You are on page 1of 45

DNYA KLASKLER DZS: 75 KIR ATLI

Kr Atl'nn hazrlanmasnda, MEB Alman Klasikleri dizisinde yaynlanan birinci basks temel m ve eviri dili gnmz Trkesine uyarlanmtr Yayna hazrlayan : Egemen Berkz Dizgi : Yeni Gn Haber Ajans Basn ve Yaynclk A.. Bask : ada Matbaaclk Yaynclk Ltd. ti. Kasm 1999 THEODOR STORM KIR ATLI (DER SCHIMMELREITER) eviren: Ahmet Temir Cumhuriyetimizin 75. yl cokusuyla...

Hmanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aama, insan varlnn en somut anlatm olan sanat y arnn benimsenmesidir. Sanat dallar iinde edebiyat, bu anlatmn dnce eleri en zengin nun iindir ki bir ulusun, dier uluslarn edebiyatlarn kendi dilinde, daha dorusu kendi dncesinde yinelemesi; zek ve anlama gcn o yaptlar orannda artrmas, canlandrmas v atmas demektir. te eviri etkinliini, biz, bu bakmdan nemli ve uygarlk davamz iin et ymaktayz. Zeksnn her yzn bu trl yaptlarn her trlsne dndrebilmi uluslarda d n yaz ve onun mimarisi demek olan edebiyatn, btn kitlenin ruhuna kadar ileyen ve sine n bir etkisi vardr. Bu etkinin birey ve toplum zerinde ayn olmas, zamanda ve meknda bt snrlar delip aacak bir salamlk ve yaygnl gsterir. Hangi ulusun kitapl bu ynde uygarlk dnyasnda daha yksek bir dnce dzeyinde demektir. Bu bakmdan eviri etkinlii li ve dikkatli bir biimde ynetmek, onun genilemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemeyen Trk aydnlarna kran duyuyorum. Onlarn abalar be yl iinde, hi deilse, devlet eliyle yz ciltlik, zel giriimlerin abas ve yine dev ardmyla, onun drt be kat byk olmak zere zengin bir eviri kitaplmz olacaktr. ze bu emeklerden elde edecei byk yarar dnp de imdiden eviri etkinliine yakn ilgi ve amak, hibir Trk okurunun elinde deildir. 23 Haziran 1941. Milli Eitim Bakan Hasan li Ycel SUNU

Cumhuriyet'le balayan Trk Aydnlanma Devrimi'nde, dnya klasiklerinin Hasan li Ycel ncl limize evrilmesinin, kukusuz nemli pay vardr. Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyetimizin 75. ylnda, bu etkinlii yineleyerek, Trk okuruna bir "Aydnlanma Kitapl'' kazandrmak istedik. Bu erevede, 1940'l yllardan balayarak Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanan dnya kl i okurlarmza sunmaya baladk. Byk ilgi gren bu etkinlii Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanmam -ancak Aydnlanma Devr lmasayd yaynlanacana kesinlikle inandmz- dnya klasiklerini de katarak srdryoruz. Cumhuriyet NSZ

14 Eyll 1817'de Husum'da doan ve 4 Temmuz 1888'de Hademarschen'de len Theodor Storm 'un Alman halkn ve yurdunu betimleyen Alman airleri arasnda sekin bir yeri vardr. "Kr Atl", Storm'un en son ve en trajik yaptdr. Storm, birok aratrma gerektiren bu kon a 1886'da ilgilenmeye balam, yaptn 1887-88 arasnda, yal ve hasta bir durumdayken yaz yaptnn, btn yaptlarnda olduu gibi ak, canl, cokulu, gerek olaylarn ak, gereks atm bakmlarndan przsz olmasn istemitir. Yaptn bitirdiinde ustalkl kii ve doa rdu iin alp abalayan bir insann ok etkili yaamn anlatm bulunuyordu. Yaamnda y anya'nn Schleswig kylarnda bulunarak set (Deich), ada (Hallig), denizden kazanlm uku razi (Marcsh, Kog), deniz basmasna kar oluturulan yapay tepe ya da yksek arazi (Werft e, Geest), suyun ykselmesi srasnda ortaya kan deniz (Schlick) gibi doa olgularn grm

arn orada geirerek her gn "Mavi Hans"n gzlerine bakm olan herkes, bu yaptn her sat izin tuzlu kokusunu duyacak, serin rzgr duyumsayacak ve Fries lkesinin geleneklerini gznn nnde bulacaktr. Storm'un iir ve yklerini okuyan kii, denizle tanr ve betimlemelerinden deniz konusunda k ey renir. yklerinin biroundan, uzakta ya da yaknda bulunan denizin sesi gelir ya da olmazsa bir sz, denizin lmsz varln ve kyda yaayan insanlarn yaamndaki srekli e Storm'un zellikle be yksnde, deniz nemli yer alr: "Eine Halligfahrt" (Bir Ada Gezisi, 871) adl ykde, bir le zaman su zerinde yaplan dingin bir le gezintisini anlatr. De a yattrc, btnleyici ve birletirici bir dnn simgesi olarak ortaya kar ve ykd uyar. "Pysche" (Ruh, 1875) adl yksnde, olayn k noktasn kk bir ky frtnas o insanlara nee ve mutluluk veren, ama ayn zamanda da ilgisiz ve duygusuz kalan bir e olarak betimlenir; deniz, koruyucu nlem almadan kendisini rasgele brakan insan, hi dinlemeden derinlere de srkleyebilir. "Carsten Curator" (1877) adl yksnn sonunda, zorl ve acmaszca kt bir yaama son veren bir sel olay anlatlmaktadr. Deniz, doa gcnn olarak ortaya kar ve kendisine egemen olamayan bir kimseyi, son bir giriime srkleye rek yok eder. "Hans und Heinz Kirch"te (1881-82) deniz, geni ve biimsiz bir dzlktr ve babayla oulun yeniden birbirine kavuamayacak biimde ayrlmalarna neden olur. Deniz, a ncak "Der Schimmelreiter"de (Kr Atl, 1877-88) olgu olarak, kiiler ve olaylarn ilk ve son dm noktas durumuna sokulmutur. Bu yzden yapta, gerekten bir deniz yks denebil Ama, Storm'un bu yky ancak denizi betimleme amacyla ve sel olay dolaysyla yazdn d Burada grnm betimlemeleri asl amac oluturmaz. Onun iin asl olan insandr ki, bunlar doa betimlemeleriyle ustalkla badatrabilmesi, onun byk sanat gcn ortaya koymaktad doann birbiriyle kaynamas, ayn zamanda derinden duyulan ve ykm anlarnda snav geire sevgisi ve yurda balln da bir anlatmdr. nk denizden, kydan ve lkesinden ayr bi . Denizin yer ald yklerinde, zellikle bu yaptta, bu birlik, gereki ve canl olarak a urada deniz, Friesli insanlarn yaamn belirleyen ve onlarla birlikte kaynaan bir varlk olarak ortaya kmaktadr. Storm burada insan, bu grnm ve doann iinde ve onunla sava a gstermektedir. rnein, Hauke Haien yle der: "Bu, yle sorumlu bir memurluktur ki, gre imiz, toplumu Tanr'nn denizine kar korumaktr." Bunlar gzel renkli doa betimlemeleri de , denizin btn varln yanstan gereki tablolardr: Bir yandan insann mutluluk ve neey e bunun iin dinginlie kavutuu gzellik, te yandan karsna bir sr engel biiminde k orumak iin doaya kar savama ve yapt yaratmaya zorlayan; tembellik ettii zaman da yok n bir sertlik vardr. Sel ykm, kydaki insanlar iin maddenin en korkun haykr, insanlara ve onun oluturdu a saldrs, denizin dmanca bir davrandr. Deniz, her zaman martlarla evrilmi olarak parlayarak tatl tatl kprdanmaz; tersine, kimileyin, bir cehennem az gibi alabilir ve slad her eyi yok etmek iin kudurmuasna kprerek, aha kalkarak koabilir de. Fries kysnda toprak alaktr ve nnde birok ada vardr; su buralara durmadan arpar ve u her eyi kemirir. Ama orada oturan insan yaamak ister, oysa yaamak iin zemin ve tem el gerekir. Bu yzden orada insann karsna, denizden olabildiince ok yer kazanmak, deniz n ykc eylemlerini durdurmak ve elden gelirse suyu geriye itmek, bylece yeni toprakla r kazanarak insanlarn ileyebilecekleri bir duruma getirmek gibi, bitmek bilmez grev ler dikilmektedir. Schleswig lkesinden geenler, eskiden deniz altnda olup da zorlu a lmalar, incelemeler ve hesaplar sonucunda kazanlm olan ve zerinde hayvanlarn otlad ar grrler. Buradaki kyller, lkenin iinde tarlasn ileyen halka gre bambaka bir duru maktadrlar. O da doal olaylara, yamur, gne, souk ve scaa bamldr; o da frtna, do erle hesaplamak zorundadr; ama kuzey kylarnda doa daha serttir ve birdenbire ayaklana rak, insanlarn uzun yllar boyunca oluturduu yaptlar suyla paralayp yok edebilir. Ama insann akl vardr; yorulmak bilmez; deneyim ve aratrma sonucunda ilkel dmana kar ma yollar bulur ve bylece srekli devinen kyy durdurmaya alr. Orann insanlar, ok dan beri doa glerinin hi hesaba smayan ani saldrlarndan korunmak iin birtakm nlem ardr. nsan eliyle insan akl, burada yalnzca sel olaynn zelliklerini hesaplayarak yeni opraklar kazanmakla kalmam; setlerle bu yeni topra korumann yolunu da bulmutur. Set ya pm konusundaki haberler, VI. yzyla dek izlenebilir; setler nce, deniz kabard zaman k mak ve sel altnda kalan yerleri yeniden kazanmak iin yaplmtr. Sonra insanlar saldrya ek yeni topraklar kazanmaya almlardr. O zamandan beri Schleswig'de, denizden binlerce hektar toprak kazanlmtr. nsan kuaklar, yzyllardan beri bu savunma ve abann gelimesi iin aln teri dkmlerdi r dzensiz; setler bask ve kusurluydu. Hkmet sk sk savaa giritii iin, ii tasarml emiyordu. Seddi birka kyn ortak olarak yapmas srasndaysa, kanl olaylar oluyordu. Ama,

amanla kamu yarar iin yaplan setlerle ilgili olarak ortaya kan gereksinmeler, soruml uluk ve katlm konusunda, grenekleen kimi kurallarn kabul edilmesini salad. Ba Set Bey in buyruunda, ona kar sorumlu olan ve kyn setii Set Beyi, blgesindeki setlerin onarm rekli ilerin yaplmas gibi sorunlar zmlemekle ykmlyd. zellikle ilkyazda, belirli b gerisindeki topraklar su basknna kar koruyup koruyamayaca incelenirdi. Setlerin korunm s iin dzenli aralklarla yinelenen iler ve halkn bunlara katlma biimi belirli kurallar e saptanmt. Yava yava, bir blgedeki set ileri, orann halk iin ortak grev durumuna iderlerin bllmesinde de belirli kararlara gre davranlmtr. Bylece, her eyi dzenley hukuku olumutur. Bugnse, setle ilgili btn kararnameler, bir "set yasas" olarak toplanm ulunmaktadr. Storm, nmzdeki yksnde, bu iler konusunda yaklak olarak 1750 yllarna gre ayrntl endisi bir set uzman olmadndan ve bu konudaki bilgisi de yetmediinden, daha nce Schles wig-Holstein'de imar mdrl yapm olan dostu Christian Eckermann'n (1833-1904) bilgisine urmutur. Set yapmnda birok deneyim ve incelemeye dayanld halde, suyun ynlendirilmesi her zaman rl olmamtr. Seller, ara sra kylar ykm, her eyi paralayan sular, iddetli frtn etleri atlam ve yerle bir etmitir. Belki de ky izgisi olduka sabitlemi olduundan, s rda burada byk bir sel ykm grlmemekle birlikte, lke konusundaki eski kaytlar ve yll ze setlerin yklmas ve yerel sel afetleri yznden, lkenin ok ektiini gstermektedir. n Heimreich'in XVII. yzyldan kalma "Nordfriesische Chronik"inde (Kuzey Fries Kronii ) 1634 ylndaki "ykc tufan"dan uzun uzadya sz edilmektedir. Storm'un, bu ve baka betim elerden haberi olduu anlalyor. Ama onun bu yoldaki coku kayna, yalnzca yaznsal betim er olmam, bu gibi afetleri kendisi de grmtr. rnein daha 7 yandayken Husum kentinin aam ve bu ocukluk ansn, sonra zellikle "Carsten Curator" adl yksnn sonunda ustal ma, bu olayn "Kr Atl" iin de byk nemi olmu ve ocukluunda birok masaln dinledii Atl'dan sz ederken, "Sel srasnda, afetten nce geceleri grnr ve hayvanyla seddin par e suya dalar," (Len Wies, 1870) diye anlattklar da onun imgelemini glendirmitir. airin kz Gertrud Storm, babasnn yaamndan sz eden yazsnda, onun ocukluk anlarn anlatr -4 ubat gecesi olan o byk sel ykm, Storm'un ocukluunda karlat ilk byk olaydr um kenti de ok yitik vermitir. Halk, mal ve mlklerinin korunmas iin 1791'den beri tmyl yeterli olan nlemleri savsaklamayp ek yapmlar ve onarm yapmsa da, bunlar yetmemitir. eniz, btn bu nlemleri ykarak, ancak 23 Aralk 1717'de grlm olan bir ykseklie ulam nin, ancak leden sonra saat 3'te gelmesi gerektii halde, saat 1'de artk bodrum ve evr esiyle 100 ev su altnda kalm bulunuyordu. Burada oturanlar, mallarn brakarak kentin yk ek blgelerine kmak zorunda kalmlardr... Frtnann uultusu, denizin uzaktan duyulan g iinde kalan insanlarn barmas ve bu rkn doa olay, canl ve dlemgc olan ocuun brakmtr. nce Theodor ile kardeleri, bykanneleri Woldsen'in yanna snmlardr. Su frtna zangrdayan pencerelere saldrmaktayd. ocuk, batya bakan byk pencereden parlak a l sularn ykseldiini gryor ve ukur vadideki evlerin damlarna kadar ykselen denizi sey ordu." Storm, bu sel ykmn, "Kr Atl"da 1756 ylna tamakta ve bu afetin betimine, "Eki oel'den nceydi," szleriyle balamaktadr. Bununla, tarihsel gereklere uyan bir olay teme l olarak alm bulunuyor. Yazar, tarihsel gerekler gibi, grnm ve yerin de uygun olmasna nem vermekte ve bunlar k ndi ayrntl bilgisine dayanarak doru ve olaylara uygun betimlemektedir. rnein, yksnn rinde yle diyor: "Seddin kapatlmasndan sonra yava yava yl geti, yeni set baar ka gideri de ok az olmutu. Denizden elde edilen topran hemen her yerinde imdi beyaz yonc alar iek ayor; ilkyaz yeli korunakl otlaklarda yrrken insann yzne bol bol tatl kok riyordu." Denizden kazanlan topran zeminine Schlick ad verilir ki, bu nce amur durumun dayken yava yava sertleir, burada zamanla trl otlar biterek topra salamlatrrlar; s min olgunlanca bunun zerinde beyaz yonca yetiir ve ite bundan sonra bu topraa Marsch d enir. Bu olay her yerde grlr. Demek Storm, beyaz yoncadan sz ederken, yalnzca neeli bi r betimleme yapmakla kalmyor, ayn zamanda deniz dibinin Marsch ad verilen bir ova d urumuna geldiini de gstermek istiyor. Bylece Storm'un yaptlarnda karlalan ve yzeyse rsa geliigzel bir betimleme gibi grnen birok nokta, geree uygundur. Storm, grnm betimlemesi bakmndan, her zaman olduu gibi burada da usta bir sanatdr. " daki olaylarn getii lke, dingin olmayan bir yerdir. Ky durmadan deiiyor, insan denizd toprak kazanyor, setler yapyor, ama arkasndan gelen sel insann yaptklarn ykyor ve ye yapmak gerekiyor; krekler hi dinlenmiyor. Kimileyin kk, kimileyin de byk ksmlar yk e kimileyin de geni toprak paralar su altnda kalmaktadr. Denizin kaplad bu gibi yerle eniden kazanlamadnda, burasyla ilgili sylencesel ykler ortaya kmakta ve kuaktan ku

tadr. rnein, Storm'un "Eine Halligfahrt" (Ada Gezisi) adl yaptnda sz edilen kuzey ky Rungholt bunlardan biri olup, buras ara sra su zerinde grnr, su altndan yansyan an s i kaykla geenlerin kulana gelirmi. Ama ykc seller, insanlar eski korunma dzeneinin sikliklerini aratrmaya ve yenilerini denemeye itmektedir. Storm; anlatt yaam, doay ve grnmleri geree uydurma konusunda titiz davrand gib e Haien'i sunarken de bir dereceye dek tarihsel bir kiilii gz nnde bulundurmutur. ykd e biraz sz edildii gibi, Fries'te, Tondern Vadisi'nde bulunan Fahretoft'ta 1735-18 11 yllar arasnda Hans Mommsen adnda kyl bir matematiki yaamtr. O, alannda kendi k titirmi, kitaplardan okuyarak toprak mhendislii ve gkbilimi renmi ve gerelerini kend ehimleyerek hazrlamtr. Btn yaamnda babas gibi kyl olarak kald halde, bu bilim d a renci yetitirmitir. O, bilim ve retim iiyle uraarak yalnz bir yaam srm ve zam inden ok sayg grmtr. Storm, yksnn banda ondan sz ederken, yine toprak lmekle u Frieslilerde olduu gibi iyi hesap bilen Tede Haien'le (Hauke Haien'in babas) karlatrar ak yle demektedir: "...sonradan Set Beyi olacak kiinin babas da, ite byle bir adamd; e bette daha kk apta." Hans Mommsen'in yaamyksn okursak grrz ki, Storm onun ocuklu zellii Hauke Haien'e mal etmitir. Bununla birlikte, Hauke Haien'in kiilii yine de ke ndi bana bir varlk olarak kalr; Storm burada, uygulamal bilimlerle uraan bir adam, l eniz ve insanlardan kazand sonsuz coku ve gle yaamnn yaptn ortaya karan, kendis eri bu i iin yaratlm duyumsayan ve devrim yapacak bir yapt brakmak iin abalayan bir urumuna getirmitir. Hauke Haien, kendi deerini bilen ve yaamnn yaptn bu deer zerine kuran sert bir insan e beriye srklenmez, kendisi karar verir ve admn atar, davranmadan nce uzun sre hazrla e duraksar, ama admn salam atar ve amacna doru yrr. Zor anlarda da, byk ve ortak i rmek zere insanlar kendisinin stn etkisiyle srkler ve onlara szn dinletir; bu srada sele ve dedikoduya da aldrmaz. Hauke Haien, yaratc ve savamc; ar ve zor anlarda da iy ir yneticidir. Storm, zellikle yaamnn sonlarna doru yazd yaptlarnda dlemsel duygularla, kiiler rla, gerek grnmleri ve topraa bal canl insanlar karlatrmaya almtr. Onun, d kardelerle halk masal ve destanlarn toplamaya koyulmas bir raslant deildir. Storm'un halka, tarihe, yurda ve gereklie ynelen sanatndan, ykleri iin geree uygun bir temel ya alt grlebilir. Yaptlarndaki kahramanlardan birounun yazgsnda ve karlatkl ulusundan birer para vardr. Yurt sevgisi, halkna kar sayg, Almanya'nn ve Alman halknn grnmne, i ve zyapsna arihle birletiren bir coku ve bunlar yaln olarak szle betimleme yetenei; ite bunlar St rm'un yaptlarn tm canllyla yaatan glerdir. "Kr Atl"da da bunlarla sk sk karl Fritz Bhme / Ahmet Temir

NOT: Storm bu yaptnda yerli Alman azndan birok deyi kullanm ve kitabna bu gibi szle aklamasn da eklemitir. Trkiyemizin snrlarndan byk bir blmn deniz oluturmakla denizden toprak kazanmak gibi bir sorun, lkemiz iin yabanc olsa gerektir. Bu yzden, yaznsal Alman dilinde bile raslanmayan kimi sz ve deyileri iine alan bu yaptn evrilme i srasnda, yer yer, elden geldiince aklamal eviri yoluna gidilmi ve nemli szler ii me'nin yaymna dayanlarak kimi aklamalar eklenmitir (Kr.: Theodor Storm, Der Schimmelre ter. Verlag von Velhagen und Klasing, Bielefeld und Leipzig 1943. Deutsche Ausga ben, Band 207, besorgt von Fritz Bhme, XVI+128 s.)

KIR ATLI imdi anlatmak istediklerimi, bundan aa yukar yarm yzyl nce bykannemin annesi yal

eddersen'in (1) evinde, onun arkalkl iskemlesinin yannda oturarak okuduum, mavi bir kapakla ciltlenmi olan bir dergiden renmitim; bu dergi, "Leifziger"in mi, yoksa "Pap pes Hamburger Lesefrchten"in mi (Pappe'nin Hamburglu Okuma rnleri) bir saysyd, imdi ar anmsayamyorum. O zaman seksen yan gemi olan yal kadnn yumuak elinin, ara sra to rinden okayarak kaydn bugn bile rpererek duyumsar gibi oluyorum. Kendisi ve o zamanlar ktan gmld, sz ettiim dergileri de uzun sre bouna aradm, bu yzden olaylarn doruluu amayacam gibi, bunlar kukuyla karlayacak olan kimseleri de destekleyemem; yalnzca u k rna gvence verebilirim ki, bu anlar, o zamandan beri herhangi bir d olayla yeniden ca nlandrlmad halde, hibir zaman belleimden silinmedi. *** Yzylmzn otuzuncu ylnn Ekim aynda bir gn leden sonra -yky anlatan byle balyo kuzey Fries setleri zerinden gidiyordum. Solumda, bir saatten uzun sredir, artk he r trl hayvandan boaltld iin sszlaan, denizden kazanlm alan (marsch) (2) uzany Denizi'nin kayglandrc bir yaknla dek gelen s sular (vattenmeer) (3) bulunuyordu. S den adalarn (hallig, insel) (4) grnmesi gerektii halde, fkeli bir grltyle durmadan se re saldran ve ara sra benim ve atmn zerine kirli kpkler sratan sar kuruni dalgalar ir ey grmyordum; onun arkasnda, yerle g birbirinden ayrmaya engel olan ssz bir alac vard; nk, u anda ykselmi olan yarm ay bile, sk sk akan bulutlarn altnda kalyord ibi souktu, donmu olan ellerimle dizginleri zor tutuyordum. Frtnann karaya srd, sre kuzgun ve martlara da kzmyordum. Gece karanl basmt; atmn ayaklarn da ak olara evrede hi kimse yoktu. Kanatlaryla bana ya da sadk ksrama dokunan kularn barmasy yun grltsnden baka bir ey iitmiyordum. Ara sra gvenli bir konakta bulunmay istedii am. Frtna gnden beri sryordu; ben de, ok sevdiim akrabalarmdan birinin kuzey "harden"d ulunan iftliinde gereinden ok kalmtm. Ama artk bugn dayanamam, u anda bile benden ik uzaklkta bulunan kentte grlecek ilerim olduu iin, amcamn oluyla sevgili karsnn erine ve kendi elleriyle yetitirdikleri Prinette ve Grand Richard elmalarndan sunm a isteklerine aldrmadan, leden sonra gneye doru atla yola kmtm. Amcamn olu, evini ele bir denize ula da oradan geri dner misin dnmez misin, grrsn; odan hazr duruyor!" d ye arkamdan seslenmiti. Gerekten, kapkara bir bulut tabakas evremi kararttnda ve slk alan rzgr, ksramla inden yuvarlayacak gibi glenince, aklmdan, "Aptallk etme! Geri dn ve dostlarnn yannd scak odada otur," dncesi gemedi deil. Ama sonra, dn yolunun gideceim yoldan daha uz nu dndm ve pardsmn yakasn kulaklarmn zerine ekerek trsla ilerlemeyi srdrdm. imdi, seddin zerinden bana doru bir ey geliyordu; ses iitmiyordum, ama bir ara ay kt ir karalt grr gibi oldum ve biraz sonra bana doru yaklanca, bunun, uzun bacakl bir kr zerinde oturduunu grdm; omuzlarnn zerinden koyu renkte bir pards dalgalanyordu, ya gibi geerken de solgun yznde yanan iki gz, bana doru bakt. Bu kimdi? Ne istiyordu? imdi anlyordum; ayak seslerini ve atn soluunu duymamtm; oysa a la binici tam yanmdan gemilerdi. Bunlar dnerek yolculuumu srdryordum ki, ayn kara gelerek yeniden yanmdan geti, uan pardss bana dokunur gibi oldu; karalt imdi de, demi gibi sessizce frlamt yanmdan. Sonra onun benden gittike uzaklatn ve glgesinin, s an, sanki suya daldn grdm. Biraz duraksayarak peinden gittim. Oraya vardmda, aada, setle evrilen toprakta (kog) ve tam seddin yannda, suyun byk bir "wehle"de parladn grdm; dalgalarn karada at bu ad verilir; sonra bunlar, genellikle kk ama derin birer havuz gibi ylece kalrlar. Su, koruyucu sedde karn, gze batacak derecede devingendi; bu su, atl yznden bulanm ol zd; burada onun hibir izine raslamadm. Ama, imdi sevinle selamladm baka bir ey grd rak parasndan bana doru birok dank k demeti uzanyordu; sanrm bunlar dank bir tepeciklerin (werfte) (7) zerinde bulunan u uzun Fries evlerinden geliyordu; tam nmde, i seddin orta yksekliinde ayn trden byk bir ev duruyordu. Gneyde, ev kapsn ncerelerin kla parladn grdm; bunun arkasnda adamlar vard ve frtna olmasna kar bi oldum. Atm, seddin zerinden beni evin kapsna gtren yola kendiliinden indi. Bunun bi otel olduunu anladm; nk pencerelerin nnde "rick", yani iki kazn zerine aklm d inde, burada dinlenecek hayvan ve atlarn balanmas iin byk demir halkalar vard. Ksram bunlardan birine baladm; sonra da, koridora girerken karma kan hizmetiye, on olmasn syledim. Ona, "Burada bir toplant m var?" diye sordum; nk imdi, odann kaps ak insan sesleri ve bardak grltleri duyuluyordu. Hizmeti, aa Alman azyla (8), "Evet yle bir ey var," dedi; (daha sonra rendiime gr s azyla yan yana, yzyldan beridir burada konuulmaktaym) ve "Set Beyi, yetkili kimseler

ve baka ilgililer toplant yapyorlar; su ykselmesiyle ilgili durumu gryorlar," diye ek i. eri girdiim zaman, pencerelerin altnda uzanan bir masann evresinde oturmu bir dzine a grdm, masann zerinde bir pun ksesi vard ve toplantya, ok gsterili bir adamn bak u. Ben selam verdim ve yanlarna oturmak iin izin istedim. Sevinerek kabul ettiler. Gst erili adama: "Burada nbet tutuyorsunuz sanrm, darda hava kt, setler zor durumda kalacak!" deyince, yantlad: "Evet yle, ama burada doudaki tehlikeyi artk atlattmza inanyoruz; ancak te yanda dur oradaki seddin byk bir blm eski yntemle yaplmt, bizim asl seddimizse geen yzyld emin darda epey donduk. Ayn eyle karlamsnzdr; ama daha birka saat burada dayanma aber verecek uyank adamlarmz var." Garsona bir ey smarlamaya gerek kalmadan, nme buhar tten bir bardak srlmt. Az sonra rendiime gre, bana yaknlk gsteren adam Set Beyi'ymi, biz onunla konumaya da ben de ona, set zerindeki artc karlamadan sz etmeye baladm. Adam dikkat kesildi, numalarn da birdenbire durduunun ayrmna vardm. lerinden biri, "Kr Atl!" diye bard korkulu bir kprdanma sard. Set Beyi ayaa kalkmt; masann zerinden konuarak, "Korkmaya gerek yok; bu, yalnzca bizi ilgili deil; 17 ylnda da te yandakileri ilgilendirmiti; yine de her olasl gz nnd unlar," dedi. Sonra zerime bir karabasan kt: "Balayn, bu Kr Atl da nedir?" dedim. Sobann arkasnda, biraz eilmi durumda, ypranm kara bir pards giymi, ksa boylu ve za m oturuyordu. Bir omzu biraz ykseke gibiydi. tekilerin konumasna hi katlmyordu, ama s ek kr salarna karlk hl koyu kirpiklerle evrilmi olan gzleri, onun burada uyumak i riyordu. Set Beyi ona doru elini uzatt ve sesini ykselterek, "Bunu size, en iyi, bizim retmeni miz anlatabilir; evimdeki yal khya kadn Antje Vollmers gibi tam olarak beceremese de , kendine gre yapar," dedi. Soba arkasnda oturan retmenin biraz alngan bir sesle, "aka ediyorsunuz Set Beyi; apta l cadalozu benimle bir mi tutuyorsunuz?" dedii duyuldu. "Hayr; hayr, retmenim; ama bu gibi ykleri en iyi yaatan ve anlatanlar da yal cadaloz " Ufak tefek adam, "Kukusuz, ama bu konuda ikimiz ayn dncede deiliz" dedi ve ince yzn, n gelen bir glmseme kaplad. Set Beyi kulama eilerek, "Gryorsunuz, hl biraz yksekten bakyor; genliinde biraz di mi grm ve ancak yanl bir evlenme yznden burada, kendi yresinde retmen olarak kalm O srada, teki de sobann arkasndan karak uzun masada yanma oturmutu. Toplantda hazr genlerden birka, "Anlat, anlat retmen!" diye bardlar. Yal adam bana dnerek, "Kukusuz, isteinizi sevinerek yerine getireceim; ama anlatacakl armn iinde boinanlardan da pek ok ey var. Bunlar katmadan anlatmak iin de bir sanat erek," dedi. "Sizden, bu blmleri atmamanz rica ederim; bana inann, budayn iindeki pleri kendim a diye yantladm. Yal adam anlay gsteren bir glmseyile, "yi yleyse," diyerek anlatmaya balad: "Geen yzyln ortasnda ya da daha kesin belirtmek istersek ondan biraz nce ve sonra, bur ada bir Set Beyi yayordu. Set ve savak ilerini de genellikle kyl ve iftlik sahiplerine gre ok daha iyi biliyordu. Ama bu, sanrm pek de yetmiyordu; nk eitimli uzmanlarn bu da yazdklarnn pek azn okumutu. Bilgisini daha ok ocukluundan beri kendisi dnerek y, sanrm siz de Friesli kimselerin iyi hesap bildiklerini duymu ve belki de bizim H ans Mommsen von Fahretoft (9) hakknda konuulanlar da iitmisinizdir. O, bir kyl olduu de pusula, deniz saati, drbn ve org yapmasn biliyordu. Sonradan Set Beyi olacak kims enin babas da, ite byle bir adamd... elbette daha kk apta. Onun denizden kazanlm y a tarlas (fenne) (10) vard, buraya bakla, algam eker ve bir de inek otlatrd. Gz ve ilk azlarda kimileyin topra lmeye kar, kn da dardan gelen kuzey rzgrlar kulbesini ri ve kanmakla uraarak odasnda otururdu. Delikanl da ou zaman onun yannda bulunur, a ya da ncil zerinden ban kaldrarak babasnn nasl ltn ve hesap yaptn seyreder Bir akam babasndan, imdi yazm olduu eyin niin yle olmas gerektiini, neden baka t mu, sonra da bu konuda kendi dncesini ortaya atmt. Ama ona yant veremeyen babas kafa ayarak, 'Sana bu konuda bir ey diyemem; bu byledir ite; daha ounu bilmek istersen, ta

van arasndaki sandkta bir kitap var, yarn arayp bul; bunu Euklid (11) adnda biri yazm; sana konuyu bu kitap aklar,' demiti. Delikanl ertesi gn tavan arasna komu, ksa zamanda kitab da bulmutu; evde aslnda ok a yoktu. Ama olan kitab masann zerine koyarak nne srd zaman, babas gld. Bu, Holl bir Euklid'di; oysa bu dili, yar yarya Almanca olmakla birlikte ikisi de bilmiyorl ard. Babas, 'Evet, evet,' dedi. 'Bu kitap bana babamdan kalmtr, o anlard; Almancas yok muydu?' Az konuan delikanl, 'Bende kalsn m? Almancas yok...' dedi. Babas kafasn sallaynca, ona ypranm bir kitap daha gstererek, 'Bunu da alabilir miyim? iye sordu. Tede Haien, 'kisini de al, ok iine yaramazlar,' dedi. Ama, ikinci kitap, kk bir Hollandaca dilbilgisi kitabyd. K henz gememi olduu iin, helerindeki frenkzmleri yeniden iek atnda, bu kitap delikanlya, o zaman byk ilgi i btnyle anlayacak derecede yardm etmiti." yky anlatan, burada konuyu keserek yle dedi: "Bey, Hans Mommsen hakknda da ayn eyleri nlatldn bilmiyor deilim. Ama Hauke Haien'le ilgili olay (ocuun ad buydu) bizde burad msen'in doumundan nce de anlatlmtr. Pek iyi bilirsiniz ki, byk bir adam yetiti miydi di olsun aka olsun, ondan ncekilerce yaplan her eyi ona mal etmek isterler." retmen anlatmay srdrd: "Babas olunun ineklere de, koyunlara da bir ilgi duymadn; baklalarn her kylye sevin klerinin ne zaman atnn ayrmna varmadn grnce; sonra da bu kk yerin bir yar ok eil, ancak bir kyl ve renberle varln koruyabileceini ve kendisinin de gnence kavum bym olan delikanly Paskalya'dan Martini'ye (12) dek el arabasyla toprak tamas iin rdi. Kendi kendine, 'Dilerim, bu onu Euklid hevesinden kurtarr,' diyordu. Delikanl toprak tayor, ama Euklid'i de her zaman cebinde bulunduruyordu. iler kahvalt aparken ya da akam yemeine baladklarnda, o, elinde kitabyla ters evrilmi arabasnn ururdu. Gzde, kimileyin sular kabard ve ileri durdurmak gerektiinde de, bakalar gibi gitmez, ellerini dizinin zerinde katlayarak seddin denize inen yannda beklerdi. N e suyun hrtsn, ne de evresinde ve zerinde kanatlaryla dokunurcasna uuan ve kara g nkine bakan mart ve kumsal kularnn barmasn duyard; nndeki geni ve yabanl su l yayldn da grmezdi; burada saatlerce seyrettii tek ey, Kuzey Denizi sularnn paralan di ki, su ykseldiinde kpkler hzla karaya arpyor ve dik seddin zerindeki imenli alan tnda kalyordu. Delikanl uzun uzun baktktan sonra ban sallar ve sanki sedde daha tatl bir ini salamak ter gibi, eliyle havada yumuak bir izgi izerdi. Yer zerindeki her ey karanln iinde y kulaklarnda yalnzca dalgalarn gk grlemesini andran gmbrts kaldnda, yar slak b koard. Byle bir akam, odaya, babasnn yanna girdiinde, l gerelerini temizlemekle uraan ba ak, 'Darda ne dolayorsun, boulabilirdin, sular bugn seddi sryor!' dedi. Hauke somur na bakt. 'Duymuyor musun? Boulabilirdin diyorum.' 'Evet,' dedi Hauke, 'ama boulmadm ite.' Yal adam, 'Hayr,' dedi ve bir sre dalgn dalgn olunun yzne bakt: 'Bu seferlik boulm Hauke yeniden, 'ama bizim setler ie yaramaz,' diye sylendi. 'Ne, ne diyorsun sen ocuk?' 'Setleri diyorum.' 'Ne olmu setlere?' 'Bunlarda i yok baba.' Yal adam onun yzne kar gld: 'Ne oluyor olum? Yoksa sen de Lbeckli harika ocuk musu dedi. Ama delikanl armad; 'Suya bakan yan pek dik; birka kezdir olduu gibi yeniden bir su b olursa, burada, seddin gerisinde de bouluruz,' diye yant verdi. Yal adam, cebinden ineme ttnn kard ve onu bir para eliyle evirerek dilerinin ge a ierleyerek, 'Bugn ka araba toprak tadn?' diye sordu; nk setteki almalarn da o ediini ok iyi gryordu. 'Bilmiyorum baba, belki de bakalarnn tadndan biraz daha ok; ama setlerin baka trl iyor!' Babas kahkahayla glerek, 'yleyse Set Beyi olmaya bak; o zaman baka trl yaparsn!' dedi. Delikanl, 'Evet baba,' diye yantlad. Yal adam ona bakarak birka kere yutkundu ve sonra dar kt, oluna ne yant vereceini

. *** Ekim sonunda set ileri tamamlandnda bile kuzeye, ak denize doru yaplan gezintiler, Ha Haien iin en iyi elence oluyordu. Genellikle gndnm frtnalarnn koptuu gnlere rasl manda gelen Azizler Gn'n, evet biz Frieslilerin bu frtnalarn yeinliinden dolay yakn k kazandmz bu gn, o, ocuklarn Noel bayramn bekledii gibi beklerdi. Sular ykseldi z frtna ve havaya bakmadan yalnz bana uzakta, seddin zerine uzanrd. Martlar lk e saldrarak geri ekildikleri ve imenli yerden byk bir para kopararak uzaklatklar zam auke'nin fkeli gl ve btn gcyle, 'nsanlarn bir ey beceremedii gibi, siz de bir e ' diye bard duyulabilirdi. Ve sonunda, ince vcuduyla geni sszlktan syrlarak, ou set boyunca eve koar ve babasnn kamtan dam altndaki alak kapsna ular; buradan da ard. Kimi zaman, yannda yumruk byklnde bir kil topak getirir ve artk ona ses karmayan ya anna oturarak, ince ya mumunun altnda trl trl set rnekleri yapard. Sonra onlar yass bir kaba koyarak bunun iinde dalgalarn yalamasn oluturmaya alr ya da ist tah alarak, kendisine gre nasl olmas gerekiyorsa, setlerin denize bakan yannn profilini iz erdi. Okul sralarnda yan yana oturduu ocuklarla dp kalkmaktan holanmyordu. Onlarn da dl kla ilgilenmek istemedikleri grlyordu. Yeniden k gelip de don bastrdnda, set zerind dek hi gitmedii uzak yerlere kadar yrd. nnde dalgalarn oynad toprak ve buzla rt rdu. ubatta, her yerin donla kapl olduu gnlerden birinde, dalgalarla srklenen cesetler bulu ndu; bunlar ak denizde, donmu gel-git alannda yatyorlard. Kye getirildiklerinde, orada bulunan gen bir kadn, konukan bir tavrla yal Haien'in nnde durarak, 'Onlarn insan gi lerine bakmayn,' diye bard; 'Hayr, deniz eytan gibiydiler; balar bu kadard,' diyere lini birbirinden uzaklatrp amt; 'Taze pimi ekmek gibi parlak ve kapkaraydlar, etler geler kemirmiti ve onlar gren ocuklar yksek sesle haykryorlard!' Yal Haien iin bunlar hi de yeni eyler deildi; dingin bir sesle, 'Onlar sanrm kasmdan denizde srklenmi olmallar,' dedi. Hauke de sessizce orada duruyordu; ama olanak bulur bulmaz, setin zerine gitti. A caba daha ok l m bulacan sanyordu; yoksa bir sre nce braklm yerlerin zerine onu ekiyordu, belli deil. Yalnz bana ssz bir yerde kalncaya dek kotu, kotu; burada erinde rzgr esiyor, yalnzca hzla uan byk kularn yaknan sesleri duyuluyordu; solunda en kazanlm bo ve geni alan, te yanda imdi buzla parlayan sonsuz kumsal vard; sanki b , beyaz bir lmle rtlm gibiydi. Hauke yukarda, seddin zerinde durakald ve keskin gzleriyle evreyi tarad; ama artk ll iz bile yoktu; yalnzca grnmeyen ky dalgalaryla devinmeye balayan buzluk alan, dalga ileri gibi bir aa bir yukar inip kyordu. Geri dnerek eve kotu. Ama sonraki akamlarn birinde, yine dar frlad; orada imdi buz lardan sis bulutlar ykseliyordu; tm kumsal alann zerini sis ve duman brm ve bunlar akam karanlyla karmt. Hauke, gzlerini oraya dikip bakt; nk sisin iinde, insan teye beriye gidip geliyordu. Onlarn arbal ama acayip ve korkun devinilerle, uzun bu ve boyunlaryla uzakta sisli atlaklarn yannda dolatklarn grd; birdenbire deliler gi beriye, bykler kklere, kkler byklere kar sramaya baladlar, sonra yaylarak bi Hauke, 'Bunlar ne istiyor? Yoksa boulanlarn ruhlar m acaba?' diye dnd; 'Heeey!' diye e karanlnda bardysa da, tekiler onun barmasna aldrmayp artc devinimlerini s O zaman Norve'in korkun deniz ruhlar aklna geldi; bir sre nce bunlar anlatan yal bir an, onlarn yz yerine deniz otundan yass bir yumak tadklarn sylemiti. Ama, korkup ka ine, izmesinin ivilerini set toprana daha fazla batrarak baklarn nnde oynamakta ol a hayalete dikti. Sonra da sert bir sesle, 'Buraya, bize de mi geldiniz? Ama ben i kovamazsnz!' diye bard. Ancak, karanlk her eyi rtt zaman tutuk ve ar admlarla evine doru yrd. Arkasndan sleri ve yanklar yapan lklar duyuluyor gibiydi. Arkasna dnp bakmad gibi yryn denle eve, ancak ge vakit geldi. Ama bunlar ne babasna, ne de bakalarna anlatmad syl r. Yalnzca, birka yl sonra Tanr'nn kendisine emanet ettii rkek kz da birlikte set z m ve sylentiye gre ayn durum, o zaman da uzak kumsalda kendini gstermitir. Ama o kza kmamas gerektiini, bunlarn ancak siste byle byk ve korkun gzken balkl kularyla u, ak atlaklardan balk yakaladklarn sylemi." retmen yksn keserek, "Tanr bilir ya bey..." dedi, "dnyada saf bir Hristiyann gnln pek ok ey var; ama diyebilirim ki, Hauke ne bir deli, ne de ahmakt."

Benim karlk vermediimi grnce szn srdrmek istedi, ama imdiye dek ancak koyu ttn y doldurarak sessizce dinlemi olan tekiler arasnda, birdenbire bir dalgalanma oldu. n ce birka, sonra hepsi de pencereye koutular. Perdesiz pencereden grld gibi frtna b valyor, kla karanlk birbirini izliyordu; ben de kr atna binmi zayf adamn hzla gei gibi oldum. Set Beyi yavaa, "retmen biraz dur," dedi. Ufak tefek ykc, "Korkmayn Set Beyi; ben onu aalayacak bir ey sylemedim; zaten sylem ir neden de yok," diyerek kk ve akll gzleriyle ona bakt. teki de, "Evet, evet, barda r," diye yant verdi; bu yaplnca ve ou akna dnen dinleyiciler de ona doru dndkten tmay srdrd: "Bylece kendi bana rzgr, su ve yalnzlk dlemleriyle isteyerek kaynaan Hauke, uzun bo zayf bir delikanl olarak byd. Kutsanmasnn zerinden, artk bir yldan ok bir zaman ge zaman onda birdenbire bir deiiklik oldu. Buna, yal Trin Jans'n, sonralar bir kazaya ku rban giden olunun spanya gezisi dnnde getirmi olduu yal ve beyaz bir ankarakedisi y n, olduka uzakta, set zerindeki kk bir kulbede oturuyordu. Kendisi evde alrken kedi nnde uzanarak gnee ve evrede uuan kzkularna baknrd. Hauke geip gittii zaman k rak seslenir, o da iaret eder, ikisi de birbirlerinden ne istediklerini anlarlard. Bir ilkyaz gn, Hauke her zamanki gibi darda set boyunca yrm; sonra, suya doru olan a kumsal karanfilleriyle deniz vermutlar arasna uzanm; artk iyiden iyiye stmaya balayan n nlar altnda gnelenmekteydi. Bir gn nce teki tmsekte ceplerini akl talaryla d suyun ykselmesi srasnda kumsal boalnca bararak buraya en kzkularna atyordu. Bu yapard; ou zaman kulardan biri denizin ekildii yere yuvarlanrd; ama buna karn o, p akalayamazd. Hauke ka kez kediyi yanna alarak, onu, avn alp getiren bir kpek gibi yeti rmeyi dnmt. Ama tede beride salam toprak ve ylm kumsallar bulunduu zaman, kendi Dnnde kedi ak bir hrsla kapnn nnde oturur, ona yakalad kulardan birini atncay Bugn de ceketini omzuna alm eve dnerken, henz tanmad, ancak alaca ipek ve maden gibi i olan bir ku getiriyordu. Onun geldiini gren kedi de her zamanki gibi miyavladysa d a, Hauke bir buzkuu olmas olas avn bu kez ona vermek istemedi ve hayvann hrsl istekle e karlk vermedi. Ona, 'Sus, bugn bana yarn sana; bu kedi mamas deil!' dedi. Ama kedi, insi admlarla srnerek yaklat; Hauke elinde kula durarak ona bakt zaman, kedi de pen avaya kaldrarak durdu. Belki de, delikanl kedi dostunu henz iyice tanmamt; nk tam a ek yrmek istedii zaman, birdenbire avnn elinden koparldn ve o anda etine keskin tr ttn duydu. Vahi bir hayvanda olduu gibi gen adamn kann bir fke dalgas brd ve b ayvan ensesinden yakalad gibi yukar kaldrp boazn skmaya balad; hayvann gzleri frlam, arka peneleri kolunu paralar gibi trmalyordu; ama delikanl buna hi aldrmad boazn daha da ok skarak, 'Heheheeey!' diye bard, 'Bakalm ikimizden hangisi daha ok cak!' Sonra iri kedinin arka bacaklar geveyerek sarkt; Hauke birka adm gerileyerek onu yal k dnn kulbesine doru att. Kprdamadn grnce de dnd ve evine doru yola koyuldu. Ankarakedisi, sahibesi iin bir mcevherdi; onun arkada ve frtna srasnda yenge yakalam annesine yardm etmek isterken boulan gemici olunun kendisine brakm olduu biricik anda Hauke, mendiliyle yarasndaki kan durdurmaya alarak yz adm kadar gitmiti ki, kulbeden bir barma ve lk sesi geldi. Dnd zaman yal kadnn yerde yattn grd. Krmz . 'lm, lm!' diye baryor ve ona doru zayf elini kaldrarak, 'len olsun sana, onu umsal serserisi... sen onun kuyruunu fralamaya bile layk deildin!' diyordu. Kendisini hayvann zerine atmt; eteiyle hl burnundan ve azndan akan kanlar siliyordu. Sonra atmaya balad. Hauke ona, 'Tamam m? Bitti mi? yleyse sana unu syleyeyim: Ben sana yalnzca san kannda evk duyan bir kedi bulacam!' dedi. Sonra, hibir eye aldrmadan yola koyuldu. len kedi onun da akln kartrm olmal ki, e an geerek seddin zerinden gneye, kente doru daha uzun sre yrd. O srada Trin Jans da ayn ynde yola koyulmutu. Kollarnda eski ve mavi kareli yastk rts arlm bir nesne tayordu ve bunu sanki bir ocuk gibi dikkatle kucaklamt. Kr salar h yelinde dalgalanyordu. Karsna kan bir kyl, 'Ne tayorsun Trina?' diye sorduu zaman evin ve iftliinden daha ok bir ey,' dedi ve hzla yrmeyi srdrd. Yal Tede Haien'in n evine yaklatnda, Akt zerinden (bizde, setlerin yanndan aa inilen ve yukar klan le derler) aaya, evlere doru yrd. Yal Tede Haien, evin nnde durmu havaya bakyordu. teki soluk solua koltuk deneini ye arak onun nnde durduunda, 'Ey Trin, uvalnzda ne getiriyorsunuz?' diye sordu. 'nce beni odaya al Tede Haien, sonra grrz,' dedi ve kvlcm saan gzleriyle onu szd.

'Peki buyur!' dedi yal Tede; aptal kadnn gzlerinden ona neydi! kisi de ieriye girdiklerinde, teki, konumasn srdrd: 'Ttn kutusuyla yaz takmn m n her zaman yazacak nesi olabilir ki?); yle... imdi de zerini iyice temizleyin!' Meraklanmaya balayan yal Tede, onun her dediini yapyordu. Sonra kadn mavi rty saakl utarak at ve iindeki byk kedi lsn masaya atarak, 'te bunu senin Hauke ldrd!' di alad. l hayvann derisini okuyor, penelerini yan yana koyuyor, uzun burnunu kedinin ba aklatrarak kulana anlalmaz birtakm sevgi szleri sylyordu. Tede Haien bakakald; 'yle mi, demek bunu Hauke ldrd ha?' dedi ve yal kadna kar nas can bilemedi. Kadn fkeyle, 'Evet, Tanrm! Bunu o yapt!' diyerek eklem imesi yznden sakatlanm eliyl silmeye balad; 'Artk canl deil, artk yaamyor!' dedi. 'Siz de bilirsiniz ki, biz yal heride (kn en souk gnleri) yatakta bacaklarmz r ve uyuyacak yerde pencere kapaklar oyraz dinleriz. Ben bu sesi dinlemeyi sevmem Tede Haien, nk olum kumsalda boulmutu.' Tede Haien ban sallad, teki de l kedisinin postunu okayarak konumasn srdrd: 'Bu zaman benim yanma gelir, o da eirir ve yeil gzleriyle bana bakard. yp yataa girdi srar ve donmu bacaklarmn zerine yatard. Sanki gen yavrum yanmdaym gibi bylece s uyurduk.' Bu anlar zerine bir onay bekler gibi, masann kysnda oturan yal adama kvl leriyle bakt. Ama Tede Haien dnceli dnceli, 'Sana bir t verebilirim Trin Jans,' diyerek kk dola i ve ekmeceden bir gm sikke alarak, 'Hauke'nin hayvannz ldrdn sylyorsunuz, yal biliyorum, ite size drdnc Christian'n bir sikkesi; bununla yen bacaklarnz iin sep kuzu derisi aln! Kedimizin ilk yavrulamasnda da yavrularn en byn seersin; bu iki e i de yal ankarakedisinin yerini tutar! imdi de hayvan al, istersen kente dericiye gtr; ama bunun onurlu masamn zerinde yattn syleme, eneni tut!' Yal kadn, bu sylev srasnda paray alarak giysisinin altnda tad kk keseye atm yatak arafna sararak eteiyle masadaki kan izlerini sildikten sonra, kapdan kt ve arka dnerek, bir kez daha, 'Kk kediyi unutmayn!' diye seslendi. Bir sre sonra, yal Haien dar odada dolap dururken, Hauke ieri girdi ve alaca kuunu mas nn zerine att. Ama silinmi masann zerinde hl belirgin olan kan lekesini grnce, nem tavrla, 'Bu da ne?' diye sordu. Babas durarak, 'Bu, senin akttn kan!' dedi. Delikanlnn yzn ate basmt, 'Trin Jans kedisiyle buraya m geldi?' diye sordu. Babas ban sallayarak, 'Hayvan niin ldrdn?' dedi. Hauke kanl kolunu aarak, 'te bunun iin,' dedi. 'Kuu elimden kapmt.' Bunun zerine babas bir ey demeden, bir sre daha gidip geldi. Sonra delikanlnn nnde du ve ona bir sre dalgn dalgn baktktan sonra, 'Ben kedi konusunu temizledim, ama gryorsu n ki Hauke, bu kulbe kk, iinde iki efendi oturamaz; kendine bir i bulmann zaman geldi dedi. Hauke, 'Evet baba, byle bir eyi ben kendim de dnmtm,' dedi. 'Niin?' 'Evet ben de dndm, nk iyi bir ile uramaynca insann can sklmaya balyor.' 'yle mi, bunun iin mi ankarakedisini ldrdn? Bunun sonunun kolayca ktye varabileceini dnmedin mi?' 'Belki haklsn baba, ama biliyorsun ki Set Beyi uan kovdu; bu ii ben de pek iyi yapabil rdim.' Yal adam yeniden dolamaya ve bu srada kara ttn suyunu tkrerek sylenmeye balad: 'Se taln biridir; hem de besleme kaz gibi! Yalnzca babas ve bykbabas bu ii yaptklar iin mi bir para topra yznden Set Beyi olmutu. Martini yaklap da set hesaplarnn yaplmas , retmene kaz kzartmas, yaz et ve buday pastas yedirerek yanna oturur; kalemiyle rak alt alta sralad zaman ban sallayarak, 'Evet, evet retmen, Tanr balasn, iyi hesa ' der. retmen yapamad ya da yapmak istemedii zamanlar bu ie kendisi oturur, yazar, iz byk ahmak kafas kzarr; sanki azck olan akl da dar frlayacakm gibi gzleri cam Delikanl babasnn nnde dimdik duruyor ve onun byle konuabildiini grerek ayordu; miti. 'Evet, Tanr avuntu versin; o aptal olabilir, ama kz Elke hesaptan anlyor!' dedi . Yal adam ona gzlerini dikti ve bararak, 'Ey Hauke, Elke Volkerts konusunda ne biliyor sun?' diye sordu. 'Hiii baba; bana ondan retmen sz etmiti.' Bunun zerine babas yant vermedi; yalnzca dnceli dnceli ttn yuman bir yananda indi. Sonra da:

'Sen de orada hesaba katlabileceini mi sanyorsun?' dedi. 'Evet baba, pek de iyi olur,' diye yantlad ve dudaklar titredi. Yal adam kafasn sallayarak, 'Bana gre hava ho, talihini bir dene bakalm!' dedi. Hauke, 'Sa ol baba,' diyerek yerdeki yatan zerine kt. Yatan kysna oturarak, babas Volkerts'i neden sorduunu dnmeye balad. Evet, bu on sekiz yandaki, kumral ve dar y mer kalar sert gzleriyle dar burnunun zerinde birleen ince yapl kz tanyordu; ama i onunla tek szck olsun konumamt; imdi yal Tede Volkerts'e gidince, acaba bu kzda ne ye iyice bakmalyd. Yerini bakasnn kapmamas iin, hem de imdi gitmesi gerekti; daha iyi akam bile olmamt. Bylece pazar ceketini ve en iyi izmelerini giyerek, cesaretle yola k oyuldu. Set Beyi'nin yapay tepecik zerindeki uzun evi, zellikle kyn en yksek bitkisi olan yce dibudak aac yznden uzaktan grnyordu. imdikinin bykbabas ve kuan ilk set beyi, a byle aalar dikmiti. Diktii ilk iki aa tutmam, bylece dn sabah bu ncsn d tike byyen yapraklardan oluan elengiyle, burada durmadan esen rzgrda, eski zamanlarda lduu gibi hrdamaktayd. Bir sre sonra, uzun boylu Hauke yanlarna pancar ve lahana ekilmi olan yksek tepeye kt an, ev sahibinin kz Elke'nin evin alak kapsnn yannda durduunu grd. Kzn, biraz zay rndan birini geveke sarktt, teki eliyle de, arkasndan, eve atla gelen kimselerin hay rn balamak iin kapnn iki yanna taklm demir halkay tuttuu grlyordu. Kz orada d ze, imdi dingin akamda suya dalm olan gnee dikmiti; esmer yz, gnein son yla a Hauke, yavaa tepeye doru karken, kendi kendine, 'Bu grnyle hi de kt deil,' diye ni yukarda buldu; kzn yanna yaklaarak, 'yi akamlar! Byk gzlerinle nereye bakyorsun, ?' dedi. Kz: 'te oraya, her akam olan, ama burada her zaman grlmeyen eye,' dedi ve elinden yzn arak duvara arpt. Sonra, 'Ne istiyorsun Hauke Haien?' diye sordu. 'Sanrm sana ters gelmeyecek bir ey; baban kk uan kovmu... belki sizde i bulurum d yantlad Hauke. Kz onu yukardan aaya szerek, 'Sen biraz zayfsn Hauke, ama bizim iin iki salam gz, i an daha iyi hizmet edebilir,' dedi ve bu srada ona znl baklarla bakt. Ama Hauke bu ba yiite dayand. Kz szn srdrerek, 'yleyse gel, bey ierde, girelim,' dedi. *** Ertesi gn Tede Haien oluyla birlikte Set Beyi'nin geni odasnda oturuyordu; duvarlar da, srl iniden yaplm, bakanlarn houna gidecek yelkenli gemi, kyda oltayla balk tut bir ky evinin nnde gevi getirerek yatan inek resmi gibi resimler vard. Birbirini izle yen bu duvar ssleri, urada kaplar rtlm olan bir gmme yatakla, burada iki caml pence n trl porselen ve gm takmlar grnen bir dolapla blnyordu. Konuk odasna kan kapn cam kapakl bir nie yerletirilmi, bir Hollanda saati vard. ri yapl ve hafif inmeli ev sahibi, temiz silinmi masann ucunda, alaca ynden iltenin z ndeki zel arkalkl iskemlesinde oturuyordu. Ellerini karnnda toplam, yuvarlak gzleriyle honut bir biimde yal bir rdein kemiklerine bakyordu; atalla bak nnde, tabakta dur Haien, 'Gnaydn Set Beyi!' dedi; Set Beyi de ban ve gzn ar ar ona doru evirerek, ede? Oturun, sizden bize, buraya, olduka uzun bir yol gelmisiniz,' dedi; sesinde, yedii yal rdein verdii honutluk vard. Tede Haien, duvar boyunca uzanan sedirin zerinde, onun karsndaki keye oturduktan sonra , 'Geliimin nedeni udur Set Beyi; kk uanzla ekimi ve olumun onun yerine alnmas a varmsnz,' dedi. Set Beyi ban sallad: 'Evet, evet, Tede; ama, ekimek szyle ne demek istiyorsunuz? Tanr k kr, biz Marsch adamlarnn buna kar koyaca eyler vardr!' Sonra nnde duran ba all rdein iskeletine vurdu ve zevkle glerek, 'Bu benim kendi kuumdu, elimden yerdi!' diye ekledi. Yal Haien bu son szleri iitmeyerek, 'Herifin ahrnz berbat ettiini dnyorum,' dedi 'Berbat m? Hem de nasl! iman kpek kzartmas, buzalara yem vermiyor, samanlkta zil zu ho yatyordu. Hayvanlar btn gece su isteyerek baryor, ben de bu yzden leye dek uyuma da kalyordum; iler byle yrmez!' 'Elbette Set Beyi, ama benim olumda byle bir kusur yoktur.' Hauke, elleri yan ceplerinde ve ba biraz arkada, karsndaki pencerenin erevelerini ince iyordu. Set Beyi gzlerini ona kaldrarak, 'Hayr, hayr, Tede,' dedi; sonra yal adama da ban sa rak, 'Sizin Hauke benim gece dinlenmemi bozmaz; retmenin demin dedii gibi, bir bard ak arabn nnde oturmaktansa, hesap tahtasyla ilgilenmeyi yeler,' dedi.

Hauke son tmceyi duymad, nk odaya Elke girmi ve hafif elleriyle masann zerinden yemek tklarn kaldrmaya balamt, bu srada koyu gzleriyle onu da szyordu. Hauke'nin gzler e iinden, 'Tanr ve sa hakk iin, bu kz hi de aptal grnmyor!' diye sylendi. Kz ktktan sonra Set Beyi yeniden sze balad: 'Biliyorsunuz ki, Tede, Tanr'nn yazgs olum olmad.' 'Evet Set Beyi, ama bu sizi zmesin; bilirsiniz, ailenin akl nc kuakta kapanr derler; imiz de hl anmsyoruz ki, sizin bykbabanz lkeyi koruyan biriydi!' Set Beyi biraz dndkten sonra, akn bir bakla bakt ve arkalkl iskemlesinde dorular ne demek istiyorsunuz Tede Haien? Ben de nc kuaktanm ya!' diye sordu. Zayf Tede Haien, 'Evet yle, ktye ekme Set Beyi; yalnzca, byle denir ite,' diyerek, bi kt baklarla bu yal soylu adama bakt. teki de aldrmadan konumasn srdrd: 'Kocakarlarn bu gibi aptalca dedikodu yapmalarna memelisiniz Tede Haien. Yalnzca kzm tanmyorsunuz; o benim hesaplarm kez st ste d ca size unu demek istiyorum ki, sizin Hauke, tarladan baka burada odamda da mrekkep ya da hesap kalemiyle baz iler yapabilecektir ve bu ona hi de zarar vermez!' 'Evet Set Beyi, yapar; bu bakmdan haklsnz!' dedikten sonra, yal Haien, anlamadan kendi payna kimi yararl noktalar da salamaya alt; oysa bunlar geen akam olu dnmemiti zda alaca keten gmleklerden baka, gzde cretine ek olarak sekiz ift yn orap verilecek , ilkyazda sekiz gn kendi iinde kullanacakt vb., vb. Ama Set Beyi her eye razyd; nk n Haien'e, uygun bir kk uak gzyle bakyordu. Evden ktklar zaman yal adam, 'Bu sana dnyay retecekse, Tanr yardmcn olsun!' dedi Ama Hauke soukkanllkla, 'Brak baba, her ey yoluna girer!' diye karlk verdi. *** Hauke haksz deildi; bu evdeki kal uzadka, dnya ve dnya sand eyleri daha ak gr bu, stn bir dncenin yardmndan ok, imdiye dek birok kez yararn grd gibi, kendi e oluyordu. Evde Hauke'yi kendisine uygun grmeyen biri vard ki, bu da becerikli ve az lf yapan ba uak Ole Peters'ti. Bundan nceki tembel, aptal ama gl kuvvetli kk e daha ok geliyordu; nk srtna tonla yulaf ykleyerek onu istedii gibi kullanmasn bil Daha sessiz, ama ruh olarak kendisinden stn olan Hauke'ye kar byle davranamyor, bunun iin ona istedii ii yaptramyordu. Bununla birlikte o, Hauke'nin henz glenmemi vcudu r verebilecek ileri bulmasn da biliyordu. Ba uak, 'Sen teki iman bit yumurtasn grm o bu ileri bir rpda beceriyordu!' deyince, Hauke gc yettiince zar zor da olsa ii yapa Bereket versin, Elke ya kendisi ya da babas araclyla bunlara engel oluyordu. Kimi zam an, tmyle yabanc olan bu iki kiiyi birbirine balayan ey nedir diye bir soru akla geleb ilir; belki ikisinin de doutan hesaba yetenekli olular bunda rol oynuyor ve kz da ark adann kaba ilerde ypranmasn istemiyordu. Ba uakla kk uak arasndaki ekime, kn Martini'den sonra set hesaplar denetime sun lmedi. Bir mays akamyd; ama kasm havas gibiydi ve darda seddin gerisindeki dalgalarn gmbr en duyuluyordu. Evin efendisi, 'Eee Hauke, ieri gir de hesap bilip bilmediini gster bakalm!' dedi. teki, burada grenek olduu zere, 'Beyimiz!' dedi. 'nce kk hayvanlara yem vermem gerek! Set Beyi, 'Elke, neredesin Elke! Git Ole'ye syle, kk hayvanlara yem versin, Hauke he sap yapacak!' dedi. Elke ahra koarak, o anda gndz kullanlm olan hayvan koumlarn yerlerine asmakla ura uu bildirdi. Ole Peters kantarmayla, sanki paralamak ister gibi diree vurarak: 'Uursuz yazman-ua ey an alsn!' dedi. Kz, ahr kapsn kapamadan nce bu szleri duymutu. Odaya girdiinde, yal adam ona, 'Nasl?' diye sordu; kz biraz dudaklarn srarak, 'Yapac dedi ve Hauke'nin karsna, kaba yontulmu tahta iskemleye oturdu; bu nesneler o zaman k akamlarnda evde yaplrd. Bir ekmeceden krmz ku rgeli beyaz orab alarak rmeye n bacakl ilemeler, sanki balkl kuuyla leylekti. Hauke onun karsnda hesaba dalm otu t Beyi, arkalkl iskemlesinde dinleniyor ve uykulu gzleriyle Hauke'nin kalemine bakyo rdu. Masann zerinde, Set Beyi'nin evinde her zaman olduu gibi ya mumlar yanyor ve kuru la tutturulmu olan her iki pencere dardan kapaklarla rtlm olup, ierden vidalanm bul u; rzgr istedii gibi saldrsn. Hauke ara sra ban iten kaldrarak bir an iin kulu ar ve dingin yzne bakyordu. Bu srada arkalkl iskemleden birdenbire yksek bir horlama sesi iitildi; genler arasnda ra sra bak ve glmseyiler gidip geliyordu; sonra soluk alma sesi yava yava yatt. Be

raz konuabilirlerdi, ama Hauke ne konuacan bilmiyordu. Sonunda kz rgsn yukar kaldrp da ku ilemeleri btn uzunluklaryla ortaya knca, H lak bir sesle, 'Elke,' dedi, 'bunlar nerde rendin?' Kz, 'Neyi renmiim?' diye karlk verdi. 'Ku rgsn.' 'Bunlar m? Set boyunda oturan Trin Jans'tan, o ok ey biliyor; eskiden bir kez benim bykbabamn yannda da alm.' 'Sen, belki de o zaman henz domamtn.' 'yle sanrm. Ama o, sonradan da sk sk evimize gelirdi.' 'O kadn kular sever mi ki? Ben yalnzca kedileri sevdiini sanyordum!' Elke ban sallayarak yant verdi: 'rdek yetitirip satyor, ama geen ilkyaz sen onun anka edisini ldrdkten sonra, arkadaki ahrnda sanlar ortaya km, imdi evinin nnde bak stiyormu.' Hauke dilerinin arasndan hafif bir slk alarak, 'yle mi? Demek, topran yksek yerine b iin ta ve toprak tam! Ama sonra i yola sokulmu olur; acaba bunun iin izni var m?' d du. Elke, 'Bilmiyorum...' dedi. Ama Hauke son sz yle yksek sesle sylemiti ki, Set Beyi uykusundan uyanverdi ve fkeyle ir birine bir tekine bakarak, 'zin mi? Ne izni? Bu da ne demek?' diye sordu. Ama sonra Hauke ona konuyu anlatnca, glerek onun omzunu okad ve 'nemli deil, i yol yeterince genitir; rdek kmeslerine de karmaya balarsa, Tanr Set Beyi'ne kolaylk v in!' dedi. Onun, yal kadnn rdeklerini farelere yelemesi Hauke'nin gcne gittiyse de, bu bahaneyle tindi. Yeniden sze balayarak, 'Ama beyimiz, unu ya da bunu biraz imdiklemek sanrm iyi olur; kendiniz el atmak istemiyorsanz, setlerin dzenine bakmas gereken vekili imdikl eyin!' dedi. Set Beyi, 'Sen ne diyorsun olum?' diyerek tmyle doruldu ve Elke de orabn indirerek kul k kabartt. Hauke: 'Evet beyimiz,' dedi, 'Artk ilkyaz denetimini yaptnz; oysa Peter Jansen toprandaki za rarl otlar hl ortadan kaldrmam; yazn saka kular, orada diken iekleri evresinde y ayacaklardr! Bir de tam onun yannda ve seddin dnda, kimindir bilmiyorum, asl beikler ; hava gzelken oras, oynayan kk ocuklarla doluyor; ama... Tanr bizi selden korusun!' Yal Set Beyi'nin gzleri gittike byyordu. Hauke, '...ve sonra,' diye konumasn srdrrken, Set Beyi: 'Sonras da m var olum, daha bitmedi mi?' dedi ve sesinin tonundan, kk uann szlerin a fazla gelmeye balad anlalyordu. 'Evet sonra beyimiz, yardmcnz Harders'in iman kz Vollina'y tanrsnz; hani her zaman larn tarladan getirir, ama yuvarlak baldrlaryla yle hop diye ksran zerine atlad ddin inii boyunca gider!' Hauke ancak imdi ayrmna vard ki, Elke akll gzlerini ona dikmi ve hafife ban sall Sustu, ama masa zerinde patlayan bir yumruk kulaklarn nlatt; Set Beyi, 'Burada biraz h ava esmeli!' diye bard. Hauke, birdenbire grleyen bu ay sesi gibi sesten biraz korkar gibi oldu: 'Ceza! Bu imana ceza yaz Hauke! Bu kz geen yaz da rdek palazn armt az!' diye yineledi ve Hauke'nin duraksadn grnce, 'Drt bile olabilir!' dedi. Elke, 'Baba, rdekleri susamuru kapmam myd?' diye sordu. 'Hem de byk bir samur!' Yal adam hzl hzl soluyordu: 'Sanrm iman Vollina ile samuru birbirinden ayrabilirim yr, bunlar drt palazd. Hauke, senin sz ettiin teki konuya gelince; ilkyaz gn Ba Set yle birlikte evimde kahvalt yaptktan sonra zararl ot ve ini dediin yerlerden gemi, ama byle eyler grmemitik'. Sonra Hauke ile kzna birka kez anlaml anlaml ban sallayara iniz de Tanr'ya kredin ki, Set Beyi deilsiniz! nsann ancak iki gz var, ama grmek ii e gerek! Yeni setlerin samanlanmasyla ilgili hesaplar alp gzden geir, Hauke; herifler in hesab genellikle ok dzensiz oluyor!' Sonra yeniden arkalkl iskemlesine yaslanarak vcudunu birka kez sallad ve biraz sonra dertsiz bir uykuya dald. *** Bu tr konumalar akamlar sk sk yinelenirdi. Hauke'nin keskin gzleri vard ve birlikte o duklar zaman, set ilerindeki zararl davran ya da savsaklamalar yal Set Beyi'nin gzn ekten geri kalmazd; teki de her zaman grmezlikten gelmediinden, ynetimde birdenbire b ir canlanma oldu. nceleri eski engelikle, srekli su ileyenler, imdi beklenmedik bir a sulu ya da enge parmaklarna vurulduunu grerek, istemeyerek ve ararak, vurularn n

iini anlamaya alr gibi evrelerine bakndlar. Ba uak Ole de elinden geldiince geni aber yaymay ve bylece Hauke ile su orta olmas gereken babasna kar bu evrede honuts atmay savsaklamad. Kendilerine zarar gelmeyen ya da bu ile bir ilgileri olmayan kim selerse glyor, delikanlnn sonunda yal adamn yetkilerini kullanmasn saladn grer 'Yazk ki ocuun yeterince topra yok; yle olsa o da ilerde, eskiden yaam olanlar gibi et Beyi olabilirdi; yal babasnn birka dnmyse bu i iin yeterli deil!' diyorlard. Gzde Ba Set Beyi olan ile mdr denetime gelince, kendisini kahvaltya alkoyan yal Ted rts'i batan aa szerek, 'Gerekten Set Beyi, dndm gibi siz on yl daha genlemisi erilerinizle honut ettiniz; btn bunlar bugn baarabilseydik!' demiti. Yal adam glmseyerek, 'Olur, olur soylu efendimiz; uradaki kaz kzartmas g verir umar n ve canlym!' dedi ve sonra Hauke'nin ortalkta olup olmadn anlamak iin odada evresi rak, arballkla, 'Bylece Tanr'nn izniyle daha birka yl grevimin banda kalabilece diye ekledi. Ba Set Beyi ayaa kalkarak, 'Dostum Set Beyi! imdi bu barda bunun onuruna birlikte boal talm!' dedi. Kahvalty hazrlam olan Elke, tam bardaklar nlarken hafif bir glle oda kapsndan k a mutfaktan yemek artklarn alarak, bunlar d kapnn nnde kmes hayvanlarna atmak niy n geti. Ahrda Hauke Haien ayakta duruyor ve hava bozuk olduu iin imdiden yukar alnan i eklerin yemliklerine atalla kuru ot atyordu. Kzn geldiini grnce ataln yere dayayara var Elke?' dedi. Kz durdu ve iaretle, 'Evet Hauke, sen u anda ierde olmalydn,' dedi. 'yle mi? Niin Elke?' 'Ba Set Beyi ev sahibini vd.' 'Ev sahibini mi? Bundan bana ne?' 'Hayr, Set Beyi'ni vd diyorum.' Gen adamn yz kpkrmz oldu, 'Bununla sz nereye ekmek istediini pek iyi anlyorum!' 'Yalnz, kzarmakla olmaz Hauke, Ba Set Beyi'nin vd kimse, aslnda sensin!' Hauke glmseyerek, 'Sen de varsn Elke!' dedi. Ama o, kafasn sallayarak, 'Hayr Hauke, ben evde yalnzca yardm ettiim zaman bizi vmezle di. Ben ancak hesap yapmasn biliyorum, sense darda Set Beyi'nin grmesi gereken her eyi gryorsun, sen beni getin!' dedi. Hauke ekingen bir tavrla, 'Ben byle dnmemitim; hele seni hi zmek istemezdim,' dedi v inein kafasn yana evirerek: 'Gel Alakrmz, atalm yeme sakn; baka her eyi yiyebil ekledi. Kz biraz dndkten sonra, 'Bunun beni zdn sanma Hauke, bunlar erkek iidir,' dedi. O zaman Hauke kolunu kza doru uzatarak, 'Elke, bunun iin elini ver,' dedi. Kzn koyu karaya alan kalarnn altn derin bir kzllk brd, 'Niin? Yalan sylemiyor Hauke yant vermek istediyse de, kz ahrdan kmt bile; atal elinde olduu halde, dar uklarn evresinde barmasn dinleyerek olduu yerde kald. *** Hauke'nin ie girmesinin nc ylnda, ocak aynda, yerli deyile Eisboseln (14) ad veri ram dzenlenecekti. Ky rzgrlar durunca, srekli dondan dolay tarlalar arasndaki btn m ve dz bir kristal yzeyle rtlmt; bylece blnm olan toprak paralar, hedefe frla a doldurulmu kk aa krelerin atlmas iin geni bir yol oluturuyorlard. Gn ar ha yor ve her ey yolunda gidiyordu; denizden kazanlm alann dousunda bulunan ve geen yl k nm olan kiliseli kyn adamlarna yarma iin meydan okunmu ve onlar da yara girmeyi ka rdi; her iki yandan dokuz atc seilmi ve yargcyla yargclar kurulu yeleri de saptanm tlar konusunda kacak tartmalar kendi aralarnda konuacak olan bu kurula, her zaman ko ak olarak grebilen ve zellikle akll saylmaktan baka konumada da usta olan delikanl irdi. Herkesten nce, Set Beyi'nin ba ua Ole Peters bunlardan biriydi. O, 'Siz eytan gi bi atmaya bakn, gevezelii ben bedava da yaparm,' diyordu. Bayramdan bir gn nceki akamst, geest (15) zerindeki kilise meyhanesinin yan odasnda, s n olarak bavuran istekliler iin karar vermek zere, atclardan birou toplanmt. Hauke e bu istekliler arasndayd. Kreyi atmaya alk olan kollarna gvenmekle birlikte, bata y katlmak istememiti; nk oyunda onurlu bir yer alm olan Ole Peters'in, kendisini oyundan rmasndan korkuyor ve yenilmekten ekiniyordu. Ama Elke, 'Bunu gze alamaz; nk yalnzca bi gndeliki; senin babansa inek ve at sahibi ve kyn de en akll adam,' diye son dakikada nun kararn deitirmiti. Kz, 'Ama, yine de beni oyundan karrsa?' diye duraksayan Hauke'ye glmseyerek koyu gzler yle baktktan sonra, 'O zaman akamleyin efendisinin kzyla dans etmek isterse, avcunu

yalasn,' demi ve Hauke de yiite ban sallamt. imdi, oyuna katlmak isteyen genler yerek ve ayaklarn yere vurarak kilise meyhanesinin duruyor ve meyhanenin yanndaki ta kilise kulesinin ucuna bakyorlard. Yazn kyn tarlala da yem bulan papazn gvercinleri, u anda yiyecek aradklar kyllerin iftlik ve ambarlar gelerek gerisinde yuvalarnn bulunduu kilise padavra tahtalarnn altnda gzden yittiler. atda, denizin zerinde parlak bir akam kzll vard. Delikanllardan biri, 'Yarn hava gzel olacak,' dedi ve 'ama souk; ok souk,' diyerek hzl l gidip gelmeye balad. Artk gvercinlerin umadn gren ikincisi eve girdi ve kulan durdu; ierden cokulu konumalar duyuluyordu; Set Beyi'nin kk ua da onun yanna sokul , 'Dinle Hauke, imdi senden sz ediyorlar,' dedi. erden Ole Peters'in ak ak, 'Kk u er bu yarmaya katlamazlar,' diye baran atlak sesi duyuluyordu. teki, Hauke'nin yeninden tutarak onu kapya doru ekmek isterken, 'Gel, burada sana ne fiyat bitiklerini renebilirsin,' dedi. Ama Hauke kendisini ekerek uzaklat ve 'Onlar bizi dinlemek iin darda brakmadlar,' diy k yeniden evin nne kt. Evin nnde duran nc istekli, 'Korkarm benim iin de bir engel karacaklar; henz yam e vaftiz czdanm istemeseler! Hauke, ba uanz seni de dta brakacak,' diyordu. Hauke ayayla yoldaki bir taa vurarak, 'Evet dta; yalnzca ierde deil,' dedi. eride grlt gittike artt ve sonra yava yava yatt. Dardakiler, yukarda kilise ku hafif kuzeydou rzgrnn arptn duydular. Konumalar dinleyen delikanl yeniden onlar n sekiz yandaki delikanl, 'eride kimden sz ediyorlard?' diye sordu. teki, Hauke'yi g rek, 'te ondan,' diye anlatmaya balad; 'Ole Peters onu ocuk saymak istiyor, ama tekile r buna kar kyorlard. Jess Hansen, onun babasnn hayvan ve arazisi olduunu sylyor, ise, 'Evet, on arabalk toprak,' diye baryordu. Sonunda Jess Hansen ortaya atlarak onl r susturdu ve 'Size biraz ders vereyim; syleyin bakalm, kyn birinci adam kimdir?' diye bard. Herkes dnmek ister gibi susmutu; biri, 'Bu sanrm Set Beyi olsa gerek,' dedi. hepsi de, 'Peki, Set Beyi olsun,' dediler. Ole Hansen yeniden, 'Ama Set Beyi ki mdir? imdi bunu iyice dnn bakalm!' diye bard. Bunun zerine, ikincisi hafife glmey nda odada kahkahadan baka bir ey duyulmuyordu. Jess Hansen, 'yleyse onu arn; Set Beyi' i kapdan kovamazsnz,' dedi. Sanrm hl glyorlar; Ole Peters'in sesi artk duyulmuyor,' k haberi tamamlad. Hemen hemen ayn anda odann kaps ald ve souk gecede, 'Hauke... Hauke Haien!' diye ba . Hauke ieriye kotu. Artk Set Beyi'nin kim olduu konusundaki szleri duymuyor ve o and a kafasndan geen eyleri de hi kimse bilmiyordu. Bir sre sonra, efendilerinin evine yaklatnda, Elke'nin aada, yukarya kan yolda, i urduunu grd; ay beyaz donla rtlm usuz bucaksz otlan zerinde parlyordu. Kz, el iaretiyle, 'Ne oldu, gze ald m?' diye sordu. 'Elinden gelse, neler yapar kim bilir!' 'Peki, sonu?' 'Evet Elke, yarn denemem iin izin verildi.' Elke, 'yi geceler Hauke!' dedi ve tepecie karak eve girdi; Hauke de yava yava onun ark asndan gitti. *** Seddin i blmnde douya doru uzanan geni otlak alanda, ertesi gn leden sonra byk b labal toplanmt; bunlarn kimi zaman kprdamadan durduu, kimi zaman da aa krenin i ndan alm olan alanda iki kez frlatlmasndan sonra, arkalarnda bulunan uzun ve alak ev n yavaa ileriye doru yrdkleri grlyordu. Eisboseln oyuncular ortada, gerek ovadaki v tepeciklerin zerindeki evlerden gelen ve onlarla ilgisi bulunan yallar ve genlerce e vrilmilerdi; yal erkekler uzun palto giymi, dnceli dnceli ksa pipolarn iiyor, k elek giymi, ocuklarn ya ellerinde tutuyor ya da kucaklarnda tayorlard. Yava yava z eilen donmu hendeklerdeki keskin kam ularnn arasndan, leden sonraki zayf gnein s du. ok souktu, ama oyun durmakszn sryordu. Hepsi de uan kreyi izliyorlard; nk, b buna balyd. Takmlarn yargclarndan biri, ak; teki, kara demir ulu denek tayorlar ya sessiz bir beenmeyle ya da kar tarafn alayc kahkahalar arasnda, krenin ulaabildi oktaya, donmu yere aklyordu. Kimin kresi daha nce hedefe varrsa, kendi takm iin oyu nm saylrd. Bu kadar insann arasnda konuan azd; ancak ok iyi bir at yapld zaman genlerin ya d yuluyordu; ya da yallardan biri piposunu azndan karyor ve iyi szler syleyerek bununl ann omzunu okuyordu: 'Zacharias bunun iyi bir at olduunu syledi ve karsn at delii a da, 'Senin baban da byle atard, Tanr onu sonsuz rahmetine kavutursun,' ya da bunun

gibi baka gzel szler sylerlerdi. lk atta Hauke'nin talihi yaver olmad; tam kolunu arkasna kaldrarak kreyi frlatmak ist en, biraz nce gnei rten bulut ekildi ve k gzn ald; bu nedenle at ksa geldi ve kabarcklar ieren buzda saplanp kald. Onu destekleyenler, 'Saylmaz, saylmaz, Hauke bir daha frlat!' diye bartlar. Ama teki takmn yargcs buna kar kt, 'Saylmas gerekir, atlan atlmtr!' dedi. Genler, 'Ole, ole! Nerde bu Tanr'nn belas' diye bartlar. teki yetierek, 'yle barmayn bakalm, Hauke'ye yardm m gerekiyor? Ben de yle olacan aslnda!' dedi. 'yle deil, Hauke'nin bir daha atmas gerek; aznn laf yaptn gster bakalm.' 'Gsteriyorum ite...' dedi ve kar takmn yargcsna bir sr anlamsz sz syledi. Baka keskin tmcelere hi benzemiyordu bunlar. Kz, atk kalaryla onun yannda duruyor ve fkel riyle ona bakyordu; ama kadnlarn oy hakk olmad iin bir ey syleyemedi. teki yargc, 'Sylediklerinin hibir anlam yok; nk akln sana yardm etmiyor; gne, ay iz iin de eit olarak her zaman gkte bulunuyorlar, at yapan beceremedi ve her at sayl yordu. Onlar byle, bir sre daha karlkl konutular; ama sonuta ba hakem, Hauke'nin at yine karar kld. Tepe adamlar, 'leri!' dediler; onlarn yardmc yargclar kara denei yerden ekip kar mse, numarasnn arlmas zerine orada durarak kreyi ileriye frlatt. Set Beyi'nin ba u sterken Elke'nin yanndan gemek zorunda kalmt. Kz ona, 'Bugn akln kimin hakk iin ev diye sordu. tekinin geni yznde akadan iz kalmamt; byk bir fkeyle, 'Senin hakkn iin, nk se n!' dedi. Kz biraz dorularak, 'Git Ole Peters, ben seni tanyorum,' diye yant verdi; ama teki bu nlar duymam gibi ban evirdi. Oyunla birlikte kara ve ak denekler de ilerliyordu. Hauk e atmak iin yeniden sra gelince kresi yle uzaa frlad ki, hedef olarak konan kirelenmi az fya ak olarak vurduu grld. imdi o gl bir yiit olmutu; nk gerek matematik uunda her gn uramt. Kalabaln iinden, 'Ey Hauke! Bu yle bir vurutu ki, ba melek atm gibi oldu,' diye bir ses duyuldu; yal bir kadn pasta ve ikiyle ona doru yaklaara ir bardak doldurduktan sonra, 'Gel baralm, kedimi ldrdn zamana gre bugn daha gzel! auke bakt ve bunun yal Trin Jans olduunu grerek, 'Teekkr ederim nine, ama ben bunu im ' dedi ve elini cebine sokarak yeni bir marklk karp eline sktrd, 'Al bunu ve barda n i; bylece barm oluruz!' dedi. Yal kadn, 'Doru Hauke!' dedi ve onun szne uydu: 'Haklsn, benim gibi yal bir kadn i aha iyidir!' Hauke, kadn sepetle uzaklarken, 'rdeklerin nasl?' diye bardysa da, teki yzn evir afasn ve buruuk ellerini havada sallad: 'Yok, yok Hauke; hendekte san ok, Tanr bana s versin, baka bir geim yolu bulmam gerek!' diyerek iki ve pastalarn sunmaya balad. Sonunda gne artk seddin gerisinde batmt; onun yerinde kzl ve meneke renginde hafif b liyor, ara sra, bir an iin altna batm gibi grnen kara kargalar uup gidiyordu. Akam o ma tarlalar zerindeki insan kalabal, artk uzakta bulunan evlerden fya doru yryordu ara gelmiti; Hauke'nin atmas gerekiyordu. Kirelenmi f, imdi sedden dzle inen geni akam glgesinde apak grnyordu. Tepelile am srasnda, 'Onlar bu seferlik meydan bize brakacaklar sanrm!' diyordu; nk onlar e n say ilerdeydiler. Sras gelen yarmac, o anda zayf vcuduyla kalabaln arasndan ilerledi; uzun Fries yz rengi gzleriyle ilerdeki hedefi szd, sallanan ellerinde kre vard. Bu srada, Ole Peters'in atlak sesiyle, kulann dibinde, 'Ku sana ar geliyor ha? Onu k ginde bir mlekle deitirelim mi?' dediini duydu. Hauke dnerek sert gzleriyle ona bakt: 'Ben ova iin atyorum, sen hangi taraftansn?' 'Bana gre, ben de oradanm. Sen Elke Volkerts iin atyorsun ya!' Hauke, 'ekil!' diye bararak yeniden at konumuna geti. Ama Ole, bayla ona daha ok yak balad. O anda, daha Hauke zor bir giriimde bulunmadan nce bir el Ole'yi geriye ekere k, glen arkadalarnn arasna yuvarlad. Bunu yapan eller byk deildi, nk Hauke bir ar aman, Elke Volkerts'in, giysisinin yenini dzelterek yannda durduunu grd; koyu renkli kalar scak yznden fke sayordu. Hauke, kolunun elik gibi glendiini duyumsad; eilerek kreyi elinde birka kez tartt ve a frlatt; her iki taraf susup bir slk sesi kararak havada uan kreyi, gzleriyle izled Krenin, at alanndan ok uzakta, birdenbire bararak set zerinden uup gelen bir martn

arnn arkasnda gzden yittii grld ve hemen arkasndan hedef olan uzaktaki fya arpt Ovallar, 'Yaaaa Hauke!' diye baryor ve kalabaln iinden, 'Hauke... Oyunu Hauke kazan sesler duyuluyordu. Ama o, kendisini evreleyen insanlarn arasndaki birinin elini yakalamt. Onlarn yeniden, 'Ne bakyorsun Hauke? Kre hedefi buldu!' diye seslenmesi zerine, yine de yerinden kprd amayp ancak ban sallad; yalnzca kk elin skca kendi eline sarldn duyumsadnd kazandma inanyorum!' dedi. Sonra btn kalabalk geriye akmaya balad; Hauke ile Elke de Set Beyi'nin topra yanndan ar karak meyhaneye giden yolda kalabalktan ayrldlar. Elke odasna giderken, Hauke de y kliin gerisindeki ahr kapsnn arkasnda durarak, koyu renkte insan kalabalnn, dans i m olan kilise yanndaki meyhaneye doru yava yava yrdn grd. Karanlk ar ar, g ttike sessizleiyordu; ancak gerideki ahrdan hayvanlarn sesleri duyuluyordu. Tepedeki meyhaneden klarnetlerin sesini duyar gibi oldu. O srada, kede bir giysi hrts iitti; , kk ve sert admlarla tarladan tepeye kan patikadan aa iniyordu. Sonra karanlkta bi ve onun Elke olduunu anlad; o da meyhaneye dansa gidiyordu. Birden tepesi att; onun arkasndan yetiip birlikte gitmeleri gerekip gerekmediini sormak istedi. Ama, Hauke kadnlarn gznde bir kahraman deildi. Bu nedenle durakald ve karanlkta onu gzden yitir Onun arkasndan yetime tehlikesi ortadan kalknca, o da kilise yanndaki meyhaneye varnc aya dek ayn yoldan gitti; evin nnde ve geenekte kaynaanlarn konumalar, barmalar v a klarnetlerin sesi kulaklar nlatyordu. Kimseye grnmeden salona girdi; buras byk de a yle kalabalkt ki, insan bir adm tesini bile gremiyordu. Sessizce kapya yasland ve k olan kalabala bakt; insanlar ona ldrm gibi geliyordu; birinin kp da leden sonrak bir saat nce yar kimin kazandn anmsayarak kendisini rahatsz etme olasl yoktu; arkadana bakyor ve onunla evrede dnyordu. Onun gzleriyse ancak birini aryordu; sonund ite orada! Kz, setba yardmcsnn olu olan yeeniyle dans ediyordu; ama biraz sonra on yitirdi; nnde ancak tepeden ve ovadan gelmi, onun ilgisini ekmeyen baka kzlar vard. So ra keman ve klarnetler birdenbire sustu; dans bitmiti ama az sonra yeniden balad. H auke, Elke'nin szn tutup tutmayacan ve nnden Ole Peters ile dans ederek geip gemeye u. Az kalsn baracakt; sonra... evet, ama ne istiyordu ki? Elke'nin bu dansa hi katlmak istemedii grlyordu. Sonunda bu dans da bitti ve sonra, burada yeni moda olan iki adm l baka bir dans balad. Mzik delicesine alyor, delikanllar kzlara saldryor ve duvar ynayordu. Hauke, dans edenleri tanmak iin boynunu uzatarak bakt. te orada nc iftt s'i grd, acaba ei kimdi? Kzn nnde duran iriyar bir oval delikanl onun yzn rtyo Ole arkadayla dnd; Hauke az kalsn, 'Vollina, Vollina Harders!' diye baracakt ve rahat r soluk ald. Ama acaba Elke neredeydi? Dans etmek iin e mi bulamamt; yoksa Ole ile dan s etmek istemedii iin herkesi de geri mi evirmiti? Mzik yine sustu, sonra yeniden dan s balad; ama Hauke, Elke'yi yine gremedi. Orada Ole hl kollarnda iman Vollina'y gezd rdu. 'Evet, evet, Jess Harders de yaknda bir dematndan (16) kendisine yallk pay ayrmak zorunda kalacak,' dedi Hauke, 'Ama, Elke nerede acaba?' Kapnn yanndan ayrlarak salondaki kalabaln arasnda ilerledi, birdenbire kendisini bir yal bir arkadayla oturan Elke'nin karsnda buldu. O ince yzyle ona doru bakarak, 'Ha iye seslendi, 'Sen burada msn? Seni hi dans ederken grmedim!' 'Ben dans etmiyorum!' 'Niin Hauke?' Sonra biraz dorularak, 'Benimle dans etmek istemez misin? Ole Peters 'i geri evirdim; artk bir daha yanma gelemez!' dedi. Ama Hauke, hi dnmeden, 'Teekkr ederim Elke, ben iyi dans bilmem, sonra bize glerler de ..' dedi; birden duraklayarak, sanki szn gerisini onlara brakalm der gibi kl rengi gzl eriyle ona tatl tatl bakt. Kz alak sesle, 'Ne demek istiyorsun?' diye sordu. 'Demek istiyorum ki Elke, bugn, benim iin olanlardan daha gzel sonulanamazd!' 'Evet, sen oyunu kazandn!' Kza anmsatmak ister gibi ok yava sesle, 'Elke!' dedi. Kzn yzn scak bir ate brd, 'Haydi syle, ne istiyorsun?' diyerek gzlerini yere dikt Bir delikanlnn kz arkadan dansa kaldrmas zerine, Hauke sesini ykselterek, 'Elke, da ini kazanm olmak isterdim!' dedi. Kz gzlerini bir sre daha yerde dolatrdktan sonra, yava yava kaldrd ve kendisine zg teren bir bakla onun gzlerine bakt. Hauke, btn bedenini bir yaz havasnn sardn duy 'Hauke, yrein ne istiyorsa yle yap; sanrm birbirimizi tanyoruz!' Elke o akam artk dans etmedi. Sonra birlikte eve giderken de birbirlerinin ellerin i skca tutuyorlard. Sessiz vadinin zerinde, gkyznde yldzlar parlyor; hafif dou rz

bir souk getiriyordu; ama onlar, ilkyazm gibi yakalarn bile kaldrmay dnemeyerek yr *** Hauke, belirsiz bir gelecekte bir ie girimek istiyor ve bununla bayram dingin ve er inli geirmeyi dnyordu. Bu amala, ertesi pazar kente, yal kuyumcu Andersen'e giderek bir altn yzk smarlad. Kuyumcu, 'Parmanz uzatn bakalm, lelim!' szleriyle onun y 'Parman, sizlerde grld gibi pek kaln deilmi,' dedi. Ama Hauke kk parman uzat daha iyi olur,' diye karlk verdi. Kuyumcu biraz aknlkla ona baktysa da, kyl genlerin ne dndnn kendisini ilgilend er gibi aldrmayp, 'Byle bir eyi sanrm kadn yzkleri arasnda bulabiliriz!' dedi. Hauk ki yanana ate bast. Kk altn yzk onun sereparmana uyuyordu. Bunu hzla alarak fiy Sonra trendeymi gibi yrei arparak yz yeleinin cebine soktu. O gnden beri, onu, sa cebi yzk tama cebiymi gibi, coku ve gururla tad. Aradan bir yl geti, yzk bir yelekten ikinci yelein cebine aktarld. Ondan kurtulmak i hl bir frsat dmyordu. Kimi zaman bu amala dorudan doruya ev sahibinin karsna km eil; babas da burann yerlisi deil miydi? Ama biraz yatt zaman dnd ki, Set Beyi o ncak glerek karlayabilirdi. Bylece o ve Set Beyi'nin kz, birbirlerine bir ey syleyemeden yaadlar; kz da utanarak uyordu, ama ikisi de, her zaman sanki el eleydiler. Szn ettiimiz k bayramndan bir yl sonra, Ole Peters iini brakarak Vollina Harders il di. Hauke hakl km, yal adam, kendi payn ayrmt. imdi iman kzn yerine ksra lirttiimiz gibi, dnte her zaman sedde doru kyordu. Hauke ba uak olmu ve onun yerin Her ne denli Set Beyi, 'Kk uak daha iyi; o bana hesap kitap ilerinde gerekiyor!' diye rek nce onu ykseltmek istemediyse de, Elke buna kar gelerek, 'Baba, o zaman Hauke de gider!' demi ve bylece yal adam korkarak onu ba uakla ykseltmiti. Bununla birlikte , set beylii ilerine de yardm ediyordu. Ancak bir yl daha getikten sonra, Hauke babasnn durumundan ve yazn birka gnck kendi e de kalmann ona yetmediinden sz etmeye balad. Babasnn zldn ve kendisinin de buna . Bir yaz akam alacakaranlkta, ikisi de kapnn nndeki byk dibudak aacnn altnda dur sre sessizce aacn dallarna baktktan sonra yant verdi: 'Ben bir ey sylemek istemiyorum uke, kendin uygun karar verirsin!' Hauke, 'O zaman sizin evden gitmem gerekecek ve bir daha da gelemem!' dedi; bir sre susarak seddin gerisindeki denize dalan akam kzllna baktlar. 'Kendin bilirsin. Bu sabah babamn yanna gitmitim, onu arkalkl iskemlesinde uyurken bu ldum. Resim kalemi elindeydi, izgi tahtas yar yarya resmedilmi, masada yatyordu; uyana rak benimle bir eyrek saat konutuktan sonra gitmek istediim zaman, sanki son kez gryor uuz gibi korkuyla elimden tutarak ekti; ama...' Hauke onun konumay srdrmekten ekindiini grnce, 'Ama... ne?' diye sordu. Kzn yanaklarndan birka damla ya akyordu: 'Babam dnyorum. nan bana, senin yokluun ek!' Sonra, sanki konumak iin cesaret toplar gibi, 'Onun, lm gnne hazrlandn duyums luyorum!' diye ekledi. Hauke yant vermedi; cebindeki yzk sanki kprdar gibiydi; ama daha o elinde olmadan ken disi iin bir lm-yaam sorunu olan isteiyle ilgili korkusunu yenemeden, Elke konumasn s 'Hayr, kzma Hauke, inanyorum ki, sen bizi byle de brakmazsn!' Birdenbire kzn ellerini yakalad. Kz da kar gelmedi. Genler daha bir sre, ortal kar ta yan yana durdular. Sonra elleri birbirinden ayrld ve her biri kendi yoluna gitt i. Yukar doru ykselen rzgr, dibudak aacnn yapraklarn hrdatt ve evin nndeki penc ad; yava yava gece bastryor ve usuz bucaksz dzl bir sessizlik perdesi rtyordu. *** Hauke, Elke'nin araclyla bildirerek Set Beyi'nin yanndaki hizmetinden ayrld. imdi e iki yeni hizmeti vard. Birka ay getikten sonra, yal Tede Haien ld. Ama lmnden nc yanna ararak zayf sesiyle konumaya balad: 'ocuum, yanma otur, yaknma gel, yanmd korkmana gerek yok. Yanmda ancak, Tanr'nn beni armaya gelen koyu renkli melei olabilir ' zgn gen, yatan kysna, tam onun yanna oturarak, 'Daha ne gibi syleyeceklerin varsa s !' dedi. Yal adam, 'Evet olum, bir konu daha var,' diyerek ellerini yorgann zerine uz att. 'Daha genliinin yarsnda, Set Beyi'nin yannda ie girerken, kafanda bir gn Set Bey lma dncesi vard. Bu, beni de etkilemi, ben de yava yava senin bu i iin uygun bir kim duunu dnmeye balamtm. Ama senin mirasn byle bir memurluk iin ok kkt. Senin g

arda kendimi skarak mlkm artrmay istiyordum.' Hauke skca babasnn ellerini tuttu; yal adam da onu grebilecek gibi dorulmak istedi: ' t, evet olum, orada dolabn en st ekmesinde belgeler var. Biliyorsun ki, yal Antje Wohl ers'in be buuk dnmlk bir tarlas vardr. Ama sakat ve yal olduu iin artk yalnzca k einemiyordu; bylece ben o adamcaza her yl Martini bayram sralarnda belirli bir para v im; olduu zaman daha fazlasn da... buna karlk o da tarlasn bana devretti; her ey yas e oldu. imdi o da lm deinde yatyor, biz ovallarn hastal olan kanser onu da yakala nu demek zorunda kalmayacaksn.' Bir sre gzlerini kapadktan sonra, unlar da syledi: 'Bu pek ok deilse de, yanmda yaa nden daha oktur. Bu dnyadaki yaamn srasnda sana yararl olmasn dilerim!' Yal adam, olunun teekkr szleri arasnda uykuya dald. Artk onun diyecek bir eyi kalma sonra da Tanr'nn koyu renkli melei onun gzlerini sonsuza dek kapatt. Hauke de babasnn mirasna kondu. Cenazeden bir gn sonra, Elke onun evine gelmiti. Hauke, 'Buraya uradn iin teekkr ede lke!' dedi. Elke, 'Ben yalnzca bakmak iin gelmedim; evinde rahat yaayabilesin diye burasn biraz dz ene sokmak istiyorum. Baban, hesap-kitap ve resim arasnda eve pek dikkat edemedi; aslnda lm de bir evde karklk yaratr. Ben buraya yeniden yaam katmak istiyorum,' ded Hauke, kl gzleriyle ve tam bir gvenle Elke'ye bakarak, 'Peki dzenle bakalm; ben de se vinirim!' dedi. Sonra Elke ortal kaldrmaya balad: Hl ortada yatan resim tahtas temizlenerek bodruma i kalemleri, kurunkalem ve tebeirler dikkatle dolabn bir gzne konarak kilitlendi; yar dma arlan hizmeti kzla birlikte odadaki btn eyalar baka ve daha iyi bir dzene soku i oda bym ve aydnlanmt. Elke glmseyerek, 'Bunu ancak, biz kadnlar beceririz!' dedi babasnn yasna karn mutlu gzlerle bakyor ve gerektiinde gen kza kendisi de yardm ed Karanlk basmaya baladnda (o srada eyll balaryd) her ey tamam olunca, kz onun elin e koyu gzleriyle ona iaretle, 'imdi gel ve akam yemeini bizimle ye; nk babama, seni b ikte getirmek iin sz vermek zorunda kaldm. Daha sonra da bu sessiz evine geri dners in!' dedi. Set Beyi'nin, pencere kapaklar kapanm ve masa zerindeki iki lambas yanm olan byk oda rdiklerinde, yal adam arkalkl iskemlesinde dorulmak istediyse de, ar vcuduyla kerek dostlarn ziyaret etmen iyi oldu Hauke! Yakla, iyice yakla!' dedi ve Hauke iskemlesi yle yanna gelince; yuvarlak iki eliyle onun ellerinden yakalayarak unlar syledi: 'Ev et olum, yalnzca dingin ol; nk er ya da ge hepimiz leceiz; senin babansa en ktlerde ! Hey Elke, kzartmay masa zerine getir de yiyip gcmz toplayalm! Bizim iin ok i var denetimi balad, set ve savak hesaplar dnya kadar... seddin batdaki ykk blm... kafa ama bereket versin, sen daha gensin; sen becerikli bir ocuksun, Hauke!' Yal adam, btn iini ortaya dkt bu uzun sylevden sonra iskemlesine yasland ve o anda kzartma tabayla ieriye girdii kapya doru zlemle bakarak, 'Hemen otur, bouna vakit g elim, souyunca tad kalmaz!' dedi. Hauke oturdu; Elke'nin babasna ilerinde yardm etmek, ona doal bir ey gibi geliyordu. Sonra, gz denetimi gelip yln da birka ay getii zaman, o da bu ilerin en nemli blm ordu." *** Bunlar anlatan retmen, durarak evresine baknd. Pencereye bir mart arpm ve darda geenekte ar izmelerini amurdan temizlemek ister gibi tepindii duyulmutu. Set Beyi ve yardmcs balarn kapya evirdiler. Set Beyi, "Ne var?" diye bard. Banda an, iriyar bir adam ieri girerek, "Bey, ben ve Hans Nickels, ikimiz de grdk; Kr Atl se ddin and yerde suya dald!" dedi. Set Beyi, "Bunu nerde grdnz?" diye sordu. "Bildiiniz gibi, anm olan ancak bir yer var; Hauke Haien'in denizden kazanlm toprakla alad yerde... Jansen'in tarlasnda..." "Bir kez mi grdnz?' "Ancak bir kez; o da glge gibiydi, ama bu ilk olay olmayabilir." Set Beyi ayaa kalkmt; bana doru dnerek, "Balayn, darda ykmn nereye doru yol a dedi. Sonra haberciyle birlikte kapya doru yrd; tekiler de yerlerinden kalkarak onlar peinden gittiler. Byk odada, retmenle yalnz kalmtk; imdi artk perdesiz pencereler evrede oturanlarn tlmedii iin, dars aka grlyor, frtna kara bulutlar gkyznde kovalyordu. Yal adam, dudaklarnda dnceli ve acyan bir glmsemeyle hl yerinde oturuyordu, "Buras ma gelir misiniz? Ben burada oturuyorum. Bana inann; set boyundaki bu havalar bili

rim, bizim iin korkulacak bir ey yok," dedi. Burada ben de titremeye baladm iin, bunu teekkrle kabul ettim; elimize birer k alar ivenlerden bir at odasna ktk. Aslnda buras da batya bakyorsa da, pencereleri koyu r kilimlerle rtlm bulunuyordu. Kitap rafnda birka kitap ve onun yannda iki profesrn r erini grdm. Bir masann nnde byk bir arkalkl iskemle vard. tenlikli ev sahibim, z bir kazan bulunan ve henz snmemi olan kk sobaya birka kmr atarak, "Biraz gesin, he lar, sonra bir bardak pun kaynatrm, bu zihni ak tutar!" dedi. "Buna gerek yoktu; Hauke'nin yaamn sizden dinlerken gzme uyku girmez!" "yle mi sanyorsunuz?" dedi ve rahata arkalkl iskemlesine yerleerek akll gzleriyle ba et ettikten sonra, "imdi, nerde kalmtk... evet, evet, biliyorum, ite..." diyerek konum asn srdrd: "Hauke babasndan kalan mirasn bana geti; yal Antje Wohlers de yaama gzlerini kapam , tarlas da oalmt. Ama babasnn lmnden ya da daha dorusu onun son szlerinden sonr uundan beri iinde tad bir ey bym bulunuyordu. Kendi kendisine, yeni bir Set Beyi bunun iin en uygun kimsenin kendisi olduunu yineleyip duruyordu. te bunu, bu ii bilme si gereken ve kyn en akll adam olan babas, onun mirasna son bir armaan eklemiti: Yin n yardmyla kazand Wohlers'in tarlas; bu ykselmeye doru ilk basamak olacakt. nk, e ile yetersizdi. (Bir Set Beyi'nin elinde birok tarla olmas gerekti!) Babas, yalnz yaa d yllarda biraz kt kanaat geinmi ve onun biriktirdiiyle, imdi olu yeni mlkn sahib nu o da yapabilir, daha ounu da becerebilirdi; nk, babas gten dt halde, o daha ri yapabilecek durumdayd! Kukusuz, kendisine bu yolu izdiinde, hizmetinde bulunduu y al beyin ilerini ynetirken yapt gibi iddet ve zor kulland zaman, kyde ona kar d miti ve eski rakibi Ole Peters de yeni kazand bir mirasla, zengin bir adam olmaya bal amt! Gznn nnden bir sr yz geti; hepsi de ona kt kt bakyorlard; o zaman bunl r yakalamak ister gibi kollarn uzatt; nk bu kimseler onu, ancak kendisinin uygun oldu onumdan uzaklatrmak istiyorlard. Kafasn bu gibi dncelerden hi uzaklatramad; byle nde namus ve sevgiyle tutku ve nefret de birlikte byd. Ama bu duygular yreinin derinli klerinde saklyordu; Elke bile bu konuda bir ey bilmiyordu. Yeni yl geldiinde bir dn yapld; gelin, Haienlerin akrabalarndan olup, Hauke ile Elke buraya arlmlard. Yemek srasnda yakn akrabalardan birinin gelmemesi nedeniyle, onlar ana oturtuldular. Her ikisinin de yzlerinde beliren kk bir glmseme, durumdan duydukla r sevinci gsteriyordu. Ama Elke, bugn konuma ve bardak sesleri arasnda, ilgisiz grnyo . Hauke, 'Neyin var?' diye sordu. 'Aslnda bir eyim yok. Yalnz buras pek kalabalk.' 'Fakat ok zgn grnyorsun!' Kz ban sallad; yine bir sre sustular. Kzn susmas onun kskanlk duygularn kamlad; sofra rts altnda gizlice onun elini elini geri ekmedi; sanki tam bir gvenle onunkine sarld. Her gn zayflamakta olan babasn bakmakla, braklm gibi bir duygu iinde mi kalmt? Hauke, bunu bu szcklerle sormay d mdi cebinden altn yz karrken, soluu kesilmiti. Yz kk elin parmana geirirk msn?' diye sordu. Masada karlarnda papazn kars oturuyordu, birdenbire ataln brakarak, komusuna, 'Tan eyaz kesildi!' dedi. Ama Elke'nin yz yeniden kanland ve yavaa, 'Hauke, bekleyebilir misin?' diye sordu. Akll Friesli bir sre dndkten sonra, 'Neyi?' dedi. 'Biliyorsun, sana sylemem gereksiz!' 'Haklsn; evet Elke, akla yakn bir sreyse, beklerim!' 'Tanrm, yakn olmasndan korkuyorum; yle konuma Hauke, babamn lmnden sz ediyorsun!' S i elini gsne bastrarak, 'O zamana dek altn yz burada saklarm.' kisi de glmseyerek birbirlerinin ellerini sktlar. Oysa, baka zaman olsa, kz belki de y ek sesle barm olurdu. Bu srada, papazn kars durmadan, Elke'nin imdi yaldzl dibadan apkasnn altnda koyu b ibi yanan gzlerini incelemiti. Ama, masa evresinde grltnn artmasndan dolay bir ey a m ve komusuna da sormamt. nk imlenmekte olan evlilik hazrlklarna ve dolaysyla ine geecek dn parasna engel olmak iine gelmezdi; burada gerekten, bir evliliin ilk ad d anlalyordu. *** Elke'nin nceden duyumsad ey gerek oldu; Paskalyadan sonra bir sabah, Set Beyi'ni yata l buldular. Yznden, dingin olarak ld anlalyordu. Aslnda o, son aylarda sk sk y

n sevdii yemek olan frn kzartmasndan ve rdekten bile artk tat alamyordu. Kyde byk bir cenaze treni dzenlendi. tede, tepenin zerinde, kilise evresindeki mezarl a, demir parmaklkla evrili bir mezar vard. imdi yas aacna dayal olarak, zerine iri di la lm resmi kaznm olan geni ve mavi bir mezar ta duruyor, altnda iri harflerle u ya yordu: 'Bu, herkesi kapan lmdr, Sanat ve bilimi birlikte gtrr, imdi akll bir kii gmtr, Tanr onu acmasyla yeniden diriltsin.' Buras eski Set Beyi Volkert Tedsen'in gmld yerdi; imdi de onun olu olan, yeni lm S ede Volkerts'in gmlmesi iin baka bir mezar kazlmt. Btn kiliseli kylerden toplanm n oluan ve vadiden gelen cenaze alay artk yaklamaktayd. Set Beylii ahrnn iki yaz b ektii en ndeki arabann zerinde ar bir tabut bulunuyor ve kumlu yamatan tepeye trman Atlarn kuyruk ve yeleleri, gl bahar rzgrnda sallanyordu. Kilise evresindeki mezarlk alan, duvarlara dek insanla dolmutu. Duvar kapsnn zerine b , kollarnda kk ocuk tutan delikanllar kmt; hepsi de gmmeyi grmek istiyorlard. Elke, aada ovadaki evde, konuk ve oturma odasnda, yas yemei hazrlamt. Sofra takmlar ski arap, Ba Set Beyi'yle (bugn o da gelmiti) papazn nne birer ie Langkork (l7) konm er eyi hazrladktan sonra ahrdan geerek iftlik kapsnn nne kt, yolda kimseye rasl koulmu iki arabayla cenazeye gitmilerdi. lkyaz rzgrnda sallanan yas giysisiyle burada urarak, kyn ucundan son arabann kiliseye doru ktn grd. Biraz sonra orada bir kar sndan lm gibi bir sessizlik kaplad ortal. Elke ellerini kavuturdu; belki de tabutu me a indirmilerdi. Elinde olmakszn yava bir sesle, sanki orada sylenenleri duyuyormu gibi , 'Ve yine toprak olacaksn,' diye yineledi. Sonra gzleri yala doldu ve gsnn zerindeki leri kucana sarkt. Tam bir cokuyla, 'Gkteki Tanrmz' diyerek dua etti. Bu byk iftli sahibi olan kz, beyin duas bittikten sonra da, daha uzun sre orada kprdamadan durdu. Kafasnda, lmle ve yaamla ilgili dnceler birbirini kovalyordu. Uzaktan duyulan tekerlek sesleri onu uyandrd. Gzlerini atnda, arabalarn arka arkaya a klerini ve hzla iftlie yaklamakta olduklarn grd. Dorularak keskin baklarla dary ldii gibi ahrdan geerek pek iyi hazrlanm odalara gitti. Burada da kimsecikler yoktu; a ncak mutfaktan hizmeti kadnlarn sesleri duyuluyordu. Yas sofras sessiz ve kimsesiz d uruyor, pencereler arasndaki ayna beyaz rtlerle rtlm bulunuyordu; sobann pirin dme mt; odada hibir ey parlamyordu. Elke, babasnn son uykusuna dalm olduu gmme yata gitti ve karanfiller arasna yazlm olan u szleri dalgn dalgn okudu: 'Gnlk iini doru yapmsan, Uyku kendiliinden gelir!' Bu, onun bykbabasndan kalmt! Hemen hemen tmyle boalm olan duvardaki dolaba bakt; n, ierde duran yontulmu bir kupa grnyordu. Bu, babasnn seve seve anlattna gre ona ir Ringreiten yarmas (18) srasnda dl olarak verilmiti. Elke onu yerinden alarak Ba eyi'nin tabaklarnn yanna koydu. Sonra pencereye gitti; nk arabalarn yokuu kmakta ol uymutu; arabalar birbiri arkasndan evin nnde durunca, geldikleri zamana gre daha canl olan konuklar kalkarak yere sradlar. Herkes ellerini ovuturarak ve konuarak odaya gir di ve ok gemeden ku stnn eksik olmad sofraya oturdular. Masalarn zerinde iyi hazr ttyordu. Konuk odasnda Ba Set Beyi'yle papaz oturuyor ve masa boyunca grltl ve ykse li bir konuma oluyordu. Sanki lm buray hibir zaman korkun sessizliiyle bastrmam gib lke, gzleri hep konuklarda, hizmeti kzlarla sessizce masa evresinde dolayor, yas leni hibir eyin eksik kalmamasna dikkat ediyordu. Hauke Haien de oturma odasnda Ole Pete rs'in yannda, teki kk mlk sahipleriyle birlikteydi. Yemek bittikten sonra, keden ak kil pipo karlarak yakld. Elke, dolu kahve fincanlarn klara sunarak ortada dolanyordu. Bugn bu da esirgenmedi. Ba Set Beyi, oturma odasnda ki yaz masasnn yannda papaz ve kr sal Jewe Manners ile konumaktayd. Ba Set Beyi, 'H l beyler, eski Set Beyi'ni onuruyla gmdk, ama yenisini nerden bulalm? Manners, bana gre siz bu grevi zerinize almak zorunda kalacaksnz,' diyordu. Yal Manners, glmseyerek kr salar zerinden kadife takkeciini kaldrd ve 'Ba Set Bey ksa srebilir; len Tede Volkerts Set Beyi olduu zaman ben de yardmc olmutum ve krk y ii gryorum!' 'Bu bir eksiklik deildir Manners, bylece sorunlar pek iyi renmisinizdir; bir glkle d azsnz!' Ama yal Manners ban sallayarak, 'Hayr, hayr efendimiz; beni olduum yerde brakn, by daha birka yl yardmc olarak greve katlabilirim,' dedi.

Papaz onu destekleyerek yle diyordu: 'Niin bu greve, aslnda son yllarda yrtm olan b asn?' Set Beyi ona bakarak, 'Anlamadm papaz efendi?' dedi. Ama papaz parmayla konuk odasnda arbal ve ciddi bir tavrla iki yal kimseye bir ey uke'yi iaret ederek yle dedi: 'te orada duruyor! Kl renginde akll gzleri, zayf burn nun zerinde kafa kemiinin iki kntsyla uzun boylu Friesli! O, lenin uayd; imdi ke ; biraz gense de...' Ba Set Beyi, kendisine gsterilen adam inceleyerek, 'Ancak otuzunda olsa gerek...' d edi. Set ileri yardmcs Manners sze kararak, 'Yirmi drdnde ya var, ya yok; ama papaz efend l. Son yllarda Set Beylii'nden set, set kaps ve buna benzer baka ilerle ilgili olarak elen btn iyi neriler hep ondan kmtr; rahmetli Set Beyi'nin yallk dolaysyla artk gelmiyordu,' dedi. Ba Set Beyi yle karlad: 'yle mi, yle mi? Siz de onun, yal Set Beyi'nin yerine geme n bir kimse olduunu dnyorsunuz demek?' Jewe Manners, 'Uygun olurdu ya, burann deyiiyle, ayaklarnn altnda toprak yok, yani mlk yeterli deil. Babasnn on be dnm vard; imdi rahat rahat yirmi dnme sahip olduunu d imdiye dek burada hi kimse buncack toprakla Set Beyi olmamtr.' Papaz kar kmak ister gibi azn aaca srada, bir sreden beri odada bulunan Elke Volk nbire onlara yaklat ve Ba Set Beyi'ne, 'Efendimiz, bana bir sz iin izin verirler mi? s teim, bir yanllk yznden hakszlk olmamasdr,' dedi. 'Syle bakalm gen Elke, gzel bir kzn dudaklarndan zdeyiler duymak, her zaman ho bir 'Bu bir zdeyi deildir efendim; ben ancak gerei sylemek istiyorum.' 'Bunu da renelim, deil mi kz Elke!' Kz, konumaya kulak kabartan konuklar olmadndan emin olmak ister gibi balad ve birden g rerek, 'Benim vaftiz babam Jewe Manners, size Hauke Haien'in, ancak yaklak yirmi dnm topra olduunu syledi. u an iin bu dorudur da. Ama gerekirse, onun, babamn ve u anda m iftliim kadar ok dnm topra olabilecektir. Bir Set Beyi iin bunlarn toplam, sanr edi. Yal Manners, konuann kim olduunu anlamak ister gibi ban ona doru uzatarak, 'Bu ne de Ne diyorsun sen, ocuk?' diye sordu. Ama Elke, korsasndan kara bir kurdeleye taklm parlak bir altn yzk kararak yant verd nianlym vaftiz babam Manners; ite yzk... Hauke Haien de benim nianlmdr.' 'Vaftiz baban olduum iin sanrm sormaya da hakkm vardr, Elke Volkerts; bu i ne zaman ol u?' 'O gnden beri epey zaman geti; ben de aslnda ergindim vaftiz babam Manners. Ama bab am hastayd ve ben de onu tandm iin, artk bu konuyla kendisini rahatsz etmek istemedim di Tanr'ya kavuunca, sanrm kznn bu erkein yannda gvende olduunu kabul edecektir. B sonuna dek susarak saklayabilirdim de; ama imdi Hauke ve denizden kazanlan toprak larn hakk iin sylemek zorunda kaldm.' Sonra Ba Set Beyi'ne dnd: 'Bunun iin beni ba rim efendim!' adam baktlar. Papaz glyor, yal set yardmcs, 'Hmm! Hmmm!' diyerek bununla yetin tiyor; Ba Set Beyi ise nemli bir karar vermesi gerekiyormu gibi alnn ovuturuyordu. Son unda yle dedi: 'Evet sevimli kz, burada evlilik hukuku konusu nasldr; ak syleyeyim ki u kark konuyu pek iyi bilmiyorum.' Set Beyi'nin kz, 'Buna gerek de yok efendim; ben dnden nce mlkm nianlma devredece e glmseyerek ekledi: 'Benim de kk bir gururum var; kyn en zengin erkeiyle evlenmek is im!' Papaz, 'Ee Manners, gen Set Beyi'ni eskisinin kzyla evlendirdiim zaman, sanrm siz de v aftiz babas olarak buna kar gelmezsiniz,' dedi. Yal adam, dua eder gibi hafife ban sallayarak, 'Tanr kendisini kutsasn!' diye yant v Ba Set Beyi ise kza elini uzatarak unlar syledi: 'Doru ve akllca konutunuz, Elke Vol ; bu denli gl aklamalarnz iin teekkr ederim ve umarm ki gelecekte bugnknden daha de evinizin konuu olurum; iin gzel yan, bir Set Beyi'nin kim olacan, bu denli gen bir belirlemesidir.' Elke, bir daha ciddi gzleriyle iyi yrekli Ba Set Beyi'ne baktktan sonra, 'Uygun bir erkee, sanrm kadn da yardm edebilmelidir,' diyerek bitiik konuk odasna gitti ve sessiz e elini Hauke'nin eline koydu. *** Birka yl sonrayd. imdi Tede Haien'in evinde kars ve ocuuyla gl kuvvetli bir ii o

et Beyi Hauke Haien ise kars Elke Volkerts ile onun babasndan kalan iftliinde yerlemi ulunuyordu. Yazn, ulu dibudak aac eskisi gibi evin nnde rzgrdan hrdyor ve imdi o unan kanepenin zerinde, akamlar, elinde ev ileriyle yalnz bir gen kadnn oturduu gr evlenmeden hl bir ocuk olmamt. Erkek, akamlar kap nnde oturacak yerde baka iler yardm etmi olmasna karn, yal adamn ynetimi zamanndan kalma bir sr tamamlanmam dek bunlara el srmeyi doru bulmamsa da, imdi eksik braklanlarn yava yava tamamlanm iyordu. O, keskin bir sprgeyle spryordu. Buna, kendi mlkyle bym olan yerlerin yne klemek gerekiyordu ki bu ite kk hizmetiden tasarrufu da gz nnde tutuyordu. Bylece ge oca, kiliseye gidilen pazar gn dnda, genellikle birbirlerini ancak Hauke'nin aceleyle yedii le yemei ile gn doarken ve batarken gryorlard. Bu, srekli bir alma yaam urumdan honuttular. Sonra evrede dinginlii bozan bir sz dolamaya balad. Bir pazar gn, ova ve tepe toplumu biraz grltc genleri, kiliseden sonra yukardaki meyhanede oturmulard. Drt ve beinci tan sonra, kral ve hkmet iin olmamakla birlikte (o zaman o denli yksekten atlamazd) ge nel ve ba memurlarla zellikle mahalle vergileri zerine konumaya baladlar. Konumalar il rledike eletiriler de artyor, baka zaman hep dayanm olan set ve kaplarn imdi onarm nden ve set zerinde ikide bir, yzlerce araba topraa gereksinme gsteren yerlerin orta ya ktndan sz ediliyor; 'Bu ii eytan alsn,' deniyordu. Tepelilerden biri, 'Bunlar sizin akll Set Beyinizden geliyor, o dnp tanyor ve sonra r eye parman sokuyor!' diye bard. Bunlar syleyenin karsnda oturan Ole Peters, 'Evet Marten, hakkn var; onun gizli dnce var ve Ba Set Beyi'nin karsnda kendisine salam bir yer hazrlamak istiyor; ne yapalm, b r kez konmu bu greve!' dedi. Baka biri de, 'Niin onu banza geirdiniz? imdi pahal deyeceksiniz!' dedi. Ole Peters gld: 'Evet Marten Fedders, bu iler bizde byledir, bundan hibir ey kazp ka sn; eskisi, babas yznden set beyi olmutu, yenisi kars yznden oldu!' imdi masa boyun n kahkaha, yerinde kullanlm bir szn nasl bir alk topladn gsteriyordu. Ama bunlar genel bir masa banda konuulmutu; bu yzden orada kalmayp, az sonra tepe ve o vadaki kylerde yayld gibi, Hauke'nin kulana da geldi. Onun gznn nnden, yine ktl emeye balad. imdiye dek olduundan daha alayl bir biimde, meyhanedeki kahkahalar duyar bi oldu. 'Kpekler!,' diye bararak, onlar kamlamak ister gibi fkeli gzleriyle evresin d. O zaman, Elke elini onun koluna atarak, 'Brak onlar, hepsi de senin gibi olmay iste rlerdi...' dedi. Hauke, 'Btn sorun da bu ya!' dedi. Kz, szn srdrerek, 'Peki, Ole Peters kendisi de evlenmedi mi?' diye sordu. 'Evet, ama onun Vollina ile evlenerek elde ettii, Set Beyi olmasna yetmedi.' 'una, onun kendisi bu ie yeterli deildi, desene!' Elke bu szleri sylerken, kocasn ayna a, kendisini grebilecek biimde dndrd (nk, o anda odada pencerelerin arasnda duruyorl e ekledi: 'te Set Beyi oradadr! imdi bak ona! Bir makam, ancak onu ynetebilenindir!' O, dnceli dnceli, 'Haksz deilsin, ama... Elke, imdi dou setlerine gitmeliyim, kapl apanmyor!' dedi. Elke onun elini skarak, 'Gel, nce bana bak! Neyin var? Gzlerin uzaklara bakyor?' diy e sordu. 'Bir eyim yok, sen haklsn.' ok gemeden kap onarm unutulmutu. Ancak yar yarya dnerek, yllardan beri iinde ta n geri plana atlm olan baka bir dnce, imdi kanatlar bym gibi onu yeniden ve eski yein olarak sarmaya balamt. Daha kendisi bile ayrmna varmadan, kendisini gneye doru kent ynnde, uzaklarda, deniz s eddinin zerinde buldu. Bu yndeki en son ky bile, solda oktan grnmez olmutu. Gzlerini madan deniz ynndeki geni topraklara dikerek hl ilerlemeyi srdryordu. Onun yannda bir mi olsa, gzlerinin derinliklerinde nasl cokulu bir ruh durumunda olduunu grebilirdi. T oprak burada, set boyunca ince bir izgi olarak gzden yitiyordu. O, kendi kendisine , 'Bu olmaldr, yedi yldr memurum, artk yalnzca karm yznden Set Beyi olduumu syleye dedi. Hl orada duruyor, keskin ve dnceli baklaryla her yandan ndeki vorlandn (l9) yeil t iyordu; sonra geriye, otlak alandan oluan dar bir yeil eridin, nnde bulunan geni topr ak parasndan ayrld yere dek yrd. Ama tam seddin yannda, btn ndeki topra asl a e onu bir ada durumuna sokan gl bir deniz aknts vard. Kaba bir tahta kpryle oraya gi or, bylece hayvan, ot ve ekin arabalaryla bunun zerinden gidilip gelinebiliyordu. im

di suyun ykselme zaman olup, eyll gnei, aa yukar yz adm geniliinde olan amurlu de ve ortada hl deniz suyunun kaynat yerde parlyordu. Bu k oyununu bir sre seyred kendi kendisine; 'Bu, boulabilir,' diye sylendi; sonra yukarya bakarak, zihninde, z erinde bulunduu setten, sulu ukurun zerinden geecek biimde bir izgi izdi; bu izgi, ay an topran kysndan geerek gneye uzanyor ve douda, denizin oradaki uzants boyunca ye le birleiyordu. Ama onun sanal olarak izmi olduu bu izgi yeni bir setti; bu ayn zamand a suyun nn kesme bakmndan da, imdiye dek ancak onun kafasnda oluabilen yeni bir nl Kendi kendine glmseyerek, 'Bu, aa yukar, denizden kazanlm bin dnm demektir, pek b ..' diye sylendi. Sonra zihnine baka hesaplar gelmeye balad: Burada, nnde bulunduu toprak ilenin malyd eki yelere sahip olduklar mlkn byklne ya da imdiki toprak kazanma hukukuna gre ay pay verilirse... sonra, kendi elinde bulunan, Elke'nin babasndan eline geen ve ev lilii srasnda biraz gelecekteki karn dnerek ve biraz da koyun besleme iini geliti disinin satn ald mlkn genel hesabn yapmaya balad. Bunlar artk olduka oalmt; asnda Ole Peters'in en iyi kolarndan biri suda boulduundan, o da onun btn paylarn sa ama bu artc bir kazayd, nk en yein frtnalarda bile, orada ancak kylar su basar evrilirse, nasl da verimli ve deerli otlak ve tarlalar elde edilebilirdi! Beyninde bir uultu duyumsar gibi oldu; fakat o, trnaklarn avcuna bastrarak gzlerini ak tutmay e uyank olmaya alyordu; setsiz byk bir alan, kim bilir, nmzdeki yllarda ne gibi f alarn saldrsna urayacakt. imdiyse, en tede, kyda bir koyun srs otlamaktayd. Onu am ve ekime! Btn bunlara bakmadan, setten inerek tarlalar arasndaki patikalardan tepey yaklatnda, kendisini evine byk bir servet getiriyormu gibi duyumsuyordu. Avluda Elke onu karlayarak, 'Kaplar konusunda ne yaptnz?' diye sordu. O, gizli glmseme erle karsna bakarak, 'Yaknda baka kaplar gerekecek... yeni kaplar ve yeni bir set!' de di. Birlikte odaya girerlerken, Elke: 'Anlamyorum, ne demek istiyorsun Hauke?' diyord u. O yavaa, 'stiyorum ki...' dedi ve bir an durduktan sonra yeniden konutu: 'stiyorum ki , bizim iftliin karsnda bulunan ve batya doru uzanan set dndaki toprak salam bir s sin. Yksek dalgalar bu yerleri bir insan mr boyunca rahat braktlar; ama kt olaylar yin lenerek, byyen yeri elimizden alrsa, bir anda btn gzellik yok olur; bunu ancak yal bi embel byle brakabilmitir!' Kars ona aknlkla bakarak, 'Sen bununla kendi kendine svyorsun?' dedi. 'Evet, svyorum Elke, ama, imdiye dek yaplacak birok i vard.' 'Evet Hauke, kukusuz, sen yeterince i yaptn!' Hauke, eski Set Beyi'nin arkalkl iskemlesine oturmu ve elleriyle iskemlenin kollukl arn skca kavramt. Kars ondan, 'Bunun iin yrein var m ki?' diye sordu. Gen adam, 'Var!' diye yantlad. 'Tezcanl olma Hauke; bu lm kalmla ilgili bir i; hemen hemen herkes sana kar gelecektir ektiin dert ve skntlar iin sana kimse teekkr etmeyecektir!' 'Biliyorum!' 'Ya baaryla sonulanmazsa? ocukluumdan beri burasnn kapatlamayan bir yer diye anld bu yzden oraya el srlmezmi.' 'Bunlar tembeller iin bir bahaneydi. Buras neden setle kapatlamazm?' 'Bunu bilmiyorum, ama belki de aknt ok gl olduu iindir.' O anda bir ey anmsad ve c ini apkn bir glmseme bryerek yle dedi: 'Bu konuda, ocukken hizmetilerin konutuklar . Onlarn dndklerine gre, orada bir seddin tutunabilmesi iin, ierisine canl bir ey a etle birlikte gmlmeliymi. teki yanda bir set yaplrken, belki de yz yl nce, bir inge n set iine gmld syleniyor; onu ok para vererek annesinden satn almlarm; ama bug u satmaz!' Hauke ban sallayarak, 'yi ki bizim ocuumuz yok; olsayd, hi dinlemeden onu bizden iste rdi!' dedi. Elke korkmu gibi kollarn vcuduna bastrd: 'Ama alamazlard!' Hauke gld; Elke yeniden sordu: 'Ya harcanacak byk para? Bunlar dndn m?' 'Evet Elke, bizim oradan kazanacaklarmz, harcamalar kat kat karr; eski seddin onarm ha camalarndan byk bir blm de yenisine harcanr. Eh, biz kendimiz alyoruz ve kyde de koumlu arabamz var; gen bilekli kimseler de burada az deil... sen beni bouna Set Bey i yapm olmamalsn Elke, ben onlara byle bir kimse olduumu gstereceim!' Elke onun nnde eilerek yzne kaygyla baktktan sonra, iini ekip doruldu ve elini hafi

yananda gezdirerek, 'imdi ev ilerine bakmalym; sen de kendi iine bak!' dedi. Hauke ciddi bir glmsemeyle yant verdi: 'Evet Elke, ikimiz iin de ok i var!' kisi iin de ok i vard, ama imdi ar erkein omuzlarndayd. Hauke, pazar gnleri le z gnlk i saatlerinden sonra da usta bir toprak mhendisiyle birlikte oturuyor; hesapl ara, izimlere dalyordu; yalnz olduu zaman da byle alyor ve ou zaman gece yarsn uruyordu. Sonra yavaa ortak odalarna geiyor (nk Hauke'nin evinde artk boucu gmme ya lanlmyordu), karsysa onun dinlenmeye ekilmesini bekliyor, yrei arparak uyur gibi yat . Hauke ara sra onun alnndan perek yava sesle tatl bir sz sylyor ve kendisi de yatyo ama ou zaman, ancak ilk horoz ttnde uykuya dalabiliyordu. K frtnas srasnda, elin ve ktla set stne kouyor, iziyor, not ediyor, rzgr bandan apkasn alp gtryor de uuuyordu; yolu buz rtmedii zamanlarda, yanna bir hizmeti alarak, kaykla suyun ykse yere gidiyor ve orada iskandil ve denekle, akntnn henz emin olmad derinliklerini l lke ka kez onun iin kayglanmt; ama geri dnd zaman, Hauke onun kaygsn ancak gl zaman dingin grnen gzlerinin imek gibi parlamasndan grebiliyordu. Bir kez kars onu b istemez gibi olunca, 'Sabret Elke, dilekemi vermeden nce kendim emin olmalym!' demi ve Elke ban sallayarak izin vermiti. Kente, Ba Set Beyi'nin yanna gidileri de az olmuy rdu; btn bunlardan ve bir de ev ve tarm ilerinden dolay karlat glklerden sonra du. Onun i dnda baka insanlarla ilikisi hemen hemen kesilmiti; karsyla da gittike d ilgileniyordu. 'Elke, imdi ok kt bir zaman; daha da uzun sre byle srecek,' diyor ve ke di iine gidiyordu. Sonunda, gne ve ilkyaz rzgryla buzlar her yerde zldnde iin ilk aamas bitmiti; sinin kamu karna olduu; zellikle denizden kazanlm topraklarn gelimesinin ve birka an elde edilecek yaklak bin dnmlk topran vergisinin toplanaca, ynetimin kasasna ek ecei de belirtilerek, daha yksek makama sunulmak zere Set Beyi'ne yazlan dileke temiz e ekilmi; btn alanlarn ve bununla ilgili, kapl set ve baka eylerin imdiki ve gelece ergi ve hesaplaryla birlikte, salam bir paket yaplarak Set Beylii'nin mhryle mhrlenmi Gen Set Beyi, 'te Elke, hazr, imdi sen de bunu kutsa!' dedi. Elke, elini onun elinin stne koyarak, 'Sarslmadan birlikte yryelim!' diye yant verdi. 'yle yapalm!' Sonra dileke atl bir postayla kente gnderildi." *** retmen yksn kesti ve itenlikle bakan kk gzleriyle beni inceleyerek yle dedi: "S m, bilmelisiniz ki, imdiye dek size anlattklarm, denizden kazanlm bu topraklarda 40 y en almam srasnda, akl banda kimselerle, torunlarn ve torun ocuklarnn anlattklar lamtm. Bunlar olaylarn son blmyle balayabilmeniz iin, belirtmeliyim ki, imdi size larm o zaman olduu gibi bugn de Noel bayram yaklap iplik krklar dnmeye baladnd dikodu konusunu olutumaktadr: O zaman, Set Beyi'nin iftliinden yaklak be - alt yz adm kuzeyde durarak set zerinden man, suyun ykselmesi srasnda birka bin adm ieride ve kar kydan biraz tede Jeversha a Jeverssand ad verilen kk bir ada grnyordu. O zaman orada ot bittiinden, o gnn ile nleri bu adada koyun otlatyordu. Ama, sonra bunun arkas kesildi; nk alak ada yaz ortas da birka kez su altnda kaldndan, otlar zarar grm ve koyun otlatlamaz duruma gelmiti andan beri de aday mart ve baka kulardan ve bir kez de balkkartalndan baka ziyaret ede olmamt; ay olan akamlarda setten bakldnda, ancak zerinde ar ya da hafif sis grlrd. Ay aday doudan aydnlatnca, orada, denizde boulmu birka beyaz koyun iskeleti nasl gittii bir trl anlalamayan bir at iskeleti de grlebilirmi. Bir gn, mart sonlarna doru, Tede Haien'in evinde oturan gndelikiyle gen Set Beyi'nin u i saatinden sonra orada yan yana duruyor ve kprdamakszn, bulank ay nda belli belir en adaya bakyorlard; belki de adada bir ey onlarn dikkatini ekmi olmalyd. Gndeliki i cebine sokarak, 'Gel ven, bu iyi bir ey deil, eve gidelim,' dedi. teki, iinde bir korku duymakla birlikte gld: 'Aldrma, bu byk ve canl bir yaratk! Aca ngi eytan onu oraya srm olabilir? Bak, bak, imdi ban bize doru eviriyor... hayr, b bir ey yiyor; orada yiyecek bir ey olmadn sanyordum; acaba bu ne olabilir?' 'Bize ne! yi geceler ven; gelmek istemiyorsan, ben eve gidiyorum.' 'Evet, evet, senin karn var; scak yataa girebilirsin, ama benim evimde mart havas es iyor!' teki, 'yi geceler!' diyerek set zerinden evine kotu. Uak, koup gidenin arkasndan birka ez bakt; ama kukulu bir ey grme merak onu yerine mhlamt. O srada set zerinden ufak ara bir eyin kyden kendisine doru yaklamakta olduunu grd; bu, Set Beyi'nin uak yama na, 'Ne istiyorsun Carsten?' diye seslendi.

'Ben mi, hiii; ama bey seninle konumak istiyor ven Johns!' Uak gzlerini yeniden adaya dikmiti; sonra, 'Hemen geliyorum!' dedi. ocuk, 'Nereye bakyorsun yle?' diye sorunca, uak kolunu kaldrarak sessizce aday gsterdi ocuk, 'Aaa, bir at dolayor! Kr bir at! Buna eytan binmi olmal! Jevershalling'e at nas ider?' diye bard. 'Bilmiyorum Carsten, acaba gerek bir at m bu?' 'Evet, evet, ven; baksana bir at gibi yiyor! Ama onu oraya kim gtrd acaba? Kymzde yle kayklar yok ki! Belki de bir koyundur; Peter Ohm diyor ki, ay nda on tane kmr yn gzkrm. Bak imdi sryor; yleyse bu bir at olmal!' kisi de gzlerini karda olup bitene dikerek bir sre sessizce durakaldlar. Hl gkyznd , yava yava ykselen sularyla amurluk alan kaplamaya balayan geni denizi aydnlatyord daki sonsuz genilikte, hayvan sesi deil yalnzca su krts duyuluyordu; seddin gerisinde ova da botu; inek ve srlarn hepsi de ahrdayd. Hibir ey kprdamyor; yalnzca onlar de grdkleri ve kr at sandklar ey deviniyordu. Uak sessizlii bozarak, 'Gittike aydnl k koyun iskeletlerini ak olarak gryorum,' dedi. Boynunu uzatm bakmakta olan ocuk, 'Ben de!' dediyse de sonra birden bir ey olmu gibi ua kolundan ekerek, 'ven, her zaman orada yatan at iskeletine ne oldu? Onu gremiyorum. ..' dedi. 'Hayret; ben de gremiyorum!' 'alacak ey deil, ven; ara sra, ama hangi geceler olduunu bilmiyorum, kemikler ayaa k ak canl gibi gzkrlermi!' 'yle mi? Bunlar kocakarlarn inand eyler!' 'Olabilir, ven.' 'Ama sen beni almaya gelmitin galiba; gel eve gidelim, burada hep ayn ey.' ocuk gitmek istemiyordu, ama uak onu zorla evirdi ve yola koyuldular. Hayaletli ada dan olduka uzaklatktan sonra, ocua yle diyordu: 'Dinle Carsten, sen her eyi bilmek is en bir apknsn; yle sanyorum ki, bunu aratrmay ok isterdin.' Carsten, yine titreyerek, 'Evet ven, bunu yapmak isterdim!' dedi. Uak, 'Ciddi misin?' diye sordu; ocuk onaylar gibi bir dnceyle onun elini sktktan sonra 'yleyse yarn kay srelim; sen Jeverssand'a gidersin, ben de seni set stnde beklerim!' di. 'Olur, kamy da yanma alrm!' 'Al elbette!' Sessizce beyin evine yaklatlar ve ar ar yksek tepeye trmanmaya baladlar. *** Ertesi akam ayn saatlerde, uak ahr kapsnn nndeki tan stnde otururken, ocuk kam at. 'ok da gzel aklyormu!' 'Elbette! Yalnz dikkat et, ipe ivi katarak rdm.' 'Gel, gidelim artk!' Ay dnk gibi gn dousunda bulunuyor ve yksekten ak olarak parlyordu. Biraz sonra, iki eddin zerine kmlar ve suyun iinde sisten bir leke gibi grnen Jevershallig'e bakyorla , 'te yine dolayor; ben leden sonra buraya gelmitim, o zaman yoktu; ama ak at iskeleti in orada yattn ak olarak grdm!' ocuk boynunu uzatarak, 'Ama imdi orada yok,' dedi. 'Eee Carsten, hl oraya gitmeye merakl msn?' Carsten bir sre dndkten sonra, kamsn havada aklatarak, 'Kay z, ven,' dedi. Oradaki nesne, sanki boynunu kaldrarak ban karaya doru uzatyor gibiydi. Sonra onu grme iler ve setten aa inerek kayn bulunduu yere gittiler. Uak kay zdkten sonra, 'Bi nceye dek ben burada kalacam. Doudan yakla, oradan karaya klabilir,' dedi. ocuk sessi ban sallayarak, kamsyla ay nda yola koyuldu. Hizmeti set boyunca yrd ve demin yukarya kt. Sonra geni bir krfez oluturan yaln ve karanlk bir yerde kayn yakla nin karaya ktn grd. Kam sesi mi duyuyordu? Belki de ykselen dalgalarn sesiydi bu. Birka yz adm kuzeyde, k t diye baktklar eyi gryordu. te imdi! Evet, ocuun silueti tam onun zerine yryord gibi ban kaldrm, ocuunsa kamsn aklatt aka duyuluyordu. Ama ne oldu acaba? dan geri geliyordu. At da otlamay srdryor, hibir kineme de duyulmuyordu; ara sra, zer udan beyaz izgilerle rtlm gibi oluyordu. Kayn bu kyya yanatn ve ocuun karanlkta kendisine doru yaklamakta olduunu gr i?' diye sordu.

ocuk ban sallayarak, 'Hibir ey yok!' dedi ve ekledi: 'Kaykla yaklarken onu hl gr daya knca, ay ortal yeterince aydnlatt halde hayvan ortada yoktu. Oraya varn ak koyun kemiinin yerde yattn grdm. Biraz tede ak ve uzun kafatasyla at iskeleti de ve gz ukurlar ay nda parlyordu!' 'Hmm, acaba iyice baktn m?' 'Evet ven, orada duruyordum, Tanr'nn brakt ve gece dinlenmesi iin iskeletlerin arkas rlemi olan bir kzkuunun bararak umas beni korkuttu; arkasndan birka kez kamm ak 'Hepsi bu mu?' 'Evet ven; baka bir ey bilmiyorum.' 'Bu kadar yeter!' Uak, bu szleri sylerken ocuu kolundan ekerek aday gsterdi: 'Orada gryor musun, Carsten?' 'Gerekten yine dolayor!' 'Yine mi? Ben, sen oradayken de hep ona baktm, o hep oradayd. Sen bir hayalet zerin e yrmsn!' ocuk, gzleri falta gibi alarak ona bakt; baka zaman pek yiit olan yzn birdenbire u sarmt ki, bu durum uan da gznden kamad. Uak, 'Gel, eve gidelim, buradan canl gi ak orada kemikleri yerde yatyor; bu, bizim anlayacamz bir ey deil, ama azn sk tut; i anlatmak doru deil!' dedi. Bylece geri dndler, ocuk onun yannda kouyor ve konumadan giderlerken yanlarnda sessiz a uzanyordu. Ay batp geceler karanlk olmaya balaynca, baka bir olay daha oldu. Hauke Haien at pazar srasnda kente gitmiti; oysa onun pazarla hibir ilgisi de yoktu. Akamleyin eve dnerken, kendisiyle birlikte ikinci bir at daha getirdi. Ama tyleri kaba olan bu atn kaburgalar da saylyordu; gzleri, kafatasnn ukurunda donu ir durumdayd. Sevgili kocasn karlamak zere kap nne km olan Elke, 'Allah Allah, b pacaz?' diye bard. nk Hauke bununla gelerek dibudak aac altnda durduu zaman, zav adn da grmt. Ama gen Set Beyi, kendisinin kula beygirinden yere atlarken glerek, 'B ... zaten ok ucuza aldm!' dedi. Akll kadn, 'Bilirsin ki, ucuz ey ayn zamanda en pahal eydir!' dedi. 'Her zaman deil Elke. Hayvan en ok drt yanda. yice bak! Zavall, beslenmedii iin kt m yulaf ona iyi gelir; ok yem vermesinler diye dikkat ederim.' Bu srada hayvan ban emi duruyor ve yeleleri boynundan aa sarkyordu. Kocas uaklara n, o, hayvan inceleyerek evresinde dolat ve ban sallayarak, 'Bylesi de bizim ahra hi miti...' dedi. O srada evin kesinden gelen uak yama, birdenbire korkmu gzleriyle duralad. Set Beyi, Carsten, ne korkuyorsun? Kr atm houna gitmedi mi?' diye sordu. 'Evet, evet... efendim, niin houma gitmesin!' 'yleyse hayvanlar ahra gtr, yem verme, imdi kendim geleceim.' ocuk kr atn yularndan saknarak tuttu ve sonra sanki birinden yardm ararm gibi baknar ine ona teslim edilen beygirin dizgininden yakalad. Hauke ise karsyla eve girdi. On un iin scak bira hazrlanmt, tereyayla ekmek de yannda duruyordu. Biraz sonra yemekten kalknca, karsyla odada gidip gelmeye balad; 'Dur anlataym Elke!' dedi ve akam duvardaki iniler zerinde oynarken unlar syledi: 'Hayvan nasl edi un? nce, bir saat kadar Ba Set Beyi'nin yannda kaldm, onda benim iin iyi haberler var d; sanrm planlarmn u ya da bu blm biraz baka trl olacak; ama nemli olan, benim k naylanm olmasdr; artk nmzdeki gnlerde yeni seddin yapm iin karar kabilir.' Elke elinde olmadan iini ekerek, kaygyla, 'Demek yle?' dedi. 'Evet hanm, i etin olacak, ama bana sorarsan Tanr bizi bunun iin bir araya getirdi: if tlik ilerimiz imdi aa yukar iyi gidiyor; artk ilerin byk bir blmn sen de kendi irsin. On yl ileriyi dn, o zaman baka bir mlk sahibi olacaz!' Onun ilk szleri srasnda, Elke gvence verir gibi kocasnn elini skmt; ama son szleri ndirmedi: 'Bu mlk kimin iin? O zaman baka bir kadn alman gerekir; ben sana ocuk verem iyorum.' Gzlerinden yalar akyordu. Ama Hauke onu gl kollarnn arasna alarak, 'Bunu Tanr'ya b i de, o zaman da almamzn meyvelerinden yararlanacak denli genciz,' dedi. Elke, kocasnn kollarndayken koyu gzleriyle uzun uzun ona bakt: 'Bala beni Hauke; zama aman korkak bir kadn gibi davranyorum!' O eilerek Elke'nin yanaklarndan perken, 'Sen benim karmsn, ben de senin kocan Elke; a rtk baka trl olamaz,' dedi. Elke, ellerini skca kocasnn boynuna dolayarak, 'Haklsn Hauke, ne olacaksa ikimiz iin d

olacaktr,' dedi ve sonra kzarak ondan ayrld ve 'Hani kr at anlatacaktn?' diye sordu. 'Evet yle. Ba Set Beyi'nin verdii iyi haberle yreim neeyle dolmutu; tam kentten km ann gerisinde, seddin zerinde derbeder bir herife rasladm; bu bir serseri mi, gezgi n kazan tamircisi mi ya da baka bir ey miydi, bilmiyorum. Herif kr atn yularndan tutm u arkasnda gtryordu. Hayvansa kafasn kaldrarak rkek gzleriyle bana bakt; sanki ben dilenir gibiydi; ben o anda yeterince zengindim ya! Hey arkada, bu zayf eyle nerey e gidiyorsun, diye sordum. Herif de durdu, at da. Bana hileci bir tavrla ban sallayarak, satmaya, dedi. Ben neeyle, sanrm bana deil, diye bardm. Sanrm; bu evik bir attr ve bin talerden de aa verilmez, dedi. Ben de onun yzne gldm. - yle pek sert glme bakalm, bu paray vermek zorunda deilsiniz; hayvan bana gerekmiyor ; bende lecek; sizin olursa ksa zamanda canlanr, dedi. Ben, beygirimden yere atlayarak hayvann azna baktm ve bunun henz gen bir hayvan olduun grdm. At da bana yalvarr gibi baktndan, 'Ne istiyorsun buna?' diye sordum. - Bey, otuz talere al, yularn da birlikte veririm, dedi. te hanm, ben de herifin uzatt peneye benzer eline vurdum; bylece kr ata sahip olduk. olduka ucuzdur. Yalnz uras alacak bir ey: Atlarla biraz gittikten sonra arkamda bir g iittim. Bam dndrerek baktmda o Slovak' grdm; kollar arkasnda olduu halde eri uruyor ve eytan gibi arkamdan glyordu...' 'Keke kr at sahibinden hastalk falan geirmese... Dilerim sana yararl olur.' Set Beyi, 'Elimden geldiince ona bakarm; dilerim yararl olur,' dedi ve biraz nce ocua syledii gibi ahra gitti. Ama hayvana yalnzca o akam yem vermekle kalmayp, bundan sonra da bu ii hep kendisi y apt ve gzn hayvandan hi ayrmad; kazanl bir i yaptn gstermek istiyor ve hibir irka hafta sonra hayvann duruu deiti, kaba kllar kayboldu, elma gibi bir deri ortaya Bir gn iftlikte gezdirdii zaman, atn salam ayaklaryla zarif bir biimde yrdn grd satcy dnerek, 'Herif ya bir ahmak ya da bunu alm olan bir serseri olmal...' diyord alar hayvan ahrda onun admlarn duyar duymaz ban ona doru dndrerek kinemeye balad nn yznn, Araplarca beenildii gibi, etsiz olduunu grd. Bu yzde bir ift ateli sar nra hayvan ahrdan kararak zerine hafif bir eyer vurdu. zerine atlamasyla hayvann boa neeli kineme sesleri nlad. Sonra tepeden aa, yola ve sonra sedde doru frlad; ama b m oturuyordu; yukar ktklarnda, o daha yatm ve dans eder gibi hafif gidiyor ve ban u eviriyordu. Sahibi ona vuruyor ve parlak boynunu okuyordu; ama artk onun bu okamal ara gereksinmesi yoktu. At, binicisiyle bir btn oluturuyor gibiydi. Bir sre set zerin de kuzeye doru gittikten sonra, onu kolayca evirerek iftlie dnd. Uaklar yolun altnda durarak efendilerinin dnmesini bekliyorlard. O, atndan srarken, ' ohn, ona imdi sen bin ve tekilerin yanna, tarlaya gtr; seni beikte gibi tar,' dedi. Uak zerindeki eyeri zerek koup odasna gtrmek zere ocua verdii zaman, hayvan gne bir sesle kinedi; sonra ban efendisinin omzuna koyarak rahata kendisini onun okamasna akt. Ancak, imdi hizmeti onun zerine atlamak isteyince, hayvan birden bir sramayla yan a kat ve sonra yeniden gzel gzlerini efendisine dikerek dinginleti. O, 'Hey ven, bir y erin acd m?' diyerek uan yerden kalkmasna yardm etti. Uak fkeyle kalasn ovuturarak, 'Hayr efendim, bir ey yok, ama bu kr ata eytan biniyo i. Hauke glerek, 'Bir de ben!' dedi ve sonra ekledi: 'Al, onu dizginlerinden tutarak tarlaya gtr!' Uak biraz utanarak dediini yapnca, kr at da onunla gitti. Birka gn sonra uakla yardmcs yan yana, ahr kaps nnde duruyorlard. Seddin arkasnd gerisindeki denizden kazanlm topraklar derin bir karanlk basmt. Ancak ara sra uzakl rahatsz edilmi bir srn barmas, bir zrdava ya da bir sann saldrmasyla yaamlar sesi duyuluyordu. Uak kap direine yaslanm, ksa piposunu iiyor, ama artk dumann gr Uakla yama, henz bir araya gelerek konumamlard. Yaman cann skan bir ey vard, yacan bilmiyordu. Sonunda yle dedi: 'Dinle ven, Jeverssand'daki at iskeletini biliyor musun?' 'Ne olmu ona?' 'Evet ven, ne olmu? Artk orada yok; ne gndz, ne de ay nda grnyor; ben set zerin ez kotum.' Uak sessizce piposunu ekmeyi srdrerek, 'Eski kemikler belki artk paralanmtr,' dedi. 'Ben ay nda da baktm, artk Jeverssand'da dolaan da yok.'

'Evet, kemikler paralannca ayaa kalkamyor demektir.' 'aka etme ven, imdi biliyorum; onun nerde olduunu sana syleyebilirim!' Uak birdenbire ona dnerek sordu: 'Syle bakalm, nerede?' ocuk ciddi bir tavrla yineleyerek, 'Nerede mi?' dedi ve ekledi: 'Bizim ahrda; adada n yittiinden beri ite orada, ahrda duruyor. Beyin ona kendisinin bakmas bouna deil; be n ok iyi biliyorum, ven!' Uak, gece karanlnda piposunu bir sre ektikten sonra, 'Sen akll deilsin, Carsten' ded izim kr at m? Bir at canl olarak yaamsa, o da bizim attr. Nasl olur da senin gibi her renmeye alan apkn bir ocuk byle uydurma kocakar masallarna inanr?' Ama ocuu dncesinden caydrmak olanakl deildi; eytan kr atn iindeyse niin canl ol aha kt! ocuk her gn akama doru ahra girdiinde hep rperirdi; nk yazlar bile hayva konur ve o zaman ateli kafasn birden ona doru dndrrd. ocuk ona, 'Bunu eytan alsn; nla uzun sre kalacak da deiliz,' derdi. Bylece, gizlice baka bir i arad ve iini brakarak Noel sralarnda Ole Peters'in yanna arak girdi. Burada, Set Beyi'nin eytanl at hakknda anlatt yklere inanan dinleyiciler uldu. iman kadn Vollina ile eski Set Beyi yardmcs ahmak Jess Harders, bunlar yapmack titremeyle dinlediler ve sonra yreklerinde Set Beyi'ne kar kin besleyenlere ya da bu gibi eylerden holananlara anlattlar. *** Bu arada artk martn sonu gelmi ve Ba Set Beyi'nden yeni seddin yapm iin buyruk da ell rine ulamt. Hauke nce set ii yardmclarn toplad. Bir gn yukarda, kilise yanndaki araya gelen yardmclar, Hauke'nin imdiye dek toplanm olan ktlardan en nemli blmleri nlediler. Bunlarn iinde kendi dilekesi, Ba Set Beyi'nin raporu ve son karar vard; bu kararda zellikle onun nerdii kesitlerin kabul edildii de belirtilmi bulunuyordu ki, b una gre set eskisi gibi dik olarak deil, denize doru eimli olarak uzanacakt; ama onla r, bu okunanlar canl ve honut yzlerle dinlemediler. Yal bir yardmc, 'Evet, evet, bamza gelen armaana bak; burada kar kmak da yararl Beyi bizimkini destekliyor,' diyordu. Bir baka yardmc, 'Hakkn var Detlev Wiens, ilkyaz ileri kapmzn nnde, imdi bir de mi ir set yaplacak; yleyse btn ileri brakmak gerekecek,' diye ekledi. Hauke, 'Bu yllk ilerinize bakabilirsiniz, bu ie yle abucak balanamaz,' dedi. Kabul etmek isteyenler pek azd. nc biri, yeni bir ey ortaya atarak unlar syledi: 'Se niz tarafnda da geni olacak, Lawrenz'in ocuu bile bu denli uzun olmamt! (20) Gereler eden alnacak? Bu i ne zaman bitecek?' Hauke, 'Bu yl bitmezse gelecek yl; bu i her eyden nce kendimize baldr,' diye yant ve Toplantda bulunanlar dargn bir yzle gltler. Yeni bir ses, 'Peki, bu gereksiz i niin? eskisinden yksek olmayacak ki, oysa teki de otuz yl dayand?' diyordu. Hauke yant olarak yle dedi: 'Szleriniz dorudur, otuz yl nce eski set atlamt; daha dersek bu olay otuz be yl, sonra krk be yl nce oldu; ama dik ve anlamsz olduu halde o en beri byk bir sele de uramadk. Yeni setse btn bunlara bakmadan yz yllarca dayanacak bunun lml bir eimi olacak; dalgalarn sert arpmas sz konusu olmayacandan atlamaz, b iniz ve ocuklarnz iin gvenli bir toprak kazanm olursunuz. te hkmetle Ba Set Beyi' tmalarnn nedeni budur; bunu, kendi karnz gerei sizlerin de grmeniz gerekir.' Toplanm olanlarn buna hemen yant vermek istemeyileri karsnda, yal ve kr sal bir nden kalkt; bu Elke'nin, Hauke'nin ricas zerine hl set ileri yardmcl grevinde kal babas Jewe Manners idi. unlar syledi: 'Set Beyi Hauke Haien, sen bizi ok rahatsz ediy or ve ok harcamaya neden oluyorsun. Ben Tanr'nn buyruuyla sonsuz dinlenmeye ekilincey e dek beklemi olman isterdim; ama hakkn var; buna ancak aklszlar kar kar. Tanr'ya i, o tembelliimize bakmadan seddin dndaki u deerli topra frtna ve sellere kar kor belki de elimizi ie atmak, btn bilgi ve gcmzle bunu kendimiz iin korumak ve Tanr'nn rtk zorlamamak iin saat almtr. Dostlarm, ben artk yalandm, setlerin yapl ve yk siniyle Hauke Haien'in planlad ve hkmetten sizin iin izin ald seddin ykln, ii ibiri gremeyecektir; kendiniz ona teekkr etmeseniz de, sizin torunlarnz bir gn ona onu elengi sunmaktan kendilerini alamayacaklardr!' Jewe Manners oturdu ve cebinden mavi mendilini kararak alnndaki birka damla teri sil di. Yal adam, alkanl ve son derece doruluuyla tannm bulunuyordu; ama toplantdak mak istemedikleri iin susuyorlard. Hauke Haien yine sz ald; herkes yznn bembeyaz kesil iini grmt: 'Buraya gelerek sz aldnz iin size teekkr ederim Jewe Manners; siz te suz benim omzuma yklenecek olan bu yeni seddin yapmna, hi olmazsa artk vazgeilemeyecek bir konu olarak bakmanz rica ederim. imdi gerekenleri ona gre karar altna alalm!'

Yardmclardan biri, 'Konu,' dedi. Hauke, yeni seddin haritasn masa zerine sererek u a y yapt: 'Demin biri, bunca topra nereden alalm diye sormutu. Gryorsunuz ki, ndeki to msal olarak uzand yerde, seddin dnda bir para alan bo braklmtr; buradan ve ndek nca kuzeye ve gneye uzanan blmnden toprak alabiliriz. Su ynnde yalnzca bol amurlu tab varsa, ierden ve ortadan da kum alnabilir; ama ndeki topran zerinde yeni seddin izgis ni saptamak iin nce bir mhendise gereksinmemiz var. Bunun iin tasarm hazrlarken bana y rdm etmi olan kimse, sanrm ok uygundur. Sonra toprak ve baka gereleri tamak iin, ar alarna tek atl ve atal oklu yk arabalar smarlamak zorundayz. Kumsaln suyunu tutmak ve arafta kumla destekleyeceimiz yerler iin, imdilik kesin olarak ne kadar samana gere ksinmemiz olacan bilmiyorum. Belki de burada, ovada elde edeceimizden daha ok gerekec ektir! nce bunlarn hepsini nasl salayp dzenleyeceimizi konualm; batda suya kar ye a becerikli bir marangoza vermek gerekir.' Oradakiler masa evresinde toplanarak yarm gzle haritaya bakp yava yava konumaya balad ama bunun, sanki ancak bir konuma olsun da nasl olursa olsun diyerek yapld belliydi; i, toprak mhendisinin grevlendirilmesine gelince, genlerden biri, 'Kendiniz dnmsnz , bu ie kimin uygun olduunu en iyi kendiniz bilirsiniz,' dedi. Hauke yle yant verdi: 'Siz yargclar kurulu yelerinden olduunuz iin benim dnceme g dinize gre konumalsnz, Jacob Meyen! Daha iyisini sylerseniz, ben nerimi geri alrm!' Jacob Meyen, 'Peki, doru!' dedi. Ama, yallardan biri bunu pek onaylamak istemiyordu: Onun kz kardeinin bir olu vard ki, bu ovaya, toprak lmnde onun gibisi gelmemiti; o, Set Beyi'nin babas rahmetli Tede Hai en'den de stnd. Bylece iki toprak mhendisi konusunda konuarak, ii her ikisine ortak olarak vermeye k arar verdiler. Yk arabalar ve saman teslimi konularnda da iler ayn biimde dzenlendi ve Hauke ge vakit, hemen hemen bitkin bir durumda, atna binerek eve dnd. Gsterili, ama da ha hafif bir yaam sren ncelinden kalma eski arkalkl iskemleye oturduu zaman, kars da a gelmiti. Ona, 'ok yorgun grnyorsun Hauke,' diyerek kk eliyle alnndaki salar oka 'Belki biraz yorgunumdur!' 'Oluyor mu?' Hauke, ac bir glmseyile, 'Olacak, ama arabalar kendim srmek zorunda kalacam. Buna da gel olmazlarsa kretmeliyim!' dedi. 'Ama sanrm herkes kar deildir?' 'Hayr Elke. Senin vaftiz baban Jewe Manners iyi bir adam. Onun otuz ya daha gen olm asn ok isterdim!' *** Birka hafta sonra set hatt saptanp yk arabalarnn da ou teslim edildiinde, Set Beyi, denizden kazanlacak alandan toprak alacak btn paydalarla eski seddin gerisindeki to prak sahiplerini kilise yanndaki meyhaneye armt. Konu, onlara iin ve giderlerin bl ilgili plan aklamak ve hangi noktalara kar ktklarn renmekti; nk, yeni set ve y aplarn bakm giderini azaltmaktaysa da, onlar kendi paylaryla katlmak zorundaydlar. Bu plan, Hauke iin ar bir i oldu. Ba Set Beyi onun yardmna bir postayla bir de yazman gn memi olsayd, imdi de her gn geceleri bile alt halde, bunu bu denli abuk hazrlayam itkin olarak yatana girdii zaman, kars da eskisi gibi onu yapmack uykuyla beklemiyordu ; o da btn gn i grm ve geceleyin derin bir kuyunun dibindeymi gibi tatl uykusuna dal rdu. imdi, Hauke incelenmesi iin gn burada meyhanede braklm olan ktlar yeniden masay nn okuduu zaman, bu vicdanl almay saygyla seyretmi olan ve serinkanl bir deerlend nra set beylerinin doru hesaplarna onay veren ciddi kimseler bulunduu gibi, topra ken dilerini ilgilendirmeyen bir alann giderine katlmaya zorlandklarn ve yeni iler yznden ki topraklarnn da ellerinden kacan syleyerek yaknan bakalar da vard ki, bunlarn ki paylar ya kendileri, ya babalar ya da baka eski sahiplerince satlm bulunuyordu. Yi ne, yeni topraktaki paylarna kavuacak olan bir blm de, yaknanlardan ellerindeki paylar da alnmasn isteyerek baryor, nk bu yzden yklenecekleri ar harcamalar karsnda sylyorlard. Ask bir yzle kapya yaslanm olan Ole Peters ise, ortala yle baryord Set Beyi'ne ondan sonra gvenin! O hesabn bilir: Onun ok pay vard, benimkini de ele gei mesini bildi; btn bunlar elde ettikten sonra, setle yeni topraklar kazanmaya da kar ar verdi!' Bu szlerden sonra toplantya bir an iin lm sessizlii kt; Set Beyi, demin ktlarn masann yannda ayakta duruyordu; ban kaldrarak Ole Peters'e bakt ve yle dedi: 'Sen d iyi biliyorsun ki Ole Peters, bana kara alyorsun. Bana frlattn amurun biraznn olsun

de yaparak kalacan bilsen dahi, sen bunu yine de yaparsn. Gerek udur ki, sen paylarn endin kurtulmak istemitin, ben de onlara koyun otlatmak iin gereksinme duymutum. Da hasn da bilmek istersen, meyhanede azndan kan yakksz szlerle, benim, karm yznde mu sylemitin; bu bana dokundu, ben de size kendi yeteneimle Set Beyi olduumu gstermek istedim ve bylece Ole Peters, benden nceki Set Beyi'nin yapmas gereken ii yaptm. O z aman paylarndan biraznn benim elime getii iin kzyorsan, bak duymuyor musun, imdi ze yklenecek iin arl karsnda ellerindekini satmak isteyenler oalm bulunuyor.' Toplantda bulunan erkeklerden bir blm, bu szleri alkla karlad ve bunlarn arasnda Manners yksek sesle yle bard: 'Bravo Hauke Haien! Tanr seni bu iinde baarl klacak Ole Peters sustuysa da, adamlar akam yemeine dald iin bir sonuca varlamad; ama ikin antda her ey yoluna girdi, ancak bu da, Hauke'nin gelecek ay iin koum yerine drt kou ermeyi zerine almasyla salanabildi. Sonunda, kk Paskalya anlar ald zaman ie baladlar: Yk arabalar, aldklar topra deki alandan set hattna gidiyor ve ayn sayda araba yenisini yklemek zere geri dnyordu; set hattndaysa, krekli adamlar ylan yerine atyor ve dolduruyorlard; arabayla ok by a saman tanarak boaltld; saman, yalnzca i yana serilen kum ve gevek toprak gibi hafif recin rtlmesi iin kullanlmyordu; yava yava seddin baz ksmlar tamamland ve zerine menlik topraklar, kemiren dalgalarn saldrsna kar dayansn diye, yer yer salam saman ka rtld. Grevlendirilmi bekiler dolap duruyor ve frtna olduu zaman alabildiine ba ergelerini bildiriyorlard; aralarnda, imdi yalnzca kr atn kullanan Set Beyi dolayor; celerle buyruklarn bildirirken, kr at, binicisiyle oraya buraya uuyordu. Kimi zaman birini vyor; kimi zaman da, ara sra olduu gibi, bir enge ya da beceriksizi acmaszca ovarak, 'Bunun yarar yok, senin engeliin yznden set bozulmasn!' diyordu. O aadan, lirken, hayvann solumas uzaktan duyulur ve eller daha ok abayla ie sarlrken, 'Haydi a Atl geliyor!' diyen sesler duyulurdu. Sabahlar iiler hep birlikte yemek bana oturduklar zaman, Hauke at zerinde yap alann keskin gzleriyle savsaklayc ellerin krek kullandklar yerleri hemen anlard. Sonra adaml rn yanna giderek iin nasl yaplmas gerektiini aklad zaman, onlar sabrla Hauke'ye klerini inemeyi srdrrlerdi. Ama onlardan ne bir onay, ne de baka bir dnce iit Bir kez, byle bir gnde ge vakit zellikle seddin bir yerini ok dzgn grd iin, kahva daki bee giderek kr atndan indi ve cokuyla, oradaki temiz ii kimin yaptn sordu. Ona rkek ve karanlk baklarla, ar ar ve sanki istemeyerek birka ad saydlar. Bir kuzu gi iz atn iki eliyle tutmu olan adam, hayvann her zaman olduu gibi sahibine yneltilmi gz gzlerine korkuyla bakyordu. Hauke, 'Ne o Marten, ayaklarna yldrm arpm gibi duruyorsun?' diye bard. 'Bey, atnz bir ktlk dnyor gibi sessiz duruyor!' Hauke glerek dizginleri kendi eline ald ve hayvan da sever gibi hemen bayla onun omu zlarn okad. ilerden birka, rkek baklarla ata ve biniciye baktlar; bakalarysa, ndirmiyormu gibi, yemek yenen yeri hemen bularak ince kanatlaryla balarnn zerine dek i nen martlara ara sra ekmek paras atarak sessizce kahvaltlarn yapmay srdrdler. Set ve atlan lokmalar gagalaryla kapan kulara bir sre dalgn dalgn baktktan sonra atna a e adamlara bakmadan uzaklat. Aralarndan ykselen kimi sesler, imdi ona bir alay gibi g eliyordu. Kendi kendine, 'Bu nedir? Hepsinin de bana kar olduunu syledii zaman Elke h akl myd yoksa? Bu uak ve kk adamlar da m yle? Oysa, onlarn birou iin benim seddi ir gelecek hazrlanyor!' diyordu. Atn mahmuzlad ve hayvan kudurmu gibi aa frlad. Ama o, kendi yardmcsnn Kr Atl i ici ykler anlattn, kukusuz bilmiyordu. Zayf yznden bir noktaya dikilen gzleriyle v dalgalanan pardssyle kvlcm saan kr atnn zerinde adamlar onu imdi grmeliydiler! Bylece yaz ve gz de geti; kasmn sonuna dek alld; sonra kar ve don yznden iler du medii iin, denizden kazanlacak alan ak brakmaya karar verdiler. Set, dzlkten iki bu e ykselmi olup, ancak batda suya kar kap yaplmas gereken yerde bir aklk braklm seddin nndeki gelgit alanna el srlmemiti. Bylece ykselen dalgalar otuz yl nc gibi denizden alnan alana girebiliyor, ama oraya ya da yeni sedde byk zarar vermiyo rdu. Bylelikle insan eliyle oluturulmu olan yapy ilkyaz gneiyle tamamlamak olana bel eye dek byk Tanr'ya emanet ederek onun korumasna braktlar. Bu arada Set Beyi'nin evinde byk bir olayla karlalm, evliliklerinin dokuzuncu ylnda klar olmutu. ocuk krmz ve buruuk ciltliydi ve yeni doan kz ocuklarnda grld gi iyordu. Yalnzca alamas biraz garipti ve bu ebenin houna gitmemiti. En kts, Elke nc gndr ate iinde yatarak sayklyor, ne kocasn ve ne de yal hizm nin, ocuu olmasndan kaynaklanan sonsuz sevinci zntye dnmt. Kentten getirilen doktor

oturarak kadnn nabzn dinlemi, reete yazm ve umutsuzca evresine baknmt. Hauke ba yardm edemiyor; ancak Tanr yardm edebilir,' dedi. Bir Hristiyan olarak kendi inanna g dnyorsa da, onu duadan alkoyan bir ey vard. Yal doktor gittikten sonra pencere nn k k havasna gzlerini dikti ve hasta sayklayarak barrken ellerini kavuturdu; acaba bu dua myd, yoksa bunu byk korku karsnda kendisini yitirmemek iin mi yapmt? Bunu kend iyordu. Hasta, 'Su! su!' dedi ve arkasndan, 'Beni tut, Hauke!' diye bard; sonra ses yavalad, s anki, 'Denize, limana m? Tanrm, onu bir daha gremeyeceim!' der gibiydi. Hauke dnerek hizmetiyi bir yana ekti ve diz kerek karsn kucakladktan sonra, 'Elke, E beni tan artk, yanndaym ya!' dedi. Ama Elke, ancak ateli gzlerini aarak kurtulmas olanakszm gibi evresine baknd. Hauke onu yeniden yasta brakt ve ellerini sk sk ovuturarak, 'Tanrm, onu benden alma liyorsun ki, onsuz yapamam!' diye bard. Sonra kendi kendine dnr gibi ekledi: 'Biliyoru , sen de her zaman istediin gibi davranamazsn! Sen tek erk sahibisin, gcne gre davran Tanrm, ancak bir solukla da olsa bana seslen!' Birdenbire oday bir dinginlik kaplam gibiydi; yalnzca hafif bir soluma sesi duyuluyo rdu; yatan yanna dnd zaman karsnn derin uykuda olduunu ve hizmetinin korkmu gzl e baktn grd. Kap alp kapanmt; Hauke, 'Bu kim?' diye sordu. 'Bey, hizmeti kz Ann Grete dar kt, scak su kabn getirmiti,' dedi. 'Niin bana yle akn akn bakyorsun, Levke?' 'Ben mi? Ben sizin duanzdan korktum. Byle bir duayla kimseyi lmden kurtaramazsnz!' Hauke keskin gzleriyle ona bakarak, 'Yoksa siz de bizim Ann Grete gibi Hollandal rc J antje'nin toplantlarna m gidiyorsunuz?' diye sordu. 'Evet efendim; biz doru inanca inanyoruz!' Hauke yant vermedi. O zaman ok ilgi gren 'ayrc toplant mezhebi' (21) Friesliler arasn derin kk salmt. Yoksul zanaatlar, iki yznden perian olmu retmenler burada ba ro gen ve yal kadnlar, engeler ve yalnz kimseler cokuyla bu gizli toplantlara gidiyor ada herkes rahip roln oynayabiliyordu. Set Beyi'nin evinden, hizmeti kz Ann Grete il e ona tutulmu olan uak yama da izinli akamlarn orada geirirlerdi. Kukusuz, Elke bu k ki kukularn Hauke'ye bildirmekten geri kalmamt; ama o, 'Kimsenin inancna karmamal, imseye zarar yoktur, meyhanede oturmaktan daha iyidir!' demiti. bununla kald gibi, Hauke imdi de susmutu. Ama kukusuz ki, bakalar onun hakknda Onun dua srasnda syledikleri evden eve dolat: 'O, Tanr'nn gcnden kukulanyordu; o olabilir mi? Tanr'y yadsdna gre, belki de eytanl at iin anlatlanlar da doru olma Hauke bu konuda hibir ey duymad, bugnlerde onun gz ve kula yalnzca karsna yn cuu bile onun gznde yoktu. Yal doktor bir kez daha geldi; her gn, kimi zaman gnde iki kez urad; sonra btn gece k aya balad; yeniden reeteler yazd, hizmeti ven Johns atla, kente eczaneye gitti. Sonra doktorun yz biraz glmeye balad, 'Tanr'nn yardmyla oluyor, oluyor!' diyordu; bir gn n sanat hastal yenmi ya da Hauke'nin duas zerine Tanr sonuta bir kar yol bulabilmi hastayla ba baa kald zaman, yal gzleriyle glerek ona yle dedi: 'Hanmefendi, imd syleyebilirim ki, bugn doktorun bayram gndr; durumunuz ok ktlemiti, ama artk yine b n, yaayanlardan saylrsnz!' O zaman Elke koyu gzlerinden klar saarak, 'Hauke, Hauke, nerdesin?' diye seslendi ve kocas onun ak seslenii zerine odaya koarak yataa gittii zaman kollarn onun boynuna Hauke, kocam, kurtuldum; senin yannda kalacam!' dedi. O zaman yal doktor, cebinden ipek mendilini kararak alnn ve yanaklarn sildi ve ban ak odadan kt. Bu olaydan gn sonra bir akam, inanllardan biri (bu kii, Hauke'nin iten kovduu bir t ydi) mezhebin Hollandal terzide yaplan toplantsnda konuuyor ve Tanr'nn zelliklerini rdu: 'Ama bir kimse, biliyorum ki ne istediini sen de bilmiyorsun, diyerek Tanr'nn gc konusunda kukusunu belirtirse, bu talihsizi hepimiz de tanrz; o, toplumun zerine bi r ta gibi oturur; byle bir kimse, Tanr'nn yolundan ayrlmtr ve kendisine avuntu olarak nr'nn dman ve gnahn dostunu arar; nk insan eli bir denee sarlmak zorundadr. Ama en kimseden saknn; onun duas, sapknlktr!' Bu szler de evden eve dolat. Kk bir yerde neler dolamaz ki? Sonunda bunlar Hauke'nin k lana geldi. Ama bu konuda karsna bile bir ey sylemedi. Ancak onu ara sra kendisine ek k skca kucaklar ve, 'Bana bal kal Elke, bana bal kal!' derdi. O ise aknlk dolu gzl asna dikerek, 'Sana bal olmak m? Baka kime bal olaym?' diye sorard. Ama az sonra onu rini anlayarak, 'Evet Hauke, birbirimize balyz, yalnzca birbirimize gereksinme duyduu

muz iin deil!' der ve her ikisi de kendi ilerine koyulurlard. Bununla kalm olsa iyi olurdu; ama btn canl ie gce karn o byk bir yalnzlk duyuyor insanlara kar bir diren ve kapallk kaplamt. O, ancak karsna kar her zaman ayn ka kam, sonsuz esenliin kayna oradaym gibi, ocuunun beii nnde diz kerdi. Topluma v ert davranmaya balad. Eskiden arbal bir azarlamayla yol gsterdii beceriksiz ve enge i daha sert davranarak korkutuyordu. Elke de bu srada yava yava iyilemekteydi. *** lkyaz gelince set ileri yeniden balad; imdi yaplacak yeni kapnn korunmas iin set ha aki boluk, i ve d yanlarndan yarm ay biiminde bir n setle kapatld; kapyla birlikte e gittike abuklaan bir hzla belirlenen ykseklie kmaktayd. leri yneten Set Beyi'ni amt; nk kn len Jewe Manners'in yerine Set Beyi yardmcs olarak Ole Peters gemit el olmak iin bir giriimde bulunmad. Eskiden, karsnn vaftiz babas sk sk onu yreklend ler syler ve sevimli bir tavrla sol omzunu okard. Oysa imdi, onun ardl gizli bir kar gereksiz engellemelerde bulunuyor; Hauke'nin de onun baltalamalarn gslemesi gerekiyor du. nk Ole, nemli kimselerden olmakla birlikte, set iinde aklllardan deildi. Yazman u zaten eskiden beri her zaman onun yoluna kmt. Deniz ve ova zerinde yeniden gne parlarken, denizden kazanlm yerlere doluan inekler b geni sessizlii bozuyorlard; gkyznde durmadan tarla kular tyor; sesleri ancak soluk iin sustuklarnda kesiliyordu. Kt hava bile ilerin yrmesini engelleyemiyor ve set kaps boyanmam direkleriyle duruyordu: Bunun korunmas iin, bir gece iin bile geici set yapl as dnlmemiti; sanki Tanr, yeni yapya korumasn ynneltmi gibiydi. Hauke kr atn z anlar Elke de gzleriyle kocasna gler ve atn parlak boynunu okayarak, 'Sonunda gsterili bir hayvan oldun!' derdi. ocuk anasnn boynundaysa Hauke atndan atlayarak k kollarnd ettirirdi. Kr at sar gzlerini ocua diktii zaman, 'Gel, sen de onur kazan!' diyerek, k enke'yi (ocuk bu adla vaftiz edilmiti) eyere oturtur ve tepede bir daire izerek dol atrrd. Hauke, kimi zaman da, ocuu gevek bir dalna oturtup sallayarak, yal dibudak kazandrrd. Elke glen gzleriyle kapda durur, ama ocuk glmez, arasnda kk bir burun riyle sessizce uzaklara bakar, elleri de babasnn uzatt denei tutmazd. Hauke buna dikk etmezdi, aslnda kk ocuklar konusunda hibir ey bilmiyordu. Ancak Elke, mavi gzl kzn le ayn zamanda lohusa yatanda yatm olan hizmeti kadnn kollarnda grd zaman, ara s e, 'Benimki henz senin Stina kadar olmad,' der; kadn da elinde tuttuu iman olunu kaba ir sevgiyle sallayarak, 'Evet hanm, ocuklar trl trl oluyor, benimki daha iki yana bas an kilerden elma alard,' diye yant verir, Elke de iman ocuun gzlerine den salarn di sessiz ocuunu gizlice gsne bastrrd. Ekim ayna girdiklerinde, artk batdaki set kaps, suyun ykselme alanndaki aklkta, az sitiyle suya inen ve ykselme suyunun yzeyinden be metre ykselerek iki yandan gelip a lan kapatan yeni seddin arasnda hazr duruyordu. Bunun kuzeybat kesinden, Jevershallig boyunca engelsiz gelgit alanndaki deniz grlebiliyordu; ama kukusuz, rzgr burada daha y ein esiyor, salar kartryor ve bakmak isteyenleri, apkalarn skca balarnda tutmak u. Kasm sonunda frtna ve rzgrlar dindii zaman, ancak tam eski seddin yanndaki boazn kap ii kalmt ki, bunun zeminindeki kumsal boyunca kuzeyden deniz suyu ieriye akyordu. Her iki yanda setler uzanyor; imdi, ite bunlarn arasndaki uurumun kapatlmas gerekiyordu. u bir yaz havas, kesinlikle ii kolaylatrm olurdu, ama imdi de yaplmas gerekliydi; bir frtna, btn yapy tehlikeye sokabilirdi. Hauke sonu almak iin her yolu deniyordu. r yayor, rzgr esiyor, ama onun ateli kr at zerindeki zayf grnm, kimi zaman burad orada, seddin kuzeyinde, yukarda ve aada boazn yannda alan kara kalabaln zerin mdi o, uzaktaki n alanlardan killi toprak getirmekle grevlendirilmi olan yk arabalarnn yannda grnyordu ki, bunlardan kalabalk bir bek kumsala ulaarak yklerini boaltmaya h orlard. Yamur ve rzgr sesinin arasnda, ara sra bugn burada tek bana da olsa ileri b isteyen Set Beyi'nin sert buyruklar duyuluyordu. Arabalar numaralaryla aryor ve kalab lk edenleri geri itiyordu. Azndan, 'Dur!' diye bir ses ktnda aada i durdu, yukard aman, bir araba saman!' diye bard ve yukarda duran arabalarn birinden slak topraa sama yuvarland. Aadaki adamlar srayarak yk dattlar ve kendilerini gmmemeleri iin yuk ar. Yeni bir araba daha geldi, imdi Hauke yeniden yukar km, kr atnn zerinden aay ve onlarn krekle almalarn, topra ylarn gryordu. Sonra gzlerini seddin dn eserken, suyun seddin kysnda nasl gittike yukarya trmandn ve dalgalarn gittike n zliyordu. Ayn zamanda adamlarn, azlardan soluklarn kesen rzgr ve zerlerini kamlaya r altnda ar ite alrken, terleri damlayarak glkle soluduklarn da gryordu. Aa Dayanalm! Otuz krk santim daha ykselirse, dalga iin yeter!' diye baryordu. Btn bu f

ierisinde, iilerin patrts da duyuluyor; yuvarlanan topran arpmas, arabalarn gcrt larn hrts srekli birbirini izliyordu. Bu srada, donmu ve yolunu ararak insan ve a sna srlm olan kk ve sar bir kpein inleyen sesi duyuldu. Kk hayvan, birdenbire a ard. Bunun yukardan aaya frlatldn gren Hauke'nin yz, birdenbire fkeden kpkr madan aa atld iin, arabalara: 'Dur! Duuur!' diye bard. Aadan kaba bir ses yle dedi: 'Niin? Sefil bir kpek iin mi?' Hauke bir daha, 'Dur diyorum! Kpei bana verin, bizim yapmza lm karmasn!' dedi. Ama hibir el davranmyor, hl birka krek sert toprak hayvann evresinde uuuyordu. Hauk mahmuzlad ve birdenbire fkeyle kineyen hayvanyla setten aa frlad. Herkes onun nnde lirken, 'Kpei, kpei istiyorum!' diye baryordu. Sanki yal Jewe Manners'in elini andran yumuak bir el omzuna dokundu; ama dnp baknca bu un yalnzca yal adamn bir dostu olduunu grd. Adam ona, 'Dikkatli olun Set Beyi; bu adam ar sizin dostunuz deil, kpekten vazgein!' dedi. Rzgr esiyor, yamur kamlyordu; adamlar kreklerini topraa dayam, bir ksm da yere at ama eilerek, 'Kr atm tutar msnz, Harke Jens?' dedi ve tekinin dizgini tutmasyla uku mas ve inleyen kk hayvan koluna almas bir oldu. Ayn anda yeniden atnn zerine sray zerine kt. Gzleriyle arabalarn yannda duran adamlar szerek, 'Kimdi o? Bu zavally diye sordu. Bir an iin hepsi susmutu; nk Set Beyi'nin zayf yznden fke fkryor; adamlarsa onun kark bir korku duyuyorlard. O zaman arabalarn birinden kz enseli bir herif onun nne erek, 'Bunu ben yaptm, Set Beyi!' dedi ve ineme ttnnden bir para srarak rahata tan sonra ekledi: 'Ama bunu yapan doru yapmtr; nk seddinizin dayanmasn isti nz, iine canl bir eyin atlmas gerekir!' 'Canl bir ey mi? Sen bunu Hristiyanln hangi inancndan rendin?' Adam, 'Hibir yerden efendim!' dedi ve boazndan kstaha glerek konumasn srdrd: 'Bun Hristiyanlkta sizinle boy lmeye gc yetecek olan dedelerimiz bile biliyorlard! Bir sa daha etkili olur; ocuk yoksa, sanrm kpek de onun yerini tutar!' 'Bu gibi boinanlar brak! amurun iine seni atsalar daha iyi olurdu!' diye bard. Birok azdan birden, 'Oho!' diye sesler geldi; Set Beyi sert yzler ve sklm yumruklarla ildiini duyumsad. Anlad ki, bunlar onun dostu deildi. Birdenbire seddi aklna geldi: im di hepsi de kreklerini brakrlarsa ne olacakt? Gzlerini aa diktii zaman yeniden yal ners'in dostunu grd; o iilerin arasnda dolaarak bir ona, bir buna sesleniyor; birine g or, tekinin omzuna dosta vuruyordu; bylece alanlar yeniden ellerine kreklerini aldla biraz sonra i yeniden eski hzn bulmutu. Daha ne isteyebilirdi ki? Boazn kapatlmas ge ordu ve kpei de pardssnn altna saklamt. Birden verdii bir kararla, kr atn ikinc k, buyurgan bir tavrla, 'Keye saman!' diye bard ve arabac da makine gibi uydu; biraz s nra saman aaya yuvarlanm ve iiler her yandan ie sarlmlard. Bir saat daha byle a alt olmu, koyu bir karanlk basm ve yamur da durmutu. O zaman Hauke iibalar atnn sabah saat drtte yine herkes yerinde olacak; ay gkteyken, Tanr'nn izniyle bitiririz ,' dedi. Gitmek isterlerken, titreyen hayvan pardssnden kararak, 'Kpei tanyor musunu iye sordu. Onlar bilmediklerini sylediler. Ancak biri yle dedi: 'O btn gn kyde dolat senin deildir!' Set Beyi, 'yleyse benimdir... unutmayn; yarn sabah, saat drtte!' diyerek atyla uzaklat O geldii zaman, zerinde yabanlk giysisiyle Ann Grete kapdan kyordu. Set Beyi onun terz deki toplantya gideceini dnerek, 'nln bala!' diye bard. tekinin bunu istemeyer ei ona uzatarak ekledi: 'Bunu kk Wienke'ye gtr, ona oyun arkada olsun, ama nce yka ece de Tanr'nn houna giden bir i yapm olursun; nk zavall ok hrpalanm!' Ann Grete efendisinin sylediklerini yapmak zorunda kaldndan o gn toplantya da gidemedi . *** Ertesi gn, yeni seddin son topraklar atld; rzgr dinmi, martlar ve 'avosette'ler (22) ann ve suyun zerinde, tatl bir uula szlyorlard; Jevershalling'den, bugnlk Kuzey De a bulunduklar anlalan binlerce kzlrdein sesi geliyor, geni ovay rten sisin iinden gz gnei ykseliyor ve insan eliyle oluturulan yapy aydnlatyordu. Birka hafta sonra, Ba Set Beyi'yle birlikte hkmet kurullar denetime geldiler. Set Bey lii evinde, yal Tede Volkerts iin dzenlenen yas yemeinden sonra ilk byk len hazrla yardmclar ve bu ile ilgisi olan ileri gelenler arlmlard. Yemekten sonra konuklarn yi'nin btn arabalar kouldu; Ba Set Beyi, Elke'nin, ayaklaryla yeri dven kula bir beygi koulu faytona binmesine yardm etti ve arkasndan kendisi de srayarak dizginleri eline ald; Set Beyi'nin akll hanmn kendisi gtrmek istiyordu. Bylece keyifli keyifli teped

erek d yola ktlar, sonra zerine kan yoldan yeni sedde trmandlar ve bunun zerinde, nlm yerlerin evresinde dolatlar. Bu aralk hafif kuzeybat rzgr ykselmi, seddin ku algalar vurmaya balamt. Ama bunlarn ayrmna bile varlamyordu; nk az eimli ini bu ordu. Hkmet komiserlerinin azndan Set Beyi'ni ven szler bol bol akyordu; yle ki, yard ara sra ileri srd kar grler, bunlarn arasnda duyulmuyordu bile. Sonunda bu da geti. Bir gn Set Beyi sessizce dncelere dalm, atyla seddin zerinde gid , kendisini honut eden baka bir eyle daha karlat. Belki de aklna, onsuz baarlamayac nun bu denli emek ve gece uykularn yemi olan bu yere, niin yksek tabakadan bir prense sin adyla 'Yeni Karoline Topra' ad verildi sorusu gelmi olmalyd; ama durum byleydi; b d, yapyla ilgili btn belgelerde vard; kimi belgelere krmz gotik harflerle yazlmt. ellerinde tarla gereleri olan iki iinin, yaklak yirmi adm aralkla birbirinin arkasnda endisine doru gelmekte olduklarn grd. Arkadaki, 'Beklesene!' diye sesledi; tam alana inen yolun zerinde bulunan ikinci, 'Baka zaman Jens, artk ge oldu, burada amur dvmem g erek!' diye yant verdi. 'Nerede?' 'te burada, Hauke Haien Topranda!' O, bu szleri patikadan inerken aada bulunan btn ovann iitmesi gerekliymi gibi yksek haykrmt. Hauke, sanki kendi annn duyurusunu iitiyor gibiydi. Eyerinde dorularak kr zlad ve kmltsz baklarla solunda bulunan geni topraa bakt. Yava bir sesle, 'Hauke H a!' diye yineledi; sanki buras sonsuza dek bundan baka bir ad tamayacak gibiydi. Onlar istedikleri kadar dirensinler, onun ad yine de rtbas edilemezdi. Prensesin ad, eni nde sonunda eski belgelerde rmeyecek miydi? Kr at drt nala, gururla ilerlerken, kulak larnda, 'Hauke Haien Topra! Hauke Haien Topra!' szleri nlyordu. Zihninde, kendisinin seddi, dnyann sekizinci harikas olarak bymeye balad; btn Fries'te bunun bir ei yok t dans ederken, kendisini btn Frieslilerin ortasnda gibi duyumsad; o, onlarn hepsinden de bir derece stnd, keskin baklarn, acrm gibi onlarn zerinde dolatrd. Seddin kapatlmasndan beri yl gemi, yeni set baar kazanm, onarm gideri de ok az den kazanlan topran hemen hemen her yannda, imdi beyaz yoncalar iek ayor, otlar boy yor, insann yzne ilkyaz rzgr bol bol tatl kokular getiriyordu. Sonunda, imdiye dek an sz verilmi olan paylarn datlmasnn, katlan herkese, kendileri iin belirlenmi olan verilmesinin zaman geldi. Ole Peters ayak direyerek almalara katlmadndan yeni arazide un hibir pay yoktu. Bltrme ii tartmasz ve zntsz olmad; ama yine de bir sonuca ii de baarmt. *** Bundan sonra Hauke, iftlik ve set beylii grevlerini yaparak yanndaki en yakn kimseler le, ama toplumdan uzak yaamaya balad. Eski dostlar artk yaamyordu, yenilerini kazanaca durumda da deildi. Ama atsnn altnda dinginlik vard ve sessiz sedasz ocuk bile bunu yordu. Az konuuyor, uyanmakta olan ocuklarn yapt gibi ok soru sormuyor, sorduu zaman yant vermek zor oluyordu. Dingin ve masum yz, hemen hemen her zaman honut grnyordu. k yun arkada vard ki, bunlar ona yetiyordu: Kurtarlm olan sar kpek, tepenin zerinde do her zaman onun evresinde srayarak dnenir ve kpek grnd zaman Wienke'nin de uzakta ol ncisi bir bataklk martsyd. Kpein ad Perle, martnn ad da Klaus'tu. Klaus'u iftlie, ok yal bir kadn getirmiti; seksen yandaki Trin Jans'n, artk d se lbesinde barnamayacan gren Elke, dedesine hizmet etmi olan bu yal kadnn kendi yanl birka rahat akam geirip iyi bir lm odasna sahip olabileceini sylemi; bylece, Elke ke onu yar zorla iftlie getirmi ve yeni ambarn kuzeybatsndaki kk bir odaya yerleti Set Beyi burasn, ileri byynce birka yl nce asl eve bitiik olarak yaptrmak zorunda odasnn yanndaki odalarda da birka hizmeti kz kalyordu; bunlar geceleyin ona bakabiliyo lard. Yal kadn, eski ev eyalarn duvar boyunca her yana dizmiti: eker sand tahtas olap, bunun zerinde lm olunun soluk iki resmi, oktan beri kullanlmayan bir iplik kr iz bir perdeli yatak; yatan nnde, zerinde lm olan ankarakedisinin beyaz postu rtl bir arkalksz iskemle duruyordu. Ama kadnn yannda canl bir ey de vard; bunu birlikte irmiti: Bu da yllardan beri ona bal kalan ve elinden yiyen Klaus adl martsyd; kukusu lince o da baka martlarla birlikte gneye uar ve ancak kumsalda vermut kokular yayld dnerdi. Ambar tepenin biraz aasnda bulunduundan, yal kadn pencereden bakarak denizi gremezdi gn Set Beyi odasna girdii zaman, kurumu parmaklaryla aada uzanan tarlalar gsterere Beyi, siz beni buraya hapsettiniz! Jeverssand nerede? Krmz ya da kara kzden hangisin in tesinde?' demiti. Hauke, 'Jeverssand ile ne yapacaksnz?' diye sordu.

Yal kadn, 'Jeverssand' brak, ben bir zamanlar olumun Tanr'ya kavutuu yeri grmek ist ' diye homurdand. Hauke, 'Bunu grmek istiyorsanz, yukarda dibudak aacnn altnda oturmalsnz, oradan bt snz!' dedi. 'Evet Set Beyi, senin gen bacaklarn bende olsayd...' Bu gibi szler, Set Beyi'nin adamlarnn kendisine yapt yardma karlk teekkr yerini t u durum uzun srd, ama bir gn iler birdenbire deiiverdi. Bir sabah, Wienke, ocuk merak kap aralndan onun odasna bakmt. Ellerini kavuturmu olarak tahta iskemlenin zerind yal kadn, 'E kk, ne istiyorsun bakalm?' dedi. Ama ocuk sessizce yaklarken ilgisiz gzlerle durmadan ona bakyordu. Yal kadn, 'Sen Set Beyi'nin kz msn?' diye sordu ve ocuun onaylar gibi kk ban i iskemlemin zerine otur bakalm! Bu, ite u kadar byklkte bir ankarakedisiydi. Ama onu s nin baban ldrd. Yaasayd, zerine binebilirdin!' dedi. ocuk sessizce gzlerini beyaz posta dikti, sonra diz kerek, ocuklarn kedi ya da kpekler okadklar gibi, postu kk elleriyle okamaya balad, 'Zavall kedi!' dedi. Bir sre sonra, yal kadn, 'Eh, artk yeter; bugn onun zerinde oturabiliyorsun da; belki aban da onu bunun iin ldrmtr!' diyerek ocuu iki kolundan yukarya kaldrd ve sert bi skemleye oturttu. Ama onun sessiz ve devinimsiz oturduunu ve durmadan kendisine b aktn grnce kafasn sallamaya balad ve 'Tanrm, sen onu cezalandracaksn, evet onu c ' diye sylendi. Ama, yine de ocua acd grlyordu. Kemikli elleriyle ocuun seyrek sa lerinden, bu davrantan honut olduu anlalyordu. O andan sonra, Wienke her gn yal kadnn odasna gitmeye balad; kimi zaman kendiliinden de ankarakedisinin postunun bulunduu iskemleye oturuyor; Trin Jans ise ona, her z aman yedek olarak odasnda bulundurduu et ya da ekmekten bir para veriyor ve yere at masn sylyordu; bunun zerine, herhangi bir keden kanatlarn am olduu halde barar n zerine kyordu. lk sefer ocuk korkmu, saldran byk kuu grnce barmt; ama son du: Kap aralndan ocuun ba grnr grnmez ku ona doru atlyor; yal kadn yardm ya dek ya bana ya da omzuna konuyordu. Baka zaman hi kimsenin Klaus'a elini bile uza tmasna dayanamayan Trin Jans, imdi sabrla ocuun kua iyice almasn seyrediyordu. Ku n elinden yiyor, ocuk onu kucana alp eteine sararak dolatryordu. Sonra darda, sar rak kua saldrmak isteyince, ocuk, 'Sen deil, sen deil Perle!' diyerek kuu kk kollar ar kaldryor; ku bararak tepenin zerine uup kendini kurtaryor; kpek de yaltaklanarak k onun kollarnda kuun yerini kazanmaya alyordu. Hauke ya da Elke'nin gzleri, hepsi de ayn eksiklik yznden bir sapa bal bu drt yapraa ii zaman, ocuklarna tatl bir bakla bakarlard; balarn evirdiklerinde, Elke'nin yz di balarna ayr ayr tadklar bir acnn izi kalrd; nk aralarnda hl kurtarc bi ikindisinde, Wienke ile yal kadn, iki hayvanla birlikte ambar kapsnn nndeki byk ta turduklar zaman, Set Beyi, kr at arkasnda ve dizgini kolunda olduu halde, karsyla onla yanndan geiyordu. Hayvan tarladan kendisi getirmi ve darya seddin zerine gitmek isti du; yukarda kars koluna girmiti. Gne scak klarn gnderiyordu; hava olduka boucuy gneydou rzgr esiyordu. Yerinde rahatsz olmaya balad anlalan ocuk, 'Wienke de gel diyerek marty kucandan att ve babasnn eline yapt. Babas, 'yleyse gel!' dedi. Ama Elke, 'Bu rzgrda m? Uurursun!' diye seslendi. 'Ben tutarm, bugn hava scak, deniz neeli, sularn dans ettiini grr!' Elke eve koarak ocuk iin bir rtyle baln getirdi ve 'Haydi gidin de abuk dnn!' de Hauke glerek, 'Frtna bizi yakalayamaz!' dedi ve ocuu eyerin zerine ald. Elke, daha bir sre tepede kald; eliyle gzlerini glgelendirerek ikisinin birlikte sedde kan yol zerind kotuklarn grd. Trin Jans ta zerinde oturmu, solgun dudaklaryla kendi kendine anla yler mrldanyordu. ocuk babasnn kollarnda kprtsz yatyor ve sanki rzgrl havada soluk almakta zorluk i. Babas ona ban eerek, 'Eee, Wienke?' diye sordu. ocuk ona bir sre baktktan sonra, 'Baba, sen biliyorsun! Sen her eyi biliyorsun deil m i?' dedi. 'Neyi biliyor muum, Wienke?' ocuk, kendi sorusunu kendi de anlamam gibi sustu. Set zerine vardklarnda, suyun ykselme zamanyd; gne geni su zerinde yansyarak gzle . Bu kasrga, dalgalar burgalandrarak yukarya ekiyor, sonra yenileri geliyor ve grlty msala arpyordu. ocuk korkarak kk elleriyle babasnn dizginleri tutan yumruuna sarld en kr at bir adm yana kayd. Solgun mavi gzlerini babasna dikerek aknlk ve korku iin

ba su! Su!' diye bard. Hauke yavaa kzn ekerek, 'Sakin ol ocuum, baban yannda, su sana bir ey yapmaz!' dedi ocuk, alnnn zerindeki ak sar salarn eliyle iterek yeniden denize bakmay gze ald; esle, 'O bana bir ey yapmaz, hayr, syle de bir ey yapmasn; sen bunu yapabilirsin, son ra bize dokunmaz!' dedi. 'ocuum, bunu ben deil, zerinde gittiimiz set yapyor; bizi o koruyor. Onu da baban dn aptrd!' Kzn gzleri, bu sylenenleri pek iyi anlamyormu gibi babasna dikildi; sonra, dikkati ek k derecede kk ban onun geni pardssnn altna gizledi. 'Niin saklanyorsun, Wienke? Hl korkuyor musun?' Pardsnn altndan, titrek sesle yant geldi: 'Wienke bakmak istemiyor; baba sen her eyi y apabiliyorsun deil mi?' Rzgra kar uzaktan bir gk grlemesi duyuldu. Hauke, 'te, ite, geliyor; imdi eve, anne a dnelim!' diyerek atn geri evirdi. ocuk derin bir soluk ald; ama kk ban, ancak tepedeki eve vardklar zaman babasnn g nesi odada onun stndeki rty alp baln kard zaman bile, kk kz sessizce kala Annesi onu hafife sarsarak, 'Eee Wienke, byk suyu seviyor musun?' diye sordu. ocuk gzlerini aarak, 'O konuuyor, Wienke korkuyor!' dedi. 'O konumaz; ancak ses karr ve kabarr!' ocuun gzleri dalmt; 'Ayaklar var m? Set zerinden gelebilir mi?' diye sordu. 'Hayr Wienke, buna baban karr, o Set Beyi!' ocuk zayf ellerini rparak, 'Evet, babam her eyi, her eyi yapabiliyor!' dedi ve birdenb ire annesine dnerek, 'Wienke'yi Trin Jans'a brak; onda kzl elmalar var!' diye ekledi . Elke kapy aarak ocuu salverdi ve kapy kapadktan sonra zgn bakl gzlerini kocas ler, Hauke'ye imdiye dek ancak avuntu ve umut verici yardm kayna olmutu. Hauke, sanki aralarnda herhangi bir sze gerek yokmu gibi, elini uzatarak karsnn elini skt; Elke ise hafif sesle unlar syledi: 'Hayr Hauke, brak konuaym; sana yllar geti a dourduum ocuk, her zaman bir ocuk olarak kalacak. Tanrm! Kzm bir trl geliemiyor; na sylemeliydim!' Hauke, 'Ben bunu oktandr biliyorum!' dedi ve karsnn ekmek istedii elini skca tuttu. Kadn yeniden, 'Bylece, biz yine de yalnz kaldk!' dedi. Hauke ban sallayarak karlk verdi: 'Ben onu seviyorum; kk elleriyle bana sarlarak s lanyor. Ben onu dnyann hibir servetine deimem!' Kadn zgn bir tavrla nne bakarak, 'Ama niin? Bir anne olarak benim ne gnahm vard ki. i. 'Evet Elke, bunu bilen tek gten, kukusuz ben de sordum; ama sen de biliyorsun ki, T anr insanlara yant vermez; belki de anlayamazlar diye!' Karsnn teki elini de tutarak yavaa kendine doru ektikten sonra, 'Ve ocuunu imdi ya mekten ama; emin ol ki, o bunu anlyor!' dedi. O zaman Elke kocasnn gsne kapanarak doyuncaya kadar alad ve acsnda yalnz olmadn glmseyerek, sk sk onun elini skt; dar karak ocuu yal Trin Jans'n odasndan nda ocuk da kekeleyerek: 'Anneciim, sevgili anneciim!' dedi. Bylece Set Beyi'nin iftliinin insanlar, bir arada dingin bir yaam sryorlard; ocuk ol d byk bir eksiklik duyacaklard. Yava yava yaz geti; gmen kular da geip gittiler; havada tarlakularnn t de duyul rdan ancak harman srasnda ambarlarn nnde ekin tanesi toplayan birkann tede beride t ar grlyordu. Artk her yer iyice donmutu. Bir gn leden sonra, yal Trin Jans, ocan ma inen tahta merdivenin basamanda oturuyordu. Son birka haftada yeniden canlanm gibi ydi. Bir gn onu kk Wienke eteklerinden ekerek buraya karmt. Artk bacaklarnn kend sz konusu bile deildi. imdi ocuk onun yannda, eilmi, dingin gzleriyle ocan deliind vlere bakyordu. Kk ellerinden biriyle yal kadnn eteine yapm, tekini de kendi a Trin Jans anlatyordu: 'Biliyorsun ki, ben senin bykbabana da hizmet etmitim, sonra domuzlara bakma ii bana verildi. Bey, onlarn hepsinden de akllyd. Bir akam (o zamandan beri ok gnler geti) ay nda set kaplarn kapattlar ve su anas denize kaamad. G kanad gibi elleriyle dimdik salarna vuruyordu! Evet ocuum, onu ben de grdm ve bard ! Tarlalar arasndaki ukurlar hep suyla dolmutu, sulara vuran ay gm gibi parlyord ir hendekten tekine yzyor, kollarn kaldrarak ellerini birbirine vuruyor ve onun sanki dua etmek isteyen sesi uzaktan duyuluyordu. Ama ocuum, bu yaratklar dua etmesini bi lmezler. Ben, evin nnde, yap iin getirilmi birka ktn zerine oturmu tarlalar seyr

anas hl hendeklerde yzyor ve kollarn kaldrd zaman, bunlar, gm ve elmas gibi pa nu grmedim, ancak btn bu sre iinde hi sesi duyulmayan yabanrdekleriyle martlar, yenid lk alarak, lklar atarak havada uumaya baladlar' Yal kadn sustu; bir sz yakalam olan ocuk sordu: 'Dua m edemiyordu? Ne diyorsun? Bu ki ?' 'ocuum; bu, su anasyd. Bunlar Tanr'nn acmasna ulaamayan yaratklardr.' ocuk sanki anlam gibi, 'Tanr'nn acmasna kavuamayan!' dedi ve kk gs derin bir so Mutfak kapsndan, 'Trin Jans!' diye kaln bir ses duyuldu ve yal kadn hafife rperiverdi u, orada diree dayanm olan Set Beyi Hauke Haien'di: 'ocua neler anlatyorsunuz? Size ma sallarnz kendinize saklamanz ya da kazlarla tavuklara anlatmanz sylememi miydim?' Yal kadn ona dargn bir bakla bakarak ocuu itti ve kendi kendine, 'Bunlar masal deil; ar benim byk amcam anlatmt,' dedi. 'Byk amca m Trin? Daha demin, kendim grdm diye sylyordunuz.' Yal kadn, 'Hepsi de bir, ama siz inanmyorsunuz Hauke Haien, sanrm benim byk amcam da nc karmak istiyorsunuz!' diyerek ocaa yaklat ve ellerini ate deliindeki alevlerin ze tuttu. Set Beyi bir an iin pencereden bakt. Henz karanlk basmamt. Geliemeyen ocuu kendine 'Benimle gel Wienke, sana set zerinde bir eyler gstereceim! Ama yaya gitmek gerekece k; Kr at nalbantta nk,' dedi ve onunla birlikte odaya girdi. Elke ocuun boynunu ve omz unu kaln yn atklarla sard. Biraz sonra babayla ocuk eski set zerinden, Jeverssand' ge k, kuzeybatya yrdler. Burada gelgit alan usuz bucaksz gibiydi. ocuu kimi zaman kucanda tayor, kimi zaman da elinden tutup gtryordu. Karanlk gittik r, uzakta her ey sis ve duman iinde yitiyordu. Gzn ulaabildii uzaklkta grnmeden ky dalgalar buzu krm ve Hauke Haien'in bir zamanlar ocukluunda grd gibi atlaklardan si eye balamt. Bunlarn kysnda, yine korkun lgn biimler belirerek birbirine kar s nilemesine uzanyorlard. ocuk korkuyla babasna yapt ve yzn onun eliyle rterek parmak arasndan titrek sesle, ytanlar, deniz eytanlar,' dedi. Babas, ban sallayarak, 'Hayr Wienke, bunlar ne su anas, ne de su eytandr; byle eyl ; bunlar sana kim anlatt?' diye sordu. ocuk sessiz baklarla babasna bakt, yant vermedi. Babas sevecenlikle onun yanan oka edi: 'te, bak bakalm, bak! Bunlar ancak zavall a kulardr; bak by nasl kanatlarn li atlaklara gelen balklar tutuyorlar.' Wienke, 'Balklar,' diye yineledi. 'Evet ocuum, bunlarn hepsi de bizim gibi canldr; baka bir ey yoktur, ama yce Tanr he de vardr!' Kk Wienke gzlerini belirli bir yere dikmi ve soluunu tutmutu. Sanki korkuyla uuruma b r gibiydi. Belki ancak byle gryordu. Babas bir sre ona bakt; sonra ban eerek kk a kzn ruhundaki kayglar bu yzde gremedi. Sonra onu kollarna alarak, m kk eller ln yn eldivenlerinden birine soktu, 'te byle, Wienke,' dediyse de ocuk, belki de onun szlerindeki iten tonu anlayamamt. Hauke, 'imdi benim yanmdasn! Sen bizim ocuumuz, b cuumuzsun, sen de bizi seversin!..' dedi, sonra sustu; ocuk da kk ban onun sert sakal ayad. Bylece sessiz sedasz eve doru yrdler. Ylba geince evde yine bir dert kt: Set Beyi bataklk stmasna tutulmutu. O da mezar klamt ve Elke'nin bakm ve zeniyle yeniden ayaa kalkt zaman tannmayacak bir duruma udunun zayfl ruhunun zerine kmt, Elke de onun her eye kar ilgisiz kalmasndan do Bununla birlikte, mart sonuna doru kr atna binerek, hastalandndan beri ilk kez, kendi seddi zerine dolamak istedi. leden sonrayd; biraz nce parlayan gne oktan bulank sis mez olmutu. Kn birka kez deniz kabarmsa da, nemli bir zarar vermemiti. Ancak teki kyda, adada, n srs boulmu ve toprak kntsnn bir paras kopmutu. Bu kyda ve denizden kazanla zarar yoktu; ama son gece, olduka iddetli frtna kmt. imdi Set Beyi dar karak h ncelemek istiyordu. Gney blmnden yeni seddin zerine kt zaman, her eyin iyi dayanm ama yeni seddin eskisiyle birletii kuzey ksmna vardnda, yenisinde bir zarar yoksa da, suyun eski sedde ulat ve set boyunca akt yerde, geni bir imenlik alann bozulara nu ve dalgalarn, seddin gvdesinde bir ukur am olduunu grd. Bunun iinden, saysz s taya km bulunuyordu. Hauke atndan inerek zarar yakndan inceledi; sanlarn zararnn, da hl srd aka anlalyordu. Hauke ok korktu; btn bunlara kar, daha yeni seddin yapm srasnda nlem alnm olmal

katna gre, bu iin imdi yaplmas gerekiyordu! Hayvanlar henz tarlada deildi, imenl gelimemilerdi. Nereye baktysa, her yeri bo ve ssz grd. Yeniden atna binerek, ky b dip gelmeye balad. imdi suyun ykselme zamanyd; akntnn, deniz altnda kalan yerde, d yeni bir yatak oluturdunu ve imdi kuzeybatdan eski sedde dayandn grm olmalyd. Am kntnn dokunduu yerde kendisinin az eimli iniiyle dalgalarn arpmasna kar dayanabilm Set Beyi'nin ruhu, bir sr yeni sknt, bir yn ile kar karyayd. Burada yalnzca es yetinilmeyip, kesitin de yenisine benzetilmesi gerekirdi; zellikle tehlikeli su a kmnn yeni setler, allar ve direklerle baka yne dndrlmesi gerekiyordu. Hauke, yeni s de, bir daha kuzeybat kesine dek gitti, dnd. Gzlerini, suyun ykselmesinden dolay ak balk zeminde olduka belirgin olarak grnen akntnn oluturduu yeni yataktan ayrmyord ri gitmek istiyor, burnundan soluyor ve n ayaklaryla tepiniyordu. Ama binicisi ar gitmek istediinden onu ekiyor; ayn zamanda iinde gittike artan kaygy yattrmak istiy Ya 1655 ylnda birok mal ve cana mal olan sel gibi, yeni bir ykm gelirse! Binici, scak bir rpermeyle sarsld. Eski set, zerine ullanacak bu saldrya dayanamazd! Ne olurdu o z n? O zaman, eski setle onun gerisindeki mal ve canlar kurtarmak iin, belki bir tek yol kalrd. Hauke'nin yrei duracak gibi oldu ve her zaman salam olan ba dnmeye balad szcklerle dnmediyse de, iinden olduka gl olarak duyumsad: Senin seddin olan Hauke ddinden vazgeilerek, bunun almas gerekecekti! Gznn nnde sel dalgalarnn saldr, tuzlu ve kpkl dalgalarla rtl canlanr gibi oldu. Kr atn bir kez mahmuzlamasyla ha r sesle kineyerek set zerinden utu ve sonra patikadan inerek Set Beylii tepesine yak lat. Kafasnn ii korkuyla dolmutu; belirsiz tasarlarla eve dnd ve kendisini arkalkl iskeml tt. Elke ile kz odaya girdikleri zaman yeniden kalkt ve ocuu kaldrarak pt. Kk sar if vurula kendisinden uzaklatrdktan sonra, 'Yukarya, meyhaneye gitmeliyim,' diyerek, demin asm olduu apkasn kapdaki ividen ald. Kars kaygyla bakarak, 'Orada ne yapacaksn, akam oluyor Hauke!' dedi. Hauke, kendi kendine konuur gibi, 'Set ileri,' diye sylendi. 'Orada yardmclarla grece Bu szlerle birlikte kapya yrd iin, kars arkasndan gelerek elini skt. Genellikle her eye kendisi karar veren ve onlara bakalarnn katlmasna deer vermeyen Hau e Haien, imdi onlardan da bir sz duymak iin acele ediyordu. Konuk odasnda, Ole Peter s'i iki yardmc ve halktan biriyle kt masasnn banda buldu. Yardmclardan biri, 'Set Beyi, sanrm dardan geliyorsun,' dedi ve yar yarya datlm den datmaya balad. Hauke, 'Evet, oradaydm, durum ok kt,' dedi. 'Kt m? Belki de birka yz araba toprak ve saman yeter, leden sonra ben de oradaydm.' Set Beyi, 'Sanrm yle ucuza kurtulamayz; aknt yeniden ortaya km... eski sedde imdil en saldrmasa da, bu ii kuzeybatdan yapar,' dedi. Ole kuru bir sesle, 'Onu olduu yerde brakm olsaydn...' dedi. 'Yani, yeni set seni ilgilendirmiyor mu; yaplmamal myd? Bu senin kendi suundur! Ama e ski seddin korunmas iin ekler koymamz gerekirse, bunu yeni seddin gerisindeki yeil y onca bol bol salar!' Yardmclar, 'Neler sylyorsunuz Set Beyi? Ekler mi? Ne kadar? Siz her eyi pahal yanndan le almay seviyorsunuz!' diye bardlar. Ktlar el srlmeden masann zerinde yatyordu. Ole Peters iki eliyle masaya dayanm yl 'Senin yeni seddin, bamza atn kemirici bir yapdr. Hl herkes senin geni seddinin h altnda; imdi de eski seddimizi kemiriyor ve biz onu yenilemek zorunda kalyoruz! Ber eket versin, o da pek kt deil. Bugn dayand gibi ilerde de dayanacaktr! Yarn kr atn oray bir kez daha iyice incele!' Hauke, evindeki dinginlikten ayrlarak buraya gelmiti; imdi iitmi olduu lml szlerin (bu duyumsanabiliyordu) sert bir direni gizleniyordu. O, buna kar sanki eski gcnn kal madn duyumsar gibi oldu. Sonunda, 'Salk verdiin gibi yaparm Ole, ama korkarm ki oras grdm gibi bulacam,' dedi. O gn kaygl bir gece izledi; Hauke, uykusuz, yastnda dnp duruyordu. Kocas iin kayg nk yatan Elke, 'Neyin var? Bir derdin varsa syle, her zaman byle yapmadk m?' diyordu. Hauke, 'nemli bir ey deil Elke, set ve kaplarda onarlacak yerler var. Biliyorsun, ben bu ileri her zaman gece zmlerim,' dedi ve davran zgrln elinde bulundurmak istedi ey demedi. Byle zayf bir annda, karsnn ak grlln ve gl ruhsal durumunu, k e elinde olmadan bundan kanyordu. Ertesi gn leden sonra, yeniden set zerine gittii zaman, dnya bir gn nce olduundan ba ordu. Evet, sular yine ekilmiti; ama gn ykseliyor ve ak bir ilkyaz gnei klarn u

it alan zerine, hemen hemen dik olarak sayordu. Ak martlar tembel tembel bir oraya bi r buraya uuuyor, onlarn stnde, mavi gkte tarlakular grnmeden ezgilerini sylyorla i kendi ekiciliiyle nasl kandrabileceini anlamayan Hauke, seddin kuzeybat blmnde dur kendisini dn o denli korkutmu olan akntnn yatan aryordu. Tam tepeden inen gne edi; ancak elini, gz kamatran a kar alnna siper edince grebildi, ama dn belki de glgeler onu aldatm olmalyd ki imdi ancak zayf bir biimde belli oluyorlard. Bu zarara alardan ok, alm san yuvalar da neden olmu olabilirdi. Kukusuz, burada bir deiikli ekiyordu; ama dikkatli bir kaz ve Ole Peters'in dedii gibi, taze toprak ve birka yk saman eklenmesiyle zarar giderilebilirdi. Rahat bir soluk alarak, kendi kendine, 'O denli kt deilmi, sen dn aptallk etmisin,' de i. Yardmclar toplad ve iler zerinde imdiye dek hi grlmemi biimde, kimse kar kmad Beyi, hl zayf olan vcudunda g verici bir dinginliin yayldn duyumsad; birka haft rlar giderilmiti. Yl ilerledi; ama zaman geip de imenler yeni atlm saman katn arasndan rahatsz edilmed llendike, Hauke kimi zaman yaya, kimi zaman da at zerinde, artan bir kaygyla burada n geiyor, gzlerini evirerek at zerinde seddin tam i yann inceliyordu. Oradan geme zor uu ortaya knca, ka kez artk eyerlenmi atn ahra geri gndermi; baka zamanlar orada lde, birden kalkp tepeden inmi, kimseye grnmemek iin de yryerek gitmiti. Kimi zaman d u uursuz yeri yeniden grmeyi gze alamadndan geri dnerdi. Bazen de her eyi elleriyle b ak dncesine kaplyordu; nk seddin bu blm, onun dnda biimlenen bir vicdan azab anyordu. Bununla birlikte oraya elini de sremiyordu. Bundan hi kimseye, karsna bile sz etmemeliydi. Sonunda eyll geldi, geceleyin hafif bir frtna olmu ve sonra kuzeybatya sramt. Bunun arkasndan, bir gn leden nce bulank bir havada suyun ykselme zamannd Gzlerini denizden alan yerler zerinde gezdirdii zaman bir rperme duyumsad. Birdenbire, aknt yatann kuzeybatdan doru hayalet gibi daha keskin ve derin olarak aldn grd i zorladysa da artk bunu gizleyemiyordu. Eve dnd zaman, onun zgn yzn gren Elke, ellerini yakalayarak, 'Neyin var Hauke? Umar bir ykm olmamtr; imdi ok mutluyuz; sanrm artk onlarn hepsiyle de bartn!' dedi. Hauke, bu szler karsnda korkusunu szcklerle anlatamadysa da, 'Hayr Elke, bana kimse d beslemiyor, ancak bu yle sorumluluk ykleyen bir memurluk ki, grevimiz toplumu Tanr'nn denizine kar korumak,' diyebildi. Sevgili karsnn baka sorularndan kanmak iin onun yanndan ayrlarak, sanki her eyi g si gerekiyormu gibi ahra ve ambara gitti. Ama, evresindeki hibir eyi grmyor, ancak ken i vicdan azabn yattrmak ve iini hastalk derecesinde saran ar korku konusunda bir ka ak istiyordu." retmen arkadam, bir sre sonra, szn yle srdrd: "Size anlattklarm, burada hibir zaman unutulmayan 1756 ylyla ilgilidir. O yl Hauke Hai en'in evinden bir l kt. Eylln sonlarna doru, doksanna yaklam olan Trin Jans, amb e ayrlm olan odasnda, lm deinde yatyordu. Onu, kendi isteine gre yasta dayaml rden uzaklara bakyordu. Gkyznn yukar blm ak, ufka yakn blm bulutlarla kapl ol gne klar yansyor, bu yansma yznden parlak bir gm eridi andran deniz seddin ark or ve bylece oday da gz kamatracak biimde aydnlatyordu. Bu kta Jeverssand'n gney du. Yatan ayakucunda melmi oan Wienke, bir eliyle yannda duran babasnn elinden tutuyordu. nda lm, yal kadnn yzn Hippokrat'n (23) yzne benzetmiti; ocuk, gzlerini dikmi, ama kendisi iin tandk olan yzn zerindeki kayg verici ve anlalmaz deiiklie bakyor Kz korkuyla, hafife, 'Ne yapyor? Baba, ne oluyor?' diye sylenirken, trnaklarn babasn ne batrd. Set Beyi, 'lyor!' dedi. ocuk, 'lyor!' diye yineledi ve kark dncelere dalm gibi oldu. Ama yal kadn, bir daha dudaklarn kprdatt ve sanki yardm ister gibi kemikli ellerini arlayan denize doru uzatarak, tiz bir sesle, 'Jins, Jins, bana yardm et, sen su zer indesin... Tanr bakalarna acsn,' diye bard. Sonra kollar sarkt ve karyolann hafif ; Trin Jans artk yaamyordu. ocuk derin bir soluk ald ve solgun gzlerini babasna dikerek, 'Hl lyor mu?' diye sordu Set Beyi, 'Tamamlad...' diyerek ocuu kollarna ald: 'O artk bizden ok uzakta, yce Tanr annda.' ocuk da, 'Yce Tanr'nn yannda,' diye yineledi; bunun zerinde dnmek ister gibi bir sr , sonra, 'Yce Tanr'nn yannda iyi midir?' diye sordu.

Hauke, 'Evet, en iyisi budur!' dedi; ama lenin son szleri onun iinde ar bir yank yapm endi kendisine hafife, 'Tanr bakalarna acsn!' dedi. Yal byc ne demek istiyordu? Yo peygamber mi oluyordu? Trin Jans'n yukarda kilise yannda gmlmesinden sonra, halk btn kuzey Fries'i korkutmu o mas gereken trl ykmlar ve grlmemi brt bcekler konusunda konumaya balad. Gerekt nin ucundaki altn horoz, Latare (24) pazar gnnde bir kasrga yznden yere yuvarlanmt; u da doruydu: Yaz ortasnda gkten kar gibi ok miktarda bcek yamt; yle ki, gz gz bunlar, tarlalara ylp drt parmak kalnlnda bir tabaka oluturmutu. Hi kimse daha n grdn anmsamyordu. Daha sonras: Eyll sonunda ba uakla hizmeti kz Ann Grete, ret eyan kent pazarna gtrmlerdi; dndklerinde, arabadan inerken yzleri korkudan bembeya i. Arabann geldiini duyarak darya koan hizmetiler, 'Ne oldu, ne var?' diye bardlar. Geni etekli bir giysi giymi olan Ann Grete, byk mutfaa girdi. Kzlar bir daha, 'Anlatsa na yahu; kaza nerede oldu?' diye sordular. Ann Grete, 'Ah, yce sa bizi korusun!' diyerek konumaya balad: 'Suyun te yakasnda otura yal Mariken vom Ziegelhof'u tanrsnz... biz her zamanki gibi tereyamzla eczane kesi urken, o anlatt ve ven Johns da, bunun bir ykm belirtisi olduunu syledi; btn kuzey Fr zerine bir ykm kecek, inan bana Ann Grete; (kz szn burasnda sesini yavalatt) Set kr at da salam ayakkab deilmi hani,' dedi. teki kzlar, 't, t!' diyerek onu u 'Evet, evet, beni ne ilgilendirir! Ama te yakada durum, bize gre daha kt; orada yalnz ca sineklerle bcekler deil, gkten kan bile yam; sonra, pazar sabah, papaz ykanma lee bakt zaman, bunun iinde bezelye byklnde be tane l kafas grm ve herkes buna ba austos aynda korkun ve krmz kafal trtll bcekler oralara gelerek ekin, un, ekmek v ar her eyi yemiler; onlara kar ate bile ie yaramam!' Ann Grete birdenbire sustu; hizmeti kzlardan hibiri, ev hanmnn mutfaa girdiini duymam Elke, 'Ne konuuyorsunuz orada? Bunlar bey duymasn!' dedi ve tekiler anlatmak istedik leri zaman da ekledi: 'Anlatmann gerei yok; yeterince iittim. lerinizin bana gidin, bu size daha ok sevap kazandrr!' Sonra Ann Grete'yi odaya alarak pazar alveriinin hesabn Bylece, boinancn rn olan ykler, Set Beyi'nin evinde ve ev sahipleri katnda bir deste amad; ama teki evlere, zellikle gecelerin uzamasyla daha kolaylkla yayldka yayld. B erkesin zerine ar bir hava gibi kmt; kuzey Fries'in bana byk bir ykmn gelecei yayldka yayld. *** Ekim aynda, Noel'den nceydi. Bir gn nce, kuzeybatdan gl bir rzgr esti; akamleyin y parlyor, ayn nnden koyu kahverengi bulutlar geip gidiyor ve yerde glgelerle solgun a y birbirini kovalyordu. Set Beyi'nin odasnda akam sofras yeni kaldrlm, uaklar ak zere ahra gnderilmiti. Hizmeti kzlar, frtna ieri sokularak zarar yapmasn diye ev inde ve bodrumlarda kap ve pencere kapaklarnn iyice kapal olup olmadna dikkat etmek zo undaydlar. Hauke, imdi ierde karsyla pencere yannda duruyordu; gndz darda set zer . Oraya, leden nce erkenden yaya olarak gitmi, seddin zayf grnen noktalarna sivri dir erle toprak ya da kil dolu uvallarn tanmasn buyurmutu; dalgalar sedde zarar vermeye ba dka kazklar akarak uvallarla engel olmalar iin her yere adamlar koymutu. En ok adam tle yeni seddin birletii kuzeybat kesine yerletirmiti ki, bunlar ancak byk bir zorun durumunda gsterilen yerden ayrlabileceklerdi. Onlar yerlerinde brakarak, yaklak eyrek saat nce srksklam ve salar dank bir durumda eve gelmiti. imdi kulaklarn, kurunl cere gzlerine arpan rzgrn sesine vererek sanki dnmyormu gibi bo ve ssz geceye ba enin iindeki duvar saati sekizi almt. Annesinin yannda duran ocuk ban korkarak onun gizledi ve alayarak, 'Klaus, benim Klausum nerede?' diye seslendi. Byle sormaya hakk vard, nk mart, geen yl olduu gibi bu yl da artk k seferine edi, annesiyse ocuu kollarna alarak, 'Senin Klaus ambarda, orada scakta oturuyor,' d edi. Wienke, 'Niin, bu iyi mi?' diye sordu. 'Evet iyi!' Hl pencere nnde duran ev sahibi, 'Elke, artk dayanamayz, hizmeti kzlardan birini a pencereleri zorluyor, kapaklarn vidalanmas gerekirdi!' dedi. Hanmnn buyruu zerine hiz eti kz dar kt. Mantosunun uuu pencereden grlyordu; ama kenetleri zd zaman r ncereye frlatt, bylece birka gz cam paralanarak odaya dald ve lambalardan biri duman k snd. Hauke, yardm etmek iin kendisi kmak zorunda kald; kapaklar ancak glkle yerin ildi. eri girerlerken, kapy atklar zaman, rzgr pelerinden ieri saldrarak, duvara iindeki gm ve camlar angrdatt. Balarnn ucunda, evin zerindeki direkler atrdyor rlardan koparmak istiyor gibiydi. Ama Hauke yeniden odaya girmedi. Elke onun har

man yerinden geerek ahra yrdn grd ve 'Kr at, kr at, John abuk ol!' diye seslen salar karm durumda, parlayan kl rengi gzleriyle odaya girerek, 'Rzgr kuzeybatya y ilk yarm ykselme dalgalarnda rzgr yoktu; ben byle bir frtna grmedim!' dedi. Elke bembeyaz kesilmiti, 'Bir daha m gitmen gerek?' diye sordu. Kocas onun iki elini yakalayarak kendi eline bastrd; 'Gitmeliyim Elke,' dedi. Elke yava yava koyu gzlerini ona kaldrd ve birka saniye birbirlerine baktlar, ama bu s nsuzmu gibi uzun srmt. Sonra kadn, 'Evet Hauke, biliyorum; bunu yapman gerek!' dedi. Darda, kapnn nnde sesler duyuldu. Elke onun boynuna atld ve sanki bir an iin brakma ibi oldu; ama bu, ancak bir an srmt. Hauke, 'Bu bizim savamzdr, siz burada gvendesin diye dek bu eve dalgalar ulaamad; Tanr'ya dua et, beni de brakmasn!' dedi. Hauke pardssn giydi, kars dikkatle boynunu bir atkyla sard. Bir ey sylemek istediys treyen dudaklar buna engel oldu. Darda kr atn kinemesi, frtnann l iinde bir davul sesi gibi geliyordu. Elke koc aac kopacak gibi atrdyordu. Uak, 'Atlayn bey, kr at kuduruyor, nerdeyse dizginleri ko acak!' dedi. Hauke karsn kucaklayarak, 'Gne doarken buradaym!' dedi. Atna biner binmez, hayvan aha kalkt ve sonra arpmaya atlan bir sava at gibi, zerind iciyle tepeden aa, gecenin ve frtnann iine frlad. Arkasndan yalvaran bir ocuk sesi am, babam, sevgili babacm!' diye bard duyuldu. Wienke, karanlkta hzla uzaklaann arkasndan gitmi, ama bir sre sonra bir toprak ynn dmt. Uak ven Johns, alayan ocuu annesine getirdi; kadn, dallaryla havay kamlayan dibuda ine yaslanm, dalgn dalgn kocasnn yittii yne, karanla bakyordu. Frtna ve deniz se kesildiinde, birdenbire korkuyla irkildi, imdi her eyin kocasn yakalamak istediini, ya kalaynca da ortaln yeniden dinginleeceini sanyordu. Dizleri titriyor, frtna onun da oynuyordu. John, 'te ocuk, hanmm, iyi tutun!' diyerek k annesinin kollarna brakt 'ocuk mu? Kzm, seni unutmuum. Wienke, Tanr beni balasn!' dedi ve onu ancak sevginin ilecei gibi sk sk gsne bastrd. Sonra onunla birlikte diz kerek, 'Tanrm ve benim ve yetim brakma! Onu koru Tanrm! Onu ancak sen ve biz tanyoruz!' diye yalvard. Frtna d inmiyor, sanki btn dnyay byk gmbrtlerle yok etmek ister gibi sryordu. John, 'Eve girin hanmm, gelin!' diyerek her ikisinin de eve ve odaya girmelerine y ardm etti. Set Beyi Hauke Haien kr atnn zerinde sedde doru kouyordu. Gnler boyu yamur yad i l kalmamt; ama slak ve ekici balk sanki hayvann trnaklarn yakalayamyor, at sanki yaz topra varm gibi kouyordu. Gkte bulutlar yabanl bir kovalamayla uuuyorlard; aa e belli olmayan, devinen glgelerle dolu bir l gibi geliyordu; seddin gerisindeki su dan, her eyi yutmak ister gibi gittike ykselen bouk sesli bir grlt duyuluyordu. Hauke, 'lerle kr atm, bugn en kt yolumuzu yapyoruz!' diye bard. Atn trnaklar altnda lmle peneleen bir ses iitir gibi oldu ve dizginini ekerek evre Yanda, tam karann zerinde yar uan, yar frtnann srkledii, alayc sesler kararak geiyordu; bunlar karada konacak yer aryorlard. Martlardan biri (ay ara sra bulutla an szyordu) yolda ezilmiti; atl, bunun boynunda krmz bir bant grr gibi oldu ve 'Klau vall Klaus!' dedi. Bu, ocuunun kuu muydu? Atla zerindekini tanyarak onlara snmak m istemiti, bilmiyord daha, 'leri!' diye haykrmasyla, kr at yeniden atlmak zere ahland; o srada frtna bi kesildi ve ortal lm sessizlii kaplad; ancak bir saniye gemiti ki, frtna, tazelenmi yeniden saldrd; ama o aralk kulana insan sesleri ve yollarn aran kpeklerin havlam lmiti; ban kyne doru dndrd zaman, alveren ay nda, tepelerin zerinde ve e arla uratklarn grd. Bir an iin baka arabalarn da hzl hzl tepelere ktn gr neklerin brmesini iitti. inden, 'Tanr'ya ok kr; kendilerini ve hayvanlar kurtary sonra da korkuyla bard: 'Karm ve ocuum! Hayr, hayr; bizim tepeye su kmaz!' Ama bunlar bir anda olmu, hepsi de ancak bir hayalet gibi gznn nnden gemiti. Denizden korkun bir rzgr geldi ve atla binicisi dar yoldan buna kar seddin zerine doru atldlar. Yukarya vardklar zaman, Hauke atn zorla durdurdu. Ama, deniz neredeydi? Jever sand nerede kalmt? Kar ky ne olmutu? nnde ancak gmbrtyle gece gne ykselen ko rbirleri stne ullanmak isteyen ve arka arkaya salam karaya arpan dalar gibi dalgalar g rdu. Ormann btn vahi hayvanlar hep birden barr gibi bir ulumayla geliyorlard. Kr at lkyor ve burnunu uzatarak grlt iinde soluk alyordu. Atl, sanki insan gcnn burada s iini ve imdi gecenin, lmn ve hiliin egemen olmas gerektiini dnyordu. Ama sonunda kendini toparlad: Eninde sonunda bu bir seldi; ancak bylesini de hi grme miti. Kars ve ocuuysa, yksek tepede ve salam evde gven iindeydiler. Ama set, (gs

ard) adamlarn dedii gibi 'Hauke Haien seddi', imdi setlerin nasl yaplmas gerektiini k ayabilirdi. Ama bu ne iti? ki seddin birletii kede durdu; buraya nbet iin yerletirmi olduu ada deydi? Eski set boyunca kuzeye doru bakt; nk oraya da teker teker adamlar koymutu. Bur ada da, orada da kimseyi grmedi; biraz daha dar doru yrdyse de, yine yalnz kald. An nn esii ve denizin gmbrts, uzaklardan gelerek sar edercesine kulana arpyordu. At den braklm yere geldi ve gzlerini yeni set hatt boyunca gezdirdi; burada ak olarak, d alarn daha az bir gle yuvarland grlyordu; sanki buradaki baka suydu. 'Bu dayanr!' erek iinden gld. Baklarn set ynnde ileri dikince glmesi durdu: Kuzeydeki kede (acaba orada ne vard?) enkli bir yn, olduu yerde kprdyordu. Byk bir abayla kaynatklarna gre, onlarn k ar gerekirdi! Ama u anda, onun seddi zerinde ne istiyor, ne yapyorlard? Mahmuzlarn kr sarlarna dayamasyla, hayvan sahibiyle oraya utu. Frtna genilemesine saldryor ve r tle esiyordu ki, onlar seddin zerinden yeni topraa yuvarlayacak gibi oluyordu. At d a, binici de, nereye gittiklerini biliyorlard. Hauke, birka dzine adamn abalayarak bi rlikte altklarn ve yeni seddin zerinde bir oyuk kazlm olduunu grd. Atn zorla d ! Durun! Burada hangi eytani ile urayorsunuz?' diye bard. Adamlar, Set Beyi'ni birdenbire kendi aralarnda grnce korkudan kreklerini braktlar, sz erini frtna onlara gtrm ve kimilerinin kendisine yant vermek istediklerini anlamt; n solunda bulunduklar iin, Hauke ancak onlarn kouturmalarn seebiliyor; sylediklerini alp gtryordu. imdi, dtaki rzgr insanlar birbirinin zerine frlatt iin, onlar y Hauke abuk bir bakla kazlan oyua ve yeni kesite bakmadan seddin yukarsna dek frlayara eygiri ve binicisini slatan suyu inceledikten sonra grd ki, daha on dakika alm olsala el oyuktan gemi ve Hauke topra denizin altnda kalm olacakt! Set Beyi iilerden birini atnn teki yanna ararak bard: 'Syle artk, burada ne yap ek bu?' teki de bararak yant verdi: 'Eski seddin yklmamas iin, yeni seddin delinmesi gerekiyo bey!' 'Neymi?' 'Yeni seddin delinmesi!' 'Ve yeni topran deniz altnda kalmas m? Bunu size hangi eytan syledi?' 'Hayr efendim, eytan deil; yardmc Ole Peters buradayd; o buyurdu.' Atlnn gzlerini fke brmt, 'Beni tanyor musunuz? Benim olduum yerde Ole Peters buyru ! ekilin oradan, gsterdiim yerlerinize gidin!' diye bard. Duraksadklarn grnce, 'Uzaklan, eytann ninesine snn!' diyerek kr atyla aralarn 'Bey, saknn!' Kalabaln iinden biri byle barrken kudurmu gibi saldran hayvana kar da, bir tekme vuruuyla krei yere frlad, adam da yuvarland. *** Birdenbire, baka bir bekten, insann boazndan ancak lm korkusu annda kabilecek bir ildi. Bir an iin herkes, Set Beyi'yle kr at da, inme inmi gibi durdular. Yalnzca bir ii klavuz gibi kolunu uzatm, eski setle yenisinin birletii kuzeybat kesini iaret e Yalnzca frtnann gmbrtsyle su sesleri duyuluyordu. Hauke eyeri zerinde dnd; orada n u? Gzleri falta gibi ald: 'Tanrm! atlak bu! Eski sette bir atlak!' dedi. Topluluktan bir ses: 'Btn su sizin Set Beyi! Sizin! Bunu Tanr'nn katna birlikte gtrn ye bard. Hauke'nin fkeden kzarm yzn lm beyazl sarmt ki, parlayan ay da bunu daha n bir durumda iki yanna sarkmt, dizginleri de zor tutuyordu. Ama bu da ksa bir an srd; sonra doruldu ve azndan sert bir inleme iitildi. Atn sessizce dndrd ve hayvan soluk onunla birlikte set zerinde douya frlad. Atl keskin gzleriyle her yan inceliyor ve kaf snda karmakark dnceler birbirini kovalyordu: Tanr'nn katna gtrecek suu neydi? B disi durdurmasa yeni seddi delmeyi becereceklerdi; ama onun yreini scak bir duyguyl a dolduran ve kendisinin ok iyi bildii baka bir ey daha vard: Geen yaz Ole Peters'in k konumalar onu durdurmamalyd; sorun buydu ite! Eski seddin zayf olduunu ancak imdi anl hibir eye bakmadan ii yrtmesi gerekiyordu; imdi birdenbire frtnann ierisinde, 'Tan af ediyorum ki, grevimi iyi yapmadm!' diye bard. Solunda, tam atn trnaklarnn yannda deniz kaynyor, nnde, imdi tam bir karanlk ieris leri ve tandk evleriyle eski toprak uzanyordu; gkten gelen zayf k snmt; ancak bir anl delen bir k demeti grlyordu. Bu, adamn yreine bir avuntu gibi geldi; k, be en, karsndan ve ocuundan gelen bir selam olmalyd. ok kr, yksek tepede gvenle otu ukusuz, imdi baka kimseler de yksek yerlere km olmalydlar. Orada, imdiye dek hi g

lkta bir k vard; yukarda da bir k gece karanln deliyordu (belki de bu k kilis rdu). Hauke kendi kendine sylendi: 'Hepsi de, hepsi de gitmi olacaklar! Kukusuz, bi rka tepedeki evler yklacak, sular altnda kalan tarlalar iin kt yllar gelecek, set ve ar onarmak gerekecek! Bunlara katlanacaz. Bana ktlk yapanlara bile yardm etmek isterim Tanrm, bu insanlara ac!' imdi yana, yeni topraa bakyordu; bunun evresinde deniz kprmekle birlikte, ierisinde ge e dinginlii vard. Atlnn gsnden, ister istemez neeli bir ses ykseldi: 'Hauke Haien Se ayanacak ve yz yl sonra bile i grecektir!' Ayaklarnn altnda gk grlemesine benzeyen bir ses onu dlerinden uyandrd; kr at rlemek istemiyordu. Ne oluyordu? At geriye srad ve seddin bir parasnn nnde derinlere arlandn duyumsad. O, gzlerini aarak btn dlemlerini bir yana brakt ve eski seddin nu anlad; hayvan demin n ayaklaryla oraya basmt. Elinde olmakszn at geri ekti; o s rindeki son bulut rts de umu; tatl yldzlar, kprerek ve slk alarak aaya, eski dalgalar aydnlatmt. Hauke akln oynatm gibi oraya bakt; bu insan ve hayvanlar yutan bir tufand. Demin duyum am olduu k bir daha parlad, hl ayn tepenin zerinde yanyordu. imdi yrekliliini praa bakt zaman, nnde, kudurarak aa saldran ve akllara dehet saan burgacn arkas aklak yz adm geniliinde bir alann sularla kaplanm olduunu grd. Onun gerisinde, a arak grebiliyordu. O daha ounu da grmt; iinde bir kadnla bir ocuun oturduu bir ar i tekerlekli kk bir araba, btn hzyla sedde doru koup gelmekteydi; acaba frtnayla u es, kk bir kpein havlamas myd? Byk Tanr! Bunlar onun karsyla ocuuydu; onlar g sular da onlara doru ilerliyordu. Atlnn gsnden bir lk, umutsuz bir lk ykseldi: eriye!' Ama frtna ve deniz acmaszd; onun szleri grlt iinde yitti; ancak pardssn frtna nu at zerinden yuvarlayacakt; arabaysa durmadan saldran dalgalara doru uuyordu. O zam an karsnn, kollarn yukarya, kendisine doru uzattn grd; o da onu grm myd? Ko kusuyla gvenli evden mi uzaklamt? imdi son bir szle ona m sesleniyordu? Bu sorular be nde kouuyor; ama yantsz kalyordu. Birinden tekine, her trl sz duyulmaz olmutu; kula ak dnyann yklmasn andran gmbrt dolduruyor, araya baka sesi brakmyordu. Hauke, frtnann iinde, 'ocuum! Ah Elke; sadk Elke!' diye bard. O zaman, yine nndek bir paras koparak aaya yuvarland ve arkasndan grltyle deniz saldrd. Aada bir d tekerleklerinin dehetli altst olula yukar frladklarn ve sonra kaynayarak amurun ii tklarn grd. Tek bana seddin zerinde kalan atlnn bym gzleri baka bir ey grme 'Her eyin sonu bu!' dedi ve arkasndan, kayg verici seslerle suyun kyn kaplamaya balad e, uuruma doru inmeye balad. Evindeki n hl parladn gryor; ama artk bu tan k olmadn biliyordu. Dorularak kr atn sarlarndan mahmuzlad, hayvan yere yuv a ayaklar zerinde doruldu. Ama adamn gc onu aa doru zorluyordu; yrye ktnda ' diye bard ve sonra, 'Tanrm, beni al; bakalarn esirge!' diye ekledi. Bir mahmuz daha; kr atn, frtna ve dalgalarn zerinde ykselen barmas, sonra aadan, algalardan gelen bouk bir ses, ksa bir direnme... Parlak ay yukardan bakyordu; ama aada, seddin zerinde, az sonra eski topra hemen hemen bsbtn kaplam olan yabanl sudan baka yaam belirtisi kalmamt. Ancak, Hauke Haien if si hl tufan zerinde ykseliyordu; hl oradan k demetleri geliyor ve evlerin yava yava k arazide bulunan kilise kulesindeki tek fener de, titrek klaryla kpkl dalgalarn zer ydnlatyordu." *** Anlatan sustu; ben oktandr nmde duran bardaa elimi uzattmsa da azma gtremedim, elim erinde kald. Ev sahibim, "te bu, Hauke Haien'in yksdr," diyerek yeniden sze balad: "Bunu size, en iyi bildiim biimde anlatmaya altm. Kukusuz, Set Beyimizin evindeki yne i kadn size bunu baka trl de anlatm olabilirdi; nk, yknn iinde unlar da vardr: i; selden sonra eskisi gibi yeniden ay nda Jever adasnda grnr olmu ve btn ky hal i ileri srmlerdir. unlar kesin olarak bilinmektedir: Hauke Haien, kars ve ocuu bu sel boulmutur; yksekteki kilise avlusunda onlarn mezarn bile bulamadm. Belki de cesetler, eddin delindii yerden denize srklenmi ve oradan sonsuz denize karmlardr; bylece ins n kurtularak dinginlii bulmulardr. Ama, Hauke Haien Seddi, bugn yz yl sonra bile hl a ta durmaktadr. Yarn kente giderken, yolun yarm saat uzamasndan ekinmezseniz, bu seddi atnzn ayaklar altnda grebilirsiniz. Bir zamanlar Jewe Manners'in, seddi yapan iin, torunlar konusunda syledii szler, grd i gereklememitir; byledir ite bey: Sokrates'e zehir iirdiler ve efendimiz Hazreti sa'y

mha gerdiler! Bu gibi eyler artk son zamanlarda kolay kolay olmuyor; ama ensesi kaln bir zorba ya da kt bir kimsenin azizlerden saylmas ya da kendimizden bir derece ykse k olan becerikli birinin hayaletler arasnda yer almas; bunlar her zaman olabilen ey lerdir." Adamcaz bunlar syledikten sonra ayaa kalkt ve dary dinleyerek, "Orada durum deimi enceredeki yn rty ekti. Darda parlak bir ay vard. Sonra szn srdrerek, "Bak dalyorlar; evlerine gidecekler. teki kyda yklan bir yer yok sanrm; su inmi," dedi. Ben onun yannda durarak dar baktm, yksekteki bu pencereler, seddin hizasndan yukarda b lunuyorlard. Durum onun dedii gibiydi. Barda elime aldm ve kalann ierek, "Bu akam i ederim, sanrm artk uyuyabiliriz!" dedim. Ufak tefek retmen, "Uyuyabiliriz; size btn y mle iyi geceler dilerim!" dedi. Aa inerken, koridorda, konukevinde brakm olduu haritay almaya gelmi olan Set Beyi'ne adm. Bana, "Her eyi atlattk. Ama, bizim retmen sizi sanrm iyice aydnlatm olmal, o ndir!" dedi. "Evet, akll bir adama benziyor!" "Doru, kukusuz yle... ama sanrm gzlerinize gvenirsiniz. te yanda, nceden sylediim yklmtr!" Ben omuzlarm silkerek, "Bunun zerine uyumak der! yi geceler dilerim, Set Beyi!" dedim. O glyordu: "yi geceler!" Ertesi sabah, geni ve ykk alann zerinde ykselen altn gibi parlak gne nn altnd i zerinden atmla kente doru yola ktm.

You might also like