You are on page 1of 255

MLEL VE NHAL

inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi ISSN: 1304-5482


Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m? Mahmut AYDIN Kur'an'daki Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri mer Faruk YAVUZ Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme Mustafa Kemal AN Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion Mehmet ATALAY Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar Cengiz BATUK & Sleyman TURAN State of the Albanian Autocephalous Orthodox Church after 1990 Qani NESIMI

Kitap Tantm ve Tenkitler Ksa Yazlar


Harranl ocuklarn Mahzun Baklar Altnda Yaplan Bir Sempozyum

Milel ve Nihal Geleneinden


Mslmanlar Tarafndan Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru Harputlu shak Hoca

y l : 3 s a y : 1-2 Aralk 05 - Haziran06

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi ISSN: 1304-5482

Cilt/Volume: 3 Say/Number: 1-2 Aralk/December 2005 - Haziran/June 2006

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi Cilt/Volume 3 Say/Number: 1-2 Aralk/December 2005 Haziran/June 2006 ISSN: 1304-5482 Editr / Editor inasi Gndz (Prof. Dr., stanbul niversitesi) Editr Yardmcs / Editors Assistant Cengiz BATUK (Dr., Karadeniz Teknik niversitesi) Yayn Kurulu/ Editorial Board* Yasin Aktay (Prof. Dr., Seluk niversitesi) inasi Gndz (Prof. Dr., stanbul niversitesi) mer Faruk Harman (Prof. Dr., Marmara niversitesi) Ekrem Sarkolu (Prof. Dr., Sleyman Demirel niversitesi) Burhanettin Tatar (Do. Dr., Ondokuz Mays niversitesi) Teknik Tasarm ve Yayn Hazrlk Cengiz BATUK Danma Kurulu/Advisory Board* Baki Adam (Prof. Dr., Ankara niversitesi) P. Gabriel Akyz (Mardin Krklar Kilisesi) Adnan Aslan (Do.Dr., SAM) Mahmut Aydn (Do. Dr., Ondokuz Mays niversitesi) Mehmet Akif Aydn (Prof. Dr., Marmara niversitesi) Mehmet elik (Prof. Dr., Celal Bayar niversitesi) smail Engin (Dr., Berlin) Mustafa Erdem (Prof. Dr., Ankara niversitesi) Tahsin Grgn (Dr., SAM) Ahmet G (Prof. Dr., Uluda niversitesi) Erica C.D. Hunter (Dr., Cambridge University) Mehmet Katar (Do. Dr., Ankara niversitesi) Mahmut Kaya (Prof. Dr., stanbul niversitesi) evket Kotan (Dr., Ankara) lhan Kutluer (Prof. Dr., Marmara niversitesi) Abdurrahman Kk (Prof. Dr., Ankara) Ahmet Yaar Ocak (Prof. Dr., Hacettepe niversitesi) Abdullah zbek (Prof. Dr., Seluk niversitesi) mer zsoy (Prof. Dr., Ankara niversitesi) Roselie Helena de Souza Pereira (Mestre em Filofia-USP; UNICAMP Brasil) Hseyin Sarolu (Do. Dr., stanbul niversitesi) Mustafa Sinanolu (Do. Dr., SAM) Necdet Suba (Do. Dr., Mula niversitesi) Cafer Sadk Yaran (Do. Dr., stanbul niversitesi)
* Soyadna gre alfabetik sra / In alphabetical order

indekiler
Makaleler
Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

Mahmut AYDIN 7-37 Kur'an'daki Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri mer Faruk YAVUZ 39-68 Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme Mustafa Kemal AN 69-117 Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion Mehmet ATALAY 119-135 Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar Cengiz BATUK & Sleyman TURAN 137-160 State of the Albanian Autocephalous Orthodox Church after 1990 Qani NESIMI 161-173

Yahuda ncili zerine Bir Yorum

Kitap Tantm ve Tenkitler

Davut Aydz'n Tarih Boyunca Dinler Aras Diyalog Kitab zerine Eletirel Bir Analiz

Bir stismarn Anatomisi Mahmut Aydn 175-190

sa Mesihin Misyonu ile Dinler Tarihi Arasnda Skan Bir Asrlk mr: Geoffrey Parrinderin Ardndan Mustafa Alc 191-196

Islam in a Globalizing World, Thomas W. Simons, Jr Yakup otu 197-198 Warranted Christian Belief, Alvin Plantinga Ferhat Akdemir 199-204 The Case for Islamo-Christian Civilization, Richard W. Bulliet Hakan Olgun 205-210 Who is Jesus?, Leander E. Keck Cengiz Batuk 211-212

Ksa Yazlar ve Sempozyum Notlar


Harranl ocuklarn Mahzun Baklar Altnda Yaplan Bir Sempozyum Cengiz Batuk 213-218

Milel ve Nihal Geleneinden


Mslmanlar Tarafndan Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru Harputlu shak Hoca sad. Mehmet Alc 219-250

Yahuda ncili

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?


Yahuda ncili zerine Bir Yorum

Mahmut AYDIN*
Atf/: Aydn, Mahmut, (2005-6). Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m? Yahuda ncili zerine Bir Yorum, Milel ve Nihal, 3 (1-2), 7-37. zet: National Geographic Society tarafndan zmlemesi yaptrlarak bilim dnyasna sunulan ve bu cemiyetin kard National Geographic Trkiyenin Mays 2006 kapak konusu olan Yahuda ncili, 20. yzyln sonlarnda Msrda bulunan gnostik karakterli bir ncil nshasdr. Bu ncilin ortaya knn ilk bakta Hristiyan dnyaya bomba etkisi yapt muhakkaktr. nk bu ncil, Hristiyanlk tarihinde ihaneti olarak grldnden kendisinden en ok nefret edilen bir ahsn sann on ikinci havarisi olan Yahuda skaryotun- aslnda sann rolnn gereklemesini salayan bir kahraman olduunu ortaya koymaktadr. Bu yazda bu Yahuda ncili muhtevasyla birlikte Trk okuyucusuna tantlarak deerlendirilmesi yaplmaktadr. Sonu olarak da eer Yahuda skaryot say ele vermek suretiyle ona ihanet etmemi olsayd armh ve buna bal olarak Hristiyan teolojisinin temel doktrinlerinin en nemlisi olan kefaret doktrini olmam olacakt. te bundan dolay Hristiyanlar say Yahudi yetkililere teslim ettii iin Yahudaya lanet etmemeli aksine bunu yaparak onun armhta lmn salad iin ona minnet duymaldr. Yahuda ncili de tam olarak bunu yaparak Yahuda skaryotun aslnda bir kahraman ve sann en gvenilir havarisi olduunu ilan etmektedir. Anahtar Kelimeler: Yahuda ncili, Yahuda skaryot, Gnostisizm, Hristiyanlk, nciller, Havariler.

Giri National Geographic Society tarafndan zmlemesi yaptrlarak bilim dnyasna sunulan ve bu cemiyetin kard National
*

Do. Dr., OM. lahiyat Fakltesi Dinler Tarihi retim yesi.


inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1-2 Aralk 2005 Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Mahmut AYDIN

Geographic Trkiyenin Mays 2006 kapak konusu olan Yahuda ncili, 20. yzyln sonlarnda Msrda bulunan gnostik karakterli bir ncil nshasdr. Bu ncilin ortaya knn ilk bakta Hristiyan dnyaya bomba etkisi yapt muhakkaktr. nk bu ncil, Hristiyanlk tarihinde ihaneti olarak grldnden kendisinden en ok nefret edilen bir ahsn sann on ikinci havarisi olan Yahuda skaryotun- aslnda sann rolnn gereklemesini salayan bir kahraman olduunu ortaya koymaktadr. te Hristiyan dncesi zerindeki bu etkisinden dolay ve National Geographic Trkiyenin Mays 2006 saysnda da yaymlanmasndan dolay biz de Hristiyanlk zerine alan bir aratrmac olarak bu yazmzda Yahuda ncilini muhtevasyla birlikte okuyucuya tantp deerlendirmeye alacaz. Bunu yaparken nce nciller hakknda ksa bir bilgi vereceiz. kinci olarak Yahuda ncilinin kefedili ve deifre edili sreci zerinde duracaz. nc olarak bir Hristiyanlk aratrmacs olarak sz konusu ncilin muhtevasn geleneksel Hristiyan teolojisi asndan deerlendireceiz. Son olarak ise Geographic Cemiyeti tarafndan yaptrlan ngilizce tercmesini esas alarak metni Trkeye aktaracaz. Btn bunlar yapmadaki temel amacmz geleneksel Hristiyan dncesi iin byk bir meydan okuma olduu ileri srlen Yahuda ncilinin sa-Mesihin gkten yeryzne Ademin iledii asli gnah ortadan kaldrmak iin gelen tanrsal bir varlk olduu eklindeki geleneksel Hristiyan dncesini aklamaktan baka ie yaramadn ortaya koymaktr. ncillerin Derleni Sreci nciller, Hz. saya gelen vahiyleri ve olan olaylar, olduklar gibi deil de ncil derleyicilerinin kendi beklentilerine gre yanstt eserler olduu iin onlar Hz. Muhammede gelen vahiylerin bir araya toplayan Kuran- Kerim gibi, saya gelen vahiyleri bnyesinde toplayan kitaplar olarak grlmemektedir. Dahas Hz. saya gelen vahiyler Kuran gibi Allahtan gelir-gelmez yazya geirilmemi, szl olarak topluma iletilmi ve ne sann kendisi ne de hava-

rileri onlar yazya geirmeye teebbs etmemiti. Dahas sann

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

lmnden sonra da havarileri ve taraftarlar da onun szlerini yazya geirme kaygs tamadan, ifahi olarak dier insanlarla paylamay tercih etmiti. nk onlar sann hayatta iken mjdeledii Tanrnn krallnn ok yakn bir zaman iinde vuku bulacana ve statlarnn geri dnerek onlarla beraber yaamaya balayacana inanyorlard. Bu inan ierisinde Kudse yerleen havariler etraflarndaki insanlar statlar sann ok yaknda geri gelip Tanrnn kralln kuracak srailin Mesihi olduuna ikna etmeye almlard. Genel Hristiyan kanaatine gre nciller u ekilde ortaya kmtr: sann geldii dnemde Yahudiler kendilerini putperest Roma idaresinden kurtaracak ve Tanrnn Hz. Davuda vaat ettii ilahi devleti yeniden tesis edecek bir Mesih beklentisi ierisindeydiler. sa gelince ilkin onu byle bir Mesih olarak dndler; fakat o, bu beklentilerin tam aksine dnyev bir Tanrsal krallktan ziyade uhrev bir krall insanlara mjdeliyor ve onlar bu kralla hazrlamaya alyordu. Bundan dolay dnyev bir Mesih veya kral beklentisi iinde olanlar ounlukla hayal krklna dyorlard. zellikle de sann ok ksa bir sre zarfnda ortadan kaybolmas bu mitsizlii daha da krklyordu. te byle bir ortamda hem dnyev Mesih inancn canl tutmak hem de sann syledii ve yapt ileri sonraki nesillere anlatmak iin ncil yazarlar kendi beklentileri dorultusunda sann sz ve fiillerini yorumlayarak yeni bir sa imaj oluturmay hedeflemilerdir. Ancak yllarn gemesine ramen sa bir trl dnmeyince saylar binlere ulaan taraftarlar onun szlerini ve yaptklarn szl olarak birbirlerine anlatmann tesinde bu ifh rivayetleri ksa pasajlar halinde yazarak kendilerinden sonrakilere aktarmaya balamlard. Bunlara rnek olarak Matta ncilindeki u pasaj verebiliriz: Bir zamanlar havariler saya gelip yle derler: Tanrnn krallnda en byk kimdir? sa da onlardan bir ocuk isteyerek onu onlarn ortasna koyar ve onlara yle der: Hakikaten size sylyorum ki dnp bu ocuk gibi olmadka sizden birinin Gn krallna girmesi

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

mmkn deildir. Her kim kendini bu ocuk gibi alak gnll yaparsa, Tanrnn krallnda en byk odur.1 Yllarn gemesi ve sann kendi havarilerinin tek tek lmesi zerine baz Hristiyanlar sann szleri ve yaptklar ile ilgili bu tarz pasajlar birbirlerine ekleyerek adna ncil denen eserler oluturma yoluna gitmilerdir.2 Bu srete sann sz ve eylemlerini ieren ve yle veya byle onunla ilintili olan yzlerce ncil oluturulmutur. Bir fikir vermesi asndan bu srete oluan baz ncillerin derleni tarihleriyle ilgili aadaki tabloyu okuyucunun dikkatine sunuyoruz.

I. Aama II Aama

MS. 50-60 Q ve Tomas ncilleri, 1224 Oxyrhynchus ncili MS.70-80 Markos ncili ve Eagerton ncili

III. Aama MS. 80-90 Matta ve Luka ncilleri IV. Aama MS. 90-110 Yuhanna ncili V. Aama MS. 100-150 Petrus ncili, Meryem ncili, Yakup ve Tomasn ocukluk ncilleri, Yakubun Gizli ncili, 860 Oxyrhynchus ncili.

Bu kronolojiden de grlecei zere ncil ad altndaki Hristiyan literatrnn ortaya kmasnda doruk nokta MS. 70 ylnda Romallarn Kuds tamamen ele geirerek mabedi tamamen tahrip etmesi olaydr. Zira mabedin yklmasyla mabet klt ve buna dayal olarak da mabet brokrasisi sona erince Yahudilik yeniden yaplanma srecine girmitir. te bu yeni srete bir tarafta Yahudiliin temeli olan Rabbinik gelenek geliirken dier tarafta da say yap ta olarak kullanlarak gnmz Hristiyanlnn temellerini atan Pavlusun retisi etrafnda ekillenen yeni hareket, balarn Yahudilikten tamamyla kopararak yeni bir din olarak ortaya kmaya balamtr. te bu balam dhilinde ortaya kmaya balayan nciller ikinci yzylda olduka fazla sayya ulamt.
1 2

10

Matta 18:1-2. Bkz. Mahmut Aydn, Tarihsel sa: mann Mesihinden Tarihin sasna, Ankara: Ankara Okulu, 2002, s.s. 91.vd.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

Ortaya kan bu ncillerden Matta, Markos, Luka ve Yuhanna olarak bilinen ve Hristiyan kutsal kitab olan Yeni-Ahit klliyatna dahil edilenlerin dnda kalanlar Kilise tarafndan apokrif/sahte/uydurma olarak nitelendirilerek yasaklanm veya hasr alt edilmilerdir. Charles W. Hedrick ncillerin okluuyla ilgili u tespitte bulunmaktadr: Hristiyanln ilk iki yzylndan drt kanonik ncile ilaveten drt tam kanonik olmayan, yedi para halinde, drt bakalarnn yapt nakillerden, iki de hipotetik/farazi olmak zere toplan 21 ncil kefedilmi ve bu ilk dneme ait baka ncillerin de olduu bilinmektedir. Onlarn ounun kefedileceinden/bulunacandan eminim. rnein son gnlerde antika dnyasnda elden ele dolaan Yahuda ncili adl Kptice bir ncilin fotorafn grdm.3 te bu yazda ele alp inceleyeceimiz sann havarilerinden Yahuda skaryota atfedilen Yahuda ncili de byle bir srete kaleme alnan ve Kilise tarafndan apokrif kabul edilerek yasaklanan ncillerden biridir. Geleneksel Hristiyan Dncesinde Yahuda skaryot Tiplemesi Gnmz Hristiyanlnca otantik olarak kabul edilen drt ncile gre on ikinci havari sfatyla sann havarilerinden biri olan Yahuda skaryot sann dneminde bakahin olan Kayafas ile 30 dirhem karlnda anlaarak sann yerini onlara sylemi ve onu yakalamaya geldiklerinde de pmek suretiyle say ele vermi bir haindir. Bu dnce erevesine drt kanonik ncilin Yahuda ile ilgili verdii bilgilere baktmzda onun ilk ncil Markosdan balayarak tedrici bir ekilde eytan tarafndan ruhu esir alnm bir hain konumuna konduunu grrz. rnein Markos ncilinde sann son akam yemei srasnda havarileriyle sohbet ederken Yahudann Yahudi din bilginleri ve nde gelenleriyle onlarn ibir-

Bkz., Charles W. Hedrick, The 34 Gospels: Diversity and Division Among the Early Christians, Bible Review, Haziran 2002, ss. 20-31; Erken dnem Kilise tarafndan apokrif olarak kabul edilerek Yeni-Ahit klliyatna dahil edilmeyen baz ncillerle ilgili bkz., Ekrem Sarkolu, Dier nciller (Apokrif nciller): Metinler ve Tarihi Bilgiler, Isparta: Faklte Kitabevi, 2005.

11

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

lii iinde olduu Romal yetkililerin gnderdii silahl bir grupla sann bulunduu yere geldii ve daha nce onlarla anlat ekilde say perek tehis etmek suretiyle onlara teslim ettii ifade edilmektedir.4 kinci ncil olan Mattada Yahudann para karl saya ihanet ettii ifade edilmektedir.5 nc ncil olan Lukada ise Yahudann eytan tarafndan kandrlan biri olduunun alt izilmektedir. Lukaya gre eytan tarafndan kandrlan Yahuda bakahine giderek say onlara teslim etmesi karlnda onlarla pazarlk yapmtr.6 Markos, Matta ve Lukada Yahuda, say yakalamaya gelenlere sadece onun bulunduu yeri gstermekle kalmam bilakis olay esnasnda say perek onu tehis de etmitir. Yuhanna ncilinde ise Yahudann say yakalamaya gelenlere sann havarileriyle son akam yemeini yedii yeri gsterdii ifade edilmektedir.7 Kanonik Hristiyan ncillerinin Yahudann saya ihanetiyle ilgili verdii bu bilgileri bir btn olarak ele aldmzda ksaca unu syleyebiliriz. Yukarda ifade ettiimiz zere 70 ylndaki Yahudi isyan srasnda mabedin Romallar tarafndan tamamen tahrip edilmesinden sonra Yahudilerle Pavlusun retileri etrafnda ekillenen Hristiyanln birbirinden kesin izgilerle ayrmas srecine paralel olarak ncillerin derleyicileri de Yahudann saya ihanetini daha iddetli terimlerle ifade etme ihtiyac duymulardr. ncillerde Yahudann saya ihanetiyle ilgili anlatlan bu yknn tarihsel deeri zerinde aratrmalar yapan Yeni-Ahit uzmanlar Yahudann hayal mahsul bir kii mi yoksa gerek bir ahsiyet mi olduunun tespitinin mmkn olmadn ileri srmektedir. Ayrca onlara gre bakahin ve yetkililerin aktif olarak gezginci vaizlik yapan ve etrafnda kalabalklar toplayan say tehis etmek iin baka birine ihtiya duymalar olaan ddr. nk sa, kalabalklar tarafndan kendisine tannan ve kendisine hayranlk duyu4 5 6

12

Markos, 14: 43-45. Matta, 26: 14-15, 47-49. Luka, 22: 1-6, 47-48. Yuhanna, 18: 1-3.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

lan umumi bir figrd. Byle bir ahsiyetin Yahudi yetkililer tarafndan tannmyor olmas ihtimal ddr. Burada yle bir senaryo akla gelebilir. sa, mabet blgesinde yapt eylemler ve syledii szlerden dolay siyasi bir su ilediinin farkndayd ve yetkililer tarafndan tutuklanp cezalandrlmaktan korktuu iin havarileriyle birlikte ehir dna gidip orada saklanmt. te Yahuda da Yahudi yetkililerle anlaarak onlara sann sakland yeri bildirmitir. Nitekim Yuhanna 11:53-57de sann bakahin ve adamlarnn kendisini ldrmek iin altklarn sezince taraftarlaryla Efrahim denen le yakn bir yere gittiini ve 18: 1-3de de Yahudann Yahudi yetkilileri sann taraftarlaryla gizlice bulutuu Kidron vadisinin tesindeki Getsemani bahesine gtrd ifade edilmektedir. Kurguladmz senaryo ile Yuhanna ncilindeki bu ifadeleri bir araya getirdiimizde Yahudann say ele vermesiyle ilgili u sonuca varabiliriz. sa, Yahudi yetkililerin Roma valisi ile ibirlii iinde kendisini tutuklayp cezalandracan anlaynca Kuds dna kp saklanm ve taraftarlaryla gizlice grmeye balamt. Yahudi yetkililer onun yerini bulmak iin havarilerinden Yahuda ile veya onun yerini bilen baka bir kimseyle anlaarak ondan sann yerini renmilerdir.8 Ya da Yahuda, havarilerin sann yeni bir srail krall kurmak iin gelen Mesih olduu ynndeki giderek kuvvetlenen inanlarndan Romal ve Yahudi yetkilileri haberdar etmek suretiyle onun yakalanmasn salamtr.9 Neticede ister sann bulunduu yeri haber vermek suretiyle isterse de onun hak-

Robert Funk, & The Jesus Seminar, The Acts of Jesus: The Search for the Authentic Deeds of Jesus, SanFrancisco: HarperCollins, 1998, s.145. sann Yahuda veya bir baklas tarafndan ele verilmesi olay muhtemelen Eski-Ahitin II. Samuel kitabnda kral Davutun olu Avalom kendisine kar isyan ettiinde Kidron vadisini geip Zeytin Dana kadar kamas ve burada sadece isyan hareketini balatan olu tarafndan deil ayn zamanda bir zamanlar danman olan ve daha sonra Avalomun tarafna geen Ahithophel tarafndan da ihanete uramasn anlatan II. Samuel 15-17den esinlenerek kompoze edilmitir. Kral Davut ve sa ilikisiyle ilgili bkz., Funk, The Acts of Jesus, ss. 150-151. Marcus Borg & N.T. Wright, The Meaning of Jesus, SanFrancisco: HarperCollins, 1989, s. 87; John Marsh, Jesus in his Lifetime, London: Sidgwick & Jackson, 1981, s. 200-201.

13

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

knda beklenen siyasi Mesih olmas ve igalci Roma glerine kar bir isyan hareketi planlamas gibi gizli bilgileri igalci Roma yetkililerine ve onlarn ibirlikisi konumunda olan Yahudi yetkililere aikar klmak suretiyle olsun Yahuda skaryot Hristiyan geleneinde para karl say ele veren bir hain olarak grlmektedir. Hatta Yahudann bu ihaneti Hristiyanlk tarihinde nemli bir simge olarak kabul edilmekte ve bundan dolay da tpk Snni Mslmanlarn Emevi halifesi Yezidin Hz. Peygamberin torunu Hz. Hseyini ehit ettirmesinden dolay ocuklarna Yezid adn vermeyi uygun bulmamas gibi Hristiyanlar da ocuklarna Yahuda adn vermeyi uygun bulmamaktadr. Yine bu balamda Hayvanlarn kesim iin geici olarak bekletildii allarda dier hayvanlar kesim yerine ynlendiren keiye Yahuda keisi denmektedir. Hristiyan geleneine gre Yahuda saya ihanet edip onun yetkililer tarafndan yakalanmasna yol amasndan sonra yaptnn byk bir hata olduunu anlam ve doruca bakahine gidip say ispiyonlamas karl ald paralar geri vermi ve daha sonra da kendini asmtr. Matta ncili, saya ihanet ederek onu ele veren Yahuda skaryotun lmn rapor etmektedir. Mattaya gre Yahuda, say ele vermesi karlnda barahipden ald otuz gm sikkeyi ona geri vermekte ve daha sonra da kendini asmaktadr.10 Resullerin lerinde de Luka, say ele vermesi karlnda ald parayla Yahudann bir arazi satn aldn; mteakiben yere dtn, karnnn yarlp tm barsaklarnn dar dkldn ifade etmektedir.11

10

14

11

Bkz., Matta 27:3-10. Mattann raporuna gre Yahuda yaptna piman olup bakahin ve adamlarndan ald paralar geri verince bakahin sann kannn bedeli olan bu paralarn tekrar hazineye konamayacan ifade etmi ve bunun zerine paralarla yabanclar iin mezarlk olarak kullanlmak zere bir arazi satn alnmtr. Eski Ahit kitaplar incelendiinde Mattann bu olay kompoze ederken Zekeriya 11:12-13den esinlendii grlr. Onlarda cret olarak otuz gm verdiler. Rab bana, mlekiye/hazineye at dedi Bylece bana bitikleri yksel deerin karl olan otuz gm alp Tanrnn tapnandaki hazineye attm. Resullerin leri 1: 18.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

Yahuda ncilinin Ortaya k Serveni sann havarilerinden biri olan ve saya ihanet ederek onun muhalifleri tarafndan yakalanp idam edilmesine vesile olan Yahuda skaryota atfedilen Yahuda ncili 1970lerde (muhtemelen 1978de) orta Msrda ele geirilmitir. Bu ncil ele geen kodeks/papirste bulunan nc kitaptr. Dier kitaplar Petrusun Filipe mektubunun bir versiyonu ve Nag Hammadi yazmalarnda da bulunan Yakupun kitabdr. Yahuda ncili zerine yaplan aratrmalar onun orijinalinin MS.150180 yllarnda Yunanca yazlm olabileceini ancak daha sonra Kpticeye tercme edildiini ve elimizdeki nshann da MS.220-340 yllar aras bir tarihe ait olduunu ortaya koymaktadr. Zira deri cilt ve papirsten alnan be ayr rnek zerinde yaplan testler, kodeksin MS 220-340 yllar arasnda bir tarihe ait olduunu gstermektedir. Buna gre 1970lerin sonunda Msrda ele geen ve National Geographic Society tarafndan restorasyonu yaptrlarak ngilizceye tercme edilen ve Nisan 2006da da tm dnyaya duyurulan Yahuda ncili MS. II. Yzylda yazlm olmakla beraber 4. yzyla ait bir metindir. Hristiyanlkla ilgili ilk dnem kaynaklarna baktmzda Yahuda ncilinin erken dnem Hristiyanlar arasnda bilinen bir ncil olduunu rahatlkla syleyebiliriz. rnein ikinci yzyl Kilise Babalarndan Irenyus (Irenaeus) ve drdnc yzyl Kilise Babalarndan Epiphanyus eserlerinde bu ncili atfta bulunmaktadr. Nitekim aada ncilin muhtevasn incelerken greceimiz zere Yahuda ncili gnostik karakterli bir eserdir. Bundan dolaydr ki MS. II. yzylda erken dnem kilise ile gnostikler arasnda yaanan mcadelede Yahuda ncilinin de ad gemektedir. rnein II. yzyln nl Kilise Babalarndan Irenyus erken dnem kilise tarafndan sapkn olarak kabul edilen gnostiklere kar 180 ylnda kaleme ald Adversus Haereses adl eserinde saya ihanet eden hain Yahudaya atfedilen ncile dolaysyla da Yahudaya itibar gsterenleri iddetli bir ekilde eletirmektedir: Dierleri Kabilin varln yukardaki Gten aldn deklare etmekte ve Esau, Korah ve

15

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

Sodomlularn ve tm bu gibi kiilerin kendileriyle ilintili olduunu kabul etmektedir. Hatta onlar, bundan dolay kendilerine Yaratc tarafndan hcum edildiini ilave etmektedir. Ancak onlarn hibiri zarar ve ziyan grmemektedir Onlar Yahudann tm bu eylere aina olduunu, dierlerinin bilmedii hakikati bildiini ve bundan dolay (saya) ihanet gizemini baaryla yerine getirdiini ileri srmektedir. Onun vastasyla hem dnyevi hem de gksel her ey dzensizlie/kaosa srklenmitir. Onlar Yahuda nciline ekil vererek bu tarz bir uydurma tarihi oluturmutur.12 Ayrca drdnc yzylda Epiphanyusda eserinde Yahuda ncili ile ilgili u bilgilere yer vermektedir: Dierleri yle sylyor: Hayr, Yahuda iyi bir kii olmasna ramen srf gksel bilgiden dolay saya ihanet etmitir. Zira onlara gre arkonlar, eer Mesih ele verilip armha gerdirilirse daha zayf gcn bitirilebileceini sylemektedir. Onlar ite Yahuda bu gerein farkna vardnda, say ele vermek iin elinden geleni yapma konusunda sabrszlandn ve bunu yaparak da kurtulu iin iyi/faydal bir ey yaptn sylemektedir. Biz onu ( Yahuday) hem lanetlemeliyiz hem de ona hakkn teslim etmeliyiz. Zira armhla vuku bulan kurtulu onun sayesinde mmkn olmutur13 Aada Yahuda ncilinin muhtevasn verirken greceimiz zere Irenyus ve Epiphanyusun bu szleriyle Yahuda ncilinde Yahudann fonksiyonu ile ilgili ifade edilenler birbirine olduka benzemektedir. Bundan dolay Irenyusun bahsetmi olduu ncilin bu yazda ele alp incelediimiz Yahuda ncili ve Epiphanyusun inanlar konusunda bilgi verdii topluluun bu ncilin izleyicileri olduunu rahatlkla ifade edebiliriz. Yzyllar boyunca sava ve ayaklanmalardan hasar grmeden tarihin tozlu raflar arasnda kalan ve 1970lerin sonunda gn yz12

13

16

Irenaeus, Adversus Haereses, I, 31:1, www.ccel.org (Christian Classics, Ethereal Library). Epiphanius, Pan 37.3,4-5; 6.1-2;38.1.5 naklen James M. Robinson, From Nag Hammadi Codices to the Gospel of Mary and The Gospel of Judas, /rpearse/manuscripts/ gospel_of_judas/ http://www.tertullian.org robinson_from_NH_GMaryJudas_SBL.htm.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

ne kma ans elde eden Yahuda ncili, 1983 Maysnda Alman aratrmac Stephen Emmelin Yahuda nciline ait Kptie el yazmas metni iin svireye arlmasna kadar hi kimse tarafndan okunmamt. svirede bir otel odasnda metni inceleyen Emmel, gazete katlarna sarlarak ayakkab kutusuna yerletirilen metinleri incelemek iin kendilerine sadece yarm saat sre verildiini ve bu sre zarfnda metinlerin resmini ekmelerine bile msaade edilmediini ifade etmektedir.. Papirsler ufalanmaya baladndan Emel, onlara eliyle dokunmadan bir cmbz yardmyla yapraklar evirirken baz yapraklarda Yahudann ad gzne iliti. lk nce bu ismin Yahuda Taddeus veya Yuda olarak da adlandrlan Yahuda Tomasa iaret ettiini varsayd. Ancak ok gemeden bu metnin son derece byk neme sahip tamamyla bilinmeyen bir alma olduunun farkna vard ve metni antika satcsndan almak iin teebbste bulundu. Fakat antikac ok para isteyince sat gereklemedi. Durum byle olunca da Yahuda ncili gn yzne kaca gn beklemek iin tekrar tarihin tozlu sayfalarna kondu. Bu bekleyi Nisan 2000e kadar devam etti. Bu tarihte papirs elinde bulunduran Msrl antika tccar Hana, papirs Yunan asll Msr bilimi uzman antikac Frieda Nussberger-Tchacosa satt. Tchacosda Yale niversitesinin Beinecke Nadir Kitaplar Merkezi ve El Yazmalar Ktphanesinin alc olabileceini dnerek Tchacosun papirs ktphanenin el yazmas uzmanlarndan Profesr Robert Babcocka incelemek zere verdi. Babcock metni inceledikten sonra papirsn Yahuda skaryota ait bir ncil metnini ihtiva ettiini Tchacosa syledi. Bunun zerine Tchacos papirs nce Beinecke Nadir Kitaplar Merkezine satmay teklif etti. Ancak ktphane metni birka ay beklettikten sonra satn alamayacan ifade ederek Tchacosa iade etti. Bunun zerine Tchacos papirs ABDli Bruce Ferrini adl bir eski eser satcsna satt. Ancak evine dndkten ok ksa bir sre sonra Ferrini ile yapt sat anlamasndan dolay Tchacosn kafasnda bir takm soru iaretleri ortaya kmaya balad. Bunun zerine antika dnyasn

17

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

ok iyi bilen ve tarihi sanat eserlerini korumay ama edinmi bir vakfn bakanln yapan Mario Roberty adl bir avukat arkadandan yardm istedi. Papirsle ilgili yky dinledikten sonra Tchacosun yardm teklifini kabul eden Roberty el yazmasn Ferriniden geri almak iin antika dnyasn ve bu dnyada dnen dolaplar ok iyi bilen eski bir antika tccar Michel van Rijn devreye soktu. Byk bir okuyucu kitlesine sahip bir web sitesinin de iletmeciliini yapan van Rijn, web sitesinde Yahuda ncilin varln tm dnyaya duyurarak antika tccar Ferriniden bu ncili satn alacaklarn yasal olarak su ilemi olacaklarn ve bundan dolay da kanuni takibat altna alnacaklarn syleyerek potansiyel alclar uyard. Robertynin papirs geri almak iin van Rijnin silah olarak kullanlmas ksa srede sonu verdi ve 2001 ubatnda Tchacos Yahuda ncili kodeksini Ferriniden geri ald. Bu olaydan be ay sonra Tchacos, papirs deifre ederek Yahuda ncilini ngilizceye tercme eden Profesor Rodolphe Kasser ile tant svireye geri gtrd. svirede papirs elinde tutan Robertynin antika eserleri koruma vakf, Yahuda ncilinin eviri ve medya haklar konusunda National Geographic Society ile bir anlama imzalad. Bu anlamadan sonra National Geographic Society da metnin restorasyonunu yaptrarak deifresini tamamlayp ngilizceye tercme ettirdi. Bylece 1970lerin sonunda bulunan ncil ancak Nisan 2006da tarihin tozlu sayfalarndan gn yzne km oldu. 14 Hainlikten Kahramanla: Yahuda ncilinin Muhtevas zerine Bir Yorum Muhtevasyla ilgili bilgi vereceimiz Yahuda ncili de tpk 1945 ylnda yukar Msr blgesindeki Nag Hammadi kasabasnda ele geen el yazmas eserler gibi gnostiklere ait bir yazma olduu iin Yahuda ncilinin muhtevasnn daha iyi deerlendirilebilmesi iin gnostik dncenin ne olduunu ve genel zelliklerini ksaca okuyucunun dikkatine sunmak istiyoruz.
14

18

Yahuda ncilinin gn yzne k serveni iin bkz. National Geographic Trkiye, Mays 2006.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

Yunancadan treyen gnosis kelimesi bilgi veya bilme eylemi anlamlarna gelmektedir. Gnostikler maddi dnyann dnda, ilahi akl olarak tasavvur ettikleri, mutlak iyilik kayna bir gn bulunduuna inanmaktayd. nsan znde bu ilahi gten bir kvlcm tamakta ancak evresini saran maddi dnyadan dolay o gten irtibat koparlmaktadr. Gnostiklerin dncesine gre bu kusurlu dnya, Mutlak Tanrnn deil daha alt seviyedeki bir yaratcnn iidir. Hristiyanln ilk yzylnda gnostik terimi eitlilik arz eden yeni Hristiyan toplumunun kurulu yapsna/din anlayna kar kan ksmn ifade etmek iin kullanlyordu. sa sonras dnemde onu izleyenler arasnda Mesihe ve onun mesajna basite inanmay deil, ayn zamanda ilahi varln vahyedici tecrbesi veya zel tan olduklarn iddia ederek resmi kilise yapsndan kendilerini ayrt eden gruplar vard. te bu gruplarn banda da gnostik karakterli olanlar gelmekteydi. Gnostik Hristiyanlara gre sahip olunan gnosis/gizli bilgi/marifet Mesihin geek taraftarlarn dierlerinden ayrt etmeye yaryordu. Stephan Hoellere gre gnostik Hristiyanlar varln gerek hakikatlerinin dorudan, kiisel ve mutlak bilgisinin insanolu tarafndan elde edilebilecei ve byle bir bilgiye erimenin insan hayatnn en yce baarsn tekil ettii kanaatindedir.15 Gnostik retinin belli bal zelliklerini u ekilde sralayabiliriz: (1) nsanolu mevcudiyetin gerek hakikatlerinin dorudan, kiisel ve mutlak bilgisi ulaabilir. Bundan dolay bu bilgiyi elde etmek insan yaamnn en stn ve nemli baarsdr. Ancak bu bilgi alarak elde edilen rasyonel veya nermesel bir bilgi deil, tecrbeyle elde edilebilecek bir bilgidir. (2) Gnostisizm yaratlmam ben veya benim iindeki benin bilgisidir ve bu bilgi insan zgrle ulatrr. Bir gnostiin ulaabilecei vahyedici idraklerin en bata geleni gizli bilgiyle gelen ve kiinin iinde yaratlmam bir

15

Bkz., htto://www.webcom.com/gnosis/naghamm/nhlintro.html

19

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

ey olan derin uyantr. Gnostikler, Tanr ile ayn cevhere sahip olduunu iddia ettikleri bu yaratlmam bene ilahi tohum, inci, bilme kvlcm adn vermektedir. O, insann gerek varl, insanolunun ve benzer ekilde ilahi varln zaferdir. nsanolu bu bilgiye eritiinde o zaman artk zgr olduunun farkna varr. (3) Gnostik tecrbe mitolojik ve iirseldir. yk, metafor ve ritel kabullerde gnostikler rasyonel nerme veya dogmatik kabuller tarafndan ifade edilemeyen ince ve sezgiye ait anlamlar kefetmeye alr. (4) Gnostisizmde Tanr imaj dualist yani ikilidir. Gnostikler bir taraftan lahi Varln mutlak birlii/teklii ve tamln kabul ederken dier taraftan inanlan bu yce varln dnda maddeydi ve maddi varlklar yaratan yaratc baka bir tanr kabul edilmektedir.16 Yukarda grdmz gibi kanonik olarak kabul edilen nciller ve onlara dayanlarak gelitirilen geleneksel Hristiyan dncesinde hain olarak ilan edilen Yahuda skaryot, Yahuda ncilinde sann mesajn en iyi anlayan ve onun Tanrnn kurtulu planndaki rolnn gereklemesi iin kendini feda eden bir kahraman olarak sunulmaktadr. Yahuda ncilinin hemen banda bu ncilin Hristiyan dncesinde sann son akam yemei olarak kabul edilen Fsh kutlamasndan nceki hafta boyunca sann Yahuda skaryota naklettii/rettii gizli bilgiyi konu edindii ifade edilmektedir. ncilde en dikkat ekici olan husus sann, ncil boyunca yukarda ana zelliklerini ifade ettiimiz gnostik dnceye sahip bir retmen gibi davranmasdr. Nitekim ncilin hemen banda sa, havarilerini formel olarak kran duas yaparken bulduunda onlarn bu ibadetin ruhunu kavrayamadn sadece Eski-Ahitin Tanrsn memnun etmek iin sz konusu riteli yerine getirdiklerini ima etmektedir. Nitekim ncilin ifadesine gre sa, kran duasnda bulunan havarilerine yle demektedir: siz bunu kendi iradenizden dolay yap16

20

htto://www.webcom.com/gnosis/naghamm/nhlintro.htm; inasi Gndz, Din ve nan Szl, Ankara: Vadi Yaynlar, 1998, s. 143.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

myorsunuz? Sizin bunu yapmanzn nedeni vlmeyi arzu eden tanrnzdr. ncilin dikkat eken ikinci nemli noktas ise Yahuda dnda havarilerinin sann kim olduunu ve fonksiyonunun ne olduunu bilmediklerini ifade etmesi ve Yahuday dierlerinden ayr tutmasdr. ncile gre sa, Yahudaya dier havarilerden ayrlmasn nk kendisine Tanrnn Krallna ulamasnn mmkn olduunu bildirmektedir. Bu ifadeden sonra ncile gre sa, Yahudaya kainat, kainattaki ruh ve dzen; Adem balamnda insanolunun yaratl, kaos ve yer alt dnyas ile ilgili bilgi verdikten sonra onun dier havarilerden stn olduunu nk kendi misyonunu en iyi onun anladn ifade ederek Sen onlarn hepsine stn geldin. Zira sen beni giydireni kurban edeceksin szn sylemektedir. Bu sz, Yahudaya yklenen misyonu zetlemektedir. Buna gre sa, kendini maddi beden tarafndan tutsak edilen bir ruh olarak grmekte ve maddi bendenden kurtulma arzusuyla yanp tutumaktadr. Ancak bu kurtuluun gereklemesi iin yukarda genel zelliklerini verdiimiz gnostik dnceye gre bir aracya ihtiya duyulmaktadr. te bu arac Yahudadr. Nitekim ncilin sonunda ifade edildii Yahuda, say yakalamaya gelen Yahudi nde gelenleriyle/barahiplerle anlaarak say onlara teslim etmitir ve bylece onun armha gerilmesine vesile olarak ruhunu beden hapishanesinden kurtarmtr. Burada u hususunda altn izmekte fayda var. Yahuda ncili para karl Yahudann say Yahudi dini liderlerine teslim ettiini ifade ettikten sonra armhn vukuuna deinmeden sona ermektedir. Yani kanonik ncillerdeki gibi Yahuda ncili sann armha gerildiinden bahsetmemektedir. Ancak kanaatimizce Yahuda ncili sann yakalanmasndan sonra armha gerileceini varsayd iin ondan bahsetmemitir. nk yukarda da ifade ettiimiz gibi sa, Yahudaya sen beni giydireni kurban edeceksin derken bedeninin ortadan kalkacan ve bu ekilde ruhunun tutsaklktan kurtulacan ifade etmektedir. Buraya kadar ifade ettiklerimizi bir

21

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

btn olarak gz nne aldmzda sann Yahudaya naklettii gizli bilgiyi ihtiva eden Yahuda ncili kanonik ncillerin aksine bize ok farkl bir Yahuda portresi sunmaktadr. Zira bu nciline gre Yahuda bir hain deil, aksine bir kahramandr. Zira o dier havarilerin aksine, sa-Mesihin kim olduunu, mesajnn ve fonksiyonunun/rolnn ne olduunu hakikaten bilen ve dahas onun roln ifa etmesi iin kendini feda eden biridir. Nitekim o, sann kendisini lanetleneceksin diye uyarmasna ramen say Yahudi bakahinlerine teslim etmenin kendisine getirecei kt kaderin tam bir bilincinde olarak sann ruhunu hapseden bedenden kendisini kurtarmas ynndeki teklifini kabul ediyor ve onu yerine getirmek iin Yahudi dini yetkililerle anlaarak say onlara teslim ediyor. Eer Yahuda ncilinin ifade ettii gibi Yahuda gerekte bir hain deil de sann rolnn gereklemesi iin bilinli olarak kendini feda eden bir kahramansa o zaman geleneksel Hristiyan dncesi bundan bir zarar grr m? Veya dier bir ifadeyle eer Yahuda ncili kanonik ncillerin aksine Yahuda ile ilgili gerei sylyorsa o zaman bu gerek, Yahuday hain olarak niteleyen geleneksel Hristiyan dncesi iin bir meydan okuma olmaz m? Yahuda ncilini, asli gnah, insan neslinin sululuu, Yahudi tarihi boyunca bu gnah ve sululuun ortadan kaldrlmas iin Tanr tarafndan eitli ilahi mdahalelerin olduu, ancak bu mdahalelerin her seferinde baarszlkla sonulanmas zerine Tanrnn kendiyle ayn cevhere sahip olan say bakire Meryem araclyla dnyaya gnderdii, onun insanlarn gnahlarna kefaret olarak armhta cann verdii eklindeki geleneksel Hristiyan dncesi nda deerlendirdiimizde unu rahatlkla ileri srebiliriz. Yahuda ncili iddia edildiinin aksine sann mesaj ve fonksiyonuyla ilgili bu geleneksel anlaya meydan okumann aksine onu merulatrmaktadr. nk geleneksel Hristiyan dncesinde ileri srld gibi eer hain olarak kabul edilen Yahuda skaryot say Yahudi dini yetkililerine jurnallememi ve bu ekilde onun yakalanmasna vesile olmam

22

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

olsayd o zaman sa da armha gerilmemi olurdu. Durum byle olunca da yukarda ifade ettiimiz gibi sann armhta kann aktmak suretiyle insanln gnahna kefaret olduu ynndeki geleneksel kefaret doktrini gereklememi olurdu ki bu da mevcut Hristiyan teolojisinin en nemli dayanan kaybetmesi anlamna gelirdi. te Yahuda skaryot say ele vermek suretiyle onun armha gerilmesini salad ve bu ekilde geleneksel Hristiyan teolojisi iin byk neme sahip olan kefaret doktrine geerlilik kazandrd iin yapt eylemden dolay her ne kadar hain olarak grlse de Yahuda ncilinin ifade ettii gibi o aslnda bir kahramandr. nk yukarda da ifade ettiimiz gibi Yahuda skaryot olmasayd sa tutuklanmayacak ve insanln gnahna kefaret olarak armha gerilmemi olacakt. te bundan dolay kanaatimizce Hristiyanlar say Yahudi yetkililere teslim ettii iin Yahudaya lanet etmemeli aksine bunu yaparak onun armhta lmn salad iin ona minnet duymaldr. Yahuda ncili de tam olarak bunu yaparak Yahuda skaryotun aslnda bir kahraman ve sann en gvenilir havarisi olduunu ilan etmektedir. Yahuda ncilinin ifade ettii gibi eer Yahuda skaryot bir hain deil de sann mesajn en iyi anlayan ve tutsak edilen ruhunu bedeninden kurtarmak iin ona yardm eden bir kahramansa o zaman Yahuda skaryot ile anlaarak say yakalayp ldrenler Yahudiler de kanonik ncillerin iddiasnn aksine sulu deil, sann zndeki ilahi varl zgr klmasna yardmc olan kiiler olarak kabul edilmelidir. nk tpk Yahuda, saya ihanet etmemi olsayd tutuklanmasnn vuku bulmayabilecei gibi Yahudiler say ortadan kaldrmak iin Yahuda ile anlamam olsayd armh da vuku bulmayabilirdi. Durum byle olunca da Hristiyanln en nemli doktrinlerinden biri hatta en temel doktrini olan sann insanln gnahna kefaret olarak armhta fidye olarak kann dktn ifade eden kefaret doktrini olmam olurdu. Ksaca eer Yahuda ncilinin ifade ettii gibi eer Yahuda skaryot sann bulunduu yerin Yahudi yetkililere haber vermek suretiyle onun tu-

23

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

tuklanp idam edilmesine yol amakla sann emrini yerine getirmise o zaman say yakalayp Roma idam edilmek zere Roma valisine teslim eden Yahudiler de bu eylemlerinden dolay sulu kabul edilmemelidir. Eer durum gerekten byleyse o zaman Hristiyanlarn kanonik ncillere dayanarak gnmze kadar devam ettirdikleri Yahudi dmanlnn gerek sebebi neydi? sorusu doal olarak akla gelmektedir.17

17

24

sann armha gerilmesinin sorumluluunun kime ait olduu ve bu sorumluluun niin Yahudilere yklendiiyle ilgili bkz., Mahmut Aydn, saya Ne Oldu: sann Tutuklanmas, Yarglanmas ve armha Gerilmesiyle lgili ncil Rivayetlerinin Tarihsel Adan Deerlendirilmesi, Milel Nihal, 1/2, 2004, ss. 88-90.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

YAHUDA NCL (Metin)18

Giri: Kitap Burada Balyor Fsh bayramn kutlamadan nceki hafta boyunca sann Yahuda skaryot ile konumas esnasnda ona naklettii vahyin/ilhamn gizli hikyesi.

sann Dnyevi Grevi sa yeryznde grndnde insanln kurtuluu iin mucizeler ve byk olaanstlkler gstermitir. Bazlar iyilik yolunda yrrken bazlar da gnah ve haddi ama yolunda yrmtr. On iki havari seilmitir.

Sahne:1)

sann

Havarileriyle

Diyalogu:

kran

veya

Komnyon Duas/Ayini Bir gn sa havarileriyle Yahuda blgesindeyken onlar bir arada toplanm ve dini bir ibadet iin oturmu vaziyette buldu. Havarilerine yaklatnda (34) onlar bir araya gelerek oturmu ve ekmek zerinden kran duasnda bulunuyorlard. sa bu durumda onlar grnce gld. Havariler ona yle dedi: Ey stat/Muallim niin bizim kran duamza glyorsun? Biz doru olan eyi yapyoruz. sa onlara yle yant verdi: Ben size glyorum. nk siz bunu kendi iradenizden dolay yapmyorsunuz. Sizin bunu yapmanzn nedeni vlmeyi arzu eden tanrnzdr.

18

Metnin Trke evirisinde Rodolphe Kasser, Marvin Meyer, and Gregor Wurstin Franois Gaudardla ibirlii ile yaptklar ngilizce evirisi kullanlmtr. http://www.tertullian.org/rpearse/manuscripts/gospel_of_judas/ (Last Updated 29th April 2006)

25

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

Onlar: stat sen Bizim Tanrmzn olusun diye yant verdi. sa onlara yle dedi: Beni nasl tanyorsunuz/Benim kim olduumu nasl biliyorsunuz? Gerekten size derim ki sizin aranzdan hibir nesil benim kim olduumu bilmeyecek/beni tanmayacak.

Havariler Kzyor Havarileri bu szleri iitince kzmaya, ileden kmaya ve kalplerinden sann kfr iinde olduunu geirmeye baladlar.

sa, havarilerinin syledii eyleri anlamadn grnce onlara yle dedi: Kapldnz heyecan niin sizi kzgnla sevk etti? Tanrnz sizin iinizdedir ve () (35) o sizi ruhlarnza kzgnlk duyma konusunda kkrtmaktadr. nsanolu arasnda yeterince gl olan sizlerden biri mkemmel bir insan meydana getirsin ve o da benim karma ksn. Onlarn hepsi bir azdan biz glyz diye yant verdi. Ancak Yahuda skaryot hari onlarn ruhlar sann nnde durmaya cesaret edemedi. Ancak Yahuda sann nnde durabildi. Fakat o da sann gzlerine bakamad ve yzn ondan evirdi.

Yahuda saya yle dedi: Senin kim olduunu ve nereden geldiini biliyorum. Sen Barbelo19nun lmsz krallndansn. Ben seni gnderenin adn telaffuz etmeye layk deilim.

sa, zel Olarak Yahuda le Konuuyor

19

26

Barbelo, basiret anlamna gelen Yunanca bir terimdir. Bu balamda o ilk dnce veya gnostik yaratl yklerinde Tanrdan ilk zuhur eden varlk anlamnda kullanlmaktadr.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

Yahudann yceltilmi bir ey hakknda dncelerini ifade ettiinin farknda olarak sa ona yle dedi: Dierlerinden ayrl/onlardan uzak dur. Sana kralln gizemlerinden bahsedeceim. Senin kralla ulaman/onu elde etmen mmkndr. Ancak bunu yapnca sen ok zleceksin. (36) On iki havarinin tanrlaryla btnlemesi iin baka biri senin yerini alacak.

Yahuda saya yle dedi: Btn bunlar bana ne zaman syleyeceksin. Bu nesil iin aydnlk gn ne zaman doacak?. Ancak o bunu dediinde sa onu terk etti.

Sahne:2) sa Tekrar Havarilerine Grnyor Ertesi sabah btn bunlar olduktan sonra sa tekrar havarilerine grnyor. Havariler saya stat, bizi terk ettiinde nereye gittin ve ne yaptn? dedi. sada onlara yle karlk verdi: Baka byk/deerli ve kutsal bir neslin yanna gittim. Havariler saya yle dedi: Rab/Efendi, Bizden daha stn ve daha kutsal olan nesil hangisidir, bu krallklarda deil, deil mi? sa bunu iitince gld ve yle dedi: Kalbinizden byk ve kutsal nesil hakknda niin dnyorsunuz? (37) Hakikaten size derim ki bu kinatta dnyaya gelen hi kimse o nesli grmeyecektir. Hibir yldz topluluu melekler grubu o nesle hkmetmeyecektir. Hibir lml beer o nesille alakal olmayacaktr. nk o nesil sizin geldiiniz () gelmemektedir. Sizin aranzdaki insanlarn nesli beer neslidir. () g ki onunla dier gler () ki onunla siz hkmedersiniz.

27

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

Havarileri bunu iittiinde her biri ruhsal olarak bunald/kalpleri zntyle kapland. (saya) bir kelime bile syleyemediler.

Baka bir gn sa yine onlarn yanna geldi. Onlar saya yle dedi: stat, bir vizyonda seni grdk. Gece hepimiz byk bir rya grdk (). sa onlara Niin (ne zaman ) saklandnz dedi.

Havariler Mabedi Grd ve Onu Tartt Onlar yle dedi: inde byk bir suna olan kocaman bir ev grdk. inde iki adam hepsi de din adamyd- ve bir isim vard. Rahipler sunular alncaya kadar kalabalk bir grup sunakta bekliyordu. Biz beklemeye devam ettik. sa onlara rahipler/din adamlar nasl grnyordu/ne gibi idi dedi. Onlar da yle yant verdi. Bazlar iki hafta; bazlar kendi ocuklarn kurban ediyor, bazlar boazlama iiyle ilgileniyor; bazlar bir sr gnah iliyor ve kanunsuz i yapyordu. Sunan nnde duranlar senin adn aryordu. (39). Onlarn noksanlnn ortaya kard tm bu eylemlerde kurbanlar ifa edilmeye allyordu. () Onlar bunu syledikten sonra sessizlie gmld. nk zlmlerdi.

sa Mabetle lgili Bu Vizyonu Alegorik Olarak Yorumluyor sa onlara yle dedi: Niin zldnz? Hakikaten size derim ki sunak nnde toplanan tm rahipler benim adm aryordu. Yine size derim ki benim adm insan nesilleri vastasyla yldz ne-

28

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

silleri tarafndan () bunun zerine yazlmtr. Onlar benim adma utan verici bir ekilde meyve vermeyen aa dikmektedir.

sa onlara yle dedi: Sunakta sunular aldklarn grdkleriniz sizlersiniz. te sizin kulluk ettiiniz Tanr. Grdnz on iki kii sizlersiniz. Kurban edilmek zere sunaa getirilen kuzular/davarlar sizin saptrdnz kiilerdir. (40) (onlar) sunan nnde () toplanm benim adma bunu yapyorlar. Dindar nesiller ona bal kalacak. (Zina edenlerden) biri orada durduktan sonra, ocuklarn katillerinden biri orada durduktan sonra, insanlarla uyuyanlardan biri orada durduktan sonra, saknanlardan, kirlenen insanlardan arta kalanlardan, hukuksuzlardan ve hata iinde olanlardan biri ortada durduktan sonra biz melek gibiyiz deyenler her eyi sonulandran yldzlardr. Zira insan nesline yle denmitir: Bakn! Tanr bir rahibin hata grevlisi- ellerinden sizin kurbanlarnz almaktadr. Ancak Kyamet gn onlar utanacaklardr emrinde bulunan Kainatn Efendisi olan Rabdr. (41)

sa onlara dedi: Sunakta sunduunuz kurban sunma iine son verin Onlar sizin yldzlarn tketmektedir. Siz meleksiniz ve orada hlihazrda onlarn varaca sonuca ulam durumdasnz. Brakn onlar sizin nnzde tuzaa dsnler. Onlarn gitmesine msaade edin (15 satr kayp). Bir frnc gn altndaki tm yaratklar besleyemez. (42). Ve () onlaradr () ve bizedir.

sa onlara yle dedi: Benimle mcadele etmeye bir son verin. Her birinizin kendi yldz var ve herkes (17 satr kayp (43). Bu kralln insanlarndan aa iin bahara gelen Tanrnn cennetini sulamak iin gelmitir. O nesil (sonsuza tek) srecektir. nk o hayat yolunda bozulmayacak/ifsat olmayacaktr

29

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

Yahuda Sz Konusu Nesli ve nsan Nesillerini saya Soruyor Yahuda saya retmenim/stadm bu (bahsettiin) nesil ne tr meyveler verecek diye sorar. sada yle yant verir: Her insan neslinin ruhu lecektir. Bununla birlikte bu insanlar krallk zamann tamamladnda ve ruhlar onlar terk ettiinde onlarn benleri lecek ancak ruhlar diri kalacak ve onlar ge ykletilecektir. Yahuda yle dedi: nsan nesillerinin geri kalan ne yapacak? sada u yant verdi: Kaya zerine doum ekmek ve sonrada ondan rn harman etmek mmkn deildir. Keza bu kirlenen/bozulan neslin ve insanlarn ruhlar gkteki ebedi kralla gitsin diye Tanrnn lml insanlar yaratt eli olan ayartlr hikmetin yoludur. Hakikaten ben size derim ki (), melek () g () bu kutsal nesilleri grebilecektir ().

sa bunu syledikten sonra oradan ayrtl.

Sahne 3: Yahuda Vizyonunu Anlatmakta/Nakletmekte ve saya Yant Vermekte Yahuda dedi: stat, onlar dinlediin gibi beni de dinle. Zira mthi bir rya/vizyon grdm. sa bunu iittiinde gld ve yle dedi: Sen on nc ruh niin byle ok urayorsun? Konu, Sana tahamml edeceim. Yahuda yle dedi: Vizyonda/ryada on iki havarinin beni taladn ve bana iddetli bir ekilde eziyet ettiini grdm. Senden sonra (senin olduun) yere gelmitim. Bir ev grdm () gzlerim o evin bykln kavrayamad. Evin etrafnda hretli insanlar vard.Evin yeilimsi bir kubbesi/ats vard. Evin ortasnda bir ka-

30

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

labalk vard (iki satr kayp) ve yle diyorlard: Efendi beni bu insanlarla birlikte al.

sa yle yant verdi: Yahuda, senin yldzn seni saptracak/batan karacak. Doum itibaryla lml olan hibir kimse grdn eve girmeye layk deildir. Zira oras sadece kutsal olanlar iin ayrlmtr. Ne gne ne ay ne de gndz oraya hkmedecektir. Ancak kutsal olanlar kutsal meleklerle birlikte ebedi krallkta daima ikamet edecektir. Bak, sana kralln gizemlerini aklyor ve yldzlarn hatalarn retiyorum; ve () onu gnder ()

Yahuda Kendi Kaderini Soruyor Yahuda dedi: Efendim, benim tohumun idarecilerin kontrol altnda olabilir mi? sa ona yle deyerek yant verdi: Gel, ben (iki satr kayp). Krall ve onun neslini grdnde zlecek/kederleneceksin. Yahuda bunu iittiinde yle dedi: Ondan alacam ne iyilik var? Zira sen beni o nesilden ayrtn/ayr tuttun. sa yle diyerek yant verdi: Sen on nc olacaksn. Dier nesiller tarafndan lanet edileceksin. Onlara hkmetme pozisyonunda olacaksn. Son gnlerde onlar senin kutsal nesle (47) ykselmene lanet edecek.

sa Yahudaya Kozmoloji retiyor: Ruh ve Kendi Kendine Meydana Gelme sa dedi: (Gel), sana hi kimsenin grmedii/bilmedii srlar reteyim. Snrlarn hibir melek neslinin grmedii muhteem ve snrsz bir kainat ve onda muhteem gzle grnmez bir Ruh var.

31

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

Hibir melek gznn grmedii Hibir kalbi dncenin idrak edemedii Ve hibir ekilde herhangi bir isimle arlmayan Ve orada k saan bir bulut grnd. sa dedi: Refakatim olarak bir melein ieri girmesine msaade edelim. Aydnlanm ve kendi kendine ortaya kan byk bir melek buluttan zuhur etti. Ondan dolay dier drt melek dier bir buluttan ortaya kt. Onlarn hepsi Kendi Kendine Ortaya kan in refakati oldular. Kendi kendine husule gelen gelin ortaya kalm dedi ve onlar da meydana geldi. O, saltanat srsn diye ilk k saan yaratt ve melekler ona hizmet etmek iin meydana gelsin dedi ve sayszca melek husule geldi. Yine O, ona hizmet etsinler diye saysz melekle birlikte saltanat srsn diye iki k saan yaratt. te bu onun geri kalan aydnlanm kainatlar nasl yarattn ortaya koymaktadr. Onlar saltanat srsnler diye yaratt ve saysz melekleri de onlara yardmc olsun diye yaratt.

Ademler ve Ik Saan Varlklar Ademler ilk k saan buluttayd ve hibir melek (onlar) Tanr diye adlandrlanlar arasnda grmemiti. O, (49) () () bu melein benzerinden sonra. Sethin bozulmaz/drst neslini yaratt ve daha sonra on ikiler () yirmi drtler ortaya kt. Drst nesilde Ruhun iradesi dorultusunda yetmi-iki k saan var etti. Yetmi iki k saan varln kendisi Ruhun iradesi dorultusunda 360 k saan varlk husule getirdi. Onarln saylar, her biri iin be olacak.

On iki k saan varln on iki sonsuzluu, her bir sonsuzluk iin yedi gkle birlikte babalarn oluturmaktadr ki bylece yetmi iki k saan iin yetmi iki gk olsun. Onlarn her biri be (50) semaya sahiptir ve toplam yz altm sema vardr. Onlara

32

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

an/eref ve tapnma iin yetki ve saysz melek verilmitir. Yine onarla tm sonsuzluklar, gklerin ve onlarn semalarnn erefi ve tapnmas iin bakire ruhlar da ()

Kozmos, Kaos ve Yeralt Dnyas lmllerin sayca okluu Kendi kendine meydana gelen Baba ve yetmi iki k varl ve yetmi iki sonsuzluk tarafndan kozmos yani cehennem olarak adlandrlmaktadr. Onda drst/bozulmaz gleriyle ilk insan grnt/ortaya kt. Bu nesille birlikte ortaya kan ve kendisinde bilgi bulutu ve melek olan sonsuzluk El olarak adlandrlmaktadr. () sonsuzluk () ondan sonra () dedi: Cehennemi/kaosu ve yeralt dnyasn idare etmek iin on iki melek var olsun. Bak, buluttan yz ate gibi parlayan ve grnts kanla lekelenen bir melek ortaya kt. Ad isyankar anlamnda Nebro idi. Dierleri onu Yaldabaoth diye adlandrmaktayd. Saklas adl dier bir melek de buluttan geldi. Bylece Nebro, Saklasn yannda kendisine yardmc olsunlar diye alt melek yaratt. Bunlar gkte on iki melek retti ve bu melekler gkte bir blgeyi kendilerine ald.

dareciler ve Melekler On iki idareci on iki melekle konutu: Gelin her birimiz (52) () onlara izin verin () (bir satr kayp) melekler

lk olan Mesih diye adlandrlan Sethdir kincisi Harmathothdur ki o () ncs Galila Drdncs Yobel Beincisi Adonaiosdur.

33

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

Bunlar yer alt dnyasna ve ilk olarak da kaosa hkmeden belidir.

nsanln Yaratl Saklas meleklere yle dedi: Benzerlikten ve grntden sonra gelin bir insanolu yaratalm.. Onlar Ademi ve bulutlarda ad Zoe diye yazan ei Havvay ekillendirdi. Zira bu isimle tm nesilleri insan arayacak ve onlarn her biri bu isimlerle kadn aracak. imdi, Sakla (53) emretmedi ( ) hari () nesillere () bu (). dareci Ademe dedi: ocuklarnla birlikte uzun bir yaam sreceksin.

Yahuda Adem ve nsanln Kaderini Soruyor Yahuda saya dedi: nsanolunun yaayaca uzun zaman nedir/ ne kadardr? sa dedi: Niin bunu merak ediyorsun. Adem ve onun nesli kralln ald yerde kendi idarecisinin uzun mrllyle birlikte kendi hayat uzunluunu yaad. Yahuda saya yle dedi: nsan ruhu lecek mi? sa dedi: te bu insanlar Tanrya kulluk etsinler diye Tanrnn Mikaile ruhlar insanlara dn olarak vermesini emretmesinin nedenidir. Ulu Olan Cebraile ruhlar, zerlerine ipotek koymakszn byk nesillere bahetmesini emretti. Bu nedenle ruhlarn geri kalan (54 (bir satr kayp)

sa, Yahuda ve Dierleriyle Gnahkarn/ Ktnn mhasn tartyor () k (yaklak iki satr kayp) () iinizdeki ruh melekler

34

jenerasyonu arasnda bu bedende ikamet etmektedir. Ancak kaosla-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

rn krallar ve yer alt dnyas onlar zerine hakimiyet kurmasn diye Tanr Adem ve onunla beraber olanlara bilgiyi bahetmitir. Yahuda saya dedi: Bylece o nesiller ne yapacak? sa dedi: Hakikaten size derim ki onlarn hepsi iin yldzlar ileri grr ve mkemmelletirir. Saklas onun iin tayin edilen zaman dilimini tamamladnda onlarn ilk yldz nesillerle ortaya kar. Onlarn sylediklerini bitirecek ve yaptklarn yapacaklardr. O zaman onlar benim adma zina edecek ve ocuklar boazlayacaktr. (55) onlar (yaklak alt buuk satr kayp) benim ismimle, ve onlar () sizin yldznz on nc kainattr. Bunu syledikten sonra sa gld. Yahuda dedi: stat, niin bize glyorsun? sa yle diyerek yant verdi: Ben size deil, yldzlarn hatalarna glyorum. nk bu alt yldz be sava ile birlikte abuk sabuk konumaktadr. Onlar yaratklaryla beraber helak edilecektir.

sa Vaftiz Olanlardan ve Yahudann hanetinden Bahsediyor Yahuda saya yle dedi: Bak, senin adna vaftiz olanlar ne yapacak? sa dedi: Hakikaten sana derim ki, benim adma yaplan bu vaftiz (56) (yaklak dokuz satr kayp). Hakikaten sana derim ki Saklasa kurban sunanlar () Tanr ( satr kayp) her ey ktdr. Sen onlarn hepsine stn geldin. Zira sen beni giydireni kurban edeceksin Senin boynuzun halihazrda ykseltildi Senin hiddetin efkate dntrld Senin yldzn parlamakta

35

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mahmut AYDIN

Ve senin kalbin () (57)

Gerekten () senin son () olur (yaklak iki buuk satr kayp) znt (yaklak iki satr kayp) idareci, zira o yok edilecektir. O zaman Ademin byk neslinin imaj ykseltilecektir. Zira gk, yeryz ve melekler ncesi ebedi alemlerden olan o nesli vard. Bak, sana her ey sylendi. Gzlerini kaldr ve buluta, onun iindeki a bak ve onun etrafn evreleyen yldzlara bak. Yolu gsteren/iaret eden senin yldzndr.

Yahuda gzlerini kaldrd ve buluttaki grd ve ona girdi. Yerkrede ayakta duranlar buluttan gelen ve yle nleyen bir ses iitti. (58) () byk nesil ()imaj () (yaklak be satr kayp).

Sonu () Onlarn ba rahipleri homurdand nk o dua iin konuk odasna gitmiti. Ancak baz yazclar orada dua esnasnda onu tutuklamak iin dikkatlice onu gzlemliyordu. Zira onlar insanlardan ekiniyordu/korkuyordu. nk o (sa) herkes tarafndan peygamber olarak kabul ediliyordu. Onlar Yahudann yanna gelip ona yle dediler: Burada ne yapyorsun? Sen sann rencisi/havarisisin. Yahuda onlarn arz ettii gibi onlara yant verdi. Bir miktar para ald ve say onlara teslim etti.

36

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Yahuda skaryot Bir Hain mi? Yoksa Bir Kahraman m?

Is Judas Iscariot a Traitor or a Hero? a Reflecton on The Gospel of Judas


Citation/: Aydn, Mahmut, (2005-6). Is Judas Iscariot a Traitor or a Hero? a Reflecton on The Gospel of Judas, Milel ve Nihal, 3 (1-2), 7-37. Abstract: As is well known, the gnostik Gospel of Judas which dates around MS. 220-340 have been discovered in upper Egypt towards the end of the seventies of the last century. But unfourtunately, this gospel remained unread until April 2000 when its sale has been made. In 2001 the present owner of this Gospel has signed an agreement with the National Geographic Society concerning its the translation and media rights. After this agreement the Gospel was restored and publicized by National Geographic Society and became the cover issue of National Geographic Turkets May 2006 issue. After became publicized this Gospel has made great impact in the Christian world. Since it presents a very different Judas than the present Gospels . In the canonical Gospels Judas is presented as the evil traitor who sold-out Jesus to the Jewish High Priesthood which led to Christ being crucified. The so-called Gospel of Judas too, presents a Judas who far from being a sinful, demon-possessed wretch, is a faithful disciple of Jesus. Since accordin to this Gospel Judas is a hero who fulfilled his master Jesuss bidding knowing full well the fate he will bring on himself. In this article after examinin this Gospel we argued that if Judas did not sell out Jesus to the Jewish authorities by betraying him Christianity would not be as it is today. Since in this case there would not be crucifixion and the doctrine of atonment. Because of this fact it seems to us that Judas helped Jesus in his fulfilment of his mission. Key Words: Gospel of Judas, Judas Iscariot, Gnosticism, Christianity, Gospels, nciller, Apostles.

37

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Kudste bir iporta tezgah

Kur'an'da Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

mer Faruk YAVUZ*


Atf/: Yavuz, mer Faruk, (2005-6). Kuranda Kutsal Mekan Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri, Milel ve Nihal, 3 (1-2), 39-68. zet: Bu makalede Kur'an dili iinde yer alan zaman, mekn ve eya isimlerinin, Kur'an dilinin semantik alan iindeki sembolik deerleri ele alnacaktr. Bunu gerekletirebilmek iin de bir iletiim unsuru olan semboln, genel hatlaryla yapsndan, zelliklerinden, eitlerinden ve sembollerle gerekleen sembolik dil kuramndan sz edilerek, Kur'an'da yer alan sembollemi zaman, mekn ve eya isimlerine, rnekleme eklinde uygulanacaktr. Anahtar Kelimeler: Sembol, Sembolik dil, Kutsal, Zaman, Mekn, Eya, Kbe, sa.

Giri Sembolik dil, zellikle dini dokmanlarda kullanlan nemli bir iletiim tarzdr. Bu iletiim tr, sembollerin sz konusu dokmanlarda kullanlmasyla ortaya kmaktadr. Sembolik dil ve sembol eitleri, ok geni bir iletiim tarzn kapsamaktadr. Ancak biz, konumuzu, Kuranda geen mekn, zaman ve eya isimlerinin sembolik deeri etrafnda snrlayarak ele alacaz. Kuranda geen
*

Yrd. Do. Dr., Rize niversitesi lahiyat Fakltesi, Tefsir Anabilim Dal.
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1 -2 Aralk 2005 Haziran 2006

M LEL VE NHAL

mer Faruk YAVUZ

mekn, zaman ve eya isimlerinin sembolik deerini ortaya karabilmemiz iin, ncelikle, sembol nedir, sorusuna cevap vermemiz gerekir. Bu sebeple biz burada, ksaca, semboln etimolojik ve kavramsal ynn ele alarak, onu kavramsal olarak oluturulan unsurlara, bu unsurlarn aralarndaki ilikiye, semboln genel zelliklerine ve sembol trlerine deineceiz. Genel hatlaryla Kurann sembolik dil rgsne de iaret ettikten sonra, semboln unsurlarn ve bu unsurlar arasndaki ilikiyi, Kuran dilinde kullanlan mekn, zaman ve eya isimlerinde arayarak, onlarn sembolik deerlerini rnekleme suretiyle, ortaya koymaya gayret edeceiz. Sembol Greke sumbolos szcne dayanmaktadr. Greke de anlama yapan gruplarn birbirlerine, daha sonra karlatrarak aralarndaki ilikiyi kantlamak iin verdikleri, ortadan kesilmi madeni parann yars ya da asker rtbesi vs. gibi kimlii belirten, iaret veya parolay ifade eden bir kelimedir. Latinceye symbolum olarak geen bu kelime, fiil olarak da kullanlmakta yan yana getirmek, karlatrmak, gibi anlamlar ifade etmektedir1. Arka plannda byle bir etimolojik yap bulunan sembol, birbirleriyle tamamen ilikisi kesik olmamakla birlikte farkl anlam ve alanlarda terim olarak kullanlmtr: Sembol bir inanc ya da doktrini ifade etmek zere yaplan zl ifadeler iin kullanlmtr. zellikle aslann cesaretini ifade etmesi gibi, duyularla alglanlabilen bir ey ile, soyut bir gerekliin yerinin tutulmas durumu iin kullanlmtr. Yaz dilinde, belli zel

40

Thomas Fawcett, The Symbolic Language of Religion, SCM Press Ltd., London 1970, s.26; Cassells Latin-English English-Latin Dicrtionary, Macmillan Publishing, London 1994, s. 590; A Greek-English Lexion of the New Testament and Other Early Christian Literature, ed.Walter Bauers, trc. William F.Arndt F.Wilbur Ginrich, The University of Chicago Press, USA 1979, s.778; ; Websters Third New nternational Dictionary of English Language Unabridged, ed., Philip Babcock Gove, Knemann, Germany 1993,s. 2316; James W. Heisig, Symbolism, The Encyclopedia of Religion, ed., Mircea Eliade, Macmillan Publishing Company, New York 1987, c. XIV, s. 204; John R. Hinnels, (ed.), The Penguen Dictionary of Religion, Penguen Middlesex, England 1984, s. 316; Rene Wellek, Austin Varren, Edebiyat Teorisi, trc., mer Faruk Huyugzel, Akademi Kitabevi, zmir 1993,s.162.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

bir alann ilem, nicelik, nitelik, e vs. gibi eyleri temsil etmek zere kullanlan nedensiz ve uzlamsal gstergelere de sembol denilmitir. Bilinaltnda bastrlm olan bir eyin her hangi bir obje ya da davranla temsil edilmesi de, sembol terimi ile ifade edilmitir. Bir de, kltrel bir anlam ve nem tayan, heyecan ve tepki uyandrma kapasitesine sahip ses ve objeler iin sembol terimi kullanlmtr2. Sembole dair verdiimiz bu bilgilerden sonra, en geni anlamda semboln, kendi dndaki bir eye karlk olmak zere, akla getirilen her hangi bir eyin yerine geen ya da kendi dndaki bir gereklii temsil eden bir figr3 olduunu syleyebiliriz. Semboln yukarda sz ettiimiz ayrcalklar dikkate alnarak, yle bir tarif de yaplmaktadr: Sembol, anlatlamaz ve grnmez bir gsterilene gnderen ve bundan dolay da anmsayamad bu denklii somut olarak tecessm etmek zorunda olan ve bunu da uygunsuzluu tkenmez bir biimde dzelten ve tamamlayan ikonografik, ritel, mitik yinelemeler oyunu araclyla yapan iarettir4. Semboln bu tarifi dilsel, grsel, ritel ve dier btn eitlerini kapsamaktadr5. Bu tariften de anlalabilecei gibi sembol, yanstmak istedii hakikati, gstergede olduu gibi nispeten snrlar belli, ak bir ekilde deil, kendisini saran bir mphemlik ierisinde gstermektedir6. Bu durum, sembol niteliini kazanan gstergede ok

2 3

Websters Third New International Dictionary, s. 2316. Ayrca bk. Heisig, 205-206. Fawcett, 14; Nelsons Illustrated Bible Dictionary, ed. Herbert Lockyer, Thomas Nelson Publishers, New York 1986, s. 1018; Turan Ko, Din Dili, Rey Yay. Kayseri ts.,s. 91; R.N. Knudsen Symbol New Dictionary of Theology, ed. Sinclair B. Ferguson Daviid F. Wright, nter Varsity Press, England 1996, s. 669-670; William P. Alston, Religious Language, Encyclopedia of Philosophy, ed. Paul Edwards, The Macmillan CO., New York 1972, VII, 171; Wellek-Warren, 162. Gilbert Durand, Sembolik mgelem, trc. Aye Meral, nsan Yay., stanbul 198, s.13; Ayrca bk. Kl, Sadk Kl, Kuran Sembolizmi Renklerin ve ekillerin Dnyas, Kl Yay., Ankara 1991, s. 15. Sembol trleri iin bk. Rowan Williams, Imagery, Religious, A New Dictionary of Christian Theology, ed. Alan Richardson Jon Bowden, SCM Press Ltd., Britian 1996, s. 281. Kl, Kuran Sembolizmi, s. 15.

41

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

fazla bir yananlam ve armn birikmesi ve sembolize edilen hakikatin de, zihnin dorudan tasvir edemedii bir yapya sahip olmasndan kaynaklanmaktadr. Yine semboln mphemlik iinde ilemesinde, semboln soyut ynnn, yani sembolize edilen hakikatin, sezgiye hitap eden bir yapda olmasnn byk pay vardr. Sembolize edilen hakikat, ya soyut bir anlam ya da dinlerin konu edindii baka bir varlk alanna ait bir gerekliktir. Sz konusu bu hakikatlerle, ancak sezgiye dayal ve dolayl bir zihin hali aracl ile irtibat kurulabilmektedir. Sembol, zihin ve sembolize edilen hakikat arasndaki btn bu durumlardan dolay, hakikati ancak mphemiyet iinde yanstabilmektedir. Bir baka ifade ile diyebiliriz ki, semboln aa karc ve ifa edici bir fonksiyonu olduu gibi, mphem bir yn de vardr. Daha dorusu, semboln yapt ifaya bir kapallk da elik eder7. Yukarda verdiimiz bilgileri de dikkate alarak, sembol yle tasarlayabiliriz: Sembol, temel olarak, somut ve soyut olmak zere iki yn(unsur)den olumaktadr. Semboln somut yn, herhangi bir gstergenin etrafn saran yananlamlardan oluan tecrbelerden meydana gelmektedir. Soyut yn ise, bu tecrbelerde yansyan soyut ya da akn gerekliktir. Sembol, bu ynyle, btn gsterge trlerinden ayrlmaktadr. Buna gre, sembol yle tarif etmemiz mmkndr: Etrafnda eitli yananlamlarn birikmesiyle oluan tecrbelerle, soyut ya da akn gereklikleri analojiye (benzerlik/kyas ilikisine) dayal olarak yanstan, tecell ettiren dilsel ya da grntsel gstergelere sembol denir. te byle sembollerin kullanlmasyla ortaya kan iletiim trne de sembolik dil denilmektedir. 8 Semboln zelliklerini genel hatlaryla, yle sralayabiliriz: Sembol, kendisinin tesinde olan bir gereklii iaret eder. Sembol,

42

Heising, 204; Dorothy Emmet, The Nature of Metaphysical Thinking, Mc. Millan Co. Ltd., London 1961, s.105. Geni bilgi iin bk. mer Faruk Yavuz, Kuranda Sembolik Dil, Ankara Okulu Yaynlar, Ankara 2006, s.238-246, 392-394.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

iaret ettii ya da yanstt eye katlmaktadr. Onunla, kapal olan gereklik dzlemleri alr. Alan gereklik dzlemlerine karlk gelen insann ruhundaki boyut ve unsurlar da ifa eder. Sembollerin ya bilinaltnda olumas ya da Kuran gibi yksek bir otorite tarafndan empoze edilerek kabul grmesi gerekir. Aksi halde semboller fonksiyon icra etmezler. Semboller istee bal olarak deil, uygun ortamlarda canl organizmalar gibi doar ve geliirler. Ortam deitiinde ise, artk toplumda bir karlk bulamadklarndan lp giderler.9 En genel anlamyla semboller, ksma ayrlmaktadr: Birincisi, dil gstergeleri gibi, genelde nedensiz olarak ortaya kan gsterge trleridir ki, bunlara geleneksel semboller denilmektedir. kincisi, baz varlklarn, rastlantsal olarak balarndan geen baz tecrbelerden dolay, kendi dndaki bir eye iaret etmesiyle oluan sembollerdir ki, bunlara da rastlantsal semboller denilmektedir. Uykuda insann bilinaltnn canlanmas suretiyle grd ryalarn ruh halini yanstmas gibi. ncs ise, evrensel sembollerdir ki, bu semboller ile yansttklar gereklikler arasnda analojik bir ba bulunmaktadr. Analojik badan dolay, bu evrensel semboller, her zaman herkes tarafndan kavranabilme zelliine sahiptirler.10Allahn isimleri, cennet ve salt (namaz) gibi Kuran sembolleri bu gruba girmektedir. Sembolleri, din ve dind semboller olarak ayrmak da, konumuz asndan faydal olacaktr. Dind semboller, arkas grlebilen bir gereklii, baka dil ve terimlerle daha ak bir biimde kavrayabileceimiz ekilde temsil etmektedirler. Arkas grlmeyen, Tanrya ya da Tanr yerine konulan gereklie ait, akn varlk alann yanstmak zere kullanlan semboller ise, din sembollerdir.

10

Tillich, 44-48 ; John Hick, Philosophy of Religion, PrenticeHall, London 1963, s. 8182; Ko, 46, 92-95; Fawcett, 18,34,48; Stiver, 122-123;Kl, Kuran Sembolizmi, s. 16; Heisig, 204- 206; Bk. Erich Fromm, Ryalar Masallar Mitoslar, trc. Aydn Artan - Kaan H. kten, Artan Yay., stanbul 1992, s. 25-31; Livingston, 70-71.

43

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

Dind sembollerle, sembolize ettikleri gereklikler arasnda bir anlam ilikisi bulunurken, din sembollerle sembolize edilen gereklikler arasnda bir arm ilikisi bulunmakta ve belli lde din tecrbeyi de kapsamaktadr.11 Din sembollerden, sembol ile sembolize edilen gereklikler arasnda herhangi bir analojik ba kurmakszn ya da ilevsellik dnda, sembollerin arkasnda bir gereklik grmeksizin yaplan yorumlar, ar sembolik dil anlayn oluturmaktadr. Sembollerle, sembolize edilen gereklikler arasnda analojik bir ba kurularak yaplan yorumlar ise, bizce de makbul olan, lml sembolik dil kuramn oluturmaktadr. Kuranda genel hatlaryla, fizik alan ve metafizik/gayb alan ya da muhkem alan ve mteabih alan olmak zere iki ayr varlk alannn varlk, olay ve olgularndan sz edilmektedir. Her iki alandan sz ederken de, genellikle fizik alann ihtiyalar erevesinde ekillenmi bir dil kullanlmaktadr. Buna gre, Kuran dilinde fizik alann diliyle fizik alandan sz eden ayetlerin bulunduu kategori ve fizik alann diliyle Tanr, ahiret, melek, eytan vs. gibi metafizik varlk olay ve olgulardan sz eden ayetlerin yer ald baka bir kategori ortaya kmaktadr. Bu iki kategoriden birincisine; yani fizik alann diliyle fizik alandan sz edenine muhkem diyoruz. Fiziki varlk alann varlk, olay ve olgular ile metafizik (gayb) alannn varlk olay ya da olgular arasnda anoloji (benzetme/kyas) yaplmak suretiyle, fizik alann dilini kullanarak metafizik alandan sz edenine de mteabih diyoruz12. Buna gre, ana hatlaryla muhkem ve mteabih olmak zere ikiye ayrlan Kuran dilinin, sembollerini de mteabih alan sembolleri ve muhkem alan sembolleri eklinde iki grupta incelemek mmkndr.

11 12

44

Tillich, 54; Ko, 95-96; Fawcett,19,27-28, 35; Livingston, 71. Bk. Hayri Krbaolu, Mteabihat Konusundaki Yaklamlarn Deerlendirilmesi ve Yeni Bir Yaklam nerisi, 1. Kuran Sempozyumu, Bilgi Vakf Yay., Ankara 1994, s. 369-372; Muhammed Esed, Kuranda Sembolizm ve Alegori, Kuran Mesaj Meal-Tefsir, trc. Cahit Koytak-Ahmet Ertrk, stanbul 1996, aret Yay., c. III, s. 1329; Mehmet Paac, Kuranda Dil ve Varlk Alanlar, 2. Kuran Sempozyumu, Bilgi Vakf Yay., Ankara 1996, s.122-125.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

Sembolik dil kuram erevesinde, Kuran dilindeki mteabih unsurlar incelendiinde, karmza genel hatlaryla yle bir sembolik rg kmaktadr: Allaha isnat edilen btn sfatlar (isimler), melek, eytan, cin, kymetle ilgili sr, nefha vs. gibi terimler, ahiretle ilgili bas, hair, neir, mizan, srat, cennet, cehennem vs. gibi daha pek ok szck, Allaha isnat edilen ve haber sfatlar olarak nitelendirilen sfatlar vs. Kuran dilinin mteabih alan sembollerini oluturmaktadr. rnek olarak, Allaha isnat edilen sfatlar (isimler), sembolik dil kuram erevesinde incelendiinde, Allah nitelemekte olan sfatn tretildii szcn etrafnda oluan anlam alan; yani tecrbenin ortaya karlmas gerekir. Ortaya kan bu tecrbede ilah bir gereklik yanstlmaktadr. Buna gre, her sfat (isim) bir semboldr. Bu semboln somut yn, sfatn tretildii szck ve bu szcn yananlamlarnn meydana getirdii tecrbeden olumaktadr. Soyut yn ise, bu tecrbede yanstlan ya da tecelli eden ilah bir zellik (geeklik)tir. Soyut yn ile somut yn arasnda sk bir analojik iliki mevcuttur. Bu sebeple, bize gre, Allaha isnat edilen btn sfatlar (isimler), birinci dereceden evrensel semboller arasnda yer almaktadr. Mteabih alan sembollerinden olan ahiret ve cennet, insann bu szckler etrafndaki fiziki tecrbeleriyle, akn, metafizik gereklikleri yansttklar iin birer sembol olarak ilev grmektedirler. Bu szcklerin de somut ynleri ile, soyut ynleri arasnda sk bir analoji sz konusudur. Bu yzden, tpk Allahn isimleri gibi, evrensel semboller olarak deerlendirilmeleri gerekir. Melek, eytan vb. szckler ise, Allahn isimleri gibi sk bir analoji iermedikleri iin birinci dereceden evrensel semboller olarak gzkmemekle birlikte, Kuran dili iinde, sembolik bir ileve sahip semboller olduu anlalmaktadr. Allahn gelmesi (mec, ityan), istiva, yed (el), gz (ayn), gibi kaba tebih ima eden ve haber sfatlar olarak ele alnan szcklere

45

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

de, sembolik dil kuram uygulanabilir. Bunlardan her birinin, insann tecrbe alannda dz ve yananlamlar bulunmaktadr. Bunlar, sz konusu dz ve yananlamlarn oluturduu tasavvurlarla, Allaha ait bir gereklik (zellik) yanstmaktadrlar. Haber sfatlar ite bu ynyle birer sembol olarak deerlendirmek mmkndr. Yine bu sfatlar, Allaha ait bir gereklii, paradoksal bir ekilde, ayna ve aynaya yansyan resim rneinde olduu gibi, snrlamakszn yanstmaktadr13. Kuran dilinde, szck ve ifadelerin dz anlamyla dorudan iletiimde bulunulan blm olan muhkem alanda da, sembolik ilev gren pek ok sembol trne rastlamak mmkndr. Bunlar genel hatlaryla, riteller, kutsal varlklar, kozmik varlklar ve kssalar eklinde sralamak mmkndr. Salat (namaz) rneinde olduu gibi, btn ibadetler Kuran dilinin muhkem alannda yer almalarna ramen, sembolik ynleri bulunmaktadr. Bu ibadetlerle, gerek salt gibi szck olarak, gerekse kapsad ekilsel formlarla, bir gereklik sembolize edilmektedir. Yani btn bu ibadetlerin kapsad somut (fizik) unsurlar, kendilerinden daha fazlasn, soyut gereklikleri iaret etmektedirler. Bu sebeple, riteller birer sembol olarak ele alnarak, anlam sembolik dil kuram erevesinde anlalmas gerekir.14 Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kuran dilinde, kutsal varlk olarak nitelenebilecek varlk isimleri, muhkem alanda yer alan ve hakknda muhkem dil kullanlan iletiim unsurlarndandr. Kii, mekn, zaman ya da eya isimlerinden oluan kutsallar, insann duyu ve tecrbeleriyle ulaabilecei fizik varlk alannda bulunmaktadrlar. Kurann sz ettii bu varlklar dierlerinden ayran en nemli zellik, kendilerinde Kutsaln tecelli etmesidir. Kutsaln tecelli etmesiyle, sradan varlklar artk kendile-

13

46

14

Sembol ayna ilikisi iin bk. Titus Burckhard, Akln Aynas, trc. Volkan Ersoy, nsan Yay., stanbul 1987, s. 128; Emmet, 113-114. Kuran dilinde sembolik rg hakknda geni bilgi iin bk. Yavuz, 176 vd.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

rinin tesinde soyut bir anlam ya da akn bir gereklii sembolize etmeye balamaktadrlar. Bu noktadan itibaren, bu tr varlklar birer sembol olarak karmza kmaktadr. nk kendilerinden daha fazlasn, kendilerinin tesindeki bir eyi yanstmaktadrlar. Kendilerinin tesinde bir baka eyi de yanstan kutsal varlklarn bu sembol gruplarndan hangisine girdiini tespit etmek, bu varlklar gsteren gstergelerle yaplan sembolizmin daha iyi anlalmas noktasnda nemlidir. Kutsal varlklar gsteren szckler, bir sembol olarak ele alndklarnda, daha ok rastlantsal semboller grubuna girmektedirler. nk geleneksel sembollerde olduu gibi, sadece gsterdii varlkla yetinmemekte, onun tesinde bir gereklii de yanstmaktadr. Yine, evrensel sembollerde olduu gibi, kendilerinin tesinde yansttklar ey ile kendileri arasnda bir analoji sz konusu deildir. Zira bu tr sembollerin somut ynleri ile soyut ynleri arasnda benzerlik trnden bir iliki bulunmamaktadr. Mesel, sadece bir mekn olmas asndan Kbeyi ele alrsak, onun yerine bir baka blgedeki bir mekn, kutsaln tezahr ettii mekn olabilir ve Kbenin yapm olduu sembolik ilevi gerekletirebilirdi. Ya da Musann asas yerine baka bir eyas, sz gelimi yz, ayn fonksiyonu icra ederek Kutsal tecelli ettirebilirdi. Sz konusu ve benzeri mekn, eya ya da zamanla ilgili sembollerin, bu adan, rastlantsal olduu anlalmaktadr. Eer onlar salt mekn, zaman ve eya olma asndan rastlantsal deil de, evrensel semboller olsalard, mutlaka sembollerle sembolize edilen gereklikler arasnda bir analojinin bulunmas gerekirdi. Evrensel sembollerin sembolize ettii gereklik, en iyi ekilde ancak o sembollerle yanstlabilmektedir. Halbuki rastlantsal sembollerin yansttklar gereklikler, bakalaryla da yanstlabilirler. Bu sebeple, kutsallarla ilgili sembolizm birinci dereceden evrensel sembollerde olduu gibi gl bir sembolizm deildir. Ancak, kendilerinin tesinde bir baka eyi yanstmayan geleneksel semboller gibi de deildir. nk kutsal gsteren szckler, kendilerinden daha fazlasna, akn ya da soyut bir gereklie de iaret etmektedirler. Bu ynyle gelenek-

47

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

sel sembollerden ayrlmaktadrlar. Birinci dereceden evrensel semboller, sembol olarak, o kadar gl olmasalar bile, kendilerinin tesine geebildikleri iin, bunlar birer sembol fakat aa dereceden semboller olarak nitelendiriyoruz. Ancak, bu semboller arasnda, analojik bir ba ieren evrensel semboller de bulunmaktadr. Bu sebeple, kutsallarla ilgili sembollerin tamamn, ikinci dereceden rastlantsal semboller olarak alglamak doru bir yaklam olmaz. Kuran dilinde yer alan kutsallarla ilgili sembolizmin anlalabilmesi iin, nce ksaca kutsal zerinde durup, sonra da yukarda yaptmz taksime uygun olarak, Kuran dilindeki kutsallarn sembolik dil kuram erevesinde deerlendirilmesine geeceiz. nsan ftratnda, bozulmaya, ihlle, tecavze, eksiklie, noksanla maruz kalmayan bir gereklie (kutsal) kar srekli bir yneli vardr. Mesel, yksek bir elle, ulu bir da ya da gne ve ay tutulmas vs. gibi kozmik hadiseler karsnda, ftrattaki bu yneli onu hu, tazim, vg ve yaratk olma gibi duygulanmlara sevk etmektedir15. te insann bu duygulanmlar iinde karsnda hissettii gerekliin ki bu Tanr veya baka bir isimle isimlendirilebilir, kutsal olduu anlalmaktadr. Zaten kutsal geni anlamda, kendisine kar ilgi, sayg duyulan, bozulma, ihll, kirlenmilikten mnezzeh (uzak) olandr, eklinde tarif edilmitir. Bir baka ifadeyle, kutsal insan aan ve ezici bir kudret fkran bir eydir ve tecrbe edildiinde, yaratk olma duygusu, korku ve stn sayg uyandrr. Kutsal, bir srdr ve insan olan ya da evrende olan hi bir eye benzemez. nsan onun karsnda bir hi, basit bir yaratktr. Bu anlamda kutsal, sadece din olana has deildir, din olmayan gelenekleri meknlar ve fikirleri de kapsamaktadr. Daha snrl ve zel anlam-

15

48

Bk. Marasusa Dhavamony, Phenomenology of Religion, Gregorian University Press, Rome 1973, s. 73; Rudolf Otto, The dea of The Holy, trc. Jhon W. Harvey, Oxford University Press, 6. bs., London 1936, s. 5-7; Osman Pazarl, Din Psikolojisi, Remzi Kitabevi, 3. bs., stanbul 1982, s. 68; Hayati Hkelekli, Din Psikolojisi, Diyanet Vakf Yay., Ankara 1993, s. 141.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

daki kutsal ise, zellikle dinin, bozulma ihll, tecavz, zorlama ve kirlenmeye kar koruduu gereklik olarak tanmlanmtr16. nsann ftratndaki kutsala kar ynelimi, onun iinde bulunduu tanmlanmam kozmozda (kaos) varlklar ayrmasn salamakta ve varlk bilinci kazandrmaktadr. Kutsallk atfedilen varlklar, insan kutsal ve kutsal olmayan ayrmna gtrerek, etrafn saran kozmozun trde olmadn fark etmesine, dolaysyla bir varlk bilinci gelitirmesine sebep olmaktadr. Bylece, yukarda sz ettiimiz kendini her zaman doal gereklerden tamamen farkl gsteren kutsal ile allm, alelade, doal, kutsanmam, geici ksaca, din olann dndaki olarak isimlendirilen bir ayrm gerektirmitir17. Byle bir ayrm sayesinde Kutsal, bir meknn, zamann vs. aa kmasna, sabit bir noktann elde edilmesine, kaosa bal trdelik iinde yn bulmasna, dnyann kurulmasna ve gerek olarak yaama imkn salamaktadr18. Kuran dilinde ise, kutsaln kayna Kadir-i Mutlak Allahtr ve btn kutsallklar ondan kaynaklanmaktadr. Bu sebeple, Onu niteleyen isimler arasnda Kudds ismi yer almaktadr19. Kuran dilindeki btn kutsal varlklar, Kadir-i Mutlak Allahn bir zelliinin tecelli etmesi ile kutsal olmaktadr. Kutsaln tecelli ettii btn var-

16

17

18

19

Hayati Hkelekli, Din Psikolojisi, Diyanet Vakf Yay., Ankara 1993, s.143; Pazarl, 68; Sadk Kl, Mitoloji Kitab- Mukaddes ve Kuran- Kerm, Nil Yay., zmir 1993, s. 40, 41. Bk. Marasusa Dhavamony, Phenomenology of Religion, Gregorian University Press, Rome 1973, s. 73; Hkelekli, Din Psikolojisi, s.143. Mircea Eliade, Kutsal ve Dind, trc. Mehmet Ali Klbay, Gece Yaynlar, Ankara 1991, s. 4. Har, 59/23.Kudds ismi en kutsal, her aibeden mnezzeh, her vasfta mkemmel, hibir tasvire smaz, leke kabul etmez ve tertemiz olan eklinde aklanmtr. (Elmall, M. Hamdi Yazr, Hak Dini Kuran Dili, ZamanYay., stanbul ts., c.VII, s. 524); Yine bu ismi aklama sadedinde, Allahn sadece noksan sfatlardan deil, insanlarca stnlk saylan bir takm ber ve izaf anlaml kemal sfatlarndan da mnezzeh olduu belirtilmitir.( Ebu Hamid Muhammed b. Muhammed el-Gazal, el-Maksadul-Esn fi erhi Meanil-Esmaillahil-Hsna, nr. Bessam Abduvahheb el-Cb, el-Ceffan vel-Cb lit-Tba ven-Ner, Limassol 1987, s. 68).

49

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

lklar, Onu gl bir ekilde artrdklar iin, artk kendilerinin tesinde bir gereklii yanstr hale gelmilerdir. Kuranda kutsaln tezahr ettii varlklar, zel ya da cins isimlerden ibaret deildir. Bunlarn dnda, kutsalla ilikisi olan ve kutsaln tecelli ettii (heirophanie) mekn, zaman ve eya isimleri de bulunmaktadr. Bunlar da tpk ahs isimleri gibi, insann duyu ve tecrbe alannda olduklar iin, muhkem alan olarak nitelediimiz alanda yer almakta ve haklarnda muhkem dil kullanlmaktadr. Ancak kendilerinde kutsaln tecellisi sz konusu olduundan dolay, sembolik bir zellik kazanmaktadrlar. Bu isimleri, kutsal mekn, zaman ve eya balklar altnda ele alarak sembolik ynlerine iaret edeceiz. I Kutsal Meknlar Dindar insan iin mekn trde deildir. Yani btn meknlar, ayn zellii tamamaktadr. Baz meknlar dierlerinden nitelik olarak farkllk gstermektedir. Bir meknn dierlerinden nitelik olarak farklln belirleyen ey, kutsalla olan ilikisidir. Kutsalla ilikisi olmayan meknlar, aslnda, ekilsiz ve niteliksiz (profan) meknlardr. Dinlerde bir meknn kutsal mekn olarak kabul edilmesi, yani orada kutsaln tezahr etmi olmas, sz konusu mekn ekilsiz ve niteliksiz olan dier meknlardan ayrmaktadr. Daha dorusu, kendisi gerek olarak var olan kutsal mekn ile onu evreleyen, geriye kalan btn meknlar arasnda trde olmama ve farkllk arz etme durumu, kutsaln tecellisiyle ortaya kan ztlktan domaktadr. Kutsal mekn ve kutsal d mekn ayrm, btn dinlerde mevcut olan ve nemli bir ayrmdr. Byle bir ayrm, ayn zamanda, bu dnyann inasna imkn tanmaktadr. nk kutsal herhangi bir ekilde tezahr ettiinde (hierophanie), yalnzca meknlar aras bir farkllk meydana gelmemekte, ayn zamanda evredeki muazzam alann gerek-dlna zt olan mutlak bir gerekliin inas da ortaya kmaktadr. Bylece kutsaln tecellisi, dnyay ontolojik olarak kurmaktadr. Ayn trden ve sonsuz olan, hibir

50

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

ayrc nitelii bulunmayan ve hibir ynlendirmenin mmkn olmad alanda, kutsaln tecellisi mutlak bir sabit noktay, bir merkezi ifa etmektedir. Byle bir ifann, dindar insan asndan, ne denli varolusal bir deere sahip olduu aka grlebilmektedir. Hibir ey, ilk yneli olmakszn balayamaz ve yaplanamaz ve her ynelme bir sabit noktann kazanmn gerektirir. te bu sabit nokta, kutsaln tecelli ettii noktadr. Genellikle dinlerde dnyann merkezini gsteren bir kutsal merkez fikri bulunmaktadr20. Dindar asndan byle varolusal ve ayrc bir zellie sahip olan kutsal mekn fikri, btn din metinlerde olduu gibi, Kuranda da grlmektedir. Benim, Ben! Senin Rabbin! yleyse artk pabularn kar ve bil ki, sen kutsal vdi Tuvdasn!21 Kuran dilinde byle, kutsaln ifasn gsteren, daha pek ok yer ismine rastlamak mmkndr. Bunlar mmin iin varolusal bir zellik tadklar gibi, ayn zamanda, kutsal tecelli ettiren semboller olarak da ilev grmektedirler. Kuranda Haram, Kbe, el-Mescidul-Haram, el-Beyt ya da Bekke, el-Beledl-Emn gibi ayn kutsal mekn gsteren niteleyici isimler olduu gibi; el-Mescidul-Aksa, Tur-u Sn, Saf ve Merve, Mearu-Haram gibi kutsaln tecellisi sz konusu olan farkl meknlar gsteren isimler de bulunmaktadr. Bu isimler, meknlar gsteren zel isimlerdir. Bunlar dnda, yeryznde herhangi bir yerde kutsal tecelli ettiren, cins isim olarak kullanlan mescid, beyt gibi meknlar gsteren isimler de yer almaktadr.22 Kutsaln tecelli ettii meknlar ile sembolize ettii gereklikler arasnda, dorudan analojik bir balantnn sz konusu olmad anlalyor. nk kutsal meknlar kutsal klan zellik, kendilerini

20

21

22

Mircea Eliade, Kutsal ve Dind, trc. Mehmet Ali Klbay, Gece Yay., Ankara 1991, s.1-2; Dhavamony, 99. Taha, 20/12; Kitab- Mukaddeste de benzer bir ifade yer almaktadr: Buraya yaklama, ayaklarndan ayakkablarn kart; nk durduun yer kutsal bir topraktr. (k 3/5). Bk. Hac 22/40; Nur 24/36.

51

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

fiziksel olarak dierlerinden ayran ve stn klan bir zellik deildir. Onlarn kutsall, sadece kutsaln insanlar asndan, ou kez rastlantsal olarak onlar zerinde tezahr etmesinden kaynaklanmaktadr. Mslmanlar asndan Kutsal, Kbe deil de, bir baka meknda da tecelli edebilir ve Kbenin sembolize ettii gereklik orada da yansyabilirdi. Mslman iin de, herhangi bir mekn ile Kbenin sembolize ettii anlam arasnda bir fark sz konusu olmazd. Kuranda geen kutsal mekn isimleri, bu noktadan ele alndnda, rastlantsal semboller olduklar anlalmaktadr. Yine de baz kutsal meknlarn, sahip olduu konum ve ekille, sembolize ettikleri gereklikler arasnda analojik bir ba kurulabilir. Bu adan, sz konusu meknlardan bazlarn evrensel sembol olarak deerlendirmek mmkndr. Kuran dili iin kutsal meknlarla ilgili byle genel bir ereve izdikten sonra, imdi de baz mekn isimlerinin sembolik ynne, genel hatlaryla deineceiz. Kbe: Kuranda, Allahn tecelli ettii en merkez mekn olarak, karmza Kbe kmaktadr. Kuranda Kbe, bu isimle, iki yerde gemektedir23. Dier yerlerde ise, niteleyici tarzda isimler kullanlmaktadr. Bunlardan, insanlar iin yeryznde ilk ina edilen, alemler iin kutsal (mbrek) ve hidayet olan24 ya da azat edilmi hr, korunmu ve ok eskiden kalan anlamlarna gelen 25 atk olan ev26 ve Mescidul-Haram27 gibi nitelilikleri sralayabiliriz.. Ayrca, beyt (ev) szcnn Allaha nispet edilerek beyt (evim) eklinde Kbeden sz edilmesi,28bu meknn kutsall hususundaki nemini vurgulamaktadr. Kbenin kutsalln vurgulayan bir baka husus

23 24 25

26 27

52

28

Maide 5/95, 97. l-i mran 3/96. Ebul-Kasm Hseyn b. Muhammed er-Rabul-Esfehan, Mfredatu ElfazilKuran, thk. Safvan Adnan Davud, Darul-Kalem-ed-Daru-amiyye,Beyrut 1997, s. 545; bn Manzur, Lisanl-Arab, nr., Emin Muhammed Abdulvehhab Muhammed es-Sadk el-Ubeyd, Daru hyait-Turasil-Arab, Beyrut, 1996, IX, 37. Hac 22/29, 33. sra 17/1. Bakara 2/125

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

da, namaz ibadetinde Mslmanlarn ona ynelmesinin istenilmesi29 ve hac ibadetinin onun etrafnda gerekletirilmesidir30. Kbe, kendisinden daha fazlasn iaret eden bir isimdir. Daha nce kendisinin tesindekini, akn iaret eden varlk ya da iletiim aracn sembol olarak deerlendirmitik. Bu anlamda Kbenin de bir sembol olduu aktr. nk Kbe, kendisini oluturan somut unsurlarn tesinde akn ve kutsal olan yanstmaktadr. Kbe sembolnn somut ynn oluturan unsurlarn ise, ksaca, onun ev olmas ve mminlerin namazlarnda ona ynelmesi ve ona hac ziyaretinde bulunmalar gibi hususlardan olutuunu syleyebiliriz31. Kbe szcnn zel bir isim zellii tamasndan dolay, burada etimolojik yaps zerinde durmuyoruz. Cahiliye Araplar iin de, kble olma dnda, Kbe ile ilgili saydmz hususlar geerli idi. Nitekim Zheyr b. Eb Slmnn Ve yemn ettim, Crhm ve Kureyten baz kimselerin kurduu, etrafnda tavaf ettikleri beyte(eve) ...32 anlamndaki beytinden, bu durum aka anlalmaktadr. Kbe sembolnn somut ynn oluturan unsurlarn banda, ona ev vasfnn atfedilmesi gelmektedir. nsanolunun yaad tecrbelerden, belki de en nemlilerinden birisi, kendisini tehlikeden, souktan, scaktan vs. koruyan, yeryznn dier ksmlarndan belli belirliliklerle ve bir eikle ayrlan bir meknda, bir merkezde iskn etmesidir33. nsann iskn ettii mekna kar, insan ftratndan kaynaklanan, ilgi ve nem hatta kutsallatrma eilimi bulunmaktadr. Bu sebeple, insanlarn snak noktalar olan evler, izinsiz olarak, kendilerinin dndakilere ak deildir. zinsiz olarak evlere girilmesi, bir tecavz olarak kabul edilmekte, sosyal ya da hukuk yaptrmlara konu olmaktadr. te insann byle bir ev tecrbesi, Kbeye atfedilmekte ve oras dier meknlardan ayr ve
. Bakara 2/144. l-i mran 3/ 97. 31 l-i mran 3/96. 32 Muhammed Tahir bn r, Tefsirut-Tahrr vet-Tenvr, ed-Darut-Tunusiyye lin-Ner, Libya, ts., I, 708. 33 Bk. bn r, I, 708.
29 30

53

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

zel bir yer olarak nitelendirilmektedir. Bir baka ifadeyle, insann ev tecrbesi ile Allahn tecelli ettii mekn arasnda bir benzerlik kurulmaktadr. Nasl ki, bir kimsenin evine ziyaret, yardm dileme veya diyalog kurmak iin gitmek, o kiiye kar bir tazim, sayg vs. ifade ediyorsa, Tanrya atfedilen evi, yani tecelligh olarak nitelendirilen mekn ziyaret, Ona ynelmek vs. de benzer anlamlar iermektedir. te bu sebeple, insanlarn dier meknlardan ayr, zel mekn edinme ftr duygularndan kaynaklanan ev tecrbesi, Kbe sembolnn somut ynn oluturan en nemli unsurlardan birisidir. nk yukarda da deindiimiz zere Kbe, hem Cahiliye dneminde, hem de Kuranda beyt (ev) olarak nitelendirilmekte, hatta zel ismi olan Kbeden daha sk kullanlmasndan dolay, el-Beytin zel isim durumuna geldii (lem bil-alebe) ifade edilmektedir34. nsanolunun ftr yneliminden kaynaklanan ev tecrbesi ile, yaratlnda var olan kutsala ynelme duygusu, kutsal meknlarda bir araya gelmektedir. nsann kendi evi bile, bir eit kutsallk duygusu uyandrmaktadr. Kald ki, bizzat Kutsal iin tezahr yeri olarak nitelendirilen meknlarda, bu duygu daha da glenmektedir. Aslnda insann varolu serveninin, kutsallk duygusu uyandran, kendi evinden baladn ve ilk olarak dier dnya (profan)dan ayrlan eyin kendi evi olduunu syleyebiliriz. nsann bu merkezden hareketle, yava yava genileyerek varoluunu gerekletirdiini sylemek yanl olmaz. Toplumsal yaamda ise, varolu serveni, Tanrnn evi olarak nitelendirilen kutsaln(Tanrnn) tecelli mekn olan bir merkezden balamaktadr. nk, nce Tanrnn evi olan kutsal mekn dier meknlardan ayrlarak, meknlar aras trdelik bozulmakta ve ortaya kan ztlklar sayesinde, evren ina edilmektedir. Kutsaln tezahr ettii varlk olan kutsal mekn, bu evrenin merkezinde yer almaktadr. Kimi kltrlerdeki dnyann merkezinde bulunma (axis mundi) ve oradan aknla buluma

54

34

bn r, I, 708.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

fikri

bu

hususu

desteklemektedir35.

Buna

gre,

Kurann

mminlere sunduu varolu fikri, Kbe ile balamakta ve etrafndaki Mekke ehri ve haram blgesi olarak nitelenen meknlarla genileyerek, Sna da, Aksa mescidi gibi meknlar iine almaktadr. Nihayet kutsaln yerlerde, dalarda, gklerde ve gk cisimlerinde tecelli ettiinin Kuranda belirtilmesi36 ile, inanan iin, evrenin inasnn gerekletirildiini syleyebiliriz. Kbenin yeryzndeki ilk kutsal mekn olma fikri, en kutsal ev olma fikri, evrenin inasnda merkez bir konumda bulunmas ve en nemli ibadetlerin onun etrafnda ya da ona ynelmek suretiyle gerekletirilmesi gibi somut unsurlardan oluan tecrbe, Kbe sembolnn somut yndr. Bu somut ynler, kendisinin tesinde bir gereklii iaret etmekte ya da tecelli ettirmektedir. Bu gereklii en genel hatlaryla syleyecek olursak, diyebiliriz ki: Kbe mutlak varlk ve imann niha ilgisi olan kutsal tecelli ettirmektedir. Yani, Kbe Allahn kendisine ynelinen gereklik olma zelliini ve varln merkezi ve ondan balad gerekliini tecelli ettiren bir semboldr. Bir baka deyile kinat kuran, var eden ve her eyin ilki ve balangc olan mutlak varl iaret eden bir ninedir. Bu meknla dikey olarak kutsalla buluma, yatay olarak da evrenin inas gereklemektedir. Kbeyi bir sembol olarak aldmzda, yukarda szn ettiimiz, somut ve soyut yn arasnda bir analojinin olup olmad hususunda da unlar syleyebiliriz: Kbe ismi ya da onun kp eklinde olmas ile ilgili bir sembolik karm yaplabilir37. Ancak bu konunun banda da ifade ettiimiz gibi, Kbe ismi, bulunduu mevki ve kp eklinde olmas daha ziyade rastlantsal olduu izle-

35

36 37

Bk. Eliade, Kutsal ve Dind, 17-23; a.mlf., mgler Simgeler, trc. Mehmet Ali Klbay, Gece Yay., Ankara 1992, s. 21-27; Ayrca Kbenin dnyann merkezi fikri etrafnda deerlendirilmesi hakknda bk. Sadk Kl, Kuran Sembolizmi Renklerin ve ekillerin Dnyas, Kl Yaynlar, Ankara 1991, s.138-145. Bk.Bakara 2/164; aiye 88/17-20; Yasin 36/33-35; Mlk 67/3-4, 19. Bk. Kl, Kuran Sembolizmi, s. 145-154.

55

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

nimini vermektedir. Bunlarla sembolize ettii gereklik arasnda bir analoji kurmaya almak, zorlama olarak grlebilir. Bu sebeple, Kbe sembolnn somut ynn bunlarn dnda aradk. Daha ziyade, Kbe zerinde insann ev tecrbesinin grlmesi, eitli vesilelerle tevecch merkezi olmas gibi somut unsurlarla, kendisine ynelinen btn ilgilerin merkezi, varoluun gerek sahibi ve balatcs olan gereklik gibi soyut unsurlar arasnda bir analoji olduunu grdk. Kbenin ierdii somut unsurlar ile soyut ynn oluturan anlamlar arasnda bir analoji hatta birbirini gerektirme gibi yakn bir ilikinin varl sz konusudur. te Kbe sembolnn somut yn ile, artrd akn ve soyut anlamlar arasnda byle bir analojik ba bulunmas onu birinci dereceden evrensel bir sembol klmaktadr. Bunlarn yannda, Kutsaln btn hametiyle tecelli ettii Kbe, insanlarn yatay ve dikey olarak iki varolu boyutunun da simgesi durumundadr. Yatay boyutta, onunla balayarak mmin iin bir evrenin inas gerekletirilirken, dikey boyutta mutlak varlk olan kutsalla buluma ve Ona ykselmede bir geit noktas oluturmaktadr38. Semboller, ok anlamllk zelliine sahip iletiim aralardr. Kbe sembol de, bizim yukarda sergilediimiz yaklamn dnda, farkl alardan deerlendirilebilir. Ancak biz, olabildiince evrensel ynlerini dikkate almaya gayret ettik. Herkese kabul edilebilecek Kbe etrafndaki tecrbeye ait unsurlar ile, akn ve soyut olan gereklikler arasndaki analojik banty ortaya karma ynne gittik. Kbe gibi, Tanrnn tecelli mekn olan ve sembolik yn bulunan, Kurann kulland dier mekn isimleri de ele alnarak sembolik dil kuram asndan deerlendirilebilir. Mesel, Safa ve Merve, Sina da, Mescid-i Aksa39 gibi sembolik ierik kazanm meknlar sembolik dil kuram erevesinde ayr ayr ele alnabilir.
38 39

56

Bk. Kl, Kuran Sembolizmi, s. 140-143. Bk. Dzenli, Yaar, Sembolizm Asndan sra ve Miraa Yeni Bir Yaklam Denemesi, Eskiehir Osmangazi n. Sosyal Bilimler Dergisi, sy. 1, (2001), s. 39-40.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

Ancak bu almada bizim hedefimiz, Kuran dilindeki sembolik eleri rnekleme yoluyla ilemek olduundan Kbe ile yetiniyoruz. nk, Kurandaki mekn isimlerinin sembolik dil asndan deerlendirilmesi bile, mstakil bir almay gerektirecek lde kapsamldr. II Kutsal Zamanlar Kuran dilinde, kutsaln tecellisi asndan ne kan ve sembolik bir anlam olan meknlardan sz ettik. Ayn ekilde baz zamanlarn da, kutsaln tezahr asndan n plana kt ve dier ad zamanlardan ayrld grlmektedir. Zaten, din dokmanlarda ya da dindar insan nazarnda, tpk meknlarda olduu gibi, kutsal zaman ad zamandan ayrlmaktadr. Buna gre, zaman da mekn gibi trde deildir. Baz zamanlar, iinde vuku bulan olaylar sebebiyle, yani kutsaln eitli ekillerde tezahryle ad zamanlardan ayrlmakta ve kutsallk kazanmaktadr. Kutsal zaman, Kutsaln eitli eylemlerle vs. tecelli ettii sre olarak tanmlarsak, din d (profan zaman) da dinsel anlamlardan yoksun eylemlerin yer ald zamansal sre olarak tanmlayabiliriz40. Kutsal zaman ad zamanlardan ayran en nemli zelliin, tersine dnebilir ve bulunduu ynde imdi haline getirilmi bir ilksel zaman olmasdr. Yani kutsal zamanlar ilk yaand gibi imdide yaanabilir zelliine sahiptir. Her dinsel bayram, her manev tren zaman, efsanev bir gemi iinde, balangta meydana gelmi olan kutsal bir olayn yeniden gncelletirilmesinden ibarettir41. rnek olarak, Kuranda Kadir gecesinden sz edilmekte ve o gece Kurann indirildii, meleklerin ve Ruhun indii ve bin geceden daha hayrl olduu belirtilmektedir. Mslmanlar her Kadir gecesi, o geceki olayn zamanna geri dnerler ve o zamanla btnleirler. te Kurann anlatt bu ilksel zamanla btnleebilmek iin, olaan zamansal sreden kp kutsal zamana dnmek gerekir. Her Kadir gecesi mminler, Kurann indirildii ve bin geceden daha hayrl olan o geceyi gn40 41

Eliade, Kutsal ve Dind, s. 48; Dhavamony, 100. Eliade, Kutsal ve Dind, s. 48.

57

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

celletirerek, yani imdi yaparak olaan zamandan kp, kutsal zamana girmi ve o gecenin maneviyatyla btnlemi olurlar. Kutsal, btn hametiyle, gemiteki imdi olarak alglanan zamansal sre iinde tecelli eder. Kutsaln tecelli ettii zaman, dierlerinden ayrlan ve mminlerin zamansal varoluunu ina eden bir etkiye sahip olur. Kuranda eitli zaman isimlerine yer verilmekte ve bunlardan bazlar gn, ay, yl gibi belirsiz sreleri gsterirken, dier bazlar, snrlar belli olan ve her yl, hafta ya da gn iinde tekrarlanan vakitleri gstermektedir. Biz, bunlardan herhangi bir ekilde Kutsaln tecellisi noktasnda zikredilmeyen ve Kuran ifadeler arsnda olaan sreler olarak yer alan ay, gn, yl, yaz, k gibi isimleri ele almyoruz. Sadece kutsaln tecellisiyle belirli hale gelen ve dier zamanlardan ayrlan Kadir gecesi gibi zamanlar, sembolik dil asndan, genel bir deerlendirmeye tabi tutuyoruz. Buna gre, Kuranda seher vakti,42 baz namaz vakitleri43 gibi gndelik tekrarlanan sre isimleri, her hafta tekrarlanan Cuma namaz vakti,44 her yl tekrarlanan Ramazan ay,45 Haram aylar,46 Hac aylar47 ve Kadir gecesi48 gibi birok isim zikredilmektedir. Bu isimlerin gsterdii belirlenmi srelerde Kutsal eitli ekillerde tecelli etmektedir. Kutsaln tezahr, bu sreler iinde baz ibadetlerin gerekletirilmesiyle veya nemli hadiselerin gereklemi olmasyla ya da bu zamanlarn her ikisini birden kapsamasyla ortaya kar. Mesela gnlk vakit namazlarnn gerekletirildii srelerde, namaz ibadetinin yerine getirilmesiyle, Kadir gecesinde ise, ok nemli bir olayn gereklemesiyle; yani Kurann indirilmesi, melekler ve Ruhun inmesiyle Kutsaln tecellisi sz konusudur. Kutsaln tecelli-

42 43 44 45 46 47

58

48

l-i mran 3/17; Zariyt 51/18. Bakra 2/238; Nisa 4/103; Hud 11/114; sra 17/78. Cuma 62/9. Bakara 2/185. Tevbe 9/36. Bakara 2/197. Kadir 97/1-5

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

sine sahne olan sz konusu belli sreler, artk olaanlktan karak kutsal zamanlar halini alr ve ad zaman olmann tesinde bir gereklii yanstrlar. Bylece sembollemi olurlar. Bu zaman isimleri, artk kendilerinden daha fazlasn ve akn gereklikleri kuvvetle artran semboller halini alrlar. Daha nce de iaret ettiimiz zere, sembolik bir ierik kazanan zaman isimleri ile sembolize ettikleri gereklikler arsnda dorudan bir analoji sz konusu deildir. Zamanlar rastlantsaldr ve zamanlarla sembolize edilen gereklikler arasnda ilikiyi kuran ey, o zamanlar iinde cereyan eden olaylardr. Kadir gecesi, Ramazan aynda deil de aban aynda olabilirdi ve fark eden bir ey de olmazd. Bu sebeple, tpk mekn isimlerinde de olduu gibi, zamanlar da bu adan rastlantsaldr. Sembolleen zaman isimleri, bu adan ele alndnda, rastlantsal semboller olarak deerlendirilmesi gerekir. Gnlk namaz vakitleri, mminler asndan, namazn sembolize ettii, Allaha itaat, tezelll, vg, tazim, Allaha ykseli vs. gibi soyut gereklikleri sembolize eden vakitlerdir.49 Yine Ramazan ay, o ayda yerine getirilen oru ibadetinin sembolize ettii btn gereklikleri tecelli ettiren bir isimdir. Cuma namaz vakti, o vakitte ikamet edilen namaz, hutbe vs. gibi ibadetlerin sembolize ettii gereklikler yannda, bir de toplumsal dayanmay sembolize eden bir vakit olarak da ilev gren bir isimdir. Kadir gecesi ise, Kurann meleklerin ve Ruhun inmesi gibi olaylar kapsayan somut unsurlardan dolay, en bata Kutsal zat(Allah) ve onun insanla rahmetini ve bereketini sembolize etmekte olduunu syleyebiliriz. Bu ekilde Kuranda geen btn zaman isimleri sz konusu zamann iini dolduran unsurlarn sembolize ettikleri gereklikleri kapsayan ve onlar yanstan semboller olarak deerlendirilebilir. Kuran dilinde Kutsaln tezahr ettii meknlarla ilgili, mminler iin ortaya koyduklar varolusal anlam ve evrenin ina49

Bk. Yavuz, 8-13.

59

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

sna dair ifade ettikleri anlamdan sz etmitik. Kutsal zamanlarn da, mminlerin zaman asndan varolusal ynlerini, evrensel zamann kutsal zaman dilimleriyle ayrmasyla ortaya kardklarn syleyebiliriz. Kuranda yer alan kutsal zamanlar, mminler iin, ad zaman gn iinde be paraya blmekte ve zaman asndan gnlk varolularn belirlemektedir. Yine her hafta tekrarlanan Cuma namaz saatleri, her yl tekrarlanan Ramazan ay ve bu aydaki Kadir gecesi gibi kutsal zamanlar mminlerin yllk varolularn, hatta bunlar srekli olarak tekrarlandklar iin mrlk zamansal varolularn dzenledikleri sylenilebilir. Kutsal zamanlardan oluan semboller, bu noktadan ele alndnda, mminlerin btn hayatlarn kuatan zaman asndan varolusal bir ilev grdklerini sylemek mmkndr. Yukarda genel hatlaryla iaret etmekle yetindiimiz, kutsal zaman isimlerinden oluan Kuran sembolleri, mstakil bir almann konusu olacak kapsamdadr. Ancak biz, bu kadaryla yetinmek durumundayz. III Kutsal Eya Kutsaln, mekn ve zamanda tecelli etmesiyle kendisini ifa etmesi sonucunda, sz edilen mekn ve zamanlarn, Kutsal(Tanry)la ilgili bir gereklii veya gereklikleri yanstan sembol olarak ilev grdklerine dair aklamalarda bulunduk. imdi de Kuranda geen, Kutsaln eitli biimlerde zerinde tecelli ettii eyalar, sembolik dil kuram erevesinde, genel hatlaryla deerlendireceiz. Daha nce Kutsaln, kiiler, zaman ve meknlarda tezahr ederek (heirophanie) sembolletiklerine dair aklayc bilgilere yer verdiimizden, bunlar tekrar etmeye gerek grmyoruz. Nasl ki, Kutsaln balant kurduu kii, mekn ve zaman olaanlktan karak farkllayor, hatta olaanlarla ztlaarak trde olmaktan uzaklayor ise; kutsal metinlerde ve zellikle Kuranda geen baz eya-

60

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

lar da, trdelerinden farkllamakta ve kendilerinin tesinde akn olana dair bir yanstmada bulunarak sembollemektedirler. Kutsaln tecelli ettii eyalar da, tpk mekn ve zaman isimleri gibi, rastlantsaldr. rnek olarak, kutsaln tezahr iin, Musann sas yerine yz veya baka bir eyas pekla tercih edilebilir ve ayn ekilde Kutsal yanstabilirdi. Bu sebeple, u ya da bu eyann kullanlmasnda, kltrel bir tercih sebebi olsa bile, analojik bir ilikinin bulunmad, dolaysyla rastlantsal olduu anlalmaktadr. Kuranda Hz Musann sas50ve Levhalar,51 Nuhun gemisi (Flk),52 Tbut (sanduka),53 Belksn taht (ar)54 gibi baz eya kabilinden varlklarda kutsaln tezahr ettii grlmektedir. Bu eyalar, Kuran dilinde dier trdelerinden, Allahn onlar zerinde gerekletirdii olaanst olaylarla ayrlmakta ve ad eyalar olmaktan karak kutsallam varlklar olmaktadrlar. Bylece Kutsaln zerlerinde tecelli ettii varlklar, daha sonra Kutsal (Allah)a ait bir gereklii yanstmak zere sembollemektedir. Artk sa, gemi gibi olaan, herkesin kulland eya ve aralar, dilsel iletiimde gsterdikleri anlamlardan daha fazlasn, kendilerinin tesinde akn olan soyut anlam ve gerekleri tecelli ettirir hale gelmilerdir. sa: Hz. Musann sasnn getii ayetlere gz atmzda, nce sann olaan iler gren bir eya olduuna dikkat ekildiini gryoruz: O sa elindeki nedir, ey Musa? O, benim deneimdir, dedi, ona dayanrm, onunla davarlarma yaprak silkelerim ve baka ilerde de kullanrm onu55. Bu ifadeler, sann ad (profan) bir eya olduunu belirtmektedir. Ancak Kuranda, bu ifadelerin hemen ardndan, sann yle olaan, di bir denek olmad, onu dier olaan salardan ayran bir zelliinin bulunduu belirtilmektedir:

50 51 52 53 54 55

Bakara 2/60; Araf, 7/117,160; Taha 20/69; uara 26/63; Neml 27/10. Araf 7/145,150,154. Hud 11/37,38; Yasin 36/41. Bakara 2/248. Neml 27/38-40. Taha 20/16-18.

61

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

imdi onu yere at, ey Musa! dedi. Bunun zerine (Musa), onu yere att; bir de ne grsn! hzla akan bir ylan oluvermi o! Al onu korkma! dedi. Biz onu hemen eski haline dndreceiz56. Musann asasn dierlerinden ayrlmas, Kutsaln onun zerinde olaanst bir tarzda tecelli etmensinden kaynaklanmaktadr. te Kuran dili iinde, Musann sas byle bir tecrbenin zerinde gerekletii varlk olmas ynyle, trdelerinden ayrlmakta ve kutsallk zellii kazanmaktadr. Musann asas, artk olaan salarn tesinde, bir gereklii yanstan sembol haline gelmitir. Bu semboln somut ynn, tatan kaynak fkrtmas,57 denizi yarmas,58 sihirbazlarn att denek ve ipleri yutan ylana dnmesi59 gibi tecrbeler oluturmaktadr. Kutsaln bu ekildeki tezahrlerini kapsayan arm alanyla Musann sas, akn gereklik olan, Allahn kar konulmaz gc ve kudretinden vs. oluan soyut gereklii yanstmaktadr. Bu soyut gereklik, sa sembolnn soyut yndr. Musann sas zikredildiinde yukarda szn ettiimiz tecrbeleri (mucizeleri) hatrlatmakta ve bu tecrbeler de, Tanrnn gc, kudreti, azameti vs. gibi ilh gereklikleri tecelli ettirmektedir. sann sembolize ettii gereklikler, ayn zamanda, Musann nbvvetini de dorulamaktadr. sa sembolnn somut ve soyut yn arasndaki analojik bant hakknda ise, unlar sylenilebilir: Bu konunun banda da belirttiimiz gibi, sa zerinde, ylan halini alp kk ylanlar yutmas, ta yarp pnarlar aktmas, denizi yarmas gibi tecrbelerin gerekletirilmesi iin seilmi olmas rastlantsaldr. nk btn bunlarn baka eyalar zerinde gereklemesi de mmkndr. Ancak yukarda saydmz sa etrafnda oluan tecrbeler ile bu tecrbenin yansttklar gereklikler arasnda sk bir analoji vardr. nk byle harikulde ileri ancak gl ve kudretli bir irade
56 57 58

62

59

Taha 20/19-21. Bakara 2/60:Araf, 7/160. uara 26/63. Araf 7/117.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

gerekletirebilir ki, o da Allahtr. Bylece, tecrbe ile bu tecrbenin arkasndaki gereklik, analojiden daha fazlas olan birbirini gerektiren hususlar olarak karmza kmaktadr. Bu adan sa sembolnn, evrensel ve birinci dereceden bir sembol olduu sylenilebilir. Kuranda geen ve kendilerinde eitli kutsal tecellileri meydana gelmi olan, Tbut, Nuhun gemisi gibi aralar da, benzer bir ekilde tahlil edilerek, sembolik ynleri ortaya karlabilir. Sonu Sembol, insann yaad eitli tecrbelerin bir gsterge etrafnda younlamas sonucu, o gstergenin nedensiz ya da nedenli olarak bir baka eyin yerine gemesi ya da o eyi yanstmas ile elde edilen iletiim birimine verilen addr. zellikle, bu tr gstergelerin youn biimde kullanlmas ile ortaya kan iletiim biimine de, sembolik dil denilmektedir. Tabi, bizim burada ele aldmz sembol, dil gstergeleri gibi, nedensiz olarak bir gndergeyi gsteren ve geleneksel semboller olarak tanmlananlar deil. Bizim burada ele aldmz semboller daha ok, bir gsterge ile dorudan anlatlmas mmkn olmayan manevi ya da metafiziksel unsurlar tayan gereklikleri, nedenli ya da nedensiz bir ekilde yanstan iletiim unsurlardr. Bu bir ikon, bir dil gstergesi, bir mekn, bir zaman ya da bir eya isimi olabilir. Bu iletiim unsurular (semboller), etrafnda biriken eitli dz ve yananlamlardan oluan dilsel ya da dini tecrbe/ kutsaln tecellisi(heirafoni) olarak niteleyebileceimiz insan tecrbelerle olumakta, artk dorudan anlatlamaz olan insann ruhi ynnn de devreye girmesiyle yanstmaktadr. Bu sembollerden, yanstt gereklilerle kendileri arasnda herhangi bir anolojik (benzelik/kyaslama) iliki bulunmayanlarna, yani nedensiz olanlarna raslantsal semboller denilirken, kendileri ile yansttklar gereklikler arasnda anaolojik bir bant bulunanlara evrensel semboller denilmektedir. Burada ele aldmz semboller, bu trden sembollerdir. Bu semboller, somut ve soyut olmak zere iki ana unsurdan olumaktadrlar. Bu sembollerin somut ynlerini, eitli

63

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

dz ve yananlamlardan oluan dilsel tecrbeler ve kutsaln tecellisi gibi dini tecrbeler olutururken, soyut ynlerini dorudan anlatlmaz bir manevi gereklik ya da kutsala ait bir zellik oluturmaktadr. Bu unsurlar analojik bir bant olmakszn birbirini artrdklarnda, raslantsal sembol oluturmaktadrlar. Aralarnda analojik bir iliki sz konusu olduunda ise, evrensel sembol oluturmaktadrlar. Kuranda fiziki(muhkem) alann diliyle fiziki alan varlk, olay ve olgularndan sz eden ayetler bulunmaktadr ki, bunlara muhkem ayetler denilmektedir. Yine Kuranda, fiziki alann diliyle metafizik(mteabih/gayb) alann varlk, olay ya da olgularndan bahseden ayetler bulunmaktadr ki, bunlara mteabih ayetler denilmektedir. Yukarda rneklerine deindiimiz zere Kuranda hem mtebih ayetler arasnda hem de muhkem ayetleri arasnda sembolik ileve sahip pek ok sembolik deer tayan gstergeler bulunmaktadr. te Kuranda muhkem alanda yer alan, baz mekan, zaman ve eya isimleri de sembolik bir deer arzetmektedirler. Kuranda geen baz mekn isimleri, Kbe rneinde olduu gibi, etrafnda gerekleen din tecrbeler ya da Kutsaln tecellileri (heirafoni) sayesinde, kaos halinde bulunan trdelerinden ayrlmakta, insann evrendeki varoluu iin bir balang, bir merkez oluturmaktadr. Bununla balamak suretiyle inanr, evrendeki meknsal varoluunu gerekletirmektedir. Artk inanr, Kbe ile yatay olarak, meknsal olarak varolduu evreni ina ederken, dikey olarak da Kutsal ( Allah) ile bulumaktadr. Mslmanlarn namazlarnda Kbeye ynelmeleri, her trl varolularnda ve Kutsal ile bulumalarnda onun ne kadar nemli bir merkez oluturduunun ak bir gstergesidir. te btn bunlar, bu mekn isimlerinin sembollemesi ve sembolik bir iletiim salamas ile gereklemektedir. Kuran dilinde, baz zamanlarn da, kutsaln tezahr asndan n plana kt ve dier ad zamanlardan ayrld grlmektedir. Buna gre, zaman da mekn gibi trde deildir. Baz zaman-

64

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

lar, iinde vuku bulan olaylar sebebiyle, yani kutsaln eitli ekillerde tezahryle ad zamanlardan ayrlmakta ve kutsallk kazanmaktadr. Kutsal zaman, tersine dnebilir ve bulunduu ynde imdi haline getirilmi bir ilksel zaman olmasyla dier adi zamanlardan ayrlr. Yani kutsal zamanlar ilk yaand gibi, imdide yaanabilir zelliine sahiptir. Kuranda Kadir gecesinden sz edilmekte ve o gece Kurann indirildii, meleklerin ve Ruhun indii ve bin geceden daha hayrl olduu belirtilmektedir. Mslmanlar her Kadir gecesi, o geceki olayn zamanna geri dnerler ve o zamanla btnleirler. Her Kadir gecesi mminler, Kurann indirildii ve bin geceden daha hayrl olan o geceyi gncelletirerek; yani imdi yaparak olaan zamandan kp, kutsal zamana girmi ve o gecenin maneviyatyla btnlemi olurlar. Kutsal, gemiteki imdi olarak alglanan zamansal sre iinde tecelli eder. Kuranda Kadir gecesi gibi, Kutsaln tecellisine konu olan dier zamanlar, trdelerinden ayrlan ve mminlerin zamansal varoluunu ina eden sembolik bir etkiye sahiptirler. Kurandaki baz eya isimleri de, asa rneinde olduu gibi, sembolik bir deer arzetmektedirler. Bu eya isimleri, Kurann semantik yaps iinde, balarndan geen eitli kutsal tezahrleri sonucu oluan tecrbelerin zerlerinde younlamasyla sembollemektedirler. Artk bu isimler Kuranda her okunduklarnda ya da zikredildiklerinde Kutsal youn bir ekilde artrarak, Kutsaln tecellisine konu olmakta ve inananlar ile kutsal buluturan bir sembol olmaktadrlar. Yukarda szn ettiimiz mekn, zaman ve eya isimleri birer sembol olarak somut ve soyut olmak zere iki ana unsurdan olumaktadrlar. Somut ynlerini eitli insan ve kutsaln tecellisi olarak ortaya kan dini tecrbeler olutururken, soyut ynlerini bu isimlerde aran ve yansyan Kutsala ait bir gereklik veya gereklikler oluturmaktadr. Bu sembollerin somut ve soyut ynleri arasndaki ilikiye gelince, yle syleyebiliriz: Kuranda yeralan sz konusu isimler mekn, zaman ve eya olmalar hasebiyle trdele-

65

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

rinden farkl olmayan raslantsal isimlerdir. Somut ynleriyle soyut ynleri arasnda analojik bir iliki gzkmemektedir. Bu adan raslantsal semboller olduklar sylenebilir. Ancak bu isimleri, Kuran semantii iinde kazand anlam alanlar ve dini tecrbeler asndan deerlendirdiimizde, kazandklar somut unsurlar ile, Kutsala dair yansttklar soyut gereklikler arasnda ciddi bir analojik iliki, hatta birbirlerini gerektirme durumu sz konusudur. Buna gre, sz konusu olan mekn, zaman ve eya ile ilgili sembollerin birinci dereceden evrensel semboller olduunu syleyebiliriz.

Kaynaka
Fawcett, Thomas, The Symbolic Language of Religion, SCM Press Ltd. London 1970. Cassells Latin-English English-Latin Dicrtionary, Macmillan Publishing, London 1994. ed. D.P. Simpson,

A Greek-English Lexion of the New Testament and Other Early Christian Literature, ed. Walter Bauers, trc. William F. Arndt F.Wilbur Ginrich, The University of Chicago Press, USA 1979. Websters Third New International Dictionary of English Language Unabridged, ed., Philip Babcock Gove, Knemann, Germany 1993. Hinnels, John R. (ed.), The Penguen Dictionary of Religion, Penguen Middlesex, England 1984. Wellek, Rene Austin Varren, Edebiyat Teorisi, trc., mer Faruk Huyugzel, Akademi Kitabevi, zmir 1993. Nelsons Illustrated Bible Dictionary, ed. Herbert Lockyer, Thomas Nelson Publishers, New York 1986. Knudsen, R.N, Symbol New Dictionary of Theology, ed. Sinclair B. Ferguson Daviid F. Wright, nter Varsity Press, England 1996. Alston, Religious Language, Encyclopedia of Philosophy, ed. Paul Edwards, The Macmillan CO., New York 1972, VII Ko, Turan, Din Dili, Rey Yay. Kayseri ts Durand, Gilbert, Sembolik mgelem, trc. Aye Meral, nsan Yay., stanbul 1998.

66

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuranda Kutsal Mekn, Zaman ve Eya Kavramlarnn Sembolik Deeri

Kl, Sadk , Kuran Sembolizmi Renklerin ve ekillerin Dnyas, Kl Yay., Ankara 1991 Williams, Rowan, Imagery, Religious, A New Dictionary of Christian Theology, ed. Alan Richardson Jon Bowden, SCM Press Ltd., Britian 1996, Emmet, Dorothy, The Nature of Metaphysical Thinking, Mc. Millan Co. Ltd., London 1961 Yavuz, mer Faruk ,Kuranda Sembolik Dil, Ankara Okulu Yaynlar, Ankara, 2006. Krbaolu, Hayri, Mteabiht Konusundaki Yaklamlarn Deerlendirilmesi ve Yeni Bir Yaklam nerisi, 1. Kuran Sempozyumu, , Bilgi Vakf Yay., Ankara 1994. Hick, John, Philosophy of Religion, PrenticeHall, London 1963. Fromm, Erich, Ryalar Masallar Mitoslar, trc. Aydn Artan- Kaan H. kten, Artan Yaynevi stanbul 1992, 2. bs. Krbaolu, Hayri, Mteabiht Konusundaki Yaklamlarn Deerlendirilmesi ve Yeni Bir Yaklam nerisi, 1. Kuran Sempozyumu, Ankara 1994, Bilgi Vakf Yay., s. 363-374 Esed, Muhammed, Kuranda Sembolizm ve Alegori, Kuran Mesaj MealTefsr, trc. Cahit Koytak-Ahmet Ertrk, aret Yay. stanbul 1996, III, 1329-1332. Paac, Mehmet, Kuranda Dil ve Varlk Alanlar, 2. Kuran Sempozyumu, Bilgi Vakf Yay., Ankara 1996, s. 121-134. Dhavamony, Marasusa, Phenomenology of Religion, Gregorian University Press, Rome 1973. Otto, Rudolf, The dea of The Holy, trc. Jhon W. Harvey, Oxford University Press, London 1936, 6. bs. Pazarl, Osman, Din Psikolojisi, Remzi Kitabevi, stanbul 1982, 3. bs. Hkelekli, Hayati, Din Psikolojisi, Diyanet Vakf Yay., Ankara 1993. Kl, Sadk, Kitab- Mukaddes ve Kuran- Kerm, Nil Yay., zmir 1993. Eliade, Mircea, Kutsal ve Dind, trc. Mehmet Ali Klbay, Gece Yay., Ankara 1991. Elmall, M. Hamdi Yazr, Hak Dini Kuran Dili, I-X, Zaman Yay., stanbul ts.

67

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

mer Faruk YAVUZ

el-Gazal, Ebu Hamid Muhammed, el-Maksadul-Esn fi erhi MeanilEsmillahil-Hsn, nr. Bessm Abduvahhab el-Cb, el-Ceffan vel-Cb lit-Tba ven-Ner, Limasol 1987. er-Rabul-sfehn, Ebul-Kasm Hseyn b. Muhammed, Mfredtu Elfzil-Kuran, thk. Safvn Adnan Davd, Drul-Kalem edDru-amiyye, Beyrut 1997. bn Manzr, Lisanl-Arab, nr. Emin Muhammed Abdulvehhb Muhammed es-Sadk el-Ubeyd, I-XVIII, Dru hyait-Turasil-Arab, Beyrut, 1996. bn r, Tahir, Tefsrut-Tahrr vet-Tenvr, I-XXX, ed-Drut-Tnisiyye, Libya ts. Eliade, Mircea ,mgler Simgeler, trc. Mehmet Ali Klbay, Gece Yay., Ankara 1992, Dzenli, Yaar, Sembolizm Asndan sra ve Miraa Yeni Bir Yaklam Denemesi, Eskiehir Osmangazi n. Sosyal Bilimler Dergisi, sy. 1, (2001), s. 39-40. Burckhard, Titus, Akln Aynas, trc. Volkan Ersoy, nsan Yay., stanbul 1987.

Symbolic Values of Concept of Sacred Places, Times and Objects in the Quran
Citation/: Yavuz, mer Faruk, (2005-6). The Symbolic Values of Concept of Sacred Places, Times and Objects in the Quran, Milel ve Nihal, 3 (1-2), 39-68. Abstract: In this article it will be dealt with symbolic values of place, time and object's names in the semantic domain of Qur'anic language. To do this, it will be took the symbol, its structure, its peculiarities, its varieties as an element of communication and theory of symbolic language in general. In the end, this theory will be applied to some sample names of times, places and objects in the Qur'anic language. Key Words: Symbol, Symbolic Language, Sacred, Place, Time, Object, Kbe, sa.

68

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Kuds, Kubbets-Sahra

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

Mustafa Kemal AN*


Atf/: an, Mustafa Kemal (2005). Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme, Milel ve Nihal, 3 (1-2), 69-117. zet: Gnmzde oulculuk yaadmz toplumlarn neredeyse doal bir yaps haline gelmeye balamtr. Kresellemenin getirdii toplumsal dnmler ve buna bal olarak ortaya kan oul kimlikler ve ulus tesi kurumlarn artan rol sonucu her geen gn daha da artan farkllam kimlikler yaadnz dnyann birer gerei haline gelmitir. te ok kltrclk tartmas da bu zemin zerinde yeermeye balamtr. ok kltrclk ve kltrel eitlilik modern sonras ortamn da salad kolaylklarla tm dnyada tartlan bir olgu konumuna ykselmitir. zellikle Kanada ve Avustralya gibi devletlerin lkelerine kabul etmi olduklar gmenleri asimile etmek yerine ok etnikli yap iinde farkllklarn tanyan bir politika giriimi olarak okkltrll resmen bir devlet politikas haline getirdikleri 70li yllardan sonra konu daha fazla dnya gndemine oturmutur. Ancak her tartmada olduu gibi ok kltrllk konusunda da farkl perspektifleri kendilerine eksen alan aklamalarla karlamaktayz. Bu ereveden olarak bu yazda ok kltrllk siyasetinin eitli uygulama biimlerini belli bal savunucular zelinde ele alarak, bu siyasete ilikin imkn ve skntlara iaret edilmeye allmaktadr. Anahtar Kelimeler: okkltrllk, Farkllk, Postmodernite, Komniteryen, Liberalizm, Cemaat.

tekini Anlamak Gnmzde oulculuk yaadmz toplumlarn neredeyse doal bir yaps haline gelmeye balamtr. Bir yandan kresellemenin
*

Yrd. Do. Dr. Sakarya niversitesi Sosyoloji Blm


inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1-2 Aralk 2005 Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Mustafa Kemal AN

getirdii toplumsal dnmler ve buna bal olarak ortaya kan oul kimlikler ve ulustesi kurumlarn artan rol sonucu her geen gn daha da artan farkllam kimlikler yaadnz dnyann birer gerei haline gelmitir. Bugn iin insanlar gemite hi olmad kadar birbirleri ile i ie yaamakta, tekiyle her an burun buruna gelme risk ve imkan ile balak bir hayat srmektedirler. Bugn iin ou lke kltrel bakmdan nemli eitlilikler gstermektedir. Yaplan son almalara gre dnyadaki bamsz 184 lke, bnyelerinde 600 yaayan dil grubu ve 5000 etnik grup ile muazzam bir eitlilik iinde bulunmaktadr. Bu rakamlar bize ok az lkenin vatandann ayn etnik-ulusal gruba ait olduklarn ve ok aznn ayn dili konutuklarn ifade etmektedir (Kymlicka, 1998 :25). Yaadmz bu sre bizleri, kltrel adan homojen bir ulus devlet modelinden gittike uzaklaarak farkllklarn toplum hayatnda daha fazla kabul grd bir boyuta yaklatrmtr. Kltrel yaam biimlerindeki eitliliin, etnik gruplarn, mezheplerin ve dnya grlerinin says ve etkinlikleri gn getikse artmaktadr. Gemite Aydnlama dncesinden ilham alan modern projenin evrenselci paradigmas insanlar arasndaki benzerlikleri toplum tasarmnn merkezine alrken gnmzde yaamn temeline ilikin vurgu giderek farkllklar zerinde younlamaktadr(stel, 1999: 35) . Farkllklarn kabul grmesinin doal bir uzants olarak da fakl etnik ve kltrel unsurlarn beraberce bir arada yaadklar bir toplum tasarm olarak ekillenen ok kltrllk politikalar gndeme gelmektedir. ok kltrllk ve kltrel oulculuun, sahicilik sylemleri ve kltrel ve etnik aznlklarn haklarna yaplan vurgunun bugn iin bu derece revata olmasnn kimi nedenleri bulunmaktadr. Bunlar ksaca yle zetlemek mmkndr. Kltrel alanlarda farkllklarn tannmas ve varlklarn srdrmelerine msamaha ile baklmas siyaset ve toplum hayatnda geerlilik kazanmadan nce konu ncelikle toplum bilimlerinin

70

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

gndemine tanmtr. Bu balamda insan bilimlerindeki pozitivist ve ilerlemeci paradigmann geerliliini yitirmesi ile paralel bir geliim sreci izlendii sylenebilir. Bilindii gibi sosyal bilimlerin bilim hviyetlerini kazandklar srelerde Bat, gerekliin nesnel doas ile kendi iinde bulunduu artlar arasnda belli bir aynlk kurarak kendi dnda var olan tm toplum ve kltrlere alaltc bir bak as ile bakan bir gelenek oluturmutur. Bu eksende gelime gsteren sosyal bilim alt dallar ilk balarda Baty ve Batdn inceleyenler olarak ikiye bile ayrlmtr. Szgelimi sosyoloji, endstriyel atlm ve gelimeleri gsteren, belli farkllama ve bakalamalar geirmi toplum tipinin tek rnei olan Bat toplumlarn incelemek ve bu toplum iinde ortaya kmas kanlmaz atma ve elikilere zm arama amacna koulan bir entelektel saha olarak ortaya karken, Bat-d toplumlarn incelenmesi baka yasalara tabi olarak grldnden etnoloji ve antropoloji bilimlerine ihtiya duyulmutur. Sosyoloji bilimi bu ilk teekkl devresinde Bat toplumlarn mutlak veri alarak, sonuta kendini btn insanln eninde sonuna ulamas gereken nihai aama olarak konumlandrmtr. Bu aslnda Aydnlanma dncesinden beri Bat kltrne hakim olan temel alglay biiminin belli bir evrimleme sreci sonucunda ulam olduu bir aamaya iaret etmektedir. Ancak toplumu aklamada kendini grevli sayan bilimlerinin insan unsurunu fizik bilimlerinin nesnellik eksenine oturtma abalar sonucunda kurumsallaan pozitivist paradigma, bu iyimser beklentilere ulalamad gibi daha ortaya kndan itibaren bu nesnelci bilim anlayna kar oluan bir cepheleme byyerek gelimi ve bugne ulaan izgide toplum bilimlerinde pozitivist anlayn reddini gerektirecek yeni, alternatif anlay biimlerinin gereinden sz edilmeye balanmtr. Bu noktaya gelinmesinde insan ve toplum bilimlerinin bata tarih, sosyoloji, antropoloji, psikoloji dallar olmak zere temelde hi birisinde fizikte Newtoniyen / Einsteiniyen tarzda bir paradigmann salad trden bir bilimsel otorite salanamamas belirleyici olmutur. Batan beri toplum bi-

71

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

limlerin ulamak istedii bu nesnellik abas ncelikle insann kendi doasndan kaynaklanan birtakm amazlarla kstlanmtr. rnein, ister bilimsel etkinlii yrten zne olarak ister bilimsel etkinliin nesnesi olarak ele alnsn, insani etkinlikleri ve insan doasn tarih ve kltr gibi balamlardan arnm bir halde kavramak olana bulunmad gibi, insan, dnyadaki eylemleri zerinde dnerek bilen ve eylemine bilinli bir seimle yn verebilen ayrt edici niteliklere sahip bir yapda olmutur (Gka, Topcuolu, Aktay, 1996:2223; Hekman, 1999:16-17). Bylece aydnlanma aklnn ve modern paradigmann rettii sosyal bilim ve bu eksende temellenen evrenselci insan tasarm temelden zedelenerek bugne varan bir izgide yeni gelimelerin yaanmas mmkn olabilmitir. Bu erevede zellikle son elli ylda modern sosyal bililerin evrenselci teorilerine kar birok saldrlarda bulunularak aydnlanma miras ile oluan bu bilim konseptinin ortaya koyduu teorilerin genel-geer olduklar iddiasnn aslnda Batnn kendi gerekliinin sanki evrenselmi gibi sunulmasndan ibaret olduu ynndeki kanaatleri glendirmitir (Wallerstein, 2000:188). Bylelikle son yllarda insan doas, evrensel akl ve akl sahibi zerk zne gibi kategoriler giderek daha ok sorgulanan olgular olmular ve birok dnr, eitli bak alarndan, evrensel insan doas, insan doasnn bilinmesini salayacak evrensel bir rasyonellik kanonu ve mutlak evrensel bir hakikatin olanakll gibi fikirleri eletiri konusu yaplmtr (Mouffe,1999: 347). Modern paradigmann sosyal bilimler alannda alm olduu bu bakalam, kltrel alanlarda etnosentirik yaklamlarla bezeli Bat uygarlnn evrensellik mitosunun da kendini daha fazla srdrmesini engellemitir. Bilindii gibi modernliin retildii topraklar olan Avrupa teden beri, kendi uygarln eitli medeniyetler arasnda bir medeniyet olmaktan daha baka bir ey olarak grmtr. Bunun yannda kendi uygarlklarnn biricikliine de-

72

rinden bir inanla bal kalrlarken, kendi dlarndaki tekini ise

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

eriilmeye deer hemen hibir deer retemeyen bir azgelimi yaratk olarak alglamlardr. Eer bu azgelimi varlklar gnn birinde bir seviyeye ulaacaklarsa bu, Batl gelime izgilerinin srarla takip edilmesi ile muhtemelen de uzak bir gelecekte ve ancak belli llerde dhilinde meydana gelebilecektir. Sosyal bilim paradigmasnda meydana gelen bu bakalam ve deiimler kltrel almalar olarak nitelenen bir baka sahada da yank bulmutur. Bu alanda zellikle saldrya urayan kavram sosyal bilimlerin nesnellik ilkesi ile paralel giden bir baka ilkesi olan evrenselcilik algsdr. Kltrel almalar evrenselcilie, ncelikle, toplumsal gereklik hakknda evrenselcilik adna ortaya atlan iddialarn aslnda evrensel olmadklar gerekesiyle saldrrken, bylece dnya sistemindeki hkim tabakalarn, kendi gereklerini genelletirip evrensel insan gereklikleri haline getiren ve insanln nemli kesimlerini aratrmalarnn epistemolojilerinde bile unutan grlerine kar da net bir tavr iine girilmitir (Wallerstein, 2000:206). Postmodernite ve Farklln Kutsanmas te tam da bu aamada okkltrclk ve farkllk politikalarnn bu derece reva bulmasnn bir baka nedenine iaret etmek gerekmektedir. Yukarda ksaca aklamaya altmz bilginin ve bilimin aydnlanma mirasnn dnda yeni bir ehre ile tanmlanmas ile balantl bir biimde ele alnabilecek olan postmodernizm olgusu da okkltrl toplum idealinin uygun zeminini oluturmada son derece elverili imknlar sunmaktadr. Postmodernizm, Bat dncesindeki byk anlatlarn (grand narrativs) modernlikle birlikte geride kald ve artk eski geerliliini srdremeyecei temel argman ile entelektel sahada boy vermeye balamtr. zellikle, 60l yllardan sonra toplum kuramnda meydana gelen paradigmal deiimlerin bir ifadesi olarak ortaya kmaya balayan postmodern kuram, modernliin adeta kutsal bir doma olarak kabul ettii btnlk, tekillik ve evrenselcilik

73

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

dncesini temelden paralayan bir yap iinde geliim gstermitir. Postmodern teori, bilimsel yaklamlarn gereklii yanstt inancn merkeze alan modern paradigmann eletirisini yaparak, modernist teorilerin kendi nesneleri zerine en iyi ihtimalle ksmi perspektifler sunduu ve dnyaya ilikin tm bilisel alglamalarmzn tarihin ve dilin dolaymndan getiini ne alan rlativist bir noktada konumlanmaktadr. Modern a felsefesi, Bat aklcl, sanat ve kltrel ilkeleri kendi nesnellikleri konusunda hibir tereddde mahal vermeyecek derecede evrenselci bir perspektif iinde bulunurken, postmodern kuram, tm bu inanlara temelden kar karak bunun yerine kalc ve onulmaz belirsizlik koullar altnda bir yaama; iddialarn, tarihsel olarak ekillenmi greneklerinden daha salam ve balayc bir zemine dayandn kantlayamayan, kendisiyle birlikte, yar halindeki snrsz sayda yaam biiminin var olduu bir alglay tarz zerinde odaklanmaktadr (Bauman, 1996: 145). Postmodern paradigma, akl, hakikat, gelenek ve bilgi yaplarn derin bir rlativiteye aarak Bat epistemolojisini temelden sarsan bir yapnn ortaya kmasn kolaylatrrken bu etki tm bilim dallarnda hatr saylr yanklara da yol amtr. Nitekim tarihiler topladklar belgelerin muhtelif yorumlara ak metinler olduunu kefederken sosyologlar da , teorilerinin gereklii belli bir biimde kurgulayan anlatlar olduunu grmeye, iktisatlar ise matematiksel modellerle yrttkleri almalarndan senaryolar diye sz etmeye balamlardr. Bylelikle yakn zamanlara kadar metin, kurgu, senaryo gibi szckler sosyal bilim alannn dn tanmlarken postmodern paradigmayla bunlarn aslnda olmas gereken nosyonlar olduuna hkmedilmeye balanmtr (nc,1998:48). Hakikatin bu izafilii postmodernistlerin sklkla ifade ettikleri bir sloganda kendisini tm plakl ile aa vurmaktadr: Ne olsa gider (anyting goes). Postmodern sylemin nemli temsilcilerinden Richard Rottynin dedii gibi hibir eyin kesinlemi ya

74

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

da temsil edilebilecek gerek bir doas bulunmamaktadr. Her ey zamann ve ansn rndr. (Serdar,2001:21) Postmodernite gerekliin doasna getirmi olduu bu radikal grecelilik algs ile oulculuk ve eitlilie de geni bir yaama alan tanmaktadr. Modernliin uzun yzyllar boyu kendi dnda olan tekiletirme, dlama ve hor grme sreleri ile kendisini ortaya koyan perspektifi yannda postmodern teori rklarn, kltrlerin, cinslerin, cinselliklerin oulculuuna vurguda bulunarak hibir tarzn dieri zerinde egemenlik kuramayaca, her unsurun eit temsile yetkin olduunda srar etmektedir. Postmodernliin oluturduu bu atmosfer daha sonralar farllklarn adeta kutsand okkltrclk politikalarnn da meru temelini oluturacaktr. Postmodern kuramn ortaya koymu olduu oulcu toplum tasarm, bir zamanlar modernliin ykmaya alt eyler olan cemaat, gelenek, kendi trne ve kklerine ballk, milliyet gibi bir ksm anti-modern unsurlar knanr eyler olmaktan kararak tam tersine dntren bir sreci balatmtr. Bu sre uzun zaman bask altna alnan toplumsal grup ve kimliklerin ve entnisitelerin de kendilerini ifade etmede gereken frsatlar bulduklar srelere de can vermitir. Bylelikle artk yeni bir kabilecilik ana girdiimiz bile sylenebilecektir: Bugn cemaat vgsne, aidiyetin alklanmasna ve heyecanla gelenek aramaya enerji, g ve canllk katan ey, mucizevi bir biimde yeniden doan kabileciliktir. En azndan bu anlamda modernliin uzun ve dolambal yolu bizi bir zamanlar atalarmzn yola kt balang noktasna getirdi. Ya da belki de yle grnyor (Bauman, 2000: 111/114) Postmodenlik dncesi iaret ettii bir ok eyin yannda ncelikle dnyann ortadan kaldrlmas imkansz bir oulluuna gndermede bulunmaktadr. Postmodernlik, tektiplilik ve evrenselcilik gibi modernliin merkezi deerlerinin iaretlerini tersine evirirken yaam biimlerinin farklln sadece kabul etmekle kalma-

75

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

maktadr. Bunun da tesinde

postmodenlik, yaam biimlerinin

farklln evrensellii hedefleyen bir yaam biiminde eritmeye de, evrensel tahakkm hedefleyen bir biim tarafndan deersizletirilecek bir eye indirgenmesine de kar bir duru almaktadr. Farkllk artk sadece kerhen kabul edilen bir ey olmaktan te, ayn zamanda da yksek bir pozitif deer rtbesine de karlmaktadr (Bauman , 2003 :131). Postmodernliin oul ve oulcu dnyasnda, ilke olarak btn yaam biimlerine izin verilmektedir. Daha doru bir ifade ile sylenirse hibir yaam biimi, herhangi baka bir yaam biimini izinsiz klacak kadar bariz ve baskn olma hakkn elde edemeyecektir : Farkllk bir bask olmaktan kp, eylem ve zm gerektiren bir sorun olarak yorumland zaman, farkl yaam biimlerinin bar iinde birlikte yaamalar, dman glerin geici bir dengesi olmaktan baka bir anlamda mmkn hale geliyor. Bir yandan birlikte yaama ilkesi, evrenselletirme ilkesinin yerini alabilirken te yandan hogr nermesi ihtida ve tabiiyet nermelerinin yerine geebilir. zgrlk , eitlik ve kardelik modernliin sloganyd. zgrlk, farkllk, ve hogr ise postmodernliin atekes formldr (Bauman, 2003, 131). Modern dnemde temel akmlar, yabancln anormal ve esef edilecek bir ey olduunda ve gelecein (homojen olduu iin) stn dzeyinde yabanclara yer olmadnda bir konsenss bulunurken , postmodern zamanlar da neredeyse evrensel kabul gren u anlamayla temayz edecektir : Farkllk sadece kanlmaz bir ey deil, ayn zamanda da iyi, deerli ve korunma ve baklmaya muhta bir eydir. Bu dnemde temel umut verici tek ey, toplumsal tekilliklerin tasdiki, miraslarn ruhsal olarak yeniden tesisi ve kkler ve zel kltrlerin aka hesaba katlmasdr. Kendilerini sac ve hatta faist sayan inan gruplar bile nclerinin tersine, artk insanlar arsndaki farkllklarn kltrel mdahaleden muaf olduunu ve bir kiiyi baka biri yapmann insan gcnn haddi olamadn kabullenmi grnmekteler. Buna gre farkllklarn tamam kltrel olarak retilen insani rnlerdir. Byle olunca da , farkl

76

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

kltrler son derece doal olarak kendi yelerini farkl ekil ve renkte yaratma hakkna sahiptirler. Brakalm tm kltrler kendi ayr ve daha iyi, esiz, otantik yollarnda yryebilsinler. Bu durumda dnya ok daha zengin olacaktr (Bauman,2000:48). Vattimonun ifade ettii gibi postmodernlik iki temel deiimin altn izmektedir. Bunlardan ilki Avrupann dnyann geri kalan zerindeki egemenliinin sona ermesi dieri de yerel ve aznlk kltrlerine sz hakk tanyan aralarn geliimi. Kltrel Grecelilik ve okkltrllk Tartmalar te okkltrclk tartmas da bu zemin zerinde yeermeye balamtr. okkltrclk ve kltrel eitlilik yukarda aklamaya altmz bir ortamn da salad kolaylklarla tm dnyada tartlan bir olgu konumuna ykselmitir.1 zellikle Kanada ve Avustralya gibi devletlerin lkelerine kabul etmi olduklar gmenleri asimile (eritme potas) etmek yerine ok etnikli yap iinde farkllklarn tanyan bir politika giriimi olarak okkltrll resmen bir devlet politikas haline getirdikleri 70li yllardan sonra konu daha fazla dnya gndemine oturmutur (Kymlicka,1998: 47; Birch, 1989:167-172). okkltrclk tartmalarn temeline bakldnda bu olgunun aslnda yirminci yzyln iinde ortaya kan byk g dalgalar ve ken smrge imparatorluklarnn ardnda braktklar byk etnik eitlilikle temelden ilgili olduu grlmektedir. Bu anlamda Avrupann dnyann geri kalan zerinde kurmu olduu kolonyalist egemenliinin sona ermesi ve bunun sonucunda smrgelerin bamszlamas, smrge halklarnn yerel ve aznlk
1

Aslnda okkltrllk tartmalarnn modern dnemlerin ardndan ortaya kyor olmas bu olgunun bu dnemle birlikte insanlk gndemine geldii anlamna gelmemektedir. Gemiin byk mparatorluklarnn tamam bir zorunluluk olarak ok kltrl bir yap arzettii bilinen bir gerektir. Ancak ulus devlet olgusu ile birlikte tm dnya zerinde tesis edilen tekkltrc yaplar kltrel farkllklarn ne derece hayati bir neme haiz olduunu ortaya koymutur.

77

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

kltrlerine sz hakk tanyan srelerin ilemesini kolaylatrmtr. Bylelikle, 18 ve 19. yzyl Avrupasnn akl ve ilerleme adna srdrd mcadele olan evrensellik fikri2 ortadan kalkarken toplum artk birliini de yitirme srecine girmitir. Dolaysyla da hibir kahraman, hibir toplumsal kategori , hibir sylem, anlamn tekelini elinde tutma imkan bulamayacaktr. Bu da bizi, doal olarak okkltrcle gtrmektedir (Touraine, 1992: 208). Yukarda saym olduumuz dnsel ve entelektel nedenlerin tesinde etnik oulculuk ve okkltrllk anlaynn yeermesinde etkili olan bir dier faktr de modern ulus devlet idealine ulama yolunda devletlerin bnyelerinde barndrdklar etnik, dini ve kltrel aznlklar yok sayan hatta yer yer bu unsurlar sistemli bir biimde yok eden bir anlay tamalar gelmektedir. Bylelikle ulus-devletin entegrist kltr siyasetinin paradoksal olarak ulusalt ve yerelci duygular uyard ve onlar besledii grlmtr. Btnleme politikas, deyim yerindeyse, toplumun ayrmasna, kltrel btnlnn zlmesine yol ac bir etki de yaratmaktadr. Buna bal olarak, gnmz toplumlarnda kltrel eitlilik gitgide daha fazla bir deer olarak alglanmaya balanm, bu da birliki siyasal anlay zayflatmtr (Erdoan, 1998: 188).

78

Aydnlanma ve Fransz htilali srecinde gelitirilen vatandalk algs esasnda insanlarn zde eitliine dayanmakta olup ortaya k itibariyle daha insanca bir yaam vaat etmektedir. Bu yzden aydnlanmann evrenselci syleminin geerli olduu yzyllarda cari olan vatandalk erevesi uzun sre kendisine itiraz edilemez bir hakllk zeminine sahip olmutur. Bu haklln temeli de byk lde pozitif kurucu ilkelere dayanmaktadr : nsanlara dil, din, renk ve cinsiyete gre farkl ve ayrmc yaklaan bir siyasal uygulamann zdrap verici tarihine kar eitliki itirazn, an ykselen ruhu olarak bu meydan okumasnn gc inkara edilemez. Fransz Devrimiyle ilan edilen yeni siyasal konsept, geleneksel toplumun soy, rka ve cinsiyete dayal tabakalamasna kar vatandalk kavramn ne srerek insanlk onuru adna ileri bir adm kaydetmitir. Bu admn atld toplumsal yapnn kendisine byk bir hakllk kazandrdna da kuku yok. ( Aktay, 2003:61).

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

okkltrllk Biimleri Temel olarak okkltrllk olarak adlandrlan kltrel oulculuk biimi , znde liberal bir oulcu toplum tasarm olarak geliim gstermeye balam bir siyasi akmdr. Bu anlamda bu kavram, kltrel kkeni ne olursa olsun farkl kltrel geleneklerin eitlik esasna dayanarak bir arada yaamalarnda herhangi bir sorunun olmadn ifade eden siyasal ve toplumsal bir sistemin ifadesi olarak ortaya kmtr (Erdoan, 1998: 195). okkltrllk tek bana farllk ve kimlikle ilgili bir kavram olmayp, kltrle kaynam ve ondan beslenen farkllk ve kimliklerle, yani bir grup insann kendilerini ve dnyay anlamakta, bireysel ve toplu yaamlarn dzenlemekte kullandklar inanlar ve uygulamalar btnyle de alakaldr (Parekh, 2002: 3). okkltrllk terimi ilk bakta yekpare bir toplum tasarm sunar gibi grnse de bugn iin bu balk altnda mtalaa edilecek birbirlerinden farl oulculuk biimleri bulunmaktadr. Liberal teorinin bireysel haklar ne alan yaklam ile cemaatin ve gruplarn haklarn temel alan topluluku /cemaati okkltrllk biimleri bunlarn banda gelirse de konu yine de birbiri ile ihtilafl bir ok alt dallara da ayrlmaktadr. (Kymlicka,1998) Bugn okkltrll bir devlet politikas olarak tanyan ya da tanmayan lkelerin uygulamakta olduklar eitli oulculuk biimleri bulunmaktadr. Liberal gelenek iinde oluturulmu olan bireysel haklar erevesinde eitlilii savunan ve bireyi bir yurtta kimlii erevesinde haklara kavuturan yaklam ile cemaati, haklarn temeline oturtan cemaatilik (communitarianism) yaklam birbirleri ile rekabet iinde geliimlerini srdrmektedirler. Bu anlamda ada siyaset teorisinde temelde iki farl okkltrllk ve yurttalk modelinden sz edebilmek mmkndr. Bunlardan ilki kkeni John Locke, Thomas Hobbes, Montesquieu, Vico ve Herder gibi dnrlere dayanan ve gnmzde J. Rawls, J. Raz , Kymlicka gibi dnrler tarafndan temsil edilen Liberal

79

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

szlemeci okkltrllk ve

yurttalk modeli, teki de gn-

mzde Charles Taylor ve Michael Walzer, Alasdair MacIntyre gibi kuramclar tarafndan seslendirilen cemaati / komniteryanist yaklamdr. Bu yaklamlara ilk olarak liberal kuramdan hareketle bakacak olursak liberal okkltrllk modelinin (daha dorusu liberal oulculuk demek daha uygun olacaktr) en ayrt edici zelliinin, bireyi zgl bir toplulukla deil, ama bir kategori ya da yurttalkla olan ilikisi iinde ele alan bir yaklama sahip olduunu grrz. Liberal yurttalk anlayna gre, bir toplumu oluturan bireylerin tm, tanmlanm ve deimez bir iyi yaam kavramn paylamazlar. Bu nedenle devletlerin dayanaca ve hedeflerini merulatraca bir ahlaki kayna da olamaz. yi yaamn bir ok tr bulunmakla birlikte bunlardan hibiri tekinden daha az deerli olmad iin bunlarn birbirleri ile kyaslanmas sz konusu deildir. Her biri farkl bir biimde deerlidir. Benzer bir mantkla, kimi rejimler bir dierinden ne daha az ne de daha ok merudur. Bunlarn tm farkl nedenlerden dolay merudur (Gray, 20003: 37). Michael Walzerin deyiiyle liberalizm iin ayrcalkl bir ounluk ya da zel haklarla mcehhez bir aznlk yoktur (Walzer, 1996, 108). Liberal bak asna gre birey, kendi yaam alann seme, yarglama, inceleme ve yeniden gzden geirme ynnde dnsel yeteneklere sahip bir benlik olarak tanmlanmtr: Toplum bireyin yararna ilikin farkl ve birbiri ile rekabet eden anlaylara imkan tanmal ve sosyal kurumlar iyi yaam salama konusundaki gr eitliliine bir ereve oluturmakla snrl bir grev stlenmelidir (stel, 1999: 64). Liberal rejimler, iyi yaama bak alar uyumayan insanlarn, hepsinin de adaletli olarak kabul edecekleri koullarda beraber yaamalar amacna koulmu bir sistem oluturma peindedir (Gray, 2003:67). Liberal teori yurttalarn evrensel eitlii adna, siyasal gr dndaki btn farkllklara kaytsz kalmay veya bunlar siyasette gzetilen konularn dna karmay ne alan bir perspektiftir . Bu bak asna gre siyasal farkllklar d-

80

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

nda kalan farkllklar bakalarn deil, sadece sz konusu kiiyi ilgilendirir ve dolaysyla da kiinin dini, ahlaki inanlar ve aile yapsyla birlikte zel alana girer. Birey zgrln kendine eksen alan Liberal kuram 1980li yllardan sonra cemaatilik/ toplulukuluk akm tarafndan iddetli bir eletiriye tabi tutulmutur. Komniteryanizm (communitarianism) 80li yllarla birlikte, aslnda liberal teorinin snrlarna bir tepki olarak ortaya kmtr. Komniteryenler sadece liberal fikirleri deil, liberal teorinin tmn, birey zerinde ok younlam olmalar bakmndan, bireysel zgrle ar nem vermi olmalar ve insann kendisini gelitirmek bakmndan iyi ileyen bir toplumsal yapy ngrmekte yetersiz olmalar bakmndan eletirmektedirler. Komniteryenlere gre liberal teoride haklara yaplan tek yanl vurgu, kltrel atmosferden, topluluk balarndan ve gerek bir insann tm kiiliini oluturan hayat hikayesinden soyutlanm, ii boaltlm bir bireye ilikin bulunmaktadr. Halbuki birey olarak her birimiz, kiiliimizi, yeteneklerimizi ve hayattaki kazanmlarmz ancak bir topluluk ierisinde gerekletirme imkanna sahip olabiliriz. Bu nedenler komniteryenler, esas alarak siyasal hayatn topluluu ina etmesi gerektiini nk bireyliin ancak topluluklar tarafndan ekillendirildiini savunurlar (Bal, 2001:170). Bylelikle de alt gruplar saran byk toplum yerine ulustan daha kk olan gruplardan kaynaklanan bir haklar kuramnn oluturulmasnn abas iinde olmulardr. Bu da ortak bir iyi kavray ile tanmlanm gruplarn teorisi ile mmkn olabilecektir. Tek tek yelerin amalarn gzden geirme yetilerini snrlandrsa bile, gruplarn bir ortak iyi kavrayn ilerletebilecekleri bir ortak iyi politikas gelitirmek isterler. yelerin grup deerlerine kurucu bir bala bal olduuna inanan cemaatiler, ortak deerlerin savunulmas adna kii haklarnn snrlandrlmasnda da herhangi bir saknca grmeyeceklerdir (Kymlicka,1998 :151). Cemaati okkltrllk anlaynn temel argman ounluk kltr karsnda dezavantajl bir konumda bulunan gruplarn

81

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

kltrlerinin korunmas esasna dayanmaktadr. Liberal devlet geleneinin bireysel hak ve zgrlkleri ne alan ve eit hak ve sorumluluk esasna dayanan vatandalk anlay ile bu dezavantajl grup ve etnisitelerin sorunlarnn zme kavumas cemaatilerce son derece nemli bulunmamaktadr. Cemaatiler, liberal yaklam benlii evre ve toplumsal ilikilerden izole ederek paralamakla sularlar. Cemaati dncenin en nde gelen ismi Charles Taylora gre ada toplumun nndeki en ciddi sorunlar ahlaki ufkun kararmas ve sahiciliin (authenticity) yok olmasn ile ortaya kmtr. Taylor bunu yle aklamaktadr : Baka trl ifade edersek, kimliimi yalnzca nem tayan eyler temelinde tanmlayabilirim. Ama tarihi, doay, toplumu, dayanmann gereklerini kendimde bulduklarm dnda her eyi parantezin dna atmak, nem tamaya aday her eyi ortadan kaldrmak olur. Ancak tarihin, doann taleplerinin benim gibi insanlarn ihtiyalarnn, vatandalk grevlerinin, Tanrnn arsnn ya da bu nitelikte baka bir eyin ciddi nem tad bir dnyada yayorsam, kendim iin baya olmayan bir kimlik tanmlayabilirim. Sahicilik benliin tesinden kaynaklanan taleplerin dman deildir; bu talepleri ngerektirir (Taylor, 1995: 40). Topluluku/cemaati yaklam, teorisini oluturan farkl isimlerin birbirlerinden ayran bir dzlemde gelitirdikleri bir kuram olmakla birlikte temelde kamu yaamna katlmda topluluk olgusuna verdikleri belirgin stnlkte oy birlii iinde bulunmaktadrlar. Toplulukulara gre, liberal demokrasinin zerine dayand evrensellik, deer yanszl ve laiklik gibi idealler iki yzllkten baka bir ey deildir. Bu ideallerin ardnda, liberalizmin ortak yarar, yurttalar topluluunun btnn dikkate almak ve yurttala ilikin siyasal erdemleri ve iyi yaam tanmlamak konusundaki yetersizlii bulunmaktadr. Bu yetersizliin en belirgin sonucu ise, yurttan yaamn zel yaam ve kamusal olarak ikiye ayrlmas

82

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

ve sosyo-politik dzenin ahlaki ve dinsel sorunlar karsndaki szde yanszl/ilgisizliidir (stel,1999: 68-69). Liberal ve cemaati oulculuk ve cokkltrllk alglarn tekrar deerlendirdiimizde her iki cephe arasnda belirgin farkllklarn olduu grlmektedir. Liberalizmin kabul ettii oulculuk kltrel ballklarn ve kltrlerin okluunu bir yk olarak deil bir avantaj olarak kabul eden bir yapya sahiptir. Kltrler oaldka bireyin nndeki seenekler de artmaktadr ve zaten liberalizm de bir bakma seme zgrl anlamna gelmektedir. Ancak liberallerin sevdii farkllk ile cemaatilerin sevdii farkllk kavramlar rtmemektedir. Liberallerin deer verdii ve ycelttii farkllk bireye dnk olarak ilemektedir. Buradaki farllk, insan olmann ve kiinin kendi hayatn yaamasnn deiik yollar arasndaki seeneklerin bolluuna iaret etmektedir. Cemaatilerin hararetle savunduklar fakllk ise iselletirilmi farkllktr. Buradaki farkllk, teki yaam biimlerini seenek olarak grmeyi reddeden ya da gremeyen, bir duruma kiinin olduu gibi kalmaya, hayatn bu ekilde srdrmeye ve kendisini bunun tersine ynelten btn ayartmalara direnmeye kararl ya da mecbur oluuna iaret etmektedir. Ksaca , liberal farkllk, grubun bireysel zgrl snrlama gcn temsil ederken cemaati teorinin vard yer ise, grubun bu gcn istedii gibi kullanmasna imkan tanyan bir boyuta sahiptir (Bauman,2000: 268). ada okkltrllk tartmalarnn odanda Kadana toplumu bulunmaktadr. Hal byle olunca da okkltrl toplum tasarm iin teori retmek de daha ok Kanadal akademisyen ve dnrlere dmektedir. Kanadann yaam olduu bu deneyimden kaynaklanan sorunlara getirdikleri zm nerileri ile iki akademisyen n plana kmaktadr. Bunlardan ilki Liberalizm, Cemaat, Kltr (1989) ve okkltrl Yurttalk (1995) kitaplar ile bu tartmalarn odanda yer alan Will Kymlicka ve dieri de geleneksel Komniteryen dncenin nemli temsilci Charles Taylordr. Taylor, okkltrllk tartmalarnda neredeyse en temel bavuru

83

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

metinleri arasnda gsterebileceiz Tannma Politikas adl almas ile konunun en nemli savunucular arasnda gsterilmektedir. Burada bu iki isimin okkltrllk ve farkllk politikas konusunda gelitirdikleri kuramn ksa bir deerlendirmesini yapmak istiyoruz. okkltrl Yurttalk ve Tannma Siyaseti Kymlicka aslnda kken olarak liberal kanatta yer alan bir akademisyen olmakla birlikte Kanada deneyimi karsnda ortaya kan kimi sorunlar onu liberal teorinin haklar kuram konusunda yeniden dnmeye sevk etmitir. Ortodoks liberalizmin teden beri savuna geldii kiliseyle devletin ayrlmasna dayanan dini hogr biiminin etnik-kltrel farkllklarla da ba edebilmek iin geerli bir model olduu dncesi, beraberinde etnik kimliklerin insanlarn zel hayatlar ile snrlanmasn getirmitir. Bu konuda devlet insanlarn etnik kltrel ballklarn ifade etmelerine kar kmaz ancak bu sreci destekleyecek her hangi bir adm atmaktan da uzak durmaktadr. Devletin buradaki tutumu iyi niyetli ihmaldir. Bu ekilde bir alglay, liberalizmin en temel ilkelerinden biri olan ayrmclk yapmama politikas ile desteklenerek deer eitlilii ve kltrel eitlilik karsnda devletin yanszl fikrine ve bireysel inanlar, deerleri ve kltrel kimlikleri dikkate almakszn tm vatandalar iin bir eit hak ve zgrlkler sistemi salanmas anlayna ulatrmtr (Kymlicka, 1998: 29 ; Tok, 2003: 185). Bu savlarn geerlilii konunda Kymlickann geerli pheleri bulunmaktadr. Bu nedenle Kymlicka, znde liberal dnce iinde kalarak buradan farkl bir perspektif neren bir k yapmaktadr. Kymicka liberalizmin farkllklara kar savuna geldii geleneksel konumlann aslnda yeni bir bak as ile yorumlanarak zenginletirilebilecei ve liberalizmin cemaatilerin ileri srd farkllk nosyonlarn da kapsayacak biimde geniletilebileceini ileri srmektedir. Bu amala liberalizmde ou kez gz ard edilmi olan farkllk ve eitlilik taleplerine liberal hassasiyetleri zorlamadan cemaati bak alarn da tatmin edecek bir ara forml bulunabilecektir. Kymlicka

84

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

zetle u grleri savunmaktadr. Liberalizm geleneksel biimiyle kabul edildiinde bir toplum iinde var olan farkllklar tanma ve bunlara zm retmede yeterli deildir. Liberal gelenek birey haklarna kar ikinci bir hak alan olarak ortaya kmak isteyen kolektif hak anlayna bireyin nceliini zedeleme dncesiyle kar kmaktadr. te burada Kymlicka liberal teoriye yeni bir bak asn benimseme nerisinde bulunmaktadr. Buna gre liberaller, kltrel yaplarn kaderiyle ilgilenmek ve bunu kendilerinin baz ahlaki statleri olduu iin deil, insanlarn nlerindeki seeneklerin farkna varmalarnn tek yolu zengin ve gvenli bir kltrel yapdan getii iin yapmaldrlar (Bauman, 2000:267). Kymlickann okkltrl toplum projesini dayandrd

okkltrl yurttalk fikride u alt balklardan olumaktadr:1zynetim haklar, 2-oketniklilik haklar, 3-zel temsil haklar. zynetim haklar daha ok ulusal aznlklarn yararlanaca trden haklar olup, siyasal yap olarak federalizm bu haklar iin en uygun sistemi oluturmaktadr. Federalizm, eer ulusal aznlk, federal alt birimin birinde ounluu oluturuyorsa bir zynetim biimi olarak ie yarar. Quebec buna gzel bir rnek tekil ederken, ABDnin hibir eyaleti bir zynetim hakkn iermemektedir. Kymlickann okkltrl yurttalk tanmlamasnda ikinci hak grubunu oluturan oketniklik hakk da bir lkeye farkl toplumlardan g yoluyla gelmi olan unsurlar iermektedir. Bu haklar, etnik gruplara ve dini aznlklara, egemen toplumun ekonomik ve politik kurumlarnda baarlarn engellemeden, kltrel zgnlklerini ifade etme ve bundan gurur duymakta yardmc olmay amalamaktadr. zynetim haklarnda olduu gibi oketniklilik haklar da geii deildir, nk korunmakta olan kltrel farkllklar ortadan kaldrlmas gereken unsurlar deildir. Kymlickann son olarak atfta bulunduu hak grubu olan zel temsil haklar ise etnik nitelikte olmayan dier gruplarn toplum iinde eitsiz konumlarnn telafisine ynelik bir hak alan oluturmaktadr (Kymlicka, 1998:6568)

85

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

Liberalizmin ksmen feodalizmin bireylerin siyasal haklarn ve ekonomik imkanlarn, ait olduklar gruba gre tanmlamasna bir tepki olarak birey haklarna yapt ar vurgunun farknda olan Kymlicka, ie liberal bir sistemde aznlk durumunda olan gruplarn farkllklar balamnda haklara sahip olup olamayaca noktasndan balamaktadr. Bir liberal sistemin en temel taahhdn birey olarak yurttalarnn zgrlk ve eitliini savunmak olarak tanmlayan Kymicka, bireysel haklarn tesinde kolektif grup haklarn da tanmlamaktadr. Buna gre bir grup iki tr kolektif hak talebinde bulunabilecektir. Bunlardan ilki grubun kendi yelerine kar hakkn, ikincisi ise bir grubun daha geni topluma kar hakkn oluturmaktadr. Bu iki tr hak da ulusal, etnik ve dini gruplarn istikrarn korumak amacna matuftur. Birinci tr haklar, grubu ierideki muhalefetin istikrar bozucu etkilerinden yani yelerinin bireysel olarak geleneksel pratikleri ya da adetleri izlememe kararlarndan koruma amacn gderken, ikincisi grubu dsal kararlarn yani byk toplumun ekonomik ve sosyal etkilerinden korumay hedeflemektedirler. Bu iki tr hak talebi arasndaki ayrm belirginletirmek iin Kymlicka birincisine i kstlamalar, ikincisine de d korumalar ismini vermektedir (Kymicka, 1998: 73). Eer bir grup yukarda tanmlanan grup farkna dayanan ayrmlamal tr yurttalk haklarndan birini talep ederse, isel kstlamalar m dayatmak yoksa dsal korumalar m peinde olduu nemlidir. Bu ayrmal yurttalk haklar koullara bal olarak bu iki amaca da hizmet edebilir. Bu haklarn d koruma salams durumunu aklamak iin Kymlicka kendi lkesi Kanadadan Quebecten rnek vermektedir. Quebecliler, Yerli halklar ve etnik aznlklar ncelikle onlar yaamalar iin gerekli koullardan yoksun brakmamasn salamakla ilgilenirler. Genel olarak ifade etmek gerekirse, kendi yelerinin ne lde geleneklere ve yerleik anlaya aykr pratiklere girip girmediiyle ilgilenmezler (Kymlicka, 1999: 230). Kymicka dsal koruma haklar konusunda ounlukla iyimserdir. Dsal korumalarn, rk ayrmnda olduu gibi, baz

86

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

gruplarn dierlerine egemen olmas tehlikesini dourduu durumlar olsa da bu, genellikle karlalan bir durum deildir. Liberal teorinin yaygn bir biimde eletirdii dsal korumann bireysel haklar zedeledii tezine de katlmaz Kymlicka. Haklar sisteminin ikinci ayan oluturan isel kstlamalar da kimi durumlarda etnik ve aznlk gruplarn kendi yelerini ezmek amacya kullanlabilme riskini tamaktadr. rnein aznlk kltrlerin kendi yelerine ilikin uygulayabilecekleri cinsel ayrmclk bu duruma tipik bir rnek tekil edecektir. Kimi etnik gruplarn kendi yeleri konusunda talep ettikleri bu tr isel kstlama haklar aslnda zaman zaman karlalan durumlar olmakla birlikte esasnda bir ok etnik grup, kendi yelerine i kstlamalar dayatma hakk peinde deildir. okkltrl yurttalk modelinin formu da i kstlamalar dayatmak iin kullanlmaya elverili durumlar dourabilir. Bu balamda mantksal u noktalarna ekilen bir okkltrclk politikas her etnik grubun yelerine kendi meru geleneklerini, bu gelenekler temel insan haklar ve anayasal ilkelerle elise bile, dayatmalarna izin vermeyi hakl karaca korkusunu barndrmaktadr. Ancak bu aslnda bir potansiyel olarak byle olmakla birlikte esasnda g yoluyla farkl gruplar bir araya getiren lkelerin okkltrllk projesi bu durumun olduka tesindedir. okkltrllk projesinin amac gmenlerin kendi etnik kimliklerini ifade edebilmelerini ve eer isterlerse zerlerindeki asimilasyon basksn azaltabilmelerini salamaktr. Ancak her eye ramen i kstlamalar peinde olan gruplar da olacaktr. Bu gruplarn talepleri bu taleplerinin baar ansn yakalamaktan uzaktr. Oturmu demokrasilerde etnik ve ulusal gruplar tarafndan dile getirilen gruplara zg hak talepleri daha ok koruma amal olup i kstlamalar iin talepte bulunanlarsa genel olarak geri pskrtlmektedir. Bu anlamda son yllarda revata olan okkltrl kamusal politikalar, neredeyse tamamen d korumalarn kabul edilmesi erevesinde ekillenmitir (Kymlicka, 1998: 80-83). Kymlicka da, yukarda tasvir edilen iki hak trnden d koruma hakkn nemsemek-

87

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

te ve liberal yaklamn gruplar arasnda adaleti destekleyecek belli d koruma nlemlerini onaylayabileceini ve onaylamas gerektiini; ancak grup yelerinin geleneksel otoriteleri ve pratikleri sorgulama ve gzden geirme haklarn snrlayan i kstlamalar reddetmeleri gerektiini savunmaktadr (Kymlicka, 1998: 75). Ancak Kymlickann nermi olduu bu okkltrl yurttalk projesi bir ok sknty da bnyesinde tamaktadr. Bunlarn en banda da bu derece ayrmlam bir toplumda ulusal birlik ve beraberliin nasl salanaca gelmektedir. Bu konuda karamsar olanlar farkllk politikalarnn liberal demokrasiye ciddi bir tehdit oluturduunu dnmektedirler. Bu korku, bu cenahta yer alanlar yle dnmeye zorlamaktadr: Etnik, yada ulusal kimlikleri gz nnde bulundurmadan, neden insanlar yalnzca bireyler olarak grmeyelim ki ? Kymicka bu sorunun ardnda yatan gerein bu politikayla ulusal birliin salanamayaca ve eninde sonunda bir paralanmann vuku bulaca endiesinin yattnn ayrmnda olmasna ramen yinede iyimser olmay istemektedir. Bu anlamda, etnik ve ulusal gruplarn birok talebinin liberal bireysel zgrlk ve sosyal adalet ilkeleriyle elimediini dnmeye devam etmektedir. okkltrllk meseleleri o kadar kolay zme kavuacak konular iermeyen, nihai zm iin fazlaca karmak bir duruma tekabl etse de son zmlemede sorunlarn idare edilebilir boyutlar da bulunmaktadr. Liberal toplumlarn eitli paranoyalardan rkerek aznlk haklar konusunda tatmin edici zmler gelitirememeleri gelimekte olan demokrasilere ar bedeller detebilecektir (Kymlicka, 1998: 393-395). Son yllarda okkltrllk tartmalarnda Kymlicka ile birlikte adndan en fazla sz edilen bir dier Kanadal da Charles Taylordur. Taylorn gelitirmeye alt farkllk ve okkltrllk politikasna ilikin temel dnceleri Tannma Politikas adl almasnda somutlamaktadr.

88

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

Bu politikann ortaya koymu olduu oulculuk anlay, farkl yaam pratiklerinden oluan kltrel farkllklarn siyasal dzeyde tannmas ve eit lde saygdeer kabul edilmesi esasna dayanmaktadr. Farkl olana katlanmay ve ona hogr ve toleransla karlk verilmesi anlayna dayanan ve bir kltrn hiyerarik stnlne dayal anlaya kar Taylor, kltrel kimliklerin edeer sayg esasna gre deerlendirilmesi gerektiine iaret etmektedir. Kcasas Taylor iin okkltrlln en temel aya farkl kltrel kimliklerin tannmas esasna dayanmaktadr (Kker, 1996: 13). Taylorn bak asna gre tanma yalnzca kiilere borlu olduumuz bir kibarlk deil ayn zamanda hayati bir insan ihtiyacdr. Tannmann nemi, artk her yerde u ya da bu biimde kabul edilmi durumdadr ; yakn kiisel dzlemde hepimiz, kimliin bizim iin nemli olan br kiilerle temaslarmz boyunca nasl biimlendirildiinin ya da nasl arptldnn farkndayz. Toplumsal dzlemde, eit tannma yolunda srp giden bir politika izliyoruz. Her iki dzlem de, nemi gittike artan sahicilik idealiyle biimlendirilmi durumdadr ; tannma, bu ideal erevesinde oluan kltrde temel bir rol oynar. (Taylor, 1996:50) Taylor, tan(n)ma politikasn gelitirirken modern toplumda ortaya kan iki farkl tutumu ele almaktadr. Bunlardan ilki ereften haysiyete geite, tm vatandalarn eit haysiyette olduunu vurgulayan bir evrenselcilik politikasnda ekillenmektedir. Buna gre tm vatandalar, toplumda birinci snf ve ikinci snf olarak tabir edilen iki ayr vatandalk statne paralanmadan herkese eit ve birincil vatandalk tannacaktr. Bu anlay daha nce vurguland gibi kkenini aydnlanma gelenei ve Fransz Devriminden almaktadr. kincisi de modern kimlik kavramnn geliimi ile ortaya kan farkllklar politikasdr. Bu anlayn temeli herkesin kendine zg biricik kimliiyle tannmas olgusuna dayanmaktadr. Bylece, evrenselcilik genel bir insani aynlk eit haysiyet aray iindeyken, farkllk politikas bu birey veya grubun benzersiz kimli-

89

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

ini, yani onlarn baka herhangi bir kimseden farkln tanma gereksinmesi zerinde srar etmektedir (Taylor, 1996: 51). Buna gre farkllk politikas erevesinde srdrlen bir tartma bulunmaktadr. Evrensel hasiyet politikas, vatandalar birbirinden farkl klan yollara iyice gzlerini kapayan, ayrm gzetmeme biimleri iin savarken ; farkllk politikas, ayrm gzetmeme ilkesini ou zaman yeniden tanmlayarak bu ayrc zellikleri, farkl muamelelerin temeli olarak kabul etmemizi istemektedir. Bylece, yerlilerin kendi kendilerini ynetmeleri konusunda sonunda bir anlamaya varlrsa , yerli gruplarn yeleri baka Kanadallarn yararlanamadklar baz haklar ve yetkilerden yararlanacaklar; baz aznlklar da, kendi kltrel btnlklerini korumak iin bakalarn dta brakma hakkn elde edecek vb. (Taylor,1996:53). Eit sayg temeline dayanan bu iki politika (farkll herkese eit biimde salamaya almakla, farkllk politikas) birbirleriyle atma iindedir. Bu politikalardan ilkine gre, eit sayg ilkesi, insanlara, farkllklarn grmezlikten gelerek davranmamz beklemektedir. Bylelikle bu iki tr arasndaki eliki ak bir biimde ortada olunca, son derece doal bir biimde gerilimleri ve karlkl sulamalar da tahrik edecektir. Haysiyet politikasn savunanlar ayrm gzetmeme ilkesinin ihlalinden duyduklar rahatszl dile getirirlerken, farkllk siyaseti savunucular ise insanlar kendilerine aykr olan tek rnek bir kalba girmeye zorlayan ve kendi kimliklerini inkar eden kar politikalar eletirmektedirler. ddialar daha da teye giderek eit haysiyet politikasnn, farkllklar grmezlikten gelen ve szde yansz olan bir dizi ilkesinin, aslnda tek bir hegemonyac kltrn dayatlmasndan baka bir ey olmad noktasna kadar varmaktadr. Bu iddialar karsnda geleneksel liberaller eit yurttalk ilkesinde srarlarn srdreceklerdir (Taylor, 1996:55). Taylor bu sorunlar daha somut olarak rneklemek zere Kanada Haklar ve zgrlkler Szlemesi ile Meech Lake Anlamas sonra-

90

snda Kanadada beliren duruma dnerek zmlemelerini sr-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

drmektedir. Taylorn yorumuna gre, Kanada Szlemesi Amerikan Anayasann Haklar Bildirgesine benzer biimde esas olarak bireysel hak ve yetkilere merkezi bir rol verir. Bu adan, Kanada, Bat dnyasnn geri kalan gibi liberal, haklara dayal evrenselciliiyle Amerikan ncln izlemektedir. Szlemenin bu ynne dayanarak, (kltrel farkllk vaadiyle) Meech Lake Anlamasnn muhalifleri esas olarak haklarn yarar karsndaki stnln, yani ayrmcszlk artlaryla birlikte bireysel haklarn her zaman kolektif gayelerden nce gelmesi gerektiini savunmulardr. Kayna Kanta kadar geri gtrlebilecek derin felsefi varsaymlarn ilhamyla oluturulan bu politika kavray insan haysiyetini byk lde zerklik olarak, yani her kiinin iyi yaamla ilgili grn kendisinin belirleyebilmesi kabiliyetinden olutuunu dnmektedir. Bu gr ABDdeki kimi dnrlerin byk bir g ve zekyla savunduklar kendi adna karar veren bireysel zerklik varsaym Michael Sandelin usul cumhuriyeti adn verdii eyin ekirdeini de tekil eder; Sandelin usul cumhuriyetinde usul kurallarna kalc gayelere ve ortak yaam biimlerine oranla ncelik verilir. Taylor, bu yaklamlarn iinde tam olduu derin varsaymlar ve baz somut sonularn takdir etmekle birlikte sonuta bu usul modelini benimsemeyecektir. Daha nce ortaya koyduu gibi, liberal evrenselcilik iddia ettii kadar masumca yansz ve ayrmcsz deildir. Kanada rneinde, bu model Franszca konuanlara zg bir kltr yansz olarak zenginletirmekten veya gelitirmekten ok, zayflatmakta veya yok etmektedir. Genel olarak, siyasal toplum kltrel gelenekleri korumaya alanlar ile bireysel karn ne karmak zere kendilerini ayn tutmak isteyenler arasnda yansz kalamaz. Bu adan, usulclk farklla olumsuz bakmakla sulanabilir. Kltrlerine bal Quebecliler asndan anayasal tartmalarnda sz konusu olan, yalnzca bireysel iki dillilik hakk deil, ortak bir yarar olarak grlen Fransz kltrnn yaamas ve serpilmesi ve gerek imdi, gerek gelecek kuaklarda

91

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

korunmasyd (Taylor, 1996: 67). Taylorn deerlendirmesine gre, bu amacn peinden gidilmesi, liberal kart olmaktan ok, farkllk politikas olarak adlandrlabilecek bir kamusal yaam kavrayna iaret etmektedir. Bu kavrayn ierdii veya ngrd ey, iki hak dzeyi arasndaki ayrmdr: Liberal evrenselcilik izgisinde yorumlanan bir esas veya temel haklar dzeyi ile kamusal dzenlemeye imkan tanyan bir kltrel haklar dzeyi. Bunlardan ilki tekrnek muameleyi gerektirirken ve asla ihlal edilmemesi gerekirken, ikincisi kltrel eitlilie imkan salamaktadr. Taylorn belirttii gibi, bu gre gre ortak amalar benimsemi olan bir toplum gene de liberal olabilir. Yeter ki byle bir toplum, zellikle ortak amalar benimseyenlere kar davranrken, eitlilie sayg gsterebilsin. Bu amalarn bir araya getirilmesi kukusuz kolay olmayacaktr. Ancak bylesi bir tutumu benimsemek btnyle olanaksz da deildir. Yine karlalan bu sorunlar, zgrlkler eitlii ya da refahla adaleti badatrmaya alan herhangi bir liberal toplumun karlaaca sorun ve amazlardan daha byk de olmayacaktr (Taylor, 1996:68). Taylorn dile getirdii okkltrllk yaklam, kltrler aras balanma hazr olmay ve her tr Avrupa merkezcilii veya Bat kltr emperyalizmini reddetmeyi de ima eden bir perspektife sahiptir. Taylor, Frantz Fanonun Bat-d uluslara kendilerini uydu olmaktan karmak iin model olarak gstermi olduu ezilen halklarn, zgrlklerine kavuabilmeleri iin, nce kendilerini aalayc z-imajdan arndrmal dsturundan yola karak Batl bilginin eletirisine de ynelmektedir. Bilindii gibi Fanon, batl egemen unsurlarn kendi hegamonik otoritelerini smrdkleri uluslara dayatmadan evvel ncelikle o uluslarn kendilerinde aalk olduklarna dair bir imajn yerletirdiini syler. Bu nedenle,

92

Ayn meselede Malik Bin Nebi de benzer bir mantk silsilesini izleyerek Batllarn ele geirdikleri kolonilerde yaayan insanlar ncelikle smrlmeye msa-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

zgrlk ve eitlik savamna girecek farkl halklar ncelikle bu imaj ve batl karsnda kendilerini konumlandrdklar aa durumdan kurtarmaldrlar. Bu da ders programlarndan balayp tm akademik alana varana kadar tm entelektel sahalarn okkltrl bir yapya kavuturulmas ile salanabilecektir. Bu balamda bat niversitelerinin insan bilimleri blmlerinde retilen temel kanonun ve buralarda itibar sahibi olan tm akademik otoritelerin kendilerin insanln eriilmeye deer btn yaratclk ve deerlerinin tek varisi olarak gren Avrupal lm beyaz erkeklerden ibaret olduunu tespitinde bulunarak buralarn hzla kadnlara ve Avrupa-d rk ve kltrlere almasn teklif etmektedir (Taylor, 1996: 73) Taylora gre modern toplum ylesine tekilci bir yap iinde teekkl etmitir ki snrlar sadece Kuzey Atlantik Uygarlnn ltleri ile rtmektedir. Bylelikle Taylor, bat uygarlnn etnosentrik zelliklerine de derin eletiriler yneltmektedir. Bat uygarlnn etnosentrik yapsnn en nl szel belgelerinden biri olan ve Saul Bellow tarafndan kkrtc bir biimde dillendirilen u ifade, etnik merkezciliin ne derece derinlerde kk saldnn bir ifadesidir: Zulular bir Tolstoy kardklarnda onu memnuniyetle okurum. Bu ifade birka adan sorunludur. lk olarak insani mkemmelliin tek gerek gstergesi olarak batl formlar mutlaklatrmaktadr. kinci olarak da bat dnda bulunan unsurlarn insanla henz bir katk salayamadklar ncln kabul etmektedir. Sonu olarak Bellowun ahsnda bat uygarl kendi hegamonik yzn gstermektedir. Eer dnyann geri kalan batda retilene benzer bir mkemmellik yaratacaksa bu anacak gelime izgisinin ileriki aamalarnda ortaya kabilecektir (Taylor, 1996: 78-79). Taylor bu ilikilerin tersine evrilerek iki yol arasnda ara bir yol nermektedir. Bir yanda, eit deerlerin tannmas yolunda sahici olmayan, hegemonyac bir taleple, te yandan kendini etnik merkezli ltleit bir hale dntrdklerinden sz etmektedir. Bkz. Malik B. Nebi, slam Davas, sh.88, Yneli Yaynlar, stanbul, 1990

93

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

re hapsetme arasnda bir eyin bulunmas gerekir. Baka kltrler vardr ; bizler de hem dnya leinde, hem de tek tek her toplumun iinde bu kltrlerle karm olarak yaamak zorundayz. (Taylor, 1996: 79). Taylor, farkllk politikasnn evrensel olan deil, zgl olan onaylamamz gerektirdiini belirtir; bir baka deyile, farkllk politikas herkese zg olan tanmak yoluyla evrensel olarak var olan bir eye herkesin bir kimlii olduu gereine sayg gstermemizde srar eder. Dolaysyla, buradaki bir evrensel talep zglln tannmasna g kazandrr. Farkl var olu biimlerini eit derecede kabul etmek Taylora gre sadece insanlarn farkl varolu biimlerini semesi ile snrl deildir. Farkllklar yani fakl kimliklerin eit deerini karlkl tanmaya erimek iin bu ilkeye inanmaktan daha fazlasn paylamaya, sz konusu kimliklerin eit saylmasna standart oluturacak baz deerleri de paylamak gerekmektedir : Deerler konusunda somut bir anlama olmal, yoksa biimsel eitlik ilkesinin ii boalr ve yapmack bir eye dnr. Tanmaya sahte bir ballk gsterebiliriz, ama daha fazlasn paylamazsak bir eitlik alann paylayor olmayz. Kendini seme gibi farkllklarn tannmas da bir anlam ufku gerektir, hem de bu seferki ortak bir ufuk olmaldr. (Taylor, 1995: 49) Sonu olarak Charles Taylor, etnik farkllklar tayan yaplarn ulusal birleme abalarnn sonunda sonusuz kaldnda aznlk cemaatlerinin kendi hayatiyetlerini srdrme abalarn onaylamaktadr. Yani kendi kendilerini cemaatler olarak yaatma mcadelesi bu insanlarn bireyler olarak sahip olduklar haklardan daha fazlas iin savamalarn gerekli klmaktadr. Bauman bu daha fazla olan eyin yani bireysel haktaki belli kstlamalar makul ve hatta ho klan bir eyin varln srdrme hedefi olduunu ifade etmektedir. Bunun anlam ise cemaatin gelecek nesillerde devamdr. Daha yaln ve hepsinden nemlisi de pratik bir biimde ifade edecek olursak bu, varln srdrme hedefi, cemaatin, gen ve

94

daha domam kuaklarnn seimlerini kstlama ya da engelleme

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

ve bunlarn adna seim yapma hakkn elinde bulundurmasn da gerektirmektedir (Bauman,2000:272). Habermas ve okkltrclk Yerine Demokratik Yurttalk Katlm Cemaati perspektifin kimi skntlarna iaret ettii bir dizi yazsnda Habermas, zelde Taylor genelde de bu bak asn savunan cemaatileri eletirmi ve bunlarn dnda farkl bir model ortaya koymaya almtr. Buna gre, cemaatilerin yurttan kendini belirli bir yaam biimiyle zdeletirmesi gerektii vurgusu ve zelde Taylorun herkesin kendi etnik kltrel topluluuyla zdelemesinden doacak bir kolektif bilince sahip olmas gereklilii konusundaki yaklamna karlk, svire ve ABD rneklerinden hareketle anayasal yurtseverlik kavramn gelitirmektedir: Habermasa gre sz konusu okkltrl lkelerin de ortaya koyduu gibi, anayasal ilkelerin iinden kt siyasal kltr, hibir biimde yurttalarn ayn dil ya da etnik ve kltrel kkeni paylat bir yapya dayanmak zorunda deildir. Aksine siyasal kltr , okkltrl bir toplumda var olan farkl yaam tarzlarnn eitlilik ve btnle ilikin bilinci ezamanl olarak glendiren bir anayasal yurtseverlik iin ortak payda ilevini grmelidir (stel,1999: 149). Habermas esasnda liberalizm ve cemaatilii aan bir formlasyona giderek konuyu kendi iletiim teorisi iinde ele almaya almaktadr. Habermas gre temel haklarn, bireyselliin ve zgerekletirimin gvence altna alnmas grup kimliklerinin de tannmasn gerektirmektedir ki bu konuda cemaatilerle ve Taylorla hemfikirdir. Ancak Habermasn gelitirmi olduu kuram, etnik ve aznlk sorunlarnn gn getike art trendi gsterdii bir ortamda topluluk kimliklerine nesli tkenmekte olan canllara yaplan muamelelere benzer bir tutumla yaklalarak koruma altna alnmasnn da geerli bir zm olamayacana iaret etmektedir.

95

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

Habermasa gre farkl etnik gruplarn ve onlarn kltrel yaam biimlerinin eit haklarla birlikte yaamas iin illa da tek tek kiilere gre biilmi bir haklar kuramna gerek yoktur. Bu tr grup haklar demokratik anayasal devlette verilse bile, bunlar lzumsuz olmakla kalmaz, ayn zamanda normatif bir gr asndan da kukulu olurlar. nk son tahlilde, iinde kimliklerin olutuu yaam biimlerinin ve geleneklerin korunmas, yelerinin tannmasna yardm edecektir ; trlerin, ynetim yoluyla bir tr korunma altna alnmas demektir bu. Ancak Habermas, trlerin korunmas konusundaki bilinen ekolojik yaklamn kltrlerin korunmas iin de geerli olabilecei kanaatinde deildir. Kltrel miras ve onlarn dile getirdii yaam biimleri, normal olarak, kiisel oluumlarn etkiledikleri kimseleri inandrarak, yani onlar gelenekleri retken olarak benimsemeye ve srdrmeye zendirerek rerler. Anayasal devlet , yaam dnyalarnn bu kltrel yeniden retme baarsn olanakl klabilir ama garanti edemez. Nitekim ayakta kalmay garanti etmek, zorunlu olarak, evet ya da hayr deme zgrlklerini de yelerinin elinden alacaktr. Oysa ki kendi kltrel miraslarn benimseyecek ve koruyacaklarsa onlara gerekli bir zgrlktr bu. Yine kltrleri, tehlike altnda ve korunmaya muhta bir tr olarak dnsek bile, onlarn kendilerini baarl bir biimde yeniden retebilmelerinin gerekli koullar, Taylorun farkll yalnzca imdi deil, sonsuza kadar srdr[me] ve koru[ma] amac ile de badamamaktadr (Habermas, 1996: 130). Habermas kltrlerin kendi geliimlerini srdrrlerken doal mecralarnda eitli d etkilere ak olarak geliim gstereceinin bilincinde olarak yle dnmektedir. Kendini tehdit altnda hissetmeyen bir ounluk kltr bile canlln ancak zgr dzeltimlerle, statkoya deiken tasarlar hazrlamakla ya da yabanc drtleri hatta kendi geleneklerinden kopma noktasna kadar- kendi iine alarak koruyabilir. Bu, zellikle ,balangta kendilerini inatla etnik terimlerle tanmlayan ve yeni evrenin asimilasyoncu basks altndaki geleneksel eleri canlandran, fakat daha

96

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

sonra hzla asimilasyondan geen hem de gelenekten ayn derecede uzak bir yaam tarz gelitiren gmen kltrleri iin de geerlidir. Bylelikle Habermasa gre okkltrllk, bir toplumun kendini d dnyaya kar kaplarn kapatarak kendi zel gettosunda huzurlu bir yaam srmesine yarayan bir siyasal sistem olmamaldr. Aksine okkltrl toplumlar, yaam biimlerinin eit haklarla birlikte yaamas, her yurttaa bir kltrel miras dnyas ierisinde byme ve ocuklarn bu yzden ayrma uramakszn ayn dnya iinde bytme frsatn veren siyasal yaplar anlamma gelir. Bu, baka her kltre kar durma; kendi kltr mirasn allm biimi iinde srdrme ya da dntrme frsat anlamna gelecei gibi ona kaytsz kalarak onun egemenliinden kma ya da zeletiri yoluyla ondan ban koparma ve bundan sonra da gelenekten bilinli bir kopu yapt iin blnm bir kimlikle de olsa, yaamn ayn hzla srdrme frsatn veren bir toplum yaps anlamna gelecektir. Habermas kltrlerin hayatiyetlerini srdrmede da kapanmalar yerine etkileim iinde varlklarn daha iyi salayacaklar kanaatindedir. Bu nedenle ada toplumlarda yaanan hzl deiim btn duraan yaam biimlerini paralarken kltrler, deiim gcn ancak eletiriden ve kopmadan alrlarsa yaamaya devam edebileceklerdir (Habermas,1996:130-131). Habermasn gelitirdii bu kltrel kuram, duraanla ve belli bir grup kimliinin sonsuza dek korunmasna kar kt gibi farkl etnisite ve uluslar bnyesinde barndran ok uluslu devletlerdeki ayrmc politikalara da kar kmaktadr. Ona gre ayrlma ve self-determinasyon haklarnn kullanmnda ok dikkatli olunmas gerekmektedir. Bu nedenle federalleme gibi konulara bir sihirli denek olarak baklmamaldr. Nitekim federalleme ancak farkl etnik gruplarn ve kltrel dnyalarn az ya da ok ayr corafik alanlarda yaad durumlarda bir zm yolu olabilirken ABD gibi okkltrl toplumlarda durum byle deildir. Almanya gibi kapsaml g dalgalarnn basks altnda etnik yapnn deimekte olduu lkelerde de byle olmayacaktr. Nitekim Qubec kltr ba-

97

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

kmndan zerk olsayd bile kendini ayn durumda Fransz kltrnn ngiliz ounluk kltryle deitirildii bir durumda bulacakt : Bu tr okkltrl toplumlarda, bir liberal kltr gemii zemininde ve gnll birliktelikler temelinde, z-tanma ynelmi tartmalara izin veren ve bunlar destekleyen ak iletiim yaplarna sahip, iyi ileyen bir kamu alan geliebilirse, o zaman eit bireysel haklarn gerekletirilmesi demokratik sreci de farkl etnik gruplara ve onlarn kltrel yaam biimlerine eit haklarla birlikte yaama 1996:129). Habermasn kuramnda okkltrl de olsa bir toplumun ayrmclk olmadan da ayn lke snrlar iinde bir arada yaamalarn mmkn klacak zmlerin arand grlmektedir. Habermasa gre bir toplumda yaayan farkl etnisitelerin yurttalk ortak ba etrafnda eit haklar erevesinde yaamalar salanyor ve kimseye ayrmclk gzetilmiyorsa bu etnik ve aznlk unsurlarn var olan toplumdan kopmalarn hakl karacak inandrc hibir neden yoktur. Bu koullar altnda baskclk ve yaderlikten sz edilemez. Ayrlma hakk, yani eit haklar ve halklarn self-determinasyon hakkn salayan, yasalara uyum iersinde olan ve bu nedenle, rk ,din ve cinsiyet ayrm gzetilmeksizin tm halk temsil eden bir hkmete sahip devletlerden kendini koparma istei, aka reddedilmitir (Habermas, 2002: 51). Grld gibi Habermas, okkltrl toplum olgusuna daha ok farkllklara duyarl bir dahil edi olarak ifade etmi olduu yaklam ile karlk vermektedir. Habermas, ulusal ve etnik aznlk olgusunun demokratik bir hukuk devletinde zmsz olmad kanaatindedir. Bu nedenle ayrmclk sorunu ulusal bamszlkla ve self determinasyon haklar peinde koarak deil, bireysel ve snfsal farklln kltrel tabanna yeterince duyarl kalarak etnik ve ulusal aznlklar topluma dahil etmekle ortadan kaldrlabilecektir. Tm oulcu toplumlarda karlaabileceimiz dourulan aznansn vermeye kadar genileyecektir (Habermas,

98

lklar sorunu, okkltrl toplumlarda kendini daha da vahim bir

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

biimde gsterir. Fakat bu toplumlar, birer demokratik hukuk devleti biiminde organize olduklarnda, farklla duyarl bir dahil ediin zorunlu hedefine her eye ramen ulamann yollar vardr. Habermas bunun kimi yollarna iaret etmektedir. Federal yetkinin paylam, devlet yetkilerinin ilevsel adan zglletirerek devredilmesi ya da yerel makamlara aktarlmas (yerinden ynetim), zellikle de kltrel zekliin gvencesinin verilmesi, snflara zg haklar, eitlik politikalar ve etkin bir biimde aznln korunmas iin gerekli baka dzenlemeler gibi (Habermas, 2002 :53). Habermas, okkltrclk politikalaryla etnik unsurlarn adeta nesli tkenecek trler muamelesi grmektense onlarn eit haklar etrafnda birlikte yaamalarn salayacak bir ortak sistemin kurulmasnn nemini vurgulamaktadr. Bunun nedenle de Habermas, haklar sistemini demokratik yoldan gerekletirilmek ve farkllklarn giderek aidiyete- duyarl ekillerde ele alnmas gereine iaret etmektedir. Yurtta haklarnn evrenselletirilmesi sreci, hukuk sisteminin farkllamasn kamlar: Bu farkllama ise yurttalarn kimliklerini koruyan yaam balamlarna, bizzat kendileri tam eit muamele grmedike, tzel znelerin btnln salayamaz. Haklar sisteminin semeci yorumlanmas, temel haklarn gerekletirilmesi gibi bir demokratik anlay kapsayacak bir biimde dzeltilirse, budanm bir Liberalizm 1 ile sisteme yabanc bir kolektif haklar kavramn ortaya atan bir modeli karlatrmaya gerek kalmaz. (Habermas, 1996:120) Kanada deneyiminden hareketle yaad lkenin g gerekliine dayandnn bilincinde olan Taylor ile kyaslandnda rk ve kan esasna dayanan bir vatandalk konseptini benimsemi Almanyann g karsnda iine dt amaz deerlendiren Habermas binbir zorlukla kurmu olan Alman ulusal birlik ve btnlnn lkeye ani bir giri yapan gmen kitlesinin yarataca tahrip edici etkiye kar savunma hakknn da sakl kalmas gerektiine iaret etmektedir. Nitekim g ile birlikte bir ulusun etnik ve siyasal yaps ciddi bir ekilde deimekte, gmen akm lkenin

99

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

nfusunun bileimini etnik ve kltrel adan deitirmektedir. Bu da ak bir ekilde tm uluslarda olduu gibi Almanyann da gmenler karsnda kendi kimliini savunma hakkn tanmaktadr (Aktay, 2003: 75). okkltrllk : mkanlar ve Skntlar okkltrllk siyasetinin taraftarlar da muhalifleri de konu hakkna geni bir tartma yrtmektedirler. Bir yandan bu siyasetin yaadmz toplumun daha insanca ve demokratik bir biim almas asndan hayati grenlerin yannda okkltrcl ge kapitalizmin yeni rkl olarak mahkum edenler bir arada aklamalarda bulunmaktadrlar. nce okkltrllk politikalarn yaadmz toplumun barna hizmet edeceini ngren grlere, imkanlara bakalm. nkanlar okkltrlln taraftarlar, zellikle aydnlanma dneminden beri bat toplumuna ken tekilcilik ve monist dncelere bir tepki olarak grdkleri bu siyasetin tekiletirilen uluslarn kendi z kimlikleri ile modern dnyada yer almalarn salayan bir politika olarak deerli bulmaktadrlar. Bu adan farklln kabul hatta yer yer kutsanmasna varan bir izgide seyreden okkltrllk siyaseti uzun bir zamandan beri bask ve smr altnda yaamaya maruz braklm uluslarn, kltrlerin ve toplumsal gruplarn smrlmesine kar geldiinden dolay takdirle karlanan bir olgu olarak ksa srede kabul grmtr (Giddens, 2000: 149). Bu balamda okkltrllk yandalar, daha ziyade bir realite olarak grdkleri bu olguyu modern dnyadaki atma ve elikilerden uzaklama iin bir ara olarak alglamakta ve farkllklarla birlikte bir arada yaamann sihirli forml olarak grmektedirler. okkltrclk siyasetine bel balayanlara gre, bir toplumda ayn inanlar btn ile paylamadklar, ayn eylemlerde bulunmadklar halde bar ve tolerans iinde beraberce yaamak mmkndr ve bu kendi bana gzel bir eydir.

100

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

Irs Youngun da belirttii gibi okkltrllk kiiye kendi dnda var olan bir dnyann en az onun kendi var olu artlar kadar meru olduunu hatrlatmada yardmc olacak, bu anlamda farkl bak alar, kar ve kltr anlamlaryla karlatnda kendi bak asnn ksmiliini renip, kendi deneyimlerinin belirli bir bak asnn rn olduunu kavramasna yardm edecektir. Buna bal olarak da karlalan sorunlar hakknda farkl perspektifleri olan ve kendisinden farkl kltrlere ve deerlere sahip olan ve kendi iddia ve savlarna kar kma hakkna sahip olan bakalaryla kolektif bir sorun zme durumunda olmak da baka bir fayda olarak karmza kabilecektir. Farkl olarak konumlanm bilgiyi dile getirmek, sorgulamak ve ona kar kmak, btn katlmclarn toplumsal bilgisini artracaktr. Bylece her konum, kendi bak asn terk etmeksizin, farklla kulak vermek yoluyla nerilerin ve taleplerin farkl konumdaki tekileri nasl etkiledii konusunda bir eyler anlayabilecektir (Young,1999: 187). Yine okkltrl projeye bal kalan teorisyenlere gre okkltllk olgusu ilk etapta elikili gibi grnse de uzun vadede toplumlarn devamn salayan bir avantaja dnebilecektir. Bir toplumda var olan eitlilik ne kadar byk ve derinse kendini bir arada tutmak ve eitliliini srdrmek iin o kadar fazla birlik ve uyuma gereksinim duyulacaktr: Zayf balara sahip bir toplum, farkllklar bir tehdit olarak grr; onlar ho karlayp onlarla birlikte yaamasn salayacak gven ve istekten yoksundur (Parekh, 2002: 251). Ksacas okkltrll yaadmz karmak toplumun daha iyi bir gelecekle devam iin bir imkan olarak grenler, insanlara bireysel haklarla snrl bir zgrlk alann tannarak onlarn mutlu klnamayaca dncesindedirler. nsan sadece byk toplum iinde tek bana yaayan bir birey deildir. Dolaysyla onu kendi varoluu zerinde her zaman derin izler brakan etnik, dini ve kltrel aidiyetleri ile birlikte ele alma zarureti bulunmaktadr. Eer bir kii kendini ait hissettii kltrel grubun yaad devlet tarafndan

101

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

olumlu bir kimlik olarak tanndn grrse kendini o sisteme daha fazla ait hissedecektir. Kendi kltrel varolularnn tanndna inanan grup yeleri bylelikle btnn bir paras olarak byk toplumla btnleebileceklerdir. Grup yeleri kamusal alann, onlarn kimliklerinin doal bir uzants olarak grlmesi gereken kltrlerini, dillerini, tarihlerini ve mitlerini yansttn grdkleri zaman kendilerini evde hissedeceklerdir. Bu nedenle, kltrel kimliin tannmas grubun yelerinin kendi kimlikleri ile kamusal alana girebilmelerini gerektirir (Tok, 2003: 167). okkltrclk taraftarlar zetle bireyler olarak sahip olduklar haklardan daha fazlas iin mcadele etmektedirler. Skntlar okkltrcle ilikin temel tepkiler daha ok politik olarak muhafazakar kanattan gelmektedir. Siyasal olarak ulus-devlet kimliinin zedeleneceini dnen muhafazakar ve ulusalc eilimlerin kimi versiyonlar, okkltrll var olan btnlkl yapnn altn oyan bir durum olarak grmekte ve orta vadede lkelerin ulusal btnln paralanmann eiine getiren bir siyaset olarak mcadele edilmesinin gereine iaret ederler. ABD gibi bir gmen lkesinde bile okkltrllk politikalarna belli bir mesafeden baklmas bunu dorulamaktadr. Amerikal siyaset bilimcisi Nathan Glazer bu konu ile ilgili olarak yapt bir yorumunda bunun altn izmekte ve ABD gibi oketnikli bir toplumun okkltrll politikalarn tannmas ile iine decei durumun vahametine dikkatleri ekmektedir. Esasnda bir eyaletler federasyonu olan ABD, bnyesinde barndrd etnik gruplar, karkla yol amadan bazlarna zel muamele yapan bir politikaya izin veremeyecek kadar dalm, karm, asimile olmu ve btnlemi bir durumdadrlar. Eer okkltrl bir politika uygulanacak olursa teki gruplar da kuyrua girecekler ya da girmeyi deneyeceklerdir, bylelikle tm Amerikallarn kardelii umudu da terk edilmi olacaktr. oketnikli bir toplumda, byle bir politika ancak gruplar

102

birbiri ardna korunmalar iin zel muamele talep etmeye tevik

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

edecektir. zel muamele talebi, bu hakka sahip olmalar gerektii halde olmadklarn dnenlerin, gruplar arasnda zaten mevcut dmanl iyice krklemelerine neden olacaktr (Kymlicka, 1998: 116; Grillo, 1998: 194). Bu nedenle okkltrllk, zellikle etnik yaps ok farkl unsurlardan oluan devletler iin paralanmann bir nceki ara aamas olarak alglanmas tmyle bouna olmasa gerektir. Bylesi bir durumda etnik gruplara haklar datmak yerine bireylerin nceliini vurgulayan liberal haklarn gelitirilmesi daha yararl grlmektedir. Buna gre sorun, etnik ve ulusal aznlklar okkltrl bir sistem iinde rgtlemelerini ngren bir yapy egemen klmak yerine, onlarn bireysel zgrlklerini ne karan tam bir demokrasiye kavuturulmasyla zlebilecektir. Esasnda demokrasi ve hukuk dzenindeki eksiklikler, kendini etnik ve kltrel atmalar olarak dlatrmaktadr. Demokratik haklar ve kurumlar bir kere yerleir ve tm yurttalarn kullanmna sunulursa insanlar artk etnik ballklar temelinde harekete gemeyeceklerdir. Bu yaklam savunanlara gre bir devlet iinde var olan farkl etnik ve kltrel unsurlar, bireyler olarak bir takm haklardan istifade ederlerken, kamusal alanda yurttalk kimlii her eyin zerinde olacaktr. Toplumsal yaamn zel ve kamusal olarak ikiye ayrld bu anlayta tekine ve farkl olana ancak zel alanda kalma art ile msamaha gsterilebilecektir (Walzer, 1998: 42). okkltrclk karsnda kimi lkelerin alm olduu tavrlar da bu politikaya ynelik eletirilerin odanda yer almaktadr. ngiltere ve Fransa rnekleri bize ilgin sonular vermektedir. ngilterede birbirinden farkl bir ok kltrel topluluun oluturduu oran nfusun % 6sn aan bir noktadadr ve bu lkede okkltrllk politikas zellikle muhafazakar kanat tarafndan sert eletirilere tabi tutulmaktadr. Muhafazakar kanada gre ngiltere, yzyllar sren bir srete temelde ulusal kimlik sayesinde bir arada tutulan farkl bir kltr gelitirmitir ve bu konum srdrlmelidir. lkenin okkltrl olduu iddias, aznlk kltrlerinin lke kim-

103

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

lii asndan ounluk kimlii ile ayn derecede nemli olduu, bu kimliklere sayg gsterilmesi, korunmalar ve hatta zamanla asimile olmalar ynnde tevik edilmemeleri gerektii anlamna gelmektedir ki tm bu argmanlar reddettiklerinden dolay ngiliz muhafazakarlarna gre ngiltere okkltrl bir toplum deildir. Ancak muhafazakarlarn aksine ngiliz liberalleri bu tanmlamay kabul de bir beis grmezler (Parekh, 2002 : 8). Ancak bir baka Avrupa lkesi olan Fransada durum okkltrllk politikalar asndan tamamen farkldr. Fransa tm dier Avrupa lkelerinden ok daha fazla gmen almasna ramen oulcu bir toplum olarak kendini grmemektedir (Walzer, 1998: 54). Bu lkede liberal ve muhafazakar ayrm olmakszn okkltrllk olgusu reddedilmektedir. Fransada kltrel farklln fiziksel mevcudiyetine ramen kavramsal yoklua mahkum edilmesinin kimi aklamalar bulunmaktadr. Bunun en banda da bu lkede kkleen cumhuriyeti ulus devletin devrimci yaps gelmektedir. Kilise ve ancien regimee kar verilen siyasi mcadele sonrasnda yaratlan Fransz milliyetiliinin nitelii konuya k tutmaktadr. Bu milliyetilik algs daha ok poplist ve halk bir davaya adanm yurttalar topluluu olarak gklere karyordu. Oluturulan bu yeni ulus kimlii dini, etnik yada tarihsel olarak Fransz kanndan gelmekten te belli idealleri sahiplenmeyi ncelemektedir : Kii, cumhuriyeti olarak, szcn yeni anlamyla Fransz da oluyordu; devrimci ruh dorukta olduunda yabanclar Fransz dilini rendikleri, kendilerini cumhuriyete adadklar, ocuklarn devlet okullarna gnderdikleri ve Bastille Gnn kutladklar mddete- ho karland en azndan dnem dnem (Walzer, 1998:54-55). Gl bir vatandalk fikrine dayanan Fransz siyasi geleneine gre, Fransz vatanda olmak demek serbest iradeyle Fransz ulusunsa balanmak ve dier vatandalarla ayn hak ve grevlere sahip olmak anlamna gelmitir. Bylelikle Fransz gelenei yalnzca vatandalar tanyan ve bunun dnda aznlklara kamusal alanda yaama hakk vermeyen bir yapya brnmtr. Vatandalar herhangi bir ekilde aznlkta

104

olsalar bile rgtl, dlayc ve az ok srekli bir stat anlamna

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

gelen bir aznlk iinde yer almazlar. Fransann temel alglay, Fransz kltrnn deerlerini sadece Franszlara has deerler olmann tesinde evrensel geerlilii olan deerler olarak kabul etmi olmasna dayandndan aznlklardan da bu yaklam kabul etmelerinde bir saknca grmemilerdir. Byle bir kltr, elbette ki aznlklarn toplum hayatnda farkl temsillerini kabul anlamna gelen cokkltrll bir politika olarak tanmakta hakl gerekelere sahip olabilecektir (Parekh, 2002: 8-9). okkltrlle ynelen eletiriler bunlarla snrl kalmamaktadr. Belki de asl zerinde durulmas gereken hususlar okkltrlln toplumsal eitlilie hizmet eder grnen doasnn altnda yatan / gizlenen tekilcilik dncesidir. Bu noktadan hareketle, batdaki ekliyle okkltrllk politikas aslnda ierik asndan son derece muhafazakar bir uygulama olduu ve hatta yeni-sa ve rk politikalarn bir izdm olmaktan teye gitmedii ynnde eletiriler younlamaktadr. okkltrclk siyaseti her ne kadar yksek idealleri dile getiriyormu gibi bir izlenim braksa da son tahlilde klasik liberalizmin temsil sistemine ynelttii kltrc eletiriler balamnda yeni rk cereyanlarn yaamasna ve serpilmesine olduka elverili bir ortam oluturmakta (rem,2003: 20), farkllklar vurgulamak adna da tekilliin yceltilmesi ile sonulan ve son tahlilde de yeni bir rkla izin veren bir ortama anak tutmaktadr. Bu yaklama gre avrupamerkezcilik ve oryantalizmin eletirisini yapmak adna partikler olan ayrcalkl klmak anlamna gelen okkltrclk olgusu aslnda avrupamerkezcik ile elien bir konumlanma tekil etmemektedir. Aksine bu iki eilim, birbirlerini tamamlayan ve glendiren sylemlerdir: Bu nedenle, partiklarizmin Avrupa-merkezciliin ve evrenselciliin eletirisi olduunu dnmek ciddi bir yanlgdr, nk her ikisi de ay zselci kimlik nosyonundan hareket ettii iin birinin eletirisi dierinin eletirisini de zorunlu klar (Yeenolu, 1998:295). Bu eletiri ile ayn zeminde yryen bir baka gr de Slavoj Zizekten gelmektedir. Zizekin okkltrclk eletirisi batda son

105

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

zamanlarda revata olan okkltrlln yapayl ve zorlamal zeride younlamaktadr. Zizeke gre krsel kapitalizm yeni girmi olduu aamada okkltrclkle kendisine yeni bir form bulmutur. Bylelikle kresel kapitalizm dnya zerindeki hegemonyasn yine srdrebilecektir. Zizeke gre okkltrclk, bir nevi smrgecinin smrge halkna bakt gibi- detlerini dikkatle aratrp bunlara sayg gsterilmesi gereken yerliler olarak- bakan bir perspektifin gelimesini mmkn klmaktadr. Yani, geleneksel emperyalist smrgecilik ile kresel kapitalist kendi kendini smrgeletirme arasndaki iliki, Bat kltrel emperyalizmi ile okkltrllk arasndaki ilikinin aynsdr: Kresel kapitalizm, nasl Ulus-Devlet metropoln smrgeletirmeden smrgeletirme paradoksunu ieriyorsa, okkltrclk de kendi tikel kltrnde kk salmadan yerel kltre kar tepeden bakan Avrupa merkezci mesafe ve/veya sayg tavrn ierir. Baka bir deyile, okkltrclk tekzip edilmi, tersine evrilmi, gndermesi kendinde bir rklk biimidir, mesafeli bir rklktr tekinin kimliine sayg gsterir, tekini, karsnda kendisinin, okkltrcnn, ayrcalkl evrensel konumu sayesinde mmkn klnm bir mesafe taknd, kendi iine kapal sahici bir cemaat olarak grr. okkltrclk, kendi konumunun her trl pozitif ierikten arndran bir rklktr (okkltrc dorudan doruya rk deildir, tekinin karsna kendi klt

106

Rutherford da kltrel oulculuk ve farllklarn kutsanmas siyasetine bir kapitalizmin bir versiyonu olarak bakmaktadr: Bir paradoks olarak, sermaye farklla ak olmutur: Reklamclk bize benzersizliimizi ve bireyselliimizi pekitiren eyleri satarak geliir. Artk mesele Joneslardan geri kalmak deil farkl olmaktr. Dnya mziinden nc Dnya yrelerine egzotik tatillere, etnik TV yemeklerinden Peru rme apkalarna kadar kltrel farkllklar satar. Bu, rn ilikilerinin farklldr, uluslar aras sermeyenin retmi olduu belirli bir zaman ve mekan deneyimidir. Dilin ve kltrn metalamasyla nesneler ve imgeler zgn gndermelerinden kurtulur ve anlam neredeyse snrsz eviriye ak bir grnm alr. Farkllk bir tehdit oluturmaktan yada iktidar ilikilerini belirlemekten kar. tekilik, sunabildii deiim deeri, egzotiklii ve zevkleri, heyecanlar ve servenleri nedeniyle rabet grr. (Rutherford,1998:10)

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

rnn tikel deerini karmaz), ama yine de dier kltrleri gerektii ekilde takdir (ya da tekdir) edebilecei ayrcalkl bo evrensellik noktasn oluturan bu konumu elinde tutar- okkltrcnn tekinin zgllne duyduu sayg, tam da kendi stnln beyan etme biimidir (Zizek, 2001: 166). Yine sol kanattan gelen bir dier eletiride de kreselleen dnyada okkltrcln bir mit olmaktan teye gidemeyecei ynndeki itirazlardr. Bu eletiriyi gelitiren Russel Jakobye gre kkltrclk hareketin dnya zeride geni g dalgalarnn yaand zaman diliminde ve gerek anlamda yeryznde kltrel farkllklarn hala var olduu bir zaman da deil de yirminci yzyln son eyreinde etkin bir ekide gndeme gelmi olmasn yadrgamaktadr. Nitekim ilk g dalgasndan sonra g eden insanlarn bulunduklar lkedeki hakim kltrel yaplarla ciddi sorunlar varken bu kltrel farkllk makas ikinci ve nc kuaklar zamannda ciddi bir biimde daralm, ksacas okkltrllk bir gereklik olarak zayflad bir zaman diliminde ancak siyasal bir projeye dnebilmitir. Jakobynin yaklamna gre dnyann genel gidiat kresellemenin potasnda eritilen tek tip bir kltr olan tketim kltrnden beslenirken okkltrclkten sz amak abestir. Bu anlamada yaanan oul kltrler ya da okkltrclk aslnda tek kltr olan kltr endstrisinin eitli acenteleri tarafndan retilen Amerikan tketim kltrdr (Aktay, 2003 : 79). Kimi yazarlar da okkltrllk ve okkltrclk ayrmna giderek bu iki kavram birbirlerinden ayrtrarak gereken eletirileri bu ayrmaya gre yapmaktadrlar. Bu ereveden olarak her iki kelimenin de szlkbilimsel anlam zerine durularak, okkltrll, bir toplumda kltrel bakmdan anlaml farkllklar gsteren sosyolojik kategorilerin bulunmas olarak tanmlarken buna karlk olarak okkltrclk terimi ile toplumsal eitliliin belli biimlerinin (kolektif kimliklerin) kamu alanna siyasi aralar kullanlarak yanstlmasn esas alan bir deerler ve uygulamalar btn olduu ortaya konulmaktadr. Bu ikincisi ilk bakta kolektif kimlik-

107

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

lerin belli bir etik endie ile korunmas anlamna geliyor gibi grnse de bu yaklam aslnda amaladnn tam tersine sonular vermeye de aktr. Kanadann Quebec eyaletinde Aglofon (ngilizce konuanlar) kkenli olmayan ailelerin ocuklarn sadece Franszca eitim veren okullara gnderme zorunluluklar bu duruma bir rnek tekil etmektedir. Qubec eyaletinde yaayan insanlarn hangilerinin hangi dilde eitim alacaklarnn yasa ile belirlenmesi tipik bir rnek tekil etmektedir. Buna gre, yasa ocuklarn kimlerin ngilizce kimlerin Franszca eitim veren okullara gndereceklerini hkme balamtr. Bu adan bakldnda okltrclk son tahlilde, eitliliin ve okkltrlln asl bileeni ve dinamiini, bireyi , gzden karan bir kusurla mall olduunu ifade edilmektedir (Yren, 1998: 108). Bylelikle okkltrclk politikalar kolektif kimliklerin korunmas adna bireysel tercih ve farkllklar kstlayc ve dolaysyla uzun vadede eitlilii andrc bir politika olarak ortaya kmaktadrlar. okkltrclk, eitliliin srekli olarak retilmesinden ok belli bir tarihsel dnemde retilmi kolektif kimlilerin dondurulmas ile sabitleme eilimini de mutlaklatrmaktadr (Taylor, 1996:63). Yine okkltrcle ilikin olarak yaplan eletirilerin banda bireysellii dlayan ar zc tutumlarna yneltilen eletiriler gelmektedir. Bu ar zc ve grupu tutum aslnda bireyselliin ve eitliliin inkar olarak kabul edilmekte ve dolaysyla bir nevi eitlilik ve okkltrllk dmanl anlamna gelmektedir. Nitekim okkltrcle bal olarak siyaset yrtenler btn sahici siyahlarn ayn siyah perspektifi paylaacaklar, btn sahici kadnlarn dnyay ayn ekilde kavrayacaklarn, btn sahici ecinsellerin ayn ekilde davranacaklar.... nkabulne dayanan dnme biimleri, bireyleri verili kimlik alanlar iine hapsederek, bakalar ile bata adalet ve zgrlk olmak zere hibir ortak ve evrensel zeminde buluamamas anlamna gelmektedir (Yren,1998 :23). Bu da doal olarak aznlklarn gettolamalarna sebep olmas olgusuna temerkz etmektedir. Buna gre, okkltrclk politikas

108

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

etnik ve aznlk unsurlar toplumun ana akm ile btnlemesini engelleyen bir izolasyonu da oluturmaktadr (Kymlicka, 1998: 38). okkltrc siyaset, etnik gruplar, dinsel cemaatleri veya rki gruplar idealletirerek , insann ancak kltrel kimlikler iinde nefes alan bir varlk olduu tezini savunmaktadr. Daha da temelde sadece etnik kimlii, kimliin tanmlaycs haline getirmektedir (rem, 2004: 28). Bu ekilde oluturulan zorlama politikalar da bir ekilde toplumu amazlara srkleyecektir. yle ki okkltrclk politikas grup ayrmna dayanan kimlikleri esas ald lde ncelikle bir tr kimlik saym yaplmasn veya herkese bir kimlik biilmesini merulatran bir toplum tasarm sunmaktadr. Bu da toplumsal kimliin ok boyutlu doas ve bireylerin sahip olduklar eitli apraz aidiyet ve kimlik olgusu ile bir eliki dourmaktadr (Erdoan, 1998: 197; Appiah, 1996:154). Oysaki demokratik adan bakldnda, bir insann etnik kimliliinin o kiinin birincil kimlii olup olmad bal bana bir soru konusudur. okkltrl toplumlarda eitlilie sayg duyulmas nemli ise de, etnik kimlik, eit deerde olmann ve dolaysyla eit haklara sahip bulunma dncesinin dayand temel olarak kabul edilemez. Dolaysyla okkltrclk politikalar ile bireyin kendisine birincil kimlik olarak semeye alt etnik aidiyet, onun doutan sahip olduu ve tm hemcinsleri ile eitleyen insan olama kimliini de zedelemektedir (Rockefeller, 1996 :96). Son Deerlendirmeler Tm bu deerlendirmelere baklacak olursa okkltrlln yandalarnn da kart cephede yer alanlarnn da hakl olduu noktalar bulunmaktadr. Bir kere okkltrllk politikalarnn yukarda yapm olduumuz analizi bu politikalarn bouna bir abann rn olarak ortaya kmadn gstermektedir. Bilindii gibi batda aydnlanma mirasnn doal bir uzants olarak boy veren modernlik projesi en bandan beri kendisiden farkl hibir yaam biimine asla hogr gstermeyen, farkl yaam biimlerini yalnzca cehalet,

109

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

hurafe ve gericilik olarak yaftalayan bir yapnn olumasn mmkn klmtr. Modern dnemlerde herhangi bir yaam biiminin ho grlebilmesi ve modernlik nezdinde meruiyet kazanabilmesi iin, ncelikle yerliletirilmesi, btn farkllklarndan arndrlmas, nihayetinde de tabi klnmas meruiyetin tek kayna olarak kabul grmtr (Bauman, 20003:285). te bylesi bir hegamonik iklimin bir ekilde egemenliinin sallanmas ve bu paradigmann dnda da yaam alanlarnn olduu kabul grmeye balaynca modern tasarmn belki de bir baka kar kutbu olarak, farkllklarn adeta kutsand okkltrllk, daha doru bir ifade ile okkltrclk evresine girilmitir. okkltrclk ite bu aydnlanma ve modernlik projelerine bir tepki olarak postmedernliin glgesinde kendisine uygun bir alan bulan bir tasarm olarak karmza kmtr. okkltrllk projesinin geliim gsterdii iki ana akm yukarda tartamaya atk. Bu iki yaklamdan ilki liberal gelenek, dieri de bu gelenek iinden bir tepki mahiyetinde ortaya kan cemaati/topluluku yaklamdr. Bu iki bak as da modern dnyada kar karya olduumuz farkllklar konusunda kendi grlerinin doru tavr al olduunu savunmaktadrlar. Liberalizm, insan itibar, zerklik, zgrlk, eletirel dnce ve eitlik gibi byk deerleri vurgulayan bir felsefi arka plana sahip bir sistem kurmutur. Ancak bu sistem, insani dayanma, eit yaam ans, zgecilik, gibi baka byk deerleri gz ard eden bir boyuta da sahip olduu gibi, kltre, gelenee, toplulua, kken ve aidiyet hissine kar fazla bir duyarlk tamad iin de doyurucu bir aklama getirmekten uzaktr (Parekh,2002: 429). Bu nedenle , etnik/kltrel aznlklarn haklarn da evrensel insan haklarn korumaya ynelik dzenleme ve nlemlerle zmleyebilecei grn savunurken bir ok adan sorunludur. nk bireysel insan haklarnn ardnda bulunan anlay, tm insanlarn ortak gereksinmelere sahip olduudur. Oysa ki aznlklar sz konusu edildiinde,

110

daha geni topluluun (ounluk yelerinin) zerinde hemfikir

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

olabilecei ortak gereksinimler bulmak glemekte, hatta kimi zaman aznlk temsilcilerinin kendi aralarnda bile ortak gereksinimler konusunda bir anlamaya varmalar mmkn olmamaktadr (stel, 1999: 33). Bunun dier kutbunu oluturan cemaati okkltrllk yaklam da yukarda detayl bir biimde tarttmz gibi bireyi cemaat yaps iinde tanyan ve cemaat normlarnn demir kafesi dnda ona yaam alann brakmayan bir uta kendini konumlandrmaktadr. Cemaati okkltrllk Weberin metaforik kullanm ile ifade edilirse, kimlii bireyin omuzlarndan kolayca syrlp den pelerinden ziyade demir bir kafes olarak alglamaktadr. Cemaatilikte ideal zgrlk sadece zgrlkszln seilmesi yolunda kullanlmas anlamna gelmektedir. Seilmesi gerekenler zaten birey domadan seilmitir. Bu anlamda doumdan sonraki hayatn anlam yaplan seimin ne olduunun anlalmas ve bu yolda davranlmasdr, o kadar (Bauman, 2000:269). Grld gibi demokrasiler bireysel haklarn yan sra, topluluk haklarnn gelitirilmesi ve glendirilmesi ynnde abada bulunurken, bunun bir etnik tuzaa dnmesi sakncasna, baka bir anlatmla modern toplumun cemaatlemesi tehlikesine kar da duyarl olmaldr (stel, 1999: 33). Bu noktada iinde yaadmz toplumlarn liberal kuramdan neet eden haklar kuram ile cemaat temelli yurttalk ve okkltrllk projelerinden hangisini hangi llerde kabul edecei nemli bir soru konusu oluturmaktadr. Liberal haklar yaklam, insan haklar doktrininden, baka anlatmla, haklarn sosyal stat, etnik kken , renk, inan, toplumsal cinsiyet vb. zelliklere baklmakszn tm insanla yaygnlatrlmas gerekliliinden hareket ederken, sz konusu zellikler temelinde oluan topluluklarn haklarna tanm gerei kar kmaktadr. Topluluku/ cemaati yurttalk ve haklar kuram ise, bireyi bir toplulua olan aidiyeti orannda ve erevesinde haklarla donatmaktadr. Ancak, zgr ve zerk birey-yurtta asndan deerlendirildiinde her iki yaklamn da kimi sakncalar barndrd aktr (stel,1999:48). Bu her

111

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

iki yurttalk algs da modern dnyann gereklerini karlamak asndan btn ile kabul edilebilir durumda grnmemektedir. Bu nedenledir ki demokratik yaplar bu soruna yeni cevaplar aramak zorundadrlar. Sonu olarak okkltrclk olgusunun her trl mutlaklatrmalarn tesinde kimi toplumlar iin gereken k yolunu sunabilecei durumlar kabul etmekle birlikte yeryzndeki tm uluslara genel geer bir model olarak nermek pek yerinde bir siyaset gibi grnmemektedir. Etnik mozayik, meyve salatas, sebze orbas metaforlar ile dile getirilen okkltrclk yaklam, kendi tarihsel kkleri en fazla iki yzyla dayanan ABD, Kanada ve Avustralya gibi daha ok dnyann ana karalarndan aldklar glerle teekkl eden lkelere izafe edildii gibi binlerce yllk tarihsel miras tayan ve ayn topraklar kendilerine yurt edinmi unsurlar bir arada barndrm ve farkl bir biraradalk etii gelitirmi toplumlar iin de ayn derecede geerli olduunu sylemek doru bir yaklam gibi gzkmemektedir. Farkllklar ve kltrel eitlilik elbette gzeldir, ama bunun yaanmasnn olas tek yolu okkltrc siyaset teorisi deildir. Herkesin farkl aidiyetlerini huzur iinde yaayabilecei, farkllklar bir zenginlik ve hayatiyet kayna olarak grm bir siyasal gelenei tarihte oluturmu bir toplumun yeleri olarak okkltrllk, mozayik metaforlar bizim gemite oluturduumuz btnlkl toplum yapsna uyum gstermemektedir. Sadece bizim iin deil pek ok toplum iin bu byledir. Mozayik her katlan unsurun kendi rengini belli llerde btne yanstt bir yap olutursa da bu o yapnn iinde her an ayrlacak kadar ireti durmaktadr. Oysaki kaynama hali bakadr. Hibir unsur bir dierinden uzak olarak bir anlam ifade etmez. Ancak bylesi bir yaklam her toplumda kendini byk topluma gre aznlkta gren unsurlarn grmezden gelinmesi anlamna da gelmemelidir. Bu aznlk unsurlarn ihtiya duyduklar gereksinimler karlanarak insani ve evrensel normlara uygun yaam

112

koullarnn salanmas devletlerin temel vazifeleri olmaldr. Gele-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

cekte toplumlarn alacaklar paral yaplar da gz nnde bulundurulacak olursa bunun ncelikli bir ihtiya olaca aktr. Devletler ite bu nedenle bnyelerinde barndrdklar unsurlarn ortak kimliklerinin oulluunu ve melezliini yanstabildikleri oranda meruiyetlerini de artrabileceklerdir (Gray,2003:114). Ancak bunun yolu var olan etnisitelerin saysn artrmak ve toplumda yaayan bireyleri kimlik saymna tabi tutarak farkllatrmaktan da gememektedir. Meru birlik ve eitlilik taleplerini uzlatrmak, asimilasyoncu olmadan kapsayc olmak, vatandalarnn meru kltrel farkllklarna sayg gsterirken aralarnda ortak bir aidiyet hissi oluturmak ve deerli ve ortak paylalan vatandalk kimliine zarar vermeden oulcu kltrel kimlikleri korumak iin yollarn bulunmas gerei ortadadr. Unutulmamaldr ki, ok kltrll bir devlet politikas haline getirmi Kanada, Avustralya gibi lkeler, birok lkenin zaten doallkla salad birlik btnlk, tasada ve gururda hemfikir olmak gibi ahlaki erdem ve deerleri ve ayn evi paylamann scakln oluturabilmek iin byk abalar harcamaktadrlar. ok kltrllk ilk bakta kulaa ho gelse de son tahlilde birok problem ve amaz da bnyesinde barndran bir siyasettir. Farkllklara ayn toplum iinde eit yaama alan tanma ve varln devam ettirme gibi gzel szlerle bezeli olan bu aba birok acdan sorunludur. Bu sorunlarn banda da bir toplum iin geerli deerlerin ve ortak konsenss zeminlerinin ortadan kaldrlmas gelmektedir. Bir toplumun devam iin gereken ortak kltrel balamn erimesi btnlkl bir topluma izin veremeyecektir. Octaiva Pazn da vurgulad gibi dizginlenemeyen radikal bir oulculuun ve ok kltrcln nihilizme yol aaca da unutulmamaldr. Nietzsche de Dostoyevski de bunu biliyorlard. Su ve Cezada ifadesini bulan eer bir Tanr yoksa her eye izin var demektir szleri byle yksek bir birliin olmamas durumunda, farkllklar ho grmz, kendimizin de herkesten ve her eyden farkl olmamzdan kaynaklanabilir. te bu yzden olaanst bir eitlilik

113

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

iinde birletirici iplikleri aramak ve bulmak gerei ortadadr. Yoksa insanla, evrensel etie genel bir bakmz olmazsa, birinin dierinden stn olduunu hangi esasa dayanarak savunabileceiz? Modern izafiyetilie kar, gerekliin sfra, ahlaki kaytszla doru kmesine kar direnmek zorundayz (Paz, 1999: 192). ok kltrlle bir de bu adan bakmak gerekmez mi?

Kaynaklar
AKTAY, Yasin GKA, Erol; TOPUOLU, Abdullah; nce Sz Vard, Yorumsamaclk zerine Bir Deneme, Vadi Yaynlar, Ankara, 1996 AKTAY, Yasin ; Kreselleme ve okkltrllk, Tezkire, Say : 35, Kasm/ Aralk 2003. APPIAH, K. Anthony, Kimlik, Sahicilik, Hayatta Kalma- okkltrl Toplumlar ve Toplumsal Yenidenretim. , okkltrclk Tannma Politikas, ev. (Nazl kten), Charles Taylorun Yazsna Yorum, Sh. 1146-158 ,Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 1996 BALI, Ali afak, okkltrclk ve Sosyal Adalet teki le Bar inde Yaamak, izgi Kitapevi, Konya, 2001 BIRCH , Anthony H., Nationalism and National Integration, Unwin Hyman, London, 1989 BAUMAN, Zygmunt, Modernlik ve Mphemlik, (ev. smail Trkmen), Ayrnt Yaynlar, stanbul 2003 BAUMAN, Zygmunt, Yasa Koyucular ile Yorumcular, (ev. Kemal Atakay), Metis Yaynlar, stanbul, 1996 BAUMAN, Zygmunt, Postmodernizm ve Honutsuzluklar , (ev. smail Trkmen), Ayrnt Yaynlar, stanbul, 2000 GIDDENS, Anthony, nc Yol, Sosyal Demokrasinin Yeniden Dirilii, (ev. Mehmet zay), Birey Yaynclk, stanbul, 2000. GOULD, Carol C., eitlilik ve Demokrasi: Farkllklarn Temsili, Demokrasi ve Farkllk, Seyla BENHABB, (ev. Zeynep Grata,

114

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

Cem Grsel), Demokrasi Kitapl, Dnya Yerel Ynetimler ve Demokrasi Akademisi (WALD), stanbul 1999. GRAY, John, Liberalizmin ki Yz, (ev. Koray Deirmenci), Dost Kitapevi, Ankara, 2003. GRILLO, R. D., Pluralism and the Politics of Difference, State, Culture, and Ethnicity in Comparative Perspective , Oxford Un. Pres , 1998 HABERMAS, Jrgen, teki Olmak, tekiyle Yaamak Siyaset Kuram Yazlar, (ev. lknur Aka), Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 2002 HABERMAS, Jrgen, Demokratik Anayasal Devlette Tannma Savam okkltrclk ve Tannma Politikas (ev. Mehmet H. Doan), Yay. Haz. Amy Gutman, Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 1996 HEKMAN, Susan, Bilgi Sosyolojisi ve Hermeneutik, (ev. Hsamettin Arslan Bekir Balkz), Paradigma yaynlar, stanbul, 1999. ERDOAN, Mustafa, Liberal Toplum Liberal Siyaset, Siyasal Kitapevi, Ankara, 1998 REM, Nazm, Yanl Giden Ne ? Postmodernizm, okkltrclk ve Avrupada Yeni Irklk Sivil Toplum, Say : 5, Ocak-ubatMart 2004 KKER, Levent , Charles Taylor : Kimlik/ Farkllk Sorununa Sahici Demokratik zm Aray Sh. 11-14, okkltrclk ve Tanma Siyaseti,Yay. Haz. Amy Gutman, Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 1996 KYMLICKA, Will, okkltrl Yurttalk- Aznlk Haklarnn Liberal Teorisi, (ev. Abdullah Ylmaz), Ayrnt Yaynlar, stanbul, 1998 KYMLICKA, Will, Kanadada Grup Ayrmal Yurttalk Biimi, Demokrasi ve Farkllk, Yayma Haz. Seyla Benhabib, (ev. Zeynep Grata, Cem Grsel),Demokrasi Kitapl, Dnya Yerel Ynetimler ve Demokrasi Akademisi (WALD), stanbul 1999. MOUFFE, Chantal , Demokrasi, ktidar ve Siyasal Dzen, Demokrasi ve Farkllk, Yayma Haz. Seyla Benhabib, (ev. Zeynep Grata, Cem Grsel),Demokrasi Kitapl, Dnya Yerel Ynetimler ve Demokrasi Akademisi (WALD), stanbul 1999.

115

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mustafa Kemal AN

NC, Aye, Sosyal Bilimlerde Yeni Meruiyet Zemini Araylar, Sosyal Bilimleri Yeniden Dnmek, Sempozyum Bildirileri, Sh. 48, Metis Yaynlar, stanbul, 1998 PAREHH, Bhikhu, okkltrll Yeniden Dnmek, (ev. Bilge Tanrseven), Phoenix yaynlar, Ankara, 2002 PAZ, Octavia, Tarihin Sonunda Bat Douya Dnyor , Yzyln Sonu, Ed. Nathan Gardels, (ev. Belks Dibudak), Trkiye Bankas Yaynlar, stanbul, 1999. PHILLIPS, Anne, Farklla Nasl Yaklamal : Fikirler Politikas m Yoksa Mevcudiyet Politikas m?, Sh. 199, Demokrasi ve Farkllk, Yayma Haz. Seyla Benhabib, (ev.Zeynep Grata , Cem Grsel), Demokrasi Kitapl, Dnya Yerel Ynetimler ve Demokrasi Akademisi (WALD), stanbul 1999. ROCKEFELLER, Steven C., okkltrclk Tannma Politikas, ev. (lknur zdemir), Charles Taylorun Yazsna Yorum, Sh. 95-105, Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 1996 RUTHERFORD, Jonathan, Yuva Denilen Yer; Kimlik ve Farklln Kltrel Politikas, Kimlik, Topluluk/Kltr/Farkllk, (ev. rem Salamer), Sarmal Yaynevi, stanbul, 1998 SERDAR, Ziyauddin, Postmodernizm ve teki : Bat Kltrnn Yeni Emperyalizmi, (ev. Gke Kamaz), Sylem Yaynlar, stanbul 2001 TAYLOR, Charles, Tannma Politikasi, okkltrclk Tanma Siyaseti, ev. (Yurdanur Salman), Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 1996 TOK, Nafiz, Kltr, Kimlik ve Siyaset, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 2003 TOURAINE, Alain, Modernliin Eletirisi, (ev. Hlya Tufan), Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 1994. YEENOLU, Medya, okkltrllk disiplinleraraslk mdr ? Sosyal Bilimleri Yeniden Dnmek, Sempozyum Bildirileri, Sh. 287298, Metis Yaynlar, stanbul, 1998 WALLERSTEIN, Immanuel, Bildiimiz Dnyann Sonu, (ev. Tuncay Birkan), Metis Yaynlar, stanbul, 2000.

116

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Farkllk ve okkltrllk Siyasetleri stne Bir Deneme

WALZER, Michael, Tannma Politikasi, okkltrclk Tanma Siyaseti, ev. (Cem Aka), Charles Taylorun Yazsna Yorum, Sh. 106-110,Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 1996 WALZER, Michael, Hogr zerine, (ev. Abdullah Ylmaz), Ayrnt Yaynlar, stanbul 1998. YOUNG, Irs Marion, letiim ve teki: Mzakereci Demokrasinin tesinde, Sh. 174, Demokrasi ve Farkllk, Yayma Haz. Seyla Benhabib, (ev. Zeynep Grata, Cem Grsel), Demokrasi Kitapl, Dnya Yerel Ynetimler ve Demokrasi Akademisi (WALD), stanbul 1999. YREN, Melih, eitlilikten zgrle- okkltrllk ve Liberalizm, LTD yaynlar, Ankara, 1998. ZIZEK, Slovaj, okkltrlk Ya Da ok Uluslu Kapitalizmin Kltrel Mant, (ev: Tuncay Birkan), Defter, Yl: 14, Say: 44, Yaz 2001.

An Essay on Diversity and Multiculturalism Policies


Citation/: an, Mustafa Kemal (2005-6). An Essay on Diversity and Multiculturalism Policies, Milel ve Nihal, 3 (1-2), 69-117. Abstract: Today pluralism has almost become the natural structure of all societies. Because of the social transformations that the globalisation brings, plural identities and the increasing role of global institutions related to these transformations and gradually increasing diversed identities have become realities of our present world. Meanwhile, debates about multiculturalism have begun to appear in this sense. Multiculturalism and cultural diversity have become phenomena discussed all over the world with the help of postmodernity. Multiculturalism has entered in the agenda of the whole world just after the countries such as Canada and Australia accepted multiculturalism and ethnic diversity as a state policy instead of assimilating the immigrants. But as seen in all debates, we encounter with explanation concerning different perspectives of multiculturalism. In this respect, we will deal with different applications of multiculturalism by concerning pioneers of this concept and point out the facilities and problems of this policy. Key Words: Multiculturalism, Diversity, Postmodernity, Communiterian, Liberalism, Community.

117

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion

Mehmet ATALAY*
Atf/: Atalay, Mehmet, (2005-6). Kolektif Bilin: Kltr, Nefs ve Din Arasnda Yeni Bir Deerlendirme, Milel ve Nihal, 3 (1-2), 119-135. zet: Bu makale; kltr, nefs (ruh: psyche), ve din olgular arasndaki ilikiye ilikin yeni bir muhasebe sunmaya alr. Gemi tecrbelerin hem bilinli hem de bilin d akl iin hayati nem tamasndan tr, kolektif bilince karlk gelen nefs, yalnzca kltrn gizil ierii olarak deil, dinin de kayna olarak tezahr eder. Bu balamda kltr de dinin somut grnmnden ibaret olmaktadr. Ksaca, bu makale, sosyal bilimsel din almalarnda sekin akademisyenler Clifford Geertz ve Talcott Parsonsun bak alarna zellikle itibar ederek, kolektif bilincin en nemli unsur olduu yargsna varr. Anahtar Kelimeler: kltr, nefs, din, kolektif bilin.

Studying the relationship between culture, psyche, and religion is as important as understanding people rather than telling stories about them. In other words, considering the fact that the phenomenon of perception, both for individuals and groups of people, is always backed up and thus colored by previous experiences, it gains crucial importance to focus on previous experience (or perception)-related phenomena in order to understand the real motives

Lecturer in the Faculty of Theology at Istanbul University. He has been teaching Turkish-Islamic Literature and has an MA degree in psychology of religion.
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1 -2 Aralk 2005 - Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Mehmet ATALAY

lying in the interaction between people, either at the level of individuals or groups of people. Culture, psyche, and religion are the most salient institutions that can provide one with the type of insight by which one can claim to be keen and wise in understanding the triggering motives hidden behind the visible forms of interaction among people and, to some extent, to predict the future ones as well. Without taking into account the previous experience, one cannot even talk about the phenomenon of perception, either practically or theoretically, since it is one of the must-be elements of which people make use regarding the phenomenon of perception: properties of the physical environment, electrical activity in the nervous system; and the prior experiences and knowledge of the perceiver.1 At this point, the fact that previous experience is relative and specific (it forms a wide variety) needs to be taken into account in order to make perfectly clear that how perception differs is dependent on the fact that previous experience is relative and specific. Consequently, when one talks about previous experiences, which are relative and specific to everyone, the purely abstract realm of the phenomenon of perception comes up as necessary to talk about. In other words, when taking into account relative concepts such as big or small, we are sharply engaged in the realm of abstract thinking or reasoning. As a matter of fact, according to Plato, the ancient Greek philosopher, senses can judge of themselves that they are confronted with a finger, they cannot judge whether they are confronted with, for example, something big or small. These latter properties are relative, and whether a finger is big or small, rough or smooth, depends upon what it is being contrasted with. In such cases reason is brought in to make a decision.2 In short, since
1 2

120

E. Bruce Goldstein, Sensation and Perception (Pacific Grove: Brooks/Cole Publishing Company, 1996) 4. D. W. Hamlyn, Sensation and Perception: A History of Philosophy of Perception (London: Alden, 1996) 11-12.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion

the reason is taken into account in the process of perception as judge, it can be said that that perception experienced by different people is at least somewhat relative. On the other hand, considering the delicate difference between relativity, in which the perception is different even though the experience is not the same in essence, it may be rewarding to talk about the fact that the characteristics of perception are dependent on specific experiences. To point out the importance of specific experience, Aristotle, the great ancient philosopher, says that every one is fond of what has needed effort to produce it and gives great examples regarding this case: People who have made money themselves are fonder of it than people who inherited it. And while receiving a benefit seems to take no effort, giving one is hard work. This is also why mothers love their children than fathers do, since giving birth is more effort for them, and they know better that the children are theirs.3 As can be inferred from this excerpt, what makes people who make money themselves fonder of it than those who inherit it is their specific experiences earning it. Likewise, what makes mothers love their children more than fathers do, is mostly their being exposed to pain and trouble giving birth, which is a purely specific experience they have. As a result, it can be concluded that everybodys experience is specific and relative as well. Just as one can talk about perception or previous experiences in the case of individuals, one can also talk about common perceptions or experiences in the case of groups of people or societies. Then the relativity and specificity are attributed to groups of people or societies as though they are one single individual. In other words, when talking about common perceptions and conceptions, which can be best defined as collective conscious, people are regarded as one single individual, as it is the case when referred to the concept of

Aristotle, Nichomachean Ethics, trans. by. Terence Irwing (Indianapolis: Hackett, 1985) 253.

121

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mehmet ATALAY

national character. As Mark Twain remarked: A nation is only an individual multiplied.4 Among the three concepts that are of our main interest in this paper, i.e. culture, psyche, and religion, psyche, which corresponds to common perceptions and conceptions or, associated with a practical and thus pragmatic connotation, to collective conscious, appears to be one that has the most extensive content, though not as concrete as that of the other two. Before we go further into investigating how to detect collective conscious, therefore, it would be really illuminating to lay down some reasons why the collective conscious is the most important one of our interest. First of all, an analogy can be made in terms of the relationship between culture and collective conscious (psyche) as in the following: collective conscious is the latent content of culture. In other words, culture is the manifestation of collective conscious and thus, in a form of a more clear analogy, can be likened to the visible side of it. Second of all, religion seems to be corresponding to culture as its alternative or some kind of rival and thus preserves a relatively independent entity compared to those of interdependent culture and collective conscious. However, in the final analysis, it will be seen that religion too is colored by collective conscious, since one can find a huge variety of versions of one single religion in todays world. Finally, since collective conscious is only an unbiased mechanism working through the inputs it gets, it cannot even be imagined that religion is prone, or has the ability, to replace it; they differ both in nature and function. In sum, religion in todays world, though associated with a desire to be fully independent and dominant in peoples lives, can only be described as an important part of both collective conscious and culture as long as it penetrates into them.5
4 5

122

Mark Twain, The Turning-Point of My Life, Essays and Sketches of Mark Twain, ed. by. Stuart Miller (New York: Barnes & Noble Books, 1995) 17. The use of the concept of religious culture, especially when specified such as Islamic or Buddhist culture, is simply wrong and probably due to some kind of egocentrism. On the other hand, the fact that the use of Christian culture is not prevalent in general literature is maybe because it is not perceived as an extensive concept of definition upon

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion

There are two ways to be able to detect collective conscious. The first one is to try to get a general picture of it by studying myths and folklore, etc. The second one is to infer from what is seen in real life as manifestations of the collective conscious. As a matter of fact, Sudhir Kakar, a psychoanalyst of India, points out that many social scientists attribute importance to national surveys of beliefs, attitudes and acts in order to reach generalizations while others do not see national statistics as essential6 since they are more interested in what they see in real life as the concrete manifestations of common perceptions and conceptions, i.e. collective conscious. These two ways of looking at the collective conscious are equally important and can also be named as deductive and inductive ways of searching it. They both must be taken into account when trying to understand archetypes, premise, or common psychological themes already located in the collective conscious and even when trying to make changes in it as well.7 In addition, the resemblance and the strong link between collective conscious and culture is the primary reason why some scholars invariably conclude that culture is always in flux, and is never fully understood8 and why some offer different techniques of searching the culture. For example, some believe that culture is (located) in the minds and hearts of men.9 Some, on the other hand, believe that culture is located and must be detected on the hard surfaces of life, namely, with political, economic, and stratifica-

6 7 8

which everybody is agreed. For example, Roman Catholics identify themselves as such rather than Christians. Associated with the same attitude, it would be useful to point out that the term American was first used in the place of the term Christian. However, seemingly, the concept of religious culture, either right or wrong, is a culture-centered one. Sudhir Kakar, The Inner World (New Delhi: Oxford University Press, 1996) 8. It should be noted that cultural change imposed is out of our scope. David Rosenthal, The Genetic-Environmental Perspective in Psychopathology, Culture and Psychopathology, Ed. by. Ihsan Al-Issa (Baltimore: University Park Press, 1982) 111. Clifford Geertz, Thick Description, The Interpretation of Cultures (New York: Basic Books, 1973) 11.

123

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mehmet ATALAY

tory realities.10 However, considering the division that we offered and espoused as clearly illustrated in the analogy of iceberg, the above-mentioned information can be expressed in such a shape as the following: some scholars are in favor of the idea that common perceptions and conceptions, which can be defined as collective conscious, should be searched first since they are at the heart of the culture and thus actual determinants of it; whereas, some believe that one cannot talk about common perceptions and conceptions without considering their concrete manifestations in real life. Talcott Parsons, in his article entitled The Superego and the Theory of Social Systems, though his primary motive to write this article is to bring the theory of personality as introduced by psychoanalysis and the theory of the social system within essentially the same general conceptual scheme,11 provides us with great insights concerning the concept of collective conscious. In trying to bring these two theories of two different disciplines together, Parsons points out that the interaction between personalities, as a primary basis without which the internalization of moral values cannot come to be, is a natural process rather than a mechanistic one. According to Parsons, psychoanalysis has a great deal of connection with sociology primarily because of the concept of superego; yet to examine this connection results in necessity to make some changes in it. For example, in psychoanalytic conception, the very young child is so vulnerable to the moral norms or standards imposed by the superego that he or she experiences a great deal of conflict at an early age. Apparently, this conception proposes that the internalization of moral norms is a mechanistic process that one cannot talk about the implication of free will or natural interaction involved, which depicts the major problem associated with psychoanalysis. That is, in psychoanalysis, there is not a natural way of the
10 11

124

Ibid 30. Talcott Parsons, The Superego and the Theory of Social Systems, Social Structure and Personality (London: Free Press, 1970) 33.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion

internalization of moral values and self-determination involved, just like the fact that there is no sexual determination considered to be involved.12 Moreover, to give an idea how prevalent this conception was, it might be mentioned that as one of the assumptions about suspected causes of disorders, conflict with mother, was previously used in DSMs prior to DSM-III.13 This is not the case, however, according to Parsons, since there are three forms of interaction all of which must be taken into account to make the interaction happen: 1- cognitive perception (what is the object?) 2- cathexis (what does the object mean?) 3- the integration of cognitive and cathectic meaning.14 Furthermore, the interaction is not explicit when there is an inanimate object involved, but where the object is another person, the two, as ego and alter, constitute an integrative system.15 As a result, based on the abovementioned forms of interaction upon which the internalization of moral values imposed by the superego depends, it can be truthfully said that the very young child is capable of understanding of the social status of his mother. In other words, a child can be in love with his mother only when he learns who his mother is. The reality of the interaction between personalities leading to the internalization of moral values in individuals appears to be the key point of Parsons argument. That is, according to Parsons, when one talks about the interaction between different personalities, he/she has to take into account the social values associated with collective conscious and its concrete manifestation, namely, culture. Consequently, since collective conscious or culture forms the only basis on which people depend in their interaction and communication, it can be concluded that the interaction of personalities is mainly shaped and directed by collective conscious and culture and thus is a product of them.
12 13 14 15

Thomas Szasz, Sex by Prescription (New York: Anchor, 1970) 20. See David Holmes, Abnormal Psychology (New York: Longman, 1997) 57. Parsons (the father) 20. Ibid 22.

125

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mehmet ATALAY

Likewise, Anne Parsons, the daughter of Talcott Parsons, espouses the reality of interaction primarily colored by collective conscious as a keen standpoint for her argument that whether the Oedipus complex is universal or not...is no longer very meaningful in that particular form16 as though inspirited by her fathers abovereferred article. According to Anne Parsons, the more consistent focus should be on what is the possible range within which culture [i.e., collective conscious and its manifestation] can utilize and elaborate the instinctually given human potentialities, and what are the psychologically given limits of this range?17 Anne Parsons, as can be inferred from the excerpt above, by asking a really challenging question, summons our attention to how different basic human instincts that are universal can be manifested through collective conscious and what limits are associated with that process? In other words, Anne Parsons, coming up with a conclusion her father did not mention explicitly, points out the significance of studying collective conscious. In her account, also, collective conscious seems to have almost as much power as the basic human instincts have. In addition, just like her father, Anne Parsons strongly criticizes Freud, since psychoanalysis does not attribute importance to the fact that how people cognized things is strictly dependent on the internalization process colored by collective conscious, together with culture in a broader sense. On the other hand, psychoanalysis sees the same process as rather a mechanistic one, which is the primary reason why Anne Parsons criticizes psychoanalysis as being behaviorist.18 Finally, in her account, the concept of collective conscious is often referred to since it is a sound standpoint for her arguments and is also expressed in some consistent ways of definition with the account we laid down before. For example, in the following excerpt
16 17

126

18

Anne Parsons, Is the Oedipus Complex Universal?, Belief, Magic, and Anomie (New York: Free Press, 1969) 43. Ibid 43. (Brackets are mine.) Ibid 43.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion

one can find three different concepts such as culture, collective representation and unconscious all used differently one from another in one single sentence: What we are saying is rather that conscious representation of objects by definition depends on collective representation, though their affective charge or valence may be rooted in unconscious or instinct-based constellations which are prior to culture.19 Furthermore, as we have already mentioned, the author is so committed to the reality of collective conscious that she finds the question Is the Oedipus Complex Universal?, which is also the title of her article, irrelevant, being in favor of the idea that it is obviously not universal, and gets our attention focused directly on the significance of collective conscious. The power of collective conscious has been realized by many as such that it may even be concluded that great people are those who are sharply aware of the collective conscious of their societies. For example, Gandhi, the most renowned figure of Indian independence, right before India became independent, created a great slogan that made so much sense to Indian people that it functioned as something to speed up the process of independence, if nothing else: India, sit down! This slogan, which was created to start a general strike throughout India as a protest against English administration, had a significant and triggering impact on the Indian collective conscious which is associated with inner ecstasy and mystical features. In other words, it would not have made as much sense to, say, English people as it did to Indian people, among whom one can find an Indian [who] can sit for hours doing nothing, without an inner voice condemning him as a do nothing. 20 In short, Gandhi, in harmony with the Indian collective conscious, created a tremendously effective slogan which also resulted, at least to an important extent, in a general strike throughout India.

19 20

See Ibid 59-60. Kakar 136.

127

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mehmet ATALAY

Furthermore, right before World War I started, in Britain and the USA, there was an analogy used by the press in which the German were likened to Barbarians and Huns, which was so effective that even Hitler, the tyrant of Germany in most of the period of the time between two world wars, referred to it as a good example of psychologically right war propaganda a couple of years later after World War I ended: The war propaganda of the British and the Americans was psychologically right. By introducing the German as a barbarian and a Hun to its own people, it thus prepared the individual soldier for the terrors of war and helped guard him against disappointment.21 In sum, the war propaganda developed by Britain and the USA had a well-known correspondence not only in the collective conscious of the people of these two countries, but also that of the almost every western country. Thus, in short, it had a triggering impact on the collective conscious of the people who would fight against Germany and its allies and manifested itself as a decisive opposition against Germany before World War I started. In the case of the Turkish independence war, the main motive can be best explained as triggering impact that occurred when a Greek army landed at Izmir, one of the major cities of Turkey. Despite the fact that Turkey had experienced some invasions by English, French, and Italian armies by that time, there was not an armed and especially organized respond against the occupiers. The cession of remote provinces inhabited by alien peoples could be borne, even the occupation of the capital [Istanbul] could be suffered, for the occupiers were the victorious great powers of the invincible West, and their soldiers would sooner or later return whence they came. But the thrust of a neighboring and former subject people into the heart of Anatolia was a danger and a humiliation beyond endurance.22 In other words, Greek invasion of some of the Turkish
21 22

128

Adolf Hitler, Mein Kampf, trans. by. E. R. & C. N. H. (New York: Reynal & Hitchcock, 1939) 234. Bernard Lewis, The Emergence of Modern Turkey (New York: Oxford University Press, 1965) 236.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion

land, both motivated by and aimed at the Byzantine Great Idea, had a sharply triggering impact on the Turkish collective conscious at the time, which was familiar with opposition against the Byzantine Idea for centuries.23 Similarly, in the case of Jews, their behavior in Palestine definitely was not the same as their behavior in Europe when faced with the persecution of the Nazis. This incredible change can be explained by the fact that their struggle in Palestine was sharply backed up by their collective conscious, which functioned almost as an empty box when they were exposed to the persecution of the Nazis in Europe. Eric Hoffer explicitly points out why this incredible change occurred and thus touches the undisputed power of collective conscious: The Jew in Europe faced his enemies alone, an isolated individual, a speck of life floating in an eternity of nothingness. In Palestine he felt himself not a human atom, but a member of an eternal race, with an immemorable past behind it and a breathtaking future ahead.24 To cover one more interesting example regarding the power of collective conscious, one should cite the Turkish novelist named Orhan Pamuk, as he has one of the protagonists in his novel titled The Black Book talk about a principle in worry of influencing more people: A columnist who wants to get a large number of readers to accept an idea must have the skill to restore and refloat the sediment of decaying concepts and rusty memories that lie asleep in the readers memory banks like the corpses of lost galleons that lie at

23

24

On the other hand, it can also be said that Byzantine Great Idea was the most consistent or powerful motivation to stick with for the Greek. Consequently, the war known as the Turkish independence war for its various implications such as struggle against the idea of illegitimate and thus dependent Turkey, which was mostly between the Turkish and the Greek, was in fact a war of two different collective consciousnesses. In addition, to do further research regarding this case, I personally would feel motivated to investigate how consistent the basic motives espoused by both sides were with the collective conscious representations of these two different peoples. Eric Hoffer, The True Believer (New York: Harper & Row, 1951) 64 (section 45).

129

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mehmet ATALAY

the bottom of the Black Sea.25 The novelist here is as if talking about the collective conscious, only without naming it. Not only is collective conscious the main contributor of what has been known as national character since it is the underlying reason in collective behavior, motivation, response etc., it is also prone to be manifested, either positive or negative ways, in psychopathology associated with specific groups of people. For example, in the case of eating disorders, it might be argued that in societies in which thinness, especially in women, is not culturally promoted, the number of eating disorders would be really small compared to societies in which thinness is culturally promoted and defined as ideal. Likewise, it might be mentioned that in some regions of the continent of Africa fatness in women is considered as beauty, obviously unlike in Europe and America. In special houses, girls are kept for several months and fed almost extremely. At the end of this process, they get really fat and are considered to be ready for marriage. Consequently, it would not be just a hypothesis to assume that the number of the cases of eating disorders in Africa is comparatively smaller than in Europe and America. Likewise, having talked about how important it is for women to get fat in Africa, John S. Mbiti, a professor of African religions and philosophy, writes the following, as though pointing out the strong link between collective conscious and psychopathology: Women are considered most beautiful when they are fat. Fat women of Europe and America would have no difficulty in winning crowds of admirers in Africa.26 So far, I have indicated that collective conscious is crucially important to understand human behavior as it is important to know previous perceptions (experiences) in order to be able to somewhat predict the future ones. Secondly, regarding the concept of culture,
25

130

26

Orhan Pamuk, The Black Book, trans. by. Gneli Gn (London: Faber and Faber, 2002) 237. John S. Mbiti, African Religions and Philosophy (London: Heinemann, 1997) 128.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion

it can be contented that there is a strong relationship between culture and collective conscious such that culture is only the manifestation of intense, powerful, and salient features of collective conscious. On the other hand, this relationship is also pretty much like the one between two major components of the same whole as implied in the analogy of iceberg, in which what we know as culture can actually be named as the visible side of culture whereas collective conscious can be named as the invisible, abstract side of it, which is prior and dominant to the visible one. However, either way, it has been noted, collective conscious functions as rather a mechanic tool. Therefore, religion, which has certain beliefs and rituals that are not as open to change as collective conscious and culture, aims and struggles to replace culture or, to put it a bit different, tries to be the most dominant element (and maybe the only one in some cases) which interacts with collective conscious simply because of its demanding nature. It may be argued that religion is not able to replace culture since it is not and cannot be the only one that holds the power to shape the collective conscious in todays multicultural, global world. One might think that organized religion cannot exist in todays amorphous, postmodern cultures because the power to shape the psyche is extremely diminished in such cultures. To put it different, after all these considerations, one might easily end up thinking that without the power to shape the psyche, organized religion does not have much of a chance. Nevertheless, considering the fact that religion often refers to eternity-related concepts, it might also be noted that it still has the power even to be able to replace culture. Religion is powerful and therefore cannot be ignored regarding its ability to replace, perhaps invade culture. Indeed, a joke made by the comedian Bob Hope might be worth mentioning here since it puts emphasis on the eternity-related aspect of religion as a phenomenon. The attribution is something like the following: I do benefits

131

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mehmet ATALAY

for all religions Id hate to blow the hereafter on a technicality.27 Simply said, it seems that Bob Hope grasped the most effective aspect of religion. It is widely accepted that no religion gives rise to fanaticism or bigotry in essence. However, it is also accepted that religion is eventually subject to fanaticism in the sense that every belief system, trend or, shortly, ism that gathers people and addresses to them is subject to fanaticism and bigotry as the dark sides they are extrinsically associated with. Moreover, when religion is the issue, its dark side associated with fanaticism and bigotry gains vital importance to be careful about, since it is a system that makes promises with eternity-related and, sometimes, extremely abstract concepts.28 The following comparison probably first made by Thomas Szasz, a psychiatrist who believes that there is no mental illness in the same sense as bodily illness, is illuminating regarding both the bright and dark sides of religion: If you talk to God, you are praying; if God talks to you, you have schizophrenia.29 In short, as an example of the bright side of religion, a person who prays presents a nice and even adorable scene. However, when God starts talking to this person or any man especially of the kind who has some authority over others, then there is a serious problem, of course depending on what the talk is about. Therefore, it would be a really wise perspective to perceive religion, and to get it perceived, with a framework in which it is described with concepts unfamiliar to fanaticism such as democracy and even secularism,30 instead of just leaving it as an independent
27

28 29 30

132

See: http://www.basicquotations.com/index.php?aid=21 (It should be noted that this quote can be easily found on various websites when you look it up on the searching engines writing down Bob Hope and its first few words like I do benefits for all..) See Clifford Geertz, Religion as a Cultural System, The Interpretation of Cultures (New York: Basic Books, 1973) 122-123. Thomas Szasz, The Second Sin (New York: Doubley & Company, Inc., 1973) 101. Secularism in essence, I espouse and believe, was not a numb reaction against religion as it seems to have had today. On the contrary, it was a noble attempt to get the individual rescued from no-question-realm restrictions and tyrannical demand of so-called religion. Consequently, being secular does not mean being all indifferent about

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion

or partly in power entity outside the collective conscious-culture cycle. Perceiving religion in familiarity with these concepts may be confusing in terms of the question what is religion compared to culture?, or what is culture compared to religion?, and resulting in worry regarding its untouchable content. These types of question also indicate that religion, when perceived and expressed with the concept of, for instance, secular, is integrated into the collective conscious-culture cycle rather than replacing them. In a natural manifestation of the collective conscious, religion cannot be tyrannical. After all, in a democratic religion fanaticism can only live no longer than a short period of time.31 In conclusion, studying the relationship between culture, psyche, and religion has an extraordinarily illuminating contribution to our understanding of human behavior, both at the level of individual and groups of people. Culture is only the manifestation of psyche, which can best be defined as collective conscious as it corresponds to common perceptions and conceptions. In other words, previous experience in the case of individual appears to be collective experience in the case of groups of people. Collective conscious, though it functions in a mechanistic way unlike religion, has an enormous power to shape the collective behavior since it is at the heart of common perceptions collective conscious to collective behavior is previous experience to the current one. Therefore, a collective action or reaction is most likely to occur when it is in harmony with, or backed up by, the collective conscious. Religion, on the other hand, as a closed system which has been struggling to dominate since when it was replaced by culture, is
afterworld. On the other hand, secularism provides people with free will regarding the demands of religion and it is the free will-oriented atmosphere that makes religious people come out and enjoy the joy of religion. In this regard, secularism is not hostile to religion and is even completely compatible with it. The crucial point would be whether one is in favor of the idea that any individual of a specific religion can interpret the basic texts of that religion, just like any individual can interpret a law code. Of course, there is difference between ordinary people and those who studied law but it is not anybodys monopoly anyway to interpret the law.

31

133

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Mehmet ATALAY

only allowed to be manifested in the cultural realm through the collective conscious. To avoid the dark side of religion, it must be summoned to the just and delicate realm of evaluation of the collective conscious, which is not hostile to religion itself considering the fact that the first human being, Adam, was also the first messenger of God. After all, thinking of the specific theologies, religion really needs to be in harmony with the collective conscious of all, the one which has been filled up since the first human being.

Bibliography
Aristotle. Nichomachean Ethics. Trans. Terence Irwing. Indianapolis: Hackett, 1985. Geertz, Clifford. Religion As a Cultural System, The Interpretation of Cultures. New York: Basic Books, 1973. 87-125. Thick Description, The Interpretation of Cultures. New York: Basic Books, 1973. 3-30. Goldstein, E. Bruce. Sensation and Perception. Pacific Grove: Brooks/Cole Publishing Company, 1996. Hamlyn, D. W. Sensation and Perception: A History of Philosophy of Perception. London: Alden, 1966. Hitler, Adolf. Mein Kampf. Trans. E. R. & C. N. H. New York: Reynal & Hitchcock, 1939. Hoffer, Eric. The True Believer. New York: Harper & Row, 1951. Holmes, David S. Abnormal Psychology. New York: Longman, 1997. Kakar, Sudhir. The Inner World. New Delhi: Oxford University Press, 1996. Lewis, Bernard. The Emergence of Modern Turkey. New York: Oxford University Press, 1965. Mbiti, John S. African Religions and Philosophy. London: Heinemann, 1997. Pamuk, Orhan. The Black Book. Trans. Gneli Gn. London: Faber and Faber, 2002. Parsons, Anne. Is the Oedipus Complex Universal?, Belief, Magic, and Anomie. New York: Free Press, 1969. 3-63.

134

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion

Parsons, Talcott. The Superego and the Theory of Social Systems, Social Structure and Personality. London: Free Press, 1970. 17-33. Rosenthal, David. The Genetic-Environmental Perspective in Psychopathology, Culture and Psychopathology. Ed. Ihsan Al-Issa. Baltimore: University Park Press, 1982. 111-112. Szasz, Thomas. Sex by Prescription. New York: Anchor, 1970. , The Second Sin. New York. Doubley & Companny, Inc., 1973. Twain, Mark. The Turning-Point of My Life, Essays and Sketches of Mark Twain. Ed. Stuart Miller. New York: Barnes & Noble Books, 1995. 10-18.

Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion


Citation/: Atalay, Mehmet, (2005-6). Collective Conscious: A New Consideration Between Culture, Psyche, and Religion, Milel ve Nihal, 3 (1-2), 119-135. Abstract: This essay endeavors to come up with a new consideration regarding the relationship between culture, psyche, and religion. Since previous experiences are crucial to both conscious and unconscious human mind, psyche, which corresponds to collective conscious, not only appears to be the latent content of culture, it also appears to be the source of religion as well. In short, especially leaning upon the perspectives of Clifford Geertz and Talcott Parsons, both eminent scholars in social scientific studies of religion, the essay comes to the conclusion that collective conscious is the most important of all. Key Words: culture, psyche, religion, collective conscious

135

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

10. ve 40. Paralellerin Hristiyanlatrlmasna ilikin harita


Time Dergisinden alnmtr. http://www.time.com/time/covers/1101030630/map/

Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar

Cengiz BATUK* & Sleyman TURAN**


Atf/: Batuk, Cengiz & Turan, Sleyman, (2005-6). Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar, Milel ve Nihal, 3 (1-2), 137-160. zet: Evrensel bir mesaja sahip olduklarn iddia eden dinlerin mensuplarndan tekilere mesajlarn ulatrmasn istedii bilinmektedir. Evrensel dinlerden bir ksmnn takipileri tekileri sadece imana davet ederlerken, dier bir ksm zellikle Hristiyanlar sadece imana davet etmez ayn zamanda misyoner aktivite ad altnda her trl yntemi kullanarak tekileri kazanmaya urarlar. Hristiyanln Misyonun kurucusu olarak kabul edilen Pavlustan itibaren de Hristiyanln misyoner faaliyetleri artarak devam etmitir. Bu misyoner aktiviteler gittike daha sistematize olmu ve ilerleyen zamanda zel bir teoloji olmutur. Tm bunlarla birlikte bu sistematik faaliyetlerin en nemli ayan da aratrma kurulular oluturmaktadr. Bu makalede biz, Hristiyan misyonerlerin daha baarl faaliyet yrtmesi iin eitli tekilatlarca hazrlanan farkl istatistikler balamnda dnya dinleri ve mensuplarnn 20 ve 21. yzyldaki durumlarn ortaya koymaya alacaz. Anahtar Kelimeler: Misyonerlik, Dnya Dinleri, Hristiyanlk, Misyoner Faaliyetler, statiksel Misyoner Tablolar.

* **

Dr., K.T.., Rize lahiyat Fakltesi, Dinler Tarihi r. Gr. Ara. Gr. O.M.. Sosyal Bilimler Enstits, Dinler Tarihi.
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1-2 Aralk 2005 Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Cengiz BATUK Sleyman TURAN

Baba beni gnderdii gibi bende sizi gnderiyorum.1 Gidin, btn uluslar akirtlerim olarak yetitirin; Onlar baba, oul ve Kutsal Ruhun adyla vaftiz edin; size buyurduum her eye uymay onlara retin. te ben, dnyann sonuna dek her an sizinle birlikteyim.2
Hristiyanln misyoner karakterinin ve yirmi yzyldr devam eden misyoner faaliyetlerinin temelinde, saya ait olduu iddia edilen bu emrin yatt kabul edilmektedir. Temelde yaad dnemde mesajn Filistin yresindeki Yahudilerle snrlandran sann gerekte bu denli evrensel bir emir verip vermedii tartmaldr. Ancak btn uluslarn akirtler yaplmas emri, ifadenin yer ald pasajlardan da anlalaca zere tarihsel saya deil lmden dirilen tanrsal Mesih saya aittir. Bu yzden de emrin tarihsel sann mesajna uygunluu bir problem olarak durmaktadr. Yine de her eye ramen Hristiyanlar bu emirden hareketle, ncilin dier bir ifadeyle Yeni Ahitin mesajn tm dnyada duyurmak iin byk gayret sarf etmektedirler. Bu balamda Hristiyan misyonerliinin temel hedefleri Hristiyan inancnn propagandasn yapmak; sann temel mesaj olan Tanrnn Krall anlayn, Hristiyan olmayanlara da benimsetmek suretiyle onun alann geniletmek; inanmayanlar hidayete erdirmek; btn bunlar yaparak dnyann her tarafnda yeni kiliseler ina etmek3 eklinde ifade edilmektedir. Birok Hristiyana gre Hristiyan olmayan toplumlar ya sapklk iinde olduklar ve hurafelerle dolu inanlar tadklar iin ya da sahipsiz kaldklar iin hakikati grememekte dolaysyla da kurtulua eriememektedirler. Bu nedenle onlarn misyonerlik faaliyetleriyle Hristiyan olmayanlar tpk sahipsiz kalan koyunlar gibi toplanarak Kral sann alna sokulmalar gerekmekte-

1 2

138

Yuhanna 20:21. Matta 28:18:20; Markos 16:14-18; Luka 24:36-49; Yuhanna 20:19-23; Elilerin leri 1:6-8. David J. Bosch, Transforming Mission: Paradigm Shifts in Theology of Mission, Orbis Book, Maryknoll, ,1991 s.1.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar

dir. Her misyonerin yapt da bir anlamda kayp koyunlar toplamak; sann Krall, egemenlii altna toplamaktr.4 yi haberleri duyurmay ve paylamay ifade etmek iin kullanlan evanjelizmin muhatabnn yalnzca Hristiyanlk d dier din mensuplar deil de dine kar ilgisiz kalan Hristiyanlar da olduu ifade edilmekle birlikte5 Hristiyan misyon tekilatlarnn faaliyetlerini byk oranda dier din mensuplar zerinde odaklandrd bilinen bir olgudur. Burada dikkat edilmesi gereken en nemli nokta misyonerlik faaliyetleri her ne kadar bireysel bir faaliyet gibi gzkse de tarih boyunca hep organize bir hareket olarak karmza km olmasdr. yle ki bu hareketin en u noktasnda davete muhatap olan insanlarla diyaloga geen misyoner yer alsa da onun arkasnda son derece komplike bir yap durmaktadr. Misyonerin arka plann oluturan bu yap genellikle grlmedii iin insanlar misyonerin tek bana hareket ettii dncesine kaplrlar.
Misyoner Organizasyon

Siyasal ve ekonomik destek salayan devletler

Ekonomik destek salayan zengin iadamlar ve uluslar aras irketler

Kltrel ve Eitimsel destek veren Kilise

Paravan olarak kullanlan uluslararas kurulular (yardm organizasyonlar, insan haklar kurul. vb)

Gnll bireyler Workerlar Misyonerler

Tablo 1. Misyoner Organizasyon

Misyoner organizasyon olarak adlandrlan bu yapnn temelde be unsuru vardr. Bunlarn en tepesinde organizasyonun kendisi yer alr: bu bir vakf, aratrma kuruluu, dernek, yardm organizasyonu vb adlar altnda olabilir. Bu yapnn legal ksmn olutu-

Morris Pelzel, Ecclesiology: The Church as Communion and Mission, Loyola Press, Illinois 2001,s. 73; Mustafa Hlid mer Ferruh, slam lkelerinde Misyonerlik ve Emperyalizm, ev. Osman ekerci, Nun Yaynclk, stanbul, 1998, ss.54-55. Bosch, Transforming Mission, s.409.

139

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Cengiz BATUK Sleyman TURAN

rur. Dier tarafta ise organizasyona siyasal ve ou zamanda ekonomik destek veren devlet yer alr. Devlet faktr misyoner hareketler iin ok nemli bir unsur olmakla birlikte bu devletin dine bal Hristiyan bir devlet olmas gerekmemektedir. Siyasal anlamda laik, liberal ya da sosyalist olmas hi nemli deildir. Nitekim laiklik tartmalarnn en youn olduu dnemde bile Fransann misyoner organizasyonlara destek verdii bilinmektedir.6 Ayn ekilde zellikle Osmanl Devletinin ykl dneminde Anadoluda faaliyet gsteren yabanc okullarn Amerikan hkmetinin desteiyle hareket ettikleri de bilinmektedir.7 Yine gnmzde Irakda Saddam deviren Amerikan gleri blgeye ncelikli olarak, kendilerine destek olmalar iin misyonerleri davet etmiler ve onlarn faaliyetlerine yardmc olmulardr.8 Kendi lkesinde laiklii benimsemi dini yaam tarzn dlam olan bir devlet acaba neden misyonerlik faaliyetlerine destek verir? Bunun cevab smrgeletirme faaliyetlerinde yatmaktadr. Hristiyan dnyann dndaki insanlara batl yaam tarzn benimsetmek ve onlarn yer st ve yeralt zenginliklerini smrmek iin en salam yol onlarn Hristiyanlatrlmalardr.9 Zira yerel dinler ve kltrler genellikle Batl devletlerin smrgeci yaklamlarna kar bir

6 7

140

Halidi- Ferruh, slam lkelerinde Misyonerlik ve Emperyalizm, ss.68-69,104-107. Misyoner okullarla Amerikan hkmetinin ilikisi iin bkz. lknur Polat Haydarolu, Osmanl mparatorluunda Yabanc Okullar, Ocak Yaynlar, Ankara, 1993, ss.128-139; Ersoy Tademirci, Trk Eitim Tarihinde Aznlk Okullar ve Yabanc Okullar Erciyes niversitesi, Sosyal Bilimler Enstits Dergisi, say: 10, 2001, ss.27-29. Mustafa zel, G Delen Adamlar Badat Semalarnda Yeni afak Gazetesi, 05.01.2003; Taha Kvan, Savulun Misyonerler Geliyor, Yeni afak Gazetesi, 08.04.2003; Irakta Misyonerlik Vakit Gazetesi, 14.02.2004; galin Glgesinde Misyonerlik, Vakit Gazetesi, 15.02.2004; Burada Kenya Babakan Jomo Kenyattann Hristiyanlk Afrikaya geldiinde Afrikallarn topraklar, Hristiyanlarnsa ncilleri vard. Hristiyanlar bize gzlerimizi kapayarak dua / ibadet etmemiz gerektiini rettiler. Gzlerimizi atmzda onlar bizim topraklarmz biz de onlarn ncillerini almtk. szn hatrlamamak mmkn m? Bu sz iin Bkz. inasi Gndz, Misyonerlik, Diyanet leri Bakanl Yaynlar, Ankara, 2005.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar

diren noktas oluturmaktadr. Direncin krlabilmesi iin de Hristiyanln bir inan olarak benimsetilmesi gerekmektedir. Hristiyanlk MS 313 Milan Fermanyla Roma mparatorluunun vesayeti altna girmi ve daha sonra da Romann resmi dini haline gelmitir. Bu tarihten itibaren de misyonerlik faaliyetleri salt bir dini yayma faaliyetinin tesine geerek siyasal iktidarlarn tekiler zerinde bask kurmalar, emperyalist ve yaylmac hedeflerini gerekletirmekte kullandklar bir araca dnmtr. Bunun da doal sonucu olarak misyonerle siyasal iktidarlar arasnda srekli bir iliki var olagelmitir. Nitekim XII. asrn son yarsnda ve XIV. asrn ilk yarsnda kurulmu bulunan nemli Katolik misyonerlik tekilatlarnn ilk yllarda Portekiz ve spanya sonraki dnemlerde de Fransa ve Almanya; Almanya ve rlandayla yakn ilikileri olduu bilinmektedir.10 Misyoner faaliyetlerin bir dier aya ekonomik destek salayan byk uluslararas irket ve zenginlerdir. Bu irketler ve zenginler her yl milyonlarca dolar bu faaliyetlere destek olmak iin vermektedirler. Misyoner faaliyetlerinin dikkat eken bir dier yn de aratrma faaliyetlerine verdikleri nemdir. Pek ounu deiik internet sitelerinde de yaynladklar bu aratrma raporlaryla dnyann eitli blgelerinde faaliyet gsteren misyonerlere lojistik destek salamaktadrlar. Muhatap kitleye ynelik faaliyetlerini sistemli bir ekilde srdrerek amalarna ulamay hedefleyen Hristiyan misyon tekilatlar 20. yzylda ok sayda aratrma merkezi kurmu ve muhatap kitlelerini oluturan dier dnya dinleri ile bu dinlerin mensuplarna ynelik istatistiksel almalar ortaya koymulardr. 1965 ylnda David B. Barrett tarafndan Nairobide kurulan World Evangelization Research Center (WERC), 1985 ylnda Virginiada faaliyete balayan Global Evangelization Movement

10

mer Turan, Avrasya Corafyasnda Misyonerlik Faaliyetleri, Avrasya Etdleri Dergisi, K/1999, say: 16.

141

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Cengiz BATUK Sleyman TURAN

(GEM) ve Gordon-Conwell Theological Seminary bnyesinde 2003 ylnda Bostonda faaliyete balayan Center for the Study of Global Christianity bu merkezlerden sadece birkadr. Bostonda faaliyete balayan merkezin yneticiliini yakn zamana kadar WERCnin yneticiliini de yapan Dr. Todd M. Johnson yapmaktadr. Bu merkezler tarafndan yaplan almalar ve ortaya kan istatistikler, ilk basks 1982, ikinci basks 2001 Oxford niversitesi tarafndan yaplan World Christian Encyclopedia (ed. David Barrett, George Kurian and Todd Johnson, New York: Oxford University Press, 2001, I-II) ile World Christian Trends (ed. David Barrett and Todd Johnson, Pasadena: William Carey Library, 2001, 934 s.) isimli kitaplarda toplanmtr. Bu aratrmalarn birouna internetten de erimek mmkn fakat bu sitelerden bir ksmnda yer alan veriler genele kapal olup sadece zel giri ifresi olanlara aktr.11 Farkl lkelere misyoner faaliyetlerde bulunmak zere giden bir misyoner, yaplan bu fizibilite almalarn inceleyerek gidecei lke hakknda bilgi sahibi olur. lkenin ekonomik, etnik, dini, sosyal ve kltrel durumlar hakknda bilgi sahibi olan bir misyonerse hangi konularda hassas davranaca, grevli olduu lkenin yumuak konularnn neler olduunu renir. Geriye kalansa elinin altndaki bu verileri faaliyetleri iin deerlendirmektir. Yani istatistikler misyonerler iin sadece rehber grevi grrler. Asl maharet ise misyonerin kendisindedir. rnein Operation Worldun Trkiye sayfasnda Trkiyenin etnik yapsndan, ekonomik durumuna kadar pek ok bilgi yer almakta ve misyonerlerin karlaabilecekleri sorunlar bal altnda da zellikle aile balarnn ok gl olmas, polis basks ve geleneksel dokunun hala gl olmas gsterilmekte ve misyoner-

142

11

rnein bkz. http://www.globalchristianity.org/

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar

lerden bu sorunlar amaya dnk faaliyet yrtmeleri istenmektedir.12 Her yl kiliseler yaklak olarak 1.1 milyar dolar paraya hkmeder ve 180 temel dini konuyu ieren 3000 dilde yaklak 10.000 form (bror, kitap vb.) datlr. sa hakknda gnmz ktphanelerinde bulunan kitap says kendilerinin verdikleri rakamlara gre500 dilde ve farkl balklar altnda 175.000dir. Yani dnya zerinde ortalama olarak gnde 4 yeni kitap baslmaktadr. Yine kendi rakamlarna gre yeni Hristiyan olup vaftiz olan her kii iin harcanan sosyal yardmlarn tutar yaklak 330.000 dolardr13.Girite sz konusu edilen sann btn insanlarn evangelize edilmesi eklindeki emrine karn halen dnya nfusunun %67sinin iman etmesini salayamadklarn dnmektedirler. Ancak Hristiyanlarn tmnn mesajn dier insanlara ulatrlmas kaygsn tamadn dnen misyonerler, dnya genelinde yaklak olarak 648 milyon Hristiyann misyoner faaliyetlere bir ekilde destek verdii ve aktif olarak iinde yer aldn belirtirken 1.4 milyar Hristiyann ise bu grevi grmezden geldiklerini ifade etmektedirler. Hristiyan organizasyonlarn ciddi baarlar kaydettikleri ifade edilmekle birlikte her yl dnyada ortalama 124 milyon bebein dnyaya geldiini ancak bunlarn sadece 4 milyonunun eitli kiliselerce vaftiz edilebildiinden hayflanlmaktadr. Yine dnya genelinde evangelize etmek iin ulalamayan alt etnik grup saysnn 818 olduu ifade edilmektedir. Dnya genelinde yzlerce radyo ve televizyona sahip olan misyonerler dinleyici saylarnn her gn artmakta olduunu ifade etmektedir. Trke yayn yapan misyoner radyolarn yan sra bu-

12

13

Bkz. Patrick Johnstone & Jason Mandryk, Operation World, 21st Century Edition, Center for World Mission, International Research Office, Virginia, 2001, ss.635636. Ayrntl bilgi iin bkz. http://www.gem-werc.org/gd/findings.htm (The total cost of Christian outreach averages $330,000 for each and every newly baptized person.).

143

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Cengiz BATUK Sleyman TURAN

gnlerde Hotbird uydusu zerinden yeni yayna balayan Trk7 adl Trke bir misyoner kanal da mevcuttur. Biz bu makalede, ayn zamanda dinler tarihine bir katk olmas iin, dnyadaki mevcut dinler (evrensel ve milli) ve bu dinlerin mensuplarnn 20. yzyln farkl dnemlerindeki says ile 50 yl sonras iin tahmin edilen sonulara ynelik zikrettiimiz merkezler tarafndan ortaya konulan baz istatistikleri tablolar halinde ifade edeceiz.14 Bu istatistiklerin ncelikle misyonerlere farkl lkelerdeki faaliyetleri esnasnda strateji gelitirirken ihtiya duyduklar verileri sunmak iin hazrland gerei de unutulmamaldr. Dinlerin Mensuplarnn Saylar ve Oranlar Hristiyanlar Hristiyanlar, dinlerini genellikle saya dayandrrsalar da, bugnk Hristiyanln Pavlusun damgasn tad bilinmektedir.15 Hristiyanlk; armh ve yeniden dirilme, vaftiz, imanla aklanma, asli gnah, mit, iman ve sevgi deerleri, evharistiya, evlilik, Mesihin bedeni olarak kilise, Kutsal Ruh ve Ruhun armaanlar, Mesihin ikinci gelii ve son yarg gibi pek ok anlay Pavlusa bor14

15

144

Makalede yer alan tablolar u sitelerden derlenerek oluturulmutur: http:// www.gem-werc.org/gd/gd23.pdf; http://www.gem-werc.org/gd/gd34.pdf; http://www.gem-werc.org/gd/IFMA_World_Trends.pdf ; http://www.gemwerc.org/gd/Lausanneinsert.pdf ; http://www.gem-werc.org/gd/wct-1-2.pdf ; http://www.gem-werc.org/gd/listings.pdf ; http://www.gemwerc.org/gd/findings.htm ; http://www.gem-werc.org/resources.htm ; http://www.gordonconwell.edu/ockenga/globalchristianity/resources.htm ; http://www.gordonconwell.edu/ockenga/globalchristianity/gd/findings.htm ; http://www.gordonconwell.edu/ockenga/globalchristianity/gd/gd.htm ; http://www.gordonconwell.edu/ockenga/globalchristianity/gd/gd24.pdf ; http://www.thetravelingteam.org/2000/resources/stats.shtml ; http://worldchristiandatabase.org/wcd/ (Bu site temel bilgilerin olduu site olup ortaya koyduumuz verilerin bir ksm aldmz kullanc ad ve ifre sayesinde buradan elde edilmitir.). Dennis Gulledge, The Apostle Pauls Place in New Testament Christianity, www.gospelgazetta.com /gazetta/1999/oct/pa.g.e.14/htm (10.10.2003); William Wrede, Pauls Importance in the History of the World, Contemporary Thinking About Paul, derl., Thomas S. Kepler, www.guestia.com/pagemanager.html (02.02.2002).

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar

ludur.16 MS 34 ylnda am yolunda yaad tecrbesinde Gentilelere bir eli olarak grevlendirilen, vizyonu sonrasnda misyoner faaliyetlerine balayan ve Kutsal Ruhun rehberliinde17 byk misyon yolculuu yapan Pavlus, aktif olarak faaliyetlerini tamamlad MS 60 ylnda Hristiyanl, Yahudiliin bir mezhebi olmaktan karp, yeni bir dnya dini haline getirmitir.18 Tablo-2de, bugn byk oranda Pavlusun damgasn tayan bu dinin mensuplarnn 1900 ile 2000 yllar arasnda farkl dnemlerde dnyadaki nfus oranlar verilmekte, ayrca 2025 ve 2050 yllar iinde n saptamalarda bulunulmaktadr. Tablo incelendiinde dnyadaki nfus artna bal olarak saysal anlamda Hristiyanlarn saysnda bir art grlmekle beraber, oran olarak devaml bir d olduu grlecektir. Yani Hristiyanlarn says dnya nfusunun artna paralel olarak artmamakta aksine dmektedir. Ortaya konulan istatistiklere gre 1900 ylnda dnya nfusunun % 45,7sine Hristiyanln mesaj ulatrlm % 54,3ne ise ulamamtr. Yine tabloya gre mesajn ulat insanlardan ise % 34,5i kken itibariyle Hristiyandr.19 2000 ylna gelindiinde ise dnya nfusunun % 73,1ine mesajn ulatrld, ancak Hristiyan olan insan saysnda bir art deil de azalmann olduu grlmektedir.20

16

17 18

19 20

Ronald D., Witherup, 101Questions & Answers on Paul, Paulist Press, Newyork 2003, 11, 204. Elilerin leri 13:2; 16:6, 20:22 Pavlusun Hristiyanl yaymak iin takip ettii misyon metotlar ile ilgili daha fazla bilgi iin bkz. Roland Allen, Missionary Methods St Pauls or Ours, Michigan 1989; Sleyman Turan, Pavlusun Misyon Anlay, (KT Sosyal Bilimler Enstits Baslmam Yksek Lisans Tezi), Trabzon 2004, 121148. Bkz. http://www.gordonconwell.edu/ockenga/globalchristianity/gd/wct-1-2.pdf 20. Yzylda yrtlen misyonerlik faaliyetlerinin istenilen sonular vermemesi neticesinde yeni stratejiler gelitirmek iin Hristiyanlar, dnya apnda 11 byk misyoner konferans dzenlemitir. Bu konferanslarn sonuncusu 1996 ylnda Salvadorda yaplmtr. Bu konferanslarla ilgili bilgi iin bkz. Wolfgang Gnther Guillermo Cook, World Missionary Conferences, Dictionary of Mission, ed. Karl Mler vd., Orbis Books, Markynoll 1997, 502-509; Timothy Yates, Christian Mission in the Twentieth Century, Cambridge University Press, Newyork 1996; T.V. Philip, Edinburgh to Salvador: Twentieth Century Ecumenical Missiology, ISPCK, Delhi 1999.

145

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

146
% 1970 Mensubu % % % % % 1990 Mensubu 1995 Mensubu 2000 Mensubu 2025 Mensubu 2050 Mensubu %
34.5 0.2 34.2 2.3 32.2 16.5 0.5 6.4 7.2 1.9 0.1 -0.2 -0.0 4.4 0.1 4.8 93.449.158 72.222.920 277.152.485 2.5 2.0 7.5 173.272.155 3.3 425.486.472 8.1 560.665.961 10.6 193.419.748 3.4 477.377.916 8.4 603.063.619 10.6 210.602.983 3.5 523.777.994 8.7 647.820.987 10.7 106.268.111 1.130.105.633 666.609.154 95.604.774 210.759.378 139.661.574 47.501.042 11.100.424 -29.781.765 -11.348.948 2,9 30.6 18.0 2.6 5.7 3.8 1.3 0.3 -0.8 -0.3 101.889.253 1.645.572.711 929.701.934 301.536.352 296.349.246 203.765.600 68.195.625 21.832.515 -154.615.427 -21.193.134 1.9 31.2 17.7 5.7 5.6 3.9 1.3 0.4 -2.9 -0.4 107.507.683 1.769.918.240 994.152.689 346.542.889 319.679.377 209.624.412 74.521.243 23.850.937 -174.354.009 -24.099.298 1.9 31.2 17.5 6.1 5.6 3.7 1.3 0.4 -3.1 -0.4 111.1224.545 1.888.439.293 1.057.328.093 385.745.407 342.001.605 215.128.717 79.649.642 26.060.230 -194.779.901 -22.694.500 1.8 31.2 17.5 6.4 5.6 3.6 1.3 0.4 -3.2 -0.4 59.195.326 1,6 1.177.177.748 31,8 102.600.880 1.9 1.644.854.444 31.2 111.095.011 2.0 1.766.322.612 31.2 123.726.489 2.0 1.875.827.394 31.0 190.490.250 2.4 2.426.157.502 31.0 125.711.785 1.6 2.490.958.267 31.8 1.361.965.255 17.4 581.642.120 7.4 468.632.927 6.0 252.715.940 3.2 113.746.355 1.5 45.554.730 0.6 -308.401.610 -3.9 -24.897.450 -0.3 327.834.735 4.2 811.551.594 10.4 887.578.895 11.3 1.236.373.744 33.5 1.747.461.964 33.2 1.877.425.923 33.1 1.999.563.838 33.0 2.616.670.052 3.4 3.051.670.052 34.3 246.319.348 2.8 2.805.218.484 31.5 124.655.275 1.4 2.926.909.067 32.9 1.564.603.495 17.6 752.842.240 8.5 574.418.922 6.4 266.806.050 3.0 145.983.770 1.6 62.200.556 0.7 -413.843.966 -4.6 -26.102.000 -0.3 448.862.899 5.0 1.066.318.949 12.0 1.097.449.417 12.3

MLEL VE NHAL
3.696.148.141 5.266.442.000 5.666.360.200 6.055.049.000 7.823.703.000 8.909.095.000

inan kltrmitoloji

DN HIRSTYANLAR

1900 Mensubu

Toplam Nfus

558.131.572

Cengiz BATUK Sleyman TURAN

3.571.077 554.560.495

BEYAN Gizli-Hristiyanlar Aka Syleyenler. YELK ye olmayan Hr. ye olan Hr. Katolikler Bamszlar Protestanlar Ortodokslar Anglikanlar Marjinal Hr. ift yelikli Disaffiliated Trans-megabloc gruplar Evanjelikler Pentecostals Byk Grev. Hrs.

36.488.512 521.643.060 266.547.757 7.930.940 103.023.615 115.844.210 30.570.768 927. 580 -2.609.410 -592.400

71.726.220 981.400 77.931.100

DNYA NFUSU

1.619.625.741

Tablo 2: 19002050 yllar arasnda dnyadaki Hristiyan nfus

Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar

Demek ki insanlara mjdenin ulatrlmas onlarn Hristiyan olmasn salamak iin yeterli olmamaktadr. Hristiyan misyonerler bu nedenle evlerimize kadar ulamakta ve farkl metotlarla insanlar Hristiyan yapmaya almaktadr. Bu sonulara ramen 50 yl sonra dnyadaki Hristiyan nfus oran ile ilgili yaplan saptamalarda ise tabloda grld zere bir art olaca dnlmektedir. Hristiyanlar gelecek 50 yl iinde bu de bir son vererek saylarn artrmay planlamaktadrlar. Bunun iinde de misyonerlik faaliyetlerine byk hz verecekleri dnlebilir. 2005 yl ile 2025 yllar arasnda datlmas planlanan Kitab Mukaddes, Yeni Ahit ve eitli Kitab Mukaddes blmleri ve almas planlanan radyo ve tv kanallaryla ilgili ortaya konulan u istatistik bu durumu ak bir ekilde ortaya koymaktadr.
2005 Datlacak Kitab Mukaddes Dat. Yeni Ahit eitli Kitab Mukaddes Blmleri Hristiyanlkla lgili Mevcut Kitap Says 68.397.000 139.622.000 5.140.000 5.543.000 2025 180.000.000 250.000.000 8.000.000 11.800.000
21

Tablo 3. Misyon faaliyetleri erevesinde datlmas planlanan kutsal metinler

Dnyada Hristiyanlarn sahip olduu Radyo-TV says 2004 yl itibariyle 2025 ylnda hedeflenen Aylk dinleyici ve izleyici says 2004 yl itibariyle 2025 ylnda hedeflenen 2.355.000.000 3.800.000.000 4200 5400

Tablo2 incelendiinde Hristiyanln aka itiraf etmeyenlerin says ve oranndaki art da dikkatleri ekmektedir. Bunun da misyoner endielerle yapld sylenebilir. nk bu istatistikleri
http://www.gem-werc.org/resources.htm

21

147

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Cengiz BATUK Sleyman TURAN

yapan merkezlerin ortaya koyduu bilgilere gre Hristiyanlk d dinlerden Hristiyanla geen ok sayda insan, ayn blgelerde faaliyetlerini rahatlkla srdrebilmek iin Hristiyan olduunu gizlemektedir. Bu rakamn yaklak 14 milyon olduu ifade edilmektedir. Tabloda bir gruba ye olup olmamas asndan verilen istatistiklere gre 1900 ylnda dnya nfusunun % 34,5ini tekil eden Hristiyanlarn %32,2si her hangi bir Hristiyan cemaate mensup iken 2000 ylnda bu oran, yzde birlik dle % 31,2ye gerilemitir. Bu grup ierisinde 2000 yl verilerine gre %17,5le Roma Katolikleri en byk nfusa sahiptir. Bamszlar % 6,4 ile ikinci, 1900 ylndan itibaren srekli bir d iinde olan Protestanlar % 5,6 ile nc, 1900 ylnda % 7,2 iken 2000 ylnda % 3,6ya gerileyen Ortodokslar drdnc, Anglikanlar ise beinci srada yer almaktadr. Gelecek elli ylda beklenen rakamlara gre; Katolikler, Protestanlar ve Bamszlarda bir art, Ortodokslarn orannda ise bir d beklenmektedir. 2000 yl itibariyle Katolik, Protestan ve Ortodokslarn dnyada en youn bulunduu lkeler ve bu lkelerdeki mensuplarnn says ile ilgili istatistikler yledir:
lke ABD Brezilya Meksika in Rusya Filipinler Hindistan Almanya Nijerya Kongo Mensuplarnn Says 235.742.000 155.545.000 95.169.000 89.056.000 84.308.000 68.151.000 62.341.000 62.326.000 51.123.000 49.256.000 lkenin Genel Nfusu 290.342.554 172.600.000 101.879.171 1.273.111.290 143.420.309 82.841.518 1.029.991.145 82.398.326 126.635.626 58.317.930
22

Tablo 4: 2000 ylnda Hristiyanlarn (Mezhep ayrm yapmakszn) youn olduu lkeler

22

148

4,5,6,7,9,11-16 nolu tablolardaki lkelerin genel nfusu, karlatrma yaplmasnda yardmc olmas amacyla eklenmitir. 2000 2001 yllar arasnda yaklak olarak lkelerin genel nfusunu ifade etmektedir. Resmi rakamlar deildir.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar


lke Brezilya Meksika Filipinler ABD talya Fransa Kolombiya spanya Polonya Arjantin Katoliklerin Says 153.300.000 92.770.000 62.570.000 58.000.000 55.680.000 48.600.000 40.670.000 38.080.000 35.743.000 lkenin Genel Nfusu 172.600.000 101.879.171 82.841.518 290.342.554 57.679.825 60.180.529 40.349.388 40.037.995 38.626.349

33.750.000 37.384.816 Tablo 5: 2000 ylnda Katoliklerin en youn olduu lkeler Ortodokslarn Says 75.950.000 27.400.000 22.838.000 19.000.000 9.900.000 9.317.000 6.046.000 5.886.000 5.762.000 lkenin Genel Nfusu 143.420.309 47.732.079 65.891.874 21.698.181 10.623.835 76.117.421 10.677.290 7.517.973 290.342.495

lke Rusya Ukrayna Etiyopya Romanya Yunanistan Msr Yugoslavya Bulgaristan ABD Belarus

4.986.000 10.310.520 Tablo 6: 2000 ylnda Ortodokslarn en youn olduu lkeler Protestanlarn Says 64.570.000 30.420.000 30.200.000 16.826.000 14.050.000 12.410.000 12.125.000 10.485.000 8.870.000 8.510.000 lkenin Genel Nfusu 290.342.554 82.398.326 172.600.000 1.029.991.145 126.635.626 42.718.530 228.437.870 53.624.718 47.904.370 65.891.874

lke ABD Almanya Brezilya Hindistan Nijerya Gney Afrika Endonezya Kongo Gney Kore Etiyopya

Tablo 7: 2000 ylnda Protestanlarn en youn olduu lkeler

149

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Cengiz BATUK Sleyman TURAN

Mslmanlar: Hristiyanlar, ortaya kt andan itibaren en byk rakip olarak grdkleri slamn, hzla yayl ve Mslmanlarn saysnn artmas karsnda Mslmanlara ynelik misyonerlik faaliyetlerine balamtr. Bu misyonerlik faaliyetleri Katalan rahip ve misyoner Raymond Lull (13.yy) ile birlikte daha sistemli hale getirilmi ve gnmze kadar devam etmi hala da devam etmektedir. Ancak youn misyonerlik faaliyetlerine ramen slam dnyasnda tam bir baar kaydedememilerdir. Bu yzden de son dnemde misyoner rgtler faaliyetlerini 10/40 paraleller aras olarak adlandrlan ve ounlukla Mslmanlarn yaad lkelerde younlatrmlardr.23 Dnyann eitli lkelerinde yrtlen baarl misyonerlik faaliyetlerine ramen dnya genelinde Hristiyan nfus oransal bazda azalrken Mslmanlarn says hzla artmaya devam etmektedir.24 Tablo 8de de grld zere 2000 ylnda dnya nfusunun % 19,6sn Mslmanlar oluturmaktadr. Bu rakam 1900 ylnda % 12,3 idi. Geen yzyl ierisinde Mslmanlarn saysnda % 7,3 lk bir art olmutur. Bu artlar gz nne alnarak 2050 yl iin yaplan tahminlerde Mslmanlarn orannn % 25i bulmas beklenmektedir. Mslmanlar ierisinde % 10,7lik dilimi Snniler oluturmaktadr. Snniler ierisinde, 2000 yl itibariyle, % 8,8 ile Hanefiler ilk srada yer alrken afiiler % 4,0 ile ikinci, Malikiler % 3,7 ile

23

24

150

10/40 Penceresine ilikin rnek olarak bkz. http://www.ad2000.org/1040coun. htm ; http://www.win1040.com/ ; http://www.mmronline.org/1040window.aspx; http://www.ad2000.org/1040coun.htm ; http://home.snu.edu/~HCULBERT/1040. htm ; http://schaefer-family.com/window.htm ; http://www.thinkwow.com/ surgeup/10-40_window.htm ; http://www.centralpc.org/prayer/pray3.htm ; http://www.ocf.berkeley.edu/~samkong/mission/1040.php ; http://www.time. com/time/covers/1101030630/map/ ; http://www.win1040.com/the1040Window. cfm ; http://www.1040window.org . Hristiyan ya da dier din mensuplarnn kendi dinlerini brakarak slam tercih etmelerinin nedenleriyle ilgili olarak konuyla ilgili yaplm u iki almaya baklabilir: Ali Kse, Neden slam Seiyorlar, sam Yaynlar, stanbul 1997; Heon Choul Kim, Din Deitirmenin Entelektel Arka Plan, Ik Yaynlar, stanbul 2003.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

DN SLAM %

1900 Mensubu

1970 % Mensubu

1990 % Mensubu

1995 % Mensubu

2000 % Mensubu

2025 Mensubu

2050 % Mensubu %

Toplam Nfus 172.949.994 10.7 468.527.803 12.7 6104.539.994 .5 2236.432.783 6.4 39.000.000 2.4 112.000.000 3.0 27.000.000 1.7 114.186.000 3.1 500.000 0.0 1.140.000 0.0 1.910.000 0.1 4.717.000 0.1 80.000.000 4.9 138.100.000 3.7 26.000.000 1.6 79.500.000 2.2 22.250.000 1.4 65.270.000 1.8 2.300.000 0.1 9.700.000 0.3 1.200.000 0.1 3.760.000 0.1 250.000 0.0 770.000 0.0 990.930 0.1 5.592.020 0.2 70.030 0.0 2.635.220 0.1 500.000 0.0 1.500.000 0.0 0 0.0 200.000 0.0 320.000 0.0 780.000 0.0 71.000 0.0 374.800 0.0 815.735.235 15.5 432.758.235 8.2 193.000.000 3.7 182.000.000 3.5 1.870.000 0.0 6.107.000 0.1 202.200.000 3.8 135.500.000 2.6 109.570.000 2.1 18.212.000 0.3 6.406.000 0.1 1.312.000 0.0 11.125.000 0.2 5.574.000 0.1 1.888.000 0.0 1.290.000 0.0 1.329.000 0.0 664.000 0.0 905.511.775 16.0 480.712.775 8.5 215.200.000 3.8 201.000.000 3.5 2.085.000 0.0 6.514.000 0.1 219.500.000 3.9 151.800.000 2.7 122.353.000 2.2 20.807.000 0.4 7.177.000 0.1 1.463.000 0.0 12.900.000 0.2 6.775.000 0.1 2.244.000 0.0 1.460.000 0.0 1.475.000 0.0 744.000 0.0

199.940.924 12.3

553.527.803 15.0

964.357.235 18.3 1.070.198.775 18.9

1.188.242.789 19.6 1.784.875.653 22.8 2.229.281.160 25.0 1.002.542.801 16.6 1.467.825.653 18.8 1.767.356.610 19.8 531.417.801 8.8 724.355.653 9.3 868.156.10 9.7 239.900.000 4.0 393.500.000 5.0 472.900.000 5.3 221.900.000 3.7 346.600.000 4.4 408.700.000 4.6 2.325.000 0.0 3.370.000 0.0 4.250.000 0.0 7.000.000 0.1 9.668.000 0.1 13.350.000 0.1 237.400.000 3.9 356.200.000 4.6 445.000.000 5.0 170.100.000 2.8 286.000.000 3.7 410.000.000 4.6 136.655.000 2.3 229.178.000 2.9 333.175.000 3.7 23.772.000 0.4 40.950.000 0.5 55.200.000 0.6 8.042.000 0.1 13.192.000 0.2 17.775.000 0.2 1.631.000 0.0 2.680.000 0.0 3.850.000 0.0 14.950.000 0.2 27.700.000 0.4 47.725.000 0.5 7.950.000 0.1 14.700.000 0.2 24.100.000 0.3 2.654.000 0.0 5.697.000 0.1 13.267.000 0.1 1.650.000 0.0 2.910.000 0.0 5.020.000 0.1 1.636.000 0.0 2.620.000 0.0 3.145.000 0.0 834.000 0.0 1.402.000 0.0 1.710.000 0.0

Snniler Hanefiler afiiler Malikiler Hanbeliler Vahhabiler Sufiler ia sna Aereciler smaililer Zeydiler Aleviler slami tizali Mezhepler Ahmediler Dier Mezhepsel Ms. Siyah Mslmanlar Hariciler Drziler

DNYA NFUSU

1.619.625.741

3.696.148.141

5.266.442.000

5.666.360.200

6.055.049.000

7.823.703.000

8.909.095.000

Tablo 8: 1900-2050 Yllar arasnda dnyadaki Mslman nfus

151

M LEL VE NHAL

Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar

inankltrmitoloji

Cengiz BATUK Sleyman TURAN

nc, yaklak 2,5 milyon mensubu bulunan Hanbeller ise % 0,0 ile drdnc srada bulunmaktadr. 1900 ylnda % 1,6 olan ii nfusta da 2000 ylnda bir art gzlenmektedir. iiler, Mslmanlar ierisinde % 2,8 oranna sahiptir. slami itizali mezhepler ve hareketler ise % 0,2 gibi kk bir orana sahiptir. 2000 yl itibariyle Mslmanlarn ounlukta olduu on lke ve bu lkelerdeki Mslmanlarn says yledir:

lke Pakistan Hindistan Endonezya Banglade Trkiye ran Msr Nijerya Cezayir Fas

Mslmanlarn Says 150.365.000 122.570.000 116.105.000 110.849.000 64.714.000 64.707.000 57.780.000 49.000.000 30.442.000 27.736.000

lkenin Genel Nfusu 144.616.639 1.029.991.145 228.437.870 131.269.860 67.803.927 66.128.965 69.536.644 126.635.626 31.736.053 30.645.305

Tablo 9 : 2000 ylnda Mslmanlarn en youn olduu lkeler

Trkiye Stratejik adan olduka nemli olan lkemizde yllardr misyonerlik faaliyetlerinde bulunulmaktadr. statistikleri yapan tekilatlar tarafndan dnyadaki misyoner faaliyetlerle ilgili verilen istatistiklere gre ise lkemizde 48 misyon tekilat, 50 misyoner enstits misyoner faaliyetlerde bulunmaktadr. Bu faaliyetler masumane faaliyetler olmayp toprak satn alnmas boyutlarna kadar ulam

152

Bu tabloda 240 milyona yaklaan Endonezya nfusunun 116 milyonunun Mslman olduu ifade edilmektedir. Oysa 1998 yl verilerine gre Endonezya nfusunun % 88i Mslmandr. 2004 ylnda 240 milyona yakn olan Endonezya nfusunun istatistiklerin verildii 2000 ylnda 200 milyon olduu varsaylrsa Mslman nfusun da yaklak 170 milyon olmas ve ilk srada yer almas gerekirdi.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Dinler 12.5 8.8 3.3 0.4 0.0 0.0 0.2 23.5 7.8 4.4 3.0 0.5 7.3 6.6 0.7 0.0 0.4 0.2 0.8 0.7 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.1 0.4 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 462.597.720 323.462.720 115.946.000 13.932.000 6.957.000 2.300.000 532.095.567 231.865.233 233.424.191 131.892.191 87.700.000 13.832.000 160.278.357 143.566.857 16.711.500 165.400.320 77.762.430 10.617.700 14.763.420 12.620.920 1.520.000 607.000 15.500 500 4.602.780 420.260 1.320.000 1.220.000 10.500 2.657.349 4.759.200 2.617.810 4.175.000 1.734.000 121.890 784.100 102.000 23.000 12..5 8.8 3.1 0.4 0.2 0.1 14.4 6.3 6.3 3.6 2.4 0.4 4.3 3.9 0.5 4.5 2.1 0.3 0.4 0.3 0.0 0.0 0.0 0.0 0.1 0.0 0.0 0.0 0.0 0.1 0.1 0.1 0.1 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 685.998.940 462.536.940 182.712.000 21.740.000 13.318.000 3.732.000 707.117.959 347.651.252 323.106.550 181.724.550 122.139.000 19.263.000 200.035.408 188.691.748 11.383.000 145.718.604 92.396.355 19.332.080 13.188.955 10.124.855 2.172.000 870.000 22.100 500 10.154.665 875.000 3.700.000 2.920.000 77.600 5.671.687 5.855.540 3.868.470 3.081.790 2.402.090 1.959.260 963.571 180.000 31.600 13.0 8.8 3.5 0.4 0.3 0.1 13.4 6.6 6.1 3.5 2.3 0.4 3.8 3.6 0.2 2.8 1.8 0.4 0.3 0.2 0.0 0.0 0.0 0.0 0.2 0.0 0.1 0.1 0.0 0.1 0.1 0.1 0.1 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 751.591.511 508.916.511 198.780.000 23.650.000 15.215.000 4.080.000 738.017.729 369.192.379 341.764.830 192.425.830 129.006.000 20.346.000 214.088.710 202.190.060 11.965.650 148.318.655 97.699.635 21.226.480 13.860.205 10.654.105 2.273.000 910.000 23.100 500 11.142.555 971.555 4.051.000 3.321.000 92.600 6.273.880 6.075.720 3.894.120 2.838.540 2.551.850 2.265.800 1.017.550 202.000 35.000 13.3 9.0 3.5 0.4 0.3 0.1 13.0 6.5 6.0 3.4 2.3 0.4 3.8 3.6 0.2 2.6 1.7 0.4 0.2 0.2 0.0 0.0 0.0 0.0 0.2 0.0 0.1 0.1 0.0 0.1 0.1 0.1 0.1 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 811.336.265 549.583.323 216.260.000 25.720.000 17.385.000 4.460.000 768.158.954 384.806.732 359.981.757 202.232.757 136.250.000 21.490.000 228.366.515 216.160.890 12.298.267 150.089.508 102.356.297 23.258.412 14.434.039 11.079.939 2.378.000 952.000 24.100 500 12.333.735 1.071.735 4.576.844 3.750.000 107.397 7.106.420 6.298.597 4.217.979 2.761.845 2.654.514 2.543.950 1.067.496 226.000 38.977 13.4 9.1 3.6 0.4 0.3 0.1 12.7 6.4 5.9 3.3 2.3 0.4 3.8 3.6 0.2 2.5 1.7 0.4 0.2 0.2 0.0 0.0 0.0 0.0 0.2 0.0 0.1 0.1 0.0 0.1 0.1 0.1 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 1.049.230.740 13.4 708.160.740 9.1 278.900.000 3.6 33.150.000 0.4 23.200.000 0.3 5.820.000 0.1 875.120.895 11.2 448.842.560 5.7 418.344.730 5.3 235.264.730 3.0 158.200.000 2.0 24.980.000 0.3 277.247.150 3.5 263.990.700 3.4 13.256.450 0.2 159.544.080 2.0 114.720.210 1.5 31.377.860 0.4 16.053.350 0.2 12.321.550 0.2 2.645.000 0.0 1.060.000 0.0 26.800 0.0 500 0.0 16.211.780 0.2 1.609.190 0.0 6.100.000 0.1 5.100.000 0.1 183.800 0.0 12.062.150 0.2 6.817.950 0.1 6.115.650 0.1 2.122.950 0.0 3.066.300 0.0 4.439.930 0.1 1.500.430 0.0 371.000 0.0 58.000 0.0 1.175.297.850 13.2 791.806.850 8.9 312.410.000 3.5 37.132.000 0.4 27.300.000 0.3 6.650.000 0.1 887.994.945 10.0 454.332.660 5.1 424.607.060 4.8 238.772.060 2.7 160.575.000 1.8 25.380.000 0.3 303.598.980 3.4 290.789.380 3.3 12.809.600 0.1 169.150.200 1.9 118.845.140 1.3 37.058.960 0.4 16.694.500 0.2 12.811.700 0.1 2.750.000 0.0 1.105.000 0.0 27.800 0.0 500 0.0 20.709.300 0.2 2.116.020 0.0 8.000.000 0.1 7.000.000 0.1 256.100 0.0 18.000.900 0.2 6.952.900 0.1 6.732.770 0.1 1.655.400 0.0 3.272.200 0.0 6.964.700 0.1 1.937.820 0.0 483.000 0.0 76.000 0.0

1900 Mensubu % % % % % % %

1970 Mensubu

1990 Mensubu

1995 Mensubu

2000 Mensubu

2025 Mensubu

2050 Mensubu

Hindular Vinucular Sivaclar Saktiler Yeni-Hinduizm Reformist Hindular Hibir Dine nanmayan in Halk Dini Mensuplar Budistler Mahayana Budistleri Theravada Budistleri Lamaistler Etnik Kkene Dayal Animistler amanistler Ateistler Neoreligionists Sihler Yahudiler Askenazi Yahudileri Oriental Yahudiler Sefardinler Karailer Samiriler Spiritualistler Afro-Amerikan Spir. Afro-Brezilya Kltistleri High Spiritualistleri Afro-Caribbean Mens. Bahailer Konfyanistler Jayniler intoistler Taoistler Zerdtler Dier Din Mensuplar Yezidiler Mandenler 1.619.625.741 3.696.148.141 5.266.442.000 5.666.360.200 6.055.049.000 7.823.703.000

203.003.440 143.153.440 52.800.000 6.700.000 100.000 250.000 3.023.000 380.006.038 127.076.771 71.476.771 48.100.000 7.500.000 117.558.485 106.275.545 11.283.040 226.120 5.910.000 2.962.300 12.292.210 11.278.810 700.000 300.000 13.400 500 269.040 112.440 97.000 40.000 100 9.535 640.050 1.323.280 6.720.000 375.000 108.490 49.115 29.900 8.000

DNYA NFUSU

8.909.095.000

Tablo 10: 19002050 yllar arasnda dnyadaki dier din mensuplar

153

M LEL VE NHAL

Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar

inankltrmitoloji

Cengiz BATUK Sleyman TURAN

tr. Misyonerlik faaliyetlerine ynelik lkemizde gerekli nlemler alnmaya ve bu anlamda halkmz bilinlendirilmeye allsa da bu abalar yeterli olmam, Hristiyan misyonerler evlerimize kadar yaklamtr. Zaten Mslman lkelerde takip edilen stratejilerden biri budur; yani bizim gibi giyinip, yiyip iip yanmza yaklamak ve faaliyetlerde bulunmak. statistiklere gre Trkiye, Mslmanlarn ounlukta bulunduu lkeler gz nne alndnda 5. srada yer almaktadr. Verilen istatistiklere gre Trkiyenin % 97,30u Mslmandr. Dnyadaki mensuplar gz nne alndnda lkeler ve dinler tasnifinde de % 73,88i yani yaklak 810 milyonu Hindu olan Hindistann ilk srada yer ald tabloda da Trkiye 70 milyona yaklaan Mslman saysyla 15. srada yer almaktadr. 2005 yl iin yaplan tahminlerde bu rakamn 86 milyonu bulaca tahmin edilmektedir. Mslmanlarn dnda Trkiyede yaayan dier din mensuplaryla ilgili ortaya konulan istatistikler ise yledir: Ateistler % 0,09 (64.872), Bahaler % 0,03 (21.597), Budistler % 0,06 (42.123), Roma Katolikleri % 0,04 (31.595), Protestanlar % 0,04 (29.618), Ortodokslar % 0,20 (147.080), Anglikanlar % 0,00 (1.800), Yahudiler % 0,03 (23.772), dier dini inan mensuplarnn says ise % 0,18dir. Yzdelik adan rakamlar nemsiz gibi grlse de saysal anlamda bu rakamlar --zellikle de Ateist ve Budistlerle ilgili olanlar-- olduka yksektir. Dorusu bu istatistiklerin nasl yapld ve ne kadar gereki olduu tartma konusudur.

Dier Dinler Yaplan istatistiklere gre 1900 ylnda dnya nfusunun % 34,5nin Hristiyan, % 12,3nn de Mslman olduunu ve bu iki din mensubunun 1,6 milyar olan dnya nfusunun yaklak 750 milyonunu tekil ettiini daha nce ifade etmitik. Geri kalan % 53,2lik blm de dier dinler ve akmlar oluturmaktadr. Tabloya gre 1900 y-

154

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar

lnda Hristiyanlktan sonra ikinci sray % 23,5lik oranyla in halk dini alrken, Hinduizm % 12,5 ile nc, slam ise mensubu bakmndan % 12,3 ile drdnc srada yer almaktayd. Bu dnemde yine dnya nfusunun % 7,8ini Budistler, % 0,8ini de Yahudiler tekil etmekteydi. Hibir dine inanmayanlarn says yaklak 3 milyon yani % 0,2 idi. 2000 yl istatistikleri incelendiinde Hindularn orannn bir puanlk artla % 13,4e ykseldii, dier dinlerin mensuplarnn saysnda ise byk azalmalarn olduu grlmektedir. in halk dini mensuplarnn dnya nfusuna gre oran % 23,5ten % 6,4e neredeyse drt kat gerilemitir. Budistlerin oran % 7,8den % 5,9a25, Yahudilerin oran da % 0,2ye (14,5 milyon) dmtr. Yzyln balarnda % 0,2 olan hibir dine mensup olmayan insanlarn saysnn dnya nfusunun % 12,7sine, ateistlerin saysnn da 2,5 kat artarak toplam nfusun % 2,5ine ulamas 2000 yl istatistiklerinde dikkat eken hususlarn banda gelmektedir. 2050 yl iin yaplan tahminlere gre Hindular ile Yahudilerin orannn ayn seviyelerde kalaca dnlmektedir. Budistler, 20. yzylda art gsteren Ateistler ve hibir dine inanmayan insanlar ile srekli bir d ierisinde olan in halk dini mensuplarnda ise dnya nfusuna oranla bir iki puanlk azalmalarn olaca varsaylmaktadr. Bu varsaymlara gre 2050 ylnda yaklak 8,9 milyar olmas beklenen dnya nfusunun % 13,2sini Hindular, % 4,8ini Budistler, % 0,2sini Yahudiler, % 5,1ini in halk dini mensuplar, % 10unu hibir dine inanmayan insanlar, % 1,9unu Ateistler, % 3,4n Animizm gibi etnik kkene dayal din mensuplar oluturacaktr. intoizm, Konfyanizm, Taoizm, Sihizm ve Zerdtlk gibi milli dinler ile ortaya yeni kan dini akm mensuplar ise ok dk oranlar igal edecektir. 2000 yl itibariyle Hindu, Budist, Yahudi, in halk dini mensubu ve Ateistler ile hibir Dine mensup olmayan insanlarn en youn olduu lkeler yledir:

25

Saysal anlamda yaklak 127 milyondan 360 milyona bir ykseli olmasna ramen dnya nfusuyla mukayese edildiinde oran olarak bir d sz konusudur.

155

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Cengiz BATUK Sleyman TURAN


lke Hindistan Nepal Banglade Endonezya Sri Lanka Pakistan Malezya ABD Gney Afrika Myanmar Hindularn Says 755.135.000 18.354.000 15.995.000 7.259.000 2.124.000 1.868.000 1.630.000 1.032.000 959.000 893.000 lkenin Genel Nfusu 1.029.991.145 25.284.463 131.269.860 238.452.952 19.408.635 144.616.639 22.229.040 290.342.554 42.718.530 42.238.224

Tablo 11: 2000 ylnda Hindularn en youn olduu lkeler lke in Japonya Tayland Vietnam Myanbar Sri Lanka Kamboya Hindistan Gney Kore Tayvan Budistlerin Says 105.829.000 69.931.000 52.383.000 39.534.000 33.145.000 12.879.000 9.462.000 7.249.000 7.174.000 4.686.000 lkenin Genel Nfusu 1.273.111.290 126.771.662 61.797.751 79.939.014 42.238.224 19.408.635 12.491.501 1.029.991.145 47.904.370 22.370.461

Tablo 12: 2000 ylnda Budistlerin en youn olduu lkeler

lke in Tayvan Malezya Endonezya Singapur Vietnam Kanada Tayland Kamboya Japonya

in H. Dini Mens. Says 359.618.000 11.356.000 5.364.000 3.039.000 1.521.000 798.000 775.000 530.000 524.000 149.000

lkenin Genel Nfusu 1.273.111.290 22.370.461 22.229.040 228.437.870 4.300.419 79.939.014 31.592.805 61.797.751 12.491.501 126.771.662

156

Tablo 13: 2000 ylnda in Halk Dini mensuplarnn en youn olduu lkeler

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar


lke ABD srail Rusya Fransa Arjantin Kanada Brezilya ngiltere Filistin Ukrayna Yahudilerin Says 5.621.000 3.951.000 951.000 591.000 490.000 403.000 357.000 302.000 273.000 220.000 lkenin Genel Nfusu 290.342.554 5.938.093 143.420.309 60.180.529 37.384.816 31.592.805 172.600.000 59.647.790 3,815,250 47.732.079

Tablo 14: 2000 ylnda Yahudilerin en youn olduu lkeler lke in Rusya ABD Almanya Kuzey Kore Japonya Hindistan Vietnam Fransa talya Says 532.568.000 40.410.000 25.951.000 14.131.000 13.361.000 12.906.000 12.849.000 10.809.000 9.229.000 2.535.000 lkenin Genel Nfusu 1.273.111.290 143.420.309 290.342.554 82.398.326 21.968.228 126.771.662 1.029.991.145 79.939.014 60.180.529 57.679.825

Tablo 15: 2000 ylnda hibir Dine mensup olmayan insanlarn en youn olduu lkeler lke in Rusya Vietnam Kuzey Kore Japonya Fransa Ukrayna talya Almanya Kazakistan Says 102.238.000 7.634.000 5.603.000 3.745.000 3.642.000 2.381.000 2.012.000 1.965.000 1.793.000 1.771.000 lkenin Genel Nfusu 1.273.111.290 143.420.309 79.939.014 21.968.228 126.771.662 60.180.529 47.732.079 57.679.825 82.398.326 15.143.704

Tablo 16: 2000 ylnda Ateist insanlarn en youn olduu lkeler

157

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Cengiz BATUK Sleyman TURAN

Sonu Faaliyetlerinin temel amacn Mjdeyi tm dnyaya duyurmak olarak aklayan Hristiyan misyonerler, bu amalarn gerekletirmek iin almakta, olaanst aba sarf etmekte ve dinlerini dnyaya hkim klmay amalamaktadrlar. Ancak makalede rnek olarak sunduumuz ve bizzat kendilerinin hazrlad istatistiklerde de grld zere mjdenin duyurulmas, muhatab kazanmak iin yeterli olmamaktadr. nsanlarn Hristiyanlktan bir ekilde haberdar olmalar, ncilden pasajlar okumalar ya da sa Mesihin hayatn anlatan filmler izlemeleri Hristiyan imann benimsemelerinde etkili olmamakla birlikte yine de insanlarn zihninde Hristiyan mesajna ainalk anlamnda bir altyap oluturmaktadr. Kukusuz insanlarn din deitirmelerini etkileyen psikolojik, sosyal ve siyasal sebepler vardr. Bu yzden de din deitirme salt farkl bir din hakknda edinilen malumat sonrasnda gelimez. Bunun farknda olan misyonerler kitap, film vb eyleri insanlarn ilgisini ekerek konumak iin bir frsat oluturma amacna matuf olarak dnmektedirler. Btn dnyay evangalize etmek iin misyonerler, maddi ve manevi btn imknlarn seferber ederek, 1. yzylda Pavlusla balayan kardakini kazanmak iin her yolu mubah sayan bir anlayla26 misyonerlik faaliyetlerinde bulunmaktadr. Yzyln en byk felaketi olarak gsterilen ve Asya lkelerinden birounu vuran Tsunamiden sonra blgede Hristiyan misyonerlerin faaliyet gsterdii ifade edilmektedir. Bu durum yukarda ifade ettiimiz
26

158

Korintlilere yazd birinci mektubundaki (9:20:23) u ifadeleri Pavlusun bu anlayn ak bir ekilde ortaya koymaktadr. Ben zgrm, kimsenin klesi deilim. Ama daha ok kii kazanaym diye herkesin klesi oldum. Yahudileri kazanmak iin Yahudilere Yahudi gibi davrandm. Kendim kutsal yasann denetimi altnda olmadm halde yasa altnda olanlar kazanma iin onlara yasa altndaymm gibi davrandm. Tanrnn yasasna sahip olmayan biri deilim, Mesihin yasas altndaym. Buna karn yasaya sahip olmayanlar kazanmak iin yasaya sahip deilmiim gibi davrandm. Gszleri kazanmak iin onlarla gsz oldum. Ne yapp bazlarn kurtarmak iin herkesle her ey oldum. Bunlarn hepsini Mjdede yapm olsun diye, Mjde uruna yapyorum.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Misyonerlik Perspektifinden 20 ve 21. Yzyllarda Dnya Dinleri ve Mensuplar

anlayn gnmzde de devam ettirildiini yanstmas asndan nem arz etmektedir. 20. yzylda artk maddi adan tatmin olmayan Batnn zellikle slama ve Budizme yneldii bilinen bir gerektir. Bu yzden zellikle Mslman lkelerde misyoner faaliyetlere son yzylda byk hz verilmitir. Anket, istatistik ya da fizibilite almalar dorudan faaliyetleri artracak ya da onlara ivme kazandracak eyler deillerdir. Ancak bilmedii yabancs olduu bir lkede faaliyet gsteren bir misyonere bunlar klavuzluk yapacaktr. rnein Operation World, 21st Century Edition adl almada hemen hemen dnyann btn lkeleri hakknda muhtelif bilgiler verilir. Bir lkede faaliyet gsterecek bir misyonere lkenin etnik yaps, siyasal durumu, polis vb basklar, lkedeki yayn organlar, bunlarn siyasal eilimleri, lkedeki Hristiyanlarn durumu, misyon faaliyetlerinin ne zaman balad, nelerin yapld ve ne tr gelimeler kaydedildii, misyonun baarsn engelleyen yerel faktrler (rnein Trkiye iin yakn aile ilikileri, gl geleneksel yap vb gsteriliyor) temasta olunmas gereken kii ve kurulular hakknda bilgiler verilir. Belki bizim iin sradan olabilecek olan bu tarz bilgilerin bir misyoner almananda yer almas ne derece organize ve dikkatli altklarn gsterir. Bir st basamaa sramak iin bulunduklar basamaktaki hatalarn ve sevaplarn kayda geiriyorlar. Kendileri baaramasa da bir sonraki gelen kuak bayra onlarn brakt yerden devralyor sfrdan balamyor. Sonu olarak unu syleyebiliriz ki, anlald kadaryla gnmzdeki misyonerlerin en byk hedefi slam dnyasn Hristiyanlatrmak. slam corafyas ierisinde Trkiyenin onlar iin ayr bir nemi var ve bu yzden btn gleriyle bu topraklara ykleniyorlar. Ancak yine kendi verilerinin de gsterdii gibi bu topraklarda kayda deer bir baar elde edemediler. Lakin tarihsel olarak baarsz olduklar dncesiyle avunmamamz ve baarl olmamalar iin en azndan onlarn yars kadar almamz gerekmektedir.

159

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Cengiz BATUK Sleyman TURAN

World Religions and their Believers in the 20 and 21st Century from Missionary Perspective
Citation/: Batuk, Cengiz & Turan, Sleyman (2005-6). World Religions and Their Members in the 20 and 21st Century from Missionary Perspective, Milel ve Nihal, 3 (1-2), 137-160. Abstract: As is well know those religions which have argued that they have a universal message ask their adherents to proclaim this message to the others. However, while followers of some of universal religions only witnessing their faith to the others, the others namely Christians not only witnessing their faith but also try to gain the others by using every means under the name of missionary activities. After St. Paul who has been accepted as the founder of mission, the missionary activities of Christianity have been carried on by increasing. In doing so these missionary activities has been systematized and in the course of time it became a special theology. However, research organizations constitute the most important aspect of these systematic activities. In this article, we try to illustrate the situations of world religions and their members in the 20 and 21st century by taking into consideration varied statistics, which have been prepared by different mission organizations in order to help their members during his missionary activities. Key Words: Mission, World Religions, Christianity, Missionary Activites, Statictical Missionar Tables.

160

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Bir Arnavut Kilisesi

State of the Albanian Autocephalous Orthodox Church after 1990

Qani NESIMI *
Atf/: Nesimi, Qani, (2005-6). 1990 Sonras Arnavut Otesefal Kilisesinin Durumu, Milel ve Nihal, 3 (1-2), 161-173. zet: Enver Hoca dnemi sonras Arnavutlukda yeniden bir dini canlanma faaliyeti balad. Arnavut Ortodoks Kilisesinin yeniden yaplanmas konusunda ilk adm Yunan Ortodoks Kilisesinden geldi. Ancak bu, Arnavut Ortodokslara yardmdan ziyade onlar Helenletirme amacna ynelik bir yap arzetmekteydi. Bu balamda bapiskopos Anastas Yanullatos devreye sokuldu. Ancak bu, Arnavut Ortodosklar arasnda ciddi rahatszlklarn da sebebi oldu Anahtar Kelimeler: Arnavutluk, Otesefal Ortodoks Kilise, .Ortodoksluk, Yunan Ortodoks Kilisesi.

From the year 1990, major political changes took place all over the World, especially in the Soviet Union and in the Balkans, which affected start of changes in other aspects of society as well. For many nations this period represents the transfer period from one system to another. In fact, it represents transfer from local and national mentality to the global one, hence, from a communist (monist) system into a democratic one. In comparison to communism, democracy was proved to be more favorable for the religious life. In a word, religion and in general religious activities reappeared in the democratic system. On the other hand, in global aspect, it is the time
*

Totowa, Macedonia.
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1-2 Aralk 2005 Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Qani NESIMI

when first steps for change from modern into postmodern times occur. From a period when religion was ignored to a period when religion plays important role in every day life of the society. Postmodern times are characterized with a very important phenomena and that is the globalization1, which includes two major facts. Firstly, it wants to dominate whole world politically, economically and socially. Secondly, globalization intends to increase the influence, dependence and mutual relation between states and societies all over the world. Mutual dependency, which is growing with the globalization, continuously makes ones life dependent on decisions and news that are coming from far places. In the beginning of the XXI century even developed and powerful countries had to deal with the issue of the mutual dependency. National states, which have fixed borders, are forced to deal with the unlimited influence of communications technology, peoples move, deteriorations and regional conflicts, international associations/organizations and other economical problems. Therefore we can not say religion remained

162

Main pretenses of those ones that oppose the globalization, according to professor Aydin are: globalization follows a dictatorial road of capital and bosses, where the profit is consider as main value, expenses as worship and people are consider as clients/buyers. Globalization, together with a venue concept of developed social states, venues the felling of social responsibility. Actors of economic globalization are welling to make their game bigger till that grade where they dont have time to think about negative impact that this might have in the civil society. It is pretended that globalization is a process that we cant stop and stand in front of it. If this pretense is true, than there is no other solution except everyone demeaning to this system? Which means that people dont right of speech and self decision, in contrary they are facing the expression dont oppose because we step on you. Globalize economy according to some theologian, is preparing a harmful secularism for the religious feeling and moral, because spiritual force it is blocked in this case. We shouldnt forget that global action/deeds can create big ethical wound. (Mehmet Aydin, Kuresellesmeye Genel Bir Bakis, p.13-20 and M.A. Muqtedir Han, Glokal Siyassete Kimlik Insasi, Globallesme Bir Aldatmaca Mi?, Inkilab, Istanbul, March 2002, p. 94; Bryen S. Turner, Orientalism, Postmodernism and Globalism, London and New York, 1994, p. 77-78; Qani Nesimi, N dobi apo n dm t njeriut, Vepra, nr. 55, Shkup, 2003).

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

State of the Albanian Autocephalous Orthodox Church after 1990

unaffected in all this process, but to the contrary, not that was only affected but also played its role in these global changes.2 In Albania, such a reappearance and rouse took part after fall of the communist system3 of Enver Hoxha. Those few mosques and churches that had survived from such a barbaric system retuned back to life4, they vivified and religious activities were organized there again. Those few clergymen that managed to survive such

Mustafa Erdogan, Siyaset ve Hukuk Perspektifinden Kuresellesme, Kuresellesme, Ufuk Kitaplari, Isatnbul, 2002, p. 28. Communist ideology, namely the Enverian one, based in antireligious principle, did not ban only everything related to religion, but even nationalistic ideas and the ideas which supported keeping alive the strong and historical tolerant feeling of Albanians, tried to portray as atheistic and antireligious. Hence, concerning Pashko Vasas expression Skic e mendimit politik shqiptar-The religion of Albanians is Albanianism, Feraj says that this expression doesnt come out of Enver Hoxhas atheism. Firstly, says Feraj, in Vasas poetry there is an urge to put national identity above religion. This urge can be found among the majority of nationalists of other nations and is not something characteristic for Albanians only. However, the urge for a hierarchy of identities, i.e. putting national identity above the religious identity doesnt logically mean atheism. Secondly, in Vasas poetry the common urge of all Albanians nationalism in a multi-religious environment is expressed. But nor the urge for tolerance doesnt mean atheism. (see Husamedin Feraj, Skic e mendimit politik shqiptar, LogosA, Shkup, 1999, p. 280). Albanians who live in Albania and Kosovo as Albanian states and in Macedonia, Montenegro and Greece as parts of the nation and in Diaspora as emigrants, belong to the two biggest monotheistic religions: Islam and Christianity (Catholics and Orthodox). At the end of XIX century and beginning of XX century Albanians made up the vast majority of the population in the four provinces of Shkodra, Kosovo, Bitola and Janina, out of which, 1.305.080 were Muslims, 109.592 Catholics and 232.020 Orthodox. Similar situation we have even today, where 70% of the Albanians are Muslims, 20% - Catholics and 10% Othodox. (See Nathalie Clayer, Islam, state and society in post-Communist Albania, Muslim identity and the Balkan State, ed. Hugh Poulton and Suha Taji-Farouki, London, 1997, page 117; Charles and Barbara Jelovich, The establishment of the Balkan National States 1804-1920, University of Washington Press, Seattle and London, 1993, pages 222-223; Kristaq Prifti, Diversiteti fetar dhe uniteti kombtar te shqiptart, Studime hsitorike 1-2, year LV (XXXVIII), ASHRSH, Instituti i historis, Tirana 2001, page 25; Kristaq Prifti, Popullsia muslimane shqiptare n Ballkan n fund t shek. XIX dhe n fillim t shek. XX, Feja, kultura dhe tradita fetare te shqiptart International symposium held in Prishtina on 15, 16, 17 of October 1992, Prishtina 1995, p. 161).

163

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Qani NESIMI

harsh period returned to their religious obligation in mosques and churches (either catholic or orthodox). Books, brochures, magazines, newspapers and other writings started being published again, which during monist system were locked in archives, state and private libraries. Restoration and construction of new worshipping places started. Religious high schools and faculties were opened.5 Religious life started to be organized in every aspect. This development was supported not only by believers of different religions from Albania but as well from other countries where there was a freedom of religion. Among the aid that was coming to Albania, beside those which had pure religious purpose, there was also aid with political background and assimilation culture. First aid for Orthodox Albanians came from Greek Orthodox Church, i.e. Greece. Greek aid wasnt only for religious purpose, but it included its old/fossilized Anti-Albanian ambitions. Hence the activities of Greek priests in Albania seemed to have the aim of Hellenizing Albanians rather then helping them. For example, the aim of the arrival of the Greek priest, Sebastianos in Albania was by preaching liturgy in Greek language, to teach the Greek to the Albanians and to convince them that the Greek language is the language of the orthodox religion. This policy of Sebastanios failed6 because the Albanian Autocephalous Orthodox Church (AAOCh) was already autocephalous. It is known that AAOCh had autocephalous status since 1937, and was independent from Fanar Patriarchy7 and other orthodox churches. No other orthodox church can interfere in the internal affairs of another autocephalous church, and can not appoint archbishop instead of it. In case a church accepts

6 7

164

Resurrection of Christ Theological Academy, St. Vlash-Durres, hhtp://www.orthodoxalbania.org/ Sherif Delvina, Pa pavarsi fetare nuk ka pavarsi kombtare, Tirana, 1998, p.14. It is about administrative independence and not about dogmatic independence from the Fanar Patriarchy.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

State of the Albanian Autocephalous Orthodox Church after 1990

such orders from outside it puts in a risk its autocephalous status. In that case this church cant be called autocephalous but autonomous. That is why Sebastianos policy was in contradiction with church regulations. Such policy and aim of Sebastianos can be clearly seen at the appeal that he made to the Greek Prime Minister Micotakis, where according to Greek newspaper Elefteros printed on 12 August 1992 is quoted: It is a shame stopping the entrance of the three Greek bishops that Fanar Patriarchy appointed for the Orthodox Albanians.8 The same priest, in the same newspaper appeals again to the Prime Minister Micotakis by saying: Respond by force to Albanias provocation.9
8 9

Delvina, Delvina, Pa pavarsi fetare nuk ka pavarsi kombtare, , p.14. Albanians have been allies of the Ottoman Empire. The Orthodox world (Slavic and Greek) as it acts now, has used different methods in order to ruin this alliance and friendship between Albanians and Ottomans. One of the methods of ruining this friendship has been the incitement of local wars (uprisings) against the Ottoman State. In his Kujtime (Memories), Eqrem Beu talks about a document from the Greek Parliament Library, which is a decision of the so called Labria Assembly (18 March 1847) led by Mahmut Bej Vlora, Abdyl Bej Delvina and Myslim Gjonlekaj, in which the Greek Prime minister Koletis is called to support the Greek-Albanian Kingdom, where Greeks and Albanians would be autonomous from each-other. This document was signed by 44 renowned Albanian figures, out of which only 5 were orthodox. But, Koletis could not persuade, neither his colleagues, nor the Greek Parliament about the status that Albanians were supposed to get. Direct fighting was another method which was used and afterwards blaming the other side, i.e. blaming the Albanians for the turmoil. As an example, during the Krime war, Serbs, Montenegrins and Greeks persecuted with the deepest hatred the Albanians from Ni and its vicinities, south of Montenegro and Janina region. (Eqrem Bej Vlora, Kujtime 1885-1925, SHLK, Tirana, 2003, p. 153-154). It is important to mention that Greece was not involved in the war of 1877-1878, but its units continued to carry out military actions within the Albanian land. On the 27th of February 1878, the Greek Andarts, led by two Orthodox Albanians, Greek-Albanian Colonel Pangallos and Major Spiro Milo, from the region of Himara, disembarked in Saranda (Santi Quaranta) between Butrint and Lkurs village and conquered the coast. They were driven out and dispersed by Albanians. But, the unfortunate end of the Krime War for the Ottoman Empire, especially the Saint Stefan peace conditions forced the Empire to give up from a big part of Albania and Balkans. The east part of Albania was given to Bulgaria while the north-east and Kosovo was handed over to Serbia. All this dreadful threat accelerated even more the awakening of the Albanian national awareness. The anti-Albanian propaganda of the Greeks and Slavs had its influence even in the center of the Ottoman Empire, Istanbul.

165

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Qani NESIMI

In this article he goes even further by mentioning the expansionist ideology the so called Megalo ideas10 (the idea of forming Great Greece), with these words: Even Epirs stones tell that is t all Greece until river Shkumbin11. From here can be clearly seen Sebastianos aim and desire.12 According to Albanian orthodox believers, August the 2nd 1992, is of great importance and takes an important place in the history of the Albanian Orthodox church. At this time AAOCh had its lawful revivification. After the communist times, Albania did not lack only priests, but religious literature as well. After this transition, orthodox Albanians, managed to have, for the first time, their archbishop. Albanians believers did not elect the new archbishop named Anastas Yanullatos but he was brought and nominated from outside. According to newspaper Ngjallja, which is published by AAOCh and it is dominated by Yanullatos supporters, some gaps and needs of the church started to be filled. But beside Yanullatos supporters, there were people who opposed his coming. Those who were against the coming Yanullatos, according to the newspaper

10

11 12

166

Therefore the autonomy asked from the Empire by the Albanians was not granted. The intrigues of the Greek-Orthodox Patriarchy as well as the friendly warnings of the Russian Ambassador in Istanbul had also a great influence. (Eqrem Bej Vlora, Kujtime 1885-1925, SHLK, Tirana, 2003, p. 158-159, 166). Megalo idea is Hellenic political idea, which aims at creating a Great Greek state by damaging neighboring countries, i.e. Albania. Fanar Orthodox Patriarchy in Istanbul supports this idea as well. Similar ideas could be found in Serbian-Slavic-orthodox ideas. In 1844, the minister of Serbia by name Grashanin was the first to make public the plan which later became the base of Serbian politics know in history as Naertanie(The project), according to which Serbs as Greeks wanted to create the Great Serbo-Slavic state, which will restore the middle age empire of Tsar Stefan Dushan. Both programs had chauvinist character and expressed expansionist aspiration of the Greek and Serbian bourgeoisie. (See Historia popullit shqiptar, II, ASHSH, Toena, Tirana, 2002, p.102) Shkumbin is a river in the northern part of Albania. Akt q u b baza e rimkmbjes s vrullshme t kishs son, Ngjallja, August 1999, p. 1-2.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

State of the Albanian Autocephalous Orthodox Church after 1990

Ngjallja, did not want progress and development of the Albanian Orthodox Church.13 In fact, Yanullatos opponents, didnt act like that because they were against him, but because Yanullatos himself did not respect and was against the status of AAOCh from 1929.14 Concerning Yanullatos acceptance, Albanians orthodox were divided into two groups: those who thought that his election was canonic and the others who thought that he was anti-canonic. The first group, according to who Yanullatos election was canonic, based their opinion on the decisions that were taken in the third congress of AAOCh in 1950 under Enver Hoxhas dictatorship. In this congress the criteria for the priests, bishops and archbishops to be of the Albanian origin, to speak the Albanian Language and to be Albanian citizens was removed from the statute. In the previous statute of the second congress, held in Kora in 1929, was the following article: Archbishops, bishops, regional assistants of bishops, secretary general of the Synod, assistants of the archbishops and other bishops should have Albanian blood, speak the Albanian language and have Albanian citizenship.15 This statute was changed by communist administrators, and it wasnt accepted the statute of AAOCh from 1929. Yanullatos supporters, those who think that his election was canonic, glorify and greet the work he is doing in Albania. For example if we take a look at the newspaper Ngjallja, it can be clearly seen that there are positive articles about Yanullatos, and articles that try to respond to different articles that critique him in different newspapers.16 The same as Yanullatos pretends that he is the one

13 14

15 16

Akt q u b baza e rimkmbjes s vrullshme t kishs son, p. 1-2. An interview of Kastriot Dervishi with father Nikolla Marku, Bota Sot newspaper, 30 May 2000, p. 19 Statuti i Kishs Orthodhokse Autoqefale t Shqipnis, Kora 1929, article 16. A denial-protest to editors of Republika newspaper, from Ngjallja, February 1996, p. 10.

167

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Qani NESIMI

who revivified the Orthodox Church, there are people in Albania who think the same and compare him with apostles.17 The opinion of Yanullatos opponents, which is the second group of Albanian orthodox believers, is based in statute of AAOCh from 1929, which is recognized from Fanar Patriarchy and other orthodox churches. According to other churches, it can not be imagined, that the head of an autocephalous church, such as the Albanian Orthodox Church, to be appointed an archbishop from some other orthodox church. Otherwise, if a church accepts such an appointment it cant be longer considered as autocephalous but remains autonomous. Therefore, the fact that Yanullatos is the head of AAOCh, shows clearly that such an act is against the statute of Albanian Church. The group which considers Yanullatos as anti-canonic does not recognize the statute of AAOCh prepared in 1950. About that statute, Delvina says the following: On the page four of the newspaper Ngjallja, in the article Which statute they accuse us that we do not follow?, among other things, Sotir Plaku reminds us that the statute of 1950 is still in force. This statute, says Delvina, suits to Sotir Plaku, Aleko Dhima, Dhimitr Beduli and his company, because it is missing the article 16. The author, says Delvina, shows that article 16 was against any Albanian coming from Diaspora, even against Noli18 himself, who, according to him, did not have the Albanian
17 18

168

Delvina, p. 13 Fan Stilian Noli was born on 6th of January 1882, in Edrene, Turkey. During 1900- 1903 he goes to Greece to continue his studding in the faculty of philosophy, which he stopped due to financial reasons. In year 1904, he worked in Egypt as a teacher of Greek language. Noli published his writings in the Albanian newspapers like Drita, Kombi, Dielli, Vatra, and among many articles and translations he translated Sami Frashris writing Albania, what it was, what it was and what is going to be. In 1908, in USA he becomes the president of Albanian Orthodox Church. From 10 June 1924 until 24 December 1924, after the Democratic Revolution in Albania, he becomes the Prime Minister of Albania. The last 30 years of his life, he lived in Florida, USA, where he died in 13 March 1965. Noli spoke many Balkan and worldwide languages. He wrote and translated many books. (Historia e letrsis shqiptare, Dhimitr

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

State of the Albanian Autocephalous Orthodox Church after 1990

citizenship at that time. According to the writer of the article, in order to be elected as archbishop, Noli fulfilled only the criteria of the language and the blood, but not the citizenship criteria. Maybe the writer of the article, says Delvina, did not know that Noli was getting pension from King Zogu, and King Zogu never took away citizenship from any Albanian.19 It could be seen that the group which supports Yanullatos accepts the statute approved in 1950, because it suits them when proving their thesis, regardless if is canonic or not. Only in this way Yanullatos election can be legitimate. Otherwise, in Albania, Yanullatos can not stay and act neither as bishop nor as archbishop, but only as assistant bishop. Yanullatos, in parallel with his supporters, says that the statute of 1929 has lost its power anymore, but the statute of 1950 is canonic and legitimate, and this one is in accordance with the new conditions of the church.20 According to my opinion there is a paradox in the opinion of Yanullatos and his supporters. If you once say that the communist system which dominated in Albania after the World War II was

19 20

Shuteriqi, Rilindja, Prishtina 1989, p. 483- 490). When Hysamedin Feraj talks about Noli, he says that: Noli sometimes was pan Balkanic, sometimes republican, sometimes communist, meaning once he preferred labor-village republic the next time he preferred parliamentary republic. He portrays Noli as ProRussian, Pro-Greek and Pro-Serb. Noli has also said that: Reunion of Albanian territories is luxury for Albanians and amria is internal affair of Greece. He was very close to Russians on religious and political aspect. The Russians, who were in dispute with the Greek Church, recognized the Albanian Church. On the other hand, in Albania Noli was propagating the achievements of Russia under Bolshevik regime. Noli did this after he requested to have friendly and diplomatic relations with the Soviet Union. Feraj portrays Noli also as an activist who was against active participation of Kosovars in the political life of Albania. Feraj says that it was Noli that politically killed Bajram Curri and physically killed King Zogu. After that Noli wrote a beautiful elegy about Bajram Curri. (Husamedin Feraj, Skic e mendimit politik shqiptar, Logos-A, Shkupi, p.175- 181). Delvina, p.13. Delvina, p.13.

169

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Qani NESIMI

against the religion, manipulates it and bans it and afterwards you say that the III Congress of AAOCh which was held in 1950 under the dictatorship of Enver Hoxha, is legitimate and canonic, you are in contradiction with yourself, so its a paradox. If congress would be considered legitimate and canonic then the communist state should not be considered as an enemy of the religion. But, since the religious enmity of the communist state is obvious, then every thing that was done regarding religion at that time, is either flaw or against the religion. While, concerning the appointment of Yanullatos, weather it is canonic or not, it is clear from the legislative aspect that his appointment is anti-canonic. I would like to emphasize another important issue. It is true that Yanullatos introduced good things to AAOCh in organization, finance and administration. If he would have done that in form of help and as a strong supporter for the sake of religious ideals and not for carrier, anti-Albanian and anticanonic purposes, then I would think that every thing would have been okay. Concerning this issue, it also said that, even though all the religions were banned, violence that was used from the communist regime of Enver Hoxha, was not the same against all religions. The violence used against Catholics and Muslims wasnt wielded against Orthodox.21 Petrit Bidoshi says that Yanullatos came in Albania after the Greek chauvinist Sebastionos, from a country he should not have come. He was appointed to come to Albania from the Istanbul Patriarchy. Therefore the Synod and the secretary Alekso Dhima are anti-canonic. Bidoshi also mentions Yanullatos saying: I am here temporarily, to revive the Orthodox Church.22

21 22

170

Feraj Skic e mendimit politik shqiptar, p. 350. Petrit Bidoshi, Kisha Autoqefale Shqiptare dhe problemet e saj t sotme, 70 vjet Kisha Autoqefale Ortodokse Shqiptare, Simpozium Tirana 1992, Tirana, 1993, p.76.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

State of the Albanian Autocephalous Orthodox Church after 1990

Bidoshi also tells us for some illegitimate activities that the council of the church is conducting under Yanullatos leadership. Just for illustration, we will mention the following: - Orthodox Church, i.e. its patristic element eliminated the patriotic element that played the leading role in opening and reactivating orthodox churches in Tirana and Durrs after the fall of communist regime. - It refused the offer of Romania, Bulgaria and USA for preparation of the students, and preferred only the Greek offer. - Those who have worked for the Albanian Orthodox Church were not appointed as priests in Albania. So those who were working in Elbasan and were against Yanullatos were told that if they would not be baptized and appointed from the central church, then they will appoint themselves on their own. - Even though Albanian orthodox families were promised aid, such an aid never came. - Beside this, a list of the Orthodox Albanians from the south who converted to Greeks was sent to Geneva. Yanullatos and his supporters never mentioned Kissi, Xhuvani, Banushi who are known as bishops of the Orthodox Church. - Yanullatos never criticized the Greek chauvinist opinion that Greece is until river Shkumbin. According to Bidoshi, the worst behavior and out of any church normative, is disrespect of the article 16 of the AAOC statute from 1929, which was recognized by Fanar Patriarchy in 1937.23 Nomination of Yanullatos from Fanar Patriarchy for Archbishop of the Albanian Orthodox Church was strongly criticized by Albanian orthodox patriots and the truth was revealed. For that purpose two Albanian orthodox representatives visited Yanullatos and asked him not to accept this function because it will harm

23

Bidoshi, p.76

171

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Qani NESIMI

the AAOC. Even though they were promised that such a thing will not happen, it happened with a special ceremony. Yanullatos was declared archbishop. After this event the number of his opponents increased. Election of Yanullatos for archbishop was celebrated by a small group of supporters while the opponents protested by shouting the slogans: Fan Noli, Papa Kristo Negovani, The church is Albanian church, Church is ours, Yanullatos out of Albania! Because the protest was getting bigger, the ceremony could not take place in the church, but it was held in hotel.24 Yanullatos supporters try to describe this event in different way. Some of them say that appointment of a Greek as the head of the Albanian church doesnt bring any harm to Albania, and further say: Since Europe will not accept any state to change its borders, that can not happen in Kosovo as well!.25 In Albania could exist such ideas for border change, but time will tell that its going to be very hard to implement it.26 The above mentioned reason cant be taken as true, because in Albania does not exist only Orthodox Church, but there is the Muslim Community to which majority of the population belongs, then the Catholic Church, temples and other religious organization and fractions. Based on the above mentioned theory, does these communities needed to bring leaders from abroad, since they lacked staff (talking about 1992)? Here one side is wrong. Certainly, Orthodox Albanians that support Yanullatos are wrong. If in each group we would have had a leader from abroad, then Albania would not be considered independent. But the well known slogan In independent state independent church is an inevitable principle of Orthodox Albanians from the beginning, used by Albanian Church until it got its independence.
24 25 26

172

Bidoshi, p.77-78 Bidoshi, p.78 On the question addressed to Kristofor Beduli Why exactly Yanullatos was elected for Archbishop? the publishing editor in chief in AAOC in 1999, I got the answer Because there was no one else, we chose him.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

State of the Albanian Autocephalous Orthodox Church after 1990

This was not only in the interest of Orthodox Albanians, but in the interest of Albania as well. Anastas Yanullatos had entering permission to Albania given by the then president of Albania, Mr. Ramiz Alia.27 When Yanullatos, was elected for archbishop of AAOCh, president of Albania was Mr. Sali Berisha28, who accepted Yanullatos as temporary archbishop. Even though he was considered to be a temporary archbishop, it is not known until when this situation will last. After long lasting negotiations between AAOCh, Albanian authorities and Fanar Patriarchy, the Holy Synod of AAOCh was formed in 1998. The Synod consisted of four persons headed by Anastas Yanullatos, archbishop of Tirana.29 At the moment AAOCh is divided in two groups, one with center in Tirana and the other one with center in Elbasan, i.e. the ones that support Yanullatos and the others who oppose him.

State of the Albanian Autocephalous Orthodox Church after 1990


Citation/: Nesimi, Qani, (2005-6). State of the Albanian Autocephalous Orthodox Church after 1990, Milel ve Nihal, 3 (1-2), 161-173. Abstract: After fall of the communist system of Enver Hoxha, there appeared the reappearance of religions and religious bodies. First aid for Orthodox Albanians came from Greek Orthodox Church. The activities of Greek priests in Albania seemed to have the aim of Hellenizing Albanians rather then helping them. The new archbishop, Anastas Yanullatos was brought and nominated from outside. His nomination was strongly criticized by Albanian orthodox patriots. Key Words: Albanian, Autocephalous Orthodox Church, Orthodoxy, Greek Orthodox Church

27 28 29

Abdi Baleta, Shqiptart prball shivinizmit serbo-grek,, Tirana, 1995, p. 306. Delvina, p. 59 and 68. The Holy Synod, http://www.orthodhoxalbania.org/; Kalendari Orthodhoks 1999, AAOC, Tirana, 1999, p. 4-5.

173

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

Bir stismarn Anatomisi

Davut Aydzn Tarih Boyunca Dinler Aras Diyalog Kitab zerine Eletirel bir Analiz

18. ve 19. yzyllardaki misyon almalarndan bekledikleri verimi alamadklarnn farknda olan Protestan Kiliseler yirminci yzyln ilk yllarndan itibaren Hristiyan mesajn daha etkili ve verimli bir ekilde Hristiyan olmayanlara sunarak onlar Hristiyanlatrmak amacyla yeni yntemler gelitirmek iin eitli toplant ve kongreler dzenlemeye balamlardr. te Hristiyan olmayanlarla diyalojik iliki kurma fikri bat dnyasnda ilk defa bu toplantlarda ortaya kmtr. Protestan kiliseleri mteakip Roma Katolik Kilisesi de Katoliklii yeni gelimelere zellikle de moderniteye adapte etmek iin 1962-1965 yllar arasnda dzenledii II. Vatikan Konsilinde kabul ettii Nostra Aetate (Kilisenin Hristiyan Olmayanlarla likisi Deklarasyonu) adl dokmanla Hristiyanlar dier dinsel geleneklerin taraftarlaryla diyalojik ilikiye girmeye ve bu ekilde Hristiyan mesajn onlara daha verimli bir ekilde sunmaya armtr. Grld zere bat kiliselerinde yeni bir misyon yntemi olarak ortaya atlan; yaplan almalar ve yaymlanan doinan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1-2 Aralk 2005 Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Kitap Tantm ve Tenkitler

kmanlarla gelitirilen dinleraras diyalog kavram gnmzde dnya leinde kullanlan bir kavram haline gelmitir. lkemizde ise bu kavramn kullanl 1970lere kadar geri gitmesine ramen zellikle baz Sivil Toplum rgtlerinin ve dini cemaatlerin almalar sayesinde son 10 yldr iyice lke gndemine oturmu durumdadr. Bu durumdan yararlanmak isteyen baz kiiler konuyla ilgili ciddi akademik alma yapmadan pastadan pay alabilmek veya diyalogun lehinde ya da aleyhinde olanlarn savunuculuunu yaparak onlar merulatrmak iin dinleraras diyalog ad altnda bir takm yaynlar yapmaya balamtr. te bu tr kitaplardan birisi de kendisi tefsir profesr olan ve bat Hristiyan dnyasnda yukarda ifade ettiimiz gelimeler neticesinde ortaya kan dinleraras diyalog olgusu konusunda yeterince bilgi sahibi olmad -aada greceimiz gibi- aikr olan Davut Aydzn Tarih Boyunca Dinleraras Diyalog kitabdr. Bu yazda ad geen kitabn eletirel bir analizini yapmaya alacaz. Bunu, (1) Dinleraras diyalog konusunda konu hakknda yeterli alt yaps olmayanlarn deil, konunun asl uzmanlarnn grlerinin dikkate alnmasna yardmc olmak ve (2) dinleraras diyalog konusuna almalar yapm aratrmaclarnn emeklerinin alnmasnn nne gemek iin yapmay gerekli grdk. Amacmz bu ekilde ifade ettikten sonra imdi de kitabn anatomisini okuyucunun gzleri nne sermek istiyoruz. Bunu nasl yapacamz dorusu tam olarak bilmiyoruz. nk elimizde bir akademisyen tarafndan kaleme alnm olmasna ramen, plan ve metodolojiden kaynak kullanma ve kullanlan kaynaklarn referans olarak gsterilmesine kadar akademik ltlere riayet etmeyerek hazrlanm bir kitap var. Ancak yine de her eye ramen akademik bir anlayla olabildiince nesnel bir ekilde kitab okuyucuya tantmaya alacaz. Bu erevede ilk nce kitab metodolojik adan ele alp inceleyeceiz. kinci olarak ise bu kitabn aslnda yazarn kendi eseri deil, yukarda ifade ettiimiz zere baka eserlerden

MLEL VE NHAL

176

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

kes-yaptr yntemiyle emee sayg ilkesi bir kenara itilerek hazrlanm bir eser olduunu okuyucuya gstermeye alacaz. Tefsir profesr Davut Aydz tarafndan kaleme alnan bu eser giri ve drt blmden olumaktadr. Giri blmnde yazar diyalogun ne olduu ve ne gibi faydalar olduu gibi konular ilemektedir. Yazar, birinci blmde Kuran Kerim ve Hz. Peygamberin uygulamalarnda dinleraras diyalog konusunu; ikinci blmde slam Tarihinde yaanan dinleraras diyalog rneklerini; nc blmde gnmzde dinleraras diyalog almalarn ve drdnc ve son blmde de dinleraras diyalogun tarihi ve artlarn inceleme konusu yapmaktadr. Burada blmleri tek tek incelemeden eser hakknda genel bir deerlendirme yapmaya alacaz. nk aada greceimiz gibi eser bir aratrma rn deil de konu hakknda aratrma yapanlarn eserlerinden dorudan ve dolayl nakillerle oluturulmu bir derleme nitelii arz ettii iin eserde yer alan fikirler de yazara ait deildir. Bu nedenle bu eletirel analizde eserde yer alan fikirler detayl olarak deerlendirmeye tabi tutulmayacaktr. Yazar, eserinin giri ksmnda dinleraras diyalogun tanmn yapmaya, ne olup olmadn ortaya koymaya altktan sonra zararlar olup olmadn sorgulamakszn apriori olarak maddeler halinde Bekir Karlann 11. dipnotunda atfta bulunduu eserinden nakletmektedir. Bu blmde dikkati eken en nemli nokta yazarn s.20de diyalog, taraflarn doruluu ve hakll temalar zerine deil, karlkl olarak bilme, tanma ve anlama temelleri zerine oturmaldr cmlesidir. Bu cmlenin ve onun devamnda diyalogun mahiyetiyle ilgili dier cmlelerin dikkatimizi ekmesinin temel nedeni, yazarn Hz. Peygamberin Mslman olmayanlara ynelik tavr ve tutumunu dinleraras diyalog kapsamnda deerlendirerek peygamberin Eb Cehil gibi azl din dmanlaryla bile diyalog yaptn ve muhatap kabul ettiini (s.71) iddia etmesidir. Bu noktada u soruyu sormak istiyorum: Acaba Hz. Peygamber yukarda yazarn ifade ettii zere kendi mesajnn doruluu, hakl-

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

177

Kitap Tantm ve Tenkitler

l zerinde durmadan sadece tekini tanyp bilme ve anlamak iin mi onlarla ilikiye girmitir? Bu soruya verilecek yan elbette ki hayr olacaktr. O zaman peygamber yazarn yukarda tanmlad dolaysyla da gnmzde kullanlan anlamda muhataplaryla diyalog ilikisi iinde olmamtr. Peki byle bir yanla niin dlmektedir? Haddi zatnda bu tr yanl sadece Davut Aydz deil, slam dini konusundaki yetkinlii herkese kabul edilen ve bu konusundaki bilgisinden dolay hakl olarak herkesin takdirini kazanan Hayrettin Karaman1 da yapmaktadr. Bizim kanaatimize gre bu hatann temel nedeni gnmzde dinleraras diyalog kavramn dillendirilenlerin bu kavramdan ne kastettiklerinden bhaber olmasdr. Bilindii zere gnmzde kullanlan dinleraras diyalog, Aydzn de kitabnda tanmlad gibi tekini tanyp bilme, onu dinleme, anlama, ondan renme ve ona bir eyler retme eylemidir. Peygamberin bu anlamda muhataplaryla diyaloga girdiini sylemek herhalde safdillilik olur. Peki sayn Aydz, Peygamberin Mriklere ve Ehl-i Kitaba ynelik tavr ve tutumunu nasl dinleraras diyalog kapsamnda deerlendiriyor. Kanaatimize gre burada Aydz, diyalog konusundaki bilgisizliinin kurban oluyor. Eer diyalog, sahip olduu mesaj yani Kurann mesajn dier insanlara sunarak onlar slama kazandrmak yani tebli iin onlarla en iyi bir ekilde iliki kurmak olarak alglanyorsa bu anlamda peygamber herkesle diyalojik iliki iinde olmutur. Ancak Aydzn de tanmlad ve yukarda ifade ettiimiz zere diyalog, kendi doruluu ve hakllndan bahsetmeksizin tekini tanma, bilme ve anlama ise peygamber bu anlamda hi kimseyle diyalojik ilikiye girmemitir. Sayn Aydz, sadece Hz. Peygamberi dinleraras diyalog modeli olarak gstermekle kalmyor s.54de Kurann Mslmanlara dier din mensuplaryla diyaloga girmeyi emrettiini sylyor. Do1

MLEL VE NHAL

178

Bkz., Hayrettin Karaman, Dinleraras Diyalog Nedir?, stanbul: Ufuk Kitaplar, 2005.

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

rusu bu ifade de bize olduka tuhaf bir o kadar da dndrc gelmektedir. Yukarda da ifade ettiimiz gibi sayn yazarn kastettii anlamda ne Hz. Peygamber ne de Kuran Mslmanlara diyalog emretmektedir. nk yazar s.27de diyalogun davet/tebliin yolu olamayacan ifade etmekte ve dier din mensuplaryla diyaloga girecek Mslmanlardan onlar incitecek konulara girmemelerini talep etmektedir. imdi soruyoruz Kuran, bu anlamda m bizlere dier din mensuplaryla diyaloga girmeyi emretmektedir. Yoksa toplumumuzda yaayan dier din mensuplaryla iyi geinme, hkimiyetimiz altnda yaayanlara kar adaletli olma ve bizimle tartmaya girenlerle bararak-ararak deil de yumuak bir slupla tartmaya m armaktadr. Ksaca Kuran da tpk onun uygulaycs olan Hz. Peygamber gibi Allah inancn/tevhidi tantmak, iyilii emredip ktlkten sakndrmak anlamnda herkesle diyalojik ilikiye girmeyi bize emretmektedir. Yoksa Kurann ve onun uygulayc olan Hz. Peygamberin gnmzdeki anlamyla bizleri dinleraras diyaloga girmeye tevik ettiini hatta bunu bize emrettiini sylemek hem Kurana hem de Hz. Peygambere hakszlk etmek olacaktr. Dahas byle bir yorumun, gnmz Mslmanlarn da yanl ynlendirme ihtimali olduka yksektir. Yazar kitabnn 2041 sayfalar arasnda diyalogun ne olduu, ne olmamas ve szde faydalaryla ilgili eitli yazarlara atfta bulunarak baz bilgiler vermekte ancak bunlar deerlendirmeye tabii tutmadndan buradaki grlere aynen katldn dnmekteyiz. Bu noktada sayn yazar Hz. Peygamberin ve Kurann ifade ettii bu grler balamnda m bizleri dier din mensuplaryla diyaloga girmeye tevik ettiini yeniden sorgulamasn tavsiye ediyoruz. Nitekim sayn yazar s.54 ve devam eden sayfalarda Kuran ayetlerine atfta bulunarak Kurann Mslmanlar slami tebli iin dier din mensuplaryla iyi ilikiler kurmaya davet ettiini ifade etmektedir ki biz de bu szlere aynen katlyoruz. nk batan beri vurgulamaya altmz en temel husus, Kurann retisinin ve onun uygulaycs olan Hz. Pey-

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

179

Kitap Tantm ve Tenkitler

gamberin gnmzdeki kullanlan anlamda muhatab tanyp bilme, karlkl olarak dinleme, retme, renme ve geliip deime anlamnda- deil, tevhide arma ve iyilii emredip ktl sakndrma anlamnda dier din mensuplaryla hatta herhangi bir dine tabi olmayanlarla iyi ilikiler kurmu olduudur. Nitekim yazar da s. 65de mubahale ayetiyle ilgili bilgi verirken Hz. Peygamberin Necranl din adamlaryla olan diyalogunda onlar yanl itikatlarn dzelmeye alarak onlara kendi mesajn tebli ettiinin altn izmektedir. Bu olduka doru bir tespittir. Bundan dolay bu ayet gnmzdeki dinleraras diyaloga dayanak olarak da kullanlmamaldr. nk bu ayette diyalog yok. Bu ayette muhatab yanl olduuna ikna etmek ve ikna olmaynca da onlar karlkl lanetlemeye armak suretiyle yanl olduklarn onlara zorla kabul ettirmek vardr. Dahas Hz. Peygamber mescidinde onlarla tartrken onlarn inanlarnn da doru olabileceini hibir ekilde aklndan geirmemi aksine onlara kendi inancnn doruluunu onlarn inanlarnn ise yanlln kabul ettirmeye almtr. Yine yazar s. 21de benzer tr mallar reten firmalarn mallarn pazarlarken birbirleriyle kavga etmemeleri gibi benzer mesajlara sahip eitli dinleri temsil eden dini cemaatlerin de birbirlerini ktlemeden ve karalamadan kendilerini anlatmalarn nermektedir. Bu neri ayn din iindeki farkl cemaatlerle ilgili yaplrsa buna gnlden katldmz ifade etmek isteriz. Ancak bu sayn yazarn ifade ettii gibi eitli dinleri temsil eden cemaatlerle ilgili ileri srlrse o zaman u soru otomatik olarak ortaya kmaktadr: Mslmanlarla dier din mensuplarnn sahip olduu mesaj benzer mi? Veya dier bir deyile Mslmanlar sahip olduu mesajla dier dinlerin mesajlar ne kadar birbirleriyle benzemektedir? rnein Hristiyanlarla Mslmanlar ayn Tanrya m inanmaktadr? Bu sorulara salkl yant vermek iin teki dinler hakknda en azndan asgari olarak bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Son soruya sayn Aydz ve diyalog konusunda onun gibi dnenler evet diye yant

MLEL VE NHAL

180

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

vermektedir. nk onlara gre Mslman ve Hristiyanlar ayn Tanrya inandklarndan onlar ateizme yani inanszla kar ibirlii yapmaldr (s.211). Yine s. 212de sayn Aydz Yahudi, Hristiyan ve Mslmanlarn Ehli Kitap olarak bir Allaha inand ve Ona ibadet ettiini iddia etmektedir. Acaba gerekten Mslmanlarn inand Allah ile Hristiyanlarn inand Tanr bir ve ayn mdr? Bilindii zere slamda mutlak bir tevhit vardr. Yani slamn Tanrs hibir ekilde bedenleerek yeryzne gelen ve beer hayat yaayan bir ilah deildir. Halbuki Hristiyan inancna gre Tanr, Ademin iledii ve nesilden nesile tevars ederek gelen asli gnah ortadan kaldrmak iin sann ahsnda gkten yeryzne gelmi ve beer hayat yaam bir ilahtr. imdi bu durumda Mslman ve Hristiyanlarn ayn Tanrya inand nasl iddia edilir dorusu anlamakta glk ekiyoruz. Dahas diyelim ki bu tr bir Tanr inancna sahip bir Hristiyanla bir Mslman inanszla kar birlikte mcadele ediyor. Bir inansza gel Mslman ol dedik o da bu teklifi kabul etmedi. Bu sefer ona gel Hristiyan m ol diyeceiz? Yukardaki gibi bir tanr inancna sahip olmakla olmamak arasnda slam kelam acsndan herhangi bir fark var m? Bu sorularn yantn okuyucuya brakyoruz Ayrca yazar s. 33de Bir Allaha inananlarn; hayat, adalet, hrriyet, kardelik urunda almak suretiyle dinlerin dnyada nemli rol oynayacan ispat edebileceini ifade etmektedir. Bu ifadeye katlyoruz. Ancak yazara sormak istiyoruz gnmzde kendileriyle dinleraras diyalog ad altnda ilikiye girilen Amerika ve Avrupadaki Hristiyanlar gerekte bir Allaha m inanmaktadr? Veya dier bir ifadeyle kendileriyle her frsatta diyalog kurulmaya allan Katolik din adamlar ve teologlar acaba bir Allaha m inanmaktadr? Dahas yazar benzer yanlgya btn dinlerin temelde ayn olduu ve Yahudilik ve Hristiyanln da aslnda slam dini olduunu ifade ettii s. 53de de dmektedir. Eer yazar dinin tek olduunu, gnmzdeki Yahudiliin Hz. Musa ve Hristiyanln da Hz. sa tarafndan kurulmu dinler olmadn bilseydi herhalde byle bir yargda bulunmazd. Bu tr hatalara dlme riskini ortadan kaldrmak iin

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

181

Kitap Tantm ve Tenkitler

dinleraras diyalog konusunda kalem oynatacak ve sz syleyecek olanlarn en azndan temel dinler tarihi formasyonuna sahip olmas gerektiini dnyoruz. Ancak bunu sylerken dinler tarihi olmayanlarn bu konuda sz syleme ve yaz yazma hakk olmadn ima etmek istemiyoruz. Kanaatimize gre herkes kendi uzmanlk alana gre konu ele alp deerlendirir ve disiplinler aras ibirlii olursa bu gibi konularda okuyucu iin ok daha verimli eserler ortaya konabilir. Bu erevede bir tefsir uzman olan Davut Aydz eer kendini sadece kendi alanyla snrlayp Kurann dini tekiyle ilgili verilerinin tarihsel srete Mslman mfessirler tarafndan nasl yorumlandn ve diyalog a olarak adlandrlan gnmzde ise an gereklerine gre ilgili verilerin tekrar yorumlanabilip yorumlanamayaca veya nasl yorumlanabileceini sorgulam olsayd hem dinleraras diyaloga hem de diyalog konusuyla ilgilenen aratrmaclara bir Mslman dinler teolojisi oluturma yolunda olduka yardmc olmu olurdu. Yazar eserini bir plan erevesinde kaleme almad iin zaman zaman birbirine zt ifadelere yer vermektedir. rnein yukarda ifade ettiimiz gibi s. 27de diyalogun dorudan veya dolayl olarak tebli vastas olamayacan ifade ederken s. 54 ve devamnda slam mesajn en gzel bir ekilde muhataba sunmak iin onunla iyi ilikiler kurulmas gerektii ifade edilmektedir. Yine yazar s. 212de Ehli Kitap olarak birbirimizi kendi dinimize evirme gayreti iinde olmamalyz gibi hem daha nceki ifadeleriyle elien hem de olduka dndrc bir iddia da bulunmaktadr. Acaba yazar bunu ifade ederken slamn tebli ve Hristiyanln da misyonerlik zerine kurulan dinler olduu gereini nasl gz ard etmektedir? Yine acaba yazara gre diyalog, teblii ve misyonerlii iptal ederek onlarn yerine mi gemitir? rnein yazar eer dinleraras diyalog konusunda nc rol oynayan Roma Katolik Kilisesi ve Dnya Kilseler Birliinin diyalog almalarna ve dokmanlarna bakm olsayd onlarn, diyalogu Hristiyan mesajn hibir ayrm yapmakszn H-

MLEL VE NHAL

182

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

ristiyan olmayanlara daha etkili ve verimli bir ekilde sunmak iin yeni bir misyonerlik yntemi olarak gndeme tadklarnn altn izerek vurguladklarn grrd. imdi sz konusu bu kiliselerin diyalog ad altnda Mslmanlar Hristiyanlatrmaya altklar bir durumda bir Mslmann dahas slam dini konusunda yetkin bir bilim adamnn Ehli Kitap olan Hristiyanlar slam dinine kazandrma gibi bir aba iinde olmamalyz anlamna gelecek bir argman ileri srmesi herhalde kast aan bir durum olsa gerek. Yine yazar s.218de Katolik Kilisesinin II. Vatikan Konsilinde slam gerekten bir selamet ve necat yolu olarak beyan ettii gibi olduka gerek d bir ifadeye yer vermektedir. Eer yazar konsil kararlarna zellikle de Nostra Aetateye veya en azndan bu kararlar inceleme konusu yapan eserlere bakm olsayd bu kararlarda slam kelimesinin hibir ekilde gemediini hatta slamn YahudiHristiyan geleneinden bamsz bir din olduunu ima dahi edecek bir ifadeye dahi yer verilmediini rahatlkla grrd. Nitekim sayn yazar s.344de bu iddiasnn tam aksine Ekrem Sarkoluna atfta bulunarak konsil kararlarnda Hristiyanlk dndaki dinsel geleneklerin de kendi taraftarlar iin kurtulu vastalar olabilecei hakknda hibir ifade bulunmadn ifade etmektedir. Ksaca sayn yazar, aada da delilleriyle greceimiz zere kitabn plansz bir ekilde dier eserlerden nakiller yapmak suretiyle oluturduu ve yapt nakilleri de deerlendirmeye tabi tutmad iin farkl yerlerde farkl fikirler sunma durumunda kalmtr. Eserdeki akademik yanllara gemeden nce nc blmde grleri ifade edilmeye allan Said Nursi ve Fethullah Glenin diyalog grleriyle ilgili de birka hususu okuyucuya hatrlatmak istiyoruz. Ancak ncelikle unu ifade edelim ki burada bu iki nde gelen Mslman dnrn grlerini deerlendirme gibi bir kastmz sz konusu deildir. Biz sadece eer bu iki mtefekkirin grlerinin yansz olarak ifade edildikleri balamlar dhilinde deerlendirilmesi gerektiini okuyucuya hatrlatmak istiyoruz. rnein Aydz s. 217de Said Nursinin Avrupadaki Hristiyanln gerek

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

183

Kitap Tantm ve Tenkitler

Hristiyanlk olmadn nk onun tahrif edilmi bir din olduunu, bu tahrif edilmi dinin daha sonra Hristiyanlar tarafndan slah edilmeye alldn ve bu srete de slamiyete daha yakn bir akm olan Protestanln ortaya ktn ifade etmektedir. Bu durum Hristiyanln nasl ortaya kt, kurumsallat ve tarihsel srete nasl ve niin blnmeler yaad hakknda ilk elden bilgilere sahip olmayan Said Nursinin bir tespitidir. Ancak gnmzde bu konularla ilgili lkemizde yaplm pek ok alma vardr. rnein bu almalara gre Hristiyanlk Hz. sa tarafndan kurulan bir din deil, sa sonras dnemde ortaya kp kurumsallam bir dindir. Hz. sada ilk Hristiyan deildir. Ksaca Hristiyanln orijinali olmadndan tahrifinden de sz etmek mmkn deildir. Said Nursinin grlerini nakledildii blmde bir husus zellikle dikkatimizi ektii iin bunu okuyucuya hatrlatmadan geemeyeceiz. S. 213de sayn Aydz, Said Nursinin Kurann Ehli Kitab dinlerini terk etmeye deil, tevhit izgisinden sapan itikatlarn dzeltmeye onlar ardn ifade etmektedir. Kanaatimizce bu gr olduka nemli ve dikkate deerdir. nk Kurana rnein Nisa suresi 171. ayete baktmzda Kuran, Hristiyanlarn arya giden inanlarn eletirerek Hristiyanlardan bu arya kaan yani tevhidi bozan inanlarndan vazgemelerini talep etmektedir. Sayn Aydz, ss. 220242 arasnda da Fethullah Glenin diyalog anlay ve almalaryla ilgili bilgiler vermektedir. Bu noktada u hususu okuyucunun dikkatine sunmak istiyoruz. Biz Fethullah Glenin Dinleraras diyalog ad altnda bata Fener Rum Patrii Barthelomeos olmak zere lkemizdeki dini aznlk liderleri ve Katolikliin lideri ve Vatikan devletinin devlet bakan bir nceki Papa, Papa II. John Paul ile Vatikanda yapt grmelerin yanl olduunu dnmyoruz. Hatta kanaatimize gre muhatab iyi tanyarak ve buna gre bir plan yaparak bu gibi dini liderlerle bir araya gelmenin Mslmanlar iin gerekli ve faydal olduunu dnyoruz. Ancak Sayn Glenin zellikle Papa II. John Paul ile

MLEL VE NHAL

184

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

Vatikanda yapt grmenin muhatab tanmadan ve hazrlksz yaplan bir grme olduu Papaya verilen ve Aydzn de ss. 240-242de yaymlad mektuptan anlyoruz. nk bu mektubun hemen banda sayn Glen, Papalk Diyalog konseyinin misyonunun bir paras olmak iin Vatikanda bulunduunu, bu misyonun gereklemesini arzu ettiini ve bu misyonun gereklemesi iin Vatikana yardmc olmak istediini ifade etmektedir. phesiz ki sayn Glen, bu szleri sylerken Vatikann dolaysyla da Katolik Kilisesinin genel misyonu olan Hristiyanl tm dnyaya yayma misyonuna deil, diyalog misyonuna destek olmak iin Vatikana geldiini kastetmiti. Ancak bunu kastederken ne yazk ki Vatikann dolaysyla da Katolik Kilisesinin diyalog misyonunun aslnda genel misyonun bir paras hatta ayrlmaz bir paras olduu gereini gz ard etmiti. Durum byle olunca da mektup farkl kesimler tarafndan hem eletiri konusu yaplm hem de Sayn Glenin niyeti hakknda yakksz ithamlarn ortaya kmasna sebebiyet vermitir. Eer sayn Glen bu mektubu Papaya sunmadan nce Dinleraras diyalog ve Hristiyanlk uzmanlarna danm olsayd byle bir olumsuzlua yol almam olurdu. Ayrca sayn Aydz, ss. 237240 arasnda Dinleraras diyalog almalar konusunda sayn Glen ile yaplan bir rportaja atfta bulunmaktadr. Bu rportaj balamnda sayn Glen, s. 240da Papa II. John Pauln diyalog konusunda hayli istekli olduunu ve tm dnyaya diyalog arsnda bulunduunu ve kendinin de bu arya cevap verdiini ifade etmektedir. Ancak bunu sylerken sayn Glen, diyaloga bu kadar nem veren Papann, sz konusu kitabnn Muhammed ad altnda slama tahsis ettii blmnde Hristiyan Tanr doktrini ve inkarnasyon/tenleme doktrinini reddettiinden dolay slamn Tanr doktrinini eletirdiini gz ard etmektedir. Eski ve Yeni Ahit geleneinin mirasn oluturan Tanrnn kendi kendini vahyetmesi zenginlii slamda kesinlikle bir kenara braklmtr. slamda Tanr dnyann dnda olan yce bir varlktr. O Kraldr, asla insanla beraber olan (Immanuel) deildir. slam,

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

185

Kitap Tantm ve Tenkitler

bir kefaret dini deildir. Onda armha ve yeniden dirilmeye yer yoktur. sa sadece bir peygamber olarak zikredilir. Kefaret trajedisi hi yoktur. Bu sebepten dolay slamn sadece teolojisi deil ayn zamanda antropolojisi de Hristiyanlktan olduka farkllk gsterir.2 Bu hususu burada zikretmemizin nedeni resmi Hristiyan kurumlarnn zellikle de Katolik Kilisesinin diyalog konusundaki sylemleriyle ilgili deerlendirme yapacak Mslmanlarn sadece tek bir szden veya sylemden yola karak deil, bir btn halinde sz konusu sz veya sylemleri deerlendirmeye tabi tutmalar gerektiini dikkate sunmaktr. Yazarn bu almas, diyalog konusunda yazlm makale ve kitaplardan bazen zetlenerek bazen de olduu gibi nakiller yaplarak hazrland iin zgn bir eser nitelii tamamaktadr. Dahas yazar, eserini hazrlarken akademik kriterlere fazla dikkat etmemi ve zaman zaman da bilim ahlakna aykr davranmtr. imdi birka rnek vererek bu iddialarmz okuyucunun gzleri nne sermeye alalm. Sayn Aydz eserinin IV. blmn byk lde dinleraras diyalog konusunda yllarca aratrmalar yapan ve doktora almas hazrlayan Mustafa Alcnn Kitab- Mukaddes ve Kuran- Kerim Inda slam-Hristiyan Diyalogu3 adl doktora tezinden armtr. Aydz, s.19da Geni manada diyalog diye balayan diyalog tanmn Alcdan olduu gibi nakletmi ve kaynak dahi gstermemitir (kr, Alc, s. 19). S. 25de diyalog ayn zamanda bir misyonerlik faaliyeti de olamaz diye balayan blmde s. 27ye kadar olduu gibi italikleriyle birlikte Alc, s. 28-29dan nakledilmitir. Burada yazar Alcnn esirine atfta bulundum diye kendini savunabilir. Ancak yazarn da ok iyi bildii gibi dorudan
2

MLEL VE NHAL

186

Pope John Paul II, Crossing the Threshold of Hope (London: Jonathan Cape, 1994), s.93. Alcnn sz konusu bu doktora tezi (Marmara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, stanbul, 2001) Aydzn kitabndan sonra Mslman-Hristiyan Diyalou (stanbul: z Yaynclk, 2005) ad altnda yaymlanmtr. Aydzn almasyla Alcnn karlatrmasn yaparken doktora tezini esas aldk ancak okuyucunun kolayca ulamas iin sayfa numaralarn basl eserden verdik.

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

nakiller akademik usullere gre trnak iinde verilmelidir. Bir tefsirci olan Aydz, s. 81de Kuran- Kerimde anlatlan peygamberlerin mmetleriyle karlamalar diye balayan ve devam eden paragraflar da Alc, s. 333-334den olduu gibi alm ancak kaynak olarak Alcy deil de Alcnn kulland dris engl vermitir. Dahas burada Alcdan yaklak 3 sayfa dorudan alnt yaptktan sonra s. 83de Alcy dipnot vermitir. Aydz, ss. 269273 arasn da balklaryla ve dipnotlaryla birlikte olduu gibi Alc, ss. 5763de olduu gibi nakletmitir. Yine s. 276280 arasnda yer alan faydal bir diyalog olabilmesi iin gerekli artlarda en sonunda kaynak zikredilse de italikleriyle birlikte olduu gibi Alc, ss. 22-24den nakledilmitir. Dahas bir tefsirci olan sayn Aydzn, Mslmanlar Mslman olmayanlarla diyaloga girmeye tevik eden nedenleri zikrettii ss. 286293 arasn da olduu gibi balklar ve kaynaklaryla birlikte Alc, ss. 365378 arasndan baz yerler karlarak italikleriyle birlikte olduu gibi nakletmesi de olduka dndrcdr. Yine ss. 296-298de Alc, ss. 283-386dan olduu gibi nakledilmitir. Mslman-Hristiyan Problemlerinin yer ald ss. 331334 aras da kaynak gsterilmesine ramen Alc, ss. 312-315den italikleriyle birlikte dorudan arlmtr. Yine Dinleraras diyalogun problemleri/engelleri bal da Alc, ss. 66-68den dorudan nakledilmitir. Sayn Aydz sadece Alcnn eserinden yapt nakillerde bu akademik yanll yapmam kulland hemen hemen tm kaynaklardan ald bilgileri bazen dorudan alarak dolayl alyormu gibi referansta bulunmu, bazen dipnotlaryla birlikte kendine maletmi, bazen birka ifadeyi deitirerek vermi bazen de ifadelerde herhangi bir deiiklik yapmadan zetlemitir. imdi bu durumu belgelendirmek iin baz rnekler verelim. Aydz, ss. 2833 arasndaki dinleraras diyalogun fayda ve meyvelerini 11. dipnotunda referansta bulunduu Bekir Karladan nakletmektedir. Aydz, s. 130da Gayrimslimlerle Yaplan Zimmet Szlemesi blmn ve devam eden balklar s. 158e kadar balklar ve kay-

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

187

Kitap Tantm ve Tenkitler

naklaryla birlikte Orhan Atalayn Dou ve Bat Kaynaklarnda Birlikte Yaama adl eserinden zetleyerek ve Atalayn baz ifadelerini deitirerek nakletmektedir (kr, Atalay, s. 406 ve devam). Yine Medine Vesikas ile ilgili ss. 159169 arasnda verilen bilgiler de dipnotlaryla birlikte Atalay, ss. 375-394den baz yerler karlarak olduu gibi nakledilmitir. S. 169daki sonu blm de yazarn dipnot olarak gsterdii Mehmet Aydn ve . Harmandan zetlenerek ifadelerde herhangi bir deiiklik yaplmadan alnmtr. Sayn Aydzn slam Tarihinde Diyalog rnekleri diye balayan blmde naklettii bilgiler de byk lde zaman zaman referans olarak gsterdii Levent ztrkn Asr- Saadetten Hal Seferlerine Kadar slam Toplumunda Hristiyanlar (1998) adl eserinden zetlenerek olduu gibi nakledilmitir. rnein, s. 175de slamiyet tarih sahnesinde grlen bu zulm diye balayan paragraf olduu gibi ztrk, s. 471den nakledilmitir. Yine, s. 180deki zet olarak unlar syleyebiliriz paragraf; s. 181de slamiyet, diye balayan ve devam eden paragraflar ztrk, ss. 261-263den baz ifadeler atlanarak dipnotlaryla birlikte (bkz. Dipnot 170) nakledilmitir. Yine sayn Aydz, ss. 183187 arasn da 172. dipnotunda kaynak olarak kulland Levent ztrkn makalesinden ifadelerde hibir deiiklik yapmadan olduu gibi blok halinde armtr. Dahas sayn yazar kulland kaynaklardan blok halinde nakiller yapmakla yetinmemi ss. 189-193 ztrkn kitap ve makalesinden zetlemi ve ztrkn kulland kaynaklar da kendi grm gibi dipnotunda zikretmitir (kr, ztrk, ss. 375318). Ss. 201 205 aras da yazarn 193 ve 196. dipnotlarnda referans gsterdii Sreyya ahinin eserlerinden ilgili yazarn ifadeleriyle aynen aktarlmtr. Yine ss. 313331 arasnda sayn yazar Katolik Kilisesini diyaloga sevk eden nedenleri de 264. dipnotunda kaynak olarak gsterdii Suat Yldrmn makalesinden ifadelerde herhangi bir deiiklik yapmadan sanki kendi ifadeleriymi gibi baz paragraflar kararak blok halinde nakletmitir. fade ettiimiz bu rnekler yaza-

MLEL VE NHAL

188

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

rn eserini kaleme alrken kulland kaynaklardaki ifadeleri bazen blok halinde bazen de zetleyerek hatta zaman zaman kaynaklaryla birlikte kendine mal ederek naklettiini aka ortaya koymaktadr. Yazarn bu eserinin aratrma deil de baka eserlerden yaplan nakillerle oluturulmu bir derleme olduunu gsteren bir baka kantta dipnot gsterme sistemidir. Bu konuda birka rnei okuyucunun dikkatine sunmak istiyoruz: Daha nce kaynak olarak kullandn zikretmedii eserleri, getii yerlerde sanki daha nce ilgili esere atfta bulunulmu gibi ksaltlarak verilmitir. rnein, s.74, 29. dipnot Bedizzaman Said Nursi, age, II, 1944 diye verilmektedir. Bu eser daha nce zikredilmedii iin okuyucu Said Nursinin hangi eserine atfta bulunulduunu bilme ansna sahip deildir. Yine s. 342, dipnot 267de aban Kuzgun, Misyonerlik, s.59 diye bir bilgi verilmekte ancak bu eser daha nce gemedii gibi kaynakada da bu esere yer verilmemektedir. Haddi zatnda bildiimiz kadaryla aban Kuzgunun misyonerlikle ilgili mstakil bir kitab da yoktur. Bir dier rnek ise ss. 204-208 arasnda Osmanl Devletinde diyalog ile ilgili bilgi verilirken atfta bulunulan 196, 197, 198 ve 199 nolu dipnotlardr. lgili dipnotlarda zikredilen kaynaklardan hibiri bibliyografyada zikredilmedii gibi verilen bilgilerin ou da atfta bulunulan kaynaklardan neredeyse aynen aktarlmtr. Kitapta bu tarz pek ok dipnot hatas bulmak mmkndr. Kanaatimize gre bu olumsuzluun muhtemel nedeni yazarn ilgili eserlere bizzat bakmak yerine naklettii eserlerin kaynaklarn kullanm olmasdr. Sonu olarak, Davut Aydzn kaleme ald Tarih Boyunca Dinleraras Diyalog adl kitapla ilgili yaptmz bu tespitler aka unu ortaya koymaktadr. Dinler ve kltrler aras diyalogun artk bir gereklilik haline geldii gnmz dnyasnda bu konuda yaplacak stn kr almalarn diyaloga katk deil zarar getirecei ortadadr. nk Dinleraras diyalog konusunda okuyucuyu yanl ve tarafl olarak bilgilendiren eserler, diyalogun gerek tabiatnn

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

189

Kitap Tantm ve Tenkitler

anlalmasn engelledii gibi onun bir merulatrma arac olarak kullanlmasna da yol aar. te sayn Aydzn bu kitab byle bir tehlikeyi barndrd iin diyalog konusuyla ilgilenen okuyuculara bu kitab referans almamalar salk verilmektedir. Temsilin tebliden daha nemli olduunu srarla vurgulayan Aydzn bu kitabnn, baka eserlerden kotarlarak nasl kitap yazlacann en gzel rneklerinden birini temsil ettiini dnyoruz.

Mahmut AYDIN
(Do. Dr. OM. lahiyat Fak. Dinler Tarihi r. yesi)

MLEL VE NHAL

190

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

sa Mesihin Misyonu ile Dinler Tarihi Arasnda Skan Bir Asrlk mr: Geoffrey Parrinderin Ardndan

30 Nisan 1910 ylnda Herdfordshireda (ngiltere) doan Dinler Tarihi Edward Geoffrey Parrinder, 95 senelik bir hayata 16 Haziran 2005 tarihinde veda etti. Bu uzun ve pek ok olaya ahit olan hayat, gerek hizmetinde bulunduu evreler gerekse yetitirdii rencileri asndan farkl ynleriyle hatrlanacaktr. Parrinder, Wesleyen Methodist bir aile ortamnda bymesinin etkisiyle gen yalardan itibaren iyi bir Methodist rahip olmay bilhassa Afrikaya giden bir misyoner olmay arzulad. Bir aile dostundan teki dinler hakknda ilk bilgileri rendiinde henz demir yollarnda alan bir memurdu ve ayn zamanda Richmond Collegedeki Wesleyan Methodist kilisesinde grev (minister) yapyordu (1929 1933). Zaten Parrinderin hayatnn ilk yllarn anlaml klan en nemli faktr Methodist Kilisesi olduundan olsa gerek 1933 ylnda bu kiliseye bal misyoner cemiyetinden ald dainan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1-2 Aralk 2005 Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Kitap Tantm ve Tenkitler

vetle gnmzdeki Benin topraklar olan Bat Afrikadaki Fransz smrgesi Dahomeye misyoner olarak gitti. Bu yer onun 19 yl kalaca Afrika misyon alan olacakt. 1933 1946 yllar arasnda Dahomey ve Fildii Sahilinde misyoner olarak bulunan Parrinder, 1936da bir ara ngiltereye dner ve kendi gibi Methodist olan rahibe Mary ile evlenir. Afrikadaki uzun sreli kal, Parrindere nemli bir Afrika dinleri uzman olma frsat bahedecektir. Bunun neticesinde 1949da Parrinder, ngiliz Dinler Tarihi E. O Jamesin danmanlnda bu konuya younlar ve Londrada felsefe doktora yaparak ilk eserini West African Religion (Bat Afrika Dini ) adyla ortaya karm olur. O, ayn zamanda Afrikadaki akademik evrelerle de ban koparmaz ve 1949da Nijerya, Ibadan niversitesi Dinler Tarihi blmne atanr. Bu makam Nijeryadaki ilk Dinler Tarihi krssdr ve bir misyoner olarak Parrinderin misyonerlik hayatnn sonunu bir bilim adam olarak yeni dnemi mjdeler ve sonuta daha fazla Dinler Tarihi aratrmalarna giriir. Parrinder, bu youn aratrmalarnn sonucunda African Psychology (1951), Religion in an Afrikan City (1953), African Traditional Religion (1954), Witchcaft (1958) gibi eserler yaymlayacaktr. Bu almalaryla sava sonras oulcu dnemde deniz ar smrgeleriyle ba derde giren ngilterede n iyice artacak olan Parrinder, 1953de Londra niversitesi, Kings Collegede Mukayeseli Dinler Tarihi krssne okutman olacak ve bir ara dekanlk bile yapt (1972- 1974) bu okulda 1977 ylnda emekli oluncaya kadar 19 yl aralksz alacaktr. ngilteredeki bu yllar Parrinderin bilimsel hayat iin en verimli zamanlara ahitlik edecektir. Parrinderin ngiliz Dinler Tarihinin geliimine katks unutulamayacak kadar derindir. Onun en nemli katks hi phesiz 1954de kurulmasna nayak olduu ngiliz Dinler Tarihi Dernei, British Association for the Study of Religions ( BASR) olup 1960 1972 yllar arasnda bu dernein onursal sekreterliini, 1972- 1977

MLEL VE NHAL

192

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

yllarnda ise bakanln yrtmtr. O, 1987 ylna kadar Dnya nanlar Kongresi ( WCF)Bakan yardmcln stlenirken ayn zamanda 1990 ylna kadar London Society of Jews and Christians gibi oulculuu destekleyen bir kurumun banda bulundu. Bunun yannda onun yetitirdii ada ngiliz Dinler Tarihiler arasnda Bristol niversitesi, Dinler Tarihi retim yesi ve ngiliz Dinler Tarihi Dernei eski bakan Ursula King ve Nobel Bar dll Afrikal Bapiskopos Desmond Tutu gelmektedir. Onun almalar gerekten de hayatnn ilk yllarn misyonerlikle geirmi bir Dinler Tarihi iin olaan eserlerdir. Yirmi dokuz adet zgn eserin yan sra editrln yapt alt kitap bulunmaktadr. Eserleri arasnda unlar saylabilir; West African Religion (1949, 1961); African Psychology (1951); An African City (1953); African Traditional Religion (1954);The Story Of Ketu (1956) ;Witchcraft, European and African (1958, 1963, 1970) (1994); The Christian Approach to the Animist; Worship in the Worlds Religions (1961, 1974); The Faiths of Mankind: A Guide to The Worlds Living Religions, (1965); African Mythology, (1967); What World Religions Teach Us (1968) ; A Dictionary of Non-Christian Religions, (1973); A Book of World Religions (1994); ;Jesus in the Quran, (1995); Avatar and Incarnation: A Comparison of Indian & Christian Beliefs, (1970, 1982); Upanishads, Gita, and Bible: A Comparative Study of Hindu and Christian Scriptures, (1972); African Traditional Religion, (1970); Bagavad Gita: A Verse Translation, (1974, 1975, 1996); The Wisdom of the Forest: Selections from the Hindu Upanishads, (1976); Mysticism in the Worlds Religions (1976, 1977, 1995); Sex in the Worlds Religions, (1980); World Religions: From Ancient History to the Present (editor) (1984); Encountering World Religions: Questions of Religious Truth (1987); Son of Joseph: The Parentage of Jesus, (1993); A Concise Encyclopedia of Christianity (1998); Wisdom of Jesus, (2000); The Routledge Dictionary of Religious and Spiritual Quotations (2001); West African Psychology: a Comparative Study of Psychological and Religious Thought (2002); Sexual Morality in the World Religions (2003). Bu kitap Dnya Dinlerinde Cinsel Ahlak

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

193

Kitap Tantm ve Tenkitler

adyla Niran nsal tarafndan Trkeye evrilerek Say Yaynlar tarafndan yaynland (stanbul, 2003). Parrinderin almalarnda genel olarak Afrika dinleri byk yer tutmasna ramen misyoner olarak bulunduu topraklardaki Mslmanlar ve gmen Hindularn inanlarn da ihmal etmemitir. Onun Afrika dinlerini tek bir inanm gibi bir btn olarak ele almas, eletirilmesine karn lkesi ngilterede Afrika inanlarn akademik seviyede ders olarak ilenmesini tevik etmesi nemsenecek bir tavrdr. Smrge sonras dnem iin en nemli eser saylan African Traditional Religion (1954)da Afrika kozmolojisiyle balayan Parrinder, Afrika teolojisinden Yce Tanr fikri ve tabiat ilahlar konusunda bilgiler verir. Parrinder ikinci blmde sosyolojik tipolojilere ayrarak atalar, ilahi yneticiler, toplu riteller, kiisel riteller, kutsal kiiler diye din fenomenleri belirler. Son blmde ise ruhani gler ksmn ele alr ve by, fal, ruh ve kader konularn deerlendirir. Bu kitap zellikle Afrika Protestan misyoner cemiyetleri iin bir tr el kitab hkmndedir. Parrinder, ngiliz Dinler Tarihi geleneini koruyarak tarih ekleminden veya skandinav geleneinin tercih ettii Din Fenomenolojisi tanmlamasndan kanmakta bunun yerine ngiliz dnya grne uygun bir kullanmla Mukayeseli Din terimini tercih etmektedir. Onun Comparative Religion (London, 1976) adl eseri, tek tek dinleri veya mukayeseli bir ekilde din fenomenlerini ele almaktan ziyade, yazld dnemin din meselelerine ve tartmalarna dikkate ekecek ekilde bir tr dinleraras ilikiler fenomenolojisi kimliine brnmtr. Bu dorultuda eserde, dinlerin birbirleriyle karlamas, dinleraras hogr, dier dinlere tavr, hakikat ve batllk iddialar, senkretizm, dinlerde yeniden canlanma ve birbirlerinin tamamlaycs dinler gibi ana balklar bulunmaktadr. Son olarak o, mukayeseli din biliminin temel amacn, dinleri ontolojik olarak nemsemek, onlar akademik adan incelemenin nemli oluuna vurgu yapmak, dindarlarn birbirleriyle yaknlamalarn veya

MLEL VE NHAL

194

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

birbirlerinden uzaklamalarn ciddiye almak ve gelecekte gittike younlaacak olan dinleraras diyalolara ynelik uygun projeler retmek ve mmkn olabildii yerlerde dindarlar iin yol gsterici veya belki- hakem olabilmek eklinde aklar (s. 116- 127). slam konusunda bir misyonerden ziyade bir Dinler Tarihi kimliinde deerlendirmelerde bulunur. Sz gelii Mysticism in the Worlds Religions (1976) adl eserinde Parrinder, Hz. Muhammede yaplan, sihirbaz, deccal, sahtekar, arlatan, cinsel sapk gibi iftiralarn bu zamana kadar hi bir din kurucusuna yaplmadn belirtir ve bunlarn gerekleri yanstmadn aklar(s. 121). Onun Hristiyan dnyasnda ilgili eken en nemli almas olan ve Kuran- Kerimde sa Mesih konusunu iledii Jesus in The Quran (1995) adl eserinde, tipik oryantalist bak asndan mmkn olduunca uzak durmaya abalar ve metnin otoritesini tartmaya amadan Kuran anlamaya gayret eder. Onun bu eseri aslnda batda kan benzerlerinden mesela hem M. Hayekin LChrist dIslam (1959)ndan hem de H. Micaudun Jesus selon la Quran (1960) adl almasndan daha gereki ve daha tarafszdr. Zaten Parrinder eserin giriinde, kimsenin okuyucu seicilii yapamayacan zira bu kitab Mslmanlarn da okuyacan aklar ve W. Cantwell Smithten alnt yaparak akll ve dindar bir mslmann bile okumas halinde doru kabul edecei eyler yazaca szn verir (s. 9- 10). Hem Hristiyan evrelerde hem de ngilizce okuyan Dinler Tarihi evrelerinde ok nemsenen bu eser, Kuran- Kerim ve ncillerin sa Mesih hakkndaki ifadelerini karlatran, ou kez bilgi verici ve zaman zaman eski batl imajlar dzeltici bir aba hkmnde olup mukayeseli dinler tarihi iin gzel bir rnektir. Eserde Parrinderin iddialarn yle zetlemek mmkndr; 1. Kuran- Kerim, gramer asndan bile sann gelecek bin yldaki lmnden bahsetmez. Onun lm kesinlikle yeryznde gereklemitir (s. 105). Hatta ona gre Kuran- Kerimdeki ayetlerin ynsal mant, bu kitabn sa Mesihin gerek bir lmle ldne taraftr(s. 221) 2.

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

195

Kitap Tantm ve Tenkitler

Parrindere gre Kuran- Kerimin aktardnn aksine, Yeni Ahitin hibir yerinde veya hibir Hristiyan retisinde Tanrnn, Mesih olduu eklinde bir ifade bulunmaz ( s. 133). 3. Teslis konusuyla ilgili olarak ilk Hristiyanlar, Tanr Olu tabirini Tanr ile yakn iliki kurmay gstermek iin kullanmlard. 4. Ona gre Kuran, hibir yerde Hristiyanlara ncilin tahrifini isnat etmez (s. 144). 5. Kuran, sa hakknda Hristiyanlkta fazla gelitirilmemi ve yeniden deerlendirilmesi gereken bilgilere de sahiptir; sann Tanrnn birlii konusundaki nebilik ahitlii, Mesihin beer yn, Meryemin doumu gibi (s. 171). 6. Kuran, Hristiyanlara k tutarak gstermitir ki Grek dncesiyle ekillenmi baz Hristiyan retilerin Semitik bak asyla yeniden ele alnmas gerekir; buna bal olarak nbvvet, vahiy, teslis ve kurtulu gibi Hristiyan kavramlar Kuran- Kerimin verdii taze bakla yeniden deerlendirilmeye muhtatr (s. 173). Son olarak diyebiliriz ki disiplinin tarihi kadar kkl olan ngiliz Dinler Tarihi gelenei iin Parrinder, ngiliz Milletler Topluluunda misyonerlik hizmetinde bulunmu byk bir vatansever ve bilim adam olarak farkl dinlere ve kltrlere mensup insanlar arasndaki karlkl anlaya, diyalog ve ibirliklerine hem hayat boyunca hem de tm eserlerinde destek vermi biridir. Amerika, Hindistan, Japonya, Avustralya ve ngiltere (Kings College ve Oxford)da dersler veren ve eserlerinde metodolojik yaklam olarak genellemelerden uzak, ou kez popler kltrlere ve blgesel antropolojik mukayeselere nem veren bir anlaya sahip olan Parrinder ngiliz Dinler Tarihi geleneinde nemli bir ke tadr. Ayn zamanda Parrinder, lene kadar bal bulunduu kilisenin Dinler Tarihini nemli bir ara olarak misyoner kamplarnda retilmesi iin aba gstermi bir dindardr.

Mustafa ALICI (Yrd. Do. Dr., KT Rize lahiyat Fak.) 196

MLEL VE NHAL

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

Islam in a Globalizing World Thomas W. Simons, Jr.


Stanford University Pres, California, 2003, XI+111 s., ISBN:0-8047-4833-0

XX. yzyln son eyreinde kreselleme fenomeni, yaadmz dnyadaki deiim ve dnmlerin tayin edici erevesini izen nemli bir paradigma haline gelmitir. zellikle, 11 Eyll 2001 olaylar akabinde akademik ve kamusal sylemin gndemini youn bir biimde megul eden kreselleme ve slam zerine geni bir literatr olumu bulunmaktadr. Bu literatre bir katk olarak ele aldz Thomas W. Simonsun Kresellemi Bir Dnyada slam isimli almas, yazarn 2002 ylnda Stanford niversitesinde yapm olduu konferanslara dayanmaktadr. 1996-1998 yllar arasnda Amerikann Pakistan bykelisi olarak grev yapan ve halen Stanfort niversitesi Uluslararas Gvenlik ve birlii Merkezinde danman profesr olarak grev yapan Simons bu almasnda, brokrat ve akademisyen kimliiyle, genel olarak yzyllardr modernlemeye adapte olmaya alan slam Dnyasnn karlat sorunlar zmleyen ve slamn kreselleme srecindeki tarihsel roln inceleyen bir yaklam ortaya koymaya almaktadr. Yazar, kitabna slamn ilk bin yln incelemekle balamaktadr. Ona gre, slam hakknda sylenen ou ey son derece siyasallam durumdadr. Bu durum, pre-modern dnemlerde olduu gibi modern dnmede de geerliliini srdrmektedir. Bu nedenle o, slamn 1400 yllk tarihsel srecinin incelenmesinin, gnmzde
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1 -2 Aralk 2005 - Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Kitap Tantm ve Tenkitler

Mslmanlarn kar karya kaldklar ikilemlerini anlamann tek yolu olduunu syler (s.1). Yazar, slam 7. yzyldan 10. yzyla kadar hzl bir ekilde Suriye, Msr, Kuzey Afrikann byk bir blm, Irak ve rana yayldn ve Mslmanlar iin Altn a olarak tanmlanan bu dnemde slamn, hakim olduu corafyada kresel bir g haline geldiini ifade eder (s. 2-5). Bu dnem boyunca slam, bugnk anlamda kresellemenin llerine gre, btnyle n planda olan bir gc temsil ediyordu (15). 17. ve 18. yzyllarla gelindiinde ise, teknolojik gelimeler ve ekonomik g nclnde ilerleyen kreselleme karsnda slam dnyas ilk bin ylndaki kresel gcn yitirmeye balamtr. Yazar, slam dnyasndaki hzl nfus art, isizlik, ehirleme problemleri, eitim, demokratikleme, zgrlk gibi bir takm sosyal ve politik sorunlarn, Mslmanlar 7. yzyldaki slami topyann tekrar canlandrlmasna ynelttiini ifade eder (s.33-47). Ona gre, zamanla her eyi dini kurallara gre dzenlemeyi hedefleyen bir takm radikal slami gruplarn, eski slami topyay tekrar canlandrma giriimleri, gnmz dnyasnda kendilerini gvende hissetme amacndan daha ok mitsizliin bir iareti olarak alglanmaldr (s.65-66). Bugn, radikal gruplarn gerekletirdikleri terrist faaliyetlere (11 Eyll olaylar gibi) ynelik Amerika ve mttefiklerinin dnya bar ve gvenlii adna slam lkelerinde gerekletirdii mdahaleler ise yeni bir tartmay gndeme getirmitir (67-68). Yazar, btn bunlara ramen bugn Mslmanlarn kendi yaamlarn daha iyi ve daha gzel bir konuma getirme ynndeki abalarn anlamada ve desteklemede Amerikallarn en iyi pozisyonda olduklarn ifade eder (69). Sonu olarak bu kitap, 11 Eyll olaylar sonucunda slamn anlalmasna ynelik katkda bulunan bir perspektiften hareketle tarihsel eilimleri incelemektedir. Yakup OTU
(O.M.. Sosyal Bilimler Enstits, Din Sosyolojisi) ycostu@omu.edu.tr

MLEL VE NHAL

198

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

Warranted Christian Belief Alvin Plantinga


Oxford: Oxford University Press, 2000

zellikle 20.yy.daki servenini mantksal atomculuk ve mantksal pozitivizm gibi kat aklc ve anti-metafizik tutumlarn belirledii analitik felsefenin son birka on yllk tarihinde ciddi bir dnsel devrim ve dnm yaand bilinen bir gerektir. Bir ok dnre gre, bu deiimin mimarlar analitik felsefenin yntem ve tekniklerine sk skya bal olmakla birlikte teizmin ylmaz savunucular olan Richard Swinburne, Alvin Plantinga, William Alston ve John Hick gibi filozoflardr. te bu teistik savunun nde gelenlerinden ve Reform epistemolojisinin kurucularndan olan Amerikal ada filozof Alvin Plantinga, metafizik, epistemoloji ve din felsefesi alanlarnda yapt almalarla dnya leinde hakl bir hrete ve saygnla sahiptir. Halen, Notre Dame niversitesinde (University of Notre Dame) Din felsefesi Krss bakanln ve Din Felsefesi Merkezi (The Center for Philosophy of Religion) direktrln yrten
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1-2 Aralk 2005 Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Kitap Tantm ve Tenkitler

Plantinga, son yllardaki akademik ilgilerini teistik Hristiyan inancnn epistemik gvenceye sahip olduunu savlad Warrant st balkl l bir kitap serisi (trilogy) zerine younlatrm gibi grnmektedir. 1993de Oxford University Pressden pepee kan Warrant: The Current Debate ve Warrant: The Proper Functiondan sonra 2000de bir felsefe klasii olan Warranted Christian Beliefini yaymlar. lk iki almasnda, kendi gelitirdii ve isimlendirdii warrant epistemolojisini ele alan Plantingaya gre, eer bir inan, -ok genel bir ifadeyle- baarl bir ekilde doruyu amalam bir tasarm planna bal olarak, doru ileyen bir bilisel yeti tarafndan, kendisi iin tasarmlanm epistemik evrede retilmi ise, bu inan, o yeti iin, epistemik gvenceye sahip demektir. Bir ok ynyle, bir inanc hakl ve rasyonel klan gereke ve faktrlerin o inanca sahip kimsenin epistemik eriiminin dnda kalabileceini savlayan dsalc (externalist) epistemolojinin teistik versiyonuna benzeyen bu yaklam, son almasnda (Warranted Christian Belief), Hristiyan dnya gr/bak as ile ilikilendiren Plantingaya gre, zelde Hristiyanlk genelde de teistik inan, gvencelenmi bir inantr, dolaysyla da olumlu bir epistemik statye sahiptir. Ayrca bu almasnda, daha nce God and Other Minds isimli almasnda ve Nicholos Wolterstorffle birlikte editrln yapm olduu Faith and Rationalityde gelitirmi olduu, Tanr inancnn herhangi bir nermesel kanta dayanmasa bile tamamen haklanm ve dorulanm bir inan olduu ynndeki iddiasnn da gelitirilmi bir verisyonunu ele ald grlmektedir. Bu iddiaya gre, Tanr inanc, ayn olaan duyusal alglarmza, hafzamza ya da bakalarnn ruhsal durumlarna ilikin olarak oluturduumuz inanlarmz gibi temel bir inantr; dolaysyla da hakllanmas iin herhangi bir harici kanta gereksinim yoktur. Warranted Chrisitan Beliefin ana vurgusunu ve ada dini epis-

MLEL VE NHAL

200

temoloji ierisindeki konumunu bu ekilde ok genel olarak belirle-

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

dikten sonra, onun hakknda daha detayl deerlendirmelere geebiliriz. 500 sayfay aan ve toplamda 4 ana blm ve 14 altblmden oluan alma nce Is There a Question? (Bir Soru Var m?) [I. Blm] diye balar. Bu blmde, Kant, John Hick ve Gordon Kaufman gibi felsefecilerin epistemolojilerini ve Tanr anlaylarn eletiren yazara gre, bu felsefeciler, Tanry insan zihninin alglayabilecei snrn tesine gtrerek, hibir teistik dinin kabul edemeyecei salt kurgusal, hayl bir varla indirgemektedirler. Oysa Tanr yazara gre, Kutsal Kitapda da ifade edildii ekliyle evrenin her yerinde ve zamann her annda aktif olarak mevcuttur ve insan da, bilisel yetileri doru iledii takdirde, Tanry bulacak, ona inanacak ekilde yaratmtr. Dolaysyla, Kantn ve onun ada temsilcileri konumunda olan Hick ve Kaufmann Tanr anlaylar ve Tanr inancn temellendiri biimleri kabul edilebilir bir ey deidir. What is Question? (Soru nedir?) balkl ikinci blmde, inan ve inancn rasyonellii sorunu ele alnmakta, tarihsel kkeni John Lockea kadar gtrlebilen klasik temelcilik eletirel bir deerlendirmeye tabi tutularak iki temel gerekeden hareketle reddedilmektedir. Bir inancn doru olarak kabul edilebilmesi iin onun dayanmas gereken epistemik temelin ne olmas gerektii sorununa yant bulmaya alan klasik temelcilie gre, bir inan ancak aadaki koulu karlyorsa, o temellendirilmi rasyonel bir inan olarak kabul edilebilir. Bir inan bir kimse iin, ya upuygun temel inan, yani, ya ap-ak (self-evident), ya duyulara apak (evident to the senses), ya da yanllanamaz (incorrigible) ise; ya da dedktif, induktif, abduktif yntemlerden herhangi birisiyle temel inanlardan karsanm bir inan ise, o inan o kimse iin temellendirilmi rasyonel bir inantr. Bat felsefesinin asrlardr bu epistemik paradigma ierisinde altn syleyen yazara gre, bu paradigma terkedilmelidir. nk, ncelikli olarak klasik temelciliin ileri srd rasyonellik lt dar, s ve katdr. Mesela, bir aa grdmze ilikin olaan algsal inanlarmz, sabah kahvalt yapt-

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

201

Kitap Tantm ve Tenkitler

mza ilikin hafzamza dayal inanlarmz ve bamzn ardna ilikin psikolojik ierikli inanlarmz gibi bir ok inancmz yukarda ileri srlen temelcilik ltn karlamamakla birlikte, rasyonel ve hakllanm olarak kabul ettiimiz edebileceimiz- inanlarmzdr. Grld gibi, klasik temelcilik bizim rasyonel olarak kabul etmeye hakkmz olan bir ok inancmz inan dnyamzn dnda brakmaktadr. Ayrca o, ileri srd temelcilik koulunu kendisinin de karlamamas dolaysyla kendi kendisine referansla tutarszdr. Yani, klasik temelciliin kendisi, doruluu ne ap-ak olan, ne duyularca kantlanm olan, ne yanllanamaz olan bir ilkedir; ne de mantksal karm yntemlerinin herhangi birisi ile bu tr dorulardan karsanm bir ilkedir. Dolaysyla bir i-eliki iermektedir ve reddedilmelidir. Warranted Christian Belief (Gvencelenmi Hristiyan nanc) balkl nc blmde yazar, reddettii bu ilkenin yerine the extended Aquinas/Calvin model (A/C model) (Geniletilmi Aqinasc, Calvinci Model) olarak isimledirdii epistemik yaklam nermektedir. Yazara gre, Aquinasla Calvinin epistemoloji anlaylar her ne kadar farkl olsa da, her ikisi de, klasik teistik argmanlar ve rasyonel kantlar olmakszn Tanrnn bilinebilecei konusunda benzer eyler dnmektedirler. Her ikisi de insann Tanr hakknda, doutan getirdii doal bir bilgiye sahip olduunu ileri srmektedirler. Dolaysyla yazara gre, onlarn ileri srd ekliyle, insann Tanr hakknda sahip olduu doal bilgiden hareketle yeni bir dini epistemoloji gelitirilebilir. Burada, warrant epistemolojisi olarak isimlendirdii eye mracaat eden yazara gre, daha nce de deindiimiz gibi, zetle [syleyecek olursak], S ahs iin bir inan, ancak, Snin bilisel yetileri ile uyumlu bir epistemik ortamda, Snin doru ileyen bilisel yetileri tarafndan, baarl bir ekilde doruyu amalam bir tasarm planna bal olarak retilmi ise, o inan, S ahs iin gvencelenmitir. (s. 156) Plantingaya gre, bu yaklamdan hareketle, bir Hristiyan iin, Tanr inancnn

MLEL VE NHAL

202

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

gvencelenmi bir inan olduu ileri srlebilecei gibi, buradaki tasarm plannn da zorunlu olarak deilse bile, dier alternatif zm nerilerinden daha makul ve makbul bir ekilde Tanry gerektirdii ve Tanr inancn rasyonelletirdii sylenebilir. Sonu olarak yazara gre, bir teist herhangi bir karmsal kanta bavurmasa da yukarda ileri srd gerekelerden dolay Tanr inancna hakl olarak sahip olabilir. nk Tanr inanc, her eyden te, Calvinin de ifade ettii gibi, daha doutan kalbimize vurulmu bir mhr gibidir. Kitab- Mukaddes yazarlarnn ve onlarn bize rettiklerinin gvenilirliklerinine ilikin geerli bir tarihsel deerlendirmem olmasa bile, Hristiyan inanc [benim iin] gvencelenmi [bir inantr] ve bu gvence de bilgi oluturmak iin yeterlidir. (s. 259) Yazar herhangi bir ekilde kanta dayanmayan bylesi bir inanca ynelik eletirileri boa kartmak iin, sk sk onun temel bir inan olduuna vurgu yapar ve Tanr inancna bu yolla sahip olan bir teistin, ateistik argmanlar ne kadar gl olursa olsun inancn korumaya ynelik epistemolojik bir avantaja ve nermesel olmayan bir gvenceye sahip olduunu ileri srer. Ayrca o, ada ngiliz filozof Richard Swinburnenn ahsnda temsil edildiini syledii, Hristiyan dnya grn, kant tarafndan dorulanabilecei gibi yanllanabilecek de olan bir hipoteze, teoriye indirgeyen yaklam da iddetle reddeder. nk bata Tanr inanc olmak zere temel dini inanlarmz, yazara gre, kanta dayanabilir ama kantla yanllanamaz. Tanr inanc, o inanca sahip kimse iin kantn tesinde ve stnde bir anlam ve deer tar. Defeaters (bozguncular, eletirmenler) baln tayan drdnc blmde ise, balndan da anlalabilecei gibi, savunulan epistemik projeye yneltilen ya da yneltilmesi muhtemel olan eletiriler konu edinilmektedir. Bu blmde, srasyla, () Marx ve Freudun dini inancn sadece bir yansma ve yanlsama olduu ynndeki iddialar, () Kitab- Mukaddesin literal doruluunu

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

203

Kitap Tantm ve Tenkitler

reddeden liberal Kutsal Kitap anlaynn iddialar, () ana izgisi Richard Rorty tarafndan izilen ve doruyu, hakikati toplumsal kabullerle yakndan ilikili gren postmodernist iddialar, (v) Hristiyanln nihi ve mutlak doruluunu zayflatan dinsel oulculuk ve, (v) William Rowe ile Paul Draper tarafndan revize edilerek sunulan delilci ktlk probleminin ateistik iddialar detayl bir ekilde ele alnmakta ve bu iddialarn geersizlii gsterilerek alma tamamlanmaktadr. Bylesine kapsaml, detayl ve derinlikli bir almay ele almann ve hakknda nihai deerlendirmelerde bulunmann zor ve sorunlu bir giriim olduunu batan kabul ederek, sonulayc nitelikte bir eyler syleyecek olursak, bu almann, hereyden nce evidentialist itiraza ve onun felsefe alanndaki temsilcisi olan klasik temelcilie reddiye niteliinde olduunu syleyebiliriz. Ayrca, bu almada ileri srlen grler yeterince temellendiril(e)memi gibi grnebilir; ancak, onun ynelttii eletiriler dikkate alnacak olursa, teistik inanca yneltilen eletirilerin de ayn oranda temellendirilememi olduu grlecektir. Son olarak, bu almada ileri srlen grler olduka yeni ve orijinal eylerdir ve tamamlanm deil devam eden bir sreci ifade etmektedir. Bu nedenle, kitapta savunulan grlerin daha uzun bir sre felsefe sahnesinde kalacan ve bizim iin ilgin tartmalara davetiye karacan sylemek ok zor olmasa gerektir.

(O.M.. Sosyal Bilimler Enstits, Din Felsefesi) ferhatakdemir@hotmail.com

Ferhat AKDEMR

MLEL VE NHAL

204

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

The Case for Islamo-Christian Civilization Richard W. Bulliet


Columbia University Press, New York, 2004, 187 s. ISBN: 0231127960

Birlemi Milletler Genel Sekreterlii tarafndan Hristiyanl temsilen spanyaya, slam temsilen de Trkiyeye tevdi edilen Medeniyetler ttifak projesi dikkate alndnda, bu alma sanki sz konusu proje balamnda bir misyon yklenmi gibi grnmektedir. Ancak Kolombiya niversitesi tarih profesr ve Ortadou Enstitsnn eski yneticisi olan Richard W. Bullietn The Case for Islamo-Christian Civilization adl kitab, BMnin medeniyetler ittifak tasarsndan daha nce yaymlanmtr. Yazar, Yahudi-Hristiyan Medeniyeti ve Medeniyetler atmas projelerine yeni bir medeniyet sylemi eklemektedir: slam-Hristiyan Medeniyeti. Kitabn temasn oluturan slam-Hristiyan Medeniyeti tanmn kullanrken yazarn, ncelikle psikolojik bir motivasyon etkisi salama hedefi kendini belli etmektedir. nk yazar, toplumsal projelerin isimlerinin bile bu projelerin gerekleme ihtimaline katk salayabileceini ima etmektedir. Bullietn medeniyetlerin att dncesine kar dile getirdii eletirisi, ncelikle toplum psikolojisinin bu boyutuna seslenmektedir. Nitekim modern ada dnyainan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1 -2 Aralk 2005 Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Kitap Tantm ve Tenkitler

nn farkl medeniyetleri arasndaki iliki konusunda en yaygn model olan Huntingtonun Medeniyetler atmas tezi, kltrlerin atma iinde olduu paradigmasna dayanan bir varsaymdr. Bu paradigmaya gre dnya bir sava iindedir ve bu savan en nemli taraflar slam ve bat medeniyetidir. Ancak Bulliet, slam ve Hristiyan medeniyetlerinin birbirleriyle atmamas gerekecek kadar yakn ve ortak zemini paylatklarn ifade ederek, medeniyetlerin att dncesini korku verici gcn bizim kullandmz terimlerin iinde yer ald yaklamyla reddetmektedir. Bylece yazar medeniyetler atmas yerine slam-Hristiyan Medeniyetinden sz etmeyi nermekte ve bu ynde zihinsel bir eilimin salanacan, ardndan her iki tarafn da ortak karlarnn farkna varacan dnmektedir. lk bakta slam-Hristiyan medeniyeti syleminin olduka elikili bir ierie sahip olduu grnmektedir. nk iki medeniyet kayna arasndaki farkllklarn benzerliklerden daha fazla olduu sylenebilir. Fakat Bulliet, teolojik farkllklarn giderilmesi amacyla dinler aras uzlatrma deil slam ile bat arasndaki uurumun zerine bir kpr kurma gayretindedir. Bunu yaparken de teolojik argmanlardan ziyade tarihsel yaklamlar kullanmaktadr. Yazar karde kltrler olarak niteledii slam ile Hristiyanlk arasndaki diyaloun salanmas iin gerekli temele bir gereke aray iindedir. Bu temelin gerekesi ise slamn ve Hristiyanln tarihsel srecinin, bu iki dinin birbiriyle ilikilendirilmeksizin btnyle anlalamayacadr (s. 10). te yandan yazar, slam-Hristiyan medeniyetini Yahudi-Hristiyan medeniyetinden daha fazla mmkn grmektedir. Yazar, bir kuak ncesine kadar Yahudilerle Hristiyanlar arasnda gnmzdeki yaknlamann sz konusu olmadn, Yahudi-Hristiyan Medeniyeti arasndaki atmalarn, slamHristiyan Medeniyeti arasndaki atmalardan daha derin olduunu ve Nazilerin Yahudileri katletmesinin bu atmann en zirve noktasn oluturduunu vurgulamaktadr. Ancak yazar iki tarafn

MLEL VE NHAL

206

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

iyi niyetli yaklamlar sayesinde II. Dnya Savandan sonra byle bir kavramn hayat bulduunu hatrlatmaktadr. Ayrca YahudiHristiyan tanmnn ilk kez Nietzsche tarafndan Deccal kitabnda, bu toplumun hata ve zaaflarn tanmlarken olduka kmseyici bir niteleme olarak kullanld dile getirilerek terimin orijinine ilikin olumsuz nitelemeye de vurgu yaplmaktadr (ss. 5-6). slam-Hristiyan medeniyetini savunmak suretiyle Bulliet, dorudan Medeniyetler atmas yaklamnn etkisini zayflatmay hedeflemektedir. Eer Ortadounun ve Kuzey Afrikann Mslman toplumlar ile bat Avrupann Hristiyan toplumlar ayn medeniyete ait olarak tasavvur edilirlerse, artk bu tek medeniyeti meydana getiren unsurlar arasndaki atmalar kendiliinden sona erecektir (s. 11). Yazar, eer slam ve Hristiyanln iki farkl medeniyet deil de ayn medeniyetin yeleri olduu gsterilebilirse, taraflar arasnda varsaylan medeniyetler atmasnn gerekleme tehlikesinin ortadan kalkacan dnmektedir. Bu ama dorultusunda Bullietn btn abas, bu iki dinin, en azndan ilk oluum dnemlerinde sergiledikleri paralellikleri ortaya karmaya yneliktir. rnein yazara gre Hristiyanlk, slamdan alt yzyl daha nce tarih sahnesine kmasna ramen Bat Kilisesi, beinci ve altnc yzyldaki barbar istilalarnn sonuna kadar tarihsel genilemesini salayamamtr. Bu yzyllar Ortadouda Mslmanlarn genilemeye balad dnemi ifade etmektedir. Dolaysyla her iki inan da neredeyse e zamanl olarak geliip ilerlemeye balam ve her ikisi de keiler ve ulema adyla benzer dinsel uzmanlk kurumlar ortaya karmtr. Bullietn ilgisini eken bir dier benzerlik ise batda kurulan ilk niversitelerin, onbirinci yzylda medrese olarak bilinen slam eitim merkezlerinin ortaya kmasndan ok sonra olmaddr. Her iki dine mensup insanlarn dinsel vecd ve itiyak da yazarn benzerlikler balamnda dikkatini eken hususlardr. Nitekim onnc yzyldaki Hristiyan mistik mezhepleri ile Mslman sufileri ortak dinsel vecd haliyle benzetirilmektedir (s. 34).

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

207

Kitap Tantm ve Tenkitler

Kitapta, II. Dnya Sava sonrasnda Amerikadaki Ortadou aratrmalar hakknda bilgilere yer verilmektedir. Bu blmde Bulliet, slam ve Mslman toplumuna ynelik batnn modern bak tarzna ilikin itiraflarda bulunmaktadr. Bu aratrma almalarnn ilk rencilerinden birisi olmas, Bullietn sylediklerini daha dikkate deer klmaktadr. Yazar sekler Amerikan akademisyenleri, tpk 19. yzyldaki Hristiyan misyonerler gibi Ortadou ve slam hakknda nyargl olmakla nitelemektedir. Bu nyargnn sonucu olarak Bulliet, Amerikadaki Ortadou almalarn modernitenin alternatif vizyonlarnn batl bir perspektiften ziyade bir Mslmanda temsil edilebilecei dncesinden uzak durmakla sulamaktadr (s. 115). te yandan Mslman toplumlar kendilerine sunulan bat tarz eilimleri reddettiinde batllarn zihninin kart ve bu duygunun akademik evrelerde ve medyada bizden niin nefret ediyorlar sorusu ile kendini belli ettii dile getirilmektedir. Batllarn bu sorunun cevabn hl bulamadn belirten Bulliet, bu iletiimsizliin nedenini Tpk sonraki dnem misyonerleri gibi, kendimizi Mslmanlara sevdirmek istedik, fakat bunu, kendimizi onlara teknolojik boyutumuzla deil deerlerimizle sunarak yaptk. te yandan biz onlar kendi deerleriyle kabullenme dncesine yanamadk (s. 116) diye aklamaktadr. Bullietn kitabnda iki nemli tezi ne kmaktadr. Bunlardan birincisi, modern slam ve Hristiyan toplumlarndaki deerler farkllna ilikindir. Yazara gre slam kltrnde adaletin tesis edilmesi ve yaygnlap hak sahiplerine datlmas olduka nemlidir. Yazarn daha ok Ortadou Mslmanlar balamnda deindii slami politikalarn adalete deer verdiini ileri srerken batllarn politik tezlerinde zgrlk en temel gereke olmaktadr. Nitekim Bulliet, zgrlk ve zgrletirme syleminin son Irak savanda olduka merulatrc bir ierikle kullanldna dikkat ekmektedir. Ancak Bullieta gre Mslmanlarn adalet araylar, adaletin gereklemesi adna kanlmaz olarak otokratik monarile-

MLEL VE NHAL

208

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

rin ve eyhlerin onaylanmasna yol amtr. Fakat bu otokratlar glerini artrm ve zamanla yozlamlardr. Samimi Mslman liderler, slam toplumunun zenginlik, g ve modernlikten daha fazla gerek duyulan bir nitelii olan adil toplum lksn gerekletirmenin yollarn aramlardr. Adalet arayan bu slami politik hareketler sklkla Amerikan kart eilimlerinden dolay batda pheyle izlenmitir. Bunun sonucunda Amerikan kartl, Amerikan taraftarlndan daha adil olmayan despotlar ortaya karmtr. Yazara gre bir ksr dngye dnen adalet aray-batnn Amerikan kartl fobisi-diktatorya sarmal, slam dnyasnda ciddi bir otorite krizine neden olmutur. Bunun sonucunda da eitim, retim ve liyakatlere baklmakszn herhangi birisi bir otorite olarak kabul grebilmektedir. Adaletsiz grdkleri devlet otoritesine direnen bu gruplar tarihsel bir fenomen olarak pek ok slam lkesinde diktoryal rejimlere kar her eye ramen gl bir diren olarak kendilerini belli etmilerdir. Yazar, Mslmanlarn adaletsiz tiranla kar korunma reflekslerinin batnn modern demokrasi ve ekonomi kurumlarna kar bir meydan okuma olarak varln srdrdn ve iki inan mensuplarn ortakl iin bu slami refleksin tannmas gerektiini vurgulamaktadr (s. 92). Bullietn kitabnda yer verdii dier nemli tezi ise, tasarlanan medeniyetin saiki olarak iaret ettii Mslman toplumlara ilikindir. Bu durum ayn zamanda yazarn slami geliimin ynnn muhtemel izgisini sunmaktadr. Bulliet, slami geliimin merkezden deil evreden olacan ummaktadr. Bu merkez-evre kesiti corafi bir anlatm iin kullanlmamaktadr. slam asndan sz edilen merkez, slam devlet adna, resmi ve kurumsal olarak temsil eden erklerin yer ald tarihsel slam havzasn ifade etmektedir. evre ise bu havzann dnda kalan halkalar tanmlamaktadr. Dolaysyla slamn evresi sylemi, Ortadounun darda braklmasn zorunlu klmasa da yazar bu evre iin daha ok Afrika, Hindistan, Avrupa ve Kuzey Amerikay iaret etmektedir. Nitekim tarihsel olarak evre blgelerin yaratc bir dinamizm ve yeniden diril-

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

209

Kitap Tantm ve Tenkitler

meci nitelikleri, genellikle farkl inanlarn yaam srd blgeler olmasna baldr. Bulliet, geleneksel olarak bu evrenin slam tarihinde nadiren yaratc olduunu ileri srerken bu yaratc eilimin gelecein tesisi iin varlk bulmasn mit etmektedir (s. 140). Bulliet slamn geleceine ilikin kesin kanaatlerde bulunmamaktadr. Aslnda, Mslmanlarn son iki asrdr yz yze kaldklar sorunlarla bat ile iliki srecinde ortaya kan sorunlarn zmn pek kolay grmemektedir. Bununla birlikte yazar slami teorilerin yeni alar iin asl dnceleri dile getiren seslerinin henz duyulmadn ifade etmektedir (s. 138). Ancak bu sesin batdan duyulabilmesi iin kendilerinin zgrlk araylarna Mslmanlarn adalet araylarnn eklenmesinin gerektiinin de farkndadr. Ayrca, yeni slami sylemlerin merkezden deil evreden gelecei beklentisi de slamn tarihsel ve kurumsal mirasn temsil eden Ortadou lkeleri ile Trkiyeyi adeta darda brakmaktadr. Nitekim Bulliet, bir Mslman lke olarak Trkiyenin Avrupa Birliine katlm sreci balamnda, tasarlad medeniyet projesine yapaca muhtemel katklardan sz etmemektedir. Yazar daha ok kuzey Afrika, Uzakdou slam toplumlar ile batdaki Mslman toplumlarndan umutludur. Kitab boyunca oka tartlacak bir konu olarak slam-Hristiyan medeniyetini tesis etmeyi neren yazara gre Gelecee giden yol slami gemii gz ard ederek onun kenarndan teet geemez (s. 93).

Dr. Hakan OLGUN

MLEL VE NHAL

210

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

Who is Jesus? History in Perfect Tense Leander E. Keck


Fortress Press, Minneapolis, 2001, X+207 s.

Albert Schweitzer (1875-1956)in The Quest of the Historical Jesus adl eserinden beri1 neredeyse gnmz Hristiyan dnyasnn en nemli problemlerinden birisi sann tarihsel kimlii ya da dier bir ifadeyle tarihsel sadr. Kukusuz bunun en nemli nedeni sann yaamna ilikin eldeki verilerin ok sonraki tarihlere ait olmas ve onun hayatn anlatan ncil yazarlarnn onunla yzyze grmemi olmalardr. kincil ve ncl ahslardan derlenen bilgiler kompoze edilerek elikilerle dolu ve zeri sr perdeleriyle rtl bir sa imaj oluturmulardr. Yaplan aratrmalar gstermektedir ki Yeni Ahitte iki farkl sa figr vardr. Birisi armhta asli gnahn kefaretini demek zere ac eken ve len, nc gn dirilen, gkte Tanrnn sandaki taht zerinde oturan ve teslisin nc unsuru olan Tanrnn Olu sa Mesih; dieri ise Yahudi halkn
1

Schweitzerin almasndan nce tarihsel sa konusuyla ilgili olarak Hermann Samuel Reismarus (1694-1768), David Friedrich Strauss (1808-1874) ve Adolf von Harnack (1851-1930)n almalar bulunmakla birlikte Schweizerin almas modern aratrmalarnn balangc iin bir dnm noktas olarak kabul edilmektedir.
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1 -2 Aralk 2005 - Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Kitap Tantm ve Tenkitler

yaklamakta olan kyamet konusunda uyaran, onlar doru ve sahih imana, inandklar gibi yaamaya davet eden bir eskatolojik peygamber olan sadr. Bu balamda bir ok alma ve zellikle Jesus Seminaryin abalar dikkate ayandr. Fortress Press tarafndan 2001de yaynlanan Leander E. Keckin Who is Jesus? History Perfect Tense- adl kitap da bu konuda/alanda dikkat eken nemli bir almadr. Keckin Who is Jesus?adl kitab, yazarn Luther Seminaryde Ocak 1995te verdii konferansa dayanmaktadr. Bu konferans kitabn altyapsn oluturmakla birlikte eserin tamam bunlardan olumuyor. Yazar, bu konferans metnini 2, 4 ve 5. blmlerde deerlendirmi, kitapta yer alan dier iki blm ise yine ayn eksendeki farkl konumalarna dayanmaktadr. Mart 1998de Charleston Kolejde verdii konferansn kitap iin gzden geirerek dzenledii ekli Jesus the Jews balyla birinci blmde yer almakta. Kitaptaki nc makale ise, Keck tarafndan kitaptaki tartmalara yeni bir alm getirmesi amacyla yeni olarak hazrlanm. Leander E. Keckin Tarihsel sann yaamna ilgisi ok erken tarihlerde balar. Keck, 1957 ylnda Yale niversitesinde sann yaamndaki Gnostik eilimler zerine bir doktora tezi hazrlar. Keck tezinde byk oranda sann tarihsel yn zerinde younlar ve zamanla bu onu daha fazla etkiler ve adeta kendisine doru eker. Kecke gre sa zerinde tarihsel aratrmalar yapmak byleyici bir etkiye sahiptir. Bunun nedeni olarak da sann tarihsel hayatnn hem teoloji hem de reti asndan nemli olarak dnmesini gsterir. Tarihin sasn yeniden diriltmek niyetinde olduunu syleyen Keck, benzer bir amala faaliyet gsteren Jesus Seminaryden farkl bir yol izleyerek Pavlusun Mektuplarna da bavurduunu sylemekte. Kecke gre sann kim? sorusu basit ve samimi bir soru gibi gzkmekle birlikte cevap son derece kompleks ve ustaca kurgu-

MLEL VE NHAL

212

lanm bir sorudur. Zira soru bu haliyle asla ok uzak gemite ol-

inan kltrmitoloji

Kitap Tantm ve Tenkitler

mayan bir kiinin kimliini sorgulamaktadr. Oysa sa kimdi? eklindeki bir soru sann kendi zamanndaki kimliini bilmeyi isteyen bir sorudur. kinci soru onun doum zamann, yerini, ailesini, sosyal statsn, lm zaman vb. bilgileri gemii yani onun kendi zamann dikkate alarak cevaplandrr. lk soru iin ise byle bir durum sz konusu deildir. ilk soru onun mevcut kimliine olan ilgiyi gsterir. Soruyu byle bir tahlile tabi tuttuktan sonra Keck, sorunun ilk bata grld kadar basit ve sradan olmadna kanaat getiriyor. Keck, bu be makalesinde genel olarak Hristiyan

bakasndan tarihin sasnn tam bir grnmn ortaya koymaya alr. Hristiyan bak asndan hareket etmekle birlikte makaleler allagelenin dnda dikkatli tanmlamalar yapmaktadr. Keck, makaleleriyle sann ilk dnemdeki alglanma biimini ina etmeye altn sylerken amacnn birilerini ikna etmek ya da bir eye inandrmak olmadn, kastnn sadece anlamak olduunu zellikle vurgular.
(Dr. Rize .lah. Fak.)

Cengiz BATUK

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

213

Harran Ulu Caminin Kalnts

Ksa Yazlar

Harranl ocuklarn Mahzun Baklar Altnda Yaplan Bir Sempozyum

I. Uluslar aras Katlml Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu 28-30 Nisan 2006 anlurfa

Dou bat ve gney kuzey arasnda bir kavak noktas zerinde bulunan Harran, imdiki harabe grntsnn aksine bir zamanlarn en gzide ehirlerinden birisiydi. lk olarak ne zaman ve kimler tarafndan kurulduu bilinmeyen Harrann bilinen tarihi yaklak olarak M ikibinlere kadar gidiyor. Harrann hemen yan banda M 4. yzylda bir garnizon ehri olarak kurulan Urfa ise nce Harrana siyasal ve kltrel anlamda rakip olmu daha sonra da MS nc yzyldan itibaren Harrann nne gemitir. Bu rekabet, Moollarn Harran yerle bir ettii ve orada yaayanlar Mardin ve dier illere srd 13. yzylda son bulmutur. O tarihten sonra bir daha Harran eski ihtiamna hi kavuamamtr. Bugn de kk bir yerleim yeri olarak varln devam ettirmektedir.
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1-2 Aralk 2005 - Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Ksa Yazlar

Harran Anadoludaki en eski paganist kltre, Ay Tanrs Sin kltne, ev sahiplii yapmann yan sra Ortaada iinde barndrd felsefe okullaryla zellikle Yunan felsefesinin douya tanmasnda nemli bir rol stlenmitir. slam dnyasnda yetien Mslman ya da dier dinlere mensup pek ok bilim adam bir ekilde Harranla iliki ierisinde olmutur. Tarihin tozlu sayfalar arasnda kalan Harrana dair olan bilgilerin ve bugn gneyden esen l rzgarlarnn getirdii kumlar altnda kalan Harran kalntlarnn gerek Sin kltyle ilgili olan mabetler ve gerekse Mslmanlarla ilgili olan Harran kalesi ve Ulu Cami- aa karlmas asndan son derece nemli bir sempozyum icra edilmitir. Harran niversitesi, lahiyat Fakltesinden Prof. Dr. Ali Bakkal hocann bakanlnda gerekletirilen bu sempozyum dikkatlerin en azndan bilim dnyasnda- bir kez daha Harran zerine younlamasn salamtr. 28-30 Nisanda El-Ruha otelde ve Harranda yaplan bu bilimsel toplant her ne kadar halktan yeterince ilgi grmese de zellikle sempozyumda sunulan bildiriler basldktan sonra bilim evrelerinde daha fazla ilgiye mazhar olacaktr. gn sren sempozyum boyunca Harranilerin dinsel yaplarndan teolojik anlaylarna, felsefi dncelerinden slam dnyasna etkilerine, yetitirdii bilim adamlarndan etkiledii bilim adamlarna kadar pek ok konu yetmii akn bilim adam tarafndan tartld. Harranlere ait olan Sin kltnn Anadoluda kurulan devletleri etkiledii bilinmektedir. Bu balamda Sin kltnn Seluklu mimari eserlerindeki kalntlarn inceleyen Prof. Dr Ali Haydar Bayatn Harran Sin ve amas nanlarnn Anadolu Seluklu Eserlerindeki zleri konulu teblii son derece dikkat ekici bir teblidi. Bayat, slaytlarla da zenginletirdii sunumunda Anadoludaki Seluklu camileri ve ifahanelerinde bulunan Sin resimlerinin yan sra Seluklu paras zerinde kelime-i tevhidle birlikte kullanlan Ay tanrs Sinin resimlerini gsterdi.

216

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Ksa Yazlar

Dikkat ekici olan bir dier teblide inasi Gndzn Manden/Sbi Geleneinde Harran balkl tebliidir. Bilindii zere Harran Hz. mer dneminde (MS 639) slam egemenlii altna girmise de Harranl paganistler varlklarn ve inanlarn devam ettirme imkan bulmulardr. Ancak bn Nedimin aktardna gre MS 830da Halife Memun bir sefer srasnda urad Harrandaki paganistlerin durumundan rahatsz olarak onlara Mslman olmalar ya da zmm statsne tabi olmalarn salayacak bir alternatif bulmalarn ister. Hristiyan Urfa ile siyasal ve dinsel anlamda rakip olan Harrann Hristiyanl isim olarak bile semesi uzak bir ihtimaldi. Yahudilikte onlar asndan bir o kadar uzak bir seenek olarak dururken onlar Gney Mezopotamyada yaayan Sbilerin ismini almay kendileri asndan uygun grrler. nanlarndan gene vazgemezler, paganist olarak kalmaya devam ederler ancak bu tarihten itibaren isimleri Harran Sbileri olarak deiir. lk bakta dinsel bir bask gibi grlen bu durum aslnda dinsel basknn tesinde Harranlerin varlklarnn meru bir zemine oturtulmasn ifade eder. Devlet ierisinde meru bir unsur olarak grlmeye balanan Harranler en st kademelere kadar ykselirler. in siyasal vechesi byleyken bir de dier boyutu var. Harranler yldz ve gezegen kltnn Mezopotamyadaki en nemli mntesibi ve paganist iken gerek Sbiler Gnostik gelenein en nemli temsilcileridir. Dolaysyla iki dinsel akm arasnda benzerlikten ok farkllklar sz konusudur. Bu durum ilk balarda farkl grlmekte iken son zamanlarda inasi hocann da dikkat ektii gibi Sbiler onlar kendi gelenekleri iinde grme eilimi sergilemekte veya en azndan onlara sahip kmaktadrlar. Gndze gre bunun en byk nedeni Harrann kltrel zenginliine sahip kma arzusudur. Bir anlamda artk sahipsiz kalan bu mirasa artk bir ekilde ortak olma abas iinde olan gnmz Sbilerinin internet sitelerinde Harran Sbileri ad altnda yer verdiklerini ve onlara sahip ktklarn gryoruz. Kukusuz birbirinden deerli onca tebliden burada sz etmek olduka g olacaktr. Daha ok ilgili okurlarmzn sempozyumun basl nshasn elde etmelerini neririz.

217

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Ksa Yazlar

Sempozyumun belki de en nemli yeri Harrana yaplan geziydi. Aslnda Harran gezisi, organizatrler tarafndan Harranda gerekletirilecek olan bir adr oturumuyla birlikte dnlm. Lakin ortamn konuma yapma asndan ok elverili olmamas ve grlecek yerlerin okluu, zamann da darl nedeniyle oturumdaki tebliler bir sonraki gn sunulmak zere bu oturum iptal edildi. Gezi srasnda pek ok kii oturumun iptal edilmesinin yerinde bir karar olduunu dnd. Zira gezilen yerler yani Harranlerin yaadklar yerler ve ibadethanelerinin bulunduu Somatar Harabesindeki tapnak tepesini grmek bu konuda aratrma yapan bilim adamlarna ayr bir haz verdi. Ancak bir kii vard ki o grdmz kadaryla herkesten daha fazla Somatarda olmaktan haz duyuyordu: Prof. Dr. John Healey. Dnyaca mehur birka Harran aratrmaclarndan birisi olan John Healey, tapnak tepesinin zerinde yeni domakta olan ve ince bir kl eklindeki hilali gstererek ite Sin orada demiti, gzlerinin ii parlayarak. Gerekten o akam hilal ya da Harranlerin Ay tanrs Sin adeta sempozyuma katlanlar selamlyordu. Ak gkyznde hilal, tapnak tepesi zerinden gerekten de farkl bir ekilde gzkyordu. Kimbilir belki de Harranleri etkileyen onunbu grntsdr. Somatar Tapnak tepesi, kuzey Mezopotamyada blgenin genel yapsnn aksine olarak kayalk bir blge. ok dik olmayan bu kayalk tepenin st ksmnda bir ksm deforme olmu kitabeler ve Sinle amasn tepenin yzeyine kabartma olarak yaplm suretleri yer almakta. Somatardaki bir dier nemli yer ise Tapnak tepesinin karsnda yer alan Pognon Maarasdr. 1906da blgeyi ziyaret eden Fransz diplomat H. Pognon tarafndan kefedilen maara o tarihten itibaren Pognon maaras olarak anlm ve pek ok aratrmacnn dikkatlerini ekmitir. 1950li yllarda J. B. Segal tarafndan da zerinde incelemeler yaplan Pognon maaras ierisinde Harran tanrlar panteonunda yer alan tanrlarn rlyeflerinin yan sra deiik sembol ve iaretlerde yer almakta. Kefinin zerinden bir asr gemi olmasna ramen blgenin her trl korumadan

218

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Ksa Yazlar

uzak olmas artcdr. Zira maarann hemen stndeki tepelikle yer alan Vens, Mars ve dier gezegen tanrlara atfedilerek yaplan tapnaklarn bir ksm blgede yaayan insanlarca hayvan barndrmakta ya da saman vb tahllarn depoland yer olarak kullanld grlmektedir. Bu hem yrede aratrma yapan insanlarn aratrmalarn gletirdii gibi ayn zamanda tarihsel ve arkeolojik aratrmalar iin son derece nemli olan blgedeki kalntlarn tahribini kolaylatrmaktadr. Yine Somatarda Musa kuyusu olarak adlandrlan ve Hz. Musa tarafndan asasyla ald iddia edilen bir su kuyusu yer almaktadr. Ancak bu kuyuda u an bir kylnn zel arazisi ierisindedir. Harran yaknlarndaki bir dier nemli blge de uayb ehri olarak adlandrlan eski bir ehir kalntsdr. Birou toprak altnda kalm olan geni bir alanda kurulu olan ehirden bugn geriye ykk binalarn talarndan ve ayakta kalmay baaran birka stundan baka bir ey kalmam. Oysa bu ehirde aratrmaclarn zellikle arkeologlar beklemektedir. Zira daha ok kayalarn iine oyularak yaplan evlerden oluan buradaki ehrin bir ak mzeye dntrlmesi modern dnyada yaayan insanlara gemiin insanlarnn hangi artlarda yaadklar hakknda bilgi verecektir. Byk oranda Hasankeyf maara evlerini andran bu evlerin oyulduu kayalarn yumuak yaps da bilinsiz kiilerin yapaca tahribat kolaylatrarak bir tarihsel mirasn daha yok olmasna neden olmaktadr. Son olarak Harrann en nemli antlarndan birisi olan Harran Ulu Camisini anmalyz. Mslmanlarn Anadolu topraklarnda ina ettikleri ilk cami olan Ulu Camiden bugn geriye sadece bir kemer, minaresinin bir ksm ve bir duvarnn kk bir ksm. Olduka dzgn gzken alt zemin demesi zerinde ise caminin yklan duvarlarn ve stunlarn talar adeta kendisini yeniden ina edecek/restore edecekleri beklercesine orada durmaktalar. Tabi talarn tamamnn orada olduunu sylemek zor, anlatlanlara gre zellikle zerinde kitabe ya da sembollerin yer ald talar ya gelen

219

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Ksa Yazlar

turistlerce ya da tarihi eser kaaklar tarafndan yurt dna karlm. Geri kalan talarnda bir yerlere gitmesine engel olunarak caminin en azndan gezilebilecek oranda ayaa kaldrlmas en byk temennimizdir. Ve Harranl mahzun bakl ocuklar. Gezi boyunca srekli etrafmzda olan ve abi, Trke, Arapa ya da ngilizce buralarn yksn anlataym m? diye soran ocuklar. Blge zerinde yaplacak dzenlemeler bu ocuklar da yreyi ziyaret eden ziyaretileri rahatsz etmeyecek ve kendi sevimliliklerine uygun bir yere yerletirebilir. rnein, yreyle ilgili el sanatlar, kartpostallar, tantm kitaplar vb lerinin satld kk stantlar oluturulabilir ve buralarda daha ok bu ocuklara ncelik verilebilir. Tarihin garip bir cilvesi olsa gerektir ki Harrann mirasn yad etmeye dnk bir sempozyum Urfada dzenleniyor. Oysa Harranllar en byk rakipleri olan Urfann yerle bir olacan umut etmiler ve eskatolojik mitlerinde bunu detayl olarak anlatmlardr. Onlara gre Urfa, gneyden gelen byk kral tarafndan yerle bir edilecek ve Urfann talaryla da Harran yeniden ina edilecektir. Ne yazk ki gneyden gelen krallar Urfaya felaket getirmese de Doudan gelen Mool kral Harran yerle bir eder. Urfa belki de bir vefa gstergesi olarak bu kadim dostunu kendi talaryla yeniden ayaa kaldrmak iin urayor. Kimbilir belki zamanla Harran ovasn sulayan Fratn sular getirdii bereketle birlikte Harrann tekrar kltrel olarak da canlanmasn salar.

Cengiz BATUK
(Dr., Rize . lahiyat Fak. )

220

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

randan tarihi bir kap motifi

Milel ve Nihal Geleneinden


Mslmanlar Tarafndan Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru1

Harputlu shak Hoca2


sad. Mehmet ALICI*
1

Bu metin, Harputlu shak Hocann emsl-Hakika adl eserindeki Taraf- slamiyndan Nasrya rad Olunan Yetmi ki Esile-i Dakka-i Mkile (s. 261-286) balkl blmn sadeletirilmi halidir. Harputun nde gelen limlerinden Abdullah Efendinin olu shak Hoca, 1801 ylnda Harputun Peren kynde dnyaya gzlerini aar. Uzun hayatnn ilk yllarna Harputtaki eitimiyle balayan shak Efendi, burada ncelikle babas ve Seyyid Hac Ali el-Harput gibi Harputun ileri gelen ilim adamlarndan dersler alr. lm birikimini artrmak iin daha sonra ilim merkezi stanbulun yolunu tutar. Fatih Sahn- Seman Medreselerindeki eitim srecini tamamlayarak icazet alr. Burada da Hac mer el-Akehr, Muhammed es-Said, Mustafa elVidin, Mftzade Seyyid Muhammed b. Yusuf ve Muhammed b. Hibetullah b. Muhammed en-Nac gibi dnemin kalburst saylacak limlerinden ilim tahsil eder. stanbuldan dndkten sonra iki yl boyunca Harputta Meydan Camii medresesinde mderrislik yapp tekrar stanbula gider ve Fatih Camiinde dersler verir. Bu sre zarfnda sarayn ilgisini eken Harputlu, nce Valide Mektebi Birinci Muallimliine sonra Saray ehzadegn Hocalna, ardndan Darulmaarif Hocalna atanr. Bu vazifelerin yannda Osmanl Devletinin eitli messeselerinde vazifelerde bulunur. Bunlar arasnda Meclis-i Maarif yelii, Evkaf mfettilii, Medine ve Isparta kadl saylabilir. Sultan Abdlazizin sevgi ve ilgisine mazhar olan Harputlu, huzur dersleri hocalyla grevlendirilir. Yaklak krk yl sren memuriyetinden sonra btn gcyle ilm almalara ynelir. lme adanm 91 yllk bu mr 1892 ylnda bir Ramazan gn son bulur. shak Hoca, ilim urunda birok sorunla kar karya kaldn, ancak bu durumun onu yldrmadn ve ilim yolundan asla vazgemediini syler. Bu balamda bir milletin ilim adamlar sayesinde varln srdrebileceini ifade eder.
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi yl 3 say 1-2 Aralk 2005 - Haziran 2006

M LEL VE NHAL

Milel ve Nihal Geleneinden

Birinci Soru: ncilde zikredildii ekilde Luka yle der: sa aleyhisselam yetmi adam seti ve onlar ikier ikier gidecekleri yerlere gnderdi Onlara: Her kim sizin sznz iitir ve kabul ederse, benim szm iitmi ve kabul etmi olur. Her kim sizi inkr eder ve size dmanlk ederse, beni inkr etmi ve bana dmanlk etmi olur. [262] Her kim de beni inkar eder ve bana dmanlk ederse, beni gnderen Allah inkar etmi ve ona dmanlk etmi olur (Luka 10: 1-16)3. mdi bu sz ile Hazreti sa, peygamber olduunu, Rab olmadn aklar.

* 3

222

Son dnem Osmanl limlerinden shak Efendinin ilmi yn, sarayda padiah ve devlet adamlarnn huzurunda misyoner heyetleriyle giritii tartma rneinde tezahr eder. Harputlu, yalnzca misyonerlerin btn sorularna cevap vermekle kalmaz, onlara eitli sorular yneltir ve Hristiyanla dair eserler kaleme alr. erh ve haiyelerden te, genellikle zgn eserler kaleme alan Harputlu shak Hoca, sorunlar ncelikle akli adan ele almay benimser. Eserlerini soru-cevap metoduyla Trke olarak kaleme alr. Bu metodunda her zaman atfta bulunduu bn Sinann el-Ecvibe adyla balayan risalelerinden ve soru-cevap usuln kullanan Ebu Mansur Maturididen etkilenir. Bunun yan sra shak Hocann soru cevap teknii; muhatap olduu huzur derslerindeki soru sorma grevinin verdii alkanlnn tezahr olarak kabul edilir. Harputlu shak Hoca, Anadoluda faaliyet gsteren misyonerlere emsl-Hakika adl eserini yazar. shak Hoca Ziyl-Kulb adl almasnda, Kitab- Mukaddesin tarihine, Hz. saya vahyedilenin gnmz ncil metinleri olmadna, Rahmetullah el-Hindinin zharl-Hak balkl eserinden de faydalanarak, Kitab- Mukaddesin tahrifi konusuna deinir. Dinler Tarihi balamnda deerlendirilecek bu teliflerin yannda; dine aykr grlerine yer vererek, Bektailii eletirdii Kaiful-Esrar ve Dfiul-Erar, akaid, kelam ve tasavvufa dair konular ele ald Esile-i Kelamiyye ve Zbdet lm-i Kelam balca eserleri arasnda saylabilir. Harputlu shak Hocann hayatyla ilgili olarak, Ebulula Mardin, Huzur Dersleri, c. 2, smail Akgn Matbaas, stanbul 1966, s. 276-277; shak Hoca Harputlu, Trk Ansiklopedisi, Ankara 1972, c. 20, s. 231; Mehmet Aydn, Mslmanlarn Hristiyanla Kar Yazd Reddiyeler ve Tartma Konular, TDV. Yaynlar, Ankara 1998, s. 84-85; Mustafa Kara, shak Efendi, Harputlu, T.D.V slam Ansiklopedisi, stanbul 2000, c. 22, ss. 531-532; Enver Demirpolat, Harputlu shak Hocann Hayat ve Eserleri, Seluk niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Dergisi, Konya 2003, s. 9, ss. 397-412. Ara. Gr., stanbul niversitesi lahiyat Fakltesi. Yazar, Osmanlca metinde Kutsal Kitap atflarnn getii yerleri tam olarak vermemektedir. Sadeletirme erevesinde yazarn ifadelerine en yakn atflar tarafmzca tespit edilmeye allmtr.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

kinci Soru: Luka yle der: Ferisiler sa aleyhisselama: Buradan k ve ka. Zira Hiredos seni ldrmek istiyor, dediklerinde; Hazreti sa Ferisilere cevap olarak: Siz o tilki sfatl Hiredosa syleyin; ben burada bugn, yarn ve nc gn dahi kalrm, korkup ve ekinerek firar etmem. Zira hibir nebi helak olmaz dedi (Luka 13: 31-33). mdi Hazreti sa bu szde de bir peygamber olduunu ve Allah indinde dier peygamberlerden bir fark bulunmadn aklar. nc Soru: ncilde Yuhanna yle der: Bayramn yarsnda sa aleyhisselam mabede geldi ve rencilerini eitmeye balad. Yahudiler, bu nasl eitim? diyerek onu yalanladklarnda Hazreti sa; bu talim benim kendi buluum deildir, bilakis beni gnderen Zatndr ve dedi ki ben kendiliimden gelmedim ve lakin beni gnderen Hakktr ve siz Hakk bilmezsiniz ancak ben bildim (Yuhanna 7: 14-16) buyurdu. mdi bu szde de risaletini ve ncil-i erifin kendi kelam olmayp Allah kelam olduunu ak bir ekilde beyan etti. Bu aklamalar ancak srf bir inat ve srf bir iftira ile reddedilir. Drdnc Soru: ncilin sonunda Mesih aleyhisselam nni zahibun ila ebi ve ebikum ve ilahi ve ilahikum dedi. Yani benim ve sizin babamz ve benim ve sizin ilahmz olan Hakk celle ve lya gideceim (Yuhanna 20: 17). Bu szde baba adnn kullanlmas istiare yoluyladr. Lgat anlam kastedilmediine benim ilahm ve sizin ilahnz sz karinedir. Buradaki kast babalarn ocuklarna ihsan ve muamelesi gibi, yarattklarna nimet veren ve ihsan eden Allah aziman demektir. mdi bu szde Hazreti sa, babalk ve oulluk isimlendirmesinde kendisiyle dierlerini musavi klmtr. Benim ilahm ve sizin ilahzn szyle kendinin mahlk ve kul olduunu aklam ve itiraf etmi iken Hristiyanlarn Hazreti saya oulluk vermelerinin ve Allahn olu isimlendirmelerinin batll gneten daha aktr. Baba lafznn istiare yoluyla zikredilen anlamda kullanm Hristiyanlarda daha yaygndr. Nitekim Hristiyanlar, Hazreti Mesih aleyhisselam rencilerine u sureyi gklerdeki Babanzn ve devamn (Matta 5: 45) retti, derler. mdi kendilerine nispeten Allah azimana baba ismini verdiler.

223

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

Beinci Soru: Hristiyanlar; Mesih aleyhisselam Allahtr, ancak yeryzne inii Hristiyanlara yardm etme ve Hristiyanlarn ereflerinin [263] ortaya k ve lemin gnahlardan kurtulmas ve yeryzndekilerin nefislerinin tezkiyesi iindir, derler. mdi Hristiyanlara u soru yneltilir. Bu nedenle h yeryzne inmesinden maksad, Allahn u zikredilen fiillerdi. lahln anna layk olan ve ycelik ve bykle layk olan, Allahn bir rasul gnderip ve o rasul eliyle bu zikredilen fiilleri meydan getirmesiydi. Yoksa Hakk Teala bizzat kendisi yksek anndan bu afetlerin iine ve elem verici mekna inip, anne karnna girip ve orada kan ile gdalanarak ve kt durumlara batt halde, bir zaman anne karnnda kalp, doumdan sonra bir mddet emzirilmeyle megul olduktan sonra erkeklik erefine ykselinceye dek eitli edeplendirmeler ve terbiye ile edeplendirilmesine ne sebep ve gerek var? O zaman yapmak iin indii zikredilen maddeleri gerekletirmeye baladnda, cahil Yahudilerin kendi zerine hcum edip ldrmek istediklerinde Yahudilerin elinden kurtulmak iin saklanmasna ve ashabna aman benim meknm Yahudilere haber vermeyin diye emreylemesine ne sebeb ve ne gerek var? Bir mddet ve bu hal zere bedeni Yahudilerin eline dp u Hristiyanlarn miskin ilah Yahudilerin elinde en yksek derecede ikence ve azab grdkten sonra Hristiyanlarn iddiasna gre kendi yaratt dnyadan bir yere gtrmelerine ne sebep ve ne gerek var? Ve kendi yaratt ve icad eyledii tahta parasna balasnlar ve can son nefesine geldiinde kendisinin patlatt ve yeryznde aktt sudan bir yudum su istediinde vermeyip karlnda mrle [ho kokulu bir ya] kark arap vermelerine ne sebep ve ne gerek var? Gerekletirmek iin indii zikredilen durumlara karlk bu kadar belaya ve musibete duar olup gn lahitin iinde kalp ve Hristiyanlarn iddiasnca kadim olan ilah yok olduktan sonra, olduu mekndan kp evvelki haline dnmesine ne sebep ve ne gerek var? mdi Hristiyanlarn u grlerinin noksanl ve bu tasarruf-

224

larnn yerilmesi, insanlar bir yana hayvanlar nezninde dahi aikr-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

dr. Hak Tealann cisimlerin sfatlaryla nitelenmekten yce ve uzak olduuna, onun yce zatna afet ve elemin isabet etmesi muhal olup, sa aleyhisselam yce bir peygamber olarak gnderdiine ve sonra erefli bir ekilde semaya ykselttiine dair Mslmanlarn itikatlar shhat ve doruluu btn akl sahipleri nezninde aktr. undan kyas olunsun ki; eer aslen insanln yaamad adalarn birinde bir insan hibir din ve eriat bilmedii halde yetise: o insana; seni yoktan var eyleyen bir rabbin vardr ve rabbin senin gibi yer ve ier ve uyur [264] uyanr. Halk ile ekiir ve tartr ve senin gibi bir insan ona buz edip darb eder haps eder. Sonra asar ve ldrr, deseler. O insan bu szleri iittiinde bylesi bir ilahn mevcudiyetini reddeder ve nefsini o ilahtan stn sayar. Zira kendisinin u afetlerden salim olmas mmkndr. u faslda zikredilenin hepsi, ncilde aklanmtr. Hristiyanlar bunda muhalefet edemez. Altnc Soru: Hristiyanlar; Allah ezelidir, lemin yaratcsdr, Hazreti deme ruhundan fleyendir, derler. mdi Hristiyanlara Allah bir midir deil midir? diye sorarz. Bir derlerse; ament4 ve salvat semaniyeyi inkr etmi olurlar. Zira onlarn esas dinleri olan ament tabir ettiklerinde yle yer alr: Biz baba ve tek Allaha ve ilah, tek ve rab Mesih saya inanrz ve Ruhul-Kudse inanrz derler. tane ezeli ilah vardr, derler. Eer bir deildir derlerse de; Tevrat ve ncili inkr etmi olurlar. Zira Tevratta Musa aleyhisselama hitaben Hakk Teala yle buyurur: Ben senin ilahnm benden gayr ilahn yoktur(k 20: 3). Bu trden tevhidle ilgili aklama Tevratta oktur. Yuhanna ncilinde yle zikredilir: Mesih semaya bakarak Ey Allahm halk senin mutlak bir olduunu ve Mesihi gnderdiini bilip inandnda, daimi yaam kendilerine gerekli olur (Markus 10: 29-30; Luka 18: 29-30).

Metinde emanet eklinde geen bu ifadeden kasdn Hristiyan aments olduu anlalmaktadr. Zira mellif, bu ifadeden sonra znik amentsnn cmlelerine atfta bulunmaktadr. Bu nedenle sadeletirmede ament kelimesi kullanlacaktr.

225

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

Yedinci Soru: Hristiyanlara; ezeli tek ilah cisim midir? Et ve kandan m olumutur? Yoksa cisim olmak ve et ve kandan meydan gelmek ezeli tanr hakknda muhal midir? diye sorulur. Eer muhaldir derlerse; Hazreti sa aleyhisselamn rab olmamas gerekir. Zira Hazreti Mesihin, et ve kandan olumas ve insan niteliklerinden hibir nitelie uygun olmamas drt ncilin ahadetiyle zikredilmektedir. Eer et ve kandan olumaktadr derlerse; Tevrat ve ncil onlar yalanlar. Zira Tevratta beni semalardaki ve yerdeki hibir eye benzetmeyin (k 20: 4) sz yer alr. Ayn ekilde ncilde Allah yemez imez asla birisine grnmez (Romallara Mek. 1: 20) ibaresi yazldr. Sekizinci Soru: Hristiyanlara; Allah Tealann aslmas ve bir kimse tarafndan eziyet grmesi caiz midir yoksa deil midir? diye sorarz. Eer caiz ve tasavvur edilemez derlerse; Hazreti Mesih hakkndaki itikat ve szlerinin batl olmas gerekir. Zira namazlarnda yakarla ey elleri haa ivilenen [265] diyerek Hazreti Mesihi haa gerilmi olmakla nitelerler. Eer haa gerilmeyi ve ikenceyi Hak Teala haknda caiz grrlerse; Tevrat ve ncil ve Mezmurlar kendilerini yalanlar. Zira Tevratn ilk satrlarnda Yeryzne tufan gndereceim. Gklerin altnda soluk alan btn canllar yok edeceim. Yeryzndeki her canl lecek kelam yazldr. Belki btn mahlkata galib ve kahir ancak Odur, demektir. Ayn ekilde Yedinci Mezmurda ilahm gibi aziz yoktur sz yazldr. Dokuzuncu Soru: Hristiyanlara; Hazreti dem ve brahim ve smail ve Musa aleyhisselam ve mmetleri Hazreti Mesihi bilirler ve yaratlmlna itikat ederler miydi? Yoksa bilmezler miydi? diye sorarz. Eer bilmezlerdi derlerse; u byk nebileri, kendilerini Yaratan bilmezlerdi eklinde cehalete nisbet ettiklerinden, inkr etmi olurlar. Eer bilirler ve yaratlmlna itikat ederlerdi derlerse; btn semavi kitaplar onlar yalanlar. Zira hibir kitapta u byk nebilerden birisinin Hazreti Mesihin ilahlna inandna delalet eder bir harf yoktur.

226

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

Onuncu Soru: Hristiyanlara; Hazreti dem tvbe etti mi? Yoksa etmedi mi? diye sorulur. Eer tvbe etti derlerse; Hazreti sa arma gerildi demeler batl olur. Zira onlar Hazreti sann armha gerilmesinin sr ve hikmeti Hazreti demin hatasnn yok edilmesi ve aff olunmasdr derlerse, Hak teala Hazreti deme kendi olunu feda kld. Nitekim shak aleyhisselama ko feda klnd gibi. mdi Hazreti demin cennetteki izzet ve ykseklii karlnda Hazreti saya ihanet ederek aatan yedii iin tahta zerine armha gerildi ve Hazreti dem ellerini meyveye uzattna bedel olarak Hazreti sann ellerini uzatp armha gerdikleri aaca mhladlar, derler. Eer Hazreti sa tvbe etmedi derlerse; yalandr. Zira kendi kitaplarnn gelmesi, Hazreti demin tvbe ettiini aklaycdr. mdi ocuun ceza grmesine bir yn yoktur. Hem de Hazreti deme kendi olunun feda olmas evladr. Zira insana insann feda olmas mnasibtir. Yoksa kadim ilah olan sann feda olmasnn hibir anlam yoktur ve Hristiyanlarn kitaplarnda, Hak Tealann Hazreti shaka kou feda ettii aklanmtr. Bu ekilde Hazreti demi de hatasndan dolay ko kurban ederek kurtarmalyd. On Birinci Soru: Hristiyanlara; Allah her bir eyi bilir mi [266] veya bilmez mi? diye sorulur. Eer bilmez derlerse; Hazreti sann Allahtan baka hi kimse kyameti bilmez (Matta 24: 36) sz gibi Hak Tealann kapsaml ilmine delalet eden ncil ifadeleri onlar yalanlar. Eer bilir derlerse; Mesihin rab olduu inanlar batl olur. Zira ncil naslar, Hazreti sa gaybtan olan kyameti bilmediine delalet eder. On kinci Soru: Hristiyanlara; Hak Teala Hazreti demi ve zrriyetini Hazreti Mesihi armha germeksizin kurtarmaya kadir midir deil midir? diye sorarz. Eer kadir deildir derlerse; Hak Tealaya acziyet nisbet etmeleriyle kfrleri sabit olur. Eer kadirdir derlerse; yine kfrleri gerekli olur. Zira Hak Teala, saya zulm edip bir takm sefil kiiler elinde hor ve hakir drd demi, olurlar.

227

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

On nc Soru: Hristiyanlar, dinlerinin esas olan amentlerinde Hazreti demin hatas btn ocuklarn kapsad ve bunlarn bu hatadan arnmas ancak Mesihin ldrlmesiyle mmkndr, derler. Tevrat ve ncil, bu szlerinin batllna delildir. Zira Tevratn ilk kitabnda Allah, Habilin katili olan Kabile yle buyurur; eer iyi davranrsan senden kabul edilir, eer iyi davranmazsan phesiz hata kapda (Tekvin 4: 6-8) sz yazldr. Meali keinin iledii suun cezas kendisinden bakasna tamaz demektir. Baz peygamberlerde dahi ocuk babasnn hatasndan dolay, babada ocuun hatasndan dolay sulanmaz (Hezekiel 28: 20) ibaresi kaytldr. Bunun da anlam ilk belirtildii gibidir. Nitekim Kuran- Azimde Hibir sulu bakasnn suunu yklenmez (Enam 164) veciz ifadesi sabittir. Hem de Hazreti deme kendi olu Habil feda klnp, btn dnya insanlarnn hatadan kurtulmu olmasdr. Hatta Mesih zamanna gelinceye dek bebin sene zarfnda ortaya kan dnya halkna demin hatasnn sirayet etmesine bir sebep yoktur. Mesihin zamanndan nce olanlar kfir olduklar halde mi ahirete gtler yoksa mmin halde mi? diye sorulur. Eer mmin olduklar halde derlerse; Hazreti Mesihin armha gerilmesine ne gerek vard. Eer kfir olduklar halde derlerse; ncildeki Hazreti sann Ben yalnz srail halkndan saptmlara gnderildim ve shhatlilerin ilaca ihtiyac yoktur (Matta 15:24) sz onlar yalanlar. On Drdnc Soru: Hristiyanlar, Mesih vefat etti gn sonra dirildi, derler. mdi Hristiyanlara; Mesihe kim hayat verdi? diye sorarz. Eer kendi kendisine hayat verdi derlerse; kendisine hayat verdiinde [267] canl myd? Yoksa l myd? diye sorarz. Eer canlyd derlerse; bu sonucun ortaya karlmas gerekir. Bu batldr. Eer lyd derlerse; lden canlnn kmasnn muhal olduu gneten daha aktr. Eer Hazreti Mesihe baka kimse hayat verdi derlerse; Hazreti Mesihin kul olmas gerekir. Bizim davamz sabit olur.

228

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

On Beinci Soru: Hristiyanlara, Mesihin ldrlmesinin hikmet ve faydas var mdr? diye sorulur. Eer hikmet ve faydas vardr derlerse; Yahudilere Hrstiyanlarn dua etmesi gerekir. Yahudiler bu hikmet ve fayda hususunda yardm ve gayrette bulundular. Eer faydas yoktur derlerse; Hak Tealaya bo i nisbet etmekle kfir olurlar. On Altnc Soru: Hristiyanlar, lemin ilah ve yaratcs ve rzk vericisi ve ileri yneten Hazreti Mesih aleyhisselam armha gerildi ve gn mezarda kald, derler. mdi onlara; ey akletmeyen, akl ve nakl olan idrakten yoksun hayvanlardan daha ahmak olan Hristiyanlar, lemin rzk vericisi ve dzenlyicisi olan Hazreti Mesih gn lahitte kald gnlerde lemin rzkn kim verdi? ve semalarda ve arzda kim dnd? diye sorarz. lemin var edicisinin kabirde defnedilmi olmas ve yine lemin hali zere baki kal ne yanl grtr. Eer Hazreti Mesihin armha gerilii kendi rzasyla ise; imdi Hristiyanlarn, Hazreti Mesihin rzasn elde ettikleri iin Yahudilere sayg ve hrmet gstermeleri gerekir. Eer rzasyla deilse; bu surette Hristiyanlar kendilerine baka bir ilah taleb etsinler. Zira kendi nefsinden zararlar gideremeyen ilahtan ne fayda beklenir. On Yedinci Soru: Ey Hristiyanlar iddianzca u byk olay, Mesihin armha gerilii, sizin kurtuluunuz iin meydana geldi. mdi bize beyan ettiiniz u kurtulutan muradnz nedir? Eer dnya ilerinden kurtulmak derseniz; ak bir yalandr. Zira fayda ve zararda dier insanlarla ortaksnz ve eer sorumluluklardan kurtulu derseniz; o da yalandr. Zira siz de ilahi emirleri yerine getirmekle muhatab ve mkellefsiniz ve eer kyametin etin hallerinden kurtulu derseniz ncilin phesiz ben kyamette insanlar sama ve soluma toplayacam ve samdakilere; hayr ilediniz cennete gidin ve solundakilere; er ilediniz cehenneme gidin diyeceim(Matta 20: 23; Markus 10: 39-40; Luka 12: 5) ibaresi bu cevabnz yalanlar. Zira bu, kyamet ehlinin, kurtulua gtren iyilikleri, helakna gt-

229

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

ren ktlkleri olduuna delalet eder. mdi Mesihin armha gerilmesinin, kurtulu hususunda [267] bir faydas olmamas gerekir. On Sekizinci Soru: lah ile Mesihin birlemesine dair batl meselede Hristiyanlarn birbirine zt grleri vardr. Lakin mehur olan frkadr, ilki Yakubiyye frkasdr. Surulu Yakuba mensub bu taife, ilah, Mesih ile birlemeden sonra tek taibat ve tek uknum oldu, derler. mdi bunlara, eer ilah ve insan hakikatleri birletikten sonra eski halleri baki kaldlarsa; ilah ile Mesihin tabiat tek oldu kelamnz batl olur? diye sorulur. Eer eski hallerinden baka oldularsa; birletikten sonra oluan hakikatin, ilah ve insan hakikatler olmayp baka bir hakikat olmas ve Hazreti Mesihin ilahlk ve insanlk ile de nitelenmemesi gerekir. Bu taifeye gre ilah ile Mesih tek tabiat ve tek uknum olsada; iddialarna binaen kadim ilahn sonradan meydan gelmesi ve sonradan olann kadim olmas ve yaratann yaratlm ve yaratlmn yaratan olmas gerekir. kinci frka Melkiyyedir. Bu taife; ilah, Mesih ile birleme sonras iki cevher bir uknumdur, diye iddia ederler. Uknumun manas stlahlarnda ahs demektir. Bu taife hakikatlerin birlemesini muhal kabul ettiklerinden sadece ahsi birleme dncesindedirler. mdi bu taifeye, ahsta birleme ile muradnz iki hakikatin biribirine karmas manasnda ise iki hakikatin tek hakikat olmas gerekir? diye sorulur. Yakubi mezhebi gibi onlara sorulan soru size de yneltilir. Eer muradnz ilah ve insan hakikatleri bir ekil zere birleti, demekse; bu surette birleme sabit olmaz. Belki ilah Hazreti saya hulul etti demek olur. Bu hulul de muhaldir. Zira hulul eden ey, onu hulul ettirenden elbette daha kktr. mdi hulul eden ilahn, onu hulul ettiren Mesihden daha kk olmas gerekir. Hazreti Mesih seyyah ve az yemesi ve ok yolculuk etmesi sebebiyle zayf bir vcuda sahipti. Nice Yahudiden ekil ve grn ynnden kkt. Buna gre lemin ilahnn nice byk grnml olan Yahudilerden daha kk olmas gerekir.

230

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

nc frka Nesturiyyedir. Bu taife; ilah ile Mesih, birletikten sonra yine evvelki tabiatlar zere baki iki cevher ve iki uknumdur derler. Bu taifeye; eer tabiatndan muradnz iki ahs ise duyu organlaryla alglama sizi yalanlar? diye sorarz. Zira Hazreti sa tek ahst. mdi bu sz zorunlu olarak duyu organlaryla alglamaya muhalif safsatadr. On Dokuzuncu Soru: Btn Hristiyanlar, Baba, Oul, Ruh namyla teslise uyup Baba cevher ve zat nefsiyle kaimdir, derler. Ama Oul ile Ruhta muhalefet edip [268] bazlar Babann sfatlardr, bazlar o ikisinde kaim zatlardr ve bazlar Babann hassalardr, derler. mdi eer muradnz Allah birdir, Oul ve Ruh dediimiz sfatlardr derseniz; bu sze inanmak ehlisnnete uygundur? diye sorulur. Ancak mecazen Oul olarak isim verilmesi kt bir pheyi gerekli klarak hkm koyucunun muvafakat olmadndan caiz deildir. Lakin amentdeki Baba tek ilah ve Oul sa tek ilah ve Ruhul-Kuds nc ilah sznze muhalif ve munakzdr. Eer muradnz Baba, Oul ve Ruh toplam tek ilahtr, her biri ulhiyetin snrnda bamsz deildir demekse; yine amentye zt ve muhaliftir. Zira amentnzde Mesih, hak ilahtr, btn dnyalar eliyle en iyi ekilde yapt ve her bir eyi yaratt ve insanlar kurtarmak iin gkten yere indi deyip, yalnz Oul uknumunun bamsz ilah olduuna inanm olursunuz. Eer n her biri bamsz ilah ve toplam da tek ilahtr derseniz; sizin itikadnzda hayat ilim ve kelam gibi kemal sfatlar olmadan ilah mmkn mdr, deil midir? diye sorarz. Eer mmkndr diye iddia ederseniz; lemdeki canszlar, bitkiler ve hayvanlardan her biri bamsz ilah olup papazn eeinin papazn ilah olmas gerekir. Eer mmkn deildir, ilahta u kemal sfatlarn bulunmas gerekir deyip Baba, Oul ve Ruh namyla siz uknumu ilikilendirirseniz ilahnzn her birinde ilim, hayat ve kelam sfatlar bulunmas gerekir. Bu surette teslis dokuzlamaya dnerek dokuz ilah olmas gerekir. Sonra o dokuz ilahn her birinde uknuma ilikilendirdiiniz ilm, hayat ve kelam sfatlarnn bulunmas

231

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

gerektiine binaen ilahlarn her birinde oalmaya ve bundan byle mteselsil olarak ilahlarn oalmas gerekir. mdi Hristiyan taifesinin, inanlarn tasvir ve beyandan acizken, delillerle dinlerini isbat etmesi ne uzak bir derecedir kyas oluna. Eer bu kavmin azck anlaylar olsayd; dinleri zail olmadan nce akllar yok olsun diye umut ederlerdi. Yirminci Soru: Hristiyanlarn dinlerinin esas olarak; ament ve iman eriat ve tesbihi namnda birka sz vardr. ddialarnca bayram ve kurbanlar ancak bunlarla birlikte sahih olur. Bu amentu ne ncil-i erifte var, ne sa aleyhisselamn szlerinde var, ne de havarilerin szlerinde. Yirmi Birinci Soru: Bu amentlerinin banda; Allah her eyi tutan ve her eyin maliki ve grnen ve grnmeyen her eyin yaratcsdr, derler. Allah grnr ve grnmeyen btn eyay yaratandr demek; bu takdirde Hak Tealann Mesihi ve Ruhul-Kuds yaratm olmas ve onlarn yaratlm olmasn gerekli klar. Bu ise itikatlarnn zdddr. Yirmi kinci Soru: [269] Amentlerinin banda Hak Tealay, yaratmada ve sahip olmada bamszlkla nitelediler. Sonra arkasndan tek rable birlikte sa Mesihi en iyi ekilde eliyle lemleri yaratan ve her eyi yaratan tek Allahn olu deyip nceki isbat ettikleri bamsz ilah ile beraber yine her bir eyi yaratmakla nitelenen, Oul diye isimlendirdikleri bir ilah daha isbat ettiler. Eer Baba her eyin yaratcsdr dedikleri doruysa; Oula yaratacak bir ey kalmaz ve eer Oul her eyin yaratcsdr dedikleri doruysa; Babann yarataca bir ey kalmaz. Bu szleri ncekine nispetle birbirlerine mtenakzdr. Eer bu amenty Mslmanlardan mektebe yeni balayan bir ocuk dzenleyip telif etseydi; bu derecelerde alaklklar ve hatalar sylemezdi. Yirmi nc Soru: Amentde bir adamn ilahln isbat ettiler. Zira sa Mesih, Hazreti Meryemden doan bir insann ismidir. nsanolunun her birisi mahlktur. mdi Hristiyanlar yaratlm

232

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

olana ibadet etmi olurlar. Eer onlarn iddialarnca kadim ilahn Mesihe hulul kabul edilse dahi yine yaratlm olana ibadet etmeleri gerekir. Zira insan Mesihin yaratlm olmas ittifakla sabittir. Mesih, eski ve yeniden oluan ve toplamn ismidir. Eski ve yeniden oluan ey sonradan olan ve yaratlm olandr. Neticede Hristiyanlarn sonradan olan ve yaratlm olan ilah benimsemeleri gerekir. Yirmi Drdnc Soru: Hristiyanlarn amentde Btn alardan nce, Allahtan domu, Allahn biricik Olu Rab sa Mesihe inanyoruz szleri Hazreti Mesihin sonra oluunu gerektirir. Hlbuki Hristiyanlar Mesihin kdemine inanrlar. mdi bu surette de ztlk gerekir. Zira ilahlkta Babann zaman asndan Ouldan nce olmas Oulun sonra olmas gerekir ve zaman asndan sonra olan ey de hdistir. Eer zamanlar eit olsa; onlardan birini Baba dierini Oul saymak tercih gerektirmediinden batldr. Yirmi Beinci Soru: Hristiyanlarn amentde Mesih, Babann cevherinden ilah, gerek ilahtr szlerini Hazreti sann ncilde kyamet hakknda sorulan soruya cevap olarak bunun hi kimse bilmez, ancak tek Baba bilir (Markus 13: 32) sz iptal eder. Zira manas; kyamet saatini ben bilmem ancak Allah bilir demektir. Eer Hristiyanlarn iddia ettikleri gibi Hazreti sa, Allahn kadim cevherinden olsayd, Allahn kadim sfatnda ve ilminde eit olurdu. O zaman Hazreti sann, Hak Tealann bildii eyi bilmedii malum oldu. Dolaysyla Hazreti sa, Davud ve dier enbiya aleyhisselamn cevherindendir. Hatta Mesih dier enbiya gibi olduundan dier enbiyaya da kyamet hakknda sorulduunda Mesihin cevab gibi cevab verdiler. Yirmi Altnc Soru: Hristiyanlarn amentde: Mesih [270] lemleri eliyle yapt ve her eyi yaratt szleri; Mesihin, annesi Meryemi ve doumu esnasnda iine sarld hrka paralarnn yaratcs olmas ve Meryemin, yaratcs olan Mesih say dourmas gerekir. Bunu hibir akl sahibi sylemez. Eer Mesih lemin yaratcs olsa; btn ilerden biri olarak iblisin de yaratcs olmas gere-

233

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

kir. Halbuki ncilde Dalarn tepesinde eytanla beraberken, Bana secde et (Luka 4: 6-7; Markus 1: 13) sz zikredilir. mdi lemlerin yaratcs ve dzenleyicisi olan Hazreti Mesihin yarattklarndan birinin elinde u surette mahsur ve mahpus olmasn hangi akl caiz grr. Buna gre Hristiyanlar iin u amenty bir araya getiren Hristiyan ileri gelelerinin ne mertebe de ahmak, cahil ve dncesiz olduklar anlala. Yirmi Yedinci Soru: Hristiyanlar amentde Gerek ilah olan Mesih gkten yere indi derler. nmekten kasdn insan tabiat olmas, Hristiyanlarn icmalaryla batldr. Zira insan tabiat Meryemden dodu derler. nmekten muradlar ilahi tabiat olarak kabul edilirse, inen Baba tabir ettikleri zatn ilah olmas gerekir. Cisimlerin keyfiyetleri sonradan olan yeme ve ime gibi noksan sfatlarn Hak Tealaya ulamas gerekir, bu da ittifakla muhaldir. Eer iddialarna gre inen ilim manasna gelen kelime ve Ruhul-Kuds ise; Hak tTealann ilimsiz bekas gerekir. Yahut zatyla kaim olmayp insan Mesih ile kaim olunan sfatyla Hak Tealann vasflanmas gerekir. Ksacas inie dair sz batldr. Yirmi Sekizinci Soru: Hristiyanlar amentda Mesih kurtuluumuz iin gkten indi derler. Bu dahi delilsiz bir iddiadr. Zira Baba, Oul, Ruhun ilah olarak birbirine eit olduunu amentde akladlar. Bu surette, Baba ve Ruh kurtarc olmayp zellikle Oulun kurtarc olmas ne sebepten dolay gerekli grld? Yirmi Dokuzuncu Soru: Hristiyanlar amentlarnda Hazreti Mesih, Ruhul-Kudsden vcut buldu derler. Bu szlerinin batll da ncil nass ile sabittir. Zira Matta ncilinde Hazreti Mesih aleyhisselamn mr otuz seneye ulatnda Ruhul-Kuds gvercin eklinde semadan Hazreti Mesihe geldi (Matta 3: 16) diye aklanr. mdi ament dedikleri Hakk inkr ve rasullerini tekzip ve kitaplarn tebdil ve dier insanlar saptrmaktan ibaret ihanetten daha irkin bir eydir.

234

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

Otuzuncu Soru: Ruhul-Kuds Hristiyanlarn iddialarna gre hayat sfatndan ibarettir. Bu surette Mesihin [271] RuhulKudsden vcut bulmas hakikatin inklbn ve arzn cevhere dntrlmesi fesadn gerekli klar. Otuz Birinci Soru: Ruh, hayat sfatndan ibaret iken Hazreti Mesih, Ruhul-Kudsden vcut edince Hak Tealann l olmas gerekir. Zira Hak Tealann hayat sfat Mesihe intikal etmi olur. Otuz kinci Soru: Oul tabir ettikleri kelimenin Hazreti Meryeme hulul ve Hazreti Mesihin Ruhul-Kudsden vcut bulmas, bir manann yerinden baka bir yere intikalini gerekli klar, bu intikal muhaldir. Zira hareket, cisimlerin keyfiyetlerindendir. mdi mana olarak cisimlerin ve sfatlarn sfatlanan olmas, hakikatlerin inklbn gerektirir. Btn akl sahipleri indinde muhaldir. Otuz nc Soru: Eer Mesih Ruhul-Kudsden vcut bulmusa; Ruhul-Kudsn olu olmas gerekir. Allahn olu szleri batl olur. Eer Ruhul-Kudsden vcut bulmadysa; amentdeki szleri batl olur. Herhalkarda Hristiyanlar Hazreti Hakka ve resulne iftira etmektedirler. Otuz Drdnc Soru: Amentde Mesih llerin arasnda kald, semaya ykseldi ve babasnn sa tarafna oturdu derler. Bu kelam irkin bir yalandr. Bu durumlar kimden haber aldlar? Hazreti Mesihin semadaki halini kim grd? Otuz Beinci Soru: Hazreti sa babasnn sa tarafnda oturdu (Markus 16: 19) batl ifadeleri Hak Tealaya yn isbatn ve Hak Tealann cisim oluunu gerektirir, cismiyyet ise muhaldir ve Hristiyanlar dahi cismiyyete inanmazlar. Otuz Altnc Soru: Amentlerinde Hazreti sa Dirileri ve lleri yarglamak zere bir daha gelecektir derler. Aktr ki; bu ifadeden kastlar, Mesih ile eytan ve eytann yandalar olan Yahudiler arasnda geerli olan eziyet ve ihanet vesair belalar gerekleince Hazret sa babasnn yanna kat. Biraz dinlenip akl bana gelince

235

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

babas yanndan dier bir hazrlkla yardm ve arka alarak gelip dman ile muharebe edecek demektir. Bu surette Hristiyanlara layk olan, say terk edip sann dmanna ibadet etmeleridir. Zira u an dman tarafnnn galibiyet ve saltanat karsnda Hazreti isa maluptur ve gelecek zamanda neyin meydana gelecei malum deildir. Belki ak olan, ikinci defa da Hazreti sann yenilmesi ve malubiyetinin ncekinden daha byk olmasdr. Zira nceki iniinde Hazreti sa dmanndan korkmazken bu sefer iddetli musibetlere maruz kald. Bu defa ise [272] Hazreti say dman korkusu istila etti ve bu sefer belann tadn tatt ve dman zaferle kuvvet buldu. mdi bu takdire gre gerek Hristiyanlarn ve gerek ilah olarak benimsedikleri eyin ilelebet durmas ve kmldamamas gerekir. Otuz Yedinci Soru: Hristiyanlarn amentda Babasndan kan Ruhul-Kudse iman edin szleri; Ruhul-Kudsn Mesihe karde oluunun aklanmasdr. bu aklama yalan ve apak olmasyla bile mezheplerine de muarzdr. Otuz Sekizinci Soru: Amentde hatalarmzn aff ve balanmas iin ilk vaftizi tasdik ve itiraf ederiz szleri; demin hatas btn zrriyetini kapsad, bundan kurtulu mmkn deildir, ancak Mesihin ldrlmesi ve bu kadar iddete ve belaya giriftar olmasyladr, itikatlarna munakzdr. Zira vaftizin hatalarn balanmasn gerektirdii kabul edilirse, Mesihin armha gerilmesinin abes ya da zulm olmas gerekir. Otuz Dokuzuncu Soru: Amentde biz, bir olan ve kuds olan bir cemaate inanrz derler. Kuds cemaatten muradlar ncile muhalif ve munakz ve haddizatnda mtenakz olan ament edindikleri batl szleri bir araya getiren ve telif eden Hristiyan nderlerdir. u kelamda kendi kfrlerini akladklar halde nefislerini tezkiye ve tazim etmeleri olduka garib ve acayiptir. Krknc Soru: u ament Hristiyanlarn inandklar kitaplarn

236

hepsine munakzdr. mdi dinlerinin direi ve mezheplerinin esas

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

olan amentnn batll phesizdir. Zira Tevratta Seni Msrdan kudret eliyle karan Rabbin Allah benim. Benden baka tanrn olmasn. Hibir ey bana benzemez. Ben tek bir tanrym (k 20: 2-4) sz ve de ayann peygamberliinde: srailoullarnn ilah yle dedi: Ben ilkim, Ben sonum, Benden bakas yok (Yeaya 41: 4) ibaresi ve ncilde Dinle Ey srail Rab tektir (Matta 12: 29) vasiyeti yazldr. Hepsinin meali ve manas vahdaniyyeti isbattr. mdi teslisi sabit olan Hristiyan amentsnn, btn semavi kitaplara muhalif olduuna ve yalannn aa ktna asla ek ve phe yoktur. Krk Birinci Soru: Hristiyanlar; Ekanim-i Selase tabiriyle mabud kabul edip biri vcut biri hayat biri ilim yahut kelamdan ibarettir, derler. mdi bu e indirgemenin delili nedir? diye sorarz. Caiz ki drt olsun biride kudretten ibaret olsun yahut irade ile bile alt olsun yahut da fazla olsun ve bu indirgemeye asla delil getiremezler. mdi Hristiyanlar din ilerinden hibir maddede yakin zere olmadklar malum oldu. Krk kinci Soru: Hristiyanlarn, Hazreti sann Allahn Olu [273] olduunu iddia etmelerinin delili, lye hayat vermesidir. Bu surette Hristiyanlar her bir ferdin Allah Olu olmasn caiz grmelidir. Zira delilin bulunmamasnn, ispatlanmak istenen eyin de varolmadn gerekli klmad aikrdr. Bu takdirde Zeyd, Amr ve dier insanlardan birinin, lye hayat vermekle nitelenmelerini Hristiyanlarn bilmemesi, onlarn hayat vermemelerini gerektirmez. Mmkndr ki onlar da diriltsinler ve dolaysyla Allah olu olsunlar. Allah Teala bundan ycedir. Krk nc Soru: Hristiyanlar kiliselerinde ibadet kasdyla ekmek yerler ve arab ierler, Rabbimizin ekmeini yedik kann itik derler ve Hazreti Mesihden nakil yoluyla yle derler. Hazreti Mesih bize bir ekmek verdi bu ekmek benim cesedimdir, bunu yiyin ve biraz arap verdi ve bu benim kanmdr bunu iin diye emretti (Matta 26: 26-28). Yce Allaha yemin olsun, Hristiyanlarn u yakksz ve irkin eylerinin iddetli cezalar gerektiren ar sular olduundan

237

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

hibir kimse phe etmez, nerde kald ki yakn mkfatlar ve ibadetler olmas gereksin. Bu surette Hristiyanlar, Yahudilerden ziyade Hazreti saya hasm ve dman olurlar. Zira Yahudiler Mesihin ldrlmesine ve haa gerilmesine raz oldular. Hristiyanlar ise ahitlerin huzurunda Mesihin cesedini para para edip ve kann kyamet gnne kadar zel zamanlarda ve bayramlarda imekle vnrler. Bu fiil ancak kin ve nefret sahibinin andr. mdi slam dini ile ereflenmek isteyen kimselere u Hristiyan irkinlikleri t olarak yeter. Bundan dolay Hristiyanlardan birok kimse ihsanlarda bulunan slam dinini renmeksizin u kfr milletinin irkinliklerinden firar kasdyla erefli slamla merref oldular. Krk Drdnc Soru: Hristiyan halk ancak nefislerine tabi olan snneti terk edip haramln kabul ettiler. Erkeklik organndaki fazla deriyi uzatmay meru emir ve aksini gayr meru ve gayr caiz olarak benimsediler. Bu grlerinde de Tevrat, ncil ve dier peygamberlere muhalefet ettiler ve onlar ile ameli terk ettiler. Zira Tevratta aka yazldr. Hakk Teala brahim aleyhisselama snnet olmay emretti ve snnet benimle senin zrriyetin arasnda ahit ve yemin olunmu nesnedir (Tekvin 17: 10) buyurdu. Bu emre gvenerek ve bal kalarak Hazreti brahim yz yirmi yanda kendisini ve ocuklarn ve aabeylerini snnet etti. Hazreti sa ve rencileri snnet oldular ve Pavlustan nce Hristiyanlar da zaman gelince snnet edilirlerdi. Sonra Pavlus Hristiyanlara snnet olmay yasak etti. Hristiyanlar hakknda u Pavlus, ziyadesiyle zarar verici ve saptrc olmutur. Zira hamur iinden kl karr gibi kolaylkla Hristiyanlar dinlerinden kard [274] ve yoldan saptran zulmlere ve elim azablara drd. Pavlusun ortaya k u yolla olmutur. Pavlus Yahudiydi, Hristiyanlar ile birok kez savat ve harbetti. Grnrde Hristiyanlara ettii azab ve zarar yeterli grmeyip, kalbindeki gizli dmanl ve hiddeti yattramayp dinlerini ilelebet bozmak, Hristiyanlara elim bir azaba ve derin cezalara

238

dar etmek kasdyla hile yoluna meyledip byk bir rahibin hiz-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

metine girdi. Uzun sre zikredilen rahibin hizmetinde elinden geldii kadar alarak, gc yettiince gayret etti. eitli iyilik ve ihsanda mubalaa ortaya koyarak ve rahipten habersizce ncil-i erifi ezberledi. Bir gece nara atarak, gya ryasnda grd eyden son derece sabrszlk gstererek uyand. Rahib o anda sorunca; Hazreti Mesihi grdm azmn iine fledi ve bana mbarek ol diye dua eyledi, Hazreti Mesih azma frnce kalbime baz szler dodu. O, szlerin ne olduunu bilmem dedi ve bazsn zikretti. O szler ncile uygun olunca Hazreti Mesihin inayetine urad diyerek Pavlusu ycelttiler ve ululadlar. Zikredilen rahib; bu ana kadar sen bana hizmet ettiinden bundan sonra benim sana hizmet ve riayetim vacib oldu, dedi. Bu yolla Pavlusun bir derece hret bulduu Hristiyan krallar senede bir gn Pavlusun ziyaretine gelirlerdi. Bir defa daha Hristiyan krallar ziyarete gelince Pavlus bunlara; yarn buradan u dan eteine inip Hazreti Mesih yoluna kurban olarak kendimi kesmemi Hazreti Mesih bana emretti, dedi. Bu sz Hristiyan krallara pek zor geldi. Pavlusun bereketi bizden gidecek ve kederli ayrlna sabr zor olacak diye o gece gzleri uykusuz ve kalbleri kararsz sabahlayp, davet kasdyla Pavlus huzuruna geldiler. Balangta krallarn en nemlisi yalnz vedalamak iin Pavlusun yanna varnca; Pavlus artk ben mdi Hazreti saya gideceim ancak bende bir sr vardr, dedi. O srr sana emanet edeyim. O srrn kadrini bilip btn gcyle tazim ve korumada gayret etmelisin deyince; kral: Ey mukaddes peder, o sr nedir? diye sorunca; Pavlus Hazreti Mesih, Allahn oludur, dedi. Melik bu sz daha nce hikimseden iitmemiti. Bu kelam kalbine hkim kld. Sonra ikinci kral gelince Pavlus ona da bende byk bir sr var o srr iin ancak seni setim, dedi. O srr gizlice koruyarak onunla amel eyle deyince kral o sr nedir? diye sordu. Ona da Meryem Hak Tealann [275] zevcesidir, dedi. Melik bu sz daha nce duymamt. Bu sze de inand. Sonra en kk kral gelince; ona da Allah n ncsdr batl szn verdi ve emanet etti. Sonra ad geen

239

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

kurban elbiselerini giydi ve elinde bir bak ile ibadetghndan kt. nsanlarn hepsi hazr ve nazr olduklar halde dan eteine inip kendi eliyle kendisini kurban etti. Byk kral, helak olann gya bereketi memleketinde kalmas kasdyla cesedini almaya kalknca, dier iki kral muhalefet etti. kral zikredilen cesedi aralarnda taksime raz olup lakin ba tarafnn byk kral almak istediinde yine tartma ortaya kt. in sonu, cehennemde yanmasna balang olarak, cesedi yakarak kllerini l olarak aralarnda taksim edip memleketlerine gittiler. Sonra Pavlusun srlar diye krala verdii bozulmu itikatlarn her biri ortaya knca birbirlerini inkr ve tekfir edip savaa baladlar. Pavlusun son derece kskanlk ve hasedine binaen kendini ldrmekten murad Hristiyan milletini birbirlerine hasm etmek ve dinlerini ifsad etmekti. Krk Beinci Soru: Hristiyanlar, Hazreti Mesihin validesi Hazreti Meryem senede bir kere bilinen gnde Taytalada piskopos diye tabir ettikleri byk papazn hanesine iner, derler. mdi onlara Babann izniyle mi yoksa izni olmakszn m gelir? diye sorarz. Eer izniyle gelir derlerse; baba baz meleklerini gndermeyip zevcesini ecnebi bir adamn huzuruna gnderip deersiz ve zelil ve hakir etmeye sebeb nedir? Eer izni olmakszn gelir derlerse; emrine uymayp yabanclarla yaknlk ve muaeret eden hatunu Babann kendine semesi ne vecihle doru olur. Krk Altnc Soru: Hristiyanlar, gnein doduu yeri kble olarak benimseyip ibadetlerinde Douya ynelirler. Hlbuki Hazreti sa ve Hazreti Musa vesair byk nebiler Kuds- erife yneldiler. Bu byk alaklk ve kt bidatlarn yorumlada ilahmz Hazreti sa Dou ynnde armha gerildi, derler. zrleri kabahatlerinden byktr. Zira bu takdirde Hristiyanlarn akllar olsa uygulamalarnda dahi Dou ynne ynelmemelidirler, nerde kald ki ibadetlerinde ynelmeliler. Krk Yedinci Soru: Hristiyanlar bevleder ve byk abdest bozarlar. Derhal istibra ve istinca etmeksizin onlardan ve arkalarndan

240

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

necaset akarak kiliseye ibadet etmeye giderler. Herhangi bir eriatta olmayan tarzda ynelerek [276] kendi iddialarnca mahlkat elinde ihanet edilmi ve belaya maruz kalan ve demolundan lm tadan bir ferd olan Hazreti saya yalvararak ve kendisiyle Hazreti say armha gerdikleri aaca iviledikleri kazklar vesile ve efaat edici kabul ederek gnahlarnn affn iltica ederler. Hakkn huzurunda mnacat ve ibadet halinde kemal-i edebe riayet btn eriatlarda lazm bir i iken, Hristiyanlarn edepsizlikleri ne derecededir kyas oluna. Onlarn ibadet saydklar fiiller ile bir kimse, en baya insan olan tuvalet temizleyicisine ibadet ederek yaknlamaya alsa; tuvalet temizleyicisi, benimle alay m edersin? diye o kimseyi kt bir ekilde dverek edeplendirir. Bu takdirde Allah Teala bunlara ne vecihle azab edecei buna kyasen malum olur. Krk Sekizinci Soru: Hristiyanlarn ruhbanlar ve papazlar, her kim gnahndan tvbe etmek isterse; gnahn bize sylesin yoksa asla tvbesi kabul olmaz, derler. Bir asi gnahn keie haber verdiinde, kei sanki onun yaratcs ve tanrs gibi suunu af ve mafiret eder. syankrln gizlemek, suunu izhar etmekten ehven iken milletlerini itaatsizlikle ortaya karmaya sebep olurlar. Sularndan ve isyanlarndan haberdar olma sebebiyle azgn valilerin insanlarn mallarna girmelerine ve dokunmalarna sebep olurlar. Bir takm eziyet ve cezalarda irkinlikleri ve ktlkleri ner eder ve ortaya koyarlar. u muameleleri, byk bir fesadlk ve kt bidatlerdir. Hibir eriatte buna yol yoktur. Krk Dokuzuncu Soru: Hristiyanlar byk perhizlerine bir hafta ziyade ettiler. Bunun sebebi udur. ranllar Beytl-Makdisi istila edip Hristiyanlar ldrp kiliseleri harab ettiinde Yahudiler ranllara yardm etmilerdi. Sonra Herakil Beytl-Makdise geldiinde Yahudiler Herakile birok hediye gtrp aman talep ettiler. Herakil canlarna ve mallarna saldrlmayacana dair ellerine berat verip Yahudiler Beytl-Makdise girince; Hristiyanlar, Yahudileri Herakile ikyet ettiler. Yahudileri yok etmesini ve ortadan kaldrmasn rica ve iltimas ettiler. Herakil daha nce Yahudiler hakknda

241

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

verdii eman bahane edince; Hristiyanlar ahd ve emanndan vazge. Senin hatalarna kefaret olarak Hristiyan milleti var olduka oru gnlerimizde et yemeyi terk eder ve orucumuz zerine ziyade olarak orucu bir hafta kendimize vacib klarz diye Herakili ikna edince, Herakil ahdine vefa etmeyip Yahudileri ldrd. mdi Hristiyanlarn u perhizleri dahi dinlerini oyun ve elence edindiler (Maide 57) ayeti kerimesinin ifadesinde olduu gibi, dinle oynamaktr. Zira Hak Tealann helal kld eti kendilerine haram ve vacib klmad [277] zaid orucu vacib kldlar. Hristiyanlarn en ak ve en fakihi kei Hafs kitabnda orucu Hristiyanlardan soranlara cevap makamnda ilk olarak krk gn orulu olan Hazreti Musadr diye aklar. Sonra lyas sonra Mesih orulu oldu ama bir iaret olsun diye gn ziyade ederek krk gne tamamladlar. Zira o gnlerin says yln onda biridir. Nitekim havari Pavlus, baz risalelerinde mallarnzn onda birini eda ettiiniz gibi bedenlerinizin de onda birini eda ediniz (Luka 11: 42) diye tenbih etti. te farz klnan oru budur nihayette. mdi ad geen kei bu sznde, vacib olmamas gereken ekilde krk gn orucun vacibliini beyana teebbs etti. Bununla birlikte Hazreti sa ve Musa vesair peygamberler vaciblii ve vacib olmay aklamamlardr. Eer vacib ise; ilahi ahkma yokluk ithaf etmeleri gerekir. Eer vacip deil ise; Hristiyanlarn en cahili Yahudi Pavlusun szne itimat etmeleri neden gerekti? Hlbuki Pavlus Hristiyanlara baz szleriyle, hristiyan dinini, dmanl sebebiyle ifsad edip teslis ifadesini ihdas etti ve snneti iptal etti. Hristiyanlar, enbiyann kblesinden Douya dndrd ve haramlar helal kld. Hatta krk gn, yln gnlerinin onda biridir szlerinin yanl olduu zahirdir. Zira yln onda biri takriben 36 gndr, lakin bu yanllar tuhaf karlanmaz. Zira hesap ve kolaylk trnden farkl olan bir ve te yanllk edip tek ilah klp ve sonra uknumun vahdetine raz olan, yz altm be adedin onda birinde hata etmesi uzak deildir.

242

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

Ellinci Soru: Hristiyanlarn eriatlarnda asl olmayp sonradan ihdas olunmu Mikail bayram namyla bir bayramlar vardr. Balang sebebi yledir. skenderiye halk ve Msrn bir putlar vard. O put iin hayvanlar kesip byk bir bayram edindilerdi. Vaktaki Eksiderus skenderiye patrii olunca; o putu iptal etmek istedi. Lakin Hristiyan halkn korkusundan kadir olmaynca; zarar ve faydaya kadir olmayan sanem iin bayram edinmek kfr ve dalalettir. Eer bu Mikail bayram iin alp bu kurbanlar onun iin kesensiz hakknzda hayrl olur deyince, Hristiyanlar raz oldular. Bu adet imdiye kadar srd. Elli Birinci Soru: Hristiyanlarn ha bayram ve nur bayram namyla da bayramlar vardr. Bunlarn da eriatlarnda asl olmayp sonradan icat etmilerdir. Ha bayramnn [278] ortaya k sebebi u yolladr. Yahudiler Hazreti saya benzer bir Yahudiyi Hazreti sa zannyla iki aded hrsz ile beraber armha gerdikten sonra defnedip aalayarak ve ihanet ederek kabrini pisliklerle plk haline getirdiler. yz sene kadar bu hal zere kaldktan sonra kral Konstantinin zevcesi, o yerin temizlenmesini emredip kabri kefettiklerinde ha ortaya kt. kisi hrszlarn ha ve birisi Mesihin benzerinin hayd. Hristiyanlarn iddiasna gre Mesihin ha olacak, Mesihin hann hangisi olduunu bilmek istediler. Orada bir hasta vard ve halar birer birer hastann zerine koydular. Hasta iyilemedi. nc ha koyduklarnda yara tam iyileince, bu Rabbin ha diyerek altn klf iine koyup melike gnderdiler. Sonra Hristiyanlar o gn bayram edindiler ve haa en st seviyede tazimde bulundular. Hatta kiliselerinde suretlerini yaptlar, cesetleri ve elbiseleri zerine bask yaptlar. Eer mmkn olsa hibir eylerini hatan yoksun klmazlar ve ibadet kasdyla bazs bir parmayla ve bazs iki parmayla ve bazs on parmayla yzlerine ha suretini yaparlar. Bu kitaplardan hibir kitapta, eriatten hibir eriatte de yoktur. Kendi yanlarndan icat etmilerdir. Lakin ne derece ahmaklk ve fasid bir dncedir. undan kyas oluna ki; bir akll adamn klesine en alak seviyede hakaret etse-

243

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

ler; kendi kadrini ve klesinin kadrini tazim iin, o ihanetin unutulmasn ve izlerinin ortadan kalkmasn temenni eder. Hristiyanlar ise ilahlarna olan ok eitli hakaretleri kyamet saatine kadar yayar ve izhar ederler. Mabudlarna olan ihanet ve ktln alametlerini ibadet edinirler. Eer fasid olan iddialarnca Mesih hatan semaya ykseldi onun iin ha tazim gerekir derlerse; bu szleri de fasid olur. Zira onlara gre, Mesih kabre defnolundu gn sonra kabirden ykseldi. Bu takdirce kabre tazim etmeleri daha laykdr. Elli kinci Soru: Hristiyanlarn byk ounluu kiliselerde olan tasvirlere secde ederler. Byk kfrdr. Esnama tapmak ile tasvire secde etmek arasnda bir fark yoktur. Eer surete secde etmek caiz olsayd; hayatteyken Hazreti Mesihe rencileri secde ederlerdi. Zira Hazreti Mesihin sureti kiliselerde olan tasvirin hepsinden efdaldir. Tasvire ve surete secde etmenin meruiyetine dair, kitaplarnda bir harf yoktur. Belki semavi kitaplarn hepsi tevhid [279] ve yceltme ile bu ekildeki fiilleri ileyenin tekfiriyle doludur. Elli nc Soru: Hristiyanlar domuz etini yerler ve yenmesi helaldir, derler. Hlbuki Mesih zamannda haramd. Tevrat ve ncilde haraml apaktr. Zira Tevratta domuz sizin zerinize haramdr onu yemeyin (Levililer 11: 7) nass sabittir. Asla tevili mmkn deildir. Ayn ekilde Markus ncilinde dahi Mesih aleyhisselam domuzlar telef etti ve denizde bodu (Markus 5: 12) ve rencilerine kutsal olan kpeklere vermeyin (Matta 7: 6) sz aktr. mdi domuzu helal sayan kimse, Hazreti Musa ve Mesihi inkr etmi olur. Geri Hristiyanlar; Petrusa ryasnda semadan bir sahife inmi iinde btn hayvanlarn ve domuzun suretleri resmedilmi, Petrusa bunlarn iinden itahn ekeni al ve ye denmi, diye Petrustan nakil ve rivayet ederler. Bu naklin shhati dorulansa dahi ryalar ile kurallar terk olunmaz ve rya ile enbiya yalanlanmaz.

244

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

Elli Drdnc Soru: Hristiyanlardan rahib ve rahibe evlenmezler. Evlilik Allaha yaklamaya aykrdr, derler. Nikh terk etmek yaknlktandr deyip erkekler ve kadnlar ibadethanelerinde zina etmeye sebep olurlar. Baba yoluyla zrriyeti engellerler ve bu itikatlarna delil, ncilin Kim karsn veya ocuklarn benim iin terk ederse o birisine bin sadaka vermi gibidir (Luka 18: 29-30) szdr. Lakin istidlallerindeki yanllar eitli ynlerden sabittir. lk olarak: Vasi brakmadan ocuu terk etmenin caiz olmad aikrdr. Bu takdirde o szden maksat, bir sebebe binaen ayrlmak isteyen eini boayarak terk edip o hatuna zarar vermeyen, ocuk sevgisi kendisini Allaha itaatten alkoymayan kimse demektir. kinci olarak: Zevce tesmiyesi akitten sonradr. mdi Kim zevcesini terk ederse kelamyla murad Kuran- Azimdeki gibi ihsanla serbest braksn (Bakara 229) nazm celili gibi boama ve ayrlmadr. Yoksa kllyen evlilii bitirme deildir. nc olarak bu kelam Mesihin ncildeki Bir kiinin karsn zina dnda bir nedenle boamas batldr (Matta 5: 32) szne muarzdr. Zira Mesih bu sznde sebebsiz tala yasaklad ve evliliinin devamn emretti. Drdnc olarak evliliin sebep olduu elerin iffeti sebebiyle eytann burnunu srtme ve salih nesle nisbet gibi Allaha yaklatrc eyler, ruhbann ibadet iin baka her eyden el etek ekmlerinden efdaldir. Nikh, enbiyann nesli ve muhterem evliyann snnetidir. Hristiyanlarn kitaplarnda Hak Teala Hazreti brahim ve Zekeriyaya evlad nimetiyle sevindirdi (Tekvin 17: 19; Luka 1: 13) diye aktr. Elli Beinci Soru: Hristiyanlarn hepsi asi, cani ve eriatlarndan sapm, heva ve heveslerine tabii olduklarn uursuz bir ekilde kendileri itiraf ederler [280]. Zira onlarn mezhepleri, tam teslimiyet, ldrme ve yardm etme ve intikam almay terk etme ve kfirlerle mdafaa etmemektir. nk ncilde Kimki yanana vurdu ona dierini evir (Luka 6: 29) kelam zikredilir. Manas her kim yanana vurursa onunla mnazaa ve mcadele etme, bilakis dier yanan o kimseye dndr ve tam olarak teslim ol, demektir. Hristiyanlar eer Mesih harb etmek isteseydi, Yahudilere teslim olmaz-

245

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

d, derler. Ve Hibir kula bir baka kimse ile savamak helal ve caiz olmad (2 Timetos 2: 24) diye aklad. mdi u zikredilenlerle bile Hristiyanlar bugn ldrme gayretinde insanlarn en iddetlisi ve kan dkme hrsnda en nde gelenleridirler. mdi eriatlarn inkr ettiklerini ve hevalarna tabii olduklarn itiraf ederler. Elli Altnc Soru: Hristiyanlar ilahi kitabn gayryla hkmetmek ve ahkmda hevalarna tabii olmakta mttefiktirler. Bir eriata bal olmayarak ancak hevalarna ve eytann vesveselerine uyarak haram helal ve helli haram, mallar ve namuslar mbah klarlar. Zira Hristiyanlarn fkh kitaplar be yz kadar meseleden fazlasn iermez. O meseleler de haddizatnda batldr. Sahih olsa dahi sadece namaz bini akn meseleye muhtatr. mdi kalan ibadetler, nikh ve dier muameleler, sular, borlar, rehinler, emanetler ve dier hukuki ilemler hakknda Allahn hkmleri nerede kald? Mslmanlarn fkh kitaplarnn muhtasar olanlar bile on bin meseleyi ihtiva eder. Bununla birlikte denizden bir katredir, nerede kald ki beyz mesele! Onlar ounlukla en kmil ve en tam olan Mslman ahkmna mracaat ederler. Sakim akllaryla her ne eyi gzel grrlerse onunla hkmederler. Eer ilerinden biri o hkme raz olmaz kar karsa; onu kiliseye girmekten men ederler. Elli Yedinci Soru: Hristiyanlar, Hazreti Mesih beikte iken konumad ve annesinin beraetine ahitlik etmedi, bilakis otuz sene Yahudiler, Yusuf En-Neccar ile Hazreti Meryeme kazif ederler ve Hazreti Mesih veledi zinadr diye hkmederlerdi derler. Bununla birlikte Hazreti Mesih, Hristiyanlarn iddiasnda her bir eye kadir ve her bir eyin yaratcs iken imdi Hristiyanlarn inancna gre, Hazreti Meryemin Hazreti Mesihten ektii eziyet ve meakkat hibir valide ocuundan ekmemitir. Mesih validesine isyankr olmu ve validesini cmle leme rsva etmitir. Srekli, sz ve inanla, batla yardmc olmu olur. Kolay bir ekilde u mefsededin ortadan kaldrlmasna kadir iken bundan sonra Mesih validesine

246

u ettiklerine kanaat etmeyip validesini oru [281] ve salt vesair

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

meakkatli sorumluluk ile mkellef edip sonunda lmn verdii sarholuu ve yok oluun kederini tattrm ve cesedini bozmu olur. Bu derecelerde anneye asi olmaya hibir ocuk raz olmaz. Elli Sekizinci Soru: Hristiyanlar hayr Allahtan, er eytandandr, derler. Bu takdirde eytann iradesi daha galip ve daha stn olmas gerekir. Zira dnya halknn ou inkr, dalalet ve isyan zeredir. yle ise eytann rablkta en yce ve en layk olmas iktiza eder. Hristiyanlar bu itikatlarnda dahi kitaplarna muhalefet ederler. Zira Tevratta Allah firavunun kalbini katlatrd ve ncilde Ben leme istediim eyi yapmak iin deil, beni gnderenin meieti iin geldim (Yuhanna 5: 30) szleri yazldr. Mealleri hayr ve errinde ilahi kudrette olduunu isbattr. Elli Dokuzuncu Soru: Hristiyanlar Mesihe olan hakaret ve ihanetin hepsi gnahtan temizlemek iindi derler. Kfirleri gnahtan temizlemek iin mi yoksa mmini gnahtan temizlemek iin mi? diye sorarz. Eer kfirleri gnahtan temizlemek iin derlerse; batldr. Zira irkin hatalar olan, rabbi armha geren ve yaratcsna en byk ihaneti eden kfirlerin sair hatalarn ne vecihle temizler. Eer mminleri gnahtan temizlemek iindir derlerse; bu k dahi batldr. Zira kfirlerin fiili, iyilikleri ne ekilde temizler. nsan temizleyen ancak kendi salih amelidir. Hem dahi Mesihin ldrlmesi sebebiyle lemden hangi fesad zail oldu? ve lemde ne kurtulu hsl oldu? Bilakis hatan sonra alem yine nceki hali zere bakidir. Bilakis Hristiyanlarn itikatlarnca rabbe ihanet musibeti gibi bir musibet lemde ne Mesihin armha gerilmesinden daha nce ve ne de daha sonra vuku buldu. Nerde kald ki sair hatalar ortadan kalksn. Altmnc Soru: Hristiyanlarn yanlarnda bir mehur

tesbihleri vardr. Byk perhizlerinden sonra okurlar. Meali; rabbimiz sa Mesihin haa gerilmesi sebebiyle lm batl oldu ve eytann fitneleri yok oldu ve ortadan kalkt, demektir. mdi u Hristiyanlar ocuklarn maskaralardr. lm, lemden ne vakit kalkt ve

247

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

hangi eytan fitnesi yok oldu. Belki Hristiyan milletinin zuhuruyla cahillik, inat ve sapknlk lemde ziyadelendi. Altm Birinci Soru: Hristiyanlarn bir mehur tesbihleri dahi vardr ki byk perhizin Pazar gnnde okurlar. Meali; Mesih, kfr ve fitnelerden gzne pislik bulat, orula lme ve hatalara galip geldi, demektir. imdi Hristiyanlar mlar gibi mnzevi bir hayat yaayp mezarlarn mamur ve evlerin harab olduunu ve isyankrlarn fazlaln mahade etmiyorlar. Altm kinci Soru: Hristiyanlar kurbanlarndan sonra ya Rabbena ellezi galebe [282] bivechil mevta vettai tesbihini okurlar. Meali; ey ac ve elemle lme galip olan rabbimiz sa, demektir. Hlbuki kendi iddialarnca ilk lm saya, validesine ve sann btn ashabna ulat. Kyamet saatine kadar btn Hristiyanlara muhatap olacak. Lakin bu ekilde hayret ve dehetli olan szlerin Hristiyanlardan sudur etmesi mazur grlr. Zira tam bir cehalet, kfr ve inatlarndan kendilerinde asla akl- mead aibesi kalmamtr. Altm nc Soru: Hristiyanlar sabah namaznda lahmz ey Rab, Allahn harfleri, bize merhamet et, sadece Sen kutsal ve mtealsin derler. imdi ibtidaen Hazreti Mesihi rab olarak tesmiye ettiler. Sonra Mesihi Allahn harfleri kldlar. Harflerin rabblkla hibir mnasebeti yoktur. Ne sebebe binaen ilahi lemi harflerle tesmiye ettiler bilmem. Sonra Mesihi mnferid olduu halde kutsal ve mteal kldlar. Kutsaln ve mtealin harfleri tek ey olunca; harflerin Allah, kutsal ve mteal olmamas gerekir. Altm Drdnc Soru: lk saatteki namazlarnda; Mesih, ilah, Salih, ruhu uzun, rahmeti bol ve herkesi iyilie davet eden derler. imdi Hazreti sada ulhiyet ile ruhun sreklilii arasn cem ettiler. Ruhun srekliliinden muradlar elem ve musibetlere kar sabrdr. iddetlere ve eleme sabretmek ise ulhiyete mnafidir. Hatta lm ve hatalardan kurtulmu olma ve ruhun sreklilii olma sfatlaryla Baba ve Ruhul-Kuds tavsif etmeyip hassaten Mesihi tavsif et-

248

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

mek, mezhepleri olan teslisi iptaldir. Hristiyanlar yannda yalnz kelime uknumuna ibadet etmenin kfr olduunda ihtilaf yoktur. O halde niin o gndzdeki namazlarnda kfir olurlar. Hatta Mesihi kurtulua aran vasfyla tavsifde; Hazreti Mesih insanlarn kurtuluunu murad ettii halde davet eyledi derlerse; Mesihin murad hsl olmadndan aczi gerekir. Acz ise ulhiyete manidir. Eer insanlarn kurtuluunu murad etmedi derlerse; kfrlerini murad etmi olurlar. Bu ise aklen irkindir. Bu nitelendirme ulhiyete uygun deildir. Altm Beinci Soru: kinci satteki namazlarnda Semavi tanrnn annesi, sensin gerek keramet, hayat meyvesini tayan, sana yalvaryoruz nefislerimize merhamet et. Ey semavi tanry douran bize merhametin kaplarn a duasn okurlar. imdi Hristiyanlara u dua akaid-i diniyeden midir deil midir? diye sorulur. Eer akaid-i diniyedendir derlerse; u akaidi bilmedikleri iin enbiyann inkr edilmesi gerekir. Zira ilahn validesinin ve ocuunun olmas enbiya akidesi deildir. Eer itikat ettikleri ey olsayd; yaratlmlara nasihatlarda ve iman [283] gerektiren eylere insanlar irad etmede asla ksaltlmasn caiz grmediklerine binaen enbiya kitaplarnda gemi olurdu. Bununla birlikte buna enbiya kitaplarnda bir harf dahi bulamazlar. Eer akaid-i diniyeden deildir derlerse; rabbani kitaplarda dahi bu isimlendirmeye izin olduu kastyla Hak Tealaya valide isnat ettiklerinden kendi kfrlerini itiraf etmi olurlar. Hem de u namazlar Hazreti Meryeme ibadettir. Zira Hazreti Meryemden rahmet ve mafiret taleb ediyorlar, rahmet talebi ise ancak Hak Tealadan olur. Hlbuki Hazreti Meryemin dier dem kzlar gibi olduunu ikrar ederler. Hsl kelam, szleri fiillerine zt ve dinlerini klliyen yok saym birtakm insan suretindeki drt ayakl hayvanlardr. Altm Altnc Soru: Saat altdaki namazlarnda Ey Hazreti demin iledii hatalar iin iviyle elleri haa ivilenen zat, bizim hata defterimizi yrtp bizi hatalarmzdan kurtar, ey bir zaman ha zerinde ellerinden ivilenmi halde kalp hatta kanyla haa yapk olan zat, sen

249

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

ldn iin biz de lme muhabbet ettik derler. Hak Tealaya bu nasl yaknlamadr ve nasl medhetme ve vmedir. Btn lem bunda hayret iinde kalr. Bu ne acayip itikaddr. Kul olan demin hatas iin yaratan haa gerilsin. En irkin insanlardan olan Yahudilerin hakaret ve rezaletine layk olsun. Altm Yedinci Soru: Akam namazlarnda Ey ilahn validesi bizim kurtuluumuz iin aba gster, ey ilahn validesi sen hatunlar iinde mbareksin ve karnnn meyvesi olan olun dahi mbarektir. Zira o oul bizim kurtarcmzdr, ey ilahn validesi bizim muhta olduumuz eylerden gaflet etme ve bizi helak olmaktan kurtar ve ey Mesihin Yaratan olan yuhanna bizi paylamadan kurtar diyerek nice nice hezeyan ederler. imdi Hristiyanlarn ilahlar alt olmas lazm geldi. Baba, Oul, Ruhul-Kuds, Meryem, Mesih, Yuhanna. Eer biraz daha zaman geerse parasz pulsuz bir ey olduundan oaldka oaltacaklar. Hatta Yuhanna, Hazreti Mesihin yaratcsdr diye aklamalarndan Mesihin kulluunu ve mahlk oluunu ikrar etmi olurlar. te namaz ve ibadet diye iledikleri amellerden irkinlik ve kabalk, utanma ve snma ortaya kar. Zira Hak Teala ve Hazret Mesih hakknda nice nice edepsiz kelimeler, kfr, fcur ve iftira muamelelerini ierir. Bununla birlikte kendileri, ibadetleri esnasnda pislik ve hayszlk elbisesi giyerler. Necasetli, murdar ve her birinin makat koyunlarn kuyruklar gibi necasetten ta gibi katlamtr. [284] Eer Hristiyanlarn ilerinde bir akll ve dnen bir insanolu olsa Hristiyanlar bu ibadetlerinden yasaklar ve men ederdi. Alm Sekizinci Soru: Luka ncilinde Cibril aleyhisselamn Hazreti Meryeme; Olun Mesih Hazreti Davudun oludur. Hak Teala onu, babas Davudun krssne oturtacak (Luka 1: 26-33)diye mjdeledii aklanr. imdi ncilin sair szlerinde hibir ekilde yol yok, ancak u ibare, Hristiyanlarn btn delillerini iptal ve Hazreti Mesihin kulluunu isbata kfidir. Mjdelemeyi byk sayma ve mjdeleyiciyi yceltme gerektiinden Hazreti sa, Allaholu olsayd; Hazreti Cibril Hazreti Mesihi kadrini ykleyip

250

ve azaltp Davud olu olarak isimlendirmezdi. Hazreti Cibrilin

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

Hristiyanlara Yneltilen Yetmi ki Dakik ve etin Soru

Davud olu tabirine Hristiyanlarn Rab, Davud ve Allah olu demeleri ne mertebede mtenakzdr bakla. Altm Dokuzuncu Soru: Yahudiler, mucize; meydan okumayla birlikte olaanst fiilden ibarettir, muhtelif olmaz derler. u hakikat Hazreti Musadan sadr olduu gibi bizim peygamberimiz Hazreti Muhammedde de ortaya kt. Zira birok fasih ve beli kiinin ok olduu zamanda Hak Teala katndan mucizev olan Kuran getirdi. Kuran- Azimden en ksa sure miktarn getirmelerini Arab fasihlerinden talep ederek ahitlerin huzurunda gurur ve kibir sahipleri olan halis Araplarn gayretlerini tahrik eden ve ileri gelenlerin kar koymaktan kandklar, tam bir azarlama ve taciz olan De ki: nsanlar ve cinler, birbirine yardmc olarak bu Kurann bir benzerini ortaya koymak iin bir araya gelseler, and olsun ki, yine de benzerini ortaya koyamazlar.(sra/88) nazm celilinin mucizev beyanyla nida eylediinde; fasihlerin buna benzerini getirmek yerine harb etmeye ve savamaya kalkmalar onlarn tam bir acz iinde olmalarnn ak delilidir. Hlbuki Kuran- Azim en ksa sure olan Kevser sresinin yedi bin mislini kapsar. Bu surette Kuran- Kerim yedi bin mucizeyi ierir. imdi peygamberlik mucizesi sabit olmazsa; Yahudilerin Musann peygamberliine itikat etmemeleri gerekir. Eer sabitse; Hazreti Muhammedin peygamberliini ikrarlarnn gereine hi phe yoktur. Yetmiinci Soru: Yahudilerin limlerinden ilim ve dinde ve adalette ve takvada yksek anlar olan Abdullah b. Semal ve Kab el-Ahbar gibi bykleri, slam dinini kabul edip Tevratn gerei ve Yahudi dininin gerei enbiyann sonuncusunun peygamberliinin doru olduuna ve efendileriyle btn Yahudilerin ittifak ve icma ettiklerini ehadet ettiler. imdi u adaletli efendilerin ahadetleri Yahudilerin batl olduklarna doru delildir. Kab el-Ahbarn slamla ereflenmesi Hazreti merin hilafeti zamanndayd. O vakte dek tehirinin [285] sebebi sorulduunda; Hazreti Kab, ben Tevratta Hazreti Muhammedin Araptan gnderilmi olup ahirete teriflerinde salih bir eyhin halife olacan o halife de lp makamna

251

M LEL VE NHAL
inankltrmitoloji

Milel ve Nihal Geleneinden

demirden ziyade din salaml olan bir zatn halife olacan buldum diye cevap verdi. Vaktaki Tevratta aklanan ilerin tamam meydan gelince, Muhammedi hakiki dinde asla phem kalmayp slam kabul ettim dedi. Yetmi Birinci Soru: Yahudiler bizim dinimizi kabul etmediklerinin veche ve sebebini beyanda, eer Muhammedin dini hak olursa; Musann dininin nesh olmas gerekir. Nesh ise Hak Tealann Hazreti Musaya verilen sorumluluktan piman olup o sorumlulua en layk ve en uygun olunan ilahi ilim ile ilikili olarak Hazreti Muhammedi gndermesini mucibtir. Bu ise nedamet ve cehaletten sonra Hak Tealann ilmi hakknda noksan ve muhaldir. imdi Yahudilerin bu zr beyanlar batldr. Zira nesh Yahudilerin dininde ve itikatlarnda sabittir. Nitekim Hazreti dem zamannda kardelerin evlilii meru iken sonra haram oldu. Hazreti shak aleyhisselama kei feda klnd ve Cumartesi gnnde alma meru iken haram klnd. Yetmi kinci Soru: Yahudilerin ellerinde olan Tevrat asla salih hccet deildir. Zira enbiyann ismeti kesin delil iken alak insanlardan sudur etmeyen zina ve iki ime gibi fsklarn enbiyadan ve Allahn kullarnn ileri gelenlerinden sudur etmesi hikyelerini kapsar. Hatta Yahudiler bu hikyelere necaset tesmiye ederler.

252

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

You might also like