You are on page 1of 92

Elif afak Siyah St Yeni Balayanlar in Postpartum Depresyon

SYAH ST Yazan: Elif afak Yayn haklar: Doan Egmont Yaynclk ve Yapmclk Tic. A.. Bu eserin btn haklar sakldr. Yaynevinden yazl izin alnmadan ksmen veya tamamen alnt yaplamaz, hibir ekilde kopya edilemez, oaltlamaz ve yaymlanamaz. I. bask / kasm 2007 / ISBN 978-975-991-531-5 Kapak tasarm: Bahar Giray Resimleyen: Latif Demirci Bask: efik Matbaas / Marmara Sanayi Sitesi M Blok No: 291 kitelli - STANBUL

DOAN KTAP Doan Egmont Yaynclk ve Yapmclk Tic. A.. 19 Mays Cad. Golden Piaza No. I Kat 10, 34360 ili - STANBUL Tel. (212) 246 52 07 / 542 Faks (212) 246 44 44 www.dogankitap.com.tr / editor@dogankitap.com.tr / satis@dogankitap.com.tr

inde resimler ya da konumalar olmayan bir kitabn kime ne faydas var ki? Levvis Carroll, Alice Harikalar Diyarnda

Okuma yntemi Her kitap aklda kalmak, yeryznde bir iz brakmak arzusuyla yazlr. Bu hari. Bu kitap okunur okunmaz unutulmak iin yazld. Suya yaz yazar gibi... Siyah St' yazarken benim iin esas olan hafzamda bahar temizlii yapmakt. Ben bu kitab hatrlamak iin deil, unutmak iin yazdm. nanyorum ki okurken de yle olmal. Kitab okurken her satr bir ncekinin yerini almal. Kat stne kat ina eder gibi biriktirerek okumak yerine, darack bir depoya yeni bir ey koyabilmek iin daha evvel orada olan eyalar boaltr gibi okunmal her sayfa. Yani bir nceki sayfay yok ede ede. Bu kitap ilerledike erimeli, kendini sile sile. yle ki ortasna gelmeden ba, son satra varnca da tamam kaybolmu olmal. nk bu kitap kadnln, kadnlarn hayatnn kasvetli ve karanlk ama son tahlilde geici bir dnemiyle ilgili. Birdenbire gelen ve geldii gibi hzla dalgalar halinde ekile e-kile giden bir haletiruhiye burada incelenen. Bu haliyle elinizde tuttuunuz kitap bir nevi tanklk. Ama geici bir mevsimin, doumdan sonra gelen bir ara dnemin tankl burada Sz konusu olan. O mevsimin tp dilindeki ad: postpartum(ya da postnatal). Dokuz ay hamile kaldktan, kokulardan tatlara kadar her eyi farkl alglamaya, nn sra giden bir yuvarlack ikinlikle paytak paytak yrmeye, ar hareket etmeye ve daha evvel hi bilmediin trden ryalar grmeye altktan sonra bir sabah uyanp da bedenini dzlenmi, incelmi, yeniden yorulmu bulmak mthi bir dnm noktas. Bir gnde, bir operasyonda. Bebein doumuyla, anne sevincinden uuyor elbette. Ama bu arada bedeni keskin bir altst olu yayor. Ve henz toparlanmaya frsat bulamayan bedene hzla yeni grevler ykleniyor.

Postnatal aama "artk" ile "henz" arasnda bir noktann ad. Artk hamile olmayan ama henz anne olduunu da tam anlamyla idrak edemeyen kadnn arada kalml, skml, kafa karkl. Bir eik. Araftan bir kesit belki de. Her eik gibi, bunun da cinleri var. Lousaya dadanan cinler... Annelik dnyann en yaanlas, en muhteem ltuflarndan biri; gzel ki hem de nasl. Ald tm vgleri fazlasyla hak ediyor. ylesine benzersiz, ylesine kymetli... nsann yreini hamur gibi alp dntren, kinatn ritmiyle buluturan esiz bir tecrbe. Ama anneliin sadece ve sadece pozitif yanlarndan bahse-dilmesinde yanl ve yanltc bir eyler var. Zira annelik ayn zamanda etrefil, karmak ve kimi zaman hayli ar. Bu srece hazrlksz yakalananlar da, kendini pek bir "hazr" zannedenler de derinden sarslabiliyor. stelik daha evvel anne olmu olmak da pek ie yaramyor sanki. Her hamilelik farkl bir hamilelik. Her bebek farkl bir bebek. Tpk birbirine zerre kadar benzememesi gibi uzaktan ayn sanlan kar tanelerinin. Ay k saar. Gecenin koyuluunda byk bir sabr ve kararllkla ldar. Ama ayn bir de karanlkta kalan yz var. lk bakta kendini ele vermeyen. Annelik de yle... yleymi... Uzunca bir dnem zannettim ki bir ben elime yzme bulatryorum bunlar. Sandm ki herkes, oh ne gzel, kayarcasnaa yumuack yayor hamileliklousalk-annelik safhalarn. Demek ki bende bir "eksiklik", bir fabrika hatas var diye kvrandm. Kendimden, kendi beceriksizliimden utandm. Sakladm. Saklandm. Sonra sonra, bu alanda okuyup aratrma yaptka ve en nemlisi, baka kadnlara kulak verdike, anladm ki yalnz deilim. Bir tek ben deilim. Sanldndan daha yaygn bir durum postpartum depresyon. Anladm ki doum yapmak ve hemen akabinde gelen sre binlerce, belki milyonlarca kadnn gayet iyi bildii zere glgeleri, ukurlar, evhamlar, ini klar, bunalmlar olan bir ara aama. Anneyi oaltp zenginletirirken bir yanyla da yalnzlatran. Eskiler bilirmi tm bunlar. Ninelerimiz ve onlarn nineleri bilirmi bu yalnzl. Lousay koruma altna almaktaki srarlar bu yzden. Ne odada tek bana brakrlarm yeni doum yapan kadn, ne de duasz, desteksiz. Sadece yeni doan bebee deil, anneye de bakarlarm eskiden. Lousann en byk dmannn gene kendisi, yani kendi zihni olduunu bildiklerinden, habire bir eylerle oyalarlarm kadncaz. Zihni konumaya frsat bulmasn, bulmasn da bulanmasn diye. Eski zamanlarn pirin balkl karyolalarna yatrrlar-m lousay. Bana da nazar boncuklu, rekotu torbalar asl, ngrakl bir ip balanrm boydan boya. Yannda annesi, ablas, teyzesi, dads, kaynvalidesi... en az yaa byk iki kadn olurmu muhakkak. Lousaya dadanan kt cinler odaya geldiklerinde etrafta bir tur atar, ardndan gidip ipe aslrlarm. O zaman balar-m ngrak almaya. Salrm rekotlar ortala. Bir nevi krmz alarm! Bu ekilde cinlerin dadandn anlayan yal kadnlar da annda ayaklanr, ipin bota kalan ucuna aslrlarm. Cinler ekermi bir yana, yal kadnlar ekermi beri yana. Cinlerin ektii tarafta karabasanlar, evhamlar, zanlar... Yal kadnlarn ektikleri tarafta ise gnl ferahl, saadet ve bereket... Lousa iki arada kalrm. radesiz bir kukla gibi savrulurmu bir mddet iki u arasnda. Tastamam 40 gn srermi bu mcadele. Kan ter iinde. Ama ne denli iddetli olursa olsun bu gidi geli, ipin ucuna inanla aslmak ve asla vazgememek artm. Byle byle nihayet pes edermi cinler. Brakr giderlermi ipi, baka baka avlarn peine dmek zere. te o vakit lousa karm araftan. "yiyim" dermi fsltyla. "Merak etmeyin, iyiletim artk..." te bu sebeptendir ki "krkn karmak" sadece bebekler iin deil anneler iin de esasm. Krk sembolik bir say. Kimi kadnn krkn karmas bir hafta, kiminin ay, kiminin ise neredeyse iki sene srermi. Ama er ya da ge krkn karrm kadn. Ve o vakit cinlerin deil insanlarn yakasnda kalmaya hak kazanrm. Yeniden katlrm aramza. "Ho geldin bebek" diyoruz ya, annesine de ho geldin demeli aslnda. "Ho geldin lousa!"

Bu ekilde cinlerle mcadelesini kazanan lousay kaptklar gibi hamama gtrp dvlm yumurta kabuklar, zeytinya ve nane esansyla ova ova bir gzel terletirlermi. Tepeden trnaa. Gzeneklerinden kir ya da ter deil sadece, skntlar ve korkular da akp gidermi damla damla. Hamamdan ktnda tazelenmi, arnm olurmu. Peki ya lousann yatana bal ipi eken cinler kazanrsa mcadeleyi? Ya kadn bir trl karamazsa krkn? O zaman ne olurmu? St rrm. Evvela koyularm st, katlarm topak topak. Sonra balarm siyaha almaya. Solarm beyaz. Kararm st akarm lousann memelerinden. Style beraber yrei de rrm kendiliinden. te bu ihtimalin korkunluunu bildikleri iin yle var gleriyle aslrm eskiler lousann ipine. Bir kadn daha cinler kapmasn diye... Anneannelerimiz, babaannelerimiz, ebelerimiz bu kadim bilgilere haizdiler ve birikimlerini bir kuaktan bir kuaa aktarmak istediler. Bilginin sahibi yoktur. Tapusu, efendisi yoktur. Emanettir bilgi, kendinden ncekilerden alr; oaltr, saaltr ve kendinden sonrakilere verirsin. Onlar da bunu bildikleri iin gebelik ve lousalk ve dahi annelik hakkndaki btn birikimlerini kzlarna, torunlarna, torunlarnn torunlarna devrettiler, devredebildiklerince. Lakin olmad. Sre aksad. Geleneksel Osmanl'dan modern Cumhuriyet'e gelirken yolda bir yerlerde bilgi kervanmz durdu, tkezledi, yere kapakland. Ne ok bilgi paras, kristal taneleri gibi yuvarlana yuvarlana dald gitti. Kayboldu. Sonu olarak bugn bizler, yani bizim kuamz, eskilerin birikimlerinden byk lde yoksunuz. Modern toplum kendini cinlerden arndrdn sand iin onlarla nasl ba edeceini de bilemiyor. Bugn anneliin karanlkta kalan yz hakknda yeterince konuulmuyor, yazlmyor. Onun yerine iki baat sylem tm sahneyi kaplyor. 1. Analn bir kadnn temel vazifesi olduunu ve her iten yce olduunu vurgulayan, bu uurda kadnlarn her trl fedakrl yapmalar gerektiini ve mmkn mertebe evlerinde kalmalarn salk veren geleneksel sylem. 2. "ocuk da yaparm, kariyer de" sloganyla her ii eksiksiz przsz kotaran, spermarketlerde jet hzyla alveriini tamamlayp, evde ve iyerinde herkesin ihtiyacna koan, en gzel mamalar iki saniyede mikserden geiren "sperdii" imaj ve bu imaj pompalayan renkli-kadn-dergisi-sylemi. Bu iki sylem ilk bakta ok farkl grnmekle beraber, benzer bir zellie sahip: kisi de ayn karanlk yzn grmezden geliyor. Geleneksel syleme bakarsanz, annelik zaten o kadar mutlak ve kutsal bir ey ki, h hakknda en ufak bir olumsuz laf sylemek kimin haddine. Modern syleme bakarsanz, ada kadn zaten o kadar maharetli ve mkemmel ki, anna kimse leke dremez. Bu iki dayatmac katman arasnda sandvi gibi skmken nasl konuabiliriz hakikatleri? Nasl drste anlayabilir ve anlatabiliriz anneliin elikilerini? Trkiye'deki hkim sylem asla "yaktrmyor" annelere bunalm. Deil bunalm, tereddtn katresini dahi kondurmuyor. Parlatla parlatla, cilalana cilalana doalln yitirmi bir krmz elma olmu annelik. Uzaktan methiyeler dzyoruz varlna. Isramyoruz korkudan. inden kurt kar m acaba? Kutsallatrlan ve mutlaklatrlan bir rozet kimlie dnveriyor "annelik". Yakasna takp geziyor kadnlar. "Ben bir anneyim..." demek bal bana bir kimlik tantm. Rengi eker, ekli eker bu rozetin ama alabildiine tek boyutlu ve yzeysel. Nice kadn o parltl yzeyin altnda ne ok elikili duygu ve fikir barndnn bilincinde aslnda. Biliyorlar bilmesi ne de onlar da yaadklarndan ya da hissettiklerinden tr sululuk duyuyor, susuyorlar. Hayatlarnda en mutlu olmalar gereken dnemde, anlayamadklar bir biimde mutsuz olmay ne kendilerine yedirebiliyor ne de bakalarna aklayabiliyorlar. Utanyorlar depresyonlarndan. Zaten bir mddet sonra bahar geliyor kendiliinden ve tm yaananlar unutuluyor. Unutulmal da. Geriye dnp baknca bir ey kalmamal bu etin evreden.

Ama ite byle yapa yapa, fazlasyla ciciletirilmi yahut yceltilmi, adeta siniri alnm bir annelik mefhumu kalyor ortada. Pek ok hamile kadn bu mefhumu idealletiriyor zihninde. Byle olmaya alyor. Olamaynca bocalyor. Doum sonras ciddi bir yalpalama sreci bekleyebiliyor onlar. Bir trl yazya dklmyor lousann bunalm. Yeterince incelenmiyor, irdelenmiyor, paylalamyor. Yaz yazan, analiz yapan, fikirlerini esere evirenlerin ezici ounluunun erkeklerden ya da erkeklemi kadnlardan olutuu bu lkede, lousann iini rten siyah st kolay kolay mrekkebe dnemiyor. Bu kitap byle bir mrekkeple yazld. u anda veya bir zamanlar benzer bir fasl- hazandan geenler ya da gelecekte bununla tanacaklar olanlar iin kaleme alnd. Tabii bir de bu konular uzaktan yakndan merak edenler iin... Okuyup da unutulmak zere... Sonuna vardnda ban unutmanz dileiyle... Siyah St Eer bir kadn erkeksi zelliklere sahipse, ondan kamal. Ama eer bu tr zelliklere sahip deilse, bu sefer de o kendinden kamal. Friedrich Nietzsche

nsz

Yatak odasndaki komodinin zerinde yuvarlak bir ayna var. Kenarlar gmten. Aynann ortasnda bir kadn duruyor. Bedeni patiskadan bez bebek; bir tek baklar etten ve kemikten. Bakyor kendine dinmeyen bir merakla. Ayrmyor gzlerini suretinden. Oysa bilmez mi ki "bakmak" masum bir ey deildir ya da aynalar basit birer obje? Bilmez mi ki aynalarn yzeyleri ya bir kuma parasyla rtlmeli ya da duvara doru evrilme-li? Bu kadar m kaytsz geleneklere? Yoksa bile bile mi iniyor kaideleri? Asrlk retilerle inatlamak istercesine? "Her ayna anahtarn kaybetmi bir kapdr. Alr Diyar- Esrar'a. Olur da fazla bakarsan aynaya, aralanverir kap, kaybolursun sonsuzlukta." Kadnn salar geliigzel bir ekilde toplanm, sadan soldan al gibi sa tutamlar frlam. O tutamlardaki her bir sa teli dile gelmi, isyana gelmi. Bas bas baryor: "Ne olur artk bizi yka, bizi tara, bizi topla!" Sa dipleri daha da beter haykryor, feryat figan. "Ne olur artk bizi boya. nsan iine kamaz olduk utancmzdan. stersen civciv sarsna boya. Hatta seneler evvel bir keresinde kzl yapmaya kalkmtn da korkun olmutuk hani. Ona bile razyz. Yeter ki boya bizi, unutma!" Ama bunlar duymuyor kadn. Sar olmu beyninin drdrndan gayr tm seslere. Gzleri incecik bir tabakayla perdelenmi. Sanyor ki isten, kmrden, ekirge srsnden bir koyu bulut yam kaplam her yeri. Honutsuz, huzursuz, ruhsuz bir pelerine sarlm tm dnya. Solmu tekmil canl tonlar. Renklerden kl rengi baa padiah olmu. Ve ilk icraat, tahtna rakip olabilecek tm canl renkleri kodese tkmak olmu. Sanyor ki kadn, hznn filtresinden geemeyen her ey ona yabanc. "Mutluluk"a "mnafk" muamelesi yapyor da farknda deil. Nereye baksa zlecek bir ey gryor annda. Gzellikleri seemiyor etrafnda. Gzlerinin kenarlar uykusuzluktan ve alamaktan torbalanm, kzla alan halkalarla evrelenmi. Daha da rktc olan ileri. Feri snm, voltaj dm gzbebeklerinin. Kadnn zerinde eflatuna alan, parlak kumatan uzunca bir gecelik var, gs ksmnda ekilsiz desenler. Geceliin incecik asklarndan biri kopmu, tutsun diye alelacele bir dm atlm oraya. Ama dm atlan ask dierinden ksa kald iin, geceliin yakas yoku olmu, sadan sola doru kayyor. Bu ayrnt kadna da belli belirsiz bir eim katm sanki, her an bir tarafa yatp decekmi gibi duruyor. Geceliin zerindeki desenler lgn bir desinatrn

elinden km gibi grnse de dikkatlice baknca bunlarn st ve bebek kusmuu lekeleri olduu anlalyor. Doum yapal yedi hafta olmu. Mkemmel bir anne olmak istiyor kadn, ylesine kusursuz ki hayali bile imknsz. Hayali bile mmkn olmayan mkemmel anne mkemmel st veriyor mkemmel bez deitiriyor mkemmel karyor bebein gazn mkemmel koyuyor damla limonu su dolu kaa mkemmel hkrk geiriyor mkemmel kalkyor geceleri bebek ne zaman alasa mkemmel uyanyor sabahlar mkemmel temizliyor kusmuklar mkemmel glmsyor kocasna mkemmel duruyor hayatn ortasnda mkemmel gidiyor rotasnda. Oysa hakikat bambaka. Gerek hayatta, o drt drtlk stn yarata erimeye abalarken hata stne hata yapyor kadn. Ne st tam geliyor, istenilen kvamda veya miktarda/ ne bebein gazn kartmasn biliyor, srta usul usul vura vura ustalkla/ ne sabahlar zamannda uyanabiliyor, srnmeden zorlanmadan/ ne geceleri uyku tutuyor gzlerini, afaa kadar/ ne yapabiliyor yapmas gerekenleri /ne de yardma ihtiyac olduunu kabul veya idrak ediyor... "Baarl" olmaya o kadar koullanm ki, ne zaman bir ey aksasa, annda "baarsz" addediyor kendini. Mkemmellik karnesinde bir krk not alm gibi kzaryor, utanyor. Her hatadan sonra yksek sesle zr diliyor kim bilir kimden. Belki de grnmeyen birilerinden. Neredeyse otomatik. Sabahtan akama kadar mahcup ve ezik. Bilmiyor ki zr dilemek de bir bamllk olabilir; yerli yersiz durmadan etrafndakilere "kusura bakmayn" dedike, baklacak kusurlar artar insann. Kytrk sebepler yznden tarttklar iin kocasndan, gece bebek uyumad ses oldu diye yandaki komudan, telefonlarna kamad iin arkadalarndan, bakkala teberi almaya yollad iin kapcdan ve st yetmedii iin memeleri adna bebekten zr diliyor. Elinde ya bir bardak ya bir kse, devaml bir eyler imekte ya da yemekte. Ama ka tane lousa ekeri tketirse tketsin, ne kadar srgan otu ierse isin, dolduramyor memelerini. Vicdan azab kemiriyor iini. St yetmedii iin zlyor, zld iin yetmiyor st. Girmi bir ksrdngye, tekerlekte dnen fare, kuyruunu yutan ylan misali durmadan baa dnyor. Elinde duygusal bir byte, yatrm ruh halini bir tablann zerine, pr dikkat inceliyor. Saptad her kusuru cmbzla, neterle didik didik ediyor. Bunu yaparken yreini de lime lime ettiini anlayamadan. ngilizce, Franszca, spanyolca... lk bakta "depresyon" kelimesi her dilde ortaktr. Ne var ki, baka dillerden farkl olarak Trkede depresyon bir "fiil"den ziyade, bir "mekn" gibi alglanr. Bu sebeptendir ki, "bunalm-da" ya da "bunalmdaym" denir. Sanki "bunalm" bir meknm gibi. ine girilen bir karanlk oda...inde kaybolunan bir koca kta... "Burada" deil, bir "te-meknda"dr bunalmda olan kii. Burada olduunu sanrsn ama aslnda o grnmez duvarlarla ayrlr etrafndakilerden. Sadece "mekn'la deil, "zaman'la da ilikisi bakadr bunalmda olann. Krlmtr varlnn alar saati. Arzalanmtr. Bunalmda olan her insan gibi, aynadaki kadn da arm zamann ritmini. Habire gemii dnyor. Kuruyor zihninde. Olan biten her eyi yeniden canlandryor. Habire. Hatrlamakla deise hatralar... Bile bile deimeyeceklerini, tek tek ekip karyor hafzasnn raflarndan her birini. Sil batan yayor oktan yaanm bitmi eyleri. Gemi, ineye ineye tad oktan aclam bir sakz olmu damanda. ektike uzuyor. Kh bir gn evveline kh on sene ncesine eriiyor. Tekrar tekrar ayn eyleri hatrlamaktan sklmam kadn. Sklm kendisi olmaktan. "Ah fi tarihinde u mesele niye yle oldu da yle olmad, filanca byle yapmt da falanca yle demiti... Keke, keke, keke..." "Keke" demekten baka bir ey yapamyor. ylesine taklm kalm ki eskilere, ilgisi temas kalmam ne imdi ile ne gelecekle. Zaman kuyruundan tutaym derken, An' kaybetmi hepten. Bozuk plak gibi taklm kalm bir entikte, yapm ayn nakaratn ayn dizesine, dne dne. Oradan teye geemiyor.

Birden aynann nndeki tahta sapl fra taraa uzanyor. Tarak souk. Tarak ar. Frann tellerini sol avucuna bastryor var gcyle. Szlyor biraz, ok deil. Daha ok bastryor bu sefer, kendi snrlarn grmek istercesine. Fray ektiinde avucunda onlarca minik minik delik kalyor. Bu deliklere baktka ayakl bir szgece benzetiyor kendini kadn. Mutluluk da su gibi ite, bedeninin szgecinde duramayp dar akyor. Eskiden olsa derdi ki: "Tebeirle izilmi bir seksek oyunu kadar uucu bir izgisi var hayatn. Farknda olmadan basyorsun izgiye. Kzyorlar annda. "Yandn!" diye atlyorsun oyun dna." Eskiden olsa derdi ki: "izginin br yan intihardr. yleyse yaamak, intiharn kenarnda kysnda, belki de tam eiinde zplayp durup, zaman zaman ayaklarn bolua sarktmak pahasna oynamak, oynamak, hi yanmayacakm gibi oynamaktr." Eskiden olsa byle derdi. Ama anne olduundan beri bu tr bedbin laflar etmiyor, edemiyor kadn. Dili varmyor. ntiharn fikrini de zikrini de yasaklam hem kendine hem cmle leme. Meer bir can douranlar kolay kolay bakasna kyamazm. Sz konusu kendi canlar olsa bile... Tekrar kavryor fra tara. Nihayet salarn taramaya niyetlenmi gibi. Ama bir trl bulamyor gerekli takati. Parmaklarnn arasndaki tarak deil de, glle sanki. te o zaman alamaya balyor. Hi bu kadar korktuu olmamt kendinden/ beyninden/yreinden ve yapabileceklerinden... Hi bu kadar uzaklat olmamt alt lman ruh iklimlerinden... Aylardan ekimdi. Kasmd, ocakt, martt, nisand. Zamanlardan sonsuz an, dipsiz zamand. Aynadaki o kadn kim miydi? "Yazmakta olduum bir romann ana karakterlerinden biriydi..." diyebilmek ve bylece geitirebilmek isterdim bu sevimsiz soruyu. Ama doru deil. Deil nk o bendim. Hem bendim, hem ben deildim. Hayat boyunca depresyon nedir bilmeyen, yaamay yazmakla, yazmay harflere sevdalanmak, hikyeler kurgulamakla e tutan ben, gn geldi ll oldum. mmi oldum. Ne okumam kald ne yazmam. Harfler ki gzm, kulam, yoldamd; alfabeyi unuttum. "A"lar, "B"ler, "C'ler... her biri bir kzl uurtma oldu, tellere direklere atlara aalara takld kuyruklar. Kurtaramadm hibirini. Elimde kald ipleri. Muzicevi varlklarmd kelimeler; tek tek dalp gittiler. Dnemez, dleyemez, yazamaz oldum. Giderek etrafmdakilerin de dikkatini ekmeye balad bu hallerim. Kimisi dedi ki: "O kadar ok yazdn izdin ki gen yata, varolusal srmenaj bu geirdiin. Sen misin yazarlk sevdasna kendini kaptrp pupa yelken giden bunca sene, ak denizlerde altst oldun. Oh olsun!" Kimisi dedi ki: "Belli ki kendi dndaki lemden, bilhassa memleketin ahvalinden etkilendin. zc hadiseler yaand Trkiye'de. Etkilendin sen de. Gemi olsun!" Anneannem dedi ki: "Nazar bu nazar, elemterefi, kem gzlere i, kemlikler yok olsun!" stihareye yatnca Kuran dedi ki: "Allah kimseye tayabileceinden ar yk vermez. And olsun!" Doktorum dedi ki: "Brak bu hurafeleri. ok sk rastladmz bir durum bu. Postnatal depresyon diyoruz biz buna tp dilinde... Bir kutu ila vereceim sana. Gnde iki adet Cipralex ile balayalm. e yaramazsa artracaz dozunu adm adm." Cipralex, Xanax, Prozac... Bunlar alrsan, st veremezsin. St vermekte srar ediyorsan, bunlar alamazsn. ki kere iki drt. Bu da, bu kadar net. Bu durumda ben de baladm ilalan sakslara gmmeye. Cipralexleri kpeieine verdim. Sabah akam a karnna bir adet. Gn ar Xanaxladm petunyay. Haftada birka kez de Prozac attm afrikamenekesinin toprana. Bir aya kalmadan kpeieinin rengi metalik maviye dnd, petunyann yapraklar uyutu. Afrikamenekesinin huylar deiti. Bir keyifli iek oldu kt. Ne desen glyor. Sabah akam kahkahalar ata ata. Bende bir deiiklik olmad. Ayn bunalm. Ayn depresyon.

Ad nedir yaadm rahatszln, bugn bile tam olarak bilmiyorum ve belki de hibir zaman bilemeyeceim. Tehisi de tedavisi de hl bir yanyla muamma. Tek bildiim, an geldi, takld motor, tkand sistem. nce su almaya, sonra batmaya balad varlmn gemisi. Ve ben sadece ve ylece gvertede durup bekledim. imden baladm saymaya. Bir, iki, ...yz, yz on, yz yirmi... Bin, bin bir, bin iki... Sandm ki, yeterince beklersem bu halde, ben de gemimle beraber batarm. Denizler altnda yirmi bin fersah, bir postnatal depresyon boyu kula atarm. Be hafta, iki ay, on alt hafta, drt ay... Nice sonra gzlerimi atmda byk bir srpriz bekliyordu beni. Gnlk gnelik sakin bir limanda buldum kendimi. Oynak, kmen dalgalar; rhtmda gler yzl insanlar; semada topak topak aka bulutlar... Annelik, yazarlk, sevgi ve dostluklar yan yana el ele, ne gzel, ne bereket. ok kr. Olabiliyormu meer. Mmknm. Tufandan sonra gelen aydnlk gzlerimi kamatrd. Hayatn ayn anda nasl hem bu kadar acmasz ve rktc, hem bylesine barl ve ba dndrc olabileceine tanklk etmek dt benim payma. "ittim ve itaat ettim..." Bu kitap belki "niye" deil ama "nasl" o hale geldiimin hikyesidir. Bir de kuyulardan, tnellerden k yollarnn... "nk ne kadar girift olursa olsun her dehlizin bir k var... ummadn kadar yaknda bir yerde seni bekleyen... Oraya doru yrmek tek yapman gereken..." Bir Bir roman yazmak, Zaman zaman iinde tek bir an' seip kopartarak, Giri-gelime-sonuca balanncaya kadar ince ince ilemek demektir; An'dan Zaman dourma sanatdr roman, Hakikati bozmaktr bir anlamda, Samimi sahtekrlk... nk iin asl, Herkesin gayet iyi bildii zere, Ba sonu olmaz hikyelerin... Bu kitap bir roman deil. Ama olsayd, seneler evvel Ada vapurunda balard muhtemelen... Alametler Sene 2003. Bir le vaktiydi... Bir le vaktiydi. Ada vapurunda. Etrafta gen klar, oluk ocuk aileler, mnzevi tipler, merakl turistler, bavullarnda tadklar mallar satmaya abalarken sesleri kslm ama gene de barmaktan geri durmayan satclar... her telden her demden insan nasl olduysa bulumu dnya zerinde bu mini minnack ceviz kabuunun iinde, sallana sallana gidiyoruz. Skmm bir keye. Samdaki imanca kadnn spermarket torbalar, solumdaki kerliferli adamn deri antalar arasnda oturuyorum, kucamda kitaplarla. Bir edebiyat programnn ekimini Heybeliada'da yapmz. Oradan dnyorum ehr-i ehire. Tek bama. Vapur denize aldktan be alt dakika sonra not defterimi ekimi yaptmz yerde unuttuumu fark ediyorum. Canm sklyor birden. Bktm dalgnlmdan. Srekli bir eylerimi bir yerlerde unuta unuta dolayorum. Saysz defter, emsiye, cep telefonu, rimel, ruj, sa tokas, hrka, earp, sandvi, kepekli biskvi, hediye paketi... hatta bir keresinde, yuvarlak akvaryum iinde iki adet su kaplumbaas unut-muluum var orda burda, bir zaman bir yerlerde. Uzak Asya'da, mesela Burma'nn balta girmemi ormanlarnda yaasaydm, rnek vatanda saylabilirdim belki de. Attklar her admda, "Nat" diye anlan orman ve elale ve gl ve vadi perilerine/cinlerine bir eyler adamay det haline getiren yerli kabileleri gibi ben de her aa altnda, her ke banda bir eyam braka braka dolaabilirdim. Bu ekilde sunulan her eyann altnda bir pazarlk yatar. "Hediyemi kabul et ey Nat. Karlnda sen de kocamn bana

yeniden k olmasn sala..." ya da "Bak bu sa tokasn yeni almtm, sana sunuyorum yabani mantar cini. Karlnda gzelletirgenletir beni..." Bunun gibi ben de satm her eya iin pazarla oturmalym belki de. "Orda burda unuttuum hediyelerimi kabul edin ey orman cinleri, bataklk perileri! Karlnda ne olur daha az unutkan yapn beni..." Vapur sallanyor aniden. Uykusundan silkinen somurtkan bir dev gibi gerinerek. Tm yolcular geici bir panik yayoruz. Dudaklar kpr kpr. Ak denizden geen Rus bandral bir tankerin brakt koca dalgalar diner dinmez, brakyoruz dua etmeyi. Hzla gmlyoruz eski rehavetimize. Benimse derdim baka. Defterimi kaybettiimi anladm andan itibaren gl bir yazma, not alma istei beliriyor iimde. Hayat kendime zorlatrmay huy edinmiim herhalde. Elimin altnda kt olsa u anda, yazmayacam belki de. Ama yok ya, kymete biniyor yazmak. Harl harl kt aramaya balyorum antamda. Tm gzleri boaltyorum ama arkas bo bir fatura paras dahi yok yanmda. Telam niye bilmiyorum. Bir ey var aklmda, onu kda dkmek istiyorum. Bir fikir var zihnimde... Ama ne? O fikrin ne olduunu oturup yazana kadar bilemeyeceim. Hani insan evvela dnr tanr, sonra oturur yazar. Bense tam tersine. Yazmadan bilemem bir konuda ne dndm. Zihnimden geenleri anlayabilmek iin onlar kt zerinde grmem art evvela. imdi de bir fikir var aklmda ama ne olduunu anlayabilmek iin yazmaya ihtiyacm var. Yazabilmek iin de bir adet kda. Sama soluma bakyorum. iman kadndan hayr yok galiba. Yannda not defteri tayacak birine benzemiyor pek. Byle dikkatlice baknca kadnn aslnda ne kadar gen olduunu fark ediyorum. En fazla yirmi be olmal. Oysa kilolar yznden on-on be ya fazla gsteriyor ilk bakta. zerinde en son 1930'larm siyah-beyaz filmlerinde grdm trden karpuz kollu, mavimsi kabark etekli bir elbise var. Salarn omuz hizasnda kestirmi, kulaklarna altndan drt yaprakl yonca kpeler takm, ucu ak ayakkablarndan grnen ayak trnaklarn i krmzya boyam. Elbisesinin dmeleri patlayacak gibi gerilmi. Memelerinin bykln bir nimet gibi kabullenmi, bir ltuf gibi sergilemekte. Garip, korkusuz, rtkan bir kadnslk yayyor buram buram. Garip, korkusuz, rtkan bir kadnslk yayan her kadnn yannda olduu gibi onun yannda da ireti duruyor, elimi ayam nereye koyacam bilemiyorum. Kendimi noksan hissediyorum. Kadnn beri yannda sekiz-dokuz yalarnda bir olan ocuu var. Onun yannda da alt-yedi yalarnda, abisinin tpatp kopyas bir baka olan ocuu. Her iki ocuun zerinde ayn krmz-lacivert izgili tirt. Ve her ikisinin elinde de ayn saldrgan oyuncak. Kasl, yeil, tam tehizath komandolar. Bir ellerinde pimi ekilmeye hazr bomba, bir ellerinde plastik Kalanikoflar. Olanlarn aznda birer sakz, iirip iirip patlatyorlar. Her sakz patlaynda sanyorum ki birilerine ate ediyor plastik komandolar. Bir dman daha temizleniyor vapurdan. Oyuncaklar etrafa ate ededursun, tamamen ilerine kapanm ocuklar. Balarn kaldrp da annelerine bakmyorlar bile. zellikle dikkat ediyorlar onunla gz gze gelmemeye. Byle gzalc bir anneye sahip olmak onlarn yalarndaki olan ocuklar iin kolay olmasa gerek. Anlyorum ki bir adet kt bulmak sz konusu olunca ne bu ocuklardan ne annelerinden hayr var bana. Alveri torbalarnda her trl vr zvr var da, sanmam ki defter kt olsun. Solumdaki adama dnyorum o zaman. ereveli gzlkl, ciddi grnml, en fazla krklarnda ama salarnn tepesi imdiden kellemi bir adamcaz bu. Adamn vcut dili, kyafeti, baklar... alnnda koca harflerle BEN PAZARLAMACIYIM yazyor. Kucanda bir Bond anta tutuyor. Onun kd da kalemi de vardr eminim.

Nitekim az sonra ricada bulunduumda adam antasn ap bir adet kt uzatyor bana. ki deil, deil, sadece bir adet. Kt antetli. zerinde yle yazyor: KUYRUKLUYILDIZ PAZARLAMA SAN. TC. LTD. RKET Altnda stanbul'da bir adres, faks ve telefonlar. Teekkr edip, ne yazacama konsantre olmaya alyorum. Sa elim rehberim. Ben sadece ktibim. Sa elimin ne yazacan seyretmeye balyorum. ok deil birka dakika sonra kendiliinden hareketleniyor parmaklarm. Dklyor harfler. Antetin tam altna unlar yazyor kalemim: EVDE KALMI KIZ MANFESTOSU Hayretle bakyorum kda. Demek buymu aklmdaki. Bu arada samdaki iman kadn da ayn hayreti paylayor olmal ki kalarn kaldrarak gz ucuyla szyor beni. Omuz zerinden gazete okuyan ok olur vapurlarda ama bu kadn dpedz kafasn kucama uzatarak yazdklarm okumaya kalkyor. nce kapatmaya alyorum kd. Sa elimin ifa ettiini sol elimle saklamay deniyorum. Ama ok gemeden o darack yerde mahremiyet aramann anlamszln kabullenmek zorunda kalyorum. Brakyorum baksn. Baln kenarna sarmaklar, iekler yapyorum, defter ssleyen ortaokul talebesi kzlar gibi. EVDE KALMI KIZ MANFESTOSU *** 1. Yalnzlk Allah'a mahsustur diyerek her insan evlilie mecbur brakmak, insanolunun gelitirdii en byk aldatma calardan biridir. Nuh'un Gemisi'ne iftler halinde bindik diye, tm yolculuu iftler halinde yapmak zorunda deiliz. Ben bunlar yazyorum, iman kadn merakla okuyor. Bir ara iyice yaslanyor sol omzuma, salar suratma deiyor. ampuan kokusu ekiyorum iime. Galiba yazm okumakta zorlanyor. Daha okunakl yazmaya gayret ediyorum takip eden maddeleri. Nasl oluyor da tm geleneksel toplumlarda, evlenmeyip de kendini ibadetine ya da mesleine adayan insanlar herkesten sayg grd halde, gnmz toplumunda "evde kalmak" amas bir durum saylmakta? Ve nasl oluyor da evlilik bir kadn ile bir erkek gerektirdii halde, "evde kalmak" tabiri sadece kadnlar iin kullanlyor? iman kadn arkasna yaslanp kkrdamayla i geirme aras bir ses karyor. Ayakkablarn karp tombul bileklerini ovuturuyor bir yandan. Sonra da ban evirip mrl mrl bir eyler sylyor oullarna. Ne grd de yazdklarmda byle uzaklara bakma ya da oullarn ikaz etme gerei duydu acaba? Sorsam? Soramam. 4. Bir kadn eer hi evlenmemise ve srekli i/ak/ehir deitirmise, bir yerde sabit kalmamsa onun iin de "evde kalm" m demeli? Yoksa "otelde kalm", "seyahatte kalm", "gurbette kalm" gibi yeni tanmlamalara ihtiya m var? antasndan bir paket kuruyemi karp her iki oluna srarla ikram ettikten sonra, yeniden nmdeki kda sokuluyor yan komum. Belli ki ilgisini kaybetmemi. Belki de elenceli buldu yazdklarm. ekirdek itleyerek okumak istemesi bu yzden. Tuzlu fstk, baharatl sar leblebi, kabak ekirdei tozlar eliinde ben yazyorum, o okuyor. "Evde/otelde/seyahatte/gurbette kalan" kadnlara itibarlar iade edilmeli. Onlar, tpk premodern zamann mnzevileri gibi pirpak saylmal, sayg grmeli. "Yuvay dii ku kurar" laf yanlsamadr. nk her dii ku her mevsim yeni bir yuva yapa yapa yaayp gider. Kurduu kadar terk etmesini de bilerek. mr boyu ayn yuvada kalan ku yoktur. G ve gebelik, deiim ve deikenlik bu hayatn elifba-sdr. yleyse biz kadnlar ne bir yastkta kocamak zorundayz ne gkten decek elmalar beklemek. lla da evlilik/yuva metaforuyla konumak gerekiyorsa, diyebilirim ki "edebiyat benim kocam, kitaplarm da ocuklarm. Bu durumda evlenip ocuk yapmaya kalkmam ancak edebiyat boayarak ya da onun stne kuma getirerek olur."

9. Edebiyat boamak sz konusu olamayacana ve hibir koca aday bir bakasnn stne "kuma" gelmeyi kabullenmeyeceine gre demek ki ebediyyen evde kalm kzm. 10. bu kt paras da benim manifestom. Bunlar yazdktan sonra arkama yaslanp iman kadnn okumasn bitirmesini bekliyorum. Okuma yazmay yeni skm gibi heceleyerek geriden takip ediyor nedense. Gverteyi yalayan rzgr kadnn terle kark parfm kokusunu tayor bu sefer de burnuma. Azna bir avu leblebi atp, yksek sesle "hh" diyor birka saniye sonra. yle bir "hm" ki bu, alyor beni bir merak. Ne demek istedi imdi? Hak m verdi acaba bana? Yoksa "sen bunlar yaz canm ama dnyann dzeni baka trl" demeye mi getirdi? Giderek ikinci ihtimal ar basyor. Birden hoyrat bir fikir beliriyor zihnimde. Mademki "hh" dedi bana, ben de onu teleme ihtiyac hissediyorum. Die di, gze gz. lk refleksim. Bu kadn benim "tekim". Kendini oullarna ve yuvasna ve plastik komandolara adam, bu uurda imanlam, vaktinden evvel yalanm, gen kzl-yla vedalamadan anne olmu, iinde ukte kalan arzular, hrslar yznden muhtemelen sirkelemi, imdi de en byk korkusu kocasn elinden kaptrmak ya da fasulyenin altn yakmak olan, konservelenmi hayaller ve evcimen krizler dnda bir ey retmez olmu "teki kadn" bu. Benim antitezim. Peyami Safa olsayd urackta, otursayd aramzda, ayak ayak stne atar ve derdi ki: "O kadn rahmiyle retiyor, sen ise beyninle. Dorusu onun yoludur, yanl olan sensin..." O kadar eminim ki iman kadnla aramda hibir ortak nokta olmadndan, souk bir edayla tepeden bakyorum ona. Geri onun umurunda bile deil. oktan ayaklanm bile. "Torbalar topla, olanlar hazrla, Kalanikoflar kutularna yerletir, imi ayaklarn ayakkablarna sok..." Bir dakikada toparlanyor. Kalabal ite kaka uzaklayor benden. Baka bir tela iinde u anda. Ve ancak o zaman, kadn ayaa kalktnda fark ediyorum daha evvel fark etmem gereken bir ayrnty. iman kadn, iman deilmi aslnda. Yani hem imanm, hem deil. Kadncaz hamileymi. nc ocuuna gebe. O kadar byk ki karn, belki de ikiz bekliyordur. Neden bilmem, allak bullak ediyor beni bu ayrnt. Ama dnmeye vakit yok. Vapur oktan Bostanc'ya yanam. Ani bir komut almasma ayaklanveriyor herkes. Kapya yoruz hurra. O hengmede yanmdaki adamla gz gze geliyorum. "Kt iin teekkrler..." "Rica ederim" diyor. "e yaradysa ne mutlu." "Yarad, sa olun. Yalnz merak ettim. Bu Kuyrukluyldz Pazarlama nedir?" "Ah o mu? Anne ve bebek rnleri satyoruz" diyor. "Elektrikli st pompas, biberon stcs filan, genelde bu tr eyler..." Srtyor adam. Ya da bana yle geliyor. Yukarda, masmavi semada, tekmil melekler, cinler periler benimle dalga geiyor gibime geliyor. Ne diyeceimi bilemeden kalakalyorum. "ok alametler belirdi... Grmesini bilene..." # * #

O leden sonra "t" etti iimde bir ey. mrmn seyrseferinde dipten gelen bir dalga yzeye kt. Henz zemediim bir esrar geldi yreime oturdu. Durup dururken Ada vapurunda bir "Evde Kalm Kz Manifestosu" yazyorum. Neden byle bir ey kaleme alma gerei duyduumu bilmiyorum. Bu arada yanmdaki ev hanm-anne-e prototipi kadn aklmca teliyor, kendimden hakir gryorum. Zannediyorum ki ben "yazar hanm" pek bir mstesna, pek bir lgn, pek bir kabiliyetliyim ve hep yle kalacam. Zannediyorum ki, "teki kadn" cahil, basit, ortalama. Bense aydnlanmm, farklym. Bu arada farknda deilim ki bekrlk manifestomu yazdm kt anne-bebek rnleri pazarlayan bir firmann ante-tini tayormu. Kibrimle dalga geiyor kinat. nceden inceye. Grmesini bilene. "Tesadfler ki tesadfi deildir..."

Az sonra, vapur Bostanc skelesi'ne demir atnca, manifestomu katlayp cebime koyuyorum. Ve dnmeden edemiyorum: Bu hadisede bir alamet mi var acaba benim henz gremediim? * * * Olmal. Bir yerlerde bir deil birden fazla alamet olmal ki, bu manifestoyu kaleme aldktan dokuz ay sonra evlendim. Nuh'un Gemisi'nden tek bama ineceimi sanrken, ift olmann gzelliine vardm, aydm. Olmal. Bir yerlerde bir deil birden fazla alamet olmal ki, bu manifestoyu kaleme aldktan iki sene sonra ocuk dourdum. Olmal. Bir yerlerde bir deil birden fazla alamet olmal ki, Ada vapurundaki iman anneyi ve btn Ada vapurlarmda-ki btn iman anneleri telediim, itelediim, alttan alta kmsediini iin takip eden gnler haftalar aylar boyunca sk sk utan duydum. Ve... Olmal. Bir yerlerde bir deil birden fazla alamet olmal ki, doumdan birka hafta sonra stmn yetmedii anlalnca tavsiye zerine bulunan bir telefon numarasn aramak suretiyle elektrikli st pompas kiraladk. Makine eve getirildiinde, bir de baktm ki tandk bir pazarlama irketinin damgasn tayor zerinde: KUYRUKLUYILDIZ PAZARLAMA Kim bilir belki de Ada vapurundaki kel kafal pazarlamac adam getirip brakmtr st pompasn evimize... Kim bilir kabark mavi elbiseli iman kadn da oullar, plastik komandolar, baharatl leblebileri ve yeni dourduu ikiz bebekleriyle beraber bir alnn arkasna saklanarak ks ks glmtr halime... kaderin cilvesine... Vapur hadisesinden bir sene sonrayd, elektrikli st pompasna ihtiya duymadan evvel. Bir ev ziyareti yaptm. Oraya uzanmas art bu hikyenin. Balangta ay vard... Mevsimlerden k. Bir akamstyd... Sevgili Adalet Aaolu'nun stanbul'daki huzur, dzen ve senelerin birikimi kokan evinde karlkl oturuyoruz, iki bamza. Hep yz yze oturmak, sohbet etmek istemitik hani. Ksmet bu gne imi. "aya bekliyorum" demiti Adalet Hanm birka gn evvel telefonda konutuumuzda. Glerek eklemiti ardndan: "ay bahane tabii. Maksat sohbet. Gelin, sohbet ederiz." Randevu akam kolaycack buluyorum evi. Vaktinden evvel gitmeyeyim diye binann etrafnda daireler iziyorum. Poyraz esiyor usuldan. leride, kede, alvarl, gencecik iki ingene kadn bada kurmu, sigara tellendiriyor. Bu ehrin sokaklarnda ekinmeden sigara iebilen, etraflarna dumandan bir dokunulmazlk kalkan kurabilen tm kadnlara olduu gibi onlara da hayranlkla glmsyorum, elde deil. Nihayet vakit geliyor. Bir elimde adres kd, bir elimde sa-n-beyaz nergis buketi dairenin zilini alarken aklmn ucundan dahi gemiyor bu masum ziyaretin bende nasl derin izler brakaca ve nice zaman sonra bir kitaba ilham olaca. Kapy Adalet Hanm ayor. Buyur edildiim salon, skneti, korunakll ve dzenli-liiyle grr grmez arpyor beni. Tek tek her bir eyann yerinin dnld ve seneler boyu deitirilmeden korunduu izlenimine kaplyorum anszn. Belki doru, belki yanl. Her bir karesi geometrik adan uyumlu bir tabloya nasl olduysa dvermi yabanc bir unsur gibi hissediyorum kendimi. Ressamn eli kaynca yanllkla ekleyiverdii bir fra darbesiyim. Elimi ayam, varlm nereye koyacam bilemiyorum. O huzursuzlukla en yakn kanepeye iliiveriyo-rum. Ama ba keye oturmu gibi oluyorum bu halde. ime sinmiyor. Kalkp kardaki koltuu deniyorum. Be-alt saniye sonra orada da rahat edemeyeceimi anlyor, bir yandaki koltua kayyorum. Bu esnada karmda sakin ve sabit duran Adalet Hanmn gzlerinde grdm kaygl bak bir daha yer deitirmeme mani oluyor. Oturuyorum oturduum yerde. "Ne kadar sessiz buras" diyorum. "Neyse ki yle. En ufak sesten dahi rahatsz oluyorum. Yazarken tamamen sessizlik olmas, etrafta kimsenin bulunmamas ok nemli benim iin" diyor

Adalet Hanm. Sonra durup merakla szyor beni. "Ama siz yle deilsiniz anladm kadaryla. Yollarda yazyorsunuz. Bana tuhaf geliyor..." Diyemiyorum ki ben de tam tersine sessizlikten rahatsz oluyorum. Ne zaman sessizlie gmlse ortalk, kveriyor iimdeki atlak sesler birer birer. Susmak nedir bilmeyen bir koro tayorum iimde. "imden Sesler Korosu" diyorum onlara. Tuhaf bir koro bu. Uyumsuz birbirleriyle. Zaten ou deto-ne. Sessizlii komut gibi alglayp, balyorlar hep bir azdan car car konumaya. Konumak ne kelime, bas bas barmaya. Kendi eitliliimden, blnmlmden rkyorum o zaman. Bu yzden sessizlik iyi gelmiyor bana. Yazamyorum etrafta grlt patrt olmazsa. Bu sebepten ite roman yazarken radyoyu, teybi ardna kadar amam. Belki de gene bu sebepten pek yle kzamyorum arabalarnn camlarn indirip, cs-tak cs-tak mzik yayn yapan grgsz heriflere. Magandalar da sessizlikten, kendileriyle ba baa kalmaktan lesiye korkuyorlar gibi geliyor bana. Ben de tpk onlar gibi roman yazarken ayorum camlarm. Geri benim niyetim ierideki sesleri darya tarmak deil. Ben istiyorum ki darnn sesleri ieri dolsun. Mart lklar, araba kornalar, yukardaki komunun eiyle tartmalar, sokaklarda oynayan ocuklarn patrts, kardaki kahvehanede dnen okey talar, seyyar satclarn rtkanl... bir de hepsinin stne cila niyetine kendi dinlediim mzikler... radyo, pikap, CD alar, internetten indirilen albmler... ancak bu hengmenin arasnda susuyor kendi iimdeki cmb. Ancak o zaman huzur iinde yazabiliyorum. Diyemiyorum ki ben aslnda seneler seneler boyu ayn evde yaamak, bir yere kk salmak nasl bir duygudur hi bilemiyorum. ocukluumdan beri almm durmadan yer deitirmeye, ktalar-lkeler-ehirler arasnda gidip gelmeye, sreklilik duygusundan yoksunum. Ne zel eyalarm, ne sevdiim kitaplar yanmda tayabiliyorum. Bir ehirde satn aldm bir objeyi bir baka ehirde brakmak durumunda kalyorum. Arkadalarmn depolarnda duruyor eyalarmn bir ksm. Bir trl bir dzen kurup da hepsini bir araya getiremiyorum. Her admda kendimden bir eyler yitire yitire yayorum. Nereye gidersem gideyim beraberimde gtrebildiim tek bir bavulum var: Edebiyat. "ayn yanma bireyler alrsnz deil mi?" diye soruyor Adalet Hanm. "Alrm, sa olun." Biraz sonra porselen fincanlar ve iki tabakla kageliyor. Tabamda simetrik dizilmi kurabiyeler. Sa tarafta tatllar, sol tarafta tuzlular. Eit sayda. Hayatta byle orantl bir kurabiye taba hazrlayamayacam dnyorum bir an. Nedense nce komik, sonra hznl geliyor bu fikir. Belki de bylesine dzenli bir yaz ve yaam meknna baktka, hep bildiim ama idrakim ertelediim bir olgu dikiliveriyor karma: Savrukluum. Adalet Hanm ne kadar yerleikse, ben de o kadar gebeyim. O ne kadar disiplinli ise ben de o kadar savruk. Ve her gebe gibi benim de nesnelerle ilikim krk dkk. Etraftaki eyalara dikkatle bakmam biraz da bu yzden. Elimde grnmez bir zamk, ne kadar urasam da kendimi nesnelere, sreklilie, bir adrese, tekbir aidiyete yaptrmaya, bir trl olmuyor, zamk tutmuyor, kendi kendimden kaveriyorum ite. Bu ziyaretten uzun sre benimle kalacak tatlar ve detaylar var. Raflardaki zarif cisimler, dardan belli belirsiz szan ehrin glgeleri, bir de aramzda mekik dokuyan kelimeler... Yazdmz kitaplar kadar, belki de henz yazamadmz hikyelerden dn alnm ifadeler... Sevdiim ve sayg duyduum bir yazarn yannda ben, yar ireti yar havai ilimiim koltuun kenarna. Yanl bir ey sylerim de uuverir Adalet Hanm diye ekinerek tane tane konuuyorum. Adalet Hanm ise yaslanm arkasna; yaslanm yllarn tecrbesine, emeine, disiplinine, ylesine dingin ve btnlkl... Ara sra kalarn kaldrarak merakla szyor beni. Acelemiz yok. Ne bir yerlere yetimek, ne baka iler kotarmak var aklmzda u anda. Zaman durmu sanki. Bir entik atvermi duvara. imdiki zaman fiilinde takl kalm dnya. Konuuyoruz edebiyattan, sanattan, gelmi gemi

edebiyatlardan, bu toplumda yazar olmann sorumluluklarndan, kadn olmaktan, kadn yazar olmaktan... Derken, pat diye, hazrlksz yakalayarak beni, kadn yazarlarn annelik snavndan sz ayor Adalet Hanm. "Ben" diyor. "Zor bir tercih yaptm bundan uzun zaman nce, biliyor musun? ocuk sahibi olmamay setim, yazarlm iin. yle gerekti. yle geliti." 'Yazabilmek iin, bir kadn yazar olarak tutunabilmek iin, setiim yolda bir bama, 'kadn bama' ilerleyebilmek iin, bu toplumda var olabilmek iin... Baz eylere sahip olabilmek iin baz eylere sahip olmamay idrak ve kabul etmek..." Ve ekliyor ardndan. "anslydm, zira eim de anlad, anlay gsterdi, destekledi beni bu kararmda. Yoksa tek kiinin seimiyle olamazd sanrm." Sonra, phe dolu gzlerini kaldrarak bakyor bana. Huzursuz oluyor, sryorum dudaklarm. Soracan anladm soruyu sormasn diye umut ederek bekliyorum. Ama soruyor ite. "Peki ya siz ne dnyorsunuz bu konuda? Annelik var m aklnzda?" Dmeye baslm gibi annda balyor vzldanmaya "imden Sesler Korosu": "Yok, katiyen olmaz" diyor biri. "Aslnda olabilir, neden olmasn ki" diyor beriki. "Benden habersiz nasl karara varrsnz?" diyor bir ncs. "Hani bana, hani bana?" diye atlyor drdncs. "t, susun Allah akna" diyorum. "Bana m sylediniz?" diye soruyor Adalet Hanm. "Yok yok, yle kendi kendime... konutum...bo bulundum..." diye geveliyorum laf azmda. Diyemiyorum ki: "i Seslerimdi azarladm. Gene baladlar hep bir azdan konumaya, tartmaya. Her nemli mevzuda olduu gibi bu meselede de derin gr ayrlklar var." Diyemiyorum ki: "imde bir minyatr harem var. Birbirine laf anlatamayan, elme takan, pusu kuran, fal bakan, nme yazan, dar-lan birtakm dii yaratklar. Parmak kadarlar, minicik minicik. Boylar 10-12 cm, kilolar 300-400 g civarnda. Akamlar iimden ktklarnda glgeleri vurur odamn duvarna. Olurlar kocaman... Kimi zaman nlanarak, kimi zaman bana yaparak bir yerden bir yere gidebilirler. Ekseriya iimde ikamet ederler. Her birinin kesi ayr. Kimselere aamyorum bu srr. Deli diye tkarlar yoksa en yakn tmarhaneye." Diyemiyorum ki: "imden Sesler Korosu'nun her bir ferdi 'ben' olduunu iddia eder. Kardetirler aslnda ama huylar baka baka. Frsat bulsalar birbirlerinin gzn oyarlar. Hemen hepsi de tahta kmak ister. Okumu gibi Fatih kanunnamesini, korkarm her tahta kan kardelerini ldrmeye teebbs eder. Kronolojik olarak nce kim geldi, sonra hangileri takip etti bilemiyorum... Sorsanz bu parmak kadnlardan hangisi dierlerinin ablas, cevap veremem. Tek bildiim ocukluumdan beri bu byle. Yayorum ayakl koro halinde. imdi tantrmaya kalksam sizi tek tek her biriyle, akama kadar srer bu grme..." Diyemiyorum bunlar. Onun yerine ortaya bir soru atp, iin kolayna kayorum: "Sizce Shakespeare'in yazarla yetenekli bir kz kardei olsayd" diyorum. "Ya da Fuzuli'nin byle bir bacs... Yazar olamaz myd evlenip ocuk bytmenin yan sra?" Fuzuli'nin bacs Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda'da, Shakespeare'in kz kardei olarak tantt hayali bir kadn kurgular. Bir de isim takar ona: Judith. Diyelim ki bu Judith, en az abisi Shakespeare kadar yazmaya merakl ve gene en az onun kadar yeteneklidir. Peki acaba onun gibi yazarlk yapmaya, hayatn yazya adamaya muvaffak olabilir mi? ok byk ihtimalle hayr, der Woolf sebeplerini uzun uzun aarak. Hayr nk iinde yaadmz toplumun kadnlara sunduu artlar ve kurallar ile erkeklere sunduklar ayn deildir. Judith yle yetenekli, byle yaratc olsun fark etmez, asla Shakespeare olamaz. Zaten kadnlardan beklenilen "munis e-titiz ev hanm-vefakr anne" l rol kalb iinde byle bir hareket alan bulamayacaktr. Her eyden evvel yazmaya vakit ayramayacaktr. Gn boyu yemek,

temizlik, alveri, t, ocuk ve bebek bakm, kocasnn beklentileri, kaynanasnn istekleri, ailevi ve sosyal ykmllkler...derken zaman akp gidecektir avularndan. Kendi kendisiyle ba baa kalabildii nadir anlarda da yorgunluktan szp kalacaktr bir kenarda. Nasl yazsn? Ne zaman yazsn? Daha batan itibaren bir erkek olarak Shakespeare'e tannan olanaklar kardei Judith'ten esirgenecektir. Kz ocuklarn erkek ocuklar gibi ya da onlar kadar okumaya tevik edilmedii, erkenden evlendirildii ve en byk ilevlerinin evvela "kocalarna karlk etmek" sonra da "ocuklarna annelik etmek" olduunun retildii bu dnyada, kadn yazarlar maa zaten be-sfr yenik balarlar. * * * Virginia Woolf un urat soruyu bir de Dou'ya uyarlayalm. Fuzuli, ark'm gelmi gemi en byk edebi seslerinden. Fuzuli'nin bir kk kz kardei olsa, -ki vard muhtemelen, ismi de diyelim ki, Firuze. Bu Firuze cin gibi bir ocukmu kklnde; renmeye merakl. Doutan kif tabiatl, tuttuunu koparan. Hayal gc de yle geni ki, gn boyu evdeki hizmetkrlara, annesine, anneannesine ve eve gelip giden misafirlere hikyeler anlatp duruyor. "Kz sen bunlar nasl uyduruyorsun? Yoksa geceleri Kaf Dann ardna gidip masal perileriyle ak m atyorsun uykularnda?" diye taklyor evdeki bykler. Firuze merak ediyor nasl bir yer acaba bu Kaf Da dedikleri? Ya da neresi u Masal Diyar? Kuran'da anlatlan Cen-net- l gibi bir yerdir belki de. Irmaklar kevser, aalarn dallarndaki meyveler mcevher. "Cennete girenler altn bileziklerle sslenecek, ince ve kaln ipekten yeil giysiler giydirilecekler" diyor ya Kuran- Kerim. Firuze en ok bunun iin cennetlik olmay istiyor. Kendini cennetin yeillikleri arasnda bileziklerini mgrdata mgrdata salnrken hayal ediyor. Bilmiyor ki, byle ho hayaller kura kura hepten yitirecek gereklik duygusunu. Bilmiyor ki hayal gcnn hudutsuz ikliminde dolamay sevenler kolay kolay hakiki dnyaya dnmez, dnemez. Hayal, eftali yanakl bir gen kz. Bir su perisi kadar cazibeli, bir su perisi gibi aldatc. Kucaklamaya kalksan, kayar gider ellerinden. Tutamazsn. Hakikat ise beli bklm, dileri dklm, kamburu km bir acuze. Kolay kolay suratna bakamazsm. Hayal, Firuze'nin oyun arkada, can yolda. Onlar gle oynaya vakit geirirken, ihtiyar Hakikat ses etmeden izliyor uzaktan. Gzlerini ksyor hasetten. 'Yaknda" diyor Hakikat kendi kendine. "ok yaknda, u mark Hayal kap dar edilecek. Ben kurulacam onun tahtna... Firuzecik oynasn dursun imdilik Hayal'le. Az bi zaman kald. Nasl olsa gen kzla geer gemez veda edecek o pek sevdii oyun arkadana." Nerden duysun bunlar Firuze? Duysa da anlayamaz ki zaten ardndaki mny. Gnler byle geiyor. Derken bir sabah uyandnda geceliinde kpkrmz bir leke buluyor Firuze. Korkudan yrei azna geliyor. Sanyor ki bir yeri kesildi de o yzden kanyor bedeni. Sanyor ki grnmez bir yaras var derinde. Alayarak kouyor annesine. Ama daha azn ap iki ift laf etmesiyle okkal bir tokat yemesi bir oluyor. "Kimseye bahsetme bundan. Al bakalm u bezi, temizle kendini" diyor annesi. "Bundan byle tavrlarna dikkat etmelisin. Artk ocuk deilsin. Sen artk kadn saylrsn." Ne zaman, nasl geiverdi ocukluktan kadnla? Ne yapt da atlayverdi o eii? Kabahatli hissediyor kendini. Kabahatli ve kirli. Yapt bir eyden dolay deil, "olduu" bir eyden tr. Bizzat varl kusurlu, var oluu noksan gibi. Kanamas durana kadar Kuran- Kerim'i eline almamasn tembihliyorlar sk sk. Kitab kirletmesin diye. nciniyor Firuze. Yz glmez oluyor. O neeli, cevval ocuk gidiyor, bedeni kendine ar gelen bir gen kz geliyor yerine. Ba nnde, gzleri firar etmi telere. Firuze kendi evinde bile yabanc, baba ocanda dahi gurbette. Hayal'le oynayam-yor artk. Hakikat glge gibi takip ediyor ne yne gitse.

Evdeki kadnlarca gz hapsinde tutuluyor bundan byle. Aile bykleri arkasndan fsr fsr konuuyor, ona koca bakmaya balyorlar. Ama ne denli sk denetlerlerse denetlesinler, tpk ocukluunda yapt gibi ikinci kattaki pencerelere koup, burnunu kafeslere yaptrmasna mni olamyorlar. Ah bir kabilse dar Firuze. Saatler boyu, gnler boyu yryebilse sokaklarda. Kefedebilse dnyay. Doup byd Kerbela'dan telere varabilmek istiyor. Aabeyi Fuzuli gibi o da mektebe gidebilse. Hadis, kelam, fkh, tefsir, gkbilim, simya okusa. O da Trkeyi, Arapay, Farsay ustalkla kullansa. O da elinde kitap, satr satr okuduunda kocaman bir "aferin" alsa byklerinden... "Aferin Firuze, oku da byk kadn ol" deseler. "Abin gibi air olursun inallah" diye ekleseler ardndan. Zira Firuze'nin kimselere amad bir srr var. Nicedir gizliden gizliye iir yazar. nceleri ylesine karalayverirdi yreine dolanlar; beklentisiz, kendiliinden. Sonra sonra anlad ki bu bir tutku. Sirayet etmi bedenine, ince hastalk gibi. llet-i gzidedir yazmak. Gzide bir illet. oktan zapt etmi benliinin kalesini. Sabaha kar gelir ilham ekseriya. afakla beraber kalkar yazar. Namaza kalkt zannederler tkrtlarn duyanlar. Bilmezler ki Firuze iir yoluyla ibadet eder, iirle yakanr Rabb'na. ran airlerinden Hafz', Trk airlerinden Nesimi'yi rnek alr kendine. Tpk aabeyi gibi. Ne var ki Firuze gn na karamaz yazdklarn. Utanr. Tamamlad divanlar bahedeki kmeste saklar. Sabahlar yumurtalar toplamak onun grevi ne de olsa. Kmes onun kendine ait odas. Srda. Nefes alan. Bebekliinden beri Firuze'ye bakan siyahi bir dad var. Enine boyuna devanas gibi kocaman, teni abanozdan koyu bir kadncaz bu. Salar kvr kvr, tebessm gamzeli. Gll lokum, ter ve safran kokar daima. Bir sabah kadncazn eteklerine yapverir Firuze. "Dadcm, ben de tahsil yapmak istiyorum. air olmak istiyorum." "Deli kz" der dads, koca memelerini hoplata hoplata glerek. "Nerde grlm kadn ksmnn limlie soyunduu? airlik merakn varsa hele sabret, ilerde ocuklarna okursun iirlerini, ninni niyetine. Herkesin yeri baka bu lemde. Herkes vazifesini yapacak." Firuze vazifesinin ne olduunu bilmiyor henz. Tek bildii abisi gibi bilgili, grgl ve onun kadar iyi bir air olmak istedii. Oysa tam drt sene devam edebildi mektebe. Sonra "kz ocuuna bu kadar eitim yeter" diyerek aldlar okuldan. Evde devam etsin renimine diye. Nak, diki, ev ii, bir de gzel ark sylemeyi, ut almay rense yeter de artar ona. Fazlasna ihtiyac yok. Zaten yaknda kendi bebelerini eleyecek kollarnda. Bu planlardan habersiz yazmaya devam ediyor Firuze. Kmesteki ukura smaz oluyor eserleri. Nihayet bir gn dayanamayp aabeyine gsteriyor bir iirini. "Hmm, kimindir bu? Nereden buldun bakaym sen bunu" diyor Fuzuli, yznde belli belirsiz bir ltyla. "Benim" diyemiyor Firuze. Cesaret edemiyor. Hem emin olmak istiyor evvela. Acaba hakikaten iyi mi yazdklar? Sahiden kabiliyeti var m? "Bir komumuz urad da. Onun olu yazarm bunlar. Dedi ki aabeyine syle de sevabna bir bakversin, varsa evladmzn kabiliyeti sylesin" diyor. Kpkrmz kesiliyor bunlar derken. "O vakit syle o komuya, olu kimse gelsin beni grsn muhakkak. Bir cevher var bu delikanlda, ilemek lazm" diye cevaplyor Fuzuli sakaln kayarak. Seviniyor Firuze. Uygun bir zamanda abisine gerei itiraf etmeyi dnyor. Ama hayat byle bir frsat tanmyor. Bu konumann zerinden daha bir ay gemeden talibi kyor. Ona danlmadan, iki aile arasnda sz kesiliyor. Gz ap kapayncaya kadar geliyor kararlatrlan tarih. Firuze dn dernekle evlendiriliyor. Tefler darbukalar eliinde alp sylyorlar kna gecesinde. Kh neeyle gbek atp, kh gzya dkyor kadnlar. Kendi dnlerini hatrlyorlar belki de. Cz ediyor ileri, gen yata gelin edilenlere. Daha dn ocuktu/ kanad geceliine/ bir gnde/ gen kz oldu Firuze/ yaland/yasakland/ Gene yle aniden/ korkular iinde ve cebren/ yryerek kendinden evvel bu yollardan gemi kadnlarn ayak izlerinden/ ve-dalat gen kzlyla/ helalleemeden/ bir gecede/ kadn oldu.

Kocas aslen stanbullu olduu iin, yeni evlilerin yuvalarn orada kurmalarna karar veriliyor. Kerbela nere, stanbul nere? Kendinden daha kuvvetli, daha takn bir akntyla srkleniveriyor evinden, ailesinden, ocukluundan uzaa. Dadsn da katyorlar yanna. Bir de cariye veriyorlar yoldalk etsin diye. ylece uzaklarken alt topraklardan ve imdiye dein hemen hemen hi ayrlmad konaktan, kmeste saklad iirleri yanma almak gelmiyor iinden. Brakyor onlar geride. Bahedeki kmeste, tavuk yemi kaplarnn altndaki ukurda sr oluyor, esrar oluyor, toz oluyor, hi oluyor iirleri. ok gemeden Firuze kendini kalabalk bir ehirde yalnz ve yabanc, iine kapank ve rkek buluveriyor. stelik alt aylk hamile. Bir zamanlar yazd iirler, sahip olduu tm hevesler, uyannca tek bir ann dahi hatrlayamad tatl bir ryann paralar gibi sabah rzgrnda dalp gidiyor. * * * Osmanl tarihi boyunca Firuze gibi ka kadn vard acaba? air ya da yazar olabilecekken olamayan, mr boyu yazabile-cekken hi yazamayan... Eserlerini bir sr gibi kendine saklayan. Kabiliyetleri kmeslerde, ekmecelerde, sandklarda, kilerlerde saklanan ve gene oralarda ryen, heba olan... Seneler, onseneler sonra torunlarna masal anlatrken, "biliyor musun ben de bir zamanlar iir yazardm, roman yazardm, hikye yazardm" diye srrn aan... Bu da bir masalm gibi... ok olmal. ok olmal ki, Namk Kemal'in 1872de brefte yazd ve Osmanl aile yapsn inceledii makalesinde dedii gibi, daha kendileri ocukken ocuk sahibi olur kzlar. Ellerindeki oyuncak bebeklerin yerini sahici bebekler ahverir. Fuzuli'nin eline hokka-kt-kitap yaktran toplum, Fi-ruze'ye bebek yaktrr. Kadnlar ancak "doal vazifeleri"ni aksatmadklar lde baka ilere soyunabilirler. Osmanl'nn son dnem eyhlislamlarndan Musa Kzm'm "Hrriyet-Mutasavvat" (zgr-lk-Eitlik) balkl yazsnda nasihat buyurduu gibi, kadnlarn belli bir noktadan sonra eitime ihtiyalar yoktur. Okula gnderilmeleri gerekmez. Zira gereinden fazla eitim alrlarsa doal vazifelerini ihmal edeceklerdir. Fazla okumamal, fazla yazmamahdr kadnlar... Ne olur ne olmaz... Fuzuli'nin bacs Firuze hayali bir karakter. Ama Fatma Aliye deil. Ayn boucu zihniyet yznden Fatma Aliye nam mthi yazar dahi yaz dnyasnda birbiri adna engellere takld. Onun gibi son derece kabiliyetli bir yazarn evlendikten sonra geleneksel kadnlk kalplar iine hapsedildiini, hatta roman okumasna dahi izin verilmediini grmek etrafnda-kileri, bilhassa Ahmed Midhat' yakndan sarst. yle ki Ahmed Midhat, Fatma Aliye'nin yaadklarndan esinlenerek, erkek klnda dolaan ve Acemi Ali diye anlan ama asl ismi Ulviye olan bir kadn karakter yaratt. Ancak erkek klna girince hareket imkn bulan bir kadn yazar fikri aslnda ne ilk ne son olacakt. O gnden bugne deimeyen bir kural var: Erkek yazarlar evvela "yazar" olarak alglanrlar, sonra "erkek". Kadn yazarlar ise evvela "kadn", sonra "yazar". Birer ay daha... "Ne o, daldnz bakyorum" diyor Adalet Hanm. "Birer ay daha alr myz?" Toparlanyor, fincanm uzatyorum. Ama zihnimde rap rap geit trenine devam ediyor fikirler. Annelik ile yazarlk iki zt kutup deil. Biz de bunlar arasnda kati bir seim yapmak zorunda deiliz elbette. kisini de beraber kotaran nice kadn var. Tpk anneliin yan sra mesleklerini de yrten yz binlerce kadn olduu gibi yeryznde... Hem anne hem bankac/politikac/frnc/retmen/ynetmen/mhendis/karikatrist/dedektif/akademis-yen/hostes/ii/gazeteci/ manken/ oyuncu... olan, olabilenler gibi. Tm zorluklara ramen. Keza edebiyat dnyasnda bolca rnek mevcut. Nadine Gordimer, Margaret Atwood, Anita Desai, Jhumpa Lahiri, Ann-Marie MacDonald, Maureen Frelly, Halide Edip Advar, Sevgi Soysal, Latife Tekin, ebnem igzel ya da Feride i-ekolu.

ou kadn yazarn bir, en fazla iki ocuu var. Fantastik edebiyatn kraliesi ve ocuk annesi Ursula K. Le Guin gibi istisnalar bir kenara. te yandan ocuk yapmayanlar da var. Emily Dickinson, Charlotte Bronte, Dorothy Parker, Lillian Helmann, Patricia Highsmith, iris Murdoch, Jeanette Winterson, Zadie Smith, Amy Tan, Kiran Desai... Demek ki ne tek bir reete var ortada, herkese uyan. Ne de herhangi bir genelleme yapmak mmkn. Peki ocuklar annelerinin "dier" tutkusu olan edebiyata nasl bakyorlar? Bir rakip gibi mi alglyorlar onu yoksa doal bir sre olarak m? Annelerini kitaplarndan kskananlar var m acaba ilerinde? Ya edebiyat...? O da kskanyor mu ocuklar benzer ekilde? J. K. Rowling, Harry Potter serisini yazmaya olu dnyaya geldikten sonra balad. Verdii syleilerde anneliin kendisine ilham verdiini sylyor. Sonra bir de kz oldu ve dizinin ilerleyen saylarn ona ithaf etti. Uzaktan baknca "by romanlar" yazan bir annenin kendi ocuklarna da bol bol masal anlattn dnyor insan. Ama yaz baka, yazan baka. J. K. Rowling byye inanmadn, sadece dine inandn sylyor. Ev hali nasldr bilmem ama yazarl annelikle yan yana baaryla gtren en zengin kadn olsa gerek ... Oysa maddi koullar hi de elverili deil pek ok kadnn. Sylvia Plath yaz yazabilmek ve kendine vakit ayrabilmek iin dad tutacak paray bulmakta zorlananlardand. Bu sebepten kazand edebiyat burslarndan bazlar kaytlara "dad bursu" olarak geti. Keza Toni Morrison iki oluna tek bana bakt. Senelerce gndzleri yazmaya frsat bulamayp, sadece geceleri, iki olunu uyuttuktan sonra yazabildi. Zor da olsa onlardan ilham ve g aldm syler halen. Koullar ne olursa olsun edebiyat ve annelik ylesine uyumlu olabiliyor ki, ocuklar da annelerinin peinden edebiyat dnyasna girmeyi isteyebiliyorlar. Susan Sontag'm olu David Rieff annesinin izinden giderek hem yazar oldu, hem editr. Hatta bir dnem kendi annesinin editrln yapt. Keza Amerika raflarn, parlak ve renkli hayatlarn altnda krk dkk, yaral bereli anne-ocuk ilikileri var. En bilinen rnek Muriel Spark. sko asll Muriel Spark bu yzyln en nemli kadn yazarlarndan. Yirminin zerinde roman yazd. Yan sra ocuk kitaplar, tiyatro oyunlar ve hikye kitaplarndan olmak zere onlarca eseri var. retken, eletirel ve hayli zekiydi. 68 yanda hayata gzlerini yumduu zaman okurlar, sevenleri, yaynclar, eletirmenleri, tanyan tanmayan herkes geldi de cenazesine, bir tek z olu, tek evlad olan Robin gelmedi. nsann cenazesine gidemeyecek kadar z annesinden nefret etmesi ne demek, nasl bir fke? Bir romanc merakyla sormak isterdim Robin'e... Bana yle geliyor ki oturup ocukluunu anlatrd cevap niyetine. Edebiyat annelerin zel hayatlarmdaki baarszlklar, baarl birer roman malzemesi olur belki de. Muriel Spark Afrika'da (Zimbabve'de) yaad ve yazd genliinde. Bir sre sonra ngiltere'ye dnmeye karar verdi. Ne var ki o esnada 6 yanda olan olu Robin'i yanna almad (ksa bir zaman sonra dnp olunu yanma almay planlamt ama yapamad. Giderek uzad sz verdii tarih, giderek ald aralar). ocuk, babas ve babaannesi tarafndan bytld. Daha sonra babasyla o da ngiltere'ye dnd. Takip eden seneler boyunca Muriel Spark ok az grd oluna belli aralklarla para yardm yapt. Bundan teye gemedi onunla yaknlk seviyeleri. Robin annesinden ayr byd, ayr durdu. Ama balarnn kopma noktasna gelmesi gen Robin'in aniden Yahudi olmak istediini aklamasyla yaand. Yahudilik kadndan/anneden getii iin insana, byle bir eyin olabilmesi ancak Robin'in annesinin yahut anneannesinin Yahudi olduunu ispatlamas halinde mmknd. O da aynen byle yapmaya kalkt. Tm bunlar koyu Katolik olan Muriel Spark' ileden kard. Olunun din deitirmeye -ve anne soyaacmda Yahudilik olduunu sylemeye- kalkmasn hibir zaman affetmedi. Zaten batan beri limoni olan ilikileri iyiden iyiye bozuldu.

Muriel Spark olunun sansasyon ve skandal peinde olduuna inanyordu. Robin'in skandallar yaratp gazetecileri bana toplamaktaki esas amacnn kendisine zarar vermek olduunu sylerdi herkese. Oluyla aras o kadar ktyd ki grp grmediklerini soran bir gazeteciye, "Benden uzak olsun da, ne hali varsa grsn" cevabn verdi. Ve hep yle oldular... Uzak... Beynimin iinde kaynyor kazan. Ya ben de edebiyat ile annelik dengesini arp son tahlilde ocuklarnn nefretini kazanan bir yazar olur karsam? Bir kadnn (ya da erkein) ocuklar tarafndan hayat boyu nefret edilmektense hi ocuk sahibi olmamas, hatta mmknse bekr kalmas daha iyi deil mi? Bir de kendisi ocuk is-te-ye-bi-le-ce-i halde kocas buna yanamad iin ocuk yapmamay seen kadn yazarlar var. En bilinenleri iris Murdoch. Kocas Bayley ocuklardan haz-zetmezdi. Hibir zaman ocuk sahibi olmak istemedi, iris Murdoch da kocasna ayak uydurmay seti. iftin ilikisini bu ynyle anlatan ve Bayley'i epeyce sorgulayan birka biyografi iris Murdoch'un lmnden sonra pe pee yaymland ve ortal bir hayli kartrd. Ha bire yeni rnekler geliyor aklma. Ve her rnekle biraz daha bulanyor resim. Ne bir forml ne kural var bu meselenin. Nihayet baktm ki bocalyorum, konunun kendiliinden dalmasn bekliyorum bo yere. Ama vazgemiyor, bekliyor Adalet Aaolu sorgulayan gzleriyle. Bakyor bana senelerin, seslerin, suskunluklarn tesinden. "Sylemediniz henz. Siz neye karar verdiniz?" Bu soruyu neden vurgulayarak sorma gerei duyduunu biliyorum. Seziyorum. Mesele sadece Shakespeare'e tannan artlarn Judith'e tannmamas, Fuzuli'ye sunulan hayatn Firuze'ye sunulma-mas deil. Bir baka konu daha var: annelik ile yazarlk arasndaki olas kan uyumazl! Romanclk dnyann en benmerkezci ilerinden biridir. Tanr zannedersin kendini kendi kk evreninde. Yaratmak muazzam bir iptiladr. Ve her yazar yaratclna mptela. Her gn bu iksirden bir doz imezsen olmaz, titreme nbetlerine yakalanrsn. Elin ayan tutmaz, gzn grmez, yrein arpmaz olur eer yazamazsan. Yazya engel olabilecek her eyi ve herkesi adeta dman gibi alglamaya balarsn. Romanclk dnyann en heyecanl oyunlarndan biridir. Bymeyi batan reddeden ve bir yanyla daima ocuk ruhlu kalanlarn oynayabilecei. Kendi yalanlarna evvela kendin inanmalsn ki, bakalarn inandrabilesin kurgularna. Yaratcla soyunmak, hikyeler kurmak, karakterler yaratp karakterler ldrmek, olaylarn gidiatna yn vermek ve tm bunlar kt zerinde de olsa istediin an gene yapabileceini bilmek faniliim unutturur insana. Bir teselli verir hayatn uuculuu karsnda. Romanc lmsz olabileceine inanr iten ie. Bir sr gibi kendine saklar bu arzusunu, lm korkusunu. Ve her romanc az biraz narsisttir; kendine hayran. Ya yaptklarna ya da yapabileceklerine takmtr aklnn kancasn. ok zel biri zannedeceksin kendini ve pek matah bulacaksn yazdn her eseri ki ilerleyebilesin gnbegn, aybe ay, sene besene sabrla, inanla, azimle. Ama ite fazla kaptrrsan kendini bu sakncal fikre, sadece kendi romannn deil, bizatihi hayatn merkezi zannedebilirsin pekl kendini. Yazar taifesinin ikin bir egoya sahip olmas tesadf deil, mesleki deformasyondur aslnda. yle inanacaksn ki kurduun hayallere, anlattn hikyelere, onun dndaki her ey ham ya da ehemmiyetsiz gelecek yazma sreci boyunca. yle kaplacaksn ki kelimelere ve karakterlere, "gerek" dnyaya dnmek bile istemeyeceksin o zaman zarfnda. Dostlarn aradnda, mhim iler ktnda, ein ya da sevgilin yemee kmak istediinde, omuzlarna baka sorumluluklar yklendiinde, sen yaznn yz suyu hrmetine hepsini bir bahaneyle atlatacak, savuturacaksn. Yazmak dnda her ey "tali" gelecek. Sadece ve sadece yazya zaman ayracaksn. Romanc bencildir. Annelik ise bencilliin doal yollardan bertaraf edilmesi. Romanc ie dnktr, annelik ise alabildiine da dnk. Romanc beyninde bir ufack zel oda kurar kendine, kapya da kilit stne kilit vurur kimse girmesin diye. Srlarn, arzularn orada istifler. Gzden uzak. Annelikte ise tm kaplar aktr ardna kadar. Gece gndz, yaz k. Kap pencere ak pfr pfr. Diledii kapdan girer ocuklarn ieri, dilediklerince gezinmek zere. Ne snan vardr onlara kar, ne gizli

blmen. Ne mahremiyetin kalr ne bahanen. "Kendine ait oda" diye bir saha yoktur artk iine ekilip yazabilecein. Yazmak, bakalarndan hikyeler almay, hayattan kelimeler armay gerektirir. Almak zerine kuruludur yazarlk. Almak ve almak. Parlak nesneleri armadan duramayan saksaanlar misali hudutsuz semada kanatlarm aa aa "malzeme" arar yazar taifesi. Buldu mu kapar. Buldu mu toplar. Buldu mu alar. Oysa annelik, tam tersine, "vermek" zerine kuruludur. Karlksz, kendiliinden vermek. Geceler, seneler boyu vermek...ocuun dp dizlerini kanattnda ya da bademcikleri iirip yorgan dek yattnda veyahut okul piyesinde Varyemez Amca'y canlandrdnda, oral olmayp, "Tamam canm ama ben imdi roman yazyorum. lgilenemem seninle. Pazara kadar kapalym!" diyemezsin. Kendinden evvel bir bakasn dnmeyi gerektirir annelik. Bir gn deil, iki gece deil. Daima. Romanclk ise (en azndan roman yazdn zaman zarfnda) roman her eyin nne ve tesine yerletirmeni talep eder. ki gn ara versen yazmaya, nc gn kitaba dnmekte zorlanrsn. Biraz ihmal etsen roman karakterlerini tekrar gnllerini kazanamazsn. Kserler hemen. Disiplinle, inanla yazmay gerektirir roman. Her gn, her hafta, her ay. Yazar isteyince deil, kitap isteyince ara verilir yazmaya ancak. "Nasl badatrrsn annelik ile yazarlk arasndaki ztlklar bir bnyede-bir bedende-bir zihinde?" Cevap vermek yerine, gzlerimi karyorum arnaar. Darya bakyorum. Perdelerin tllerin ardndaki dnyaya. Yamur iseliyor camlara. Birden hzlanyor zaman. O kadar hzlanyor ki ge kalmm hissine kaplyorum. Bir yerlere ya da bir eylere. Yetimeliyim, ama nereye? Ka yandaym? Otuz . Gzlerimi kapyorum telala. Kapamamla saynn oynamas bir oluyor. Benzin pompasnda dnen rakamlar gibi hzla atveriyor, artveriyor yam. Otuz drt, otuz be, otuz alt, otuz yedi... Daha ne kadar erteleyebilirim dnmeyi. Duvardaki saat, sokaktaki saat, beynimdeki saat, bedenimdeki saat hepsi birden deli gibi akmaya balyor. Ama hepsi de farkl ynde... te o zaman midemin duvarlarn yumruklamaya balyor parmak kadnlar. Kaynyor "imden Sesler Korosu". 'Yeter artk, ne zaman karacaksn bizi burdan? Skldk. Sen karmazsan biz karz ha, geliriz oraya" diyor bir tanesi. Acaba hangisi? "t" diyorum iki bklm mideme eilerek. "Yava olun biraz. Misafirlikteyim." Ama susmuyor " Sesler". Tam tersine daha da ykseliyor patrtlar. Midemde bir gurultu. imde bir grlt. arnaar ayaa frlyorum. "Tuvalet ne taraftayd acaba?" "leride solda" diyor Adalet Hanm. Bir kou varyorum banyoya. Kapyorum kapy ardmdan. Bulabildiim en acemi gerekeye saklanarak, tuvaleti kendime smak yaparak, birka dakika dnme pay kazanyorum. Adalet Hanm kendi kendime konutuumu sanmasn, beni duymasn diye, suyu da ayorum sonuna kadar. "Tamam artk kabilirsiniz" diyorum fsldayarak. t kmyor. "Hu hu, kime diyorum? kn artk!" diye baryorum bu sefer. ite o zaman isteksiz, enerjisiz bir ses ykseliyor iimden. "Tam kyorduk dar, bi de baktk yemek vakti gelmi. Herkes yemeini yiyor burda. kamayz imdi bir yere. yisi mi sen buraya gel" diyor ' Sesler'den biri. Acaba hangisi? Ve bylece... i baa dt madem. Gidip bizzat u parmak kadnlarla konumaya karar veriyorum. sesler imin tnellerine girer girmez bir fener alyorum elime. Buralar ok kark. Ka defa geldim. Gene de hep kayboluyorum. leride atal atal blnveriyor yollar. Bire deil, ikiye deil. Blnr drde. imde drt ana rzgr, drt ana unsur var. Ansr erbaa. Ate, hava,

toprak ve bilhassa su. Bir de drt ayr yn var. Kuzey, Gney, Dou, Bat... Ne tarafa meyletsem acaba? Evvela Bat Kaps'n deniyorum. Bab- Garp. Kapnn ardnda ayaklarn uzatm, ellerini kavuturmu, bir mendili ezlong yapm oturuyor "Pratik Akl Hanm". nndeki mini minnack tabakta gen eklinde kesilmi iki adet kepek ekmeinden hindi fme sandvi. Yannda da bir yksk. Bardak niyetine. inde her zamanki gibi diyet kola. Kilosuna dikkat eder oldum olas. 12 cm boyunda, 380 g arlnda. Rahat, dz ve uyumlu kyafetler tayor gene. Toprak rengi keten kumatan bol kesim, bol cepli bir pantalon giymi, stnde tiril tiril bir gmlek, bir de kolye takm ayn tonlarda. Ayaklarnda deri sandaletler, koyu sar salar uramay gerektirmeyecek kadar ksa kesilmi. Fn ektirmekten holanmaz. Ykayp kar, kurutmaya gerek kalmadan. nne gelen meseleleri en kolay, en pratik yoldan halletmekte ustadr kendisi. "Pratik Akl Hanm! Pratik Akl Hanm! Adalet Aaolu'nun sorduu soru aklm kartrd. Sence ne demeli, nasl yapmalym?" "Merak etme" diyor ince bir tebessmle. Krmz kemik ereveli gzlklerini dzeltip, azn peeteyle siliyor zarif bir hareketle. "Bence ocuk dourmak o kadar da bytlecek bir ey deil. Pekl yapabilirsin. Yazarlk ile annelik arasnda hafta, gn, saat blm yaparsn evvela. Verimlilik asndan." "Na...sl yani?" diyorum kekeleyerek. "Anlataym. Gnde belli saatler ocukla ilgilenip belli saatler roman yazmak suretiyle bir dzene ve disipline kavuabilirsin. Mesela sabahtan lene kadar ocukla ilgilenir, leden akama kadar yazarsn. Bir kak mama yedirir, bir satr yazarsn. Bir adet bez deitirir, karlnda bir paragraf bitirirsin." "yi de ben o paragraf bitirirken kim bakacak ocua?" "Globalleen dnyada her eyin pratik bir zm var artk. Filipinli, zbek, Moldovyal bakclar istila etmi gzide ehrimizi... Filipinliler ingilizce retirler ocua fazladan, Moldovyahlar alkan olur, zbekler de zbek pilav piirirler bonus olarak." ekmeceyi ap uzunca bir liste karyor. Merakla bekliyorum. "Bak canm, ben senin iin gerekli bakc, dad, anaokulu, ocuk doktoru telefonlarn topladm. Bir de kitaplarn daha kolay yazabilmen iin sekreter veya asistan gerekli olacaktr. Yetenekli bir asistan bulursan, o romanlarnn arka plann oluturan aratrma ksmn yapp veri toplar. Hatta ikinci bir asistan tutarz, o da tashih ksmyla ilgilenir. Sen de oturur rahata yazarsn. Gerekirse sen teybe okursun, birileri de daktilo eder. Parmaklarn yorulmaz. On parmak daktilo bilen bir sekreterin olur. Bu takviye kuvvetler sayesinde sandn kadar zor olmayacaktr mesele. Gayet pratik bir ekilde halledebiliriz." "Delirdin mi? Ben byle bir ey yapamam. Hem bu kadar asistann, sekreterin, dadnn parasn nasl karlayacam?" diye soruyorum. "Yeme ime, yardmc tut kendine" diye kestirip atyor. "Anlamyorsun, byle roman yazlmaz. stelik benim eitlik anlayma tamamen ters dyor yle emrimde insan altrmak, teybe okuyup yazdrmak filan..." "Mantksz, olumsuz, anlamsz" diye tersliyor Pratik Akl Hanm aniden kesik kesik robot dilinde konumaya balayarak. atyor kalarn. "Senin u ok sevdiin Virginia Woolf var ya, onun sadece kendine ait bir odas m vard sanyorsun? Hayr canm. Kadnn ayn zamanda kendine ait hizmetileri, as, bahvan falan vard. Bilmez misin Virginia Woolf un gnlkleri, hizmetileri hakknda yazd kzgn ve kaprisli eletirilerle doluydu? Evin hanm roln bir trl iine tam olarak sindiremez ama hizmetisiz de yapamazd garibim..." "Sen ne zamandan beri kitap okur oldun? Bakyorum yazarlarn hayatlarn aratryorsun" diyorum. Pratik Akl Hanmn son okuduu edebiyat rnnn ilkokulda herkese art koulan mer Seyfettin'in Kaa's olduundan phelenmiimdir hep. Edebiyata olan ilgisi bu kadarcktr. Ama her trl kiisel geliim kitabn yalar yutar. Okulda ve Hayatta Baarnn Anahtar, On Derste Kendinizi Yenileyin, nsanlar Tanma Sanat, Gzel Konumann Srlar... baucu kitaplar. Tabii bir de gazetelerin verdikleri yemek, salk ve gzellik eklerini takip eder. "Ne varm bunda? ime gelen her kitab okurum" diyor. "Yeter ki bir faydasn greyim. levi varsa, hayatm pratikletiriyorsa, niye okumayaym?"

"Peki peki. Ee, ne yapt sonra?" "Kim ne yapt?" "Virginia Woolf..." "Ha o mu? Dorusunu istersen bol bol rol yapt. Hizmetileri varken yokmu gibi davrand. Orda burda kadnlarn zgrlnden bahseden demeler verirken, kendi evinde hizmetilerinin emeklerine bamlyd. Bu ne yaman eliki! Ama akll, entellektel bir kadn olduu iin bu durumu kolaylkla iine sindiremiyordu tabii. Tek dertleri konken partileri ve daha fazla mcevher edinmek olan burjuva hatunlardan deildi ne de olsa. Yani hep sululuk duydu snfsal konumundan tr. Hizmetilerine yz yze emirler vermeyi kendine yediremedii iin ne yapard biliyor musun? steklerini ktlara yazard. Ne i yaplacak, ne yemek piirilecek, hangi kyafet tlenecek... bunlar tek tek ktlara yazp okumalarn salard. Dnebiliyor musun ayn evin iinde ktlar araclyla iletiim kuruyorlard..." "Ya?" diyorum derin bir nefes alarak. 'Ya!" diyor Pratik Akl Hanm bilgi bilgi. "Ah, elikiler... Hi sevmem! Halbuki ne gerek var elikilere deil mi ya?" "Sen anlayamazsn" diyorum. "Senin iin her ey tutarl, anlalr ve pratik olmal. Oysa benim daha bu haldeyken bile aklm hep kark. Bir de anne olsam Allah bilir elim ayama dolar..." "Dz mantn yolundan amazsan bir eycik olmaz" diyor Pratik Akl Hanm kendinden son derece emin. "Bunun iin beyninin farkl blmelerini programlaman gerek. yle dn. nsan beyni mutfak ekmeceleri gibidir. Kak atal takm bir yerde, toz bezleri bir yerde, peeteler bir yerde, deil mi ya? Ayn modeli al. Uyarla. Annelik yaparken beyninin annelik ekmecesini aarsn. Yazarlk yaparken de beynindeki yazarlk blmesi girer devreye. Bir ekmeceyi beyaza boyarz, birini siyaha. Kartrmazsm Bir vazifeden dierine geerken teki ekmeceyi kapatrsn. Tkr tkr yrr gider.." tiraz etmek gelmiyor iimden. Belli ki hayatn pek de yle tkr tkr giden bir ey olmadn anlayamyor Pratik Akl Hanm. Elinde cetveli, cebinde hesap makinesi, kafasnda planlar, programlarla alm her eyi lp bimeye. Benim iin hazrlad "Annelik de yaparm, yazarlk da!" listesi o kadar uzun ki, rulo yapmam gerekiyor. Ben de ruloyu kolumun altna alp honutsuz, huzursuz uzaklayorum oradan. Bir kou varyorum Dou Kaps'na. Beni bekliyor Bab- ark. Dou Kaps'nn ardnda bada kurmu, boyun krm, bir ceviz kabuunun iinde oturuyor "Can Dervi Hanm". Sermi postunu yreime. Dilinde kelam, elinde kehribar tebihi, ekiyor tane tane. nndeki tepside bir ufak kse mercimek orbas, bir yksk dolusu su, yannda bir dilim beyaz ekmek. Azla yetinmeyi sever. yledir. Banda salarnn bir tutamn gsteren tal bir trban, zerinde yerlere kadar uzanan yeilimsi bir elbise, koyu yeil bir hrka, ayanda haki renkli mestler. Tm bu yeil tonlar, Can Dervi Hanm'n kzla alan salar ve yanaklarndaki turuncu illerle kontrast halinde. Uyumlu bir kontrast. Yemee balamadan nce kr duas ediyor. Ben de dinliyorum. 'Ya Rabbim, verdiin nimetlere, kelimelere, salk ve afiyete krler olsun. Sen btn sinelerin ne gizlediini bilirsin, inallah seni ok zikredip de felah bulanlardan oluruz. Gzleri perdelilerden, yrei mhrllerden, geni dnya dar gelenlerden klma bizi. Doru yoldan, hayrl kullarndan, ilahi akndan ayrma yolumuzu ne olur. Elifin yreini genilet, idrakini artr. Muhabbet ki zdr kainatn, yaradln, ne olur muhabbetinden mahrum brakma." "Amin Derviim, azna salk" diyorum. O kadar dalm ki sryor aniden. Sonra gayet mtebessim, elini sol gsne gtrp selam veriyor. "Sevgili Can Dervi Hanm, canm Batni yanm" diyorum. "Ne olur syle bana. Adalet Hanm'n sorduu soruyu nasl cevaplamalym?" "Evvela sknet" diyor Can Dervi Hanm. "Ardndan metanet... Bir dirhem de dirayet salk veririm. Enfal Suresi'nde Allah mminleri gzel bir imtihana tabi tutmak iin yapt der. Hi dndn m ne demek 'gzel imtihan?'. Telaa mahal yok. Unutma ki u lemde tm cevaplar grece. Mutlak olan tek varlk lemlerin Rabbi. Demek ki bir kul iin doru olan bir zm bir bakas iin pekl

noksan, hatta bsbtn yanl olabilir. Her eyin hayrlsn dilemeli Allah'tan." Yutkunuyorum. Benim iin neyin hayrl olacan nereden anlayacam peki? Daha ben ne dileyeceimi dahi bilmiyorum ki, dileimin hayrl olup olmadn sorgulama aamasna varalm. Tereddtlerimi fark etmemi gibi devam ediyor Can Dervi Hanm. "Bir dn istersen. Bizler miyiz acaba mr hayatmzn mimarlar yoksa yle olduumuzu mu sanyoruz bo yere? Sen ne karar verirsen ver, her ey olacana varr son tahlilde. nemli olan sual u: ocuk da doursan kitap da yazsan, gidip simit de satsan milyon dolarlk ihalelere de girsen, sen ey Ademolu Havvakz, sen misin hakikaten yaptklarnn sahibi? Sana m ait bu ten, bu mal mlk? Senin mi bu vcudun ehri?" Ne diyeceimi bilemeden dikiliyorum. Sessizliimi tasdik sanm olmal ki aynen devam ediyor Can Dervi Hanm: "Senin mi imdi bu yazdn romanlar? Sen misin onlar kaleme alan?" Bu mevzu benim bamtelim. Dayanamyor, atlyorum: "Aman Dervi, ne yaptn? Tabii ki benim romanlarmn znesi de nesnesi de. Deil mi ki kalemi tutan el bana ait? Demek ki zne benim. Birinci tekil ahs" diyorum gururla. Sesim kulam trmalyor. "Enam Suresi'ni hatrlar msn?" diyor o zaman. "Gaybn anahtarlar O'nun katndadr, onlar O'ndan bakas bilmez, karada ve denizde olanlar O bilir ve bir yaprak dmez ki, onu O bilmesin; ne topran karanlklarnda bir tane, ne de kuru ve ya hibir ey yoktur ki, o her eyi aklayan Kitap'ta bulunmasn." Dudam kemirmeye balyorum. "Demem o ki, Allah istemezse yaprak bile kprdamaz bu lemde. Hal byleyken nasl hl 'zne benim' diye iddia edebiliyorsun? O istemeseydi yazma kabiliyetin olabilir miydi hi? O istemese nasl vcuda gelir o romanlar, hikyeler, yazlar?" Skntl bir sessizlik kyor. "sterse yazdrr, isterse durdurur yazn." Syleyecek laf bulamyorum. kna olmadm ama edecek itiraz da bulamyorum. "Duha Suresini oku" diyor Can Dervi Hanm. "Peygamber Efendimize bir mddet hi vahiy gelmez. Korkar, sararr, skr yrei. Sanr ki Allah onu unuttu. Sonra Duha suresi iner. Rabbin seni unutmad, der. Sana darlmad. Yazdran da O, durduran da O." "yi ama takdir edersin ki roman yazmak ile vahiy inmesi arasnda epeyce fark var" diye atlyorum nihayet syleyecek bir sz bulmann heyecanyla. "Vahiy gkten gelir. Oysa roman..." Birden duraklyorum. Sahi roman nerden gelir? Yerden mi biter romanlar? Aatan m toplanrlar? Bozuntuya vermeden devam ediyorum: "Roman baka yerden gelir insana... Romanlardaki hikyeler hayali. Onlar yaratan benim. Benim hayal gcm." "Ah nefsimiz" diyor Can Dervi Hanm. "Hep BEN BEN BEN der durur." "Ama Derviim hakkm yiyorsun. 0 yazlar ben yazyorum" diyorum inatla. "H m" diyor Can Dervi ve balyor mercimek orbasn kaklamaya. yle bir "h h" ki bu, meali olsa olsa yle olabilir: "Peki canm. Duydum dediklerini. Sen daha olmamsn, pimemisin, ham bir meyva gibi takur tukursun. Sen imdi en iyisi git biraz dnyay gez, kitaplar oku, insanlarla tan, tefekkr ve tevekkl derle, deste deste alametler topla, mn denizinde yz, stne bir de krk frn ekmek ye. Hamsn daha. Git pi biraz, ondan sonra gel tekrar konualm..." Omuzlarm km, sngm dm vaziyette ayrlyorum Can Dervi Hanmn yanndan. Merak bu ya, bir de Gney Kaps'n denemek istiyorum. Bab- Cenup. Gney Kaps'nn ardnda iflah olmaz ikolik "Hrs Nefs Hanm" var. 11 cm boyunda, 300 g arlnda. En zayfdr parmak kadnlarn. Daima ii iini yer zaten, kilo almamas belki de bu sebepten. "Vakit nakittir" der hep. Sofra kurmak, yemek yapmakla vakit kaybetmemek iin vitamin haplar, attrmalk kra-kerler, cipsler ve bir iimlik meyve sularyla beslenir. u anda da keza nnde bir paket tuzlu grissini, kp kp kesilmi

peynir ile bir kutu portakal-havu suyu duruyor. Yannda bir adet C vitamini, bir adet inko hap, bir adet gingko biloba. Bunlardan ibaret akam yemei. Hrs Nefs Hanmn zerinde dizlerine kadar dmdz inen viner bir etek, ayn tonda ceket var. inde kemik rengi ipek bir gmlek. Kar beyaz tenine hafif bir fondten, dudaklarna krmz bir ruj srm. Koyu kestane salar ise smsk topuz. yle ki tek bir tel bile topuzdan dar kmam. Boynunda iki sra inci kolye, parmaklarnda tal yzkler. Her zamanki gibi kusursuz, her daim bakml. Porselen dileri inci gibi muntazam, yapl. Azimli, kararl, alkandr kendisi. Fazlasyla. Ayn soruyu ona yneltiyorum. "Hrs Nefs Hanm, Hrs Nefs Hanm, medet. Adalet Ha-nm'm salonunda konuulanlar duydun. Cevabn nedir bu etrefil meseleye?" "Ah, bir de soruyor musun?" diyor incecik alnm kalarn atarak. "Tabii ki karym ocuk dourmana. Yapacak ilerimiz varken sras m imdi ocuk mocuk?" Ackl ackl bakyorum. "yi ama az evvel Can Dervi Hanmn yanndaydm, o da diyor ki bu dnyada bu kadar ok koturup durmann anlam yok. lmeden nce lmeli diyor." "Bo ver sen imdi Dervi'i. Ne bilir o? Ne anlar dnya halinden" diye kestirip atyor. "Kadn kafay bozmu tespihle, takunyayla. Burnunun ucunu bile grmyor devaml ge bakmaktan." Bir grissini atyor azna. Peinden de bir adet inko hap. "Bak canm, ben sana kendi felsefemi zetleyivereyim bir rpda: Sylesene, biz mi istedik bu dnyaya gelmeyi? Yo, hayr. Kimse fikrimizi sormad valla. Dtk anamzn rahmine, geldik ite. E peki mademki ezkaza geldik bu dnyaya, ekip gitmeden evvel kalc eserler brakmay istemek kadar doal ne olabilir?" tiraz edemiyorum. "nsanlarn ezici ounluu ne yazk ki sradanlk ve monotonluk iinde yaayp gidiyor. ylesine. Ha var ha yok. Her gn ayn. Oysa zel olmak lazm. Daha hayattayken lmszlemek lazm. Yeni kitaplar yazmal, birbirinden yaratc kurgular yapmal, kaleminin kalitesini artrmalsn. Hayat bir yar. Geride kalmaya gelmez. Ben hesap ettim her sene bir kitap kartr, her ay bir yerlere konuma vermeye uar, Avrupa'daki tm edebiyat festivallerine katlr ve Trkiye'yi alt kez turlarsan, be sene sekiz ay sonra kariyerinde hayli ykselmi olabilirsin." "Yuh, insafn kurusun. Sen edebiyat bir yar m sanyorsun? Sanatn iini boalttn tamamen" diyorum. "Hem makine miyim ben? Byle ..." "Ne sakncas var ki?" diye kesiyor szm. "nsan hayvana benzeyeceine makineye benzesin daha iyi deil mi? Ot gibi spanak gibi rafta duran hormonlu karnabahar gibi cansz ve hrssz yaayacana, makine gibi grl grl yaasn. Metafordan yana skntm yok." "Peki ya annelik?" "Annelik... annelik..." diyor kelimeyi aznda akide ekeri gibi evirip evirerek. Sonra tadn beenmemi olmal ki suratn buruturuyor. "Anneliin A'sn dahi duymak istemiyorum. Annelik tamamen bozar planlarm. Hamilelik, lousalk, bebek bakm filan derken yazy unutuverirsin. Sakn ha byle bir ey yapaym deme! Sz ver bakaym bana. Yapmycam de!" Ne diyeceimi bilemiyorum Hrs Nefs Hanm'a. Sustuumu grnce sinirli sinirli yerinden kalkyor, antasn kurcalayp, en nihayetinde bir kt paras uzatyor burnuma. "Ne bu?" "Doktor adresi, iyi ki almm" diyor Hrs Nefs Hanm gayet sakin. "ok iyi bir jinekolog. Tesadfe bak. ime domu gibi bu konular konuacamz, ben de senin iin randevu almtm. Sal gn akam alt buukta bekliyor." "yi de niye?" Gzleri parlyor Hrs Nefs Hanm'n. Sesine tuhaf bir yumuaklk veriyor: "Canm bak kknden hallediyorum meseleyi. Seni ksrlatrmaya karar verdim. Bu operasyon kafan kurcalayan sama sapan sorularn hepsini ortadan kaldrr. Kati zm." "Apartman kedisi miyim ulan ben?" diyorum sinirden zangr zangr titreyerek. Keyfn bilir" diyor Hrs Nefs Hanm. Omuzlarn silkiyor umarszca. Sylene sylene uzaklayorum. Bir de Kuzey Kaps var denemediim. Bab- imal. Oldum olas trsarm o kapdan. Ama onsuz da yapamam. Hem madem ilk kapy ziyaret ettim bir de ona uramamak olmaz.

Kuzey Kaps'nm ardnda "Sinik Entel Hanm" yaar. Pencereleri rmcek alaryla, duvarlar Che Guevara ve Marlon Brando posterleriyle kapl, perdeleri kzl kadifeden, kasvetengiz bir atonun karanlk ktphanesinde barnr ekseriya. Yerlere kadar inen uzun hippi elbiseleri, saakl aynal Hint etekleri giyer. Boynuna rengrenk fularlar dolar. Kollarna Dou motifli bilezikler takar. Aklna esti mi gider dvme yaptrr ya da hzma taktrr. Salarn gnne gre ya omuzlarna salar, ya geliigzel toplar. Raja yoga, reiki ve meditasyon yapar. Ne yazk ki bunca meditasyona ramen sigaray brakamamtr halen. Aznda ya bir sigara ya ince puro, imese bile ttnn inemeyi sever. ine kitap-defter-fotokopi koyabilmek iin en byk boy alr el antalarn. Bir yere gidecei zaman bavul gibi yannda tar bu heyulalar. Sinik Entel Hanm bu aralar alternatif beslenme yntemlerine takt kafay. imdi de nnde bir tabak organik spanak, organik kabak, hintsafran ve soyadan yaplm bulank renkli trl duruyor. Vejetaryendir. Seneler var ki et yemez. Tavuk yemez. Balk yemez. Hayvanlar yemekle onlarn ilerindeki lm korkusunu da mideye indirdiimizi iddia eder. Bu yzden hastalanyormuuz. Onun yerine barl, sakin ve yeil otlar yemeliymiiz. Madmak, maydanoz, nane ya da fesleen... "Sinik Entel Hanm, Sinik Entel Hanm" diyorum. "Bir de sana dansam u annelik meselesini, ne dersin?" "Danmak neye yarar ki?" diyor olanca kukuculuu ve karamsarhyla. "nsan duymak istediini duyar. yle bir nokta var ki sze dklemez artk hibir ey. Wittengstein bouna dilin bittii yerden bahsetmemiti. Tractatus'u okuman salk veririm." "Bo ver imdi Tractatus'u. Dil bitse de sen syle. Ta buraya senin cevabn dinlemeye geldim" diye steliyorum. "yleyse, gpta kavram zerine dnmeye davet ediyorum seni. Gnlk hayatta zannediliyor ki gpta basit bir duygu. Oysa son derece felsef bir problematiktir gpta denilen mefhum. O kadar nemlidir ki insanlara ve olaylara yn verir. Hatta Jean Paul Sartre rklk ya da yabanc dmanl gibi ar siyasi ularn temelinde gpta olduunu sylerdi. Kiinin kendinde olmayp da bakalarnda olduunu zannettii ayrcalkl unsurlara duyduu ekim..." "Sinik Entel Hanmcm, rica etsem biraz daha anlalr bir dille anlatamaz msn?" "O zaman yle syleyeyim. Eski bir ataszmz vardr, bilirsin herhalde. Komunun tavuu komuya kaz grnr!" "Yani?" "Yani, ayet ocuk dourursan, dourmayp da kariyerinde ilerleyen hemcinslerini kskanacaksn. Kariyerinde ilerlediin takdirde de ocuk douran kadnlar kskanacaksn. Hangi yolu seersen se, semediin yolda kalacaktr akim." "Emin misin?" diyorum clz bir sesle. Ban sallyor. "nsanlk tarihine bir bak. Bunca sava, ykm, atma, enkaz... Birinci Dnya Sava ktnda ne diyorlard biliyor musun? Btn Savalar Sona Erdirecek Sava! Huh! yle olmad tabii. Bitmedi savalar. Bitmez de! Zira ne eitlik var yeryznde ne adalet. Gler dengesizlii, gelir adaletsizlii, snflararas uurum... Krkler de krkler elikileri. Hayatn diyalektii bu. Tez olacak ki antitez olsun, ikisi atp harmanlacak ki sentez dosun..." Bir of ekiyorum usulca."Bo yere o kadar aresiz ve kimsesiz resmetmedi Paul Klee tarih meleini. akn bakl Angelus Novus. Sahi okumu muydun Walter Benjamin'in tarih melei zerine yazdklarm? Okumadysan..." "Sinik Entel Hanm yavala, konuyu datyorsun" diyorum sabrszlkla. "Affedersin. Konumuza dnelim. Dediim gibi hangi yolu seersen se 'teki'nde kalacaktr akln. Bak bu teki nemli mesele. Senin durumunda buna 'teki kadn sendromu' da diyebiliriz. Levinas, etiin temelini 'teki'yle girilen yz yze ilikide bulur. Ben yerine 'teki'yi koymalsn. Aynlk yerine 'bakalk'. Tabii grngbilimsel bir bak asyla 'Ben'in iindeki 'teki'nden sz etmek de mmkn..." "Off, uzattn gene. Basit bir cevap veremez misin sen hi?" "Peki yle toparlayaym. Cevabm u: Fark etmez." "Nasl yani?" "Cevabmn ne olduunun nemi yok. Senin verecein kararn da nemi yok aslna bakarsan. stersen hi ocuk yapma. stersen sekiz tane dour. Fark etmez. Eninde sonunda varolu demek tatminsiz ve tamahkr olmak demektir. nsan

yetinmeyi bilmez. Cioran'm dedii gibi hepimiz kendi iimize dp bedbaht olmaya mahkmuz." Buz gibi bir hava esiyor. Titriyorum. Entel Sinik Hanm devam ediyor konumaya. Bir yandan da suratndan den bin para. Konutuka ii kararyor. Hep byle bu kadn. Bilgi birikiminin altnda ezilir. Kendi kendinin moralini bozmakta mahir. Yetinmeyip etrafmdaki-lerin de tadn karr. Piman oluyorum bu atoya geldiime. "yle de fark etmez byle de fark etmez. Yazarl da sesen, annelii de sesen, her ikisini de sesen, hatta hibirini dahi semesen, hayat daima noksan kalacaktr bir yanyla, bir biimde. Existential angst. nsanolunun varolusal elikisi bu... Hey nereye gidiyorsun? Gel daha bitirmedim." "Senin lafn bitmez. Sonra gene urarm. Adalet Hanm' salonda tek bana braktm, ayp olur" diyorum. "Heidegger'in Dasein -Dnyada-olmak- kavramn incele. nsann varoluunun -ya da bir trl varolamaynm- temelidir anksiyete. Yapmzn imentosu. Senin bu endielerin ve evhamlarn son derece felsefi aslnda..." Teekkr edip, "Kabahat sende deil, senin fikrini alanda zaten" diye sylene sylene ayrlyorum Kuzey Kaps'ndan. Bu vaziyette "Benistan" memleketini terk ediyor, kyorum vcudumun dna. Tuvaletin aynasnda kendime bakyorum. Souk su arpyorum yzme. Kafam daha da karm bir halde dnyorum Adalet Aaolu'nun yanma. Braktm gibi buluyorum her eyi. Duvarlardaki tablolar, etraftaki kitaplar, sehpada ay bardaklar, tabaklarda kurabiyeler, saatin tik-taklar... Adalet Hanm gene yle dingin, beklemede koltukta. Yarm kalan sorusu asl duruyor havada, ortamzda. Ama benim verecek cevabm yok. "ey... zninizle gideyim artk ben" diyorum. "Ge oldu..." # * # Sokaa ktmda gen ingene kadnlarla burun buruna geliyorum. Yaklatm grnce konumay kesip, tepeden trnaa szyorlar beni. Sonra da varlm byk bir akay-m gibi glyorlar aralarnda. "Ne o gzelim, cann sklm senin. Uzat elceizini de okuyaym, anlataym derdini" diyor biri kulaklarndaki sar sar kpeleri oynatarak. Bir yanm basp gitmek istiyor, bir yanm teklifi kabul etmek. "Bo ver fal" diyorum. "Onun yerine beraber bir sigara ielim surda." Sanki beraber banka soymay teklif etmiim. O kadar ciddileiyorlar birdenbire. pheyle bakyorlar yzme. Aldr etmeden yanlarna gidiyor ve kaldrma oturuyorum. antamdan sigara paketini karyorum. te o zaman belli belirsiz bir tebessm yaylyor az evvel falma bakmak isteyen kadnn dudaklarna. Gelip sa tarafma oturuyor usulca. Birka saniye sonra dieri de gelip katlyor aramza. Ak am kerken, Adalet Aaolu'nun evinden be-on adm uzakta, iki ingene kadnla ben oturuyoruz bir kaldrm kenarnda. Tepemizde sigara dumanndan minnack bir bulut nazl nazh szlyor. Ve bir an iin de olsa yantn bilmediim tm sorular uzaa frebileceim hissine kaplyorum. Duman fler gibi. Ay Kadn 1862 senesinde Leo Tolstoy kendisinden yaa hayli kk Sofya Andreyevna Bers ile evlendi. Bu birlemeden on ocuklar oldu (baz kaynaklara gre on dokuz). Bunlardan drd yaamad. Geriye kalan dokuzunu (ya da on beini) Sofya bytt. Bu hesaba gre Sofya evliliklerinin nemli bir ksm boyunca ya hamileydi ya bebek emziriyordu. Tolstoy ieride odada, mum nda romanlarn yazarken, Sofya da ses karmasnlar patrt yapmasnlar diye ocuklar oyalamakla meguld. Her akam, her hafta, her sene... Dolunay kadnd Sofya. Vcudu gkteki hilal gibi gnden gne deien, durmadan yuvarlaklap ien, sonra incelip ardndan yine dolmaya balayan bir Ay Kadn. ocuklardan ve ev ilerinden artakalan kstl saatlerde Sofya kocasnn gnll sekreterliini ve asistanln da yapt. Sava ve Bar'n notlarn tutmakla kalmad, bu yapt batan sona tam yedi kez temize ekti. Her ne kadar evliliklerinin son demleri "edebiyat tarihindeki en bedbaht iliki" olarak nitelendirilmi olsa da, uras gerek ki, uzun seneler boyu Sofya kendini kocasna ve onun kariyerine adamt.

Bugn edebiyat tarihilerinin merak ettikleri sorulardan biri Tolstoy'un Anna Karenina'y yazarken Sofya'dan ne kadar etkilendii. Acaba bu byk romanc kendi karsn -ve karsnn kendisini aldatabileceine dair korkularn- ne kadar yanstt yaptna? Ne de olsa, Tolstoy Anna Karenina'y yazmaya baladnda 44 yandayd, kars ise sadece 27. Tolstoy eserini karanlk sulara ynlendirirken belki de dolayl yollardan karsn uyarmak istedi. Kocasn aldatan bir kadnn bana gelecek felaketleri yazarak. Anna Karenina'da ima edilen bir ayrm, ince bir ayar var. Eer evli kadn, aldatmay flrtle snrl tutuyorsa, ilikisini kaamak ve sakl brakyorsa, bu durum "naho ama anlalabilir" bir vaka olarak kalr. Sadece kocasn ilgilendiren bir krizcik yaratabilir. O kadar. Esas mesele aldatmann kamusal ve "aleni" hale gelmesiyle balar, yani toplumsal rollerin ve dengelerin sarsld noktadan itibaren. "Kol krlr yen iinde. Kadn kocasn zihninde aldatr, ryalarnda geceden geceye" ilkesi. te Anna bu anlamda "haddini" aar, hududu iner. Sadece bir baka erkee, bir yasaa ilgi duymakla kalmaz, onu tutkuyla sevdiini ve arzuladn hemen herkes bilsin ister. Onun iin yuvasn terk eder. Aldatma "kamusal" olunca, toplum da Anna'y dlamaya ve onu "dm bir kadn" olarak grmeye balar. Anna Karenina araclyla Tolstoy sadece karsna deil, eitli yalardaki kzlarna da bir ahlak mesaj vermek istedi muhtemelen. Siz siz olun, ayn hatay yapmayn, dercesine. Ama ne ilgintir ki eseri ailesindeki kadnlardan ok son tahlilde kendisini etkiledi, kendine dnd. Kitab tamamladktan ksa bir zaman sonra Tolstoy ciddi ve ruhani bir bunalmn eiinde ald soluu. Aristokrat bir kkenden gelen ve tm hayat boyunca korunakl yaayan yazar artk mlklerinden, snfsal ayrcalklarndan arnmak istiyordu. Snfsal konumundan dolay huzursuzdu. Nihayetinde btn mallarn yoksullara datmaya karar verdi. te o noktada, "ocuklarnn geleceini dnen anne" Sofya ile "nedamet getirme gayretinde" Tolstoy tamamen zt dtler birbirlerine. Sofya kocasnn bu ani bonkrlne sonuna kadar itiraz etti. Direndi. 1883 senesinde materyalist dnyadan elini eteini ektiini aklayarak topraklarn, servetini ve kitaplarnn haklarn elden kard Tolstoy. Tek tek. Yoksul kyller gibi yaamaya balad. Ayaklarnda amurlu izmeler, zerinde ucuz kyafetlerle beyinsel faaliyetleri bir kenara itip el emeine yneldi. Kyl-zanaatkr gibi almaya koyuldu. Ziyafet sofralarn terk etti. Ete, ikiye ve avlanmaya tvbe dedi. Bu deiimi dehet iinde seyretti Sofya. Evlendii ve sevdii adam gitmi, yerine st ba dklen, bitli, paspal bir kyl gelmiti. Tolstoy'un yeni huylarna "Karanlk eyler" adn koydu Sofya. Tam olarak aklayamad, tuhaflklar, rahatszlklar ... Takip eden aylar seneler iinde giderek palazland ve artt bu karanlk eyler. Tolstoy daha da sk sarld dindarlna. ekildi inzivaya. Sofya ise stste sinir buhranlar geirmeye balad. 1910 yaznda Tolstoy karsna aktrmadan onu vasiyetinden kard ve kitaplarnn yayn haklarn gizlice editrne devretti. Karkoca onarlmaz bir hz ve az bulunur bir nefretle uzaklatlar, ayr dtler birbirlerinden. uras bir gerek ki Sofya, kocasnn yaratt edebi kahraman Anna'y hibir zaman rnek almad kendine. Ne kocasn terk etti, ne bakasna kaptrd gnln. Tam tersine, alabildiine balyd yuvasna. Bir anlamda Anna Karenina'nn tezad olarak kald. Ne var ki srekli bebek douran, ocuk bakan, halinden ikyet eden bir kadna dnmeye balad zamanla. Gn gemiyordu ki evde bir kavga patlak vermesin. Kskanlklar, sama sapan atmalar, szl ve muhtemelen fiziksel iddet... Alayp szlayan bir anne, ho-murdanp susan bir baba. Tm bunlara tanklk eden ocuklar. Tolstoy evlerinde cereyan eden bu trajediye tahamml edemiyordu. Ama gel gr ki ne doum kontrol yntemine inanyor, ne seksten vazgeebiliyordu. Her sene yeni bir ocuk eklendi ailelerine. Her ocukla beraber biraz daha asabileti Sofya, biraz daha tkendi evlilikleri. Ruhaniyet nemli mefhumdu Tolstoy iin. teden beri. Ama zaman iinde kdemli romancnn dindarl kat bir hal ald. Kaskat. Bir yandan kadnlara dkn, bir yandan da seksi kirli addeden birinin tayabilecei tm i elikilere sahipti. Edebiyat tarihindeki gelmi gemi en nl kadn kahraman yaratan

Tolstoy, iten ie cinsi latiften pek de hazzetmiyor ama gel gr ki onlarsz da yapamyordu. Seks eittir kadn, Kadn eittir batan karma. Batan karma eittir gnah, Gnah eittir Tanr'ya isyan. Tanr'ya isyan eittir babaya isyan, Babaya isyan eittir kendini inkr etmesi Tolstoy'un, Hem bir mrit hem de baba olarak... Pe pee gelen annelik tecrbelerinin Ay Kadn Sofya zerinde iki farkl, hatta zt etkisi oldu. Annelik onu hem gzelletirdi. Daha merhametli, daha sevecen ve anlayl kld.. Hem de onda deersiz bir insan olduu, bir "hi" olduu zannn uyandrd. Kocasnn yannda bcek gibi hissetmeye balad kendini. zgveni zedelendike, asabileti. Asabile-tike saldrganlat. Kendi yaratt yaratktan yakasn kurtaramayan Dr. Frankenstein gibi Tolstoy da mutsuz, parltsz, drdr ve vesvese kp bir kadn yaratt bir zamanlar severek evlendii, deli gibi kskand gen kadndan. Bir mddet ona tahamml etmeye alt. Sonra da pilisini prtsn toplayp kat ondan ve yuvasndan, kaabildiince uzaa... Balklarn bildii Bundan bir ay sonra bir pazar sabahyd... Bir pazar sabahyd. Vakit olduka erken. Boaz kenarndaki bildik kahvalt yerlerine henz akn etmemi civardaki-ler. Yrye kmm sahil kenarnda. Havada bir berraklk, bir canllk. stanbul'un gzellii zerinde. Tazelenmi, ykanm, ballanm. Tatl tatl glmsyor. Sanrsn ki insann burnundan fitil fitil getiren ehir bu deil. Sanrsn ki eker erbetle yorulmu. O kadar uysal ve sevimli bu sabah stanbul. Bizler de ona glmsyoruz. Elde deil. Daha imdiden dizilmi balklar sra sra. Tespih taneleri gibi yan yana, sabr sabr. Bekliyorlar oltalarna taklacak irili ufakl balklar. Tuhaf ey; hem gne var gkyznde hem de dolunaya yknen bir ay. Aya taklyor gzm. Yanl zamanda yanl yerde olan aya... Kendi kendime dnyorum: "Eer Sofya romanc olsayd, Leo Tolstoy ayn ekilde kendini ona adar myd acaba? Karsnn asistanln yapar myd mesela? Romanlarn temize eker miydi inci gibi el yazsyla? Ya da kars ierde rahat rahat yazsn diye ocuklar alp parka gtrr myd aralarda?" Ben bunlar dnerek yryeduraym Bebek Park'na doru bir grltdr kopuyor. Sarholar m toplanm parkta bu saatte? Tinerciler belki de. Yar tedirgin yoluma devam ediyorum. Yemek, temizlik, alveri, t, yok ocuklardan biri dt alad, yok teki bitlendi kand kafasna ila srmeli... koturur muydu Leo Tolstoy oradan oraya? Srf karsnn omuzlarndaki yk hafiflesin de romanlarna daha iyi konsantre olabilsin diye iki kat fazla alr myd gece gndz? "mdaaat!" Bir lkla silkiniyorum dncelerimden. Parkta birisi avaz kt kadar baryor. "Yetiiiiiin! Kimse yok mu bu irretten beni kurtaracak?" Az ileride birileri kavgaya tutumu. Seslerinden ikisinin de kadn olduu anlalyor. Sa saa girmiler. Temkinli admlarla yaklayorum. "Bana bak bktm ayama dolanmandan. Tatile filan ksana sen, yle uzak bir adaya gitsen ne iyi olur" diye bas bas tepiniyor biri. "Esas sen ekil ayak altndan. Bktm ikide bir bana engel olmandan. Ne demeye kartryorsun ha bire Elifin kafasn?" Adm iitince sryorum olduum yerde. Ayni anda karaltlar da beni fark ediyor. / "Hay Allah affedersin, korkutmak istememitik seni" diyor az evvelki sesin sahibi kendine ekidzen vererek. Pratik Akl Hanm bu konuan. Boazna sarld, salarn tutam tutam yolduu kii de Sinik Entel Hanm. kmlar parktaki bir kaydran zerine. Orada

tepiniyorlar. Uzaktan baknca boyutlarn anlayamamam bu yzden. yi de ne ileri var sabahn bu saatinde burada? Pratik Akl Hanm ile Sinik Entel Hanm seneler var ki birbirine gcktr. kisi de "akl yoluyla" meselelere yaklamay sever aslnda. Ama ortak paydalar bundan ibarettir yalnzca. Zira Pratik Akl Hanm her meseleyi en pratik yoldan hemencecik zmek zere atar admn. Sinik Entel Hanm ise pek ilgilenmez bu tr kolay zmlerle. Hatta ou zaman zmszl yeler. Pratik Akl Hanm en ksa yoldan halletmek ister her eyi, Sinik Entel Hanm ise derinlemesine incelemek. Biri anlalmak ister teki anlalmamak. Biri cevaplar sever, dieri sualleri. Bu ikili kanl bakldr oldum olas. Birini bir omzuma kartyorum, tekini br omzuma. Yrmeye balyorum bu vaziyette Bebek gzerghnda. ok gemeden gene bir dizi balk kyor karmza. "u balklara bakyorum da..." diyor Pratik Akl Hanm hemen. 'Yaptklar ne kadar anlamsz deil mi? Yan yana krk, bazen elli kii diziliyorlar buralara. Sorsan zaten ka adet balk yanar ki bu kyya? Ama onlar byle saatlerce, belki btn gn burada dikiliyorlar. Ne kadar bo!" "Sen her eye faydaclk asndan baktn iin sana bo geliyor olabilir. Ama insan hayatta baz eyleri de faydasz olduunu bile bile yapmaktan keyif alr" diyorum. Diyorum ama ben de bilmiyorum nasl bir ruh halidir hayatta bir yerlere varmaya, illa da bir "ey" olmaya, hzlandka hzlanmaya tenezzl etmemek? Nasl bir ruh halidir yetinmek eldekilerle, denizin ve talihin verdikleriyle, gnn sonunda kazanacan epi topu iki clz balk ile bir avu yosun olsa bile? Ve nasl bir eydir dnmek akamlar eve, bir elinde senelerdir yenileyemediin bir olta, dier elinde l sska balklar ve yreinde yetinmenin huzuruyla? Bu sabr, bu kprtsz-l, bu skneti bilmiyorum. Kaosa ve harekete ve gebelie ve deiime ne kadar erbetliysem, o kadar uzam yerleiklie, barkla, balklarn yaam felsefesine... Ben ki dinler tarihi silsilesinde en ok Eyub Peygamber'le kavgal oldum, ocukluumdan beri kzdm onun her trl cefaya ve belaya fkelenmeden kretmesine; ben ki en az Eyub Peygamberi anladm ve istedim ki o da ayaklansn, kzsn, isyan etsin bana gelen musibetlere, hakszlklara; ben ki en nihayetinde sabrn ve tevekkln lsz hallerinin sanata da yaratcla da aykr olduuna kanaat getirdim, imdi merakla ve hayretle izliyorum amatr balklarn bu doygun, sakin, telasz hallerini. "yi de bari randman artrsalar" diyor Pratik Akl Hanm. "Bak mesela burada krk-krk be balk var bu sabah. u ileride de kiralanmay bekleyen koca koca tekneler duruyor. imdi ben diyorum ki bu adamlar hep beraber bir tekne kiralasa-lar, kii ba be on lira anca der, fazla deil. Sonra alsalar denizin ortasna. Yeterince aldklarnda da salsalar alarn. Bak nasl balk tutulurmu o zaman. Verimlilii artrr." "Ah gene konuuyor seninki dangl dungul" diye lafa dalyor Sinik Entel Hanm br omzumdan sarkarak. "Belli ki hi Hemingway okumam mr hayatnda, ihtiyar Balk'y okumasn neririm. Grsn bakalm nasl bir tutkuy-mu bir baln peine dmek!" Cevap niyetine tslyor Pratik Akl Hanm. Boynumun etrafndan eilerek sal kollu, gzlerini ksarak bakyorlar karlkl. "Balk tutmann bir felsefesi vardr" diye laf atyor ortaya gene Sinik Entel Hanm. "Godot'yu beklemek gibi bir ey. Gelmeyecek belki ama olsun, sen gene de bekliyorsun. Bu bir tutku. lla da yarar ne, kr ne, ilevi nasl, sonucu bana ne getirir diye dnrsen kavrayamazsm buradaki derinlii. " "Aman senin bu derinlik merakndan gna geldi" diye syleniyor Pratik Akl Hanm. "Derinlee derinlee bir hal oldun ayol, k k biraz yzeye. Hayat akyor burada. Dalg msn be mbarek yle durmadan derinlerde, elinde zpkn!" "Yapmayn hanmlar ne olur" diye araya giriyorum. Omuzlarmda oturduklar iin zaten aralarnda saylrm. "Bu gzel stanbul sabahnda kavga etmeyin." "Brak, tartalm. Tartmakla geliir kltr" diyor Sinik Entel Hanm. Suratn asarak szyor rakibini. "Sen s sularda yzmeye devam et. Senin durduun yerden ne felsefe kar ne sanat. Felsefe de sanat da sorular cevaplardan fazla nemser."

Aniden durup bana dorultuyor delici baklarn Sinik Entel Hanm. "Ah Almanca bilmemen ne fena. Noch nicht diye bir kavram vardr Almancada. "Henz olmamlk" diye evirebiliriz. "Daha deil" durumu. Ersnt Bloch okumu muydunuz diye soracam ama okumadnzdan adm gibi eminim" diyor iini ekerek. "Basitletirerek anlatmaya alaym ben de. Olmaya almak yerine, oluu ve varoluu bitimsiz, srekli yenilenen bir sre gibi alglamalyz. Bu yzden senin annelik-yazarlk ikilemi zerine geenlerde sorduun soru asla cevaplanmamal. Bilakis, daima yeni sorularla derin-letirilmelidir." Aniden tandk bir ses crlyor kulamn dibinde: "Hop dedik, hop! Katiyen olmaz! Msaade etmem!" Pratik Akl Hanm, Sinik Entel Hanm ve ben, mz de dnp bakyoruz sesin geldii yne. Karmzda Hrs Nefs Hanm' buluyoruz. Parmak kadar boyuyla elinde kibrit kutusundan yapma bir olta, kafasnda kasket, dikilmi balklarn ayaklarnn dibine. Birisi zerine basacak da ezecek diye dm patlyor. Ama o en en laf yetitiriyor oradan: 'Yeni sorularla derinletirilmeliymi. Daha neler. Boa vakit harcamaktan baka bir ey deil bu konular sorgulamak. Srf u aptal pazar sabah yry bile bize ne kadar zaman kaybettirdi kariyerimizden. u anda yazyor olmalydn. alyor olmalydn. Yryte iin ne?" Usulca yanayorum yanma. Etrafa bakyorum gz ucuyla. Herkes kendi halinde. Balklar suya bakyorlar sabit gzlerle. Benden baka kimse var m acaba Hrs Nefs Hanm' gren? Eer yoksa kendi kendime konutuumu zannedecekler. Sa solu kolaan edip sesimi alaltyorum. "Nerden ktn sen?" "Geen hafta konutuumuz konuyu belki bir daha dnme frsat bulmusundur diye ummutum. Bir yoklayaym dedim..." diyor kasketini dzelterek. Sonra bir aynayla ruj karyor kuma pantalonunun cebinden, rujunu tazeliyor arabuk. "u balklar taklit edersem belki daha ok ilgi gsterirsin bana diye ben de elime olta aldm." "Hangi konuyu?" "Canm u ksrlatrma operasyonu." "Fesuphanallah..." "Ne demek imdi fesuphanallah?" "u demek: Bir daha byle bir laf duymak istemiyorum." "Tamtam tamam, sen bilirsin. Ay Kadn olmaya niyetin varsa, seni tutacak deilim, buyur yap. nsin ksn bedenin. imanla, kilo al, sonra da dur bebeimi emzireyim, ocuumu! byteyim, anaokuluna gndereyim, niversiteye yazdraym derken, edebiyat dnyasn unut git, ilinsin adn..." tiraz edecek oluyorum ama azm amama frsat vermiyor. "Sakn bana edebiyat yar deildir, silinirse ilinsin adm, ben zaten kimseyle rekabet etmiyorum gibi romantik laflar etme. Bal gibi de yartr edebiyat. Kimseyle olmasa bile kendinle yarmaktr. Hayatta kalma mcadelesidir sanat. Mcadele etmeden olmaz. Bu kadar. Nokta. Ve sakn aklndan karma yazar olan Leo Tolstoy'du, Ay Kadn Sofya deil." imdi sorma sras bende: "Ne demek imdi bu?" "u demek: oluk ocuk yuva muva derdine deceksen mesleini deitir. Git yaka kartna PASTACIBREK filan yaz. Olsun bitsin. Yanl anlalmasn. Pasta brek uzmanlarn aaladm yok. Tabii eer ilerini en iyi biimde ve hrsla yapyorlarsa. Aksi takdirde gayet sradan bir i." "Hrs Nefs Hanm Allah akna ne demeye alyorsun?" diye soruyorum sabrmn sonuna gelmi halde. Baktlar ki tansiyon artyor, Pratik Akl Hanm ile Sinik En-tel Hanm usulca atlyorlar omuzlarmdan aa. Svyorlar. "unu sylyorum: Vapurdaki kadn unutma. 2 yanda olup da 40 yanda gsteren kadn. Kilolarn ve mutsuzluklarn biriktiren kadn. Ona m benzemek istiyorsun?" "Ne biliyorsun o kadnn mutsuz olduunu?" diyorum. "Hem bunca kadn var anne olup da ev dnda alan ve gayet mutlu olan..." Burun kvryor Hrs Nefs Hanm. "Yahu elbette byle iki taraf da idare eden kadnlar var. Trapezci kadnlar diyorum ben bunlara. Bin takla atyorlar iki ii birden gtrmek iin. Canbaz bunlar, canbaz! Sabah ocuu okula yolla, kocann omletini piir, iki yumurta bir kak margarin, telala giyin, ie yeti, le arasnda izin al br ocuu doktora gtr, akam kotura kotura gel buzluktaki kfteleri kzart, sofray kur, ocuklar doyur, yorgunluktan d bayl... Ben sana yok mu dedim byle kadnlar? Var ama ucu ucuna yetiiyorlar her eye. Sen bu artlar altnda m roman yazacaksn?" "Abartmakta stne yok" diyorum sadece. "Mesele u: Trapezci

kadnlar hrs sahibi olamazlar. Sen bakma hrs kelimesinin bu toplumda negatif bir anlam tamasna. Hrs olmadan varolu olur mu? Nefs olmadan hayat yaanr m? Bu kadnlar hrslarndan ve nefslerinden kaybediyorlar. Mesleklerini yapabilirler, o baka, ama kariyer yapamazlar. Anladn m?" "Edebiyatlk kariyer yapmay gerektirmiyor zaten" diyorum. "Ah canm romantiim, sen yle san" diyor. "Bak imdi, klndan arman balk misali hrsndan arnm anaokul retmeni, banka memuresi, eczac hanm, hemire hanm olur. Hrsndan arnm kimya retmeni, hatta okul mdiresi bile olur. Olur hepsi, lafm yok. Ama hrsndan arnm sanat olmaz, yazar olmaz. Niye olmaz? nk yazarlk Tanrla soyunmaktr. Hrsndan kaybettiin anda yazamazsn. Ac ama gerek bu. " Pratik Akl Hanm ile Sinik Entel Hanm aryor gzlerim. Bir de bakyorum ki gidip trmanmlar Arnavutky skele-si'nin nndeki tahta banka. Ben de gidiyorum yanlarna. Hrs Nefs Hanm da dayanamyor. Oltasn kasketini brakp kotura kotura peimden geliyor. Az sonra drdmz oturuyoruz orackta. Ufka bakyoruz bir mddet konumadan. Sessizlik houma gidiyor. Tam o anda genten bir kadn geiyor nmzden, pembe bir bebek arabasn ite ite. Eilip arabada yatan bebee bakyorum. Beyaz, yumu yumu ellerini grnce glmsemeden edemiyorum. Ve iim cz ediyor. * * * Be dakika geiyor gemiyor, kprdanmaya balyor imden Sesler Korosu. "Hadi gidelim, ne bekliyoruz" diye ekitiriyor Hrs Nefs Hanm. "Vakit nakittir." "Gidelim de kitap okuyalm" diyor Sinik Entel Hanm. "En pratik yoldan gidelim" diyor Pratik Akl Hanm. "Siz gidin" diyorum. "Ben kalyorum..." "Kalp da ne yapacaksn?" diye itiraza yelteniyorlar hep bir azdan. "Hadi, k k" diyorum elimin tersiyle. "Gidin. Biraz dnmeye ihtiyacm var." Neyse ki, bir iki mrn krndan sonra beni rahat brakyor parmak kadnlar. Birbirleriyle tartmay ihmal etmeden ptr ptr yryerek uzaklayorlar yanmdan. Bu arada iskelenin kenarnda miskin miskin yatan tombul, tekir kedi gzlerini ap dikkatle szyor onlar. Ne fareye benzetebiliyor ne sereye. Yese midesine oturacaklarn anlam olmal ki yeniden yumuyor gzlerini. Arkalarndan bakyorum dalgn dalgn. Ben bu parmak kadnlarla ne yapacam. Atsam atamam, satsam satamam. Birini dinlesem tekine yaranamam. ekiyorum. Bir an iin balklara zeniyorum. "u balklarn skneti kskanlacak eymi aslnda" diye mrldanyorum. "Bak ite bu ok doru!" diyor birisi. Dnp bakyorum sesin geldii yne. Can Dervi Hanm bu. Yere atlm bo bir biskvi kutusunun zerinde bada kurmu, ufuk izgisine bakyor. Uzun elbisesinin etekleri rzgrda hafif hafif uuuyor. Gene tal bir trban var kafasnda, bu sefer hardal tonlarnda. Osmanlca harflerle "Hu" yazyor gmleinin kollarnda. Boynunda altn bir kolye. Onda da "Allah" yazyor. Derken bana doru evirip illi yzn, glmsyor candan. "Ho geldin Dervi" diyorum. "Eyvallah" diyor. "Ho geldim ama ho da bulmak isterim seni. Huzursuz bir ruhsun. lla bir yerlere yetimeye, illa bir eyler retmeye alyorsun. Bazen ayn anda be i birden yapmaya kalktn iin resmen yere dp kapaklanyorsun. Tek bir i yap tek bir zaman diliminde. Ne bu acelen? Ne gemi ne gelecek var. Sadece ve sadece u ana ver kendini. Dem bu demdir, dem bu dem... Yedi Uyuyanlar o maarada 300 sene uyudular da sandlar ki birka saat geti sadece. Nedir ki zaman?" Bir mddet yle yan yana duruyoruz. Can Dervi Hanm ve ben. Kendimi an'a vermeye alyorum. Sylemesi yapmasndan kolay. Yapamyorum. "Can Dervi Hanm..." "Hm?" "Demin geen bebei grdn m?"

"Grmedim" diyor. Gene sessizlik. "Can Dervi Hanm..." "Hm?" "Benden anne manne olmaz deil mi?" diyorum, sesim ksk kyor. Dikkatlice bakyor yzme. " art yerine gelirse olur elbet" diyor. "Neymi o art?" "Evvela Allahtel isteyecek bunu, yani kitabnda yazl olacak, bu biiiir" diyor. "Sonra sen isteyeceksin tabii, bu da ikiii." leriden beyaz bir taka geiyor patr patr sesler kararak. ncecik kpkler brakyor sularda, grnmesiyle kaybolmas bir olan. "nc art ne peki?" "nc art balklarla ilgili" diyor ve eliyle etraftaki adamlar iaret ediyor. "Onlarn srlarna vakf olman lazm." Hayretle evreme bakmyorum. yi de ne biliyor ki u balklar? Benim bilmediim ne biliyor olabilirler ki? Glyor Can Dervi Hanm. "Sen hi elinde oltayla denize koan balk grdn m? Gremezsin. nk balk kovalamaz balk dediin. Bekler ki balk kendine gelsin." "Yani?.." "Yani canm" diyor Can Dervi Hanm. "Bekle, deniz sana gelsin." airler ve bebekler Sylvia Plath edebiyat tarihinin en ok merak edilen, hakknda en ok tez makale kitap yazlan ama gene de bir yanyla hep gizemli kalan nadir kadn yazar/airlerinden. "Tanr olmak isteyen kz" diye tanmlard Plath kendini. Hibir zaman yetinemedi verilenlerle. Samad bedenine, kimliine, kaderine. Genliinde bir mddet retmenlik de yapt. Ancak honut kalmad bu tecrbeden. Profesyonel i yaamnn kendisine gre olmadna karar verdi. Yazacak, yazacak ve sadece yazacakt. Kalemiyle geinmek istiyordu. Kararlyd. Plath sallantl, sancl ve en nihayetinde bolca dedikoduya malzeme olan bir evlilik yapt air Ted Hughes ile. "Ayn at altnda iki air, iki yazar olmaz" diyenleri yalanc karmak istedi belki de. Gnmz feminist aratrmaclar arasnda Plathn yanl bir evlilik yaptna ve ilerideki yllarda yaad sorunlarda kocasnn paynn derin olduuna inananlarn says hi de az deil. Ama her evlilik gibi bunun da ba ksm iyiydi. ktlar birbirlerine. Gen ve alkandlar. Srekli dardaydlar. ok gemeden Plath iki ocuk dnyaya getirdi. Hayata dair planlarnda temel bir deiiklik yapmas gerekti. Artk "evinin kadn" olacak, ocuklarn bytecek ve iirlerini yazacakt. Bir kadn edebiyat tarafndan ocuklar ve bebeklerle ilgili yazlm en nemli metindir belki de Plathn 1956 senesinde sonra ocuk sahibi olacam ve sonra da daha da derinleecek yazlarm..." Belki de haklyd. yle oldu. O muhteem Ariel adl eserini ocuk sahibi olduktan sonra yazd. Edebiyat tarihilerinin dikkatini eken bir baka zellik de Sylvia Plathn sadece ocuklarndan ya da genel olarak ocuklardan bahsederken deil, bizzat kendi eserlerinden sz ederken de "bebek ve ocuk metaforlan"m sk sk kullanmas. Mesela, henz zerinde alt, tam olarak olgunlamam iirlerinden sz ederken "domam bebeim" ya da "cenin" gibi tanmlamalar kullanrd. yle ki notlarnda, kimi iirlerinin kendisine nasl glmsediini, nasl gnbegn gelitiini, hatta ayak parmaklarn, minicik ellerini oynattklarn anlatrd. Annelikle yazarl buluturmaya alt belki de bu metaforlarla. "Bebeklerim benim ocuklarm ama iirlerim de benim ocuklarm" dercesine. Kocasyla yollarnn ayrlmas bal bana bir dnm noktas oldu hayatnda. Bu duygusal ykmdan sonra kendini yeniden tanmlamaya, silbatan yaratmaya giriti. Yepyeni ve bambaka bir kadn olacakt. Hrslyd. Kabiliyetliydi. Yalnzd. Bir yandan iki ocuunu tek bana bytrken bir yandan da yazd, yazd, yazd. ou zaman gne sabah drtte balyordu -bebekler uyanmadan nce kendine ayrabildii o bir-iki saat ylesine kymetliydi. Sylvia Plathn bu dnem yazd iirler kariyerinin zirvesi olarak grlyor bugn aratrmaclar

tarafndan. nanlmaz bir younluk ve sratle retti bu dnemde. Kendi kendiyle yarrcasna. Ama hzn hi yakasn brakmad. Daima geride bir yerlerde durdu. Glgesi oldu. "Babasz Olan ocuu" iirinde ortaya dkt tm incinmiliini. Kocasna ne kadar krgn olsa da ondan nefretle ya da hakaretle bahsetmedi bu iirde. Ama evini, karsn ve ocuklarn brakp giden bir baba figrnden sz etti ve onu hznle yd etti. ocuklarna seslenirken babalarndan kalan "boluk" hissiyle yaamaya mecbur olduklarn syledi. Bir boluun ayrdma varacaksn Yan banda byyen bir boluk, aa gibi. Ayrln hemen ardndan gelen bu "tek bana ocuk byten anne ve hzla reten air/yazar" dnemi Sylvia Plathn "sperkadn" olmaya alt dnemdi belki de. Mkemmelliin ulalabilir bir ey olduuna inand dnem. Yetenekli air, rnek anne. Kimi aratrmaclar Sylvia Plathn kendi yarattklarna meftun olduunu syler. iirlerine de ocuklarna da kendi "eseri" gzyle bakt belki de. Falso vermeye baladnda dahi, mkemmel anne mkemmel air olabileceine dair inancn korudu. Bu dnem aslnda bir direni dnemi. Toplum ondan "annelik" ile "airlik" rollerini ayrmasn ve bunlardan birini seip ona sadk kalmasn beklerken, 1950'lerin ortamnda Plath iki ucu buluturabileceine inand. Ve bunu yapt. Ne var ki "sperkadn" olma arzusu kendi kendini ypratmasna yol aacakt. ok gemeden kendini fazla zorladn fark etmeye balad. Bir yere yetitiinde bir baka yeri eksik brakyor; bir taraf tamir edeyim derken bir baka noktay bozuyordu. Yava yava anlad ki mkemmel olamayacak. "Mnih Mankenleri" adl iiri yle balar bu yzden: Mkemmellik korkun bir varlk, ocuk sahibi olamaz zaten. Virginia Woolf edebiyat tarihinin en nemli metinlerinden biri kabul edilen Kendine Ait Oda'da kadnlarn yazar olabilmek iin muhakkak biraz paraya ve kendilerine ait bir odaya ihtiya duyacaklarn sylyordu. Para... oda... Oda... para... Sylvia Plathn hayatna baknca galiba bir madde daha eklemek lazm bu listeye: Para... oda... ve iyi bir bebek bakcs. Ald edebiyat burslar ya da dllerle yazya daha fazla vakit ayrabilmek iin dad tutan bir airdi Sylvia Plath. Yaratc, yakc ve manik depresif bir gne. Fitilini tkettii yerde bu ekilde yaamak yerine kendini ldrmeyi tercih edecek kadar marur... Ya hep ya hii. 11 ubat 1963'te, Londra'daki evlerinde iki ocuunu yataklarna yatrp, yanlarna st ve kurabiye braktktan sonra odalarnn kapsnn altn dikkatlice yaltt. Sonra mutfaa geip frn at. Frn harlanrken tek tek yudum yudum bir kutu uyku ilac iti. Ardndan kafasn frnn iinde soktu ve gaz dalgas yzn yalarken sonsuz uykuya dald. Henz 30 yandayd... Geceyars darbesi Aylardan haziran. Bir geceyarsyd. Ryamda sesler duyuyorum. Kapanp alan kaplar, hzl hzl ayak sesleri ve anlalmayan mr mr fsltlar. Birileri ateli ateli bir eyler konuuyor tepemde. Derken ismimi seiyorum grlt patrtnn arasnda. Her kimse beni aran, cevap vermeyip oral olmazsam kendiliinden susar diye mit ediyor, uyumaya devam ediyorum. Ama giderek ykseliyor sesler. "Hu, hu! Uyan artk! Kalkman lazm!" diye grlyor bir ses. Kim bu mnasebetsiz? Devekuu gibi bam yasta gmmek suretiyle kurtulurum sanyorum. Ama bu sefer de sam ekip kolumu im-diklemeye balyor birisi. Ryadan uyankla uzanan o darack, dumanl yolu itile kakla kat ediyorum mecburen. Gzlerimi ayorum homurdana homurdana. Karmda Hrs Nefs Hanm' buluyorum. Sa kolumun zerinden omuzuma trmanm, burnumun ucuna kadar yaklam, dik dik bana bakyor oradan. zerinde krmz kadife pijamalar. Bu saatte, bu vaziyette bile banda mkemmel bir topuz. "Son derece nemli bir mesele var. Kalksan iyi olacak!" diyor kalarn atarak.

"Bekleyemez miydi?" diyorum. "Uyuyordum surda." "Bekleyemezdi" diyor ve buz gibi bir sesle ekliyor. "Darbeler sabah beklemez!" Hoppala! Ne darbesi, ne demek istedi imdi bu? Hayra yormak istiyorum ama ne mmkn. Tylerim diken diken oluyor. "Seni salonda bekliyoruz" diyor Hrs Nefs Hanm gene ayn tonla. zerime bir eyler alp merakla arkasndan gidiyorum. Gecenin bu kr vaktinde bu kadar nemli ne olabilir ki? Salona vardmda daha byk bir spriz bekliyor beni. Btn iimden Sesler Korosu orada. Hazr ve nazr. Bu kadar ge saatte niye ayaktalar? nce Sinik Entel Hanm' gryorum. zerinde turuncu-sar dalgal, batik tarz bir pijamayla masann stndeki meyve sepetinin iinden bana bakyor. Sallandrm ayaklarn iki portakal arasndan. Elinde sigara, asabi asabi fryor duman. Bir farkllk var grnnde, ama ne olduunu karamyorum. Az ileride sehpann zerindeki selpak kutusuna yaslanm vaziyette Pratik Akl Hanm duruyor. Ellerini gsnde kavuturmu. Hem gece yatarken, hem sabah kalknca giyilebilir olsun diye genellikle eofman tercih eder kendisi. imdi de zerinde koyu gri bir eofman takm var. Nedense benimle gz gze gelmemeye gayret ederek duvara bakyor. Pencerenin kenarndaki saksda ise Can Dervi Hanm oturuyor. Fesleenler arasnda. Oturmaktan ziyade havada asl kalm gibi, ylesine kprdamadan duruyor. Trbanndan bir tutam sa salnm dar, yzn glgeliyor. Mavi ipekten geceliinin kenarlar topuklarna deiyor. Dikkatle baknca fark ediyorum, bir elinden kelepeyle kalorifer borusuna balanm. "Neler oluyor burda?" diyorum tedirginliimi belli etmemeye alarak.

"Bu gece sen uyurken aramzda toplanp ani ve acil bir rejim deiikliine gitmeye karar verdik. u andan itibaren imden Sesler Korosu'nun ynetimini devralm bulunuyorum" diyor Hrs Nefs Hanm. Demesiyle, Sinik Entel Hanmn bomacaya yakalanm gibi ksrmeye balamas bir oluyor. "h, h..." "Pardon, eksik ifade etmi olabilirim... imden Sesler Korosu'nun ynetimini devralm bulunuyoruz" diye dzeltiyor Hrs Nefs Hanm. "Sinik Entel Hanm ve ben! kimiz darbe yaptk bu gece." aka olmal. Ama lesiye ciddiler ikisi de. "imden Sesler Korosu Merkezi Yrtme Kurulu olarak ilk i yeni bir anayasa hazrlayacaz. Ancak ondan nce ilk icraatmz belirledik bile. Senin derhal bu ehirden gitmen gerektiine karar verdik" diyor Sinik Entel Hanm. "Nereye gidiyormuum?" diyorum hayretle. "Amerika'ya, rap rap!" diye grlyor Hrs Nefs Hanm, belli ki emir vermeye abuk alm, iktidara gelmekten pek holanm. "Yenidnya'ya gidiyoruz hep beraber." "Niye Amerika?" Bir an iin susuyorlar. Belki de bu soruyu beklemiyorlard. "Mesele Amerika deil. Pekl Avusturalya ya da Japonya da olabilirdi" cevabn veriyor Hrs Nefs Hanm. "nemli olan bir mddet stanbul'dan uzaklaman." Sinik Entel Hanm alyor eline saz bu sefer. "Amerika oldu nk tesadfen orada verilen bir bursa bavurduk senin adna. Tebrikler! Kazandn. Toparlan! Gidiyoruz!" Bu sefer susma sras bende. "Senin bir yazar olarak kendini gelitirebilmen iin bu yolculuu yapman gerektiine kanaat getirdik" diye devam ediyor Sinik Entel Hanm. "Hem unutma, stanbul kendi ocuklarn hrpalayan bir ehir. Sen de farknda olsan da olmasan da hayli yprandm son zamanlarda. Buralardan biraz uzaklamanda fayda var. Kendi iyiliin iin." "Peki senin karn ne bu iten?" diyorum ters ters. "Yalan syleyecek deilim. Benim amdan Amerika'ya gitmende avantajlar var elbette. Orada entellektel adan daha doyurucu, daha dinamik bir hayat var. Kitaplar, ktphaneler, kltrel, sanatsal ve akademik faaliyetler... Tabii ki ben de istiyorum gitmeyi." "Ya sen?" diyorum Hrs Nefs Hanma dnerek.

"Ya ben? Ya ben!" diye tekrar ediyor. "Mesele ben deilim. Sensin! Seninle ilgili ciddi bir sorunumuz olmasayd bu yolculua kmaya kalkmazdk." Mideme bir ar giriyor. "Neymi sorunum?" diyorum. "yle zetleyivereyim: Kafa ve kimlik karkl! te bu senin temel sorunun. Hatrlataym istersen, bunca sene nasl didindik durduk. Bakalar darlarda gezip tozarken biz odalara kapandk, gece gndz yazdk. Kaytarmadk, oyalanmadk, aksatmadk. Her bir roman iin eek gibi altk. Belki kimse farknda deil, zannediyorlar ki ocakta leblebi kavurmak gibi bir ey kitap yazmak. Ne olacak canm? Koyarsn tencereye be-on leblebi, kavuruverirsin olur biter. Pardon ama hi de yle deil bu iler! Bazen tek bir kelime iin bir saat dnrsn. Bir cmle yazabilmek iin be kitap devirirsin. Yazdmz her bir romann arkasnda senelerin emei ve zahmeti var. Aln teri var. Yalan m?" "Doru, var" diyorum uysalca. Tasdik edilmenin hazzyla atlyor Hrs Nefs Hanm: "Peki imdi sorarm sana. Biz onca emei bouna m verdik? Bunca senenin birikimini nasl bir kalemde harcamaya kalkarsn? Nasl olur da birdenbire kitaplarn elinin tersiyle kenara itersin?" "Hrs Nefs Hanm, bir yanl anlama var herhalde" diyorum. "Nereden karyorsun bunlar? Hibir eyi bir kenara ittiim filan yok." "Var canm. Bal gibi de var!" diye crlyor. "Daha dorusu, eer biz zamannda mdahale etmeseydik hzla o yne gidiyordun." "Hi anlamyorum. Nerden bu kanaate vardn?" "Hareketlerinden tabii ki" diyor. Sonra da iaretparman suratma sallayp, tyler rpertici bir tonla ekliyor: "Ka zamandr seni gzlemliyorum. Sakn fark etmedim sanma! Ben her eyin farkndaym. Bebek yapsam nasl olur diye dnmeye baladn grmyor muyum sanyorsun? Acaba anne olabilir miyim? Olsam nasl bir anne olurum? Yam geldi otuz bee. Biyolojik saatim tik tak tik tak! Aklnda sadece bu tr fikirler var bu aralar. Gidiatn hi iyi grmyorum. Geenlerde Boaz kenarnda yrrken o bebek arabasna nasl baktn gzmzden kat m sanyorsun?" "Nasl bakmm?" diyorum sulu sulu. "Gzlerin parlayarak..." diyor. "Ne var bunda?" diye kendimi savunmaya alyorum. Ama Hrs Nefs Hanm szm kesiyor annda. "Bir kadn tanmad bir bebek arabasna gzleri parlayarak bakyorsa bunun sadece iki sebebi olabilir. Ya bebein yerinde olmak, yani yeniden ocukluuna dnmek istiyordur ya da..." "Ya da?" "Ya da o bebein annesinin yerinde olmak istiyordur. Ya o ya bu. Senin durumunda ikinci ihtimal ar basyor." "Belli ki eer buralarda kalrsan yolundan sapacaksn!" diye lafa karyor Sinik Entel Hanm. "Neymi yolum?" diyorum kzgnlkla. Benim de sabrm tayor artk. "Edebiyat tabii ki!" diye haykryor Sinik Entel Hanm ile Hrs Nefs Hanm ayn anda. 'Yazar olmak, okur olmak, entelektel olmak. Senin yolun okumak ve yazmak, yazmak ve okumak... Kitaplar, kitaplar, kitaplar! Bunun dnda bir yolun olamaz! Olmamal!" ylece kalakalyorum. Bu ikili ne zaman byle uyumlu olmaya balad? Hani aralar iyi deildi, sevmezlerdi birbirlerini? Ne zaman byle salam bir koalisyon yaptlar? Peki ya Pratik Akl Hanm? Ya o ne diyor tm bunlara? Deminden beri hi konumayan Pratik Akl Hanm aklmdan geenleri anlamasna selpak kutusuna yaslanmay brakp, bana dnyor. Konumaya balamadan evvel eofmannn fermuaryla oynuyor dalgn dalgn: "Elbette ben Pratik Akl Hanm olarak her zaman liberal demokrasiden ve pazar ekonomisinden yana olmuumdur. Totaliter rejimler bana uymaz. Ancak bu olaanst artlar altnda darbeyi destekliyorum" diyor. "Senin iyiliin iin." "Peki ya senin iyiliin?" diyorum. "Eh, o da var tabii. Amerika'da hayat ok daha pratik ve ok daha aklc. Standartlar var. Belli kurallar, kaideler var. Buras gibi kim kime dum duma deil. Orada ben de daha rahat ederim. Dorusunu istersen nce holanmamtm

darbe fikrinden ama baktm benim de iime yaryor bu yeni dzen. Desteklemeye karar verdim." Duyduklarma inanamyorum. Ben imden Sesler Korosu'nun tm gr ayrlklarna ramen demokrasiye inanan varlklar olduklarn sanrdm. Ne de olsa bir arada yaayabilmek iin oulculuun ne denli elzem olduunu biliyorlar. Ya da ben yle sanrdm. Bunca senedir onlar tanyamamm demek. Dnp, hl pencere kenarnda kprtsz duran Can Dervi Hanm'a bakyorum. Bir tek o dierlerinden ayr duruyor. Bir tek o baka. Geceliinin kenarlarn dzeltip, derin derin i ekiyor. Uzun, kzl sa tutam kvrla kvrla sol yanana dyor. Telasz hareketlerle trbann ap yeniden balyor. "Peki ya o?" diyorum fsldayarak. Hrs Nefs Hanm cevaplyor bu kez: "Ne yazk ki Can Dervi Hanm gece yars darbemizi onaylamad. Kendisine uzun uzun teblide bulunduumuz halde rejim deiikliine gitmeye ikna edemedik. Bize direnmeyeceini, isyan etmeyeceini ama hibir koulda destek vermeyeceini belirtti. Pasifist Gandi yntemi direni uygulayacakm. Yere yatp kprdamadan oturmalar, kendini yol ortasna zincirlemeler filan. Bu durumda biz de mecburen kendisini tutukladk. Siyasi mahkm kategorisine koyduk." "Eline de kelepe mi vurdunuz?" diyorum dehet iinde. "Ha o mu? zlme, kelepesi geici. yi halden tr kapal cezaevinde tutukluluk halini prangal serbest dolama evirdik" diyor Sinik Entel Hanm. Ancak o zaman fark ediyorum Can Dervi Hanm'n ayandaki minik prangay. Tuhaf bir pranga bu. Yars kopmu bir kolye zincirinin ucuna bir mrdmerii balayarak yaplm. Mrdmerii olsa olsa 8-10 gramdr. Can Dervi Hanm ise 400 gramlk bir parmak kadn. stese yryebilir. Can Dervi Hanm'n bile bile bu tutukluluk haline katland hissine kaplyorum. Ak duran pencerelerden mezzinin sesi doluyor ieri. Sabah ezan kadife bir battaniye gibi rtyor szlerimizin ve sessizliklerimizin zerini. Artk ne soru sormak geliyor iimden, ne itiraz etmek. Ezan sona erdiinde Pratik Akl Hanm bir zarf uzatyor burnuma. "Bu ne?" "Biletin. Yarn akam yola kyorsun. Hazrlansan iyi olur." "O kadar abuk mu? yi de bu burs nerde onu bile bilmiyorum! Nereye gidiyorum? Hibir eyden haberim yok." "Boston!" diyor Pratik Akl Hanm. "Deil mi ki sonbahar en sevdiin mevsim, Boston tam senin ehrin. Seveceksin oralar. Sinik Entel Hanm da katlyor gururla: "Dnya zerinde az sayda kadn sanat ve akademisyene verilen bir burs kazandn. Boston'a gidiyoruz. Hep beraber." ylece sabah ediyoruz. Gnn ilk klaryla beraber teker teker uyumaya gidiyorlar. Mrdmerikli prangay Can Dervi Hanmn ayak bileinde brakarak. Az sonra bir ben kalyorum salonda. Bir de hl dalgn dalgn pencereden dar bakan Can Dervi Hanm. "Can Dervi Hanm" diye fsldyorum. "ist" diyor. "Bekle uyusunlar. O zaman konuuruz." Ne kadar bekliyoruz o halde bilmiyorum. Ama bana bir asr gibi geliyor. Haydarpaa Gar Nihayet dierlerinin iyice uykuya daldndan emin olduktan sonra Can Dervi Hanmn yanma gidiyorum. Bir cmbzn yardmyla kelepesini ayorum. Krmzms halkalarla evrelenmi, yorgun bileklerini ovuturuyor usulca. Sra minik prangaya gelince, mrdmeriini kopardm gibi azma atyor, zinciri de skyorum. Takdirle seyrediyor Can Dervi Hanm. Ben de kendimi masallarda esir gemicileri kurtarmaya gelen iyi kalpli dev gibi hissediyorum. O vaziyette ikimiz gizlice szlyoruz dar. Ben yryorum, o da antamn nndeki bozuk para cebine girmi, ara sra kafasn kararak etrafa bakyor. Sokaa kar kmaz balyorum sylenmeye.

"Nedir bunlardan ektiim? Kafay m yemiler ne? Birbirlerini gaza getirmiler. yi vaha. Holarna gitmeyen bir ey oldu mu meseleleri aka konumak yerine gece yars darbesi yapmak nerden kt?" Susuyor Can Dervi Hanm. "Bir de Amerika kardlar bama. Durup dururken. Ne dersin? unlara uyup buralardan gitmeli miyim? Yoksa direnmeli miyim bu plana sonuna kadar?" "Etrafna bir bak, ne gryorsun?" diyor Can Dervi Hanm. Kouturan insanlar, tklm tklm dolu otobsler, kasvetengiz binalar, darack sokaklar, taklit mallarla dolu seyyar satc tezghlar, ucuz Gucciler, Versaceler, ellerinde kirli bezlerle arabalarn camn silip be kuru koparmaya alan sokak ocuklar, seyyar satc avna km bkkn zabta memurlar, ltl hayatlarn ltl rnlerini tantan reklm panolar, ne modern ne geleneksel, elikilerinden sentezler karan bir ehir, kilitlenen trafik, patlayan borular... Kendini hrpalayan stanbullular ve onlara ramen ayakta kalan stanbul ve bunca kaos, kaos, kaos... Bunlar gryorum etrafma baknca. Ne dememi bekliyor ki? "Peki, kendine bir bak. Kendinde ne gryorsun?" Senebesene yanl hayaller, yanl erkekler, yanl ilikilerle ypranm; babasz bymesinin krgnln hl atlatamam; sevgilileriyle kanl bakl olmu, kalp krm ve kalbi krlm; el lemin ne dediini gereinden fazla ciddiye alan, hl tam olarak kendini tanmayan; Allah ya kendisini sevmezse, grmezse, esirgemezse diye endie eden, gene de O'na sitem etmekten geri duramayan; sadece roman yazd zaman mutlu ya da tam olabilen; edebiyat dnda geen her an soru iaretleri, elikiler ve yalpalamalarla rl; tam olarak neden yaz yazdn bilmeyen ama yaz yazmazsa yaayamayacana inanan; henz yeterince olmam-pimemibymemi, laykyla "elhamdlillah" dememi; ha bire dp dizlerini kanatan yar kz ocuu yar kadn bir mahluk gryorum kendime baknca. Ama bunu itiraf etmeye dilim varmyor. Bakt ki benden ses seda yok, usul usul konumaya balyor Can Dervi Hanm. "Grmyor musun alametlerle dolu etrafmz" diyor. "Alametler ve tesadfi olmayan tesadfler. Tevafuk kelimesi baka tesadf baka. Mhim bir fark var arada. Tevafukta gelini den Sesler Korosu'nun her bir ferdini kucaklayp sevebilsen keke. Ne yazk ki sen henz bunu yapacak konumda deilsin. imdilik sadece ayklyorsun kendi iindeki sesleri. Bunlardan bir ksmna 'yi Ben', bir ksmna 'Kt Ben' diyorsun. Bazlarmz bazlarmza stn tutuyorsun. Halbuki 'yi' de 'Kt' de sana ait, senden bir para. Biz hepimiz senden yansmalarz. Yani bir btnz aslnda." "Yani imdi senle Hrs Nefs Hanm' ayn kefeye mi koymalym?" diyorum. "O da ben de ayn btne aitiz unutma. Ah bunu bir anlayabilsen. 'yi'nin de 'Ktnn de ayn emberin paras olduuna kanaat getirinceye kadar bu blnmeyi yaamaya devam edeceksin. Sonra inallah bir gn birleyeceksin hepimizi." Ne diyeceimi bilmeden dinliyorum. "yi ama darbe yaptlar, baksana." Glmsyor Can Dervi Hanm. "O da geer merak etme. Neyi telersen, grmezden gelip bastrrsan, daha da palazlanmasn salarsn" diyor. "Bu kural bilmiyor musun?" Bilmiyordum valla. "Demem o ki en nihayetinde kendi iinle ve dnla helallemen, kinattaki her bir katreyle vuslata ermen, Hak ile ve gene Hak yolunda btnlemen gerek. Bunun iin de birtakm aamalardan gemelisin. Bu aamalar uzun bir yolculuun duraklar gibi dn. Bence sen ayana kadar gelen bu burs iine biraz da bu gzle bak. Brak parmak kadnlar Amerika'ya gittiklerini sansnlar. Brak onlar seni stanbul'dan kardklarn sansnlar. stanbul ya da Boston nemli deil. nemli olan isel yolculuk. Amerika'ya filan deil, kendi iine seyahat edeceksin. yle dn." Aklma yatyor syledikleri. Belki de hakl. Gemem gereken bir safha bu. Kendi iimde didien seslerle bar imzalamay renmeliyim. Srekli seferberlik halinde olmaktan bktm usandm. Daha huzurlu bir insan olmann yolunu bulmalym. Amerika'ya deil, kendi iime seyahat edeceim. Bu yle bir yolculuk.

Yoldan geen bir taksiye el ediyorum. "Gel o zaman Derviim" diyorum taksinin kapsn aarken. "Nereye?" "Haydarpaa Gar'na" "Nerden icap etti? Yoksa trenle mi gitmeye karar verdin Boston'a?" diyor glerek. 'Yok yok! Sadece tren garna gidip bakmak istedim..." * * * Tren garn grmek istedim sadece. nk ne vakit yreine dse buralardan ekip gitme arzusu, ne vakit kararsz kalsan "gitmek" ile "kalmak" arasnda, tren garnda en az bir saat geirmelisin kendinle ba baa. Ancak orada varabilirsin doru bir karara. Cinler gzetler geleni gideni Haydarpaa Gar'nda. Merakla seyrederler kavga eden iftleri, kavuan sevgilileri, tayini kan retmenleri, paralanan aileleri, byk idealler, kstl imknlarla Anadolu'dan gelen genleri, kaderine meydan okuyanlar ve kaderine boyun een nicelerini... Dinmeyen bir merakla seyrederler demoullarmn, Havvakzlarnm bin bir trl hallerini. Olur da bir sabah erkenden tepen atar, gzn kararr, gi-desin tutar, yrein skverirse; hani olur da uykusuz bir gecenin afanda "gideyim ben artk buralardan" diyerek atarsan kendini sokaklara plansz, hesapsz ve aklszca; yani olur da bir sabah yolun derse gvercinlerin glgelerinin vurduu, saysz yolcunun andrd peronlara, bir an iin dur ylece. Nefes dahi almadan bekle ve sadece dinle. Fsltlarn duyabilirsin. Yaprak hrdamas gibidir sesleri, ylesine belli belirsiz. Zaman zaman ykselir nameleri, iner kar. Baka eyler de alnr kulana, yeterince oyalanrsan oralarda. Kim bilir belki de kkr kkr gldklerini ya da ince ince aladklarn da duyarsn gardaki cinlerin, perilerin... nsan denilen eref-i mahlukat tanmak iin yolculuklardan, yollardan te frsat m olur? stanbul'dan gidenlerin de, ehr-i ehire daha yeni gelenlerin de huyunu suyunu kefetmek iin Haydarpaa Gar'ndan te mekn m var? Pr dikkat dinler cinler perilerin bu atnn altnda konuulanlar. Kaydederler gzlemledikleri ayrntlar. Peronlardan, vagonlardan czdan ve bavul karrlar. Onlarn iinde biriktirirler tm bu yolculardan geriye kalan heves ve hsran dolu hikyeleri... Biz on milyon stanbullu bunun farknda olmasak da pek, hayatmzn hudut boylarn tutar Haydarpaa Gar'nn silueti. Grev banda unutulmu ama kendisi grevini hi unutmam bir snr muhafz gibi bekler sakin ve sessiz ama hep tetikte. Glgesinin dt yer bir u boyu, keskin bir kenardr aslnda. stanbul'a sonradan gelenler daima iliklerinde hissederler o snr. Anlatamazlar kimseye. Bu ehrin kstrdklerinin srdadr Haydarpaa Gar. Ve en iyi o bilir u hakikati: stanbul'da bir sevdiin varsa, stne stlk bir de stanbul'u seviyorsan eer, ne kadar uzaa gidersen git ve nasl bir hzla, gene de kurtulamazsn bu ehirle cebellemekten ryalarnda. ismini sevmeyen kadnlar simler bycdr. Hem de byl. sim var, vezir eder. sim var, kahreder. Erkekler isimlerini deitirme gerei duymadan yaayp giderler. Doutan verilmi kimlik bilgileri, onlar da peinen kabullenmiler. Yerleik ve sabit. Karlarna, ocuklarna, hatta torunlarnn torunlarna soyadlarn verirler. Erkekler isim deitirmek ne menem bir eydir kolay kolay hissedemezler. Kadnlar ise, tam tersine, isim gebesidir. Bugn burada, yarn baka bir ismin havzasnda. mr hayatlarnn farkl aamalarnda farkl ekillerde form doldurmaya, hitap edilmeye, pasaport karmaya, imza atmaya alkn. Gen kzlklarnda baka trldr soyadlar, evlendiklerinde baka. Boanrlarsa baka, yeniden evlenirlerse gene baka... Erkeklerin tek bir imzalar olur. Bir kez o imzay tutturduktan sonra deitirme gerei duymadan bir mr boyu onunla idare edebilirler. Kadnlarmsa en az bir "eski imzalar vardr, bir de sonradan edindikleri bir "yeni imza"... En az... Gen kzlk imzalar, evli kadn imzalar, dul kadn imzalar... Bir kategoriden

bir kategoriye atlarken paldr kldr, durup da soramazlar kendilerine: mza eskir mi hi? "Bu imzay atan insan eskidi!" demek kadar tuhaf bir ey bu da. Kadn yazarlar ise hemen hemen btn kadnlarn tecrbe ettii bu tr soyad deiimlerine ek olarak isim-estetii operasyonlar geirmek durumunda kalrlar nice zaman. Ancak kocasndan gizli roman okuyabilen ve srekli toplumsal nyarglarla boumak zorunda kalan Fatma Aliye'nin evirilerini kendi ismiyle deil, "Bir Kadn" imzasyla yaymlatmas tesadf deildir. Bundan elli-elli be yl kadar nce ok okunan bir roman kt Trkiye'de. Ad Gen Kzlar. Roman Vincent Ewing adnda bir yazarn ismini tayordu. Kimse bilmiyordu bu yazar. Ne gren var ne tanyan. Amerikal ve erkek olduu dnda bir bilgi yoktu. Seneler boyunca Gen Kzlar bu ekilde satld, okundu, sevildi. Nice sonra ortaya kt ki bu romann yazar Amerikal bir erkek deil, bir Trk kzyd: Nihal Yeinobal. Nihal Yeinobal bu ilgin isim deiikliinin hikyesini yle anlatr: "Gen Kzlar yazdmda ben de bir gen kzdm. Romann gereki olabilmesi iin katmam gereken erotizm dozunun, o gnn llerine gre fazla ar kaacan bildiimden, takma bir erkek ad kullandm: Vincent Ewing. O yllarda eviri romanlar telif romanlardan daha gzdeydi, bu erkein Amerikal olmasna karar verdim ve roman ngi-lizceden eviriyormu gibi kaleme aldm." Gen bir kadn yazar iin kitaplarnda ak, hele hele erotizmi anlatmak kolay deildir. Bir erkek ismiyle yaymlamak her eyi kolaylatrr. Yazar zrhlandrr. * * * Bo yere deil Mary Ann Evans'n gerek ismini saklayp, erkek ismi kullanmas. nat, sava Mary Ann Evans. Nam dier George Eliot. 1800'lerin ngilteresi'nde kimliklerini saklamadan yazan, kitaplarn yaynlayan kadn yazarlar yok muydu peki? Vard elbet. Az sayda da olsa. Vard ama bunlarn ou kadnlara yakstrlan -ve George Eliot'un hi mi hi holanmad- "romantik ak kitaplar" kaleme alyordu. Buydu daha ziyade kadn yazarlara tannan hareket alam. George Eliot ise erkek yazarlarn dnyasnda eit artlarda yazmak istiyordu. "Kadnca" deil, "erkek gibi" yazmak. Eliot'm "kadn kitaplar" trne an-tipatisi o kadar bykt ki 1856'da "Bayan Yazarlarn Yazd Aptalca Romanlar" balkl sivri mi sivri bir makale kaleme ald. Bu metin sadece bir yazarn edebi tercihlerini anlamak asndan deil, ayn zamanda bir kadnn hemcinslerini nasl acmaszca yerden yere vurabileceini grmek iin okunmal. smini deitirerek erkek egemen edebiyat dnyasnda var olan bir baka dii kalem, George Sand. Gerek ismi: Amantine-Aurore-Lucile Dupin, Barones Dudevant. George Sand 1822 senesinde Baron M. Casimir Dudevant'la evlendi. Bu evlilikten iki ocuu oldu. Ancak bir sre sonra kocasyla yollar ayrld. Einden hukuken boanm olmasn, yalnzln hep "zgrlk" olarak alglad ve yle yaad. Baka kadnlarn kolay kolay atamayacaklar admlar atabilmi olmasnn altnda, ksmen de olsa, "bann bal olmamas" yatyordu. Bir sre sonra erkek kyafetleri giyerek dolamaya balad iin dedikodularn hedefi haline geldi. st snftan gelen bir kadn olarak ssl psl kyafetler giymesi, giyimine kuamna azami dikkat sarf etmesi gerekirken o tam tersine, rahat ve basit erkek giysileri iinde dolayordu. Daha da beter bir suu vard kamuoyunun gznde: George Sand pipo ierdi. Kadnlarn cici ev hanmlar veya munis ev kzlar olmalar gereken bir dnemde, erkek giysileri iinde aznda pipo dolamas hayli tepki ekti. Sonunda Barones unvan yprand ve aristokratik ayrcalklar elinden alnd. Aldrmad. Erkek adyla yaamaya ve yazmaya devam etti. Son ana kadar. Ivan Turgenyev, George Sand iin syle demiti bir zamanlar: "Ne kadar iyi kalpli bir kadn ve ne cesur bir erkek!" * * * Gnmzden bir rnek. Harry Potter kitaplarnn yazar olan ve dnyann en zengin yazar saylan J. K. Rowling'in esas ismi Joanne Jo Rowling. Bu fazlasyla dii ismi ald, yourdu, kadnslmdan arndrd, mehur kitaplarn yaymlamadan evvel.

Kadn yazarlarn isimlerini ya erkek ismine evirmek ya da "cinsiyetsiz" klmak istemeleri tesadf deil. Dorusu kadn yazarlarn kalemleri hem erkek hem kadn kalmal. yi bir kadn yazarn yazs ya tamamen aseksel ya biseksel olmal... Peki hani u bizim Shakespeare'in kz kardei Judith'in ya da Fuzuli'nin bacs Firuze'nin "kadnlk ykmllkleri" olmasa, mesela bekr olsalar, kapanm olsalar evlerine, evlenmeyi de reddetseler, btn taliplerini de geri evirseler, acaba air ya da yazar olarak yaama anslar artar myd? Muhtemelen evet. Bo yere deil ngiliz edebiyatnn tartlmaz divas Jane Austen'in evlenmeyi reddetmi olmas, mzmin bekrl. Bir kere k oldu Jane Austen. Sevdi ve sevildi. Ama snfsal ayrmlarn belirleyici olduu bir dnemde ve kltrde, sevdii erkekle evlenemedi. Kesine ve yazsna ekildi. Nice sonra, hayli zengin ve muteber bir adamdan evlenme teklifi ald. Kabul etti. Evlenecek, yuva kuracak, pe pee ocuklar douracak, evinin hanm olacakt. Bunlar kafasnda kurarak yatt o gece. Kendini evli bir kadn olarak dledi. Sabah uyandnda ilk i haber yollad o zengin adama. Evlenmekten vazgemiti. Ne grd o gece ryasnda Jane Austen? Ne grd de sabaha evlenmekten vazgemi olarak kalkt? Annelik ile yazarlk arasnda bir seim yapt. Dnya edebiyat tarihi yazarlk yapabilmek iin benzer seimler yapp evlenmeyi bsbtn reddeden ya da erkek klna giren veya erkek takma ismiyle yazan kadnlarla doludur. Tabii bir de yetenei ve azmi olduu halde, srf kadn olarak dnyaya geldii iin mumu abucak snen ya da hi alev alamayanlarla... Sorulmas gereken soru "Niin ok sayda kadn air ya da yazar kmad gemite?" sorusu deil. Esas soru, "Nasl oldu da o bir avu kadn air ve kadn yazar bu artlara ramen gene de kabildi?" olmal. Kaak yolcu stanbul-New York seferini yapan THY ua, bir eyll sabah beni de alarak kalkyor Atatrk Havaalam'ndan. Uak tam kapasite dolu. renciler, iadamlar, akademisyenler, ifte vatandal olanlar, gmenlik bavurusunda bulunacaklar, balayma kanlar ve srf New York'u grebilmek iin yollara koyulanlar hep bir arada. Trklerin ve Amerikallarn yan sra stanbul zerinden aktarma yapan Pakistanllar, Hintliler, Krgzlar, Ruslar, Araplar da var uakta. Yemek servisinden sonra bir ara kalkp tuvalete gitmek iin arkalara yryorum darack koridor boyunca. Tuvaletlerden biri dolu, biri bo grnyor. Bo olann kapsn itip ieri girmemle irkilmem bir oluyor, ieride, lavabonun zerinde sv sabun iesinin kenarnda bir parmak kadn var. Tam "pardon" deyip kacakken, atlyor. 'Yok yok, ltfen kal... Tanmadn m?" Dikkatlice bakyorum karmdaki yabancya. imden Sesler Korosu'nun dier fertlerine benziyor. O da dier parmak kadnlar gibi 10-12 cm boyunda olmal ama kilosu dierlerinden fazla. En az 500 g vardr herhalde. Salar da daha koyu. Bu kta kzl-kestaneye alyor. Yz neredeyse makyajsz, sadece gzlerine belli belirsiz bir kalem ekilmi. Belki de biraz rimel var uzun kirpiklerinde. O kadar. Otuzlarnda gsteriyor. "Sen de kimsin?" "Tanmadn m?" diyor gene. "Yabanc deilim." Tepeden trnaa szyorum parmak kadn. Koyu mavi bir elbise var zerinde, diz altna uzanan. Ayaklarnda dz siyah ayakkablar. Dalgal salarn mtevaz bir sa bandyla geriye toplam. Yanaklarnn dolgunluu fazla kilolarn ele veriyor. Ama tombulluuyla bark sanki. Srekli kalori hesab yapan Pratik Akl Hanm'a benzemiyor. Sakin, utanga glmsyor. Hi byle glmserken kulaklarna kadar kzaran birini grmemitim. Mutlu olmaktan utanyor sanki. Sevecen bir yz var. yi birine benziyor. "Ben senim. Sesler'den biriyim" diyor uzun bir duraksamann ardndan. "Seni daha evvel hi grmedim. Yeni mi geldin?" diyorum merakla. Ac ac glyor. "ok eskiden beri senin iindeyim. Ama sen beni hi grmek istemedin" diyor sitemle. "Bunca zaman benim bulunduum tarafa bakmadn bile."

Hakl olabilir mi? Kafam karyor. Nihayet adn sormay akl ediyorum. "Adm Ana Stla Hanm " diyor gene kzararak. Bir kahkaha atyorum. Duyduum en komik isim bu. Yz aslyor hemen. Bozuluyor. "Kusura bakma" diyorum. "Bir an bo bulundum. Ama tuhaf bir ismin varm". "Niye? Hrs Nefs Hanm'n ya da Sinik Entel Hanm'n isimleri daha m az tuhaf sanki?" diyor. "Onlarn isimlerine glmyorsun ama, haksz mym?" Hakl. Bir ey diyemiyorum. "smim byle nk ben son derece ana bir insanm. Evimen biriyim, evine yuvasna bal. Etraf temizleyip sslemeyi, balkona bambu rzgr anlar asmay, mutfaa frfrl perdeler semeyi, saksda renk renk begonya yetitirmeyi, yazdan ka turu dizmeyi, pasta brek piirmeyi, evime ekidzen vermeyi seviyorum. Houma gidiyor tm bunlar. Haldan mrekkep lekesi nasl karlr, eteine zeytinya damlarsa ne yapmal, kire tutmu demlik nasl temizlenir, tm bu pf noktalar bilirim. Tatllar piirim sk sk, bilhassa frnda stla. Tarn, nar, glsuyu karm serperim stne. Parmaklarm yersin, o kadar leziz olur... te buralardan geliyor ismim." akn kalakalyorum. Kim bu kadn? Bir yanllk olmal. Byle birinin benimle uzaktan yakndan ilgisi olamaz. Yumurta krmak bile gelmez benim elimden, ne ki brek yapmak ya da iek yetitirmek. Sklrm mutfakta, bunalrm ev ilerinden, kaarm. Acaba bu kadncaz beni bakasyla m kartryor? Byle bir Sesim yok benim... Olamaz da... Ne dndm anlam gibi atlyor Ana Stla Hanm: "Beni tanmyorsun nk bunca zaman azm ap da bir ift laf etmeme dahi izin vermedin. Ta seneler evvel kiiliinin deposuna kaldrdn beni. Sonra da unuttun gitti orada. Tozlandm. Yalandm. Sen beni unuttun ama dier Sesler pekl biliyorlar varlm. Onlar da az birlii edip sana benim hakkmda bir ey sylemediler. Atldm yerde senelerdir beni hatrlaman bekledim bo yere." Sululuk hissediyorum birden. Peki ama imden Sesler Korosu'nun yeleri bana niye haber vermediler? Hadi malum cadalozlar bir ey demedi, peki Can Dervi Hanm niye bana hi bahsetmedi acaba ana yanmdan? "Ben de her gen kadn gibi evlenmek, kat kat gelinlik giymek, tek tal alyans takmak, evlatlarm bytmek, spermarketlerin indirim reyonlarnda dolamak istiyorum. Ama sen bu tr arzulan o kadar aalayp teledin ki, bir kez olsun dile getiremedim. Sr gibi sakladm iimde. Utandm. Hep utandm. nk sen benden utanyordun." Syleyecek bir sz bulamyorum. Ayn anda uak hafife sallanyor. Darda servise kmaya hazrlanan hosteslerin sesleri duyuluyor. "Sradan bir hayat beni cezbetmez" diyen Anais Nin geliyor nedense aklma. Erotik yazlarn yaynlayacak yaync bulamaynca bir matbaa makinesi alarak kendi hikyelerini basan, srf bu yzden yaz stilini deitiren ve cmlelerini ksaltan; ele avuca smayan, kendisi gibi eletirel bir kadn yazarn "ev hanml" filan yapamayacana sonuna kadar inanan Anais Nin. Dzensiz bir hayat ve ayn anda birden fazla erkekle ilikisi oldu hep. Ei btn ilikilerini bildi ve bu duruma gz yumdu. "Yaadmz hayatn ne denli geni ya da dar olduu bizim tadmz cesarete bal" derdi. Peki ama "hayatn geniliini" neden hep evin dnda aryoruz? Aryorum? Neden munis ve evcimen olunca hayatn dar; da dnk ve kaotik olunca da hayatn geni olduunu sanyorum hep? Gerekten yle mi? "Anais Nin geldi birden aklma" diye mrldanyorum. Haliyle Anais Nin'i tanmyor Ana Stla Hanm. Hi duymam bile ismini. Anlatyorum biraz. "Ah" diyor ellerini aarak. "Byle uuk kak kadn yazarlarn hayatlar hakknda kafa yorduka, hem kadn hem yazar hem de normal olunamayacana dair bir kan gelitirdin. Ama bu doru deil. Normal, hatta gayet sradan bir insan olabilirsin. O da bir erdemdir. Normal olmaktan korkmamalsn." "Ama Sinik Entel Hanm der ki 'ne ekiyorsak normallerden ekiyoruz'. Der ki 'faizm ktlerin deil, normallerin eseridir'. Srye ayak uyduran, verilen her emri sorgusuz sualsiz yerine getiren sradan insanlarn her trl totaliterlie ak olduklarn syler."

"Bo ver sen Sinik Entel Hanm'. Dinleme artk o vd vdclar. Senelerdir kafann etini yediler. Normal bir kadn olmann, herkese benzemenin, sradan basit eyler yapmann hazzn kmseme. Ben sana bunlar vaat ediyorum. Seninle her hafta semt pazarna gideriz, satclarla atr atr pazarlk eder, domates biber seeriz. ndirimdeki maazalar dolar, kokulu mumlar alrz. yle gzelleri var ki valla, vanilya-tarn-bergamot esansl mumlar... Ayn renkten ieklerle ssleriz mumluklarn etrafn. Pek k olur. Byle sofralar donatrz. Sonra ocuk doururuz beraber. Alveri yaparz bebek maazalarnda. Seversin. nan bana. O kadar ok seversin ki bir daha o hoyrat entelektel dnyaya dnmek bile istemezsin." Ne diyeceimi bilemiyorum. Kapda bir tkrt duyuyoruz ayn anda. Usulca aralayp bakyorum. Tuvaletin nnde bir kuyruk olumu meer. Kuyruun hemen banda da Hrs Nefs Hanm duruyor. eridekinin ben olduumu bilmeden bekliyor srasn. Bir ayan rap rap yere vurduuna baklrsa, skm olmal. Annda glgeleniyor Ana Stla Hanmn yz. Panie kaplyor. "Aman sakn beni verme onlara. Paralarlar valla. Bu uakta olduumu bilmiyorlar." Paralarlar, hakl. Hrs Nefs Hanm hrslarryla, Sinik Entel Hanm karamsarlyla, Pratik Akl Hanm kuralclyla,hep beraber paralarlar Ana Stla Hanm'. Ba edemez onlarla. Korumalym onu. "Merak etme, seni onlara vermem" diyorum elini tutarak. Parmaklar ne Pratik Akl Hanmnkiler gibi manikrl, bakml; ne Hrs Nefs Hanmnkiler gibi bol yzkl; ne de Sinik Entel Hanmnkiler gibi trnaklar yenmi, etleri koparlm vaziyette. Yumuack, pembe-beyaz, tombul elleri. Bilmediim trden bir efkat hissediyorum ona kar. nsann ana yanma annelik etme ihtiyac hissetmesi ne tuhaf! "Peki ama Amerika'ya nasl gireceksin? 11 Eyll'den sonra ok sklat kontroller, biliyorsun. Vizen filan var m?" "Vizem de var, pasaportum da" diyor. "Bunlar dert deil. Amerikallar benim gibi ana kadnlara kar nyargl deiller ki. Terrist tanmlar iine benim gibiler girmiyor." Glmsyorum. Dorusu, ben de pek El Kaide mensubuna benzetemiyorum bu elma yanakl kadn. "Beni kayglandran d dnya deil. Esas mesele bizzat senin iindeki dier tipler. Sen beni onlardan sakm yeter" diyor gzlerini gzlerime dikerek. "Sz ver bana. indeki dier seslerin beni ezmesine izin vermeyeceine dair sz bekliyorum senden. " Yutkunuyorum. yle kalakalyorum. Ben hl ne diyeceimi dnrken uak trblansa giriyor. st ste be-alt kez iddetli bir bir biimde sallanyoruz. Pilotun anonsu geliyor hemen ardndan. Yerlerimize dnmemizi, kemerlerimizi balamamz sylyor tok sesiyle. On saniye sonra kapy azck aralayp bakyorum dar. Kuyruk dalm. Hrs Nefs Hanm da koltuuna dnm. "Tamam" diyorum Ana Stla Hanm'a. "kabilirsin." "Teekkr ederim beni kolladn iin" diyor yar sevecen, yar tedirgin. "Ama henz sz vermedin bana." O an yle gl bir istek duyuyorum ki Ana Stla Hanm'n yzn gldrmek, yreini rahatlatmak iin. Bile bile bu sz veremeyeceimi, versem de tutamayacam, dayanamyorum. "Sz veriyorum" diyorum. "imdeki dier seslerin seni ezmesine ya da susturmasna izin vermeyeceim." Kocaman bir tebessm yaylyor yzne. Tam kapdan kacakken, yeniden tutuyorum elini. Aklma bir ey taklyor. "Sylesene, senin gibi baka Sesler var m henz tanmadm?" Gzleri ldyor. "Var ya. Olmaz m? Benim gibi henz ortaya kma frsat bulmam bakalar da mevcut sende. Bir tek ben miyim sanyorsun?" "yi de niye saklanyorlar?" "Saklanmyorlar. Ortalktalar aslnda. Ama sen bir trl grmyorsun onlar. Grmyorsun nk bakmyorsun onlardan yana. Senelerdir Pratik Akl Hanm, Sinik

Entel Hanm, Hrs Nefs Hanm ve Can Dervi Hanm'a verdin tm dikkatini. Bu malum drtlden bakasn grmyor gzn." Byle dedikten sonra szlyor dar. Tek bama kalyorum o darack tuvalette. Merak ediyorum. Kimler bu henz tanmadm Sesler? Nasl tipler acaba. Buruk bir kabulleni geliyor ardndan. Anlyorum ki kendimi pek az tanyorum aslnda. Senelerdir hep ayn yne ayn biimde baka baka grmeyi ertelediim, telediim kendim... imde henz tanmadm, varlklarn dahi bilmediim daha ka kii, ka Ses var acaba? Bir ziyafet sofras Yerime dnyorum. Ve uak New York Havaalan'na ininceye kadar hep bunlar dnyorum. Simone de Beauvoir doumundan yz sene sonra bugn bile dnya kadn hareketinin tarihinde en derin ve en uzun soluklu iz brakan isimlerin banda geliyor. Yazar, akademisyen, dnr. Aktivist, filozof, kadn. "Kadn doulmaz, olunur" diye yazmt bir zamanlar. Basit ama bir o kadar katmanl bir iddiay tartmaya aarak. Ona gre kadnlar, daha ocukluklarndan itibaren bebek dourmak zere yetitiriliyorlard. Bir anlamda kz ocuklarna bu dnyaya gelme sebeplerinin "anne olmak" olduu retiliyordu. Soyun yeniden retimi iin yaratlmt kadnlar. Anne olmakt her kz ocuunun yazgs. Peki yrmesi gereken yolun bu olduunu renen bir kz ocuu bu izginin dna kabilir miydi kolay kolay? Kendisi baskc, koyu Katolik bir anne tarafndan yetitirilen Simone de Beauvoir herkesin bir "muhteem annelik" sylemidir tutturmasn eletiren yazlaryla dikkatleri zerine ekti. Hem de 1940'larda, yani henz kimsenin bunlar kolay kolay sorgulayamad bir dnemde. Yzyl ortasnda Fransa'da entelektel evreler de popler kltr de annelik ve/veya kadnln "tatsz" dnemlerinden bahsetmeye yanamyordu. Menopoz zerine yazlamyordu mesela. Ya da "munis e-titiz ev hanm-fedakr anne" olmann zamanla getirdii sknt, ylgnlk ve bunalmlardan bahsedilmiyordu. Simone de Beauvoir alldk nkabulleri bir kenara itti. Kadmlarn "ocuk dourmay tercih etmek zorunda brakldklarn" iledi konumalarnda ve yazlarnda. "Tercihe zorlanyordu kadnlar..." Cinsiyet eitsizliini iselletirenleri, hele hele maoluu meziyet zannedenleri kyasya eletirmekten geri durmad. "Ne hikmetse, erkeklerin en vasat, en sradan bile kendini bir kadn karsnda yar-Tanr zannediyor" derdi. Dili sivri, kalemi sivri ve yrei de sivriydi. "Orta snfn byk ounluunun benden nefret ediyor olmasn son derece normal karlyorum. Baka trl olsayd zaten, kendimden phe ederdim" diyecek kadar. Hayat arkada, ruh ikizi Jean Paul Sartre'n etkisi bykt zerinde. Ama kadn ve cinsellikle ilgili konulara gelince kendi bamsz, "kart" sesini hep korudu. Gene de ayn Simone de Beauvoir, Jean Paul Sartre ile Raymond Aron'un entelektel sohbetlerinden dlanacakt gnlerden bir gn. Onlara gre "beyni daha yava alt iin..." * * * Anneliin mutlak ve kutsal alglanmasn sorgulayanlar sadece Simone de Beauvoir'n izinden giden Batl feministler deil. Dou'da da benzer sorgulamalar ve araylar eksik olmad. rnein Japonya'daki kadn hareketi, imdiye dein yaplmayan bir ey yaparak, "bosei" denilen "doal annelik igds" kavramn tartmaya at. Bunun biyolojik deil toplumsal bir "kurgu" olduunu iddia ederek. Japon feministler, Japonya gibi geleneksel bir toplumda geerli olan annelik ve kadnlk anlaylarnn iinde yaanlan toplumun rnleri olduunu gsterdiler. Bu tartmalara zamanla kadn edebiyatlar da katld. 1983'de Yuko Tsu-ima'nm Kaderin ocuu (Child of Fortune) adl eseri, anneligin hakikatleriyle toplumun dayatt "ideal" annelik anlay arasndaki elikileri yaayan ve bunlar arasnda skp kalan bir kadn anlatr. Japon kadn edebiyatlar, Japonya'da kadnlara retilen geleneksel cinsiyet rollerini sorgulayan nemli sesler oldular. Trk edebiyatnda benzer bir sorgulamay nadir bir slup ve dil hkimiyetiyle yapan kymetli bir kadn yazar var: Sevgi Soysal.

Kadnlara dayatlan dnce kalplarn kitaplarnda zeki, akc ve yer yer alayc bir slupla sorgulad Sevgi Soysal. "Fedakr ev kadn" kimliini derinlemesine kurcalad gibi, bu kalb gnll olarak benimseyen kadnlar eletirmekten de kanmad. Eserlerindeki kadn karakterler toplumun kendilerine verdii roller ile kiiliklerindeki dinamikleri dengeleme mcadelesi iindeydiler ekseriya. Eikte duran kadnlar anlatt Sevgi Soysal. Ve bir de ekip gidebilenleri. Hem anne hem birey, hem verici hem bamsz olmaya alan, bir noktada knlan, sevdiklerini kran, sonra da paralarn toplayp uzaklara kaan, kaabileceine inanan kadn karakterler yaratt. Tante Rosa'da olduu gibi: Bir mektup brakt Tante Rosa arkada, ocuk brakt, biri emzikte, kaz kzartmas ve elma pastas yapmasn, yemek masas rtlerini kolalamasn, dolaplar yerletirmesini rettii hizmeti kz brakt. Margarita ekili bir kk bahe, tahta merdivenli, yksek tavanl, alar saatli bir ev brakt, her pazar sabah kiliseye giden, her pazar leden sonra koynuna giren kocay brakt, apka giyen komu kadnlar, smkl ocuklarn brakt, onlarn kocalarm, onlarn da kaz kzartmah hayatlarn brakt, kiliseyi brakt, an seslerini, org seslerini, Noel arklarn brakt, kiliseden dnen ocuklarn att kar topuyla delinen cam tkad sol memesini, yreini ya tabakasyla rten sol memesini brakt. Gitti. afak adl eserinde ise Oya karakteri araclyla bir kadnn skmln kurcalad belki de yer yer otobiyografik saptamalarla. Bir tarafa zgrln koyar Oya, bir tarafa sorumluluklarn. Genilik, hareketlilik, bamszlk ve kafasna estii gibi gidebilme olasln bir yana koyar, anne olmann gerekliliklerini beri yana. Srgnm haftaya bitiyor. Sonra? Denize giderim. Herhangi bir deniz kysna. Alanya'dan Ege'nin en gzel kvrmlarna kadar nice manzara bir film eridi gibi gzleri nnden akyor. Mavi. Genilik. Deniz. Kayalar. Orman. Peki kocas? Peki ev? Peki ocuu? Peki daha bir yn sorumluluk? Aslnda imdi ne mavi, ne zgrlk, ne orman var. Yaklaan sorumluluklar var. Simone de Beauvoir'm szn ettii "ev hanmlarnn can skmts"n en iyi anlayan ve anlatan yazarlardan biriydi Sevgi Soysal. Olaanst kadn karakterler araclyla hayatn sradanlklarn yakalad ve deti, ta ki irinlerini aktncaya dek... * * * Zihnimde bir sofra kuruyorum. Zengin bir ziyafet sofras. Uzunca bir masa. Kar beyaz bir rt rtlm stne, gm amdanlarla bezenmi. Tam orta yerinden ltl bir avize sallanyor, nasl grkemli. Kocaman tabaklarda kzarm tavuklar, safranh pilavlar, egzotik tatllar var. Masann bana Simone de Beauvoir geiyor. Somurtuyor gibi grnse de halinden memnun. Sa yannda Yuko Tsuima oturuyor, elinde ubuklar, tane tane pilav yiyor Japon usul. Sol yannda Sevgi Soysal oturuyor. Pek itahl saylmaz ama keyfi yerinde. kisinden bir yudum alyor. Birbirlerini ahsen tanma imkn bulamayan ama ayn dili konuan bir Fransz, bir Japon, bir Trk kadn yazar ortak ve evrensel problemlere verdikleri ortak ve evrensel cevaplarn erefine kadeh kaldryorlar. En feminist kampus ehirlerden Boston, aylardan sonbahar. Bir eyll sabah zerinde kocaman harflerle PETER PAN yazl bir otobsten iniyorum haat olmu vaziyette, istanbul ne kadar kalabalk, kaotik ve dinamik ise, Amerika'daki ilk duram olan Mount Holyoke kampusu da o kadar sakin, sessiz ve stliman. Boston'a bir saat uzaklkta gzalabildiine yeil, grkemli aalardan ve sincaplardan geilmeyen bir kampus Mount Holyoke. 70'e yakn lkeden 2 OOO'in zerinde kz rencinin okuduu, her renciden birinin "yabanc" olduu bu kozmopolit niversite aslnda tek bir kadnn hayalinden yola karak kurulmu. 1837 senesinde Mary Lyon adnda idealist bir kadn eitmen, kz rencilerin erkeklerle eit seviyede renim grebilmesi hayaliyle yola km. Kadnlarn henz oy kullanamad bir dnemde byle bir vizyon hayli radikal saylm ve pek ok engele taklm. Ama Mary Lyon inatla ve zaman zaman tek bana kalmak

pahasna okul iin gerekli paray ve manevi destei toplamay baarm. Kz rencilere en iyi hocalar ve en iyi imknlar sunmak iin eitime balam Mount Holyoke. O tarihten bu yana binlerce renci mezun etmi. Bugn bunlarn ou Amerika'nn st dzey kurumlarnda almakta. Buras ve komu kampus Smith College, Amerika'daki kadn hareketinin nemli merkezlerinden saylyor. Sinik Entel Hanm. "Hem biliyor musun senin o ok sevdiin Sevgi Soysal yazmaya nasl balad? Sekiz yanda babasn annesinden kskand iin. Annesini rakip olarak alglayp, babasnn sevgisini kazanmak iin balad yazmaya." 'Ta?" diyorum. 'Ya!" diyor bilmi bilmi. "Mesele u: Her ocuk, annesinin bedeniyle tekrar btnlemek ister. mknsz bir hayal tabii. Artk oktan kaybolmu, sona ermitir o btnlk ama gene de hayal etmekten kendini alamaz ocuk. Annenin bedenine geri dnemeyen bireyi babann 'sembolik dzen'i bekler. Sosyalleme, kurallar, retiler, ataerkil bir toplum iinde var olmann artlar ve ite tm bunlar... Bu sembolik dzende tutunabilmek iin hayal gcmz bastrmak, arzularmz trplemek, sosyallemek ve 'normallemek' zorundayz. Ama ne kadar urarsak uraalm, hayal gc hibir zaman yzde yz bastrlamaz. Hop diye kendini belli eder en olmadk yerlerde ve anlarda. 'Semiyotik dil'in iine szar. Babann 'sembolik dzeni'ne kar annenin 'semiyotik dil'i iler!" "Yahu amma kark iler bunlar. Hlbuki ne gerek var hayat bu kadar karmaklatrmaya. Hi pratik deilmi senin bu Fransz feministler" diye syleniyor Pratik Akl Hanm kenardan. "Tevekkeli Fransz filmleri de hep byle skc bunalm olur." Ks ks bakyor Sinik Entel Hanm teki parmak kadna. Ama onunla dalamak yerine devam ediyor kendi havasnda: "Bu noktada Julia Kristeva ayr zdeleme biiminden sz ediyor. Bir, baba ile zdeleme. Baba ve sembolik. kincisi anne ile zdeleme. Anne ve semiyotik. ncs her iki zdeleme biimini de reddederek ikisi arasnda sallantl bir denge yakalamak..." Anlam gibi yapmaya alyorum. Ama yutmuyor Sinik Entel Hanm: "Niin anlamyorsun?" diye steliyor. "Eer nc zdeleme trn yakalayabilirsen ite o zaman bir kadn yazar olarak hem babann sembolik dzenine eriir hem de bu dzen iine annenin semiyotiini szdrmay baarrsn." "Peki yeryznde bunu baaran kadn yazar var mym?" diye oyalama sorusu soruyorum neden bahsettiimizi anlamadm aa kmasn diye. "Var elbette" oluyor cevap. Srna aband gibi masann zerindeki yndan uua geip, hooop bir derginin zerine atlyor Sinik Entel Hanm. "Bak mesela, bu makale sana anlattm teoriyi Virginia VVbolfun eserlerine uyarlyor. Bilhassa VVbolfun Dalgalar adl eserinin tam da byle sallantl bir dengede yazldn gsteriyor." tiraz etmiyorum. Olabilir. Olmayabilir. Bana yle geliyor ki tm bu teoriler ancak yaz yazldktan kitap basldktan sonra, "retrospektif' olarak gelitirilebilir. Bir roman yazarken insan, "ben imdi yle bir hikye yazaym ki iinde bir tatl ka 'babann sembolik dzeni', bir l 'annenin semiyotik dili' olsun. Bunlar da yle bir kartrp metne yedireyim ki nc zdeleme trn yakalayaym" diye dnemez. Byle hesaplara giriirsen, yaz tkanr, iki cmle bile kuramazsn. Sinik Entel Hanmn anlayamad nokta bu. Romanclar dnmeden yazar. Kuramclar da onlarn yazd her ey zerine ince ince dnr, teori gelitirir. Sonra da zannederler ki romanclar da bu kadar ince dnmler kitaplarn yazarken. Ben bunlara kafa yorarken, hi beklemediim bir soru soruyor Pratik Akl Hanm dnp Sinik Entel Hanm'a. "Entel Hanmcm, pek anlayamadm bir ey var" diyor. "Anneliin teorisiyle bu kadar ilgilisin. Yok sembolikti, yok semiyotikti, yok Lacan'd yok psikanalizdi... Seni dinliyoruz deminden beri. Bir sr laf ebelii. Kavram salatas. Ama anneliin pratiine gelince, konuyla zerre kadar ilgin yok. Bu nasl oluyor ekerim?"

Takdirle bakyorum Pratik Akl Hanm'a. Hakl valla. Ama holanmyor bu sorudan Sinik Entel Hanm: "Anneliin teorisiyle pratii arasnda balant kurmak art m?" diyor omuzlarn silkerek. Hippi bileziklerini, Hopi bilekliklerini mgrdatyor asabi asabi. "Mesela Nazizm zerine yazp izenler Nazi miydi sanki? Hannah Arendt'i ele alalm. O kadar yazd izdi totaliter yaplarn i dinamikleri zerine, kendi totaliter miydi yani? Ya da efendi-kle diyalektiini anlatan Hegel'i dnelim bir an iin, Hegel kleci miydi? Birebir balant yoktur pratik ile teori arasnda. Praxis ise..." O kadar uzatyor ki cevab, ne ben dinliyorum ne Pratik Akl Hanm tamamn. * * * Yarm saat sonra Sinik Entel Hanm' her biri tula kalnlnda ciltlik Bat Felsefesi Tarihi'yle ba baa, Pratik Akl Hanm' da alt kattaki bilgisayar kursunda brakp dar kyorum. Kampste dolamaya balyorum. zlemiim yalnz kalmay. Parmak kadnlardan birka saatliine de olsa kurtulmann ferahl var yreimde. Kuru bir snger gibi etrafta grdm her ayrnty, iittiim her sesi alyorum iime. Her rktan, her dinden ve milletten kz renci var burada. Farkllklarn yaka rozeti gibi gururla tayorlar. Kafeteryada yemek alma kuyruunda tesadfen lezbiyen bir iftin nne dyorum. Kadnlardan biri diken diken turuncu sal, ksa boylu. teki ise hayli uzun boylu ve karn burnunda hamile. Tepsilerimizi ite ite tren halinde ilerliyoruz. Tam sra tatl reyonuna gelince, ksa boylu kadn atlyor. "Ah, ok rica etsem, o brtlenli keki biz alabilir miyiz? Tek kalm da..." Kadnn iaret ettii yerde, cam bir raf zerinde tek bana duran yuvarlak bir tatl var. Geri ekiliyorum. "Elbette, buyrun." "Ay ok sa olun. Shirley'nin can brtlen ekti de bu sabah, malum aeriyor..." diyor kadn bana gz krparak. 'Ya" diyorum. "Bebek bekliyorsunuz, ne gzel." "Evet" diyor Shirley karnna pat pat vurarak. "Boy 1,87, satran ampiyonu, amatr tenis ampiyonu, IQ 160'm zerinde, profesyonel ressam, Budizm'e ilgisi var, Uzak Asya felsefelerini incelemi..." Anlayamadm grnce teki kadn aklama yapma gerei duyuyor. "Bebein babasnn zelliklerini sayyor" diyor gururla. "Sperm bankasnda binlerce rakip arasndan setik de babasn... ok zel bir ocuk olacak." * * * Akama doru yorgun, yalnz ve tatsz dnyorum kovuuma. Kaldm yer on iki metrekarelik bir odadan ibaret. Kenarda akla hayale sabilecek en ufak, en pratik mutfak tezgh, hemen arkada da ufack bir du ve tuvaletten oluan. Benden nce Hintli bir kadn ressam ikamet etmi burada. Kulland resim malzemelerinin kokusu sinmi duvarlara. Ondan nce de Zimbabveli bir kadn sosyologa verilmi bu burs. Ve muhtemelen daha onlarca kadna ev olmutur evvelinde, dnyann baka baka yerlerinden gelen. Hintli kadndan geriye safran ve yalboya lekeleri, bir de ilemeli bir oklava kalm. Zimbabveli kadndan geriye de abanozdan, ince, uzun bir Afrika maskesi kalm duvarda, bir de gene abanozdan, ince, uzun glgesini brakm bu atnn altnda. Ben ne brakacam peki bu odada? "Benden nce bir Trk yazar kalyormu burada" diyecek seneye bu bursu kazanan kadn. Harflerden baka bir ey bulamyorum giderken ona brakacak. Yatama uzanyorum. Aniden kendimi yapayalnz hissediyorum. Daha bu len houma giden, yreimi ferahlatan sszlk imdi iimi karartyor. Ne iim var benim burada? stanbul'dan, sevdiklerimden, romanlarmn getii yerlerden, annemden, ana dilimden bu kadar uzakta ne aryorum? Ne demeye varlmn snrlarn test ediyorum devaml? Pat diye atyorum kendimi bilmediim sulara, bakalm yzebiliyor muyum diye? Yatm kadnlarn eleri, ocuklar, yuvalar ve oktan oturmu bir dzenleri var. Sabahlar ailecek kahvalt yapyor, gn boyu sosyal bir hayat sryorlar. Sk sk takldklar meknlar, tekrarladklar sosyal riteller var. Bense gelmiim otuzlarmn ortasna. Hl srt antalaryla dolaa do-laa yayorum. Hl ipi kopmu bir uurtma gibi srkleniyorum rzgrla.

Virginia Woolf "kendine ait bir odanz olmal" demiti kadn yazarlara. Ama tutup da "eviniz olmasn, mr boyu odalarda kaim" dememiti. imdeki Sesler Korosu'nun her bir ferdi bir yana dalm durumda. Sinik Entel Hanm ktphaneden kacaa benzemiyor. Gece gndz orada. Bo bulduu anlarda da ya bir konferansa gidiyor ya workshop'a katlyor. Pratik Akl Hanm bilgisayar dersi alyor harl harl. Power Point, Excel, Linux. Yetmezmi gibi bir sr sosyal kulbe ye oldu, sabahtan akama kadar onlarla taklyor. Can Dervi Hanm en son grdmde meditasyon yapyordu doann bu kadar gzel ve dingin olduu bu yerde. Hrs Nefs Hanm ise internetin banda yazyor, oraya buraya bavuruyor, yapacak iler karyor kendine. Herkes bir tarafta. Herkes kendi havasnda. Peki ama Ana Stla Hanm nerede? Uaktan bu yana grmedim onu. Belki de gelemedi. Geemedi snr kapsndan, pasaport kontrolnden. Belki de kald bir yerlerde, geride... Birden burkuluyor iim. nsan hi tanmad birini zler mi? Ben Ana Stla Hanm' zlyorum ama. En azndan tanyabilmek isterdim onu, ana yanm... Uykuya dalarken hl o var aklmda... Dtan normallik "Gn boyu son derece normal bir insan gibi hareket etmeye baylrm" demiti Courtney Love. "Her ne kadar o esnada zihnimden iddet, terr, seks ve lmle ilgili bir sr manyak dnce geiyor olsa da..." Yeter ki dardan "normal" grnelim. Normal nedir peki? Normal kadn kimdir? Sfatsz dnemiyor, tanmlayamyoruz. "Normal kadn"n da birtakm sfatlar var. Kanksadmz sfatlar bunlar: Ana/barl/efkatli/duygusal vb... Almz. Byle renmiiz byklerimizden ve byle retmiiz kklerimize. Sorgusuz sualsiz kabullenmiiz. Kadnlara atfedilen sfatlar "normal" ve "doal" addetmiiz. Oysa bunlarn ne kadar doutan? Ne kadar sonradan edinilmi, yani toplumsal? Acaba sahiden doutan duygusal ya da ana m douyor kz ocuklar yoksa toplum, aile ve kltr tarafndan byle mi ekillendiriliyorlar peyderpey? Kullandmz her sfat aynada beliren bir yansma aslnda. Aynada sa tarafta grnen bir eyin sol tarafta bulunmas gibi, her sfatn tam zt yerde duran bir karl var. Belki de sfatlar, tpk yeryzndeki tm hayvanlar, bitkiler ve insanlar gibi, Nuh tufanna yakalanmlar bir zamanlar. Onlar da iftler halinde binmiler Nuh'un Gemisi'ne. Her sfatn bir "e"i var bugn. Bu sebepten hep ikilemler araclyla dnyoruz. Ne var ki bu ikilemlerden daha olumsuz olan taraf kadnlkla, olumlu olan taraf da erkeklikle zdeletiriyoruz. Birinin varl tekini aklamak ve merulatrmak iin kullanlyor. rnein kadnlar "zayf kabul ettike erkeklerin "gl" olduuna daha kolay inanyoruz. Keza kuvveti ve kudreti erkeklere ya da erkeklie atfettike, kadnlarn zayf ve krlgan olduklarm sanmak kolaylayor. Her bir ikilemin yars teki yarm hakl klmaya yaryor. Cinsiyet rolleri byk oranda bu tr ikilemler zerine kuruluyor. te bu malum ve meum listeden birka rnek: Erkek Dii Etken Edilgen Kltr Doa Gndz Gece Aklc Duygusal Rasyonel rrasyonel

Beyin Beden Dikey Yatay Hz Durgunluk/oturmuluk Yapan Yaplan zne Nesne Logos Pathos yleyse kadn olmak u veya bu ekilde beraberinde edilgenlii, irrasyonellii, duygusall getiriyor. Kadnlar hep bu sfatlarla anlatlyor, anlalyor. in tuhaf yan, bir kadn aynaya baktnda, o da kendisini bu sfatlarla alglyor. Kendimizle kurduumuz iliki bile dolayl, kendimizle sohbetlerimiz bile kltrel deerlerin glgesinde. Ve kadnlar birbirlerini gene bu sfatlarla yarglyor, damgalyor. Kadnlar birbirlerine kar ne kadar acmasz olabiliyor... Cinsiyet temelli ikilemlerin bu kadar kanksand ve "normalletirildii" bir ortamda, nasl ayrt edeceiz hakikaten neyin "normal" ve "doal" olduunu? "Normal" olmayan bir kadn Zelda Sayre Fitzgerald 24 temmuz 1900'de Alabama'da dodu. Korkusuz, giriken bir ocuktu. Annesinden ar sevgi grd, martlma pahasna. Kat ve mesafeli bir yarg olan babasndansa hemen hemen hi. ocukluu bu iki duygusal u arasnda geti. Kiiliine dair belki de ilk ipularndan biri henz ocukken yol at bir krizde gizli. Bir gn yerel polise kk bir ocuun damda yrd ve tehlikede olduu ihbar geldi. Polisler verilen adrese ulatklarnda minik Zelda'y damda oturmu kendilerini beklerken buldular. Glkle de olsa onu oradan indirdiler. in gerek yz sonradan anlald. Karakola gelen o ihbar telefonunu aan Zelda'nm kendisiydi. nce polise kendini ihbar etmi; sonra da atya kp, en kenara kadar gelerek, heyecanla polislerin kendisini kurtarmasn beklemeye koyulmutu. Yetikin bir kadn olduunda da vazgemeyecekti en kenara kadar gelip, yaratt panii seyredurmaktan. Bugn Zelda Fitzgerald hakknda yaynlanan kitaplar u nokta zerinde durur hep. nl yazar F. Scott Fitzgerald'n kars ve byk akyd. Kendisi de yetenekli bir sanatyd. Ve mr boyu sk sk psikolojik tedavi grd, ruhsal bunalmlar yaad, en nihayetinde akl hastanesinde hayata veda etti. Zelda ve Scott Fitzgerald Birinci Dnya Sava'nn son demlerinde tantlar. Bu tanma tamamen farkl bir etki brakt ikisinin zerinde. Erkek, kadn son derece zeki ve ekici bulmakla birlikte onun bakalaryla flrt etmeye ak olmasndan rahatszlk duydu. Onun hakkndaki ilk izlenimi karkt dolaysyla. Kadn ise erkein karizmasndan, kiiliinden ama en ok yazma yeteneinden etkilendi. Zelda Fitzgerald, bir erkee balanabilmek iin evvela onun beynine ilgi duymas gereken kadnlardand. 1920'de evlendiler. Birbirlerini ok sevdiler. Ama ta bandan itibaren her ikisi de tekini rakip gibi grd. Evlilikleri boyunca kavga eksik olmad. stelik her ikisi de alkol bam-lsyd. Alkoln etkisiyle giderek kavgalar daha iddetli, daha krc olmaya balad. Alkol, sigara, lgn partiler... hepsine bamlydlar. Ama belki de en byk bamllklar aklaryd. Zelda ve Scott Fitzgerald birbirine zarar veren ama ne olursa olsun birbirinden vazgeemeyen bir iftti. Ve en kts, karlkl zayf noktalarn biliyor, tam da oradan actyorlard birbirlerinin cann. Fiziksel ve szl iddet eksik olmad hayatlarndan. Bir yandan bara ara tartrken, bir yandan arabaya atlar, tehlikeli virajlarda son srat kullanrlard arac. Kendilerini de, yaadklar ilikiyi de ldrmek istercesine. Hem yaratc ve nl, hem de bylesine ykc ve atmac bir ift

olduklar iin basnn gzdesiydiler haliyle. Bulunmaz malzeme. Amerikan basn sk sk aklar ve kavgalar hakknda yazd. ou zaman yalan yanl haberlerle. Takip eden senelerde Scott Fitzgerald son derece baarl kitaplara imza att ve nn katlad. in ilgin yan yaratt karakterler ve anlatt hikyelerde Zelda'dan byk lde ilham almasyd. Baz karakterleri tpk Zelda'nm gerek hayattaki laflaryla konuuyordu. Giderek "ilham almak"tan kt, dorudan "fikir almaya", hatta ksmen eser almaya kadar gitti bu durum. Zelda Fitzgerald yar sitem yar alay dolu szlerle, evde kendi kendine tuttuu gnlklerin nasl kocasnn hikyelerinde karsna ktn anlatrd. Paragraf paragraf. Ama gene de devam etti Scott Fitzgerald karsndan kopya ekmeye, Zelda da kocasnn kendisinden kopya ekmesine izin vermeye. Senelerce srd karkoca arasndaki bu "edebiyat patenti" meselesi. Pe pee yaynlad kitaplarla muazzam bir baar elde eti Scott Fitzgerald. Etraf kendisine hayran kadnlarla ve baarsn alklamaya hazr eletirmen ya da gazetecilerle evriliydi. Ancak bir trl mutlu olamyordu. Giderek daha ok imeye balad. Yaz yazmad zamanlar sabahlara kadar iiyor ve ou zaman bir yerlerde szp kalyordu. En az onun kadar mutsuzdu Zelda. Birbirlerine yaramyor, yaranamyor ama dne dolaa gene birbirlerine kouyorlard. Scott Fitzgerald ile Ernest Hemingway'in bu dnemde palazlanan arkadalklar edebiyat tarihilerinin en ok merak ettikleri konular arasnda. Bir mddet aralarndan su szmad bu mthi ikilinin. Beraber iip, beraber szan iki bohem erkek yazar. Ne var ki Zelda kocasnn bu yeni arkadandan hi holanmad. Fazla mao buldu Hemingway'i. Kadnlara kar fazlasyla nyargl. ikin bir egosu olduunu dnd. Onun kocasna iyi gelmeyeceine inanyordu. Haklyd belki de. Nitekim zamanla bu iki dostun aras ald. Arkadalklar yara ald. Geri Zelda Fitzgerald'm kskanl da dillere destand. eitli kskanlk krizlerinde elbiselerini yakt, eyalar paralad, ortal ykt. Hatta bir keresinde kalabalk bir partide kendisine ve bakalarna ait mcevherleri kaynar suya atarak "mcevher orbas" yapmaya kalkt. fkelendiinde gz hibir eyi grmyordu. Bir akam kocas kendisiyle deil nl dans sanats Isadora Duncan'la ilgileniyor diye herkesin gz nnde kendini yemek yedikleri maliknenin geni, mermer merdivenlerinden aa yuvarlayarak olay yaratt. Yerden kaldrdklarnda st ba kan iindeydi. Bir kzlar oldu. Ama bu bebek her ne kadar her ikisi tarafndan ok sevilse de, son tahlilde ne hayatlarnn hzn drd ne de ilikilerini yumuatt. Evliliklerinin daha sonraki senelerinde Zelda Fitzgerald hep kocasndan ayr bir kabiliyet alan, bamsz bir ura arad kendine. Baleye olan dknlnn ardnda biraz da byle bir aray vard. Ancak kocas onun baleye olan ilgisini srekli aalad, vakit kayb olarak niteledi. Sonuta bale fasl da tatmin etmedi Zelda'yi- Giderek kocasnn yazya ayrd zaman kskanmaya balad. O yazarken srekli dikkatini datyor ya da mdahale ediyordu. Ayn evin iinde duramaz hale geldiler. Ne var ki Scott Fitzgerald karsn mmkn mertebe evde tutmaya kararlyd. Dar kar kmaz kendine bir sevgili ya da flrt bulur korkusuyla. 1930'da, uzun ruhsal bunalmlardan sonra Zelda Fitzgerald izofreni tehisiyle hastaneye kaldrld. mrnn kalan on sekiz senesini srekli psikolojik tedavi grerek geirecekti. in tuhaf yan klinikte olmak retkenliini kamlama benziyor. Bu dnem srekli yazd. Gnlkler, hikyeler, mektuplar... Sadece baarl bir roman yazmakla kalmad, birbirinden iyi soyut resimler yapt. Kocas onun kald kliniklere yakn evler kiralad, yazarken ona yakn olabilmek iin. Ancak ziyaret gnlerinde buluarak geirdiler takip eden seneleri. lalar, doktorlar ve eksiklii sonradan anlalan tedaviler arasnda. Muhteem Gatsby gibi unutulmaz bir edebiyat aheserini yaratan Scott Fitzgerald 1940 senesinde kalp krizinden ld. Aniden. Sekiz sene sonra Asheville, Kuzey Carolina'daki bir akl hastanesinde yangn kt. O yangnda hayatn kaybeden hastalar arasnda Zelda Fitzgerald da vard. * * * Cevapsz bir soru braktlar geride: Birbirlerini bu kadar didiklemeselerdi, her ikisi de daha uzun seneler yaayp, daha ok esere imza atmazlar myd?

"Normal" bir kadn deildi Zelda Fitzgerald. Peki olsayd, olabilseydi, bugn edebiyat ya da sanat tarihileri tarafndan daha iyi biimde anlmaz myd acaba? Daha kaliteli ve ok sayda eser brakmaz myd geride? Belki de tam tersine, hem Zelda hem Scott Fitzgerald birbirlerini ve kendilerini bu kadar didikledikleri, "normal" bir evlilik yrtemedikleri iin, yani tam da bu sayede, yazabildiler, yaayabildiler, gittikleri son noktaya kadar. Beyin Aac Sabaha kar bir lk... Gece. Lapa lapa kar yayor Mount Holyoke Kamps'ne. Byle karl gecelerde sincaplarn saklandklar aa kovuklarndan dary seyrettiklerini hayal ediyorum. Bu hayale baka baka uykuya dalyorum. Sabaha kar bir lkla uyanyorum tatl uykudan. "mdat! Hrsz vaaaar! Yetiimin!" Yatan kenarndaki saat 03:08 gsteriyor. Duvara dayal Afrika maskesini kaptm gibi frlyorum yatamdan. Durup bir an iin ne yaptm sorgulasam, eminim korkudan dizlerimin ba zlr, kalrm olduum yerde. Dnmediim iin cesaretleniyor, hzla sesin geldii yere doru kouyorum. Sinik Entel Hanmn meer baran. imdeki Sesler Korosu'nun tm yeleri iinde phesiz en korkak, en vesveseli olan. km bir taburenin stne. Hayalet grm gibi sapsar yz. Ciyak ciyak baryor oradan. "Ne oldu? Ne baryorsun?" Nefes nefese cevap veriyor bana: "Ktphaneden az evvel dndm. Arka yoldan geleyim dedim. Bir de ne greyim, yukarda atda biri dolayor patr patr. Glgesi kocaman." "Belki sizinkilerden biridir." "Hayr olamaz. Tamam burada Sesler Korosu'nun, uyuyorlar." Dnp bakyorum. Hepsi de benim gibi grltye frlam. Uyku sersemi dizilmiler arkama. Geceliiyle Can Dervi Hanm, pijamasyla Hrs Nefs Hanm, eofmanyla Pratik Akl Hanm... Evet, de uyuyormu demek ki yataklarnda. Susup kulak veriyorum geceye. Hakikaten bir tkrt var yukarda. "Derhal polisi arayalm" diyor Pratik Akl Hanm. "Ben her trl karakol, itfaiye, ambulans numarasn yazp yaptrmtm buzdolabnn zerine. yi ki yapmm. Ne pratik kadnm. Hadi arayalm. 9-1-1 Polis mdat numaras." "Durun hele tela etmeyin. Ben bir gidip bakaym nce" diyor Can Dervi Hanm. Ama Hrs Nefs Hanm holanmyor bu neriden. "Olmaz, Can Dervi Hanm gitmesin bakmaya. O giderse, 'Allah bize bu hrsz sebepsiz gndermemitir, vardr bunda da bir hayr' diyerek tutar adam yemee davet eder. Sonra da hemen zgr brakr. En iyisi ben gideyim." Hakl. Kabul ediyorum. Zaten imden Sesler Korosu'nun en cesurudur Hrs Nefs Hanm. Gz karadr. Gidiyor. Eline silah niyetine bir atal alp, atya kyor. dakika gemeden bir hayret nidas duyuyoruz yukardan: "Aa! Sen miydin? Ne iin var senin burda?" ok gemeden Hrs Nefs Hanm burnundan soluyarak iniyor atdan. atal hrsla yataa saplyor. Arkasndan biri geliyor. Utantan, korkudan, heyecandan kpkrmz kesilmi bir Ana Stla Hanm. "Heyyy, ho geldin" diyorum, Ana Stla Hanm' kaptm gibi avucumun stne oturtarak. "Siz tanyor musunuz?" diye hayretle soruyor Hrs Nefs Hanm. Durumun vahametinin ancak o zaman farkna varyorum. "Yeni tantk" diyebiliyorum sadece. "yle mi, nerde?" diye kalarn atyor Sinik Entel Hanm. "Niye haberimiz olmad?" nce aryor kekeliyorum. Sonra da "en iyi savunma saldrdr" diyerek, taarruza geiyorum.

"Size sormal. Bunca zaman Ana Stla Hanmn varlndan niin bahsetmediniz? Neden bana ana bir yanm olduunu sylemediniz?" "Syleyecektik de ne olacakt? Gereksiz yere ne demeye sular bulandralm?" diye sinirli sinirli cevap yetitiriyor Hrs Nefs Hanm. "Bir bu eksikti" diyor Sinik Entel Hanm homurdanarak. "Biz bu yapkan hanfendiden kurtulmak iin okyanus getik. Kalktk stanbul'dan buralara geldik, kr etmedi. O geldi burada da buldu bizi." Birden jeton dyor. Daha evvel hi dnmediim bir eyin farkna varyorum. stanbul'dan byle apar topar uzaklamamn ardnda iimdeki ana sesten kamak arzusu vard demek. "Bi dakka, bi dakka. Ne dedin sen? Beni stanbul'dan kartma sebebiniz Ana Stla Hanmla tanmama mani olmak myd yani?" Sinik Entel Hanm ile Hrs Nefs Hanm sulu sulu bakyorlar. "Pekl, gerei aklamann zaman geldi. Kopacaksa kopsun danann kuyruu" diyor Sinik Entel Hanm. "Hatrlar msn bilmem, bir gn Ada vapurunda gidiyordun sen byle, yannda imanca hamile bir kadn oturdu, iki oluyla." Hatrlamaz mym? Bam sallyorum. "te o gn sen farknda deilsin ama yanndaki kadndan ok etkilendin. nc ocuuna hamileydi kadn. stelik sen yalardayd. Ona baknca hayatta kardn frsatlar dndn. Gpta ettin kadna. ten ie. Ben hemen devreye girip sana Bekrlk Manifestosu yazdrmasaydm, kaplp gidecektin annelik hayallerine." "Demek senin yznden ben o manifestoyu yazdm vapurda?" Hrs Nefs Hanm volta atarak devam ediyor anlatmaya: "Evet benim yzmden. Sandm ki bylece kapatrm bu meseleyi. Ama senin byle vapurlarda hamile kadnlara, sokaklarda bebek arabalarna bakp bakp yutkunduunu fark edince, bu Ana Stla Hanm senelerdir durduu kozadan kt. Tutturdu ben artk grnr olucam, zaman geldi, tantacam kendimi diye. nce tatl dille susturmay denedik. Sonra tehdit ettik. Hibiri skmedi. Baktk zvanadan kyor, dengeler deiecek, statko altst olacak, darbe yaptk o gece. Sonrasn biliyorsun. Biz seni buraya getirdik. Ama hanfendi de takip etmi meer." "Mademki o da imden Sesler Korosu'nun bir yesi, onun da en az sizin kadar sz hakk var" diyorum. "zgnm. Buna izin veremeyiz" diyor Sinik Entel Hanm. "Biz bu darbeyi bouna yapmadk. " Hrs Nefs Hanm ile Sinik Entel Hanm fsr fsr bir kenara ekilip, konuuyorlar. ok srmyor toplantlar. Az sonra kararl admlarla yryp, benden d kapy amam istiyorlar. Gecenin karanlnda esen yel vuruyor yzmze. "Ne oluyor? Nereye?" diyorum. "Takip et bizi" diyor Hrs Nefs Hanm. Sonra dierlerine sesleniyor: "Hepiniz! Mar mar!" Gece saat buua gelirken, Sinik Entel Hanm nde biz arkada tek sra halinde ilerliyoruz kar altnda. Dilerimiz takrdyor ayazdan. Ktphane, yatakhaneler, niversite binalan tek tek geride kalyor. O karanlkta kim bilir ne kadar yryoruz. "Nasl da huzurlu kinat. Ne gzel rtyor kar her eyin stn" diye mrldanyor Can Dervi Hanm. u tatsz gecede bile bir gzellik grd ya Dervi, helal olsun. mesin diye alp koynuma koyuyorum onu. Bu vaziyette gidiyoruz, ta ki kocaman bir aacn altnda durana kadar. "Bu da ne?" diyorum. Sinik Entel Hanm yaptryor cevab: "Bu aac daha evvel grm, gzme kestirmitim. Sana gndz vakti gstermeyi tercih ederdim ama acil bir durum var madem, imdi getirdim. Dikkatlice bak bakalm bu aaca. Neye benziyor?" Heyula gibi bir aa bu. Ulu, gizemli ve grkemli. Kaln gvdesinden bir balon km. Yuvarlams, damar damar yollarla ayrlm koca bir ktle.

"Evet, syle bakalm neye benziyor bu ikinlik uzaktan baknca?" diye steliyor Sinik Entel Hanm. "Valla bilmem ki. Sanki... Beyin gibi..." diyorum hayretle. "Bingo! Bence de yle. Bu bir Beyin Aac" diyor Sinik Entel Hanm saklamaya gerek duymad bir kvanla. "te bu gece hepimiz Beyin Aac'nn altnda toplanm bulunuyoruz" diye nutuk atmaya balyor Hrs Nefs Hanm. km bir daln zerine, tebaasna seslenen hkmdar gibi konuma yapacak oradan. "Eee?" "Eesi, kararn ver artk" diyor Sinik Entel Hanm ile Hrs Nefs Hanm ayn anda. Geride duran Ana Stla Hanm' iaret ediyorlar kzgmlkla."Ya o, ya biz." "Nasl yani?" "Basbaya byle. Se artk. Kadn-kadnck-Hanm-hanmck m olmak istiyorsun beyin-beyin mi? Ya o ya biz!" diye tekrar ediyorlar. Allak bullak oluyorum. Gzlerimi bu heybetli aatan alamyorum. Gecenin karanlnda, karlar altnda muhteem grnyor. Adeta dallarnda yapraklar yerine, srlanm srlar asl duruyor. "Ne olur dinleme onlar. Darbelerden deil, oulculuktan yanan sen" diye flsldyor Ana Stla Hanm paalarma yaparak. "Toplumsal oulculuktan yanan ama" diye atlyor Sinik Entel Hanm. "Bu demek deildir ki rol karmaasndan yanan. Hem e, hem anne, hem evinin hanm, hem sanat, hem akademisyen, hem brt hem crt... her ey olmak yaramyor kadnlara. Buna oulculuk deil, fazlalk denir olsa olsa." Houma gitmiyor bu cevap. tiraz ediyorum: "Neden yle diyorsun? Hem anne hem alan kadn olamaz mym?" "Olursun elbette" diyor Hrs Nefs Hanm burnundan soluyarak. "Ama her ikisini de vasat yapmay peinen kabul edersen. ddiasz yazar, iddiasz anne olabilirsin mesela. Her birinde vasat olmaya razysan eer, on ayr i bile yapabilirsin." Sinik Entel Hanm srdryor onun kald yerden: "Ama eer vasatn tesine ve zerine diktiysen gzlerini, bir seim yapmak zorundasn. En bata da Ana Stla Hanm ile bizim aramzda. Se artk." Kar ani bir rzgrla hzlanyor birden. Dne dne hortum gibi alyor bizi ortasna, esrar kp dklyor taneler. Kendimi Dr. Jivago filminin setinde hissediyorum. Byk duygusal deiimlere elik ediyor kar taneleri. O ulu aacn altnda duruyoruz hepimiz. Ana Stla Hanm'a bakyorum gz ucuyla, kaamak. Burnu kpkrmz olmu souktan. Gzlerinde iri iri yalar. Nasl da krlgan. Ne kadar az tanyorum onu. Daha dn bir, bugn iki. Halbuki dierleri senelerdir benimle. Ne ok badire atlattk beraber. yi kt tanyorum onlar. Huyunu suyunu biliyorum her birinin. O an kararm veriyorum. "lla da semek zorundaysam tabii ki kadn-kadnck-hanm-hanmck deil, beyinbeyin olmak isterim" diyorum. "Ama bana sz vermitin" diye haykryor Ana Stla Hanm. "zgnm" diyorum, gzlerine bakmaya cesaretim yok. "Ama seni seemem." "Heyooo" diye havaya zplyor Sinik Entel Hanm. "Heyo heyo heyooo" diye yank yapyor Hrs Nefs Hanm daldan aa atlayarak. "ak!" yle afilli, yle karmak bir "ak" iareti yapyorlar ki, parmaklarn kollarm birbirlerinin iinden geire geire, bir an iin konuyu unutup hayranlkla izliyoruz yaptklar ovu. ov bitince durgunlayoruz hepimiz. Derin derin iini ekiyor Can Dervi Hanm; yzn telere eviriyor Pratik Akl Hanm; sessizce alyor Ana Stla Hanm. "imdi bu kararn sze dkeceiz. Balaycl olsun diye. Bir akit yapmamz lazm" diyor Hrs Nefs Hanm pijamasn ekitirerek. lk defa sze karyor Pratik Akl Hanm: "Ne imdi bu?" "Bir nevi edebiyat rahibesi yemini" diyor Hrs Nefs Hanm. "Bizim dinimizde yoktur yle eyler" diye azarlyor Can Dervi Hanm.

"O zaman 'Evde Kalm Kz Yemini' diyelim biz de bunun adna" diye dzeltiyor Sinik Entel Hanm. "Hatrlatrm, bir zamanlar bir Ada vapurunda karaladklarn..." Ses karmyorum. Sadece ben deil, tm doa susmu sanki. Pr dikkat bizi dinliyor. Koskoca kampste t kmyor. Ve ite o delici sessizlikte, Sinik Entel Hanm ile Hrs Nefs Hanm'n bir azdan syledikleri cmleleri harfiyen tekrar etmek suretiyle, "Evde Kalm Kz Yemini" ediyorum. Kar souuyla rlm bir aralk gecesi, Boston'da Mount Holyoke Kamps'nde, o muhteem Beyin Aac'nn altnda kendime ve cmle leme unlar haykryorum: "Az gittim uz gittim, hayatmn merkezine yazmay koydum. En nihayetinde gele gele Beden ile Beyin arasnda bir ikileme vardm dayandm. Bu bir dnm noktas mr hayatmda. Ve and olsun ki ben, Beyin'i setim. Bundan byle Beden deil, Beyin olmak istiyorum yalnzca. Kadnlkta kadnslkta, ev hanmlnda, karlkta, analkta dourganlkta yok gzm. Ben sadece ve sadece yazar olmak ve yle kalmak istiyorum." Heyecanla balarn sallyor Sinik Entel Hanm ile Hrs Nefs Hanm. "Kurusun Beden, canlansn Beyin. Kalemime giden mrekkep, iimde byyen kitaplar olsun. Ant olsun!" kere tekrar ediyorum bu yemini. Bittiinde yorgun hissediyorum kendimi. * * * Otuz gn gemeden deiiklikler ba gsteriyor. Evvela salarm, cildim, ellerim kurumaya balyor. Zayflyorum. nce , derken be, iki ay sonra tam yedi kilo kaybediyorum. Vcudum dzleiyor. Ardndan reglim kesiliyor. Ne o ay, ne de daha sonraki aylar regl oluyorum. nce umursamyorum, hatta bir klfetten kurtulmu gibi rahatlyorum. Ama ksa sryor bu his. Alt ay sonra panikle kaplarn andrdm Amerikal doktorlar bana uzaydan gelen bir yaratkmm gibi davranp, sorunun nereden kaynaklandn anlayabilmek iin bir sr hormon testi yapyorlar. Hepsi normal kyor. "Gayet salklsnz. Hormon seviyenizde bir dme yok. Vcudunuzun normal ileyiine engel olacak baka bir hastalk da yok. Tiroit lmlerini de yaptk, o da normal" diyor en son gittiim jinekolog. Babacan, yumuak bakl, tknaz bir inli Amerikal bu, konuurken durmadan enesini kayor. "Bu artlar altnda syleyebileceim tek ey var, beyniniz bedeninize komut vermi 'regl olma' diye, baka bir aklama bulamyorum." Azm ak kalakalyorum. "Beyninizle konumamz lazm" diye ekliyor. "Ben sorardm ama dilini bilmiyorum. Rica etsem siz benim iin konuur musunuz kendisiyle?" Bir kahkaha atyor ardndan. Ama ben glemiyorum. "Syler misiniz, mesleiniz nedir?" diye soruyor doktor. "Yazarlk." "Ah, anlyorum" diyor. Sr verir gibi alaltyor sesini. "Beyninize syleyin bedeninizi rahat braksn. O zaman hallolur her ey." * * * Bir daha doktora gitmiyorum. Yaadm bu tuhaf hadiseyi kimselere anlatamyor, iime atyorum. Ama zaman zaman Beyin Aac'm ziyarete gidiyor ve topran zerinde kalan kklerini, dibine dklen yapraklarn okayarak tazeliyorum yeminimi. Her sabah erkenden ktphaneye kapanyorum Sinik Entel Hanmla beraber. Aramzdan su szmyor artk. Her ey onun ve Hrs Nefs Hanm'n istedii gibi geliiyor. Devaml okuyorum. Akama doru bilgisayarn bana geiyor ve gece ge saatlere kadar notlar, gnlkler tutuyorum. Yaz ve kitaplar dnda hibir eyin hayatma szmasna izin vermiyorum. Ana Stla Hanm ksyor. Konumaz oluyor benimle. Geceleri yatakta aladn duyuyorum baz baz. Can Dervi Hanm karmyor hi. Ne o taraftan yana koyuyor arln ne bu taraftan. Sessizce tanklk ediyor olan bitene. Ve ite aa yukar ayn gnlerde, gkten inmicesine aniden gelen bir ilhamla yeni romanm yazmaya balyorum. Ad: ARAF. Bu kitap aidiyet ve aidiyetsizlik, kkler ve kkszlk zerine... Ah min-el ak

Bir sene geti ben Boston'a geleli. Bu zaman zarfnda yazdm roman herkesin ve her eyin nne koydum. Araf taki hayali karakterlerle iice geti gnlerim. Roman kahramanlaryla bol bol konutuum halde gerek hayattaki insanlarla olabildiince az iletiim kurdum. Alveri ya da yemek yapmakla zaman kaybetmek istemediim iin bazen gnlerce kahvaltlk msr gevreiyle beslendim. Sabah, le, akam hep ayn ey yiyerek. Buralarda sigara ien insanlara barbar gzyle baklyor. En ufak bir duman bile binadaki alarm sistemini devreye geiriyor. Yazarken sigarasz yapamadmdan, odamdaki ve kattaki alarmlar devre d brakmann bir yolunu buldum. Tavandaki alarm makinelerinin etraflarn plastik torbalarla rtp bantladm. e yarad. Bir sene boyunca farkl milletlerden sanat ve akademisyen kadnlarla tantm ve altm. Kadnlarla ilgili akla gelebilecek her konuda paneller, konferanslar dzenlendi bu feminist kampste: "Ana Tanra nanlar ve Sembolleri", "nc Dnya'da Kadn gc ve stihdam Sorunu", "Feminizm ve Hip Hop Kltr", "izgi filmlerde Kadn Kahramanlar: Miki Mouse sevgilisi Minie'yi Eziyor mu?" vb... Hepsine katldm. Bir yerlere ge kalmaktan korkarcasma, adeta telala yazdm, yazdm. Ha bire okudum, okudum. Nice geceler ktphanede sabahladm. Siyaset felsefesi koleksiyonu ile ngiliz ve Rus edebiyat koleksiyonu en sk ziyaret ettiim blmler oldu. kisinin arasnda duran kahverengi deri koltukta yatp kalktm. Sabahlar erkenden ortal sprmeye gelen Meksika asll temizliki Rosario'yla ahbap oldum. O ve arkadalar bana acyarak baktka, benim gibi birinin kolay kolay "normal kadn" olamayacana dair inancm tazeledim. ehr-i ehire nice zaman uzaktan baktm. Elimde iki para valizim, minnack bir odada kalmann, en sevdiim kitaplar bile yanma alamamann, ilikilerime sreklilik katama-mann, dostlarmn bana ihtiyac olduu anlarda yanlarnda olamamann, benim dostlarma ihtiyacm olduunda onlardan mahrum kalmamn, bunca sevdiim ehirde bannama-mann sancsn iimde tayarak geirdim gnlerimi, aylarm. Zaman zaman dar ksam da ekseriya asosyal, takntl, iine kapanktm. Annelie dair sorular sormaz oldum artk. "Benim gibi birinden anne manne olmaz, ama ileride belki iyi bir vey anne olur" diye kestirip attm. Yreimin sarkac annelik hevesinden de, stanbul hasretinden de uzaklara savruldu. Ya da ben yle sandm. ^ % ^ Yaz ortasnda bir hafta-on gnlne geliyorum stanbul'a. Biraz soluklanp, birka para eyam alp, birka kadim dostumu grp, az biraz hasret giderip, yayncmla Arafn hazrlklarn yaptktan sonra yeniden ABD'ye dnmek zere. Bu niyetle. Planm byle. Ne var ki hayat, biz planlarmz yaparken peimiz sra sessizce gelip, o pek ssl pek fiyakal planlarmza Miki kulaklar, vampir dileri, pos byklar izen yaramaz m yaramaz bir ocuk. Sen istediin kadar planladn zannet gelecei, o gene bildiini okur. stanbul'a geldiim gnn gecesinde Asmalmescit'te bir tesadf, beklenmedik bir telefon, beni ileride eim olacak adamla kar karya getiriyor. "Eyp". Yukarda cinler, periler, melekler dalga geiyor olmal: Sen misin bunca sene Eyub Peygamber'e laf eden? Sen misin sabr, tevekkl ve balklarn bildiini teleyen? Seneler sonra biz yeniden. Ve ben, her eyi unutup, tepe-taklak oluyorum. "Ah min-el ak" demiti Osmanl, "Aktan bu yana..." Aktan nce. Aktan sonra. nk ak bir milat. Takvimlerin kendini sfrlad, saatlerin yeniden ayarland an. Aktan nce olan biten her ey -misli gemi. Adeta yaanmam. Bir ekilde hafzaya sonradan alnm. Aktan sonra olan her ey imdiki zaman. ncesi ve sonras olmayan. Uzaklar yakn, olmazlar olur eden bir efsun ak. nsana tkrdn afiyetle yalatan, ettii tm byk laflar bir bir hatrlatan, bileinden kavrad m sarsan, sarst m brakmayan bir yudumcuk efsun. Ak bir kimyasal bileim. Formlnde esrar var.

Ne zaman ki krktk k oluyorum, nasl olduunu dahi anlamadan, beynin beden zerindeki hkimiyetine bir isyan balyor iimde. Kazan kaldryor yreim. Yeniden kadnlma dnmek istiyorum imdi. Sadece beyin olmak yetmiyor artk. Ne zaman ki k oluyorum, kymete biniyor beden. Kmsediini, reddettiim, telediim kadnslk, deli gibi arzuladm bir zellik oluveriyor aniden. Geride bir yerde dalgn dalgn el sallyor Boston'daki Beyin Aac. Bir gece ryama giriyor. Gvdesi billurdan, dallarnda gmi saaklar. Rengrenk sincaplar yuva yapm iine. Oyuk ve karanlk bir az, fal ta gibi alm koca koca gzleri var aacn. Banda bir leylek yuvas. Oturmu tepesine apka gibi. "ok ksn" diyorum. "Beenmene sevindim nk senin iin sslendim" diyor Beyin Aac. iddetli bir rzgr kyor aniden, yapraklar dklyor. Aslyor surat. "Ama biliyorsun, yollarmz ayrlmal. Sen artk brak beni. Gitme vaktin geldi." "yi ama yemin ettim. Dedim ki: Beden kurusun, beyin kalsn. arplrm sonra..." "arplmazsm merak etme. nsanlarn, hayvanlarn, hatta u fani dnyann dahi miad olur da, yeminlerin olmaz m sanyorsun?" diyor. Sonra da ekliyor: "Ettiin yeminin miad doldu. Bu zaman zarfnda sadk kaldn szne. Aferin. Ama artk azat ediyorum seni. Serbestsin]" Ve bu son kelimeyi telaffuz etmesiyle rzgrn daha da hiddetlenmesi bir oluyor. kan borada tm dallar tek tek krlyor. O zaman anlyorum ki, dallar camdanm. Tuzla buz oluyorlar. Panik iinde kopan her dal yerine takmaya alyorum. Ama mmkn deil. "Acmyor merak etme!" diye baryor Beyin Aac. Elimde kopmu dallarla kalakalyorum. Yerdeki cam krklarna basmamaya alarak yryorum. Ama aatan uzaklamaya m alyorum yoksa ona yaknlamaya m, anlayamyorum. Boston dn stanbul'da grdm rya byle. Soan Kadn Beyin Aac beni azat edince hzl bir deiim balyor iimde. Bundan byle bedenime iyi davranmaya karar veriyorum. Srf bu niyetle Body Shop'lara dadanyorum. Ha bire kremler, losyonlar satn alyorum. Komodinin stnde birikiyor ieler. Ve gnlerden bir gn, tam ben son aldm malzemeleri tanzim ederken aynann nnde, papayah el kremi kutusunun zerinde kprdayan bir ey dikkatimi ekiyor. Yaklap daha dikkatli bakyorum. ylesine tuhaf geliyor ki, nce biblo zannediyorum. 14-15 cm boyunda, 400-450 gram arlnda bir parmak kadn bu. Bir elini destek yapm bann altna, harem tablolarndaki kar beyaz cariyeler gibi uzanm boylu boyunca. Salarn salm dalga dalga beline kadar. Kpkrmz bir rujla boyad dudaklarnn zerine bir ben kondurmu kalemle. Dirseklerine kadar uzanan siyah eldivenler takm. Eldivenli parmaklarnn zerinde iri iri tek ta yzkler. Parlak, kaygan kumatan krmz bir gece elbisesi giymi. Gsleri meydanda. Yrtmac da hayli derin elbisenin. Tek bacan olduu gibi gzler nne seriyor. Ayaklarnda sivri ve yksek topuklu krmz ayakkablar. Merak ediyorum nasl o topuklarn zerinde yryebiliyor. Bir kez olsun benden yana bakmadan, uzun bir azlk alyor eline. Usul, umarsz hareketlerle azlna bir sigara takyor. Abartl bir edayla iini ekiyor. Derken ar boyal kirpiklerini krptrarak bana dnyor. "Atein var myd canikom?" diyor uh bir sesle. Kanm donuyor. Kim bu kadn? "Ateim yok" diyorum. "Ah, ne yazk" diye karlk veriyor parmak kadn. Minnack, sedef bir kutuyu andran el antasn ap bir akmak karyor annda. Kendi sigarasn yakp, duman suratma flyor. Sonra dudaklarn bzp, dumandan halkalar yapyor pe pee. Azm ak izliyorum bu tuhaf mahluku.

"Tanmadn deil mi?" diyor alayl bir sesle. "Tabii, ok normal. Ne zaman tandn ki beni?" One doru eiliyor. Elbisesinin kvrmlarndan gsleri seiliyor. Huzursuz oluyorum. Ama o gzlerini gzlerime dikip, tylerimi diken diken edecek kadar souk ve sakin bir sesle yle diyor: "Ama ben senden bakas deilim canikom. imden Sesler Korosu'nun nadide yelerinden biriyim. Bugnlerde bedeninle barmak istediini beyan ettin ya. Ben de bunu bir ar kabul edip geldim. te buradaym." "Kimsin?" diyebiliyorum sadece. "smim Saten ehvet Hanm" diyor muzipe gz krparak. "Baygn parfmler srnmeyi, kdm kdm sslenmeyi, ipek kyafetler, saten gecelikler giymeyi pek severim. Saten ksm burdan gelir admn. ehvet ksmnn nereden geldiini tahmin etmisindir herhalde, aklamaya gerek var m? Enchante canikom." "Ltfen bana canikom demeyi keser misin?" diyorum sesim titreyerek. "Senin gibi bir i sesim yok benim. Yanln olmal." "ok yazk. Nasl da korkuyorsun benden" diyor sigarasndan bir nefes daha ektikten sonra. "Gazetelerdeki tm fotoraflarnda kasyorsun kendini. Surat bir kar, eller kavuturulmu, hep uzaklara bakyorsun. Dalm gitmi derin yazar pozu. Halbuki ne gerek var dalmaya? Canl rujlar srsen, dilerini gstere gstere kocaman glsen objektiflere, iekli frapan elbiseler giysen, biraz kol bacak gstersen ne olur sanki? Yazarlna zeval mi gelir? Daha m az edebiyat olursun? Kitaplarnn kalitesi mi der? Kadns grnmekten dn patlyor. Sylesene sen benden niye bu kadar korkuyorsun?" Nutkum tutuluyor. "Bak gene soan gibi kat kat giyinmisin. Bu da entelektel tesettr olsa gerek" diyor Saten ehvet Hanm. "Oysa ben teni severim. Tensellii, cinsellii, kadnsl, ak, tutkuyu severim. Dokunmay da severim, dokunulmay da. Akrep Burcu'yum ne de olsa. Nasl istemem hazz? Hedonizme baylrm. Kadnlm doya doya yaamak isterim. Ama nerde-eee? Senin yznden sansrlendim senelerce." Ter basyor. Syleyecek laf bulamyorum. "Ya terlersin tabii! Ne o yle kat kat giyinmisin gene? Bayan Soan sen ne zaman yle tiril tiril bir elbise iinde ka-dmlyla bark, hibir eyi umursamayan yazar pozu vermeyi baaracaksn?" diye steliyor Saten ehvet Hanm. "Gi-yebilsen, mor renkli araflar dikersin kendine. Kafan grnr sadece, bedenin saklanr o mor denizin iinde." Hakl olabilir mi? Belki de gerekten Soan Kadn yaptm kendimi. Dnmeden. Fark etmeden. Entelektel tesettre girdim bunca zaman. imdi zihnimde canlandrnca dorusu hi de fena gelmiyor kafay akta brakan mor bir araf giyme fikri. Ben aslnda nicedir bir zrh gibi tayorum kyafetlerimi. Toplum ile benim aramda bir snr boyu iziyorum. Toplumun gznden saklamaya altm bedenim mi yoksa yreim mi bilmiyorum. "imdi senin u kitaplarn var ya..." diye mrldanyor Saten ehvet Hanm. Tembel tembel geriniyor el kreminin zerinde. "Ne olmu kitaplarma?" diyorum savunmaya geerek. "Bi ey olmam da bana yle geliyor ki, siz kadn yazarlar romanlarnzda cinsellii erkekler kadar rahat anlatamyorsunuz. yle bir kartryorum da yazdklarnz. Sevime sahneleriniz ksa ksa, varla yok aras. Sanki geitirmelik. Hani eski Yeilam filmlerinde tam sevime sahnesine sra gelince kamera kayar ya. Kenarda duran perdeyi ya da vazoyu seyreder seyirciler. Siz kadn yazarlar da aynen yle anlatyorsunuz cinsellii. Bi de bakyorum kaleminiz kayvermi, seksi deil vazoyu anlatyorsunuz!" "Hadi canm" diye itiraz ediyorum. "Bir sr kadn yazar var ii gc cinsellik anlatmak olan." "Evet ama canikom, romantik ya da erotik kitaplar yazmaktan sz etmiyorum ki ben" diyor gcenmi bir edayla. "Sateniz, ehvetiz dedik diye cahil deiliz herhalde. Biz de biliyoruz 'beyaz dizi'leri yazanlarn genellikle kadn olduunu. Ama mevzu o deil. O tarz kitaplardan bahsetmiyorum ki ben burda." Ayaa kalkp salarn bir havayla geriye attktan sonra, bol rimelli gzlerini bana dikiyor.

"Edebi kulvardan sz ediyorum. Darlma ama u sizin kulvarda dobra dobra cinsellii yazabilen kadnlarn says amma da az yahu. Valla bana sorarsan, kadn romanclar ancak durumda kendilerini sansrlemeden seksi anlatabiliyorlar." "Neymi bu koullar?" diye soruyorum gergin bir tebessmle. Acaba gerekten bilmek istiyor muyum cevab, emin deilim. "Birinci koul lezbiyenlik! Kadn yazar eer lezbiyense, bunu da toplumdan saklamyorsa, zaten ekinecek neyi kalmtr ki? Di mi canikom? Bak o zaman cinsellii sansrlemeden anlatabiliyor. Demek ki lezbiyen olmanz lazm, bu biiiiiir." Saten ehvet Hanm anlatadursun, ben merakla bu konumann nereye gideceini anlamaya alyorum. "Ya da yalanmanz, toplumun gznde 'ihtiyar hanmefendi' statsne gemeniz lazm. Ununuzu eleyip eleinizi duvara amalsnz ki korkmadan ekinmeden cinsellii an-latabilesiniz. Dolaysyla bir an evvel yalanmalsnz, bu da ikiiiii." "Ya da?" 'Ya da ne olacak, herkesin diline dolanmay, hakknzda abuk sabuk yazlar kmasn gze almanz, tabiri caizse biraz 'yrtk' olmanz lazm, bu da . " Bir ey diyemiyorum. Sessizliimden cesaret alm olmal ki konuuyor da konuuyor. "Sende bu artn hibiri mevcut deil. Nasl yazacaksn cinsellik hakknda acaba?" diyor burun kvrarak. "Ay ne fena senin u hallerin. Yok bedenini kapat, kadnshm rt sakla. Yaarken kendini, yazarken cinsellii sansrle. 'Aman yanl anlarlar, anlattklarm benim hikyem zannederler, sonra bana cak cuk ederler' diye laflarn trple, fazla anlatma, fazla alma! Hep sansr, hep sansr. Of ya. Olan bana oluyor tabii. Btn mrm boyunca bastrldm durdum valla. Yazk deil mi bana?" Hakl olabilir mi? Bilmiyor ki Saten ehvet Hanm, bedenleriyle, cinsiyetle-riyle, hatta seksapelleriyle son derece uyumlu olan kadnlara hep hayranlk beslemiimdir gizliden gizliye. Ama Saten ehvet Hanm'n bilmedii bir ey daha var: Bendeki bu durumun salt bireysel bir arza olmad. Ksmen de olsa kltrel bir aklamas var u hallerimin. Bu memlekette kamusal alana kan ve bedeniyle deil, beyniyle tannmak, beyniyle alglanmak, beyniyle kabul grmek isteyen bir kadnn cinselliiyle ya da kadnslyla bark kalmas o kadar kolay deil. Kadn romanclarn hem kendi kadnslklarn bastrmalar, hem de kitaplarndaki cinsel unsurlar snrl tutmalar iinde yaadklar toplumsal ve kltrel dayatmalardan bamsz aklanamaz. Ayn ey kadn akademisyenler, kadn gazeteciler, kadn siyasetiler ve i dnyasndaki kadnlar iin de geerli. Hepimiz az biraz kasyoruz kendimizi. Zrhlar kuanyor, savunmaya geiyoruz. "Beden" ile zdeletirilen "teki" kadnlardan olmamak iin kayyoruz br uca. Yeilam filmlerindeki gibi kamera deil, kalemimiz dahi deil, biz kendimiz kayyoruz kenara, cinsellikten uzaa. Kadnlara ve kadnla kar bylesine nyargl olan bir toplumda bedenlerimizi rahat tayamyoruz. Kamusal alanda "Beyin" olmak uruna, ancak kendi evlerimizin mahremiyetinde saknmadan "Beden" olabiliyoruz. Ev dnda sayg grebilmek iin kadnlmz ha bire yok sayyor, bastryoruz. Saten ehvet Hanm meselenin bu toplumsal boyutunu anlayamyor ite. Halide Edip Advar'n Sinekli Bakkal'nda Rabia karakteri o kadar iffetlidir ki, evinde, yatak odasnda, nikhl kocasnn yanndayken dahi soyunmaz soyunamaz. Geceleri stn deitirmesi gerektiinde dolaba girer, orada giyinir geceliini. Kadn yazarlar birer Rabia deil elbette. Ama Rabia'larn rnek olarak gsterildii bir toplumda bizler de ancak "dolaplarda" bedenimizle buluabiliyor, oradan kar kmaz gene kabuklanyor, kapanyoruz. Ve bu refleks yazmza yansyor, yazmzn samimiyetini de derinliini de zedeliyor.

Cinsellii yazmaya utanyoruz. Merakl, yaratc ama utanga kk kzlara dnyoruz. Bir gn Saten ehvet Hanm' kendime rehber edinir miyim acaba? Onun gibi parlak krmz rujlar, topuklu ayakkablar, mendil kadar mini etekler, gsleri sergileyen kyafetler giyerek, salarm ampuan reklamlarndaki gibi fonlu haval salabilir miyim rzgara, emin deilim. Muhtemelen yapamam. Daha iki admda ayam kaldrm tama taklr, topuklarm ukura girer krlr. Yere kapaklanrm. Beceremem. Btn iimden Sesler Korosu birbirine girer. * * * Ama Saten ehvet Hanm ile tanmamn bir faydas oluyor. En azndan artk kadnl utanlacak, bastrlacak bir zellik, omuzlarma yklenmi bir klfet gibi alglamyorum. Bir an evvel yalanmak isterdim eskiden. Yalanmak ve ka-dn-sz-la-mak mmkn olduunca abuk. imdi emin deilim. lk durakta iniyorum "ekspres yallk" otobsnden. Acele etmemeye karar veriyorum. En azndan artk "bedenimi" geri istiyorum. Bedenimi seviyorum. Ve o zaman "beden" de karlk veriyor bu sevgiye. Bir ay gemeden vcudum eski ritmine dnyor. Salarm canlanyor, yanaklarma renk geliyor. Hatta bir gn gidip manikr pedikr bile yaptryorum. "lk defa m yaptryorsunuz?" diye soruyor kuafrdeki bilmi manikrc kz. Diyemiyorum ki: "Ne manikr ne pedikr? Ben ilk defa bedenimle savamyorum." Kapalar glnce Kapalar'da bir kafede oturuyoruz. Eyp ve ben. Parmak kadnlar yok ortalkta. Oturuyoruz bir kafede Kapalar'da. Gm halhallar, mavi camdan nargileler, hallar, kilimler ve Alaaddin'in lambasn andran bakr lambalar arasnda. Bir hengmedir gidiyor etrafta. Namazdan dnen yal bal adamlar, akla gelecek her dilde selam verebilen ve selamnda srar edebilen satclar, bu srarlar karsnda ne yapacan aran turistler, ayclar, raclar, kediler... herkes kendi havasnda. Seyrediyorum sessizce. Derken pat diye, "Canm sen hl evlilik kart msn?" diyor Eyp. "Teoride evet. Pratikte hayr" diyorum, Sinik Entel Hanm'n azyla. "Nasl yani?" "Genel anlamda evet. zel olarak hayr" diye yuvarlyorum. "Ne demek o?" diye steliyor ayn kartrrken. "Bakalarnn evliliine karym. Seninle evlenmeye deil" diyorum. Glyor. "Vay be bir erkein, bir kadndan alabilecei en dolambal evlenme teklifini yaptn bana sen imdi" diyor. Kapalar mallarn mgrdata mgrdata glyor halime. Bitmeyen elikilerime. Oscar Wilde, "Erkekler yorulunca evlenirler. Kadnlar ise srf meraktan evlenirler. Sonunda her iki taraf da hayal krklna urar" demiti. Ama burada ksmen haksz. Bence yorgun olan benim. Yorulunca evlenmek isteyen. Bunca zaman yaadm hayattan, kendimi bu kadar ypratmaktan, elde bavul ehir ehir lke lke dolamaktan, evlilik kart olmaktan yorulmuum meer. Yedi

Bir mavi, bir pembe Bir buuk sene sonra, ylba sabahnda... Evlendikten bir buuk sene sonra. Elimde minik, plastik bir nesne, zangr zangr titriyorum banyoda. "Prediktrn zerinde iki izgi belirirse hamilesiniz demektir" yazyor kutunun zerinde. "Tek mavi izgi hamile deilsiniz demektir."

Ama ben izgilere deil, kutunun stndeki bilgilere bakyorum bylenmi gibi. in'de imal edilmi bu prediktr. Bu yzden te bir daha ucuz eczanede satlan dier prediktr-lerden. Gazeteler yazmyor mu araf araf? in mal oyuncaklar zehirli, in mal kyafetler alerjik kyor bu aralar. Yanl kimyasallar, ucuz malzeme kullandklar iin pek ok Bat lkesi in mallarnn ithalini durduruyor. "Merak etme, muhtemelen bu prediktr de arzaldr" diyorum kendi kendime. Zaman kazanmak iin... nk... Bir mavi bir pembe izgi var prediktrn stnde. yle bir ayarlamlar ki (ah bu inliler) nce mavi izgi kyor. "Ha demek ki bir ey yokmu" deyip tam banyodan kacan srada, nazl bir edayla endamn gsteriyor pembe izgi. Kalakalyorsun. Niye nce pembe sonra mavi izgi kmyor? Ya da niye ikisi ayn anda belirmiyor? Srf heyecan artrmak iin. Televizyonlardaki yarma programlar gibi. Sunucu 1 milyon dolarlk bir soru ortaya atyor. Zavall yarmac kendince bir cevap veriyor. Ve tam sunucunun verilen cevabn doru mu yanl m olduunu aklayaca esnada, at diye araya reklam giriyorlar ki, heyecan olsun. Reklam molasndan sonra beliriyor ikinci izgi. Hi bu kadar trstm olmamt pembe renkten. * * * in mal prediktrn arzal olmadn kabul etmem zaman alyor. Nihayet hakikati idrak edince, yere kp oturuyorum. Ne yapacam imdi? Hem mutluyum. Hem korkuyorum. Hem hibir ey hissetmiyorum. Hem her eyi ayn anda hissediyorum. lk aklma gelen imden Sesler Korosu'na danmak oluyor. Ama derhal vazgeiyorum bu fikirden. Parmak kadnlara bir ey syleyemem. Bilhassa Hrs Nefs Hanm duyarsa kyameti koparr. Sinik Entel Hanm'a da keza anlatamam bu durumu. Ne de olsa beraber darbe yaptklar geceden itibaren Hrs Nefs Hanmla kanka oldular. Pratik Akl Hanm'a gelince onun mekanik, ruhsuz ve pratik nerilerini hi ekemem imdi. Geriye kalyor Can Dervi Hanm. Onunla konuabilirim. Ama o da bana ksa yoldan zm nermek yerine, benim kendi kendime zme ulamam isteyecek. Oysa u anda byle bir erdemden yoksunum. Ben daha ok paniklemi vaziyetteyim. Yardma ihtiyacm var. yi ama onlarla konuamazsam, ya kiminle konuurum? te o an Ana Stla Hanm dyor aklma. Bunca zaman sonra ilk defa. Acaba nerededir imdi? Nasldr keyfi? Boston'da Beyin Aac'nm altnda yemin ettiim geceden bu yana doru drst konumadm onunla. Neredeyse iki senedir. Sakland kovuktan ksn istiyorum imdi. Af dilemek istiyorum ondan. arsam gelmez. Eminim hl ks bana. En iyisi ben gideyim ayana. * * * imin dehlizlerine iniyorum bir kez daha. Buralar ne kadar kark, ne tabela var ne trafik lambas. Elimde fener, adres soruyorum her nme kana. "Ana Stla Hanm'n evi ne tarafta acaba?" Sora sora nihayet buluyorum kald yeri. Perdelerinde uuan kelebek desenleri, pencerelerinde saksda laleler-karanfiller-smbller olan litrelik st kutusundan bozma irin bir evde ikamet ediyormu meer, iimde bir yerlerde. Kapy alyorum. Zili ku sesi. akyor uzun uzun. "Ne istiyorsun?" diyor kapy ap da beni grnce. Gll dall bir elbise giymi, salarn geliigzel tokalarla tutturmu. Grmeyeli biraz daha kilo alm sanki. Ayaklarnda pdk ponponlu ev terlikleri. Krmz-beyaz ptikareli bir mutfak nl takm. stnde SPER AI yazyor lacivert harflerle. Mis gibi bir koku geliyor ieriden. ekerli, meyveli bir esans. "ey... Ana Stla Hanm, seni ok zdm. Kalbini krdm. Telafisi var m yaptklarmn bilmiyorum ama zr dilemeye geldim. eri girebilir miyim?" "Msait deilim, kusura bakma. Ocakta yemeim var, oya-lanamam" diyor ters ters. Kapy ha arpt ha arpacak suratma. "Enginarh yuva kebab piiriyorum. zel

bir tarif. Bamda dikkatle beklemem lazm. Bir de ilek reeli kaynatyorum. Tam mevsimi. Fazla kaynarsa ekerlenir, gitmeliyim." "Bekle ne olur" diyorum. Zor geliyor kelimeler ama nihayet bir cmle kurmay becerebiliyorum: "Hamileyim. Hi bilmediim bir sre bu. Korkuyorum. Biriyle konumaya ihtiyacm var. Ama teki parmak kadnlar halden anlamaz. Ancak sen yardm edebilirsin bana" diyorum ezik bir sesle. Az evvel suratma kapanan kap aniden alyor. Hem de ardna kadar. Ana Stla Hanm az kulaklarnda glckler saarak frlyor dar. Bir kahkaha atyor, bir kahkaha daha. Sonra da balyor sevincinden zp zp zplamaya. Onu byle neeli grnce ben de keyifleniyorum bir an. Dilim zlveriyor: "Ana Stla Hanmcm, hani hep derdim: Benden anne manne olmaz. vey anne olur ama. Bak onu yapabilirim. Byle zannederdim. Tkrdm yalyorum imdi. Byk lokma ye, byk laf etme, diye bouna dememi atalarmz. Bilmeden istiyormuum meer. Tm bunlar anlayabilmek iin hamile kalmam gerekiyormu meer." "Harika! Ay sen ok yaa! Bunlar duymak ne gzel. Gel gel. Sana biraz ilek reeli vereyim" diyor Ana Stla Hanm. efkatle sarlyor sereparmama. Israr kyamet zorla dilim reelli ekmek tkyor azma. Ha bire nme yiyecek iecek yyor. Ben yedike keyifleniyor, keyiflendike yeni yemekler karyor. Ama uzun srmyor kutlamamz. Az sonra aniden ciddileiveriyor. "Vay vay. Demek byle. u dnyann iine bak" diyor Ana Stla Hanm ellerini beline koyarak. "Demek yardm istiyorsun benden." Houma gitmiyor ses tonundaki deiim. Bam sallyorum ar ar. "Pekl, gelirim yardmna, hay hay. Ama bir artla!" "Neymi?" "Bundan byle tam ve keskin bir rejim deiiklii yaanacak. Darbe rejiminden ktk, anlyor musun? Darbe de yok artk, muhtra da." "Tamam, elbette" diyorum kuzu kuzu. "Ben de zaten imden Sesler Korosu tam anlamyla demokrasiye gesin istiyordum. Derhal seim yaparz, ok sesli bir meclisimiz olur. Sen de temsil edilme imkn bulursun." "h, h..." "Ne o ksrk m tuttu?" Toparlyor kendini Ana Stla Hanm. "Gck geldi de. h. Bir eyi dzeltmem lazm. Tam olarak demokrasi saylmaz geeceimiz rejim." "Nasl yani?" "Demokrasi filan istemem. Ben aznlkken demokrasi mi vard ki ben iktidara gelince demokrasi getireyim? Kusura bakma o kadar naif deilim. Die di. Gze gz. imdi intikam vakti. Gn benim gnm!" "E peki ne olacak?" "Monari olsun. Kendi monarimi kurmaya karar verdim. Git bana bir ta yaptr, kafama takacam. yle fiyakal bir ey olsun. Ha, unutmadan, o senin malum iki cadaloz var ya, onlar tepetaklak iktidardan decek. En tepeden en dibe inecekler. Hapse atacam onlar. Hapis bile fazla onlara. Zindana atacam zindana!" "Sinik Entel Hanm ile Hrs Nefs Hanm'dan m sz ediyorsun?" diyorum endieyle. "Ama nasl olur? Hem sen deil miydin darbeden deil oulculuktan yana olalm diyen." "O laf o gnn artlar altnda edilmiti. zerinden ok sular akt. Mademki hamilesin, mademki bu bebei dnyaya getirmeye karar verdin, mademki bana muhtasn, bundan byle" diyor yumruunu masaya vurarak. Ve grlyor: "Benim borum tecek. Devran dnd! Haberiniz ola!" Dnte Sinik Entel Hanm ile Hrs Nefs Hanm'a aktaryorum gelimeleri. Kayg dolu gzlerle dinliyorlar beni. ikisinin de beti benzi atm. "Ama nasl olur? Bizi byle bir kalemde harcayamazsn, bunca yllk hukukumuz var" diyor Sinik Entel Hanm, sngs dm vaziyette. "Harcayamazsn ya" diye tekrarlyor Hrs Nefs Hanm telal bir papaan gibi. "Yapacak bir ey yok" diyorum. "Hamilelik her eyi deitirdi. Anlalan darbe dnemi bitti. Monari geldi 'Benis-tan'a. Bu yeni duruma alsanz iyi olur. Ana Stla Ha-nm'm borusu tecek bundan sonra!" 2. Ben devletim. 9 ay 10 gn boyunca... Hamilelik gnl tutmaya niyetleniyorum. Bir-iki karaladktan sonra anlyorum ki, nafile urayorum. Hamileliin gnl olmazm. Eyann tabiatna aykr bu. Olsa olsa, "haftal" olur.

Hamilelik haftalar itibaryla lermi zaman. Ne gnler nemli, ne aylar bir anlam tayor artk. Varsa yoksa haftalar... Hamilelik haftal 5. hafta Ana Stla Hanm dediini yapt, monari ilan etti. Banda bir ta, elinde kibrit p uzunluunda bir asayla dolayor imdi. Daha ihtiaml grnmek iin topuklu ayakkablar giymeye balad. Boyu oldu 14,5 cm bu sayede. Bir yerden bir yere gidecei zaman tahtrevanla tayorum onu. Krmz hal seriyorum yollarna. Krk yl dnsem aklma gelmezdi atafat bu kadar sevecei. Uakta karlatm o yumuack, gler yzl, rkek parmak kadn gitti. Yerine tahakkmperver, totaliter bambaka biri geldi. Bir ara rica edeyim de belki u monari fikrinden vazgeer dedim. "Katiyen olmaz" diye cevap verdi. "Senelerdir bu an bekliyordum. Bunca zaman ana ve evcimen yann hor grdn. Beni bastrdn, yok saydn. Kiiliinin bodrumuna attn. imdi gn benim gnm. Keyfini sreceim." lk icraat yeni bir anayasa hazrlamak oldu. Kimseye fikir danmadan, tek bana, anayasann birinci maddesinde annelii kutsal ilan etti. Sorgulanamaz, tartlamaz, dokunulamaz. Bundan byle annelik hakknda en ufak bir olumsuz laf dahi telaffuz edilemeyecek. fade zgrl kalmad iimde. Simone de Beauvoir'n kitaplar toplatld. Apartmanmzn kazan dairesinde trenle yakld. Sylvia Plath, Dorothy Parker, Anais Nin, Zelda Fitzgerald ve Sevgi Soysal da var Sakncal Kadn Yazarlar Listesi'nde. Hamilelik boyunca onlar okumam yasak. Kitaplmn raflarn byk lde boaltt Ana Stla Hanm. Ama bir kitap var ki onun ayr kopyasn tutuyor: Kk Kadnlar. "Kk Kadnlar' okumak sana aile balarnn nemini hatrlatacak ve annelie hazrlanmana yardmc olacaktr" diyor Ana Stla Hanm. "yi de ta lise yllarnda okumutum ben bu kitab" diye itiraz edecek oluyorum. "Olsun, bir daha ge stnden, hafzan tazelenir." Anlyorum ki Ana Stla Hanm iin kitap okumak demek, dantel ilemek ya da kanavie yapmaktan farksz bir ura. Nasl ki ayn dantel modelini defalarca tkr tkr ileyebilir, ayn yemek tarifini senebesene piirebilirsen, rafta duran tek tk kitapla da benzer ekilde yetinebilir, her birinin tekrar tekrar "stnden geebilirsin". Ana Stla Hanm illa da bir rol modeli araymdaysam, Sakncal Kadn Yazarlar yerine, "iyi huylu" kadnlar rnek almam sylyor. Tolstoy'un ei ve 13 (kimilerine gre 19) ocuk annesi olan Sofya mesela. Bir kararnameyle "rnek kadn" ilan etti Sofya Tolstoy'u. Onun kucanda bebeiyle g-lmsedii durgun yzl resimleri sslyor imdi her yeri. Btn bunlar olurken imden Sesler Korosu'nun dier yeleri kenara ekildi. akn, aresiz izliyorlar gelimeleri. Baz baz uzaktan gryorum onlar. Pratik Akl Hanm, her zaman ki pragmatizmiyle, her eye ramen esnek ve rahat. Kendini bu yeni dzene altryor. Hrs Nefs Hanm'n azn bak amyor. Solgun, sinirli. Can Dervi Hanm btn bunlarn gemem gereken yeni bir safha olduuna inanyor. sel yolculuumda vardm bir baka durak. Saten ehvet Hanm'a gelince, o daimi ikyet halinde. Hamilelikte yaanan bedensel deiimlerden d patlyor. Bilhassa kilo almaktan. "Hamilelikte gbek yalanyor, memeler sarkyor, damarlar atlyor, varisler kyor, duba gibi kilo almyor... Mahvol-dum, mahvoldum..." diye syleniyor durmadan. Ama ok fazla kulak asmyorum ona. Benim gzmde Saten ehvet Hanm zaten dn bir bugn iki. Fikirlerini tam olarak benimseyemedim ki, protestolar bir nem arzetsin. Varln tam olarak kabullenmi deilim ki, ksp kenara ekilmesi bir eksiklik ifade etsin. Tuhaf ama parmak kadnlarn iinde durumu en vahim olan ve kafam en ok kurcalayan Sinik Entel Hanm galiba. Bu kadar olumsuz etkileneceini tahmin etmezdim hamilelik srecinden.

"Okuyamaz oldum, yazamaz oldum. Ne okumas ne yazmas, dnemez oldum! Kuru ottan farkm kalmad! Bittim ben, kiiliimi yitirdim!" diye veryansn ediyor ha bire. Bana da kzgn. "Sinik Entel Hanmcm abartmyor musun, geici bir evre bu" diye sakinletirmeye alyorum. "Cehalet bulacdr. Cehalet salgn bir hastalk gibidir. Bir kez vcuda girdi mi bu virs hzla yaylr. Onu durduracak tek bir a var: Kitaplar! Acilen dnelim kitaplarn dnyasna." Ama benim kitap okuyacak halim yok. Hep yorgunum. ok yorgunum. "O Ana Stla mymnts iin beni nasl satarsn? Hayattaki en byk gayesi cevizli tr kurabiye yapmak olan bir kadn iin entelektel dnyay nasl bir kenara atarsn?" "Sinik Entel Hanmcm ne olur abartma. Hamilelikte ve sonrasnda ana yanma ihtiyacm var, niin anlamyorsun?" diye cevap veriyorum sklm pklm. "Ah, u mesele" diyor iini ekerek. "Anlalan senin iin sadece 'beden'indeki deiim mhim artk. Bakyorum 'Beyin' bir kenara atld. Ne olacak benim halim? Bana 'Beyin' lazm. Beden gibi basit ve herkeste olan bir eyi ne yapaym?" Vasatlk ve duraanlk ki en korktuu eylerdi Sinik Entel Hanmn, imdi dilediince hareket edememenin, retememenin ve "farkl" olamamann sancsyla paniklemi vaziyette. En sevdii yazarlarn kitaplarn "sakncallar" listesinde grmek de asabn bozdu haliyle. Gece gndz szlanyor. Teselli edemiyorum. 6. hafta Bu hafta "sabah bulants" dedikleri eyin sadece sabahlan deil, sabah, le, akam, hatta geceyars olabileceini rendim. yleyse niin adna "sabah bulants" diyorlar bu meretin? Ana Stla Hanm'a dert yanaym dedim. "Nedir bu kusmalar? Bi de sabah bulants diyorlar utanmadan, btn gn devam ediyor. Hep byle mi olacak? im dma kt." Gzlerini ksp, tahtndan szyor beni. Tahta mandallardan bir taht yaptm ona. Btn gn orada oturup beni denetliyor. imdi de yle ters bakyor ki suratma, bcek gibi hissediyorum karsnda. Asasn yere vuruyor. Tok tok. "Sessizlik!" diye baryor. "Ama Ana Stla Hanm pek halsizim, mecalsizim. Btn gn ta tam gibi yorgunum." "Analarmz, ninelerimiz, teyzelerimiz, yengelerimiz, halalarmz, ablalarmz nasl geirdiyse bu sreci sen de yle geireceksin. Sanki bir tek sensin bunlar yaayan. Tarlada douran kadnn can yok mu? Sabah douruyor o kadncazlar, sonra da bebeklerinin gbek balarn kendi elleriyle crt diye kesiyor, gk karmadan kalkp apa yapmaya gidiyorlar. Onlarn can yok mu? Her sene milyonlarca kadn geiyor bu rahleden, hani bak hibiri syleniyor mu?" Bozuluyorum. Arma gidiyor. "Sylenmiyordum ki" diyorum krk bir sesle. "Azck em-pati dileniyordum senden. Az biraz efkat." "Gerek yok empatiye mempatiye" diye kestirip atyor Ana Stla Hanm. Syleyecek sz yok. Gidip biraz uzanaym bari. Aniden ok yorgun hissediyorum kendimi. Tam ben dnp gidecekken, arkamdan sesleniyor. "Sen yat kalk bu dnyaya fil olarak gelmediine dua et. Anne fil olsaydn, dokuz deil 23 ay hamile kalacaktn. kret!" Bu son. Bir daha azm ap yaknmayacam Ana Stla Hanm'a. 8. hafta tahm yok. ki kilo verdim. Kilo almam gerekirken ben veriyorum. tahmn olmamasndan son derece memnunum. imanlamaktan korkuyorum. Ada vapurundaki kp gibi hamile kadn sk sk gzmn nne geliyor, nanik yapp kayor. Ona benzerim diye dm kopuyor. Daha yeni anlyorum bir hakikati: Meer Saten ehvet Hanmn zerimdeki etkisi o kadar da az deilmi. Meer nasl da korkuyormuum irkinlemekten, imekten...

Yiyecek bir takntya dnyor. Acaba ne yemeli, ne yememeliyim. Btn gn kalori ve karbonhidrat hesaplar yapyorum. Yiyecek dnmek, dlemek, yemekten ok daha cazip geliyor. Ha bire istesem yiyebileceim ama katiyen yemediim eyleri dnyorum. Sonunda bir gn spermarkete urayp bir torba dolusu diyet biskvi alyorum kendime. Diyet st, diyet yourt, diyet peynir de ekliyorum listeme. Alveri dn eve geldiimde Ana Stla Hanm mandal tahtndan atlayp, torbann iine bakyor ilk i. "Bu ne bu?" "Hiii, attrmalk" diyorum. Tuttuu gibi camdan atyor torbay. Sonra da paylyor beni bir gzel: "Ayp, ayp! Utanmyorsun deil mi? Tuzsuz peynir, ekersiz biskviymi. Sanki zayflama merkezindeyiz. Nerden kt imdi bunlar? Saten ehvet Hanm m akln eliyor yoksa? Bir daha sakn dinleme o kalta!" diyor Ana Stla Hanm. Bozuluyorum. "Bebeinin iyiliini dnmen, onun iin en gzel ekilde beslenmem gereken bir dnemde bakyorum sen kendi grntnle alakadarsn. Aman imajn bozulmasn. Pes valla. Bu ne bencillik." Yanaklarm yanyor utantan. Hakl olabilir mi? Kendi grntm bebein salndan daha ok dnm olabilir miyim? Balyor vicdan azab iimi kemirmeye. Srf bu azaptan kurtulmak iin gidip yok yere bir tabak fndkl kurabiye yiyorum. En yalsndan... 12. hafta Durmadan alyorum. CNN'de bir belgesel gsteriyorlar. Christian Amanpour Afrika'da anne babas ADS'ten len yetim ocuklarla konuuyor. Kerpiten bir kulbeye girmi CNN ekibi. Kameralar, mikrofonlar yerletirmiler yrtk prtk hasrlarn zerine. Elimde mendil, salya smk seyrediyorum kulbedeki Afrikal ocuklar. Her eye alar oldum. Sokan bandaki elektrik teline takl duran bir ift lastik ayakkab bana inanlmaz hzn veriyor mesela. Converse marka, mavi, solgun bir ift ayakkab. Kimindiler acaba? Nasl ktlar oraya? Yamur, kar, tipi hep oradalar, bir balarna. Bir gn muhtarln nnden geerken ieri dalp, "Elektrik teline asl ayakkablarn sahibi kim biliyor musunuz?" diye soruyorum. "Kim att onlar oraya?" Mahalle muhtarmz son derece efendi, kalender merep bir adam. Her durumda mahallelinin dertleriyle ilgilenen. Ama bu sefer nutku tutuluyor. Altduda sarkyor aknlktan. "Biri bir terbiyesizlik mi yapt?" diyor telala. Evet yapt. Ama bana deil. Ayakkablara yapld o terbiyesizlik. Anlatamyorum. Anlaamyoruz. Sadece lastik ayakkablar deil ki... lerinde en zayf olanlar hrpalayp ezerek faizanca misket oynayan olan ocuklar, ana cadde boyunca yars kurtlu kestane kebap satan sska delikanl, kar pencereden hal rpan dedikoducu komu teyze, Filistin'de Hamas ile El Fetih'in birbirine girmesi, Antarktika'da buzullarn hzla erimesi, yerde yatan ezilmi ekmek paras... Her ey o kadar hznl geliyor ki. Akam haberlerinde ark syleyen mucizevi bir kpei tantyorlar. Kulaklar kahverengi, vcudu beyaz bir yavru Terrier bu. Boynuna pembe bir kurdele balanm. Hayvann sahibi zmirli bir emekli kimya retmeni. retmen hanm piyano bana geip, "Yine bir glhinal, ald bu gnlm" diye aldka Dede Efendi'den, kpek de dizinin dibinde oturmu, uluyor var gcyle. Dmeye baslm gibi gzlerim doluyor annda. "Hoppala, gene niye alyorsun?" diye soruyor Eyp. Diyemiyorum ki:

im acyor kpee. Ona ve tm kurdeleli Terrier'lere. im acyor herkese ve her eye. Faniliimiz, zayflmz, zaaflarmz... insan olmann, insan olamamann arl cierlerime doluyor. Nefes alamyorum. 16. hafta Ana Stla Hanm huzuruna aryor beni bu hafta. Yannda koca bir kutu dolusu CD var. "Al bunlar dinle!" diye emrediyor. Bakyorum hepsi opera klasikleri kutudaki albmlerin. "yi de ben opera pek sevmem Ana Stla Hanm" diyorum. "Senin iin deil zaten. Bebek iin bunlar. Kulaklarn deil karnn dinleyecek bu mzikleri." Byle diyor ve CD'lerden birini mzik setine koyduu gibi s,esi de sonuna kadar ayor. Sadece kulaklarm ya da karnm deil, btn mahalle dinliyor Georges Bizet'nin "nci Avclarn. Grl grl bir tenorla yanklanyor cmle Kuzguncuk semti. Je crois entendre encore, Cache sous les palmiers, Sa voix tendre et sonore Kar apartmandaki merakl bartl komu teyze cam ap, bu tok erkek sesinin nerden geldiini anlamaya alyor. Yeni bir hoparlrl satc tr m geiyor acaba aadan diye kafay uzatp soka kolaan ediyor. Saa bakyor kimse yok, sola bakyor kimse yok. Nihayet sesin bizim evden geldiini anlyor. Ck ck edip, sk sk kapatyor camlar. "Ana Stla Hanm komulara ayp oluyor. Bari mzii ks biraz, ne olur" diyorum. "Ne var, fena m? Bebee mzik sevgisi alyoruz burda. Hem de Franszca reniyor bir yandan. Ana karnnda bebeklerin sesleri algladklarn bilmiyor musun?" Bir baka CD koyuyor bu sefer. Bir nehir rlts doluyor odaya. Ardndan kei melemeleri ve ngraklar duyuluyor. "Ya bu ne?" diyorum dehet iinde. "Doann tm barl sesleri" diyor Ana Stla Hanm. "Bebekler ve anneler iin zel yaplm. Amerikallarn buluu. Sakinletirici mzik." Bebei bilmem ama beni baya asabi yapyor bu sesler. "Eskiden dinlediklerimi de alsak arada olmaz m?" diyorum ekinerek. "Mesela Sinik Entel Hanmla ben roman yazarken punk, post-punk, endstriyel metal filan dinlerdik... Pearl Jam, Chumbawamba, Bad Religion filan ne iyi olur." "Ayy, ayy" diye suratn ekitiyor Ana Stla Hanm. "Unut gitsin o kuru ve kaba grltleri. Sofistike bir bebein olsun istiyorsan sofistike mzik dinleyeceksin dokuz ay boyunca!" Btn hafta boyunca stanbul'un en dingin, en efendi semtlerinden Kuzguncuk'un sokaklar kei anlar, saanak yamur sesleri ve Franszca aryalarla inliyor. 18. hafta Alamalarm azald. Her eye hznlenmiyorum artk. Ama imdi de kokular farkl alglamaya baladm. Gn boyu ormana salverilmi av kpei gibi burun deliklerimi oynatarak etraftaki kokularn izini sryorum. Yemee konmu bir tutam zencefilin, lodosun tad deniz yosununun ya da sokakta satlan turu suyunun kokusunu annda alyor, katmanlarna ayrtryorum. Patrick Sskind'in Koku romanndaki Jean-Baptiste Grenouille gibi dolayorum ortalkta. 2006 senesinin stanbulu, 18. yzyl Fransas'n aratmayacak bir kokular ve esanslar cenneti. Ve evrendeki tm kokular arasnda bir tanesi var ki, annda midemi ayaa kaldryor, arkam dnp kamama sebep oluyor. Bir kilometre uzakta bile olsa tahamml edemiyorum bu korkun ve ar esansa: hindistancevizi kokusu. Allahm, meer ne ok hindistancevizi kokusu varm stanbul'da. Pasifik'te bir adann stne kurulmu sanki bu ehir. stanbul'un ta topra altn filan deil, hindistancevi-ziymi meer. Taksilerde dikiz aynalarnn stnde sallanan kokular hin-distancevizinden. Kendileri am aac eklinde olabilir bu nesnelerin ama yaydklar esans ekseriya hindistancevizi. Kamu binalarnda tuvaletlere konulan beyaz krem sabunlar hemen hemen her zaman hindistancevizi aromal. Pastanelerde ya pastalarn zerine serpilen o kymk kymk beyaz ssler rendelenmi

hindistancevizi. Kafelerde yaklan baygn kokulu mumlar hindistancevizli. Marketlerde promosyonla tepsi tepsi mterilere datlan yeni biskvi tr hindistancevizi kremal. Yeni alan ve pek revata olan modern restoranlarda szle-mi gibi tm tavuk yemekleri hindistancevizi sosuyla yaplm. Ssl tabaklarda gururla servis yapyor garson. Neden geri evirdiimi anlayamyor. Minibste yanmda oturan fiyakal kadnn srnd parfmn iinde kesin hindistancevizi esans var. Yer deitirip n tarafa geiyorum. Bu sefer de ofrn inedii sakzn kokusu geliyor burnuma. O da hindistancevizi. Nereye gitsem yarap 50 metrelik bir daire iindeki tm hindistancevizi kokularn annda alyorum. Tam ortasndan kesilmi, iki yakaya blnm kocaman bir hindistancevizi gibi grnyor gzme stanbul. Anadolu Yakas, bir yars. Avrupa Yakas, br yars. Kaacak yer bulamyorum. 20. hafta Bebein cinsiyetini rendik. Kz olacak. Ana Stla Hanm ok mutlu. "Kz ocuklar giydirmek sslemek daha kolay, daha keyifli" diyor sevinle. "Pastalar kurabiyeler de yaparz beraber. Olanlarla kurabiye yapmak daha zor. lla da vurdulu krdl oyunlar oynamak istiyorlar." Bense bu rol dalmn bir trl benimseyemiyorum. Kz bebeklere pembe olan bebeklere mavi tulum giydirilmesini; kzlara Barbie bebek ve ay takm, olanlara plastik Kalanikof ve kamyon, tr alnmasn, cinsiyet rollerinin daha ilk gnden bu kadar kesinkes ayrlmasn hep ama hep eletirdiim iin kzm farkl yetitirmek istiyorum. "Gene niye somurtuyorsun?" diye soruyor Eyp. "Pembe sevmem ki" diyorum. "ok krlgan bir renk... Kzlara pembe yakmyor. Alternatif bir renk bulsak... Mor kyafet aryorum ama ok az mor eya var maazalarda." "Ne gerek var bunlara kafan takmana?" diye omuzlarn silkiyor. Eyp her zamanki sakinliiyle. "Sen kzma mrdm erii moru, ala yeili ya da petrol mavisi gibi alternatif renkler giydirsen bile o sosyallemeye balar balamaz gene gidip pembeler giyecek stne. Arkadalar nasl giyiniyorsa, televizyondaki izgi film karakterleri nasl giyiniyorsa o da yle giyinmek isteyecek. Ne demeye akntya kar yzmeye alyorsun?" Hakl m? Belki. Ama niye kaplaym bu "pembe aknt"ya? Pembe bana hanm hanmck olma mecburiyetini, bam nne eerek sokakta yrmeyi, oyuncak bebeklerle yalnz ay saatlerini, az biraz byyp gslerin knca kitaplarla, dosyalarla nn kapatarak bedenini saklamaya almay, gen kz rkekliini, hznn artryor hep. Erkek egemen bir toplumda kz ocuk sahibi olmak daha zor. Yoksa bu yzden mi herkes olu olsun istiyor? 21. hafta Karnm byyor. Korkularm byyor. Bebekle iletiim kurmaya alyorum sabah akam. Ama ne zaman ona seslensem, balyorum Seslerle konumaya. Parmak kadnlara gidiyor hep aklm. Belki bebei de bir parmak kadn gibi alglyorum henz. Tek bildiim imden Sesler Korosu'nu zlediim. Gene eskisi gibi ortalkta rahat rahat dolasalar keke. Bask grmeden, sansrlenmeden. Kavgalarn bile zledim. En ok da Sinik Entel Hanm dyor aklma. Onu bu kadar zgn ve kskn grmeye dayanamyorum. Nihayet bu hafta Ana Stla Hanm le yemei sonras ekerleme yaparken, gizli bir ziyarette bulunmaya karar veriyorum eski dostuma. Usulca iime kayorum. imin tnellerine girer girmez bir fener alyorum elime. Buralar her zamanki gibi kark. Ka defa geldim. Gene de kayboluyorum. Kuzey Kaps'nn ardnda buluyorum Sinik Entel Hanm'. Pencereleri rmcek alaryla, duvarlar Che Guevara ve Marlon Brando posterleriyle kapl, perdeleri kzl kadifeden, kasvetengiz atosunda. zerinde saakl, desenli bir hippi kyafeti var gene. Boynunda koca koca boncuklu mavi-mor-si-yah bir kolye. "Ne gzelmi kolyen" diyorum aramzdaki buzlar eritebilmek umuduyla. "Sevdin mi? Peru'da Machu Pichu'da yerli kabileler yapyor bunlar. Yerli kadnlarn korporasyonlara, globallemeye, vahi kapitalizme kar ayakta kalabilmelerini desteklemek iin aldm."

Srtyorum. Nasl da zlemiim Sinik Entel Hanm'n her eye gereinden fazla ve gereinden derin anlamlar yklemesini. "Ee nasl gidiyor hamilelik?" diyor suratnda krgn ama sevecen bir ifadeyle. "yi gidiyor, Allah'a kr. Bebei grdm ultrasonda. Harika bir duygu." "Ne gzel" diyor Sinik Entel Hanm. Dalgn dalgn kolyesiyle oynuyor. "Ama ben biraz ii boalm hissediyorum kendimi. Btn gn ya yatyorum ya alyorum ya yemek yiyorum. Beynim durdu galiba..." Boazma bir yumru oturuyor. Bekliyorum gesin diye ama gemiyor bir trl. Nefret ediyorum sulugzllmden. "zledim seni" diyorum. Sesim titriyor. Derin bir i ekiyor Sinik Entel Hanm. "Sen ne gzel romanlardan, filmlerden, felsefeden bahsederdin hep bana. Her eyi eletirir, herkese bok atardn. Hermevzua sinik adan bakar, herkesten phe duyardn. Okurdun, anlatrdn Sinik Entel Hanmcm. Ben epeydir uzak dtm kitaplardan. Kk Kadnlar hari. Onu da ezberledim saylr. Baka bir ey okuyamyorum. Zaten akamlar hemen uykum geliyor." Yumuuyor Sinik En tel Hanm. Gzlerinde efkat parltlaryla bakyor. Szlerimden memnun kaldn hissediyorum. Bir sigara yakyor. "Sahi zledin mi beni?" diye soruyor duman solurken. Bam sallyorum. "Hem de nasl!" "Ben de seni zledim" diyor. O kadar almm ki ondan hep kukucu, hep karamsar laflar duymaya, o kadar almm ki karnda hep kat ve duygusuz durmasna, ancak birka saniye gecikmeyle alglayabiliyorum bu szlerdeki samimiyeti ve incelii. "Gel gizlice Sevgi Soysal okuyalm" diye fsldyor Sinik Entel Hanm. "Sevgi Soysal sana iyi gelir imdi." "Ama yasakl kitaplar listesinde o..." diyorum ekinerek. Glyor Sinik Entel Hanm. Glyor avu dolusu. Hi byle ocuksu bir cokuyla sarldn grmemitim hayata. "lahi" diyor. "Kitap yasaklanr m hi." Ve balyor okumaya: Bir elmann bir meyve olduu, bir babann baba, bir savan sava olduu, bir gerein gerek olduu, bir yalann yalan olduu, bir akn ak olduu, bir bkmann bkma olduu, bir bakaldrmann bakaldrma olduu, bir sessizliin bir sessizlik olduu, bir hakszln bir hakszlk olduu, bir dzenin bir dzen ve bir evliliin evlilik olduu, olaca gnler gelecekti, inanyordu Tante Rosa. Sesi ninni gibi, mrl mrl. Tante Rosa'nm ortalarnda uyuya kalyorum. 22. hafta Ana Stla Hanm galiba Sinik Entel Hanmn atosuna gittiimi anlad. Azm aryor biraz. Ben de ona entelektel dnyay zlediimi itiraf ediyorum. Korktuum gibi sert olmuyor neyse ki tepkisi. Ne yzme vuruyor bu ziyaretimi, ne bytyor meseleyi. Bir-iki sz dokunduruyor o kadar. Derken bir sabah elinde bir hediye paketiyle kageliyor. "Ne bu?" "Sana bir hediye aldm" diyor srtarak. "Madem okumay zlediini sylyorsun, bundan holanabilirsin diye dndm." Paketi atmda iinden bir kitap kyor: Bebeim ve Ben. Kitap Ana Stla Hanm tarafndan nceden okunmu, baz blmlerin alt izilmi: "Hamilelikte Beliren Varislerle Ba Edebilirsiniz", "Bebek Odas Hazrlamann Pf Noktalar", "Mikserle Muhteem Mama Tarifleri..." Demek ben "kitaplarn dnyasna dnmek istiyorum" deyince, tutmu bunu alm. Teekkr edip bir kenara koyuyorum kitab. Sonra bir ara okurum. Her hareketimi dikkatle inceliyor Ana Stla Hanm. "Her sabah karnnla konuman, bebekle iletiim kurman lazm, yapabiliyor musun?" diye soruyor. Yutkunuyorum. "Henz bebekle konumay beceremiyorsun galiba." Gene tek yapabildiim yutkunmak.

"Sana bir nerim olacak yleyse" diyor kelimeleri semeye gayret ederek. Uzun zamandr onu bu kadar efkatli ve sevecen grmemitim bana kar. Uaktaki o ilk halini andryor neredeyse. "Dndm de, sen yazyla iletiim kuran bir insansn. Konumaktan ok yaz yazmaya yatknsn. Madem yle niye oturup yazmyorsun ona?" imdiye kadar Ana Stla Hanm'dan duyduum en cazip neri bu. 25. hafta Sevgili Bebek,3 Bu sana yazdm ilk mektup. Bebeklerin annelerini setiklerine dair bir yaz okumutum vaktiyle bir dergide. Glp gemitim o zamanlar. Ama artk pekl mmkn geliyor bu fikir. Gkyznde meleklerle yan yana oturup kinatn koca katalogundan anneni seerken dlyorum seni. nnde kocaman bir kitap ak duruyor, iinde renk renk fotoraflar. Her bir fotorafn altnda ksa tantm bilgileri. Melekler sabrla eviriyor sayfalar. Sen alc gzle bakyorsun tek tek tm adaylara. "Bu deil..." diyorsun. "Yok bu da deil..." Ne doktorlar, ne mhendisler, ne ev hanmlar, ne i kadnlar geiyor gznn nnden. Geit treni gibi. Hibirine alaka duymuyorsun. Oysa olduka iddial anne adaylar var ilerinde. ini iyi yapan, sevgi dolu ve hayli maharetli kadnlar bunlar. Sen gene de oral olmuyorsun. Derken yeni bir sayfa ayor yanndaki tombul melek ve benim resmim kyor karna. yi bir fotorafm deil bu. Salarm beceriksizce toplamm. Makyajm da alakalem, bir gzme bir gzmden daha ok far srm, gene tarmm. ze3. ismini henz bilmediim iin sana byle hitap etmemde bir saknca yoktur umarm. rimde kat kat soan kyafetlerim. Altnda tantm bilgilerim. Muhtemelen yle yazyor: Kafas kark, hayat dzensiz, henz tam olarak kendini bulamam, aray halinde. Yazar. Edebiyat. Sen minicik parman benim resmime doru sallayarak, "Hah, bak bu elenceli olabilir..." diyorsun melee. "una biraz yakndan bakaym." Nasl ve niye kinattaki onca baarl anne aday arasndan beni setiini bilmiyorum. Belki de lgn bir kzsn sen. Drt drtlk bir anneyi skc buluyorsun. Ya da beni benden iyi tanyorsun daha imdiden. Bendeki potansiyeli gryorsun. Eksiklerimi, zaaflarm amama, hatlarm dzeltmeme yardm edersin. Rehberim olursun, en gzel retmenim. Dedim ya, niye nasl beni setiini bilemiyorum. Ama bir eyi bilmeni istiyorum: Sana mteekkirim. Seiminle onurlandm. Gururlandm. nallah hayatta hibir zaman, "Ulan o koskoca katalogdan bula bula bunu mu bulmuum. Baka birini seseydim keke..." dedirtmem sana. Seni mahcup ederim diye dm patlyor. Sabrszlkla geliini bekleyen annen Elif 28. hafta Ana Stla Hanm tutturdu prenatal yoga kursuna gitmelisin diye. Nefes alp verme tekniklerini renmem gerekiyormu. "Gayet gzel nefes alp veriyorum, merak etme" diyorum. "Anlamadn herhalde. Doum esnasnda yardmc olacak teknikleri retiyorlar bu kurslarda." te o zaman anlyorum ki normal doum yapacam sanyor. Annelerimiz, teyzelerimiz, ninelerimiz gibi. Bebeini tarlada dourup, kordonunu kendi bana kesen mert kyl kadnlar gibi. Ana Stla Hanm sezaryene o kadar kar ki bu konuyu son ana kadar amamay daha uygun buluyorum. 29. hafta Hamile yogas kursunda on kadn var. Dokuzunun karn burnunda. Ya hamilelikleri epey ilerlemi ya da bu prenatal yoga ne menem eyse iyice iiriyor insan. Nefes alma tekniiyle hava basyorlar belki de ilerine. Odada hamile olmayan bir kadn var sadece. O da yoga hocamz kyor. ncecik, t gibi, kvr kvr sal bir esmer. Kadn o kadar atletik, yle zinde grnyor ve o kadar ok glyor ki, sinirimi bozuyor. Ne ii var bu mkemmel

yaratn her biri en azndan on be kilo fazlaya sahip hamile kadnlar arasnda. Nispet yapar gibi. Hocamz Brezilyal'ym. Tm dilerini aa karan koca bir tebessmle karlyor beni. Gruba tantyor. "imdi hep beraber Elif arkada ve bebeini aramza, dostluk ve huzur emberimize dahil edelim" diyor. "nce akralarmz temizleyelim. Yaam enerjimizi yeniden dzenleyelim, Aura'mz glendirelim. Daha sonra Pranayama nefes teknikleri alacaz." Dierlerini taklit ederek yerde bada kurup oturuyorum. Sakin duruyorum ama zihnim fr dnyor. Konsantre olmaya alyorum anlamadm bu yeni dile. "imdi gzlerimizi yumalm. Bedenimizin dnda bizi bir eldiven gibi saran Aura'mza merhaba diyelim" diyor hoca. "Merhaba" diyorum. "Merhaba!" diye karlk geliyor annda. Ses tandk. Panik iinde gzm amamla Hrs Nefs Hanm' burnumun dibinde bulmam bir oluyor. Omzumun zerine km, oradan bana bakyor. "Ne iin var senin burda?" diye fsldyorum. "Hiii. Uzun zamandr konumuyoruz. Neler yaptn merak ettim. Bu samalklarla uratna gre bol bol vaktin olmal" diyor. "Ah ne olurdu beni dinleseydin o zamanlar. Gel seni gzel gzel ksrlatralm dedim, di mi? Bak kariyerin nasl altst oldu. akra aacak insan msn sen? u haline bak." Ses etmiyorum. Hoca devam ediyor. "Yoga Sanskrit dilinde birleme demektir. Mkemmel bir btnlk kurmak amacmz. Bedenin, zihnin ve ruhun birlemesi." Hrs Nefs Hanm sinirli bir edayla glyor. "Ooo, ne birlemesi? Bizde her ey ayr ayr. 'Beden' kymete bindi, 'Ruh' bir yerlere savruldu. Zavall 'Beyin' de kalakald Boston'daki Beyin Aac'nda." "Hrs Nefs Hanm yeter..." diye flsldyorum. Annda hocadan bir azar geliyor. "t kendi aramzda konumayalm. imdi iimize girip kinattaki her bir zerreyle btnleeceiz." "Ben gidiyorum" diyor Hrs Nefs Hanm. "Sen burda kal, seans 250 milyondan kinatla btnle." Byle diyor ve pencerenin pervazna atlayp gzden kayboluyor. Yeniden gzlerimi kapyorum. Ama ne fayda. Kendimi derse veremiyorum artk. Ksmen de olsa hakl Hrs Nefs Hanm. Beden, beyin, ruh... hepsi ayr ayr duruyor bende. Bir trl btnleyemiyorum iimi. "En nemlisi daima huzurlu olacaz ki annenin huzuru bebee gesin" diyerek bitiriyor seans hoca. Akam eve dnnce Ana Stla Hanm hemen dikiliyor karma. "Nasl gitti prenatal yoga?" diyor. "Gitmedi" diyorum sadece. 32. hafta Ana Stla Hanmla alverie kyoruz. Bebek maazalarnda saatler geiriyoruz. Cicili bicili muhteem bir pazarla tanyorum. ylesine irin, inanlmaz pahal. Srekli bir eyler almak istiyor Ana Stla Hanm. Hi bitmiyor ihtiyalar. Merak ediyorum bebek eyalarnn ne kadar hakiki ihtiyalara cevap vermek iin gelitirilmi, ne kadar sonradan icat edilerek yapay ihtiyalar yaratm? Banyo suyuna atmak iin rengrenk plastik rdekler, yazlar giyilen bebek bornozu, klar giyilen bebek bornozu, bebek arabalarna asmak iin ten, meleyen, havlayan hayvancklar, banyo suyuna atlan rengrenk plastik rdekleri temizlemek iin kl fra, kaplar kapanrken ses yapmasn diye dinozor eklinde hal kaplama, bebek uyurken gkyzn seyretsin diye tavana yaptrlan fosforlu gezegenler... Bana son derece fuzuli gelen tm bu nesneler Ana Stla Hanm' cezbediyor. Elinde kredi kart. Mani olmasam son kurua kadar harcayacak. Kapld alveri histerisine. Bu hafta ilk defa ondan kamak istiyorum. Ama nereye? 34. hafta Ana Stla Hanm bebein zeksna takt kafay bu aralar. ABD'den ithal Omega-3 haplar, balk ya kapslleri, zel szma zeytinya iesi benzeri k ambalajnda korkun bir koku yayan balkl bir sv... Tm bunlar nme itiyor gnlerdir, tketeyim diye. Yeterince yersem bunlardan bebek zeki doarm.

"En iyisi havyar yemekmi" diyor. "Hamile kadn her gn iki kak havyar yiyince dahi douyormu ocuk..." Bir tek Ana Stla Hanm deil ki. Doktor bekleme odalarnda dier hamile kadnlarn konumalarna kulak kabartyorum. Onlarda da bir zek fetiizmidir gidiyor. "Ana Stla Hanmcm, anlayamadm bir nokta var" diyorum. "Bir an iin varsayalm ki tm bunlar doru. Velev ki zeky tasarlamak mmkn ve diyelim ki byle tasarm harikas "sper zeki" bir ocuk imal etmeyi baard Trk anneleri... Peki ya sonra? ocuk dodu, az buuk ayaklanp dillenince birtakm yetenekleri olduu ortaya kt. Mesela mzie, resme, heykele, sanata ya da matematie. leride hayli iddial bir modac, tasarmc ya da dnyaca nl bir ef olmas iten bile deil. Okumay da seviyor, hem de nasl, elinin altnda daima yeni bir kitap, daha bu yata dnya klasiklerini devirmeye balad bile, baylyor roman okumaya." "Ee ne olmu?" diyor kaytszca. "u olmu: Diyelim ki byle sper yetenekli bir ocuk kt o havyar bebeinden, peki ailesinin tavr ne olur dndn m?" Cevap vermiyor. 'Yaratcln bomak, farkllklarn trplemek olmaz m? Srad meraklar ve meziyetleri olan nice ocuun hevesleri evvela aileleri tarafndan krlr." Somurtarak dinliyor Ana Stla Hanm. "Hamileyken evlatlarnn zeks yksek olsun diye hesaplar yapan annelerin ocuklar doduktan sonra onlarn yaratcln kendi elleriyle bomas nasl aklanabilir? Zeki bebek iste-yip de yaratc ocua tahamml edememek nasl bir ironi?" Ana Stla Hanm hiddetle asasn yere vuruyor. 'Yeter, anladm ben senin derdini" diyor. "Sen bugnlerde Sinik Entel Hanm'la grtn deil mi? Aynen onun gibi konuuyorsun. atoya gittin gene gizli gizli!" Kpkrmz oluyorum. "Haberin olsun. Hamile kadnlarn byk dman vardr: phe, phe, phe. phecilikten en ufak bir yarar gelmez, bilesin" diyor kalarn atarak. Ve ekliyor: "Senden evvel bu yollardan geen kadnlar ne yaptysa sen de aynsn yapacaksn. Sorgulamadan, sormadan. Direnmeden, sylenmeden. Annelik biraz da taklide dayaldr. Senden nceki anneleri ne kadar iyi taklit edersen, o kadar iyi bir anne olursun. Sonra gn gelir sen de taklit edilirsin. Bu iler byle!" 36. hafta atoya gitmeye devam ediyorum. Kaamak ziyaretler yapyorum Sinik Entel Hanm'a. Mzik dinleyip, kitaplardan sz ediyoruz eski gnlerdeki gibi. Gene her eyi eletiriyor, aklmza gelen herkesi ekitiriyoruz. En ok da Ana Stla Hanm'. Omuzuna bir perde atp, eline de fasulye srndan asa alarak, onun yle bir taklidini yapyor ki Sinik Entel Hanm, yerlere yatyorum glmekten. Bir gn gene byle otururken, Sinik Entel Hanm diyor ki: "Hi dndn m baz anneler niin ocuklaryla konuurken, zne olarak birinci oul ahs kullanrlar devaml? "Acktn m?" demezler mesela, "Acktk m?" derler. "Pislendik mi? Yaramazlk m yaptk? Susadk m?..." ocuk der, dizi kanar. Annesi balar: "Ay canm, dtk m, yok bi ey, acmad acmad..." Nereden biliyorsun acyp acmadn? Sen deilsin ki den, ocuk." "ok haklsn" diyorum. "Onun senden ayr bir bedeni, ayr apayr bir kiilii ve varl var. Sahi niin 'ben art sen = biz' olarak konuur kadnlar ocuklaryla? ocuklarn annelerinden bamsz bir znelik halleri olamazm gibi." "Kesinlikle haklsn" diyorum. "Sen sen ol" diye iaretparman sallyor Sinik Entel Hanm. "Bebek dounca Ana Stla Hanm'n sana ayn eyleri yaptrmasna izin verme. Hani u oyuncak kurbaa gibi sesler kararak bebekleriyle konuan, ellerinden gelse ocuk alt yama gelene kadar emzirmeye devam edecek olan histerik tipler var ya. Annelikle bozmular kafay. Hayatlarnda baka bir megale kalmam. Sakn ola onlardan biri olup kma!" "Olmam" diye atlyorum. "Olur muyum hi?" "Aman dikkat! ocuklarna nefes alan brakmayan sevgi faisti annelerden olma." "Amma yaptn Sinik Entel Hanmcm" diyorum. "Ben kim faizanlk kim? yle elde kak ocuun azna zorla bir eyler tkmaya alan fanatik annelerden olur muyum hi? Yerse yer. Yemezse yemez. Keyfi bilir. Ta batan itibaren ona zgr

ve zerk bir alan aacam. Greceksin demokrasi nasl olurmu anne ocuk ilikisinde." "Aferin" diyor Sinik Entel Hanm. Gayet memnun. "te byle." 38. hafta Bu hafta anladm ve kabullendim ki hamile bir kadnn bedeni kendine deil, topluma aittir. Daha dorusu toplumdaki tm kadnlara. Ne zaman sokaa ksam tanmadm kadnlar gelip karnma dokunuyor. Ben istediim kadar geri ekeyim kendimi, onlar elleriyle pat pat yokluyorlar. Geenlerde manavdan alveri yaparken hayatmda ilk defa grdm yal bir teyze yanma gelip, aldklarm kolaan etti. "Patlcan alma evladm, iinde nikotin var" dedi. in ilgin yan manavn ra da ne almam gerektii konusunda nihai otorite kabul etmi olmal ki yal kadn, bana danmadan sormadan hop diye geri koydu aldm patlcanlar. Yerine brokoli ekledik, yal teyzenin onayyla. Havuza girsem ii gc brakp karnmla konuuyor kadnlar. Sonra da balyorlar bana tembih stne tembih yadrmaya: "Aman evladm dikkat et. Scakta fazla durma" diyor biri. emsiyesini verip glgede durmam garantiliyor bir bakas. "Yzerken karnst yzmeyin" diye uyaryor genten bir kadn. "Klor yutma sakn" diyen dahi oldu. Sokakta, dolmuta, vapurda, kafelerde, srekli yanma gelip sorular soruyor, yorum yapyor kadnlar. Kendi deneyimlerini paylayor, kulaktan dolma bilgiler aktaryorlar. Birisi kazara bir ey yiyor olsa yanmda, hop bana ikram ediyor yarsn. Ben ne kadar "istemem, teekkr ederim" diye tekrar-lasam da nafile, srar ediyorlar. Bylece bakalarnn sandvilerinin, ya pastalarnn, kokorelerinin yarsn yiyerek dolayorum gn boyu. Bu kadnlarla daha evvel hi karlamam ve bundan sonra da karlamayacak olmamzn hibir nemi yok. Hamileliin olduu yerde resmiyet olmuyor. Ne resmiyet ne mahremiyet. 39,5. hafta Bir rahatlk, bir ferahlk geldi stme. Dnya gzel, hayat nasl da cennetmekn oldu birdenbire. Srekli tebessm edi-yorum O kadar pozitif bir kimya salglyor ki bedenim btn hafta boyunca, istesem de kzamyorum kimseye. Sokan bandaki elektrik telinin altndan geerken bi de bakyorum ki Converse ayakkablar yok artk. Birileri indirmi olmal. yi ama nasl? Ta oraya kadar nasl kp aldlar ayakkablar? "Muhakkak muhtar bey ilgilenmitir" diyorum kendi kendime. Bir buket papatya satn alp, teekkr etmeye gidiyorum. Beni grr grmez ayaa frlyor adamcaz. Yznden belli belirsiz bir endie dalgas geiyor, "Gene ne istiyor acaba bu deli?" diye. "Muhtar Bey, bizde hep ikyet iin gidilir resmi makamlara. Adettir. Sadece negatif konular iin andrrz resmi dairelerin kaplarn. Oysa ben bugn size teekkr etmeye geldim" diyorum kvanla. "Her zaman mahallelinin dertleriyle ilgileniyorsunuz. Sa olun. Ayakkablar da indirmisiniz elektrik telinden, u iekleri kabul edin ltfen." Papatyalar masann zerine koyup, altn madalya alm bir atleti basn nnde tebrik eden brokrat pikinliiyle yapyorum adamcazn eline. Hararetle skyorum. Sonra da geldiim gibi paldr kldr kyorum huzurundan. Tek kelime etmeden bakyor ardmdan. Ben sormadm. O da sylemedi. Haliyle hl bilmiyorum mahalle muhtarmz myd hakikaten o solgun ayakkablar elektrik telinden kurtaran, yoksa rzgr m? Tek bildiim bu bir hafta boyunca srekli glckler ve vgler sayorum etrafma. "Mutluluk hormonu salglyorsun" diyor Ana Stla Hanm. "Doum yaklanca byle bir ara safha olur. Olaandr." 41. hafta Panik! Paniiiiiiiiiiiiiik! Doum haftas geldi att. Ana Stla Hanm beni sakinletirmek iin elinden geleni yapyor ama nafile. imdi bana iyi gelecek tek bir parmak kadn var. Muhakkak onunla konumam lazm. Karnm burnumda bir kou varyorum Dou Kaps'na. Beni bekliyor Bab- ark. Dou Kaps'nn ardnda bada kurmu, boyun krm, bir asma yaprann iinde oturuyor Can Dervi Hanm. Sermi postunu yreime. Turkuvaz renkli bir uzun elbise ve hrka giymi bugn. Ayanda mavi mest, boynunda HU, dilinde kelam, elinde kehribar tespihi, ekiyor tane tane.

"Can Dervi Hanm, doum an yaklat. Ama ben hazr deilim. Yapamycam bu ii. Baaramycam." "Evvela sknet, sonra metanet, biraz da dirayet salk veririm her zamanki gibi" diyor. "Niin ha bire yapmaktan ya da baarmaktan bahsediyorsun? Unutma, bir ey yapmaya altka, yapamama korkuna yenik dersin." "Peki ne yapaym" "Bak gene ne yapaym diyorsun" diyor. "Hibir ey yapmamay deneyemez misin? Bir kez olsun kendini aka brak-san. Bedenin biliyor ne yapmas gerektiini, bebek de biliyor, kinat da. Sen sadece teslim ol." "Teslim ol" diyince filmlerde ellerini havaya kaldrp bankadan kan maskeli soyguncular geliyor aklma. Kime teslim olacakmm? Hem niye? "Teslim olmaktan kastm inanl olmak ve kendini aka brakmaktr" diye aklama yapyor Can Dervi Hanm. "Nasl aka brakrm? imdi olmaz. nce hastaneyi ayarlamam gerekiyor. Bakalm iyi bir oda verecekler mi? yle ferah, manzaral olsun. Bir sr n hazrlk yapmam lazm. Epidural m olacak anestezi mi? Karar veremiyorum. Pratik Akl Hanm' aramalym hemen. inizde bir tek o kotarr bu tr ileri." Lafm kesiyor Can Dervi Hanm. "Yanlyorsun. htiyacn olan tek bir n hazrlk var. O da teslimiyet" diyor. Teslimiyet mi?! Teslimiyet beni ayor. Kafam kartryor. Nasl teslim olurum? Tm kalbimle ve varlmla sessizlie teslim olmak istesem bile nasl susturabilirim ki iimdeki uultuyu? "ey... Teslim olurum tamam ama nce bir emin olsam doum ncesi her trl hazrlk laykyla yapld m diye?" diyorum ekinerek. "Hastaneyi arayp doktorumla konutuktan sonra teslim olsam olmaz m?" "Ah canm, tersten bakyorsun hadiseye. nce emin olup, sonra teslim olmaz insan. Evvela teslim olur, ancak yle emin olur, anlyor musun? Hak'tan gelen her eyin bir sebebi olduuna ve hibir eyin tesadfi olmadna inanrsn, o inanla kendini ilahi aka brakrsn. Elbette ben sana hi hazrlk yapma demiyorum. Ama kfi derece yaptn yapacan. Bundan sonrasnda oturup hastane odas deniz manzaral m olsun, epidural m yaplsn, doum fotorafs m tutulsun gibi son derece dnyevi ayrntlara kafa yoracana, duan et ve kendini Rabb'e brak. Gerisi laf- gzaf." Susuyorum. Anlalan sessizliimi yeni bir soru addediyor Can Dervi Hanm. Cevaplamaya devam ediyor: "Biliyor musun mutasavvflara gre bu koskoca dnya da bir ana rahmidir aslnda." "Dnya bize hamile mi yani?" diye soruyorum. "yle ya. Bizler de ana karnnda bebekleriz. Vakti gelince bu rahmi terk etmemiz lazm. lelebet burada kalamayz. Ama biz buradan kmak istemiyoruz. Zannediyoruz ki dnyay terk edersek leceiz. lnce de yok olacaz. Oysa lm dediin bal bana bir doumdur aslnda. lnce bu rahimden kacaz. Doacaz sonsuzlukta. Bunu bir idrak edebil-sek korkmazdk lmden. drak edemediimiz iin korkuyoruz. Doar domaz alayan bebekler gibi biz de bu dnyadan ayrlmayalm diye alyoruz." "Peki ne yapmalym?... Ay pardon, yani ne yapmamalym?" diyorum. "lmeden nce lmek lazm" diye cevaplyor. "Ben doum ncesi nasihat istiyorum senden, sen tutmu bana, git lmeden nce l, diyorsun." "Az bile diyorum. Unutma ki her eyin ba muhabbet, sonu muhabbet. Mahluk sevilmeden halik sevilmez, bunu da unutma. nsan elbette sevecek ailesini, evresini, dostlarn ve cmle varlklar. Anneler evlatlarn sahiplenirler hemen. Sevgililer birbirlerini, koca karsn, hatta hoca talebesini sahiplenir. Halbuki bize ait deil ki onlar. Biz kendimiz bile bize ait deiliz. lmeden nce lenler var ya, ite onlar kk harfle aktan byk harfle AK'a geerler." Sylediklerini yzde yz anladmdan emin deilim. Ama evrenin hem byk harfle AK hem de koca bir rahim olduunu, biz insanlarn da onun iinde bekleyen

bebeklere benzediimizi renmek bir yandan rktyor, bir yandan da tuhaf bir biimde rahatlatyor beni. Dindiriyor paniimi. "Can Dervi Hanmcm" diyorum. "Ne ok zlemiim seni." "Ben de seni zledim" diyor. "Hadi git ve teslim ol. Gerisi kendiliinden gelir." * * * Ayn gecenin sabahnda hastaneye yatyorum. Ana Stla Hanm'n tm itirazlarna ve prenatal yoga nefes altrmalarna ramen, doum sezaryenle oluyor. Mademki... nsan denilen mahlukun 9 ay 10 gnde geliimine tanklk ettikten sonra, Zamann izafiliine daha bir inanr oldum. Dorudur, alt gnde yaratlmtr dnya. Dorudur, 980 sene yaamtr Nuh Peygamber. Dorudur, 300 sene uyumutur Yedi Uyuyanlar o ksz maarada. Ya da 300 art 9 sene... Nedir ki zaman? Her canh bir mucize, hayatta her ey olasdr. Mademki yaratlmtr insan 9 ay 10 gnde... Dokuz Kadnlar ve doumlar... Bencilliin erdemi Ayn Rand dnya zerinde bugn hangi lkeye giderseniz gidin saysz hayranna rastlayacanz trden kalcla sahip nadir kadn yazarlardan. Romanclnn yan sra denemeci, oyun yazar ve belki de en nemlisi, filozof. 1940'lardan bu yana Ayn Rand felsefesini anlatmay ve yaymay ama edinen pek ok oluum kt ortaya. Dnya edebiyatnn hakknda en ok konuulan, en fazla sevilen ve gene en ok nefret edilen ilk be yazar arasna girer muhtemelen. Asl ad "Alisa Zinovievna Rosenbaum"du. Rus Yahudisi bir ailenin kz. "Ayn Rand" kendine sonradan verdii isim; bir anlamda Yenidnya'da yeniden doduu ad. 1905'te Sen Petersburg'da dodu. 1926'da ABD'ye geldi. Cebinde az biraz para ve yreinde derin bir "kendini yeniden var etme" arzusuyla vard Amerika'ya. Ve bir daha anavatanna dnmedi, ailesini grmedi. Gemii ile geleceini keskin hatlarla ayrd birbirinden. Ateli bir komnizm kart ve kapitalizm yanlsyd. Oyuncu Charles Francis O'Con-nor'la evlendi. Bir sure Hollywood'da dk bteli metin yazarlklar yapt. Ta ki 1943'te Hayatn Kayna adl yaptyla byk bir k yakalayana kadar. Ayn Rand'n "Magnum Opus"u, yazmas yaklak yedi sene sren Atlas Vazgeti adl eseridir. Objektivizm olarak adlandrlan felsefesini tm aklyla burada anlatr. Modern felsefenin amazlarnn Kant bilmeden anlalamayacana inanan Ayn Rand, aslnda Kant'tan zerre kadar hazzetmezdi. "Yzylmzn ilk hippisidir" derdi onun iin. Tabii Ayn Rand'm Kant' bilerek basitletirdiine, eksik ve yanl aktardna inananlarn says az deil. Kant' karika-trletirdii iddialarna cevab yleydi: "Ben Kant' karikatrletirmedim. Kimse byle bir ey yapamaz. Kant kendi kendini karikatrletirdi." Zamanla Ayn Rand ismi bireyselciliin ve aklcln bay-raktarlyla zdeleti. nsann inand tm deerleri mantm kullanarak semesi gerektiine inanyordu. Bireyin devlet ve toplum karsndaki haklarm savunuyor, hkmetlerin bireylerin hayatna mdahale etmesine kar kyordu. "Hi kimse kendi beynini, bir bakasnn yerine dnmek iin kullanamaz. Vcudun ve ruhun btn ilevleri bireysel ve zeldir. Paylalamazlar ve devredilemezler." Sadece bamsz bireylerden oluan toplumsal modelin deil, sevginin ve akn temelini de mantk ve akl olarak gryordu. Hatta cinsel ekimi dahi "beyin'le, entelektel ilgiyle aklyordu. Bir kadn yazar olarak Ayn Rand'n kadn cinsellii ve kadn bedeni zerine yazlar hayli "sorunlu" saylr. Bir yanyla otosansr uygulamadan cinsellii anlatabilen, hatta cinsel fetiizm gibi zor konulardan saknmadan bahsedebilen az sayda kadn yazardan biri olduuna hi phe yok. Ama bir yandan da vd

ve ne kard kadns gzellik modeli nedense "sarn, beyaz tenli, uzun bacakl Amerikal kadn"d genellikle. Kendisinin olmad, olamayaca kadn tipi. Keza, kadn-erkek ilikisi konusunda da hayli elikili ve "antifeminist" fikirlere sahipti. Bir kadnn bir erkee kar neler hissetmesi gerektii sorusuna "hayranlk" diye cevap verirdi. Erkek kahramanlna duyulan hayranlk. Ne var ki kendi zel hayatna baktmzda, baka kadnlara salk verdii trden bir hayranln evliliklerinin temeli olduunu, kocasna taptn sylemek pek mmkn grnmyor. Ayn Rand'm kocas Frank O'Connor tm hayat boyunca karsnn glgesinde kald. Pek kabiliyetli ya da aranlan bir oyuncu deildi. ou zaman isiz gezerdi. Evlendikleri andan itibaren karsnn kendisinden daha zengin, daha baarl, daha nl olmasn srtnda bir yk gibi tad. Konumuyla alay edercesine zaman zaman kendini "Mister Ayn Rand" olarak takdim ederdi. Tm atmalara ramen devam etti evlilikleri. New York'a geldikten bir sene sonra Ayn Rand 19 yanda bir psikoloji rencisi olan Nathaniel Branden'la tant. lerleyen yllarda Branden'm Ayn Rand hayranl onun fikirlerini yaymak iin bir enstit kurmaya kadar gidecekti. kisinin arasndaki ba ilk bakta entelektel bir ibirliiydi belki. Ama ayn zamanda orta yal, nl ve akll bir kadnla, ona lsz hayranlk besleyen, gen ve duygusal bir erkek arasnda yaanabilecek trden bir tensel ekim. Ayn Rand krkl yalara vardnda kendisinden 25 ya kk (ve evli) Nathaniel Branden'la ilikisine sreklilik kazandrd. Bu tarihten tibaren Branden onun en byk mridi, sadk hayran ve ardndan sevgilisi oldu. Ayn Rand kocasnn bilgisi dahilinde bir ak geni kurdu, kendisini merkeze alarak. Bu ilikiden Nathaniel Branden'n kars da bandan itibaren haberdard. Tam on drt sene srd bu karmak ak a. Ayn Rand 61 yama vardnda Nathaniel onu brakp, gen bir modelle beraber olmaya balad. Seks dahil olmak zere iki yetikin insan arasndaki her trl iliki modelini "entelektel alveri" olarak aklamaya alkn Ayn Rand, uzatmal sevgilisinin, yeryznde pek ok erkein yapt gibi hayli "sradan" bir biimde gen bir kadnn peinden gitmi olmasn, yani "beyin" deil "beden" arzulamasn kabullenemedi. Onu hibir zaman affetmedi. Belki de sevgilisi tarafndan terk edilmekten ok, inand dnce biimi ve yaam tarznn dna klmasyd gururuna dokunan. The Objectivist dergisine yazd zehir zemberek bir yazyla yollarn ayrdklarn duyurdu. Bundan sonra bir daha bir araya gelmediler. Ayn Rand bilinli bir ekilde bandan itibaren ocuk istemeyen kadn yazarlardand. Hayatnda olmad gibi eserlerinde de yoktu ocuklar.4 Romanlarnda ocuk karakter bulunmay, ocuklar anlatmay ya da anlamay denemeye dahi kalkmamas epey eletiri ald. Ama onun sahip olmak istedii tek ocuk kitaplaryd ve hep yle kald. elikilerle doluydu Ayn Rand. lmnden yirmi be sene sonra bugn sevenlerinin de sevmeyenlerinin de bu kadar ok sayda olmas, her iki tarafn da hakknda iddial ve kesin konumas tesadf deil. Kapitalizmin ateli savunuculuunu yaparken, bireysel hayatnda totaliteri aratmayan bir dnce sistematii kurmaya alt. Kendi gibi dnmeyen herkesi dlayp aalayarak. Teoride hep bireyselcilikten, bireysel zgrlkten ve eletirel dnceden yana oldu. Ama iin asl, eletirilmekten hi holanmazd. Hayatndaki insanlardan hep mutlak itaat ve sadakat bekledi. Alabildiine kudretli, dikkafal bir kadn olmasna ve eserlerinde bamsz kadn karakterler yaratmasna ramen, kadnn erkee cinsel anlamda tamamen teslim olmas gerektiine inanrd. Tabii kendi zel hayatnda kocasyla ilikisinde byle bir teslimiyet sergiledi mi o ayr konu. 4. Bir tek Anthem (Ben) adl kitabnda ocuk yapan bir ift yer alr. Ama orada da esas gaye yeni ve zgr bir rk, baka ve akn bir insan modeli yaratmaktr. ocuk yapmak, daha byk bir ideal uruna arasallatrlmtr. Keli bir kadnd Ayn Rand. Kansere yakalandnda kimsenin bunu duymasn istemedi. Hastaln bir zaaf gibi grd, bir hata gibi tad. Entelektel

yetersizlikten ya da dnsel bir aksamadan kaynaklanan fiziksel bir maraz. Sonunda kanseri yenmeyi baard. Beynin beden karsndaki zaferi. Ama 1982'de kalp krizine yenik dt. Bugn internet sitelerinde "Ayn Rand annem olsayd nasl psikopat olur kardm?" balkl yazlar yazyor edebiyat merakls genler. Belki de hakllar. Anne olmak iin yaratlmamt Ayn Rand. Olsayd kuralc, kat, tahakkmperver bir anne olurdu muhtemelen. Bir bilimsel deney gibi alglard ocuk yetitirmeyi. Akln ve aklcln zaferi olarak. Ama seneler sonra ocuk ergenlik ana gelip de annesine bakaldrdnda ne yapard merak ediyorum. Nasl mcadele ederdi acaba isyan eden bir "denek"le? Edebilir miydi? Belki de pekl farkndayd anne-ocuk ilikisinde hep ama hep ocuun kazanacann. Ve bu yzden istemedi anne olmay. "Kitap dourmak" yetti ona... "Kitap dourmak" Tm dnyada edebiyatlarn en sk kullandklar metafor nedir diye sorsalar, "ocuk dourmak ile kitap yazmak arasnda paralellik kurmak!" olur herhalde cevap. Yazarlar sk sk kitap yazmann zorluklarndan, bir eser ortaya karmann "sanc'larmdan bahsederler. Bunu bir doum srecine benzeterek. Hamile bir kadnn bebeini tamas gibi haftalar, aylar boyunca eserlerini zihinlerinde tadklarna inanrlar. Ama belki de fazlasyla eskimi, bayatlam bir metafor-dur bu. O kadar ok tekrar edilmitir ki lime lime olmutur artk ykanmaktan, kullanlmaktan. Roman yazmak sadece roman yazmaya benzer. Yaratc ve ykc, bireysel ve asosyal. Baka hibir eyle kyaslanamaz. stelik: 1. Roman yazarken kendini Tanr zannedersin. Karakterler yaratr, karakterler ldrr, hadiselere yn verirsin. stediin yne gider kurgu -ya da yle sanrsn. Hikyenin zerine yerletirirsin yazan kalemi. "Semavi akl"a yknrsn. Oysa hamileyken, deil kendini Tanr zannetmek, tam tersine, Tanr'nn ve kinatn dzeni karsnda klrsn. Her eyin nasl mkemmel bir dzenek iinde ilediini rendike nefesin kesilir; eilirsin. Bir roman doana kadar uratrr. ocuk ise doduktan sonra. Hamilelikte "beden"e odaklanr insan, bedensel ihtiyalara. Roman yazarken "beyin"dir nde giden ve nem verilen. ki ayr dildir ikisinde de konuulan. Roman doduktan, kitap ortaya ktktan sonra hep gemii konuur yazar. Bu kitab nasl yazdn, yazarken neler hissettiini, hangi aamalarda nasl bocaladn vb anlatr durur. Gemitir aslolan. ocuk doduktan sonraysa, tam tersine, doum ncesine deil sonrasna odaklanr anne. Onu nasl byteceini, dad tutup tutmayacan, hangi krelere, okullara gndereceini vb dnr durur. Gelecektir aslolan. 5. Kitap byk lde yazann kontrolndedir. En azndan yle olduunu zannetmekte beis yoktur. Karakterlerine hkmettiin zannyla yazabilirsin. Ne var ki ana rahmine dt andan itibaren bilirsin ki bebek senin kontrolnde deildir. Bamszdr. aylkken bile bal bana bir varlktr. Kendi tercihleri vardr. Ona hkmedemezsin. 6. Hibir kitap doduktan sonra yazarnn bakmna muhta deildir. Yazarlarn eserleri hakknda konuma gerei duymalar kendi egolaryla ilgili bir durumdur. Yoksa eserin anlatlmaya, aklanmaya, baklmaya ihtiyac yoktur. Yrr gider kitap kendi yoluna. Doar domaz yzmeyi baaran su kaplumbaalar gibi ptr ptr denize koar her yeni doan kitap. Okurlaryla bulumak zere. 7. Yazarlar yazma srecinde tek balarna olduklarna inanrlar. yledir de byk lde. Tek zneli bir eylemdir yazmak. Dnyann en yalnz, en ssz uralarndandr romanclk. stesen de anlatamazsn kimselere. "indeki dnya", dardaki dnyadan ekip kopartr seni. Kendini sevemeyenlerin yapabilecei bir i deildir yazarlk. Hamileler ise dokuz aylk sreci tek balarna omuzladk-larna inanmakla beraber yalnz deildirler genellikle. En azndan iki zneli bir eylemdir bebek

dnyaya getirmek. Doan bebein bakm ise ooook zneli bir sretir. Eler, anneanneler, teyzeler, ablalar, bakclar girer devreye. Hatta zaman zaman hamile/lousa kadn kendini seyirci gibi hisseder bu sahnede, deil ki zne. lk grd varl annesi zanneden rdek yavrusu gibidir yeni baslm bir roman. Gider, gider, onu seven bir okur bulur muhakkak. Sokulur ona. Tamamdr artk. Keyfi yerindedir. Onu "douran" yazar arama sorma gerei duymaz. Kitab severek okuyan okur da onu alr, hayatna dahil eder. Gerek edebiyat okuru saklar esirger sevdii kitab. Romanlarn anneleri okurlardr, yazarlar deil. * * * Tm bunlara ramen, illa da bu eski metaforu kullanacak-sak, diyebiliriz ki hi olmazsa bir konuda benzeir kitap yazmak ile ocuk dourmak: Sonrasnda. nk kitap bittikten sonra beklenmedik bir bolua der yazar. Kendini ii boalm, gayesiz kalm, eksilmi hisseder Virginia Woolf un intihar giriimlerini kitap yazarken deil, yeni bir kitap bitirdikten sonra yapmas tesadf deildir. Hep iki eser arasnda, o ara aamada kymak istemitir canna. Postnatal depresyonu vardr kitap yazmann. Ve bir tek bu adan benzeir eser dourmak ile ocuk dourmak. Kyz deniz Postpartum depresyon gnleri... Hamilelik bir nehirdi. Hamilelik yle cokulu bir nehirdi ki akntya kar yzmeye altka su yutuyor, batyordun. Akna brakmak zorundaydm kendini. inde kabaran suya, takvim yapraklarnn dngsne, eylerin dzenine teslim olarak, itaat ederek, kulak vererek... Lousalk ise bir denizmi. Lousalk yle engin bir denizmi ki kynn ne tarafta olduunu anlayamyorsun. Uyandnda okyanusun ortasnda bir salda buluveriyorsun kendini. Sularn mavisi ylesine ele geirmi ki ruhunu, bir daha medeniyete dnebileceini, bundan byle eskisi gibi olabileceini sanmyorsun. * * * Kasm ba Bebek uyuyor beikte. "Bebek gibi ml ml uyumak" tabirini kim bulduysa, hayatnda hi bebek bakmadan, oturduu yerden bu laf uydurmu olmal. Ml ml deil, kesik kesik uyuyor bebekler. Zrt prt uyanarak. Bense hi uyumuyorum. Gzlerimi kapattm an bombardman halinde naho fikirler, tatsz grntler yor zihnime. Meer ne beter dncelerin, endielerin cephaneliiymi zihnim. Nasl da hzla retiyor evhamlar, zanlar. Panik iinde ayorum gzkapaklarm. Drt gecedir uyumuyorum. Gzlerimin altnda krmz krmz halkalar. Ryada -gibiyim. Oysa aslnda mutluyum. O kadar mutluyum ki devaml alyorum. Tam olarak niye aladm bilmiyorum. zerimde eflatuna alan, parlak kumatan uzunca bir gecelik var, gs ksmnda ekilsiz desenler. Geceliin incecik asklarndan biri kopmu, tutsun diye alelacele bir dm atlm oraya. Ama dm atlan ask dierinden ksa kald iin, geceliin yakas yoku olmu sadan sola doru kayyor. Bilmiyorum ki bu ayrnt bana belli belirsiz bir eim katm sanki, her an bir tarafa yatp decekmi gibi duruyorum. Geceliin zerindeki desenler lgn bir desinatrn elinden km gibi grnse de dikkatlice baknca bunlarn st ve bebek kusmuu lekeleri olduu anlalyor. Doum yapal yedi hafta olmu. Mkemmel bir anne olmak istiyorum, ylesine kusursuz ki hayali bile imknsz. "Hayali bile mmkn olmayan mkemmel anne mkemmel st veriyor mkemmel bez deitiriyor mkemmel karyor bebein gazn mkemmel koyuyor damla limonu sti dolu kaa mkemmel hkrk geiriyor mkemmel kalkyor geceleri bebek ne zaman alasa mkemmel uyanyor sabahlar mkemmel temizliyor kusmuklar mkemmel glmsyor kocasna mkemmel duruyor hayatn ortasnda mkemmel gidiyor rotasnda." Oysa hakikat bambaka:

Hakikatte beynimin iinde yanp snyor devasa bir elektrikli pano. Yaptm tm hatalar, braktm tm noksanlar tek tek yazlyor oraya. Bebei beiinden aniden kaldrp kusmasna sebep olmak -15 puan Etrafndakilere barp armak, kendi hatalarnn acsn bakalarndan karmaya almak -25 puan Kendini yetersiz hissetmek -30 puan Bebek alamaya balaynca panikleyip daha beter alamasna sebep olmak -50 puan Bebek daha beter alyor diye onunla beraber alamak, o sustuktan sonra bile susmamak -70 puan Gnn sonunda elimde kalem kt, topluyorum eksi puanlarm. Srekli ini halinde olan borsa endeksi gibiyim. Eksilerde tamamlyorum gnlerimi. Ha bire tekrarlyorum iimden: "Ya yeterince iyi bir anne olamazsam?" "Yeterince iyi" ne demek, nasl bir ey, bilmiyorum. Ama yetersizliimden endie ediyorum. Hani zorla yemek yediren, ocuklarna soluk aldrmayan, her eye karan kuatc annelere benzemeyecektim? Sz vermitim Sinik Entel Hanm'a. Oysa durmadan bebei doyurma ve denetleme ihtiyac duyuyorum. Daha imdiden tahakkme kayyor sevgimin ibresi. En ok eletirdiim eyleri yapyorum. Baskc, kat bir anne tarafndan yetitirilen, hep hanm hanmck ve dini btn olmas tlenen, bu amala Katolik okuluna gnderilen, ocukluunu "biraz sevin oka h-zn"le yd eden, 13 yanda okulu brakan, 15 yanda evden ve annesinden kaan, o tarihten bu yana adm adm kendini yetitiren, kendi kendisine annelik etmek durumunda kalan Doris Lessing geliyor hep aklma. Kadnlarn ocuk sahibi olduktan sonra geirdikleri derin deiime hep eletirel bakt Lessing. Pek ok kadnn anne olana kadar azimli, hrsl, istekli, tuttuunu koparan kiiliklere sahip olduklarn ancak annelikle beraber alabildiine evcimen bir hayata kendilerini adadklarn syledi. Belki uzun bir sre bundan holanyorlar, keyif alyorlard ancak zamanla mutsuz, talepkr, sitemkr, hatta nrotik olmaya balyorlard. Gznn nndeki en byk rnek bizzat kendi annesiydi. Ona benzememek iin yazarl seti belki de. Edebiyat, geleneksek annelik ve kadnlk rollerinin dnda bir lemin kapsn at ona. 19 yanda bir evlilik yapt, iki ocuk dnyaya getirdi. Ancak ok gemeden yeniden bir kama arzusu sard benliini. ine skt annelik ve e rollerinde bunald. 1949'da einden boand ve kk oluyla beraber, cebinde ok az para, gemiinde ok fazla hayaletle ngiltere'ye vard. Kendini yazya adad. Hep sevdim Doris Lessing'i. Hissederek, hak vererek okudum yazlarn. Ama imdi anlyorum ki ben bu yaa kadar hep Doris Lessing asndan bakmm bu hikyeye. imdi ilk defa yazarn annesinin nasl biri olduunu, karlat skntlar dnmeye balyorum. Anne-kz ilikisine perdenin br tarafndan bakmak istiyorum. Ve iimde bir soru yanklanyor: Ya ben de o tahakkm-perver annelerden biri olur karsam... Bir yandan ocuunu basksz, zgr yetitirmem gerektiini syleyen bilincim... Bir yandan ataerkil bir toplumda kz ocuu bytmenin kurallar, snrlar... Sen istediin kadar zgrlk ol, toplum ayn fikirde deilse nasl dengeleyeceksin ideallerinle hayatn hakikatlerini? nce bir ayar, zor bir denge. Nasl ulaacam o senteze? "ok fazla dnyorsun" diyor Eyp. "Bu yzden bu kadar skntya sokuyorsun kendini. Her eyi ince ince dnmek zorunda msn? nce yaa, sonra dn. Sen hep nce dnp sonra yayorsun. Dnmeden yapamaz msn?" "Bilmem" diyorum. lgin geliyor bu saptama. "Dnmem lazm." * * * Artk deil makyaj yapmak ya da giyinip kuanmak, sam taramak dahi gelmiyor iimden. Ayakl bir ucube halinde dolayorum evde. Hep ayn eyi giyiyorum, gece gndz. Birisi geceliime laf edecek olursa arma gidiyor, alamakl oluyorum. Bir seferinde ben szp kalnca kanepede, frsattan istifade amar

makinesine atyor annem geceliimi. Son anda uyanp, ykanmaktan kurtaryorum. "Ben onu byle seviyorum, karmayn" diyorum. limiyorlar. Salarm taranmamaktan topak topak. nsan sa ne kadar direnliymi meer. Yeterince uzun sre kirli kald takdirde kendi kendini temizlemeye balyor. Yaknmdaki insanlar olmu birer balerin. Anneannem, annem, eim, dostlarm, konu komu... hepsi de beni rktmemek iin parmak ulanna basarak yryorlar etrafmdayken. Ara sra anneannem okuyor flyor. Atete deniz tuzu eviriyor. 2 "Lousay yalnz brakmamak lazm" diye tembihliyor. 'Yoksa cinler dadanr." Bilhassa "Alkars" denilen bir dii cinden bahsediyor. Anadolu'da kuaklardr gayet iyi bilinen bu zorlu cin odama gelemesin diye yatamn rtsne engelli ineler takyor, krmz kuaklar sarktyor, rekotlar serpiyor. "Neye benziyor peki bu Alkars?" diye soruyorum. "Aman bilme daha iyi. irkin mi irkin! Cadalozun teki!" diyor. Bir phe dyor iime. "Anneannecim sen nerden biliyorsun Alkars'nm neye benzediini. Yoksa sen lousayken gelmi miydi odana?" "Eskiler bilir..." diyor cevap niyetine. Baka da bir ey demiyor. Kstl tarifle gzmn nnde canlandrmaya alyorum Alkars'n. Salar diken diken, kulaklar kepe. Gzler yuvalarndan frlam gibi, prtlek. Diler desen yars var yars yok maara gibi oyuk ve karanlk aznda. Sesi tiz, gl atal atal. Rengi hastalkl sar. Parmaklar incecik, upuzun ve kemikli. Trnaklar kvrlm iine. Ucube mi ucube. Alkars'ndan koruyabilmek iin bir an bile ayrlmyorlar etrafmdan. Oysa benim iim gidiyor azck da olsa yalnz kalabilmek iin. zledim yalnzl. Baucumda okumaya niyetlendiim ama kapaklarn bile amadm bir yn kitap duruyor. Kulaklkl CD alarda takl kalm Jack Kerouac'm "The Road" adl eseri. Zaman zaman onu dinliyorum. Kendim bir odadan bir odaya gidemezken, Kerouac'm Amerika'nn bir ucundan bir ucuna yollardaki maceralarn dinlemekteki srarm niye, zemiyorum. * * * Geceleri uyku tutmadnda bir bir kyor parmak kadnlar ortaya. Balyor imden Sesler Korosu ayn anda konumaya, barmaya. 1. "Hormonlar yznden..." diyor Pratik Akl Hanm. "Ayrntl birka test yaptrp sorunun kaynan buluruz. Hormon takviyesi alsan bir eyciin kalmaz. O da olmad baka trl ila tedavisi. Mantkla aklanabilir bu durum. Mantkla dzeltilebilir. Tek yapman gereken doktoru aramak ve yardm istemek. Brak onlar profesyonelce zsnler meseleyi." Hakl olabilir. Doktorumu arayabilirim. Durumu izah edebilirim. O da beni iyi bir psikiyatra ynlendirir, eminim. Ama gururuma ye diremiyorum. Kimsenin bana acmasn istemiyorum. Hep son derece sevecen, babacan ve dostane bir yaklam oldu doktorumun, imdi beni byle ayakl enkaz halinde grsn istemiyorum. "Az biraz toparlanaym, o zaman konuurum kendisiyle. Gider yz yze anlatrm neler neler olduunu, beraber gleriz benim eski hallerime" diye diye erteliyorum profesyonel yardm almay. 2. "Brak doktoru moktoru. Sana kitap lazm. Kitap okumak ve kitap yazmak senin ilacn. Yeterince okuyamadn iin oluyor tm bunlar" diyor Sinik Entel Hanm. "Sen beni zledin. Entellektel dnyaya ihtiyacn var." Hakl olabilir. Bir eyler okumaya ya da karalamaya balarsam, bir dzene girer zihnim. Kendini toparlayverir. Bakalarnn hikyelerine odaklanrsam, kurtulurum dne dne kendi hikyemi demekten, dnmekten. Beni ancak okumak kurtarr. Ama Sinik Entel Hanm'a aklayamadm bir mesele var. stesem de okuyamyorum ki. Brak edebiyat kitabn, yemek dergisi kartrrken dahi ne okuduumu alglayamyorum bugnlerde. Beynim KAPALIYIZ yazs asm kapsna, ekmi gitmi kim bilir nereye? Ne kadarlna? Harfler dalyor ellerimde. Bir mana ifade etmiyorlar yan yana dizildiklerinde. "Sonra okurum..." diye geitiriyorum. Bilmiyor ki Sinik Entel Hanm, ne okumas, ne yazmas. Bir trl kafam toparlayamyorum.

3. "u gecelii karp daha seksi bir ey giysen olmaz m?" diyor Saten ehvet Hanm. "stne bana zen gsterir-sen moralin yerine gelir. Hop diye kverirsin depresyondan. Ne bu sa ba? Gel ben seni bir kuafre gtreyim. Bilmiyor musun kadnlar bunalmdayken ilk i sa modellerini deitirirler. Acayip iyi gelir. " Hakl olabilir. u feci grntden bir kurtulsam farkl hissedebilirim kendimi. Tazelenebilirim. Ama iimden gelmiyor. Ben tam tersine, daha da yapmak istiyorum taranmam salarma, bakmsz cildime, dklen klma. Etrafmdaki herkes ve her ey bir yanyla yabancyken, rktcyken, bir tek bu eski gecelik tandk geliyor. Biliyorum onu. Rahat ediyorum bu klkla. Kokular, kirler tandk. Bu zrh da ekerlerse stmden savunmasz kalrm. Tayamam kendimi. Bedenim BU YERNDE GREV VARDIR diye pankart am madem, uslu uslu bekliyorum ki zaman gesin, insafa gelsin. Onunla pazarla oturacak gten yoksunum. 4. "Ne kuafr, ne kyafeti, brak bu samalklar. Hayatn gerisinde kaldn iin ktn sen. Bu yzden geldi bu depresyon" diyor Hrs Nefs Hanm. "Bak grl grl akyor hayat. Her zamanki gibi doludizgin koturuyor, retiyor, tartyor, var oluyor, ykseliyor, baaryor insanlar. Oysa sen burackta, kendi keciinde her gn kendini tekrar ede ede, dipsiz bir edilgenlik iindesin. Hemen karmalym seni bu kskatan. Gel gidelim, sana bir kitap turnesi ayarlayaym." Hakl olabilir. imdi bir edebiyat festivaline katlsam, ya da ksack da olsa bir kitap turnesi olsa mesela, okurlarla bu-lusam, edebiyat konusam, onu yapsam bunu kotarsam moralim dzelir, kendime gelirim herhalde. Ama alkn olmadm bir kimyasal madde salglyor sanki varlm. yle olmal ki ne bir talebim kald kendimden, ne de heyecan duymam salayacak bir gayem. Eskiden azimle peinde koturduum hayaller, olmaynca kahrolduum, olduunda sevindiim idealler imdi alabildiine bo geliyor. Hrs Nefs Hanm'a syleyemiyorum, yreine iniverir diye. Diyemiyorum ki, "hrs kp"n atm baktm bu sabah, ii boalm, tamtakr kuru bakr. Bir eyler olmu bana, hrsm kalmam. "Nefs"e gelince, o tastamam kaybolmasa bile ortadan, fena halde yara alma benziyor. Youn bakm altnda. 5. "Annelie yeterince konsantre olmadn iin bu sprn-t hallerin. imdi her eyi bir kenara itip, tamamen annelie vereceksin kendini. Btnyle. Katksz. Ancak byle karsn depresyondan" diyor Ana Stla Hanm. Hakl olabilir. Bebekle daha fazla ilgilenmek, onun canm ihtiyalarna cevap vermek dindirebilir u bunalm. Kendimi d dnyaya ve her eye kapatp bundan sonra sadece annelik yapmalym belki de. Henz bu karar vermediim iin bunalyor olabilirim. Ama Ana Stla Hanm'a anlatamadm, anlatsam dahi anlamayacan bildiim bir ey var: Anneliin tek kelimeyle "muhteem" olarak grld bu toplumda ben u anda kendimi hi de "muhteem" hissedememenin ezikliini tayorum. teki anneler nasl byle "baarl", nasl bu kadar mkemmel olabiliyor? Kendimi bakalaryla kyaslaynca ylesine utanyorum ki bu sebepsiz, temelsiz depresyondan. Gazetede yeni doum yapm bir arkcnn resimleri yaynland. Bebeine ve kendine zg bir kreasyon hazrlatm. Her karede ikisi de baka bir kyafetle glmsyorlar objektiflere. Ne kadar mutlu olduunu, evde beraber neler yaptklarn, kocasnn ona nasl k olduunu, tez zamanda ikinci bir bebek yapacaklarn, hemen sahnelere dneceini anlatyor uzun uzun gazetecilere. Bu ltl anne-bebek pozlarna baktka yerin dibine geiyorum. Bir ey eksik olmal bende. Bir ey... Ama ne? 6. "Bu bir snav. Rabbena zaman zaman bizleri byle snar" diyor Can Dervi Hanm. "Bakalm nasl geecek kullarm korkulardan, hznlerden, evhamlardan diye atar seni kyz bir denize. Bazen de maddi refah, an hret ve ar baar, bereketle snar bizleri. eit eit snavlar karr karmza. Tek yapman gereken daha fazla iman sahibi olmaktr her halkrda. Kuran oku bol bol. nirah Suresi'ni karma aklndan. Unutma, zorluun olduu yerde kolaylk vardr." Hakl olabilir. Bunun geici bir mevsim olduunu, bu bunalmdan da bir hayr kacan unutmamalym. u anda yaadklarm elbette farkl bir gzle

deerlendireceim geriye dnp baknca. Daha inanl olmalym. Kinatn byk dzeninden bakmalym kendime. Kendimden kinata deil. Ama Can Dervi Hanm'a itiraf edemediim eyler var. Diyemiyorum ki, nice insan ocuk sahibi olmak iin senebesene pek ok engeli, tedaviyi gze alrken, paralar aktp skntlar ekerken, bunlarn bir ksm gene de ocuk sahibi olamazken, benim yatp kalkp halime ve verilen nimetlere gani gani kretmem gereken bu dnemde, yakalandm bu anlamsz bunalmdan tr ylesine utan iindeyim ki, ne zaman dua etmeye kalksam, bir kelime dahi kmyor azmdan. "Allahm..." diyorum ve yle kalakalyorum. Ne bir ey istemeye yzm var, ne konumaya, anlatmaya, dertlemeye. Diziliyor laflar boazma. Yutkunamyorum. * * * Ben kk bir kzken, belki be belki alt yanda, zmir'de babaannemin yannda kalmtm bir ara. Anneannemden farkl olarak o bana, Allah'n kapanmayan bir yce Semavi Gz olduunu ve ne yaparsam yapaym beni mutlaka greceini, ne dersem diyeyim laflarm muhakkak iiteceini, ilediim her gnah bir bir kaydedeceini anlatmt. "Sakn aklndan karma. Bil ki Allah kalarn atm izliyor seni yukardan..." Allah'n kalarn atarak kullarna bakmas fikri yle byk bir isyan balatmt ki iimde, seneler seneler sonra bylesine inanmaktansa hi inanmamay yeleyecektim. Toptan brakacaktm dini sorgulamay. Ta ki Can Dervi Hanm hayatma gelene, gelip de beni mest edene kadar. Gelip de Yaradan'm "korku" deil, safi ve snrsz "ak" olduunu bana ve yreime anlatana kadar... imdi Can Dervi Hanmla bunca yol kat ettikten, dereler tepeler seneler atktan sonra, diyemiyorum ki ona, "Ah Der-viim, ben gene kk bir kz oldum. Bzldm kaldm. Acaba Allah bana kalarn atarak m bakyor diye kayglanmaktan, evhamlanmaktan bam kaldrp da bakamyorum semaya..." * * * Alt parmak kadn var imden Sesler Korosu'nda. Benim bildiim alt tane. Alts da artk ha bire konuuyor. Bozuk plak gibi, bitmiyor istekleri. Dinliyorum dinlemesine de onlar, her birinden bir eyler saklyorum aslnda. Bylelikle onlar kandrabile-ceimi, idare edebileceimi sanyorum. Meer insann kendi kendini kandrmasyla derinleirmi her depresyon. Henz bunu bilmiyorum. Tek bildiim, darbe dnemi bitti, monari dnemi bitti. Anari dnemi balad iimde. Lousaya dadanan cinler Aralk ba. Anari gnleri Kasm ay nasl uykusuz getiyse aralk ay da ayakta uyumakla geiyor. Bebein ihtiyalarn karlamak dnda her an, her saniye uyukluyorum. Ne televizyon seyretmek geliyor iimden, ne kimseyle sohbet etmek. Ayakta uyurken de i yaplabileceini kefediyorum. Biliyorum ki on dakikadan fazla uyank kalrsam er ya da ge parmak kadnlar kavgaya tutuacak. Yorgunum drdrlarmdan. "Keke sussalar, beni rahat braksalar..." diye geiriyorum iimden. Srf onlar iitmek zorunda kalmamak iin gnler geceler boyu uyumaya razym. Bu durumun depresyonun bir sonraki aamas olduunu henz kestiremiyorum. "Ah bilsem, bilseydim ne dediimi, ne dilediimi... Hi ister miydim parmak kadnlardan kurtulmay..." * * * Bir sabah uyandmda odada yalnz olduumu gryorum. Hayret. Etrafmdaki yardmsever tabur nasl olduysa bir yerlere dalm. Yeniden uykuya dalmaya alsam da nafile, yapamyorum. Derken belli belirsiz bir ses iitiyorum. Yumuack, ocuksu ama rktc ayn zamanda. Korku filmi jenerii gibi. ngrak sesi bu. Dorulup baktmda yatan ucundaki ipe bal ngran nazl nazl aldn gryorum. pin ucunda tuhaf bir ey dikiliyor. Dumandan yapma bir figr bu. ki metre boyunda. Arkadan atkuyruu yapm uzun, siyah salarn. Bir tutamn beyaza

boyam, yzne drp tarz yapm. Tek kulanda fndk byklnde elmas bir kpe ldyor. Yuvarlak, metal ereveli gzlk takyor. Ufack bir keisakal var. Yz minnack ama gzleri kor kor. Kh inceliyor, uzuyor tabandan tavana kadar. Kh geniliyor, yaylyor bir utan bir uca. Odann orta yerinde puro duman gibi ha bire ttyor. Bir elinde k bir baston, kafasnda ngiliz asilzadelerinin takt trden siyah bir ftr apka var. Cinlerin cinsel hayatlar hakknda hibir ey bilmiyorum ama bu cin bende gay olduu izlenimi uyandryor. Hem gay, hem de bir uluslararas modac kadar k ve ukala. "Kimsiniz?" diyorum tedirginliimi saklayamadan. "Ah, tanmadnz m beni?" diyor bozulmu gibi. "Lousalara dadanan cinleri duymadnz m yoksa?" Yzm ate basyor. Gene de sakin grnmeye alyorum. "Anneannemin bahsettii Alkars sen misin yoksa?" Bir kahkaha patlatyor. "Alkars m? Hayr canm, daha neler" diyor. "O eskidendi. Alkarsmn modas oktan geti. Yaland, emekliye ayrld. En son duyduumda irret Cinler iin tahsis edilen bir huzurevinden sepetlenmiti. Orada da ngar karm haspa. imdi baka bir huzurevinde kalyor yanlmyorsam. Senin anlayacan bu ileri oktan brakt. Lousalara Dadanan Cinler Sralamasnda lk On'a bile giremez artk. Modern ada modern cinler tredi." "Cinlerin de yalandn bilmiyordum" diyorum. Cebinden ipek bir mendil karp balyor gzlklerini temizlemeye. "Yalanmaz olur muyuz hi? Abhayat m itik sanki? Tabii yalanyoruz" diyor iini ekerek. "Maalesef..." Dikkatlice bakyorum karmdaki yarata. Grnd kadar gen olmayabilecei phesi dyor iime. Bakml bir cin bu. Belli ki zen gsteriyor kendine. Cinler de estetik yaptryor mu acaba? Gzlklerini takp devam ediyor konuya: "Tabii siz zavall demoullar, havvakzlar kadar abuk yalanmyoruz neyse ki. Yoksa kafay yerdik herhalde. Sizin on seneniz yaklak olarak... dur bakaym..." Bir hesap yapyor aklndan. "Sizin on seneniz bizim yz on iki senemize tekabl ediyor. Senin anlayacan yz yanda bir cin daha ocuk saylr bizim oralarda. Alkars'na gelince... Nasl desem, daha ok bir nostaljiden ibaret." "Cin nostaljisi de mi var?" diye soruyorum saf saf. "Olmaz m? Sen hi Walt Disney izlemiyorsun herhalde. Adamlar bir sr filmde bizi kullanyorlar dekor diye. Bari gerekleri yanstsalar, iim yanmaz. Ne o yle, bi duda yerde bi duda gkte lamba cini mi kald bu devirde?" "Kalmad m?" "Artk erkek cinler de kendilerine bakyor" diyor. "yle masallardaki gibi gbek be kat ya balam, kafada fes, altta alvar filan kalmad. oktan geti bunlar. Hepimiz aa ayak uydurduk. Ben mesela her gn dzenli sporumu yaparm. Bir gram fazla yam yoktur." Nihayet akl ediyorum sormay. "Kimsiniz siz Allah akna?" evik bir hareketle apkasn karp, yerlere kadar eilerek abartl bir reveransla selamlyor beni. "Pardon, unuttum kendimi tantmay. Bendeniz Post-na-tal Depresyon, nam dier Lord Poton. Ama siz bana ksaca Poton diyebilirsiniz." Gz krpyor muzipe. Gzlerinde delimen parltlar. "Dostlar arasnda! Arkadalarm bana yle der." Srtmda bir rperti. Tylerim diken diken. Hi holanmyorum bu kendini beenmi mahluktan. "Ne istiyorsunuz?" diyorum kalarm atp. "Ne mi istiyorum?" Bir kahkaha patlatyor. "Valla ne istemiyorum ki?" Ciddileiyor aniden. "Esas soru u. Siz ne istiyorsunuz?" diyor. "Sizli bizli konumay brakalm. Sen ne istiyorsun? Dile benden ne dilersen. Ben senin cininim. Ama yle sradan bir cin deil." Ancak o zaman yaratn elindeki kzlmtrak kutuyu fark ediyorum.

"Bu kutunun iinde deste deste duygusal kriz, gzya, hkrk, tutarszlk, alnganlk, sululuk duygusu, evham, endie, ini k var. Dedim ya, dile benden ne dilersen." "yi de ben sizi... seni tanmyorum bile..." diyebiliyorum, clz m clz bir sesle. "Dert deil" diyor mstehzi bir tebessmle. "Tanrz". Sonra kemikli ellerini uzatyor bana. "Batan alalm istersen. Tanalm, koklaalm. Bendeniz Lord Poton. Seninle tantma ne kadar memnun oldum bilemezsin..." * * * Lord Poton yle kvrak ve kaypak bir oyuncu ki, ne kadar korkun bir mahluk olduunu hemen anlayamyorum. lk gnler merakla inceliyorum onu. Tanmaya alyorum. Bilmiyorum ki o bu esnada iyice yerleiyor, yerini salamlatryor. Derken bir sabah pat diye averiyor yanndan hi ayrmad kzlmtrak kutuyu. indeki evhamlar, zanlar, kayglar, korkular boaltyor odann orta yerine. Kalakalyorum. Bir kum frtnasnn orta yerinde gibiyim. Deil kamak, kprdamak bile nafile geliyor. Hzn hortumu dnyor da dnyor. Duruyorum tam orta yerinde. Boalan kutuyu suratma tutuyor Lord Poton. "imdi, bu kutunun iine ne koysak acaba?" diyor muzip bir ifadeyle. "Yazktr bo kalmasn deil mi?" Ne yapacak acaba diye bekliyorum kaygyla. "Hah, buldum" diyor Lord Poton dilini aklatarak. "Senin u parmak kadnlar buraya hapsedeceim. Ne dersin?" "Sakn yapma byle bir ey, ok zlrler" diyorum. Yaklayor. Sesi tehditkr. "Peki ya sen? Sen de zlr msn?" Bam sallyorum ama ikna olmuyor. Engel olmak istiyorum ama takatim yok. Lord Poton manikrl parmaklarn uzatt gibi iimden bir bir ekip karyor imden Sesler Korosu'nun yelerini. * % * lk yakalanan Hrs Nefs Hanm oluyor. "Hop, ne oluyoruz?" diye tiz bir lk atyor zorla kutuya konurken. "im gcm var benim. Brak!" Srada Pratik Akl Hanm var. "Bana bak korkun yaratk, ek ellerini stmden, gmleimi buruturuyorsun" diye retmen edasyla Poton'u azarlyor. "Zahmet etmeyin ltfen. Ben kendim giderim nereye gidilecekse" diye vakur, tek bana yryp kutuya giriyor Can Dervi Hanm. "Poton Beycim bu ne acele, nce biraz konusaydk" diye diiliini kullanarak onu oyalamaya alyor Saten ehvet Hanm. "Ocakta yemeim vard, ne olursunuz bari pissin de yle tutuklayn" diye yalvaryor Ana Stla Hanm. "Sen kendine Lord Poton diyorsun ama depresyonun ya da melankolinin bir ad da Kara Gne'tir. Julia Kristeva der ki..." diye anlatyor da anlatyor Sinik Entel Hanm ensesinden havaya kaldrlm vaziyette gtrlrken. Sonuta alt parmak kadnn alts da kzlmtrak kutuyu boyluyor. Kapa kapatp, kilidi eviriyor Lord Poton. "Oh be kurtulduk ccelerden. Sevinmedin mi?" diyor. "Hep ikyet ediyordun drdrlarmdan." "Evet ama..." "Sen deil miydin keke sussalar, beni rahat braksalar diyen? te dilein oldu." "Evet ama..." "Amas mamas yok. Bo ver imdi cceleri. Bundan byle, vd vd yapacak kimse olmayacak etrafnda. Sadece beni duyacak, beni dinleyeceksin!" Bylece darbeden sonra, monariden sonra, anariden sonra, sradan faizm gnleri balyor iimde. Poton kimdir? Onu nasl tanrz? Lord Poton her zaman byle kl renginde, duman gibi ince ince tten, uzun boylu bir cin eklinde grnmez insana. Daha bilimsel tanmlar da mevcut literatrde.

Genel hatlaryla, kadnlarn doum sonras yakalandklar ruhsal sorunlar kategoride toplayabiliriz. 1. Baby Blues (Poton'un yeeni) Baby Blues olarak adlandrlan ve doum sonras ba gsteren dk iddetli duygusal dengesizlik, aslnda o kadar sk rastlanan bir ikyet ki, literatrde tam olarak "sorun" saylmyor bile. Daha ziyade, doumdan birka gn sonra balayan bir "hasssasiyet" olarak tanmlanyor. Genellikle doumu takip eden nc gnden sonra ortaya kyor. Bir sre sonra da kendiliinden kayboluyor. Bu zaman zarfnda annenin durup durup alamas, son derece alngan ya da kzgn veya huzursuz olmas, korkulara evhamlara kaplmas, etrafndakilerle yerli yersiz tartmas, Baby Blues'n sk sk gzlemlenen belirtileri arasnda. 2. Postnatal depresyon (u bizim Poton) Lousaya dadanan cinlerin lordu. Her on yeni anneden birine musallat oluyor. Genellikle bebein doumundan sonraki ilk 4-6 hafta arasnda ortaya kyor. Duruma gre, daha ge terif ettii de oluyor. Ne zaman kaybolacana kendisi karar veriyor. Uzun sreli bir tbbi tedavi gerektirmemekle beraber, uratrp bezdiriyor. 3. Postnatal Psychosis (Poton'un byk amcas) Kadnlarn doum sonras yakalandklar depresyon trleri arasnda phesiz en tehlikeli olan. Katmanl, keskin bir bunalm halinde tezahr ediyor. iddet ierikli krizlere, intihara kadar varabiliyor. Lord Poton'un byk amcasna yakay kaptran kadnlar kendilerine, ocuklarna, evrelerine zarar verebiliyor. Her bin anneden birinde ortaya kyor. Uzun sreli, ciddi bir tedavi gerektiriyor. Lord Poton'un belirtileri Lord Poton'un geleceine yakn ortaya kan belirtileri zetlemek kolay deil, nk bunlar kiiden kiiye deikenlik gsterebiliyor. Bir kadnda bu ikyetlerin hepsi ya da ou grlebilirken, bir bakasnda ok az saptanabiliyor. Gene de sklkla gzlemlenen birtakm belirtiler var. rnein, hibir eyden doru drst zevk almamak. Ne kendinle ne bebeinle tam olarak ilgilenebilmek hayli yaygn bir ikyet. Keza gnn byk blmn sfrn altnda seyreden enerji rezerviyle tamamlamak. Bilhassa sabah uyandnda, gnn ilk saatlerinde enerjinin dibe vurmas da sk sk dile getirilen belirtilerden. Bunun gibi: Srekli keyifsizlik Enerji eksiklii-takatszlk Devaml alamakl halde dolamak Alnganlk-ar hassasiyet Sululuk duygusu Yetersizlik duygusu Kendini bir ie tam olarak verememek, zihin dankl Unutkanlk Srekli gemi olaylar dnmek En ufak meseleden tartma konusu karmak Asabiyet Bebee ya da kendime zarar veririm korkusu-evham Uyku dzeninde aksaklklar (ok fazla uyumak ya da tam tersine pek uyuyamamak) tahszlk (ya da tam tersine ar miktarlarda yeme eilimi) Cinsel isteksizlik-cinsel soukluk Asosyallik (eve kapanmak, insanlardan, hatta en yakn dostlardan kamak) stne bana dikkat etmemek Etrafa kar ilgisizlemek Dnyada olan bitene kar duyarszlamak Peki Poton'a ne sebep olur? Her ey. Ve hibir ey. Elbette hamilelik srecinde ya da ncesinde yaananlarn etkisi byk doum sonras bunalmlarda. Eer kadn zorlu bir hamilelik sreci geirmise, postnatal depresyona yakalanma riski artyor. Bununla beraber yle dinamikler var ki bir kadn zerre kadar etkilemezken bir bakasn temelden sarsabiliyor. Biri iin hibir ey ifade etmezken dierinde ciddi hasar brakabiliyor.

Postnatal depresyona sadece "mutsuz" burjuva kadnlarn yakalandn sanmak byk bir hata olur. Snf, stat, din ya da "kentli-kyl", "eitimlieitimsiz", "Batl-Doulu", "yeni anne-tecrbeli anne" ayrm yapmakszn tm dnyada kadnlar etkiliyor. Hali vakti yerinde birinde de kabiliyor, maddi zorluk ekende de. Baz kadnlarn ilk lousalk deneyimleri gayet kolay geiyor da, sonrakilerde hortlayveriyor Poton. Ya da tam tersi. Varsa bir "esas sebep", vakalarn ounda bunun ne olduu tam olarak bilinmemekte. Unutmayalm ki bu rahatszlk evlilikleri son derece iyi giden, hallerinden gayet memnun kadnlarn da bana gelebilir. Dolaysyla, herkes iin geerli olabilecek bir forml yok. Bununla birlikte pek ok tbbi brorde postnatal depresyonun olas sebepleri madde madde yle sralanm. Gemite yaanan ruhsal bunalmlar ya da kiinin miza itibaryla bunalma ya da anksiyeteye yatkn olmas Hamilelik boyunca yaanan ruhsal sorunlar Hamilelik boyunca yaanan fiziksel sorunlar Evlilikte yaanan sorunlar Sosyal evreyle yaanan sorunlar Yakn akrabalarla uyumsuzluk (bebee nasl baklaca konusunda kaynana ya da anneyle atmalar) Birdenbire evre deitirmek Aniden i ortamndan ekilmek Maddi sorunlar Salk sorunlar Elimde brorler tm bu sebeplerin zerinden geerek kendi durumumu tahlil etmeye alyorum. Uzun uzun dndkten sonra sadece ilk maddeye bir entik atyorum. lk maddeden snfta kalm olabilirim. Ama bunun tesinde tek bir somut sebep dahi bulamyorum Lord Poton'un benim karma dikilmesi iin. Test Doum sonras depresyona yakalandnz da haberiniz mi yok testi 1. Doum sonras hastaneden eve geldiinizde ne hissettiniz? a. Keke hastanede kalsaydk. Hemireler dakika ba kontrole geliyorlard, ne rahatt, eve knca baktm ki bebei tutmasn bile bilmiyoruz. Panikledim. b. Kendimi biraz bolua dm gibi hissettim. Ama bu normaldir herhalde. c. Sper hissettim. Yepyeni bir balang. Hemen evde ki eyalar yeniledim. Bebek odas zaten hazrd. 2. Bebein doumuyla ilgili aklnzda kalan en canl an nedir? a. Doum ncesi ameliyathaneye giderken yaadm gerilim. O azlar maskeli doktorlarn, hemirelerin ha li gitmiyor gzmn nnden. b. Bebei kollarma aldm an. nanlmaz bir duygu. Aladm ok. c. Doum sonrasnda gelen iekler! Ay ne ok buket gel di. Fiyonklu, boncuklu, ayckl muhteem eyler. kar ken iekleri attk; vazolara, sepetlere kyamadk, hep sini aldk tabii. 3. Bir sredir yemek dzeninizin nasl olduunu gzden geirin. a. Bebein karnn doyuruyorum da kendimi hep ihmal ediyorum, itahm da yok zaten, yesem de olur yeme-sem de. b. Dzensiz yemeye baladm galiba. Emin deilim, ola bilir de olmayabilir de. c. Valla itahm yerinde. Sa olsun bizim Hatice Hanm her gn sevdiim eyleri piiriyor, kilo veremeyeceim onun yznden. 4. Bir sredir uyku dzeninizin nasl olduunu gzden geirin. a. Geceleri bebek iyi mi diye endielenmekten hi uyu muyorum. Zombi oldum.

b. Blk prk uyuyorum. Bazen dzenli, bazen dzen siz. Ama bu "dzensiz" olduu anlamna geliyor di mi? c. Deien bir ey yok, eskiden nasl uyuyorsam gene y le uyuyorum. Geceleri bebek aladnda ya annem kal kyor, ya bakc kadn. O ii de byle hallettik. 5. Kendinizde eskiye gre bir deiiklik gryor mu sunuz? a. Hayatm deiti, ben deitim, her ey deiti. Kim yam farkl, kiiliim bile farkl. Bir daha eski ben ola mam artk. b. Bi farkllk var galiba ama ne olduunu anlayam yorum. c. E tabii, hamilelik ncesine gre hl daha kiloluyum. Ama bi de tesellisi var: Hamilelikteki halime gre daha zayfm! 6. Televizyonda daha evvel izlediiniz eski ve ackl bir ak filmi gsteriliyor. Sra hayli duygusal bir sahneye ge lince ne hissedersiniz? a. Alarm. Zaten bugnlerde her eye alar oldum. b. Etkilenirim ama daha nce de grdm iin bu filmi snrl bir etki olur. Herhalde. Emin deilim. c. Yani yle bi gz ucuyla bakarm belki ama sanmam ki bandan sonuna oturup, daha nce izlediim bi filmi izleyeyim. 7. Doumdan bir sre sonra kocanzla ilk defa ba baa kaldnzda ona kar neler hissettiniz? a. Krgnm. Kzgnm. Herif hop diye baba oldu, cereme sini ben ektim. Bi de tutmu tulum alm bebee, s tnde "Daddy's Girl" yazyor. Ben bytyor, ben emziriyorum sabah akam, ama bebek "babasnn kz" olu yor. yi valla. Bu dnyaya erkek olarak gelmek varm. b. Galiba sitem var iimde. Bu srete bana yeterince yardmc olmadn dnyorum. Ama belki de hakk n yiyorum. Bilemiyorum. c. Canmcm beni lks bir balk lokantasna gtrd. Be bei bakcya, dadya, anneme brakp felekten bir gece aldk. Bi de ampanya patlattk. Liseli aklar gibiydik! 8. Jinekologunuz aklnza dnce neler dnyorsunuz? a. fke! Ona da ok kzgnm. "Epidural yapn muhak kak izlemek istiyorum doumu" dedim, "tabii tabii" diye geitirdi, ameliyatta anesteziyle bayltm bana haber vermeden. Bir uyandm, olmu bitmi her ey. b. Minnet hissediyorum tabii kendisine kar, ok iyi bir insan. Acaba o ne dnyor hastalarnn hakknda? Seviyor mu bizleri? c. u sezaryenin izi kalr m acaba diye dnyorum. Bikini giyebilecek miyim bu yaz? 9. Gn iinde kendinizi enerjik hissediyor musunuz? a. Ne enerjisi, ne takati, hibir ey yapmak gelmiyor iimden. Zaten ne anlam var ki? b. Biraz. Genellikle enerjim var ama bazen elim ayam tutmuyor. Pelte gibi oluyorum, sonra geiyor, c. Hem de nasl, zaten doumda aldm kilolar vermek iin spor hocas tuttum, sabahlar egzersize baladm. Bir aya kalmaz incecik olurum, yedi kilo fazlam var, aramzda kalsn, hi gstermiyorsun diyorlar. 10. En son kiminle kavga ettiniz? a. Kocam kayran annemle, sabah sabah ters konuan kar komuyla, telefonda abuk sorular soran ablalarm la, iime fazla karan kaynanamla, hep onun tarafn tutan koca bebek kocamla... Herkes bana kar. b. Kavga etmem ki. Hep uyumluyum...herkesi seviyo

rum... geri... ey... bazen her an patlayabilirim gibi his sediyorum. c. Bizim kapcy haladm bu sabah. UNO diyet ekmek ye rine UNO normal ekmek getirmi gene. Ka kere tembih ledim herife halbuki, Osman Efendi rejim yapyorum diye. 11. Yakn arkadalarnzla en son ne zaman nasl grtnz? a. Kimseyle grmyorum. "Bebein sarlk tehlikesi var, kimseyi eve aramyoruz, kusura bakmayn" diye atlatyorum herkesi. ekemem imdi. b. Sa olsun ziyarete geliyor arkadalar, akrabalar gn iinde. Maallah takyorlar. Bebek uyuyor diye ksa ka lp gidiyorlar. c. ki gn nce. Bizim deli kzlar "baby shower" yaptlar, ay ok elendik, bir sr de hediye geldi. Bi gnlne rejimi bozdum tabii, o kadar pasta brek. 12. Bedeninizle ve cinselliinizle ve einizle ne kadar barksnz? a. nce yataklar ayrdk, sonra odalar. Yaknda evleri, ktalar ayrrsak armam. b. Tabii kocamdr, gene ayn yatakta yatyoruz ama ben aslnda bebekle uyumak istiyorum. Syleyemiyorum bu nu. Krlsn istemem. c. Oooo, speriz. Fndk reklam gibiyiz. 13. Bu testi zmek size kendinizi nasl hissettirdi? a. Sinir oldum. Ne bunlar ahiret suali gibi pe pee? b. Bilmem, dnmedim. Bir ey hissettirmesi mi gere kiyor? c. Ta tadk da kolumuz mu yoruldu, iki dakkada bitti ite. Alknm ben byle testlere. Ama kadn dergilerin de kanlar daha gzel. Cevap anahtar Eer yantlarnzda a kk ounluktaysa: Gemi olsun! Lord Poton'la oktan tanm, hatta el skmsnz da haberiniz yok. Derhal doktorunuzu arayn. Yardm aln. Eer yantlarnzda b kk ounluktaysa: zgveniniz zedelenmi, dengeniz sarslm, pasif agresif duygular iindesiniz. Lord Poton her an karnza kabilir. Tetikte olun Eer yantlarnzda c kk ounluktaysa: Merak etmeyin, depresyonun d'si bile yaklaamaz yannza. Sizin gibi birinin Lord Poton'la tanmas imkn dahilinde deil. Tedavi yntemleri 1. Antidepresanlar Eer lousa az evvelki testte banko "a" kk karmsa, srekli tedirgin ve gerginse antidepresana balatmay uygun grebilir doktoru. Birok eidi var bunlarn, her eidin de kendine gre yan etkileri. En temel mesele ste gemeleri. Eer lousalar hem emziriyor hem antidepresan kullanyorsa, Lord Poton'la mcadele srecinde bebekler de dk dozlu antidepresan alm oluyor. Kim bilir belki de sanld kadar kt bir ey deil bu. Hayata daha dayankl balyorlar. Antidepresanlar sabrla alnmal. Hemen etki etmiyorlar. Mucize beklememek lazm. Pek ounun tam anlamyla ie yaramas -drt ay buluyor. Oysa Lord Poton'la tanm kadnlarn bir zellii tahammllerinin olmay. Bu yzden kafalarna gre ya dozu artrmay ya da ilac tamamen brakmay tercih edebiliyorlar. Biraz sabr! 2. Terapi Tm dnyada doum sonras binlerce kadnn itibar ettii deiik terapi yntemleri var. Doru terapisti bulduktan sonra yararl olabilir. Ayrca grup terapileri mevcut. Sizinle ayn sorunlar paylaan kadnlarla bulumak, yalnz olmadnz hissetmek isterseniz, bakalarnn neler yaadna kulak verin. Bir de internet sitelerini deneyin. Kalkp bir yere gitmeden, sanal ortamda ruhda bulmak istiyorsanz.

3. Egzersiz Her gn dzenli olarak spor yapmak, hareket etmek iyi geliyor. Tabii Lord Poton'u susturabilmeniz kaydyla. Ormanda romantik bir yry "egzersiz" tanmna girmiyor mesela. Byle yava yava yrrken evhamlara kaplmak, gemii hatrlamak, kuruntu stne kuruntu yapmak kolaydr zira. Lord Poton da glge gibi takip eder sizi. Yzerken daha zor evhamlanmak. Yaptn ie konsantre olman gerekiyor. Zaten Lord Poton yzme bilmedii iin takip edemiyor. En iyisi bol bol yzmeli. Engelli kou, srkla atlamak da ie yarayabilir. 4. St John's Wort kapslleri Herhangi bir eczaneden reetesiz alabilirsiniz. Hayrn gren var m bilmiyorum ama postnatal depresyon sitelerinde ve brorlerinde illa ki zikrediliyor. Yalnz dikkat! Bir sr yan etkisi var. Bir de bunu alnca kullanlmamas gereken ilalar listesi... 5. Kocakar ilalar En yakn lokman hekime gidip lousalkta kullanlmas gereken bitkileri sorduunuzda, elinize bir sr paket tututuruyorlar. Srasyla: hlamur (sakinletirici), dvlm kara zm ekirdei (demir iin, kan yapc), srgan otu ya da tohumu (st artrmak iin), papatya (uyku dzenleyici), karahindiba, zencefil ve illa ki rezene ay (mideyi yattrmak iin). 6. Pasiflora urubu Daha kolay ve sakin uyuyabilmek iin kullanlan bitkisel zl bir urup. Her "ila" gibi ancak bir yere kadar fayda ediyor. Fazlas zarar. 7. Sevgi Lord Poton'la mcadele yntemleri arasnda en etkili tedavi yntemi. Eini, kendini, ocuklarn, dostlarn, akrabalarn, doktorunu, hayat, kinat, hatta ve hatta cann yakan insanlar dahi yeniden ve beklentisiz sevebilmek her eyi deitiriyor. Donmay beklerken... Frtnadan sonra... Lord Poton'un hayatma tam olarak hangi tarihte geldiini bilmiyorum. ekip gittii gnn tarihini de. Tek bildiim, geliiyle gidii arasnda tastamam on ay geti. On ay boyunca hayatmn ayrlmaz paras oldu postnatal depresyon. Nereye gitsem, ne yapsam Lord Poton glge gibi peimdeydi. Varl srekli, sreklilii yorucuydu. Hibir zaman abartya kamad. Radikal bir kesintiye yol amad. Anladm ki tarz bu. Enerjini sfrlamyor belki ama herhangi bir i iin enerji harcamay anlamszlatryor. Yemeden imeden kesilmiyorsun belki ama yediinden itiinden zevk almaz oluyorsun. fke, hiddet ya da intikam gibi keskin duygularla dolmuyorsun belki ama sevgisiz kalyorsun. Paranoyak olmuyorsun belki ama kimselere gvenemiyor, alamyorsun. Yataklara dp yorgan dek yatmyorsun belki ama kendini srekli hasta hissediyorsun. Stn kesilmiyor belki. Ama siyah akyor. Annenin st siyah akar da bebek etkilenmez olur mu? Bebeklerin kendileri kk ama alg dnyalar kocaman. Evin iinde tortu tortu biriken her trl gerginlik, heyecan ya da hzn olduu gibi kundaktakini etkiliyor. Bu sefer bebek daha asabi, talepkr ya da uykusuz oluyor. Onun gerilimi anneyi daha da zorluyor. Gerisi tam bir ksrdng... Donarak lmeyi andran bir yaps var postnatal depresyonun. Cann yakan ne tam olarak saptayabiliyorsun, ne de aabileceine inanyorsun. Bir ey hissetmediin anlarda dahi cannn yand fikri ve istediin takdirde senin de can yakabilecein ihtimali brakmyor peini. Gereklerden ya da gereklikten deil, ihtimallerden rker oluyorsun. Brakyorsun kendini bulutsu bir yok oluun kucana. Brakyorsun sarsn sarmalasn seni o dondurucu souk; ayaklarndan bana doru adm adm trmanarak ilerlesin donukluk. Ne heyecan ne hzn. Ne beklentin kalyor ne ikyetin. Kee tabakasna dnyor derin. Giderek hissetmez oluyorsun. Dmyor, yavalyorsun. Kurumuyor, soluyorsun. Durmuyor, durgunlayorsun. Ta

ki etrafndaki her ey ve herkes seninle beraber bu sessiz tufann iine ekilin-ceye dek. Bu zaman zarfnda antidepresanlardan tbbi bitkilere, psikiyatrik yardmdan renklerle tedaviye, transandantal medi-tasyondan internet sitelerinde bunalmdalarla bulumaya kadar aklm elen her "tedavi yntemi"ni denedim. Hibiri deva olmad. Tedaviler fayda etmedi nk ben hazr deildim dzelmeye, iyilemeye. Duygusal bir kuyu kazdm kendime. Yeterince derin olduuna inandm noktada kazmay brakp, iine girdim. Haftalar, aylar kuyuda geti. Kendime acdka daha ok battm dibe. Dipte olduuma inandka daha ok acyasm geldi kendime. Dip souk, dip sar, dip bir girdap ektike iine alan. Ne zaman, nasl indim acaba oraya, anlamadm. Anlamaya da almadm. kmak gelmedi iimden. Kalmak daha kolayd. Devinmek, debelenmek, uramak bile ard. Bir labirent "depresyon" dedikleri, k yollarn bulsan dahi yrmek istemediin. Buralara kadar gelirken kaybolmayaym diye yol boyu serpitirdiim ekmek krntlar vard. Hepsini evham kular yedi ktr ktr. Geri dnemedim. Etrafma umutsuzluktan perdeler ekip, zerime endieden battaniyeler rdm. Alabildiine kabuklandm, saklandm. Sevdiklerime bile tahamml edemez hale geldim. Gene de iimdeki kopukluu etrafma mmkn olduunca yanstmadm. Ya da ben yle sandm. Hasta olduumu dnmelerinden deil, "eksik" olduumu dnmelerimden korktum. Drt drtlk bir karne getirmeye alan ilkokul talebesi gibi takldm kaldm zihnimdeki ideal karneye. Bir anne, bir e, bir evlat, bir dost, bir yazar olarak istedim ki hepsinden "pekiyi" alaym. Mkemmellie odaklandka mthi bir sululuk duygusuna teslim oldum. Yeterince iyi bir anne, yeterince iyi bir e, yeterince iyi bir dost olamadm iin... yeterli olamadm iin... Her eyin iyisini yapaym isterken, aslnda ben iyi deildim. Kendimle aram iyi deildi. Ve ite o zaman, senelerdir en iyi yaptma inandm ey, beni hayata balayan kpr tam ortasndan yara ald. Yazamaz oldum. Edebiyat uzak ve yasak bir lkeye dnt birdenbire. Hudut boylarn ask suratl muhafzlarn bekledii. Her zaman nasl geip gidiyorsam gene yle gemeyi denedim snr kaplarndan. Olmad. Ne yaptysam kr etmedi. Dnemedim bir trl edebiyat memleketine. Bir daha yaz yazamayacamdan korkmaya baladm iten ie. Merak ediyordum: Bisiklete binmek gibi bir ey mi acaba yaz yazmak? Hani bir kez renince bir daha unutulmayan trden. Yoksa ince ya da Arapa renmek gibi bir ey mi? Bir mddet uzak kalmayagr, annda seni terk eden. nce yazmay unuttuuma inandrdm kendimi. Sonra da yaznn beni unuttuuna. On ay boyunca ne yeni bir romana balamak, ne bir yk kaleme almak... edebiyat iin tek bir satr retemedim. Bu kadar uzun bir dnem boyunca hibir ey kaleme alamamak zincirleme bir reaksiyona yol at bende. Yazamadka dnyaya ilgimi kaybettim, dnyaya ilgimi kaybettike pasifle-tim, pasifletike zgvenim eridi, zgvenimi kaybettike hayal gcm zedelendi, hayal gcm zedelenince... yazamaz oldum. Yaz ki varolusal zamkmd, paralarm bir arada tutard bunca senedir... Yaz byle aniden kesilince, zamk da kalkt ortadan. Para para daldm o zaman... teki kadn Trk edebiyatnn tartlmaz di vasi Halide Edip Ad var. Yirmiden fazla romann yan sra hikye, oyun, an kitaplar, eviriler ve hl tartlan fikir yazlar brakt geriye. Mcadeleci, disiplinli, retken, azimliydi. Kadnlarn geleneksel rollere hapsedildikleri bir dnemde ataerkillii kyasya sorgulayan yazlar, pe pee ses getiren romanlar kaleme ald. Miting meydanlarnda hatip, niversitede hoca, Meclis'te bamsz milletvekili olarak kt okurlarnn karsna. Kurallarn erkeklerin belirledii bir dnyada senebesene var olmay baard. Geriye muazzam bir dnsel miras brakt. Bugn Halide Edip ismi ylesine zirvelerde duruyor ki, onun oraya gelirken nasl yalpalam, bocalam olabileceini aklmza getirmiyoruz bile. Hl yeterince irdelemi deiliz ne eserlerini ne edebi seyrseferini. Ve hakknda

konuamadmz nice eyden biri, Halide Edip Advar'n hemcinslerine ynelik bitmez tkenmez nyarglar... Yoksa gelmi gemi en byk kadn edebiyatmz, kadnlar pek sevmeyen biri miydi? Belki de pek ok kadn yazar gibi Halide Edip Advar da dier kadn yazarlardan fazla holanmyordu. Brakn onlarla beraber retmeyi, ortak kitap yazmay, dayanmay, varlklarm dahi grmezden geldi ou zaman. Mor Salkml Ev, Halide Edip'in dnyaya ve kendine nasl baktna dair nemli ipularyla dolu bir eser. lgintir, burada uzun uzun dnemin erkek entelektellerini ve onlardan kimlerin kendisini nasl etkilediini anlatt halde, kadn yazarlar tamamen es geer. Bata Fatma Aliye Hanm ve Emine Semiye Hanm gibi kymetli edebiyatlar olmak zere. Oysa bu kadn yazarlarla ayn gazetede yazd, ayn ehirde yaad ve muhtemelen ayn sorunlarla ba ettii dnlrse, o kadar ok ortak noktalar vard ki... Grmek istemedi. Halide Edip Advar'm kendi hemcinslerini nasl telediini anlayabilmek iin daha yakndan baklabilecek kitaplarndan bir tanesi, hi phesiz, Handan. Henz otuz yanda yazd bu romanda iki farkl kadn tipi karr okurun karsna. Bir yanda Neriman, bir yanda Handan. Tatl huylu, isyan nedir bilmeyen, evcimen, son derece sradan ve sradanly-la yceltilen kadn tiplemesidir Neriman. Alabildiine edilgendir. Her trl hrstan, arzudan, kavgadan arndrlmtr. Mstakbel ei Refik Cemal, Neriman' anlatrken, "Hayat bir ikence, bir burgu, bir ate yapan kadnlardan sonsuz olarak kendisini uzaklatran sade ve samimi bir kz" olarak tanmlar. Erkeinin aznn iine bakan, kendi kimliini daima kocasnn zerinden tanmlayan Neriman'n tm eksiklerine ayna tutan zt kadn karakter ise Han-dan'dr. lk bakta bir dii canavar gibi gelir okura. Ne var ki Handan' ekici klan bir zellik vardr: Beyni. Aklldr, kltrldr. Bilim, felsefe, sanat, edebiyat gibi konularda erkek meclislerinde rahatlkla konuabilecek kadar birikimlidir. Erkeklerin tekelinde olan bilgi ambarn delebilmi nadir kadnlardandr. Halide Edip Advar'n pek ok romannda olduu gibi burada da bir "ideal kadn" tiplemesi ne kar, bir de "cariyelik geleneini srdren kadn." deal kadnlar ne kadar dirayetli, vatanperver, akll, azimli, cinsiyetsiz ve kadnlktan uzak ise, cariyelii srdren kadnlar da o kadar edilgen, kadns ve snrldrlar. Erkeklere gelince, onlar bandan itibaren temel bir ikilemle kar karya kalr: Bir yandan Neriman gibi saf, pasif ve onlara hayranlk besleyen kzlarla evlenmek isterler. Bir yandan da evlendikleri kzlarla politika, kltr, edebiyat vb konuamadklar iin bir mddet sonra canlar sklr ve onlar beenmez olurlar. te bu noktada Handanvari kadnlar, Nerimanvari kadnlarn zdd olarak deil, tamamlaycs olarak girer erkein hayatna. kisinin de yeri ayrdr. Keza Neriman'n kocas Refik Cemal'e gre de bu iki kadn tr birbirini tamamlamaktadr. Birine kars, ocuklarnn annesi, evinin hanm olarak ihtiyac vardr. Berikine ise arkada, fikirda, yolda olarak. Birinin "bedenine" ihtiyac vardr. tekinin "beynine". Romanda anlatlan ikiballn ne kadar hayal rn, ne kadar yazarn kendi hayatnda takld elikilerin yansmasyd acaba? Halide Edip Advar'm tm romanlar iinde belki de en ok otobiyografik zellikler tayandr Handan. Yazarn ilk evliliinden izler barndrr dorudan. Ancak konuulmas kolay bir husus deildir bu. yle ki Yakup Kadri Karaosmanolu Genlik ve Edebiyat Hatralar'nda, bu romann otobiyografik olduunu sylemekle istemeden pot krdn yazar. "Meer Halide Edip Advar da Handan gibi bed-bahtm..." dercesine. mrnn son demlerini inzivada tamamlayan Halide Edip Advar leli 43 sene oldu. Onun zihnini, anneliini ve kalemini megul eden kadnlk ikilemleri bugn bizlerin uratklarndan o kadar da farkl deil. Yaz yazan her kadna tandk gelecek elikilerle rl yazs ve yaam... Vakit tamam olunca... On ay sonra... Yaz ortasyd. Uyandm. Uyandm ve bir eylerin deitiini, dzeldiini anladm.

Keke diyebilsem ki ben kendi azmim ve irademle, ya da filan falan mucizevi yntemin sayesinde yeniverdim Lord Poton'u bilek greinde. Keke diyebilsem ki mthi bir plan yaptm ve onu harfiyen uyguladm. Ya da harika bir ila kefettim ve dzenli olarak kullandm. Bir ayda toparlad, iyiletirdi beni. Diyebilsem derdim: "Alnmn teriyle ve tek bama baardm onu alt etmeyi, geriletmeyi." Ama byle olmad. Denediim tedavi yntemlerinin hibir faydas olmad demiyorum. Olmutur muhtemelen. Ama postpartum depresyonun sona ermesi daha ziyade kendiliinden tamamlanan bir sre oldu. Ancak zaman gelince, yani ben "tamam" olunca ktm o kuyudan. in dorusu bu. Nasl ki 24 saat sryorsa bir gn ya da yedi gn sryorsa bir hafta... ya da belli bir mddeti varsa gz mevsiminin... nasl ki nceden belir-lenmise ka gnde kozadan kaca ipekbceinin ya da ne zaman boyverip aaca topraa ekilen bir tohumun... nasl ki yaadmz srece ocukluk-genlik-olgunluk-yallk evrelerinden geiyorsak srasyla... nasl ki bir "son kullanma tarihi" varsa u hayatta herkesin ve her eyin... postpartum depresyonun da bir zaman emberi var. Depresyonlarn da kendilerine ait bir mr var. Her ey gibi, her ey kadar. ki ekilde bakmak mmkn bu hususa. "Eer vakti gelmeden depresyondan klmyorsa, ben ne yapabilirim ki?" diyen karamsar bak as. "Eer vakti gelmeden depresyondan klmyorsa, depresyon bana ne yapabilir ki?" diyen iyimser bak as. Birinciye yatkmsamz, demek ki hl postnatal depresyonun ilk safhalarndasmz. Yok eer ikinciye yaknsanz, tebrikler, demek ki sonuna yaklamnz. "nk ne kadar girift olursa olsun her dehlizin bir k var... ummadn kadar yaknda bir yerde seni bekleyen... Oraya doru yrmek tek yapman gereken..." Her kadnda farkl olabilir bu emberi tamamlama ve toparlanma sresi. Kiminde bir ay, kiminde bir sene. Birisi hemencecik varr biti izgisine. Bir bakas arkada kalr. Debelenir kendi kendine. Ben emberin bandan sonuna on ayda yryebildim, salyangoz gibi ar ar. * * * Vakit tamam olduunda, ben Lord Poton'u kovmadm, kovalamadm. Daha ziyade, onun beni brakmasn saladm. Ben ona kapy atm. Nihayet. O da gitti. Nihayet. Gittii sabah aramzda yle bir konuma geti: Lord Poton: "Bu sabah bir farkllk var sende." Ben: "yle mi? Olabilir. Dn gece tuhaf bir rya grdm de." Lord Poton: "Kbustur inallah... Ha! Ha! Affedersin, byle demek zorundaym. Malum kt bir cinim. yi bi ey iste-yemem senin hakknda. zme aykr bu." Ben: "nemli deil. Zaten haklsn, kbus gibi bir eydi bu rya." Lord Poton: (lgisi artm bir halde.) "Ya yle mi? E atlatma adam, anlatsana." Ben: "Biz bir limandaymz. Meer sen gidiyormusun. Elinde bavul veda ediyorsun. Bir gemi varm lousalara dadanan cinleri bu lemden bir baka leme gtrp getiren. Byle kocaman, kl bir gemi. Liman nasl kalabalk, ana baba gn. Bir sr karn burnunda hamile kadn orada toplanm. Mendil sallyorlar. Alkars da var geminin iinde. Sen de biniyorsun. Ben de arkandan el sallyorum. ok zlyorum." Lord Poton: (Kafas karm halde.) "zlyor musun? Yanln olmasn. Gbek atmssmdr herhalde ben gidiyorum diye. Hayatn mahvettim." Ben: "Yok canm. O kadar da deil." Lord Poton: (Gcenmi gibi.) "Ne demek yok canm. Ettiim ktlkleri beenmiyorsun, yle mi? Yeterli bulmuyorsun." Ben: "Yeterince ktsn merak etme. Ama ben bu sabah farkl bir duyguyla uyandm. Artk seni kendimden ayr grmyorum. Dmanm gibi alglamyorum." Lord Poton: (Kafas daha da karm halde.) "Kzgn ya da krgn deil misin yani bana? Burnundan getirdim bunca zaman." Ben: "Getirdin ama ne kzgnm ne krgn. Sana bir ey diyeyim mi, bence benim bu depresyonu yaamam gerekiyordu. Sen de bu uurda bana yardm ettin. Aslnda teekkr borluyum sana." Aniden surat deiiveriyor. Balyor dudaklarn kemirmeye.

Lord Poton: (Sesi titreyerek.) "Bu yama geldim, hi kimse byle konumad benimle. ok ardm. Ne diyeceimi bilemiyorum..." (Gzleri doluyor.) "Hep nefret etti kadnlar benden. Kadnlar ve doktorlar. Neler neler yazmadlar hakkmda! Bilemezsin nasl bir ey hastane brorlerinde aalanmak. Ne iftiralar, ne karalamalar. nsanlar bana kar doldurua getiren dzinelerce kitap var piyasada. Srf beni etkisiz hale getirmek iin her gn yeni bir yntem deniyorlar. Onlar saldrdka, ben de savunmaya geiyorum. E biliyorsun, en iyi savunma da kar saldrdr her zaman." Ben: "Biliyorum. Daha dorusu artk biliyorum. Ayn hatay ben de yaptm aylarca. nce seni yenmek istedim. Yenemeyince, bu sefer de senin karnda kaybetmeye altm. nk bir ma gibi algladm bu sreci. lla ki biri kazanmal sandm. Ben olamazsam kazanan, sen olmalydn. Byle sandm. Yanlmm." Lord Poton: "Ya imdi ne deiti?.." Ben: "Ben deitim... Ryamdaki geminin bir ismi vard biliyor musun? nce seemiyorum ne yazdn zerinde. Harfler byle eci bc. Ama sonra bir bakyorum AURORA yazyormu meer. Biliyor musun manasn?" Bo bo bakyor. Ben: "spanyolca AFAK demek." Bo bo bakmaya devam ediyor. Ben: "Anlamyor musun? O gemi benim. Seni hayatma getiren benmiim. Bu limandan alp uzaklatracak olan da ben." Lord Poton: (Dnceli dnceli kafasn kayor.) "Diyelim ki doru sylediklerin. Ya niye yaptn peki byle bir eyi? Ne demeye beni ardn hayatna?" Ben: "nk... (Sesim kslyor ama nihayet itiraf edebiliyorum.) nk elikilerimle ba edemiyordum. Parmak kadnlar tayamyordum. Oldum olas zorlanmmdr imden Sesler Korosu'yla ba etmekte. Birini kayrsam tekine yaranamazdm bir trl. Azck sevmeye greyim birini, dierleri balard mzldanmaya. Hep byleydi bu. Biraz ona biraz buna yaslanarak idare ediyordum senelerdir. Ama doum yaptktan sonra bu sistem ilemez oldu. Kendi iimdeki oulluk ile anneliin sorumluluklarn btnletiremedim. Annelik teklik, tutarllk, btnlk istiyordu. Bense alt ayr sese blnyordum her admda. Dengeleyemedim. Beceremedim. te o zaman beni kendi iimdeki oul seslerden kurtaracak bir d etken istedim. O da sendin." Lord Poton: (Nutku tutulmu.) ... Ben: "Ksacas Lordcum seni ben kendi iimdeki oulluu susturasm diye zbandut olarak armm da haberim yokmu. Hayatma kendi ellerimle getirmiim. Sen de davete icap etmemek olmaz diyerek hop diye geldin tabii. lk iin parmak kadnlar derdest edip, bir kutuya kilitlemek oldu." Lord Poton: ... Ben: "Sana nasl kzabilirim ki? Tek yaptn benim beklentime ceap vermekmi meer. Olsa olsa mteekkir olabilirim." Ben bunlar syleyince alamaya balyor Lord Poton. Damla damla eriyor bedeni. Hzla azalyor gvdesindeki dumann younluu. Boyu ksalyor, zayflyor. Gzlerimin nnde yok oluyor. te o zaman yeniden alyor yatan ucundaki ngrak. On ay evvel nasl aldysa gene yle... Lord Poton: (pek mendilini karyor cebinden.) "Gitme vaktim yaklat demek. (Burnunu siliyor.) Hay Allah, hi byle duygulanacam sanmazdm. Affedersin, bo bulundum birden." Ben: ... Lord Poton: "Peki ama parmak kadnlar ne olacak?" Ben: "karacam onlar o kutudan. Hepsine eit sz hakk vereceim bundan sonra. Darbe bitti, monari bitti, anari bitti, faizm bitti, nihayet demokrasi geldi iime." Lord Poton: (Glyor.) "Sen sen ol, demokrasiyi gl bahesi sanma." Ben: "Haklsn. Ama gene de dier rejimlerden iyidir her zaman." Lord Poton: "Hoa kal... (Burnunu ekiyor ocuk gibi.) Gene gelirim belki. arrsan gelirim... Mektup yazarm sana." Ben: "Yaz tabii, habersiz brakma. Ben sana yazamam. Ama seni yazarm. Sz." Lord Poton: (Glyor.) "Mehur olacam desene."

Tuhaf bir sessizlik kyor. Duraklyoruz ikimiz de. Ben: "Poton?!" Lord Poton: "Hm?" Ben: "Gene gelirim dedin ya az evvel... Yanl anlama ama... gelme olur mu?" Lord Poton: (Ban sallyor.) "Olur, gelmem." Giderek hzlanyor ngrak. Ksalyor da ksalyor Lord Poton'un boyu. Alyor rengi. Suya braklan bir damla mrekkep gibi usul usul zeliyor. En nihayetinde grnmez oluyor tamamen. Hangi yol doru? Aylar sonra ilk defa tannm bir kitap ekinin yldnm kokteyline katlmak iin evden dar kyorum. Gzm kamatryor hayatn . Ben aylarca evde, kendi kk kemde bunalm stne bunalm biriktirirken hayat doludizgin akm gitmi kendi ritmiyle. El ele tutuan liseli aklar, stanbul'u kefetmeye gelen turist kafileleri, yerde oturmu gitar alan genler, stiklal Caddesi'nin dinmeyen kalp at, kalabal... Houma gidiyor hayata karmak yeniden. Gemii dnmeden, gelecee kafa yormadan u ann iinde kalmay baaryor, tadna varyorum. Kokteylin verildii yere vardmda yazarlardan, airlerden, eletirmenlerden, yerli ve yabanc gazetecilerden, akademisyenlerden mrekkep bir kalabalk buluyorum karmda. i gc yazmak, okumak, dnmek olan bir gruh. Ellerde kadehler, sigaralar, pipolar, purolar... Her zamanki gibi duman alt. "Sofistike" edebiyat sohbetleri, gnlk hayatn "sradan" dedikodularna karyor. Gene yazdan ok yazarlar, kitaplardan ok ktipleri konuuluyor. "Ho geldiniz" diyor davetlileri kapda karlayan grevli kz. Gzleri sol omzuma taklyor birden. "ey pardon... omzunuzda..." Sol omzumda bebek kusmuu var, fark etmemiim. Uzatlan peeteyi alp siliyorum. kmyor. nemli deil. O vaziyette kokteyl kalabalna karyorum. eride sevgili Adalet Aaolu'yla burun buruna geliyoruz. Tebessm ediyor lk, yumuak bir ifadeyle. "Biliyor musunuz?" diyor elimi tutarak. "Hani vaktiyle sizinle konutuumuz bir soru vard ya. Sonradan dndm, siz dorusunu yaptnz ocuk dourmakla. Sayg duyuyorum." Gzlerim doluyor. "Siz de dorusunu yaptnz yazarl annelie tercih etmekle" diyorum. "Ve ben sizin yolunuza da ok sayg duyuyorum." Bu iin dorusu yanl yok. Herkese uyan bir reete yok. Srf annelii seen de, srf yazarl seen de, her ikisini el ele gtrmeyi seen de... hepsi doru ve hak kendi yolunda, kendi hikyesinin aknda... Tek bir forml yok tm kadn yazarlara uyan. Farkl farkl yollar var. Tpk farkl farkl yaz stilleri gibi her biri zgn, her biri kendi sesiyle grleyen... Beyaz st Kucamda smsk tutuyorum krmzmtrak kutuyu. Sallyorum yavaa. Kulama tutuyorum. Ne bir ses ne bir seda. Bir iki kurcalaynca alveriyor kilit. Hayret, madem bu kadar kolay olacakt, ben bunu daha nce niye yapmadm? Neden aylarca bekledim. Ayorum kilidi, kaldryorum kapa. Gzlerini krptra krptra, a almaya alarak kyor parmak kadnlar birer birer. "Of be! Aman nihayet" diye baryor Ana Stla Hanm kutudan kar kmaz. "Iksz havasz kaldk. Belimiz tutuldu o minnack yerde! Mutfak yok, ocak yok. Bir demlik ay bile yapamadm aylardr." Sinik Entel Hanmn kafas grnyor ardndan. Uzun, mor hippi elbisesinin eteklerini toplayarak kyor dar: "Yok canm o kadar da ikyeti deiliz. Tam tersine bu youn tecrbeden sanatsal ve entelektel bir atlm kabilir kanmca. Zaten eski Yunan filozoflar melankolinin illa da kt bir ey olmadn dnrlerdi. Mesela Eflatun'a gre melankoli sanatsal retimi artrc zellie sahipti..." Konuuyor da konuuyor Sinik Entel Hanm. "Sen kendi adna konu. Bal gibi de ikyetiyim ben" diye homurdanyor arkasndan gelen Hrs Nefs Hanm. Minyon bedeni, kalp gibi oturan darack tayyryle gbela trmanyor kutunun zerinden. Topuzunu dzeltiyor.

"Nasl boa zaman kaybettik bu kutunun iinde! Gitti mi o cin midir lord mudur hilkat garibesi? Hayatmzn on ayn ald resmen. Bu zaman iinde neler neler yapabilirdik oysa!" diye syleniyor Hrs Nefs Hanm. "Gitti artk. Uurladm onu" diyorum sadece. "Sen de ilk i bize mi kotun yani?" diye hayretle soruyor Pratik Akl Hanm. "Evet. nk sizi ok zledim" diyorum. "Beni bile mi?" diye ehvetle soruyor Saten ehvet Hanm. San ban dzeltip, rujunu tazeliyor derhal. Bir pck yolluyor. "Seni de!" diyorum. "Bile'si yok. Hepinizi zledim. Hepinizi eit!" "Nasl yani?" diyor Saten ehvet Hanm. "Sen asla hepimize eit davranmadn ki." "Haklsn, hata ettim. zr dilerim. Sizin aranzda hep ayrmclk yaptm. Bazlarnz bazlarnza yeledim. Bundan byle aranzda ayr gayr gtmeyeceim. Hibirinizi susturup sansrlemeyeceim. Hepinizin eit konuma hakk var." "Allahm bu gnleri de grdk ya, ok kr" diyor Can Dervi Hanm az dolusu glerek. "Demek iyiler ve ktler diye ayrt etmeyi braktn bizleri. Sevdiklerim bu yana-sevmediklerim o yana diye ikiye blmyorsun artk Sesleri." Blmyorum. Hayatmda ilk defa btn parmak kadnlar ayn anda ayn younlukta zlediimi fark ediyorum. nk onlar bir ve tek gibi alglyorum. Ayn btnn ayrlmaz paralar. Biri incinse tekinin can acrm meer. Biri dse teki kanarm. Aralanndaki iktidar mcadeleleri benim tek tek onlarla iktidar mcadelemin bir yansmasym sadece. Bunu nasl gremedim daha evvel? Nasl oldu da hep birilerini birileri pahasna bastrmam, susturmam, sansrle-mem gerektiini zannettim? Hrs Nefs Hanm ve Sinik Entel Hanm o gece darbe yapmaya kalktlarsa sebebi benim bilinaltmda kendi ana yanmdan kurtulmaya almamd aslnda. Hazr deildim o dnem Ana Stla Hanmla tanmaya. Keza daha sonra Beyin Aac'nm altnda edilen "beyin yemini"nin sebebi "be-denim'le bark olmaymd. Saten ehvet Hanm'a ak deildi kapm. Trsyordum ondan. Ardndan hamilelik boyunca Ana Stla Hanm monari getirmeye cret edebildiyse, sebebi annelikle badamadn sandm "teki" yanlarm bastrma arzumdu. Darbe gnlerinin de monari gnlerinin de, anari gnlerinin de faizm gnlerinin de arkasnda hep ama hep duruma gre parmak kadnlarn birini, ikisini ya da tmn susturma isteim yatyordu.

Oysa hepsi bendim. Hepsi benim. Hatalar ve sevaplar, eksikleri ve meziyetleriyle. Ve imdi anlyorum ki iimden Sesler Korosu ancak yan yana olduklarnda, bir aradalklarnda anlam tayorlar. Parmak kadnlar ellerimin zerine dizip, altsn birden kucaklyorum. nce aryorlar. Sonra da ekerci dkknna dalm ocuklar gibi kkrdayarak onlar da hem beni hem birbirlerini kucaklyorlar. Hrs Nefs Hanm, Pratik Akl Hanm, Sinik Entel Hanm, Ana Stla Hanm, Can Dervi Hanm, Saten ehvet Hanm ve daha bilmediim, henz tanmadm tm sesler yan yana oturmu, bir btn olmular. Kimse kimseye darbe yapmyor, prangalar takmyor ya da sultanlk taslamyor. Kimsenin kafasnda ta ya da elinde fazladan yetki yok. imden Sesler Korosu ilk defa uyum iinde konuuyor. Uyum dediysem, hl bir fikir birlii yok aralarnda. Gene eskisi gibi her konuya farkl yaklayor, elikili bakyorlar. Birinin "ak" dediine dieri pekl "kara" diyebiliyor. Birinin nem verdii eye bir bakas burun kvrabiliyor. Ama az birlii edemeseler de, ilk defa "niyet birlii" ettiler. Artk onlar da en az benim kadar iyi biliyorlar ki, ilerinden birinin ya da ikisinin dierleri pahasna kayrlmasndan hibirine hayr gelmiyor. Onlar da biliyor ki var olabilmek iin birbirlerine ve farkllklarna muhtalar bu ztlklar leminde. Onlar bir arada yaamay reniyor, ben ise varlklarndan utanmamay. Hepsi benmiim meer. Hepsi kabulm. Tpk bana bu hakikati reten Lord Poton'un da kabulm olduu gibi.

Sonsz

Peki ya erkekler? Lord Poton her ne kadar yeni anne olan kadnlara dadanmay det haline getirmise de, yeni baba olanlar ziyaret etmediini sanmak gaflet olur. Uzundur Poton'un elleri, kocalara da dokunur. stelik erkeklerde sanldndan daha iddetli olabilir postnatal depresyonun etkileri. Bilhassa bizimki gibi erkeklere duygusalln yaktrlmad, daima "gl aile babas" rolnn dayatld toplumlarda. Eini gece gndz evin iinde perperian halde grmek, onun bitmeyen bunalmlar karsnda aresiz kalmak, birdenbire kaynanayla ya da bakclarla ayn evde yaamaya balamak, tam olarak dahil olamadn bir kadnca dnyann tek kiilik seyircisi olmak... erkek iin de asap bozucu bir tecrbe olabilir. Bebek alar, annesi alar, bebek alar, annesi alar... Taze baba kaacak delik arar. phesiz babalar da yayor postnatal depresyonu. Ama bu bambaka bir kitabn konusu...

Elif afak Strasbourg doumlu Elif afak ODT Uluslararas likiler Blm'n bitirdi, yksek lisansn ayn niversitede Kadn almalar Blm'nde, doktorasn ise siyaset bilimi alannda tamamlad. lk yk kitab Kem Gzlere Anadolu'yu 1994'te yaymlad. lk roman Pinhan'la 1998 Mevln Byk d-l'n ald. Bunu ehrin Aynalar ile Trkiye Yazarlar Birlii Odl'n kazand Mahrem izledi (2000). Ardndan her ikisi de ok satan ve geni bir okur kesimine ulaan Bit Palas (2002) ve ngilizce kaleme ald Araf (2004) yaymland. Med-Cezir'de (2005) kadnlk, kimlik, kltrel blnme, dil ve edebiyat konulu yazlarn toplad. 2006'da senenin en ok okunan kitab olan Baba ve Pi yaymland. Dzenli olarak Zaman gazetesinde ve Tempo dergisinde yazan, makaleleri yabanc gazete ve dergilerde kan ve on beten fazla dile evrilen Elif afak'm romanlar dnyann en nemli yaymevlerinden Farrar, Straus and Gi-roux, Viking ve Penguin tarafndan yaymlanmakta.

You might also like