You are on page 1of 336

1.-9.

BASK Can Yaynlan 1983, 1984, 1985, 1986, 1987, 1990, 1991, 1992, 1993 letiim Yaynlan 303 ada Trke Edebiyat 26 ISBN 975-470-444-9 1994 letiim Yaynclk A. . 10.-13. BASKI stanbul, Austos 1994-Aralk 1994 14.-15. BASKI stanbul, Mart 1995-Austos 1995 16.-17. BASK stanbul, Mart 1996-Kasm 1996 18. BASKI istanbul, Ekim 1997 19. BASKI 20. BASKI 21. BASKI 22. BASKI 23. 24. stanbul, Mays 1998 stanbul, ubat 1999 stanbul, Ekim 1999 stanbul, Haziran 2000 BASKI stanbul, Aralk 2001 BASKI stanbul, ubat 2003 BASKI stanbul, Haziran 2004 BASKI stanbul, Temmuz 2005

25. 26. 27. BASKI stanbul, Ekim 2006

KAPAK Hakk Msrlolu DZCI Remzi Abbas UYGULAMA Hsn Abbas DZELT Meliha ztoprak - Nezihe Abbas MONTAJ ahin Eyilmez BASKI ve CLT Sena Ofset

l e t i i m Yaynlar Binbirdirek Meydan Sokak letiim Han No. 7 Cagalolu 34122 stanbul Tel: 212.516 22 60-61-62 Faks: 212.516 12 58 e-mail: iletisim@iletisim.com.tr vveb: www.iletisim.com.tr

Sessiz Ev
Prvc de la decouverte europeenne, Keif dl, 1991) 1991 (Avrupa

ORHAN PAMUK

O R H A N P A M U K 1952'de stanbul'da d o d u ve Cevdet Bey ve O u l l a n ve K a r a Kitap adl romanlarnda anlatgna benzer b i r ailede, Nianta'nda b y y p yetiti. N e w York'ta geirdii y l dnda hep stanbul'da yaad. Liseyi Robert Koleji'nde bitir d i , stanbul Teknik niversitesi'nde y l m i m a r l k o k u d u , 1976'da stanbul n i versitesi Gazetecilik Enstits'n b i t i r d i . o c u k l u k ve genliinde ressam o l m a y hayal eden P a m u k 1974'den balayarak dzenli b i r ekilde yaz yazmay kendine i e d i n d i . l k r o m a n Cevdet Bey ve Oullan 1979'da M i l l i y e t Yaynlan Roman Yanmas'n kazand. kuak stanbullu b i r tccar ailesini hikaye eden ve 1982'de y a y m lanan bu kitap 1983 O r h a n K e m a l R o m a n d l ' n de ald. A y n y l i l k basks kan Sessiz Ev ile 1984 Madaral R o m a n d l ' n ve bu k i t a b n Fransa'da kan e virisiyle de 1991 Prix de la decouverte europeenne'i (Avrupa Keif d l ) kazand. 1985'de yaymlanan ve Venedikli b i r kleyle b i r O s m a n l l i m i arasndaki i l i k i y i anlatan tarih r o m a n Beyaz Kale P a m u k ' u n n n y u r t iinde ve y u r t dnda ge niletti. Nevv York Times gazetesinin "Dogu'da b i r yldz y k s e l d i " szleriyle karla d bu k i t a p , belli bal b t n Bau dillerine evrildi. 1990'da yaymlanan K a r a Ki tap, karmakl, zenginlii ve d o l u l u u y z n d e n ada T r k edebiyann ze r i n d e e n fazla tartlan v e e n o k o k u n a n r o m a n l a n n d a n b i r i o l d u . P a m u k ' u n 1991'de Rya a d m verdii bir k z dodu. m e r K a v u r ' u n ynetmenliini yap G i z l i Yz f i l m i n i n senaryosunu P a m u k 1992 y l n d a kitaplatrd. 1994te yaymla n a n ve esrarengiz b i r kitaptan etkilenen niversiteli genleri hikye ettii Yeni Hayat adl roman T r k edebiyann e n o k o k u n a n k i t a p l a n n d a n biridir. 1998'de y a y m lad O s m a n l n a k k a l a n m n hayat ve sanatlan zerine Benim A d m K r m z adl ta rih r o m a n olaanst b i r ilgi g r d . A y n kitap 2001 y l n d a yaymland pek o k yabanc lkede y l n en i y i yabanc kitab olarak karland. P a m u k , genliinden beri t u t t u u defterler, dergi ve gazetelere yazd yazlar, denemeler, eletiri yazlan, rportajlar ve gezi n o t l a n n d a n yapt titiz b i r seme ile daha nce yaymlanmam "Pencereden B a k m a k " adl u z u n hikyesini 1998'de t e k i Renkler balyla kitaplaurd. Son r o m a n K a r , sadece Trkiye'de deil t m dnyada b y k bir ilgiyle kar land. Kar, ksa srede 20 dile evrildi ve yaymland t m lkelerde best-seller listelerinde yer ald. stanbul adl son k i t a b , yazann 22 yana kadarki hatralan ile ehir h a k k n d a k i d u y g u ve dncelerinin yaratc b i r t o p l a m . O r h a n P a m u k ' u n k i taplan o t u z u n zerinde dile evrildi ve b t n dnyada i k i m i l y o n a y a k n satt.

1
"Yemek hazr Bykhanm," dedim. "Masaya buyurun." Bir ey demedi. Bastonuna dayanm yle dikiliyordu. Gittim, koluna girdim, getirip masaya oturttum. Yalnzca mrldand. Mutfaa indim, tepsisini alp getirdim, nne koydum. Bakt, ama yemee dokunmad. Sylenerek boynunu uzatnca aklma geldi. Peetesini kardm, kocaman ku laklarnn altna uzanarak baladm. "Ne yaptn gene bu akam?" dedi. "Neler uydurdun ba kalm?" "mambayld," dedim. "Dn istemitiniz ya!" "lenki mi?" Taban nne ittim. ataln ald, sylenerek patlcan kartrd. Biraz didikledikten sonra yemeye balad. "Bykhanm, salatanz da burada," dedim, ieri gittim. Bir patlcan da kendime aldm, oturdum, ben de yemeye baladm. Biraz sonra, "tuz," diye seslendi. "Recep, tuz nerede?" Kalktm, gittim, kp baktm, elinin altnda duruyor. "te ya tuzunuz!" "Bu da yeni kt," dedi. "Ben yerken niye ieri gidiyor sun?" Cevap vermedim. "Yarn gelmiyorlar m?" "Geliyorlar Bykhanm, geliyorlar!" dedim. "Tuz serp meyecek misiniz?" "Karma sen!" dedi. "Geliyorlar m?" "Yarn leyin," dedim. "Telefon ettiler ya..."

"Baka nen var?" Yarm patlcan geri gtrdm, temiz tabaa gzelce fasulye koyup gtrdm. Fasulyeyi de tiksinerek kartrmaya ba laynca ieri gittim, oturdum, ben de yiyorum. Biraz sonra, bu sefer, biber, diye seslendi, ama duymam gibi yaptm. Sonra meyve, diye seslendi, gittim meyve ksesini nne ittim. Kemikli, ince eli eftalilerin zerinde yorgun bir rmcek gibi ar ar gezinmeye balad. Sonunda durdu. "rk hepsi! Nereden buldun sen bunlan, aa altlarndan m topladn?" "rk deil, Bykhanm," dedim. "Olgun. En iyi eftaliler bunlar. Manavdan aldm. Burada eftali aac kalmadn siz de biliyorsunuz..." Duymazlktan geldi, eftalilerden birini seti. Ben ieri gittim fasulyemi bitiriyordum ki, "z!" diye seslendi. "Recep, neredesin, zsene!" Kotum, gittim, peetesine uzanrken baktm eftalinin yarsn brakm. "Bari kays vereyim size Bykhanm," dedim. "Sonra acktm, diyorsunuz, gece beni uyandryorsunuz." "Teekkr ederim," dedi. "Daha o aa dkntlerini yi yecek kadar olmadm kr. z unu!" Uzanp peetesini zdm, azn silerken yzn bu ruturdu, dua eder gibi de yapt. Ayaa kalkt. "kar beni yukar!" Bana yasland, biraz ktk, merdivenin dokuzuncu basa manda gene durduk, nefes aldk. "Odalarn da hazrladn m?" dedi nefes nefese. "Hazrladm." "Peki haydi," dedi, daha da yklendi. Gene ktk, son basamaa varnca, "On dokuz, kr!" dedi, odasna girdi. "Lmbanz yakn!" dedim. "Ben sinemaya gideceim." "Sinemaym!" dedi. "Koca adam. Ge kalma bari." "Kalmam."

Aa indim, fasulyemi bitirdim, bulaklar ykadm. nlm kardm, kravatm yerinde, ceketimi aldm, czdanm da tamam. ktm. Denizden serin serin esiyormu, houma gitti; incirin yapraklar da hrdyor. Bahe kapsn kapadm, plaja doru yrdm: Bizim bahenin duvar bitince kaldrm ve yeni beton evler balad. Balkonlarnda, kk, dar bahelerinde oturuyorlar, televizyonlarn amlar haberlere bakyorlar, dinliyorlar; mangallarn banda kadnlar var, onlar da yle, beni grmyorlar. Izgaralarda et ve duman: Aileler, hayatlar; merak ederim. K gelince ama, kimsecikler kalmaz, o zaman bo sokaklarda kendi ayak seslerimi duyar rperirim. dm, ceketimi giydim, yan sokaklara saptm. Hepsinin ayn saatte televizyona bakarak yemee otur duunu dnmek tuhaf! Ara sokaklarda geziniyorum. Kk alana alan sokaklardan birinin ucuna bir araba yanat, iinden stanbul'dan yeni gelen bir yorgun koca kt, elinde anta evine girdi, sanki haberlere bakarak yenilecek yemek iin geciktii iin tellyd. Yeniden kyya gelince smail'in sesini duydum. "Milli piyango, alt gn kald." Beni grmedi. Ses de etmedim. Ba aa yukar inip karak lokanta masalar arasnda geziniyordu. Sonra bir masadan a rdlar gitti, eildi, beyaz elbiseli, salar kurdelal bir kza pi yango destesini uzatt. Kz arbal seiyor, annesiyle babas memnun glmsyordu; dndm artk, bakmyorum. Ses et seydim, smail beni grseydi, topallayarak hzla yanma gelirdi. Bize niye hi ugramyorsun abi, derdi. Eviniz uzak smail, derdim, hem de yokuta. Evet, haklsn, derdi, Doan Bey o paray bize verdiinde, ben yokuta deil burada toprak alsaydm abi, derdi, ah, o zaman istasyona yakn diye orada alacama deniz kysnda alsaydm Recep, ben bugn milyonerdim, derdi. Evet, evet: Ayn szler. Gzel kans da susar bakar. Niye gideyim? Ama bazan isterim, konuacak tek kii bulamaynca k geceleri isterim ve giderim, ama hep ayn szlerdir.

Ky gazinolar bombo. Televizyonlar ak. ayclar yzlerce bo barda yanyana dizmiler, byk gl ampuller altnda hepsi tertemiz parlyor. Haberlerin bitmesini, kalabaln sokaklara dklmesini bekliyorlar. Kediler bo masalarn altnda. Yrdm. Mendirein te yanna sandallar ekilmi. Kk, kirli kumsalda kimsecikler yok. Kyya vurup kurumu yosunlar, ieler, plastik paralar... Sandalc brahim'in evini ykacaklarm, kahveyi de diyorlar. Kahvenin aydnlk camlarn grnce birden heyecanlandm. Biri vardr belki, kt oy namayan biri, konuuruz, sorar, naslsn, anlatrm, dinler, e sen naslsn, anlatr dinlerim: Televizyonun sesini ve uultuyu bastrmak iin bararak: Arkadalk. Belki birlikte sinemaya bile gideriz. Ama kahveye girince hemen keyfim kat, nk o iki gen gene oradayd. te: Beni grnce neelendiler, birbirlerine bakarak gldler, ama grmedim ben sizi, saatime bakyorum, bir arkada aryorum. Orada, solda Nevzat oturuyormu, kt oynayanlar seyrediyor. Gittim yanna, sandalyeye kp oturdum. Memnunum, Nevzat'a dnp glmsedim. "Merhaba," dedim. "Naslsn?" Bir ey sylemedi. Televizyona baktm biraz, haberlerin sonunu veriyor. Sonra dnen ktlara ve onlara bakan Nevzat'a baktm, el bitsin diye bekledim, bitti, ama benimle deil aralarnda konutular ve gltler. Sonra gene balad ve gene daldlar ve gene bitti. Ktlar yeniden datlrken artk bir ey diyeyim bari dedim. "Nevzat, bu sabah verdiin st iyiydi." Gzn ktlardan ayrmadan ban sallad. "Biliyor musun, yal st, iyi oluyor." Gene ban sallad. Saatime baktm, dokuza be var. Sonra televizyona baktm; dalmm, genlerin kkrdadklarn ok sonra farkettim. Ellerindeki gazeteyi grnce korkuyla d ndm: Aman Allahm, yoksa gene bir resim mi var? nk

bir bana, bir gazeteye bakyorlar, irkin irkin glyorlard. Aldrma Recep! Ama gene de dndm sonra: Bir resim, bazan koyarlar gazeteler; acmaszdrlar; altna da plak kadnlarn ve hayvanat bahesinde yavrulayan aylarn resmini bastklarnda yazdklar gibi sama sapan ve haksz bir yaz yazarlar. Birden Nevzat'a dndm ve hi dnmeden, "Naslsn?" dedim. Bireyler mrldanarak bir an bana dnd, ama aklm re simde olduu iin syleyecek bir ey bulamadm ve konuma frsatn da kardm. stelik sonra bo bulunup gene o iki genten yana baktm. Gzgze gelince daha da yltlar. Bam evirdim. Masaya bir papaz dt. Kt oynayanlar kfrletiler ve sevinip zldler. Sonra yeni bir oyun balad; ktlar ve sevinler yer deitirdi: Bir resim mi var? Birden aklma geldi: "Cemil!" diye seslendim. "Buraya bir ay!" Bylece biraz olsun unutabilmek iin oyalanacak bir ey buldum, ama ok srmedi, aklm genlerin glerek bakt gazeteye gene takld. Bir daha dnp baktmda gazeteyi Cemil'e vermilerdi, o da gsterdikleri yere bakyordu. Sonra Cemil, benim huzursuz baktm grnce rahatsz oldu ve birden azarlayc bir sesle genlere bard: "Arszlar!" te, ok da yaydan kt. Artk farketmemiim gibi yapamam. oktan kalkp gitmeliydim buradan. Genler kahkaha at yorlar. "Ne var Cemil?" dedim. "Ne var o gazetede?" "Hi!" dedi. "Tuhaf!" Merak dayanlr gibi deil. Kendimi tutmaya altm, ama gcm yok. Bylenmi gibi sandalyeden indim, sessizleen genlerin yanndan geerek Cemil'e doru ar ar yr dm. "Versene o gazeteyi!" Gazeteyi saklamak ister gibi bir hareket yapt. Sonra sulu sulu:

"Tuhaf!" dedi. "Byle bir ey olabilir mi? Bunun asl var mdr?" Sonra genlere dnerek, "Arszlar!" dedi ve sonunda, ok kr gazeteyi uzatt. Gazeteyi a kurt gibi elinden kaptm, atm; yreim hzla atyor. Boulur gibi, heyecanla gsterdii yere bakyorum ama, hayr, yok bir resim. "Nerede?" "urada!" dedi Cemil, merakla, parmann ucuyla do kundu. Gsterdii yeri hzl hzl okudum: Tarih kesi... skdar'n tarih hazineleri... air Yahya Kemal ve skdar... Daha altta kk balklar: Rum Mehmet Paa Camii... Ahmediye Camii ve emesi... emsi Paa Camii ve Ktphanesi... Sonra Cemil'in parma ekine ekine aa indi ve grdm: skdar'daki Cceler Evi! Yzme kan bast. Bir solukta okudum: Bunlardan baka, skdar'da bir zamanlar, bir de cceler evi bulunmaktayd. Sradan insanlar iin deil, cceler iin yaplm olan bu evin, hibir eksii yoktu. Yalnzca, odalarnn, kaplarnn, pencerelerinin, merdivenlerinin boyutlar ccelere greydi ve ortalama bir insann ieri girebilmesi iin iki bklm olmas gerekirdi. Sanat tarihisi hocamz Prof. Dr. Sheyl Enver'in aratrmalarna gre, bu evi ccelerini ok seven, I I . Sultan Mehmet'in zevcesi ve I. Sultan Ahmet'in valideleri Handan Sultan yaptrmtr. Bu kadnn ccelerine olan ar dknlnn Harem tarihimizde nemli bir yeri vardr. Handan Sultan, lmnden sonra, ok sevdii bu sevimli dostlarnn rahatsz edilmeden, huzur iinde birlikte yaamalann arzu etmi, bunun zerine Saray'n bamarangozu Ramazan Usta seferber edilmiti. Doramalarnn ve ahap iiliinin mkemmeliyetinin bu evi kk bir aheser haline getirdii sylenmektedir. Fakat, ayn yllarda skdar' gezen Evliya elebi'de sz edilmedii iin, gerekten byle tuhaf ve ilgin bir ev olup olmadn kesinlikle bilemediimizi

sylemeliyiz. Gerekten var idiyse bile, bu tuhaf ev skdar' kasp kavuran 1642'deki nl yangnda yok olmu olmal. Allak bullak oldum. Bacaklarm titriyor, srtm terden s rlsklam. "Bover, Recep!" dedi Cemil. "Ne aldryorsun sen bu ar szlara?" Gazeteyi bir daha okumak iin iimde korkun bir istek var, ama gcm yok. Nefes alamayacak gibiyim. Gazete elimden kayp yere dt. "Otursana yle," dedi Cemil. "Rahatlarsn. Alndn, zldn." Sonra, genlere dnerek, bir daha, "Arszlar!" de di. Ben de bacaklarmn zerinde sallanarak onlara baktm. Sinsi bir merakla beni seyrettiklerini grdm. "Evet," dedim. "zldm." Biraz sustum ve dinlendim ve sonra btn gcm toplayp yeniden konutum. "Ama cce olduum iin zlmyorum," dedim. "nsanlar ellibe yandaki bir cceyle alay edebilecek kadar kt ol duklar iin zlyorum asl ben." Bir sessizlik oldu. Kt oynayanlar da duydular galiba. Nevzat'la gzgze geldik; anlad m? Genler nlerine ba kyorlar, galiba biraz olsun utandlar. Bam dnyor, tele vizyon uulduyor. "Arszlar!" dedi Cemil bo bo. "Dur yahu, Recep," dedi Cemil. "Nereye?" Cevap vermedim. Sallana sallana birka kk adm attm, kahvenin canl klarn arkamda braktm. Dardaym gene, serin, karanlk gecenin iindeyim. Yryebilecek gibi deilim ama, kendimi zorlayarak birka adm daha attm, sonra mendirein kenarndaki babalardan birine oturdum. Temiz havay derin derin iime ektim, yreim hl hzl hzl atyor. Ne yapmal? Uzaktaki gazi nolarn, lokantalarn klar parlyor; aalara renkli lmbalar asmlar, o klar altnda, birbirleriyle konuan, yemek yiyen insanlar var: Allahm!

Kahvenin kaps ald, Cemil'in seslendiini duydum. "Recep, Recep! Neredesin?" Sesimi karmadm. Beni grmedi, ieri girdi. ok sonra, Ankara'ya giden motorlu trenin homurtusunu duyunca kalktm. Saat dokuzu on geiyor olmalyd ve yle dnyordum: Hepsi kelime deil mi bunlarn, hepsi bolua yaylr yaylmaz yok olan ses bulutu deil mi, sanki? Biraz ra hatladm ama, eve dnmek istemiyorum, baka yapacak ey de yok: Sinemaya gideceim. Terim soumu, yreim yavalam, daha iyiyim imdi. Derin derin nefes aldm ve yrdm. te kahve arkada kald; beni ve kelimeleri unutmulardr bile, televizyon uulduyordur, Cemil kovmadysa genler alay edecek yeni birini anyorlardr; ite gene caddedeyim, kalabalk yar, yemeklerini yediler, televizyonlarnn bana bir daha gemeden, gazinolara oturmadan nce bir sindirim yry yapyorlar. Dondurma yerler, konuurlar, selmlarlar, ka dnlar ve ak-amstleri stanbul'dan dnen kocalar ve bireyler yiyen ocuklar; birbirlerini tanrlar ve yeniden selmlarlar. Lokantalann nnden getim, smail yok. Belki elindeki biletleri bitirmi, evinin yokuunu kyordur. Sinema yerine ona gitseydim, konuurduk. Ama ayn szlerdir: Cadde iyice kalabalklat. Dondurmaclarn nnde bekleyen arabalar, yanyana yryen l, drtl topluluklar trafii durduruyor. Kravatm ve ceketim yerinde ama, bu kadar kalabala dayanamam ben; ara sokaklara saptm. Televiz yonlarn mavi yla aydnlanan dar sokaklarda parkedilmi arabalar arasnda ocuklar saklamba oynuyor. Kkken bu oyunu iyi oynayabileceimi dnrdm, ama o zamanlar smail gibi onlar arasna girecek cesareti kendimde bula mazdm. Oynayabilseydim ama, en iyi ben saklanrdm, belki de buraya, annemin veba varm dedii hann ykntlar arasnda, kyde de mesela, ahra saklanrdm ve hi dar kmasaydm kiminle alay ederlerdi bakalm, ama annem beni arard, smail, abin nerde derdi, smail burnunu eker, ne bileyim ben derdi ve o srada ben onlar dinliyor olurdum

ve anne ben gizlice, tek bama yaarm anne, derdim, kimseye grnmeden ve bir tek annem o kadar ok alard ki, peki, peki, dar kyorum derdim, bak buradaym ite, artk gizlenmiyorum anne, derdim ve annem neden gizleniyorsun olum, derdi ve belki de hakldr diye dnrdm ben, gizlenilecek, saklanlacak ne var? Bir an unuturdum. Anacaddeyi hzl hzl geerken onlar grdm: Stk Bey, bym, evlenmi, yannda kars ve boyu benim kadar ocuu bile var. Tand beni, glmsedi, duraklad. "Merhaba Recep Efendi," dedi. "Naslsn?" Her zaman ilk onlar konusun diye beklerim. "Merhaba Stk Bey," dedim. "Teekkr ederim." El sktk. Karsyla deil. ocuu korku ve merakla ba kyor. "ekerim, Recep Efendi Cennethisar'n en eskilerindendir." Kans glmseyerek ban sallyor. Sevindim, burann eskisi olmakla gururlanrm. "Babaanne iyi mi?" "Eh," dedim. "Bykhanm hep ikyet eder!" "Ka yl oluyor!" dedi. "Faruk nerelerde?" "Yarn geliyorlar," dedim. Karsna dnd, Faruk Beyin ocukluk arkada olduunu anlatmaya balad. Sonra el skmadan, yalnzca balarmzla selmlatk, ayrldk. imdi karsna ocukluundan sz ediyordur, benden de sz eder, kkken onlar nasl kuyuya gtrp kefal avlamay gsterdiimden ve o zaman ocuk artk soruyu sorar: Baba der, niye o adam yle kk? nk annesi onu evlenmeden dourmu derdim eskiden. Stk evlenmi. Faruk Bey de evlendi, ama ocuu olmad ve annem de tam tersi olduu iin annemi ve bizi Bykhanm kye yollatm. Yollatmadan nce kelimeleri ve sonra asl bastonuyla annemi ve bizi sktrrken, annem, yapmayn Bykhanm, demi, ocuklarn ne gnah var? Ben de iittiimi sanyorum bazan o szleri, o korkun gn...

Sinemann sokana girdim, mzii duydum, filmden nce alarlar. Buras iyi aydnlatlr. Resimlere baktm: Cennette Bulualm. Eski film: Hlya Koyigit, Ediz Hun bir resimde sarlmlar birbirlerine, sonra Ediz hapishanede, sonra Hlya ark sylyor, ama hangi srayla olduunu filmi grmeden anlayamaz kimse. Resimleri, belki de bunu bildikleri iin dan asarlar; insan merak eder. Gieye gittim, bir tane ltfen, bileti kesip uzatt, teekkr ederim, sordum: "Film gzel mi?" Grmemi. Bazan, birden byle konumak isteyiveriyorum. Gittim, yerime oturdum, bekledim. Biraz sonra film balad. nce tantlar, kz arkc ve onu beenmiyor, ama bir gn ocuk onu onlardan kurtarnca beeniyor ve sevdiini anlyor, ama babas bu evlilie kar kyor. Sonra ocuk hapse girdi. Ara verdiler, yerimden kalkp kalabala kmadm. Sonra gene balad ve kz gazinonun sahibiyle evlendi, ama ocuklar olmad ve olsun diye bir ey yapmadlar. Kocas o kt kadnn peinden gidince, Ediz de hapisten kanca Boaz Kprs'ne yakn bir evde bulutular ve Hlya Koyigit ark syledi. O arky dinlerken biraz tuhaf oldum. Sonunda, onu kt kocadan kurtarmak isterken o zaten cezasn kendi bulunca anlald ki artk evlenebilirler. Babas arkalarndan sevinle bakyor ve onlar yolda kolkola yryorlar, yryorlar, gittike klyorlar ve SON. Iklar yand, dar kyoruz, fsr fsr filmden sz ediyor herkes. Ben de birisiyle filmden konumak isterdim. Saat onbiri on geiyor, Bykhanm bekliyordur, ama eve dnmek istemiyorum. Plajn yokuuna doru yrdm. Belki eczac Kemal Bey nbetidir, belki uyku tutmamtr. Rahatsz ederim, konu uruz, anlatrm, kardaki bfenin aydnlnda baran araba yartran genlere bakarak dalgn dalgn dinler. Eczanenin klarnn yandn grnce sevindim: Yatmam. Kapy atm, ngrak ald. Hay Allah: Kemal Bey deil, kars. "Merhaba," dedim, biraz durdum. "Bir aspirin istiyorum."

"Kutu mu, tane mi?" dedi kars. "ki tane. Bam aryor. Biraz canm sklyor... Kemal Bey..." diyordum, dinlemiyor ki. Makas alm aspirini kesiyor, verdi. Paray veriyordum: "Kemal Bey sabah bala kt m?" dedim. "Kemal yukarda uyuyor." Bir an tavana baktm. Tavann iki kar stnde, orada uyuyor. Uyansa anlatrdm, belki arsz genler iin bir ey derdi, belki hibir ey demez, yle dnceli, dalgn dar bakard, konuurdum, konuurduk. Karsnn kk beyaz elleriyle brakt parann stn aldm. Sonra hemen tezghn zerinde duran eye dald; fotoroman olmal. Gzel kadn! yi geceler deyip, rahatsz etmeden ktm, ngrak ngrdad. Sokaklar tenhalam, saklamba oynayan ocuklar evlerine girmi. Ne yapaym, eve dnyorum. Bahe kapsn rttkten sonra pancurlar arasndan Bykhanm'n n grdm: Ben yatmadan uyumaz. Mutfak kapsndan girdim, arkadan kilitledim, dolandm, merdivenleri ar ar karken aklma geldi. skdar'daki evin merdivenleri var myd acaba? Hangi gazeteydi o, yarn gidip bakkaldan isteyeyim, sende Tercman var m derim, bizim Faruk Bey istiyor derim, tarihidir, tarih kesini merak etmi... Yukar vardm, odasna girdim, yatanda yatyor. "Ben geldim, Bykhanm," dedim. "Aferin!" dedi. "Sonunda evin yolunu bulabildin." "Ne yapaym, film ge bitti." "Kaplar iyi kapadn m?" "Kapadm," dedim. "Bir ey istiyor musunuz? Ben yat yorum. Sonra beni uyandryorsunuz." "Yarn geliyorlar, deil mi?" "Evet," dedim. "Yataklarn yaptm, odalarn hazrla dm." "Peki," dedi. "Kapm iyi kapa." Kapayp ktm. Hemen yatar uyurum. Merdivenleri ini yorum.

2
Merdivenleri birer birer indiini duyuyorum. Bu saatlere kadar sokaklarda ne yapyor acaba? Dnme Fatma, ire nirsin. Ama gene de merak ederim. Kaplar iyi kapad m acaba sinsi cce? Umurunda deildir k i ! Hemen yatana yatacak ve hizmetinin soyundan geldiini kantlamak iin btn gece horul horul uyuyacak. Dertsiz, tasasz uak uykusuyla uyu bakalm cce, uyu da bana kalsn gece. Ben uyuyamam. Uyuyacam ve unutacam dnrm, ama yalnzca beklerim uykuyu, bekledike bouna beklediimi anlar beklerim. Bu senin uykun kimyasal bir olaydr, derdi Selhattin, her ey gibi uyku da anlalabilir bir olaydr Fatma, bir gn suyun formlnn a iki olduunu buluverdikleri gibi uykunun formln de buluverecekler. Tabii bizim hmbllar deil, gene ne yazk ki, Avrupallar bulacak bunu ve o zaman kimse yorgunluunu alsn diye bu gln pijamalar giyip, gereksiz araflar ve senin iekli gln ve aptal yorganlarnn arasna girip bo yere sabah beklemeyecek. O zaman bir kk i eden bir bardak suya her akam damla damlatp imek bizi deliksiz bir uykudan sabah yeni uyanvermiiz gibi dipdiri ve taptaze yapmaya yetiverecek. O zaman bize kalan o uykusuz saatlerde neler neler yapabileceimizi dnebiliyor musun Fatma, dnebiliyor musun o uykusuz saatleri? Dnmeme gerek yok Selhattin, biliyorum: Tavana ba karm, dncelerden biri beni alp da gtrsn diye tavana bakar bakar ben beklerim, ama uyku gelmez. arap ve rak iebilseydim belki senin gibi uyurdum, ama ben istemem o

irkin uykuyu. Sen iki ie ierdin: Ansiklopedinin yor gunluunu alsn ve aklm asn diye iiyorum ben Fatma, keyif iin deil. Sonra azn ak, horlayarak uyurdun ve ben iinde akreplerle kurbaalarn iftletii bir kuyunun karanlk azn hatrlatan senin o azndan tten rak kokusundan irenerek kaardm. Souk kadn, zavall kadn, buz gibisin, ruhsuzsun sen! Bir kadeh iseydin belki anlardn! Hadi, buyur i Fatma, bak sana emrediyorum, sen kocana boyun emen gerektiine inanmyor musun? Yaa inanyorsun, nk sana yle retmiler, eh o zaman emrediyorum imdi ben sana. , gnah bana yazlsn, hadi i Fatma, senin aklnn kurtuluu iin, bak kocan istiyor bunu senden, hadi ne olur, hay Allah, yalvartyor beni bu kadn, bktm ben bu yalnzlktan, ne olur Fatma, hadi bir kadeh i, yoksa kocana isyan m ediyorsun? Hayr, ben ylan klna girmi yalana kanmam! Hi i medim. Yalnzca bir kere. Meraka kaplmtm. Kimsecikler yokken. Dilimin ucunda tuz, limon ve zehir gibi bir tat. Sonra dehete dtm, piman oldum, hemen azm alkaladm, barda dkp ka kere ykadm ve bam dnecek diye merakla bekledim, yere yklmayaym diye oturdum, aman Allahm, yoksa ben de onun gibi bir sarho mu olacam diye korktum, ama olmad bir ey. Sonra anladm, rahatladm: eytan bana iliemez. Tavana bakyorum. Daha uyuyamam, kalkaym bari. Gittim, pancuru usulca atm, sivrisinekler de bana satamaz nk. Kanatlar hafife ittim, rzgr dinmi; durgun gece: ncir kprdamyor. Baktm, Recep'in snm: Uyumutur hemen, dnecei bir ey yoktur ki ccenin, hemen uyur. Yemek piirmek bir avu amarm ve ardan alveri, ama sonunda ald da eftalinin rdr; stelik saatlerce sokaklarda srttkten sonra. Denizi gremiyorum, ama nereden nereye kadar uzandn ve daha taa nerelere kadar gzkmeden uzanabildiini d nyorum: Koskoca dnya! Grltl motorlar ve rlplak binilen sandallar yoksa gzel de kokar, severim. Crcrbceini

de duyuyorum. Bir haftada bir adm yol gitti. Ben o kadarck bir yol bile deil. Bir zamanlar dnyann gzel bir yer ol duunu dnrdm, ocuktum, aptaldm. Pancurlar ka padm, srgy ektim: Dnya orada kalsn. Yavaa sandalyeye oturdum, masann zerine bakyorum. Sessizlik iinde eyalar. Yars dolu srahi ve iinde su k prdamadan duruyor. mek istediimde cam kapan aarm, tutup kaldrrm, bardaa doldurur, nasl aktna bakar dinlerim; cam tnlar, su ar rldar, serin bir hava oradan oraya oynar; deiiktir beni oyalar, oyalanrm, ama ime yeceim. Daha deil. Zaman blecek eyleri tutumla harcamal. Sa frama bakyorum ve arasna taklm salarm gryorum. Aldm ayklamaya baladm. Benim doksan yandaki zayf ince salarm. Birer birer dklyorlar. Vakit, diye mrldandm, zaman dedikleri ey, dklr. Durdum, fray srtst braktm: Kabuu st devrilmi bir bcek gibi yatt ve beni rpertti. Her eyi byle braksam ben ve bin yl kimse dokunmasa bizlere, her ey bylece bin yl durur. Masann zerinde anahtar, srahi, eyalar: Ne tuhaf; her ey olduu gibi yerinde, kprdamadan! O zaman dncem de biraz buz paras gibi kaskat kesilip renksiz ve kokusuz durur, dururdu. Ama yarn gelecekler ve dneceim. Merhaba, merhaba naslsn sen, sen naslsn, elimi pecekler, mrn ok olsun, naslsnz Babaannecigim, naslsnz, naslsnz Babaanne? Onlar inceleyeceim. Hep bir azdan konumayn, sen gel bakaym buraya, gel yanma. Anlat bakalm, neler yapyorsun? Aldanmak iin soracam biliyorum ve aldanmak iin din leyeceim stnkr bir-iki lf! E bu kadarck m hepsi, Babaannenizle konumayacak msnz? Bakrlar, aralarnda konuur, glrler, duyar anlarm. Sonunda barmaya balarlar. Barma, barma, kulaklarm hamdolsun daha iitiyor benim. Afedersiniz Babaanne, anneannemin kulaklan iyi duymaz da! Ben sizin anneanneniz deil, babaannenizim. Afedersiniz, afedersiniz! Peki, peki anlatn hadi, anlatn bir

eyi, neyi mi, u anneannenizi bari, onu anlatn, ne yapyor? Birden arp susarlar: Ne yapyor sahi bizim anneanne? O zaman grmeyi ve anlamay renmediklerini anlarm, olsun, gene soraym, derim, inanmak iin deil ama, gene de soraym derken ben, onlar unutuvermilerdir bile: Benimle deil, odayla, sorduklarmla deil, kendi dnceleriyle meguller onlar ve ben gene kendi bamaym... Uzanp tabaktan bir kays aldm, yiyor bekliyorum. Hayr, bir yarar olmad. Buradaym, gene eyalar arasndaym, dncede deil. Masann zerine bakyorum. Saat onikiye be var. Saatin yannda kolonya iesi, yannda gazete, yannda mendil. yle duruyorlar. Onlara bakarm, baklarm zer lerinde gezinir ve bana bir ey sylesin diye yzeylerini yoklar, ama o kadar hatrlatmlardr ki artk syleyecek eyleri kalmamtr. Yalnzca bir kolonya iesi, gazete, mendil, anahtar ve saat: Tkrdar ve kimse Selhattin bile, zaman nedir bilmez. Bir an, arkasndan bir bakas ve bir daha kk kk ve oradan oraya giden dncem sakn taklma bu anlardan birine, sra, k dar, dar kalm hadi, zamann ve odann dna. Bir kays daha yedim, ama kamadm. O zaman sanki eyalara daha ok bakarm ve ayn eyle rperip oyalanmak isterim: Ben olmasaydm ve kimse olmasayd eyalar dur duklar yerde sonsuza kadar duracaklard ve o zaman kimse hayatn ne olduunu bilmediini bile dnemeyecekti, kimse! Hayr, oyalanamadm. Sandalyeden kalktm, helaya gittim, ykanp temizlendim, keden sarkan rmcei orada brakp geri dndm. Dmeyi evirince tavandan sarkan lmba snd, yalnz baucumdaki yanyor ve yatama giriyorum. Hava scak, ama yorgansz yapamam ben, ne yapaym, sanlacak bir eydir, altna girilecek, iine gizlenilecek. Bam yasta dayadm, bekliyorum ve uykunun hemen gelmeyeceini biliyorum. Soluk lmbann tavana vurur, crcrbceini dinlerim. Scak yaz geceleri! Ama sanki eskiden yazlar daha scakt. Limonata ierdik,

erbet ierdik. Sokakta deil ama, beyaz nlkl adamlar; annem derdi ki: Evde temiz yaptrr ieriz Fatma; ardan dnyoruz; dkknlarda yeni bir ey yok. Akam babam bekliyoruz, gelir, konuur, biz dinleriz; ttn kokar ve sesi ksrkl konuur. Bir keresinde de dedi: Fatma, seni isteyen bir doktor var. Cevap vermiyorum! Bir doktor varm, ben susuyorum ve babam bir ey sylemiyor, ama ertesi gn bir daha ve ben daha onalt yandaydm ve annem, bak Fatma, dedi doktormu ve ben dndm: Tuhaf ey, acaba beni nereden grm? Korktum ve sormadm ve gene dndm: Doktor. Kurukafa? Sonra babam bir kere daha syledi ve ekledi: Parlak bir gelecei varm Fatma, sordum soruturdum, alkan ve belki biraz hrsl ama, namuslu ve zeki bir adamm, iyi dn. Ben sustum. ok da scakt, erbet iiyorduk: Bilmem ki ben. Sonunda, peki dedim ve o zaman babam beni karsna ald: Kzm baba evinden gidiyorsun, unu kulana kpe et: Erkeklere ok sormamak gerektiini anlatyordu, merak kediler iindir, peki baba, zaten biliyorum, ben sana bir kere daha syleyeyim de kzm, elini de yle koyma, bak trnaklarn da srma artk ka yandasn, peki baba sormam, sormayacaksn, sormadm. Sormadm. Drt yl olmutu ve hl ocuumuz olmamt, stanbul'un havasndanm, sonra anladm, scak bir yaz akam, muayenehanesine deil, dorudan bana geldi Selhattin ve dedi ki: Artk stanbul'da oturmayacaz Fatma! Neden Selhattin, diye sormadm, ama anlatyordu ve eli kolu dengesiz bir ocuk gibi oynuyordu: Artk stanbul'da otur mayacaz Fatma, bugn beni Talat Paa ard ve byle dedi: Doktor Selhattin, sen stanbul'da oturmayacaksn ve siyasetle uramayacaksn! Dedi bana namussuz herif; yok dediim dedik, ben ok kahramanm diyorsun, dedi, seni de tekilerle birlikte Sinop hapishanesine hemen ilk gemiyle yollayalm istemezsin herhalde, ne yapalm, bizimle ok uratn, partiye atp tuttun, ama akl banda bir adama benziyorsun, mantkl ol, evliymisin, doktorsun, iyi bir meslein var, dnyann

her yerinde rahat bir hayat yaayacak kadar para kazanabi lirsin, franszcanz nasldr azizim? Allah beln versin! Anlyor musun Fatma, bu ttihatlar azttlar, hrriyete dayanam yorlar, Abdlhamit'ten ne farklar kald? Peki Talat Efendi, davetini kabul ediyor ve pilimi prtm hemen topluyorsam, sanma ki Sinop zindanndan korktuum iindir: Hayr! Zindan kelerinden deil, sizlere gereken cevab ancak Paris'ten verebileceimi bildiim iin biz Paris'e gidiyoruz Fatma, yzklerinden elmaslarndan bir iki para sat! stemiyor musun, peki, benim imdilik daha babadan kalma malm mlkm var, olmazsa Avrupa'ya deil Selnik'e gideriz, niye memleket dna kalm, am'a gideriz, bak, doktor Rza skenderiye'ye gitmi, oradan ok kazandn yazyor, mektuplarm nerede, bulamyorum, masamn zerine do kunmayn demiyor muyum ben, hay Allahm, Berlin de olur ama, Cenevre'yi hi duydun mu, bunlar Abdlhamit'ten beter oldular, hadi yle akn akn bakacana bavullar, san dklar yap, bir hrriyetinin kars metin olmal, yle deil mi, korkacak bir ey yok. Ben susuyordum ve bir, sen bilirsin, bile demiyordum ve Selhattin daha da konuuyordu ve Abdlhamit'e onlarn Paris'ten yaptklarn, Paris'ten imdi kendisinin, onlara nasl yapacan anlatyordu ve sonra o gn gelince biz Paris'ten trenle nasl zaferle dnecekmiiz! Sonra, hayr, am dedi ve zmir dedi ve akam Trabzon'a da razym diyordu, malmz mlkmz satmalyz Fatma, fedakrla hazr msn? Btn gcm mcadeleye vermek istiyorum da ondan, hizmetilerin, uaklarn yannda syleme Fatma, yerin kula vardr, ama Talat Efendi, zaten senin bana git demene bile gerek yokmu ki: Bu lanet olas stanbul denilen kerhanede artk zaten ben duracak deilim, ama Fatma nereye gidelim, bir ey sylesene! Ben susuyordum ve bu ocukmu diye dnyordum. Evet, eytan ancak bir ocuu bu kadar kandrabilir, cilt kitapla yoldan karlabilecek bir ocukla evlenmiim ben anladm: O geceyars odamdan kmtm, scakt, bir ey ieyim demitim, odasnda k

grnce gittim, kapsn usulca ap baktm ve grdm: Selhattin dirseklerini masaya dayam, ban avularnn iine alm alyor: Soluk lmbadan alayan yze irkin bir k vuruyor. Masann stnde eksik etmedii kafatas da alayan koca adama bakyor. Kapy usulca ektim, gittim mutfaa bir bardak su itim ve demek, ocukmu diye d ndm, ocukmu. Yataktan yavaa kalkyorum ve masaya oturdum, srahiye bakyorum. Su iinde yle kprdamadan durmay nasl be ceriyor? Sanki buna atm, sanki bir srahi su ok alacak bir ey. Bir keresinde, bir ary, zerine bardak kapatp hapsetmitim. Canm skldka yatamdan kalkar bakardm: Bir k yolu olmadn anlayana kadar, bardan iinde iki gn iki gece gezindi ve sonra bir keye ekilip kprdamadan durmaktan ve beklemekten ve neyi beklediini bilmeden beklemekten baka yaplacak hibir ey olmadn rendi. O zaman tiksindim ondan, irendim, pancurlar atm, masann kenarna srkleyerek ektiim barda zerinden kaldrdm ki kasn, ama aptal yaratk uup gitmedi k i ! Masann zerinde ylece kalakald. Recep'i ardm, iren hayvan ezmesini syledim. Gazeteden bir para kopard, ary dikkatle tuttu, pencereden aa brakt. Kyamad. O da onlar gibidir. Bardaa su doldurdum, ar ar iiyorum, bitti. Ne ya paym? Kalktm, yatama girdim, bam yasta yanlamasna koydum ve buraya bu evi yaptrd zaman dndm. Selhattin elimden tutar beni gezdirirdi: Buras muayenehanem olacak, buras yemek odas, buras Avrupa usul mutfak; ocuklarn her biri iin ayr bir oda yaptryorum, nk herkes kendi odasna kapanp kendi kiiliini gelitirebilmeli, evet Fatma, ocuk istiyorum; grdn gibi pencerelere kafes de yaptrmyorum, ne irkin sz, kadnlar ku mu, hayvan m, zgrz hepimiz, istersen beni brakp gidebilirsin, biz de onlar gibi pancur yaptryoruz ve oraya da artk, oras, buras, deme Fatma, ehniin de deil, balkon o kntnn

ad, zgrle alan penceredir ne gzel manzara deil mi, stanbul, taa oradaki bulutlarn altna dyor olmal Fatma, elli kilometre, trenden iyi ki Gebze'de inmiiz, vakit abuk geer, onlarn zaten bu ahmaklar hkmetiyle daha fazla tutunabileceklerini sanmam, belki de ev bitmeden ttihatlar derler de hemen stanbul'a dneriz biz Fatma... Sonra ev bitti ve Doan'm dodu ve yine bir sava kt, ama ttihat ahmaklarn hkmeti hl devrilmiyordu ve Selhattin bana, artk sen bir git stanbul'a, Fatma, diyordu, Talat sana deil, bana yasaklad, sen niye gitmiyorsun, anneni grrsn, baban grrsn, kr Paa'nn kzlarna gidersin, alveri yaparsn, yeni eyler alr giyersin ve sabahtan akama kadar burada diki makinesinin pedaln evirerek ve geceleri ilerle gzelim gzlerini yorarak dikip rdklerini hi olmazsa giyer annene gsterirsin, diyordu, Fatma niye gitmiyorsun? Ama ben hayr diyordum, birlikte gideriz Selhattin, onlar devrilince biz birlikte, ama bir trl devrilmiyorlard. Sonra bir gn gazetede grdm, gn sonra gelirdi Selhattin'in gazeteleri, ama o artk eskisi gibi hemen onlara saldrmyordu. Filistin'den, Galiya'dan ve anakkale'den bile gelen sava haberlerini umursamyordu, kimi gnler, akam yemeinden sonra yle bir kartrmay bile artk unuttuu iin ilk ben okudum o gazeteyi ve ttihatlarn devrildiklerini renip haberi tabann zerine gzel, olgun bir meyve gibi braktm. le yemei iin ansiklopedisinden ban kaldrp aa indiinde hemen grd gazeteyi ve haberi; nk kocaman kocaman yazyordu. Okudu ve hibir ey sylemedi. Ben de sormadm, ama akama kadar bamn zerinde gezdirdii ayak sesleri hi dinmedii iin anladm ki btn leden sonra ansiklopedisine tek kelime yazamam. Akam yemeinde de Selhattin, bir ey sylemeyince yalnzca yle dedim ben: Grdn m Selhattin, devrilmiler? Ha, evet, dedi, hkmet dm deil mi, lttahatlar devleti batrp kamlar, sava da kaybetmiiz! Gzmn iine bakamyordu ve susuyorduk. Sonra sofradan kalkarken gene gzmn iine bakamadan

ve unutmak istedii utan verici bir gnahtan skla skla sz eder gibi dedi ki: Artk stanbul'a ansiklopedi bitince dneriz Fatma, nk bu ansiklopediyle yapacam inanlmaz iin yannda, stanbul'daki ahmaklarn siyaset dedikleri o gnlk, kk samalklar bir hi kalr, ok daha derin ve byk bir i benim burada yaptm, yzyllar sonra bile etkisini srdrecek inanlmaz bir grev; bu ii yarda b rakmaya artk hakkm yok Fatma, hemen imdi yukar kyorum, dedi Selhattin ve hemen yukar kt ve lm kefedene kadar ve kefinden sonra drt ay inanlmaz aclar iinde kvrandktan sonra, azndan kan gelip lene kadar o iren ansiklopedisini otuz yl daha yazd ve yazd iin de ben, bir tek bunun iin sana teekkr ederim Selhattin, bylece, ben yetmi yldr burada, Cennethisar'daym ve senin 'gelecein stanbul'u ve Dinsiz Devleti' dediin gnaha bat maktan kurtuldum ben, deil mi, kurtulmuumdur Fatma, artk rahat uyu... Ama uyuyamyorum ve uzaktan gelen treni dinliyorum, ddn ve sonra uzun uzun motorunu ve taktaklarn. Eskiden bu sesi severdim. Uzaklarda gnahsz lkeler, top raklar, evler, baheler olduunu dnrdm; ocuktum, kolay aldanrdm. Gitti ite bir tren daha, artk duymuyorum; nereye, dnme! Yastm yanamn altnda snm, dnp evirdim. Bam dayaynca imdi kulamn alt serin. K geceleri souk olurdu, ama kimse kimseye sokulmazd. Selhattin horuldayarak uyurdu ve aznn kuyusundan tten arap kokusundan irenen ben, yan odaya geer soukta otururdum. Bir kere de teki odaya getiydim, ktlarna bir bakaym dediydim, bakaym sabahtan akama kadar ne yazyor, ne yazm: nsann dedesi goril maddesi iin yazm; Allah'n varl sorununun, artk bilimlerin Bat'da gsterdii inanlmaz ilerleme sonunda bir gln sorun olarak bir kenara atlverdiine tank olduumuz bu gnlerde yazm; Dou'nun hl ortaan derin ve iren karanlklarnda uyuyor olmas, bizi, bir avu aydn umutsuzlua deil, tam tersi byk bir

alma heyecanna srklemelidir yazm; nk ak olan ey u ki, btn bu bilimi biz, yalnz oradan alp buraya ta mak deil, yeniden bulmak zorundayz da yazm; aradaki ka yzyllk fark daha ksa bir zaman iersinde kapamak iin yazm; imdi bu muazzam almann yedinci yln doldururken gryorum ki Allah korkusuyla aptallatrlm kieler yazm, Allahm, Fatma artk okuma, ama okuyordum; bir yn uyuuu uyandrmak iin ileri memleketlerde pek gln bulunacak bir sr tuhaf eyi demek ben yapmak zorundaym yazm; bari btn bunlar konuabileceim bir dostum olsayd, hayr, tek dostum olmad gibi, bu souk kadndan da umudumu kesiyorum artk, yapayalnzsn sen Selhattin, yazm, yazm; yarn yaplacak iler, bir kk kda yazm; leyleklerin ve kularn g yollar haritas iin Polikovvsky'nin kitabndaki haritadan yararlan, Allah'n ol madn uyuuklara kantlamak iin basit mesel yazm; ama hayr, daha ben okuyamyorum, yeter Fatma, gnah ktlarn frlatp attm ve ldkten sonraki o souk karl gne kadar bir daha kfr dolu odasna bile girmemek zere ben buz gibi odadan katm ve ertesi sabah Selhattin hemen anladyd: Dn gece ben uyurken odama girmisin Fatma? Ben susuyorum. Odama girmi ktlar kartrmsn Fatma? Susuyorum. Kartrm, srasn bozmu, bazlarn yere drmsn Fatma, olsun hi nemi yok, istediin kadar okuyabilirsin, oku! Susuyorum ben. Okudun deil mi, aferin, iyi etmisin Fatma, ne dnyorsun? Susuyorum ya ben. Hep bunu istediimi biliyorsun, deil mi, oku Fatma. Okumak en iyi ey, oku ve ren, nk yaplacak o kadar ok ey var ki, ha? Susuyorum ben. Okuyup uyanrsan bir gn greceksin Fatma, ah ne kadar ok ey yaplacak, ne kadar ok hayatta. Ne kadar ok! Hayr ok az ey var: Doksan yl oldu, biliyorum, ok az: Eyalar, odalar; bakarm, grrm; oradan oraya; sonra biraz vakit; bir trl kapanmayan bir musluktan damlayan dur durulmaz damlalar: Benim gvdem ve kafam iinde, imdi

demindi, demin imdi, gz krpar alr, pancur itilir kapanr, gece gndz, haydi yeni bir sabah; ama aldanmam. Gene de beklerim. Yarn gelecekler. Merhaba, merhaba! mrn ok olsun. El perler, glerler: Tuhaftr elime eilen kafann salan. Naslsnz, naslsnz Babaanne? Ne syleyebilir benim gibi biri? Yayorum, bekliyorum. Mezarlar, ller. Gel uyku gel. Yatakta dndm. Artk crcrbceini de duymuyorum. Ar da gitti. Sabaha ne kald? Sabahlar damlarda kargalar, saksaanlar... erken uyanr onlar duyarm. Saksaanlarn hrsz olduu doru mudur? Kralielerin, prenseslerin m cevherleri; bir saksaan alm, haydi dmler peine. O kuu, o kadar arlkla nasl utuunu merak ederim. Nasl uar bu hayvanlar? Balonlar, zeplinler ve o ocuk, diye yazmt Selhattin: Lindbergh nasl uar? Bir deil, iki ie imise dinlemeyeceimi unutur, yemekten sonra anlatrd. Bugn uaklar, kular ve uma zerine yazdm Fatma, hava maddesini bitirmek zereyim bugnlerde, bak dinle: Hava bo deildir Fatma, taneler vardr iinde ve tpk suyun iinde yzen kayn tuttuu yer kadar suyun arl iinde, ben, hayr, anlamyorum balonlar ve zeplinler nasl uar, ama Selhattin comu, anlatyordu ve her zaman vard sonuca bara bara varyordu: te, bunlar ve her ey bilinmeli, bize gereken bu; bir ansiklopedi; btn doal ve toplumsal bilimler, bilinirse Allah lecek ve biz de, ama ben dinlemiyorum ki artk seni! nc ieyi de imise kudurarak sylediklerini de dinlemiyorum: Evet, Allah yok, Fatma, bilim var artk. Allah'n ld senin, budala kadn! Sonra artk kendini sev mekten ve kendinden irenmekten baka inanaca hibir ey kalmaynca irkin ehvete kaplr, bahedeki kulbeye koard. Dnme Fatma. Bir hizmeti... Dnme... ki de sakat! Baka ey dn! Gzel sabah, eski baheleri, atl arabalar... Gel uyku gel. Elim dikkatli bir kedi gibi uzannca baucumdaki lmba snyor. Sessiz karanlk! Ama pancurlar arasndan szan l bir k var, biliyorum. Eyalar gremiyorum artk, bak-

larmdan kurtuldular, susup kendilerine kapandlar, sanki ben olmadan da durduklar yerde kprdamadan durabile ceklerini sylyorlar, ama ben biliyorum sizleri: Oradasnz, eyalar oradasnz, yaknmdasnz, sanki benim farkmdasnz. Arada bir, biri trdar, sesini tanrm, yabanc deildir, ben de bir ses karmak isterim ve dnrm: inde durduumuz boluk denen ey ne tuhaf! Saat tkrdar ve bler onu. Kesin ve kararl. Bir dnce, sonra bir bakas. Sonra sabah olmu, gelmiler. Merhaba, merhaba! Bir uyumuum, bir uyanmm, vakit gemi uykumu iyi almm. Geldiler, Bykhanm, geldiler! Ben beklerken bir tren dd daha. Nereye? Allahasmarladk! Nereye Fatma nereye? Gidiyoruz biz anne, stanbul yasak bize. Yzklerini aldn m? Aldm! Diki makineni? Onu da. Elmaslarn, incilerini? Onlar btn hayatn boyunca lzm olacak sana Fatma. abuk dn ama! Alama anne. Sandklar, eyalar trene ykleniyorlar. Daha ocuk douramadm, yolculua gidiyoruz, uzaklara kocamla kimbilir hangi lkelere srgnz biz, trene biniyoruz, bize bakyorsunuz, el sallyorum, allahasmarladk baba, alla hasmarladk anne, bakn gidiyorum ben, gidiyorum uzaklara.

3
"Evet," dedi manav. "Ne istiyorsunuz?" "Milliyeti genlerin dzenledikleri bir gece var," dedi Mustafa. "Davetiye datyoruz." Ben antadan davetiyeleri kardm. "Ben yle yerlere gitmem," dedi manav. "Vaktim yok." "Milliyeti genlere yardm iin bir iki tane olsun almaz msn yani?" dedi Mustafa. "Daha geen hafta aldm," dedi manav. "Bizden mi aldn?" dedi Mustafa. "Biz geen hafta burada yoktuk ki." "Ama sen komnistlere yardm ettiysen oras baka!" dedi Serdar. "Yok," dedi manav. "Onlar buraya gelmez." "Niye gelmezler?" dedi Serdar. "Canlar istemedii iin mi?" "Ben bilmiyorum," dedi manav. "Beni rahat brakn. Ben bu ilerle ilgilenmiyorum." "Niye gelmediklerini ben syleyeyim day," dedi Serdar. "Bizden korktuklar iin gelemezler. Biz olmasaydk kom nistler buray da Tuzla gibi haraca balarlard." "Allah korusun!" "Yaa! Tuzla'da vatandaa neler yaptklarn biliyorsun deil mi? lk nce cameknlarn bir gzel indiriyorlarm..." Dnp baktm cameknna: Temiz, geni, prl prl bir cam var. "Sonra gene vermeyince ne yaptklarn da syleyeyim mi?" dedi Serdar.

Ben mezarlar diye dndm, komnistler hep byle ya pyorlarsa Rusya'da mezarlklar azna kadar doludur. Manav da sonunda anlad galiba: Elini beline koymu, yz kpkrmz bize bakyor. "Evet day," dedi Mustafa. "Vaktimiz de yok bizim. Ka liralk istiyorsun?" Grsn diye biletleri kardm ben. "On tane alr," dedi Serdar. "Daha geen hafta aldm," dedi manav. "Peki, tamam!" dedi Serdar. "Bo yere vakit kaybetmeyelim ocuklar. Demek btn arda bir tek bu dkkn varm, camnn erevesinin indirilmesinden korkmayan bir tek bu dkkn... Bari unutmayalm. Hasan, unun numarasn alsana..." Dar ktm, kapnn stndeki numaraya baktm ve ieri girdim. Manavn yz daha da kzarmt. "Peki, day, kzma," dedi Mustafa. "Bizim amacmz sana saygszlk etmek deil. Dedemiz yandasn, biz komnist deiliz." Bana dnd, "Be tane ver yeter bu seferlik." kardm, be bilet uzattm. Manav uzand, tiksinir gibi kenarlarndan tutarak ald. Sonra, ciddi ciddi, davetiyelerin zerini okumaya balad. "Fatura da verelim, ister misin?" dedi Serdar. Ben de gldm. "Saygszlk etmeyin!" dedi Mustafa. "Bu biletlerden bende be tane daha var," dedi manav. Heyecanla ekmecesinin tozlu karanln kartrd, kantrd sonra, sevinle karp gsterdi. "Aynlar deil mi bun lar?" "Evet," dedi Mustafa. "teki arkadalar yanllkla vermi olabilirler. Ama bizden alman gerekiyordu." "Almm ya, ite!" "Be tane daha alsan lr msn be day?" dedi Serdar. Ama ihtiyar pinti duymazlktan geldi, parmann ucuyla biletin bir kesini gsterdi.

"Bu gecenin de vakti gemi," dedi. "ki ay nceymi bu gece. Bak, burada Mays 1980 diyor." "Day, senin bu geceye gitmeye niyetin var m?" dedi Mustafa. "ki ay nceki bir geceye ben bugn nasl gideyim?" dedi manav. Sonunda, be bilet iin az kalsn benim de sabrm tanyordu. Bize okulda bouna retmiler. Sabrl olmak insana hayatta yalnzca vakit kaybettirir, baka bir eye yaramaz. Bu konuda bir kompozisyon yaz deselerdi, beni aktrmak iin frsat kollayan trkecilerin bile sonunda bir 5 vermek zorunda kalaca kadar ok ey bulup yazardm. te: Serdar da benim gibi kzm. Birden gitti, ihtiyar pintinin kulann arkasndaki kalemi cann yakarak oradan ekip ald, biletlerin zerine bireyler yazd, kalemle birlikte geri verdi. "Tamam m day?" dedi. "Geceyi iki ay sonraya aldk. 500 lira vereceksin!" karp sonunda verdi ite 500 liray. Byledir; tatl dilin ylan deliinden karacana yalnzca bizim okulun aptal trke kompozisyon hocalar inanr. O kadar kzmm ki ben de u ihtiyar pintinin bir cann yakaym diyordum, bir ktlk edeyim ona. kyorduk, birden durdum, kap nne dizdii eftali kulesinin en altndan bir tanesini ekip kardm. Ama talihliymi; hepsi devrilmedi. eftalimi antaya koydum. Sonra berbere girdik. Bir kafay tutmu berber, musluun altna sokmu ykyor. Bize aynadan bakt. "ki tane alaym ocuklar," dedi elindeki kafay hi b rakmadan. "Siz isterseniz on tane de alrsnz abi," dedi Mustafa. "Burada da satarsnz." "ki tane brak, yeter, dedim," dedi berber. "Siz dernekten gelmiyor musunuz?" ki tane! Birden tepem att benim. "Hayr iki deil, on tane alacaksn sen," dedim ve on bileti

sayp uzattm. Serdar bile ard. Evet beyler, grdnz, tepem atarsa ite byle olurum ben. Ama berber biletleri almad. "Ka yandasn sen?" dedi. Berberin elindeki sabunlu kafa da bana aynadan bakyor. "Almyor musun?" dedim. "Onsekiz," dedi Serdar. "Kim yollad seni dernekten?" dedi. "ok atelisin sen." Syleyecek bir ey bulamadm ve Mustafa'nn yzne baktm. "Kusura bakmayn abi," dedi Mustafa. "O daha yeni. Sizi tanmyor." "Yeni olduu belli. ocuklar bana iki tane brakn." Cebinden iki yz lira kard. Bizimkiler de hemen beni unutup onunla anlatlar, neredeyse elini pecekler. Demek dernektekileri tandn m burann kral oluyorsun. Bari hi almayayd. ki bilet karp uzattm. Ama dnp almad. "Brak bakaym oraya!" Braktm. Bir ey syleyecektim, sylemedim. "Gle gle ocuklar!" dedi ve eline ald ampuan iesinin ucuyla onlara beni gsterdi. "Okuyor mu bu, alyor mu?" "Lise ikiden beklemeli," dedi Mustafa. "Baban ne i yapyor senin?" Ben susuyordum. "Babas piyangocu," dedi Mustafa. "Dikkat edin bu kk akala!" dedi berber. "ok ateli bu. Hadi bakalm." Bizimkiler gldler. Ben de, artk bir ey syleyeyim dedim, tam, rana eziyet etme, olmaz m, diyecektim, demedim. ran yzne bakmadan dar ktm. Serdar'la Mustafa glyorlar, konuuyorlar, ama ben sizi dinlemem, kafam bozuk. Sonra Mustafa Serdar'a yle dedi: "Berberliini hatrlad, bover." "akal!"

Ben bir ey demedim. Benim grevim bu antay tamak, yeri gelince biletleri karp vermektir. Bizi Cennethisar'dan arp bu ii verdikleri iin ben burada sizinleyim ve esnafla bir olup benimle alay eden ve o kelimeyi syleyip glen sizlerle zaten konuacak bir eyim yok benim, susuyorum. Bir eczaneye girdik sustum, kasaba girdik sustum, bakkalda ve ondan sonraki nalburda ve kurukahveciyle kahvede de yle sustum ve ar bitene kadar ben hi konumadm. En son dkkndan knca Mustafa ellerini ceplerine soktu. "Birer porsiyon kfteyi hakettik artk," dedi. Ben sustum ve o paralan bize kfte yiyelim diye vermiyorlar da demedim. "Evet," dedi Serdar. "Hakettik artk birer porsiyon." Ama kftecide oturunca ikier porsiyon istediler. Onlar ikier yerken ben bir yiyecek deilim. Kfteleri beklerken Mustafa paralar karp sayd: Onyedi bin liraym. Sonra Serdar'a dedi ki: "Niye surat asyor bu?" "akal dememize kzyor," dedi Serdar. "Aptal herif!" dedi Mustafa. Ama ben duymadm, nk duvardaki bir takvime bak yordum. Sonra kfteler geldi. Onlar konuarak, ben ko numadan yedik. Tad da istediler. Ben de revani istedim, houma gitti. Sonra Mustafa tabancay kard ve masann altna tutup oynad. "Versene!" dedi Serdar. O da oynad. Bana vermediler, gltler, sonra Mustafa beline soktu, hesab dedi, kalktk, gittik. ardan kimseden korkmadan getik, hana girdik ve merdivenleri konumadan ktk. Dernee girince, her se ferinde olduu gibi korktum sanki. Kopya ekiyorum da sanki hoca grd m diye aptal aptal heyecanlanyorum da he yecanlandm gren hoca da anlyor... "Btn ar tamam m?" dedi. "Evet, abi," dedi Mustafa. "Sylediiniz yerler."

"Yannda deil mi hepsi?" "Evet," dedi Mustafa. Tabancay ve paralar karyordu. "Ben yalnzca makineyi alaym," dedi o. "Paray Zekeriya Bey teslim alr." Mustafa tabancay verdi. Yakkl adam ieri gitti. Mustafa da gitti. Biz bekliyoruz. Bir ara, ne bekliyoruz, diye dndm; Zekeriya Beyi beklediimizi unuttum sanki de hibir eyi beklemeden bekliyoruz. Sonra bizim gibi biri geldi ve sigara uzatt. mem, ama aldm. Lokomotif biiminde bir akmak kard, sigaralarmz yakt. "Cennethisar'dan gelen lkc arkadalar sizler misiniz?" "Evet," dedim. "Nasl oralar?" Ne demek istiyor diye dndm. Sigarann kirli bir tad var. Sanki ihtiyarladm. "Yukar mahalle bizim," dedi Serdar. "Biliyorum," dedi o. "Ben deniz kysn soruyorum. Tuzla komnistlerin." "Yok," dedim birden ben. "Cennethisar'da, deniz kysnda bir ey yok. Orada zengin sosyetikler var." Bana bakt ve gld. Ben de gldm. "Olsun," dedi sonra. "Hi belli olmaz!" "Yukar mahalle kiminse ky da onlarn olur," dedi Ser dar. "Evet. Tuzla'y da yle aldlar. Aman dikkat edin." Sonra biraz komnistleri dndm. Onlar dnerek ciddi ciddi sigara iiyordum ki birden yle dedi bizimle konuan ve benim cevabm beklemeden de ieri odaya gitti: "Sen yenisin deil mi?" Bir ey sylemem iin vakit brakmad ki! Serdar, evet, diye ban sallamt. Yeni olduumu hemen nasl anlyorlar acaba? Sosyetikler var deyince ben, o glerek ne demek istedi? Serdar da kalkt ieri bir yere gitti, bu sefer ben ortada yle yalnz kaldm, sanki girip kanlar benim yeni olduumu anlasnlar diye beni tek bama brakt Serdar. Ben de tavana bakarak

sigara iiyorum ve nemli eyler dnyorum, girip kanlar beni grnce hemen yle dndm anlayacaklar kadar nemli eyler: Hareketimizin meseleleri. Byle bir kitap vardr, okudum. Derken ben, Mustafa odadan kt ve birisiyle pt ve tam o srada birden herkes kenara ekildi: Zekeriya Bey, evet, geldi. Hemen, odasna girerken, bana bir bakt, ben de ayaa kalkyordum, ama daha tam kalkmamtm. Sonra Mustafa'y ardlar. O gidince ierde ne konutuklarn dndm ve sonra ktlar ve bu sefer ayaa kalktm. "yi!" dedi Zekeriya Bey bizim Mustafa'ya. "Biz gerekince sana gene haber salarz. Aferin!" Sonra bir an bana bakt, ok heyecanlandm ve bana bir ey syleyecek sandm, ama hibir ey sylemedi; yalnzca birdenbire haprd ve tekrar yukar gitti; partiye diyorlar. Sonra Mustafa, demin bizimle konuan ocukla fsr fsr konutu. Bir an benden szettiklerini dndm, ama sama, siyasetten szediyorlardr, nemli eylerden... Dinlediimi ve merakl biri olduumu sanmasnlar diye bakmadm. "Hadi ocuklar," dedi sonra Mustafa. "Gidiyoruz." antay braktm. Konumadan istasyona gidiyoruz, grevini baarm insanlar gibi. Sonra, Mustafa niye hi konumuyor, diye dndm. Artk onlara kzmyorum; beni grevdeyken nasl buldu? stasyondaki bankta oturmu treni beklerken bunlar dndm, sonra oradaki piyangocu dkknn grnce babam, ama babam dnmek istemiyorum imdi ben, ama gene dndm ve ona sylemek istediim eyi mrldandm: Hayatta en nemli ey lise diplomas deildir baba! Tren geldi, bindik. Serdar'la Mustafa gene fsr fsr edi yorlardr. Bir laf sylerler, ya da yle bir aka yaparlar ki beni aptal durumuna drrler. O zaman ben o akaya cevap verecek bir aka aranm, ama hemen bulamam ve ben o cevab ararken onlar benim dalgnlaan yzme bakarak daha da glrler, o zaman ben bazan kzar, kendimi tutamayp bir kfr ederim ve o zaman onlar daha glnce beni daha

da aptal durumuna drdklerini anlarm. O zaman ben yalnz olmak isterim, yalnz olunca hayatta yapabilecei byk eyleri rahat rahat dnebilir insan. Bazan da yaptklar benim anlayamadm bir akadr; aralarnda gz krparlar; imdi o kelimeyi sylerlerken yaptklar gibi: akal! Nasl bir hayvandr acaba? Bir kz vard ilkokulda, snfa ansiklopedisini getirmiti, hayvanlar ansiklopedisi, kaplan diyorsun, ap "K"ya bakyorsun... O ansiklopedi olsayd aar, "akal"a bir bakardm, ama bana gstermezdi o kz. Hayr, kirletirsin! Ulan kaltak, o zaman okula niye getiriyorsun? Sonra o kz stanbul'a gitti tabii, nk babas zengin oldu diyorlard. Bir de arkada vard, banda mavi kordela... Dalmm... Tren Tuzla'ya gelince heyecanlandm, ama korkmadm. Komnistler her an ieri girebilirler. Serdar'la Mustafa da susmular, sinirli sinirli bakyorlar. Bir ey olmad. Tren hareket edince komnistlerin duvarlara yazdklarn okudum: Tuzla faistlere mezar olacak! O faist dedikleri bizmiiz. Biraz kfr ettim. Sonra tren bizim istasyona geldi, indik. Bir ey konumadan yrdk duraa geldik. "ocuklar, benim iim var," dedi Mustafa. "Haydi baka lm!" Minibslerin arasnda kayboluncaya kadar arkasndan baktk. Sonra Serdar'a birden yle dedim ben: "Bu scakta eve gidip ders almak istemiyorum." "Evet," dedi Serdar. "ok scak." "Kafam da bozuk," dedim. Biraz sustum. "Haydi, Serdar," dedim. "Yr kahveye gidelim." "Yok. Ben dkkna gidiyorum. im var." Gitti. Babann bir dkkn varsa senin de kendiliinden iin oluverir! Ama ben okuyorum daha, sizler gibi brakmadm. Ama ne tuhaf; en ok da benimle alay ederler. Serdar'n akam kahveye herkesten nce gidip, akal, diye anlatacana eminim. Bover Hasan, dert etme, etmedim, yokuu kmaya baladm. Cennethisar'a ya da Danca'ya araba vapuruna yetimek iin

nmden hzla geen kamyonlara ve arabalara bakyorum ve sanki yalnz olduumu dnmek houma gidiyor. Ba mdan bir macera gesin isterdim. Hayatta ok ey var, olabilir ama bekliyorsun ite. yle geliyor bana: Sanki olmasn istediim eyler ok yava oluyor ve olurken de onlar d ndm ve beklediim gibi olmuyorlar; hepsi sanki beni fkelendirmek iin ar ar geliyorlar ve sonra birden bir bakyorsun, hemen geip gitmiler bile. Gelip geen u arabalar gibi. Sinirimi bozmaya baladlar, belki birinden biri durur da bu scakta yoku kmam diye bakyorum ama kimsenin seni takt yok ki bu dnyada. eftalimi yemeye baladm, ama oyalanamadm. Keke imdi k olsayd, tek bama plajda dolamak isterdim imdi, ak kapdan, kimseden ekinmeden bo kumsala girerdim: Dalgalar gelir, kyya vurur, ben, ayakkabm s latmasnlar diye, arada bir srayarak, koar, yrrm ve hayatm dnrm, mutlaka nemli biri olacam d nrm, o zaman yalnz btn o herifler deil, kzlar da bana bir baka bakard diye de dnrm ve o zaman canm pis pis sklmaz benim, hele ilerde ne olacam dnnce, o zaman Serdar'a yr kahveye gidelim diyecek kadar da ol mazdm, kendi kendime yeterdim imdi k olsayd. Ama kn okul var, Allah belsn versin, hasta hocalar... Sonra yokuu kan o beyaz Anadol'u grdm. Ar ar yaklarken anladm iinde onlar olduunu, ama sanki utandm da durup el edeceime yan dndm. Geldiler, geldiler ve beni tanmadan geip gittiler. Geip giderken bir an belki de yanldm diye dndm. Nilgn nk biz kkken o kadar gzel deildi ki! Ama arabay kullanan o iman, Faruk'tan baka kim olabilir! Ne iman! O zaman anladm eve deil, nereye gideceimi: Yokuu inerim, gider, kaplarna bakarm, belki cce amcam da grrm, beni ieri alr, tabii utanmazsam ieri girerim, merhaba derim, belki babaanne lerinin elini bile perim, sonra onlara merhaba derim, beni tandnz m, ben ok bydm derim, evet derler, tandk,

kkken ok iyi arkada deil miydik, konuuruz, konu uruz, kkken arkadatk, konuuruz ve bylece belki canmn bu pis skntsn da unuturum ben oraya imdi gidersem.

4
Anadol zorlanarak yokuu karken sordum: "Tandnz m onu ocuklar?" "Kimi?" dedi Nilgn. "Yolun kenarnda yryen maviliyi. O tand hemen bi zi." "Uzun boyluyu mu?" dedi Nilgn. Dnp arkasna bakmt ama, uzaklamtk artk. "Kimdi o?" "Hasan!" "Kim Hasan?" dedi Nilgn bo bo. "Recep'in yeeni." "Ne kadar bym!" dedi Nilgn aknlkla. "Tanya madm." "Ayp yahu!" dedi Metin. "ocukluk arkadamz." "Sen niye tanmadn o zaman?" dedi Nilgn. "Grmedim ki... Ama Faruk syler sylemez anladm kim olduunu." "Aferin, sana!" dedi Nilgn. "ok akllsn sen!" "Demek senin, bu yl tepeden trnaa deitim, dediin de buymu!" dedi Metin. "Yalnzca gemiini unutmusun." "Samalyorsun." "Okuduun kitaplar her eyi unutturmu sana!" dedi Me tin. "Ukalalk etme!" dedi Nilgn. Sustular. Uzun bir sessizlik oldu sonra. Her yl iki yanna yeni ve irkin beton yaplar dikilen yokuu ktk, seyrekleen balar, kiraz baheleri ve incir aalar arasndan getik. El radyosu, zelliksiz bir "hafif Bat mzii" alyordu. Uzaktan

denizi ve Cennethisar' grnce galiba ocukluumuzda duyduumuza yakn bir heyecan duyduk, sessizlikten anladm, ama ok srmedi. Hibir ey konumadan yokuu indik, ksa pantolonlu, mayolu, yank tenli kalabalk ve grlt iinden getik. Metin bahe kapsn aarken, Nilgn; "Kornay alsana abi," dedi. Arabay baheye soktum ve her geliimde sanki daha da eskiyip boalan evi kasvetle seyrettim. Ahap doramalarn boyas dklmt, sarmaklar yan duvardan n duvara atlamt, incirin glgesi Babaanne'nin kapal pancurlarna vuruyordu, alt katn pencere demirleri pas iindeydi. Tuhaf bir duygu sard iimi: Daha nceleri alkanlktan farkedemediim korkun bireyler vard sanki bu evde de imdi aknlk ve kaygyla seziyordum. Byk n kapnn bizim iin alm olan hantal kanatlarnn arasndan gzken Babaanne ile Recep'in ierdeki nemli ve l karanln seyrettim. "Hadi insene abi ne oturuyorsun," diyordu Nilgn. Arabadan inmi eve doru yryordu. Sonra, kk mutfak kapsndan tella kp sallanarak yaklaan Recep'in insan utandran gvdesini grd. Birbirlerine sarldlar, ptler. Kimsenin farketmedigi radyoyu kapadm, arabadan sessiz baheye indim. Recep'in zerinde, her zaman giydii, yan gizleyen ceket, sonra o tuhaf ince kravat vard. Sarldk, ptk. "Merak ettim," dedi Recep. "Ge kaldnz!" "Naslsn sen?" "Eh," dedi utanr gibi. "yiyim. Yataklarnz yaptm, odalarnz hazrladm. Bykhanm bekliyor. Siz daha da m imanladnz Faruk Bey?" "Nasl babaanne?" "yi... ikyet ediyor... Bavullarnz alaym." "Sonra alrz." Recep nden, biz arkadan merdivenleri ktk. Pancurlar arasndan szan tozlu ev ii n, kf kokusunu hatrlayarak

nedense sevindim. Babaanne'nin kaps nne gelince Recep bir an durdu, nefes ald, sonra kurnaz bir neeyle gzleri parlarken bard: "Geldiler Bykhanm, geldiler!" "Neredeler?" dedi yal ve sinirli babaanne sesi. "Niye haber vermiyorsun, neredeler?" zeri iekli mavi yorgana sarlm, srt ardarda dizili yasta dayal, pirin topuzlarn kkken tnlattm yatakta yatyordu. Teker teker elini ptk. Elin beyaz, yumuak ve buru buru derisinin zerinde eski bir dosta rastlam gibi insan sevindiren tandk benler, lekeler vard. Oda da, ba baanne de, eli de ayn kokuyla kokuyordu, "mrn ok olsun!" "Naslsnz Babaanneciim?" "Kt," dedi Babaanne, ama biz bir ey demedik. Babaanne biraz dudaklarn kprdatt, bir gen kz gibi utand, ya da utanyormu gibi yapt. "Hadi imdi siz anlatn bakalm," dedi sonra. karde birbirimize baktk, uzun bir sessizlik oldu. Odann, kf, mobilya cilas, eski sabun, belki nane ekeri, biraz lavanta ve kolonya ve toz koktuunu da dndm. "E, bana anlatacak bir eyiniz yok mu?" "Buraya arabayla geldik Babaanne," dedi Metin. "stan bul'dan buras tam elli dakika sryor." Her seferinde syler bunu ve her seferinde Babaanne'nin inat yz bir an oyalanm gzkr, ama sonra hemen eski haline dner. "Siz eskiden ka saatte gelirdiniz Babaanne?" dedi Nilgn sanki bilmiyormu gibi. "Ben bir kere geldim!" dedi Babaanne gurur ve zaferle. Bir an nefes alp ekledi: "Hem bugn ben soracam, siz deil!" Alkanlkla syledii bu szden de holand galiba ve bir sre bir soru dnd, ama sonra sorarken anlad istedii gibi zekice bir soru soramadgm. "Naslsnz bakalm?"

"yiyiz Babaanne!" Sanki bir yenilgiye uram gibi fkelendi, yzn hiddetle ekitti. Kkken bu surattan korktuum zamanlar olmu tu. "Recep, arkama yastk koy!" "Btn yastklar arkanzda Bykhanm." "Ben bir tane daha getireyim mi Babaanne?" dedi Nilgn. "Sen ne yapyorsun bakaym?" "Babaanneciim, Nilgn niversiteye balad, " dedim ben. "Benim de dilim var abi, merak etme," dedi Nilgn. "Sosyoloji okuyorum Babaanne, bu yl birinci snf bitir dim." "Sen ne yapyorsun?" "Gelecek yl liseyi bitireceim," dedi Metin. "Sonra?" "Sonra Amerika'ya gideceim!" dedi Metin. "Ne var orada?" dedi Babaanne. "Zenginler ve uyank insanlar!" dedi Nilgn. "niversite!" dedi Metin. "Hep birlikte konumayn!" dedi Babaanne. "Sen ne ya pyorsun?" Elimde koca antamla okula gidip geldiimi, geceleri bo evde pineklediimi, yemek yeyip televizyonun karsnda uyukladm sylemedim. Daha, dn sabah niversiteye giderken, iki vaktini beklediimi, tarih denilen eye olan inancm yitirmekten korktuumu ve karm zlediimi de sylemedim. "Doent oldu o, Babaanne," dedi Nilgn. "Babaanne sizi ok iyi grdk!" dedim ben umutsuzluk la. "Karn ne yapyor?" dedi Babaanne. "Geen geliimizde sylemitim ya, Babaanne," dedim. "Boandk biz."

"Biliyorum, biliyorum!" dedi. "Ne yapyor imdi o?" "Yeniden evlendi." "Odalarn hazrladn deil mi sen bunlarn?" dedi Babaan ne. "Hazrladm," dedi Recep. "Baka anlatacak bir eyiniz yok mu?" "Babaanne, stanbul ok kalabalk oldu," dedi Nilgn. "Buras da kalabalk," dedi Recep. "Otursana Recep uraya," dedim ben. "Babaanne bu ev ok eskimi," dedi Metin. "Ben iyi deilim," dedi Babaanne. "ok eskimi Babaanne, buray yktralm, apartman yaptralm, siz de rahat edersiniz..." "Sus!" dedi Nilgn. "Seni duymuyor. imdi sras da de il." "Ne zaman sras?" "Hibir zaman!" Bir sessizlik oldu. Havasz scak odada eyalarn kendi kendilerine genileyip trdadklarn duyar gibi oldum. Pencereden ieri l, sanki yllanm bir k giriyordu. "Bir ey sylemeyecek misin?" dedi Babaanne. "Babaanne yolda Hasan' grdk!" dedi Nilgn. "Bym kocaman olmu." Babaannenin dudaklar bir tuhaf kprdand. "Ne yapyorlar onlar Recep?" diye sordu Nilgn. "Hi!" dedi Recep. "Yokutaki evde oturuyorlar. Hasan lisede..." "Ne anlatyorsun onlara?" diye bard Babaanne. "Kimi anlatyorsun?" "smail ne yapyor?" dedi Nilgn. "Hi!" dedi Recep. "Piyango satyor." "Ne anlatyor size?" diye gene bard Babaanne. "Benimle konuun, onunla deil! Hadi sen k dar, Recep, git mutfana i n ! " "Bir zaran yok ki Babaanne," dedi Nilgn. "Dursun burada."

"Sizi hemen kandrd deil mi?" dedi Babaanne. "Ne syledin onlara? Hemen kendine andrdn m?" "Hibir ey sylemiyorum Bykhanm," dedi Recep. "Demin grdm ama, konuuyor, anlatyordun." Recep kt. Bir sessizlik oldu. "Hadi Nilgn, sen bireyler anlat," dedim ben. "Ben mi?" dedi Nilgn. "Ne syleyeyim?" Biraz dnd, sonra: "Her ey ok pahal oldu, Babaanne," dedi. "Kitap okuya okuya her eyi unuttuunu sylesene," dedi Metin. "Zavall ukala!" dedi Nilgn. "Ne konuuyorsunuz?" dedi Babaanne. Bir sessizlik daha oldu. "Hadi, Babaanne," dedim ben. "Biz kalkalm da odalarmza yerleelim." "Daha yeni geldiniz," dedi Babaanne. "Nereye?" "Bir yere deil!" dedim. "Daha bir hafta buradayz." "Demek syleyecek bir tatl lakrdnz yokmu," dedi Ba baanne. Tuhaf bir zafer havasyla biraz glmsedi de galiba. "Yarn mezarla gideceiz," dedim dnmeden. Recep darda kapnn nnde bekliyordu. Bizi teker teker odalarmza soktu, pancurlar at. Bana gene kuyuya bakan oday hazrlam. Kf, araf ve ocukluk kokusunu hatr ladm. "Eline salk, Recep," dedim. "Oday ne gzel yapm sn!" "Havlunuzu buraya astm," dedi, gsterdi. Sigara yaktm. Birlikte ak pencereden dar bakyorduk. Sordum: "Recep, nasl bu yaz Cennethisar?" "Kt," dedi. "Eski tad kalmad." "Nasl yani?" "nsanlar bir kt, acmasz oldular!" dedi. Dnd anlay bekleyerek yzme bakt. Sonra birlikte plajn uultusunu dinleyerek uzaktaki aalarn arasndan

gzken soka ve denizi seyrettik. Metin geldi: "Abi, arabann anahtarn verir misin?" "Gidiyor musun?" "Bavulumu karp gidiyorum." "Bizim bavullarmz da yukar karrsan arabay yarn sabaha kadar sana veririm," dedim. "Siz ey etmeyin Faruk Bey, ben karrm," diyordu Re cep. "Sen imdi arive gidip vebay aramayacak msn?" dedi Metin. "Neyi arayacaksnz?" dedi Recep. "Vebay artk yarn ararm," dedim. "Hemen imeye mi balayacaksn?" dedi Metin. "Sana ne benim ikimden!" dedim ama fkelenmemitim. "Doru!" dedi Metin, arabann anahtarn ald, gitti. Bir ey dnmeden, biz de, Recep'le birlikte Metin'in arkasndan yrdk, merdivenleri indik. Sonra aklma, mutfaa gidip buzdolabn kartrmak geldi, ama kk merdivenleri indikten sonra mutfaa gideceime te yana saptm, Recep'in odasnn nnden geerek dar araln ucuna gittim. Recep arkamdayd. "amarln anahtar hl burada m?" dedim. Kap kasasnn zerine elimi uzatp tozlu anahtar buldum. "Bykhanm bilmiyor," dedi Recep. "Sylemeyin." Anahtar evirdikten sonra, kapy, amak iin iyice zor layarak itmem gerekti. Arkasna bir ey dm olmal; baktm, ardm: Toz iinde bir kurukafa, kapyla sandk arasna skm. Yerden alp, fledim, neeli gzkmeye alarak Recep'e gsterdim. "Hatrlyor musun bunu?" "Efendim?" "Sen buraya hi girmiyorsun galiba." Tozlu kurukafay zeri ktlarla dolu bir sehpann kenanna braktm. Elime aldm bir cam boruyu ocuk gibi salladm,

sonra paslanm bir terazinin kefelerinden birine koydum. Recep kap eiinde durmu susuyor, benim dokunduklarma korkuyla bakyordu: Yzlerce kk ie, cam krklar, sandklar, kutunun iine atlm kemik paralan, eski gazeteler, pasl makaslar, cmbzlar, anatomi ve tp zerine franszca kitaplar, kutular dolusu kt, tahtalara yaptrlm ku ve uak resimleri, gzlk camlar, yedi rengi blnm bir daire, zincirler, kkken pedalna basp arabaclk oynadm diki makinesi, tornavidalar, tahtalara inelenmi bcek ve ker tenkeleler, zerlerinde, "nhisarlar daresi" yazan yzlerce bo ie, ecza ielerine doldurulmu etiketlenmi trl eitli tozlar, bir saks iinde de mantarlar... "Mantar m onlar Faruk Bey?" dedi Recep. "Evet, iine yararsa al." Galiba korktuu iin odaya girmiyordu, gittim verdim. Sonra, zerine eski harflerle Doktor Selhattin'in her sabah 2-6, leden sonra 8-12 arasnda hasta kabul ettiini yazan pirin levhay buldum. Bir an, yalnzca matrak bulduum iin deil, ans iin de pirin levhay alp stanbul'a gtrmek geldi iimden, ama tarihten ve gemiten tuhaf bir nefret ve korkuyla tiksinince tozlu eyalar arasna frlatp attm. Sonra kapy kilitledim. Recep'le mutfaa doru yrrken merdi venlerin aralndan Metin'i grdm. Sylenerek bavullarmz yukar karyordu.

5
Faruk'un ve Nilgn'n bavullarn yukar kardktan sonra, soyundum, mayomu ve yazlk elbiselerimi giydim, dolu czdanm aldm, aa indim, eski ve rk Anadol'a binip gittim. Vedat'larn nnde arabadan indim. Mutfaklarnda alan hizmetiden baka evlerinde hibir hareket yoktu. Baheden evin arka tarafna geip pencereyi hafif itince ya tanda yatan Vedat' grp sevindim. Srayp odaya kedi gibi atladm ve Vedat'n ban yasta bastrdm. "aka m bu imdi hayvan herif?" diye bard. Glmsedim, keyifliydim. "Ee, ne var ne yok?" "Ne zaman geldin sen?" dedi. nce cevap vermedim, odada gz gezdiriyordum. Duvardaki o tatsz plak kadn resmiyle birlikte her ey geen ylki gibiydi.. Sonra sabrszlandm: "Hadi," dedim. "Hadi, olum kalksana!" "Ne yapacaz bu saatte?" "Ne yapyor herkes leden sonralar?" "Hii!" "Kimse yok mu yoksa?" "Yoo, herkes burada, yeni gelenler de var." "Nerede toplanyorsunuz?" "Ceylan'larda!" dedi. "Yeni geldiler onlar!" "yi, hadi, gidelim oraya." "Ceylan daha uyanmamtr." "O zaman gidip baka bir yerden denize girelim!" dedim. "Ben, dokuma fabrikatrleriyle demir tccarlarnn geri zekl oullarna matematik ve ingilizce retmekten daha bu yl

bir kere olsun denize girmeye frsat bulamadm." "Yani, Ceylan'la ilgilenmediini mi sylemek istiyorsun?" "Kalk, bari Turgay'a gidelim." "Turgay' basket gen takmna armlar, biliyor mu sun?" "Beni bu ilgilendirmiyor, ben basketi braktm." "Daha iyi inekleyebilmek iin, deil mi?" Bir ey sylemedim; Vedat'n gnete yanm, salkl, huzurlu gvdesine baktm ve dndm: Evet, ben derslerime ok alrm, snfmda birinci olmazsam canm iyice sklr ve benim gibilere de inek denildiini bilirim, ama benim babamn, beni on yl sonra bana geirecei takm tezghlan fabrikas yok, iplik fabrikas yok, demir deposu ve dkmhanesi ya da Libya'da ald kk de olsa bir ihalesi ve hatta bir ihracat ve ithalat brosu da yok benim zavall babamn: Benim kay makamlktan istifa etmi babamn yalnzca bir mezar var, ylda bir kere Babaanne evde alamasn diye gideriz, orada alar. Sonra sordum: "Peki baka ne yapyor herkes?" Yzkoyun yatt yataktan, Vedat'n kalkmaya niyeti yoktu, ama hi olmazsa azn yastn kenarna getirecek kadar kprdand ve anlatt: Mehmet'in ngiltere'den bir hemire kzla dndn anlatt, kz imdi Mehmetler'de kalyormu, ama ayr odalarda yatyorlarm ve kz dedii aslnda 30 yanda bir kadnm, ama bizim kzlarla iyi anlayormu ve Turan, ben biliyormuum askerdeymi. Nereden bileyim diye dndm, ben klar, Ankara ve stanbul sosyetesiyle deil, okul yatakhanesiyle teyzemin evinde geiriyorum ve biraz para iin de senin gibi aptal zengin ocuklarna mate matik, ingilizce ve poker dersleri veriyorum. Ama bir ey sylemedim ve Vedat, Turan', artk olunun adam olmaya cana karar veren babasnn askere yolladn syledi, babas torpil de yapmam, er hayat onun akln bana getirir demi ve ben, akl bana gelmi mi, diye sorunca da Vedat ciddi ciddi bilmediini syledi, Turan'n onbe gn izinli geldiini syledi ve Turan'n, Hlya ile krtrmaya baladn sy-

leyince ben dncelere daldm; o srada Vedat, bir de Fikret diye yeni bir herif olduunu ekledi ve ben hemen Vedat'n ona hayran olduunu anladm, nk, bu Fikret iin, 'kral herif veya 'kafa dengi' diyordu, biraz sonra da fiberglas teknesinin motoru ka beygirmi filan anlatmaya balad, benim sinirlerim iyice bozuldu ve bu aalk herifi dinlemez oldum; o da bunu anlaynca biraz sustuk, ama sonra gene konutuk. "Ablan ne yapyor?" dedi. "Tam bir komnist o. Onlar gibi de srekli, ben ok de itim, deyip duruyor." "Yazk, zldm." Duvardaki plak kadn resmine bakyordum. "Seluk'un kzkardei de yle olmu," dedi fsldar gibi. "Birine k olmu galiba! Ablan iin de byle biri sz konusu mu?" Cevap vermedim. Sinirli hareketler yaptm ve bu konudan holanmadm anlad. "Aabeyin ne vaziyette peki?" "Umutsuz!" dedim. "Yalnzca iiyor ve iiyor. Umutsuz bir uyuuk!" "O da m yle?" Konutuka fkelenerek syledim: "O hibir ey olamayacak kadar uyuuk. Ama ablamla iyi anlayorlar dorusu. Ne yaparlarsa yapsnlar beni ilgilendirmez, ama biri paradan nefret edecek kadar ideolojik ve teki de o paray kazanmak iin elini uzatamayacak kadar uyuuk olduu iin olan bana oluyor. O arsann zerinde hl o aptal, tuhaf ve iren eski ev bo bo duruyor." "Babaannenle o ey, alan adam, orada oturmuyorlar m artk?" "Oturuyorlar. Ama oraya yaplacak bir apartmann bir katnda otursalar ne olur: O zaman btn k, geri zekl zengin ocuklarna, hiperboln ekseni nerededir, eksenle odak noktas arasndaki iliki ile r katsaysnn ne ilgisi vardr

filan diye ene yormazdm, anlyor musun? Gelecek yl niversite iin Amerika'ya gitmem art benim, paray nasl bulacam?" "Haklsn," dedi, biraz rahatsz oldu galiba. Ben de rahatsz oldum, nk Vedat'n beni zengin dman sanmasndan korkmutum. Biraz sustuk. "Hadi, artk denize gidelim," dedim sonra. "Evet, Ceylan da uyanmtr belki." "Oraya gitmek zorunda deiliz." "Herkes orada oluyor." imdiye kadar hi kprdamadan yatt yataktan kalkt, zerindeki kk mayo dnda plakt, iyi yanm ve belli ki iyi beslenmi gzel, huzurlu bir gvdesi vard. Rahat rahat, dertsiz, tasasz esnedi. "Funda da gelecekti!" Vedat'n gvdesine ve belki de baka bireylere sinirleni yordum. "yi peki, gelsin." "Ama uyuyor." Vedat'n gvdesine deil, duvardaki plak kadna bakarak, "Git uyandr o zaman," dedim. "Sahi, uyandraym deil mi?" Kzkardeini uyandrmak iin gitti. Biraz sonra geldi ve hayat batan aaya sorunlarla doluymu da, sigarasz yapamayacakm gibi hrsla bir sigara yakt ve bana sordu: "Sen hl sigara imiyorsun, deil mi?" "Hayr." Bir sessizlik oldu. Funda'nn yatanda uyuz uyuz yatarak kandn dndm. Biraz, deniz scak m, souk mu gibi aptalca eylerden sz ettik. Sonra kapdan Funda girdi. "Abi, nerede benim sandaletlerim?" Geen yl kk bir kzd bu Funda, bu yl uzun, gzel bacaklar, kk bir bikinisi var. "Merhaba Metin!" "Merhaba."

"Ne haber? Abi, nerede diyorum, benim sandaletlerim?" Aabey-kzkarde hemen kavgaya baladdar: Biri tekine eyalarnn bekisi olmadn syledi, teki de ona, geen gn hasr apkasnn onun dolabndan ktn ve daha da bartlar. Biraz sonra Funda, kapy vurup kt ve az sonra hibir ey olmam gibi girdi ve bu sefer arabann anahtarn annemin odasndan kim alacak, diye baladlar. Sonunda Vedat gitti. Biraz tedirgin oldum. "Eee, Funda, baka ne haber?" "Ne olacak! Sknt!" Biraz konutuk: Bu yl kanc snf bitirdiini sordum, lise birmi, iki yl 'hazrlk' okumu, hayr, Alman ve Avusturya Lisesi'nde deil talyan Lisesi'ndeymi. O zaman, ona u kelimeleri mrldandm: Equipement eletrique Brevete type, Ansaldo San Giorgia Genova... Funda bunlar bana talya'dan getirilen bir hediyenin stnde mi okuduumu sordu. s tanbul'un btn troleybslerinin iinde, n kaplarnn s tnde byle anlalmaz plketler olduunu, o troleybslere binen btn stanbullularn skntdan patlamamak iin byle eyleri ezberlemek zorunda olduunu sylemedim, nk nedense troleybse bindiimi sylersem beni kmseyecekmi gibi bir duygu uyand iimde. Sonra sustuk. Krem ve parfm kokularyla le uykusuna yatan ve kt oynansn diye vakit geiren ve vakit gesin diye kt oynayan ve anne dedikleri o iren yarat dndm biraz. Sonra Vedat geldi, elindeki anahtar sallayarak gsterdi. ktk, gneten pimi arabaya bindik, iki yz metre gittikten sonra durup Ceylanlarn nnde indik. Heyecan lanmaktan utandm iin bireyler sylemek istedim. "Burasn ok deitirmiler." "Evet." imenlerin iine birer adm arayla serpitirilmi talara basarak yrdk. Bir bahvan scakta baheyi suluyordu. Sonunda, kzlar grdm ve laf olsun diye konutum. "Hi poker oynuyor musunuz?"

"Ha?" Merdivenlerden indik. Kzlar, zarife uzanmlard. Beni grdkleri aklma geldi, dndm: zerimde, pokerden kazandm parayla Ismet'ten aldm gmleim, mayomun stne giydiim Lewis pantolonum ve pantolonumun cebinde de, bir ay ahmaklara zel ders vererek kazandm on drt bin liram var! Sonra bo bo konutum. "Oyun oynuyor musunuz demitim?" "Ne oyunu? Size Metin'i tantraym!" Zaten tanyordum Zeynep'i. "Merhaba Zeynep, ne haber?" "yidir." "Bu Fahrnnisa, ama yle deme, kzar. Fafa diyeceksin!" Fafa gzel bir kz deil. El sktk. "Bu da Ceylan ite!" Ceylan'n sert ve hafif elini sktm. Baka bir yere bakmak istedim. Birden k olabileceimi dndm, ama sama, ocuka bir dnceydi. Denize baktm ve tell deil, sakin olduuma inanmak ve yle de olmak istedim. tekiler beni unutup konumaya baladlar. "Su kaya da zordur." "Bir kere suyun stne kabilsem!" "Ama hi olmazsa kar kaya gibi tehlikeli deil." "Mayo sk olmal." "Kollar aryor insann." "Fikret gelse de balasak." Canm sklmt, ayak deitirdim, ksrdm. "Otursana yahu!" dedi Vedat. ok dnceli gzktme inanyordum. "Otursana!" dedi Ceylan. Ceylan'a baktm, gzeldi. Evet! Ona k olabileceimi gene dndm, az sonra dndme inandma inandm. "urada bir ezlong vard," dedi Ceylan, burnunun ucuyla gsterdi. ezlonga doru yrrken grdm: Beton evin alt katnn

ak kapsnn iinde korkutucu mobilyalar vard: Amerikan filmlerinde zengin ve mutsuz kar kocalar ellerinde viski bardaklanyla bagnarak evlilik sorunlarn tartrlarken byle mobilyalara otururlar. Sanki evin iinden gelen bu mobilya ve zenginlik ve lks kokusu, bana, senin ne iin var burada, diyecek gibiydi, ama dndm ve rahatladm: Ben hepsinden zekiyim bunlarn! Hl baheyi sulayan bahvana baktm, ezlongu aldm, geri dndm, hibir zorluk karmadan alnca onlarn yanna oturdum ve k olup olmadm dnrken dalgn dalgn onlar dinledim. Fafa, bizim snf ok grgrdr trnden eyler anlatyordu ve snf arkada Ceylan, ona unu da anlat, bunu da anlat, dedii iin bu hikyeler bittiinde gneten pimitim ve stelik hl kararszdm. Sonra, akadan anlamayan vahi bir herif sanlmak istemediim iin ben de, bu geri zekl hikyelerden biraz anlatmaya karar verdim ve onlara bizim okulda snav sorularn mdrn odasndan nasl aldmz ayrntlaryla anlattm, ama sorular baz aptal zengin o cuklarna satarak ka para kazandmz anlatmadm, nk hepsi yanl anlarlar ve benim kolumdaki bu Omega saati bana doum gnmde ya da baka bir gereksiz gnde hediye edecek zengin babam olmad iin yapmak zorunda kaldm bu kk i, babalar sabahtan akama kadar byle iler evirmesine ramen, onlara irkin gzkr. Bu srada korkun grltlerle bir motorun yaklatn duyduk. Hepsi balarn evirip baktlar. Fikret'in bu gelen olduunu anladm. Motoru byk bir hzla rhtma arpacakm gibi yaklat, birden su yn fkrtarak durdu. inden kyya zorlukla atlad. "Ne haber ocuklar," dedi, bana bir gz att. "Tantraym," dedi Vedat. "Metin, Fikret!" "ocuklar ne iersiniz?" dedi Ceylan. Herkes Coca-Cola diyordu. Fikret cevap bile vermedi, yalnzca dudaklarn bkp eliyle bir iaret yapt: 'Kafam bozuk' derken yaplan iaretti bu. Baktm, Ceylan'n dertlenip dertlenmediini anlayamadm.

Ama baka bir ey anladm: Sizin bu Fikret numarasn ben yllardan beri bilirim: Kiilik sahibini oynuyor. irkin ve aptal olursan, hi olmazsa sesten hzla giden bir deniz teknen ve ondan daha hzla giden bir arabanla bir kiiliin sahibi ol malsn ki kzlar yzne baksnlar. Ceylan ikileri getirdi. Ellerinde bardaklar, uzun bir sre oturdular, konutular. "Mzik dinler misiniz?" "Akam nereye gideceiz?" "Hani sende bir Elvis var diyordun." "Vard. Nerede o Best of Elvis?" "Bilmiyorum." "Canm sklyor." "Ne yapalm?" Sonra kelimelerden ve yakan gneten yorulmu gibi biraz sustular ve gene konutular ve gene sustular ve gene ko nutular ve sustuklarnda grlmeyen bir hoparlrden baya bir mzik fkrd ve ben artk bireyler sylemem gerektiini dndm. "ok sradan bir mzik bu, asansr mzii!" dedim. "Amerika'da byle eyleri yalnzca uzun asansr yolculuk larnda dinlerler." "Uzun asansr yolculuklar m?" Dedin, evet sen Ceylan, ve o zaman konutum ben, senin beni nasl dinlediini gzleyerek ve gzlemiyormu gibi yaparak, nk evet, imdiden sevdiime inanyorum galiba, utanyorum, ama ben konutum ve anlattm sana Ceylan. Bu asansr yolculuklarnn New Yorklularn hayatlarnda ne kadar yer tuttuunu, Empire State Building'in tam - 50 feet ve 102 katl olduunu ve buradan ap 50 millik bir pano ramann gzktn syledim, ama daha New York'a git mediimi ve o manzaray seyretmediimi sylemedim, ama bu ehrin nfusunun Ansiklopedi Britannica'nn bizim okuldaki 1957 basksna gre 7891957 olduunu ve ayn baskya gre ehrin 1940'daki nfusunun 7454995 olduunu sylyordum ki,

"Yuh!" dedi Fafa. "nek gibi ezberlemisin!" Dedi ve sen de ona glnce Ceylan, ben size ezberlemek iin ineklemesi gerekenlerden olmadm kantlamak ve zekmn boyutlar hakknda bilgi verebilmek iin szgelimi, iki basamakl btn rakamlar bir anda birbiriyle arpabilecegimi akladm. "Evet," dedi Vedat. "Acayip bir kafas vardr bu herifin, btn okul bilir!" "Onyedi kere krkdokuz?" dedi Ceylan. "Syledim: "833!" "Yetmi kere on drt?" "1008!" "Doru olduu ne malm?" dedi Ceylan. Heyecanlydm ama, yalnzca glmsyordum ben. "Kt kalem getireyim mi?" dedi. Benim sinir bozucu glmseyiime katlanamayarak o zaman sen yerinden frladn Ceylan ve o korkutucu mobilyalarn iine koup az sonra elinde bir svire otelinin balkl kd ve gm bir dolmakalemle ve yznde hrsla dndn. "33x27=?", "891", "17x27=?", "513", "81x79=?", "6399!", "17x19=?", "323!", "Hayr, 373!", "Ltfen bir daha arp Ceylan!" "Peki, 323!", "99x99=?", "En kolaydr bu: 9801!" fkeleniyordun Ceylan, nefret edecek kadar fkeleniyor dun. "Sahiden inek gibi ezberlemisin!" Ben yalnzca glmsyordum ve btn aklar nefretle balar diye yazan o baya ve aalk kitaplarn belki de doruyu sylediklerini dnyordum. Sonra Ceylan, Fikret'in motoruyla su kaya yapt ve ben rekabet olgusu hakknda dncelere daldm ve geceyanlanna kadar bu dncelerle oyalanacam hemen anladm galiba, nk Allah kahretsin: nanarak da k olduumu d nyordum artk.

6
Uyandm, kalktm, kravatm ve ceketimi giydim, dar ktm. Durgun, prl prl gzel sabah! Aalarda kargalar, sereler. Pancurlara baktm: Hepsi kapal; uyuyorlar, dn gece ge yattlar. Faruk Bey iti, ierken Nilgn onu seyretti. Bykhanm da yukardan seslenip durdu. Metin'in kata gelip yattn duymadm bile, gcrtsndan uyanmasnlar diye tulumbay yavaa altrdm, souk sabah suyunu yzme vurdum, sonra ieri girdim, mutfaktan iki dilim ekmek kestim, aldm, kmese gittim, kapsn atm. Tavuklar guruldayarak katlar. ki yumurtay, burunlarndan dikkatle krarak gzelce itim, ekmeklerimi yedim. teki yumurtalar da aldm, kmesin kapsn kapamadan mutfaa dnyordum ki ardm: Nilgn uyanm, antasn alm, gidiyor. Beni grnce glmsedi. "Gnaydn Recep." "Bu saatte nereye?" "Denize. Sonra kalabalk oluyor. Bir girip kacam. Yu murtalar kmesten mi?" "Evet," dedim, nedense bir sululuk duydum. "Kahvalt ister misiniz?" "sterim," dedi, Nilgn gld, gitti. Arkasndan baktm. Dikkatli, titiz, saknan kedi. Ayaklarnda sandallar, bacaklar plak. Kkken p bacak. eri girdim, ay iin su koydum. Annesi de yleydi. imdi mezarlkta. Gideceiz, dua edeceiz. Anneni hatrlyor musun? ya ndayd, hatrlayamaz. Doan Bey, Dou'da kaymakamd, son iki yaz onlar buraya yollad. Kucanda Metin, yannda

sen, bahede otururdu annen, soluk yzne btn gn gne vururdu, ama geldii gibi yz bembayaz Kemah'a dnerdi. Vine suyu ister misiniz kk hanm, derdim. Teekkr ederim Recep Bey, derdi, koyun uraya; kucanda Metin var, koyarm; iki saat sonra gelir bakarm koca bardaktan anca iki yudum imi. Sonra Faruk, terli ve iman gelir, anne acktm der, birden bir solukta hepsini ier, bitirir. Aferin! rty kardm, gittim masaya seriyordum ki kokusunu aldm: Faruk Bey dn gece masann stne rak dkm. Gittim, bezi aldm, sildim. Su kaynam, ay demledim. Dnden kalma st de var. Nevzat'a yarn giderim. Aklma kahve geliyordu, ama kendimi tuttum, ie verdim. Dalmm, vakit gemi. Sofray kurarken merdivenlerden Faruk Bey indi. Basamaklar gcrdatan ar yry dedesininki gibi. Esnedi, bireyler homurdand. "ay demledim," dedim. "Oturun, size kahvalt verece im." Dn gece ierken oturduu sandalyeye kt. "St de ister misiniz?" dedim. "Yal, iyi st var." "Peki, getir!" dedi. "Mideme iyi gelir:" Mutfaa gittim: Mide. e ie biriken zehirli sular sonunda orada bir delik aar. ersen artk, lrsn demiti Bykhanm. Doktor ne dedi duydun deil mi? Doan Bey nne bakyor, dnyordu, sonra yle dedi: Kafam ilemeyeceine leyim daha iyi, anne dnmeden yaayamam ben ve Bykhanm bu dnmek deil yavrum, yalnzca hznlenmek dedi, ama birbirlerini dinlemeyi unutmulard artk. Sonra Doan Bey, o mektuplar yaza yaza ld. Azndan kan ge liyordu babas gibi, belli ki midesinden, Bykhanm bara bara alyor, beni aryordu, sanki benim elimden bir ey gelebilirmi gibi. lmeden nce kanl gmleini karttm, tl, temiz gmleini giydirdim, ld. Mezarla gideceiz. St kaynatp gzelce bardana koydum. Mide karanlk, bilinmeyen bir alemdir ki bir tek Yunus Peygamber bilir. Ben o karanlk delii dnnce rperirdim. Ama benim midem

sanki yok gibidir; nk kendi snrlarm bilirim, onlar gibi deilim ki, unutmasn da bilirim. Stn gtrnce baktm, Nilgn gelmi, ne abuk! Salar slak, gzel. "Kahvaltlarnz vereyim mi?" dedim. "Babaannem kahvaltya inmiyor mu?" dedi Nilgn. "niyor," dedim. "Sabahlar ve akamlar iner." "leleri niye inmiyor?" "Plajn grltsnden holanmaz," dedim. "leleri ben tepsisini yukar karrm." "Babaanneyi bekleyelim," dedi Nilgn. "Ne zaman uya nr?" "oktan uyanmtr," dedim. Saatime baktm: Sekiz bu uk. "Haa, Recep!" dedi Nilgn. "Ben bakkaldan gazeteyi aldm. Sabahlar bundan sonra ben alaym." "Siz bilirsiniz," dedim, kyordum. "Alyorsun da ne oluyor," diye birden bard Faruk Bey. "Ka kiinin ka kiiyi ldrdn, kann faist kann marksist, kann ilgisiz olduunu reniyorsun da ne olu yor?" Ben ieri girdim, yukar kyorum. Nedir bu acele, nedir istediiniz, neden azla yetinmezsiniz? Sen bilemezsin Recep! lm! Dnrm, korkarm, nk insan merak eder. Btn bilimin ba merakr demiti Selhattin Bey, anladn m Recep? Yukar vardm, kapsn tklattm. "Kim o?" dedi. "Benim, Bykhanm," dedim, ieri girdim. Dolabn am, kartryormu. Kapan kapar gibi yap t. "Ne var?" dedi. "Niye baryorlar aada?" "Sizi kahvaltya bekliyorlar." "Bunun iin mi baryorlar?" Dolabn eski kokusu odaya yaylm. Kokluyordum, ha trlyordum. "Efendim?" dedim. "Hayr, akalayorlar."

"Sabah sabah masa banda m?" "Eer bunu merak ediyorsanz syleyeyim, Bykhanm," dedim. "Faruk Bey imiyor. Bu saatte iilir mi?" "Onlar koruma!" dedi. "Bana yalan da syleme! Ben hemen anlarm." "Yalan sylemiyorum," dedim. "Sizi kahvaltya bekliyorlar." Dolabn ak kapana bakt. "ndireyim mi sizi aa?" "Hayr!" "Yatakta m yiyeceksiniz? Tepsiyi karaym m?" "kar," dedi. "Onlara da syle hazr olsunlar." "Hazrlar." "Kapy kapa." Kapadm, merdivenleri indim: Sanki iinde hi grmedii ve giymedii bir ey bulacakm gibi her yl mezarla gitmeden nce dolabn bir kere daha kartrr ve sonunda gene giydii ayn tuhaf korkun kaln paltodur. Mutfaa girdim, ekmek koydum, sonra gtrdm. "Oku," diyordu Faruk Bey, Nilgn'e. "Oku bakalm, bugn ka lym." "Onyedi," dedi Nilgn. "Ee, ne sonu kyor bundan?" dedi Faruk Bey. Nilgn, abisini duymam gibi burnunu gazeteye daha da soktu. "Bir anlam filan da kalmad artk," dedi Faruk Bey biraz memnun. "Bykhanm kahvaltya inmeyecekmi," dedim. "Sizinkileri veriyorum." "Niye inmiyor?" "Bilmiyorum," dedim. "Dolabn kartryor." "yi, bizimkileri getir." "Nilgn Hanm," dedim. "Mayonuz slak slak oturuyor sunuz, yeceksiniz. Yukar kn, giyinin de yle okursunuz gazetenizi..." "Bak, duymad bile seni," dedi Faruk Bey, "Gazetelere

inanacak kadar gen daha o. lleri okuyor heyecanla." Nilgn bana glmseyerek kalkt. Ben de mutfaa indim. Gazetelere inanmak? Ekmekleri evirdim, Bykhanm'n tepsisini hazrladm. Bykhanm gazeteyi tandk bir l var m diye okur, bomba ve kurunla delik deik gen bir ly deil, yatanda len yal biri var m diye. Tepsisini gt ryorum. Bazan lm ilnlarndaki soyadlarn karamad iin fkelenir, sylenir, sonra gazeteden keser. ok fkeli deilse bazan ben yanndayken soyadlaryla alay eder. Uy durma adlar bunlar, cehennemlikler, ne demek soyad? Dndm: Bana soyadn veren babamn ve benim soyadm Karata'tr. Ne demek olduu ak. Oysa bazlarnn ne demek olduunu anlayamam. Bunlarnki yledir. Kapy tklattm, ieri girdim. Bykhanm hl dolabnn banda. "Kahvaltnz getirdim, Bykhanm." "Brak oraya." "Hemen yiyin!" dedim. "Stnz soumasn." "Peki, peki!" dedi. Gz tepside deil dolapta. "Kapy rt." rttm. Sonra ekmekler geldi aklma, koa koa indim. Neyse, yanmamlar. Nilgn Hanmn yumurtasn, kahval tlklarn tepsiye koyup gtrdm. "Kusura bakmayn, geciktim," dedim. "Metin kahvaltya gelmeyecek mi?" dedi Faruk Bey. Peki! Yeniden yukar ktm, odasna girip Metin'i uyan drdm, pancurlarn atm. Homurdanyordu, aa indim, Nilgn ay istiyormu, mutfaa gittim, demli ay koydum, gtrdmde baktm. Metin hemen aa inmi, oturmu bile. "Kahvaltnz imdi getiriyorum," dedim. "Kata geldin dn akam sen?" dedi Faruk Bey. "Unuttum!" dedi Metin. zerinde yalnzca mayoyla gmlek var. "Arabada benzin braktn m?" dedi Faruk Bey. "Merak etme abi!" dedi Metin. "Bakalarnn arabalaryla

gezdik. Anadol burada pek ey kalyor." "Ne kalyor?" dedi Nilgn. "Sen gazeteni okusana!" dedi Metin. "Ben agbimle konu uyorum." eri ayn almaya gittim. Yeni ekmek koydum, kzarsn. Koyu ayn gtrdm. "St de ister misiniz, Metin Bey?" dedim. "Hepsi seni sordular," dedi Metin. "Bana ne?" dedi Nilgn. "Eskiden o kzlarla cancier kuzu sarmasydn," dedi Metin. "tiiniz su ayr gitmezdi, imdi biraz kitap okudun onlar kmsyorsun." "Kmsemiyorum. Yalnzca onlar grmek istemiyo rum." "Kmsyorsun. Hi olmazsa insan bir selm syler." "Sylemiyorum, ite!" dedi Nilgn. "St de ister misiniz Metin Bey?" dedim ben. "Grdn m? ok ideolojik oldun. ok i." "Sen ideolojik ne demek biliyor musun?" dedi Nilgn. "Bilmez olur muyum," dedi Metin. "yle bir ablam var beyni yeni ykand, her gn gryorum." "Aptal!" "St de ister misiniz Metin Bey?" ""ocuklar yapmayn ocuklar," diyordu Faruk Bey. "St istemem," dedi Metin. Mutfaa kotum, ekmekleri evirdim. Beynini ykamlar. Hepsinin beyninin iindeki o pislikler, o bo inanlar ve yalanlar temizlenmedike bize kurtulu yok, derdi Selhattin Bey, onun iin yllardr yazyorum ben Fatma, onun iin. Kendime bir bardak st aldm yarsn itim. Ekmekler k zarnca gtrdm. "Mezarlkta Babaanne dua ederken siz de edin!" diyordu Faruk Bey. "Teyzemin rettii dualar unuttum," dedi Nilgn. "Ne abuk unuttun!" dedi Metin.

"Canm, ben de unuttum," dedi Faruk Bey. "Yani ellerinizi onun gibi an da zlmesin diyorum." "Merak etme, aarm," dedi Metin. "Byle eyleri nem semem ben." "Sen de a olur mu Nilgn?" dedi Faruk Bey. "Bana da bir ey bala." "Peki," dedi Nilgn. "Bu senin ideolojik inanlarna ters dmeyecek mi?" diyordu Metin. Ben ktm, yukan gittim. Bykhanmn kapsn tklattm. eri girdim. Kahvaltsn etmi, gene dolabn bana ge mi. "Ne var?" dedi. "Ne istiyorsun?" "Bir bardak st daha ister misiniz?" "stemem." Tepsisini alyordum, birden dolabnn kapsn kapad ve bard. "Yaklama!" "Dolabnza yaklamyorum Bykhanm!" dedim. "G ryorsunuz, yalnzca tepsiyi alyorum." "Ne yapyorlar aada?" "Hazrlanyorlar." "Ben hl seemedim..." dedi ve sanki birden utand ve dolabna bakmaya balad. "Acele edin Bykhanm!" dedim. "Sonra scaa kalacagiz." "Peki, peki. Kapy iyi kapa." Mutfaa indim, bulak iin su koydum. Stmn kalan yarsn iiyor, su snsn diye bekliyordum, mezarl d ndm, heyecanlandm, biraz tuhaf oldum; amarlktaki eyalarn, aralann da dndm. nsan alamak ister bazan, mezarlkta. Gittim, Metin Bey bir ay istedi, gtrdm. Faruk Bey sigara ierek baheye bakyor, susuyorlard. eri gittim, bulaklar bitirdim. Sonra gittiimde Metin Bey giyinmi gelmiti. Ben de dndm, nlm kardm, kravatma

ceketime baktm, salarm taradm, berber salarm tara dktan sonra yaptm gibi aynada kendime glmsedim, dan ktm. "Hazrz," diyorlard. Yukar ktm: Neyse, sonunda Bykhanm giyinmi. te gene zerinde ayn kara, korkun palto; etekleri, Bykhanm'n uzun boyu her yl biraz daha ksald iin yere deiyor ve dedii yerden ayaklarndaki tuhaf ayakkablarn sivri burunlar, iki karde tilkinin merakl burnu gibi dar uza nyor. Bana rt balyordu. Beni grnce sanki utand. Biraz sustuk. "Bu scakta bunlarla terleyeceksiniz," dedim. "Hazr m herkes?" dedi. "Hazrlar." Odaya bakt, bireyler arad, dolabnn kapal olduunu grd, gene bireyler arad ve gene dolaba baktktan sonra, "Hadi indir bakalm beni aa," dedi. Odadan ktk. Kapy ektiimi grd ama, bir de kendi eliyle itti. Merdivenlerin banda bastonuna deil bana yas land. Ar ar aa indik, kaplardan getik. tekiler geldiler, Bykhanm' arabaya bindiriyorduk, "Kaplar iyi kapadnz m?" dedi. "Evet, Bykhanm," dedim, ama gene de gittim kaplar bir daha ektim ittim ki grsn kapandn. Sonunda kr, arabaya bindi.

Allahm, birden, ne tuhaf, araba sallanarak hareket edince ocukluumun at arabasna binmiim gibi heyecanlanverdim ben, ama sonra sizleri dndm, siz mezardaki zavallcklar, o zaman alayacam sandm, ama daha deil Fatma, nk kaplar arasndan geip sokaa kan arabann pencerelerinden dar bakyordum ve Recep evde, imdi, yalnz m kalacak dnyordum ki araba durdu ve bekledik ve biraz sonra cce de geldi, teki kapdan bindi o da arkaya geti ve yeniden, "Kaplar iyi kapadn, deil mi Recep?" yola koyulurken araba, "Evet, Faruk Bey." ben koltuuma skca yaslandm ve, "Babaanne, duydunuz deil mi, Recep kaplan iyi kapam. Sonra gene geen ylki gibi ak kald diye balamayn..." onlar dnmeye baladm ve tabii, hatrladm kapandn syledikleri o bahe kapsnn stne, Doktor Selhattin, diye bir pirin levha asmtn Selhattin, muayene saatleri de yledir ve yoksul olanlardan para almayacam Fatma, di yordu, halkla temas etmek istiyorum, daha henz pek fazla hastamz yok tabii, byk bir ehirde deil, bu cra deniz kysndayz, birka zavall kylden baka hi insan, sahi, yoktu o zamanlar, imdi bam kaldrnca u apartmanlara, dkknlara, kalabala, yar plaklara bak Allahm, plajn iinde, bakma Fatma, o ne grlt yle, hepsi stste altalta, bak senin sevgili cehennemin yeryzne indi Selhattin, basardn, eer istediin buysa tabii, u kalabala bak, belki de buydu,

"ok merakla bakyor deil mi Babaanne?" hayr, hi bakmyorum, ama senin arsz torunlarn Selhat tin, "Yolu uzatp sizi biraz gezdirelim mi Babaanne?" senin gnahsz karn da galiba senin gibi sanyorlarm, evet ne yapsnlar zavall ocuklar, yle yetitirilmiler, nk Selhattin sen olunu da kendine benzettin, Doan da ocuklarna ilgi duymad, anne bunlara artk teyzeleri bakar, benim halim yok, teyzeleri bakarsa byle olurlar ite, babaanneleri mezara gi derken btn o irkinlikleri seyretmeye merakl sanrlar, sanmayn, bakn ben bakmyorum bile, bam nme derken antam ayorum, iinden kan ihtiyar kokumu kokluyorum ve kk kuru ellerim antann timsah karanl iinden kk mendilimi buluyor ve kuru gzlerime dediriyorum, nk dncem onlarla dolu, yalnzca olarla, "imdi alanacak ne var, Babaanne alamayn!" ama bilmiyorlar ki benim sizleri ne kadar sevdiimi ve bu gneli gnde sizlerin lm olduunuzu dnmeye dayanamadgm bilmiyorlar ki; mendili biraz daha gzlerime dokundurdum zavall ben ve peki, yeter artk Fatma, btn mrm aclar iinde getii iin ben katlanmasn da bilirim, peki imdilik geti, yok bir ey, bakn bam nmden kaldrdm, seyrediyorum: Apartmanlar, duvarlar, plastik yazlar, afileri, vitrinleri, renkleri, ama hemen gene bal yorum irenmeye, aman Allahm, ne irkinlik, bakma artk Fatma, ben, "Babaanne buralar eskiden nasld?" kendi dncelerime ve aclarma kapanmm ve sizin szlerinizi duymuyorum ki anlataym, eskiden burann baheler, baheler iinde ne gzel baheler, imdi neredeler olduunu anlataym, kimsecikler yoktu ve o ilk yllarda, daha eytan dedenizi teslim almadan nce, akamstleri, gel Fatma, seninle gezelim, derdi, kusura bakma, burada tkp kaldm, seni hibir yere gtremiyorum, ansiklopedim beni ok yoruyor, vaktim hi yok diye ben Doulu bir despot erkek

gibi davranmak istemem, karm elendirmek ve mutlu klmak isterim, gel bari biraz bahelerde yryelim, hem konuuruz, bak bugn neler okudum, bilimin vazgeilmezliini ve bizde her eyin bilimsizlik yznden byle sefil olduunu d nyorum, bizde de bir rnesans, bir bilim uyan gerektiini artk kesinlikle anlam vaziyetteyim, nmde grlmesi gereken korkun byk bir grev var ve bu kimsesiz keye bunlar okuyup dnebileyim diye beni srgn ettii iin aslnda Talat Paa'ya krediyorum, nk bu yalnzlk ve bo saatler olmasayd btn bu dncelere varamayacaktm ve bu tarihsel grevin nemini ben hibir zaman kavrayamayacaktm Fatma, zaten Ruso da btn o dncelerini, krlarda, doann ortasnda, bir yalnzgezerin hayalleri, ama biz ikimiz geziyoruz. "Marlboro, Marlboro!" bam kaldrp baknca korktum, kolunu arabann iine sokacak sanki, kk ocuk ezileceksin ve betonlar arasndan kp sonunda kr, baheler arasna girmiiz, yokuun iki yannda "ok scak deil mi agbi?" dizilmi, o ilk yllarda bizim Selhattin'le yrdmz ve tek tk, bir iki zavall kyl grnce durup, selm verirlerdi, daha o zaman korkmaya balamamlard. Doktor Bey, karm ok hasta, gelir misiniz, Allah sizden raz olsun, nk o da aztmamt, zavalllar Fatma, onlara acyorum, para almadm, ne yapaym, ama paraya ihtiyac olduu zaman da zaten onlar geliniyorlard, o zaman, benim yzklerim, elmaslarm, dolab kapam mydm acaba, kapamtm, "Babaanneciim, iyisiniz deil mi?" ama insan rahat brakmazlar ki bunlar bu sama sorularla; mendilimi gzlerime degdirdim, insan rahmetli kocasnn ve olunun mezarna giderken nasl iyi olabilirmi, artk ben size "Bakn Babaanne, smail'lerin evinin nnden geiyoruz. Buras!"

yalnzca acyorum, ama bak, ne diyorlar, Allahm burasym topaln evi, ama ben bakmyorum, senin piin, biliyorlar m, ben "Recep, nasl smail?" bilmiyorum ve dikkatle "yi. Piyango satyor." dinliyorum, hayr duymuyorsun Fatma sen "Aya nasl?" yalnzca kendimi ve kocam ve olumu gnahtan korumak iin, bunda "Eskisi gibi Faruk Bey. Aksyor." benim bir suum olduunu kimse biliyor mu, gidip onlara "Hasan nasl?" sylemi midir cce, onlar da dedeleri ve babalar "Dersleri kt, ingilizce ve matematikten bekliyor. i de yok." gibi eitlie merakl olduklar iin, hadi bakalm, derlermi Babaanne onlar bizim amcalarmzm. Babaanne hi bil miyorduk, tvbe Fatma dnmesene, sen bugn bunlar dnmek iin mi buralara geldin, ama hl gelmedik, ben alayacam, mendilimi gzlerime dokundurmaya baladm, zaten benim bu kederli gnmde bunlarn arabaya oturup havadan sudan sanki gezmeye gidiyormuuz gibi, eskiden, krk yln tekinde, gezmeye, bir kere tek atl bir araba gelmiti de Selhattin'le bitmeyen yokuu at arabasyla tiki-taka, tiki-taka kmtk, ne iyi ettik Fatma, ansiklopedime al maktan byle bir eye vakit bulamyordum, keke bir ie arap da alsaydm, hazrlop yumurtalar, kra gider otururuz, ama yalnzca hava almak iin, doa iin, yoksa bizimkiler gibi patlayncaya kadar alaturka tknmak iin deil, buradan deniz ne gzel gzkyormu, buna Avrupa'da piknik diyorlar, her eyi ll yapyorlar, Fatma inallah biz de bir gn yle olacaz, oullarmza yetimez belki, ama torunlarmz, hem de kzl erkekli, inallah, "Geldik, Babaanne, geldik bakn!"

o zaman hep birlikte bilimin egemen olduu o gnlerde bizim torunlarmz Avrupa lkelerinden bir fark kalmayan bizim lkemizde mutlu yaayacaklar, torunlarm benim, mezarma gelirler senin Selhattin ve arabann motoru susunca yreim att, ne sessizmi buras, scakta crcrlar, doksan yanda lm, inip kapy atlar. "Gelin Babaanne, verin bana elinizi." at arabasndan inmekten de zormu bu plastik eyden inmek, Allah korusun, bir dersem hemen lrmm de hemen gmerlermi, belki sevinirler. "Hah yle! koluma girin, yaslann bana Babaanne." belki de zlrler, tvbe, hem niye yle dnyorum imdi, dar ktm, mezartalar arasndan yrdke biri bir kolumda teki br kolumda ar ar giderken, Allahm, sen affet, yreime korkular salyor bu mezartalar, "yi misiniz Babaanne?" scakta, kimsesiz, terkedilmi ve yank kuru ot kokusu iinde bir gn ben de bunlarn, mezarlarn "Neredeydi?" iine gireceimi, imdi dnme Fatma, "Bu tarafa gideceiz Faruk Bey!" baksana hl konuuyor cce, onlarn yatt yeri torunla rndan daha iyi bildiini kantlamak iin, nk ben onun oluyum, mu demek istiyorsun, ama tekiler de babalarnn ve sahi annelerinin de "Buras!" mezarn "Geldik Babaanne buras!" grnce ben, yreim, imdi alayacam, ite buradasnz, zavallcklar, siz de kn kollarmdan, beni onlarla yalnz brakn, mendilimle gzlerimi sildim ve sizleri burada grnce, yarabbi niye benim de canm almadn sanki, tvbe, biliyorum zaten, ben eytana bir kere olsun uymadm, ama ben buraya sizi sulamaya deil, imdi alayacam, burnumu sildim ve bir an nefesimi tutunca crcrlar duydum ve mendilimi cebime

koyup ellerimi ap ben Allah'a sizin iin Fatiha okuyorum, okuyorum, okudum bitti, bam kaldrdm, baktm, neyse onlar da ellerini amlar, aferin, Nilgn ban gzel balam, ama u ccenin gsteri merakndan ireniyorum, Allahm sen affet, bir insann piliinden gururlanmasna ben daya namyorum, sanki hepimizden ok o seviyor da seni Selhattin daha ok dua ediyor, bununla kimi kandrabileceini san yorsun, keke bastonumu alsaydm, nerede kald, kaplar kapamlar mdr, ama ben bunu deil, seni dnmeye geldim, bu yalnz terkedilmi mezartann iinde ah, sen hi aklna gelir miydi, bir gn gelip burada okuyacam stne dikilmi bir tan, DOKTOR SELHATTN DARVINOLU 1881-1942 RUHUNA FATHA demin okudum ya Selhattin, zaten sen artk inanmyordun ki ve bu yzden cehennem aclar iinde orada ruhunun kvrandn, yarabbi, ben dnmek istemiyorum, ama bu benim suum mu, ben ona ka kere, tvbe de Selhattin dediysem, sen benimle alay etmedin mi, budala kadn, aptal kadn, herkes gibi senin de beynini ykamlar, ne Allah var, ne ahret, teki dnya bizi bu dnyada yola sokmak iin uydurulmu iren bir yalandr, Tanr'nn varln kantlamak iin elimizde o skolastik samalardan baka bir kant kalmad, yalnzca olgular ve eyler vardr ve biz onlar ve onlarn arasndaki ilikileri bilebiliriz ve benim grevim btn Douya Allah'n olmadn anlatmaktr, dinliyor musun Fatma, tvbe, bunlar dnme, ben senin daha eytana teslim olmadn o ilk gnlerini dnmek isterim, nk yalnzca llerinizi iyi annz diye deil, nk sen gerekten bir ocuktun ve babamn dedii gibi parlak bir gelecei vard, muayeneha nesinde uslu uslu oturur muydu, otururdu, yoksa Allah bilir ne mi yapard o zavall hastalarla, ama st ba ak, boyal frenk kadnlar da gelirler oraya kapanrlar, ama kocalar da

gelirdi, ben yan odadan rahatsz olurum, aklna yanl bir ey gelmesin Fatma, evet, evet, zaten belki de her ey onlarn yznden oldu, buraya tam yerlemi, bir iki tane mteri, yani hasta derdi o, hastann ayan altrmtk ki, nk ok zor bir iti, Selhattin sana bak bu konuda hak veriyorum, kimsenin deniz kysnda birka balkyla terkedilmi is kelenin kahve kesinde pinekleyen uzak kyn uyuuklar, onlar da hastalanmazlar ki bu temiz havada, hastalansalar bilmezler, bilseler gelmezler, zaten kim gelecek, birka ev, birka aptal kyl; ama buna ramen adn duyurmutu da hastalar taa zmit'ten geliyorlard, Gebze'den gelen en oktu, Tuzla'dan sandala binip gelenler vard ve tam para kazanmaya balamt ki, bu sefer hastalara satayordu, Allahm ben teki odadan dinliyordum, ne srmsn sen bu yaraya, nce ttn bastk Doktor Bey, sonra tezee sardk, aman olur mu hi, kocakar ilc onlar, artk bilim denen ey var, peki bu ocua ne oldu, atei var Doktor Bey be gndr, niye daha nce getirmediniz, deniz frtnayd grmediniz mi Doktor Bey, yahu ocuu ldrecekmisiniz, Allah yazmsa zaten biz ne ya palm; ne Allah' yahu, Allah yok, Allah ld, Allahm, tvbe de Selhattin, ne tvbesi be, budala kadn, bir de sen o aptal kyller gibi samalama, utanyorum senden, o kadar adam insan edeceim diyorum ama, daha karmn kafasna iki dnceyi sokamadm, ne kadar ahmaksn, hi olmazsa aptalln anla da bana inan; ama sen bu bulduun hastalar da karacaksn Selhattin, dedike ben, o sanki bana inat aztyordu; ben yan odadan dinliyordum, kocasyla o kadar yol alp gelmi olan zavall hasta kadna bir il vermek iin bak neler diyormu, asn stn u kadn diyormu, asabm bozuyor, kocas olacaksn aptal kyl, bari sen syle, amyor mu, peki, muayene etmiyorum, defolun, ben sizin bu budala kr inanlarnza boyun eecek deilim, aman Doktor Bey, etme ver bir il, hayr, karn amazsa il mil yok, defolun, hepinizi Allah yalanyla kandrmlar, tvbe, bari eneni tutsaydn Selhattin, hi olmazsa onlarla yle konuma, hayr,

kimseden korkum yok benim, ama bak arkamdan kimbilir artk neler diyorlardr, Allahsz doktormu bu, gitmeyin eytann ta kendisi bu herif, zaten grmediniz mi masann zerindeki o kuru kafay, odas da batan aaya kitap dolu, tuhaf by aletleri de var, pireyi deve yapan mercekler, ucundan duman tten borular, inelenmi kurbaa lleri var orada, gitmeyin, zorda kalmadka hangi akl banda adam gelip cann bu imansza teslim eder, bu herif salkl adam, Allah korusun, hasta eder, eiinden admn atan cin arpar, geenlerde taa Yarmca'dan kalkp gelen bir hastaya demi ki, sen akl banda birine benziyorsun, gzm tuttu seni, al bakalm bu yazlar da git ky kahvesinde oku, demi, iine tifoya ve vereme kar yaplmas gerekenleri yazdm demi, ayrca Allah'n olmadn da yazdm, git de bari sizin ky kurtulsun demi, zaten her kye senin gibi bir aklbamda adam yollayabilsem, o adam da her akam btn ky kahveye toplayp bir saat benim ansiklopedimden bir risalecik okusa bu millet kurtulur, ama nce, ah, bu ansiklopediyi bitirmem gerekir ki o da gittike uzuyor, lanet olsun, para da yok, Fatma elmaslarn, yzklerin, kutun, kaplar sk kapamlar mdr, kapamamlardr, nk, tabii artk hibir eyden korkusu kalmam birka umutsuz hastayla, bahe kapsndan girer girmez piman olan, ama gerisin geri dnp eytan da f kelendirmekten korkan birka aresizden baka, hasta artk gelmez olmutu, ama senin umurunda da deildi ki Selhattin, belki de benim elmaslarm yznden, artk hastalar hi gelmiyorlar, iyi de ediyorlar, diyordu nk bu budalalar grdke benim sinirim bozuluyordu, umutsuzlua kapl yordum, bu hayvanlarn adam olacana inanmak o kadar g ki, geenlerde lf arasnda birine dedim ki, bir genin i alar toplam ka derece eder dedim, tabii biliyordum, hayatnda gen nedir duymam bu zavall kylnn bile meyeceini, ama kt kalem alp anlatmtm, matematie akllarnn ne kadar yattn bir greyim diyordum, ama kabahat bu zavalllarda deil Fatma, devlet onlara hi elini

uzatmad ki iyi bir eitim verilsin, Allahm krk saat de an lattm, anlasn diye ne diller dktm de bo bo bakt bana hem de korkarak, ah budala kadn, ite imdi senin bana baktn gibi bakt, eytan grm gibi bana yle ne bak yorsun, zavall yaratk ben senin koanm be, evet, sen de eytansn Selhattin, bak imdi, cehennemdesin, cehennem atei iinde zebaniler, kaynayan kazanlar, yoksa senin dediin gibi miymi lm, lm kefettim ben Fatma demiti, dinle beni, hepsinden nemli bu, o kadar korkun ki artk lm, dayanamyorum, mezarn iindeki halini dndke, korktum ve "yi misin Babaanne?" bam dnd birden, dyorum sandm, ama merak etme Selhattin, ben sen istemesen bile son bir kere "stiyorsanz biraz urada oturun, dinlenin Babaanne!" ruhuna Fatiha okuyorum, susun, sustular ve yoldan geen bir arabay duyuyorum, sonra crcrlar ve bitti, amin, mendilimi karp gzlerime dediriyorum ve sonra gittim, hep asl sen aklmdasn olum, ama nce baban oradan karaym dedim, benim ah zavall, aklsz, talihsiz olum benim, KAYMAKAM DOAN DARVNOLU 1915-1967 RUHUNA FATHA peki okuyorum benim aresizim, talihsizim, ksknm, mutsuzum, kszm, okuyorum senin iin, amin, sen de buradasn, aman Allahm, birden ben sanki sen lmemisin gibi oldum bir an ve nerede benim mendilim, ama elim ye tiene kadar bakn ben nasl baladm hkrmaya, "Babaanne, babaanne alamayn!" titreyerek, yetimeselerdi hkra hkra yere kapaklanacam sandm ben, yarabbi ne talihsizmiim, buraya olumun mezarna da gelecekmiim, ne yaptm ki ben sen bana bu cezay veriyorsun, tvbe, ben ama elimden geleni yaptm, ben hi byle olmasn ister miydim, olum, Doan'm, ben

sana hayatta yapacan en son i babana uymamaktr diye ka kere, ka kere sylemedim mi, onu grp kendine rnek almayasn diye ben seni yatl okullara yollamadm m, yavrum, hem artk hi paramz kalmamken, o yllarda yalnz rahmetli dedenin ve anneannenin bana eyiz olarak verdii kutudaki yzkler, prlantalar, elmaslarla evi ayakta tuttuumuzu ben senden saklayp en iyi okullara gndermedim mi, cumartesi leden sonralar ge gelirdin, sarho baban istasyona seni almaya gitmezdi, o tek kuru kazanamad gibi batan aaya kfr olan o sama yazlarn yaynlatmak iin benden para szdrmaya alrken, ben yalnz, souk k gecelerinde, olum hi olmazsa Fransz mektebinde okuyor diye avunurken bir gn bir baktm, aa, sen de onlar gibi mhendis ya da tccar olacana neden oraya yazldn, politikac m olacaksn, bi liyorum, istesen sen babakan bile olursun, ama yazk deil mi senin gibi birine, anne bu memleket yalnz siyasetle dzelir, sana m kald a benim aklsz olum dzeltmek, diyene kadar ben, o, yorgun, dnceli, tatile geldii gnlerde, yarabbi; ne talihsizmiim ben tpk babas gibi dertli aa yukar yrmeyi de hemen renmi bile, bak bu yata sigara da iiyorsun, neden bu keder, bu hzn olum, dedim ben ve sen, memleketten anne deyince, belki dzelirsin diye olum ben senin ceplerini para doldurmadm m, stanbul'a git gez, elen, kzlarla dola da dnme al diye babana gstermeden pembe incilerimi verip, al, stanbul'a gtr sat da elen, demedim mi, sonra o anlamsz ve renksiz kk kzla ben nereden bileyim senin hemen evlenip onu eve getireceini, ben sana, geni yaa olum, demedim mi, ben sana hi olmazsa bari bu ite diren, belki vekil yaparlar, kaymakamlktan ay rlma, bak valilik sran geliyormu olum, demedim mi, hayr anne, dayanamyorum artk, hepsi iren, irkin anne, vah zavall yavrum benim, sen niye tekiler gibi iinle evin arasnda gidip gelmiyorsun, ama biliyorum dedim bir gn, fkelen mitim, nk tembel ve korkaksn deil mi, baban gibisin, yaamaya, insanlar arasna karmaya cesaretin yok deil

mi, onlar sulamak ve hepsinden nefret etmek daha kolay; hayr anne, hayr, sen bilmiyorsun, hepsi iren, kaymakamla bile dayanamyorum artk, orada zavall kyllere, fakir fu karaya yle yapyorlar, byle eziyet ediyorlar, karm da ld, ocuklara teyzeleri baksn, ben istifam verip, buraya gelip yerleeceim, ne olur anne, bana ilime, ben bu sakin kede yllardr hep bunu dnyorum, "Hadi Babaanne, artk ok scak oldu." kendi bama oturup gerekleri yazmak istiyorum, hayr, izin vermiyorum, "Biraz daha bekleyin de Metin Bey..." burada oturamazsn, gidip hayata karacaksn, Recep, sakn buna yemek karma, koca adam gitsin kendi ekmeini kendi kazansn, ne olur yapma anne, bu yatan sonra elleme "Bari biri u mezarlarn stn temizlese." rezil edeceksin, susun saygszlar, babanzla biraz yalnz ka lamayacak mym, ben de gryorum hayvan pisliklerini, byle mi olacakt her ey, ama ben demitim ona o zaman, iiyor musun dedim, sustun olum, niye, daha gen saylrsn, seni bir daha evlendireyim, peki ne yapacaksn sabahtan akama kadar burada, bu kimsesiz yerde, susuyorsun deil mi, ah, Yarabbi biliyorum, sen de baban gibi oturup sama sapan yazlar yazmaya balayacaksn, susuyorsun, yle deil mi, ah olum, ben sana btn sutan ve gnahtan ve hakszlktan sorumlu olmadn nasl reteyim, ben zavall cahil bir kadnm, bak imdi kimsesizim, benimle alay ediyorlar, srdm u zavall hayat grseydin olum, benim ne talihsiz olduumu, nasl alyorum, mendilimi bastrp, kvrlmm, "Yeter Babaanne, yeter, alamayn artk. Gene geliriz..." Allahm ne talihsizmiim ben, beni gtrmek istiyorlar; olumla rahmetli kocamla beni rahat brakn, ben onlarla yalnz kalmak istiyorum, mezarnn zerine yataym, ama yatmadm, hayr Fatma, bak torunlarn da sana acyorlar, grdler ite ne kadar talihsiz ve zavall olduumu, hakllar, hem bu scakta, bari son bir kere daha Fatiha diyorum ama

o irkin ccenin ayran budalas gibi kstah kstah baktn grnce, insan bir an olsun rahat brakmazlar ki, eytan her yerde, sanki birbirimizi kzdrmak iin u duvarn arkasnda pusuya yatm bizi seyrediyor, peki son bir kere daha "Babaanneciim bakn ok kt oldunuz, haydi artk." Fatiha, ellerimi anca beni braktlar ve onlar da atlar, son defa okuyoruz, okuyoruz, arabalar geiyor, ne kadar scakm, iyi ki iime hrkam giymemiim, son anda dolabmda b raktm, kilitlemiimdir, kimse olmayan evde, Allah korusun tabii, hrsz girmemise, insann akl nasl dalyor, afedersin sen, amin, biz artk, "Yaslann bana Babaanne!" gidiyoruz, allahasmarladk, ha, bir de sen varsn sahi, insanda akl m brakyorlar, GL DARVINOLU 1922-1964 RUHUNA FATHA ama gtryorlar ite beni, bu scakta benim durup bir tane daha okumaya zaten halim kalmad, onlar okurken senin iin de okumu saylrm, kk, soluk, renksiz kz, Doan'm da seni beendiydi, getirip elimi ptrdyd, sonra odama geldiydi akam sessizce, naslsn anne, ne diyeyim olum, bu clz, bu soluk kz demitim, hemen anlamtm ok ya amayacan, ocuk dourmak yetti sana, tkeniverdin, zavallck, kedi gibi tabann kenarndan yerdin, bir iki lokma, bir kak daha koyaym kzm derdim, gzleri umutsuzlukla byrd: yemekten korkan bir kk renksiz gelin, zaten ne gnahn olacak ki benim duama ihtiya duyasn, iyi yemei bilmezler, hayata sarlmay bilmezler, yalnzca bakalarnn aclarna gzya dkerek lmeyi bilirler, zavallcklar, bakn gidiyorum ben nk koluma girdiler ve ok "yi misiniz Babaanne?" kr eve dnyoruz artk.

8
Tam gidiyorlard ki, babaanneleri bir kere daha dua etmek istedi ve o zaman onunla birlikte bir tek Nilgn at ellerini Allaha, bir tek Nilgn, evet: Faruk araf gibi bir mendil karm terini siliyordu, Recep amca Bykhanm'n tu tuyordu ve Metin de ellerini blucininin arka ceplerine sokmu artk dua eder gibi yapmaya bile eniyordu. Sonra yarm yamalak okuduklar o duay da abucak bitirdiler ve baba anneleri gene sana soluna salland ve iki yanndan kollarna girdiler ve gtryorlar. Bana arkalarn dnnce duvarn ve allarn arkasnda kafam iyice kanp rahat rahat baktm: Gln manzara: Faruk denen o iko dev bir yannda ve amcam olacak cce teki yannda giderlerken, babaanneleri kara arafa benzeyen o tuhaf korkutucu paltonun iinde elbiseleri bol gelmi bir korkun kuklaya benziyor, ama gln de evet. Gene de glmedim ve belki de mezarlkta olduumuz iin rperdim ben Nilgn ve sana ve bana ne gzel yakan bartsne baktm, sonra ince bacaklarna da baktm. Ne tuhaf: Bym, kocaman gzel bir kz olmusun, ama ba caklarn hl p gibi. Sonra siz arabanza binip gittikten sonra ben siz yanl anlamayn diye gizlendiim yerden km ve o sessiz mezarlara ben de gidip baktm: u dedeniz, u anneniz ve u da babanz ve bir tek babanz grdm ben, hatrlyorum: Biz bahede oynarken, odasnn pancurlar arasndan bazan ban uzatr ve sizi ve beni birlikte grr, ama benimle oynadnz iin size bir ey demezdi. Ona Fatiha okudum, sonra orada hibir ey yapmadan, yalnz gnete pierek ve crcrlar dinleyerek

biraz durdum, ve tuhaf eyler dndm, tuhaf esrarl d nceler, rperdim, aklm kart, sigara imi gibi oldum. Sonra mezarlktan ktm ve gidiyorum ben, masamn zerinde ak braktm matematie dnyorum. nk bir saat nce ben o masada oturmu, tam pencereden bakarken siz beyaz Anadol'unuzla yokuu kyordunuz ve aranzda babaanneniz olduu iin ben anladm nereye gittiinizi ve o zaman me zarl ve lleri dnnce ben, aklma bir trl girmeyen u sinir bozucu sama matematik kafama daha da girmez oldu ve bari gideyim unlara bir bakaym dedim, mezarlkta ne yaptklarn grnce iim rahat eder, sonra gelir alrm dedim; annemi de bo yere zmemek iin pencereden ktm, koa koa buraya geldim ve grdm sizi ve ite imdi ak braktm matematie dnyorum. Tozlu yol bitti, asfalt balad. Yanmdan arabalar geiyor, bir iki kere iaret ettim, ama altnda byle araba olanda artk vicdan kalmamtr ki: Beni grmeden, son hzla geip yo kutan aa gidiyorlar. Sonra Tahsin'lerin oraya geldim. Anasyla Tahsin arkada toplarlarken, babas ardan altnda oturmu kiraz satyor ve o da beni sanki grmyor. Ben saatte 100 kilometre ile lks araba sren ve birden fren yapp kilosu 80 liradan 5 kilo kiraz hemen alveren biri olmadm iin ban bile kaldrp bakmad. Evet, artk paradan baka eyler dnebilen bir tek ben varm diyecektim, ama Halil'in p kamyonunu grnce sevindim. Aa gidiyorlard, el ettim durdu. Bindim. "Baban ne yapyor?" dedi. "Ne yapacak," dedim, "Piyango!" "Nereye gidiyor?" "Sabahlar trende alyor." "Sen?" "Ben daha okuyorum," dedim. "Bu kamyon en ok ka yapar?" "Seksen!" dedi. "Burada ne yapyorsun sen?" "Kafam bozuk," dedim. "Biraz ktm."

"Senin kafan bu yata bozulmaya baladysa..." Gltler. Bizim evin nnde frene basyordu, "Yok," dedim. "Aa mahalleye ineceim." "Ne var orada?" "Bir arkadam var, tanmazsn!" Evin nnden geerken ak pencereme baktm. Babam leyin gelene kadar dnerim. Mahalleye girer girmez kamyondan indim, Halil'ler beni isiz gsz aylan teki sanmasnlar diye hzl hzl yrdm. Taa mendiree kadar gittim, scaktan kan-ter iinde kaldm iin biraz oturdum, denize baktm. Bir motor hzla geldi, bir nhtma bir kz brakt, gitti. O kza bakarken ben seni dndm Nilgn: Elini Allah'a nasl atn az nce gzlerimle grdm: Tuhaft. Sanki O'nunla konuuyormuun gibi. Kitapta yazar: Melekler vardr. Sonra dndm: eytan da vardr. Baka eyler de. Sanki korkmak istediim iin dndm bunlar; korkaym, rpereyim, sululuk duyaym da koa koa yokuu kp eve dneyim, matematie oturaym diye, ama az sonra zaten oturacam: imdi biraz gezeyim. Yrdm. Plaja gelince insan aptallaman o uultuyu duyunca ve o et ynn grnce, gene, suu, gnah, eytan dndm. Kpr kpr kprdanan bir et yn: Arada bir bu ynn iinden renkli bir deniz topu ar ar ykseliyor ama, sonra gene geri dnp aralarnda kayboluyor; sanki btn bu sutan ve gnahtan kurtulmak istiyor, ama kadnlar brakmyor onu. zeri sarmaklarla dolu tel rgler arasndan kalabala ve kadnlara daha da baktm. Tuhaf ey: Bazan canm bir ktlk yapmak ister, utanrm, biraz canlarn yakaym da beni farketsinler diye: Bylece, cezalarn vermi olurum ve kimse eytana uymaz ve belki bir tek benden korkarlar o zaman: unun gibi bir duygu: Biz iktidara, onlar da yola gelmiler. Utandm sonra, iyice dalmm, utanc unutmak iin seni dndm Nilgn. Sen susuzsun. Biraz daha byleyici kalabala bakaym, matematie dneceim diyordum ki, "Ne dikiliyorsun sen burada?" dedi, plaja bakan herif.

"Yasak m?" dedim. "Gireceksen git oradan bilet al!" dedi. "Mayon ve paran varsa..." "Tamam," dedim. "Gerek yok. Gidiyorum." Gittim. Paran varsa, paran varsa ka para: Fatiha yerine bunu okuyorlar artk: O kadar irensiniz ki, bazan ben kendimi yapayalnz hissediyorum: Yars rezil, yars budala. Dnnce insan korkar bu kalabalktan, ama Allahtan bizim ocuklar var, onlarla birlikte olunca birbirine kartrmyorum; biliyorum o zaman su ile gnah, haram ile hell olan bi liyorum ve korkmuyorum: Ne yaplacan da ok iyi anl yorum. Sonra bizim ocuklann da dn akam kahvede, akal, akal, diye benimle dalga getikleri aklma geldi ve kzdm. Peki. O yaplacak eyleri ben tek bama da yapabilirim beyler, tek bama da ben yrrm o yolda, biliyorum nk. Kendime inandm ve gvendim. Yrye yrye sizin evinizin nne gelmiim Nilgn, farkna varmamm, zeri yosunlu o eski duvar grnce anladm. Bahe kapnz kapal. Gittim, yolun te tarafndaki kestanenin altna oturdum, evinizin pencerelerine, duvarlarna baktm, senin ierde ne yaptn merak ettim. Belki yemek yiyorsundur, belki banda hl o rt vardr, belki de le uykusuna yatmsndr. Elime bir p aldm ve asfaltn ke narndaki kum birikintisine senin yzn dalgn dalgn izdim. Uyurken yzn daha gzel olur. O yze bakarken ben suu, kini ve grtlama kadar gmldm sandm gnah ve sululuk sivilcelerimi unuturum ve benim ne gnahm olabilir diye dnrm, ben onlardan biri deilim, ben senin gibiyim, inanyorum. Sonra dndm: Baheye gizlice girsem, cceye grnmeden aacn orasna ve teki kntya basarak duvara trmansam ve o ak pencereden kedi gibi odana girsem ve seni yanann kenarndan psem: Sen kimsin? Beni tanmadn m, saklamba oynardk, seni seviyorum, senin tandn btn o kibar erkeklerin seve bileceinden daha ok seviyorum seni ben! Birden fkelendim:

Kumun zerindeki yz ayamla bozdum ve tam ben kalktm bu sama hayallerden skldm gidiyordum ki grdm: Nilgn evden km bahe kapsna geliyor. Her eyi yanl anlarlar bunlar, her eyi ktye yorarlar. Hemen uzaklatm biraz, kapya srtm dndm. Sesini duyduktan sonra dndm: Bahe kapsndan km gidi yorsun, nereye? Merak ettim, peine dtm. Yrrken kendine gre bir tuhaf sallan var: Erkek gibi. Koup gidip omuzuna dokunsam; beni tanmadn m Nilgn, ben Hasan, hani biz ocukken sizin bahede, Metin de vard, oynardk, sonra balk tutardk. Keye gelince dnmedi, yryor: Plaja m gidiyorsun, sen de onlarn arasna girecek misin? fkelendim, ama peini brakmadm. p bacakl, hzl da gidiyor, neden bu acele, yoksa bir bekleyenin mi var? Plajda durmad, sapt, yokuu kyor. Tahmin edebiliyorum artk bekleyenin kim olduunu. Belki onun arabasna binersin, belki de deniz motoru vardr: Hangisi diye merak ettiim iin peinden geliyorum, nk tekilerden bir farkn olmadn biliyorum. Birden oradaki bakkala girdi, kayboldu. Bakkaln nnde dondurmac ocuk var; ufakl tanrm, yanl bir ey d nmesin diye biraz uzakta bekledim. Ben zenginlere uaklk etmekten holanmam. Biraz sonra Nilgn ierden kt ve dosdoru gideceine geri dnd ve geldii yoldan bana doru yryor. Birden srtm dndm eildim ve ayakkablarmn ban balyorum. Elinde bir paketle yaklat, yaklat ve bana bir bakt, utandm. "Merhaba," dedim, kalktm. "Merhaba Hasan," dedi. "Naslsn?" Biraz sustu. "Seni dn gelirken yolda grdk, agbim tand. Bymsn, ok de imisin. Ne yapyorsun?" Biraz sustu. "Hl yukardaymsnz, amcan syledi, baban da piyangoyla urayormu." Biraz daha sustu. "E, sen ne yapyorsun, sylesene, kaa getin?"

"Ben mi?" dedim. "Ben bu yl bekliyorum," diyebildim sonunda. "Neyi?" "Sen denize mi gidiyorsun Nilgn?" "Yok," dedi. "Bakkaldan geliyorum. Babaanneyi mezarla gtrdk. Scaktan biraz fena oldu galiba, kolonya aldm:" "Demek o plaja gitmiyorsun," dedim. "ok kalabalk oluyor oras," dedi. "Sabah erken gideceim, kimse yokken." Biraz sustuk. Sonra glmsedi ve ben de gldm ve y znn uzaktan grp sandmdan bir baka olduunu dndm. Aptal gibi terliyorum. Scaktan der. Susuyorum. Bir adm att. "Peki," dedi. "Babana selm syle, olmaz m?" Elini uzatt ve el sktk. Eli yumuak ve hafif. Ben terli elimden utandm. "Gle gle!" dedim. Gitti. Arkasndan bakmadm. ok nemli ileri olan insanlar gibi ben de bir yere doru dnceli dnceli yrdm.

9
Mezarlktan dndkten sonra, Babaanne bizimle aada yemek yedi, sonra bir fenalk geirdi. nemli bir ey deil ama. Biz Nilgn'le glyorduk, birden o, kt kt bakt bize, sonra ban gsne drverdi. Koluna girip yukar kardk, yatrdk, Nilgn'n getirdii kolonyay bileklerine, akaklarna srdk. Sonra ben odama gittim, yemek stne ilk sigaram itim. Babaanne'nin ciddi bir eyi olmadn anladktan sonra da gnete pien Anadol'a bindim yola ktm. Anayoldan deil, Darca yolundan gittim. Bu yolu zenerek asfaltlamlar. Kiraz aalaryla incirlerin bazlar hl yerindeydi. Buralara, ocukken Recep'le szmona karga avna, ya da gezmeye gelirdik. Kervansaray olduunu sandm ey daha aalarda olmal. Srtlarda yeni mahalleler yaplm, yaplyor. Danca'da yeni bir ey grmedim: On yllk Atatrk heykeli! Gebze'de dorudan Kaymakama ktm. Kaymakam de imi. ki yl nce, bu masada hayattan bezmi biri vard, imdi ise durmadan elini kolunu oynatan bir gen. nceden tasarladm gibi, onu etkilemek iin, antamdan fakltenin yaynlad doentlik tezimi karp gstermeme, arive daha nceden girmi olduumu, ya da rahmetli babamn da Kaymakam olduunu sylememe gerek bile kalmad. Beni, ard bir adamn peine takt. Onunla birlikte geen ge lilerimden tandm Rza'y aradk, bulamadk, dispansere gitmi. O dnnceye kadar ben arda yle bir yryeyim dedim. itlenbiklerin sarkt dar aralktan geip arya ktm.

nce aaya yrdm. Sokaklarda kimsecikler yok. Bir kpek asfaltta amasz geziniyor, demirci dkknnda bir adam Aygaz tpn kurcalyor. Krtasiyecinin vitrinine bakmadan dn dm, dkkn nlerinin darack glgelerine snarak camiyi grnceye kadar yrdm. Sonra dndm, gittim, kk alandaki nar aacnn altnda oturdum, uykumu asn diye bir ay itim, kahvenin radyosunu bo bo dinleyerek scan unutmaya altm ve kimse benimle ilgilenmedii iin ke yiflendim. Kaymakamla dndmde Rza gelmiti, beni grnce hatrlad, sevindi. O anahtar bulana kadar benim bir dileke vermem gerekti. Birlikte aaya indik. Kapy at, kf, toz ve nem kokusunu hemen hatrladm. Eski masayla sandal yesinin tozunu alrken biraz gevezelik ettik. Rza beni yalnz brakp gitti. Gebze arivinde yle pek fazla bir ey yoktur. Ne varsa, kasabann kadlk olduu ve pek az kimsenin bilip ilgilendii ksa bir dnemden kalmadr. O zamandan kalan belgelerin de byk bir ksm, sonra zmit'e o zamanki adyla, znikmit'e yollanmtr. Burada kutular iinde unutulan fermanlar, tapu kaytlar, mahkeme sicilleri, defterler iice, stste ylp kalm, ylece duruyorlar. Otuz yl nce, mesleini seven ve cumhuriyetin ilk yllarna zg o brokratik miliyetilikle yanp tutuan bir lise tarih retmeni bunlara bir dzen vermeye kalkm, ama bezmi. ki yl nce, ben onun yarda brakt ii kald yerden srdreyim demitim, ama bir haftada ylmtm. Arivci olmak iin, tarihi olmak iin gerekenden de fazla alakgnlllk gerekir. Gnmzde, biraz mrekkep yalayp da, bu kadar alakgnllle kat lanabilecek insan artk pek kmyor. Benim lise retmeni de yle deildi; arivde geirdii saatleri hemen bir kitapla deerlendirme tutkusuna kaplmt. retmenin, kendi hayat hikyesinden ve Gebzeli tandklarndan baka Gebze'nin tarihsel yaplaryla nllerinden szettii bu kitap Selma ile kavga ettiimiz gnlerde bira iip elenerek okuduumu

hatrlyorum. Sonra bu kitaptan fakltedeki baz arkadalara da szetmitim de hep birlikte bana ayn cevab vermilerdi: Hayr, Gebze'de o tr belgelerin bulunmas, olanakszdr! Ben susmutum, onlar da bana Gebze'de bir ariv bile ola mayacan kantlamlard. Uzmanlarnn varolmadna inand bir yerde almak bana, Babakanlk Arivi'ndeki kskan dostlarla birlikte almaktan daha zevkli geliyor. Sar lekelerle, kfle, buru ukluklarla, hrpalanm kt paralarn koklayarak keyifle kartryorum. Okuduka, bu ktlar yazan, yazdran ve hayadan bu yazlanlara bir ucundan bal olan insanlar grr gibi olduumu sanyorum. Belki de arive, geen yl grd m sandm vebann izini srmek iin deil, bu keyif iin gelmiimdir. Soluk kt ynlar okunduka ar ar ara lanmaya balarlar. Uzun bir gemi yolculuundan sonra, yol boyunca sizi bunaltan sis alr da, bir kara paras her aac, ta ve kuuyla birdenbire sizi kendisine hayran brakarak nasl belirirse, okuduka aralanan ktlar arasndan iice gemi milyonlarca hayat ve hikye birden aklmda beliriverir. O zaman ok keyiflenir, tarihin ite aklmda canlanan bu renkli, hayat dolu ey olduuna karar veririm. Bunun ne olduunu anlat, deseler anlatamam. Biraz sonra, zaten o, arkasndan tuhaf bir tat brakarak geip gider. O zaman umutsuzlua kaplmaktan korkarm ve o geip giden eyi yeniden dnmek isterim. Sigara iip onu yeniden bulmaya alrm, ama Allah kahretsin, byle yerlerde sigara imek de yasaktr. Bir mahkeme sicilini okurken, belki de bu duyguyu, okuduklarm yazarak bulabileceimi dndm. antamdan kardm deftere yazmaya baladm. Cell adl biri, Meh met'in kendisine svdn sylyor. 'Gidi kftehor' demi! Kadnn huzurunda da inkr etmi. Cell'in, 'evet, svd!' diyen Hasan ve Kasm adl tanklar var. Kad ise Mehmet'i yemin etmeye arm. Mehmet edememi. Tarihi silinmi, yazmadm. Sonra, Hamza adl birinin Abdi'yi kendisine vasi

tayin ettiini okuyup yazdm. Sonra da Rus asll Dimitri adl bir klenin ele geirildiini yazdm. Sahibinin Tuzla'dan Veli Bey adl biri olduuna ve Dimitri'nin ona geri verilmesine karar vermiler. Kaybettii bir sr yznden hapsedilen oban Yusuf un bana gelenleri de okudum. Sn ne sattn sylyor, ne de kestiini. Kaybetmi. Sonunda, kardei Ra mazan kefil olmu da hapisten km. Sonra bir ferman okudum. Nedense buday ykl baz gemilerin Gebze'nin iskelelerine, Tuzla'ya ve Eskihisar'a yanamadan doru s tanbul'a gelmesi emrediliyordu. brahim adl biri, istanbul'a gitmez isem avradm talk ile bo olsun' demi, stanbul'a da gitmedii iin kars Fatma bo olduunu ileri srm. brahim, stanbul'a gitmediini ama gideceini, yemininde bir sre vermediini sylyor. Sonra, kaytlardaki ake miktarlarna bakarak emine verilen baz mukataalarn b ykln karmaya altm, ama kesin bir sonuca ula amadm. Bu arada, bir yn deirmenin, ban, bahenin, zeytinliin yllk gelirini defterime geirdim. Bunlan defterime geirirken o topraklar grr gibi olduumu sandm, ama kendimi galiba kandryordum. Sonra birka hrszlk olayna ilikin yazlanlar okudum ve hibir ey hissedemedigime karar vererek dar ktm. Koridorda sigara ierken, geen yl burada kaytlarna rastladm vebann izini srmek yerine, herhangi bir baka hikye de arayabileceimi dndm. Kendime, bu hikyenin nasl bir ey olmas gerektiini sordum. Ama bu soru skcyd, baka bir ey dnmek istedim, nk tarih, hikyeden baka eydir. yi bir tarih kitabn, iyi bir hikye kitab ya da bir romandan ayran dipnotlarndan baka eyler de olmaldr. Nedir bunlar? Koridorun ucundaki pencereden, kaymakamlk yapsnn arkasndaki bir evin duvar gzkyor. nsan arkasnda ne olduunu merak ettiren bu duvarn nnde bir kamyon durmu, arka tekerleklerini gryorum. Sigaram bitirdim, krmz yangn kovasnn kumuna bastrp ieri girdim.

Ethem adl birinin Kasm'dan ikyetini okudum: Ethem evde yokken, Kasm evine gitmi ve ailesiyle konumu. Kasm olay yalanlamyor, ama yalnzca gzleme yemek iin eve gittiini ve bir miktar ya alp ktn sylyor. Bir baka ift de biri brnn sakaln ektii iin davalk olmutu: Sonra Cafer ile Ahmet'e savata baarlar yznden gelir olarak verilen Gebze kylerinin adlann yazdm. Sonra Kevser ve Kezban adl iki kadnn orospuluk yaptna ilikin ma hallelilerin ikyetlerini okudum. ikyetiler, kadnlarn mahalleden karlmalarn da istiyorlard. Sonra Kevser'in daha nce bu ii yaptna ilikin Ali'nin tankln da okuyup yazdm. Satlm adl birinin de Kalender'den yirmiiki altn alaca varm, ama Kalender borcunu inkr ediyormu. Melek adnda bir kz da hr iken, Ramazan tarafndan haksz olarak Bahattin Bey'e satldn sylyordu. Sonra unlar da yazdm: Muharrem adl bir ocuk cz okumak iin evinden km, babas Sinan, onu Resul ile yakalam. Baba, Resul'un, olunu ayarttgm sylyor ve bir aratrma yaplmasn istiyor. Resul, Muharrem'in kendisine geldiini, birlikte deirmene gittiklerini, dnte Muharrem'in incir toplamak iin bahelerde kaybolduunu sylyor. Tarihi de defterime geirdikten sonra, aa yukar drtyz yl nce, bir ocuun dlerine giren incirlerin ve incirleri dleyen ocuu dleyen Resul'un nasl eyler olduunu dndm. Sonra haydutlua balayan bir sipahinin yakalanmas, derhal meyhanelerin kapattrlmas ve arap ienlerin haklarndan gelinmesine ilikin emirleri okuyup yazdm ve daha da okuyup yazdm: Hrszlklar, ticari anlamazlklar, ekiyalar, evlenip boananlar... Ne ie yarayacakt bu hikyeler? Ama bu sefer sigara imek iin koridora da kmadm. Hikyelerin bir ie yaramas gerektiini unutmaya alarak defterime et fiyat larna ilikin bir yn say ve kelime geirdim. Derken gzme ta ocaklarnn iinde bulunan bir l iin yaplan soruturma iliti. Soruturma srasnda sktrlan iiler o gn nasl geirdiklerini teker teker anlatyorlard. lk defa, 23 Recep

1028 tarihli o gn grr gibi olduuma karar verip keyif lendim. Gn boyunca ne yaptklarn ayrntlaryla anlatan iilerin sylediklerini dikkatle birka kere okudum. Canm keyfime sigara da eklemek istedi, ama kendimi tutup, oku duklarm olduu gibi defterime geirdim. Bu i ok uzun srd, ama bittii zaman keyfime diyecek yoktu. Gne de alalm, bodrum penceresinin kenarna usulca vurmutu. Birisi, benim iin, kapnn nne gnde n yemekle bir paket sigara ve akamlar da biraz rak braksa, bu serin bodrumda sanki btn hayatm geirmeye boyun eecek gibiydim. Bugn ak seik gremiyordum, ama hi olmazsa varln biraz sezer gibi olmutum: Bu kt paralarnn arkasnda btn bir mr geirmeye yetecek kadar hikye vard, bu hikyeler sisin arkasndaki kara parasn bana gsterecekti. Bunlar dnnce, kendime ve yaptm ie daha ok gvendim. Sonra, iyi ve uslu bir renci gibi, defterime ka sayfa yazdm saydm: Tam dokuz sayfa! Eve dnp ikiye oturmay hakettiime karar verdim, kalktm.

10
Ceylan'larn rhtmnda oturuyorduk, denize atlamak zereydim, ama lanet olsun, kulam gene onlardayd. "Bu akam ne yapacaz?" dedi Glnur. "Deiik bireyler yapalm," dedi Fafa. "Yaa! Suadiye'ye gidelim." "Ne var orada?" dedi Turgay. "Mzik!" diye bard Glnur. "Mzik burada da var." "Peki o zaman, sen syle ne yapalm." Birden denize atladm ve hzla yzerken gelecek yl bu vakitte Amerika'da olacam dndm, mezarda yatan zavall annemle babam dndm ve New York'un zgr caddelerini, kebalannda benim iin caz alacak olan zencileri, kimsenin kimseyi takmad o uzun ve sonsuz metro dehlizlerini ve bitip tkenmez yeralt labirentlerini dledim ve ferahladm, ama sonra abimle ablamn yznden elime para gemezse gelecek yl oralara gidemeyeceimi hatrlayarak fkeleni yordum ki, hayr, imdi ben seni dnyorum Ceylan: Rhtmda oturuunu, bacaklarn uzatn, seni sevdiimi ve kendimi de sana sevdireceimi. Az sonra, sudan bam karp arkama baktm. Karadan ok uzaklamtm, iimi tuhaf bir korku kaplad: Onlar oradaydlar; bense ba ve sonu olmayan tuzlu, yosunlu, korkun bir svnn iindeydim. Birden tela kapldm, ar kamda beni kovalayan bir kpekbal varm gibi hzla yzdm, denizden ktm ve gidip Ceylan'n yanma oturdum. Laf olsun diye konutum.

"Deniz ok gzel." "Hemen ktn ama," dedi Ceylan. Dnp bireyler anlatan Fikret'i dinledim. Kiilik sahibi insanlann balanna gelen sorunlardan birini anlatyor Fikret: Babas bu k birdenbire nasl kalp krizi geirmi ve bir anda btn iin bana, evet daha onsekiz yandayken, nasl gemek zorunda kalm da aabeysi Almanya'dan dnene kadar btn o ileri ve adamlan tek bana ynetmi filan. Sonra, yaknda daha da nemli biri olacan kantlamak iin, babasnn her an lebileceim syleyince ben, bizimkilerin oktan ldn, bu sabah da mezarlarna gittiimizi syledim. "Aman ocuklar! ime kasvet bastrdnz," dedi Ceylan. Kalkt yrd. "Hadi bireyler yapalm!" "Evet, yapalm. Bir yere gidelim hadi." Fafa, ban elindeki dergiden kaldrd, "Nereye?" "Elenceli bir yere!" dedi Glnur. "Hisar'n oraya!" dedi Zeynep. "Oraya dn gittik ya," dedi Vedat. "Bala kalm o zaman," dedi Ceylan. Turan, bir krem kutusunun kapan amaya alyordu. "Bu saatte olmaz." "Niye olmazm:" "Tuzla'ya gidelim:" "ok scak," dedi Fikret. "Deli olacam!" dedi Ceylan fke ve aresizlikle. "Sizlerle hibir ey yaplmaz!" dedi Glnur. Ceylan sordu: "Bir yere gitmiyor muyuz imdi?" Kimse bir ey sylemedi. Uzun bir sessizlikten sonra, Turan'n elindeki krem kutusunun kapa yere dt, bir bilya gibi yuvarlanarak Ceylan'n ayann dibine devrildi. Ceylan bir tekme att, kapak denize dt. "Benim deil, Hlya'mnd," dedi Turan. "Yenisini alrm;" dedi Ceylan, gelip yanma oturdu. Ceylan' sevip sevmediimi dndm; sevdiime inandm:

Bunaltc scan bo, ahmaka dnceleri... Turan kalkm, gitmi, kapan dt yerden denize bakyordu. "Hayr!" dedi Ceylan, yerinden frlad. "Sen almayacaksn Turan!" "Peki, o zaman sen al." "Ben mi?" dedi Ceylan. "Ben niye alaym. Hseyin al sn!" "Samalama," dedi Turan. "Ben alrm." "Ben alrm," dedim ben. "Ben denizden yeni ktm." Kalktm gittim. "Sen iyi ocuksun Metin," dedi Ceylan. "Akl banda, iyi bir ocuksun sen." "Al bakalm!" dedi Turan. Parmann ucuyla emreder gibi gsteriyordu. "Almayacam," dedim birden. "Deniz souk." Fafa bir kahkaha att. Ben dndm, yerime oturdum. "Hlya," dedi Turan, "sana yeni bir kutu alrm ben." "Hayr, ben alacam ona yeni bir kutu," dedi Ceylan. "Zaten bitmiti," dedi Hlya. "Olsun, alacam. Hangi kremdi o?" dedi Ceylan. Sonra cevab beklemeden, yalvarr gibi ekledi: "Haydi ocuklar, ne olur bir ey yapalm." O zaman Mehmet, Mary'nin kar adaya gitmek istediini syledi ve birden herkeste, u aalk duygu, Avrupaly memnun etme istei uyand ve motorlara dolutuk. Ben Ceylan'la ayn motora binmitim. Sonra o evine kotu ve elinde iki ieyle geri geldi ve bard. "Cin!" Bir bakas da, "mzik," diye barnca Cneyt de kotu ve evden o iren kutuyu ve hoparlrleri getirdi. Sonra motorlar birden grleyerek frladlar. nce burunlar havaya kalkt. Sema az daha yklp dyordu, sonra hzlandka motorlarn burunlar aaya indi ve yarm dakika sonra ak denizin ortasndayken ben dnyordum: Onlar zenginler diye dnyordum, bir ey krlr m, izilir mi, eskir mi

umurlannda deil, zenginler, motorlar saatte krk mil yapyor ve ben korkuyorum pis bir korkuyla, elimi ayam birbirine dolatran bir korkuyla, Ceylan seni seviyorum ben: Ama korkma Metin, korkma diye dndm: Sen zekisin. Zeknn gcne inanyorum ben; evet inanyordum. Motorlar adann kayalarna arpacakm gibi yaklatlar, sonra birden hz kesip dnnce duruverdiler. Adann te yanndaki fenerin yalnzca tepesi gzkyordu. Bir yerlerden bir kpek kt, sonra bir kara ve sonra bir boz bakas; koarak kyya indiler, kayalara sokuldular: Bize doru hrsla havl yorlar. Cin iesi elden ele dolayormu, yannda da bir ey yok; verdiler, ienin azndan zehir ier gibi ve kana kana itim. Kpekler hl havlyordu. "Kudurmu bunlar!" dedi Glnur. "Gazlasana Fikret, bakalm ne yapacaklar!" dedi Ceylan. Fikret gazlaynca motorlarla birlikte dnen kpekler adann evresinde lgn bir kou tutturdu. Motordakiler bararak, arklar syleyerek kpekleri coturdular, kpekler counca daha da heyecanlandlar, lklar attlar, uludular, bardlar ve ben, bunlarn hepsi geri zekl diye dndm, ama, Allah kahretsin, teyzemin scak ve l evinden daha elenceli buluyordum bu grlty, radyolarn stne elii rtler serilen tozlu, kk odalardan daha zengin, daha canl. "Mzik! Sonuna kadar an bakalm mzii ne yapacak lar!" Mzik sonuna kadar alm olarak kk adann evresinde iki kere daha dndk. nc kere dnerken gzm bir an motorun arkasnda brakt kpkl ize takld ve birden ardm: Kpkl suyun uzak bir yerinde Ceylan'n neeli ba birden belirivermiti. Korkulu bir de atlar gibi, hibir ey dnmeden kendimi suya attm. Suya atlar atlamaz tuhaf, korkun bir duyguya kapldm: Sanki Ceylan'la ikimiz burada lecektik de motordakiler bizi farketmeyeceklerdi. Ya bir kpekbal ya da motorlarn bizi duymadan ezecek olan inanlmaz grlts yznden ya

da a kurdan hatrlatan o kpekler! Allah belsn versin! Ceylan' dnemiyordum. Biraz sonra bam sudan karp baknca ardm. Motorlardan biri durmu, Ceylan'n yanna varm, ieri ekiyorlard. Ceylan' sudan kardktan sonra beni de almaya geldiler. "Seni kim itti?" dedi Fikret. "Kimse itmedi onu," dedi Glnur. "Kendi atlad." "Kendin mi atladn sen? Niye atladn?" "Beni kim itti peki?" dedi Ceylan. Turgay'n uzatt kree tutunarak motora kmaya al yorum, ama tam kacakken Turgay krei braknca yeniden suya dtm. Bam sudan kardmda kimsenin benimle ilgilenmediini aarak grdm. Aralarnda glyorlar, eleniyorlard. Bir an nce bu tuhaf yalnzlk kbusundan kurtulmak iin aralarna kanmak istedim, motorun fiberglas gvdesine parmaklarmla, trnaklarmla tutunarak yukar kmaya alrken kulam hl onlardayd. "Skldm." "Bak Ceylan, senin arkandan Metin suya atlam." "Kpekler nerede?" dedi Ceylan. Sonunda tekneye kabildim, nefes nefeseydim. "Allah belnz versin, hibiriniz elenmek nedir bilmi yorsunuz." "Kpeklere atarz seni!" "Biliyorsan sen ret bize," dedi Turgay. "Aptallar!" diye bard Glnur. Onlar izleyen bir kpek en yakn kayann ucuna kp uludu. "Deli!" dedi Ceylan. Beyaz sivri dileri parlayan kpee bylenmi gibi bakyordu. "Biraz daha yaklasana u hayvana Fikret." "Niye?" "te de ondan." "Neye bakacaksn?" Fikret motoru kpee doru yava yava srd

"Ne istiyorsun hayvandan?" dedi Turgay "Erkek mi, dii mi bu?" dedi Fikret. Motoru susturdu. "Uursuz!" diye bard Ceylan tuhaf tuhaf... Birden Ceylan'a sarlmak istedim, ama sarlacama yalnzca baktm na ve kendimi sevdirmek iin ne yapmam gerektiini dndm. Aklm karmakark oldu, teknenin iinde srayp zplamak, barp armak istiyordum, iimden tuhaf duygular geiyordu, aalk bir herif olduuma gitgide inanrken, bir yandan da btn kitaplarn ve arklarn aptal aptal szlerle szmona ycelttii o duyguya kapldm iin kendi deerim kendi gzmde artyordu, ama bir snnet ocuununki gibi bo ve ahmaka bir gururdu bu; anlyordum, bu gurura kapldka dpedz sradan biri oluyordum ve bu duygudan holanyordum, ama dncelerimden utanmaktan korktuum iin kendimi unutabilmek istedim, sonra da btn ilgiyi zerime ekmek istedim, ama aklma onlardan yoksul olduum geldi ve bir ey yapabilecek cesareti ve bahaneyi bulamadm. Sanki ellerim kollarm balanmt da zerime geirilmi darack bir fkaralk gmlei bana skntlar veri yordu: Zekmla yrtarm ben seni! Tepmiyorlard, bar yorlard, yanmzdaki motorun burnunda birbirlerini suya itmek isteyen iki kii bouuyordu. Sonra o motor bize yaklat ve kovalarla zerimize su atmaya baladlar. Biz de onlara attk. Kreklerle kl oynar gibi dvtler biraz. Suya d enler oldu. Cin ieleri boalm. Fikret birini kapt gibi kpee frlatt. ie kayalarda paraland. "Ne oluyor?" diye bard Ceylan. "Tamam artk, tamam dnyoruz," dedi Fikret. Denize denleri toplamadan motoru hareket ettirdi. Denizdekileri topladktan sonra teki motor yetiti bizlere. zerimize bir kova da su attlar. "Yar! Yar, hayvan herifler, haydi yar!" ki motor yanyana gelip bir sre ayn hzla gittikten sonra Glnur'un bir l zerine frladlar. teki motorun bizim motoru geecei hemen anlald, ama Fikret kfrler ederek

herkesi motorun burnuna ard ki daha hzlanabilelim. Az sonra, tekiler getiler bizi ve zaferlerini tepinerek kutlarlarken fkelenen Ceylan slak havlusunu top yapp onlara hrsla frlatt, ama havlu denize dt. Hemen dndk, batmadan havluya yetitik, ama kimse uzanp denizden almad iin tekne havlunun zerinden bir t gibi ar ar geip suyun iine iyice batrd onu. Bartlar. Sonra Danca'dan Yalova'ya giden araba vapurunun peine dp, yetiip evresinde iki kere bararak dndler. Sonra bodoslama dedikleri bir oyuna baladlar: ki motor yanyana geliyor, aralarna lastik simitler, havlular sarktlyor, sonra arpan arabalar gibi yanlaryla birbirleriyle bodoslayorlar. Sonra motorlar hi hz kesmeden, plajda yzen kelleler arasna daldlar. Tekneler arasnda bararak kaan korkulu kafalara bakarak mrldandm: "Ya bir kaza karsa?" "retmen misin sen?" diye bard Fafa. "Lise retmeni misin ha?" "retmen miymi?" dedi Glnur. "Ben retmenlerden nefret ederim!" dedi Fafa. "Ben de!" dedi Cneyt. "ki imedi ki o," dedi Turan. "Akl banday oynuyor." "tim," dedim. "Senden ok itim." "arpm tablosu ezberlemekle olmaz her ey." Ceylan'a baktm, duymuyordu, aldrmadm. Biraz daha gezdikten sonra motorlar geri dndler, az sonra Ceylanlarn rhtmna vardk, yanatk. Motorlar boalrken rhtmda krkbe yalarnda bir kadn grdm, zerinde bir bornoz vard: Annesiymi: "ocuklar snlsklam olmusunuz," dedi. "Nereden byle? Nerede yavrum senin havlun?" "Kaybettim anne," dedi Ceylan. "Olur mu ama, yeceksin," dedi annesi. Ceylan anlamsz bir hareket yapt. Sonra: "Haa! Anne bu Metin," dedi. "O eski evde oturuyorlarm. Tuhaf, sessiz ev de."

"Hangi eski ev?" dedi annesi. El sktk, babamn ne i yaptn sordu, syledim ve niversite iin de Amerika'ya gideceimi syledim. "Biz de Amerika'da ev alacaz. Burann artk ne olaca belli deil. Amerika'da en iyi yer neresidir?" Ona baz corafi bilgiler verdim, iklim koullarndan, nfus durumundan ve baz rakamlardan szettim, ama beni dinliyor mu anlayamyordum, nk bana deil, mayoma ve salarma sanki onlar benden ayr eylermi gibi bakyordu. Sonra biraz da anariden ve Trkiye'nin bu kt durumundan filan szediyorduk ki, Ceylan konutu. "Anne, bu ukala ocuk bu sefer de seni mi yakalad." "Edepsiz seni!" dedi annesi. Ama szmn gerisini de dinlemeden kat gitti. Ben de gidip bir ezlonga oturdum ve denize atlayp kan ve yeniden atlayp kan Ceylan'a ve tekilere bakarak dndm. Sonra herkes, ezlonglara, sandalyelere, betona oturup da gnein altnda o inanlmaz hareketsizlik balaynca gene dndm. Gzmn nnde yle eyler canlanyordu: Orada, ezlonglardan uzanan bizim anlamsz ve plak bacaklarmzn ortasnda ve betonun stnde braklm bir saat dledim: Srtn zsz betona dayam ve balangc ve sonu ve ortas ve derinlii ve yzeyi bile olmayan bizim sessizliimizin ve kelimelerimizin ve hznl ve sama mziin arasndan kprtsz gnee yzn evirip bakarken o saat akrep ile yelkovann birbirine kartryordu ve artk lemeyeceini ve bir zamanlar lt eyin ne olduunu unuttuunu ve zaman yitirdiini itiraf etmek zorunda ka lyordu ve bylece saatin dncesi de dncesinin ne ol duunu anlamaya alan bir dncesizin dncesinden farksz oluyordu. Sonra Ceylan' da buna benzer dncelerle sevdiimi dndm. Geceyarlarna kadar ayn eyleri dndm sonra.

11
Odamn kaps vuruldu. Gzlerimi kapadm, hi ses et medim, ama kap ald. Nilgn'm. "Babaanneciim iyi misiniz?" Bir ey demedim. Soluk yzme, hareketsiz gvdeme baksn ve aclar iinde kvrandm anlasn istedim. "Daha iyisiniz Babaanne, yznze renk gelmi." Gzlerimi atm ve dndm: Hibir zaman anlayama yacaklarn ve yalnzca plastik kolonya ieleri ve sahte neeleriyle glmseyeceklerini ve benim aclarm, gemiim ve dncelerimle yapayalnz kalacam. Peki, brakn beni, gzel, temiz dnceyle. "Naslsnz Babaanne?" Ama brakmazlar. Ben de bir ey sylemem. "yi uyudunuz. Bir ey ister misiniz?" "Limonata!" Deyiverdim birden ve Nilgn gidince kaldm ben yine gzel, temiz dnceyle: Ilk uykudan kalkn scakl yanaklarmda ve aklmda: Ryay dndm; ryann hayalini: Kkmm, stanbul'dan kp giden bir tren iindeymiim, tren gittike baheler gryormuum, birbirinin iinde, gzel, eski baheler: stanbul uzakta, biz o baheler baheler iindeki bahelerdeyken. O zaman dndm o ilk gnleri: At ara basn, kr tkrdatan kuyu kovasn, diki makinesini, makine pedalnn huzur dolu tkr tkr zamann; sonra gl dndm, gnei, renkleri, hi beklemeden neelenii, imdiyle dolan imdiyi Selhattin, dndm ben o ilk gnleri: Trende hastalannca Gebze'de iniimizi... Gebze'de han

odalarnda kvranp, havas iyidir diye Cennethisar'a ilk geliimizi... Demiryolu yapldktan sonra terkedilmi bir iskele, be eski ev, be kmes, ama havas ne gzel, deil mi Fatma? Uzaklara gitmeye gerek yok! Buraya yerleelim! Hem stanbul'a ve annene, babana yakn oluruz, zlmezsin, hem de hkmet devrilip dtnde hemen yetimek iin hazr oluruz! Buraya bir ev yaptralm! O zamanlar, birlikte uzun uzun yrrdk: Hayatta yaplacak o kadar ok ey var ki Fatma, derdi Selhattin, gel sana biraz dnyay gstereyim, karnndaki ocuk nasl, tekme atyor mu, biliyorum erkek olacak ve adn Doan koyacam, bu doan yeni dnyay hep bize hatrlatsn diye, zaferle ve gvenle yaasn diye ve dnyaya gcnn yeteceine inansn diye de! Salna dikkat et Fatma, ikimiz de edelim, ok yaayalm, dnya ne olaanst bir yer deil mi, u otlar, kendi ken dilerine kp byyen u cesur aalar: nsann doa kar snda hayrete kaplmamas zaten elde deil, biz de Ruso gibi, doann kucanda yaayalm ve doal olmayan o aptal pa diahlarla, dalkavuk paalardan uzak duralm, her eyi akllarmzla yeniden gzden geirelim. Btn bunlar d nmek bile ne gzel! Yoruldun mu canm, koluma gir, u topran ve gn gzelliine bak, stanbul'un btn o iki yzllnden kurtuldum diye yle seviniyorum ki, Talat'a neredeyse teekkr mektubu yazacam! Brak o Istanbul'dakileri, sular, aclar ve birbirlerine zevkle ektirdikleri ikenceleri iinde rsnler! Biz burada, taptaze, basit, zgr, neeli, yepyeni eyler dnerek, yaayarak yeni bir dnya kuracaz; Dou'nun daha hi grmedii bir zgrlk dnyas, yeryzne inmi akl cenneti, yemin ediyorum Fatma, olacak bu, hem de Bat'dakilerden de iyi yapacaz, onlarn hatalann grdk, kusurlarn almayacaz, biz, hatt oullarmz grmese bile bu akl cennetini burada torunlarmz, bu topran zerinde, yemin ederim yaatacaklar! Sonra bu karnndaki ocua mutlaka iyi bir eitim vermeliyiz, onu bir kere olsun alatmayacam, korku denen eyi, o Dou'lu

hzn, alaylar, ktmserlii, yenilgiyi ve korkun ark boyunegiini bu ocua asla retmeyeceim; onun eitimiyle birlikte uraacaz, onu zgr bir insan olarak yetitireceiz, bu ne demek anlyorsun, deil mi, aferin, zaten seninle iftihar ediyorum Fatma, sana sayg duyuyorum, seni de zgr ba msz bir insan olarak gryorum; tekilerin karlarn grdkleri gibi bir cariye, bir odalk, bir kle gibi grmyorum seni: Benim eitimsin canm, anlyor musun? Ama hadi dnelim artk, evet, hayat rya gibi gzel, ama bu ryay bakalar da grsn diye almaya gerek var; dnyoruz. "Babaannecigim, limonatanz getirdim." Bam yastmdan kaldrp baktm. "uraya brak," dedim ve brakrken de, "Recep niye getirmedi?" dedim. "Sen mi yaptn?" "Ben yaptm Babaanne," dedi Nilgn. "Recep'in elleri yalyd, yemek yapyor." Yzm ekittim ve acdm ben sana kzm, ne yapaym, nk bak, cce seni de oktan kandrm bile; kandrr, sinsidir. Dndm: Aralarna nasl girdiini, dncelerini nasl eldiini, iren, irkin varlyla onlar o kt utan ve sululuk duygusuna boup, Doan'm kandrd gibi nasl kandrdn dndm. Anlatyor mudur? Bam bezginlikle yasta dt ve geceleri beni uyutmayan o korkun ve zavall dnceyi dndm zavall ben. Recep ccesi anlatyormu gibi dndm: Evet Bykhanm, anlatyorum diyormu, bana ve zavall anneme ve kardeime neler yaptnz torunlarnza bir bir anlatyorum Bykhanm; rensinler, bilsinler: nk artk rahmetli babamn, sus cce, peki rahmetli Selhattin Beyin de ne gzel yazd gibi kr artk, Allah yok, bilgi var, her eyi bilebiliriz, bilmeliyiz, bilsinler; biliyorlar; nk syledim ve artk bana, zavall Recep, diyorlar, babaannemiz demek sana ok eziyet etmi, hl da ediyor; biz senin iin ok zlyoruz, sululuk duyuyoruz, onun iin imdi yal ellerini ykamana ve li monata yapmana ne gerek var; sen alma, tembel tembel

otur, zaten bu evde senin hakkn varm, diyorlardr, nk Recep anlatmtr; anlatm mdr: ocuklar, babanz Doan Bey, Babaannenizin son elmaslarn niye satt da parasn bizlere vermek istedi, demi midir? Dnnce birden bouluyorum sandm. Bam yastktan nefretle kalkm! "Nerede o?" "Kim Babaanne?" "Recep! Nerede?" "Aada, dedim ya Babaanne. Yemek yapyor." "Ne syledi sana?" "Hi Babaanne!" dedi Nilgn. Hayr, anlatamaz, cesaret edemez Fatma, korkma, sinsidir, ama korkaktr da. Baucumdan limonatam aldm ve itim. Ama aklma gene dolap geldi. Birden sordum: "Sen ne yapyorsun burada?" "Sizinle oturuyorum ya Babaanne," dedi Nilgn. "Buray zlemiim bu yl." "Peki," dedim. "Otur! Ama yerinden kalkma imdi." Ar ar yatamdan kalktm. Yastn altndan anahtar larm, kenardan bastonumu aldm gidiyorum. "Babaanne nereye?" dedi Nilgn. "Yardm edeyim mi?" Cevap vermedim. Dolaba varnca durdum, dinlendim. Anahtar kilite sokarken bir daha baktm: Evet, Nilgn oturuyor. Dolab atm ve hemen baktm; bouna tellan mm; kutu ite orada, bombo, ama olsun, gene duruyor, duruyor ya. Sonra dolab kaparken aklma geldi. Alt gzn dibinden ekerlii aldm, dolab kilitleyip Nilgn'e gtr dm. "Ah babaanneciim, ok teekr ederim, benim iin kalktnz, zahmet ettiniz:" "Bir tane de krmz eker al!" "Ne gzel gm ekerlik bu byle!" dedi. "Dokunma!" Yatama dndm, aklma baka bir ey getireyim istedim, ama getiremedim: dolabn bandan aynlamadm o gnlerden

birini dnmeye dalmm: tte: Ayp etmiyor musun, Fatma, diyordu, o gn Selhattin; bak adam, taa stanbul'dan kalkm da bizi grmeye gelmi, sen ise odandan bile kmyorsun. stelik Avrupai bir adam, kibar da. Yok, Yahudi diye bunu yapyorsan daha da ayp Fatma, Dreyfus olayndan sonra byle dnmenin ne kadar yanl olduunu btn Avrupa anlad. Sonra aa inmiti Selhattin, ben pancurlarn arasndan bakmtm. "Babaannecigim, limonatanz isenize." Pancurlarn arasndan seyrediyordum: Selhattin'in yannda daha da kk gzken eci bc bir adamd: Kapalar kuyumcusu! Ama sanki, kk bir tccar deil, bir bilginmi gibi, Selhattin onunla konuuyordu, iitiyordum: Ee, Avram Efendi, ne var ne yok stanbul'da, ahli, cumhuriyetin ila nndan memnun mu? diyordu Selhattin ve Yahudi: ler kesat, beyim kesat! diyordu ve Selhattin cevap yerine: Yok yahu? diyordu, ticaret de mi? Oysa cumhuriyet, her ey gibi ticarete de yarayacaktr. Bizim milleti ticaret kurtaracaktr. Yalnz bizim millet deil, btn Dou ticaretle uyanacak; nce para ka zanmay, hesab kitab renmeliyiz: Bu matematik demektir, sonra ticaret ve matematik ve para biraraya gelince fabrikalar kuracaklar. O zaman, ite biz de, yalnz onlar gibi kazanmay deil, onlar gibi dnmeyi de reneceiz! Sizce, onlar gibi yaamak iin, nce onlar gibi dnmek mi gereklidir, yoksa nce onlar gibi para kazanmak m gerek? O zaman Yahudi: Kimdir, bu "Onlar" dedi ve Selhattin de: Kim olacak canm, Avrupallar, Batllar, dedi ve bizde, hem Mslman hem zengin tccar kimse yok mu yani? diye sordu. u, k Cevdet Bey kimdir, hi duydun mu? Yahudi: Duydum dedi, bu Cevdet Bey sava srasnda ok para yapt diyorlar dedi ve Selhattin: Ee, peki, baka ne var ne yok stanbul'da diye sordu, senin Babli'yle aran var mdr, ne diyor o ahmaklar, yeni yazar diye, air diye imdi kimi ne karyorlar, hi tanyor musun? dedi ve o zaman: Ben hi bilmem, beyim, dedi Yahudi. Siz gelip kendiniz baksanza! Sonra Selhattin'in bardn

iittim: Hayr, gelmem! eytan grsn yzlerini, lanet olsun! Onlarn hibir ey yapaca yok artk. u Apdullah Cevdet'e bak, son kitab ne baya ey, hepsi Delaheye'den yrtlm, ama kendi dncesi gibi yazyor, stelik yalan yanl, an lamadan. Hem, din ve sanayi konusunda, Bourguignon okunmadan artk bir ey sylemek mmkn deildir: O ve Ziya Bey hep bakalarndan yrtyorlar: Hem de anlamadan: Zaten Ziya'nn franszcas pek kttr, okuduunu anlayamaz, unlan, bir yaz yazp, rezil edeyim dedim, ama kim anlayacak; hem byle ufak tefek eyler iin kalemorluk edip ansiklo pedime vermem gereken vakitleri ziyan etmeye deer mi? Ben braktm onlar, stanbul'da birbirlerinin kann ie ie tkensinler. Bam yastktan kaldrdm ve baucumdan limonatam alp bir yudum itim. Sonra Selhattin: onlar hakknda byle dndm de git syle onlara, demiti Yahudi'ye ve Yahudi de, ben onlar hi tanmam ki beyim, demiti, yle adamlar, dkknma hi uramazlar, diyordu ki Yahudi, Selhattin: Biliyorum, bili yorum! diye barp szn kesti: Bir ey sylemene de gerek yok: Ben krksekiz ciltlik ansiklopedimi bitirince zaten Dou'da sylenmesi gereken btn temel dnceler ve szler bir anda sylenmi olacak: O inanlmaz dnce boluunu bir hamlede dolduracam, hepsi akna dnecek, Galata Kprs'nde gazeteci ocuklar ansiklopedimi satacak, Bankalar Caddesi karacak, Sirkeci birbirine girecek, oku yanlar arasndan intihar edenler kacak ve asl nemlisi halk anlayacak beni, millet anlayacak! te o zaman dneceim stanbul'a, o byk uyan srasnda, o kargaaya hakim olmak iin, o gn dneceim! demiti Selhattin ve Yahudi: Evet beyim, oturun siz burada, stanbul'un da, Kapalar'nn da tad kat artk, dedi ona. Herkes birbirinin gzn oyuyor. teki kuyumcular malnz ucuza drmek isteyecektir. Yalnzca bana gveniniz. Geri iler, dediim gibi kesat, ama gelip u mal bir greyim dedim. Ge oluyor, artk gsteriniz

bana u elmas. Mektupta yazdnz kpeler ne cinstir? Bir sessizlik olmutu sonra; yreim hzl hzl atarak ben sessizlii dinliyordum; elimde anahtar. "Babaanne, sevmediniz mi limonatay?" Bir yudum daha itim ve bam yasta dnerken, "Sevdim!" dedim. "Aferin, eline salk." "ok ekerli yaptm. Ne dnyorsunuz Babaanne?" O zaman, Yahudi'nin kt ve sinirli ksrn ve Selhattin'in acnas bir sesle: Yemee kalmyor musunuz? dediini ve Yahudi'nin yeniden kpelerden szettigini iittim. Sonra Selhattin koa koa merdivenleri kt ve odama geldi: Fatma, hadi gel aaya, yemee oturuyoruz, ok ayp olur! dedi; ama biliyordu inmeyeceimi. Biraz sonra Doan'mla birlikte aa indiler ve sonra Yahudi'nin: Ne janti ocuk! dediini ve annesini sorduunu ve Selhattin'in benim hasta olduumu sylediini ve o yemek yerken o orospunun onlara hizmet ettiini iittim ve tiksindim. Artk duymu yordum, ya da duyduumu farketmiyordum, nk Yahudi'ye ansiklopedisini anlatmaya balamt. "Babaanne ne dnyorsunuz, sylemeyecek misiniz?" Ansiklopedi: Doal bilimler, btn bilimler, bilim ve Allah, Bat ve Rnesans, gece ve gndz, ate ve su ve Dou ve zaman ve lm ve hayat: Hayat: Hayat! "Saat ka oldu?" diye sordum. Tkrdayarak blen ey onu: Zaman: Dnrm: rperi rim. "Saat altbuua geliyor Babaanne," dedi Nilgn. Sonra masama yaklat ve bakt. "Ka yllk bu saat Babaanne?" Sofrada konuulanlar dinlemedim; tiksinip unutmak is teyip, unuttuum bir ey gibiydi: nk sonunda, Yahudi yle demiti: Yemek ok gzel. Ama yemei piiren bu kadnnz ondan da gzel! Kimdir? Ve Selhattin de, sarho, yle dedi: Zavall bir kyl kadncaz! Bural deil, kocas askere giderken burada bir uzak akrabaya brakm. O herif, sandal batt ld. Fatma yoruluyordu, biz de hizmeti ar-

yorduk, a kalmasn diye aa kk odaya yerletirdik. alkandr. Ama oraya smyor. Bir kulbe yaptm. Kocas da askerden dnmedi. Ya kayordu, yakalanp asld, ya da ehit dt. ok takdir ediyorum: Halkmn alkanl ve gzellii var bu kadnda. Ansiklopedim iin, kylerdeki ik tisadi hayat yazmak iin ondan ok ey rendim! Bir kadeh daha iin ltfen! itmemek iin kapm kapamtm ben, tiksintiden boulmamak iin. "Kimindi Babaanne bu saat, geen yl sylemitiniz?" "Rahmetli anneanneminmi," dedim ve Nilgn glnce bouna konutuumu dndm. Sonra, yemei bir Yahudi ve bir sarhola yemek zorunda kalan benim zavall Doan'm yukar kp yanma geldi, sevip pmeden ellerini ykattm, sonra le uykusuna yatrdm. Selhattin hl aada anlatyordu, ama ok srmedi. Yahudi gitmek istediini syledi. Selhattin yukan geldi: Herif gidiyor Fatma, dedi. Gitmeden nce senin yzklerden, kpelerden birini grmek istiyor! Ben susuyordum. Bu herifin stanbul'dan bu i iin benim mektubum zerine geldiini sen de biliyorsun Fatma, imdi onu eli bo yollamak olmaz. Susuyordum... antas azna kadar para dolu Fatma, drst adama benziyor, iyi fiyat verir. Susuyordum... Yahu, o kadar yol teptirdikten, taa stanbul'dan getirdikten sonra adam eli bo yollanr m hi! "Babaanne, bu duvardaki resim, dedenizin resmi, deil mi?" Ben gene susunca: Peki Fatma, demiti Selhattin alamakl: Bak muayenehaneme artk hasta gelmiyor, bu benim suum deil, bu lanet olas lkedeki sama inanlarn bir sonucu olduu iin utanmadan sylyorum: Benim gelirim artk sfrdr ve eer kutuyu azna kadar dolduran elmaslardan, yzklerden, kpelerden, birini bugn bu Yahudi'ye satmazsak koca k, hayr, ne k btn bir mr nasl geirebileceimizi hi dndn m? Ben, on ylda, satacak neyim varsa sattm Fatma, bu ev iin ne kadar masraf ettiimi biliyorsun, Sa-

rahane'deki arsa yl nce gitti, geen iki yl da Kapalar'daki dkknn satyla geirdik, Vefa'daki evi, ben, satn dedim diye, amcaolu olacak o namussuzlarn satmayacan ve kirasndan hakkma deni de yollamadklarn sen de biliyorsun Fatma, peki unu da syleyeyim, ren artk, iki yldr neyle geindiimizi sanyorsun; Gebze'de benimle alay ediyorlar: Eski ceketlerimi, gm kalem takmm, rahmetli anamdan kalan tek hatra, o kitap sandm ve eldivenlerimi, babamdan kalma sedef tespihi ve Beyolu zppelerine ya kacak o gln redingotu Gebze'deki o barbar tccar bo zuntularna ne kadar ucuza braktm biliyor musun? Ama yeter artk, burama geldi, kitaplarm, deney aralarm, tbb aletlerimi satmaya niyetim yok. Aka sylyorum: Her eyi, Dogu'daki btn hayat, bir hamlede, temelinden sarsacak o ansiklopediyi bitirmeden, onbir yllk almam bir yana brakp, boynumu bkp sklm pklm stanbul'a dnmeye de niyetim yok! Yahudi aada bekliyor Fatma! Kutudan yalnzca bir kk para karacaksn! yalnz, u herifi ba mzdan savmak iin deil, yzyllardr uyuyan Dou uyansn diye ve Doan'mz bu k soukta yar a ve titreyerek ge irmesin diye de, hadi Fatma, a u dolab! "Babaanne, biliyor musunuz, kkken ben dedemin bu resminden korkardm!" Selhattin, iki adm temde beklerken dolab sonunda amtm. "Korkar miydin?" dedim. "Dedenin nesinden korkardn?" "ok karanlk bir resim o Babaanne!" dedi Nilgn. "Sa kalndan, baklarndan korkardm." Sonra dolabn kuytuluundan kutuyu karm, am uzun bir zaman hangisine kyacama karar verememitim: Y zkler, bilezikler, elmasl ineler, mineli saatim, inci ger danlklar, elmasl brolar, elmas yzkler, elmaslar Allahm! "Dedemin resminden korkardm, dedim diye bana kz madnz, deil mi Babaanne?"

Sonunda lanet okuyarak verdiim yakut kpelerin teki elinde, Selhattin gzleri parlayarak koa koa merdivenlerden inmiti ve daha o inii duyar duymaz ben anlamtm Ya hudi'nin onu kandracan: ok da srmedi. Elinde o tuhaf anta, banda apka, Yahudi, bahe kapsna yrrken: Siz bouna inmeyin stanbul'a, diyordu. Siz bana gene bir mektup yaznz, ben her seferinde kalkar gelirim. Her seferinde kalkt geldi: Bir yl sonra, elinde ayn antayla kpenin teki tekini almaya geldiinde Yahudi'nin banda gene ayn apka vard. Sekiz ay sonra elmasl bileziklerimden birincisini almaya geldiinde o bandaki apkay Mslmanlar da giymek zorundayd. Elmasl bileziklerin ikincisini almaya geldiinde yl, artk 1345 deil, 1926 idi. teki bilezik iin de geldiinde elinde gene ayn anta vard ve Yahudi ilerden hep ikyet ediyordu, ama artk gzel hizmeti kadn soramyordu. Belki de, artk karlarn boamak iin iki kelime deil, bir mahkeme gerektii iin, diye dnmtm. O sefer ve ondan sonra ka yl birlikte yedikleri yemekleri Selhattin piirmek zorunda kalmt: Ben, her seferinde yaptm gibi yerimden kprdamadm ve odamda oturdum ve belki de Yahudi'ye hepsini sylemitir dedim. Bylece hizmetiyle pilerinden kurtulduk ve Doan biri cce, biri topal pileri kyden bulup getirene kadar evde yalnz kaldk. Onlar en iyi yllard. O geliinde Yahudi'nin brakt gazeteye Selhattin akam dalmt: Bir an gazetede her eyin btn suun ve gnahn ve verdiim cezann da yazdn sanm, korkmu, bakmm: Ama gazetede ba Hristiyan apkal Mslmanlarn resimlerinden baka bir ey yoktu. Yahudi'nin teki geliinde getirdii gazetedeki Mslmanlarn balarnda Hristiyan apkalarndan baka, altlarnda da Hristiyan harfleri vard. Bu, Selhattin'in: Bir gnde btn ansiklopedim altst oldu dedii ve Yahudi'ye elmas gerdanlm verdiim zamand. "Ne dnyorsunuz Babaannecigim, iyi misiniz?" Ondan sonraki geliinde kutudan prlanta yz kar mtm. Anneannemin eyizime katt zmrt yz

verdiim zaman kar yayordu ve Yahudi istasyondan buraya tipi altnda yrdn ve zerine kurtlarn saldrdn ve kendisini antasyla savunduunu syledi. Bunlar yz yan fiyatna almak iin anlattn anlyordum. teki geliinde, sonbahard; Doan'm, niversite diye, Mlkiye'de siyaset okuyacan syleyerek beni alatmt. Yahudi'nin alt ay sonraki geliinde yakutlu kpe, gerdanlk takmm gitti. O zaman, Selhattin soyadn yazdrmak iin daha Gebze'ye gitmemiti. Alt ay sonra gittiinde, nfus memuruyla kavga ettiini syledi: Gururla nme uzatt nfus katlarndaki soyadn grnce alay ettiklerini anladm, tiksindim ve bir gn, benim mezartamn zerinde bu irkin adn yazlacan dnerek rperdim. Yahudi'nin bir yl sonra, bir daha gelip elmas gl yzmle gl kpelerimi gtrd kn yaznda, hznle aa yukar yrmeye balad iin, babasna gstermeden Doan'ma pembe incilerimi verdim, satp s tanbul'da elenmesini syledim. Elenmedi; beni sulamak daha kolay olmalyd. Bunun zerine, analar kyde len pileri gitti buldu, kyden getirdi, evimize yerletirdi. "Ne dnyorsun Babaanne? Gene onlar m?" Yahudi'nin sonraki geliinde, Selhattin, kutunun boal makta olduunu anlad: Yakutlu ay yldz inemi alrken ansiklopedinin bitmesine az kaldn sylyordu; artk btn gn sarho geziyordu; odamdan kmyordum ve sarho olduu iin inemin ve ondan sonraki yl da topaz broun yar fiyatna gittiini biliyordum; ama kitaplara harcad paray yarya indirmedi. Artk eytana btnyle teslim olan Selhattin, ihtiyar Yahudi'yi bir daha ardnda, bir daha sava kmt. Ondan sonra Yahudi iki kere daha geldi: Bi rincisinde, yakutlu, ay yldzl ineyi, ikincisinde, elmasl "bu da geer yahu" ineyi verdim. Bylece Selhattin, uuru da kendi eliyle satm oldu ve az sonra yaptn syledii o en byk inanlmaz keiften sonra, bir daha Yahudi'yi armay dnd sralarda ld. Dikkatle sakladm tek ta iki elmas yz de, zavall saf Doan'm, geri getirdii pilere

datmak iin alnca, kutum sonunda, bombo kald. imdi, dolabn iinde bombo durduunu dndm. "Ne dnyorsunuz Babaanne, sylesenize!" "Hi!" dedim bo bo. "Hibir ey dnmyorum!"

12
Btn gn sokaklarda gezdikten sonra, akam eve dnmek, yaz tatilinden sonra okula dnmeye benziyor. Kahve kapanana kadar da oturdum, herkes teker teker evine dnerken belki bir ey yapan biri kar diye bekledim, ama kimbilir kanc kere bana, 'akal, akal' demekten baka bir ey yapmad lar. "Hadi olum Hasan, akall brak da evine git, matematik al!" Gidiyorum, yokuu kyorum, kimseye aldrmyorum, nk karanl seviyorum: Sessiz karanlk, bir tek crcrlar var, dinlerim ve geleceimi karanln iinde grrm: Uzak lkelere yolculuklar, kanl savalar, mitralyzlerin takrtsn, savalann neesini, forsalarn krek ektii tarihi filmleri, gnahkrlarn iren uultusunu susturan krbalar, dzenli ordular, fabrikalar ve orospular: Utandm, kendimden korktum. Ben byk adam olacam. Yoku bitti. Sonra iim birden cz etti: Bizim evin klar! Durdum, seyrettim: inde lmba yanan mezar gibi bizim ev. Pence relerde hareket yok. Sokuldum baktm: Annem yok, uyu mutur; babam da sedire yaylp uyuyakalm, beni bekliyor; beklesin, ben odamn penceresinden sessizce girer uyurum. Gittim, baktm: Penceremi kapam. Peki! Gittim, teki pencereyi hzl hzl vurdum, babam uyand. Gelip kapy aacana pencereyi at. "Neredeydin?" diye bard. Bir ey demedim, crcrlar iitiyordum. Biraz sustuk. "Hadi gir ieri, gir!" dedi babam. "Durma orada."

Pencereden girdim. Karmda durmu, baba bakyla bana bakyordu. Sonra gene balad: Olum, olum niye oku muyorsun, olum, olum btn gn sokaklarda ne ediyorsun filan. Birden yle dndm: Bu alayan adamla ne iimiz var bizim anne? Anneme gideyim, uyandrp byle diyeyim ve biz annemle bu adamn evinden gidelim. O zaman, babamn artk ne kadar zleceini dnnce skldm. Evet, ben de suluyum, btn gn sokaklarda gezdim, ama merak etme baba, bak yarn nasl alacam. Byle desem inanmaz da bana. Sonunda, susmu, yle fkeli ve alamakl bana ba kyordu. Hemen odama gittim, masama oturdum, matematik alrken gr de beni zlme baba, tamam m? Kapy da kapadm. Lmbam yanyor, kapnn altndan szar, g rrsn; demek ki alyorum. Hl kendi kendine syleni yordu. Biraz sonra babamn sesi kesilince meraklandm, kapy usulca ap baktm, yok: Yatm. Onlar ml ml uyurken ben alaym istiyorlar. Peki, madem lise diplomas bu kadar nemli bir ey, alaym, btn gece uyumadan alaym, sabah annemi zecek kadar alaym da grn, ama hayatta ok daha nemli eyler olduunu biliyorum ben. stiyorsanz anlatrm da, anne, komnistleri, Hristiyanlar, siyonistleri biliyor musun, aramza szan masonlar biliyor musun, Carter ve Papa ile Brejnev ne konutu biliyor musun? Anlatsam dinlemezler ki, dinleseler anlamazlar ki... Neyse, kafam da bozmadan matematie balayaym dedim. Atm kitab, Allahn bels logaritmadan kalmtm. Evet, log, diye yazyoruz ve a log (A.B) = a logA + a logB diyoruz. Bu birincisi ve teki eyler de var; teorem diyor kitap. Hepsini bir kere defterime gzelce yazdm. Sonra tertemiz yazdma bakmak houma gitti. Drt sayfa yazmm, ben almasn bilirim. Demek, btn logaritma dedikleri de bu kadarm. Bir de problem zeyim imdi dedim. Bunun logaritmasn al diyor:

logo \/ x - b ax + c Peki alaym. Baktm. Sonra deftere yazdklarm bir daha okudum, ok vakit geti, ama hangisini hangisiyle blp arpacam ve neyi neyle nasl ksaltacam bir trl aklma gelmedi. Bir daha okudum, neredeyse hepsini ezberleyeceim, rnek problemleri nasl zmler, ona da baktm, ama gene o irkin ey bana hibir ey demiyordu. ok sinirlendim, ayaa kalkmm. Bir sigara olsayd ierdim imdi. Sonra oturdum ve elime kalemi aldm zmeye altm, ama elim yalnzca defterime karalamalar yapt. Biraz sonra, bak Nilgn, def terimin kenarna ben ne yazmm: Deildim ben sana mail Sen ettin aklm zail Sonra biraz daha altm, ama para etmedi. Sonra biraz daha dnnce aklma u geldi: Btn bu log'larn ve V'lerin aralarnda ne biim bir iliki olduunu bilmek neye yarar? Diyelim ki, bir gn paramn hesabn ancak logaritma ve karekk kullanarak yapabilecek kadar zenginim, ya da devlet ilerine bakyorum: Ben o gn, bu ilemleri bana yapacak bir ktip paras tutmay akl edemeyecek kadar aptal m olacam? Matematii kenara kaldrdm, ingilizceyi atm, ama kafam bozulmu bir kere: Allah belsn versin gene u Mr. and Mrs. Brown'n diye dndm; ayn resimler, her eyi bilen ve dzgn yapan ayn insanlarn souk ve mutlu suratlar, Ingilizmi bunlar, tl ceketleri ve kravatlar var, sokaklar da tertemiz. Biri oturuyor, teki kalkyor, derken bizim kibritlere benzemeyen bir kibrit kutusunu masann stne, altna, iine, yanna koyup koyup duruyorlar. On, in, under ve neydi ben bu samalklar da ezberlemek zorundaym, yoksa ierde horul horul uyuyan piyangocu, olum okumuyor diye

dvnr. stlerini kapayarak ve tavana bakarak ezberledim, ezberledim ve sonra birden sinirim bozulunca kaptm gibi kitab yere aldm: Lanet olsun! Masadan kalktm, pencereden dar ktm. Ben bunlarla yetinecek insan deilim. Bahenin kesinden karanlk denize ve karanln iinde tek bana yanp snen kpekli adann o fenerine baknca biraz rahat ladm: Aa mahallenin btn klar snm, yalnzca sokak lmbalaryla, derinden derine uuldayan cam fabrikasnn klan var; sonra bir de bir sessiz geminin krmz . Bahe kurumu ot kokuyor, belli belirsiz toprak ve yaz kokuyor sessiz bahe: Yalnzca crcrlar var; kiraz bahelerinin, uzak tepelerle, kuytu kelerin ve balarla zeytinliklerin.ve aa alt serin liinin kr karanlkta da varolduunu hatrlatan arsz crcrlar. Sonra dikkatle dinleyince, Yelkenkaya yolunun oradaki a murlu suyun kurbaalarn da duyduumu sandm. Ben hayatta ok ey yapacam! Yapacaklarm dndm: Sa valar, zaferleri, yenilgi korkusunu ve umudu ve baary ve efkat gstereceim zavalllar ve kurtaracam bakalarn ve acmasz dnyada alacamz yolu. Aa mahallenin klan snk: Hepsi uyuyorlar; uyuyorlar hepsi; budala, anlamsz, zavall dler gryorlar ve burada, hepsinin stnde uyank bir ben varm. Ben yaamay ok seviyorum ve yatp uyu maktan nefret ediyorum: Yaplacak o kadar ok ey var ki: Dndm. Sonra pencereden ieri girdim, alamayacam anladm iin elbiselerimi karmadan yataa yattm. Sabah kalkar balarm. Aslnda ingilizce ve matematie son on gnn yeteceini dndm, kular dallarda balayacak ve sen kimsecikler yok diye tenha plaja gideceksin Nilgn. Ben de gelirim. Kim kanabilir bana? nce uykum kaacak, yreim gene beni boacak sandm, sonra anladm uyuyacam. Uyandmda gne koluma vuruyordu ve gmleim ve pantolonum ter iindeydi. Hemen kalktm, baktm: Daha annemle babam kalkmam. Mutfaa gittim, ekmek peynir yiyordum ki annem geldi:

"Neredeydin?" "Nerede olacam, buradaydm," dedim. "Btn gece de altm." "A msn?" dedi. "ay yapaym, ister misin olum?" "Yok," dedim. "Gidiyorum zaten imdi ben." "Nereye byle sabah sabah, uykusuz?" "Biraz gezeceim," dedim. "Alrm. Sonra gelip gene balayacam almaya." Tam kyordum, baktm, bana acmaya balam. "Haa anne," dedim. "Bana bir 50 lira verir misin?" Biraz kararsz bakt. Sonra, "Ah," dedi. "Ne yapacaksn gene parayla? Peki, peki! Babana syleme!" eri odaya gitti, geldi: ki 20'lik ve bir de 10 lira. Teekkr ettim, odama gittim, pantolonumun iine mayomu giydim, babam grltden uyanmasn diye pencereden ktm. Sonra dnp baktm, annem teki pencerenin kenarndan bana bakyor. Merak etme anne, ben hayatta ne olacam biliyo rum. Asfalttan aa yrdm. Yanmdan yoku yukar hzla kan arabalar geiyor. Kravatlarn takm, ceketlerini kenara asm herifler, saatte 100 kilometreyle sabah stanbul'a dolap e virmeye ve birbirlerini kazklamaya koarlarken beni gr myorlar bile. Benim de sizi taktm yok kravatl ve boynuzlu beyler! Daha plajda kimsecikler yok. Bileti ve beki de daha gelmedii iin para vermeden girdim, lastik ayakkablarma kum dolmasn diye dikkatle taa kayalarn oraya ve plajn bittii ve bir evin duvarnn balad yere kadar yrdm ve duvarn gne grmeyen kesine ktm. Kapdan girince Nilgn' buradan grrm. Durgun denizin dibini seyrediyorum: ururlar, yosunlar arasnda salnarak dnyorlar. Dikkatli kefallar en ufak tprtdan kaarlar. Nefesimi tuttum. ok sonra; biri paletlerini ve maskesini takt, suyun iinde tfeini kurdu ve hadi, kefallarn peinden gitti. Bu boktan

heriflerin, kefallarn peine dmesine sinir oluyorum! Sonra su gene duruldu ve kefallar ve kaya balklarn grdm. Gne zerime vurdu sonra. Kkken, buralarda onlarn eski ve tuhaf eviyle, bizim tepedeki evden baka hi ev yokken, Metin, Nilgn ve ben buraya gelirdik ve ben yar dizime kadar suya girerdim ve urur ya da horozbina tutmak iin beklerdik. Ama gele gele gene bir kayabal gelirdi, at gitsin, derdi Metin; ama yemi yemi, kyp atamam ben, kutuma koyarm; sonra kutuya da su doldurunca Metin alay ederdi! Ben cimri deilim olum, derdim ben; Nilgn de belki duyar belki duymazd; ben cimri deilim, ben o yemin hesabn o kayadan soracam derdim. Metin, kayabaln saklyor, oltasnn ucuna da kurun deil, vida somunu balam, baksana una Nilgn, ne cimri! ocuklar, derdi Nilgn, o balklar sonra gene denize atn, yazk derdi, olmaz m? Onlarla arkadalk zordur, bilirim. Kayabalnn orbas olur, iine patates soan atarsn. Sonra bir yengeci seyrettim. Hep bireylerle uratklar iin bu yengeler dnceli ve dalgndr. O ayan ve kskacn niye yle oynatyorsun imdi sen? Sanki btn bu yengeler benden ok ey biliyorlar: Doutan birer ihtiyar ukala hepsi. Karn bembeyaz o yumuak, yavru yengeler bile ihtiyar. Sonra suyun yz kprdad ve dibi gzkmez oldu ve kalabalk yava yava girip kmaya balaynca iyice buland. Kapya bir baktmda grdm: Elinde anta, ieri girmisin sen Nilgn. Plajn bu yanna geldin, bana doru yrdn. Geldi geldi ve birden durdu ve zerindeki san elbiseyi kard ve ben bikinisi maviymi derken, bir havlu serdi ve birden uzanp gzkmez oldu. Sonra antasndan bir kitap karp okumaya balad. Kitab havada tutan elini ve ban grebiliyordum. Dndm. Terledim. ok zaman geti, hl okuyor. Sonra serinlemek iin yzme su vurdum. Daha ok zaman geti ve hl okuyordu. Gitsem, merhaba Nilgn, desem diye dndm, ben denize
112

girmeye gelmitim, naslsn? Kzar diye dndm: Nedense, benden bir ya byk olduu aklma geldi. Sonra giderim, baka zaman. Sonra Nilgn kalkt, denize yrd; gzel olduunu d ndm. Birden atlad ve yzmeye balad. Dzgn yzyor, eyalarnn orada kaldna aldrmadan alyor. Merak etme Nilgn, ben bakyorum o eyalara; nk hl arkasna dnp bakmadan alyordu. stese biri gider kartrr eyalarn, ama ben gz kulak oluyorum, eyalarna bir ey olmaz. Sonra kalktm, Nilgn'n eyalarnn yanna gittim. Kimsenin de bakt yok. Zaten Nilgn benim arkadamdr. Eildim, antasnn zerinde duran kitabn kapana baktm: Bir Hristiyan mezar ve banda alayan iki ihtiyar var. "Babalar ve Oullar" yazyor. Kitabn altnda o sar elbise var, bakalm antasnda ne var? Yalnzca merak ettiim iin, kimse de grp yanl anlamasn diye hzl hzl kartrdm: Bir krem kutusu, kibrit, gneten snm anahtar, bir baka kitap daha, czdan, firketeler, bir kk yeil tarak, kara gzlkler, havlu, Samsun paketi ve bir baka kk ie. Baktm Nilgn hl uzakta yzyor. Kimse yanl anlamasn diye, her eyi olduu gibi brakyordum ki, birden o kk yeil tara aldm ve cebime koydum. Kimse grmedi. Yeniden kayalara gittim, bekledim. Sonra Nilgn denizden kt, hzl hzl yrd, havlusuna sarnd. Sanki benden bir ya byk akll bir kz deil de, bir kk kz. Sonra ku ruland, biraz antasn kartrd, arad ve sonra birden sar elbisesini giyip hzla gitti. Bir an ardm, benden kamak iin yapyor sandm. Sonra kotum, arkasndan baktm: Eve gidiyor. Kestirme yapp nne kmak iin tam kouyordum ki, birden sapt ve ardm, nk arkama dt ve sanki bu sefer o beni izliyordu. Bakkaln nnden saa saptm ve bir arabann arkasna gizlenip ayakkablarm balarken baktm: Bakkala girdi. Yolun te yanna getim. Eve dnerken karlayor oluruz. Aklma geldi: Cebimden karr, veririm: Nilgn, bu tarak

senin mi, derim. Evet, nereden buldun, der. Drmsn, derim. Benim olduunu nerden anladn, der. Yok, yle demem, yolda drdn, drrken grdm, aldm, derim. Aacn altnda bekliyordum. ok terlemitim. Biraz sonra bakkaldan kt, bana doru geliyor. yi, ben de bakkala doru yryordum da. Sonra yzne bakmadm, nme bakyorum, demin baladm lastik ayakkablarma. Birden bam kaldrdm. "Merhaba!" dedim. Ne gzelmi, diye dndm. "Merhaba," dedi. Hi glmedi. Ben durdum, ama o durmad. "Eve mi gidiyorsun Nilgn?" dedim. Sesim bir tuhaf kt. "Evet," dedi ve baka bir ey sylemeden yrd gitti. "Gle gle!" diye bardm arkasndan. Sonra bir daha bardm: "Recep amcaya selm syle!" Utandm. Dnp, bir, peki, bile demedi. Orada yle durup arkasndan baktm. Niye byle yapt? Belki de her eyi an lamtr diye dndm, ama anlalacak ne var? Yolda karlatn m, ocukluk arkadana insan selm vermez mi? Tuhaf! Dne dne yrdm. Dedikleri gibi: nsanlar artk bir baka oldu, bir selm bile esirgiyor artk insanlar. Sonra cebimde 50 lira var diye dndm, artk Nilgn'n evine varm olduunu dndm: Ne dnyordur? Bir telefon edeyim, her eyi anlataym ona dedim, bana eskisi gibi selm versin, ben baka bir ey de istemiyorum senden. Telefonda ne diyeceimi dne dne yrdm. Seni seviyorum da derim, ne var? Baka eyler de dndm. Sokaklarda plaja giden iren insanlar. Dnya ne karmakark! Postaneye girdim, rehberi alp baktm. Darvnolu, Selhattin ailesi yazmlar. Cenn. Ky cad. 12. numaray kartrmayaym diye bir kda yazdm. 10 lira verip bir jeton aldm, kulbeye girdim, telefonu evirdim ama en son nu maraya gelince parmam 7 yerine 9'u evirdi. Kapatmadm da. Yanl numara ald, ben hl kapatmaynca 10 liralk jeton grltyle kutuya dt ve ald.

"Alo!" dedi herhangi bir kadn sesi. "Alo, neresi?" dedim. "Ferhat Beyin evi," dedi. "Kimsiniz?" "Bir dost!" dedim. "Biraz konumak istiyorum." "Buyrun," dedi ses. Merakland. "Ne iin?" "nemli bir ey iin!" dedim ve ne diyeyim diye dndm. 10 liram gitmi. "Kimsiniz siz?" diyordu o. "Ferhat Beye sylerim!" dedim. "Versene sen kocan." "Ferhat m?" dedi. "Kimsiniz siz?" "Evet. O'nu versene sen bana!" dedim. Kulbenin camndan baktm memur megul: Birine pul uzatyor. "Kimsiniz siz?" diyordu hl. "Seni seviyorum," dedim. "Seni seviyorum!" "Ne? Kimsiniz siz?" "Ulan sosyetik orospu! Memleketi komnistler ele geiriyor, siz hl yar plak, orospu, ben seni..." Kapatt. Ben de yavaa kapattm. Baktm, memur pul parasnn stn veriyor. Sakin sakin dar ktm. Bana bakmad bile. Hi olmazsa 10 lira boa gitti diye dertlen meyeceim. Postaneden ktm, yrdm ve dndm: Daha 40 liram var; insan 10 lirayla bu kadar elenebiliyorsa 40 lirayla bunun 4 kat elenebilir. Buna matematik diyorlar ve anlamadma karar verdikleri iin beni bir yldr bekletiyorlar. Peki beyler, ben beklemesini bilirim, sonunda siz piman olmayn.

13
Nilgn Hanm plajdan dnd, Faruk Bey de onu bekliyordu. Oturdular, kahvaltlarn verdim. Biri gazetesini okuyordu, teki uyukluyordu; konuup glerek yediler. Sonra Faruk Bey iri antasn ald, Gebze'ye arive gitti; Nilgn de kmesin oraya okumaya ekildi. Metin hl okuyordu. Kahvalt sof rasn toplamadan yukar ktm. Bykhanm'n kapsn vurup ieri girdim. "Ben arya iniyorum Bykhanm," dedim. "Bir ey ister misiniz?" "ar?" dedi. "Burada ar m var?" "Yllar nce dkknlar almt ya," dedim. "Biliyorsunuz ite. Ne istersiniz?" "Bir ey istemem onlardan!" dedi. "leye ne vereceiz?" "Bilmem," dedi. "Yenilecek bir ey yap!" Aa indim, nlm kardm, fileyi, bo ieleri, mantarlar aldm gidiyorum. Yenilecek eyin ne olduunu deil, ne olmadn syler. Eskiden dnerek bulmak bana derdi, ama krk yl geti artk, biliyorum ne yediini! Hava snm, terliyorum. Sokaklarda kalabalk balam, ama hl stanbul'a ie yetienler var. Yokuu ktm, evler seyrekleti, baheler ve kiraz aalar balad. Kular da hl aalarda. Keyifliyim, ama yolu uzatmadm. Toprak yola girdim, az sonra evlerini ve tepe sindeki televizyon antenini grdm. Nevzat'n karsyla Cennet teyze inek sayorlar. Klar buhar karken seyretmesi ho olur. Nevzat da ite

oradaym. Evin br duvarna yaslad motosikletine eilmi. Gittim. "Merhaba," dedim. "Merhaba," dedi, ama dnp bakmad. Motosikletinin bir yerine parman sokmu kurcalyordu. Biraz sustuk. Sonra laf olsun diye, "Bozuldu mu?" dedim. "Yok canm!" dedi. "Bozulur mu bu?" Motosikletiyle vnr ve grltsyle btn mahalleyi birbirine katar. ki yl nce bahvanlktan ve stten kazand parayla ald. Sabahlar motosikletiyle st datr, ama ben bize brakma diyorum, ben gelir kendim alrm, ahbaplk ederiz. "ki ie getirmisin?" "Evet," dedim. "Faruk beyler de geldiler." "Peki, koy uraya!" Koydum. erden huniyi ve lei getirdi. nce lee koyuyor, sonra huniden ieye. "ki gndr kahveye geliniyorsun," dedi. Bir ey demedim. "Haa," dedi. "Aldrma canm sen o arszlara. Terbiyesizler." Dndm. "Sahi, o gazetenin yazd doru mudur acaba?" dedi sonra. "Var mdr yle bir cceler evi?" Gazeteyi hepsi okumu. "Sen de hemen ksp gittin," dedi. "O arszlara kzlr m hi! Nereye gittin?" "Sinemaya." "Ne vard?" dedi. "Anlatsana." Anlattm. Bitirdiimde ielerin hepsini doldurmu, mantarlamaya balamt. "Mantar bulunmuyor," dedi. "Pahalland. Kt araplara artk plastik koyuyorlar. Ben de, mantarlar kaybetmeyin diyorum. Kaybederseniz on lira. nk ben Pnar St deilim. inize gelmiyorsa ocuklarnza ill st iirirsiniz."

Hep syler bunlar. Cebimden Faruk Beyin verdii man tarlar karacaktm, nedense birden vazgetim. Yalnzca sevinsin diye, "Her ey ok pahalland," dedim. "yle!" dedi ieleri hzl hzl doldururken, heyecanland. Pahallktan, gemi, iyi, gzel zamanlardan szetti, skldm dinlemedim. Btn ieleri doldurup, kutuya yerletirdikten sonra: "Ben bunlar datacam," dedi. "stiyorsan seni de eve brakaym." Pedalna basp motosikletini grltyle altrd, oturdu. "Haydi!" diye bard. "Yok," diye seslendim. "Yryeceim." "Peki!" dedi, motoruyla frlayp gitti. Asfalta kana kadar arkasna brakt toza baktm. Utandm da ondan. St ieleri filemde yryorum. Biraz sonra dnp arkama baktm. Nevzat'n karsyla Cennet teyze hl sa yorlar. Cennet teyze vebay grm, derdi annem, veba gnlerini; anlatrd, korkardm. Baheler ve crcrlar bitti, evler balad. Yllarca hi deimeyen yerler. Sonra, eylllerde ava gelmeye baladlar, arabalarnn iinden deliler gibi frlayan besili, azgn kpekleriyle, onlara yaklamayn ocuklar, vururlar! Bir duvarn atla dibinde bir kertenkele! Kat gitti! Kuyruunu neye gre brakr kertenkele, biliyor musun olum, demiti Selhattin Bey, hangi ilkeye gre? Susar, korkarak bakardm: Yorgun, km, ypranm baba. Dur, bir kda yazaym vereyim, dedi ve Charles Danvin diye yazd verdi, hl saklyorum. Son gnlerinde bir baka kt vermiti: Bizde eksik ve fazla olanlarn listesi olum bu, sana yalnzca bunu brakyorum, belki bir gn anlarsn. Kd aldm, baktm: Eski yazym. kiden kanlanan gzleri bana yakndan bakyordu; btn gn odasnda ansiklopedisine almt, yorgundu. Akamlar iki ierdi, sonra, haftada bir, ok ier, aztrd; Bahenin bir yerinde, odasnda ya da deniz kysnda szp kalana kadar, bazan birka gn sarho gezerdi. O gnlerde Bykhanm odasna, darya hi kmamacasna kapanrd. Kasaba gittim. Kalabalk var, gzel esmer kadn yok.

"Biraz bekleyeceksin Recep," dedi Mahmut. ieler yormu beni, oturmak iyi geldi. Sonra, O'nu szd yerde bulunca Bykhanm grp gene balamasn diye ve soukta orada kalmasn diye korka korka gider uyandrrdm: Beyefendi, niye burada yatyorsunuz, yamur geliyor, teceksiniz, gidin eve, odanza yatn, derdim. Homurdanr, sylenir, ihtiyar sesiyle kfrederdi: Lanet memleket! Lanet memleket! Hepsi bouna! u ciltleri bir bitirebilseydim, hi olmazsa u risaleyi lstepan'a ok daha nceden yollasaydm; saat ka, btn bir millet uyuyor, btn Dou uyuyor, hayr bouna deil, ama halim yok, ah istediim gibi bir kadnm olsayd, annen ne zaman ld Recep, olum! Sonunda kalkar, koluma girer, gtrrdm. Yolda mrldanr: Ne zaman uyanacaklar dersin? Aptal bir huzurla uyuyor sersemler: Ya lanlarn ahmak huzuruna gmlm, dnyann kafalarndaki safsatalara ve ilkel hikyelere uygun olduuna inanmann ilkel sevinciyle uyuyorlar. Elime sopa alp kafalarna vura vura uyandracam onlan! Budalalar, syrln bu yalanlardan, uyann da grn! Sonra, O, bana yaslanm, odasna karken biz, Bykhanm'n kaps usulca ierden alr yar karanlkta tiksinen ve merakl gzleri bir belirir gibi kaybolurdu. O zaman, aah, ahmak kadn, derdi, zavall ahmak korkak kadn, senden yalnzca ksindim, yatr beni yatama Recep, uyandm zaman kahvem de hazr olsun, hemen almaya balamak istiyorum, acele etmem gerek, alfabeyi deitirdiler, ansiklopedimin btn plan altst oldu, onbe ylda yoluna koyamadm derdi ve sonra sylene sylene uyurdu. Nasl uyuduuna biraz bakar, odadan sessizce kardm. Dalmm. Farkna vardm, kadnlardan birinin ocuu bylenmi gibi beni seyrediyor. Canm skld. Baka eyler dneyim, dedim, ama dayanamadm, kalktm ielerimi aldm. "Ben sonra gelirim." ktm, bakkala gidiyorum. ocuk merak dayanlr gibi deildir. Kkken de kendim merak ederdim. Annem ev-

lenmeden ocuk sahibi olduu iin, diye dndydm, ama o sonrayd, babamn, baba olmadn annem syledikten sonra. "Recep amca!" dedi biri. "Beni grmedin mi?" Hasan'm. "Vallahi grmedim," dedim. "Dalmm. Ne iin var senin burada?" "Hi," dedi. "Hadi, git evine de dersini al Hasan," dedim. "Buralarda sen ne yapacaksn? Sana gre deil buralar." "Niye deilmi?" "Yanl anlama yavrum," dedim. "Dersini al diye diyo rum." "Sabahlar alamyorum amca," dedi. "ok scak. Ak amlar alyorum ben." "Akamlar da al, sabahlar da," dedim. "Okumak isti yorsun, deil mi?" "Tabii istiyorum," dedi. "Sandn gibi zor da deil okumak. Ben iyi okuyacam." "nallah!" dedim. "Hadi, imdi git evine." "Faruk beyler geldi mi?" dedi. "Beyaz Anadol'u grdm de. Nasllar? Nilgn'le Metin de geldi mi?" "Geldiler," dedim. "yiler." "Selm syle Nilgn'le Metin'e," dedi. "Zaten demin gr dm. Eskiden arkadatk." "Sylerim," dedim. "Hadi git sen evine!" "imdi gidiyorum," dedi. "Ama senden bir ey isteyeceim Recep amca. Bana bir 50 lira verebilir misin? Defter alacam, defterler ok pahal." "Sigara m iiyorsun?" dedim. "Defterim bitti diyorum..." ieleri yere braktm, karp bir yirmi lira verdim. "Bu yetmez," dedi. "Hadi, hadi," dedim. "Bak kzyorum imdi." "Peki," dedi. "Bir kurunkalem alrm, ne yapaym." Tam

gidiyordu durdu, "Babama syleme olur mu?" dedi. "Bo yere zlyor." "Yaa!" dedim. "zme baban." Gitti. ielerimi aldm, bakkal Nazmi'ye gittim. Kimsecikler yok, ama Nazmi megul. Bir deftere bireyler yazyordu. Sonra bakt, biraz konutuk. Onlar sordu. yiler dedim. Faruk Bey? tiini niye sy leyeyim, zaten bilir, her akam gelip ie ie alyor. tekiler? Onlar da byd. Kz gryorum, dedi, neydi ad? Nilgn. Sabahlar gelip gazete alyor. Bym. Evet, bym. Asl teki byd, dedim. Evet, o, Metin. Onu da grm ve onu nasl bulduunu anlatt: te; konuma ve arkadalk dediimiz ey. Birbirimize bildiimiz eyleri anlatyoruz ve houma gidiyor: Kelimeler, szlerdir hepsi, bilirim botur, ama gene de aldanr keyiflenirim. Hepsini tartt, paketledi. Bir kda yazver, dedim. Sonra evde deftere yazyorum ve ay sonlannda, klar iki ayda bir Faruk Beye gsteririm. te hesaplar Faruk Bey, derim, u u kadar, bu byle ediyor, bakn belki hesapta bir yanl vardr. Bakmaz. Peki Recep, teekkr ederim der, bunlar evin masraf, bu da senin ayln oluyor, czda nndan deri kokan nemli buruuk paralar uzatr. Alr, say madan cebime koyarm, teekkr ederim ve hemen baka bir eyden szetmek isterim. Nazmi hesab bir kda yazp verdi, dedim. Ben bakkaldan karken birden, "Rasim vard ya," dedi. "Balk Rasim." "Evet," dedi. "Dn lm." Bakyordu, bir ey demedim. Parann stn, filemi, pa ketlerimi aldm. "Kalptenmi," dedi. "br len, oullar gelince kald racaklar." te byledir, kelimelerimizden ve szlerimizden tededir hepsi.

14
Gebze'ye geldiimde saat dokuzbuukta, sokaklar snm, sabah serinliinin izi kalmamt. Hemen kaymakamla girdim, bir dileke yazp imzaladm. Bir memur da yazdm okumadan numaralaynca, bir tarihinin benden 300 yl sonra, ykntlar arasndan, bu dilekeyi bulup anlamlandrmaya alacan hayl ettim. Tarihilik matrak i. Matrak ama, sabr isteyen bir i diye dndm. Bylece, sabnmla vnerek, almama gvenle baladm. Dvrken birbirlerini ldren iki dkkncnn hikyesi hemen ilgimi ekti. Namazlar klnp, oktan gmlen kavgaclarn ya knlar, mahkemede birbirlerini suluyorlard. kisinin, b aklarla arnn ortasnda nasl birbirlerine girdikleri tanklar tarafndan ayrntlaryla anlatlyordu 17 Cemaziylevvel 998. Bu sabah, hicri tarihleri mildi tarihe evirme klavuzunu yanma aldm iin, ap baktm. 24 Mart 1590! Demek ka rastlyormu olay. Oysa yazarken hep gzmn nnde ateli ve scak bir yaz gn canlanyordu. Belki de gneli bir mart gnyd. Sonra alt bin akeye satn alnp, ayanda yaras bulunduu anlalan bir arap klenin; satcya geri verilmesi iin alcnn at davann tutanan okudum. Satcnn szlerine nasl kandm, klenin yarasnn ne kadar derin olduunu alc belli ki, fkeli fkeli yazdrmt. Sonra, glenen ve lstanbrl'un urat bir toprak sahibine ilikin yazlanlar okudum. Mahkeme kaytlarnn bir baka yerinden de, ayn adamn yirmi yl nce iskelede bekilik yaparken yolsuzluk yznden mahkemelik olduu anlalyordu. Fermanlardan, Budak adl bu adamn, Gebze'de evirdii

dolaplarn neler olduunu kartmak iin uratm. Sanki vebann deil, artk onun izini sryordum. Bir keresinde olmayan bir topra deftere yazdrp var gsterdiini, bu topran vergisini iki yl cebinden dedikten sonra bir ba ile deitirdiini, olmayan topran yeni sahibinin bana bir orap rp iin iinden syrldn galiba anladm. Ya da benim aklmdan Budak'a yaktrdm bu hikye, mahkeme ka ytlarna gre rtlemiyordu. Kaytlarn kimi yerini do rulad bu hikyeyi uydurmak iin iyice ter dktm. Hikyemin baka kaytlarca da dorulandn grnce ok sevindim. Budak, badan elde ettii zmle bir bakasnn ahrnda arapla ve el altndan arap ticaretine de balam. Ticarette kulland baz adamlarn mahkemede kendisini sulamalar zerine onlara, onlardan daha iddetle saldrdn keyifle okudum. Sonra Gebze'de kk bir cami yaptrdn rendim. Derken, Gebze'nin nllerinden szeden o kitapta, tarih retmeninin, bu adama ve o camiye birka sayfa ayrdn hatrlayp ardm. Onun aklndaki Budak'la, benim aklmdaki bambakayd: O kitapta lise tarih kitaplarna resmi konacak, saygdeer, oturakl bir Osmanl vard. Benim Budak'm ise kurnaz ve becerikli bir dzenbazd. Budak'a ilikin kaytlarla elimeyecek, yeni ve daha zengin bir hikye acaba uydurabilir miyim diyordum ki, Rza le paydosunun baladn haber verdi. Dar ktm, yeni caddenin scandan kamak iin itlenbikli geitten eski arya getim. Yukarya, taa camiye kadar yrdm. ok scakt, avluda kimsecikler yoktu, az tedeki kaportacdan eki sesleri geliyordu. Dndm, canm hemen yemek yemek istemedii iin kahveye yrdm. Bir ara sokan nnden geerken ocuklardan biri, arkamdan "iko" diye bard. tekiler glyorlar m, diye dnp bakmadm. Gittim kahveye oturdum. ay istedim, sigara yaktm, tarihilik nasl bir itir, diye dnmeye baladm. Yazlar yazp, birtakm olaylar hikye etmekten baka bir i olmalyd. Belki yle: Bir yn olayn

nedenini aryorduk, sonra o olaylar baka olaylarla akl yorduk, o baka olaylar da baka olaylarla aklamaya m rmz yetmiyordu. Biz ii bir yerde brakmak zorunda kalyor, bakalar bizim braktmz yerden ii srdryorlar, ama ie balarken, nce, bizim olaylar yanl olaylarla aklad mz sylyorlard. Benden ncekilerin kitaplarndan szederken, doktoram ve doentlik tezimde, ben de ayn eyi yapmtm. Hakl olduuma da inanyorum. Herkes, hikyenin baka trl olduunu, ya da baka bir hikyeyle aklanmas gerektiini syleyip duruyor. Bu baka ve yeni hikyeyi de daha nceden biliyorlar. Yaptklar tek ey gidip onu ariv lerden arayp bulmak. Bylece dipnotlar ve belge numara laryla sslediimiz hikyelerimizi gsterili yazlarla, tantanal toplantlarla, birbirimize gsteriyor, hik-yelerimizi karlkl savunup, kendi hikyelerimizin daha iyi olduunu tekileri rterek kantlamaya alyoruz. Canm skld. aym hl getirmeyen olana ktm. Sonra da kendimi avutmak iin yle dndm: bouna dertleniyorsun; tarihinin yaptklarna ilikin bu dn dklerin de bir hikyeden baka bir ey deil. Bir bakas tarihilerin bambaka eyler yaptklarn rahatlkla syleyebilir. Sylyorlar da zaten: Gemii aratrarak bugn ne yapmamz gerektiini bulduumuzu sylyorlar, ideoloji retip insanlara dnyaya ve kendilerine ilikin doru yanl bir dnce verdiimizi sylyorlar. nsanlar oyaladmz, elendir diimizi sylemeleri de gerekir diye dndm. Tarihin en arpc yannn bu elence olduuna inanrm. Ama mes lektalarm kravatl arballklarn zedelememek iin bu elencenin stn rter kendilerini ocuklarndan ayrmak isterler. Sonunda aym gelince ekerleri iine attm, nasl eridiklerine baktm. Bir sigara daha itikten sonra lokantaya gittim. ki yl nce de leleri bu lokantada yerdim; sessiz, scak, sevimli bir yerdir. Buulu lk bir camn arkasndaki tepsilerde dizilmi oturtma, musakka, sarma, trl ve baka patlcan

yemekleri ayn koyuluktaki bir yan iinde bekliyorlar. Srtlan bu yan dna km bir yn yar baygn kfte de, yaz scanda amura girmi mandalan hatrlatyor. tahm ald. Bir patlcan musakka, bir pilav ve bir tabak trl isteyip oturdum. Aya orapl ve tokyolu garson sorunca bir de bira ieceimi syledim. Tadn kara kara, ekmeimi yaa banarak yemeimi keyifle yedim, biram itim. Sonra birden kanm dneceim tuttu ve hznlendim. Karmn yeni kocasndan bir ocuu olacan dnmek canm skyor. Byle olacan bili yordum, seziyordum, ama gene de bunu kesinlikle bilip renmek houma hi gitmiyor. Evlendiimizin ilk aylarnda ocuumuz olmasn diye dikkat ederdik. Selma il ve aygtlara kar olduu iin her eyin tadn karacak kadar dikkat ederdik buna. Sonra, zamanla bu dikkatimiz dald. Bir yl sonra bir kere ocuklardan sz etmi, artk ocuumuz olsun diye konumutuk. Bu sefer ocuk olsun diye dikkat etmeye baladk, ama bir trl olmuyordu. Sonra, bir gn Selma gelip bana, artk doktora gitmemiz gerektiini syledi, beni ce saretlendirmek iin de nce kendisinin gideceini syledi. Ben ona kar ktm, doktor denen o hayvanlar byle eylere kantrmayacam syledim. Selma doktora gitti mi, gitmedi mi, bilmiyorum. Belki benden gizli gitmitir, ama bunu da fazla dnmedim, nk az sonra ayrldk. Garson bo tabaklan ald, gtrd. Tatl ne var diye sordum, kadayf varm, getirdi. Bir de bira istedim, kadayfla iyi gider, deil mi, dedim garsona, gldm. O glmedi, ben de oturdum dndm. Bu sefer de babamla annem aklma geldi. Dogu'da Ke mah'taydk. Daha ne Nilgn vard ne Metin. Annem salklyd, ev ilerini kendi grebiliyordu. ki katl ta bir evde oturu yorduk; merdivenleri buz gibi olurdu, geceleri odamdan kmaya korkardm, karnm acktnda kalkp tek bama aa mutfaa inmeye ekinir, oburluumun cezasn mut faktaki yiyecekleri uykusuzlukla dleyerek ekerdim. Ta

evin bir de kk balkonu vard; bulutsuz souk k gece lerinde oradan dalar arasnda kalan bembeyaz bir ova g zkrd. Souklar artnca kurt ulumalar duyardk, kurtlarn gece kasabaya ineceini sylerler, canavarlarn alktan kaplan aldklarn anlatrlard. Kap alarsa, kim o, demeden amayn derlerdi. Bir gece yle oldu, babam kapy elinde tabancayla at. Baharda da, bir keresinde, elinde tabanca, civcivlere dadanan tilkinin peinden gitmiti. Ama tilkiyi deil, hep kard tkrty farkederdik. Annem kartallarn da tilkiler gibi civciv aldn sylemiti. Sonra birden, hi yle bir kartal grmedim, diye dndm ve dertlendim. Az sonra, arive dn vaktimin oktan gelmi olduunu anlayp kalktm. Kfl ktlann arasna girip yeniden eelenmeye balaynca neelendim. Geliigzel okumaya baladm. Borca giren Yu suf'un, borcunu dedikten sonra rehin brakt merkebi geri aldn, ama dn yolunda merkebin sa arka ayann ak sadn grnce ikyeti olduunu, bylece Hseyin'le davalk olduklarn okuyunca glmem tuttu. ie bira itiim, akrkeyif olduum iin gldm biliyordum, ama ayn eyi bir daha okuyunca gene gldm. Sonra, daha nceden, okuyup okumadma aldr etmeden, elime ne geerse okudum. Deftere de bir ey yazmyordum. Bir kttan tekine, bir sayfadan berikine geerek keyifle okuyor, glyordum. Biraz sonra heyecanlanr gibi oldum: Bu iyice getikten sonra sev diim bir mzik parasn dinlemeye benziyordu. Bir yandan, kendime, hayatma ilikin karmakark eyler dnyor, bir yandan da dikkatimi nmden akp giden teki hikyelere vermeye alyordum. Bir deirmenin geliri zerine vakf yneticisiyle, deirmenci anlamazla dmler, mahkemeye gelip deirmenin girdisine ktsna ilikin bir yn rakam saymlard. Kad ktibi de, benim defterime yazdm gibi, bu saylar uslu uslu yazmt. Deirmenin aylk, mevsimlik, gelirini, tt budayn, arpann miktanm, nceki yllann kazancn gsteren bu saylarla bir sayfay doldurunca elimdeki listeye ocuksu bir keyifle baktm ve heyecanlandm.

Sonra inanla gene okudum: Buday ykl bir gemi en son Karamrsel iskelesine uradktan sonra yok olmu. stanbul'a -varmad gibi, kp bir haber vereni de olmam. Geminin, Tuzla'da bir yerde, o kayalklarda, ykyle birlikte battna ve iindekilerin yzme bilmediine karar verdim. Sonra Dursun olu Abdullah'n boyac Kadri ve Mehmet'e boyasnlar diye verdii drt astar geri istediine ilikin dava tutanan okudum, ama yazmadm. Abdullah'n astarlar niye geri is tediini anlayamadm. Turucu brahim Sofu, 19 aban 991 (7 Eyll 1583) tarihinde, Gebze'de, hyar turusunu bir akeye satm, ikyet etmiler, mahkemede zabt tutulmu. Bu olaydan gn sonra da Kasap Mahmut tarafndan satlan 13 akelik sr etinin, 140 dirhem eksik bulunduu gene tutanaklara gemi, ben de defterime geirdim. Sonra bu defteri bulup okurlarsa fakltedekilerin ne dneceklerini merak ettim. Bunlarn hepsini benim uydurduumu syle yemeyeceklerine gre, tellanrlard. Bir iyi hikye de bulabilsem, o zaman tam arrlard. arap ticareti yapan, sonra dolaplar evirerek ykselen u benim Budak, aslnda, byle bir hikye iin biilmi kaftan. Dipnotlar ve belge numa ralaryla allayp pullayacam byle bir hikye iin etkili bir ad aramaya baladm: Ayanlk Dzeninin bir Prototipi: Gebzeli Koca Budak! Fena deil! Yalnz Budak deil, Budak Paa olsayd belki daha iyi olacakt. Acaba sonradan paa olmu muydu? Belki de nasl paa olduunu anlatan bir yaz ya zardm, yaznn banda da 16. yzyln ilk eyreinin bir genel grnn izerdim. Ama makalenin skc ayrntlarn dnnce keyfim kat, sonra bir ara alayacam sandm. Biradandr diyeceim, ama artk etkisi kalmamtr. Ne ya paym, okuyorum. Haydutlua balayan Tahir adl, Mehmet olu, Sipahi'nin yakalanmas iin yollanan emri okuyorum. Ethem Paa haslarndan olan ban evre kylerden gelenlerin hayvanlar tarafndan inettirilmemesine ilikin ve vebadan ld sanlrken karsnn babas tarafndan dayakla ldrld

ileri srlen Nurettin hakknda gereinin yaplmasna ilikin emirleri okuyorum, ama yazmyorum. Sonra ar pazar fi yatlarn gsteren bir uzun listeyi daha olduu gibi defterime geirdim. Sonra mer olu Pir Ahmet'in, Hamamc Mehmet'e olan borcunu sekiz gne kadar deyeceini vekil eyh Fethullah karsnda taahht eylediini okudum. Sonra Musa olu Hzr'n aznn arap koktuuna ilikin tutulan kayd okudum. Sonra, glmek istedim, ama bunun iin biraz daha bira imi olmak gerekiyordu. Uzun bir sre hibir ey d nmeden ve yazmadan ciddi ciddi mahkeme zabtlarn okudum, houma giden ey, hibir ey aramadma artk inanmama ramen, bir ey aryormu, bir iz zerindeymiim gibi tetikte durarak okumamd. Sonunda gzlerim yorulunca durdum ve gne vuran bodrum penceresine baktm. D nceler ve grntler oradan buradan karma kp du ruyordu: Niye tarihi oldum ben? Onyedi yamdayken bir ara meraklanm tim, hepsi o kadar. Baharda annem lm, ar kasndan da babam, emekliliini beklemeden kaymakamlktan ayrlm, Cennethisar'a yerlemiti. Ben de, o yaz, Cennethisar'da babamn kitaplarn kartrarak, bahelerde, deniz kysnda gezerken okuduklarm dnerek geirmitim. Soranlara doktor olacam sylyordum, evet, dedem de doktordu. Derken, sonbaharda gittim tarihe yazldm. Tarihi benim gibi isteyerek meslek seen ka kii var? Birden f kelendim: Selma, budalalklarmla gururlanma hastalnn benim kiiliimin ayrlmaz bir paras olduunu sylerdi. Ama o tarihi olmamdan holanrd. Babam galiba holan mam, tarihe yazldm renince imiti. Ama belki de o yzden imemiti, nk nasl olsa iiyordu. Babaanne de imesin diye babam azarlyordu. Babaanneyi dnnce, evi ve Nilgn' dndm ve saate baktm: Bee geliyor. Birann etkisini artk hi duymuyorum. Biraz sonra artk okumann da keyfi kalmaynca Rza'y beklemeden kalktm, arabaya binip eve dndm. Yolda, kmesin orada oturup kitap

okuyan Nilgn'le ahbaplk ederim, diye dndm. Nilgn yz vermezse, baucumdaki Evliya elebi'yi aar okurum, unuturum, sonra ierim, sonra akam yemei vakti gelir, yer, gene ierim.

15
Karpuzun son lokmasn da azma tktrp hemen sof radan kalktm. "Yemeini bitirmeden nereye gidiyor imdi bu?" dedi Ba baanne. "Merak etmeyin Babaanne," dedi Nilgn. "Metin yemeini bitirdi." "Arabay al istiyorsan," dedi Faruk. "Gerekirse gelir, alrm," dedim. "Benim dknt Anadol burada ok ey kayor demitin, deil mi?" Nilgn bir kahkaha att. Ben bir ey demedim. Yukar ktm, iinde, yaz scanda bir ay alarak kazandm ondrt bin lira olduu iin bana bir stnlk ve gven duygusu veren czdanm, anahtarm aldm, ok sevdiim Amerikan mo kasenlerime son bir cila vurdum ve enitemin Londra'dan getirip hediye ederken nasl satn aldn uzun uzun anlatt yeil kaza omuzuma atp aa indim. Mutfak kapsndan karken Recep'i grdm. "Patlcanlarnz yemeden nereye kk bey?" "Hepsini yedim, karpuzumu bile." "Maallah!" Yrdm, dndm: Bahe kapsndan kyorum ve hl Nilgn'le Faruk'un gltklerini iitiyorum. Btn gece yapacaklar budur ite: Biri brne her eyi gln bulmas iin anak tutacak ve biraz sonra da br ona baka bir eyi gln bulmas iin yardmc olacak ve bylece lmbann soluk altnda saatlerce oturup btn dnyann kendilerinden

haksz, ahmak ve sama olduuna karar vererek kendi sa malklarn unutacaklar ve bu srada Faruk da bir kk ie raky bitirmi olur ve Nilgn hl yatmamsa belki Faruk ona kard karsn da anlatr ve herhalde bu gecenin so nunda geri dndmde ben gene Faruk'u masa banda szm bulurum ve byle bir herif de rk arabasn bana her veriinde beni ineleme hakkn kendisinde nasl buluyor diye aarm. Madem o kadar akll ve zekisin, o gzel, akl banda karn niye kardn? Satsan en azndan 5 milyon edecek bir arsann zerinde oturuyorlar, ama yemeklerini yedikleri tabaklarn kenarlar krktr, atal baklar birbirini tutmaz, tuzluk diye ccenin pasl iviyle kapan deldii eski bir il iesini kullanrlar ve doksan yandaki zavall Babaanne'nin her yere dke dke yemesine, hibir ey demeden katlanrlar. Yrye yrye Ceylan'lara gelmiim. Onun annesi ile babas da teki azgelimi zenginler ve baka hibir e lenceleri olmayan zavall fakirler gibi televizyon seyrediyordu. Azgelimi ahmak zenginler elenmesini bilmezler! Kyya indim, herkes gelmiti, bir tek sabahtan akama kadar hor tumun ucuna kelepelenmi gibi baheyi sulayan bahvan eksikti. Oturdum, dinledim: "Ne yapyoruz imdi ocuklar?" "Birazdan annem babam yatnca video seyrederiz." "Yok yahu, btn akam buraya m tklacaz." "Ben dansetmek istiyorum," dedi Glnur, hayali bir mzie uyarak biraz kprdand. "Biz poker oynayacaz," dedi Fikret. "Ben oynamam." "amlca'ya ay imeye gidelim." "Elli kilometre!" "Ben de dansetmek istiyorum," dedi Zeynep. "Trk filmine gidip grgr geelim." "Hadi, sylesenize bir yere gidelim." Uzaktaki adann fenerinin yanp sndke durgun denize nasl yansdn seyrediyordum ben ve havada asl kalm

hanmeli ve kz ve parfm kokusunu koklayarak dn yordum. Ceylan' sevdiimi dndm; ama zmleyemediim bir duygu onu benden uzaklatrmaktayd da: Sabahlara kadar yatamda dndm gibi, ona kendimi anlatmam ge rektiini biliyordum, ama dndke bu anlatlacak 'ben'in sanki hi olmad aklma geliyordu. Ben dediim ey kutular iinde kutular gibiydi: Kendimde hep bir baka ey vard sanki; o eylerden sonra asl kendimi bulup ortaya koyabilecektim belki, ama her kutunun iinden Ceylan'a olduu gibi gs terebileceim gerek ve zgn bir Metin deil, onu gizleyen bir baka kutu kyordu. yle dndm; Ak ikiyzlle srklyor insan, oysa k olduuma inandm iin, ben, bu srekli ikiyzllk duygusundan kurtulacam sanmtm. Ah, bir bitse bu bekleyi! Ama neyi beklediimi bilmediimi de biliyordum. Kendimi yattrmak iin stnlklerimi hatrlayp teker teker saydm, ama bu da avutmad beni. Sonra, bir karara varan tekilerle birlikte yrdm. Ara balara bindik, grltyle otelin diskoteine gittik. Birka aptal turistten baka kimse yoktu. Koskoca dnyada tatil iin gele gele bu uyuuk ve ruhsuz yere gelen turistlerle alay ettiler. "Geri zekl Alman hanzolar!" "Elenmek istiyorum ocuklar, ne yapalm?" Sonra biraz dansettiler ve ben de Ceylan'la ettim, ama hibir ey olmad. Bana 27x13 ve 79x81'i sordu ve syledim ve nemsemeden gld ve sonra hzl mzik balaynca skl yorum dedi ve gitti, oturdu. Ben yukar ktm, sessiz, hall koridorlardan geerek alacak kadar temiz helaya gittim ve aynada kendimi grnce, btn hepsi, Allah kahretsin bir kz sevdiime inandm iin, diye dndm ve ken dimden irendim. Einstein herhalde onsekiz yandayken byle deildi. Baba Rockefeller de herhalde byle deildi benim yamdayken. Sonra uzun bir zenginlik hayaline daldm: En sonunda Amerika'da kazandm paralarmla Trkiye'de bir gazete satn alyorum, ama bizim ahmak zenginler gibi ba-

Umuyorum onu; gazete sahipliini de kvryor, Yurtta Kane gibi bir hayat sryordum, yalnz yaayan bir efsane adamdm, ama Allah kahretsin, Fenerbahe kulb bakan olmak da vard aklmda. Sonra, zengin olunca, btn bu bayalklar ve baya hayalleri unutacam dndm ve zenginlerden nefret ettim, ama Ceylan aklm kartrd. Sonra, dansederken elini koyduu yeri, gmleimin zerini kokladm ve heladan ktm. Merdivende onlara rastladm. Baka yere gidiyormuuz, arabalara bindik. Fikret'in Alfa-Romeo'sunun bir pilot kabinini andran n ksmnda dmeler, ibreler, iaretler, gstergeler, yanp snen renkli lmbalar var. Dalgn dalgn baktm biraz. IstanbulAnkara yoluna kmadan nce Turgaylar'n arabas sktrd bizi. Sonra araba, Gztepe kavana kadar yar etmeye karar verdiler. Kamyonlarn, otobslerin yanndan, yaya kprlerinin altndan, benzin istasyonlarnn, fabrikalarn, kenarlarda durup bakanlarn, kahvelerin, balkon keyfi ya panlarn, tamircilerin, grevcilerin, karpuzcularn ve bfelerle lokantalarn arasndan yararak geip gittik. Fikret srekli kornaya basyordu, arada bir heyecanlanp baryorlar, glyorlard. Bir kavakta krmz k yannca Fikret, frene basmad, yan yola dald, btn hzyla bir Anadol'un stne doru gitti, Anadol, son anda kendini yolun kenarna atnca kazadan kurtulduk. "d bokuna kart herifin, dudaklar uuklad!" "Getik onlar," diye bard Ceylan. "Hepsini getik, gazla Fikret!" "ocuklar, ben lmek deil, elenmek istiyorum," dedi Zeynep. "Evlenmek mi istiyorsun?" "Buna Alfa-Romeo derler. Hakkn vermeyi bilmek ge rek!" "Hell olsun abi, daha da bastr, hibir eyi takmyorum artk ben." "Anadol zavalllarn arabasdr!"

"Bakalm sonunda ne olacak diye dnyordum, ama bir ey olmad. Yans biz kazandk, sonra Suadiye'ye saptk, Badat Caddesi'ne ktk. renliini gizlemedii, sahteciliini aka ortaya koyduu iin bu caddeyi ok severim. Hayatn srekli bir ikiyzllkten baka bir ey olmadn sylemek ister gibidir bu cadde: Sanki her eyin zerinde sahte olduu aka yazar! ren apartman mermerleri! ren pleksiglas panolar! Tavanlardan sarkan iren avizeler! yi aydnlatlm iren pastaneler! Kendini gizlemeyen btn irenlikleri seviyorum. Ben de sahteyim, ne mutlu, hepimiz sahteyiz! Birini gzel bulurum da iim burkulur diye caddede yryen kzlara bakmadm. Bir Mercedes'im olsayd kaldrmlarda kepeye kar bu kzlardan birini mutlaka yakalardm. Seni seviyorum ben Ceylan, hayat bile bazan seviyorum! Arabalar parkettik, bir diskotee girdik. Kapsnda yle demiyor, kulp diyor, ama karp 250 liray veren herkes girebilir. Demi Roussos sylyordu ve Ceylanla dans ettik, ama pek bir ey konumadk ve olmad! Sklyormu, ok dalgnm ve ok hznlym ve aklnda benden baka bireyler varm gibi gzleriyle grlmeyen bir uzak ufuk izgisine dalgn dalgn bakt ve o zaman, nedense, ben ona acdm ve onu ok sevebileceim aklma geldi. "Ne dnyorsun?" dedim. "Ha? Ben mi? Hi!" Bir sre daha dans ettik. Aramzda gizlenmesi gereken bir kopukluk vard da sanki birbirimize sarlarak bunu rtbas etmek istiyorduk. Ama btn bu dncelerin birer kuruntu olduunu da seziyordum. Biraz sonra, hznl olmak yerine yalnzca alamakl olabilen mzik bitti, hzl bir mzik balad ve pisti elenme hrsyla yanp tutuan hareketli bir kalabalk doldurdu. Ceylan onlar arasnda kald, ben oturdum, zer lerine renkli klar dklrken hzla dans edenleri seyrederek dndm: Dizlerini bkerek titriyorlar ve aptal tavuklar gibi kafalanm sallyorlar! Ahmaklar! Btn bunlan, zevk aldklan iin deil,

bakalar yle yapyor diye yaptklarna yemin ederim! Dans ederken, acaba, ben imdi dans ediyorum, diye dnyorlar mdr? nk tuhaf hareketler, mzii hi duymasan daha da tuhaf! Ben dans ederken yaptm eyin sama olduunu dnrm ve byle dndm iin sklan canm bu kza kendimi sevdirmek iin ne yazk ki bu tuhaf hareketleri yapmak gerek, diyerek yattrrm ve bylece bilincim bu aptallara katlm gibi dnr, ama katlmaz ve sonu olarak hem bakalar gibi, hem de kendim gibi olabilmeyi baarrm ki bunu baaran insan ok azdr! Sevindim! Biraz sonra, burada tek bama oturarak dnceli, dalgn delikanly oynadm sylemesinler diye, gittim ben de o salak dansa katldm. Neyse ok terlememe gerek kalmad. Az sonra dnp oturduk ve gene hemen baladlar, ok scak, ok kalabalk, ok terledim, ok skldm, ok elendim, ok iyi, ok kt diye ama mzik ok grltl olduu iin konumaktan da bezdiler. Harcadklar soluun syledikleri sze demeyeceini ge anlyorlar. Sonra, burann havasnda da i yok dediler, hadi skldm gidelim, haydi bir yere gidelim, haydi! Kalktk. Paralar Fikret verdi. Vedat'la ben blmek, ya da kendi paylarmza deni vermek ister gibi yaptk, ama beklediimiz gibi Fikret parann szn bile ettirmedi. Bu srada, tekilerin, Turgay'n BMWsinin camna vurduklarn, gldklerini grdm, gittim baktm: Hlya ile Turan bir birlerine sarlp arabann arkasnda uyumular! Zeynep, kendi duyduu bir sevginin gcyle heyecanlanyormu gibi mutluluk ve hayranlkla bir kahkaha att. "Zaten arabadan hi inmemilerdi k i ! " dedi sonra. Benim yamda bir erkekle kzn 'gerek klar' gibi bir birlerine sarlp uyuyabileceklerini dndm. Arabalara binip gitik. Ankara yoluna karken kedeki karpuzcuda Turgaylar'n arabas durdu. Turgay kt, aygaz lmbasnn altnda karpuzcuyla bireyler konutu. Karpuzcu bekleyen arabaya dnp bakyordu. Az sonra Turgay geldi,

arabann penceresinden Fikret'e seslendi: "Vermiyor, yok diyor." "Kabahat bizde," dedi Fikret. "Kalabalk geldik." "Yok muymu?" dedi Glnur. "Ne yapacam imdi?" "ki imeye razysanz, bir yerden alrz." "Olmaz, iki istemiyorum. Bir eczaneye gidelim." "Ne alacaksn eczaneden?" "tekiler ne diyor?" diye sordu Fikret. Turgay br arabaya gitti. Az sonra geldi. "ki alalm di yorlar." Tam gidecekken durdu. "Banketleri hl doldur mamlar!" dedi. "Peki," dedi Fikret. "Anladm!" Yola ktk. Maltepe'ye gelmeden Alman plakal bir arabay beendiler, st bavullarla doluydu ve k kmt. "Hem de Mercedes!" diye bard Fikret. "Haydi ocuk lar!" yotlu lmbalaryla Turgaylar'n arabasna bir iaret yollad, sonra kendi arabasn yavalatp biraz geride kald. Seyrettik: Turgay'n BMVVsi nce Mercedes'i sollad, ama sonra sollayan bir araba gibi gazlayp gideceine, hafife saa krp Mercedes'i yolun kenarna doru sktrd, Mercedes, kornasn ala ala biraz yalpalad, sonra Turgay'n BMWsine arpmamak iin, ister istemez, tek tekerleini alak bankete drd. Herkes gld. Koan, zavall bir topal kpee benzettiler onu. Sonra Turgay'n BMVVsi gazlayp gitti. Mercedes de kendini kur tarnca: "Haydi, sra senin Fikret!" "Daha deil. Biraz kendine gelsin." Mercedes'te tek kii vard: Almanya'dan dnen bir ii diye dndm ve daha dnmek istemedim. "Sakn o yana bakmayn ocuklar!" dedi Fikret. O da Turgay'n yapt gibi nce Mercedes'i sollad, sonra hafif hafif saa krd. Mercedes lgn gibi korna almaya balaynca kzlar kkrdadlar, ama galiba korktular da biraz. Fikret daha da saa krnca Almanyacnn tekerlei gene

bankete dt ve gene topallamaya balaynca kahkahadan patlyorlard. "Herifin suratn grebildiniz mi?" Gazlayp gittik. Biraz sonra, Vedat'n arabas da ayn eyi baaryla yapt galiba, nk Mercedes'in fkeyle haykran umutsuz kornasn iittik. Sonra bir benzincide bulutuk. Iklar sndrdler, gizlendiler, Almanyacnn Mercedes'inin nmzden ar ar geip gidiine tepinerek gldler. "Yazk ama adama acdm," dedi Zeynep. Sonra olup biteni birbirlerine heyecan ve neeyle anlattlar, bir daha anlattlar, bir daha anlatyorlard ben skldm. Gittim oradaki bfeye, bir ie arap istedim, atrdm. "Sen stanbullu musun?" dedi bfeci. Bfenin ierisi bir kuyumcunun vitrini gibi aydnlkt. Nedense, orada biraz durup oturmak, bfenin kk radyosundaki alaturka kadn dinlemek, unutmak istedim. imden aka, ktle, sevgiye ve baarya ilikin kark, karmakark dnceler geiyordu. "Evet, stanbulluyum." "Nereye gidiyorsunuz byle?" "Geziyoruz ite!" Bfeci anlayl, uykulu, yorgun ban sallad. "Haa! Kzlarla..." Bireyler syleyecektim, sanki bunlar nemli eylerdi ve o da syleyeyim diye ardan alm bekliyordu, ama araba larnn kornalarn almaya baladlar. Kotum, bindim. Neredesin yahu, diyorlard, senin yznden yetiemeyeceiz. Oysa, ben artk bitti sanyordum; bitmemi. Hzla gittik ve Pendik'ten sonra yeniden grdk onu, yorgun bir kamyon gibi ar ar yokuu kyordu. Bu sefer, nce Turgay soldan sokuldu ve Mercedes'i sana iterken, Vedat sana, hemen sonra, biz de, arkasna girdik, tamponuna deecek kadar yaklatk. Bylece, onu, ancak bizden hzl giderken iinden kabilecei bir atala sktrdk. Az sonra, hzlanp kurtulmak istedi, ama kopamad bizden. Kornalar sonuna kadar basarak,

iyot lmbalarn ensesine dayayarak srklyorduk onu. Sonra pencereleri ve mzii de sonuna kadar atlar, kollarn uzatp arabalarn kaplarna vurdular, bardlar, pencereden sarkp arklar sylediler. Aramza skp kalm akn Mercedes de bizimle birlikte tella kornasn ttrd iin daha da artan bu uultunun iinde evler, mahalleler, fabrikalar ara sndan byle deli gibi ne kadar gittik bilmiyorum. Sonunda, Almanyac hz kesmeyi akl edince arkamzda otobsler ve kamyonlar birikmeye balad da onu son bir kere selmlayp brakmak zorunda kaldk. Geerken dndm, iinin uzak klar iinde glgelenen yzne baktm: Bizi artk hi grmyormu gibiydi. Hayatn, anlarn ve geleceini unutturduk ona. Dnmedim, arap itim. Cennethisar sapandan durmadan getik. Sonra iinde gln ve ihtiyar bir kar kocann oturduu bir Anadol'u sktrmaya karar verdiler, ama az sonra caydlar. Benzinciden sonraki randevuevlerinin nnden geerken Fikret kornaya bast, lmbalar yakp sndrd, ama kimse bir ey sormad. Biraz daha gittikten sonra, "Bakn ne yapacam ben!" dedi Ceylan. Dnp arkama baknca Ceylan'n plak bacaklarn ara bann arka penceresinden dar karttn grdm. Uzun ve yank bacaklarn, arkadan gelen arabalarn klar altnda, tpk zerine sahne klar dm, dikkatli, dnceli, profesyonel bacaklar gibi ve bolukta umutsuzca bireyler aranr gibi de, ar ar kprdandn grdm. Ayaklar plakt, bembeyazd ve rzgra kar koymak iin aa yukar kk kk oynuyorlard. Sonra Glnur, Ceylan' omuz larndan tuttu, ieri ekti. "Sarho oldun sen!" "Sarho filan deilim," dedi Ceylan. Neeyle bir kahkaha att. "Ne kadar itim k i ! ok eleniyorum. Ne gzel her ey!" Sonra hepimiz sustuk. stanbul'dan Ankara'ya arbal bir
138

greve yetiiyormuuz gibi, sefil tatil kasabalar, fabrikalar ve zeytin ve kiraz baheleri arasndan, hibir ey konumadan ve hl alan mzii sanki hi duymadan ve kamyonlar ve otobsleri getike kornalarmz bombo ve duygusuzca ttre ttre gittik, uzun uzun gittik. Ben Ceylan' dndm, srf yle yapt iin onu hayatmn sonuna kadar sevebile ceimi dndm. Hereke'yi getikten sonra bir benzincide durduk, araba lardan indik. Bfeden kt araplar ve sandviler aldk. Bir otobsten inen yorgun ve rkek yolcular arasna kararak ellerimizdekileri yedik. Ceylan'n yol kenarna gittiini ve akar suya bakarak karn doyuranlar gibi, gelip geen aralara dalgn dalgn bakarak sandvi yediini grdm ve onu sey rederek kendi geleceimi dndm. Az sonra Fikret'i grdm, karanlkta ar ar Ceylan'a yaklat. Bir sigara uzatt ona, yakt. Konumaya baladlar: Bana ok uzak deillerdi, ama gelip geen aralarn grl tsnden konutuklarn duyamyor, ok da merak ediyordum. Biraz sonra bu tuhaf merak, tuhaf bir korkuya dnt. Korkuyu yenmek iin yanlarna gitmem gerektiini hemen anladm; ama karanlkta, tpk bir ryadaki gibi, aalk, rezil bir tutukluk geirdim. Ama, bu yenilgi duygusu da, her ey gibi ok srmedi. Az sonra yeniden arabalara bindik, hibir ey dnmeden gecenin iine gittik.

16
Btn o iren grlt dindii zaman, btn gn bam iiren plaj, motor, ocuk, ark, radyo, sarho, kfr, tele vizyon ve araba uultusu dindii zaman ve en son araba bahe kapsnn nnden bara ara geip gittii zaman, ben yavaa yatamdan kalkar, pancurlarmn arkasnda yle bir durur darya kulak veririm: Kimsecikler yoktur, hepsi yorulmu, uyumutur. Yalnzca bir rzgr, denizde bir kprt, hrdayan aalar, bazan onlar da olmaynca yaknda bir crcrbcegi, akn bir karga, belki de arsz bir kpek. O zaman pancurlar usulca iter, onlar dinlerim, uzun uzun sessizlii dinlerim. Sonra doksan yldr yaadm dnerek rperirim. Glgemin dt otlarn iinden fkran bir esinti, sanki bacaklarm tyor ve beni korkutuyor: Dnp yorganmn lk karanlna kapansam m? Ama sessizliin beklentisini biraz daha duymak iin orada durdum: Sanki bir ey ola cakm, sanki biriyle szlemiim, sanki dnya bana yeni bir ey gsterebilirmi gibi, bekledim bekledim ve sonra pancurlar kapayp, yatama dnp, kenarna oturdum ve saatin biri yirmi gee tkrtsna bakarak dndm ki: Bunda da yanlyormu Selhattin, evet, yeni bir ey yok ki hi! Her gn yeni bir dnyadr Fatma, derdi sabahlar Selhattin, dnya bizler gibi her sabah yeniden douyor, bu beni o kadar heyecanlandryor ki, bazan daha gne domadan uyan yorum ve az sonra gnein doacan ve her eyin yepyeni olacan ve o yeniliklerle birlikte kendimin de yenileeceini ve hi bilmediim eyleri grp, okuyup reneceimi ve rendikten sonra da bildiklerimi de yeniden greceimi

dnyorum ve yle heyecanlanyorum ki Fatma, hemen yatamdan frlayp baheye komak, gnein nasl doduuna bakmak istiyorum, gne doarken, btn bitkilerin ve bceklerin nasl kprdanp deieceklerini grmek istiyorum, sonra, hemen durmadan yukar koaym da bu grdklerimi yazaym istiyorum, Fatma, sen niye yle hissetmiyorsun, neden bir ey demiyorsun, ne dnyorsun? Bak, bak Fatma, grdn m trtl, ne yapt, bir gn kelebek olup uacak! Ah, insan yalnzca grdklerini ve grp denediklerini yazmal, o zaman, o Avrupallar gibi, ben de, mesela Darwin gibi, ne mthi herif, gerek bir bilim adam olabilirim belki, ama ne yazk ki bu uyuuk Dogu'da insan hibir ey olamaz, olamaz m, neden, gzlem ve deney yapmak iin benim de gzlerim, ellerim ve Allah'a kr bu lkede herkesinkinden iyi ileyen bir kafam olduuna gre, evet: Fatma, grdn m eftalileri nasl iek atlar, niye byle kokuyorlar dersin, peki koku nedir acaba, bize bu duyguyu veren nedir, Fatma, incirin ne kadar arsz olduunu grdn m, karncalar acaba nasl iaretleiyorlar, Fatma hi dikkat ettin mi lodostan nce deniz nasl ykseliyor ve poyrazdan nce nasl ekiliyor, insan hep dikkat etmeli, gzlemeli, nk bilim ancak byle ilerler ve kafalarmz da ancak byle terbiye edebiliriz; yoksa, kahve kelerinde pinekleyen onlar gibi, koyunlar gibi ah, der ve yamurdan nce gk grldemeye balaynca zevkten kudurarak eytan odasndan frlar, merdivenleri ikier ikier atlayarak baheye kp topraa srtst yatar ve srlsklam oluncaya kadar bulutlara bakar, bakard. Bulutlar da yaza can ve yazmak iin bir neden aradn anlardm, nk derdi ki: Her eyin kendine gre bir nedeni olduunu renince herkes, akllarnda Allah'a yer kalmayacak, nk aan ieklerin, yumurtlayan tavuklarn ve ykselip alalan denizin ve grleyen gkle yamurun nedeni sandklar gibi Allah'n hikmeti deil, benim ansiklopedimde yazdklarm olacak. O zaman yalnzca eylerin, baka eyleri yaptn ve Allahlannn elinden hibir ey gelmediini anlayacaklar. Orada

varsa bile o Allah, oturup seyretmekten baka yapabilecei btn ilerini bizim bilimimizin onun elinden alverdiini grecekler. Syle bakalm Fatma, bu dnyada olup biteni seyretmekten baka hibir eye gc yetmeyen her kimse o artk, Allah saylr m? Yaa, susuyorsun, deil mi, nk sen de anlyorsun ki, Allah yok artk. Senin gibi, onlar da bir gn, benim yazdklarm biraz okuyup bunu anlaynca ne olacak bakalm, beni dinliyor musun? Hayr, dinlemiyorum ben seni Selhattin, ama o benim iin konumuyordu ki: Allah'n elinden hibir ey gelmediini anlaynca, her eyin kendi ellerinde olduunu grecekler; korkunun ve cesaretin, suun ve cezann, uyuukluun ve hareketin, iyinin ve ktnn kendi ellerinde olduunu g rnce ne olacaklar peki Fatma? Bunu syler ve sofrada i elerinin banda deil de, yaz masasnda oturuyormu gibi birden ayaa kalkp aa yukar yryerek barmaya balar: O zaman, benim o ilk yllarmdaki gibi olacaklar; korkudan elleri kollar balanacak; dncelerine inanamayacaklar; akllarndan geen eylerden dleri kopacak; dndklerini dndkleri iin dehete kaplp, bakalarnn da ayn eyleri dnebileceklerini anlayp, hemen boazlanma korkusuyla titreyerek sululuk ve korku duyacaklar ve o zaman ite, onlan oraya getiren bana fkelenecekler, ama baka areleri de artk kalmad iin ve bu dehetten bir an nce kurtulmak iin, koa koa bana, evet bana gelecekler, benim kitaplarma, 48 ciltlik ansiklopedime benim ve asl tanrsal eyin artk bu ciltler olduunu, ben olduumu anlayacaklar Fatma. Evet, ben Doktor Selhattin, yirminci yzylda O'nun yerine artk btn Mslmanlarn yeni tanrs niye olmayaym ki? nk bilimdir artk tanrmz, iitiyor musun Fatma? Hayr! nk, artk iitmenin bile gnah olduunu dnyorumdur, nk Recep'in piirdii kymal patatesimi ve tatsz prasam yemi, anama aure alp yandaki kk souk odaya ekilmiimdir. Orada oturur, mesinler diye bacaklarm birletirir, kk kamla yava yava auremi

yerim. Bir nar tanesi, fasulye, nohut, kuru incir, msr, kuru kara zmckler ve fstklar ve hepsinin zerinde birazck glsuyu gezdirilmi, ne ho, ne gzel! Uyku gelmiyor. Yatan kenarndan kalktm. Canm aure istiyor. Masaya gittim, oturdum: zerinde bir ie kolonya, cam deil, ama ii gzkyor. Dn len ilk grdmde cam sanmtm, ama elimi dedirir dedirmez anladm, tiksindim, nedir bu dedim, cam ie yokmu Babaanneciim dedi Nilgn ve beni dinlemeden bileklerime srdler. Plas tikten kan bir ey size hayat verebilir, ama bana deil. Demedim, nk anlayamazlar ki. Sizin l domu rk ruhunuzdur plastik! Desem belki de glerlerdi. Glerler: Ne tuhaf u ihtiyarlar, glerler; naslsnz Baba anne, glerler; televizyon nedir biliyor musunuz, glerler; niye aa inip bizimle durmuyorsunuz, glerler; diki makineniz ne gzelmi byle, glerler; pedal da var, glerler; yatarken bastonunuzu niye yatanza alyorsunuz, glerler; sizi arabayla gezdirelim mi Babaanne, glerler; sabahlnzn ilemeleri ne gzel byle, glerler; seimlerde niye oy at madnz, glerler; niye hep dolabnz kartryorsunuz, glerler; bana bakarken niye glyorsunuz hep yle desem, gene glerler, glerler ve glmyoruz ki Babaanne derler, gene glerler. Belki de babalar ve dedeleri btn mrleri boyunca alad iin. Canm skld. Cceyi uyandrp aure istesem mi? Bastonumla yere vurup, uyan cce Bykhanm der, bu saatte olur mu, hem bu mevsimde, siz imdi dnmeyin, gzel gzel uyuyun, yarn sabah ben sizi... imi grmeyeceksen sen niye buradasn ha? Defol! Hemen gider, onlara yetitirirmi: Ben ok ekiyorum ocuklar, bu Babaannenizden ok! Peki o zaman, sen niye hl buradasn, niye burada bu cce, o da kardei gibi defolup gitmedi niye? nk dermi, Bykhanm, siz de biliyorsunuz ki rahmetli Doan Bey, bize, aln bu paray, Recep, smail aln, istediiniz gibi yaayn, ben annemle babamn sular ve gnahlar yznden vicdan azab ekmekten bktm, aln bu

paray dedii zaman, akll smail, saol kardeim, peki deyip ald ve parayla kendine yokutaki o arsay alp evi yapt, hani dn mezarla giderken nnden getiniz ya, niye imdi bilmezlikten geliyorsunuz Bykhanm, sanki birimizi topal brakan, beni de cce yapan siz deil misiniz? Sus! Birden korktum! Herkesi kandryordur da. Hepsi, Doan'm, melek gibi olduu iin; ona ne sylediniz de yavrumu kandrp elindeki paralar aldnz pi kurular; sana da olum, bir daha bir ey yok: Gel istersen, bak kutuma, zaten sarho baban yznden bir ey kalmad; anne, ne olur babam iin byle konuma, parann da, elmaslann da zaten Allah belsn versin, btn ktlkler para yznden; ver bu kutuyu denize atacam, hayr, onu yararl ilerde kullanacam anne, bak biliyor musun mektuplar yazyorum, tarm bakann tan yorum, okulda benden bir snf kkt, kanun taslaklar hazrlyorum, bu sefer gerekten bir ie yarayacana yemin ederim anne, peki peki, kutun senin olsun, istemiyorum, ama bari ikime karma. Masadan kalktm, dolabma gittim, anahtar karp kapsn atm, dolap kokusunu duydum. kinci ekmeceye koymutum. kinci ekmeceyi atm: te orada. Amadan kokladm ve atktan sonra bombo kutuyu gene kokladm ve ocukluumu hatrladm. stanbul'da bahar olmu ve ben ondrt yanda gen kzm ve biz yarn leden sonra gezmeye gidiyoruz. Nereye gidi yorsunuz bakalm? kr Paa'lara gidiyoruz baba. Kzlar Trkn, kran ve Nign var ya onlarla ben ok eleniyorum, hep glyoruz; piyano alyorlar, taklit yapyorlar, iir ve bazan benim iin eviri roman bile okuyorlar: Ben onlar ok se viyorum. Peki, aferin, ama imdi ok ge oldu, haydi sen uyu bakalm Fatma. Peki, ben uyurum, yarn oraya gideceimizi dnr uyurum. Babam kapy kapar, kapanan kapnn rzgr bana babamn kokusunu tar, ben yatamda onlar dnr uyurum ve sabah baucumda gzel gn bulurum: Kutunun kokusu gibi, ama birden irkildim: Yeter, budala kutu; ben hayatn ne olduunu biliyorum. Hayat senin iine girer

ve yaka yaka her yerini, aman Allahm, paralar seni budala kz! Birden yle kzdm ki, kutuyu ben, neredeyse frlatp atacam, ama kendimi tuttum: Sonra zaman nasl blebilirim. Sakla, sakla, gene gelir zaman. Bu sefer nc gze sakladm, dolab kapadm, kilitledim mi, bir daha baktm, evet kilitlemitim. Gittim sonra yatama uzandm. Yatamn stnde tavan. Biliyorum ben neden uyuyamadgm. Tavann rengi yeil. En son arabadan sonraki araba hl gelmedii iin. Ama yeil boya dklm. O gelince ayak seslerini dinler, yattn anlarm. Altndan sar kyor. Anlaynca btn dnyann bana kaldna ben inanr, yeil boyann altndan kan sarnn altnda ml ml uyurum. Ama uyuyamadm, renkleri dndm, renklerin srrn hemen kefettii gn. Boyalarn ve renklerin srr ok basittir Fatma, demiti bir gn Selhattin. Ters evirip yemek masasnn zerine koyduu Doan'mn bisikletinin arka tekerleine takt o yedi renkli emberi bana gstermiti: Gryor musun Fatma, yedi renk var burada, ama bak imdi, ne olacak senin yedi rengin. Bi sikletin pedaln kurnaz bir neeyle ve hzla evirince yedi rengin birbirine karp beyaz olduunu ben aknlkla grp korkmutum ve o kahkahalar atarak odann iinde oradan oraya koturmutu. Akam yemeinde de, ksa bir zaman sonra bir kenara atverecei o ilkeyi gururla aklamt: Fatma, yalnzca gzmle grdm yazarm ben, ilkem budur, deneyle kantlamadm hibir bilgi ansiklopedime giremez! Ama sonra unuttu bu sz ne kadar ok sylediini; nk hayatn ksa, ansiklopedinin uzun olduuna karar vermiti ve artk lm kefinden hemen nceki yllarda: Her eyi denemeye kimsenin vakti yok Fatma, diyordu, amarhaneye kurduum o laboratuvar, bir genlik hevesinden baka bir ey deilmi, Batllarn bulup kard btn o bilgi hazi nesini bir kere daha deneyden geirip kantlamaya kalkan kiinin ya budala olmas gerekir, ya da kendini beenmi diyordu; sanki benim, sen ikisisin de Selhattin, diye d ndm biliyormu gibi. Sonra fkeyle, kendi kendine

kzarak baryordu. Koca Diderot bile onyedi ylda biti remedi ansiklopedisini Fatma, nk kendini beenmiti, Volter ve Ruso ile kavga etmeye ne gerek var, aptal herif, onlar da nk, en azndan senin kadar byk adamlar ve insan baz byk adamlarn, baz eyleri kendinden daha nce dnp bulabileceklerini kabul etmezse, her ey yarm kalr. Ben alakgnllym, Avrupa'dakilerin her eyi bizden nce bulup, en ince ayrntsna kadar incelediklerini kabul edi yorum. Ayn eyleri bir kere daha aratrp bulmak samalk deil mi? Altnn bir santimetrekbnn 19,3 gram geldiini ve insanlar dahil her eyi satn alabileceini anlamak iin artk benim elime terazi alp yeniden tartma ve ceplerime altn doldurup stanbul'daki o namussuzlarn arasna girmeme hi gerek yok Fatma! Dorular bir kere bulunur: Gk Fransa'da da mavidir, incir aalar New York'ta da austosta meyve verir ve tavuk yumurtasndan bizim kmeste civciv kt gibi yemin ederim Fatma, bugn in'de de kmaktadr ve su buhar Londra'da makineleri dndryorsa, burada da dndrr ve Allah Paris'te yoksa, burada da yoktur ve insan her yerde bir ve eittir ve cumhuriyet her zaman en iyisi ve bilim her eyin badr. Selhattin bunlar syledikten sonra artk Gebze'deki de mirci ve sobaclara tuhaf makine ve aralar yaptrmaktan ve bunlarn parasn yetitirmek iin bana yalvarmaktan ve Yahudi'yi armaktan vazgemiti; fskiyenin nasl altn gstermek iin soba borularyla yapt bileik kaplara artk kova kova su dkp, tmarhane avlusunda havuza bakarak huzur arayan deliler gibi oyalanamyordu ve elektriin ne olduunu bulup gstermek iin yalnzca yamurdan hamur gibi slanp den uurtmalar uurmaktan ve bytelerle, camlarla, hunilerle, ucundan dumanlar tten borularla, renkli ieler ve drbnlerle oynamaktan vazgemiti: amar hanedeki samalklar iin sana ok masraf ettirdim Fatma, diyordu, hepsinin ocukluk olduunu sylemekte sen hak lymsn, zr dilerim, evimize kuracamz o amatr la-

boratuvarlarla bilime katkmz olacan sanmak yalnz genlik hevesi deil, ayn zamanda, bilimin ne yce bir ey olduunu anlayamamaktan ileri gelen bir ocuklukmu, al u anahtar, Recep'le onlar aln gtrn, denize atn, istiyorsanz satn, ne yaparsanz yapn. Ha, u levhalar da aln, bcek kolek siyonumu, balk iskeletlerini aptal aptal kuruttuum u i ekleri ve yapraklar, il iinde yatan u fare, yarasa, ylan ve kurbaa llerini; al tut kavanozlar Fatma, hay Allah, irenecek, korkacak ne var imdi, peki peki, Recep'i ar, hemen kurtulaym bu samalklardan, zaten kitaplarma da yer kalmamt, iyi oldu, nk bizlerin Dou'da oturup yeni bir ey bulup sylemeyi becerebileceimizi sanmamz bu dalalktan baka bir ey deil. Adamlar her eyi bulmular, sylenecek yeni bir sz kalmam ki: Bak u sze: Gnein altnda yeni bir ey yok! Fatma, bak grdn m, bu sz bile yeni deil, bunu da, Allah kahretsin onlardan rendik, beni anlyor musun, vaktim de kalmad artk, ansiklopedimi 48 cilde sdramayacam anlyorum, bu geni malzemeyi 54 ciltte toparlamak en iyisi, ama te yandan, artk bu eser kitlelerin mal olsun diye sabrszlanyorum, gerek bir eser yazmak ne kadar ypratcym, ksa kesmeye de hakkm olmadn bi liyorum Fatma, nk ben gerein bir kenarn bir kesinin ucunu 100 sayfalk kk kitapklarla gsterip sonra yllarca iinen o budalalar gibi basit ruhlu sradan biri olmakla ne yazk ki yetinemiyorum Fatma, u Abdullah Cevdet'in risalelerine bak, yzeysel, basit herif, gerein hepsi bu kadar m yani, hem sonra De Passet'i yanl anlam Bonnesance' hi okumam stelik fraternite kelimesini yanl kullanyor, ama bu heriflerin neresini dzelteceksin, hem zaten dzeltsen kim anlar, aptallar, bu ahmak halka her eyi basit anlatacaksn ki anlasnlar, zaten bu yzden o bilimsel bululan anlataym diye imanm gevriyor, yazlarmn orasna burasna ataszleri ve deyimler yerleti riyorum ki anlasn hayvanlar, diye Selhattin'in bardn ben hatrlyordum ki, birden sonuncu arabadan sonraki ara bann homurtusunu duydum.

Bahe kapsnn nnde durdu. Motoru homurdanrken kaps alnca duydum: O ne tuhaf, iren, mzik o yle! Sonra konutular, dinledim. "Yarn sabah Ceylanlarda, tamam m!" diye bard biri. "Tamam!" diye ona bard Metin. Sonra araba, aclar iinde haykrarak kalkp, brp defolup gitti. Sonra Metin baheyi geti, tkr tkr mutfak kapsn at, ieri girdi, be adm merdiveni kt ve yemek ods derdi Selhattin, oradan geip yukar kan merdivenleri, ondokuz basamaktr, kt ve kapmn nnden geerken birden dndm ben: Metin, Metin diye sesleneyim, gel buraya, gel yavrum, anlat bana, neredeydin, ne var darlarda, gecenin bu vaktinde dnyada ne var, haydi anlatsana, nerelere gittiniz, neler grdnz, meraklandr, heyecanlandr, elendir beni diyeyim, ama odasna girdi bile. Ben bee sayncaya kadar soyunup yataa kendini yle bir atar ki, ev yerinden oynar, oynad ve bir bee daha ben sayncaya kadar da, yemin ederim, uyur, , drt be, ite imdi ne gzel uyumutur delikanl uykusuyla, nk gensen ne gzel uyursun, deil mi Fat ma? Ama onbeimde de yle uyuyamazdm ben. Bireyler beklerdim, at arabasyla sallanarak gezeceimizi, piyano alacamz, teyzemin kzlarnn geleceini, sonra gelenlerin gideceini, yemek yiyeceimizi ve yemek yerken yemekten kalkacamz ve btn bu bekleyii bitiren daha derin bekleyii ve o bekleyiin iinde beklediimizi ki, nedir insan hibir zaman bilemez. Sonra, aradan doksan yl geince, yzlerce kk musluktan bir mermer havuza biriken prl prl su gibi, hepsinin aklm doldurduunu anlarm ve scak ve durgun yaz gecesinin sessizliinde havuzun serinliine gvdemi yaklatrdka, iinde kendimi grrm ve kendimin benle dolu olduunu grrm ve kirlenmesin diye, prl prl suyun stne toz dmesin diye sanki ben, havaya kendimi flemek istiyorum. Hafif, kk, narin bir kzdm ben. Bazan da insan, btn mr boyunca kk bir kz kalabilir

mi acaba diye merak ederim: Bymek ve gnaha batmak istemiyorsa benim gibi bir kz ve tek istedii de buysa, yle kalabilmeyi haketmeli ve acaba bunu nasl yapmal? Daha stanbul'da ocukken ben, onlara misafirlie gittiimde, Nign'n, Trkn'n ve kran'n srayla okuduklar, trkeye evrilmi bir fransz romann dinlemitim: Hristiyanlarn manastrlar varm; kirlenmek istemiyorsun ve tepeye kp onun iine giriyorsun ve bekliyorsun; ama tuhaf ve irkin diye dnmtm ben, Nign'n okuduu o kitab dinlerken; onlar orada, yumurtlamak istemeyen tembel ve miskin ta vuklar gibi yanyana, yanyana. Sonra byyp, kanlandklarn da dnnce irenmitim: Hristiyan eyi, ha, put, istavroz; kara sakall, kzl gzl papazlar souk ta duvarlarn iinde rrler! ylesini istemem ben. Kimseye grnmeden ben kalabilmek isterim ben. Hayr, uyuyamyorum! Tavana bouna bakyorum. Dndm, ar ar kalktm, masaya yrdm, sanki ilk defa gryor muum gibi tepsiyi seyrettim: Cce, bu akam eftali brakm, vine brakm. Bir vine aldm, azma koydum, bir iri yakut tanesi gibi, enelerimin arasnda biraz tuttum, sonra srdm ve suyunun ve tadnn beni bir yere gtrmesini bekleyerek ar ar inedim, ama bouna. Buradaym ite. ekirdei kardm ve bir tane daha denedim, sonra bir tane daha ve sonra tane daha ve ekirdekleri kardmda ben gene buradaydm. Belli ki zor geecek bu gece...

17
Uyannca baktm, gne omuzuma kadar km. Kular aalarda, annemle babam da ierde balamlar. "Hasan dn kata yatt?" diyor babam. "Bilmiyorum," diyor annem. "Ben uyumutum. Daha ekmek istiyor musun?" "Hayr," dedi babam. "leyin, evde mi diye bakmaya geleceim." Sonra onlar sustular, ama kular susmad: Yattm yerden kulan ve stanbul'a koturanlarn arabalarn dinledim. Sonra kalktm, pantolonumun cebinden Nilgn'n taran alp yeniden yattm. Pencereden giren gne ndan taraa bakarak yle biraz uzandm ve dndm. Elimde tuttuum eyin Nilgn'n salarnn ormannn en kuytu kelerinde gezindii aklma gelince bir tuhaf oldum. Sonra pencereden sessizce ktm, kuyudan zerime su vurdum ve kendimi daha iyi hissettim: Artk geceyars d ndm gibi, ben Nilgn'le olamam, biz ayr yerlerin in sanlaryz diye dnmem. eri girdim, mayomu, pantolo numu ve lastik ayakkablarm giydim, tara cebime koydum, tam kyordum ki kapda tkrtlar duydum. yi: Babam gi diyor, kahvaltda domates, peynir ve zeytinle birlikte hayatn ne zor ve lise diplomasnn ne nemli olduunu dinleme yeceim demektir. Kapda konuuyorlar. "Syle ona bugn de oturup almazsa..." diyordu ba bam. "Dn akam oturup alt ya," dedi annem. "Ben baheye ktm, penceresinden ieri baktm," dedi

babam. "Masada oturuyordu, ama ders almyordu ki. Aklnn darda olduu belli." "alr, alr!" dedi annem. "Kendi bilir," dedi topal piyangocu. "Olmazsa gene berbere rak veririm." Sonra biri gl, biri zayf iki ayan uzaklatn duydum. Tak-tkr, tak-tkrdayarak gidince, ben ktm, mutfaa gittim, yemeye baladm. "Otur," dedi annem. "Niye ayakta yiyorsun?" "imdi gidiyorum," dedim. "Nasl olsa ne kadar alsam farketmiyormu. Babam duydum." "Sen ona bakma," dedi. "Hadi otur da gzel gzel ye! Sana ay koyaym, ister misin?" Bana beni severek bakyordu. Birden annemi ne kadar sevdiimi ve babam ne kadar sevmediimi dndm. Anneme acdm ve babam onu bir zamanlar dvd iin baka kardeim olmad geldi aklma. Bu hangi suun cezas? Ama benim kardeim annemdir: Dndm: Biz ana-oul deil de kardeiz sanki ve bizi ceza olsun diye bu topal adamn evine yerletirmiler ve onun satt piyangolarn parasyla hadi bakalm, yaayn yaayabilirseniz demiler. Evet, ok kt deildir halimiz, bizim snfta bizden daha yoksullar vardr, ama bir dkkn sahibi bile deiliz. Bahedeki do matesler, fasulyeler, biberler, soanlar olmasayd tencereye atp kaynatacak ey iin gzel annem piyangocu olacak o cimriden para da alamazd ve belki biz ikimiz a kalrdk. Bunlar aklma gelince, birden her eyi anneme anlataym dedim: Dnyay, byk devletlerin oyunca olduumuzu, komnistleri, materyalistleri, emperyalistleri, tekileri ve eskiden bizim uamz olan milletlere bugn nasl el amak zorunda brakldmz. Ama anlamaz ki: Yalnzca bahtsz lndan yaknr, ama neden yle olduunu dnmez. Hl bakyordu, canm skld. "Hayr anne," dedim. "Ben hemen gideceim. im var." "Peki olum," dedi. "Sen bilirsin."

yi, gzel anne! Ama sonra... "Bari ge kalma da gel, al baban leyin gelmeden," dedi, ama olsun. Bir an para isteyeyim mi diye dndm, ama istemedim, ktm, yokuu iniyorum. Dn 50 lira vermiti. Recep amca da 20 vermiti, iki kere telefon ettim, 20 ve lahmacun 15, geriye 35 lira kalr. Cebimden karp baktm; evet ite 35 liram var ve bu hesab yapmak iin ne logaritmaya, ne de karekke ihtiya var, ama beni snfta brakanlarn ve btn o hocalarn ve efendilerin niyeti baka: Beni aktrmak, srndrmek ve srndre srndre sonunda boyun emeyi retmek istiyorlar ki, ben az ile yetinmeye alaym. Altm gr dnz gn, sevineceinizi ve keyifle, bu hayat renmi, diyeceinizi biliyorum, ama renmeyeceim beyler ben sizin hayatnz; elime bir tabanca geirip ben size reteceim: O zaman, hangi ii yapmak istediimi ben size anlatrm. Arabalaryla, yokutan yukar, yanmdan hzl hzl gei yorlard. Baktm, kar fabrikada da grev var. Sinirim bozuldu ve canm bireyler yapmak istedi, hi olmazsa dernee gitmek istedi canm, ama orada tek bama kalmaktan korktum: Mustafa ile Serdar olmadan gitsem ne olur? Dndm: Tek bama, skdar'a bile gidebilirim. Bana, iyi, temiz bir grev verin, duvarlara yazmak, arda davetiye satmak bana yet miyor, byk bir i verin bana, derim. Televizyonlar, gazeteler bir gn benden de szeder. Dndm. Plaja gelince teller arasndan baktm, Nilgn yok. Biraz yrdm ve yeniden dndm, sonra sokaklarda gezinerek biraz daha dndm. Balkonlarda, kk bahelerde oturmular, kahvalt ediyorlar; analar, kzlar ve oullar: Ba zlarnn bahesi c kadar kk, masas yola o kadar yakn ki tabaklarn iindeki zeytinleri sayabilirim. Hepsini plaja toplasam, sraya girin tembel yaratklar ve yksek bir yere kp her eyi anlatsam: Utanmyor musunuz, utanmyor musunuz, cehennemden, anladk, korkmuyorsunuz, ama vicdannz da m yok, yoz, sefil, ahlaksz yaratklar, nasl oluyor

da kendi keyfinizden ve dkknnz ve fabrikanzn krndan baka hibir ey dnmeden yaayabiliyorsunuz, anlam yorum, ama artk gstereceim size. Ateler ve makineli tfekler! Artk tarihi film de getirmiyorlar. Bir ey yaparm, hepsini birbirine katarm, beni unutmazlar. Nilgn'lerin evinin nne geldim, baktm kimsecikler yok. Telefon etsem, bunlar ona anlatsam: Hayal! Plaja dndm, baktm gene yok. Biraz sonra Recep amcam grdm. Elinde file. Beni grnce yolunu deitirdi, geldi. "Ne yapyorsun sen gene burada?" dedi. "Hi!" dedim. "Dn ok altm, imdi biraz geziyorum." "Hadi dn evine yavrum," dedi. "Burada iin yok senin." "Haa," dedim. "Dn verdiin 20 liray harcadm amca. 20 lirayla adama defter vermiyorlar. Kurunkalemim var, istemem. Bir defter 50 lira." Elimi cebime soktum, 20 liray bulup kardm, geri uzattm. "stemem," dedi. "Ben, sen ders al diye verdim onu. Oku da byk adam ol diye." "Byk adam bedava olunmuyor," dedim. "Bir defter bile, nk 50 lira." "Peki," dedi, kard bir 30 lira daha verdi. "Ama gidip sigara ime!" dedi. "Sigara ieceimi sanyorsan almayaym," dedim. Biraz bekledim, sonra aldm. "Peki," dedim. "Teekkr ederim. Metinler'e, Nilgn'e filan selm syle. Gelmilerdi deil mi? Benim gidip almam lzm. ngilizce ok zor." "Zordur ya!" dedi cce. "Hayat kolay m sanyorsun?" imdi bu da babam gibi balamasn diye biraz yrdm. Sonra dnp baktm: Dnm gidiyor ar ar sallanarak. Acdm. Herkes fileyi ucundan tutar, bu, yere srnmesin diye, andan tutuyor. Zavall cce. Ama, burada iin ne, dedi bana. Hepsi bunu syler. Sanki burada rahat rahat gnah ilesinler de beni grp huzurlar kamasn diye. Cceyle yine karlamamak iin biraz daha yrdm, sonra durdum, biraz bekledim ve yryp plaja dnnce kalbim kt etti:

Nilgn oktan gelmi de kuma uzanm. Ne zaman geldin? Gene dnk gibi yatyor ve kolunun ucundaki kitaba ba hi kprdamadan yle bakyor. arp kalmtm ki ben, "Hoop!" diye bard biri. "ine deceksin!" Korktum! Dndm, baktm: Bizim Serdar'm. "Ne haber ulan?" dedi. "Ne iin var senin burada?" "Hi." "Rntgencilik mi yapyorsun?" "Yok," dedim. "im var." "Yalan syleme," dedi. "eri yiyecek gibi bakyordun. Ayp deil mi? Mustafa'ya syleyeyim de akam, gr!" "Hayr," dedim gene. "Bir tandk var da onu bekliyorum. . Sen ne yapyorsun?" "Tamire gidiyorum," dedi. Elindeki antay gsterdi. "Kimmi o tandn?" "Tanmazsn," dedim. "Kimseyi tandn filan yok," dedi. "Utanmadan kzlar dikizliyorsun. Tandn hangisiymi peki?" "Peki," dedim. "Gsteririm hangisi, ama belli etmeden bak." Burnumun ucuyla gsterdim, bakt. "Kitap okuyor," dedi. "Nereden tanyorsun sen imdi onu?" "Buradan tanyorum," dedim ve anlattm: "ok eskiden, burada bir tek beton ev yokken, bir bizim yokutaki ta evimiz vard, bir de onlarn eski tuhaf evi vard ve bir de imdiki ardaki kk yeil dkkn. Baka kim secikler de yoktu. Yukar mahalle de yoktu, fabrikalar yoktu, Yenimahalle ve Esentepe de yoktu. Bu yazlklar ve plaj hi yoktu. Tren, o zamanlar fabrikalar ve depolar arasndan deil, baheler, balar arasndan giderdi. Ya!" "O zaman buralar gzel miydi?" dedi dalgn dalgn. "Gzeldi," dedim. "Kirazlar baharda bir baka aard. Denize elini sokardn, kefal olmazsa karagz gelir avucunun iine kendi girerdi."

"yi atyorsun!" dedi. "O kz niye beklediini de syle ba ri." "Bir ey verecektim ona," dedim. "Bir eyas bende kal m." "Ne?" kardm, gsterdim. "Bu tarak onun!" dedim. "Ucuz tarak o," dedi. "Onlar yle tarak kullanmaz. Ver bakaym!" Alsn, baksn da anlasn da bozulsun diye verdim. Ald ve Allah belsn versin, tara eip bkmeye balad. "Sen bu kza k msn imdi?" "Hayr," dedim. "Dikkat et, kracaksn." "Yzn kzard! Bu sosyetie demek ki k oldun." "Eip bkme!" dedim. "Yazk deil mi taraa." "Niye?" dedi ve birden tara cebine koydu, dnd gidi yor. Peinden kotum. "Haydi Serdar," dedim. "Bu kadar aka yeter." Cevap vermedi. "Tadnda brak, ver u tara!" Gene vermedi cevap. "Canm, imdi sras m? Ayp olacak." Tam plajn kapsndaki kalabaln iinden geerken, "Sen bana bir ey vermedin ki, kardeim!" dedi bara bara. "Hadi, brak peimi, ayp deil mi?" Sadan soldan baktlar. Bir ey demedim. Biraz arkada kaldm ve yalnzca sessizce uzaktan izledim onu. Sonra baktm, evrede kimsecikler yok, kotum kolunu yakaladm, bktm. rpnmaya balad. Bu sefer, kolunu iyice yukar kvrdm ki can bir gzel yansn. "Ah, hayvan!" diye bard. Alet antas dt. "Dur ve riyorum!" Cebinden kard, tara yere att. "Sen zaten akadan ne anlarsn kz herif!" diyordu. Tara aldm, neyse bir ey olmam, cebime koydum. "Hibir eyden anlamazsn. Geri zekl akal!" Suratna bir tane patlatacam da ne olacak? Dndm, plaja

yrdm. Arkamdan svd, sonra bir sosyetie k olduumu da bara bara syledi. Gelip geenlerden kimse duydu mu bilmiyorum. Utandm. Plaja gelince baktm, Nilgn gitmi. Tela kaplyordum, grdm: Hayr, gitmemi, bak antas daha orada. Cebimden tara kardm, denizden ksn diye bekliyorum. knca giderim, bu tara drmsn Nilgn derim, yolda buldum getirdim, almyor musun, senin deil mi yoksa? Alr, teekkr eder. nemli deil, derim, teekkre gerek bile yok, imdi teekkr ediyorsun, ama dn yolda bir selm bile esirgiyordun derim. zr diler. zr dilemene de gerek yok derim, biliyorum sen iyi bir insansn, mezarlkta Babaannenle birlikte nasl dua ettiini gzlerimle grdm. Byle derim ve baka ne yaptm sorunca da, ingilizce ve matematikten takntlym derim. Sen niversiteye mi gidiyorsun, bunlar iyi biliyorsan bana retebilir misin, derim. Tabii der, gel bize. Bylece, belki evine de giderim ve bir masaya oturup bizim nasl altmz gren kimsenin de aklna bunlar ayr yerlerin insan demek gelmez. Biz birlikte, ayn masada otururuz, otururuz. Dalmm. Sonra kalabaln iinde grdm onu: Denizden km, kurulanyor. Sanki ayaklanm hemen bir kou tutturmak istedi! Sar elbisesini de giyip, antasn alp kapya doru yrynce plajdan ktm ve bakkala hzl hzl yrdm. Biraz sonra dnp arkama baktm, Nilgn'n arkamdan bakkala geldiini grdm. yi. Bakkala girince, "Bir Coca-Cola ver bana!" dedim. "imdi!" dedi bakkal. Ama sanki Nilgn beni burada bo bo dururken yakalasn diye bakkal gitti oradaki ihtiyar kadnla hesap yapmaya balad. Neyse, sonra ihtiyar kadn savd, iemi at, bana bir tuhaf bakp verdi. ieyi hzla elinden kaptm, gittim dkknn bir kesine ekildim, bekliyorum. Sen ieri girersin, ben iemden iiyor olurum, ne tesadf bakkalda karlatk, merhaba derim, naslsn, bana ingilizce retir misin derim.

Bekledim, bekledim ve sen ieri girince Nilgn ben elimdeki ieye baktm iin seni grmedim ve o yzden henz, merhaba demi deilim. Peki, sen de beni grmedin mi daha, yoksa grdn de selm gene esirgiyor musun? Ama bak myordum. "Sizde tarak var m?" dedin Nilgn birden sen. "Nasl tarak?" dedi bakkal. Benim suratma kan bast. "Benimkisi kaybolmu," dedin sen. "Herhangi bir tarak istiyorum." "Bir tek bunlar var!" dedi bakkal. "Yarar m size?" "Bakaym!" dedin sen. Sonra bir sessizlik oldu ve ben artk dayanamadn iin dndm baktm sana Nilgn. Yzn yandan grdm: Ne gzelsin! Derin, ocuk derisi gibi, burnun da kk. "Peki," dedin. "Bundan bir tane alyorum!" Ama bakkal cevap vermedi, o srada ieri giren kadna gitti. O zaman, sen evrene bakndn ve ben de korktum: Belki de, benim seni grmezlikten geldiimi sanrsn diye nce ben dedim sana, "Merhaba," diye ve, "Merhaba," dedin sen de bana. Ama benim iim cz etti, nk beni grnce yzn se vinmi gibi deil, sklm gibi oldu; grdm ve demek benden holanmyorsun diye dndm ben, demek senin cann skyorum. Bylece, elimde Coca-Cola iesiyle orada yle kalakaldm. Biz byle, iki yabanc gibi imdi bakkalda dikilip duruyoruz. Sonra, hakl, diye dndm ben, benimle gzgze bile gelmek istemedii iin hakl, nk evrelerimiz ayr! Ama ayordum da, insan bir selm niye esirger, hi neden yokken niye dmanca bakar, diye ayordum: Her ey para, her ey irkef, her ey kt! Lanet olsun! Matematik alacam diye dndm, peki baba, gider oturur, ben matematik alrm, lise diplomasn da alr, nne atarm!

Krmz bir tarak ald Nilgn ve sonra birden ben alaya cam sandm, ama sonra daha da ardm. nk yle demiti: "Bir gazete istiyorum, Cumhuriyet!" ok ardm. Aptal aptal baktm: Gazetesini alp sanki su ve gnah nedir hi iitmemi bir ocuk gibi rahat rahat kapdan nasl ktna bakyordum ki, birden elimde ieyle ben kotum. "Demek sen komnist gazetesi okuyorsun!" dedim. "Efendim?" dedi Nilgn ve bir an bana kt bakmad. Yalnzca bir ey anlamak isteyerek bakt ve sonra anlad benim ne dediimi ve irkildi ve bir ey sylemeden ekip gitti. Ama ben seni brakmam diye dndm. Her eyi anlatsn, ben de ona anlataym. Tam kp peinden gidiyordum ki, baktm elimde o budala Coca-Cola iesi. Allah kahretsin! Geri dndm, parasn da karp verdim, stn versin de bir ey sanmasn diye aptal aptal bekledim, ama pis herif, belki de, seni karaym diye, mahsus bekletti beni, bilmiyorum. Bakkaldan kp baktmda Nilgn gitmi, oktan keyi dnmt bile. Arkasndan koarsam yetiirdim, ama ko muyor, hzl hzl yryordum, nk bakanlar vard, plaja giden, arya giden, dondurma yiyen ahmak kalabalk. Hzl hzl yryerek yokuu ktm, indim, biraz koar adm attm, sonra gene yrdm ve kimse yokken kotum, ama keyi dnnce grdm: Artk arkasndan vargcmle kosam da yetiemem. Gene de gittim, kapsna kadar yrdm, de mirlerin arasndan baktm: Baheden eve girdi. Orada, kardaki kestanenin altnda oturup dndm biraz. Komnistleri ve girebilecekleri klklar ve kimleri nasl kandrabileceklerini korkuyla dndm. Sonra kalktm, ellerimi ceplerime soktum, dnyordum ki: Cebimde de hl o yeil tarak var! karp baktm, kraym m dedim, yok, krmaya bile enirim. Kaldrmn balad yerde bir p tenekesi vard. Onun iine attm o yeil taran senin Nilgn. Arkama da bakmadan yrdm. Taa o bakkala kadar. Aklma geldi.

E, seninle de bir konusak bakkal efendi. Biz sana, o gazeteyi satmayacaksn, demedik mi? Ne ceza istersin, syle bakalm! Belki de, aka syler, ben bir komnistim der, o kz da bir komnisttir, o gazeteyi de inandm iin ona satyorum! Birden Nilgn iin ok zldm; nk kkken ne iyi bir kzd. fkeyle bakkala girdim. "Gene mi sen?" dedi bakkal. "Ne istiyorsun?" Baka mterileri olduu iin biraz bekledim. Ama gene sordu bakkal, mterileri de bana bakyordu. "Ben mi?" dedim. "ey istiyorum... bir tarak, sa iin." "Peki," dedi. "Sen piyangocu smail'in olusun, deil mi?" Kutuyu kard, gsterdi. "O kz, demin krmz ald,"dedi. "Hangi kz?" dedim. "Ben herhangi bir tarak istiyorum." "Peki, peki," dedi. "Sen istediin rengi se bakalm." "Kaa veriyorsun bunlar?" teki mterileri gidip beni rahat brakt iin kutunun iindeki taraklara bir bir baktm. Sonra, seninkiyle tam ayn renkte bir krmz tarak aldm Nilgn. 25 liraym. Verdim. Bakkaldan ktm, imdi ikimizin de tara ayn, diye d ndm. Sonra yrdm yrdm, kaldrmn bittii yere geldim. Deminki p tenekesi orada, bakan da yok. Kolumu iine soktum, yeil tara da oradan kardm, kirlenmemi. Kimse grmedi; grseler ne olacak! imdi cebimde iki tarak var Nilgn, biri seninki, biri seninkinin ei! Byle dnmek houma gitti. Sonra, bu yaptklarm, bu heriflerden biri grseydi, herhangi biri grseydi, hem acrd, hem de ok glerdi bana o budala diye dndm. Ama, o ruhsuz, ahmak, budalalar bana glecek diye istediimi yapamayacak deilim ben! Ben zgrm, seni dnerek sokaklarda geziyorum.

18
Saat bee geliyor. Kfl ve nemli bodrum odasnn pen cerelerine gne vural ok oldu. Birazdan antam toplayp ak havada vebay arayacam. Aklm karmakark. Az nce, belgeler arasnda amasz gezinebilmeyi, farknda olmadan, baarabildiimi dnmtm. imdi bu tuhaf baardan kukuya dtm... Az nce, tarih, birbiriyle ilikisiz, mil yarlarca olgunun kafamda oluturduu dumans bir kitleydi... Defteri ap, yazdklarm yeniden, hzla okursam, belki bu duyguyu bir daha yakalayabilirim! te: Vezir smail Paa'ya bal haslardan, ayrova, Eskihisar ve Tuzla yresindeki ve Gebze kadlna bal alt kyde yaplan olaanst bir saymn sonularn okuyorum; Hzr'n, evini yaktklar ve eyasn yamaladklar iin brahim, Abdlkadir ve oullarndan ikyeti olduunu okuyorum: Eskihisar kysna bir iskele yapm iin yollanan fermanlar okuyorum; eskiden Sipahi Ali'ye ait iken, sefere gitmedii iin ondan alnp Habib'e verilen Gebze yaknndaki onyedi bin akelik bir kyn bakasna verilmesi gerektiini, nk Habib'in de seferli olmadnn anlaldn okuyorum; hizmeti sa'nn efendisi Ahmet'in otuz bin akesini, bir eerini, bir atn, iki klcn, bir kalkann alp Ramazan adl birine iltica ettiini, Ramazan'n, sa'y koruduunu, Ahmet'in davac olduunu okuyorum; Sinan adl birinin ldn ve miras davas yznden davaclardan elebiolu Osman'n maln mlkn mahkemeye kaydettirdiini okuyorum; yakalanan hrszlarn elinden alnp mirliva tavlasna konulan bir atn Gebzeli Dursun olu Sleyman'n alnan at olduuna

ilikin Mustafa, Yakup ve Hdaverdi'nin ayrntl tanklklarn okuyorum ve o keyif verici duygunun iimde uyandn sanyorum: Onaltnc yzyln son eyrei kafamn iinde kprdanyor; eyrek yzyln btn olgular, birbirlerine bir nedensellikle balanmadan beynimin kvrmlar arasnda ylece duruyorlar. le yemeini yerken, onlar, yerekimsiz bir bolukta uzanan usuz bucaksz bir solucan galaksisine benzetmitim; olgu solucanlar beynimin iinde gezinir gibi bolukta kprdanyorlard, ama birbirlerine balanp do kunmuyorlard da. Kafamn, iinde kurtlar gezinen bir ceviz olduunu dndm. Kafatasm krp, iine baksalar kv rmlar arasnda gezinen kurtlar sanki grecekler! Ama bu heyecan, gene ok srmedi. Dumans galaksi dalp gitti! te, inat aklm, eski alkanlyla, benden gene ayn eyi bekliyor imdi: Btn olgular zetleyen ksa bir hikye bulmam, inandrc bir masal uydurmam gerek sanki! Yalnz tarihi deil, galiba, dnyay ve hayat da olduu gibi gre bilmek, anlayabilmek iin beyinlerimizin yaps deimeli! Ah... u hikye dinleme tutkusu, hepimizi kandryor, dsel bir dnyaya srklyor bizleri. stelik, hepimiz, kanl canl bir gerek dnyada yaarken... le yemeini yerken, bir ara bu soruna da bir zm bulduumu dnmtm. Dnden beri aklm kurcalayan, u benim Budak'n hikyesini dnyordum. Hikye, bu sabah okuduum baz yazlardan sonra yeni bir boyut ka zanmt: Budak'n, bir yolunu bulup, stanbul'da bir paann koruyucu kanatlar altna girdiini sanyordum. Lise tarih hocasnn yazd kitaptan kardm daha baka ayrntlar da vard aklmda: Hepsi, hikye dknlerini, dnyay hikyelerle anlamaya alanlar tavlayacak cinstendi. Bunun zerine, Budak'n servenlerinden onaltnc yzyl Gebze'sine ilikin ba ve sonu olmayan bir kitap yazmay tasarladm. Kitabn tek ilkesi olacakt: O yzyln Gebze ve yresine ilikin bulabileceim btn bilgileri, hibir nem ve deer sralamas gzetmeden kitaba alacaktm. Bylece,

et fiyatlaryla ticari anlamazlklar, kz karma olaylaryla isyanlar, savalarla evlilikler, paalarla cinayetler kitapta, birbirlerine balanmadan, yanyana, tpk arivlerde durduklar gibi uslu ve alakgnll dizileceklerdi. Budak'n hikyesini de bunlarn stne oturtacaktm; ama tekilerden daha nemsediim iin deil, tarih kitabnda hikye arayanlara bir tane olsun verebilmek iin. Bylece, kitabm sonsuz bir "tasvir" abasndan oluacakt. le yemeini bitirirken, biraz da itiim biralarn etkisiyle, bu tasarnn dumanlarna iyice gmlmtm; genlik yllarmn ocuksu alma heyecann duyar gibiydim. Babakanlk Arivi'ne de girerim diyordum, hibir belgeyi gzden karmam, btn olgular, teker teker yerlerini alr. Kitabm, batan sona, haftalar ve aylar boyu okuyan biri, sonunda, benim burada alrken hissettiim o bulutsu kitleyi grr gibi olur ve benim gibi heyecanla mrldanr: Tarih bu; tarih ve hayat bu ite... Otuz yl, hayr, hayatmn sonuna kadar srecek bu sama tasar, budalalk ve yiitlik ve gz bozukluu ve sinir hastal biimlerine girerek gzmn nnde bir sre daha canland. Yazacam sayfalarn saysn rpererek dndm. Sonra btn bu kutsal grnt ve yle gzkt iin aldan ve ahmaklk kokan tasarnn yava yava suya dtn his settim. Bir kere, yazmay kurduum eyi, daha kda dkmeye balar balamaz ilk sorunla karlaacaktm. Benim niyetim ne olursa olsun, yazdklarmn bir balangc olmak zorun dayd. Sonra, olgular da, nasl yazarsam yazaym, bir sraya dizmek zorundaydm. Btn bunlar da, ister istemez, okuyucu iin bir anlam ve dzen demekti. Bundan kanmak istedike de, ie nereden balamam ve sonra hangi adm atmam ge rektiini hibir zaman bilemeyecektim. nk, eski al kanlklarna bal insan akl, her sralanmadan bir dzen, her olgudan bir simge bulup karacak, benim kurtulmak istediim hikyeyi, olgularn arasna, bu sefer kendisi, bu latrp duracakt. O zaman umutsuzlukla yle dndm:

Tarihi, hatta hayat olduu gibi kelimelere geirmenin bir yolu yok! Sonra, bu yolu bulmak iin yaplmas gereken tek eyin beyinlerimizin yapsn deitirmek olduunu d ndm: Hayat olduu gibi grebilmek iin hayatmz deitirmeliyiz! Bunu daha iyi anlatabilmek istiyordum, ama yolunu bulamyordum. Lokantadan ktm, buraya dn dm. Btn leden sonra da, ayn eyi dndm: O kitab yazmann, istediim etkiyi insanlarda uyandrmann bir yolu olamaz m? Arada bir, kimseye anlatamayacam sandm duyguyu iimde yeniden canlandrmak iin, defterime yaz dklarm hzl hzl okudum. Okurken, tpk kitabmda yapmak istediim gibi hibir hikyeye kaplmayaym diyordum, tam bir amasz gezinti olsun bu okuma... Az nce, ite bunu baarabildiimi sandm, ama imdi bu tuhaf baardan da kukuluyum. Gne daha da alald, saat bei geiyor, Rza'y beklemeden bu kfl bodrumdan kyorum artk, ak havada vebay arayaca m. Anadol'a bindim. gndr kaymakamlk arivinde a ltm kasabadan, yllarca otura otura iimi kazyarak bo altan bir kentten ayrlyormu gibi bo bo ktm. Az sonra, lstanbul-Ankara yolundan, Gebze istasyonuna doru saptm: Zeytin baheleri, incir ve kiraz aalar arasndan Marmara'ya doru iniyorum. Cumhuriyet ve brokrasi kokan istasyon taa Tuzla'ya kadar uzanan bir ayrn bu ucundadr. Bu dzln bir yerinde bir kervansaray yknts olmas ge rektiini dnyorum. Arabam parkettim, merdivenlerden istasyona indim. Evlerine dnen iiler, blucinli genler, bartl teyzeler, bankta uyuklayan bir ihtiyar, olunu azarlayan bir kadn, stanbul'dan gelip dnecek treni bekliyorlar. Peronun ucuna kadar yrdm, topraa indim. Demiryolu boyunca, elektrik tellerinin czrtsn dinleyerek, makaslan aarak yryorum. Kkken de demiryolu boyunca yrmekten holanrdm.

Yknty da, ilk defa kkken, sanrm yirmibe yl nce grmtm. Sekiz-dokuz yalarndaydm, Recep beni szmona avlanmak iin gezdiriyordu. Elimde enitemin Al manya'dan getirdii haval tfek vard, ancak yakndan atlrsa kargalar yaralayabilirdi, ama iyi bir nianc deildim ki hi! Recep'le taa buralara bir yerlere gelmitik, brtlen topluyor, bir dere boyunca yryorduk. Birden karmza kk bir duvar kmt, sonra da geni bir alana yaylm iyi yontulmu iri talar grmtk. Be yl sonra, artk Recep olmadan da korkusuzca gezebildiim bir yaz gene gelmi ve grmtm: Talarn ve duvarn paras olduu eyi gzmn nnde canlandrmaya kalkmadan, grdmden baka hibir ey kurmadan, yalnzca duvara ve talara bakarak durup sey retmitim. Bir dere vard demek ki, demiryolunun yaknlarnda bir yerde, sonra kurbaalar, bir aklk, ayr... Ne kadar kalmtr? Baknarak yryorum. Geen yl arivde eelenirken elime geen ve mahkeme sicillerinden ve tahrir tefterlerinden ok sonraki bir tarihi tayan bir mektupta buradan, ykntlarn yerindeki bir kervansaraydan szedildigini sanyorum. 19. yzyl sonlarna doru, hatta belki de, 20. yzyl banda yazlm olduunu imdi sandm mektupta, alacak bir soukkanllkla, buralarda bir yerde ortaya kan baz blmlerden, bunlarn bir salgna balanabileceinden szediliyordu. Daha da arpc olan, mektubun, sanki bu lkeden deil, baka bir lkeden, belki de, evet, devletten atlma benzemesiydi. Bu izlenimi, mektup tarihinin hemen yanndaki tuhaf devlet adndan ve ayn tuhaflktaki mhrden edinmitim. O zaman, mektubu hzla okumu ve bir anlk bir dalgnlk ve el alkanlyla, ne tarihini, ne de numarasn yazarak teki ktlar arasna frlatp atmtm. Tabii, hemen sonra bir de pimanla ka plm, mektubu yeniden okumak isteyerek aram, bir saat her eyin altn stne getirerek eelenmi ve bulamamtm. stanbul'a dnnce bu merak daha da artmt. Neredeyse gerekd diyeceim bu mektuba ilikin bir yn soru kafama

p duruyordu. teki belgeler ve sicillerle hibir ilikisi olmayan o kt parasn buraya kim koymutu? Mektupta lmlerden ve salgnlardan ve vebadan szediliyordu, ger ekten veba ya da taun kelimelerini ben okumu muydum, yoksa oraya yaktryor muydum? Ya o devlet? Hi byle bir ey olabilir miydi? Sonra birden aklma bu yknt geli vermiti. Belki de onlarn bir yere tkl kaldn okuduum iin, belki de bir kervansaraydan szedildii iin, belki de ikisinden de szedildii iin, bilmiyorum. Sonunda dereyi buldum: Pis ve rk bir kokuyu ar ar brakyor, ama kurbaalar da hl barndrabiliyor. varak lamyorlar; zehirden ve pislikten uyumu gibiler, otlarn, yapraklarn stne bulam zift paralar gibi ylece duru yorlar. Daha canl olanlar, ayak seslerimi duyduka kendi lerini kstah bir tembellikle suya at atveriyorlar. Derenin burada yapt bir dirsei de grdm ve hatrladm. ncir aalarn da. Ama eskiden daha ok deil miydiler? Birden, bir fabrikann arka duvar, anlarm silerek her eyi bld ve beni imdiki zamana brakt. Ama, geen yl, byle bir mektup okuduumdan kukulanmak bile istemiyorum. O mektupta okuduklarm, bir zamanlar olmu bireylere gerekten iaret ediyorsa, tarih dediim ie olan inancm bsbtn kaybetmeden ayakta durabileceim birka yl daha kazanma umudum var demektir. Belki de daha fazlasn. Bu veba araclyla bir yn hikyeyi rtebilecegimi san yorum. 19. yzylda artk Anadolu'da veba grlmedii yo lundaki inanc bir yana brakyorum; yalnzca buralarda kurulan bir devletin varlyla, ben, inanlmayacak kadar ok "tarihsel gerek"i bir anda safd edebileceim. Bylece, sanki birer kurgu paras deilmi de, bir bardak uymu, bir saksym gibi, varlndan hi kukuya dlmeden be nimsenen o hikyelerin hepsi havada asl kalverecekler. Bylece, bir yn inanl tarihi, yaptklar iin hikyecilik olduunu kesinlikle anlayp, benim gibi inanszla de cekler. Ortaya kacak kuramsal bunalm hazrlkl karlayan

ben, o gn, yazlarm ve saldrlarmla bu aknlar teker teker avlayacam. Demiryolunun kenarnda durup ryaya benzeyen o zafer gnn ayrntlaryla hayal etmeye altm, ama fazla heyecanlanmadm. imizin hikyecilik olduunu kantla maktan ok, ipularn kovalayarak, bir olgunun peinden komak bana daha elenceli geliyor. Kandrc olabilecek birka ipucu bulabilseydim, Osmanl mparatorluumun, son drt yzylda merkezinin, stanbul deil, bir baka yer ol duunu kantlayabilecek bir aratrmaya btn mrm keyifle verebilirdim. Fetret devrinde, kimin, nerede, hangi tarihte padiahln iln ettiini ve ake bastrdn bir dedektif gibi aratrarak mrnn yirmi ylm dopdolu geiren brahim Beye hep imrenmiimdir. Demiryolunun ucunda beliren elektrikli tren birden b yyerek geip gitti. Veballar dnerek dere boyunca y rdm. Mektubu okuduktan sonra, aklma buralarn gelmesi, belki de, veballarn bir sre bir kervansaraya takl kaldklarn orada grdm sanmamdandr. imde beliren tuhaf ve kesin bir duygu, o duvar ve ta ynlarn bulursam, onlar bir kervansaraya benzetebileceimi, kervansaray bulursam vebann peinden gidebileceimi, vebann peinden giderken devleti bulabileceimi sylyor. Tarihe olan inancm, sanki u ta paralarn bulmama bal. Btn bunlarn gerilimler yaratp tuhaf bir ac ekme keyfiyle, bu gerilimleri gevet mekten holanan aklmn bir oyunu olup olmadn da bilmiyorum. Fabrikalarn, kk imalthanelerin, tren yolcular okusun diye zerlerine iri harflerle siyasal sloganlar yazlm arka duvarlar boyunca yryorum. Dere demiryolundan uzak lamaya baladna gre, iyi hatrlyorum, talar ve duvar kalntlarn uralarda bir yerlerde bulmalym. Cennethisar'a giden yolun bu yanndaki ingene adrlarndan nce, u gecekondularn, p ynlarnn, teneke bidonlarn ve incir aalarnn arasnda, aralarnda bir yerde olmal tarih. p ynlarnn zerinden beni gzleyen martlar, yaklatm

grnce rzgr alan bir emsiye gibi sessizce havalanp, denize doru yaylarak uzaklatlar. lerdeki fabrikann yan avlusuna dizilmi otobslerin motorlann iitiyorum: stanbul'a dnecek iiler bunlar, ar ar otobslere biniyorlar. lerde tren yolunun ve derenin zerinden geen bir kpr var; rmeye braklm demir ynlar, tenekeler, bu tenekelerle stleri rtlm gecekondular, top oynayan ocuklar ve bir atla tayn gryorum; at ingenelerin olmal. Aradm bunlar deil. Geri dndm, ama ayaklarm beni ayn yerlerde gezdiriyor. Arad eyin ne olduunu unutan bir kedinin amaszlyla, duvar boylarnca, demiryolu ve dere arasnda, rm, zehirli svlar dkld iin lm otlarn zerinden, hl lmemi dikenlerin, bir kk koyun kafatasnn ve iskeletin nere sinden kt anlalamayan bir kemiin yanndan, kemii ve pasl bir konserve kutusunu tekmeleyerek bir dikenli tel boyunca gecekondulara doru yryorum. Yok. Yok. Belki olmadklar eyleri onlara ben yaktrabilirim diye antamda kalan yazlarn ve kfl mahzendeki belgelerin szn ettii insanlarn, buralarda yaadklarn hayal etmeye alyorum, ama o zaman derenin byle kokmadn, umutlarm boa karmann keyfiyle dndm. Sonra ayrn daha ilerisinden bana bakan, bir yksek apartman iriliindeki budala tavuu grdm: Tak Tavuk! Bir tavuk iftliinin elik payandalarla desteklenen kocaman reklamndan bana bakyor. Yabanc dergilerden yrtld hemen anlalan, askl ksa bir pantolon giymi, sevimli olmas istenmi, budala, yerli, taklit ve umutsuz. Tak Tavuk iftlii. Kurnaz olmak isteyen ahmak bak. Bakma. Canm dnp gitmek istedi, ama daha deil. Kervansaray ykntsndan sklme talarla yaplm ola bileceklerini dnerek gecekondulardan birine yaklayorum. Arka bahe: Soanlar ve amarlar ve bir fidan, ama duvarlar zayf, fabrika grm bir an rk, l biriketleriyle rlmler, aradm sert, yontulmu talarla deil. Gecekondu duvarna bo bo bakarak ve aradm eyin ve zamann gizlendiini hissederek orada durdum, bir sigara yaktm,

kibritin bombo yere dne baktm, ayamn dibine, l otlarn, kuru dallarn ve ikiye ayrlm bir plastik mandaln yanma. Yryorum. ie krklar, anasnn peinden koan kpek yavrular, rm ip paralan, gazoz kapaklan, bezgin, bitkin otlar, yapraklar. Demiryolu kenarndaki bir iaret lev hasn nian tahtas niyetine kullanmlar. Sonra incir aacn grdm, bir ey hatrlatsn diye bekleyerek baktm, ama ylece durmaktan baka bir ey yapmyor. Glgesinde olgunlamadan dklm incirler var, sinekler inip kalkyor. tede iki inek, burunlanm otlann zerinde gezdiriyorlar. ingenelerin ksra kk bir kou tutturunca arkasndan hayran hayran baktm, ama hemen durdu ksrak, tay durmad gitti, sonra hatrlayarak dnd. Dere kysnda lastik paralar, ieler, boya kutular arasnda ktlar var; bo bir plastik torba! Hibir eyin z yok. Canm iki istiyor, biliyorum birazdan dneceim. ki karga, beni umursamadan, hemen zerimden geip gittiler, gittiler. teki ucunda Fatih'in ld geni ayr buras. Ziraat Okulu'nun orada lm. Bir fabrikann arka bahesinde iri sandklar duruyor, ilerinden metaller karlm, birletirilmi, piyasaya srlm. Evde Evliya elebi'yi okurum. Aptal bir kurbaa, beni arkadalanndan ok sonra farketti. Cump! rk suyun amuru! Nilgn'le konuurum. Tarih? Tarih bir... Kiremit krklar topra kzla boyam. Bir kadn gecekondusunun bahesinde amar topluyor. Hikyedir derim. Nereden karyorsun, der. Durup ge bakarm. Srtmda hl o budala bakla bakan tavuun gzleri: Tak Tavuk. Tak Tavuk! zerine siyasal sloganlar yazl briketler, tulalar, rk duvarlar. Ta duvar yok! Eskiden ben kkken. Durdum; birden bir ey hatrlamm gibi, kararl kararl yrdm, bir tren daha gelip geti, inaat artklarna, kalaslara, kalp tahtalarna baktm, hayr, yok, aalarn orada da, evlerin bahelerinde de, pasl demirlerin, plastiin, kemiklerin, betonun, tel rglerin arasnda da. Ama yryorum gene, nk aradmn ne olduunu biliyorum.

19
Masada oturmular, soluk lmbann nda, susarak yi yorlar. Sessiz akam yemei: nce Nilgn'le Faruk Bey ko nuur, glrler, sonra Metin Bey azndaki lokmay bi tirmeden kalkp gider ve ona nereye gittiini sorup, tek ke limelik olsun bir cevap alamayan Bykhanm'la tekiler biraz konumak isterler: Naslsnz Babaanne, naslsnz derler ve denilecek baka bir ey kalmad iin, haydi yarn sizi arabaya bindirip gezdirelim derler, her yere apartmanlar yapld, yeni evler, beton yaplar, yollar, kprler, gelin gsterelim size Babaanne derler, ama Bykhanm susar, bazan biraz homurdanr, ama kelime bulamazlar homurtunun iinde; nk Bykhanm, inedii eyi suluyormu gibi nne bakarak ve kelime semeden homurdanr ve ban tabandan kaldrrsa sanki at iindir; babaannelerinin elinden tiksin mekten baka bir ey gelmediini, onlarn, nasl olup da hl anlayamamalarna ap kald iin. O zaman benimle birlikte bir kere daha anlarlar susmalar gerektiini, ama gene unu turlar ve fkelendirirler, fkelendirmemek gerektiini ha trlaynca da ite fsldarlar. "Gene ok iiyorsun abi!" dedi Nilgn. "Ne fsldayorsunuz yle?" dedi Bykhanm. "Hi," dedi Nilgn. "Patlcan niye yemiyorsunuz Babaanne? Recep bu akam kzartt, yle deil mi Recep?" "Evet, kkhanm," dedim. Bykhanm aldatlmaktan holanmadn ve tiksindiini gstermek iin yzn ekitti, sonra yz, alkanlkla yle kalverdi; neden tiksindiini unutmu, ama irenmesi ge-

rektiini artk hibir zaman unutmamaya kararl ihtiyar yz... Susuyorlar ve ben masalanndan iki adm geride bekliyorum. Ayn eyler; evresinde budala pervanelerin dnd soluk lmbann altnda atal bak tnlamasndan baka bir ses duyulmayan, akam yemei: Bahe de sessizleir, bazan crcrlar, bazan hrdayan aalar ve uzakta, btn yaz bo yunca, bahe duvarlarnn tesinde yaayan insanlarn, aalara asl renkli lmbalar, arabalar, dondurmalar ve selamlamalar... Klar onlar da olmaz ve duvarlarn te sindeki aalarn sessiz karanl beni rpertir, o zaman barmak isterim, baramam, Bykhanm'la konumak isterim, ama o konumaz, ben susarm ve insann nasl byle sessiz kalabileceine aarak bakarm ve masann stnde gezinen elinin ar hareketlerinden korkarm: imden sanki lk atmak gelir: htiyar, hain rmcekler gibi elleriniz Bykhanm! Daha eskiden Doan Bey'in sessizlii vard, boynu bkk, ezik, ocuk gibi; azarlard da onu. Daha da eskiden, Selhattin Beyin, artk gr olmaktan ok ihtiyar grlts, cierlerine zorlukla hava yetitirirken lanet okur, okurdu... Bu memleket, bu lanet memleket!.. "Recep!" Meyve istiyorlarm. Kirli tabaklar gtrdm, kesip hazr ettiim karpuzu alp kardm, braktm. Ses karmadan yediler, sonra mutfaa indim, bulak iin scak su koydum, yukar ktmda, hl konumadan yiyorlard. Belki de artk kelimelerin hibir ie yaramadn anladklar iin, kahvedekiler gibi bo yere soluk tketmek istemedikleri iin belki. Ama kelimelerin insan heyecanlandrd zamanlar da vardr, bilirim. Merhaba der biri, seni dinler, hayatn, sonra kendi hayatn anlatr, ben dinlerim ve bylece birbirimizin gznden birbirimizin hayatlarn grrz. Nilgn, annesi gibi karpuz ekirdei yiyordu. Bykhanm kafasn bana uzatt: "z!" "Otursaydnz daha, Babaanne," dedi Faruk Bey. "Ben gtrrm Recep, sen ey etme..." diyordu ki Nilgn,

Bykhanm peetesi zlnce kalkt, bana yasland. Basamaklar ktk. Dokuzda durduk. "Faruk gene iiyordu, deil mi?" dedi. "Hayr, Bykhanm," dedim. "Nereden karyorsu nuz?" "Onlan koruma," dedi ve bastonlu eli bir ocua vuracakm gibi kendiliinden havaya kalkt, ama bana doru deil. Sonra gene ktk. "Ondokuz, kr!" dedi, odasna girdi, yatrdm, sordum. Meyve istemiyormu. "Kapy rt!" rttm, indim, Faruk Bey, gizledii ieyi masann zerine karm, konuuyorlar. "Tuhaf dnceler yor kafama," dedi. "Her akamki sylediklerin mi?" dedi Nilgn. "Evet, ama daha hepsini sylemedim k i ! " dedi Faruk Bey. "Peki, oyna bakalm kelimelerle," dedi Nilgn. Faruk Bey alnmm gibi ona bakt. "Kafam, iinde kurtlar gezinen bir cevize benziyor!" dedi sonra. "Ne?" dedi Nilgn. "Evet," dedi Faruk Bey. "Sanki beynimin iinde kurtlar, solucanlar geziniyor." Ben kirli tabaklar aldm mutfaa indim, bulaklar yk yorum. Barsaklarnzn iinde gezinir bu kurtlar solucanlar, derdi Selhattin Bey, i et yerseniz, plak ayak gezerseniz, kurtlar, anladnz m? Biz kyden yeni geldik, anlamyoruz. Annem ld, Doan Bey bize acd da getirdi buraya: Recep sen, anneme ev ilerinde yardm edersin, smail de seninle birlikte otursun, alt katta, siz bu odada oturun, sonra ben zaten sizler iin bireyler yapacam, o ikisinin gnahlarnn kefaretini niye siz deyesiniz, niye? Ben susuyordum... Babama da gzkulak olursun, ok iiyormu olur mu Recep? Ben gene sustum, peki Doan Bey bile diyemedim. Sonra bizi buraya brakp askere gitti. Bykhanm syleniyordu, ben mutfa

reniyordum, Selhattin Bey de arada bir gelip soruyordu: Recep, nasld kyde hayat? Syle bana ne yapyorlar orada? Cami var myd, gidiyor muydun? Sence zelzele denen ey neden oluyor? Mevsimleri yapan nedir? Korkuyor musun benden, olum, korkma, ben senin babanm, ka yandasn biliyor musun, yan bile bilmiyorsun ha, peki, sen on sndr, kardein smail de on ikidir, korkup susmakta haklsn, sizlerle uraamadm, evet, kye, o budalalarn yanna yollamak zorunda kaldm sizi, ama benim de mec buriyetlerim vard, bir dev eser yazyorum, btn bilgiler var iinde, hi duydun mu ansiklopedi nedir? Ah, yazk nereden duyacaksn, peki, peki, korkma, anlat, anneniz nasl ld, ne iyi kadnd, milletimizin gzellii vard onda, sana her eyi syledi mi, sylemedi mi her eyi? Peki sen bulaklar yka, Fatma size kt bir ey yaparsa hemen gel yukar alma odama, syle bana, olur mu, korkma! Korkmadm. Bulaklar ykadm, altm, krk yl. Dalmm. Bulak bitince yer letirdim, yorulmuum da, nlm karp oturdum, dinleneyim dedim, aklma kahve gelince kalktm, dar, yanlarna gittim. Hl konuuyorlard. "Arivdeki o kadar yazy, belgeyi okuduktan sonra, akam eve gelip kafann iine bakman anlamyorum!" dedi Nil gn. "Nereye bakaym yani?" dedi Faruk Bey. "Olgulara bak," dedi Nilgn. "Olup bitene, nedenleri ne..." "Onlar ktta ama..." "Ktta ama, bir karl var d dnyada... Yok mu?" "Var." "te onlar yaz!" "Ama okuyunca, onlar d dnyada deil, kafamda oluyor. Kafamdakini yazmak zorunda kalyorum. Kafamdaysa kurtlar var." "Sama!" dedi Nilgn. Anlaamadlar. Susuyor baheye bakyorlar. Biraz zgn,
172

kederli, ama meraklymlar gibi de. Baktklar yeri grmeden, bahenin, incir aacnn ve crcrlarn sindii otlar grmeden kendi dncelerine bakyorlar sanki: Ne gryorsunuz dncenin iinde? Ac, keder, umut, merak, bekleyi, ayn eyler kalr sonunda ve araya bir ey koymazsan, nereden duymutum, kendi kendini ten deirmen ta gibi aklnz yer bitirir kendini. O zaman: Delirmi! Doktor Selhattin, kendi halinde bir doktormu, siyasete kalknca stanbul'dan srlm, kitaplara gmlm delirmi. Yalanclar, dedikodu kumkumalar; hayr, deli deil, gzmle grdm, akam yemeinden sonra ikiye oturmaktan ve arada bir ly karmaktan baka ne gnah var; btn gn masasna oturur, yazar. Sonra arada bir gelir benimle konuurdu. Dnya o yasak aataki elma gibidir demiti bir gn, onu koparp yemiyorsunuz, nk bo yalanlara inanyor, korkuyorsunuz; kopar daldan bilginin elmasn, korkma olum Recep bak ben kopardm ve zgrletim, haydi, dnyay ele geirebilirsin; cevap versene? Ben korktum ve sustum. Ben kendimi bilirim. Ben eytandan korkarm. Onlarn o korkuyu nasl yendiklerini ve ne iin yendiklerini bilemem ben. kp biraz gezeyim, kahveye gideyim mi? "Nasl kurtuk gibi?" dedi Nilgn, fkelenmi gibi. "Baya," dedi Faruk Bey. "Nedensiz bir yn olay. ok okuyup dndkten sonra aklmn iinde kpr kpr k prdanyorlar." "Nedensizmi," dedi Nilgn. "likileri inanla kuramyorum," dedi Faruk Bey. " bana kalmadan, ilikileri olgular kendi kendilerine kursunlar di yorum, olmuyor. Bir nedensellik bulunca, bunun kendi aklmn yaktrmas olduunu hemen hissediyorum. O zaman olgular korkun solucanlara, kurtlara benziyor. Bolukta salnr gibi beynimin kvrmlar arasnda kprdanyorlar..." "Neden byle oluyor sence peki?" dedi Nilgn. "Bak ne diyeceim," dedi Faruk Bey. "Bugn anladm sanyorum: Hayat da, tarihi de olduu gibi grebilmek iin
i 73

beyinlerimizin yapsn deitirmeliyiz." "Nasl?" dedi Nilgn. "Nasl olduunu bilmiyorum," dedi Faruk Bey. "Ama be yinlerimiz srekli hikye arayan ve yutan birer obura benziyor. Bu hikye dknlnden kurtulmalyz! O zaman zgrleeceiz, dnyay olduu gibi greceiz o zaman! Anlyor musun?" "Hayr!" "Bunu anlatmann bir yolu olmal, ama bulamyorum ite!" dedi Faruk Bey. "Ara, bul!" dedi Nilgn. Faruk Bey nce sustu, sonra bardandakini bitirdi ve sonra birden, "Ben yalandm," dedi. Sustular: Bu sefer anlaamadklar iin deil, anlatklar eyin anlaamazlklar olduunu anladklar iin memnunlar sanki. Birlikte karlkl iki kii susarsn da bazan karlkl konumaktan daha anlaml olur bu suskunluk. yle biri olsayd, yle bir arkadam benim de... "Faruk Bey," dedim. "Ben kahveye gidiyorum. Bir ey istiyor musunuz?" "Efendim?" dedi. "Saol Recep." Baheye indim, otlann serinliini duydum ve bahe kapsn geer gemez hemen anladm kahveye gidemeyeceimi. Cuma akam kalabal var, ayn skntya katlanmay gze alacak gibi deilim, eksik olsun. Gene de yrdm, kimseciklere, piyango satan smail'e bile grnmeden taa kahveye kadar yrdm, aydnlk pencerelerine sokulmadan, mendiree ktm, kimse yoktu, oturdum, aalara sarl renkli ampullerin suda kprdanna bakarak dndm; dalmm. Sonra kalktm, yokuu kp eczaneye baktm: Kemal Bey orada, kardaki bfenin aydnlna, bararak sandvi yiyen dertsizlere bakarak tezghta oturuyor. Beni grmedi. Rahatsz etmeyeyim! Kimseyi grmeden ve selamlamadan abuk abuk eve dndm. Bahe kapsn kapattktan sonra grltnn

ve aalarn te tarafnda onlar grdm, balkonun kk soluk lmbasnn altnda: Biri masann banda, teki masadan biraz uzaklam, sandalyesinin kendisini zor tayan arka bacaklar zerinde ar ar yaylanyor; aabey-karde; sanki balarnn evresinde biriktirdikleri o neesiz hayat bulutunu rktp karmamak ve cierlerine daha ok mutsuzluk ekebilmek iin hareket etmekten ve grlt karmaktan korkuyorlar. Belki biraz da, yukarda, ak pancurlarn ar kasnda gezinen sulayc ihtiyar bak fkelendirmemek iin. Sonra o bakn kendisini de grdn sandm, ama o beni grmedi: Bykhanm'n glgesi, hain ve acmasz, bir an pencerede belirdi, sanki elinde baston varm gibi, baheye izi dt, sonra birden ekildi, gnahtan ekinirmi gibi. Balkonun merdivenini sessizce ktm. "Hikye dediin eyler, aslnda hikye deil, gerekler!" dedi Nilgn. "Dnyay aklamak iin gerekli onlar." "Ben btn o hikyeleri ve kar hikyeleri biliyorum," dedi Faruk Bey, sanki biraz kederle. "Ee, ne olmu yani?" dedi Nilgn. "Sende daha deerli bir hikye yok k i ! " "Evet, biliyorum yok!" dedi Faruk Bey, bkknlkla. "Ama bu, teki hikyelere heyecanla kanmam iin yeterli bir gereke deil ki." "Niye?" dedi Nilgn. "Btn hikyelerden kurtulmak gerekli!" dedi Faruk Bey. Biraz heyecanland galiba. "Allah rahatlk versin!" dedim. "Ben yatyorum." "Tabii," dedi Nilgn. "Yat sen Recep, sofray ben yarn sabah toplarm." "Sonra kedi geliyor," dedi Faruk Bey. "Ben biliyorum, sabaha doru geliyorlar, bana aldrmadan arszlar." Mutfaa indim, dolaptan kays kardm, dnden kalan biraz da vine vard, vanna koydum, ykayp yukar kardm. "Bykhanm, meyvenizi getirdim." Bir ey demeti. Masasnn zerine braktm, kapsn ekip

aa indim, ykanp temizlendim, odama gittim. Bazan, bir kokum olduunu anlayveririm. Pijamalarm giydim, sndrdm, sonra usulca pencereyi atm ve yataa girdim; bam yastkta, sabah bekliyorum. Sabah olunca, erkenden kar yrrm. Sonra arya gi derim, belki gene Hasan' grrm, sonra belki bir bakasn grrm, konuuruz, belki beni dinler! Gzel konuabil seydim bari! O zaman dinlerlerdi. Faruk Bey, derdim o zaman, ok iiyorsunuz, bu gidile babanz gibi, dedeniz gibi, Allah korusun, mide kanamasndan leceksiniz! Aklma geldi: Rasim lm, yarn le cenazesine gideceim; le scanda tabutun arkasndan o yokuu kacaz. smail'i grrm, merhaba abi, der, niye hi uramyorsun bize? Ayn szler! Annemin ve kydeki babamn benle smail'i doktora gtrd zaman hatrladm. Doktor, kk yata dayaktan ileri gelen ccelik demiti, sonra gnee karn bunlar, dedi. Kn baca gne grsn, belki dzelir. Peki, ya abisi, demiti annem. Ben dikkatle dinliyordum: O artk dzelmez, demiti doktor, o hep byle kk kalacak, ama bu haplar alsn, belki bir yarar olur. Haplar yuttum, ama bir yarar olmad. Biraz Bykhanm' ve bastonunu ve hainliini dndm, ama dnme Recep! Sonra o gzel kadn dndm. Her sabah, saat dokuzbuukta bakkala gelirdi gzel kadn, arkasndan kasapta gene o. Bugnlerde yok. Uzun boylu, ince belli, esmer! Ho da kokar. Kasapta bile. Onunla konumak isterim: Sizin uanz yok mu, hanmefendi alverii kendiniz yapyor sunuz, kocanz zengin deil mi? Makine eti nasl kyyor diye bakarken ne de gzeldir! Dnme Recep! Annem de esmerdi. Zavall anne! Biz byle olduk ite. Gene evdeyim ite ben, bak, bak, hl bu evde. ok dnyorsun, dnme uyu! Sabahlar dnmem ki. Uyusam! Yavaa esnedim ve birden rpererek farkettim: Hi ses yok; t bile yok: Tuhaf! K geceleri gibi. Bir hikye dnrm, souk k geceleri rperince. Gene dn! Gazetedekilerden mi? Hayr, annemin anlattklarndan bir hikye: Bir zamanlar, bir padiahn

olu olmu, ama daha nceden hi olu yokmu ve padiah bir erkek ocuum olsun diye ok zlr, Allah'a yalvanrm. Bizim gibi mi, diye dnrdm ben annem anlatrken, bizim gibi erkek ocuklar bile yok muymu padiahn? Vah, zavall padiah, ona acrdm, annemi, smail'i ve beni daha ok se verdim. Odamz, eyalarmz... Annemin masallar gibi bir kitap olsa, harfleri byk olsa, okusam, okusam, okurken onlar dnerek uyuyakalsam, ryamda onlar ve zavall padiah grsem. Mutlu mudurlar? Mutluydular, hepsi es kiden. nsan ryasnda mutlu olur. Bazan korkarsn da. Olsun, gene de sabah, o korkuyu dnnce seversin, deil mi, seversin ryann korkusunu? Bakkalda grdn gzel esmer kadn dnmeyi sevdiin gibi seversin. Haydi imdi, gzel esmer kadn dne dne uyu gzel uykuyu.

20
Akam yemeini yedikten sonra, babam biletleriyle er kenden gazinolara gidince, ben de anneme bir ey demeden evden ktm gittim. Kahveye gidince baktm, herkes gelmi, yeni gelen iki de ocuk var, Mustafa onlara anlatyor. Kimsenin dikkatini ekmeden oturdum, dinledim: Evet, dedi Mustafa, dnya iki sper devlet tarafndan bllmek isteniyor ve Yahudi Marx yalan sylyor, nk dnyaya yn veren onun snf sava dedii ey deil, milliyetiliktir, en milliyeti de Rusya'dr ve emperyalisttir. Sonra dnyann merkezinin Ortadou ve Ortadou'nun anahtarnn da Trkiye olduunu anlatt. Sonra, sper glerin bizi blmek, komnizme kar cephe birliini paralamak iin, ajanlar araclyla nasl, "sen nce Mslman msn, Trk msn" tartmas atklarn anlatt: Bu ajanlar her yerdedir, iimize szmlardr, dedi, evet ne yazk ki, aramzda bile olabilirler, dedi. O zaman biraz sustuk. Sonra Mustafa, eskiden nasl hep birlik olduumuzu anlatt ve bu yzden, bize, barbar Trk'n getii yerde ot bitmez, diyen kalle, iftirac, emperyalist Avrupa'lya kan kusturabileceimizi anlatt ve ben souk k gecelerinde Hristiyanlar titreten nal seslerimizi duyar gibi oldum. Sonra da birden ok fkelendim, nk harekete yeni katlan o iki toy aptaldan biri yle dedi: "Peki agbi, bizde de petrol karsa, biz de imdi Araplar gibi, zengin olur kalknr myz?" Her ey para, her ey madde sanki! Ama Mustafa sabrl, yeniden anlatt, ben dinlemedim, biliyorum bunlar, ben artk yeni deilim. Orada bir gazete vard, aldm, okudum, eleman

arayanlarn ilnlarna da baktm. Sonra Mustafa, onlara ge saat gelmelerini syledi. Onlar da, disiplinin sonsuz itaat olduunu rendiklerini gstermek iin saygl selm verip gittiler. "Bu akam yaz m yazyoruz?" dedim. "Evet," dedi Mustafa. "Dn gece yazdk, neredeydin sen?" "Evdeydim," dedim. "alyordum." "alyor muydun?" dedi Serdar. "Yoksa rntgencilik mi yapyordun?" Pis pis srtt. Ben bunun lfna aldrmam, ama Mustafa ciddiye alr diye korktum. "Bu sabah plajn nnde yakaladm bunu," dedi Serdar, "bir kz dikizliyordu. Kz da sosyete kz, ona k olmu. Taran da alm." "alm m?" "Bak Serdar," dedim. "Bana hrsz deme, kt oluruz!" "Peki, o kz m verdi imdi sana o tara." "Evet," dedim. "O verdi tabii." "Niye versin yle bir kz sana taran?" "Senin akln ermez olum byle eylere." "alm!" dedi. "k olmu aptal, alm!" Birden sinirlendim. Cebimden iki tara da kardm. "Bak," dedim. "Bugn de bir baka tarak verdi. Hl inanmyor musun?" "Bakaym," dedi Serdar. "Al," dedim, uzattm krmz tara. "Geri vermezsen, ne yapacam bu sabah grenmisindir inallah!" "Yeil taraktan ok farkl bu tarak," dedi. "Bu, o kzn kullanaca ey deil!" "Kullandn gzmle grdm," dedim. "antasnda da var bunlardan bir tane." "O zaman, o vermedi bunu sana," dedi. "Niye?" dedim. "Bir taraktan iki tane alm olamaz m?" "Zavall," dedi Serdar. "Ak akln bandan alm, ne de diini bilmiyor."

"O kz tandma inanmyor musun benim!" diye bar dm. "Kim bu kz?" dedi birden Mustafa. ardm ve demek Mustafa dinliyormu diye dn dm. "Bir sosyete kzna k olmu bu," dedi Serdar. "yle mi?" dedi Mustafa. "Durum ok kt abi!" dedi Serdar. "Kim bu kz?" dedi Mustafa. "nk kzn taraklarn alp duruyor," dedi Serdar. "Hayr!" dedim ben. "Hayr ne?" dedi Mustafa. "O verdi bana bu tara!" "Niye verdi?" dedi Mustafa. "Ben de bilmiyorum," dedim. "Herhalde hediye olsun diye." "Kim bu kz?" dedi Mustafa. "O bana bu yeil tara hediye edince," dedim. "Ben de ona bir ey hediye etmek istedim ve bu krmzy aldm. Ama Serdar'n dedii gibi, bu krmz, evet, daha kt bir tarakm, yeile denk deil." "Hani ikisini de o vermiti sana?" dedi Serdar. "Kim bu kz, sana soruyorum," diye bard Mustafa. "Kkken tanrdm!" dedim utanarak. "Benden bir ya byk!" "Amcasnn uaklk ettii evin kzym," dedi Serdar... "yle mi?" dedi Mustafa. "Sylesene!" "Evet," dedim. "Amcam onlarda alr." "O sosyete kz da sana durup durup tarak m hediye ediyor yani?" "Edemez mi?" dedim. "Onu tanyorum diyorum." "Ulan, hrszlk m yapyorsun sen, aptal herif!" diye birden bard Mustafa. ardm: Herkes de duymutur. Terledim, sustum, bam nme eip keke imdi burada olmasaydm, diye dndm.

Simde evde olsaydm, kimse bana kanamazd; baheye kar, uzaktaki klara bakardm, uzaklara giden sessiz gemilerin rpertici lmbalarn seyreder heyecanlanrdm. "Hrsz msn sen, cevap versene!" "Hayr. Hrsz filan deilim ben," dedim. Sonra aklma geldi ve nce biraz gldm, sonra syledim. "Peki," dedim. "Doruyu syleyeceim! Hepsi akayd. Bakalm ne diyecek diye, sabah Serdar'a aka sylemitim, ama anlamam. Evet, ben bu krmz tara bakkaldan aldm. steyen gider bakkala ayns var m diye sorabilir. Bu yeil tarak ise O'nundur. Yolda drmt, buldum, vermek iin bekliyordum." "Sen onun ua msn ki, yle bekliyorsun?" "Hayr," dedim. "Arkadaym. Biz kkken..." "Aptal herif sosyete kzna k olmu," dedi Serdar. "Hayr," dedim. "Deilim." "Deilsen niye kapsnda bekliyorsun?" "nk," dedim. "Benim olmayan bir eyi alr da sahibine vermezsem, asl hrsz olurum da ondan." "Bu herif bizi kendi gibi aptal sanyor olmal," dedi Musta fa. "Gryorsun ite," dedi Serdar. "ok fena k olmu bu!" "Hayr!" diyordum ben. "Sus be, aptal herif!" diye birden bard Mustafa. "Utan myor da. Ben de, bu herif adam olacak sanyordum. Gelip, bana daha byk i ver, demesine kanp i var sanyordum onda. Oysa sosyete kzlarna kul kle oluyormu." "yle deilim!" "Ka gndr uykuda gezer gibisin!" dedi Mustafa. "Dn akam biz yaz yazarken, sen onun kapsnda miydin?" "Deildim." "Bir de hrszlklarnla bizi lekeleyeceksin!" dedi Mustafa. "Yeter artk! Defol buradan!" Biraz sustuk. Ben, keke imdi evde olsaydm diye d ndm, evde huzurla matematii aardm imdi.

"Utanmaz herif hl oturuyor!" dedi Mustafa. "stemiyorum artk ben bu herifi!" Baktm. "Bover abi, bytme," dedi Serdar. Baktm. "Aln bu adam karmdan. Ben karmda sosyete istemem!" "Affet!" dedi Serdar. "Bak titriyor. Ben onu adam ederim. Otur, Mustafa." "Yok!" dedi. "Gidiyorum." Sahiden gidiyor. "Olmaz abi!" dedi Serdar. "Sen oturacaksn." Mustafa ayaa kalkm, kemeriyle oynuyordu. Kalkp bir tane vuraym dedim. ldrrm o.u! Ama sonunda, yalnz kalmak istemiyorsan, anlatacaksn ki yanl anlamasnlar seni. "Ben ona k olamam Mustafa!" dedim. "Bu akam sizler gelirsiniz," dedi Mustafa onlara. Sonra bana dnd. "Sen de buralarda bir daha hi grnmeyeceksin. Bizi de ne tandn, ne grdn?" Dndm biraz. Sonra, "Dur!" dedim birden ve sesimin titremesine hi aldrmadan, "Beni dinle Mustafa," dedim. "imdi anlayacaksn." "Neyi?" "Ben ona k olamam ki," dedim. "O kz komnistmi." "Ne?" dedi bir daha. "Evet!" dedim. "Yemin ederim, gzmle grdm." "Neyi grdn?" diye bard ve bir adm yaklat. "Gazeteyi. Cumhuriyet okuyordu. Her gn bakkaldan Cumhuriyet alp okuyor. Otur Mustafa, anlataym," dedim sesim titremesin diye sustum. "Ulan, geri zekl herif, yokra komniste mi k oldun?" diye bard. Bir an vuracak sandm. Vursayd ldrrdm. "Hayr," dedim. "Komniste k falan olamam ben. yle olduum zaman daha komnist olduunu bilmiyordum ki."

"Ne olduun zaman?" "Ona k olduumu sandm zaman!" dedim. "Otursana Mustafa anlatacam." "Peki, oturuyorum," dedi. "Yalan sylersen fena olacan biliyor musun?" "nce otur ama, beni dinle. Beni yanl anlaman istemi yorum. Syleyeceim." Sonra biraz sustum ve "Bana bir sigara versene!" dedim. "Sen sigaraya da m baladn?" dedi Serdar. "Susun da, una bir sigara verin!" dedi Mustafa ve sonunda oturdu. Yaar sigaray verdi ve elimin titrediini grmedi, nk kibriti o yakt. Sonra nn merakla beni beklediklerini grnce biraz dndm. "Ben O'nu mezarlkta grdmde dua ediyordu," diye baladm. "Sosyetik olamayacan byle dndm, nk ba balyd ve ellerini babaannesiyle birlikte Allah'a nasl atn..." "Ne diyor bu be?" dedi Serdar. "Sus!" dedi ona Mustafa. "Ne iin vard senin mezarlk ta?" "Oraya bazan iek brakyorlar," dedim. "Babam geceleri karken yakasna karanfil takarsa gazinodakiler daha ok bilet alyorlarm. Git bak, der bazan bana." "Peki!" "iek iin o sabah, oraya gidince, babasnn mezar banda O'nu grdm. Ba balyd ve ellerini Allah'a amt." "Yalan sylyor!" dedi Serdar. "Kz bu sabah plajda grdm; rlplakt." "Hayr, mayoluydu," dedim. "Ama mezarlktayken daha yle olduunu bilmiyordum ki." "Peki, komnist mi imdi bu kz?" dedi Mustafa. "Yoksa sen beni oyalyor musun?" "Hayr," dedim. "yle. Anlatyorum ya... Onu orada yle, dua ederken grnce, ben biraz, evet kabul ediyorum, a-

srdm. nk ocukluunda yle deildi. ocukluunu bilirim ben bu kzn. Kt deildi, ama iyi de deildi. Siz bilmezsiniz onlar. Byle dne dne, sonunda, benim de aklm kart. Onu merak ediyordum, imdi nasl biri olmu, filan diye. Bylece, meraktan peine dtm, onu izlemeye baladm, biraz da elenmek iin..." "siz gsz, aylak serseri!" dedi Mustafa. "k ite!" dedi Yaar. "Sus!" dedi ona Mustafa. "Komnist olduunu nasl rendin?" "zlerken," dedim. "Hayr, artk izlemiyordum. O srada, rastlantyla, o, benim Coca-Cola itiim bakkala girdi ve bir Cumhuriyet ald. Oradan anladm." "Yalnzca bundan m anladn?" dedi Mustafa. "Hayr, yalnzca bundan deil," dedim ve biraz sustum ve sonra syledim. "Her sabah gelip bir Cumhuriyet alyor ve baka gazete de almyordu. Hi kukulanmadm bile. Sonra, buradaki sosyetiklerle arkadal kesmi." "Her sabah bir Cumhuriyet alyordu," dedi Mustafa, "Ve sen bunu bizden saklyordun, nk ona hl ktn ve peinden gidiyordun, deil mi?" "Hayr," dedim. "Bu sabah ald Cumhuriyet'i." "Yalan syleme, akarm," dedi Mustafa. "Her sabah Cumhuriyet aldn imdi syledin." "Her sabah bakkala gidiyor ve oradan bir ey alyordu, ama ald eyin ne olduunu ben bilmiyordum ki," dedim. "Ald eyin Cumhuriyet olduunu bu sabah grdm." "Yalan sylyor bu," dedi Serdar. "Bilmiyorum," dedi Mustafa. "Birazdan canna okuyacam. Komnist olduunu bile bile kzn peinden gitmi. Bu taraklar ne oluyor peki? Doru syle." "Sylyorum," dedim. "Birini ben onu izlerken drd. O zaman yerden aldm. almadm yani... teki ise annemin taradr, yemin ederim." "Anann taran niye yannda tayasn?"

Sigaramdan bir nefes daha ektim ve artk ne desem inanmaya niyetleri olmadn bildiim iin sustum. "Sana sylyorum!" dedi. "Peki," dedim. "Ama inanmyorsunuz. imdi, yemin ederim ki, doruyu sylyorum. Evet, bu krmz tarak annemin deildir. Demin utandm iin, annemin tara dedim. Bu krmz tara, O, bugn bakkaldan ald." "Gazeteyle birlikte mi?" "Gazeteyle birlikte. Bakkala sorabilirsiniz." "Sonra da, yani, sana m verdi o tara?" "Hayr!" dedim. Biraz sustum ve syledim. "O gittikten sonra, o krmz taraktan bir tane de ben aldm kendime." "Niye?" diye bard Mustafa. "Niye mi?" dedim. "Anlamyor musun niye?" "akacam bir tane azna bunun!" dedi Serdar. Mustafa olmasayd ben ona gsterirdim, ama Mustafa baryordu. "k olduun iin mi aptal herif? Komnist olduunu biliyordun artk. Sen casus musun?" Artk ne sylesem bu inanmayacak diye dndm ve biraz sustum, ama sonra o kadar bard ki, son bir kere daha syleyeyim de artk bir komniste k olmadma iyice inansn dedim. Sigaram yere attm ve huzurlu insanlar gibi zerine basp sndrdm. Sonra, krmz tara Serdar'n elinden aldm, biraz eip bktm, kvrdm ve dedim ki: "25 liraya byle gzel ve ucuz bir tarak bulursan sen de karmak istemezsin herhalde," dedim ben. "Allah beln versin, geri zekl yalanc!" diye bard Mus-tafa. Bylece ben de artk kesinlikle susmaya karar verdim. Benim artk sizinle konumaya niyetim yok beyler, tamam m? Siz beni aranzda isteyin, ya da istemeyin birazdan zaten eve gideceim. Matematie otururum, sonra bir gn de, skdar'a giderim, bana byk bir i verin derim: Cennethisar'dakiler birbirlerine casus demekten baka bir i yapmyorlar, byk

bir i verin bana! Birazdan ben zaten eve gidiyorum; imdi u yarda kaldm gazeteyi okuyaym. Atm, onlar hi nemsemeden ben gazeteyi okuyorum... "Ne yapalm imdi beyler?" dedi Mustafa. "Hl Cumhuriyet satan bakkal m?" dedi Serdar. "Yok," dedi Mustafa. "Bakkal demiyorum. Bu aptal ko mnist na ne yapalm, diyorum ben?" "Affet abi!" dedi Serdar. "Ciddiye alma, oktan piman o." "Yani brakaym da, komnistlere yem mi olsun?" diye bard Mustafa. "Hemen koa koa gider bu, kza anlatr her eyi." "Dvelim mi?" diye fsldad Serdar. "Komnist kza hibir ey yapmayacak myz?" dedi Yaar. "skdar'daki kza yaptklar gibi yapalm ona." "Bakkala da iyi bir ders vermek gerek!" dedi Serdar. Sonra fsldaarak daha da konutular ve komnistlerin Tuzla'da bizimkilere neler yaptklarn sylediler ve benden de bir geri zekldan szeder gibi szettiler ve Cumhuriyet okuyan bir kz skdar vapurundan nasl sarkttklarn anlattlar ve daha da konutular, ama ben nemsemeyip onlar dinlemiyordum bile: Gazeteyi okuyordum ve acele profesyonel ehliyetli, tecrbeli ofr deilim, ingilizce bilir teleks operatr deilim, alminyum dorama pancur ilerinde tecrbeli deilim, gzlklkten anlayan eczac kalfas, telefona bakacak, askerliini yapm elektrik tesisats ve pantolon bantnda alacak makineci de deilim diyordum, Allah kahretsin, ama ben gene gideceim stanbul'a ve bir gn, byk bir i yapnca, evet evet, o ii dndm ve tam ne olduunu bilemediim iin, gene gazetenin birinci sayfasna bakmak istedim, byk olaylarn arasnda, sanki kendi adm grmek ve yaplacak ii orada bulmak iin, ama gazete par alanmt, birinci sayfasn aryor bulamyordum; sanki gazeteyi deil kendi geleceimi kaybetmiim. Ellerimin tit rediini grmesinler diye saklamaya alyordum ki Mustafa bana sylyormu:

"Sana diyorum, aptal herif!" diye bard. "Ne zaman gidiyor bu kz bakkala?" "Ha?" dedim. "Plajdan sonra." "Aptal! Ben onun plaja kata gittiini ne bileyim!" "Dokuz, dokuzbuukta plaja gidiyor." "Kendi bokunu kendin temizleyeceksin." "Tamam," dedi Yaar. "Dvsn kz." "Hayr, dvmeyecek!" dedi Mustafa. "Kz seni tanyor, deil mi?" "Tabii!" dedim. "Selmlayoruz biz." "Geri zekl!" dedi Mustafa. "Hl vnyor." "Evet," dedi Serdar. "Onun iin affet diyorum." "Hayr!" dedi Mustafa. "O kadar da deil!" Bana dnd. "Beni dinle!" dedi. Yarn, ben, dokuzbuukta orada olacam. Beni bekleyeceksin! Hangi bakkal bu? Gsterirsin! Kzn Cumhuriyet aldn bir de ben kendi gzmle greyim." "Her sabah alyor!" dedim. "Sus!" dedi. "Alrsa sana iaret edeceim. O zaman nce gidip kzn elinden gazeteyi alrsn. Buraya komnistleri sokmayacamz sylersin. Sonra aldn gazeteyi yrtar atarsn. Anlald m?" Bir ey demedim. "Anlald m?" dedi. "Kulaklarn beni duyuyor mu?" "Duyuyor," dedim. "Aferin," dedi. "Senin gibi bir geri zekl akaln bile, ben, komnistlere ancak delik postunu brakrm! Gzm artk, hep zerinde olacak. Bu akam da, bizimle yaz yazmaya geleceksin! Eve dnmek yok!" Mustafa'y hemen orackta ldrmek istedim! Ama, sonunda senin ban belya girer Hasan! Bir ey demedim. Sonra, bir sigara daha istedim, verdiler.

21
Cneyt birden pencereyi at ve karanln iine doru, btn retmenler manyaktr, diye bard, btn retmenler, btn hocalar, diye inlerken o, Glnur bir kahkaha att ve kafay bulmu o, dedi, uuyor, gryor musunuz ocuklar, diyordu ve Cneyt de ibneler, beni bu yl dorudan aktrdlar, ulan sizin benim hayatmla oynamaya ne hakknz var, diye baryordu ve birden Funda ve Ceylan yetitiler, t Cneyt ne yapyorsun, bu saatte, bak gecenin oldu dediler, komular, herkes uyuyor, derlerken, komularn Allah belsn versin, dedi Cneyt, brak beni abla, komular da ret menlerle birlik, dedi ve Ceylan, bir daha sana yok bu, dedi ve Cneyt'in elinden esrarl sigaray almaya alt, ama Cneyt vermedi ve herkes bir frt ekiyor da bir tek bende mi kabahat oluyor, dedi ve Funda iren mziin ve grltnn iinde sesini duyurmak iin bararak, sus o zaman, dedi, sus ba rma, tamam m ve Cneyt de birden yatt ve sanki btn nefretini ve kinini bir anda unuttu ve kulaklarm inleterek alan pop-rock'un iinde ar ar sallanmaya balad, sonra Turan'n diskotee benzetmek iin yerletirdii yanp snen renkli lmbalar arasndan gittiler ve ben Ceylan'a baktm, ama pek dertlenmi gibi deildi, gzeldi, hafife glmsyordu, hem kederli, hem hznl, Allahm ben bu kz seviyorum, ne yapmalym bilmiyorum, bana yardm et, ne sefil durum byle bu, ben de, k olup hemen evlenmeyi kuran zavall, iradesiz, sivilceli, gen Trk klar gibi mi olacaktm ben de sonunda, bizim okulun abazanlar gibi, o kzlar aalarlar, ama sonra, oturup sabahlara kadar srlsklam ak iirleri

dktrp herkesten gizledikleri dosyalar iinde bu zavall duygularla dolu eyleri saklarlar ki, sabah sana tam bir erkek olmann gnl rahatlyla pandik atabilsinler, yeter dnme Metin, ireniyorum hepsinden, ben, hibir zaman onlara benzemeyeceim, ben soukkanl bir uluslararas zengin, apkn olacam, evet, evet, gazetelerde Kontes de Rouchfoltien ile bir resim ve ertesi yl Amerika'daki byk Trk fizik bilgininin zel ve gnlk hayat, Time dergisi bizi Lady fi lancayla talyan Alpleri'nde elele yrrken yakalyor ve mavi yolculuk iin zel yatmla Trkiye'ye geldiimde Meksikal petrol milyonerinin biricik gzel kz nc karmla Hrriyet'in birinci sayfasndaki kocaman resmimi grnce sen, Ceylan, ben Metin'i seviyorum, diye dnecek misin bakalm, o gn hay Allahm, ne kadar ok itim ve gene Ceylan'a baktm ve bir iki nefes ektii esrarn alklatrd gzel yzne bakarken, birden, lgn, uyumu ve comu kalabalktan birilerinin brdgn duyuyorum, Allahm, uluduklarn da duyuyorum ve neden bilmiyorum, benim de iimden geliyor brmek, barmak ve onlarla birlikte, ite ben de baryorum, nce, anlam olmayan bir haykr kyor boazmdan, sonra aresiz hayvans brtler koyuverirken birden Glnur, sen sus bakalm Metin, diyor, sen sus, senin onlara katlmaya hakkn yok diyor ve elindeki sarma sigaray gstererek, sen ekmiyorsun dedi ve ben de bu bir akaym gibi glmsedim ve sonra, arbal, dedim ki, ben bir ie viskiyi bitirdim, tamam m arkada, sizin bu az esrarl aptal sigaranzdan daha ok ey var bir ie viskide, stelik ben elden ele de dolatrmyorum, hepsini kendim ekiyorum, ama beni dinlemiyordu ki, korkak herif, ihtiyatl herif, niye ekmiyorsun, hi olmazsa Turan'dan utan, ocuun askerden nceki son gecesini bozmaya ne hakkn var, diyordu ki, ben, peki o zaman, dedim ve uzanp elindeki sigaradan alp, bak Ceylan, ite ben de senin gibi duman nasl ekiyorum, seni seviyorum ve biraz daha ektim ve Glnur, ha yle dedi ve biraz daha ekip geri verdim ve o zaman Glnur sana baktm

anlad Ceylan ve bir kahkaha koyuverdi ve bak Metin, seninki de uuyor dedi, yetimek iin ok ekmen gerekecek dedi ve ben, Ceylan sana seninki dedi, diye dndm ve sustum ve Glnur, tavlayacak msn onu dedi ve ben sustum ve Glnur elini abuk tutmazsan, Metin, bak buraya yazyorum, Fikret araklayacak onu dedi ve kaln sigarann ucuyla yazyormu gibi bir hareket yapt ve sustum ve o, Fikret nerede derken, elimdeki barda da dikip bitirdim ve ben bardam dol durmaya gidiyorum diyerek rezalet kmasn diye oradan svrken Glnur bir kahkaha atyor ve ben karanlkta ieyi aranrken de nereden ktn anlayamadm Zeynep birden bana sarlyor ve hadi dans edelim dedi, ne olur Metin, bak ne gzel mzik var ve peki dedim ben o bana sarlrken, bakn, benim sabahtan akama kadar Ceylan' dndm san mayn, ite bakn, Zeynep denen bu ikoyla dans ediyorum, ama abuk skldm, nk hemen karn yeni doymu huzurlu bir kedi gzlerini ksp, ben imdi ok romantiimi oynamaya balamt ve nasl kurtulaym derken birileri bir yerden kma tekme atyorlar, Allah kahretsin, klar da sndrp, pn, pn diye baryorlar ve ben de karanlkta o koca yastk gibi scak eyi itip svtm ve nerede u viski ve bardaklar diye aranrken, yzmde bu sefer gerek bir yastk patlad, peki, yle mi, ben de karanla sk bir yumruk geirdim ve Turgay'n inlediini duydum ve mutfak kapsnda Vedat'a rastlyorum ve bana budala bir bakla baktn gryorum ve sonra uzanyor ve abi ne gzel bir olay deil mi, dedi ve ben, nedir gzel olan dedim ve hayretler iinde, bilmiyor musun abi, biz imdi nianlandk, dedi ve sorumluluklarn bilen arbal bir koca gibi efkatle elini Sema'nn omuzuna koydu ve ok iyi deil mi abi, dedi ve ben, ok iyi, dedim ve evet, dedi, harika bir olay bu, nianlandk, kutlamyor musun ve yeniden pyoruz ve Sema birden alayacak gibi oluyor ve ben ardm, tam kaacakken Vedat beni gene yakalad ve bir daha ptk ve ben bu pleri u ngiliz kz grr de bizi ibne sanr diye korkuyorum ve okulda,

yatakhanede herkesin tek derdinin tekini ibne durumuna drmek olduunu hatrlyorum, Allah belnz versin, manyaklar, hastalar, geri zekllar, sapklar, tyszlere ibne muamelesi yaparlar, Allahtan benim tym vardr, var mdr, tabii, var saylr, istesem byk bile brakabilirim, kt de durmaz, ben tylym, geri bir kere Sleyman ays pandik atmt, ama ben de o uyurken zerine kp btn yatak haneye rezil ederek dettim ona, nk byle yapmazsam zavall Cem'e yaptklar gibi ezerler seni bu abazanlar, vahiler, vahiler, ama sakin ol Metin, niye nemsiyorsun, gelecek yl Amerika'dasn, ama bu geri zekllar lkesinde katlanlmas gereken bir yl daha var nnde ve Faruk ve Nilgn, ben eer paraszlk yznden gelecek yl Amerika'ya kapa atamazsam, eh o zaman sizlerin elimden ekeceiniz var, diye dndm ve sonunda kr mutfa buldum ve orada Hlya ile Turan' grdm; Hlya alam, Turan da kel kafasn musluun altna sokmutu, beni grnce doruldu ve birden bana sk bir yumruk att ve sonra, ben, nerede yahu ieler, bardaklar, deyince, bardaklar orada, dedi, ama hibir yeri gstermedi ve ben gene, nerede deyince, gene, orada ite ya diyor ve gene hibir ey gstermiyor ve sonunda ben dolaplar ap kapa yarak aranrken, Turan Hlya'ya sarld ve sra sra birbir lerinin diini eker gibi, hrsla pyorlar, ben, bizim de yle olabileceimizi dnyorum Ceylan ve sonra biraz daha tuhaf sesler karyorlar ve sonra Turan'n azndan azn kurtaran Hlya, soluk solua, geer canm, geer biter, deyince Turan birden cotu ve sen ne anlarsn askerlikten, erkekler yapar askerlii, dedi ve daha da coup Hlya'nn kollarndan syrlp, askerlik yapmayan erkek deildir, diye kkredi ve srtma bir yumruk daha indiriyor ve erkek misin ulan sen, diyor, erkek misin, bir de glyorsun deil mi, kendinden o kadar emin misin, peki gel o zaman lelim, anlayalm bakalm ne kadar erkekmisin ve ellerini pantolonunun dmelerine atarken, Hlya, ne yapyorsun, dedi, ne olur yapma Turan, diyor ve o, peki diyor, iki gn sonra gideceim,

ama yarn akam da byle eleneceiz, tamam m, dedi ve Hlya, ya baban ey derse ne olacak, diyor, ve Turan, sarm ben o hergelenin azna, diye bard, yeter be, babaysan babaln bil, ben, sen istedin diye liseyi bitirmeye mecbur muyum yani ki beni askere yolluyorsun, benim kafam ne biim bozuk, hyar herif, anlaana olunu, ne biim babasn sen, ben adam olmuyorum ite, tamam m, araban da byle haat ederim ite, Mercedes'i de alaym, bak yemin ediyorum, onu da bir diree geireceim Hlya, anlasn bakalm, diyordu ki, hayr diye inledi Hlya, yapma Turan, ne olur, dedi ve Turan bana bir yumruk daha geirdi ve birden ierden gelen pop-rock'a uyarak sallanmaya balad ve sanki hepimizi unuttu ve esrarl sigara duman ve mzik alacakaranlnda yanp snen renklerin iinde ar ar kayboluyor ve Hlya onun arkasndan kouyor ve ben de, sonunda ikimi hazrlyorum, sonra Turgay'a rastladm, hadi, diyor bana, sen de gel, plak denize giriyoruz ve ben birden heyecanlandm, kim kim, dedim ve o gld, aptal herif, dedi, kzlar yok tabii ve Ceylan da yok, deyince ben ardm ve seni dndm Ceylan, herkes hemen nasl anlad benim seni sevdiimi, artk senden baka bir ey dnemediimi nasl anladlar, diye dndm, Ceylan neredesin, duman, sis ve mzik iinde, bari pencereleri asalar ya, seni aradm Ceylan, neredesin, Allah kahretsin, aradm aradm ve tellanmadm ve sonra dans ettiini ve yannda da Fikret olduunu grnce, sakin ol Metin, nemseme ve nemsemeyenler gibi gittim oturdum bir yere, viskimi iiyorum ve kafay iyi buldum, diye dnyordum ki, hay Allah, birden bir an mzik sustu, birisi kasap havasn koydu, hayda, hayda ve hepsi azgelimi, orta snf dn lerinde eitildii iin hemen kalkp yeni havaya uydular ve kolkola giriyoruz, ben bir kolundaym Ceylan ve aktrmadan baktm, tabii ite, Fikret de teki koluna girmi ve dnmeye baladk, aman Allahm ne alaturka, teyzelerin ve uzak ak rabalarn dnlerinde olduu gibi ve halka kopunca bir uzun tren olduk, salonda dnyoruz sonra ucu baheye k, ktk,

teki kapdan ieri giriyoruz ve omuzumda Ceylan'n gzel elini hissediyorum ve komular acaba ne der, diye dn yorum ve mutfaa girdiler ve orada biz trenden koptuk, ama Fikret kopmad ve biz ikimiz kaldk Ceylan ve mutfakta Sema'nn buzdolabn ap iine bakarak aladn.grdk ve Vedat'n da arbal bir koca gibi, hadi canm, artk seni eve brakaym, dediini duyduk ve Sema, sanki orada ala nacak bir ey varm gibi buzdolabnn iine bakp bakp alyor ve Vedat, annen ne der, ge oldu, diyor ve Sema ben annemden nefret ediyorum, diyor, ama sen imdiden onunla birlik oldun, diyor ve Vedat, bari o ba ver, deyince Sema birden elindeki ba yere frlatt ve ben de bu srada sanki bu olaan bir eymi gibi ve seni tehlikelerden koruyormuum gibi elimi senin omuzuna koyuyorum Ceylan ve seni mut faktan karttm ben ve sen bana yaslandn, evet, evet biz ikimiz birlikte, grn ite bizi, ieri girdik, herkes baryor, zplyor ve ben ok mutluyum, nk sen bana yaslanmtn ki birden Ceylan benden koptu, koarak gitti, nereye gitti bilmiyorum, peinden gideyim mi, diyordum ki, bir baktm gene Ceylan'n yanndaym, bir baktm hep birlikte dans ediyoruz, bir baktm elini tutmuum ve sonra bir baktm gene yok, ama artk ne nemi var, artk her ey anlald ben ok mutluyum ve ayakta zor duruyorum ve birden seni hi g remeyeceimi dnyorum ve o zaman ben ok korkuyorum Ceylan ve nedense sana kendimi hibir zaman sevdiremeyecegimi de dndm ve umutsuzluk iinde seni aryorum Ceylan, neredesin, seni istiyorum, Ceylan, Ceylan neredesin, seni ok seviyorum, Ceylan Ceylan neredesin, bu iren duman ve sis ve patlayan renkler ve yastklar ve yumruklar ve lklar ve mziin iinde neredesin canm, seni aryorum ben ve sanki ben kkken herkesin akam eve dnnce onu pen bir annesi var, benim yok diye dndm zaman lardaki gibi ve yatakhanede, hafta sonlarnda ok yalnz hissettiim ve kendimden ve yalnzlktan nefret ettiim ve teyzemin evinde beni kimsenin sevmediini dndm

zamanlardaki gibi zavall ve aresiz hissediyorum kendimi ve herkesin paras olduunu ve benim olmadn dn yorum ve bu yzden byk bulular yapp yaratclm ve zekmla Amerika'da zengin olmam gerek, ama Ceylan, btn bu zorluklara ve Amerika'ya ne gerek var, sen nerede istersen orada otururuz, istersen burada kalrz, Trkiye o kadar boktan bir lke deil, yeni yerler, iyi dkknlar alyor, bir gn bu anlamsz ve kr anari de sona erecek ve Avrupa'da ve Amerika'da satlan her eyi stanbul'da dkknlarda bula bileceiz, evlenelim, benim kafam ok iyi iliyor ve u anda cebimde tam ondrt bin lira var, kimsede yoktur o kadar, istersen, bir yerde alr ykselirim ya da istersen parann nemli olmadna da inanrz yle deil mi Ceylan, neredesin, birlikte niversitede okuruz, neredesin Ceylan, yoksa Fikret'in arabasna binip gittiniz mi, olamaz, ben seni ok seviyorum ve ite, Allahm, seni orada, kede tek bana oturmu g ryorum, yalnzm, km, aresizim, gzelim, meleim, ne oldu, nedir derdin, anlat bana, yoksa annenle baban seni de mi zyorlar, syle ve yanna oturuyorum, niye byle umutsuz ve hznlsn demek istiyorum, ama demiyorum ve susuyorum ve sonunda lf olsun diye konuunca, her zamanki gibi, azmdan en boktan ve en ruhsuz szler d klyor ve ok mu yorgunsun, diyorum bo bo ve sen szm ciddiye alp, ben mi, evet, biraz bam aryor, diyorsun ve ben gene lf bulamadm iin uzun bir sre hibir ey ko numadan oturuyorum ve skntdan ve mzikten tam apallayorum ki Ceylan neeli, hayat dolu bir kahkaha atyor ve benim aptallaan yzme bakarak byle ok sevimli ve canayakn oluyorsun Metin, diyor, syle bakalm, yirmiyedi kere onyedi, diyor ve o zaman birden ben kendime, bilmem neden, kzyorum ve elimi senin omuzuna uzatyorum ve sonra senin gzel ban sallanarak gsme dyor yaslanyor ve orada ban hissediyorum ben inanlacak gibi deil bu mutluluk, salarnn ve teninin kokusunu duyuyorum ve sonra birden ok havasz buras Metin, diyorsun, biraz dar kalm

m ve hemen kalkyoruz, Allahm, biz birlikte btn bu kirli grltnn iinden ite, ite, evet birlikte dar kyoruz ve ite benim elim senin omuzunda ve birbirimize yaslanmz, birbirimize destek olmuuz, bu baya, korkun ve irkin dnyada birbirlerine sevgileriyle destek olan iki aresiz, yalnz k gibi kayoruz bu iren mzikten ve kalabalktan ve ite hepsini arkada braktk ve sessiz ve bo ve hznl sokaklarda, aalarn altnda birlikte yryoruz ve uzaktaki gazinolarn renkli ve sessiz klarna bakyoruz ve yalnz aklar deil, derin dostluklaryla da herkesi kskandran sevgililer gibi birbirimizi anlayarak, derinden kavrayarak konuuyoruz ve ben sana temiz havann ne gzel olduunu sylyorum ve Ceylan da annesiyle babasndan yle korkmadn ve ba basnn aslnda iyi insan olduunu, ama biraz fazla alaturka olduunu sylyor ve ben ne yazk ki, ben onlar fazla ta nyamadm, annemle babamn ldn sylyorum ve Ceylan dnyay grmek ve gazetecilik okumak ve gazeteci olmak istediini sylyor ve sen benim bu halime bakma, diyor, biz burada hep eleniyoruz, bir ey yapmyoruz, ama ben byle olmak istemiyorum, ben o kadn gibi olmak isti yorum, neydi ad, o talyan gazeteci kadn, hani hep nllerle rportaj yapyor, Kissinger ya da Enver Sedat'la konuuyor, evet biliyorum onun gibi olmak iin ok kltrl olmak da gerekiyor, sen biraz ylesin Metin, ama ben sabahtan akama kadar kitap okuyamam, yaamak benim de hakkm, bak, nk bu yl snfm dorudan getim ben, elenmek isti yorum, hep kitap okunmaz ki, bizim okulda yle bir ocuk vard, ok kitap okurdu, sonunda delirdi, tmarhaneye ya trdlar, sen ne diyorsun Metin ve ben bir ey demiyorum, yalnzca senin gzel olduunu dnyorum ve sen hl anlatyorsun, baban, okulunu, arkadalarn, gelecee ilikin tasarlarn ve Trkiye ve Avrupa hakknda ne dndn filan ve gzelsin, sokak lmbalarnn soluk yapraklarn arasndan szlp yzne vururken gzelsin, dnceliymi ve sanki hayatn karmakark sorunlarla doluymu gibi dertli

bir suratla sigaran ekerken gzelsin ve alnndaki peremi geriye atarken de gzelsin, aman Allahm o kadar gzel ki, insan ondan hemen bir ocuu olsun ister ve birden plaja girelim mi dedim bak ne gzel, kimsecikler yok ne sakin, ha, dedi, peki ve plaja girdik ve sessiz kumun zerinde y rrken Ceylan ayakkablarn karp eline alyor ve ayaklar kumun zerinde nereden geldiini bilmediim bir kla parlarken ky boyunca yrdk ve okulunu ve hayatta yapmak istediini daha da anlatt ve sonra o gzelim ayaklann yavaa karanlk ve esrarl suya soktu ve o zaman ben onu hem yanbamda hem eriilmez buldum ve suyu frdatrken ve konuurken ben onu kaba ve ekici ve ruhsuz ve kahredici ve baya ve inanlmaz ve ldrc buldum ve suyu sevimli balklar gibi dalgalandran ayaklarndan baka bir ey gremez olmutum ve artk bir Avrupal gibi yaamak istediini sylerken o, beni dinlemiyor ve nemli ve yapkan sca ve yosun ve deniz kokusunu ve teninin kokusunu duyuyor ve suyun iinde fildii gibi parlayan o diri, kprtl, cinsel ayaklara artk yalnzlmz dnerek bakyordum ki, ben birden ayamda ayakkablar suya girdim ve ben sana sarldm, Ceylan ben seni ok seviyorum ve ne yapyorsun, dedi nce glerek, seni seviyorum, dedim ve yanandan pmek istedim, Metin ok sarhosun sen, dedi, sonra korktu galiba, onu zorla kyya ektim ve yklendim ve kuma devrildik ve altmda kpr kpr kprdanrken ve elim gslerini ararken ve skarken, hayr, diyor, hayr, hayr, Metin ne yapyorsun, delirdin mi sen sarhosun ve ben, seni ok seviyorum, dedim ve Ceylan olmaz, dedi ve ben yanaklarn kulaklarn ve boynunu ptm ve inanlmaz kokusunu kokladm ve o beni itti ve ben gene ok seviyorum, dedim ve o gene itince benim kafam bozuldu, beni aalk bir herif gibi itmeye ne hakkn var, o zaman daha yklendim, eteklerini kaldrp ite o uzun yank inanlmaz bacaklarn parmaklarmn altnda ve uzak, eriilmez sandm scak gvde ite bacaklarmn arasnda, rya gibi inanam yorum ve pantolonumun fermuarn da zdm ve hl olmaz,

diyor, itiyordu, niye Ceylan niye, seni o kadar seviyorum ki ve birden bir daha itince kumda kedi kpek gibi itiiyoruz ve devriliyoruz ve ne sama, ite, her ey ne umutsuz, yu varlanyoruz ve o hl olmaz sarhosun, diyor, peki, peki, ben o kadar aalk bir herif deilim, ite, tamam, peki b rakyorum, ama sanki dzsek ne olurdu, ama hayr ben rz dman da deilim, yalnz seni biraz peyim ve sevdiimi anla, diyordum, scaktan kendimi tutamadm, o kadar, her ey ne kadar baya ve sama ve aptalca, peki braktm, gvden benimkinin altndan ekilsin, sinirli km hzn alamadan ve huzur bulamadan souk ve anlamsz kuma saplanarak snsn, peki, peki seni brakyorum, fermuarm ekiyorum ve dnp yzm ge evirerek yldzlara bo bo bakyorum, beni rahat brak, tamam m, git ko hemen arkadalarna anlat, aman ocuklar, dikkat edin bu Metin tuhaf biriymi, zerime saldrd, grgsz, kaba herif, zaten belliydi, gazetelerde resmi kan rz dmanlarndan fark yokmu, aman Allahm a layacam Ceylan, peki ben de bavulumu alp stanbul'a dnerim, bitti bu Cennethisar maceras. Trkiye'de gzel bir kzla yatabilmek iin demek milyoner olmak ya da evlenmek gerekiyormu, tamam rendim, ve gelecek yl da zaten Amerika'daym, bu yazn sonuna kadar da kolej rencisinden matematik ve ingilizce dersleri verilir, buyrun geri zekllar, saati 250 lira ve ben btn yaz teyzemin scak ve bunaltc kk evinde para biriktirirken burada Fikret'le Ceylan, hayr, hayr, ne hakszlk, kzlar parayla deil, zek, yetenek ve yakkllkla kandrlmal, ama bover Metin, ne nemi var, u yldzlara bak, u parlak, ne kadar ok titreyen yldzlarn anlam ne, bunlara bakar iir okurlar ve acaba neden okurlar, bir ey duyarlarm, sama, akllar karr ve akl karklna duygu derler, hayr biliyorum neden iir okurlar, btn sorun kadn tavlamak ve para kazanmak, evet budalalar, btn i kafay iletmekten geiyor, Amerika'ya gidince ben hemen, kimsenin aklna gelmeyen, ok basit, ama ok temel bir fiziksel bulu yapar ve hemen Einstein'n ilk bulularn yaynlad

Annalen Der Physik dergisinde yaynlar ve bir anda kavu tuum n ve paradan sonra, bizimkiler bana bulduum ve frlattm fzenin srlarn ve formllerini, hadi ne olur, yurttalarna da ver de Yunanllarn kafasna fzeleri yad ralm diye yalvarmaya gelirler ve ben o zaman Bodrum'daki milyarder Ertegn villasndan daha da byk ve zengin villama, ne yazk ki vaktim yok, ylda yalnzca bir haftalna acele bir ziyarete gelirim ve o zaman Fikret'le Ceylan, Allahm, belki de evlenmi olurlar, ama nereden karyorsun, aralarnda hibir ey yok, birden korktum, Ceylan, Ceylan, neredesin belki de beni brakp koa koa gitmitir, nefes nefese tekilere anlatyordur, az daha rzma geiyordu, ama hayr, beni kirletmesine izin vermedim, ama o kadar da baya deildir, ama belki sahilden gitmi ve sylemitir, rezil olurum, ama belki de gitmemitir, zr dilemem, yalvarmam iin bekliyordur, ama nerede imdi, diye bam kaldrp bakacak halim bile yok, szyorum, bu ne sefalet, burada kumlarn zerinde yapayalnz, kimsem yok, hep sizin yznzden anne, baba, niye erken ldnz, kimselerin annesiyle babas byle yalnz brakp gitmiyor olunu, hi olmazsa bana iyi bir miras braksaydnz, o zaman ben de o parayla onlara benzerdim, ama ne para, ne pul, braka braka uyuuk iko bir aabey ile ideolojik bir abla braktnz, tabii bunak babaanneyle ccesi de var ve bir de o dklen aptal, kfl, iren ev, onu da yktrmyorlar, hayr yktracam, Allah belsn versin, tabii biliyorum niye para kazanamadnz, korkaklar, hayattan korktunuz, para kazanmak iin gereken namussuzluklar yapabilecek kadar cesur olamadnz, para kazanmak iin cesaret ve yetenek ve yrek gerek ve bende o var ve kaza nacam, ama gene de acdm size ve kendi halime ve kim sesizliime ve sizleri ve kendi yalnzlm dnyordum, dnyordum ve alamaktan korkuyordum ki birden Ceylan'n sesini duydum; alyor musun Metin, dedi; git memi; ben mi, dedim, yoo, niye alayaym, dedim, ok armtm; iyi o zaman, dedi Ceylan, yle sandm, hadi kalk

da artk dnelim Metin, dedi, peki, peki, dedim, imdi kal kyorum, ama kprdamadan yattm ve aptal aptal yldzlara baktm ve Ceylan gene, hadi kalk Metin, dedi ve elini uzatp beni ekince kalktm, zorlukla ayakta duruyorum, sallan yorum ve Ceylan'a bakyorum, demek demin zerine sal drdm kz buymu, ne tuhaf ey, hibir ey olmam gibi sigara iiyor, lf olsun diye, naslsn, dedim, iyiyim, dedi, bluzumun dmeleri kopmu, dedi, ama fkeli sylemedi, o zaman onun ne scak ve ne iyi bir insan olduunu dnerek utan duydum, Allahm ben anlayamyorum, ne yapmalym, biraz sustum, bana kzdn m, dedim, ok sarhotum, kusura bakma, dedim, yok, yok, dedi, kzmadm, olur byle eyler, ikimiz de sarhouz ve ben ardm ve peki ne dnyorsun Ceylan, dedim ve o, hi, dedi, hibir ey dnmyorum, hadi dnelim, dedi ve dnyorduk ki benim slak ayakka blarm grd ve gld ve o zaman ona yeniden sarlmak istedim, hibir ey anlamyorum ki, o zaman Ceylan, istersen size gidelim de, sen git bu ayakkablar deitir, dedi ve ben daha da ardm ve plajdan ktk ve hibir ey konumadan sessiz sokaklarda yrdk, yrdk ve serin ve karanlk bahelerden gelen hanmeli, kurumu imen ve snm beton kokusunu kokladk ve bizim evin bahe kapsna gelince harap ve dklm evin sefaletinden utandm ve uyuuklara f keleniyordum ve Babaanne'nin hl yanan na bakyordum ki, bir baktm, hay Allah, balkondaki masada abim szm, karanlkta hl oturuyor, sonra kararts kprdad, uyumuyormu, sandalyesinin arka bacaklar zerinde gecenin, hayr sabahn bu saatinde yaylanyor ve merhaba, dedim, tant raym, Ceylan, Faruk, abim olur ve memnun oldular ve abimin azndan kan iren alkol kokusunu duydum ve onlar babaa brakmamak iin hemen yukar koa koa kp oraplarm ve ayakkablarm abuk abuk deitirdim ve aa indiimde Faruk balamt: Kadem kadem gece terifi Naili o mehin Cihan cihan elem-i intizara demez mi

diyordu, tabii anladnz, Naili'nindir, ama okuduktan sonra kendisininmi gibi grtlan iirerek horoz gibi kasld iko ve sonra bir daha: yle sermestem ki idrak etmezem dnya nedir Men kimem saki olan kimdir mey-i sahba nedir diye okudu ve bu da kimin bilmiyorum dedi, Evliya'nm Seyahatname'sinden ve Ceylan az ak Osmanl alkol fsna glmseyerek bakyor ve daha da dinlemeye hazrlanyordu ki, abim daha uzatmasn diye ben, abi arabann anahtarn verir misin, dedim, biz gidiyoruz, dedim ve o hay hay efendim, dedi, hay hay, yalnz bir artla, gzel hanm kzm bir soruma karlk verecek, evet, ben idrak etmezem dnya nedir, siz syleyin ltfen Ceylan Hanm, 'Ceylan'd deil mi, ne gzel ad, Ceylan Hanm syleyin ltfen nedir dnya, btn bunlarn, bu aalarn ve gn ve yldzlarn ve bu masayla bo ielerin gsterdii ey nedir, evet, ne diyorsunuz, dedi ve Ceylan sevimli, canayakn bir bakla ona bakt, ama bir ey sylemedi, sonra utanga ve 'sen daha iyi bilirsin' diyen bir bakla bakt ve ben baka bir ey sylemi olmak iin ve sarho abim stelemesin diye, Babaanne'nin lmbas da hl yanyor yahu, dedim ve bir an hepimiz dnp yukar baktk ve onu d ndk ve sonra ben, hadi Ceylan, dedim, gidelim ve gittik plastik Anadol'a bindik ve motoru altrp giderken u mezarlk kokan bahe, khnemi ev ve szm iko aabey ve benim hakkmda Ceylan'n dnebilecekleri aklma gelince tylerim rperdi, evet, diyordur, byle bir evi, arabas ve ailesi olan biri ancak, kimsecikler yok, diye geceyars plajdaki kzlara saldrr, ama hayr Ceylan, hepsini sana anlatmak istiyorum, ama vakit yok, ite Turan'lara geliyoruz bile, ama hayr, beni dinlemelisin, diye dndm ve sapp arabay yokua vurdum ve Ceylan, nereye diye sorunca, biraz hava alalm dedim ve bir ey demedi ve ite gidiyoruz ve imdi anlatrm diye dnyorum, ama nasl balayacam bile mediim iin yalnzca gaza basyorum ve yoku aa hzla inerken sze nasl balamam gerektiini dnyorum, sonra

yoku balad ve sonra gene indiimizde hl anlatmaya balayamamtm, ama gaza o kadar basyordum ki, Anadol zangr zangr titremeye balamt, ama Ceylan hibir ey demiyor, peki o zaman, daha bastm ve viraj dnerken arabann k savruldu, ama Ceylan bir ey demedi ve Istanbul-Ankara yoluna geldik ve gelip geen aralara bakarken lf olsun diye ben, araba sktralm m, dedim ve Ceylan, artk dnelim, dedi, sen ok sarhosun, peki, benden kur tulmak m istiyorsun, ama hi olmazsa biraz dinle beni, sana anlatmak istiyorum, diye dndm, sana syleyeceim, beni anlayacaksn, iyi biriyim ben, zengin deilsem bile, sizlerin ne dndnz ve hangi kurallara uyduunuzu ok iyi bilirim, ben de sizler gibiyimdir Ceylan, ben sana btn bunlar anlatmak istiyorum, ama sylemeye hazrlandka hepsi korkun baya ve ikiyzl geliyor ve o zaman elimden gaza basmaktan baka bir ey gelmiyor, peki o zaman, hi olmazsa rezil bir herif olmadm gr, nk reziller korkarlar, ben korkmam, bak bu rk arabayla 130 gidiyorum tamam m, korkuyor musun, belki de lrz, gaza daha da basyorum ve birazdan yoku aa balaynca o zaman uarz ve lrz ve ben lnce yatakhanede arkadalar anma bir poker tur nuvas dzenlerler ve oyunlar srasnda zengin pilerinden yuttuklar parayla mezarm bari mermerden oyun, eoglueekler ve gaza daha ok bastm ama, Ceylan hl susuyordu ve o zaman artk lmn gerekten ok yakn olduunu dnmtm ki, aman Allahm, yolun ortasnda plajda gezinir gibi sallanarak yryenleri grdm ve tella frene basnca araba bir kayk gibi yan dnp kaymaya balad ve zerlerine doru giderken onlar, ellerinde tenekeler katlar ve araba biraz daha kayp gitti ve tarlaya girdi ve bir eye arpp durunca motor sustu ve crcrlar duyduk ve Ceylan korktun mu, dedim, bir eyin var m ve o yok, dedi, az daha onlar eziyorduk ve onlarn o zaman koarak geldiklerini ve ellerinde boya tenekeleri olduunu grnce anladm, duvarlara yaz yazyorlarm, anaristler ve imdi burada serseriyle "gemi

olsun karde, niye dikkat etmiyorsun ulan" tartmas yapmaya hi niyetim olmad iin arabay hemen altraym, dedim, ama almad ve bir daha denedim ve kr alt ve yola kmak iin ileri geri manevra yaparken o serseri arabaya yetimiler ve kfr etmeye balamlard ve kapn kilitle Ceylan, dedim ve onlarn kfrleri yaarken arabay yola karmak iin ileri geri manevra yapyordum ve o srada aptallardan biri de arabaya arpt galiba, nk bard ve arabann arkasn yumruklamaya baladlar, ama ge kaldnz aptallar, ben yola ktm ite, haydi eyvallah, biz kurtulduk ve ilerde duvara hl yazanlar da grdk: Yeni Mahalle komnistlere mezar olacakm ve Esir Trkleri kurtaracaklarm, peki, peki aferin hi olmazsa komnist deiller ve hzla uzaklatk ve korktun mu Ceylan, dedim ve hayr, dedi ve biraz daha konumak ve olay birbirimize anlatalm istedim ama, tek kelimeli cevaplar verdi, dn yolunda sustuk ve hibir ey konumadan gittik, gittik ve arabay sonunda Turan'larn nne parkedince Ceylan hemen arabadan frlayp ieri kotu ve ben gittim baktm, arabaya pek fazla bir ey olmam, abim olacak iko ayln rak ielerine harca yacana arabann kabak lastiklerini deitirmeye harcasayd bamza bu bel da gelmezdi, neyse ucuz kurtulduk ve ieri girdim ve onlar grdm, koltuklara, divanlara, yerlere se rilmiler, uzanmlar, yar baygn yatmlar, dumanalt ol mular, sanki bir ey bekliyorlar, sanki lm, bir cenazeyi ya da daha da nemli bir eyin sonulanmasn, ama o eyin ne olduunu bilmedikleri iin yalnzca ondan deil, sanki sahip olduklar btn o evlerden, motorlardan, arabalardan, fabrikalardan ve eyalardan yldklar iin de, evet, umut suzlua kaplmlar ve ne olduunu bilmedikleri o eyi bombo bekliyorlar, ite, Mehmet yedii kirazlarn ekirdeklerini titizlikle, ar ar, azndan karyor ve sanki bu, dnyada yaplabilecek en son anlaml eymi gibi, dikkatle Turgay'n kafasna atyor ve slak yere uzanm olan Turgay kafasna arpan her ekirdek iin sabrla kfr ediyor ve aresizlikle

inliyor ve sonra ben, yerdeki gllerin pencereden ieri so kulmu ve hl ucundan akan hortumun suyundan ve devrilmi ielerden ve kusmuktan olutuunu gryorum ve Zeynep'in uyuduunu, Fafa'nn donmu baklarla bir moda dergisine gmldn ve az ak horlayan Turan'n kafasna Hlya'nn pckler kondurduunu ve tekilerin de, aznda sigara, maceray anlatan Ceylan' dinlediini gryorum ve o zaman, artk, neyi, nasl, ne iin, neden yapmam ve dnmem gerektiini bulamyor ve her eyi birbirine kartryor ve hibir eyle ilikisini artk kurama yacam anlayarak, kendimi bezginlikle koltuklardan birine brakrken ben, hadi diyor elindeki dergiden ban kaldran Fafa, hadi ocuklar, gne douyor, hadi bir ey yapalm, ikembeciye gidelim, bala kalm, hadi ocuklar, hadi, hadi, hadi.

22
"Arabann plkasn alabildiniz mi?" dedi Mustafa. "Beyaz Anadol," dedi Serdar. "Bir daha grsem tanrm." "indekileri iyi grebildin mi?" "Bir kzla bir herif," dedi Yaar. "Suratlarn grebildiniz mi?" dedi Mustafa. Kimse bir ey sylemeyince ben de sylemedim: nk Metin'i tandm, ama teki sen miydin, deil miydin anla yamadm ben Nilgn. Sabahn bu saatinde bizi az daha ezi yordunuz... Sonra bizimkilerin sizlere ne kfrler ettiklerini iitince ben daha dnmek istemedim: Ben yalnzca duvarlara koca koca harfler yazyorum ve grevimi yapyorum. Serdar, Mustafa ve teki yeni ocuklar bir keye oturup sigara i mekten baka bir ey yapmyorlar artk, ama bakn bana, ben hl yazyorum, duvarlara komnistlere buralar ne yapa camz yazyorum: Mezar olacak, mezar, evet! "Peki, tamam artk beyler," dedi biraz sonra Mustafa. "Yarn gece devam ederiz." Biraz sustu ve sonra, "Aferin!" dedi bana. "yi altn!" Ben cevap vermedim; tekiler esniyorlar. "Ama yarn sabah olacaksn orada!" dedi. "Greceim bakalm kza ne yapacan..." Ben gene cevap vermedim; herkes daldktan sonra, du varlara yazdklarmz okuya okuya eve dnerken dndm: Arabada Metin'in yannda oturan sen miydin Nilgn? Nereden dnyordunuz? Belki de babaannesi hastadr, Metin'le il aramlardr... Belki de, gne doarken geziyordunuz, sizler hi belli olmazsnz. Ne yapyordunuz? Yarn sabah sorarm

sana. Sonra, aklma gelince Mustafa'dan korktum. Ortalk aydnlanmt ama, gelince baktm, bizim evin hl yanyor. Peki baba! Pencereleri de, kapy da kilitlemi, orada da uyuyor ite, yatanda deil, gene sedirin zerinde tek bana, zavall topal! nce acdm, sonra kzdm biraz. Cam tklattm. Kalkt at, barp ard, gene vuracak sandm, hayr, hemen hayatn zorluklarn ve diplomann nemini anlatmaya balad; bunlar anlatrken vurmaz. Dinlerken nme baktm ki yatsn, ama dinlemekle de bitecek gibi deil ki. Btn gece altktan ve bama neler geldikten sonra bir de seni dinleyemem artk: eri gittim, dolaptan bir avu kiraz aldm, yiyordum, birden, aman, tokat atacakt ki, hemen ekildim ve elime vurabildi ve kirazlar ve ekirdekler yerlere sald. Ben toplarken de anlatt, sonra dinlemediimi anlaynca bu sefer yakarmaya balad: Olum, olum, niye okumuyorsun filan. Acdm ve zldm, ama ben ne yapaym. Sonra, omuzuma bir tane vurunca kzdm. "Bir daha bana vurursan ben bu evden kaarm artk," dedim. "Git defol!" dedi. "Pencereyi de bir daha amayacam!" "Peki," dedim. "Ben kendi param zaten kendim kazan yorum." "Yalan syleme!" dedi. "Bu saatte ne yapyorsun sokak larda?" Sonra ierden anam gelince, "kaacakm bu!" dedi. "Eve bir daha dnmeyecekmi." Sesi de bir tuhaf oldu, titredi, alama ncesi titremesi gibi ve yal, sahipsiz bir kpein yalnzlk ulumas gibi, acdan ve alktan grmedii ve bilmedii birilerini sanki seslenip aryor o zavall kpek. Skldm. Annem, ka gz iaret leriyle, sen ieri git, diyordu, bir ey demeden gittim. Topal piyangocu biraz daha sylendi, barp ard, konutular. Sonra neyse, klar sndrp sustular. Ben de, gne artk penceremin kenarna vururken, gittim yatama uzandm, ama soyunmadm. ylece uzandm ve

tavana baktm, tavandaki bir atlaa, ok yamur yad zaman, iinden sular damlayan, oradaki o karaltya baktm. Eskiden tavandaki o karalty bir kartala benzetirdim: Ka natlarn am ve ben uyurken benim zerime gelip beni alacak sanki bu eski kartal ve sanki ben erkek deil, kz olacam o zaman! Dndm. Giderim ona, plaja, saat dokuzbuukta, derim ki, merhaba Nilgn, derim, beni tandn m, bak gene cevap vermiyor, surat asyorsun, derim, ama ok vaktimiz yok artk, nk ne yazk ki tehlikedeyiz, derim, sen beni yanl anladn, onlar beni yanl anladlar, imdi sana her eyi anlatmam gerek, derim, anlatrm, sana barp armam, elindeki gazeteyi alp yrtmam istiyorlar, derim, btn bunlara gerek olmadn gster Nilgn onlara, derim ve o zaman, Nilgn, uzaktan bizi seyreden Mustafa'ya gider, anlatr nasl biri olduunu, Mustafa utanr ve belki o zaman, Nilgn anlar benim onu sevdiimi ve belki de kzmaz ve belki de sevinir bile, nk hayatta her ey olabilir, bilemezsin ki... Tavandaki karaltnn kanatlarna bakyorum hl. Bir kartala da benziyor, bir aylaa da. inden sular da damlard. Ama ok eskiden yoktu, nk babam, daha bu oday yapmamt. Ama o zamanlar ben, bizim evimiz kk, babam bir satc ve amcam cce uak diye o kadar ok utanmazdm. Hayr, hi utanmazdm, demiyorum, nk daha bizim kuyumuz yokken ve ben, annemle emeye giderken, sen Nilgn bizi greceksin diye korkardm, nk siz Metin'le ava kmaya balamtnz ve bir zamanlar o kadar iyi arkada olmutuk ki, hani sonbaharda, o yeni yaplan, hepsi birbirinin ayn olan, sonra sarmaklarn sarld, o, Beevler'dekiler de stanbul'a dnd zaman, Ekim banda, herkes gitmiti, siz hl buradaydnz ve o zaman Metin'le bir gn Faruk'un haval eski tfeiyle bizim eve gelmitiniz, birlikte karga avna gi delim diye, bizim yokuu knz iin terlemitiniz ve annem size su vermiti, temiz su, bizim, yeni Paabahe krlmaz bardaklardan ve sen suyu severek imitin Nilgn, ama Metin

imemiti, belki bizim barda pis bulduu iin, belki suyu pis bulduu iin, sonra annem demiti ki istiyorsanz gidin, zm de koparn ocuklar demiti, ama Metin sorunca, o ba bizim deil demiti, ama ne olacak, komumuz, hi olur mu, gidin yiyin demiti, ama siz iki karde istemediniz ve ben sana Nilgn, gidip, koparp getireyim mi deyince sen, olmaz dedin, nk bizim deildi, ama sen, hi olmazsa yeni bardaktan su itin Nilgn, Metin onu bile imedi. Gne daha ykseldi ve kularn aalarda baladn iitiyorum. Mustafa ne yapyordur, o da bekliyor mudur, yatyor mudur, uyumu mudur? Dndm. Bundan ok deil, yalnzca onbe yl sonra bir gn ben fabrikamda alrken, hayr sekreter deil, Mslman yardmc kz, ieri gelir ve sizinle grmek isteyen baz lkcler var, adlan Mustafa ve Serdar deyince, ben, nce u iimi bitireyim de sonra derim, onlar biraz bekletip iimi bitirince, otomatik dmeye basp, arrm, imdi kabul edebilirim onlar, gelsinler derim, hemen utana skla anlatr Mustafa ile Serdar, anlyorum tabii derim, yardm istiyorsunuz, peki, 10 milyonluk davetiye alyorum sizden, ama bu davetiyeleri komnizmden ekindiim iin deil, sizlere acdm iin alyorum, nk benim komnistlerden korkum yok, drstm, ticarette hileye hi sapmadm ve fitremi ve zektm da her yl aksatmadan verdim, iilerimi de kk ortak ettim, mert bir insan olduum iin beni severler, sendikalara ve komnistlere niye kansnlar, bu fabrikann hepimizin ekmeini verdiini benim kadar bilirler, benim de kendilerinden bir farkm olmadn bilirler, buyurun onlarla birlikte bu akam edeceim iftara siz de gelin, ben onlarla iieyim, emrimde yedi bin ii var, deyince ben, Mustafa ile Serdar ne arrlard, anlarlard artk benim nasl biri olduumu, anlarlard deil mi? Sesinden tandm: Halil'in p kamyonu yokuu kyor. Kular sustular. Tavandaki kartaldan bktm, yatakta dndm; yere bakyorum. Yerde gidiyor bir karnca. Karnca, karnca zavall karnca! Parmam uzatp, stne bir hafif dokundum,

aptalla. Senden ok gller var, sen bilmezsin, ah karnca. ardn deil mi, kouyor kouyorsun, nne gene parmam koyunca gene dnp kayorsun. Biraz daha oynadm ve sonunda, acdm, tiksindim; bir tuhaf oldum; canm skld; iyi eyler dnmek istedim ve hep dndm o gzel zafer gnn dndm. O gn, ben bir telefondan brne koar emirler yad rrken, uzatlan en son telefonu alrm, alo, oras Tunceli mi, derim, o zafer gn, alo, nasl oras, tamam babuum, der telefondaki ses, burasn temizledik, teekkr eder, bir de en son Kars' aarm, alo Kars, orada durum nasl derim, nere deyse tamam liderim, derler hepsini bitirmek zereyiz, peki, derim, grevinizi iyi yapmsnz, teekkr ederim, derim ve telefonu kapayp odadan kp, ben arkamdaki kalabalkla birlikte byk salona girerken, binlerce temsilci beni heyecanla ayakta alklayarak karlyorlar ve sonra bir aklama yap mam merakla beklerlerken, ben mikrofona, arkadalar, derim, lkc Yldrm Harekt u anda sonulanm bulunuyor, Tunceli ve serhat ehrimiz Kars'taki en son kzl direnme yuvalarn da ezdiimizi u anda renmi bulunuyorum, lk Cenneti artk bir d deildir arkadalar, Trkiye'de yaayan tek bir komnist kalmamtr derken ben, yaverim kulama bireyler fsldar ve ben, yaa, yle mi, derim, peki, imdi geliyorum ve bitip tkenmeyen mermer koridorlardan getikten sonra, silhl nbetilerin bekledii, kaplan birbirine alan krk odann sonuncusunun iinde, gl klarla aydnlatlm bir kede, ben gryorum seni, bir sandalyeye balanmsn sen ve yaverim bana, yeni yakaland liderim der, btn komnistlerin efi bu kzl kadnm, derken, ben, hemen zn onu, derim, bize bir kadnn ellerini balamak bile yakmaz, seni zerler ve ben, bizi yalnz brakn ltfen, derim ve yaverim ve adamlar izmelerini birbirine vurup, selm verip kyorlar ve kaplar kapaynca ben sana bak yorum, 40 yanda daha gzel ve olgun kadn olmusun ve sana bir sigara ikram ederken, beni tandnz m Yolda Nilgn

Hanm, derim, evet dersin, sen de utanarak, tandm ve bir an sessizlik olur ve biz birbirimizi szeriz ve sonra birden ben, biz kazandk derim, biz kazandk ve Trkiye'yi siz ko mnistlere brakmadk, piman msn, evet dersin, pimanm ve tuttuum sigara paketine uzanan ellerinin titrediini grnce, ben, sakin olun, derim, ben ve arkadalarm kadnlara ve kzlara hibir zaman ktlk etmeyiz, sakin olun ltfen, biz binlerce yldr srp gelen bu Trk tresine sonuna kadar balyz, onun iin, hi korkmayn, derim, sizin cezanz ben deil, tarihin ve milletimin mahkemesi verecek, derim ve sen, pimanm, pimanm ben Hasan, dersin ve ben de, son pi manlk ne yazk ki fayda etmez, derim ve ne yazk ki hislerime kaplp sizi affetmem mmkn deildir, nk ben; her eyden nce milletime kar sorumluyum, derken ben, birden bir bakarm, aa, sen soyunmaya balyorsun Nilgn, soyunup bana yaklayorsun, tpk, Pendik'te kimseye grnmeden, gizlice gittiim o seks filmindeki, arsz, edepsiz kadnlar gibi olmusun, aman Allahm, bir de beni sevdiini sylyor, beni kandrmaya alyorsun sen, ama ben buz gibiyim, senden tiksindim, sogudum hemen ve sen yalvarrken, ben nbetileri arp derim ki: Aln gtrn bu Katerina'y derim, benim Baltac Mehmet Paa'nn hatasn tekrarlamaya niyetim yok, milletim, o zayf Baltac yznden ok ekti, ama bitti artk o gnler ve sonra, nbetiler seni gtrrlerken ben bir odaya ekilir belki de alarm ve senin gibi bir kz bile ne hale getirebildikleri iin, belki de bir tek o yzden, hislerime kaplr komnistlere ok sert davranrm, ama sonra gzyalarn kurur ve demek, yllarca bouna ac ekmiim diye dnerek avunurum ve zafer enliklerine katlnca artk seni belki de o gn tamamen unuturum. Skldm ben, bu sama hayallerin hepsinden, dndm, yatamn kenanndan yere baktm; karnca gitmi, yok olmu. Ne zaman katn? Gne ykselmi. Birden aklma geldi, yataktan frladm. Ge kalyorum. Mutfaa gittim, bireyler yedim, kimseye grnmeden

hemen pencereden ktm, gidiyorum. Kular, gene dallar dayd, Tahsin'ler yokuun kenarna kiraz sepetlerini dizi yorlard. ok sonra, plaja gelince, baktm: Bekiyle, bileti gelmi, ama daha Nilgn yok. Mendirein oraya gidip kotralara baktm. ok uykum var, oturdum. Evet, telefon ederim imdi: Alo: Tehlikedesiniz Nilgn hanm; bugn plaja ve bakkala gelmeyin, derim, evden de artk kmayn. Kim miyim? Eski bir dost! at! Telefonum suratna kapanr kararl bir sesle. Anlar m kim olduumu, onu sevdiimi, tehlikeden korumak istediimi anlar m? Hayr, ben kadnlara kar saygl olmamz gerektiini bi lirim, deil elinden gazeteyi alp yrtmak! Kadn zavall bir yaratktr, onlara kt davranmamal, annem ne iyi insandr! Kadnlara kt gzle bakanlan sevmem, onlara bakp yalnzca yatmay dnenler, kt, sivilceli abazanlarla, materyalist zenginler ve pis heriflerdir. Ben biliyorum kibar ve nazik olmak gerektiini; naslsnz, kapdan nce siz buyurun, bir hanmla birlikte yrrken bir kap grrsen ayaklarn kendi kendine yavalayacak ve sen bir ey bile dnmeden elin arkadan uzanp kendiliinden ona kapy aacak, buyrun nden, ben bilirim sizin gibi kadnlarla, kzlarla nasl konuulduunu, oooo, sigara m iiyorsunuz, hem de sokakta iiyorsunuz, tabii, iebilirsiniz, sizin de hakknzdr, ben geri kafal deilim, at, lokomotif biimindeki akmamla bir seferde yakarm ve ben bir kadnla tpk bir erkekle ya da bir snf arkadamla konutuum gibi rahat rahat, yzm kzarmadan, istesem, biraz gayret etsem bir kzla bile kzarp bozarmadan konu abilirim; o zaman kzlar benim nasl biri olduumu grnce yanl anladklar iin utanp arrlar; deil gazetesini alp yrtmak! Belki de Mustafa ciddi sylememitir. Denizden ve kotralardan bktm, kalktm, plaja dnyorum. Yalnzca, aka diye sylemitir Mustafa, nk, ne olursa olsun, kzlara kt davranamayacan Mustafa da bilir. Seni denemek iin yaptm, dermi Mustafa, bakalm disiplinin sonsuz itaat demek olduunu gerekten renmi misin diye!

Sevdiin o kza kt davranmana gerek yok Hasan! Plaja gelince baktm Nilgn gelmi, her zamanki gibi uzanm. O kadar uykuluyum ki, heyecanlanamadm bile. Bir heykele bakar gibi baktm. Sonra, oturdum Nilgn, seni bekliyorum. Belki de Mustafa gelmez, bile diye dndm. Unutmutur; nemsememitir, ya da uyuyakalmtr. Plaja koan kalabalk geliyor: stanbul'dan gelen arabalar, ellerinde sepetleri ve deniz toplaryla babalar, analar, ocuklar, iren, ahmak aileler: Hepiniz sulusunuz, hepiniz cezanz ekeceksiniz. Tiksin dim. Belki de yapmam diye dndm. Ben yle biri deilim ki! O zaman, komnist kzn elinden gazetesini bile alamam derler, deil yrtmak! Eskiden lkcym, imdi komnist olmu, bile derler; dikkat edin Cennethisar'l bu Hasan Karata'a, aranza almayn! O zaman korkmam, tek bama byk eyler yaparm, hepiniz grrsnz. "Hey! Uyansana ulan!" Korktum! Mustafa'ym! Hemen ayaa kalktm. "Geldi mi kz?" dedi. "Evet, orada," dedim. "Mavi mayolu." "Kitap okuyan m?" dedi ve sana kt bakt Nilgn. "Ne yapacan biliyorsun!" dedi sonra. "Bakkal hangisi?" Gsterdim, sonra bir sigara istedim, verdi gitti, uzakta beklemeye balad. Sigaram yaktm, ucuna bakarak beklerken dndm: Ben aptal biri deilim Nilgn, derim, ben bir idealistim, inanlarm vardr, dn akam kendimizi tehlikeye atarak duvarlara yaz yazdk, bak, elimdeki boyalar bile kmad daha! "Bak, sigara iiyorsun. Yazk deil mi sana? Genceciksn: Recep amca! Elinde fileler. "lk defa iiyorum," dedim. "At o sigaray da, dn evine yavrum!" dedi. "Ne iin var senin gene burada?"

Bamdan gitsin diye sigaray attm. "Birlikte ders ala camz bir arkadam var, bekliyorum," dedim. Para da is temedim. "Baban cenazeye geliyor, deil mi?" dedi. Biraz durdu, sonra tuhaf tuhaf sallanarak gitti. Yokuu kan arabaya bal tek at: Tik-tak, tik-tak; zavall cce. Biraz sonra baktm, Nilgn denize girmi, km, geliyor. Mustafa'ya gittim, syledim. "Ben bakkala giriyorum," dedi. "Dediin gibi, Cumhuriyet alrsa ben nden kar bir ksrrm. O zaman, ne yapacan biliyorsun, deil mi?" Ben bir ey demedim. "Bak, gzm zerinde ha!" dedi, gitti. Ben yan sokaa saptm, bekledim. nce Mustafa girdi bakkala. Biraz sonra da sen girdin Nilgn. Heyecanlandm, lastik ayakkaplarm daha sk balayaym dedim, ellerim titriyormu. Beklerken dndm: Her ey olabilir hayatta. Aklma gelince korktum sanki: Belki, bir sabah kalkar bir bakarm deniz kpkrmz olmu; ya da imdi bir zelzele balarm, Cennethisar orta yerinden ikiye ayrlr, plajdan alevler fkrrm. rperdim. nce Mustafa kt, benden yana bakt ve ksrd. Sonra Nilgn kt, elinde gazete. Dtm peine. Hzl hzl da yryor. Sereler gibi yere konup konup kalkan ayaklarna bakyorum: Bacaklarnn gzelliiyle beni kandrabilecegini sanyorsan yanlyorsun. Kalabalktan uzaklatk. Arkama baktm Mustafa'dan baka kimseler de yok. Yaklanca, beni iitti ve bakt Nilgn. "Merhaba Nilgn!" dedim. "Merhaba," dedi ve dnp yrd. "Bir dakika!" dedim. "Biraz konualm m?" Duymam gibi yryor. Peinden kotum. "Dur!" dedim. "Niye benle konumuyorsun?" Cevap yok. "Yoksa bir su iledin de utanyor musun?" Cevap yok, yryor. "ki meden insan gibi konuamaz myz?" Cevap gene yok. "Yoksa beni

tanyamadn m Nilgn?" Daha da hzl yrynce, arkasndan koturup lf yeti tirmenin bouna olduunu anladm ve koup yanna gittim. imdi iki arkada gibi yanyana yryoruz ve ben konuu yorum. "Niye kayorsun?" diyorum. "Ben sana ne yaptm?" Su suyor. "Benim bir ktlm m grdn sylesene?" Sylemiyor. "Syle neden azn amyorsun?" Gene syle miyor. "Peki," dedim. "Biliyorum ben senin neden konu madn, syleyeyim mi neden?" Bir ey demiyor ve kz yorum. "Benim hakkmda yanl eyler dnyorsun deil mi?" dedim. "Beni yle sanyorsun! Ama yanlyorsun, kzm yanlyorsun, imdi anlayacaksn neden yanldn," dedim, ama hibir ey yapmadm. nk utanmtm ve birden barmak istemitim samalktan korktuum iin sanki! Tam o srada da, Allah belsn versin, kardan gelen o iki k beyefendiyi grdm. Bu scakta kravat, ceket giyen bu zppeler iime karmasn diye bekledim. Her eyi yanl anlamasnlar diye de; biraz daha arkada kalmtm ki, bir baktm Nilgn neredeyse ko uyor. Evine yalnzca bir ke kald iin ben de komaya baladm. Arkamdan Mustafa da kouyor. Keyi dnnce ardm: Komu gitmi, elinde filesiyle sallanan ccenin koluna girmi. Gidip ikisine bireyler yapaym dedim, ama ayaklarm gitmedi. Durdum, arkalarndan ylece, aptal aptal bakyorum. Mustafa geldi. "Korkak herif," dedi. "Sana gstereceim." "Asl ben onlara gstereceim!" dedim. "Yarn! Yarn gstereceim onlara!" "Yarn m yapacaksn?" Ama imdi yapmak istiyordum! Kt bir ey: Mustafa'ya da bir tane vursam! Bir tane vursam, Mustafa yklr, orackta kalr. Kt bir ey, hepsi anlasn diye: Suratn tekmelerim ki, beni grmesin ve benim korkak olduumu kimse d nmesin. nk kimsenin beni dnd gibi sanmasndan

ve bulmasndan holanmyorum. Bambaka bir herifim ben, bunu biliyor musunuz bunu, bakn yumruklarma. Ben bir bakasym artk, ben deilim ben; yle fkelenmiim ki, ben sanki kendi iimden km fkeme bakyorum da ben bile korkuyorum bu bakasndan. Mustafa bile bir ey diyemiyor, anlad iin. Sessizce yryoruz. nk sonra sen de piman olursun, anladn deil mi? Dkknda bakkaln kendisinden baka kimse yoktu. Cumhuriyet istediimizde, bir tane sanp verdi, ama, hepsini istiyorum deyince anlad, ama o da Mustafa gibi, benden korktuu iin, hepsini verdi. p tenekesi yokmu. Gazeteleri yrttktan sonra savundum, er beer frlattm attm. Bakkaln vitrine mandallad plak kadn resimlerini de koparp yrttm, haftalk aalk dergileri, gnah, irenlii, irkefi... Demek, btn bu pislii temizlemek bana decekmi! Mustafa bile at. "Peki, tamam, tamam, yeter artk!" diyordu. Beni bakkaldan kard. "Akam kahveye gelirsin!" dedi. "Yarn sabah da burada olursun." nce bir ey demedim. Sonra, o giderken bir sigara istedim, verdi.

23
Recep kahvalt tepsimi alp indirdikten sonra arya gitti. ardan dndnde yannda bir bakas vard. Ty gibi ayak sesinden Nilgn olduunu anladm. Merdivenleri kp kapm at, bana bakt: Salar slakt, denize girmi. Gitti. lene kadar da odama baka kimse uramad. Yatamda yattm ve dnyay dinledim. nce Nilgn'le Faruk'un aada konutuklarn duyuyordum, sonra plajn iren cumartesi grlts o kadar ykseldi ki, duyamaz oldum. Uyku gel miyordu ve senin cehennemin, Selhattin, diyordum, cennet dediin cehennem ite indi yeryzne; dinle; herkes birbirine eittir, u kadar paray veren herkes ieri girip soyunabilir, yanyana uzanabilir, dinle! itmemek iin pancurlarm ve penceremi kalkp kapadm. le yemeini yiyeyim ve le uykusunun unutuuna dalp gideyim diye ok bekledim. Recep gecikti. Bir balknn cenazesine gitmi. le yemeine de inmedim. Recep tepsimi ald ve kapm ekip gitti. len uykusunu bekliyorum. En gzel uykudur len uykusu derdi annem. len yemei stne en gzel ryalar grrsn ve gzel olursun. Evet. Biraz terlerdim, geverdim, sanki hafifler, kk bir sere gibi t pt uardm. Sonra pencereyi aardk, temiz hava girince kirli hava ksn diye, Nianta'ndaki bahenin yeil dallar odann taa iine uzannca, dlerim dar ksn diye de. nk, ben uyandktan sonra, bazan, ryamn benim ondan ayrldm yerden, kendi kendine akp gittiine inanasm gelirdi. lnce de belki: Dncelerim odann iinde gezi niyorlar, eyalarn iinde, sk kapal pancurlar arasnda,

masamn ve yatamn, duvarlarn ve tavann yzeylerine srnerek dnyor dnceler ve biri, yavaa kapy ara laynca havada benim dncemin glgesini grr gibi oluyor: Kapa kapy, dncemin safl bozulmasn, anlarm ze hirlenmesin ve benim tertemiz dncem, sizi kendinizden utandrmak iin, kyamete kadar, burada, tavanlarmn iinde, bu sessiz evde, melekler gibi salnp dursun. Ama o zaman ne yapacaklarn biliyorum: Ah, iblisin torunlar, biri, hem de en kkleri, bir kere azndan karmt. Buras ok eskidi babaanne, buray yktralm, yerine apartman yaptralm. nk, biliyorum, gnaha grtlanza kadar batmak deil, bakasnn gnahsz kalabildiini grmek daha ok ac verir sizlere. Gnah dediin o sama yasa benim gibi sen de amalsn, derdi, Selhattin, sen de i benim gibi rakdan, bir tadmlk, hi merak etmiyor musun, hibir zarar yok, tersine yarar var, zeky aar. Tvbe! Peki unu bir kere olsun syle Fatma, yeter; gnah da kocann boynuna: Allah yok, de Fatma, hadi. Tvbe! Peki o zaman unu dinle, bak ansiklopedimin en nemli maddesi: dinle; yeni yazdm; yeni alfabeye gre 'B' harfinde bilgi maddesinde zetleyerek okuyorum dinle: Bilgimizin kayna deneydir... Deneye dayanmayan ve deneyle kantlanmayan hibir bilgi geerli deildir... Btn bu bilimsel bilginin dayanak noktas olan bu cmle, Allah'n varl sorununu da, bir hamlede safd brakr... nk bu, deneyle kantlanamayacak bir sorundur... Ontolojik kant skolastik bir gevezeliktir!.. Tanr yalnzca metafizikilerin oynad bir dncedir... O halde bizim elmalar armutlar ve Fatmalar dnyasnda Allah'n da ne yazk ki yeri yoktur... Ha, ha, ha! Anlyor musun Fatma, senin Allann mallahn yok artk! Bu bilgiyi hemen yaymay dnyorum! Ansiklopedimin bit mesini beklemeye sabrm yok, matbaac Istepan'a bir mektup yazdm, bunu bir ayr basm yapp hemen yaymlatacam. Kuyumcu Avram' aryorum gene, bak ona gre; bu nemli sorunda senin gen kz nazn ekemem, kutundan iyi bir

para verirsin, yemin ediyorum, btn memlekete yarar da olacak, bu ahmak yobazlar bunu sattramazlarsa, kararlym, gidip Sirkeci'de kendim satacam. Grrsn, kapacaklardr! nk buradaki akl yrtmeyi, o franszca kitaplardan karp, halkn anlayaca dille yazabilmek iin, yllarm verdim, Fatma, sen de biliyorsun! Asl merak ettiim de okuyup okumayacaklar deil Fatma, okuduktan sonra ne hale ge leceklerini merak ediyorum ben. Ama kr kendisinden, belki de ccesinden baka kimse okumad o iren yalanlar ve eytann kandrd zavallnn "gelecein gzel cenneti" diye heyecanla anlatt cehennem tasvirini ve tasvir ettii ey yeryzne hemen insin diye nasl yakardm irene irene bir tek ben okudum ve baka kimse de okumad. Selhattin'in lm kefinden yedi, lmnden ay sonrayd, Doan'm Kemah'tayd, kn ortasyd, evde cceyle benden baka kimsecikler yoktu: Gece kar yayordu ve ben mezarn st kar tutmutur diye dnyordum ki, birden rperdim, aklma iyice snmak geldi. nk hl azndan tten arap kokusuna katlanmayaym diye, ekildiim odada ayaklarm buz kesmi, tek bama yerek oturuyordum; lmbann soluk ve skc oyalamyordu, kar camlara vuruyordu, alamyordum. Isnmak istedim, yukar ktm, Selhattin yaarken sokulmadm ve iinde bir aa bir yukar gezinen ayak seslerinin hi dinmedii odasna artk girebi leceimi dndm. Kapy yavaa ittim, grdm: Sereserpe yaylmlar, kstaha uzanmlar, masalarda, koltuklarn, sandalyelerin stnde, gzlerde, ekmecelerde, kitaplarn stnde, iinde, yerlerde, pencere ilerinde, ktlar, ktlar, zeri yazl, izili ktlar, kt ynlar. ri kaba sobann kapan atm, iine tktrmaya baladm. Kibriti atnca biraz sonra, daha da kt, yaz, gazete ve soba ne gzel yutuyordu senin gnahlarn Selhattin! Gnahlarn yok olup gittike iim snyor! Btn hayatm verdiim eserim benim: Sevgili gnahm! Bakalm ne yazm iblis? Yrtp yrtp ya-

karken okumutum da: Bana, baz ksa notlar yazm: Cumhuriyet: Bize gereken ynetim ekli budur... eitli cumhuriyet trleri vardr... De Paset bu konudaki kitabnda... 1342... Bu hafta Ankara'da kurulmu diyor gelen gazeteler... yi... Fakat bunu da kendilerine benzetmeseler. Darwin'in kuramn Kuran'la karlatr ve ahmaklarn bile anlayaca basit mesellerle bilimin stnln anlat... Deprem, tamamen jeolojik bir olay olup, yerkabuunun sarslmasdr... Kadn erkein tamamlaycsdr... kiye ayrlrlar... Birinciler, doal kadnlardr, bunlar doann kendilerine verdii zevklerin ve keyiflerin hakkn veren, rahat, dertsiz, tasasz, sinirsiz, fkesiz doal kadnlardr ki bunlarn byk ounluu halktan, aa snftan kar... Ruso'nun evlenmedii kars gibi... Ruso'ya alt tane evlat vermitir, bir hizmetiydi... kinci tr kadnlar ise asabi, buyurgan, kibar, kr inanlara kanmak zorunda kalan, souk, anlaysz kadnlardr... Mari Antuvanet gibi... Bu ikinci tr kadnlar o kadar souk ve anlayszdrlar ki, birok bilgin, filozof, anlayn ve akn scakln aa snfn kadnlarnda aramlardr... Ruso'nunki hizmeti, Gte'ninki frncnn kz veya komnist bilgin Manc'nki gene evdeki hizmetiydi... Bundan bir ocuu da olmutur... Engels zerine almtr. Niye utanmal? Hayatn gereidir... Daha da rnek oktur... Bylece, bu byk adamlar, souk karlar yznden hi haketmedikleri dertler iinde aclar ekerek hayatlarn zehirlemiler, kimisi bu yzden kitabn, kimisi felsefesini, kimisi de ansiklopedisini bitiremeden boubouna tken milerdir... Yasann ve toplumun pi sayd o ocuklar da bir baka acdr!.. Leylek kanatlarna bakarken dndm: Acaba tam bir leylek eklinde ve k uskursuz zeplin yapmak mmkn m?.. Uak artk bir sava silhdr... Lindbergh adl bir zat Atlantik Denizi'ni geen hafta uarak gemeyi ba armtr... 22 yandayken... Btn padiahlar ahmaktr... ttihatlarn kuklas Reat ahmaklkta en ileri olanlardr... Bizim bahedeki kertenkelelerin Darwin okumadktan halde, Darwin'in dncesine uygun olarak kuyruklarn brak-

malann bir mucize deil, insan dncesinin bir zaferi olarak grmeli! Eer sanayilemeyi hzlandrdn kantlayabilseydim, Mslmanlktan, Hristiyanla gememiz gerektiini hemen yazardm... Okuyordum, okuyordum ve irenerek sobann azna atyor, snyordum. Ne kadar okuyup, ne kadar atmtm, artk bilmiyordum ki, birden kap ald, baktm, cce: Daha onyedi yanda ama: Ne yapyorsunuz Bykhanm, yazk deil mi? Sus sen! Yazk gnah deil mi? Sus diyorum! Gnah deil mi? Hl susmuyor! Nerede benim bastonum? Sustu. Daha baka kt var m, sakladn m bir ey, doru syle cce, ne varsa hepsi bu mu? Susuyor! Demek sakladn cce, sen onun olu deil, piisin ve hibir eye hakkn yok, anladn m, ver onlar bana, hepsini yakacam ben o ktlarn, abuk getir, bak hl, bana yazk deil mi diyorsun. Nerede bastonum? zerine yryorum. Sinsi, tkr tkr, merdivenlerden aa kat. Aadan sesleniyor: Yok bende bir ey, Bykhanm, yemin ediyorum, hibir ey saklamadm! Peki! Bir ey de medim. Geceyars birden odasn bastm, uykudan uyandrp dar attm onu, tuhaf kokulu odasnn her yerini iyice aradm, kk ocuk yatann minik iltesinin iine kadar her yerini didik didik etim: Baka kt yokmu, evet. Ama gene de korkarm hep. Bir yere bir ey saklamtr, bir kt paras gzmden kamtr da Doan, babasnn olu arayp ele geirmi, bastrmtr; nk gelip gelip sorard: Anne, babamn yazd yazlar nerede? Ben iitmiyorum seni yavrum. Hani yllarca yazd ya, nerede anne onlar? itmi yorum ocuum. Babamn yarm kalm ansiklopedisi di yorum, canm? itmiyorum. Belki bir deeri vardr, babam onlara btn mrn verdi, ok merak da ediyorum anne, hadi ver onlar bana. itmiyorum evldm. Babamn istedii gibi belki bir yerde yaymlayabiliriz de, nk bak 27 Mays'n yldnm geliyor, askerler bir darbe daha yapacak diyorlar. itmiyorum, Dogan'm seni ben. Bu darbeden sonra Kemalizme bir dn daha olacakm, hi olmazsa ansiklope-

diden baz ilgin paralar yaymlatabiliriz. Neredeyse onlar, karp versene anne! Kulaklarm benim iyi iitmez ki. Nerede bu ktlar, hay Allah, aryorum, aryorum bulamyorum kitaplar da, yok ortalkta, yalnzca amarla atlm o tuhaf aralar var! itmiyorum. Ne yaptn, ah anne, ktlar, kitaplar yoksa attn m? Sustum. Yrttn, yaktn, attn deil mi? A lamaya balar. Az sonra rakya sarlr. Ben de yazacam, ben de babam gibi: Her ey, bak, gene ktye gidiyor, btn bu kt gidii, aptall durduracak bireyler yapmak gerek, bu adamlar bu kadar kt niyetli ya da ahmak olamazlar, ara larnda iyileri mutlaka vardr anne, Tarm Bakan'n okuldan tanyorum, ayn kza ktk ama ok iyi arkadatk, benden bir snf kkt, ama atletizm takmnda beraberdik, glle atard, ok imand, ama prlanta gibi kalbi vard, imdi ona uzun bir rapor yazyorum, u anda genelkurmay ikinci bakan olan filanca paa da ben Zile'de kaymakam vekiliyken yz bayd, ok iyi bir insandr, memleket iin iyi bir ey olsun diye rpnrd, ona da bu rapordan bir tane gndereceim, anne sen bilmiyorsun, ama yle hakszlklar var ki... Peki, niye bunlar senden sorulsun olum? Hi karmazsak so rumlusu biz oluruz da ondan anne, bari ben sorumlusu ol mayaym diye masaya oturup onlar yazyorum ya... Babandan da zavallymsn sen, babandan da korkakmsn!.. Deilim anne, anne deilim, korkak olsaydm ben de onlara katlrdm, valilik sram gelmiti, ama benim de burama geldi, o zavall kyllere neler yapyorlar biliyor musun? Merakl deilimdir ki olum ben! Onlar ku umaz, kervan gemez da ke lerinde... Merakn hibir ie yaramadn bana rahmetli baban retmitir! Brakyorlar ve ne bir doktor var ne bir retmen... Ne yazk ki rahmetli babamn bana rettiini ben sana retemedim Doan'm! Ve ylda bir kere ellerinden rnlerini ucuza almak iin... Ne yazk ki olum, ben sana kendimden hibir ey de veremedim! Sonra onlar o korkun karanln iine brakp unutuyorlar anne... Daha da anlatrd ve ben dinlemezdim ve odama ekilir dnrdm: Ne tuhaf: Sanki

tekiler gibi olmasnlar ve evleriyle ileri arasnda huzurla gidip gelmesinler diye onlar kandran biri var! Dnrdm: Onlar kandran o birisi; imdi benim aclarma bakyor ve sinsi sinsi glyor sanki! Tiksindim, saatime baktm. olmu, ama hl uyuyamyorum, plajn grltsn iiti yorum. Sonra cceyi dndm ve rperdim. Belki de kyden mektup yazp Doan'ma, o zaman, o, kendisini acndrmtr diye dndm. Ama belki de, Do an'ma babas sylemitir. Ama Selhattin artk yazlarndan baka bir eyi grecek gibi deildi. niversiteyi bitirdikten sonraki yaz, Doan'm durup durup onlan sormaya balamt: Recep'le smail niye gittiler anne? Sonra bir gn ekip gitti. Bir hafta sonra geldiinde, yannda ocukluktan yeni kan onlar vard: st ba perian bir cceyle bir topal! Bunlar kylerinden alp buraya niye getirdin olum, ne ileri var bunlarn bizim evimizde, demitim. Niye getirdiimi bili yorsun anne, demiti ve ikisini ccenin imdiki odasna yerletirmiti. Sonra topal, Doan'mn sattrd elmasn parasna tamah etti, defoldu gitti, ama uzaa deil: Her yl mezarla giderken yokutaki evini gsterirler! Cce niye kald diye de hep merak ederim. Utand iin diyorlar, insan iine kmaktan korktuu iin. Beni ev ve mutfak iinden de kurtard, ama tiksindirdi de cce. Doan'm gittikten sonra Selhattin'le cceyi bazan bir kede babaa yakalar iitirdim: Anlat olum derdi Selhattin, kydeki hayat nasld, ok mu sknt ektiniz, sana da namaz kldrdlar m, syle bana, Allah'a inanyor musun, anlat, annen nasl ld! Ne iyi ka dnd, milletimin gzellii vard onda, ama ne yazk ki, benim bu ansiklopediyi bitirmem gerekiyordu. Cce susard, ben daha fazlasna katlanamaz odama kaar, unutmaya alrdm, ama tiksine tiksine hatrlardm: Ne iyi kadnd, milletimin gzellii vard, ne iyi kadnd, ne iyi kadnd! Hayr, yalnzca gnahkr bir kadnd Selhattin: Bir hiz meti. Kan davas yznden kocasyla bunlar, kyden kap Gebze'ye gelmiler, sonra askere gidince, kocasnn onu b-

rakt bural balk da sandal devrilip boulunca, ben bunu, iskele ykntsnn orada ka kere grmtm, zavall, s mkl, sefil kimbilir neyle geiniyor, o srada ondan nceki Geredeli a Selhattin'e kstahlk edip, siz Allah'a inan myorsunuz, ama biz size gsteririz filan dedii iin, o zaman, Selhattin onu yollad ve bu iren smkly eve ald, ne yapalm, adam yok Fatma, ben karmam, demitim ben ve o ev ilerini ok abuk renip, ilk yaprak dolmasn sard nda, Selhattin, ne yetenekli kadn deil mi Fatma, demiti ve ben daha o zaman anladm olacaklar ve hemen tiksindim ve dndm, ne tuhaf, annem beni bu dnyaya bakalarnn suuna ve gnahna tank olup ireneyim diye getirmi olmal diye dndm. rendim evet: Souk k gecelerinde, aznn rak kuyu sundan irkin kokular tterken, Selhattin, beni uyudu sanr, nce merdivenleri sessizce iner, sonra, ccenin bugn oturduu odada annesi olacak kadn onu beklerken, yarabbi ne aalk ey, sessizce yrrd ve grr irenirdim: Sonra onunla, daha rahat ve ansiklopedisinde sk sk kulland kelimenin dedii gibi belki daha 'hr ve serbest' elenebilmek iin imdiki kmesin oraya o kulbeyi yaptn grr i renirdim: Sarho sarho alma odasndan kp geceyars oraya gittii zaman ben odamda, elimde rgm ve ilerim, kprdamadan oturur, orada ne yaptklarn dnrdm. O sefil kadna bana yaptramad eyleri yaptryordur, diye dnrdm; gnaha iyice batrmak iin onu, nce iki veriyordur, sonra Allah'n olmadn syletiyordur, teki yok, diyordur eytan mutlu etmek iin, yok, yok, ben gnahtan korkmam, yok, Allah yok. Tvbe Fatma, dnme! Bazan, kprdamadan kar, arka odaya gidip, kulbenin gnahkr ve soluk klarna bakarken, dnr mrldanrdm: Ora dalar; ite orada, imdi... Belki de pilerini pyordur imdi, Allah'n nerede olmadn anlatyordur imdi, belki gl yorlard ve belki de... Dnme Fatma dnme! Sonra yaptndan utanarak odama dner, Doan'mn yelei iin

iimi ve rgm elime alp beklerdim ve ok beklemem de gerekmezdi: Bir saat sonra Selhattin'in kulbeden ktn duyardm, az sonra da artk sessiz bile olmaya enen tkrts merdivenleri sallanarak karken, ben, odamn kapsn bir parmakk aralar, o kk aralktan, alma odasna girene kadar eytan merak, korku ve tiksintiyle izlerdim. Merdivenleri sallanarak karken, bir keresinde, bir an durmutu: O zaman, kapmn aralna, gzlerimin iine baktn grp korkmu, kapy rtp usulca odama snmak istemitim ama, ge kalmtm, nk Selhattin barmaya balamt: Oradan burnunu karp ne bakyorsun yle korkak yaratk! Kap aralklarndan beni her gece ne diye seyredi yorsun! Nereye gittiimi, ne yaptm bilmiyor musun sanki?.. Kapy kapayp kamak istiyordum, ama kulpunu brakamyordum, braksam gnaha ortak olacakm gibi! Sonra daha da barmt: Hibir eyden utanmyorum ben Fatma, hibir eyden! Senin kafan rmcek gibi saran o zavall korkular ve inan bana vz geliyor: Dou'nun btn budalalklarnn ve suun ve gnahn tesindeyim ben Fatma anlyor musun? Bo yere seyrediyorsun beni: Senin sulamak ve tiksinmek zevki aldn eylerle ben gurur duyuyorum! Sonra sallanarak, birka basamak daha km ve hl bir parmak aralk tut tuum kapma doru barmt: O kadnla da vnyorum, bana dourduu ocuklaryla da... alkan o kadn, drst, namuslu, ak szl ve gzel! Senin gibi yalnzca sutan ve cezadan korkarak yaamyor, nk senin gibi atal bak tutmay ve kibarlk taslamay renmemi! Bak ne diyeceim imdi, iyi dinle beni! Sesi artk azarlayc deil kandrcyd ve aramzda alkanlkla kulpunu tuttuum bir kap vard ve dinliyordum: Utanacak, tiksinecek, sulayacak hibir ey yok burada Fatma, zgrz! Bakalardr zgrlmz kstlayan! Burada bizden baka kimse yok Fatma, sen de biliyorsun ki ssz bir adada yaar gibiyiz. Robinson gibi, toplum denen lanet eyi stanbul'da braktk, oraya ancak ansiklopedimle btn Dou'yu altst edebileceim gn

dneceiz. Dinle imdi: zgrlmzn tadn kararak, sutan ve gnahtan ve utantan arnarak yaamak varken, niye her eyi hastalkl tiryakiler gibi sarldn o sama inanlarn ve ahlakn zehiriyle berbat ediyorsun? Eer z grl deil, mutsuzluu istiyorsan, bu, en sonunda senin bilecein bir eydir: Ama senin yznden bakalarnn mutsuz olmas doru mu; senin sama ahlak inanlarn yznden bakalarnn ac ekmesi yerinde mi? Bak dinle ne diyeceim: imdi, o kulbeden geliyorum, saklamaya ne gerek var, bi liyorsun hizmeti kadnn, ocuklarmn, Recep ile smail'in oradan geliyorum; Gebze'den onlara bir soba aidiydim, fayda etmemi, orada onlar souktan donuyorlar Fatma, senin sama inanlarn yznden, onlarn orada tir tir titremelerine gnlm raz deil artk, beni dinliyor musun? Anlam ve korkmutum: Kapy yumruklayarak ve ala makl yalvararak sylediklerini daha da dinledim ve sustum. Az sonra, inleye inleye odasna geldiini iittim ve biraz sonra da, o derin, huzurlu, sarho horultusunu duyunca ardm, sabaha kadar da dndm. Kar yayordu, pencereden bakyordum. Dndm ve anladm eyi de sabah kahvaltda bana syledi. Kahvaltmz ediyorduk ve o kadn hizmet ediyordu, sonra, tpk imdi ccenin yapt gibi, sanki hizmetten sklp bkm ve mutfaa inmiti ki, Selhattin: Sen onlara pi diyorsun, ama onlar da insan, diye fsldad. Sanki bir sr veriyormu ve bir ey rica ediyormu gibi, inanlmayacak kadar hafif ve nazik bir sesle konuuyordu. Zavall ocuklar, o kulbede yorlar, daha biri 2, teki 3 yanda: Onlar anneleriyle birlikte bu eve yerletirmeye karar verdim Fatma! Kk odaya artk smazlar. u yan odaya yerletireceim onlar. Unutma ki, onlar sonunda benim evltlarmdr. Artk, sama inan larnla buna kar kma! Ben susuyordum ve dnyordum. leyin yemee indiinde de, bu sefer yksek sesle syledi ve ekledi: O yer yataklarnda yatmalarna, battaniye zan nettikleri paavralara sarlmalarna da gnlm raz deil artk.

Yarn Gebze'ye aylk alveri iin gidince... Demek, yarn Gebze'ye gidiyor diye dnmtm ben! leden sonra da yle dndm: Belki akam yemeinde de bundan sonra ayn sofraya oturacamz da syler. nk hepimizin eit olduunu sylemiyor mu? Ama sylemedi. Raksn iti, sabah Gebze'ye gideceini syledi ve ekinmeden kt gitti. Hemen yukar ktm ve arka odaya koup arkasndan baktm: Aynda parlayan karn zerinde sallanarak kulbenin g nahkr na yr eytan yr, yarn grrsn! Dnene kadar aynda karl baheyi seyretmitim; bir gzm de soluk, irkin lmbadayd. Dnerken, bu sefer odama girdi ve yzme syledi: ki yldan beri seni boamak iin artk bir mahkeme gerektii iin ve iki yldr stne, artk istesen de kadn alamadm iin bo yere bbrlenme! Aramzda, evlilik denilen, o gln anlamadan baka hibir ey kalmad Fatma! stelik o anlamay yaptmz zamann artlarna gre, ben seni istediim zaman, iki kelimeyle boayabilir, ya da stne bir bakasn alabilirdim, ama buna zamannda gerek duymadm! Anlyor musun? Daha da anlatt ve dinledim. Sonra, sabah Gebze'ye gideceini syleyip, sallanarak gitti szd. Karl baheye bakp dndm ben, btn gece d ndm. Ama yeter Fatma, dnme artk! Yorganmn iinde ter lemiim. Aklma geldi: Cce anlatyor mudur? ocuklar, diyordur, Babaanneniz elindeki o bastonla bizi... Korktum, dnmek istemedim, uyumak istemedim, ama plajn cu martesi uultusunu iitirken uyuyamam ki ben! Yorgan alnma ektim, gene iitiyorum ve imdi anladm diye dnyorum, imdi anladm ne gzelmi o kimsesiz k geceleri: Gecenin sessizlii benimken, her ey kaskat kesilmi, durgun uzanrken: Ben kulam yastn yumuak karanlna dayamm, dnyann o derin kimsesiz sessizliini dlyorum, topran iinden ve zamann dndan geliyormu gibi, ar ar kendini yastmn altndan bana duyururken dnya: Selhattin ertesi gn Gebze'ye gitmiti. Kyamet gn

ne kadar uzaktayd o zaman! Evde tek bamaydm. Ne kadar uzaktayd mezarnda rmeyen ller! Dndm gibi, bastonumu aldm, merdivenleri inip karl baheye ktm. Ne kadar uzakta kaynayan cehennem kazanlar, ikence aclar! Eriyen karda ayak izlerimi brakarak eytann kulbe dedii gnah yuvasna ben hzl hzl yrdm. Ne kadar uzakta yarasalar, ngrakl ylanlar, cesetler! Kulbeye vardm, kapsn aldm, biraz bekledim, sefil basit kadn, aptal hiz meti, hemen at. Fare leleri, baykular, cinler! Onu itip ieri girdim, demek pilerin bunlar, elimi tutmaya kalkt! Lm borular, hamambcekleri, lm korkulan! Yapmayn hanmefendi, yapmayn ocuklarn ne gnah var? Habe kleler, zenciler, paslanm demirler! ocuklara vuracanza bana vurun hanmefendi, ne gnah var onlarn. Aman Al lahm, kan ocuklar, kan! Kaamadlar! rkler, leler, piler! Kaamadlar ve vurdum onlara ve o srada, bir de bana el kaldryorsun ha, annelerine de vurdum ve o da bana vurmaya kalknca daha ok vurdum ve sonunda tabii ki Selhattin, senin, alkan, gl kuvvetli kadn dediin o ykld, ben deil! O zaman, be yldr bahenin ucunda dikilen ve kulbe dediin o iren gnah yuvasnn iini, alayan pilerin sesini dinleye dinleye seyrettim. Tahta kaklar, teneke baklar, annemin tabak takmlarnn krk ve atlaklar ve bak Fatma, kayp sandn salamlar da buradaym ve masa diye kullanlan sandklar, paavralar, yrtk kumalar, soba borular, yer yataklar, pencerelerin, kaplarn altlarna s ktrlm gazete paralar, aman Allahm ne iren, lekeli, irkin aputlar, kt ynlar, yanm kibritler, pasl, krk bir maa, teneke kutular iinde odun paralar, devrilmi eski sandalyeler, mandallar, bo rak ve arap ieleri, yerlerde cam krklar, yarabbi kan da ve hl alayan piler, ben irendim ve Selhattin o akam gelince nce biraz alad ve on gn sonra onlar o uzak kye ald gtrd. Peki Fatma, diyordu, senin dediin olsun, ama bu yaptn insanlk deil, kn bacan krmsn, byn nesi

var anlayamadm, her yeri mosmor, ok geirmi olmal, btn bunlara ansiklopedim iin katlanyor ve onlar o uzak kye yolluyorum, ocuklar evlt edinmeye raz olan bir zavall ihtiyar adamcaz da buldum, ona epey para verdiim iin, Yahudi'yi yakn zamanda gene armak zorundaym, eh, ne yapalm, gnahlarmzn kefareti iin, peki, peki, gene balama, sen gnahszsn, yalnzca benim gnahm iin, ama bundan sonra niye bu kadar itiimi de sormazsn artk, beni rahat brakrsn, bo kalan mutfakta sen alrsn, imdi ben yukar kp alacam, sen de, cinlerimi bama karmadan defol git bamdan, odana kapan, souk yatana gir, btn gece, yle kukumav kuu gibi tavana bakarak, uyuyamadan, uyuyamadan yat dur. Hl yatyorum ve uyuyamyorum. Geceyi bekliyorum. Yataklarnza serilip, hepiniz uyuduunuz iin, kimsenin kirletmeye gcnn yetmeyecei gece gelse! O zaman tek bama kalnca dokunurum ben, koklarm, tadna bakarm, duyarm o zaman, dnrm: Suyu, srahiyi, anahtarlar, mendili, eftaliyi, kolonyay, taba, masay, saati... Orada hepsi artk benim iin dururlar, benim kendim gibi, bolukta, evremde rahat ve anlalr durur, tkrdar, trdar, gece sessizliinde, sanki benimle birlikte esneyerek, sutan, g nahtan ve kirden annrlard. O zaman, zaman da zaman olurdu ve onlar bana daha yakn ve ben de kendime daha yakn olurdum o zaman.

24
Tuhaf ve merakl eyler grrken, grrken birden uyandm ve grdklerimin rya olduunu anlaynca kederlendim. Bana, "Faruk, Faruk!" diye seslenerek bamn evresinde dnen pelerinli bir ihtiyar gryordum ryamda. Galiba, tarihin srrn syleyecekti bana, ama sylemeden nce biraz eziyet ediyordu. Her eyin bir bedeli olmas gerektiine nedense inanan ben, eziyete bilgi iin katlanyor, tuhaf bir utan duyuyor, biraz daha diimi skaym da unu reneyim, di yordum ki, utan birden dayanlmayacak gibi oldu ve ter iinde uyandm. Plajn uultusunu duyuyorum imdi, bahe ka psnn oradan gelen araba ve motor seslerini. Uzun len uykusu da fayda etmedi: Dn, btn gece itiim iin hl uykuluyum. Baktm, saat drde eyrek varm. Daha iki vakti de deil, ama kalktm. Odadan ktm. Ev sessiz. Merdivenleri indim, mutfaa gittim: El alkanlyla buzdolabnn kulpunu tutarken ayn beklentiyi duydum: Yeni bir ey, bir heyecan, beklenmedik bir serven. yle bir ey olsa da hayatmda, u arivi, hikyeleri ve tarihi unutabilsem. Buzdolabn atm, bir kuyumcu vitrinine bakar gibi prltya baktm: Kseler, ieler, renkler, domatesler, yumurtalar, kirazlar, oyalayn beni. Ama yle der gibiydiler: Yok, sen artk bizlerle de oyalanamazsn; dnyadan el etek ekmenin ve ekiyormu gibi yapmann zevkiyle oyalanrsn sen. Sonra btn bu zevk ve acy ikiyle tamamlar, kendini koyuverirsin. Rak iesi yarlanm bakkala gidip yenisini alsam? Buzdolabn kapadm ve birden yle dndm: Ben de onlar gibi, dedem gibi, babam gibi yapsam,

her eyi brakp buraya kapansam, her gn Gebze'ye gidip gelsem, tarih denen eyle ilgili, ba ve sonu olmayan mil yonlarca kelimelik yaz iin masaya otursam. Dnyay adam etmek iin deil, yalnzca ne olduunu sylemek iin yapsam bunlar. Serin rzgr hzlanm. Baktm, bulutlar da yaklam. Sk bir lodos geliyor. Kapal pancurlarna bakarken Recep'in odasnda nasl uyuduunu dndm. Nilgn, tavuk k mesinin orada oturmu okuyor, sandaletlerini karm, plak ayaklarn topran zerine basm. Bahede aylak aylak yrdm biraz. Amasz bir ocuk gibi, kuyuyla, tulumbayla oynadm, genliimi dndm; ocukluumu da. Biraz sonra gene kanm dnmeye balaynca, bari bir ey yiyeyim dedim, ieri girdim. Ama mutfaa gireceime, merdivenleri ktm, odama dndm ve pencereden bo bo bakarken, acaba dndklerim ardndan gidilmeye, yaamaya deer mi, diye mrldandm. Ardndan gidilecek hibir ey dnebiliyor muyum? Daha fazla dnmemek iin, kendimi yataa atp, Evliya elebi'yi ap, geliigzel okumaya baladm. Bir Bat Anadolu gezisini anlatyordu: Akhisar', Marmara kasabasn, sonra bir kk ky ve kasabann lcalarn: Ilcalarn suyu insana ya gibi cila verirmi, krk gn iilirse czamlya da iyi gelirmi. Sonra bir havuzu nasl onartp temizletip, keyifle iine girdiini okudum. Bu havuz sefasn bir daha okudum ve Evliya'nn su ve gnah tanmayan keyfine imrendim, kendimi onun yerine koymak istedim. Sonra havuzun bir stununa onarm tarihini de dm. Sonra da, Gediz'i atla geip gitmi. Btn bunlar hibir eyden e kinmeyen, gvenli huzurlu bir dengeyle; davuluna vuran mehtercinin saknmasz neesiyle yazmt. Kitab kapayp nasl byle yapabildiini, yapt ile yazdn nasl byle aktrabildiini, kendini bir bakasn grr gibi nasl d ardan grebildiini dndm. Ayn eyi ben de yapp, szgelimi bir arkadama mektupla anlatmaya kalksaydm ne bu kadar yaln olabilirdim, ne de bu kadar neeli: in iine

kendimi sokardm; kark ve sulu aklm, olgularn p lakln rterdi. Yaptm ile niyetim, olan ile yarglarm birbirine karr, nesnelerle Evliya'nn kurduu o dolaysz ve gerek ilikiyi bir trl kuramadan, burnumu yzeylere srte srte ac ekerdim. Ap, bir daha okudum: Turgutlu ehrini, Nif ehrini ve Ulucakh'y ve buradaki bir baka lemi: "adrmz bir b hayat kenarnda kurub, yayla obanlarndan bir semiz kuzu alub bibak, biperva kebab idb yedik." te: Zevk ve keyif de d dnya kadar yalnd. Dnya da, varolan ve huzurla, olsa olsa bazan coku, bazan neeli bir hznle tasvir edilecek ve yaanlacak bir yerdi; eletirilecek ve deitirme ve ele geirme tutkusuyla iinde kzarak fkelenilecek bir yer deil. Sonra birden Evliya'nn okuyucusunu kandrmak iin, hile yaptn dndm. Belki o da benim gibi biriydi, ama yalnzca iyi yazmay biliyordu; iyi yalan kvrmay: Belki o da aalar ve kular, evleri ve duvarlar benim grdm gibi gryor da yalnzca bir yaz hneriyle beni aldatyordu. Ama kendimi inandramadm, biraz daha okuduktan sonra bunun bir hner deil, bir bilin olduuna karar verdim. Evliya'nn dnyay, aalar, evleri, insanlar gren bilinci bizimkinden bambakayd. Birden, bu nasl oluyor, Evliya'nn bilinci nasl yle kurulmu diye meraklandm. ok iip, iyice dertlendikten sonra, karm dnnce, bazan, bir trl uyanp kurtulamadm bir ryadan birilerine umutsuzlukla seslenirim. Ayn aresizlikle seslenir gibi dndm: Ben de onun gibi olamaz mym, dncemin, beynimin yapsn onunkine benzetemez miyim, onun gibi ben de dnyay olduu yalnlkla batan sona tasvir iine giriemez miyim? Kitab kapayp kenara frlattm. Bunu yapabilirsin, hi olmazsa hayatn inanla bu ie vermeye alabilirsin diyerek kendimi coturdum. Onun gibi dnyay ve tarihi karma ilk kverdii yerden tasvire balarm. Manisa'nn kimin, ka akelik hass olduunu, ka zeameti, ka tmar, ka askeri olduunu onun yazd gibi, ben de olgular sralarm. Bu

olgular zaten arivde beni bekliyorlar. Evliya'nn tarihi ya plardan, trelerden, alkanlklardan szettii rahatlkla, ben de o belgeleri kda geiririm. Onlar hakknda konuurken ben de onun gibi szmn iine kendi yargm hi sokmam. Sonra da, onun bir caminin kiremitle ya da kurunla rtl olduunu yazvermesi gibi, ben de bir olgunun ayrntsnn yle ya da byle olduunu ekleyiveririm. Bylece, benim tarihim de Evliya'nn Seyahatname'si gibi olgularn sonsuz bir tasvirinden baka bir ey olmaz. Bunu bildiim iin ben de onun gibi arada bir durur, dnyada baka eyler de ol duunu hatrlayarak, bir kdn stne, hikye diye yazar, olgularmn insan tutkular ve heyecanlar iin dzenlenmi o tatl, elendirici kurgulardan da arnm ol duunu, bylece okuyana sezdiririm. Evliya elebi'nin 6000 yaprandan ok daha ar ekecek olan benim sayfalarm bir gn birisi okursa, kafamdaki tarihin bulutsu kitlesini orada olduu gibi grr. Kdn stnde, hepsi, Evliya'nn yaz dklar gibi, doal eyler gibi, bir aa, bir ku, bir ta paras gibi durur; okuyana da arkasnda ayn doallkla bir olgunun yattn duyuruverir. Bylece beynimin kvrmlar iinde gezindiini dndm tarihin o tuhaf kurtlar oradan dklm, ben de artk onlardan kurtulmu olurum. O kurtulu gnnde de, belki ben gider, artk denize girerim. Denizden alacam keyif de, Evliya'nn havuzdan ald keyifle edeer olur, diyordum ki birden irkildim: Bir araba kornasn kstaha ttryor. Dleri blen, anlar silen, iren, crlak, "ada" grlt sinirlerimi bir anda bozuverdi. Yataktan hzla kalktm, aceleyle merdivenleri inip baheye ktm. Rzgr hzlanm, bulutlar yaklam: Yamur geliyor. Sigaram yaktm, baheyi getim, sokaa ktm, yryorum. Evet, gsterin bana, imdi ne gstereceksiniz, ey duvarlar, pencereler, arabalar, balkonlar, balkon iinde hayatlar, naylon

toplar, takunyalar, plastik simitler, tokyolar, ieler, kremler, kutular, gmlekler, havlular, antalar, bacaklar, etekler, ka dnlar, erkekler, ocuklar, bcekler gsterin, gsterin bana durgun l yzlerinizi, gsterin yank omuzlarnz, ana gslerinizi, gvensiz ince kollarnz, beceriksiz bakla rnz, gsterin gsterin bana btn renkleri, yzeyleri, nk burnumu srte srte o yzeylere ben de kendimi unutmak istiyorum, umak istiyorum, neon lmbalara, pleksiglas reklamlara, siyasal sloganlara, televizyonlara, duvarlara mhlanm plak kadnlara, bakkal kelerine, gazete re simlerine, baya afilere baklarm vura vura kendimi unutmak istiyorum; haydi, gsterin bana, gsterin... Yeter! Mendiree kadar yrmm! Bo yere bir coku; kendimi kandryorum! Hepsini gizliden gizliye sevdiimi, ruhsuz ve baya bildiim her eyi derinden derine zlediimi, tiksindiime inanmak istediim eyin bir paras olduumu biliyorum. Bazan bugnden iki yz yl nce, ya da sonra ya amak istediime kendimi inandrrm ama yalandr bu: Bu iren yzey sarholuuna bile bayldm biliyorum ben. Gazoz ve sabun reklmlarna, amar makinelerine ve mar garinlere baylyorum. Yaadm yzyl, gzme her eyi krp bken bir gzlk yerletirmi, gerei gremediimi seziyorum, ama Allah kahretsin seviyorum da grdklerimi! Bir kotra lodostan kamak iin ar ar mendiree yak layor ve daha bymemi dalgalarn zerinde ar ar sallanyor. Sallanrken, kendisini sallayan, kprdatan bir bilinalt olduunu bilmiyor sanki: Mutlu kotra! Kahveye doru yrdm. Kalabalk. Rzgr dardaki masalarn r tlerini ularndan kaldryor ama, analar, babalar, ocuklar aylarn ve gazozlarn rahat isinler diye rtlerin evrelerine geirilmi lastikleri dzeni salyor. Kotrann rzgrn keyfini alan yelkenini zorlukla indiriyorlar. Beyaz bez, aa indike, yakalanp umutsuzca kanat rpan bir gvercin gibi titriyor, ama bouna: Sonunda, ite, indirdiler yelkeni. Tarih nedir oyununu bir kenara atversem ne olur? Gidip defterimi

okuyaym, arivin anlaryla uslu uslu oyalanaym. Oturup bir ay isem? Bo masa yok. Gittim, pencerelerinden kahvenin iine baktm. Kt oynayanlar var, bo masalar var. Recep gelir buraya! Oyun ktlar ellerinde bakyorlar, sonra b raktlar, sanki yorulmular ve dinleniyorlar. Biri braklan ktlar toplad, kartryor. Nasl kartrdna yle bo bo bakarken birden aklma geldi, heyecanlandm. Evet, evet: Bir iskambil destesi her eyi zebilir! Eve dnyorum ve dnyorum. yle: Arivin sessizliinde uyuyan btn o cinayetleri ve hr szlklar, savalar ve kylleri, paalar ve dzenbazlklar, tek tek btn olgular iskambil kd byklnde ktlara yazarm. Sonra, yzlerce, hayr milyonlarca kttan oluan o korkun desteyi, bir iskambil destesi kartrr gibi, tabii, daha zorluklarla, zel makinelerle, noterler huzurunda kullanlan piyango makineleriyle kartrr, okuyucumun eline tututururum! te, derim sonra, hibirinin birbiriyle ilikisi, ncesi ve sonras, arkas ve n, nedeni ve sonucu yoktur: Buyrun, gen okuyucu, ite tarih ve hayat, dilediiniz gibi okuyun. Hepsi yalnzca vardr, olan her ey bunlarn iindedir, ama hepsini birbirine balayan bir hikye yoktur. sterseniz o hikyeyi siz yaktrn onlara. O zaman: Hikye yok mu, diye sorar gen okuyucu hznle, hi mi hikye yok. O zaman, ona da hak veririm, tabii derim, anlyorum sizi, gensiniz, huzurla yaayabilmek ve yaarken bir ucundan tutup dnyay istediiniz yere ekivereceginize inanmak iin, ahlak iin, her eyi aklayan bir hikye gerek size, yoksa bu yata ldrr insan; haklsnz, derim ve milyonlan bulan iskambil ktlar arasna joker sktrr gibi aceleyle, zerinde, hikye ve iinde de hikyenin kendisini yazan ktlar sktrmaya balarm. Peki, hepsinin anlam nedir, diye gene de sorar gen okuyucu. Hepsi ne sonu veriyor? Ne yapmal? Neye inanmal?

Doru olan nedir, yanl olan nedir? Hayatta ne iin uramal? Hayat nedir? Nereden balamal? Hepsinin z nedir? Bundan ne sonu kar? Ne yapaym? Ne yapaym? Ne yapaym? Allah kahretsin! Canm iyice skld. Geri dnyorum... Plajn nnden geerken birden gne bulutlarn arasna girince kumlar rten insan yn amaszlaverdi. Onlarn, kumun zerinde deil, bir buzulun zerinde uzandklarn, gnelenmek deil, yumurtalarn stmak isteyen tavuklar gibi buzulu stmak istediklerini hayal etmeye altm. Ama biliyorum bu aba neden: Nedensellik zincirini koparaym, zorunlugun ahlak drtsnden kurtulaym diye. Kum deil buzsa zerine uzandklar, susuzum ben, zgrm, her eyi yapabilirim, her ey de olabilir: Yrdm. Gne kt, bakkala gittim, ie bira istedim. rak ielerimi kesekdna koyarken ksa boylu, geni azl, irkin bir ihtiyar nedense Edward G. Robinson'a benzetmeye altm. Hayrettir, benziyordu da. nanlmayacak gibi: onun gibi sivri bir burnu, kk dileri ve yananda da et beni var. Ama kafas kabak ve bykl. te az gelimi lkenin umutsuz toplumsal bilimi budur: Elimizdeki somut yap kt bir kopyas olduu zgn yapdan ne bakmlardan ayrlyor? Kel bir kafa, byk, demokrasi ve sanayi asndan. Dzmece Edward G. Robinson ile gzgze geliyoruz. Birden iini dkermi: Beyefendi, btn bir mr, bir baka adamn silik bir kopyas olarak geirmek, biliyor musunuz, bana ne ar geliyor! Karm, ocuklarm hep zgn G. Robinson'a bak yorlar, bakyorlar da sonra benim ona benzemeyen yanlarm kusur diye yzme vuruyorlar. Ona benzememek su mu, Allah iin siz syleyin, insan kendisi olarak kalamaz m, ya o adam nl bir aktr olmasayd ne olacakt, o zaman bana nasl kusur bulacaklard? Baka bir rnek bulur, bu sefer ona benzediin iin seni eletirirlerdi, diye dndm. Doru, haklsnz beyefendi, yoksa siz de sosyolog filan msnz, ya da bir profesr? Hayr, doent! htiyar Robinson peynirini alp ar ar kt. Ben de ieleri aldm, eve dnyorum ve

artk yeter diye dnyorum, iyice hzlanan rzgr, bal konlara aslm mayolar amar iplerine boubouna doluyor, bir pencere bo yere arpp duruyor. Eve gittim, ieleri buzdolabna koydum, kapan kaparken eytan drtnce, kendimi tutamadm, a karnma bir bardak raky il ier gibi iip Nilgn'e gittim. Gezmek iin o da beni bekliyormu. Salar ve kitabnn sayfalar rzgrda koturuyor. Mahallede grlecek bir ey olmadn syledim. Arabayla gezmeye karar verdik. Anahtarlar iin yukar ktm, defterimi de aldm, mutfaktan da bir ie suyla raky ve biralar aldm, aaca da unutmadm. Aldklarm grnce Nilgn paylayacakm gibi bakt bana, sonra bir kou gitti, radyoyu alp geldi. Araba inleye ksre alt. Plajdan kan kalabalk arasndan ar ar getik, mahalleden karken aklara, taa uzaa bir yldrm sessizce dt. Grlts ok sonra geldi. "Nereye gidelim?" dedim, sonra ben. "Senin u veballarn kervansarayna," dedi Nilgn. "Veba devletine." "yle bir yer olup olmadndan emin deilim," dedim. "yi ya, ite," dedi Nilgn; "gider bakar kesin bir karara varrsn." "Kesin bir karar," diye dnyordum ki ben, o ekledi: "Kesin bir karara varmaktan korkuyor musun yoksa?" "Veba Geceleri ve Cennet Gnleri" diye mrldandm ben. "Sen roman m okuyorsun?" dedi Nilgn aknlkla. "Biliyor musun," dedim heyecanlanarak, "bu veba dncesi beni gittike saryor. Dn gece aklma geldi, bir yerde okumutum, Cortez'in, o kadar kk bir orduyla Aztekler'i yenilgiye uratp Mexico-City'i almasnn arkasnda veba varm. ehirde veba salgn knca Aztekler Tanr'nn Cortez'den yana olduuna karar vermiler." "ok gzel ite," dedi Nilgn. "Sen de bizim vebay bulur, baka eylere balar, peinden gidersin." "Ama ya yoksa yle bir ey." "O zaman da gitmezsin!" "Gitmez de ne ya parm?" "Her zaman yaptn eyi yaparsn. Tarihle ura rsn." "Artk uraamam diye korkuyorum." "yi bir tarihi olabileceine niye inanmak istemiyorsun?" "nk insann Trkiye'de iyi hibir ey olamayacan biliyorum." "Yok

canm." "Evet, ren artk, byle ite bu lke. Rak ver." "Yoo. Bak ne gzel yerler buralar. nekler. Cennet teyzenin inekleri." "nekler!" diye bardm birden. "nek herifler! Baya yaratklar! Allah bellarn versin!" Sonra bir kahkaha attm, ama galiba, biraz zorluyordum kendimi. "Kendini koyvermek iin bahane aryorsun deil mi?" dedi Nilgn. "Aryorum. Rak ver hadi bana!" "Bo yere niye koyvermek istiyorsun kendini?" dedi Nilgn. "Yazk deil mi sana?" "Niye yazk olsun? Kendilerini koyveren o kadar insandan ne farkm var benim?" "Ama siz o kadar okumusunuz beyefendi!" dedi Nilgn alayc bir sesle. "Aslnda bunu ciddi sylemek geliyor iinden, ama cesaret edemiyorsun deil mi?" "Evet," dedi bu sefer Nilgn, kararl bir sesle. "Evet. Bo yere niye koy vermek insan kendini?" "Bo yere deil ki," dedim. "Kendimi koyverince mutlu olacam. Gerek olacam o zaman." "imdi de gereksin," dedi kukuyla. "Sahici olacam. Anlyor musun. imdi sahici deilim! Kendine hakim olan, kendini her an sorguya eken bir insan, Trkiye'de sahici olmaktan kar, mutlaka ldrr. Trkiye'de ldrmamak iin insan koyvermeli kendini. Rak vermeyecek misin?" "Al bakalm!" "Hah yle! Radyonu da a!" "Aabeylik taslamaktan holanyorsun." "Taslamyorum," dedim, "yleyim ben. Trkm!" "Nereye gidiyorsun?" "Yukarlara," dedim birden heyecanlanarak, "Hepsini en iyi grebileceimiz bir yere. Hepsini birlikte..." "Neyin hepsini?" "Hepsini birarada grebilirsem bel ki..." "Belki?" diye sordu Nilgn, ama sustum. Sustum, sustuk, smail'lerin evinin nnden yokuu ktk. Darca yoluna saptm, mezarln nnden geip imento fabrikasnn arkasna kan eski, toprak yola girdim, yamur sularnn berbat ettii yokuu sahana sahana ktk. Tepeye vardmzda yamur serpitirmeye balamt. Anadol'un burnunu manzaraya evirdim, buraya geceyarlar Cennethisar'dan arabalaryla pmeye ve Trkiye'de yaadklarn unutmaya gelen genler gibi durduk, baktk: Tuzla'dan Cennethisar'a kadar kvrla kvrla uzanan ky, fabrikalar,

tatil kyleri, banka kamplar, kaybolan zeytinlikler, kiraz aalar, ziraat okulu, Fatih'in ld ayr, denizdeki bir mavna, aalar, evler, glgeler, Tuzla burnundan bize doru ar ar yaklaan bir yamurun iine giriyordu. Saanan denizin zerinde kprdana kprdana ilerleyen beyaz izini gryorduk. Rak iesinin dibinde kalanlar da bardama doldurup itim. "Mideni mahvedeceksin!" dedi Nilgn. "Sence karm, niye brakp gitti beni?" dedim. Ksa bir sessizlik oldu, sonra Nilgn dikkatli bir sesle, ekine ekine syledi: "Ben, ikinizin de birbirinizi braktnz sanyordum." "Hayr, yalnzca o beni brakt. stedii yere bir trl ulaamyordum nk... Bayalaacagm anlad herhalde." "Yok canm!" "yle, yle," dedim. "Yamura bak!" "Anlamyorum." "Neyi? Yamuru mu?" "Hayr," dedi Nilgn ciddi ciddi. "Sen Edvvard G. Robinson kim biliyor musun?" "Kimdi?" "Trkiye'de bir taklidini grdm aktr. kili hayattan bktm. Anladn m?" "Hayr." "ki iersen anlarsn. Niye imiyorsun? kinin yenilgi simgesi olduunu dnyorsun deil mi?" "Hayr, yle dnmyorum." "Dnyorsun, biliyorum dn. Teslim oluyorum ben de..." "Ama, bir savaa bile girmedin ki daha sen," dedi Nilgn. "ki ruhla yaamaya dayanamadn iin teslim oluyorum. Sana olur mu bazan yle: ki kiiyim ben, diye bazan dnrm." "Hayr!" dedi Nilgn. "Hi olmaz." "Bana oluyor," dedim. "Ama artk kararm verdim, olmayacak. Tek kii olacam, bir btn, tastamam salkl bir insan. Televizyonda gsterilen, ileri dolu buzdolaplarn, hal reklmlarn, snavda parmak kaldrp, hocam cevapla maya ikinci sorudan balayabilir miyiz? diyen rencilerimi, gazetelerin magazin sayfalarn, birbirlerini perek iki ien herifleri, otobs ilerine asl dersane ve sucuk ilnlarn seviyorum. Anladn m?" "Biraz," dedi Nilgn hznle. "Skldysan susaym." "Yok, eleniyorum." "Yamur fena geliyor deil mi?" "Evet." "Sarho oldum ben." "Bu kadarla sarho olunmaz." Bira ielerinden birini alp atm, azndan

ierken, "Peki hepsini yukardan grrken ne dnyorsun?" diye sordum. "Hepsi gzkmyor ki..." dedi Nilgn neeyle. "Grebilseydin? Delilie vg'de yle bir para okumutum: Aya kp, dnyaya baksayd ve her eyi, btn bu hareketi bir anda grseydi biri ne dnrd?" "Belki kark olduunu dnrd." "Evet," dedim ve birden aklma geldi: "Bu heyulay tasavvur da mevve grnr..." "Kimin bu?" "Nedim'in!" dedim. "Tahmisi Gazeli Neati. yle aptal aptal okurken aklmda kalm." "Biraz daha okusana!" "Bende pek bir ey yoktur ki. Hafza yok! Zaten Evliya okuyorum. Niye onun gibi deiliz sence?" "Nasl?" "Tek kiilik bir ruhu var o herifin. Kendisi olabilmeyi beceriyor. Ben olamyorum. Sen?" "Bil miyorum," dedi Nilgn. "Ah," dedim. "Ne dikkatli-sin sen! Kitaplarn dna bir adm atmaya dn kopar. Aferin, inan inan! Onlar da inanyorlard, inanyorlar... Ama bir gn inanamayacaklar. Bak fabrika da yamurun iine girdi. Ne tu-haf yer u dnya!" "Niye?" "Bilmem... Skyor muyum seni?" "Yoo!" "Keke Recep'i de alaydk." "Gelmedi." "Evet, utanr." "ok seviyorum Recep'i," dedi Nilgn. "Chops!" "Ne?" "Dickens'in bir romanndaki sinsi cce..." "Abi, ok acmaszsn." "Dn bana, skdar tarihi ile ilgili bir ey soracakt galiba!" "Ne sordu?" "Soramad ki! O, skdar, der demez, aklma Evliya e-lebi geldi: Bu skdar, 'eski dar'dan galat st ak bir zindan- dardr, dedim ben." "O ne dedi?" "Eski dar' anlad ga- liba, utand sustu Chops! Ama sonra bugn bak, bana ne gsterdi!" "ok acmasz sn!" "Dedemizin yazd bir listeyi!" "Dedemizin mi?" "Bizde, Trkiye'de lzumsuz derecede fazla olanlar ve lzumsuz derecede eksik olanlar." Uzanp defteri-min iinden aldm! "Nereden kt o kt?" "Recep verdi diyorum, ya!" dedim ve okudum. "Bilim, apka, resim, ticaret, denizal t..." "Ne?" "Bunlar bizde eksik olanlarn listesi..." "Recep'in yeeni Hasan var ya!" "Yok!" "O Hasan beni takip ediyor abi." "Listeyi okuyaym m?" "Beni takip ediyor diyorum." "Niye takip etsin?.. Denizalt, burjuva, resim sanat, su buhar,

satran, hayvanat bahesi." "Anlamyorum ben de..." "Sen evden kmyorsun ki, takip etsin... Fabrika, profesr, disiplin. Gln deil mi?" "Gln!" "Deil. Trajik!" "Neyse. Plajdan her dnmde bu Hasan peimde." "Belki arkadalk etmek istiyordur." "Evet, yle dedi!" "Grdn m? Dinle o zaman. Adam, bizden taa ka yl nce eksiklerimizi dnp bulmu, bak." "Canskc ama!" "Hangisi? Hayvanat bahesi, fabrika, profesr, bence artk yeterince profesr var, sonra disiplin, matematik, kitap, prensip, kaldrm bir de, baka bir kalemle, lm korkusu ve hiliin uuru yazm, sonra konserve, hrriyet..." "Yeter abi!" "Bir de, sivil toplumu eklemek gerek. Belki de ktr sana." "Olabilir." "Bizde lzumsuz derecede fazla olanlar ise unlar: Adam, kyl, memur, Mslman, asker, kadn, ocuk..." "Bunlar gln gelmi)tor ba na." "...kahve, iltimas, tembellik, kstahlk, rvet, uyuukluk, korku, hamal..." "Demokrat bile deilmi bu adam." "...minare, erefe, kedi, kpek, misafir, e-dost, tah takurusu, yemin, ulan, dilenci...." "Yeter!" "...sarmsak, soan, hizmeti, esnaf... hepsi fazlaymbunlarn..." "Yeter!" "...kk dkkn, imam..." "Uyduruyorsun!" "Yok. Al bak." "Eski yaz bu." "Recep gsterdi bugn, oku dedi, dedemiz vermi bunu ona." "Niye vermi?" "Bilmem." "Yamura bak! Uak g rlts deil mi bu?" "Evet!" "Bu havada!" "Ne mthi ey u uak!" "Evet!" "inde olsaydk imdi." "Abi skldm artk, dnelim." "Dermi!" "Dnelim!" "Dermi, lrmz, br dnya varm." "Abi skldm, diyorum." "Varm, benden hesep sorarlarm. Grevini niye yapmadn? Neydi grevimiz? Basit: nsanlara umut vermek." "Doru!" "Evet, kzkardeim de bana hatrlatmt bu grevi. Ama, ben kendimi koyveriyordum." "Hayr, koyveriyormu gibi yapyordun." "Yapyordum, nk sklmtm." "Abi, istiyorsan arabay ben kullanaym." "Biliyor musun kullanmasn?" "Geen yl, bir kere gstermitin ya..." "Geen yl, ben var mydm?" "Recep bekliyordur." "Chops. O da bana bir tuhaf bakyor." "Yeter abi." "Karm da hep ayn eyi sylerdi: Yeter Faruk!"

"Bu kadar sarho olduuna inanmyorum." "Haklsn, ina nlacak hibir ey yok. Hadi mezarla gidelim." "Abi d nelim, yol amur oldu." "Burada, amurun iinde yllarca kalrmz." "Ben iniyorum." "Ne?" "nip yryerek dne ceim." "Samalama!" "Dnelim o zaman." "Benim hakkmda ne dndn syle." "Seni ok seviyorum abi." "Baka?" "Bu kadar imeni istemiyorum." "Baka?" "Niye bylesin?" "Ne demek byle?" "Eve dnmek istiyorum!" "Beni elenceli bulmuyorsun, deil mi? Dur seni elendireyim! Defterim nerede? Ver! Bak imdi: Kasap Halil'in 21 akelik sr eti tartld 120 dirhem eksik kt. Tarih, 13 Zilhicce 1023. Ne anlam var bunun?" "ok ak anlam." "Hizmeti sa, efendisi Ahmet'in, 30 bin akesini, bir eyerini, bir atn, iki klcn, bir kalkann alp Ramazan adl birine iltica etti." "lgin!" "lgin mi? Nesi ilgin?" "Ben inip, dnyorum." "Benimle oturmak ister misin?" "Ne?" "Burada, arabada, demiyorum, ok ciddiyim imdi, dinle: stanbul'da teyzenlerle oturacana benimle otur Nilgn. Koskocaman bir bo oda var evimde, ok yalnzm." Bir sessizlik oldu. "Bu aklma gelmemiti," dedi Nilgn. "Ee?" "Teyzemlere ayp olur mu diye dn mtm." "Peki," dedim birden. "Dnyoruz." Motoru i lettim, silecekleri altrdm.

25
Dn gece, ok elendiklerine karar verdikleri, bu gece de ayn eyi yapmak istedikleri iin Turan'larda oturuyorduk. "ikolata isteyen var m?" diye sordu Turgay. "Ben!" dedi Zeynep. "ikolataym!" dedi Glnur. "Patlyorum ben!" fkeyle ayaa kalkt. "Bu gece niye byle herkes? Biliyorum aslnda: Uyuuksunuz da ondan! Elenilmiyor burada." Hznl olmas gereken ar mziin ve renkli klarn iinde sinirli sinirli gezinerek kayboldu. Zeynep'in az ikolata doluydu. "Delirdi!" Bir kahkaha att. "Yok," dedi Funda. "Ben de sklyorum." "Yamurdandr!" "Bu yamurda arabalarla karanlkta gezmek ne gzel olur! Hadi ocuklar!" "Bari baka bir mzik koysunlar!" dedi Funda. "Sende eski bir plak var demitin, Elvis Presley'in..." "Best of Elvis mi?" dedi Ceylan. "Evet! Haydi getir onu, biz dinleyelim:" "Bu yamurda?" "Bende araba var Ceylan!" dedim birden. "Seni gtre yim!" "Bover..." "Haydi git getir u pla Ceylan, ne gzel dinleriz!" diyordu Funda. "Haydi kalk ite kz gidip alverelim u pl," dedim ben.

"Peki fcz!" dedi Ceylan glerek. Ve bylece biz Ceylan'la ikimiz, hznl ve baya mziin iinde ar ar zehirlenerek uyuan o mutsuzlar arkamzda brakarak evden ktk ve koa koa gidip agbimin eski Anadol'una bindik. Yapraklardan dklen yamur damla cklarn, arabann eski ve dalgn lmbalarnn aydnlatt slak yolu, karanl ve inleye inleye mrldanan silecekleri seyrederek birlikte gittik. Ceylan'larn evinin nnde arabay durdurdum. Arabadan inen Ceylan'n turuncu etekliini, lmbalarn nda parlatarak koup gidiine baktm. Sonra, evinde klar yandka, Ceylan'n odalardan odalara geiini ve oralarda neler yaptn gzmn nnde canlandrmaya altm. Sonra yle dndm: Ne tuhaf ak denen ey! imdiyi hi yayamyorum sanki! Bir yandan, bkp usan madan gelecekte ne olacan dnyor, te yandan da btn hareketlerini ve szlerini anlamlandrabilmek iin olup bi tenleri yeniden defalarca dnerek gemite yayorum. stelik bunun, o aalk heriflerin ak diye bbrlendikleri ey olup olmadn bilmiyorum bile. Ama ne nemi var! Yastn serin yann arayarak, kzan yanaklarm ve d ncelerimi ferahlatmaya alacam o uykusuz geceler bitsin yeter! Az sonra, Ceylan, elinde plakla, koa koa geldi, arabaya bindi. "Annemle kavga ettik!" dedi. "Bu saatte, nereye gidiyormuum!" Biraz sustuk. Turan'lann nnden arabay hi durdurmadan geip gittim. Ceylan tell, kukulu sordu: "Nereye?" "Afakanlar basyor bana orada!" dedim sulu sulu. "Dnmek istemiyorum oraya! Biraz gezelim, olur mu Ceylan, ok skldm, hava da alrz, biraz gezelim!" "Peki, ama abuk dnelim, bekliyorlar." Sustum. Ara sokaklardan uslu ve memnun ar ar gittim. Kk evlerinin, kk balkonlarndan dinen yamura ve aalara bakan alakgnll insanlarn soluk klarn grdke, ah ne aptalm ben, bizim de yle olabileceimizi,

evlenebileceimizi, ocuklarmzn bile olacan dndm! Sonra dn vakti gelince bir daha ocukluk ettim ve Turan'lara dneceime, arabay mahalleden dar kardm ve hzla yokua vurdum." "Ne yapyorsun?" diye sordu. nce cevap vermedim ve dikkatli bir araba yars gibi yoldan bam hi kaldrmadan arabay srdm. Sonra yalann anlalacan bile bile, benzin almamz gerektiini syledim. ok baya buluyordum kendimi. "Hayr, dnelim artk!" dedi. "Bekliyorlar bizi." "Seninle biraz yalnz kalp konumak istiyorum Ceylan." "Neyi?" dedi serte. "Dn gece olanlar iin ne dnyorsun?" "Hi! Olur yle eyler, ikimiz de sarhotuk." "Bu kadar m diyecein?" dedim isyanla. Gaza daha da bastm. "Bu mu, hepsi?" "Haydi, Metin, dnelim ayp oluyor." Szlerimin bayalndan ve kendimden tiksinerek umutsuzlukla syledim: "Ben hibir zaman unutmayacam dnk geceyi!" "Evet, ok itin, bu kadar imezsin bir daha!" "Hayr, hayr ondan deil!" "Neden peki?" dedi inanlmayacak kadar ilgisiz. O zaman elim, koltuun zerinde duran elini aresizlikle tuttu. Kk eli scackt. Korktuum gibi, ekmedi. "Haydi, dnelim!" dedi. "Seni seviyorum," dedim utanla. "Dnelim!" Birden alayacak gibi oldum ve elini daha ok sktm ve nedense hi hatrlayamadm annemi dndm ve gzlerim nemlenecek diye korktum ve ona sanlmak isterken, bard. "Dikkat et!" Bir ift, gl, acmasz k gzlerimi ald, zerimize ge liyordu, hemen direksiyonu saa krdm. Uzun bir kamyon, iren ve crlak kornasn ttre ttre korkun bir grltyle

tren gibi geti gitti. Tella frene abanrken debriyaja basmay unuttuum iin plastik Anadol da sarslarak durdu ve motor sustu. Yalnzca crcr sesleri duyuluyordu. "Korkum mu?" dedim. "Haydi, hemen dnelim, ge kaldk!" dedi. Anahtar evirdim, ama motor almad. Heyecanlandm, yeniden denedim, ama gene almad. Arabadan indim, arac iterek hzlandrp altrmak istedim, ama gene almad. Kan ter iinde kalana kadar, arabay, dz yolda ittim. Sonra bindim, ak bozulmasn diye, lmbalar da sndrp eski Anadol'u uzun yokutan aaya hzla ve sessizce kaydr dm. Tekerlekler slak asfaltta ho bir ses kartarak hzlannca, ak denizin kr karanlnda yol alan bir gemi gibi yokutan aa kayp gittik. Birka kere motoru altraym, dedim, ama almad. Uzaklarda bir yerde, bir imek akp, gk sapsar aydnlannca duvarlara yaz yazanlar grdk. Sonra, hi frene basmadm, ama kvrm dndk ve yokuun hzyla taa tren kprsne ve oradan ar ar Ankara yolu zerindeki benzinciye kadar kaydk, hibir ey konumadk. Benzinciye gelince arabadan indim, broya gittim. Masaya yaslanarak, uyuklayan pompacy uyandrdm, arabann mar motorunun basmadn, debriyajn da bozulduunu syledim; Anadol'dan anlayan biri var m diye sordum. "Anadolcu art deil," dedi pompac. "Dur, biraz bekle!" aknlkla duvardaki bir Mobil-Oil afiine baktm: Elinde ya tenekesi tutan manken kadn inanlmayacak kadar Ceylan'a benziyordu. Aptallam olarak arabaya dndm. "Seni seviyorum Ceylan!" Sinirli sinirli sigara iiyordu. "Ge kalyoruz!" "Seni seviyorum diyorum." Birbirimize bo bo bakm olmalyz. Arabadan indim, aklmda bir ey varm gibi birden hzl hzl yrdm ve katm oradan. Karanlk bir keye ekilip uzaktan seyrettim.

zerine bir neon lmbasnn yanp snen sinir bozucu vuruyordu, sigara ien bir glgeydi, btn dncemi dondurmutu; korkuyordum, terliyordum, sigarasnn kzl dmesinin sk sk parladgn gryordum. Orada yle, onu seyrederek ve kendimi sinsi ve aalk biri gibi hissederek yarm saate yakn dikilmi olmalym. Sonra ilerdeki bfeye gittim, televizyonda reklm en ok yaplan ikolatalardan bir tane aldm, arabaya dnp, yanna oturdum. "Nerede kaldn, merak ettim," dedi. "Geciktik." "Sana hediye aldm, bak." "Aa fndkl! Onlar sevmiyorum..." Onu sevdiimi bir daha syledim, ama yalnz irkin deil, umutsuzdu da kelimeler; bombotu; bir daha denedim, sonra birden bam kucanda duran elinin stne dt. Kpr danan, sinirli elini birka kere aceleyle, sanki bir ey kar maktan korkuyormuum gibi ptm ve ayn, bo ve irkin kelimeleri hzl hzl sylerken eli avularmn iine aldm, zerindeki tuz tadnn ter mi, gzya m olduunu anlaya madm iin umutsuzlua ve yenilgiye bu kadar batmtm sanki! Biraz daha pp o anlamsz kelimeleri mrldandktan sonra umutsuzluktan boulmamak iin dorulup bam temiz havaya evirdim. "Grecekler!" diyordu. Gene ktm, gittim, arabalanna benzin doldurtan bir Almanc aileyi seyrettim. Yzm kan anandan km gibiydi. Pom palarn zerindeki neon lmbas, bozuk olmalyd, yanp yanp snyordu. nsan zengin de doabilir, fakir de, bu bir talih iidir ve insan hayatnn sonuna kadar damgalar, diye dndm. Ben istemiyordum artk, ama ayaklanm beni gene oraya gtrd ve arabann iinde ayn sonusuz ahmaklk balad. "Seni seviyorum!" "Hadi ne olur dnelim Metin!" "Biraz daha bekleyelim, Ceylan ltfen!" "Gerekten sevseydin, bu da banda zorla tutmazdn beni!"

"Seni, gerekten seviyorum." Sonra syleyecek baka kelimeler de aradm, kendimi ol duum gibi ortaya koymama yarayacak szler, ama dn dke anlyordum sanki: Kelimeler, stmzdeki rtleri kaldrmyor, daha da gizliyordu bizleri. aresizlik iinde aranrken arka koltukta bir ey grdm, aldm baktm: Bir defter, sarho abim unutmu olmal. Neon lmbasnn nda baktm biraz, sonra skntdan ve fkeden patlamasn diye Ceylan'a verdim, okumasn syledim. Dudaklarn srarak biraz okudu, sonra birden, arabann arka koltuuna frlatp att tarih defterini. Tamirci ocuk gelince arabay aydnla ektim ve i klarn altnda Ceylan'n bo ve acmasz yzn grdm. ok sonra, tamirci ocukla birlikte motora baktktan ve ocuk gereken bir paray almak iin gittikten sonra da dnp baktmda Ceylan'n yznde ayn acmasz ve ilgisiz gene grdm. Kendimi ve onu cezalandrmak iin tuhaf bir ac ekme isteiyle dndm: Demek, ev kadn denilen zavall yaratn genlii buymu! Ama, Allah kahretsin: Seviyorum da ben onu! Bozuk Anadol'dan biraz uzaklatm, yeniden balayan yamur altnda aka ilikin karmakark dnceler geirdim aklmdan, bu felket ve yknt duy gusunu ycelttikleri iin airlere ve arkclara lanet okudum. Ama sonra bu duyguda da, insann alp sevmek istedii bir yan olduunu sezdim ve tiksindim: Sanki, sonra ne olacak diye merak ettiim iin yakndan tanyp sevdiim birinin lmn, ya da srf seyir zevki iin, bir evin yanp yklmasn gizliden gizliye istiyor, bu sapk isteklerden de sululuk duyuyordum. Felket duygusuna vakit getike daha ok gmldmn farkndaydm. Ceylan'n fkeli, sulayc bakna katlanamadn iin, nce arabadan uzaklatm, sonra, tamirci ocukla birlikte arabann altna girdim. Orada, rakla birlikte, eski arabann rtt kirli yal karanlkta uzanrken Ceylan'n benden 50 cm. yukarda ve ok uzakta olduunu hissettim. ok sonra, araba sarsld ve uzandm

yerden arabadan inen Ceylan'n sevimli ayaklarn ve gzelim uzun bacaklarn yanbamda grdm. Topuklu, krmz ayakkablar biraz saa sola kprdand, sinirlenip sabrszland, sonra fke ve kararllkla bir yere doru ilerlediler. Turuncu eteklii ve geni srt da gr ama girdikten sonra broya gittiini anladm. Hemen aklma geldii iin, arabann altndan aceleyle srne srne ktm ve karken, "abuk yap unu!" diye raa bardm ve kotum. Broya vard mda, Ceylan, masann zerindeki telefona, masada oturan uykulu pompac da Ceylan'a bakyordu. "Dur sen Ceylan!" diye bardm. "Ben telefon ederim!" "imdi mi aklna geldi?" dedi Ceylan. "ok ge kaldk. Merak etmilerdir, kimbilir neler dnmlerdir... Saat iki..." Daha da syleniyordu, ama Allahtan, pompalara bir araba yanat iin benzinci brodan kt da daha fazla utanmaktan kur tuldum ve rehberi ap hemen Turan'larm telefonunu buldum. Ben numaralar evirirken, "ok dncesizmisin!" diyordu Ceylan. "Seni yanl tanmm!" Ben de, gene ona, onu sevdiimi syledim ve hibir ey dnmeden; inan ve tella, "Seninle evlenmek istiyorum!" diye ekledim, ama kelimeler artk hibir eyi deitirmiyordu: Ceylan kendisine benzeyen afiteki kadnn yannda durmu, yalnzca fkeli bakyordu; bana deil elimdeki telefona. Yzndeki nefretten mi, yoksa Mobil-Oil afiindeki kadnla aralarndaki sihirli benzerlikten mi korktuumu bilmiyorum. Ama korkutucu felkete ha zrdm artk. Biraz sonra, telefon ald ve Allah kahretsin, Fikret'in sesini hemen tandm. "Sen misin?" dedim. "Bizi merak etmeyin diye telefon ediyoruz!" Bir yandan da, Turan'larda o kadar insan varken, telefonu niye onun atn dnyordum. "Siz kimsiniz?" dedi birden Fikret. "Benim, canm: Metin!" "Seni anladk, yanndaki kim?" "Ceylan!" dedim aknlkla. Bir an ikisinin bir olup benimle alay et tiklerini bile dndm, ama Ceylan'n yz botu: Yalnzca arada bir, "Kim at telefonu?" diye soruyordu. "Ben, sen Ceylan' evine braktn sanyordum!" dedi Fikret, "Hayr,"

dedim. "Biz birlikte burada, benzincideyiz. Merak etmeyin, dedik. Hadi allahasmarladk!" "Kim o, kim o konutuun?" diye soruyordu Ceylan. "Versene u telefonu!" Ama vermiyor, Fikret'in iren sorularna cevap yetitirmeye alyordum: "Ne yapyorsunuz siz benzincide?" "Ufak bir tamirat," dedim ve hzl hzl ekledim: "imdi geliyoruz, allahasmarladk!" Ama Ceylan sesini duyurmak iin bard. "Dur, dur, kapa masn, kim o?" Kapyordum ki, Fikret souk ve crlak sesiyle sordu. "Ceylan benimle konumak istiyor galiba!" Telefonu kapayacak cesareti gsteremedim, bir an bo bulundum, ahizeyi Ceylan'a verdim ve felket ve aalk duygusuyla brodan dar karanlk ve pis yamura ktm. Biraz yrdkten sonra kendimi tutamadm, aydnlk odaya, raflar, afiler ve Mobil-Oil tenekeleri arasnda salarn ekitire ekitire telefonla konuan Ceylan'a baktm ve Amerika'ya gidince, btn bunlar unutacam dndm, ama Ame rika'ya gitmek istemiyordum artk. Ceylan, arln gzel bacaklarnn birinden tekine verip, sinirli hareketlerle sal lanarak konuurken kahrolarak mrldandm: Tandm, hayatm boyunca grdm kzlarn hepsinden gzel! Orada, yamur altnda, benim iin kararlatrlan bir cezay ekmek iin aresizlik ve huzur iinde hazrlanyormu gibi dikilip bekledim. Az sonra, Ceylan telefonu kapad, sevinle dar kt. "Fikret imdi geliyor!" "Hayr! Seni ben seviyorum!" Koa koa arabaya gittim, raa seslendim, bardm, arabay hemen altrrsa cebimdeki btn paray vereceimi syledim ona. "altrrm!" dedi rak. "Ama bu debriyaj seni gene yolda brakr." "Hayr brakmaz! altr sen unu!" Bir sre uratktan sonra, rak mara basmam syledi. Heyecanla arabaya bindim, mara bastm, ama almad. Biraz daha altktan sonra rak gene basmam syledi, gene

almad. Bu, birka kere tekrarlandktan sonra, sinir, fke ve umutsuzluktan kendimi kaybetmi olmalym. "Ceylan, Ceylan, beni brakp gitme, brakp gitme, ne olur beni!" "Senin sinirlerin bozuldu," dedi Ceylan. Az sonra Fikret Alfa-Romeo'su benzinciye girince kendimi toparladm, arabadan indim. "Hadi biz hemen gidelim buradan Fikret!" dedi Ceylan. "Nesi bozuk bu Anadol'un?" dedi Fikret. "imdi alacak," dedim. "Ondan nce olacam ben Cennethisar'da Ceylan. stersen yaralm!" "Peki," dedi Fikret meydan okuyarak. "Yaralm." Ceylan gidip Fikret'in Alfa-Romeo'suna oturdu. Mara hzl bastm ve ok kr araba alt. raa nce bir 1000 lira, sonra bir tane daha verdim. Sonra yar iin arabalarmz yanyana getirdik:" "Dikkat et Fikret," dedi Ceylan. "Metin'in sinirleri bozul du." "Turan'lara kadar! Bir, iki..." diye sayd Fikret. Ve derken arabalarmz brerek ok gibi frlad, haydi bakalm, peki, gaza sonuna kadar bastm, ama o benden nce k yapt iin batan ne gemiti bile, ama daha da iyi nk, kornaya basarak, ve uzak klarm ensesine dayayarak bu rk Anadol'la bile peinden ayrlmyorum; seni onunla yalnz brakacak deilim! Kpry geerken daha da yaklatm ve yokuun bandaki dnemece gelirken hz keseceime gaza daha ok basyorum, nk, belki baya ve gln dnce ama, senin gibi bir kza kendimi sevdirebilmek iin lm gze almam gerektiini biliyorum artk, ama u hakszla bak, sen o korkak herifin arabasndasn, viraja girerken, dlek herif, bak Ceylan, frene bast, krmzlar yand ve ben sollamak isteyince de, kallemi de, yol da vermiyor, anladn m, Al lahm, ben de zavallnn tekiyim, diyordum ki, birden ok ardm: nce vites kltt ve sonra gazlaynca Alfa-Romeo, evet roketledi ve inanlmaz bir hzla yokuu trmannca,

klen krmz klar, ite iki dakikada gzden kayboldular bile! Allahm! Gaza sonuna kadar basyordum, ama altmda uyuuk bir araba olduu iin, yokuu kan bir hzl at arabas gibi ukurlarda sarslarak, oflaya puflaya, Allah belsn versin, biraz sonra da inlemeye balad ve arkasndan tekerlekler gene motoru dinlemez oldu, lanet debriyaj yznden ve motor da bari yanmasn diye susturunca kalakaldm orada, ylece, yokuun ortasnda sessiz ben, yapayalnz ve budalaca. Gene, bir tek Allann bels crcrlar var. Birka kere motoru altrmay denedikten sonra, onlara yetiebilmek iin tek arenin, arabay yokuun tepesine ve dzln tesine kadar itip sonra, taa Cennethisar'a kadar yoku aa kaydrmak olduunu anladm. Kfr ede ede itmeye baladmda yamur dinmiti. Az sonra, kan ter iindeydim, belimin arsna katlanarak bir sre daha itmeyi denedim. Yamur yeniden serpitirmeye baladnda ar dayanlacak gibi deildi. El frenini ektim, arabay nefretle tekmeledim. Sonra, yokuu kan bir arabaya umutla el ettim, ama kornasn ttre ttre durmadan geip gitti. Uzaklarda bir yerde, gk grleyince yeniden itmeye baladm. Artk belimin ars gzlerimden ya getiriyordu. terken acy unutmak iin, nefretle onlar dnyordum. Sonra, o kadar yrtnp azck bir yol alabildiimi grnce bam dnd, yol boyunca komaya baladm, yamur hz lanmt, kestirmeden gitmek iin kiraz bahelerine girdim, balara daldm, ama amurda ve o kr karanlkta koamyordum ki! Az sonra, dalamn ve belimin arsndan iki bklm olmu soluyordum, ayaklarm amur iindeydi, uzaktan gzda verir gibi havlayan uursuz kpeklerin uultusunun iyice yaklatn duyunca geri dndm. Daha fazla slanmamak iin arabaya girdim, oturdum, direksiyona bam dayadm: Seni seviyorum. Az sonra, yokutan aa kiinin konua konua in diklerini grdm, yardm istemek iin arabadan sevinle frladm. Ama karaltlar yaklanca korkuyla hatrladm onlar:

riyar olannn elinde boya tenekesi vard, biri bykl, br de ceketliydi. "Ne yapyorsun sen burada gecenin krnde?" dedi bykl s. "Arabam bozuldu. Siz de dayanr msnz?" "Bizi beygir mi sandn, yoksa babann ua m? Yoku aa kaydr." "Bir dakika, bir dakika!" dedi ceketli. "Ben imdi sizi ta ndm beyefendi, hatrladnz m, bu sabah az daha bizi ezi yordunuz!" "Nasl? Ha, evet! Siz miydiniz! Kusura bakma karde!" Ceketli beni deil, bir kadn taklit eder gibi konutu: "Kusura bakma ekerim, bu sabah seni az daha eziyordummu! Ezseydin ne olacakt peki?" "Yryn ocuklar, slanacaksnz," dedi bykl. "Ben burada, bununla kalyorum," dedi ceketli. Gitti arabaya oturdu. "Haydi ocuklar, siz de gelin." Byklyla, elinde boya kutusu tayan da, ksa bir karar szlktan sonra, arabann arkasna geip oturdular. Ben de direksiyona, ceketlinin yanna oturdum. Darda yamur hzlanmt. "Rahatsz etmiyoruz deil mi ekerim?" dedi ceketli. Cevap olarak glmsedim. "Aferin! Sevdim ben bunu, akadan anlyor, harbi ocuk! Adn ne senin bakaym?" Syledim. "ok memnun oldum Metin Bey. Ben Serdar, bu Mustafa, bu geri zekl ayya da 'akal' diyoruz. Asl ad Hasan'dr." "Gene fena olacaksn bak!" dedi Hasan. "Ne var?" dedi Serdar. "Tanmayalm m yani? yle deil mi Metin Bey?" Elini uzatt. Ben de uzatnca yakalayp btn gcyle skmaya balad. Gzmden ya gelecek gibi olunca, ben de aresizlikle onun elini sktm. O zaman elimi brakt. "Aferin! Kuvvetliymisin, ama benden kuvvetli deilsin!"

"Nerede okuyorsun sen?" dedi Mustafa. "Amerikan Lisesi'nde!" "Sosyete lisesinde ha?" dedi Serdar. "Bizim akal senin sosyetiklerden birine vurulmu!" "Gene balama!" dedi Hasan. "Dur bakalm! Belki sana yol retir. O da onlardan! yle deil mi? Niye glyorsun?" "Hi!" dedim. "Biliyorum niye glyorsun!" dedi Serdar. "Zengin kzna k oldu diye u garibanla alay ediyorsun. yle deil mi ulan?" "Sen de glyordun," dedim. Bararak, "Ben glerim," dedi Serdar. "Ben onun arka daym, onu aa grmem, ama sen grrsn. Ne var yani, eekolu eek sen hi hayatnda k olmadn m?" Daha da svd ve ben bir ey sylemeyince daha da kzd ve fkeyle arabann orasn burasn kartrd, torpido gzn at, sigorta ktlarnda yazlanlar gln eylermi gibi, kahkahalar atarak, bara bara okudu ve arabann benim deil, aabeyimin olduunu renince beni kmsedi ve sonra birden sordu: "O arabalarla, o kzlarla geceyarlar ne yapyorsunuz siz?" Cevap vermedim. Aalk, rezil bir herif gibi pis pis srt tm. "Namussuz herifler! yi ediyorsunuz ama! Dn gece ya nndaki de senin sevgilin miydi?" "Hayr," dedim tella. "Deildi." "Yalan syleme," dedi Serdar. Biran dndm. "Ablamd!" dedim. "Babaannem hasta, il aryorduk:" "Niye plajn karsndaki yokutaki eczaneden almad nz?" "Kapalyd oras." "Yalan! Her akam aktr oras! O eczacnn komnist olduunu biliyor musun yoksa?"

"Bilmiyorum." "Sosyete kzlaryla gezmekten baka ne biliyorsun sen?" "Sen bizim kim olduumuzu biliyor musun?" dedi Musta fa. "Biliyorum," dedim. "lkcsnz!" "Aferin!" dedi Mustafa. "Bizim derdimiz nedir, onu da biliyor musun?" "Milliyetilik filan!" "O, filan, ne demek ulan?" "Trk deil galiba bu olan!" dedi Serdar. "Sen Trk msn ulan, anan baban Trk m?" "Trkm!" "Bu ne oluyor o zaman?" Ceylan'n unuttuu pla gsterdi Serdar, heceledi: "Best of Elvis." "Plak oluyor bu," dedim. "Ukalalk etme, akarm!" dedi Serdar. "Ne ii var bu ibne plann bir Trk'n arabasnda?" "Ben merakl deilim," dedim. "Ablamn o plak, arabada unutmu." "Yani sen diskotee filan hi gitmiyor musun?" dedi Ser dar. "ok az gittim!" "Komnizme kar msn sen?" dedi Mustafa. "Karym!" "Niye karsn bakaym?" "Biliyorsun ite..." "Yoo... Bir ey bilmiyorum ben. Sen syleyeceksin, biz de reneceiz..." "ok utanga bu arkada galiba," dedi Serdar. "Susu yor..." "Sen korkak msn?" dedi Mustafa. "Sanmam!" "Sanmazm!" dedi Mustafa. "Ukala! Korkak deilsen kar olduun komnistlere kar niye mcadele etmiyorsun hi?"

"Hibir frsat kmad ki," dedim. "Tandm ilk lkcler sizlersiniz." "Ee, nasl buldun bizleri?" dedi Serdar. "Sevdin mi?" "Sevdim." "Bizdensin! Yarn akam karken seni de alalm m?" "Tabii, gelin aln..." "Sus, sahtekr korkak herif. Bizden kurtulur kurtulmaz polise gideceksin deil mi?" "Sakin ol Serdar," dedi Mustafa. "Kt ocuk deil o! Bak, imdi bizden davetiye alacak!" "Spor ve Sergi Saray'nda gece dzenliyoruz. Gelir misin?" dedi Serdar. "Gelirim!" dedim. "Ka para?" "Sana paradan sz eden oldu mu?" "Peki, Serdar! Madem parasyla almak istiyor, desin ocuk! Yardm olur!" Serdar kibarca sordu: "Ka tane istiyorsunuz beyefendi?" "500 liralk." Czdanmdan aceleyle bir 500 lira karyordum. "Ylan derisi mi o czdan?" dedi Mustafa. "Deil!" 500 liray tella Serdar'a uzattm. Serdar paray almad. "Bakaym u ylan derisine?" "Ylan deil, dedim!" "Ver bir bakalm yahu u czdana." Btn bir ay, yaz scanda alarak biriktirdiim parayla dolu czdan verdim. "Aferin!" dedi Serdar. "Ylan deil ama, bu czdan, sen bizi kandrdn." "Ver bakaym, ben anlarm," dedi Mustafa. Czdan ald, kartrd. "Bu adres defteri sana lazm m? Deil... Ne ok tandn varm, hepsi de telefonlu... Bu kadar tand olann kendini bakalarna tantmak iin kimlik tamasna gerek yok artk, alyorum kimliini... 12 bin lira! Baban m veriyor sana bu kadar paray?" "Hayr, kendim kazandm," dedim. "ngilizce, matematik

dersleri veririm ben." "Bak akal, tam sana gre!" dedi Serdar. "Ona da verir misin ders? Tabii bedava..." "Veririm," dedim ve o zaman anladm akal denen Hasan'n hangi Hasan olduunu... "Aferin!" dedi Mustafa. "Zaten senin iyi bir ocuk olduunu anlamtm. Bu 12 bin lirayla da, tam yirmi drt davetiye alabilirsin. Arkadalarna datrsn." "Bari, bana bir bin lira brakn," diyordum. "Kafamz bozuyorsun ama bak!" diye bard Serdar. "Hayr, ikyeti deil o, 12 bin liray kendi isteinle ve riyorsun deil mi?" dedi Mustafa. "Sana syleniyor ulan kl herif!" "Yeter Serdar! zme ocuu!" "Bu defter nedir byle?" Serdar arka koltukta bulduu Faruk'un defterini at, okudu. "Eskiden Sipahi Ali'ye ait iken, sefere gitmedii iin ondan alnp Habib'e verilen, Gebze yaknndaki onyedi bin akelik bir kyn, bu ne, okunmuyor! Satn ald katrn bedelini demeyen Mahmut hakknda Veli'nin ikyeti..." "Nedir bunlar?" dedi Mustafa. "Abim tarihidir," dedim. "Zavall!" dedi Serdar. "Hadi gidelim, yamur diniyor," dedi Mustafa. "Bari kimliimi geri verin," dedim. "Bari, ne demek ulan!" dedi Serdar. "Biz sana bir ktlk m ettik? Cevap versene!" Ktlk etmek isteyerek arabann iine bakt, Best of Elvis'i grd. "Bunu da alyorum!" Faruk'un defterini de ald. "Bir daha araban yava srersin, milleti babann ua sanmazsn! Aalk, sefil herif!" Kapy arpt, tekilerle birlikte gitti. yice uzaklatklarn anlaynca arabadan indim ve Anadol'u yoku yukar itmeye baladm.

26
"yi bir ders verdik u sefil herife!" dedi Serdar. "Sen tadn karyorsun," dedi Mustafa. "Ya polise gider se?" "Gitmez," dedi Serdar. "Grmedin mi, korkak herifin te ki." "Plakla o defteri niye aldn?" dedi Mustafa. O zaman grdm ben Nilgn: Senin arabada unuttuun planla, Faruk'un defterini de alm Serdar. Aa mahalleye gelince sokak lmbasnn altnda durdu, plan kapana bak t. "Herkesi babasnn ua sanmasna hasta olduum iin aldm!" dedi. "yi etmedin," dedi Mustafa. "Boubouna kzdrdn onu." "sterseniz," dedim ben. "Verin pla bana, arabaya gtreyim geri." "Geri zekl bu herif, yahu!" dedi Serdar. "Haa," dedi Mustafa. "Bir daha da Hasan'a herkesin nnde geri zekl, akal filan demeyeceksin." Serdar sustu. Bir ey konumadan yokutan aa yrdk: Mustafa'nn cebindeki 12 bin lirayla Pendik'te grdm sap sedefli aky, alt lastik st deri klk ayakkaby alabilirsin diye dndm. stne biraz koysan, bir tabanca bile ala bilirsin. Kahvenin oraya gelince durdular. "Evet," dedi Mustafa. "Dalalm artk." "Daha yazmayacak myz?" dedim ben. "Hayr," dedi Mustafa. "Gene yaacak bu, slanrz. Boya

ve fralar bu gece sende kalsn Hasan. Tamam m?" O ikisi aa evlerine gidecekler, ben geri dnp yoku kacam ve 12000:3=4000 liradr. Nilgn'n plagyla defter de var. "Ne oldu?" dedi Mustafa. "Ne susuyorsun yle? Hadi daglyoruz." Sonra aklna bir ey gelmi gibi yapt. "Ha," dedi. "Al Hasan, sana sigara ve kibrit, iersin." Almayacaktm, yle bir bakt ki, aldm. "Teekkr etmiyor musun?" dedi. "Teekkr ederim." Dnp gittiler. Biraz arkalarndan baktm: 4000 liraya da ok ey alnabilir! Frnn nndeki aydnlktan geip ka ranlkta kayboldular. Sonra birden, bardm ben: "Mustafa!" Ayak seslerinin durduunu duydum sonra: "Ne var?" diye seslendi Biraz durdum, sonra koa koa yanlarna gittim. "O plakla defteri alabilir miyim ben Mustafa?" dedim nefes nefese. "Ne yapacaksn?" dedi Serdar. "Sahi, geri mi gtrecek sin?" "Baka bir ey istemem," dedim. "Verin onlar bana, ye ter." "Ver una onlar," dedi Mustafa. Serdar ikisini de verdi. "Geri zeklsn sen?" dedi. "Sus!" dedi ona Mustafa. Sonra bana, "Bak Hasan," dedi. "Bu 12 bin lirann buradaki harcamalar iin kullanlmasna karar verdik; yanl anlama. Bize de zaten ok az dyor. Senin hakkna den bu beyz al imdi istiyorsan." "Yok," dedim. "Hepsi dernee gitsin, hepsi mcadele iin kullanlsn. Ben, kendim iin bir ey istemem." "Pla alyorsun ama!" diye bard Serdar. O zaman ardm ve hakkma den 500' aldm, cebime koydum. "Tamam!" dedi Serdar. "Artk bu oniki binde hakkn yok. Kimseye sylemezsin inallah!"

"Sylemez!" dedi Mustafa. "Sandn kadar aptal deil o. Cin gibi, ama gstermiyor. Hakkn almak iin, bak, nasl geri dnd." "Sinsi herif!" dedi Serdar. "Haydi bakalm," dedi Mustafa ve dnp gittiler. Biraz arkalarndan baktm ve konutuklarm duydum. Belki de benimle alay ediyorlardr. Biraz daha baktm, sonra sigara yaktm ve bir elimde boyayla fralar, brnde plakla defter dndm yokuu kyorum. Yarn sabah ben plaja giderim ve Mustafa gelirse grr, gelip grmezse yarn akam derim ki, ben sabah kz beklemeye geldim, Mustafa derim, ama sen gelmedin: Disiplin nedir rendiimi anlar: Hepsinin Allah belsn versin! Biraz daha yoku ktktan sonra Metin'in bardn duyunca ardm: Orada, ilerde, sonu gzkmeyen karanln iinde bir yerde Metin, tek bana svyor. Islak asfalta sessizce ayaklarm basarak yaklatm ve grmeye altm, ama yalnzca karsnda eli kolu bal biri varm gibi kana kana kfr ettiini duyabildim. Sonra tuhaf bir plastik sesi duyunca arp yolun kenarna ekildim ve yaklanca anladm ara basn tekmelediini. Huysuz atn dven fkeli bir binici gibi sve sve vuruyor, ama plastik araba bekledii cevab vermiyor ve bu yzden sanki daha ok svyor. Tuhaf eyler dndm. Ben gidip Metin'i dvebilirim de! Dndm: Frtnalar, lmleri, depremleri. Elimdekileri brakr, birden stne saldrrm: Beni niye tanmadn, niye unuttun beni? Byledir: Bunlar nemlidirler, sen onu tanrsn, uzaktan, ne yaptn gzlersin, btn hayatn bilirsin, o seni tanmaz bile ve hi bilip tanmadan da kendi hayatn yaar gider. renirler bir gn beni, renecekler. Braktm sefili arabasn tekmelesin. Ona grnmemek iin amurlu badan geip, yukar karken farkettim. Kaptrd para ve bozuk araba iin svyor sa nyordum ben, bir kz iinmi! Kendilerini satan o kadnlar iin kullanlan o kelimeyi tekrarlaya tekrarlaya svyor. O szden bazan korkarm ben, o kadnlar korkuntur, ho-

lanmam, unuturum. Yrdm. Belki Nilgn sensindir o, diye dndm, belki de bir bakas. Ne irkin sz o yle! Kadnlar bazan beni korkutur. Anlalmaz eyler, senin bilemeyecein karanlk bir dn celeri var sanki, bir yerleri yle rpertici ki, kaplr gidersen felket gelir: lm gibi bir ey, ama bana mavi kurdela takm glmsyor da kahpe! Gk, uzakta, sapsar, aydnlannca imekten korktum. Bulutlar, karanlk frtnalar, anlayama dm dnceler! Hepimiz tanmadmz birinin klesiyiz sanki, bazan durup yle bir isyan etmeye alyoruz, ama korkuyoruz sonra: imekleri, yldrmlar, bilinmeyen uzak felketleri stme atar! O zaman bizim evin sakin nda ben hi isyan etmeden ve bilmeden yaayaym yeter derim. Ben gnahtan korkarm! Zavall piyangocu babam gibi. Evin nn hl yandn grdm zaman yamur gene serpitirmeye balamt. Yaklap pencereye baknca yalnz babamn deil, annemin de uyumadn grdm. Zavall annemi uyutmamak iin ona benim hakkmda neler syledi acaba bu topal? Aklma geldi: Bakkal sylemitir! Rezil iko, hemen yetitirmitir. smail demitir, senin olan bu sabah bakkala geldi, demitir, gazeteleri dergileri yrtt att, tehditler savurdu kimbilir kimlere katlm, kudurmu! Ka para demitir, paradan baka bir ey bilmeyen piyangocu baba, ka paralk zarar verdi ve bo yere, o iren gazetelerin parasn demitir. Bo yere deil, hayr: Akam burnumdan fitil fitil getirmek iin, ama beni bulabilirsen tabii. eri girip gir memeye bir trl karar veremediim iin orada durup di kildim. Pencerelerden ieri baktm, annemle babam seyrettim. Sonra, yamur balaynca, gittim, boyalar, Nilgn'n plan ve Faruk'un defterini kapal penceremin denizliine braktm, orada, duvarn dibinde durup yamura bakarak dndm. Yamur ok hzland. ok sonra, yamur bardaktan boanr gibi yadktan ve Metin'i hatrladktan sonra, babamn kendi eliyle yerletirdii oluklar damdan akan yamur suyunu ekemez olunca,

pencereden usulca ieri baktm ve zavall annemin plastik amar teknelerini ve leenleri gene oradan oraya yerle tirdiini, akan tavanlarn altnda koturduunu grdm. Sonra benim oday da hatrlad, nk tavandaki kartaln kanatlar arasndan da damlar yatan zerine. I yakt, iltemi katlad. Baktm. Sonunda, yamur dinince, ne onlar, ne de bakalarn, hep seni dndm anladm Nilgn! Yatanda yatyorsundur, belki de yamurun grltsnden uyanmsndr, pencereden dar bakyorsundur, gk grledike rperip dnyorsundur. Sabah yamur dinip gne anca plaja gelirsin, ben seni beklerim ve sonunda sen grrsn beni, konuuruz anlatrm, anlatrm: Uzun, upuzun bir hikye: Hayat: Seni seviyorum. Baka hikyeler de dndm: nanrsa insan bambaka biri de olabilir. Uzak lkeleri, bitip tkenmeyen demiryollarn, Afrika ormanlarn, Sahra'y, lleri, buz tutmu glleri, corafya kitabndaki pelikan kularn, aslanlar, televizyonda grdm bizonlar, onlar sktrp paralayan srtlanlar, filmlerdeki filleri, Hindistan', kzlderilileri, inlileri, yl dzlar, uzay savalarm, btn savalar, tarihi, bizim tari himizi, davullarmzn btn gcn ve dinleyen kfirin korkusunu dndm: nsan baka biri olabilir, evet. Kle deiliz: Btn korkular, kurallar, snrlar yrtp atarm, hedefime yrrm, bayrak dalgalanr: Kllar, baklar, ta bancalar, iktidar! Ben baka biriyim, gemiim deilim ben, anlarm deil artk yalnzca geleceim var benim. Anlar kleler iindir, uyuturur onlar. Onlar uyusunlar, ben d ndm. Dndm, sonra hepsini unutmaya gcmn yetmeye ceini bildiim iin, defteri denizlikte brakmadm, pla da aldm ve yrdm. Artk sanki, sonunu grebildiim ka ranln iine, yola ktm iin, artk bilinmez olmaktan kp belirsiz bir yere yrdm. Yokutan aa sular akyor. Yamur kokuyor. nce aa mahalleye son bir kere daha bakarm

diyordum: Son bir kere klara, bakml sahte bahelere, dzgn ruhsuz betona, lmbalarn alnda kimsecikler yokken, dertsiz tasasz, gnahkr sokaklara bakarm, son bir kere daha, zafer gnne kadar dnmemek zere o pencerelerden birine de bakarm, diyordum. Nilgn, belki uyumuyorsundur, pencereden yamuru seyrediyorsundur ve bir imek akp her yer masmavi aydnlannca, belki de grrsn beni, korkun yamurun altnda, geceyars, srlsklam dikilmi yle pencerene bakyorum. Ama korktum sanki, gitmedim. nk yokuu inerken aklma gelmiti. imdi, orada, onlann bekileri: Olum, bu saatte, senin ne iin var burada, diye ceklerdir, hadi, bas git, sana gre d>jil buralar! Peki! Dndm ve kendi evimin nnden, bir yabanc mahalleden geer gibi, uykulu, getim gittim yukar. Annemin, babamn hl yanyordu. Soluk, fakir evimizin ne zavall! Beni grmemilerdir. Dzl de yryp, yokuu inmeye balaynca birden ardm: Metin, hl karanlkta, sverek, inleyerek arabasn itiyordu. Ben, artk gitmitir sanyordum. Durdum, ilk defa ayak bastm bir tuhaf lkenin, tuhaf in sann seyreder gibi, sanki korkarak, ama merakla ve korkudan holandm iin uzaktan onu seyrettim. Sonra, alyor sandm, insanda acma uyandran bouk bir ses koyveriyordu. o cukluk arkadalmz hatrladm, ama bunlarn, insan sulamakla yaadn unuttuum iin, acyp yaklatm. "Kim o?" "Benim," dedim. "Metin, beni demin tanmadn, ben, Hasan!" "Sonunda tanmtm!" dedi. "Paray geri mi getirdiniz?" "Ben tek bamaym!" dedim. "Paray geri mi istiyor sun?" "Oniki bin liram aldnz!" dedi. "Bilmiyor musun?" Bir ey demedim. Biraz sustuk. "Neredesin?" diye bard sonra. "ksana ortaya, yzn greyim!" Elimdeki pla ve defteri kuru bir yere braktm, yaklatm.

"Paray geri getirmeyecek misin?" dedi. "k ortaya!" Yaklanca terli ve mutsuz yzn grdm: Baktk. "Hayr," dedim. "Paran bende deil!" "Niye geldin o zaman?" "Demin sen alyor muydun?" "Yanl duymusun," dedi. "Yorgunluktan... Sen niye geldin buraya?" "ocukken ne iyi arkadatk!" dedim. O bir ey sylemeden hemen ekledim: "Metin istersen sana yardm ederim!" "Niye?" dedi nce. Biraz sonra, "Peki," dedi. "Dayan o zaman!" Dayanp ittim. Biraz sonra, araba yerinden oynayp yokuu knca, sanki ondan ok ben sevindim. Tuhaf bir duygu bu Nilgn. Ama sonra, ne kadar az gidebildiimizi grnce canm skld. "Ne oluyor?" dedi Metin. El frenini ekti! "Dur! Biraz dinleneyim." "Haydi," dedi. "Ge kalacaz." Yeniden dayandm arabaya, ama ok gitmedik. Tekerlekli bir ey deil de sanki koca bir kaya! Biraz dinlendim ve biraz daha dinlenirim diyordum ki, el frenini indirdi. Araba geri kaymasn diye, ittim ama, sonra durdum. "Ne oldu?" dedi. "Niye itmiyorsun?" "Sen niye itmiyorsun?" "Bende kuvvet kalmad k i ! " "Bu saatte yetiecein yer neresi?" Cevap vermedi. Yalnzca saatine bakt ve svd. Bu sefer, benimle birlikte o da dayand, ama bir yere gittiimiz yok ki! Biz arabay yoku yukar itiyoruz ve araba da sanki bizi yoku aa itiyor ve olduumuz yerde duruyoruz. Sonunda birka adm gittik, ama halim kalmamt, braktm. Yamur balaynca arabaya girdim. Metin de geldi yanma oturdu. "Haydi!" dedi. "Gidecein yere yarn gidersin!" dedim. "imdi biraz ko nualm!"

"Ne konuacaz?" Biraz sustum, sonra: "Ne tuhaf gece," dedim. "imekten korkar msn?" "Korkmam ben!" dedi. "Haydi itelim biraz." "Ben de korkmam!" dedim. "Ama insan dnnce r periyor, biliyor musun?" Bir ey demedi. "Sigara ier misin?" dedim, paketi karp uzattm. "mem!" dedi. "Haydi, imdi biraz itelim." ndik, itebildiimiz kadar ittik ve srlsklam olunca ieri girdik. Yetiecei eyin ne olduunu yeniden sordum, ama cevap olarak, onlarn bana niye 'akal' dediklerini sorunca, "Bover!" dedim. "Manyak herifler onlar." "Ama onlarla geziyorsun," dedi. "Birlikte soydunuz be ni." Hepsini anlataym m diye dndm o zaman: Hepsini syleyeyim mi, ama o hepsinin ne olduunu bilmiyordum sanki: Hepsi aklmda olmad iin deil, nereden balaya cam bilmediim iin; nk, sanki balangcn bulunca, ilk gnahn gnahkrn da gidip cezalandrmam gerekiyormu da, imdi elimi kana bulamay canm hi istemedii iin, o ilk suluyu hatrlamak istemiyormuum gibi. nce ondan balamam gerektiini biliyorum, ama ben Nilgn! Sana yarn sabah anlatrm. Ama, yarn sabah niye bekleyeyim, imdi, diye dndm, evet, bu Anadol'u biz imdi Metin'le birlikte iteriz ve sonra, yokutan aa birlikte iner sizin eve varnca Nilgn, seni Metin uyandrr ve ben o zaman, sen zerinde beyaz gecelikle karanlkta beni dinlerken, sana bandaki tehlikeyi hemen imdi anlatrm: Komnist sandlar seni, gzelim, gel kaalm seninle, gel gidelim, her yerde onlar, ne kadar da gller, ama gene de dnyada birlikte yaaya bileceimiz bir yer vardr, inanyorum, inanyorum vardr bir yer... "Haydi itelim!" Yamurda indik, ittik. Biraz sonra, o brakt, ama ben gene

ittim, inandm iin, sanki daha gle, ama diyorum ya, bir Anadol deil de kayayd sanki. Halim kalmaynca braktm, ama Metin sulayarak bakyordu. Islanmamak iin ben gidip arabaya oturunca, "Onlara, manyak diyorsun, ama onlarla geziyorsun!" dedi. "O paray benden yalnz o ikisi deil, nz aldnz:" "Onlar bana vz gelir. Ben kimseyi takmam!" Korkmu gibi bakmad; hl suluyordu. O zaman, " 0 , 1 2 bin liradan ben tek kuru almadm, Metin!" dedim. "Yemin ederim." "Ama inanm gibi bakmyordu. Tutup bomak istedim. Arabann anahtar kilide takl duruyor. Kullanmasn bil seydim ah! Ne kadar ok yol vardr dnyada, uzaklarda ne lkeler, ne kentler, ne denizler. "Haydi, in it unu!" Dnmeden, akr akr yaan yamura ktm, ittim. Metin itmiyordu, ellerini beline koymu, bir efendi gibi ba kyordu. Yoruldum, braktm, ama el frenini ekmedi. Ya murda sesimi duyurmak iin, neredeyse bararak syle dim: "Yoruldum!" "Hayr!" dedi. "Daha itebilirsin." "Brakyorum!" diye bardm. "Geri kayar!" "O parann hesabn kimden soracam ben?" "tmezsem polise mi gideceksin?" Cevap vermeyince biraz daha ittim ve belim yle bir ard ki, kopacak sandm. Sonunda el frenini ekti. Arabann iine girdim. Her yerim srlsklam. Bir sigara yaktm ve birden yer ve gk inanlmayacak kadar parlak bir patlamayla aydnlanp o korkun yldrm burnumun dibine dnce sustum. "Korkum mu?" dedi Metin. Sustum. Gene sordu. Sustum. Sonra, "uraya dt!" diyebildim. "Nah, uraya, hemen!" "Yok," dedi. "ok uzaa dt, belki de taa denize, kork ma."

"Artk itmek istemiyorum." "Niye?" dedi. "Korktuun iin mi? Aptal! Bir daha bu kadar yakna dmez ki. Size okulda retmediler mi?" Bir ey demedim. "Korkak!" diye bard: "Zavall cahil korkak." "Ben eve dnyorum," dedim. "Peki, benim 12 bin liram ne olacak?" "Ben almadm k i ! " dedim. "Yemin ediyorum ya..." "Bunu, yarn bakalarna anlatrsn," dedi. "Polise anla trsn." Bam omuzlarmn arasna alp ensemi koruyarak yeniden inip, itmeye balaynca yokuun sonuna yaklatmz anlayp sevindim. Metin arabadan inmiti, ama itiyormu gibi yaparak beni yreklendirmeye bile eniyordu artk. Yalnzca, arada bir alkanlkla "haydi, haydi," diyerek, bana sanki g ve riyordu ve sonra, orospu dedii kimbilir kime kfr ediyordu, ama onlar, iki- kiiydiler galiba, nk gstereceim "size" diyordu. Ben braktm artk, nk ey deilim, Serdar'n dedii gibi, evet bir uak deilim ben! Ama bu sefer, "Para m istiyorsun sen?" dedi. "Sen ka para istiyorsan veririm ben. Yeter ki it imdi unu." Artk yokuun sonuna geldik diye ittim. Belimdeki arya dayanamaynca, yreime ve cierlerime biraz kan ve hava gitsin diye durdum, ama o hl baryordu, kfr ediyor, uluyordu. Bana bin lira verecekmi! Gcmn son damlasna gvenerek biraz daha ittim. ki bin lira dedi. Peki, ittim ve bizimkiler sende para m braktlar ki sz veriyorsun, de medim. Dzle varnca, dinlenmek iin durdum, ama o gene fkelenip sabrszland: Kfr ediyordu ve artk bana aldr myordu da. Birazdan belki gene arabay tekmeleyebilir diye dndm. Sonra daha da tuhaf bir ey yapt ve korktum: Yzn yamura evirmi, karanlk ge svyor, sanki O'na svyormu gibi. Aklma gelenden bile korktum da, daha ok dnmemek iin ittim. Gk, tepenin stnde ne yakn, grlerken ve gene masmavi aydnlanrken ve gene korkun

grltler ve inanlmaz lcivert yamur artk, salarmdan ve alnmdan azmn iine girerken ittim, ittim ben. Allahm grmemek iin gittike daha sk akan imekleri gzlerimi kapayp bam omuzlarmn arasna ekip yzm topraa evirerek ittim bir kr kle gibi, btn dncesini unutmu bir zavallym ben, kimse beni sulayamaz ve cezalandramaz, nk boyun eiyorum, bak ve sutan ve gnahtan haberim bile yok. Koarak ve araba hzlandka tuhaf bir coku duyarak itiyordum. Metin artk arabasna binmiti, direksiyonu tu tuyordu ve ak penceresinden dar, hl uluyarak svd n duyuyordum, artk neden sylendiini bilmeyen bir kocakar gibi, atlarna sven o ihtiyar arabac gibi, ama O'na svyormu gibi de. Sanki g grleten O deil! Sen kimsin? Ben kimsenin kfrne ortak olamam! Ben durdum, itmiyorum artk. Ama gene de araba kendi kendine bir sre kayd. Kendi kendine giden, sessiz ve korkun bir karanlk gemiye bakar gibi, ar ar uzaklamasna baktm. Yamur da azalmt. Kendi kendine uzaklaan arabaya baknca aklma geldi: Sanki O, verecei ceza bana arpmasn diye, ikimizi birbirinden ayryordu, ama biraz daha gittikten sonra durdu araba. Gk aydnlannca, Metin'in dar ktn grdm. "Nerdesin?" diye bard ulur gibi. "Gel buraya, iteceksin unu!" Kprdamadm. "Hrsz!" diye bard karanla doru. "Namussuz hrsz. Ka bakalm, ka!" Biraz olduum yerde durdum. Souktan titriyordum. Sonra kotum, gittim yanna. "Sen Allah'tan korkmaz msn?!" diye bardm. "Sen korkuyorsan niye hrszlk ediyorsun!" diye bard. "Ben korkarm!" dedim. "Sense yukar bakp ona sversin. Cezan verir bir gn." "Aptal cahil!" dedi. "Deminki yldrmdan korktun deil mi? imek aknca aalarn glgesinden, mezarlktan,

yamurdan, frtnadan korkuyorsun deil mi? Koca adam! Kanc snftasn sen? Cahil! Ben sana syleyeyim: Allah yok! Tamam m? Gel imdi, it unu. ki bin lira vereceim sana diyorum." "Sonra nereye gideceksin?" dedim. "Sizin eve mi?" "Seni de gtrrm," dedi. "stediin yere gtrrm seni u yokutan aa araba, ah, bir kaysn!" ttim Nilgn. O da arabasna atlad ve bu sefer sanki fkeyle deil, atlarna artk alkanlkla sven arabac gibi svd. Biraz sonra araba hzlannca yokutan iniin az tede balayacan ve arabann alacan dndm ve aklma sanki yle bir dnce geldi: Metin de tiksinmi ve bkm hepsinden! Arabaya binerim, kaloriferlerini altrr, snrz. Sonra seni alr, birlikte gideriz uzaklara, ya da baka bir yere eker gideriz. Ama, araba yokutan aa inmeye balaynca, motor hibir ses karmad, yalnzca tekerleklerin slak asfalttaki tuhaf sessizligiyle uzaklayordu. O zaman kotum yetitim, arabann iine atlamak iin, ama kaps kilitlenmiti. "A!" dedim. "A Metin, kilitlenmi kap! A beni de al! Dursana!" Ama beni duymuyordu galiba, nk gene fkeyle svmeye balamt. Arabann camna vura vura, boulur gibi inleye inleye soluyarak yannda koabildiim kadar kotum, ama biraz sonra o tekerlekli plastik ey geti beni, gitti. Gene de, bara bara kotum arkasndan, ne araba durdu, ne de Metin. Iklarn sessizce yakp, baheleri ve balar aydn latarak ve dnemeleri kvnla kvnla dnerek, taa aaya inip, gzden kaybolana kadar arabann arkasndan kotum. Sonra durdum, baktm. Dndm. enelerim titremekten birbirine vurmaya balaynca aklma geldi: Senin plan Nilgn, taa orada kald, yokuun te yannda. Dndm, snaym diye gerisin geri yokuu koarak ktm, ama gmlek etime yapt iin farketmedi. Ayaklanm, dereciklere girip girip kyordu. Braktm sandm yere gelip pla bulamaynca da komaya baladm. Gk grltyle

aydnlannca, korktuum iin deil, dm iin titri yordum. Nefes nefese kalnca belimdeki ary yeniden duydum. Koarak inip kyor, her admda durup titreyerek bakyordum, ama yoktu plak. Gn doduktan az sonra pla bulana kadar daha ka kere yokuu kp indiimi artk unuttum ben. Yorgunluktan ve titremekten baylacak gibiyken o budala plan ve defterin grp grp bu deildir dediim karaltlardan biri olduunu anlaynca birisinin sanki bana oyun ettiini dndm: Her eyini gizleyen ve bana kle hayat yaktran biri olmal. Best of Elvis'in ibne Amerikal yzn ayakkabmla ezmek istedim. Zaten yamurdan hamura dnm. Batsn, batsn, batsn hepsi! Ama ezmedim, sana veririm! Gnn ilk arabas, Halil'in p kamyonu, yokuu kyordu, doan gnein kzll arkasna vurmutu, ben yoldan balara girdim. Mezarlk yoluna ktm, duvarn dibinden sapp k kken annemle getiimiz kei yolundan gittim. Benim eski bir yerim vardr burada, bademle incir aalar arasnda. al rp topladm, kurularn bulmak zor oldu. Ama Faruk'un tarih defterinden birka sayfa bulup yrtnca atei yakabildim. Kimsenin grmeyecei, mavi silik bir duman kyor. Gmleimi ve pantolonumu da kardm, ayamda lastik ayakkablar neredeyse atein iine girdim, durdum yle. Isnmak houma gitti. Keyifle gvdeme baktm, alttan vuran alevlerin iinde rlplak; ben hibir eyden korkmam! kmn alevlerin iinde, orada, yle duruuna baktm. Sanki gvdem baka bir erkein gvdesi gibiydi: Gneten yanm, salam, elik gibi, yay gibi! Dndm: Erkeim ben, elimden her ey gelir, benden korkun! Tylerim alevlerden ttslensin, bana bir ey olmaz. Biraz daha dikildikten sonra atei kuv vetlendirmek iin alevden ktm, al rp aryordum, serin bir rzgr esti, km rpererek d, aklma geldi: Kadn deilim, diyorum ben, ibne deilim: Onlar korkar. Dndm. Ate yeniden alevlendikten sonra, iine girip kme bakarak dndm: Yapabileceim eyleri, lm, korkuyu, atei,

baka lkeleri, silhlan, zavalllar, kleleri, bayra, lkeyi, eytan, isyan, cehennemi. Sonra, plan hamurlaan kartonunu aleve tuta tuta ku ruttum. Elbiselerimi de kuruttum, giydim. Onlar, hepsini, dnerek amursuz bir keye uzanp yattm. Hemen uyumuum. Uyandmda, d grdm bili yordum, ama dmde ne grdm bilmiyordum. Scak bir ey gibi. Gne ok ykselmiti. Hemen kalktm, kotum. Vakit yok belki. Biraz aknm galiba. Elimde senin planla bizim evin nnden hzl hzl yokuu inerken yanmdan plaja koan pazar kalabalnn iren arabalar geiyordu. Evden kimse grmedi: Ne annem var ortalkta ne babam. Perdeleri ekmiler. Tahsin'ler yamurdan sonra kurtlanmasn diye, aceleyle kiraz topluyorlard. Ma halleye girince, 500 liray bozdurdum; pazarlar aktr burada dkknlar. Bir tostla ay istedim. erken cebimden taraklar karp baktm: Biri yeil tekisi krmz. Allah grr. Hepsini anlatrm. Hepsini anlatnca su ve gnah belli olur. Hibir eksik kalmaz. Benim de kim olduumu anlarsn Nilgn. Sen, bambaka biriymisin, dersin, kle deilim. Baksanza bana, istediimi yapyorum, cebimde 500 lirann st, kendi kendimin efendisiyim, beyefendisi. Plaja gidiyorsunuz, el lerinizde deniz toplar, antalar var, ayaklarnzda tuhaf ta kunyalar, yannzda kocalar, ocuklar, sizler zavallsnz! Anlamyorsunuz! Bakyorsunuz, ama grmyorsunuz; d nyorsunuz, ama bilmiyorsunuz! Benim kim olduumu anlamyorlar, kim olacam bilmiyorlar; nk krlerden de beterler: renler! Plaja giden, keyif peinde, iren ka labalk! Btn bunlar yola getirmek bana decekmi demek. Bakn bana: Benim bir fabrikam var! Bakn bana: Benim bir krbacm var: Efendiyim ben, bir beyefendiyim. Telrgler arasndan kalabalk plaja baktm ve sizi Nilgn Hanm o kalabaln iinde gremedikten sonra aklma geldi. nk, Mustafa da gelmemi diye dnmtm. Yrdm, evinize gidiyorum. Bir beyefendi gelmi, der cce,

beni grnce, sizi grmek istiyor, Nilgn Hanm. yle mi, dersin sen, kibar biri mi, yleyse salona aln onu Recep Efendi, ben imdi geliyorum. Yrrken, belki Nilgn, imdi evden kmtr, yolda karlarz diye bakmyordum, ama rastla madm size hanmefendi. Bahe kapnza gelince durdum baktm: Gece, yamurda bir ahmak ve kr kle gibi kimin yoku yukar ittiini unuttuum araba bahenizde yoktu. Nerede Anadol? Dnerek kapdan girdim ve merdivenli byk kapya deil, kimseyi rahatsz etmekten holanmayan bir kibar beyefendi olduum iin mutfak kapsna yrdm. ncirin glgesini, duvarn talarn hatrladm. Rya gibi. Mutfak kapsna vurdum, biraz bekledim: Siz bu evin ua msnz derim, Recep Efendi, bu plakla bu yeil tarak, galiba, bu evde oturan bir gzel hanmefendinin, eskiden biraz ta nrdm, neyse, imdi nemli deil, derim, onlar brakmaya gelmitim, baka hibir niyetim yok. Biraz bekledikten sonra dndm: Recep amca arya gitmi olmal, evde yok. Belki de evde kimse yok! Rya gibi, evet. rperdim! Kulpunu bastrnca mutfak kaps yavaa ald. Kedi gibi sessiz, mutfa getim. Ya kokuyordu, hatrladm. Kimseler yok ve ayaklarmda lastiklerim olduu iin kpn yanndan kvrlp kan merdivenleri ben trmanrken kimse duymuyor. Ryalarda gezen bir glgeyim ben ve uykusuzluktan belki rya sanyorum diye dndm, nk koklarken aklma geldi: Demek, evlerinin ii byle kokuyormu diyordum: Sahici bir ev gibi! Ben geldim derim. st kata gelince, kapal kaplardan birini yavaa atm. Baktm: Hemen tandm iren gvdesini: te Metin, araf stne ekmi uyuyor! ki bin lira borcu var bana, diye dndm ve Allah yok, dedi diye de. Onu bosam kimse farketmez. Durdum, dndm: Parmak izi kalr. Kapy usulca rttm ve ak kapdan br odaya girdim. Masann zerindeki ieden ve dank yatan zerine atlvermi koca pantolondan anladm: Faruk'un odas buras. Oradan da ktm ve hi dnmeden teki odann kapsn

anca, rpererek duvardaki babam grdm sanki; ne tuhaf, sakallyd babam, erevenin iinden bana sanki fke ve hayal krklyla bakyor ve ah ne yazk ki sen aptaln tekisin, diyordu. Korktum. Sonra, hrltl ihtiyar kadn sesini duyunca anladm duvardakinin ve odadakinin kim olduunu. "Kim o?" Ama, gene de, kapy bir an ap baktm ve buru buru araflar arasna gmlm, buru buru surat ve iri kulaklar grnce hemen kapy kapadm. "Recep, sen misin, Recep?" Sessizce koarak en son odaya gittim ve kapsnn nnde titreyerek beklerken gene o sesi duyunca; "Recep, sen misin? Sana diyorum Recep, kimdi o?" Hemen odaya girdim ve ardm: Siz de odanzda yoksunuz Nilgn Hanmefendi! st rtl bo yata ap kokusunu kokladm ve sonra iz brakmamak iin hemen kapadm tella, nk o ihtiyar ses, sanki kartrmayaym diye gene ba ryordu. "Kim o, diyorum. Kim var orada Recep?" Yastn altndan geceliini karp kokladm: Lavanta ve Nilgn kokuyordu. Sonra, koklamamm gibi katlayp, yastn altna koydum ve pla ve tara brakaym diye dndm: te uraya, yatann zerine Nilgn, brakrm, brakaym. Burada taraklar bulunca anlarsn Nilgn: Ka gndr peindeyim, seni seviyorum. Ama brakmadm; nk braksaydm, her ey sanki bitecekti; ben de bitsin peki, di yordum, her ey, ama sesleniyordu gene: "Recep sana diyorum Recep!" Hemen ktm odadan, nk ar ihtiyar tkrtsndan anladm, babaanneleri yatandan kalkyor olmalyd. Mer divenleri hzla inerken, arkamdan, kapsn atn ve bir bastonun demeyi deler gibi yere vurduunu duydum. "Recep diyorum, Recep!" Kvrlp mutfaa girdim, tam karken durdum: Hibir ey yapmadan brakmam. Ocan stnde, alt ok hafif

yanan bir tencere var. Mandal evirince sonuna kadar yand. Sonra teki mandal da evirdim. ktm, dndm: Eksik kald. Hibirine aldrmayacam dnerek hzl hzl yrdm ve plaja gelince, tahmin ettiim gibi, telrglerin arasndan, kalabaln iinde, bu sefer grdm sizi, oradasnz, Nilgn Hanmefendi! u plakla taranz vereyim de bitsin bu i! Ben kimseden korkmam. Kurulanyordu. Demek, demin denizdeydiniz. Mustafa yok, gelmemi. Dndm. Biraz bekleyip bakkala gittim. Baka mteriler vard. "Bir Cumhuriyet versene!" dedim. "Yok!" dedi bakkal kpkrmz bir suratla. "Artk satm yoruz." Bir ey demedim. Biraz bekledikten sonra siz de, Nilgn Hanmefendi plajdan ite geldiniz ve her sabahki gibi sor dunuz: "Bir Cumhuriyet ltfen." Ama, "Yok," dedi bakkal. "Artk satmyoruz." "Niye?" dedin sen Nilgn. "Dn satyordunuz." Bakkal, burnunun ucuyla beni gsterince baktn sen bana: Baktk: Anladn m, anladn m, anladn m beni? Sonra: imdi, kibar bir beyefendi gibi sana sabrla ve ar ar her eyi anlatacam diye dndm. Dar ktm, plak ve ta raklar hazr, bekledim. Biraz sonra sen de ktn. Her eyi, her eyi, hepsini imdi anlatacam, anlayacaksn. "Biraz konuabilir miyiz?" dedim. ard, durdu ve bir an bana bakt, ah o gzel yz! Ko nuacak da sandm, heyecanlandm, ama durmad ki! eytan grm gibi kap gitti. Hemen peinden kotum, yetitim, kimseye aldrmadan: "Ne olur dur Nilgn!" dedim. "Bir kere dinle beni!" Durdu birden. Yzn daha da yakndan grnce ardm. Gzleri ne renkmi! "Peki," dedi. "Ne diyeceksen syle hemen!" Hepsini unuttum sanki: Aklma hibir ey gelmedi: Sanki yeni

tanmz da syleyecek ey yok. Sonra, son bir umutla: "Bu plak senin deil miydi?" dedim. Plan uzattm, ama alp bakmad bile! "Hayr!" dedi. "Deil." "Senin, senin Nilgn bu plak! yi bak. sten seilmiyor! Islanmt yeni kuruttum." Ban eerek bakt. "Hayr. Benim deil bu!" dedi. "Sen beni bir bakasyla kartryorsun." Gidiyordu, kotum kolundan tuttum. "Brak!" diye bard. "Niye bana yalan sylyorsunuz hepiniz?" "Brak!" "Niye benden kayorsunuz? Bir selm bile esirgiyorsun! Benim ne ktlm grdn sylesene! Ben olmasaydm onlar seni imdiye kadar ne yapmlard biliyor musun?" Baryordum. "Kim onlar?" dedi. "Niye yalan sylyorsun? Sanki bilmiyor musun? Niye Cumhuriyet okuyorsun?" Drst bir cevap vermek yerine aresiz gzleriyle umutsuzca yardm dilenerek evresine bakyordu. Ben gene de son bir umutla efendi efendi syledim ve kolundan tuttum: "Ben seni seviyorum, biliyor musun?" Birden elimden syrlp koar gibi frlad kamaya kalkt, ama kaabileceine inanc yoktu ki! Kotum, iki adm attm ve yaral fareyi uzanp yakalayveren kedi gibi, gene ince bileinden ne gzel tutuverdim kalabalkta. Dur bakalm! Bu kadar kolaym. Titriyor. Canm pmek istedi, ama imdi ben efendiyim, o da suunu anlad diye frsattan yararlanacak deilim: Ben kendimi tutmasn bilirim. Bak, kalabalktan kimse yardmna komuyor, nk haksz olduunu biliyorlar. E, anlat bakalm kkhanm niye katn benden, syle, benden gizli, hep birlikte neler evirdiinizi anlat da tekiler de btn kalabalk da duysun da artk kimse beni sulamak iin yanl anlam gibi yapmaya kalkmasn. Mustafa burada

m? Sanki, herkesin bana iftira ettii, o inanlmaz ryann bitip tkenmez korkusu imdi sona erecek diye, syleyecei eyi bekliyordum ki birden o bard: "Manyak faist, brak beni!" te, byle tekilerle birlik olduunu itiraf etmi oldu. Ben nce ok ardm, ama sonra hemen orackta onu cezalan drmaya karar verdim ve vura vura cezalandrdm.

27
Vurup vurup kaann Hasan olduunu ve yerde yatann Nilgn olduunu anlaynca ben: Ne duruyorsun, ko Recep, ko! Filelerimi yere brakp kotum, kotum ben, yetitim. "Nilgn," dedim, "Nilgn, naslsn kzm?" Yatanda yatar gibi kvrlm, ban ellerinin arasna alp asfalta evirmi titriyor. Sanki cannn deil, ruhunun acs iin kvranyor da, bu yzden aklna barmak gelmedii iin yalnzca inliyor. "Nilgn, Nilgn," dedim, omuzlarndan tutmuum. Biraz daha alad ve titredi. Sonra artk inleyerek deil, fkeyle ve bkknlkla birisini azarlar gibi ve biraz da pi manlkla yaknr gibi elini yumruk yapp asfalt dvmeye balad. Tuttum. Tutunca ben, Nilgn anlamad bir eyi sanki ilk defa anlad ve grd: Sindikleri kelerden kp bamza enleri, barp aranlar, daha iyi seyretmek ve bir ey daha sylemek iin birbirlerinin omuzlan arasndan merakl, korkak balarn uzatanlar grd ve birden utand sanki. Kalkmak iin bana uzand. Kanl yzn grdm ben. Allahm. Bir kadn lk att. "Yaslan bana canm, yaslan." Kalkt, yasland. Mendilimi verdim. "Gidelim buradan, eve gidelim." "yi misin?" "Taksi geldi," dedi biri. "Binin." Aldlar, biniyorduk, biri filelerimi ve Nilgn'n antasn uzatt ve bir ocuk da:

"Ablann bu," dedi, pla verdi. "Hastaneye mi?" dedi ofr, "stanbul'a m?" "Eve gitmek istiyorum!" dedi Nilgn. "Bari nce eczaneye gidelim!" dedim ben. Bir ey demedi. Eczane yolunda sustu, titredi ve arada bir, ne kadar canlandn grmek iin gzne yaklatrd mendile bo ve ilgisiz bakt. "Ban byle tut!" dedim, salarn ektim. Eczanede gene Kemal Beyin kendi deil, gzel kars vard, radyo dinliyordu. "Kemal Bey yok mu?" dedim. Nilgn' grnce kadn bir lk att. Sonra dkknn iinde hzl hzl koturmaya balad, bir yandan da soruyordu, ama Nilgn oturdu ve sustu. Sonunda Kemal Beyin kars da sustu ve pamuk ve illarla Nilgn'n yzndeki yaralar temizlemeye balad. Ben dndm, bakmadm. "Kemal Bey yok mu?" "Eczac olan benim!" dedi kans. "Ne yapacaksn onu? O yukarda! Ah gzelim, neyle vurdular sana byle?" O srada, alan kapdan Kemal Bey girdi. Grnce bir an durdu, sonra hep bunu beklemi gibi bir tutkuyla bakt. "Neden oldu bu?" dedi. "Vurdular," dedi Nilgn. "Dvdler." "Allahm!" diye bard eczac kadn. "Ne olduk biz, ne olduk." "Kim biz?" dedi Kemal Bey. "Kim yaptysa bunu..." dedi kars. "Faist," diye mrldand Nilgn. "Sen sus, sus imdi," dedi kadn. "Sus, sus." Ama Kemal Bey kelimeyi duymu ve irkilmiti. irkin bir sz duymu ya da hatrlam gibi. Sonra birden radyoya uzand ve karsna bard: "Niye ayorsun bu radyoyu bu kadar?" Radyo kapannca, dkkn sanki birden boald ve ac ve utan ve su yze kverdi. Dnmek, istemedim. "Kapamayn," dedi Nilgn. "Aabilir misiniz?"

Kemal Bey radyoyu at ve ben dnmedim. Hepimiz sustuk. Kadn iini bitirince, "imdi doru hastaneye!" dedi. "Allah korusun bir i ka nama yapabilir. Bana da ok vurmu, beyinde bir ey..." "Agbim evde mi Recep?" dedi Nilgn. "Yok," dedim. "Arabasn tamire gtrd." "Hemen binin bir taksiye gidin," dedi kadn. "Yannda para var m Recep Bey?" "Ben vereyim," diyordu Kemal Bey. "Hayr," dedi Nilgn. "imdi eve gitmek istiyorum." Ayaa kalkarken inledi. "Dur," dedi kadn. "Sana ar kesici bir ine yapaym." Nilgn ses etmeyince onu ieri gtrdm. Biz Kemal Beyle sustuk. Vitrinden dar bakyordu, sabahlara kadar seyrettii manzaraya: Kar bfenin vitrini, Coca-Cola iln, lmba ve dnerli sandviler. Bir ey sylemek iin: "Pazartesi akam geldim, aspirin aldm," dedim. "Uyuyormusun. O sabah bala kmsn." "Her yerde bu," dedi. "nsan nereye gitse yakasn brak maz." "Ne?" "Siyaset." "Bilmiyorum," dedim. Sonra biraz daha dar baktk. Plaja giden pazar kalaba lna. Sonra geldiler. Dnp baknca Nilgn'n yzn grdm: Tek gz yar yarya kapanm ve yanann iki yan da mosmor olmu. Kemal Beyin kars hastaneye gitmemiz gerektiini syledi, ama Nilgn istemedi, ama o gene syledi ve sonra, "Taksi ar," dedi kocasna ama, "Hayr," dedi Nilgn. antasn ald. "Yrrz, alrm. Ev ne kadarck yol." tekiler hl sylyorlard, ben filelerimi, paketlerimi aldm, gittim Nilgn'n koluna girdim. Sanki soyundan gelen bir alkanlkla hafife yasland bana. Kapy atk, ngrak ald, kyorduk.

"Sen devrimci misin?" dedi Kemal Bey. Yaral bayla, evet, yapt Nilgn ve Kemal Bey sanki birden kendini tutmak istedi de tutamad. "Nereden anladlar?" "Bakkaldan aldm gazeteden!" "Ha!" dedi Kemal Bey, rahatlayarak, ama daha ok utanarak ve sonra birden daha da ok utand, nk ayn anda gzel kars da, "Ya!" diyordu. "Ben sana demiyor muyum Kemal..." "Sen sus!" diye ona birden bard Kemal Bey. Artk utanmaktan bkm gibiydi. Nilgn'le biz dar gnein altna ktk. "yice yaslan bana canm," dedim. "antan da ver." Kimseciklere grnmeden anacaddeyi getik, kar sokaa girdik, renkli mayolarn ve havlularn asld balkonlar ve baheler arasndan yrdk. Daha kahvalt edenler vard, ama bakmyorlard. Sonra bisikletle bir delikanl geip bakt, ama o yaral olduu iin deil, sanrm ben cce olduum iin; bakndan anladm. Sonra bir kk kz ayaklarnda deniz paletleriyle rdek gibi nmzden geip gitti ve Nilgn' gldrd. "Glnce buram acyor," dedi ve daha ok gld ve "Sen niye glmyorsun Recep?" dedi. "Niye o kadar arbalsn? Hep ciddisin, ciddi adamlar gibi kravat takyorsun. Glsene. Kendimi zorlayp glnce ben, "Aaa senin dilerin de varm," dedi ve ben utandm ve daha ok gldm, ama sonra sustuk ve sonra alad ve o aladn gizlemek ister diye dndm, bakmadm, ama titremeye balaynca avutaym dedim. "Alama canm, alamasana." "Pisi pisine," diyordu. "Ne kadar da aptalca, bo yere... Ben aptalm, bir ocua..." "Alama, alama." Durduk: Salarn okadm. Sonra aklma geldi: Yalnz bana

alamak da ister insan. Braktm. Sokaa baktm. Bir ocuk merak ve korkuyla kar balkondan bize bakyor. Onu benim alattm dnr. Biraz sonra Nilgn sustu, kara gz lklerini istedi, antasndaym, kardm, verdim. Takt. "Yakt," dedim, gld. "Ben gzel miyim?" dedi ve ben cevap verene kadar, "Annem gzel miydi?" dedi. "Nasld annem Recep?" "Sen de gzelsin, annen de gzeldi." "Nasld annem?" "yi bir kadnd," dedim. "Nasl iyi?" Dndm: Kimseden bir ey istemez, kimseye yk olmaz, neden yaadn da sanki bilmez: Glge gibi: Kedi gibi de, derdi Bykhanm: Kocasnn peinde: Ama glerdi de, gne gibi, ama alakgnll. yi, evet: nsan ondan ekinmez. "Senin gibi iyi," dedim. "Ben iyi miyim?" "Tabii." "ocukken nasldm?" Dndm: Bahede gzel gzel oynardnz. ki kk karde. Faruk Bey bykt, katlmazd. Aalarn altnda koardnz, meraklydnz. Sonra O da evinden gelir, katlrd size. O'nu kendinizden ayrmazdnz. Ben mutfak pence remden iitirdim: Saklamba oynayalm m? Peki sayalm. Sen say abla: Ena mena dosi, dosi saklambosi, saklambos... Ve birden, "Sen Franszca m biliyorsun Nilgn?" derdi sana Hasan. "ocukken de byleydin," dedim. "Nasldm yani?" Sonra yemei hazr edince ben ierden yukar seslenirdim: Bykhanm, yemek hazr derdim ve Bykhanm da pen cereyi ap aa seslenirdi, Nilgn, Metin, hadi bakalm yemee derdi, neredesiniz, gene yoklar Recep, neredeler; uradalar Bykhanm, incirin orada, derdim ve Bykhanm aranarak, bakar, sonra birden incirin yapraklar arasndan

grr ve barrd: Aaa gene Hasan'la, Recep ben sana ka kere syledim sokma o ocuu buraya diye, niye geliyor, gitsin babasnn evinde otursun, derken Bykhanm, teki pancur da alr ve Doan Beyin ba babasnn oturup yllarca alt odann penceresinden uzanr ve ne var anne, derdi, birlikte oynamalarndan ne kar ve sana ne oluyor, derdi Bykhanm, sen baban gibi otur odanda, samalklarn yaz, hi farknda deilsin tabii, ama bu ocuklar hizmeti uak ocuklaryla de kalka derken Bykhanm, aman anne ne var yani, derdi Doan Bey, karde karde oynuyorlar ite. "Recep senin de azndan laf kerpetenle alnyor..." "Efendim?" "ocukluumu sormutum." "Metin'le karde karde ne gzel oynardnz!" Karde mi, der Bykhanm, tvbe yarabbi, nereden kt bu sz, bu ocuklarn Faruk'tan baka bir kardei olmadn herkes biliyor, tpk Doan'mn baka kardei olmad gibi, Dogan'mn kardeleriymi, kim uyduruyor bu dedikodular, ben seksenimden sonra bu yalanlarla m uraacam, bir cceyle bir topaln soyu mu olum senin soyun? Ben dinler, susardm: Sonra ikisi de pencerelerini kapayp odalarna girince dan kardm ben, haydi Nilgn derdim, haydi Metin, bakn babaanneniz aryor, yemek oldu. Onlar yukar karken O bir kede kalrd. "Hasan'la da oynardk!" dedi Nilgn. "Evet, evet!" "Hatrlyor musun?" Ve sizler yukarda Babaanne, Doan Bey ve kimbilir nereden son anda gelip yetien Faruk ve Metin ve sen yemek yerken, ben O'nu durup kald kede bulur, t Hasan derdim, acktn m yavrum, haydi peki, gel bakalm. Sessiz, rkek peimden gelirdi, ieri alrdm, kk sandalyeme oturtur, nne de zerinde hl yediim o tepsiyi koyardm. Yukar kp ortadaki kfte taban, salatay, fasulyeyi ve Faruk'un bile yemekle ve ceplerine doldurmakla bitiremedii eftali

ve kirazlar aa indirdike nne koyar ve O yerken so rardm: Baban ne yapyor Hasan? Hi, piyango! Aya iyi mi, aryor muymu? Bilmem! Sen naslsn, okula ne zaman gideceksin! Bilmem! Gelecek yl, yle deil mi yavrum? Susar, beni ilk defa gryormu gibi korkarak bakard. Doan Bey ldkten ve O okula baladktan sonra da: Sen kanc snfa getin Hasan bu yaz? Susar. e deil mi? Sonra, okuyup byk adam olacaksn! Sonra ne yapacaksn? Nilgn birden kolumda salland. "Ne oldu?" dedim. "Oturalm m?" "Brm aryor," dedi. "Oraya da vurdu." "Taksiye binelim mi?" dedim. Cevap vermedi, yrdk. Yeniden anacaddeye ktk, deniz kysna parkedilmi arabalarn, stanbul'dan gelen pazar kalabalnn arasndan getik. Bahe kapsndan girerken baktm, arabay grdm. "Abim gelmi," dedi Nilgn. "Evet," dedim. "Hemen stanbul'a hastaneye gidersiniz." Bir ey demedi. Mutfak kapsndan girdik. ardm. Havagazn ak unutmuum, br ocak ise yanyor. Korkuyla hemen kapadm. Sonra Nilgn' yukar kardm. Faruk Bey orada yok. Nilgn' sedire yatrdm, arkasna yastk koyu yordum ki yukardan seslendiini duydum. "Buradaym, Bykhanm buradaym, geliyorum," dedim. Nilgn'n bann altna da bir yastk koydum. "yi misin?" dedim. "imdi Faruk Beyi yolluyorum." Yukan ktm. Bykhanm odasndan km, elinde baston, merdivenin banda dikiliyor. "Neredeydin?" dedi. "ardaydm ya..." dedim. "Nereye yle?" "Bir dakika," dedim. "Girin siz odanza, imdi geliyorum ben." Faruk Beyin kapsn vurdum, ses etmedi. Beklemeden atm ieri girdim, yatanda uzanm okuyor Faruk Bey.

"nk yleyim," dedim tuhaf bir keyifle. "yle deilsin," dedi. "Yalnzca umutsuz olduuna inanmak istiyorsun." "Yok canm?" "Evet. Bo yere de umutsuzu oynuyorsun." "Neymi peki senin bu umut dediin ey?" Biraz dnd Nilgn. Sonra: "lgisini kaybeder insan," dedi. "Kaybetmek iin hibir neden yokken; evet." Biraz daha dnd ve "nsan ayakta tutan eydir," dedi. "lmemek iin ayakta tutan ey. unun gibi: Bazan, insan ocukken dnr ya, ben lrsem ne olur diye... O zaman, isyan ediyormuum gibi bir duygu doldurur iimi, bu duy gunun zerinde durursan en sonunda anlarsn onun ne ol duunu: Senden sonra ne olacan merak ediyorsundur, bu merak, dayanlmaz, korkun bir eydir." "Merak deil o Nilgn!" dedim. "Dpedz kskanlk. Senden sonra eleneceklerini, mutlu olacaklarn, seni unutup gzel gzel yaayacaklarn, senin de bu zevklerden pay al mayacan dnrsn de bu yzden kskanrsn hepsi ni." "Hayr," dedi. "Merak edersin. Sen de insan lmden koruyan bu meraktan vazgeiyorsun, merak etmiyormu gibi yapyorsun abi." "Hayr!" dedim kzarak. "Yalnzca merak etmiyorum." "Niye etmiyormusun bakalm?" dedi tuhaf bir gvenle. "Biliyorum nk," dedim. "Hep ayn eyler: Ayn hikye." "Hi de yle deil." "yle yle," dedim. "Sen de inancn kaybetmemek iin renmek istemiyorsun." "Benimkisine inan denemez," dedi Nilgn. "Hem inan bile olsa bilmediim iin deil, bildiim iin inanyorum ben." "Ben bilmiyorum ite!" dedim.

Biraz sustuk. Sonra Nilgn, "Kitaplarda, arivde okuduun onca kelime nedir o zaman?" dedi. "Sen yalnzca bilmiyormu gibi davranmak istiyor sun." "Durup dururken niye yapaym bunu?" dedim ben. O zaman birden beni rahatlatan bir ey yapt: Daha derinde yatan nedeni artk aklayamayacaklarn drste teslim edenler gibi aresizlikle avularn iki yana at ve ben de tuhaf duyguya kapldm: zgrm ben. Ama nedense irendim de kendimdem. Bende sahte, ikiyzl bireyler varm da gizliyormuum gibi. yle dndm. nsan kendini bir dereceye kadar tanr, sonra ne kadar urarsa urasn bir noktaya gelip taklr ve karlksz bir gevezelie balar. Recep odaya girmiti. Birden ayaa kalktm, nereden aldm bil mediim bir gvenle: "Haydi, Nilgn!" dedim. "Hastaneye gtryorum seni." "fff!" dedi ocuk gibi. "stemiyorum." "Samalama! Eczac herif hakl. Ya bir kanama olursa?" "Kadnd eczac olan, erkek deil! Kanama filan da olaca yok." "Haydi Nilgn, uzatma!" "Hayr. imdi deil." Bylece, bir sonuca varmak iin deil de, sanki kelimeleri bo yere dvtrmek ve anlamlarn aresizliini birbirlerine vura vura iyice ortaya karmak iin konumaya baladk. Ben onu diyordum, o da tekini ve bana yle geliyordu ki, ben tekini de diyebilirdim, o da, bu sefer, berikini ve sonu olarak szler hibir eyi deitirmeden, burada, bizim kelime ve zaman tketmemizden baka bir eye yaramaz. Sonunda Nilgn'n uykusu geldi. Srtn yaslad divana iyice uzand ve gzlerini kaparken bana dedi ki: "Abi biraz tarihten szetsene bana!" "Nasl?" "Defteri oku." "Uyku sana iyi gelecek mi?"

Yatana uzanp kendini bir hikyeye zorlayan kk kz gibi huzurla glmsedi. Hikyelerin en sonunda bir ie ya rayacan dnerek sevinle kotum, yukar odama ktm, ama antamda tarih defterim yoktu. Soluk solua, ekme celere, dolaba, bavula baktm, sonra teki odalar aradm, Babaanne'nin odasna bile girdim, ama bulamadm lanet eyi. Dnnce, dn akamst Nilgn'le yamuru seyrettikten sonra, defteri sarholukla arabann arka koltuunda unutmu olabileceim aklma geldi, ama orada da yoktu. Odalarda yeniden aramak iin yukar karken Nilgn'n uyuduunu grdm, durdum, baktm: Yz zerine mor ve krmz boyalar srlm bir beyaz, donuk maske gibiydi. Ak duran aznn karanlk aral, insanda bekleyi ve rperti uyandran soyut heykel deliklerini andnyordu. Recep'in yaklatn grnce sululuk duyarak baheye ktm. Nilgn'n btn hafta oturup kitap okuduu ezlonga koca gvdemi yerletirdim, yle durdum. niversite koridorlarn, ehir trafiini, ksa kollu gm lekleri, nemli yaz scan, ar havada yenecek le ye meklerini, kelimeleri dndm. Evde, iyice kapatlm musluklardan su damlyordur, odalar toz ve kitap kokuyordur, metalik buzdolabnda plastik tadndaki bir margarin paras bembeyaz ve kaskat kesilmi, belirsiz bir zaman bekliyordur. Bo oda da, demek bo kalacak! ki imek, uyumak istedim. Sonra yle dndm: Aramzda en iyi olann bana geldi bu i! Sonra kalktm yeniden sessizce ieri girdim ve uyuyan yaral gvdeyi seyrettim. Recep geldi. "Hastaneye gtrn, onu Faruk Bey!" dedi. "Uyandrmayalm," dedim. "Uyandrmayalm m?" Omuzlarn silkip sallanarak mutfana indi. Ben de, yeniden gnee kp kmesin orada budala tavuklarla birlikte oturdum. ok sonra, Metin geldi, yeni uyanm, ama gzleri uykulu deil, ilgiliydi. Syledi: Nilgn anlatm! Nilgn'n anlattn bir de bana anlattrrken araya girip kendi de anlatt:

Dn gece onlara kaptrd oniki bin liray, arabann nasl bozulduunu, inanlmaz dedii yamuru. Oralarda, gecenin o saatinde, yapayalnz ne ii olduunu sorunca ben, bir an sustu, sonra tuhaf bir hareket yapt. O zaman ben: "Benim defterim vard," diye sordum. "Arabada unutmu olabilirim, grdn m? Kayp." "Grmedim!" Sonra arabay tamire gtrmek iin nasl altrdm sordu. Recep'le biraz ittikten sonra, hemen alverdiini syleyince, inanmad bana, koa koa gitti Recep'e sordu o da ayn eyi syleyince, bugn hakszla urayan Nilgn deil de asl kendisiymi gibi talihine svd. Sonra aklma gelmesin diye uratm eyi bana hatrlatt Metin. Polise gitmi mi kimse? Kimsenin gitmediini syledim ve Metin'in uyuukluktan tiksiniyormu gibi yzn ekittiini grdm, ama sonra yz sanki bizleri unuttu da daha derin baka bir acy hatrlad. Ben ieri gittim, uyandn grnce boubouna Nilgn'e hastaneden ve kanamadan szettim, grev duygusuyla kelimeyi kullanmadan lm hatrlattm, kor kusunu duymadan korkusunu duyurmak istedim ki, evet, gidelim desin, ama demedi. "imdi istemiyorum," dedi. "Yemekten sonra belki." Babaanne aa inmedii iin yemekte rahat rahat itim ve Recep'in herkese bulatrmak istedii sululuk duygusunu farketmiyormu gibi yaptm. Ama Metin, gene onlar anla trken, Recep'in hareketlerini grnce en ok Recep'in su luluk duyduunu dndm: Sanki sulu olduu iin mutsuz ve mutsuz olduu iin de suluydu. Ama tam byle deil. Sanki hepimiz dardaydk, bunu biliyorduk, ama iinde olmamz gereken ey nedir, bilmiyorduk. imdi kimbilir nerede olan O, Hasan'd, ieride olan, ama biz onu suluyorduk ve acyorduk sanki ona. Yemein sonunda u sinir bozucu dnce bile geldi aklma: Nilgn ona, "manyak-faist," demeseydi belki de byle olmazd bu. yice sarhotum her halde. Sonra, durup dururken, u grnt de aklma takld:

Gazetelerde okumutum, Boaz'da bir yerde, galiba Tarabya'da krkl bir belediye otobs, iindeki yolcularla birlikte bir geceyans denize dmt. Sanki, ben de, ite imdi, o otobsn iindeydim, denizin dibine dmtk, ama oto bsn i lmbalar hl yanyordu, herkes tella pencerelere bakyordu, ama lmn ieri dalan karanl ho ve rahat bir kadn gibi ekiciydi, bekliyorduk. Yemekten sonra, Nilgn'e bir kere daha hastaneyi sordum, gitmeyeceini syledi. Odama ktm, yatama yattm, Evliya elebi'yi atm. Okurken uyuyakalmm. Tam saat sonra, uyandmda yreim bir tuhaf atyordu. Bir trl dorulup yataktan kalkamyordum; sanki kolla rmdan bacaklarmdan beni yataa bastran bir grlmez fil zerime kmt. stesem gzlerimi bir kapamakla yeniden uykuya rahatlkla dalacak gibiydim, ama ryal, gzel uykuya direndim, kendimi zorlayarak kalktm. Odann ortasnda bir sre dikilip aptal aptal durdum, sonra yle mrldandm: Nedir zaman denilen ey? Nedir are diye beklediim? Saat bee geliyordu, aa indim. Nilgn de uyumu, uyanm, gene divana uzanm elindeki kitaba bakyordu. "Zaten hep byle hasta olmak isterdim," dedi. "Yatp gnl rahatlyla istediim kitab okuyabilmek iin." "Hasta deilsin sen," dedim. "Durumun ok daha ciddi. Kalk, seni hastaneye gtryorum." Kalkmad. Babalar ve Oullar' ikinci kere okuyordu. Ufak eylerle rahatsz edilmek istemeyen bir kitap kurdu gibi, beni nemsemeden, okumak istediini syledi. Bylece bir sre iin boubouna konuma frsat ele geirdim ve bu sefer kelimenin kendisini de kullanarak yreine lm korkusu salmak istedim, ama o glmsyor, bana yle eylerin geleceini hi sanmadn sylyordu: Kendini o kadar hrpalanm hissetmiyormu nk. Elindeki kitaba dnnce, ben, o iik, mosmor gzlerin, hl okuyabilmesine aarak orada dikilip kaldm.

Sonra yukar ktm ve odalarda bo bo gezinerek defterimi aradm, bulamadm. Defterime vebaya ilikin bireyler yazp yazmadm aklma takld. Baheye de defteri ararken in mitim, ama sanki unutmutum onu aradm. Sokaa ktmda da buna benzer bir duygu vard 'imde: Gezini yordum, ama tam amasz deildim sanki: Bir ey bulabile ceime galiba hl inanyordum. Sokaklarda, plajda dnk canllk yok. Kumlar slak, gne stmyor ve kirli ve renksiz Marmara ylece duruyor, kapanan soluk emsiyelerin lm hatrlatan bir aresizlii var: Kendi kendisi iin olamam bir uygarln, nereden, nasl geldiini bilmedii bir uzak kasrgann acmasz rzgryla yklp gidivermeye hazrlan gibi... Gnn scan, biten gne geri veren arabalar arasndan geerek mendirein bandaki kahveye kadar yrdm. Orada, eski bir mahalle arkadam grdm: Bym, evlenmi, yannda kars ocuu bile var; konutuk: Evet o umutsuz kelimelerle... Karsna, benim burann en eskilerinden olduumu sylediPazartesi akam Recep'e rastlamlar. Selma'y sorunca ay rldmz sylemedim. Sonra genlik maceralarmz ha trlatt: Hepsini unutmuum. Sandala binip sabaha kadar imiiz filan. Sonra teki arkadalardan kim var, syledi; neler yapyorlarm, anlatt. Annelerini grm: evket'le Orhan haftaya geleceklermi; evket evlenmi, Orhan roman yaz yormu. Sonra ocuum var m diye sordu bana. niversiteyi de sordu, lmlerden szetti, fsldamyordu, ama fsldarm gibi bir hali vard, ekledi: Sabah da burada bir kza saldrmlar, kimbilir neden dvmler onu. Kalabaln tam ortasnda olmu. Herkes seyretmi, kimse karmam; bizim insan larmz da artk karmamay, korkup yardm etmemeyi reniyormu. Sonra, stanbul'da grmek istediini syledi, cebinden bir kartvizit karp verdi. Kalkarken kartvizite baktm grnce anlatt: Tam fabrika saylmazm belki, bir atlyesi varm: Leenler, kovalar, sepetler yapyormu: Evet, tabii, plastikten.

Eve dnerken bakkala urayp bir kk ie rak aldm, Nilgn'e "hastane" dedikten sonra oturdum imeye baladm. Nilgn "Hayr, gitmeyeceim," demiti, Recep de duymutu, ama sonra gene de bana sulayarak bakmt. Belki de bu yzden bana meze hazrlamasn isteyemedim ondan. Gittim, her eyi kendim mutfakta hazrladm. Sonra kelimeler ve grntler aklmda rahat rahat kotursunlar diye oturup kendimi braktm. Yenilgi ve zaferin yalnzca birer kelime olduunu dndm; hangisine inanrsan o gelir seni sonunda bulur. Hani romanlarda yazarlar ya: Her eyin sona erdiini artk hissediyordum. Belki, Orhan'n romannda byle bir cmle vardr. Recep sofray kurarken yerimden kprdamadm, sulayc bakna aldr etmedim. Hava karardktan sonra Babaanneyi aaya indirdikleri zaman iemi gizledim. Sonra Metin, hibir eyden ekinmeden ieyi ortaya karp imeye balad. Babaanne de grmyormu gibiydi: Dua eder gibi, mrldanarak ikyet ediyordu. Sonra Recep onu yukar kartt. Biz susuyorduk. "Haydi, dnelim artk stanbul'a," dedi Metin, "imdi, hemen!" "Hani sen yaz ortasna kadar kalyordun?" dedi Nilgn. "Vazgetim," dedi. Biraz sustu. "Skldm, hemen dne lim." "Sevmiyor musun onlar?" dedi Nilgn. "Kimleri?" "Eski arkadalarn?" "Hemen gitmelisin sen, anlamyor musun Nilgn?" dedi Metin. "akas yok!" "Yarn gidiyoruz ya," dedi Nilgn. "Daha fazla katlanamam ben buraya," dedi Metin. "Sen kal istiyorsan burada Faruk. Ama bana arabann anahtarn ver, Nilgn' gtreyim." "Senin ehliyetin yok ki," dedi Nilgn. "Anlamyor musun abla, gitmen gerek," dedi Metin. "Bir ey olursa ne olacak? Bak, Faruk'un hibir ey yapaca yok.

Ben arabay kullanrm." "Sen de onun kadar sarhosun," dedi Nilgn. "Gitmek istemiyor musun?" dedi Metin. "Niye gitmek istemiyorsun?" "Bu akam buradayz," dedi Nilgn. Sustular. Uzun sren bir sessizlik oldu. Babaanne'yi yatrp aa inen Recep masay topluyordu. Metin'in dndn grdm. Sanki pis bir toz bulutunun iine girmiti de kaslarak soluunu tutuyordu. Sonra birden gevedi. "Ben deilim bu akam burada," dedi. Kalkt, sanki son bir umutla yukar kt. Biraz sonra salan taranm, elbiseleri deimi, aa indi, hibir ey sylemeden yrd gitti. Srd tra sonras losyonunun kokusunu bahe kapsna vardnda hl koklayabiliyorduk. "Ne oldu buna?" dedi Nilgn. Cevap olarak, biraz deitirerek, Fuzuli'den bir beyit okudum: "k oldu yine bir taze gl-i ra'nya" "Ki alr al ile her dem onu yz gavgaaya" Nilgn gld. Sustuk. Baka konuulacak ey kalmamt sanki. Bahede de olaanst bir sessizlik vard, yamur sonras sessizliinden daha derin, daha karanlk. irkin bir merakla Nilgn'n yzndeki maskeyi incelemeye baladm. Mor bir mrekkeple mhrler vurulmu gibiydi. Recep hl ieri gidip geliyordu. Tarihi dndm, kayp defterimi, baka eyleri. Dayanlacak gibi deildi. Ayaa kalkmm. "yi, peki, abi," dedi Nilgn. "Biraz yr sen, alrsn." Aklmda yoktu bu, ama yrdm. "Dikkat et kendine," dedi Nilgn arkamdan. "ok i tin." Bahe kapsndan karken karm dnyordum. Sonra biraz Fuzuli'yi dndm, Fuzuli'nin ac ekme isteini. Acaba divan airleri o iirleri bir rpda syleyiveriyorlar m, yoksa saatlerce kdn bana oturup izip dzelterek mi yazyorlar?

olsun diye dnyordum bunlar, eve abuk dneme yeceimi anlamtm. Sokaklarda pazar akamnn tenhal vard, kahveler gazinolar yar botu, aalara asl renkli lmbalarn bazlar belki de dnk frtnann iddetinden snmt. Kaldrm kelerindeki su birikintilerine girip kan bisikletlerin amurlu izleri asfaltn zerinde anlamsz eriler izmiti. Bisiklete bindiim yllar, genliimi, sonra gene karm, tarihi, hikyeleri, hastaneye gtrmem gereken Nilgn', Evliya elebi'yi dnerek taa otele kadar sallana sallana yrdm. Orada, sinir bozucu bir pleksiglas panoyu aydnlatan floresan lmbasnn czrtsyla birlikte o baya mzii duydum. Uzun bir sre kararszlk geirdim. Suu da istiyordum, safl da. Sorumluluk duymaya dkn he riflere ayordum, durup durup beni sust yakalamak isteyen bilincimden hi holanmyordum, ahlaklk sinirimi bozuyordu: Futbol malarnda kale arkasnda bekleyerek kalecileri sinirlendiren fotoraflar gibi! Hastaneye sabah gideriz, diye dndm sonunda. Dner kapdan otele girdim, koklaya koklaya mutfa bulan kpek gibi dinleye dinleye sessiz hallar ve garsonlar arasndan geerek merdivenlerden mziin kaynana indim, bir kapy atm: Masalara oturmular, kadnl erkekli sarho turistler, nlerinde ieler, balarnda fesler, baryorlar. Anladm: Yabanc turistlere Trkiye'deki son gecelerinde dzenlenen Dou gecelerinden biriydi. Geni bir ykseltide aalk bir orkestra metalik grltler karyordu. Bir garsona sorup, gbek dansnn henz balamadn rendikten sonra, arkalarnda bir masaya oturdum, ekine ekine rak iste dim. lk kadehi itikten az sonra, oynak ve yzeysel bir mzik balad, zil krtsn duyup tanynca baktm, yar karanln iinde gezinen k konisinin ucunda dalgalanan yank dansz etini grdm, titreyen parlak taklar gzm ald: Hzl hzl kprdandka, kndan ve memelerinden k fkryordu sanki. Heyecanlandm.

Ayaa kalkmm. Garson ikinci kadehi getirdi. Oturdum ve yalnz dansz deil, hepimiz oyun oynuyoruz, diye d ndm. Dansz, Dou'lu nesne kadn gibi grnmeyi oy nuyor, Dou'da son gecelerini geiren turistler de, onu istedii gibi gryorlard. Ik konisi masalar arasndan gezindike, Alman kadnlarn yzlerine bakyordum: akn deillerdi, ama belki de armak istiyorlar, glmsyorlard, bekle dikleri ey yava yava gerekleiyordu, dansze bakarken, kendilerinin "yle" olmadn dnyorlard; bu yzden huzur duyduklarn, kendilerini erkekleriyle bir hissettik lerini seziyordum; bizleri, hepimizi "yle" grdklerini de seziyordum; Allah kahretsin: Tpk hizmetisine hkme derken kocalaryla eit olduklarna inanan ev kadnlar gibi aalyorlard bizleri! Birden kendimi inanlmayacak kadar aalanm hissettim, canm bu irkin oyunu bozmak istedi, ama biliyorum bir ey yapacam yok; yenilginin ve akl karklnn tadn karyorum. Mzik sertleti, ykseltinin grlmeyen bir kesinde bir bateri, kendini pek de zorlamadan grltye hakim olunca dansz masalara kn dnd ve sinirli sinirli yelpazelenen bir elin telayla kaba etlerini sallad. Bunu yasak savar gibi yaptn hemen dnp bizlere saldrgan ve gururla gslerini evirmesinden anladm. Sonra k konisi yznde beklen medik bir zafer ve gven gsterince rahatladm. Evet, ite: O kadar kolay deildir bize boyun edirmek: Hl bireyler yapabiliyoruz, ayakta durabiliyoruz hl. te: Dansz onlara meydan okuyor imdi; arada bir yut kunan turist kadnlarn baklarn, o bilimsel gzlemcilii de boa karyor. Ba fesli turist erkeklerin ou zaten kendilerini koyvermiler: Bir nesne kadna ynelir gibi deiller artk, gevemiler, saygdeer bir kadn karsnda klr gibi kendilerini unutmular. Tuhaf bir mutluluk duydum: Danszn hantal, ama hareket dolu gvdesi beni heyecanlandrd. Hepimiz sanki bir uykudan

uyanyorduk. Terle parlayan gbein evresindeki yank ete bakarken her eye drt elle sarlabileceimi dndm, mrldandm: Hemen imdi eve dneyim, Nilgn' hastaneye gtreyim, sonra, ince eleyip sk dokumadan kendimi tarihe vereyim, gemi ve gerek hikyelere, kanl canl olaylara inanarak yapabilirim bunu, hemen, imdi yapabilirim. Sonra dansz, duyduu kmseyii aa vurmak isti yormu gibi onlar arasndan gzne kestirdiklerini ellerinden tutup ortaya karmaya balad; birlikte gbek atmaya zorluyor onlar, Allahm! Alman erkekleri nce kk beceriksiz hareketlerle kollarn yanlara ap ar ar kprdanyorlar, dostlarna utanan, ama elenceye de haklar olduuna inanan gzlerle bakyorlar, ama Allah kahretsin, oyun, oyun hepsi; bo yere inandrmaya alyorum kendimi. Az sonra dansz beklediim ve korktuum eye de giriince btn umutlarm bir kere daha kaybettiime karar verdim: Aralarnda en budala ve gnll gzkeni ustaca seip, soymaya balad. Arkadalarna glmseyerek beceriksizce gbek atan iman Alman, gmleini karrken artk daya namyorum, bam nme dyor. Btn bilincim ilinsin, gemiimden hibir iz kalmasn, gelecekten ve beklentile rimden de hibir iz kalmasn istiyorum. Aklmn kurgula rndan kurtulaym, aklmn dnda varolan bir dnyada zgrce gezineyim istiyorum, ama kendimi koyveremeyeceimi, her zaman iki kii olarak kalacam ve aklmn kurgular ve kuruntular iinde dne dne, lanet olsun, bu pis yerde, bu irkin mziin iinde uzun zaman oturacam biliyorum artk.

29
Vakit geceyarsn ok geti, ama hl tkrtlarn duyuyor ve meraklanyorum: Ne yapyorlar aada, uyuyup da sessiz geceyi neden bana brakmyorlar? Yatamdan kalktm pencereye yrdm ve aaya baktm: te, Recep'in hl baheye vuruyor: Neler yapyorsun orada cce? Korktum! Sinsidir: Bana bir bakar, her eyime dikkat ettiini, elimin, kolumun hareketini grp incelediini, o koca kafasnn iinde bireyler kurduunu anlarm. Sanki artk gecelerimi de bana zehir etmek istiyorlar, dncemi de kirletmek istiyorlar sanki: Aklma gelince korktum: Ben, kendi dncemin saf o cukluuna gmlp gnn kirinden annamayaym da, onun gibi aclar ekeyim diye Selhattin bir gece odama geldiydi: Dnnce, gene korktum, rperdim, dm sanki: lm kefettiini sylemiti. Bir daha dndm ve daha ok korkunca pencerenin karanlndan ekildim, baheye den glgem kayboldu, hzl hzl yatama dndm, yorganmn iine girdim, dndm: lmnden drt ay nceydi: Darda poyraz vard, pencere aralklar tyordu. Gece odama ekilmitim, yatama uzanmtm, ama Selhattin'in odasnda aa yukar yapan tkrts bir trl dinmedii iin, frtna ve duvara vuran pancur, ne tuhaf, tylerimi rperttii iin de, bir trl uyuyamyordum. Sonra yaklaan ayak seslerini duydum, korktum! Birden kapm alnca yreim azma geldi, d ndm: Yllardan beri ilk defa, gece odamda! Kapdan ieri girip, orada, eikte, Selhattin bir an dikildiydi: "Uyuyam yorum Fatma!" Sanki, sarho deildi, akam yemeinde ne

kadar itiini grmemitim sanki. Bir ey demedim. Sallanarak ieri girdi. Gzleri atele parlyordu: "Uyuyamyorum Fatma, nk korkun bir ey kefettim. Bu akam beni dinleyeceksin. rgn alp teki odaya gitmene de izin vermem. Korkun bir ey kefettim, birisine anlatmam gerek!" Cce aada Selhattin, seni dinlemeye de baylr, diye dndm, ama bir ey demedim, nk yz bir tuhaf olmutu ve birden fsldad: "lm kefettim Fatma, burada farknda deil kimse, lm, Dou'da ilk defa ben kefettim! imdi az nce, bu gece." Bir an durdu, sonra kefinden korkmu gibi oldu, ama sarho gibi konumuyordu da. "Dinle Fatma! Biliyorsun. 'O'yu tasarladmdan ne kadar ge de olsa bitirdim. '' harfini yazyorum imdi; lm maddesini yazmam gerekti, bili yorsun!" Biliyordum, nk kahvaltlarda ve le ve akam yemeklerinde baka bir ey sylemiyordu. "Fakat, bir trl yazamyordum, gnlerdir odamda aa yukar yryor ve niye yazamyorum, diye dnyordum. nk, teki maddeler gibi, bunu da, elbette, onlardan alacaktm; benim onlarn dnp yazdklarna ekleyecek bir eyim olamaz, diye dnyordum, ama bu maddeye neden bir trl ba layamadm anlayamyordum da..." Bir an gld. "Belki kendi lmm aklma geldii iin ansiklopedilerimi hl bitiremediim ve yetmiime yaklatm iin belki, yle mi diyorsun?" Ben bir ey demiyorum. "Hayr Fatma, yle deil, hl gencim ben, yapacaklarm bitirmedim henz! stelik, bu keiften sonra, inanlmayacak kadar gen ve diri hisse diyorum kendimi: Bu kefin nda yaplacak o kadar ok ey var ki, yz yl daha yaasam yetmez bana!" Birden bard: "Her ey, her ey, btn olaylar, hareketler, hayat yepyeni bir anlam kazand! Her eyi bambaka gryorum artk. Bir hafta odamda aa yukar yryp, tek kelime yazamadktan sonra, bu keif, iki saat nce aklmda birden parlayverdi. ki saat nce Dou'da ilk defa ben, Hilik korkusuna atm gzlerimi Fatma. Biliyorum, anlamyorsun, ama anlayacaksn beni dinle!" Anlamak istediim iin deil, baka bir ey yapa-

madiim iin dinliyordum ve o da odasndaym gibi aa yukar yryordu. "Bir haftadr odamda, aa yukan yrrken lm dnyordum ve onlarn, ansiklopedilerinde, ki taplarnda niye bu konuya, bu kadar ok yer verdiklerini merak ediyordum. Sanat eserlerini bir yana brakyorum, Bat'da, srf lm zerine yazlm binlerce kitap var. Bu kadar basit bir konuyu niye bytyorlar, diye dnyordum, niyetim bu konuyu ansiklopedimde ksack geitirmekti: yle yazacaktm: lm organizmann iflsdr! Byle, ksa bir tbbi giriten sonra, efsanelerdeki ve kutsal kitaplardaki lm dncelerini birer birer rtecek, bu kutsal kitaplarn, zaten birbirinden arma olduunu, bir kere daha keyifle gsterdikten sonra, bir de, eitli milletlerdeki cenaze tren ve geleneklerinin glnln gsterip kabaca zetleye cektim. i bu kadar ksa tutmay, belki ansiklopedimi bir an nce bitirmeye altm iin istiyordum, ama asl bu yzden deil: lmn ne olduunu iki saat ncesine kadar anlayamadm, sradan bir Doulu gibi davrandm iin bu konuyu nemsemiyormuum ben Fatma, iki saat nce anladm bunu: O kadar yldr farkna varamadm eyi, iki saat nce, gazetedeki llere bakarken grverdim. Korkun ey! Dinle! Almanlar, bu sefer Karkov'a saldrmlar, her neyse, bu nemli deil! ki saat nce, gazetedeki llere dalgn dalgn bakarken, Tbbiye'de, hastanelerde krk yl nce kadavralara bakarken duyduum korkusuzlukla bakarken, birden kafamda bir imek akt, dehetin taa kendisi, kafama inen bir balyoz gibiydi ve yle dndm: Hilik! Evet, Hilik! Hilik denen bir ey var ve bu zavall sava lleri, imdi, bu Hiliin dipdiri kuyusuna dp gittiler. Fatma, korkun bir duyguydu bu, imdi de hissediyorum; yle dndm: Allah ve cennet ve cehennem olmadna gre, lmden sonra yalnzca hibir ey var: Hilik, dediimiz ey var yalnzca. Bombo bir Hilik! imdi, senin de, hemen anlayacan sanmam. ki saat ncesine kadar, ben de bilmiyordum; ama Hilik denen eyi bir kere kefettikten sonra, anladm Fatma, dndke derinletirerek

anladm Hiliin ve lmn korkunluunu! Dou'da kimse farknda deil bunun. Bunun iin de yzyllardr, binyllardr srnyoruz biz, ama acele etmeyelim imdi, sana ar ar anlatacam; bu kefin ykn bu gece ben tek bama kaldramam!" Sabrsz hareketler yapyordu, eli kolu, genlik yllarndaki gibi oynuyordu. "nk bir anda, her eyin niye byle olduunu anladm: Biz niye byleyiz ve onlar niye yleler. Dou neden Dou ve Bat neden Bat anladm, yemin ederim anladm Fatma, he olur yalvaryorum, imdi dikkatle dinle beni, anlayacaksn." Sanki krk yldr dinlemediimi bilmiyormu gibi anlatt. lk yllardaki gibi, inan ve dikkatle, bir kk ocuu kandrmaya alan budala, ihtiyar retmenin tatl ve efkatli olmaya alan, ama yalnzca he yecanl ve gnahkr olabilen sesiyle anlatt: "imdi dikkatle dinle Fatma! Kzmaca yok tamam m? Allah yok diyoruz, ka kere syledim, nk varl deneyle kantlanamaz, o zaman, Tanr'nn varln temel alan btn dinler bo iirsel gevezeliklerdir. O zaman, bu gevezeliklerin anlatt Cennet ve Cehennem de tabii ki yoktur. Cennet ve Cehennem yoksa, o zaman, lmden sonra hayat da yoktur. Takip ediyorsun, deil mi Fatma? lmden sonra hayat yoksa, lenlerin hayat btnyle, geriye hibir ey kalmamacasna, lmle birlikte yok olur gider. Bu durumu, bir de, lnn bak asndan gzleyelim: lmden nce yaayan l, lmden sonra nerededir? Gvdesinden sz etmiyorum: Bir bilin, duygu, akl olarak nerededir imdi o? Hibir yerdedir: Yoktur, deil mi Fatma, olmayan ey iindedir, Hilik dediim eye g mlmtr; artk ne kimseyi grr, ne kimseye gzkr. imdi anlyor musun Fatma, Hilik dediim u eyin korkunlu unu? Dndke dehete kaplyorum: Yarabbi, ne tuhaf, ne rpertici dnce! Gzmn nne getirmeye alnca tylerim rperiyor! Sen de dn Fatma; yle bir ey dn ki, iinde hibir ey olmasn; ne ses, ne renk, ne koku, ne dokunu olsun iinde, hibir zellii olmayan ve bolukta da yeri olmayan bir ey dn Fatma: Gznn nne, havada

hibir ey kaplamayacak ve gzkmeyecek ve duyulmayacak bir ey getiremiyorsun deil mi? Yalnzca kr bir karanlk ki, ba ve sonu olmayan bir kr karanlk olduunun farknda bile deil! Bundan da karanlk lm denen ey, Hilik bunun da tesinde! Korkuyor musun Fatma? Cesetlerimiz, topran iren ve buz gibi sessizliinde rrken ve sava kurban larnn, iinde yumruum kadar delikler alm gvdeleri ve parampara olmu kafataslar ve topraa dalan beyinleri, akan gzleri ve kan iindeki yrtk azlar beton ykntlar arasnda kokarken, bilinleri, bilinlerimiz ah, Hiliin, bu basz sonsuz karanlna gmlyor; dipsiz bir uuruma ba st devrilip, sonsuza kadar srtst derken bandan geenlerin farknda olmayan bir kr gibi, hayr, bundan da te: Hibir ey gibi: Allah kahretsin, aklma geldike, dehete kaplyorum, lmek istemiyorum, lmek aklma gelince isyan etmek istiyorum, Yarabbi, ne asap bozucu bir ey, durmadan sonsuzluun karanlna gmlrken, bunun ba ve sonu olmayacan ve yalnzca karanln iinde, bir daha hi, hi, hi dar kmadan ve hibir ey de duyamadan kaybolup gideceini bilmek: Hepimiz Hilik'e batacaz Fatma, yokolu buramza kadar dolduracak bizi! Korkmuyor musun, iinden isyan etmek gelmiyor mu; korkman, korkuya mutlaka uyanman gerek, iinde, o ihtillci lm korkusu uyanmadan brakmam seni bu gece: Dinle: Dinle: Cennet yok, Cehennem yok, Allah yok, seni gzleyen ve kollayan ve cezalandran ve balayan hi kimse yok: lmden sonra, bu kimsesiz hilie iinden bir daha kamayacan bir karanlk denizinin dibine iner gibi ineceksin: Geri dn olmayan bir sessiz kimsesizlikte boulacaksn; cesedin souk toprakta rrken, kafatasn ve azn tpk bir saks gibi toprakla dolacak, etlerin kurumu gbre paralar gibi dklp dalacak, iskeletin, kmr taneleri gibi toz olacak ve sann son teline kadar seni eritip yok edecek iren bir batakla bir daha geri dnme umudunu aklna bile getirmeye hakkn olmadn bile bile girecek ve Hiliin acmasz, buz gibi amurunda yapayalnz

yok olup gideceksin, Fatma, anlyor musun?" Korktum! Bam yastmdan korkuyla kaldrdm ve odaya baktm. Eski dnya, imdiki-dnya: Ama, odam ve eyalarm uyuyor. Terlemiim. Birilerini grmek istedim, birileriyle konumak, dokunmak. Sonra aadaki tkrtlarn duydum ve meraklandm. Saat olmu. Hemen kalktm, pencereye kotum: Recep'in hl yanyor. Dndm: Sinsi cce, hizmetinin piidir! Souk k gecesini dndm korkuyla: Devrilen sandalyeleri, krlan camlar, tabaklar, iren aputlar, kan ve rperdim, sanki tellandm. Bastonum ne rede? Aldm ve yere vurdum, bir daha vurdum, seslendim. "Recep, Recep abuk yukar gel!" Odamdan kp, merdivenlerin bana gittim. "Recep, Recep, sana diyorum, neredesin?" Aa bakyorum; oradan gelen n iinde glgeler var, duvarda kprdanyor: Biliyorum oradasnz. Bir daha bardm ve sonunda bir glge grdm "Geliyorum Bykhanm, geliyorum," dedi ve glge k lrken kendi gzkt ccenin. "Ne var?" dedi. "Ne isti yorsunuz?" Yukar kmyor. "Sen niye yatmyorsun bu saatte?" dedim. "Ne yapyorsunuz aada?" "Hi," dedi. "Oturuyoruz." "Bu saatte?" dedim. "Yalan syleme, hemen anlarm. Ne anlatyorsun onlara?" "Bir ey anlatmyorum," dedi. "Neyiniz var gene sizin? Gene dnyor musunuz? Dnmeyin! Uyuyamyorsanz gazetenizi aln, dolabnz kartrn, elbiseleriniz yerli yerinde mi bakn, meyve yiyin, dnmeyin gene onlar!" "Sen bana karma!" dedim. "Onlar yukan ar, gelsinler." "Yalnzca Nilgn Hanm var," dedi. "Faruk Beyle Metin yoklar." "Yoklar m?" dedim. "ndir aaya, greceim. Ne anlattn onlara?"

"Ne anlatmam istiyorsunuz, Bykhanm, anlamyorum ki!" Sonunda merdivenleri kt. Bana gelecek sandm, odama girdi. "Kartrma odam!" dedim. "Ne yapyorsun?" Orada duruyor cce. Hemen arkasndan yetitim. Birden dnd, bana yaklat, kolumdan tuttu; ardm ama: Peki. Dokundu bana, beni yatama gtrd: Yatrd beni, scak yorganm rtt: Peki, kk bir kzm ben, susuzum, ben unuttum. Ben yatamda yatyordum, o kyordu. "eftalinizi bir srp brakmsnz," dedi. "En iyi eftaliler bunlar, beenmiyorsunuz. Kays karaym ister misiniz?" kt gitti: Ben yalnz kaldm: Ayn tavan stm rterken, ben ayn tabann stnde; srahinin iinde ayn su ve masada ayn bardak, fra, kolonya, tabak ve saat ayn dururken ben yatamda uzanyorum ve zaman denilen eyin ne tuhaf ol duunu dnyordum ki, rperdim: Anladm gene o gece Selhattin'in kefettii eyi dneceimi, korktum. Anla tyordu eytan: "Bu buluun bykln anlayabiliyor musun Fatma? Onlarla bizi ayran o grnmez snr izgisini kefettim bu gece! Hayr: Kyafetler, makineler, evler, mobilyalar, pey gamberler ve hkmetlerle fabrikalar ayrmyor Dou ile Bat'y. Bunlarn hepsi sonu: Onlar bizden, u kk basit gerek ayryor: Onlar, lm denilen dipsiz kuyunun, Hiliin farkna varmlar, bizimse haberimiz yok bu korkun ger ekten. Aradaki o inanlmayacak kadar byk farkn bu kadar kk, basit bir keiften kaynaklandn dnmek de cinlerimi bama karyor! Bin ylda koskoca Dou'dan byle bir eyi dnecek tek kii olsun nasl kmaz aklm almyor. Kaybedilen zamana ve hayata bakarsan ahmakln ve uyu ukluun ne boyutlara vardn artk sen de grebilirsin Fatma! Ama gene de, gelecee inanyorum, nk, basit fakat, atlmas o kadar yzyl alm olan o ilk adm attm ben; bu gece, ben, Selhattin Darvnolu, Dou'da lm kefettim!

Ne dediimin farknda msn? Bo bo bakyorsun! Tabii, nk ancak karanl bilen aydnl anlar, ancak Hilii bilen varolmak ne demektir bilir. lm dnyorum, demek ki varm! Hayr! O Doulu uyuuklar da ne yazk ki, varlar ve sen elindeki rg ilerin de varsnz, ama lmden hibirinizin haberi bile yok! O zaman, dorusu yle sy lemeli: lm dnyorum, o halde Bat'lym! Dou'dan kp gelmi ilk Bat'lym ben, Bat olmu ilk Dou! Anladn m Fatma?" Birden bard. "Hay Yarabbi, onlar gibisin, krsn sen!" Sonra, alamakl bir iniltiyle pencereye doru sallanarak iki adm att, bir an, ne tuhaf, pencerenin kanatlarn ap danya, frtnaya atlayacak ve kefinin cokusuyla kanat vurup biraz uacak sandm, o heyecanla, iki kol vuruluk uacak ve sonra gerei anlayarak dp aklarak lecek sandm, ama odann iinde durdu Selhattin ve kapal ve karanlk camlarn arkasndan sanki btn memleketi ve Dou dedii eyi grebiliyormu gibi nefret ve umutsuzlukla bakt: "Zavall krler! Uyuyorlar! Yataklarna girmiler; yorganlarna sa rlmlar, ahmaklklarnn huzur dolu uykusuna gmlmler ml ml uyuyorlar! Btn Dou uyuyor. Kleler! lm retip bu klelikten kurtaracam onlar. Ama nce seni kurtaracam, Fatma, dinle beni, anla ve lmden korktuunu syle!" Ve bylece, tpk, Allah yok, dedirtemeyeceini bile bile yalvard gibi gene yalvard ve korkuttu ve kelimelerle oynayarak beni kandrmak ve parmaklarm bkp kantlarn sayarak beni inandrmak istedi; inanmadm. Bkp sustuunda, karmdaki sandalyeye oturmu, bo bo masann zerine bakyordu ve pancur da hl duvara vuruyordu. Sonra birden, yanbamda duran saati grd ve sanki, bir akrep ya da ylan grm gibi korktu ve bard: "Yetimeliyiz onlara, yetimeliyiz! Daha abuk, daha abuk!" Saati ald, almam yatamn zerine frlatt ve bard: "Aramzda belki de bin yllk bir zaman var, ama yetiebiliriz Fatma, onlara yetieceiz, nk bizden gizli hibir eyleri kalmad artk, her eylerini rendik, en derin gerekleri nedir onu da biliyoruz! Bu

gerei, hemen bir risale bastrp reteceim bizim zavalllara. Ahmaklar! Bir hayadan olduunun farknda bile deiller daha; dndke tepem atyor. Hibir eyden kuku duymadan, yaadklan hayatn varlndan habersiz, dnyay kendilerine olaan bularak uslu ve memnun, huzurla yayorlar! Canlanna okuyacam onlarn! lm korkusuyla hepsini dize getire ceim! Kendilerini renecekler; kendilerinden korkmay ve tiksinmeyi renecekler! Sen hi hakkyla kendinden nefret edebilen bir Mslman grdn m, kendinden tiksinebilen bir Doulu tandn m hi? Kendilerinden hibir ey bekle mezler ki, kendilerini srden ayrmay bilmezler ki; yalnzca ne olduunu bilmedikleri bir aka boyun eerler ve baka trlsn isteyeni de sapk ya da deli sanrlar! Onlara yal nzlktan deil, lmden korkmay reteceim Fatma. O zaman yalnz kalmaya dayanabilecekler, o zaman yalnzln derin aclarn kalabaln budala huzuruna tercih edecekler! O zaman, kendilerini, dnyann merkezine yerletirmeleri gerektiini grecekler! Btn hayatlar boyunca ayn insan olmaktan artk gurur deil, utan duyacaklar o zaman; kendilerini sorguya ekecekler; hem de Allah'a deil de, gene kendilerine dayanarak sorguya ekecekler kendilerini! Btn bunlar olacak Fatma, binlerce yllk o mutlu ve huzurlu budala ryadan uyandracam onlan! Yreklerine, lm korkusunun boucu, ldrtc dehetini salacam! Bunu mutlaka yapa cam, gerekirse kafalarna sopa vura vura yapacam, yemin ederim!" Sonra, kendi fkesinden yorulmu gibi biraz sustu, soluk solua durdu; belki biraz utanyormu ve biraz da salaca korkudan kendi korkuyormu gibiydi ama, sonra gene balad. "Dinle Fatma: Bu korkuyu, kendiliinden duymuyorsan, mantnla kavrayp duyabilirsin. Yaadmz hayat, biz Doululara duyurmuyor bu deheti. O zaman, biz deheti, mantmzla renir, hem de daha iyi renir, onlar gibi olmay baarnz. Onlar gibi olmak iin bana kulak vermen ve mantn iletmen yeter. Dinle beni!" Ama dinlemiyordum artk. Beni gecenin kimsesizliine braksn da, ben gzel

uykunun sabahna dneyim diye bekliyordum. Aadan gelen tkrtlara aklm bir daha taklnca, bam yastmn scaklndan kaldrdm. Ccenin, sanki gvdemin iinde gezinir gibi, evin iinde gezindiini duyuyorum. Neler yapyorsun cce, ne anlatyorsun onlara? Sonra, bahe ka psnn arpldn duydum ve korktum ve baheden gelen ayak seslerini tandm: Metin! Bu saatlere kadar neredeydin? Mutfak kapsn tkrtadarak ieri girdiini duydum, ama yukarya kmad. Dndm: Aadalar, imdi hepsi aadalar ve cce onlara anlatyor. rperdim ve nerede benim bastonum, hepinizi sust yakalayaym dedim, ama yata mdan kalkmadm. Sonra ayak seslerinin merdivenleri ktn duydum ve rahatladm, ama sonra seslerin bir tuhaf olduunu anladm, sanki eytan imi odasna dnyor! Kapmn nnden kvrlp gideceine durdu ve kapm vu rulunca ben korkulu bir ryadan uyanr gibi haykrmak is tedim, ama barmadm. Metin odama girdi. "Naslsnz Babaanne?" dedi. Bir tuhaf! "yi misiniz?" Cevap vermedim, bakmyorum, "lyisinizdir Babaanne, sizin hibir eyiniz yoktur, size bir ey olmaz." Anladm: Sarho! Dedesi gibi! Gzlerimi yumdum. "Uyumayn Babaanne! Size bir ey syleyeceim!" Syleme! "Uyumayn imdi!" Uyuyorum ve yatamn yaklatn duyuyorum. "Bu khne evi ykalm Babaanne." Anlamtm. "Bu evi ykalm, yerine byk bir apartman yaptralm. Yap-sat yarsn bize verir. Hepimiz iin iyi olur. Siz hibir ey bilmiyorsunuz." Evet, bilmiyorum ben bir ey! "Hepimize para lazm Babaanne! Bu gidile, yaknda bu evin mutfak masraflar karlanama yacak!" Bizim mutfak, diye dnyorum ben: Kkken karanfil ve tarn kokard bizim mutfak. "Hibir ey yaplmazsa yaknda Recep'le burada a kalacaksnz. tekiler bu ile uramazlar Babaanne. Faruk, artk her gn sarho, Nilgn komnist, biliyor muydunuz?" Tarn kokusunu koklardm ve her eyi bilmezdim ve sevilmek iin her eyi bilmek ge rektiini de. "Cevap versenize bana! yiliiniz iin sizin!

Duymuyor musunuz beni?" Duymuyorum, nk burada deilim uykudaym ve hatrlyorum: Reel kaynatrdk, l i monata ierdik, erbet ierdik. "Cevap verin Babaanne, ne olur cevap verin bana!" Sonra kr Paa'nn kzlarna gi derdim: Merhaba Trkn, kran, Nign merhaba! "stemiyor musunuz? Bu dknt evde a ve soukta oturmak, gzel ve scak bir apartman dairesinde oturmaktan daha m iyi?" Yatamn kenarna geldi, pirin topuzlu somyam beni korkutmak iin sallyor. "Uyann Babaanne, an haydi gzlerinizi, cevap verin bana!" Amyorum ve sallanyorum: Sonra, onlara gitmek iin atl arabaya binince. Tiki-taka, tiki-taka. "Onlar, siz bu evi ykmak istemiyorsunuz sanyorlar! Oysa, onlarn da paraya ihtiyac var. Kars, Faruk'u neden brakt da gitti sanyorsunuz? Para iin! nsanlar, artk paradan baka bir ey dnmyorlar Babaanne!" Sallyor hl. Ti ki-taka, sallanrd araba. Atlann kuyruklar... "Babaanne cevap verin!.." Sinekleri kovalard. "Cevap vermezseniz sizi uyutmam!" Hatrladm, hatrladm, hatrladm. "Benim de paraya ihtiyacm var, hepsinden ok benim, anladnz m? nk ben..." Yatamn kenarna oturdu Allahm. "Onlar gibi azla yetinecek biri deilim. reniyorum bu ahmaklar lkesinden! Amerika'ya gideceim. Para gerek. Anlyor musunuz?" Azndan suratma vuran alkol kokusunu tik sinerek kokladm ve anladm. "imdi bana, evet, diyeceksiniz Babaanne siz de apartman istiyorsunuz, onlara syleriz. Evet deyin, Babaanne!" Demedim. "Niye demiyorsunuz? Anla rnza bal olduunuz iin mi?" Benim anlarm benim. "O apartman dairesine tarz btn eyay! Dolabnz, san dklarnz, diki makinenizi, tabaklarnz, tarz. Babaanne, siz de memnun olacaksnz, anlyor musunuz?" Anlyorum ne gzelmi o kimsesiz k geceleri: Gecenin sessizlii benimken, her ey kaskat kesilmi uzanrken! "Duvardaki, dedemin bu resmini de asarz. Odanz, bu odann ayns olur. Ne olur bir cevap verin!" Vermedim! "Ah Allahm, biri sarho ve uyuuk teki komnist ve bu da bunad diye ben..."

Duymadm! "...btn mrm, bu ahmaklar hapishanesinde geiremem, hayr!" Korktum ve souk elini omuzumun zerinde hissettim! Alamakl sesi yaklamt, alkoll soluuyla yalvaryordu, ben hatrlyordum: Cennet yok, Ce hennem yok, cesedin topran buz gibi karanlnda kimsesiz kalacak. Daha yalvanyordu. Gzlerin toprakla dolacak, kurtlar barsaklarn kemirecek, etlerin zlecek. "Babaanne yal varyorum!" Beyninin iinde karncalar koturacak, cier lerinde smklbcekler gezinecek, yreinin topranda solucanlar kaynaacak. Sonra birden durdu. "Annem, babam niye ld de siz yayorsunuz?" dedi. "Doru mu bu?" D ndm. Kandrmlar. Dndm: Cce aada anlatyor! Dndm, ama baka bir ey sylemedi. Alyordu, bir an, eli boazma gidiyor sandm! Kendi mezarm dndm. Yatama uzanm, hl alyordu. Tiksindim. Yatamdan kalkmak zor oldu, ama kalktm ve terliklerimi giydim ve bastonumu alp odadan ktm, merdiven bana gittim ve seslendim. "Recep, Recep, abuk gelin yukar!"

30
Nilgn'le aada oturuyorduk. Bykhanm'n seslendiini iitince hemen kalktm, merdivenleri koa koa ktm. B ykhanm odasnn kapsndayd. "Ko Recep!" diye bagnyordu. "Neler oluyor bu evde? Syle bana hemen!" "Hi," dedim nefes nefese. "Himi!" dedi. "Bu kudurdu. Bak!" Bastonunun ucuyla bir fare leini gsterir gibi tiksinerek odann iini gsterdi. eri girdim: Metin, Bykhanm'n yatana yzkoyun yatm, ba ilemeli yasta gmlm titriyor. "Beni ldryordu!" dedi Bykhanm. "Ne oluyor diyorum Recep, bu evde benden saklamayn." "Hi," dedim. "Yakr m Metin Bey, haydi kalkn." "Himi. Kim kandrd bunu? Beni imdi aa indirecek sin." "Peki," dedim. "Metin Bey biraz imi, Bykhanm! te o kadar. Gentir, ier, ama alk deilmi, ite grdnz. Babas da dedesi de byle deil miydi?" "Tamam," dedi. "Sus sen! Bunu sormadm!" "Haydi, Metin Bey!" dedim. "Gelin de yatanza yatraym sizi!" Sallanarak kalkt, odadan karken dedesinin duvardaki resmine bir tuhaf bakt. Sonra kendi odasna girince alar gibi, "Neden erken ld benim annemle babam?" dedi. "Sy lesene Recep neden?"

zerindekileri karsn da yatsn diye yardm ederken, "Allah," diye balamtm, birden itti beni. "Allahm! Aptal cce! Ben soyunurum merak etme." Ama soyunacana bavulundan bir ey ald. Odadan karken durdu, bir tuhaf, "Helaya gidiyorum!" dedi, gitti. Bykhanm sesleniyordu, gittim. "ndir beni aa Recep. Kendim greceim, ne yapyorlar aada." "Hibir ey yok Bykhanm," dedim. "Nilgn Hanm okuyor, Faruk Bey kt." "Bu saatte nereye gider? Ne anlattn onlara? Yalan syle me." "Sylemiyorum," dedim. "Gelin yatraym sizi." Odasna girdim. "Bu evde bireyler dnyor... Girme odama, kartrma!" dedi, peimden o da odasna girdi. "Haydi Bykhanm, yatn yatanza, sonra yoruluyor sunuz," diyordum ki, Metin'in seslendiini duydum, korktum. Hemen odadan ktm. Metin sallanarak yaklat ve birden, sarho gibi, "Bak," dedi. "Bak, ne oldu, Recep!" Bileinden szan kana sevgiyle ba kyordu. Kesilmi, ama derin deil, neredeyse bir izik. Sonra, birden sanki korkuyu hatrlad, beni, sradan eyleri, pi manl aklna getirdi. "Eczane bu saatte ak mdr?" dedi. "Aktr," dedim. "Ama nce pamuk vereyim size Metin Bey!" Hemen aa indim. Dolaptan pamuk karyordum. "Ne oluyor?" dedi Nilgn ban kitaptan kaldrmadan. "Hi!" dedi Metin. "Elimi kestim." Pamuu verdim, bastnrken Nilgn geldi bakt. "Elin deil, bileinmi," dedi. "Ama bir ey deil. Nasl becerdin bu nu?" "Bir ey deil mi?" dedi Metin. "Ne var Recep, bu dolapta?" dedi Nilgn.

"Bir ey deilmi!" dedi Metin. "Ama ben eczaneye gidi yorum." "Ivr zvr kkhanm," dedim. "Babamn, dedemin eskileri yok mu hi?" dedi Nilgn. "Ne yazyordu onlar?" Bir an dndm ve sonra birden: "Allah'n olmadn" deyiverdim. Nilgn gld ve yz gzel oldu. "Nereden biliyorsun?" dedi. "Sana sylyorlar myd?" Bir ey demedim. Dolab kapadm. Bykhanm'n ses lendiini iitince yukar ktm, onu yeniden yatana yatrdm ve aada hibir ey olmadn syledim. Srahideki suyu deitirmemi istedi. Temiz suyu karp aa indiim zaman Nilgn gene okuyordu. Sonra mutfakta tkrtlar duydum. Faruk Bey mutfak kapsnn dndayd, nedense aamyordu. Ben atm. "Kilitli deil ki," dedim. "Btn klar yakmsnz," dedi. Yzme youn bir rak buhar fledi. "Ne oldu?" "Sizi bekliyoruz Faruk Bey," dedim. "Benim yzmden!" dedi. "Ah, benim yzmden. Keke taksiyle gitseydiniz. Ben ise gbek dans seyrediyordum." "Nilgn Hanm diyorsanz, bir eyi yok onun," dedim. "Yok mu? Bilmiyorum," dedi, ama arm gibiydi. "yi, deil mi?" "yi. eri girmeyecek misiniz?" Girdi. Sonra dnd, karanla bakt, bahe kapsnn tesindeki soluk lmbaya, orada bir yere, son defa gidip gelmek istiyormu gibi. Sonra, buzdolabn at, ieyi ald. Birden, elindeki ienin arlyla dengesini kaybetmi gibi, geri geri iki adm att, sandalyeme ylarak kt. Tknefesler gibi nefes nefeseydi. "Yazk ediyorsunuz kendinize Faruk Bey," dedim. "Kimse bu kadar imez." ok sonra, "Biliyorum," dedi. Baka bir ey de sylemedi.

Sevgili bebeini kucanda tutan bir kk kz ocuu gibi iesine sarlm oturuyordu. "Size bir orba yapaym m?" dedim. "Et suyum var." "Yap," dedi, biraz daha oturdu, sonra sallanarak gitti. orbalarn gtrdmde Metin de gelmiti. Bileine ince bir bant yaptrmlar. "Eczac seni sordu abla!" dedi. "Hastaneye gitmediini renince ard." "Evet," dedi Faruk. "Hl ge kalm deiliz. Yetiiriz:" "Neler diyorsun," dedi Nilgn. "Bir ey olaca yok ki." "Ben gbek dans seyrettim,"dedi Faruk. "Balan fesli ahmak turistlerle birlikte." "Nasld?" dedi Nilgn neeyle, "Defterim nerede acaba?" dedi sonra Faruk. "Hi olmazsa defterden, tarihten bireyler karabilirdim." "Uyuuklar... Sizin yznzden," diyordu Metin. "stanbul'a m dnmek istiyorsun sen Metin?" dedi Faruk. "stanbul da ayn lem!" "kiniz de sarhosunuz. Arabay kimse kullanamaz," dedi Nilgn. Metin bard: "Ben kullanrm!" "Hayr, bu akam, burada, karde karde oturacaz," dedi Nilgn. "Hepsi hikye!" dedi Faruk Bey. Biraz sustu, sonra ekledi: "Hibir nedeni olmayan hikyeler..." "Hayr! Her seferinde syleyeceim. Bir nedeni var bun larn:" "Akolsun! Gerekten de bkmadan sylyorsun." "Susun, yeter artk!" dedi Metin. "Bir Bat'l ailenin ocuklar olarak dogsaydk acaba nasl olurduk?" dedi Faruk. "Mesel bir Fransz ailesinin ocuklar olsaydk bizler! Metin sevinir miydi acaba?" "Hayr," dedi Nilgn. "O Amerika'y istiyor." "yle mi Metin?" "t! Susun!" dedi Metin. "Uyuyacam."

"Metin Bey orada uyumayn," dedim ben. "trs nz." "Sen karma." "Size de orba getireyim mi?" "Aaah Recep!" dedi Faruk Bey. "Ah, Recep ah!" "Getir!" dedi Metin. Mutfaa indim, ona da hazrladm. Yukar kardm zaman Faruk Bey de teki divana uzanmt. Tavan seyrederek Nilgn'le konuuyor, glyorlard. Metin de elindeki plaa bakyordu. "Ne gzel!" dedi Nilgn. "Yatakhane arkadal gibi." "Yukar kp yatmayacak msnz?" diyordum ki ben, Bykhanm'n seslendiini duydum. Yukar ktm. Bykhanm' yattrp yatana yatrmam ok srd. Aa inmek istiyordu, eftali verdim. Kapsn ekip aa indiimde Faruk Bey szmt; derinden gelen ve ok ekmi ihtiyarlar hatrlatan tuhaf bir hrlt koyuveri yordu. "Saat ka?" diye fsldad Nilgn. " buuk oldu," dedim. "Siz de mi burada uyuyacaks nz?" "Evet." Yukar ktm. Odalarn teker teker dolatm, yatak r tlerini alp aa indirdim. Nilgn teekkr etti, Faruk Beyi de rtmtm. "Ben istemem," dedi Metin. Televizyon seyreder gibi dalgn dalgn elindeki plan kapana bakyordu. Yaklanca grdm. Sabahki plakm. "Iklar sndr," dedi. Nilgn bir ey sylemedii iin gittim tavandan sarkan plak ampul sndrdm, ama gene de grebiliyordum onlar. nk darda yanan lmbann i pancurlarn arasndan ieri giriyordu ve sanki Faruk Bey'in her eyden vazgemi horultusunu gstermek ve bir keden, bir para da olsa k szarken ve dnya zifiri karanlk deilken, insann korkmamas gerektiini bana hatrlatmak iin orada yatan

karde gvdenin zerine vuruyordu. Sonra dardan deil, yakndan bir yerden gelen bir austosbceinin kesik ve kararl crcrlarn duydum. Korkmak istiyordum da korkamyordum sanki, nk arada bir birinden birinin hafife kprdandn gryordum ve ayn odada kardein uykusu, karanln ve huzurlu, aresiz horultunun yorgan sizi rterken gzel olmal diye dnyordum. Uykuda bile, nk, yalnz deilsin, souk k gecesinde, byle uyursan bile, tek bana rpererek uyuyor olmazsn! Sanki yukarda odada, ya da bitiik odada senin tkrtlarn dinleyen ve seni bekleyen bir anne veya baba veya ikisi de varm da bunu dnrken huzurlu uykunun kutynde kaybolmusun gibi. O zaman aklma geldi ve nedense imdi rperdiine inandm Hasan' dndm. Neden yaptn? Neden yaptn? Dndm ve daha ok dnp hafif hafif kprdanan canl gvdelerini seyre derek hikyeleri, yeniden yeniden kendime anlatarak biraz orada oturaym diyordum, hayr biraz deil, sabaha kadar oturaym, korkaym, korkunun scak yreine yataym, di yordum ki Nilgn'n sesi, "Recep, sen hl orada msn?" dedi. "Efendim, kkhanm." "Niye yatmadn?" "Yatyordum." "Hadi git yat Recep. Benim bir eyim yok." Gittim, st iip biraz yourt yedikten sonra yattm, ama hemen uyuyamadm. Yatamda dnerek, onlarn, orada, yukarda, karde, ayn odada, birlikte uyuduklarn d ndm, sonra aklma lmek geldi, sonra lmeden nce Selhattin Bey. Ah, olum ne yazk ki senin ve smail'in eitiminle ilgilenemedim, demiti. Kye gtrp baba diye sizlere gsterdikleri o aptal herif cannza okumu sizin, tabii bu biraz da benim kabahatim, Fatma'nn sizi oraya yollamasna gz yumdum, demiti, zayf davrandm, ama Fatma'y g cendirmek istemedim, bilim iin gerekli masraflarm hl Fatma karlyor, sizin yediiniz ekmek de onundur, ektiiniz

eziyet de, demiti, zldm kydeki o aptallarn sizin aklnz korkularla kirelendirmi olmalardr. Ama ne yazk ki, sizi artk eitip, kendi kendine akl yrtp karar verecek birer zgr insan olarak yetitiremem, ok ge, yalnzca aa ya iken eildii iin deil, benim bir ayam ukurda olduu iin de ok ge; nk bir kiiyi, iki kiiyi aydnlatp kur tarmakla yetinemem artk, karanln mahzenlerinde yryen milyonlarca zavall Mslman var, benim kitabmn n bekleyen milyonlarca uyuturulmu zavall kle! Oysa vakit, ah, ne az! Allahasmarladk benim zavall, sessiz evldm, bari sana son bir nasihat edeyim, dinle beni Recep: Geni ve zgr ol, kendine ve yalnzca kendi aklna inan anlyor musun? Ben susmu, bam sallam dnmtm: Keli meler! Kopar cennetin aacndan bilginin elmasn Recep, korkma kopar, o zaman belki aclar iinde kvranacaksn, ama zgr olacaksn ve herkes zgr olduu zaman asl cenneti, gerek cenneti bu dnyada kuracaksn nk, o zaman hibir eyden korkmayacaksn. Kelimeler, diye dnyordum ben kelimeler, havaya yaylr yaylmaz yok olan birtakm sesler, kelimeler... Uyudum kelimeleri dnerek. Gn doduktan ok sonra, pencereme vurulunca uyandm. IsmaiPmi. Hemen kapy atm. Birbirimize sanki su ve korkuyla baktk. Sonra alamakl bir sesle: "Hasan hi buraya gelmedi deil mi abi?" dedi. "Hayr," dedim. "Gir ieri is mail." Mutfaa girdi, bir ey krmaktan ekiniyormu gib,i durdu. Biraz sustuk. Sonra da sanki bu sefer ekinmedi ve "Niye yapm Recep, duydun mu?" dedi. Bir ey demedim, ieri gittim, pijamam kardm, gmleimi pantolonumu giyerken ierden sylediklerini iittim, "Her istediini yaptm," diyordu, kendi kendine konuur gibi. "Berbere rak girmek istemiyordu. Peki, diyordum, oku. Ama okumuyordu da. Onlarla geziyormu, rendim, grenler var, sylediler, taa Pendik'e gidiyormu, esnaftan zorla para topluyorlarm!" Sonra biraz sustu. Alayacak sandm, ama ben mutfaa dndmde alamyordu. ekine ekine, "Ne diyorlar?"

dedi. "Yukardakiler. Kkhanm nasl?" "Dn akam, iyiyim diyordu, imdi uyuyor," dedim. "Ama hastaneye gtrmediler. Hastaneye gtrmeleri gerekirdi." smail sevinir gibi oldu. "Belki de hastaneye gidecek kadar bile deildir," dedi. "Belki de o kadar vurmamtr." Ben, biraz sustum, sonra! "Ben grdm smail," dedim. "Vururken grdm nasl vurduunu!" Sanki kendi yapm gibi utand, kk sandalyeme kt alayacak sandm, oturdu. Biraz sonra, yukardan gelen tkrty duyunca, ayn suyunu koydum ve Bykhanm'a ktm. "Gnaydn," dedim. "Kahvaltnz aada m edeceksiniz, burada m?" Pancurunu atm. "Burada," dedi. "ar onlar greceim." "Hepsi uyuyor," dedim, ama aa inerken Nilgn'n uyanm olduunu grdm. "Naslsn?" Krmzlar giymi. "ok iyiyim Recep," dedi. "Hibir eyim yok." Ama yz yle demiyordu: "Tek gz btnyle kapanm, kabuk balayan yaralar da galiba daha imi ve morarmt. "Doru hastaneye gideceksiniz!" dedim. "Agbim uyand m?" dedi. Aa indim. smail hl braktm gibi oturuyordu. Ben ay demledim. Biraz sonra, smail: "Dn eve jandarma geldi," dedi. "Saklamayn dediler. Ben niye onu saklayaym, dedim, devletten nce cezasn ben vereceim," dedim. "Sustu, bir ey sylemem iin bekledi, sylemeyince gene alayacak gibi oldu, ama alamad. "Ne diyorlar?" dedi. Cevap alamaynca sigara yakt. "Nerede bulurum onu?" Ben, kzartmak iin ekmek kesiyordum. "Arkadalar var, kahveye gidiyormu," dedi. "Onlara uyduu iin byle yapmtr. Hibir ey bilmiyor k i ! " Bana baktn hissettim. Ekmeimi kesiyordum. Gene syledi, "Hibir ey bilmiyor k i ! " Ekmeklerimi kestim. Yukar ktmda Faruk Bey de uyanmt. Nilgn neeyle dinliyordu.

"Bylece kendimi tarih meleinin kollarnda buldum!" diyordu Faruk Bey "Beni ana bir teyze gibi sanp sarmalamt, ite, imdi, sana, tarihin srrn vereceim, diyordu." Nilgn kkrdad, Faruk devam etti. "Ne rya ama! Korktum, uyandm, ama uyanmak deildi o. Uyanmak istiyorsun, ama uykunun uurumuna dyorsun. Bak u buru buru ey, cebimden kt!" "Aaaa," dedi Nilgn. "Fes!" "Fes, ya! Dn gece gbek dans seyrederken turistler ta kyorlard. Bilmiyorum ben ne yapmm. Demin cebimden kt. Cebime nasl sm?" "Kahvaltlarnz hemen vereyim mi?" dedim ben. "Evet Recep," dediler. nk tccar kalabalna ve trafiine kalmadan stanbul'a dnmek istiyorlarm. Mutfaa indim, ekmeklerj atee koydum, yumurta kaynattm, kahvaltlklar karyordum, smail, "Belki sen biliyorsundur," dedi. "Burada oturup du ruyorsun, ama her eyden daha ok haberin oluyor senin Recep!" Biraz dndm. "Senin kadar biliyorum, smail!" dedim. Sonra sigara ierken grdm syledim. smail kandrlm gibi bakt, akn. Sonra, umutla, "Nereye gi decek," dedi. "Bir yerden, bir gn kar gelir. Her gn neler oluyor, ka kii lyor, bunu unuturlar." Biraz sustu, sonra, "Unuturlar m abi?" dedi. ay doldurup nne koydum. "Sen unutur musun smail?" dedim. Yukar ktm. "Uyandlar Bykhanm," dedim. "Sizi de aada bekli yorlar. Haydi inin aaya da, son bir kere birlikte kahvalt edin onlarla." "ar onlar!" dedi. "Anlatacaklarm var. Senin yalanlanna kanmalarn istemiyorum." Bir ey demeden aaya indim. Sofray kuruyordum, Metin de uyanm. Faruk'la Nilgn glyorlar, Metin sessiz oturuyor. Mutfaa inince smail, "Hasan iki gecedir eve uramyordu," dedi. "Bilmiyor muydun?" Dikkatle bakt bana.

"Bilmiyorum," dedim. "Yamurlu gece de yok muydu?" "Yoktu," dedi. "Dam akyordu, etraf seller gtryordu. Btn gece oturduk, bekledik, gelmedi." "Yamur balaynca bir yere girmi kalmtr," dedim. Daha dikkatle bakt. "Buraya gelmedi mi?" dedi. "Hi gelmedi, smail!" dedim, ama sonra dndm, aklma ak kalan ocak geldi. ay, ekmekleri, yumurtalar yukar karttm. Aklma geldi. "St ister misiniz Nilgn Hanm?" "stemem," dedi. Keke, Nilgn'e sormadan st kaynatp gtrp nne koyaydm. Mutfaa indim, "Haydi smail," dedim. "ayn isene." nne kahvaltlk koydum, ekmek kestim. "Sen syledin mi Recep?" dedi. Cevap bile vermedim, utand biraz, sanki zr dilemek iin sessizce yemeye balad. Bykha nm'n tepsisini yukar karttm. "Niye gelmiyorlar yukar?" dedi Bykhanm. "Sylemedin mi onlar ardm?" "Syledim Bykhanm... imdi kahvaltlarn ediyorlar. Gitmeden nce, tabii ki, gelip elinizi pecekler:" Birden, kurnaz bir abuklukla ban yastktan kaldrd. "Ne anlattn sen onlara dn gece?" dedi. "Hemen syle, yalan istemem!" "Ne anlatmam istiyorsunuz, anlamyorum k i ! " Cevap vermedi. Tiksinmeye balamt. Tepsisini braktm, aa indim. "Bari defterimi bulabilseydim," dedi Faruk Bey. "En son nerede grmtn?" "Arabada. Sonra Metin ald arabay, ama grmemi." "Grmedin mi?" dedi Nilgn. Birlikte Metin'e baktlar, ama o cevap bile vermedi. Dayak yemi bir ocuk gibi yenilgiyle oturuyordu: Dayak yemi, ama alamasna bile izin verilmemi bir ocuk, elinde ekmek var, ama sanki onun ekmek olduunu bile bilmiyor da, uzun bir sre bo bo bakyor, sonra bunak bir ihtiyar gibi, kendini zorlaya zorlaya hatrlyor bunun zerine ya ve reel srp

bir zamanlar yedii ekmek dilimiyle ayn ey olduunu ve sanki o geip gitmi olan, gzel zamanlar hatrlamak iin birden umutla ekmei srd ve yeniden balamak iin, bir an heyecanland sanki, ama sonra, zafer umudunu unuttu, azndaki lokmay da unuttu ve enelerinin arasnda bir aklta tutar gibi, ylece kprdamadan durdu. Ben, bakyor dnyordum. "Metin, sana sylyoruz!" diye bard Nilgn. "Grmedim defterinizi!" Aa indim, smail bir sigara daha yakm. Brakt ek meklerle ben de kahvaltya oturdum. smail'le bir ey ko numuyorduk, ak kapdan dar, baheye serelerin ge zindii topraa bakyorduk. eriye, aresiz ellerimize gne vuruyordu. Sonra alayacan sandm iin, bir ey diyeyim dedim. "Piyango ne zaman ekiliyor smail?" "Dn akam ekildi!" Sonra bir uzun brt duyduk: Nevzat'n moto sikleti geti, gitti. "Ben kalkaym artk," dedi smail. "Otur," dedim. "Nereye? Bunlar gidince konuuruz." Oturdu. Ben yukar ktm. Faruk Bey, kahvaltsn bitirmi sigara iiyordu. "Babaanneyi artk ho grrsn Recep!" dedi. "Biz seni, arada bir ararz. Yaz sonuna kadar da, bir kere daha geliriz mutlaka." "Bekliyoruz." "Allah korusun, bir ey olursa, hemen telefon edersin. Bir ihtiyacn olursa da... Ama, sen telefona alamadn deil mi?" "nce, hastaneye gidiyorsunuz deil mi?" dedim. "Ama hemen kalkmayn. Size birer ay daha vereyim:" "Peki." Aa indim. aylarn koyup gtrdm. Nilgn'le Faruk balamlard. "Sana, iskambil destesi kuramndan sz etmi miydim?" diyordu Faruk. "Etmitin," dedi Nilgn. "Kafan bir cevize benzettiini, onu oradan koparp, krp iine bakacak olann tarihin

kurtlarn, kvrmlarn arasnda greceini de sylemitin. Ben de sana, hepsinin sama olduunu sylemitim. Ama, elenceli de buluyorum bu hikyelerini." "Doru. Elenceli, sama hikyelerdir hepsi." "Yok, deil," dedi Nilgn. "Bouna gelmedi bunlar benim bama." "Savalar, yamalar, cinayetler, paalar, rza gemeler..." "Hibiri bouna deil." "Dolandrclar, veba salgnlar, tccarlar, kavgalar: Ha yat..." "Hepsinin bir nedeni olduunu sen de biliyorsun." "Biliyor muyum?" dedi Faruk. Sustu sonra, i ekti. "E lenceli, sama hikyeler, ah!" "Midem bulanyor," dedi Nilgn. "Gidelim artk," dedi Metin. "Niye kalmyorsun sen burada Metin?" dedi Faruk. "Denize girerdin. Ne yapacaksn stanbul'da?" "Sizler uyuuk olduunuz iin kazanamadm paray kazanmam gerek!" dedi Metin. "Saati 250 liraya teyzemlerde, btn yaz ders vereceim. Oldu mu?" "Korktum ben senden!" dedi Faruk. Ben mutfaa indim. Nilgn'n midesi iin ne iyi gelir diye dnyordum. smail birden ayaa kalkt. "Ben gidiyorum," dedi. "Hasan dner dolar, sonunda eve gelir deil mi Recep?" Dndm. "Gelir!" dedim. "Nereye gidecek, gelir, ama otursana sen smail!" Oturmad. "Ne diyorlar onlar yukarda?" dedi. "kp zr dileyim mi?" ardm birden, dndm. "Otur smail, gitme," diyordum ki yukardan gelen o sesi duyduk. Tavana vuruyor, Bykhanm'n bastonu. Hatrladn m? Bir an durup bamz kaldrp baktk yukan. Sonra smail oturdu. Baston birka kere vurdu, smail'in kafasna vurur gibi. Sonra o soluk, clz, ama hibir zaman bkmayan ihtiyar sesi duyduk. "Recep, Recep, ne oluyor aada?" Yukar ktm.

"Bir ey olduu yok Bykhanm," dedim, odasna girdim yatrdm. imdi, yukar geleceklerini syledim. Bavullarn, aaya, arabaya indireyim mi diye dnyordum. Sonunda Nilgn'n bavulunu aldm, ar ar indirdim. ndirirken Nilgn'n, niye indirdin Recep, diyeceini dndm, ama ierdeki divanda uzandn grr grmez midesinin bulandgn unuttuumu anladm. Unutmak hi istemeyip de unuttuum bir ey gibiydi: nk, ayn anda, kustuunu grmtm. Ben elimde bavul, durmutum ve Metin'le Faruk akn akn bakyorlard: Birden Nilgn, hi ses karmadan ban yana evirmiti: Azndan kanlar grnce nedense aklma yumurtalar geldi. Nilgn kusarken, ben, midesine iyi gelecek eyi aramak iin tella koa koa mutfaa indim. Bu sabah st vermediim iin, diye dnyordum, aptal gibi, benim yzmden. Ama st de almadm. Bireyler diyen s mail'e aptal aptal baktm. Sonra hatrlayarak kotum. Yeniden yukarya ktmda Nilgn lmt. Onlar sylememitiler ldn, grnce anladm, ama kimseye de sylemedim lm szn. Yeil yzne, karanlk, rahat azna, dinlenen bir gen kzn az ve yzym ve onu yormakla dn cesizlik etmiiz gibi sulu sulu baktk. On dakika sonra, Metin'in arabayla getirdii Kemal Beyin eczac kars syledi lm szn. Beyin kanamasndanm. Gene de, belki kalkp yrr diye, uzun bir sre umutla baktk Nilgn'e.

31
Boya kutusunu zerinden kaldrp sessizce biraz bekledim ki, aptal kirpi, o kk ve sama burnunu dikenlerin iinden karsn da ben biraz eleneyim. Ama karmad. Akl bana geliyor galiba. Biraz daha bekledikten sonra, skldm ve dikenlerinin birinden dikkatle tutup aptal kirpiyi havaya kaldrdm. Cann yanyor mu imdi senin ha? Birden braknca, kt diye yere dt, devrildi. Ne zavall eymi bu aptal kirpi, acdm sana, senden tiksindim, bktm. Saat yedibuuk olmu, btn bir gndr burada saklan yorum; alt saattir geceyars bulduum bu kirpiyle oyala nyorum. Eskiden ne oktu bu kirpiler, buralarda, aada, bizim orada, geceleri baheye girerler, hr hr annemle seslerinden hemen anlardk, karanlkta gzne bir kibrit aknca arr durur aptal! stne bir kova koyar, sabaha kadar esir edersin. Hepsi gitti onlarn, bir tek bu kald: En son akn kirpi, bktm senden. Sigaram yakarken canm tututurmak istedi, yalnz kirpiyi deil, btn buralar, kiraz bahelerini, son zeytin aalarn hepsini. Hepinize iyi bir allahasmarladk olurdu, ama demez diye dndm. Ayamla kirpiyi yzst evirdim, ne yaparsanz yapn artk. Azmda, alm unutturan sigara gidiyorum imdi ben. eylerimi toplayaym dedim, iinde yedi tane kalm sigara paketim, iki tane tarak, kibrit, boya kutusunu braktm aptal kirpinin yanna ama, Faruk Beyin tarih defterini aldm ba kalm, bir ie yaramasa bile elinde defter olan birinden daha az kukulanacaklar iin; tabii nemseyip peime dmlerse. Gitmeden nce, son bir defa bakaym dedim, buraya, bademle

incir aalan arasndaki bu benim eski yerime, kkken de gelirdim, evden skldm, hepsinden skldm zamanlar. Son bir kere baktm ve gidiyorum. Kei yolunu getikten sonra, bu sefer de, uzaktan gzken bizim eve ve aa mahalleye de son bir kere bakaym dedim. Peki baba, allahasmarladk, o gn gelip ben zaferle buraya dndm zaman, zaten gazetelerde de, kimbilir, okumu olursun, o zaman anlarsn bana ne kadar yanl davrandn; ben basit bir berber olacak biri deilim. Allahasmarladk anne, zaten belki nce seni o pinti piyangocudan kurtaracam. Sonra, o gnahkr evlerin zengin ve anlamsz duvarlarna, damlanna baktm; sizin ev buradan gzkmez Nilgn, polise oktan haber verdiniz deil mi, imdilik allahasmarladk. Mezarlkta durmadm, yalnz yolumu rastlantyla oradan geirdim ve geerken teki talar okuyormuum gibi dalgn dalgn okudum: Gl ve Doan ve Selhattin Darvnoglu diye yazyordu, ruhlarna Fatiha. Okudum ve nedense kendimi ok yalnz, sulu ve aresiz hissedip alamaktan korkarak hzl hzl yrdm. Biri grr, tanr, ukalann tekidir, haberi falan vardr diye, pazartesi sabah birbirlerini kazklamak iin stanbul'a ya ranlarn asfaltndan inmedim, bahelere ve tarlalara girdim. Kirazlara ve vinelere dadanan kargalar, ben yaklatka, aalarn iinden sulu sulu fkrp kayorlar. Atatrk'n bile bir zaman kardeiyle karga kovaladn sen biliyor muydun baba? Dn geceyans, btn cesaretimi toplayp gidip bakmtm bizim eve, pencereden ieri: Btn lmbalar ya nyordu ve kimse, sndr gnah, demiyordu ve babam ban ellerinin arasna alm artk alyor mu, syleniyor mu, uzaktan belli olmuyordu. O zaman, demek birileri ona haber vermi diye dnmtm, belki de jandarma gelmitir. Babamn o hali gene gzmn nnde canlannca acdm ona, neredeyse sululuk bile duyacam. Aa mahallenin orada, gelip geenlere bakan, kim ne yapyor ve kimdir merakl bir yn isiz gsz serseri

topland iin ben oradan gemedim. Metin'in nceki gece arabasyla kald yerden, asfalttan ayrldm, bahelerden doru aaya indim. Tren yoluna inince, br istasyona doru Ziraat Okulu boyunca yrdm. Babama kalsayd ve giri snavlarnda bize retilmeyen eyleri sormasalard, bu Ziraat Okulu bizim eve yakn diye beni buraya vereceklerdi ve ben gelecek yl diplomal bir bahvan kacaktm. Diplomas olunca, babam, bahvan deil memurdur der, evet, memurdur nk kravat var, ama bana kalrsa, yalnzca kravat takan bir bahvan. Bunlar yazn da ders grr. Bakarsn birazdan zil alar, haydi hocann etei dibine ko ki domatesin ekirdei olduunu sana laboratuvarda gstersin. Sivilceli abazanlar, zavalllar! Zaten bunlan grdke, o kz karma kt iin, ben ok memnun oluyorum: Eer, btn bunlar bama getirmeseydi o kz, belki de ben de, hayatta kravatl bir bahvan olmaya, ya da dkkn kendinin bir berber olmaya raz olurdum. Tabii berber raklndan ustala geebilmek iin, on yl yalnzca babamn deil, artk berberin de az kokusunu ekeceksin. Beklersiniz! Kablo fabrikasnn orada iiler var, sanki tren geerken, araba gemesin diye yaplm ve onun gibi krmz beyaza boyanm iner kalkar kapnn nnde bekleiyorlar, ama oradan deil, ieriye yandaki kk kapdan uslu uslu giri yorlar ve beki kulbesinin orada ellerindeki kartlar bir yere sokup karrlarken, bekiler, iilere gardiyan gibi bakyor. Fabrikann da her taraf dikenli telle evrili. Evet, fabrika denilen yer, modern bir hapishanedir aslnda ve makinelerin keyfi olsun diye, sabah sekizden akam bee kadar zavall kleler mr tketir. Babam, bana da bir torpil bulabilse, hemen artk okumayacama karar verir, beni bu iiler arasna katard ve btn mrm bu hapishanede makine banda geireceimi dndke, olumun hayat kurtuldu diye sevinirdi. Buras da, fabrika denilen hapishanenin deposu, bizimkiler bo varillerin zerine komnistleri ne yapacaklann yazmlar.

Sonra, fabrikann iskelesindeki bir gemiden vincin kaldrd bir yk seyrettim. Ne kadar byk bir yk! Havada kprdan ne tuhaf! imdi bu gemi, ykn boalttktan sonra kimbilir nerelere gider! Durup biraz daha gemiyi seyrettim, ama sonra, kardan gelen iileri grnce beni isiz gsz ve aylak sanmalarn istemedim. Bir torpil bulup i sahibi oldular diye bunlar, imdi kendilerini benden stn san masnlar. Yanlarndan geerken baktm: Pek bir farkmz da yok; benden biraz daha bykler ve elbiseleri temiz. Lastik ayakkablarmn amuru olmasa isiz gsz olduum an lalmaz bile. Buradaki bu emeyi unutmuum. nce gzelce bir su itim, a karnma kt geldi, ama gene iyi. Sonra ayaklarmn a murunu sildim. ksn lanet yerin bu kzl amuru ayakla rmdan, ksn gemiin iren kiri derken ben, biri geldi. "Dur da bir su iivereyim hemerim!" dedi. ekildim. i olmal. Bu scakta, zerinde ceketi var. kard, dikkatle katlad kenara koydu. Sonra, su ieceine, smkrmeye balad. Uyank olursan demek, hem bir i bulursun, hem de bakasnn srasn kapabilmek iin, smkrmenin ad su imek olur. Bunun orta diplomas var mdr acaba? Ceketinin cebinde czdan var, gzkyor. Hl smkryordu, kzmm, birden, ceketinin cebinden cz dann aldm ve hemen arka cebime koydum bile. Bakmyordu, grmedi, nk hl smkryor. Biraz sonra, bana ayp olmasn diye, yalancktan su iiyordu ki, "Haydi, hemerim, yeter," dedim. "Benim de iim var." ekildi. Sonra, "Sagol!" dedi nefes nefese. Ceketini ald, giydi, farketmedi. Ben, sakin sakin lastik ayakkablarm ykarken fabrikaya doru gitti. Arkasndan bakmadm bile. Lastiklerimin amurunu iyice temizlediim zaman gzden kaybolmutu. Ben de hzl hzl br yne yrdm, istasyona doru. Scaktan crcrlar balad. Arkamdan bir tren geldi, iinde pazartesi sabah ie yetienler, hepsi balk istifi dizilmi, bana bakarak geip gittiler. Bunu kardm, br treni bek-

leyeceim. stasyonun betonuna ktm ve herkes gibi, bir ii olan biri gibi, elimde defter, dalgn dalgn yrrken iki jandarmaya bakmadm bile. Doru oradaki bfeye gittim. " kaarl tost!" dedim... Vitrine bir el uzand ve nce dar sarkan kaarlar ek meklerin iine soktu. Kaarn dar tarp vitrine koyarlar ki, sen tostun ii de kaar dolu san! Hepiniz uyanksnz ve kendinizi benden daha uyank sandnz iin adam olduk zannediyorsunuz. yi de, ya ben sizin sandnz o enayi deilsem, ya ben sizden de uyanksam, ya da btn oyun larnz boa karrsam. Aklma geldi. "Bir jiletle bir de uhu ver," dedim ve karp bfenin mermeri stne 100 lira braktm. Parann style birlikte bfecinin verdiklerini alp gittim. Jandarmalara gene bakmadm. Bu istasyonlarda helalar be tonun ucundadr. erisi le gibi kokuyordu. Kapy ierden mandalladktan sonra, arka cebimden czdan kardm, baktm bizim uyank iinin bir 1000 lira, iki tane 500'lk ve bozukluklarla birlikte iki bin yz yirmi be liras varm. Czdann teki gznde de tahmin ettiim gibi bir kimlik buldum. Sosyal Sigortalar kartym. Ad brahim, soyad ener, baba ad Fevzi, ana ad Kamer, Trabzon, Srmene filan. Peki. Hepsini birka kere okudum ve ezberledim. Sonra cebimden renci kartm kardm, duvara dayadm, kendi resmimi jiletle dikkatle kestim, kardm. Trnamn kenaryla da resmimin arkasndaki kartonu syrdm. Sonra, brahim e ner'in resmini sigorta kartndan kardm, uhuyla, yerine kendi resmimi yaptrnca, ben imdi brahim ener oldum. Bu kadar kolaym. brahim ener'in sigorta kartn czdanma koydum, czdanm da cebime. Sonra heladan ktm ve bfeye gittim. Tostlarm hazrm. Bir gndr mideme kirazla, ham bahe domatesinden baka bir ey girmedii iin keyifle yedim. Bir tane de ayran itim ve baka ne yiyeyim diye baktm, cebimde

para ok. Biskviler var, ikolatalar var, ama bir ey been medim. Sonra, bir tost daha istedim, iyi piir dedim, bfeci bir ey demedi. Omuzum bfenin tezghna dayal, istasyona hafif yan dnmm, ben ok rahatm, hibir eyi dert et miyorum. Yalnz bir ara dndm, eme ynne doru baktm, demiryolundan gelen kimse var m diye, yoktu. Kendini akll sanyordu bizim uyank ii, ama czdannn yrtldnn hl farknda deil. Belki de farketmitir de alann ben ol duunu aklna getirmiyordur. Bfeci tostumu verince bir de gazete istedim. "Hrriyet." Aldm, gittim, oraya bir bank koymular, kimseye aldr madan oturdum, tostumu yiyor okuyorum. nce, dn ka kii ldrldne baktm. Kars'ta, zmir'de, Antalya'da, Ankara Balgat'ta... stanbul'u atlayp sona braktm. Bizden 12, onlardan 16 kii gitmi. Sonra Istanbul'dakilere baktm yok, zmit'in ad bile yok. Sonra, heyecanla, asl korktuum yere baktm, hzl hzl okudum, ama yaralananlar arasnda da Nilgn Darvnolu yoktu. Sonra hepsini bir daha okudum, yok, evet. Belki de bu gazetede yok diye dndm, aklma geldi, gittim bir Milliyet aldm. Onda da, yaralananlar arasnda yoktu. Zaten yaralananlarn adn yazyorlar ama, yaralayan kim yazmyorlar pek. nemli deil, adm gaze telerde grmeye merakl olsaydm, ya orospu olurdum ben ya da futbolcu. Sonra gazeteleri dalgn dalgn katladm, ieri girdim, gieye yrdm, biliyorum hemen nereye gideceimi. "Bir skdar," dedim. "skdar'a tren gitmez!" dedi ukala bileti. "Son durak Haydarpaa." "Biliyoruz, biliyoruz!" dedim. "Haydarpaa ver" Gene vermedi. Allah beln versin senin. Bu sefer de, "Tam m, renci mi?" dedi. "renci deilim artk!" dedim. "Benim adm brahim ener."

"Bana ne senin adndan!" dedi, ama suratm grnce korktu galiba, sustu, bileti verdi. Kafam bozuldu. Kimseden korkmam ben. Dar ktm, baktm demiryolunun ucundan ne gelen var ne giden. Demin oturduum banka baka uyanklar oturmular. Gidip kal draym, burada demin ben oturuyordum diyeyim, diye dndm, ama imdi demez, bakarsn, bir anda tren bekleyen btn kalabalk hep birlik olup, sana kar kar. Oturulacak baka bir yer var m diye aranrken birden ben ok korktum: Jandarmalar bana bakyor. "Hemerim, saat var m?" dedi jandarmalardan biri. "Benim mi?" dedim. "Var benim saatim." "Ka?" "Saat mi? Sekizi be geiyor," dedim. Bir ey demediler, aralarnda konuarak gittiler. Ben de yoluma devam ettim, ama nereye gideceim? Neyse orada bo bir bank varm, gittim oturdum. Sonra sabah ilerine giden insanlarn yapt gibi ben de sigaram yakp gazetemi atm ve dalgn dalgn okuyorum. Memleket haberlerini bitirdikten sonra, kars, ocuklar ve sorumluluklar olan nemli adamlarn dikkatiyle d haberleri de okudum; Brejnev ve Carter Trkiye'yi blmek zere gizlice anlamlarsa, her eyi yapabilirler diye dndm. Sonra, Papa'y da Trkiye'ye onlar yollam olabilir, diyordum ki, yanbama biri oturunca korktum ben. Gazetemi indirmeden yan gzle baktm ona. Kocaman, bumburuuk elleri var, kaln parmaklar var, benimkinden eski pantolonunun zerinde yorgun duruyor. Suratna da baktm, anladm: almaktan posas km zavall, ihtiyar ii. Acdm. Birka yl sonra lmezsen, emekli olursan o btn hayatn da bo yere geip gitmi olur, ama oral deil o, hi ikyeti gzkmyor, yolun br tarafnda bekleyenlere bo bo bakyor, neredeyse neeli. O zaman, acaba aklnda bir ey mi var, diye dndm, belki de onlarla anlamtr, hepsi, istasyonda bekleyen herkes belki oyun ediyordur bana. r-

perdim. Ama, ihtiyar ii birden yle bir esnedi ki, ahman teki olduunu anladm. Ne korkuyorum ben, onlar korksunlar benden. Aklma gelince rahatladm. O zaman, ona her eyi anlatabileceim geldi aklma, belki bir yerlerden babam bile tanyordur, ok gezer benim babam, evet, ben o topal piyangocunun oluyum, imdi artk stanbul'a gidiyorum, skdar'a; Nilgn' ve bizim ocuklar ve beni ne sandklarn bile anlatabilirim, ama bak, elimdeki gazete imdilik yazmyor, biliyor musun, bazan bana yle geliyor ki, btn bunlar, bizlere oyun etmek isteyen birileri yznden oluyor, ama yle bir ey yapacam ki bir gn ben, o oyunu da boa karacam, evet, imdi, o yapacam eyin ne ol duunu bilmiyorum, ama hepinizi ok artacam bili yorum, anlyor musun? Elimdeki bu gazete de yazacak o zaman, tren bekleyen ve her sabah gittikleri bir ileri olduu iin mutluluk duyan, dnyadan habersiz bu aptallar da an layacaklar o zaman, biraz aracaklar, hatta korkacaklar benden ve demek biz bilmiyormuuz diye dnecekler, dernek bounaym hepsi, farknda deilmiiz demek. O gn gelince, yalnz gazeteler deil televizyonlar da sz edecekler benden, anlayacaklar, anlayacaksnz hepiniz. Dalmm. Tren geliyormu, acele etmeden elimdeki gazeteyi katladm, rahat rahat ayaa kalktm. Sonra Faruk'un elyazsyla dolu tarih defterine bir baktm, biraz okudum! Sama! Tarih kleler iindir, hikyeler uyuuklar iin, masallar budala ocuklar iin, aptallar, zavalllar, korkaklar iin tarih! Defteri yrtmadm bile. Bankn yanndaki p tenekesinin dibine atverdim. Sonra yaptklar eyleri, yaptklarn dnmeyen insanlar gibi, herkes gibi, sigaram umursamadan yere attm, ayamla izmariti de sizler gibi dnmeden ezdim. Vagonlarn kaplar ald: Vagonun iinden bana bakan yzlerce kafa: Sabah ie gidiyorlar, akam iten dnyorlar, sabah ie gi diyorlar, akam iten dnyorlar, sabah ie gidiyorlar, akam iten dnyorlar, zavalllar, bilmiyorlar, bilmiyorlar! re necekler! reteceim, ama imdi deil; imdi, peki, ben de

bir ileri olan ve sabah ilerine giden sizler gibi, hepiniz gibi bakn, kalabalk trene biniyorum, aranza giriyorum. Vagonun ii kpr kpr insan scaklyla nemli ve scack! Korkun benden, korkun artk!

32
Yatama yatm bekliyordum. stanbul'a dnmeden elimi pecekler diye, biraz sonra, elimi perken benimle konu acaklar ve beni dinleyecekler diye bam yastma dm bekliyordum ki, ben birden ardm: Alt kattan gelen btn grltler birden bak gibi kesildi! Odalardan odalara geen ayak seslerini duymuyorum, kaplar kapayp pencereleri aan tkrtlar duymuyorum, merdivenlerde, tavanlarda yanklanan konumalar hi duymuyorum ve korkuyorum. Yataktan kalktm, bastonumu aldm ve birka kere yere vurdum, ama sinsi cce vurdumduymazdr. Birka kere daha bastonumu yere vurduktan sonra belki brlerinden utanr da duymazlktan gelemez diye odamdan ar ar ktm, merdivenin banda durdum ve gene baladm: "Recep, Recep, abuk yukar gel." Aada hi ses yok. "Recep, Recep, sana diyorum." Ne tuhaf ve korkutucu eymi u sessizlik. abuk abuk odama dndm, bacaklarm yordu, pencereye gittim, pancurlar ittim, aa baktm: Bahede biri tell tell arabaya kouyor, tandm, Metin'mi, arabaya bindi ve beni, Allahm karmakark dncelerle brakt gitti. Pencereden aa bakarak kt dncelere dalmm korkuyla, ama ok srmedi, nk az sonra Metin, gittii hzla geri geldi ve beni artt: Arabadan Metinle birlikte bir de kadn kt ve birlikte ieri girdiler: Elindeki antay ve uzun earbn grnce ta ndm o kadn ben: Eczac hanm, hasta olduumu syledikleri zamanlar, elinde daha ok bir erkein eline yakacak o koca

antasyla gelirdi ve kendini bana sevdirmek ve zehirli inesini gvdeme rahat rahat saplayabilmek iin glmseyerek dil dkerdi: Fatma Hanm, baknz ateiniz var, yreinizi bo yere yoruyorsunuz, bir penisilin inesi yapaym size, rahat edeceksiniz, niye ekmiyorsunuz, siz bir doktor karsnz, bakn burada herkes sizin iyiliinizi istiyor. En ok da bu szden phelenirdim ve sonunda, ben biraz alaynca beni kendi ateimle rahat brakp defolup giderlerdi ve o zaman ben dnrdm: Dncelerini zehirleyemedikleri iin gvdeni zehirlemek istiyorlar Fatma, dikkat et. Dikkat ediyorum, korkuyla bekliyorum. Ama bir ey olmad. Beklediim ayak sesleri merdivenleri kmyor, aadan gelen sessizlik bozulmuyor. Biraz daha bekledikten sonra mutfak kapsnn nnde tkrtlar duydum ve gene pencereme kotum. Eczac kadn elinde anta, bu sefer tek bana d nyor: Gzel kadnn bahede tuhaf bir yry var, gen ve canl; seyretmeye dalmm ki, meraklandrd beni: Bahe kapsna birka adm kalmken birden durdu, elindeki antay yere brak ve iinden aceleyle bir ey kard, byk bir mendil ve mendile burnunu silerek alamaya balad. Birden acdm o gzel kadna, syle, ne yaptlar sana, anlat bana, ama birden toparland ve mendilini son defa gzlerine dedirdikten sonra antasn gene eline ald ve gitti. Bahe kapsndan karken dnp bir an eve bakt, ama grmedi beni. Ben merakla penceremde durdum ve dikildim. Sonra meraka dayanamaz olunca fkelendim onlara, gidin artk, gidin, kn benim dncemden, yalnz brakn beni! Ama hl gelmi yorlar ve hl aada t yok. Yatama yrdm. Merak etme Fatma, birazdan gene balarlar o irkin grltye, birazdan, arsz nee, tkrtlar balar gene. Yatama girdim, dndm: Birazdan gelecekler, grltl grltl merdivenleri ktktan sonra, Faruk, Nilgn, Metin odama girecekler birazdan ve elime eilecekler ve o zaman ben, huzur, fke ve kskanlkla dneceim: Ne tuhafm elime eilen kafann salar! Gidiyoruz biz Babaanne, gidiyoruz biz diyecekler o zaman,

ama yaknda gene geleceiz. Babaanne, sizi iyi grdk, iyisiniz kendinize daha da dikkat edin, bizi merak etmeyin, gidiyoruz. Sonra bir sessizlik olacak ve bir an bana dikkatle baktklarn greceim: Dikkatle, severek, acyarak ve tuhaf bir neeyle de. O zaman lmm dndklerini ve o dndkleri lm bana yaktrdklarn anlayacam ve kendimi onlara acndrmaktan korktuum iin belki bir aka bile yapmaya alacam o zaman ben ve Recep'e anlay gsterin Babaanne, deyip beni fkelendirmemilerse yapacam da belki o akay: Bu bastonun tadn biliyor musunuz siz, diyeceim belki, ksa pantolonlarnz niye giymediniz, diyeceim belki ve ku laklarnzdan tutup imdi duvara ivilerim sizi, diyeceim ve belki de, ama biliyorum, biraz olsun glmsetmeyecek bu szler onlar, yalnzca ezberledikleri ayn ruhsuz ve sama ayrl szlerini hatrlamalarna yol aacak ve biraz sustuktan sonra soracaklar: "Biz gidiyoruz Babaanne, sizin iin stanbul'a kime selm gtrelim istersiniz?" Diyecekler ve birden ben bu soruyu hi beklemiyormuum gibi arp heyecanlanacam. Sonra stanbul'u dneceim, yetmi yl nce stanbul'da braktklarm, ama ah ne yazk, aldanmayacam, nk biliyorum: Selhattin'in ansiklo pedisine yazd ve istedii gibi orada gnaha grtlanza kadar batp oturduunuzu biliyorum. Ama bazan merakla nrm. Souk k gecelerinde hatrladklarm ve ccenin iyi yakamad soba iimi iyi stamamsa, ben, bir an onlarn arasnda bile olmak isterim, iyi aydnlatlm scak ve neeli bir odada olmak ister, hayale dalarm ama, hayr, istemiyorum ben gnah! O scak ve aydnlk odann neesini aklmdan bir trl karamazsam, sonunda, k gecesinin ortasnda, yatamdan kalkar, dolabm aar, bo makaralarn altndan ve mcevher kutusunun yanndan ve diki makinemin krk ineleriyle elektrik faturalarnn durduu kutudan karr bakarm: Ah ne yazk, hepiniz ldnz, arkanzdan btn dnyaya duyurdular, ben de gazetelerden kesip sakladm,

bakn bakn lm ilnlarnza: Vefat: Semiha Esen, eker Fabrikalar daresi Umum Mdrlerinden merhum Halit Cemil Beyin kzlar, Vefat: dare meclisi yemizmi, sevsinler, Mrvvet Hanmefendi, stelik en aptal da buydu; Vefat: eski zenginlerden merhum Adnan Beyin biricik kz Nihal abla, tabii hatrladm, bak bir ttn tccaryla evlenmisin, ocuun, maallah onbir de torunun olmu, ama sen aslnda Behll' severdin, ama o da, ahlksz Bihter'i severdi, dnme Fatma, bak bir tane daha ve bu en sonuncusu, on yl oluyor galiba, Vefat: Evkaf Nazr ve Paris sefiri merhum kr Paa'nn kz ve merhume Trkn ile kran'n kzkardeleri, Nign Ik Hanmefendi, aah Nign abla, senin de hakkn rahmetine kavutuunu okur, bylece elimde lm ilnlar souk odann ortasnda yle dururken ben stanbul'da tandk kimsenin kalmadn anlarm ve sonra dnrm: Hepiniz Selhattin'in yeryzne insin diye yalvarp yakardg ve an siklopedisine yazd cehennemin iine girdiniz, hepiniz stanbul'un irkin gnahlarna battnz ve ldnz ve beton apartmanlar, fabrika bacalan, plastik kokulan ve lm borulan arasna gmldnz, ne korkun! Bunu dnnce tuhaf bir korkunun huzurunu duyanm ve souk k gecesinde canm yorganmn scakln istedii iin yatama dnerim ve dncelerim beni yorduu iin uyumak, unutmak isterim: stanbul'da selm syleyeceim kimse yokmu, evet. Gelsinler de, sorsunlar da, bu sefer anp heyecanlanmadan bu cevab hemen yaptrvereyim diye bekliyorum, ama hl aada t yok. Yatamdan kalktm, masann zerindeki saate baktm, sabahn onu olmu! Nerede kaldlar? Gittim pen cereden bam uzattm: Metin'in hemen oraya brakt araba olduu yerde duruyor, sonra aklma geldi: Mutfak kapsnn orada haftalardr kprdamadan duran austosbceginin crcrlarn da duymuyorum artk: Sessizlikten korkuyorum! Sonra, az nce gelen eczac kadn biraz dndm, ama onu hibir eye balayamadm ve aklma gene ccenin anlatt geldi, onlan bana toplamtr ve fsldayarak suu ve gnah

anlatyordun Hemen odamdan ktm, merdivenlerin bana gittim ve bastonumu yere vurarak seslendim. "Recep, Recep, hemen yukar gel." Ama nedense bu sefer biliyordum gelmeyeceini, bastonumu boubouna yere vurduumu ve ihtiyar sesimi boubouna zorladm biliyordum, ama bir daha seslendim ve seslenirken tuhaf bir duyguya kapldm, rperdim: Sanki bana haber vermeden ve bir daha geri dnmemecesine hepsi kp git miler de ben de evde yapayalnz kalmm! Biraz korktum ve unutmak iin yeniden aa seslendim, ama bu sefer o tuhaf duyguya daha da ok kapldm. Sanki dnyada hi kimse kalmam, ne bir insan, ne bir ku, ne de arsz bir kpek, crcrlaryla bana sca ve zaman hatrlatacak bir bcek bile yok sanki: Zaman durmu ve bir tek ben kalmm ve ite dehete kaplan umutsuz sesim bir daha bo yere, bo yere aaya sesleniyor ve bastonum aresizlikle yere, yere vuruyor ve kimse sanki duymuyor beni: Yalnzca terkedilmi koltuklar, sandalyeler, stleri ar ar toz tutan masalar, kapal kaplar, kendi kendilerine trdayan, umutsuz eyalar; lmn senin Selhattin! Allahm, korktum ve dncemin de eyalar gibi kaskat kesilip, bir buz paras gibi renksiz kokusuz kala can ve sonsuza kadar burada hibir ey duymadan di kileceimi sandm. Sonra birden aklma geldi, aa inip zaman ve hareketi bulmak istedim ve kendimi zorlayarak merdivenden drt basamak aa indim, ama bam dnnce gzm korktu: Daha onbe basamak var, inemezsin Fatma, dersin! Basaman zerinde tella, ama ar ar geri dndm ve yukar karken, srtm rpertici sessizlie dnmken, neelenmek ve unutmak istedim: imdi gelir elini perler Fatma, korkma. Odamn kapsna vardmda korkmuyordum, ama neeyi de bulamyordum: Selhattin duvardaki resminden bana beni korkutmak iin bakyordu, ama hibir ey duymuyordum, sanki kokuyu da, sy da, tad da, dokunuu da kaybetmitim artk. Sonra yedi kk adm daha attm, yatama vardm,

kenarna oturdum ve daha sonra kendimi braknca gvdem somyann arkalna yasland ve yerdeki halya bakarak dncemin boluunu ve tekrarn grdm ve skldm: Ben ve bo dnce hl boluun iinde ylece duruyorum. Sonra yataa iyice uzandm ve bam yasta derken vakit tamam m diye dndm, geliyorlar m, elimi pmek iin kapdan giriyorlar m; allahasmarladk Babaanne, allahasmarladk Babaanne, hazr msn? Merdivenlerde bir ses ve aada hl tkrt yoktu ve meraklanmaktan korktuum iin hazr ol madm dndm, beklemem gerektiini, tpk sessiz kimsesiz k gecelerinde yaptm gibi zaman dilim dilim bir portakal gibi blmem gerektiini dndm ve yorganm stme ekip bekledim. Byle beklerken bir dncenin gelip taklacan biliyorum. Hangisi? i dna karlm bir eldiven gibi bilincim kendi iini bana gstersin istiyorum: Demek sen buymusun Fatma, diyeyim sonunda, dnn biimi aynaya vurmu da tersyz olmu gibiymi iim! araym, unutaym, meraklanaym: Gelip gelip seyrettikleri, akam yemei iin merdivenden aa indirdikleri ve biraz sonra elini pecekleri eyse benim dm, iim hangisi diye bazan ben meraklanrm. Tp tp atan y reim ve akarsu zerinde kttan kayk gibi dncelerim ve baka nedir? Tuhaf ey! Bazan uykuyla uyanklk arasnda, karanlkta kartrr ve tatl bir tella meraklanrm: Sanki iim. dm olmu, dm da iim ve ben hangisiyim sessiz karanlkta bulamyorum. Elimi kedi gibi sessizce uzatr yakanm, yatan souk demirine dokunur bulmaya alrm, ama souk demir beni alr souk bir k gecesine brakr: Ben neredeyim? nsan bazan bunu bile bilemez diye dnrm. Yetmi yl ayn evde oturan bir insan bunu da kartryorsa, evet, ben gene dnyor ve karar veriyorum ki, bizim t kettiimizi sandmz hayat denilen ey, tuhaf ve anlalmaz bir ey ve kimse kendi hayatnn bile neden yle olduunu bilemiyor. Durup durup bekliyorsun ve o, bir yerden bir yere, neden kimse bilmeden, yle giderken, sen kendi hayatn

iinde, nereden nereye gittiine ilikin birok dnce d nyorsun; yanl, dorusu olmayan ve bir sonucu bile olmayan, tuhaf dnceler derken bir bakyorsun, yolculuk burada bitti Fatma, haydi in bakalm! nce o ayam, sonra bu ayam atar, ben faytondan inerim. ki adm atar, sonra dner faytona bakarm. Bu muydu iinde sallaya sallaya bizi gezdiren ey? Buymu. Sonu geldiinde demek ben yle dneceim: Buymu, ben bir ey anlamadm, ama yeniden balamak isterim. Ama izin yoktur ki! Haydi bakalm, derler, imdi artk buradayz, te taraftayz, imdi artk ona yeniden binemezsin, ona yeniden balayamazsn imdi. Ve arabac kamsn aklatp atlaryla uzaklarken arabann arkasndan bakan ben alamak isterim: Demek bir daha balayamyorum anne demek bir daha yok! Ama sonra insan yeniden balayabilmeli diye isyanla dnrm, tpk bir kk kz btn mr boyunca istiyorsa bir kk gnahsz kz olarak kalabilmeli diye dndm gibi, insan yeniden balayabilmeli diye sylenirim ve o zaman aklma Nign, Trkn ve kran'n bana okuduklar o kitaplar ve annemle arabayla yaptmz o dn yolculuu gelir ve tuhaf bir kederle neelenirim. O sabah annem beni kr Paalara gtrmt ve beni onlara teslim etmeden nce, arabada her seferinde dedii gibi, bak Fatma, demiti, akamst seni almaya geldiim zaman sakn gene alamaya balama olur mu, yoksa bu son geliimiz olur demiti, ama ben annemin bana yle dediini abuk unutmuum, btn gn boyunca Nign, Trkn ve kran'la oynarken ve benden ne kadar akll ve gzel onlara hayran hayran bakarken ben annemin bana yle dediini unut mutum, nk piyanoyu ne gzel alyorlard ve topal arabacy ve Ayvaz' ne gzel taklit ediyorlard ve sonra ba balarn bile taklit ettiler de ben ok ardm ve onlar gibi glmeye ancak sonra cesaret edebildim, leden sonra da iirler sylemilerdi, Fransa'ya gitmiler, franszca biliyorlar, ama sonra, her seferinde yaptklar gibi bir de trke kitap karmlard ve eviri kitab elden ele dolatrarak oku-

mulard ve dinlemek yle gzeldi ki o kitab ben annemin bana yle dediini unutmutum ve sonra birden annemi karmda grnce eve dn vaktinin geldiini anlayarak alamaya balamtm ve o zaman annem bana ok sert bakmt, ama ben annemin sabah arabada bana syledii eyi hl hatrlayamyordum, stelik yalnz eve dnme vakti geldi diye deil, annem bana sert bakyor diye alyordum ki, kran, Nign ve Trkn'n annesi bana acmt ve demiti ki, haydi kzlar ona eker getirin demiti ve annem ok mahcubum efendim derken, onlarn anneleri, ne olacak di yordu ki, Nign gm ksede eker getirdi ve susaym artk diye herkes bana bakarken uzanp almadm ve hayr, dedim bunu deil onu istiyorum, dedim, o zaman, nedir senin is tediin, dediler ve annem de, yeter artk Fatma, derken ben birden btn cesaretimi toplayp, o kitab, dedim, ama a lamaktan hangisi olduunu syleyemediim iin kran annesinden izin alp kitaplar getirdi ve o zaman annem, efendim bu kitaplar bu kza gre olmasa gerek, dedi, stelik o okumay da sevmez, derken o, ben kitaplarn kapana gz ucuyla baktm, Monte Cristo, Xavier de Montepin ve Paul de Kock vard, ama benim istediim leden sonra bana okuduklar Hikye-i Robenson'du ve alabilir miyim, dedim ve annem gene de ok mahcup olurken onlarn annesi peki kzm, dedi, sende kalabilir, ama kaybetme, kr Paa'nndr ve o zaman ben sustum ve elimde kitap uslu uslu gidip arabaya oturdum. Eve dn yolunda karsnda otururken annemin yzne bakmaktan korkuyordum: Alamaktan kzarm gzlerim arabann arkasnda brakt yolda ve kr Paa'larn hl gzken konann pencerelerindeydi ki, annem birden bana bararak, mark bir kz olduumu syledi. fkesini ala mam olacak ki, bir sre daha sylendikten sonra ekledi: Gelecek hafta kr Paalar'n konana gidemeyecektim. O zaman annemin yzne baknca bunu beni alatmak iin sylediini dndm, nk baka zamanlarda byle szler

beni aglatrd, ama alamadm. Tuhaf bir sevin ve huzur duyuyordum nk, nedenini, ok sonralar burada yatamda yatarken dne dne bulduum bir rahatlk sarmt iimi: ok sonralar, elimdeki o kitap yzndendi diye dn mtm, o kitabn kapana bakyor, dnyordum: in dekilerin bir ksmn srayla Nign, Trkn, kran, o gn bana okumulard; hepsini anlayamamtm, bana kark bir kitap gibi gelmiti, ama gene de baz olaylar karabilmitim: Bir ngiliz, gemisi batt iin yllarca bir ssz adada yapayalnz yaamt, hayr, yapayalnz deil, nk yllar sonra bulduu bir ua vard, ama gene de ok tuhaft. Yllarca baka kimseyi grmeden yapayalnz yaayan o insanla uan dnmek ok tuhaft, ama araba bir o yana bir bu yana sallanrken, bana gittike daha ok huzur veren ey bu deildi, biliyorum, baka bir ey vard. Evet, annem bana kalarn atmyordu, dahas, pencereden ileriye deil, hep holandm gibi geriye bakyordum, artk gzkmeyen kr Paalar'n konana deil, ama arkada braktmz yola, dnmesi ok gzel olan gemie bakyordum, ama asl gzel olan ey, elimde tuttuum o kitap yznden o karmakark gemii belki evde yeniden yaayabileceimi hissetmemdi. Sabrsz ve dirensiz bakm evde kitabn anlalmaz sayfalar arasnda belki boubouna gezinecekti, ama gezinirken gezinirken gelecek hafta gidemeyeceim kr Paalar'n evini, orada yaptk larmz urasndan, burasndan hatrlayacaktm. nk ok sonralar, burada yatamda yatarken dndm gibi: Hayata, o bir seferlik araba yolculuuna bitince yeniden balayamazsn, ama elinde bir kitap varsa, ne kadar kark ve anlalmaz olursa olsun, o kitap, bittii zaman, anlalmaz olan eyi ve hayat yeniden anlayabilmek iin istersen baa dnp biten kitab yeniden okuyabilirsin, deil mi Fatma?
1 9 8 0 - 1983

SON

"Bu gzel ve hznl k i t a p , mutsuz kardein, s t a n b u l yaknlarndaki kk bir k e n t t e , doksan yandaki babaannelerinin evinde geirdii bir h a f t a y a n l a t y o r . . . artc bir b a a r . . . "
THE TIMES LITERRRY, SUPPLEMENT, NGLTERE

B i r i t a r i h i , biri devrimci, biri de zengin olmay aklna koymu t o r u n i s t a n b u l y a k n l a r n d a k i Cennethisar kasabasndaki babaannelerini ziyaret eder, dedelerinin yetmi yl nce siyaset yznden srgn edildiinde y a p t r d evde bir h a f t a kalrlar. Bu srede, babaannelerinin doksan yllk anlarla ykl gemii ar ar a r a l a n r k e n , dedenin Dou ile Bat arasndaki uurumu bir rpda k a p a t a c a n sand byk bir ansiklopediyi yaz h a t r l a n r . Evde sessiz gzlemleriyle kuaklar arasnda kpr kuran t a n k l a r , bahe duvarlarnn t e s i n d e ise aile ile ilgilenen t u t k u l u genlerin h a r e k e t l e r i vardr. Sessiz Ev, Orhan Pamuk'un ikinci roman. Yaymlandnda heyecanla karlanm, pek ok yabanc dile evrilmi, yurt dnda dller almt.
"nemli sorular soran deiik bir k i t a p - hem k l a s i k , hem modern. Bana ehov'un Vine Bahesi'n\ h a t r l a t y o r . "
NICOLE ZRND, LE MONDE, FRRNSfl

"Orhan Pamuk, gerek bir romann belirtisi olan dilsel bir younlukla deiik alar ve p e r s p e k t i f l e r d e n bir olaylar dizisi kuruyor: Renkler, t o p o g r a f y a , imgeler, zengin a y r n t l a r . . . "
R B D N D N O , LE MONDE DIPLOMRTIQUE , FRRNSfl

You might also like