ve sevinciyle, btn beyazlan ve karalaryla dnyaya veda etti. Kanun Koyucu'nun imparatorluun sembol olmak ve kendi adn lmszletirmek zere, Hali srtlarnn en mstesna arazisine, Eski Saray'n arkasna Sleymaniye kompleksini yaptrd yl Hrrem, kentin ahap rts arasnda bir ant gibi ykselen bu ta binalara bakarken sonsuz uykusunu uyuyaca yeri de eliyle semiti. Muhteem sultan, kendisi kadar muhteem kadn Hrrem'i de btn ecnebiliine, btn aykrlna, btn anlalmaz fikir ve ilerine ramen bu komplekse ait sayd ve Osmanl saraynn grd en dirayetli valide sultan, son nefesini verdiinde, hem kamak, hem yakalanmak istedii Kanun Koyucu'nun yaknna gmld. Hem de aralarnda biten gln kokusu her ikisine de yetebilecek kadar yaknna... Ama yine de yapayalnz... Sinan Usta yle yapmt trbesini... 46 yl saltanat sren Kanun Koyucu acaba BC'den haberdar olsayd, onca yl koynunda besleyip barna bast kadnn topran altnda da kucaklamak ister, bu kadar yaknma gm-drtr, onun iin ayrca bir kanun konulmasn ister miydi?! 124 Um

Leyl son nefesini verdiinde, onun lm kokan taze toprana kapanp Tanr'dan artk cann almasn isteyen k ile sultan, belki de sevdikleri kadnlarn asaleti idi birbirine benzeten. Bu kadar zaman sonra dnp geriye baktmda her ikisinin de muhteem insanlar olduunu gryorum ben. Birine saltanat "Muhteem" dedirtmiti, dierine ak. Biri Roksan'n ve halknn sultan olan Muhteem Sleyman idi, dieri Leyl'nn ve obasnn kulu olan Mecnn Kays. Birinin sultanlkta tkettiini dieri lgnlkta oaltt. Biri Muhteem adyla zaman eledi, dieri zamana muhteem bir ad veriyor. Ve ben bu ikincisinin ruhunu dizelerimde, sevgisini kalbimde tayarak Rukl'e sarldm Leyl diye. babii'de lm istanbul'da a s k 1 I 2 Bteten olmu iken Cri guruba hem-nin Yine ekvay gurb eyler garabet bundadr Nev'i Kader savurup da anszn bir papaan bir karga ile ayn kafese girince, bundan ilk ikayet edenin karga olmas garip deil midir?!.. XII Bu, airin Mavi Melek'te TutTye Bakt ve Sultann lmne Hazin Bir At Yaktdr stanbul arastasnda Ahmed Usta'nn ciltevinde Nakka Haydar Nigari ile ahseven kongay Musa'nn simgelerle konuarak BC srlarn birbirlerinden sorduklar gnden bir hafta nce, cilt mermerlerinin ikencesine yatrlmaya gitmek zereyken ziyaretime gelen Mahmud Abdlbak Efendi'den size daha nce bahsettiimi hatrlyor olmalsnz. Hani snf arkadalaryla birlikte Efendim Fuzul'nin dizeleri karsnda hayretten hayrete den gen! Onunla yeniden karlatmzda karmda olgun bir gen adam ve sz meclislerinde hep kskanlan bir air bulmutum. Medreseyi bitirdii gnlerde hocas Karamanl Mehmed Efendi iin yazd "Smbl Kasidesi"nin hreti Glbahar'la kaldm akamlardan birinde benim de kulama alnmt. O gnlerde yazd rind ve uh istanbul iirleri sarayda kulaktan kulaa fsldanmaya balam; bazen bir divan toplantsnda, bazen bir Baykara meclisinde, bazen 126 l-m bir gl meclisinde onun iirlerinden okumak moda olmutu. Daha sonraki sarayl zamanlarmda en ok onun iirlerini dinlediim iin biliyorum bunu. O yksek duvarlarn arkasndaki insanlarn en ycesinden en kne onun dizelerini mrldandn, yahut inad ettiini duyduumu ekinmeden syleyebilirim. Kanun Koyucu'nun anda Bak Efendi'nin hretinin her geen gn ykseldiini ve Osmanl corafyasnn snrlarndan tatn grdm. Dizelerine sindirdii yerli ses sayesinde, Efendim Fuzul'den sonra ark iirinin bakenti onun sayesinde istanbul'a tanmt. Bunda sultann iltifatlar ne kadar etkili olmutu bilmiyorum, ama onun gazelleri stanbul'un mesirelerinden meyhanelerine, tekkelerinden bilgelik meclislerine, saraydan konaklara her yerde; sokakta, kaykta, evde, kanda her mekandayd. Efendim Fuzul'den sonra duyduum en gzel iirler onundu ve itiraf etmeliyim ki bazen Efen-dim'den bile gzel iir syledii oluyordu. Sayfalarm arasndaki lirik beyitlerin, onun dilinde istanbul corafyasnn cokulu ak neidelerine dndn sanyor ve galiba biraz da kskanyordum. Kasidelerinde gsterdii hner, o vakte kadar istanbul'un hibir iir pazarnda alnp satlmamt. Kanun Koyucu, Sleymaniye klliyesini yaptrd yllarda o mderris Kadzade emseddin Efendi'nin asistan idi. Kendisi de air olan sultan ile karlkl birbirlerinin iirlerine nazireler sylemeye balamalar bu yla rastlar. O zamanlarda sultanlarn veya asil insanlarn sanatlar

kollamalar gelenektendi. Hemen her sultann, her paann evresinde birka air, sanat, hner sahibi insan bulunurdu. Onlar sanat ve sanaty gzetirler, meydana getirdikleri eserlerin te'lif creti olan hediyelerini -onlar buna caize diyorlard- hep hazr ederlerdi. Bylece sanat geim sknts ekmez, sanat da devlet destei bulmu olurdu. Geri bu uygulama bir Dou geleneiydi ama Ortaadan sonra Batl lkelere de geip asilzadelerin evrelerinde toplanan valye halkalarn oluturmutu. Kanun Koyucu'nun b a b i I' d e lm istanbul'da a k I 1 2 7 himayesine ald her sanat dalndan pek ok insan ierisinde en deer verdii kiinin bu gen air olduunu, ona verdii "airler Sultan" unvanndan anlayabilirdiniz. airler de bu himayenin karln baz iirlerinde koruyucularnn adlarn anarak verirlerdi. Sultann bu gen yetenei himaye etmesinin balca nedeni, adn onun dizeleriyle lmszletirmek istemesi olmalyd. Nitekim o srada yapm sren Sleymaniye klliyesinin antiye efliine onu getirerek yaknlamay biraz daha perinlemiti. Bak Efendi iin ufuk ac bir deneyim oldu bu grev. Aylar boyunca Sinan Usta'nn ta yan yana ve st ste koyarken nasl ldrtc bir estetik yarattn izledi; Sinan'n ta ile yaptn szckleriyle yapmaya alrken, onlar yan yana veya st ste koyarken anlam katmanlarn birbiri iine gizleye gizleye slubunu oluturdu, ta ustasna sz ile nazireler yapt. Sinan onun nnde bir sembold. Her emesine bir beyit, her sebiline bir 128 kt'a, her kprsne bir gazel, her hamamna bir murabba, her camisine bir kaside ile karlk vererek biri ta ve mermer ile, dieri de hece ve kelimeler ile divanlarn oluturuyorlard. Bak, btn o yllar boyunca, ne yapsa Sleymaniye kadar muhteem bir iir yazamayacan dnd. Sinan Usta hep bir adm ndeydi. Yazk ki kader ona bu iiri ok sonralar, byk koruyucusu hkmdar ld zaman, hznler ve gzyalar iinde, bir terkib-i bend olarak sylete-cekti: Kanuni'ye at. Bir hdrellez gnyd. Kanun koyucu Mavi Melek adl kkl kadrgasyla Boazii'ne gezintiye kacakt. Bu kadrga pelesenk, sandal, d ve ard aacndan yaplp bin bir eit tezyinat ile sslenmiti. Bostanc aa seyir iin gerekli dzenlemeyi yapm, saray erkan ve harem dairesinden elli kiilik bir alayn binecei kadrgay surlarn Halic'e yakn Bahe Kap-s'na bakan eik tana ktankara ettirmiti. Sarayl olmayp geziye katlacak devlet erkan ile saz heyeti ve airler, daha nceden rtbelerine gre sahildeki yererini almlard. O gn ben, bir sarayl olarak, inci ilemeli bir cz kesesinin srma gergefi arasndan ilk defa grdm bu muhteem alayn keyfini karmay dnyordum. Bostanc avularndan birinin ylan dvmeli plak omzuna aslm olarak kortejdeki yerimi alm, olup bitenleri dikkatle seyrederek sahile doru ilerliyordum. Bir de bostanc avuunun ter kokusu olmasayd... Dnyaya yn veren btn tannm yzler orada gibiydi. eyhlislam, kazasker, vezirler, nedimler, musahipler ve alay avular ltl kaftanlar, sln ve tavus ty sorgularyla seyredilmeye deer bir alay oluturmulard. Kanun Koyucu'ya sava meydanlarndan sonra elencede de neden Muhteem denildiini o vakit anladm. 25 ifte oturakl Mavi Melek'te beyaz cepkenli 200 hamlac drder drder kreklere yapm, gzlerini ayak parmaklarndan ayrmadan bekliyorlar, hamla-cba da yelkenin koluna yapm onlar kontrol ediyordu. ": 3 b d b M ' d e lm istanbul'da a 5 k I 1 2 9

Murassa koumlu ve gm naili atlarn rahvan admlar, Bahe Kaps'nn talnda ritmik bir musik gibi duyulmaya baladnda, hnkarn geliini bekleyenler patikann iki yanna dizilip alay- hmayunun geiini beklediler. nde Yenieri aas, sonra Damad ibrahim Paa, ardnda eyhlislam Kemal-paazade, onun arkasnda koruma grevlisi yaya peykler ve solaklar arasnda Kanun Koyucu'nun doru at geliyordu. Sonra harem aas ve hanm sultan, ellerinde bohalaryla halayklar, cariye ve harem takm yrmekteydi. Sarayllarn en arkasndaki Kbrs eeinin srtnda da eee ters bindirilmi olduu iin geride kalanlara dil kararak onlarla alay eden bir arn boyundaki soytar vard. Sultan onun bu yaptn bilseydi phesiz eee deil de haan bir katra bindirir, sonra da tek ayan zengiye balatp yreine korku salard. Kanun Koyucu, gzerghn iki tarafnda birikerek kendisini selamlayan halknn arasndan geip kadrgann kk ksmna varasya kadar n saftakilerden kimsecikler ban kaldrmad. Arkada ona alk okuyanlar da solak avular gzaltnda bulunduruyor, ellerindeki denekle sultann geiine yol ayorlard. Sonra protokoldeki rtbelerine uygun olarak devletlular birer ikier kadrgaya binmeye baladlar. Harem halknn, kadrgaya uzatlan tahta iskelede dikkatle yrmeye baladklar sradayd ki olan oldu ve ortalk birdenbire kadnlarn lk sesleriyle alkand. Bostanc avuu ile ben, haremlilerin hemen ardndan gidiyorduk. Yanmzda da Mevlevi elebisi H-sameddin Efendi ile hnkarn st kardei eyh Yahya Efendi vard. elebi'nin uzun zamandr benim peimde olduunu biliyordum ve o srada harem halkna yakn gitmesi emrolunan Yenieri aasnn atnn bacana bir uvaldz var gcyle sapladn benden baka kimse grmedi. ok ince bir plan idi onunkisi. Yenikap'ya yaplmakta olan mevlevihanenin inaatn yavalatan Yenieri aasn -ki aa Bektai idi- attan ve tabii sultann gznden drecek, te yandan o kargaa srasnda s i 1 3 O um beni kapp terkisine indiriverecek, belki frsatn bulursa birka gn dizelerim arasnda cevelan edecekti. BC'nin btn yeleri gibi o da ok zeki bir adamd. Bir atn rkmesiyle kacak kargaadan kim phelenebilirdi ki? stelik de atlar rktebilecek zil ve davul sesleri, dalga rpntlar, mart lklar, rengarenk giysileri iinde byk bir insan kalabal, velhasl her ey vard sahilde. elebi'nin plan beni elde etmesine yaramad. Ama rken kheylann kadrgaya binmek zere olan haremlilerin zerine sramas bir hayrl ie kap aralad. Ezilmemek veya denize yuvarlanmamak zere kaan cariyelerden birisi eik ta ile kadrga arasnda devrilmek zereyken, ban yere emi olarak beklemekte olan ilmiye snfndan, otuz yalarnda bir sarkl efendi refleks ile nce onu bileinden, sonra da belinden yakalam ve dmekten kurtarmt. lklarn geri kalan, cariyeyi can havliyle de olsa kucana alan bu kara kuru, eri burunlu hocann cretkrl zerine salverildi. Padiah meclisinde hi olmayacak ey olmu, hademe ait bir cariyeye bir nmahrem dokunmu, hatta dokunmakla kalmam onu kucana almt. Den ile yakalayan olayn okunu atlatp kendilerine geldiklerinde, bu sefer de treye gre ekecekleri cezann okuyla sarsldlar. Cariye orackta bayld. Gen hoca da tek dizi zerine kp ellerini kadrgann ibriim puntellerine kenetleyip boynunu uzatt. Kanun Koyucu nce cariyenin ayltlmas iin hekime ve ebe kadna iaret etti. Sonra eyhlislam yanna arp fsl-datlar. Kadrgada ve sahilde hayat durmu gibiydi. Cariyenin yz gl sular ile ykanp kfurlar koklatlarak kendine geldiinde, onu Mavi Melek'e aldlar. Sonra hnkar eik tama kadar gelip cezasna ferman bekleyen gen hocann ellerinden dosta tutarak kadrgaya bindirdi. "zlme mollam!" dedi, "Bu hanm sana baladm, helalin olsun." "Efendi hoca, bunca

i babil'de lm istanbul'da a k I 1 3 1 ahit nnde nikah kym miydin hi?" diye eklemeyi de unutmad eyhlislam Kemalpaazade'ye bakarak. Cariyenin ad Tut (Papaan, Dudu) idi ve kaderin garip tecellisi, o gn Tut Hanm' denize dmekten kurtaran adama da Karga Bak diyorlard. Ahmed Usta'nn ciltevinde ziyaretime gelen air Mahmud Abdlbak Efendi'ydi bu; istanbul Trke-si'nin en mstesna airi. O gnk Hdrellez seyrinin en ok anlatlan yks, Glistan adl kitaptaki Karga ile Papaan yks oldu. Hani bir karga ile bir papaan ayn kafese koymular da papaan "Tanrm!" diye ikayete balam, "Sana kar hangi suu iledim ki bir ayna karsnda eker inemek varken beni bu kara suratl, kara ili, kara giysili karga ile ayn kafese koydun?" O srada karga da diyormu ya hani, "Yce Yaradan! Benim nasl bir yazgm var ki bir ykk duvar stnde arkadalarmla sekiyor olmak varken, beni bu kendini beenmie mecbur ettin!." Aradan yllar geti, Bak Efendi en gzel iirlerini Tut Ha-nm'n ilhamyla yazd. iirlerindeki nazik hayaller ve yaama cokusu, bu asil cariyenin berrak yznden yansd divannn sayfalarna. Pek ok iirini ilk defa ona okudu, pek ok gzel iiri ilk defa o duydu. Bak'nin iirleriyle Tut'nin omuzlarna istanbul'un gzyalar dkld; sevinleri yld. en sahnelerin, uh meclislerin bu serbest, atlgan, nkteci ve kalbindekini kolaylkla diline getiriveren adam, Tut Hanm sayesinde ak ok yksek bir medeniyet tecrbesi haline dntrp anlatt. Efendim Fuzul'nin yourduu soyut fikirler ve uzak hayaller yerine o, istanbul'un baharlarn, klarn, mehtaplarnn akn yaatt iirlerinde. Ak, tabiat ve arap, onun dizelerinde ince bir zevke dnt, iir diline bir ahenk, bir akclk getirdi. 132 1 Bak, Efendim Fuzul'yi hatrlayordu bana. Benim bulunduum meclislerde en ok onun iirleri okunmakta; dedikodular yaplmaktayd nk. imdilerde ihtiraslarna malup bir adam artk. ki yl evvel Tut onu brakp kt en byk yolculuuna. Geen yl da Anadolu kazaskerliinden azledildi ve imdi eski dostu Sun'ullah Efendi ile eyhlislamlk makamna oturmak iin bir souk sava yayorlar. Tut'den olma iki olu delikanl andalar. Bak Efendi'yi, hayatnn hibir dneminde, Kanun Koyu-cu'nun ld gnk kadar aladn gren olmamtr. Trk iirinin antlarndan saylan nl "Kanuni Mersiyesi"ni o sonsuz ac ile yazd iin olsa gerek, okuyan herkesi alatr. Muhteem sultann tahtnda torununun, oturduu bugn bile, aradan bunca yl gemiken, at her kim okusa gzleri hl dola-geliyor. Hani demiti ya Bak Efendi: Hurde baksa gzleri halkn dola gelir Zira grnce hatra ol mehlika gelir Yani ki, "Gnee baknca halkn grjzleri dolageliyor... Elbette ya! O yz gne olan sultan hatrlyorlar (ve onun acsyla gzlerine ya hcum ediyor)..." Benim efendim eer Fuzul olmasayd; en ziyade Bak'ye efendim demek isterdim ve bu da ona ok yarard. Leyl ile olan ykm Hilleli'den sonra bir de stanbullu'dan dinlemek ne byk bahtiyarlk olurdu benim iin. Her ikisi de gzeller gzeli dizelerini dizerken parlak hayaller kurdular nk ve bak kalan bu kubbeye bir ho ada braktlar. Rn ve parlak idi szleri.

Gne gibi, ay gibiydi. Ik gibi, nur gibiydi. Efendi-m'in gn aknn atei alnnca Bak'nin nurlu geceleri balad. Hani baharda gne batt srada ay doar ya!.. Hikmet talebi mlda Krn gibi imdi Hhigeri-i lokmada Lokman unutulmu Nab Mal mlk peinde koarak Karun gibi yaamann adna hikmet diyorlar imdi. O kadar ki, lokma peinde koarken Lokman Hekim'in tleri unutulup gitmi... XIII Bu Bab, Ceviz Aacnn Efsanesi Beyanndadr Rukl ile ceviz aacnn gvdesinde kalp atlarmzn birbirine kart gecenin sabahnda, Ayasofya minarelerinden okunan ezanla kendimize geldik. Rukl'in acyla gerilen yznden, ayak bileindeki krn soumu, strabnn da cierine ilemeye balam olduunu arlayabiliyordum. Hatta imi parmaklarn bir aralk eliyle yoklayp derin derin inlediini duydum. Ses kartmak istemiyordu. Ne de olsa buras sarayn d bahesi saylrd ve burada yakalanmak, lmden korkun bir akbet demekti. Sabahn alacakaranlnda belli belirsiz sesler duymaya baladk. Yakndaki kozbekileri kouundan kandil klar szyordu. Rukl ban karp etraf kolaan ederken ellerinde ibrikler ile iki nefer, bizim saklanmakta olduumuz aa gvdesinin on adm tesindeki helaya geldiler. Beyaz i donlar ve konumalarndan uykudan yeni uyandklar anlalyordu. 134 um Saraydayken bunlardan birini Hazinedar aaya bir sepet ceviz verirken grmtm. Banda, tepesi Msr'daki piramitler gibi sivri, deve tynden keelenmi bir klah vard. O zamanlar duymutum; bunlara Kzbekileri deniyordu. Raviyn- ahbr u gne rivayet ve nkln- sr bu nev'a hikyet ederler ki Fatih Sultan Mehmed Han bu saray yaptr- diktan birka ay sonra, gecelerden bir gece, tpk Rukl gibi, haremdeki cariyelerden biri, bilinmez hangi nedenle, o zaman daha alak olan duvardan atlayarak kamaya alm, bu srada Darphane kaps yannda bir garip dervi kendisini grp yardm etmi ve onu hemen kapmm yanndaki asrlk ceviz aacnn gvdesindeki kovua saklayarak Babssaade aasna haber ulatrp sa salim saraya dnmesini salam. Derviin bu drst hareketi padiah tarafndan duyulunca huzura artlp kendisine ne istedii sorulmu. O da hem geimini salamak, hem de rahata Allah' zikretmek zere bu ceviz aacnn yanna bir ocak yaplmasn ve oraya bir grev balanmasn istemi. Padiah is- * ~ tenilen yere Kzbekileri adyla bir ocak yaptrp idaresini dervie vermi ve saray bahesinin korumasna da bakmak zere hizmetinde 40 kii grevlendirmi. babil'de lm istanbul'da a;k|135 Trklerin ilk bilinli evrecileri saylan bu adamlar Boyabat, Karg ve Els kazalarndan gelmi krk kiiymi. Bunlar bahedeki narlarn arasna armut, zerdali, kays, dut ve zm asmalar ile sra sra yeni ceviz fidanlar dikmiler. Dutlarn sars, moru, beyaz ve siyahndan ayr ayr pekmezler, zmlerden ralar yapp padiaha ikram ederlermi. Zamanla nesiller deiip derviler paraya tamah eden ikiyzllere dnnce zm asmalar ve dut aalar kurumu ve

yalnzca ceviz aalar kalm. Cevizlere o zamanlar "koz" denildii iin burada grevli neferlere de halk "Kzbekileri" yerine "Kozbekileri" der olmular. Bizi o gece yamurdan koruyan ceviz aac, ite o derviin eliyle diktii bahenin en yal cevizi idi. iki kozbeki neferi heladan koularna dndklerinde Rukl, "Gkyz iyiden iyiye aydnlanmadan derhal buradan uzaklamam gerekiyor!" diye dnd. Bohasn barna bastrp eteini beline balad ve ban kovuktan karp afan sesini dinledi, ilk admn atmt ki ac ile kvranp yere yld. Ayak bileindeki krk, gece boyunca soumu ve gitgide artan acy ta parmaklarnn ucundan hisseder olmutu. Rukl'in anlk iniltisini slak bir dal parasnn amura gmlme sesi takip etti ve alacakaranl "Kim var orada?" diyen laubali bir ses yrtt. En yakn narn gvdesine iemekte olan iriyar bir kozbeki neferinin, Patlak Memi'nin sesiydi bu ve ok gemeden bamza dikilivermiti. Korkun yznden elmack kemikleri frlam, derin iki kuyuyu andran gzlerinin ak iinde karas, eper grnml iki benek gibi dm bir adamd Patlak Me-mi. Azman bedeni zerinde iri kafas ile o anda ok korkun bir mahluk gibi grnmt gzmze. Bir eliyle ukurunu balamaya, dier eliyle de kuandaki yataann kavramaya alarak konumaya balad. Szckler azndan dalarak kyor, belli belirsiz kfrler ediyordu. Akamdan kalmlarn mahmurluuyla zor konuuyor gibiydi. "Sen de kimsin bre?!" demiti heyecan dolu baklarla Rukl'e. Elleri devaml oynuyor, 136 zihnindeki dnceler, onu bir sulu gibi yakalamak m, yoksa bir sarayl gibi hrmet gstermek mi gerektii konusunda tedirginlikle gelip gidiyordu. Rukl'e baktka ve onun yzndeki acy grdke acyas geldiini, sonra da gzelliini fark edip onu bir dii olarak grmeye baladn fark ettim. Birka dakika kekeleyerek bir eyler sormaya, Rukl'in neden burada olduunu, bana neler geldiini renmeye alt. Ayandaki acnn zaten onu bir yere kaamaz konuma drdn grd iin de ii rahatt. Kendince ona kur bile yapmaya balamt. "Bu adam" dedim iimden "Rukl'i korumak yahut himaye etmek mi istiyor, yoksa slak bedenini kucaklamak m?!.." Patlak Memi kyafetine bakarak Rukl'in sarayl olduunu ilk bakta anlam ve aklnda bin bir plan kurmaya balamt. Gitgide tedirginleen tavrlarndan onu hi grmemi olmay istedii anlalyordu. nk karsnda duran kadn bir ate klesi idi. Dokunan herkesi yakabilirdi. Saraya ait bir kadnla deil konumak, onun yzne bile bakmak bin bir eit sorgu sual gerektirirdi. Bu kadn da nereden kmt imdi?!.. Ve ne kadar gzeldi. babil'de lm istanbul'da a k I 1 3 7 Takrir edemem ektiim lm felekten Zira ki onun zikri de bir gne elemdir Tarihi Rid Felekten ektiim elemleri anlatamyorum. nk onu anmak da yine bir tr elemdir. XIV Bu, Karanlklara Gzm Atm ve Kaderimden Kederime Katmdr ehrin teki yz hi de Rukl'in hayal ettii gibi deildi. Bulunduu odann kk penceresinden gizli gizli bakt sokaklardaki hayat, sarayn dndakinden ok farklyd. Burada yaamn daha zor olduu anlalyordu. Surlarn dnda otla-yan srlerin ngrak seslerine ierdeki sokak kpeklerinin ve oynayan ocuklarn grltleri karyor; onlar arada srada bir seyyar yourtunun yksek perdeden syledii "Youuur-dum st kaymaaak!" feryad blyordu. Yedikule sur kapsndaki gmrk grevlilerinin kouuna bakan bir han odasnda olduumuzu neden sonra anladk. Btn gn ieriden darya, dardan ieriye gelip gidenlerin

kontrol ve yoklamalarnn yapld sur kaps akam ezanlar okunurken trenle kapatlyor ve dardaki su kanalnn zerine aslan kpr bocurgatn byk gcrts ile kaldrlyordu. Arada srada bir cenaze alay sur dndaki mezarla bir l gtryor, bazen bir saman 138 babil'de lm istanbul'da a ; k I 1 3 9 arabas, bazen sebze ykl bir kan kontrol edilerek ieriye alnyordu, len saatlerinde kpek ve kedi kovalamacasnn hrltl lklarn bir cier satcsnn, omzundaki srklara asl sr ve koyun cierleriyle bararak gemesi izliyordu. Geceleri sur kaplarndaki nbetilerin devriye sesleri duyuluyor, belli aralklarla sessizlii deiik perdelerde ve her defasnda baka makamdan sylendii hissi uyandran "Yekdir Allah Ye-eeeek!..." nidalar dolduruyor, bu sesler birbirini kovalarcasna surlardaki btn nbetiler tarafndan sra ile tekrarlanarak kentin evresini dolayordu. Gnein, sur bedenlerinden ehre dklen son klar da bolukta eridiinde, sokaa kma yasann balamak zere olmasnn tela ile insanlar hzl admlarla evlerine yneliyor ve dars birden sessizleiveriyordu. Rukl ile kaldmz hann arka sokaa alan kaps bugn her zamankinden daha erken kapatlmt. Btn gn nbetilerin kontrollerinin daha sk yapld gzlerden kamyordu. Sokaklarda bizim bilmediimiz bir eyler olduu kesindi. Zavall Rukl'in, btn mobilyas bir kk sedirden ibaret olan odann ta zemininde, aksayan ayayla pencere ile kap arasnda gidip geliinin ve kh kapy dinleyerek, kh pencereyi gzleyerek bin bir dnce iinde karamsar ve uykusuz bir geceye daha balaynn nc gnyd. Kap eiinde duran su testisi boalm, odada yiyecek adna bir kuru somun parasndan baka bir ey kalmamt. Rzgr iddetini arttrm, pencere pervazlarndan slk alarak ieriye dolmaktayd. Yats cemaati dalm, sokaklar lm sessizliine brnm, Rukl'in bekledii Patlak Memi yine gelmemiti. Yorgunluk ve alk ban dndryordu. Buraya geldiimiz gn bir kk nineye sardrlan ayandaki ar gittike iddetleniyordu. Kandilin ya bitmek zereydi. Gecenin bir yansnda kap iki ksa iki uzun aralklarla alndnda Rukl bitkinlikten baylmak zereydi. Gcn toplayp kapy dinledi. Ayn ifre yinelendiinde i! usulca mandal kaldrd. Koridorun solgun nda ufak tefek bir adam fsltyla, "Korkma bacm, sessizce hazrlan, hemen gideceiz." diye emrederken usulca ieriye szld. Bu adam Patlak Memi deildi ama kendisine "Bacm!" demiti. Bu onun olup biteni bildiini ve kendisini tandn gsteriyordu. nk Rukl, gn evvel akam vaktinde buraya bir erkek klnda takma byk ve sakallarla girmiti. Hanc bile oday kiralad kiinin bir kadn olduunu bilmiyordu. Gelen kiinin "Bohan al, sokucu akrepler peimize dmeden kalm buradan!" emri Rukl'i bandan bir kazan kaynar su dklm gibi etkiledi. aresizdi, ne denilse yapmak zorunda olduunu hissediyordu. Bir Caferi kyafetini andran stln giydi ve ayaklarnn ucuna basarak gizlice koridoru getiler. Bir an yrei bu heyecan ve korkuya dayanamayacak sand. Gelen adam btn sorularn cevapsz brakyor ve "Yolda anlatrm!" diyordu. Birka dakika iinde kapya yaklatklarnda adam elinde tad mein torbann dibinden arayp kard bir keseyi hancnn eline tututurup arka kapnn srgsn atrd. Sokaa szldkle-rinde ise birka kpein havlamasna, hann n kapsnn yumruklandn gsteren sesler karyordu. Yzlerini yalayan rzgr her eyi biliyordu ve olanlar en az bu rzgr kadar sertti. Bostancbann zlfl baltaclar kouunda yapt gizli oturumda onalt gizli servis hafiyesi yer

alyordu. Rukl'in ortadan kaybolduunun anlald ikinci gnde bu olay sarayda byk bir skandala neden olmu, Sultan Murad- Salis'in kzla-raas nce azledilip sonra cellada teslim edilmi, bostanc aaya da gerekli aratrma iin "Ya cariyemiz, ya ban!" denilerek ancak gn mhlet verilmiti. Sarayn muhafazasndan sorumlu olan bostanc aa da adamlarndan ikisine araf giyindirip mahalle kadnlarnn arasndaki dedikodular dinlemek zere esir pazarna birini, kadnlara vaaz eden camileri t 140 um dolamak zere de tekini gndermi, ayrca iki adamn da Samatya ile Cibali civarn dolap kaplarnda davul asl kt hretli evleri kolaan etmelerini, kanun kaaklarnn sakland Fener'deki ivit boyal konaklara da urayp durumu kolaan etmelerini sylemiti, istihbarat avularndan en yetenekli ikisinin stanbul hanlarn dolamaya, skdar'a yolcu tayan sandalclar sorguya ekmeye yollam, ayrca neferi de dilenci klnda iskelelere yerletirmiti. O gn bohac klnda sur diplerindeki genelevleri dolaan iki kadn da yine bostancaann emriyle hareket ediyorlard. Aa, olak ve topal olan adamlarndan bir takm oluturup m ro-' lyle goygoycu Kalenderi dervileri kyafetinde akam yeniden bulumak zere sokaklara salmay da ihmal etmemiti. O gn bostanc-aann huzuruna dilencilerin, terzi esnafnn, bedestendeki kuyumcularn ve bekr odalarnn kethdalar birer birer girip gizlice kendilerine durum bildirilmi ve devlet adna yine gizlice arayacaklar kiinin bir cariye olduu sylenip kimseye sezdirmeden aratrma yapmalar emredilmiti. Yatsdan sonra fenersiz sokaa kma yasa bostanc aann iini kolaylatryor ve gece boyunca aramak istedii yerlere ellerinde krmz mrekkep ile baslm hilal damgal zel izinler bulunan adamlarn gnderebiliyordu. Rukl ile Yedikule'deki hann arka kapsndan ktmzda kapy babil'de lm istanbul'da ak|141 yumruklayanlarn BC tarafndan zerimize salndn sanmakta yanlmtm; bu gelenler bostanc aann adamlar olmalyd. te yandan valide sultan, yenieri aasyla gizlice grp "Rukl denen yosmann derhal bulunup gerekenin yaplmas" talimatm vermekte gecikmemi. Bu durumda yenieri aasnn ilk yapt iin, bostancaay huzura artp, gelimelerden ilk nce kendisinin haberdar edilmesini istemek olduunu sylemeye gerek yoktur sanrz. Rukl ile ceviz aacnn gvdesinde sabahladmz gn, bizi bulan kozbekisi Patlak Memi, bu gzel kadn tpk ocaklarnn kurucusu ve pirleri olan iyi yrekli adam gibi nce saraya teslim etmeyi dnd. Ne var ki kendisine yzlerce soru sorulacandan da korkuyordu. Rukl'in parmamdaki zmrt kal yzn ekiciliine dayanamad bir an gelince de "Ocan kurucusunun can cehenneme!" diyerek bizi bir gn boyunca ayn aa kovuunda saklad. Toprak bir anakta scak orba ile Rukl'in ayana yak diye sarmak zere kuyruk ya bile getirdi. Ertesi gn akam nbetini tutmaya gnll olup her eyi gze alarak Rukl'e nce bir erkek kyafeti giydirdi, bana bir barata, yzne de byk ve sakal uydurup cannn acmasna aldrmadan kan tere batm vaziyette stanbul'un amurlu kenar sokaklarndan Aksaray'a, orada gndzden tedarik ettii atlara binerek bo ayrlar geip Koca Mustafapaa sahilinden Samatya Ermeni mahallesi yoluyla Yedikule'deki bekr hanna gtrd. Yolda bir yandan anlatyor, kendisini Megrilistan'a kadar gtrecek bir arkadandan sz ediyor ve gemiyle nce Alaiye'ye, oradan da adresini verecei bir esirci aile yardmyla baba ocana gideceini sylyordu.

Alaiye'de onunla ilgilenecek aileye teslim edilmek zere bir mektup yazp arkadana verecekti. Sylediine gre her ey yolunda giderse iki aya kadar annesine kavuabilir, doacak ehzadesini orada bytebilirdi. 142 I um Btn bu yapt iyiliklerin karln da yurduna vardktan sonra Rukl kendisi takdir edecekti artk. stelik satr aralarnda ima ettiine gre bu firar sarayda duyulunca, Rukl onun yapt bu iyiliin karln daha iyi lebilmeli, ileride ona verecei hediyeyi daha iyi takdir edebilmeliydi. Yats ezanlar okunurken hana vardklarnda Patlak Memi, bir kk kadn getirip Rukl'in ayan sardrmt. iyi kalplilik ve licenaplk gsteren her erkek gibi o da zavall Rukl'i kendisine inandrm olmann huzurunu tayordu ve "Ben imdi gizlice gidip nbetime devam edeceim. Yarn gelir, kapy iki ksa, iki uzun aralkla vururum; benden baka kimseyle grmeyesin!" diye tembih ederken de onu sahiplendiini imaya alyordu. O gece Patlak Memi handan kaarcasna uzaklarken Rukl yapayalnz kalm olmann acsn ilk kez tadyor ve bana sarlarak teselli bulmaya alyordu. Ben onun can elencesi, sevinci, kederi, umudu ve hayal idim. *** Nefes nefese bir kat bu. Topkaps surlarna bitiik Rum kilisesinin duvar dibinde birka dakikalna hem dinlenip hem Rukl'in ars gittike artan ayan yeniden sararken, "Ben" dedi adam, "Memi'nin ocakdaym. Bana Alapaa Te-mr derler, iki gn sonra seni Antalya'ya gitmek zere olan bir kalyona bindireceim. imdi Fener'de kz kardeimin evine gidiyoruz. Orada ayana yak vuracaklar. Ha unutmadan, kuamda bir mektup var. Alaiye'de bulacan aile iin. Limana vardmzda mektubu sana vereceim ve sen de bana L&M kitabn vereceksin." Rukl ne fikir yrtecek, ne de itiraz edecek konumdayd. Kaderinin benim kaderimle kartn nereden bilebilecekti ki!... Yalnzca iinden dua ediyordu. Hi bilmedii bu adamdan kendisine zarar gelmemesi, Tanr'nn kendisini korumas iin dua ediyordu. u anda bana gelenlere boyun emekten gayr babil'de lm istanbul'da a k I 1 43 elinden gelen bir ey olmadnn farkndayd. Bir ara bohasn yoklamak geti iinden. Elleri bana dokunduunda biraz rahatlad. O anda aklna "Bu adam L&M'in bende olduunu nereden biliyor peki?!" sorusu geldi. nk beni daha saraydan kamadan iki gece evvel kzlaraasndan dn almt. "Eer Alapaa bunu biliyorsa kzlaraas ile irtibatl demekti. Bu da benim saraydan firarmn farkna varld anlamna gelir. O hlde bu adam belki de hkmdarmn adamdr ve beni geri gtrecektir. Eer geri gidersem btn olanlar ve karnmda tadm bebei sultanma anlatma ansm doar. Eer bu adam kadnefendiyle irtibatl ise lme gidiyorum demektir." Rukl, zihninde "Eer..."leri oalttka oaltt. Btn olaslklara bir de benim ve BC'nin olaslklar eklenince hibir eyin berrak olarak anlalmasna imkan kalmyordu. Bana gre peimizde-ki adamlar, hi kukusuz BC'nin adamlaryd. Sultann bu firardan haberi olsa bile o bir cariyenin kendisine ihanet ettiini dnp belki de erkeklik gururunun btn incinmiliiyle onu gzden karacak, boynunun vurulmasn isteyecekti. Karnnda bir ehzade tadn ve onu yaatmak iin byle bir ka planladn nereden bilecekti ki! O ykseklerde bir adamd, bu entrikalardan pek oundan haberi hi olmazd. Hele BC'den ve BUAM'dan braknz haberdar olmay, byle bir gizli tekilat havsalas bile almazd. Onun meddahlar vard, ykler anlatp kendisini elendiriyorlard. Devleti yneten adamlar da her eyi gllk glistanlk gsterdikleri iin lkede bir problem yok saylyordu.

Peimizdeki adam bana oktandr aklma gelen ama hep zihnimden uzaklatrdm bir dncenin gerek olabileceini gsteriyordu. BC benim Osmanl saraynda durmam artk uygun bulmuyor olabilirdi. Nitekim saray beni koruyamam, masum bir cariye bile hibir zel amac olmadan beni surlarn dna karabilmiti. BC ikinci defa byle bir tehlikeyi gze alamazd. Rukl'i limana gtrdn syleyen bu adam mutlaka 1441 um babl'de lm istanbul'da a f k I 1 4 5 BC'nin kiralk figranlarndan biriydi ve beni kim bilir nereye gtrecek, Rukl'e kim bilir neler yapacakt?! rpertim souktan deil, bu dnce ile iimin mesindendi. Rukl ve ben... istanbul'un varolarnda ve kt mahallelerinde aresiz kalmtk, ikimizin de irademiz elimizde deildi, hakkmzda karar veren de, uygulayan da bakasjyd. aresizlik, onun dizlerindeki derman ve omuzlarndaki yk arlatryor, benim ruhumu karabasanlara salyordu. Zavall cariye, bir gece evvel uyku perisini kstrdnde benim satrlarm arasnda teselli ararken okuduu bir gazelden aklnda kalan beyitleri mrldand iinden ve sultan btn bunlardan haberdar etmesi iin alayarak Allah'a yalvard. Sonra da adamn verdii peksimetten srd lokma dmlendi boaznda. Lokmay yutabilmek iin Temr'n matarasndan su ierken elini gsne bastrm, kk darbelerle yutkunmutu. ocukken babasnn kilisesinde salarn okayp dualar ederek boynuna ast tlsml muska dedi eline. "Aaah, babacm!" diye i geirdi, "Sevgili babacm! Ne talihsiz kzn varm!" Bu muskay yllar yl uzak hatralarn biricik ans olarak en kymetli varl gibi hep saklam ve ona her dokunuta Megrilistan' hatrlamt. O gsnde durduka ii rahat ediyor, babasnn hayal gznde canlanyor, sanki kendisine ettii duann getiine ve kiril harfleriyle yazl bu isev muskann kendisini koruduuna inanas geliyordu. Belki imdi daha ok ihtiyac vard bu muskann korumasna ve avucunda sktka skt. Neden sonra avucunun iinde kendisini koruyacak baka bir eyin varln da hissedip biraz ferahlad. Mutlu bir gecede, sultana okuduu iire karlk kendisine hediye ettii kk prlantayd hissettikleri ve kaaca gece onlar bu muskann iine saklam, fark edilmesin diye pamuk ile de evresini doldurmutu. Hatta muskann gm zarfna tamah eden olmasn diye de onu deitirip gen biiminde balmumuna batrlm bezlere sararak adi kaytandan bir ip ile boynuna asmay ihmal

etmemiti. Bu muska ve iindekiler, onun hem maddi hem manevi son hayat sigortas idiler ve avucunun iinde onu hissettike hayata balanyordu. Kilise duvarnn kuytu bir kesinde biraz dinlendikten sonra Alapaa Temr mein torbasndan iki kadn kyafeti kard. Bunlar siyah araftan yaplm altlk ve stlklerdi. Klk deitirmek zere birini kendisi ald, dierini Rukl'e uzatp srtn dnd. Alapaa soyunurken belinde tandk bir kay grnce btn olup biteni anladm ve rperdim. Bu, Efendim Fuzul'nin matarasnn kayyd ve Alapaa'nn cepkeninin altnda tesadfen bulunmad akt. Keke Rukl'e, "Bu adam senin deil benim peimde!" diyebilecek gcm olsayd. zerime bir hzn bulutu kt. Rukl'in kard erkek kyafeti ile takma sakal ve by duvarn dibindeki allarn arasna saklayp yeniden yollara dldnde nereye gtrldmz kestirmeye alarak sokaklar bir bir inceledim. Arkamzda yenieri samsoncularnm koku ve iz bulmak zere yetitirilmi kpeklerinin sesleri duyuluyordu. Rukl'in kaderine ben, benim kaderime Alapaa hkmediyordu. Arkadan gelenler ise her zaman ikinci planda kalmaya mahkumdular. Bilgi g demekti ve saltanat g ile ynetilirdi. BC'nin gcn hissetmeye balamtm. O srada Rukl, "istanbul, Murad'm Efendim'in saray dnda meer ne zorlu bir ehirmi!" diye geirmekteydi iinden.

Ben, Efendim Fuzul'nin klesi, sarayda gl kokularna blbl seslerine alktm, darda dikenler barm kanatmaya balad. Ve Leyl'm ac ekerken aresizliimin sesini kimseciklere duyuramadm... fa a b i I' d e lm istanbul'da ak{147 Aytt ol pert bir gn dne girren bireb Sevincimden nice yllar geiptir grmedim uyku Zati O periler gzeli, "Gnn birinde, bir gece ryana gireceim!'diye sz verdi... Bu szn sevinciyle nice yllar geiyor ki gzme uyku girmedi! XV Bu, ncinin Denize Atld ve Akmn Papa'ya Satlddr Ben, Efendim Fuzul'nin klesi,*bir Ceneviz kalyonunun sintinesinde nereye gittiimi, nereye gtrldm bilmeden lmle bouuyorum. Yolculuk balayal gn oldu ve gittike daha ok bam dnyor, daha ok iim bulanyor. Tadm akn ve yknn arln tayamamaktan korkuyorum, ihanetle sulanmaktan korkuyorum. Bilge Akeldan'n srrn heder etmekten, BC dnda kimsenin bilmedii hazinelerin sonsuza kadar unutulmasndan ve uzaya alan kaplarn hep kapal kalmasndan korkuyorum. Bir sandn iindeyim ve zaman ilerledike evremi saran tehlikelerin says gitgide artyor, iki nemli dmanm var burada. Tuzlu su ve azgn fareler. Dersaadet'ten ayrlmann hzn iimi burkuyor. Julian takvimine gre Eyll sonlarnda olduumuzu gemiciler konuurken iittim. Yeryznn halifesinin yaynlad menura gre bugn Mslmanlar oru tutmaya balayacaklarm. "yleyse hilal grnm olmal!" diye dnyorum. Burada dnmek iin ok zamanm oluyor zaten. Yedikule zindanlarna tklm tembel mahkumlar gibiyim. Duruyorum ve bekliyorum. Olacaklar bekliyorum. Kh 'olacak olur' diyorum ve kendimi teselliye alyorum, kh 'olacak byle olmasn' diyorum, straba dyorum. Ramazan hilalini dnyorum. Efendim onun iin bazen sevgilinin ka der ve bazen de kn mihrab. Oysa bir hilal bir dolunaya gre nedir ki?!., insanlar ne kadar garip; tamln deil de eksikliin yolunu gzlyor ve gitgide eksilen hilali yeniden grd zaman oru tutuyor, bayram yapyor, ay balatyor, yl balatyor. Akdeniz'in ak sularnda frtnalarn bu denli sert, dalgalarn bu kadar iddetli olacan ne gemimizin kaptan, ne de ehirden knca birdenbire vahileen, azgnlaan ve insanlklarn rafa kaldran korsanlar biliyordu. Bense bir ak denizin ne olduunu ilk defa tanyordum.. ambarl kalyonda iki yz kadar silahl muhafz, krk de mrettebat var. Ambarlardan biri flar ve anforalarla dolu. ilerinde zeytinya, arap, susam ve glsuyu tanan anforalar bunlar. Limandayken st ambarn blmelerinden birine konul may hayal ederek sram beklerken grdm, gemiciler srasyla Halep kumalar, murassa silahlar, istanbul ii ok ve yay takmlar, sahtiyan koumlar, Kafkaslardan getirilmi krkler, istanbul bedesteninde ilenmi taklar, arastada yaplm kamlar, vurmal ve telli sazlar ile gm yemek takmlarn korkuya dayal bir tedirginlik ve zenle istifliyorlard. Ben kap eiinde sram beklerken, alt ambarda kafesler iinde Uzak Dou papaanlar ve muhabbet kular ile blmelere balanm arap atlar ve cins kpekler ve tazlar grmtm. Yolculuk boyunca birbirlerini korkutmay veya rktmeyi bir oyun haline getireceklerini bilemezdim elbette. Artk papaanlarn ne sylediklerini

anlayamayacak kadar sesler birbirine karmakta. Bunlara ses de denilemezdi aslnda; yalnzca ahenksiz bir uultu. Babil kulesini 148 um yapan iilerin uultusuyla llebilecek bir ses bolluu. Herkesin konutuu ama hi kimsenin dierini anlamad geni salonlarda bile bunca grlt bulunmazd. Besbelli ki ak deniz dalgalarnn gemi bordasna arptka kardklar sesler ldrtyor onlar. Benim de iinde bulunduum sandk, ite bu tepiip duran atlarn, havlamay ve hrlamay ritmik bir uykusuzlukla len kpeklerin ve rendikleri onca szc unutarak ulu orta lklar atan papaanlarn arasnda kalm durumda. Yazk ki kaptan ile serdmenden baka hibir canl benim buradaki varlmdan haberdar deil. Tpk, dalgalar kalyonumuzun bordasn dvdke cildimi izik izik eden elmaslar ve altnlardan haberdar olmadklar gibi. anakkale Boaz'na bakan Sultaniye ile Kilitbahir hisarlarn geride brakt srada iaret ve alay sancaklarn fora ettirip korsan flamasn tokalatan, ardndan da mrettebatnn tehizat ve niformasn deitirten kaptan, ak denizde seyreden korsanlk yasalarna gre seyreden her gemi gibi birtakm hazrlklar yapmaktayd. Silahlar karlmakta, silyon fenerlerinin zeri kaln keelerle kaplanmakta, geminin kamaya veya kovalamaya hazr konuma gelmesi iin aba harcanmaktayd. Btn bunlar gemicilerin telal ayak sesleri ile kfrl ve tedirgin konumalarn dinleyerek arlayabiliyordum. i denizlerde ticaret bandrasyla dolap stanbul limanna girerken konimentosunu Galata'daki gayrimslimler iin arap ve Balkapan'nda satlmak zere yemeklik ya olarak aklayan bu kalyon, gerekte bir Musevi ailesine ait idi. Bayezid Han zamannda Engizisyondan kap istanbul'a snan Sevil-lal bir aileydi bu ve byk babalar Yasef Nasi, Sultan II. Se-lim'in danmanln yaparak sarayda nemli bir yer edinmi, sonra da ailenin gen kuaklar tercmanlk, hekimlik gibi grevler alarak saray ile yakn ilikide olmay srdrmler. Nasi ailesinin bir kolu italya'da, dier bir kolu Fransa'da imi. Hepsi de deniz ticaretiyle urayor ve deiik ehirlerde ticari temsilcilikler babil'de lm istanbul'da a k I 1 4 9 alyorlarm. Fakat her korsan gemi gibi bunlar da krlarn rzgra, denize ve dier korsan gemilerine baladklarndan bazen ok byk kazanlar elde ettikleri halde bazen aylarca gemilerinden ses kmyor, hatta baz baz gemileri dier korsanlar tarafndan da yutuluyormu. Bundan elli yl kadar evvel Nasi ailesinin bykleri dnp hesap etmiler ve denizdeki hayatn, Musevi bir ailenin girebilecei ticar risklerin ok tesinde olduunu grerek baka areler aramlar. Grnte ticaretle uraan kalyonlar kullanarak uluslararas bir istihbarat rgt kurmay o zaman baarmlar. imdi Akdeniz'de hakimiyetin durmadan el deitirdii yedi dvelden ha adna ispanya Krall, Venedik Cumhuriyeti, Roma'daki Papalk, Ceneviz, ingiltere ve Fransa ile hilal adna Osmanl devletleri arasnda bilgi alp bilgi satyorlar, dnya entelijansiyasn ynlendiriyorlard. Zaman zaman kalpazan madeni paralar ile piyasalarda speklasyonlar yaptryor, levanten altn denilen taler, Hind altn, Bisit ve Abbas altnlarn bu lkelerin piyasalarnda dolatrarak, yahut keselerle gtrp keselerle toplayarak enflasyona ve ucuz almlara yol ayorlard. Para keseleri kadar tadklar kokain tablet ve hokkalar, esrar dolu anfora ve ieler de btn bu lkeler aras haber alma iinde etkili oluyordu ve kalyonlarnn hepsinde bu tr kaak mallar ile altnlar iin gizli blmeler vard. Her devlette bu aileden st dzey bir yetkili bulunuyor, her kral yahut hkmdar bu aileden birisini tanyor ve kendi karlar iin dier devletler hakknda bilgi toplamas karlnda ona sandk sandk paralar dyordu. Yasef Nasi'nin torunlar ok iyi rgtlenmi bir aile irketi gibi almaktan haz duyuyorlar, asla biri dierinden daha ok kazanma hrsna kaplmyordu. Bazen birbirlerini hi grmeden veya dillerini hi anlamadan doup ve lyorlar, ama uzakta bir yerde kendi kanlarn tayan bir

akrabalar olduunu bilmenin gveni ile gizli belgeleri alp satyorlard. Yedi dvelin her devletinde istenilen bilgileri dei toku eden bir Nasi var idi. En deer verdikleri srlar, byk dede Yasef'in "Aile olduunuzu 150 L*M

babil'de l in istanbul'da a k i 1 5 1 saklayn!" talimatyd ve canlar tehlikeye desiye kadar asla birbirlerini tanyor grnmyorlard. Bylece kendilerinden bilgi satn alan devletlerin karsnda aile yerine kiiler, rgt yerine hafiyeler bulunuyor; bu da gizli servislerin baka devletler aleyhinde planladklar ar taleplerini yahut casus satn alma giriimlerinde akrabalk balarnn tehdit unsuru olarak kullanlmasn bertaraf ediyordu. Hal ordularnn papalk ile gizli ban ynlendiren tapnak valyeleri bile Nasi ailesi kadar gizli bir ak ile almamlar, kendi hayatlarn, hi tanmadklar uzak akrabalarnn yaamalarna tercih etmilerdir. Akdeniz yolculuuna bir sandk ierisinde kmak istemezdim. Hele de alt gvertenin gizli bir blmesinden geirilerek sintineye yerletirilmi, inko kaplanarak szdrmazl salanm bir sandk ierisinde boulur gibi; yahut romantik dalga sesleri yerine atlarn ve papaanlarn seslerini dinleyerek Akdeniz seyrine kmay hi istemezdim. Sandkta Papa'ya hediye edilmek zere Kbrs'tan alnm kutsal ha ve iskenderiye'deki ingenelerden ucuza kapatlm tanra sis'in bir kar byklndeki altn heykeli, Fransa kralna sunulmak zere Msr, Tunus, Cezayir gibi Dou Akdeniz ve Marip topraklarnda bulunan Osmanl hakimiyeti hakknda hazrlanm raporlar ve sultann Akdeniz politikasyla ilgili dncelerini ieren bir belge kopyas, istanbul'da o gnlerde konuulmakta olan Akdeniz ile apdenizi'ni Svey'te bir kanal ile birletirme projesi hakknda fizibilite raporlarnn kopyalar, Sakarya-Sapanca-Iz-mit Krfezi arasnda almak zere kaz almalarnn balatld Karadeniz-Marmara Kanal Projesi'nin nasl geri durdurulabileceine dair siyas ve etnik rapor, Protestan Kardinallere hediye edilmek zere ileri minyatrlerle dolu Bin bir Gece Masallar, Tutname ve Pana Tantra (Kelile ve Dimne) evirileri ile sultanlarn kiilik tahlillerini yapabilmek iin kopyalanan divanlar, Dou bilimini etkileyen pozitif bilim kitaplar, Osmanl medreselerinde okutulan kitaplardan nl hattatlara yazdrtlp altnla ciltlenen birer master kopya, Greke, Srya-nice, Latince ve Arapa tarih ve tp kitaplar, bitki kklerinden ila yapmaya yarayan ifal bitkiler kitab ve nihayet birka prlanta ve yakut bro, kolye, sorgu ve mcevher kakmal hanerler, benim yol arkadalarmd. Ve ben, iddetli lodostan kaynak yeri yrtlan, sonra da geminin kedi kadar byk fareleri tarafndan sk sk ziyaret edilen bu sanda tamamen tesadf eseri girmitim. En azndan imdilik byle dnyordum. Dedim ya, burada insann dnmeye ok zaman oluyor. 152 u, Zavall Rukl, benim Leyl diye sarldm mazlume... Hatras ne kadar da gerilerde kalmt benim iin. Aradan uzun asrlar gemi gibiydi. Onu ok zlyordum. istanbul'un sala semtlerinde onsuz geen her gecede scak gsn zleyerek teselli bulmaya altm saatleri de zlyordum. Bir hamam klhannda BC'nin reisine teslim edilmek zere beklediim gn de, Alapaa Temr'n gtrd evdeki ilk gecesinde umut ile korku arasnda gidip gelirken de, hatta Giritli bir denizcinin yatana ekilmek istendii vakit, namus belas deyip ona teslim olmamak iin boutuu dakikalarda da hep ondan ayrlmamak, onu sahiplenmek, elimden gelse onu korumakt emelim. Emel ile elem arasnda yalnzca bir dizge fark olduunu o gn anladm. Zavall Rukl, rzna geilmek istenen hamile bir kadnn acsyla eteklerinden akan kanlarn stne ylp kalmt o sabah. Bu evde sk karlalan olaylardan olduu iin evin sahibesi olan madam, derhal Ba-lat'ta oturan gvenilir bir ebeyi artp gerekeni yaptrtmt. Kadn

hastalklar konusunda Galatal Rum hekimleri aratmayacak kadar uzmanlam olan ebenin, Rukl kendine geldii zaman syledii son szler, "Dk yaptn kzm, birka gn dinlenmen gerekiyor." olmutu. Rukl'in, uruna btn hayatn maceraya srkledii ehzadesi, kan topundan bir cenin halinde, pasl bir leen iinde, bilinmeyen bir mezarln duvar dibine gtrlp atlvermiti a kpeklerin havlamalar arasnda. O an Rukl'in, lmek istediine, bunun iin btn varlyla dua ettiine ahit olmu ve bir fkenin ne demek olduunu anlam, korkmutum. Alapaa, Patlak Memi'nin arkada deildi. Bostanc aann hafiyelerinden biriydi ve BC'nin hikyesini renip altn ilah heykelleriyle dolu hazinenin peine dmt. Gizli aratrmalarn ikinci gnnde kozbekilerini sorgulam, Patlak Memi'nin nbetini brakp gittiini tesbit ederek onu tek bana bir hcreye alm, ellerini ve ayaklarn balayp burnundaki 1 babil'de lm istanbul'da ak|153 kllar teker teker cmbzla ekerek bir hayli ikenceden sonra btn direncini ve dnme yetisini krmt. Konumasn salamak iin nce ona bir sicimin ucuna balad dikenli ivileri yutturmu ve yemek borusunu yrtarcasna geri eke eke lmle hayat arasnda gidip gelmesini salamt. Patlak Memi kk hesaplarn adam olduunu, can havliyle gerei syledii zaman gstermiti. Nitekim Alapaa, kendisine sylediklerini baka kimseye anlatanlasn diye dilini ensesinden aslarak ebediyyen susturduu zaman hl lmemek iin yalvaryor ve Rukl'e kfrler yadryor, onu grd gne lanetler okuyordu. Alapaa hi zaman kaybetmeden ve kimseye haber vermeden bir plan yapm, bostancaann adamlarndan hzl davranp Yedikule'deki hana gelerek Rukl ile beni karmt. Vardmz randevuevi onun orta olduu bir madam tarafndan iletiliyor ve o da kendi blnn bostanclarndan bazlarn evin hem pezevenkliini, hem fedailiini yrtsnler diye orada grevlendiriyor, cretlerini de kadn eti olarak dyordu. Patlak Memi'den rendii Rukl'in ka plann kendi karlar iin yeniden formatlamak zere Karaky limanndaki Ceneviz kalyonunun kaptanyla grm ve ona dnya gzeli bir kadndan bahsetmi, iki gn sonra gemi demir alaca saatte getireceini syleyip kese Ceneviz altnn da pein almt. Ne var ki Rukl'in karnnda sultann ehzadesini tadn bilmiyordu ve bebein dmesi zerine telaa kaplnca Galata meyhanelerinden birine yol uratm, o gece kp dibinde szp kald iin bostancaann, stanbul sokaklarna sald hafiyeler ekibini her akam bir araya getiren toplantsna katlamamt. Alapaa'nn gelmediini gren bostan-caa pirelenip bir hafiye de onun ardna takvermiti. Alapaa ertesi akam Madam'n evine geldiinde izlendiini bilmiyordu. Onu izleyen adam da ayn evden iki kadnn kolkola kmasndan phelenmeyerek uzunca bir mddet bekledikten sonra akl bana gelip kadnlarn nce amurlu 154 um babil'de lm istanbul'da ask|155 sokaklardaki ayak izlerini iskeleye kadar incelemi, birinin ayak izlerinin kadn olamayacak kadar byk olduunu grnce de kuun kafesten karldna hkmederek derhal bir sandal kiralayp limana yollanmt. Limanda nce gizli servisin gzcsn buldu. Onu bostancaaya haberci gnderip hareket etmek zere olan kalyonun evrakn kontrol amacyla liman muhafzlarn harekete geirdi. Bu arada Rukl elinde avucunda nesi varsa alnm olarak sandaldan kalyona adm atmak zereydi. Tek eyas olan bohasnda, birka para giysi arasna sarp sarmalad ben vardm ve dier eli, terli ve diri gslerinin arasnda iyiden iyiye slanm olan muskasnn zerinde duruyordu. O srada ne gidecei yeri, ne de bana gelecekleri

biliyordu benim biare Rukl'im, Leyl'm. Bildii yahut bilmek istedii tek ey, artk bostancaamn korkusunu bir daha ekmek zorunda olmayacayd. Geri hibir eyin nemi de yoktu artk. Uruna varolma mcadelesi verdii sultan da, karnnda tad ehzadesini de kaybetmiti. Megril diyarna varasya kadar benim varlmla teselli bulmay ve muskasmdaki mcevheri olsun kaybetmemeyi diliyordu. Geminin iskelesine adm atar atmaz sandalc ile birka tayfa, kalyon gvertesini solgun bir kla aydnlatan fenerin altnda ona ylk ylk sokulup bilmedii bir dilde "Ayak bast paras!" dediler. Yolculuk cretini istediklerini sanp telaland. Kendisini buraya getiren adamn creti dediini sanyordu. "Tanrm!" diyordu iinden "ileli bamda daha ne ileler gizledin Tanrm!" Kesesinde hi akesi yoktu. Yine de bir umutla elini belindeki kuaa attnda kesesinin de yerinde olmadn grd. Tela ile koynundaki muskay m, yoksa beni mi vereceinde tereddt ettiini hissettim ve beni prlantalarla tartt iin onu bir kez daha sevdim. Elleri titriyordu, mt ve korkuyordu. Ba dnmeye balamt. Kan kaybndan halsizlemiti. Ellerindeki ve dizlerindeki derman zlnce bohas yere dt. O ana kadar orada benim varlm bilen bulunmuyordu. Belki Alapaa'y takip eden adam... Gverteye kebendim zerine dmtm ve az kald irazem dalacakt. lk defa canmn yandn hissettim. Bu ac yere dtmden miydi, yoksa ondan koparldm-dan myd anlayamadm, ama gerekten canm yanmt. Dizleri zerine ylan Rukl krk bacandaki aclarla ayaa kalkarken beni yerden ald ve eliyle srtm son kez okayarak ayak bast paras isteyen zbandutlara uzatt. Aralarnda Ru-kl'n acizliine ve belki de gzelliine ynelik kskanla yorumlanabilecek kahkahalar atan bu serseri tipli adamlardan, dileri ttn kullanmaktan simsiyah kesilen uzun boylusu onun koluna girmek istedi. Dierleri hl ake diye diretiyorlard. Rukl onlara beni uzattnda ayrlk acsn pein pein tatm oldum. Rukl'den ayrlmak ok zor, hem de ok zor olacakt. Bir Kays'm Leyl'dan ikinci kez ayrlmas mmkn myd? kinci Leyl'dan da ayrlmasna can dayanr myd Kays olann? Eer dayanrsa ve eer ayrl kader olursa, Dicle kylarnn yahut Necid llerinin Kays'lar beni kskanmayacaklar myd? Ben bunlar dnrken kendimi yine yerde buldum. Hem bu kez, fkeyle yere arplmtm ve formalarmn dikileri yerinden oynam, ine delikleri parmenimde yuva yapmt.. "Altn" diyorlard adamlar, "Altn istiyoruz!" Bu sefer canmn az nceki kadar yandm syleyemem. Direnme, alma, tatma veya kanksama denilen ey bu olsa gerekti. Sevgili iin ac ekmek byle oluyordu demek?!.. Biare Rukl, beni yerde koymamak iin ayandaki henz iyilememi kr unutup yle bir atld ki, slak tahtalara kapaklanverdi. Dorulmak istediinde sa elinin iaret parmann kanamaya baladn fark etti. Kaptan olup biteni grmeseydi belki tayfalar onu para iin hrpalayacaklar, zerine saldracaklar, cretlerini sarkntlk ederek alma yolunu tutacaklar ve o da parmann acsyla muskasmdaki tek sermayesini karp verecekti. 156 Kaptann emriyle dalan adamlarn arasndan karp kalyonun tek konuk kamarasna hapsettiklerinde Rukl, ayann acsna elindeki sznn elik ettiini grd, iya ile yandrlm kandilin lo nda elinin kanamaya devam ettiini ve bir damla kann da benim zerime damladn fark ettiinde ok zld. Bu damla, rmaklarn akl talarna benzeyen desenlerle bezenmi ebrulu i kapamdaki sayfamn en berrak ve duru blgesine, sultann yanndan dnd bir gecenin seherinde kara mrekkeple yazd bir "h" szcnn "he"sine teet dmt. "Ah"taki "h" harfi halka biiminde olduundan bu kan damlas onun kenarnda sanki dier yapraklar koparlm bir gelincik llesi, bir akayk gibi durmutu. te o an Rukl'in ii ezilmi ve bu akaykn yapraklarn tamamlamak istemiti. Sonra siyah bir halkay andran "he"nin evresine parmandan akmakta olan kann damlasn daha koydu ve bu hznl gnbatmnn orta yerinde, "ah" okutan dz izgili elif harfinin dalnda krmz bir gelincik btn gzelliiyle averdi. Tam da Diclenin serin yamalarnda braktm Leyl'mn, daha ben parmen iken nce Kays adn yazd ve sonra pp sildii yerdi buras. Kendimi kaybedecek

gibi oldum. Nasl bilebilirdi buray? Tam da Leyl'nn dudann dedii yeri nasl bilebilirdi? Sanki akm kefetmiti. Ah keke akmn onu kefettii gnden beri bu kefedilmeyi beklediimi fsldayabilsem kulana imdi? Kan rengi hatralarm bir gelincik zerinde aktran bu mutluluk beni umaklara gndermi gibiydi, iki sevgilim; Leyl ile Rukl gelincik zerinde bulumu, dudaklar yanamda ayn noktay pmt. Ben Leyl'y m; Rukl'i mi daha ok sevdiimi, yahut hangisinin hatrasna daha ok sahip ktm hibir zaman anlayamadm zaten. Leyl'nn adnn Rukl olu-verdii u anda bunu bilmek de istemediimi fark ettim artk. Birka dakika sonra kaptan ieri girmek iin izin istedi. Rukl boynunu bkp oturmaktayd. Darack kamarann lumbu-zuna ban dayayan kaptan, "Okumay sever misiniz, madam?" deyiverdi hi Rukl'in yzne bakmadan. Bir kadnn babil'de lm istanbul'da ak|157 elinde kitap grmenin hayretiyle azndan istemeden kmt bu szler. Rukl gzyalarn saklamaya alrken ban sallad ve kurumak zere olan gelinciin renklerine son bir kez bakp "iiri severim!" diyerek beni gsterdi. "Bir mddet bende kalabilir mi madam? Sizin adnza onu gemimde saklarm, iindekileri okuduum zaman da konusu zerinde tartabiliriz hatta!" diyerek gvenini kazanmt kaptan Rukl'in. Ama onun iznini ve verecei cevab beklemeden beni alp kendi kamarasna gtrmeyi de ihmal etmedi. Sonra da dil bilen hafiyelerinden ikisini artp benim dilimden ne anladklarn sordu, zerimdeki "Kitb- Leyl ve Mecnn" adn ve saray ktphanesine ait damgay okuttuu vakit Rukl'e sorular sormak zere tekrar kamaraya dnd. Galiba benim saraya ait olduumdan kukulanarak Rukl'in de sarayl olabileceini dnmt. Zeki adamd kaptan. Eer tahmin ettii eyler doru ise Rukl zerine yapt alveriin mthi bir aptallk olduu gereiyle yzlemeye hazrlanmalyd. in dorusunu Rukl'den rendiinde de derhal saraya haber uurmak istedi ama gvertedeki seslerden zaten liman muhafaza alopasmn gemiye aborda olmak zere olduunu grd. Ertesi sabah skdar srtlarndan gn doarken kalyon limandan ayrlmak zere demirlerini toplad. Sarayburnu ile Kzkulesi arasndan getiimizde kaptann kamarasndan Rukl'in son ln duydum. Onu sorgulamak zere gemiye binen yenieri zabiti, gerekli bilgileri aldktan ve elem dolu macerasn rendikten sonra temiz hava almas iin kalyonun tavlon gvertesine karm ve gya yalnz brakmlar, gemideki yolcularn denize atlamasn nlemek zere hemen orackta bir denizcilik kanunu uydurarak ayana 50 okkalk bir glle zincirlemilerdi. Rukl, iskele baheliine alan puntellere tutunup sevdii adam brakt Topkap Saray'n seyretmeye baladnda, yllarca iinde yaad yeri denizden ilk defa grdn fark etti 15 8 ve bacalardan ttmeye balayan dumanlar, onun gzlerini buulandran bir hzn oluverdi. Ne var ki bu hzn de uzun srmedi ve bir anda kendini bolukta buldu. Son l Topkap duvarlarnda yankland srada tutunduu puntelin zinciri elinde duruyordu ve ayandaki glle onu Boaz'in dibine doru hzla ekmekteydi. Meer o gece bostancaa Rukl'in izini bulduklarn Yenieri aasna haber vermi, o da "Bizzat ben kendim ilgileneceim!" talimatyla dier adamlar ve hafiyeleri kalyondan uzak tutup zabitini gndererek kendisi ilgilenmiti. Zabitlerden ikisi Rukl'e sorular sorarken komplo uzman olan ncs kalyon iskele baheliine yakn puntellerden birinin halkalarn gevetmi, onun hemen nne de 50 okkalk

bir glle koymutu. Glle denize eimli olarak yerletirilip fren grevi yapmak zere nne kk bir fnye yerletirilmi, fnyeye balanan gizli bir misina da alt ambara kadar uzatlmt. Bu misinann hzla ekilmesi hem glleyi harekete geirecek, hem de korkuluk*grevi yapan punteli yerinden kurtaracak bir dzenei altracakt. Geriye yalnzca kurbann buraya getirilip puntele tutunduu an gzlemek kalyordu. Uydurma denizcilik kural da komplonun bir parasyd elbette. Ertesi gn haberciler Bbhmayun'dan ieriye "gizli" kaydyla iki ayr mektup gtrdler: "Devletl, saadetl, fehmetl efendim hazretleri, Rukl nm cariye-i kemterneniz Ceneviz keferesinin arap hamulesi tayan ambarl kalyonuna iltica ile dnk seher vaktinde nefsine kyarak Marmara sularnda mhler zmresine karmtr. Allah rahmet eylesin. Kozbeki neferlerinden Patlak Memi, yenieri bendelerinizden Alapaa Temr ve ad geen babil'de lm istanbul'da a;k[159 kalyonun inzibat svarisinin bu firarda parma grlp yal kement ile cezalar derhal verilmitir. Gayrisi in emr ferman zt- hnelerinindir. Ali kulunuz, fi, 13 Rabilhir, sene 999" kinci mektup bunun kadar detayl deildi ve imza yerinde bir isim de bulunmuyordu. Haseki sultan okuyup yrtt: "nciyi denize drdk!" imdi burada, iddetli lodostan dolay iine hapsedildiim sandn duvarna bam vura vura dalgalarn sesini dinlerken dnyorum da, Rukl'den sonra eer yenieri aas Saray-burnu aklarnda gemiyi demirletip kaptann elinden beni al-drtmasayd, bu yolculuu bundan yllarca nce yapacak, Sultaniye Kalesi'nden o vakit geecektim. imdi rutubetten geveyen irazem aslnda o gnden sonra hoyrat ellerle hrpaland. Babil hazinelerinin peinde hayatlarn altna satanlar ile bilimsel gerekleri arayanlar arasnda en ok bu yllarda kavga konusu oldum. Birinciler bana stanbul'un batakhane hayatn, ikinciler de kibar muhitlerini sunuyordu. Birincilerin yoksulluu sanki ikincilerin varsllndand. imdi geriye dnp bakyorum da, ihtiam ile sefaleti bu kadar i ie yaamadm hi, hrszlarn ve hrszln eitlerini hi bu kadar yakndan grmedim. Bilimsel gerekleri arayanlar da, altn ilahlarn peinde olanlar da acmaszca cinayetler iliyor ve kendilerince bunu hakl gryorlard. Birincileri insanl, dierleri kendilerini kurtarmak iin yapyorlard stelik bunu. Hangisinin amac daha masumdu, hangileri daha haklyd, anlamak zordu. Bu acmasz kovalamacalar ve entrikalar arasnda sayfalarm arasnda ifreler, haritalar, hazine krokileri arayanlara ait ferini yitiren gzlerin saysn ben de unuttum imdi. Yalnz bir ayrm 160 I L8.M yapabiliyordum, Efendim Fuzul'nin matara kayna sahip olanlar hrszlar, hanere sahip olanlar ise bilginlerdi ve ben Sryani ktphanecinin kayp haneri bir daha bulunmasn, bulunursa da bunlarn eline gemesin diye hep dua ediyordum. nk onlar kay zerindeki izgileri bir harita sanyorlar, zerindeki hiyeroglifleri de birer iaret olarak alglyorlard. Onlar daha ok minyatrlerimle ilgileniyorlar ve resimlerim arasnda bu iaretlere benzer ekiller aryorlard. BC

yeleri ise hep iirlerimle ilgileniyor ve beyitlerin arasndaki anlamlardan ifre zmeye alyorlard. Ellerine dtm insanlarn ilgilerine gre ben onlarn Cemiyet yesi mi, yoksa ihtiras kurban hazine avclar m olduklarn anlayabiyordum. Ac olan, btn bu arenada kimsenin beni ben olduum iin nemsemeyi-iydi. BC beni hapsedip korumak ve yedi ylda bir toplanp hakkmda kararlar almak; hazine avclar da beni korunmaktan kurtarp yedi dakika gemeden datmak istiyorlard. Her iki grup da bana ait olmayan dnyalarn insanlaryd ve yabancs olduum bu evrede gitgide zaman unutuyor, Leyl'y arama azmimi yitiriyor, iirin leziz bahelerinden uzaklayordum. Bir gn Leyl kendiliinden kp gelirse belki ona, Ger ben ben isem nesin sen ey yar Ver sen sen isen neyim ben-i zr diyecek durumdaydm artk. Efendim Fuzul lde Leyl ile karlaan Kays' anlatrken sanki imdiki benim halimi tasvir ediyor, o zamana ait Mecnn'un llerde geen yllar ile benim ada bir lgnla uzanan yolumu aydnlatyordu. Leyl'dan geme ve varolma faslndaydm. Efendim'in yksndeki Mecnn ile aramda bir fark kalmam, ayrlk gayrdk aradan kalkmt, iimde hep bir umut tamaktan asla vazgemedim. Leyl'm Dicle yamalarnn hznl kz, Leyl'm Efendim Fuzul'nin yksndeki kara bahtl l gzeli, Leyl'm babil'de lm istanbul'da a k I 1 6 1 Rukl idi. Hangisi dierinden basknd, hangisinin akn dierine tercih edebilemeyeceimin karabasanlarndaydm. Yine de umudumu yitirmemitim. Ryalar ve hayaller benimdi, dizelerim arasnda bunlardan saysz ilham devirebilirdim. te yle umutla hayal kurduum gecelerimden birinin sabahnda, beni okumas ve gizemlerimden haber vermesi iin birini daha getirdiler yanma. Kanun Koyucu'nun lmnden on yl kadar sonrayd. Sokollu Mehmed Paa'nn payitahtta ve lkenin her yannda Sokollularla Sokollu taraftarlarndan oluan bir ebeke kurduu ve her yanda devirme siyaseti gtt zamanlard. skdar'da Sokollu'nun kethdas Hsrev Paa'nn kona-ndaydk. Sonra o girdi ieriye: Feridun Bey. Dost bir yz vard. Mneat yazyormu. Rstem'den olma ve Mihri-mah'tan doma Aye sultan ile yeni evlenmi. Aktan, sevgiden anlad her halinden belli idi. Beni eline alr almaz kalbinin heyecanla arptn hissedebildim. nk ilk bakt, parmak ularyla yoklad ve sonra da koklamay akl ettii akayk deseni idi. Hani Dicle kysnda braktm Leyl'nn kmr karasyla yazd admn zerine Rukl'in kanyla izilen akayk resmi... Hani benim en kymetli hazinem!... Evet, bu adam ak biliyordu. Sayfalarm arasnda hzla ilerliyor, gzlerinin ucuyla okuyor, belki okumaktan te ezbere bildii bir eyi aryormu gibi bir tavr vard. Anladm ki Anadolu diyarnda ve Dersaadet'te kopyalarm gitgide yaygnlayor, ykm bir okuyan bir daha okumak istiyordu. Oru gnlerinin karl gecelerinde ky odalarnda, konaklarda, kahvehanelerde toplanan insanlar benim ykm dinleyerek bir yandan alayor, bir yandan da Efendim'in beyitlerinden ocuklarna ahlk giysileri biiyor, terbiye gmlekleri giydiriyorlard. Ben onlarn tam da gnllerine sesleniyordum. Hem de bir gnl medeniyetinin zenginliiyle sesleniyordum. 162 I L&M Feridun Bey, sayfalarm hzl hzl evirirken bir gnl tecrbesinin kazanmlaryla hareket ediyor, neyi arayacan bildii gibi ne bulduunun da ayrdnda oluyordu. Nihayet ayr bir heyecan ile okudu: Billah nedr ne aka mefhm Bu srr- nihn eyle malm

Evet bu beyti doru semiti. Efendim Fuzul, Sryani ktphanecinin kendisine emanet ettii srrn bir ifresini de bu beytin numarasna vermiti: 688. "Srr- nihn" tamlamasyd dikkatini eken Feridun Bey'in. Akn bir gizli sr olduunun altn izmek gerektiinin farkndayd. Efendim Fuzul'nin divann da okumutu besbelli. Onun neyi nasl syleyeceini, yahut niin syleyeceini biliyor gibiydi. Gerekten de bir okuyucu, sevdii airin btn dizelerini okuduu zaman onun nasl dneceini de bilebiliyordu. Bunu Feridun Bey'in, kendisini dikkatle dinleyen BC yelerine yapt aklamalardan anladm. Efendim Fuzul'nin ak konusunda dndklerini isabetle biliyor ve diyordu ki: "stad Fuzul'ye gre k bir pervanedir; nasl pervane atei grnce kendini o atete yakmak isterse, k da kendini aka atp ylece yanmaldr." Burada nemli olan sevgili deil, bizzat akn kendisidir. Onun ak ile olan ba, iiri ssleyen ve gzelletiren bir konu olmasyla deil, bilakis varlnn anlamn seyrettii bir ayna olmasyla pekiir. Bir k, bir renk, bir heyecandr onda akn anlam ve hayat yaanlr klmak ancak ak ile mmkndr. Ona gre bir aka, ancak ak olduu iin k olunabilir; gerisi kuru laftan ve aslsz grntden ibarettir. Sevgilinin kimlii, ister sufiler gibi Tanrsal, ister ozanlar gibi tensel olsun, deeri yoktur onun iin. Kendi ak iin kendi soyut sevgilisini de zihninde yaratr o ve ona ak deseninden ruh bier, gzellik babil'de lm istanbul'da ak[163 kumandan giysi diker. Gzel yle gzelleir ki onun dizelerinde, her k orada kendi sevdii gzeli bulur, kendi ak serveninin aclarn, ayrlklarn, hasretlerini hisseder. O, akn ac ve strabn anlatr durmadan. Ayrlk, dert ve znty arar her dizesinde; kavumay, neeyi ve mutluluu istemez, basit grr onlar. Ac ekmekle olgunlaacana, yceleceine inanr insann ve kendisi de ac ekmekte zge bir zevk bulur. Hamuru ak ile yorulmu birisi iin bu pek de zor olmasa gerek. Ak iin geldii dnyada yine ak ile hkm srmek... Der ki o, "Tanr, byk ve sonsuz gcyle balktan, yanaklar gelincie, gsleri beyaz gle benzeyen gzeller yaratt. Bu gzelliin deerlendirilip sevilmesi iin de klarn gnllerine ak ateini yerletirdi. Tanr bu gnlleri zp can yakmay da sever. Yaratt klara, gzellerin kahrlarna da katlanma gc verir. Gzeli ve gzel seven gnlleri yaratm olduuna gre yce Tanr'nn klara gnah yazmasna ve onlar (dnyada) cehennem ateine atmasna amamak gerek." Fuzul'nin ngrd bu sre bir kulluk snavdr deta; k orada baarl olursa ak cehenneminden vuslat cennetine geebilir. Ne ki, cennete girmek iin nce atete yanarak temizlenmek gerekir. Ak yle bir atetir ki, ruhlar bin trl kirinden artr. Ona gre ak atei yaktka ka itibar kazandrr ve rtbesini arttrr. Ak iinde baarl olmak, sevgilinin iltifatn ve akn kazanmak iin, bu yann derinlikli olmas gerekir. Ne kadar ok ya-narsa k, o kadar pier bu meydanda. nk btn dertlerin aresi aktr, tesi byk bir boluk... Yine der ki: "Bendeki ak yetenei Mecnn'dan daha fazladr. Oysa k diye onun ad km bir kere."Btn zamanlarn aklar birbirine benzer phesiz ve btn zamanlarda klar birbirlerinden devralrlar bayra. dem'le Havva'dan kalan kurallar geerlidir hl bu yarmada ve Ferhadlar, Keremler, Va-mklar, Salamanlar, Romeolarn ad yazl olan eref listesinin 164 en banda kendi adnn bulunmasn isteyendir o. Bir mr bu ideal uruna yaamak ka kula nasip olur dersiniz efendiler?!., ite bu yzden Fuzul gerek akn kdr. "Dnya halkna bir iir sofras atm." der bir iirinde ve devam eder. "O sofrada her trl nimetlerin eit eit zevkleri vardr. Bana gelen misafir ister Trk, ister Arap, ister Acem olsun, asla mahcup olmam. nk sofram o derece tamamdr. Kim isterse gelsin ve ne isterse yesin; bu nimet eksilmez."

Mezopotamya toprana, Babilli bilgelere yakan bir cmertlik, Ariya Akeldan adna bir licenaplk ve st ste saysz medeniyetin birikiminden ilham alan bir yksek kltr sofrasdr onunki. iire yansd zaman btn bir ark iirinin en rafine szlerini aktarr ve btn o szler akta dmlenir, "llimsiz iir, temeli olmayan duvar gibidir." der o, "Ve temelsiz duvar asla salam saylmaz, erken yklr." diye srdrr szn. Bunun iin bilimlerin pek ounu uzmanlk derecesinde renmiti zaten. Mantk, hendese, astronomi, tp gibi pozitif bilimler ile tefsir, hadis, kelam, fkh gibi din bilimler bunlardandr. Yine de ak ilimden stn tutar ve gnl akla tercih eder. Belki dostlarm, belki hibir Trk airi, ak onun kadar samimiyet, coku, heyecan, duyarllk ve iten anlatamamtr. Ak yalnzca tensel zevk olma klndan karp btn soyut dncelerini iine ykleyerek ilah bir zirveye doru ykseltmesi ve onu deta btn insanln kabul edecei estetik boyutta ifadelendirmesi, Platon'un asrlarca evvel yourduu bir gzellik postulatn kendi zamannn dncesine gre somut -latrarak sunmas elbette onun adn gkkubbeye kazmaya yetecektir. Feridun Bey'in heyecanla srdrd bu szleri herkes dikkatle dinliyor ve benim kadar Efendim Fuzul'ye de kutsallk yaktracak vgleri birbirlerine tekrar ediyorlard. Neredeyse BC adna, Efendim Fuzul'nin, Akeldan gibi bir bilge kii olduunu babil'de lm istanbul'da a k I 1 6 5 dile getireceklerdi. Bunu beni ellerinde tutarken daha saygl olmaya balamalarndan arlayabiliyordum. Feridun Bey'in o gece btn beyitlerimi okumasn, btn srlarm kefetmesini, btn hazinemi ortaya dkmesini istiyordum sanki. Ak zerine iirli sohbetleri ne kadar zlediimi anlamakla birlikte nice zamandr airlerden uzaklarda tutulduumun da farkna vardm. Beni akn yamur olup yad, zamann aka kurulduu, akn zekat olarak verildii corafyalara gtrsnler istiyordum. Ak ile yorulmak, aktan yorulmak istiyordum. Ayinini tamamladktan sonra bitkin den bir ak dervii olmak istiyordum; ve btn ayinlerim ak dairesinde dnmekten ibaret olsun istiyordum. Leyl'nn hasreti, hicran, firkati iimi yaksn, yaksn ve nmn kvlcmlarndan gkler tutusun istiyordum. Efendim Fuzul byle diyordu zaten, iimdeki ak ateim sndrmeye gzmden su serpeyim istiyordum. Ama yangnm ok bymt, gzyalarn sndrmeye yetmiyor, bilakis alevlerini oaltyordu. Alevler oaldka gzlerim daha ok ya dkyor, daha ok su serpilince alevler daha da byyor ve bu ksr dng ile hem su, hem de ate akmn iinde byyorlard. Gn gelecek gzyalarn beni boacak diye dnyordum. Bir mum gibiydim. Bamda sevda atei, gzlerimde ya ve bedenim durmadan eriyor, can ipliim durmadan yanyordu. Gzyalarn iinde boulmaya ramak kalmt. Feridun Bey ile karlatm gece aka ve Leyl'ya ne kadar hasret olduumu anladm. Zavall Feridun Bey, ne iyi bir sahip olurdu bana... Ak syleip alardk. Belli ki o da gizli bir akn sarmana yakalanm, nar gibi bedeni iten ie hasar grmeye balamt. Hatta beni brakp gitmeden aka dair fikirlerini son cmlesine kadar rendiim gecenin sabahnda, gzleri balklar tarafndan oyulmu plak cesedini Zindankaps yaknnda sahile vurmu olarak bulanlar onun, sevdii Cibalili Rum dilberine akn ispat iin nce 166 barn hanerle izdii, sonra da yataann karnna saplayarak kendini Halic'in sularna brakt, stelik Rum kznn asla onu kurtarmak iin kln kprdatmad masaln bile uydurdular. Ben, iin asln BC'nin dier yeleri konuurken duydum; Babil'in altn ilah heykellerini isteyen hrszlar o gece yolunu kesip nce bir han odasna gtrmler, ikence tahtasna rlplak oturtup btn bildiklerini sylettikten sonra bir yataan ile karnn demiler

ve horozlar terken cesedini Halic'in sularna brakvermilerdi. Btn bu entrikalar, cinayetler ve harcanm mrlerden sonra ruhumun ak neredeyse unuttuunu, hatta iddete almaya baladn gryordum ve bu beni ok huzursuz ediyordu. te bu yzden imdi Akdeniz'e alan ticaret bandral bu korsan gemisinde rutubetten kabarmaya ve armaya yz tutan bedenim, gverteye arparak yaralanan alnm, btn yrtcln ve oburluunu sergilemek zere savunmasz ayaklarma, kollarma ve giysilerime hcum eden fare kolonisinin etimi koparrken verdikleri aclar arasmda dnyorum da, dilimden anlamayan gurbet ellerde bama ne gelir diye hi dnmyor, hatta tebdil-i mekanda ferahlk vardr diye kendimi teselli ediyorum. stelik imdi stanbul'dan ayrlmak, vaktiyle Leyl'nn obasndan kap sahralara sndm zamanki duygularm tazeledi. Hatralar unutmak olanakszsa hatralarda unutulmak kader olur. Ben bu kaderi bir kez yaamtm ve o zaman Leyl'dan somut bir hatram bile yoktu. Oysa Rukl bana dnya durduka kymeti artacak bir armaan brakmt lme giderken. Kanayan parmann al kanlaryla, ebed bir nak olarak yanama izdii ve sonra da pt o akayk resmini az ey mi sanyorsunuz benim iin? Ona hazineleri deimem. Dicle yamalarnda braktm Leyl'mn dudaklarnn dedii ve gzyalarnn ykad o kmr lekesinin zerinde aan bu iei hazinelere deimem... Onu bana Leyl babil'dc lm istanbul'da ak[167 vermiti, imdi ancak Leyl'y veren alabilirdi. Bu akayk bana hayat veriyor, gzellik veriyor, ak veriyordu. Anladm ki sevdiklerim beni hep ayn ekilde ve yanamn tam zerinden peceklerdi. Anladm ki dudak izleri hep st ste gelecek ve ben o buruk tuz tadn dima hissedecektim. Rukl'den ayr geen bunca yllar boyunca, stanbul'da hayat buulandran yamurlar, frtnalara teslim olan klar ve hznle nemlenen baharlar, benim akaykma bir buse gibi dokunduka ortadaki siyah "h"nin mrekkebi yaylarak hem halkann iini tamamlam, hem dna doru taarak kan rengi yapraklarda lif lif izgicikler oluturarak akaykn boynunu bkm, akmn azabn gerek yzyle resmetmiti. Bu deiimden anladm ki Rukl de beni ok sevmiti, belki Leyl gibi sevmiti, Leyl olup sevmiti, ykm okuduu gecelerde sk sk gzyalarnn barma dkldn hatrladka bu phem yerini hakikatli duygulara brakr. akayk ki dalarn llesidir, barnda kocaman bir da vardr. O da ki dalama yarasnn yanndan, yahut bahar yamurlarnn ndandr, barmda benim ebediyyen yanacaktr. O yan ki Rukl'in ceviz gvdesinde bana sarlarak uyuduu gecede bir i tanesi idi ve o gece ulu ceviz aacna isabet eden yldrmlardan birisi, dallarda zikzaklar yapa yapa inmi ve Rukl'in gznden al yana zerine, oradan da gelincik tomurcuuna damlayan o i taneciini yakm, sonsuza dek bar yank brakmt. Ne Yunan mitolojisindeki Narkisos'un (Narsis) yldrmla cezalandrlan ak, ne de Dou mitolojisindeki llenin barnda bekleyen i tanesine den yldrmn sevdas, bylesine narin bir yapra, zerindeki i tanesiyle birlikte dondurabilirdi. Rukl'in alnma izdii akayk, tpk al bir kmr klesi gibi dondurup zerine kara bir ben gibi kondurduu yanann ta kendisiydi. Ve ben, Efendim Fuzul'nin klesi Kays, barmdaki bu gelincik tasvirine her bakta talihsiz Rukl'in al yanandaki benini 168 um yeniden pyor olacam. Rukl, seni ne kadar ok sevmitim, seni ne kadar Leyl diye sevmitim, Rukl, bilsen ah!.. Rukl, gzelliini ne kadar vsem, o kadar gerei sylemi olurum!., inan bana Kafkaslarn akay!.. Sen benim Dicle'de braktm sevgilimdin.

Dudaklarn dudaklarna kart onun. Rukl, gelin olamadndan m nedir, gelincii ok severdi ve imdi ben varolduka, bu gelincik tasvirinde benimle birlikte hep varolacak. Dudann dedii yerde kalbim arpyor Rukl... Kafkaslarn akay!.. Dost b-perv, felek bt-rahm, devrn bt-skn Derd ok, hem-derdyok, dman kavt, tli'zebn Fuzul Dost pervasz, felek acmasz, zamann da dur dura yok... Dert ok, dert orta yok, dman kuvvetli, talih dkn... XVI Bu, Vatikan'da Admn Deitii ve mdadma Bininci Yln Yetitiidir Yllar saymaktan bkp usandm artk. ok yorgunum. Denizde geen o onalt nem ve barut kokulu gnn sarsc maceras, hatralarmn uzak bir yerinde, buulu gnlerle sarp sarmalanyor gitgide. Eer imdi anlatmazsam ne Girit ile Malta arasnda Ceneviz korsanlarnn glleleriyle kalbmn bozulduunu ve ne de Mora aklarnda kaptan- derya Koca Murat Re-is'in karakol kadrgalarndan karlmak iin sktrldn kemere ivilerinin acsn bir daha hatrlayamayacam. Bazen sancaklar deitirip bazen fenerleri sndrerek yaplan lodos seyrinde, karldm kalyona isabet eden gllelerin gmbr-tsyle titreyen denizcilerin lgn lmlerini bile unutacam neredeyse. Gerekten zor gnlerdi benim iin. Ypranmhn, dlanmln, prsmln knts iinde rpmyordum. 1 7 O um babil'de lm istanbul'da a k I 1 7 1 Sintinedeki su ayaklarma deecek seviyeye ulatnda farelerin hcumlarndan kurtuluyor ama elbisemin dikilerini rten, yazlarmn estetiini bozan, daha da nemlisi Leyl'nn dudak izleriyle al akayk ve balm bozan nem ile ba edemiyordum. Deniz yolculuumun, enlikler, lks ve entrikalar lkesi saylan Venedik'te son bulacan sanrken villalar, heykeller ve papazlar lkesi Roma'ya ynelmemiz Dalmaya kylarnda yllardr sregelen savalardan dolay idi. Kaptan, Akdeniz'de atlatt tehlikelerin bir benzerini daha yaamay ve hele de Veglio adas ile Segna Liman aklarn aabileceini hi dnmek bile istemedi. Bosna muhafz Telli Hasan Paa'nn askerleriyle Koca Murat Reis'in leventlerinin buralar aldn ve gemileri kontrol ettiklerini biliyordu. Ragusa aklarnda serdmene, herkesi artacak bir karar ile "Sekiz derece sancak!" komutunu vermesi bu yzdendi. gece sonra Ancona'daydk. Oradan muhafzlar ve askerler eliinde Vatikan'a gitmemiz iki gn srd. Gerek bir kle olduumun bilinene ite burada vardm. Efendim Fuzul'nin muhteem klesi deildim artk. Belki esir pazarlarnda karanlk yzlerin alp satt zavall bir kleydim. Burada hibir yer ve hibir ey benim altm hayata benzemiyor. Osmanl topraklarnda yaadklarm bir rya gibi gelmeye balad gzme. Salonlar, zindanlar ve keileriyle nl Vatikan bambaka bir iklim gibi eritiyor hayat. Rafaello'nun resimleriyle ssl salonlarda beni dinleyecek kimsecikler yok. Buradaki gnlerimin susmak ve dinlemekle geeceine karar verdim ve herkesi, her eyi dinledim, insanlar dudaklarndan deil kalplerinden duyuyor ve anlyordum. Onlarn

gerek kimlikleriyle gerek dncelerine tanklk etmek houma gidiyordu. Tanklk bilmek demekti. Kalplerde olanlar bilmek ise ar bir yk... nk bilgi ldrc sava silahlar kadar tahripkr olabiliyordu bazen. Mavera ile gbek ba bulunanlarn dnda bilgiyi hazmedebilen kmyordu, insanlar hep gten yana tavr koyarken kalplerindekini daima saklyorlard. Tanklk etmeye baladktan sonra bilinmezleri bilmek, zlmezleri zmek ve almazlar amak iin onca azgn abalamann iinde hep kendilerinden farkl biri olarak yaamann ar ykn onlardan alm gibiydim. Tanyor, biliyor ve susuyordum. Kazananlarn kaybettiini, yok edenlerin yok olduunu, doanlarn ldn grerek susuyordum. Efendim Fuzul'nin szlerinin hakl ktn, bilginin bir dedikodu kskac olduunu, her ne var ise akta varolduunu, zihnin nnde kalbin durduunu, gnln akla galip geldiini tanklk ederken daha iyi grebiliyor, anlyor ve yine susuyordum. Israrla susuyordum. Yreklerin Allah'n elinde olduunu bilerek susuyordum. Yksek pencerelerinden San Pietro bazilikas ile basamak basamak uzanan bahelerin grnd bir sarayda yaadk uzun zaman. Buras ispanya Habsburg-larnn haki-miyetinde bir kilise devleti olan Ro-ma'nn kalbi saylyor ve her yanda Rnesans izleri ile Michelan-gelo'nun sanat ve Machiavelli'nin kltr grlyor. Katolik kilisesinin banda bulunan Papa'nn, kaynan Hristiyanlktan alan iki nemli zellii var; en yce yarg makamnda bulunmak ve din konularnda yanlmaz olmak. Papa'nn stnl ve yanlmazl 1 7 2 l*m babil'de lm istanbul'da a j k I 1 73 ilkesi protestanlara kar da bu devleti gl klyor. Yir.mi yl evvel balayan mali kriz Cenova ve Venedik cumhuriyetleri ile Napoli ve Sicilya krallklarn iddetle sarst halde burada Osmanl gmnn deer kayb ancak yzde yirmiler, altnda da yzde onlar civarnda kalmt. Vatikan'n bir badem yapra kadar ince ve bir ebnem tanesi kadar hafif olan sikkeleri dier devletlerin dana gzn andran gm paralaryla eit deerdeydi ve yedi sikke bir Osmanl akesine denkti. Papa IV Julius'un huzuruna getirildiimde yolculuumu tamamladm sandktan ikindi gneinin klaryla parlayan rengarenk sslemeli bir salonun ortasnda uzanan masa zerine ilk kartlan ben oldum. Yasef Levi'nin kardei ve kalyonun kaptan byk bir titizlikle sandktaki eyalar birer birer dizdiler masann zerine. Kardinal heyetine bizi srayla tantyorlard. Gm yemek takmlar ve murassa silahlardan sonra sra krtas ve yazl hazinelere gelmiti. Kardinaller burada bilim dilinin Latince olmasn gelenekselletirdikleri iin olsa gerek ilk nce Latince tp ve eczaclk kitaplar dolat elden ele. insanlarn toprakla beraber alnp satld bir lkeydi bu-, ras ve bilim yalnzca papazlarn tekelindeydi. Katedrallerin dehlizlerinden geilen atlyelerinde kitaplar kopyalayan, oaltan ve yazanlar yalnzca din adamlaryd. Burada dnmek ve yazmak, dini tam bilmeyen halka braklamayacak kadar yksek bir ayrcalk saylyordu. Kilisenin gc ve hal ruhunun sonucu olan bu tutum, tpk Osmanl lkesinde olduu gibi sanatlara deer verilmesini ngryordu. Sultanlarnn sanatlar ve airleri gibi burada da ressamlar ve hey-keltralar korunuyordu. Papalar saraylarna ardklar i mimar, ressam ve heykeltralar ile vnyor, onlarn okluu ile tarihe gemek istiyorlard. Yasef Levi ile kaptan, getirdikleri bunca kitap ve avani iin resmi bir tren ile kutsanarak dllendirildiler. Ardndan papann nnde diz kerek omuzlarna birer imtiyaz nian takld. Vatikan muhasebecisinden alnmak zere de ellier kese altn hediye edilip

salondan karldlar. Kaptan, Pa-pa'nn asasn ptkten sonra geni salonun kapsna doru yrrken zihninden alaca altnlarn hesabn yapyor, gzleriyle de salonun tavanlaryla duvarlarn renklendiren tablolara bakyordu. Bunlar Boticelli ve Michelangelo'nun desenleriydi. Salonun byk kaps zrhl muhafzlar tarafndan kapathn-k ca Papa ve kardinaller masann bana toplanp kaderdalarmn i ciltlerini, resimlerini, ktlarn tek tek incelemeye koyuldular.

Dtan bakldnda bunlarn kaln kaln ciltler iinde sakl olan konularla deil de sanki ktlar ve resimlerle ilgilendikleri san-labilirdi. Bir tek Papa kitaplara dkn biri gibi davranyor ve hemen her kitabn ne olduunu renmeye gayret ediyordu. Birka saat Latince kitaplar inceleyip konutular. Bana henz kimse el srmemiti. Gn batarken btn kardinaller salonun dou cephesindeki altn han nne toplanp diz kerek koro halinde mrldanmaya baladlar. Sesleri gittike ykseliyordu. Avularn yzler hizasnda birletirilerek dua edildiini ilk defa burada grdm. Neden sonra an sesleri her yan kaplamt ve yalnzca sarayn deil, kentin btn evlerindeki ve kiliselerinde-ki pencerelerden insanlarn zerine alacakaranl dolduruyordu. Meer ay nce Papa, anlarn gnde nbet alnmasn emretmi. Adna da "Trk an" diyorlar. Dalmaya kylarnda korsanlk yaparak Osmanl gemilerine saldran Uscochiler devaml malup olmaktan bkp da Papa'dan buna bir are dnmesini istediklerinde byle bir are dnlm ve Adriya-tik'e kys bulunan Hristiyan lkelerin kiliselerinde, anlar eliinde btn katolikler Tanr'nn Trkleri malup etmesi iin gnde n byle yakarmaya balamlard. O gece Papa'nn inceledii son kitap ben oldum. Dilimden anlamyordu ama hem yazma, hem de minyatrlerime hayran kaldn baklarndan ve kalbinin vurularndan anlaya-biliyordum. Lirik bir iir kitab olduumu, bir ak anlattm 174 biliyordu. Genlik yllarnda, henz kiliseye kaplanmadan k olduu Toscanal kz hatrlayarak beni okuyabiliyor olmay istediine tanklk ettiimi bilse utanrd elbette. Kalbinden geenlerin titrek hzn beni de heyecanlandryordu. Floransa bahelerinde grmt onu ilk kez ve yzlerce kez. Ama ve bir kez olsun konuamam, sevgisini aklayamamt. Belki o zaman bunu yapabilseydi imdi burada bir papa deil, babasnn dlger atlyesinde aa yontan bir adam olacakt, ama hayatn geri kalan zevklerini skalamadan yaam olacakt. Belki onun sar salarn avucuna alp koklayacak, ona bir ocuk verdii gn alnndan pecek, her akam evine giderken ona bir eyler alacak, eli bo olduu gn bile yrei dolu olacakt. lk grd gn kalbine lk bir eylerin aktn hissettii o mavi gzler bir gn olsun hayalinden kmamt. Aradan uzun bir mr getii halde ruhunun bir kadn ile arasnda blnm parasnn birleeceini umutsuzca bekleyip durduu kalp atlarndan belli oluyordu. Ak bizzat ruhunda oluan bir eydi ve yllar geerken ne azalm, ne artmt. Bunca yl merak, hep merak ettii ey de Toscanal kzn da kendisini sevip sevmediiydi. Acaba bir kerecik olsun o da kendisini byle dnm olabilir miydi? Eer dndyse -ki buna inanyordu- Kutsal Meryem'in cennetteki evinde onunla buluacaklarn biliyordu. Sk sk sevgi zerine vaaz verii biraz da bu inancn diri tutmak iindi. "Sevgi, ruhlarn eitli yaratklar arasnda blnm paralarnn birletirilmesidir." diyordu, mknatslarn aksine ak iinde benzerlerin birbirini ektiini ve kartlarn birbirini ittiini, bunun ruhlar arasnda da olduunu sylyordu. Ona gre, aralarnda doal nitelikler bakmndan bir uyuma veya benzeme olmayan iki kiinin birbirlerini sevmeleri mmkn olamazd ve benzemelerin okluu orannda sevgi ve ak da oalrd. imdi kendisi onu dnyorsa, onun da kendisini dnd bir zaman elbette var demekti. babil'de lm istanbul'da a k I 1 7 5 Papa, ellerini tpk Rukl'in ceviz aacna sakland yamurlu gecede yapt gibi cildimin

emsesi zerinde birletirerek sevdii ilk ve son kadnn imdiki grnmn hayal etmeye alrken uykuya malup oldu. Ertesi gn, hizmetlerini gren gen papaza, ilk i olarak benim dilimden anlayacak bir tercman artmasn sylemek oldu. leye doru altm yalarnda, belinde divit ve elinde ktlar ile bir papaz girdi huzura. Kk bir ocuk iken denizci olan babasyla birlikte Malta'ya gittii bir seferde Barbaros Hzr Hayreddin Reis'in gemileriyle giritikleri bir atmada esir alnp Osmanl lkesine gtrlm Antonio adl bir Venedikli'ydi bu. istanbul'da Sultan Bayezid'in sarayna hediye olarak sunulmu, zeksyla evresindekileri etkileyince de sarayn kolej eitimi veren Enderun mektebine verilmiti. Birka yl sonra Antonio, Orhan adyla nce eviri hizmeti veren dilolanlar arasnda bulunmu, otuz yalarna geldiinde de saraydan kp Galata'da tp renmeye balam, ihtisas iin Malta'ya Ceneviz mektebine gittii gnlerde de nemli tp kaynaklarnn Vatikan ktphanesinde olduunu duyup buraya gelmi ve beline znnar balayp eski dinine dnerek kilisenin hizmetine girmiti. Papalkta Osmanl lkesiyle ilgili aratrmalar o ynlendiriyor, Osmanl kitaplnn sorumlusu olarak grev yapyor ve Sultan Murad efendimizin Venedik asll ei Safiye Sultan'm byk byk days olduunu iddia ediyordu. Antonio beni eski bir dosta rastlam gibi scak karlad. Meer Enderun'da Lala Hasan Aa onlara L&M'in yksn sk sk anlatr, o da kendisine bir Leyl bulamamann burukluu ile hayaller kurarm. "Sayg deer Papa Hazretleri!" diye balad szlerine, saygyla edii ban kaldrmadan ve devam etti "Bu kitap Romeo ve Juliet'e benzeyen bir ak anlatr. zerinde Kitb- Leyl v Mecnn yazyor. Yani ki Laila & Mad diyebiliriz buna!" cmlesini de eklemeyi unutmad ilk sayfam parmayla gstererek. 176 l.m "Dou milletlerinde gen yal, kadn erkek herkes bu yky bilir. Pek ok air bu yky her dilde tekrar tekrar yazmlardr. Bu nsha Badatl Fuzul'nin kaleminden kma. zerinde de bizzat Trk sultan Murad'n ktphanesine ait saray mhr var. Nasl oradan kp size ulat bilemiyorum ama ok kymetli bir yazs ile muhteem minyatrleri var." "Biraz oku bana Antonio!" dedi Papa Julius. Antonio, henz ocuk iken Leyl ile birbirimizi sevmeye baladmz okul gnlerimizi anlatan baz beyitlerimden zetleyerek okumaya balad. Minyatrlere geldike papaya gstererek iki saat kadar ykm konutular ve bana pek acdlar. Papay en fazla etkileyen de lde Leyl ile karlatm zaman onu kendi i dnyamda yayor bulmam olmutu. Ne de olsa bu isellie pek de yabanc saylmazd papa hazretleri. O, insann arad eyi en sonunda yine kendi iinde bulmasn nemsiyor, vaazlarnda bunu sk sk anlatyor, sevgiye nem verilmesi gerektiini sylyordu. "Signorelli'nin tablolar kadar gzelmi Fuzul'nin iiri!" dedi Papa Julius biraz dinledikten sonra ve "Duyduklarm syleyebilecek pek az airimiz var bizim." eklinde srdrd szlerini. Bu srada elini havada elipsler izer gibi sallayp gzlerini ksarak bir hayflanmay da ifade edivermiti. Pencereden giren gnein son klar da salonun duvarlarnda erirken uzaklarda, ok uzaklarda kalm bir lkeyi anar gibi srdrd szlerini: "Dou milletleri duygularn ses ile, biz ise renk ile daha iyi anlatyoruz galiba. Bu kitab iyi koruyunuz ve iindeki minyatrleri incelemeleri iin resim atlyemizdeki stadlara birer birer gsteriniz." Papann zel ktphanesine "Layla & Crazy" adyla kaydo-lunmutum. Oysa ki "Laila and Mad" diye yazmalar gerekirdi. En azndan ben byle olmasn isterdim. Crazy "deli" demekti. Oysa ben delilie lgnl tercih ederdim. Mad szc akln yitiren bir k daha iyi tanmlayabiliyordu nk.

babil'de lm istanbul'da a k I 1 77 Hekim Antonio bana yeterince deer veriyor, barmdaki aclar giderecek tedaviler yaptryor, klk kyafetime ve estetik grntme zen gstererek zaman zaman da benimle konuuyor, gemi hayatnn belli karelerini beyitlerim arasnda hatrlayp yeniden yayordu. Yeni efendim o idi. Be yl kadar bir kle gibi her gtrd yere gittim, her seferinde hizmetine kotum. Bu arada Osmanl lkesinde neler oluyordu, bilmiyordum. Bildiim, Rukl'in hatralarnn her defasnda biraz daha hafzamdan silindii ve Leyl'mn btn ak ihtiamyla ruhumu eritmeye baladyd. Vaktiyle Rukl'e Leyl diye sarlmtm, imdi Leyl Rukl'in berrak ehresiyle glmsyordu bana. Yalnzlk, hele de dil bilmez gurbetlerde yalnzlk ne ktyd. Leyl Rukl miydi, yoksa Dicle yamalarnda elinin kokusunu duyduum kara sal kz m, artk kartryordum. Akmn btn gcn susarak gsteriyor, bylece onu korumaya alyordum. Tanklk yapmak akm unutulmaktan kurtaryor, her grdm eya, her duyduum olaydan akma bir paye kartp bytmemi salyordu. stelik baz gnler ktphaneden ve Antonio'dan ayrlarak renklerin dnyasnda kendime avunulacak zamanlar karttm da oluyordu. O yllarda Papa IV. Julius'un hizmetinde bulunan drt byk ressam vard: il Caravaggio, Annibale, Carracci Rubens ve Alman mparatorluundan Elsheimer. Bu ressamlarn her birerinin resim atlyelerini bir bir dolatm. rencilerine nasl davrandklarn, bazlarnn yeteneksiz asilzadelere nasl yaranmaya altklarn grdm. Gen rencilerini nasl eittiklerini, onlar renklerle tantrrken eyaya bakmann yolunu yordamn da nasl anlattklarn izledim. Tpk Dou mistikleri gibi bunlar da eyann ruhu olduundan, ona bakacak gzlerin bunu fark etmesi gerektiinden dem vuruyorlard. Burada tank olmann yannda susup seyretmeyi ve izlemeyi rendim. zlemek ok gzeldi. Renklerin, sayfalarm arasndaki minyatrler gibi kck bir sayfaya deil 178 l*m de metrelerle llen valyelere, tuvallere, duvarlara yayln hayretle izliyor ve tabiatta varolan her eyin, ama her eyin hi deitirilmeden, sitilize edilmeden, aynen resmedilmesini elenceli buluyordum. Bazen birinin dierinden daha fazla baaryla tuvale bir portre yapmasn lebiliyor, bazen bir natrmort ile bir deniz perspektifini karlatrabiliyordum. "Keke" diyordum, "Rubens istanbul'da olsayd da Rukl'in bir portresini yapsayd sayfalarmdan birine, yz Leyl'nn yzne benzeseydi, hasretim byle dalarca bymezdi iimde." Sonra yine "Keke..." diyordum. Renklerin dnyas benim iin elenceli bir hayat saylabilirdi, eer gurbet olmasayd ve dilimi anlayabilselerdi. Bir de Rukl yanmda olsayd; yahut Dicle'nin kara sal kara gzl kz Leyl. Onu ok zlyordum. O dediim hangisiydi bilemiyordum, ama onu ok zlyordum... Burada kara giysili papazlar ve lo ktphane duvarlar grmekten skldka ressamlarn dnyasnda gezinirken acsn kartyor, renklerin olaanst tenasbn bol bol seyrederek mest oluyordum. Sinyor Antonio, bendeki minyatrlerden ilham alarak saray ve villalarn duvarlarn boyayabilsinler diye beni resim atlyelerine de brakyordu arada srada ve ben resim stadlaryla birlikte krlara, saraylara, villalara ve asillerin evlerine gidiyordum. Ressamlarn yaadklar pastoral hayat seyretmekten kendimi alamadm itiraf etmeliyim. Bu ressamlar biraz garip insanlarm gibi geliyordu bana. Belki sanat duyarll diyordum ama yine de anlamakta zorlanyordum. Daha dorusu onlar beni artmaktan sanki zevk alyorlard. Onlarn sevgilileri Leyl gibi deildi mesela. Sevgililerinin btn resimlerini ak sak iziyor, btn karlatklar hanmlara sevgili gibi davranmaktan ekinmiyorlard. Burada kadn ile erkekler birbirleriyle ok rahat grebiliyor, daha ilk grmede karlkl aktan bahsedip reveranslar ve

komplimanlardan ekinmiyorlard. Geri kilise bu tr davranlara babil'de lm istanbul'da a 5 k I 1 7 9 hogryle bakmyordu, ama insanlar birbirlerine k gibi davranmaktan akn ne olduunu ve akn felsefesini anlamaya frsat bulamyorlard. Hele aralarnda biri vard ki -ad bende sakl kalsn- ok apkn bir adamd. Soylu hanmlarn tablolarn yaparken onlara ilan- ak etmekten kendini alamyordu. Bazen onu tersleyen hanmlar da kmyor deildi -Antonella Layla bunlardan biriydi- ama genellikle soylu hanmlarn uh pozlarn resmetmek iin onlar batan kard biliniyordu. stelik kocalarna onlarn uh pozlarn tablo olarak sunarken alaca creti iki kat arttrmay da ihmal etmiyordu. Krd cevizler Papa Julius'un kulana dedikodular halinde ulayorsa da srf sanatna deer verdii iin bilmezden geliyor, soylu beylerden bir ikayet almad iin de zerine gitmiyordu. Hatta bir gn gnah kartmas iin kendisini kiliseye davet ettiinde bunlardan birini detaylaryla anlatm ve papay sinirlendirmiti de. apknlk elbette ki iirle akraba saylrd. Bu yzden pek ok iir ezberlemiti. Yar ryan hanmlarn resimlerini yaparken onlarn memeleri, kalalar ve ince bellerini anlatan dizeler okuyabiliyordu. Buna ramen bahar dallar Vatikan bahelerini beyaz zambaklar gibi doldurduu bir gn yemyeil vadilere doru uzun uzun iir okumu, iindeki yalnzla gizli gizli gzya dkmt. Roma'da kaldm yllar ierisinde iirin serbest ve uyaksz sylendiini, aristokrat snf tarafndan bunun da deerli kabul edildiini grdm, istanbul'daki hayatmda sz ancak uyakl olursa deerli olurdu ve manzum olmayan sze iir denilmezdi. Bunun iin btn gzel szler iir formatnda sylenmeye allrd. Oysa burada roman dedikleri bir uzun yaz tr vard. Doulu airlerin mesnevilerde anlatt aklar onlar roman diye uyaksz lsz, bilim kitab gibi yazyorlard. Roman, evlerin damn ap okuyucuyu yatak odalarna gtren bir mahremiyetsizlikti sanki. Oysa iir btn heyecan yreklere ykleyen ve bu yzden hep asil kalabilen bir tr olarak bilinir. Roman bir ifa, iir ise bir yaradr ve yaralan tehir etmek ancak acy oaltr. Efendim Fuzul'nin corafyalarnda romanesk olan, ya bir aktr ya bir cengaverin hayat. Her ikisinde de herkese rnek alnacak yanlar vardr stelik. Oysa roman bir burjuvazinin elencesi gibi anladm ben. iir ideal olan anlatrken, roman olaan dillendiriyor nk. Snf kavgalaryla alkanan bir topluma roman ok ey verebilir, ama problemlerini halletmi bir devlet iin iir varken romana neden gereksinim duyulsun?!.. Buradaki romancnn btn emeini ve sayfalar boyu anlatp durduklarn, stanbul'da bir air yalnzca bir tek beyte sdrabi-lir, iki dizenin arasndan at pencerede onlarn hepsini okuyucusuna yaatabilirdi, istanbul'daki beyit, burada ciltlerin iinde gsterilebiliyordu. Burada sz, laf gibi syleniyor, orada kelam oluyordu. Burada oaltmak, orada ksaltmak nemliydi. Roma, Romus ve Romulus efsanesini de retti bana. Tapnaklarda, tiyatrolar ve odeonlarda, sirkler, bazilikalar, hamamlar ve tarih agoralarda hep efsaneleri anlatlan prenses Silvia ile Tanr Mars'n ikiz ocuklar olan Romus ve Romulus'u. Silvia, bana Rukl'i hatrlatt iin okfsevdim bu efsaneyi. ykde Amilius SiMa'y tahtndan kovar ve o da ocuklarnn hayatn kurtarmak iin, tpk Rukl gibi rpnr, Leyl gibi alar ve onlar bir beik ierisinde Tiber rmana brakr. Akntyla s-reklenen ikizlerin lklarn duyan bir dii kurt gelip onlar emzirir. Roma, o iki ocuun kurduu kenttir ve Roma'sz bir tarihten sz edilemez. Roma'nn bir ynetim biimi, bir siyaset olduunu da rendim tabii. Yunan'm mitolojisi ve isa'nn dini zerinde ykselen bir ynetim ve ad cumhuriyet. Merkezdeki kk ann evreye yaylrken ok byk bir alan yaratmas yani. Ynetimin nimeti de klfeti de halk zerine byk bir yelpaze ile yansyor. Roma beyaz rk demekti ve ispanya'dan Msr'a, Afrika'dan Baltk denizine, Galya'dan

Mezopotamya'ya dek yaylmt. babil'de lm istanbul'da a k 1 1 81 Yzlerce yl, yzlerce devleti snrlarna katt, ynetti. Osmanl imdi onun eski topraklarnda ve onun lkeleri zerinde hkm sryor. Anadolu'ya"Diyr- Rum (Roma diyar)", Osmanl padiahlarna da "Hakan- Rm (Roma hakan)" denilmesinin nedenini buraya geldikten sonra anladm. Yine de burada krallara ait zirveleri tesbit kolay oluyor. Oysa Dou'nun sultanlarndan hepsi ayr bir zirvedir. Ve nihayet Roma zindan ve czzam da demekti. Roma zindanlar, her gn ikence gren Akdenizli Mslman leventlerle doluydu. Engizisyon zindanlarnda ikence gren mahkumlar hibir zaman ksa srede ve acsz olarak ldrlmyorlard. Papazlar onlarn ruhlarn temizlemek iin ac ekmelerini salayacak zel yntemler bulmular, mahkum kendinden getike hekimler tarafndan kendilerine getirilip tekrar ikenceye yatrlmaya balamlard. Burada insan ikiye, e katlamak ve srtndan balayarak btn kemiklerini krmak iin hazrlanm aletler vardr. Mahkumlar gerdikleri Andreaus Ha-'nn hreti btn dnyada biliniyor. ivili dolaplar, ii kazk deli kapanlar ve keskin ulu mzraklar, etleri kemikten ayrmak zere hazrlanm sivri kancalar ve kafatasn sktran mengeneler ve daha neler neler... Burada gnn her saatinde bir mahkumun ikence tahtasnda can verdiine, gecenin her diliminde bir mahkum l ile uyanacak bir bebein varolduuna yemin edilebilir. Ayaklarna giydirilerek yava yava sktrlan demir ayakkablarn acsyla inleyen mahkumlarn sesleri bazen ta papalk salonlarndan duyulur ve keilerin yzlerine grevlerini yapm olmann huzurunu yanstan bir sevin yaylabilir; kenti kuatan surlarn dndan gelen lklarla a braklan czzamllarm kederleri evlerin bacalarndan zulm karas olarak tencerelere debilir. Kent pazarna un, bal ve st mamulleri getiren kyller arada srada ruhunu eytana teslim etmi bir kadn ile erkein cinsel itiraflarn azlarnn suyunu aktarak dinleyebilir, sonra da 182UM babil'de lm istanbul'da a ; k I 1 8 3 onlarn diri diri yaklarak ruhlarnn temizlenmesi trenini seyredebilirler. Yn yn odunlarn zerine dikilen halara balanm onlarca gnahkrn ve islam dinini inkar etmedii iin kulaklar ve burunlar kesilmi yzlerce tutsan burada yakldna tank oldum ben. Hele bir keresinde kentin zerini yank et kokusu kaln bir at gibi kaplam ve gnlerce,rzgr esmedii iin insanlar yemeden imeden kesilmilerdi. iyileri ve ktleriyle Roma ayr bir medeniyet demekti ve btn renklerin arasnda srp giden hayatm bir gn gzmn nndeki btn tablolar buulandrverdi. BC'yi yanba-mda buldum. Almanyal ressam Elsheimer' ilk grdm gn sevdiimi syleyebilirim. Ne var ki zaman iinde bu sevginin yerini kzgnlklarm ald yava yava. O dierlerinin aksine ta batan beri benim minyatrlerimle deil beyitlerimle ilgileniyordu. O srada Trke renmeye baladnn ve beni her grnde biraz daha ilgilenmesinin nedenini Roma'da ikinci km geirirken anladm. Artk Osmanl elifbasn biliyor ve benim dilimden anlyordu. Roma zindanlarndaki mahkumlardan onbir adedinin ehir meydanndaki lgnca enliklerden sonra idam edildii gnn akamnda beni ktphaneye teslim etmek yerine evine gtrrken rpermi ve bama gelecekleri anlamtm. Evinin duvarna boydan boya resmettii Babil tapmann antik resmini ve Efendim Fuzul'nin vaktiyle Badat'ta bir nar aacnn dibine gmd haneri grdm vakit neler hissettiimi kimse tahmin edemez. Bu ev ve bu kent BC'nin merkezi olabilir miydi? Eer yleyse BUAM'n kurulaca tepe buralarda

bir yerlerde olmalyd. Cemiyet'in yedi yesi yedi ylda bir belki de burada toplanyorlard. Eer burada toplanyorlarsa neler gryorlar ve BC yeleri neden hl tabletleri gml olduklar yerden kartp bilimsel almalar devam ettirmiyorlar. Dnyann her devletine uzanan kollar acaba bunda ne gibi bir saknca gryor? Dnyann bilimsel almalarda geldii nokta m henz yeterli deil? Eer yle ise Cemiyet'e ye yedi insann asl grevleri neler? Bir yerlerde krallklar kurup lkeler batrdklar yahut dnyann siyas dengesini dzenleyecek kararlarn uygularken neyin peinde oluyorlar? Hepsi st dzey konumda olmalarna karn zaman zaman dilenci yahut tacir klnda dolamalar, sadrazam yahut kral olabilmeleri neyin nesi oluyor? Btn i bunlar dnnce o gne kadar haneri hl Badat'ta gm! i' l duruyor sanmann rahatl uup gitti zerimden ve yerini

sorumluluk bilincini yitirmi ocuklarn tedirginlii kaplad. Belki de Cemiyet haneri oktan bulmu, ama rakamlarn ve harflerin yazl olduu sahtiyan erit ellerinde olmad iin benim sayfalarmdaki gizli ifrelere muhta konuma dmlerdi. Bu da demektir ki eer BC yeleri ifreleri gsteren beyitlerimi tesbit edebilirlerse beni bir daha bakalarnn eline gememek zere parampara edecekler, belki yakacaklar, klm savuracaklard. Ama bunun iin neden istanbul'da deilim de Roma'daym; cemiyet neden benim vatanmda deil de Papalk lkesinde konulanm. Oysa bilimde, siyasette, ekonomide istanbul daha nde deil mi? "Belki de artk deil!" phesi girdi ilk kez iime. Gm amdann evresine oturup trensel bir hava ierisinde buhurlar yakarak dualar eden, sonra da ikier parmaklar yumulu ellerini birbirlerinin elleri zerine getirerek selamlaan o adam sayfalarm heyecanla incelemeye baladklarnda, gariptir, kendimi bir maceray yaamaya hazr hissettim. Konumalarndan anladm kadaryla benim izimi bulmalar ok zor olmu. Yllarca Osmanl sarayndan beni karmann yollarn aramlar. Sonra istanbul'un ky semtlerinde ve kenar ma-hallelerindeki hazine avclarnn tuzaklarndan korumak iin plan stne planlar yapp kan dkmler, kanlarn dkmler. Oysa kader imdi beni kendi ayamla onlarn masasna 1841 um drm. Bunun erefine kadeh kaldrdklarnda hepsi sevinten mest olmu gibiydiler. Artk yapacaklar i, kimseye hissettirmeden beni batan sona inceleyip ifreyi oluturan rakamlar tesbit etmekmi. O gne kadar ellerinde bulunan bilgileri deerlendiren asilzadenin kaln bir ses tonuyla anlattklarndan sonra, "iimiz zor!" diye sze balad Avusturyal tccar. "Fuzul air eer stad ktphaneciden ald srr biliyor idiyse mutlaka bu kitabn iine bir yere yazmtr. nk ondan sonra kaleme ald btn kitaplar inceledik, bir sonuca ulaamadk, iindeki yknn anlatl biimi ve slubu asndan bu kitabn, okuma yazma bilen hemen herkes tarafndan oaltlan yzlerce nshas ve Avrupa'da dolaan versiyonlaryla hemen hibir fark yok. O hlde Fuzul air, bizzat bu kitabn bir yerine bir ifre yerletirmi olmal." "Btn yapraklarna bakalm!" dedi Venedikli hekim. "Gizli bir divit ile fligran usulnde yazlm olmasn?" Ve oturduklar kerevetin duvara dayal arkalna byk amdan daha getirip btn yapraklarm tek tek a tutarak srayla baktlar. Leyl'nn dudak izlerini gremediler ama beyitlerim arasnda Kel-dani alfabesine benzettikleri baz harfleri st yapra bakla kazdlar. Kdmn herli olduunu bilselerdi bu kadar uramazlar, sere parmaklarn slatarak istedikleri yerimden boyam, rengimi ve mrekkebimi silip gtrebilirlerdi. Kdm inceleme ilemi sonusuz kalnca Rukl'in lrken resmettii barmdaki gelincik ieinden phelendiler.

Tozlu bir bez parasn hoyrata slatarak ieimi bozmaya balamalar zerine attm l duyabilselerdi yaptklar yobazca katliamn deil Babil, dnyann btn hazinelerine demeyeceini anlarlard. Bu kara cehaletin ikonaklast bir gelenekten geldiini anladm. Bir zamanlar kiliselerdeki ikonalar tahrip edenler de ayn kafay tayan yobazlar olmalyd. Islak paavrann srtlmesiy-le Rukl'in kan sayfa zerinde dalmaya balaynca leceimi babil'de lm istanbul'da a k I 1 8 5 sandm. aresizce olardan seyrederken sevdiim kadnn hatrasna sarlp sonsuz uykumu uyumak geiyordu iimden ve tabii bir daha uyanmamak.. ekitirme, rseleme, mncklama ilemleri bitip de ellerine herhangi bir ipucu gemeyince, adam, bu sefer okumaya baladlar. Elsheimer bulgularn zetledi: "istanbul'da alt ayin -ayin szyle yedi ylda bir yaplan bulumay kastediyordu- ncesi yaplan grmelerin raporlarna gpre haleflerimiz hanerin sap zerine sarlacak kayn gerek rakamlar ile harfleri yanstmadn, Hilleli airin hiyeroglifleri resim yapar gibi kaydetmesinden ve daha sonra sara ustasnn bunlar kay zerine kabartma usul ilerken sanatna zenmemesinden dolay harfleri oluturan mhlarn farkl okumalara kap araladn varsayyoruz. eridin asl olan parmen ise hepimizin bildii gibi artk liflerine ayrlm durumda. Tek are, bu kitabn iinde gizli olan rakamlar tesbit etmek. Yine nceki ayinlerde gelinen noktaya gre Hilleli air ifreyi iinde ak szc geen beyitlere yerletirmi. Bunun zel bir nedeni yok; airin aka verdii kiisel nem dnda. Belki de stad ktphanecinin ona "Ak bilen biri iin yedi gerek sr vardr." dedii iindir. Bu kitabn iinde 66 beyitte ak szc bizzat geiyor. Bu rakam Dou mistisizmine yansyan ynyle ebcede vurulduunda "Allah" adn karlyor. Daha nceki incelemeler, ak beyitlerinin her birinde ortak ifre szcklerin yer almadn, oysa en azndan sr, nihan, gizli, haber gibi szcklerin getii beyitlere daha nem verilmesi gerektiini bize gsteriyor. Bizden nceki Doulu stadlarn ak zerine ok eyi tarttklar anlalyor. Ne var ki Doulular aktan imdi bizim anladmz anlamyorlar. Onlarn akla ilgili ok geni bir medeniyet birikimleri var. Bu yzden biz ak onlar gibi anlamaya alarak ie balamalyz. Onlar ak birka adan ele alyorlar. Mecaz, ilah, mistik ve tensel. Hilleli airin nemsedii ak ise platonik bir vadide 186 um babil'de lm sta nbul'da ak I 187 akyor. Dou'da gnl diye bir ey var ayrca. Kelime anlam bizim yrek veya kalp dediimiz ey ama ondan ok ayr bir kavram. Bir nesneden ok bir tavr, somuttan ok soyut bir ge. Muhammedler dnda gnln ne olduunu tam olarak aklamak mmkn grnmyor. Onlar da bunu aklamyorlar zaten, yayorlar. nk ak gnlde tecelli ediyor, douu da varl ve bat da gnlde. Bizim bildiimiz sevgi ve tensel ilikiler Doulu akn yalnzca bir versiyonu, hatta en aa versiyonu. Ondan tede daha yedi katman var ak iin. Bu yle bir hastalk ki hasta, bu hastalktan zevk alyor ve kurtulmak, derman bulmak istemiyor. yle bir ac ki, ak sahibi bunu arzu ediyor ve ak derdine urayan kii bir daha iyilemek istemiyor. Ac eken, acdan kurtulmay dilemiyor. Zor gibi gzken eyleri kolay gsteren de, doutan olan huylar ve doal eilimleri deitiren de o. "Seven" bir sfat orada ve "sevilen" bir isim. O ismi bilmek

sevmek iin de, urunda lmek iin de yeterli. Seven sevilenin urunda daima hasret, hicran, ayrlk, firkat aclar ile besleniyor. Aclar olmadan, uykusuz geceler olmadan huzur bulamyor cjeta. Bu yzden klar Dou'da, yldzlarn obanlar olarak bilinir. Onlarn gz kapaklar bulutlara ders okutur, gzleri denizlerle yarr. Sevgili uruna canlarn yle verirler ki tekrar can verebilmek iin tekrar dirilmek isterler. Aklarnda ortaklk istemezler ve rakiplerine kar acmaszlkta zirveler alak kalr. Bu konuda ehirleri ykmak bir yana, harabeleri bile yeniden harab edecek kadar acmasz olabilirler. yle klar vardr ki nl sufi-lerden Arab ve Mevlan'nn ak yorumlarna hi durmadan yeni yorumlar ilave etmek ve onlarn bir cmlesinden her dakika yeni bir kitap karmak istercesine derece derece ak oaltp dururlar. Onlar aklarn arttrdka yazclar bunlar daha abartarak yazarlar. Ak konusunda ciltler ve ktphaneler dolusu bilgi retilmitir Dou'da. Yalnzca ak tanmlamak iin harcadklar mesaiyi sz gelimi hekimlik alannda harcam olsalard belki lme are bulurlard." Elsheimer, kendisini dikkatle dinleyen ve o gne kadar akn bu derece derinlikli olabileceini hi dnmeyen arkadalarna daha pek ok ey anlatabilirdi phesiz; bu konuda her trl aratrmay yapmt. BC ifrelerinin ak ile rtldne inanyordu nk. Bunda da haklyd, "nceki stadlanmz kitab bandan itibaren inceleyip en ok u iki beyit zerinde durmular!" dedi parmayla beyitlerin sayfalarn gstererek. Bunlardan ilki yknn kahramanlar olan Kays ile Leyl'nn okulda birbirlerini sevmeye balamalarnn ortaya kmas srasnda sylenmi beyittir ve gizli akn ortaya kn anlatr. Ref oldu hicb- hid-i rz Ak oldu melamet ile demsaz Dieri de u sayfadaki, Billah nedir ane aka mefhm Bu srr- nihan eyle malum beytidir ki Leyl Kays' sevdii iin annesi tarafndan azarlandnda ona cevaben "Ben o gizli ak bilmiyorum, o nasl bir eydir hele syle de iinde bulunduum durumun ak olup olmadn arlayaym!" dedii srada sylenmitir. "imdi bu beyitlerde ortak taraf ak ile beraber sr anlamna gelen 'rz ve srr- nihan' szcklerinin gemesi. Yani her ikisi de gizlilik esas iinde vurgulanm. Sanrm Hilleli air ak ile gizlilii yan yana getirirken dtan baklnca akn gizli olmas gerektiine iaret etmi, ama aslnda gizli srr buralara koyduunu anlatmaya almtr." "O halde," dedi Avusturyal tccar heyecanla, "ak anlatan beyitlerde gizlilikle ilgili baka szckleri de arayalm." Ben o anda "Tamam, bu i bitti, mrmn sonu geldi!" diye dndm itiraf etmeliyim. nk bu bak as tam da Efendim Fuzul'nin dnd eydi. Haner ile papirs eridi ayrdnda ve ikisini de ayr bir yere gizlediinde aklna gelmiti 1 88 babil'de lm istanbul'da a k [ I 8 9 gizlilik szcklerini ifre yapmak. BC'nin daha nceki yeleri bu szckleri bilmeden iki beyti tesbit etmiler ve onlar ebced hesabna vurarak kafa patlatp durmulard. imdikiler gizlilik szcklerini dnerek srrma bir adm daha yaklam oluyorlard. Elsheimer bu dnceyle kitab yknn balad yerden itibaren yeniden hzla okumaya balad. "Evet! ite bir tane daha!" diye sevinle yerinden kalkp okudu:

Ak olduu yerde mahft olmaz Ak ire olan karar bulmaz Buradaki gizlilik szc "mahf" idi ve ben bir kez daha rperdim. nk bu beyit 607 numaral beytimdi ve ifrelerin ilki bu rakamdan ibaretti. Daha nceki yeler bunu gzden karm ve ikinci ifre olan 617. beyitten ie balamlard. Bir daha geriye dnmek kimin aklma gelecekti! Elsheimer ok zeki bir adamd. Sanat kabiliyeti kadar mantk rgs ve siyaset birikimi vard. Tarih felsefesi ve politika biliyordu. Sahip olduu zellikler ile BC'nin byk stad bile olabilir, BUAM'n kuruluunu gerekletirebilirdi. Her ye gibi o da kendisini BC'nin yksek idealleri iin feda olmaya hazr gryor, yapt tablolardan gizli olarak BUAM eskizleri, plan izimleri ve uzay desenleri yapp dosyalyordu. Ariya Akel-dan'n hatrasna dnyay ve evreni korumak ve dzenlemek zorunda olduunu hissediyordu. O gece konana kapanp beyitlerim arasnda ak ve gizlilii arayp bulacana ve stad ktphaneci ve Efendim Fuzul'den bu yana paralar bir trl birletirilemeyen BC tabletleri ile Babil hazinelerine alan kapnn srrm zm olacana hi phe yoktu. Tabii eer gecenin o en yorucu ve uykusuzluun da en dayanlmaz olduu vaktinde hizmetisinin kapy tklatp "Papa hazretleri rahatszlanm efendim; kapda bir grevli var, konsln sizi ardn sylyor." dememi olsayd. n avludan at kinemeleri ve konak halk uyanmasn diye onlar sakin tutmaya alan bir \i seyisin sesleri geliyordu. Elsheimer aknlkla "Gecenin bu saatinde mi?" diye homurdand nce iinden Papa'ya kfrederek ve ardndan da beni Avusturyal tccar dostuna teslim ederken "Bunu saklayp istirahate ekiliniz aziz dostum. Dndmde her ey ortaya km olacak!" diye de tembih etmeyi unutmad. Elsheimer konana tam gn sonra dnebildi. Papa'nn hasta ziyaretine giderken giydii protokol elbisesi amur, kan ve yrtklar iindeydi. Kapdan girdii an kapld deheti mrnn sonuna kadar unutmayacandan phe etmiyorum. nk o gittikten sonra gelen adamlarn konaktakilere neler ettiini, nefes alan herkesi -buna kedi ile papaanlar da dahildi- kk paralara ayrp dierlerine yedirmek iin zorladklarn, sonra da cesetlerini lime lime salonun ve odalarn iine dattklarn, kadnlar ve ocuklar topladklar odadan gelen lklara kahkahalarla cevap vererek gn aarasya kadar vahice elendiklerini, nihayet Avusturyal tccar ile Venedikli hekimi ikence ile konuturup ldrdkten sonra konan altn ve gmlerini yamaladklarn grnce hangi aile reisi olsa dehete derdi. Elsheimer'in, o gnden sonra btn acsn, yapt resimlere yansttn ve beni sakl olduum valye zrhnn iinden alp gtren hazine avclarnn bulunup cezalandrlmas iin Roma'nn en nl valyesini himayesine aldn ve bu okuma yazmas bile olmayan kara cahil haydutlarn hepsini tek tek ele geirip gece karanlnda cesetlerini paralattn, ama beni bir trl yeniden ele gei-remediini ok sonradan rendim. nk hrszlarn o gece beni gtrp teslim ettikleri efendileri, kardinalin has bendelerinden olan rahip Giovanni idi ve Roma'dan ayrldm gne kadar hekim Antonio bile onun hcresinde hapsedilmi olduumu hi bilmedi. Sonraki gnlerde Giovanni'nin hep "Ne gzel plan idi! Acele ettim. Elsheimer'in ifreleri zmesinin uzun sreceini iyi hesaplayamadm!" diye yaknmalarn dinleyip durdum. 190L.H Sonraki yllarda Roma'daki en heyecanl gnlerimin limana gelip giden Osmanl kadrgalarn ve kalyonlarn seyretmekle getiini syleyebilirim. Bu kent elimden Leyl'm ald, ama bana bilmediim bir dnyay verdi. Quirinale saraynn yapm bitip alnn yapld gn Vatikan'a geliimin zerinden tam be yl gemiti. O gn btn Katolik devletlerin krallar buradayd ve Papa Julius, trende Rahip Giovanni'nin terifat olarak grevlendirilmesini istemiti. Ertesi gn rahibin odasndan ilk ve son defa ktm. nk rahip kendisine balanan byk onur nedeniyle

Papa'ya bir hediye sunmay istediinde bunun ben olmam gerektiini dnmt. Yazk ki Papa'nn beni daha evvel grdn ve hatta beyitlerimden bazlarn okuttuunu bilmiyordu. Roma tarihinin yeniden canlanmas kadar ihtiaml kutlamalarn olduu o gnde bir yandan lenler yaplrken, dier yandan mahzende Giovanni'nin kellesi uuruluyordu. Roma o gn ve ertesi gn lgnca elendi. Halk vakit dua etmeyi unutacak kadar lgn elenceler buldu kendisine ve sokaklar anason kokusuyla dolup tat. Zangolarn iri anlara ait halatlara aslma zamanlarn unutmalar Papa ve konsil yelerini tedirgin edince Roma'nn geleceine ilikin acil eylem plan yapabilmek zere toplandklarnda ben de o salonda idim. Buras Yasef Navi tarafndan Vatikan'a getirildiim ilk gnde Papa IV. Julius ile grp efkatli kucanda sabahladm salon idi. Pencereden yine San Pietro bazilikas grnyordu ve Habsburglarn zenginlii salonun tavanlarndan ve duvarlarndan insanlarn kalbine renk olup yaylyordu. Ne var ki salonda bulunanlarn ou, benim ilgimi eken bu ihtiamn sona ermekte olduunu dnyorlard. Roma, artk eski gcn yitirmi olmann ezikliini tamaya mahkumdu. imdi ykselen yldz Trklerinki idi ve bugn, bu atnn altnda, Osmanl'y deerlendirmek de gerekiyordu. Konuulanlardan Roma'nn gerekten de problem yumana dntn arlayabiliyordum. Bunlardan biri de istanbul ile babil'de lm istanbul'da akl 191 dzenlenecek ilikilerin seyri idi. iyi niyet gsterisi iin, Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye gyle balayan hicri takvimin bininci yl kutlamalarn bahane ederek Sultan'a eliler gndermenin bu ilikileri olumlu etkileyeceine dair bir karar aldlar. Ne de olsa Sultan III. Mehmed'in annesi Safiye Sultan kendi kzlar saylrd. Papa Julius o anda beni hatrlad ve hediyelerle birlikte benim de gtrlmemi syledi. Ne de olsa Safiye Sultan ve belki de olu Mehmed beni tanyordu ve bundan holanacaklard. Vatana dnme dncesinden mi; yoksa Leyl'nn hatrasna yeniden kavuma sevincinden miydi iimdeki coku, bilmiyordum ama o geceki kadar hi sevinmemitim. Roma'ya yorgun gelmitim ve dilimden anlamayan iklimlerde yaamak beni daha da ok yormutu. Susmann ve izlemenin erdem olduunu, tankln gerei, bilginin de acy oalttn renmitim ama ok hasret, ok ac, ok azab ekmitim, istanbul'da neyi zlemitim, yahut istanbul'da ac hatralardan baka beni bir bekleyen mi vard; elbette hayr. Ama oras istanbul idi. Beni istanbul'a eken Leyl'nn ak myd; yoksa kaderim mi, karar veremiyordum. Ho geldin bininci yl!.. tmtiyz- sabit seyyar mkildir hayl Zanneder kest-nisnn shil-i derya yrr Koca Ragp Paa Duran ile yryenler (yahut gezegen ile sabit yldzlar) arasndaki fark kestirmek zordur. Gemi yolcusuna gre yryenler sahillerdir nk. XVII Bu, Damlann Derya ile Ahengi miydi; Ya Akdeniz'de Bir Korsan Cengi miydi? Bir geminin szlp getiini kylara bakarak izlemek, bir gizem iinde dalp kaybolmak gibidir.

Akdeniz'in durgun sularnn, lodoslarn ve poyrazlarn hcumuyla hrnlamaya yz tuttuu bu mevsimde hibir deniz, benim dalgalarna hayran kaldm bu sular kadar gizemli olamazd herhalde. nk Ro-ma'dan stanbul'a gidiyorum, dler ve hayaller kurarak. Yolculuk balayal yaklak iki gn oluyor. Mesina ile Sicilya geride kald. Alay sancaklaryla donatlm kalyonumuz, pruvamzda turna kanad seyreden ekelveler, kadrgalar ve kalitalar ile korunuyor. Papa'nn zel gemisi olduu iin Akdeniz'in hal korsanlar, Osmanl sultanna dostluk mektubu ve baz hediyeler gtrd iin de Trk korsanlarnn herhangi bir saldrsndan emin ilerliyoruz. Ne var ki Akdeniz'de Maripli yahut Berberi korsanlar da tremilerdi son zamanlarda. Dahas Malta'da konulanan Saint-Jean valyelerinin de gemi azya babil'de lm istanbul'da a k I 1 9 3 aldklarndan bahsediyor denizciler. Malta aklarn getik ama her ne olursa olsun, Akdeniz'de yelken aan her gemi bir potansiyel tehlikedir ve bir geminin kimlii belirlendiinde zaten ya i iten gemi olur, ya yakn temas ile rampa ateinde konuulan dil imdada yetiip gemi serbest braklr. Akdeniz'de byk balk kk bal yutar. Yzyllardr bu byledir. Bu yzden pek ok korsan gemisi baka kimlikler altnda hareket eder de, ancak iaret sancaklaryla dier bir gemiye mesaj gnderildiinde mesajn okunup okunmadna baklarak yad mdr, yabanc mdr anlalabilir, iaret sancaklarnn okunabilecei kadar yakna gelen bir gemi ise zaten salt tehlike demektir. Ben, Papa'nn zel elisi tayin edilen dostum Antonio ile beraberim. Bunca yldan sonra o da benim gibi istanbul'u yeniden grecek olmann verdii heyecan tayor. Genlik hatralarn dolduran sarayda ve enderun mektebinde geen gnlerinin buruk lezzetiyle belki eski arkadalarna rastlamann umudunu tayordu kalbinde. Bense belirgin bir umuttan bile yoksunum. Gittiim kentte hatralarm var ama sevdiklerim artk yok. Kaderim ile hayallerim akacak m, yoksa atacak m, bilemiyorum. Kalyonun k stnde yer alan iki kamaradan kk olannda, seyir alet ve haritalarnn bulunduu darack odada, ben denizin btn romantizmini zmseyerek hayaller kurarken, Antonio sk skya yapt tra leenine yediklerini karmakla megul. Bitiiimizde kprst ve nmzde serdmene ayrlan kk alan yer alyor. Grandi dire-indeki gzc drt saatte bir deiiyor. Rzgrn iddetini arttrd saatler ile yamurlu zamanlarda gzc yerine eitimli bir gemi maymunu alyor nbeti. Bu maymunlarn ellerini alnlarna siper yaparak uzaklara baklarndan ve bir gemi, yahut kara grdklerinde kardklar seslerden hayrete dtm itiraf etmeliyim. 194 l*m Seyir kamarasnda, uzunca bir adamn ancak ayaklarn bzerek yatabilecei kk sedirin stndeki rafta tomarlanm haritalar, kenardaki sandkta da usturlablar, pusulalar, kmr ve elik ubuklar, sekstand ve rubu tahtalar bulunuyor. zellikle gece seyrinde kullanlan rubu tahtalar ile usturlaplar yldzlarn yerlerine gre yn ve rota tayinine yaryor. Antonio'yu deniz tuttuu iin papatya kknden yaplm ilalar alyor ve kendine geldii vakitlerde devaml haritalar inceliyor. Ptolemaius'un 1380'lerde yapt Greke corafya rehberi, Battista Agnese'nin oniki yl evvel Papa iin hazrlad dnya atlas, Barbaros Hzr Hayreddin Reis'in kardei Oru'u ele geirdikleri vakit Rodos valyelerine ganimet olan Trk haritalar, deiik korsan gemilerinden alnm papamundolar, atlas minorlar ve Akdeniz liman resimleri, zellikle Arap denizcilerin yaptklar byk lekli portolonlar, limanlar ile fenerleri gsteren izimler, gemilerde grntl haberlemeyi salayan sancak iaretlerinin kod izelgeleri, ksaca kamarada bulunan her ey, onun devaml aratrd yazl dokmanlar. Akdeniz'de dolaan her gemide bu kadar harita bulunmayabilir, ama kaptanlarn ou harita izimini ve pusula imal etmeyi bildikleri iin seyir kolayca yaplr. Bunca zengin haritalar grnce ben "Acaba?" dedim

iimden, "Piri Reis'in Atlas Okyanusu haritasnn bir kopyas da var mdr bunlarn arasnda?!" Antonio, dn btn gn, kod izelgesinde yer alan gen, kare veya dikdrtgen flamalarn karlklar olan harfleri ezberlemeye alt. Bylece geminin pruva direine ekilen flamalar ile gemiden gemiye yahut gemiden karaya hangi mesajlarn gnderildiini anlayabilecek, ona gre kaptanlarn kendisine sadakatle seyrettiklerinden emin olacak ve aksi durumlarda nlem alacakt. Antonio denizcilik bilgisine o kadar merak salmt ki, ben, hi olmazsa dnk mehtapl gecede, Akdeniz'in beyaz kpkl sularna bakarak romantik anlar geirebileceini, Efendim Fuzul'nin lirik dizelerinden sz ge-limi Leyl'nn, akn aya anlatma sahnesini okuyacan boa babil'de lm istanbul'da a k I 1 9 5 umud edip durdum. O, mide bulantlar arasnda denizcilik dersleri alyor, bense hayaller kuruyordum. Denizcilerin ise bizimle pek ilgilendikleri yok gibiydi. Kumanya getiren zbandut ile arada srada haritalardan veya seyir aletlerinden birini alp yerine dierini koymak iin gelen kalyon svarisi de olmasa, kamarada bizi unuttular sanlabilirdi. Neyse ki gzc maymunlarn grandi sepetinde ritmik sraylarla nasl dnp durduklarn, bacaklarndan uzun olan kollarn ne doru nasl salladklarn, ellerini siper ederek nasl uzaklar gzetlediklerini seyretmek de benim iin elenceli saylrd. Antonio, haritalarn karalar gsteren ksmlarndaki resimleri birer birer inceliyor, mitolojik simgeler, blgeler arasndaki snrlar, egemenlik alanlarn gsteren bayrak ve insan resimleri sz gelimi Afrika'da srtn sra dalara dayam adrlardan ban uzatan siyah adamlar, berdua gezen aslanlar ve pinekleyen maymunlar, Anadolu corafyasnda kaleler ve yenieri kyafetli adamlar ile yeil bayraklar, Msr ve Kzldeniz taraflarnda deve figrleri, ispanya ve Fransa taraflarnda atolar, byk halar, sedir bitkileri yer alr-, her lkeyi temsil eden simgeler zerinde saatlerce gz yoruyor, en ok da deri zerine izilmi olan bu harita ve portolonlarda deimeyen iki eyi, derinin boyun ksmna resmedilen rzgr gl ve pusula 196 um izgileriyle izen kiinin dinini belli eden tasvirleri iyiden iyiye inceliyordu. Meryem ile sa tasvirleriyle kurslar bulunan haritalar Hristiyanlarca, hilal ve ayet bulunan haritalar da Mslmanlarca izilmi olanlard. Antonio eer BC'den haberdar olsayd, yahut Babil ilahlarnn altn heykellerini bilseydi, bu haritalardan birinin zerindeki Siru balkl haner figr mutlaka dikkatini eker ve dier haritalar" incelemeyi brakp bu ceylan derisindeki gizleri zmeye alyor olurdu. Hatta bu haritann altnda bulunan ivi yazl harflerle "Ariya Akeldan adna bunu koruyunuz!" cmlesini okuyabilirdi. Bir kez daha anladm ki benim kaderim olan ey, bakalar iin bir bilmezlik hali idi. Bir ara, yabanc bir kalyondaki yolculuk hayatnn ne kadar cimri olduunu dndm. Burada szler bile ok plak. Denizciler burada sevgilerini ve hznlerini Doulu milletlerin gemilerindeki gibi gstermiyorlar. Oysa denizde neler neler gelir kalbe. Mehtaba baknca, yahut sudaki yakamozlar seyrederken bir masala girmek, krknc kapdan bir mutluluk lkesine geivermek olasdr. Dalgalarn iddetli yahut hrn, durgun yahut okayc sesleriyle ryalara dalmak da mmkndr. Antonio'ya bunlar anlatmak, Leyl ile olan maceram yeniden hatrlatmak, hatta l gecelerinin lk havasyla Akdeniz'in berrak sular arasnda bir dostluk kurmasn salamak iin neler vermezdim, istanbul'a gidiyordum ama bu yolculukta mutlu olmadm anladm; ve yabanc bir lkede, gurbette gibi hissettim birden kendimi. Ufuktaki gurubun ve denize hzla giren gnein ardndan iimi bir sknt kaplam gibiydi. Yeniden saraya gidiyordum, bu doruydu, ama Rukl de, eski sevdiklerim de artk yoktular. Belki vezirler, sultanlar, devletlular arasnda yeniden itibara kavuacak, Efendim Fuzul'nin adn andrarak Leyl'm aramay srdrecektim ama iimi yangnlara salacak bir ac hep yanbamda,

evremde, barmda olacakt. Bir ayrlk ayd bu... Leyl'nn m, Rukl'in mi olduu belli olmayan bir ayrlk. Yamurlu ikindilerde grlen hznl bir babil'de lm istanbul'da ak|197 rya gibiydi hayat. Mehtap, kurun bulutlar arasnda grnp kaybolmakta, rzgr iddetini arttrmaktayd. Akdeniz'in sesi iir gibiydi. Saatler sabaha yaklayordu ve biz Modon'a yaklayorduk... Kaptan Jacopo Maggiolo'nun "Hamlaclar kreklere!.." komutu duyulduunda gzc maymun ldracak gibi baryordu. Modon aklarnda geminin silyon fenerleri grnp kaybolmutu. Bunlar Malta kalyonlar olmalyd. Byk olaslkla Malta aklarndan geerken hzlarn ve rotalarn tahmin ederek gr mesafesi dnda kendilerini takip etmilerdi. nk geceleyin fener sndrerek saldrmak Saint-Jean valyelerinin yntemiydi ve korsanlk geleneine gre bu denizlerdeki en byk erefsizlik saylrd. Antonio derhal kprst-ne, kaptann yanna gitti. Malta adasnda bir kilise cemaati olarak yaayan, Rodos'ta karakol gemileri bulunan en azl korsan filosu bu valyelerinki idi ve Akdeniz elli yldr bu filonun dehetini yayordu. Koloniel yerleimde misyonerlik iin adalarda garnizonlar kurup Akdeniz'i haraca keserler, aldklar Mslman esirleri kltan geirir, Hristiyan olanlar satarak kiliseye gelir salarlard. Srf bu amala Malta'da bir denizcilik okulu kurmular ve Barbaros'tan sonra Akdeniz'de hakimiyet salamlard. Tek ekindikleri Sultan Mehmed'in kaptan- deryas Koca Murat Reis'in gemileriydi. Onun dnda kime ait olursa olsun saldrr, ganimet veya vergi alrlard. Mslmanlarn bininci yln tebrik iin Papa'nn Osmanl hkmdarna hediyeler gndereceine ait istihbarat yapmlar ve her zaman olduu gibi kimliklerini gizlemek zere gemilerini Arap kara-kalarna benzetmiler, sancaklarn arya ile yerine Portekiz flamalarn toka ederek Maggiolo'nun zerine geliyorlard. Mag-giolo rzgr arkasna alarak vakit kazanmak ve bylece sabahn olmasn beklemek istiyordu. Belki ekecei iaret sancaklar ile gerekli mesajlar yollayabilir ve kutsal bir amala seyrettiini anlatabilirdi. Gerekten de bu seyir Papalk iin kutsal bir 198 Um amaca ynelikti. Papa bu hediyeleri sunarak Osmanllar ile bar devam ettirmek, belki valide Safiye Sultan'n kan ban kullanarak Osmanl hapishanelerindeki mahkumlardan bey-znn serbest braklmasn ve barn devamn salamak istiyordu. Karlnda ambarl zel kalyonunu cins atlar, zel yetitirilmi ahinler, ayaklan halhall ceylanlar, gm tasmal yetikin tazlar ve bunlar sunmak iin de yirmi gen kz ile yirmi delikanl gnderiyordu. Sultann huzuruna ktklarnda her birerinin elinde hediye dolu tepsiler bulunacakt ve ben de bu tepsilerden birinin zerinde eski dostlarma kavuacaktm. Maggiolo ne btn bu armaanlarn tehlikeye atlmasn, ne de kalyonun bir atmaya girmesini istiyordu. Bir atma demek, hediyelerin hasar grmesi demekti nk. Verdii karara gre kalyon Koron adasna doru hzla rotasnda devam edecek, muhafz gemiler valyeleri durduracak yahut oyalayacakt. Gn maya baladnda ardmzda aborda olup yanan Papalk, iki de Malta gemisi ile sahile ylan Modon kyllerini grdk. Denizde gemi paralarna tutunup hayatta kalmaya alan yarallarn lklar duyuluyordu. Sava sularnda hayatta kalan tek Malta gemisi ise yarallarn toplamakla urayordu. Maggiolo rahat bir nefes alp "Geride kalan gemi tek bana bize saldramaz!" diye sevinirken asl tehlike kendini gsterdi. Meer valyelerin plan bu kadar deilmi ve Maggiolo tam da onlarn planlarna gre hareket edip tp tp Koron aklarna gelivermi. imdi karsndaki on pare-lik Malta filosu karsnda kendi gemisi korumasz, aresiz ve hz kesmi olarak kzl klahllarn arasnda kalm durumda. Teslim kararn Antonio ile birlikte verdiler. atmaya girmeden teslim olacaklar ve gemileri yedeklenip Malta'ya varnca durumu kardinale anlatp kurtulmaya alacaklard.

Arap alay evresini saran korsanlar arasnda Maggi-olo'nun gemisi Malta'ya dnmek yerine Girit'e doru yol almaktayd. Mora yarmadas grnmez olduunda vakit de babil'de lm istanbul'da a 5 k I 1 9 9 akama yaklayordu. O gece olanlar ben de hatrlamyorum. Yalnz Koca Murat Reis'in "Kasd- kfir!... Gaza niyyetine!.. Koman kurtlarm!" haykryla yrtlan gecenin karanl ve ardndan deniz zerindeki byk yangn biliyorum. Ne olandan, ne de olacaklardan bihaber ka zaman getiini bilmiyorum, kendimi Leyl'nn hayaline sarnm olarak brakverdim savan iine... Canandan muhabbet alp verdiler bana Somu benim de canm cnne verdiler zzet Sevgiliden bir para sevgi alp bana verenler, sonra da (buna karlk) benim canm alp sevgiliye verdiler. XVIII Bu, Eski Hatralarn Canland ve Kalbimin Anda Bin Kez Yanddr Murat Reis kara bulutlarn gkleri kapatt bir srada kamufle edilmi ate kayklarn gnderip Malta valyelerinin gemilerini ayn anda alevlerle bulutururken "Gaza niyyetine!" diye haykrdnda Maggiolo'ya, yalnzca gemisine ate sramasn engelleyici manevralar yapmak kalm. Sonra Osmanl donanmas yedeinde istanbul'a iki gnde gelmiiz. Sarayburnu aklarnda atlan dokuz pare top sesleri de beni uyandrmaya yetmemi. zerime den pirin sars usturlabn arl altnda i-razeden km, sayfalarm dalmaya balamt ki eski hatralarmn kokusu dimam sarho ettii srada kendime gelebildim. Evet, bu baheyi tanyordum, bu ta duvarlar arasnda krk yl geirmitim. Eski evimde, Dicle'nin serin yamalarn dnp aladm ta demelerin rzgrn duyarak kendime gelebildim. Sultann huzurundaydm ve mehter eli perevini vururken ben, derinden derine, zerime kapaklanan usturlabn cildimi yarp geen eksen ivisinin acsn duyuyordum. .-i babil'de lm istanbul'da ak|201 Sultan Mehmed'in barmdaki akayk resmini pt srada gzlerinin dolduunu ve hzn dolu erkeksi sesiyle "Rukl! Babam seni ne de ok sevmiti bilsen! Ve gerei ben biliyorum, sana kydlar!" diye fsldadn benden baka kimse ne grd, ne de duydu. Sultan, Rukl'e kyanlarn kskanlkla bunu yaptklarn dnyor, elinde beni tutarken ne BC'yi biliyor, ne de Rukl'in bana gelenlerin biraz da benim yzmden olduunu dnyordu. Bilseydi beni baka trl karlard nk ve par-mandaki yz perken bir ac tebessm esirgemezdi. pt yzn prlanta kan grnce sevinen ben oldum nk. Rukl'i denize drdkleri gn koynunda tad prlantadan biriydi bu. "Demek ki Rukl'imin cesedi denizde kalmam!" diye geirdim iimden ve sevindim. Sultann bu iki busesinin ikisini de sevdim ve Rukl'i sultandan ne akayk iin ne de prlanta iin kskandm. Oysa Dicle yamalarnda braktm Leyl'mn dudak izlerine karan bu beinci kiinin dudak iziydi ve Rukl'in kanyla izdii akayk deseni zerinde be ortak ak yayordu. Oysa ak iinde ortaklk olamazd. Mmkn myd hi sevenin sevileni paylamas, olabilir miydi bir gnlde iki ak?!.. Yakk almazd bir evde iki farkl misafir. Biri dierini bilmeden ayn buseyi paylaan bu insanlarn, Leyl'nn, Efendim Fuzul'nin, Rukl'in,

Kanun Koyucu hkmdarn ve Sultan Mehmed'in, gerekte ak bilen gnl vurgunu kiiler olduunu geirdim iimden. Alnmda bir gne gibi parlayan sevgi buselerine dnmt akayk resmi. Neden sonra sultan, eski gnlerin hatralar arasndan syrlp divan katipleri arasnda gezdirdii gzlerini beyaz yzl ihtiyara evirip "Mehmed Bey!" dedi, "Adam, sen saraymza Hilye mesnevisini vermitin, biz de sana L&M mesnevisini balayalm. Bunu vaktiyle atam Sleyman Han, Rukl nam cariyesine vermiti. Yitirdiimizi sanyorduk. Meer ehirler ve lkeler dolamadaym. imdi geldi ama saraymzdan bir defa nasibi kesilenin tekrar mahremiyetimize girmesi mnasip deildir. Alasn ve okuduka hayr dua edesin, hem Fuzul aire, hem hanedanmza." 202 Saraydan ne yolla olursa olsun bir kere kann bir daha geri girmesine izin verilmediinin bir tre olduunu o gn rendim. Buna zlmedim diyemem, ama be yldr Anto-nio'dan baka dilimi anlayann olmad kentlerden bunca sklm iken imdi Frenke arkadalklar yerine Hakan Meh-med Bey'in arka zg iirsel dostluuna verilmem elbette gnlm aydnlatmt. Saraya dair son hatram, hnkara sunulan Papalk hediyelerini seyreden valide Safiye Sultan'n, kendisine hediye gelen gen kzlardan birine sarlp pt oldu. Seraser desenlerle sim tel ilemeli krmz entarisinin - babil'de lm istanbul'da a ; k I 2 0 3 eteklerini toplayp huzurdan ayrlrken belki de Korfu'da geen ocukluk gnlerini ve yllardr unuttuu adnn Bafo olduunu anmsad yeniden. Ve sa elinin parman yumup kime gsterdiini anlayamadm BC yeminine balln yeniledi. Olu, dostluklarn sunmak zere gelen Venedik elilerini kabul trenine valide sultan sfatyla onu da davet etmekle byk incelik gstermiti ama kubbealtndan gz nemli ayrlacan tahmin etmemiti. Hicr bininci yl kutlamalar balarken ben yeniden domu gibi oldum. stanbul sokaklarnda donanma enlikleri vard. ehzadelerin snnet dn iin krk gn krk gece srecek elenceler balamt. imdilik tek emelim ise Rukl ile gecelediimiz ceviz aacn ziyaret etmek ve o hznl geceyi yeniden yaamakt. Yazk ki beni kimse oraya gtrmedi ve hasret, barmda bir dm olup yuvarland. Hakan Mehmed Bey, evet, kelimenin tam anlamyla bir divan efendisi ve divan airiydi. Osmanlnn her trl idar ve siyas grmelerinin yapld divanda alnan kararlar zabta geirmekti grevi. Evindeki divanda ok oturmaya vakti kaldn syleyemem, ama iirlerini derledii bir divan var. Efendim Fuzul kadar olmasa da arada srada bu divan sayfalarna gzel gazeller yazd oluyor. Yeni efendimin divanlii kadar bir divanelii de olmu vaktiyle. Adn anan herkes bundan bahsediyor nedense, iki yl ncesine kadar Edirnekaps civarnda divan katipleri iin ayrlan lojmanlarda otururmu. Haz-ret-i Peygamberin ruh ve beden gzelliklerini anlatt Hilye-i Saadet adl o pek mstesna kitabn yazd vakit sultanmz efendimiz kendisine te'lif creti olmak zere caize kabilinden bir hediye vermek istemi. Ancak bylesi gzel bir kitaba ne verse yetersiz kalr diye dnp "Sorula!" diye buyurmu vezirlerine "Neye ihtiyac var ise o verile!" Vezirler divan toplantsndan sonra "Dile bizden ne dilersen!" demiler. O dahi "zr dilerim, ben yazdm kitabn caizesini te dnyada Efendimiz'in 204 um bizzat kendisinden dileyeceim, burada bir ey almay ucuza satlmak sayarm!" demesin mi? Israrlar fayda vermeyince bir kabine krizi km sarayda, "Bunu hnkara nasl syleriz!"

endiesiyle srar etmiler bir ey istemesi iin. "Hnkar emridir, geri evrilmez!" demiler. Mehmed Bey'in dedii dedik, bir ey istemez, vezirler de mutlaka isteyeceksin, iddiasndalar. Neredeyse falakaya yatftacaklar zavally. "Bari herkesin gnl olsun." diye "Artk yalandm, eer mutlaka bir ihsanda bulunulacaksa yamurda amurda evime giderken pek m-kilat ekiyorum, ata binmeme msade buyurulsun!" "Tamam!" demiler, "Derhal sana bir at alalm." Ne ki buna da yenieri aas itiraz etmi, "Nizam- lemdir, ehir iinde at ile dolaabileceklerin rtbeleri ve kimlikleri bellidir, kadim treyi korumak vazifedir, zinhar olmaz!" Bu defa ikinci bir kriz patlak vermi, bir protokol krizi. Sonunda Mehmed Bey'e, Sirke-ci'den Cgalolu Sinan Paa'nn kkne kan yokuta bir ev satn alp iki gn iinde Edirnekaps'ndaki hanesini nakletmiler de herkes rahat bir nefes alp hnkara buyruunun yerine geldiini bildirebilmiler. imditerde kim Hakan Bey'den bahsetse bu garip vak'ay anlatyor. Mehmed Bey kendisine ihsan olunduum iin pek sevinmiti. Sultan'a teekkr ederken daha evvel benim ykm anlatan Genceli Nizam'nin Farsa mesnevisini ve benim baka bir nsham okuduunu ama benim gibi tezhipli, minya-trl, saray damgal bir nshaya sahip olmakla kvan duyacan sylemiti. Nitekim beni evine gtrd zaman da bunu kutlamak iin hane halkna helva ikram ettirmi, ardndan da bozulan cildimi, yerinden oynayan irazemi tamire balamt. Mehmed Bey'in evinden Bahekaps ile saray- hmayun grnyordu. ehri ok deimi grdm. Bir defa Bahekaps civarnda Valide Sultan'n yaptrd yeni bir cami ve klliye inaat vard ve Ayasofya'nm minarelerinden birisi de tamirdeydi. b a b i I' de lm stanbul'da Hakan Bey'in evinde iir dolu yllar geirdim. Sabahlara ka--dar air dostlaryla iir zerine yaptklar sohbetleri, helva gecelerinin rafine elence ve akalarm, ramazan iftarlarnn zengin konuklarn burada dinleyerek eski saray gnlerimi hatrladm. Gndzleri Yeni Cami ve Ayasofya minaresinde alan iileri seyretmek, akamlar da mum nda hayaller kurmak beni epey elendiriyordu. Ancak bu evdeki en mutlu saatlerim selamln gney pencerelerinden Rukl ile gecelediimiz ceviz aacnn u dallarna bakarak kurduum hayaller oldu. Aacn saklandmz gvdesi acaba hl ayn ekilde duruyor muydu, hep merak ettim. Yazk ki beni oraya gtren olmad. Evin Dbete diye ardklar bir halay vard. Bana zaman zaman Dicle'de braktm sevgilimi, l kz Leyl'y hatrlatyor, kumral salar, buday teni ve kmr karas gzlerine dalp gittiim akamlarda da bundan garip bir lezzet duyuyordum. Yirmi yalarnda var, yoktu. Gnln Aya Paa'nn yakndaki konann bahevanma kaptrm, ama bir trl bunu ona hissettirememiti. Ben biliyordum, bahevan delikanl da onu seviyor ama geleceinden korktuu iin, arada srada konaktan Mehmed Bey'in ocuklarna gnderilen hediyeleri vermek zere kapya geldiinde frsat bulduu hlde onun yzne bakmaktan kendini men ediyor, iindeki acy byttke bytyordu. Hizmetkrlar iin namus en byk referanst nk. Kim bilir ka sevgili bu disiplin iinde birbirlerine imar edemeden yalnzca hayaller kurarak mr geirmekteydi. Mehmed Bey'in evinde kaldm sre ierisinde ne BC'nin, ne de hazine avclarnn yzn grdm. Bazen izimi kaybettiklerini, belki de beni sarayda zannedip oralarda entrikalar evirdiklerini dnerek teselli buldumsa da buna kendim de inanmadm. nk elleri btn dnya devletlerinin en gizli tekilatlarna bile ulaan ok gl yedi kiinin imdilerde Osmanl lkesinde ye bulundurmamalar aklma yatmyordu. Ama Mehmed Bey'in evinde gnler hzla akarken ne karanlk gecelerde hrsz antalarna, ne de sala meyhanelerin izbe arka odalarna urad yolum. Gm amdanl kilise dehlizlerinden de gemedim uzunca bir zaman, stelik Galata'ya hi yolum dmedi. Bunda Hakan Bey'in alkol meclislerinden uzak durmasnn da etkisi vard phesiz. ehirde asayiin iyiden iyiye gevedii hicri bininci yl

kutlamalarnn gece enliklerinde ve gndz yaplan esnaf alaylarnda bile ne Roma'daki murassa haneri, ne de Efendim Fuzul'nin matara kayn grdm. Yine de birka defa korkup heyecanlanmadm deil. Bunlardan ilki Ayasofya'da enliklerin balad gn okutulan mevlid merasiminden sonra Atmeydan'n dolduran m'min-ler arasnda dikkatimi eken bir Rum kylsyd. Hakan Bey'i takip eden bu karanlk adamn srmeden gz, azdan sz alan usta bir yankesici olduunu, takip ettii ihtiyarn altn kesesinde muhtemelen birka mangrdan baka para bulunmadn yoklayp daha yal bir ihtiyar bulmak zere rota deitirip uzaklamasna kadar korkulu anlar yaadm hatrlyorum. Adam kesenin iindeki akeleri hissetmi ama benim barmdaki Babil ilahlarnn altn heykellerini hissedememiti. kinci heyecan da sk sk kapya gele^ bir dilenci dolaysyla yaadm. Evde eski kitap olup olmadn, okumay ok sevdii iin okuryazar takmndan olan beyefendinin bunlardan birisini kendisine ihsan edip etmeyeceini sorup duruyordu. nceleri iimden, "Muhtemelen evde bulunan kitaplarn niteliklerini renmeye alyor!" diye geirdiimi hatrlyorum. Ama birka seferden sonra o da gelmez olmutu. Bir defa da Kasmpaa'nn Sada-bad yolu zerindeki Zindanarkas Mezarl'nda bir adam kesmiti yolumuzu. Esrar kulland her hlinden belli olan bu adam, ssz servilikler ve ahideleri yan yatm mezarlar arasnda belinden yataan syrm ve Mehmed Bey'e "Dkl babalk!" demiti. O gn, Mehmed Bey bir mezar ziyaretine gitmi, beni de yannda gtrp Aynalkavak srtlarndaki topselvinin altnda ikindi gneinin Hali'te yakamozlar oluturduu asude bir vakitte biraz mesnevi okumak istemiti. Ziyaretine gittii ahidesi iekli mezar bakmszlktan dalmak zereydi. Hakan Bey'in babil'de lm istanbul'da ak|207 Farsa ve aruz dersleri verdii Meyyitzade diye anlan bir delikanlnn annesinin mezaryd bu. Hakan Bey bu kadnda bir ermilik vehmediyor ve arada srada mezarna gidip Fatiha okuyordu. Hakan Bey'in dostlarna anlattna gre onyedi yl evvel Osmanl askerleri Eri nlerinde savarken aralarnda krkna yaklam, akaklarnda krllar olumaya balam bir sipahi de varm. Akl sk sk istanbul'a kayyor ve alt aylk taze bir gelin olan hanm ile karnndaki ocuunu dnmeden edemiyormu. Meer bu savaa gelirken onlar emanet edecek kimsesi olmadndan, "Ferman padiahn!" deyip yola koyulaca srada iki rekat sefer namaz klm ve Allah'a yle yalvarm: "ilah! Halim sana malumdur. Kalbime yle gelir ki ben seferden dnmeden u hatuncuk douracaktr. Artk ocuum sana emanet." Yenieri yanlm meer. Kendisi gider gitmez gen kadn hastalanm ve drt ay sonra da dourmadan vefat etmi. Mahalleli onu getirip bu mezarln bir kesine defnetmiler, iin garibi kadnn karnndaki ocuk henz sa imi. Mezara konulduktan birka gn sonra dnyaya gelmi ve Allah'n hikmeti, annesinin vcuduna trmanp gsne yetierek emmeye balam. ocuun bu l memesinde st bulmas, karnn doyurmas ve nerede olduunu bilmeden karanlk bir dnyada kh uyuyarak, kh alayarak hayatn devam ettirmesi beni de artt dorusu ya, olacak olur derler, bir hafta kadar sonra Or-du-y hmayun Eri Seferi'nden dnm. Bizim sipahi neferi hasret ateiyle soluu evinde almsa da nafile, kap duva-r olmu. Hamile karsnn lmn rendii zaman da inanamam ve hi durmadan, "Olamaz!" diye sayklamaya balam, "Ben ocuumu Allah'a emanet etmitim. O benim emanetimi korurdu." 208 I L,M Nihayet mahallenin erkekleri ona karsnn mezarn gstermiler. O kaytan bykl da gibi yiit,

henz bir haftalk taze topraa sarlp alamaya szlamaya balam. Bir mddet sonra adamn hli bakalam. Alamay kesip kulan topraa dayam. O da ne! Kulaklarnda bir ses. Bir bebein masum lklarndan baka bir ey de deil stelik. Hemen yerinden dorulup yanndakilere barm: "Bre kazma krek getirin; evladm aada sadr!" Bir kou, mezarcnn kazma ve krei getirilip derhal mezar alm. Grdkleri manzara akllara ziyan. Erkek bir bebek, annesinin rmeye balayan vcuduna yapm, sa memesinden st emiyor. Hayrete ayan olan ey, annenin vcudunun rengi ve ekli deiip elleri ve ayaklan nane pne dnmeye balad halde sa memesinin olduu gibi korunmu olmasym. ocuu alp mezar yeniden kapatmlar. Kadnn kocas olan sipahi iki yl evvel lnce Hakan Bey bu ocuun bakmn ve eitimini zerine alm. Temiz yzl zeki bir ocuk bu. Ad nedir bilmiyorum, ama herkes ona Mey-yitzade (l kadnn olu) diyor. Meyyitzade'nin arada srada annesine kar besledii sayg ve hrmeti alayarak gsterdiine ben de ahidim. Hatta bir keresinde Hakan Bey ona, "Bak a oul!" bile demiti, "ldn zaman seni tekrar annenin mezarna gmsnler, mezar tana da iek yerine kallavi ilesinler." Bu szden "leride vezir olasn!" temennisi anlalyordu; nk yalnzca vezirlerin ahidelerine kallavi yontulur. O gn vakit ilerlemi ve serviliklerin koyu glgeleri altnda daha erken gelen akamn alaca karanl mezarla bir kasvet yaymt. Hakan Bey "Dkl babalk!" hitabna kuandaki keseyi kararak karlk verdi. Ama adam yataan boazna dayayp "Daha!" demiti "Dkl dedik sana!" Bu, parmaktaki yzk, pazubenddeki elmas, koyunda saklanan murassa haner vs. demekti. Hakan Bey bunlar teker teker verirken ben "te yine kara gnlerim balyor, bu adam benim peimde!" diye rktm. Adam Mehmed Bey'i Medine fukaras gibi i babil'de lm istanbul'da ak|209 donuna kadar nesi var, nesi yoksa soyundurdu. Bu arada yemenisini ayana lyor, Bursa atmas yeleini srtna geiriyor, brmck aln beline doluyordu. Sra mintana gelince dmelerine bakp, "Bre senin gibi herif bu mintana neden sedef dme diktirmez?" diye alay bile ediyordu. Serpu da batan gidince Mehmed Bey "Aam, bari kaftan brak da evime gidebileyim, beni rsvay eyleme!" dedi. Umursamaz tavrn birden deitiren adam nce gld, sonra da "Haklsn herif, analk seni byle grrse hovardalktan geliyor sanr; hem senin kaftan iime yaramaz, giysem saygnln tayamam, satsam yakama yaprlar." deyip am kadifesinden kaftan dier kyafetlerden ayrd. Astarnda ben vardm. Kaftanda bir arlk hissedince kirli elini astara sokup "te asl aradm bu!" diye kahkaha atp sayfalarm kartrmaya balad. O an ve adamn terli bedeninin kokusunu hi unutmayacam. Birka dakika iinde, bir yzyl boyunca sava grm gibi yprandm. Resimlerime bakt, Leyl ile sahrada bulutuumuz sahneyi ehvetle inceledi, mstehcen imalarda bulundu. Ben tam "Hazine avclarndan biri!" diye dnmeye baladm srada sayfalarmn rzgr gl gibi savrularak utuumu hissettim. Meer serseri kanun kaa tersane ayyalarndan biriymi, kitab grnce bizimle alay ediyormu. Hakan Bey'in yzne arptmda yeni tamir edilen irazem yine dalacak da canm yana yana yine ineler altna, baklar altna yatacam sandm. O gece ikimiz de eve pek perian dndk ve Hakan Bey bir daha Meyyitzade'nin annesinin mezarna gitmedi. Garip tecelli, bir ay kadar sonrayd, ayn tersaneliyi bu sefer Tavukpaza-r'nda subann merkebine ters bindirilmi, srtnda da suunun byklne uygun bir tomruk balanm giderken grdk. Merkebin yularn eken tellal baryordu: "Duyduk duymadk denilmeye; Akbyk Hamam soukluundan hamam mterilerinin giysilerini alan Cennetolu nam cehennem ekyasnn halinden ibret alma!"

21Lm Hakan Bey'in evinde daha sonra yllarm geti. Ac tatl hatralar... Biliyordum, birilerinin benim burada olduumu bildiini biliyordum. Mehmed Bey, vakti geldiinde alnmak zere emanetiliimi yapan bir hanc gibi grldnn farknda olmad hi ve beni ok sevdi. Ben de onu ok sevdiimi sylemeliyim. Son nefesini verirken yanndaydm, hatta glmseyerek "Yrn safa! u cennet baeleri ne gzel baeler imi!" dediini de duydum ve Hilye-i Saadet'in ona iki dnya saadeti getirdiine inandm, sevindim. Hakan Bey'in evinde iirle, ak ile dopdolu zamanlarm geti. Geri btn o yllar boyunca Leyl'm bulamadm, izine, yzne rastlayamadm; ama selamln gney pencerelerinden her bakmda, ceviz aacnn yapraklarnn her titreyiinde, karda ve baharda, yazda ve ayazda, hep Rukl'in rkek ceylanlar gibi titreyen sesini iittim. BC'yi ve hazine avclarn unuttum, ak hatralar iinde yandm, kavruldum, yolumu arp kayboldum. Ne gzel gnlerdi... eb-iyeUiy mneccimle muvakkit ne bilir Mbtel-y gama sor kim geceler ka saat Sabit En uzun gecenin hangisi olduunu ne mneccim, ne de takvim yapanlar bilir... Gam tutkunlarna sor ki geceler ka saattir!.. XIX Bu, Gnter Kfir'in AtaTyi Kandrd ve Sonsuz Hasretin Barm Yandrddr Ona herkes Nev'zde diyor. Kendisi Kanun Koyucu'nun devrinde iirleriyle hrete erimi olan Nev' Yahya Efendi'nin olu olur. Aslnda ad Ataullah. iir, tezhib, minyatr, bilim ve tasavvuf, ilgi alanlar arasnda. Yetenei sayesinde daha onse-kiz yandayken niversitede asistan olmu, ttn imenin haram olmadna dair fetva veren ve bu yzden halkn diline den eyhlislam Yahya Efendi'nin kayrmasyla da Canbaziye medresesinde ders vermeye balamt. Hakan Mehmed Bey'in terekesini yazmak zere evimize geldiinde hizmetinin karlnda ona cret olarak beni verdiler. imdi onunla dostluumuzun zerinden iki sonbahar geti. Sargzel'deki evinde Ganizade Nadir ve Azmizade Hlet gibi iire dkn arkadalaryla toplanr, estetik, tasavvuf ve gzel sanatlar zerine tartrlar, bu arada sk sk da Efendim Fuzul'yi rahmetle anarak benim sayfalanmdan beyitler okuyup ezberlerlerdi. Aydm, zarif ve 212 um akac bir insand. Nerede bir kitap varsa grp okumak gibi bir hastala tutulmutu. Bu gnlerde kilolaryla ba dertteydi ve zayflamak iin papatya, raziyane, nevruz iei ve pelin kk karm aylar iiyor, ok sevdii stanbul'un yakn kylerine, amlca'ya, rpc ayr'na, Kksu'ya uzanp sk sk yryler yapyordu. At Efendi'nin en byk ideali be adet mesnevi yazp hamse (beleme) oluturmakt. Hatta isimlerini bile imdiden planlamt: Sakinin Kitab, ieklerin Esintisi, Bekrlar Sohbeti, Yedi Sofra, Fikirlerin Anlam Gzellii. Hatta bu kitaplar iine izdirecei naklarn eskizlerini hazrlayp karsna bile gstermeden zel sandnn gizli blmesine koymutu imdiden. Oru gnlerinin bitmesine birka gn kala iftar zaman evinin kaps vuruldu, iki yenieri neferi kollarndan tuttuklar bir adamla kapda duruyorlard. Ecnebi kyafetli bu adamla gz gze geldiklerinde ikisinin yznde de ayn aknlk vard, ikisinin de az yaps, burnu, kk elmack kemikleri stndeki iri kahve gzleri ne kadar da birbirine benziyordu. Gelene sakal byk taklsa

duran; durann sakal ve by kesilse gelen olacakt. Bir ona, bir tekine bakan kolluk neferleri akn "Bu ecnebi herif sizin akrabanz olurmu!" diye alay edercesine kekelediklerinde hayreti bir kat daha artt. O gece sahura kadar mum altnda hem birbirlerini tandlar, hem de karlkl yklerini anlattlar, iki yknn karlkl dorulanan ve tamamlanan paralarna gre At Efendi'nin byk dedesi Hac Kemal Efendi Ankara'dan gelip Malkara'ya yerlemiti. Onun Nasuh adl bir olu ile Ali ve Irza -bu aslnda Rza demekti- adl iki torunu olmutu. Bunlardan Ali, Halvet tarikatna girmi ve sonradan posta oturmutu. At'nin dedesi ite bu eyh idi. Irza'nn ise, Anadolu eyaleti sipahileri arasna kaydolunduu srada Kanun Koyucu'nun Ala-man Seferi'nde kffra esir dt syleniyor ve aile arasnda Irza'nn tevatrlere dayanan ve gitgide efsaneleen hikyesi sk babil'de lm istanbul'da a k I 2 1 3 sk anlatlyordu. imdi karsnda duran ve kendisine ok benzeyen adam o Irza Efendi'nin torunu olduunu ve istanbul'a hem akrabalarn aramak, hem de Dou masallar zerine aratrmalar yapp onlar resimleyerek bir kitap yazmak iin geldiini, ok kr ki sonunda onu bulabildiini sylyordu. Ben bu ziyarette bir bit yenii seziyor, birbirlerine ok benzeyen bu iki adamn ruhlarnn hi benzemediini hissediyordum. Konuurken, iten davranmaya alan bu adamn, bir samimiyet gstergesi olarak At Efendi'ye dokunmasn, kk temaslar ile szlerinin cazibesini arttrma yoluna gitmesini, arada srada nkteler yaparak havay daha sndrmaya almasn dikkatle izliyor ve bunlarn samimiyetten uzak yabanclk hissi ile sanki eitimli bir hafiyenin kendisini kabul ettirmeye alan tavrlar olarak gryordum. Yanlmadm anlamak iin ok beklemem gerekmedi stelik. Elini At Efendi'nin omzuna koyduu bir srada yzk parmayla sere parmann yumulu olduunu fark ettim. Bu, tam da BC yelerinin Marduk'u selamlama biimleriydi. Keldan ruhanilerinin Sin ayininde yabanclar byle selamladklarn ve onlar zerinde gizli bir etki brakmak istediklerini, evi baskna uramadan evvel, Roma'da Elsheimer'den dinlemitim. Gnter'e gre -ki o, adnn bu olduunu sylyordu- ikisi kuzen idiler. Geri At Efendi buna inanmakta zorluk ekiyor, hi tanmad bir ecnebinin evine gelip akrabalk bandan bahsetmesini heyecan verici bulmakla birlikte pheli de gryordu. Ne var ki Gnter, kuzenden te bir karde gibi iten davranarak onu etkiliyordu. Anlattna gre byk amcas Irza Efendi Alaman ilerinde Linz kasabasnda esir dt zaman, Ferdinand'n tercman ve katiplerinin en yals olan Sir David tarafndan satn alnm. Alt yl boyunca ekmek yedii kapya sadakatle hizmet eden gen ve esmer gzeli Irza iyi ahlakyla bu yal Yahudi'nin, yakkllyla da kz matmazelin itimat ve gnllerini kazanm. ok gemeden de dn-der-nek ve Gnter'in babas imon Hasan domu. 2 1 4 Um Bu ykde inanlr taraflar oktu, ama pheci bir gz Gn-ter'in birka gnlk hayatn inceleseydi, BC'nin, onu buraya gndermeden evvel ok uzun ve ayrntl aratrmalar yaptn, At Efendi ile Gnter arasndaki benzerlikten yararlanmak zere kendisine Trke retildiini, Osmanl devletinin yaps ve sosyal hayat hakknda bilgiler verildiini, istanbul'daki rf ve adetlerin bazlarnn uygulamal biimde belletildiini hemen anlayabilirdi. "Sende" dedi Gnter birka gnlk yaknlktan sonra, "L&M mesnevisi var? Hilleli Mehmed Fuzul'nin yazd kitap?" "Bugnlerde hayranlkla okuyorum stadn bu kitabn." cevabn verdi At, beni okaya okaya raftan indirerek. "Bugne kadar yazlm en gzel elem yksdr bu." diye de ilave etti sonra.

Eer o srada At Efendi, Gnter'in nabzn tutuyor olsayd, beni grd o ilk anda baylacak derecelere geldiini fark ederdi phesiz. Sahtiyan cildime dokunduu an elleri titriyordu. Kim bilir bunun iin ne kadar beklemi, ne kadar umutlar ve hayaller^bytmt. Yapraklarm hzla evirip minyatrl ksmlara geldike duruyor ve bayram ocuklar gibi seviniyordu. Ne-\ den yazlarma deil de resimlerime baktn ilk anda kestirememitim. Sanki o resimler arasnda bir ha-x rita aryor, bir definenin plann kefetmeyi umuyor gibiydi. Bu hareketi, onun Babil ilahlarnn hazine avclarndan m; yoksa BC yelerinden babil'de lm istanbul'da a k I 2 1 5 mi olduu konusunda beni ikileme drd. "Belki de!" dedim iimden, "BC ifreleri ararken beyitler zerinde almaktan yorulup uzak bir ihtimal de olsa resimlerim arasnda yeni ifreler aramaya ynelmitir." nk ancak cahil define avclar haritalarla i grr ve haritalar da anlalmasn diye resimlerin arasna yerletirirlerdi. Eer byle ise Gnter hem altn ilah heykellerinin, hem bilimsel tabletlerin peinde kouyor demekti. Belki de altnlar kendisi iin, tabletleri BC adna aryordu. "Ben." dedi, "Dresden Kraliyet Sanat Atlyesinde arlken Vakf adna be yldr bu minyatrler zerinde alyor ve resim ile minyatr arasndaki benzerlikler kuram zerine aratrmalar yapyorum." Sonra uzun uzun resimden, resimdeki perspektiften, renklerin boyutluluundan bahsetti durdu. At Efendi'nin, k aylarnda, medresedeki hocalk grevinin dnda kitap okumak ve iir yazmaktan te yapacak fazla bir ii olmazd. Gnter ile ertesi ve daha ertesi gnler uzun uzun konutular. Ramazan bayram boyunca onu eve gelen baka akrabalarla da tantrd. Gnter, dedesinden rendiini syledii yarm yamalak Trke'siyle szckleri telaffuz ederken evin ocuklarna elence douyordu. Espri yeteneine herkesin hayran kald, evin maskaras olan en kk olan, pek ok kiiye yapt gibi ona da daha ilk gnlerde bir lakap takmt: Gnter Kfir. Bunu biraz da, kendi resmini kardei-ninkinden daha irkin yapt iin sylemiti. Gnter gerekten de ok gzel resim yapyor, ocuklar, onun el ayas kadar ktlar zerine yapt resimleri ayna ile yan yana koyup kendilerini seyretmekten byk keyif alyor, bunun iin birbirleriyle adeta yaryor, her gn ondan yeni bir resimlerini yapmasn istiyorlard. Gnter birka zaman sonra bundan skl-dysa da bir evde rahat etmenin, ocuklarla iyi geinmekle mmkn olacan dnp onlara ses kartmyor, artk ezberledii burunlar, eneleri, kulaklar ve dudaklar tekrar tekrar izmekten yorulduu halde asla vazgemiyor ve hatta bunu 216 I um babil'de lm istanbul'da a k I 2 1 7 bir elenceye dntrmenin yollarn aryordu. Nihayet ocuklarn resimlerini gzlerini kapatarak izmeyi denedi ve hayrettir, bunda da baarl oldu. Artk her geen gn, daha ksa srede, ocuun resmini gz kapal olarak yapabiliyor ve gittike daha ok benzetiyordu. Gnter Kfir stanbul'a geleli neredeyse iki ay olmutu ve btn zamann ya minyatrlerim zerinde yeni izimler, yahut ehri gezip kartografik resimler yapmakla geiriyordu. Minyatrlerim arasnda en ok da, hani Leyl'nn adr nnde bayldm ve onun bam dizine alp yzm glsuyu ile ovduu sahneyi inceliyor, onu tekrar tekrar iziyordu. Bu sahnede Leyl ile benim bulunduum yerde topraa resmedilmi snrlar, adr izimleri, aalar, bir akarsu, uzakta dalar falan vard ve muhtemelen Gnter Kfir burada bir harita aramaktayd. Minyatrlerimi gerek dnyadaki gerek mekanlara dntrmekte ok baarl idi. Kendi

kafasndan yapt resimlerde de d dnyay nasl gryorsa yle resmediyor, bunlar da herkesten gizli tutup tomar halinde koynunda saklyordu. At Efendi ile sk sk resimden, istanbul'un arkeolojik mekanlarndan ve minyatrlerimdeki izim tekniklerinden bahsediyorlard. Bir akam At Efendi gizli gizli yapt naklarndan bahsetmek gafletinde bulundu ona ve hemen "Beraber resim almalyz." diye bir dayatma ile karlat. Bylece kendisi resim tekniini anlatacak, At de ona minyatrn inceliklerini retecekti. Bundaki amacnn minyatrlerimde varolduunu zannettii haritann iaretlerini bulmakt phesiz. Sylediine gre her ikisinin resim ve nak kabiliyeti ortak dedeleri Nasuh Efendi'den aldklar genlerin eseriymi. "Allah yazdysa bozsun!" dedi At Efendi ve "Tabiat aynen taklid etmenin derun hazlar ve arzular karsnda ne deeri olabilir ki?!.. Bir sanatkr grdnden ziyade grmek istediini anlatan deil midir zaten?!.." diye de ilave etti, minyatr sanatn resme kar savunmak iin. Buna kar "Baar, Tanr'nn eserine benzemekle mmkndr; sanat Tanr'y taklitte yceldii lde sanatdr." diyordu Gnter, btn irk yeteneini taknarak, ikisi arasnda ne zaman bir resim ve minyatr konusu alsa bu tartma yenilenirdi zaten. At, sanat denilen eyin tabiatta varolann dnda aranmas gerektiini, tabiatta olann yalnzca Tanr'nn sanat olabileceini, ayrca Tanr'nn sanatn taklid etmenin bir irk olduunu, bu yzden Doulu ustalarn izimlerinde resimden ziyade stilize etmenin esas olduunu savunuyor, Gnter ise resimdeki mekan, suret veya boyutlardan birinin deitirilmesi olarak grd Dou izimlerinin sanat eksik braktn, Tanr'nn mkemmel yarat gibi sanatnn da mkemmeli aramakla ykml olduunu, bunun iin portre yahut peyzajn nemli olduunu sylyordu. At buna kar gerek mkemmelliin ruhtan yansyanda olabileceini, bir resmi bir insana benzetmenin sanattan te bir ey olmak gerektiini savunuyor ve bir trl anlaa-myorlard. Ona gre kuzeninin bu perspektif kullanma taknts, Mslman istanbul'da balarna bir gn mutlaka bir bela aacakt ama, bakalm ne zamand?! Hatta bu yzden evin dnda resimden bahsetmemesini art kotu ona. "Koynunda saklad tomarn varaklan bitse de u resim crmnden bir kurtul-sak!..." diye geiriyordu sk sk iinden. Gnter Kfir, uzun gecelerin titrek mum klar altnda At Efendi'yi zorlayp minyatrlerimi birlikte incelemeye mecbur brakt zaman ilk inceledikleri sayfada Leyl ile okulda birbirimizi grdmz gn anlatan sahne yer almaktayd. Gnter Kfir, ykye gre bu mektebin bir adr olmas gerektiini, oysa burada bir Osmanl ta mektebi bulunduunu, duvarlarnda ini, pencerelerinde kndekri bulunan bir adr hi grmediini, zeminin de ahap deme oluuna hayret ettiini, dolaysyla minyatrn daha sonradan deitirilmi olup olmadn sorguluyor, At de bu yknn her ne kadar Necid llerinde yaanm olursa olsun anlatcnn -Efendim Fuzu-l'nin demek istiyor- veya nakkan yaad corafyaya gre yknn mekanlannda farkllklar grlebileceini, bunun da doal olduunu, nk arkta akn ve sanatn hep ayn biimde alglandn sylyor, "Daha ileride grl grl akan rmaklarla salkm stler greceksin dur bakalm!" diyordu. Gnter, hocann rahlesi nnde bir sra kz, bir sra erkek dizilmi olarak oturan rencileri ve en nde Leyl ile beni gsteriyor ve bir yandan zemin motifleri zerinde aklamalar isterken dier yandan rencilerin byle dizilmelerinin zel bir nedeni bulunup bulunmadn sorguluyor, ardndan elbiselerimizin renklerine, n planda falakaya yatrlm bir ocuun imir aacyla vurulan ayaklarnn kzarklna, rencilerin ellerindeki kitaplarn tutulu ekillerine ve hepsinden nemlisi de Leyl ile benim birbirimizi szen baklarmza dair "neden, niin, nasl" gibi sorular arka arkaya sralyordu. BUAM'n ifrelerini byle zeceini sanyordu belki de. Sayfann bir yerine gizlenmi bir ipucu arad her halinden belliydi. Yazk ki air gnll At Efendi bunu kestiremiyordu. Elimden gelse At Efendi'nin yapt btn aklamalar tersyz edip onu sahnenin dna srecektim ama... Birka gece hi durmadan minyatrlerim zerinde konutular, o sahneleri anlatan beyitlerimi tekrar tekrar okuyup yorumladlar. Her okunuta iimdeki ak yarasnn biraz daha derinletiini

ve Leyl'ya olan sevdamn bir orta mal malzeme yerine konulmasndan utandm hissettim. Gnter Kfir benim akm anlamaktan ok uzak bir kltr yozluuyla eiliyordu resimlerime ve akmn mahremiyetine hi sayg duymuyordu. At ise ona izah etme kaygusuyla, hissettiklerini deil, bildiklerini sylyordu. Oysa Efendim Fuzul, bilgilenmek iin deil, hissedilmek iin yazmt L&M'i ve elem atlasnda okunmasn isterdi. Gnter Kfir, At Efendi'yi konuturduka ben biraz daha yaralanm gibi ac ekiyordum. Hani lde, o ilk genlik yllarmda, rahmetli babacmn Leyl'y benim iin istedii sahneyi, sahralarda aslan ve ceylanlarla ettiimiz sohbetleri, Kabe'ye dua etmek zere gtrldm gn, Leyl ile babil'de lm istanbul'da ak219 ssz ve kavurucu gurbetlerde yalnz kaldmz ve nihayet Leyl'nn mezar zerine kapanp bedenimi feda ettiim nm izimlerini birer birer incelediler, Gnter bunlardan resimler ve simetrik izimler yapt. At Efendi onu anlamakta zorluk ektiini ve yapt izimlere bir anlam veremediini tekrarlayp duruyordu. Yazacan syledii kitapta bunlar nasl anlatacan ok merak ediyordu dorusu, ama nedense bir ard niyet sezinlemiyordu hi. Oysa bu uzun sohbet gecelerinden sonra Gnter'in odasna ekilip konutuklarn izgilerle yorumlamaya ve altn ilah heykellerine giden yolu bulmaya altn bilseydi bu kadar rahat davranmazd. Konann selamlk ksmn kendisine ayrd bu uzak akrabann, kendisi okuldaki grevine gittii gndzleri evde veya sokaklarda ne yaptn da pek merak etmiyordu aslnda. Arada srada "Bugn neler yaptn bakalm birader?!" trnden srf konumu olmak iin sorulan nemsiz szlere karlk Gnter, ibadet iin Galata'daki sinagoglardan birine gittiini, orada Musevi cemaatinden dostlar edinip onlarla vakit geirdiini, memleket hasreti giderdiini anlatp duruyordu. Bir gn At Efendi bu dostlaryla kendisini de tantrmasn istemiti ylesine. Gnter Kfir birdenbire ok sevindi bu teklife ve birka gn sonras iin plan yaptlar ve tabii her zaman olduu gibi o, beni de yanlarnda gtrmek istiyordu. Bahekaps'ndan sur dna kta sert rzgrn balk sandallarm birbirine tokuturduu bir poyraz karlad bizi. Baheler arasndan ilerleyip deniz gmrne vardmzda ise Safiye Sultan'n bu baheler arasnda yaplmakta olan Yeni Cami'sinin inaatn kontrol eden kubbe vezirleri, harem aas efendi, bostanc avuu, mermerbrler, dlgerler ve mimarba ile selamlatk. Gnter sanki onlara grnmek istemez bir tavrla admlarn sklatrnca At Efendi, "Korkma birader, bizde devletlular ecnebi eti yemiyor!" diye takld, kyafetini 2 20 um iaret ederek. Oysa Gnter'in korkusu kyafetinin farkllndan deil, bostanc avuuyla muhatap olmaktand. Bindiimiz pazar kay Galata'ya doru yol alrken Gnter Kfir dnya ilerini terk etmesi gereken u cumartesi gnnde dayanamayp resim yapt iin sinagoglardan birinde sabaha kadar tevbe istifar ile gzya dkerek suunu affettirmek istediini sylyordu. At Efendi ise Gnter'in arkadalaryla sohbetten sonra vakit kalrsa Galata'daki Ceneviz kulesine kp ehri yle bir seyredeyim diye geiriyordu iinden. "Sence" dedi Gnter Kfir, "Konstantin Kral, ehrin evre surlarn hep ift duvar rdrrken Hali surlarn tek duvar rdrmeseydi acaba istanbul'un fethi ka gn daha uzard?" At bunu hi dnmediini, merak da etmediini sylerken bu adamn gerekten akrabas olup olamayacan dnd ilk defa. Hali'teki yelkenliler, kalyonlar ve gmrk yolsuzluklar yznden mruriye tezkiresi alamadklar iin aylardr liman skaraya eviren Frenk gemilerinden evrelerini pek gremiyorlard. stelik o gn Eyyub- Ensari ziyaretine gitmi olan sultann, kzaktan yeni indirilmi olan Byaz Mart isimli tenezzh kadrgasnn gemesi iin de denizde birtakm saray erkannn ve grevli adamlarn peremeleri, yedi ifteleri ve kayklar doldurmutu Halic'in azn. Sultann

kpk rengi tenteleri ve st boya ahabyla tam bir saltanat sembol olan kadrgas Altn Boynuz'un ucunda grnd srada kaymz Karaky limanna varmt bile. O anda Gnter Kfr'in kalbine yansyanlar okuyan birisi olsayd, uzaktan da olsa ilk defa sultan grmenin heyecan ile onca muhafz ve ihtiamdan korkup rperdiini renirdi. Sultann yaknda olmas, phesiz saray hafiyelerinin ve Osmanl Hilal-i Mahsusa aseslerinin bu civarlarda bulunduunu dndrmt ona. ki kuzen, ikindi gneinin istanbul ufuklarn yalamaya balad srada Sulumanastr yaknndaki Ermeni keihanesinin yanndan geip Galata Kulesi'nin hemen bitiiindeki gotik mimarili sinagoga kadar yar amur, yar buz tutmu sokaktan babil'dc lm istanbul'da a k I 2 2 1 yokuu zorlukla trmandlar. Yabanc grdkleri iin olsa gerek, hmla zerlerine saldran iki karaba, Gnter Kfir'in karlara boydan boya uzanmasna ve kadife astarl zerdava krknn amurlanmasna yol anca iki neeli yoldatan birinin kfrler yadrrken dierinin gbeini hoplatan kahkahalarn salvermesi, komu evlerin pencerelerinden baz merakl balarn uzanmasna ve kahkahalara mahalle ocuklarnn da katlmasna yol amt. Yorgun argn vardklar sinagogun kapsnda Gnter Kfir khyaya At'nin anlamad bir dilden baz sorular sormaya ve ondan cevaplar almaya balad. Konuma uzadka sinirleniyor ve bunu da jest ve mimikleriyle gayet iyi yanstyordu. At Efendi o srada "Keke" diye hayfland "Arapa ve Farsa rendiim kadar kefere lisann da renseydim." Aslnda Gnter tamamen gstermelik bir sinir hali iindeydi. Burada dostlar falan da yoktu ve ben, bu kahyaya nceden be Ceneviz altn vererek rol yaptrdn ve mizansen olsun diye konutuklarn biliyordum. Nitekim At'ye dnp, "Arkadalardan birinin ei madam lm. Hepsi cenazeye gitmiler!" diyerek buluma olmayaca iin ondan zr diledi ve "Acuze kar lecek gn bulmu!" diye de inandrc bir kfr savurdu. At Efendi dorusu buna ok da zlm grnmeyerek "O hlde ben Kule'ye kyorum, akama evde grrz." deyiverdi. Gnter'in arkadalarn aslnda o kadar da merak etmiyordu; yalnzca onun doru syleyip sylemediini snamak istemi ve kahya ile konumalarna bakarak bundan emin olmutu. Gnter ise o anda bir tala ikinci kuu da vurmay planlam, kuzenini kendisine inandrmann huzuru iinde "Ben de seninle kuleye kacam!" diyerek o yllarda adi bir cinayet vak'as yznden yabanclarn kmasna yasak konulan Galata Kulesi'ni grmeyi baarmt. At Efendi her ne kadar, "Bak a birader! Baz baz insan ban dinlemeli, ben imdi kuleye kp L&M'in beyitleri arasnda gnlmce istanbul'u seyretmek istiyorum." dediyse de Gnter Kfr'in srnaklndan kurtulamad: "'l, 'l!" diyordu, "izer ben de resim!.." 222 I um Kapdaki yangn bekilerine rvet vererek Galata Kule-si'nin i spiral merdivenlerini trmanrken yine resim izip izmemek konusunda uzun uzun tarttlar. Kule'yi evreleyen teras kata yaklatklarnda, vaktiyle mneccimba Takiyyddin Mehmed'in astronomi lmleri iin kulland gzlem cihazlarn yerletirdii pencereler ve dolaplarn yerlerini grdler. Takiyyddin onbin altn harcayarak Tophane bayrnda bir gzlemevi ina ettirmeden evvel lmlerini burada yapm ve Ariya Akeldan'dan ve Ali Kuu'dan sonra dnyann nc astronomi laboratuvarn burada oluturmutu. Ben Takiyyddin ile hi karlamamtm. Bu yzden onun BC yelerinden biri olup olmadn hep merak etmiimdir. Eer BC yesi idiyse BUAM'n almalarn gerek bilimsel zek ile anlayan tek kiinin kendisi olduunun farknda olmalyd ve Kadzade Mehmed emseddin Efendi'nin "Astronomi ilminin srlarna vakf olarak gelecei renmeye almann devlete uursuzluk getirecei" gerekesiyle rasathaneyi yktrmasndan yalnzca ruhu deil, mezardaki kemikleri de incinmi olmalyd. Onun iin ben Kadzade'ye kzdm kadar Takiyyddin'e zlrm. Bilim adam olup da cahiller arasnda kalmann azab ne mthi bir azaptr.

Kulenin zirvesine varnca grdm manzara karsnda dorusu ben de hayretlere dtm, istanbul'un baharda yemyeil olan floras imdi karla rtlyd ve surlar tam bir papa monda izgisi gibi mavi ile beyaz ayryordu. Karmzda, bo arazileri, mahallelerinin birka misli olan surlarla evrili bir cennet duruyordu. Gnter Kfir, grd manzara karsnda sevinsin mi, oynasn m, aknlktan ne yapacan bilmiyordu. Gne, altn bir boynuzu andran Hali srtlarndan karlara ate tozlar serperek nazla erimekteydi. At tam elini zerime koymu, karanlk bastrmadan hznl kentin ufuklarna doru haykrarak bir blm daha okuyabilmeyi planlamt ki "Anlat!" dedi Gnter, "Anlat bana, bir ehir nasl bu kadar gzel 4 babil'de lm istanbul'da ak|223 olabilir ve neden bu kadar gzel olabilir? Tant bana!" dedi. "Bir bir syle bana srlarn kentin; mahallelerini, kylerini gster bana." Bunlar sylerken ne BC'yi, ne altn heykelleri ne de minyatrleri ve beyitleri dnyor, belki gerek bir iirin gzleri nnde resmedilmi olduunun sarholuuyla iindeki estetik lezzetin cokusunu dile getiriyordu. Gzellik karsnda ocuklaan bu adam imdi ben bile sevebilirdim. At Efendi bu talebi, Gnter Kfir'in panoramik resme merakna balamt. Ama ok gemeden koynundan kan tomarlar, kk kt paralar, zeri yazl desteler istanbul manzaralar kadar sur ve su yollarnn planlaryla da dolmaya balad. Gnter bunlardan bazlarn dosya dosya antasna koyuyor, bazlarn da At Efendi'den gizleyerek izmelerinin iine saklyordu. Bu yzden onun yapt su yollan planlan ile mahalle eskizlerini At Efendi hi grmedi. Her zamanki temiz kalplilik ve iyilikseverliiyle anlatyordu: "Surlardaki kaplarn civarnda genellikle klliyeler ve ehirdeki zenginlerin konaklar bulunur. Onlar tek tk evler kuatmtr ve evler bek bek mahalleleri dourur. Sz gelimi Edirnekaps'nm gneybatsndaki u Yenibae'de otlayan onbin at, iki yzyl daha otlamaya devam etseler kimsenin buraya ev yapmak aklndan gemez. Hele Silivrikaps ile Yedikule arasndaki Aaayr -ben bu arada Yedikule adn duyar duymaz Rukl'i hatrladm ve iim czz etti-; onun kblesine den yerde Samatya ile Davut Paa mahallesi arasndaki Bostanyerleri, Langa bostan, Kadrga bostan, Cnd meydan, yalnz bana gidilemeyecek kadar ssz yerlerdir. Hatta son eyrek asrda halk, buralara yakn gitmektense Bizans forumlarna kaak ev yapmay tercih eder oldular." Bu arada Gnter Kfir, grd kubbelerin ve minarelerin arkasndaki egzotik hayat, burada bir kadn ile mutluluk iinde yaanan ak gecelerinden sonra gnein douunu seyretmenin harikuladeliini dnyordu. At Efendi devam etti anlatmaya: 224 "Bak a Gnter birader! Kenti evreleyen u surlarn ii ile d ayr dnyalardr. Giri klar her an kontrol edilip kayd tutulur. Getiimiz k ortasnda ocakllar kethda bey ile aay azlettirmek amacyla kazan kaldrdklarnda ii aztp dardan kente it kopuk takmn alarak..." bu arada iddetli soukta atlayan ellerini outurup hohlad "...defterlere kibrit almlar. Kira adl ft kar ile iki olunu u grdn Yedikuleler de astklar zamanda oldu bunlar." "Neden Kirr aslmak?" diye sordu Gnter. "Neden olsun, bu Kira kadn nceleri bohaclk yaparak evden eve dolarm. Kanun Koyucu zamannda saraya kadar girmi ve emsi Paa'nn rvet musluunu devletllardan yana ilk kez o aktm imi. Hatta benim ergenlik sivilceleriyle uratm yllarda onun Safiye Sultan sayesinde, sarayda byk bir nfuz edindii ve reayadan her isteyene rvet karlnda memuriyetler temin ettii dedikodular dolatyd. Bu Kira Kadn, gnah boynuna, eskiden klarn mektuplarn da getirip gtryormu gizlice. Sevda ekenlere iirler okuyarak mesajlar iletip onlar sevdikleriyle buluturmak iin hile stne hile yaptn, bunun iin de en gzel ak iflerini onun bildiini, hafzasnda yzlerce gazel bulunduunu

babam anlatrd." At Efendi konuurken hafiften bir rzgr km ve yerdeki kar sanki tekrar yayormu gibi yeniden serpitirmeye balamt. Gnter Kfir mahalleleri ve minareleri sayyordu. Karadan surlarn ylankavi uzants arasnda grd tepecik ile zerindeki evleri merak etti ilkin. Zaten bu kentin mahalleleri ya bir cami, ya bir kilise, yahut bir havra etrafnda olumu kendine zg kimlii bulunan organik birimlerdi. Burada mahalle canlyd; asrlar ierisinde byr, geliir ve hatta ihtiyarlard. Mahalle kendi kendisinin kefili olduu iin suun azaltlmas adna her mahalleli kendi insann kontrol eder ve onlara mahallelilik bilincini alard. Bu bakmdan mahalle bycek bir aile, yahut bir sivil toplum rgt gibiydi. At Efendi konumaktan yorulmu gibi ban ve elini sallayarak beni tekrar kard koynundan ve "Sen seyrededur, babil'de lm istanbul'da a k I 2 2 5 ben biraz okuyacam." dedi emir tonunda. Gnter susmutu. imdi ben de Atfnin elinde istanbul'da gurubu seyrediyordum. Ve ilk grdm ey gnein, Edirnekaps'ndaki tepeye kurulmu olan Mihrmah sultan camii kubbesinin zerindeki son klar oldu. "Mihrmah Sultan'n bir de skdar'da camisi vard!" diye dndm birden. Karl gnn dolunay parlak olur derler, orada dolunay grdm, caminin tam da iki minaresi arasndan domutu. At Efendi benim fark ettiimi fark etseydi phesiz iirsel bir hayal ile bunu lmszletirecek dizeler yazard. Mihrmah "Ay ile Gne" demekti ve Kanun Koyucu'nun hayrsever kznn istanbul'a yaptrd iki camiden birinin zerinde imdi gne batarken dierinden ay douyordu. Leyl'y dndm birden, dolunayda yzn grr gibi oldum. Gn battnda At, Efendim Fuzul'nin dizelerinin sarholuundan, Gnter Kfir bu rya kentin bysnden, ben de Mihrmah'n zamana meydan okuyan ilhamndan tutulup kalmtk. Ne kadar zaman geti bilmiyorduk. Ceneviz'in bu eski kulesinde hayat durmu gibiydi. Leyl aklma dmt ya, "Bu ehirde!" diyordum, "Leyl bu ehirde olmal! Gne ile ay burada buluuyorsa, gece ile gndz de buluabilir; gece renkli Leyl'm burada aikr grebilirim." Btn liflerimin titrediini hissettim ve Leyl'nn scakln duyar gibi oldum. Leyl masalndan "Yeter artk, inseniz iyi olacak!" diyen kule bekisinin sesiyle uyandmda At Efendi beni kuana yerletiriyor, Gnter Kfir de onun anlattklarna uygun olarak yapt yeni mahalle izimlerini mein antasnn gizli blmesine yerletiriyordu. imdi bu antada yalnzca istanbul'un panoramik mahalle yerleim resimleri deil, kentin sava stratejisi ve jeofizik bilgisine ilikin izimler ile At anlatrken izdii su yollarnn planlan vard. Alacakaranlkta sokak kpeklerinin ulumalar arasnda eve dnerken ehrin zerine bir hzn sinmiti. Rzgr bayrlardan ve aalardan ald karlar yeniden savuruyor ve gnbatmn 226 I L,M eleyen kzllklar bir bir evlerin pencerelerinde kaybolup gidiyordu. Bahekaps'ndaki Yenieri muhafzlarnn kontrollerinden geip Ayasofya'ya giden yokuu trmanmaya baladmzda artk kimsenin konumaya mecali kalmam gibiydi. Ben, Leyl'ya olan akmn hzn krntlaryla melankoliye kaplmtm ve iinde bulunduum artlar deerlendirmeye balamtm. At Efendi'yi seviyordum. Birlikte hissediyor, birlikte yayorduk. Bazen birlikte aladmz da oluyordu. kimizin iinde de Leyl'nn trajik sonu yaralar amt ve ben bir dert orta bulmaktan dolay mutluydum. Bu nktedan ve gbekli adamla birlikte olduka, onun hisli ve romantik yanndan bir yol bulup belki uzak zamanlardan birinde Leyl'ya ulaabileceim

umudunu bytyordum iimde. Onun ailesi, ocuklar ve evi Rukl'den sonra bana bir sahiplenme duygusu yaatyorlard. Nihayet onun yazmak istedii mesneviler de benim hatralarmla dolu olacakt ya; belki bylece yeniden hayat bulacaktm. Zaten Efendim Fuzul'ye kar besledii sayg, yazaca kitaplarnn blmleri ve olay rgs iin imdiden bir ilham kayna olmutu. Son bir aydr btn bu gzellikleri bozan birisi var artk aramzda: Gnter Kfir. Onu ilk gn sevmemitim; imdi ondan korkuyorum. air olu air olan sahibimden gizli yaptklar eyler hi houma gitmiyor. Ve sen, l kz Leyl!.. Seni yreimden koparmak isteyenlere kar Nevfel'in ordularnca savamaya hazrm. Bu ehir ki bu kadar gzeldir, sen buraya yakrsn! Ah izini bir bulabilsem!.. Kimsesiz hi kimse yok her kimsenin var kimsesi Kimsesiz kaldm yeti ey Kimsesizler Kimsesi Ruen Dnyada kimsesiz hi kimse yok, herkesin bir kimsesi var. Bir tek ben kimsesiz kaldm, yeti ey Kimsesizler Kimsesi! XX Bu, Gizli Servislerin evremde Cirit Att ve Srlarmn Derin Uykulara Yattdr At Efendi sal gnlerinde niversitede ders anlatmaya gitmez, bunun yerine Sleymaniye medresesi ktphanesinde aratrmalar yapard. Onun ktphaneye gittii gnlerde eve ge geldiini, ktphanede kendisi gibi air olan Ganizade Na-dir, Kafzde Fiz, Riyazi, Sabr, Vecdi ve daha birka arkadayla toplanp mevsimine gre narlarn koyu glgelerinde yahut kahvehanelerin enfiye kokulu kelerinde derin iir sohbetleri yaptklarn stanbul'da bilmeyen yok gibiydi. Hatta birok iir merakls srf bu mecliste bulunabilmek iin ay, enfiye ve kahve masraflarn stlenir, airlerin gnln alrd. Onlarn topland yerler genellikle bir yksek iir akademisi saylrd. At Efendi birka keresinde beni de gtrd iin biliyorum; buralarda Trk gazelcileri ran airlerini geride brakacak dizeleri yksek bir medeniyet birikimiyle sylyorlar, kaside ve mesnevi tarznda yenilik yapmak gerektiini derinlemesine 2 2 8L8.M tartyorlard. Efendim Fuzul bu mecliste olsayd phesiz hocasnn kzna olan akna mstesna iir boyutlar ve derinlikler kazandrrd. At Efendi be ayr mesnevi yazma fikrini burada tartm ve benimsemi, Nadiri ile de bu konuda yemin edip kan bile yalamt. Gnter Kfir, Takiyyddin'in uzay gzlemlerinin hatralary-la dolu pencerelerden bakarak yapt panoramik istanbul izimlerini izmelerine saklad gnden sonraki pazartesi akam yine At Efendi'den Efendim Fuzul'nin minyatrleri zerinde bilgiler alm ve yatma zaman geldiinde benim o gece kendisiyle kalmam rica etmiti. At Efendi hi itiraz etmeden beni brakp odasna ekilince Gnter Kfir ile ilk kez yalnz kalyor olmamn, iimde tarifsiz bir sknt dourduunu fark ettim. Leyl'y o geceki kadar zlediimi, onun yaknlna o kadar muhta olduumu hatrlamyorum. Ne Roma'da engizisyon papazlarnn ikenceleri altndaki mahkumlarn lklarn babil'de lm istanbul'da ask|229

duyduum o mthi gecede, ne Rukl'in denize drld gnn akamnda, ne de Badat'tan stanbul'a gelirken yaadm karl gecenin boazlamasnda bu kadar korkmutum. Rukl'in kendi kanyla alnma izdii iee ve dudann dedii yere younlatrdm varlm ve Leyl'y hissetmeye baladm. imde ayrlklarn derin aclar birikti ve tam stanbul'da Leyl'ya kavuma hayalleri kurarken yeni hicranlarn kabuslar kaplad iimi. O gece gemek bilmedi ve saatler yzyla durdu. Ertesi sabah Gnter Kfir evdeki izim ve resimlerini toplayp bir bir antasna yerletirdi ve her zamanki gibi sokaa kmak zere hazrland. Kiisel eyalarndan nemli olanlar toplamaya baladnda beni de karacan anladm. Galata'daki Rum hekimin evine gelmemiz yalnzca iki saati ald. Evet! Bu odada bizi bekleyen kii Gnter Kfir'in BC yesi arkadalarndan bakas deildi. Biri Frederick'in gizli servis efi Salzburglu Dodge taiger idi bunlarn, dieri Kahire'den getirtilmi bir hiyeroglif uzman kbti ve sonuncusu da Fenerli bir eczac. Kk iki parman yumduklar ellerini st ste koyup selamlamasalard bu adamlarn BC yesi deil, altn avcs agzller olduklarn sanabilirdim. Konumalarndan artk BC'nin ayn zamanda ilah heykellerinin de peinde olduklarn dndm. Belki de yanlyordum; nk Msrl kbt BC'nin ritellerine yabanclk ekiyor; Gnter ile Staiger'in esrarengiz konumalarn yadrgyordu. Bu adam belki de para ile tutulmu bir uzman idi ve grevi yalnzca yazlar incelemek olacakt. "Bugn Konstantinepol'daki grevim sona erdi yce Marduk!" diye yksek sesle rapor verdi Staiger'e Gnter Kfir ve uzunca bir mddet esas duruta bekledi. Gn nn toz zerreciklerini eledii bu izbe ve fakir odada, ortada bir masa ve evresinde Gnter'in szlerine kulak kesilmi kii oturmaktayd. "Majestelerinin krann bildirmekten onur duyarm sevgili Gnter!" dedi Staiger ve Gnter'in koluna girip masa bana kadar gtrdkten sonra 23 0 um oturmas iin eliyle iarette bulunarak "Neler yaptn batan anlat!" dedi. O srada Rum hekim kbt konuuna enfiye kutusunu uzatm, "Siz de bir tutam zevk buyurmaz msnz?!" diyordu. "At Efendi gerekten de yz ve bedence bana ok benziyor." diye balad anlatmaya Gnter. "Ve tabii btn Muham-medler gibi o da her eye hemen kanyor. Amacmz iin ok iyi seilmi biri. Benim kuzeni olduuma tamamen inanmas iin onun iir ve resim merakn kamlamam yeterli oldu. ti-raf etmeliyim ki, ak dolu iirlerinden ok etkilendim. Hele u L&M kitab var ya, bu srada beni antasndan karp masann zerine brakt- ne bizim airlerimiz byle bir kitap yazabilir; ne de Trkler bu kitabn kymetini bilmekteler." Gnter'in antasndan izimler ve resimler bir bir masann zerine serilmeye baladnda "nce kuzenimin(!) gvenini kazanmam gerekti. Evine yerleebilmem ve iir renip gerekli bilgileri alabilmem iin hep dikkatli davrandm. Birinci hafta getikten sonra her gn havraya gidiyorum diye Bizans'tan kalma harabe yerleri dolatm, su kanallar, lamlar ve san yollarn inceledim. Bir keresinde zerime duvar bile kt." diye devam etti. Bu srada yal bir adam odaya arap dolu bir ibrik ile drt kadeh getirip brakt. Bu harab evin sahibi olduu anlalan adam gidesiye kadar hi kimsenin bir tek kelime konumadn grdm. Sonra gzler yine Gnter'e evrildi ve o da hikyesinin geri kalann anlatmaya balad rahatlam bir eda ile. Bir yandan antasndan kard eyalar sunuyor, dier yandan saygl bir lisan ile yaptklarn anlatyordu: "imparatorumuz yce arlken'in asil olu Frederick'e takdim edilmek zere siz sayg deer Hal Tekilat Osmanl izleme Grubu efi'ne gzel izimler hazrladm efendim. Ama asl amacm bu

deildi tabii. BC'nin siz muhterem bakan XVI. Marduk'a L&M kitabn sunmakla iftihar ediyor ve yce insanlk idealine hizmet etmenin huzurunu iimde duyuyorum. Buradaki notlarmda da Osmanl'nn mevcut bte, hazine ve asker babll'de lm istanbul'da a ; k I 2 3 1 bilgileri ile istanbul ehrinin altndaki su yollar, dehlizler ve lamlarn anlatld bilgiler yer almaktadr. BUAM'n geleceini ekillendirmek zere istediiniz bilgilerdir bunlar sayn Marduk! u kroki ve haritalar da tam zatlilerinin arzulad planlar dorultusunda hazrladm syleyebilirim. Kuamda kmr tozu ile is mrekkebi tamam bana siz retmitiniz, bunun yararn istanbul'un panoramik eskizlerini hazrlarken daha iyi grdm, ileride bunlar boyadmda tam bir istanbul Albm olacak. Byle bir albmn BC ve Evrenin valyeleri iin hazrlanmas ve birka nsha oaltlp Flemenk, France, Venedik, italya, Ipaniye ve Ceneviz ubelerine gnderilmesi vazifesini siz sayg deer Marduk bana vereliden bu yana ilk defa bugn rahat bir uyku uyuyacam. Umuyorum ki siz sayg deer efendimin araclyla Papa hazretleri beni takdis edecek." Gnter Kfir, odadaki ayin hayasn biraz daha arlatrr gibi szlerine riteller eliinde devam ediyordu: "Bu arada ok korktuum zamanlarn olduunu da itiraf etmeliyim. Hafiyelerinin n bizim memleketlere kadar yaylm olan Osmanl Hilal-i Mahsusa's benim kimliimi tesbit etmi ve At Efendi'yi sorguya ekiyorsa diye dndm sk sk. Bugn evden son kez ayrlrken bir yandan grevimi yapm olmann huzurunu, dier yandan At Efendi'nin yarm yaayaca aknl dndm." Bu cmleden sonra hepsi birlikte havay normale dndrmek istercesine glmsediler ve erefe kadeh kaldrdlar. Fener Rumlarndan zeki ve sekin bir adam olduu anlalan eczac, minyatrlerime baz ilalar dkp renklerimi datmaya baladnda esans kokusundan baygnlk geirecek gibi oldum. Renklerin altnda baka bir boya tabakas bulunup bulunmadn kontrol ediyordu zekice. Yazk ki bu adam kendi sanatna da sayg gstermiyordu. Her defasnda azgn bir itahla damlatyordu nk zc eczay resimlerime ve nice sanatkrn emei olan nazenin hatralarm vahice bulandryordu. 2 32 um Drt ift itahl gzn nnde ince naklarmn bozulup makyajmn yazlara svamas iin bir saat yetmiti. yle ki Leyl ile genlik anda ve okulun son gnlerine rastlayan o son baharda bulutuumuz sahnenin ak sayfasnda, eczalarn zc etkisiyle nce Leyl'mn elbisesi paraland; ardndan benim kalbim... O srada Leyl'nn, benim bile grmediim mahremiyeti grnverecek, bedeninin plakl bu drt ift yabanc gzn nne seriliverecek sandm, ilalarn etkisiyle sayfalarmdaki her nak ayr bir yerinden yaraland; adrlar, aalar, atlar, develer, aslan ve ceylanlar ile l bile gzelliklerini kaybetti. Eczacnn sonusuz kalan incelemelerinden sonra sra Kahi-reli kbtye gelmiti. Harflerimi inceliyor, Efendim Fuzul'nin yazlar iinde Babil harflerine ve ivi yazsna benzetebildikleri zerine pertavszn tutuyor, kam kalemin ktta brakt izler hakknda yorumlar yapyor, Arap harflerinin kvrmlaryla ivi ekilli hiyeroglifleri birbirine benzetemedike de elindeki uvaldzn ucuyla karnm deercesine yazlarmn altn yokluyordu. En ok elif, kef ve lam harflerinin bulunduu szckler zerinde duruyor ve bunlarn iviye benzeyen ekillerinden bir sonuca varmak istiyor, sivri ulu bayla yazlarm detike deiyordu. Dou'da herkesin tand nl sufi Mansur gibi canl canl derimin soyulduunu hissettim. Bunca hrpalanmadan dolay halsiz dmtm. Bir ara ikencelere yatrlp trnaklar sklerek, yahut ivi ulu fralarla derileri soyularak gizledii bilgileri sylemeye zorlanan casuslara benzediimi fark ettim. Srf efendileri araplarn ierken mazoist zevkler edinsinler ve yanlarnda yar plak dans

eden kadnlara g gsterisinde bulunsunlar diye keskin akmak talar zerine yatrlarak etleri koparlan ve ac ile bayldka eter koklatlarak yeniden kendisine getirilip tekrar ikence edilen ve tekrar baylan Romal kleler gibiydim. Elimden gelse "Yanl yapyorsunuz baylar!" diyecektim, "Canm actmak yerine beyitlerimi okuyun yeter! Aradnz akta gizli, vahette deil!" diyecektim. Sonra, "Bu adamlar ak anlasalard zaten iire ve resme kar byle davranmazlard." diye geirdim , e lm istanbul'da ak[233 babH'd

iimden. BC'nin gitgide daha kalitesiz insanlardan teekkl ettiini anlayabiliyor, ulu Marduk Ariya Akeldan'n ve Efendim Fuzul'nin tand nazik ktphanecinin yannda bunlarn yrtc hayvanlar gibi altklarn anladm. Byle bir yaklam, phesiz BC'nin yce insanlk ideallerini de gitgide hedef sapmasna uratacakt. Oysa ak ile yaklalan her eyden sonu alnabilir, ama iddetle grlen her i hedeften sapard, bu gerei bilmiyor olamazlard. Daha dorusu bu gerei bilmeyen insanlar BC yesi deil, ok ok hazine avcs haydutlar olabilirlerdi. Artk phem kalmamt ki BC yalnzca bir bilgeler kulb deil, ayn zamanda bir ihtiras bankas idi. Belki de onlar, bilgeliin gereini yapabilmek iin paraya daha ok gereksinim duyulan bir dnyada yaamaktaydlar da o yzden byle vahi ihtiraslarn peindeydiler. Eyaya bak unutmulard nk, eski stadlarn nezaketlerini unutmulard. Varlk lemine yaklamlarn iddetle yourmaya balamlar, insaniyetli olmann erdemlerini hie saymlard. Onca yl hazine avclarnn elinden BC'ye snmak iin can atan ben, grdm muamelelerden sonra neredeyse BC'nin elinden hazine avclarna snacaktm. Kahireli kbt, en sonunda kdmn fligran olup olmadn da kontrol etmek iin drt ayr sayfam delip birka harfin benzerini ayr bir krtas zerine kopyalad. Sonra da onlar beraberinde getirdii papirsler zerindeki harflerin zerine aktrp a tuttu. Bu adam iinin uzmanyd besbelli, ama ben, canmn btn yanmlyla, gayreti boa kacak diye seviniyor ve iin iin intikam alm oluyordum. Beyitlerimdeki anlam ve platonik ak anlayacak bir medeniyet birikimi tamadklar iin sradan hrszlar gibi davranmalarn hazmedemiyordum. "Allah'm! Tadm yce srr bu adamlarn eline drme!" diye dua ettim iimden "Onu, bilimi kutsal bilenlere nasip et!" Akamn ge saatlerine kadar sren bu aratrmalarn sonucunda, "Rahip stadn tavsiyesine uyarak bu kitab imdi kub-bealtmdaki paa hazretlerine teslim edip almalarmzn neticesiz kaldn, bundan sonrasnn beyitler zerindeki anlam 2 34 um ilikilerinden yararlanarak zlebileceini bildirmemiz gerekiyor, artk iin icabna bakmak onun yetkisinde." diye fkeyle oturuma son veren servis efi yetkiyi rakibine kaptrm brokrat yahut seim kaybetmi siyaset adam gerginliiyle beni bir cz kesesine koydu. Onun hangi paadan bahsettiini, Osmanl lkesinin kubbe veziri makamna kadar ykselen bu BC yesinin kim olduunu merak etmedim desem yalan olur. Beni ona teslim ettii zaman "Kale ieriden fethedilmi olacak!" diye dndklerini sanyorum. nk bir vezirin evinde iken hi kimse beni BC'nin elinden alamazd da, alamazd da. "Belki bylesi daha iyi olur ve evrenin gerek valyeleri bilim dnyasnda parlayasya kadar emniyette olurum, yaralarm iyileir." diye dnp biraz teselli etmeye altm bunalan ruhumu. Ameliyat masasndan kalkm baygn hastalara ben-ziyordum. Renklerimi datan alkoll eczann, iyodoform ve eterin soukluu hl bedenimi tyordu. imin yan da bu titremeye are deildi. Neden sonra dndm ki, bereket versin- alnmdaki akayk motifine dokunmamlar, Leyl'mn dudak tuzunu, Rukl'imin de kan izini tayan nadide ieimi datmamlard. Liflerimin tamam ila ve ine yaralaryla

szlyor, bunun derin strab iimi yakyordu. "Pekl Gnter birader, imdi su yollarndan ve stanbul lamlarndan bahset bize!" diye ilave etti servis efi beni masann zerine brakarak. Gnter, masada yayl duran eskizler zerinde parman gezdirerek "u mavi izgiler istanbul kentinin Bizans'tan kalma eski lamlar ile dlger Sinan'n yapt su yollarn gsteriyor." diye hevesle sze balad srada kap iddetle ald. "Nihayet!.. Nihayet!..." diye bardm duyulama-yan nefesimle. Osmanl Hilal-i Mahsusas'nn saraydaki gizli peyk tekilatnda grev yapan adamlar olduklarn tahmin ettiim seslerdi duyduklarm. "Davranmayn bre!" diye haykran adam, btn istanbul halk, dilenciler kethdas olarak tanyordu ve arkasnda yine dilenci klkl yamaklar olduu anlalyordu. Solak ve peyk rtbesinde dilencilik yaparak bilgi toplayan bu babil'de lm istanbul'da ask|23S gizli haberalma rgtnn elemanlar ieri girdiklerinde derhal Staiger ile Gnter Kfir'in kollarna girip hareketsiz brakmlard. Kahireli kbti pencereden atlamak zere koarken bir dizdar neferi uarcasna atlp baldrlarndan yakalad. Fenerli eczac "Vre ben masumumdur!" diye kekelemeye balad. O anda Gnter Kfr'e hem gldm, hem acdm. aydr ektii emek ve yapt bunca rollerden sonra iflas etmi bir tacir gibi kollarnn yana dverdiini grmek isterdim. Aslnda kuanda tad yudumlukta bir tablet zehir tadn biliyordum; gerektii zaman kullanacan sanmtm, ama korkak km, auya el uzatmamt. Odaya en son iri gvdesiyle At Efendi girdi. Sevincimden yaralarmn aclarn unuttum. Demek benim bunca zaman safdil olarak tandm At Efendi'nin de bir hesab ve plan varm. Sesim ksayd lklar atabilir, btn istanbul'a "ite benim efendim! ite At Efendi!" diye haykrabilirdim. ieriye giriindeki eda ve tavrnda, lkesi iin yapt asil bir grevi huzurla tamamlam eski aknclarn hakl gururu seziliyordu. Gnter onu grnce yalnzca ban yere edi ve benim nezaketli efendim, o anda bile bir tek kelime sylemedi, yalnzca yzne "Beni hibir zaman kandramamtm!" der gibi bakt. Bu bakta aylk hukukun bir scakl bile vard. Gelip beni ellerine aldnda bundan byle belki de dualarmn kabul olacana inandm ve hemen Leyl'm bulabilmek iin yakarmak geti iimden. , Tanrm! Beni Leyl ile bir an evvel bulutur. Beni dipsiz kuyularda sonlanacak maceralardan uzak tut ve beni sevdiime kavutur. Beni bu ehirde yalnzca Leyl'nn akdr nk tutan. Bildir bana Tanr'm, Leyl yakn m bana yoksa uzak m; gster bana Rabb'im, kaderim kara m yahut ki ak m?!.. Eer sesimi duyuyorsa bilsin ki onu seviyorum... Sen ahidim ol Allah'm, onu ok seviyorum!.. Pr Tti-i mcize-gdyem ne desem lf deil Cerh ile sylememem yinesi sfdeil Ehl-i dildir diyemem snesi sf olmayana Ehl-i dil birbirini bilmemek insaf deil Neft Ben mucizeler syleyen bir papaanm, sylediklerim alelde^laflar deildir. Bu yzden felek ile syleemem, nk gnl aynas temiz deil onun. Barnda saf dnceler bulunmayanlara, "Bu, gnl ehlidir" diyemem; nk (bencileyin) gnl ehli olanlarn birbirini bil' memeleri insaf deildir.

XXI Bu, Neft Efendi'nin mrnn Yittii ve Lagar elebi'nin Uzaya Gittiidir Bugn dnyorum da, getiimiz eyrek yzylda, bildiim o istanbul hi bu kadar kark yllar st ste yaamam, hi bu kadar otorite boluunda kalmamt. At Efendi'nin yurdundan karldm gn, meer devlet iin de ilk byk talihsizlik yllar balyormu; bunu sonradan anladm. lk nce, Sultan Ahmed'in byk olu Gen Osman'n drt yllk sultan iken onyedi yanda hal'ediliini grd bu kent. Onu takip eden birbuuk yl, kadnlar grmeye bile tahamml edemeyen Mustafa'nn cinnetinde, birtakm bilinmez ellerin devleti ynettiine ahit oldu. Bu ilerin iinde BC var myd bilmiyordum, ama yeryznn btn hkmdarlarna hkmedecek gce ve zenginlie ulatklarn dnyordum artk. Belki Murad'n fkesi bu kadar olmasa, yenierileri yeniden ayaklandrp otorite boluu yaratarak sarayda hl etkisini srdrebilirdi BC. babil'de lm istanbul'da a k i 2 3 7 A Murat, tahta getiinde henz oniki yandayd ve o gn aabeyi Osman'n ikbalini alp gya kendisine balayan yenieriler ile ba uzun yllar derde girdi. Yenieriler o yllarda farkl bir anlayla hareket eder olmular, sanki devlete sahip deil de rakip konuma gelmilerdi. Herkes bunun nedenini son zamanlarn entrikalarla dolu siyasi olaylarna balyordu. Btn bu hzl deiimde, BC yelerinin hazineler harcayarak devleti kertmeye ynelik gizli ynlendirmelerinin etkisi olduunu yazk ki benden baka bilen yoktu. Hatta nce Murat' da dier hkmdarlar gibi ynlendirmenin hesaplar iine girmiler, Murat dili knca da hedef deitirmilerdi. Murat, kendini kafesinde aresiz bir arslan gibi hissettii yllar terleyen byklanyla bir bir geride braktnda ve yiitler yiidi bir pehlivan olup ktnda, ocukluk hafzasn oluturan btn hatralar aabeyine ve devletin dier yetimi insanlarna yaplan zulmle ilikilenmiti ve kanla, vahetle dolu o gnleri hi unutmadn gstermeye balad. Sultan olduunu gstermesi gerektiine karar verince, ie yenieriden intikam almakla balad. ki yl frtna gibi esti, saltanatna engel saylacak ta stnde ta, omuz stnde ba brakmad. nce validesi Mahpeyker Ksem Sultan' odasna hapsedip tek g ol-mann kapsn at. Oysa BC'nin Ksem ile muhavereleri gayet iyi gitmekteydi ve gen sultann bu tavrna ne Mahpeyker BC kadar zld; ne de Murat, Cemiyet'in Osmanl devleti zerindeki umutlarn geciktirmekle hedef tahtas yaplacann farkna vard. Cemiyeti asl korkutan ve ileriki yllarda faaliyetlerine bir mddet ara vermelerini salayan ise vaktiyle kkrtp Topkap sarayn bile basacak cesareti aladklar yenieri zorbalarn, Murad'n bir bir siyaset meydanna ektirmesi oldu. lkenin her yerinde Sultan Murat ad yanklandka zorbalar ve askerler titriyorlard. Askeri klada tutmak yerine kararghta bekletmeyi politika edinmi, ona, elindeki klc knna sokacak zaman vermemiti. Badat seferi bata olmak zere deiik 238 um blgelere yaplan seferler ve kazanlan zaferler sayesinde Osmanl devleti sanki ikinci bahar yaamaya hazrlanyordu. mer Nef ' Efendi ile Bedesten'de balayan yaknlmz ite bu yllara rastlar. Biraz asab olmakla beraber iyi kalpli bir air olduunu itiraf etmeliyim. Snf atlam bir taral gururu

tayordu. En iyi yapt ey vard: vmek, vnmek ve svmek. Sultan Murad'n has meclisinde bu iin de uygun zemin buluyor, devlet adamlar hakknda yazd hicivler, sultann bu adamlara kar olan gizli kinini kamlad iin de el stnde tutuluyordu. Sultan seferlerden arta kalan zamanlarda saraynn bahesine yeni yaptrtt Badat Kk'nde meclisler kurduruyor, cuma gn bilginleri, cumartesi gn hanende ve sazendeleri, pazar gnleri de airleri toplayp felekten gn alyordu. Halkna yasaklad iki ve ttn stoklarn kendisi tketmeye azmetmi gibiydi. Nef Efendi bu sofralarn mezesi gibiydi, hnkar gldrr, elendirir, istek zerine hicivler syler ve karlnda caizeler alrd. Halk arasnda en ok "Vurun ban!" buyruuyla hatrlanan bir hkmdarn bu kadar yaknnda olmak, zaman zaman onu da korkutmuyor deildi; ne ki " gnlk dnyada insan istedii gibi yaayamayacaksa yaamasn daha iyi!" diye dnd iin bu hayat onun azdrlm igdlerini tatmine devam ediyordu. Nef' Efendi'nin btn tavrlar erkeke idi ve iir sylerken de bu mdanasz ve yiit edasn dizelerine yanstyordu. Efendim Fuzul'nin gazellerini okurken dier btn airler gibi onun da iinin titrediini hissediyordum, ama dierlerinin aksine o, Efendim'e kar bir gbta duymuyordu. Hatta Efendi-m'in baz ak beyitlerini okurken iinden "Bana gre yle deil! Ben byle sylemez, sesimi ykseltirdim!" dediini biliyordum ve belki de srf bu yzden, bu Erzurum ocuuna dier sahiplerimden daha ziyade sayg duyuyordum. Onun ak platonik ve empotan deildi. O haz almay seviyordu. Ak anlatrken baz baz mecazlara ba vurmuyor deildi, ama daha ok odasna babil'de lm istanbul'da a ; k I 2 3 9 gizli gizli soktuu cariyeleriyle sabahlara kadar yaad haz dolu erotizme deer veriyor, st kapal olarak onlar anlatmay seviyordu. At Efendi'nin evindeki mazbut aile hayatndan sonra burada cinselliin ok ayr ifadelerini rendim. Ellisini akn bu karayaz adamn srm gibi bedeninden yirmilik cariyelerin gm tenlerine szan ehvet dolu nefesler, terler, scaklklar ve nihayet kelimeler o krpe bedenleri eziyor, youruyor, titretiyor ve tketiyordu. Yatak odasnda kaldm gnler ve gecelerde, hem bu yal adama, hem de cinsellie adanm mrler sren cariyelere acdm ve beni mahremiyetine bilmeden ahit tutan Efendim'e gcendim. Dn eski sahibim At Efendi'yi grdm, hkmdarn meclisinde artk kslmaya balayan sesiyle bir gazelini okuyordu. O gnden sonra sk sk karlatk ama o benim yaknnda olduumu, arkada Nef' Efendi'nin evinde kaldm bilmiyor. Ka kerre bunu kefetsin diye bekledimse de olmad. Artk eskisi gibi yaamad her halinden belli. Hamsesini oluturacak kitaplar yazmaya balam olmasn duyuyor ve seviniyordum. At Efendi'nin bandan, Gnter Kfir'den sonraki zamanlarda ok maceralar geti. Sultan Gen Osman'n, btn Osmanl sultanlarnn intikam sandalyesine tek bana oturtulur-casna bir merkebe ters bindirilip bacaklar ehvetle okanarak ehir iinde dolatrld yenieri ayaklanmasnda istanbul'un pek ok kona gibi onun evi de kundaklanp yamalanm, mutfaktaki altn ve gm avanilerle yemek takmlarn toplayan Giritli bir tersane pla, o srada beni de alarak Kapalar-'da mezada konulmak zere bir sandk gediine tmen karlnda satmt. Bana bir kle olduumu yeniden hatrlatan bu ucuz alveri, kleliimi unutup sultanlar gibi yaamaya alvermenin btn acsn akrtt. Geri bir ay sonra istanbul sokaklar sakinleip insa Jar yava yava sokaa kmaya baladklar vakitte, Bedesten'de kurulan bir mezatta Hasan-kaleli mer Nef' Efendi tam otuz iki altna satn almt beni, 240 um srf Efendim Fuzu-l'nin hatrasna sayg olsun diye. O gnk ak arttrmada beni satn almak istedii halde kesesinde yalnzca otuz altn bulunmasna kfredip duran bir adam daha vard.

Babil altnlarnn peinde olanlardan biri. Mzayede srasnda Ce-miyet'in orada iki adamn grdm halde pey srmemi olmalar beni artmamt. Belli ki Nef' mer Efendi'nin beni satn alm olmas onlar iin yeterliydi. Hatta bu ihtimal ile yeni efendimin BC yesi olup olmadn uzun sre sorgulam, BC hakknda hibir ey bilmediine ancak birka ay sonra kanaat getirmitim. BC baz zamanlarda beni ele geirmek deil, emniyette olduumu bilmek istiyor ve izimi takip ile yetiniyordu. zellikle airlerin yannda bulunduum vakitlerde benim iin de BC iin de hayat normale dnyor gibiydi. Belki de yeni sahiplerim olan airlerin, beyitlerim arasnda dolarken tesadfen bulacaklar birtakm ifreleri bekliyorlar, yaknlarmda dolayorlar ama asla bana el uzatmyorlard. Her yedi ylda bir toplandklarnda da son deerlendirmeleri yapp ifreleri zp zmemek, yahut zebilip zememek konusunda karar alarak strateji belirliyor, ona gre hareket ediyorlard. Bu stratejilerde dnyadaki savalarn, devletler babil'de lm istanbul'da a k I 2 4 1 arasndaki g dengelerinin ve iktidar savalarnn byk pay bulunmaktayd. Onlar yalnzca ifreleri zmek veya altnlara ulamak deil, ayn zamanda insanla hkmetmek de istiyorlard nk. Benim mezattan ktm gnlerdi ve At Efendi'den uzun sre haber alamamtm. Yalnz o ayaklanmada kznn rzna geilip halayk yapldn, onun da bu derin acy beyitlere J ykleyip hep yazmay dnd be adet mesnevisiyle gnlerini geirmeye baladn uzaktan uzaa iitiyordum. imdi arada srada onu grdke aclarn insanlar ne kadar yprattn anlayabiliyorum. Bu adam, evlat acsyla herkesin gz nnde eriyordu deta. Ve ben ona bir gemi olsun bile diye-memenin ezikliini duyuyordum. mer Nef ' Efendi mezattan beni satn aldnda ona ait olduumu bilseydi mutlaka beni eski efendim ve eski dostumla bulutururdu. Halbuki btn sahiplerim zerime, sayfa kenarlarma, cilt kapaklanma veya satr aralarma bir eyler yazarlar, bazen doan ocuklarnn doum tarihlerini, bazen dn alnan paralan, bazen sultan ile grtkleri gn vs. kaydedip imzalarn koyarlard da ben onlarn mahremiyetime mdahale ettiklerini dnp fkelenirdim. Oysa imdi At Efendi'den, o nezih ve titiz airden, zerimde hibir hatrann kalm olmadna hayflanyordum ve nceleri kimliime mdahale gibi algladm bu hariten gazellerin bile nemli olduunu, ileride kimlerle dostluk kurduumu ispat konusunda yararn greceimi ve hatralarm ona gre canl tutacam dnyordum. Zaman ilerledike bu tr hatralarm oalyor, Efendim Fuzul'nin ykm anlatan dizeleri haricinde de bir koleksiyona sahip oluyordum. yle ki yazl belgelerden baka bir de zerime karpuz suyu dkenlerden, parmak izlerini koyanlardan, mhrlerini basan veya minyatrlerim arasna aykr baklar brakanlardan bir kafile sayabilirim size. En garibi de "Eblvefa haziresi yannda Cafer Efendi'den yevm on akeye on gnlne kiraladm. Sara 242 l*m Arif. F Ramazan 1011" gibi kira ve temellk kaytlarnn okluu idi. nk oru gnleri geldiinde stanbul'un kibar aileleri beni ve dier kopyalarm ok arar ve her gece birka sayfam okuyarak yorumlar yapar, bylece ykmn sonuna geldiklerinde ev halknn eitimine pek ok bakmdan katkda bulunmu olurlard. Bu yzden ben, Efendim Fuzul'nin sylediklerinden etkilenerek byyen nesillerin, ak tanyan bir corafyada gnl medeniyetini ina ettiklerini syleyebilirim. air Nef' mer Efendi'nin iyi bir insan olduunu sylemi miydim size?!.. Hele bana hayatmn en heyecan verici anlarndan birini yaatt gn anlatmazsam kendisine olan kranm yerine getirmi olmam:

Sultan Murat'n, Hafz Ahmed Paa'nn yenierilerce paralanp etinin "Czzama ve mafsal arlarna iyi geliyor!" diye stanbul halkna zorla satld isyandan sonrayd galiba. Yahut da Sultan'in bizzat uruna besteledii, ......... Yola dp giden dilber Musam elendi gelmedi gelmedi Yoksa yolda yol mu at Musam elendi

gfteli nl yrk semaisiyle btn stanbullularn diline pelesenk dp herkesin sevgilisi oluveren gzdesi Musa ele-bi'nin mateminin tutulduu gnlerdeydi. Karamsarlk umuda dnm, kederleri sevin a kaplam ve hkmdarn Kaya Sultan adn verdii bir kznn dnyaya gelii nedeniyle enlikler yaplmaya balamt. Nef' Efendi o gn Muhasebe Kalemi'ndeki iini erken bitirip saraya gidecekti. Nereden aklna geldi bilinmez, mezat mal ahap masann ekmecesinden beni de ald. ok heyecanlydm. Bininci hicri ylda Hakan Bey'in antasnda ktm saraya krk yl sonra yeniden gidecek, yeniden Rukl'in hatralarn anmsayarak dilberim iin isteyerek ve sevinerek gzya dkecektim. babl'de lm istanbul'da af ki 2 4 3 Osmanl lkesi askerinin, ta kurulutan itibaren iki temel hayat biimi vard: Bezm ve rezm. Bezm, elence demekti ve sonucu rezme kard; rezm de sava demekti, sonucunda bezm kendini gsterirdi. Yzyllar ilerledike, bir ordu-devlet yapsndaki Osmanl rezmde gerilerken bezmde ilerlemi, sa-valardaki malubiyetler yahut zaferlerdeki duraklamalar bez-min hzn kesememiti. Bunu en iyi ben biliyordum ve sz ge-limi bir yzyl nce Kanun Koyucu'nun anda ad bile anla-mayacak elence eitlerine imdilerde istanbul halknn hi yadrgamadan kotuklarn gryordum. Artk Atmeydan, skdar gibi merkezi semtlerin meydanlarna kurulan elence yerlerinde salncaa binen hanmlar grmek mmknd. Dahas, bu hanmlar salncaktan indirirken yardm etme bahanesiyle kucaklayan yenieri evbalar yahut klhanbeyi hamam plaklar bile tremiti. Hnkarn iddet ynetimi de olmasa sokakta can, mal ve namus emniyeti kalmam saylacakt. Bu yllarda istanbul halknn elenceye dknl arttka yeni elence biimleri icad edilmeye balanm, hneri olan herkese bunu gsterme frsat verilir olmutu. Artk mum nakllar ile esnaf alaylar ve hokkabazlar, cambazlar, yerini daha farkl elencelere brakmaya balamt. skdar'da okunan ikindi ezanlar Sarayburnu'ndaki hnkar meclisinin sazendelerini duraksatt srada ite yine sarayllar, yeni bir elence biimini seyre hazrlanyordu. Lagar Hasan Efendi elli okka barut macunundan icad ettii yedi kollu bir fiei bedenine sarm ve yardmclar da atelemek zereydi. "Padiahm, seni Allah'a smarladm! Isa peygamber ile konumaya gidiyorum." diye bir de aka yapt hnkara ve atelenen fieklerle birlikte gklere doru ykselmeye balad. Orada bulunanlar lk la birbirlerine sarldlar. Kimisi sevin, kimisi rperti, kimisi korku ile baryorlard. O gne kadar dnyann hibir yerinde ne duyulmu, ne de grlmt byle bir uzay yolculuu. Aferin okuyanlar yannda bunun Allah'a 244 isyan olduunu ve balarna ta yaacan syleyen bir kara cehalet de vard mecliste. Orada Lagar Hasan iin tek zlen ve belki de tek sevinen kii, BC'nin uzay aratrmalar tabletlerindeki bilgiler dorultusunda galaksiler aras yolculuun bile ileride baarlabileceini bilen bendim. zlyordum, nk bir yl evvel Vatikan rahiplerinin, yazd gkbilim kitaplarndan dolay Galileo adl bir bilgini engizisyon kararyla cezalandrdklarn ve kitaplarn da yaktklarn stanbul'da pek ok kii duymu ve hatta kilise adna cinayet ilenmesini ayplamlard, ama yine de istanbul sokaklarnda Kadzadeli-ler takmndan olup islam dinini banazlkla yorumlayan cahiller yok deildi. Seviniyordum, nk Lagar bunu yalnzca bir elence gibi gsteriyor; ama gece sabahlara kadar uzay bilimleriyle urap duruyor, ok gecelerini Takiyyddin'in kurduu

rasathane kuyularndan birinde, kimsenin haberi olmakszn gk cisimlerini izlemeye alarak geiriyordu, iimden "Ah, neden msbet bilimle uraan insanlar gibi Lagar Hasan da iire uzak duruyor!.." diye hayflanyordum. Eer o bir para iir sevseydi, elbette beni de sever veokurdu. O zaman belki de Efendim Fuzul'nin sayfalarma serpitirdii srlar zer ve uzay aratrmalarnda gelmek istedii yere ulaan bilge Akel-dan'n tabletlerini okuyup yoluna devam ederdi. Herkes onun gkyznde paralanacan beklerken ben hi de byle bir korku duymadm. Barutu bitinceye kadar ykseldikten sonra kollarna bal kartal kanatlarn ap yava yava Sinan Paa kk nnde denize inen Lagar biraz sonra st ba slanm halde padiahn huzuna gelip, "Hnkarm Isa Peygamberin zat- devletlerine selam var!" dedi. Murat, yazk ki ona sadece bir kese altn ihsan edip sipahi ocana nefer yazdrd. O anda dile gelebilseydim syleyeceim ilk cmle herhalde, "Hnkarm! Bu adamn almalarn gelitirmek zere bir akademi kurdurtmanz vaciptir! Bu adam benim kaderimi tayor ve bir kese altna- satmayn onu, bakalarna babil'de lm istanbul'da ajk245 aldracaksnz!" demek olurdu. Ama Takiyyddin'in rasathane kalntsn ecinnili diye yktrmak isteyen bir hkmdar ile; bunun iin dantnda "Tiz ykla!" diye fetva veren air eyhlislam Yahya Efendi'den acaba byle bir teklife nasl bir cevap alnrd. Ne din adam, ne de devlet adamnn derdi deildi nk uzun zamandr bilim. Hristiyan dnya, laboratuvarlar, atlyeler, mhendishaneler, okullar kurarken, burada medrese kendini yiyip bitirmekte, kuru ekimelerin ve kara kapl kitab tekeline almann o eskiden de eski kavgasn vermekteydi. Cami krsleri Kadzadeliler ile tarikat adamlarnn karlkl yobazlk tartmalarna alet ediliyor, Sultan Murat, Halvetiler ile Mevlevilere "tahta tapanlar, ddk alanlar" diyerek onlarla alay eden Kadzade Mehmed Efendi'nin grleri dorultusunda afyon yasa, ttn yasa gibi teferruatla ilgileniyordu. Bilimsel tartma yerine hakareti yeleyen limler ve mutasavvflar da hemen daima birbirleriyle bouup duruyorlard. Yine de bu corafyada iir her yerdeydi ve Lagar iin hemen o anda tarih dren airler de vard. Ve yazdklarn hnkara beendirmek iin yaran airler de... Ayn akam karanlk bastrp da sokaa kma yasa balad sralarda mer Nef' Efendi, tam Bab- Hmayun'dan kmak zere iken aklna bir muziplik gelip Sln Muslu ile Bekri Mustafa'ya bir drtlk gndermek istedi ve beklemeye balad. Saraydan ayrlrken ona laf arptrp cevabn alanlar arasnda eski sahibim At Efendi, hattat ve hilye yazar Cevr elebi, eyhlislam Yahya ve sabk eyhlislam Baha Efendiler, Leylek lakabyla tannan kssahan Tfl elebi, tezkire yazar Riyaz, mneccim Mehmed elebi, hanende Dervi mer Efendi, bir yl sonra kollarna dolayaca kanatlarla Galata kulesinden kendini bolua brakp skdar Doanclar'a inerek sultandan iltifat beklerken Cezayir'e srlecek olan Hezarfen Ahmed elebi ve nl Cerrahi eyhi ibrahim Efendi ilk anda gze arpan kiilerdi. Sarayn son kaps saylan Bab- Hmayun'dan, 246 um en son skdarl eyh Aziz Mahmud Hda Efendi ile nl ayya Bekri Mustafa'nn yakn arkada, meczup Yetmi Kuru Dede ktlar ve Nef' Efendi Sln Muslu'nun o gece sarayda konuk edileceini rendi. Ertesi sabah cesedinin Sarayburnu'ndan bir uvala konularak balklara yem edildii haberi istanbul sokaklarnda dalga dalga yayldnda ise Sln Muslu'nun, acaba nasl bir hata yahut saygszlk yaparak lme arptrldna dair derin dncelere dald. ine anlamn pek kestimedii bir rperti girmiti. O gn sultana okuduu kaside aklna geldi. Sultan Mu-rad'n geen baharda Beikta Saray'nda Siham- Kaza'y okurken yanbana den yldrmla birlikte yergi ve kfrl iirleri uursuz saymaya balamasndan bu yana hiciv

yazmamaya sz vermiti ama dn okuduu kasidede dilini tutamayp sadrazam Bayram Paa'y yine yerden yere vurmutu. stelik imdi bu hiciv btn devlet adamlarnn dilindeydi. Nef' Efendi btn hayat boyunca gzn budaktan, dilini dudaktan saknmayarak yaamt, istanbul halk, en knden en byne kadar onun dilinden pek kurtu-lamyordu. Nerede ters giden bif*uygulama, nerede uygunsuz harekette bulunan bir adam var ise onun hicivleriyle dillere der, dillere dnce de halk iine kamaz olurdu. Aslnda o airlerin hicivdeki yz akyd ve yazdklar da "Osmanl devletinde eletiri yasaktr!" diyenlere ksmen bir cevap saylrd. Siham- Kaza adl kitab batan sona yergilerle doluydu. Bu kitabn sayfalarnda yer alan isimlere baklnca Murat ann nde gelen adamlarnn, devletl olsun, halktan yahut sanatlardan olsun, bir geit resmi yaptklar sanlabilirdi. Kendisine kzp "A boboaz kpek!" diyen Ta-hir Efendi'ye verdii, Bize Tahir Efendi kelp demi iltifat bu szde zahirdir Maliki mezhebim benim zira l'tikadmca kelp tabirdir ! babil'de lm istanbul'da a k I 2 4 7 cevab milletin hafzasna o kadar yerleti ki artk insanlar birbirlerine kfrederken kpek diyemez oldular. nl eyhlislam air Yahya Efendi'nin onun hakknda dzenledii u kt'a gya onu ver szler gibi, iir meclislerinde birka gnler okunup sanki toplu intikam alnrcasna glndyd: imdi hayli shanvern ire Neft mnendi var m bir air Szleri Seb'a-i Muallaka'dr mre'l-Kayskendidr kfir "imdiki sz ustalar iinde Nef' gibi bir air daha yoktur. nk onun szleri Yedi Ask iirleri gibidir ve kendisi de mrlkays saylr." Gerekten de ilk bakta ok masum bir vg gibi grnen bu drtln altnda gizli bir yergi vard. Bir defa bu szler bir mftnn azndan kmt. Eh, bir mft de birisine "Kfir!" derse istedii kadar ver grnsn, bu sz o kiinin dinden ktn gsterir. stelik onun szlerini de Yedi Ask iirlerine benzetiyordu ki bu iirler cahiliye devrinde sylendii iin birer kfr sz saylrd. Nef' Efendi buna bir ktayla cevap verince bu sefer herkes eyhlislam Yahya'nn ardndan glmeye balad. Cevap u idi: Bana kfir demi mft efendi Tutalm ben diyem ona mselman Vardkta yarn rz- cezaya kimiz de karz onda yalan Burada Nef' Efendi, eyhlislam Yahya'ya nce "Mft efendi, bize kfir demisiniz, ama elbette siz Mslmansnz!" diyorsa da kyamet gnnde her ikisinin de bu szlerinde yalanc kacaklarn ne sryordu ki mthi bir nkte idi. 248U..M Nef Efendi, Muhasebe Kalemi'ndeki iini erken bitirip beni de yanna alarak saraya gittiimizin *

ertesi gn kuluk vaktinde istanbul'u rten karn souunu eleyen mangaln nnde derin bir sohbette idik. Bir gece evvel cariyelerden birine iini dkmek, dizinde uyumak isteyince kz onun yalln yzne vurup yz vermemi ve o da kzp Bekri Mustafa hatrna birka kadeh yuvarlamt. Bu sabah ba arsyla uyandnda, belki de mahmurluundan kurtulmak iin, benim dizelerim arasnda teselli aram, Efendim Fuzul'nin lirik slubuyla anlatt ykmde benim Kabe'ye gtrl maceram okumaya balam ve hi aklnda yok iken iinde Kabe'ye kar bir hasret ve zlem uyanmt. Zihninden, mrnn svglerle getiine hayflanyor, belki de tevbe iin Kabe'ye yz srmeye niyetlenmesinin iyi olacan dnyordu. Bu duygularla bir mddet beyitlerimi okudu durdu. Hele benim Kabe eiine bam koyup da ettiim duay dillendiren gazeli terennm ederken gzyalarna ve hkrklara boulmas beni pek etkilemiti. O, kulluk akyla kendi hatalarndan piman, bense eski gnleri hatrlayarak perian, karlkl syletik: Ya Rab bela-y ak ile kl in beni Bir dem bela-y aktan etme cda beni Ben Kabe eiinde akn belasn istediim iin hl Leyl'nn ayrlk belas iinde idim. O kutsal mekanda edilen bu samimi dua elbette kabul olacakt ve imdi bu adama da bir bela gelmesi yaknlam gibiydi. nk terennmnde ok samimi idi ve istediini ta yrekten istiyordu. Bir eyrek kadar sonra avlu kapsnn tokma hzla arpmaya ve kap yumruklanmaya baladnda olacaklardan ben bile rkmtm. Evde bir tela, her yandan lklar, ortalk birbirine girdi. Bu geliin hayra yorulmayacam herkes anlam gibiydi. Sadrazam Bayram Paa'nn adamlar zorla ieri girip onu sille tokat hrpalayarak ve az dolusu kfrler ederek gtrdklerinde, tpk hane halk, hizmetkrlar ve o gece gururunu inciten cariye gibi babil'de lm istanbul'da a k j 2 4 9 ben de artk bu sert grnl ihtiyar ehreyi bir daha gremeyeceimi anlayp alamtm. Sarayn odunluunda Bayram Paa'nn emriyle cellat Arap Osman tarafndan boulup cesedinin Sarayburnu'ndan denize atldn stanbul zariflerinin azlarnda dolaan, Gkten nazire indi Sihm- Kaza'sna Neft diliyle urad Hakk'n belasna beytini duyduktan sonra renmitim. Hatrlyorum, stanbul halkndan ona hayr dua edenler, beddua edenlerden ok olmutu. Onun hiciv meraknn derecesini gstermek iin olsa gerek sonradan halk arasnda bir sylence dolamt. Gya Nef' Efendi lme giderken haremaas ona, "istersen senin iin sultana bir arzuhal yazaym da kelleni kurtaralm!" demi. Elleri bal Nef' ne desin, raz olmu. Zenci haremaas bir kt alp kam kalemini hokkaya bandrm. Birka satr sonra kalemin ucundan bir damla mrekkep, yazlan ksmn zerine dp yazy bozunca Nef' yine kendini tutamayp, "Efendim, mbarek teriniz damlad!" yollu aka yapnca gya haremaas, "Var a kpek, sen gebermeyi hak etmisin!" diyesiymi. Nef' Efendi beni nadiren darlara gtrd. Baharn kokusunu ve ieklerin rengini saklad sanki benden, stelik Leyl'm aramak iin hi frsat vermedi bana. Ancak onun Efendim Fuzul'ye olan hrmeti, hatta baz iirlerini fazla duygusal bulsa da, kendisini sevmem iin yeterdi. Saraya gittiim gn yaadm heyecan ve Rukl'e ait hatralarn yeniden canlan bile onu hayrla anmama yeterdi. Bir de son sayfamn zerine yazd u rubai ile hatrlayacam onu, Bayram Paa'nn adamlar bahe kapsnn tokman hzla vurmaya baladklarnda birden gnlne domu ve dilinden deil yreinden dklmt: Ey dil hele lemde bir dem yo imi Var ise de ehl-i dile mahrem yo imi Gam ekme hakikatte eer arif isen Farz eyle ki el'an yine lem yo imi Bu kta yle demekti ve tam da onu zetliyordu:

"Ey gnl! Hele u dnyada adam gibi bir adam yokmu. Var ise de gnlden anlayan bir srda bulunmuyormu. Eer bilge isen, u dnya iin asla gam ekme ve tut ki dnya diye bir ey de zaten yok imi."

Ykanlar hatr- nsadtm y Rab d olsun Benimin nSmurd olsun diyenler bermurd olsun Nail Tanrm! ad olmayan gnlm ykanlar varsn ad olsunlar. Benim iin "Muradna ermesin" diyenler de muratlarna ersinler! XXII Bu Evliya elebi le Dnyay Gezdiim ve Silistre Kalesinde Canmdan Bezdiimdir Ben, KaysL. Efendim Fuzul'nin muhteem klesi, iinde bilginlerin ve Babil tanrlarnn srrn tayan k... Nef Efendi ile geen zamanlarda BC'yi unutmu olmann huzuruna tam almken onu saray odunluunda boup tpk Rukl gibi Boaz'n Marmara'ya akan suarna braktlar, istanbul'dan ayrldmda her ikisinin de denize drldkleri yerde, Kz-kulesi'ni kerteriz alan bir mendirek ina ediliyordu. Terinlerin kocakar souklarn besledii u ayaz gnlerde, Tuna'nn Eflak sahilindeki buzlan arasnda donup kalm kadrgamz ve tabii ki beni ele geirmeye alan bir alay hazine avcsnn ate pskrten oklarn savuturmaya almaktan yorgun ve aresiz dtk. Aradan ka kere yedi yl geti, BC ka kere benimle ilgili yeni kararlar ald bilmiyorum. Yollara deli karlarn kanc yan, menekelerin kanc an seyrettiimi de unuttum. 252 Zllolu Evliya elebi'nin terkisinde zaman elediim u gnlerde istanbul'un eskimi olduunu ve tandklardan pek ounun son gidilecek yere de gitmi olduklarn dnyorum. Hzn, btn varlyla iimde... Evliya'mn her yere gtrd kk sandnda, elyazmas birka mesnevi, Trke, Yunanca ve Arapa tarih kitaplar, haritalar, herlenmi ktlar, kalem yontulmak zere bekleyen kamlar, krtas, makta, falata, mrekkep ve yaz kurutmada kullanlan inceltilmi kumlarla dolu kavanozlarla kh altta kh stte, kh deve srtnda, kh katr ve at terkisinde lkeler dolayoruz. Nef' Efendi'nin bodurulmasndan sonra konan arayan yenieri aas, beni ve birka kymetli kitab hane halkndan zorla alarak Sultan Murad'm kz Kaya Sultan'a hediye etmi, o da kocas Melek Ahmed Paa'ya sunup gnln almak istemi, paa, "Daha evvel bu yky okudum!" deyince de ben, o srada yanlarnda bulunan Evliya elebi'nin cz kesesine girivermitim. mrmn en bahtiyar gezintilerine hemen o gn baladm diyebilirim. Gnler aylar, aylar yllar, yllar mrleri elerken kh Mezopotamya'nn serin yamalarnda, hani o zge vatanmda, kara sal, kara gzl l kznn, artk kerpileri bile dalan yurdunda, Leyl'mn ocanda konakladm; kh kysnda doduum Dicle'ye gzyalarm kattrarak uzak hatralara aladm. ocukluk akmn in baklarn arayarak yllar geriye sayp durduum Dicle sahillerinde onun dudaklarna dokunmak zere olduum mutlu gn zlerken birden yollara dtm ve bu sefer Rukl'in babasnn zangoluk yapt kiliseyi grp ceviz aacnn kovuunda geirdiimiz geceye lanet okuduumu, yolculuk boyunca onun tam da kendisine benzeyeceini hayal edip durduum beinci gbekten akrabalarn aradmda ise kendimi yz yl uyuduktan sonra ehre alverie giden Sazenu gibi hissettiimi itiraf etmeliyim. Evliya'nn

kucanda, Melek Ahmed Paa'nn nc mfrezesiyle birlikte ordu adma incelemelerde bulunmak babil'de lm istanbul'da a k I 2 5 3 zere Musul'a, Mezopotamya topraklarna, Babil'in ve Kelda-niler'in ayak izlerine basarak Dicle'nin serin yamalarna yolculuklar yaptm. Nabukadnazar'n ihtiaml saraylarndan ve Babilli bilge rahiplerin uzay aratrmalarn yazdklar tabletlerin bulunduu harap Itar tapnann kalntlar zerinden geti hatralarm ve daha dnm gibi geldi bana btn olup bitenler ve uzayda yolculuklarn yaplaca zamanlar hesaplayan yedi bilim adamnn aratrma laboratuarlar ile BUAM' hayal etmeye altm, hatta o kutlu bilginlerin yzlerini grr gibi oldum etrafmda. Bilge Akeldan'n dzenledii kap ifrelerini ieren kartular ile atmn ayaklan arasnda yalnzca bir karlk toprak tabakas olduunu bilmemin bana dayanlmaz bir ac verdiini de sylemeliyim. Bu kartulara gne ndan bir enerji salayan gizemli kayay da grdm hatta. Aradan geen yzyllar boyunca iyiden iyiye knalanm, kabuk balamt ama yine de yer yer l l parlad grlyordu. O gn, 254 I um BC'nin stadlarnda bulunan Siru balkl haner benim elimde olsayd da zerine kaznm olan ifre harfleri bilseydim, derhal Efendim Fuzul'nin beyitlerim arasna serpitirdii rakamlarla aktrr, ya Evliya elebi'ye yahut mfrezemizin kumandan Melek Ahmed Paa'ya tabletlerin ve altn ilah heykellerinin yerini buldurmak isterdim. Yazk ki Babil topraklarnda ok elemedik. Babil tapnann artk aslanlara ve akallara yuva olan harabeleri gerilerde kaldnda, o topraklarda oynayarak byyen Leyl'ma vuslat ansm tamamen yitirdiimi dnmeden edemedim. Eer bulabilseydim onun mezar topranda aan iekleri koklamak, evresinde biten otlarla sylemek, belki onlarn yerinde olmay teklif etmek; ve eer orada hayat devam ediyorsa ve Leyl'mn yurdunda bir tek bile insan var ise, belki ayn soydandr, genlerinde ayn ak tayor-dur diye ellerini pmek isterdim hi phesiz, iim iime smayan bir yolculuk serveniydi, ak aryordum, akm aryordum. Ypranm bnyeme bylesi bir genlik heyecan fazla gelse de, beni ilek iken dalmdan koparan gzelin o vakit pe-mediim dudaklarnn, belki savrulmaya balayan topran ve tozunu pebilmek istiyordum. Sanki ben bir yenieriydim ve btn o corafya kendi yurdum, devirildiim uzak lkem idi. Btn yolculuk boyunca hep byle dndm ve kendimi inandrdm, ama ne anam, ne kardelerimi kucaklayabildim, ne de yurdumun serin yamalarna uzanp alayabildim. Leyl'mn her zaman benimle olan hayalinden baka birine rastlayamadm. imdi dnyorum da, Evliya'nn romantik dnya-syd belki de beni yeniden o heyecana srkleyen. nk Evliya ile birlikte yaamak, dada bayrda bile olsa balbama bir saadettir. Evliya, Ahmed Yesev neslinden Dervi Mehmed Zll'nin oluydu. Aslen Germiyanl olsa da katksz bir istanbul ocuuydu. Ona herkes elebi diyordu. Gerekten de bir elebide bulunabilecek btn zellikler, centilmenlik, iir bilgisi, okur-yazarlk, babil'de lm istanbul'da a 5 k I 2 5 5 nezaket, iyi kalplilik, drstlk, ataklk ve kahramanlk, her ey vard. 19 yalarndayken can kadar sevdii istanbul'u adm adm dolamaya ve grdklerine ibret ve dikkat nazaryla bakmaya baladn sk sk sylemesinden biliyorum. Bu dnemde mekan duygusu ve gzlem yetenei o kadar gelimi ki her yeri gezmek, grmek istemi. Sekiz yl kadar evvelmi, Austos scaklarna rastlayan ramazann Kadir gecesinde bir rya grm. Ryasnda Hali'te, Yemi iskelesi yaknndaki Ah elebi Camii'nde mbarek bir zatn arkasnda ve kutlu bir cemaat iinde namaz klyormu. Namazdan sonra o zatn Haz-ret-i Peygamber, yanndakilerin de drt byk halife ile As-hab'dan insanlar olduu kendisine bildirilmi. elebi derhal Peygamberimiz'in elini pmek arzusuyla yerinden frlayp nnde diz km ama heyecandan dili dolanca "efaat ya

Rasulallh!" diyecei yerde azndan "Seyahat ya Rasulallh!" kelimeleri dklvermi. Hazret-i Peygamber de onu seyahat ile mjdelemi. Yanlarnda bulunan Sa'd b. Vakkas da "grdklerini yazmas"n tembih etmi Evliya'ma. Bu ryay imdi gemimizi ablukaya alan serserilerden kurtulabilirse sekizinci ciltini yazmaya balayaca Seyahatname kitabnn birinci blmnde btn ayrntlar ve yorumuyla birlikte anlattn biliyorum. Osmanl corafyasnn her yann, hatta snr tesi kentleri kar kar dolamak niyeti elebi'nin. Delilik bu yapt. Kimi zaman han odalarnda destanlar dinliyor, kimi zaman da arlarn kalabalna karp deiik diller konuan insanlarla tanyor. Ka defasnda zengin konaklarna misafir olduuna; yahut da balarnda, terk edilmi kalelerde bir atein etrafna toplanm babozuklarla dertletiine ben tanm. Liman kentlerinde konaklamay, ykk surlar admlaryla lmeyi ve kitabna ylece yazmay ok sever o. Yeri gelir bin bir eit nesneyi elleriyle tartar, yeri gelir kervanlara katlp hayallerinin tesine yrr. Anadolu, Balkanlar, Karadeniz, Gney Rusya, W 256!um Kafkaslar, Rukl'imin lkesi Mekril, een ve Krt yurtlar, Mezopotamya, ran ve daha nice diyarlar, iller, beldeler, corafyalar onun sabrla ve severek dolat yerler arasnda. Her milletten bilgi verdii kitabn kt paralarna yazarak biriktirir, sonra onlar birbirine ciltler halinde diker, yaptrr ve satr aralarna yorumlarn katar. Pek ok diyarn insanlarna, sosyal hayatlarna, kltrlerine ait menkbeler anlatr. Buralarda yaam alar ncesinin krallar, sultanlar sanki onun arkadalardrlar; onlarn yklerini dillendirip kendisini dinleyenlere kssadan hisse verir. Ben, Hz. isa'dan sonra Roma Hristiyanlar arasnda uzun mddet tartlan teslis inancndan sonra keilerin ortaya k servenleri ve ruhban snfnn olumasyla devlet din ilikilerinin nasl i ie geerek halk etkilediini, Roma devletine tabi memleketlerde insanlarn mezhep kavgalar yznden bilim veya esnaflkla uramak yerine dalara ekilip mnzevi hayatlar yaamalarnn nedenlerini, hatta insan olma vasflarn bir yana brakp vahi hayvanlar derecesinde bir hayat srmeye balayarak giyinmeyi bile nefsin emrine girmekle tefsir edip rlplak dalarda, derelerde, tenha yerlerde yaamay neden tercih ettiklerini, nefsini aalamakla nl olmu bu mnzevi keiler ierisinde ad lmszleen Tepeli Siemon'un Suriye'de obanlk yapan on yalarnda bir ocuk iken manastra kapanp melankoli geiresiye kadar ibadet ettikten sonra Antakya'ya yakn bir da alnda kendini zincirle balayarak vaz, k demeden tam otuz yl, gnde 2222 kez eilip dorularak ibadet ettiini, bu derece dindar olduktan sonra kendisine Hindistan'dan Frengistan'a her yerden pek ok ziyareti gelip karsnda secdeye kapandklarn, Iran ve Arap krallar ile Rum hkmdar Theodos'un bile kendisine gelip hrmet ve ikramda bulunduklarn, lm zerine de Antakya patrii, ark valisi, alt nl metropolit, yirmi hkim ve alt bin askerin na'n dadan merasimle indirip din dmanlarnn malubiyetine babil'de lm istanbul'da a k i 2 5 7 vesile olur diye uzun sre sakladklarn hep ondan rendim. Dnyann ne kadar ilgi eken malumat varsa Evliya bunlar eyahatnme'sine yazar ve okuyanlar hayretten hayrete drr. Mesela Budizm'in kurucusu olan Buddha'nn Buddha ak-ya adl bir Hind kabile reisinin ksr hanm Maya'dan yllar yl Allah'a yakarlar sonucunda nasl doduunu, o srada Hima-laya'dan gelen bir mnzevnin bu ocuu grnce, ileride ok byk bir din bilgini olacam sylemesi

zerine babasnn bu haberden holanmayarak Brahma meclisini toplayp ehzadeyi tahta hazrlamalar iin vezirlerine emirler verdiini, ancak hayatn ac ynlerinin ondan gizlenmesine, zel kklerde bytlmesine ve zevk safa iinde yaatlmasna ramen sonunda bir cenaze alayn grd vakit genliin, shhatin ve hayatn geici olduunu anlayarak hayatn srrn zmek ve iini dnya kayglarndan temizlemek zere sarayn terk edip inzivaya ekiliini takip eden yedi yl boyunca Himalaya'da etin bir ile dnemi yaadn, bunun iin ona akya-muni (yalnz adam) denilmeye balandn ve bir aa stnde iki buuk ay bada kurmu vaziyette nirvana hlinde kaldn, nihayet 36 yalarnda, Ganj nehri kenarnda bir gece dolunaya bakarak yine murakabeye girmi iken kalp perdelerinin nasl alp aydnlandn ve arad srra nasl erip Budizm retilerini gelitirdiini; islam mistisizmindeki ibrahim Edhem ile benzeen bu hayatn dnyay nasl etkilediini en gzel o anlatr. Hele bir Melek Ahmed Paa'nn Bitlis han Abdal Han' malub ettii vakit, Han'n hazinesinden sandk sandk eyalar yannda 8 byk sandk da elyazmas kitaplar ktn anlat vardr; sayfalar uzasa, satrlar bitmese dersiniz okurken. Kadzadelilerden riyakr, ahlksz ve dedikoducu bir herifin mezad- sultanden 1600 kurua ald Firdevs'nin nl ehname'sinin sihir derecesinde gzel minyatrlerindeki insan tasvirlerinin gzlerini karr gibi belindeki kyl bayla kazyp oyarak her yapra nasl delik deik ettiini ve Melek Ahmed Paa'nn bu banazla kar adam talattn; Karadeniz kasabalarndan birinde, 25 8 misafir olan beylere, klk odun diye slak bir kt krk kerre nasl sattklarn, Malatya'da hanmlarn her yl elmalar henz dalnda bymekte iken ktlara yazdklar beyitleri makasla kesip balmumu ile elmalarn zerine yaptrdklarn ve daha sonra topladklarnda elmalarn zerlerinde Allah vergisi gibi iirler okunduunu, Nasrettin Hoca'nn Timur ile hamamda geen petemal yksn, Uluda'da ifal kar'kurtlar ile istanbul'a getirilen karlarn yazn erbetlere konulmak zere nasl kar kuyularnda saklandn, Edirne darifasnda akl hastalarnn nasl tedavi edildiklerini, paalarn nasl gre tuttuklarn ve ok yarlarnn nasl yapldn, Domani ornan-larndaki servilerden ok vgnlarnn nasl kesildiini, Bolu'da eski amlarn nasl bodu ve bardak olduunu, Kbrs tandan yaplan giysilerin yaklarak nasl temizlendiini, Divrii kedilerinin ve Erdebil farelerinin nasl birbirlerini avladklarn, Viya-na'da akllara durgunluk veren beyin ameliyatnn safhalarn, anakkale Boaz'nda top enliklerinin nasl yapldn hep onunla beraber gezerken renmitim. imdi ona sarlm bekliyordum ve dardan kadrgamza yadrlan ateli oklar savuturmakla megul krk ksur adamn kouturmas arasnda hazin dakikalar yayorduk. Kalbini okuyabiliyordum; bir yandan kap hayatn kurtarmak istiyor, dier yandan btn mrn balad sandn tayamayaca iin gzleri dola geliyordu. Gezi notlarn tomar tomar eyleyip kuana, serpuuna ve donunun iine saklamaya alrken gzleri bir vakitler benim de aralarnda bulunduum kitaplara kayyor, bir an gitmekle kalmak arasnda tereddt geiriyor, esir olmakla kitaplar gzden karmak arasnda bir tercih yapamyor, sonra gemi ate alrsa buzlarn zerinden kayarak kamay planlayarak yine arna iki tahta paras balamaya alyordu. Balarna bu ekiya belasnn benim yzmden geldiini bilse beni onlara teslim eder miydi, diye tereddt iindeydim. nk o beni sevmi, Efendim Fuzul'yi hayrla anm ve at srtnda, gece konaklarnda, kervansaraylarda ve ordughlarda, yazda ve kta, babll'de lm istanbul'da ask259 gecede ve gndzde bunca yl beni yanndan ayrmamt. Ru-kl'in kanyla barma iledii gelincik yapraklar arasnda onun da scak nefesinin hatralar vard artk. Az evvel, barm-daki gelincii pen altnc dudan sahibi olmutu ve kara gzl Leyl'mn kmr isiyle dokunduu alnmda bunca kiinin hatras birbiriyle bulumutu ve bunca dudak izi st ste dosyalanm, bunca yrek arp ayn ritmi yakalamt, ite ben o dehet annda, bir yandan da bunlar dnyordum.

Gverteden gelen seslerin korkun grltsne kadrgamzn ate alan grandi direinin gmbrtyle devrilii eklendiinde geminin buza oturan gvdesi oynam, hatta bizim bulunduumuz sintineye su szmaya balamt. elebi'm son kez olarak beni eline alp bir fal bakmak istedi ve rastgele at sayfamn ilk beytine gzn dikti. Amac bu beyitte Efendim Fuzul'nin sylediini yapmakt. Kadrgann baheliine alan kamara kaportasna ynelmeden evvel okudu: Can u cierinde kalmad tb Terk ettiflk-i od niteki b Hayretler iindeydi. nk beyit tam da onun istedii fala cevap vermi, "Cannda ve yreinde takat kalmaynca, su gibi hzla akarak ateten gemiyi terk etti." demiti. elebi'min arkasndan aladm. Beni de dier kitaplarn arasna koyup sudan etkilenmeyelim diye muambalara ve balmumlarna sararak gizledii sandn kapan rttnde yreinin acs yzne vurmu gibiydi. En azndan kadrgamz tamamen yannca sandn suda bir mddet daha yzebileceini dnyor ve aalarda bir yerde, rman buz tutmayan ksmlarndan birinde tekrar bizi bulabileceini umarak souk sulara dalyordu, nce boulacandan, eer kurtulursa zatr-re olmasndan korkup onun iin dua bile ettim. Bir de kadrgann benim yzmden yandn bilseydi... Sarlp sarmalanm, kaderimi beklerken Efendim Fuzul'nin yksndeki ceylana benzediimi dndm. Ayan 260 tuzaa kaptrm, avcnn gelmesini bekleyen ceylana. Ate ile su arasnda skp kalan kadrgamzn buz kesen sintinesinde scak gneleri ve doduum kerpi evleri zlediimden mi nedir, keke Babil diyarna yaptmz seyahatimizde "Nabu-kadnazar'n Itar Tapman ve Keldanileri elebi'min kulana fsldayabilmi olsaydm!" diye tekrar hayflanyorum. Benim iyi kalpli elebi'm, imdi darda ya souktan ya Babil altnlarnn peinde gezen hrszlarnn ekyalklarndan lecek olursa, hikyemi hi kimse bir daha yazamayacak. O halde belki ben de Leyl'nn ve Rukl'in akn Tuna'mn sularna kattr-malym. Buradan akp denizlere ulasn, sonra bulut olsun, sonra yasn btn insanlarn zerine ve ak rensin btn cihan, akm rensin. Bu benim, "Ah keke konuabilsem de otururken, at srtnda, konak yerinde, ar pazarda notlarn tutarken ilham olup onun kalbine girsem ve Efendim Fuzul'nin bandan geenler dahil ona btn hikyemi anlatsam, tadm srlar bir bir sersem nne ve yazdrsam." diye yanp yakldm saatlerin sonuncusuydu, biliyordum. Ama yine de ele-bi'mle konumak istediim kadar li kimseyle konumay arzulamadm itiraf etmeliyim. Kum frtnalarnn sesini yanklandran ayaz gecelerde onun seyahat notlarn yazd defteriyle kucak kucaa sabah beklerken, sayfalardaki boluklara imrenerek baktmn ve daha sonradan yazlmak zere arada brakt boluklardan birine kendi ykm yazmas iin ka kere dua ettiimin saysn oktan unuttum.. imdi atele su arasnda, gz yal ve bar bal, zalim avcm beklerken elebi'ye dua etmedeyim hep. Ve imdi fark ettim ki herkes onu ok severdi; herkes, dost, yahut dman... Celali olup daa km paalara eli olarak giden de oydu, Celali paalarn mektubunu saraya getiren de. ipek yolunun kurt yahut ekya masallar anlatlan; destan yahut iirler okunan kervansaraylarnda onun ad hrmetle anlr, hatrasndan vgyle bahsedilirdi. Dada izde ba derde girse adn syler, babll'de lm istanbul'da a ; k I 2 6 1 balanr; evsiz ve aresiz kalsa bey konana gider are getirir, a doyurup plak giydirirdi.

n kendisinden ok uzaklara gitmi, kendisinden ok insanla hreti tanmt. Osmanl corafyasnda Evliya elebi bir efsaneydi, onu grenler sayg ve ikramda kusur etmezler, adn duyanlar szn dinlemeye can atarlard. Osmanl geleneinin zaman ve mekan aan hafzas olacaa benziyordu o. Ona ben ya Evliya'm, ya da elebi'm diyorum, adn ise hi bilmedim. Zaten hi kimse de ne bildi, ne telaffuz etti. O elebi'ydi, belki de Evliya idi. aydr kadrgamzda senli benli olduumuz, stanbul'un cumbal ve kafesli evlerini, zarif hanmlar ve buzlu nar erbetlerini zleyen krk iki adamdan kimisi Tuna'ya can veriyor, kimisi Tuna'da can alyor imdi. Son hatralar arasnda, baharla birlikte geride kalan sahil kyleri ve meyva aalarnn yar baygn glgeleri ile kzarm balk kokusundan baka bir ey bulunmuyor. Bir de Tuna'nm te yanndan gelen kpek ulumalar ve deirmen gemilerin yalanmak isteyen ark gcrtlar. Bunlar, aralarna ark balanm ifte gemilerdi ve Tuna'mn cokun sular ark evirdike her iki gemideki deirmen talar dnyor ve sahillerdeki kylerin budayn, arpasn, mazsn tp un ederek nehri bir yukar, bir aa dolanp duruyordu. Silistre kalesine getirildiim gn de byle bir deirmen gemisinde una bulanmtm ve sayfalarmda yeni naklar olumaya balamt. Keke o gn greceime parampara olsaydm. nk peimdeki adamlarn Eflak veya Avusturyal altn avclar olmadn, Kale muhafz Siyavu Paa ile anlam bir alay serseri olduklarn grerek ihanetle sarslmtm. Birka gn sarho olmalarna yetecek cretlerini alp atlarn mahmuzlarken ince belli Eflak kzlarnn rakslar gzlerinde canlanmaya balamt bile. Silistre kalesi srtn yksek kayalklara dayayarak burada byk bir iddetle akan Tuna ilerine yay gibi uzanm bir ahin yuvasn andryordu. Bur ve bedenlerindeki krk pare 262 I UM kolomborna, ayka ve balyemez toplarnn tamam Tuna zerine evrilmiti. Kapsnda ii pamukla doldurulmu, azna dil yerine kadife dikilmi, haner gibi dileri olan Afrikal Anibal'n filleri kadar byk bir aslan postu aslyd. Bu aslan kim, nerede avlayp buraya getirmiti, bilinmiyordu, ama herkes tarafndan kalenin tlsm gibi korunuyor, bakm yaplp keeleen pamuklar her yl deitiriliyordu. Civardaki ky ve kasabalarn btn kymetli mallar saklanan Silistre kalesi yazn ok emniyetli, ama kn Tuna'nn don-masyla saldrlara ak bir konumdayd. Benim kaleye satldm gn Avusturya ilerinden krlp gelen buz ktleleri 80 zira ykseklikteki kale duvarna arparak paralanm ve srayan buz paralarndan biri kalenin bedenlerini ap tahl ambarnn atsn kerterek budaylar slatmt. Siyavu Paa ambardaki buzlar artmak ve slanmaya balayan budaylar tatmak zere askerlerine emirler yadryordu. Bereket versin ya yoktu ve gne, bahardan kalma bir gn iin cmert davranyordu. leden sonra kalenin cihannmasnda, paann yen elleri arasndaydm. Tuna^n donmu bir liman dur-gunluundaki sahilleri zerinde ocuklar ayaklarna baladklar ak kemikleriyle buz oyunlar oynayp kayyorlar, genler ise kzlerin krek kemiklerini zmparalayp ayaklan altna balayarak Tuna boyunca paten yarlar yapyorlard. Bazlarnn buz zerinde yapay engeller gibi yatrdklar aalarn zerinden perendeler atarak gemeleri, bazlarnn yzleri seilmeyecek kadar hzla frdolay dnmeleri daha nce ne grlm, ne iitilmi eydi. telerde nehir zerine dal salm narlarn altnda rengarenk frfrl elbiseleri iinde gen kzlar salncaklar kurmu, buzda dmemeye alarak birbirlerini sallyorlar ve arklar syleyip eleniyorlard. lerinden bazlarnn buzlarda delikler aarak oltalarla balk tuttuklarn, sahilde yanan kk ateler ile rzgr estike Siyavu Paa'nn itahn kabartan zgara kokularndan anlyordum. Btn bu elenen insanlarn evresinde kale dizdarnn nbetileri duruyordu.

babil'de lm istanbul'da ak|263 Meer ben kale imam ile topu aann oullarnn, Tuna'nn donmasndan istifade Eflak kylerinden karp geldikleri kzlarla evlenmek iin tertiplenen dnlerine rastlamm. Kalede mevcut yirmi hanenin insanlarnn tamam bu enlik iin buz tutmu olan Tuna zerine inmiler. Kale muhafzlarnn nbeti sahilde tutmalar bu yzdenmi. O gn Siyavu Paa'nn, sayfalarm arasnda bir yky deil de bir ipucunu aradn hemen anladm. kindi gnei narlarn yapraklar arasnda erirken gvercin uurdu, ayaklarna balanm mesaj ile birlikte ve iki hafta sonra BC'nin ameliyat masasna yeniden yatrldm. Anladm ki gvercinlerden biri Eflak Voyvodas Matei Besarap'n veziri erban Miha-li'ye, dieri Rus kral Petro'nun bamimar Aleksander Dimit-rov'a, sonuncusu da katolik dnyann kalesi saylan Avusturya'nn Habsburglu kral Leopold'un saray orgcusu, Johann Ja-kop Froberger'e ulamt. O gn Silistre kalesinin bedenlerini en yksek noktadan gren burcundaki vezir dairesinin sedirlerinde oturan bu drt adamn baz ortak yanlar olduunu fark ettim. Siyavu Paa ile erban Mihali klelikten yetimi ve devletlerinin muhafz komutanln yapmlard. Btn klelerde olduu gibi onlarn da kendilerinden baka insanlara kar sanki gizli bir kinleri vard. Her ikisi de cesur idiler; ama bu cesaret onlarn yalnzca zalimliklerini besliyor; kleliklerinden syrp efendilik giysisine sokamyordu. Btn kleler gibi gvenilmez idiler ve kk yatan itibaren ezilmiliin, horlanmln, itilip kaklmln acs onlar birbirlerine yaknlatryor, planlarn hakl gsterecek mazeretler retmelerine yaryordu. Johann Jakop Froberger ile Aleksander Dimitrov'un ise ortak sanat kiilikleri vard. Bunlardan ilki, o yllarda Avusturya'dan btn Katolik dnyasna yaylan mzik akmyla tanrsal gleri dile getirmekle sayg gryor, ikincisi de Rusya'da klasik mimari tarznn sekin ustalarndan saylyordu. 2 64L.M Altna mangal konulmu ykseke bir sofra tablasnn evresinde, al sofra rtsn dizlerine rterek snan bu drt adamn drd de kendi kral ve hkmdarlarnn itimatlarn kazanm, ikbal ve geleceklerine umut balanm adamlard. Siyavu, Silistre kale kumandanlndan sonra vezirlik bekliyordu, er-ban, Eflak Voyvodalnn kendisine ait olduu duygularn iinde bytyordu. J. J. Froberger kral Leopold'un srda ve ba danman gibi hkmediyor, Aleksander ise sarayl hanmlarla dp kalkarak devlet srlarn deviriyordu. BC'nin dier yesini ise o kadar nemli grmyorlard. Bunlardan biri Roma Kilisesi'nde rahip, bir dieri Paris Fransz Akademisi'nde retim yesi, sonuncusu da ispanya kralnn terzisiydi. Konumalarndan Avrupa'da tek bir devlet kurmay planladklar, Macarlar ile Slovaklar yeryznden sildikten sonra Transilvanya'da ina edecekleri Babil Uzay Aratrmalar Merkezi'nden dnyay ynetecekleri anlalyordu. Bunlar Keldani mabedindeki tabletler kadar oraya gmlm olan altnlarn da peindeydiler. Altnlar harcayarak Avrupa devletlerinin bazlarnda isyanlar karmay ve Kuzey lkelerini ele geirmenin planlarn konuuyorlard. Akdeniz'de dolaan Cemiyet'e ait ticaret gemilerinin geliriyle kurduklar gizli haber alma servisinin btn bilgilerini Dama kilisesindeki ktphanede saklyorlar ve gvercinlerden baka saysz hafiye kullanarak btn Avrupa'nn siyasi gelimelerine yn veriyorlard. Drt korkun ehrenin dikkatli baklar altnda sayfalarm bir bir elden gemeye balad. Daha nceki stadlarm Roma'da daha nceki yllarda zdkleri ifreler ellerindeydi. Ressam Elsheimer ile Avusturyal tccarn o zaman neler konutuklarnn, ak zerine neleri tarttklarnn bile kaytlar vard ellerinde. Hepsi de 607, 617 ve 687 numaral beyitlerimi ezbere

biliyorlar, ilerindeki ak ve gizlilik szcklerini yan yana getiriyorlard. Bunlarn iyi hazrlk yaptklarn ve hatta dier beyitlerimi ve o beyitlerdeki ifre rakamlar kolaylkla bulacaklarn dnmeden edemedim ve geleceimden endieye dtm. babil'de lm istanbul'da a j k I 2 6 5 "Evet, tarihin yeniden yazlaca ann balangcndayz." diye sze balad vakur bir eda ile erban Mihali, sonra da odann ta zeminine kiremit tayla bir daire izdi. Hepsi birlikte bu dairenin evresine gelip ellerinin ikier parman BC'nin kutsal yemini iin yumdular ve tam merkezin izdmnde birbirlerinin zerine koyup Keldani dilinden szleri bir ayinde ilahi okur gibi hep birlikte sylediler. BC beni her defasnda biraz daha hayrete dryor, her defasnda daha farkl bir ritel icad etmi olarak karma kyordu. Daha nce byle bir ayin yapan stad grmemitim. Demek insanlarn ihtiraslar bilimi bomaya balaynca gereklerden ziyade kurallar ne kyor, hakikat yoldan sapmaya balyordu. Siyavu Paa okuyor, erban da Almanca ve Rusa'ya tercme ediyordu. Aslnda Cemiyet'in. yeleri Keldani dilinden baz ibareleri biliyor idiyseler de bu onlarn anlamalarna yetmiyor, ancak haberlemelerindeki basit ifadeleri ifreliyor ve "geliniz, bende, buldum, tamam, gnder, yardm et, koru..." gibi szckleri karlyordu. Posta gvercinleriyle haberleirken kullandklar dil ve yaz, bu yzden hep Keldani a ivi yazsnn diliydi. "lk beyit zerinde ak ve gizlilik szcklerinin ortak olduunu biliyoruz." dedi Siyavu. "imdi isterseniz okuyarak gidelim ve bu iki szcn yan yana geldii beyitler zerinde yorum yapalm." Dierlerinin de kabul etmeleriyle ykm okul yllarndan itibaren ar ar ve dne dne -belki araya araya demeliydim- okunmaya ve Silistre kalesinin mazgallarnda krlan iddetli rzgrlarn slklaryla Tuna'nn sahillerini titreten geceler boyunca karanla karp gidiyordu. Ne kadar srdn imdi hatrlamadm o uzun okuma gecelerinde ben bir yandan ok mutluydum, bir yandan ok ac ekiyordum. Mutluluum, oktandr Leyl'mn hasretiyle yanarken, birdenbire okunmaya balanan ykm sayesinde sanki yeniden bymem, k olmam, cananmla bulumam, sahralara 2 66 Um b a ij i I' d e lm istanJbul'd * iki 267 dp zincirlere vurulmam, eski dostlarm olan ceylanlar ve gvercinleri hatrlamam ve nihayet bu yaban ellerde iimi Leyl ile doldurmamdan kaynaklanyordu. Geri bir airin yahut bir km okumasna benzemiyordu, ama yine de uzun sren ve bktrc derecede kt geen gnlerin tesellisi olmaya yetiyordu. Siyavu okuduka J. J. Froberger ykmden etkilenmeye ve gittike daha byk bir dikkatle dinlemeye balamt. Benimle ilgilenmeyi bir ifre zmek iin deil, gerekten ykmdeki ak anlamaya alarak yaptn sezebiliyordum. Zaten bir sonraki ifre beytimi de o buldu. Beyit benim Leyl ile krda bulutuum sahneyi anlatan minyatrn hemen altnda yer alyordu ve orada bayldktan sonra le ilk gidiim srasnda sylediim bir cmleyi ieriyordu, Sevda siyah etti ruzigrm Ak ald inn- ihtiyarm Siyavu bunu okuduktan sonra "Sevda gnm karartt ve ak bilin dizginlerimi elimden ad."

diye tercme etmiti. "Burda biraz duralm!" demiti o srada J. J. "insann gnnn kararmas gece olmas demektir. Bir ak en ok geceyi sever; hem k da. nk akn tekillii ile ancak gecelerde ba baa kalr o. Bu durumda gece akn srlaryla dolu olacaktr. Nitekim gece, btn kutsal metinlerde '(gizlilikleri) rten' olarak geer. Hilleli air elbette Kur'an ayetlerini biliyordu. Bu arada, btn gizli ilerin gecelerde yapldn da unutmayalm. -"Tpk imdi sizin yaptnz gibi!" demek geldi iimden.- Belki de Hilleli Fuzul gecenin rtsn, saklanlacak en gzel yer, srlarn rahata korunabilecei bir kale olarak almtr, olamaz m?!" "Elbette olur ve olmu da!..." diye atld Dimitrov. "O halde ebced karln bir hesab edeyim ben." diye devam ettirdi konumay Siyavu, sonra da herkesin dikkatli ve merakl baklar altnda Osmanl alfabesiyle "siyah" szcn yazp sra ile sin'in altna 60, ye'nin altna 10 ve he'nin altna da 5 yazp toplad: 75. "Evet burada yedi rakam karmza kt, tpk Ba-bil ilahlarnn says, yedi gezegen ve yedi gn orucu yahut yedi bitki arab gibi. Bir anlam var mdr, bilmiyorum ama bu yedi bana sanki nemli grnd." diye de ilave etti. "Yedi" rakamnn bu ayaz gecede ve bu karanlk mecliste telaffuzu, iimde bir eylerin eksildiini hissettirdi bana. Nedense BC'yi eskisi kadar sevmediimi anladm. Hele Ariya Akeldan'a veya Efendim Fuzul'ye srr teslim eden Sryani ktphaneciye gre bunlar ne kadar da seviyesiz insanlard. stelik hibiri bilim-seHikten gelmiyor, siyasi yahut politik otoritelerini yalnzca BC'nin gizli gc adna kullanarak g birlii yapyor, evrenin valyeleri gibi hareket ediyorlard. Geri bu adamlar nasl alacaklarn biliyorlar ve bilgi toplama iini ok iyi yapyorlard ama BUAM' yeniden kurabilecekleri konusunda pheli grnyorlard. Bazlarnn iten ie "BUAM"n can cehenneme! Altnlara ulaaym da..." diye balayan planlar olduunu da ben biliyorum. Ellerini iki akana dayam dnmekte olan erban Mi-hali atld bu sefer: "Dostlarm, sakn bu yedi rakam beyitlerin sra numaras zerinde bir ifre olmasn?! Hele daha nceki beyitlerin sralarna bir bakalm, ne dersiniz?!" Daha nce bulduklar beyitlerimin kanc srada olduklarn grmek iin sayfalarm batan itibaren gzden geirmeye ve sz konusu beyitlerin kanc srada yer aldklarn saymaya baladlar ve bunlarn 607, 617 ve 687'nci srada yer aldklarn kefettiler. Siyavu Paa saymaya devam ederek yeni bulunan beytin de 872'nci srada yer aldn syledi iki gece sonra karanln sessizliini yrtan bir sevin l atarak. "Evet! Bizden nceki stadlar, Babil tanrlarnn altn heykellerine bizim u anda olduumuz kadar hi yakn olmadlar. Bundan sonraki beyitleri srayla numaralandrp yalnzca iinde yedi rakam geen beyitleri incelemek bize zaman kazandracak sanrm." diye ilave etti ve zaferini kutlamak zere enfiye kutusundan bir 268 tutam alp burnunun sol deliini kapatarak derin bir nefes ekti iine. Sonra da sofra bezi byklndeki pekirini burnuna gtrp aksrmaya, tksrmaya balad. Beyitlerimin sayfa kenarna sra numaralarn yazma iini ivi yazsnn rakamlarn en iyi bilen mimar Dimitrov stlendi. Bylece her beytimin karsnda nce , sonra drt haneli rakamlar dizilmeye baland. Bunlardan iinde yedi rakam geenler srh ile, dierleri kara mrekkeple yazlyordu. Herhangi bir okuyucu bunlar bir ocuun oyalanmak zere yapt karalamalar sanabilirdi. Latin veya Arap rakamlarn sememelerinin nedeni, yabanc ellerde srrn ortaya dklmesini iste-meyilerindendi. Son beytimin karsna ivi rakamlaryla 3098 yazlmt. Varlmn boyutlarn ve akmn geniliini o vakit kefettim. Efendim Fuzul benim ykm iin her biri dierinden gzel, tam 3098 beyit sylemiti demek. Tanr yarlgasn Efendim'iL

Geceler hep ayn yeknesaklk ile gemeye balamt. Kale muhafzlarnn her yarm saatte bir '^Yekdir Allah yeeeekk!" diye sra ile bararak tuttuklar nbet, mezzinin ahap minareden okuduu sabah ezanlaryla kart srada drd de almaktan yorulmu, enfiye ve anason kokusu salonun havasn arlatrm, mangaln s derecesi iyiden iyiye dm oluyordu. Sonra Siyavu Paa abdest alp camiye giderken dier derin bir uykuya dalyorlard ve leye kadar uyuyup akama kadar burlardan Tuna'y seyrediyor, bazen kale dnda balk tutmaya ve yrye kyorlard.. O son akamda kavrulmu buday, kuru zm, badem ii, ceviz ve leblebiden ibaret erezler ile Tuna'da eri kayklarndan alnm meyvalar gm tabaklara doldurulmu olarak sofraya konulduunda, Siyavu Paa'nn konuklar iin her zamanki gibi iki testi arap yine hazr edilmiti. Kendimi ilingir sofrasnda bir meze gibi hissettiim akamlardan sonuncusu olacakt bu. ilk sz, Efendim Fuzul'ye Badat ilimler Akademisi'nin babil'de lm istanbul'da a;k269 m ktphanecisinin syledii "Ak bilen biri iin yedi gerek sr vardr. Bu srra sahip olan cihana hakim olur." cmlesi oldu. Karsnda yedi rakam bulunan ve iinde ak ile birlikte sr anlamna gelecek szcklerin getii beyitlerim birer birer kendini ele veriyordu. Yedi rakamna rastlayan beyitlerimin hepsi srayla yorumlanyordu artk. Sulu sepkenlerin Tuna'nm gr sesine kart o gece yarsna doru Siyavu Paa 1117'nci beytimi de okudu: Ende-i akldan cda kl Ak ile heme in kl Bu beyit benim, ykdeki Amiroullar obasnda aklm yitirdiimin duyulduu vakit iyilemem iin Kabe'ye dua etmeye gtrldm gnleri anlatan blmdeydi. Babam Kabe'de edilen dualar kabul olur diyerek elimden tutup beni Harem'e gtrm, ben de bam o kutlu yapnn eiine koyup yle dua etmitim: "Tanrm! Beni akl endiesinden uzak eyle; ve beni her an ak ile ili dl yap!" Siyavu Paa benim bu hareketimi delilik olarak nitelendirip arkadalarna bylece tercme ederken ben, aktan kurtulmak iin gtrldm Kabe'de aka dmek iin dua ediimin hazzn yaamaya balamtm en son umutsuzluumla. O gn ve kutsal Kabe btn ihtiamyla gzmn nne geldi. Beni dier insanlardan ve tarihteki dier klardan ayran ite bu aykr davranm olmutu. Beni ben yapan, beni nce ldrtan ve sonra yzlerce yl, binlerce aklly gbta ile peimde koturan, adm hrmetle dillere destan eyleyen en kahramanca szm o idi. Kabe'nin eiinde gzya-larmn sicim sicim olup aktn hl dn gibi hatrlyorum. Leyl'nn hayali tam iki gzmn arasndayd ve ben orada lah gzellii bu hayalin iinde bulmutum. "Endie ne demek?" diye sordu yine J. J., sakin bir sesle Si-yavu'a. "Dnce ve fikir demek." cevabn alnca tatmin olmam bir eda ile "Baka bir anlam daha olmal bu szcn. 2 70 um nk ak ile yedi rakam rtm durumda, ama ortada sr yok. Bu yzden baka bir anlam daha olmal!" "Evet var!" diye cevaplad Siyavu alayl bir sesle ve devam etti, "Gam, keder, tasa, vesvese, merak, phe... Daha devam edeyim mi?" "Yeter dostum, yeter; aradm buldum ben. Vesvese de, phe de gizlidir nk. Hatta klarn gamnn ve kederinin de gizli olmas gerek." Saray orgcusunun ak bildii ve bu konuda hayli tecrbeli olduu anlalyordu. O anda iimi dolduran duyguyu tarifte zorlandm hissettim. Bir yandan srlarm elden gidiyor, bir yandan srrm bir k zyordu. "Ak bilen biri iin..." demiti m ktphaneci. Bu adam bendeki

gizli ak anlad iin btn dier stadlardan ve BC yelerinden farkl gibi grnd gzme ve o gece gizli bir hayranlk ile yaknlk duymaya baladm kendisine. Sanyordum ki Keldani rahiplerinin uzaya ait srlar bu adamn elinde ktye kullanlamaz. Dnyaya yeni bir ekil vermek iin altn ilah heykellerinin parasyla isyanlar kartlabilir, Avrupa ktasnn deiik lkelerinde masum insanlarn hayat yok edilebilir, hatta savalar icad olunup ordular beslenebilirdi; ama mzii sanat edinen bu adamdaki ince ruh, uzay bilgileriyle dolu tabletleri asla altnlara feda etmezdi. imdi bunu dnrken, az evvel hepsine birden pskrttm ithamlarm dolaysyla kendimden utanr gibi oldum. Belki de iler benim dndm kadar kt gitmeyebilirdi. Sonra azck rahatlar gibi oldum. Benim fikir deitirmemin zerinden ok gemedi, J. J. Fro-berger'in de iini bir endienin kapladn, dierleri beytin anlam ve ifresi zerinde ebced hesaplar yapmaya alrken onun gya konuulanlar dinliyormu gibi grndn, ama aslnda iinde derin bir sorgulama srecinin baladn hissettim. Kale duvarlarna arpp kaybolan konumalar arasnda salonda bulunan kiinin bilemedii gizli bir endieydi bu: "Acaba BC bilimden sapp parann peine dmekle iyi mi yapmt?" Evet! Galiba iyi bir eyler de kalmt benim iin dnyada. babil'de lm istanbul'da ak|271 Silistre kalesine bir kalebend gibi getirildiim gnden beri iimi kemiren bu endie imdi onun kalbinde de kt kt vurmaya balamt nk. Froberger'in zihninde imdi daha evvelki Cemiyet yelerinin kimlik ve kiilikleri beraber ekilleniyordu. Her ada yalnzca bir tek gnlde saklanp bir tek dilden son anda gvenilir bir bilge kiiye emanet edilen bu byk sr, acaba imdi bu odadaki adamlarn m elinde olmalyd ve bu adamlar gerekten bu yce srr tamaya yetkin mi idiler? Benim Roma'ya karldm zamandan bu yana BC'nin Vatikan'daki hibir yesi Papalk karlar iin cemiyetin karlarn feda etmemiti. phesiz u anda odada bulunan drt kiiye de ayr lkelerde yine ayn drstlkle davranm stadlar vermiti bu srr. "Nasl bir ada yayoruz ki drtbin ksur yldr iine kt dncelerin szamad Cemiyet'in sadakat yemini artk paralanyor?" diye hayfland iinden ve derin dncelere dald: Dnya gerekten deiiyordu, iyi de, onu yeniden ekillendirmek adna masum insanlarn lm gze alnmal myd? Dnyann yeni ekli acaba insanlar mutlu edecek miydi? Sirse'nin iftliinde hayvanlara dnen klar srs acaba yeniden insan olmay isteyecek miydi? Cemiyet yeleri bakalarnn mutluluklarna veya mutsuzluklarna karar verme yetkisini hangi gle kullanmaya kalkacaklard? Tanr'ya ait olan kaderi deitirme yetkisini hangi lml isteyebilirdi? Ve bu doru muydu? u anda Silistre kalesinde bulunan dier kii ifreyi elde ettiklerinde acaba nasl bir g elde etmeyi hayal ediyorlard? Yedi yl nce toplanan konsilde yenilenen sadakat yeminleri bu kadar ksa srede nasl deimi olabilirdi? Son yedi ylda yaplan savalar myd bunun nedeni; yoksa dnyadaki gelir dengelerinin deimesi mi? Belki de insan nfusunun oalmas? Ama bunlardan hibirisi uzaya alan kaplarn insanla hkmetmek iin kullanlmasna ruhsat vermezdi; vermemeliydi. Keldani bilge rahipleri tarafndan galaksiler arasnda yaplacak uzay yolculuklar btn insanl ve dnyann tamamn kurtarmak iin planlanmt. Peki bu srlarn 2 72 um zlmesi insanlar sevindirecek miydi, yoksa zecek mi? Peki dnyaya alamaya m gelmitik, glmeye mi?!.. "Biz ne yapmaktayz?! Tanrm!" szleri o gece mzisyen Jo-hann Jakop Froberger'in dudaklarndan dklen son cmleler oldu. Ertesi gn Silistre kalesinin muhafzlar burlarn en ykseinden Tuna sularna atlayan bir adamn paralanm cesedini kardlar. Kuann iinde yeni bestelemekte olduu bir nei-denin

notalarndan baka bir ey bulunamad. Ah Leyl! Yokluunda bunca acya katlanmal mydm? Efendim Fuzul srrn korumak uruna bunca acy yklenme-a, mi ister miydi? Ben, lmsz ak uruna hayatn ortaya koymu bir k iken altn ve bilim neyime idi?!.. Seni ok zlyorum Leylaa! Nerelerdesin sevgilim?!.. Ettik o kadar ref'-i taayyn ki Nefti Ayne-i pr-tb- mcellda nihntz Net Ey Neat! Kendimizi ruh iklimlerinde ylesine yitirdik ki, artk gnln parlak aynalarnda bile grnmez olduk. XXIII Bu, Dil Bilmez Kuzey lkelerine Gittiim ve Akllara Ziyan Sihirler Seyrettiimdir oktandr kirli harvarmn i et kokan nc gz torbasnda diyardan diyara savrulduum Molla Mehmed, her ehir ve kasabadaki adeti zere paann huzurunda diz krp ba edi ve "Destur ya saf- devran ve yegne-i zaman olan ulu vezir!" diye tantanal bir eda ile yapaca gsteri iin izin istedi. nceleri ordusundaki askerler tarafndan "Gzelce Mezzin" diye anlan elli yalarndaki bu ince uzun boylu, esmer gzeli adam, Purut bataklklarnda Deli Petro'nun dalar gibi askerle yl ordusunu yendii halde sulh masasnda kars Rus ariesi Katerina'ya yenilerek yapt anlamadan sonra hakknda kartlan dedikodulardan yorulup bkm olan Baltac Mehmed Paa'yd ve payitahta dnerken, o yllarda sk sk bakaldrarak ynetime gaileler aan Arap ve Krt beylerinin tenkili iin Karadeniz'i doudan dolaarak yolunu uzatmak 2 74 um zorunda kalm, grevini yerine getirmi her sorumluluk sahibi insann duyduu huzuru duymak istedii halde arie Kateri-na ile hakknda kartlan dedikodular yznden Haleb'in o gzelim sonbaharnn bile tadn karamadan hznl akamlara gmlp gitmiti. Kenti kubak gren beylerbeyilik saraynda kalyordu ve sur dnda karargh kurmu olan ordusunun tam stnden seyrettii gn batmnn melali ile uzak hatralara dald u Eyll akamnda iinde bir sknt hissediyor, sanki kalbi daralyor ve boulacak gibi oluyordu. Bir paa iin ok ar bir imtihand, kendi ordusunun yine kendisi hakknda kt szler sylyor olmas. u anda gznn nnde sra adrlar, idman meydan, babular alay, ahrlar, tavla meydan, okularn menzil ve hedefleri ile gsn kabartan bu orduyu kendisi tertip etmi, pek ounu evlad gibi emek verip yetitirmiti. Yazk ki imdi kendisine kar hepsinin, hi de hak etmedii bir itham ile kalar atk idi. Kendisini ihanete uram hissediyordu. Ordu iinde ekemeyenlerinin bu kadar etkili olabileceklerini ve askerin neredeyse yarsn aleyhine dndrebileceklerini hi tahmin etmemiti. Biraz da bu gafleti iin kendisine kzyor ve vurdurulmas gereken kellelere yaama hakk tandndan dolay kendisine kfrler edip duruyordu. Yanndaki insanlar ve bezm iin hazrlanan sofralar, uh fkralar ve hanendelerin kadife sesleri de zerindeki bu melali atmaya yetmiyordu. Hatta kentin orasnda burasnda saylar yzleri bulan dokuma tezgahlarnn, nceki akamlarda bir aruz vezni gibi ahenkle dinledii ritmik mekik sesleri, bu akam beyninin duvarlarn, mrlere kk darbeler vura vura akan bir saatin rakkas gibi dvyor, dvyordu. Neyse ki karamsar darbeler uzun srmedi ve istanbul'dan kendisine hitaben yazlm olan beylerbeyilik fermannn yola kt haberini getiren gvercini okarken buruk bir sevin ile bir para kendine geldi. Aslnda btn istei azck bir glmseme ve askerlerinin "arieyi nce ipeklere yatrm sonra da rvet alm; yle olmasayd yeryznden Rus adn kazyacaktk!"

diyen fsltlarn babi'de lm istanbul'da a k I 2 7 5 unutmakt. Gvercini okarken duyduu huzurda da aslnda bu kurtulu umudu vard. nk gelmekte olan fermana gre ehrin imdiki beylerbeyi, dedikodularla alkanan orduyu alp istanbul'a sevk edecek, fsltlar da beraberinde gtrecekti. stelik ok zledii ailesi ile kendi belirleyecei yeni ynetim kadrosu da ayn gnlerde Halep'e doru yola km olacakt. imdiki sahibim Molla Mehmed, Baltac vezirden izin istediinde beylerbeyilik saraynn yksek duvarlarla evrili geni avlusunda, ordunun ileri gelen komutanlar, Halep'teki devlet adamlar, ehir erafndan bazlar ile hanendeler, sazendeler ve airler vard, ama Baltac vezir sanki yoktu. Molla Meh-med'in diz km durumda, o adal szleri nc defa ezberden okumas zerine paa, nce "Ne?!" diye belinledi ve ardndan bayla iaret ederek Molla Mehmed'e destur verdi. Onun bu dalgnln meclisteki hemen herkes, o sralardaki bunalmlarna verdi. Hatta ben de nce bu dalgnln, imzalad bar hakknda, insan kayglara bal olduu iin sevinen , ama siyaset bakmndan bin defa pimanlk duyan bir paann her zamanki dalgnl olduunu sandm ama sonra anladm ki Baltac vezir bu sefer sevin hlyalar arasna dalp gitmiti ve gvercini son bir kez okayp salverdikten sonra "Tamam! Biraz da elenelim artk!" diye silkinip Molla Mehmed'e glm-semi, hatta ellerini sevin ile birbirine vurmutu. Ardndan meclisin asl sahibi olan beylerbeyi hizmetilerine iaretler edip yanna ard ve ortadaki yemek sinilerinin, tatl tabaklarnn, sofra rtlerinin toplanmasn emretti. Molla Mehmed'i de bu meclise zaten o artm, sadrazam bu zor gnlerinde bir para neelendirmek istemiti. Molla Mehmed ile uzun zamandr beraberiz. Kendisi simya ilmini en ince ayrntsna kadar bilen, sihirbazln bin bir eidiyle pek ok ilde lkede hret bulmu altmlk bir Krt'tr. Medresede okurken gizli bilimlerle uramaya balam, acayip eylere merak yznden btn mrn remilcilik, falclk 2 76 um ile geirmi, derken meslei sihirbazla evirmi; Osmanl lkesinde o yllarda sihirbazlk yasakland ve bu da icra-y sanat edemedii iin Krm, Lehistan, Eflak, Bodan, Alman ve isve diyarlarnda dolap durmu, nihayet hreti iyiden iyiye yaylnca geri dnp Halep'te vatan tutmutu. Silistre kalesinde Froberger'in intihar etmeden nceki gece beni "Aman yiidim, bu kitab mrn pahasna koru ve Ltzen'e gtrp Kralie Christina'ya teslim et. dln fazlasyla verecektir." diye teslim ettii Leh dnmesi avu Gustaf -Silistre kalesinde onu Mustafa olarak biliyorlard- BC'nin byk stad Marduk'u bulmak zere sve'e gidecekken, Brandenburg'ta onunla karlatnda hayatnn deieceini bilemezdi elbette. Nitekim daha karlatklar gn Gustaf' etkisi altna alp arkada oldular ve Gustaf, yaratlna pek uygun den sihirbazlkla ilgilenmeyi kuzeyin souk lkelerinin Kralie'sine bir kitap ulatrmaktan daha cazip bulduu iin Pomeranya'dan Moskova'ya, zi'den Krakov'a, Buhara'dan, Kabil'e kh ssz hanlarda, kh alklarla dolu salonlarda, bazen sirklerde, bazen panayrlarda; kimi konaklarda, kimi saraylarda; bazen a ve susuz, ama bazen ilemeli giysiler iinde, yarn dnmeyerek dolap durdular. Her gittikleri yere beni de srklediler tabii ki. babil'de lm istanbul'da a k I 2 7 7 Belki de buna kretmeliyim. nk onlar sayesinde dnyann pek ok yerini dolatm ve BC'nin planlarn daha iyi anladm. Lehistan kral Yedinci Vladislas ile Rus ar Mihail Romanov'un eref konuu olacak kadar yaknlarnda bulunduklar zaman veya tran ah Saf ile satran oynayp onu yenecek derecede dost olduklar gnleri unutmam mmkn deildir. Hem BC korkucuyla, hem de ilgin maceralar ve deneyimler adna heyecanlanyordum, iki kafadar en byk

cmertlii zbek han imam Kuli Bahadr'dan grdler, orada en mutlu zamanlarn yaadlar. 40-50 gn zifiri karanlk ahrlarda bekletildikten sonra Nevruz bayramnn cokusuna kendini teslim etmi byk kalabalklar nnde gretirilen atlar seyrettiim Semerkand ile Buhara'da tam sekiz yl gnllerince yaadlar. Altaylardan itibaren yaplagelen otantik nevruz enliklerinde ekik gzl gzelleri seyrederek Leyl'm tekrar tekrar zlediim bu sekiz ylda benim, Orta Asya'daki doal hayat da tanma frsatm oldu. Efendim Fuzul'nin soyu olan Bayat boyundan buralarda insanlar tandm; ama hibirini artk ona benzetemedim. Gebe hayatmzda, cildimin iyiden iyiye eskidii yllara girdiimde, Kuli Han ld ve Halep beylerbeyi, gizemli olaylara ilgisinden dolay bizi ehrine davet etti. Eski zamanlara dair kllenmi ak korlarnn yeniden tututuu ve kllerin savrulmaya balad yeni bir a ite o zaman ald nmde. BC'yi ve Babil hrszlarn hatrladm. Ne onlarla, ne onsuz olamadm o vakit fark ettim. "Aziz dostum! Ben Silistre'den ayrlma-saydm belki Mslman bir lkede hayat kurabilirdim; ancak dnyann bunca gnahna battktan ve artk altmna geldikten sonra, hele de u hastalkl bedenimle tekrar Mslman gibi yaama ikiyzllne katlanamam!" diye veda eden ve ayrlrken bir hatra olmak zere beni Molla Mehmed'e veren Gustaf'tan sonra birka aydr Halep'teyiz. Brandenburg'ta tanp dost olduklar yl Gustaf Mslman sar deil Leh baratas giyyoruu. Silistre'den beni koynuna sokup yukarlara doru HM babil'de lm istanbul'da a k I 2 7 9 kat gece Eflak kylerine yaklat bir srada karnn doyurmak zere oklad bir tavann kann i gmleine, cepkenine ve serpuuna srp Tuna'ya brakm, bylece hem Mslmanlndan soyunmu, hem de Silistre nlerinde cepkenini bulanlarn Yusuf kssasnda olduu gibi Mustafa avu'u kurt yedi sanp bir daha aramaya kalkmamalarn salamt. Dostluklarnn ilerledii ikinci ayda Molla Mehmed'e beni gsterip hakkmdaki yky ve Froberger'i anlattysa da Molla Mehmed bu ykye hi inanmad ve Froberger'i hayali bir adam sayp isve kraliesine gitme fikrini hi gndeme getirmedi. Molla iin bu gurbet illerde Trke bir kitap ile karlam olmak, iinde entrikalar bulunan bir ykden daha heyecan vericiydi nk. Daha sonraki yllarda Gustaf kendisini afyona ve sihirbazla kaptrnca Molla Mehmed'e yardm eden bir figran olmay, isve saraynda asilzade olmaya ye tutmu, yllar yl Froberger'i her hatrlayta belki bir gn isve saraynda da gsteri yapacaklar umuduyla i ekmi, ama bu isteini ustas -artk ona "Ustam!" diyordu- Molla Mehmed'e hi aamamt. Yine de ikisi birlikteyken hayatlarndan memnun yaadlar ve itiraf etmeliyim ki ben de ilk defa sade bir mr ierisinde heyecanl servenler grerek mutlu oldum, ikisi birlikte bazen iplerde yrdler, bazen kllarla kavga ettiler. Birinin dierini ikiye bitii, dierinin de tekini flara koyup uurumlardan yuvarlad zamanlar oldu. Birbirlerine canl sanlar yutturdular, ylanlarn zehirli dillerine hedef yaptlar. Bazen st ste koyduklar ielerin zerine perendeler atarak ktlar, bazen iki srk zerinde insanlara tepeden baktlar. sfahan'da be ylda bir kez yaplan sihirbazlar ve cambazlar panayrnda dier meslektalaryla yarp ayaklarna baladklar kee postlar ile iki uurum arasna aslm iplerde srtlarna birer kuzu alarak yrdler, dileri arasnda tadklar srklar zerinde arap dolu testilerle seyircilerin arasna koup halk birbirine kattlar ve alklar arasnda tamamladklar gsterilerinden sonra ellerindeki hindistan cevizi kabuundan yaplma kekle braklan paralarla kendilerine kuzu etleri, zencefilli pilavlar ve eit eit tatllardan ziyafetler ekip form tuttular. Salarna baladklar makaralar ile uurumdaki sicime asl olarak bolukta kl harbi yaptklar cambazlk veya birinin dierini grnmez yapt sihirbazlk gsterilerinden sonra yorgun ve tere batm olarak akam ettiklerinde Gustaf arap kadehi ve esrar kutucuunu J I kucaklayarak orta mal bir kadnn gsleri arasnda; Molla

Mehmed de abdest alp namaz klmak zere oturduu seccadesinin zerinde dinlendiler, huzur buldular. Aralarna hibir krgnlk ve din ayrm giremedi, girmesine msaade etmediler. Birisi Arapa ve Farsa'y medresede okumu, dieri Leh, Alman ve Rus dilini ocukluunda renmiti. Yalnzken Trke konuuyor, gittikleri yerlerde dier dillerle i buluyorlard. Birlikte otuzbe yl derbeder bir hayat srdler. Molla Mehmed, Osmanl veziri Baltac Mehmed Paa'nm nnde tek bana yapabilecei gsterilere mahkum olduunu hissedince can dostu Gustaf'tan ayr dmenin acsyla ilk defa yand, "ikiyi de afyonu da artk brakmas gerektiini ka kere sylemitim; belki de u anda Buhara'nn en pis hannn sidik kokulu bir ahrnda afyon yutmu olarak can veriyor!" diye geirdi iinden ve bu gsteriyi onun aziz hatras iin yapmaya karar verdi. Gustaf iin yaplacak bir gsteri de ihtiaml olmalyd ve simya ile elde ettii marifetlerin en byn gstermeye karar verdi. Bylece kendisini Baltac vezire kabul ettirmek ve himayesine girmek geiyordu iinden. Onun zerindeki hzn bulutunu databilirse belki kendisine gedikli dalkavuk bile olabilirdi. Bu yzden iini ok iyi yapmalyd. nce huzurda diz kp herkesi selamlad ve "Hayye alessala, vezir oca daim ola, Baltac Paa kaim ola, Fisegor'un ruhu berbd, Ibn Sina ile Ebu Haris ruhlar d ola!" diye dualar etti. Ardndan birka dakika ayakta bekleyip gzlerini yumarak mrldanr gibi baz cmleleri tekrarlad ve bir iaretiyle beylerbeyi hanendeleri kudmlerine 280 I um ve dairelerine vurmaya baladlar. Zirgule makamndan zil ve kudm sesleri ykselirken her zamanki gibi kendisini seyredenlere bir uyarda bulundu: "Yrn u dostn! Bilin ve uyank olun. Eer cesaret sahibi yiitler iseniz beni temaa iderken korkup kamayn. Eer kor-kacaksanz, imdi meydan terk edin!.." Beylerbeyine ait sarayn avlusunu dolduran insanlardan bir tanesi bile bu uyandan dolay yerinden kprdamadklar gibi Molla Mehmed'in szlerinden heyecan bile duymaya baladlar. Bunun zerine Molla derhal zerindeki esvaplar en son parasna kadar kard. zerinde giysi namna hibir ey kalmaynca avluyu dolduran kalabalktan uultu halinde bir ses ykseldi. Molla Mehmed sze girdi: "Aalarm, beylerim! Aa beylerim! Grdnz gibi ben zekerli taakl bir adam deilim. Hatta dbrm de yok. Byle bilin, safnz olsun." Molla Mehmed'in nn ve arkasn dz bir deriden ibaret gren seyirciler, "Bre bu ne biiirynsan. Hi yiyip karmaz m, n ard tahta gibi deri paralar?" diye dnrken o meydan tur dolat. Sonra, Semerkant'tan Halep'e kadar beni de iinde tad kirli uvalndan, Yemen hasrndan incecik dokunmu bir petemal karp beline dolad ve karabataklar denizde yrr gibi birka adm sekerek komaya, ardndan da ayaklar yerden kesilip umaya balad. Avlunun yksek duvarlar seviyesinde uarak turlar atarken orada bulunan insanlarn isimlerini "Ey kln, ey gfiln, ey falann olu falan, ey filancann babas femekan!" diye sayp hepsini teker teker selamlad. Ben bu gsteriyi daha evvel ok kereler seyrettiim iin artk Molla Mehmed yerine avluda toplanp ilk defa uan bir adam gren insanlarn aknln izliyor, onlarn hayret dolu yzlerinin ekilden sekile girmesine bakyordum. Bu sihir ustas adamn bir yandan kanatl kular gibi kollarn sallayarak uarken dier yandan kendilerinin balarna talih kuu konar babil'de lm istanbul'da a$k[281 gibi ayan dedirerek adlarn dosdoru sylemesinden duyduklar rperti, dehet ve heyecan, gerekten de seyredilmeye deer eydi. Molla Mehmed'in hemen herkesi selamladktan sonra

belinden petemaln karmasyla avlu birdenbire iddetli bir gulgule ile doldu. "Bre ayp!" "Edep ya hu!" "rtn gidiyi!" "Hani bunun zekeri yoktu!" gibi sesler arasnda Molla Mehmed iki kar uzunluundaki zekerini eline alp birbirine giren insanlarn zerine yle bir iemeye balad ki kaan kaana. Ben Molla Mehmed'in bu gsteriyi Rus sarayndaki asilzade hanmlar arasnda da yaptn hatrlayp kadnlarn buradaki erlerden daha cesur davrandklarn dndm. Biraz sonra avludakilerin pek ou paann ve beylerbeyinin, kilim deli sedirlere oturup kahkahalarla kumandanlarn ve Halep erafn seyrettikleri eyvann altna kamak istedilerse de bir mddet sonra avlu Molla Mehmed'in tepeden serpe serpe iedii su ile amur deryasna dnmeye balad. yle ki halk srlsklam olup yalnzca koltuklarnn alt kuru kald. "Bre bunun zekeri yoktu, imdi elindeki ne ola, yahut stmze bu yamur gibi yaan da nedir?!" diyenler oalrken Molla Mehmed paaya dnerek "Efendimiz, emir buyurunuz, avlunun kaplarn sk kapatsnlar ve hatta anahtar deliklerini ve gedikleri tkasnlar." dedi. Bunu sylerken elinde tuttuu zekerini de paaya doru "Islatrm yoksa!" der gibi tehdit ile sallyordu. Paa bir yandan kahkahalar atyor, dier yandan "Bre kurun ile vurun u gidiyi!" diyor, ama emrini kimsecikler ne duyuyor, ne de itaat ediyordu. Nihayet avludaki deliklerin kapatlmas iin emir verdi. Molla Mehmed iedike iiyor, kaan insanlarn zerinden bulut gibi dolaarak onlar kovalyordu. Avludaki su ykselmeye baladnda herkes can derdine dt. Yzme bilenler soyunup su yznde durmaya, bilmeyenler de duvarlara ve kaplara trmanmaya baladlar. Bir mddet sonra avluda yzenlerin hali, okyanusta gemisi batp da birbirlerine tutunmaya alan kazazedelerin haline dnd. Herkes Dicle nehri tap sel basknna uram gibi can korkusuna dtler. lklar, 282 imdat isteyenler, feryad u figan edenlerin haddi hesab yoktu. Su ykseldike eyvanda oturan paa da tedirgin olmu ve "Bre atr kaplar, askerlerim helak olacak!" diyordu ki beylerbeyi "Keder etmeyiniz paa hazretleri, bu bir marifettir, bunda ziyan erimez, bir para sabrediniz!" diyerek onu yattrmaya alyordu. Molla Mehmed paann tedirgin olduunu grnce oyuna son vermek zamannn geldiini dnd ve bir mart suya iner gibi yere konup uvalndan kard bir ini kaseye iaret parmayla bir fiske vurdu. Avluya yle bir nlama sesi yayld ki herkes olduu yerde Sodom ve Gomore halk gibi donup kald. Molla Mehmed evvelki gibi zekersiz ve dbrsz paann huzuruna gelip "Kusurumuz affola, serler def ola; dilimiz lal, akttmz zlal ola!" diyerek etek pt ve bir yandan giyinirken dier yandan, "te vezir-i dilr! Askerlerinizin hlini grn!" diye kimisi kaplara, kimisi duvarlara yarasalar gibi trmanan, bazlar yerde kula atar, bazlar da boulurken ahadet getirir gibi donup kalan adamlar gsteriyordu. Paa bu halden rkm "Bre tiz kurtar bunlar!" deyince elindeki kaseye bir fiske daha vurdu ve herkes kendine geldi. Artk avlu ayp yerlerini rten, suda boulmayaym diye zerinde ne var ne yoksa karp yzmeye balad iin plaklndan utanp bir keye bzlen, yahut da "Nerde benim esvaplarm?!", "Hanerim nerede?", "Yataanm sen mi aldn?" diye baran bir alay insanla dolmutu. Paa oyunu beenmiti, ama anl anl kumandanlarnn byle babozuk ehirli adamlar arasnda kk drlmesinden de alnmt. Emrine hazr bekleyen kollukularna dnp Molla Mehmed'i gstererek, "Yakalayn u gidiyi, derhal sallandrn u kapda!" dedi. Bu srada beylerbeyi araya girip aman diledi. Ben iimden "Eyvah!" dedim, "Kyacaklar gnahsza!" O srada Molla Mehmed "Paa hazretleri! Eer beni astracaksanz, kanm size helal olsun. lla son bir dileim var; iki rekat namaz klmama msaade ediniz ve beni kendi sicimimle astrnz." babil'de lm istanbul'da akl283 Paa fkeyle son szlerini syledi, "Molla Mehmed! Sen lm oktan hak etmisin; ama dediin gibi olsun!"

Molla Mehmed'e ok almtm. imdi ben ne olacaktm? Onunla birlikte dolatm yurtlarda Rukl'in ve Leyl'nn hat-ralaryla yaam, onlarn ayak izlerinde yrm, dalarndaki ieklerin kokusunu teneffs etmitim. Halep'e gelirken ikimiz de ne umutlarla gelmitik. Burada yerleecek, sihire ve simyaya tevbe edecekti. Ya sazl szl Baykara meclislerinde, ya da Halep Mevlevihanesi'nin tennureli dervileri arasnda huzur arayacakt. stelik yarn nl air Urfal Nab Efendi ile buluup iir sohbetleri edecekler, benden ve Efendim Fuzul'den de bahsedeceklerdi. Ben bunlar dnp birdenbire ters dnen talihime hayflanrken Molla Mehmed avlunun ortasnda ab-dest alm iki rekat namaz klmaktayd. Son duasn gzyalar ierisinde etti. Ellerini yzne srp uvalnn yanna geldi. uvaln iinde beni koyduu ibriim rme cz kesesini elleriyle kimseye hissettirmeden yoklad. Beni iinden karp cz kesesinin ipliklerini orap, sk misali eline dolamaya baladnda yine bir oyun peinde olduunu anlayp rahatladm. Cz kesesinin erileri uvaldan dar karken zlyor ve zldke Molla Mehmed'in elinde birer yal ingiliz urganna dnerek kelep kelep uzuyordu. Molla cz, kesesinden elde ettii on arn kadar bir urgan paann kolluku neferlerine uzatt ve merdane bir eda ile: "Varn bildiinizi usulnce ileyin!" dedi. Herkes bu sefer Molla Mehmed'e acmt. Aff iin aman dileyip arac olmak isteyenler, paann yzndeki dehet ifadesini grnce geri ekildiler. Halep beylerbeyinin gzleri yaard. Az evvel oyununa dp intikam dolu baklarla onu seyredenler imdi dualar okumaya baladlar. yle ya Molla Mehmed daha bandan sylemi, greceklerine dayanamayacak olanlar avlunun dna davet etmiti. Bunda onun bir gnah yok idi. Nihayet eyvanda paa ile birlikte olanlar seyretmekte olan yetmilik bir ihtiyar araya girdi: "Devletlu vezirim, bu garip kulunuzu 2 84 um balasanz. Af zaferin zekatdr 1 11 i rdklerinizi safanza sa-ledi. Paa, "air!" dedi, ndanlarmn rzn pay-ttirmem! Araya girmeyi-" Bu srada rzn korudu-kumandanlarn her biri I ir keye sinmi, utan iinde bekleiyorlard. Baltac vezir bu kumandanlardan ikisinin aslnda yle kiilik sahibi insanlar olmadklarn, hatta kendisi aleyhine dedikodu karanlarn ele baslarndan bulunduklarn da biliyor, ama ncelikle "Asker devletl sultanmn askeridir!" diyor, sonra da aras alan ordu ile belki buzlar eritmeye alyordu. Molla Mehmed son kez paaya bakt ve avlu kapsnn st engellerine aslan ilmee yrrken "Paam, seni Yezdan'a smarladm. Hakknda hep hayr dualar edilsin, mrn olduka kumda oyna, gtne diken batmasn!" diye son duasn edip boynunu ilmee geirerek ahadet getirmeye balad. O srada kollukulardan hi kimse ipini ekmeye yaklamyordu. Birka dakika herkes bakakald. Sonunda Molla Mehmed'in boynuna geen halat birden ekil deitirmeye ve rengarenk derisiyle koca bir ylana dnmeye balad. O srada Molla ylann boynuna sarlp bir ata biner gibi srtna doru kendisini sard. Ylan gittike byyordu. insanlar yine kamaya balamt. Yarm dakika iinde ylan yedi bal bir ejderhaya dnp ayaklar zerine aha kalkt ve herkesin gz babil'de lm istanbul'da a k I 2 8 5 nnde kapdan kp tozu dumana katarak dalara doru uarcasna yol ald. Bata paa olmak zere herkes bir ryadan uyanr gibi kendilerini yokladlar, kimisi yanndakini imdikleyip uyandrlmak istedi. Bu sefer paa mahcup olmutu. "Getirin u gidinin uvaln!" diye haykrd. uval korka korka aan yenieri aas iindekileri birer birer karmaya balad. Yllar yl kokularndan baygnlk geirdiim trl trl eczalar, l akrep ve yan kurular, ylan derileri, koyun ve kei kelleleri, sirke, arap ve katran ieleri, deve ynnden alaca ipler, eski kuma paralar, domuz ve katr ayaklar, renk renk balmumlar, kutularda canl karnca ve hamam bcekleri, bir tomar krtas, bir falata ve makas, cilt kapaklar, sava sahneleriyle dolu minyatr levhalar, bir murassa haner ve nihayet Tulu muhteem yalanc Firdevsi'nin ehnamesi ile ben, birer birer meydana dkldk. "Bre bu adam zndk mdr ki arap ve rak tayor?" diye soran paaya cevap beylerbeyinden geldi, "Hanm, vallahi iki haftadr bizimle

beraber, gece namazda, gndz oruta bir adamdr. Bunlar hep simya ve sihir aletleridir; hepsini satsanz iki Abbasi altn etmez. Grdnz, vcuduna bir ya ile efsun eyledi, bize kendini dbrsz ve zekersiz gsterdi; bir kk iede kra ya srnd, zekeri kt, kumkuma ibrik ile adamlarnzn zerine su dkt, herkes onu iiyor sand, bizi gldrd ama Allah iin kt adam deildi." Baltac vezir, ortaya koyduu tavr ile zaten hedefine ulam olmann rahatl ile oturduu yerden evresindekilere bakarken "Doru dersin efendi!" dedi, "Bir iplii Hz. Musa mucizesi gibi ejderha eyleyip gzmzden uzak oldu, varsn Allah selamet versin; halince elensin, dinince hallensin. lla Molla Mehmed kitap da okurmu, gzellikten de anlarm. Hele u ehname'nin yazsndaki ve cildindeki efsunu seyret, saray hazinesinde bile bylesini grmedim ben. Ya u resimlerin gzelliine ne buyrulur?!.. Buyur bir de sen bak. u kitap da Badatl 286 Fuzul stadn Leyl ile Mecnn mesnevisi. Bu da ancak Hayriye sahibine yarar; buyurunuz stadm." Beni verdii yetmilik ihtiyar, az evvel Molla Mehmed'in affedilmesi iin yegne cmleyi cesaretle syleyen "air" idi ve bir yandan paaya teekkr ederken dier yandan satrlarmn ba taraflarna yazlm ivi yazs rakamlarn ne olduunu anlamaya alyor ve bunlarn byle bir mesnevi iine neden yazlm olabileceini dnyordu. Hayalinde Fuzul'yi rahle banda iir yazarken canlandrmaya alt ve mrldand: "Ne byk airsin sen ey Hilleli! Dnyann btn kitaplar yansa, iskenderiye ktphanesinin bana gelenler btn ktphanelerin bana gelse, edebiyat ve iir adna senin bu kitabn insanln vard zirve noktay gstermeye yeter! Ruhun ad olsun!.." Benim ceylan bakl, smbl kokulu sevgili Leyl'm! Molla Mehmed'i son defa grmtm o gn. Seni zlediim gibi olmasa da aramzda hukuk vard, ony da zleyeceim. Ferah ferah syleyebilirim ki simya aralarn Halep konanda brakp dalara doru uzaklarken glmsyordu ve iinde huzur vard. Kim bilir imdi hangi mevlevihanede Mehmed Dede olarak yaamaktadr? Ve sen, imdi kim bilir hangi ak lkesinin sultansn Leyl? ok zledim seni ook!.. Ne olur, seher yeliyle kokunu gnder bana; ne cihette olduunu bileyim hi olmazsa. babil'de lm istanbul'da a$k[287 Olmu o kadar halk- cihan mekirde std Kim sabka-i hret-i eytan unutulmu Nab nsanlar hile ve ktlkta o kadar usta-tamlar ki, eytann bu konudaki hreti unutulup gitmi. XXIV Bu, Halep'te airleri Dinleyerek Mutlu Olduum ve Hi Aramadm Bir Anda Leyl'y Bulduumdur Halep Beylerbeyi Baltac Mehmed Paa "air" demiti ona. Bakalarnn "Ekmel-i uar-y Rm (Anadolu airlerinin en mkemmeli)" dediini daha sonra, evindeki iir sohbetlerinde rendim. Yank buday benizli, yznde ruhunun haritas okunabilen bu yetmilik adam, Efendim Fuzul'nin ak ile sylediklerini, nice zamandr tecrbe ile sylyordu. Efendim'in gnlne doru yapt iir yolculuu bu adamda zihne doru yaplyordu. Efendim hissederek sylerdi, bu

dnerek sylyor. Efendim sz eksene doru ekerken o muhite doru yayyor; Efendim iindeki duygu volkann, bu ise dndaki yanarda anlatyordu. Efendim insan merkeze koyarken, o toplumu esas alyordu. Divan iirinin i derinlii onun kalemiyle topluma yaylyor, gittike daha fazla yozlaan bir toplumun oktandr aksayan ynlerine ayna tutuyordu. Anadolu iiri, onun kaleminin ucundan yepyeni bir biimde, hikmetle yourulup 28 8 l&m akyordu. Halep'e gelip giden her kervan, Topkap Saray'ndan donanp yola kan her srre alay, hacc yolculuuna kan her kafile ona istanbul'da yeni yeni yazlm olan iirlerden bir tomar getiriyor, o da bunlar okuyup eletirdikten sonra airlerine yol gsterici notlar yazarak geri gnderiyor, bu arada benim Leyl ile konumalarmz dillendiren gazellerimdeki baz beyitleri rnek veriyordu. O bir iir eitimcisiydi ve iini artistik bir eda ile yapyordu. Bu adan o bana, Bayezit Camii avlusundaki remilci dkkannda gen airlere vezin ve slup reten Balkesirli Zat Efendi'yi hatrlatyordu. Ben Sistre kalesinden Froberger'in yardmyla karlp Osmanl lkesi yerine karl kuzey lkelerinde dolarken, meer Osmanl corafyasnda ne kadar da ok air yetimi. Bunlar dnrken BC'yi hatrladm yeniden. "Marduk'un yahut stadlardan birinin elinde olsaydm btn bunlar duyarak deil grerek renebilirdim." diye geirdim iimden. iir ile BC arasnda bir gizli anlama var gibi geldi o anda bana. Birinden kurtulunca dierinin kucana dmek istiyordum ama yazk ki o da terk ediyordu beni derhal. BC bunca zamandr neden beni aramyor ve sormuyordu; yahut arayp soruyor idiyse neden bulamyordu, aryordum. Acaba BUAM planlarnda yolunda gitmeyen bir eyler mi vard? Yahut Babil ilahlarnn altn heykelleri hrszlarn eline mi gemiti? En kts de acaba artk bana ihtiyalar m kalmamt?! Ama daha srlarm amamtm ki onlara, daha okuyacaklar ak ve gizlilikle rlm beyitlerim vard. Efendim Fuzul onlar zene bezene sylemi, yerlerini dzenlemi ve barma yazmt. Bunca emek boa m gidecekti? Neden airler deil de BC stadlar srrmn peinde idiler ki sanki?!.. Eer airler uzay ile ilgilenselerdi kara delii bulabilirler miydi ki?!.. Osmanl lkesinde airler uzay Babilli bilgeler gibi deerlendirmiyorlard yazk ki. Onlar gkleri gne sultannn idare ettiini dnyorlar ve tam bir doulu hkmdarn babil'de lm istanbul'da a k I 2 8 9 hkmet etme biimini onlara yaktryorlard. Babil'in ilah dediklerine bunlar birer hizmetkr gibi davranyorlard. Sz gelimi Ay o sultann veziri, Utarit katibi, Merih bakumandan, Mteri kads, Zhal bekisi, Zhre de algcs idi. Son tandm air olan Nef' bunlar ok iyi bilir ve iirlerinde sk sk adlarn anard. Meer onun bodurulmasndan sonra Osmanl lkesinde gklerdeki gne sultanln tekrar tekrar anlatan ama onlarn Babil ilahlarnn sembolleri olarak altn heykeller halinde Babil zigguratmn altnda beklediklerinden hi haberdar olmayan pek ok air yetimi. stelik pek ou da btn sarayllar, paalar, zenginler ve asiller arasnda el stnde tutulur olmular. Sevinilecek olan taraf u ki ben, karl kentlerde simya seyreden hanmlar tarafndan bile scak bir ilgiye muhta yaarken bu scak iklimlerde iir hi duraksamadan yoluna devam etmi ve birbirinden usta sz sultanlar yaam. Benim dolatm yurtlarda bencileyin klarn ykleri "roman" adyla ve dzyaz ile yazlrken buralarda romanlarn konusu iki dizelik beyitlere sdrlmaya balanm. Halep ehrine iir gnderen adamlar arasnda birbirleriyle kh atan, kh nazirelerle stnlk abas gsteren airlerin rafine beyitleri bunlardand, ince hayalleriyle Mustafa Naili, kimsecikleri hedef almadan yazd kasideleriyle hret olmu Uncuzade Fehim, na'tlaryla tannan besteci Nazm, sarayn iltifatlarna en ziyade nail olan Osmanzade Taib, Hayriye'ye benzesin diye u gnlerde olu Ltfullah

elebi'ye adanm Ltfiye adl bir t mesnevisi yazan Snblzade Vehb, bir trl kabna samayan Sabit Efendi ve daha bakalar... "Sanatn gayesi yenilik ve gzelliktir." diyordu her gn biraz daha hayran olduum bu adam ve Hicaz yollarnda vahalar kskandran gzellikler yaratyordu. Halep kentinin beyaz kire boyal, atsz ve sra sra evlerini ayaklarnn altna sermi bir okyanusun kpkl dalgalan gibi seyreden gzel maliknesinde her gn batmnda meclisler kurarak kentin btn eraf ve 290 I um *!-#ayanna iirce konumaktan byk haz duyuyordu. Yerli Araplarn Ba- Nab dedikleri bu tepede vaktiyle Halep'in ilk kral Yarim Lim oturmu. Bilge rahip Ariya Akeldan'dan birka yzyl nce bu maliknenin duvarlarn tayan temelleri Hitit kral uppiluliuma koymu yerli yerine ve zerine o nl sarayn yaptrm. Ba- Nab'de nesiller boyu soylular oturmu, alar boyu gzellikler yaanm. Sazda ve szde, zihinde ve gzde... Gne Mezopotamya ovalarnn ekinlerini sarartmaya baladnda Ba- Nab'deki sra meclisi, taze hanendelerin przsz seslerinden ruhav arklarla alyor ve gnller amaya balyordu. Urfal Yusuf Nab Efendi, bir veba salgnnda istanbul'dan kp havasn ve suyunu ok sevdii bu kente gelirken ardndan sultan Avc Mehmed'in iltifatlar da gelmi ve bu malikneyi kendisine devlet yurdu miri mal diye balamt. Molla Mehmed'in babtl'de lm istanbul'da a 5 k I 2 9 1 cz kesesinin iplerinden dntrd ejderhaya binip gittii gnden bu yana Halep beylerbeyi olan Baltac Mehmed Paa en ziyade burada oturur, en ok onun sohbetlerinden lezzet alr, sk sk kendisini iltifatlara boar, maliknenin masraflar ile iir meclislerinin ikramlarn karlamasna yardmc olurdu. Bugn yine paa hazretleri meclisteydi ve hanendeler onun sevdii arklar seslendiriyor, Nab Efendi'nin yeni yazd gazelleri okuyorlard. erke cariyeler ikramlarda bulunurken ev sahibi airden eref konuu paasna yeni bir kaside ithaf edilip inad olundu. Nab Efendi beyitleri bir notadan km gibi ahenkle syler ve beytin anlamna uygun jestler mimiklerle msralara heyecan katarken, paa oturduu mindere smayacak gibi oluyor, Halep'te byle bir air ile birlikte bulunmann nimetine krediyordu. vg dolu beyitler kendisine sanki bir sarholuk vermiti. Nihayet kasidenin dua blmn de dinledikten sonra "stad!" dedi paa, "Dillerin eker olsun, azna prlantalar dolduraym senin, dile benden ne dilersen?" "Aman evketlum, kulunuzu mahcup ediyorsunuz. Dostluunuzu balaynz kfidir." "Sana efendi, sana kim dost olmaz ki! Vardr bir dilein elbet, hele syle de emir buyuralm!" . "O hlde evketlum!" dedi Nab Efendi fazla naza ekmeden kendini "Gzel sesli, yazy bilen bir halayk lutfetseniz de tomarlarda bekleyen iirlerimi okutup yazdrsam." "Daha iyisini yapaym, sana yarn bir cariye gndereyim." "Gzmz bamz zre efendim, nurun l nur olur." Gn batmndan sonra meclis daha da enlenmiti. Hafz divanndan, Ali ir manzumelerinden, Yesevi hikmetlerinden iirler okunuyor, airlerin dereceleri tartlyor, Arapa ve Farsa beyitlerle meclise nee katlyordu. Halep erafndan Arapa iirler yazan Abdusselam Aa "Eer msade buyurulursa..." diye balad szne paadan sohbet iznini almak iin ve Nab'ye

ifPPT 2 92 l*m dnerek "Anadolu airlerinden bahsetseniz biraz; iirin o bahtiyar illerde nasl gelitiini gsterseniz." Bu teklif en fazla beni heyecanlandrmt. Neredeyse yarm asrdr ayr kaldm istanbul'da, Rukl'imi yitirdiim o muhteem kentte, kaldm evlerde ve eskiden tandm airlerin yurdunda neler olmutu, byle bir sohbet alnca renecektim. "Tpk Arap'ta olduu gibi Anadolu'da da airler gzele ulamak iin hep yenilik peinde kouyorlar." diye sze balad Na-b Efendi ve dizinin dibinde duran testiden nakl kaseye doldurduu hurma erbetini yudumladktan sonra devam etti: "Bikr-i mazmun ve bikr-i mn iin taze fikirler arayp durma-dalar imdilerde. Hanlar han Kanun Sleyman ana kadar Anadolu'nun sz ustalan ran iirini gzel kabul etmiler ve taklide ynelmilerdi. nk o zaman bu iirler bizim iin yeniydi. Edirneli Necati Bey ve Fatih Sultan Mehmed'in veziri Ahmed Paa ile balayan bu gzellik ve taze mazmun aray Kanuni anda Zat, Yahya Bey, Bak, Hayali gibi ustalarmzn dilinde bir kat daha szlerek ekil buldu. Ama hepsinden te Badatl Fuzul stadmz sanata yeni bir ak kazandrd. Artk derin hisler, ince hayaller, muntazam fikirler, zengin ahenk, ustaca syleyi ve kiisel sluplarla Anadolu iiri btn Osmanl corafyasn kaplad. iire ve airlere zg kitaplar yazlmaya baland sonra. Seh Bey, k elebi, Hasan elebi, Kastamonulu Latifi Efendi ve dierleri skn edip geldiler birer ikier. iiri ve airleri yazdlar yzlerce sayfaya. iir ad oldu, air bir sfat, isimlerden evvel mahlaslarla anld yiitler ve diviti belinde domaya balad ocuklar. Evvelki airlerin stadnkine benzetebilme adna sylediklerini artk yarrcasna syleyenler yaamaya balad. Getiimiz nesilde bunlar bir istina ile Iran iirini de atlar. Nef Tnin kasideleri ile eyhlislam Yahya'nn gazelleri muhayyileyi derinletirdike derinletirdi. Dil gittike gzelleti ve szld. nceleri 'ay gibi gzel sevgili' babil'de lm istanbul'da a k I 2 9 3 yahut 'la'l gibi krmz dudak' denirdi. Sonrakiler 'ay sevgili' veya 'la'l dudak' demekle yetindiler. imdi iire in her kulak, 'ay' deyince sevgiliyi, 'la'l' deyince de duda anlamaya balad. Bugnk airler neden 'servi gibi uzun boy' desinler ki, 'servi' deyince herkes onu sevgilinin boyuna zaten benzetiyor. Dilin byle kuyumcu titizliiyle ilenmesi, dizelerin de dantela gibi rlmesini salad. Artk Iran modellerine iltifat eden yok. Grdnz gibi Anadolu airleri birbirlerini amaya alyor, Trk iiri kendisiyle yaryor." "Peki birbirlerinden ayr, seslerinden uzakta bunu nasl ba-arabiliyorlar?" diye sordu bu sefer aa. "Hem kolay, hem zor bir sual!" dedi Nab elini havada dndrerek.. "Kolay, nk Osmanl medreselerinde bir ders olarak okutulmamasna karn iir, medreselerin duvarlarna sinmitir. renciler aruz dersi okurlar ama Iran iirini Farsa renirken tanrlar. Derslerinin dndaki zamanlarda iir onlarn hem elencesi, hem konutuklar dil gibidir. orbaya kak salarken, yahut hcrelerinde cebir ve geometri alrken iir dillerinin altnda bekler. Yataklarnda vezinle dnp uykularnda kafiyeyle horlayacak kadar iirle i ie olanlar vardr. iire hevesli ve yeteneklileri daha talebe iken okumakla yetinmez, yazmaya, balarlar. Bunlardan airane bir yaratl olanlar ise ok ksa zamanda kendilerini belli 294 i um

eder ve air tezkirelerine adlarn yazdrrlar. Sualinizin zor ksm da udur ki, ilim olmadan iir olmaz. Geni bilgi ve kltr sayesinde gzel iir yazlabilir. Aksi takdirde kendinizi yenileyemezsiniz, imdi, bir kiinin airane yaratl olup bilgisi de varsa ona gereken tek ey sluptur. sterseniz buna kiisellik ve yaratclk diyelim. Bykler iinde en byk olanlar ite bu slup sahipleridir. Bak stadmz rindne slup ile, Fuzul stadmz da kane slup ile dierlerinden ayrlrlar. Herkes kaside yazabilir ama Nef' gibi kahramanne yazamadklar iin biz ille de onu sever, onu taklide alrz." "Kendinize hakszlk etmeyiniz stadm!" dedi Baltac Paa, "Sizin kasideleriniz ve hele de hakmne slubunuz mlk-i Os-man'de ne grlm, ne iitilmi eydir." "Bana gelesiye kadar evketlum, bu iiri tasavvufun vecdi, devletin evketi, zaferin feyzi ve airlerin bereketi o kadar yceltti ki, benim iim hem daha kolay, hem daha da zor oldu. Kolay oldu, rnekler nmde duruyordu. Zor oldu, sanki benden ncekiler her eyi sylemilerdi. Hind slubunca sylemek de pek bana yakr grnmyordu. inden getiimiz alarn siyasi ve toplumsal alkantlar beni sk sk zm araylarna srklerken slubum kendiliinden belirmeye balad. Derin tefekkrler ve ardndan bunu veciz sylemeye almak, bunun iin sanclanp bunun iin dokuz dourmak... ite benim gecelerimi dolduran sr. Kanaat ve tevekkl, ie doru yaplacak seyr seferler, niin ve nedenleri ok bir dnce dnyasnda rpnarak geen yllar, grlen bunca hakszln aresini dnmek, yolsuzluklar, rvetler, isyanlar, yenilgiler, saltanatn sk sk el deitirmesi, devletluleri Celali olmaya srkleyen nedenler vs. hep birer sanc gibi barmdan ktlara dklmek istiyor. Hikmet dediin nedir ki zaten evketlum, bir derin acdan baka." Nab szlerinin burasna geldiinde hayflanarak ban sallyordu. Kendi mrne veya genliine mi, yoksa devletin babil'de lm istanbul'da a;k{295 gittike gten den durumuna m byle zldn kimse kestiremedi. Meclise bir hzn km gibiydi. Sonra okunan iirler hep bu hznn kanatlarnda ykseldi. ok gemeden, paa hazretleri bata olmak zere birer ikier meclisi terk eden iir merakllarnn hepsinin azlarnda devletteki bu kt gidiatn brakt kekremsi tad vard. Ertesi gn Nab Efendi erken uyanm, maliknenin kameriyesinde, perhizine uygun olarak peynir, st ve hurma reelinden ibaret kuluk kahvaltsn yapyordu. Dardan at kinemeleri duyup kulak kesildii srada avlu kapsnn tok sesli tokma vurulmaya baland. Khyann at kapdan ulak girip atlarndan indiler. Bunlar o yln srre alayn Hicaz'a gtrmekte olan kervann muhafzlarndan idiler. Yzlerinde zgn bir ifade, tavrlarnda bir tedirginlik vard. Nab "Bu geli hayra almet grnmyor; hayrls ola!" diye mrldanarak n de sofraya buyur etti. nce selam kelam edildi, ardndan ulaklardan biri koynundan kard mhrl bir saltanat kuburunu Nab Efendi'ye uzatt. Nab Efendi kuburun iindeki buyrultuyu karp okudu: "Halep'te mukim Urfal Yusuf Nab Efendi'ye buyruldu ki, Halen ikametinize tahsis klnan maliknenin, devlet hazinesinde yaplan yeni tasarruf tedbirleri muvacehesinde hazine-i hassaya devri kararlatrldndan, yedi gn iinde mnhal olarak anahtarnn beylerbeyi hazretlerine teslimi hususunda emr ferman padiahmz efendimizindir. FReceb'l-mrecceb, sene 1122. Sadrazam Ali Paa"

Okuduklarnn arlyla sarslan Nab Efendi bu fermann Sultan III. Ahmed'den deil, onun mhrn kullanan orlulu Ali Paa'dan geldiini ok iyi biliyordu. nk kendisi istanbul'da bulunduu vakit Sultan Avc Mehmed'e, o vakitler himayesinde bulunduu Musahip Mustafa Paa'nn sadrazaml iin iyi niyet 296 mektubu vermi, rakibi orlulu Ali Paa da bunu daha sonra haber alm, bunu bir ihanet gibi grp "Ben sana gsteririm ya air! Felek neman bana frsat vere!" diyerek iine atmt. Hatta bu gcenikliini ihsas ettirmek ve onu aalayp intikam almak iin vaktiyle kadlk yapt skdar'da ina ettirdii helaya ebced hesab zere bir tarih ktas yazmasn istemiti. He\a iin tarih drmek gelenek olmad iin Nab bundan gerekli dersi kartm ama drd ktada iadeli taahhtl bir nkte yaparak bann aresine bakmt. Yazd tarih ktas o gnlerde dillere destan olmutu ki yleydi: Kadm yapt ayak yolu Atklar kalmasn tende Dedi Naby tarihin Saym hayratna ben de Bu tarihten sonra Nab Efendi ile orlulu Ali Paa'nn yollar tamamen ayrlm, aralarnda bir dmanlk balamt. Demek ki orlulu istanbul'da sadrazam olmutu da imdi o eski hesabn intikamn alyordu. Nab Efendi buyrultuyu getiren ulaklara zntsn belli etmemeye altysa da btn gn iindeki atei sndremedi. aresiz malikneyi boaltacakt, iyi de, yetmiinden sonra nereye giderdi? Bir bana olsa neyse; yannda bunca adam alyor, bunca aileye rzk kyordu. Baltac Paa'nm bundan haberi olduunda kplere bineceini, ama sadrazamn emrine de kar kamayacan biliyordu. Akama doru avlu kapsnn tokma yine vurulduunda Nab Efendi odasnda bir gazelini bitirmek zereydi. Ba- dehrin hem hazann hem baharn grmz Biz netn da gamn da rzigrn grmz "Dnya banda hem sonbahar hem bahar grdk biz. Kederin de sevincin de rzgr gibi esip getiini pekl biliriz bu M babil'de olum istanbul'da a;k|297 yzden..." diye balayan bu gazelinde orlulu Ali Paa'nn tutulduu bu makam sarholuunun nasl gelip geici olduunu, mazlumlarn nn alanlarn elbette iflah olmadklarn, bu meydanda nice hzl binicilerin bir h okuyla yere serildiklerini, gurura kaplanlarn da bir gn yere kapaklandklarn ve iinden murad badesini itikleri kadehlerin bir dilenci kasesine dndn, yetmi yan tecrbesi ve zaten en iyi syledii hikem slup ile uzun uzun anlatyordu. Selamlk kaps alndnda henz mrekkebi kurumayan gazelini yazd kd aceleyle nereye koyacan arm ve masann zerinden beni alp artk iyiden iyiye eskiyen cildimin zahriyesine titreyen elini koyarken "Giriniz!.." deyivermiti. Allah'm! Ne mthi bir and o!.. Yllar yl grdm ryalara ve daldm hayallere benzemeyecek kadar gerekti, ite karmdayd! Yaklak iki yz yldr her gittiim yerde aradm, her arayta biraz daha zlediim ve her zlemde biraz daha k olduum, sevdiim, ruhumda erittiim ve zihnimde dondurduum sevgilim ite karmdayd. Leyl idi bu. Ta kendisiydi.. Dicle kysnda ben bir ilek iken narin parmaklarna alp, sonra dudana gtrecek yerde kazanda kaynayan hurma liflerinin arasna atan kara sal, kara gzl, kara bahtl sevgilim idi. Akam Baltac Mehmed Paa'nn Nab Efendi'ye gndermeyi vadettii yazc kz Leyl idi;

benim Leyl'm. Hille'den kp yllarca ve yllarca, lke lke, diyar diyar dolaarak aradm Leyl'm. Ben, Efendim Fuzul'nin muhteem klesi Kays... Leyl'm hi aramadm bir zamanda buldum. Umut kestiim vakit sevindim. ykmn iinde yaayan Kays, ne krda, ne de lde karlat zaman Leyl'ya bu kadar yakn olmutu, ite yan basmdayd. Kalbiyle kalbimin arasnda yalnzca Nab Efendi'nin nefesi vard. Zavall ihtiyar!., ite o da benim gibi donakalm, bu 298 gzellik karsnda yorgun kalbi heyecanla arpmaya balamt. Nasl arpmasnd ki, daha nce hi byle gzel bir cariyesi olmamt. stelik yaz bilen, iirden anlayan gzel sesli bir cariye... Nerelerde saklanm, nerelerde yetitirilmi bu kz, diye dnd. "Esmer bir gln koynunda bym olmal!" dedi sonra ve kararn hemen deitirdi, "Yok yok, Allah bu kzn hamurunu gl kokusundan yourtmu olmal." O anda iinden neler geiyordu neler?!. Bir ara "Neden gen deilim; yahut ben gen iken neredeydi bu kz?!" diye hayflandn bile hissettim ve sonra dilinden u beyit dkld: Geirdi anigr-i felek ol denl vaktin kim Nevl-i rz meydana geldi iteha gitti Bu beytin "Felein lezzet tadcs o kadar vaktini geirdi ki, tam yenilecek yemek sofraya gelince itah kapand." demeye geldiini elbet biliyordu benim Leyl'm. Yznn kzarmas zaten bu yzdendi. Gzlerini nce yere evirdi, ardndan da bir gnde nce kt, sonra iyi haber alarak iyice akna dnen, dahas, karsnda bylesi bir gzellik grd iin eli ayana dolaan akn ihtiyar Nab Efendi'nin elinde beklemekte olan bana dndrd. Hissetmiti sanki.. Nab Efendi'nin tutulan dili yerine ben syledim: "Evet o benim, aknla ldrp Leyl adn btn dnyaya duyuran Mecnn. Benim o, ben Kays... Hani okula gitmitik birlikte de, hani birbirimizi okumutuk kitap diye. Hani mektuplarn bulutlar, kokunu seher yelleriyle gndermitin bir zamanlar bana. Hani senin uruna savalar km, benim olman isteyen Nevfel ile senin olmay isteyen bn Selam'n bahadr yiitleri kanlarn aktmlard kzgn kumlara. Hani en sonunda hi kimsenin olmad bir yerde, zerinde kefen ile randevu vermitin bana da, daha bedenin soumadan gelip yetimitim yanna. Hani admza klar yemin eder olmulard. te o benim, Kays, senin mecnnun, urunda ldran Kays! Yokluunda geen asrlar boyunca, babil'de lm istanbul'da ak[299 Ger ben ben isem nesin sen ey yr Versen sen isen neyim ben-izr deyip iimde yaattm seni. Biliyordum, benim iin yaayacan, benim iin yaatlacan ve bir gn bana geleceini biliyordum. Ho geldin gzmn nuru, ho geldin sevincim, ilkbaharm!.. Akm, ruhum ve gzyam, ho geldin!.." Elini uzatp ald beni Nab Efendi'nin kucandan ve kapam aar amaz "Kaaayss!" dedi ve ta Dicle kysndaki kulbede nce pp sonra kmr karasyla rtt alnma yeniden gtrd dudaklarn, buselerini tazeledi, asrlar aan kokumu koklad, beeriyetini kamlayan bir igdyle ka gbek sonra kendi kokusunu tanyp barna bast. Vaktiyle kmr karas ile yazd adm okurken beni tandn anladm. Heyecanndan, kalbinin arpndan, ellerinin titremesinden anladm. Evet, Leyl'mn ellerindeydim. Aradan geen bunca alarda ka nesil sakladysa kendini, ka hcre deitirip ka gen zincirinden szld ve ka can ipliinden indiyse anlaya-myordum ama Leyl'mn dudaklar demiti en eski dudak izine. Kmr karasna karan kan rengi akayk, Rukl'imin masumiyet iei, onun dudandan yeniden renk buldu. Bu dakikann, mrm anlamlandran bir bekleyiin vuslat olduunu, bu nn btn bekleyiimin gizemini tayan bir yeniden dou olduunu anladm. Yarm hayatmn tamamland o anda

"Leylaa!" diye haykrdm, tpk daha evvel urunda can verirken yaptm gibi. Tpk Efendim Fuzul'nin yazd gibi. Yeniden can vermeyi istedim bir anda bin defa ve bin defa dirilip yeniden son nefeste bin defa adn haykrarak adn son kez ayyuka karmay istedim. Dnya gzmden siliniyor, hayat evremde bulanklayor, varlk kendini yok ediyor, bilin gklere kanatlanyordu; "Leylaa!" diye haykrdm ve gzmde kalan son nak Leyl'nn kara gzlerinde grdm suretimdi... 300L,M Baka hibir ey hatrlamadm, ne kadar zaman bilmiyorum, hatrlamay unuttum. Uyudum ve uyanmay sildim lgatimden. Aaah, vuslat!.. Unuttuumu hatrlat bana!... Kimdir bizi men'eyleyecek b- cinndan Mevrs- pederdir gireriz hne bizimdir Nab Cennet bahelerinden bizi men edebilecek olan da kimmi!?.. O ev bize Adem atamzdan mirastr, elbette gireriz. XXV Bu, Mehtapl Gecelerde Leyl le ptm ve Sadabad'da Hrszlar Eline Dtmdr Bildim ki nihan bel imi ak Bir dertli macera imi ak "Altnc ifre gzlerimin nnde!" diye sevinle ellerini rpt brahim Paa beytimi okurken ve devam etti, "Bin yz yetmi beinci beyit... inde ak-da var, nihan ve gizlilii de. Mjde dostlarm, Ariya Akeldan'n srr da, Babil ilahlarnn altn heykelleri de kendilerini sunmaya hazrlanyor ayaklarnza, mjde!" Benim grdm ve tandm en ilgin adamlardan biriydi ibrahim Paa. Ezdin voyvodas Ali Aa'nn olu olarak 14 yanda helvac yamakl yapmak zere geldii stanbul'da zeksn vizyona, gayretlerini baarya dntrerek adm adm ilerlemi ve saray helvahanesinde balayan ykseli macerasna bundan on iki yl evvel sadrazam olarak noktay koymutu. 3 O 2 I um Vezirliinin ilk yllarnda zarif, yenilik yanls ve aydn kiiliiyle padiah ok etkilemi, itimadn kazandktan sonra da yava yava ynetimi kendi avularna almaya balamt. Ona, "Devletinizi sizin adnza korumak zorundayz!" diye oul ifadeyle gven verdii zamanlarda da aslnda BC adna konuuyor ve sultann karlar ile BC'nin karlarn rttryordu. Cemiyet adna yetkilerini kullanmaya baladktan sonra gcn bir tr baskya dntrm, devletin d ilikilerinden, sava kararlarna, bar andlamalarndan ekonomik tedbirlere, grev atamalarndan ulufe datmna, hatta merasimlerden elence tertiplenmesine kadar her istediini yaptrtr olmutu. Devlet ynetimine getirdii insanlarn pek ou kendi yaknlar idiler ve Osmanl'nn dier devletlerde bulundurduu hafiyeler, birtakm resmi grevlerine ilaveten ona ok zel bilgiler aktaryorlar, o da bunlar padiaha kar, ynetime kar, devlete kar kullanyordu. Hkmdar yle etkisi altna almt ki el-libe yana bast yl, kaptan- derya bir damad ve ondan olma iki tane torunu var iken, henz krkdrt yandaki hkmdarn onne yeni basan kz Fatma Sultan' e olarak istemi ve aresiz hkmdar, vezirine hayr diyememiti.

Kthane'nin dillere destan Sadabad sarayndaki atafatl salonunda "Damad" lakabyla oturan vezir brahim Paa'nn gerek gcn yeni yeni gryordum. Macar krallna aday Erdel Prensi Rakoi, Avusturya kral Eugen'in gzde generali Stefan, Tahmasb Kul Han olarak bilinen Afar oban Nadir Ali, Rus arnn gizli servis efi olan Musevi Levian, Fransa kral XV Louis'nin istanbul maslahatgzar ve eski Bourbon dk Martel Clovis ve yenieriler zerinde hakimiyetiyle n salm Bektai babas eyh Abdlhay Efendi, onun evresinde saygyla oturuyor ve o izin vermeden hibirisi konumuyorlard. Tamamen elence iin muhteem bir sanat eseri olarak yaplan bu sayfiye sarayn, su oyunlar ve fskiyelerle sslenmi grkemli havuzuna bakan sadrazam onlarn arasnda gerek bir Marduk gibi duruyordu. Sarayn selamlk pencerelerine parlak babil'dc lm istanbul'da a k I 3 O 3 Eyll gnei vururken nlerine billur kadehlerde beyaz arap datlan bu adamlarn bazlar buraya klk deitirerek gizlice gelmi, bazs da ibrahim Paa'nn nl elence sofralarnn devaml konuklar olarak terif etmi ve tpk Babil rahiplerinin bilge Akeldan'a yaptklar gibi sa ellerinin ikier parman yumarak onu selamlamlard. BC'nin tam yeli bir toplantsna ilk defa ahit oluyordum. Hepsi edebiyat, sanat ve mzik kadar politika ve siyaseti de iyi bilen bu yedi kii, nce dnya devletlerinin konumlarn tarttlar uzun uzun. Onlar konutuka ben hayretten hayrete dyordum. Onalt yl savatan sonra Osmanl'ya imzalattrlan Karlofa Bar ile artk Avrupa muhayyilesinden Trk korkusunun silindiini, imdiki Pasarofa Andlamas ile de ellerinden toprak alnabileceinin, hatta malup edilebileceklerinin anlaldn, artk para para olan Akdeniz site devletlerinin Roma nderliinde birer birer ele geirilerek Hristiyanlatrlabileceklerini, bu gidiin nn amak iin Osmanl'y zayflatmann arelerinin aranmas gerektiini, halen skdar'da Iran zerine yrmek zere bekleyen ordunun elden geldiince geciktirilerek hem askerlerin morallerinin bozulmasn, hem de Rusya'nn Iran zerindeki etkisinin arttrlmasn, Akdeniz adalarndaki Rumlarn etkin konuma getirilmesi iin Rum dnmesi paalara devlet kademelerinde grevler verilmesini, Bender'de buuk senedir mlteci bulunan isve kral Demirba Charles'n memleketine iadesini ve bunun iin Rus topraklarndan geirtilerek kanl dman ar Patro ile sulh masasna oturtulmasn, douda Afgan ve Horasan topraklarnda Safevi etkinliini arttracak tedbirlerin alnmas iin Nadir Ali'nin Tahmasb Han yanndaki itibarnn ykseltilmesini ve Eref Han'a kar galip gelmesinin salanmasn, Osmanl saraynn gsterie, modaya altrlp rvet musluklar sonuna dek alarak bilhassa sarayl hanmlarn israfa ynelik harcamalar yapmalarnn zendirilmesini, sefirler ve gezginler ile elilik grevlilerince Avrupa modasnn bir an evvel bu hanmlar arasnda yaygnlatnlp halka yanstlmasn, 304 babil'de lm istanbul'da ak]305 medresede okutulan derslerin elden geldiince seklerletiril-mesi ve Avrupal devletlerin gzel semtlerde gzel binalar yaparak elilik amalarna nayak olunmasn, brahim Mtefer-rika'nn kurduu Osmanl matbaasnn yasaklanmas iin yazc esnafnn kkrtlmasn ve BC'nin baars ile dnyann Vatikan merkezli bir ynetime doru hazrlanmas konularn saatlerce enine boyuna tarttlar. BC'nin imdiki hedefleri beni rktmeye yetti. Meer ben kuzeyin buzlu lkelerinde gezerken buralarda anlaylar deimi, fikirler deimi, ynetimler ve ynetim felsefeleri deimiti. Zamann acmaszca aktn ve zayflar zalimce yuttuunu anlayabiliyordum. ikindi gnei kndekar pencerelerden ebekelere ayrlarak salonda renk oyunlar gstermeye baladnda kadehlerini yeniden dolduran cemiyet yelerinden bazlar, darda ayaklarn Kthane deresinin serin sularnda ykarken bek bek oynayan ocuklar, elilik hanmlarna ait

peremelerden yaylan cmert iveleri, gm koumlu atlarla ekilen landolarn pencerelerinden yamaklarn sanki ak unutmuasna davetkr gamzeler ve uar mahmurluklar ierisinde geip giden fettan dilberleri, gprl seraser kumalardan zel terzilere diktirdikleri giysileriyle salncaklara binen zarif hanmlar seyrederken salona hizmetkrlar girip zengin sofralar hazrlamaya baladlar. ok gemeden hanende takm yerlerini alm, pirin sinilere dizilmi billur kaplardaki eit eit reellerin, peynirlerin, mezeliklerin, dut ve erik pestillerinin, cevizli sucuklarn; sln etiyle yaplan pidelerin tepeleme yld murassa tepsilerle birlikte kehribar kakmal sahanlarda getirilen balk orbalarnn, breklerin, klbastlarn; gm lengerlerdeki fstkl pilavlarn; fafu-r kaselere konulmu zeytinyallarn, erbetlerin, helvalarn, glbeekerlerin ve nihayet ini srahilerde soutulan eitli ikilerin leziz heyecanyla titremeye balamlar, zevkin kollarnda mest olacaklar bir gece emeliyle aradan teklif ve tekellf kaldrmlard ki brahim Paa az evvelki beyti tekrarlayp "Aziz dostlarm!" demiti beni gstererek, "Kaybettiimizi sandmz hazine sayesinde dnya avularmzn iinde artk. Yldzlar zerimize yaacak, Babil ilahlarnn gksel gc ayaklarmzn altna serilecek." Bunu sylerken hem Keldanilerin tapndklar yedi gezegeni, hem uzay aratrmalarna ait tabletlerin ierdii bilgiyi, hem de Babil hazinesinde bekleyen altn ilah heykellerini kastediyor ve glyordu. Garip ama, dnyann geleceine ilikin rotay beyitlerim arasndaki gizli srlarla belirlemeyi, satrlarm arasndan karlacak birtakm ifrelerin elde edilmesi konusunda gsterilecek baarlarla zaman ynetmeyi dnen ve dnmekle kalmayp ayn dorultuda birbirleriyle gizli bir kenetlenme iinde olan bunca zeki adam arasnda bulunmak, bana tarifi imkansz buruk bir lezzet veriyordu. Bu, yaklak be insan mryle llebilecek uzun alardan sonra kavutuum Leyl ile birlikte Nab'nin Halep'teki maliknesinden stanbul'a doru yola ktmzda Baltac Mehmed Paa'nn bizi tayan lgar atlarnn rahvan seyrinden de, yol boyunca hicran dolu gzyalarnn ve bir de mehtabn ahid olduu pler sonras kucak kucaa uyuduumuz Leyl'nn yasemen kokulu gsnn sarholuundan da ayr bir zevkti, istanbul'a geldiimiz senenin ertesinde vefat eden Nab Efendi'den sonra konak konak dolatmz Leyl ile beraber geen oniki yoksul ama bahtiyar yln ardndan imdi Kthane deresi yamalarna kurulmu sadrazam saraylarnda birbirimizden ayr ama birbirimizi hissederek hznl bir hayat sryorduk. Nab Efendi ldkten sonra Leyl, o vakitler sadaret kethdas olan ibrahim Paa'nn konana satlm, o da kendisini, kaptan- derya Kaymak Mustafa Paa ile iki yl evvel evlendirdii kz Huri'nin hizmetine vermiti. O gnlerde Leyl henz 23, Huri de 12 yandaydlar. Akmn gc Leyl'dan hi ayrmamt beni. Zaten onun hayatta deer verip saklad iki ey vard. Birisi ben, dieri de Halep'e bir esir olarak getirildiinde banda bulunan ine oyas yemeni. Ben ona yaad yurtlarn hatralarn 306 um veriyordum, yemeni de annesini anmsatyordu. Onun en mutlu zamanlar beni okuduu saatler, benim en bahtiyar anlarm onun eline dokunabildiim gnlerdi. Bu yle bir sarholuk idi ki ellerini hissettiim her anda mutluluk ile birlikte bir de ac duyuyordum. Mutluluum vuslattan, acm ayrlk dncesinden idi. Bazen bu ayrlk endiesinden vuslatn tadn bile kartamaz, azabm sevincimi kovard. Ak zaten bu demekti. Vuslat isteyen k ayrla hazr olmalyd. Bunun iindir ki ben, en mes'ud kn, devaml vuslat isteyen ama hi vuslat yaamayan k olduunu dnyordum. Sevgilinin geliinin ayak seslerini duyarak kyamete kadar yaanlabilir, ama vuslata erdikten sonra gideceinin korkusuyla hemen can verilirdi. Sonunda vuslat olan bir ayrlk, dertleri bile zevke dntrr, ama sonu ayrlkla bitecek bir vuslat sevinci kedere board. Bana gre, Leyl ile Halep'ten istanbul'a uzanan gnlerimizin hepsi deerli, hepsi Allah'n bir ltfu idi. ykmn ierisinde kavuamadm Leyl'nn kalp atlarn duyarak uyumann

dayanlmaz bir saadet olduunu size nasl anlatabilirim ki ben?!.. Yine ykme gre Necid llerinde Leyl'dan ayr yaadm lgn ve vahi hayatmdaki en bahtiyar gnmde ,be bu derece kendimi ansl hissetmemiimdir. llerde ceylanlar ve aslanlar ile ortak hayat yaayan ben, imdi sevgilimi ceylanlar okar gibi sevebiliyor; aslanlardan rker gibi sevgisizliinden ekmiyordum. Ya bir gn beni bir yerlerde terk ediverirse diye ektiim kederi de anlatamam bu yzden!.. stelik peimdeki birilerinin de beni ondan koparacaklar ihtimali her an zihnimi hrpalyor. Ondan ayr kalmann ne demek olduunu tattm eyrek yzyllarn saysnn neredeyse yediye tamam olduu u son yllarda ben, gzlerimi ondan baka her eye kapatp yreimi yalnzca ona atm ilk gnlerimi ve Efendim Fuzul'nin kaleminden satrlara dizilip geldiim o ilk ak zamann hatrlyor ve ayrl kendimden o kadar uzaklara gndermek, beklediim babil'de ln nnbul'di ask I 307 kadar olsun kavumay srdrmek istiyordum. Leyl'nn tek mrlk uykularn rmcek a kadar zayflatan hatralar, benim alar ap geen akm potalarda eritip imbiklerden geirerek iplik iplik ediyor ve elik zrhlar gibi rp srtma giydiriyordu. Bylece zamann her eyi hzla deitirdii dnyada deimeyen tek ey benim akm oluyordu. Yeniden almayacak tarih sayfalar her kapanta, lmn elinden kurtulan tek ey benim akm oluyordu ve yedi eyrek yzyl byle yaadktan sonra Leyl'y bulmann, Tanr'nn bir ltfu olmaktan te bir izahn yapamyor ve bu ltfunu esirgemesin diye durmadan yalvaryor, Leyl beni bir yerlerde brakmasn diye rzgra tutulmu st yapra misali titriyordum. Bu yzden yaadm mutluluk ile ac eit idi. Azab ekiyordum ve azabn lezzet demek olan azb kknden tremi bir szck olduunu biliyordum. Benim lezzetim azab iinde bile muhteemdi bu yzden. Deil mi ki Leyl ile beraberdim, ektiim azab olsa da ne gam!.. Ben azabmda ona sndktan sonra daha byk mutluluu kim bana verebilir?!.. Ama onsuz bir mutluluun azabna dayanabilir miyim, bilmiyorum. Tanr bana onsuz yaayacam bir mutluluk yerine onunla leceim bir azab versin!.. Leyl ile geen gnlerimizin en mutlu zamanlar hi phesiz ba baa syletiimiz zamanlard. Ama onun bazen paa kz Huri'ye de uzun uzun maceramz anlatt olurdu. Bu macerada ben nerede duruyordum, L&M hikyesinin kahraman olan Kays ile yollarmz nerede kesiiyor, nerede ayrlyor kesti-remiyordum. Ne o benden ayr, ne ben ondan farklydm. Acsn acm biliyor, sevindii zaman seviniyordum. lgnln istediimin tan da Tanr'dr. O kadar ki Kabe'nin eiinde ban yere koyarak yalvard o nl duasna ka kez ben de amin dediimi, ka kez "Ya Rab bel-y ak ile kl in beni / Bir dem bel-y aktan klma cda beni" diye saykladm, ka kez bunu "Tanrm! Beni ak belas ile ili dl eyle ve beni bir an olsun aktan ayrma!" diye dilimde vird edindiimi artk hatrlamyorum, ite bu yzden Kays ile kendimi farkl kiiler 308 I um olarak dnemez oldum. Hatta bazen onun, benim kadar aktan nasibini alamadna hkmediyor, sonra da hakszlk olur diye kendimden utanyorum. nk o Amiroullar boyunun kara bahtl kz Leyl ile hayatn snrlad halde ben Dicle'nin serin yamalarnda yeniden bir Leyl'ya k olmu, gl stne gl koklar konuma dm, stelik aradan bunca yzyl getikten sonra onun kalp atlarn hissedecek yepyeni bir nimete kavumutum. Leyl bunca zaman sonra karma kmt. Onun Amiroullar obasndan szlp Dicle'nin yamalarnda ekillenen bir soydan geldiini ve Dicle'de tandm Leyl'dan sonra alt gbek deimeyen genlerinin yreine yanstt ak na ayn biimde glmsediini, tavr ve kimliini oluturan izgilerde edasn ve huyunu Dicle'nin serin yamalarna zg serinliin ekillendirdiini

biliyordum. te bu yzden benim akmda Leyl defa yayor ve ben her defasnda ona yeniden k oluyordum. Ve imdi, stanbul'da yaadmz mutlu hayatmzda, sayfalarm arasndaki akmz hisseder ve yaar gibi, o eski maceramz Hu-ri'ye heyecan ierisinde anlatrken, benim ne kadar mutlu olduumu bilse, belki de kna vuslat hazz baheden bir sevgilinin istinas ile okumay istemez, beni bakalaryla paylamann arlna katlanamayp yreine bastrr, koynunda gezdirirdi diye dnyorum. Huri, kaptanpaa ile evlendii vakit Leyl ile beni de yeni evine birlikte gtrmt. Ve bu yln hdrellezinde Kthane'de Sadabad mevsimi ald gnn gecesinde, babasnn sarayndaki yan daireye yerleince, beni Leyl'dan isteyip aktan fazla anlamayan kocasna baz blmlerimi okuyarak "Dnyada ne klar var!" demeye alm, belki de yaz balangcnda romantik bir gece geirme arzusuyla ihtirasl hayaller kurmutu. Yazk ki o gece beni yalnzca mehtab grd ve Huri, kaba ehvetin altnda gzleri yumuk, yine hayaller kurmakla yetindi. Olanlar ertesi gn oldu. Sadabad saraynn yan dairesinde kalan ibrahim Paa acele bir grme iin damadnn odasna babil'de lm istanbul'da ask]309 girdiinde amdan iin ayrlm elibelindenin zerinde beni fark etti. nce sradan bir kitap gzyle birka sayfam evirdi. iirden anlyor, szn gzelini biliyor, dizelerimi okurken Efendim Fuzul'nin rn slubuna gbta ediyordu. Aslnda iyi bir insan gibi grnmt bana. Gzlerinin altndaki halkalar, kk bir avurt ve krl sakallar ile yana gre yakkl bile saylrd. evresinde pek ok air ve sanat himaye gryor, onlarn sanatlarna aferinler ettiini herkes biliyordu. Beni okurken ard konunun, nce damadnn odasnda byle bir iir kitab grmek olduunu zannettim. nk damadnn iirden anlamadn pekl biliyordu. Ama 607. beyitten itibaren rakamlan-drlm sayfalanma gelince heyecandan kalbi duracak sandm. ivi yazs rakamlar tanyordu ve damadyla yapaca nemli grmeyi de unutarak beni alp doruca kendi dairesine geti. O gnden beri Leyl'mdan haber alamadm. Korktuum bama gelmiti. Onun BC yesi olduunu tahminde yanlmadm. yle ya, emrinde hazineler bulunan Osmanl devletinin koca sadrazam, Babil ilah heykellerinin peinde bir hazine avcs olamazd herhalde. Bu bama gelenler benim kanlmaz kaderimdi; Halep'ten stanbul'a doru yola ktmzda bunu kestirmi ve kendimi hazrlamtm da stelik. Ama imdi asl zntm, bir veda bile edemeden ayrldm Leyl'mn durumu idi. Kim bilir o da beni bulmak iin imdi nasl rpnyordur?!.. brahim Paa'nn gz hapsindeyken rendiime gre BC, Silistre kalesinden lme atlayan Froberger ile birlikte Tu-na'nm sularnda benim de mrekkeplerimin daldn ve kdm balklarn yediini dnerek btn almalarn ellerinde kalan haner zerine younlatrmlar, hazine avclar da Efendim Fuzul'nin matara kayn, zerindeki rakamlar ve harfleri otantik bir ss gibi gsterip ucuz fiyata bedestende satarak umutlarn birka Venedik altnyla deimilerdi. Evliya elebi ile yola ktmzda bebek olan olu imdi torun sahibi bir ihtiyard artk. Bu kadar zaman kendi bama bir hayat yaam, yalnzca Leyl'nn hasretini kendime dert 310UM edinmitim. BC'nin de, hazine avclarnn da gerilerde kald yllard onlar, kimsenin benim varlmdan haberi olmad yllar, Molla Mehmed'in ecza uvalnda zaman elediim yllar. Acaba benim iin gzel bir kesit miydi o yllar? Dorusu hi bunu kendime sormadm. imdi de buna cevap bulabileceimi sanmyorum. Unutulmutum ve zaman iinde ac ile sevinci ayn anda duymaya balamtm. Garip bir ikilemdi bu. Kdmn liflerine Keldani rahiplerin srrn zmek

zere artk kezzaplar dklmyordu, iyi de; peimden klar gibi koan bilgeler de yoktu evremde. ykm gnlleri tututurmaya devam ediyordu ama srrm benimle birlikte yitirilmi gibiydi. Bazen bir hamam halvetinde, bazen bir seyyar karpuz satcsnn kansnda yahut sokak kedilerini peinden koturan bir ciercinin sokak aralarnda yanklanan sesinde hayat damtmaya alyordum. Yal elleriyle beni torbasna koyup evine gtren kasaplardan, kasaba camisinin merutasnda ocuklara ykm ders olarak okutmak iin satrlarm nceden mtalaa eden imamlardan, ramazanlarda teravihten sonra ev ev dolamak zere kiralandm mahalle bezirganlarnn kaba davranlarndan bkmtm. Sayfalarmn kenarlarna yazlan basit ve bazen anlamsz beyitler, son sayfamda yer alan okunu tarihleri ve okuyucu isimleri, yzklerindeki mhr zahriyelerime bastrmaktan zevk alan yar aydn ukallarn mrekkep lekesi gibi duran imzalar bu yllarda oaldka oald. Kendimi orta mal bir fahie gibi hissettiim ve bir beyefendi aradm zamanlard onlar; beni zarafetle sevecek, satrlarm okuduka tatl ryalara dalacak, zerime karpuz suyu deil de gzyalarn dkecek beyefendiler aradm zamanlar. brahim Paa'nn ellerinde, kendimi Kthane deresine kurulan yapay havuzlarn ejderha bal fskiyelerinden srayan damlalar kadar aresiz hissettiim u anda, BC'nin yeniden beni bulmasna ite bu yzden sevindiimi bile syleyebilirim. aresizlik yollarm kesmi, beni eski hayatma, akn dna, i e lm istanbul'da a k13 1 1 sr dolu maceralara itelemiti. imdiki zntm elbette sevgili firkatinden, ak yoksunluundandr. Yine de bir tesellim var ki Leyl yaknmda bir yerlerde nefes alyor; yzn grmesem, sesini duymasam da teniyle cildimin arasnda ayn gne douyor, ayn akam oluyor. Yzyllara uzanan varlma Efendim Fuzul tarafndan bir ss olarak desenlenen sevgilim, akmn varlk nedeni olan Leyl'm burada, yanbamda yalanacak olduuna gre onunla elbette bir gn yollarmz yeniden kesiecek diye umuyorum. Belki de bu teselli idi bana tadm byk'srr bakalaryla paylama istei veren. Kendimi deerli hissetmenin sarholuuna kaplm, kibir sahibi mi olmutum, bilmiyorum, ama dnyordum ki hazine bilinmezse ne deeri kalr!.. Nitekim Kays da, ta bata aka dm, akln yitirmi ve ylece mehur olmutu. imdi ben de ayn ak tadma gre mehur olmak, benim de hakkmd. Ak gnln iiydi ve onun olduu yerde akln yeri olmazd. Akldan gemeden ak gnle girmezdi. Duygular dncelere hakim olunca balard ak. Dnceler duygular ynlendirirken sevgiden bahsetmek kadar yalanclk da olamazd. Gnlm bana Leyl'y iaret ediyor, iyi de, neden o halde aklm ona tekrar kavumann yolunun srlarm ortaya samaktan getiini sylyordu?!.. Belki de hatay burada iledim ve Kays'n hretini kskanp hrete ermeyi istediim iin mrmn geri kalan ksmn ac ekerek geirdim. Ama ne yapabilirdim ki, benim Kays'tan daha byk bir k olduumu kyamete kadar kimsecikler anlamayacakt. Beni okuyacaklar ve okuduka Kays'm akn bytp beni hi fark etmeyeceklerdi. Oysa iimde tadm srr ifa edersem hretim Mecnn kadar artabilir diye dnyorum. stelik o zaman Leyl beni daha ok sevebilir de. hret elbette sevgilerin mknatsdr. Benim iimdeki tutkunun hrete deil de aka ynelik olduunu kimseye anlatamayacaksam ve hi olmazsa Leyl'nn k olduumu kendisine bildiremeyeceksem onun urunda ekeceim aclarn ne deeri kalr ki?!.. te bu yzden iimdeki hazineleri BC yelerine 312 um amann ok da kt olmadna karar verdim. Hem iki hazineyi birden tamak iki ayr hayat yaamak kadar ar geliyor artk bana. Akm anlatan iir dizeleri prlanta birer gerdanlk gibi sayfalanma dizilmiken, Babil bilgelerinin hazinelerinin dizildii iplikler bende yalnzca balanmlk, esir almmlk hissi uyandrmaya balad oktan beri. Birileri eskisi gibi peime dsn, iimdeki srr alsn, bylece ben de yalnzca Leyl'ma geri dnerek, onun sevgisini

paylaaym, gznden akan ya tutaym, kalbine oturan acya ortak olaym istiyorum. Srnm verirsem Leyl'ya dnebilir, onun yalandn grecek kadar uzun sre yan-banda olabilirim. Onun salarnda aaran ilk teli tek bama grmek isterken haksz olduumu kimse syleyemez bana bu yzden. Galiba kamak yerine kovalamak, saklanmak yerine grnmek istiyordum. stelik u birka saatte bile Leyl'mn parlak yanan, salkm zlflerini, yakut pembesi dudaklarn ok zlemitim ve nereye baksam bana Leyl grnyordu. Sada-bad' bu yzden ok sevdim, bana hep Leyl dolu hatralar sunduu iin... Ve bir de Ahmed Ne^im Efendi'yi... O da sanki btn iirlerinde Leyl'y anlatyordu, benim Leyl'm. Eyll'n hzn sonbahar yapraklaryla birlikte Sadabad' kaplamaya balad bu gece, BC'nin yedi yllk olaan toplantsnda, salonu aydnlatan Bohemya avizelerinin renkleri kadar cokun ve belki o kadar bahtiyarm. Bu gece iimdeki btn srlar ifaya hazr hissediyorum kendimi ve btn srlardan kurtulmu olarak yarn yalnzca ak dolu hayatma balamay umud ederek hayaller kuruyorum. Balmumu nda veya kandil islerinin kirlettii lo duvarlar arasnda srrm aratran evvelki stadlar, imdi bu parlak salonun yzlerce kandilinden ehrelere yansyan renkleri grselerdi benim yalnzca srrm deil, akm da aratrrlard phesiz. Yazk ki imdi beni okuyup anlayabilen yalnzca kii var salonda. Sadrazam paa, babil'de lm istanbul'da a ; k I 3 1 3 eyh Abdlhay Efendi ve Nadir Ali. Dier drd Hristiyan dnyann dilini konuuyor. brahim Paa, "Bilge Akeldan'n ve sadk dostlarnn erefine!" diye kadeh kaldrd, sofra rtleriyle ibrik ve pekirleri toplayan son hizmetkr da salondan ayrlnca. Rus arnn gizli servis efi olan Moses Levian, beraberinde tad kk sandktan kard cbbeyi mistik bir ritel ile brahim Paa'nn omuzlarna koydu. Ben daha evvelki stadlarda byle bir cb-be hi grmemitim. Keldani rahiplerinin giydii trden bir cbbe olduunu ve bunu eski Msr hazinelerindeki resimlerden karttrarak diktirdiini, srrn zleceini sand bu oturumda giyilmesinin Keldani ilahlarna manevi bir ba saylacan ve bylece srrn zlmesi iin kendilerine yardm edeceklerini syledi din bir vecd ile. BC'nin bilmem kanc meclisini kuran imdiki yeleri yeniden selamlamak zere stadn evresinde toplandlar. Masann zerinde ortak kaderi paylatmz o Siru balkl murassa haner, Efendim Fuzu-l'nin scakln bana yeniden yaatan eskimi matara kay, iki kar eninde rulolanm ne olduunu kestiremediim bir deri levha ve ben, Nabukadnazar'm son ayinde kurban etmek iin lkesinin drt ynnden getirttii drt ocuk gibi aresiz bekleiyorduk. Ulu Marduk'un omuzlarnda selam ayini tamamlanp onun izniyle masann bana oturduklarnda Martel Clovis nce deri ruloyu at. Merkezden itibaren yedi eit genin tamamlad bir izim vard bu derinin zerinde. Her genin dar a ksmnda Keldani tanrlarn temsil eden yedi gezegenin sembolleri, genileyen adaki be gende sras ile benim beyitlerimden elde edilen ebced rakamlarnn ivi yazs karlklar ve nihayet ayn beyitlerin metinleri yer alyordu. Her gen ayr bir renkte boyanmt. Altn rengindeki amas'a, gm renkli gen Sin'e aitti. Nebo'nun mavisi ile tar'm beyaz birbirini takip ediyorlard. Krmz gende Nergul'un ad yer alyordu 314 babil'de lm istanbul'da a k I 3 1 5 ve Marduk erguvan, Ninip de siyah gende idiler. Bunlarn yanlarnda da tanrlarn simgeleri olan, balk, baak, aslan vs. motifler vard. Her gen belli kadratlara ayrlm, milyem ve santim

hesaplan ile 360 dereceye blnmt. "Ben Kuzey lkelerinin karl kentlerinde dolarken BC bir hayli yol alm!" diye geirdim iimden. eyh Abdlhay Efendi daha nceki BC toplantlarnda tesbit edilen be beyti ayr birer kda yazmakla megul iken General Stefan, mnsn hi anlamad, ama henginden etkilendii altnc beyti iinden ezberlemeye alyordu. "Hecelerdeki ini klar, ritmik vurgu ve kesiler, uzunluk ve ksalk ynnden ilk dize ile bire bir rten sesler, insanda, bu iiri anlamasa da gzel olduu hissi uyandryor, anlamdan te ses yapsndaki mzikaliteye hayran brakyor." diye dnrken yksek sesle ve aruz takti edercesine iaret parman masaya belli aralklarla vurarak tekrar etti: Bil-dlm ki nl-han be-la i-mi ak Bir derd-li ma-ce-ra i-mi ak eyh Abdlhay Efendi, General Stefan'in hayranln arttrmak iin olsa gerek, sylediklerini tercme edip anlatmas iin Erdelli Rakoi'den ricada bulundu: "Akn gizli bir bela olduunu bildim... Hem akn dertli bir macera olduunu da..." Sonra heyecanla devam etti szlerine: "Bizim hlimiz de bu beyitte Fuzul stadn syledii aka benziyor. Keldani stadlann uzay srlar bir aka dnt hepimizde. Btn aklar gibi gizli ve btn aklar kadar belal. almalarmz herkesten saklaymz bile klarn sevgilerini gizlemeleriyle rtyor. Uzay tabletleri urunda yzyllar aan maceralarmz da birer ak derdiyle dolu. Aklamak kadar saklamak da tehlikeli. Dertli bir macera ki bizim dervilerin Tanr akyla akttklar gzyalar bile yannda muhallebi ocuklarnn szleri kadar masum kalr. Ak, elbette gizli gerek. Yoksa srekli olmazd. Allah'n kendini gizlemesi ki, kulunda I: srekli bir aray uyandrr. Bakt ve grd her eyde Allah' arayan dervi gibi, uzayn sonsuzluu iinde yaplabilecek galaksiler aras yolculuk da bizleri Keldani tarikatnn dervilerine dndrd. Sevdiinden bakasn grmeyen km gzleri gibi imdi gzlerimiz. Nereye ynelsek eski stadlarn ifrelerini grmek istiyoruz. Bir k iin dnyann en byk nimeti ve en yksek lezzeti sevdiine kavumaktr ya hani, biz o sevgiye ulamak iin yzyllarn akn birbirine eklemleyip durmaktayz. Bu uurda btn eski yelerimizle birlikte ektiimiz ile ve skntlar; bedbahtlk ve kederlerin ls, elbette arzusuna ulaan bir kn sevinci kadar ycedir. nk ak ne kadar yce olursa, ak sahibini o kadar hasret ve ayrlk acs ekmeye mahkum eder kader. Yahut k ne kadar ac ve keder yaarsa ak da acs orannda oalr. Ayrlk acsnn bykldr vuslatn sevincini kat kat arttran. Vuslatn nihai zevki, ayrln doruklaan acs kadardr. Evvelki stadlarmzn oaltarak gnmze tadklar be bin yllk aklarn vuslat sevincini yaamaya imdi ok yaknz." Bu arada pencere kenarna yryp herkese obanyldz'n gstererek devam etti. "tar'n btn beyazlyla parlad bu gece, amas'n kzl klaryla aydnlandnda dnyann hakimiyetini ayaklarmza serecek, bilgi ve altnlar bizim olacak. Ktphaneci stadn 'Ak bilen biri iin yedi gerek sr vardr. Bu yedi srra sahip olan dnyaya hakim olur.' dedii sr bu gece btn gizliliini aa vuracak ve dnya yuvarlan bir elma gibi sunacak avcumuza." Stefan "Evrende cisme baktmz yer nemlidir!" diye balad szlerine ve "Itar, bize gz krpyor bu gece." diye umutla konutu: "Evrende devaml bir gelime ve genileme olduunu hepiniz bilirsiniz. Itar sanki parlaklnn doruundan zamana hkmediyor bu gece. Zaman varolurken hacim, scaklk ve younluk birer boyut olmulard hani, hani ykseklik, derinlik, genilik ve en ortaya kmt. O vakit Tanr kozmik evrenin iine bir esir maddesi koydu. Sv gaz biimindeki bu madde gk katmanlarnn birbirlerine karmasn nledii gibi her 31 6 Kabil'de lm istanbul'da a k I 3 1 7

katmann bir dieri iinde farkl bir istikamette dnmesini de salar. Erken evrenden eski evrene ve imdiki evrene geen zaman bu sv ile dnn tamamlayabildi. Yn duygusundan, gece ile gndzden bamsz bir nm ile evreni hareket ettiren Tanr, bylece yz milyarlarca yldz kmelerinden oluan galaksileri ve mstakil sistemleri yaratt. Yce Marduk, Nebo ve Itar o zaman birer karar verdiler ve biz lmllere kaderler izdiler. Ariya Akeldan'm tabletlerinde bundan tesi yazl phesiz. Orada s ve k yl hesaplamalar ile ktle ve hacim hesaplamalar bulunmakta. Her galakside farkl ktle ve ap varolduuna gre en yakn dnyaya gidilebilecek zaman lmn bu gece bulacamz ifrelerle kuracamz BUAM'da ksa srede hesaplayabileceiz." "O vakit ilk nce seni gnderelim istersen Stefan!" diye takld brahim Paa ve "Felein yedi tabakasndan sanki urack-taym gibi konuuyorsun!" diye hayretini belirtti. "Evet!" diye cevaplad General Stefan "Galaksilerin kmelenmesi de kyler, kasabalar, ehirler gibi irili ufakldr. Saysz sistemde saysz kyler ve ehirlerle karlaacaz orada, ilk giden ben olursam dnte size anlatrm." "Elbette!" dedi Abdlhay Efendi, "Lagar Hasan elebi de zaten Isa Peygamberin selamn getirmiti Sultan Murad'a. Ama o pek de uzaa gitmemiti." Nadir Ali ile Levian btn bu konuulanlar anlayabilmek iin ok gayret sarf ettilerse de birka cmleden sonra konudan koptular. Hatta Levian bunlarn kfre girdiklerini ve Tanr ile alay ettikleri iin tevbe etmeleri gerektiini syleyip durdu. O srada ben, "Bunlar eer Akeldan'm tabletlerine ular da orada elektron, proton ve ntron hesaplarn okurlarsa, iksir dedikleri eyin aslnda %75 hidrojen ile 525 helyumdan olutuunu renirlerse, evrenin enerji reten rezervlerinin bitmesi halinde bir termal kyamet yaanabilecei gibi hesaplamalar grrlerse ve yapmay hayal ettikleri uzay yolculuklar iin en yakndaki galaksi gezegenine ancak 10 zeri 6 k yl mesafeyi katettikten sonra gidebileceklerini arlarlarsa, herhalde akllarn oynatrlar." diye dndm. Uzayn derinliklerine ait ne kadar bilgileri var ise hepsi sra ile ve sanki birbirlerinden daha fazla ey bildiklerini gsterme inadyla anlatp durdular. Kimisi Dou mistisizminden, kimisi tanrtanmaz teorilerden, kimisi eski Yunan filozoflarnn fikirlerinden dem vuruyor ama hepsi de Babil bilgelerini hakl kartacak sebeplerle teoriler retip kendisinin doru bilgiye sahip olduunu sylyordu. Bu konudaki bilgileri bitip de sohbet konusu gelecee ynlendirildiinde dnyann yeni ehresini hayal etmeye baladlar. Szlerindeki gizli emellerden anladm kadaryla bundan yedi yl evvel yaplan BC toplantsnda nemli kararlar alnmt. Hepsinin o toplantya katldklarn da yine konumalarndan anladm, ibrahim Paa ile Nadir Ali Han sayfalarm arasnda ifre ararken eyh Abdlhay Efendi ubuunu tttryor, dierleri de Bab'in kutsal kurban ayininde iksirli su yudumlar gibi arap iiyorlar, yapacaklarn konuup tartyorlard. Konu Avrupa'daki siyasi deiikliklere geldiinde Martel Clovis ald sz: "Yarndan tezi yok, yce kralm XV Louis'ye bir ulak gnderip Orleans dk Philippe'in naiplii-' ne son vermesini ve smrgelerinden gelen altnlar gizlice harcayan kardinal Fleury'ye inanmamasn syleyebilirim artk. Bu gece zeceimiz srrn gcyle Fransa'ya dndmde vezir olabilir ve dnya yeni eklini alrken Fransa'nn yce menfaatlerini Cemiyetimiz'in kutsall adna koruyabilirim." "Elbette eli hazretleri!" dedi Nadir Ali Han ban sayfalarmdan evirip, "Elbette!" ah Tahmasb'n boyunduruundan kurtulup Afar Devleti'ni kuracam gnn hayali de beni mest ediyor. Kont Rakoi'yi Erdel'e, General Stefan' Avusturya'ya gnderdik mi btn Avrasya'da uzun bir bar dnemini balatrz. Bundan byle sava iin harcayacamz igc ve paray hep beraber uzay aratrmalarna ynlendiririz. Abdlhay Efendi'nin

3 1 8 um yenieriler zerindeki gcn kullanarak u gnlerin modas kazan devirme fsltlarn tersine evirip Osmanl askerini de bara raz ettik mi i kolaydr. Artk ver elini Balkanlar ve BUAM. Belki de srrmzn gml olduu Musul'da kurarz BUAM' ve lkelerimizdeki bilim adamlarn oraya toplayp insanln ortak kar iin almaya sevk eder, nlerine ynla altm ve Bilge Akeldan'n parmak izlerini tayan tabletleri koyarz?' "Dostlarm!" dedi ibrahim Paa hakim bir ses tonu ile, "imdilik planlarmz erteleyelim ve beytimize dnelim. 'Nihan' ve 'ak' szcklerinin ebced toplam 576 ediyor ve beytimiz de 1375'inci beyit. imdi bu iki rakam arasndaki ilikiyi bulmamz gerekiyor. Ortak rakam olarak Babil tanrlarnn adedi olan yediyi aldktan sonra geriye kalan rakamlarn toplam ilkinde onbir, ikincisinde dokuz ediyor. imdi soru u: Onbir ile dokuzu toplayacak myz, yoksa k bykten karacak myz?" "Bunlarn hi birisini yapmayacaksnz! 1375 saysnn rakamlarn toplayacak ve elde edeceiniz 16 saysn yediye bleceksiniz ki arta kalan 2 rakam sizin altnc ifreniz olacak." deyivermek geti iimden. Bu gece gn domadan btn ifrelerimi bulmalarn ve beni Leyl'ma iade etmelerini arzuluyordum nk. O gece avizelerin parlak kandilleri Sadabad saraynn nakl duvarlarnda gn yla bulutuunda hepsinin yorgun gzleri ve arap ile bulanan zihinleri derin bir sessizlie gmld. Eyll'n son gnnde sert esen sabah rzgr stanbul'da alnan davullarn sesini getirmeye baladnda ise hepsi birden bu sesleri duyamayacak kadar derin uykulara dalmlard. Oysa stanbul surlarnn iinde, vaktiyle tersanede gemicilik yapt iin Patrona lakabyla anlan hamam tel-lak Halil ile zaarc blnden Muslu Bee, yanlarna topladklar onyedi kii ile isyan bayran am, "er ile davamz vardr; mmet-i Muhammed'den olanlar sancak altna gelsin!" diye bararak Bayezit Camii yaknndan Sultanahmed'deki babil'de lm istanbul'da ask|319 Atmeydam'na kadar gelmiler ve yzlerce Istanbullu'yu sancak altnda ayn cmleyi tekrar eder duruma getirmilerdi. Ordu skdar'da olduundan ehir korumaszd. Sultan III. Ahmed sarayda ne yapacann telanda sadrazam brahim Paa'y aratyordu. Toplanan halk "brahim Paa Tebriz'in ah'a teslimi iin gizli emir vermi; orduyu burada o yzden oyalyor, eriat isteriz!" diyorlard. Bu "eriat isteriz!" sznn anlam, "Sululara cezas verilsin; kanun uygulansn!" demekti. Aslnda halkn ou sadrazamn lks hayata dalmasna, kendilerinden alnan vergileri kiisel karlarna, elenmek zere yaptrd kklere, saraylara ve o gne kadar istanbul halknn hi tank olmad elencelere harcayarak devleti batrdna; bunun sonucunda da fakirin iyiden iyiye fakirleip zenginin daha da zengin olduu bir vurgun dzenini getirdiine isyan ediyorlard, ibrahim Paa Sadabad saraynda szm yatarken istanbul'da halk ayaklanm, ehri ele geirmeye ve kelle istemeye hazrlanmaktayd. leye doru saylar binleri bulan isyanclarn nde gelenleri aslnda dindar insanlard ve gerekten de devletin yoldan sapm olmasn hazmedemedikleri iin bayrak amlard. Ama asl kalabal ynetimden memnun olmayan fakir halk oluturuyor ve gizliden gizliye "Neden pastadan bize de bir dilim verilmiyor!?" fikrini tayorlard. Bunlara Baba Cafer, Galata, Rumelihisar ve Tersane Zindanlarndan salverilen sulular da katlnca olanlar olmu, ehirde yama ve cinayetler balamt. ibrahim Paa ve BC'nin gizli toplantsna katlan yeler leye doru isyan haberiyle uyandrldlar. Olan olmutu, ibrahim Paa akam eyh Abdlhay Efendi'nin ayr ayr ktlara yazd alt beyti birer birer BC yelerine verip "Bunlar koruyunuz ve dnyann geleceini uzaya tamak zere bir daha toplandmzda beraberinizde getiriniz." dedi. Her biri klk deitirerek ayr istikametlerden ve ayr yollardan kenti terk etmek zere daldklarnda Hilal-i Osman gizli

tekilatnn hafiyeleri ge kaldklarn anladlar. Sadabad saraynn geni salonunda yalnzca 32 0 youn bir anason kokusu ve kirli iki kadehleri vard. Haneri Martel Clovis, Efendim Fuzul'nin matara kayn da General Stefan alp gtrmlerdi. Keldani kesim cbbe ile Babil tanrlarnn isimleri yazl deri kartuu da Bektai Babas Abdlhay Efendi hrkasnn altna gizleyerek tekkenin yolunu tutmutu. ibrahim Paa Sadabad sarayndan kmadan damad Kaymak Mustafa Paa'y artt ve beni ona emanet ederek "Bu kitab ehir olan Nedim'e ver, iyi saklasn! u badireyi atlattktan sonra emanetimizi alrz!" dye tenbihledi. Bunu sylerken Nedim Efendi'nin o muhitlerde en gzde air olduunu ve says binleri bulan kitaplar arasnda benim rahata gizlenebileceim gereini dnyordu. Leyl'm son kez o gn uzaktan grdm. Alyor ve korkuyordu. Benim akm bilseydi ve imdi aktt gzyalarndan yalnzca bir damlasn banmdaki igsi lekesinin zerindeki akayk resmine drsn diye iimden geirdiklerimi hissetseydi, phesiz imdi her eyi brakp btn tehlikeleri gze alarak beni aryor olurdu. Rukl'in kanyla barma izdii akayk, onun gzyayla sulansayd eer, kyamete kadar solmazd elbette. Beni ilk grdnde ayn yerimden, akayk resminin zerinden pm dudak izleri kanc gbekten annesi olan Leyl'nn dudak izleriyle birbirine karmt. Yazk ki o beni ayn yerimden pmedi ve ben Dicle'nin serin yamalarndaki hayatm ve lde yzyllar nce braktm sevgilim Leyl'nn dudana deebilmeyi hayal ederken hurma lifleriyle kazana atldm gnk acy yeniden yaadm. imdi onun soyundan ve onun torunlarndan benim iin yeniden yaratldna inandm bu gzel kz, bu kara kal, kara sal dilber, bana ayn acy ikinci kez yaatyordu. Efendisi Kaymak Paa'nn elinde beni grnce almak zere komu, ne ki paa beni ona deil Ahmed Nedim Efendi'ye vermiti. Nedim'in iki yznden iyice titremeye balayan ellerinde Sadabad sarayndan uzaklarken, salar gibi baht da kararan Leyl'm bir daha gremeyeceimi babil'de lm istanbul'da a 5 k I 3 Z 1 anladm ve iim nesiller nceki acyla tekrar yand. ykdeki kimliime dnmtm. Leyl'y son kez krlarda grp akm tekil yaamak ve sevgimi oaltmak iin ssz llerin yolunu tuttuum gn yayor gibiydim. Hayatm ykme kilitlenmi, kaderim yine keder olmutu. Nedim Efendi'nin Beikta'taki evinde sekiz gn bekledim. iirle dolu sekiz gn idi bu. apkn iirler sylemeye alm olan Nedim Efendi artk korku iindeydi ve Efendim Fuzul'nin beyitleri arasndan kendi hline uygun beyitler okumay zevk edinmiti. Hatta bir gece Efendim'in baz iirlerine benzer iirler bile yazd. Hayrettir, Efendim'in dizeleri kadar gzel dizeler sylyor ve onun platonik akn, hayal ettii, yahut koynunda geceler geirdii gzellerin yahut olanlarn tensel zevkleriyle sslyordu. Konanda bahevanlk yapan Arnavut olanna 3 22 l.m tutkun olduunu anlamakta gecikmedim. Arada srada artp bir eyler sorma bahanesiyle kendisini ona sunmak istiyor, ama delikanl bu ellilik kart gulamparann ivelerine kanmyordu. Hele bu delikanly elinden kard vakit yazd birka gazelinde Efendim Fuzul'nin lirizmini at bile oldu. Benim Efendim akn kendisine k idi; oysa Nedim Efendi k olduu dilberi koynuna alp ak dizeleriyle zevkin doruklarn yaatmak istiyordu. Divan iirinin hayal sevgilisinin onun dilinde ete kemie brnm olarak yaadn hissedebilirdiniz. O hayal etmek yerine dokunmay, sevgisini anlatmak yerine sevgilisinin mahrem yerlerini pmeyi dile getiriyor, tam da yaad an kalburst elence dnyasna uygun cinsellikleri anlatyordu. ykm

okurken akmn yceliine ve nasl olup da Leyl ile karlatm zamanlarda ona sahip olmadma, bir kere olsun onunla beden bedene sevimediime, Efendim Fuzul'nin neden byle bir sahneyi de yazmadna hayret edip durdu. Onun ak, Sadabad elencelerini enlendiren sazlarn tellerinde hayat buldu, yazd arklar stanbul hafifmerep kadnlarnn dillerinde modaya dnt. Gen kzlara laf atan delikanllar onun beyitleriyle konutular, klar sevgililerine onun dizeleriyle ilan- ak ettiler. Efendim Fuzul'den bu yana istanbul semalarn dolduran asil aklar, yerini cinsellie brakm ve Nedim de bunun szclne soyunmutu. Ama yle gzel sylyordu ki o bunlar!... Nedim Efendi'nin iirlerini okuyup da ak inkar edecek bir tek fani bulunmaz u dnyada. Saraydaki hadmaalara bile okutsanz, onun iirlerindeki ak ile yrekleri yanard phesiz. Sekiz gn boyunca Ahmed Nedim Efendi'nin baz divanlardan iirler okuyup i geirdiine, defterine yazd baz yeni iirlerinde de hep o eski gnlerin hasretiyle yandna ahit oldum. ehirde oluk gibi kan aktldn biliyordu ama iki kadehlerinin dibini bulduka bahevan olan zlemekten kurtulup bir trl olup bitenleri mantk erevesinde deerlendiremiyordu. Bu babil'de lm istanbul'da a;k|323 tavrndan dolay onu ayplamyordum, nk ehrin isyan beni de yalnzca Leyl dolaysyla ilgilendiriyordu. Kim bilir imdi neredeydi? Acaba bir kendini bilmez yenierinin eline mi dm, bir kanun kaa tarafndan m kirletilmiti? Belki de lm ok yaknmdayd ve ben burada sevgilim iin hibir ey yapamamann aresizliinde rpmyordum. Nedim Efendi ise gnahlarn anarak yanp tutuuyor, ama son anda tevbekr olmay nefsine yediremiyor, Firavun imann kabullenemiyordu. Yaratc'nn huzuruna kara bir yzle kacan dnyordu ama'yzn aartacak hareketi yapmay da kendine yediremi-yordu. Ona baktka, belki deeri yzyllar sonra anlalacak bir deha gryordum; heder olmu bir deha. stanbul'da konuulan Trke'nin dehas, stanbul'da zevke dnen hayatn dehas, ince zevklerle yorulmu bir sanat ortamnn dehas. evresi kadar kendisi de zarif olan bu adam zarif bir mekanda, zarif zevkler iinde yaamt. Bulunduu an sosyal hayat ne kadar kt ise sanat ortam ve zevki o kadar gzel ve iyi idi. Lle bahelerinde ve Sadabad'da rafine bir zevk halini alm olan sanatn ibresi iirde, evrecilikte, mimaride, musikde, renk ve desen sanatlarnda, cam ve kuma gzelliinde, mermer ve su damarlarnda, dnce ve bakta estetiin zirve noktalarna vuruyor, sosyal hayatn irkinliini rtyordu. Bir devletin kronoloji mr olutuktan sonra sanat mr beliriyor, k alar baladnda da sanatta zirveler kendini gsteriyordu zahir. Osmanl devletinin i ve d yenilgileri ile bir gerileme balayal epey zaman olmutu ama sanatta ykseli hl devam ediyordu. Ahmed Nedim'in, ibrahim Pa-a'nn ve III. Ahmed'in anda yaayanlar ite byle bir atmann ocuklarydlar. Bir pazartesi gnyd. ehirden gelen silah sesleri ve isyanclarn barmalar giderek daha yakndan iitilmeye balanmt. Kuluk vakti Nedim Efendi evindeki son rak iesini de 3 24 hm fondiplemi, ama lm korkusunu yenememiti. Kuanda tad afyon macunlan da bitmi, hizmetkrlarn "Bana hap bulun!" diye tartaklyordu... O srada avlu kaps hzla vurulmaya ve "Bre ibrahim dalkavuu! Son duana hazrlan!" diye atlak sesler gelmeye balamt. Beni ve kendi iirlerini yazd defterini iki kat muambaya sarp st kat salon demelerinin gizli blmesine, vaktiyle afyon ve esrar saklad taban tahtasnn kirileri arasna saklad, isyanclar eve girdiklerinde Nedim Efendi'nin atdaki kiremitlerden baheye doru szlen son inleyiini duydum. Gelenler onun komunun damna atlayp kamak isterken dp ldn syledilerse de ben onun, canl ele geerse namusuna ve onuruna dokunulacan bildiinden canna kydn anladm. gn sren sessizlikten sonra eve gelen bir cariye yamalanm konaktan birka para giysi ile beni ve Nedim Efendi'nin divann alp Surdibi'ndeki batakhanelerin yolunu tuttu.

Karaky'deki ahap kprden geerken Sleymaniye srtlarnda Leyl ile ka geceler koyun koyuna sabahladmz Kaymak Mustafa Paa'nn konan grdm. atsndan hl dumanlar ttyordu ama artk eski konak deildi. Belli ki iine ehir sergerdeleri yerlemi, eyalarn yamalayp bekar odalarna dndrmlerdi. Aralk ortalarnda istanbul'da lle saltanatnn srld Sultan III. Ahmed devri tamamen kapanrken bu gzelim kent bir yangn yeri gibiydi. Ne ini ve kt fabrikalar, ne kuma ve uha imalathaneleri, ne de Sadabad'daki kasrlar, kkler, havuzlar ve lle baheleri vard artk. Mteferrika'nn matbaas da, alan yeni mektepler de artk birer ta ynndan ibaretti. Halk kenti yamalarken ben de beyitlerimin ve sayfalarmn yamalanacandan korktum. Birka gn, sanki minyatrlerim inenmi, dize dize incilerim datlm, ykmn masumiyeti kirletilmi gibi hissettim. Gerekten herkes iin ac dolu gnlerdi, istanbul, Bizans'tan beri byle bir felaket grmemi, halk "kutluluk yurdu" anlamnda Dersaadet veya "emniyetin babil'de lm istanbul'da ak|325 evi" anlamnda Darleman dedii ehirde hi bu kadar korku ve dehet yaamamt. Leyl'dan bir daha haber alamadm, yayor muydu, kimlerin eline gemi, hangi kirli eller srma salarna dokunmutu bilemedim. Btn yalnzlara dokunan kirli eller ona ne kadar dokunmutu, onu da bilemedim. Kara gzlerinden kanl yalar akt zaman yannda olamamann acs sonraki yllarda iimden hi kmayacakt, yle hissediyordum. Bir u'lesi var ki em'-i cann Fanusuna smaz asumann eyh Galip Can mumunun yle bir alevi var ki; Gkkubbe denen fanusa smaz!.. XXVI Bu, Galata'da Derviler Gecesi ve Akn Bilinmez Bilmecesidir Galata Mevlevihanesi'nin hlamur kokulu kameriyesinden skdar'n camlarna vuran gurubun kzlln seyrederken buradaki mistisizmin istanbul kltr hayatndaki rafine zevke ka yzyllarn birikimiyle ulalabildiini dnyordum. Varlnn btn hcrelerini iire peke ekmi olan ben, bir yan stanbul'un en gzel manzarasna sahip olmakla hayata, dier yan srtn mezarla vermekle lme bakan ahap ile mermerin bulutuu bu mistik kompleks arasnda kyamete kadar mutlu bir hayat srebilirdim. Gnler burada parke deli meydann ortasndaki manolya aac etrafnda toprak ile sevginin bulumasnda elenmekteydi. st ktphane, alt sebil ve mu-vakkithane olarak kullanlan mtemilat ile trbenin ta duvarlarn birletiren kemerli kapdan giren bir ziyareti sada emenin, solda ilehanenin ulvi sesiyle karlanr. Hayatn iire gz krpan zevkleriyle musiknin ahenk tutkunu namelerinin babiTde lm istanbul'da ak|327 birletii kuyulu kameriyenin karsna hamnn -Buradaki derviler llerine 'suskunlar' anlamnda hamn, ly gmmeye de 'srlamak' diyorlar- yaplmas, bu talk meydanda lm ile hayatn bulutuu fikrini uyandrr zihinlerde. katl ahap mevlevihanenin mermer basamaklar deli giriinden sonra gcrtl merdivenlerin, kafeslerin, sema meydannn, eyh dairesi ve sazende mahfilinin hkm balar. Buradaki her bir nakn stne asrlarca sren musik nameleri sinmitir. Meydanda dnen canlarn tennureleriyle ahenk bulan besteler buradan btn istanbul ufuklarna yaylr.

Benim ahane bir konuk edasyla girdiim Mevlevihane, o gnlerde Galata'daki eliliklerin ve kiliselerin arasnda islam'n gler yzn temsil ediyordu. Tekkenin her zamanki mdavimlerinden ayr iki tr ziyaretisi olurdu; ya meraklarn yenmek isteyen eliliklerde grevli ecnebiler, ya da istanbul sokaklarnda yaayan dknler. Birincilerin kalplerini, ikincilerin de karnlarn doyurup gittikleri bu dergah, sultann geldii ender vakitlerde ise zaten alk olduu mistik protokole bir de devlet protokoln ekleyerek en rafine hayatn yaamaktayd. Byle zamanlarda tekkedeki her bir hareket ve kprdantan bile estetik bir zevk duyar, sanki bu insanlar yaamyorlar da sanat deerlerine biilmi rolleri oynuyorlar zannederdim. Surdibi'ndeki batakhanelerden Galib Dede'nin nne d-esiye kadar istanbul'un izbe evlerinde yllarca savruldum durdum. Yedikule'den Ayvansaray'a, Galata'dan Eyp'e bazen bir sandalda, bazen bir kanda tanrken hep akl gbeinin altnda alan insanlar tandm. Eyp'teki helvac dkkanlarnn, Sulukule'deki hayat kadnlarnn insan eti kokan odalarnda ka klhanbeyi ve sergerdenin kaba ve kfrl sesini dinleyerek ne kadar zaman getiini imdi hesap bile edemiyorum. O yllar yaayanlar istanbul'un isizlik, alk, anari ve ehvetle imtihan edilmekte olduunu sanabilirlerdi. Bereket versin 328 kimse beni tanmyor, peimde uzun zamandr karanlk yzler dolamyordu. Arada srada bir hayat kadnnn karlk gremedii aknn gzyalarn yklenerek uykuya daldm ve kendimi Leyl'mn koynunda grerek uyandm kabuslarm artmt. Bir yandan Leyl'm grmeyi umut ediyor, dier yandan onu buralarda grmekten korkuyordum. ok sonralar, "Artk yalanm ve bensiz lmtr!" diye ondan umudumu kestiimde onunla karlaamam olmaktan buruk bir teselli bile hissettim. zmn aktan yaratldn en fazla hatrladm ve aka en fazla zlem duyduum bir zamanda, barma Hzr eli demi gibi, yolum bu mevlevihaneye dt. Saaklarda sarktlarn kllara dnd bir gn batmnda, kar boran arasnda, vendire Veyis, sebilci dedeye "eyhe diyeceim var!" deyip kapa mevlevihaneden ieriye atmt. Akam ezanndan sonra tekkenin kaplarnn kapatlp, ne ieriden darya, ne de dardan ieriye geilere izin verilmediini biliyordu vendire Veyis. Niyeti, ayaz alp satmada olan kara bacaklarn scak bir postta uyuyarak dinlendirmek ve scak bir kap orba ile midesine cila vurmakt. Dn geceyi koynunda geirdii dostu Rastkl Anu ile kavga etmi, ona ders olsun diye de en sevdii eyasn, yani beni elinden zorla alp sahaf esnafna okutacan sylemi, ama bu soukta Zindanarkas'ndan ta Bayezid'e gitmeyi gze alamayarak sala Galata meyhanelerinden birinde bir tanda rastlayp rampa olma hayali ile Beyolu'na km, ama uzun zaman gezinip de bir tandk bulamaynca, aklnca tekkeye snmay dnp bu dar vakti kollamt. Sebilci Dede bu vakitte eyhin kendisini grmesinin mmkn olmadn, yarn gelmesini sylediyse de iinin nemli olduunu, yoksa maraza karacan syleyerek direnmiti. Aslnda babayiit bir adamd vendire Veyis. Kastamonu'da sevdii komu kzna gz koyan yan mahalle delikanllarndan birisinin, babll'de lm istanbul'da a s k]329 Gl blbln sektmtnden Perem zlf takmndan Geme mescit yaknndan ok namazlar bldrrsn diye trk yakmas zerine saldrmaya davranp kanl olunca soluu stanbul'da alarak izini kaybettirmi, batakhanelerde srtmeye balamt. Kaslaryla tuz toplayp kirpikleri zerinde yryecek gayrette bir delikanl iken kaderin onu buralara sevk etmesinden ii ezik, yrei buruktu. Anu ile yollar kesitiinde yalnz ve aresiz, ban koyacak bir omuz aryordu. Anu

ise Byk ar'da tr satan bir Endls Yahudisi'nin ar pazar dolaan hoppa metresiydi ve Balat'taki konan bu Kastamonulu bahvan dikkatini ektikten sonra konaa daha sk gelip gitmeye balamt. Aradan iki ay gememiti ki Anu ile Veyis fndk krmaya, gizli eker inemeye balamlard. Hatta bunu bir oyun ve elenceye evirmiler, sorumluluklarndan syrlp pervaszca birbirlerine yapmlard. Bir defasnda Anu, tr bezirganyla sabahlad gecelerden birinin ardndan hamama gideceini syleyerek yla kol kola, bir kar koca gibi evden kmlar, Veyis de pelerine dmt. Niyetleri adam savp bulumakt. Ne ki Anu hamama girdikten sonra efendisi onu kar kahvede beklemeye balam, bu da Veyis'i telalandrmt. Daha aradan birka dakika gemi gememiti ki hamamdan kan bir kadn doruca Veyis'in yanna gelmi ve "Civanm gel benimle!" diyerek koluna girivermiti. Bu, az evvel hamama giren Anu'tan bakas deildi ve ieride ykanmak yerine hamamda yedek beklettii bohasndan elbisesini deitirerek, sanki baka bir kadn gibi, Endls Yahudisi knn gznn iine baka baka ve salna salna geip Veyis'i ke bandaki bir eve sokmu, bir saat sonra yeniden nce hamama, orada eski kyafetlerini giydikten sonra kendisini bekleyen kna dnp sanki hamamda ykanm da yorulmu gibi bitkin admlarla konaa geri dnmt. Hamamda bir boha 330 I um babil'de lm istanbul'da a k I 3 3 I kyafet bulundurmakla kotarlan bu kaamak birliktelik birka hafta ayn plan zerine devam ettikten sonra vendire Veyis onu Endlsl efendisiyle paylamak istemeyince nce bir ev tutup yanna alm, sonra da masraflarna g yetiremeyince pezevenkliini yapmann krl bir i olacan dnerek bkn hayatn kollarna atlmt. *** Sebilci dedenin haberini eyhe gtren can, tekkenin merdivenlerini hzla inip yanlarna dndnde beraberce ta basamaklar ktlar. st kattaki eyh dairesinin nnde beklerken ieriden "Buyurunuz!" anlamnda iki kez el rpma sesi duyulduunda 'dervi can'n yapt gibi o da kapnn svesine hafife dudan dedirerek ieriye girdi. Beni kuann iine gizlemeye altysa da cildimin emsesi akta duruyordu. stelik o gn yen yalnzca o deildi; baz sayfalarmn yazlar dalacak derecede nem kapmtm. eyh Efendi'nin dairesindeki scak hava bana da iyi gelecek diye sevindiimi saklama-malym. Peykede oturmu kitap okumakta olan eyh Efendi'nin, namn sk sk duyduum Galib Dede olduunu grnce Veyis'ten ok ben heyecanlandm. Otuz yalarnda, orta boylu, yznden huzur yaylan seyrek sakall bir beyefendi idi bu. Yere oturmu kendisini dinleyen canlara, o gnlerde bir iddia zerine yazmaya balad Hsn Ak adl mesnevisinden blmler okuyor, fikirlerim alyordu. Adn oktandr duyduum, Sultan Selim-i Salis'in kz kardei Beyhan Sultan'n tutulduu, iirin merkezini bu tekkeye endeksleyen "Pamuk eyh" ite karmda idi. Gnn batmak zere olduunu dnd iin olsa gerek, Galip Dede hemen sordu: "Buyur efendi, bir hizmet mi vard?" Ellerini nnde kavuturmu olan Veyis ban yerden kaldrp nce eyh Efendi'ye ardndan da evresindeki dedelere bakarken kzard, bozard ve "Bu gece burada kalabilir miyim?" diyecei yerde erkeklie yediremeyip tarikat dilince: "eyhim, izin verin soyunacam!" deyiverdi. Bu, mevlevile-rin zel terminolojisi iinde "Tarikatnza gireceim, size in-tisab edip bir sikke, bir tennure ile yetinecek ve lahi ak-

arab ile sarho olacam." demekti ama Galip Dede bylesine ayaz bir gnde, bu yar plak adamn tam da bu vakitte geliinden, amacnn ense yapp aa konmak olduunu anlam, glmemek iin kendisini zor tutuyordu. nce biraz dnd, sonra evresindekilerin yzlerine bakt ve: "Efendi!" dedi "Soyunmak kolay, ama nce seni bir giydir-meli!" Sonra da ieriye beraber girdiimiz dedeye bakarak ilave etti: "Gtr bu can. zerine bir kat urba verip giydirsinler ve bu gece yerini hazrlasnlar!" Mevlevihanedeki ilk gecemi, alt katta, meydana alan hcrelerden birinde, kei postu zerine serilmi yn bir yorgan rtnen vendire Veyis'in yastnn altnda geirdim. Veyis, btn gece eyh huzurunda syledii sz dnp nefsiyle att. Bazen, srf bir gece geirmek iin yalan syleme zilletine katland iin kendisine kfrediyor ve ertesi gn buradan nasl svacann planlarn kuruyor; bazen de oktandr yaad 33 2 um kt hayata artk bir son vermek gerektiini dnp "Bu yalan bana Allah syletti, bunda da vardr bir hayr!" diye kendini teselli ediyordu. Bense btn gece Veyis'in burada yerlemesi iin dua ettim saylr. Bunu onun iin mi, yoksa kendim iin mi istediime imdi bile karar veremiyorum. Ertesi sabah hayat erken balad. Herkes sabah namaz iin ibrik ve leen bandayd. Ocak zabitam dolu ibriklerin sonuncusunu getirip kirli leenlerin sularn da dktkten sonra cemaatle namaz klnd, imamn nl mzisyen Hammamizade ismail Dede Efendi olduunu ve o gece Veyis gibi onun da tekkede misafir bulunduunu sonradan rendim. Mezzinlerin ise tekkenin bir nceki eyhi mzisyen Ali Nutk Dede'nin rencileri olduuna phe yoktu. Bulunduum hcrenin ak kapsndan duyduum ve hissettiim bu ibadetin huu ve ulviyeti beni ok etkilemiti. Kanun Koyucu zamannda, sarayda klman sabah namazlarn hatrladm birden. Gzel sesli imamlar, musik bilen mezzinler, arada ilahiler ve tekbirlerle klnan namaz, beni Rukl'in dualara kartrd gzyalarnn hatralarna gtrd. Sabah namazndan Veyis de benim kadar etkilenmi olarak hcresine dnd ve tekkedeki canlar sabah zikirlerini tamamladktan sonra kuluk vaktine dek uyuduklar halde o hep alad. O gece hayatn deitirecek bir rya grd her halinden belli idi. Gzyalar onunla birlikte benim de zerime sinen kfr szlerini ve ucuz hayat kirlerini ykayp temizledi. Kuluk kahvaltsna arldmzda ikimiz de arnm, hazrlanm, teslim olmutuk. Tekkenin d kaps kendisine ald ve utandrlmadan sokan yolu gsterildii halde Veyis, Kazanc Dede'nin tarif ettii ekilde matbah- erif giriindeki saka postuna diz kp oturarak olup biteni seyretmeye ve kendisini snamaya gnll olmutu. Onun iri kemikli ellerinde, tam onsekiz gn boyunca ben de Mevlevilii rendim diyebilirim. Kh muhib, kh nev-niyaz diyorlard adna ve herkes onu orada yokmu gibi davranyordu. Beni okuyamad ve iki parasna okutmak iin yanna ald iin arada srada kimse yokken resimlerime bakyor, babil'de lm istanbul'da a k I 3 3 3 bazen "Keke satsaydm!" diye hayflanyor, bazen "Bunu sata-bilseydim yolum buraya hi dmezdi!" diye kadere boyun eiyor ve ne olduumu anlamak ister gibi ocukken kulaktan dolma duyduu hikyemi zmeye alyordu. Zaten Nedim Efendi'nin evinden sonra istanbul'un kenar mahallelerinde beni gren herkes byle yapm, dilimi anlamak yerine renklerime hayranlklarn belirterek yetinmilerdi.

Matbah- erif, yemeklerin piirildii bir mutfaktan ibaretti; ama gerekte buras dergahn kalbi, bir tr idare karargh idi. eyhten sonra en yetkili kii olan A Dede'nin sorumluluundaki mutfakta ocak zabitam denilen derviler hizmet ediyor, hizmete soyunan canlarla hi konumadan gndelik ilerini yrtyorlar, bazen alverie kp bazen Mesnevi okuyorlard. Veyis, beni okuyabilmeyi asl onlarn bu damtlm zarafetlerini grnce ok istedi. "Okumu insann hali baka oluyor." diyordu iinden. Onsekiz gnlk bu afaroz dnemi tam bir ile idi. Kimse vendire Veyis'in varlyla ilgilenmiyor, vakti geldike nne azck yemek ve dolu bir ibrik geliyor, btn gn ya namaz klarak, ya i hesaplamalar, yahut dua ederek geiyordu. Daha birka gn evvel, Zindanarkas'ndaki evinde Anu'un yannda ona birisi "Sus!" deseydi yataan syrlr, "Burada oturacaksn ve yalnzca tuvalet iin, o da izin isteyerek ayrlabileceksin." emri verseydi raconu bozmu, klhanbeyliin anna leke srm olurdu ki sonu cinayete kadar giderdi; ama o burada, bu ak ortamnda kendisini susmu ve oturmu buldu. Burada hayatn daha alt perdeden ve ok yava ilerlediini gzlemledim ben. Belki de Veyis'in yllardr arad huzurun burada olabileceini dnmtm, insanlar var ile yok arasnda yayorlard. Sessiz, huzurlu, glmser, memnun ve raz. Bedenen var idiler de nefisleri mi baka yerdeydi, yoksa nefisleri hi mi yoktu, kestirmek zordu. Mutfakta en neeli geen zamanlar, arada srada mutrip heyetini idare eden kudmzen ba ile neyzenba dedelerin gelip canlara ayin-i erif ve mukabele mekleri yaptrdklar meclislerdi ve 3 34 um Veyis'in bildii ilingir sofralarna nisbee bunlar muhallebi ocuu beslemek kadar masum grnyordu. Onsekizinci gnde muhiblii hak etmi olan Veyis'e eyhin tekbirledii bir sikke giydirildi ve kendisine seyr slku retecek bir dede tayin olundu, ileride sema karacak, yeteneine gre ney flemeyi veya Mesnevi okumay renecek, ardndan krk gn sren ileye soyunarak dedelerden biri olac'ak, matbah- erifte hizmet grecek, onsekiz dervi hcresinden birisine yerleecek, sabah namazndan sonraki Ism-i Celal zikrine katlarak her biri yumurta byklndeki bin bir taneli tebihe yap-abilecekti. "Varln z aktr!" demiti dede ilk derste ve ben hcremin genilediini, daha ok genilediini ve dnyaya smadn hissettim. Bu dede mecazi akn ilah boyutundan bahsedecek diye btn dikkatimi onun szlerine verdim. "Ruhlarmz kinatta varolan her ey gibi Mutlak Varlk olan Tanr'dan kp en sonunda yine O'na varr." diyordu. Sonra devam etti: "Tanr bilgisiyle zuhur edince nce bir nur yaratt ve ona 'Mu-hammed ol!' dedi. Bu, yaratlan ilk akl idi ve yaratlan her eyin zn tekil etti. Nur bu hitap karsnda ak ile terleyip 'Allah'tan baka ilah yoktur' diye gerek Sevgili'yi ululad. Btn gzelliklerin kayna ve mutlak gzel olan Sevgili bu gzel sze 'Muhammed O'nun elisidir' iltifatnda bulundu. Sonra ruhlarmz yaratld ve bir araya toplanp soruldu: 'Elest bi-Rabbi-km?' Bu, 'Ben sizin Rabbiniz deil miyim?' demekti ve ruhlar hep bir azdan 'Kal bela' yani 'Evet Sen bizim Rabbimizsin!" dediler. Ruhlarmz bylece sz verince o gzellik karsnda sarho olup daldlar. Sonra o nurdan Allah'n tecellisi olarak galaksiler ve kinat yaratld. Dokuz kat gk ve iindeki gezegenler ile yldzlar hep bir dn ile varoldular. Birbirini evreleyen veya kovalayan bu dn anlamak iin bizim tekkedeki dervilerin dnlerini izlemen yeterlidir." Dede szlerinin burasnda eliyle dn iareti yaparak taze kokusu odaya yaylan kahvenin fincann evirip kulpunu tuttu. O srada ben, iimde tadm srr, BC'nin ideallerini ve BUAM ile dedenin H babil'de lm istanbul'da a k I 3 3 5

bu anlattklarnn rten ksmlarn dnerek "Acaba?" demitim, "oktandr uzak kaldm BC ile karlaacamn ilk iareti mi bu?!" Neyse ki dede bu bahsi abuk geti: "Sonra Allah evrenin iini drt ana ge ile ssledi. Bunlar toprak, hava, su ve atetir. Bu drt anadan ocuk dodu. Aa ve sebze gibi bitkiler, mineral ve maden gibi canszlar ve hareket yetenei verilmi hayvanlar. Hayvanlarn yalnzca bir blmne akl verildi ve onlara insan denildi, ite ana rahmine den her insanda dokuz kat gkten szlp gelen bu eler mevcuttur. Varlk leminin yer ald milyarlarca galaksiler iindeki milyarlarca yldzdan biri olarak bu kck dnyamzda miyarlarca zamanlarn milyarlarca insanlarndan her biri toprak, hava, su ve atein yardmyla oluturduumuz bitkisel, hayvansal veya madensel gdalardan beslenip bir anne de babann bellerinden cenin olarak ekil bulur. Bu bizim, Tanr'dan koparak kademe kademe beeriyete brnmemizdir ve cenin aylk olunca Ezel bezmindeki gzellik ile kendilerinden gemi olan ruhlarmz uyandrlarak sevgililerine kavumak ve o gn Rab Ta-ala'ya verdikleri szlerinde durup durmadklar snanmak zere bedene flenir, insann Tanr'dan en uzak olduu an, ite bu doum andr. Kur'an'n ifadesi ile 'yaratlmlarn en ereflisi' olan insann 'en aa derece'de bulunduu dnemdir. Ergenlik ana gelen her insann bu uzak mesafeyi yeniden ve yine kademe kademe tersine doru trmanmas iin her suf retisi ayr bir mistik dnce gelitirmi, deiik yollar bulmaya al- mtr. Peygamberlerden filozoflara, budizmden tasavvufa vara-sya kadar Batlamyus'un da, Aristo'nun da, Guathama Bud-ha'nn da, Geylan ile Anadolulu Mevlana'mzn da arad hep ite o Yegne Sevgili'dir. Tekkemizdeki her ey bu geri yolculuun nasl daha kolay yaplabilecei zerine kurallara balanmtr. Bunun ilk aamas nefsi ldrmektir. Onsekiz gndr beklediin saka postu bunun ilk rneiydi. imdi bilgilenerek ilerleyecek ve i-lehanede nefsini tamamen ldrdn gn gerek Sevgili yolunda ilk admn atacaksn. nk sevgiliye ak ile, gnl ile ulalr. Nefis ise akl ve dnyay ister. Akl terk etmedikten sonra gnl 336Il yolculuu nasl olas deilse nefsi ldrmeden de ruhun arnmas ve ycelmesi olas deildir. lmek gerekir ki hayat bulalm. Nefsi ldrelim ki Sevgili'de yaayalm ve bunun iin de Sevgili'den uzaklatran her eyi terk edelim. Bu da derece derece olur. Yllar geer. Ak ile mest olmaynca bu yol yrnmez. Ak ile mest ol da sonra ister Mansur gibi 'Ben Allah'm!' diye haykr, ister Nesimi gibi 'Cbbemin altnda Allah'tan bakam yoktur!' de fark etmez." Dede, heyecanla anlatyor, vendire Veyis akn ve hayran dinliyordu. Onun her cmlesinin ruhunda frtnalar estirdiine phe yoktu. Bu kalla ve ayya adam bu kadar munis ve boyun emi olarak grseydi hi phesiz Anu da kendinden geer, ayana kapanr kul kle olurdu. Dede, szlerini daha iyi anlatabilmi olmak iin bir rnekleme de yapt: "Bak imdi Veyis can, hani meyhaneleri bilirsin. Oradaki meyhaneci pir-i mugan, meyhane miosunu, kadehi, arab, esrar, sarholuu, ayyal bilirsin ya; bizim tekkeyi de byle say. Galib Dede Efendimizi meyhaneci, onun dudan kadeh, o dudaktan kacak yce szleri de arap tut. Hani meyhanedeki arap insan sarho eder ya..." Veyis iki eliyle dedeye susmas iin rica iareti yapp szn gerisini kendisi getirdi, "Evet, anladm, burada da o ak szleri insan sarho ediyor, kendinden geirtiyor, iini nce boaltp sonra ak ile dolduruyor. Ak sarholuu da, kadeh mestlii de buymu." "Yaadn aklar dn." diye sz ald dede, ortadaki mangaln korlarn eelerken ve Veyis'e Kastamonu'da kanls olduu sevgilisini hatrlatarak nce yreini szlatt, sonra yzndeki acy hissetmiesine alelacele kurdu cmlelerini: "Sevgilin, Allah'n gzelliinden yalnzca bir zerre tayordu. imdi o zerrenin zne ulama yolculuu balayacak; damla denize karp sevgide kendini bulacak, aslna dneceksin. Bedenimiz topraktan geldi, topraa gidecek; ruhumuzsa Allah'tan geldi, yine O'na dnecek. Bu yolculukta seni aldatacak tuzaklar konulmutur; seni

snayacak geici aklar da. Eflatun- lah babil'de lm istanbul'da ak[337 diye bir dehri filozof bunu ide dncesiyle aklamt. Varln gerei yerine glgesiyle urama, yani. Gerek k aklyla deil, gnlyle bu yolculuu tamamlayabilir nk. Akln yalnzca bir aratr. Onu nefsinin mi, yoksa gnlnn m emrine verecein sana kalm; ister masivaya, ister Allah'a ver. Birinde tuzaklar seni hep yoklayacak, dierinde yolun hep alacak. Dnyaya aldanma, ssne kaplma. Dnya insann glgesi gibidir; ona srtn dnersen peinden gelir de, peine dersen hep nnden kaar." Ne yalan syleyeyim, dedenin anlattklarndan ben de ok etkilenmitim, Veys'in ise kafas iyiden iyiye karmt. Efendim Fuzul bunlar biliyordu phesiz, ama benim akm beer ile Tanr arasnda bir yerde platonik dnceyle yazmt. Leyl ile lde karlatmz zaman onu reddeden iimdeki duygunun nedenini bir trl anlamamtm. Bunca zamandr hep piman olduum bu reddedite Efendim Fuzul'nin insanlara ne anlatmak istediini bir trl kefedememitim; imdi kavradm. Evet, benim iin o dnemde Leyl ile btnlemek ve ikimizi tek bedende hissetmek, biraz da Mevla ile btnlemek demekti. Leyl karma geip btn gzellii ile aklm yamaya verdii zaman, Ger ben ben isem nesin sen ey yr Ger sen sen isen neyim ben-i zr diye syletmi ve beni dnya tuzaklarndan korumutu. Efendim, benim akm en ulvi biimde saklayarak anlmam, dillere destan olmam salamt. Efendim meer o vakit gerei bulmutu. Bulmutu da bunu bana syletmi, kaderini bana yaatmt. "Kal Bel"da balayan maceray bunca bela ile devam ettirerek arnmam istemiti, kendi adna arnmak iin. "Demek bunca yldr kirli vadilere den yolum bu snanma iindi!" diyerek yakalamaya altm gerei. "Ben bunca zamandr Leyl'm arayp dururken acaba hep Mevla'y m aramaktaydm?" Ne ar bir sual bu, ne dayanlmaz bir yk? Btn 3 38 um varlm ve btn zamanlarm gzden geirip kendimi incelemem gerekiyor ve ben imdi kendimden ve akmdan da tereddt etmedeyim. Btn gn ve gecelerimi Leyl ile Mevla arasnda gelgitlerle geirir oldum. Galata'nn lodosa ak alnnda, rzgrlarn kn-dekri cumbalarda krlarak kard sesi dinlerken hayatn gerekliini sorgulamaya baladm, insanln kaderini Babil bilgelerinin srlar m belirleyecekti, yoksa bu derviin anlatt ak m? Bilgeler akllarn ortaya koymulard, bu garip dervi gnl diyordu. Bu dayanlmaz atma belki de suflerle filozoflarn asrlar sren zihin mesailerinde binlerce akl lgna evirmi, binlerce gnle gerein ilhamn vermiti. Kendimi anlamn yitirmi bir cmle, a gemi bir nazm gibi hissettim. Bilgelerin binlerce yl ap gelen srlarn tamak m daha huzur'Vericiydi, yoksa bu derviin sylediklerini yaamak m, karar veremiyordum. Yahut bunca zaman BC'nin srryla vnmek yerine akm yceltecek gnl yolculuklarn yapsaydm daha m mutlu olurdum? Biri da doru, dieri ie doru iki yol ayrld nmde. "Artk hibir ey eskisi gibi olmayacak"m gibi bir his geti iimden. * vendire Veyis hayatn deitiren ruhsal rde ermi olmann semboln, Mevlevi klahn bana giymenin ansna beni eyh Galib Dede'ye sunduunda ruhum hibir vakit hissetmediim kadar yorgundu. Belki yorgunluk deil, sarholuktu bu. Btn benliimi kaplayan bir sarholuk. Efendim Fuzu-l'den bu yana ilk defa kendimi huzur duyacam bir mekanda hissediyordum. stelik onun ad da sk sk anlyordu bu atnn altnda, iirlerinden pek ou buradaki dedelerin dillerinde dolayordu. O halde beni de anlayacaklar, belki gnlmden geenleri okuyacaklar,

Leyl ile olan maceram anarak alayacaklar diye Galib Dede'nin eline sunulurken kendimi bahtiyar hissettim. Buna sunulmak deil de kaplanmak demek belki daha doru olacaktr bu yzden. babil'de lm istanbul'da a k 1 3 3 9 Galip Dede kendi ann iir anlay zerinde etkisini iyiden iyiye arttran Hint slubunun en byt temsilcisi saylyor, herkes onun iirini hrmetle okuyor, mzisyenler bestelerini onun dizelerinde henge balyor, meclislerde kudm ve ney onun manzumelerini seslendiriyor, nakkalar ilhamlarn onun beyitlerindeki hayallerinden damtp ktlara iliyorlard. Zengin bir hayal gcyle anlatt ilahi ak, tam da vendire Veyis'e anlatlan gibi muhteemdi. Efendim Fuzul kadar cokun bir lirizm vard dizelerinde. Youn tasavvuf grlerini anlatrken bile armlarnn sarmak kollaryla kucaklayveriyordu okuyanlar. Efendim Fuzul iirini ak iin yazyor, k deil, bizzat ak anlatyor, kitaplarnda aka k bir airi yaatyordu. Galib Dede ise bir misyon sahibiydi ve iirini ideallerinin emrine vermi, tpk sikkesini giymekle vnd Mevlana gibi durmadan sylyordu. Birinde ama olan, dierinde ara idi. Ve onun ara olarak terennm ettii iirler kim bilir ka yzyl, daha gzeli sylenemeyen beyitler arasnda yaayp gidecekti?!... Osmanl iirinin tasavvufa bakan yzn imdi o resmediyor, kendi at hazineyi yine kendi tketiyordu. Kendisinden birka ya byk olan sevgili arkada Esrar ile sohbetlerinden, Stlce'de oturan dostu Yusuf Sineak ile halvetlerinden sonra yazd iirlerin daha bir anlam hazinesi olduunu bilmeyen yoktu. Okuyanlar bir uurumun kysna getirip orada gzlerini balayarak brakverir gibi. Dnmek mi; atlamak m?!.. Atlaynca dmek mi; kanatlanp gemek mi!?.. Beni eline ilk aldnda Esrar ile diz dize oturmular, onun italyanca ve Latince kitaplardan okuduu Yunan tarihini konuuyorlard. Szlerine bakarak BC'ye yaklatm hissettim diyebilirim. Ama olsundu, BC byle bir ak ile yakn ise ona feda olmak derdi bana. Ama yazk ki eline sunulduum bu zarif adam bir mddet ne olduumu merak edip kapam amad bile. Devletin tkendiinden, birbiri ardnca gelen savalar ve yenilgilerin yaratt moral kntsnden, i isyanlar ve ekonomik skntlardan, Selim-i Salis'in geen yl yrrle koyduu 34 0 um babil'de lm istanbul'da a } k I 3 4 1 Irad- Cedid adl yeni vergi sisteminden, Moskof ile yaknda patlak veren harpten ve askerin durumundan, Nizam- Cedid adyla yeni kurulmak istenen ordunun problemleri zmede ie yarayp yaramayacandan, Hatice Sultan'n modaya uyarak israf harcamalar yaptndan, sadrazamn haremindeki kavgadan, hikmet slubunda Urfal Nab'nin iirdeki etkisini silecek bir air daha kmadndan, Mevlevihanelerin bakmszlndan, yeni alan Berr-i Hmayun ve Bahr-i Hmayun mhendislik fakltelerindeki Fransz ve ngiliz hocalarn rencilere dinsizlik aladklarndan, yenierinin ehir ekyasna dndnden, ahlkn bozulduundan ve daha pek ok gndelik dertlerden uzun uzun bahsettiler. Meer ben Surdibi batakhanelerini dolarken stanbul'da neler olmu da Osmanl lkesi ne hle gelmi!.. Acdm!.. Mekhneden ney ve kudm sesleri gelmeye baladnda konuyu deitirmek iin Galip Dede, yn iltenin zerinde eski hatralara dalm olan beni eline ald. Bir mddet cildimi inceledi, ypranan emsem zerinde parmaklarn dolatrd ve, "Dedem!" dedi Esrar'a, "Kitaba hrmet de kalkt artk; u cildin saray ii olduu asaletinden belli, ama bir saraylya bunca eski psk elbise yakr, Veyis gibi bir eski klhan olanna reva grlr m? insanmzn gitgide yozlatn bundan bile anlayabilirsin." Esrar gzlerini zerime dikerek "Nedir o eyhim?" diye sorduunda snava girmi medrese mollas gibi tedirgin hissettim kendimi. Pamuk eyh'in kapam ap da

benim hakkmdaki syleyecei ilk fikirlerini duymamak geti iimden. "Ya beni beenmezse!" diye korktum birden. Bereket versin o byle yapmad, nce nemsiz bir kitapmm gibi i kapama, ebrularma, tezhibime ve kdmn herine bakt. Her yeni at sayfamda bir kez daha hayrete dp sonraki sayfann heyecann duymaya balamas iin birka dakika yetmiti. Beyitlerimden bazlarn ve naklarm gzden geirdi bir mddet ve "Bir hazine bu Esrar, bir hazine!" diye yerinden srad. O an, varlma krettim, Efendim Fuzul ile gurur duydum diyebilirim. "Viranelerde hazine ok olur eyhim!" cevabn verdi Esrar, vendire Veyis'in eski hayatn kastederek. eyh dairesinde mzden bakas yoktu ve biz, saatlerin nasl getiini, mekhnedeki musiknin ne zaman kesildiini, Galata Mevlevihanesi'nde muhibbann ne zaman istirahate geip el ayak ekildiini, mangaldaki korlarn ne vakit kmre dndn ve kar yann iddetini ne zaman arttrmaya baladn hi bilemedik. Sabah namaz iin tekkenin kandilleri yanmaya baladnda o kadar gzel szler, hikyem arasna dklen onca gzyalar, benim ve Efendim Fuzul'nin tavrlarmza ilikin hayranlk dolu cmleler ve okunan onca dualardan zihnim duracak gibiydi. Yzyllar ap gelen mrmde hi bu kadar kendimle gurur duymamtm. Efendim Fuzul'nin "Padiah gibi bir kul, muhteem bir kleyim!" dizesini o gece hissederek yaadm. zerimde, alnmda ve bedenimin her yerinde bu iki Hak adamnn ellerinin scaklyla odada yalnz kaldmda, mezzin hseyni usul bir temcid okuyordu ve ben btn gece boyunca duyduklarmdan bazlarn zihnime naketmek iin hatrlamaya altmsa da zirvelerde pek az eyin hatrlanabildiim anladm: "Benim" demiti Galip Dede, daha ilk akamda, o ilk heyecan ile, "kskandm en muhteem mesnevidir bu. Bakma sen yazmakta olduum Hsn Ak' Nab'nin Hayrabad'ma inat kaleme aldma Esrar, ben asl bu kitab aabilmeyi istiyorum, bu kitab aabilmeyi! Yreimdeki 'Ya baaramazsam?!' korkusu iimi paralyor her gece ve ben belki Fuzul stadn dizelerine yenik derim diye bu gizli hevesimi hi dillendirmiyorum, Hsn Ak ile bu kitab yan yana getirmiyorum. Bu kitap ki batan sona elemi anlatr ve L&M biraz da slam iir medeniyetinin zirvesidir. Bu yky yazmay pek ok air denemitir, ama pek az stad Fuzul kadar gzel yazmay baarabilmitir. Ben eer L&M yazmaya kalksaydm, belki de o Trkmen kocasn geebilme kskanl beni yolumdan alkoyard, bu yzden mesnevimi yeni bir konuda, hi kimsenin bugne II 342 Um babil'de lr tan b u I ' d a a k I 3 4 3 kadar dnmedii bir yk iinde vermeye alyorum. Hsn Ak hi olmazsa konu ynnden L&M'in glgesinde kalmayacak." "Aman efendim!"diye szn kesti Esrar, "Hsn Ak'n baz beyitleri var ki L&M yazanlardan hibiri bu derece ince hayallere eriememitir, kendinize hakszlk buyurmaynz! Hele o Sevgioullar oyman anlattnz blm, hele o Ak'n mumdan gemilerle ate denizlerinden getii' bahis, hele o Kalp lkesinin girift ak sylemleri... Yok yok, siz bu konuda bir r atnz ki evvel gelenlerin ruhlar sizi kskanacaklar. Siz ak sembollerle kuattnz, alegoriyle sslediniz. Onlarsa ak plak duygularyla anlamaya altlar ve aklar lsnde anlatabildiler. Fuzul duygu alayanyd, Nab hikmetle sylyordu, ama siz hissediyorsunuz Dedem, siz yayorsunuz. airin, gzeli ve gzellii nerede ve nasl grd nemlidir. Bak onu istanbul'da, Fuzul hayalinde, Nedim sokakta, Nab de dncenin giriftlii iinde grmt. Siz onu kalbinizde buldunuz ve "Bir ulesi var ki em'-i cann / Fanusuna smaz asumann" diyebildiniz. Kendinize hakszlk etmeyiniz. Hem siz henz otuzuna yaklarken, Fuzul L&M'i yazdnda ellibe-ini; Nab de Hayrabad' kaleme aldnda altmn

gemilerdi. Daha siz ne byk kitaplar yazacak, ne muhteem sz gerdanlklar dizeceksiniz!.." O srada iimden "nallah!" dediimi hatrlyorum. Bir ara da Galip Dede "Esrar'm!" demiti, ilk sayfalarm gstererek, "Beyitlerin kenarlarndaki u rakama benzeyen iaretler de ne?" ve "Bilmem eyhim, galiba birisi bizim bilmediimiz bir yazyla numaralandrm, bunu ancak bizim Halet bilir, gelince ona soralm!" Ertesi gn Galata Mevlevihanesi, kuluk istirahatinden "Yangn vaaar!" nidalaryla uyand. Geri bu sene istanbullularn duyduu en tandk ses tulumbaclarn ve ocuklarn bu lklar olmu, birer ay arayla Balat, Samatya ve Hasky yangnlar yaanmt ama bu sefer alevler btn istanbul'un eteklerini de tututurmutu. Balat yangnndan Rastkl Anu'un bohasnda tesadfen kurtulmutum. Bilmiyorum kanc sahibime satlmak zere akamdan beni yanna alm, kaarken bohasnda tesadfen gtrmt. Yangn bu defa Cibali'de balamt. Manav Kirkor Efen-di'nin rak iesini fondipledii srada mangal devrilip yorgan alev alnca ne yapacan arm, hanm da kundaktaki bebei darya karaym derken alevler yaylm, amuru dklm ahap duvarlar birka dakika ierisinde ralar gibi tutumutu. Halic'in iki yannda gayrimslimler ounlukta olduundan ve onlarn evleri de bitiik nizam yapldndan, ate ksa srede komu saaklar yalamaya balam, esen poyrazn etkisiyle de bir anda Halic'in istanbul yamalar btn btn ate denizine dnvermiti. Galata'dan alevlerin seyrini kolayca takip edebiliyor, neredeyse semt halknn lklarn duyuyorduk. Rengarenk dumanlar gkyzn bir eleimsama gibi kuatm, ehrin grl grl akan sular bile buharlamaya balamt. Gkyznn tutuabileceim o gn ibretle grdk; alevlerin boyu ehrin dikili talarndan ve kulelerinden ykseklere kyordu. Btn gn alevler gittike byd ve gece de yldzlarn yerini kvlcmlar ald. Ertesi gn ve daha ertesi gn istanbul'da nice ate yanakl dilberler, nice ak ateine tutuan klar, kimi gen kimi yiit, alevler arasnda yn yn can verdiler. nc gn Hali yamalarndan Yedikule'ye, Kocamustafapaa'dan Bayezid'e, Topkaps'ndan Silivrikaps'na kadar btn ehir kl oldu ve kurun alemleri erimi kubbe ve minarelerden gayr ev ve mesken adna hibir ey kalmad. Bilenler, stanbul'un Bizanstan bu yana, tarihinde hi byle yan-madn sylyorlarm. O gnden sonra Galip Dede hep ateten bahsetti, iirlerini atete yakt. Beyitleri arasnda ate ile bantl yle szckler, yle hayaller, yle duygular yer etti ki dtan bakan "Bu adam batan ayaa ate kesilmi yanyor!" derdi. Akn ateiydi bu, akn atete yan ve yaklyd. Hsn Ak mesnevisini tamamladnda istanbul yangnlarnn srf bu kitaba konu olmak iin bu kadar sklkla ktn dnmeden edemedim. Sevgioullar oymann zerine ateler bu yzden yad, 344 um oradaki insanlar bu yzden gnei giysi diye giyinip su diye ate yalmlarn itiler, kvlcm tanelerini ekip parampara kalpler bitiler. Bu yangndan sonra Galata'daki gnlerim bir ate boyutunda gemeye balad. Leyl'mn ak ateiyle Mevla'nn ak atei birbiriyle kucaklat. Mutfaktaki ate nasl dervilerin nefislerini yakp ruhlarn temizliyorsa, semahanedeki ate de yarm yzyl akn zamandr zerime sinen ehrin kirinden beni artt. Hatta vendire Veyis'in ilk defa sema kard gn, onun kirlerini de yakt, yok etti. Yanan ile yaklann da, yandran ile yakann da hep bir olduunu o gn fark ettim.. Herkes kendi kaderini yalnz bana yayordu ve mr bir yantan ibaretti. Deil mi ki ezel gnnde btn klar "Evet!" cevabn "Bel!" diyerek dillendirmilerdi, imdi elbette belalar ile snanacak, aklarn bir gmlek daha ykseltebilmek iin kalplerini kor alevlerde yakacaklard.

Birka yl sonra bu ate, Efendim Fuzul'ye gnl gnle benzeyen Galip Dede'nin hayat izgisini de tututuracakt. Henz Galata'da devran gzel devran idi. Ve o ate benim de yand-rlmama kap aralad, dizelerim kor alevden gzyalaryla sland. Dergahta her derviin tekil sevda nbetlerine ahit olduka iimde Leyl'nn ak yeniden tututu, yeniden yandrldm... LeylaaaL Bilmelisin ki bu tekkede benim btn yangnlarm senden idi ve onlar sndrmeye gzlerim durmadan su aktt. Sana varacak yolculuklarda akn yklediim mumdan gemilerim ate denizlerine aklp kaldka durmadan aladm, eridim... Can ipliim yand. Basmdaki alevler, kenti tututurmaya hep yeniden yangnlar kard LeylaaL Ne kendi eyledi rahat ne halka verdi huzur Ykld gitti cihandan dayansn ehl-i kubur Ledrt (Geimsizlii yznden) ne kendi rahat eyledi, ne de halka huzur verdi. Cihandan yklp gitti sonunda, imdi te dnyadakiler dayansn (dayanabilirlerse)!.. XXVII Bu, Dnyann Devrimlerle Tant ve Sayfalarmn Birbirine Kartdr "Ak bilen biri iin yedi gerek sr vardr." demi rikb- hmyun kethdas Mehmed Raid Efendi son nefesini verirken ve eklemiti "Kim bu yedi srra sahip olursa dnyaya hakim olur. Sen o ak L&M'de ara evlat, derya tercman Kalimaki Efendi sana gerisini anlatacaktr." Musevi hekim Kalimaki Efendi'yi grdkten sonra hayatnn deitiini sylyor Mehmed Sait Efendi. O gnlerde konan mhrdar yama olarak almakta ve baz baz yazd iirlerde Halet mahlasn kullanmaktaym. Daha sonra herkesin adn unutup Halet Efendi diye ard bu yakkl, gzel giyinmeyi seven, gzel konuup dzgn yazabilen, okumaya susam gen adamla bugn, krk yalarnn btn olgunluu ile tam bir Osmanl entellekteli olarak Sultan III. Selim'in elisi sfatyla Paris'e gidiyoruz. Elilik grevlilerinden oluan kafilemize Fransa'nn istanbul maslahatgzarnn katiplerinden Valentin Efendi refakat ediyor. 346UM Ilgar ile yetmi iki gn sren bu yolculukta ben farkl bir corafya ve Osmanl lkesindekinden daha mamur iller grdm. Vaktiyle Roma'ya yaptm seyahatten ayr bir eydi bu. Meer Galata'daki mutlu zamanlan takip eden onbe yl ierisinde dnyay saran devrimler buralarda farkl bir hayat anlay getirmi. Her ey deiip bakalam. Hayatn ak birdenbire hz kazanm. Evliya elebi ile ktmz yolculuktan sonra gittiim Kuzey illerinden farkl olarak Ortaa ynetim biimlerinin ve derebeylik dzeninin deitii Bat Avrupa topraklarnn insanlk tarihinin eksenine yerlemekte olduunu grebiliyorum burada. Amerika, irlanda ve ingiltere'deki halk hareketleri ve devrimler Avusturya Felemenk'inde, Cenevre'de, Polonya ve Belika'da, Almanya ve italya'da halkn ynetime kar honutsuzluunu dourmu, ama hepsinden daha gl olarak da Fransa'da Bastille hapishanesinin yklmas ve ardndan kral XVI. Louis ile kralie Marie Antoinette'in giyotine gnderilmesiyle doruk noktasna varmt. Devletin ve kilisenin otoritesine kar akln kudretini, ilerlemeyi ve insan haklarn savunan Fransz devrimi baarl olunca monarinin sembol gibi grlen krallk VersaiUes'dan Tuileries'ye tanp kraliyet ailesi Paris'in iinde oturmaya zorlanarak Louvre'da gizli bir gz hapsine alnmt. Bylece halk katlml demokrasi idaresinin ilk gerek tohumlar Paris'ten Fransa'ya, oradan da btn dnyaya yaylmaya balamt. Halet Efendi Paris'teki ehbenderlik konana yerletii gn, arkasnda Osmanl devletinin

gcn hisseden, gen yalarda nemli devlet grevlerinde bulunmann verdii deneyimler ile dnya siyasetini zmsemi bir brokrat gibi davrand ve gerektii gibi karlanmad iin "papaz bozuntusu" dedii Talleyrand'a kt. O anda temsil gcne hayran olmakla birlikte kiiliini bir ihtiras ant gibi ssleyen bu adamn asla az ile yetinmeyecek bir kiilie sahip olduunu anladm. Devlet ihtiam kadar kendi karlarn da dnd, Paris'te bulunaca yllar nimetleri devirilecek hasat yllar gibi babil'de lm istanbul'da ak1347 grdn hissettim. Nitekim daha varr varmaz Paris'in en gl adam I. Konsil Napolyon'un dikkatini ekmi, dier lkelerin elilerinden daha nemli bir konuma gemiti, ama te yandan kalabalk elilik grevlilerini geindirmekte parasal adan zorland ve istanbul'daki dostlarnn zrt prt istedikleri armaanlar gnderebilmek iin bavurduu areler beni endielendirdi. O yllarda, gelenekleri alt st olmu ihtilal Fransa'snda her trl kanunsuz i dnmekteydi. Daha dn efendilerine hizmet iin yaratldklarna inanan halk toprak kleliine raz olmad iin nfuz ticaretine balam, birtakm hazr formller aryordu. Montesquieu'nun "eref" dedii ey bir rmcek a hkmndeydi; kk sinekler taklp kalyor, byk sinekler delip geiyordu. Dn efendileri tarafndan insan bile kabul edilmeyen kyller, bugn kentlerin soylular iin denmi kaldrmlarn amurlu arklar giyerek byk bir aymazlkla iniyorlard. Dn, kraln kendilerine dokunmasyla ifa bulacaklarna inanan hastalarn topland kilise meydanlar 348 bugn fkeli kalabalklarla doluydu ve artk kraln kutsal elinin ifa datmadn haykryorlard. Her gn sokaklarda cinayetler, meydanlarda hatipler gren Halet Efendi iinden klmaz skntlar iindeydi. Napol-yon'dan gelen hediyelerin de, istanbul'dan gnderilen maalarn da dzeni yoktu. Elilik mensuplar her eyi ondan bekliyorlard. Einin Parisli asil hanmlara zenerek kendisinden istedii elbiselerin, mobilyalarn, taklarn borcu gittike bymekteydi. Teselli bulduu tek ey, alk olmad tarzda yaamaya balad ak idi. Talleyrand'm verdii resepsiyonlardan birinde nazik bir reverans ile elini pt dekolte kyafetli Kontes Laurent idi akln bandan alan. istanbul'da gizliden gizliye ve yava yava byyen aklarn burada insan bir kasrga iddetiyle dalgalar arasna ekiverdiini grd. Daha ilk grd anda, "Bu gl benim iin yaratlm, ama baka bahelerde am, yazk!.." dedii kontes, bir hafta sonra aniden elilikte kendisini ziyarete gelince akl bandan gitmi ve zel ktibini izne gndermekte gecikmemiti. Galip Dede'nin Galata Mevlevihanesi haziresindeki trbesine srland gn gizlice eyh dairesine girerek cildimi koynuna soktuunda, onun, bir arkada gibi grd eyhinden hatra olarak beni semesinden haz duyduumu ve aktan anlayan duygusal bir ruha sahip olduunu grp kendimce biraz da gururlandm hatrlyorum da, ne kadar yanldm imdi ortaya kyor. Esrar ile uzun sohbetler edip dizelerimi hatmettikleri gecenin sonunda Galip Dede, sayfalarmdaki rakama benzeyen iaretlerin ne olduunu anlamak zere beni ona ilk gsterdiinde "Bilemedim Efendimiz!" cevabn vermiti ama ondan sonra tekkeye her geliinde ykmn birazn daha okumak zere sayfalarm ve naklarm arasnda hayaller kurmutu. O vakitler hi anlayamamm ok iyi rol yaptn. Nitekim imdi grdm adam sanki o tekkede Galip Dede'yle akala-an, ona hediyeler getirip gnln alan, Selim-i Salis ile aralarnda dostluk kprlerini kuran yumuak kalpli Halet Efendi babil'de lm istanbul'da ask|349 deildi. Onu tanyamyordum artk. Hani gen klar sevgilileri hakknda gzel eyler dne dne onlara aslnda hi olmadklar biimde birer kimlik ve kiilik giydirirler de sonradan

sevgililerinin gerek yzleriyle karlatklarnda "Benim sevdiim o kii sen deilsin!" derler ya; bu Frenk diyarnda ite o duyguyu yayorum. Halet Efendi benim gzmde bir hilal gibiydi, hakknda gzel eyler dne dne dolunaya dntrdm bir hilal. Ne ki Paris'teki davranlarn grdke iimdeki dolunayn eksilmeye ve yine eski zayf hilal ekline dnmeye baladn hissettim. Korkum, bu hilalin de grnmez olaca gnleri grmekti. Galib Dede'den sonra geen drt ylda, Mevlevi terbiyesinden zerinde bir tek tavr bile kalmadn, btn gzel duygularn eytanca ihtiraslara pazarladn hissettim. Akm her keresinde gzleri yaaracak kadar heyecanla okuyan o adam yoktu artk. imdi karmda BC'nin hem bilimsel srr, hem de altn ilah heykellerini dnmekten uykular kaan bir hrs ant vard. stelik Efendim Fuzul'nin srrn emanet ettii yedinci beyit de neredeyse BC'ye yzn gstermek zere iken. *** Sen nehrinin kk bir adas zerinde kurulu bir kasaba iken nce Ortaa'da krallarn bakenti, sonra da devrim ruhunun merkezi oluveren Paris, imdi dnyann en nemli kenti durumuna gelmiti. Sultan Selim'in Nizam- Cedid adn verdii yeni dzen, vaktiyle ynlarn topraklarla beraber alnp satld bu atolar lkesini oktan kuatmt. Bir avu papazn imtiyaz olarak yzyllarca dokunulmazln srdren dnmek ve yazmak, artk herkesin eit hakk olmutu burada. Na-polyon Bonapart'n atrd Rivoli Caddesi, Etoile Meydan ve oturduumuz katl elilik binasnn terasndan grlebilen mimar Fontain'in neoklasik antlar, zafer taklar ve tarihi stunlar, farkl bir hayat felsefesini sunuyorlard kente. Btn sosyal ve mimari dzenlemelere ramen Paris'i, kaybolan i 350 babil'de lm istanbul'da a k I 3 5 1 cennetin hasretini duyan yarm milyon insann karmakark yaad devasa bir ky olarak grmek de mmknd. Dardan gelip gidenin hesab tutulmad gibi kaplarda belli bir kontrol de yaplmyordu. BC'nin kim olduklarn bir trl re-nemediim, ama hemen hepsinin st rtbeli subaylar ve kendi lkelerinde etkin konumda bulunan devlet adamlar olduklarn tavrlarndan anladm, ehre klk deitirerek girmi alt yesinin, kentin bu kontrolszlnden yararlanarak bir araya geldiklerine hkmettim. stanbul'da bulunmayan biimde, o gne kadar hi rneini grmediim garip bir borudan uzanan doal gaz ile aydnlatlan salonda Halet Efendi'yi o bildik trensel ritellerle selamladklarnda BC'nin Avrupa ve Bal-kanlar'daki bu siyasi ve politik karklktan yararlanarak dnya dzeninde talar yeniden konumlandracak bir satran oynamak zere bulutuklarn hissettim. BC ile kovalamacadan yorulduum 250 yllk sre ierisinde yelerin kimliklerini hemen her zaman bilirdim; ama bu sefer onlar birbirlerine kod isimler vermilerdi. Halet Efendi'yi "stad Marduk" diye aryorlard. Msrl'ya benzeyene "eyh-i Ak", Parisli olduunu tahmin ettiim mavi gzl adama "Bay Bilen" demilerdi. Voltaire, Rousseau veya Didero'dan szlp gelmi bir asalet vard zerinde Bay Bilen'in. talya donanmasndaki gemiciler kadar serbest hareket eden u adam "Bay Biri" idi. "Bay Yedi" dedikleri iriyar adam II. Katerina'nn generallerinden olmalyd, belki de kitabnda sosyalizmi anlatt iin yazar Radiev'i Sibirya'ya srdren general bu idi. "Bay Gerek" diye ardklar minyon tipli adamn giysilerinden bir Polonya Yahudisi olduu anlalyordu ve muhtemelen ya bir air, ya da bilim adamyd. Ve hayret, ilk defa BC'nin yeleri arasnda bir de kadn gryordum, sarn, gzel bir kadn. Ona "Kontes Sr" adn vermilerdi ve ingilizce konuuyordu. Aralarndaki bu kod isimler bana bir yerlerden tandk geliyordu. Vaktiyle Sryan ktphanecinin Badat limler Akadamesi'nde Efendim Fuzul'ye syledii o cmleyi hatrladm: "Ak bilen biri..." BC'nin bu sefer

yolun sonuna yaklatklarn dndm ve BUAM' yeniden kurmak iin dnyadaki bilimsel dzeyin yeterince ykseldiine hkmettim. stelik bunlar ilerini ok nemsiyorlard. istanbul'un baheler iinde ahap evlerinde yaamaya alanlarn sevimsiz bulabilecei kirli grnl bu bitiik nizam konut ynlar arasndaki elilik salonlarnda varlm yitirmek istemiyordum, istanbul'da altm iirsel hayattan ve iirin konuulduu o meclislerden uzakta iim daralyor, evremde asalarla dolanp duran insanlardan sklyordum. "Elinde murassa ve gm kakma asa tamann neresi zarafet olabilir ki?" diye kendi kendime soruyorum hep. Buna moda diyorlar ve Paris'te moda denilen ey gelir geer bir hevesten te bir asalet sorununa dnm durumda. Oysa daha birka yl evveline kadar Galata Mevlevihanesi'ndeki nezih ve rafine hayatm ne kadar ho idi. O gnlerin burada birden kasvete dnmesinden iim yanyor, ac ve gzya dolu beyitlerime snarak teselli bulmaya alyorum imdi. Paris'e doru yola karken "zini iyiden iyiye kaybettiim Leyl'm belki de Frenk diyarndadr!" diye boa umutlandm ve Halet Efendi'ye duyduum hayranlk hislerimin beni aldattn anladm. Galiba asl zldm de, Efendim Fuzul'nin bana emanet ettii srrn bu gurbet ellerde zlecek olmas ihtimaliydi. Ait olduum corafyada bilimsel ilerlemenin veya dnyaya hkmedecek gcn zayflamasna, hatta yok saylmasna zlyordum. slam dininin bilime ak yz nerelerde kalmt? Hani o altn ilemeli kitaplarn yazarlar olan Ibn Sina'lar, Gazzali'ler, Ibn Haldun'lar neredeydiler? BC'nin peinde olduu uzay yolculuklarn anlayacak yle bilim adamlar yerine bu varsaym bile kfr sayan zihinleri kapal baz adamlar nasl ortaya kmakta, pozitif bilimlere srtn dnerek dnyann ynetilemeyeceini anlamayan aknlar nasl iktidar olabilmekteydiler? Dou dnyasnn bilimde gerile-mesiydi beni asl zen ve Keldani bilgelerinin uzay aratrmalarn anlayacak bak asnn Paris'e gelirken getiim 352 istanbul'da ak I 3 5 3 topraklarda filizlenmeye baladn grmekti. imdi bu salonda, yedi ift gzn uykularn yitirecekleri sayfalarma eilmeye balamalarn beklerken tek tesellim, iimde tadm srrn bilime ait olduu, bilimin de evrensel bir dnya birikimi kabul edildii gereiydi. Ne de olsa ben, bir yanmla kendimin dnda ve evrensel boyutta yayordum. Ama bu, u anda salonun duvarlarna arpan Franszca cmlelerin de, konuanlarn benim corafyama ait kltrden deta nefretle ve kinle bahsetmelerinin de kalbimde at yaray sarmaya yetmiyordu. BC'nin toplantlarndan hibirinde insanlarn buradaki kadar gergin olduklarn hatrlamyorum. Odadaki yedi kii tek taraf deil de rakip takmlar gibi duruyorlard. Hepsinin zerinde nceden planlanm ve kurgulanm menfaat hesaplarnn tedirginlii vard. Bu toplantnn ok stratejik bir grme olaca kesindi. "Boulogne ormanlar iinde yaptracamz BUAM gzlemevinden kinatn kaplarn grr gibiyim." diye sze balad pencereden uzak yeilliklere bakarken Bay Bilen, ellerini gkyzne aarak. "Bu yalnzca bizim deil, insanln zaferi olacak." diye de ekledi. Kelimeleri telaffuz ederken taknd jest ve mimikler ile ses tonundaki hakimiyetten onun sanki devrim kahraman olduu, bir sahipkran rolne soyunduu sanlabilirdi. "Robespierre bu adam olmasn?!.." diye geirdim iimden; hani nutuklaryla btn Parislileri ayaklandran sylev ustas. "Acele etmeyin Bay Bilen!" diye itiraz etti Kontes Sr, "Belki Iskoya'da gkyz Paris'tekinden daha ak grlr!" Ak, "Gkleri kontrol etmek isteyenler hep Nil'den su imeyi tercih etmilerdir. Luxor veya piramitler bizim aratrmalarmz iin teleskoplara gerek duymayacak kadar elverilidir." Bay Yedi'nin eyh-i Ak'a alay eder gibi baktn fark ettim o srada. Bu tavr, ayr corafyalarn ezelden tayp geldikleri bir bak, Bat'nn Dou'ya bakn zetliyordu, iinden geenleri daha uzun anlatmay yelerken de karsndakini kk gren bir slup taknmas bundand: "Dnya yeni bir devreye girmitir. Artk blgeselcilik ve ulusalclk nem kazanmakta. Bugne

dek lkelerin kaderlerini din savalar belirtiyordu, bundan byle uluslarn egemenlii belirleyecek. Msr bir Osmanl eyaleti iken asla orada bir aratrma merkezine izin verilemez." Halet Efendi'nin kulaklarna kadar kzardn, ama sabredip konumann gerisini duymak istediini fark ettim. "Uzun sredir Osmanl merkez idaresi eyaletlerde otorite gsteremez oldu. Drt ayr cephede savayorlar. Bilhassa Balkan Ortodoks kavimleri, Eflak ve Bodan Voyvodalnda yaayan Ulahlar, Karaba Katolik gruplar, Osmanl ynetiminden huzursuzluk duyuyorlar. Samuel BQein'in, Ulahlarn Latin kkenli olduklarn sylemesini yabana atmaynz. Roma kilisesiyle temasa geen gen papazlarn destei ile o blgede pek yaknda Romen adyla yeni bir devlet kurulacak, Osmanl'y onlar da didiklemeye balayacaklardr. Rusya bunun iin gerekli tevik ve propaganday yapmaktadr. Avusturya, imdiden onlarn Romal olduklarn kabul etti bile. Slavlar ve Cermenlerin de byle bir gelimeden memnun kalacaklar kesindir. Eer Trkleri bu blgede zayflatr, cephelerde de malubiyetleri iin birbirimize yardmc olursak gzlemevimizi Romen diyarnda, gkyzne en yakn blgede, ayalt lemde, Nebo'nun ayaklar nne sererek Karada'larda kurmamamz iin bir neden yoktur." "Bu iten millet olarak sizin karnz ne olacak peki?" diye sordu stad Halet Efendi ve ekledi: "Galiba gneye doru genilemek niyetinde Moskof ariesi. Hani yani scak denizlere inmekten sz ediyorum. Geen yl piskopos Osep Aragot-yan'n "Ararat Krall Projesi"ni de bu yzden kabul ettiydiniz galiba, ha! Ne dersiniz? Rumeli'de Krcaali ve da ekyasn ayaklanmaya tevikinizi, Arap yarmadasnda da Abdulva-hab'n mfrit Vahhabilik fikirlerini yaymasna anak tuttuunuzu ve Taif kuatmas iin kkrttnz, Msr'da Tepedelenli Ali Paa'ya sultanlk teklif ettiinizi de istanbul'da bilmiyorlar m zannediyorsunuz? Napolyon'un askerlerini Msr'a tayan 354UM gemilerin sintinelerinde matbaa makinalar altrp Arapa risaleler, bildiriler ve brorler bastrarak btn Hicaz blgesinde slam dncesini baltalayc propoganda yaptndan da haberi var oradakilerin. Dahas Trkler aleyhine evirdiiniz dolaplarn..." Halet Efendi ses tonunu gittike ykseltirken, Bayan Sr, o gne kadar hibir BC yesinin stada kar taknmad bir tavr ile araya girdi: "Bay Yedi hakl sayg deer stad! Trkler deil Avrupa'da, Anadolu'da bile durduklar mddete Hristiyan dnya huzur bulmayacaktr. Dou ve Bat Roma imparatorluklarn yeniden ina etmeden, Atina'nn felsefesini ve Roma'nn kltrn yeniden bu topraklara hakim klmadan sizin sultammza rahat uyku yz gstermeyeceiz. Kabul ediniz ki imdi g bizim elimizde. Aziz Fener Rum Patrii'nin de desteiyle er ge Byk Grek Projesi ve Megalo Idea gerekleecektir. air Rigas'n Fransz htilal Mar Marseyyez'e nazire olarak Helen'lere ithaf ettii mar Balkanlarda okunmaya balamtr." Halet Efendi'nin kyla sin mi olan Bay Yedi, bu cmlelerden cesaret alarak bam yerden kaldrd ve inat olsun diye o mar okumaya balad: "Haydi kalkn Helen ocuklar! eref ve an gn gelmitir. Mehur ecdadnza lyk evlad olduunuzu gsterin! Helen ocuklar! Silaha sarln! Dmannzn menfur kan ayaklarnzn altnda seller halinde aksn!" Salonun iini souk bir rzgr kapladn hissettim ve bu rzgr acaba benim gibi Halet Efendi'yi de tt m diye merak ediyordum. Sessizlii, o ana kadar hi konumadan bekleyen Bay Gerek bozdu:

"stanbul'da byle durumlarda insana 'Dereyi grmeden paay svama!' derler, sizinki ona benziyor deerli yeler. Hele biz nce kapy aacak anahtar bulalm." Halet Efendi'nin fkelendiini elindeki terin cilt emsemi nemlendirmesinden anlyordum. Avcunun iinde biraz daha kal-saydm btn varlm yitirecek, kt hamuruna dnecektim. babil'de lm istanbul'da a!k I 3 5 5 Beni masaya frlatrcasna koyusundan anladm ki BC'nin o eski bilim ideali bitmi, yerine lkelerin karlar gelmiti. stadn yedi dolunayda bir uurduu gvercinler demek artk kanatlarnda dnya barnn idealini tamyorlar; yedi ylda bir bensiz toplanan yeler uzay ann dnyasn artk dnmyorlard. imdi herkesin iinde hrs ateleri yangn karmaktayd. Buna biraz da Fransz Ihtilali'nin dnyaya yayd milliyetilik duygular neden olmu gibiydi. Bu salonda toplananlar BC'nin saygn yeleri mi, yoksa Babil hazinelerinin peinde koan sefil hazine avclar m artk karar veremiyordum. "Bu adamlar bendeki yksek srra lyk deil!" diye geirdim iimden. Bay Gerek, uzlamac bir adamd ve salonda ykselen tansiyonu drc olumlu bir konuma yapt. nsanlk idealinden, dnyann geleceinden, evrensel bartan, hedeflerinin yksekliinden ve kendilerinin milletler st kiiler olduklarndan bahsetti. Burada kimliklerin deil btn bir insanlk idealinin tartlmas gerektiini, grevlerinin, filanca kral yahut filanca hkmdarn dalkavukluu yerine evrenin valyelii olduunu, duygular yerine akllaryla hareket etmeleri gerektiini vurgulad. Btn bunlar sylerken bir yandan da birinci kalite Marsilya arabn kadehlere doldurup yznde scak bir glmsemeyle yelere ayr ayr ikram ediyordu. BC'nin daha nceki toplantlarndan hibiri bu kadar tedirgin ve resmiyet iinde gememiti. Kthane'de Leyl'm yitirdiim o lle kokulu toplantdan bu yana eyrek yzyl gemiti ve BC yeleri bensiz yaplan on toplantda neler konumular, Babil bilgelerinin uzay aratrmalar hakknda neler dnmeye balamlar, diye merak ediyordum. Oysa ki bu toplantda ne Martel Clovis'in alp gtrd ve Efendim Fu-zul'nin parmak izlerini tayan haner, ne General Stephan'n cebine koyduu matara kay, ne de Bektai babas Abdlhay Efendi'nin gtrd deri kartu ortalarda grnyordu. Halet Efendi'nin srtnda da stad Marduk'un her zaman giydii o cbbe yoktu. Kim bilir belki de aradan geen bunca 3 5 6 m zaman ierisinde, BC yelerinin agzl halkalarn tekil eden birtakm adamlar bunlar haramezat satm, yahut sradan bir kilise yahut tekkeye ss diye koymulard. Beyitlerime ivi yazs rakamlarla verilen numaralarn bittii sayfam atklarnda kimi koynundan, kimi balndan alt beyit karp koydular masaya. Bunlar Abdlhay Efendi'nin Kthane'de yazd beyitler idi. Hepsi Frenk diyarnn yetmibe yllk macerasna yakndan ahitlik etmi bu yedi kt paras bu gece arka arkaya dizilirken yedinci ve son beyti aramak zere Halet Efendi satrlarm okumaya, okuduka da kalan saydan itibaren beyit hizalarm numaralandrmaya devam etti. Halet Efendi'nin beni defalarca okuduunu ve ok zaman bir ey aryormu gibi derin dncelere daldn biliyordum; imdi anladm ki o ne aradn henz bilmiyormu. Cemiyet yeleri ellerindeki beyitlere bakarak aradklar ifrenin ak ve gizlilik birliktelii zerine bina edildiini biliyorlar, ama bana sahip olmadklar iin bunu devam ettiremiyorlard. Halet Efendi ise eyh Ga-lib'in ld gn Mevlevihane'den beni alp giderken ak ve gizlilik kelimelerinin ifre zmndeki anahtar olduunu bilmiyordu. Marduk makamnda birinin bunu bilmiyor oluundan anladm ki BC yeleri artk hepsi ayn bilgileri bilmiyorlar, daha dorusu hepsi birbirinden bilgi saklyorlar yahut szdrmaya alyorlard. Gizli btn tekilatlarn ortak hastalyd bu. Fikirler ayrmaya baladka bilgiler de ayrr ve birbirlerine yneltilen

silahlar oluverir, birbirlerini kesen kllara dnerdi. Tesbit edilen altnc beytimin sayfa kenarna 1375 numarasn yazdlar ve yedinci beyit iin bu yedi adam, tedirgin bir ortamda, saatlerce ykm okuyup yorumlar yaptlar. Halet Efendi iinden "Keke ak ile gizlilik ilkesini daha evvelden -renebilseydim!" diye sylene sylene okumaya ve Franszca'ya tercme etmeye devam etti. Efendim Fuzul son ifreyi yazmakta hi acele etmemi, ta ykmn sonlarna doru, Leyl'nn beni llerde ziyaret edip ardndan can verdii blme koymutu. Belki de BC'nin srrn arayan kudret sahibi insanlarn babil'de lm istanbul'da a k I 3 5 7 ykm iyice renmelerini istemi, evrenin aslnda ak ile dndn anlatmaya almt. Halet Efendi okuduka BC yeleri dikkatle dinliyor, beyitte gizlilik ve akn ortak paydasn bulmaya alyorlar, bu arada benim elem dolu ak ykme de hayret ediyorlard. Uzun saatlerin ardndan yorgun gzlerin kapanmaya balad srada 2723. beytimi Halet Efendi heyecan ile okudu: Ben ak gzergehinde hkem El cmle bilir dern pkem Tercmesini de yle yapt: "Ben ak yolunda bir toprak zerresiyim. Herkes bilir ki ben bu yolda kalbi temiz biriyim." Buradaki "dern" szcnn "i, gnl, ruh ve manev olan eylerin mekan" demek olduunu dnd birden ve elinde olmadan "Mef'l mefiln feln" diye ly yineledi. Btn bu anlamlar gizlilikle rtyordu. nsann iindeki eyler, kalbindeki sevgi ve ruhundaki iman gizli idi. Evet, aradklar beyit bu olabilirdi, iyi ki tercme ederken derun'u "kalp" ile karlamt. Aslnda bulduunu bu adamlara hissettirmek istemiyordu. Ne var ki Bay Biri, onun sesindeki heyecandan ve beytin lsn de tekrar etmesinden ikillenmi ve "Bu beyitte biraz dnelim!" deyivermiti. stad Halet Efendi iinden geirdiklerini aklamak zorunda hissetti kendini. Nasl olsa rakamlar zerinde onlar yanltabilir, bu srr kendine saklayabilirdi. Bu ihtiras kurban adamlara dnyann gelecei teslim edilemezdi ya!.. "Tutalm ki aradmz beyit bu olsun. 2723. beyit. Yedi rakam ve ak var iinde. Ancak derun szcndeki gizlilik biraz zayf gibi grnyor. Ebced hesabna vurulduunda da 260 ediyor ki bunun yedi blmnden bir tam say elde edilemiyor. Dier beyit numaralarnda gizlilii gsteren kelimeler ebcede gre hep tam saylar vermekteyken bunun kusurlu kmas beni pheye dryor dorusu!" diye baz aklamalar yapt. Aslnda eski stadlar byle bir hesaplama yapmamlard. 3 58 babl'de lm istanbul'da a 5 k j 3 5 9 Ama orada ebced hesabn bilen biri bulunmad iin onlar inandrmakta zorlanmad. Bayan. Sr mstesna. O, inanm grnd ama bir eylerin kendisinden karldndan phelendi. ykmn devamn okumalar iki saat srd. Leyl ile son haberlemelerimiz, annesinin lde beni bulup Leyl'nn vasiyetini bildirmesi, Leyl'nn lm, Zeyd'in bu haberi bana ulatrmas ve benim mezar bana gitmem, nihayet mezarmzn stne klar trbesinin yaplmas ve cennet hayat, hibiri bu adamlarn kat yreklerindeki hrs ve iktidar gcnn etkisini azaltmad. Aka inanmayan insanlarn dnyay yneteceklerini dnp rperdim, insanlarn yreklerinde titreyiler yoksa bakalarna kar nasl merhametli olabilirlerdi ki?!.. Sevgiden payn almayan yneticiler ancak iddet katabilirdi yal dnyann geleceine. Bunca yldr BC yelerinden beni

lme gtren akn tamamn okuyup hazin sonumu renenler yalnzca bu yedi kii idi ama onlar da sevginin merhamet pnarndan bir damla bile su imemilerdi. O anda farkna vardm ki daha nceki BC yeleri ykm okuyor ama ileri bitince sonumu hi merak etmiyorlard. Halet Efendi'nin kabul salonuna gnein ilk klar girmeye balad srada alt kii, ertesi akam bulumak zere ceple-rindeki birer beyit ile kapdan kp Paris sokaklarna daldlar. Hibiri dierine gvenmiyor, ifrelerin zmnde kullanlacak beyitleri ve zerindeki hesaplamalar bir bakasna emanet edemiyordu. Belli ki hepsinin zihninden baka hesaplar gemekteydi. Yalnzca Bay Yedi, kapdan karken, benim hazin hikyemin etkisiyle, genliinde sevdii ama lmn ellerine teslim ettii sevgilisini hatrlayarak gzlerinden szlen iki damla ya gizlemeye alyordu. Ertesi akam silahlar patlad, zerime kanlar srad. BC kan istiyordu artk. Dnyann gelecei ideali de, evrensel bar da, uzay yolculuklarnn bilimsellii de laftan ibaretti imdi. Geri buradaki atma, dnyann yakn geleceini belirleyecek kadar keskin ve politikti ama hrs ve intikam evren valyelerini bir kez daha malup ediyordu.. lk sayfamda yer alan Rukl'in akayk-na Kontes Sr ile eyh-i Ak'n kanlan damlad. Ben atmann tam ortasndaydm. Ne Badat'tan istanbul'a gelirken Erci Be-yi'nin Celali adamlarnca baskna uradmz karl gecede Ala-caatl Mustafa ile Gke Ali'nin elinde, ne Girit aklarndaki derya enginde Murat Reis'in sesini duymadan evvel, yitmeyi ve yokluu bu kadar yambamda hissettim. Bana sahip olmak iin cildime uzanan, yapraklarm ekitiren, irazemi koparan bunca elin BC yeleri olabileceinden phem vard artk. Bunlar eski stadlarna ve haleflerine rahmet okutacak adamlard. Hepsinin cebinde birer beytim duruyordu ama onlar silahlar ekmi, birbirlerini tehdit ile beni istiyorlard. Bugne kadar pek ok vahet grdm, ama bilginlerin ve sekin insanlarn bylesine vahile-ebileceklerine hi ahit olmamtm. "Demek dnyann sonu yaklayor!" diye geirdim iimden, BC rahiplerinin uzaydan gelecek saldrlar iin ka bin yl evvel hazrladklar savunma planlar ve uzaya alan kaplar kullanma yollar demek ki bounay-d. Onlar henz kendileri birer saldrgan idiler. Demek ben bunca a aarken, her yedi ylda bir dosyalanp duran bilge insanlarn umutlarn boa saklam, onlar aldatmtm. Onlar bu manzaray grselerdi phesiz kendi insanlk ideallerinin yalnzca bir hayal olduunu, dnyann sonunun uzaydan deil, bizzat kendi iinden getirileceini dnp bunca gizlilie, bunca tehlikeye katlanmazlar, hi olmazsa ylda bir defa uurmak zere gvercinleri hapsedip durmazlard. Seyisler elilik faytonlarnn hazr olduunu Halet Efendi'ye haber verip de Kontes Sr ile eyh-i Ak sedyelerde hastaneye gnderilirken cildim iki, sayfalarm da tam yedi paraya blnm durumdayd. Bay Bilen ile Bay Yedi tabancalarn atelerken beni elde etmeye ne kadar kararl olduklarn gstermi, ancak aralarnda anlaamadklar iin salondan yalnzca iki yaral kmt. akaralmazlarm sesleri duyulup da elilikte grevli ne kadar insan varsa Halet Efendi'nin kabul salonuna kotuunda Bay 36 O I l,m Gerek, her zamanki soukkanllyla BC yelerini yattrmaya alyordu. Aslnda bu grevi Marduk makamndaki Halet Efen-di'nin yapmas gerekiyordu, ama bu bile g dengelerinin artk deitiini, bundan byle iktidarda olmakla muktedir olmann ayr kategorilerde deerlendirilmesi gerektiini bildiriyordu. Halet Efendi adamlarna emir vererek benim btn paralarm birer birer toplatp cilt kapaklarm, miklep ve hatta dalan iraze-mi bir araya getirttiinde Bay Bilen, Bay Biri ve Bay Yedi'nin silahlarna oktan el koydurtmutu bile. Bay Gerek zaten hi silah tamyordu. Halet, elilik grevlilerini dar kartp BC yelerine sert bir slup ile tembihledi: "imdi baylar, ellerinizdeki beyitler ile gidiniz. Burada yaananlardan ne Fransz hkmetinin, ne de BC mstakbel yelerinin haberi olmasn. Umarm yedi yl sonra

grtmzde BC'nin aziz yeleri gibi davranmay renmi; ideallerinizi milletlerinize gre deil de dnya insanlk tarihine gre deerlendirmi ve bundan dersler karm olursunuz. Toplantmza ancak o zaman devam edebiliriz. Laila&Mad imdilik yine bende kalacak. Onu yeniden ciltlettirip saklayacam. Yaptklarnz protesto iin de veda selamnz almayacam; onurlu BC yesi olarak girdiiniz bu safcnu sradan bir insan ac-ziyle terk ettiinizi hi unutmaynz." Halet Efendi btn bu yaadklarndan sarslan ve bunalan ruhunu dinlendirmek zere akamn alaca karanlnda gizlice Kontes Laurent'in, Sen nehri sahilindeki villasna giderken antasnda Mart rzgrlaryla renklerimi datan ben, Efendim Fuzul'nin klesi Kays, Leyl'dan, yurdumdan, iirden ve glmsemelerden uzak, parampara ve perianm. Devrimler kenti Paris'te her gn yeniden lyorum. Son iki gndr yaadklarmdan sonra etats-generaux'un zgrlkleri savunan n-san ve Yurtta Haklar Bildirgesi'nin aslnda bir yalan olduunu, insanlk onuru iin len Parislilerin de bouna ldklerini dnmekle umutsuzluum derinleiyor, aklarn ve dnyann istikbalinden rkyorum. Ve hasretine dayanacak gcm kalmad Leyl!.. Gel, nere-lerdeysen!.. bu mn-y bedh grnen gn gibidir mr bin yl dahi olsa yine bir gn gibidir Arif Gne gibi parlayan bir mny size syleyeyim mi? - mr bin yl da olsa, bir gn kadar ksadr. I XXVH1 Bu, Paris-Londra Hattnda Bir Andr ve stanbul'da Tanzimat Fermandr Lyon tren istasyonuna bakan kitap dkkannn kapsndan gireceimiz srada "Buyurunuz madam!" diye kapy ap bize yol veren bu delikanl yllardr beklediim bir heyecan ve vuslatn kokusunu sayordu etrafna. Gr siyah kalar ve byklar, redingotu iine balad al desenli boyunba ile yakkl bir Dou insann andryor ve sanki bir yerlerden bana da tandk geliyordu. Kontes Lourent'in kaderiyle birlikte gittike fakirleen yarm yzyllk Paris hayatmda hi bu kadar heye-canlanmamtm. Bu gen adam beni tanyacakt, bunu garip bir biimde hissediyordum. Hareket edebilsem, o anda kontesin antasndan frlayp kendimi nne atacaktm. Beni tansn istiyordum, ama onun gibi imdi benim de kyafetim deiikti, belki bu yzden tanyamyordu. Halet Efendi BC yeleri izimi kaybetsinler diye beni kontesin avularna tututurduu gece "Sevgilim!" demiti, "Bu kitabn 362 naklarna her baknda akmzn lmszln hatrla diye sana veriyorum." Gerekten de takip eden yedili yllar boyunca Kontes Laurent'in yalsnda beni aramak kimseciklerin aklndan gememiti. Elilik binasnda zaman zaman ekmecelerin, kitapln ve hatta yatak odalarnn kartrldn ve peimdeki insanlarn her defasnda elleri bo dndn Halet Efendi'nin kontesi ziyaretlerinde yzndeki ifadeden anlyordum. Zaten gizli olan bir sevgilinin bilmeden saklad bir kitab kim bulabilirdi ki?!..

Halet Efendi'nin Paris'ten stanbul'a dnmesinden sonra kontesin yalsnda mzmin veremliler gibi perian geirdiim yllarda sayfalarm kart, ykmn btnl bozuldu. Kontes, Halet Efendi'nin scakln zledii gecelerde bana bakarak egzotik fanteziler kurduu iin ounlukla yatak odasnda kaldm. yiden iyiye dalmaya yz tuttuum gnlerden birinde gnderildiim terzinin ceylan derisi kaftanm skp yerine camu gnnden kaba bir palto giydirmesi bu hznl zamanlarma rastlar. Kapamdaki ebruli iliim yerine, yaldzl bezden bir gmlek, miklebimdeki semce yerine de minyatrlerimden birine benzetilmi bir resim ilenmiti. Bu hlimle Doulu mu, Batl m olduum kestirilemiyordu artk. Yllar kontesin gzelliiyle birlikte Bordeaux'daki zm balarnn gelirlerini de azaltnca nce yaldan St. Marcel caddesinde katl bir konaa, ardndan da St. Germain civarnda kck bir daireye tanmtk. Bugn kontesin yetmiyedinci ya gnyd ve eref konuu olarak Osmanl sultan Abdla-ziz'in katlaca Uluslararas Paris Sergisi iin sslenen ehrin sokaklarnda yrmek, sonra da Lyon gar bitiiindeki kitap arkadayla genlik gnlerinden sz etmek zere aylardr kapanp durduu evinden dar km ve sohbet konusu olur diye de ilk kez beni antasna almt. Kitapya Notre Dame'n an sesleri eliinde girdiimizi neden sonra fark ettim. Biz doruca tezgahn arkasna ilerlerken o gen adam raflar arasnda dolamaya balad. Ben, kontes ile b a b i I' d e lm. istanbul'da a k I 3 6 3 kitapnn neler konutuklarndan ziyade, raflar dolaan mteriyle ilgileniyordum. Tezgahn zerinden her hareketini grebiliyordum. Edebiyat kitaplarna baktn, iir kitaplarndan ayakst baz baz blmler de okuduunu izlemek heyecanm arttrmt. Bir ara yelek cebinden kard kstekli saatini grdmde onun ancak bir istanbullu olabileceini anladm. Tezgaha yaklap aksanl Franszca'syla elindeki kitab satn almak istediini sylediinde bundan emin oldum. Kitap onun bir yabanc olduunu anlaynca nereli olduunu ve Paris'te neyle megul bulunduunu sordu. Ad Namk Kemal idi ve Mustafa Fazl Paa'nn himayesinde istanbul'dan Paris'e gelmiti. Az sonra kalkacak tren ile de Londra'ya gidecekti. Kontes Laurent istanbul adn duyunca heyecanlanm, bu gen ve yakkl adamn konumas ona Halet Efendi'yi hatrlatmt. Birka dakikalk sohbetten sonra tam da benim istediim ey gerekleti ve "Bu kitap nedir kuzum, ltfen biliyorsanz bana syler misiniz?!" deyivermiti. Namk Kemal Bey'in elinde scak bir istanbul akamnn hazzn duydum. ykm henz on yanda iken okumutu ve sayfalarm evirirken Efendim Fuzul'den bahsetti. Sonra cildime bakp hayret etti ve sayfa numaralarmn yanl olduunu syledi. Leyl ile krlarda bulutuumuz sahnenin minyatrlerini gstererek ykmden birka beyit okuyup tercme etti. Kontesin gzlerinden yalar ite o anda akmaya balad. Ben, kalbinin dayanmayacandan korktum. nk bu kadar yldr Halet Efendi'nin akna sadk kalm ve pek ok evlilik tekliflerini geri evirmiti. Namk Kemal Bey hassas bir konu olduunu kestirip benim satlk olup olmadm sormaktan vazgeti. Biraz konumadan sonra kontes ona Halet Efendi'den ve bu kitab kendisine nasl artlarda verdiinden sz etti. Sonra gen adama dnp "Halet Bey'i tanr msnz?" diye sormak istedi ama bundan gizli bir utan duydu ve cesaret edemedi. Namk Kemal de onun yllar nce istanbul'da idam edildiini sylemeyi gereksiz buldu. 3 64 Hayatmn akn bir kez daha deitiren cmleyi ite o anda syledi kontes ve: "Bu kitab size armaan etmeme msade ediniz gen adam!" deyiverdi. Belki istanbul'a gtrlrse sevgilisinin hatralarna ular ve ona Paris'te hl kendisini seven bir kalbin bulunduunu anmsatr, diye yapmt bunu ve sonra da devam etmiti "stanbul'u hi

grmedim, ama oray grmekten baka hibir eyi kuvvetle istemedim; artk benim oray grmem hayal, belki bu kitap grrse mutlu olurum." Kontesin kalbinin arpndan, bana ne kadar deer verdiini anladm. Ben onun iin Halet Efendi idim, sevgili idim. Ve imdi kendisini ait hissettii topraa giderken beni de ait olduum topraa kavuturmak istiyordu. "Sevgili kontesim!" dedim iimden, "Beni yatak odanda sakladn, BC'nin kt niyetli yelerinden koruduun ve sevgili diye her gece sevip okadn iin seni hi unutmayacam. Belki de sen benim en mstesna Leyl'm idin de ben bunu daha nce anlayamadm." Namk Kemal Bey'i Londra yolunda tandm, ilgin bir kiilii vard, ilk genliinde din bilimleri ile Arap ve Iran edebiyatlarn okumu, yirmili yalarn airler Dernei'nde Leskofal Galip, Hersekli Arif Hikmet, Konieli Kzm Paa gibi usta airler arasnda gazeller ve mnacatlar okuyarak geirmi, siyasi ilere bulatktan sonra Yeni Osmanllar Cemiyeti adyla kurulan gizli tekilatn yeralt faaliyetlerinde bulunmu, devlet tarafndan takibe uraynca da Msr Prensi Mustafa Fazl Paa' nn ars zerine Bosfor vapuruna binerek gizlice Paris'e gelmiti. Bir Osmanl hkmdarnn ilk defa at srtnda olmadan Avrupa'ya gelii demek olan Sultan Aziz'in Paris Sergi-si'ne eref konuu olmas zerine Fransz hkmeti, tatszlk kmasn diye kendisine bir yaz gnderip geici bir sre snrlarn terk etmesini istemiti. O Fransa'dan Londra'ya gidecek trene binmek zere buradayd ve ben de onunla birlikte yola kmak zereydim. babil'de lm istanbul'da a k I 3 6 5 Namk Kemal ile birlikte Gen Osmanllar'n -ingiltere'de onlara Jn Trkler deniyordu- dier yelerini ve Ziya Paa'y Londra'da tandm, ilerinde en atak olan bu ikisiydi ve her konuda hem ok okuyor, hem ok konuuyorlard. Osmanl aleyhdar ateli yazlar yazyor, sonra da bunu matbaa dedikleri bir makinada byk byk ktlarda oaltp gizlice istanbul'a gnderiyorlard. Ben Parisli kontesin evinde dnyaya kapal yaarken meer her ey ne kadar kolaylamt! Eskiden dizi dizi yazclarn gnlerce gz nuru dkerek yazdklar ktlar imdi araf araf bym ve bir makinada yzlerce, hatta binlerce kopya halinde oaltlarak gazete adyla insanlara satlmaya balamt. Kendi kopyalarm dndm. Yaklak 600 defa kopyalandm varsayyordum, ilerde ktphaneciler bunu daha iyi bileceklerdir. ykm, en az 600 kiinin kalem tutuunu biliyordu. Oysa imdi kitaplar kopyalamak iin kaleme gerek duyulmuyordu. stelik iir de eski itibarn kaybetmi gibiydi. Nitekim ben, Namk Kemal ile Ziya Paa'nn, iyi birer air olmalarna ve iiri ok sevmelerine ramen daha ok dzyaz ile uramalann ve Hrriyet adn verdikleri gazeteleri tomar tomar edip ucuz paralar karlnda birtakm insanlara satmalarn anlayamyor-dum. iir varken insan neden dzyaz yazsnd ki?!.. Fikirleri ve hayalleri ifade etmede iirin neden dzyazya tahamml gsterdiini Kemal Bey ile birlikte istanbul'a dndmde anladm. Halet Efendi beni Paris'te brakp dndkten sonra ok eyler deimiti, istanbul'da benim tandm hayat yaanmyordu artk. ehir gibi airler ve insanlar da bakalam, istanbul'un yz eski dostlarna yabanclamt. Reit Paa'nn Glhane meydannda okuduu fermandan sonra devlet kurumlarnda da farkl bir yap olumutu. Benim tanklk ettiim yz yl akn srede tkr tkr ileyen arklarn dilileri anm, ypranm, bozulmu ve Bat dnyasnn dev admlarla ilerleyen dnce ve teknolojisi karsnda etkisiz kalmt. Devlet iyiden iyiye g kaybedince tarihinde ilk defa baka lkelerden bor almaya bile balam, ! il 366

I LsM savalardan yenik kmaya ve toprak kaybna neredeyse almt. Namk Kemal'in de iinde byd a benim airlerimi ve Efendim Fuzul'yi ok seviyor, ama yolundan gitmiyordu artk. Eski airlerin okuduu medreselerde imdi baka dersler okutuluyor, haberleri posta tatarlar yerine telgraf diye bir makina getiriyordu. Son zamanlarda, akamlan Kemal Bey'e misafir gelip eski iirleri okuyarak mest olan airler, Islahat Ferman adyla yaplan bir dizi yeniliin gerek hrriyetlere cevap vermediinden dem vuruyor, Merutiyet'in mutlaka ilan edilmesi gerektiinden sz ediyorlar. Meer eski airlere kyasla bunlar ne kadar ok ey biliyorlar ve ne ok siyasetle urayorlarm!.. Merutiyet dedikleri eyin ne olduunu tam kestiremesem de bu ateli insanlarn iyi eyler yapacaklarn dnyorum hep. Kalbimin incindii tek nokta ise tandm ve aramzda tuz ekmek hakk bulunan baz eski airler hakknda kt konumalar oluyor. Hemen hepsi Bak Efendi'yi, At'yi Nef''yi, Nab ve Nedim'i, zellikle de Glib Dede'yi ok sevdiklerini ama yazdklarnn artk jpe atlmas gerektiini sylyorlar, bu da beni eski efendilerime kar mahcup duruma dryordu. imdi sk sk kendimle ekiip duruyorum. imdiki airlere gre roman, piyes, makale yazlmalym. Oysa Kontes Lu-arent'in yannda iken Fransz edebiyatnn pek ok romanlarn dinledim; Moliere'in ve Shakespeare nam ingiliz yazarnn piyeslerini tandm, hepsi birer ifadan ibaret gibi gelmiti bana ve ayplamtm onlar. Kendilerine gre dkn konumda zavall insanlarn yklerini acmasz bir gevezelikle, hibir mahremiyet duygusu gstermeden anlatyorlard. Onlar burjuvaya tehir ile ne elde ediyorlard bilmem?! Roman yahut piyes denilen ey eer olaylar anlatmaksa ite benim ykm... Yahut Hsrev ile irin'in, Yusuf ile Zeliha'nn, Hsn ile Ak'n, Gl ile Blbl'n, Mum ile Pervane'nin, Vamk ile Azra'nn, Kerem ile Asl'nn ve daha nicelerinin ykleri... Eski airler j I babil'de lm istanbul'da ak|367 romanlar ya mesneviler biiminde uzun uzun, ya da bir roman konusunu bir tek beyitte ksack ama derinlikli anlatyorlard. Onlarn romanlar da piyesleri de, ya bir cengaverin, bir kahramann lmszln anlatmak, ya da ibret alnacak bir ykleme iin var idi; insanlarn atsn ap evlerinin iine bakar gibi mzevirliklere tenezzl etmezdi. Rahmani iken beerilii tercih etmeyi aklm almyordu. Ruh iken kalp olmay, mn iken maddeye kslp kalmay, soyut var iken somutlamay hazmedemiyordum ben. Btn somutlar ancak soyut iin olmal, btn maddeler mn uruna harcanmalyd bana gre. Zaten Efendim Fuzul'nin de, eski efendilerimin de yaptklar bundan ibaretti. Onlar soyut konulan anlatr, ama rneklerini somut olandan seerlerdi. Bylece yaanlan hayat veya elle tutulan dnya, hissedilen duygu ve grnmeyen dnce iin bir ara olurdu. Geri ben bazen bu dndklerimin de yanl olabileceini dnr, kendime glerdim. imdi de yle yapmam gerekiyor galiba. nk toplum deimi, hayat deimi. nsanlar daha da kalpsizlemi, duygularnn yerini yava yava itahlar ve ehvetleri alyor. Paris'te ve Londra'da kaldm zamanlarda bunu daha iyi grebilmitim. imdi istanbul insan da onlara benzediklerine gre isteseler de, istemeseler de bir dnm geirecekler. Ancak bu dnm bir teslimiyet deil bir rnek olmal deil midir? Btn kurumlar ve kurumlarnn yaps deien devletin elbette iiri de deiecekti, bunu anlyordum ama eski efendilerime, kendi ocuklar ve torunlar tarafndan topyekun kfrler edilmesini hazmedemiyorum. Namk Kemal Bey sk sk "Avrupa,

Dou'yu tanmaz!" diyor. Bana gre asl bizimkiler Avrupa'y tanmyor. nk onlar redd-i miras etmek yerine evrime inanyorlar. Kemal Bey ve arkadalarnn, manzumelerini divan adn verdikleri defterlerde toplayan airleri ktler, onlar aleyhinde yazlar, kitaplar yazarken aslnda devlet gibi iirin de son vasiyetini yazyorlard. Alt yz yl mr srm bir adamn can 368 1 L&M ekimesi de elbette elli yl srecekti ve onlar elli yl boyunca hastaya bir tek ila vermediler. Bu arada hl ona muhta olduklarn da fark etmiyorlar, hl aruz lsyle iirler yazmaktan vazgeemiyorlard. Gazel gitmi, sone gelmiti; ama gazellerle birlikte bir medeniyet birikiminin de gitmekte olduunun farkna varmadlar. Diyr- kfr gezdim, beldeler kaneler grdm Dolatm mlk-i slam' btn viraneler grdm diyen Ziya Paa gzn yummu sylyordu bunu; nceki yksek medeniyet birikimine srtn dnveriyordu. nk ayn yllarda ben Batl elilerin ve seyyahlarn istanbul'u bir rya kent olarak tanmladklarn biliyordum. Efendim Fuzul torunlarnn kendisini inkar ettiini bilseydi kemikleri szlard phesiz. Glib Dede de Hsn Ak' yalnzca yz yl okunsun diye yazmamt elbette. iirin formu deiebilir, yaps bakalaabilirdi; kaside ve mesnevi ile badamayan bir hayat hkm sryorsa elbette kaside ve mesnevi bir keye ekilmeliydiler; ama yeni iir formunda onlarn ruhu devam edebilir, kltrel devamllk korunur, yozlamadan uzlalabilirdi. Ben, gazete ana geldiimizde, romanlar ve piyesler yazlmaya baladnda bu hlimle zaten kendimi yalanm hissediyor, lmmn yaknlatn dnyordum. Mrekkebin hokka yerine entertip haznesinden akmaya baladn grdmde, eski yazclarla birlikte yazdklarnn da deieceini grebiliyordum veya bir keye ekilmeye, ya da BC iin kendimi fedaya hazrdm, ama tozlu raflarda hapsedilmeye tahammlm olamazd. sterdim ki benim de romanm yeniden yazlsn, ykm piyeslere konu olsun, gazete tefrikalarnda hikyelerim okunsun, eskiden olduu gibi yediden yetmie herkesle tanaym, herkesin yreindeki akn tellerini titreteyim, istiyordum ki yeniden retileyim, gen airler ve yazarlar beni anlatarak yeni kuaklar atalaryla bulutursunlar. Belki de bu yzden, BC'nin bir gn btn bunlar bana salayacan dnyor ve o tatl zamanlar iin hayaller kuruyordum. babil'de lm istanbul'da ak1369 Namk Kemal Bey ve arkadalarnn arasnda Batl edebiyat rneklerini taklitten dolay iyiden iyiye dlanm, yaralanm ve kendimi zor nefes alr hissetmeye balamtm ki, bir gece Mustafa Reit Paa'nn odasna urad yolum. Namk Kemal Bey yamurlu bir ubat akamnda beni setresinin i cebine koymu, fayton ile uzunca bir yolculuktan sonra, elindeki bastonla yoklad gcrtl merdivenleri karak Emirgan'daki kkn selamlk dairesine varmt. Reit Paa, robdambrn giymi, byk kestane aalarnn dallan arasndan Boaz' seyrediyordu, ieri girdiimizde, "Gel bakalm Kemal Bey!" dedi, "u mangal biraz yaklatr bana doru, havalar iyice soudu. Gel yle yaknma otur. Uzun zamandr gremedik, seni hayli zlemiim."

Namk Kemal Bey, onun kesik kesik ksrne ve izgileri ruhundaki aclar gsteren yzne baknca lmn yzn grdn sanarak ne diyeceini bilemedi: "Efendim!" dedi "Emir buyur: duunuz gibi size Fuzul'nin L&M kitabn getirdim. Hasta iken okumak iin L&M'i istediinize de ardm dorusu. Biz her eyin yenisini isterken siz byle khne bir hikyeyi neden istediniz ki?!" "Otur Kemal Bey, otur!" dedi titrek bir sesle ve birka kesik ksrkten sonra devam etti "Derdim L&M'i yeniden okumak deil. imdi sana syleyeceklerimi tekrar et bakalm." Kemal Bey aknln yenmeye alrken tane tane tekrarlad: "Ak bilen biri iin yedi gerek sr vardr. Bu srra sahip olan dnyaya hakim olur." Reit Paa iki saat kadar Namk Kemal Bey'e BC hakknda bilgi verdi, hedeflerinden, insanln valyesi olmaktan, h-manizmadan, Keldani bilgelerinin yaptklar uzay aratrmalarndan, Ariya Akeldan'dan ve galaksiler aras yolculuktan, yedi yenin halen bulunduklar yerler ile kimliklerinden, bir sonraki toplantnn ne zaman olacandan ve bu toplantya getirilecek ifre beyitlerin nasl birletirileceinden, dnyann yeni yaplanmasndan, sanayi ann ynlendirilmesinden, yaklaan zamanlarda baz devletlerin corafyadan silinip yerine yenilerinin kurulacandan, bunlar iin yetkilerin nasl kullanlacandan vs. uzun uzun bahsetti. Sonra da "Bugn Sultan Abdlha-mit ile senin geleceini konutum, ura-y devlet (Dantay) yeliine atandrlman iin fezleke hazrlanmasn saladm. Ben bu dnyadaki yolculuumu tamamladm ve BC adma grevimi en iyi ekilde yaptm. Bundan byle siru balkl bu kutsal haner sende duracak. Unutma, BC yelerinin her birindeki ifreler ancak bu haner zerinde dorulanabilir. Onun iin bu haneri canndan aziz bil ve koru. lmn hissettiin veya byle bir tehlikeyle karlatnda bugn hatrla ve emaneti en gvendiin kiiye ver. Tabii srrmzla birlikte." Namk Kemal aknlkla neredeyse beni elinden drmek zereyken Reit Paa uzanp "Eveeet! Ver bakalm Kontes La-urent'in emanetini!" deyiverdi. Namk Kemal'in aknl bir kat daha bymt. "Kontes Laurent'i siz nereden biliyorsunuz?" diyebildi ksk bir sesle. "Bilmez miyim Kemal Bey, bu kitap onda kald mddete kendisini hep koruyup kolladm. Daha dorusu ben L&M'i koruyup kollamakla ykml hissettim kendimi. Fransa'ya neden gittim ve orada yllarca neden kaldm sanyorsun? te bu kitap yznden." babil'de lm istanbul'da ak]371 "Peki efendim bende olduunu nasl biliyordunuz?" "ilahi Kemal Bey, saf olmaynz. Siz Paris'ten ayrlrken Lyon garnda tesadfen mi bu kitab bulduunuzu sanyordunuz?" O gn kitapnn vitrininden kitap alan yalnz siz deildiniz. Bana neden Byk Reit Paa dediklerini sanyorsunuz Kemal Bey?!.. Bu gc bize veren ite bu kitabn iindeki srdr; bundan sonra da sana ayn gc verecek. Yalnz dikkat et, baz sefil hazine avclar Babil ilahlarnn altn heykellerine ulaabilmek iin peine decekler, sen ne yaplmas gerektiini elbette bilirsin." Namk Kemal Bey kadar ben de armtm duyduklarma. Demek onca yl kontesin odasnda BC adna beklemitim. Namk Kemal Bey de Jn Trkler adma BC iin Paris yolculuu yapmt. "Hep uzaktan takip ettiim u kitab bir greyim artk!" diyerek sayfalarm evirmeye balad Reit Paa. "Yazs da ne ho bir ta'lik imi!" diye ekledi sonra. Sayfalarm arasnda dolarken yer yer beyitlerimi okudu, minyatrlerimi hayranlkla seyretti ve ivi yazs rakamlarm inceledi.

"Ka BC stadnn parmak izi ve emei var bu sayfalarda bilir misiniz Kemal Bey; ka yzyllar insanln geleceini tad bu kitap!" ite senin sahip olduun hazine: Ben ak gzergehinde hkem El cmle bilir dernu pkem 2723. beyit. Toplam 14 ediyor. Yediye iki defa blnd iin artk hanesi sfr, ite bu sfr, sana verdiim hanerin kab-zasndaki son ifre. Babil tapnann kapsn aacak ifrelerin yedincisi. Dierleri BC'nin teki yelerinde. Yedi kii bir araya gelince alabilecek bir kap. Bu kap aslnda uzaya alan kap. Dnebiliyor musun Kemal Bey, uzay gemilerinin yapacaklar yolculuklar dnebiliyor musun? Dorusu ok heyecan verici! O gnleri yaamak isteyerek gzlerini yuman yzlerce stad geldi geti gkkubbenin altnda. Ama bu khne dnya o kadar yava dnyor ve bilim adamlar o kadar tembel ki, o gnleri ben de, belki sen de gremeyeceiz. Yalnz dnyann sonu geldiinde uzaydaki bir baka gezegene gidebilmek iin elbette uzayn kaplarn aacak bir bilim adam bulunacaktr. Belki de dnya insanoluna yetmez olunca uzaya giderek kendimize yer arayacaz. Tabii uzayllar bizden evvel gelip dnyamz istila etmezlerse." Reit Paa hep anlatyordu... Ve sevgili Leyl'm! Nerelerde, kimlerle birlikte olduunu bilmediim u anda... vzeyi bu leme Dvd gibi sal Bak kalan bu kubbede bir ho sad imi Bak Sesini bu leme Davut gibi sal. nk bu kubbede bak kalan ancak bir gzel hatra imi. Bu, Srlarmn Ortala Sald ve Babil'de tar Kapsnn Alddr Blankenburglu Robert Koldewey, Berlin Kraliyet Mzesi yetkililerine gnderdii 1 Nisan 1896 tarihli raporunda "Burada bulacaklarmn ou Nabukadnazar'n eserleri olacaktr, iki haftadan beri kazyorum; her ey yolunda gitti ve yedi metre uzunluunda kerpiten bir suru ortaya kardm." diyordu. Koldewey'in grnrde arad Asurbanipal kitapl idi, ama bulmay umduu ey, u pimi amurdan rl, 360 kuleli, drder at koulmu iki arabann yarabilecekleri genilikteki surun i duvarlarnn altndaki yedi tablet ile Babil tanrlarnn altn heykelleriydi. Tabletleri BC adna, altnlar da kendi hesabna istiyordu. Bir gezgin klnda Almanya'dan yola kp iki-yz bedevi iiyle kazmaya balad dan yerini tarihi Here-dot ile hekim Ktesias'n kitaplarndan okuduunu syleyip duruyor. Ama gerekte antasnda ben olmasaydm ve Efendim Fuzul'nin beyitlerini grmemi olsayd, bilge Akeldan'n eski lkesine hi yolu dmeyecek, bu durumda Frat'n sar sularnn yalayp getii bu duvarlarn arkasnda ne olduunu kimsecikler bilmeyecekti. Koldewey, Magosa'da Namk Kemal'in kitaplar arasndan alnmam salayp kendi kitaplar arasna katt gnden beri beni ok iyi saklyor ve ok sabrl hareket ediyordu. Haneri Paris'te bulup gnlerce zerinde altktan sonra yelerin ellerindeki ifreleri hep ayr bir zamanda ve daima gzleri bal olarak denemi ve Akeldan'n klesi tarafndan Itar tapnann giriine yerletirilen kartuun ifrelerini aa yukar zmt. Kimseyi phelendirmeyecek kadar sakin davranmay biliyor, BC'nin dnyann deiik lkelerindeki yelerinin sktrmalarna aldrmadan iine devam ediyordu. Kazlara baladnn yedinci ylnda artk Arap, Keldani, Smer ve Kopt

dillerini biliyordu ve Badat'ta, BC yelerine kent duvarnda bulduu bir kitabede yazl olanlar Keldani dilinden Al-manca'ya ve ngilizce'ye evirerek okudu: "Ben krallar kral, altn bal Nabukadnazar; Babil'i doudan dev bir surla evreledim. Hendeini kazdm ve evlerini yer katran ve tulalarla yaptm. Kysnda da gibi yksek byk bir duvar yaptm. Buna geni kaplar atm ve bunlara seM aacndan st bakr kapl kanatlar taktm. Kt niyetli dmanlarn yanlardan Babil'i sktrmamalar iin, deniz nasl karalar dalgalaryla sararsa, ylece dev surlarla evreledim. Bunlardan gei, tpk denizin, tuzlu suyun geildii gibiydi. Duvarlar delemesinler diye nlerine toprak ydrdm ve tuladan rhtm duvarlary-la evirttim. D kaleyi sanatla salamlatrdm ve Babil kentini kale haline getirdim." O gn grdm BC yelerinin Yahudi, drd de Hristiyan idi. Osmanl devletinin iyiden iyiye zayflayan gcnden yararlanmak ve en azndan tabletleri bu snrlarn dna tamak iin kararlydlar. Bu bana ac vermiti. Kendime ve eski efendilerime ihanet ediyormuum gibi hissettim. "Evrenin valyeleri, deerli stadlar!" demiti sonra Mar-duk Koldewey, "nsan elinden km kentlerin en by ile kar karyayz. Ariya Akeldan'n kemikleriyle birlikte bulacamz Babil Kulesi'nin kalntlar iin daha yedi sene kazmam gerekecek. Bunun iin Hille kentinden gelen iilerimin gndelikleri dahil her yl ellibin Osmanl altnna ihtiyacm var. Ve tabii bedevilerin dikkatlerini baka yere ekecek birtakm karklklara da. Yedi yl sonra yeniden toplandmzda umarm size tar tapmann kap rleveleriyle birlikte geleceim ve her birinizin sahip olduu ifreleri zerine yerletirerek dnyamzn uzaya alan kapsn birlikte aacaz. Koldewey sekiz katr, drt at ve alt muhafz ile birlikte gnahkr kent Babil'e dndnde, heybelerinde Strabo ile Di-odor'un gezi kitaplar, ellibin altn, Tevrat ve ben vardk. Frat kprsnn kalntlarndan antik kentin d surlarna ulatmzda kendimi daima buraya ait gibi hissettim ve gurbetten yurduma dnmm gibi sevin duydum. Hayr bu, Efendim Fuzul'nin hemen urackta, ku ucumu on dakikalk yerde yaam olmasndan ve her gn tapna kazmaya gelenler arasnda belki de torunlarndan birinin bulunmasndan kaynaklanmyordu; bilakis burada Tufan'a uzanan bir tarihin zengin hatralarn hissetmi olmamdan yansyordu, istenirse u duvarn zerinde Nuh'un olu am' aran efkatli sesi yahut Glgam'n haykr duyulabilir, devasa stunlarn sraland u caddede Dan-yal peygamberin ayak izleri yahut Hammurabi'nin yasalar grlebilir, biraz tede ibrahim peygamberin krd putlarn paracklarna yahut gizemli melike Semiramis'in asma bahelerinde dolaan kelebeklere rastlanabilir, Yunus peygamberin sabrla imtihanna yahut Asurba-nipal'n aslanlar terbiye ediine ahit olunabilirdi. Binlerce ve binlerce yl... nsanlar ve insanlar... Tapnaklar, kurbanlar, lenler, zaferler... Koldewey'in ortaya kard bu kerpi ve pimi tula kompleksi arasnda insanlk tarihi elenip durmada. Kim bilir ka milyon esirin aln terinin damlad u duvarlar dile gelse, acaba insanlara neler anlatr?!.. BabilL insanln bakaldrs. Kutsal kitap anlatyor: "Ve birbirine, geliniz kerpi keselim ve onlar atete piirdim, dediler. Ve kerpi onlara ta yerine ve ta katran dahi kire yerine oldu ve sonra geliniz, btn yeryzne dalmamak iin kendimize bir ehir ile tepesi semaya kadar bir kule bina edip kendimize nam kazanalm, dediler." BC Koldewey'in iini kolaylatrmak iin Osmanl'nn Me-zopotamya'daki etkinliini azaltmay istiyordu. Bunun iin Arap yarmadas bata olmak zere bjn gney eyaletlerinde etnik ayrmcl kkrtmay amalarna uygun buldular. Babil surlar arasnda geen yllar boyunca duyduum silah sesleri bunun iindi. Ve iki isimdi sk sk duyduum: Arabistanl Law-rens ve Vahhabilik. Nabukadnazar'n tanr Marduk'a adanan kurbanlarn kesilmesi iin yaptrd geni tren caddesini bulduunda, Kolde-wey, iilerine bir hafta tatil ve ift yevmiye de ikramiye vermiti. Buray yalnz bana incelemek istiyordu. Yal dizlerinin arlarna aldrmadan gnde bazen yirmi saat alyor ve gizemler arasnda kendi mutlu hayatn yayordu. Aradan geen yaklak on yl boyunca buralara o kadar almt ki, aslnda tabletlerin yahut altnlarn bulunmas o kadar da

umurunda deildi. O tarihin kucanda eski insanlarla dost olarak yayor, bazen onlarla konuuyor, dostluklar ve kinler gdyor, seviniyor, zlyordu. Yeni bulduu cadde sz gelimi... Ka bin yl nce, ka bin insann ayn anda fener alaylar ve sevin gsterileriyle nlamt kim bilir?!. Bunu yzyllar sonra yeniden yaayan bir insan olmann hazzn BUAM'n bilimsel gerekleri de, altn ilah heykellerinin lts da yanstamazd yreine. Neredeyse Bilge Akeldan'n da ayak izlerini bile kefedecek durumdayd artk ve eski kltrlerin srlarna ulamak kadar heyecan verici baka bir ey dnemiyordu. Nitekim "Bu caddeyi bulduuma gre..." diyordu, "Her yl bahar banda Zagmut (yeniden dou, nevruz) bayramnda en grkemli gnlerini yaayan Babil tapna ok uzaklarda olamaz." Koldewey, caddede yer alan tula damgalarndaki yazlar zebilmek iin gndzler yetmeyince eline mealeler alp geceleri de okumaya devam etti. Onu izlerken, "Bu adam kadar azimli baka bir insan tanmadm." diye dndm hatrlyorum. Nihayet iilere verilen tatilin altnc gnnde okumalarn u cmleyle srdrd: "Babil'in caddesi Aibur-abu'yu byk efendimiz Marduk'un alaylar iin toprakla doldurtarak ykselttim ve Ulu kapsndan ta Itar-sakipat'a dek Turmina-banda talar ve Saba talaryla deterek tanrnn alaylarna yarar biime getirdim. Ben, E-sagile ve Ediga'nn bakmcs Nabupolassar'n olu Nabukadnazar, Babil kral." Aynen byle yazyordu, emin olmak iin iki kez, kez okudu. Sonra "Evet!" dedi yzlerce kez "Evet!.. Evet!..." i iine smyordu. Onbin-lerce yllk talardan, duvarlardan, abidelerden sahraya yaylan ilk ses Koldewey'in bu haykr oldu ve azna ellerini iki yandan perdeleyerek yapt bunu: "Eveeett! Eveeeett! Eveeeeeet!"... Tarih onun sesini, Frat'n sularnda Byk iskender'in ordularnn nal seslerinden bu yana kim bilir ka bininci zafer l olarak kaydetti bilinmez. Bu "EveetL" iinde byk bir zafer gizliydi. nk ttar demek, Akeldan'n gizemli mabedi demekti. Itar'n kaps da Efendim Fuzul'nin sayfalarma serpitirdii ifrelerin bulunduu kap. Koldewey, o gece hi uyumad ve caddenin btn tulalarn tek tek inceledi. Turminabanda ve aba'dan getirilen talar hl yakut krmzlnda idiler ve caddenin gney ynne doru iki izgi halinde ta iilerin kazma ve kreklerinin olduu yere kadar uzanyorlard. Saba talarnn zerinde frtna tanrsnn kutsal aslannn, Turminabanda talar zerinde de bereket tanrsnn memelerinin, onun zerinde de pul pul ilenmi uzun boynu ve ifte dili ile bir ylan rlyefi yer alyor ve gitgide bu iki figr birbirlerinden motifler alarak birleiyorlard. Cadde boyunca her on metrede bir, bu iki figrn sslemeleri birbirine geiyor ve gerek aslan, gerekse ylan dnm geiriyorlard. Gnein ilk klar Frat'n sularnda yangnlar karrken Kolde-wey, "Bir motif sonra aslan ile ylan Babil ejderi Siru olacak ve on metre sonra tar tapnann kapsna elimi dokundurabile-ceim." dedi. Bu sevin ile hi olmazsa yarm saatliine uykuya dalmadan nce avucundan iki gvercin havaland. Her ikisinin de ayaklarnda "Ak gecesi iin gelinimiz damad bekliyor!" yazl birer kt paras vard. Hilleli iilerin tekrar iba yapmalarndan sonra benim de sabrm tkenmi gibiydi. yzelli yldr sakladm srlarn onbinlerce yllk hazinesini grmeyUok istiyordum. Kolde-wey'in izinli gnderdii iilerden bazlarnn deitiini ve iri yapl adamlar yerine clz birka kiinin geldiini ben fark ettiim halde o hi fark etmedi. Sanrm bunlar be kiiydiler ve alyormu gibi davranp molalarda veya Koldewey'in yemek ve dier ihtiyalar iin uzaklat zamanlarda ikisi bir araya gelerek fsldap ka gz iaretiyle mabedin deiik blgelerini gsteriyorlar, sonra da gya almaya devam ediyorlard. Bunlar o civarda yaayan bedevilere pek benzemiyorlard. Belki de Hille'nin Efendim Fuzul zamanndaki Trkmen ahalisinden idiler. nk ben bu kasabada doup, byyp sonra yolculuklarma baladmda buralar daha bayndr, ahalisi daha bilgili idiler. Benim kadar Koldewey de bu adamlarn kalpszlklarn fark etmi olmalyd ki onlarn ii savsakladklar zamanlarda "Tanrm!" diyordu, "Acaba bu adamlar u gzmn nndeki tapnaklar yapan yksek medeniyetin torunlar m?" Adam haklyd, Efendim Fuzul'den bu yana imdiki torunlar arasnda kalite ve

bilgelik ruhunun nasl tketilmi olduuna ben ahit idim. Koldewey, btn iilerini bir araya toplam, nl Babil Kulesi'ni ortaya karmak zere Itar'dan hemen elli metre uzaktaki yma tepeyi kazdryordu. Soranlara, Babil Kulesi'nin eski bir gzlemevi oluunu, gezegenler kozmografyas ile yldzlarn hareketlerini, Tevrat'ta ve tarih kitaplarnda geen zig-gurat efsanelerini anlatarak oyalyor, buray ortaya karmann hem peygamberler tarihi, hem de bilim tarihi asndan ok nemli olduunu, tam bu blge stnden geen meridyenin karalar ve denizleri eit iki paraya bldn, bu mabedin taban evresini yksekliinin iki katna blnce "pi says" diye bir saynn bulunabileceini, tapnan iinde bir yerde dnyann toplam arlnn yazl olduunu, toplam ikibuuk milyon tan st ste konarak yapldn ve onbin iinin her gn olaanst bir abayla onar ta st ste koymu olmalar halinde ikiyz ellibin gnde, yani 664 ylda tamamlanabileceini, oysa kulenin yalnzca yirmi ylda tamamlandn sylyordu. Bunca bilgi ile iilerin azck akllarn hayrete drp onlarn gznde kendisini bir bilge kral konumuna ykselten Koldewey, nihayet herkesin ilgisini bu yeni tepecie evirmi olmann huzuruyla ii yavalatm, gnde iki vakit ubuunu tttryor, alan iilerini seyrediyordu, iinden de yce s-tadlarn gecikmeden gelmeleri iin dualar okuyordu. Sonraki gnlerde tar kapsyla hayat arasnda kalan metre kalnlndaki toprak tabakas nnde hibir ii grmedim. iiler kazdka Babil Kulesi'nin yedi kat teras andran grkeminden geriye kalan parlak tulalar, atlam duvarlar, hayvan ve insan kabartmal kaplar ve Semiramis'in kemerlerle bititirilmi asma baheleri yava yava ortaya kyordu. Ziggurat ve kemerleri grdke onlarn Babil devleti zamanndaki ihtiamn hayal edebiliyordum. Efendim Fuzul burada yaasa bu kemerler ve kule iin de iirler yazard phesiz diye dndm bir an. 3801 l babil'de lm istanbul'da ask]38l Gne, belki bazlar Efendim Fuzul'nin torunlarndan olan Hilleli iilerin terlemi plak omuzlarnda ve gslerinde klarn krarken Koldewey kazmalarn darbeleriyle krlan silindir biimindeki mhrleri birletirmeye, sikke olarak kullanlan pimi amurlarn damgalarn incelemeye, anak mlek paralarndaki naklardan Babil'i anlamaya alyor, bir yandan salam arkeolojik eserleri ayrmak, dier yandan bunlar depolad odann muhafzlarn her gn birka kez kontrol etmekle gnlerini geiriyor, bazen muhafzlar deitiriyor yahut saylarn arttryor, kendisini ziyarete gelen evredeki bedevi reislerine bulduu eserleri gstererek vnyor, onlarn hayretlerini kabartmaktan, ortaya kard kentin sokaklarnda dolatrmaktan zevk alyordu. En ok da Tanr'nn Babil Kulesi'nin yapm srasnda burada alanlarn dillerini nasl ayrdnn ve insanlarn yeryzne dalmamak iin kendilerine bir ehir ile tepesi semaya kadar uzanan bir kule yaparak nasl nam kazanmak istediklerinin yklerini anlatarak kk dillerini yutacak raddelere getiriyor, sonra da burada yaayan l hayvanlar, yaban kpekleri ve devekuu yavrularnn bu kentte Babilli sihirbazlardan, uzay bilginlerinden, takvim yapp zaman len rahiplerden daha uzun saltanat srdklerini syleyerek hayatn geiciliinden bahsediyor, gndelik ilerden konuarak onlarla dostluklar kuruyor, zaman zaman Osmanl devleti hakkndaki grlerini alyor, Lawrens'in haberlerini takip ediyor ve arada srada da reislerine altn dolu keseler sunuyordu. Koldewey'in seyyah Strabo ve Diodor'un kitaplarn tekrar tekrar okuyup Babil hakknda yeni yeni bilgiler arad yahut bulduu eyalar ve duvarlar ile bu bilgileri rttrd gecelerden birinde adrna alt konuk birden geldi. Bunlar iki yl evvel Badat'ta tandm BC yeleriydi. Hepsini kendim kadar sabrsz ve heyecanl grdm. Paris'te, Londra'da, Roma'da niversite adlar sylyorlar, tabletleri oradan gelecek yedi ayr bilim adamna ve arkeologa inceletmekten, zerindeki izimleri

? ayr ayr zdrdkten sonra Brksel veya Cenevre'de kurulacak BUAM'da almalara balayacaklarndan bahsediyorlard. Ama bir problem vard; iilere sezdirmeden tabletleri nasl karacak ve nasl snr dna gtreceklerdi? "Tabletler iin bunu dert edinmeyiniz sayg deer valyeler!" dedi Koldewey, "Bu adamlarn altndan baka dndkleri yahut tamah ettikleri hibir ey yok. Hele tabletler onlarn umurunda deil!" "O halde altn heykelleri nasl gtreceiz?" sorusunu da "Altnlardan hi haberleri olmayacak ki sayg deer stad! gn sonra Mslmanlarn kutsal kurbanlar kesecekleri bayramlar gelecek. O zaman btn iileri Hille'ye gndereceiz. Onlar Fuzul'nin Muhammed peygambere ithaf ettii iirlerini okurken, biz de onun L&M'ini okuyor, hazineleri okutuyor olacaz." diye yantlad. adrn ortasna koyduu eski bir Babil sunann zerine, tulumlara bastrlm peynirlerden, pastrmalardan, hurma ve yer fstklarndan avu avu koyarken de "Yeter ki siz, gn sonra kazma ve krekleri kuvvetle sallamaya hazrlkl olun!" diye devam etti glmseyerek. adrn kapsnda bekleyen hizmetkrna da souun diye sabahtan Frat'n sularnda bitmi palmiye kkleri arasna koy-durttuu arap testisini getirmesini syledi. O gece nce Babil tanrlarna kurban sunan bilge rahipler gibi dinsel bir ayin yaptlar, ardndan da sefil ayyalar gibi iip szdlar. evre kylerin camilerinden kurban bayram iin okunan salalar ve temcitler uzaktan uzaa duyulurken BC yeleri de evrede kimse olmadndan emin, tar tapmann kapsna ulamak zere kazmalarn vurmaya baladlar, iki gn boyunca lirik mavallar ile kazma sesleri birbirine elik etti. Ben hep yanlarndaydm ve daldklar iten balarn kaldrp u surlarn dendanlan arasndan kendilerini gzetleyen be kiiyi fark etmelerini istiyordum. Nihayet nc gn Itar'n dama talarm andran sslemeli kaps meydana kt. stteki mermer kemerde tpk Efendim Fuzul'nin Badat ilimler Akademisi ktphanesini yneten m Sryani'den alp medresedeki dut aacnn altna gmd hanerin balndaki Siru kabartmas yer alyordu. Kazma ve krekleri brakp sprgeler, bez paralar, demir keskiler ve metal ubuklarla kapy tamamen temizlediler. Kapnn zerine kare biiminde bir ebeke ilenmiti. ebekenin iinde avu ayas lsnde birbirinden ayrlm 7x7 kartu bulunuyordu ve ilk satrdan itibaren "Akeldan: - ltar ve - Marduk'a - inanm - efendim. - Si-ru'un - akyla" diye yazlyd. Akeldan'in lrken srrn emanet ettii klesi tarafndan mabedin kapsna kazldn anladm bu yazlarn, sayfalarm arasna deiik zamanlarda ve farkl mrekkeplerle yazlan rakamlarn ve harflerin benzerleri olduklarn grdmde artk yolun sonuna gelindiinden iyice emin olarak "Sevgili Leyl!" dedim iimden, "Yalnzca senin aknla yaayacam yeni bir hayat balayacak az sonra! A kucan bana ve derin bir barbarlk iine gmlmekte olan dnyada beni teselli et!" Koldewey, drdnc gnn sabahnda BC yelerinden sahip olduklar ifreleri istedi ve her birinden ald ktlar kap giriindeki sunak tann zerine sra ile koydu. Bunlar, Efendim Fuzul'nin sayfalarm arasna serpitirdii ak ve gizlilik zerine yazlm beyitlerin sra numaralarn gsteren ivi yazs rakamlardan yedi ve katlar karlarak elde edilmi yeni rakamlard. Koldewey onlar birer birer okuyup rakamlarn yeniden hesaplarken ben Leyl'mn akn yeniden bir kere daha yaamaya balayacam umuduyla bahtiyar idim. Hatta eski gnler

gzlerimin nnde canlanmaya balamt bile. Okuldaki gnlerimiz, akmzn ortaya k ve annesinin Leyl'y azarlamas, ak ile llere dmem ve aklm yitirmem, babam ile Kabe'ye gidiimiz, evremde ceylanlarn, aslanlarn toplanmas ve insanlardan uzak hayatmz, Leyl'nn beni sahralarda ziyarete gelii, annesinden vasiyetini renmem ve mezarna kapanp alaym, hepsi daha dn gibi taptaze hatralar idi. Koldewey sunak ta zerinde sayfalarm evirirken birden kendimi Nabukadnazar'n Marduk'a kurban sunma ayinlerinden birinde grverdim. Kays'n ka bin gbek nceki bir atas gibi hissettim kendimi ve Babil Ziggurat gzmn nnde btn hametiyle kendini sergileyiverdi. rlplak binlerce insan meydan ve zigguratn teraslarn doldurmu ellerini gkyzne doru aarak lklar atyorlard. Yedinci terasta Nabukadnazar, mcevherlerle donatlm bir kartal balyla grndnde, sevin lklarndan duvarlar yklacak zannettim. Yannda yedi bilge rahip vard ve hemen sa yannda Ari-ya Akeldan' grdm. Bana lmsyordu ve btn mrlerini adayarak rettikleri bilgilerin ka bin yl sonra yeniden dnyay kuatmasn seyretmek zere toplanm gibiydiler. Birden o yedi bilge rahibi yanmda hissettim. Ne Koldewey ne de teki BC yeleri vard artk. imdi ltar tapnann kapsnda srma nakl cbbeleri, deerli talar hakkedilmi kee balklar ile birbirlerini selamlayan yedi bilge rahip duruyordu ve sanki aradan hi zaman akmam, dn gece kapattklar kapy yeniden amak zere sabah olup toplanm gibiydiler. Kapnn zerine uzanan elin Koldewey'e ait olduunu dnmek bile istemedim; sanki kapnn dama ebekelerine benzeyen, el ayas geniliindeki tular zerine Akeldan bizzat kendisi parman bastryor ve bunu ezbere bildii bir i gibi yaparak kendisini bize gstermek istiyordu. Dokunulan her tu birka saniye iinde biraz ieriye giriyor ve kap eiine bir avu ince kum akmaya balyordu. Akeldan'n parmaklar, kartutaki rakamlar ve harflere, tpk Siru balkl hanerin kabzasna Efendim Fuzul'nin matara kayn sarar gibi sra ile dokunuyordu. Harflerin olduu kartulara dokunulduka srasyla yedi notann tnlar kaplyordu lo koridorlar. BC yelerenin ifre sistemindeki kriptoyu zm olduklarn ve Koldewey'in onlar doru tu-ladn o yedi notann srasyla duyulmasndan anladm. Akeldan'n ayn zamanda bir mzisyen olduunu hi umut etmezdim ve ad sonradan konulsa bile notalarn o zamanlarda bilindiini de dnemezdim. Koldewey, AKELDAN adn yatay tularken, Efendim Fuzul'nin beyitlerime yerletirdii rakamlar adedince de dikey tulara basyordu. Bylece oniki kartuu (Efendim Fuzul iki rakam sfrla ifrelemiti) tuladmda btn BC yelerini rperten bir arganon sesine, ortal toza dumana boan bir grlt kart ve ka bin yllk mermer kap byk bir grlt ile aralanverdi. BC yelerinin heyecandan dilleri tutulmu gibiydi. Kolay deildi, onbinlerce yllk bir dnyann kapsyd aralanan. , Kapnn grltl sesinden surlarn zerinde bekleyen be kiinin de heyecanlandklarn hissettim. Koldewey, merakla birbirlerine bakan arkadalarna, "Dn gecesi!" diye sevincini gsterdi ve tozlarn dalmasn beklemeye baladlar. u dnyada byle bir heyecan ka fani yaamtr acaba diye dndm nce ve "Hibir srpriz, binlerce yln gizemine alan bu mermer kap kadar heyecan verici olamaz!" diye geirdim iimden. Tarihin btn hasarn zmseyen kapnn bir insan geebilecek kadar aralanmas iin yedi kiinin tam saat uramas gerekti. Binlerce yln gizemi kadar yknt ve harabeleri de olacakt elbette, ierisi karanlkt ve souktu. Beraberlerinde getirdikleri mealeleri yakp da korkak admlarla narteksi getiklerinde geni bir hol ve bu hole alan yedi kap grdler. Buras Itar tapnann ayin salonu idi ve kaplar da srasyla yedi rahibin odalarna almaktayd. Yazk ki kaplardan hibirisi yerinden oynamyordu. Ellerindeki kazma kreklerle kaplar amann mmkn olmadna inandklarnda gece iyiden iyiye ilerlemi, hepsi yorgunluktan yere ylmak zereydiler. Zamanlarnn azaldn, ertesi gn Hilleli iilerin bayram bitirip almaya geleceklerini dndke dinlenmeye vakitlerinin olmadn anlyorlar,

telalan bir kat daha artyordu. Arkeolog olan Koldewey idi ve herkes onun bir zm getirmesini bekliyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde mealelerine ya ve katran ilave edip yeniden almaya baladlar. Bu sefer kaplarn zerinde herhangi bir iaret olup olmadn aramaya, boluk olup olmadn ekilerle vurarak anlamaya altlar. Sevinleri gittike moral bozucu bir sinir harbine dnmt. Hepsi burnundan solumaktaydlar. Artk birbirlerine kar ses tonlarn da ykseltmeye balamlard ki ekilerden birinin darbesi nc kapnn zerindeki svay dkt. Ortaya kan bolukta bir yuva vard. Siru balkl hanerin girebilecei bir yatak idi bu. Ellerindeki bezlerle yata temizleyip haneri haznesine koyduklarnda kap kendiliinden alverdi. BC yeleri yzyllarca suren almalarnn, alar boyu elden ele devredilen mistik malzemenin ve zihinden zihine aktarlan ideallerin meyvelerini devirmek zere olduklarn dnp nce tanrya krettiler. Bilimin ve dnyann geleceini bu kapnn arkasndaki tabletler ekillendirecekti. Ve acaba nceki BC yelerinden tevatr yoluyla rendikleri bu tabletler neye benziyorlard; arlklar, hacimleri, biimleri nasld? "Yce stad! Gelinimizin yz grml erefi sizin olmal, buyurunuz!" diye yol gsterdi Koldewey. Eline mealeyi alan bu Yahudi, sinirlerine hakim olmaya alan yedi kii arasndaki en az konuup en ok dnen adamd. Cin gibi biri olduu gzlerinden belliydi. Kaps alan Ariya Akeldan'n odasnda her ey yerli yerinde duruyordu. Yzyllar bu tapna nce ykm, sonra zerini tabaka tabaka toprakla rtm ama iini hi deitirmemiti. Ayin srasnda kulland balk ve cbbe, beline kuand srma znnar, duvarlarda ejder, aslan, kartal, karaku ve kanatl bebekler biiminde izilmi tanr tasvirleri, gm topuzlu bir asa ve daha pek ok eya oradakilere bu odann sanki daha dn terk edildii hissini veriyordu. Grdkleri her eyaya hayretle bakmakla birlikte bu yedi adamn gzleri elbette baka eyler aryordu: ivi yazl tabletler. Odann grnen ksmnda tablete benzer bir eyaya rastlayamadlar. Yan duvarlardaki iki dolaptan birini atklarnda bunun bir gizli geit olduunu kefettiler. Buras Akeldan'm ayin iin giyindii zel odas olmalyd. 3x3 ebatndaki odann zemini, dolaplar ve raflar sra sra dizilmi irili ufakl yzlerce heykelle doluydu.. Bunca yl saraylarda, krallarn harem dairelerinde ve zel hazinelerinde bulundum, ama ben hi bu kk odadaki heykeller kadar kymetli hazineyi bir arada grmemitim. BC yelerinden defalarca dinlediim ilah heykelleriydi bunlar. BUAM'n yeniden kurulmas iin kullanlacak olan muhteem hazine idi. Yarm metre boyundaki heykeller iinde u som altndan olan aslan, tanr amas'n tasviri olmalyd. Gm bir kleden ibaret olan u byk ayna Sin, mavi firuzeden yontulma ejder Nebo, pembe yakut kleleriyle temsil edilen kartal Nergul, erguvan talar kaklm altn heykel Marduk ve kapkara bir elmastan yekpare yontulmu ylan ba da Ninip'in temsilleri olmalyd. St rengi gvdesine kehribarlarn hakke-dildii insan bal at da tanr Itar'n yeryzndeki temsilcisiydi mutlaka. BC yeleri bunca hazine karsnda baylacak derecelere geldiler. Birini brakp dierini seviyorlar, hepsini ayr ayr ok-uyorlar, seviniyorlar, akalar yapyorlar, kendilerini kaybediyorlard. stad "Deerli dostlarm. Gn madan bunlar tamamz gerek. Yoksa yarn yalnzca bunlar deil canlarmz ve BUAM hayallerimizi de kaybedeceiz. Tabletleri aramay sonraya brakalm, nasl olsa tabletler bedevilerin ilerine yaramaz." dediinde gerekten dona kaldm. stelik bu yedi asil adamdan hibiri ona itiraz etmemiler, tabletleri altnlardan nce dneceklerine dair ettikleri BC yeminine sadakat gstermemilerdi. ***

Tapnaktan ilk kan yenin alacakaranlkta gzlerine yansyan son grnt, yz mumya gibi sarl bir adamn hrs dolu baklaryd. Babil ilahlarn binlerce yl sonra gn yla birlikte hi tanmadklar kurunlar da karlamt. Ve ertesi gn Hille'den gelen iiler, Koldewey'in iki misafirini neden ldrdn, geldiklerini duyduklar dier drdnn nerede olduklarn ve kendisinin de neden yaralandn merak ettilerse de bunu sormaya cesaret edemediler. Yalnzca bu iki cesetten blge valisinin haberinin olmamas gerektiine, aksi takdirde buraya kolluk gleri gelirse kazy durduracaklar iin isiz kalacaklarna dair bir vaaz dinlediler. Ben Kays, Efendim Fuzul'nin klesi, her eyi grdm. Yalnzca, Babil ilahlarnn heykellerini alan gizli servis rgtnn kimler olduunu ve heykellerin hangi lkeye gittiini bilemedim, o kadar. Eer Leyl'mn ak yolculuu sona ermez, srrn tadm hazine gibi bir yerlerde darmadan edilmezsem ve yine yolum krallarn saraylanna yahut mzelere urarsa, bu gece Itar tapnanda grdm heykelleri elbet bir gn tanyp sizi meraktan kurtarrm. Osmanl hkmetinin valisi gelip de her eye el koyduu gnlerdeydi, Koldewey'in tedavisi srerken tar tapnana ilk giren kii, tapnaa kimseyi sokmamak iin tayin edilen muhafz oldu. Sonra dostlar, ardndan rvet veren yerliler ve nihayet iilerin birka gn iinde kurduklar bir kar etesi. Koldewey cinayetler gecesinde Siru bal haneri de hazineye ait altm heykeller gibi gizli servis ajanlarna kaptrd iin iyileince dier kaplar nasl aabileceinin arelerini dnyordu. Siru bal hanerin yuvas bo olduu mddete dier alt kapnn hibiri alamayacakt nk. "Tabletler hazineden daha nemli!" diyordu kendi kendine. BC'nin uzun kollar nasl olsa hrszlara cezalarn verir, heykelleri geri alrd. Hem hazineyi almasa bile BC iin parann o kadar da nemi yoktu. Dnyann yirminci yzylnn ipleri nasl olsa onlarn elinde olacakt. Bunun iin siyasi gleri ve gizli bilgileri ynlendirmek yeterdi. imdi ona den grev, gelinleri uygun damatlarla evlendirmekti. Bir hafta sonra ayaa kalkabilir duruma geldiinde zihninde karabasanlar gibi dolaan btn dncelerinin bouna olduunu grd. tar tapnann btn odalarnn kaplar balyozlarla krlm, btn eyalar boaltlmt. Arad tabletleri ortadaki odann demesinde un ufak edilmi olarak buldu, yle kk paralar halindeydiler ki, bir daha birletirilmeleri mmkn grlmyordu. Eline ald her parann zerinde bir yldz konumu, bir izim, bir iaret, bir harf, bir rakam vard ama hangisi hangisinin parasyd ve hangisi dierinin devamyd anlayamad. BC'nin gzyalarn ilk o zaman grdm. Dnyann her yerinde hkm geen bir adamn da dayak altnda kalm ocuklar gibi yere kapaklanarak lk la alamas bana ok dokundu. Konuabiliyor olsaydm, ona nce gvendii muhafzn kendisine ihanet ettiini, ertesi akamlarda altn hrsnn insanlara neler yaptrdn, ierden eyalarla kan hrszlar baka hrsz etelerinin yollarda soyduklarn, atklar kck deliklerden karanlk odalara girerken tehlikelere aldr etmeyen bu agzl fellahlarn birbirleriyle daha odada kavgaya tututuklarn, Babil bilgelerine ait eyalarn ve bu arada Ariya Akeldan'n giysilerinin hrszlar arasnda nasl ucuz fiyatlara alnp satldn, bazen binlerce yl ncesine ait bir akn, bir hatrann, bir tarihin nasl ucuzlayabileceini, adeta sonraki nesillere kafa yoracak bilmeceler brakmak zere yaran bu cahil adamlarn asla Efendim Fuzul'nin torunlarndan

olamayacaklarn ve nihayet tabletleri ilk bulan adamn bunlarn iinde mcevherler, prlantalar, yakutlar sakldr diyerek onlar nasl duvarlara vurarak, ekilerle dverek paraladn, BUAM'n binyllara uzanan emeklerinin birka altn paras iin nasl feda edildiini ve daha pek ok eyi anlatarak teselli etmek isterdim. Benim iin Leyl ne ise bu adam iin tabletlerin o olduunu biliyordum. Aradaki tek fark, benim akmn gnlmden, onun aknn aklndan fkryor

olmasyd. Benim akm insan, onun ak dnyay kurtarmak zere bymt iimizde. Benim iin en gerek ey Leyl, onun iin BUAM idi. Yazk ki ne ben Leyl'y bulabiliyorum... Leylaa!.. lim kesbiylepye-i rif'at Bir hayl-i muhal imi ancak Ak imi her ne var lemde tlim bir kyl kl imi ancak Fuzul Bilimsel almalar yaparak yce makamlara erimek, asla olmayacak bir hayal imi... Dnyada her ey aktan ibaret-/ni; bilim ise yalnzca kuru bir dedikodu... Bu, Gzmde Nem, Gnlmde "L&M"dir Kays adn kim verdi bana, bilmiyorum; peki ya kim bana retti ak, bilmiyorum. Efendim Fuzul'nin klesiyim ben ve drtyz ellinci ya gnmden bu yana hep ayn yerde aya bal olarak bekliyorum. Zahirde beni ypranmaktan, prs-mekten, yok olmaktan kurtarmak iin ta doduum zamanlarn iine, Kanun Koyucu hkmdarn ve Rukl'in hatralarnn arasna koydular, ama gerekte cierlerini kurtlar kemiren, yaralar su toplam bir mahkum gibi ksz ve havasz hcrelere attlar. Ben, sisli souklarn skandinavya'sndan, buz tutmu rmaklarn Rusya'sndan, lo ve rutubetli atolarn Fransa ve italya'sndan, parlak yldzl gecelerin Badat llerinden ta kutsal topraklarn tesindeki kulbelere kadar her yerde, altn parltsyla gzler kamatran istanbul'u zlemle hayal ederken acaba imdiki hapisliimi mi zlyordum, bilmiyorum. Sokaklarnda son kez gezdiimde, bu kentin, hatralarm tayan eski zarafetinden bir iz kalmadn grmtm. Geri ne Kievli Rus prensleri, ne Venedikli dolar, ne Notre Dam'in rahipleri, ne Sicilya Norman krallar, ne ispanyol denizcileri ve ne de Portekiz tccarlar bu kenti benim zlediim gibi zlemiyordur ama elimde deil, kp havasn teneffs edemiyorum ki!... Vatann tam ba-rndaym ama gurbet iimde durmadan byyen bir ac. Bir ehrin iindeyken ona hasret ekmenin ne olduunu belki de bilmezsiniz siz. Ben bu ehre ite byle hasretim. Bu ehir benim iin biraz Rukl demektir nk, biraz Huri demektir... Ama mutlaka Leyl demektir... Bin kere Leyl demektir... Bu ehrin benim Leyl'm olduunu, bulunduum hcredeki souk rafa konulunca anladm. Onca acya, onca eziyete ramen kendimi buraya ait hissediim bundan. Hille uzak hatralarmn kasabas, ama istanbul aklarm byttm kent. istanbul benim ezelden yrim idi; hl da yledir. Ne ki imdi onun yedi tepesinden birinde, Sleymaniye Ktpha-nesi'nde, sayfa kenarlarmda felaketlerin, yangnlarn, sahip-lerimce nemli grlen tarihlerin, doum ve lmlerin anlar kadar karn arsna, cinsel gc arttracak macun formllerine, erkek ocuk dourmak isteyen taze gelinlerin egzersizlerine varasiyaxkadar bir yn lzumsuz ve bo notlar tayarak; halk hikyeleri, Kesikba destanlar, Binbir Gece Masallar, alegorik ak mesnevileri, tasavvuf ve bilim risaleleri, medrese ders kitaplar, tefsirler, fkh ve hadis klliyatlar ve daha pek ok konuda onbinlerce mahkum gibi alnma rakamla yazdklar demirba numarasn ad olarak tayarak, souk, rutubetli ve yalnz gnlerimde beni ziyaret edecek bir dost bekliyorum. Ama hi kimse gelmiyor ziyaretime. Efendim Fuzul'yi de, Babil Uzay Aratrmalar Merkezi'ni veya Ar-iya Akeldan' da hatrlayan yok artk. Hatta arka kapamn i yznde yazl bulunan "Bu kitab engl Hamam yaknnda oturan Takkeci Hseyin elebi 1055 yl Ramazan'mda, onbe

gnlne altna kiralayp okumutur. Bundan sonra okuyan canlar duadan unutmaya." notunu da kimse okuyamyor. Acaba ben mi bir hata yaptm, yoksa Efendim'in torunlar m ok vefasz oldular, anlayamyorum. Ben Kays. Leyl'nn ezeli k. Btn klarn zendii Mecnn yani. Efendim Fuzul'nin klesi Mecnn... Leyl'm bulamadm. Burada kaldm mddete ne akmdan, ne de Leyl'dan kimseciklerin haberi olmayacak s- J telik. imdiki insanlar Leyl'mn adn biliyorlar, hatta beni , de tanyorlar, ama ykm merak etmiyorlar hi. Arada srada bir delikanl benim klma, bir gen kz da Leyl'nn kimliine brnp akmz taklit ediyorlarm, adna sahne oyunu diyerk. Ben Kays, Efendim Fuzul'nin klesi. Arada srada ykm yazan birka kii de olmasa.... \Jkkubbenin altnda insann ruhunu soyan ktlkler ve giyindiren aklar adna... Dou ak ejder ylnda balad yirmi bin yllk gizem... Uzayn sonsuzluuna alan kapy kefe km bilge rahipler, uruna topluca can verdikleri bir srrn, binlerce yl sonra, bir air tarafndan akn derin katmanlarna saklanarak korunacan bilselerdi... Siru balkl murassa hanerin kabzasna parmak izlerini brakanlar, daha avularnn scakl gitmeden haner knnda kan biriktiini bilselerdi... Badat, stanbul, Roma, Paris ve dierleri; kylarna vuran yeni akn, btn eski tarihlerini dolduracak younlukta olduunu bilselerdi... Bilgeler, katiller, asiller ve sevgililer; ellerinde tuttuklar kitabn alev almaya hazr bir ak klesine dnmek zere olduunu bilselerdi... air, ipeksi dizeleri arasna hayaller gibi saklad ifrelerin hoyrat ellerde ihtirasla paralandn, sonsuzluk arabna kadeh yapt gelincik yapraklarnn kinle datldn bilseydi... Ve imdi kim bilebilir neler olacan, Babil uyand zaman?!.. skender Pala _ Babil'de ln stanbul'da Ak

You might also like