You are on page 1of 87

o<

i 0
o

*ii
o w

CD

(33

t 2.TO<

3
i? > 3

~3

es

oo

5: O5" o
< C/3 CD CD O _,

^
M

^S
2iffl

OD C

ONSOZ
zyln banda sanatlar Afrika sanatyla ilgilendiklerinde, Juliiand Akademisi'nde Trk ressamiaryla birlikte alan Fransz ve Amerikal sanatlar bu gelenee kar primi-tivizmi ortaya kardklarnda; Modrian'dan Picasso'ya, Le-iris'den Breton'a ve Giacometti'ye, Dada hareketinin balangc olan Cafe Voltaire'deki Afrika masklarna kadar; kad elle kesmeyi makasla kesmeye tercih eden Arp'm Pasifik ve Gney sahillerini hayal ediinde olduu gibi, sosyoloji de 1912'de Emile Durkheim ile 1923-24'de Marcel Mauss ile ve daha sonra Claude Levi-Strauss ve bu hareketle balayan Yapsalclk hareketiyle ge de olsa "primitivizm"in karakterlerini bulmakta arda kalmad. Trk sanatlar figratif bir Akademizm sonras peinde koarken, CHP'nin tek partili politikas Hmanizma'y entelektelleriyle buluturmaya alrken (zellikle Ahmet Muhip Dranas'n Birinci Resim Heykel Sergisi dolaysyla 1940 ylnda Gzel Sanatlar Dergisi'ne yazd yazy kastediyorum; ama tm sergilerde konumalar yaparak bu Hmanizmay anan kltr bakan ve cumhurbakan kadar, sanat devlet yardmnda veya tevikinde ele almalarn hatrlatyorum); Trk sosyolojisi ve antropolojisi Durkheimci olmasna ramen Bat pozitivizminden uzaklaamad. Hars ve medeniyet arasnda bir "yapsalclk" aramasn varsaysak bile, Gkalp bir sosyoloji "armaan ekonomisiyle" pek uramad. Sosyoloji, yakn zamanlara kadar bu konulara uzak kald. Belki, burada, Sabri lgener'e kadar giden bir izgiyi unutulduu yerden karanlarla birlikte, armaan ekonomisini yeniden anabiliriz. Ama asl olan Mauss'un "Potlard" adn verdii Melanezyal yerlilerin sanatlar kadar sosyal durumlarnn da neden bu "armaan" ile ilgilendikleri sorusunu sanatla birletirerek sorabiliriz ve bir eit kurgu cevap arayabiliriz: Makasla kat kesmek-tense, eliyle kat ve kartonlar yrtarak masklar yapan Arp r-

neinde olduu gibi, ancak geici ve uucu malzemelerin varlyla yaplan sanat buna bir cevap getirebilir zannediyorum: Yok edilmenin estetii. Gnmzn ada sanatyla bir paralellik kurmak mmkn olabilir. Bu yok etme, tketme ve tkenme anlay; ancak potlatch kavramm oluturanlarn zihniyetini ortaya koyabilir belki. Bu bakmdan, gnmzn ehemmiyetsiz gibi duran ve 20. yzyln balarndaki bu gelenei yeniden ele alarak minr almalar yapan bir ada sanat, ancak, primiti-vizm ile alakal olarak vahilii, kalc akademik ve burjuva sanatnn Kant yce ruhuna kar savunabilir. Ve ancak bu sanatn toplumu "Armaan ekonomisinin" ada anlamn kavrayabilir: sizliin ve yeni fakirlerin bugnk boyutta "drdnc dnya"y oluturduu; nc Dnya yerine kresellemi bir megalo-poller dneminin ehirlerindeki sefalet ve iddet arttrc ve i mekanlar temizlerken, yoksulluu gettolara srerek "temizlik ekonomisini" gerekletiren iktidar modellerine kar alternatifler sunabilir. Gemie ait olmayan bir primitivizm, ada anlamda, cevaplar arayabilir bu sefalet edebiyatna "armaan ekonomisiyle". Ancak, minrln ve krlganln olduu bir anlay, yardmseverlii ve armaan denilen "anlalmadan verilen karlksz hediyenin" mantn alglayabilir. Bu da Armaan denilenin mantdr. mkansz vermek ve almadan vermeyi umut olarak dnebilir: Sanatn ilkele baknn ada yorumlaryla kurulu bir zihniyetin toplumsal alglay. Bu metin 1998-1999 yllarnda Mimar Sinan niversitesi, Sosyoloji Blm lisans son snfnn derslerinde gerekletirilmitir. Konumalarm teybe eken ve sonra da zmn yapan rencilerime bana gvendiklerinden ve beni bu dersi yapmaya tevik ettiklerinden dolay teekkr ediyorum. zellikle de bu metni oluturmay baaran ve bunun iin emek harcayan rencime (Burcu Erciyas, Filiz Bilgin, Senay Filiztekin) mteekkirim. Yaynlanmas srasnda metni olduu gibi konuma dilinde brakmay tercih ettim. Bu dersin hem bir belgesidir; hem de bir ansdr. Okunmasnn kolay olmasn dilerim. stanbul, 16 Ekim 1999 Ali Akay

SUNU

ks tketimi zerine yazlan tarih, felsefe ve sosyoloji kitaplarnn hemen hemen hepsinde cinsellik ve lks arasndaki iliki alardr sregelen bir ba olarak ele alnmaktadr. ktidar, ak ve servet arasndaki bu balar Avrupa edebiyatn olduu kadar Claude Le-vi-Strauss'un yaban toplumlarnn maddi hayat iin de geerli grnmektedir. Zenginlik almaktan ve ok elilikten getiinde "yapsal antropolojinin" mbadele biim-leriyle alaka kurulmaktadr: Kadn dolam sayesinde potlatch ve armaan biimlerinin ald tinsel karakter harcamay ve beraberinde de harcamann getirdii prestiji ve vicdan ve ruh rahatln getirmektedir. Marcel Ma-uss'un "potlatch" zerine ele ald makalesinde ki bu makale Bataille, Klossovski ve Derrida gibi edebiyat ve felsefe ile megul olanlar kadar, Alain Caille ve Ahmet nsel gibi MAUSS dergisi yazarlarnn anti-faydac iktisat grlerini de etkilemitir.

Lanetli Pay: Potlatch Georges Bataille, "Lanetli Pay" adn verdii harcama zerine olan kitabnda fayda kavramnn klasik kullanmna kar kmakta ve faydann kapitalist anlaytaki ieriini eletiriye tabi tutmaktadr. nsana faydal olann ne olduu sorusu sorulduunda, Bataille'e gre, hep yanl yerlerde dolalm ve dnce bu sorunun cevabn tam olarak verememitir; nk fayda ve zevk ile ilikili olarak iki kavram karmza koymak durumundayzdr: Onur ve dev. Bunlarn ikisi de ahlak kategorileri iinde toplumsal

yaamn paralan olmak zorundadrlar. Bu anlamda da onur ve dev ile ilikili olarak insanlk tarihi iinde Tanr ve Ruh iki birletirici ge olarak onur ve devin karsna karlmtr. Tanr ve Ruh iki birletirici ge olarak onur ve devin karsna karlmtr. Onurlu insan hemcinslerine kar devini yaparken ahlakl ve Tanr'nn ruhani dileklerini yerine getirir bir ekilde hareket etmek zorundadr. Kapal bir teoloji sistemini oluturan bu kavramlara gre, hatta eski Yunan'dan beri ll olmak ve tanrlarn buyruuna maruz kalmak bilgeliin llerinden olarak kabul edilmitir: Hubris ve Dike iki kart kelime olarak kullanlmaktadr, Hesiodos'un "ler ve Gnler" kitabnda. Biri ll olmay dieri ise lszl ve lsz ve hesapsz bir ekilde "harcamay" gndeme tamaktadr. Ne zaman lszlk bagsterir, o zaman tanrlara kar duyulmas gerek saygda kusur edilir ve tanrlar kzdrlrd. O halde, itaat duygusu onurlu ve devini ahlakl bir ekilde gerekletiren kii iin en ideal tutum olmaldr. Her seferinde; ly kardnda, insan bana trl trl belalar gelebilmektedir: rnekse, zincire balanm Prometheus. Georges Bataille bu lanetli olann zerinde durarak, Mauss'un potlatch kavramndan yola km ve harcama ve "bouna tketim" arasndaki ilikiye deinmitir. Harcamann bir sosyal pratik olarak ele alnd bu yazda, Bataille, retim ile elde etme arasndaki kart ilkeye deinmi ve ikisinin de bir nihailik ve bir faydaclk ile bal olduu grn ortaya koymutur. Aslnda retim de el koyma da harcama ile alakaldr. Saklama zihniyeti ile elikili olan bir kavram olan harcama, potlatch rneinde, szkonusu olan ruhani bir rahatlamay salamaktadr. Ekonominin temeli bu harcama ile gelimekte ve bu ekilde de harcama harcayan rahat brakan ruhlar memnun etmekte, lanetlenmeyi engellemektedir. Bu adan bakldnda, harcama yapmak iin retilmekte ve rn elde

edilmektedir. lk olan harcamadr. Hatta bu gre gre, lszln tarihi yaptn bile ileri srebiliriz. Prometheus, Zeus'a kar davrannda ly arm ve atei insanlara gtrmesinden sonra Pandora'nm kutusundan kan kadn sayesinde ktlk dnyaya egemen olmutur; bu nedenledir ki, cadlar ve karanlk gler ile ilgili hikayelerde hep kadnlarn kendileri ve cinsellikleri ve dourganlklar szkonusu edilmektedir. Dourganlk ilevi ile egemenlik ilevi arasnda kurulan bu ba lszln rn olarak ileri srlm ve tarih iinde "ahlaki" bir sorumluluu vcuda getirmitir. Georges Bataille, ilkel ekonominin de ilk ekillerinin mbadele ile ilgili olduunu ileri sren antropolojik gre kar, deiimin bir ilki oluturduunu tahayyl edemeyen antropologlarn, aslnda Bat metafiziinin iinden kamadklarn ve bu nedenle de, harcama fikrini anlayamadklarn iddia etmektedir. Bunun iin de antropolog Marcel Mauss'un Ku-zey-Bat Amerikan Kzlderili'lerinin kulland potlatch kavramn, bu tip bir ilkel antropoloji grnn karsna koyar. Ve, potlatch'm hangi anlarda kullanldn gstermek iin, zellikle, evlenme ve cenaze trenlerinde bu kavramn ve kavramn ortaya kard dei-toku biiminin geerli olduunu ileri srer. Yani, bayramlarda ve felaketlerde, toplumlar, zellikle birbiriyle iliki iinde olmaya ihtiya duymaktadrlar (Bugn hl modern veya postmodern toplumlarmzn devlet bykleri dost ve mttefik lkelerin evlilik trenlerine ve nemli devlet byklerinin cenazelerine gitmekte ve milletler, devletler aras dostlua katkda bulunmak zere reel politikalarn bu trenler srasnda veya ncesi ve sonrasnda konumaktadrlar). Bu nedenle de, kabileler ve toplumlar birbirlerine bu trenler srasnda armaanlar, hediyeler sun-maktalar. Bu anlamda da, modern toplumlarmz bu tr potlatch trn kendi bnyelerinde saklamakta ve bu tip
JJL

pratikler artakalmaktadr. Georges Bataille, bu manada, potlatch ile dini bir tre olan kurban etme arasnda da bir ba kurmaktadr. Ykm ve harcama sayesinde eski atalara hediyeler ve kurbanlar sunulma; tm bunlar Tanr'lara bahedilen armaanlardr. Ama Tanr'lar da insanlara bunun karsnda armaanlar sunmaktadrlar: yi yaama ve salk. rnein, Kuzey-Bat'da yaayan Tlingit kabilesinde dman karsnda klelerden bazlarn kurban etme alkanl dmanlarna olan saygy olduu kadar onlara kendi kudretlerini de gstermektedir. Kar kabile ise buna kar daha ok sayda kleyi kurban etmekte ve bu ekilde kendi kudretini, daha kuvvetli olduunu ispata kalkmaktadr. Sibirya'daki bir kabile de kar kabileyi kt duruma drmek iin, harcamalar yapmakta ve en ilevsel av aralarn imha etmektedir. Kaybetme ve harcama, o halde, zenginliin kayna olarak sunulmaktadr. Kaybedenin kapitalist dnyadaki buhran yerine kaybetmeyenin buhran szkonusudur, burada. Harcama, kar kma ve kendi zenginliini karsndakine tantma kuraldr. Deiimin ilk ilkesidir harcama. Gerekli olmayan kadar harcama lks tketiminin de tarifine uygun dmekte deil midir? Deiim insani bir eylemdir ve harcayann yaam kalitesini arttrr. Hatta yle ki, potlatch kavramnn ifade ettiini gre, almandan fazlas iade edilmelidir. Burada Nasrettin Hoca'nn veya kurnaz Peter'in zihniyetinden de ok uzaklardayz. Faydaclk zerine kurulu bir kapitalist zihniyet de uzaklarda kalmakta. deal olan almadnn potlatch 'im da vermekte yatyor, Mauss'a gre. Bu sistem bir ykmllkler sistemi olarak harcamadan ana dev oluturmakta ve Tanr'ya veya tanrlara kar lszl birinci planda ele almaktadr. ktidar ve zenginlik bu harcama sayesindedir. O halde,potlatch, saklama ilkesinin tam kart olarak gzkmekte ve Weber'in "protestan ahlaknn ka-

pitalist zihniyetinin kurucu ilkesinin karsna baka bir ahlak modeli olarak kmaktadr. Ticaret ekonomisinde deiimin sreci elde etme mantna dayanmakta ve zenginliklerin sabit bir masaya yatrlmas ilkesi geerli olduu halde, potlatch ekonomisinde de elde etme mant vardr, ama bu ikincisinde zenginlik sabit olmaktan ok uzaktr. Kendi statsn korumak harcama yapmak ve zenginlikten kaybetmek, tkenmek ve tketmek zerine dayanmaktadr. Tahmin edilebilecei gibi Marx'n artdeerinin de anlalmaz biimleri iindeyiz potlatch ekonomisi mantnda. Yine; zengin olmak arttr, ama bu zenginlik lks tketimini ileri srerek harcama yapmaktan gemektedir: kapitalist birikim modeli karsna potlatch tketim modeli. Buna gre de retim biimlerinden deil de tketim biimlerinden sz etmek gerekecektir. G ve iktidar harcama yapmak, oyunlar oynamak, kumarda kaybetmek, trenlerde harcamalar yapmaktan kaynaklanmaktadr. Harcama (Armaan) Ekonomisi Fransz tarihi Paul Veyne'in gstermi olduu gibi, Romal "evergete'ler de, gnmz sponsorlar gibi harcamalar yaparak kendi zenginliklerini kabul ettirmektedirler -tabii vergiden dmek gibi bir pratie sahip olmakszn-. Georges Bataille, buradan yola karak, yaban toplumlarda "insann insan tarafndan smrlmesinin zayf olduu tezini ortaya atmakta, bu anlamda da Pierre Clas-tres'm "Devlete Kar Toplum" kitabnda ele ald "Kzlderili efin Felsefesi" makalesindeki yapsalc yaklam ngrmektedir. nsanlar zenginler iin almakta deil, zenginler de baz zorunluluklar ve ykmllkleri yerine getirmek zorundadrlar. Lks tketimi sadece harcamak deil, insanlara elence ve oyun sunmak demektir. Burada cinsellik ve potlatch arasndaki iliki, galiba, sadece kadn alp vermekte kalyor. Ki, bu ilikinin kadn alp verJL3_

mek ilikisinin kapitalist toplumlarda ald biim tamamen artakalan bir pratik olarak kalmakta: Ky dnle-rindeki taklar ve altn veya para taklmas; lmden sonra sofra kurmak, helva vermek vb... Ayn ekilde tek Tanrl dinlerde bu armaan ekonomisi; bata bulunmak, zekat vermek gibi pratiklerle srdrlmektedir. "Harcama ekonomisinin geriye kalan ok da belirleyici gibi grnmemekte. Kapitalizm ile gelien kentleme biiminde burjuvalar baka bir tavra brndler. Zenginlikler artk duvarlarn ardnda, bankalarda veya mal mlklerde saklanmakta ve biriktirilmektedir. Bataille de bu srete burjuvalarn depresyonundan ve skntsndan bahsetmekte ve 1929 krizinin intiharlarn bize hatrlatmaktadr. Kk burjuvalar ve orta snf bu tip fazla harcama biimlerini daha da yok eden bir tavra brndler; nk, belki de artk, harcayacak almalar elde etmelerine kapitalist zihniyet iinde imkan kalmamaktadr. Burada zenginlerin ve hatta baz lsz zenginlerin harcamalar "harcama ekonomisini" srdrmektedir. Burada ise, yine; dn trenleri, snnet trenleri ve "fuhu ekonomisi" gndemde durmaktadr. Asillerin eli akl, bonkrl yerine Moliere tiplemesinin "cimrileri" veya Balzac tiplemesinin "Goriot Babalar modern toplumlarmzn kahramanlardr. Ama bunlara kar bir de "Muhteem Gatsby" tipini de unutmamalyz. Partiler ve ihtiam iinde lks tketimi sevdii kzn kalbine gitme yolu olarak hl ilkel ekonominin bir tr "ekonomimesis"i olarak artakalmaktadr. Lks Ekonomisi ve Kapitalizm 18. yzyln kapitalist ekonomisinde ise harcama ve lks tketimi bir prestij ve cinsellik sorunu olarak karmza kmakta ve gnmze yakn bir hale brnmektedir. Werner Sombart'a gre, 18. yzyl sonunda, artk Bat toplumlarnda "devasa boyutlara ulam" bir lks tketi-14.

minden bahsetmek mmkndr. Lks "lgnlk ve arlkla" ilkilendirilmekte; harcamay yapan tkenmeye doru srklemektedir artk. Harcamann zenginlikle deil fakirlemeyle, kazancn yitmesiyle balar kurulmutur. Harcamann iindeki tinsellik yerini maddi dnyann "ma-teryalistliine" brakmtr. sraf etmek, faydacln dnda grlmekte, lksn "bir girdap gibi her eyi yiyip yuttuundan" sz edilmeye balanmtr. Prenslerin Saraylarndan kapitalist burjuvalara doru giden bir sre iinde lks tketimi para babasnn kadnlar karsndaki konumunu da belirlemektedir. adamlarnn "sadakatsizlikleri" ve lsz ve edepsiz lks ile" olan tuhaf ilikileri eletirilmektedir. Tarihiler "i amar ve erotik" lks kavramlar zerinde durmaya balarlar: Lks; senyrlkle, kyafetin atafatyla, bezeli saltanat arabalaryla, hizmetliler ym (ikolatasn yerken etrafnda drt hizmetisi olan zenginlerden betimlemeler yaplr) ve kadnlarn okluu ile edeer olarak dnlmekte ve Adam Smith'in "verimsiz ekonomi" diye adlandrd kesimin hayat biimini ortaya koymaktadr. 19. yy. iinde "metres ekonomisi" harcamann bir tr olarak yeniden gndemdedir: Neredeyse "metresi olmayana erkek denilmemektedir". Hafif merep kadnlar bal olduklar zenginlerin lks tketimi sayesinde tm ehir bilmektedir. Finans dnyasnn bey-fendileri metresleriyle anlmaktadr. Mal, mlk, mcevher kadnlarn bu zengin beyfendilerden kopardklar arasndadr. Rnesans'n sanata hamilik yapan zenginleri yerine artk elence dnyasnn lks tketimine yatrm yapanlardan sz edilmektedir. Kadnlar, kurtizanalar bu parann hayatlarna yn vermesi dolaysyla lks ile ayn anlamda ele alnmaktadrlar. ekerleme ile tatllk ve ka-dn-kurtizan arasndaki sfat balan bu dneme aittir: "tatlm, ekerim, balm, vb...".

Emek Zaman 19. yzyl iinde kk burjuva evlerinde evin sahibesi, hizmetileri zerindeki mekan ii iktidarn pekitirirken, zaman alarak iyi kullanmasn denetlemeye balar. Bu, i hayatnda da, alt snflarn zamanlarnn kuralllama-sndan gemektedir: fahieler zerinde de bir zaman kstlamas getirilmeye balanr. Kamu ahlakyla birleen bir kurala gre sokak kadnlar saat 19.00 ile 23.00 arasnda sokakta alma izni alabilmeye balarlar. Bunun dndaki zamanlarda "Tolerans Evleri"nde alabilmektedirler. Bu ekilde hayat kadnlar emek zamann igal eder bir konumdan uzaklatrlmaktadrlar. Bu tarihlerde kabarelerde alan kadnlarn alma zamanlarna da; gndelik ilerde alanlarn zamanlarn ve paralarn harcama saatlerine de kstlama getirilir. Harcamadan ok emek gcnn verimlilii n plana karlmakta ve klasik burjuva iktisatlarnn retim ile ilgili "fantazmalarna" gre bir yaam kodlanmaya balamaktadr. Bo zamanlarda "tehlikeli snflarn" harcamalarndan korkulmakta, lks tketimi sadece kapal mekanlardaki beyfendilerin yaam biimine uydurulmaya allmaktadr. "Zaman doldurmak" iktidarlarn en nemli sorunlar arasnda saylmaktadr. Cinsellikle ilgili olarak da harcamann en sk denetlendii yer de "mastrbasyonun" ktlklerini aklayan hekimlerin tavsiyeleriyle i mekanlardaki cinsel tketim normlardr. Doktorlar elere "iyi ocuk sahibi olmann" hzl ve deerli bir ekilde sevimeden getiini salk vermektedirler. Bu ekilde "popler hayvaniliklerin" kstlanmas sayesinde "medeni topluma" doru bir adm atlmaktadr. Hakim snflar iin ise tp dnyas sknt, melankoli gibi kadns hastalklar tehlike snrnda saymakta; disiplinci bir topluma (Foucault) doru yola koyulmaktadr. Ev kadnnn rol de zamann kocasnn eve dnmesini beklemekle ve ocuklarna bakmakla harcayabilecei zerine kurulmaktadr. Tasarruf dnemin en nemli onuru olarak ka-

bul edilmeye balanmtr. Kazanlan ve kaybedilen paralarda zamann nemi birincil hale gelmitir. Marx'n "emek zaman" ve "art-deer" kavramlarnn zamansalla-ma zerine kurulmas 19. yzyln bir tesadf gibi grnmemektedir. Edebiyatta bile orgazmn zamannn muhasebesinin yaplmas bu yaam iindeki hakim deerlerin zamana gre oranlanmasyla alakaldr. Bu skntl ortam iinde "gnlk tutmak" kadns bir i olarak ortaya atlmakta ve gncel edebiyat gnlklerle birlikte "feminizas-yona" doru kaymaktadr. Kamusaln bireysellikten getii bu dnemin iinde, i amarlar ve tekstil sektr lks tketim mallar olarak i mekanlarda nem kazanmaktadr. Kadnlarda i pantolonlar ve erkek uzun donlar evlerde kullanlan kyafetler haline gelmektedir. Bedenlere giyilen i amarlar hem temizlii ve pakl hem de mahrem alanlarn yeniden kodlanmasn beraberinde getirmektedir. Burada, hizmetilerin yerinin toplumsal rol ortaya kmaktadr. Hem bir sosyal hiyerari belirlenmekte hem de ev sahibesinin mahrem iktidar iiler zerinde pekitirilmektedir. Oidipal genin iine yerleen bu hizmetiler ocuklarn cinselliini ve eitimini de denetleyecek veya eitecektir. Hizmeti hem lezbiyen olarak ev sahibesinin hizmetine hem de metres rolnde evin sahibinin koynuna girecek; bazen de gayrmeru ocuk sahibi olacaktr. Bu durum ise evin zenginlii iin bir tehdit unsuru olabilecektir. Bir tr harcamann tketilmesi ve ailevi ykm temalar bu sosyal durumun eleri arasndadr. Marie-Madeleine tipolojisi evli erkeklerin fantazmalan arasnda romanesk edebiyatn iinde yerini bulur. Yuvarlak vcudu, cinsellik dolu baklaryla erotik edebiyatn iine harcama ekonomisinden geriye kalanlar arasnda saylabilecek tek tk eleri canlandrr: yal burjuvalarn rntgencilii, seyredilmenin verdii haz iindeki tehircilik. Dnem mahrem alanlarn hem
JZ.

^.aftfjk

a -

3 tT <

yy.'in banda nce Marcel Mauss'un ortaya atm olduu ve kavramsallatrmpotlatch, armaan ve mana kavramlar bu ylki konumuzu oluturuyor. 1912'de Durkheim'n 'Dinsel Yaamn Temel Biimleri' adl kitabnda incelenen sosyolojik bir kavramlatrmay ortaya koyuyor: mana. Potlatch ise 1923-1924'te L'Annee Soci-ologique, seconde serie'de Marcel Mauss'un "Armaan zerine Deneme, Arkaik Toplumlarda Mbadelenin Biim ve Nedeni" adl makalesinde ele alnan ve daha sonra 196O'l yllarda Georges Bataille'n yeni batan ele alaca bir kavram. Bataille ^Lanetli Pay' adl kitabnda potlatch kavramn tekrar ele alyor ve harcama ekonomisi iinde sorunsallatryor. Bu kavram aslnda sosyolojiyi olduu kadar direkt olarak etnoloji ve antropolojiyi ilgilendiren kavramlar. Mauss, mana adl kavram gndeme getirirken, yine ilkel toplumlardan yahut daha bugn kullanld ekliyle dile getirirsek "yaban" toplumlardan (bunu Claude Le-vi-Strauss'a borluyuz=Trkesi iin de Tahsin Ycel'e) yola karak, bu kavram ele alyor. Mana olduka tuhaf bir kavram. Birok toplumda olan bir ey. zellikle; Mauss, Melanezya'daki toplumlardaki bir inan biimi olarak mana kavramn ele alyor. Bunun bir ilevi var, nce. Ve zellikle, burada, Mauss bunun kavram olarak zorluu zerinde duruyor. Ve o zorluunu gsterirken de manann sadece bir g olmadn sylyor: "Mana bir varlkta deil. Yahut bir eylem, bir durum da deil. Bir nitelik deJ21

il fakat buna ramen tinsellikle, ruhanilikle" alakal bir kavram. Hef hangi bir kiinin veya bir nesnenin mana's var dendiinde mana tek bana bir kelime olmaktan uzak o halde. Bir sfat da deil ama Mauss diyor ki; bu "ayn zamanda hem kelime hem sfat" roln stleniyor. Birinin mana's var dendii zaman bir nitelik oluturuyor. Bir sfat olabiliyor. Yani cesur gibi bir anlam kabiliyor. Ama, ayn zamanda, bunun bir fiil olduunu da sylyor. Manaya sahip olmak olaanst bir g belirtisi olan bir fiili ortaya koyuyor. Fiili ortaya koyduu anlamda da; yani, failin fiili olarak da mana ayn zamanda bir eylemi de beraberinde getiriyor. Bu tek bana eylem deil, g deil, varlk deil ama ayrn zamanda bir failin yapt eylem. O bakmdan da mana, mana'y vermek ve almakla alakal olduunu sylyor Mauss. Yani, biri mana'y baka birine iletebilir. Mana, o halde, iletilebilen bir ey, letiime sokulabi-len bir ey, insanlar arasnda ve objeler arasnda. Madem ki, insanlar arasndaki ilikileri kurabilirken ayn zamanda nesnelerle insanlar arasnda iliki kurabiliyor; o halde manann mbadelelerle alakas var. Yani bir deiim arac. Buradan yola karak da manann ilikiye girilebilecei bir kavram olarak potlatch kavramna gelmek mmkn. Ve iki ayr makale, Mauss'un 1902'de yazm olduu makaleyle 1923'de yazm olduu makale arasnda bu bakmdan bir alaka var, ba var. Aslnda ilkellerde (Levi-Strauss ncesi kavramsallatrmay ifade etmek zere) manaya sahip olmak doa d, doast bir takm glere sahip olmakla alakal ve mana kavramnn ele alnd makalenin ismi de 'Bynn analizi ve aklanmas' (Annee Sociolo-gique, 1902-03) yani byyle ilgili olarak ele alm olduu makalenin iinde mana kavram Mauss tarafndan ortaya konuyor. Manayla alakal bir baka kavram daha var 'tindalo'. Yani doasnda, doast bir takm glere sahip olan ve
_22

iinde bir mana barndran kimselere verilen ad (tindalo) ve o bakmdan da llerde olan bir kavram mana. Yani yaayanlardan ok llerin tad bir g. O bakmdan bir varlk deil. Yani ller gibi grnmezlerle alakal olduuna gre mana da bir by ilikisi iinde llerin diya-rndaki tindaloarla alakal bir kavram. Ama Mauss una dikkat ekiyor, diyor ki; btn lmllerin ruhlarnda olan illa mana ve onlar da tindalo deildir. Yani btn lmllerde olan bir ey deil bu. Zaten ismi zerinde olaanst ve doastnden bahsediyor. Biraz by ve din arasnda skp kalan bir alan. ller dnyas, ruhlar dnyas ve onlarn toplumlardaki yansmas zerine kurulu olan kavramlar bunlar. Ayn makalede bir rnek veriyor Mauss; ayn Melanezya'daki rneklerde olduu gibi Kuzey Amerika da herhangi bir yerde mesela Florida'da yaayan bir yerliden bahsediyor. Eer diyor, hasta olursa, o mana tarafndan ele geirilir (filmlerdeki eytan ele geiriyor). Bu mana da tindaloya ait. Tindalo aslnda bizim iin byc ruhlar ele geirenler, cinleri perileri kovalayanlar, medyum deniyor imdilerde. Medyum kelimesi aslnda, yukarda mana iin kullanlan iletiim kelimesiyle ayn. Medyum ne yapar? Aracdr, iletiime sokar. Mana aslnda medyum gibi bir ey. Biri hastaland zaman mana tarafndan kaplyor. Ve manaya sahip olan tindalo da mana tarafndan o vcudun ele geirilmesini salyor. O ekilde de bir adan, yani, tindalo ile byc ve byye kaplan arasnda bir iliki ortaya kyor ve bu iliki de ktlklerin ilikisi olarak o kabilelerde dnlyor. nk tindalolarm bir srs ayn medyumlarn birbirleriyle yarmaya girdikleri gibi kendi aralarnda bir yarma halindeler ve onlar da kim manay daha kuvvetli bir biimde karsndakine verebilecek yar iindeler (Mana var olan bir ey, tindalo onu kullanmasn bilen iin geerli). Tindalolar ayn zamanda hem manay

veriyorlar hem de manay karmasn biliyorlar. Onun iin; doktora ayn zamanda da byc demek mmkn. Mauss'un vermi olduu rneklerde hep undan bahsediliyor: 'tuhaf bak'. Baknda bir gariplik var, a... bir sakatlklar var. Mesela aksaktr ou yahut olaktr, saraldr, isteriktir... Bu inan, tabii, normal olmad zaman, norm d bir bak varsa, sakatsa yani brleri gibi deilse, brleri ondan farkllayor ve toplumun iinde ayrcalkl bir konuma sahip olmaya balyorlar. Bunlar; bir eit tindalolar, bycler, amanlar belki de toplumsal olarak ilk bilgi sahipleri. Bakalarnn bilmedii varsaylan birey-ler biliyorlar. Yani normlarn iinde yaayan insanlarn bilmedii baz eyleri biliyorlar. Bycler de, amanlar da, tindalo denilenler de toplum veya topluluklarda "bilenler". Bunlar hastalk veriyorlar sonra da alyorlar, yani iyiletiriyorlar. Bunun teknikleri var demek ki. aman teknikleri olduu syleniyor; bunlar gibi aman durup dururken olunmuyor. Ya doutan aman douluyor, olaanst glere sahip ocuk kyor ya da babadan oula geen ve anlatlan ve sonra da pratik edilen bir meslek samanlk. Aslnda mitolojilere bakalm, benzer koullarla kar karya gelebiliriz; Akilleus rneinde; topuundan baka hi bir yerinden vurulmayan bir sava, doast bir varlk; veya siklop (tepegz) karlamadmz bir varlk. Hatta daha ileri gidersek tektannl dinlerde hem Musa, hem sa, hem de Muhammed zel insanlar. lk ikisi mitolojik olarak doast eyler yapyorlar. Hem Musa'nn hem sa'nn hikayesi ayn; iki ayr kral, ayr dnemlerde ocuklar ldrtyor ve bu ikisi nehirden sepetin iinde, br eein srtnda kayorlar Hristiyanlkta. Ortaa mziinde 'eek arks diye bir ark var. Eee vg dzlyor. Kutsal bir hayvan. Bylerle, dinlerle toplum arasnda tuhaf bir iletiim ilikisi var. Ama buna ramen Mauss diyor ki; din ve by
J2&.

ayn ey deil nk dinler, dinlerin trenleri, kutlamalar hatta bayramlar ok kiinin katld ve kamusal alanda yaplyor. Byye gelince onun da ayinleri var ama onlar karanlk ayinler. Yani gizli toplanlyor, ssz bir yerde, karanlkta, ormanda, maarada. Orada kstl sayda insanla birlikte ayin var. F - banda, Hristiyanla, Ortaaa gelmeksizin ilkellerden bahsettiimiz zaman cezalandrmak diye bir ey yok. Yani toplumun kabul etmi olduu bir ey ama ona ramen gizli yaplan bir ey. Byc adrnn iinde yapyor. Ortaya kp bir meditasyon yapmyor. Kamu nnde yapm olduu dans var onun, dansta ayn zamanda by ekilleri arasnda. amanlar da dans ediyor. Trke'de Samanlara Kam deniyor. Kamlar kaan olamadan evvelki toplumsal ortak bilinten ayr iktidara doru ynelmeye balayan bir grubun temsilcisi. amanlar kendi asistanlarm yetitiriyorlar. Babadan oula geiyor yahut daydan yeene geiyor yani byle bir hem akrabalk ilikisi var hem de usta-rak ilikisi var. Ama mesela mitolojik kahramanlar dnrsek sa'nn Baba's haricinde bir ustas yok. Doast bir iliki var Tanr'yla. amann tektanrl dinde olmadn dnrsek baba fig-ryle ortak bir ey yok. Onlar daha ok teknikten bahsediyorlar: aman teknii. Din ve by arasndaki ayrma deinirken Mauss; birinin kamu alannda brnn daha gizli zel alanda yapldn sylyor. Bununla beraber bir ey daha ortaya kyor. Tapnma yok. Klt yani tapnma bylerde ve dinlerde var. Dinlerde var nk tapnma ortak yaplan bir ey. Tapnma kelimesi kelimesine gnmze kadar, 1960'lara 70'lere kadar siyaset biliminde kullanlan bir kavram, kiilik tapnmas diye bir ey var (Stalin rnei). Sol literatrn iinde 1950'lerde "sosyalizm veya barbarlk" grubu kurulduunda, bunlar mesela ilk sosyalizm ya da barbarlk olarak adlandrldnda, Sovyetler Birlii'ndeki rejimi

eletirdikleri kavramlardan bir tanesi kiilik tapnmas kavram. nk Stalin kiiliiyle idol eklinde, tapnlacak bir kii olduundan bu ekilde adlandrlyordu, eletirenler tarafndan. Bu marjinal solun veya o zamanki deyile "goistlerin" eletirdii bir kavramd. Ve dinsellii ayn zamanda belirtiyordu. Dinden arnm olarak ortaya km olan sosyalist yahut komnist bir rejimin iindeki ritele-rin devamn gsteriyordu. Ayn amana, toteme yahut hayvana tapnmada olduu gibi. En tanrtanmaz rejimlerde bile dini eleri bulmak mmkn. Tapnmann olmad dinin dnda olarak kabul edilen byde Mauss en geleneksel anlamnda bu ayinlerin gizliliinden bahsediyor. Aslnda bunlar sosyal pratikler ama bu sosyal pratiklerle doast gler ilikisi birbirine karyor ve birbirine kart zaman da bysel ayinler ve by hepsi bunlarn temelinde en geleneksel olan ortaya koyuyor, diye yazyor Mauss. O bakmdan, antropolojide ok tannan bir isim kyor karmza Frazer ve "Altn Dal" kitab. Laik yahut dini bayramlarn hepsi birer ayin. Bir ekilde kutlanyor, trenleri var. Belirli zamanlarda tekrar edildii zaman ayn eyi veren ayindir. Bu neye benziyor? Ayn koullarda gerekletirildiinde ayns yapldnda; Frazer nbilim diyor bunlara, bilimsellik var. By aslnda bilginin olduu ve bilginin tekrar edilmesiyle hep ayn sonular vermesiyle bir tr bilimsellii ortaya kartr. Gnmzde bilim dediimiz ey o dnemdeki by. Ve gerekten uzun sren bir iktidar mcadelesi var, tarihler iinde. Yani bu ilkellerden, corafi alan olarak Avrupa'dan Okyanusya'ya, Amerikann bir kesine kadar sren bir iktidar mcadelesi. Bugn ok kullanlan bilgi toplumunun bir tarihi var. O tarih ok uzun bir tarih. Ve byden gelen bir tarih var. O bakmdan da bilimin en reddettii ey by. Tuhaf bir ekilde yok etmek istiyor ki kendi var olabilsin. Dinlerde balayan bir tarih. Byy yok etmeye
.2S.

alan dini toplumla, pagan toplumu da bunun iine giriyor, lla tektanrh dinlere gelmemize gerek yok. Ondan sonra tektanrh dinden birazck Auguste Comtecu bir ekilde, teoloji, metafizik ve pozitivizm "kokan" bir ekilde bir sosyoloji hikayesi var, iktidar ilikilerinde. O bakmdan da bu ayinlerin tekrar edilebilen eylemler olduunu yazyor Mauss. Bir nermesi var: Tekrar edilmeyen eylemler bysel deildir. Demek ki her seferinde ayn ey ortaya kmal ki by olsun. Mesela Popper diyebilirdi ki; hep ayn sonular vermeyen, istisnalarn ortaya kt zaman, hibirey bilim deildir. Ayn eyi sylyor. stisnalarn olduu yerde by yoktur. Ayn zamanda da onla alakal bir ekilde, grubun iinde yaayanlar veyahut toplum iinde yaayanlarn bysel kabul etmedikleri hibir ey de by deildir. Demek ki bir kamusal ayin gerekiyor yahut zel ayin gerekiyor ama o ayinleri kabul eden bir grup lazm (dini olsun veya bysel olsun). 1902-03 yllarndaki Bynn Genel Bir Teorisinin Eskizi' adl makalesinden bahsediyoruz. O halde, bynn iindeyiz, byden bahsediyoruz. Bu ayinlerin biimlerinde madem ki tren lazm, trene inanan insanlar lazm, onlarla birlikte de trenin biiminin toplumsal olarak birinden dierine geirilmesi, iletilmesi lazm. O halde, kurum kurulmaya balanyor. Tam ilk defa sosyal kurum nasl kuruluyor onu gryoruz. Bireylerden deil kolektif gruplardan bahsediyor Mauss. Birinden birine mesaj geirme yahut manay geirmek gerekiyor. Ortak inan olumaya balyor. Ve bu olumaya baladka da grup yahut toplum olumaya balyor. Hindistan'daki, mesela, maarada yaayanlarn byle bir sorunu yok. Onlar direk kapanyorlar aylarca, yllarca ve doast olan glerde birebir kendi ilikilerini kurmaya alyorlar. Mthi bir bireysellik var. Bireyin batda ok fazla olduu syleniyor genelde yahut modern toplumlarda ama doudan gelen bir ey,
_2Z

mistik bir ey Hristiyanlar arasnda da, mesela, mistikler ve bycler ayn zamanda en bireyci olanlar. Toplum kuruluyor, topluluk kuruluyor, topluluun iinde ilikiler balanyor, ortak kan, ortak inan oluturulmaya balanyor; yani siyasi bir ey de var, doxa var (sahte olana da kanlyor tabii). O zaman da bir kan yani gr olumaya balyor, by sayesinde bir kamu gr oluuyor. yle bir ayin olabiliyor ki, bu sadece inananlarn birlikte olabildikleri bir grup olabiliyor. Eer bynn olduuna inanyorlarsa, yani tindalo manay veriyor, mana da hasta ediyorsa, byle bir vakaya inanlarn grubu bir topluluu oluturuyor. Mademki bir kamu gr var ve kamu gryle birlikte inananlar topluluu var. Dinden nce bycler grubu oluuyor. Her ne kadar byc, bir birey gibi ortaya kp toplumsal bilinten kendini ayrsa bile yapt eylem, bu ilikileri kuran, by sayesinde, bycl sayesinde insanlar arasndaki iletiimi salayan, byy kuran, birbirine bunlar balayan (din kelimesi kelimesine balamak demek) ve balayan grubu kuran topluluk olumasyla birlikte bycnn yapt eylem de asla deneysel bir eylem deil, kendi bireyselliince oluuyor ama yapt eylem kolektif bir eylem. O halde diyor ki sadece bireysel olan eylemler yani batl inanlar tek bana kurulduunda bu inan by olmaktan kyor (hepsinin inanmas lazm, balanmak lazm biri inanmazsa by bozulur). Bu kadar doast, bu kadar olaanst durum bir tane birey karsa mahvolur. Topluluk bozulur. O dnemlerde kimse cesaret edemiyor kar kmaya ama daha ileriki dnemlerde kendi yolunu bulanlar (yani tarikatlar) var. Baka bycler kyor, medyumlar gibi ve iktidar ilikisi pekimeye balayan bir toplumsal iliki haline dnyor hakimler arasnda. Bu arada baz baka eylemler daha var, pratikler daha var. Mesela diyor Mauss; hukuki eylemler bysel deildir,
_2&

teknikler bysel olabilir ama olmayabilir de. Eer by teknikleriyse sz konusu olan olabilir ama baka tr tek-niklerse ate yakmak gibi (fiziki teknik) onlar baka. O bakmdan belki sosyolojinin yapm olduu bir eyi tekrarlayabiliriz. Diyebiliriz ki toplumlarda gruplar ve eylemleri oluturan, onlar birletiren, harekete geiren ey toplumun morfolojisidir. Bu morfoloji (alt yaps) zerine oluan temsil mekanizmalar sosyal fizii, fizyolojiyi oluturuyor ki yine Comte'un terimlerine ok yaknz. Comte iin evrensel bir toplumsal mekanizma var. Yani her toplum, 20. yy.'in btn siyasi yaplan, zihinsel yaplan her ey pozitivizm zerine kurulu, sosyalizm tartmalar da aslnda bunun zerine kurulu. Toplumlar bir yerden bir yere gelirler, ilerlerler, geliirler. Bu gelime izgisi iinde geri kalanlar vardr yahut geri braklmlar vardr ve ancak ileri mertebelere kanlarn yolu izlenmelidir denildiinde karmza unlar kyor: batllama, sanayileme, pozitivizm. Dolaysyla model ortaya kartp, o modele uygun ilerleyen bir piramit kyor ortaya, teoloji, metafizik ve pozitivist. Mauss ise her ne kadar toplumlar iin, arkaikler, ilkeller, ilerlemiler falan gibi kavramlar kullansa bile, onun iin sosyolojinin kendisi toplumlar arasndaki fark zerine kurulmutur. Yani "in toplumu Fransz toplumuna benzemez" zerine kurulmutur. Comte'un sosyolojisinde inli Fransza benzemek zorunda. Byle temel bir ayrmlar var Mauss'la Comte'un. Mauss'un Comte'a yakn bir ilerlemeci tarih anlay var her eye ramen. Burada hukuki eylemler, baz teknikler ve dini ayinler byden saylmyor. imdi yle sylyor; byye bir takm zorunluluklar sistemi atf yapld diyor. nk byde de kelimeler ve jestler var ayn hukuki eylemlerde olduu gibi sz zerine kurulu. Georges Dumezil; Hint toplumlarnda iktidarn mitolo_2a

jik olarak iki bal olduunu iddia etmekteydi. Mitra ve Varuna iki Tanr ismi. Bir tanesi hukuku kral, bir tanesi byc kral. Biri kr biri olak. Bunlar hem doast varlklar hem toplumsal olarak sakatlar, norm dlar. a-manlarda da ayaklar sakat (Timurleng kam ve aksaktr). Byc a ile insan balyor, hukuk sz ile. Jestler ve kelimeler kutsal olabilecek bir durumu ortaya koyabilecekken bysel olan baka bir kutsall da meydana getirebiliyor. Aslnda bu hukuki eylemler bir ayin karakterini olutursalar bile ayn ekilde bu hukukunun yapm olduu szlemeler yahut yeminler, bunlar da ayinle ok kartrlan eylerdir. Fakat Mauss'un sylemeye alt ey asmda burada; bunlarla byy ayrmak lazm. Yukarda din zerine sylemi olduumuz eyleri hukuk in de sylemek lazm, hukuk da ayn ekilde kamusal alana ait olandan geiyor ve byden bu bakmdan ayrlyor. Din ve By Bir yanda din ve by arasndaki ilikide dinin kamuya olan aklnm karsnda bynn karanlndan, gizliliinden bahsettik. Ayn zamanda bycnn din adamyla olan benzerlii ve ayrlndan sz ettik. Byyle alakal olarak bycnn veya Samanlarn belirli tekniklere sahip olduunu syledik. Teknik deyince tuhaf bir kelimeyle kar karyavz nk teknik bat dillerinde, zellikle Yunan kkenli olarak dnrsek ?texhne' den geliyor. Texh-ne sanat dernek, yani by yapmak belirli bir teknie sahip olmak demek, ayn zamanda bir sanat icracs olmak demek. Belirli meslekler o halde, tarih iinde (batnn tarihi iinde) ykselmekte. Byc olarak nitelendirilen insanlar tarafndan gerekletiriliyor. Mesela berberler bu meslek grubu iinde byc de deil. Kalayclar (simya),
J3

beraberinde ingeneler (zanaatkarlar). Tabii bycnn din adamyla fark da aslnda oradan geliyor birazck. Biri mabedin iine yerlemiken dieri gebe (kalayclar), yahut demirciler (madenle uraanlar). Simyac (Cohelo); romanda metafizik bir yolculua kan bir adam. Bu bakmdan bu mesleklerin icrasnda metafizik bir yolculuk da onlarn meslekleriyle birlikte anlyor. Bycnn gizli gizli evinin bir kesinde gelitirmi olduu teknikle rahibin teknii arasnda hareket olarak, jest olarak pek bi r fark yok. Ama farkn, kamusal alanla mahrem alan arasndaki farktan getii syleniyor. Biri karanlk dnyalarn insan, br ise daha aydnlk bir dnyada eylem iinde. Aslnda burada tuhaf bir ey ortaya kyor; nk din kelimesinden bahsedersek; bat dillerindeki religion... (rei-gare) dinin balayclndan bahseder. Din balar, din adam insanlar ikna yoluyla kendine balar. Byc tam tersini yapyor. Byc, yollara den, gebe, gizli gizli iinin erbab olan ve aym'dan korkar. Ayn'dan grubuyla da farkl bilince sahip olmaya balar grup iinde. Grup dna taan biri. Yersizyurdsuzlaan biri, kendi yolunu alan biri. Halbuki mabetteki, kilisedeki din adamlar ortodoks olan gelenein dna kamayan kimseler. Bir din adamnn tekrar ettii hareketler tekrardan kt anda mezhep olmaya hazrdr, yani yolu farkl (tarikat). Bycden farkl olarak din adamnn yapt eyin herkesin kabul ettii normlarn zerinden sylemi var. Byc olanlar anormaller. Anormalliye sahip olanlar. Mauss diyor ki; tekniklerle by arasndaki benzerlik ve ayrmlarda teknikte yaplan iin etkisi mekanik olarak kendini gsterir. El becerisiyle bir ii yapt zaman mekanik olarak o i kendisini hemen gsteriyor. Yahut bycnn kendisinin deil ama yapm olduu hareketler nemli. Yamur dualar yahut su arayanlar gibi (Franszca'da bir kelime benzerlii var; su arayanla byc arasn-

da kk bir telaffuzla ayni ey kabilir aslnda; sorcier ve sourcier). Bu bakmdan mekanik jestler hareketle nesne arasnda direk bir iliki salyor. Ate yakar, piirir. Btn bir Prometheus mitolojisi: Zeus'dan atei karp gtryor, insanlara atei verdii**de tam bir byctanr. Tanrlardan teknii karyor. Ve teknii karrken de mthi bir insanlk mitolojisinin de kahraman oluyor. Devrimci hareketlerde en ok sevilen Tanrlardan bir tanesi, Prometheus. Btn bir kahramanlk mitolojisi var. Buna gre insanlk tarihinde zenme va, bir ey deitirmek, bir eyi gerekletirmek, medeniyeti tamak fakat ayn zamanda Prometheus mitinde Pandora kutusu da var. Tanr Ze-us'un insanla yollad ceza. Ald zaman iinden ktlkler kyor. nsanlara artk pimi et vermekten vazgeip, "madem atee sahip oldular bari onlar kendileri pi-irsin" diyor. Piiriyorsanz o zaman btn yemek, alma srecini de siz kontrol edin diyor. nk daha nce bu mitolojide insanlar yan gelip yatyorlar, Zeus alyor. Ama Prometheus atei karnca ceza olarak Zeus Pando-rann iinden insanlara kadn yolluyor. Erkeksi Yunan toplumunda birinci snf olan erkekler ondan sonra kleler ve kadnlar geliyor. Byle bir gelenekten Zeus durup dururken kadn diye bir varl yolluyor erkeklere, daha dorusu cengaverlere. Savalar var ve bunlar topraktan kalkanlar ile kyorlar. Topraktan fkrp savamaya balyorlar. Kadn gelince, halbuki, erkein almas ve dllemesi lazm. retkenlik anlamnda toprak ekilecek, erkein dllemesi ve kadnn ocuk dourmas lazm. Cengaverler kalmad. Ve Pandora kutusu hikayesi Pro-metheus'un insanlara bir armaan (armaan tam da Ma-uss'un kulland anlamda bir kelime, birine fark ettirmeden verilen bir ey. Armaan verdiiniz zaman armaan bekliyorsunuz. Doum gnleri de yle). Mbadele anlamnda armaan olmas iin fark edilmeJ3SL.

mi olmas lazm. Armaan karsndakine aldn bilmeden kardan gelecek ama yle bir ritel ki, o hemen bir sirklasyon olacak, bir dnm sonucunda armaan alan da hemen arkasndan armaan vermek zorunda yoksa lanetli, bysel etkileri olabilir. Levi-Strauss ilk mbadele nesnesi olarak kadn gsteriyor. Kadnn dolam bu mbadeleyi salamtr. Kadnlarn tabii bu uygarlama srecinde nemli bir yeri var. Kadn mbadelesi dediimiz eyde iki kabile arasnda armaan yoluyla bir uygarlk ilikisini kurabiliyorlarsa bunun byk bir etkisi var. Yahut sava kabilir. Savalarn bir ou a kabilesinin b kabilesinden kz karmas sonucu oluyor. Ak ilikilerinin ortaya kt savalar (kan davas). Egzogamiyi oluturan ey yani modern trmz kartan ensest ilikisinin yasaklanmas: d kabilelerden kz alma. Ktln eytanla yahut by ile, gizemli olanla, mistikle, tuhaf olanla birletii yerde hep norm d (kadnlar, yabanclar, gebeler, ingeneler...) kalanlar, marjinal olanlar var. Banda bycnn, evliyann, eytann... ktlkle direkt alakas yok. eytan derken tek tanrl dinlerin yahut, bugn popler hikayelerin eytannn ktlnden bahsetmeyeceiz. Ama yle bir ey var; modern edebiyata gelirsek, modern edebiyattaki ktlk temasnn eytanilikle alakas var. erif Mardin'in nemli bir makalesi var: Trk entelektel, sanat hayatnn iinde eytanilik yoktur' diye sz eder: Demonik olann eksiklii. Tekniin kendisi ara (sanat). Arada olmak din adam, byc iin geerli. Byc bal bulunduu grupla o grubun inanlarnn sonrasnda ortaya km. Yeni din arasnda bir araclk kuruyor. Yani pagan zihniyetinin Hristiyanlk iinde gelimesi ve yok edilmesi srasnda, popler kltrde arac aslnda bycnn kendisi. Onun iin folklorik olan hikayelerde en sempatik olan byc, insanlar onunla eleniyor nk.

Byclkle alakal meslekler; berberlerden bahsettik ama sadece berberler deil, bunlarn en enteresan olanlardan bir tanesi, tababetle uraanlar. nk din adam balyor dedik, byc zyor, karyor. Byle bakarsak, demirci ustas en keskin klc yapar yani by yahut ba bozucu bir alet. Din balayc ise, by zmek zerine kuruluysa demircinin nemi orada keskin olan yapmasndan geiyor. Berber de ayn ekilde, keskin olan objeyle sa, sakal kesiyor. Yahut snnet edici, diiler. Yani bedenin iinde bulunan paralarla alakas var. Para kesip bedenden materyal paralar alp gtryor. Mesela bylerde sandan keser by yapar. Berberlerin kesen kiiler olmas, demircilerin o aletleri yapm olmas, doktorlarn ayn ekilde lml olan insan vcudunun iindeki lmekte olan paralar yenide canlandrmas. Baka bir meslek tplara benzeyen, lmle alakal olan; l gmcleri. l gmcleri iin byc olduklarndan bahsedilir. Cellatlar; bunlarn byc olduklar sylenir. Cellatlar iin vampir derler (bu mitoloji Holly-wood sinemasnda tekrar ediliyor aslnda). lmle alakal, kesmekle, llerle alakal meslekler genelde byclk meslekleri olarak kabul ediliyor. Bir de direkt byyle alakas yok ama tuhaf bir byden dine gei salayan bir meslek var: obanlk. Platon'da beri Tanr obandr, sa obandr. Bu da birazck pagan aletlerle aklanabiliyor. nk oban ayn byc gibi insanlarn dnda bir yerde yayor. Krlarda yayor. nsanlarla direkt ilikili deil. Ama bir meslek erbab ayn zamanda (obanlk veterinerlik aras). Ortaa engizisyonunda mesela bycleri soyuyorlar ve eytann iareti var m diye bakyorlar. Kilise byclerin zerinde eytan iaretleri aryor ve o iaretleri bulduu zaman yok ediyor o kiiyi. Mesela Drakula kta yanyor, kl oluyor (mitolojik olarak enteresan bir ey).

Meslekler meselesi Mauss'un ok ilgisini ekmi bu by hikayelerinde nk sosyolojisiyle ilikisini buradan kuracak.: Mauss diyor ki; btn bu insanlarn, obanlarn, berberlerin... byc olarak grlmesi, bunca sosyal olgu yani metafizik dnyada, bysel dnyada ok; bu, aslnda, Mauss'a gre sosyolojik bir olgu cemaatleri gruplar belir-liyor; belirli meslekler belirli zamanlarda, tarihlerde dier meslek gruplar tarafndan marjinalize ediliyor. Ve btn bu meslekler beceri zerine kurulu. Byc yahut aman kolektif bilinten bireysel bilince giden ilk kiilerden bir tanesidir, bilgiye sahip olarak, toplum st, grup st bir statye doru giden ilk kiilerden bir tanesi. O anlamda da, egemen olan, korku duyulan, ekinilen ama bir g oluturan kii. Hristiyanlk tarihi iinde byc diye adlandrlan kimselerin ou Hristiyan kilisesinin karsnda duranlar. Dogmalarn dndakiler, sapknlar, baka yollara kanlar. Bu bakmdan da iktidar oluturup iktidara kar kan kiiler. Byclerin toplumlarda ilk defa teknie ve sanata hakim olan bir kii olarak politik bir iten ayr bir ekilde kendi bireysel bilincine sahip olan ve bunu da teknik ve bilgi sayesinde gerekletiren kii olduundan bahsettik. Ve buna karn byclk meselesinin pagan dinlerde daha sonra tektanrl dinlerde nasl olumlu iktidar konumundan olumsuz, dlanan konumuna geldiinden sz ettik. Yani bunlar gebeler, ingeneler, kadnlar ve ondan sonra Yahudiler. Bunlar iktidarn byden tine getii dnemlerden itibaren dlanan ve tersine hor grlen gruplar olarak ele alnmaya balandlar. Bycnn yahut amann oyunsu eylemleriyle nasl hayvan taklidi yaptklar yahut baka diyarlara, ya gklere yahut yeraltna inen tuhaf bir gce sahip kiiler tarafndan ortaya konulduun-

dan bahsetmitik. imdi by ile aslnda toplumsal adetler arasnda direkt bir ilikinin olduundan sz ediyoruz. Bunun da, mana yahut potlatchla, nasl insanlar aras ilikilerin adetlere dntn ve adetlerin de nasl tinsel bir dnyay iermi olduundan bahsedeceiz biraz. Ve o balamda da ite armaan yahut potlatch yahut kula aa yukar ayn anlama gelen kelimeler. Yerlerine gre kimi zaman potlatch kimi zaman kula deniyor: Armaan biimleridir. Mauss Franszca olarak r Le Don' dedii, Trke'de armaan (baz yerlerde ba olarak da geebilir, mesela Derrida'nn imkanszn mant diye adlandrd bir eit ba olarak alglanabilir) diye evirebileceimiz bir toplumsal iliki biimi. Armaann olduu bu toplumlarda bir klan-kabile aras ilikiler var, efler aras ilikiler var ve insanlarla Tanrlar aras ilikiler var. Yahut, paganlarda Tanrlar aras ilikiler var. nk bu armaan verme ve alma mant, ayn zamanda toplumsal bir ba olarak ortaya konuluyor. Ve o ba da adetlerden, batl inanlardan ve onlarn uzants olarak dinden geiyor. Bu, toplumlarda hukuk, devler gibi tezahr ederken bunun karsnda da ykmllkler ve kar ykmllkler var. Baz eyleri yapmakla ykml olmak meselesi. Yani unu yapacam ki karlnda bu hakim olsun. rnek olarak, renci derse gelecek ki bunun ykmll, imtihanda karln, hakkn alsn. Hak ve ykmllkler sistemi bunun zerinde kurulu. Toplumlarda; efler iyi avlanmak zorunda ki, akam ailesi iyi yemek yiyebilsin. Ve btn bu ykmllk-kar ykmllk, dev zerine kurulu olan ilikiler armaandan geiyor. Armaan almak ve armaan vermek. Armaan, bir mbadele biimi. Ve bir mbadele biimi olarak da armaan olarak dolama giren nesne bir kolye olabilir, yzk olabilir, avlanan bir ay, tutulan bir balk olabilir... O nesne de kendi iinde tinsellii, ruhanili-i barndrman. Bu ruhanilik hali de bir manas olmaktan

geiyor. Mana, o halde insanlar aras ilikilerin kurulmasnda, ykmllkler ve devler sistemi iinde, ruhsal ba oluturan bir g. Daha nce sylemi olduumuz gibi mana kiiye ait deil, bir sfat deil, ama ayn zamanda kiiye ait, ayn zamanda objeye ait...vs. Dolaysyla toplumsal ilikilerin kurulmasnda manas olan objeler arasnda bir deiim yapmak mmkn olabilir. Ve bu deiim de tamamen mbadele sistemi ile oluuyor. Mbadele sisteminin olumas da insanlar arasndaki o ykmllk ve dev ilikilerinin byselliinden, tinselliinden geiyor. nk inanca gre, bu, batl bir ey, o alma ve yerme ilikisinde ruhsal, ller dnyasnda kyor ortaya. nsanlarla beraber yayor. Yani by dnyasnn yaratm olduu atmosferde insanlar atalaryla, llerle ve Tanrlarla... i ie gemekten de geiyor. Buna gre de Polynezya'da yahut Melanezya'daki yerliler (Ma-uss'un zerinde durduu gruplar da var) yahut Yeni Kale-donya'da yaayanlar, inan sistemlerinde bir ey verme bir ey alma zerine kurulu olan iktisadi hayatta tamamen bysellik hakim. Mesela kapitalist dnyann tam, taban tabana ztt bir ilikiler yuma var insanlar arasnda. Ne kadar ok verirsen o kadar ruhlarla iyi geindiine ve zenginletiine olan inan hakim. Ve armaan da bu bakmdan elde olann 'mmknden daha imkansz olan' fazlasn vermekten geiyor. Armaan bugnk kullandmz anlamda -cebimde 5 var, birini armaan edeyim deil; cebimde 5 var, 6'sm armaan edeyim zerine kurulu. Ve o bakmdan da bu mbadele sistemi biraz da kapitalist toplumlardaki kredi sistemine benzer bir ey. Armaan yapan kredi sahibi olacak, prestij kazanacak, bysel dnyayla, ruhlarla, llerle ilgi ekecek ve o yzdende rahat, salkl bir yaam yaayabilecek ve iyi avlanacak, iyi balk tutacak ...vs. Avlandklarn varsaydm, mesela Yeni Ka-ledonyal kabileler yahut Melanezyal veya Polynezyal in_3Z

sanlar potlatch adn veriyorlar bu eye, verme ve alma, bir ey armaan etme ve karlnda g alma ilikisine, insani bir iliki var, o insani iliki ruhani bir iliki ayn zamanda, bysellikle alakal. Ve ona grece iktisadi hayat kuruyor ayn zamanda. Bu al-veri nesneleri hem incik boncuk olabiliyor, hem balta, bakrlar, hediyeler olabiliyor ayn zamanda kadnlar olabiliyor.

Armaan Verme
baha nce de bahsettiimiz gibi, kadn dolam da bu ^cin bir paras aslnda. Ve yle bir sistem oluturulmu ki aldn vermezse eer, lanetleneceine inand iin, vermek zorunda. Mesela bugnknn tam tersi du-mn}la kar karyayz. Bugn modern kapitalistin yapt ey; 3 verip 5 almaktr. Art deeri kendine evirmek, art urun kendine evirmek. Burada tam tersi geerli. Mmkn olduu kadar artk elde etmemek. Hatta artk varsa ortada, rnler ok iyiyse, mthi bir balk avland, verildi, herkes beslendi oradan, yan kabile de besleniyor ve elde kald hala. Bunun elde kalmas ok kt bir ey. Bela geti rir insana. (Amerikan filmleri vardr; incik, boncuk, yztikler, yakutlar, lanetli elmaslar. Kime gelirse ona bela getirir). Aslnda bu ok tuhaf bir eskiden kalma inan sis-ternin devam. te yerliler ve rettikleri yahut topladk-lar5 avladklar rnler ellerinde kald zaman yaamlar-nm lanetli olduuna inandklarndan dolay hemen imha etmeye balarlar. Tanrlara adak olarak yahut da sadece harcama olarak gerekletirilen bir eylem bu. Yani fizikte ant*Opi diye bir kavram var. Antropi: bir yerden bir yere doru giden ktlenin iindeki yok olan enerji eididir. Yar bir para, bir ktle buradan buraya giderken bir ant-roPi etkisine sahip bu nk her tama eylemi ondan ba-zl eyleri, eksiltiyor, yok ediyor. Harcama zerine kurulu bir kavram ayn zamanda. Bataille antropi ile harcama
sur

arasnda iliki kurar. Potlatch kavram -nk Battaile'm da ok kullanaca biimde- Bataille'dan bahsederken yeniden dneceimiz bir kavram. Ama unu syleyelim; bu yerlilerin ellerinde bulunan tm retim aralarnn veya retilen mallarn imhas zerine kumlu bir iktisadi yaam hakim. Bu olmazsa eer inan dnyasna gre, lanetliler dnyasna girebilir. te potlatch da bu mbadele sisteminin ismi. Mauss bunun Kuzey Amerikal yerlilerde kullanlan bir kelime olduunu ileri sryor. Ve'inok kabilesinde potlatch kullandklarn sylyor. Bunlar ayn zamanda Kuzeydeki Alaska'daki, ondan sonra Vanco-uver'deki yerlilerin kullanm olduklar bir kavram. Pot-latchm tam olarak anlamnn beslemek yahut tketmek olduunu sylyor Mauss. Bunu da 1917 ylnda yaynlanan "Kebek Corafya Dergisfnin iindeki bir yazdan alarak sylyor. Potlatch o halde beslemek ve tketmek demek. Potlatchm oluturulmas iin kar klanda, kar kabilede olanlar beslenmeliler ve potlatch bitirmek zorunda artk, yani geriye kalmak veya tasarruf yapmak Weber'ci "Protestan Ahlak"nda vardr: tasarruf meselesi. Tasarrufun olmad toplumlar, tasarruf yerine harcama, bu tip toplumsallklarda, var. Tketmek var. Onun iin Franszca'da iki tane kelime ayn anda farkl anlamlara geliyor Consomer ve Consumer. Yani hem tketim toplumunun tketmesi anlamndaki tketmek hem de bitirmek, yok etmek, mahvetmek yani ykmak. Potlatch besleyen ve yok eden bir sistem. Hem besleyecek, ie yarayacak, ilevsellii var, nk bedava biimde harcanacak bir ey. Mesela Alaska'daki yerliler balina avcl yapyorlar ve balinann yandan elde edilen malzemeyle bu mbadele sisteminde fazla ya kaldnda bunu yakp, sonuna kadar tketmeye urayorlar. Yani yok etmek anlamnda tketmeye urayorlar. imdi burada Mauss'un ilgisini eken bir ey var; potlatchm yani bu beslenme ve tketmeyle alakal
J

olarak kurduu ilikinin ayn zamanda fuarlarn, lenlerin, enliklerin yapld alanlar olmas. Yani, tketme eylemi bir grubun tketme eylemi ama ayn zamanda kamusal alanda yaplan bir gsteri de var. Mesela, Dou toplumlar iin ok sylenir, lks tketiminin, gsteriin ok fazla olduu yerlerdir. Kuzeye gittiinizde, Protestan lkelerinde byle korkun gsteri ve lks yoktur. Daha ok gnmzn Trk, Arap ve srail toplumlarnda ok var olduu sylenen bir sistem bu, lks tketimi ve gsteri. Aslnda, potatch da bir bakma lenlerde, fuarlarda yaplarak, pazarlarda gerekletirilerek ayn zamanda bir zenginlik alanna giriyor. Bu bakasn beslemek yahut tandn beslemek, lleri beslemek zere kurulu bir sistemde zenginlik harcamadan gelen bir ey. Nasl kapitalist sistemde Max Weber'in zengin insan, tasarrufudur, tasarruf yapandr; biriktirir; nk biriktirerek sermaye sahibi olur. Burada ise tam tersine harcayarak zengin olunur. Gnmzde hl kimi evrelerde geerliliini koruyan bir sistem. Mesela ky dnleri; orada diyelim elerinde 3 varsa 5 harcanr ve bir gvde gsterisi yaplr. Bir zenginliktir. Ky dnlerinde para imha olmuyor, birinden birine geiyor. Kapitalize olmu artk potatch orada zetle. Ama Mauss'un bahsetmi olduu tketim veya imha, adetler olumadan evvelki batini inanlar geerli; yani, lanetten korkuluyor, ruhlardan korkuluyor. Onun iin harcama yapmalar lazm. Hatta bu ilikilerde bu enlik, len ller iin de yaplan bir ey. Mesela helva yapmak. Bizi zorlandran adetlerden biri olsa gerek. nk helvann paylam lnn daha nceki dostlaryla bir cemaat, tarikat balar (paylamak anlamnda tarikat. Tarik= yol anlamnda). O lnn etrafndaki yaayanlarn lyle ortak bir ekilde birlikte olmalar ve onlar armalar, mesela mevlitler. Hoca okuyor ve llerin isimlerini aryor, l armak aslnda isim

okumak. O anlamda hl bunlarn bir ounda geerli. Veyahut yasaklar koymak. srail'de hl kkten dinci gruplarn yaptklar, yaam biimlerinde yani belirli gnler radyo dinlenmiyor, belirli eyler yenmiyor. Ayn zamanda bu ilikiler tabuya dnyor. Bunlarn ayn zamanda bu kabilenin geleneksel meclisinin olutuu yerler olarak anlyor, enliklerin, lenlerin yapld yerler. Bu bakmdan da diyor ki Mauss; bu klanlar aras len ilikileri, ayn hiyerarik tarikatlarda olduu gibi, belirli sembolik ve sralanm ilikilerden oluur. Trendir yani. Bir ritel olarak, ayin olarak riteli oluturmaktadr. Tren de belirli kurallara gre yaplan bir eylem biimi. O bakmdan da nce mesela x kabilesi gidecek baltay gtrecek ona verecek, br belli dnem sonra onun karln verecek ve bu tuhaf bir ekilde bat dillerinde dmanl dostlua eviren bir kelimeyi dntryor. Hostilite: Birbirine olan dmanlk, yabanclk kelimesi potlatchla, armaanla hospitalite haline dnyor. Hastane, hospital kelimesi kkeninde yabancy davetten gelen bir kelimedir. Hastaneye arlan davetlidir (bu da bir tr misafirperverliktir Derrida'nn "imkansz misafirperverlik" diye adlandrd anlamda) artk. Bu davet armaan vermedir ayn zamanda. Yabancy davet etmek ve ev sahiplii. O da gnmzn gmenlik sorununa kadar giden bir ziyaret, ziyareti, ev sahibi ilikilerini ok belirleyici ekilde hl srdryor. te ev sahiplii yapmak, misafirperver olmak, hospitality hangi artlarda gerekletirilebilir? Yabancya evini nereye kadar aabilirsin? Ne kadar doldurabilirsin evini? te tm bu aslnda antropolojik, sosyolojik olan sorular birden bire sosyolojiyi felsefeye eviriyor. Gmen iiler Bat'ya geldiklerinde ziyareti olarak ne kadar ev sahiplerinin, ev sahiplii yapma durumuna uygun ekilde davranddr. Kim ev sahiplii yapabilir? Mesela armaan, verdiini hissettirmeyen

^ bir eylem. El altndan vermek. Mesela bundan yakla^ 6-7 yl evvel bu stanbul bavul turizminde, Dou bloun, dan gelen kadnlarn fuhuu zerine aratrma srasnda bir armaan ilikisi olduu fark etmitim Ve Franszlarla yaplan kollokyumda da bunu sorunsallatrmtm:. R Us Rumen, Macar fahielerle, o fahielerin gittikleri barlar ve o barlara giden gen delikanllar arasnda, nk bt n bir davran biimini deitiriyor. Geleneksel pavyonlarda bir kadn veya adam ne yapar? Gider, cebinde paras vardr, parasn der yahut girdiiniz genelev sistemi de ekilde. Fuhuun yapld yerlerde paray der, ieri rer. Yani o mbadele parann, verilip baka bir eyin masndan geiyor ama burada hibir ey yok. liki yok aslnda. likisizliin ilikisi var. Halbuki yaptmz mlakatlarda Laleli'deki barlarda Rus, Romen fahielerin |j_ rek parayla almam olduklarn fark ettik. Yani onlarla birlikte olmak illa para vermekten gemiyor. Her para ve-ren onlarla birlikte olamyor. Bir 'cazibe veya tavlama mekanizmasnn gereklemesi lazm ki o iliki kurulab_ sin. Bu da fuhu sisteminin belirlemedii cinsel ilikiler sistemi ortaya koyuyor. Yani nce erkein kz veya k^ ln erkei cezbetmesi, tavlama ilikisine girmesi lazm. Mesela genelevde yle deil. yle bir sorun yok. Paray veriyorsun i bitiyor. Ve o anlamda da bu Romen Ve Rus fahielerin oralara giden gen ocuklara bir arma arn var. Armaan, ilikinin biim deitirmesidir. Daha i bir hale brnmesidir. Aslnda bir simlasyon sistemi. sedksiyon(cezbetme ve tavlama) sistemi. Ama birebir h paray verdin ve girdin ilikisinin dna taan bir sistem O bakmdan da biri fark etmeden bakasnn armaan Sa^ yesinde sistemi oluturacak olan bir armaan ekonorni sj gerekletiriliyor. Armaan, ilikisinin yapsn deitix-en bir sistem. O bakmdan da potatchm, beslemek ve irir a etmek gibi bir ilevi var. Bunu cemaatlerin, tarikatla rn ierisinde bir eye benzetmek mmkn. Ama baka bir ey daha var, bu harcama meselesine gelirsek elde olan yok etme, harcama baka bir insanlararas ilikiyi ortaya koyuyor. Bataille ok enteresan bir kiilik, hem edebiyat hem de sosyolog. Bataille aslnda bir mistik, srrealistlerle ok iliki iinde. Andre Breton ile arkada; ama onun merkeziyeti tavrn da benimsemiyor. Kimseyle de pek anlaamayan biri. Sartre 'Kafasnn zerinde bir gz var oradan Tanr'ya bakyor' diyor Bataille iin. Mistisizm onun sosyolojisi iinde var. Onun iin de kurban, by, potlatch, armaan kavramlarnn zerinden kuruyor sosyolojisini. Kurbanla birlikte Bataille'm Trke'ye bir kitab daha evrildi 'Erotizm'. Bu kitapta Bataille, potlatch ve harcamadan yola karak cinselliin de bir harcama olduunu ileri sryor. Cinsel ilikide zellikle erkein sperminin erkei ldren 'kk lmdr' diyor. Her bir sperm kayb insann lmesini beraberinde getiriyor veya bir eyler lyor orada. Aslnda her kk lmn bir dourganl getirmesi de ilgintir. Ama tabii geleneksel, klasik anlamdaki harcamadan bahsettiimizde doum yok, tam bir harcama anlamnda. Hatta Jean Franois Lyotard'm bir kitab var. 1974'de yaynlanan kitabnda (Libidinal Ekono-rai)Bat ve Yunan toplumlaryla in, Uzakdou toplumlar arasnda bu c'nsel ilikideki farklardan bahseder. Fransa'da yaymlanm olan bir kitap bu KEski in'de Cinsel likiler' diye bir kitap. Ve zaten de benzerleri olan kitaplar bunlar, Taocu Seks' diye de geiyor. Tao'nun Ying-Yang' hikayesine bakarsanz tam Bataille'm bahsettii bu kk lmle direkt alakal. Tao'da erkek kadnla birlikte olurken gelmemeli. Sperm harcamamal. O zaman kadmm svsndan beslenebiliyor. Bu iliki tuhaf bir ekilde tam bu beslenmek ve harcamak temasna uygun, otlatchla alakal aslnda bu ilikiler. Mesela Lyotard di-

yor ki; bunun tersine batllarda eski Yunan'da mesela cinsel iliki srasnda sadece doum nemli nk kadnn Yunan toplumundaki yeri hiyerarik olarak altta olan bir yer. Altta olduu iinde cinsel iliki srasnda kadnn sadece dourganlk ilevi nemli. Dolaysyla Lyotard'a gre cinsel ilikideki haz meselesi mesela Yunanllar iin geerli olmaya balyor. Haz, eski Yunan'da erkekler arasnda olabilecek bir ey, ecinseller arasnda olabilecek bir ey. Onun iin de meru olan iliki ecinsellik. Kadnlar sadece dllenmek zere orada bulunan varlklar oluyorlar. Mesela Tao'da 'Ying-Yang' meselesinde tam tersi var. Kadn bir haz nesnesi. Tkenmeyi nleyerek beslenmeyi salayan bir iliki var. Tam da bir cinsel ilikideki potlatch kavramyla direkt bir alakay oluturuyor. G kaybediyor, harcamas lazm ki lanetlenmesin. Halbuki Dou inancnda harcamamas lazm ki karnn enerjisini alabilsin. Taocu seks denilen ilikinin tam olarak kadnn gcnden beslenen bir erkee tekabl var. Mesela Dou sporlar vardr. Karsndaki insann gcyle kendi gcn birletirir. Tam Ying-Yang var orada. Dmann gcn kullanarak dman yenmek. Ykmllkler de bu ekilde. Yani bir dev var, bir ykmllk var. imdi bu rnekten yola karsak, Yunanldaki yaam biiminde deve sahip olan bir kadn var. devi dourmaktr. Erkein ykmll de haz dnyasnn baka bir yerde yaand, ykmlln de baka bir yerde yaand bir erkekler dnyasyla, kle ve kadnlar dnyasnn ayrm zerine kurulan bir dnya. Erkein hakk mirastan geiyor. Dourmaktan, dourtturmaktan geiyor. Kadn ise burada herhangi bir kle statsndeki yahut aa statdeki dourganlk arac yani kadnn Yunandaki rol, modern dnyadaki, mesela "tayan annelere" (Franszca'daki meres porteuses dediklerine) benzer: kiralk anne. Deeri yok, hukuku yok, devi var; dour-

inak. Bu potlatch sisteminde yani vermek ve almak sisteminde ilk olan vermek, hediye etmek, armaan etmek. Bu ekilde de burada yine erkekler dnyas var, erkekler nasl vermek sayesinde mbadeleci konumuna geliyorlar. Hediye vererek, armaan vererek, manay paylaarak, b-ysellii harcayarak yahut bysellie kurban vererek. Potlatch sayesinde ittifak var, armaan sayesinde ittifak var. Armaann reddi sava baltalarnn ortaya kmas demek. Harcama rnler zerine daha ok. Yaplan kolyenin hediyesi armaan. Ama rnn armaan eer hl verecek kimse yoksa bunu Tanrlara armaan etmek lazm. Mesela adetler arasnda, ef gn geliyor evini yakyor nk armaan etmesi lazm. Armaan etmezse bir dahaki hasat mevsiminde iyi rn vermeyecek, tarlann ilevsellii bu anlamda nem kazanyor. Bunun iin mesela evlerini yakmas lazm baz insanlarn. Bunlar efler zellikle. Ve armaan alan da almam diyemiyor, almak zorunda. Ama bir dahaki sefere vermek zorunda. Vermezse bu sefer gene sava kacak. Savalar bu yzden kyor. Armaan alnmazsa sava var, armaan alnp verilmezse gene sava var. inde yaadmz dnyaya hi benzemeyen bir dnya. Mesela ilkeller, yabanlar, geri kalmlar ile ilerlemi, batl kapitalistler diye dnrsek Pierre Clas-tres'in sylemi olduu ok mantki geliyor insana, yani demokrasinin direkt hali, potlatch sisteminde sakl. Her zaman bir deiim deerinin zerine kurulu olan bir mbadele yok. Aslnda tabii orada Marx'n da emasnda sanki bir sakatlk var. Mesela Marx ne diyor: Feodal sistemden kapitalist sisteme geerken mallarn paraya evrilip mala yatran sistemden; M-P-M dan P-M-P sistemine geilmeye balanyor. Diyor ki mesela, feodal sistemde mal var, baka mala ihtiyac olduu iin paraya ihtiyac olacak. Bununla mal alacak nk. Bu ilikide para ara. Mallarn arasndaki bir arac oluturuyor. Kapitalist sis-

5' B >fD o- ta- - B *&* B 3 ""3 C D , r i''r arafg'.2!g

T- * ^ S. ^ : S "< 5. a- cr

Q. E. rs

3 8* > n.

Si "S

9-^3

03

misafir Tanr misafiri. Tanr misafiri olduu m ona verilmeyecek olan hizmet korku, lanet meselesi haline gelebiliyor. Ve, yle ki, evler arasnda rekabet oluuyor Kim daha iyi hizmet verecek. yle ki, tkettikleri veya ilettikleri her ey zerinde ruhlar, insanlarn tadklar isimler, doa; btn bunlarn hepsi armaanlarn mbadele biimlerini ortaya koyuyor. Ve aralarnda mthi bir yar var. Mesela bu mbadele aralar; ruhlar, llerin ruhlar, Tanrlar, hayvanlar, doa. Btn bunlara kar mthi bir ekilde bonkr davranmak lazm Bu sayede zengin olunuyor. Bonkrlk zenginlie giden yol olarak kabul ediliyor. Hi paras kalmayan insan ancak ruhani olarak zengin oluyor. Bunlar byle bir zenginlie ulaabilmek amacyla bir takm festivaller, lenler yapyor. yle festival yaplacak fa oraya sadece insanlar davet edilecekler, "davetliler festivali diye ad vermiler Srf ykmllkleri yerine getirmek zere, hi davetli yoksa yan kabilelerden davetli getirmek zorunda kalyorlar ki, festival ilevini yapm olsun, gerekleirsin. Armaan vermenin de bir zaman var: nasl burada doum gnlerinde, ylbalarnda armaan veriliyor; benzer bir ekilde armaanlar veriliyor. Yem armaanlar verebilmek iin de tekrar alacak ve tekrar retecekler ki, yemden armaan yapabilsinler. Bu bir zorunluluk. Armaann verebilmesi iin tm varl tketmek zorunda ama bu fiziki gcnn yok olduu anlamna gelmiyor. Armaan zerine kurulu olan bir iktisat kendi iinde bir yapsallk ve her bir armaan baka bir armaana karlk oluturmakta. Bycnn bu toplumlarda toplum d-mda kalmasyla laneti olmas arasndaki iliki buradan gelmekte Byc farkl olarak kolektif bilincin dna karak, toplumun kolektif bilinciyle koptuunda hem korkulan biri nk bunlar tuhaf adamlar hem de saylan b-

ri. Baklar enteresan, saral, topal, olak... Bu durumda Levi-Strauss'un byc ile entelektel arasnda kurduu ilgiden bahsedilebilir. Levi-Strauss'a gre entelekteller, bycye benzemekte. Bu iliki de sayg ile lanetten geen tuhaf iliki olarak dnlebilir. Entelektelin retken olmayan olarak dnlmesi (bilgi reten, toprakla uramayan, Douda bilgeler, Yunan'da filozoflar ve ilimle, kalemle alakas olanlar) bilginin gelimesi srecinde toplum iinde garip bir konumu oluturmu. Bu konum da toplumda retilen sylemin nce byclerde olduu gibi jestlerle, sonra szle, dinlerde olduu gibi, yaznn buna eklenmesiyle; yazl olarak da hukukla alakal; nk ilk yaztlara bakarsak mesela ivi yazsyla yazanlarla (hukukla, mukaveleyle alakas olan bir durum var) ve kalem tutanlar (toplum dlad iin yeni bir ey karttklarndan) ayn zamanda toplumda iktidar konumunda olanlar; nk bilginin retimi ile iktisadn retimi birbiriyle paralel, tm Edward Said'in, Foucault'dan kaynakl oryantalizm teorisi ve aratrmas bunun zerine kurulmu: bilginin, malmat sahibi olarak tekinin zerindeki egemenliini ortaya karmas ve bilginin retim srecinde, bilgi sayesinde iktidara sahip olabilmek. Said Bat Avrupa edebiyatnda bunun srecini inceliyor. Bat ile Dou arasnda olduunu ileri srd "epistemolojik ve ontolojik kopu" bu ekilde gerekleebiliyor. Aslnda, belki de, devletin oluumu srasnda, asiller de-nebilen, devlet asilleri denebilen grup yazarlardan gemekte: in'deki mandarinler veya bat'daki litterati'ler gibi. Bataille ve Potlatch 20. yy. iinde bir Fransz entelektel olan Georges Bataille, Marcel Mauss'un potlatch, armaan kavramnn insanlk tarihi boyunca Mslman toplumlara ait bir yaps

olduunu ileri srerek kapitalist toplum mant iinde garip bir eletiri mekanizmas kurmaya alm (194O'l, 50'li yllarda). Bu koca bir Hegel okuyuundan geen du-i"um. Kojeve'in yapt derslerde Lacan, Bataille, Que-neau birlikte dinliyorlar dersleri. Bu anlamda da Batail-le'm almas kendi dnemindeki hem entelektel hem de iktisadi tanmna farkl bir bak as getirmekte. 15 yllk almas olan 'Lanetli Pay' Mauss'dan yola karak toplumun nasl armaan ekonomisi zerinde kurulabildiini sorgulamakta. O dnemdeki btn sosyologlar, sosyolojilerini 'faydaclk' zerine kurarlar. Bataille ise; kapitalist adan faydal olmayan bir ekonomi teoremi ortaya koyar. mkansz'm sorgulamasn gerekletirir. Bugn Derrida'nm yeniden ele ald "imkansz mant" byk ihtimal e Bataille kaynakl. Ayn ekilde 1980'li yllarda bir grup iktisat Mauss'un ismine dayanarak faydac olmayan bir ekonominin nasl olacandan yola karak faydaclk d hareketi savunarak (sosyal bilimlerde) KMA-USS' adl bir dergi karrlar (faydac olmayan bir iktisad nermeye alan bu grubun Trkiye'deki temsilcilerinden birisi de Birikim'den Ahmet nsel'dir. Onunla birlikte, Alain Caille bu akmn nemli temsilcilerinden bir olarak gzkmektedir). Nasl kapitalist toplum iinde faydac iktisada dndne gelirsek, Bataille'm armaan kavramn yle aklayabiliriz: Mal - Para - Mal feodal ekonominin mantnn Marx tarafndan zmlenmesini gstermekteydi. Kapitalizm ile birlikte ise, Para - Mal - Para haline dnyor. Kullanm deeri sonradan deiim deerine dnyor. Para ara deil; ama oluyor. Bu emada herhangi bir feodal toplumda yaayan biricin ihtiyac olan parann tketecei olan parann tketecei mala olan ihtiyac gzkmekte. Buday retiliyor

karlnda eker alnyor. eker ve budayn birer rn olduunu dnrsek; insann ihtiyac olan ortaya, kar. Bu birinci emada, para ama olmaya baladndan itibaren P-M-P'ya dnmtr. Burada maln deeri ama deil. Ama, parann kullanmdr. O zaman da Marx'n edeer teorisi' ortaya kmaktadr. (Marx) Kullanm deeri geerliyse kapitalist olmayan iliki vardr nk sadece buday verip eker alrsa ihtiyacndan, asgari ihtiyalardr bunlar. Gereksiniminin, ihtiyacnn kullanm deeri zerinden getii sylenebilir. Deiim eeri ise kapitalist retim ilikisini ortaya karr. Budayn ve ekerin deerinden oluur ve faydac ekonomi zerine kuruludur. Her birinin bir eit "denklik deeri" olumak zorundadr. Bunlarn dnda Bataille bize bir "armaan ekonomisi" sunar. Armaan ilikisi elde olann fazlasn vermekten geer. Potlatch ilikisinde bir maln dier malla olan mbadele ilikisinde bir manas vardr ve bu yzden kullanm deeri (deiim deeri) yerine tinsel, bysel bir iliki ortaya konur. Kkeninde de korkmaktan geen bir mbadele ilikisi vardr, armaanda. Potlatch zerine kurulu mbadele ilikisinde 'lm' her an vardr, aslolan yaamdr; ama, lm yaam kendi iinden tretir. nk ller zaten yaayanlar iindedir. Armaan kavramnda para ya da mal gibi deiim deeri olacak bir ey yok. Bu kavramlar ne zaman ortaya kt? nce ve Sonra Meselesi Miladn ortaya kmasyla tarih meselesi 'nce ve sonra' olarak kurulur. sa'nn ortaya kmas, .. ve .S. eklinde bir tarihin ortaya kmas, tm modern dnemleri belirleyen bir zaman anlayn beraberinde getirmitir. Mesela eski Yunan'da mevsimler zerine kurulu evrim-sel bir zaman vardr (Souklar geliyor demek ki k gei-

yor). Bu zaman yani evrimsel zaman kavram birok bat toplumunda da geerli. Aziz Augustinus'tan itibaren ilerleyen bir zaman kavramna inanr batl insan. Gelinen nokta Fransz htilalidir ve beraberinde pozitivizmi tar. 4. yy.'dan beri olduunu dnrsek, Hristiyanlkla balayan zaman anlay evrimsel bir kurguyu ortaya karr. rnein; Marx'da 'gei' kavram ok kullanlr, (kapitalizmden sosyalizme gei evreleri...vb. 1960'larn ikinci yansndan, 70'lerin ikinci yarma kadar sosyalizmin gelecei yer ya da geldii yerin bat m yoksa feodal bir toplumdan kapitalizme geilecei tartlm ve kan kitaplar hep bu konular zerine olmutu). Btn bunlar ilerleme zerine kurulu olan zamansalln ortaya karttklardr. Byle bir anlay vardr ama mzeleri ziyaret ettiimizde bunlarn ne kadar sama olduunu gryoruz. rnein; Hitit devrinden kalan anak, mlekle, Cumhuriyet dneminden kalanlar ayn topran zerinden km olduklar halde veya Hititlerden sonra gelen medeniyetler de ayn toprakta bulunmu olsalar da, tarih ayn gibidir hep. Bunu dndmzde de 'zaman, mekandan ayr mdr?' sormaya balarz. Yapsalc kuramclar geiten ok sramayla tarihin oluacan sylyorlar (mutasyon). Althusser ise bunun iine 'eklemleme' kavramn koymutu. Yapsalclar dz izgiselliin ezamanlla bal olduu yolunda bir kav-ramsallatrma yapmlard. Bizim kafamzda da dz iz-gisel bir tarih anlay olduu iin mana, potlatch...vb. Kavramlarnn eskiyi artrdn dnyoruz oysa muhtemelen bugn Eskimolar halen potlatch kullanyor-lardr. Potlatch kavram ilkellerde var diyoruz oysa u anda yaadmz dnya iinde belki de hl geerlidir. Veya geerli olma ihtimalini tayabilir. Bu bir sorudur.
_52

Ruhlarla olan dnyann yaamla olan ilikisiyle, tamamen ruhlardan arnm toplumsalln zihin dnyalar arasnda fark var. Endstri toplumuna gelmeye baladka, kentlemeyle birlikte ller ehrin merkezlerinden dar doru tanmaya balamtr (Aries). Yani llerden yava yava uzaklayoruz modern toplumlarda. llerden uzaklatka da lm bizim iin sadece bir son an anlamna geliyor. Kle efendi ilikisinde, efendinin lmden korkan kle sayesinde efendi olduu kabul ediliyor. Klenin efendi karsndaki konumu, iki tane eit insann doay zapturapta almaya alrken girmi olduklar ilikiden kaynaklanyor. ki insan kar karya geliyor, doay egemenlii altna alacak. Bunun iin de almaya balayacaklar (bu Hegel'in antropoloji kuram). Bunlardan bir tanesi karsndakiyle ilikisinde hayatn riske atabilecek. Dello sonucunda, birinden biri lebilir. Doay deitirirken kendi konumlarn deitiriyorlar aslnda insanlar. Ve tehlikeyi gze alan, lmden korkmayan, karsnda ise lmden korkan biri sz konusu. Tehlikeyi gze alamad iin boyun eiyor karsndakine. Bir tanesi kazanan konumuna geliyor, br ise onun klesi konumuna geliyor. Birincisi lm gze alm efendi olmu, br lm gze alamam kle olmu. Efendi, o halde, egemen konumundan kleyi altrmaya balyor. Kle doay zapturapt altna alarak deitirmeye alrken kle olmaya devam ediyor. Yani kleliin yeniden retimi sz konusu. Efendi ise onun almas sayesinde (bu Hegel'e gre, tabii potlatch kuramna hi uymayan bir teori) yeniden reterek kendi konumunu, kleyi daha kle yapyor. Fakat Mars'n klasik yabanclama teorisine gelirsek; greceiz ki, kle uygarlatrrken doaya yabanclamaya balyor. Ne kadar ok uygarlatrrsa doay ve toplumu, kendi de o kadar barbarlayor. nk kle efendiye geiriyor uygarl, kle kullanyor uygarl, br insanile-

tike kendi hayvanileiyor. altka ypranyor, zenginlii verdike fakirleiyor. Marx'n klasik kle-efendi ilikisi bunun zerine kurulu. i burjuva karsnda zenginlik retir, retkendir nk, retim gc iidir. Burjuva ise onun emek gcn kullanarak zenginleir. Zenginletike burjuva, ii fakirleir, toplum uygarlatka burjuva uy-garlar, ii daha barbar hale gelir hatta emek sayesinde toplumu gzelletirdike kendi irkinleir. Tuhaf, ama potlatcha benzer bir iliki var sanki; aslnda, ama Fausti-yen, eytani bir iliki var, eytana verdike ruhunu Faust gzelleiyor genleiyor. Marx'da tam tersine gzelletirdike irkinleiyor. nsani olan aslnda Marx'n syledii. Verdike kaybediyor, buradan belki biraz balayabiliriz, kaybetme meselesinden. Bu ilikide, kartlk dediimiz ilikide a ile b arasnda mal verip mal aldka, belirli bir tinsel dnyay tatmin eden ilikilerin oluturduu bu kuramda potlatch ilikisinde, armaan ilikisinde, o halde bir ruh hali ile baka bir ruh hali arasndaki iliki ortaya kyor. Burada iktisadi faydadan ok yaamla alakal bir teori var. Yani lleri kzdrmamak lazm ki ben rahat yaayabileyim, yoksa ller beni rahat brakmayacak. Elimdeki mal armaan etmek zorundaym ki rahat yaayabileyim. Aslnda burada vicdan teorisinin temelleri yatyor. Vicdann rahat olmas, biraz, bununla alakal. Yani yaptn eylemden kukun varsa, kandryorsan, vicdann rahat deilse durumda insan bu potlatch ilikisini yakalam demektir. Vicdan rahatszl, bu bakasnn kandrlmas zerine kurulu ilikiden geen bir iliki. Ama kapitalist dnyada bu sz konusu deil. Vicdan rahatszl ancak kapitalizmle dini birletiren ok kiisel ilikilerde var. Sistemin mantnda byle bir ey yok. Mantk, kr nasl azamiye karabilirim zerine kurulu. Marx'n btn bu bahsettii, M-P-M, P-M-P ilikilerinde belki de yabanclk teorisin-

den karak syleyebiliriz, potlatch kavramn hi kullanmasna gerek yok. Bu vicdan rahatszlnn oluturulduu bir dnyann geride brakm olduu, Marx'm kafasndaki o ok ruhani olarak kullanabileceimiz kelime olarak karlkllk ilikisine dahil olan bir namuslu dnya nostaljisi var, belki byle diyebiliriz. Marx'm komnist toplumu ilkellere ok yakn bir toplum biimi. Btn zaman emek harcayarak deil, iki saat alp, saat resim yapmakla, be saat ava kmakla geirecei bir dnya tahayyl ediyor. Zaman zerine oluturuyor Marx eemek zaman'. Ve zaman zerine kurulu olan bir anlayta ruhanilie ok yer yok. Zaman ruhundan bahsedebiliriz ama zaman ruhu da bahsettiimiz ruhsallkla pek de alakal bir ey deil. Zaman ruhu, o zamanelii ortaya kartyor. Gnmz zamanelii keyi dnmektir mesela. Ruhanilikle, tinsellikle alakas yok, zaman ruhundan kast o dnemdeki geerli olan ey anlamnda kullanlyor. Ama Marx'm rneinde; Mki saat balk, iki saat alma' bu ancak zamann nite nite, dilim dilim paralanmasndan geen bir dnceyi ortaya kartabilecek. Ama bu potlatch ilikisinde zamanla alakal fazla bir ey yok. Yani ancak armaan, kar armaan eklinde, zaman buradan geiyor. Sadece a grubu armaan vermise, b grubundan birisi sonra armaan almak durumunda ki, bir sonra o da armaann verebilsin. Ve her armaanda orada "ters art deer" oluuyor. Nasl kapitalizm art deeri kendi lehine geiriyorsa pot-latchda da art deer kendi aleyhine gitmek zorunda. retim art armaanda daha fazla vermek zorunda. x almsa x+l vermek zorunda. Potlatch mant vermek zerine kurulu. Karlkl vermek zere kurulu bambaka bir zihniyet yaps hakim potlatchda. Bir Fransz tarihisi Paul Veyne 'Ekmek ve Sirk' (Bir oulcu Politikann Tarihi Sosyolojisi, Seuil 1976) adl bir kitap yazd. Roma dnemindeki imparatorlarn, i adam-

larmn, asillerin halkla olan ilikisinde toplumun nasl 'evergete'olmak (himaye etmek, sponsorluk) zerine kurulduunun sistemini gstermeye alyor. Ve patrisyen-ler karsnda nasl lks tketime, kamu mallarna, hanlara, hamamlara harcama yaparak daha fazla zengin hale geldiklerini inceliyor. Yani bu potlatch, armaan ilikisinin nasl eski Roma'da, eski Yunan'da olduunu iddia ediyor. Ve bu tip bir sponsorluk kurumunu stlenen kiiler, stadyumlar, arenalar ina ettiriyorlar; nasl halk elendirmenin onlara elenecek bir durum vermekten getiini gsteren bir kitap, Veyne'in kitab. Aslnda, Batail-le'la Mauss'un potlatch fikriyle direkt alakal olan bir almann rn. Ve insanlara ekmek ile elence verildiinde ancak asillerin kendi konumlarm yeniden retebildiklerini gsteriyor Paul Veyne. Roma toplumlarnda potlatch'm ok nemli olduunu gstererek balar. lenlere tm halk davet edilir. Memurlara bahi olarak hediyeler verilir. Bu pederahiliktir. Her tr snf armaan ilikisiyle yaar. Mauss'un makalesi Bataille'da kapitalist toplumlarda bir k, Veyne'de ise eski Roma ve Yunan zerine yaplan almalarda potlatch kavramnn benzeri 'evergete' olarak kullanlyor. Ona benzer bir kavramn var olduunu ve toplumsal hayat onun dzenlemi olduunu ileri sryor ki bu aslmda potlatchm sadece ilkellerde, yabanlarda, Melanezyallarda falan deil, Batnn kendinin iinde de olmu olduunun incelenmesinin yollarn gsteriyor bize. Onurlu olmak, zengin olmak harcamadan geiyor. Karlkllk ilkesi zerine kurulu olan armaan meselesi zerinde durduk. Paul Veyne'nin kitabndan bahsettik, toplumsal stat kazanmak iin baz zenginlerin yaptrm olduu kamusal mekanlar sz konusu idi. O anlamda da, toplumsal iktidarn halkn zerinde yeniden retimi

iin harcama yapmakla ykml olduunu ele almatk. Ve tamamen bunun da kapitalist zihniyetin karsmday-m gibi durduundan bahsettik, Weber'in Protestan ahlaknn kapitalizmin ruhu olduu zerine yapm olduu yazlar dnrsek, Protestan ahlak tasarruf ilkesine dayanr. Protestan mezhebine ait olanlar tasarrufla birlikte biriktirip harcamadan bir ilkel sermaye birikimine sahip olduudur Weber'in dnd. Bunun karsnda Daniel Bell'in 196O'l yllar iinde ileri srm olduu, sanayi sonras toplumlar iin ortaya kartt yeni modelde de post-endstriyel toplumlardaki modelin ieriine deindiimizde, Bell'e gre, tasarrufun yerini artk tketimin alm olduu farkedilmektedir. Yani post-endstriyel topluma gei tasarruf ilkesi yerine tketim ilkesine sahip olan bir toplumsall ortaya koyuyor ki, bu harcama temasyla alakal bir ey. Tkenmek, tketmek, lm, harcama gibi kelimeleri ieren bu elde olduundan fazlasn vermek zere kurulu olan armaan, potlatch kavramlarna yakn bir ekilde sanayi sonrasndaki tketim modelleri ilkel toplumlarda olduu kadar geerli oluyor. Ve oradan da karak geen sefer zerinde durduumuz toplumlarn bir yerden baka bir yere doru dz zgisel bir ekilde evril-mediklerim tersine en ilkel gibi durann, en modern yahut post-modern dnemde yeni batan gncelleebileceini gsteren rnekler verdik. Bu bahsettiimiz Bell'in harcama, tketme zerine kurulu toplum biimi tam da Mauss'un yabanlar yahut ilkeller diyebileceimiz toplumlarna tekabl ediyor. te Polynezyal...vs yerlilerinin iktisat trlerine benziyor. Tketim zerine kurulu toplumla, harcama zerine kurulu toplumla, bu armaan zerine kurulu toplum biimleri arasndaki benzerlikler, o halde, tarihi bir yerden baka bir yere doru evrilmesi eklindeki alglann reddeden bir tavr da ortaya kyor. Zaten geen sefer de
_5Z

sylemi olduumuz gibi, bu tarihin geliim emas bir yerde tektanrl dinler arasndan Hristiyanln toplumsal olarak hakimiyet kazanmasyla birlikte, yani 4. yy.'dan sonra, bir nce ve sonra zerine kurulu olarak gelimekte olduunu sylemitik. Bu Hristiyan dz izgisel tarih anlay, toplumsal ve tarihsel krizini hem bir ykseli devri olan pozitivizmle yeni batan gndeme getirebiliyor, ama ayn zamanda da etkisini kaybetmesiyle birlikte bu dz izgisel tarih anlay krize girmeye balyor. Yani ikili bir dinamik var. Birincisi Hristiyanln toplumsal olarak Batda egemenlik kazanmasyla, hakim snflarn inan biimi haline gelmesiyle birlikte, ilerleyen evrimci bir dnceyle bir benzerlik bir paralellik oluturmaya balyor. Bu, ayn zamanda, Tanr zerine kurulu olan bir dncenin de evrensel bir paradigma eklinde ortaya kmasyla ayn zamana rastlyor. Yani evrensel ilerleme fikri Hristiyanla ait bir fikir. Dini anlamnda evrensel olan bir ilerleme zerine kurulu. Ve yksek mertebelere gelerek, o gelinen dzeyin evrensel olarak alglanmasyla alakal bir ey. Evrensel bir ekilde ayn mertebeye gelebilmesi demek, bazlarnn buraya geldiklerini, bazlarnn gelemediklerini dndryor. Ama daha gelemeyenler de sonunda gelecek, nemli olan ey sonunda gelecei o mertebenin var olmas. Oraya gelmek iin ne yapacak? Eer kilise papazlarnn dualaryla, itiraflaryla kendi ruhunu her trl baskdan kurtarp ykseltebiliyorsa, vicdani olarak ykselmeyi oluturabiliyorsa, o mertebeye gelme ans var. Bunun iin de Hristiyanln retisine sahip olmas gerekiyor. Misyonerler 15. yy.'in sonunda 16. yy.'da yerli kabileleri Hris-tiyanlatrmaya altklar zaman aslnda yaptklar ey onlarn o pagan ruhlarn, eytana tapan, lanetli o pagan ruhlarn bir yerde Hristiyan dncesiyle doldurup, o yksek mertebeye erimelerini salamak. Yani misyonerler asndan dnrsek iyi niyetli bir smrge hareketi:

onlarn ruhlarn yceltecekler ki, Hristiyanlk mertebesinin ulaabilecei en st seviyeye ulatrabilsinler. Dier yandan da, sonlulukla sonsuzluk aras ilikide yaamn sonlu olduu varsaymasndan itibaren sonsuzlua, yani; st mertebeye, en st duruma ulamann art tinsel bir art olarak gzkyor; nk beden eskiyen, yok olan bir ey, o halde ruhun byle bir ans var, yksek mertebeye erime ans olabilir? Ve ruhlarn arndrlmas dinsel olarak insanlarn st mertebeye gelme ansm salayan ara olarak dnlyor. Tuhaf bir ekilde, Hal Seferleriyle ve misyonerlik hareketleriyle hem Douya hem Uzakdou'ya hem de Uzakbat'ya yani Gney Amerika'ya uzanan bir izgi iinde Hristiyan dncesi o yksek mertebeye ulama prensiplerini insanlara vermeye alyor. Btn 16. yy., 17. yy. iinde iki tane nemli hareket var biri kyl ayaklanmalar ve reformla ortaya kacak olan Protestanlk. kincisi, mana ve byyle bizi balayan cad yakma trenleri. Cadlar niye yaklyor? Tek mant var; ruhunu kirletmi, eytana brakm olduu varsaylan insanlarn yeniden o skm ruhlarnn yksek mertebeye erimesini salamak iin, bedenen ve ruhen onlar zgrle kavuturacak tek eylem onlarn yaklmasndan getii iin cadlar yaklyorlar. Bunlarn da ounluu belirli mesleklerde olan insanlar. Ebeler mesela ok yaygn bir ekilde cadlkla sulanmlar, doum ve lmle alakal olduu iin, douran, doururken de bazen ldren, ldrd zaman eytan tarafndan ele geirilmitir deniyor. Arkasndan engizisyon yine bu mantktan yola kyor: ikence. Mesela en fazla acy ektiren papaz, en ok Hristiyanln ruha-niliine inanan olarak ortaya kyor. nk karsndaki Hristiyan yaam biimine, zihniyetine uymayanlarn iindeki eytan karmaya urayor. En fazla ac verdii za-man, en ok eytana ulaabileceini zannediyor. Onun iin ikence ok doal bir ey, ikence yapma karsndakini

kurtarmak iin yaplan bir ey. kenceci ktlk olsun diye deil iyilik olsun diye yapyor. Hristiyanln bu ruhani ve evrimsel zihniyeti zaman izgisini dz izgiselletiriyor nk bir de mehdicilik, zaman ilerleyip ilerleyip (filmde olduu gibi- Truman Show filmini hatrlayn) bir yerde snrna ulaacak ve o erek e te-los' btn o dz izgisel tarihi en banda dndrecek. Te-los, erek bilim dedikleri Trke'de balad yere geri dnmek zere kurulu. Dz izgisel bir tarih akacak, snrndan sonra da ikisi birleecek. Yuvarlak bir tahayyl var. Mehdi zerine kurulu olan, yani tek tanrl dinin de teleoojik bir yan var. lerleyen dz izgisel tarih en yksek mertebesine geldii anda dou anna gelmi oluyor ayn zamanda. lerleme meselesi aydnlanma anda sekler bir halde evrim fikrini yeni batan kendi bnyesinde bir daha ortaya kartabiliyor, o bakmdan da btn Hobbes, Rous-seau, doal durumdan toplumsal duruma gemek yahut medeni duruma gemek zerine kurulu olan dnce insanlar barbarlktan medeni hale getirirken yine bir evrimi iermek zorunda kalyor. Yani hayvani olan insan toplumsal olmaya balaynca medeni olmaya balyor. Rous-seau'da bu sknt en belirgin ekilde ortaya kyor; nk Rousseau bir yandan bu doal durumdan toplumsal duruma geite toplumsal szleme meselesini ortaya kartrken, dier yandan doal durum nostaljisini de bir arada yayor, doal durumun yok olmasndan dolay byk ac duyuyor ve bu doal duruma dnemeyen ve doal durumdan toplumsal duruma doru giden eitim sisteminin aclarn ekiyor. Fakat tabii Hobbes'dan gelen bir izgi, herkesin herkesle savat ortamdan ancak kabildii zaman ancak toplumsal duruma geecek insan. Onun iinde bir tane eytana ihtiya var, eytan da 'Leviathan' yani eytani olan o anlamda ve insanlarn insanlarla sava halinden kmasn garantileyecek bir merkezi kurum, devlet reglatr,

dzenleyici bir mekanizma olarak ele alnmaya balyor. Merkezi devletler meselesi yine Hobbes'da tuhaf bir ekilde Hristiyan dncesinin iindeki bir eytan ismiyle badayor, leviathan bir eytan ismi. Bu ilerleme zerine kurulu olan zihniyetin geldii, aydnlanmadan sonra pratik nokta yine eski ve yeni arasndaki ilikiyi kartan Fransz htilali ve ihtilal eski rejimin yerine cumhuriyeti getirecek. Ve hemen arkasndan pozitif olan yine bir evrimsel dnce, bilimsel olan ortaya karacak (teolojik, metafizik, bilimsel meselesini). Aydnlanmayla balayan bir izgi Hristiyanlk dncesinin iindeki evrim fikrini sekler bir ekilde ele aldnda, yani seklerletirdiinde bu dini dnce bilimsellemeye balyor. Bilimsellemesi Tanr var-yok yahut br dnya var-yok eklinde alglanrken ana zihniyet, evrim meselesi, tarih meselesi ok fazla deimeden kabul edilmi oluyor. Bilimsel olan o halde, seklerlemi bir dz izgisel tarih fikri olarak kyor karmza, Comte, Kant, Hegel, Marx, Marx sonras, Viyana evresi pozitivistler, daha sonra Alman Okulu. Nietzsche'nin de ilerleyen bir tarih anlaynda olduu sylenebilir. Ebedi dn dedii ey geri dnmeyi iermiyor, ok dz izgisel bir zaman anlay iinde gemiteki kalan baz elerin bugne tanmasdr sz konusu olan. Ama, tarih izgisi dz izgisel bir izgi. Ebedi dn geri dnmek demek deil, nk dn gemiten gelen eler arasndan bazlarnn bugne tanmas demek oluyor. Zaman anlay olarak ok farkl deiller. Antropoloji ilk defa bu ekilde zaman meselesini ortaya koyuyor. Yani dilbiliminden gelen, Saussure'den gelen dilbilimsel bir zihniyet, yeni bir soru sordurtuyor antropologlara ve antropoloji kurulduu zaman hl evrimcilie inanan bir antropoloji idi. Marx ve Engels'in ka-

fasnda snf mcadelesi zerine kurulu bir tarih vard. Kle ile efendisi, serfle senyr, burjuvayla iisi ve daha sonrada bunun zlmeye balayaca sosyalist ve komnist etaplar. Etap etap giden bir zaman anlay var. Yapsal antropolojiyle birlikte bir yntem fark ediliyor ve belki, o zaman bu farkl toplumlardaki farkl zihniyetler ve yaam biimlerinin aa, geri, gelimemi olarak alglanmasnda rk bir okuma fark ediliyor. Beyaz, Avrupal, Hristiyan (Amerikallarn WASP dedii) olanlarla zenci, Kzlderili... olanlar arasndaki fark toplumsaldr yani rksaldr yani kltreldir. "Onlar, tekiler bizim mertebemize eriememilerdir, Batnn, Hristiyan'n, devrim yapann, Cumhuriyet kuranlarn, sosyalizmi kurmak isteyenlerin, ama onlar ilkeldirler, gelimemilerdir, zihniyetleri geri kalmtr, tarihleri de souktur". Souk ve scak tarih ayrm yaplmaya balanyor (Bunu en yapsalc Levi-Strauss bile yapt). Batnn snm, snd iin de gelien, brnn ise souk olduu iin donmu, donmu olduu iinde ilerlememi, geri kalm toplumlar arasndaki fark bu en st mertebeye erienlerle eriemeyenler arasndaki bir iliki olarak gndeme getiriliyor ve bu iliki yapsal antropolojiyle birlikte yani 20. yy.'n birinci yarsnda sorgulanmaya balyor. Birincisi, Levi-Strauss yaban dncenin bilimsel bir dnce olduunu, geri kalm deil, basit deil ama tam tersine bilim yntemi kadar karmakark olduunu gsteriyor. kincisi, diyalektik bir yntemin zmeye muktedir olamad bir yapsal dnenin ancak yabanlar anlayabileceini ne sryor ve bunun bir ekilde o dnemde Fransz edebiyats ve filozofu Jean Paul Sartre ile yapm olduu bir tartma var, diyalektik ve anti-diyalektik tartmas ve o bakmdan da yapsal olann diyalektik olmayann ancak yaban dnceyi anlayabileceini ne sryor. Orada bir bakma Nietzsche ile buluuyor diyebili-

riz. Nietzsche'nin de, belki, ilerleyen bir tarih anlay var ama diyalektiin kt bir yntem olduunu sylyor. Diyalektiin Sokrates'den baladn ondan nceki filozoflarn byle bir eyle uramadklarn, nk Sokrates'in diyaloglaryla gerektii zaman kle zihniyetinin yeniden retildiini, ama zgr olan yahut 'asil' olan dncenin diyalektik tarafndan ayaklar altna alndn iddia etmee alyor. Levi-Strauss'un ortaya atm olduu yapsalclkla birlikte bir yandan Foucault ve akl hastal meselesi dier yandan Pierre Clastres ile birlikte yaban dncenin zihniyetinin Batnn ilerlemi, sanayilemi kapitalist zihniyetine nazaran daha demokratik olduunun savunulduu bir dnce ortaya atyor. Clastres ile birlikte ele alm olduumuz Mauss'un, potlatch ve armaan ve MA-USS dergisinin faydaclk (iktisadi faydaclk) ilerlemeci zihniyetin mant olarak bir yerde duruyor, br tarafta ise faydac olmayan bir iktisat nasl kurulur diye ok gncel olaylardan yola karak, isizlik, rklk, evsiz barkszlar gibi, Batnn yaanmakta olan sorunlar olarak ele alnyor. ktisadi olan zihniyetle yaklaldnda onlar ala ve isizlie mahkum etmekten baka iktisatlarn rasyonalist areleri yok: Bu manta gre, onlar ie yaramaz adamlar, almyorlar, retmiyorlar, tketmiyorlar iktisadi toplumsal durumun iinde onlara yer yok. Bir zihniyet ilerleme zere kuruluyken dier zihniyet, ilerlemenin sorguland bir zihniyet haline gelmeye balyor. Ve orada, armaan ve harcamayla ilgili olarak bir ba kurulmaya balanyor. Kapitalist zihniyetin iinde de aslnda bu var. Her ne kadar emek, emek gc, art deer, kar, birikim, vb... gibi kavramlarla i ie olsa bile, onun yannda ar retim, tketimde daralma, fiyatlar aa ekme ve hatta fiyatlarn tekrar ykselmesi iin harcamaya ihtiya olan bir kapitalist zihniyetin varolduunu sylediimizde, denize dk-

len budaylar, kahve fiyatlar ykselsin diye imha edilen kahveler yahut mal gtren gemileri sabote edilip batmasn salamak gibi tuhaf yntemler kyor karmza ki bunlar, kapitalist anlamda, patronlarn kendi mallarn harcanmasndan baka bir ey gibi durmuyor. Ayn kurbanda olduu gibi. Nasl bir akl yrtmesi var kurbann? Kurban edeceim ki adak yaptm Tanrm veya Tanrlarm bana iyi bir hayat versinler. Kapitalistin kafasnda o var, fiyatlar ykselmesi iin kurban vermesi lazm, mal kurban etmek lazm. ok modern toplumlara ait olan bir rnekle, ilkellere ait olduu sylenen bir harcama zihniyeti tuhaf bir ekilde akabiliyorlar. Oradan yola karak, Bataille harcamann lanetli bir pay olduunu sylyor. Lanetli pay ite o tketmeye, harcamaya ait olan ksm. yle bir lanet var ki zerinde, o harcanmazsa eer, verilmezse, tketilmezse, yok edilmezse bela gelecek bamza. Ayn potlatchta, armaanda olduu gibi bir ksm harcanmas lazm ki Marx'm semasndaki a ile b grubu arasndaki kartlhk ilkesi iinde a'dan b'ye yahut b'den a'ya geri dnen armaan iinde harcanmas gereken bir ksm var, bu ksm verilebilsin. Onun iin daha fazla vermeye alyor, bunun nedeni varolan paylardan bir ksmnn harcanmazsa bize lanetli olarak geri dneceini sylyor. Batail-le'da buna onun iin lanetli pay, bela diyor. Ve baz mallarn birinden birine getiinde lanetli olacan dnerek bir antropoloji kuruyor kafasnda. Biraz gnmzdeki New Age inan biimlerine benzer bir hali de var Batail-le'm. nk enerji zerine kuruyor dnceyi, tpk W. Reich'da olduu gibi, bu yaamsal enerjiyle lm arasndaki iliki birbirlerini izliyor ayn anda. Daniel Bell'in kapitalist Batl toplumlarn iinde, bilhassa Amerikan toplumunun zerine "artk tasarruf deil tketim zerine younlalyor" dediini hatrlayalm. Oradaki tketme zerine kurulu mantk kapitalist siste.64

nin harcamasyla balantl. Weber'in dedii gibi "kapitalizmin ruhu tasarruf ekonomisine mi dayanyor yoksa lks tketmiyle (Sombart) mi alakal. Eer Weber haklysa harcama zerine dayal. Yani aslnda kapitalizmin temelinde tasarruf mant olmad mant da var. Kapitalizm 16. yzyldan beri var dersek, ve reformun ardndan milli kraliyetlerin olumaya baladn varsayarsak orada lks tketimin, sistemin gelimesine yardm ettii varsaylr, Sombart tarafndan. Bu da daha ok lks ve metres ekonomisiyle gelitiini ne sryor ki, bu mafya veya ete ilikileri ve bilhassa 3. dnyada geen kapitalizm ilikilerini dnrsek Trkiye, Brezilya, Arjantin, Peru, talya, ...vb. batnn Kuzey Avrupa'snn deil de Akdeniz lkesindeki insani ilikileri politik ilikileri dnnce, mafya ilikileri ok doru aslnda kapitalizmin ruhunda olduu, Protestanln deil bu tip ilikilerin asl sistemi dourduu meselesi var. Fransz tarihi Fernand Braudel ilk bata Pazar ilikilerinin ortaya kmasnda marjinallerin rol zerinde durur. Kapitalizm marjinaller tarafndan gerekletirilen bir sistem. Tccarlarn deil en serseri, en kfrbaz, bkn insanlarn nasl pazardaki ilikileri kurduunu anlatyor Braudel. Ve bunlar da daha ok 17. yzyl Fransa rneinden, arivlerden yola karak yazar. Dilin kullanm ok argo. Daha ok halkn marjinal kesimlerinin ticareti belirlediini ne srer, burjuvalarn deil. Tasarrufa bal dindar insanlarn deil de, dinle ilgisi olmayan insanlarn direk parasal ilikilerle ve marjinal insanlarla ilgili olduunu ileri srmesi modeli, enteresan bir veri olarak karmza karyor. Dier yandan, Bataille'in "Lanetli Pay" dedii ksm, daha ok orada Battaille' ilgilendiren ksm harcama veya Latin Amerika'da kurban etme trenleri, potlatch ilikisi, potlatchn ruhani yn, bu sistemin belirli elerini oluturuyor.

. ^d'gfr yandan daha dini anlamda dndmzde olulu-olusuz olma aras iliki Yunan mitolojinden ben var. Ik.tane kavram Hubris ve Dike, harcamada lu olma ve lsz olmay, baka bir a,dan bir ekildebize gostenyor. O da Hesiodos'un Yunan toplumundaK merkez, oluumu mcelemis olduu mitolo^Ierdeki ffiskTmn toplumsalhkla alakasnn kurulduu "cinler ve isleT;di" kitabndaki brr alntda ortaya lk,yor. Hesiodos dev den soz eder: Altn, gm ve demir alan. Ve buna gre a md Sl1 Wr dem Wu u inc alr Bu altn adan gm aa doru geerken Tanrlara olan saygda lnn yava yava yitmekte oldft?,

ctar Bu rn -r S:

^S

dnyor. Bu bakmdan YunaLL^SSoS


dolr l T'a ****>&*&* bindilerini braktklanS a n y lan SayglIan da r azalma

"

b u

Bu azalma Yunanl altn am bitirip, daha ucuz bir maden olan gm ana doru evrilmelerme yol bu lszle yani hubris'e bal. Yani saygidak* Tcu' kaybolunca toplumsal bir k ortaya kar. Bu S ara olan saygszln ykselmesiyle alakal bir S ikinci ev^de gm anda yeni batan bir l geUrBu da kahramanlann sayesinde gerekleiyor. Daha nc is ledgmz Pandora'nn kutusu konusunda olduTgibTcen-gaver er topraktan kp dvyorlar, iyi dvenler Tanrara olan saygry belirliyorlar. Ama her eyeraS bu rmtolojde atein alnp da insanha g rlSe Zeus a olan sayg, da bitiyor. Ve Pandorf'nfn kutasu oX ya kp, ahnca Zeus "Madem insanlara atei gldnz, insanlar bundan sonra ahsmlar art,k" diyor Hem toprak hem de kadm bellenecek" artk. Emek zamannn sras geliyor Aslnda Hesiodos'un bu mitolojik hikayes" ulu egemenlik sistemi zerine kurulu bir anlaty, Sa mak zere inceleniyor. O da Taunlarn egemeni fo-"

yonunun unutulmu olmas, kahramanlann savalk fonksiyonlarnn unutulmu olmas ve nc olarak emekilerin retkenliinin unutulmu olmasna balyor (l ilev teorisi). nemli olan, bizi burada ilgilendiren ey, l ve lszlk zerine olan bu ilikisinin eski Yu-nan'dan beri geerli olan bir tema haline gelmi olmas. Bataille'da lanetli olann zerinde durarak, harcamayla bouna tketim arasnda varolan ilikiyi ele alr. Harcamann bu bakmdan sosyal bir pratik olarak ele alnmas yani toplumsal olan belirleyen bir pratik olarak ele alnmas da nihai olarak iktisadi rasyonalitesinin, bir yerde bu rasyonalitenin sosyal pratikle birlemesi irrasyonel gibi gzken bir eyin, aslnda, rasyonel bir eylem olduunu bir lde gsteriyor. Ve bu kurban etme meselesi, rnein; gen bakirelerin Tanrlara sunulmas...vb. Tm Ring Kong mitolojisi de bunun zerine kurulu deil mi? Orda da King Kong ona kurban edilen gen kza ak olur. Ama o kurban temas o yerlilerin inan biimidir, yaam pratiidir ve ayn zamanda rasyonalitesidir yani onlarn ussal-lamas bunun zerine kuruludur. Kurban bu anlamda toplumun yeniden retebilir bir arac olarak ortaya kmaktadr ve kullanlmaktadr. Dzen devam etsin diye kurban ediliyor. ok yeni zamanlara kadar sren pratiklerden biri deil midir kurban vermek, dzen devam etsin diye.

Harcama ve Kriz
Siyasi hayatta bile, rnein Trkiye'de de 1960 sonras kii asmsa 1970 sonras da kii asld, tam bir sizden ve bir bizden mant; kurban sizden, kurban bizden, ondan sonra on be kurban herkesten. te bu, dzenin devamlln salayan bir l, darbe geliyor, eskiden iktidarda olanlar aslyorlar, aradan bir zaman geiyor hava alanna ismi veriliyor: "Adnan Menderes HavajfiZ

alan". Tuhaf ilikiler bunlar, aklamas da zor. Kurbann verilmesi, insann, bir eyin, yakma, rn yakma bu da bir kurban, mesela niye rn yaklyor? Bunun mant baka, kurbanla alakas yok, kurban ediliyor ki fiyatlar artsn, bedava verirse fiyatlar decek, deerin ykselmesi iin az olmas lazm, ite, ender olann pahall yznden rn enderletirmek iin rn yok etmek lazm Sadaka verme ilikisinin tersi. O da vermekle ilgili, Potlatch tipi bir cebindekini vermek, br cebindekini yakmak ki daha fazla para gelsin, rn sz konusu olduu zaman Tm bunlarn kapitalizmle nasl alakas kurulabilir? Yani kar zerine kurulu bir dnce, sermayenin kendi mekann brakp baka yerlere gitmesiyle, parann bi-riktirilmesiyle, birikme ekonomisiyle tm bu harcama ekonomisinin ilikileri nasl modern toplumda kurulabilir? 19 yzyl kapitalizmi iin, daha dorusu Marx m as-lolan retim btn snf mcadelelerinin emas, retim biimlerindeki snfsal farkllklar zerine kurulu. Ayr ayr retim biimlerinde zengin ve fakir, mlk sahibi olan ve olmavan mcadelesi zerine kurulduunda ilk olan ey retim Ama Bataille' dnrsek, onda aslolan harcama. Harcama yoksa iktisat yok, kurban yoksa ekonomi yap-lanrrvor Dinsellik yok. Dinsellik yoksa mbadele yok, nk potlatch ve mana ruhani eyler. Bu ruhani iliki kapitalist toplumlarda nasl gndeme gelir veya gndeme geliyor mu? Bugnk maddi ilikilere bakabiliriz. Bugnn maddi ilikilerinde bir alt belirleyen de olsa bir ruha-nilik iktisadi rasyonalitenin tesine geen baka bir mantk vkr m? Gsteriin mant, prestij mant, yani zerinde tam olduun grnt deerliyse deerli oluyorsun (ye krkm ye), deersizse deersiz oluyorsun. Harcama hem biyolojik (enerji anlamnda) hem de maddi bir ey (parasal anlamda). nsan para harcayabilir

veya enerji harcayabilir ama enerji bu modern toplumlarda paradr. Zaman paradr mesela. Bunun iin de harcanan zamanla emek nicelii arasnda varolan iliki, toplumsal ilikilerin tmn belirleyen ve yeniden reten ilikileri ortaya kartyor. Yani bir kii, bir; enerji harcayarak, iki; tketim yaparak, toplumsal mekanda tketim yaparak, harcamas sayesinde sistemin iine girip paras haline geliyor. Ve paras haline geldii iin de toplumsal ilikileri yeniden retiyor. Harcama yapamayanlar paras olmayanlar, isizler, memur emeklileri ar harcama yapmazlar. nk bunu yapmaya ne enerjileri ne de maddi imkanlar vardr. sizlerin bazlar harcama yapmamay tercih edenler, almay istemezler. 1974-75 sonrasnda Batnn girmi olduu iktisadi-sosyal kriz sonrasnda mesela Fransa'da 1979 yl. Dnm noktas var: isiz diye bir sosyal kategori kyor. Daha nce de isizler var; ama bu sosyal olgu olarak kavramsallatrldnda bambaka bir durumla kar karya geliyoruz. Milyonlar ile llmeye balanyor. Bu ok arpc bir rakam. Krizin en iddetli olduu dnemi gsteriyor. Toplum artk kendi iktisadi ve sosyal koullarn yenileyemez hale geliyor. Bat, refah devletinin bats olmaktan kp yeni tr bir toplumsalla doru gidiyor. Post-fordizm, Post-modernizm... sizlerin olduu, zenginlerin olduu, ar kazanlarla ok dk cretlerin olduu, kaak iinin olduu...megalopollere doru vs. bir yeni toplumsalla doru gidiyor. Sistemin ikili bir ekilde, (du-alite anlamnda) altndan bahsetmeye balanyor. Bir yanda garantililer (tketim, i bulma konusunda doutan neredeyse garantisi olanlar) ve garantisizler (bu garantiyi alamayan, fakir semtlerde isizlerin eitim alamayan ocuklar). Bunlar bugn yapsal bir ekilde yaklak 20 yldr toplumsal bir yaplanmay ortaya koydular. Ve bu adan da iktisadi rasyonalite onlarn tketimini salayamad zaman yani bir grup insan tketmeye, tketmek iin al-

maya, almak iin para kazanmaya ynendiremedii zaman toplumsal sorunlar kmaya balyor: Emniyet, gvenlik, iddet ykselmesi ve gettolama. Byle bir durumda kapitalist rasyonalite iddete, taciz ve tecavze, gaspa, hrszla kar kamad zaman toplumun yeniden retilmesi mmkn hale gelmemeye balyor. Yani bir yerde alanlar, sosyal sigortas olanlar, bunlara sahip olmayanlar tarafndan saldr ve tacize uramaya balyorlarsa, emniyetin olmad ortamlarda sistemin rahat bir ekilde yeniden retilmesi mmkn olmuyor. Sistem kendini re-temiyorsa eer, toplumsal kriz ve iktisadi krizle birlikte sermayenin kendini garantiye alma deneyimleri de sermaye tarafndan salanamaz hale geliyor. rnein 1970'li yllarn sonunda, Trkiye'de sermaye toplumsal ilikileri yeniden kuramaz hale geldii anda kamaya balyor. Toplumsal ilikilerin normal koullarda ileyemez hle gelmesiyle sermaye gasp etmeye balyor. Ve 1980'de darbenin gelmesiyle sermaye ve birikim modelinin deiiminde, toplumsal muhalefetle olan ilikisinin artk nne geilemez hale gelmesinden dolay birikim modeli deiiyor. 12 Eyll 1980 darbesi yeni birikim modelinin artk toplumsal olgulara, hareketliliklere uymamasyla alakaldr. nk ok fazla muhalefet, ar demokratik bir ortam, sendikalarn grevleri ve iddet ortam ithal ikamecilikten d pazarlardaki piyasa rekabetine girmeyi engelleyen bir kouldur. Bunun iin de sonuta toplumsal ilikiler arasndaki iddetin ykselmesiyle darbe, toplumu yeniden retebilmek zere her eye hakim olmak zorunda kalr. Bu toplumsaln ve demokrasinin har-canmasdr yani kurban edilmesidir. nk onlarn olduu ortam yeni birikim modeline uymuyor. Uymaynca kurban etmek lazm ki, yeni birikim modeli o koullara uysun.
_Z

Harcama, tketme, yok etme kapitalizmin rasyonalite-siyle uygun mu? Yani toplumsal gven salamyorsa toplumsal ilikileri yeni batan retemiyorsa iddetin artt gvenliin yok olduu yerde kapitalizmin rasyonalitesi ne olabilir? Dnya pazar haline dntrlen dnya kendini yeni batan toparlamak iin kendine bir garanti arar. Bu bakmdan lanetli pay toplumsaln ve sermayenin yeniden retilmesini salayan bir pay haline dnyor. Tm bu belirtiler bize rasyonalitenin sermaye ve kapitalist sistemin o akkanlnn rasyonalitesinin dnda bir mantk aradn aklar. Her eye ramen, sermaye, iddetin kontrol edilii, adalet mekanizmasnn mmkn olduu kadar ilemeye alt alanlara doru geri dnmeye balyor. Adalet iddeti kendi tekeline alrsa, o iddetin kontrol altnda sermaye ancak alabiliyor.

Derrida ve Zaman Vermek


imdiye kadar Marcel Mauss'un yahut Battaile'n pot-atch, kula, armaan ve armaanla alakal olarak elde olandan fazlasn vermek meselesini grdk. Mauss'un ve Battaile'n bu armaan meselesini ele almas iki tane dinamikte belki ortaya kyor. Biz imdi nc bir dinamie geeceiz, bu da Jacques Derrida'mn armaan meselesini ele al. Mauss'a bakarsak orada a'nn b'ye c'yi hediye etmesi nasl geliiyordu? Armaann bir karlk olmakszn verilmesinde ok ruhani olan bir eyin br tarafa geirilmesinin verdii vicdan rahatlndan bahsediyoruz. Burada a'dan b'ye giden sonuta bir mbadele biimi gibi gidiyor. O anlamda da armaan kavram Ma-uss'da kapitalist ekonominin art deer retmek zere olan biiminden ok art deerin verilmesi eklinde ele alndn sylemitik. Bu da her eye ramen ekonomik bir ilikiydi. Bir mbadele ilikisi, kapitalizm ncesi bir iliki ama her eye ramen ekonomik bir iliki olduunu
- Zl

sylemek mmkn. Ayn ekilde ekonomik olan bir ilikinin aslnda harcamayla alakasn kuruyordu ve bir harcama ekonomisinin kapitalist toplumlarda ne ekilde sorun-sallatrlabileceini ele alabiliriz. O anlamda da Batta-ile'n bu Mauss'dan yola karak ne srd harcama ekonomisinde fayda tesi bir ilikinin varolduunu syledik. Ama sonuta Battaile'da bu ilev d, fayda d olan ekonominin onurla, devle ve zevk almayla, arzuyla hayatta olabileceinden biraz bahsettik. O anlamda da pot-latch sisteminin armaan ekonomisinin Marx'm analiz etmi olduu, kapitalist sistemdeki M-P-M ilikisiyle alaka kurabilecei zerine konutuk. Yani bir yerde Battaile'la birlikte retken olmayan bir harcama biiminin nasl olabileceinden bahsettik. retkenliin, kapitalist sistemde retim emalarna uymayan ekilde harcamann nasl kapitalizm iinde bir sorun olarak ortaya kabileceinden bahsettik. Battaile ve Mauss arasndaki ilikiler daha antropolojik, sosyolojik ilikiler. O anlamda da Derrida ile birlikte armaan, armaan vermek meselesi bu sefer baka bir balamda, yani felsefenin balamnda, ele almyor. Derrida 1970'li yllarn ikinci yarsnda yapm olduu seminerlerinde armaan meselesini ele alr. Vermek, armaan vermek, kar armaan almak ve zaman vermek, zamann vermek arasndaki iliki stnde durur. Bu arada, bir de, ok ksaca bahsetmi olduumuz bir sosyolojik aklama, daha modern yahut post-modern toplumlara ait bir aklama, Baudrillard'm Battaile'dan yola karak yapm olduu 'Lanetli Pay' meselesi. Zaman vermek, armaan vermek arasndaki sosyolojik yahut antropolojik olmaktan ok felsefi bir iliki halinde ele alnmaya balanyor. Zaman vermek felsefi olduu kadar da Marx ile de alakal bir ey. Marx'n iktisadi politik zmlemeleri ile alakal bir ey zaman; emek zaman, art deer kullanm, retimi ikisi de zaman zerinden ortaya

kan kavramlar x zaman x-l diye dnrsek art deer kyor karmza. Belirli bir zaman nicelii iersinde zaman niceliinin bir ksmn kendini memnun etmeye dier ksmn ise mlkiyet sahibini, sermaye sahibini memnun etme diye kapitalist sistemin byle bir zsel tanmn yapar Marx (tamamen zaman zerine kurulu). Zaten 19. yy.' dnrsek tamamen zamanla alakal. O bakmdan felsefi olduu kadar da Derrida'nn yapt zmleme zaman harcamakla, zaman vermekle de alakal. Kitabn alt bal "Sahte Para' (1991). Baudelaire'in "Sahte Para' metniyle Mauss'un armaan zerine yazm olduu ilikiler, burada, zaman vermek zerine odaklanyor. lk blmde bir mektupla balyor Derrida. Fransa'da Gne Kral diye bilinen 14. Louis'nin metresi Madam Maintenont'un Madam Bri-non'a yazm olduu mektup aklanyor. Bunlar sarayn etrafnda yaayan, saray kadnlar. Madam Maintenont diyor ki: 'Kral btn zamanm alyor ve geri kalan zaman da aslnda hepsini vermek istediim Saint Cyr'e veriyorum'. Burada bir kmaz ortaya kyor Derrida iin: Eer kral tm zaman alyorsa o halde geri kalan zaman nereden kyor? Zamann hepsi veriliyor, hepsi verildikten sonra geriye bir zaman daha kalyor, o zaman da Saint Cyr'e veriliyor ki Saint Cyr'e zamann tmn vermek istiyor. Bu, tuhaf, bilmecemsi bir cmle. Saint Cyr bir isim, ne olduu belli deil u anda daha. Ve ilk okuyuta tahminler; Madem ki kraln metresi Maintenont, o halde bir sevgilisi daha var, o da Saint Cyr. Kral tm zamann alyor bir kadnn ama dier sevgilisine de zaman harcamaya alyor gibi bir hikaye kurulabiliyor. Ve baka bir ey daha var burada, o da bu kraln metresinin saray iinde ok etkileyici olduu biliniyor. Yan zaman da Gne Kraln yani Fransa'daki merkezi devletin kurucusu olan kraln ^morganatik' ei olacak olan kadn. nk hikaye ne diyor tarihte, kralie ldkten sonra Maintenont kraln br

_za \

U 3

t,

S"

a
03

B
N 03

8
o.
**' 5* o-

ET
03

nont'un bir zellii de tarihte kral yeni batan karsnn ei konumuna getirip, Fransa ileriyle uratrmaya balyor. 14. Louis'yi Gne Kral haline getiriyor. O bakmdan da, hem kral siyasi ilerle megul olan bir kii haline dntryor ama ayn zamanda da Protestan katliamnn da, bu bakmdan, hazrlaycs oluyor. nk tarihi bir hikaye vardr; ona gre Protestanlarn serbest dolamalar yasaklanr ve Protestan kym balar. Yani merkezi kralln otoritesini ayn zamanda dini, tek elliliiyle Hrstiyan-latryor. O bakmdan da Maintenont'un vermi olduu zaman siyasi olarak amazlara, siyasi amazlara, siyasi i sava durumlarna doru Fransa'y hazrlayacak olan kararlan ortaya karan bir konumda zamann veren biri haline geliyor. Fakat yle bir ey daha var: Derrida diyor ki; madem ki tm zamanm krala verdii halde geriye hl bir zaman kalyor ve kral da bu verilen zaman alyor, ok belirgin, iktisadi terimlerle konuuyoruz; zaman almak vermek tpk armaan almak vermek gibi, potlatch ilikileri. Ama ite bu antropide olduu gibi geriye kalan bir fazlalk her zaman ortaya kyor. Zamann fazlalm da nasl gerekletiriyor Maintenont? Derrida diyor ki; zamandan ekonomi yapyor. Ekonomi yapmak ne demek? Harcamamak yani tasarruf. Zamann hepsini krala verirken madem ki bir fazlalk ortaya kyor, o fazlalk zamann tasarrufundan yahut zamandan ekonomi yapmaktan geen fazlalk, biriktirmekten gelen bir fazlalk, hepsini harcamyor. Battaile'daki harcama ekonomisinin tersiyle kar karya kalyoruz. Harcanmayan bir zaman var, hepsini harcyor ama hl harcanmayan bir zaman dilimi var. O zaman dilimi de vakfa harcanacak. Madem ki Maintenont geri kalan zamann Saint Cyr'e veriyor, tm zamann krala veriyor ve kral da bunu alyor, o halde burada diyor Derrida sz konusu olan ey, her eyden nce, bir ak. Ak bir kadn olabilir. Akta da sahip olmadn

kar tarafa verebilmek lazmdr diyen Lacan. Ve Lacan'm ak zerine yazlardaki metnine dnyor Derrida. Ve orada felsefe, ekonomi, antropoloji, sosyoloji, tarih deil, bu sefer ak ekonomisiyle psikanaliz giriyor devreye. Sahip olmad ak karsndakine veren metres, krala sahip deil, akn krala veriyor. Lacan'm 1960 ylnda yaynlanm olan ^Yazlar' kitabndan Derrida Lacan'm ak zerine sylemi olduu bir cmlesini, nermesini alntlyor: Ak olmayan vermektir'. Armaan ilikisine benzer bir ey var. Eksik olan, geride kalan, olmayan verilir. in iine psikanaliz girince baka teorik sorunlarla kar karya kalyoruz. nk eer ak olan karsndakine olmayan veriyorsa, zaman verdii gibi krala, bu demek ki ak tekine fazla olan vermektir. Yani birinde fazla olan eksik olana fazlaln veriyor, bu da aktr. Olmayan veren kadn, fazla olan veren erkek. Psikanalize girdiimiz zaman Lacan'm mehur gsteren (imleyen), fallus, Babann ad ile kar karya kalyoruz. Aslnda kelimesi kelimesine dnrsek Lacan'm syledii; o ok zor bir ey sylemiyor: Kadn olmayan erkee verdiinde ak var, erkek fazlasn eksik olana verdiinde yine ak var. Psikanalizde erkek kadna, kadnda olmayan olarak neyi verebilir? Fallus. Ve kadn da eksik olan ne oluyor? Arzusu olan ama kendisi olmayan fallus. Bu tabii Lacanc psikanaliz syleme feministler daha sonra ok tepki gsteriyor. Eksik olan ey fallustur. Feministler daha sonra Lacan' eletirirken, kadndaki klitorisin fallus vazifesi grm olduunu ileri srdklerinde Lacan'm eksik teorisine kar kacaklar. Ama bu 1968 sonras. Sonuta siyasi bir strateji sz konusu, Lacan'm psika-naliziyle Lacan eletirisi yapanlar arasndaki fark diyebiliriz. Ama biz Derrida'y takip edersek ve eer ak olamayan vermek, eksik olana fazlay vermekse Lacan diyor ki; "erkein fallusu var, kadna veriyor eksik olarak ama sa_ZZ

dece kadnn fallus arzusu yok". "Erkein de falus arzusu var" diye yazyor. Mesela erkein fallus arzusu ise Lacan'a gre fallusu-nu vermi olduu kadndan ikinci bir kadna geerek bu fallus arzusunun erkek tatmin edebilir. kinci kadn erkein fallus arzusunu karlayabilen bir nesne. Fallusu yok ama fallus arzusunu karlayabilecek gstereni var. Tam bir sembolik ortaya kyor. O zaman kadnn konumu, Lacan'a gre, belirsiz bir konumda, fallusa sahip deil ama fallusu ayn anda verebiliyor. En azndan iki tane konuma sahip. O zaman kadn bazen bakire bazense fahie olarak ilev gryor. Falusun imleyenine sahipse fahie, eksii varsa bakire. nk aslnda buradan yola karak gsterene sahip olan ve erkein faus arzusunu karlayan ikinci kadn var. Yani ikinci konumdaki, fahie konumunda olan. Kadn erkee gstereni verdii zaman gsterene sahip. Bir fahie gsterene nasl sahip olabilir? Bakireden fark nedir fahienin? Her tecrbesiyle, gcyle, ald parann karlyla tam bir gsteren haline geliyor. Gsteren ayn zamanda kelimesi kelimesine dnrsek; 'gsteren', para karl gsteren, tehircilik sz konusu olmaya balyor. Gstereni de falusun yerini tutan gsteren haline geliyor. nk erkein Lacan'a gre falus arzusunu karlamas gsteren, bir sembolik. Fakat Lacan orada kalmyor, diyor ki; erkek birinci kadndan fazlay verip eksii gideriyor, ikinci kadnda kendi istei, eksii gsteren olarak alyor. Bir sadakatsizlik an var burada, bir kadndan dierine gei. Sadakatsizlik an sadece erkee ait deildir. nk sadakat meselesi libidoya ait bir eydir. Ve libido tektir. Erkeinki ve kadmnki bir tanedir. Fallusu olsun olmasn, gstereni olsun olmasn bir libido transferi, akkanl erkekte de kadnda da tek libido. nk sonuta fazlay

vermek yahut eksii almak yahut gstereni almak bir karlkllk ilikisidir dediinde tam bir potlatch ilikisiyle alakal. Onun alp verme arasnda kurmu olduu ilikiyle kar karya geliyoruz. Ve bu da Lacan'n psikanalizinde biindnn karldr. Kartllk hali bilinli halden ok bilindmda ortaya kyor. Kadn kendinde olmayan (falusu) erkee veriyor ama fallus olmamas ak var eden bir ey. Neydi ak? Olmayan vermek. Yani Lacan'a gre yine eksik sz konusu olduunda, olmayan verilirse eer, veren de verdiinden yoksundur. imdi burada yorum yapmaya kalkarsak eer verdiinden yoksunsa, bir armaan ekonomisindeyiz. Olmayan karya vermek. "Bende yok ama vereceim". Antropiyi araya katacam, zaman deitireceim, paylatracam, bltreceim ama bende olmayan vermek zorundaym. O zaman yle bir eye geliyoruz: eer armaan olmayan vermekse armaan bir mbadele olabilir mi? Ekonomi d bir ilikiye girmekteyiz ve armaan, potlatch, kula... Kar tarafa olmayan verirken ayn zamanda madem ki onda bir ey yok, olmayan ancak bir ekilde verilebilir -zaman vermekte oradan kaynaklanmakta- verilen ey bir deer deildir, nesne deildir, gsteren deildir, imleyen deildir, verilen ey hibir eydir. Olmayan vermek kar tarafa, kar tarafa verilenin hissettirilmemesinden geer. Olmayan verilirse kar taraf bunu hissetmez. Ben de olmayan bir eyi vermeye kalkarsam ne yapacam? Ben vereceim ama kar taraf bunu hissetmeyecek. Yani armaan o anlamda olmayan vermekse, armaan iktisadi bir ey deil. nk eer a b'ye c' yi vermi olsayd, b c'yi alm olduundan bilecekti. O halde a b'ye olmayan verdiinde, olmayan bir hi olarak b tarafndan alndnda hissedilmeyecek. Derrida diyor ki; "armaan ekonomiye ait bir ey deildir". Olmayan ver-I mekten geer, armaan o halde imkansz olandr. mkanJZR

_za

sz vermek armaandr. Bu da armaanla hediye arasndaki fark aklyor. Hediye elde olan bir eyi vermek. O halde Derrida'ya gre Mauss'un analizlerinde bir problem var. Armaan yle bir ey ki verilmesi hissedilmedii gibi verilen onu almak istiyor mu, istemiyor mu bu da belli deildir. Madam de Maintenont'un yazm olduu mektupta Saint Cyr'e harcad zamandan bahsediyordu ve bizde oradan yola karak zaman verme, zaman alma, nasl Maintenont zamanm bir armaan gibi verebiliyor ve hangi zaman art bir zaman halinde, olmayan bir zaman vakfa armaan edilebiliyor sorusu zerinde durmutuk. Ve buradan yola karak da armaann aslnda olmayan bir eyi vermek anlamna geldiini syledik. Olmayan bir eyi vermekte sonuta bize imkansz olan olarak gzkt. Yani olmayan vermek imkansz yapmak. Mesela 1968 sloganlar arasnda en mehurlarndan bir tanesi 'imkansz iste-mek'tir. mkanszn istenmesi ok siyasi bir talep. Ama benzer bir sorunla bizi kesitiriyor. mkansz vermek de olmayan vermek. O halde armaan veya armaan ekonomisi yahut harcama ekonomisi Battaile'm syledii ekliyle ok da bize byle tandk gibi gelmemeye balayacak. Ekonominin olmas iin alann ve verenin olmas lazm. Bir mbadele, bir deiim lazm. Kullanm ve deiim deeri zerine kurulu bir arz-talep ilikileri olmas lazm, retimin olmas lazm. Fakat Derrida'nn bu zaman vermekten bahsettii ekliyle armaan eer imkansz olan vermekse, olamayan vermekse, olmayan vermek de ayn zamanda imkansz olansa, burada ekonomi d bir durumla kar karya geliyoruz. Ekonomik olmayan, ekonomiye ait olmayan bir armaan meselesiyle kar karya kalyoruz. Zaman vermek eer imkansz olan vermekse, olmayan vermekse zaman vermekle armaan vermek arasndaki iliki burada hem ekonomik bir ilikiyi uyguluJB

yor -nk zamanla alakal bir eyden bahsediyoruz- hem de mbadele olmad iin ekonomi d bir faaliyet. Zaman aslnda retimin en temel -hele kapitalist retimin-meselelerinden bir tanesidir. Btn bir kapitalizm zmlemesi zaman zerinden gerekletirilir. Art deer teorisinin olumas tamamen zamanla alakal. ok basite hatrlatacak olursak; belli bir zamann dndaki zaman kendi ihtiyalar iin deil, mlkiyet sahiplerinin ihtiyalar iin harcanyorsa ve buradan da bir retim ortaya karh-yorsa orada artk-rn veya art deer ortaya kyor. Artk-rn feodal ekonomiyi ilgilendiren bir terim; rnn art. Toprak ekilip biiliyor, allyor, bilmem ka tane buday gram ekiliyor kendi iin. xl, x2 art olan budaylar da senyr iin olduunda bu artk-rn denilen bir ey. Ve bu bakmdan da retim biimleri arasnda el koyma, artk rn ve art deer eklinde bir tarihi izgiden bahsetmek mmkn. El koyma, klasik talan ekonomisi. Yani bir ordunun daha dorusu bir srnn bir kye gelip iktisadi olarak hem insanlar kle, hem kadnlar cariye yapyor, hem de rnleri, kullanm maddelerini talan srasnda ele geiriyorsa buna el koyma denir. Ve smrden farkl bir ey. Smr olmas iin bir sistem olmas lazm, burada sistem yok. Burada direkt iddetin kendisi var. nk kadnn karlmas klanlar arasnda sava balatan bir ey. Kadn karmak kan davasnn ana temellerinden bir tanesi. Artk-rn, el koymaktan farkl bir ey. Bir retim biiminin iinde gerekletiriliyor. Feodal veya A-T--T biimi iinde. Eer rnlere el konuuyorsa burada artk-rnden bahsedebiliriz. Kapitalist ilikilerin olutuu bir retim toplumsal formasyonunda ise zamann ele geirilmesiyle art deer ortaya kyor. Deerin za-mansal olarak kullanmndan bahsediyor. O halde zamann kendisi, kapitalizm iinde, ekonomik olann iinde bulunuyor. Ama insani ilikilerde -bu mektupta olduu gibi-

_a

eer zaman art deer eklinde yonmlanmayp, ura an olarak dnlrse yani Maintenont'un zamann krala vermesi ve daha sonra artan zaman da ki artan zaman yok. nk tm zamann veriyor. Ama o tm zamanndan da artan zamann vakfa harcadnda zaman imkanszn verilmesinden bahsettii iin iktisadi olmayan bir halde anlalr hale geliyor. Tpk 68'in imkansz istemesi gibi. mkansz olmayann istenmesi, olamayacak olann istenmesi. O da gndelik hayatta da ok kullanlan ekonomiye, iktisada uymayan bir kavram. Mesela sanatlarn hayal gleri gldr. Gerek hayat kavrayamazlar, o yzden uuk, imkansz, olamayacak eyleri dnp onlar gerekletirmeye alrlar. te o anlamda da buradaki zaman iktisadi alana ait olmayan zaman olarak kendini gsteriyor nk bu zaman imkanszn zaman. O olmayacak olann gerekletirilmeye allmas. Tm zamann dndaki zaman. Bundan yle bir sonuca varmaya balyor Derrida; eer zaman imkanszn ifadesiyse armaanda imkansz olann gstermesi olan olmayan vermekse o halde zamann zelliklerinden bir tanesi zamann grlmeyen olan temsil etmesidir. Zaman grlmeyeni gstermitir nk olmayan veriyor. Bir tr hayalet. Olmayann grnr hale getirilmesi. Mesela ruh arma seanslarnda aa grdn m perde kprdad' denir. Grmek zerine. Zaman, demek ki, grlmeyeni var ediyor. Var ettiini de -o varlk aslnda imkansz olan bir varlk, ruh, haya-let-hayalet eklinde armaan ile ilikilendirerek teki dnyaya veriyor. Zaman grlmeyeni vermi olduu zaman, armaan da imkansz sunuyorsa zaman ve armaan arasnda tuhaf bir grlmezliin gsterilmesi ilikisi, iki tane grlmez olann, imkansz olann gsterilmesi ilikisi ortaya kmaya balyor ki aslnda Mauss'un potlatch, armaan kavramlarna bakarsak maddi olan deil de ruhani olan ortaya kartyordu. Armaan verildii zaman
_S2

karl gelecek. Nasl gelecek? Lanetlenmesin diye gelecek. Onun iin ruhsal bir iliki var. Yani Tanr'ya, inanl birinin sadaka vermesi gibi bir ey. Sadakay karl ona gelsin diye verir. Karl olan bir ey iin sadaka veriyor. Buradaki armaan, Mauss'un kulland anlamndaki armaan karlkllk ilikisini belirliyor. Ama karlkllk ilikisi de metafizik bir dnyadan geiyor. Allah salk versin, kazadan beladan korusun ...vs. 1970'li yllarn ikinci yarsndan itibaren Bat'da bir tkanklk dalgas ortaya kyor ve dilenmek bir i haline gelmeye balyor. sizliin olduu bir ortamda bir dilencinin gelip soukta sokan veya kprnn banda oturup mesai yapar gibi para dilenmesi bir tr isizlik ortamnda i haline gelmeye balyor. O zaman da o insann orada, soukta durmas bile, zaman harcamas bile bir tr i. retkenlie dnmeyecek olan iler; dilencilik. Yahut yardmseverlik. Bu tr faaliyetler yani yardmseverlik faaliyetleri ve bu tip faaliyetlere muhta olanlar, retken ekonomiler eer kmse yani bu adam fabrikada al-mayacaksa yahut bir yerde ii yoksa hayatnn zamann orada yere yatp beklemeye veriyorsa bile gnmzn kapitalist ekonomisinin mant iinde, zaman paradr mant iinde, zamann oraya veriyorsa bu bir tr itir ve bir yerde eer veren varsa bu paray hakkediyordur. nk o adamn baka ii yok ve zaman harcyor. Mendil satyor veyahut dilek satyor. Yani benzer ekilde adak adamalar...vs. Kurban -potlatch'n baka bir kar terimlerinden bir tanesi- dilencinin yaptndan ok farkl bir ey deil. Burada duygu smrdr gibi bir durum var. Ama baka bir fark var, kendinde sper glerin olduundan bahseden insanlar, dokununca veya dua okuyunca iyi olacak...vs. byle bir sahtelii de var. brnn sahtelii yok aslnda. Orada oturup dileniyor. Yani maddi dnyaya ait bir ey. Ve bu iliki, maddi dnyaya ait bir ey deil, dilen-

ci para dileniyor ve dilekte bulunuyor. Ruhani bir iliki devam ediyor. Veren de tam da kapitalist bir anlamda mbadeleyi dnyor 'ben bunu yaparsam karlnda bunu alacam ve karln da yukardaki verecek'. Byle bir inanta ruhani ilikiyi gen iin tamamlyor. Ve-ren-alan-bakan. Her yerde ve her ekilde Allah, Tanr...vs. oradan bakt iin o sadaka veriliyor. Ama adak, baba trbeler falan filan, bunlarn yapt bu daha kapitalist bir iliki. Adak bir temsili durum. Ama asl yaplan ey, inan karl alnan para arasndaki bir bant. Bu anlamda da inan karl sadece inanan kimseye rahatlk vadeden dilenci ok daha masum bir konumda bulunuyor brne nazaran (adaklarn adand ilikiye nazaran). Adakta daha kapitalist bir iliki vardr. nk dilencinin sadaka almasnn karsnda sunduu ey maddi bir eydir. Paray alyor dilek diliyor. Maddi bir iliki karlnda manevi bir deere sahip oluyor. Mbadele ilikisinde biri maddi, br manevidir. 'Allah kazadan beladan saklasn' inanllar iin saklanan bir ey. nanmayan iin bunun bir anlam yok. Zaman eer olmayann da verilmesi ise, orada, eer zaman, gemi olduumuz bu saniyelerle snrl olmayp da kozmik bir zamandan bahsedersek o zaman gn 24 saate smyor. Almaya balyor ama olmayan bir ey bu (kozmik zaman). Gnmzn dnyasnn zaman anlayna uymayan baka bir zaman ortaya kyor ki o zaman belki de imkanszn zaman o. Ayn Tanr'nn bahsettii deerler gibi. Var m, yok mu, her yerde var. br durumda ise yatrlar; maddi bir ey verme iddias var. G verecek yahut salk verecek. Ve gelen insan o sal alacam diye geliyor. Ve maddi bir ey verip maddi bir ey alma sz konusu. Hem kurban hem para ilikisi var. Parann ve maddi bir mcadelenin sz konusu olmas daha kapitaliste. nk maddi bir ey alnp maddi bir ey veriliyor. Dier tarafta

yle bir ey yok. Manevi bir ey var. Karlnda sz almyor. Onun bir gc yok. Yani sadakay veren insan dilenciden sadece dileini alyor ama ilikiye girdii kii dilenci deil. Her eyi veren Allah. br durumda ise ok daha pagan ve kapitalist bir iliki var. nk gittii insan g sahibi, dokunduunu iyiletiren biri yani. Dolaysyla ona giderken karsndaki herhangi biri deil. Gc ona verecek karlnda adak veya para alacak olan kii. nsanlar oraya iyilemeyc.vs. gidiyor. br, tepedeki kontrol mekanizmasna bal bir iliki. liki ikili deil, l, brnde de l iliki olabilir ama asl iliki bir szlemeden geiyor. G sahibi ile hasta arasnda. Buradaki iliki bu anlamda daha kapitalist bir iliki. Tpk Panopticon gibi. {Panoptikon: Her taraftan grlen. Grlmeden gren ilikisi. Her yerde hazr ve nazr olan). Dilencide daha feodal, burada daha kapitalist bir iliki (adak...) var. mkanszn dna ktk u anda. mkanllk-tan bahsediyoruz. mkansz gibi dursa bile verilen bir ey var. Adaklara taklnca imkanszn politikasndan ktk. Politik bir ey imkanszn istenmesi. 68'lilerin istedii 'imkansz istemek' ok siyasi bir slogan. imdi geri gelirsek, zamann, gzkmeyeni gsteren bir ey olabilecei zerine dnrsek yani grlmezi gsteren bir ey zaman diye dnrsek, tm zamann veren ama ona ramen tm zamannn arta kalann Saint Cyr Vakfna balamak isteyen, armaan etmek isteyen Ma-intenont'un mektubu, zamann imkansz vermek olduunu gsteriyor diyebiliriz. Zaman eer imkansz gsteriyorsa, imkansz olan eer gsterilirse yani gsterilen hibir ey yok. 'Zaman imkanszn gstergesidir' nermesinin gsterileni zamandr. Neyi gsteriyor? Gsterilen nedir? imkansz. Gsterilen imkansz ise gsterge yoktur. Saint Cyr iin

harcanlan zaman yok. Ama baka bir rnekte, ruh arma seanslarnda perdenin kmldamas ruhun gelmi olduunu gsteriyor. Gsterilen ruhtur. Ama ruhlar dnyasna inanan insan iin gsterilen vardr. Hiliin, boluun, olmayann varl, yokluun varldr Yok yok deildir, yok vardr. Mutlak bir yokluk vardr nk varln kart yokluktur. Yokluun olmamasna imkan yoktur. Her zaman vardr. Yani burada o bakmdan, gsterilen eer imkanszsa, imkansz da yoksa yok olann gsterilmesi, yok olann varldr. Gsterilen o halde gsteren olamaz. Sadece bir kelimeden ibarettir. Ama en basitinden, bir kartlk ilkesi olarak yokluk varln karldr. O halde vardr yokluk: "Benim iin vardr, senin iin yoktur" diye bir ey yoktur.

II

_as.

ve sosyolojik olarak Mauss'un armaan Antropolojik sorunsallatrlmasma, bugne dein gelip, kavramnn bugnk koullarda armaan kavramna bakyorum. Armaann bir karlk ilikisi olmas, gnmz toplumlar iinde ska rneklerini greceimiz gibi bize sk biimde bu kavram hatrlatyor. Son olarak armaan kavramnn imkanszlkla ilikisini dndk. mkansz dndmzde elde olmayann verilmesi derken onun akla ve sevgiyle ilikisini konutuk. Oradan yola karak 'sadaka' meselesine gelmitik. Dilenciliin bugnk koullarda bir i biimi olduunu konutuk. Eer ii yoksa, ie ayraca zamann dilenerek kullanlmas sz konusu. 'Orada alan' bir kii olarak karmza kyor. Daha dini ve metaforik bir soru olarak, olmayann verilmesiyle kurban trleri arasnda bir ilikiyi (Bafaille) dndk. Modern toplumlarda kurban kavram, geriye doru dnerek dnldnde ieriinin dinlerle ilikili olduu grlr. Tektanr'dan nce de grlmeyen bir ey kurban vermek; armaan-insan-Tanr arasndaki ilikiyi dndryor. lk olarak kutsal kitaplarda Abraham ve shak ve Tanr arasndaki kutsal szleme ile bu kabilenin kurulmas arasndaki ilikileri gndeme getiriyor. Abraham'a Tanr'dan (buradaki Tann sonsuz olarak adlandrlyor) gelen ses ondan olunu istiyor. Ve Abraham da olunu
.SL

armaan edecek. Burada metafizik ve sevgi ilikisi sz konusu (olunu sevdii iin mi, Tann'y sevdii iin mi?) Olunu Tanr'ya kurban ederek yeni bir baba grevini stlenecek. Btn dinler tarihi bu armaan ilikisi iinde dnlebilir. Aile, aileyle birlikte yeni bir toplumun kurulmas. nk bu olayla birlikte Yahudilerin babas durumuna gelecek ve toplum da devleti meydana getirecek. Exodus (srgn- Msr'da darya anlam). Olmayan topraklar devletini kurma olgusu sz konusu. Dier yandan 19.yy'n nemli dnrlerinden, hatta Marxistleri ok etkilemi olan Hegel bile, btnyle dini armaan meselesini gndeme getiriyor. Hegel ile ilikilendirmeyi ortaya koyan Derrida; Hegel'in Hukuk Felsefesi, kitabndaki l hukuk aile-toplum-devlet balamnda yaknlatrarak ele alyor. Hegel'in diyalektik olarak dnecei bu tarihi ele alyor. znellikten -> Genellie -+ buradan da Mutlaklk ortaya kyor. Bu ema iinde, Hegel'in felsefesinde znel olan yer, en mahrem olan; ev, ev ekonomisi ve aile-* baba-oul ve ailesi olan topluluk. Bu bireysellik cemaati Hegel'in Aufle-bung ile adlandrd sramayla hareketini bir ilke doru gtryor. Sevdii olunu daha ok sevdii Tanr'ya veriyor. Tann'nm olu, evlad Abraham, kendi olunu Tanr'ya vererek, g sayesinde kendi ailesini var olan topraklardan ayrp, o ideal topraklardaki yani vaat edilen topraklardaki devleti kurmaya kalkr. te bu hareket, bu aamalarla ilerlenen aileden topluma, toplumun da ad sivil toplum, nesnellii oluturulabilir. Ama kavramsal alan veyahut sivil toplum bir aama sadece, devletin ortaya kmasnda sadece bir aama, nesnellik yani mutlaklk deil. Felsefede de, Hegel'in felsefesinde, felsefenin kendisinin metafizikten, dinden teye bir bilim haline gelerek mut.50.

laklamas. O halde aile, sivil toplum ve devlet, tekellik, znellik yahut genellik yahut nesnellik ve mutlaklkla aamalar halinde oluabilir. Buradaki ilk kkendeki armaan zsel alann oluturulmasn, onun toplumsallatrlmasn ve merulatrlmas yahut hukukiletirilmesi yahut da mutlaklatrlmas hareketini gsteriyor. O halde Abraham, Baba ve Tanr ilikisinde kopma ilikisi var. nk olunun kurban eer kafann kesilmesiyse bunun metafo-rik bir aklamas da snnet. Yani Yahudilikte balayan bir kk kurban diyelim. Yani bu tabii biraz psikanalitik bir durum. Yalnz snnet biliyorsunuz, II. Dnya Sava srasnda zellikle Almanya'da ok ciddi bir sorun. nk snnetliler lecekler, snnetsizler yaayacak. Abraham olunu kurban ediyor ve kurban ederken de diyor ki; Kskan, varolmayan daha dorusu mevcut olmayan bir Tanr'ya armaan ediyor, irkinlii veriyor. Niye irkinlii veriyor? Nasl irkinlii verebilir? Mesela yabanclamay dnn Marx'daki. inin retmesiyle barbarlamas meselesi vard. brahim'in biraz oluna yabanclamas var. nsan ok sevdii olunu hangi gvenle grnmeyene ama ismi kulaklarna gelene verebilecek? Btn dinler tarihi baka bir adan bakarsak, doum ve lm meselesi. Doum ve lm de nedir kabaca? Tohum. Yani douran tohumla douruyor, lrken de tohumun lmesi. Yani yaam bir balk ve topraa ait olan tarmsal, neredeyse ekonomiye benzeyen insann, kendi neslini yeniden retimi. Mesela klon sistemlerinde nasl? Klonlama sistemi bu bahsettiimiz konulara ok benzer bir konu aslnda. Yaratmak, dourma, yeniden retmek, ok daha teknolojik olarak olaanst, gncel (mo-dern-postmodera anlamnda gnceli kullanmak belki daha aklayc). Teknolojik olarak da modern yahut post-moderne yakn olan bir konu. Ama bahsettiimiz konu,

bahsetmi olduumuz dinler tarihine kadar eski bir gelenei olan bir ey. O halde babann oulsuz olarak oulu kurban etmek istemesiyle, Hegelci bir tarih iinde dnrsek, Hristiyanlkta bir baka mitoloji ortaya kyor. Bu sefer Tanr kendi parasndan bir ey ortaya kartyor, ona olu olduunu sylyor: sa. Ve Yahudi'nin grlmeyen Tanr's (suret yasa), olu sayesinde Tanr yzn gsteriyor. Grlmeyen Tann'nm yz, oul materyal, cismani bir ey. sa da tuhaf bir ekilde babas iin kendini kurban ediyor. sa'nn kurban aslnda bir ekilde, iki ayr kitaptakine bakarsak babas iin, bu sefer insani olmayan babas nk sa'nn babas yok, belli deil, stelik Meryem de bakire. O zaman grlmeyen bir tohum tohumla-m Meryem'i ve sa'y ortaya kartm. Ve sa, bu kutsal drt kitaba gre kendi kendini kurban ediyor aslnda. Sokrates gibi biraz. Sokrates kaabilirdi, baldran zehrini imeyebilirdi. Ama kamad, sa da kamyor ve armha kyor. Orada bir kurban temas var. Ve armaan ediyor kendisini ve babasnn gzkmeyen yz insanla gzkp, Tann'nn imgesidir ya ite Platondan beri gelen bir Hristiyan felsefesi, simlakr meselesine benzer bir ey. Yani Tann'nm imgesine gre insanlar kendi varlklarm gsterebiliyorlar. nk Tann sonuta Michelangelo'nun yapt bir ey. Michelangelo'nun resminin iinde Tanr da var, onu da izmi, sakall bir adam. Tann Abraham'a bir devleti armaan ediyor, olu karlnda. Yani tuhaf bir ekilde Mauss'da grm olduumuz armaan kavram ile kar karyayz, Derrida'nn bahsetmi olduu imkansz vermek deil. Bir mbadele ortaya kyor. Yani Tann'yla Abraham arasnda 'Sana olunu vereyim, bana olunu ver, devleti vereyim'. Aslnda Abraham da bu mbadeleyi yapmak iin mbadele edenlerin yapmad bir ey yapyor. Mbadele konuularak yaplan bir ey. Nereye giderseniz gidin pazarda, kumsalda

nerede icap ediyorsa onun bir pazarl vardr, szl pazarlktr. Abraham tersini yapyor, Abraham susuyor. shak' alp daa gtrdnde kimseye bir ey sylemiyor, eer sylerse nk by bozulacak. Susarak Abraham'm bu kurban eylemine doru gitmesi kendini topluluundan yalnzlatran bir ey. Yani kimsenin haberi olmadan bir eyi alyorum ve kurban etmek zere gtryorum. Ve o bakmdan da Abraham u Hegelci emada znelliini kullanrken, suskunluu sayesinde kendi cemaatinden ayrlyor, Yani cemaatten bir birey ortaya kyor. Tpk byc, amann ilk defa cemaatten kopup kendi zerine znelliini kurarak, z bilincini ortaya kartarak cemaatten tepeye ykselip kendi iktidarm kuran bir gten bahsetmi olduumuz gibi. Tpk onun gibi bir ey, Abraham suskunluu sayesinde cemiyetine ihanet edip kendisini onlardan ayryor ve ayrd kendi bireyselliiyle birlikte Tanr'nn da yardmyla yeni bir topraklan olmayan devleti ortaya kartacak sonra o devlette ka sonrasnda, g sonrasnda vaat edilen topraklar bulup, gerek bir devlet haline getirecek. Potansiyel bir devletten hukuki bir devlet haline dnecek. te bu kurban bir armaan olarak ok ciddi bir ekilde sosyoloji, siyaset ilikisini ortaya koyan bir ey. Dier yandan lm yermek, lmn de armaan edilmesi, sa'nn kurban, shak'm babas tarafndan kurban edilmesi. Baka bir armaan daha beraberinde getiriyor, o da zaman vermek gibi lm vermek. Bu kurban meselesiyle alakal. Armaan yahut balama, kurban verme, kurban armaan etme temasndan yola karak Derrida'nn sz ettii lm vermek ne anlama gelecek? lm vermek bir armaan biimi olarak ne olabilir? Bu temalardan yola karak Derrida'nn '92 ylnda yapm olduu bir 'Kollok32.

yum' konumasnn armaan kavramyla yakn olarak ilikisini kuracaz. lm armaan etmek ne anlama gelecek? Biraz bunun zerinde duracaz, nk lm armaan etmek kurban etmekle benzer bir anlam tayor. Kurban, Bataille'm ele ald bir kavram olarak dndmzde gncel yaantdaki baz aktrlerin de kurban-ehit olma arasnda varolan ilikilerin gncel yorumlarnda an-lamlandrlabilecek eyler olduunu dnebiliriz. Kurban olma, kurban edilme modern anlamda direkt olarak s-hak'm kurban edilmesi yahut bir dava uruna (shak) kurban edilmek gibi temalarn dnda yazy ilgilendiren bir tema. Edebiyatta da yaz, zaman harcamak, zaman kurban etmek anlamnda bir tuhaf benzerlik iine giriyor. En modern veya postmodern -modernden ok postmoderne benziyor- Yani dnya jeostratejilerinin jeopolitikann iinde olan bir kavram ve direkt savalardan ok belki de terrizmle direkt alakal olarak ele alnan kavramlardan bir tanesi. Bu bakmdan byk bir tarihi beraberinde barndrmas ile birlikte tarihin en yce plandan yeni batan kanlanan, yeni batan temizlie giren bir ey. Ve ok eski dinlere ait olan kavramlarn gndelik yaammz bile etkileyecek olan eylemlerle direkt alakasnn var olmas, yine Hegel'in 'Aufhebung'; ama, kaldrma anlamndaki bir etaptan dier bir etaba geerken beraberinde eski eleri de getirme anlamn ierdiini dnebiliriz. Yani bu aslnda en sosyolojik anlamda, retim biimleri iinde dnebileceimiz bir ey. Klandan feodale, kapitalizme yahut sosyalizme geen bir retim biimleri emas iinde Auf-hebung yani kaldrma ve yeniden yerine koyma eylemi, ama eylemi srekli bir ekilde tarihsel olan izgi iinde, tarihin ne kadar izgisel olduu ve izgisel olmad tartlabilir, fakat retim biimlerinin bir izgiselliinden bahsetmek mmkn, Marx'm kulland anlamda. Bu anlamda bir retim izgisini kullanrsak tarihin bir evrimsel iz-

giden getiini syleyebiliriz. O anlamda daAuflebung'un yani kaldrma, geme ve geerken de eskiyi saklama, saklayarak geme anlamndaki kavram retim biimleri iin de geerli. Yani yle ksaca dnrsek; feodalizimden kapitalizme geerken ne deimitir veya ne deimemitir? Aslnda burada bizi ilgilendiren ksm, amalarn beraberinde eski eleri de tayarak yeni alanda, yeni batan gncelletirilmesi. Mesela kurban temas olarak dnrsek, kurban ok eski bir gelenein srekli bir ekilde eitli toplumsal formasyonlarda, her durumda yeni batan gncelin iine girebilmesi. rnein; Aztekler'in kurban etmesi, Abraham'm shak' kurban etmesi yahut valyelerin valye haklaryla krallar iin ve kralieleri iin kendilerini feda etmeleri bir tr kurban trenlerine benziyor. Feodal dnemdeki o savaa gitmeleri valyelerin tam bir kurban treni gibi. Yahut daha yakn zamandaki intihar giriimleri. Mesela bunlar daha ok Ortadou'da pratike edilen eylemler. Bu tip eylemler de birer kurban biimi. Daha nce grlmeyen grlen tarafndan, kiinin grlmeyene olan boyun emiliinden bahsetmitik. Dilenci meselesinde bir kyaslama yapmtk. te o grlmeyenin karsndaki sonlu insan ve grlmeyen sonsuz varlk. Sonsuz varlk karsnda sonlu varln, sonsuzluu grmeden kendi iine ekmesi ve kendi iinde sonsuzluu barndrmas. Ebedi olan, arta kalan grlmeyenin iselletirdi-i yerde mmkn gibi duruyor. Eer grlmeyen iselle-tirilmise bir iliki var: Kiinin Tanr's ya da Tanr'lanyla olan ilikisi. Ama kurban eylemi eer kendi rzasyla araya giriyorsa, grlmeyenin iselletirilmesinden geiyor. Ben grlmeyen tarafndan grevlendirildim. Ve grlmeyen benim iimde, lmmden sonra grlmeyenin diyarna gideceim.

.35.

Kurban meselesiyle ilgili olarak Derrida "lm Vermek' adl bir metinde, "lm armaan nasl verir, nasl balanr"? diye sorar. Kim lm balar sorusunu sorduunda, Tanr'nn doum verip lmle insan ald temasyla alakal. Ve burada J.Potacka'nn bir metninden yola kyor Derrida "Tarih Felsefesi zerine Heretik Denemeler'. Ve burada Potacka iki kavram karlatryor. Birisi giz veya gizem, dieri ise sorumluluk. Bu iki kavram giz, gizem veya sorumluluk aslnda kutsal olann gizemi ile alakal olarak ele almyor. Ve ikisinin arasndaki ayrklk durumlar. Gizem ve sorumluluk birleemeyecek bir btnlktr. Btnlktr ama ayrktr, birleemez. Burada yine Hegel'in Aufhehung kavram ile kar karya kalacaz, nk tarihsel bir gelime iinde bu iki kavram birbirinden ayr tutuluyor Potacka tarafndan. Birincisi giz veya gizem. Gizem, burada, bysel diye adlandrdmz dnemlere ait bir kavram olarak karmza kyor. Potac-ka'ya gre, bu giz veya gizem, gizli olan veyahut da sakl gizli olan demonik ve orjiak olanla balantl. Yani eyta-nilik ve cemaat efi ile alakal bir ey. Ve bir bakma Yunan ok Tanrl yahut pagan byselliine gndermede bulunuyor ve bu gizemle alakal olan bysel alan dinle alakal deil Potacka'ya gre. Mesela, Mauss'ta da buna benzer bir ey var. Bysel olann gizliliiyle dinsel olann kamuya aklndan bahsediyor. Kapal mekanda gizli yaplan ayinler, orjiak ayinler, demonik ayinler, bunun karsnda din, kamu mekannda aydnl ortaya kartyor. (Aydnlanmayla din arasnda ok byk bir benzerlik var). Eski elerin yeni biimlerde ekil deitirirken kendini saklamas. Eski enin yeni toplumsal formasyon iinde yeni anlamyla ortaya kmas. Mesela, burada, bir rnek: Aydnlanma Aufklrung, yani aslnda Tanr'nn nn yeryzne inmesi phs, aydnlatma. Dilin kendisi ay-

dmlk olarak gsteriyor nk karsnda gizem, giz ve sakl olan var. [Fransz htilali'nin kavram da dinseldir; 'Kardelik, eitlik, zgrlk'. Tanr karsnda eitlik, Tanr karsnda kardelerin eitlii ve zgrlk de insann tmyle kendini Tanr'ya brakt zaman zgr olmas. Aydnlanma Tanrsal olann sekler adyla yeryznde adlandrlmas gibi karmza kyor.] Kant'n 'Aydnlanma Nedir? metniyle Potacka'nn yapm olduu ayrm ok belirgin bir ekliyle ortaya kyor. Ben eer kendi irademle neyin iyi olduunu kendi iimden syleyebiliyorsam bu aydnlanmadr = ben sorumluyum. Kant'm aydnlanmas sorumluluk temasyla alakal olmaya balyor. Ve aydnlanm kimse, aydnl alan kimse orjiak ve demonik olann dna kabilen, sorumlu olma ansna sahip. Gizemin yani demonik ve orjiak olan gizemin Hristiyanlktaki bir Aufhebung srasnda yeni batan ortaya kmas. Mysterium tremendum yani korkuyu reten bir gizem. Yani burada Potacka, ilikiyi kesmi olduu karanlk dnyann orjiak ve demonik dnyadan karken, bu ayrk dnyaya geerken beraberinde getirdii, korkutan, titreten gizemin kendisi aydnla, sorumlulua doru giderken beraberindedir. Bu gizem de bir yerde sa'nn gizemi. Yani orjiak alanndaki gizli, sakl olan e, tektanrl dinlere giderken yeni batan bir gizemi beraberinde getiriyor. Bir yandan gemiteki gizemi itiyor ve ayn zamanda o gizemi yeni batan diriltiyor. te bu bir yerde bir tip, psika-nalitik kavramlarla konuursak, ie bastrmadr. Korku bir tr ie bastrma, lm korkusunun ie bastrlmas. e bastrmann kendisi bir gizem; mysterium tremendum. Tremendum, titremeyle alakal, mysterium da bir takm hisler,

mm

gizem. Sorumluluk temas ayn zamanda Potacka iin % Tarih Felsefesinin Heretik Denemeleri' metninde Avrupa'nn da bir sorunu olarak karmza kyor. Gnmz Avrupa'snn oluumunda Avrupal bireyin sorumluluu lm karsnda nasl geliecek sorusundan yola kyor. Sorumluluk eytani olanla alakal bir kavram ama en bata bunlar birlikte ortaya kmamlar. Sorumluluk sonradan ortaya km. Bu ne demek? Yani sorumluluun sonradan ortaya kmas demek, toplumsal formasyonun yahut dnce figrasyonunun iinde yeninin, yeni bir eyin ortaya kmas demek. Sorumluluk diye bir ey ortaya kyor ama sorumluluk da direkt olarak gizemle alakal. Gizemle, eytaniyle, krallkla alakal. Yani o zaman Potacka diyor ki, 'Kkeninde demonik olanla sorumsuzluk arasnda alaka var'. Sorumlulukla ilikisi var ama kkendeki iliki sorumsuzluktan geiyor. Yani demek ki sorumsuzluk sorumlulua dnm oluyor. Aydnlanmann gelmesiyle birlikte sorumsuzluk hali sorumlulua dnm oluyor. imdi burada Nietzsde'nin bir yorumu var, metinde olmayan bir yorum bu. nk, ona gre, Hristiyanlk Eski Yunan'da olduunun tersine; insanlarn sorumsuzluunu sorumluluk duygusuna evirmitir. Tanrlar sorumluluu insanlarn zerinden almlar; ak Tanrs, bereket Tanrs, Zeus...vs. Demek ki insanlar sorumsuz ve sorunsuz. Ve o f Gzel gnler' (!) geride kalm. Hristiyanlkla birlikte kilise ve onun retisi her bir kiiyi sorumlu bulmaktadr. Ve insanlk diyor Nietzsche, bu sorumluluu kaldramayacak kadar arlk altndadr. Onun iin hastalkl insandr. yilemeyen, neeli olmayan, hasta insan Hristiyan insan. nk omuzlarnn zerine kaldramayaca bir sorumluluk yklenmi. Bu gizem, korku ve korkunun gizemi insanlarn zerinde tm ar-

yla durduunda insan, neeli olmaya, dans etmeye, elenmeye imkan kalmayan bir insan haline geliyor. Ve Ni-etzsche'nin yapm olduu yoruma benzer bir ekilde daha nce -17.yy'da- Spinoza bir ey syler; 'Beden ve ruh arasnda hiyerarinin buluturulmas -ruhun bedenden, bedenin ruhtan daha egemen klnmas- bir yandan birini yceltirken, dier yandan arlyla br dierini kendine doru eker. Yani tam glenmeye balayan bir beden. Hayr bunu yapmamalsn. Ve beden arzunun ynlendii yere doru giderek glenmeye alrken ruh tarafndan tekrar bastrlyor. Ve bu beden-ruh arasndaki g ilikisi, bedenin karlaaca ikinci bir bedenin uyumunu engelleyen bir ey olarak gzkyor Spinoza'ya gre. Beden o halde baka bir bedenle karlamay engelliyor. Yahut tersi. Ruhun gittii yn baka bir ruhla karlap ruha g verirken beden bu sefer komaya girer. Ve bu tam da ahlak temasdr. Ahlak o halde, Spinoza'ya gre insanlarn bedensel salklarn engelleyen bir ey. Spinoza'ya gre ahlakn ortaya kard sorumluluk, beden ve ruh arasndaki uyumu birinden yana arlatrp, sorumlulatrmaya balyor. Beden veya ruh sorumlu olduu zaman g kaybediyor, arlk onun zerine kyor. Nietzsche'nin sylemi olduu gibi, o ken arl kaldramayan beden veya ruh salkl bir ruh olmaktan kyor. Mesela burada da yine dinlerin temas ile ahlak temas arasnda bir iliki mevcut. Ahlakl oluyor ama salm kaybediyor. Mesela Hristiyan ahlaknn zellikle bedeni denetlemesi ve denetlerken de o denetlenmi ruh sayesinde gerekletirilmesi bedenin arzusunu kesen bir harekettir. Arzunun akkanl kesiliyor ve arlk hafiflemeyi engelliyor. Yasalarn belirledii bir kstlama beden ve ruh arasndaki o sorumluk temasn aklamyor. Sorumluluk, Tanr veya yasalar karsnda ne olursa olsun -17.yy'dan bahsettiimize gre Tanr karsndaki yasalardan bahsediyoruz

_aa.

aslnda- toplumsal ahlak Tanr'nm yasalarna gre dzenlerken ya bedenin ya ruhun, ikisinden birinin dieri karsndaki egemenliini ortaya koyarken, birinden birini aa ekecek. Spinoza'nn syledii ey bu. Spinoza iin nemli olan ey, beden ve ruhun birlikte, uyumu halinde baka bir bedenle uyumu haline geliyor. Burada ahlak deil etika hakim konumda. Yani bir yerde etik dinsel olan ahlak normlarnn sekler hale getirilmesi. Ama sekler hale gelme, bedenin rahatlayp ruhla uyumunda ykselmesini ill beraberinde getirecek mi getirmeyecek mi sorusunu sormak da zor bir soru. nk iselletirilmi ahlak normlar geldiinde etikayla birlikte yine bedenler ac ekmeye devam edecektir. Mesela, gnmz toplumlarnda en ok bahsedilen hastalklardan bir tanesi depresyondur. Depresyon, psikanalitik olarak ie bastrlmn davurumu ve davurumundan sonra da bedene yapm olduu ruhsal bask; bedene yapm olduu etkilere gelirsek eer, ite o zaman ahlaki normlarn etika iinde hl devam etmi olduunu syleyebiliriz. Yani Nietzshce'nin ya da Spinoza'nn ileri srm olduu dinlerdeki sorumluluk, gizemden sorumlulua giderken yeni batan bedenin tahakkm altna alnmasyla alakal. Tahakkm altna almyor nk gizem. lk gizem yani demonik, eytani gizem lm karsndaki insann yeniden titremesini engellemiyor. Aydnlanma istedii kadar aydnlansn kurban edilmek zere olan yani Tanr'nm cann almak zere olan insan o gizem karsndaki korkusunu hl srdryor. te bu 'Mysterium tremendum'. Korkunun lm karsndaki kurbans tavr. Tektanrl dinlerin temas, Tanr'nm buyruu karsnda ona ihanet ede eytann vermi olduu nesne insanl kuruyor. Yani eytann verdii elma, mitolojiye gre Adem ve Havva arasndaki birletirmeyi gerekletiriyorsa eer -Potacka'tfn bahsettii ilikiyi bu rnekten d100

nerek ilerleyebiliriz- eytan sayesinde insan, erkek ve kadn trn yeni batan retiyorsa eer benzer mitoloji Eski Yunan'dan geliyor. Yani bu hikayenin kkeni Eski Yu-nan'da var. nk Hesiodos'un yazm olduu mitolojiye gre, altm-gm-bakr-demir devirleri iinde Zeus'un egemenliinden Zeus'a kar ilenen sulara doru giden bir izgi iinde lllkten lszle doru giden insanlk ayn eytann yapm olduu gibi Prometheus tarafndan atein alnmasyla Zeus'un yeniden retim temasnn insanlara braklmas, Pandora Kutusunun hikayesini beraberinde getiriyor. Yani ayn Adem ve Havva arasnda yasak elmann yenilmesi gibi atein insanla verilmesi ile insanlar artk almak ve iftlemek zorunda kalyor. nk daha nce Zeus'un emriyle insanlar topraktan f-krryorlar. Halbuki Prometheus sonrasnda ate insanla gidince Zeus insanl cezalandryor. Pandoray ayor ve kadn kyor. Bu bakmdan tam da mitolojilerin devam var. Prometheus eytan konumunda. Atei veriyor, eytan da elmay veriyordu. Yani o anlamda Tanr, Yunan mitolojisinin devam gibi duruyor. Gizem, mesela, o rnekte, ok akla-maya balyor. Orjiak ve demonik (demonyak) gizem eer Prometheus'un hikayesi ise buradaki mysterium tremendum Hristiyanln gizemi. Ama sonuta doum var, iftleme var, kadm-erkek var ve lm var. Ve btn bu ilikiler iinde armaan konumundaki kurban temas var. Sorumluluk temasnn en fazla hakim olduu bir dnmede srekli bir ekilde sorumsuzlua itmeye ynelik bir formasyon halini ortaya koyuyor. nk daha nceki fabrika toplum modelinde alan kiinin sorumsuzluu deil, belirli bir ite gsterdii performans nemli, yani iler uzun mddetliydi, ie giren orada emekli olana kadar kal-

maya alrd ve ne kadar uzun iyerinde alan varsa, kii o kadar baarl saylyordu. 19.yy'da balayan ve 2O.yy'm ikinci yarsnn 1970'lerine kadar gelen bir sre zarfnda bu model geerli oluyor. '70'li yllar, bu adna belki de keynezyen ekonomi de diyebileceimiz bir mer-kantilist ve keynezyen modelin dnda liberal modele hakim kld ve o liberal model iinde de birey srekli bir biimde kendine baar iin yeni alanlar arayan bir kii haline geldi ve yeni alana girerken de o iin sorumluluu bireylerin zerine yklmaya balad ve belki de buna Dele-uze'dan yola karak; fabrika toplum modeli yerine ortaya kan bir irket toplum modeli diyebiliriz. irketlemenin ortaya koyduu yeni bir toplumsal ilikiler modeli. Dikkat ederseniz, mesela, irket modeli, futbol takmlarna kadar yaygnlamaya balad ve bu transfer meselesi anlatm olduum toplumsal olayn rneklerinden bir tanesi. Yani ayn takmda oynayan futbolcu ok baarl deil, transfer olacak ki daha fazla para kazansn ve her transfer parasndan sonra da daha yksek bir mevkie gelsin. Takmlarn irketletike fakirlemeye balamas hatta byk takmlar dnda kk takmlarn giderek futbol camiasnda ihtiras yollarna giderek kk takmlar haline gelmi olmas. Mesele stanbulspor burada nemli bir gsterge. Uzan-lar'm bir anda oray ele geirmesi, ondan sonra kr getirmeyen bir irket haline geldiinde de ekilmesi. Futbolda baka bir krl alana kaymas sermayenin. Yani liberal anlamda yrtc patronlar, bunlara eitli isimler veriliyor; kara valyeler, golden boys, yrtclar, atmacalar..., bunlar tarihteki sava terimleri ve bu liberal ekonominin olutuu toplumlardaki yani bu irket modeli toplumlarn en fazla kk retim merkezlerindeki i sahiplerinin batan irketleri ele geirip onlardan nasl bir kr mekanizmas ortaya kardklarn gsteriyor.
102

1980'li yllar iinde Fransa'da ykselen Sosyalist Partiyle birlikte Bernard Taps genlerin lideriydi. '86 Fransa renci olaylarnda genliin lideri Tapis idi. nk o sralar '68 neslinin tersine '86 neslinin liderleri baarl i adamlar. Tfaierry Sabine de spor ve tehlikeli yaam duygularndan yola karak Paris'ten balayan Marsilya'da devam eden ve Kuzey Afrika'ya kadar giden bir ralli modelini nerdi: Paris-Dakar Rallisi. Mesela bu, genler arasnda herkesin yapmak istedii bir model haline geldi, fakat bunun iin ok byk sponsorlar gerekli, cipler, motorlar orada parampara oluyor. Sabine'nin kendisi de '80'i yllarn ikinci yarsnda, o heyecan, macera iindeki yaamnda, yannda Fransz arkc Balavoine ile birlikte llerde kaybolanlar ararken helikopterle, bir kum tepesine arpp ldler. Bununla birlikte dnyada macera ruhu balad, Bungie Jumping . irketler, mesela, alanlara bungie jumping gibi bu tip spor msabakalar nermeye baladlar. Eer kalp salamsa, vcutta salamsa atlyorlar ve kendilerine gvenen bireyler olarak Pazartesi ilerine dnyorlar. Burada sorumluluk meselesi ok belirgin bir ekilde ortaya kmaya balyor. Yani hayatndan sorumlu olan birey. Tehlikeye, bolua atlayacak ve atlad yerden geri dnecek yani lm vermek demitik. lm veren Tanr'ya kar kendi sorumluluunda, Hristiyan sorumluluundan farkl bir ekilde sekler bir sorumluluk temas sz konusu burada. Yani lme kar ve Tanr'ya kar bir bakaldr eklinde ortaya kyor. Ama ayn zamanda da ok da dini bir mesele sorumluluk meselesi. Kklerini Tanr'ya kar sorumluluktan alan ve bu irket toplumlarnda da Tanr'nn yerine irketin ikame ettii ve sorumluluunu artk Tanr'ya kar zerine alan, bireyi glendiren toplumsal yeni durum. Tabii burada ikinci nemli kavram sorumlulukla birlikte birey meselesi. Yani birey olmas lazm ki
103

sorumluluk bireyin omuzlarna binsin. Trkiye'de son 10 yldr, hatta '80 sonrasndan beri, 12 Eyll darbesinden beri ok konuulan bir ey bu; "cemaatten artk kurtulup birey olmaya balamalyz yahut balyoruz" gibi laflar. Mesela dier yandan Fransz filozoflarndan olan Ferry ve Renaud tamamen modernler, yle ki '60'h yllardaki moda olmu olan yapsalclk sonras dnrlerin Ni-etzschevari dncesine kar biz Kantyz diyorlar. Neden Nietzscheci deiliz? nk Nietzsche ile birlikte Fransa'da ykselen rkla dikkat ekiyorlar. Kendilerinin daha ahlak ve Kant olduklarn iddia eden bir grup bunlar ve iddetli bir ekilde Deleuze, Derrida, Foucault gibi isimlere byk bir teorik saldrda bulundular, nk diyorlar ki; bu bamza gelenler, rklk onlarn yznden. Niye onlarn yznden olsun? nk onlar farkll savundular, tekini savundular, teki de bamza bela at (gmenler, kadnlar, marjinaller vb.) ve Fransa'da rkl ykselttiler. Evrensellik yerine farkll ne srerlerken, evrensel deerlerden uzaklatk aslnda evrensel deerlere yeniden dnmek zorundayz, diyorlar. Fakat tabii evrensel deerler arasnda da birey ve sorumluluk temalar var ki bu temalar irket toplum modeliyle ok da rten eyler. O bakmdan csol' bir eylem biiminde ortaya kan birey meselesi birden bire kapitalizmin kendi mantyla ok da rten bir yere geldi. imdi bu sorumluluk meselesi sekler bir mesele olarak, bu irket toplumlarnda ele alndnda, ite lme kar, Tanr'ya kar bir mcadeleye girme, zellikle kar kma meselesi ancak bireyin kar kmasyla mmkn olabilecek bir ey. Birey cemaatine, Tanr'sna kar kabilsin ve onun sayesinde sorumluluu stne alabilsin. Burada iki mesele var: Birincisi bireyleme meselesi. Cemaatine, Tanr'sna, dinine kar kabilmesi aslnda mo104

dern ncesi bir tema. Yani 17. yy'da Spinoza, tam da bahsetmi olduumuz cemaatten kma, bireyleme ve kendi bal olduu dinsel cemaate ihanetten geen bir tema ne srerken, etika, Yahudi cemaatinden aforoz ediliyor. Ve oradaki bu toplumsal durum iinde, yani 1600'l yllarn iindeyiz ve kapitalizmin retim ilikileri daha yeni yeni belirmeye balam ve fabrika modeli daha ortaya kmam vaziyette. Ve o toplumsallk modeli iinde bireylemeyi ortaya atmak ve cemaatten ayrlmaya almak gerekten zgrleme adna yaplan bir hareket gibi duruyor. Bu sre zarfnda kapitalist model iinde birey aslnda tam da denetim mekanizmalarnn ihtiya duyduu bir kodla-ma iinde kendi yerini belirgin hale getiriyor. O da ikinci olarak Foucault'un 'Hapishanenin Tarihi' kitabnda, hapishanenin kou sisteminde panoptikon temas iinde hcre sistemine getii zaman aslnda her bir suludan bir birey ortaya karmak istemesinde, Foucault modern birey meselesini grr. Yani bireyin oluumu sulu olan kiinin birey haline getirildiinde iktidarn denetim mekanizmasnn ok daha dzenli ve 'uygar' bir ekilde, o bireyi kendi kodlar iinde kopyalamasn mmkn klan sistem. O bakmdan da o panoptikon: Merkezde kule, etrafnda hcreler. Ve mimari yapnn ortaya koymu olduu ekilde her bir hcrede duran sulu kii ana kulede duran kiiyi grmedii halde grldn biliyor ve grlmedikleri halde, gardiyanlar yahut iktidar zerindeki kiiler brlerini gryorlar. Yani bu Tanr'nm modeli gibi bir ey. Burada, aslmda, dini bir Tanr, tek tanrl kontrol mekanizmasndan nasl modern bir sekler kontrol mekanizmasna geildiini Foucault gsteriyor. Onun iin de bireye ihtiyac var. Modern sistemlerin bireye ihtiyac var. Halbuki tektanrl dinlerin byle bir sistemi yoktur, her bir cemaat kendi kontroln gerekletirebildii zaman cemaatin iindeki tek tek bireyleri teker teker kontrol et105

me zorunluluu yok. Mesela cemaatleri yahut kabileleri de belirli bir numaralama sistemiyle paralayan ve merkezi otoriteye bal klan Cengiz Han. Yani Cengiz Han'n ordusu her bir klana, kabileye belirli ifreler, numaralar veriyor ve, o saylar sayesinde her bir saynn grubunu merkezi otoriteye baladn, ordu eklinde salanmasyla gerekletiriyordu. Bu da orduda kkenim orada bulan, bugne kadar gelen bir sistem, onlar, yzler, binler sistemi (onba, yzba, binba). ok eski bir Orta Asya modeli. Bu modelde onlu kme teker teker kmenin iindeki her bir bireyin denetim altna alnmasn gerekli klmayan bir sistem nk zaten onlar sisteminin kendisi, kendi bireylerini kendi iinde kontrol edebiliyor. Dinler asndan da bu byle. Osmanl toplumundaki o mahalle sisteminde her bir cemaatin kendi hukukunu gerekletirmesi ve cemaat byklerinin merkezi otoriteyle ilikilerinin kurulmas, her bir mahalledeki bireyin birer birer saylmasn gerekli klmadan onlar ortak bir cemaat modeli iinde denetleyebiliyor. Ama modern bir iktidar biimi iinde cemaat sistemlerine yer yok. Onun iin de aslnda Fransz htilalinin vatanda fikri ok modern bir denetleme biimim beraberinde getiriyor. Bir; nfus saym. ki; vatanda olma fikri. Her bir vatandan kendine ait numarasnn olduunu dnrsek artk ordu modeli gibi vatandalar bir cemaat sisteminde tutmann zorunluluu kalmyor. Cemaatler dalyor, toplum modeli ortaya ktnda -ki bu fabrika toplumuydu aslnda- bu model iinde artk her bir bireyin kendi vatandalk numarasyla, nfus saymlaryla denetim merkezden aaya doru gerekletiriliyor. Ve her bir bireyde, modern toplumlarn fabrika modelinde, belirli bir eitim yani tedrisat sistemi olacak, snflarda yaplacak dersler bir olacak, okunan kitaplar bir olacak, konuulan diller bir olacak. Dolaysyla kltrel yahut dinsel, dilsel, sekler, laik neyse tek bir model altn106

da toplanan ve o tek modelin herkes iin geerli olduu, dolaysyla da her bir vatandan iktidara kar uzakl edeerde bulunabilecei bir cumhuriyet sistemi, aslnda, modern toplumlarn siyasi sistemi. Bu sistem iinde birey itaatkarl fabrika modelinde sadece alt yerde gsterdii performansla alakal. Bu performans da bireyin yava yava iini nce renmesi sonra daha da ykselmesi ve sonunda emekli olmasyla alakal bir ekilde yrtmesi eklinde gelimesi. Yeni modelde, irket modelinde, birey olmazsa olmaz bir art ama birey olmak yetmiyor. Bir de bireyin stne yklenen sorumluluk var, nemli bir faktr. Artk irketler sorumluluk almak isteyen eleman aryorlar. Postmodern, mesela postfordist model iinde yapt ibmnden ok iin tm srecini kendi zerine almak. Diyelim ki bir fabrika modelindeki mdr geldii zaman i yerine, mektup yazlacaksa sekreterini aryor ve yazdryor, yeni modelde ise bilgisayar kullanacak, daktilo yahut sekretersiz biimde kendi ilerini kendi basma baarabilecek kii. Bu modelde bireyden neredeyse bir hokkabazlk bekleniyor. Dolaysyla eer toplumsal szlemelerde 8 saat almak gerekiyorsa, o 16 saat almak zorunda. yerinde bitiremiyorsa iini o zaman eve gtrecek hatta orada akamlayacak. Bu reklamclk tipi ilerde okyaygm b;r yntem, eer almak istiyorsan yaratc olacaksn ve o halinde de, btn grup halinde hep beraber, herkes kendi sorumluluunda bir ii gtrecek. Onun iin bu modelde daha nceki fabrika modelinde olmayan bir ey var; srekli tartma ortamlar. ok demokratik gibi duruyor ama aslnda hibir ie yaramayan tartmalar. Byle bir ortamda da ite sekler sorumluluk modeli bireyin zerine yklendiinde, bu ada toplumlarn en nemli, tuhaf, psiik hastalklarndan en fazla ad duyulan depresyon. Fiziki olarak insann kaldrmasnn neredeyse mmkn olmayaca, fazla bedensel alma, fiziksel ayn

zamanda zihinsel alma. kincisi stres. irket modelinde iyi elemann azndan en fazla kan laf strestir. Hz artacak, performans artacak, stres ok nemli o ortamda. Yu-muaksa, yava yava konuuyorsa hemen kap dar. Byk bir rekabet var; hem irketler arasnda hem de irketler iinde rekabet. Dolaysyla irket iinde, mesela sendikalar dnemindeki (fabrika modeli) o dayanma sistemi artk yok olmaya balyor. Burada ise kim kimin ayana basarsa o kadar baarl. Ego ok ykseliyor ve egonun ykseldii yerde de byk bir egolar aras toplumsal ilikiler ortaya kyor. Trkiye'de bu, son 10-15 yl iinde irket modellerinde ok belirgin bir biimde ortaya kt. Trkiye'de birey olumuyor, niye olumuyor? diye soruluyor. Bir ok kii hala Trkiye'de bireyin olmasn istiyor ama olmadndan yakmyor. te bu bireyleme meselesi ok zayf Trkiye'de fakat iddetli bir ego ykselmesi var. Bu, mthi bir arlk ortamn beraberinde getiriyor, hzn arl. Mutlak hza ulat zaman hz durur. Mekan kendi hzm zamandan alarak mekan hzlandrmaya balyor. Ve mekan devaml kaymaya balyor o zaman. Ve kayan mekan iinde bireyin ayaklarn bast mekan artk kaygan mekan olmaya baladnda (aslnda kaygan mekan, gebelik, yersizyurdsuzla-ma) irket modelinin kaygan mekanlarnda da, ite mekann kendisi kaymaya baladnda tutunamayan egolar yer deitirip, stres, stres, stres derken stresler depresyona, depresyonlar da ar vakalara dnmeye balyor. Platon ncesi dnem ve oradan itibaren sorumluluk temasnn yava yava ekillenmeye balad platoncu dnce ve daha sonra tamamen bir egonun sorumluluunda birey ruhun ve bedenin lme kar tavrnn ne biimde ortaya kt ama ayn zamanda btn bu gei aama108

lar srasnda gizemi hl saklayan ve bireyin lm karsndaki tavr zerinde durmutuk. Ve burada eytani ve karanlk olan ile yava yava aydnlanmaya balayan Platoncu dnce ile Hristiyanlk arasndaki gei tamamen aydnlanma olarak karmza kyor. Yani modern anlamdaki aydnlanmann kkenleri Platon'un maarasndan, karanlndan klan izgiyle ortaya kan Hristiyanlkla daha milli anlamda aydnlanan ve daha sonra da sekler anlamda aydnlanmay ortaya karan dnce bu sorumluluk temasyla gndeme geliyor. O halde unu syleyebiliriz. Karanlk olandan aydnla doru ka Platoncu dnceye gidii ortaya kartr. Bu biraz da daha nce bakm olduumuz by ve din gibi .Yani bysel karanlk gizem, dinin gizeminde aydnlanmaya balyor ama iinde hl gizemi farkl boyutlarda tamaya devam ediyor. O bakmdan J. Derrida'nn lm vermek metniyle ilgili olarak, Derrida'nn psikanalitik bir okuma yaparak orijinal platonik Hristiyan dnya iindeki ilikileri ortaya koyarken syledii ey u: ilk bataki gizem, yava yava sorumluluun ortaya kmasyla birlikte aydnlanmaya balyor. Aydnlanan bu platoncu dnce, gizemi ie bastrrken (refuze ederken) kendi dneminin gizemini aydnln iinde ortaya karmaya alyor ama gemiten gelen gizem ancak ie bastrlarak almaya allyor. Yani bir ama eylemi var. Hegel'in emasnda da (aile-sivil toplum-devlet) her bir dnemden brne geerken ama eylemi var. Burada ayn ekilde bir amadan bahsetmek mmkn. Platoncu dnceye geerken bir ama eylemi var. Ama bu ama eylemi; ancak daha nce olan ie bastrarak ama eylemini kullanabiliyor. e bastrma hareketi olunca yani psikanalizde Freud'un kuramnda ie bastrld vakit yok olmuyor ie bastrlan ey. Sadece bilinte o bakmdan ak bir ekilde durmuyor, bilindnda gizliliini korumaya devam ediyor. Ta ki sorunla kar
109

karya gelene dek. O bakmdan, Platon'un maaras, Hristiyanlk ve sekler dnya arasnda ilikilerde bu gzlemleniyor yani bunun belki de en ak sosyolojik ekli Trkiye yahut slam lkelerindeki din meselesi, arabesk meselesi veya yeniden cemaatleme rnekleri. Geride kalan, ie bastrlm olan, daha sonraki dnemde her an karmza kmak durumundadr. Fakat bunun iin de, Derrida, btnleme ve tevhid anlamna gelen bir kavram kullanyor. Yani i ie gemi olan birok farkl enin bir anda birlemesi. Birletii andan itibaren bir btnlk ortaya kmaya balyor. Burada Hegel'in diyalektii ile kar karyayz. nk lm temas, intihar etmek, kendini kurban etmek bir armaan biimi olarak felsefenin kendisi olarak ve ayn zamanda psikanaliz, sosyoloji, antropoloji...vs. ama en bata en arkaik ekliyle sosyal bilimlerin ilk ad olarak felsefe; toplum, adalet, l, Tanrlar, Tanr'nm karsnda birey, ego gibi tm bu sosyolojik meseleler, sonuta, ilk alarda felsefe olarak adlandrlyorlar. O bakmdan da sosyal bilimlerin o anki ad olarak felsefe ve daha sonra gnmzn sosyal antropoloji, din sosyolojisi, lm ve lmn karsnda birey temasyla btn sorunlaryla birlikte, yaam sorunu...vs birlikte var oluyor. nk lmn karsnda bireyin zgrl (ok varoluu bir tema) lme kar direkt olarak bakmasndan oluuyor. lme direk bakabi-ien, ebedi yaama sahip. Mehur Yunan mitolojisinde de ebedi olan lmle kar karya gelebilendir. Tm bu mistik temalar ayn zamanda gndelik yaamn temalar. Neredeyse her gn haberlerde grdmz temalarn en baya hali diyebiliriz. Kaza, terr, intihar veya kk temalarla ortaya kan lme yol aan bask ikence...vs. O halde lmn karsnda bireyin kendi sorumluluunu stlenmesi, lmn gzlerine bakabilmesi bir yer-

de felsefenin ana konusu olarak ortaya kyor. Burada dnemden bahsettik. lk gizem Platoncu aydnlanma hareketiyle birlikte yok oldu varsaylyor ve o gizem kaybolmuyor. Ve, Platoncu hareket karanlktan aydnla geerken baka bir eylemi daha gerekletiriyor. O halde karanlk, ktlk sembolik bir e, aydnla doru gitmek de ebedi iyiliin temas Platoncu k, aydnlk, gne me-taforlar aslnda bize baka bir eyi de gsteriyor. O da Platoncu dnemde Yunan toplumunun (M. 5. yzyl) Batnn medeni halinde ortaya kan Platoncu Atina demokrasisini k, aydnlk ve din anlamyla ne kadar doudan gelen bir uygarla bal kalm olduu: Msr'a olan ballk. nk gne Tanr's ve onun sembol, gne klar gibi aa doru inen Papirs bitkisi. Ayn zamanda medeniyetin bitkisi. nk yaz kat zerinde yazlacak. O k Tanr'smm, iyilik timsali olan k Tanr'smm, Platon'da ebedi iyilie doru gidiin sembol olarak karmza kyor. Ve orada ebedi iyilie doru uzanan ruh (psie) yeni aydnlanma dneminde kendi yeni gizemini kefetmeye balyor. Yani Platon'un oktanrl ama Pla-tonculuun tektannl yaam anahtar gibi gzken bu Tanrsal ilahi gizem. Yani Hristiyanln mehur sa Tanr'nm olu mu sorusu? Meryem nasl bakire ve hamile kald? sorular. Hristiyanln gizemi bu sorular zerine odaklanyor. Ve Platonculuk yeni gizemde bu aydnlk temasna mutlak iyilie veya ebedi iyilie doru geerken kendi gizemini yeniden ortaya kartyor. Gizemin bizimle alakasn dnrsek; bahsettiimiz gizem lmn ve lm karsnda bireyin yaamnn sorumluluu veya zgrl en sekler dnyada en mo-dern-post modern dnyann iinde en dini haliyle karmza kyor. Yani rf adet gnmz modern toplumlarnn bireylerine yine ayn seremonilerle geliyor veya siyasi sorumlulukta ayn dinsel diyebileceimiz sekler temalar-

la kendi siyasi sorumluluunu ortaya koyuyor. lme giden bir yola girebiliyor. nk sonuta ilerici veya gerici her bir devrimci hareket, dzen bozan ve dzen kuran olsun, kodlar kran ve yani kodlar ortaya koymaya alan (revolution) devr-i daimden gelen bir ey hepsi benziyorlar ve ayrlyorlar. Yok olan bir dzenin yeni batan dzenlenmesi. Yani yldz takmnn yeni batan yerlerini bulabilmesi anlamn ifade ediyor. Bu bakmdan deiim ve dnm sembol devrim bu gizin devam ve gizin aydnlanma iinde tekrar ie bastrma ve tevhid ilkesiyle, yani tm bu gemiten gelen ve gelecee doru alan her trl yeni retim veya dnce biimlerinin her birinin i ie geerek baz anlarnn ie bastrlp, ie bastrlann tekrar gncellik kazanarak yeniden ama hareketine girme eylemi; tmyle bu eylemin kendisidir. Bu tevhid grne gre, dnm ve deiimi srekli deil sreklilii saklamaktan baka, bir yere doru gitmiyor. Giuseppe Tomasi Lampedusa'nn mehur eseri eLeopar'da (L.Visconti filminde) sylendii gibi "her ey eskisi gibi kalsn istiyorsak baz eylerin deimesine gz yummalyz". Yani deiiklik, dzen getiren bir ey olarak karmza kyor. Burada modern politikann ok tuhaf bir ekilde ilev-sizlemeye baladnn verileri ortaya kyor. Yani her politikac, modern politikac bir eyi deitirmek iin ortaya karken politikann kendisi sreklilik olarak anlalyor. Meclisteki milletvekilleri tm bu ilikiler, rezillik, para kazanma hrs iin mant gerei yok. Politika bu dzeni deitirerek dzeni kurmak. O bakmdan u anda politik alanda ok fazla bir sapknlk yok. Tam tersine topik olanda bir sapknlk var. Deitirme zerine kurulu bir tahayylde deitirme hlyas sz konusu ki, deien bir ey olmuyordu. in zndeki gelime dnm mant beraberinde tuhaf bir ekilde farkllk ve aynl getirmekle ykml kald. rnein Fransz htilali eski rejimin yerine
12.

geldiinde bir yandan devrim olarak algland. Ama bir okumasnda mesela Franois Furet'in 'Fransz htilalini Dnmek' diye bir okumas. Bugn Trkiye'de de ok konuulan bir Jakoben mant (baskc) diye adlandrlan Dallarn devrimci deil de tutucu olduklar iddiasn ortaya att. Yani bunlar dzen deitirmek zere deil de dzenin yeni sahipleri olarak ortaya kyorlar. Mesela Fransz htilali eletirisi en ok 80-90'h yllarda bu mantktan dolay gncelleti. Ayn ey bugn Cumhuriyet Trkiye'si iin sz konusu Kemalizm Osmanl rejimini deitirip Cumhuriyet rejimini kurdu. Eletiriler niin yaplyor? Jakoben bir politika izlendi. Tepeden inmeci bir deiiklii savundu. Ve bu, devrim fikriyle totaliterlii birletiren bir ey. Burada siyasi sosyolojik bir sorun var. Niye devrim tota bir bask haline dnebiliyor? zgrlk, kardelik ve eitlik zerine kurulu Fransz htilali bir bask makinesine, terr makinesine dnyor. Comte'un sorusu, sosyolojinin sorusu: Fransz Devriminden sonra i sava ktnda burjuvalar ve kyller savarken i sava nasl engelleriz? Bir btnleme sorusu sosyolojinin sorusu, bir tevhid var. Nasl btnletirip, birletiririm? Bu birleme eylemi ayn zamanda Durkheim'm Dinsel Yasamn Temel Biimlen adl eserinde sorduu sorulardan bir tanesi. Nasl oluyor da laik sekler Fransz htilali bu kadar dindar kavramlar zerine odaklanyor: zgrlk, kardelik ve eitlik? Sekler sorular, metafizik sorular olarak karmza kyor. Yani Platoncu ve Hristiyan aydnlanmaya doru giden izgi iinde gizemin ie bastrlmas, da vuran yeni bir gizem ve ama eylemiyle birlikte nasl amann mmkn olmadnn gstergesi. Her ama kendi iinde gemii saklyor. Onun iin de Franszlar ama kelimesini kaldrmak ve saklamak olarak da eviriyorlar. O halde her ama eylemi bir kaldrmak ve saklamak eylemidir. O bakmdan gizemler aras bir ekonomi sz

konusu. Her kaldrlan ve alan bir gizem veya bir sakl olan giz beraberinde gemii tayabiliyor. Yeni batan ortaya kan bir ezginin yeniden gncellemesi. Weber'in sorusu da buna benzer bir soru: Dnya by bozumuna m urad? Yani sekler ve laik bir toplum iinde dnyann by bozumuna uramas metafiziin geride kalm olmasn beraberinde getirirken 20. yzyl by bozumuna uram dnyann yeniden byl hale getirmek yani cemaatlerin tarikatlarn dinsel yelerin slamm, Hristiyanln, 20. yzyln 3. Dnya sorunlarnn meselesi. Sonuta, sosyalist devrimlerin arkasnda kalan yeni batan kodlayan teknik ve dini temeller yerine kurulu olan bir dnyay yeniden bylendiriyor. rnein: Kosova, Srbistan, Sovyetler Birliinden sonraki Grc, een...vs tm bu siyasi corafyann yeniden ekillendii yerde bahsettiimiz yeniden dnler; gizemin kaybettiini yeni batan iine bastrdn, yeni batan btnletiren yapy ortaya koymaya balyor, Yani tevhide uruyor, btnletirip, birletiriyor. Geride kalan yeniden ortaya kyor, imdiyle urayor. Bu, biraz da, Althusser'in retim biimleriyle ilgili sylediklerinden ayr durmuyor. Eer Marxist bir aklamaya girersek, gizemi, gizi ve dini bir bakma brakp daha dnyevi bir okuma yapsak, Althusser bundan baka bir ey sylemiyor. retim biimlerinin birbirine eklenmesi dedii ey, farkl retim biimleri arasndaki epistemolojik kopua ramen ie bastrlann tekrar br tarafa kayp, yeniden ortaya kmas. O halde, Platon'un bahsettiimiz ebedi iyiye doru giden gizemi ruhun yeni bir gizemini oluturuyor. Fakat karanlk dnemin o bilinmeyen ruhun benden ayrlmad veya ayrldnn fark edilmedii o maarann karanln aydnlatamad gizem. Platoncu yeni gizem iinde ruhu bu sefer baka trl bir diyaloga aryor. Platoncu ruh, bu sefer, ie dnk HA.

bir insann kendi ruhuyla diyalogunu beraberinde getiriyor. Platoncu bir ruhla Hristiyanl veya Mslmanl kyaslarsak insann kendi ruhuyla konumas i diyalog: "Bugn Tanr iin ne yaptn". Eski gizem karsnda yeni gizem ruhun zgrlk aray, yolculuu iinde ruh kendi kendisiyle i diyaloga ynelir ve bu da gnmze ait bir konuyu ortaya kartyor. Ruhun i diyalogunun anlam ruhun bedenden ve ruhtan endie etmeye balamas. Kendinin ve ruhun geleceinden endie eden bir ruh kendi kendisiyle konumaya balyor. Ve orada kendi kendinin endiesi yani ihtimam, ruhun kendine olan ihtimam bir nefis meselesi olarak gzkyor. Yani nefsin kontrol altna almas. Yani ruh, bedenin ve ruhun geleceinden endie duyuyor. Ve kendi kendini disipline etmeye alyor. Bu disipline etme aslnda beraberinde ie bastrmay gerekletirebilir. Sk dzen, demokratik deil, darbe ortam ie bastrmay salayabilir. Ruh da btn arlyla beden ve ruhun zerinde hakimiyet ruh kendi kendine eriebilen bir ruh olarak ortaya kyor ki, bu kendi kendisinin endiesi dediimiz ey; Foucault'un son iki kitabndan birinin ad. Cinselliin Tarihi'nin bir tanesinin ismi'Zevklerin Kullanm', ikincisi'Kendi Kendinin Endiesi'. Kendi kendisiyle konuan ve ondan endie duyan ruhun bu endieyi yaayabilmesi iin sorumlu olmas lazm. Dolaysyla sorumluluk temas ruhun kendi kendisine olan endiesinden dolay nemli bir e olarak ortaya kyor. Kendini brakan deil, sorumlu olan, kendini disipline eden, denetleyen ve ie bastrarak kendi yeni halini ortaya koyabilen ruh, ancak, bu endieyi dnebiliyor. O halde, ruhun kendi kendisiyle diyalogunun kendisi, Platon'un syledii anlamda, iyiye ve aydnla giden bir yol. Bir amaz daha var. yiye ve aydnla giden yol baskdan geer. Eer ie bastrma sayesinde sorumluluk fikri ortaya kyorsa, disiplin sayesinde sorumlu olunabiliyorJU5.

sa, ilerlemenin, aydnla doru gitmenin yolu disiplinden, ie bastrmadan ve baskdan geiyor. Bu bir kmaz. Bunun iin de yani ruhun sorumluluunu ortaya koymas, kendini disipline edip endie duymas iin de bilin gerekli. Bhn sayesinde sorumluluk ortaya kyor ve lm karsnda sorumlu birey zgr hissedebiliyor kendini. O halde yle bir ey kyor karmza; Platoncu Hristiyanla geerken Althusser'deki epistemolojik kopmalarla karl5 yiUZ' Yan karanllm braklp aydnla geilmesi. Aslnda epistemolojik kopu gibi grnen ey ie bastrmann gizlenmesinden baka bir ey deil. Psikanalitik anlamda ie bastrma sayesinde "salk" ortaya kabiliyor. Depresyonun maskesi. Tam da, o anlamda, gidenin ruhunun aydnla doru giderkenki hali, kendi sorumluluunu alm, bilinlenmi olan bu birey terk ettiini saklayan Dr kurban ekonomisine bal kalyor. Yani gizem ie bastrlrken hem kopma var hem de, ie bastrld iinde saklanyor. O bakmdan da gizemin kendisinin kapitalize edildiinden bahsedebiliriz. Yani gizem sryor, gerek-fVT ama sa kh. O halde o gizemden aydnla giden Aumebung, kaldrma ve saklama eyleminde yaplan ey, ie bastrma eylemi iinde sakl olann bir yerden bir yere aogru deplasmanndan baka bir ey deil. Sakl olan sadece yer deitiriyor. Bu da Derrida'nn psikanalitik okumalarndan baka bir ey olmuyor. Deplasman: ie bastrlmn nereden kaca belli olmad an. Doktorun kabiliyetine, baarsna, dinleme kapasitesine vs bal olan ve blmdmn nereden kaca belli olmayan an. Bu platoncu aydnlanmadan Hristiyan aydnlanmasna aogru geerken bir gizemden bahsetmitik. Ve orada da butun bu tarih Potacka tarafndan bir tevhidin tarihi olarak okunuyor. Ve btn i ie gemenin tarihi, Potacka'ya

gre, aslnda, gizin ve sorumluluun lm kltrne bal olan tarihinden baka bir ey deil. Yani lm vermek dedii ey bir sr soruyla ortaya kyor.-Kendi kendine lm vermek ne demek? e bastrmak ne demek? e bastrmann devam nasl salanr? Yas an lmn srdrlmesi an. Yani yas tuttuka lm srer. Aslnda ok psikanalitik bir sre. lmle yaamak ok tuhaf. Ve aslnda lmle yaamak modern toplumlarn ok bilmedii bir ey. Tam da dounun mistik kklerine bakarsak A. Hitch-cock'un Psycho 'sunun mumyalad annesi, Msr'da lmle yaamn ve br dnyann birlikte dnld ya-am-lm-dnya ve sonras dzeni iinde ele almyor. Burada lm vermek, yaam almak, lmszlk tam bir armaan ekonomisi, bir sunu ekonomisi. Eski Msrllar tm hayatlarm Tanrlarna bir eyler sunmakla ve o sunmalar sayesinde lmszle doru gidebilmek ansyla yaamlarm srdryorlar. Onlarn mehur iareti: (2) Aadaki izgi: yaam sreci, ortadaki izgi: lm sreci, stteki daire: yeniden domak anlamna gelir. Bu ekil Hristiyan hacna da benziyor. Bu modern toplumda olmayan bir zihniyet ama armaan ekonomisi bunun salanmas anlamna geliyor. Yani armaan sunuluyor, karlnda hayat almyor. Tpk Mauss'un potlatch' gibi bir ey. Veriliyor nk korkuluyor. Geri veriliyor nk o da ondan korkuyor. Herkes daha ok vermeye urayor. Armaan ekonomisi, verme ekonomisi, potlatch yaamn ve lmn mbadelesi ok temel metafizik meseleleri. lm deitirmek, dzeni salamak, modern anlam bu. Dzen iin lmek: 36 spanyol i harbi. Bir tarafta dzen deisin diye lnyor, bir tarafta dzen gitmesin diye lnyor. Bir tarafta Franco, bir tarafta devrimciler. lm ve yaam mbadelesi. Yaamak lm armaan etmek. Gnmzn terrist eylemleri de byle, bir mbadele. Yaama kar yaam, yaama kar lm. ok ie
li.

bastrlan bir dn eylemi. lk gizemin geri dn. Modern toplumlarda kalmayan bir ey bu. nk rasyonel deil. Sadece mistiklii var. Ve yaam bittii anda yas yaam lmle birlikte yaanyor. Yas tutulduu zaman yaam lm beraberinde srdrebiliyor. Yani yaamn iinde l olunabiliyor. O halde lm vermek, bireyin, znenin, ruhun kendi kendisiyle endie duyan ruhun sorumluluunda lmek, intihar etmek veya kurban etmek. Sokrates ve sa. Felsefenin balangc. Sokrates zehri iecek mi? Ona zehri getirdiklerinde "Bekle gnbatmma daha ok zaman var" deniliyor. Zaman ona veriliyor. Ama o zamana kar lm almay tercih ediyor. Kurban modeli, sonsuzluk modeli. Kurban edileceksin ki hatrlanacaksn. lmde yaam srdrmek, tm kahramanlk mitolojilerinde savarken lecek ki, ad kalsn. Ve tam da lm verdii zaman yaamn ebediliini alyor. Ve bu tamamen iyilik temasyla r-ten bir ey. rnein, Msr mitolojisinde ok tuhaf bir yeniden dou imkanlar var. Adalet Tanr'smn karsna geiyorlar. Onun kafasndaki tyler terazinin bir tarafna, lnn kalbi dier tarafna koyuluyor, ve tartlyor. Kalbi arsa kt, kalp timsahlara atlyor. Timsahlarn yedii kalpsiz insan da yaamamaya balyor. Bir halkann iine almyor, sonsuza kadar l olarak yayor. Kalbi iyiyse, temizse, salamsa yeniden douyor. Tam da lmn yaam iinde varl. Baka bir yerden bakarsak modern, kendi yaammzda lmn yeri yok demitik. Ama aslnda 18. yzylda Bichat adnda bir doktor var. Bichat ok modem bir yaam temasn ortaya koymutu. En modern anlamda yaamn aslnda lmden geldiini sylyor. nce doum, sonra lm deil. nce lm var. En modern anlamda yaamn aslnda lmden geldiini sylyor. nk insan hcreleri lml. Ama lm bir anda oluan bir an deil. Bichat, Shakespeare tarz trajedilerin tersine lmn yaJL18.

va yava olutuunu ve yaam saladm gsteriyor. nann organlar teker teker lyor. Bir anda deil. Bir de sa'nn kurban meselesi var. sa da babas iin kendini kurban ediyor. Naslsa baba aracak. Ama aryor mu? "Baba niin beni terk ettin" diye sorar. Orada da yeniden dou temas var. Kyamet gnnde ller dirilecek, iyiler canlanacak...vs. Tektanrl dinlerin, ncil'in yeniden dou temas en modem yaantmzn iinde inancn hl srdrebiliyor. Demonik ve orjiaktan Platoncu aydnlanmaya doru gei srasnda ve o aydnlanmadan da Hristiyanla gemekle alakal olarak gizem, giz meselesinde bir kopmadan bahsetmitik ve bu kopmann da ayn ekilde ilk dnemki gizemin daha sonra yeniden ortaya kmasn; nk bunun bir ie bastrma meselesi olduundan sz etmitik. Oradan yola karak da, lm vermek dediimiz, yani; kurban, yas, armaan ve bor, birbiriyle alakal bu drt kavramla karlayoruz. c Bor'u Mauss'un mbadele, potlatch, mana, hau, kula kavramlaryla alakal dnrsek, mbadele srasnda hatrlarsanz bir eyin manas olmas yani ruhu (mana bir ruhtur) ve orada verilenle alman arasndaki iliki, bir armaan ilikisi gibi imkansz vermekti. mkanszn karsnda borlanma diye dnrsek, bir de borcu bu mbadele ilikilerine katarz. Yani a grubuyla b grubu arasndaki mbadelede, deiimde birinin dierine vermi olduunun, br tarafndan geri verilemesi bir mbadele iliki-siydi. Verilmedii an ya sapma balyor ilikiden yahut da borlanma balyor. Bu borlanma da; sadece, ekonomik, iktisadi bir borlanma deil, manevi, ruhani borlanmay da beraberinde getiriyor. Yani en azndan, mbadele anlamndaki ilikide bir sreklilik temas vard: Vermek ve alJia.

mak ilikisi, mbadele ilikisi. Almann karsnda, kar taraftan daha fazlasn vermek zorundayd, elinde olanm fazlasn vermek zorundayd armaan gerekletiren. te, elinizde olann fazlasn vermek durumunda olmaktan kp, grup yahut ef bir borlanmayla kar karya kalyor. Bu anlamda bor, drdnc kavram olarak gndeme gelebilecek olan bir kavram. nk bor ve yas aslnda sreklilik tayan kavramlar. Yani armaan -bir hediye, bir sunum diye dnrsek armaan- veriliyor. Bu verilen, baka bir klana, Tanrlara yahut bir kiiye verilen bir ey. Verildikten sonra onun geri gelmesi var, baka bir ey yok. Ama geri geldii zaman da iliki, belli bir zaman zarfnda tekrar, yeni batan ele alnmak zere konuyor; yani, iliki bitmi oluyor. Mesela; dnelim: Claude Levi-Strauss'un 1949 ylnda yazm olduu "Akrabaln Temel lkeleri' kitabn; ve oradaki kadn dolam meselesini. Yani yapsalclarn en nemli konularndan bir tanesi mbadele, kadn dolam. Bir kabileyle dier kabileler aras iliki, birinin dierine kadn vermesi, onun da dierine sonradan kadm vermesi. Ama nesil olarak dnrseniz, bir nesilde a'dan b'ye giden kadm, ikinci nesilde b'den a'ya doru gitmek zorunda, ama birinci nesille ikinci nesil arasnda bir zaman yani bir ara var. Ara ite, bor sayesinde orada var oluyor. Zaman dilimi orada bor kavram sayesinde sreklilii arz ediyor. Ben karya elimdeki mal verdim, kardan da bana gelecek. Karmdan bana gelen zaman zarfnda kar taraf bana borlu. te bor bu bakmdan ilikinin srekliliini salayan bir kavram. Mbadele imdiki zaman, bor ertelemeyi, geciktirmeyi ortaya karyor. O anlamda da borla armaan arasndaki ilikiyi biz ok yapsalc bir emaya oturtmaya kalkarsak:

sreklilik BOR gelecek zaman yas

kesinti ARMAAN imdiki zaman kurban

Bayramlarda yaplan ziyaretlerde de bir ziyaret borcu var, iadeyi ziyaret. Mektuplarda da yledir. Biri dierine mektup yazmasa iliki biter. Ama mektup geldike, o zaman zarfnda iliki devam eder. Ayn buna benzer ekilde, kurban ve yas arasnda bir iliki var. Mesela kurban veren, lm veren, insani anlamnda kurban, yani modern anlamnda kullanrsak, Tanrlara adanan adak olarak deil; ama ideolojik anlamda verilen kurban. Modern toplumlardaki, lmn, kendini veren kii: Bir dava uruna kendini kurban etmek. Kurban, imdiki zamana ait ve armaan kategorisi iinde. Yas da bu sreklilii tayan. Nasl bor zaman zarfnda mbadele ilikisini devam ettiren bir kavramsa, yas da ayn ekilde bellekle, unutmamayla alakal. Yas varsa lmn karsnda anma sryor. imdi, bu armaan, bor, yas ve kurban ilikilerinde bor ve yas, kopma fikirlerine, sreksizlik fikirlerine kar sreklilik salayan kavramla. Yani borcun ve yasn sayesinde ilikiler birbirleriyle mbadelesini srdrme potansiyeline sahipler. O halde, yle bir ey dnebiliriz; bu orjiak ve demonik ortamdan Platoncu ortama ve daha sonrasna doru giden gei dnemlerinde, gizem veya gizin 'mysterium tremendum' yani lm karsndaki o gizemli duygunun formasyon deiiklii srasnda yeni batan gndeme geldiini belirten Potacka'nm metninden
JL21.

120

bahsetmitik. Bu, lm Vermek metniyle alakal olacak. Oradaki gizemin ekil deitirmesi, buradaki bor ve yas srekliliiyle alakal olarak ele alnabiliyor. Bir gizemden dierine geerken Potacka bir kavramdan bahsediyordu, 'i ie gemek' (incoporation). Ve i ie geme annda or-jiak gizem, Platoncu gizem, Hristiyan gizem arasndaki ilikilerde ie bastrma ve ie bastrlann yeniden gndeme gelip ortaya kmas sz konusuydu. Ve bu sayede, yani ie bastrmann yeniden ortaya kmasyla sorumsuzluktan sorumlulua doru giden bir izgi sz konusuydu. Burada ie bastrma meselesi, geriye atma, iine atma meselesi, aslnda, sreklilikle birlikte yasla alakal. Yasla alakal, nk yas tutulduu zaman lenin ansnn srdrlmesi sz konusu. Yani yas sayesinde len canl olarak akllarda kalabiliyor. ie gemeyi salayan kavram olarak 'yas' ve dier anlamnda bor. Geri 'bor' kavram Potacka'nm metninde yok ama bunu katabiliriz gibi geliyor bana, nk yasla bir benzerlik salyor. En azndan ikisinin de bu eksiler hanesinde, yani yaplmayanlar hanesinde yahut olmayanlar hanesinde olmas nemli. Borlanmak demek eksiye dmek. Yas da yle, eksilen birinin yas var. Onun iin eksilen hanesi, i ie gemenin salayc eleri olarak karmza kyor ve btn bu tarih, ie bastrma tarihi, i ie geme tarihi olarak karmza kyor. Potacka'nm metnini analiz eden Derrida'nn, bir deiim ve dnm tarihi olarak ele alm olduu bir deiim, dnm var. Fakat her deiim ve dnmn iinde de ie bastrlann yeni batan gndeme gelme potansiyelinin olduu bir sreklilik temas sz konusu. Buradan itibaren bunu bir kenara brakp baka bir eyi hatrlayabiliriz gibi geliyor bana. O da; Bourdieu'nun 'habitus' kavram (alkanlk anlamnda). Bourdieu bireysel yntem biJ22_

limci bir sosyolojiyle, yani; yntemsel bireycilikle yapsalc sosyoloji arasnda hem birey hem de ortamn, yaplarn var olduu bir sosyolojiyi neriyor. kisi arasndaki ilikinin belirleyici olduu, ne birey ne toplum diyeceimiz, ne yap ne bireyin deikenlii, genetik deikenlii, biyolojik deikenlii ikisinin arasnda kalan bir sosyoloji okumas iinde habitus, toplumsal ve bireysel geride kalmlarn yeni batan gndeme gelmesini ifade ediyor: Yani, bilinli yahut bilinsiz, toplumsal yahut bireysel bilin dndan gelen alkanlklarn yeniden gndeme gelmesi. Toplumlarda ynla rnei var. En basiti, g sonras byk kentlerdeki kltrel ortamn, yani stanbul'u dnn, bu ortamn deikenlii iinde eski deerlerin yeniden gndeme gelmesi bir habitus rnei bal bana. ok sylenen bir rnek ama belirgin bir rnek olduu iin tekrarlayabiliriz; kentlerdeki, mesela, tarallar. En yeni rnei Beikta'a yeni yaplan meydan . O meydan Taksimle kyaslyoruz; biri 1927 galiba, dieri de 1999. Sosyolojik tarihinin evrimsel bir gzle bakarsak '99'da yaplan meydann daha iyi olmas lazm, fakat meydana baktmzda zellikle orada etrafndaki dkkanlarn tahtas, kapall, cam falan hibir ey yok, bir bungalov havasmdaki dzenlenmesi tpk douda deil belki ama, yahut douda da olabilir, en azndan benim daha iyi bildiim batdaki, gneydeki herhangi bir taradaki dkkan fikrine uymaktan daha teye gemiyor. Yani bir ehir mekanna benziyor mu oras? Ve de o byk, garip ve camdan ve granitten bir ey var. O da izgi roman esprisinde neredeyse; o ykselen eyin etrafna onu ycelten betonlar dklm, yani hareketi vermek iin karmlar. Mesela bu da ok taral m diyelim, ocuka m diyelim bilmiyorum. Merkezi gsteren ve taray gsteren kavramsal bir i yaplmtr diye bir yorum yaplabilir ama kavramsal iin
123

sonuta ortaya koyduu durum, gney tarasndaki meydan fikrinden hi farkl deil. Kentin tarallamasmdan bahsetmek istediim iin bu rnei verdim. Kentin iinde g sonras habituslarm yeni mekana nasl yeni batan bir plastie, bir biimde dnm olduunu gsteriyor ayn zamanda bu meydan. nk 1900'l yllarn banda yani Cumhuriyet sonras, 1923 sonrasndaki ortamda, Osmanlda olmayan ama Batda olan bir meydan fikri ortaya konulmaya allrken, model kent ve talya'dan gelen heykeltran, Kanonika'nm yapm olduu almayla birlikte, Taksim Meydan dzenleniyor. Bu ise, burann u anki kltrn temsil eden bir meydan dncesi. Yani kentin kendilikten km halini yani postmodern, megalopo ama kent kltryle de ayn zamanda alakasn kesmi bir toplumsal ilikilerin ortasnda meydan fikrinin yeni batan, baka ekilde bu sefer, gndeme gelmesi ile karlayoruz. Yani habitus aslnda btn bu dndmz dolatmz, rnek verdiimiz plastik obje, habitusun nasl iine bastrlan yani refu-ze edilenin gnn birinde yeni batan gnceleebiecei-nin bir rnei olarak karmza kyor. Yani tara fikrinin kentle yeni batan gncellemesi, bu sefer kent mekannda gncellemesi. Yani kentleme projelerinin karsnda kasabavari projelerin yeni batan kentte gndeme gelmi olmas. Kentlemenin tesinde dz izgisel ilerlemeyen bir sosyolojinin yeniden geri gelen bir esi olarak, bu meydan veyahut habitus kavramnn ortaya karm olduu dier rnekler; arabesk de bunlardan bir tanesi mesela, kentin g sonras kltr, yksek kltr deil popler kltr balamnda ele alnmasn anmsatyor. Hatta yle ki btn dnyadan, sadece Trkiye'nin kendine has zellikleri deil, modernite iinde popler kltrn gndeme
124,

gelmesi. Sanatta bakarsak 1950'li yllardaki ngiliz popu, ardndan Amerikan pop sanat, Andy Warhol, ondan sonra izgi roman, yani o ilerleyen, dz izgisel yksek kltr deil, ocuk kltr, popler kltr ve alt kltr, marjinal kltr balamnda yeni batan en yksek kltr mekanna; galeriye yerleiyor. Yani Andy Warhol'un yapm olduu ey, araba kazalar fotoraflar vb. Bir kere fotoraftan yola klmas, serigrafik ve serigrafiler iinde de, yirmi Marilyn yahut Elvis Presley yahut Coca-Cola yahut Miki kltr. Caz kltr de ayn ekilde: Pop kltr, blue jean...Yani btn bu izgi, burada, bizim eksi hanesinin zerine yerletirebileceimiz bir ym rnekler olarak ortaya kabilir; ama habitus kavram, zellikle bu sreklilikleri meydana getiren kavram olarak bizim armaan, bor, yas ve kurban arasndaki ilikilerde yeni batan gncellemeleri ortaya koymas bakmndan ilgimizi ekiyor. Kentin iindeki kltrn dnda kent d kltrnn, kent iinde yeni batan gncellemesi dolaysyla kent kltrnn yeni hali deil, gle birlikte geriye gelen yeniden gncellemesini, sadece ortaya kartyor. Yani blue jean, mesela, altn arayclarnn giymi olduu bir kyafet. O anlamda kra ait, taraya ait, ehir dndaki merkeze ait yahut evreye ait bir kltrn ehirde o sreklilik sayesinde yeniden ortaya km olmasn gsteriyor. Yani alkanlklar yeni batan, modayla mesela, yeniden sunumu. Bu kavramlar, armaan, potlatch dedik, bunlarn garip bir durumu var. Bat tarihinde yahut Hint-Avrupa toplumlarnn tarihinde bu kavramlarn -armaan kavramnn zellikle- nasl bir tarihi sreklilik ve deiim gsterdiini takip edebiliriz. Aslnda, bu bahsetmi olduumuz deiimler ve sreklilikler nemli gibi geliyor bana. Emile Benveniste, Fransa'da ve dnyada ok bilinen bir dil bilimci. 'Avrupa Kurumlarnn Kelime Bilgisi' adl
25L

bir kitab var (1969'da yaynlanan ve ilk cildi de 'Ekono mi, Akrabalk likisi ve Toplum' olan bir alma bu). Atropoloji, sosyoloji ve dil arasndaki geileri salayan bir alma ve zellikle, bu armaan ve mbadele kavram lnn Hint-Avrupa toplumlarndaki geliiminden bahse diyor ve ok ilgin eyler ortaya karyor armaan mese linde. Ve armaann, potlatch'n iktisat tarihiyle ayn za manda alakalarn gndeme getiriyor. Armaan kavra^nm Franszcas le don', bu kavramn ilk ortaya kn daki kk 'do' dan gelen bir kelime ve bu kken de, o dne mdeki dilin anlamn ve formunu ortaya karyor. Bu ekilde de dier dillerle benzer yaplar ieriyor. Mesela b arasnda 'donun' Latince, Sanskritedeki dana', dillerindeki 'doron' ve Slavdaki dagu'. Bunlar ta ^ii Hint-Avrupa dillerinin benzer ekilleri ama ortak bir ey diyor, bunlarn arasnda, ed', V ile birlikte Y ile 'n'nin taT iinde gelimesi ve deiime uramasnn nemini ^glyor. V ile n' arasnda bir telaffuz fark, 'doron'la a Qnun' arasndaki iliki, biri Latincesi, biri Germencesi, r Ve V arasndaki farktan geiyor ve bu bildiimiz kadana f p' ile b' gibi bir ey (sebep mi? sebeb mi?). Bu bakdan da Y ile *n' arasndaki ilikide eski Greke'deki 'd' ve o' kknden gelen haliyle Franszcaya gemi hali l a* 'don' arasndaki iliki var. Yine cdos', 'doron', 'do-rea> , 'dozis', 'dotine' gibi herbirinin armaan yahut 'le "on' kavramnn eitleri, ayr terimler halinde ele aln-masndan itibaren ortaya kyor. burada ok tuhaf bir sosyolojik iliki ortaya kacak. O d, jdos' ile (yine 'do'dan yola kyor) 'dos'un Latince karS^&nn 'dot'a dnmesi. Don nasl dot haline geliyor? nk le dot'da eyiz demek. Armaan vermekle eyiz yaP*hak kelime kkeni asndan Hint-Avrupa dillerinde k ir tema ortaya karyor. Ve de, bu, eyiz dot' dekelimede, ein evlilik srasnda kocaya (veya tersi)

vermi olduu armaan demek. Yani eyizin de bir armaan biimi olmu olmas, kelimenin kendi tarih iinden, antropolojik olarak gndeme getiriyor Benveniste. Ayn ekilde dos ve dot, yani biri eyiz br ise lm veren bir kelime (dos). Onun Grekesi de *harpax'. Aralarnda ayn kkten gelip farkl yerlere giden bir srete, biri evlilii ve eyizi br ise lm vermesi bakmndan (dos ile dot arasndaki iliki bu) ayn kkten gelip, tarih iinde bir tek Y ve V farkndan yola karak, nasl iki ayr, biri douma ait eyiz, br lme ait bir kelime olarak, deiime urayabildiini gsteriyor. Yani buradaki ilikileri dnrsek sreklilik tarih iinde ayr kkenden gelen kelimeyi nasl modifiye ediyor, deitiriyor ve sreksizlik iine sokuyor. Biri lm tarafna, br ise doum yahut eyiz (evlenme an) tarafna geiyor. Dolaysyla iyi ve kt (genel anlamda iyi ve kt) iki ayr kavram zerine bunlar oturuyor. Dier yandan, yine bu kelimenin 'le don' (armaan) kelimesinin tarihi iinde geliiminde, burada 'doron' demitik. Benveniste Germanik dillerde nasl gift'e doru giden, ngilizceye doru giden bir izgi iinde, 'geld' olarak Almancaya girmi olduunu yazyor. Ve fgeld' de Alman tarihi iinde paray ifade ediyor. Kuzeybat orta Avrupa dilleri arasndaki geite armaan, para ilikileri, tarih ilikileri nasl geliiyor, bunu gstermeye alyor. Ayrca Gotik dildeki (eski Alman) 'gild'e doru dnrken ayn zamanda Grekedeki phoros' ile ilikisini gsteriyor. imdi, phoros' Grekede vergi anlamna geliyormu. Ve vergi ile borlanma, para deme arasndaki iliki ok da ak bir iliki. Yani armaan ile armaann modern iktisada dn arasnda hem kelimenin tarihi var (geld, gild, dos, don) hem de anlamlar bakmndan benzerlikler. Muhtemelen bu, 'Bosphoros' boaz, vergi alnan, gei
J22-

yeri olmu olmas ihtimalini glendiren bir kelime. Bosp-horos'un gemiler geerken vergi alnan yer olarak tasarlanm olmas bu balamdan muhtemel gibi grlyor. Burada verginin parayla denmesi, mesela feodal toplumdan bahsederken vergi dendiinde genelde aklmza toprak, rn vardr. Ayni vergi. Ayni verginin aslnda ncesinde, yani feodalite ncesinde para ekonomisinin aslnda var olduunu gsteren tarihi rnek bu kelimeler. Vergi, bor, para ve armaan arasnda tarihi geliim, her birinin kullanm srasnda nasl ayn kkendeki kelimeden km olduunu Benveniste gsteriyor. Daha ileri gittiimizde; Greke 'phoros'un 'khenos' olarak deitii srada; verginin, 'khenos'un da 'fragidan' yani o 'geld'in, parann ve efragide' byk ihtimalle bira-derlikten gelen bir kelime traternity'den gelen bir kelime olduunu farkedebileceiz. Tragidan' denilen daha sonra 'ghilde' haline dnecek, 'ghild'er aslnda zanaat erbabnn yani kooperasyonlarm evirisinde 'ghild' diye geer. Bunlar ghidlerdir yani zanaat erbablardr ve 'fragild' de dost olan kimseler tarafndan kurulan bir zenaat cemaatidir. Thoros' ile alakas pho-fra oradan, bir kelimeden t-ryor. Vergi alanlarn kardeliinden ortaya kan bir cemaat. fra' 'fraternity'nin fra's, kardeliin, biraderliin. Yani bu aslnda ftvvet, Arapas ftvva. Ftvva da Ahi tekilat. Bu, bir zanaat erbabnn oluturmu olduu lonca tekilat. te loncalarn oluturmu olduu cemaat ftvva cemaat, bu dost olanlarn birlikte yiyip itii bir cemaat, Arapa kkeni bu. Hatta ftvva diye bir kelimenin Franz Tachner adl bir Alman tarihisinin yllar nce okuduum bir makalesinde beliriyor: ftvvet tekilatnn erkekler arasndaki elenme, yeme ime kltr olduunu, yani kadnlarn dland, erkeklerin ayr bir ekilde
12S.

oturup konutuklar, elendikleri, yiyip itikleri ye muhtemelen de sevitikleri bir ortam. Homoseksel bir ortam. Byle bir biraderlik cemaat olarak ortaya koyuyor. Burada benzer bir ekilde 'ghild'ler loncalarn len yapt yer anlamna geliyor. Yani tccarlarn gild dedii ey (geld, gild haline dnyor) loncalarn leni demek. Bu Germanik toplumlardaki hem hukuki hem ekonomik hem de dinsel olan bir toplumsal adaleti belirliyor. Bu da Benveniste'nin yazdna gre 6. ve 7. yy'dan 16. yy'a kadar, Kuzey denizlerinden, skandinav lkelerinden ngiltere'nin gneyine kadar giden bir alanda iktisadi, byk cemaatleri yahut birlikleri ortaya karyor. Ve o bakmdan da, aslnda Benveniste 'gild'in sa'dan sonraki Roma dneminde, mesela, Aziz Luka'da nasl kullanldn ele alm. Orada diyor ki, mesela Sezar'a denmesi gereken bor yahut harcn kelimesi 'gild', bu, armaanla ayn kkten gelen kelimenin kendisi. O bakmdan da diyor, yine Luka'dan rnek veriyor, 'fragildan' denen ey vermek, geri vermek anlamna geliyor, yani borlandktan sonra geri vermek. Ve Luka'dan alnt; 'Fakirlere veriyorum' derken Veriyorum'da kullanlan kelime 'didomi', yani o dnemdeki anlamyla, malm fakirlerle paylayorum anlamna geliyor. Mesela bu paylama sunmak, bizim armaan ekonomisinde ele aldmz paylama meselesiyle bana ok alakal geliyor (zaman paylamak gibi). Zaman paylamak, armaann letirilmesi anlamna geliyor. Demek ki kelimenin kkeninde bile o paylamay ifade eden bir yapya sahip, yani dos, dor, dot, gild, geld ve didomi aras ilikilerde paylam sunan bir ey. Ayn zamanda 'didomi' ne demek diye baktnda, baka bir anlam daha var. O da baka bir metninde geiyor. Tragilda' tam anlamyla borlanmak demek. Yani malm fakirlerle paylayorum derken, fakirlere kar olan benim
129

&
: *
m m

6 O: *(
ac 3
r

*< s
B

*
CD

** 3' t
" .

do
A

r. C > f-

ff!IIfl

yoksa hizmetilere benzeyen heykeller yaplyor, br dnyada krala yardm etsinler diye. Yani yas var. lmle beraber lme gitmek, kendi kendini kurban etmesi ve kralla birlikte yasn tutmas. Bu 'ghild' yani lonca meselesi ayn zamanda karlkllk harac anlamna geliyor. Yani bu biraderler toplandlar, yediler, itiler, sevitiler ve en sonunda birbirlerine borlandlar. Bir hara tekabl, birbirlerine verdii karlkllk ilikisi. Bu da, bir kardeler grubu ierisindeki kolektif bir hizmetin karl olarak ortaya kyor. Yani kolektif bir cemaat var. Bu cemaat iinde herkes birbirine bir ey vermek zorunda ve herkes birbirine bir ey verdii zaman da, bir cemaat, toplum oluuyor. 'Ghild' (lonca) kelimesinin daha sonraki dnt hal de (ghildha' oradan da 'hansa' dnyor. Pirenne Alman lonca sisteminin balkanlarla Orta Kuzey Avrupa arasnda ticaret yapan Hans irketinden bahseder. Hans irketi, bu loncalarn nasl isim deitirip de 'hansa' olmu olduunu ayn zamanda gsteriyor. 'Hansa'da kuzey denizlerinde hem iktisadi hem tarihi bir nemi olan bir tccarlar grubunun iktisadi birlikteliini ifade eden bir dernek. Bu da (hansa) almak, vermek, tamak, oradan oraya mal gtrp getirmek ve para ticareti yapmaa dnen, kapitalizme doru giden bir izgiyi ortaya kartyor. Bu arada, Grekedeki yine harcamayla alakal bir kelime 'depanan', 'depane'. Bunu Heredot'dan alm Benve-niste. Muhteem harcamalar yapmak, prestij iin yaplan harcama. Daha sonra bu muhteem harcamalar, lene yaplan harcamalar yani beraberinde byk tketim iin bir kurban verme durumunu ortaya karyor. Kurban kesecekler ki, len verilsin. Yani cdepane' kelimesinin arasnda le don'dan gelen 'depane', kurban vermek anlamna geliyor. lenlerde kurban verilmesiyle muhteem 132

len haline geliyor. Tahllar verildii zaman, yal et yoksa len muhteem olmuyor. Bu muhteem len de ftabn' anlamna geliyor. Harcama yapmak. O halde potlatch, de-pane, tabn, tafn (arapas) arasndaki iliki Benveniste tarafndan gsteriliyor. nk potlatch da bir len srasnda zenginliklerin yok edilmesi ve sergilenmesi demek. Potlatch kelimesinin anlamlarndan bir tanesi de harcama yapmak. Harcama yapmak iin zenginlii yok etmek lazm. Elde olmayan imkansz veriyordu. Bunun sayesinde, efler bir prestij kazanarak, yksek bir seviyeye gelme ihtimallerini tayorlar. Ve bunun karsndakiler de buna karlk yine potlatch ortaya koymak zorundalar, harcama yapmak zorundalar. Bu izgi iinde kelime 'tafn'dan, tabn'dan 'daps'a dnyor, 'daps' da 'hospitalite' demek. Yani 'hospitaliry', misafirperverlik. Bu da yle bir toplumsal kurum ki, 'daps' bir armaan karl baka bir armaan vermek. Bu parasal deil ama yiyecek anlamnda, len anlamnda. Yani bir yemek vermek, karlkl bir yemek daha vermek. Bunun tesinde baka bir kavram daha kyor, artk lanetli paya geleceiz; harcama yaparken harcayan kii zenginliinden baz eyleri kaybetmek durumunda. Yani gl bir ekilde, sahip olduunun bir ksmn kaybetmek durumunda. Bu da damin' yahut damnare'(lat.) muhtemelen lanetli anlamna geliyor, nk zenginliinden kaybettii ksm lanetli ksm, harcama yani lanetli pay (Bata-ille). Ve lanetli pay da hukuki olarak 'comdamne' demek. Bu da mahkum olmak demek, lme mahkum olmak mesela 'comdamne'nin anlam. Mauss'un yorumuna gre potlatch, armaan elde olandan fazlasn vermek ama elde olan vermek ayn zamanda. Fazlasn vermekte daha fazla alp elde olmayanna kadar elde edip, ona sahip olup, ondan sonra vermek. Ama bu Derrida yorumunda

Arada Olma Hafi


Marx'm kavramlarndan bir tanesi olan retim kavramnn sanattaki yeniden ele almnda bir 'aradalk' kavram (interstice) arada olmak. Arada olmak kavramn kullanm olmas, retim iin deil, yani kapitalist toplumlardaki deiim deeri iin deil kullanm deeri iin bu arada deerinin yemden geerli olduunu ima ediyor. Arada olduu zaman deiim deeri deil, kullanm deerinin yeniden geerli olduunu Marx ima ediyordu. Bu nemli gibi duruyor, nk kullanm deeri iin retim deiim deeri iin olmayan retim ve pre-kapitalist toplumlardaki kullanm deeri kavramn yeni batan arada olmak halinde ele almas sz konusu. Demek ki sanattaki retim kapitalist bir retim biimi deil. Arada olma halinde, kapitalist retim biimi iinde, btnlemi dnya kapitalizmi iinde, bir boluk iinde kullanm deeri iin retilen bir yapt, deiim deerinden kendini saklyor. Kullanm deeri olduu zaman, bir rn sadece yeterli ihtiyalar karlamak zere retiliyor. Bunun deiik bir imkan yok. Yani eer ben gnde n yemek yemek zorundaysam ve nlk kadar alyorsam, almamn deeri benim ancak yemek yememe yetmektedir. Bunu deitiremem baka bir eyle, dolaysyla bu bir kullanm deeri biimi. Deiim deeri olmas iin benim bir art deer retmem lazm. Art deeri de ancak satarak, karlnda paray alp, birikim modeline geebileceim. Marx retim sreci iinde sanatla ilgili olarak yle bir ey sylyor: Sanatn retimi diyor, deiim deerini deil, kuamm deerini retir. O halde btnlemi dnya kapitalizminin iinde kk delikler oluturmak mmkn ve bunlarn olumas da sadece parasal deere evrilmek zere deil de, kullanm deeri yaratmak zere. Bu, sistemin iinde sngerimsi delikler ayor. Bunlar deitirmek

imkansz vermek olarak evriliyor. Potlatch'm da ayn zamanda, olmayann verilmesini de beraberinde getirdiinde, bunu imkansz olarak alglyordu: Mauss'daki, Benve-niste ve Derrida'daki anlam da, farkllaabiliyor. Potlatch, armaan ve onunla beraber mana kula ve vermek kavramlarnn ne lde yeni batan ele alndn ve onun gnmzle iikiiendirilmesi konusuna deineceiz. Niin armaan ekonomisi, niin potlatch kavram yeni batan, ilkel toplumlarnn bir kavram olmasna ramen gnmz postmodern toplumlarnda ele almyor? Bunu belli bal nedenleri, toplumsal nedenler. Sosyolojik olarak ele alnan bir kavram, nk zellikle bat toplumlarn ilgilendiren ama onlarn kriziyle birlikte kresel dnya iinde btn kapitalist retim biiminin olutuu, Guatta-ri'nin 'btnlemi Dnya kapitalizmi' adn vermi olduu sistemin sorunu. Kresel dnyada herkesi de etkileyen bir toplumsallk modeli iinde, liberal ekonominin ortaya karm olduu, garantili ve garantisizler eklinde ayrlan yeni snflandrlma, armaan ekonomisi, harcama ve potlatch kavramlarnn bir kere daha gndeme getirilmesini belki, zorunlu kld. Bataille, mesela, lanetli payda ve Ma-uss'un armaan kavramlarn ele aldnda yine onun gncel, sosyolojik verilerden yola karak bu kavramlara muhta olduunu dnmek bana meru gibi geliyor. nk Mauss'un kendisi, yine toplumsal kriz srasnda, sava sras ve sava sonrasnda (1923) ele alm olduu kavramlar bunlar. Ve yaban, ilkel toplumlarn antropolojik olarak toplumsallklarn belirleyen bu kavramlarn Mauss tarafndan, Bat toplumlar iin de ilevsel olabilir dncesiyle kullanm olduu ihtimalini gz nnde tutmak lazm.
13&.

135

*"!""1-P'J..SI,m

Kwakiutl'larda (Gney Amerikal yerliler). 18.yy'da, 1780'den itibaren, Avrupallarla ilikiye giriyorlar ve aslnda bunlar daha nce balklkla, avclkla ve toplayclkla yaarken Avrupallar bu kabileyle ticari ilikiler girdikten sonra halkn %75'i krlm. Onlarda olmayan mikroplar getiriyorlar, yeni hastalklar sokuyor Avrupallar bunlarn iine. %25 kalyor geriye. Yani yz yl iinde mthi bir kym. Bu batllarla ticaret yaptklar srada, toplumun %75'i krlm vaziyetteyken ticareti yapmaya devam eden bir grup var. Bunlar batllarla olan ilikilerinde -ok tuhaf bir iliki tabii bu- Avrupal geldiinde diyor ki; 'sen kle ekonomisi yapyorsun, bunu yasaklayacaksn'. Kleciliin yasaklanmas btn bu toplumsal ilikileri altst ediyor. Hatrlarsanz Mauss'dan rnek verdiimizde, bir kabile dieriyle savarken elde ne varsa harcyordu. Bir de, mesela, harcamaya bu klelerle katlyorlard. Mesela 50 tane kleyi kesiveriyor, kar taraf prestijli bir ekilde yenmek iin. Yani kle ekonomisinde baka bir mantk var. Emek gc ona ait ve emek gcnn harcanmas, buday harcamak, et harcamak gibi bir ey. Kleler bu ekilde harcama ekonomisinin eleri arasnda. Avrupal geldiinde, klecilii kaldrdnda, bir kere potlatch ilikisini kstlyor ve ef istedii gibi geleneksel davranlarn gerekletiremiyor. Gerekletiremedii iin de prestij kaybetmeye balyor. Eskiden gerek insan gerek tahl yahut hayvan kym yaparken onlar harcarken, artk harcayamaz hale gelmesiyle birlikte harcama ekonomisi el deitirmeye balyor. Mesela bakr harcamas yaplrken, bakrlar bir ham madde olarak Avrupallara satlmaya balanyor yahut mbadele, takas ilikisine giriliyor. Mesela burada btn bir kabile ilikileri deiime uruyor ve geleneksel olan potlatch ilikileri dlanmaya balyor. Avrupalnn mantnda potlatch yok nk. Avrupal kapitalist retim ilikileri iinde.

Sonra bir ey daha var; daha nce bir ef oluna kendi tahtn brakabiliyordu ve o yeni efler de ayn aile tarafndan kamusal dalm gerekletirebiliyorlard yani zenginliin kamusal dalmn ayn aile yapyordu. Hanedan yani bunlar, Osmanl gibi falan filan. Osmanlnn kk apta kabileleri bunlar. Osmanoullar eer sadece Bur-sa'da kalm olsalard, belki de kabile olacaklard sonuta. Dolaysyla orada yaayan halkm kendini idame ettirmesi iin datm mekanizmas deiiklie uruyor. Buradan beklerken halk kendi yaam koullarn salayacak olan malzemeleri, buras iktidarn, prestijini ve geleneini kaybetmeye balyor. Gelenek kaybndan dolay yeni zengin snf onlarn yerine ikame etmeye balyor. Bu, aslnda, ok snfsal ve snf fraksyonsal bir analiz. Yani yaban toplumlar yle Claude Levi-Strauss'un kafasnda olduu bir tarihsiz toplumlar, duraan toplumlar gibi durmuyorlar bu analize gre. Tam tersine ok dinamik bir ekilde -dtan gelen bir dinamik, Avrupallarn dinamiibir deiiklie urayp, snfsal bir deiim ortaya karyorlar. Daha nce zengin olmayan bir snf, yeni zengin eklinde hakim snf haline gelmeye balyorlar. Mesela Trkiye'ye aznlk burjuvazisinin yerine milli burjuvazi getirilmeye allmas. Yahut milli burjuvazi denilen bir burjuvazinin yerine 1960'lar '70'lerden itibaren gle birlikte ortaya kan bir arabesk burjuvazisinin ikamet etmesi gibi, burada da, ok snfsal bir dnm sz konusu. nk Avrupalnn gelmesiyle birlikte potlatch'n tr deimeye balyor. Daha nce potlatch kabile ii ilikileri belirliyordu, yani efler kamu alanndaki, genelde efler ambara sahiptir, mesela tahl ambarna, sahiptir. Ambarda birikir onlar, ambardan da ef bir yl boyunca datmn yapar, kimin ihtiyac varsa. Mesela bu i ilikileri belirleyen bir potlatch modeli; ef halkna datyor, veriyor. Burada yeni zenginlerin verdii yer potlatch'n t140.

rn deitirmeye balyor. Bunlar da potlatch yapmak istiyorlar, nk geleneklerinde potlatch var, ama potlatch ilikileri kendi i toplumuna deil, darya doru, prestijini dar tantmaya balyor, Avrupalya. O zaman daha tuhaf bir iliki ortaya kyor, buras zaten dalan bir toplum, %75'i hastalanarak lm. Ayrca potlatch'dan yararlanamyor, verilenler dar veriliyor, yani biraz bugnk liberal ekonomilerde olduu gibi. Mesela bu ilikiler aslnda ulus-devlet sonras kresel liberal ekonomiye ok uygun bir rnek. Daha nce refah devleti modelinde, ister Avrupa'da olsun ister nc Dnyada olsun, ulus-devlet snrlar iinde sermayesini saklarken, retimini yaparken, datmn yaparken, ulusar sermaye kreselleince, emek kresel bir gce gelince, vergilendirme sistemleri, IMF gibi Dnya Bankasnn yaptrmlaryla vergisiz modellere doru giderken, btn serbest blgeler, vergisiz blgeler kurulurken, Avrupa'dan gelenlere zel vergi indirimi yaparken, srekli d ekonomiyi besleyen bir ekonomik mbadele ilikileri olurken, ayn potlatch ilikilerinin bozulduu gibi, lkelerin i dinamiklerinin bozulduunu fark edebiliriz. Ve ayn ekilde, ulusar pazarda ticaret yapan bir burjuvazi, liberal ekonomilerde yeni zenginleri oluturabiliyor. Klasik burjuvazi, yerel burjuvazi yahut yurtii hatta blge ii ticaret yapan kiiler burada zenginliklerini yava yava yitirmeye balyorlar. 1950'li yllarda 'komprador burjuvazi' diye bir kavram vard, hi byle bir kavram yok artk; nk burjuvazinin btn kresel ilikileri komprador ilikiler. Komprador'un anlam kalmamaya balyor nk ulus-devlet zerinden kurulu bir ekonomi yok. 50 yl iinde neredeyse ilikiler ok fazla deimezken onun kavramsallatrlmas deiiyor. Ulusar bir burjuvaziden bahsediyoruz bugn mesela, trans-nasyonal bir sermayeden bahsediyoruz. Mesela byle bir kelime yoktu 1950'li yllarda. Onun yerine komprador

burjuvazi vard. Potlatch da bu sre zarfnda kullanm deeri iin kullanlan bir ara olmaktan deiim deerine gelen bir ara olmaya balayacakken engelleniyor. 19. yy'da yeni zenginlerin ortaya kmasyla c Kwaki-utl'larda potlatch sistemi eski prestij ve stat kullanmak zere yani eski deerleri saklamak zere ilerlik kazanmaktan ok yeni durumlara ak hale geliyor ve yeni zengin snflar yaratmak zere kullanlmaya balanyor. Ve, bu da, yeni zenginlerin ortaya kartm olduu yeni bireysellik modelleri olarak gndeme geliyor. Bu yeni zenginler, mesela, yeni bir kast ilikisi ortaya koyuyorlar. Aileden aileye, babadan ocua giden bir aile ilikisi zenginlii salyor ve devamn ortaya koyuyor. Halbuki daha nce tm potlatch ilikisi eskiden efin kendi ailesini ve statsn korumas iin gerekletiriliyordu. Bunun dnda kabile iinde rekabet ilikileri nemli olmaya balyor. Ve Avrupallar tarafndan kendi aralarnda savan yasakland bir durumda, aralarnda retim rekabeti ilikilerini douruyor. Bu yeni ilikilerde yeni bir hiyerarik toplumsal yaplanma sz konusu oluyor ve yeni zenginler Avrupallarla deiim deeri zerinden ticaret yapmaya balyorlar. Fakat Avrupallarn mantnda iddetli bir armaan ekonomisi zerine kurulu insani ilikiler sz konusu deil tabii. Misyonerler geldiinde olaanst harcama karsnda aryorlar. iddetli bir rekabet ve her biri harcama zerine kurulu. Toplumsal statlerim ykseltmek iin hepsi harcama yapmak durumunda kalyorlar. Armaan ekonomisinin kontrol edilmez bir halde olduunu gryor misyonerler. Bunun zerine, 1876 ylnda kan bir kanunla, Tndian Art' diye bilinen bir kanun bu, yerliler iin yaplan bir madde. Bu kanuna dayanarak, 1884 ylnda KwakiutFlarda potlatch yasaklanyor. te tam bu srada, Franz Boas yazd antropoloji kitabnda, bu kanuna kar kyor ve yerlilerin potlatch sisteminin akld bir
142.

sistem olmadn savunmaya alyor. nk Boas'm sylediine gre, iyi niyetli bir ekilde, aslnda, bunlarn da beyazlarn sermayelerini biriktirirlermi gibi yaptklar ekilde, bunlar da ocuklarnn gelecei iin harcama yapmak zorundalar diyor ve onlar bu ekilde korumaya alyor. Bu ekilde, Kwakiutl'larda, onlarn dilinde iki tane armaan anlamna gelen kelime kullanlyor. Bunlardan bir tanesi "yaqwa"; Tam karlm alrcasma vermek. Eit deerlerde iki eyin deitirilmesi. kincisi ise "p'asa"; bu da kyleri falan yok ediyorlar dediimiz tipteki bir potlatch ilikisi, kardaki rakibi yerle bir edercesine verilen bir armaan, elinde ne varsa veriliyor. Halbuki brnde e deerlinin dolam, dnm ve mbadelesi sz konusu. En bata, gnmzn ada kapitalizmi iinde niin bu kavramlara gerek var diye sormutuk. Mauss'un da bu kayglardan yola ktm, Batale'm da bu kayglarla yola ktm sylemitik nk ne zaman kapitalist toplumsal ilikiler, yani gnmzn kresel liberal ekonomilerinde olduu gibi, en acmasz boyutlarda, zengin daha zengin, fakir daha fakir konumuna itiyor, bu dnemlerde ikili bir korku hali ortaya kyor. Birincisi; fakirin daha fakir olmas ve yollarda donarak lmeye balamas. Bir vicdan rahatszl oluturuyor. O zaman, yeni insani ilikiler aray ortaya atlyor. Ne zamanki sosyalist toplum inanc toplumlarn artk inanmad gemi bir model haline geldi, gerekliinin, olurluunun, potansiyelliinin ortadan kalkmaya balad bir durumda, baka trl yemden insani ilikiler kurma tasarlar ortaya atlyor. te, armaan ekonomisi de belki btnlemi dnya kapitalizminin iinde, bu kullanm deeri zerine yaplan sanat faaliyetleri gibi, Marx'm kuramsallatrm olduu gibi, arada olmak halinde olduu gibi, potlatch ve armaan kavramlar da, deiim deeri ilikilerinden kmak ve kullanm ve
JL42L

harcama deerlerinin, deer kazanma ihtimallerinin ortaya koyduu bir sosyolojik veri olarak ele alnma ihtimalleri douruyor. Bunlar, mesela, en ok 1995 ylndaki grevlerde, Fransa'da gndeme gelen fiili durumlardr. Mesela, daha nce, hatta en devrimci dnemlerinde 68'de, sendikalar grevler yaptklar zaman, halktan kiilerin grevcilerin yemek, iecek gibi yardmda bulunduu pek vaki olmayan bir ey. Normal kapitalist toplum iindeki ilikilerde, sendikalar paralarn yelerinden toplarlar ve iileri de beslerler. Fakat refah toplum modelinin yok olduu, hi almad iin hi bir sosyal sigortaya dahil olmayan isizlerin grev yapmaya balad bir zamanda, nk grevler artk isizlerin, iilerin deil, isizler grev yapyor artk. Grev kelimesini de herhalde deitirecekler, grev; ii olan bir kimsenin ii brakmas demek. imdi grevler; ii olmayan isizlerin grevi. te bunlarn yaptklar grevler, 1995 ylnda, bir iki ay Fransa'y alkalad. O dnemde, birdenbire, bir sr yardmsever hareketinin ortaya kt gzkt. Mesela bu ok kendi kendine olan bir ey, Batl toplumlarda alk olunmayan bir durum. rgtl hareketlerin dnda olan bir davran. Tamamiye kapitaize olmu toplumlarn iindeki, bireyleri btn eitimleri, yaam biimleri, aile artlar, insan ilikileri hepsi, art deer ve retim yapmak, para kazanmak ve biriktirmek, sermaye sahibi olmak ve i kurmak, en iyi irketlerde almak, en iyi maa almak, en ok seyahat etmek ...vs olarak alrken yani liberal toplumlarn modelinin mesela model olarak gsteren rnekler bunlar, nk demek ki insanlar sylendii gibi liberal toplumda rahat etmiyorlar. Yani birileri sokak kapsnn nnde alktan lrken, souktan donarken, kendisi bu yaz yahut bu k Kba'ya m gitsem diye dnen insanlar rahatsz ediyor demek ki. O halde, liberal toplumlarn bu, her birey kendinden sorumludur ve kendini kurtarmak
144

zorundadr, toplumla barmas iin en iyi yere gelmesi lazmdr, en zengin olmas lazmdr, en iyi giyinmesi lazmdr, en gzel olmas lazmdr falan filan... btn bu 'en'ler zerine kurulu bir sylemin her zaman yrmediini gsteriyor. O halde, belki kolektif bir retim biimi yrmyor, insanlar herkesi korumak istemiyorlar ama bunun karsnda herkesin en ucuna kadar kendi farklln brleri karsnda koymak istenci de yrmyor. Yani eer liberalizm 1970'lerden itibaren sosyalist yahut kolek-tivist retim biimlerinin insanlarn iine yaramadn iddia ederek, bireyci bir iktisadi politikay n grdyse de bu 1990'larda yeniden krize girdi, -ki Freidman modeli bunun zerine kurulu, para politikas bunun zerine kurulu, tm bir '80 sonras, '70'i yllardan balayan, 80, 90'ara kadar gelen bir yuppie ideolojisi bunun zerine kurulu, bireyin dierleri karsndaki gcn gsteren bir ideoloji ncelikle- mademki insanlar bu liberal ekonominin vermi olduu eitim stnl, fiziki stnlkler, parasal stnlkler...vs gibi stnlklerinin dnda, kendi ayaklarnn yannda bakalarnn ac ekmesine dayanamyor, o halde liberalizmin krizi '90' yllarda ciddi bir biimde balam oluyor ve armaan ekonomisinin ilikileri, liberal iktisadi ilikileri en iddetli yoldan tkezleten insani ilikileri gsteriyor. O anlamda potlatch ve armaan, harcama zerine kurulu olan ekonomiler kendi balarna btncl bir sosyalist sistemi asla, tabii, getirmiyorlar. Ayrca pek fazla materyalist olduklar da sylenemez, daha ok vicdan rahatszl zerine odaklanyor. Demek ki, salt bir materyalizme ilikin bir liberalizm eletirisi sz konusu deil. Tinsel bir rahatszlk sz konusu. Beden ve vicdann, beden ve ruhunun yahut vicdan ve maddiyatn birlikte, birinin dierine stnde stnl olmadan, hi-yerarik bir iliki kurmadan, birinin dierini etkiledii bir ekilde, ite, Bat toplumlarndaki yeni davran biimleri,

potlatcha, armaan ekonomisine yakn davran biimleri, kapitalist ekonominin iinde deiim deeri brakmakszn bir armaan ekonomisini gndeme getirdi. Baka bir rnek daha; Bat lkelerinde genelde dilenci olmazd ama kriz sonras, g sonras, smrge sonras bir dnemde, yani bir megalapoller ortamnda isizliin artmas, fakirlerin oalmas, evsiz barkszlarn donarak lmesi gibi bir takm vicdani sorunlar, armaann o bilme-cemsi durumunu ortaya kartyor. Bimecemsi nk armaan iinde, aslnda Maurice Godelier'in, Mauss'a yapm olduu bir eletiri bu. Sadece her eyi vermek sz konusu deil, bir de verilmeyenler var. Potlatch ekonomisinde verilenler olduu gibi verilmeyenler de var. Mesela verilmeyenler de kutsallklar. Kutsala veriliyor ama kutsal verilmiyor. Mesela onun dnda, bu dilencilik falan sz konusu olduunda, daha nce olmayan bir insan ilikisi mevcut, dilenciye para verilmiyor, 60'larda 70'lerde byle bir ey yok. Sonuta vermek zerine kurulu olan insani ilikiler yeni batan gncellemeye balyor. O balamda, armaan ekonomisi yeniden sorunsallatrlan bir model olarak kapitalist toplumlarn bu sngerlerine benziyor. Kwakuitl'larm Avrupal'yla karlatnda nasl prestij ilikilerinin deiiklie uradm ve kullanm deeri zerinden ileyen bir mbadele tarznn deiim deerine evrildiini, yani, kapitalize olduunu grdk. Bu potlatch ilikilerinde, yine bu ayn kabile iin bakr deiimi, bakrn zerinden deiim deerinin oluturulmas en ok bu prestij ilikilerinde eflerin aleyhine ilediini ve yeni zengin tabakann, bu maddenin Avrupallar tarafndan talebiyle birlikte potlatch yapan yeni zenginlerin olutuunu sylemitik. imdi hatrlyorsanz bir baka kelimemiz vard; Pot-latchla ayn anlama gelen kula kelimesi. Kula da yine Ma-

uss'un 1920'li yllarn bandan beri Malinowski'nin notlarndan yola karak kulland bir tr potlatch biimi. Burada Malinowski'nin 1922 ylnda Londra'da km olan K Ba Pasifikteki Argonotlar' adl kitab. Burada biraz tuhaf bir isimlendirme var. Bu, Yunanllara ait 'Altn post' mitolojisinin argonotlar. Fakat onlara bir atfta bulunan Malinowski Yeni Gine'deki yerlilerin de bir tr argonot gibi bir mitolojik deer tadklarn ve ayn ekilde bir yerden bir yere ticaret ilikilerini yrten tccar bir grup olduklarn, belki de, belirtmek iin bu kelimeyi kullanyor ve dier yandan da Mauss, Malinowski'den yola karak onlarn gelimi bir ekonomiye sahip olduklarn iddia ediyor. Pozitivist bir sosyolojinin dnda Mauss, Yeni Gine'nin Trobriand ve Kriwina adalarnda yaayan bu yerlilerin tccar olduklarn ve gelimi bir ticaret ebekesine sahip olduklarn iddia ediyor. Bu Melanezyah kabileler kulay belirli zamanlarda kullanyorlar. Ne zaman kula yaplyor? 1- Evlilik ilikilerinde 2- lm olduu zaman, lnn yerine bir kula veriliyor. 3- Bayramlarda kula ilikisi var (potlatch anlamnda) 4- Balang trenleri, riteller. Bu adalarda (Trobriand - Krivvina) kula vermek hakknn eflerde olduunu -tpk Kwikuitl'larda olduu gibi-Mauss Malinowski'den yola karak potlatch zerine, armaan zerine yazm olduu makalesinde yeni batan ele alyor. Bu, eflere ait bir ey. Yani ancak efler kula yapabiliyor. Ve asli bir i olduunu sylyor Mauss. Yani ancak aristokratlarn yapabilecei bir verme ilikisi kula. Yani grm olduumuz gibi efler, kabile iindeki efler ve dier efler topluluun aristokratik eflerini oluturuyor. Babadan oula geen bir iliki var. Ayn zamanda bu iliki, Avrupallarn girmesiyle bozuluyor demitik. Trob-

riand ve Kriwina adalarnda ise bu kulay yapanlar asil insanlar yine, yani bu ii yapmak hakkna sahip olanlar ve bu hakka sahip olanlar insanlar da ayn zamanda grubun st snflarn oluturuyor yani her ne kadar ilkel kabile toplumlarnda bir iktidar ilikisinin az olduundan bahse-dilse bile Pierre Clastres'n sylemi olduu gibi, Clastres u iddiada bulunuyor:'Devlete Kar Toplum' adl kitabnda, efler modem toplumlarda olduu gibi byk bir iktidara sahip deiller ancak sava zamannda ef olabiliyorlar. Ayrca ef olabilmeleri iin baz meziyetlere sahip olmalar lazm. Bu meziyetler arasnda da gzel konumak, komik hikayeler anlatmak, iyi imek, salam dvmek... vs. Bunlar yapabilen insan ef olabiliyor. Ve eflii de ancak sava zamanlarnda gsterebiliyor. Yani grubun insanlar onu sadece sava alanlarnda ciddiye alyor, bunun dnda efin pek bir ciddiyeti yok. Bu bakmdan Pierre Clastres Kzlderili efinin yani yerli efinin iktidarnn olmadn ileri sryor ve onun Batl, devleti iktidar oluumunu ortaya kartan dier toplumlardan ayr tutuyor. Fakat efin bir takm zellikleri olmas gerekiyor. Hikayesi bittii zaman, artk iip iip sarho olmaya balad zaman efliini kaybediyor ve yerine daha gen bir ef geliyor, daha iyi hikayeler anlatan, daha iyi dven biri. Dolaysyla bir yallar egemenlii, siyasetteki bir iktidar ikisi bu yerlilerde olmuyor, diye yazyor Clasters. Fakat efin baka bir zellii daha var; kadn ve erkek arasndaki ilikilerde, erkek ok olan bir toplulukta herkese bir ka-dm dmezken ef poligam olma durumunda. Yani cinsel bir iktidar biimi sz konusu. Ekonomik yahut politik iktidardan ok cinsel bir iktidara sahip ef. ktidar ilikilerinin olmad bir toplumsallktan bahsediyordu Clastres, tersine buradan anlyoruz ki, Malinows-ki'den ve Mauss'dan, asiller diye bir grup var. Bu bakmdan oradan farkl bir 'snfsal iliki' sz konusu.

te efler eer Clastres'm sylemi olduu yerlerin tersine asil, 'snf' oluturuyor ve kula yapma hakkna sahip oluyorsa deiim hakkna da efler sahip oluyor, armaan vermek, kula vermek ihtimalini efler kendi glerinde barndryorlar. Ve bu anlamda da bir yandan bu kula kabile ii asilzadeler arasnda geerliyken ayn zamanda d kabilelerle de ilikileri bu kula, pot-latch,armaan, deiim deeri ilikileri belirliyor. Wayqu'a - Soulava - Mwali Bunlar kula ilikisini belirleyen kelimeler. Bunlardan mwali, bir wayqu'a ve bilezik anlamna geliyor. Soulava ise bir kolye , boyna aslan kolye demek. Bu Krivvina adalarnda kula ilikileri bu nesneler zerinden gerekleiyor. Bir ef dierine soulava veriyor, karlnda mwali alyor. Yani kolye veriyor ve bilezik alyor. Bunun da riteli var . Wayqu'a ve soulava arasndaki ilikilerde doudan batya doru yani corafi alan var. Ve corafi alan iinde eer doudan batya doru bir iliki varsa bilezik veriliyor, halbuki kolye veriliyorsa bu ancak batdan douya doru verilebilir. Yani birinin doudan birinin batdan verilmesi sz konusu. Bilezik verildiinde doudan batya veriliyor, kolye verildiinde ise batdan douya veriliyor. Yani bir mbadele ilikisi ve corafi bir iliki. ok belirlenmi bir iliki. Mesela douda oturan bir kabile batya doru bir kolye veremiyor illa bir bilezik vermek zorunda. Bunlar da eflerin ve onu veren veya orada alanlarn rettikleri eyler. Genelde efler kendileri yapyor bunlar. Pierre Castres'n rneini verirken yukarda demitik ki, efler en iyi hikaye anlatacak, en iyi iki iecek ama ayn zamanda en ok hediyeyi veren de ef. ef olduu iin btn gn hediye yapacak, kolye yapmak zorunda. Herkese ver149

mek zorunda yani ihmal ederse iktidarn kaybetmeye balayacak. imdi burada, wayqu'a ile soulava arasnda tam bir evlilik ilikisi, cinsel alveri sz konusu. Biri birine hediye veriyor karlnda hediye alyor ama bu mwali'nin ve so-ulava'nm birer cinsiyeti var. Doudan batya verilen kadndan erkee veriliyor, batdan douya verilen erkekten kadna doru veriliyor. Burada Levi-Strauss'un 'genelle-mi mbadele' kavramna benzer bir olguyla kar karya gibiyiz. Bilezik verenler erkek, kolye verenler kz alyor. Levi-Strauss diyordu ki, kadn mbadelesi sadece vardr. Burada erkek verip kadn alan bir ilikiden bahsediyoruz. lla kz vermek zorunda deil o zaman. Levi-Strauss'a gre a kabilesi b kabilesine kz verdii zaman, b kabilesi de a kabilesine kz vermek zorunda. Genelde bu toplumlarda sanki kadn eksiklii var. Trobriand ve Krivvina adalarnda bundan ok, birbirleriyle karlkl iliki halinde mbadele edilen kadnlar ve erkekler var. Ve burada tuhaf bir iliki ortaya kmaya balyor, bir oyun ortaya kyor. Dou-bat var ama hangi doudan batya, kime gidecek? Yani a'ya m, b'ye mi, c'ye mi gidecek? Mesela Le-vi-Strauss'da a kabilesi b kabilesine kz veriyordu, o da ona veriyordu. Burada hayali bir rastlama ilikisi var. Bu biraz, postmodern toplumlarda e ararken ilan verenlere benziyor. Ne kaca belli deil. Bilezik verilecek ama kolye kimden gelecek, bu belli deil. Onun iin hayali bir karlamadan bahsediyor Mauss. Yani doudan batya doru bilezii yollarken aslnda bir ilan veriyor, gazete ilan gibi bir ey; E aryorum'. Kadn erkek aryor yahut erkek kadn aryor vb. Onun iin bu oyuna kural koymular, bir bileziin karlnda bilezik verilemiyor illa kolye verilmesi lazm. Doum zerine kurulu bir iliki, ocuk dosun yani. Cinsel hazdan ok yeniden retim zerine kurulu du150

ruyor bu kontrat. Bu yzden bilezik verilirse ayn deerde olan bir kolye isteniyor. Ve o bakmdan da Godelier diyor ki; kolye ve bilezik arasnda yani kadn ve erkek yahut erkek ve kadn arasnda bir deiim deeri sz konusu. Kapitalist olmayan bir ekonomi, armaan zerine kurulu bir mbadele ilikisi, harcayan bir iliki, veren bir iliki ama verdiinde karln arayan bir cinsellik sz konusu. Kapitalist toplumlarda ekmek istiyor, para veriyor, ekmei alyor, satyor ve paraya eviriyor, mal ortada, para ama. Burada ama ve ara konumunda gzken kolye ve bilezik, dolaysyla erkek ve kadn. Nesnelerden geen insan ilikileri sz konusu. Yani deiim deeri var ama kapitalist olmayan bir deiim deeri var. Cinsel bir ar var ve cinsel ar da kapitalist bir ardan ok, doal bir ar. Topluluk resin isteniyor ve toplumun yeniden remesi iin bir arda bulunuyor. Fakat oyunun kuralna gre kolyeye kar kolye deil, kolyeye kar ayn deerdeki bir bilezik. O zaman diyor ki Godelier; bu wayqu'a nce yaplan bir ey, elle yaplan bir ey ondan sonra deiime, mbadeleye sokuluyor. El emei + deiim. Yine emek, emek gc ve deiimden bahsediyoruz ama kapitalist olmayan bir emek gc ve deiimden bahsediyoruz. Bunlar baz sorular beraberinde getirebilir. Kapitalizmin -Marx'm zmledii anlamdaki kapitalizmin- deiim deerini, emek gcn, emeini oluturan bir sistem eer kapitalist deilse, kapitalist bir toplumdaki deiim ve emek gc bu tip bir insanlar aras ilikiyi gndeme getirebilir mi, armaan ekonomisi? Tabii bu sadece bir soru. kmaz bir soru gibi grlyor belki ama bir nerme olarak dnebiliriz. Madem ki kapitalist olmayan bir deiim deeri var, kapitalist toplumlarda da kapitalist olmayan bir deiim deeri mmkn mdr? Yani illa Marx'm syledii gibi kullanm deeri bir yerde, deiim deeri bir yerde, ilkelden uygara doru giden ilerleyen tarihsel

15JL

bir aama deil de ayn retim biimi iinde farkl alglanan bir ayn kavram kullanlabilir mi? yani deiim deeri kavramn kullanacaz ama deiim deerinin ierii Marx'm syledii anlamda deil, bu, Malinowski ve Ma-uss'un kulland anlamda doldurulduunda ne olacak? Mesela sadece kadn da alnmyor bu ilikilerde, bazen de domuz almyor. A insanlar, illa cinsel alk yok bir de mi-desel alk var. Bazen mesela wayqu'a veriliyor karlnda domuz da alnabiliyor. Burada belli ki 'e aryorum' diye ilan verilmemi cam' diye ilan verilmi. Malmowski'nin 1922 ylnda yapt aratrmalar srasnda wayqu'a verildii zaman domuz almyormu ama Godelier'ye gre daha sonra, 1970'lerde yine bir aratrma yaplm. Bu aratrmay da Anette Weinet ve Fried-rich Damon yapm. Kula dolam (Trobriand adalarnda). Demek ki mbadele ilikileri 70'lerde ok yakn ilikiler ve artk neredeyse kapitalist retim biiminin her tarafa yayld, en cra kelere kadar girdii dnemler. Sylenen eye gre baka bir hukuki dil ortaya kyor ve buna gre de wayqu'a verildiinde karlnda para isteniyor. Yani turistler gittii zaman artk para verilip bilezik almak zorundalar. Yani wayqu'a verildiinde, bandan beri bir deiim deeri var, kullanm deeri yok. Kullanm deerinden deiim deerine geilmiyor, bandan beri bir deiim deeri var. retildii andan itibaren vermek zere ve deitirmek zere. imdi burada anlatld kadaryla Derrida'nm kullanm olduu armaandan farkl bir ey. Derrida armaann imkansz vermek olduunu sylyordu, karlksz bir ekilde. Burada baka bir iliki var. E deeri varsa mbadele yaplyor. Burada, aslnda, belirtmi olduumuz gibi tuhaf bir durumla karlayoruz. Kapitaize olmayan topJL52.

lumlarda kapitalizm ilikisi sz konusu. Derrida daha metafizik bir ey sylyordu imkansz vermek derken. Elinde olmayanlar da vermek, alamayaca kadar evine misafir almak. Bunlar vermek zerine ama pratie geirildiinde nasl gerekleecei kesin olmayan ilikiler. Yani, daha ok kalpten bir armaan biimi, harcama biimi ama sonunda kurbanla birleen bir armaan biimi haline geliyor. Kendini vermek, lm vermek, kurban vermek. Marx, kapitalizm ncesi toplumlardaki kullanm deeri ve kapitalizmle birlikte deiim deeri diye ikiye ayrmt deeri. Burada sadece deiim deeri var, yani kullanmak iin de deitiriyor. Kullanm deeri diye bir ey sz konusu deil. Yani kullanmak zere bir ey yaplmyor. Kullanmann kendisi deiim. Mesela ben burada bir kolye yapyorsam kolyeyi ben kullanmayacam. Kullanm deeri ben kuanacaksam sz konusu, Ben bandan beri deitirmek zere kolyeyi yapyorum. Kullanm deeri yok orada. Kullanm deeri, wayqu'a yapldktan sonra deiime giriyor, deiimden sonra karln ald zaman, mesela, kolyeyi takacam boynuma eer bilezik vermisem. Ama bilezik veya kolye yapan ben, kolyeyi takmak zere deil deitirmek zere yapyorum. lk fabrikasyon an deiim deerini belirtiyor. nce deiim deeri var sonra kullanm deeri var. Deitirdiini kullanyorsun, yaptn deil. Marx'm kafasndaki, ilkel toplumlarda insanlar bal karn a olduu iin tutuyor, kolyeyi ss eyas olarak kullanyor. Burada bunun tersi var. Yani tuhaf bir mantk iliyor. Ve nce deiim deeri var sonra kullanm deeri. Marx'm kafasndaki o evrimci emann tam tersi. Dz iz-gisel gelime yok, evrim tersine iliyor. Bir yerde nekahet devresi de diyebiliriz belki de. Bir yerden bir yere doru hareket var ama o evrim deil, nekahet devresi. Yani bir ey gemi, normallemek zere geriye doru saryor. Hasta olduunuz zaman mesela bir hastalk vardr bir de
153

onun geriye, normale doru gitmesi iin nekahet devresi vardr. te deiim deerinden kullanm deerine gidi de bir nekahet devresi bu anlamda. O halde bilezikle kolye arasndaki iliki sembolik olarak bata evlilie ait bir sembolik iliki. Erkekle kadn arasndaki birleme zerine. imdi demin sylemi olduum gibi bu wayqu'alar efler tarafndan yaplyor. Ve her birinin de bir ruhu var. Yani mana, potlatch tinsellik aras ilikileri oluturuyordu. Tanr'ya kurban verildii zaman Tanr'nn ona verecei ya da bahedecei bir g sz konusuydu. Burada efin verdii kolye veya bilezik efin ruhunu tayor. Aslnda ef sembolik olarak kendini veriyor. Yani kendi kendinin rettii rne ruhunu katyor. ok sanatkar bir iliki. Bir anlamda iktidarn devamn da salyor ama ruhundan bir paray da iktidar uruna o objeye veriyor. ktidarn pekitiriyor fakat iktidarndan da kaybediyor ayn zamanda. Aslnda bu ok metaforik gibi duruyor; ruhunu vermek. Ama bu metaforun arkasnda yatan belki de zaman vermek dediimiz eye benzer baka bir iliki var. Sanatkar ruhunu bir esere nasl verir? Zaman vererek verir. Ruh bir btn ve teolojik bir ey ise ruh o zaman, zamandr. Zaman vermek, zamannn bir ksmn vermek demek. Ruh olduu gibi bedenden ayr btnsel bir yaratk deil belki de. nsan ruhu, insan bedenin doumdan lme kadar olan byme ve kme zamann ieren bir ey. O zaman ruh vermek, ruhunu katmak, yaplan esere zaman harcamak demek. Kolyenin yahut bileziin yapm srasnda efin harcad zaman sayesinde ruh o objeye ulayor. Mesela Faust ruhunu eytana verdii zaman yalanmyor. Faust her trl yaam arln gerekletiriyor, ruhunu eytana verdikten sonra, her trl sosyal faaliyetin iinde. Tavernalarda, kerhanelerde, fahielerle

beraber... Ama zamann vermiyor, ruhunu vermiyor nk ruhu yok. Burada tuhaf bir iliki ortaya kyor; ruh ve zaman ilikisi. Descartes'de (kartezyen dnce); ruh orada, beden burada, ayr ayr duruyorlar. Yahut Leibniz'de; ruh ve beden i ie gemiler. Bunlar btnm gibi duruyor. Halbuki beden bir btnlk olabilir mi organlaryla birlikte? Potlatch ilikilerinde her bir armaanda ruhunun bir parasn vererek ef, zamann veriyor. Mesela baz yerlerde (Kodak bunun reklamn yapm) yerliler fotoraflarn ektirmiyor ruhu gidecek diye. Eer bir kolye-bilezik bir eyin ruhunu sembolize ediyorsa baka bir ey daha ortaya kyor Godelier'e gre. Ruhlar aras ilikiyi nesneler belirliyor ve iki nesne aras mbadele bedenler aras bir szlemeyi ortaya kartyor. Btn bir verme ilikisi bir szleme zerinden gerekleiyor. Mauss diyor ki; bu szleme ilikisinde madem ki her kulada, her waygu'ada bir ruh veriliyor, o halde baka bir kavrama gndermede bulunuyor. Polynezya'da yaplan armaan modeliyle (hau) Melanezya'da yaplan armaan modeli iki ayr isim ama ilevleri ayn. Yani nesne veriliyor, zerinde bir wayqu'a var ve bu da verenin ruhunu tayor. Hediye verildiinde alan kii hediyeyle birlikte karsndakinin ruhunu da alyor. Ortak bir zaman, ortak bir ruh paylama giriyor. Burada yine bir zorlama ilikisi kacak. Her nesnenin ayn zellii yok. eflerin verilen hediye nesnesinin zerinde ruhlarnn zel mlkiyeti varken, ef olmayanlarn kullanma deeri var nesneyi. ki deer ortaya kacak; mlkiyet ve baka bir mlkiyet. Birincisi zel mlkiyet dieri kullanma hakk. Yani burada baka bir kelime ortaya kyor: kitoum', verilen kulanm hakk, hediyenin dier tarafa yollandn-

da alm olduu ad. Bir kitoum gidiyor a'dan d'ye. Way-gu'alar elden ele deitirildii zaman bir kitoum gerekleiyor, a b'ye aslnda nesneyi verirken kitoum'u veriyor ve bu kitoum da oradan oraya giden bir armaan, kula olmaktan teye gitmiyor. ok hiyerarik bir toplumsallk ortaya kyor. Herkesin yeri belli, hakk belli. Mauss, Godelier hep verilenlerden bahsetti, armaan edilenlerden, harcananlardan bahsetti ama bir de verilmeyenler var. Topluluun elinden karmak istemedikleri. Kolyelerde, bileziklerde, nesnelerde efin ruhu var ama ruh kutsal bir ey, kiiye ait, efe ait. Yani kutsal ruh. Ama tek bana ruh kutsal bir ey deil. O zaman ruhun bir paras verilebilir ama kutsal olan verilemeyendir, diyor Mauss. te asl lanetli pay, o kutsal olanda. Kutsallk yerel bir ey. Bir kutsal baka bir topluma kutsal olarak gidemiyor yahut gitse de bela getiriyor nk vermeye hakk yok toplumun. Waygu'a da kutsal bir ey olabilir. Bu waygu'a kutsal olduu zaman verilemiyor. Kullanm deeri bu toplumlarda sadece kutsala ait bir ey. Deitirilemez ama mbadele ilikisine girilebilecek deer kutsal deil. Verilemeyen bir kutsallk toplumun srekliliini salarken, verilenler toplumun yeniden retimini salyor. Bu wayqu'alardan biri ebedilik veriyor, br de deikenlii veriyor. Tam bir yapsal analiz. Tanrlarla olan alveri sreklilii, kutsall, deimezlii oluturuyor ama a'dan d'ye giden hediye dtan ie bir evlilii gerektiriyor. 6O'l yllarda ortaya kan bir kavram 'moka' (Strat-hern). x'den y'ye giden bir moka sz konusuysa, mesela, drt tane incik boncuk veriyorsa, karlnda y sekiz tane vermek zorunda. Marx'm art deerinin tam tersini gryoruz. kinci bir mbadele srasnda, bu sefer y'den x'e drt tane veriliyorsa, x'de y'ye daha sonra sekiz tane verisa.

mek zorunda. Her bir oalma karsnda daha fazlas verilmek zorunda. Burada 'byk adamlar var' (big men). Bu byk adamlar kar taraf sormadan daha fazlasn vermek durumundalar. Moka alclar ve vericileri arasnda daha fazla verme var. Veremiyorsa borlanyor. Borlandka prestij kaybediyor ve borcu hi unutulmuyor. Yukarda b ile c'nin arac olduundan sz ettik. 'Mo-ka'da da benzer bir eyler var. Bir aile dierine bir armaan vermek durumunda; a b'ye aileye ait bir domuz veriyor, b bunu c'ye verirken domuz artk moka domuzu, c de moka domuzunu d'ye veriyor ve d nihai nokta, d'den c 'ye yine aile domuzu olarak veriliyor. Burada nemli gibi duran ey; verilen nesne neyse (domuz, boncuk...) veren kendi ruhunu objeye katt iin, objenin iki ruhu var; kendi ruhu ve sahibinin ruhu. Ama her o objeye sahip olan kendi ruhunu katamyor. Kendi ruhunu katmak imkanna sahip olanlar sadece batan belli olan k noktas ve var noktas. ef ailesine ait olan domuzu veriyorsa, domuzun retimine harcad zamandaki ruhunu veriyor, b'ye gittiinde, b'nin byle bir zaman harcamas yok domuz stnde. Domuz kime aitse, zaman dediimiz birim, yani ruh sahip olan kimseye ait oluyor. Domuzu geirdii insan domuzun ruhuna sahip olamyor, nk domuz iin zaman harcamam, ona hediye edilmi. Ama o da karlnda baka bir ey veriyor; verdii eyin de ruhunu br tarafa geirmiyor. Tam moka bu. Aldndan fazlasn vermek zorunda, bir moka vermek zorunda. Ne zaman ki son noktaya gidiliyor, yani zaman dilimi kendisini tketiyor ve yeni ruha ihtiyac var, tkenmeye balam, orada aile domuzu halinde geriye gidiyor. Ve moka olarak brlerine geiyor. Diyor ki Strathern, uzun yllar boyunca, Yeni Gine

ASL

adalarndaki yerlilerin arasnda yaayan bu adam, 1933 ylnda Avrupallarn gelmesiyle, 1965 ylma kadar moka muhteem bir ey haline geliyor. Yani bir ok nedenden dolay muhteem bir yaylm alanna sahip oluyor. Yani vermeden almaya, oalmaya balyor, onlar da giriyor bu iin iine. Ve kahve de moka olarak yaplyor onlarda. Mesela Avrupallar kendi lkelerinden adna 'pearl-shells' dedikleri hediyeler getiriyorlar, bunlar para deerinde ve bununla kahveyi tayan hamallara, yiyecekleri mallara, her eye bu ekilde para demi oluyorlar. Ama denen ey mokaya kar pearl-shell. Yava yava 1965 ylndan sonra, moka mbadelesinin yerini Avustralya dolar alyor. Ve bu ruhani meselesi yava yava silinmeye balyor. Bugn Yeni Gine'de Avusturya dolarna kina' ad veriliyor. Bu da aslnda Avrupallarn getirdikleri pearl-shells denen hediyelerin o zamanki adym. Bugn artk seremonilerde, mbadelelerde, her eyde 1975 ylnda Yeni Gine bamszlna kavutuundan beri artk kina geerli. Kina'nm ismini de Strathern koymu. Btn bu kula, moka... alveri, bir kere birinden birine getiinde hep bir armaan ve kar armaan eklinde mbadele ilikilerinin gelitiini gryoruz. Mesela her bir kabilenin kendi isteiyle, kendi iradesine bal olarak bir armaan veriliyor a'dan b'ye, b'den a'ya da bu kar armaan eklinde veriliyor. te bu iki kabile arasnda bir bamllk ortaya kyor. Bir de dayanma ortaya kyor. Ballk ve dayanma, armaan ve kar armaan sayesinde ortaya kyor. Bu ekilde de gryoruz ki karlkl mbadele ba oluturulurken bir nesne bir kabileden dier tarafa yer deitiriyor. Ruhuyla birlikte gidiyor, brne ruhunu veriyor. Ama nemli olan ey, iki kabile aras nesnelerin yer deitiriyor olmas. nk, armaan ve

kar armaan arasndaki ilikiler bir sosyal gereklilik sistemini oluturuyor, bu verilenlere de, potlatch ilikisi olarak baktmzda. lla domuz falan deil, her ey olabiliyor. Mesela bir dans olabiliyor. Misafir gelmi kabileye, danszler dans ettikleri zaman bir armaan veriyorlar, insanlar ve eyler ruhlarm birlikte transfer ediyorlar. Bu nesneyi ben veriyorsam, ruhumu katyorum, bu nesnenin iinde hem bir insan ruhu var hem de nesnenin kendi ruhu var. Armaan ilikileri arasnda herhangi biri de verilebilir. Mesela kadn veriliyor, kle kym yaplyor, bir birey armaan ediliyor. Yani birey de bir obje olarak orada var sadece. Yahut da kabileye verilen bir destek de olabilir. Savata balta vererek, ordusundan insan vererek. Btn bunlarla bir rn olarak sosyallik ortaya karyor. Yani, bazen maddi olann da zerine kyor. Mesela dans maddi bir ey ama dansn uzunluu nemli. Verilen trlere gre, cisim mi, eylem mi, destek mi neyse, ona gre iki kabile arasnda bir btnsel sosyallik oluurken ayn zamanda kabileden kabileye anlamlar verilmeye balanyor, gsterge veriliyor. Danssa tinsellik sz konusu, do-muzsa yiyecek sz konusu. Kar taraf da bunu vermek zorunda olduu iin anlamn karsndaki anlam, bor hali. Kar tarafa anlam alp, anlam vermek zorunda. Bu ekilde de aralarnda dostluk mu olacak, dmanlk m belli oluyor. Destek vermezse mesela dmanlk var, dansta ikisi de olabilir. Burada eyler kendi kendilerine dolama girmiyorlar. Bunlar bir irade sayesinde deiime sokuluyor. Ve o ekilde de insanlar bu deiim objelerine anlam veriyorlar. O halde bu mbadele biimleri hem iradeyi hem de zgrl oluturuyor bir toplumda. rade ve zgrlk pot-latch'dan geiyor. Dier yandan armaan, kar armaan
159

15&.

yapldnda da balar kuruluyor. Ba, bat dillerindeki din anlamnda (Religare). Din ilikisine girmek, balanmak demek. Bir kabilenin dier kabileye balanmas, evlenme balanma, dinsel iliki, o halde sosyal ilikileri oluturuyor. Bu balar sayesinde kimliini oluturuyor. Kolye verenlerle bilezik verenler arasnda, bileziklilerle kolyeli-ler arasmda bir kimlik oluuyor. O bakmdan hem kiisel hem de kiisel olmayan, hem bireysel hem bireysel olmayan, hem kolektif hem de znel birlikleri ortaya koyan bir mbadele sz konusu. Bireysel nk kendi iradesiyle karar veriyor, ama tek basma bireysel deil nk gelenee bal. Art, nesnenin ruhuyla bireyin ruhunun ortaklaa dnld bir dnya sz konusu. O halde insani ilikiler, maddi ilikiler, tinsel ilikilerle ayn zamanda var. Zihinsel olanla, maddi olan birlikte, birbirlerini etkileyerek oluuyor. Yani alt yap ve st yap birlikte alyor. Bu retim ilikileri her bir armaan, kar armaanda yeniden retiliyor, toplumsal yeniden retim bu sayede oluyor. Akrabalk, iktidar ilikileri, Tanrlarla ilikiler ve ruhlarla, llerle ilikiler. Toplumsal ba kuran tm bunlar. Tinsellik ve maddilik ayn anda o halde. nsanlarn iradi glerinden bahsettik. rade iin de ayn ekilde, bireysel, kiisel olan, olmayan gibi, iradi olmayanlar da gler arasnda. radenin iinde olan gler yani irade d gler de etkiliyor, kolektif yaam ilikileri, ballk ilikileri. Bir nesnenin ruhu var ve byle bir inan var. O halde a'dan b'ye bir nesne gelmise, o nesne geri gitmek zorunda. Burada tane kuramc ele aldk. Biri Marcel Mauss, dieri Claude Levi-Strauss, biri de Godelier. nn farkl yorumlar var. Mauss ilk potlatch meselesine eilen kii. Levi-Strauss, Mauss'un lmnden sonra, onun antropoloji ve sosyoloji kitabnn nszn yazan, yapsalcl160

n kurucusu, Godeier de uzun dnem Marrist antropologlar arasnda bulunan sosyal antropolog. Bu nesnelerin ruhu meselesinde Mauss, insanlar arasndaki btncl toplumu kurmak iin armaan verildiinde iradi bir seimin var olduunu dnyor. Bir ef baka bir efe kendi iradesiyle bir armaan veriyor ve kar bir armaan alyor. Mauss'da nesnenin, verilen armaann ruhu vard ama buna ramen Mauss, bireyin iradesiyle o ruhun teslim edildiini sylyor. 1920'Ji yllar iindeyiz, pozitivizmin gl olduu bir dnem. Mauss tinsellikten bahsediyor ama Durkheim'm hem akrabas hem rencisi hem de Durkheim sosyolojisini srdren kii olarak Mauss'un bu ruhlarla fazla ii olmaz. O halde, insanlarn iradi gleri n planda. Claude Levi-Strauss ise yapsalclk dnemi (Freud, Lacan). Bilindndaki yaplardan bahsediyor. Demek ki, armaan verilirken iradi bir ekilde veriliyor, nk kadm gelecek, hediye gelecek...vs, ama yukarda bizim kiilik st, kiilikd, bireysellik d diye adlandrdmz bir ey vard, o, Levi-Strauss'da bi-lind diye adlandrlyor. Toplumsal, kolektif bilind, bir bireyin tek basma bilinciyle bir ey yapmasna imkan salayamyor; nk toplumlarn kolektif bilinci var. Levi-Strauss'da bilinle tek bana yaplmyor bir ey, onu etkileyen, dardan gelen, nereden geldiini bilemediimiz bir g daha var. Bu, bilind. Yani Freud'u dnrsek, stben kolektif bilin, birey ego, id ise toplumsaln dndan gelen bilind oluyor. Levi-Strauss'da kadm mbadelesi toplumlar aras ilikiyi belirliyor. Her yer iin geerli bu, her zaman iin. O halde, ensest yasa ve kadn dolam, toplumlararas ilikilerin tek kural olarak evrensel ve zamansz bir iliki. Mesela Mauss her eye ramen toplumsal bir evreden bahsediyordu. Bat'nn ilerlemi, sanayilemi toplumunun yannda, potlatch ilkeller tarafndan kullanlyor. Levi-Strauss'da evrim yok.

Godelier'e gelirsek, Godelier Marxistler tarafndan gerekletirilmi olan alt yap-st yap tartmalarnn hepsini yaam. 6O'l yllarn antropologu. nce iktisadn belirleyiciliine inanm, daha sonra, Althusser sonrasnda, ideolojik politikalarn belirleyiciliini grm ve 1980'li yllara gelindiinde de maddi ve manevi olann birlikte ele alnacan dnm bir antropolog. O bakmdan da sosyal yapyla, yani ayn zamanda gelenek, insan ilikileri, zihinsel dnya, inan sistemleri, akrabalk ilikileri, iktidar ilikileri, g ilikileri...vs tm bunlar sadece bilidndan gelemez diye dnyor. Levi-Strauss'da belirleyici olan bilind. Mauss'da bilind yok, bilin belirliyor. Gode-lier'de bunlar var, irade var, bilind var ama sadece bilind veya sadece irade belirleyici deil. Mauss'da alt yap belirleyici, Levi- Strauss'da st yap belirleyici, Godelier'de alt yapyla st yap arasndaki ilikilerde geiler var. Zihinsel yap dnceye ait bir ey. Mauss'da maddi dnya, Levi-Strauss'da fikirsel dnya, zihinsel dnya, Godelier'de o ne teki nemli. Bir merciin, dier bir merciin alt yap veya maddi dnya, zihinsel dnya gibi, birinin daha ncelikli olmas sz konusu deil. Yani zihinsel olan st ya-pysa ve sosyal olan alt yapysa, bunlar birbirlerini ayn oranda etkiler. Toplumsal yap hem zihinsel hem de maddi ve sosyal, yani; zihinsel olanla maddi olan ayr, ama buna ramen ikisi birbirini etkileyen kavramlar. Bilind ve bilin birlikte varoluyorlar. Bunu da, aslnda sembollerle belirtiyorlar: alt yap, st yap sembolik bir ifade biimi. Burada, Godelier'in de yapsal antropolojiden nasl etkilenmi olduunu greceiz; nk sembolden etkilenmi olmas, onu ortaya koymas, maddi dnyayla zihinsel dnya arasndaki birlemeyi sembol tarafndan oluturmas, Godelier'in, nasl yapsalc antropolojiden nasl etkilenmi olduunu Ifi2.

bize gsteriyor. O halde, bu maddi dnya ve manevi dnya birlikte olarak, btn bu sosyal yap iinde insanlarn iradi davranlar, bilindlar, kurumlar, hareket tarzlar hatta ve sembolik yap, hep birlikte toplumsal yapy oluturuyor. Hareket tarzlar nemli. Eylem biimi olmas art deil ama toplumdaki davran, neye glyor, neyle eleniyor, ne yiyor, ne iiyor?... btn bunlar kltr aslnda, gelenek ve kltr ayn zamanda. Tek bana gelenek deil; nk gelenek sabit bir ey ama kltr deiken bir ey. Kltrel boyutta bunlar kendilerini ifade etmeye balyorlar ve kltrel boyut sembolikte, toplumsal yapy oluturuyor. Buna gre de bilin ve bilind hakikatin yani gerein farkl yorumlar ilikiye koyduu zaman dnme eylemi gerekletiriyor. Gerein farkl yorumlar, bilind ve bilincin sayesinde, onlarn yapm olduklar yorumlar sayesinde, ilikiye konuluyor yenisi bulunuyor, icat ediliyor bazen ve hayal ediliyor bulmak iin. Hayal etmek, bulmak ve yorumlamak, eylem dnmek edimini gerekletiriyor. nce zihin alyor, hayal kuruyor, onda sonra hayal iinde bir eyi buluyor ve bulduunu da yorumlayarak insanlar aras ilikileri belirliyor. Marcel Mauss'un sosyolojisindeki nemli bir kavram; toplumsal ilikiler total bir olgudur. Armaan da toplumsal ilikileri belirledii iin total bir, btncl bir sosyal olgu olarak dnyor. Mauss iradi bir ekilde armaann verildiini dnyor ama buna ramen de Mauss'un metinlerine, her eye ramen, yani maddi dnyaya ait poziti-vist bir dnya olmasna ramen, (o dnemde pozitivist dnyann dnda din sosyolojisiyle inancn nasl maddi dnyaya eklendiini ilk gsterenlerden bir tanesi) Durkhe-im, din sosyolojisinde sadece ilkellerden bahsediyor ama Mauss, daha nce sylemi olduumuz gibi, Birinci Dnya
163

Sava sonrasndaki kriz dneminde, yani '29 krizi ncesinde 1923'de potlatch makalesi var, tam da dnya krizi ncesinde modern toplumlara bir cevap diye potlatch'a bakyor. Durkheim tektanrl dinlerden bahsetmiyor, onlara yaklaamyor. Din zaten Durkheim'm kafasnda maddi bir dnya. Ama inan sisteminin maddi dnyaya armaan sayesinde eklemlenmesi ve armaann hem kii hem kiilik-d olmas hem tinsellik tamas, lanetli pay...vs hep Mauss'un yaklamlar. nk Mauss bu ilikileri kurarken btncl bir toplumsal olgu nasl olur onu gstermek istiyor. O halde armaan edilen nesne hareket ediyor, yer deitiriyor ve ruhunu da beraberinde gtrrken insanlarn ruhunu bir yerden bir yere gtryor. Buna gre Baudlli-ard'n 'Tketim Toplumu'm dnrseniz orada, Marx'dan gelen bir ey ayn zamanda, her eyin nesneler dnyas haline geldiini sylyordu. Ve yine Marx'dan ve Frankfurt Okulu'ndan yola karak kapitalist toplumlarda insanlarn eyletiini ileri sryordu. Tabii Baudrillard Mauss okuyan bir sosyolog. Kapitalist topluma lanet ederken Baudlliard, insanlarn eyletiini ve nesnelere baml olduunu sylyordu. Halbuki Mauss'un 1923 ylndaki potlatch metninde demek ki yle sylemek mmkn; dnyada sadece nesneler var, bunlar insan veya nesne olarak adlandrlabilirler. Bireysel veya birey d olabilirler, armaan edilen veya verilen olabilirler, ama, bunlar insana zel bir ey atfetmez. nsani hmanist, bir birey zerine kurulu bir hmanizma, Rnesans zerine kurulu bir toplumsal dnce sz konusu deil Mauss'un metininde. Ve bu sadece kapitalist toplumlar iin deil, yani deiim deeri zerinden mallarn mbadele edilmesi deil ayn ekilde yabanlar iin de geerli, hatta daha da geerli. Burada Marx'n kafasndaki toplumsal gelimenin nasl evrimcilik iinde hapsolmu olduunu grmek mmkn. Yani yabanlar, doal hukuk (Rousseau'yu dnelim),

bunlar insandlar, insanlar aras ilikiler vard, ne zaman ki para ve sermaye devreye girdi, o zaman insanlar nesneler arasnda, mallar arasnda daha dorusu, mbadele ilikisini yaparken, para ara olmaktan kp ama oluyor ve ey-lemeye balyor. Halbuki, Mauss'da insanlarn zaten bandan beri ey olduu sz konusu. Yani insan zgrle kavuturacaz, snfsz toplum yaratacaz demek, insann tekrar insan haline gelmesi demek olmuyor Mauss'a gre. Deleuze'u dnrsek, hayvan olu, bitki olu, yani her insann doayla girmi olduu ilikilerde ynlenmeleri var; bunlar en izofrenik yahut paranoyak ilikilerden en nev-rotik ilikilere kadar, yani en normale kadar demek istiyorum, doayla insan aras ilikiler, insann doann bir paras olduunu, tpk bir aa gibi, dndrtyor. Mauss da ayn ekilde, dnyada eylerin olduunu hatrlatyor bize. Mauss'dan sonra, ayrmlarn ileri srdm iradi, arkadan bilind, arkadan hem maddi hem manevi dnya sz konusu. Aslnda nn ortak yan, insann nesneler dnyas iinde herhangi bir nesne olduunu sylemi olmalar. Mauss'da armaan verildiinde kle kym, Le-vi-Strauss'da kadn dolam, evrensel yasa; ensest yasas ve yine kadn nesne haline geliyor. Godelier'de kurumlar, hareket tarzlar, sembolik olan, armaan ve kar armaan hepsi, hem insanlarla hem nesnelerle. Demek ki ortak noktalar nn de, insann nesne gibi eylemi olduu, nesnelerin de ruhu sayesinde insanlam olduu. Bir birey her bir nesne. Madem ki armaan nesnesi iinde hem sahibinin ruhu hem kendi ruhu var, kendi ruhuyla her nesne bir birey, tekillii var her nesnenin; Kutsal nesneler, kutsal olmayan nesneler, armaana sokulan nesneler, sokulmayan nesneler, dolama girenler, girmeyenler. Tm bunlar bir nesneler, eyler dnyasn bize gsteriyor. O halde, toplumlarn olumasnda birey doann iinde var, doa insanlardan ve eylerden oluuyor ve (Gode165

lier sylyor bunu) doa da kozmosun bir paras. nsani olan veya insani olmayan doann bir paras kozmos. Yani evrensel olan ile doal olan; mikro kozmosla makro kozmos arasndaki ilikilerde ortaya kyor. Mikro kozmosu bireyler olutururken, makro kozmosu tm evren oluturuyor. inde doa, eyler ve insanlar var, Godeli-er'in metninde Godelier zikretmiyor ama bana kalrsa ok belli gibi duruyor bu. Leibniz'in 'monad'larna benzer bir yaklam var. Leibniz ne diyordu; her bir monad dnyay kendi iinde tayor. Godelier de ayn ekilde sylyor. Monad iinde btn bu ayrmlar biraz var. Tam Leibniz'in syledii deil nk, mmkn dnyalarn en iyisini yaratan Tanr'nn tm dnyas bir monadda vard, Godelier o kadar ileri gitmiyor, bir monad, diyor, doann, insanlarn ve kozmosun bir parasn kendi iinde tar, hepsini deil. nk Leibniz'de her monad, evreni tek bana iinde tayor; tam bir mikro kozmos makro kozmos ilikisi. Burada ise, bireyin hem doaya, doayla birlikte de kozmosa ait olduunu sylerken, tek bir bireyin btn bir doay ve btn bir kozmosu oluturamayacan sylemesi demek, aslnda, unu sylemek demek: Birey evrensel bir varlk deildir. Monad evrenseldi. Birey yerel bir varlk olarak ortaya kyor. Madem ki doann bir ksmn ve kozmosun da ona tekabl eden dier bir ksmn kendi iinde saklayabiliyor birey; ama hepsini saklayamyor, o halde birey sadece bir topluma ait olan bir ey, evrensel birey deil. Makro kozmosla mikro kozmos arasnda da armaan insan hem doann hem evrenin bir paras haline getirebiliyor, bu ekilde de insanlar, Tanrlar ve eyler arasnda bir ba kurarak toplumsal maddi ve manevi ilikileri belir-leyebiliyorlar. Armaan, mesela, Tanrlara verildiinde kurban oluyor, armaan insanlara verildiinde potlatch oluyor. Ve bu eylerin ruhu olduuna dair inan da, inan
166

biimi, ilkellerde olan bir ey, ama Godelier bunun doay ve kozmosu muhteemletirdiini sylyor. Bana da bu ok romantik ve poetik, iirsel ve varolusal ama olsun madem ki yle sylyor, ruhlar ve inan dnyas muhte-emletiriyorsa bunu kutsall sayesinde yapyor. Kutsal-lat zaman muhteemletirecek. eylerin de ruhu varsa, diyor Godelier, bunlar doast gler, Tanrlar ve grlmezler arasnda oluuyor ve insanlarn arasnda grlmezler eklinde varoluyor. Doast eylerden bahsettii; cinler, periler, Tanrlar, ruhlar, grlmeyen varlklar. Grlmeyen varlklar insanlarn arasnda yer alrlar ve dolama girerler, diyor (bir antropolog iin olduka cesur bir dnce). Bu ekilde de insanlar ve eyleri kutsallatra-rak doaya dntrrler (bu, tabii yal bir antropologun gr). Doumdan lme giden bir izgi, yani insanlar ve eyler kutsallatklar vakit doaya dnrler. Aslnda ok tuhaf bir metafizik kullanyor Godelier burada; a'dan b'ye giden armaan dou annda nereye gideceini biliyor ve d'den geip tekrar a'ya geldiinde dolaan ruh. ok Hegelci bir ey de var burada, tinin grng biliminden bahsediyoruz neredeyse, dolaan ruh lmden douma, doumdan lme dolayor. Doum anyla lm an sadece sahibine ait, dierleri dolalan araclarn zaman. Dolaysyla, doay dntryor, doaya dnyor, tekiyle bir empatiye giriyor. Yani zne ve nesne, znenin mesela, Descartesci, Kartezyen felsefede, nesneyi kontrol altna almas vb. ite bunlar, zne-nesne ayrmndaki bireysel dnyay kurmasna ramen, burada, teki ile empati ilikisinden bahsediyor. Yani yabanlarn ruhani dnya fikri ve Manrist Godelier'in 1996 ylndaki her haliyle by-bozumuna uram dnyadan, bysn tekrar kazanan dnyaya giden bir modernlik sonrasnda, tekiyle girilen iliki, yani doadan insana, doumdan lme, bu dnyadan teki dnyaya giden bir ilikiyi ifade eder.
JLfiZ.

nsan nesnelere hakim olmak yerine nesnelerle ilikiye gemek zorunda Godelier'e gre. Armaan ilikisi, insanlar aras ve nesneler aras bir ilikiyi belirliyorsa eer insan, insan zerinde ve nesne zerinde hakimiyet kuramaz. Aslnda ok Nietzschevari bir ey de var, burada, bana kalrsa. Tanr'nn lm insann lmn beraberinde getiriyor ama insan da sonlu bir varlk halinde yok olmaya doru gitmek zorunda. Yani insan eyleiyor ve eyletik-e de doallayor. nk madem ki mbadele nesneleri olan armaanlar hem sahibinin ruhunu hem de kendi ruhunu saklyor, o halde nesnelerin ruhu da insanlarn ruhu kadar insanlarn iradelerini etkileyen bir ey. Claude Le-vi-Strauss'un bahsettii bilind, hem insanlardan hem de nesnelerin bilindndan geliyor. Kapitalist retim biiminin her trl terslii burada sz konusu. Sosyal ilikiler, insani ilikiler, hepsi kii d kapitalizmde. Vatanda-sanz bir devlete aitsiniz, kimliiniz var, o kimlikle yaayabilirsiniz ve nesneler dnyasnn arasnda alrsnz, satarsnz ve kr edersiniz...vs. Deiim deeri zerine kurulan bir mbadele sz konusu ve bu mbadelede, bu deiim de bir pazarl yaratr; dnya pazar. Pazarn bir ismi yok, dnya pazar, bir anonim alan. Burada insanlar para veriyorlar, mal alyorlar ve para kazanyorlar ayn ekilde. Bu yzden, diyor Godelier, kapitalist retim biiminde ekonomiye bir armaan ahlak ile bakmann imkan ne? Bir etika, modern bir etika veyahut postmodern bir etika armaan. Yani kapitalist retim biiminin kar zerinden kurulu ileyi mant ters yz edilmi olarak dnr. Pazar var, onun iinde para var, mruruzamana uraynca aflar kyor, borlar affediliyor, yahut mahkemeler sonulanmyor ve grnr dnyada, maddi dnyada. Halbuki potlatch grnmeyenlerin mbadelesi oluyordu, madde, maddenin iinde tm bir mlkiyet biimi, ait olma, insan ruhu, obje ruhu, art ait olmayan her trl unsur. Yani
168

temsil edilemeyenlerin temsil edildii bir dnya potlatch dnyas. Mesela burada Marxizm'den gelen bir laf var, tm birl50 yllk Marxist sylem iinde; i snfn kim temsil edecek? i snf temsil edilebilir mi? i snf temsil edilemiyor. Gelien bir tarih evresi var, nce iileri avantgard iiler temsil edecekti, sonra temsili kim edecek anlalmad, aydnlar m, kendileri mi edecekler? Sonra da ii snf temsil edilemiyor. nk topluma kar kurulacak olan bir parti yok. Burada potlatch'm temsil edilemeyenleri de temsil edebilecei dncesi yer alyor. Yani temsiliyet ancak grlmezler sayesinde oluyor. Temsiliyet zaten de grlenin grlmez hali, namevcut hali. Sadece bu grlmeyen nesneler arasndaki ba kuran ey kutsal ruh. Kutsal nesne, bu temsil edilemez olann temsil edilebilmesini mmkn klan tek ey. Modern ve postmodern ilikileri dnrseniz, postmodern byk anlatlarn sonuydu, ideolojilerin sonu, tarihin, corafyann sonu... bir dnyay bitirmiler olarak kyor. Fakat 79'dan 99'a aa yukar yirmi yllk bir tarihi sre var, bu tarihi sre bir kere 79 ylndaki Afganistan, ran, Nikaragua hareketleriyle siyasi olarak bir; dinlerin geri dnn gndeme getirdi, iki; sosyalizmin maddi dnyasnn yetersizliini ortaya koydu, ; Postmodern durum ortaya kt, drt; meruluklar krizi ve byk anlatlarn sonu. imdi burada, Godelier gibi dnr ve sosyolog gruplar var armaan ekonomisiyle uraan ve armaan meselesi de gittike gndeme geliyor, zannediyorum. Tm bu sre zarfnda postmodern dnyann sildii bir ey, ok byk anlat olarak, makro kozmos, mikro kozmos, yeni batan tartma alan yaratyor. Bunun nedenlerinden bir tanesi de 70'lerden 2000'e, otuz yl, liberal ekonominin, liberal kapitalist dnyann, siyasi postmoder-nizm de tam bunun iinde, zmsz kaldn ve insanlarn zm aramaya devam ettiini bize gsteriyor. Bu 169

zmler de Mauss'dan yola km bir ekilde, armaan ekonomisiyle, potlatchla ve onun eitli versiyonlaryla liberal dnyaya kar iflas eden sosyalizm, tarihi materyalizm yerine maddi ve zihinsel dnyann birlikte ileyebilecei bir neriyle ortaya kyorlar. Bu neri de bize sonunda modern dnyann dnda, bybozumuna uram dnyann dnda yeni batan byselliini kazanan dnya olarak gzkyor. zlemekten baka da yapacak bir ey yok. Lyotard'n yapt gibi, dnemine ahitlik yapmak gerekecek.

120.

ARMAAN
AL AKAY
Potlatch, tasarruf ilkesinin tam kart olarak gzkmekte ve Weber'in "protestan ahlaknn kapitalist zihniyeti'nin kurucu ilkesinin karsna baka bir ahlak modeli olarak kmaktadr. Ticaret ekonomisinde deiimin sreci elde etme mantna dayanmakta ve zenginliklerin sabit bir masaya
Ali Akay, Paris'te Sosyoloji, Felsefe ve Siyaset Bilimi okudu. Trklerde Devleti ktidarn Oluumu adl tezini 1986da savundu. M.S.. Sosyoloji Blm retim yesidir. eitli dergilerde sanat-sosyoloji ve felsefe makaleleri yaymlanmtr. Yaymlanm kitaplar: Konumlar, Balam Yaynlar, 1991, Tekil Dnce, Afa Yaynlar, 1991,1999, Pisuarn Bir Dekonstrksiyonu (Emre Zeytinolu ile), Urart, 1994, Michel Foucault ktidar ve Direnme Odaklar, Balam Yaynlar, 1995, stanbul'da Rock Hayat (Derya Frat, Mehmet Kutlu kan, Pnar Gktrk ile birlikte), Balam Yaynlar, 1995, Eletiri ve Eletiri Kuram zerine Sylemler (Yayna hazrlayan Mehmet Rifat), Dzlem Yaynlan, 1996, Kvrmlar, Balam Yaynlan, 1996, Postmodern Grnt, Balam Yaynlar, 1997, Kavramn Snrlarnda (Emre Zeytinolu ile), Balam Yaynlar, 1998. evirileri: Gilles Deleuze- Felx Guattan, Kapitalizm ve izofreni I (Gebebilim ncelemesi: Sava Maki na), 1990, Kapitalizm ve izofrenin (Kapma Aygt), Balam Yaynlan, 1993, Gilles Deleuze - Clare Parnet, Diyalrnlar Balam Yaynlan, 1990, Felix Guatti T" Yaynlar, 1990. I

yatrlmas ilkesi geerli olduu halde, potlatch ekonomisinde de elde etme mant vardr, ama bu ikincisinde zenginlik sabit olmaktan ok uzaktr. Kendi statsn korumak, harcama yapmak ve zenginlikten kaybetmek, tkenmek ve tketmek zerine dayanmaktadr. AL AKAY

9"789756 947227

II

BALAM
ISBN H7S-b=m?-5S-S

You might also like