You are on page 1of 252

Tiflis Edeb Muhitinde Molla Nasreddin Dergisi ve Dergide Tartlan Konular

Yard.Do.Dr. Sedat ADIGZEL


zet: XX. yzyln ilk yllarndaki kark siyas ve toplumsal ortamnda Molla Nasreddin dergisi Azerbaycan edebiyatnn ve Azerbaycan Trklerinin glen yz olmutur. Azerbaycan edebiyatnn ilk mizah dergisi olan Molla Nasreddin tartmaya at konularla 1900l yllarda adaln semboldr. Molla Nasreddin dergisini karanlarn en nemli gayeleri Azerbaycan Trklerini ada bir dzeye ulatrmaktr. Dergi bu nedenle hem edeb hem de toplumsal adan ok nemli bir konuma sahiptir. Ana dili, zgrlk, din, slam corafyas, kadn, eitim ve kyl-ii haklar dergide ilenen konulardan bazlardr. Anahtar Kelimeler: Azerbaycan edebiyat, Molla Nasreddin, Mizah, Celil Memmedguluzade, Mirze Elekber Sabir

1- XX. Yzyln Balarnda Edeb ve Siyas Hayat XX. yzyln ilk yllar Rusya ve Azerbaycan asndan hem toplumsal hem de siyas olarak nemli deiikliklerin yaand bir dnem olmutur. Bu yllar Osmanl, Rusya ve randa halk hareketlerinin balad ve zgrlk dncesinin imparatorluklar sard bir zamandr. Mslman lkelerde zgrlk ve merutiyet hareketleri, halk ynetimlerle kar karya getirmeye balam, Rusyada ise arlk rejimine kar Boleviklerin destekledii ii ayaklanmalar blge asndan hareketli yllarn yaanmasna neden olmutur. zellikle 1905 ve 1907 Rus ihtilalleri Bolevik hareketlerini glendirmi ve ksmen de olsa arlk Rusyasnda geici bir zgrlk ortam salamtr. XX. yzyln balar, Azerbaycanda ve btn arlk Rusyasnda byk hadiselerin cereyan ettii bir zamandr. Bak, petrol sanayii sebebiyle sratli bir gelime gstermi, ksa zamanda Azerbaycann kltr ve medeniyet merkezi haline gelmiti. 1905 Rus ihtilali kavimler hapishanesi diye bilinen arlk Rusyasnda hrriyet gnei dourmu, Trkler ve Mslmanlar arasnda siyas, edeb, itima faaliyetlerin sratle gelimesini salamt. (Akpnar 1994: 69).
Rusyada balayan bu zgrlk hareketleri arlk egemenliinde ve randa yaayan Trkler ile Osmanl arasnda hzl bir iletiimin balangc olmutur. Siyasi bakmdan yaanan bu hareketlilik edebiyat sahasnda da ok geme

Atatrk niversitesi, Fen-Edebiyat Fakltesi, ada Trk Leheleri ve Edebiyatlar Blm / ERZURUM dradiguzel@yahoo.com

bilig Bahar / 2007 say 41: 1-21 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2007, say 41

den kendini gstermitir. XX. yzyln balarndan itibaren birok Trk gazete ve dergisi Azerbaycanda yaym hayatna balamtr. XIX. yzyln sonlarndan XX. yzyln balarna kadar arlk Rusyasnda hibir dergi ve gazetenin Azerbaycan Trkesi ile yaym yapmasna izin verilmemitir. Bu yllarda Azer aydnlarnn zellikle de Neriman Nerimanovun Trke gazete karmak iin yapt teebbsler merkezi ynetim tarafndan geri evrilmitir. Azerbaycan edebiyat tarihileri 1905 ve 1907 Rus ihtilallerinin Molla Nasreddin gibi birok dergi ve gazetenin yaymlanmasna zemin hazrlad grndedirler. 1905 ve 1907 inklplar zamannda ve ondan sonra Azerbaycan medeniyetinin birok sahalar srekli geliti. nklp halkn eitime, medeniyete sanata olan merakn ve meylini kat kat artrd. Edebiyatla birlikte eitim, ilim, sanat ve basn gittike halk menfaatine hizmet etti. (Vurgun vd. 1960: 367). 1900l yllarda siyas ve ekonomik adan nemli bir merkez haline gelen Bak, edebiyat ve basn alannda da blgenin en nemli ehirlerinden biri olmutur. Bu yllarda yaymlanan gazete ve dergilerin byk bir ksm Bakdeki matbaalarda baslmtr. Yirminci yzyln siyas olaylar basn hayatnda da belirgin ekilde kendini hissettirmitir. Edebiyat tarihileri bu yllarn basnn ana siyasi balk altnda incelemektedirler. Bolevik basn, demokratik-inklp basn ve milliyeti-din basn olmak zere ana blme ayrlan basn o yllara kadar hi olmad kadar hareketli bir dnem yaamtr. Bu ayrm daha ok sosyalist nazariyeciler tarafndan yaplmaktadr. Bolevik basnn temsilcileri Davet, Tekaml ve Yolda gazeteleridir. Azerbaycan basnnda Bolevik ideolojinin en nemli ve en renkli temsilcisi, Neriman Nerimanovun sahibi olduu Hmmet gazetesidir. Dnemin nde gelen Bolevik aydnlarndan biri olan S. M. Efendiyev de, bu gazetenin yazar kadrosu ierisinde yer almtr. Hmmet gazetesinin sayfalarnda devrin btn nemli siyas meseleleri Marksist dnce ile ele alnyordu (Vurgun vd. 1960: 395). Bu yllarn en nemli iki gazetesi Hayat ve rattr. Sosyalist idealden uzak fikirler tadklar iin Bolevikler tarafndan gericilikle sulanrlar. Molla Nasreddin dergisinin sayfalarnda da bu iki gazetenin ismi sk sk zikredilmitir. Hayat kapandktan sonra yaym hayatna balayan Fyuzat ise Trklk ve slamiyetin en ateli savunucusu olmutur. Fyuzat kendisinden sonra birok gazete ve dergiyi etkileyerek Trklk dncesinin Azerbaycanda yaylmasna nclk etmitir. Aksz ve ttihat, Fyuzatn etkisi ile kan gazetelerin en nemlileridir. (Celal vd. 1982: 66) Molla Nasreddin dergisi asndan 1900l yllarn en nemli yayn organ Mehemmet Aa ahtahtlnn 1903 ylnda Tifliste karmaya balad arki-Rus gazetesidir. arki-Rus bu dnemde yaymlanan ilk Trke gazetedir. Gazetenin basld Gayret Matbaas Molla Nasreddin dergisinin domasna
2

Adgzel, Tiflis Edeb Muhitinde Molla Nasreddin Dergisi ve Dergide Tartlan Konular

neden olacak ve uzun yllar Molla Nasreddin dergisine hizmet edecektir. Mehemmet Aa atahtinskinin Tifliste kard arki-Rus (19031905) gazetesi, inklp ncesinde tek nl Azerbaycan gazetesiydi. Bu gazetede C. Memmedguluzade, M.E. Sabir, Eli Nezmi, M.S. Ordubadi, Abdulla Tevfik Sur, H. Zerdabi gibi nl yazar ve airler toplanmlard. (Celal vd. 1982: 66). arki-Rus gazetesinin yazar ve air kadrosunda yer alan edebiyatlarn byk bir ksm, daha sonra Molla Nasreddin dergisinin ekirdek kadrosunu oluturacak kiilerdir. 1905 ylnda arki-Rus gazetesinin kapatlmasyla bo kalan Gayret matbaas, Celil Memmedguluzade ve mer Faik Nemanzadenin nemli gayretleri ile Azerbaycan edebiyatna hizmet etmek iin satn alnr. Bu yllarn en byk problemi, Trke dergi ve gazete karmak iin, ar ynetiminden izin alabilmektir. Celil Memmedguluzade ve mer Faik Nemanzade, farkl gazete ve dergiler karmak iin eitli teebbslerde bulunsalar da Azerbaycanda mizah dergisinin yokluu onlar Molla Nasreddini karmaya iter. Bu nedenle Gayret Matbaas, o yllarn edeb sahasnda olduka nemli bir konuma sahip olmutur. Molla Nasreddin dergisi yazarlarnn eserleri, evirileri bu matbaada baslm ve dergi aracl ile abonelere datlmtr. Bu kitaplarn basm ve datlmas ile ilgili Molla Nasreddin dergisinde sk sk bilgi verilmitir. Bir yldr Tifliste hizmet veren Gayret Matbaasnda Trke, Farsa, Arapa ve Frenke her trl kitap, mecmua ve her eit ticaret ve divanhane defter ve ktlar en gzel yaz ile baslmaktadr. Her ehirden posta ile sipari kabul edilir ve hzl ekilde baslp gnderilecei taahht edilir. (Molla Nasreddin 1906/5: 2). Bu yllarn dier nemli matbaas ise Bakde Oroov kardelere aittir. Daha ok ticari amala alan Oroov kardeler, Gne, Hakikat, Malumat, Kelniyet gibi dergi ve gazeteleri neretmilerdir (Vurgun vd 1960: 382).

2- Molla Nasreddin Dergisinin Yaym Hayat Molla Nasreddin, Azerbaycanda yaymlanan ilk mizah dergisidir. 7 Nisan 1906da ilk says neredilen dergi, Tifliste Gayret Matbaasnda baslmaya balanmtr. Molla Nasreddin, XX. yzyln ilk yllarndaki kark siyasi ortam ve deiik sebeplerle baz dnemlerde yaym hayatna ara vermek zorunda kalsa da yaklak yirmi be ylda yedi yz yetmi alt says neredilerek uzun bir sre basn ve edebiyat alannda etkin olmutur. Molla Nasreddin eitli aralklarla yirmi be yl neredilmitir. O ilk nce Tifliste (19061918), ksa bir sre Tebrizde sonra ise Bakde faaliyet gstermitir. Uzmanlara gre Tifliste yz yetmi, Tebrizde sekiz, Bakde yz doksan sekiz says kmtr. (Hseyinov 1986: 14).
Molla Nasreddin dergisi, Celil Memmedguluzade ve mer Faig Nemanzadenin nclnde yaym hayatna balamtr. Dergiye drdnc saysndan itibaren katlan Mirza Elekber Sabir, gerek nne Molla Nasreddin sayesinde ulamtr.
3

bilig, Bahar / 2007, say 41

Dneminin nemli yazar, air ve ressamlarn bnyesinde toplayan Molla Nasreddin, Azerbaycan edebiyatnda ve basnnda yeni bir ekoln balangc olmutur. Molla Nasreddin Edebi Ekol, bugn de Azerbaycan mizah edebiyatnda etkisini gstermektedir. Anarn Molla Nasreddin 66 adl komik hikyeler dizisinde bu etki, aka kendisini hissettirir. Derginin Trke yaymlanabilmesi iin arlk Rusyasndan izin alnmas pek kolay olmamtr. Celil Memmedguluzade ve mer Faigin daha nce yaptklar teebbsleri geri evrilmitir. Molla Nasreddinin ise ancak merkezin belirledii bir program dhilinde karlmasna izin verilir. Dergi, o yllarda Azerbaycan Trkesi ile yaymlanan birka gazete ve dergiden biri olur. Bu nedenle Azerbaycan edebiyatnda olduka nemli bir konuma sahiptir. Derginin izin alnan yayn program yledir: Hkmet, Molla Nasreddinin u programla karlmasna izin vermiti1. Sohbetler, 2. Atmacalar, 3. Eletiriler, 4. Mizahi iirler, 5. Mizahi Telgraflar, 6. Komik Hikyeler, 7. akalar, 8. Posta Kutusu, 9. Komik lanlar, 10. Kiisel lanlar, 11. Karikatr ve resimler (Vurgun vd. 1960: 401402). lk says bin adet baslan ve yaymland gn halk arasnda byk ilgi ile karlanan derginin ad olarak Trk mizahnda nemli bir yere sahip olan keskin eletirileri ve hazr cevapll ile tannan nl fkra tipi Molla Nasreddin (Nasreddin Hoca) ad ile yaymlanmas toplumsal ve siyasal olarak verecei mcadelede takip edecei yolun ilk iaretidir. Molla Nasreddin dergisi yaym hayat boyunca zellikle de Tifliste kan saylarnda merkezi ynetimle, insanlarn din duygularn smren mollalarla, ahlakszlarla mcadelesinde hiciv ve kara mizah n plandadr. Molla Nasreddin dergisi ayn zamanda ad gibi mizah unsurlarn da Trk halk edebiyat ekillerinden almtr. Dergide ataszleri, bilmeceler, latifeler, maniler mizah ve eletiri unsurlar olarak kullanlmlardr. Habibbeyli sa Akberolu, derginin adnn Molla Nasreddin olmasn yle aklar: Ad geen mizah dergisinde mdrik Nasreddin Hoca gelenekleri geni yer almtr. Dergide yaymlanan iir, yk ve makalelerde Hoca Nasreddine uygun biimde millilik, halk hayatna ballk, esprilik ve gl vs. gibi zellikler yanstlmtr. Bylelikle edebiyatta ve hayatta Nasreddinleme sreci balamtr. (Akberolu 1996: 25). Molla Nasreddin dergisinin kendine ait ataszleri, bilmeceleri ve lgati vardr. Bunlar dergiyi karanlarn zellikle de Celil Memmedguluzadenin halk kltrne ve halk yaamna yaknl ve ilgisi ile oluturulmu Molla Nasreddin hazinesidir. Derginin ilk saysnda yer alan baz ataszleri, Molla Nasreddin usul ile tam bir mizah unsuru olmutur.

Adgzel, Tiflis Edeb Muhitinde Molla Nasreddin Dergisi ve Dergide Tartlan Konular

At atn yanna balasan- Han grp birini bana ver, der. Baba malnn olduu yerde senin kazandn haramdr. A tavuk ryasnda pilav grr. Adam yata yata lim olur. Anlayana da kul ol, anlamayana da. ocuun aklls dersten kaar. Baladn ii yarm brak. (Molla Nasreddin 1906/1: 6). Ataszlerinin, bilmecelerin, manilerin anlam deitirerek veya farkl ekillere sokularak halkn geri kalmlnn nedenleri, yneticilerin zulmleri ve mollalarn din duygular smrmeleri eletirilir. Molla Nasreddin Lgati balkl yazlarda ise, kelimelerin anlamlar mizah unsuru oluturacak ekilde deitirilerek verilmitir. nc saydaki Molla Nasreddin Lgatinde yer alan kelimelerden bazlar unlardr: htimal: Yani birinin malna hcum etmek. Bu kelime Gence, Guba, Karaba ve Nahvan blgelerinde ok kullanlr. Horasan ve Mekke yollarnda dahi muteberdir. hsan: Gzel adamlarn yemei, mesela, sln veya tavukla piirilmi pilav. stirahat: Scak hamamda uzun sre yatp, rahatlamak. (Molla Nasreddin 1906/3: 7). Dergi, bu mizah unsurlarn blge halknn yllardan beri suskunluunu, ezilmiliini ve her eye boyun emelerini eletirmek, halk smrenleri kesin bir ekilde ortaya karmak iin kullanmtr. Derginin ilk saysnda yer alan ve Molla Nasreddin takma adyla Celil Memmedguluzade tarafndan yazlan Sizi Deyib Gelmiem, derginin izleyecei yolu, felsefesini ve amacn ortaya koymaktadr. Bu yazda derginin amacnn Azerbaycan Trklerini bilinlendirmek olduu ve Trke yaymlanacak bir mizah dergisi olaca belirtilir. Ey benim Mslman kardelerim! Kimin stne gldnz bilmek istiyorsanz, o zaman aynay karnza koyun ve kendinize dikkatle bakn. (Molla Nasreddin 1906/1: 2). lk saynn kapanda yer alan karikatrde ise uyuyan Mslmanlar uyandrmaya alan Molla Nasreddin resmedilmitir. Bu karikatr de derginin dnya grnn ve amacnn bir gstergesidir. XX. yzyln balarnda Rusya ve Kafkasyada balayan ii hareketleri, dnemin edebiyatn ve basnn da etkilemitir. Bolevik ihtilalini destekleyen dergi ve gazetelerin yan sra toplumsal ve demokratik yaynlar da bu dnemin bir zellii olarak dikkat ekmektedir. Molla Nasreddin dergisi, kyl ve ii snfnn haklarn koruyucu yaymlarndan ve derginin mdr Celil Memmedguluzadenin o yllarn nl Bolevikleri ile zellikle de Neriman Nerimanovla olan iyi ilikilerinden dolay baz aratrmaclar tarafndan Bolevik basn ierisinde deerlendirilmektedir. Molla Nasreddinin zellikle Tifliste yani Rusyada Bolevik ihtilali olmadan nce yaymlanan saylarnda
5

bilig, Bahar / 2007, say 41

Bolevik basn ierisinde deerlendirilmesini gerektiren kesin tavrlara rastlanmamaktadr; fakat derginin Bolevik basnna yakn olduu sylenebilir. Mir Celal ve Firidun Hseyinov da Molla Nasreddin dergisini nklp- Demokratik basn ierisinde deerlendirirler (Celal vd. 1982: 24). Molla Nasreddin dergisi, Azerbaycanda mizah dergiciliinin ve mizah edebiyatnn ncs olmutur. Bu nedenle Azerbaycan edebiyatnda bir ekol olarak deerlendirilmektedir. Azerbaycanda ilk mizah dergisi olan Molla Nasreddin, yayn hayatna baladktan sonra onu rnek alarak kmaya balayan birok mizah dergisi vardr. Fakat bu dergilerden hibiri Molla Nasreddin kadar baarl olamam ve onun yakalad ne ulaamamlardr. Molla Nasreddin etkisiyle yaymlanmaya balayan mizah dergilerinin en nemlisi, Behlldr. Mirza Elekber Sabir ve Eli Nezmi gibi Molla Nasreddin yazarlarnn bir ksm bu dergide yaz ve iirlerini yaymlatmlardr. Molla Nasreddinle karlatrldnda Behll, bir mizah dergisi olarak zayft. Eli Nezmi Gemi Gnler adl nl manzum hatrasnda, dergide sadece bir iir yaymlatmasnn ve derginin bir yldan fazla yaymlanamamasnn sebebini ondaki mizahn zayfl ile izah eder. (Celal vd. 1982: 44). Bu yllarn bir dier nemli mizah dergisi ise 1909da kmaya balayan Zenburdur. Bu dergi de dierleri gibi uzun mrl olamamtr. Molla Nasreddinin Tifliste karlmasnn en nemli nedeni burann nemli merkezlere yakn olmasdr. Bu nedenle Molla Nasreddin sadece Azerbaycanda deil, randa da etkili olmutur. Derginin ksa bir sre de olsa Tebrizde yaymlanmas, bu etkideki bir dier nemli nedendir. randa Farsa kan ve merutiyet devrinin popler yayn organlar olarak bilinen Nesimiimal (19071912) ve Sur-u srafil (1907-1908) sayfalarnda, Molla Nasreddin dergisinin gl etkisi grlmekteydi. (Celal vd. 1982: 53). Molla Nasreddin, Azerbaycanda karikatr sanatnn gelimesinde de olduka nemli bir role sahiptir. Derginin en ok ilgi eken blmleri kapak, orta sayfalar ve arka kapakta yer alan O. merling, J. Rotter ve E. Ezimzadenin izdikleri karikatrlerdir. Molla Nasreddinin takipisi olan dergiler de sayfalarnda bunlara benzer karikatrlere yer vermeye balamlardr. Bundan sonra karikatrler Azerbaycanda mizah dergilerinin vazgeilmez bir unsuru olmutur.

3- Molla Nasreddin Dergisi ve Tiflis Edeb Muhiti Derginin kurucular Celil Memmedguluzade ve onun yakn arkada mer Faig Nemanzadedir. Celil Memmedguluzade (18661932), Molla Nasreddin dergisini karmadan nce arki-Rus gazetesinin yazarlar arasnda yer almaktadr. Bu nedenle, zellikle Tiflis edeb evresinde tannm bir yazar ve gazetecidir. Derginin kuruluundan itibaren mdrlk ve bayazarlk grevini
6

Adgzel, Tiflis Edeb Muhitinde Molla Nasreddin Dergisi ve Dergide Tartlan Konular

stlenmitir. Dergide gerek adnn yan sra Molla Nasreddin, Lala, Deli, Demdemeli, Crcrama ve Herdemhayal takma adlaryla yazlar yaymlamtr. Molla Nasreddin dergisinde, hanlarla ve toprak aalaryla mcadele etmesine ramen, bir toprak aasnn kz olan Hamide Hanmla yapt evlilikten dolay Sovyetler Birlii kurulduktan sonra bir mddet randa yaamak zorunda kalm ve daha sonra Neriman Nerimanovun abalaryla Bakye dnm ve Molla Nasreddini karmaya devam etmitir. Azerbaycan edebiyatnda mizahn ve mizah dergiciliinin temelini atan, Memmedguluzadedir. Firidun Hseyinov, Celil Memmedguluzadenin bu zelliklerini yle sralamaktadr; Benzersiz edebi nesri ve dramlar ile Azerbaycan edebiyat tarihinde yeni, realist, inklp, demokratik edeb mektep yaratan sanatdr. (Hseyinov 1986: 91). Molla Nasreddinin Celil Memmedguluzadeden sonraki en nemli ismi, dergiye drdnc saydan itibaren iirleriyle katlan Mirze Elekber Sabirdir. Mirze Elekber Sabir (18621911), Hophop, Alar-gleyen, Ebunesr-eybani ve Cingz takma adlarn kullanmtr. lk iirlerini arki-Rus gazetesinde yaymlatan Sabir, asl hretini Molla Nasreddin dergisinde yakalamtr. Dergide yaymlanan iirlerini toplad Hophopname, onu tm Trk dnyasnda ne kavuturmutur. Sabirin Hophopnamesi, zamann snavlarndan aln ak km byk bir hakikat kitabdr. 19021911 yllar arasnda Azerbaycann btn mspet, menfi, kuvvetli ve zayf ynleri bu kitapta hayat hakikatlerine uygun olarak aks ettirilmitir. (Zamanov 1985: 17). Molla Nasreddin dergisinin Celil Memmedguluzade ile birlikte kurucusu olan mer Faig Nemanzade (18721938), dergide midvar, Dermend, ve Hayrani takma adlaryla yazmtr. Celil Memmedguluzade ile birlikte Tiflisteki Gayret Matbaasnn alnmasndan balayarak derginin btn ykn eken kiidir. Celil Memmedguluzadenin yardmcln yapmtr. Azerbaycan milli basnnn gelimesinde nemli hizmetleri olan aydnlardan biri, mer Faik Nemanzadedir. Bizim mcadele tarihimizde, halkmzn toplumsal ve milli uurunun gelimesi ve ekillenmesinde onun nemli bir yeri vardr. (Kurbanov 1992: 3). Daha nce de belirttiimiz gibi Molla Nasreddin, Tiflis edebi muhitinin nemli yazar ve airlerini etrafnda toplam bir dergiydi. Derginin kadrosunda yer alan yazar ve airlerden bazlar unlardr: Eli Nezmi (1878-1946), Elideynekli, Meedi ijimgulu, Kefsiz ve Sijimgulu mahlaslar ile iirler yazmtr. Abdurrahim Bey Hagverdiyev (18701933) Hortdan, Ceyraneli ve Mozalan Bey mahlaslarn kullanmtr. Hortdan mahlas ile yazd Cehennem Mektuplar Molla Nasreddin dergisinde yaymlanm en dikkat ekici yazsdr. Derginin gl nesir yazarlarndan biri de Memmed Said Ordubadi dir (18721950). Ordubadi de Celil Memmedguluzade ve mer Faig gibi
7

bilig, Bahar / 2007, say 41

arki Rus gazetesinin yazarlar arasnda yer almtr. Bir dnem dergide redaktrlk grevinde de bulunan Eligulu Gemkusar (18801919), Hadim-i millet, O tayl, Cvella Bey, Sarsaggulu Bey ve Cvella takma adlaryla dergide yer almtr (Celal vd. 1982: 206). Dneminin ilk resimli dergisi olma zelliini de tayan Molla Nasreddin, O. merling, J. Rotter ve E. Ezimzade gibi karikatrist ve ressamlara da n kazandran yayn organ olmutur.

4- Tifliste Yaymland Dnemde Molla Nasreddin Dergisinde Tartlan Konular: a- Dil: Molla Nasreddin dergisinin Azerbaycan edebiyatndaki en nemli zelliklerinden biri, Azerbaycan Trkesi ile yaymlanmasdr. Derginin yayn felsefelerinden biri, ana dilde yayndr. Bu konuda dergiyi karanlar asla taviz vermezler. Derginin felsefesinin okuyuculara anlatld ilk saydaki takdim yazsnda, Molla Nasreddini karanlarn dil konusundaki tavrlar aka ortaya konulur. Szm tamamladm, ancak bir tek szm daha var; Ey benim Trk kardelerim! Sizlerle Trke konutuum iin beni balayn. Trke konumann ayp ve insann ilminin az olmasna iaret ettiini biliyorum ama gemi gnleri hatrlamak lazm; anneniz sizi beikte sallarken Trke ninniler sylyor, siz de sakinleiyordunuz. (Molla Nasreddin 1906/1: 2). Bu ifadelerle dnemin aydnlarnn Trkeye ve Trke konuanlara kar tavrlar hicvedilir ve Molla Nasreddinin Trke yaymlanaca duyurulur.
Dergi, Trkenin korunmasna da nemli hizmetlerde bulunur. Dergiye yaymlanmas iin gnderilecek yaz ve iirlerin Trke olmas gerektiinin yan sra, okuyucu mektuplarnn da Trke olmad takdirde deerlendirilmeyecei okuyucuya duyurulur. Derginin sonraki saylarnda, hatta btn faaliyeti boyunca dil hakknda eitli trlerde saysz hesapsz eserler yaymlanmtr. 1906 ylnn onuncu saysndan balayarak okuyucularna idareye gnderilen mektup ve makaleler Trke yazlmamlarsa neredilmeyecekler. eklinde duyurulmutur. (Celal vd. 1982: 27). Rus okullarnda eitim gren genlerin Trke konumay kk gren tavrlar, evlerinde bile Rusa konumalar, molla ve kadlarn da Trke yerine Arapa ve Farsa kelimeleri tercih etmeleri, dergide en ok eletirilen konular arasndadr. Molla Nasreddinin 27 Ocak 1907de yaymlanan nshasnda, Celil Memmedguluzadenin Herdemhayal mahlasyla yazd Ana Dili balkl yazda, niversiteyi yeni bitirmi bir genle mollann konumalar mizah bir ekilde ele alnmtr. Molla ile gen bir sre sohbet ederler fakat her ikisi de birbirlerinin sylediklerinden bir ey anlamazlar. Gencin annesi, oluna hangi dilde konutuklarn sorunca ana dilimizde cevabn alr. Kad ieri girer girmez ben ileri yryp Selamaleyk dedim. Sayn kad bana cevap verdi; Ay
8

Adgzel, Tiflis Edeb Muhitinde Molla Nasreddin Dergisi ve Dergide Tartlan Konular

essalam aleykm, ay hdahafiz, ehval-i erif, enasir-i letif, maallah, maallah, ehevizade, nee mddeddi mntezir-i vcud-i zicudunuz ve mtak-i didarnz idim, inallah zat- linizin mezac mbarekeleri salimdir ben bir ey anlamayp; da (evet) dedim. (Molla Nasreddin 1907/4: 3). 1906 ylnn on ikinci saysnda ise Mozalann yazd Viladikafkasta Terakki balkl yazda, Rus hayran olarak yetien genlerin i yerlerinin, evlerinin ve kendilerinin adlarn deitirmeleri konusu ele alnmtr. Bu genler, Trklklerinden ve ana dillerinden utanr hale gelmilerdir. Bu insanlar sadece kendi adlarn deil, babalarnn adlarn da deitirerek Rus olmaya almaktadrlar. Bu konu Molla Nasreddinin ilk saylarnn en ok ele alnan mevzulardan biridir. 22 Aralk 1906da yaymlanan otuz sekizinci saynn kapanda yer alan karikatrde, Azerbaycan Trklerinin ana dillerinin Rus hayranlar ve mollalar tarafndan zorla deitirilmeye alld anlatlmtr. Bu da derginin ana dil konusundaki dncelerinin ve bu konuya verdii nemin bir gstergesidir. Dil konusunda dergide yaymlanan yazlarda ve iirlerde, insanlarn yabanc dilleri renmeleri eletirilmez. Yabanc dil renen insanlarn baka milletlerin kltrleri etkisi altnda kalarak kendi dillerini ve kltrlerini kk grmeleri hicvedilmitir. b- zgrlk: Molla Nasreddin dergisinde ele alnan bir dier nemli konu da zgrlktr. Derginin yaym hayatna balad yllar, eitli zgrlk hareketlerinin balad bir devredir. Rusyada 1905 ve 1907 ihtilallerinin, randa ise Merutiyetin hareketlilii yaanmaktadr. Osmanl topraklarnda da Sultan Abdlhamitin skynetimine kar balayan yeniliki ve zgrlk dnceler, hareketli bir dnemin yaanmasna neden olmaktadr. Molla Nasreddin de dnya gr ve yaym felsefesi olarak bu yeniliki grlerin yannda yer almtr. Derginin zgrlk yanls yaymlar, halk bu konuda bilinlendirerek daha ada bir yaam dzeyine ve ekline ulatrmay amalamtr. Derginin ilk saylarndan itibaren Rus mparatoru ve onun Azerbaycana atad yneticiler, Sultan Abdlhamitin uygulad skynetim ve ran mollalarnn zgrlkleri kstlayc tavrlar, sk sk hicvedilmitir. Firidun Hseyinov, derginin bu konudaki yaym felsefesini yle deerlendirir; Molla Nasreddinin ilk saysnda, asrlardan beri zihinlerde kk salm, menfur suskunluk felsefesine, zulme boyun eme siyasetine kar keskin edeb mizah ve ldrc kinaye ile mcadele ediyordu. (Hseyinov 1986: 14). Molla Nasreddin dergisinin ilk saysndaki yazlarn tamamna yakn zgrlk ve insanlarn uyan zerinedir. Molla Nasreddin Telgraflar balkl yazda, slam corafyasndaki zgrlk anlayna mizah bir yaklam sergilenmitir. Peterburg- Mart 30 - Btn Rusya sknet iindedir, Kurt kuzu ile otluyor.
9

bilig, Bahar / 2007, say 41

slambul- Mart 29- Osmanl hkmeti tarafndan sokakta yrrken ksrmek yasaklanmtr. amah- Mart 30- Mslmanlar ilerlemektedir. Bir Rus eczasna, Trke hibir ey okunmamak artyla kraathane amasna izin verildi. (Molla Nasreddin 1906/1: 3). Derginin deiik saylarnda Mslmanlarn kendilerine kar yaplan her trl hakszla ve zulme kar sessiz kalmalar, ilerlemenin nndeki en byk engel olarak gsterilmitir. Bu konudaki en keskin eletiriler Celil Memmedguluzade tarafndan yaplmtr. Tiflisteki Rus yneticilerin ve Rusyada ba vezir olan Stolpinin zgrl kstlayc icraatlar, yazarn en ok eletirdii konulardr. Azerbaycan Trklerinin gelimesi, ilerlemesi ve halkn daha zgr, daha ada bir yaam dzeyine, iyi bir eitim seviyesine ulamas Molla Nasreddin yazarlarnn ilk hedefidir. Zaten Celil Memmedguluzade ve mer Faig Nemanzadenin dergiyi karmalarndaki ama da, Azerbaycan Trklerinin daha refah bir hayat srmeleri iin mcadele etmektir. Derginin ilk saysnda yer alan ve Celil Memmedguluzadenin kendi adn aka kulland Lisan Belas adl iirde, halkn zgrlk konusundaki tavr ve yneticilerin zulm ak bir ekilde eletirilir. Ey dil dahi dinme ve skt et seni tari Lal ol ve danma Sal ban aae ve he bahma yuhar Lal ol ve danma (Molla Nasreddin 1906/1: 7). Celil Memmedguluzade, Dil Belas adl iirinde, Mslmanlarn ar kaderci tutumlarn, ezilmiliin en nemli nedeni olarak grr. Toprak aalarna, hanlara ve Rus yneticilerine kaderci bir anlayla boyun eip, onlara direnmeyen, hakkn savunmayan insanlarn, bakalarnn boyunduruundan asla kurtulamayacaklar anlatlmaya allmtr. randa geici olarak salanan zgrlk, sk sk alayc bir mizahla eletirilir. Bunun gerek bir zgrlk olmad ve Mslmanlarn bunlara kanmamas gerektii vurgulanr. Derginin yedinci saysndaki randa Hrriyet adl yazda, randaki hrriyet ve bu hrriyet kavramnn hem halk hem de yneticiler tarafndan alglan ekli ele alnmtr. Yaznn nc blm olan Hrriyet-i Lisan yledir; Herkes, her istediini syleyebilir. Yreinden geen sz cidden konuabilir. Yalan ve doruluk, salk mlahize olunmasn. arda, sokakta, pazarda, kaplarda dervilere, gevezelere, ylan gezdirenlere, fala bakanlara, baht aanlara, zincir vuranlara, yahu diyenler ve gayrlar ve gayrlara hi kimse mdahale etmesin, serbest olmaldrlar. (Molla Nasreddin 1906/7: 7). c- Din: Molla Nasreddin dergisinin yaymland dnemin siyas ve toplumsal ortam ierisinde en ok mcadele ettii konu, dini kendilerine kalkan yaparak insanlarn vicdani duygularn smrenlerdir. Halkn din duygularn
10

Adgzel, Tiflis Edeb Muhitinde Molla Nasreddin Dergisi ve Dergide Tartlan Konular

smrenlere kar verdikleri mcadeleden dolay Molla Nasreddin dergisini karanlar, dinsizlikle sulanmlardr. zgrlk, eitlik konusunda yapt yaymlar nedeniyle yneticilerle srekli mcadele halinde bulunan dergi, din konusundaki yaymlarndan dolay da nfuzlu din adamlar ile mcadele etmek zorunda kalmtr. Baknn ve Tebrizin nde gelen din adamlar, Molla Nasreddini karanlar ve Celil Memmedguluzade hakknda lm fetvas vermilerdir. Derginin hem karikatrlerinde hem de yazlarnda en ok eletirilenler, mollalar ve din adamlardr. Din smrs yaparak zengin olan ve kendilerini en byk dindar olarak gsteren mollalar, derginin yedinci saysnda yer alan Kafkas Haberleri balkl yazda yle eletirilirler; ahpirli mescidinin tamiri iin bin manat har karlmtr. Bir devlet sahibi muteber hac, hem Allah hem de millet yolunda hizmet etmek niyeti ile mahalle halkna haber vermi ki, mescidi ben kendi cebimden tamir ettireceim. Ancak siz drt bin manat toplayp bana verin baka bir eye karmayn. Halk ok yoksul olduu iin bin be yz manat toplayp vermiler hacya, hac sinirlenip paray kabul etmemi (Molla Nasreddin 1906/7: 3). Molla Nasreddin, ilk saysndan itibaren slam dnyasnn, zellikle de Azerbaycan Trklerinin uyan iin mcadele etmitir. Bu nedenle dini, halkn nne bir engel olarak koyan ve batl inanlarla din inanlar kartrp cahil halk korkutan, ada eitime kar kan mollalar, her sayda mutlaka Molla Nasreddinin eletirisine maruz kalmlardr. Bu durum o yllarda Bolevikler tarafndan din dmanl olarak alglanmtr. Ancak Molla Nasreddinin zellikle Tifliste kan saylarnda din dmanl sz konusu deildir. nk mollalar, Kuran eitimini paraya evirecek kadar ileri gitmilerdir. ok para aldklar zengin ocuklarnn birka gn ierisinde Kuran okuyup bitirdiklerini sylemeye balamlardr. On beinci sayda yer alan dareden balkl yazda, alt gn nce Yasin okuyan bir rencinin, hocann alaca be manat iin alt gnde Kuran nasl bitirdii anlatlmaktadr. Buyurdu ki, hakk talimden be manat duruyordu, Kuran bitirdiinde almalydm. Bu yzden her sayfadan bir satr okuttum, bu da kifayettir. (Molla Nasreddin 1906/15: 7). Hurafeler de Molla Nasreddin dergisinde ska eletirilerek insanlarn bu konuda bilinlenmesi iin ura verilmitir. Batl eylere inanma, bilimden uzaklap hurafelerden fayda umma, yine din smrclerinin Mslmanlar zerindeki oyunlarndan ve kendi zenginliklerini artrmak iin kurduklar tuzaklardan biri olarak deerlendirilmitir. Bu tip insanlar halkn eitilmesine kar karlar ve halk uyandrmaya alan gazetecileri de dinsizlikle sulayarak onlarn kapatlmas iin alrlar. Dokuzuncu sayda mollalarn ve kadlarn yaptklar toplantda Molla Sefter, gazeteleri ve gazetecileri halkn zihnini bulandrmakla sulayarak, gazetelerin mutlaka kapatlmalar gerektiini sy-

11

bilig, Bahar / 2007, say 41

ler. nk Molla Nasreddin gibi yaynlar, onlarn dini ticari bir meta gibi kullanmalarna engel olmaktadr. d- slam Corafyas: Molla Nasreddin dergisinde Mslmanlarn geri kalml, modern ilimlerden uzak durmalar, insanlara verilen deerin azl, slam alemindeki en temel problemler olarak ele alnr. Dergide slam dnyas olarak Kafkaslar, Osmanl ve ran grrz. Bu blgede yaanan olaylar, halkn madd ve manev durumu, toplumsal-mizah dergisi olarak tanmlayabileceimiz Molla Nasreddinin sayfalarnda kendine geni yer bulmutur. Derginin ilk saysnda slam dnyasndaki problemler ve ztlklarn tartlaca aka ifade edilmitir. Birinci saynn kapanda uyuyan Mslmanlar, ikinci sayda ko dvtren ve kendi aralarnda kavga eden halk, altnc sayda kendini iki ve elenceye vermi zenginler, aydnlar, kraathaneler, kumarhaneler ve halk smren mollalar derginin kapanda yer alan karikatrlerin konular olmulardr. slam corafyas, Molla Nasreddin dergisinde geri kalmlk ortak paydas altnda ele alnmtr. Azerbaycanda bir olay karsnda Mslmanlarn tavr neyse, randa ve Osmanlda da ayndr. On dokuzuncu sayda yer alan ninni, halkn uyuukluunu anlatmaktadr. Terpenme1 amandr bala efletten aylma Ama gzini habi-cehaletten2 aylma Lay-lay bala lay-lay Yat al dala lay-lay Aldanma aylda feraet3 ola heyhat eflette geenler kimi lezzet ola heyhat Bidar4 olann ba selamet ola heyhat At ban, yat bester-i rahetten5 aylma Lay-lay bala lay-lay Yat gal dala lay-lay1 (Molla Nasreddin 1906/19: 2). Dergide, slam dnyasnn gafletten aylmak ve ilerlemek iin hibir gayret sarf etmeyii ve insanlarn bo eylerin ardndan gitmeleri de mizah konusu edilmitir. Mslman mahallelerinde kraathanelerin says gittike artmaktadr; fakat buralarda kumar ve elenceden baka hibir ey yoktur. nsanlar vakitlerini ya hayvan dvtrerek, ya kumar oynayarak ya da mollalar dinleyerek geirmektedirler. Mslmanlklar ile vnenler, slamiyete aykr hareketleri ile hicvedilmekten kurtulamazlar. Molla Nasreddinin altnc saysnda yer alan u sorular, halk arasnda olduka yaygn olan batl inanlarn ve sahtekrln eletirisi asndan dikkat ekicidir. Soru 4: Dnyay boynuzlar zerinde tutan kzn bir boynuzu amah depreminde kknden krld imdi bu kzn ka boynuzu kald?
12

Adgzel, Tiflis Edeb Muhitinde Molla Nasreddin Dergisi ve Dergide Tartlan Konular

Soru 8: Tebriz pazarnda satlan ekmein te biri un te ikisi topraktr. Bu hesapla Azerbaycann ovalar ve dalar ka ylda yok olur? (Molla Nasreddin 1906/10: 6). Mslmanlarn geri kalmlnn yan sra blnml, ran ve Rusyada yaayan Mslman halkn baka milletlerin egemenlikleri altnda yaamalar da slam dnyas ile ilgili tartlan konulardan biridir. On birinci sayda Molla Nasreddinin Nasihat adl yazsnda, milletvekillerine yapmalar gereken iler anlatlrken, onlardan beklenen en nemli icraatn, ran ve Azerbaycan arasna ekilen snrn kaldrlmas olduu sylenir. Evvela: Talep ediniz ki, ran memleketi ile Kafkas Mslmanlar arasndaki snr kaldrlsn, byle ki, o taraftan bu tarafa gemek, eya getirmek, adam geirmeye mani olunmasn. (Molla Nasreddin 1906/11: 3). Celil Memmedguluzade, Sovyetler Birlii kurulup, Azerbaycan gney ve kuzey olarak kesin snrlarla ikiye ayrldktan sonra Gney Azerbaycann bamszl iin ok mcadele etmi ve randaki Trklerin bamsz olmalar gerektiini savunan birok yaz neretmitir. Memmedguluzade, 1925 ylnda yazd bir makalesinde, Gney Azerbaycann randan ayrlmas hakknda byk arzusunu kaleme alarak derinden endie ediyordu ki, bundan on be yl nce ah hkimiyeti ve Tebrizdeki yabanc konsolosluklar, milli zgrlk hareketini kan deryasnda bodular. (Mirehmedov 1988: 14). Celil Memmedguluzade tarafndan dile getirilmese de Kuzey Azerbaycandaki zgrlk hareketi de Bolevikler tarafndan kanla bastrlm ve byk bir millet yllarca baka uluslarn egemenlii altnda yaamak zorunda kalmtr. Molla Nasreddin dergisinin sekizinci saysnn kapanda yer alan karikatrde, ran ve Rusya arasna ekilen snr resmedilmitir. Bu karikatr, hem blnmln hem de iki lke arasndaki gelimilik farknn bir gstergesidir. Rusya tarafnda eli silahl bir nbeti varken, ran tarafnda kalabalk bir grup snr talamaktadr. e- Kadn: Molla Nasreddinde Azerbaycan Trklerinin toplumsal yaamna ait en ok yer verilen konu, kadnn konumudur. Bu konu sadece Azerbaycan Trklerinin kadna yaklam olarak ele alnmamtr. Tm slam dnyasnda kadna kar olan olumsuz tavr, dergi yazarlarnn eletirdikleri en nemli toplumsal mevzu olmutur. Toplumun kadna bak, kadnlarn yaamn iinden uzaklatrlp evlere hapsedilmesi, kz ocuklarnn ok kk yalarda zorla evlendirilmeleri sklkla kara mizahla eletirilir. XX. yzyln balarnda toplumun en byk problemi olarak dikkat eken ve dergide de srekli olarak ilenen cahilliin en byk nedenlerinden biri de, toplumun kadna baknda yatmaktadr. Eitimsiz braklan kadnlarn ana olarak yetitirdikleri nesiller cahillik bataklna srklenmekte ve toplum ilerlemek yerine srekli gerilemektedir. ok kuvvetli ve tesirli bir mizah dergisi olan Molla
13

bilig, Bahar / 2007, say 41

Nasreddin milli ve siyasi konularda son derece hassas bir siyaset takip etti. Dnemin btn reformist aydnlarnda olduu gibi Celil Memmedguluzade de Molla Nasreddin imzasyla kadn haklaryla ilgili yazlar yazd. (Karagr 2002: 272). Molla Nasreddin dergisinde kadn meselesi ile ilgili olarak en ok ilenen durum, kadnlarn eitimden mahrum olmalar ve toplumsal yaamdan soyutlanarak evlere hapsedilmeleridir. Derginin yirmi sekizinci saysnda Bir Kadnn Cevab adl yazda, bir kadnn anlatmyla Azerbaycan kadnlarnn hali ortaya konulur. Yirmi drdnc saynzda yazmsnz ki, kadnlar para hesab bilmiyorlar. Bunu sizin yazmamanz gerekir. Kadnlar balarna ne kl dksnler, hangi okulda kadnlara hesab retiyorsunuz ki, para hesabn da bilsinler (Molla Nasreddin 1906/28: 3). Yirmi dokuzuncu sayda ise, Hanperi Bac mahlas ile ehreci Halann bu yazsna cevap verilir. Bu cevap, o yllarn toplum yapsnn en gzel eletirisidir. Ay kadn seni greyim. Zinus pirleri dmann olsun, Seni greyim kyamet gn Rus kadnlaryla harolasn, seni greyim bu dnyada mmin adamlara hasret kalasn, ey ba tal! Senin yznde meer bir para hay yokmu ki, erkekler gibi gazetelere kt yazyorsun. (Molla Nasreddin 1906/19: 36). Molla Nasreddin dergisinde kadnlar ilgili olarak ele alnan bir dier konu da, kzlarn ok kk yata ailelerinin zoruyla yal erkeklerle evlendirilmeleridir. Kz ocuklarnn evlendirilme yalarnn sekiz ve dokuz olmas, kadnn ve kz ocuunun hibir deerinin olmadn ortaya koymaktadr. Genellikle ok eli bir aile yapsnn varl da Molla Nasreddin dergisinin eletirilerine hedef olmutur. Derginin otuz yedinci saysnda yaymlanan Dokuz Yanda balkl yaz, bu konudaki en iyi rnektir. Bir hacnn dokuz yanda Sekine adl bir kzla nikh kymak iin yaptklar anlatlmaktadr. Hac, daha oyun yanda bir kz ocuu olan Sekineye eli gnderir. Sekine, evliliin ve kocann ne demek olduunu bilmedii iin kabul etmez; fakat babasnn zoru ile hacyla evlenir. Evlendikten sonra bile ne olduunu anlamayan Sekine, oyun oynamak ve evine gitmek iin hacdan izin ister. Ertesi gn haber kt ki sen Nurmehemmedin dokuz yandaki Sekine adl kzna eli gnderip istemisin, sonra ben iittim ki Sekinenin anas kzna: Seni kocaya veriyorum. demi. Sekine: 'Kocaya vermek ne demek? demi. Sonra iittim ki anas: Gittikten sonra renirsin. demi. Sonra iittim ki Sekine balam alamaya ve anasna demi ki: Ana kocann ne demek olduunu bana anlat (Molla Nasreddin 1906/37: 6). Celil Memmedguluzadenin Molla Nasreddin mahlasyla yazd Kz ve Nine iiri de, kzlarn kk yata evlendirilmeleri nedeniyle ektikleri skntlar anlatmaktadr.
14

Adgzel, Tiflis Edeb Muhitinde Molla Nasreddin Dergisi ve Dergide Tartlan Konular

Geer gnler, atar sekkize yan arar hers1 ile seni dadan Turudar2 stne gzlerin an Diet ile sen de ona baharsan Ahrda3 zor ile olar sene er rh yanda deve kimi4 bir nefer Boynu youn5, egli nazik, z her6 Onda sen bana ne da salarsan Sonra gdib alar bir zgesini7 Salar ncye z hevesini Arvadlarn kesilmeyen sesini Eidib od tutub sen odlanarsan.8 2 (Molla Nasreddin 1906/4: 6). Mslman kadnlarnn zor yaamlar, giyim kuamlar ve hayata baklar karikatrlere de konu olmutur. On birinci saynn arka kapanda, evde skntlar iinde ocuuyla birlikte bekleyen bir kadn ve onu bir Rus kadnla aldatan kocas, on beinci saydaki karikatrde ise atn stnde saz alarak giden erkek ve onun yannda kucanda ocuuyla yryen kadn, on yedinci sayda arafl kadnlarn ardaki halleri tasvir edilmitir. Hem yazarlar hem de izerler, Mslman kadnn yaam ekli ile yabanc kadnlarn yaam ekillerini karlatrarak, modern yaamda kadnn iyileen konumunun Mslman kadnlar iin de olmasna almlardr. f- Eitim: Molla Nasreddin dergisinde ele alnan toplumsal konulardan biri de eitimdir. XIX. yzyln balar, Azerbaycanda eitim alannda nemli deiikliklerin ve gelimelerin olduu bir devredir. Bu blgede modern anlamda ilkokullar Ruslara aittir. 18001840 yllar arasnda birok Rus okulunun, Azerbaycann deiik blgelerine yaylm olmasna ramen, Trklere ait modern okullar neredeyse yok denecek kadar azdr. Bunun yan sra modern ilimlerden uzak, eski usulle eitime devam eden medreseler de, yeni usul okullarn almas karsndaki en byk engeldir. Ruslar tarafndan Azerbaycanda alan ilk resm mektep, 1830da uada faaliyete geen Kaza Mektebidir. Bunu 1831de Nuha, 1832de Bak, 1833te Gence ve 1837de amah ve Nahcvan ehirlerinde alanlar takip etmitir. (Akpnar 1994: 36). XX. yzyln ilk yllarna gelindiinde ise modern okullarla medreseler arasndaki mcadele, daha da belirgin bir hl almtr. Molla Nasreddinciler, mill deerlere sahip ve modern anlamda eitim verecek Azer okullarnn saysnn artrlarak daha ada bir eitim seviyesinin yakalanmas gerektiini savunurlar. Derginin yazarlar/airleri, kendilerini
15

bilig, Bahar / 2007, say 41

toplumun ilerleme srecinden sorumlu tutan aydnlardr. Molla Nasreddincilere gre toplumu bilinlendirerek ada uluslar dzeyine ulatrmann ilk aamas, doru ve modern bir eitimdir. Eitimin adalatrlmas Molla Nasreddinin sayfalarnda deiik ekillerde ele alnr. Bu nedenle mollalarn eitim ekilleri, medreseleri kendi ticarethaneleri gibi kullanmalar ve modern ilimlere kar sergiledikleri dmanlk, sk sk eletirilir. Azerbaycan Trklerinin birlikte yaadklar Rus, Ermeni ve Grclere nazaran eitim konusunda daha bilinsiz olmalar, ocuklarnn, zellikle de kz ocuklarnn eitimine nem vermemeleri, toplumsal bir eletiri olarak eitimin ilendii her yazda ve iirde ele alnr. On drdnc sayda Lala takma adyla yazlm olan Ahund ile Keiin Vaaz balkl yazda, bir Ermeni ile bir Mslmann mill deerlere bak dile getirilerek Mslmanlarn geri kalmalarnn nedeni ortaya konulur. Kei yksek sesle kyllere u szleri diyordu; Ermeni milletinin dnyada deerli ocuu var, vatan, millet ve dil ve ne kadar ki, biz bu sevgili ocuun yolunda feda olmaya kadiriz Molla Gurbangulu kyllere diyordu; Aacn altna, suyun kenarna bevl etmek doru deil aramba, Perembe gnleri hamama, kabristana gidilmez nk bu gnlerde cinler ve devler kabristana ve hamama toplanp elenirler nk bu gnler onlarn bayramdr (Molla Nasreddin 1906/14: 23). Derginin yirmi birinci saysnda Celil Memmedguluzadenin Molla Nasreddin mahlasyla yazd Seyahatnamede, eitimin Trkler arasndaki deeri ve yabanclarn eitime verdikleri nem ortaya konulur. Tifliste Zkr Gimnaziyasna (lk ve orta dereceli okul) talebe kaytlar zaman okulun Rus, Ermeni ve Grclerle dolu olduu; fakat Mslmanlarn ocuklarn bu okullara kaydettirmek iin hibir gayret iinde olmadklar anlatlr. Mslman mahallesinden geen seyyah, onlarn bir derviin etrafnda toplandklarn grr. Mslmanlarn mollaya sorduklar sorular yledir; Biri mollaya unu sordu: Sayn molla, bize deccaln eeinin ne renkte, ne ekilde olduunu anlat (Molla Nasreddin 1906/21: 7). Mekteplerin Terakkisi balkl yazda ise medreselerin komik hali ortaya konulmutur. Mollalar, medreseleri ticaret yeri, rencileri de kle gibi kullanmaktadrlar. rencileri al veri ilerinde, evlerinin tamirlerinde ve hayvanlarnn bakm ilerinde kullanmaktan ekinmezler. Bunlar yapmayanlara verdikleri cezalar ise akl alr eyler deildir. Molla Nasreddinin eletirilerinden, o yllarn en nemli eitim arac olan falaka da nasibini almtr. Mirze Elekber Sabirin yazd Ben Dersten Niye Katm adl yazda, ocuklarn modern okullara gndermek iin mollalardan izin alanlarla ince ince alay edilir. Mollalar, ada eitimi, ocuklarn dinsiz olarak yetimelerinin tek nedeni olarak grmektedirler.

16

Adgzel, Tiflis Edeb Muhitinde Molla Nasreddin Dergisi ve Dergide Tartlan Konular

g- Kyl ve i Haklar: Molla Nasreddinde halkn emeinin korunmas ve hakknn hi kimse tarafndan yenilmemesi konusunda ok sayda yaz, iir ve karikatr neredilmitir. Dergide XX. yzyln ilk yllarndaki siyasi olaylar ve yaym politikalarndan dolay zellikle Bolevik taraftarlarnca Bolevik basnna yakn kabul edildiini biliyoruz. Derginin bu yllarda Bolevik dnceye yakn grlmesinin nemli nedenlerinden biri, halka zulmederek onlarn emeini alan toprak aalar ve zenginlerle verdii mcadeleden kaynaklanmaktadr. Molla Nasreddin, ii ve kyllerin zillette, istismarda, ar ihtiya ierisinde olduunu tasvir etmekle snrlanmamt. Onlar bu duruma dren muhiti de kamlyor, devlet kuruluunu, onun meclisini, arln milli krgn siyasetini, polis idarelerini Btn inklp kart gleri ifa ediyordu. (Celal vd. 1982: 3435). Ama Molla Nasreddincilerin toprak aalar ve zenginlere kar verdii mcadeleyi, Bolevik anlay ile birebir rttrmek mmkn deildir. nk, zellikle Tifliste yaymland yllarda Molla Nasreddin dergisi, dnya gr ve yaym felsefesi ile Bolevik deildir. O, her alanda milleti geri brakan sebeplerle mcadele etmektedir. arlk Rusyasnn atad yneticilere, onlarn halkn emeine saldrmalarna, toprak aalarnn hkmetlerle birlik olup insanlar kle gibi altrmalarna ve haklarn gasp etmelerine kar verilen mcadele, Azerbaycan Trklerinin btn alanlarda uyandrlmasnn bir abas olarak deerlendirmek gerekir. 1905 ylnda balayan ii hareketleri ve bu hareketlerin sonucu olarak ortaya kan siyasi ve ekonomik deimeler, Molla Nasreddinin sayfalarnda mizah unsuru olarak yerini almlardr. Bugn Bakde pazardan geiyordum, ran mescidinde sekiz yze yakn ba sarl, kollar krlm, gzleri morarm hemeriler, elleri koltuunda, balar nlerinde oturduklarn grdm. Size ne oldu, niye burada oturuyorsunuz dada? diye sordum. Birisi ah ekip, biz milletin gururu hacnn fabrikasnda alyorduk. Allah kt adama lanet etsin, bizi batan kardlar ki, ihtiyarnz var, hukukunuz var. Biz ne bilelim, cahil adamz. Biz de talepname yazdrp verdik hacya. Bir de grdk ki, a bana dneyim, polis asker dkld stmze, bizleri ezdiler, dvdler (Molla Nasreddin 1906/12: 23). ilerin bu tr eylemleri, Molla Nasreddinin sayfalarnda hakkn arayan mazlum insanlarn ezilmilik olgusu ile anlatlr. On ikinci sayda yer alan karikatrde, haklarn aradklar iin askerler tarafndan dvlen iiler tasvir edilmitir. Karikatrn altnda Bu felek tersine dnyor imdi, ii de kendini dhili-insan ediyor imdi ifadesi, fabrika sahiplerinin ve hkmetin iiye baknn gzel bir ifadesidir. On sekizinci saynn arka kapanda yer alan karikatrde ise, toprak sahibi ve bir kyl anlatlmtr. Toprak aas, bir eek olarak resmedilmitir. Kyl ve iinin ezilmiliini, hakkn aramaya alrken ektii skntlar anlatan bu rneklerin says dergide olduka fazladr.

17

bilig, Bahar / 2007, say 41

Sonu Azerbaycan edebiyatnn ilk mizah dergisi olan ve Molla Nasreddin Ekol adyla bir edeb muhit oluturan Molla Nasreddin, XX. yzyl edeb, siyas ve toplumsal yaamnda nemli bir etkiye ve yere sahiptir.
nemli siyasi gelimelerin olduu bu dnem, Azerbaycan Trklerinin gelecei asndan da dikkat ekici gelimelere sahne olmutur. Bu yllar zgrlk hareketlerinin geniledii, ii ayaklanmalarnn artt ve arlk Rusyasnn artk son gnlerini yaad bir devredir. Molla Nasreddin dergisi byle bir siyas ortamda Trklerin ve Mslmanlarn uyanmas ve dier milletlerin dzeyine ulaabilmesi iin mcadele etmitir. Derginin ilk saysndan itibaren Mslmanlarn geri kal nedenleri byk bir cesaretle tartmaya almtr. Azerbaycandaki eitimin iler acs durumu, Mslman halkn eitime nem vermemesi, kz ocuklarnn ocuk yata evlendirilmeleri, kadnlarn toplumsal dzen ierisinde hibir hak sahibi olmaylar, Molla Nasreddin dergisinde Azerbaycan Trklerinin en nemli toplumsal problemleri olarak ele alnmtr. Dergide, arlk Rusyasna kar verilen mcadele de ska ilenen konular arasndadr. Hkmet adamlarnn, toprak aalar ve yerli zenginlerle ibirlii yaparak halk ezmeleri, milletvekili olarak seilenlerin kendi menfaatleri dnda hibir eyle ilgilenmemeleri de sklkla hicvedilmitir. Molla Nasreddincilerin en byk mcadelesi, dini tekelleri altna alarak halkn manev duygularn smren mollalar ve haclarla olmutur. Bunlar halkn uyanmas karsnda engel olarak grlmlerdir. Molla Nasreddincilerin din adamlar ile olan bu sava, zellikle sosyalistler tarafndan dine kar bir mcadele olarak deerlendirilmitir, fakat Tifliste yaymlanan saylarnda bu mcadelenin dinle deil, dini ktye kullananlar ve hurafelerle yapld aka grlmektedir. Molla Nasreddin, bu mcadelesinden dolay ok sayda dman sahibi olmutur. Hem mollalar hem de hkmet adamlar ve zenginler tarafndan srekli takip edilmi, baz saylar toplatlm, bazlarnn da yaymlanmasna bile izin verilmemitir. Derginin drdnc saysnda yer alan Beni Niye Dvyorsunuz? balkl yazda Molla Nasreddin, kendisine kar olan bu dmanlklarn nedenini aklar. A mollalar beni niye dvyorsunuz? Benden korkuyor olmayasnz? Halkn kulana bir eyler fsldayacamdan, baz eyleri aklayacamdan korkuyor olmayasnz? (Molla Nasreddin 1906/4: 2). Molla Nasreddin dergisi, mill unsurlara verdii deer bakmndan da Azerbaycan Trklerinin yaamnda nemli bir yere sahiptir. Bu zellii ile sadece Azerbaycanda deil, ran ve Anadoluda da olduka etkili olmutur. Ana dil konusuna verdii nem onu Trk dnyasnda nemli bir yere oturtmutur. Molla Nasreddin, modern yaamn ve modern eitimin slam ve Trk dnyasna yerlemesi iin mcadele eden, adaln sembol bir dergidir. O yllarda Molla
18

Adgzel, Tiflis Edeb Muhitinde Molla Nasreddin Dergisi ve Dergide Tartlan Konular

Nasreddin dergisinde tartlan ve mizah unsuru olan konular, bugn de Trk ve Mslman corafyasnn ortak problemleri olmaya devam etmektedir. Molla Nasreddin dergisinin ve Molla Nasreddincilerin bir dier nemli zellikleri de, oluturduklar edeb ekoldr. Tiflis edeb evresinde ok gl bir konuma sahip olan Celil Memmedguluzade ve mer Faig Nemanzade gibi gl ahsiyetlerin yan sra asl nne Molla Nasreddin dergisinde kavuan Mirze Elekber Sabir gibi isimler Molla Nasreddin dergisinin evresinde toplanarak bir edeb ekoln temsilcileri olmulardr. Bu adan Molla Nasreddin dergisi, XX. yzyl edeb, siyas ve toplumsal yaamna yn verecek kadar gl bir dergi olmay baarmtr.

Aklamalar
1.1 canlanma, 2 gaflet uykusu, 3 dinlenme, 4 uyank, 5 rahat yatak. 2.1 sinir, 2 atmak, 3 sonunda, 4 gibi, 5 kaln, 6 sert, 7 bakasn, 8 yanarsn.

Kaynaka
AKBEROLU, Habibbeyli sa (1996), Molla Nasreddin Dergisinde Nasreddin Hoca Gelenekleri, V. Nasreddin Hoca Seksiyon Bildirileri, Ankara: Kltr Bakanl: 2528. AKPINAR, Yavuz (1994), Azer Edebiyat Aratrmalar, stanbul: Dergh Yaynlar. CELAL, Mir, Firidun Hseyinov (1982), 20. Asr Azerbaycan Edebiyat, Bak: Maarif Neriyat. HSEYNOV, Firidun (1986), Molla Nasreddin ve Molla Nasreddinciler, Bak: Yazc Yaynlar. KARAGR, Nesrin Sarahmetolu (2002), Molla Nasreddin Dergisinde Kadn Meselesinin Aksi, Trk Kltr ncelemeleri, No. 7: 267284. KURBANOV, amil (1992), mer Faig Nemanzade Seilmi Eserleri n Sz, Bak: Yazc Yaynlar. MREHMEDOV, Aziz (1988), Molla Nasreddin, n Sz, Bak: Elm Neriyat. MOLLA NASREDDN, 7 Nisan 1906- 29 Aralk 1906: S. 139. , 6 Ocak 1907- 30 Aralk 1907, S.149. VURGUN, S., M. brahimov, M.A. Dadazade (1960), Azerbaycan Edebiyat Tarihi, C. II, Bak: Azerbaycan limler Akademisi Neriyat. ZAMANOV, Abbas (1985), Sabir Bu Gn, Bak: Genlik Yaynlar.

19

The Magazine Molla Nasreddin in Tibilisi Literary Circle and the Discussed Subjects
Assist.Prof.Dr. Sedat ADIGZEL
Abstract: Molla Nasreddin magazine became the source of pride for the Azerbaijani Literature and the Turks of Azerbaijian in the very complicated political and social milieu of the 20th century. Molla Nasreddin, the first humor magazine of Azerbaijan became the symbol of modernism with its main subjects. The most important aim of the editors of Molla Nasreddin Magazine was to raise the Turks of Azerbaijan to a contemporary level. Because of this, it had a very important role from the point of both literary and social aspects. Mother tongue, freedom, religion, the geography of Islam, woman, education and rights of labourers and peasants are some of the major subjects treated in the magazine. Key Words: Azerbaijiani literature, Molla Nasreddin, Humor, Celil Memmedguluzade, Mirze Elekber Sabir

Atatrk University, Science and Literature Faculty, Modern Turkish Dialects and Literatures Department / ERZURUM dradiguzel@yahoo.com

bilig Spring / 2007 Number 41: 1-21 Ahmet Yesevi University Board of Trustees


.
: , , . , , 1900- . , . . : , , , , , , , . : , , ,

. . ./ dradiguzel@yahoo.com

bilig Zima 2007 vpusk: 41: 1-21 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Divan iirinde Cnn ve Mecnn Kavramlar ile Bu Kavramlarn Fehm-i Kadm Dvnndaki Kullanm
Ayegl AKDEMR
zet: sel ve manev tecrbelerini birtakm sembollerle ifade etme yolunu tercih eden divan airlerinin kullandklar semboller, madde leminden seilmi olan varlk ve durumlardr. Divan iirinin anlam dnyasna girebilmek de ancak sz konusu sembolik ifadelerin arka plnna inmekle mmkndr. Snrl ve ortak bir malzemeyle iirlerini sylemi olan divan airlerinin iirlerinde sk sk kelime tekrarlarna rastlamak mmkndr. ou zaman divan iirinin snrl bir sz daarcna sahip olmasnn bir sonucu olarak yorumlanabilecek bu kelime tekrarlarndan bazlar, zellikle iirlerini ahsletirebilmeyi baarabilmi airlerin eserlerinde karakteristik bir zellik nitelii tayabilmektedir. Bu almada, divan iirinin sembolik ifadelerinden olan cnn ve mecnn kavramlarnn arka plndaki anlamlar zerinde durulmu ve bu kavramlar iirlerinde sk sk tekrar eden Fehm-i Kadmin kiilii ve hayatyla, sz konusu kavramlar arasndaki iliki tespit edilmeye allmtr. Anahtar Kelimeler: Cnn, mecnn, dvne, akl, ak, k, Fehm-i Kadm

Delirme, ldrma, delilik anlamlarna gelen cnn kelimesi, gzle grlmeyen ltif cisimlerden ibaret bir cins mahlkat ifade eden Arapa cinn kelimesinden tremi bir isimdir. nsan ve meleklerin dndaki nc bir varlk trn oluturan cinler, slm dinince de tannmaktadr. Nitekim cinn ve cin taifesini ifade eden cnn kelimelerinin Kuranda birok surede gemesine ilve olarak, Kurann 72. suresi de El-Cin adn tamakta ve bu surede bir cin taifesinin Hz. Muhammedin okuduu Kuran dinleyerek iman etmesinden bahsedilmektedir (Klavuz 1993: 8). Bundan da anlalaca gibi, cinlerden bazlar mmin bazlar ise kfirdir. Ayrca Ben insanlar ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattm. (Kuran, Zriyt: 56).

Frat niversitesi, Fen-Edebiyat Fakltesi, Trk Dili Edebiyat Blm / ELAZI ayse.akdemir@mynet .com

bilig Bahar / 2007 say 41: 23-43 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2007, say 41

ayetinde de belirtildii zere, onlar da tpk insanlar gibi, ilh emirlere uymakla ykml tutulmulardr. Duyularla idrak edilememeleri nedeniyle insanolunun korku ve merak duygularn harekete geiren bu olaanst varlklarla ilgili eitli inanlar, kltrmzde geni bir yer tutmutur. Sihir ve by konusunda cinlerden istifade edildiine, baz cinlerin insanlarn hizmetine girerek onlara yararl olduklarna, cinler ve diileri olan perilerle evlenenlerin varlna inanlmasnn yannda; fenalk yapmaya zemin oluturan inanszlklar nedeniyle habs (kt) olarak nitelenen kfir cinlerin insanlar zerinde etkili olabilecei ve onlara zarar verebilecei inanc da mevcuttur. Nitekim cinlerin saldrsna urayarak hastalanmak, sakatlanmak anlamnda cin arpmak deyimi ile delirmek anlamna gelen cin tutmak deyimi, insann cinlerin errine maruz kalabilecei ve deliliin insan vcuduna giren cinler yznden meydana geldii inancnn bir tezahrdr. Cinn kelimesinden tremi olan cnn kelimesinin delilik hlini ifade etmek iin kullanlmasnda bu inanlarn etkili olduu anlalmaktadr. Yine ayn kkten tremi olan mecnn da delilik hlini kendisinde barndran kiiyi ifade etmede kullanlm ve delilerin cinlerin istilsna uram kiiler olduuna inanlmtr. Bu inancn divan iirine yansmasn u beyitte grmek mmkndr: T-be-key tenh-nin ckil ferzneyem Bauma di per-rlar bugn dvneyem Fehm (G CCX-1). Bugn bama peri yzl (gzel)ler t (iin) dvneyim; (bu) tenhada oturma, aklllk ve bilgelik ne zamana kadar (srecek)? Kendilerinden nceki ve sonraki dnemlerde farkl kltr ve corafyalarda iirlerini vcuda getirmi olan dier airler gibi, iiri kendi manev ve isel tecrbelerini da vurmada bir ifade vastas olarak kullanan divan airleri de madde lemindeki varlklar adlandrma ve varlklar aras ilikileri ifade etme arac olan gndelik dilin, akn (yce) lemi anlatmada yetersiz kalmas ve tatmayann bilemeyecei hlleri, bilmeyenlerden gizlemek istemeleri gibi sebeplerle, anlatmak istediklerini birtakm sembollerle ifade etme yolunu tercih etmilerdir. Kendi anlam dnda baka bir eyi anlatmada kullanlan bu sembolik ifadelerin zhir anlamlarnn yannda, bizim iin ok daha fazla nem arz eden btn anlamlar da sz konusudur. Akn lemi anlatmak amacyla kullanlan bu semboller, iinde yaadmz madde leminden seilmi olan varlk ve durumlardr. Bu seimde iaret edenle iaret edilen arasndaki benzerlik ve paralellikler etkin rol oynamtr. Mesel, ak ve arabn her ikisinin de kiinin ayrt etme yeteneini kaybetmesine sebep olma gibi ilevsel bir ortakla sahip olmalar, ak ve klk hlle24

Akdemir, Divan iirinde Cnn ve Mecnn Kavramlar le Bu Kavramlarn Fehm-i Kadm

rini anlatmada arap ve sarholukun sembol olarak seilmesinde etken olmutur. klk hlini anlatmak iin kullanlan bir dier kavram ise cnndur. Ancak bu benzetmede sz konusu olan delilik, akl eksiklii veya yoksunluu anlamnda olmayp, ak sebebiyle akln saf d olmas ve bunun sonucu olarak da iradenin elden gitmesi durumunu ifade etmektedir.1 Akn sebep olduu irade kayb sebebiyle toplumun genel kurallarna aykr olan takn davranlar sergileyen n durumu ile delinin toplum iindeki durumu arasndaki zhir benzerlik ise klk hli iin, sarholuk yannda cnnun da sembol olarak kullanlmasna zemin hazrlamtr. Cnn klk sembol olarak kullanlrken, mecnn da, n sembol olmaktadr. klk hlini anlatmada sarholuk ve cnn sembol olarak kullanlmtr; nk bunlar Hak yolcusunun tavrlarna insanlk mertebesi ierisinde en yakn den tavrlardr (Kl 2004: 150). Bu nedenle de klk ve cnn ile k ve mecnn arasndaki benzerlik ve paralelliklerin belirlenmesi, bu kavramlarn klk ve k iin neden sembol olarak kullanldn bir dereceye kadar aydnlatacaktr. Cnnun, yani deliliin cinlerin etkisiyle ortaya kan bir hl olduuna inanlmasnn yannda, cinlerin diileri olan perilerle ilgili de eitli inanlar vardr. ok gzel ve ekici olduklar dnlen perilerin baz insanlara grnerek onlar kendilerine k ettiklerine inanlmaktadr. Varl bilindii halde, kendisini herkese gstermeyerek sadece baz insanlarn gzne grnme ve grnd kiiyi de gzellii ve ekicilii sayesinde kendisine k etme gibi zellikleri mnasebetiyle de peri, divan iirinde sevgilinin benzetileni olarak karmza kar ve btn bu zellikleriyle de bilhassa hakik sevgiliye iaret eder. Perilerin grlmesi neticesinde azda erilme ve anlamszca glme gibi anormal hllerin ortaya ktna inanlmas ise, bu olaanst varlklarla ilgili inanlarn bir baka boyutunu tekil etmektedir. Bu durum ise, ilh aka mazhar olmann etkisiyle, bu hli anlamayanlara anormal gelebilecek birtakm davranlar sergileyen n hliyle paralellik arz etmektedir. Peri, nasl ki sadece baz insanlarn gzne grnyorsa, hakik sevgilinin, yani Hakkn varlnn idrakine gerek anlamda varabilenler de sadece baz insanlardr ve bu yzden de bu insanlarn tavrlar dierlerine anormal gelir. Mecnn ile k arasndaki dier bir paralellik ise, akldan uzak olma hususunda ortaya kmaktadr. Akl vastasyla tanmlanabilen cnn, akldan uzak olma hlini, mecnn ise bu hli kendisinde barndran kiiyi ifade etmektedir. Delilik hlinin ortaya kmasnda kiinin istem ve iradesi sz konusu olmayp, bu durum kii iin bir kusur mahiyeti tamaktadr; nk kiinin mantk esaslar dhilinde devam eden toplumsal hayatla uyum iinde olmasn ve toplum iinde bir birey olarak kendisine bir konum edinmesini salayan akldan uzak olmak, onu sosyal hayat ierisinde zel bir konuma
25

bilig, Bahar / 2007, say 41

getirmekte ve normal insanlardan farkl bir muamele grmesine neden olmaktadr. Bu nedenle de mecnnun akldan uzakl eksiklik ve yoksunluktan baka bir ey deildir (Prcevd 1998: 223). Beer ve hakik gibi kategorilere ayrlan ak kavram, kesret lemine ait tm varlklarn (dolaysyla da insann) aslnda Mutlak Varlkn isim ve sfatlarnn tecellsinden ibaret olmas ve buna bal olarak beer akn da temelde Mutlak Varlka dayanmas sebebiyle, zde tektir ve gerek beer gerekse hakik boyutta ortaya km olsun, her iki durumda da akl kavramyla bir kartlk oluturmakta ve kiiyi akldan uzaklatrmaktadr. nk kendinde l de dzen de bulunmayan ey (ak), aklla ynetilemez (Schopenhauer 2002: 46). iddetli ak sebebiyle akln hkimiyetinden karak akn hkimiyetine giren ve bunun neticesinde de iradesini yitiren beer n akldan uzakl, mecnnunki gibi istem ve irade d ortaya kan bir durumdur. Ancak n mecnnda olduu gibi, bir akl eksiklii veya yoksunluu durumu mevcut olmayp, sadece akln saf d olmasndan kaynaklanan bir irade kayb sz konusudur. Hak da akldan uzak olma konusunda mecnnla ayn safta yer almaktadr; ancak onun akldan uzakl mecnnunki gibi istem ve irade dnda ortaya kan bir durum olmayp, aksine iradesi dhilinde ortaya kmaktadr. Hak nn akldan uzak olmay istemesi, cakl- mec veya cakl- cz denilen insan aklnn hakikati arama yolunda yetersiz olduu inancndan kaynaklanmaktadr. Gerekten de akl bir snr iinde, bir kayt altndadr; nk cikl yani cakala kknden gelmektedir. Bunun anlam ise balamak, buka tutmak, kstek vurmaktr (bn Arab 1998: 128). Mevln da insan akln ifade eden cz akln hakikati idrak etme konusundaki cizliini u dizelerinde aka ifade etmitir: Cz cakl sz ve ilerimizde bize dell olur Ama Allh bahsinde deeri sfr olur (Uluda 1999: 35). Bunun iin Hak yolunda ilerlemek isteyen k, insan akln ifade eden cakl- mec bir kenara brakarak, hakikate ulamann yegne yolu olarak kabul ettii akla (cakl- mecd) yoluna devam eder; nk akl ona ancak uyankln kapsna ulamas konusunda yardm edebilir (Arasteh 2000: 88). Onun ilevi aydnlanmaya alan kapy buluncaya kadardr ve o kap bulunduunda akln terk edilmesi gerekmektedir. Bundan da anlald gibi, mecnnun akldan uzakl ile Hak nn akldan uzakl ok farkl mahiyetler tamakta olup, n akldan uzakl mecnnunki gibi eksiklik ve yoksunluk nedeniyle deil, olgunluk (keml) nedeniyledir (Prcevd 1998: 224).
26

Akdemir, Divan iirinde Cnn ve Mecnn Kavramlar le Bu Kavramlarn Fehm-i Kadm

Akldan uzak olmak, kiinin dnya ile balarnn zayflamasnda da nemli bir etkendir; nk insan, akl sayesinde yaamnda karlat glkler karsnda zm reterek hayat iinde var olabilme mcadelesi vermekte ve toplumla salkl bir iletiim kurabilmektedir. Bu nedenle de mecnnun dnya hayatyla balar zayftr. Ayrca o, hayatn idame ettirebilmek iin gerekli olan artlar salayabilme gcnden de yoksundur. Mecnnun bu durumu, tasavvufta cukal-i mecnn (akll deliler) olarak isimlendirilen ve srekli cezbe hlinde bulunduklarndan kendilerine hkim olamayan, geimlerini temin edemeyen (Uluda 1999: 351) zel bir grubun durumuyla byk bir benzerlik gstermektedir. Mecnn ile k arasndaki bir benzerlik de halkla iliki hususunda grlmektedir. Da, l, harabe ve mezarlk gibi tenha yerleri kendisine mesken edinen mecnn, toplumla asgar dzeyde bir iliki iinde bulunmakta ve insanlardan kama eilimi gstermektedir. Mecnnun toplumla ilikisi ka nitelii tarken onun bu husustaki durumu yalnzlk olarak ifade edilebilir. Mecnnun bu durumu ise tasavvuf sistemi iinde yer alan ile veya halvet uygulamalaryla paralellik gstermektedir. eitli tekke ve tarikatlarda alk, uykusuzluk srekli skt ve tefekkr, aralksz ibadet ve zikir, bedene eziyet etmek, dilencilik yapmak, tekkeye odun tamak, inziv ve maaralarda yaamak gibi belirli bir sresi ve dzeni olmayan eitli uygulamalar balca ile eitleri olarak grlmtr. Genellikle krk (Mevlevlerde bin bir) gn sren ve sfnin kendisini dnyev megalelerden ve toplumdan soyutlamas esasna dayanan ile ise halvet olarak adlandrlmtr (Eraydn 1993: 315). Halvet uygulamasnda sf, tekkelerin bu uygulama iin zel olarak yaplan dar ve karanlk blmlerinde (halvetgh/halvethne) inzivya ekilerek nefsan arzularndan uzaklamaya alr. Ancak tasavvuf hayatn henz kurumlamam olduu dnemlerde maara ve kuyu gibi mekanlar sfler tarafndan halvet mekan olarak kullanlmtr (Tanman 1997, 388). Sfnin kendisini madd leme balayan hususlar terk etmesi ve onlarla ilgisini kesmesi (katc- calik) suretiyle nefsini terbiye etmesi ve bylece Hakka ulama yolunda aama kaydetmesini salamak amacyla yaplan bu uygulamalarn bir paras olan toplumdan soyut, yalnz bir yaam srme ve tenha yerleri mesken edinme hususlarnn, toplumdan kaarak yalnz bir yaam sren ve tenha yerleri kendisine mesken edinen mecnnun tavrlaryla paralellii aktr. Madd ve dnyev balar terk ederek toplumdan soyut ve yalnz bir yaam srme, Gazl ve Mevln gibi mehur mutasavvflarn madd ve dnyev balarn kendilerini gerekletirmede engel tekil ettiinin idrakine varmalaryla beraber bavurduklar bir yol olmutur. Her ikisi de kendi zamanlarnn byk limleri olan ve halka nderlik eden, toplumda yksek mevki ve
27

bilig, Bahar / 2007, say 41

itibar sahibi olan bu mutasavvflar, yeniden dou srecini yaayabilmek iin mal ve mlklerinden vazgemi, kendilerini toplumdan ve hatta ailelerinden soyutlayarak yalnzl semi ve bylece kendi ilerine ynelerek, i elikilerini zmlemi ve hakikate ulamlardr. Nefsin arzularna kar koyma ve yalnzlk esaslarna dayal ile uygulamalarnn dnda, uzun ve zor yolculuklara kma ve llerde dolama gibi ile uygulamalar da vardr (Eraydn 1993: 315). Sfnin nefse zor gelen birok zorlukla kar karya kald ve bunlarla mcadele ettii sz konusu yolculuklar, ok eitli zorluklarn mevcut olduu ruh ve manev bir yolculuk olan seyr slkun bir ifadesi gibidir. Bu ruh ve manev yolculuun ilk aamasn, nefsin arzularyla mcadele etmek oluturmakta ve ancak nefis kt huylarndan arnd zaman seyr slkte bir mesafe katetmi olma sz konusu olabilmektedir. Yolculuk esasna dayanan ile uygulamalarnda sfnin manev ve isel yolculuunda aama kaydetmesini salayan unsur, yolculuk boyunca karlat zorluklara kar verdii nefs mcadeledir. ile uygulamasnn bu eidinin de bilinsiz bir ekilde llerde, dalarda ve mezarlklarda dolaan mecnnun durumuyla benzerlii sz konusudur. Mecnn, uur ve irade sahibi olmad iin er ykmllklerden muaftr; nk akl sahibi olduu iin ilh emir ve yasaklarn muhatab olan insan, eda ehliyetinin temelini oluturan temyiz gcn cnn sebebiyle kaybettii zaman, ibadetlerin edas ykmll de ortadan kalkar (Dnmez 1993: 127). Tasavvufta da k, ncelikle macrifete ulamak iin temel esas olan erat yaar, daha sonra erat geride brakarak tarkat, hakkat ve macrifet silsilesini takip eder. eratla balayan ve macrifetle sonulanan bu yolculukta macrifet noktasna ulaldnda ise erat artk birinci derecede bir nem arz etmez hle gelir; nk artk erat (zhir) alm ve macrifete (btn) ulalmtr. erat, tarkat, hakkat, macrifet silsilesini takip ederek Hakka ulamak belirli bir aba gerektirir. Kendisi aba sarf etmedii hlde, Hakkn cezbesiyle kendisine yaklatrd meczblarn bu konudaki durumu ise daha farkldr. Hibir zorlukla karlamadan ve aba sarf etmeden Hakka ulaan meczblar, cezbenin etkisiyle kendilerinden geerek akl ve uur hllerini yitirdikleri iin, dinin emir, yasak ve ibadetleriyle mkellef deillerdir (Uluda 1999: 353). Meczblarn erat karsdaki bu durumu delininkiyle ayndr. er ykmllklerden muaf olan mecnn iin, cehennem korkusu veya cennet midi tamak da sz konusu deildir. Ayn durum Hak iin de geerlidir; nk tasavvufta niha hedef cennet deil, Ceml dir.2 Bu nedenle de mecnn ve k, ekilci din balardan uzak olmann yannda, cehennem korkusu ve cennet midi tamama hususunda da birlemektedirler.

28

Akdemir, Divan iirinde Cnn ve Mecnn Kavramlar le Bu Kavramlarn Fehm-i Kadm

Dnyev hayatla balar olduka zayf olan mecnn, bu hayatn ok nemli bir unsuru olan ve insanlar kendisine tutsak eden zamann esiri olmaktan da uzaktr. Akll olarak nitelenen insanlar, gemiin pimanlklar ve gelecek endiesi iinde bugnlerini mahvederken, mecnn ne gemii ne de gelecei dnr. Onun bu hli ise, tasavvuftaki n yaama prensibiyle rtmektedir. Mutasavvflar bu hllerini ifade etmek iin, kendilerini ibnlvakt (zamana uyan) tabiriyle nitelerken, gemi ve gelecekle uramayarak sadece iinde bulunduklar zamann gereini yaadklarn ifade ederler. Mecnnun topluma kar tavr ka nitelii tarken, toplumun ona kar tavr ise tecrit etme eklindedir. Bu tecrit, halkla balants bir tr irade d kartlk ve taknlk (Prcevd 1998: 223) olan mecnnun toplum tarafndan kabul gren sosyal normlara ve kurallara uymayan aykr hli ve uygunsuz davranlarndan kaynaklanmaktadr. Mecnn kurallara uymaz; nk kurallar onun yoksun olduu akln rndr. Toplum mecnnu sosyal hayattan tecrit ederek, slah etme maksadyla tmarhanede zincire bal tutar. Bu durum ise kaa engel tekil etmekte ve dolaysyla da toplumdan ka, zincire vurulmam mecnnlar iin sz konusu olabilmektedir. Divan airleri de kendilerini mecnn olarak nitelerken, zincire bal olmaktan da bahsederler ki, onlarn bal olduklarn ifade ettikleri zincir, sevgilinin salardr. San tasavvufta kesreti sembolize etmesinden yola karak da diyebiliriz ki, airlerimizin bahsettikleri bu zincire bal olma durumu, kesretten arnamam olmann sembolik bir ifadesidir ve bu da katc- calik kavramnn karsnda yer almaktadr. Bunun yannda cakl kelimesinin cikl/cakala (balamak, buka tutmak, kstek vurmak) kknden gelmesi ve bu ynyle de snrlandrlml ifade etmesi bakmndan zincir, akln sembol olarak da dnlebilir. Ayrca akl, kiiyi toplum kurallarna uymaya ve bylelikle hayatna bir snr getirmeye mecbur etmesinin yannda, dnyev ve uhrev hayata da kaytl klmaktadr. Akln btn bu zellikleri ise, kaytl olmay ve snrlandrlml artran zincirle rtmektedir. Sonu olarak, delilii tedavi etmek amacyla kullanlan zincir, hem kesrete, yani dnyev hayata bal olmann hem de akln sembol olarak dnldnde, delilikten/klktan uzak olmay ifade etmektedir; nk dnyev hayata bal olan ve akln koyduu kurallar erevesinde hareket eden kii, henz akla tanmam demektir. Toplumdan tecrit etmenin dnda, halkn mecnnlara ynelik dier bir tavr da onlar alaya alarak eziyet etmektir. Toplumun delilerin taknlna ve lszlne olan tepkisi, onlar knamak ve talamak suretinde tezahr etmektedir. k da ak cokunluu ile sergiledii takn ve aykr davranlar nedeniyle toplumun knamasna maruz kalmaktadr; ancak onun melmeti delilerinki gibi yalnz halktan gelen bir melmet deil, ayn zamanda kendileri tarafndan da
29

bilig, Bahar / 2007, say 41

nefislerine yneltilen bir melmettir. Divan iirinde a halktan yneltilen melmet, seng-i melmet tabiriyle taa benzetilmek suretiyle ifade edilirken, ayn zamanda delilerin talanmas hususuna da iaret edilmektedir. Mecnn ile k arasnda davransal boyutta ortaya kan bir dier benzerlik ise, toplumun akl konusundaki genel yarglarna gre akll snfnda yer alan insanlara tuhaf ve sama gelecek birtakm szler sylemeleridir. Mecnnun bu hline sebep, akldan yoksunluktur. n bu konuda mecnnla benzerlii ise, ilh feyze mazhar olmann cokunluu ile anlamayanlara sama gelecek birtakm szler sylemesidir. Tasavvufta athiye olarak isimlendirilen bu szler, klarn Hak (Dost) ile olan lfetleri neticesinde oluan bir tr mecnnluk hlinden neet etmektedir (Kl 2004: 123). Bu konuyla alkal olarak baharda deliliin azd eklindeki inanc da hatrlamak gerekir; nk tasavvuf bir terim olarak bahr, feyiz ve vecd hlini ifade eder ki, athiyelerin sylendii anlar da bu vecd hlleridir. Mecnnun tek kelimeyle perianlk eklinde ifade edilebilecek d grnm ve intizamdan uzak hayat da iirlerimizde srekli d-t, b-karr, bre, rde-hl, ser-nign, ser-gerdn, pern vs. gibi isel ve dsal danklk ve perianlk ifade eden sfatlarla beraber anlan n durumuyla paralellik gstermektedir. Ancak mecnnun perianl daha ok d ilgilendiren bir durum olup, kiisel ve toplumsal hayat dzenleyen akldan yoksun olmaktan kaynaklanrken, n perianl daha ok duygusal dzeyle ilgili olan ve akn sebep olduu bir durumdur; nk ak insann hayatn altst eder, insan akna evirir, hayrete drr. aknlk ise insann kendini datmasna neden olur (bn Arab 1998: 83). n isel dankl, iin da yansmas neticesinde d grnmn ve hayatn da etkileyen bir durum olmakla beraber, k iin kullanlan sz konusu vasflarla daha ziyade onun isel durumuna iaret edilir. Mecnnla n bir baka ortak noktas ise vcutlarndaki yaralardr. Mecnnun vcudundaki yaralar, deliliin insan vcuduna giren cinler yznden meydana geldiine inanlmas ve buna bal olarak da vcuda girdiine inanlan cinleri ldrmek amacyla yaplan bir ilemin sonucunda ortaya kmaktadr; nk eskiden delileri hem zayf drmek hem cinlerini yakmak, yani def c-i cnn etmek iin balarna da vururlar ve zerine de pamuk yaptrrlarm. Bu da gse de vururlarm (Onay 2000: 159). Divan iirinde de k, ak ve ayrlk sebebiyle vcudu, sinesi ve gnl yaralar iinde kalm bir ekilde tavsif edilir. Sonu olarak diyebiliriz ki, n iinde bulunduu btn bu hllerin sebebi aktr ve bunlarn hepsi de sevdann kar konulmaz arsna kulaklarn tkam, huzur ve rahat iinde yaayan kitlelerin hayatyla tam bir kartlk oluturur (Andrews 2003: 15).
30

Akdemir, Divan iirinde Cnn ve Mecnn Kavramlar le Bu Kavramlarn Fehm-i Kadm

Divan iirinin ortak malzemesi iinde yer alan cnn ve mecnn kavramlarnn Fehm-i Kadm Dvn ndaki kullanm incelendiinde ise, bu kavramlarn sk sk tekrarland gze arpmaktadr.3 Bu kavramlarn kullanm, delilerin akldan yoksun olmalar, alay ve elence konusu yaplmalar, talanmalar, zincire vurulmalar, din ykmllklerinin ve ceza ehliyetlerinin olmamas, iyiletirilmek amacyla dalanmalar, Ayla konumalar, aybalarnda ve baharda deliliklerinin azmas gibi zellikleri nedeniyle akl, melmet, seng, zencr, mkellef (teklif, tekellf, klfet), d, penbe, Ay, hill ve bahr gibi kelimeleri de beraberinde getirmi ve delilikle ilgili bu kelime grubu, Fehm-i Kadm Dvnnda geni bir yer tutmutur. Eserinde gze arpan bu zellik, Fehmin bu kavramlara kar zel bir ilgi ve yaknlnn olmas eklinde yorumlanabilir.4 Bu ilgi ve yaknln tespiti iin de Fehmin bu kavramlar kulland beyitlere baklmas gerekmektedir. Bunlar iinde ncelikli olanlar ise, Fehmin akl hakkndaki grn ve onun karsndaki tavrn yanstan beyitlerdir: Tengn-y kalca-i cakl ire olmaz ehr-bend Dil ki bir dvne-i det-i cnn-peymdedr Fehm (G LXV-2). Deliliin lld (test edildii) ln bir dvnesi olan gnl, akl kalesinin darlnda ehirde oturmaya mahkm olmaz. ehirlerin etrafnn surlarla evrilmesine iaret edilen beyitte, akl da ehrin etrafn saran kaleye benzetilmitir. Fehm, akl ehrin etrafn evreleyen ve bu ynyle de snrlandrlmlk ve kuatlmlk arm uyandran kaleye benzetmek suretiyle, akln snrllna iaret etmek istemitir. Kendisi snrl bir varlk olan akln ortaya koyduu kurallar da snrlandrcdr. Akln tezahr olan bu kurallar benimseyenler, snrlandrlml da kabul etmi demektir. Esasen onlarn yaadklar meknn, etraf evrelenmi ehir olmas da bu snrlandrlmln bir gstergesidir. Kural tanmayan delinin mekn ise ehir deil, det-i cnn-peymde, yani deliliin lld, test edildii ldr. Fehm, akln snrl olduu ve ona balanann da kendisini bu snrlla mahkm edecei eklindeki grn, akl snrlandrlmlk ifade eden zencr ve kiinin gr alannn daralmasna, hareketlerinin kstlanmasna neden olan eb (gece) ve tre (karanlk) kavramlaryla beraber kulland aadaki beyitlerde de tekrarlar: Bend-i zencr-i zlf-i cakl olamam Be-zr- cnnda r benem Fehm (G CCV-9). Delilik ormannn aslanym, akl sann zincirine balanamam.

31

bilig, Bahar / 2007, say 41

Encm-i eb-frz- cakl olm iken er- d Bd-i vd-i cnn oldu bana srg- d Fehm (G CL-1). Yank yaras mumu, akl gecesini aydnlatan yldz olmuken, yank yaras izi bana delilik vadisinin balangc oldu. Burada akl, kiinin gr alannn daralmasna ve hareketlerinin kstlanmasna sebep olan eb (gece) ye benzetilerek yine akln snrllna iaret edilmitir. Delilik almeti olan d (yank yaras) ise akldan uzaklam olmay ifade ettii ve dolaysyla da akln snrllndan (karanlndan) kurtulmak anlamna geldii iin, geceyi aydnlatan ve karanlkta yn gstererek insanlarn hareket alann genileten yldzlara benzetilmitir. Yeter pervnelik itdm er- tre-i cakla Dil-i sevd-perestm blbl-i b- cnn olsa Fehm (G CCLV-2). Akl karanlnn mumuna pervanelik ettiim yeter, sevdaya tapan gnlm, artk cinnet bahesinin blbl olsun. Bu beyitte ise, akln hem tre (karanlk) hem de er (mum) gibi tezat iki unsurla beraber kullanlmas dikkat ekicidir. Burada tre kavramyla akln snrll ifade edilirken, er ile de aydnla alan kapy bulmak iin ncelikle akla ihtiya olduuna iaret edilmektedir. Mevln da bu hususu akl kandile benzeterek yle dile getirir: Ruh karanlk iindeyse yolunu bulmas iin akln aydnlna ihtiya duyar; fakat ruh aydnlanmsa kimse akln kandilini aramaz (Sayar 2003: 15). Bu beyitlerden de Fehmin akln snrl olduuna inanmak hususunda mutasavvflarla ayn gr paylat anlalmaktadr. Nitekim mutasavvflar Allh aklla bilinmez diyerek hakikate ancak akla ulalabileceine inanrlar. Fehmin de hakikate ancak akla ulalabileceine inandn, kln temsilcisi olan Mecnn ile akln temsilcisi olan Efltn u kyaslamal olarak kar karya getirdii aadaki beyitte grmek mmkndr: Hev-y cak ile Mecnn kenr- maksada erdi Uyup cakla Feltn gark- bahr- hayret olmdur Fehm (G LXXV-3). Mecnn, ak arzusuyla maksadnn sahiline ulat, fakat Efltn, akla uyarak hayret denizinde bouldu. Hev kelimesinin Mecnnun Leylya kar hissettii beer ak ifade etmenin yannda, bahr kelimesiyle ilgili olarak hava, rzgr kavramlarn da artracak bir ekilde kullanld bu beyte gre, maksada (hakikat) ulamak ancak akla mmkn olabilmektedir. Akn mutlaka ilh boyutta
32

Akdemir, Divan iirinde Cnn ve Mecnn Kavramlar le Bu Kavramlarn Fehm-i Kadm

ortaya km olmas gerekmez; nk beer boyutta ortaya kan bir ak da zamanla ilh boyuta geebilmektedir. Nitekim Leylnn akyla llere derek perian ve delilere yaraan bir yaay biimi sergileyen Kays, beer akla balayp niha btnlemeyle sona eren bir dnm sreci yaayarak hakikate ular. Onun balang noktas, beer de olsa aktr. Efltnun da amac hakikate ulaarak lemin srrna vkf olmaktr; fakat o, bunu aklla yapmaya alm ve ancak akln ulaabildii son nokta olan hayret (Uluda 1999: 36) noktasna ulaabilmitir. Bu beyitten de anlald gibi Fehm, hakikati aramada akl kendilerine ara edinmi filozoflarn yntemlerine muhaliftir.5 Akla kar menfi bir tavr sergileyen Fehmin benimsedii yol, mutasavvflarn yolu olan ak yoludur: Aka yr ol cakl ile germ-ihtilt olma gnl in bgne v bgne olmaz in Fehm (G X-4). Ey gnl! Aka dost ol, aklla sk fk olma; (nk) tandk yabanc, yabanc da tandk olmaz. Beyitte ak ve akl iin kullanlan in (tandk) ve bgne (yabanc) kavramlar, ak ve aklla ilgili nemli bir hususa gndermede bulunmas bakmndan dikkate deerdir. nsan, vcut ve ruh olmak zere iki ynl bir varlk olup, akl onun madd varln ilgilendiren ve dnya hayatna ait olan bir kavramdr. Ancak insann bir de manev yn bulunmaktadr ki, beyitte bahsedilen ak da ite bu manev yn tekil eden ruhu ilgilendirmektedir. Akl, ruh beden kalbna girip de madde lemine gelince insana verilmitir. Ancak ruhun akla inl, ezelde Allhn ruhlara Elest bi-Rabbikm (Ben sizin Rabbiniz deil miyim?) sorusunu ynelttii elest bezmine dayanmaktadr. Fehm de aknn elest bezminde baladn aadaki beyitlerinde aka belirtir: n sul-i elest bi-rabbikme B-muhb bel cevb ittm Bin bel v cazb olup teklf te-i cak irtikb ittm Fehm (K -11,12). Ben sizin Rabbiniz deil miyim? sorusuna ekinmeden Evet! dediim an, bana teklif edilen binlerce bel ve azaptan, ak ateini setim. Yani akla inlk, insanoluna akln verilmesinden ok daha ncelere, ta ezele dayanmaktadr ve bu nedenle de akl, akla kyaslandnda bgne (yabanc) konumuna dmektedir. Fehm Dvnnda cnn, yani delilik ite bu akn sebep olduu bir durumdur:
33
c

bilig, Bahar / 2007, say 41

Old dilden mezheb cakl- tasarruf ber-taraf Bacde-zn dvne-i cakam tekellf ber-taraf Fehm (G CLV-1). Din ve akla sahip olma, gnlden uzaklat, bundan sonra akn dvnesi olduumdan her trl klfetten kurtulmuum. Bir dinin ubelerinden her birini ifade etmenin yannda, din anlam da bulunan mezheb kelimesi, bu beyitte ikinci anlamyla ilgili olarak er ykmllkleri ifade edecek ekilde kullanlm ve delilerin akldan yoksun olmalar nedeniyle er ykmllklerden muaf olmalarna iaret edilmitir. Cezbeyle kendilerinden geen ve bir daha kendilerine gelemedikleri iin akl ve uur hllerini yitiren meczblar da er ykmllklerden muaflardr. Dvne-i cakam (ak delisiyim) tabirinden de anlalaca gibi, Fehmin dvnelii de meczblarn durumunda olduu gibi ak sebebiyledir. Hem er ykmllklerden muaf olan deli hem de Ceml e ulamay kendisine ama edinmi olan Hak , cehennem korkusu ve cennet midi tamaktan uzaktr. Kendisini dvne-i cak (ak delisi) olarak niteleyen Fehm de cennet midi tamadn yle dile getirir: Kevser hayli cka nak- ber-bdur Klduk teh habb- dili Selseblden Fehm (G CCXXXV-3). Kevseri hayl etmek, a su zerinde bir resim (gibi)dir, (bu yzden biz), cennetteki Selsebil isimli suyu gnl kabarcndan boalttk." Cennet nimetlerinden Kevser in zikredildii beyitte hayl, habb (su kabarc) ve nak- ber-b (su zerinde resim) gibi asl bir varl olmayan kavramlarn kullanlmas suretiyle, Mutlak Varlka ulama arzusu dndaki tm arzularn aslnda geici ve aslsz olduu ifade edilmek istenilmitir. Kendi izaf varln Mutlak Varlkta yok ederek bek ya ulamay arzulayan k, elbette ki cennetteki Selsebil suyunu gnl kabarcndan boaltacak, yani cennet arzusunu gnlnden karacaktr. Dnyev hayat tanzim eden ve kiinin bu dnyayla balarn oluturan akldan uzak olmak, bu hayata kaytsz olmay da beraberinde getirir. Fehm, bu husustaki durumunu da yle ifade eder: Frigz kayd- cihndan ck- dvneyiz inya in bgneye bgneyiz Fehm (G CXXXV-1). Dnya balarndan kurtulmuuz, dvne z, tanda tandk, yabancya da yabancyz.
34

Akdemir, Divan iirinde Cnn ve Mecnn Kavramlar le Bu Kavramlarn Fehm-i Kadm

Bu beyitte geen ve vazgemi, terk etmi, el ekmi gibi anlamlar olan frig kelimesinin anlam dikkate deerdir. Kelimeyi bu anlamlarndan hangisiyle bugnk Trkeye evirirsek evirelim, beyitten dnya balarndan bilinli bir ekilde uzaklald sonucu kar. Dnya balarndan bilinli bir ekilde uzaklamak ise, seyr slkun ilk dnemlerindeki halvet uygulamasnn temelini oluturmaktadr. airlerin, sanatlarn geim vastas olarak kullanmalarn eletirdii u beyitten, Fehmin iiri dnyev arzulara ulamak amacyla kullanmay ho karlamad anlalmaktadr: Mahz- terzk szleri kiminn Kiminn beyti yve dkkn Fehm (K XV-57). Kiminin szleri rzkn, beslenmenin ta kendisi, kiminin beyti (ise) sama szler dkkndr. Gerekten de divan airleri kasidelerini genellikle bir karlk mit ederek yazdklar hlde, onun on yedi kasidesinden sadece iki tanesinde talep ifadesi (zgr 1991: 13) bulunmas, Fehmin bu husustaki samimiyetini kantlamaktadr. Dier divan airlerinin ounun sanatlarn padiah bata olmak zere, devlet adamlar ve dier nfuzlu insanlara yaknlamak ve bu sayede rahat bir yaam srme amacyla kullanmalarna ramen, Fehmin bu duruma kar olumsuz bir tavr taknmasnn temelinde dnya hayatna kaytszl olduu sylenilebilir. Bu beyitlerden de anlalyor ki, Fehm, ne dnya ne de ahiret hayatna kaytldr.6 Delininki bilinsizce olsa da Fehmin bu hli, delinin ve Hak nn dnya ve ahiret karsndaki tavryla ayndr. airimiz, bu kaytszln ifade etmek iin de Dvnnn birok yerinde kendisini zde olarak niteler. Fehmin aadaki beyitlerde de grld gibi, delilii tasavvufta kesreti sembolize eden sa ve kala beraber kullanmas ise, n kesretten kama eilimiyle ilgilidir: Zlf ebrnu idp cm ile nna tebh Yazd ser-levh-i dile menkabe-pr-y cnn Old dil cnbi-i mh- nev-i ebrn grp Sipeh-endz- hred macreke-r-y cnn Fehm (G CCXL-5,6). Cinnet menkbesini tertip eden, (senin) san ve kan cim ve nun harflerine benzeterek (onlar) gnl sayfasnn bana yazd. Gnl, senin hill eklindeki kann hareketini grnce, akl askerini atp cinnetin sava alannn ssleyicisi oldu.
35

bilig, Bahar / 2007, say 41

Ayrca bu beyitlerde cm ve nn harfleriyle cinn kelimesine iaret edilerek delilie cinlerin sebep olduu inancna gndermede bulunulurken, mh- nev (hill) ile de deliliin aybalarnda azmas hususuna iaret edilmektedir. Fehmin yarn/gelecek karsndaki tavr ise, mutasavvflarn n yaama prensibinin izini tar. Onun gelecek karsnda byle bir tavr taknmasna sebep, kldr: Yrini fikr eyleyenler yarn anmaz Fehm c kam ben sanmanuz ende-i ferddeyem Fehm (G CCX- 8). Ey Fehm! Sevgilisini dnenler yarn anmaz, ben m, benim gelecek dncesinde olduumu, gelecei dndm sanmayn. Msr, Kuds, Harameyn ve Edirneye seyahatleri olduu eitli kaynaklarda kaytl olan (zgr 1991: 3) Fehmin Msra gitmeden nceki iirlerinde stanbula kar duyduu nefreti ve buradan gitme isteini, gittikten sonra ise oradan da sklarak geri dnmek istediini baz iirlerinde ak bir ekilde grmek mmkndr.7 Nefret ettii stanbuldan ayrlarak byk bir istekle gittii Msrda da ksa srede sklan ve stanbula geri dnme zlemi iine giren Fehmi ne Msr seyahatine ne de dier seyahatlerine srkleyen bir hedef olmayp, bu seyahatleri yalnzca gerilmi bir yaydan frlar gibi kamak ve kendinden uzaklamak (sen 1997: 241) isteiyle yapt, ancak gittii yerlerde de duramad anlalmaktadr. Fehmin yapt bu seyahatler, delilerin bilinsiz bir ekilde srekli dolamalarna ve sflerin yaptklar seyahatlere benzemektedir. Ayrca dervilerde grlen o ruh derinliklerinde hissedilen gurbet duygusunu tatmin iin diyar diyar gezilere benzer durumda seyahatler yapmasna ramen, hibir yerde huzuru bulamad anlalan airimizin (zgr 1991: 10) bu hlini asl vatanndan koparlm olan insann ruhunda gurbet acs tadna ve oraya geri dnme zlemi iinde olduuna inanan mutasavvflarn bu gryle de alakalandrmak mmkndr. Gittii hibir yerde duramayan Fehm, Msrdan stanbula geri dnme zlemiyle syledii bir kasidesinde yer alan u beytiyle iinde bulunduu bu psikolojiyi ak bir ekilde ifade eder: Garb derdine yok hi seferden zge dev Rev budur kola mde dil mdvya Fehm (K V-9). Garibin derdine yolculuktan baka hi are yoktur, gnln tedaviye hazrlanmas uygundur.
36

Akdemir, Divan iirinde Cnn ve Mecnn Kavramlar le Bu Kavramlarn Fehm-i Kadm

Akldan uzak olan deli, akln rn olan kurallara uymaz ve her ynyle de sosyal normlara aykrlk gsterir. Daha nceki beyitlerde kendisini akldan uzaklam ve ak delisi olmu biri olarak gsteren Fehm de toplumla olan uyumsuzluunu u beytinde iln eder: Teslm olup zemneye ey cn selmet ol Etvr- halk- cleme inkr t-be-key Fehm (G CCXC-5). Ey can! Devrna teslim olarak selmet bul. Dnya halknn tavrlarn inkr ne zamana kadar (srecek)? Fehmin, yaad devrin genel karakterini ekillendiren toplumla uyumsuzluu, kendisiyle toplum arasnda bir atma yaanmasna sebep olmakta ve i huzursuzluunun da temelini oluturmaktadr. Rahat bir yaam srmek ancak iinde yaanlan toplumun geneline uyum salamakla mmkn olurken, toplum kurallarna aykr davranmak ayplama talarna hedef olmaya sebep olmaktadr: Ger seng-i melmet yerine cmle zemni Atsan bana sen kulzm-i cakam kederm yok Fehm (G CLXV-5). Eer sen bana ayplama ta yerine btn dnyay atsan, bundan hi kederlenmem; (nk) ben ak okyanusuyum. Keder kelimesinin kulzm le alkal olarak bulanklk anlamna da gelecek ekilde kullanld beyitte, ak ise n maruz kald melmete tahamml edebilmesini ve hatta ona kar duyarsz olabilmesini salayan bir unsur olarak gsterilmitir. Fehm, Hak klarnn vkf olduklar srlar aa vurmalar hususuna da deinir: Eylemem mecnn da olsam f rz- cakum imdi clemde benem vresi bir kimsenn Fehm (G CLXXX-2). Mecnn da olsam akmn srrn aklamam, lemde bir kimsenin vresi imdi benim. Burada bir kelimesi hem herhangi bir hem de tek anlamna gelebilecek ekilde tevriyeli kullanlm ve ikinci anlamyla da Hakik Sevgiliye iaret edilmitir. Beyitten anlald gibi Fehm, bu srlar ifa etmemek gerektiini dnmektedir. Bunun sebebinin ise toplumun taknla olan tepkisi olduu, Nesm ve Mansrun trajik sonlarna telmihte bulunulan u beyitten karlabilir:
37

bilig, Bahar / 2007, say 41

Cme-k ol zlfi zencrin tutup Mecnn gibi Ne Nesmye ne hod Mansra benzet kendni Fehm (G CCLXXXV-5). Onun zincire benzeyen san tutup Mecnn gibi elbiseni parala; ama kendini ne Nesmye ne de asla Mansra benzet. Nesm ve Mansrun her ikisinin de sahip olduu inan sistemi, yaadklar devirde baka insanlar tarafndan da benimsenmiti; fakat onlarn herkesten daha ileri giderek arla kamalar ve gizli kalmas gereken srlar ak cokunluu ile kendilerine hkim olamayarak ifa etmeleri, hakikatleri anlamaya hazr olmayan toplumun tepkisine sebep olmu ve onlarn sonunu hazrlamtr. Mecnn da klk yolunda sosyal dzene aykr olan takn davranlar sergilemitir; ama toplumun gznde ak sebebiyle akln kaybetmi bir deli konumunda olan Mecnnun taknl mazur grlmtr. nk deli mazurdur: Saun zencri sevdsnda Bk Begm dvnedr dvne maczr Bk (132-5). airimiz, sevgiliye seslendii u beytinde ise kendisini, delilerin ve klarn perian hllerine uygun bir biimde tasvir eder: Gr girye ile k- girbn u fignn Mecnnuna da bir nazar- havsala gh it Fehm (G XX-4). Senin Mecnn olmu nn gzyan, yaka yrtn ve ferydn gr de ona bazen anlayla bak. Yine delinin ve n d grnm ile ilgili olan yaralar da Fehmin kendisi iin sz konusu ettii zellikler arasndadr. Delinin yaral olmasna sebep, eskiden delilii tedavi etmede kullanlan dalama yntemi iken, n yaralarnn sebebi aktr. Fehmin yaralarna sebep olarak gsterdii te de bezm-i ezelde kendisine teklif edilen binlerce bela ve azap iinden setii ak ateidir (bkz. K -11,12): Ne teden ten-i mecrh u lgar d d olm Ki magz-fte-dil germ-i cnn-ser d d olm Fehm (G CXL-1). Yaral ve zayf beden, nasl bir ateten yank yaralaryla dolmu ki zihni kark gnl ve delilik harareti ile dolu ba dahi da da olmutur.

38

Akdemir, Divan iirinde Cnn ve Mecnn Kavramlar le Bu Kavramlarn Fehm-i Kadm

Sonu:
Bir deiim ve dnm sreci olan klk, sabit bir hl olmayp eitli merhalelerden meydana gelmekte ve kendi iinde deiken bir zellik arz etmektedir. kln bu zellii ise, dntrc bir g olan akn, dntrrken deitiren zelliinden kaynaklanr. sel ve ruh bir yolculuk olan kln mertebeleri, ruhun mertebeleridir ve cnn da bu mertebelerden biridir. Delilerdeki ka psikolojisiyle paralellik gsterdiini grdmz katc- c alik kln ilk dnemlerine ait bir husustur. Nitekim Gazl ve Mevln gibi mehur mutasavvflarn hayat hikayelerine bakldnda, kendilerini gerekletirme arzusunu ilerinde hissetmeye baladklar ilk dnemlerde toplumdan uzaklaarak yalnzla yneldikleri grlmektedir. Halkn iine geri dnmeleri ise ancak kendini gerekletirme srecini tamamlamalarndan sonra olmutur. Yani cnn (delilik) aamas kln ilk dnemlerine tekabl etmektedir. Ayrca mecnn veya dvne olarak nitelendirilen n yaralar iinde kalm bir hlde tarif edilmesi de cnn mertebesinin kln ilk mertebesine tekabl ettiinin bir baka gstergesidir; nk yara, tasavvufta kesreti sembolize eden kann kaynadr. Bu da vcudunda yaralar olan n kendisini henz tam olarak kesretten arndramam olduu anlamna gelir ki, kln ilk dnemi de zaten kesretten arnma mcadelesinin verildii dnemdir. Bu karmdan hareketle de diyebiliriz ki, kln cnn kavramyla ifade eden ve bu kavramla hayat arasnda baz paralellikler olduunu grdmz Fehm, akn sesini duyarak kendini gerekletirme potansiyelini iinde hissetmi; ama bu yolda pek fazla mesafe katedememi biridir. Belki de ok gen bir yata (20 yanda) bu dnyadan ayrlm olmas, onun tasavvuf yoluna fiilen girmesine ve bu yolda aama kaydetmesine engel olmutur.

1. Fehm-i Kadm Dvnnda da cnn kelimesi genellikle cnn- cak (ak delilii) terkibi iinde kullanlarak sz konusu delilie akn sebep olduuna iaret edilmektedir. 2. Bu husus divan iirinde zhid/sofu-k atmasnn temelini oluturmakta ve zhid veya sofularn cehennem korkusu ve cennet midi ile hareket ederek ibadete riya kartrmalar ve ibadeti ekilcilie indirgemeleri yerilmektedir. 3. Fehm-i Kadm Dvnnn tamam taranm olup, sz konusu kavramlardan cnn un 60, mecnnun 34, mecnnun mteradifi olan dvnenin de yine 34 defa tekrarland tespit edilmitir. Kelime tekrar konusunda divan iirinin genelini yanstan geni kapsaml bir istatistik veri olmad iin, tespit edilen bu kelime tekrarlarn divan iirinin geneliyle kyaslama imkanna sahip deiliz. Ancak sz konusu kavramlarn tekrar orann, birka divanla karlatrmak bu konuda bir fikir verebilir. Abdlkadir Karahann nerettii Fign ve Dvnesi adl eserde yer alan indekse gre, Fign
39

Aklamalar

bilig, Bahar / 2007, say 41

Dvnesinde cnn 1, mecnn 11, dvne ise 7 defa tekrarlanmtr. Mustafa Nejat Seferciolu ve Cemal Kurnaz da tahlillerini yapm olduklar Nev ve Hayl Beye ait divanlarn indekslerini tahlil almalarnn sonuna eklemilerdir. Mustafa Nejat Seferciolunun verdii alfabetik indekse gre, Nev Dvnnda mecnn, dvne ve ehl-i cnn gibi deli anlamna gelen kelimeler toplam 39 defa tekrarlanmtr. Cnn ise mstakil bir kavram olarak bu indekste yer almamaktadr. Cemal Kurnazn tahlil almasnn planna paralel olarak tertip ettii indeksi inceleyerek elde ettiimiz sonulara gre ise Hayl Bey Dvnnda cnn 8, mecnn 149, dvne ise 32 defa tekrarlanmtr. Ancak bu divanda geen mecnn kelimelerinin 144 deli anlamnda deil, Kays anlamnda kullanlmtr. Bu veriler elbette ki divan iirinin genelini yanstma konusunda yetersizdir; fakat kstl da olsa bu karlatrma zellikle cnn kelimesinin tekrar hususunda Fehm-i Kadm Dvnnn bir zellik arz ettiini gstermektedir. Bu alma iin Fehm-i Kadm Dvnnn seilmesine de sz konusu bu zellii sebep olmutur. 4. Fehmin belirli bir amaca dayanmayan ve deta kendinden kamak iin yapt seyahatleri, srekli olarak bir yerde yaamaya tahamml edemeyen mizac, dnya ve ahiret hayatna kar kaytszl da iirlerinde delilikle ilgili kavramlar sk sk tekrarlamasnn, bu kavramlara kar hissettii zel bir yaknlktan kaynaklandn dndrmektedir. 5. Akln snrl olmas sebebiyle hakikate ulaamayacana ve hakikate ulamann ancak akla mmkn olacana inanmak hususu Fehme zg olmayp, divan airlerinin akl ve ak konusundaki ortak inancn yanstmaktadr. Divan iirindeki bu akl-ak atmas, clim-crif ve medrese-tekke atmasnn da temelini oluturmaktadr. 6. Sz konusu beyitlerde dnya ve ahiret hayatyla ilgili olarak dile getirilen dncelerle gerek hayat arasndaki paralellikler olmasayd, bu beyitleri sadece divan iiri geleneini yanstan beyitler olarak grebilirdik; fakat Fehmin yaad hayata ait izleri iire aksettirme konusunda dier divan airleri iindeki husus durumu, beyitlerinin gerek hayatnn izleri olarak grlebilmesine imkan vermektedir. bkz. Fehm-i Kadm, Hayat, Sanat, Dvn ve Metnin Bugnk Trkesi s. 55- 59 7. bkz. age. s. 3-11

Kaynaka
ANDREWS, Walter G. (2003), iirin Sesi Toplumun arks (ev. Tansel Gney), letiim Yaynlar, stanbul. ARASTEH, A. Reza (2000), Akta ve Yaratclkta Yeniden Dou (ev. Bekir Demirkol-brahim zdemir), Kitabiyat Yaynclk, Ankara. DEVELLOLU, Ferit (2000), Osmanlca-Trke Ansiklopedik Lgat, Aydn Kitabevi Yaynlar, Ankara. DNMEZ, brahim Kf (1993), Cnn mad., Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi, stanbul, C. 8, s. 125-129. ERAYDIN, Seluk (1993), ile mad., Trkiye Diynet Vakf slm Ansiklopedisi, stanbul, C. 8, s. 315-316.

40

Akdemir, Divan iirinde Cnn ve Mecnn Kavramlar le Bu Kavramlarn Fehm-i Kadm

BN ARAB (1998), lh Ak (ev.Mahmut Kank), nsan Yaynlar, stanbul SEN, Mustafa (1997), Kendini Yiyen Bir ir: Fehm-i Kadm, telerden Bir Ses, Aka Yaynlar, Ankara. KARAHAN, Abdlkadir (1996), Fign ve Dvnesi, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar, stanbul. KILAVUZ, Ahmet Saim (1993), Cin, Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi, stanbul, C. 8, s. 5-10. KILI, Mahmut Erol (2004), Sf ve iir, Osmanl Tasavvuf iirinin Poetikas, nsan Yaynlar, stanbul Kurn- Kerm ve zahl Meli (Haz. Ahmed Davudolu), ile Yaynlar, stanbul KURNAZ, Cemal (1996), Hayl Bey Dvnnn Tahlli, Milli Eitim Bakanl Yaynlar, stanbul. KK, Sabahattin (1994), Bk Dvn, Trk Dil Kurumu Yaynlar, Ankara. ONAY, Ahmet Talay (2000), Eski Trk Edebiyatnda Mazmunlar ve zah (Haz. Cemal Kurnaz), Aka Yaynlar, Ankara. PRCEVD, Nasrullah (1998), Can Esintisi, slmda iir Metafizii (ev. Hicabi Krlang), nsan Yaynlar, stanbul. SAYAR, Kemal (2003), Sufi Psikolojisi, nsan Yaynlar, stanbul. SCHOPENHAUER (2002), Akn Metafizii (ev. Selahattin Hilav), Sosyal Yaynlar, stanbul. SEFERCOLU, Mustafa Nejat (1990), Nev Dvnnn Tahlli, Kltr Bakanl Yaynlar, Ankara. EMSETTN, Smi (2002), Kms- Trk, ar Yaynlar, stanbul. TANMAN, M. Baha (1997), Halvethne mad., Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi, stanbul, C.15, s. 388-393. TANYER, M. Ali (1999), rnekleriyle Divan iirinde Deyimler, Aka Yaynlar, Ankara. TARLAN, Ali Nihat (1945), Hayl Bey Dvn, stanbul niversitesi Yaynlar, stanbul. ULUDA, Sleyman (1999), Tasavvuf Terimleri Szl, Marifet Yaynlar stanbul. ZGR, Tahir (1991), Fehm-i Kadm, Hayat, Sanat, Dvn ve Metnin Bugnk Trkesi, Atatrk Kltr Merkezi Yaynlar, Ankara.

41

Cnun and Mecnun Concepts in Divan Poetry and their Usage in Divan of Fehim-i Kadim
Ayegl AKDEMR
Abstract: The symbols used by divan poets who prefered to explain their inner and spiritual experiences with a number of symbols are existencies and states chosen from the material world. To get into the world of meaning in divan poems is only possible by understanding permcating the background of present explanations. In the poems of divan poets who said their poetries with limited and common materials it is possible to often encounter with word repetitions. Some of these word repetitions that can usually be explained as a result of divan poetrys limited vocabulary bear a characteristic feature in the poems of poets who managed to personalize their poetries. In this work, the meanings of the concepts of craziness and crazy which are of symbolic meaning in divan poetry are emphasized and the relationship and parallelism between the present concepts and the personality and life of Fehm-i Kadm who often used these concepts in his poems are attempted to be established. Key Words: Craziness, crazy, mad, intelligence, love, lover, Fehm-i Kadm

Frat University, Faculty of Science and Letters, Department of Turkish Language and Literature / ELAZI ayse.akdemir@mynet .com

bilig Spring / 2007 Number 41: 23-43 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

"" "" - .

: , . , . , , . , , , . `` ``; - , . : , , - , , , ,

, , / ayse.akdemir@mynet .com

bilig Zima 2007 vpusk: 41: 23-43 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

lk Trke Oyunlardan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed zerine Bir nceleme
Dr. G. Gonca GKALP-ALPASLAN*
zet: air Evlenmesinden nce Trke kaleme alnm oyunlardan biri olan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed, yazar ve tarihi kesin olarak bilinmeyen bir eserdir. Oyun, Bat tiyatrosunun yapsal zellikleriyle geleneksel Trk tiyatrosunun doasn, motiflerini ve glmece anlayn ustaca birletirir. Bu makalede, eserle ilgili eitli kaynaklarda verilen bilgiler karlatrlarak oyun incelenmekte, Bat tiyatrosundan ve geleneksel Trk tiyatrosundan tad zellikler belirlenmektedir. Anahtar Kelimeler: Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed, Pabuu Ahmedin Maceralar, Fahir z, Metin And, Bat tiyatrosu, geleneksel Trk tiyatrosu

Bat tiyatrosuyla tanmamzn ilk admlarnn atlmasnda, sarayn destei ok nemlidir. Refik Ahmed Sevengil, Tanzimattan nce Bat tiyatrosu ile ilk ilikilerin XVI. yzylda III.Muratn ehzadelerinin snnet dn srasnda sahnelenen bir bale pantomim ile baladn, XVII. yzylda da yine bir saray dn nedeniyle Venedikten bir opera getirtme giriiminde bulunulduunu belirtir (1969b). XVIII. yzylda Yirmisekiz elebi Mehmet Efendi, Paris izlenimlerini Sefaretnamesinde anlatrken opera temsillerinden de bahseder. Sevengil, 1797de byk ihtimalle talyadan gelmi bir grubun verdii opera temsilini III.Selimin Topkap Saraynda izlediini, XIX.yzyl balarnda Beyolundaki yabanclar arasnda da tiyatro temsillerinin verildiini, fakat bunlarn halka yansmadn, Abdlmecit dneminde ise talyan Boskonun giriimleriyle ilk tiyatro binasnn kurulduunu ve burada 1841-1842de yabanc gruplarn oyunlar sahnelediini, Trkeye evrilen ilk dramatik eserin Donizettinin Belisario operasnn livresi (librettosu) olduunu bildirir (1969b: 16-24). 1858-1859 yllarnda ise tiyatromuz bakmndan ok nemli yenilikle karlalr: Devlet eliyle ilk tiyatro binas yaptrlmaya balanr, air Ev-

Hacettepe niversitesi, Edebiyat Fakltesi Trk Dili ve Edebiyat Blm / ANKARA ggonca@hacettepe.edu.tr

bilig Bahar / 2007 say 41: 45-68 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2007, say 41

lenmesi oyunu yazlr, Trkeye evrilmi bir eser Naum Tiyatrosunda, halk nnde sahnelenir. Sarayda 1847den itibaren balayan tiyatro almalarna, Trkeye evrilerek sahnelenen eserleri ve Viyana Dou Dilleri Okulunu da ekleyen Metin And (1983), air Evlenmesinden nce yazlm oyunlar olduundan sz eder. Thomas Chabertin Trke yazd Hikyet-i bda-i Yenieriyn b Bereket-i Pr-i Bektaiyn eyh Hac Bekta Vel-i Mslimn (1810) adl perdelik dram, yazar bilinmeyen Godefroi de Bouillon adl Trke ve Franszca perdelik tragedya, Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed adl komedi, Nasreddin Hocann fkralarnn birbirine eklenmesiyle meydana getirilmi Nasreddin Hocann Mansb adl oyun, Hayrullah Efendinin oyun denemesi Hikye-i brahim Paa be brahimi Glen (1844-1845) adl eser, air Evlenmesinden nce Trke yazlm oyunlardr. zgn ya da eviri olan, bir yabanc tarafndan yazlm ya da yazar belirsiz bu oyunlarn varlnn ilk Trk tiyatro oyununun air Evlenmesi olduu gereini deitirmediini belirten Metin And, bu oyunlarn Trk tiyatro tarihindeki yeri hakknda unlar syler: air Evlenmesinden nce yazlm bu oyunlarn, gerekte Trk tiyatrosuna ve Trk dramatik edebiyatna bir katksnn olmad, gerek katknn ilk Trke oyun olan air Evlenmesinden geldii ileri srlmtr. Bu gre bir lde biz de katlyoruz. nk burada yaynlanan metinlerin , Dou Dilleri Okulunda Trke renen yabanclarn Trke reniminde bir temrin, bu oyunlar oynadklarnda da gene bu amala gsterimler olduu, belki bu etkinliklerden Trkiyenin haberi bile olmad dnlnce, bu grte bir gerek pay vardr. Hayrullah Efendinin Hikye-i brahim Paa be brahim-i Glen adl oyunu ise, bir tp rencisinin ekmecede kalm bir kalem denemesi olduundan, gene bir katks olmad sylenebilir. Ancak ne var ki, air Evlenmesinin de Dolmabahe Saray Tiyatrosunda belki oynanm olabilecei olaslnn dnda, ne XIX. yzylda ne de Cumhuriyet dnemine kadar oynanm olabildiine herhangi bir ize rastlanmadna gre, ayn eyleri air Evlenmesi iin de syleyebiliriz. te yandan bu oyunlarn hibir katks olmadn kesinlikle sylemek zordur. Dou Dilleri Okulunun rnlerinin, eer bu konuda yukarda ileri srdmz gr doruysa, dolayl olarak bir katks olabileceini kabul edebiliriz. yle ki, eer ileri srdmz gibi oyunlar, Viyanadaki Trk eliliinden Dou Dilleri Okuluna ders veren Trk diplomatlarnca yazlm ise bu kiiler Trkiyeye dndklerinde bu deneyimlerini Trkiyede de srdrm olabilirler. Bunun tersini ileri srmeye olanamz bulunmamaktadr (And 1983: 25).
46

Gkalp-Alpaslan, lk Trke Oyunlardan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed

air Evlenmesinden nceki ilk Trke oyunlardan olan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed, 1956 ylnda Fahir z tarafndan Viyana Ulusal Kitaplnda bulunmutur. Fahir z, eseri 1 Haziran 1958de 150 Yl nce Yazlm Bir Trke Piyes (z 1958: 17-18) balkl yazsnda tantarak oyunun tam metnini 1958 ylnda stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Trk Dili ve Edebiyat Dergisinde ve 1961 ylnda da Pabuu Ahmedin Garip Maceralar adyla kitap olarak yaynlar. Fahir z, eseri bulma srecini yle anlatr: 1956 yaz tatilinde Rockfeller Tesisinin verdii bir aratrma bursu ile Avrupa ktphanelerindeki Trke yazmalar taram ve basl kataloglarda bulunmayan yeni alnm eserleri tesbit etmitim. te bu aratrmalar srasnda Viyana Mill Ktphanesinde rastladm bir yazma mecmua, birka bakmdan dikkatimi ekti. Bu mecmuada Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed adl bir Trke piyes istinsah edilmi, sonunda da ayn piyesin Almanca, Franszca ve talyanca tercmeleri eklenmiti. Eserin hemen filmini aldrdm (z 1961: 5). Fahir zin yaynndan sonra tannan ve zellikle Refik Ahmed Sevengil tarafndan heyecanla karlanan (1959 a, b, c) Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed, gerek yazar, gerekse yazm tarihi ve amac hakknda farkl tahminler yrtlen bir eserdir. Yazld tarihte pek bir etkisi olamasa da, eserin asl nemi, geleneksel tiyatromuzun eleriyle Bat tiyatrosunun tekniklerini birletirebilmesidir. Eserin yazar: Oyunla ilgili olarak yazlan makalelerde eserin yazar ve yazl tarihiyle ilgili farkl bilgilerle ve yorumlarla karlalr. Fahir z Trke metnin yazarnn adnn zikredilmediini, yazmann Arap harflerini sonradan renen yabanclarn tipik yazsyla kopya edilmi olduunu ve dier dillere yaplm tercmeleri de ayn elin istinsah ettiini, kitabn sonunda geen adn skerle olduunu, Almanca ve Franszca eviriyi Johann (Jean) Lippann, talyanca eviriyi de Testann yaptn belirtir (z 1961: 5-6). Eserdeki istinsah yanllar ve baz Ermeni ivesi zelliklerinden hareketle skerlein muhiti hakknda temkinli davranan Fahir z, Trk tiyatrosu tarihinde Ermenilerin roln hatrlatarak (z 1961: 6-7), st kapal olarak, oyunun Trkiyede ve Trke bilen bir Ermeni tarafndan yazlm olabileceine iaret eder. Fahir zin yaynlad metin ve ksa nsz zerinde dikkatle duran Refik Ahmed Sevengil ise Trkiyedeki Ermeniler arasnda tiyatroya ilginin 1820de Ermenice oynanan piyesle baladna, ilk Trke piyesin ise 1858de sahnelendiine deinerek, Ermenilerin Trk tiyatrosundaki rol ile 1809dan nce yazlm bir Trke piyes arasnda rabta kurmak bizce mmkn grnmyor der (Sevengil 1959c). zin istinsah yanl olarak deer47

bilig, Bahar / 2007, say 41

lendirdii hatalarn telife ve yazla dair olduunu belirten Sevengil, oyunun yazarnn Trk olmad, eserin Bat tiyatrosunu iyi bilen ve Trke renmi bir yabanc tarafndan yazld, bu kiinin Trk rf ve detlerini bilmeyen biri olduu, Trkiyeye hi gelmedii ve Trkeyi yabanc bir lkede rendii ihtimaline deinir. skerlecin eseri istinsah deil, dorudan yazm olduuna da hkmedilebilir. Trke renen fakat dilimizdeki Arapa szleri yerinde kullanma bilmeyen bir yabanc ketebe kelimesini eseri yazd manasna kullanm olacak diyen ve skerlec adnn ek kaynakl Avusturyallar arasnda kullanlan bir ad olduuna deinen Sevengil, eserin yazarnn sefaret tercman olarak stanbula gelmi, Trkeyi aznlklar arasnda renmi biri olmas ihtimaline de yer verir (Sevengil 1959c ve 1968: 51). Metin And, oyunun yazar iin adn gizlemek gerei duyan bir Trkn yazm olmas olasl uzak deildir der ve eserin Polonyada Poznan kitaplnda bir baka nshasnn daha bulunduunu, bu yazmada imzann Ketebe el fakir Dombay olduunu bildirirerek her ikisinin de ortak bir metinden istinsah edildii, belki de Trke dersi veren bir retmenin kendi yazd oyun metnini snfta yksek sesle okuduu, rencilerin de bunu yazya evirdii sonucuna varr. Poznan nshasndan edinilen bilgilere ve eserin halk dilinde yazlm olmasna, yazarn kimliinin gizlenmesine dayanarak, oyunu Viyana Dou Dilleri Okulunda okutmanlk yapan bir Trkn ya da Viyanadaki Trk eliliinde grevli birinin yazm olabilecei grne ulaan And, kaynaklarda bir Trk elisinin akademiye gelerek retim yeleriyle konutuunun ve Trke kitaplar armaan ettiinin yazl olduunu bildirir (And 1983: 12-15). Andn deindii Poznan'daki nshay dikkatle inceleyen Malgorzata Labecka-Koecher ise, eser zerine yazd makalede1 Poznan nshasyla Viyana nshas arasndaki farklar inceler ve bu nshada birlikte olan Nasreddin Hocann Mansb oyunuyla Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed oyununun byk olaslkla ayn kii tarafndan yazld ya da kopyaland sonucuna varr; her ikisini de kopyalayann Dombay olduunu belirttikten sonra, Bu, byk bir anlam tayor; nk yazma hatalar ya da Divan edebiyatndan renilmi ifadelerin ve yanl biimlerin, kopyalayann ya da yazarn kendi hatalar olduu anlamna geliyor der. Dombayn 1758-1810 yllar arasnda yaam biri olduunu da bildiren Labecka-Koecher, bu Trke komedinin yazar her kim olursa olsun, kendi devrinde istisna bir kimlik olduu, bununla birlikte saray edebiyatn ve Trk tiyatrosunun doalamaya dayal szl yapsn pek tanmad, o dnemde Avrupa etkilerinin ok zayf olduunu bilmedii, bununla birlikte eserin temiz bir Trkeyle yazld, her iki oyunun da yazarnn ayn kii olduu sonucuna varr. Labecka-Koecherin bu karara varmasnn nedenlerinden biri de
48

Gkalp-Alpaslan, lk Trke Oyunlardan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed

Nasreddin Hocann Mansb ve Kefger Ahmedin Maceralar oyunlarnn bulunduu el yazmasnda iki Trke komedi ifadesinin bulunmas ve ardk katalog numaralarnda yer almasdr. ncelemesini daha ok Nasreddin Hocann Mansb oyunu zerinde younlatran Labecka-Koecher, eserin dilinden hareketle bu komedinin yazarnn Avrupal bir oryantalist olmad, XVIII. yzylda Avrupada yaayan ve Viyana Okuluyla balantl Trk yazarlarn aratrlmasyla bir sonuca varlabilecei, bununla birlikte oyunlarn yazarnn Trk gereklerini ok iyi bilen bir Avrupal olduu kansndadr (Labecka-Koecher 1970: 27-33). Eserin tarihi: Fahir z, metnin talyanca evirisinin altnda 1809 tarihinin bulunduuna iaret eder (z 1961: 6); eserin III.Selim devrinde yazldn, eser yazld yl talyancaya evrilmise bunun II.Mahmudun ilk yllarna denk geldiini (z 1958) belirterek Avrupa ile temaslarn sklat, padiahn yalnz Karagz ve ortaoyunu deil, Avrupadan gelen opera trupunun temsilini seyre gittii bir devirde Franszca ve talyanca rneklerin tesiri altnda bir Trke piyesin yazlm hatta temsil edilmi olmas imknsz saylmaz der (1961: 8). Refik Ahmed Sevengil, bu tarihlendirmeye katlmakla birlikte III.Selim devrinde Bat rneine uygun bir piyesin stanbulda Trke olarak yazlm ve temsil edilmi olmas temenni edilir; fakat buna imkn hazrlayacak fikr muhit, zemin ve hava III.Selim ve onu takip eden II.Mahmud devirlerinde maalesef mevcut deildir (1959c ve 1968: 49) diyerek bu konudaki phesini dile getirir. Metin And ise oyunun ikinci nshasn bularak yaynlayan Malgorzata Labecka-Koecherin, oyunun 1783ten nce, pek emin olmasa da, en ge 1802de yazlm olabilecei kansna vardn bildirir (And 1983: 14-15). Labecka-Koecher, Poznan nshasn kopyalayann Dombay, evireninin Lippa olduunu bildirdikten sonra talyanca evirinin altndaki 1809 tarihinin oyunlara ilikin tek ipucu olduunu syler. Dombay'n 1783-1802 arasnda Fas ve civarnda dolat iin Viyana dnda olduu ama rol datmnda Dombay, Nasreddin Hocann olu Mehmeti canlandracak kadar gen olduuna gre (nk Lippa da babay canlandrmaktadr) muhtemelen oyunun, Dombay Fasa gitmeden yani 1783ten nce yazlm olmas gerektiini dnr ve ayn nshada yer alan Nasreddin Hocann Mansb ve Kefger Ahmedin Maceralar oyunlarnn XIX. yzyln banda deil, XVIII. yzyln son eyreinde yazld sonucuna varr. Labecka-Koechere gre, oyun Fahir zin belirttii gibi III.Selim devrinde deil, I.Abdlhamid devrinde, 1774-1789 yllar arasnda yazlmtr ve bu haliyle -Trk olsa da olmasa da- eserin yazar inasiden yarm deil eyrek asr nce Trk tiyatrosunun ilk rneini vermitir (Labecka-Koecher 1970: 27-33). Niyazi Ak da varln heyecanla karlad bu oyunun daha eskisi bulununcaya kadar en
49

bilig, Bahar / 2007, say 41

eski Trke piyes olarak tannma hakkna sahip olduunu dnr (Ak 1989: 42). Kaynaklarda oyunun tarihi, yazar ya da istinsah edeni hakknda farkl bilgiler ve ihtimaller sz konusuysa da, oyun Bat tiyatrosundan ve Trk szl kltrnden izleri doallkla kaynatran bir zellik tar. Her ne kadar Trk tiyatro tarihinin balang noktas olarak kabul edilmese, yazl ve belki sahnelenmi halinin bile kendi devrinde ve sonrasnda bir etkisinden sz edilemese de oyunun, geleneksel Trk tiyatrosundan tad yapsal etkiler, dndrcdr. ster bir ders metni olarak yazlm olsun isterse bir yabancnn Trke yazma abasnn sonucu olsun, eserin szl kltrmzle Bat tiyatrosunun tekniini birletirmek iin zel ve iyiniyetli bir gayretle kaleme alnd aktr. Oyunun XIX. yzyl balarnda kaleme alnd dnlse bile, eserin kendi devrinden biraz daha eski bir dile sahip olduu ve zaman zaman aksamalar, yanllklar grld sylenebilir. Kaynaklarda daha ok yazar, yazl tarihi ve amac bakmndan deerlendirilerek Trk tiyatro tarihi asndan ele alnan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed, metin yaps bakmndan imdiye kadar hi incelenmemitir. Oysa bu ynden deerlendirildiinde grlecektir ki oyun, geleneksel tiyatroyla Bat tiyatrosunun kaynatrlmas fikrini tayan biri tarafndan kaleme alnmtr. Son derece doal bir havayla sren ve blmden oluan oyun, gevek dokuludur. Olay izgisi: Birinci perdede Pabuu Ahmed, dkknnda iiyle megulken smail Aa gelir, sohbet ederler. Pabuu, Paann o gn gnderdii bir adamla kendisine yarn sabaha dek yetitirmesi iin bir ift ayakkab smarladn, yetitiremezse bann gideceini anlatr. Bu sohbet srasnda Ahmed, Deli Osman adnda bir kardeinin olduundan, kendisine ok benzediinden, hatta tpk kendisi gibi onun da gz ap kapama tikinin bulunduundan ama ok iki ien, hayrsz bir karde olduundan bahsederek yank bir trk syler. smail, hayr dualar ederek dkkndan ayrlr. kinci sahnede dkkna bir Mslman gelir ve ayakkab ister, Ahmedin gsterdiklerini beenmez grnr ve denemek zere giydii bir ayakkabyla hzla ortadan kaybolur. Ahmed ardndan koarsa da yetiemez. nc sahnede nefes nefese kalm olan Ahmed, smaille karlap derdini anlatr, dkknna dndnde Paa iin yapt mestlerin de ortadan kaybolduunu grr. smail, ya hrsz bulmay ya da yeni deri alp hemen Paann ayakkablarn yeniden dikmeye girimeyi teklif eder. Drdnc sahnede efendisini arayan Mehmed, Badata gelmi, kendisine emanet ettii mcevherleri beyine ulatrmak iin dolanp durmakta, kendi kendine sylenmektedir. Beinci sahnede Mehmed, efendisi sanarak Pabuu Ahmedin nnden gelip geer, Ahmedin dikkatini eker. Ahmed nce onu dilenci sanr, cebindeki son akeyi vermek ister.
50

Gkalp-Alpaslan, lk Trke Oyunlardan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed

Mehmedse elindeki mcevherleri ona teslim etmeye alr. Ahmed, onu tanmadn syleyerek Mehmedi kovalar. Mehmed de efendisinin yine iyice sarho olduunu, hatta ldrdn dnrek, onu tmarhaneye kapattrmak iin birka adam bulmak zere gider. Altnc sahnede Pabuu, bir yandan mestleri bitirmek derdindedir, bir yandan da sahibi bulununcaya dek mcevherleri saklamak abasndadr. Yedinci sahnede Deli Osman, hizmetkrnn hl kendisini bulmamasndan dolay kzgndr; hizmetkr Mehmedse tuttuu adamlara talimat vermektedir. Deli Osman, Mehmedi grnce mcevherleri sorar, Mehmed biraz nce kendisine verdiini syler. Osman ok kzar, Mehmedin zerine yrr. Bunun zerine Mehmedin tuttuu adamlar Osman yakalarlar, Osman ellerinden kurtulur kaar. Sekizinci sahnede Pabuu Ahmed grltler zerine dkkndan kp Mehmedle konuur. Mehmed, efendisinin imdi u keden kap bu keden kmasna ok arr; korkuyla aman diler. Pabuu ne olduunu anlamazsa da Mehmedin korkulu ve srarl af dileyileri zerine onu affettiini syler, dkknna dner. Dokuzuncu sahnede Mehmed, efendisinin akl bana geldii ve kendisini affettii iin dua eder. kinci perde sokakta alr. Paa, kethdasyla birlikte tebdil-i kyafetle ehirde gezmektedir. Paa, halkn iinde dolaarak zabitlerin halka zulmedip etmediklerini grmek ve halkn sevgisini kazanmak amacndadr. Kethdas ona halkn sevgisini kazanmak iin adil olmak, zulmetmemek, bazen de parayla dllendirmek gerektiini syler. Paa da adaletini ve cmertliini sergilemesini salayacak bir frsat ktnda kendisine bildirmesini emreder. Paayla kethda, bir keye saklanarak sokakta olup bitenleri izlemeye karar verir. kinci sahnede Paann maskaras kambur cce katla katla glerek gelir. Paa glmesinin sebebini sorar. Cce sabahleyin meydanda gezerken baz adamlarn yal bir kadnn cenazesini tabuta koyduklarn grdn anlatr. Paa, kethda ve cce bir keye gizlenirler. O srada Pabuu Ahmed, Paann ayakkablarn hazrlayp saraya gitmi ama Paa darda diye geri dndrlm, kendi kendine sylenerek yrmektedir. Onun Ksmetime bin altn ksa ama bin altndan bir altn eksik olsa almam diye sylendiini duyan Paa, gizlendii yerden 999 altnlk bir kese atar nne. Pabuu da sayar bakar, sonra da 999u veren biri de verir diye keseyi alp yoluna devam edince Paa nn keser, kesenin kendisinin olduunu syler. Pabuu ise onun Tanr tarafndan gnderildiini, kesenin kendisinin olduunu, bir altnlk fark iin kavga etmenin gereksiz olduunu syler. Paa, Pabuunun akllca ve tatl szlerinden holanr, ertesi gn saraya gelmesini ister. nc sahnede Mehmed, efendisinin kendisini bir azarlayp bir sevmesine mana veremeyerek onu aramaya devam eder. Drdnc sahnede Deli Osman sarhotur ve kendisini dvdrd iin Mehmede kzgndr; Ktahyaya gideceini syledii halde eyalarn neden hazrlamadn sorar, Mehmede haner sallar ve oradan uzaklar. Mehmed,
51

bilig, Bahar / 2007, say 41

bana gelenleri hl anlayamamtr. Beinci sahnede Mehmed, Pabuu Ahmedi efendisi Deli Osman sanarak bir denekle dvmeye balar. Bunu gren hekim smail koar, Ahmedi kurtarr. Mehmed, olan biteni kendince anlatr; smail ise ona yanldn, Ahmedin onun efendisi olmadn syler. Paayla kethdas olan biteni gizlendikleri keden izlemektedirler. smail olaylarn aklk kazanmasna alr. Pabuu, Mehmede adn sorunca onun efendisi Deli Osmanla kendisini kartrd ortaya kar. Mehmed, kafas karm bir halde gitmek ister. Paa, gizlendii yerden karak Mehmede yazl bir kt verir; Paa'nn defterdarna git, kd teslim et, sana ne verirse al der. Altnc sahnede Mehmed, okuma yazma bilmediine hayflanr. Pabuu, ktta yazann yarsn kendisine vermesini ister; Mehmed de gnlszce bu teklifi kabul eder. Aralarnda okuma yazma bilen tek kii smail olduu iin ferman okur ve Bu emri getireni hemen yakalayp iki yz denek vurun yazl olduunu syler. Mehmed de Pabuu da arr, Mehmed kzar, Pabuu kaderine raz olur. smail, ertesi gn saraya gidip olan biteni anlatmalarn, belki affedileceklerini syler. Mehmed imeye gider. Yedinci sahnede Pabuu kendi kendine dertlenirken cce gelir ve Allahtan midini kesmemesini syler. Pabuu cceyi akam yemei iin eve davet eder, cce de sevine sevine kabul eder. Sekizinci sahnede Paayla kethdas olan biten hakknda konuurlar. Paa, Pabuuyu ok beenmitir ve yarn saraya gelip gelmeyeceini merak etmektedir. Dokuzuncu sahnede Pabuu telala oraya buraya kouturmaktadr. nk akam yemeinde ikram ettii kl baln azna atan cce, klk boazna kat iin lmtr ve Pabuu, maskarasn ok seven Paann kendisini kesinlikle ldrteceinden korkmaktadr. Sonunda karanlktan yararlanp sokan kesinden geen birinin stne ccenin lsn atarak kamaya karar verir. Onuncu sahnede Mehmed sarho bir halde sokan kesinden gemekteyken zerine den ly hrsz sanarak deneiyle vurmaya balar. Cce, Mehmedin zerine dnce o da ne yapacan arr; o kadarck vurmayla adamn nasl ldne hayret eder, sonunda areyi hekim smailin kapsna ly hastadr diye brakp kamakta bulur. Mehmed, smailin kapsna getirip l cceyi brakr, smaile de Hemen gelmezsen hasta lr diye seslenerek kaar. On birinci sahnede yalnz kalan cce ayaa frlar, kl bal boazma kat diye l taklidi yaptn ve iin bu noktaya varmasndan da ok elendiini kendi kendine syler. O srada smail, sylene sylene evinin kapsna inmitir, kapya dayanm olan adamn kendisini gece yars rahatsz etmesinden duyduu fkeyle adama denekle epeyce vurduktan sonra farkeder ki, yerde l yatan bu adam, paann ccesidir. On ikinci sahnede grltleri duyup gelen polisler, paann ccesini ldrd iin smaili hapse atmak zere gtrrler. nc perde paann saraynda kethdann kendi kendine konumasyla alr; kethda, Paann kyafet deitirerek halk arasnda dolamasndan
52

Gkalp-Alpaslan, lk Trke Oyunlardan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed

son derece memnundur. kinci sahnede Paa da halk arasnda olmakla ne kadar iyi bir ey yaptn dnmektedir; kethdaya, Mehmedin Pabuuya yaptklarn cezalandracan, Pabuu gibi namuslu ve drst bir insanysa dllendireceini syler; halkn dilek ve ikyetlerini dinlemek zere makamnda beklemeye balar, bu srada kamburunun nerede olduunu sorar. nc sahnede Pabuu ve Mehmed, paann huzuruna gelir. Paa Pabuuya bin altn ihsan etmekten bahseder ama Pabuu dn verilen fermanda yazlan yz ktei kastettiini dnerek istemez; Mehmedse yine ktei kastederek yarsna da raz olduunu syler. Paa ne olup bittiini anlayamaz; Pabuu hereyi olduu gibi anlatr. Bunun zerine Paa, her ikisine de denek vurulmasn emrederek huzurundan kartr. Drdnc sahnede Paa, ccesinin ldrldn renir ve ldreni huzuruna artr. Beinci sahnede smail huzura getirilir; Paa cellada smailin ban vurmasn emreder, tam o anda ieriden Mehmed gelir. Altnc sahnede Mehmed, cceyi ldrenin smail deil kendisi olduunu itiraf eder; Paa da Mehmedin bann vurulmasn syler. Tam o anda Pabuu ieriden seslenir. Yedinci sahnede Pabuu, ccenin lmne kendisinin sebep olduunu syleyince Paa arr ve iin en bandan itibaren anlatlmasn ister. nce smail, sonra Mehmed, sonra da Pabuu olan biteni anlatr. O srada cce haprr, hepsi arr. smail, belki boazndaki klca are vardr diyerek Paa'nn iznini alp cceye yaklar; bakar ki nabz atyor, yksek sesle Bir de kulandan kan alaym deyince cce kere haprarak frlayp kalkar ve Efendim beni seviyor mu, bakalm lsem arkamdan ne diyecek? diye byle bir aka yaptn syler. Hereyin tatlya balanmas zerine Paa, Pabuuyu defterdar kethdas, smaili bahekim ilan eder, Mehmede iki kese para verir, emrindekilere ccesinin sal erefine byk bir ziyafet hazrlanmasn buyurur. Pabuunun hayr duasyla oyun sona erer. Olay, izgisinden de anlalaca gibi, oyunda hakim olan temel dm noktas vardr: Paann pabular yetiecek mi? Kardelerin kartrld ne zaman ve nasl anlalacak? Ccenin yapt aka ne zaman ve nasl aa kacak? Paann pabularnn yetitirilmesi ve iki kardein Mehmed tarafndan kartrlmas, birbiriyle st ste gelen sorunlardr; paann olan biteni gizlendii yerden izlemesiyle doan merak ise ccenin l taklidi yaparak ileri birbirine kartrmasyla birleerek apayr bir sorun oluturur. Bylece basit bir soruyla balayan oyun giderek girift bir yapya ular ve bu durum oyunun gerilimini artrr. Sonuta btn sorunlar son soruna bal olarak hemen hemen ayn anda zlr ve herkes hakettiini elde eder. zleyici/okur, kardelerin kartrldn ve ccenin herkese aka yaptn bildii iin olayn glmece dozu artar; nk bu bilgi sayesinde izleyici/okur olay kiilerine gre stn durumdadr.

53

bilig, Bahar / 2007, say 41

Dm noktalarna bal olarak oyunda birka konunun ilendii grlr. Bunlardan ilki, paradr ve paragz, uyank bir adam olmasa da ekonomik kayglarn hepsi Pabuuda birleir: Orta halli bir zanaatkr olan Pabuu, Paann smarlad pabular vaktinde yetitirerek iyi bir dl haketmek ister; kendisine ok benzeyen kardei Deli Osman mcevher iiyle uraan zengin bir aylaktr ama Pabuuya ve ailesine hibir ekonomik katks yoktur; Pabuu, Mehmedi balangta dilenci sanarak cebindeki son akeyi ona vermek ister; Pabuu yolda giderken nne kveren 999 altnla ok mutlu olur; Mehmede Paann verdii mektupta ne yazdn bilmese de mutlaka iin iinde para olduunu dnerek yarsna ortak olmay teklif eder. Para sorunu, zellikle 999 altn sahnesinde olduka gereki ve esprili bir anlayla ilenir: Ahmed- Allaha kr mestleri imdi devletli Paa sarayna gtrdm. Amma Paa dara km bahanesiyle yarn gel diye avdet ettirdiler. Bilmem bunun asl var m yok mu?.. Ve lkin sylediklerinin asl yoise ne yapsam gerek? Ben zavall fukara adam, ululuum yoktur, anlar kudretlidir, ne isterler ise yaparlar... Gitsin, mani deil, belki Hak Teala bana gayr taraftan bin altn verir... Amma tamam bin altn olmal, biri eksik olsa, almam. (Bu aralkta Paa urulayn bir kese iinde dokuz yz doksan dokuz altn Kara Cceye verir, o da yere kondurur). Pabuu (yle fikre varrken kese bulur kaldrr)- Ha ite aka. Bu phesiz Allah- aziman tarafndan bana gelir. Allaha krler olsun ki yle tez duam kabul etti (Akay sayar). Be yz... Ve dahi drt yz... Bu dokuz yz yapar... Ve dahi doksan dokuz olur. Bir altn eksiktir. Aka alaym m? (Fikre varr) Ha bir altn eksik ise, zarar yok. Dokuz yz doksan dokuz altn veren birini de verir. (Keseyi alp gitmek ister. Paa kethda ile nne gelirler, Pabuuyu yakasndan tutarlar). Paa- Ha dostum, keseyi nerden aldn? Pabuu- Ne vazifen? Paa- Yalan sylersin adam, aka benimdir. Pabuu- Hayr efendim, benimdir. Paa- Ya kim sana verdi? Pabuu- Hak Teal hazretleri bana ihsan eyledi. Paa- Gerek mi?.. Ya ben keseyi tamam yle gaybettim. Pabuu- Hayr efendim, ben bu yerde dururken Allah- azimana dua ettim ki bin altn bana ihsan eyliye. Dnp u keseyi buldum. mdi aka benim mi deil mi?
54

Gkalp-Alpaslan, lk Trke Oyunlardan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed

Kethda- Ya u kese iinde bin altn var m? Pabuu- Yoktur, salt dokuz yz doksan dokuz vardr. Paa- yle ise bu aka Allahtan sana gelmedi. Zira sen bin altn istedin ve unda bir altn eksik. Pabuu- Ya dokuz yz doksan dokuz altn veren birini de vermez mi? Paa- Verir. Pabuu-Dokuz yz doksan dokuz altna bir altn dahi korsam, bin olmaz m? Paa- Olur. Pabuu- mdi yoktur ki u aka iin benimle gavga edesiz (And 1983: 64-65). Oyunda belirginleen dier iki sorundan biri, kardelerin kartrlmas, dieri de iftiradr. Oyunun ilk yarsnda kartrlan kardeler motifi, birinci perdenin 4. sahnesinden 9. sahnesine dek srer. Mehmed, Pabuu Ahmed, Deli Osman arasnda geen bu blm, ortaoyunlarnn sahne ii hareket biimini ve glmece havasn da tar: MEHMED (yalnz) Bu Badad byk ve gzel ehirdir. Amma o kadar sokaklar, koskoca saraylar garip adam artr (Elinde cevahir dolu bir sandk var). ki saattir, aam, bu ehre selamet vasl olal; ehrin darsnda bana u cevahirleri verdi de buyurdu ki, Ben ileri hana giderim. ehre girdiin gibi beni ara, zira bu cevahirleri bana teslim etmelisin demi. Ben dahi buuk saat kadar ehirde unda bunda aradm. Aam bulamam... Ha ite geliyor. imdi beni tanr m tanmaz m, diye bir kere nnden geeyim. PABUU ve MEHMED Pabuu (Mehmedi dahi grmez)- Allaha kr bu kere beladan kurtuldum. Varaym imdi aldm sahtiyandan mest yapmasna alaym. Amma dkknma girmeyim, zira... Mehmed- (nnden geer.) Pabuu- Zira hatasz... Mehmed- (Bir kere dahi nnden geer ve ksrr.) Pabuu- Zira hatasz bir dakika yoktur. Mehmed- (Bir dahi geip yere dein temenna eder.) Pabuu- Ha bildim, dilencidir, sadaka vereyim diye geiyor, dur bakaym (Cebinde aryor). Tamam bir ake buldum, btn malmdr. Gel dostum al unu. Cebimde ve btn evimde bundan ziyade yoktur.
55

bilig, Bahar / 2007, say 41

Mehmed- Hayr efendim, bu murad ile gelmedim. Dilenci deilim. Pabuu- Ne istersin? Mehmed- Bana verdiin cevahirleri getiriyorum. Pabuu- Nasl cevahir? Mehmed- Ey sultanm, unuttun mu ki, unlar ehir darasnda kuluna verdin? Pabuu- Dostum, konamda bir aka kadar etmek bulunmaz, ol kadar mal nereden gelsin? Mehmed- Efendim, latife edersin. Kerem eyle, uraya bak... Bu cevahirler senin deil mi? Pabuu- Ben ne u cevahirleri, ne seni bile tanmam. Mehmed- Acayip, Mehmed hizmetkrn tanmaz msn? Pabuu- Vallah seni tanmam. Mehmed (Kendi kendine)- Aam yine sarho oldu, akl bandan gitti. (Pabuuya) Mazur buyur sultanm, u latifeleri bertaraf eyle. Pabuu- Ben dorudan doruya sylerim, seni hi tanmam. Mehmed- Kerem eyle sultanm, bu kadar latife yetiir. Pabuu- Bre var git, beni deli mi sanrsn? Bir dahi yle sylersen, sana bir iyi ktek ururum. Mehmed (Kendi kendine)- Aam sarho deil, tam ldrd. Bu halde yle gezerse, beni bir belaya uradr. Varaym birka adam araym, tmarhaneye gtrsnler. (Gider) (And 1983: 55-57). Bu noktaya dek olaydaki karkl bilmeyen izleyici/okurun Pabuudan fark yoktur; ama ilerleyen sahnelerde Mehmedin, efendisi Deli Osman Pabuuyla kartrdn anlaynca, sorun bir glmeceye dnr. Mehmedin ve Pabuunun olay zmesiyse ancak ikinci perdede mmkn olur. Birka kez daha yaanan kartrmayla pekien sorun, geciktirim yoluyla glmecenin dozunun artmasn salar; ama fazla uzamadan zlr ve Deli Osman sahneden ekilir. Bu noktadan itibaren, nc sorun devreye girer: Ccenin lm ve suun nce bakalarnn stne atlmas, sonra da itiraf edilmesi. nce zincirleme olarak Pabuu, Mehmed ve smail ccenin lmn bir dierinin stne ykar; sonra da zincirleme olarak itiraf ederler. Bylece leme halinde ykselen gerilim, yine leme halinde zlerek mutlu sona ulalr. Oyun boyunca karlalan umulmadk karklklar ve yinelemeler, sorunun zlmesini geciktirerek merakn ve heyecann yannda glmecenin de artmasn salar ve bu, eseri bir durum komedisine dntrr. Bu haliyle oyunun yazarnn Bat tiyatrosunun teknik zellikleriyle geleneksel Trk tiyatrosunun glmece anlayn olduka baarl bir ekilde birletirdii sylenebilir.
56

Gkalp-Alpaslan, lk Trke Oyunlardan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed

Kiiler: Oyunda yer alan kiilerin hepsi tek boyutlu, yzeysel kiilerdir. Kiilerin psikolojik bir gereklii yoktur; hibiri karakter olmad gibi tip de deildir; her biri sadece bir yanyla grlr: Pabuu, drst ve iyi bir adam, orta halli bir esnaftr; smail hekimdir ve Pabuunun dostudur; Pabuu'nun kardei Deli Osman mcevherci, sarho ve biraz delidir; Paa, adil olmaya alan bir yneticidir; kethda zaman zaman ona akl veren kiidir; cce ise akac, biraz gamsz, takliti ve elendiricidir. Kiilerden hibiri belirli bir niteliiyle n plana kmazsa da, oyunun odak kiisi Pabuu Ahmeddir; btn sorunlar onun evresinde oluur ve geliir. Bununla birlikte oyunun ikinci derece kiileri olan Mehmed ve smail, ya oyunu oluturan sorunun domasna ya da sorunun zlmesine arac olduklar iin nemlidirler: Mehmed, efendisi Deli Osmanla Pabuu Ahmedi birbirine kartrarak ilk sorunun domasna neden olur. te yandan smail, Pabuunun yakn dostu olduu iin Pabuuya yardm ederek onun Paann ayakkablarn yetitirmesini salar ve oyunun sonlarna doru da cceyle ilgili meselede ara kii grevi grr. Oyunun nc derece kiileri olarak Paa'y, kethday ve Deli Osman dnmek mmkndr. Paa ve kethda, e kii olarak deerlendirilebilir. Deli Osman ve ccenin ise iki ilevi vardr: Sorun yaratmak (ikizlerin karmas meselesi, ccenin l taklidi yapmas) ve izleyiciyi elendirmek. Paa ve smail ise oyunda saduyunun, akln ve zmn simgesidir; onlar, oyunda hereyin mutlu sona ulamasn salarlar. Zaman ve mekn: Oyunda olaylarn hangi zaman diliminde getii belirsizse de kiilerin konumalar ve olayn ak izgisi, eserin yazld yzylda getii hissini vermektedir. Oyun iinde olaylarn ak izgisiyle takip edilen zaman ksa bir zaman dilimidir; bir gn ve bir gece sren olaylar, ertesi gn tamamlanr. Btn sorunun yirmi drt saatlik zaman dilimi iinde tamamlanmas, klasik Bat tiyatrosundaki olay ve zaman birlii kuralna uygunluk gsterir. te yandan olaylarn zamannn gerek zamanla rtmeyen, soyut ve belirsiz bir zamana iaret etmesi de geleneksel Trk tiyatrosunun etkisi olarak dnlebilir. Mekn olarak oyunda Badat ad geerse de Badat betimleyen tek cmle Mehmedin efendisi Deli Osman ararken sarfettii Bu Badad byk ve gzel ehirdir. Amma o kadar sokaklar, koskoca saraylar garip adam artr (And 1983: 55) cmlesidir. Bunun Badat gerek anlamda yanstan bir cmle olmad aktr. Ancak Trk halk anlatlarnda ve oyunlarnda sklkla ad anlan Badat uzak, gizemli, byk, masals bir kent olduu iin bundan farkl bir imgeye sahip deildir. Bir mekn olarak kent ile oyunun ana sorunu arasndaki tek iliki, kentin bykl yznden Mehmedin Osman bulamamasdr. Badat'n dnda oyunda bir de Ktahyann ad geer ama o da
57

bilig, Bahar / 2007, say 41

Deli Osman'n geldii ve dnd kent olarak anlmaktan baka bir zellie sahip deildir. te yandan geleneksel Trk tiyatrosunda olaylarn hemen daima stanbul'da getii hatrlanrsa, bu oyunda stanbul dnda iki kentin varl, -zellikle de Badat- oyunun yazarnn oryantalist bir yaklama sahip olduunu dndrebilir. D mekn olarak, oyunun baz blmleri sokakta geer. Oyunun en bandaki Sokaktadr. ki tarafta baz dkknlar grnr. Mabeyninde bir pabuu dkkn vardr (And 1983: 51) cmlesi, soka kaba hatlarla betimlemekten ileri gitmez. leriki sahnelerden bazlar da sokakta geer: Pabuunun 999 altn bulduu sahne, kyafet deitirmi paann sokaklarda dolat sahne, Pabuunun ccenin cesedini Mehmedin zerine att sahne, smail Aann evinin nnde geen sahne. Ancak bunlarda da sokan herhangi bir zel ilevi ya da oyun yapsna bir etkisi sz konusu deildir. Oyunda i mekn olarak Pabuu Ahmedin dkknndan ve evinden, paann sarayndan bahsedilir. Bunlarda da mekn ile kiiler ve oyun kurgusu arasnda herhangi bir iliki sz konusu deildir. Oyunda d ve i meknlarn ayrntszl ve nemsizlii, ortaoyunundaki ve glge oyunundaki saymaca mekn kavramyla rtr. te yandan geleneksel Trk tiyatrosunda olaylarn getii d mekn Osmanlnn ve stanbulun kozmopolit yapsna da iaret eden tipik bir Trk mahallesiyken bu oyunda meknn byle bir belirleyici kimlii yoktur. Oyun pekok adan Bat tiyatrosundan ve geleneksel Trk tiyatrosundan izleri kaynatrr. Bu durum, eserin yazarnn her iki kltr de bilen biri olduu ihtimalini glendirir. Bat tiyatrosu izleri: Oyunun kuruluunda, kiilerin ve sahnenin belirlenmesinde, Bat tiyatrosunun yapsal etkileri aka grlr. Nitekim oyun fasl- evvel, fasl- sani, fasl- salis olarak perdeye ayrlmtr; her perdenin oyunun kurgusal geliiminde tamamlayc bir ilevi vardr ve -Bat tiyatrosunda genellikle grld gibi- olay birlii esastr. Geleneksel Trk tiyatrosunda oyun konusunun genellikle basit bir izgiye dayand ve ounlukla hep ayn trden dolantlarn ayn olay ekseninde tekrarland dnlrse2, Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmedin daha karmak ve btnlkl bir yaps olduu ve bunun Bat tiyatrosunu yanstt sylenebilir. lk perde, oyunun temel sorununa iaret eder ve ileride doacak karklklarn ipularn tar. kinci perdede olaylar iyice karr ve dmlenir. nc perdedeyse btn sorunlar zlr ve gldrnn doasna uygun olarak oyun mutlu sonla tamamlanr. Her perdenin iinde deien sahnelerin banda, o sahnede bulunan kiilerin adlar ve gerektiinde yalnz, mahfi gibi szlerle durumlar verilir. Metindeki blmleme ve kiilerin giri klarnn Bat oyunlarnn zelliklerini getirdiini belirten zdemir Nutku, oyunun
58

Gkalp-Alpaslan, lk Trke Oyunlardan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed

Plautustan bu yana sk sk kullanlan ikizler ve yanlmalarla gelien bir gldr dokusu olduuna deinir (Nutku 1985: 357). Niyazi Ak Plautusun Menaechmi Kardeleri, Shakespearein The Commedy of Errors gibi, kiilerin benzerliinden doan yanlma komiini ileyen bu fars iin kusursuz bir sahne eseri denebilir. Konusu ve dolants biraz toplama grnse de piyesin teknii salamdr diyerek oyunun Bat tiyatrosundan gelme zelliklerine iaret eder (Ak 1989: 43). Metin And da kartrlan ikizler, 999 altn, paylalan armaan ve dayak motiflerinin Bat tiyatrosundan geldii kansndadr (And 1983: 13). Yine bat tiyatrosunun biimsel zelliklerine uygun olarak, oyunun kiileri metnin en banda ehas- laibe bal altnda adlar ve temel zellikleriyle verilmitir: Ahmed Pabpuu ve Deli Osman, ikiz karnda, ki ana tamamen benzer. smail Aa, dostu hekim. Mehmed, Deli Osmann hizmetkr. Paa-y Badat. Paann kethdas. Kara cce, Paann masharas. Bir Mslman. ki kulluku. Bunlarn biri cellttr. ki uhadar ve sair adamlar (And 1983: 50). Her perdenin balangcnda Sokaktadr. ki tarafta baz dkknlar grnr. Mabeyninde bir pabuu vardr (And 1983: 51), Dahi sokaktadr. Paa kethdasyla tebdil-i suretle giderler (And 1983: 61), Paa sarayndadr (And 1983: 79) gibi ifadelerle mekn ve durum ksaca belirtilir. Oyun srasnda da kiilerin durumlar zaman zaman Pabuu (Darada oturup iine meguldr ve arr) (And 1983: 51); smail (Nazarghn dibinden geiyor) (And 1983: 52) gibi ifadelerle parantez iinde belirtilir. Bu, oyunun Batl anlamda bir oyun gibi sahnelenme kaygsyla kaleme alndn dndrmektedir. Oyunda yer alan kiilerden cce, paann soytarsdr ve yeri geldiinde kimsenin syleyemediklerini ona rahatlkla syleyebilen bir kiidir. Akll ve uyank biri olan cce, doallkla taklit yapar ve olaylarn iinden aklyla syrlmasn bilir; akac ve kurnazdr. zellikle ikinci perdeden itibaren olaylarn odak noktas haline gelen cce, yapt akayla oyun kiilerinin asl karakterlerinin anlalmasn salar. Ccenin lm numaras yapmas, hem oyunun gerilimini trmandrr hem de Mehmed-smail-Pabuu arasndaki ilikinin ve dostluun drstlk ilkesi evresinde gelimesine yardmc olur. te yandan paann olaylar renmesiyle ynetenle halk arasnda dl-ceza sisteminin
59

bilig, Bahar / 2007, say 41

ilemesine de katkda bulunur. Oyun kiileri tarafndan ld sanlan ccenin yalnz olduu sahnelerde ayaa kalkp glnlkler yapmas ve olanlar aklamas ise sregiden karkln izleyicinin/okurun gznde aklk kazanmasn salayarak oyunun glnl pekitirir. Ccenin zaman zaman syledii arklar, hem elenceye katkda bulunur hem de akl vermeye yneliktir. Btn bu zellikleriyle cce, Bat tiyatrosundaki, zellikle de Shakespearein oyunlarndaki soytarnn ilevine denk bir grev stlenmektedir. Geleneksel Trk tiyatrosunda da kambur, cce, kekeme gibi zrl kiilerle karlalrsa da onlar daha ok oyunun nc derece kiileri durumundadr, olay aknda bir etkiye sahip deildirler ve fiziksel kusurlarndan kaynaklanan bir glmece yaratrlar oyunda. Sevin Sokullu Bat tiyatrosunun temel trlerinden olan farsn zelliklerini yle belirler: Fars, oynanrken gerekleir ve oyuncuda younlar. Dolaysz gnlk gerei, olaan insanlar ele alr. Fakat bunu en olmayacak rastlantlar, yapay durumlar yaratarak iler. Olay dizisinde kavga dv, pataklama gibi enerji isteyen aksiyonlar ve tersine dnen, sk yinelenen durumlar yer alr. Gerek bir atma yoktur, durumlarn bir i anlam yoktur. Karakter derinliine ve ayrntlara inilmez. Kiiler tek ynldr, olaylarn geliimi zerinde paylar yoktur. Moral bir yarg ve hakllk sz konusu edilmez. Halk eilimlerini yanstr. Gldrs reflekse yneliktir. Elendirici, oyalayc ve geveticidir (Sokullu 1993: 90-92). Bu zelliklerin birounun geleneksel Trk tiyatrosunun oyun yapsyla ve glmece anlayyla uyutuu, te yandan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed oyunu iin de geerli olduu grlmektedir: Sradan bir esnaf ve evresindeki insanlarn bana gelebilecek birka olay dizisi ilenmekte, olmayacak rastlantlar ve karklklarla sorun bymekte ve basite zlmekte, araya yinelemeler, dayak ve cezalandrma gibi motifler girmekte, basit karakterli kiilerle gelien oyun herhangi bir toplumsal ya da ahlk eletiri amac tamamakta, mutlu sonla tamamlanmaktadr. Eser, balangcndan sonuna dek glmece ve merak yaratmaktan te bir ama tamamakta, ortalama bir izleyici/okur dzeyine hitap etmektedir. Bu yanyla oyunun Bat tiyatrosunun fars geleneini bilen ama Trk tiyatro/anlat ve glmece anlayn da yakndan tanyan biri tarafndan kaleme alnd dnlebilir. Oyunun ilk perdesinde Pabuunun dkknna gelip ayakkab deneyen ve sonra ayakkablarla kaan kiiden bir Mslman diye sz edilmesi, oyunun Batl biri tarafndan yazld dncesini dourur. nk oyunda olaylarn Badat ehrinde getii dnlrse, hemen herkesin Mslman olmasndan daha doal bir ey olamaz; te yandan Trkler tarafndan yazlan ya da doalama olarak sahnelenen oyunlarda bu anlamda bir Mslman karakterle karlalmaz. Bu durum, oyunun Trkeyi bilen Batl bir yazar tarafndan
60

Gkalp-Alpaslan, lk Trke Oyunlardan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed

yazld izlenimi yaratr. te yandan 2. perdenin 2. sahnesinde Paann cceyle konumas srasnda Ya hi koca kar adam deil? (And 1983: 63) demesi, Ermeni ivesini anmsatmakta ve -bir Trk paas byle konumayacana gre-, yazarn belki de Trkiyede yaayan bir Ermeni olabilecei ihtimalini akla getirmektedir. Ama Niyazi Ak, eserde karlalan baz dil, gramer ve sentaks yanllarnn eserin yazarnn yabanc olduu kansn verse de, bu hatalarn 1800lerde Trkler tarafndan da yaplabileceini, bu konuda geerli bir yargya varmak iin o yllarda konuma diliyle yazlm metinlerle karlatrma yapmak gerektiini dnr (Ak 1989: 42). Geleneksel Trk tiyatrosu eleri: Oyunun doalamaya yatkn gevek dokulu yaps, geleneksel Trk tiyatrosu etkisiyle yazld hissini veren en gl etkendir. Oyunda amalanann karklklar araclyla yaratlan merak ve glmece olduu, daha ilk sahnede Pabuunun smail'e aktard bilgilerde ipularn verir: Paann pabularnn ertesi gne yetimesi gerekmektedir ve Pabuu Ahmedin kendine ok benzeyen bir kardei vardr. Birbiriyle ilgisiz grnen bu iki sorundan balangta Paa'nn ayakkablarnn yetimesi ncelikli gibi grnrse de, oyun ilerledike kardelerin kartrlmas ne kar ve ikinci perdenin ortalarna dek glmeceyi yaratr. Giderek Pabuunun yetitirmek zorunda olduu i ve kartrlan kardeler de geri planda kalr, araya cceyle ilgili karklk girer. Ama glmecenin doasna uygun olarak oyunun sonunda btn sorunlar zld ve herey tatlya baland iin en bataki sorun hemen hemen unutulur. Oyunun ayn kii evresinde odaklanmas ve glmecenin bu dorultuda olumas, olay izgisinin fazla dalmadan tamamlanmas, olaylarn gnlk gerekler evresinde biimlendirilmesi, glge ve orta oyunlaryla benzerlik tar. l taklidi yapan ccenin yalnz olduu zamanlarda izleyiciye/okura dnk bir havada kendi kendine konumas ve soytarlklar yapmas, oyunda ortaoyunlarndaki gibi izleyiciyle iletiimin amalandn dndrr. Oyunun ilk perdesi glge oyunlarndaki al gazelini anmsatr ekilde Pabuunun arksyla alr: Pabuu (Darada oturup iine meguldr ve arr) Gece gider, sabah gelr. Ahmed de iini grr. Gece gndz iini grr. Devran ilerini kim bilr? (Tekraren gece gider...) (And 1983: 51). Eserin ilerleyen blmlerinde (1.perde 1.sahne, 2.perde 5., 6., 7. sahneler) de birka kez karlalan ve bazlar Pabuu bazlar cce tarafndan sylenen arklar, Trk glge oyunlarnn ve ortaoyunlarnn mzikle desteklenen yapsna benzerlik gsterir. Oyunun smailin ve Pabuunun duasyla bitmesi de glge oyunlarnn bitiini andrr:
61

bilig, Bahar / 2007, say 41

Pabuu- Hak Teal hazretleri devletli paamzn mr- devletin dayim ve kayim eyleye, min. smail- Allah subhanehu ve teal cenab- limeabnz devlette berdevam ve muammer eyleye, min. (...) Pabuu- Allah Tealya bin kr olsun ki, beni ol kadar beladan kurtarp yle byk mansp verdi. Varaym tez Deli Osman kardeime bu mjdeyi yazdraym. Gelsin cevahirlerini geri alsn ve hepimiz Paa efendimizin mr- devleti iin dua edelim (And 1983: 88). Oyunda Trk halk anlatlarndan ve geleneksel Trk tiyatrosundan gelen motiflerle de karlalr: Grne birbirine ok benzeyen ama huyu suyu benzemeyen ikiz kardeler motifi, klk deitirerek gezen paa motifi, lp dirilme motifi, Nasreddin Hoca fkrasn hatrlatan 999 altn motifi, oyunun sonunda kiilerin dllendirilmesi motifi, Trk dinleyicisinin ve izleyicisinin alk olduu motiflerdir. Oyunda dikkat eken yapsal zelliklerden biri olan yinelemeler, geleneksel Trk tiyatrosunda sklkla bavurulan glmece tekniklerinden biridir. Mehmedin Pabuuyla Deli Osman be kere kartrmas; ccenin lsn Pabuunun Mehmede, Mehmedin smaile ykmas; smail, Mehmed ve Pabuunun balar kesilecekken zincirleme itiraflarla idamn durdurulmas, olaya dayal yinelemelerdendir. Eserde glmece sadece sz yoluyla deil eylem yoluyla da salanr. Mehmedin efendisini adamlara yakalatp tmarhaneye gndermesi, Deli Osman'n Mehmedi dvmesi, l taklidi yapan ccenin sahnede tek kaldnda yapt hareketler, eyleme dayal -ve grsellik hissi yaratan- glmece eleridir. zellikle ccenin hareketleri ayrntl olarak betimlenir: KARA CCE (Yalnz) (Kalkp iki tarafa nazar eder) Ha ha ha. Bu gece Pabuuyu iyi zevklendim (Koynundan kl balnn klcn karr). Yemek yerken dnp baln klcn koynuma gizlice soktum. Klc yuttum, boazma yapt diye karmaa baladm ve l gibi yere dtm. O da beni gerekten l zannetti. Ha ha ha... Hi u kadar kl yutulur mu? (Birdenbire hekim kapsndan amata zuhur eder) Bre hekim gelir...Varaym kapsnda l gibi duraym. Bakaym bu iin sonu neye varr? (Bin maskaralk ile l gibi kapya dayanr) (And 1983: 77). smail- (Ccenin nabzna bakar) Efendim (gler yzle) Allaha kr dahi lmedi. Tez unun kulandan bir kan alaym (Bir bak karp kesmek ister).
62

Gkalp-Alpaslan, lk Trke Oyunlardan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed

Cce ( kere aksryor. Sonra kalkp yine der, yine kalkar)- Dur hekim ben artk sa oldum. Ha ha ha. Hi bu kadar kl yenir mi? (Klc karp gsterir) Kerem eyle efendim, Beni aam sever mi bakaym, ldm vakit ne syler? diye bu latifeyi ettim (And 1983: 87). Glmecenin bir dier yansmas olan sz komiinin kullanmnda da geleneksel Trk tiyatrosunun atma ve yanl anlamaya dayal zelliklerinden izler grlr oyunda. rnein aslnda okuma yazmas olmayan Mehmed, Paann kendisine verdii mektubu okur gibi grnr: Mehmed- Oku iidelim. Pabuu- Ya hi okumak bilir miyim? te sana (Kd Mehmed'e verir). Oku bakaym. Mehmed- (Kd ber-aks alr). Pabuu- Sen okumak bilir misin? Mehmed- Zahir bilirim. Pabuu- Oku bakalm. Mehmed (Okur)- Bir gn bir fil var idi ki bir karncaya binip seyretti. smail- Hi yle okunur mu? Kd doru tut. Pabuu- Oku oku. Mehmed (Kd evirip)- Bir gn bir karnca ile havada uup ay stne kondu. Pabuu- Ya bu olabilir mi? Mehmed- Zahir olur. smail- Ver kd, okuyaym. Anladm ki sen okumasn bilmiyorsun. Pabuu- Oku dostum oku, bakalm ne yazar? smail (Okur)- mdi vusulnde fermanm olduu vecih zere amel edip mezbur adam geldikte filhal ibu emr-i celilan gsterdii gibi hapsedip muhkem ipler ile balayp tabanna iki yz denek vurdurasn. Bu babda erefsdur eden fermanm mucibince mil olasn (And 1983: 72-73). Mehmedin ferman szde okumasnda geen gerekst ifadelerle yaratlan glmece ve smailin okumasyla ortaya kan gerek, cahil Karagzle okumu Hacivatn konumalarna benzer bir hava tar. Paann Mehmede verdii fermanda para ihsan edildiini sanarak yarsna talip olan Pabuuyla Mehmed arasnda geen konumalar ve Paann huzuruna ktklarnda arasnda geen konuma yanl anlamalar zerine kuruludur. Paa, pek beendii Pabuuyu dllendirmek, Mehmedi ise cezalandrmak niyetiyle sarayna armtr ama Pabuu Ahmedle Mehmed arasnda gemi olan konumadan haberi yoktur. Pabuu, Paann dlden deil

63

bilig, Bahar / 2007, say 41

dayaktan sz ettiini sanarak srekli aman dilemekte, Paaysa olan bitene bir anlam verememektedir: Pabuu (Ditreyerek ditreyerek ieri gelip paann ayaklarn kucaklar)Merhamet ve inayet eyle Paam, zavall kulunuza merhamet eyle. Paa- Kalk canm kalk. Dn sana vadettiimi veririm. Pabuu- Vay tabanlarma vay. Merhametli Paam kerem eyle. Paa- Niin yle arrsn? Pabuu- Yz, Paam, yz oktur. Paa- Sana bin ve ziyade dahi verdiririm. Pabuu- Vay bana. Paam bana yz yetiir, keki ol kadar olmayayd. Paa- Sen acayip adamsn. Sylediini hi anlayamam. Mehmed (Paann ayaklarna der)- Devletli Paam, suumu affeyleyin. Paa- Adn nedir? Mehmed- Adm Mehmeddir. Paa- Fermanm mucibince ol eyi defterdardan aldn m? Mehmed- Eyvallah sultanm, ferman buyurdunuz oktur, yars bana yetiir. Pabuu da yarsn alr. Paa- Bunlarn hepsi bana sr gibidir. Gerek hali bana beyan eyle (And 1983: 80-81). Oyunun az kiili yapsnda, kiilerin psikolojik bir gerekliinin ve belirli bir karakter geliiminin olmamas, genel ve soyut nitelikler tamalar da geleneksel Trk tiyatrosundan gelme bir zelliktir. Tpk glge oyunundaki gibi, kiiler ya ilevsel olarak oyun iindedirler (Pabuu, smail, Deli Osman, Mehmed, cce) ya sosyal yapnn bir iareti olarak (hekim, pabuu, paa, kethda, soytar...) ya bir davran ya da fizik kusuru nedeniyle (sarho, cce). Saf, iyi niyetli, temiz, szn esirgemeyen, orta halliliinden pek ikyeti deilse de zenginlik isteyen bir esnaf olan Pabuu Karagzle; ona akl veren, okumu yazm smail ise Hacivatla benzerlikler tar. Ama smail Hacivat kadar uyank ve kurnaz deildir; stelik Pabuu ile smail arasnda geen konumalarda Karagzle Hacivatnkine benzer bir atma havas sezilmez ve glmece amalanmaz. Cce geleneksel Trk tiyatrosundaki kusurlu tiplerin bir temsilcisi olarak dnlebilir. Sarho, kavgac, sinirli ve korkutucu olan Deli Osman ise Tuzsuz Deli Bekir tiplemesine benzer. Zamann aka belirtilmemesi ve zaman aknn olay izgisine gre ilerlemesi; meknn da genel ve masals bir atmosfer yaratmaya ynelik olmas, i ve d mekn betimlemelerine yer verilmemesi; kiiler ve olay ak ile zaman ve mekn arasnda bir iliki bulunmamas da geleneksel Trk tiyatrosuyla oyun arasnda yapsal balar olduunu dndrr. Bu adan bakldnda oyu64

Gkalp-Alpaslan, lk Trke Oyunlardan Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed

nun kurgulannda ve sorunun ileniinde daha ok Bat tiyatrosunun etkisi olduu, tiplerin yaratlmasnda, glmece elerinin kullanlmasnda ve karlkl konumalarda ise gelenekselTrk tiyatrosunun zelliklerinin etkin olduu sylenebilir. Sonu: Oyunun hereyden nce -geleneksel tiyatromuzun szl ve doalama yapsna karlk- yazl olmas, blmleme, kiilerin grev ve zelliklerinin nceden belirlenmi olmas gibi d yap zellikleri bakmndan Bat tiyatrosundan gelme zellikleri; konusu, kiileri ve glmece anlay bakmndan da geleneksel Trk tiyatrosu zelliklerini tad grlr. Konusunu izleyiciyi/okuru skmayacak bir dil ve tempoyla birletirerek sahnelemeye uygun bir dzende sunan oyunun, kim tarafndan ve ne zaman yazld kesin deilse de hem Baty hem bizi tanyan, Trkeye hizmet etme amac tayan iyiniyetli ve esprili biri tarafndan yazld aktr. Kendi dneminde ve sonrasnda herhangi bir yansmas olmayan oyun, air Evlenmesinin Trk tiyatro tarihindeki nemini ve nceliini deitirecek derecede gl ve nemli niteliklere sahip deildir ama air Evlenmesinden nceki dier oyunlara gre daha scak ve canl bir etki yaratmaktadr.

Aklamalar
1. Andn kitabnda tam knyesini verdii ve gremediini belirttii bu makaleyi Polonya Ulusal Kitaplndan edinerek bana ulatran, bylece almama byk katkda bulunan sevgili dostum Dr. Kazimierz Klosinkiye minnettarm. 2. Bkz. Kudret 1994: 92

Kaynaka
AKI, Niyazi (1989), Trk Tiyatro Edebiyat Tarihi I, stanbul: Dergh Yaynlar. AND, Metin (1977), Dnyada ve Bizde Glge Oyunu, Ankara: Trkiye Bankas Yaynlar. --------------- (1983), air Evlenmesinden nceki lk Trke Oyunlar, stanbul: nklap ve Aka Kitabevi. --------------- (1985), Geleneksel Trk Tiyatrosu: Kyl ve Halk Tiyatrosu Gelenekleri, stanbul: nklap Kitabevi. Z, Fahir (1958) 150 Yl nce Yazlm Bir Trke Piyes, Forum, 101, 1 Haziran: 17-18. --------------- (1961), Pabuu Ahmedin Garip Maceralar (XIX. Yzyl Banda Yazlm Bir Trke Piyes: Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed), stanbul: Kitap Yaynlar. KUDRET, Cevdet (1968), Karagz, Ankara: Bilgi Yaynevi.
65

bilig, Bahar / 2007, say 41

--------------- (1994), Ortaoyunu I, stanbul: Remzi Kitabevi. LABECKA-KOECHER, Malgorzata (1970), Une Comedie Turque Inconnue dans les Collection Polonaises/ An Unknown Turkish Comedy in Polish Collections, Le Theatre en Pologne/ The Theatre in Poland, 8: 27-33. NUTKU, zdemir (1985), Dnya Tiyatrosu Tarihi I: Balangcndan 19. Yzyla Kadar, stanbul: Remzi Kitabevi. SEVENGL, Refik Ahmed (1959a), lk Trk Tiyatro Eseri Hangisidir?, Cumhuriyet, 2 Haziran: 4. --------------- (1959b), Selim III Devrinde Yazlm Bir Komedi, Cumhuriyet, 4 Haziran: 4. --------------- (1959c), Viyanada Bulunan Trke Piyes Kimin Eseri?, Cumhuriyet, 8 Haziran: 4. --------------- (1962), Trk Tiyatrosu Tarihi IV: Saray Tiyatrosu, Ankara, Devlet Konservatuvar Yaynlar. --------------- (1968), Trk Tiyatrosu Tarihi III: Tanzimat Tiyatrosu, Ankara, Devlet Konservatuvar Yaynlar. --------------- (1969a), Trk Tiyatrosu Tarihi I: Eski Trklerde Dram Sanat, Ankara, Devlet Konservatuvar Yaynlar. --------------- (1969b), Trk Tiyatrosu Tarihi II: Opera Sanat ile lk Temaslarmz, Ankara, Devlet Konservatuvar Yaynlar. SOKULLU, Sevin (1993), Trk Tiyatrosunda Komedyann Evrimi, Ankara: Kltr Bakanl Yaynlar.

66

An Anaylsis on Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed


Dr. G. Gonca GKALP-ALPASLAN*
Abstract: Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed that was written in Turkish before air Evlenmesi, is a theatre, whose author and date is not known precisely. The play skillfully combines the structural features of the Western theatre with the features, motives and the style of humor in traditional Turkish theatre. In this article, first the play is analysed by comparing and contrasting information given in various bibliographical sources and then the features of the Western theatre and the traditional Turkish theatre in the play are idem tifed. Key Words: Vakayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefger Ahmed, Pabuu Ahmedin Maceralar, Fahir z, Metin and Western theatre, traditional Turkish theatre

Hacettepe University, Faculty of Letters, Department of Turkish Language and Literature / ANKARA ggonca@hacettepe.edu.tr

bilig Spring / 2007 Number 41: 45-68 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

"- - - "
. -
: - - - . , , . , , , . : - - - , , , , ,

/ ggonca@hacettepe.edu.tr

bilig Zima 2007 vpusk: 41: 45-68 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Ethics in Agenda Building Process in Press Organizations: A Behaviorial Approach


Assist.Prof.Dr. Ahsen ARMAAN
Abstract: Chaotic uncertainty experienced due to globalisation and over dynamic atmosphere affects the structure of press organisations as well as their dynamics. Press organisations face many problems at both national and international levels. Most important of these problems is that the established ethical rules are losing their relevance as time passes. For this reason, in the current study we will analyse ethical problems that are on the agenda of the press. Determining an agenda is thought to be a process of decision making. The effective and problem raising factors in this process are: a) Macro perspective (international, national, organisational) b) Micro perspective (social, psychological). Then the ethical problems in agenda setting were examined from normative and phylosophical perspectives. An original model has been developed to solve the problems met during the process of agenda setting. Seperate study was conducted on students and the subject in question was supported by this study. Methodologically we used critical and behaviorist theories. Key Words: Agenda Setting, Decision Making, Normative Ethics, Phylosophical Ethics

Introduction A press organisation is a dualist-featured communication organisation that encompasses economic and social functions in its structure. The level of institutionalising and its publising policies on the products of thought it has produced play an important role in effecting the institution by setting both its agenda and the agenda of the different classes of the society. With the agenda it determined by a different expression, it plays a role in bringing a society to a contemporary, democratic state, and to a level of development, and also, deviating from its social, public and cultural functions, can cause the society to stay behind other societies. For this reason, the agenda it has set is very

Ege University Communication Faculty / ZMR ahsenar@mynet.com

bilig Spring / 2007 Number 41: 69-87 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

bilig, Spring / 2007, Number 41

important in the free, democratic and participatory atmosphere it is in, and so are the principles, understanding of responsibility and ethical values it bears. For this reason, we assumed in this study that agenda building in press organisations is the result of a team study of think-tank and decision by members of corporate ownership, administrative rank and editors. Together with internal and external dynamics of conjuncture that affect this process, agenda setting decisions that bear the resultant features of behavioural and influential factors stemming from the personality traits of the individuals forming the group were questioned in the framework of social benefit and ethical understanding lead by J.S. Mill. Of these factors; external and internal pressures of dynamics, ideology and, at the same time, ethical problems brought about by access unification, differentiation, stereotyping, prejudices, post illusion, opposition, lack of methodology, general rationalisation and so forth were examined by critics in terms of social and ethical benefits. This study has gained richness with examples of agenda that involve ethical concerns mentioned above, and ends with proposals that could help reduce the possibility of making mistakes in the decision process, and that would serve as a basis for the understanding of ethics and responsibility. Separately, this study has been supported by a descriptive field study developed on this subject. In this study, focus will be on macro factors, that is, national, international and organisational factors that are effective on decisions of agenda setting. We will dwell more on micro factors (social, psychological) again effecting agenda setting, and we will question why the set agenda is not ethical.

I. Agenda Setting At the basis of agenda setting lie the way the press presents news to the public, and thoughts or approach in which the society forms a system of references through which people determine thoughts, speech, behaviors and arguments. Press or other mass media set the agenda in certain periods and allow individuals and societies perceive universe, direct them and construct their social realities (McQuaill, Windahl, 1993;48-52).
On the agenda they have set, they dwell on the items that will shape and direct people at managerial levels and social strata on such subjects as what should and should not be discussed, thought or concerned about and cheered for, what is legal and illegal. With a clear expression, press supposes that there is a correlation between with the degree of importance they place in choosing the news and those of the managers and the society and act accordingly.
70

Armaan, Ethics in Agenda Building Process in Press Organizations: A Behaviorial Approach

As the theorist on this subject put it, with the agenda it determined, press has been successful in determining what people should think about but not in what they should think (McCombs, Show; 176-177). Agenda setting is a two-levelled process of decision making connected to each other by space and cause and effect. In this process, press reaches a decision by determining its own agenda first. In the second level, starting from the first steep, determines the agenda of the public. But agenda setting is a long, difficult, collective and cyclic process of decision making. There exist many factors effecting this process. These factors generally affect each other crosswise.

II. How Does The Press Set Its Own Agenda Although there are a number of views on how the press set its own agenda, the focus is on the view put forward by Gans. According to Gans, (Eyal, 323)
Some of the theories put it that the news that will form an agenda is a product professional decision making and assessment of the news. These organisations have the view that the news is produced in conformity with ethic rules, that is, in compliance with the rules of objectivity, moderation, and neutrality, serving public interests, keeping social responsibility forefront. So the press acts without getting influenced from external focal points of power and pressure, symbolising an understanding of acting independently. Group theories are the approaches that emphasise on institutional structure and commercial aspect of news making. According to this approach, voices of capital owner and other circles of power are conveyed through the news appearing on the agenda set by the press. Commercialising and concern for profit makes itself clear as it is in the content of media. Content organised in this direction has an important share in emphasising the messages directed to the commercialising of the society and in making the consuming culture widespread. As Boudrillard put it, press sees its readers as consumers and, in this way, it repeatedly produces the ideology of capitalist systems. (nr: 207) Group theories are event-centred and they claim that news is the mirror reflecting realities. These views can be criticised. Since the perception of reality will be the reflection of perceptive, perspective of the producer of the news, the difference between the reality of the narrator and the reality of the perceiver makes the reality questionable. Approach is a more realistic one with macro features. This is a combination of socio-political, cultural and economic factors affective in choosing and selecting the news as well as the content.

71

bilig, Spring / 2007, Number 41

III. Macro Factors in Agenda Setting and Diverging from Ethics Macro factors in agenda setting can be divided into two groups: (Robbins: 2002; 24).
a) External environmental factors affecting media systems b) Factors affecting News systems a) Factors affecting media systems can be divided as international and national: International factors Efforts of globalisation. Multinational corporations. Political, cultural power centres and hegemonic relationships. International news agencies and deregulation applications in message flow. Social and political breakage. Socioeconomic conditions. State-society relations. Legal practices. Cultural dynamics, ideology and technology.

National factors

b) Factors affecting news systems. Huckins (1999; 76), Severin (2001; 236), McCombus Show (1993; 59) classified these factors in five groups: Influences from individual workers. Influences of media routines. Organisational influences on content. Influences on content from out of media organisations. Influences of ideology As can be seen from above examples, most of the factors affecting media content have a crosswise interaction among them, they influence the decision making process in media setting. When the results of mostly theoretical and empirical studies are examined, how much the news in the press agenda diverged from ethical principles and how they manipulated its readers drew our attention. Depending on globalisation, as a result of neo-liberal policies becoming widespread both in central and peripheral countries, capital movements increased, pushing press into the caravan that seeks for profit. This situation led the capitalisation of press organisation to gain acceleration.
72

Armaan, Ethics in Agenda Building Process in Press Organizations: A Behaviorial Approach

Media giants created by liberalism gradually becoming international. These giants control every point in the world, breaking the activity domains of national and local media (Movlana, 1996; 51-62). Through deregulation and single-sided applications, international mergers have increased. At national level, however, there appears a platform of political, cultural and social disintegration. International channels of communication draws the international floor towards an international one, empty the state, giving an impression that they are creating an integrated public space. Centre countries see the countries around them as markets for their news. In order to maintain their politics, centre countries apply pressure on the media systems of the peripheral countries. The effects of Neo-liberal practices are greatly felt on developing countries like Turkey. According to neo-liberal ideology, media has a central role in regulating the relationship between the state and society and developing democracy. It requires that civil society should develop and control the state. Applications show just the opposite (Curran, 2002 -7). The press gives struggle in the way that centres of power should be dominant instead of civil society in order to maintain patriarchal structure of the state. While doing this, press claims that it is not free. As a result of monopolisation of the press, its democratic function have disappeared (Irving: 2001, 92-93). The press does not its responsibility of representation, giving information, and being a watchdog (Data, 1999; 12-48). Another result of monopolisation in press, small-scale and local press organisations cannot keep pace with this trend and get hurt. For this reason multi voices feeding democracy cannot take place in public space. Consequently, as a result of neo-liberal practices, ideological and cultural equality gets narrowed. According to Gramsci, the press works as a special tool for hegemony and as Boudrillaourd put it, sees the society as consumer, filling the agenda with pseudo news, labelling and theories of conspiracy. Thus directs the society, and the media slides away from ethics (nr: 2002, 27).

IV. Micro Factors (Socio-Psychological) in Agenda Setting and Away Divergence from Ethics. When we go a little outside of the force of habit, it is seen that decisions of agenda, in fact, are the decisions of a group. But the group in question is a group consisting of the owners of press organisations and editors coming together to determine the compulsory agenda rather than a group volunteers.

73

bilig, Spring / 2007, Number 41

When approached from behavioural perspective, decisions of agenda is a cognitive psychological action about making a distinction between events, news pieces, conditions, interpretations and various choices (Armaan, 2001; 133). Although most of the time, decisions showing routine features or definiteness are determined individually, setting an agenda in news centres is a group job. In a group, generally complex decisions with broad choice and with no risk are given. Individuals try to share the risk and values of the richness of each others thoughts. Yet, as Rathus put it, the tendency of status quo gets prevalence because, most of the time, in group decisions the model that majority wins, first deviation (the person supporting the idea at different extreme) and tendency of status quo and bureaucratic paradigm become valid (Luthans, 2000: 353-357). In this case, the groups tend to give wrong decisions due to over integration or disintegration or authoritative and pressuring atmosphere or lack of method. This is called syndrome of group thinking in social psychology (Pennington, 1993; 9) : There is excessive optimism and risk taking. There are rationalisations by the members of the group to lessen warnings. There is the illusion of unanimity. Silence is interpreted as consent. There are self-appointed mind guards who protect the group from adverse information. There is self-censorship of any deviation from apparent group consensus. There is an unquestioned belief in the groups inherent morality (Janis, 1972; 197). All of the features mentioned above urge the individuals and the group to make wrong decisions and unethical choice.

V. Normative and Philosophical Approach to the Agenda It is rather difficult for media to set its own agenda and that of the society and it requires responsibility. Because with the agenda it created, the press maintains the relation between the individual living in a certain order and the powers that think they manage this order. That is, the journalist setting the agenda are the bridge providing the link between the reality of this order and the reality of those living in this order (nam, 2001).
As a result of this relationship, individuals living in this order reach the information by which they will decide about their lives. Assessing the events that occur, they will take measures in the time course or put a plan into action. They change or develop their thought about tomorrow.
74

Armaan, Ethics in Agenda Building Process in Press Organizations: A Behaviorial Approach

Clear aim of the agenda set is to present the photograph of events and developments. Its hidden aim, on the other hand, is to affect and direct the reader. Readers want to know the meaning attributed to the message and give meaning to it rather that learning the messages. Then they undergo cognitive change. When approached to agenda setting from this perspective, it reveals how much it is interlocked with ethics and how much ethic concern it requires. A number of institutions on international platforms and also in our country determined principles and norms in terms of professional ethics. Basic aim of these principles and norms is oriented towards the protection of the profession and the mass. This is so for the profession of journalism. Traditional principles bear the characteristic of epistemological and action ological guidance, and leads the journalist. These principles suggest the journalist to put his plan into action independently of his ideology, cultural identity, and his view of world. By practicing these principles, the journalist assumes that he would solve many his problems (Kuuradi, 2001; 14-15). But it is possible to decide to produce news by diverging from ethics, behaving immorally. Of course, there should be professional ethic rules and they should be practiced. But in philosophy, ethic practices are quite different. Things can not be reduced to press principles. Ethics, in philosophical sense, is a space of knowledge that shed light to problems of value constituting the relationship between him and others. This is the knowledge that protects peoples honour, and is condition sine qua non. That is, it produces knowledge about principles and norms. Kuuradis ethic understanding states that knowledge in entity, and conscience in towards him and for him, it is defined in him, and gains meaning by being attributed to man (Kuuradi, 2001; 14-15). The essential function of ethics is to help people, through the information and solutions for problems, to produce information and solve the problems they face. We encounter ethical problems when we decide about our relation with others and we decide to put our plan into operation. For this reason, while seeking for a solution, knowledge of ethical values and concept is required as much as sound professional knowledge to make assessments in the right way. Peter Koslowski states that it is not possible to reach the right knowledge and action without a good data processing. He claims that if people are not informed well enough in wishing for the good, it would be as bad as wishing for the bad (Katba: 2001; 16-17). Wishing for the good starts with right assessment. Right assessment, however, is possible via a persons improving himself internally in a way that he can develop values and attitudes. If a person cannot succeed this, he deceives himself.
75

bilig, Spring / 2007, Number 41

For this reason, while the agenda is being deviated, it is necessary to know what is news and what is not, what people should know and should not know. Deciding on these subjects requires the process of assessing, questioning, and decision making. In this assessment, knowledge of ethic value, knowledge of concept, and reaching at professional knowledge is achieved through reasoning and reproducing information.

VI. A Model of Ethics: A Trial Following the Idea of Conceptual Theories In our previous analysis, we stated that setting both the press agenda and that of the public is a process of group decision making, and added that wrong processing would lead to divergence from ethics. Our starting point here is that the agenda should be commensurate with ethic values as much as possible. For this reason, we present a trial model comprising of the synthesis of cognitive behavioural theories, ethical theories and their practices.
In our model we made use of theories of cognitive behaviour of Ajzen, Heider, Kelly, Rosenberg (Katba, 2001; 101-184), ethical theories of Mills, Kant, J.J. Rousseau, Buber (Pehlivan, 2002; 18-38), and applied ethical view of rvan (2001, 56-66). This Model: is based on the assumption that every agenda to be set has a certain cause. The group thinks beforehand about the possible results of the agenda it is going to set. In order to achieve the predetermined results, the group first makes a decision that puts this decision into practice. In other words, it intends, then applies and then achieves the result. Intention is affected by the attitudes of the individuals in the group, subjective values, and behavioural controls. If the values of awareness about (behaviours and values affecting the groups intention) are high and autonomous, the agenda will be set ethically. If, however, the level of awareness (attitudes and subjective values affecting the groups intention) is low and controlled from outside, then the agenda will not be an ethical one. See Figure 1. Let us now examine the factor affecting the intension. a) Attitudes Affecting the Intention: Attitude determines the direction of the individuals behaviours. Individuals do not inherit their behaviours. They learn them afterwards. Attitudes change, develop and intensify. Development of ethical attitudes start with the individuals questioning of his existence and develops and matures as the individual attains values, concept, and professional knowledge. Owning ethical attitudes begins with thinking about what results his attitudes would yield, and is acquired by assessing all of them. In the assessment, several
76

Armaan, Ethics in Agenda Building Process in Press Organizations: A Behaviorial Approach

systems of thought, theoretical and philosophical, can individuals with basics. i.e. Kants ethics of rules; a seeking for ethic rules valid for all human beings, can provide individual a measure in his behaviours. Mills ethics of aimed result can help individuals gain practical approach. Rousseaus ethics of social agreement can prevent conflicts by creating social standards. Bubers individual ethics can provide help individual take his power from his conscience or the individual can exhibit an eclectic approach (Pehlivan, 2002; 34). b) Subjective Values: Subjective values affecting intention have more social content, and are normative. Here an individual makes social and ethical assessments. It would be beneficial to ask the following questions: Do I have selfish and interests and motivations that will affect the agenda) (If the answer is: No.) Is the agenda fair and valid for everybody (If the answer is: Yes.). Does the agenda provide benefit for everybody (Yes). As a result of being able to develop his attitudes and being able to make assessment with subjective values, individual develops his level of awareness. c) Behavioural Control: This covers individuals thoughts about control. If the individual is autonomous, that is, if he has gained attitudinal, emotional and functional autonomy, he has the control. If he hasnt been able to attain these traits, he is under the control of those in peripheral environment (Musaaaolu, 2004; 8-18). The interaction of all these determine the agenda. As has been mentioned above, the agenda is set either ethically or it converges from ethics. d) Public Agenda: Public should not stay silent for the agenda the press set for itself, and the public should question the agenda with a critical thought, then as active individuals they should supply feed back. This should be approached by thinking about epistemological and ontologic difference of perception, seeking for consistency in the relation of defence and result. Right information can only be reached in this way (Yaln, 2001; 349). The following draws our attention in the feed back mechanism, that is, in the process of reaction. a) Public can stay silent. (Durkheim defines this as the indifference public conscience.) b) Takes measures. c) Puts his plans into action. At the end, he produces new information and sheds light on the agenda.
77

bilig, Spring / 2007, Number 41

A MODEL ETHICS Attitudes 1) Thought about the result of behaviour. 2) Assessment of possible results.

Agenda setting

Agenda of the Target Mass Target Mass Critical Point of View

Intension

Subjective Values With Social Content (norms) New Information

Noticed Behavioural Control 1) Autonomy 2) Outside Control Reaction

Feed back Agenda of Ethics: (Attitude + Subjective Values) High Awareness + Autonomy Non-ethical Agenda: (Attitude + Subjective Values) Low Awareness + Outside Control

VI. Survey on Students a) Basic Aim of the Study (Survey): The basic aim of this study is to question on how ethical it is to decide on agenda setting at press organizations. For this reason, the following ways were followed to reach the goal:
The following have been questioned from the macro perspective: What internal- and external factors are most affective on agenda setting? Which of these internal- and external factors are causing ethical deviations? The following have been questioned from the micro perspective: Are ethical principles given importance in the decision-making process while news agendas are set? Which of these principles cause ethical deviations? Which ethical theories are used with special emphasis in the process of setting news agendas?
78

Armaan, Ethics in Agenda Building Process in Press Organizations: A Behaviorial Approach

Which is the most effective factor underlying the ethical deviation in news agendas? b) Domain of the Study and Examples: The study was conducted with the forth year students of the students in The Faculty of Communication, Ege University. 100 student chosen underwent a training period of three months in press organizations. These students took place especially in decision making processes of agenda setting for the press itself and of setting agenda for the public. At the same time, the same students are the one who have got knowledge about press ethics and ethical theories. For this reason, their observations and knowledge about agenda setting are of great importance. c) Theories Taken Into Consideration and Techniques Used in the Study: Neo-liberal theories and Neo-critical theories, philosophical theories of ethics, and theories of agenda setting were taken as basis when organizing the questionnaire and interpreting the data obtained from the study. The study involves in itself a questionnaire composing of 27 questions which are grouped. Separately observation and interview techniques were used. d) Evaluating the Data: Results of the study were evaluated using statistical methods. In these evaluations Mann Whitney, Mc Nemar and Cochran tests were used to determine the differences between frequency tables, correlation analysis, and other variables. The study has descriptive features. e) Evaluation of the Factors: In order to determine which one of the internal- and external factors affecting the process of agenda setting was important, 11 questions were prepared by taking into consideration neoliberal- and neo-critical theories. Proponents of neo-liberal view state that press agendas are determined taking into consideration ethical values. With a clear expression, they claim that press agendas make the countries unite in the globalization process, and serve for the pluralistic democracy to spread. Separately, again these intellectuals say that press agendas contribute to the improvement of the relationship between the state and the civil society by fulfilling a balancing function. Proponents of Neo-critical, on the other hand, criticize Neo-liberalism proclaiming that press agendas intensify and reproduce the ideologies of a symbolic power and the power based on capital. Separately, they claim that press agendas make public passive, manipulate it, make the individuals good consumers by spreading consumer culture, and create prototypes by depoliticizing individuals.
79

bilig, Spring / 2007, Number 41

Questions prepared on this subject are given in Table 1, which shows the results of frequency distribution. To the question which external environmental factors affect the press agendas most., the students gave a critical answer saying We think press agendas are shaped mostly around neo-liberal view. Table1. The Effects of Internal- and External Factors of Environment Determining Agenda
Attitudes and Thoughts Press integrates the countries on the earth Press helps spread pluralistic culture Press creates participative public opinion Press balances the relationship between state and society, strengthens democracy Press spreads imperialistic values, wears out nation state Press spreads consumer culture, depoliticizes individuals Press prototypes the individuals in society Press makes the society passive and manipulates it Press reproduces the social powers Local and public press are responsible for the democratization of the society and state Press is a means that goes away from ethics and loses image I agree completely % 11.0 8.0 3.0 I agree % 36.0 17.0 8.0 I am undecided % 18.0 27.0 19.0 I disagree % 26.0 28.0 34.0 I completely Disagree % 9.0 20.0 36.0

7.0

14.0

23.0

24.0

32.0

20.0

36.0

23.0

16.0

5.0

31.0 21.0 30.0 32.0

45.0 41.0 42.0 45.0

11.0 21.0 18.0 11.0

11.0 17.0 10.0 9.0

2.0 0.0 0.0 3.0

58.0

34.0

7.0

1.0

0.0

36.0

42.0

12.0

5.0

5.0

They told that press agenda is the most un-functioned and that it is necessary that press agenda should immediately be enriched in terms of
80

Armaan, Ethics in Agenda Building Process in Press Organizations: A Behaviorial Approach

public and local contents. (58+34) 94 % Secondly important, it was expressed that press made people the defender of the political power 77%, and spreaded consumer culture, 76%. Students especially stressed that press agendas, 78 %, (36+42), were away from ethics. As is seen in Table 2, in order to determine which ones of the internal- and external factors of environment are related with the ethical deviation in the agenda, correlation analyses were made. Spearmans - rho shows us in two tailed correlation the relationship between the intervals of p<0.01** and p<0.05*. Table 2. The Relationship Between Internal- and External Factors of Environment and Deviation from Ethics.
Students views Press spreads consumer culture and de politicizes the individuals in society. Press prototypes the society Press makes the society passive manipulates it Press balances the relationships between the state and society Local and public press are necessary for the democratization of the state and society Total items N 100 r p r p r p r p r p r p Getting away from ethics and loss of image , 265 ** , 008 , 255* , 011 , 306** , 002 , 228* , 024 , 268* , 007 , 274** , 006

P<0.01** P<0.05* Spearman 2 tailed The highest positive relationship, r =, 306 **, has been found between the manipulation of the public opinion and ethics due to its being positive, followed by the prevalence of the consumer culture. In short, the relationship between neo-liberal politics and ethical deviation has come out to be positive. Since no significant relationship was found between the other 5 questions and the ethical deviations, it was not included into our evaluation. b) Micro Factors: What is meant here by micro factors is only the factors taking place during the agenda setting process. With a clear expression, when deciding on the news which was taken into the agenda, the following points are questioned: to what extend that news reflects the truth, how true it is, whether the principle of objectivity has been taken into consideration, whether or not the reader will be given the right to answer, whether the questions - who, what, where, when, why, how have been asked, whether
81

bilig, Spring / 2007, Number 41

pluralistic views have been included or not, whether or not interpretation has been added to the news, and whether it is just for everybody. When frequency distribution was examined the following drew attention. Table 3. Professional Ethical Principles in Relation to Press Agenda
Students view Realities Correctness Objectivity Personal rights Right to answer 5 Wh + 1 H Pluralistic views Addition of interpre- tation to the news Principle of equality Applied 7.0 6.0 1.0 12.0 34.0 44.0 17.0 21.0 10.0 Not applied 7.0 26.0 61.0 63.0 47.0 24.0 56.0 41.0 52.0 Deviated 75.0 66.0 29.0 19.0 15.0 15.0 21.0 23.0 27.0 No idea 1.0 2.0 9.0 6.0 4.0 17.0 6.0 15.0 11.0

Students expressed that 75 per cent of the reality is deviated and the rights are not expressed in agendas. Students also stated that news programs are away from reflecting objective views and no respect is shown for individual rights. In Table 4, the aim was to know which the theory of philosophical ethics is taken as basis most. As is known, personal ethics holds drawing upon wisdom as much as upon conscience; social ethics advocates making sacrifices for society; ethics of rules holds taking refuge behind norms; and ethics of result aimed holds pleasure, happiness and utilitarianism. Table 4. The Theory of Philosophical Ethics, Which was Included in the Agenda.
Theories of ethics Personal ethics Social ethics Ethics of rules Ethics of result aimed applied 14.0 15.0 50.0 66.0 Not applied 53.0 50.0 13.0 10.0 deviated 30.0 23.0 11.0 13.0 No idea 3.0 12.0 26.0 11.0

Students claimed that the use of ethics of result aimed was taken into consideration 66 % in the direction of neo-liberal view in deciding for an agenda. Ethics of rules come next in the rank. This situation denotes a status quo propensity. Table 5. Basic Sources of Ethical Deviation in the Agenda
Three basic sources Insensitivity of the society Press workers lacking in specialization Capital ownership in press Yes 81.0 61.0 97.0 No 19.0 39.0 3.0

P = 0.000 Cochrans Q = 38.275


82

Armaan, Ethics in Agenda Building Process in Press Organizations: A Behaviorial Approach

As a result, it appears that the factors that cause ethical deviation results from capital the ownership in press and insensitiveness of the society feeds this situation.

VIII. Conclusion Ethical problems confronted in agenda setting are almost as old as its history but these problems change depending on the time and conditions.
There are a lot of factors that affect agenda setting. These are international, national and other outer environmental and organizational factors. Interacting among themselves, these factors render agenda setting positive or negative as regards ethics. In this study, an attempt was made to analyze ethical problems in determining both the agenda of the press itself and of the public. In the current study, the process of decision making was dealt with as much as the process of agenda setting. How macro factors (at the basis of neoliberal and neo-critical theories) and micro factors (social, psychological and ethical factors) that affect this process cause ethical problems were questioned. In this context, an original model was devised that will contribute the solutions in agenda setting and that will bring innovation to this area. So far, quite different scientific approaches were adopted for agenda setting in other studies. Political, sociological and press organizations have put forward very valuable views. Yet for the first time in this field, the process of agenda setting has been evaluated through the synthesis of the philosophical and socio-pyschological approach. This is what gives originality to the model. The model has been form by the years-long labor and by internalization of the applications. Since the modal is new and original, the model is thought to contribute the field. The modal has the following features (see A Model Ethics). Agenda setting is a process of decision making. This process of decision making requires group discussions. It is very easy to come to faulty decision in group discussions. (Social and psychological data have support this.) And this causes deviations from ethics. Ethical improvement of the individuals leads to ethical consensus in social groups. That is to say, agenda of ethics: (attitudes + subjective values with social content) High awareness+ autonomy. Non-ethical Agenda: is realized through (attitudes+ subjective values with social content) Low awareness + outside control. And as a result, discussion of ethical alternatives leads to consensus.
83

bilig, Spring / 2007, Number 41

Separately, a survey was conducted on the students of the Faculty of Communication, who participated in decision making process of agenda setting for a period of 3 months. Students views about the problems they encountered during the agenda setting process were evaluated. Students; a) Through macro perspective: point out that neo-liberal policies are the cause of deviating from ethics in press agendas. Especially, they expressed that agendas politicized the individuals in the society, prototyped the society, spread consumer culture, couldnt realize the process of democratic improvement. For this reason the demanded that public press be developed. b) Students, through micro perspective, claimed that press agendas were not objective because they didnt reflect the truth and the rights, and that they violated individual rights. Separately, expressed that ethical philosophy on which press agendas depend is utilitarian, that the ideologies of capital owners lie underneath the ethical deviations, that since the society has gotten insensitive, it gives feedback to ethical deviations in the agenda. As a result, it can be said that in order to be able to solve the problems, it is possible to demand ethical values first as individuals, then as groups and as a society and the internalize them.

Penningtion describes the group thinking in 8 ways Group thought : is the deterioration of moral assessment and reality resulting from pressure in the group. Asch effect : is the supporting of wrong idea due to the pressure in the group. Dragging effect : diminishing of individual difference, over optimism, over pessimism, censorship, advocating the wrong as the right. Social idleness : stripping off individual responsibilities and contribution. Halo effect : conveying inspiration to a different trait of the person in a manner to spoil objectivity. Stereotyping : judging the other group in a positive or negative way. Ethicising : putting pressure on a different idea. Contrast : deliberately increasing the level differences among group members can be seen as follows:

Explanation

84

Armaan, Ethics in Agenda Building Process in Press Organizations: A Behaviorial Approach

References
ARMAAN, A (2001), Basn Organizasyolarnda ve Karar Verme Srecinde Yeniden Yaplanma, Yaymlanmam Doktora Tezi, zmir: SBE. CURRAN, J and PARKS M, (2000), The Westernising Media Studies, London: Ponting Green Pub. DATA, E, (1999), Sivil Toplum, Medya ve Demokrasi, Ankara: letiim Dergisi, 93/3, G. ni. EYAL, C. (1981), The Roles of Newspapers and Television in Agenda Setting, London: Sage Pub. HUCKINS, K. (1999), Interest Group Influence on the Media Agenda, Journalism and Mass Communication, Quarterly, 76-77. RVAN, S. (2001), Medyada Sahiplik Yaps ve Haber zerine Etkileri, stanbul: II. Ulusal let. Kong. RVAN, S. (2001), Medya Etii Dersinin Gazetecilerin Eitimdeki Rol, Eskiehir: Anadolu ni., Uluslararas letiim Semp. NAM, A. (2001), Terr, Siyaset, Dnyas ve Etik Paneli, Ankara: ODT. JANIS, A. (1972), Victims of Group Think, Boston: Houghton, Mifflin. KUURADI, I (2001), Felsefi Etik, Ankara: I. Uygulamal Etik Kongresi, ODT. KAITIBAI, . (2002), Yeni nsan ve nsanlar, stanbul: Evrim Yay. LUTHANS, F (2000), Organisational Behaviour, London: Prentice Hall Hill. McCOMBS, SHAW. D. (1993), The Evolution of Agenda Setting, USA: Journal of Communication, 43 (2) 59. McCOMBS, M; SHAW, D. (1997), The Agenda Setting Function of the Press, USA: St Paul, MN, West. MUSAAAOLU, C. (2004), Ergenlik Srecinde zerkliin Geliimi ile Tutumlar Arasndaki liki, Ankara: H.. S.B.E., Yaymlanmam Yksek Lisans Tezi. McQUAIL, D WINDAHL, S. (1993), Communication Models, New York: Longman. MOVLANA, H. (1996), Global Communication in Transition, London: Sage. NR, N. (2002), Kreselleen Dnyada letiim ve Toplum, Ankara: Alp Yaynlar. PEHLVAN, . (2002), Ynetsel, Mesleki ve rgtsel Etik, Ankara: Pegem Yay. PENNINGTON, D, (1993), Social Psychology, London: Edward Arnold, NJ. ROBBINS, S. (2002), Organisational Behavior, New Jersey: Printice Nall. SEVERIN, W.J.; TANKARD, JW. (2001), Communication Theories: Origins, Methods, and Uses in the Mass Media, USA: NY, Longman.

85

Basn letmelerinde Gndemin naa Srecinde Etik: Bir Davransal Yaklam


Yard.Do.Dr. Ahsen ARMAAN
zet: Gnmzde Kresellemeye bal olarak yaanan kaotik, belirsiz ve dinamik ortam, her alanda olduu gibi basn iletmelerinin biimsel yap ve dinamiklerini de etkilemektedir. Bu nedenle basn iletmeleri, uluslararas ve ulusal dzeyde pek ok sorunla kar karya kalmaktadr. Bu sorunlarn en nemlilerinden birisi; bu alanda, korunmas gereken etik kurallarn, gn getike zayflamasdr. Bu nedenle bu almada, basn iletmelerinin saptad gndem bir karar sreci olarak ele alnm bu balamda gndem kararlarnda karlalan sorunlar irdelenmitir. Etik sorunlar a. Makro perspektiften (uluslararas, ulusal, kurumsal), b. Mikro perspektiften (sosyal, psikolojik), alarndan sorgulanmtr. Daha sonra gndem saptama da karlalan etik sorunlar ortadan kaldracak, orijinal bir model gelitirilmitir. Ayrca alma bir aratrma ile desteklenmitir. Methodolojik olarak, eletirel ve davransal kuram temel alnmtr. Anahtar Kelimeler: Gndem saptama, Karar verme, Normatif etik, Felsefi etik

Ege niversitesi, letiim Fakltesi / ZMR ahsenar@mynet.com

bilig Bahar / 2007 say 41: 69-87 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

:

: , . , . , . , , , . : ) (, , ); ) (, ). . . . : , , ,

, / ahsenar@mynet.com

bilig Zima 2007 vpusk: 41: 69-87 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Kazakistanda Tarihi Canlandran ve Milli Kimlii na Eden Mzeler1


Yard.Do.Dr. Ayegl AYDINGN
zet: Gnmzde mzeler, sadece deerli sanat eserlerinin sergilendii mekanlar olmaktan km, ayn zamanda toplumlarn tarihlerinin yeniden yazld ve milli kimliklerinin yeniden ina edildii mekanlar haline gelmitir. Dolaysyla, toplumsal tarih mzeleri sosyal bilimciler iin bir aratrma alan olmutur. Bu makalede, Kazakistann bamszl sonrasnda Almat ve imkentte kurulmu iki mzeden hareketle, Kazak milli kimliinin nasl yeniden retildii ve Kazakistan tarihinin nasl yeniden yazld incelenmektedir. Ayrca, bu makale mzecilik, ulus-devlet ve ideoloji ilikisini hem kurumsal hem de sembolik adan irdelemektedir. Anahtar Kelimeler: Mzecilik, ulus-devlet, milli kimlik, tarih yazm, Kazakistan

Milli kimlii, sosyalist bir ierie kavuturarak bir Sovyet kimlii yaratma abasyla dnya tarihine adn yazdran eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliinin bir yesi olan Kazakistanda mzecilik, bamszlkla birlikte glenen ve milli kimliin sosyalist ieriini de milliletirmek isteyen milliyeti bir anlayla gelimektedir. Mzeciliin, sosyo-kltrel ve siyasi ynleri irdelendiinde, Kazakistann, bamszlk sonrasnda milli kimliini yeniden kurgularken izledii kltrel canlanma politikasnn temel kurumsal aralarndan biri olduu grlmektedir. Mzeciliin kurumsal temelde gelimesinde, 19. yzylda gl bir biimde gndeme gelen milliyetilik ya da ata-kken probleminin itici bir etmen olduuna kuku yoktur (Kundak 1999: 1083-1084; Arsebk 1983: 66). Mzeciliin, kltrel olduu kadar ideolojik ve siyasi bir boyut tad da yadsnamaz bir gerektir (Anderson 1983; Hall 1997; Skrypnyk 2004; Ditchev 2001). Mzeciliin bu boyutlaryla gerek teorik, gerekse pratik olarak kendine zemin bulduu lkelerden biri de Kazakistandr. Kazakistanda mzecilik-siyaset ilikisinin sreklilii ve dnm, Sovyet dnemi mzeleri ve bamszlk sonras mzecilik anlay karlatrldnda ak bir ekilde gzlemlenmektedir. Kazakistanda yaplan aratrma,2 lke-

Orta Dou Teknik niversitesi, Fen-Edebiyat Fakltesi, Sosyoloji Blm / ANKARA aydingun@metu.edu.tr

bilig Bahar / 2007 say 41: 89-108 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2007, say 41

deki mzecilik tarihi, sergilenen malzeme trleri ve yrtlen arkeolojik kazlarn nitelii ve finansman dikkate alndnda, mzecilie gsterilen kamusal ilgi ve devlet desteinin, gerek Sovyet dneminde, gerekse bamszlk dneminde olduka gl olduunu gstermitir. Bu makalede iki mzeden hareketle, okkltrllk ile tekkltrllk arasnda bir denge kurma abas ierisindeki Kazakistanda, Kazak milli kimliinin nasl yeniden retildii ve yakn tarihin nasl yeniden yazld incelenecektir. Sz konusu mzelerden biri, Almatda bulunan Siyasi Bask-Srgn Tarihi Mzesi (Muzei storii Palitieskih Represii- Siyasi Kurgn-Surgin Tarihi Mzesi); dieri ise imkentte bulunan Siyasi Bask-Srgn Kurbanlar Mzesidir (Siyasi Kurgn-Surgn Kurbanlar Mzesi). Ancak bu iki mzeyi ele almadan nce mzecilik, ulus-devlet ve tarih ilikisi zerinde durmak faydal olacaktr.

Mzelerin deolojik ve Siyasi Boyutu amzda mze saylar sadece artmakla kalmayp, biim ve ierik olarak da eitlenmitir. Mzelerin, eitliliini gz nnde bulundurduumuzda, sanat mzelerinin ve toplumsal tarih mzelerinin farkl kategoriler olarak deerlendirilmesi gerekmektedir. Aslnda mzelerin sadece kymetli sanat eserlerinin ve koleksiyonlarn sergilendii mekanlar olmad anlay ok eskiye uzanmamaktadr. Mzelerin tarihle 19. yzylda, zellikle de 19. yzyln ikinci yarsndan sonra tantklarn syleyebiliriz. Bu tarihe kadar, sergilenen eserlerle tarih ve toplum arasnda bir iliki kurulmuyordu. 20. yzylda ise, sradan insanlarn tarihine duyulan ilginin yzyln zellikle ikinci yarsndan sonra giderek artmas, toplumsal tarih mzelerinin kurulmasn salamtr. O nedenle, gnmzde anlald anlam ile mze terimi, aslnda yeni bir terimdir ve sadece sanat ile snrl kalmayp birok konuyu ieren, birok disiplini ve insan ilgilendiren nemli bir kurumdur. Gnmzde mzeler yerel tarih, sosyal tarih, etnik veya dinsel gruplarn tarihi, bilim, teknoloji, endstri veya sava tarihi, tarihsel ahsiyetler veya olaylar ve bunlarla ilgili gnlk yaama dair olabilmektedir.
Toplumsal tarih mzelerinin incelenmesi ve verdii mesajlarn anlalmas, sosyal bilimler asndan son derece nemlidir; nk mzelerin birok durumda, mevcut egemen ideolojiyi yanstan mekanlar olduu varsaylr. Mzelerin modernite, ulus-devlet ve tarih ile olan ilikisi dikkate alndnda, mzelerin modern ve milliyeti ulus-devlet iindeki dzenin ve hatta siyasi snrlarn belirlenmesi ve glendirilmesinde oynad rol yadsnamaz (Macdonald 1996: 2-7). Gelimekte olan lkelerin mzeciliin kurumsallamasnda sarfettikleri byk abada, ulusal kimlik yaratmak ve dnya devletleri arasnda bir yer edinme kaygs yatar. O nedenle, gnmzde mze kurmak, adeta modern bir devlet olabilmenin n koulu haline gelmitir (Hudson ve Nicholls 1985: X). Bu
90

Aydngn, Kazakistanda Tarihi Canlandran ve Milli Kimlii na Eden Mzeler

erevede mzeler, uluslarn kendilerini hayali bir cemaat olarak sunabildikleri nemli mekanlardr; sembolik anlamlar zerinden ulusu anlatr ve ina ederler (Anderson 1983). Aslnda her mzenin bir duruu vardr. Her mze, dnyay veya paras olduu toplumu grme biimi nerir. Belirli varsaymlar vardr; belirli konular ele alr; bazlarn ele almaz. Ulusal siyasi konular ele aldnda ise ulusal kimliin reticisi ve taycs olur. Bu balamda gemii yeniden retir. Gemii yeniden reten, aslnda bugndr, fakat elbette bu tamamiyle keyfi bir yeniden retim deildir. Zira ereveyi belirleyen ve baz snrlar koyan da gemiin kendisidir. (Zolberg 1996: 79). Toplumlarn gemilerini nasl anlattklar veya hatrlamak istedikleri, sosyal bilimcilerin toplumlar anlamalar asndan byk nem tar. Baka bir deyile, gnmz balamnda srekli olarak yeniden retilen gemiin nasl ina edildiine bakmak, gemiten ok gnmz anlamamz mmkn klar; nk gemi, gnmz koullar ve gereklerine gre yeniden retilmektedir. Dolaysyla, sosyal bilimciler asndan gelitirilmekte olan ulusal kimlik iin gemiten hangi malzemelerin seildiini ve kullanldn irdelemek, temel bir neme sahiptir. Dier taraftan mzeler, eitli objeleri, sanat eserlerini toplamak, sergilemek, korumak ve gelecek kuaklara aktarmak zere kurulmulardr. Ancak doaldr ki, objelerin seimi, sergilenme biimi ve amac, iinde olunan dneme ve koullara gre kendilerine yklenen anlam dorultusunda, deikenlik gsterir. Dolaysyla, Stuart Hall ve Michel Foucaultnun da belirttii gibi, son derece ideolojik amal kullanlabilir. Sergilenen malzemenin orijinal anlam ile ona yklenen anlam ve atfedilen aklama arasnda gze arpan farkllklar, farkl yaklamlarn ve yorumlarn bir sonucudur. Sz konusu olan ideolojik bir inadr. Bu erevede, baz mzelerin belirli siyasi amalara hizmet etmek iin gerekli objeleri sergilediklerini syleyebiliriz. Bu anlamda mzeler hem kurumsal adan hem de sembolik adan deerlendirilmelidir. Mzeler incelenirken olas her trl bilgi ve iktidar ilikisi dikkate alnmaldr (Hall 1997: 184-185; Foucault 1980). Foucaultnun bilgi iktidar analizi nda bir yaklam gelitirme yolu izlenirse, her trl bilginin, belirli bir tarihsel pratiin rn olduu gr dikkate alnarak baz bilgilerin stratejik olduunu kabul etmek gerekir. Dier bir ifadeyle, her bilgi masum bir ekilde gerei yanstmaz, aksine son derece yanl olabilir. Yukarda da belirtildii gibi, her sergilemenin bir anlam ina etmesi, retmesi ve bir ey sylemesi; ayrca seici sergilemenin, mzenin ideolojik ve siyasi boyutunun bir kant olmas nedeniyledir ki, mzeler ile ulus-devlet, milliyetilik ve tarih arasnda bir iliki kurulabilmesi mmkn olabilmektedir (aktaran, Hall 1997).

91

bilig, Bahar / 2007, say 41

Mzeler hakknda bilgi sahibi olunamam dnemler veya belleklerden silinmeye allan olaylar ile tarihsel kesitleri, belirli siyasi koullar olutuka gemiten bugne tayan kurumlar olarak deerlendirilmelidir. Ayrca bu kurumlar, ulusun niteliinin tanmland, ulusal tarihin ve kltrn ina edildii, dier uluslardan farkllklarn ortaya konduu ulusal / bireysel kimlik retim alanlardr. Bazen sadece ulusun deil, ayn zamanda devletin de sembol haline gelirler ve egemen ulus-devletin mikrokozmik yansmas olurlar (Prsler 1996: 34-35). Sovyetler Birlii dneminde ve sonrasnda bamszln elde eden devletlerde kurulan mzeler, bu anlamda iyi birer rnek tekil eder.

Sovyet Dnemi ve Sonrasnda Tarih ve Kimlik na Eden Mzeler Aslnda ok az rejim, Sovyet rejimi gibi tarihe ilikin grlerini bylesine sistematik bir ekilde mzelerde sergileme yolunu semitir. 1917 devriminin hemen ardndan Lenin ve arkadalar, varolan btn mzeleri milliletirmi, yeni ideolojiye adapte etmi ve ideolojilerini yayma amacyla yeni mzeler kurmulardr. Hatta bu mzelerden bazlar, dorudan Komnist Parti Merkez Komitesine balanmtr. Marx-Engels Mzesi, Lenin Merkez Mzesi ve Gorki Leninskiye mzeleri rnek olarak verilebilir. Devrim Mzesi ise Kltr Bakanlna balanmtr (Marien Van Der Heijden 1998). Bu anlamda mzeler, devletin ideolojisinin sembolik mekanlar olmulardr. ideolojik yaklamn belirleyiciliine ramen bu mzelerin bazlar ise ok nemli sanatsal koleksiyonlar toplayp sergilemilerdir. Resim, heykel gibi eserlerin yan sra tarihsel nemi olan fotoraflar, madalyalar gibi birok obje, binlerle ifade edilebilecek saylarda toplanm ve eitli mzelerde tehir edilmitir.
Sovyetler Birlii, mzeler aracl ile kendini dier dnya lkelerine tantm ve siyasi rejimini, iileri basklardan kurtaran zgrlk bir rejim olarak takdim etmitir. Sovyet Dneminde mzeler, prestijli kurumlar olarak tanmlanm; devlet tarafndan desteklenmi ve ok yksek sayda ziyaretiye hizmet vermitir. Ayrca okul sistemine entegre edilmi bu kurumlar, eitim srecinin bir paras da olmulardr. Sanatsal boyutu ile de dnya mzeciliiyle rekabet etme hedefinde olan ve bunu ayn zamanda ideolojik bir rekabet gibi tanmlayan Sovyet rejimi, mzecilii bir propaganda arac olarak kullanmtr. Sanat mzelerinin yan sra, Sovyet rejiminin anlatld mzeler de yine bu dnemde kurulmutur. Dier taraftan Sovyet rejimi, her cumhuriyette benzer mzeler kurmay ihmal etmemi ve bu mzeler araclyla yerel kltr tam olarak yok etmeksizin Sovyet kimliinin yaratlmasna katkda bulunmay hedeflemitir. Kazakistandaki Merkez Devlet Mzesi, bu noktada nemli bir rnek tekil eder. Bilindii gibi Sovyet rejimi, baz dnemlerde daha youn, baz dnemlerde ise daha snrl bir ekilde olsa da, Sosyalist Cumhuriyetlerin kendi kltrlerini gelitirmelerine ve yaatmalarna bir alan tanm; mzeler yoluyla grsel yerel
92

Aydngn, Kazakistanda Tarihi Canlandran ve Milli Kimlii na Eden Mzeler

maddi kltr gelerinin sergilenmesine, rejimin temel prensipleriyle ve yaratlmak istenen Sovyet kimlii ile elimedii lde, dier bir deyile biimsel milliyetilik snrlarn amad srece izin vermitir. Buna olanak tanrken, sz konusu cumhuriyetlerin snrlar ierisinde yaayan dier etnik gruplara ait kltrel unsurlarn da dlanmamasna nem vermitir. Sovyetler Birliinin dalmasnn ardndan gittike artan anti-Sovyet politikalarn yansmalar, mzecilik alannda da kendini gsterir. Bamszlkla birlikte gndeme gelen kltrel canlanma srecinde, Kazak kltrnn ve kimliinin n plana karlmasnda, mzelerin nemli bir rol stlendii aktr. Bu yeni srete, gerek mze saylarndaki art, gerekse mevcut mzelerde sergilenen malzemelerin niteliinde ve niceliindeki deiiklikler, Sovyet rejmine ynelik gelien tepkilerin somut gstergeleri olarak deerlendirilebilir. rnein Kazakistan Merkez Devlet Mzesinde, gebe Kazak kltr elerinin kapsaml bir biimde sergilendii yeni blmlerin almas ya da Almatda ve imkentte Sovyet dnemi basklarn anlatan yeni mzelerin kurulmas, nemli rnekler olarak karmza kmaktadr. Kazaklarn gerek geleneksel yaam biimlerine, bir dier deyile gebe yaam modeline zg folklorik grsel malzemelerin, gerekse sz konusu blgedeki Kazak gemiinin izlerini tayan arkeolojik bulgularn, nemli malzemeler olarak mzelerdeki yerleri geniletilmi ve n plana kartlmtr. Bu balamda dikkat eken bir baka nokta da, Kazak kltrnn sanat, edebiyat ve yazar gibi nde gelen isimlerinin, milli kimliin simgeleri olarak mzecilikte kullanlmaya balanm olmasdr. Bu deiimin, milli kimliin olumasna ve glenmesine katk salad aktr. Kazakistanda mzecilik-milli kimlik ilikisi zerine yaplm almalar yok denecek kadar azdr. Bu boluu doldurmaya bir katk salayabilmek amacyla, yukarda belirtilen yaklamdan hareketle, Almat ve imkentte incelenen iki mzenin sembolik nemi irdelenirken, yakn tarihin ve Kazak milli kimliinin, sz konusu iki mzede nasl ina edildii incelenmektedir. Bunlardan biri, 2001 ylnda imkentte kurulan Siyasi Bask-Srgn Kurbanlar Mzesidir; dieri ise, 2003 ylnda Almatda kurulan Siyasi BaskSrgn Tarihi Mzesidir. Bu makale kapsamnda incelenen iki mze, Kazakistann Sovyet rejimi boyunca belleklerden silinen bir dnemini ve tahrip edilen kltrel unsurlarn, Kazakistan halknn ve dnyann bilgisine sunmaktadr.

93

bilig, Bahar / 2007, say 41

Siyasi Bask-Srgn Kurbanlar Mzesi imkent

Siyasi Bask-Srgn Kurbanlar Mzesi, Kazakistann bamszlnn 10. ylnda, 2 Kasm 2001 tarihinde imkentte almtr. Mze, K. Rskulbekov caddesinde, Kazakistann nl yazarlarndan, retim yesi Cusupbek Aymautovun evinin yer ald arsa zerine ina edilmitir. Aymautov, Stalin dnemi basklarna maruz kalm ve rejim tarafndan lme mahkum edilmitir. Cezas, 1929 ylnda infaz edilen yazar, kuruna dizilerek ldrlmtr. Gney Kazakistan Valisinin destei ile kurulmu olan sz konusu mze ile Gney Kazakistanda yaanm bask dnemini gzler nne sermek ve
94

Aydngn, Kazakistanda Tarihi Canlandran ve Milli Kimlii na Eden Mzeler

bu dnemin kurbanlarn tantmak amalanmtr. Mze yetkililerinin ifadelerine gre mzenin kuruluundaki ama, yeni nesile gemiini anlatmaktr. Dolaysyla eitici, retici bir ama gdlmtr. Ayrca, tarihi bir adaletsizliin dzeltilmesine, kurbanlarn haklarnn iadesine ve anlmalarna olanak tanyan Kazakistandaki ilk mze olduu belirtilmektedir. nl Kazak mimar A. Namanbay tarafndan tasarlanm olan mzenin mimarisinde rengin kullanlm olduu dikkat eker: Krmz, siyah ve gri. Krmz renk kan, siyah renk matemi, gri renk ise dnemin komnist gizli polisinin (NKVD) niforma rengini temsil etmektedir. Mzede sergilenen malzemeler, Kazakistan Cumhuriyeti Ulusal Gvenlik Komitesi (KNB) arivinden alnmtr. Belge ve fotoraflarn arivden alnabilmesi iin kurban ailelerinden dileke ile bavurma yoluna gidilerek destekleri alnmtr. Mze, Sergi Salonu ve Anma Salonu olmak zere iki salondan olumaktadr. Sergi salonunun orta ksmnda siyasi bask kurban, M. okay, A. Baytursunov, S. Seyfulin gibi birok Kazak entellektelinin portreleri yer almaktadr. Portrelerin ortasnda yer alan Bask (Represya) adl heykel, Kazak heykeltra E. Ermekov tarafndan yaplm arpc bir eserdir.

Mze alanlarnn dikkati ektii nokta, sergilenen fotoraflarda o dnemi yaam insanlarn yzlerindeki mutsuz, zgn ve korku dolu ifadelerdir. Sunulan belge ve fotoraflarda, 1925 ylnda Kazakistan Komnist Partisi bakan F.I. Galaokinin izledii baskc politikalar anlatlmakta ve Galaokine durumlarn anlatan Kazaklarn yazdklar mektuplar sergilenmektedir. Mektup yazanlar ile kaybettikleri ya da yaamakta olan ocuklarnn veya torunlarnn resimleri, sergilenen fotoraflar arasnda yerini almtr.
95

bilig, Bahar / 2007, say 41

Bylece gemi bugnle ilikilendirilmekte ve anlatlanlar dorulanmaktadr. Komnist Parti iindeki Turar Rskulov ve Uraz Isayev gibi Kazaklarn, kolektifletirme politikasna kar durular, ariv belgeleriyle kantlanp, bu olaylarn sorumlusunun Galaokin ve Moskova olduu anlatlmaktadr. Zenginlerin topraklarna ve hayvanlara el konulmas ve 1926dan itibaren kolhozlarn kurulmasna ilikin belge ve fotoraflar sergilenmektedir.

Baskc politikalarn neden olduu alk, nemle vurgulanmaktadr. Mzeyi ziyaret edenler, alk nedeniyle hayatn kaybeden milyondan fazla Kazak ile bask ve alktan kamak iin lkesini terkederek ine, Afganistana ve rana g eden bir milyondan fazla Kazaka ilikin ve Akmola (imdiki adyla Astana) Aljir alma kampna gnderilen szde vatan haini elerine ait belge, fotoraf ve kiisel eya grebilme ansna sahiptir. Ayrca 1929-1931 yllar arasnda alk ve basklarn neden olduu isyanlara da nemli bir yer verilmektedir. Bu isyanlardan en ok vurgulanan ve bir
96

Aydngn, Kazakistanda Tarihi Canlandran ve Milli Kimlii na Eden Mzeler

trajedi olarak tanmlanan Sozak ayaklanmasdr ki, sergilenen malzemede, silahsz ve aresiz halkn nasl katledildii anlatlmaktadr. Fotoraf ve belgelerin yansra kiisel eyalar ve gnlklere de yer verilmektedir. rnein, o gnlerin koullar bir hemirenin gnlnden adeta gzler nne serilmekte; llerin nasl ortalarda kald, gmecek kimselerin olmad, sayfa sayfa dile gelmektedir. Ayrca, alk ve lmlerin ok yksek dzeylerde olmasnn Moskovann dikkatini ekii hakknda ve dolaysyla 1932de Galaokinin yanllarn tespit etmek zere gnderilen komisyonla ilgili bilgi verilmektedir. Galaokinin grevden aln, yerine L. I. Mirzayenin gelii ve buna ramen devam eden bask politikas vurgulanmaktadr. Sergilenen malzemeler arasnda, ldrlen Beklerin resimleri de yer almaktadr. Ancak rejimin sadece Bekleri deil, ok eitli mesleklerden ve toplumsal tabakalardan insanlar da -siyasiler, retmenler ve iiler gibi- bask altnda tuttuu belgelenmektedir. rnein, 1938 ylnda, okulda yanl ders verdikleri gerekesi ile birok retmenin tutuklanp ldrl anlatlmaktadr. Vurulan retmenler arasnda yer alan Ruslara da yer verilmitir. ldrlen 35 retmenin isim listesini sergilenen belgeler arasnda grmek mmkndr. ldrlenlerin toplu mezarlara gmld; lleri bu mezar yerlerine gtren ofrlerin de ldrld ve mezar yerlerinin bu yolla sakland belirtilmektedir. 1956 sonrasnda kayp aile fertlerini arayanlarn resmi talepleri ile bunlara cevaben, mezar yerlerinin bilinmediine dair resmi yantlara da yer verilmektedir.

Dier taraftan, Kazak halknn yan sra, Sovyet corafyasnn eitli blgelerinden Gney Kazakistana srlen halklar hakknda da ariv belgeleri, fotoraf ve kiisel eyalar grmek mmkndr. Bu halklar arasnda Koreliler, Polonyallar, Almanlar, Yunanllar, Trkler (Ahska), ranllar ve baz Kafkas
97

bilig, Bahar / 2007, say 41

halklarna rastlamaktayz. Bu halklarn srgn, Kazakistandaki yaam koullar, rejimin uygulad bask ve tabi olduklar zel yerleim politikas hakknda bilgi sahibi olmak mmkndr.

Siyasi Bask-Srgn Tarihi Mzesi- Almat

Almatdaki Siyasi Bask-Srgn Tarihi Mzesi, 21 Ekim 2003 ylnda eski KGB binasnda, Adalet ad altnda kurulan Siyasi Bask Kurbanlar Derneinin giriimi ve Cumhurbakannn emriyle almtr. Mzenin almasn neren bu dernein bakan Bekbolat Mustafin, o dnemi yaam ve sonradan bir mzeye dntrlm olan KGB binasnn bodrumundaki hcrelerden birinde 14 yl hapis yatm bir Kazaktr. Mzenin finansman devlet tarafndan karlanmaktadr. Mze ald dnemde Merkez Devlet Mzesinin bir birimi olarak faaliyet gstermi; 2004 ylnda ise, Tarih Mzesine balanmtr. Mzede sergilenen malzemeler, Merkez Devlet Mzesi ile KGB arivinden temin edilmitir. Mze, Kazakistann yakn tarihinin karanlk bir dnemini gzler nne sermek amacyla atlm nemli bir admdr. 1934 ylnda ina edilmi olan KGB Binas, ehrin merkezinde, Karasay Batr ve Nauruzbay Batr (eski Dirjinski3) kesinde yer almaktadr. Bamszlk sonras kurulan bu mze iin seilen KGB binas, mzenin sembolik nemini arpc bir ekilde vurgulamaktadr. Bu bina, Kazakistann Stalin dnemi basklarn simgeler. Buras, birok sorgulamann yapld ve rejim muhalifi olarak deerlendirilmi kiilerin tutuklu olarak sorguland ve hatta ldrld bir mekandr. rnein, nde gelen Kazak aydnlarndan A. Baytursunov ile S. Seyfulin bu binada vurulmutur. O dnemde tutuklananlar arasnda yer alan birok Kazak aydn, bu binann bodrum katnda bulu98

Aydngn, Kazakistanda Tarihi Canlandran ve Milli Kimlii na Eden Mzeler

nan hcrelerde sorgulanm, hapis yatm ve ldrlmler, bazlar ise Moskovadaki Lubyanka veya Kazakistandaki Karlak alma kampna gnderilmi ya da Sibiryaya srlmlerdir. Mze binasnn yer ald Dirjinski caddesi (yeni adyla Nauruzbay Batr), Sovyet dnemi boyunca birok insann KGB ile zdeletirdii, gemeye bile korktuu, rktc bir caddedir. Mze yetkililerinin ifadelerine gre, insanlarn belleklerine yer etmi bu korkutucu imaj, bamszlk sonrasnda ve mze kurulduktan sonra bile kolaylkla silinememitir. O kadar ki, mzeyi ziyaret etmek veya mzeye malzeme getirmek dahi birok Kazak iin kolay olmamtr. Mze yetkilileri, mzeyi tantmak ve ziyareti saysn arttrmak iin eitli faaliyetler ve duyurular yaptklarn ifade etmekte; buna ramen, yllk ziyareti saysnn ok yksek olmadn ve mzenin ounlukla yabanclar tarafndan gezildiini belirtmektedirler.

Mzeye dntrlm eski KGB binasnn nne geldiinizde ilk dikkati eken, mzenin sembol olarak seilmi olan byk bir anrak heykelidir. Binann dnda yer alan anraka baktmzda, krk olduu gze arpar. Bilindii gibi anrak, Kazak kltrnde son derece nemli bir anlama sahiptir. Gebe hayatn nemli bir paras olan sz konusu sembol, aileyi, aile btnln ve ailenin srekliliini simgelemektedir. Mze alanlarnn ifadelerine gre, krk bir anrak ile anlatlmak istenen, bask dneminde Kazak ailesinin nasl paralanddr. Her ne kadar gerlik gnmzde ya99

bilig, Bahar / 2007, say 41

ayan bir Kazak gelenei olmasa da, Kazak toplumunun ve ina edilen Kazak ulusunun en temel sembolik unsurlarndan biri olmaya devam etmektedir. Mze iki kattan olumaktadr. Birinci kattaki salon 1905-1933 yllarna, yani hem arlk dneminin son yllarna, hem de erken SSCB dnemi bask politikalarna ait grsel malzemeleri kapsamaktadr. 1905 -1917 yllarn kapsayan ksmda arlk Rusyasnn Kazak aydnlarna ynelik uygulad baskc politikalara ilikin belge ve fotoraflar yer almaktadr. Bu malzemelerde, gnmz Kazak milliyetiliinin Ala hareketine dayandrld ve Sovyet dnemi ncesinde Kazak milli uyannn baladnn vurguland grlr. Bu erevede milliyeti Kazak aydnlar tarafndan karlan Qazak gazetesine de yer verildii gze arpar4. Birinci katta sergilenen belge ve resimlerin bir ksm Qazak gazetesi ile Ala hareketi mensuplarnn arlk rejimine kar verdikleri mcadeleye, 1916 ayaklanmalarnn bastrlna ve 1917-1920 tarihleri arasndaki ksa bamszlk dnemine ilikindir. Ala partisinin yeleri ve faaliyetlerinin, Sovyet hkmeti ile elitikleri konularn ve onlara kar uygulanan baskc politikalarn n plana karld belge ve fotoraflara rastlanmaktadr. Halkn zor koullarn anlatmak zere Kazak aydnlar tarafndan Staline yazlan mektuplar da sergilenen belgeler arasndadr. Gnmz Kazak milliyetilerinden gelen talep dorultusunda, daha da nemlisi Nursultan Nazarbayevin de izniyle, Alihan Bukeyhanov ve Mir Yakup Dulatov gibi Kazak aydnlarn, M.K. Kozbayev gibi tarihilerin zellikle yceltildii grlr. Dahas, 1930lardaki baskc Stalin politikalarnn milyonlarca Kazakn lmne yol at, ariv belgelerine dayanlarak aka anlatlmaktadr5. lenen konulardan bir dieri ise, yerleik hayata gemek istemeyen Kazaklarn verdikleri mcadeledir. Ayrca, Ruslarn Kazakistana yerlemelerine, yerletikleri yerlere ve saylarna ilikin veriler sunulmaktadr. 1920li yllardaki alk ve ktleen ekonomik koullar sonucunda Kazakistandan g etmek zorunda braklan Kazaklarn yaam koullar ve Kazak nfusunun azal da belge ve fotoraflarla anlatlmaktadr. Dier taraftan, Sovyetler Birliinin kurulma srecinde zenginlerin mallarnn kolektifletirilmesi, bunu gerekletirmek zere kurulan komisyonlar ve bu politikalarn neden olduu yoksulluk, eitli belge ve fotoraflarla sergilenmektedir. Bu balamda, 1932 ylnda sz konusu olan byk alk dnemine nemli bir yer verilmitir. Malzemeler, bu dnemde sadece zenginlerin deil, orta halli Kazaklarn da urad hakszlklar ve nasl yoksullatrldklarn anlamak iin yeterlidir. Zengin Kazaklarn mallarna nasl el konulduu bir diyorama ile simgelenmektedir. 1929-1931 yllar arasnda kolektifletirme kart ii isyanlar da yine bu nokta da ele alnan baka bir temadr. Ayrca, Kazakistann doal kaynaklarnn Rusyaya gtrlmesini eletiren ve bunlarn Kazakistann sanayilemesi iin kullanlmas fikrini savunan Ka100

Aydngn, Kazakistanda Tarihi Canlandran ve Milli Kimlii na Eden Mzeler

zak aydnlarnn da n plana karld grlr. Kazak jeolog ve mhendislerin, doal kaynaklarn bulunmas ve kartlmasna ynelik yrttkleri almalara dikkat ekilmektedir. Kazakistanda kan yer alt zenginliklerinin yerinde ilenmemesinin sakncalarn vurgulayan Kazak mhendislerinin tepkileri ve Leninin sanayileme projesine ynelttikleri eletiriler, dikkat ekilen bir dier noktadr. Bunlarn yan sra, Sovyet rejiminin baskc zelliini en ak ekilde gzler nne seren, Kazakistanda rejim tarafndan kurulan Karlag (Karaganda) ve Aljir (Astana) gibi alma kamplarnn kuruluu, amac ve ileyiini anlatan belgeler ile bu alma kamplarna srlenlerin saylarna ilikin verileri de grmek mmkndr6. Mzenin ikinci katnda, 1934-1986 yllarna ait dokman ve objeleri kapsayacak olan ikinci bir salonun dzenleme almalar halen devam etmektedir. Mze alanlar, 1934 ylnn Kazakistanda sistematik bir basknn balang yl olarak kabul edilebileceini; nk Sovyet rejiminin halk dman olarak tanmlad insanlar cezalandrmak zere kurulan komisyonlarn ve alma kamplarnn bu dneme rastladn belirtmilerdir. Stalinin emri ile kurulan bu komisyonlar, lkenin kent ve kylerindeki halk dmanlarn tespit etmek ve alma kamplarna srmek yetkisi ile grevlendirilmilerdir. Daha nce de belirtildii gibi, ikinci katta yer alacak salonun balang yl olan 1934 yl, ayn zamanda KGB binasnn ina edildii tarihtir. Biti yl olarak seilen 1986 yl ise, ada Kazakistan tarihinde nemli bir dnm noktasna iaret eder. 17 Aralk 1986da Almatda Kazakistan Komnist Partisinin yneticiliine Kazak Din Muhammed Kunayev yerine bir Rusun, Genadii Kolbinin atanmasna ynelik protesto gsterileri ve protestocularn ldrlmeleri, ok sayda kiinin tutuklanmas bu tarihte gereklemitir. Kazak toplumunun belleinde nemli bir yere sahip olan bu olaylar, canlanan milliyetiliin ve milli bilincin adeta bir gstergesidir. 1934-1986 dnemi ierisinde, zellikle 1937-38 yllarnn nemsenecei ifade edilmitir; nk, szkonusu yllar, basknn en youn olarak yaand bir zaman dilimi olarak kabul edilmektedir. Dier taraftan, 1941-44 yllar arasnda yaanan srgn dnemine de yer verilecei belirtilmitir. Bilindii gibi Kazakistan, bu dnemde gerek Kafkasya, gerekse Sovyetler Birliinin baka yerlerinden srlen birok etnik grubun yerletirildii Sovyet Cumhuriyetlerinden biridir. Ayrca, 1956dan itibaren balayan rehabilitasyon ve aklanma dnemine de yer verilecei belirtilmitir. Dier bir ifade ile, bask dneminde bu binada halk dman olarak tutuklu bulunmu, sorgulanm, hapis yatm veya ldrlm insanlarn yine ayn binada aklanmalar ve kahraman ilan edilmeleri sz konusudur.

101

bilig, Bahar / 2007, say 41

Mze yetkilileri ile yaplan grmelerde mzenin kurulmasnda eitli zorluklarla karlald vurgulanmtr. En temel zorluk da, o dneme ilikin eya ve fotoraf gibi kiisel eya bulmaktr. O dnemde btn mallara el konulduu, eya, kitap ve dier belge ve fotoraflarn kaybolmas veya yaklmas nedeniyle sergilenecek malzemeleri bulmakta glk ekildii ve baz ailelerin bu trl malzemeleri kendi ocuklarna brakmak istemeleri sebebiyle mze yetkililerine vermeye scak bakmadklar belirtilmitir. Mze yetkilileri tarafndan, mze alanlar arasnda arlkl olarak tarihilerin yer ald belirtilmitir. Bask dnemi konusunda uzmanlam olmann ise ie alnmada nemli bir etken olduu vurgulanmtr. Mzenin kurulma aamasnda alanlar, Merkez Devlet Mzesinden grevlendirilmi kiilerdir. Merkez Mze arivinde toplanm ve Sovyet dneminde varl bile birok kii tarafndan bilinmeyen belgeler, bu mzede sergilenmektedir. Mzede dzenli olarak eitli etkinlikler, renciler iin konferanslar ve baskya maruz kalm kurbanlar anma gnleri dzenlenmektedir. Mzeyi ekici klacak ve ziyaret edenlerin saysn arttracak trde etkinlikler yaplmaktadr. zellikle insanlarn anlarnda rktc ve uzak durulmas gereken bir mekan olarak yer alan KGB binasnn ziyareti ekebilmesi iin eitli tantmlar yaplmaktadr. Bu yolla, yakn tarihin bilinmeyen ynlerinin aa karlmas ve genlere anlatlmas hedeflenmektedir. Arlkl olarak Almat ve evresindeki basklar ele alan bu mzenin, sadece bu kent ve evresinde yaayanlara veya sadece Kazaklara hitap ettiini sylemek mmkn deildir. Aslnda her toplumsal tarih mzesi, yer ald yrenin snrlarn aarak dier ziyaretiler ve turistlerin ilgisini eker; nk anlatlan, yrede olmu olaylar aktarrken, ayn zamanda bu olaylar geni bir tarihsel perspektife oturtmay salar (Knowles 2001: 18). Siyasi Bask ve Srgn Tarihi Mzesi de bu anlamda arlk rejiminin son yllarndan balayarak, bata Stalin dnemi olmak zere Sovyet rejiminin tm baskc politikalarn, Almat ve civarnda gereklemi somut olaylardan hareketle gzler nne sermektedir. Mze yetkilileri, mzenin bodrum katnda yer alan hcrelerin ilerde mzenin bir paras olarak sergilenmesinin planlandn belirtmilerdir. Halen bu hcrelerin kilitli tutulduu ve mze yetkililerin bile girmesinin yasak olduu ifade edilmitir. leriye dnk projelerden bir dieri ise, mze bnyesinde bir ktphane amak ve daha nemlisi bilgisayar donanml bir birim kurarak aratrmaclar iin bir merkez kurmak ve bask dnemine ilikin varolan tm verileri ieren bir veritabann ailelerin hizmetine sunmaktr. Bu projenin amalarndan biri, bask dneminde haksz yere sulanm kiilerin aklanma srecini tamamlamak, kayplar hakknda bilgi edinme koullarn bilgisayar ortamnda hazrlamaktr. Almatdaki mzede, aratrmaclara ynelik kurulmas planlanan bilgisayar merkezi projesi, bir yandan bask dneminde kur102

Aydngn, Kazakistanda Tarihi Canlandran ve Milli Kimlii na Eden Mzeler

ban veren ailelerin kendi gemileriyle bir ba kurabilmelerine olanak salamak, dier yandan da, aratrmaclara, varolan ariv belge ve bilgilerini sunmak gibi nemli bir hedef gtmektedir.

Sonu 19. yzyln ikinci yarsndan bu yana artan bir ekilde mzeler, snrl kitlelerin zevklerine hitap eden veya sadece yerel nemi olan kurumlar olmaktan km, tarih bilinci oluturan, bilgi reten, belirli bir ideoloji reten, ortak deerler ve kimlikler yaratan ve tarihi yeniden yazan kurumlar haline gelmeye balamlardr. Toplumsal tarih mzecilii 20. yzyln ikinci yarsnda nem kazanm; toplumlarn veya kentlerin kendi tarihlerini anlattklar mzelerin kurulmas ise zellikle 20. yzyln son eyreinde yaygnlamtr (Knowles 2001: 15). Bu makale kapsamnda incelenen iki mze, buna iyi birer rnek tekil etmektedir.
Bu yeni ilevleri yerine getiren mzeler, ayn zamanda birok sosyal bilim disiplini arasndaki mesafeleri azaltm ve duvarlar ykmtr (Braudel 1973). rnein, arkeoloji ve tarih arasnda nemli bir iliki kurulmu, buna sosyoloji, siyaset bilimi gibi disiplinler de eklenmitir. Bu perspektiften bakldnda ve mze bilimi alanndaki yeni gelimeler dikkate alndnda, mzeler, sosyal bilimciler iin nemli bir aratrma mekan haline gelmitir. Yukarda incelenen iki mze, milli kimlik bilincinin giderek glenmesinin davurumlar ve Sovyetler Birliinin dalmasyla birlikte gelien titler milliyetilik ideolojisinin, dier bir ifadeyle ykselen Kazak milliyetiliinin sembolik gstergeleridir. Kazakistann yeni ynetiminin, komnist dneme ait izleri silmeye alrken, mzeleri, bamsz bir devlet olma, yeni bir tarih yazma ve milli kimlik yaratma srecinde kendi ideolojisini yayma arac olarak kullandn grmekteyiz. Bu durum, adeta Sovyet dnemi uygulamalarnn bir devam ve miras olarak deerlendirilebilir. Zira, Sovyet rejimi de mzeleri ayn amala kullanmtr. Bu balamda Sovyet dnemi ve bamszlk sonras dnem karlatrldnda, nemli bir dnm yaanmakla birlikte mzelerin, ideolojiye hizmet etmeleri asndan dikkat ekici bir sreklilik olduunu belirtmek gerekir. Dier bir ifade ile, bamszlk sonrasnda daha nceleri komnist toplumu ycelten mzelerin, artk Kazak tarihini ycelten, yllarca gizli kalm tarihsel gerekleri ortaya karan ve Kazak halkna gurur duymas gereken bir gemii olduunu anlatan kurumlar olarak, Kazak milli kimliinin yeniden inasna nemli bir katkda bulunduu grlr. Bu amaca hizmet edecek mzeler gelimeye devam etmekte ve yeni ulusal sylemi oluturmaktadr (Sarsembayev 1999: 330). Kurulmakta olan bu mzelerin Kazak kimliini

103

bilig, Bahar / 2007, say 41

ina etmede tek balarna yeterli olmalar mmkn deilse de, yaplan aratrmaya dayanarak, nemli bir katkda bulunacaklar sylenebilir. Her ne kadar Almatdaki mze Almat ve civarnda, imkentteki mze ise gney Kazakistanda hkm srm bask ve bask kurbanlarn anlatmaktaysa da, bu mzeler, sadece o yrelerde oturan insanlara hitap etmemekte, bir araya getirildiinde Kazak tarihinin belirli kesitlerini su yzne kartarak Kazak milli tarihindeki boluklarn doldurulmasn mmkn klmakta ve milli tarih yazmna katk salamaktadrlar. ncelenen iki mze, belleklerden silinmeye allm bir dnemin tarihini gzler nne sermekte ve bunu gnmz gen kuaklarna tamaktadr. Peki, tarih neden bugnle buluturulmak istenir? Tarihsel belge ve fotoraflar neden sergilenir? Bunun ne tr bir toplumsal nedeni olabilir? Bu ve benzeri sorular, bu makale kapsamnda, Kazakistan rneinden hareketle cevaplanmaya allmtr. Ancak, objektif ya da gerei olduu gibi yanstan bir tarih yazm mmkn mdr? gibi bir soruya phesiz farkl yantlar vermek mmkndr. Her tarih yazmnn doruluunun kendi iinde bulunduu tarihsel, toplumsal ve kltrel koullar erevesinde geerli olduu dnldnde (Foucault 1980), Kazakistan rneini daha geni bir perspektiften deerlendirmek mmkndr. Bu balamda, toplumsal tarih mzesi kuran devlet, kurum veya kiilerin, iinde yaadklar dnemin koullarn ve gereklerini iyi deerlendirmeleri gerekmektedir. Ayrca belirtmek gerekir ki, bir lkedeki kltrel eitlilik, ou zaman farkl gruplar arasnda nyarglarn ve atmalarn olumasna neden olabilir. Toplumsal tarih mzeleri, bu tr nyarg ve atmalar azaltma veya ortadan kaldrmada ok nemli bir rol stlenebilir. Toplumdaki farkl gruplarn kltrlerinin, tarihlerinin ve deneyimlerinin sergilenmesi, ayn topraklarda yaayan farkl gruplarn hangi noktalarda birbirleriyle benzetikleri veya ayrtklarnn ve bu topraklara nasl geldiklerinin anlatlmas toplumsal gerilimleri hafifletmede nemli bir rol oynayabilir (Gonen 2001: 154). okkltrl ve oketnili bir yapya sahip Kazakistanda toplumsal tarih mzelerinde nasl bir tarih yazlaca, lkenin bu yapsn muhafaza ederek btnln korumas asndan son derece nemlidir. ncelenen iki mzede srgn edilen halklara ve Ruslara yer verilmesi, bu iki mzenin, Kazakistanda, okkltrl ve oketnili yapya bir alan tannd grn destekler niteliktedir. na edilen Kazak milli kimlii ve yazlmakta olan Kazakistan tarihi iinde farkl kltr ve kimliklerin nasl ve ne kadar yer alacaklar, Kazakistann gelecekteki toplumsal ve siyasi istikrarn belirleyecek en temel unsurlardandr.

104

Aydngn, Kazakistanda Tarihi Canlandran ve Milli Kimlii na Eden Mzeler

1. Dr. Gl Ersin Durnaya yapc eletiri ve katklarndan dolay teekkr bir bor bilirim. 2. Bu makale Kazakistanda 2003, 2004 ve 2005 yllarnda mzelerde yaplan aratrma verilerine dayanmaktadr. Ancak, bu makale kapsamnda, sadece bamszlk sonras kurulan iki mzeye ilikin aratrma verileri kullanlmtr. Aratrma kapsamnda eitli mzeler incelenmi, mze yetkili ve alanlar ile mlakatlar yaplmtr. Aratrma srasnda grsel malzeme de toplanmtr (fotoraf ve video ekimi) 3. Felix Dirjinski ilk komnist polis tekilat olan EKAnn kurucusu. Dirjinskinin ad Moskovada bulunan ve aynen Almatdaki gibi gzaltna alnanlarn sorguland ve sorguya gidenlerin bir daha dnemeyecei dnlen Lubyanka, KGB Merkezinin bulunduu sokan da addr. 4. Qazak gazetesi 1912 ylndan itibaren daha sonra Ala Ordann nderleri olacak Kazaklar tarafndan kurulmu ve 1917 ylna kadar kmtr. 5. Bu konuda detaylar iin Martha Brill Olcottun, the Kazakhs adl kitabna baknz, s. 260. 6. Karlag alma kamp halk dman olarak tanmlanan Kazaklarn gnderildii bir kamp. Aljir ise halk dman elerinin gnderildii bir alma kamp.

Aklamalar

Kaynaka
ANDERSON, Benedict (1983), Imagined Communities, London:Verso. ARSEBK, Gven (1983), Dnden Bugne Arkeoloji, Cumhuriyet Dnemi Trkiye Ansiklopedisi, I, stanbul: letiim. BRAUDEL, Fernand, (1973), Capitalism and Material Life, New York: Harper and Row DITCHEV, Ivaylo (2001), Les Mtamorphoses de LIdentit Bulgare: Muse et Imaginaire National, Ethnologie Franaise XXXI, (2) 329-336. FOUCAULT, Michel (1980), Power/Knowledge-Selected Interviews and Other Writings 1972-77, (ed. C. Gordon), Brighton: Harvester Press. GONEN, Rivka (2001), Mze Balamnda Toplumsal oulculuk: Amalar ve kilemler, Kent, Toplum, Mzeler-Deneyimler-Katklar iinde, stanbul: Tarih Vakf Yaynlar, 154-165. HALL, Stuart (1997), Representation-Cultural Representations and Signifying Practices, Londra: Sage. HUDSON, Kenneth ve Ann NICHOLLS (eds) (1985), Directory of Museums and Living Displays, Londra: Macmillan. KNOWLES, Loraine (2001), Mze Gndeminde Toplumsal Tarih Kavramn Gelitirmek, Kent, Toplum, Mzeler-Deneyimler-Katklar iinde, stanbul: Tarih Vakf Yaynlar, 14-20.

105

bilig, Bahar / 2007, say 41

KUNDAKI, Gl E. (2002), 19.Yzylda Anadolu Arkeolojisine ve Eskia Tarihine Genel Yaklam, XIII. Trk Tarih Kongresi, 4-8 Ekim 1999, Kongreye Sunulan Bildiriler, Ankara: Trk Tarih Kurumu. 1083-1094. MACDONALD, Sharon (1996), Introduction, Macdonald ve Fyfe (der), Theorising Museums, Oxford: Blackwell. 1-18. MARIEN, Van Der Heijden, hhtp://www.iisg.nl/publications/mir-intro.html (1998) OLCOTT, Martha Brill (1995), The Kazakhs, Stanford: Hoover Institute Press. PRSLER, Martin (1996), Museums and Globalization, Macdonald ve Fyfe (der), Theorising Museums, Oxford: Blackwell, 21-44. SARSEMBAYEV, Azamat (1999), Imagined Communities: Kazak Nationalism and Kazakification in the 1990s, Central Asian Survey, 18 (3): 319-346. SKRYPNYK, Hanna (2004), Les Muses Ethnographiques en Ukraine, Ethnologie Franaise XXXIV, (2): 309-317. ZOLBERG, Vera L. (1996), Museums as Contested Sites of Remembrance: The Enola Gay Affair, Macdonald ve Fyfe (eds), Theorising Museums, Oxford: Blackwell. 69-82.

106

Museums Which Revive History and Construct National Identity in Kazakhstan


Assist.Prof.Dr. Ayegl AYDINGN
Abstract: Nowadays museums are not places where only valuable works of art are exhibited but also places where the history of societies are rewritten and national identities are constructed. Thus, social history museums became a field of research for social scientists. This article analyses the construction of Kazakh national identity and the rewriting of the history of Kazakhstan based on two museums established in Almati and Chimkent after the independence. The article also studies the relationship between museology, nation-state and ideology both from institutional and symbolic perspectives.. Key Words: Museology, nation-state, national identity, history writing, Kazakhstan

Middle East Technical University, Department of Sociology / ANKARA aydingun@metu.edu.tr

bilig Spring / 2007 Number 41: 89-108 Ahmet Yesevi University Board of Trustees



: , , . , . , , . , - - . : , -, , ,

, / aydingun@metu.edu.tr

bilig Zima 2007 vpusk: 41: 89-108 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Yeni Kafkasya Mecmuas


Adem CAN
zet: Bu alma, 19231927 yllar arasnda stanbulda neredilen Yeni Kafkasya mecmuasnn tantmdr. Yeni Kafkasya, Resulzde Mehmet Emin tarafndan on be gnde bir karlan siyas, sosyal ve edeb bir dergidir. Ancak siyas yn ar basar. 1917de Rusyada kurulan Komnizme kar Trk Dnyasnda yaymlanan ilk dergidir. Bu yazda Yeni Kafkasyann kltrmzdeki yeri, yayn hayat, biim zellikleri, yazar kadrosu, yayn politikas, siyas ve edeb faaliyeti tantlacaktr. Anahtar Kelimeler: Yeni Kafkasya mecmuas, Resulzade Mehmet Emin, Azerbaycan matbuat, muhaceret matbuat

Cediti kuan hazrlad artlar sayesinde 1920ye kadar verimli bir matbuat hayat yaayan Azerbaycan, Bolevik istilsyla bu imkndan bsbtn mahrum kalr. stil ile lkedeki dergi ve gazetelerin neriyatna derhal son verilir. Azerbaycanda artk Bakinskiy Raboi, Zaraya Vostoka ve Yeni Fikir gibi Bolevik gazetelerin devri balamtr. Gizli neredilen milliyeti dergi ve gazeteler, yaymn; ancak birka yl devam ettirebilmilerdir. Bu artlarda fikr mcadele veremeyeceklerini anlayan Azer aydnlar, faaliyetlerini baka memleketlere kaydrrlar. Byle bir mcadele iin en uygun lke olarak Trkiye seilir ve Azerbaycann muhaceret matbuat, stanbulda neredilen Yeni Kafkasya mecmuas ile balar.

1. Mecmuann Yayn Hayat ve ekil zellikleri 26 Eyll 1923te stanbulda yayn hayatna balayan Yeni Kafkasyann kurucusu, Azerbaycann yetitirdii byk fikir ve devlet adam Resulzde Mehmet Emin Beydir. Resulzdenin bakanlndaki Mill Azerbaycan Hareketinin yayn organ olarak (imir 2002: 39) on be gnde bir neredilen dergi, drt yla yakn bir sre yayn yapmay baarr. Fakat Boleviklerin ok faal olduu bir dnemde, Komnizmin aleyhinde yayn yapmak kolay deildir. Bu sre zarfnda farkl grlere ramen (Akpnar vd. 1990: xx) 95 say kan mecmua (Can 2005: 6), 1927nin sonunda Dhiliye Veklet-i Cellesinin teklifi zerine cra Vekilleri Heyetince muzr neriyatta bulunduu gerekesiyle kapatlmtr (imir 2002: 39). Yeni Kafkasya, drt yllk yayn

Atatrk niversitesi Sosyal Bilimler Enstits / ERZURUM ademcan71@mynet.com

bilig Bahar / 2007 say 41: 109-122 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2007, say 41

hayat boyunca yalnz bir defa tatil edilmitir. nc yln yedinci saysndaki bir duyurudan renildiine gre 15 Aralk 1925te tatil edilen dergi, 6 ubat 1926da tekrar yayna balamtr. Tiraj hakknda herhangi bir bilgi bulunmayan dergi, Mirza Balann (1953: 19) bildirdiine gre Azerbaycanda alenen okunmaktadr. Yeni Kafkasya, on be gnde bir nerolunur edeb, itim ve siyas mecmua knyesiyle yayn yapar. Yayn tarihi olarak ayn biri ve on bei esas alnmakla birlikte bu tarihlerde baz sapmalar olduu grlmektedir. zellikle Azerbaycann 28 Mays istikll ve 27 Nisan igal gnleri adna hazrlanan zel saylar, bu tarihlerin yl dnmnde neredilir. Drdnc yla ait 56, 8 9 ve 1112. saylar ise ift say olarak yaymlanmtr. ounlukla yeil ve pembe, bazen de sar ve mavi renkli zayf bir karton kapak tayan Yeni Kafkasya, zel saylarda beyaz bir fon zerine Azerbaycan bayrann konulduu farkl bir kapakla karlmaktadr. Kapakla birlikte 18 sayfalk bir hacme sahip derginin ebad 20,5 X 28 cmdir.

2. Yazar Kadrosu Yeni Kafkasyann yazar kadrosu tam olarak tespit edilememitir. Dergide 139 imza mevcuttur. Bu imzalar unlardr: A (yn) B, A (yn)-L, A. (elif) Cevd, A. (elif) elik, A. (elif) Hamdi, A. (yn), A. (yn) Battal, A. (yn) H. (a), A. (yn) K. (af), A. (yn) Krbn, A. (yn) Kurbankulu, Abdullah Battal, Abdullah Cevdet, Abdlkadir (F.S.), Abdlkadir, Acaral, Ahmed Naim, Ahmed Zeki Velid, Akehirli, Ali Mansur, Ali Merdan, Ali Usta, Avrupada Mukim Bir Azerbaycanl, Ayaz shk, Ayn Kaf, Azerbaycanl Ali Esfer, Azerbaycanl Ali Kemal, Azerbaycanl Fuad, Azerbaycanl Gltekin, Azerbaycanl Kemal, Azer, Azer-zde, B. R., B..., Bakl, Bakrdistanl Abdlkadir, Bakrdistanl Fethlkadir Sleyman, Bay Kara, C., Cafer Sdk, Cafer Seyyid Ahmed, D. ., Demir Ta, Demirci Olu, Doktor Abdullah Cevdet, Dr-end, E. (lif), E. (lif) A. (yn), E. (lif) eyhlislm-zde, Elmas Yldrm, Erdoan, Falih Rfk, Genceli, Gen Azer, Glseren, Gltekin, Grc, H. (h), Halil Has Mehmet, Hseyin Cavid, Hseyin-zde Kara, Islah, dil Olu, smail Zhr, K. (af) K. (af), K. (ef), K. (kef) T. (te), Kafkasyal, Karabal Sinn, Kazanl, Kazanl A. (yn) Battal, Kzm, Keml, Kurban Kulu, M., M. B., M. Garb, M. M. B. , M. Mirza Bala, M. Mirza, M. S. (sat) Sinn, M., Mahmud Fuad Toktar, Mahmud Fuad, Manastrl Bahaddin, Mehmet Ali Salih, Mehmet Emin Resulzde , Mehmet Fuad Toktar, Mehmet-zde Mirza Bala, Mehmet-zde Mirz, Mill, Mim Elif, Mim Garb, Mim., Mir Yakub Mihriyef, Mirza Bala, Mirza, Muhammed Ali Salih, Muhbir, Musvt, Mustafa okayolu, Mustafa, Muzaffer erif, N., Nfia kr, Nect, Ozan, P., Resulzde Mehmet Emin, Rusyal Bir Mslmn Muhacir, S. (at) Sinn, S. (at) Sinn, S. (at) Sinn, S. (in) B., S. (sat) Sinn, Sadr Maksd, Sinn,
110

Can, Yeni Kafkasya Mecmuas

Suud Safvet, . E. (lif), . M., . M., ., af, ahin, ., k..., T. (e) E. (lif), Ta Demir, Tn, Turan, Trkistanl Ahmed Naim, Trkistanl zbek, Trkistanl, Trkmen, Urn, Yakup Kadri. Bu imzalarn kimlere ait olduunu tespit etmek zordur. Yukardaki imzalardan da anlalaca zere baz yazarlar birden ok mstear ad kullanmlardr. Bu mstear adlarla birlikte rumuz kullanan yazarlar da vardr. Bu rumuzlarn kime ait olduklar konusunda kesin bir hkme varmak g olmakla birlikte bazlar tespit edilebilmitir. Bunlardan baka Yeni Kafkasyada 374 imzasz yaz yer almaktadr. Bu imzasz yazlarn da deiik mstear adlar ve rumuzlar kullanan yazarlara ait olmas kuvvetle muhtemeldir. Bu durumda Yeni Kafkasyann yazar kadrosu, yukarda belirtilen 139 imzadan ok daha azdr; ancak bu konuda kesin bir rakam telffuz etmek mmkn deildir. Yukardaki tespitlerden, Yeni Kafkasya yazarlarnn, isimlerini gizleme temaylnde olduklar anlalmaktadr. Bu temayl, phesiz Komnist Rusyaya kar yayn yapmak gibi hakl bir nedene dayanmaktadr. Zaten dergi neriyat, Bolevikler tarafndan yakndan takip edilir. Kald ki yazarlarn bir ksm yazlarn Trkiye dndan gndermektedirler. smini gizlemeyen, ak imza ile yazan yazarlar da vardr. Bu yazarlarn bir ksm btn Trk dnyasnda tannm kiilerdir. Resulzde Mehmet Emin, A. Zeki Velid (Togan), Ayaz shk (dilli), Mehmet Fuat Toktar, Sadri Maksd (Arsal), Yusuf Akura, Cafer Seydahmet (Krmer), Abdullah Battal (Taymas), Ahmed Cevad vb. gibi yazar ve airler Trk dnyasnn tand fikir ve sanat adamlardr. Derginin asl ykn Resulzde ile birlikte Azerbaycanl milliyetiler yklenmitir. Resulzde Mehmet Emin, Yeni Kafkasyann sahibi ve bayazardr. lk saylarda adn gizleyen Resulzde, daha sonra ak imza ile yazlar yazar. Ancak, Resulzdenin dergiye ne kadar yaz yazd bilinememektedir. Bu konuda Sebahattin imir (2002: 45) Yeni Kafkasyada Mehmet Emin Rezulzdeye ait olduunu dndmz imzal veya imzasz 215 civarnda makale bulunmaktadr. demekte ve yazarn kulland imzalar belirtmektedir. Bizim tespitlerimize gre yazar, Resulzde Mehmet Emin, Mehmet Emin Resulzde, Resulzde, M. E. ve Mim Elif imzalaryla toplam 42 yaz yazmtr. mzasz yazlar iin kesin bir rakam verilemeyecei kanaatindeyiz. Yine de mecmuann imzasz bamakalelerinin hemen tamamn Resulzdenin yazdn tahmin ediyoruz. Resulzde, bu yazlarnda genellikle siyas konular ele alm ve Komnizmi tenkit etmitir. Yazarn ana temas; milliyetiliktir. Komnizmin ilm bir tenkidi olan htillci Sosyalizmin fls gibi seri makaleleri, ayrca kitap hlinde neredilmitir (Resulzde M. Emin 1928). Yazarn bir dier seri makalesi ise Milliyet Mebdeinin Avrupada Galebesidir. Yazar, bu makalelerinde, Komnizmin Avrupada yaam ans bulamad, milletleri ayakta tutan asl deerin milliyetilik olduu fikrini savunmutur.
111

bilig, Bahar / 2007, say 41

Dergiye en ok yaz yazan yazarlardan biri de Mirza Baladr. Yazar, Mehmetzde Mirza Bala, M. Mirza Bala, Mirza Bala, Ta Demir, M. M. B. ve M. B. imzalaryla 70 yaz yazmtr. Ayrca dergideki M. Mirza, Mirza ve Demir Ta imzalarnn da Mirza Balaya ait olmas gerekir. Yazarn; Vatan Kald, On Defa ldrlen ve Yldrm adlarnda de hikyesi vardr. ou siyas karakterde seri yazlar yannda Mirza Bala, Azerbaycan Edebiyat ile ilgili makaleler de yazmtr. Mirza Baladan sonra yazs fazla olan dier bir imza, Azerdir. Azer, Yeni Kafkasyaya, ou siyas 52 makale yazmtr. Bu makalelerin konusu genellikle Azerbaycandr ve Boleviklere en iddetli hcum, bu yazlarda ifadesini bulur. Bu imzann kime ait olduu tespit edilememitir. Dergiye bandan sonuna kadar yaz yazmas ve Azerbaycan zerindeki Bolevik politikalarn iyi bilmesi, Azernin, Resulzde Mehmet Emine yakn bir kii olduunu dndrmektedir. Yazar, Yeni Kafkasyann halefleri olan Azer Trk, Odlu Yurt, Kurtulu gibi dergi ve gazetelere de yaz yazmtr. Azerbaycanl yazarlar dnda Yeni Kafkasya mecmuasna en fazla yazan fikir adam, Kazanl Abdullah Battal (Taymas)tr. Yazar, mecmuada Abdullah Battal, A. Battal, Kazanl ve Kazanl Abdullah Battal imzalaryla tenkitten biyografiye, edebiyattan kltr meselelerine kadar deien konularda toplam 16 makale neretmitir. Genellikle uzun olan bu makaleler, bilimsel bir yaklamla ele alnmtr. Dergiye en fazla katkda bulunan bu drt imza dnda, fazlaca makalesi olan dier yazarlar unlardr: Cafer Sdk, Trkmen, Sinn, A. Zeki Velid (Togan), Trkistanl (Ahmet Naim), Grc, Kemal, Mustafa (okayolu), Sadr Maksd (Arsal), E. eyhlislmzde (Ekber Aa), A. Kurban, Demirci Olu. Dergide yaymlanan 49 iirden 6s imzasz, 43 tanesi ise Gltekin, Ahmed Cevad, Ali Usta, Azer-zde, B..., Elmas Yldrm, Glseren, Hseyin Cavid, Nafia kr, Sinn ve Suut Saffet adl airlere aittir. Bunlardan Ahmed Cevad ve Hseyin Cavid, Azerbaycann tannm airleridir. Dergide Ahmed Cevadn alt iiri mevcuttur ve Gltekinden sonra dergiye en ok iir veren kiidir. Derginin asl airi Gltekindir. Gltekinin yirmi bir iiri yaymlanmtr. Bu iirlerde vatan ve millet sevgisi, kahramanlk ve cesaret gibi temalar ilenmitir. Bazlarnda Bolevik Rus igali ar bir dille tenkit edilmektedir. Hemen tamamnda vatann kaybetmi bir airin strab vardr. Mirza Balann (1953) Yeni Kafkasya dergisinde parladn syledii istikllin aten airi Gltekinin asl ad Emin biddir. Emin bid (? 1937) 1920 ylnda stanbula gelerek Edebiyat Fakltesinde okumutur. Talebelii srasnda Gltekin mahlasyla vatan ve istikll konularn ileyen iirler yazan air, stanbulda Buzlu Cehennem adl bir de iir kitab neretmitir. airin ayn zamanda stanbul Trkiyat Enstitsnde Azer Edebiyat Tarihi zerine hazrlad mezuniyet tezi bulunmaktadr. 1927 ylnda Bakye dnen Emin
112

Can, Yeni Kafkasya Mecmuas

bid, Mirza Fethali Ahundzdenin eserlerini nere hazrlam ve Bakde Azer Edebiyat hakknda pek ok makale yaymlamtr. Yeni Kafkasyada bir de makalesi bulunan Emin bid, iirlerini Trkiye Trkesiyle yazmtr.

3. Yayn Politikas Yeni Kafkasyann yayn politikas, siyas bir mcadelenin icabna gre tanzim edilmitir. Bu mcadele, nce Azerbaycann sonra Komnist Rus hkimiyetinde yaamaya zorlanan btn Trkln, hatta btn mahkm milletlerin istikllini temin etme mcadelesidir. Derginin asl hedefi, Azerbaycana yeniden bamszln kazandracak gen nesilleri yetitirmektir. Bu nesillere Azerbaycann artk bir devlet olduu ve bu devletin geici bir igale urad duyurulmaya allr. Btn yayn hayat boyunca Azerbaycann tarih ve kltrel kimliini aydnlatmay srdren dergi, onun sahip olduu her trl potansiyeli haber vermeyi de ihmal etmez. Bylece Azerbaycann bamsz yaamaya hak kazanm kkl bir devlet olduu ve genliin kendisine sahip kmasn bekledii duygusu telkin edilir.
Vatansever genlerin ektii skntlar, haberden iire kadar hemen her tr yaznn konusudur. Srgn edilen ve kuruna dizilen vatanseverlerin isimleri duyurulur. Tannm olanlarnn biyografileri yazlr. Bolevik hapishanelerinde yaanan sefalet anlatlr. Hemen her yazda okuyucu, Komnist Rusyann uygulad vahetle kar karyadr. Ama zellikle bu vaheti duyurmak iin, Yeni Kafkasyann nemli bir ksm habere ayrlmtr. Derginin son ile be sayfalk ksmnda, canl tanklarn anlattklaryla, deiik yerlerden gnderilen muhabir mektuplaryla ya da yabanc basna dayanlarak verilen haberlerle Bolevik ve eka (Bolevik istihbarat rgt) vaheti btn dnyaya duyurulmaya allr. Hatta bu vahet duyurulmakla kalmaz, Yeni Kafkasya sayfalarnda zaman zaman ok ar bir dille tenkit edilir. Yeni Kafkasyann ilgi alan Azerbaycanla snrl deildir. Rus esaretindeki Trk dnyasnda meydana gelen her trl gelime, dergi sayfalarna tanr. Bu manada dergi, Trk dnyasnn bayraktarl grevini stlenmitir. Rusyann Trklerle ilgili faaliyet ve emellerini yakndan takip eden dergi, Trk dnyasndaki siyas, sosyal ve kltrel meseleleri de ele alr. Bu zamanda cereyan eden Trk dnyasnn dil ve kltr birlii hakkndaki tartmalara geni yer verir. Bu yayn politikasyla, Trk mill ruhunu canl tutmay amalad sylenebilir. Rus istilsna maruz kalm baka milletler de Yeni Kafkasyann yayn konusudur. Boleviklerin bu milletlere mstahak grd siyaset knanrken, bu milletlerin Ruslara kar gsterdii mill direni takdirle karlanr. Bunlar arasnda Grcistana zel bir ilgi gsterildiini sylemek yanl olmaz. Bolevik ihtillinden sonra kurulan Maver-y Kafkasya ttihd (Resulzde 1993: 41) ierisinde Azerbaycann yannda yer alan; ancak onu arkadan vuran Erme113

bilig, Bahar / 2007, say 41

nistana kar duyulan kinin aksine, Grcistan, karde millet olarak kabul edilir ve hakknda nemli neriyat yaplr (Avrupadaki Promete Hareketi ierisinde de Grc aydnlarla Trk aydnlarn ortak hareket ettikleri hatrlanmaldr.). Rusyaya komu randaki siyas gelimeleri yakndan takip eden dergi, dier byk devletlerin dnya siyasetlerini izlemeyi de ihmal etmez. Bu devletlerin, Rusya ve zellikle de Trk dnyasyla ilgili siyasetleri hakknda pek ok makale, mecmuada yer almtr. stanbulda neredilen Yeni Kafkasya, yeni kurulan Trkiye Cumhuriyeti Devleti hakknda yayn yapmaktan bilinli olarak uzak durur. Ancak Trkiyenin dnya siyasetini ilgilendiren meseleleri hakknda az sayda yaz yazlmtr. Ruslarla olan ilikiler ve eyh Sait syan, Trkiye ile ilgili yaynn iki nemli konusudur. Rusyadan kaarak gelen Resulzdenin cidd bir Bolevik propagandasna maruz kalan Trkiyedeki bu davrann anlamak g deildir. Yeni Kafkasya, Azer Trkleri tarafndan stanbulda kurulan ve gnmze kadar devam eden milliyeti yayn zincirinin ilk halkasdr. Bu yzden Trkl ilgilendiren her trl konu, onun neriyatnda ifadesini bulmutur. Bu yayn politikas, kendinden sonra ayn amala kurulan dergi ve gazetelere de rehber olmutur.

Yeni Kafkasya mecmuas yl 5, say 2 (mselsel say 95), sayfa 1 (Derginin tespit edilebilen son says)
114

Can, Yeni Kafkasya Mecmuas

4. Siyas Faaliyeti
Yeni Kafkasya dergisi, edeb, itim ve siyas bir mecmua olarak tavsif edilmitir. Fakat siyas yn ar basar. Derginin bu zelliini anlamak iin, neriyatn yaz trleri bakmndan mukayese etmek kfidir. Dergide yaymlanan siyas yazlarn toplam, haberler dnda, dier btn trlerin birka katdr. Zaten haberler de genellikle siyas ieriklidir. Haberler dndaki yazlarn konularna gre yzdelik dalm yledir: Tarih: % 4, edebiyat: % 12, deiik toplumsal meseleler: % 14, siyaset: % 70. Yeni Kafkasya iin, igal altndaki Azerbaycann istikllini temin etmek maksadyla kurulan siyas bir dergidir, demek yanl olmasa gerek. O, btn dnyay tehdit eden Komnizme kar Trk dnyasnda karlan ilk siyas dergidir. Asl amac Azerbaycan istiklline kavuturmak olsa da, Bolevik esareti altndaki btn milletlerin masumiyetini savunmaktan ekinmemitir. Yeni Kafkasyann neriyat, her eyden nce bir cesaretin ifadesidir. O, bu ynyle stanbulda neredilen devrin dier dergilerinden ok farkldr. Drt yllk yayn hayat boyunca, btn kalemleriyle Komnist Boleviklere kar siyas bir mcadele vermitir. Bu neriyattan can sklan Boleviklerin itham ve tehditlerine aldrmam ve zaman zaman bu gibi hcumlara sert cevaplar vermitir.* Yeni Kafkasyaya gre dier milletlere zgrlk ve eitlik vaat ederek iktidara gelen Bolevik Komnizmi, arlk Rusyasndan farkl deildir. arlk Rusyas devrinde yrtlen Ruslatrma siyaseti, Bolevik Komnistleri tarafndan olduu gibi devam ettirilmekte ve mazlum milletlerin btn kaynaklar Rus rk yararna smrlmektedir. Bu ise szde kar klan emperyalizmden baka bir ey deildir. Ruslar, emellerine engel olacak dier byk devletleri etkisiz brakmak iin btn dnyada Komnist bir ihtill gerekletirme peindedir. Bu amala dnya zerinde geni bir propaganda a kurmulardr. Fakat bu ihtillin gerekleme ans yoktur. Zaten byk devletler bu tehlikeyi sezdiklerinden gereken nlemi almlar ve Avrupada Komnizmin ilerlemesini durdurmulardr. Douda ise kyl de ii de Komnizm tarafndan ezilmektedir (Resulzde 1928). Yeni Kafkasya mecmuasnda Komnizmi bir sistem olarak ele alan ok sayda cidd tenkit yazs mevcuttur. Bizzat Resulzde Mehmet Eminin htilalci Sosyalizmin fls balkl seri makaleleri, bu tenkit yazlarna iyi bir rnektir. Btn bu yazlarda Komnizmin insanlk iin uygun bir idar sistem olmad tezi ilenir. Teori ve uygulamalar birbiriyle elien Komnizm, rtlmeye allr.

115

bilig, Bahar / 2007, say 41

5. Edeb Faaliyeti Yeni Kafkasyada edebiyatla ilgili makale, iir ve hikye gibi edeb trlere de yer verilmitir. Ancak yukarda belirtildii gibi edeb yazlar dierlerine gre ok azdr. Ayrca edeb yazlarda dolayl ynden siyas bir ama gdlmtr. Bu sebeple edeb makaleleri dierlerinden kesin izgilerle ayrmak mmkn deildir. Buna ramen muhtevalarndan hareketle otuz alt tane edeb makale tespit edilmitir.
Edeb makalelerde, Trk dnyas edebiyatlarn ilgilendiren meseleler zerinde durulur. Altaydan Azerbaycana bir yandan Trk dnyasnn igalden sonra iine dt durum ve bu durumun mill mefkre ile mill edebiyata tesiri ele alnrken, dier yandan kltr ve edebiyatla ilgili gelimelerden bahsedilir. Ruslarn Trk kltr hakkndaki menf emelleri yakndan takip edilerek Trk dnyas aydnlarnn dikkati bu gibi meselelere ekilir. Bu balamda Bakde dzenlenen Trkoloji Kongresine byk ilgi gsterilmi ve bu kongrede gndeme getirilen Latin alfabesi ile ilgili tartmalara geni yer verilmitir (Yeni Kafkasya 1925). Edeb makalelerin nemli bir ksm, Azerbaycan edebiyatna ayrlmtr. Azer (1924), Ruslarn Azerbaycanda kurduklar Amele Hars adl mekteplerle oluturmaya altklar Bolevik edebiyattan bahseder. Mirza Bala (1925), Azerbaycan edebiyat tarihi hakknda nemli seri makaleler kaleme almtr. Yazar, Boleviklerin Azerbaycan edebiyat hakkndaki hcumlarna da cidd makalelerle cevap vermitir (Mira Bala 1926). Azerbaycan edebiyatyla ilgili yaz yazan bir baka isim, Sinndr. Yazar, Azerbaycan halk edebiyat zerine geni bir makale neretmitir (Sinn 1925). Azerbaycan edebiyatn deiik ynleriyle ele alan birka imzasz makale daha vardr. Bunlar arasnda Azerbaycan matbuatyla ilgili olanlar kaydetmek gerekir. Bu makalelerde o gne kadar Azerbaycanda neredilen dergi ve gazeteler kronolojik olarak ele alnm ve pek ok isim tantlmtr (Yeni Kafkasya 1926). Yeni Kafkasyadaki edeb makaleler bunlarla snrl deildir. zellikle, Trk dnyas kltr birlii konusunda nemli fikirlerin tartld seviyeli makaleler neredilmitir. Trk dnyasnn deiik memleketlerine mensup yazarlar, kltr ve edebiyat hakknda farkl fikirler ortaya atm ve bu fikirleri tartma konusu yaparak dergi sayfalarnda seri makaleler hlinde neretmilerdir. Bu makaleler, o zamanki Trk aydnnn Trk dnyas kltr birlii meselesine nasl baktn gstermeleri asndan nemlidir. Kazanl Abdullah Battal (Taymas), Bakrdistanl Fethlkadir Sleyman ve Mehmet Fuad Toktar gibi Trk aydnlar, Hari Trklnde Mill Hars Meselesi bal altnda Trk dnyas dil ve edebiyat meselesini ele alan uzun mnakaalar yapmlardr. Abdullah Battal (Taymas), Kazanl imzasyla Yeni Kafkasyaya gnderdii Kazan linde balkl yazsnda dil-Ural Trkleri ierisinde meydana gelen
116

Can, Yeni Kafkasya Mecmuas

mterek bir edebiyat dilinden sz ederek u dil ile yazlan edebiyatn okunduu coraf mishann genilii dahi, Kazan Trklerinin dalm olduu coraf mishann genilii ile mtensip idi. der. Byle bir edeb dilin meydana gelmesini yirmi otuz yllk meden bir hareketin semeresi olarak deerlendiren yazar, u edeb dil umm Orta Trklerin (yani Kazanllarn, Kazak-Krgzlarn ve Trkistanllarn) mterek bir edeb lisn iin de esas olabilirdi. bu Trkler, li mill emeller nmna mahall ive taassubundan vazgeip de z aralarnda iyi anlasalar ve imdiki dil Boyu edeb lisnn Kazanla temyl dorultulur ise, takriben yirmi milyonluk, Orta Trkler iin, yani dil Havzasndan t Zerefn Vadisine kadar olan vs bir Trk ili iin umum edeb bir dil vcuda gelmesinin imknnda ben zerre kadar phe etmiyorum. der ve bu oluuma Bakrtlarn engel olduunu syler (Kazanl 1926). Buna cevap veren Bakrdistanl Fethlkadir Sleyman, Kazanly mstakil Tatar edeb lisan yaratmakla sulayarak, bahsedilen corafyann, Ruslarn youn tesiri altnda olduunu ve bu yzden dil Boyunun mill bir kltr oluturmaya muktedir olmadn iddia eder. Tatar lisan ve edebiyatnn 20 senelik hayat var ise hepimizin mterek mill servetimiz olan Trkistan Edebiyatnn birka yz senelik mr vardr. Kazanllara, Bakrtlara, Krgz ve Kazaklara mill medeniyeti, mill edebiyat koca Trkistan vermitir. diyen Fethlkadir Sleyman ise Bakrt lehesinde meydana getirilecek btn Orta Trklere ait edeb bir lisan teklif eder. Tatar lisan umum edeb lisan deil, u bizim Bakrt ve Krgz iveleri ile beraber alelde bir kabile ivesidir. diyen yazar, Bakrtlar iin Bakrt edebiyatn Tatar edebiyatndan daha uygun bulur. Fethlkadir Sleyman (1925), Tk dnyas edebiyat hakkndaki fikirlerini yle hulasa eder: Mill Trk ananelerini Rus ananelerinden himaye ve mdafaa iin Bakrt Edebiyatnn Bakrtlar iin Tatar Edebiyatndan daha faydal olacana inananlardanz. Bizim akidemizce umum Trk kavimleri iin ancak iki edeb lisan olur. ark Trkler iin aatay-zbek; Garb Trkler iin Anadolu Trkesi. Btn Orta Trklere mahsus umum edeb lisan takdim etmek aataylarn halefi olan Trkistanllarn hakkdr. Bu tartmaya uzunca bir makale ile katlan Mehmet Fuad Toktar, Kazanl ve Bakrdistanl Fethlkadir Sleymana cevap vererek Trkenin Cenub Trke, Orta Trke vb. adlarla tasnif edilmesine iddetle itiraz eder. Siyas, meden ve edeb bakmdan her devirde mstakil olabilen memlekete ait ivenin ortak dil olmasn teklif eden yazar, bu konudaki kanaatini yle ifade eder: Zannma kalrsa, bu mil imdiki gnde Anadolulu arkadalarmzn elindedir. Onlar bu milleri iyi kullanabilirlerse, kendileri istemezlerse bile, Anadolu ivesi umum Trkln edeb ve yaz lisan olarak istiml edilecektir. Anadolu Trkesini ortak yaz dili olarak teklif eden Toktar, stanbul Trkesini kabul etmez. Bunun yerine zenginletirilmi Anadolu azn uygun
117

bilig, Bahar / 2007, say 41

grr ve bunun iin en evvel Anadolu ivesinin kendisini yaz lisan olarak kullanmal bil-tedri zenginletirmelidir. Yoksa imdi kullandmz stanbul yaz lisan yzde seksen Arab ve Faris kelimelerle muhtelit ne Trke, ne Arapa ne de Farsa bir lisandr ki, bunu baka Trk kabileleri yle dursun, Anadolu Trk kendisi bile, imdiye kadar hazmedememi ve bundan sonra da edemeyecektir. der. Yazar, Mill medeniyet ve edebiyata gelince bu sonki yarm asrda bu meselelerde Trkln kabilesi Anadolulular, Azerbaycanllar ve Tatarlar rehberlik edebilir. diyerek btn Trk dnyasnda mukayeseli ortak bir edebiyat kurulmasn ister (Toktar 1925). Bu tartma bir mddet daha devam etmesine ramen, Mehmet Fuad Toktara cevap veren olmamtr. Ancak, bu tartmann dnda kalan Mirza Bala gibi Yeni Kafkasyann nde gelen yazarlarndan bazlar Trkiye Trkesinin ortak dil olarak kullanlmas fikrine scak bakmlardr. Yeni Kafkasyann hacmi gz nne alnrsa iir bakmndan zengin olduu sylenemez. Dergi bana bir iir bile dmemektedir. Bu iirler de zellikle ikinci ylda yaymlanmlardr. nc ve drdnc yllarda ok az iir yaymlanr. Dergide iirden baka be de hikye neredilmitir. zgrlk ve vatan sevgisi temalarn ileyen bu hikyelerin Mirza Balanndr. teki hikyelerin biri Azerbaycanl Fuada, dieri Mim. imzasna aittir.

Sonu 1918de kurulan ilk Azerbaycan Cumhuriyeti devleti, iki yl sonra Ruslar tarafndan tekrar igal edilince Azerbaycandaki mill matbuat hayat sona erer. iddetli bir Bolevik propagandaya maruz kalan Azerbaycanda mill uuru canl tutmak isteyen Azer aydnlar, stanbula gelerek burada Yeni Kafkasya mecmuasn karrlar.
Zor artlar altnda neredilen Yeni Kafkasyann yayn hayat, bir cesaretin ifadesidir. Dergi, Komnizme kar kurulmu ilk yayn organdr ve iddetli bir Komnist propagandann hkm srd Azerbaycanda alenen satlr (Mirza Bala 1953: 19). Drt yllk yayn hayat boyunca btn kalemleriyle Komnist Boleviklere kar siyas bir mcadele vermitir. Bu neriyattan can skla Boleviklerin itham ve tehditlerine aldrmadan bata Azerbaycan olmak zere btn Trk dnyasnda mill uuru canl tutmaya gayret etmitir. Bolevik Ruslarn gerek yzn ve Trk dnyasndaki sinsi emellerini btn dnyaya gstermeye almtr. Yeni Kafkasya, 1920lerden gnmze kadar devam eden Trk dnyas muhaceret matbuatnn ncsdr. Yeni Kafkasyadan ilham alan Trk aydnlar, igal altndaki vatanlarndan Trkiye ve Avrupaya g ederek buralarda pek ok dergi ve gazete karmlardr. Yeni Kafkasyay rnek alan Trkistanl aydnlarn stanbulda kardklar Yeni Trkistan, Yeni Kafkasya
118

Can, Yeni Kafkasya Mecmuas

kapannca onu ayn yayn politikasyla devam ettiren Azer Trk, daha sonra Yeil Yaprak, Odlu Yurt, ayn yllarda Krml aydnlarn Romanyada nerettikleri Emel, Avrupada Trk dnyas aydnlarnn kardklar Promete, stanbulda Ahmet Caferolu idaresinde neredilen kltr ve sanat dergisi Azerbaycan Yurt Bilgisi bunlardan birkadr. Yeni Kafkasya yazarlarnn da iinde bulunduu Azer aydnlarn 1952de Ankarada kardklar Azerbaycan dergisi ise gnmze kadar neredilmitir. Daha sonralar Yeni Kafkasya mecmuasnn ad bile pek ok dergiye ilham kayna olmutur: Kafkasya Dergisi, Kafkasya Mecmuas, Yeni Kafkasya Dergisi, Kafkasya, Birleik Kafkasya Dergisi, Kuzey Kafkasya Dergisi, Kafkasya Birlik Mecmuas, Kafkasya Gerei, Kafkasya Yazlar, Hr Kafkasya vb. Trk dnyasnn yeniden istikllini kazanmasnda bu muhaceret matbuatnn bir katks var ise, bu katkda en nemli pay muhaceret matbuat geleneini balatan Yeni Kafkasya mecmuasna ait olmaldr.

Aklamalar

* Bakinskiy Raboi, Zaraya Vostoka ve Yeni Fikir gibi Bolevik gazetelerde zaman zaman Yeni Kafkasyay hedef alan yazlar yaymlanr. Yeni Kafkasyada bu yazlara sert cevaplar verilir. (Bkz. mzasz, Ia renler, Yeni Kafkasya, Yl 1, S. 18, s. 13; Azer, Herkese Kpek Havlar, Bize eka, Yeni Kafkasya, Yl 1, S. 21, s. 13; Azer, Bolevik Yalanclar, Yeni Kafkasya, Yl 3, S. 11, s. 9)

Kaynaka
AKPINAR, Yavuz (1994), Azer Edebiyat Aratrmalar, stanbul: Dergh Yay. AKPINAR, Yavuz YILDIRIM, rfan Murat AIN, Sebahattin (1990), Mehmet Emin Resulzde, Azerbaycan Cumhuriyeti, stanbul: Azerbaycan Trkleri Kltr ve Dayanma Dernei Yay. Azerbaycan Dergisi (1952), Yeni Kafkasya, Ankara, S. 6, s.12. Azer (1924), Azerbaycanda Amele Hars, Yeni Kafkasya, stanbul, Yl 1, S. 11, s. 11. Bakrdistanl Fethlkadir Sleyman (1925), Hari Trklerinde Mill Hars Meselesi, Yeni Kafkasya, stanbul, Yl 2, S. 13, s. 12. CAFEROLU, Ahmet (1954), Baku Tahran stanbul geninin Byk Mcahidi, Azerbaycan Dergisi, Ankara: Yl 3, S. 10 -11, s. 17. CAN, Adem (2005), Yeni Kafkasya Mecmuas nceleme ve Edebiyatla lgili Metinler, (Danman: Do.Dr. Ali hsan KOLCU), Erzurum: (Baslmam Yksek Lisans Tezi). AIN, Sabahattin (1994), Mehmet Emin Resulzadenin Staline Mektubu, Trklk Armaan, zmir: Akademi Yay. HACIYEVA, Maarife (1994), XX. Asr Azerbaycan Edebiyat, Samsun: Ondokuz Mays niversitesi Yay.
119

bilig, Bahar / 2007, say 41

Kazanl (1926), Kazan linde, Yeni Kafkasya, stanbul, Yl 2, S. 8, s. 9. KOLCU, A. hsan (2004), ada Trk Dnyas Edebiyat, Ankara: Salkmst Yay. KPRL, Fuat (1998), Azer, Edebiyat Aratrmalar II, stanbul: tken Yay. MAKAS, Zeynelbidin (1992), ada Azerbaycan iir Antolojisi, Ankara: Kltr Bakanl Yay. Mirza Bala (1925), Azer Trk Edebiyatnn Dn Bugn, Yeni Kafkasya, stanbul, Yl 2, S. 20, s. 4. (1926), Musr Azer irleri, Yeni Kafkasya, stanbul, Yl 4, S. 2, s. 5. (1953), Azerbaycan Muhacirlik Matbuatnn Otuz Yll, Azerbaycan Dergisi, Ankara, S. 19, s. 6. Resulzde, Mehmet Emin (1928), htillci Sosyalizmin fls ve Demokrasinin Gelecei, stanbul, Mill Azerbaycan Neriyat. (1938), Das Problem Aserbeidschan, Berlin. (1993), Kafkasya Trkleri, (hzl. Yavuz AKPINAR - irfan Murat YLDIRIM Selahattin AIN), stanbul: Trk Dnyas Aratrmalar Vakf Yay. SNN (1925), Azerbaycan Halk Edebiyat Numneleri, Yeni Kafkasya, stanbul, Yl 2, S. 24, s. 5. MR, Sebahattin (2002), Azerbaycann stikll Mcadelesi, stanbul: IQ Kltr Sanat Yay. , Sebahattin (1995), Mehmet Emin Resulzdenin Trkiyedeki Hayat, Faaliyetleri Dnceleri, Ankara: Trk Kltrn Aratrma Enstits Yay. , Sebahattin (1995), Trkiyedeki Azerbaycan Matbuat (1923 1931), Trk Dnyas Tarih Dergisi, stanbul: S. 97, s. 61. TOKTAR, Mehmet Fuad (1925), Hari Trklerinde Mill Hars Meselesi, Yeni Kafkasya, stanbul, Yl 2, S. 14, s. 9. Yeni Kafkasya (1925), Trkoloji Kongresi, stanbul, Yl 3, S. 6, s. 1. (1926), Azer Matbuatnn Muhtasar Tarihesi, stanbul, Yl 3, S. 9, s. 5.

120

The Magazine Yeni Kafkasya


Adem CAN
Abstract: This study is an introduction of the Yeni Kafkasya Magazine, published between 1923 and 1927 in stanbul. Yeni Kafkasya is a political, social and literary magazine, published by Resulzde Mehmet Emin once a forthnight. But its social side is stronger than others. It is the first magazine all over the Turkish World, published against Communism, found in Russia in 1917. In the text, the place of Yeni Kafkasya in Turkish culture and its life, form, authors, publication policy, activites are presented. Key Words: Yeni Kafkasya magazine, Resulzade Mehmet Emin, Azerbaijans Press, immigrating press

Atatrk University, Institute of Social Sciences / ERZURUM ademcan71@mynet.com

bilig Spring / 2007 Number 41: 109-122 Ahmet Yesevi University Board of Trustees



: , 1923-1927 . - , , 15 - . . 1917 . , , , , . : , - , ,

/ ademcan71@mynet.com

bilig Zima 2007 vpusk: 41: 109-122 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri


Dindalardan Soydalara slam mmetinden Trk Milletine

Dr. Halim AVUOLU


zet: Trkiye, Osmanlnn knden batna, Cumhuriyetin douundan ykseliine Balkanlar, Kafkasya ve Krmdan gler alan bir gmen lkesi haline gelmitir. Osmanl dnemindeki gler Mslman (dinda), Cumhuriyet dnemindekiler ise Trk soyundan olan veya Trk kltrne bal bulunan (soyda) ltne gre gereklemitir. Balkanlarn Yugoslavya-Makedonya blgesinden Trkiyeye ilk g hareketi 1877 ile 1878 arasnda, ikincisi 1912-13 Balkan Sava yllarnda, ncs 1923-51, sonuncusu da 1952-67 dneminde gereklemitir. Glerde, balca itici nedenler yaklak olarak ayn ve ortaktr; Savalar, katliamlar, yamalar, tecavzler, bask ve ayrmlar, tecritler, srgnler ve zorla asimilasyonlar. Anahtar Kelimeler: Yugoslavya, Makedonya, Kosova, Gmenler, Soydalar, Dag, eg

Giri Osmanl dneminde Mslmanlarn (Dindalarn), Cumhuriyet dneminde Trk soyundan olan veya Trk kltrne bal bulunan[larn], (Soydalarn) gerekletirmek zorunda kald g hareketlerinin balca itici nedenleri, yaklak olarak ayn ve ortaktr: Savalar, katliamlar, yamalar, tecavzler, bask ve ayrmlar, tecritler, srgnler ve zorla asimilasyonlar (Dileri Bakanl 1969: 645). Aka cana, mala, namusa, dini ve/veya milli kimlie saldrlar ile ar saldr tehditleri. Bu itici nedenlerle Osmanl topraklar zerindeki ilk (bir anlamda i) g hareketi, 1771de Krm topraklar zerinde meydana gelmitir (Ar 1960: 5). Anadolu topraklarna ynelik ilk g hareketi ise 1785-1800 dneminde Balkanlar, Kafkasya

Hacettepe niversitesi, Sosyoloji Blm / ANKARA cavus@hacettepe.edu.tr

bilig Bahar / 2007 say 41: 123-154 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2007, say 41

ve Krmdan, son g hareketi de 1989da Bulgaristandan gereklemitir (Aktre 1985: 896; Torol 1991: 60). Yukardaki unsurlarn g hareketlerine tabi olduu blgelerden biri de Balkanlar zerindeki Yugoslavya-Makedonya topraklardr.1 Bu topraklar iinde ve bu topraklarla dier Balkan topraklar arasnda, ksmen de Anadolu topraklar ynnde ilk g hareketi 1877-78 Osmanl-Rus savayla (93 Harbi) balam, 1912-13 Balkan Savayla arlkl olarak Anadolu topraklar ynnde devam etmi, 1923-51 dneminde fert ve aile dzeyinde, 1952-67 dneminde kitlesel dzeyde, 1968-96 dneminde de yine fert ve aile dzeyinde tamamen Anadolu topraklar ynnde gereklemitir. Yugoslavya-Makedonya topraklarnn ilk sakinleri olarak llirler (yada lliryallar), Traklar ve Dalar bilinir. Blgedeki farkllama ve daha da karmaklaarak asrlar sonra eski Yugoslavyann dalmasna gtrecek ok-etnikli ve ok-kltrl yapnn oluum sreci bylece balamtr (Koledarov 1977: 294). Gelien srete blgede; (antik) Makedonlar, Gotlar, Bizansllar, Romlar, Arnavutlar, Germenler, Venedikliler, Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Peenekler, Uzlar, Kuman-Kpaklar, bnyesinden Hrvat, Sloven, Bonak ve (ada) Makedonlar karan Slavlar/Srplar, Yunanllar ve en son da Osmanl dneminde iskan edilen eitli Trk topluluklar varlk gstermitir (Hoffman 1977: 464). Bunlara, 1185te ksmen Makedonyay igal ve talan eden Normanlar, yine bu yl Bizansa kar balayan Bulgar isyanna destek veren Ulahlar, 1264te Bulgarlarla ittifak halinde Bizansa saldran Tatarlar eklemek yanl olmaz (Ostrogorsky 1981: 374-424; Carter 1977: 3). Gnmzde blgedeki balca etnik gruplar (Srplar, Arnavutlar, Makedonlar, Trkler, Bonaklar ve Romlar) arasnda Trklerin zel bir yeri ve nemi bulunmaktadr. Ksaca (antik Makedonlara uzanan aidiyet bilinlerinin derinlii hari, Makedonlardan ve muhtemelen Arnavutlardan sonra) en uzun biyolojik ve kltrel varlk ve (tm etnik gruplardan) en uzun egemenlik gemiine sahip olanlar Trklerdir. Aka ve srasyla; Hunlar Orta Asya bozkr kltrnn tayclar olarak 378de bu topraklara gelmi, 5. yzylda Avarlar ve (henz bir Trk boyu) Bulgarlar g burada sona erdirmi, 7. yzylda Bizans tarafndan (tarihte Vardariotlar olarak anlan) Vardar Trkleri Selanik evresine yerletirilmi, 9. yzylda birbiri ardndan (zellikle Torbe, Pomak ve Goran Trklerinin ve kltrlerinin ilk ekirdeklerini oluturan) Peenek, Uz ve Kuman-Kpak kitleleri buraya ulam, yenilgiye urayan (1049) Peeneklerden onbinlercesi Bizans tarafndan Ni-Sofya arasna yerletirilmi, Peenekler tarafndan yenilgiye uratlan (1065) Uzlarn nemli kesimi Bizans tarafndan Balkanlarn eitli blgelerine ek olarak Srbistan topraklarna yerletirilmi, Meriin aa mecras Lebuniumda Bizans-Kuman ittifak tarafndan yenilgiye uratlan (1091) Peeneklerin bir ksm gvenli Rodop
124

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

dalarna snarak buraya yerleirken, bir ksm da Bizans tarafndan (Anadolunun yansra) Makedonya, Ropoz ve Filibe blgeleriyle Ohrid gl sahillerine yerletirilmi, Bizansn Anadoludan getirdii (1065) eitli Trk gruplar Teselya, Makedonya ve Rodoplara yerletirilmi, 10. yzylda (1122) blgeye ulaan yeni bir Peenek kolu Bizans tarafndan yenilgiye uratldktan sonra sa kalanlar (yine Anadolunun yansra) Trakya ve Makedonyaya yerletirilmi, Bizanstaki taht kavgalar (1340l yllar) srasnda taht varisi Kantakuzen lehine taraf olarak birka kez blgeye gelen Aydndaki Umur Bey Rodoplar ve Makedonya blgelerine en az 100 bin Trkmen getirerek burada kalmalarn salam, ardndan Aydndaki aka Bey, Semadirek ve Dedeaa evrelerinde fiili egemenlik kurduktan sonra yaklak 54 bin Trkmeni Dedeaa ve Kavala zerinden Orta Rodoplara gndererek orada yerlemelerine yolam, (bu erevede, 1065-1340l yllar arasnda sadece Anadoludan getirilerek Bat Trakya, Rodoplar ve Makedonya blgelerine yerleen Trkmen says 200 bin civarna ulam), son olarak Osmanl dneminde Anadoludan nakledilen Trk kitleleri sayesinde (Balkanlarn tm blgeleri gibi) YugoslavyaMakedonya topraklar da Mslman ve Trk karakteri almtr (Grn 1981: 248-256; Feher 1985: 70; Hoffman 1977: 464; Kafesolu 1992: 116-119; Kurat 1992: 178; Ostrogorsky 1981: 66, 310-317, 349, 374, 424; Uzunarl 1961: 171-173; Erz 1983: 12-16; Memiolu 1991: 12-13; Mustafa 1995: 9; Sander 1989: 32).

A. Osmanl Dnemi Gleri Osmanl dneminde Yugoslavya-Makedonya'dan Mslman (Dinda) ltne gre gerekleen glerin; blgedeki savalarla, gvenlik ve huzuru ortadan kaldran terr ortamyla ve bata Trkler olmak zere, kendilerini Mslman ve/veya Osmanl niteleyen sivil nfusa (bir btn olarak slam mmetine) kar yrtlen katliam, yama, tecavz, bask ve ayrm, tecrit, srgn ve zorla asimilasyon abalaryla dorudan balantl olduu anlalmaktadr.
Osmanlnn 17. ve 18. yydan itibaren Balkanlarda her toprak kaybediinde, Trkler ve dier Mslman gruplar ge zorlanmtr. O kadar ki, blge adeta bu gruplarn srekli g dalgalaryla alkalanmtr. Ve ilk olarak Pannoniyadan ve bu blge dahilindeki Macaristan, Hrvatistan ve Voyvodinadan ayrlan gruplar, Srbistana ve Bosna-Herseke g etmilerdir (Popovic 1995: 186). Aktre'ye gre de "18. yzyln sonlarnda yurtlarndan kovulanlar, srgn edilenler, toptan ge zorlananlar, milli gler, geri gler, anlamalara bal gler ve dier terimlerle tanmlanan gerek "d gler" sorunuyla karlaan devletin Osmanl Devleti" olduu ok aktr. Bu erevede Osmanlnn karlat ilk g olgusu 1771de gereklemitir. Krmda yaayan nfusun Osmanl
125

bilig, Bahar / 2007, say 41

yanls kesimi, Ruslarn silahl saldrsna uram ve bu insanlar da Osmanl ynetimi altndaki topraklara g etmek zorunda kalmtr (Ar 1960: 5). Osmanl Devleti'nin zlmeye balamasyla birlikte, Kafkasya ve Krm'n yansra Balkanlardan Trkiyeye gler 1785'de balam ve 1912'ye kadar devam etmitir. Osmanl-Rus-Avusturya savalar (1788-1792) ncesinde, srasnda ve sonrasnda (1780-1800 arasnda) sadece Krm, Kazan, Kafkasya ve zi blgelerinden Trkiyeye g edenlerin says 300 bin-500 bin arasndadr (Aktre 1985: 896). Yine 1806-1812 dneminde Osmanl-Rus sava nedeniyle Balkanlar'da 200 bin civarnda Trk, gneye g etmek zorunda kalmtr. Bunlardan bir ksm stanbul yolu ile Anadolu'ya geerken, bir ksm da bata stanbul olmak zere Balkanlar'n henz Osmanl egemenliindeki kasaba ve kyleri doldurmutur. te yandan 1820-1830 arasnda Yunan ayaklanmalarnn gerekletii Moradan Trkler karlm, benzer gelimelerin meydana geldii Eflak ve Bodan'da da Trkler ve dier Mslmanlar ge zorlanmtr. ok gemeden patlak veren Krm Sava (18541856)'ndan sonra 1856-1864 arasnda da Krm'dan Trkiyeye 600 bin kii g etmitir (Aktre, 1985: 896-897). Yine arlk Rusyas'nn 1859'da Kafkasya'da eyh amil nderliindeki direnii krmas zerine 1859-1865 yllar arasnda bu blgeden 600 bin-1 milyon arasnda gmen Osmanl topraklarna snmtr (Solak 1995: 7). Balkanlarda yeniden balayan Osmanl-Rus sava (1877-78) erevesinde, Rus ordularnn ve onlara katlan Bulgar gnlllerin gneye ilerlemelerine paralel olarak, blge Trkleri ve dier Mslmanlar srekli stanbul ynnde g hareketine tabi tutulmutur. Bilal imire gre daha ncekiler gibi 187778 gmenleri de yurtlarn, tm mal ve mlklerini yitirmi, o zamanki deyimle dman klcndan kurtulabilmi bakiyetsseyf (kl art) kimselerdi. Bu insanlarn ilesi bununla da bitmemi, alktan, souktan, hastalktan adeta "sinekler" gibi krlmlard. Mesela 1878 ylnn Ocak-Nisan aylar arasnda Edirne'de gnde ortalama 160, stanbul'da ise 800-900 gmen hayatn kaybetmitir. Bu gmen kitlelerinden bir ksm Anadolu'ya ve Suriye'ye yerletirilmi, Suriye'ye yerletirilenlerin ounluunu oluturan erkezler'in uyum salayamadklar bu topraklar terkederek (dier gmenlerin bir ksmnn yapt gibi) tekrar Balkanlar'daki yurtlarna dnmek istemelerine ramen, bu istekleri muhtar "arki Rumeli Vilayeti"ni kuran (ve Srbistana bamszln kazandran) "Berlin Anlamas" (1878) ile yasaklanmtr. erkezler dnda kalan gmenlerin eski topraklarna dn kaplar ise resmen ve hukuken kapatlm deildir. Bu yllarda, Dou ve Bat Trakya ile Makedonya'da 400 bin kadar gmen kamp hayat yaamakta ve geri dnme zamann beklemektedir. Bunlarn ou, Bulgaristan, Dou Rumeli ve Srbistan topraklarndan, bir ksm da (yine 1878de bamsz olan) Karada'dan g etmi kitlelerdir. "Ayastefanos Antlamas"nn yerini alan
126

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

"Berlin Anlamas"ndaki hkmlere ramen, Bulgar hkmeti, gmenlerin geri dnlerini srekli engellemi, fakat yine de 1879 ylnn ikinci yarsnda Dou Rumeli'ye dnen gmenlerin says 100 bini bulmutur. Bununla birlikte g ilesi, ok gemeden younlaan Bulgar basknlar zerine tekrar balam ve hemen ayn yl Trkler ve dier Mslmanlar yeniden g hareketine girimi, ksaca stanbul hkmetinin onlar yerlerinde tutma abasna ve Berlin Antlamas'nn hkmlerine ramen can, mal, namus ve dini ve/veya etnik kimlik gvenliinden yoksun olduklar iin Trkiye'ye g srdrmlerdir (imir 1989b: XX-XXI, XXIII-XXV). Yukardaki gelimeler erevesinde ksmen Yugoslavya-Makedonya topraklarn da kapsayan Srbistan dahil, Rumeli'deki Trkler ile dier Mslmanlar 19. yzyl itibaryla Karada'dan Bosna-Hersek'e, Sancak'a, Arnavutluk'a, Yugoslavya-Makedonyann dier kesimlerine ve Trkiyeye ynelmilerdir (Popovic 1995: 186-187). Bu dnemde szkonusu kitleleri yerinden-yurdundan eden balca itici nedenin "katliam ve zulm" olarak belirdii aktr. Nitekim, sadece 1877-78 sava srasnda 350 binden fazla Trk'n katledildii, g hareketine katlanlarn ise 1 milyon civarnda olduu hesaplanmtr (Alp 1990: 17). Stanford Shaw'a gre de Yunan syan (1821), Romen Prenslikleri'nin syan (1857), Girit ayaklanmalar (1866-1869), Bosna-Hersek ve Karada'daki ayaklanmalar (1858-1869) ve en son Bulgar ayaklanmas (1870'li yllar) gibi Balkanlar'daki tm bamszlk hareketlerinin az bilinen yks; bunlarn bamszlklarn hakl karacak "Hristiyan" ounluu salamak iin, geride ldrlm ana-babalarn, ocuklarn, akrabalarn, mallarn mlklerini brakarak Osmanl Devleti'nin srekli daralan snrlarna kamaya alan zavall "gmenler" ile bu blgelerde yaayan "Mslman" halkn byk "soykrmlara uratlmasn" da kapsamaktadr (Shaw 1985: 1004). Kaybedilen Osmanl topraklarndan nfus hareketleri ve Trkiyeye g, zaman zaman hafiflemekle birlikte kesintisiz olarak devam etmi, Nuri Akbayar'a gre sadece 1876-1896 arasnda 845 bin 861 kii (198.544 hane) Anadolu'ya geebilmitir (Akbayar 1985: 1242). Glten Kazgan Balkanlar'dan byk Trk glerinin 1877-78 Osmanl-Rus sava ile baladn, I. Dnya Sava'na kadar Anadolu'ya gelen gmen saysnn 1 milyon civarnda olduunu belirtmektedir (Kazgan 1985: 1556). Filiz Doanaya gre de I. Dnya Savana kadar Kafkasya, Balkanlar ve Ege adalarndan Anadolu'ya gelen gmen says 1 milyonun zerindedir (Doanay 1997: 195). Turhan Ayvaz ise 1877-1923 arasnda "ikence ve zulmler" nedeniyle, sadece Bulgaristan'dan g eden Trk saysnn 1 milyon olduuna iaret etmektedir (Ayvaz 1985: 90). Faruk Kocack, 1877-78 Osmanl-Rus savandan itibaren 1900e kadar Anadolu'ya Balkanlar'n yansra, Krm ve
127

bilig, Bahar / 2007, say 41

Kafkasya ile Bat ve Dou Trkistan ve dil-Ural yresinden gler gerekletiini, Balkanlar'dan g edenlerin saysnn 1 milyon, tmnn toplam saysnn ise yaklak 2 milyon olduunu vurgulamaktadr (Kocack 1997: 138). Solak ise, sz edilen 1877-78 Osmanl-Rus Sava ertesinde, kaybedilen topraklarda yaayan 3 milyonluk nfustan 850 bininin Anadolu'ya g ettiini belirtmektedir. Solak'a gre bunlarn 90 bini 1878-1880 dneminde Romanya'dan gelenlerden olumaktadr (Solak 1995: 7). lhan Tekeli, 18561913 arasnda Rusya'nn egemenliine giren topraklardan 232 bin Krml ve 755 bin erkez gmen geldiini, 1877-1913 arasnda Balkanlar'dan gelen gmen saysnn ise 465 bin olduunu ne srmektedir (Tekeli 1985: 878). Gmenlerin Anadolu'ya giriinin 1785'de baladn belirten Aktreye gre, g I. Dnya Sava'na kadar artarak devam etmi, gmenlerin byk ounluu devlet tarafndan (Trkmenler'in ve Yrkler'in geim alanlar dnda kalan) devlete ve vakflara ait topraklara yerletirilmitir. Fakat o dnemde bu ak alanlar, ova tabanlar ve ky blgeleri olarak stmann yayld blgeler olduundan gmenlerin bir ksm hastalanarak lm, bir ksm ise buralar terkederek baka blgelere g etmek, ulusal (i) g gerekletirmek zorunda kalmtr. Aktre, ulusal g gerekletirenlerden bir blmnn, aralarnda rgtlenmek suretiyle uygun yerlerde yeni kyler kurduklarna, bazlarnn da kentlerin ve kasabalarn evrelerine yerleerek yeni mahalleler oluturduklarna iaret etmektedir (Aktre 1985: 896-898). Stanford Shaw'a gre de 1840'larda balamak zere Hristiyanlarn bask ve katliamlarndan kurtulmak iin mparatorluk topraklarna g eden binlerce "Mslman" gmen hibir eysiz gelmilerdi. Beslenmeleri, giydirilmeleri ve barndrlmalar gerekiyordu. Balangta, ou stanbul'a geliyor, kentin sokaklarn dolduruyor, bir sre camilerde ve okullarda barndrldktan sonra krsal yrelere gnderiliyor, nerede bo toprak varsa oraya yerletiriliyordu (Shaw 1985: 1004-1005). Bu arada, Popovic'in verdii bilgilere gre 1901 ylna gelindiinde, henz Makedonya'nn dahil olmad Srbistan topraklar zerindeki Trk nfus, gler nedeniyle bin 7 gibi yok denecek bir sayya dmt. Ayn yl itibaryla bu topraklar zerinde toplam Mslman says da (11.689'u ingene/Rom, 2.047'si Slav olmak zere) sadece 14 bin 475'dir. Popovi, 1912 ylnda Yeni Pazar sanca ile Kosova ve Makedonya'nn Srbistan topraklarna dahil olmasyla birlikte, bu devlet iindeki Mslman saysnn 500 bin ya da biraz daha fazla bir rakama ulatn belirtmektedir (Popovic 1995: 216). Popovic'in aktard bu saylar, gerekte Srp grne yaklaan saylar olup olduka manidardr. Trk grne gre 1882-1906 yllar arasnda Makedonya topraklarndaki nfusun dalm aadaki gibidir (Shaw ve Shaw 1983: 259):

128

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

Gruplar Mslman Rum-Ortodoks Bulgar-Ortodoks Katolik (Yunan) Ulah Srp Musevi v.d. TOPLAM

1882 1.083.130 534.396 704.574 2.311 151.730 2.476.141

1895 1.137.315 603.249 692.742 3.315 68.432 2.505.053

1904 1.508.507 307.000 796.479 99.000 100.717 99.997 2.911.700

1906 1.145.849 623.197 626.715 2.928 26.042 30.594 2.455.325

Anlalm olaca gibi bu saylar, henz toprak kaybna uramam olan Makedonya'nn her (Vardar, Ege, Pirin) ksmna aittir. Burada, Trkler'in de dahil olduu Mslman nfusun ezici ounluu dikkat ekmektedir. Yunan ve Trk resmi kaynaklarna dayandn vurgulayan A.A. Pallis ise, 1904 ylnda Ege Makedonyas'ndaki nfus dalmnn aadaki gibi olduunu belirtmektedir (Pallis 1925: 11):
Gruplar Yunan Bulgar Mslman Dier TOPLAM Nfus 523.472 119.005 404.238 68.902 1.1.5.617

Pallis, tablodaki duruma ramen, resmi kaynaklarn "Mslman" nfusu doru yanstmadn, henz 1912-1914 bozgunlarna uramam olan "Mslman" nfusun 1904'te en azndan 470 bin-480 bin civarnda olmas gerektiini savunmakta ve yle demektedir; "Kald ki; Mslmanlar'n saysnn istastistiklerde, ou defa gereinden dk kt bilinmektedir, nk birok yerde Trkler, dini sebeplerle [saymlarda] kadnlar kaydettirmekten kanyorlard" (Pallis 1925: 12). Pallis'in uyarsn dikkate alarak, olmas gerektiini belirttii (480 bin) nfusu kabul edecek olursak, ilk tabloda 1904 ylna ilikin Mslman nfusun % 15.8 orannda eksik yazld anlalr. Bu oranda bir sayy (283.069) yerine eklediimizde buradaki saynn (1.508.507 deil) 1.791.576 olmas gerektii ortaya kar. Makedonya'nn btn zerindeki etnik gruplar nfusuna ilikin Srp (1889), Yunan (1889), Bulgar (1900), Trk (1904) ve Alman (1905) grleri ise yledir (Hoffman 1977: 484):

129

bilig, Bahar / 2007, say 41

Etnik Gruplar Trk Bulgar Srp Makedon-Slav Yunan Arnavut Ulah Dier TOPLAM

Srp Gr (1889) 231.400 57.000 2.048.320 201.140 165.620 74.465 101.875 2.879.820

Yunan Gr (1889) 576.600 454.700 656.300 41.200 91.700 1.820.500

Bulgar Gr (1900) 489.664 1.184.036 700 225.152 124.211 77.267 147.244 2.243.274

Alman Gr (1905) 250.000 2.000.000 200.000 300.000 100.000 2.850.000

Tablodaki veriler, bunlarn, Makedonya zerindeki yaylmac iddialara meruiyet kazandrmak amacyla uydurulmu abartl saylar olduklar kukusunu glendirmektedir. lk lkenin her birine gre, Makedonya'da nfus ounluu kendi lehlerinedir. Almanya ise, desteini, olduundan da abartl bir ekilde Makedonlar'a vermektedir. Bu arada Hoffman'n aktard tabloda; bir ilem yada yazm hatas olarak kabul ettiimiz Srp Gr'ndeki toplam nfusun 2.880.420, Bulgar Gr'ndeki toplam nfusun 2.248.274, (Tablo 1de yerald iin) tekrar vermeye gerek grmediimiz Trk Gr'ndeki toplam nfusun da 2.812.721 olarak yazlm olduunu eklemek isteriz. Daha ncekilerde olduu gibi Balkan Savalar yllarnda da Balkanlarda ve Yugoslavya-Makedonya topraklarnda nfus hareketlerine ve Trkiye'ye ge yol aan itici ve ekici nedenler hemen hi deimemitir. Ahmet Halaolu, bu hareketliliklerin ve glerin balca itici nedenlerini "bask ve zulmler", "dini basklar" ve "ekonomik sebepler" olarak ortaya koymaktadr (Halaolu 1994: 31-42). Nitekim Amiran Kurtkan Bilgiseven'e gre de 1912-1913 Balkan Sava yllarnda Yugoslavya-Makedonya'dan Trk askeri ile birlikte ekilen Trkler'in ve Mslmanlar'n g, blgeden gerekleenlerin en by olup,"katliam korkusuyla" yaplmtr (Bilgiseven 1987: 60). Srp ordusunun 1912'de Kosova'y yeniden ve Makedonya'y ilk defa igal ederek lke topraklarna katmasyla Kosova'daki Arnavutlar silahszlandrlmaya balanm, bu erevede Kosova'dan ve zellikle Makedonya'dan Arnavutluk'a ve Trkiye'ye doru bir g dalgas harekete gemitir. Trkiye'ye g edenler zellikle Trkler'den olumaktadr. Makedonya'da geici olarak devam eden bu Srp hakimiyeti dneminde baz zorla Hristiyanlatrma olaylar da yaanm, buna, nfus yapsn Srplar lehine dntrmek iin hzl bir Srplatrma uygulamas da elik etmitir
130

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

(Popovic 1995: 221-222; Hoffman 1977: 483). Yine ezamanl olarak Trkler'e ve Arnavutlar'a kar kanl harekatlar yrtlm, rnein, 5 Aralk 1912 tarihine kadar sadece Kosova'da 20 bin kii, Pritine civarnda ounluu Arnavut 5 bin kii katledilmitir. Ayn ynteme, Srplar'n yansra (zellikle Arnavutlar'a kar olmak zere) Karadallar da bavurmutur. Srp-Bulgar-Yunan ls tarafndan Arnavutluk'ta katledilenlerin says ise 2 Ocak 1913 tarihi itibariyle 100 binin zerinde olarak hesaplanm, Makedonya'nn Bulgar ve Yunan igaline urayan kesimlerinde bunlar tarafndan yok edilen ou Trk, Mslman says da yine ayn tarih itibaryla 150 bin olarak belirlenmitir. Balkan Savalar'nn balamasndan sonra da 19 Ocak 1913 tarihi itibaryla katledilen Trk saysnn 250 bin civarnda olduu anlalmtr (Halaolu 1994: 36-39). Pallis, 1912-1914 dneminde sadece Ege Makedonyas'nda ortadan kaldrlan yada Trkiye'ye g eden "Mslman" saysnn 125 binden daha az olamayacan vurgulamaktadr (Pallis 1925: 12). ncekiler gibi Balkan Savalar srasnda ve sonrasnda Anadolu'ya g edenlerin tam says hakknda kesin bilgiler yoktur. Tevfik Byklolu, 1913-1919 arasnda Bulgar igaline urayan Bat Trakya'dan 200 bin gmen geldiini belirtirken, Srp-BulgarYunan igaline urayan Makedonya'dan 240 bin Trk'n yurtlarndan kaarak Osmanl topraklarna g ettiini ve bunlarn zellikle Dou Trakya ve Bat Anadolu'ya sndn eklemektedir (Byklolu 1955: 92-93). Baka bir bilgiye gre de 1912-1913 yllarnda Anadolu'ya Makedonya'dan gelen gmenlerin says 100 bin civarndadr (Andrews 1989: 98). Bunun dndaki bilgilere gre Makedonya'nn btn dahil, Rumeli'den bu dnemde gelen gmenlerin says 180 bin-200 bin arasndadr (Halaolu 1994: 63). Osmanl dneminin sonuna doru gerekleen g hareketlerine yol aan itici nedenlerin de, daha ncekiler gibi; katliamdan basklara ve Trkiye'ye ge zorlamaya kadar uzanan bir eitlilik gsterdii anlalmaktadr. Nitekim Balkan ve I. Dnya Sava yllarnda blgede varlk gsteren Srplar, Bulgarlar ve Yunanllar Trkler'e kar bir etnik temizlik uygulam, eitim ve kltr politikalaryla her biri bu insanlar zorla asimile etme abasna girimitir. 2 Bu arada, bu abann bir zorlayc yntemi olarak blgedeki Trk eserlerini tahrip etmiler, mesela Makedonya'nn sadece Vardar kesiminde Srplar tarafndan imha edilen cami ve dier mimari eserin says 100' amtr (Hamza 1996a; 15). Hamza'nn ok sayda katliam rneine yer verdii "Balkan Savalar-Makedonya Trkleri" konulu almasnda da ifade ettii gibi, katliamlarn ikinci bir ilevi "Trkler'i ge zorlamak" olmutur (Hamza//Xamza 1995: 452-455).
131

bilig, Bahar / 2007, say 41

B. Cumhuriyet Dnemi Gleri Burada, Trkiyede tarihsel ve sosyo-kltrel gereklere aykr olarak, nemsiz sayda evre tarafndan zaman-zaman istismar edilebildii gzlenen birka hususu gncel nemi dolaysyla, ncelikle akla kavuturmak gerekmektedir.
Cumhuriyet dneminde izlenen gmen alma politikas, (hi kukusuz ayr, farkl, kendi iinde tutarl ve kanlmaz olan) Osmanl dnemindekinden bir o kadar ayr, farkl ve kendi iinde tutarl ve kanlmazdr. Aka bu; dinin/mezhebin ortaklna dayanan mmet yapsndan kurtulma, dinin/mezhebin sadece bir unsurunu oluturduu kltrn ortaklna dayanan millet yapsna kavuma politikasdr. Ksaca, Mslman olmak, Osmanl dnemi glerinde dorudan ve bamsz tek lt olarak kabul edilirken, Cumhuriyet dnemi glerinde sadece dolayl ve baml bir lt olarak dikkate alnmtr. Somut olarak ifade etmek gerekirse bu, Dindatan Soydaa, slam mmetinden Trk Milletine dnm ve Trkiyeye taan-Trkiyeden taan sosyo-kltrel btnleme amacdr. Trkiyenin, en son 1989 Bulgaristan gmenleri bakmndan olduu gibi, i ve d politikasyla uyumlu gmen politikasn, genel olarak Soyda ve 1934ten sonra buna eanlaml olarak eklemlenen 2510 sayl Gmen Kanununun 3. maddesinde yer verilen Trk soyundan olan veya Trk kltrne bal bulunan [Trk bilinci tayan] lt belirlemitir. Aka bu lt; bata Balkanlar ve dier blgelerde etnik bilincin elik etmesi artyla aslen Trk olanlarn yansra, kendilerine atfedilen veya kendileri tarafndan kullanlan ad ve sfatlar ne ve hangileri (Arnavut, Bonak, Pomak, Torbe, itak, Kurki, Goran, Rom) olursa-olsun, Trk kltrne bal bulunduklar, dolaysyla da Trk bilinci tadklar srece, tm gruplara yada kesimlerine (Trkn eanlamls olarak) Soydalar 3 ortak ad altnda sahip klacak, gerektiinde asimile/yok olmaktan kurtarmak zere gmen olarak kabul edilecek, bu erevede (Balkanlar ve dier blgelerdekilerle birlikte) Anadolunun mmetten millete dnmesine katkda bulunacak gruplar ve kesimler olarak da dikkate alndn gstermektedir. Unutmamak gerekmektedir ki etnik kimlik konusunda belirleyici olan etnik kken deil, etnik bilintir. Cumhuriyet, buna uygun davranmtr.4 Konuya din ltne gre yaklaan Popovic, Yugoslavya-Makedonya'da 5 yaayan "Mslmanlar'n diasporas"n, balca grup olarak belirlemektedir (Popovic 1995: 258); a) II. Dnya Sava'ndan (1941'den) nce g edenler. zellikle ABD, Avustralya, Trkiye ve Arap lkelerinde bulunmaktadrlar. b) Alman igali (1941-1944) dneminde siyasi nedenlerle g edenler. Avusturya, Fransa, ngiltere, ABD, Arjantin, Trkiye ve Arap lkele132

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

rinde bulunmaktadrlar. c) zellikle son 20 yldan (1975lerden) bu (1995) yana, Bat lkelerine i aramak iin g edenler. "Etnik" kkeni ve bilinci esas alan Landau ise Yugoslavya topraklarndan uluslararas g olgusunun, Trkiye bakmndan nemine iaret etmektedir. Ona gre I. Dnya Sava'nn maluplar Almanya ile "Versay Antlamas"nn (28 Haziran 1919), stanbul'daki Osmanl hkmeti ile "Sevr Antlamas" nn (10 Austos 1920) imzalanmasndan ve zellikle de Trkiye'nin eit konumda katld "Lozan Konferans"nn (1923) gereklemesinden sonra ran, Rusya ve in'deki "Trk Diasporas"na; Irak, Suriye, Romanya, Bulgaristan, Yugoslavya, Yunanistan ve Kbrs gibi eski Osmanl topraklar zerindeki byk bir Trk nfusu daha eklenmitir (Landau 1985: 113). Geray, 1923-1960 dneminde Trkiye'ye "gmen" ve "mbadil" ve snanlar olarak gelenlerin saysn 1.204.205 olarak vermektedir. Bunlar arasnda (384 bini "mbadil" olan) Yunanistan gmenlerinin says 407 bin 788 (%33.9), Bulgaristan gmenlerinin 374 bin 478 (%31.1), YugoslavyaMakedonya gmenlerinin 269 bin 101 (%22.4), Romanya gmenlerinin ise 121 bin 351 (%10)'dir. Yugoslavya-Makedonya gmenlerinin 108 bin 179'u 1923-1933 dneminde (bu dnemde eitli lkelerden gelen gmenlerin %17.2'si), 160 bin 922'si de 1934-1960 dneminde (bu dnemde eitli lkelerden gelen gmenlerin %28.8'i) gelmitir. Geray'n verilerine gre; 1923-1960 dneminde, Yugoslavya-Makedonya dahil eitli lkelerden gelenler arasnda en yksek say 1924'te (208 bin 886 kii), en dk say da 1952'de (bin 204 kii) gereklemitir. Geray, 1940-1949 dneminde Trkiye'ye 39 bin 557'si Trk olmak zere 91 bin 490 kiinin sndn, bunlardan 67 bin 22'sinin bir sre sonra Trkiye'den ayrldn belirtmektedir. Geray, 1946-1960 dneminde sndktan sonra Trkiye'de yerleen toplam 15 bin 181 kii arasnda Yunanistanllar'n saysnn 7 bin 753 (%51.9), Bulgaristanllar'n 2 bin 959 (%19.5), Yugoslavya-Makedonyallar'n ise 64 (%0.4) olduunu kaydetmektedir (Geray 1962: 7-9, 11-13). Doanay'a gre Cumhuriyetin kuruluundan gnmze (1997), byk blm Balkan lkelerinden olmak zere yaklak 1 milyon 600 bin gmen gelmitir. Bunlardan yaklak %75'i devletin hazrlad programlar dorultusunda yerletirilmi, dier blm de "serbet gmen" statsnde kendi istedikleri yerlerde yerlemitir. Serbest gmenlerin neredeyse tamam byk kentlere yerlemi, geriye kalan ok kk ksm ise yerlemek iin tarmsal yerletirme projeleri erevesinde krsal alanlar tercih etmitir. Doanay, bu dnemde Yugoslavya-Makedonyadan gelen gmenlerin aile saysnn 77 bin 431, kii saysnn 305 bin 158 olduunu, 1950 ylna kadar gelenlerden 14 bin 494 kiinin devlet tarafndan yerletirildiini, geri kalanlarn ise

133

bilig, Bahar / 2007, say 41

serbest gmen olarak istedikleri blgelere yerletiklerini vurgulamaktadr (Doanay 1997: 196-200). Andrews ise Balkanlar'dan 1923-1949 arasnda Trkiye'ye toplam 877 bin 209, 1950-1958 arasnda da 286 bin 430 kiinin g ettiini yazmaktadr. Andrews, yukardaki verilere ramen, 1923-1960 arasndaki kaytl gmen saysnn (Geraya atfla) 1 milyon 204 bin 205, bunun iinde YugoslavyaMakedonya gmenlerinin paynn 269 bin 101 (%22.4) olduunu belirtmektedir. Cumhuriyet dneminde gelen gmenlerin yerlemelerinde, terk ettikleri blgedeki ekolojik-tabii ve sosyal evreye benzerlie dikkat edildiini de vurgulayan Andrews, genellikle farkl gruplarn yeni yerleim blgelerinde birbirleri ile karmalarnn amalandna iaret etmektedir (Andrews 1989: 28, 98-99). Bu hususta Geray'a gre Balkan doumlu gmenlerin 775 bin 491'i arlkl olarak Marmara (%56.7), Ege, (%21.3) ve Orta Anadolu (%11.7) blgelerine yerletirilmi, yerletirilen toplam 889 bin 42 gmenden en fazla gmeni 84 bin 946 (%9.6) ile Edirne, en az gmeni de 10 bin 37 (%1.1) ile Tokat ili alm, dier illere ise 10 binden az gmen dmtr. Edirne'nin ardndan Tekirda (83 bin 329, %9.4), stanbul (80 bin 721, %9.1) ve Krklareli (69 bin 402, %7.8)'ni takiben Bursaya 63 bin 57 (%7.1) gmen dmtr (Geray 1962: 30-31, 34). Bu arada Andrews, Yugoslavya'nn Makedonya ve Kosova blgelerinden gelen gmenler arasnda "itak" (Citak) olarak bahsettiklerinin Srpa, Makedonca ya da Arnavuta konutuklarn, sadece Strumica'dan gelenlerin Trke konutuklarn ne srmektedir. itaklar'n muhtemelen gney Slav (bize ve tarihsel ve sosyokltrel gereklere gre Trk H..) soyundan gelmelerine ramen, kendilerini genellikle Trk saydklarn da belirten Andrews, bunlarn Bat Makedonya'daki Hristiyan komular tarafndan "Torbe" (Torbesi), "Potur" (Poturi), bazen de "Kurki" (Kurki) olarak adlandrldklarn belirtmektedir. Andrews, son olarak Trke konuan gmenlerin, yaklak olarak Yugoslavya'nn ayn blgesinden; gerek kasabal, gerek kyl olarak Makedonya'dan ve Kosova'dan geldiklerini eklemektedir (Andrews 1989: 102). Bu arada Popovic, 1918-1941 arasnda Yugoslavya-Makedonya'dan Trkiye'ye gelen Mslman gmenler arasnda Arnavut kkenlilerin bulunmas konusunda Arnavutluk ile Yugoslavya hkmetleri arasnda karlkl sulamalar olduunu belirtmek suretiyle konunun bir baka boyutuna dikkat ekmektedir. Bu konuda 1930'da ortaya konan Arnavutluk hkmetinin tezine gre; Kosova'da hkm sren terr, nemli sayda Arnavut'un Arnavutluk'a g etmesine yol am, ancak hkmetin ihtiyalarn karlayacak durumda olmamas zerine bunlar Trkiye'ye ynelmi ve Anadolu'ya yerlemeye balamlardr. Ne var ki deiik iklim artlar ve eitli hastalklar sebebiyle bu gmenlerin birou lmtr. Sonuta 140 bin gmenden 130 bini
134

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

Trkiye'ye doru hareket ettiine gre Yugoslavya'da geriye 800 bin1milyon arasnda Arnavut kalmtr. Bu ekilde zetlenebilecek Arnavut tezine yant olarak ortaya konan Yugoslavya hkmetinin tezine gre de; bu iddialarda yer alan bilgiler ve veriler tamamen yanltr. Tm dahil Arnavutluk'a 2 bin 576, Trkiye'ye ise sadece 16 bin 635 k yaplmtr ve tm bunlarn sebebi "dini fanatizm" dir. Trkiye'ye giden Arnavut gmenler de orada kalmamlar, umut ettikleri karlamay bulamaynca sahip olduklarn da harcayp tketmiler ve tam bir sefalet iinde Yugoslavya-Makedonyaya geri dnmlerdir (Popovic 1995: 226-227). Ferruh Solak, Yugoslavya-Makedonya topraklarndan 1923-1930 arasnda "devaml basklar" nedeniyle Trkiye'ye g edenlerin saysn 350 bin olarak belirtmektedir (Solak 1995: 7). G edenler konusunda herhangi bir say vermeyen Bilgiseven ise (1912-1913'teki birincisini takiben) Makedonya'dan ikinci gn 1924 sralarnda baladn yazmaktadr. Ona gre ikinci g, farkl etnik gruplara hak tanmayan "Srp-Hrvat-Sloven Krall"ndan "Trkler'in ka" eklinde ortaya km, bu insanlar Trkiye'yi bir "melce" olarak grmlerdir. Bilgiseven, nc gn de 1936-1937 [1939] "dnya ekonomi bunalm"nn durumlarn sarst YugoslavyaMakedonya Trkleri'nin, yeni imkanlar bulmak zere Trkiye'ye gitme arzular ile ortaya ktn belirtmektedir (Bilgiseven 1987: 60). Bir baka kaynakta ise Balkan savalar dneminde ykselen, Cumhuriyet dneminde de devam eden gler erevesinde 1940 ylna kadar Trkiye'ye g edenlerin says 250 bin olarak verilmektedir (Ycelten 1974: 1094). Sabahattin Zaim'e gre, 1923-1933 arasnda Yugoslavya-Makedonya'dan gelen gmenlerin says, Geray'n da belirttii gibi, 108 bin 179'dur. Zaim, II. Dnya Sava srasnda ve sonrasnda kitlesel 1952 g balayana dek gn durduunu belirtmektedir (Zaim 1958: 435-447). Gerayn sunduu (tablo) verilere gre Yugoslavya-Makedonyadan 19521967 dneminde tamam "serbest gmen" olarak gelenlerin kii says 175 bin 392, aile says ise 45 bin 338'dir. Bu dnemde 1956; "kii says" olarak, 1958; "aile says" olarak en ok gmenin geldii yl olmutur. Bu arada 1952 ise gerek "kii says"nn, gerek "aile says"nn en dk dzeyde kald yl olarak yerini almtr. Gn hemen balangcnda gzlenen dk saynn nedeni, Trkiye'nin 1952 ve 1953 yllarnda snr kaplarn kapatm olmasdr. Bilindii gibi Trkiye, 1950 ve 1951 yllarnda Bulgaristan'dan ynelen bir soyda gne (154 bin 393 kii) daha kucak amak durumunda kalmtr (Geray 1962: 8, 13; Ycelten 1974: 1094). 6

135

bilig, Bahar / 2007, say 41

Yllar Say 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1959 1960 1961 1962 1963 1964 1965 1966 1967 TOPLAM

Nfus % 73 1.113 9.728 17.000 31.969 30.162 30.137 18.403 13.304 7.091 3.399 2.603 1.288 1.998 3.672 3.452 175.392 0.04 0.68 5.94 10.38 19.53 18.42 11.24 11.24 8.12 4.33 2.07 1.59 0.78 1.22 2.24 2.10 100.00 Say 32 303 2.437 4.047 8.083 8.250 8.741 4.795 3.417 1.801 1.286 996 318 333 783 716 45.338

Aile % 0.07 0.66 5.37 8.92 17.82 18.19 19.27 8.37 7.53 3.97 2.83 2.19 0.70 0.73 1.72 1.57 100.00

1923-1960 dneminde gelen 269 bin 101 kiiden % 56.4nn l953-1960 dneminde g etmi olmasn dikkate deer bulan Geray, bu durumun Tito rejiminin Mslman ve Trk unsurlara kar tutumunun bir sonucu olarak deerlendirildiini belirtmektedir (Geray 1962: 11, 13). Gn 1967den sonra da devam ettiini vurgulayan Hamza'ya gre de, 1952-1975 dneminde yaklak 296 bin kii Trkiye'ye g etmi, 1996 itibaryla da bu say mutlaka 350 bine ulamtr (Hamza 1996b: 15). Solak ise YugoslavyaMakedonya'dan "asimilasyon uygulamas" nedeniyle Trkiye'ye g edenlerin saysnn 1946-1961 dneminde 160 bin, 1962-1970 dneminde de 50 bin kii olarak gerekletiini savunmaktadr (Solak 1995: 7). Bu arada, Balkan Savalar'ndan itibaren Trkiye'ye bir g hareketi baladna iaret eden Hoffman, sadece 1950'li yllarda g eden Trklerin saysnn 100 bini atn belirtmektedir. Hoffman'a gre bu say, Yugoslavya-Makedonya topraklar zerindeki toplam Trk nfusunun yaklak yarsn oluturmaktadr. Bu erevede Trk kkenli olmayan ok az sayda Mslman'n da Trkiye'ye g ettiini vurgulayan Hoffman, Trk raporlarnda gmen saysnn 1946-1960 dnemi itibaryla 102 bin, 1950-1958 dnemi itibaryla da 104 bin 372 olarak yeraldn kaydetmektedir (Hoffman 1977: 485-489). Trk Dileri Bakanl belgelerinde ise Yugoslavya-Makedonya'dan gelen gmenlerin says 19521968 dnemi itibaryla 170 bine yakn olarak ifade edilmektedir. Ayn belgelerde gmen says 1952-1960 dneminde 150 bin, yine 1952-1963 dne136

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

minde ise 165 bin olarak belirtilmektedir. Buna gre; 1960'ta 150 bin olan gmenlerin says, 1963'te 165 bine, 1968'de de 170 bine ykselmitir (Dileri Bakanl 1969: 645-646, 665, 679). Szkonusu belgelerde, YugoslavyaMakedonyada kalarak g etmeyen soydalarmzn says ise en az 180 bin, en ok 200 bin olarak kaydedilmitir (Dileri Bakanl 1969: 661, 666, 676, 678, 689). Bilgiseven de, "drdnc g" olarak vurgulad bu g hareketiyle Trkiye'ye gelenlerin saysn 500 bin civarnda olarak belirtmektedir. Bilgiseven'e gre; "...Drdnc g, baz Trklerin Trkiye'ye balanma dncesi ile kurduklar YCEL tekilatnn kurulmasndan sonra bu tekilat yelerinin idam zerine balamtr. dam edilenlerin akrabalar katliam korkusuna kaplarak kendilerine kaplarn aan Trk hkmetinin bu hareketinden yararlanmlardr" (Bilgiseven 1987: 60). Bilgiseven'in szn ettii YCEL tekilat yelerinin idamnn 1952 gnde nemli bir itici nedeni oluturduu dorudur. Ancak, YCEL tekilatn baz Trkler'in Trkiyeye balanma dncesi ile kurduklar kaydn (kant sunmadklar ve baka hibir kaynakta karlamadmz iin) bilgi olarak kabul edemediimiz gibi, haksz bir sulama ve szkonusu tekilat yelerinin idamn (farknda olmadan) merulatran talihsiz bir ifade olarak niteliyoruz. YCEL tekilat, 1944-1947 dneminde hkm sren basklarn bir sonucu olarak kurulmutur. Trk Dileri Bakanl belgelerinde bu konuda u bilgiler yeralmaktadr; "... tazyiklerden bunalan birka uurlu Trk mnevveri, ki aralarnda retmenler ekseriyeti tekil etmekte idi, 1947 ylnda biraraya gelerek bir gizli cemiyet kurmaa karar veriyor ve cemiyetlerinin adn Ycel Cemiyeti koyuyorlar. Git gide kylere kadar nfuz eden ve bir aralk mensuplarnn adedi 500'e kadar ykselen Cemiyetin elli kadar faal azas bir taraftan komnistletirme dier taraftan Arnavutlatrma siyasetine kar Trkl koruma hedefiyle faaliyete balyorlar.... Makedonya Cumhuriyeti iindeki Arnavut teekklleri aka Arnavutluk Hkmeti tarafndan beslenmekte idi. Ycelciler ise ne Trkiye'den ne de baka bir devletten alaka ve yardm grmedikleri halde uzun zaman mevcudiyetlerini muhafazaya muvaffak olmulardr... Nihayet (...) adl iki hainin, Ycelcileri Hkmete ihbar etmeleri neticesinde elli kadar fedakar Trk milliyetisi yakalanp muhakeme edilmi, idama, dierleri hapis cezasna mahkum edilmilerdir" (Dileri Bakanl 1969: 643).7

137

bilig, Bahar / 2007, say 41

Sara'a gre de "1948-49 "Ycel (Trklere ait dayanma tekilat)" aleyhinde rejime kar eylemlerde bulunma sulamasyla alan davada, idama mahkum edilen Trkler'in says 5 olup, mezarlarnn nerede olduu hala bilinmemektedir. Mahkeme tarafndan ar hapis cezalarna mahkum edilenlerin says da, yine Sara'a gre 19'dur (Sara 1995: 286). Oran ise, 1930'lu yllarda henz "komnistlerde ateist tema yok" iken Trkler'in dini ve milli haklara kavumak iin Komnist Partisi'ne destek verdiklerini belirtmekte ve; "bu destee ramen savatan sonra umduunu bulamay, Trkleri 45-46'daki "Ycel" gizli rgtn kurmaya itmi olmal" demektedir (Oran 1993b: 136). "Ycelin sava sonras dnemde Trklerin uradklar duruma bir tepki eklinde belirdiini vurgulayan Oran'a gre; 1948'de aa karlan cemiyetten 4 Trk idam edilmi ve bundan sonra artk Trklere "komnizm dman" olarak baklmaya balanmtr (Oran 1993b: 133-134, 136). Hamza da idam hkm giyen Ycel yelerinin saysn 4 olarak vermektedir (Hamza 1996b: 15). Gzlemler, 1952 gmenlerinin bnyesinden kt Yugoslavya-Makedonya Trkleri ile bir deil birka iliki rnts kurulduunu gstermektedir: Anayasalara ve yasalara gre kuramsal olarak "oulcu", ancak uygulamaya bakldnda aznlk, dolaysyla da dmanca ve eitsizliki bir iliki rnts. Son olarak "smr" ile buna elik eden "tecrit". "Tecrit" rntsnn, zellikle Torbeler ve Bat Makedonya'daki dier Trkler ile kurulmasna arlk verilmitir. Torbelerin Trk dilinde eitim almalarna hibir zaman izin verilmemi ve hemen tamamnn anadili nce "Srpa", Bulgar igali dneminde "Bulgarca", Makedonya Cumhuriyeti'nin kurulmasyla da "Makedonca" olarak yerlemitir. Bat Makedonya'da ok saydaki Trk de (Arnavutlatrma abalar erevesinde) zamanla Trke'yi ok zor konuur hale gelmi, neredeyse anadil derecesinde bildikleri dil Arnavuta olmutur. Bununla birlikte, her iki grupta yaygn bilin "Trk bilinci"dir. Burada bir gerei daha eklemekte yarar vardr: 1952 g dneminde Dou Makendonya'daki Arnavutlar da (doal olarak) Arnavuta konumakta idiler. Ancak bunlar arasnda zellikle kyl Arnavutlar kendilerini "Trk" sayyor ve Trkiye'ye g etmek istiyorlard. Bu hassas ve kendine zg durum; farkl bir "etnik" (milli) grubu, sosyal bnye ile btnle(tiril)mesi bakmndan glkler ve hatta gelecee ilikin sorunlar yaratabilecei kaygsyla "gmen" olarak almak istemeyen Trkiye'yi, g srasnda megul etmi, nadiren de olsa, zellikle Arnavuta konuan ancak "Trk bilinci" tayan gmen adaylarndan talepleri reddedilerek kstrlenler olmutur. Nitekim, gnmzde bile blgede yaayan ok saydaki Arnavut kkenlinin "slam" dini ile "Osmanl" ve dolaysyla Trk kimliini zde kabul ettikleri bilinmektedir. Oran'a gre de; "nk bu lkede [Makedonya'da] en azndan orta yal Arnavutlar arasnda Mslmanlk ile Osmanllk zde kavramlardr.
138

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

Buna rnek olarak da, birok Arnavut'un yemin ederken, hala, 'Trklk dinimin hakk iin' demesini gsterebiliriz" (Oran 1993a: 117; Oran 1993b: 133) Yukarda anlatlanlarn nemi uradadr: 1952 g, alnacak gmen says ve gmen adaylarnda aranacak nitelikler konusunda keyfiyetin (1934/2510 sayl Gmen Kanununun 3. maddesi erevesinde) Trkiye'ye ait olduu uzlamaya dayanarak gereklemitir. Uzlama, dier tarafa ise, kendi yurttalar olmalar itibaryla gmen adaylarna yardmc olmak grevini yklemitir. Bu erevede bir gmen adaynn bavurusuna, blgedeki Trk temsilcilikleri tarafndan Trkiyeye "serbest gmen vizesi" verilebilmesi iin izlenen sre, ana hatlar itibaryla yledir; a) Aday, yerel makamlardan milli" (etnik) kkeninin Trk olduunu belirten belge alacaktr. b) Aday, yerel makamlardan ald milli (etnik) kkeninin Trk olduunu belirten belge ile blgedeki Trk temsilciliine bavuracak ve burada uzman memurlar tarafndan (elindeki belgeye dayanarak, ancak belgeye ramen) Trke bilip bilmedii, Trk kltrne bal olup olmad, dolaysyla Trk bilinci tayp tamad snanacaktr. c) Bavuru srasnda adaydan, (varsa) Trkiye'de akrabalar ile ilgili (yaknlk derecesi, nerede ikamet ettikleri gibi) ayrntl bilgiler istenecektir. d) Blgedeki Trk temsilcilikleri ile Trkiye'deki makamlar arasnda yaplacak bilgi alveriine dayanarak yrtlecek aratrmann sonucuna gre, bavurunun uygun bulunmas halinde adaya "serbest gmen vizesi" verilecek, aksi takdirde verilmeyecektir. te bu srece ilikin almalar/yazmalar srasnda, Torbe adaylarn "g" bavurular ilk anda "dil" dolaysyla bir tedirginlie yolamsa da, Trk soyundan ve neredeyse istisnasz Trk bilincine sahip olmalar dolaysyla bu tedirginlik ksa srede almtr. Ancak Trk dilini hi konuamayan ya da ok zayf konuabilen ve anadil derecesinde Arnavuta bilen adaylar ile ilgili sknt bir sre devam etmitir. Sonuta, yerel makamlardan "Trk" olduuna ilikin belge ile bavuranlardan; a) kk kesimin Arnavut bilinci tayan Arnavutlardan olutuu, ancak b) byk ounluun ksmen Arnavutlatrma politikasyla karlam Trk kkenlilerden ve c) ksmen de yukarda belirtilen Arnavut kkenli kyllerden olutuu ve bu son iki kesimin de kendi kimliini "Trk" olarak tanmlad ve "Trk bilinci" tad kanaatine varlmtr. Dolaysyla, anadil ve Trkiye'deki akrabalar gibi, balangta ngrlen kurallarn zamanla yumuatlmas yoluna gidilmitir. Nitekim, Belgrad Bykelilii'nden Trk Dileri Bakanl'na gnderilen 6 Temmuz 1963 tarihli resmi yazda sz edilen Arnavut kkenli kyller hakknda u bilgilere yer verilmektedir: "Gerek Kosmet'te [Kosova ve Metohiya], gerek Makedonya'da yaayan Mslman Arnavutlar'n mnevveri ve kyls arasnda temayl ve hissiyat bakmndan byk fark vardr. Kyl
139

bilig, Bahar / 2007, say 41

Arnavut iin, tpk kyl Bosnallar iin olduu gibi, Mslman ve Trk kelimeleri birbirinin mradifidir ve ayn manay ifade eder. Kyl Arnavutlar'da dini hisler kuvvetli olduu iin, bunlar dinsiz bir devlet olarak tandklar Arnavutluk'tan ziyade dinin serbest olduu Trkiye'ye baldrlar ve ... kendilerini Trk hissederler. ... Kosmet ve Makedonya'daki Arnavut mnevverlerine gelince, bunlar koyu oven ve Arnavutlua derin milli hislerle baldrlar" (Dileri Bakanl 1969: 644). Ayn yaznn bir baka yerinde de bu konuyla balantl olarak u bilgiler aktarlmaktadr;"Arnavutluun elli seneden beri emeli Bat Makedonya'y da iine alan byk bir Arnavutluk kurmaktr. Bu emelin Dou Makedonya'ya, skp'e kadar uzanmamasnn sebebi oradaki Arnavutlarn Trklemi olmas, hepsinin Trkiye'ye gitmeye can atmas, binaenaleyh "self-determination" prensibine gre bu blgenin elverili artlar arzetmeyii idi ve [bunlarn] da Trkiye'ye gitmesi Makedon makamlarnn pek iine gelmitir" (Dileri Bakanl 1969: 646). Yugoslavya-Makedonya'daki Trkler'i Trkiyeye ge iten nedenler, Balkan ve I. Dnya savalar dnemindeki nedenlerden pek farkllk gstermemektedir. ncelikle, "Srp-Hrvat-Sloven Krall" dneminde karlan "Zirai Islahat (Agrar) Kanunu" (1931); "Makedonya'da siyasi bakmdan km olan Trkln ekonomik bakmdan yklmas" sonucunu dourmutur. Bu zorunlu ve bedelsiz istimlak hareketi erevesinde Trklerin geni arazilerinin ellerinden alnmas, rejimin karakterine uygun olarak Trklerin arazi ve emlak sahibi olmalarnn engellenmesi, vergi tarhnda ve zirai kotalarn tespitinde farkl muamele yaplmak suretiyle Trkler'e geni apta ynelen "ekonomik basklar" kabaca itici nedenler arasnda yer almtr. Oysa, krallk dneminin ilk yllarnda Trkler, en azndan Makedonya kesiminde nfusun ounluunu oluturduklar gibi, topraklarn da yarsndan fazlasna sahiptiler. te arazi ve iftliklerden oluan bu topraklarn byk ksm sz konusu kanun marifetiyle bedelsiz olarak istimlak ediliyor ve bylece Trk olmayan etnik unsurlarn eline gemesi salanyordu. Bu zirai slahat erevesinde arazi, iftlik ve zerindeki emlaklarn kaybeden Trkler'in byk bir ksm Trkiye'ye g etmek zorunda kalmtr. Bu kanun zerine harekete geen Trkiye, Yugoslavya nezdinde gmenlerin blgede kalan arazi, iftlik ve emlaknn tasfiyesi konusunu gndeme getirmi ve Belgrad'da imzalanan (27 Kasm 1933) "Dostluk, Ademi Tecavz, Adli Tesviye, Hakem ve Uzlama Muahedesi"ni takiben Ankara'da imzalanan (28 Kasm 1933) "Trkiye Cumhuriyeti ile Yugoslavya Krall Arasnda Mtekabil Mutalebatn Tesviyesine Mteallik tilafname" (Agrer Anlamas) ile
140

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

konunun mali boyutu zme balanmtr. Bu erevede iki taraf uyruklarnn bir dier lkenin snrlar iinde bulunan malvarlklar karlatrlm, Trk tarafnn lehine ortaya kan 476.520 TL. fark, Yugoslavya tarafndan Trk makamlarna denmitir. Bununla birlikte, malvarlklarnn sahipleri olarak Yugoslavya tarafndan teslim edilen listelerde malvarl sahipleri tespit edilemedii gerekesiyle, bu para asl sahipleri yerine Kzlay'a balanmtr (Dileri Bakanl 1969: 641-642, 622, 667; kn ve kn 1974: 22, 468). Trkiye, sonraki yllarda Yugoslavya ile Ankara'da (5 Ocak 1950) "Yugoslavya'daki Trk Emlak ve Menfaatlerinin Tazminine Mteallik Protokol" ve Belgrad'da (13 Temmuz 1956) "Trkiye Cumhuriyeti ile Yugoslavya Federatif Halk Cumhuriyeti Arasnda Akdedilen Yugoslavya'da Devletletirilen Trk Mal ve Menfaatlerinin Tazminine Mteallik Anlama ile Tazminatn Tediye ekillerine Mteallik Protokol" daha imzalamtr (kn ve kn 1974: 92). Krallk ve sonrasnda Trkler'in temel hak ve zgrlkleri ellerinden alnm, bu durum II. Dnya Sava sonuna kadar byle devam etmitir. Sava yllarnda Alman, talyan ve Bulgar igalinde kalan Makedonya kesiminde Trkler, zellikle Bulgarlar'n baskn ve saldrlarna maruz kalm, bunlar tarafndan eitli sebeplerle ldrlen Trk says bazen gnde 60 kiiye ulamtr (Hamza 1996b: 15; Sara 1995: 286). gal dneminde fiili olarak, Almanlar'dan ok dou ksm Bulgarlar'n, bat ksm da talyanlar'n igaline urayan Makedonya, Arnavutlar tarafndan idare edilmitir. lk iki grup, Trkler'e, Srp idaresini aratacak denli kt muamele uygularken, mslman Arnavut milliyetileri Trk kylerine sokulmu ve bunlar tarafndan Trkler'i Arnavutlatrma faaliyeti balatlmtr. Sava sonrasnda Makedonya Cumhuriyeti'nin federe bir devlet olarak kurulmasyla (11 Ekim 1944) da Trkler'in uradklar "mezalim" yeni bir ekle ve aamaya girmitir. Yugoslavya; kendisi gibi komnist rejimi kabul etmi olan Arnavutluk'a ho grnmek iin Makedonya'daki Arnavutlar'a geni hrriyetler tanm, onlarn da bu glerini Trkler'i asimile ynnde kullanmalarna gz yummutur. Milliyeti Arnavut kurulular, Trk okullarna retmen olarak Trke konuan "oven" Arnavutlar' tayin ettirmeye, Trk retmenleri isiz brakmaya almlar, Trk ailelerini de tehdit veya eitli vaadlerle ocuklarn Arnavut okullarna gndermeye zorlamlardr. zellikle Bat Makedonya'daki ehir ve kylerde yaayan Trkler'in nfus czdanlarna "Arnavut" yazdrma kampanyas da yrtlmtr. Bu arada sava srasnda ortaya kan gizli mukavemet tekilatlarna szde gerektii kadar katlmadklar gerekesiyle "Partizanlar" tarafndan birok yerde cezalandrma amacyla Trkler'e kar kuruna dizme olaylar gerekletirilmi, bu olaylar resmi makamlar tarafndan gr141

bilig, Bahar / 2007, say 41

mezden gelinmitir. Kuruna dizilen Trkler'in cesetleri ailelerine teslim edilmemi, akbetleri mehul kalmtr. Makedonya resmi makamlar da Trk aydnlarn Komnist Parti'ye ye olmaya zorlamak iin kampanya balatmlar, buna yanamayanlar isizlie ve dolaysyla da ala mahkum etmilerdir (Dileri Bakanl 1969: 642-643; Sara 1995: 286). Ksaca, 1945'li yllarda zellikle Bat Makedonya'da "Trk'm" diyebilen yoktur, nk Trkler, gerek devletin, gerek milliyeti Arnavutlar'n youn basks altnda bulunmaktadrlar. Sz konusu dnemde Yugoslavya'nn Arnavutlukla birleme umutlar olduundan, Makedonya'da sadece Arnavutlar'n varl tannm, Trkler'in tannmamtr (Oran 1993b: 133-134). Oran'n da ifade ettii gibi, slam' kullanarak Trkler'i asimile etme abasnda olan Arnavut milliyetileri bakmndan, 1946'da karlan "Soyad Kanunu" bir kilometre tan oluturmutur. Daha nce "-yevi" eki sayesinde Trkler'in Srplar'a uyarlanan soyadlar; 1946 kanunu ile artk "-i" eki yerletirilmek suretiyle Arnavutlar'a uyarlanmaya balanmtr (Oran 1993a: 119). Ksaca Trkler, soyadlar itibaryla da Arnavutlatrlmtr. Trkiye'ye 1952 gnde; zorla komnistletirme, Arnavutlatrma ve ardndan Yugoslavlatrma ynnde bavurulan ideolojik ve siyasi ierikli "manevi basklar" da balca itici nedenler arasnda yeralmtr. Bir "ulusallk" (nationality) grubu olarak, Trkler'in temel haklar, gerek Yugoslavya gerek Makedonya anayasalar ile gvence altna alnm olmasna ramen; g ncesinde ve gn yavalad 1960'l yllarn sonuna dek, bask ve ayrmlarda hemen hibir deiiklik gzlenmemitir (Dileri Bakanl 1969: 647648, 663-664, 668, 671-672, 680-681). Gerekten de bask ve ayrmlarn temel ilevleri; Trk nfusunu azaltmak, bu erevede "Yugoslav" kimlii altnda eritmek, buna yanamayanlar ise ge zorlamak eklinde belirmitir. Bu amalara uygun olarak, 1960'l yllarn sonuna dek; "...Cahil ve geri kafal hocalar vastasyla soydalarmzn dini inanlar irticaa varacak ekilde krklenmekte ve Atatrk inklaplar yerilerek soydalarmzda Trkiye'ye ve Trkler'e kar nefret ve husumet duygular uyandrlmaa" allmakta idi. Bununla birlikte, zellikle Mslman olmayan bir erkekle evlenmek "hicap verici" kabul edildiinden bu gibi evliliklere de pek nadir rastlanabildiini eklemek gerekmektedir (Dileri Bakanl 1969: 670-673). Eitim konusuna gelince; Makedonya, Bulgarlar'n elinden karak tekrar Srp hakimiyetine getikten (Eyll-Ekim 1918) sonra 1940 ylna kadar eitim dili (1913-1915 arasnda olduu gibi) tekrar Srpa olmutur. Bu dnemde skp'te Trk ocuklarnn devam ettii balca okullar, her biri drder snf olan "Tefeyyz" erkek okulu, "rfan" kz okulu ve "efkat" kz sanat okuludur. Bu okullarda tm dersler Srpa okutulmu, sadece haftada 2-3
142

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

saat Trke dersi verilmitir. Srpa eitim "Byk Kral Aleksandr Medresesi" ile "sa Bey Medresesi"ne kadar sokulmu, Arap dilindeki eitimin yansra, 8 yllk eitimin ilk drt ylnda Trke haftada sadece 1-2 saat o da eski harflerle okutulmutur. Trkler'in her retim ylnda yaklak 10 renci ile katldklar Aleksandr Medresesi, daha ziyade Sancak, Kosova ve Karada'daki Mslmanlar iin kadro yetitiriyor, rencilerin ounluu Arnavutlar'dan, retmenlerin de Bonaklar'dan oluuyordu. sa Bey Medresesi'ndeki eitim de genellikle bu Bonak retmenler tarafndan yrtlyordu. Ferid Bayram adl Trk bu iki medresede retmenlik yapm, Hac Bedri Efendi adl Trk de bu medreselerde retmenlik grevinin yansra mfettilik grevinde bulunmutur. Bu dnemde Trk ocuklarna Trke hitap edilen tek eitim rgt, hkmetin gz yummasyla hemen her kasabada ve kyde rastlanan dini mahalle okullar niteliindeki "sbyan okullar" dr. Bu okullarn tm II. Dnya Sava srasnda Bulgarlar tarafndan kapatlmtr. Makedonya Federe Cumhuriyeti'nin kurulmasndan sonra ise "Tefeyyz", "rfan" ve "efkat" okullar tekrar alm, Trke derslerin says arttrlmakla birlikte, Srpa'nn yerini (Slav dilleri grubunda bulunan) Makedonca almtr. Olumlu bir gelime olarak Trke dersler artk Trkiye'de olduu gibi yeni (Latin) harfleriyle verilmeye balanm, Medresenin almasna ise Makedonya hkmeti tarafndan gerek grlmemitir. Bu arada 1945'te retmen ihtiyacn karlamak amacyla skp'de ubeden oluan Makedonca, Arnavuta ve Trke eitim veren retmen kurslar alm, bu kurslar daha sonra retmen okulu halini almtr. Aldklar ilk yllarda skp'teki kurslara 22'si kz 134 Trk devam etmi, bunlardan 21'i kz 119'u bu dnemde mezun olmutur. lkede zorunlu eitimin 8 yla karlmas (1948) zerine "Tefeyyz" okulu da 8 yllk olmu ve "rfan" okulu kapatlmak suretiyle Tefeyyz karma okul haline getirilmitir. Ayn yl Arnavutlukla ilikilerin kesilmesi zerine, Arnavutlar'n da yaadklar Gostivar, Kalkandelen ve Ohri gibi kasabalarda Trk ocuklar iin 4 snflk Trk okullar almtr (Dileri Bakanl 1969: 649-650; Oran 1993b: 134). Makedonya'daki Trk okullar iinde halkn eitim-retim ve kltr sahasnda nemli ilevlere sahip olan ve 26 Aralk 1944 tarihinde 343 renci ile faaliyete balayan "Tefeyyz"'e ise 1951-52'de 1.167 renci, 1952-53'te de 1.285 renci devam etmitir. Ancak takibeden retim yl itibaryla gn bir sonucu olarak renci says da dmtr (Chiffy Contacts 1994: 2-3). Bunlara ek olarak 1961'de "Tefeyyz"de eitim tekrar 4 yl ile snrlandrlm ve bina yetersizlii gereke gsterilerek Trke, Makedonca ve Arnavuta dillerinde l eitim verilmeye balanmak suretiyle "Tefeyyz" 3 okul haline dntrlmtr. Bu erevede okula Makedon mdr atanm, mdr muavinlerinin sk sk Arnavut olmasna zen gsterilmi, Trk snflarna tayin edilen retmenlerin ou, Trke bilen Arnavutlar'dan seilmeye ba143

bilig, Bahar / 2007, say 41

lanmtr. Yine 1966 ylna kadar Trk ocuklarna okutulmak zere 150 eit (tr) ve 600 bine yakn kitap Trke baslmasna ve parasz datlmasna ramen; ounun Srpa ve Makedonca'dan tercmeler olmasna, Trk tarihine ve Osmanllar'a nefret alayan pek ok konuya ve sayfaya yer verilmesine zen gsterilmitir (Dileri Bakanl 1969: 650). Trkiyeye 1952 g dneminde skp niversitesi'nin eitli fakltelerinden 16's kadn 103 Trk mezun olmutur. Tm kstlamalara ramen, Trk okullarnda ve karma okullarda renim gren Trk renci says, 1950'den sonra gn arln hissettirdii 1953-54 retim yl sonuna dek srekli ykselen bir eri izlemitir. Ksaca 1951-52 retim ylnda 13.237 olan renci says 1953-54'de 15.219'a km, 1955-56'da ise 11.406'ya, 1965-66'da da 5.824'e dmtr. Trk renci saysnda 1966-67 retim ylnda greli bir ykselme (5.850) olmusa da bu retim yl ile 1994-95 retim yl arasnda 5.084 (1991-92) ve 5.745 (1967-68) arasnda deien saylarla snrl kalmtr. 199495 itibaryla renci says ise 5.276'dr. Gn dorudan bir sonucu olarak daha nce alan birok okul, talep yetersizlii gereke gsterilerek kapatlm, ok sayda Trk ocuu Arnavut veya Makedon okullarna devam etmek zorunda braklmtr. Ayn gelimeyi, orta-lise rencileri hakknda da tespit etmek mmkndr. Nitekim 1951-52 retim ylnda 1.219 olan Trk dilinde eitim gren orta-lise renci says 1952-53'de 53'e dm, 1954-55 ile 1962-63 dneminde de sfr olarak gereklemitir. Say 1963-64'te 88 olarak belirmi ve bu yldan itibaren en dk 107 (1964-65) ile en yksek 291 (1994-95) arasnda seyretmitir (Statistical Office of Macedonia 1996: 571). te yandan Kosova'daki Trkler'in durumuna bakldnda, ok daha vahim bir tablo ile karlalmaktadr. Trke eitim bir yana, blgenin Osmanl egemenliinden kt 1912'den 1951 ylna kadar Kosovadaki Trk varl tannmam, aka Trkler Arnavut muamelesi grm ve neredeyse tamamen Arnavut milliyetilerin insafna ve tasarrufuna terkedilmitir. Trk ocuklar Trke renim grme hakkna, blge meclisinin 20 Mart 1951 tarihinde ald bir kararla ancak sahip olmu, dolaysyla bu karar Trk varlnn da tannmas anlamna gelmitir (Recepolu 1994: 5-6).8 Bedrettin Koroya gre Trk ocuklar 1912-1951 dneminde Srpa, yine 1941-1951 arasnda da Srpa ile birlikte Arnavuta dilinde renim grmeye mecbur kalmtr. Koro, bununla birlikte Trklerin bu dnemde, zellikle de iki dnya sava arasndaki dnemde (Makedonya kesiminde olduu gibi) resmi statleri bulunmayan sbyan okullarnda ve medreselerde Trke okumaya da devam ettiklerini belirtmektedir. zellikle 1945-1951 dneminde Trkler'in kendi milli benliini belirtmesine de izin verilmediini vurgulayan Koro yle demektedir;"...Trk halk dnn, bugnn ve yarnn ana dilinde renmek, atalarndan yararlanmak istedi. Dolaysyla
144

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

kendi milli benliini zgrce belirtmesi, Trke okullarn almas iin devaml mcadele verdi. Bu mcadele sonunda,...Trk halk iin Trke eitiminde okullarn almas karar alnd" (Koro 1994: 9). Devlet organlarnn ald bu karar takiben Kosova'nn Prizren, Pritine, Gilan, Mitrovia, Vutrn ve pek ehirleri ile Mamua ve Doburcan kylerinde Trk dilinde ilkokul ve ortaokullar almtr. Bunun yansra 1963-64 retim ylnda Prizren'deki "Dimitriye Tusovi" retmen okulunda Trke snf, "Cevdet Doda" Yksek Pedagoji Okulu'nda da Trk Dili ve Edebiyat Blm almtr. Bununla birlikte 1970'li yllarda, bu okullardan yetien kadrolara ihtiya olmad gerekesiyle bu snf ve blm kapatlmtr. Bundan bir sre nce (1989-90 retim yl itibaryla) "Cevdet Doda" YPO'da Trke snf retmenlii (ilkokul) blm, (1988-89 retim yl itibaryla da) Pritine niversitesi Filoloji Fakltesi'nde ise Trk Dili ve Edebiyat Blm almtr (Koro 1994: 10). Tacida Hafz'n verdii bilgilere gre, Kosova'daki Trk renciler iin 19511975 dneminde sadece ders kitab (1965, 1967, 1968) yaynlanm olup, bunlar ayn yazar (Svetozar anovi) tarafndan kaleme alnmtr ve ayn ad ("Doa ve Toplumu Tanmak") tamaktadr. Yine 1976-1985 dneminde 12'si Arnavuta'dan eviri olmak zere Trke yaynlanan ders kitaplarnn says 26'dr. Tm bu kitaplar arasnda doa, toplum, tarih, Marksizm temelleri ve zynetimli sosyalizm konularnn arlkta olduu gzlenmitir. Tarih belirtmek suretiyle 1 Haziran 1984'e kadar Kosova Trkleri'nin Trke kitaplar konusunda skntlar olduunu belirten Hafz, bunun kayna olarak "Trke ders kitaplarnn redaktrln, Arnavuta ders kitaplarnn sorumlusu olan kimi ibirliki uzmanlarn stlenmi olmas"n gstermektedir (Hafz 1990: 35-39). Bu arada, blgeye 1974 ylnda Trkiye'den baz yardmc ders kitap ve aralar gnderilmise de, bunlarn byk blm Arnavutlar tarafndan Trk rencilere datlmam ve bu durum ancak ok sonralar (1993'de) anlalmtr (Oran 1993b: 145).

Sonu Trkiye, Osmanldan Cumhuriyete, iki yzyldan uzun bir sreyle g alan balca blge lkesidir. Gerekte bu, Trklerin; nce Orta Asyadan ve Anadoludan Balkanlara, Kafkasyaya, Krma ve Ortadouya, ardndan da bu topraklardan Anadoluya gerekleen en az ikibin yllk g trajedisinin son perdesidir. Bu son perdede, asli unsur Trkler (ve ou akrabalk balaryla kendilerine eklemlenen dier Mslman unsurlar), Orta Asyadan sonra en az 450, en ok 1400 yl vatan tuttuklar topraklar da, byk lde terk etmek zorunda kalmtr.

145

bilig, Bahar / 2007, say 41

Osmanl dneminde Mslman (Dinda) ltne uygun olarak, arlkl kesimin atalar Seluklu ve Osmanl ile dier beyliklerde de gzlendii gibi, Trk ve dier Mslman unsurlarn s ve snak (zerinden etrafa yaylacak, gerekirse ona dnlecek) algladklar Anadolu topraklarna gelmeleri salanmtr. Cumhuriyet dneminde ise (gmenlerin akrabalar olan, gmenlerle kurduklar akrabalk balar araclyla dier blgelerden gelmi gmenlerin ve yine kendileriyle ayn balar iinde olan yerlilerin de akrabalar haline gelen geride kalanlar itibaryla) yerini alan akraba devlet Anavatan Trkiye statsne, bu erevede Trkiyeden taan-Trkiyeye taan olgusal Trk Milleti gerekliine uygun olarak lt deitirilmitir. Yeni lt, bu iki olguya ve ulus-devlet yaplanmasna uygun olarak, Trk soyundan olan veya Trk kltrne bal bulunan (Soyda) olarak belirlenmitir. Bu balamda, evre lkelerde taycs olduklar kltr ve/veya bilin itibaryla (Trk anlamna gelmek zere) Soydalar olarak belirginleen gruplarn veya kesimlerin, kendilerini Trk Milletinden, yeni devleti Trk Milletinin, Trkiyeyi de bu millet ve bu devletle badatrmak suretiyle Anavatan Trkiye olarak alglamalar ve gerektiinde yine ona ynelmeleri salanmtr. Trkiyeye Osmanl dneminde Mslman (Dinda), Cumhuriyet dneminde Trk soyundan olan veya Trk kltrne bal bulunan (Soyda) ltne gre gerekleen glerde, balca itici nedenlerin ayn ve ortak olduu grlmtr: Savalar, katliamlar, yamalar, tecavzler, bask ve ayrmlar, tecritler, srgnler ve zorla asimilasyonlar. Trkiyeye (yaklak 120 yl sreyle), ayn nedenlerle kitlesel olanlarn yansra, bireysel ve aile dzeyinde g veren balca blgelerden biri de Yugoslavya-Makedonya topraklar olmutur. Bu topraklardan Anadoluya ilk g hareketi 1877-78 Osmanl-Rus savayla (93 Harbi) balam, 1912-13 Balkan Savayla gelimi, 1923-51 dnemince devam edenin ardndan, 1952-67 dnemindeki kitlesel olan takiben 1996 ylna kadar birey ve aile dzeyinde devam etmitir.

Aklamalar
1. Balkanlar zerinde tarihte ilk olarak llir(i)ya, Pannon(i)ya gibi adlarla anlan, 7. yydan itibaren Srbistan olarak geen, Osmanl dneminde ksmen Rumeli olarak ifade edilen, 1929dan sonra Yugoslavya ad verilen, eski (Yugoslavya Federal Sosyalist Cumhuriyeti bnyesindeki Kosova ve Voyvodina zerk blgelerini de kapsayan) Srbistan ve Makedonya federe cumhuriyetlerinin zerinde bulunduu, gnmzde ise bamsz Yugoslavya Federasyonu ile Makedonya Cumhuriyeti ve Kosova tarafndan paylalan topraklar.

146

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

2. I. Dnya Sava patlak verdiinde Srbistan Krall ile Karada Prenslii, Avrupann siyasi corafyasnda yerlerini koruyordu. Sava sonrasnda ise Hrvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek ve Voyvodina blgeleri Avusturya-Macaristan egemenliinde idi. Sava srasnda Srbistan igal edilmi, 1916da kral, hkmet ve ordu Adriyatikteki Korfu adasna snmtr. Burada yeniden dzenlenen Srp ordusu 1917de Selanik cephesine sevkedilmi, imzalanan bir deklerasyonla (20 Temmuz 1917) da Srplarn, Hrvatlarn ve Slovenlerin kurtuluu ve (Srbistann krall altnda) bamsz bir devlette birletirilmesi karar alnmtr. Nitekim I. Dnya Sava sona erdiinde, Ekim 1918de Zagrepde Yugoslav Milli Konseyi oluturulmu ve Kasm aynda da Karada Milli Meclisi Kral Nikolay tahtndan indirerek Karadan Srbistana katldn duyurmutur. Ksa sre sonra (4 Aralk 1918) da Srp-Hrvat-Sloven Krall kurulmu, bu durum 1921 Anayasasnda resmen yerini alm ve Srbistan Kral Aleksandra Srp-Hrvat-Sloven Kral nvan verilmitir. Kralln egemen olduu alan Srbistan, Hrvatistan, Slovenya, Voyvodina, Dalmaya, Bosna-Hersek ve Karada topraklarn kapsyordu (Ekinci 1993: 251-252; Armaolu 1983: 182; Poulton 1993: 16). 3. zellikle Balkanlarda olduka btnletirici ilev gsteren ve baskc, ayrmc, blc ve asimile edici amalarndan vazgemeyen devletlerin baedemedikleri Soydalarmz kavramnn, Trk d politikasnda gnmzde hemen hi kullanlmay, bu kavram kapsamnda yeralan (Trk bilinci tayan) birok grubun i politikada nemsiz sayda evre tarafndan, Balkanlardaki btnlemeyi de zedeleyecek lde (Trkten ayr anlamda) etnik grup olarak ifade edilmesi, olduka dndrc ve kayg vericidir. Bu kavram, en son tarihe Yunan Vandalizmi olarak geen, Bat Trakya Trklerine yeni bir milli bayram kazandran 29 Ocak 1990da Gmlcinede Trklere ve iyerlerine gnll Yunan paramiliter rgtlerinin gerekletirdii saldrlar ardndan kullanlmtr. Gmlcine Trk Bakonsolosu Kemal Gr, bu saldrlarda yaralanan ve iyerleri yama ve tahrip edilen Trkleri ziyaret etmek amacyla, ertesi gn Gmlcine Valisine yazd resmi yazda, doal olarak (Trkn eanlamls) Soydalarm kavramna yer vermi ilk ve sert tepkisini gsteren Yunanistan, Gr (srf bu kavram nedeniyle) istenmeyen adam (persona non grata) ilan etmitir. Derhal kar ataa geen Trkiye, Yunanistann (Edirne beklentisinin aksine) stanbuldaki Bakonsolosu lias Klisi istenmeyen adam ilan etmi ve bylelikle (tahmintesi) sert kar-tepkiyle, Soydalarm kavramnn kullanmyla ilgili sabit ve srarl tutumunu (buna bir daha cret edilmemesi dersi vermek suretiyle) ortaya koymutur. Hatrlatmak gerekirse, cana ve mala kasteden Palikarya saldrlarnda skee milletvekili Ahmet Faikolu ile (12 ubat 1990da vefat eden skee Mfts Mustafa Hilminin olu) 9 Eyll 2006da vefat eden seilmi ilk skee Mfts Mehmet Emin Agann da bulunduu 30 soydamz yaralanm, 270 iyeri yama ve tahrip edilmitir. (avuolu 2006b: 74) 4. rnein, Yugoslavya-Makedonyadan Trkiyeye kitlesel 1952-67 gnde, yerel makamlardan etnik kkeninin Trk olduuna ilikin belge alan gmen adaylar, blgedeki Trk temsilciliklerinde uzman memurlar tarafndan (belgeye dayanarak, ancak belgeye ramen) kkenlerinden ok Trk kltr ve Trk bilinci tayp-tamadklar ynnden incelenmitir. Ve doaldr ki bu kltrden
147

bilig, Bahar / 2007, say 41

ve bilinten yoksun olan Trk kkenlinin talebi reddedildii gibi, bu kltr ve bilinci tayan Arnavut etnik kkenlinin talebi kabul edilmitir. Aka Cumhuriyet, Trk kltr ve Trk bilinci tamayan bir kimseye, gruba veya kesime soyda sfat atfetmedii gibi, bu kltrden ve bilinten yoksun olduu kanaatine vard hibir kimseyi, grubu veya kesimi, lkeye soyda gmen olarak kabul etmemitir. Kald ki Trkiyede olduu gibi YugoslavyaMakedonyadaki ve Balkanlarn hemen tm blgelerindeki bir Trk ailesinin akrabalar arasnda yukardaki tm unsurlara rastlamak olanakldr. yimser ve hakim bulgu olarak ifade etmek gerekirse, bu aileler ve akrabalar ne oralarda nede Trkiyede, nemsiz saydaki evrenin zaman-zaman dillendirdii gibi, Trkten ayr veya Trke kar(t) anlamda bir etnik grup veya kar(t) grup olarak ortaya km deildir. Bu erevede Bursada yerleik 1952-67 YugoslavyaMakedonya gmenleri, bir yandan ilerinde gten nce Trk bilinci ve Trke anadili esasnda balayan btnleme srecini azalan oranda devam ettirirken, te yandan tm sosyal bnye ile ayn btnleme srecini artan oranda srdrmekte olan bir alt-kltr grubudur. ngrmze gre sre, ani ve beklenmeyen nedenlerle engellenmedike yada yn saptrlmadka tamamlanacaktr (avuolu 2006a: 134, 137, 143-144). 5. Bu topraklarda (4 Aralk 1918de) kurulan Srp-Hrvat-Sloven Krallnn ad 1929da Yugoslavya olarak deitirilmi, II. Dnya Savandaki igal yllarnda (1941-1944) Almanlar tarafndan Hrvat-Sloven devleti ve ibirliki hkmet kurulmu, kurtulutan sonra 6 federe devletten (Srbistan, Hrvatistan, Slovenya, BosnaHersek, Karada ve Makedonya) oluan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti (1946) yerini alm, devletin ad daha sonra Yugoslavya Federal Sosyalist Cumhuriyeti (1963) olarak deitirilmitir. Yugoslavyann 1946, 1953 ve (1968de ve 1971de baz deiikliklere urayan) 1963 anayasalarnda Yugoslavya uluslarndan her birinin ayrlma hakk da dahil olmak zere, kendi haklarn tayin hakkndan sz edilmi, bununla birlikte, ok dikkatli bir dil kullanlmak suretiyle, bu uluslarn zgrce ifade edilmi iradeleri temelinde birlemi olduklar vurgulanmtr. Poultona gre bunun anlam, uluslarn aldklar kararn anayasal olarak balayc olmas ve ayrlma hakknn artk kullanlmamasdr. Gelimeler, tm bunlara ve Titonun abalarna ramen, lmnn zerinden ok gemeden 2 Temmuz 1990da bamszln ilan ederek ilk hareketi balatan Slovenyann ardndan, bu birlik devletinin paralanmaktan kurtulamadn ortaya koymutur (Armaolu 1983: 183, 474; Sander 1991: 110, 187; Grn 1983: 221; Poulton 1993: 16-17; Grbz [1982]: 206; Tito 1978: 136-140; Kardelj 1979: 11; Armaolu 1991: 236-237, 241-242). 6. Yugoslavya-Makedonya topraklarndan Trkiyeye, kitlesel nitelii 1967de biten son g hareketi 1952de balamtr. Gmenlerin; a) byk ounluu, Makedonya Federe Sosyalist Cumhuriyetinden, b) kk bir ksm Srbistan Federe Sosyalist Cumhuriyeti bnyesindeki Kosova zerk Blgesi'nden, c) ok az da Srbistan Federe Sosyalist Cumhuriyetinden g etmitir. 7. Belgelerde hain olarak belirtilen iki Trkn ismi, gereksiz ve yararsz bir tartmaya yolamamak iin tarafmzdan yazlmamtr (H..).

148

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

8. lgili kararn, gn hemen ncesine rastlamas, Yugoslavya makamlarnn asimile olmamakta direnen bu Trk kesiminden de (olaslkla Arnavut nfus aleyhine) kurtulmak istemi olabileceine ilikin kanaati glendirmektedir.

Kaynaka
AKBAYAR, Nuri, (1985), Tanzimattan Sonra Osmanl Devleti Nfusu Tanzimattan Cumhuriyete Trkiye Ansiklopedisi (5.c.), stanbul: letiim Yaynlar, 1238-1248. AKTRE, Sevgi, (1985), Osmanl Devletinde Tara Kentlerindeki Deiimler Tanzimattan Cumhuriyete Trkiye Ansiklopedisi (4.c.), stanbul: letiim Yaynlar, 891-904. ALP, lker, (1990), Bulgar Mezalimi (1878-1989), Ankara: Trakya niversitesi Yaynlar: 90/1. ANDREWS, Peter Alford, (1989), Ethnic Groups in the Republic of Turkey, Wiesbaden: Dr.Ludwig Reichert Verlag. ARI, Ouz, (1960), Bulgaristanl Gmenlerin ntibak, 1950-51de Bursaya stanbulda skan Edilenlerin ntibak le lgili Sosyolojik Aratrma, Ankara: Rekor Matbaas. ARMAOLU, Fahir, (1983), 20. Yzyl Siyasi Tarihi (1914-1980), Ankara: Trkiye Bankas Kltr Yaynlar. ARMAOLU, Fahir, (1991), 20. Yzyl Siyasi Tarihi (1980-1990), Ankara: Trkiye Bankas Kltr Yaynlar. AYVAZ, Turhan (1985), Bulgaristandaki Trkler (26 Ocak 1985 tarihli Milliyet gazetesinden iktibas) Trk Kltr Aylk Dergisi-Bulgaristan Trkleri Says, Say: 263, Yl: 23, Mart 1985, Ankara: TKA Enstits. BIYIKLIOLU, Tevfik, (1955), Trakyada Milli Mcadele (I.c.), Ankara: TTK Yaynlarndan, TTK Basmevi. BLGSEVEN, Amiran Kurtkan, (1987), Yugoslavyada Trk Kltr, stanbul: Trk Dnyas Aratrmalar Vakf Yayn. CARTER, Francis W., (1977), Introduction to the Balkan Scene An Historical Geography of the Balkans (i.) Francis W. Carter (ed.), London: Academic Press Inc., 3-10. CHIFFY Contacs, (1994), Fotoraflarla Tefeyyz (1944-1994), Todor Mitev (ed.), skp: Chiffy Contacts Ltd. AVUOLU, Halim, (2006a), Yugoslavya-Makedonyadan Trkiyeye 1952-67 Kitlesel G ve Bursadaki Gmen Kesimi Karadeniz Aratrmalar-Balkan, Kafkas, Dou Avrupa ve Anadolu ncelemeleri Dergisi, Say: 10, Yaz 2006, orum: Karam Aratrma ve Yaynclk, 107-147.

149

bilig, Bahar / 2007, say 41

AVUOLU, Halim, (2006b), Dizi: Yeter! Soyda Trke Konuuyor-1: Ellerinde KanYanlarna Kar te Onlar Grekler/Yunanllar/Elenler (I), Yeni Bat Trakya-Aktel, Tarih ve Kltr Dergisi, Yl: 23, Say: 198, stanbul: Bask Anka Ajans, 68-74. DILER BAKANLII, (1969), D Trkler (Belgeler), Ankara: T.C. Dileri Bakanl AZEM Dairesi. DOANAY, Filiz, (1997), Trkiyeye Gmen Olarak Gelenlerin Yerleimi Toplum ve G, II. Ulusal Sosyoloji Kongresi, Mersin 20-22 Kasm 1996, Ankara: DESosyoloji Dernei Yayn, 194-205. EKNC, Berhan, (1993), Yugoslavyann Dalmas ve Trkiye Balkanlar, stanbul: Ortadou ve Balkan ncelemeleri Vakf (OBV) Yaynlar. ERZ, Mehmet, (1983), Hristiyanlaan Trkler, Ankara: TKA Enstits Yaynlar. FEHER, Geza, (1985), Bulgar Trkleri Tarihi (2. Bask) (Bir heyet tarafndan Macarcadan Trkeye evirisi yaplmtr), Ankara: TTK Yaynlar. GERAY, Cevat, (1962), Trkiyeden ve Trkiyeye Gler, Trk ktisadi Gelimesi Aratrma Projesi, (Teksir), Ankara: SBF Maliye Enstits. GRBZ, Yaar, (1982), Siyasal Sistemler, Ankara: May Yaynlar. GRN, Kamuran, (1981), Trkler ve Trk Devletleri Tarihi (c.I), Ankara: Aslmlar Basmevi. , (1983), D likiler ve Trk Politikas (1939dan gnmze kadar), Ankara; Ankara niversitesi SBF Yaynlar. HAFIZ, Mr. Tacida, (1990), Kosovada Yaynlanan Trke Ders Kitaplarnn Bibliyografyas evren Bilim/Kltr Dergisi, Yl: 17, Say: 79-80 (Eyll-Ekim, Kasm-Aralk), Pritine: Tan Gazete ve Yayn rgt. HALAOLU, Ahmet, (1994), Balkan Harbi Srasnda Rumeliden Trk Gleri (1912-1913), Ankara: TTK Yaynlar, TTK Basmevi. HAMZA, Yusuf.//XAMZA, Jucuf, (1995), Balkan Savalar ve Makedonya Trkleri ttihat ve Terakki Partisi ve Osmanl mparatorluunda II. Merutiyetin lan//Partijata ttihat ve Terakki i Mladoturckata Rebolunija vo 1908 Godina vo Ocmanckata mperija, Logos-A//Logoc-A, skp//Ckopje. , (1996a), Osmanl Dneminden Makedonyada Kalan Trk zleri Birlik gazetesi, Cumartesi, 13 Temmuz, skp: Nova Makedoniya R.E. Marketing. , (1996b), Makedonyada Trk Sorunu, Birlik gazetesi, Perembe, 1 Austos, skp: Nova Makedoniya R.E. Marketing. HOFFMAN, George W., (1977), The Evolution of the Ethnographic Map of Yugoslavia: A Historical Geographic Interpratation An Historical Geography of the Balkans (i.), Francis W. Carter (ed.), London: Academic Press Inc., 440-464.
150

avuolu, Yugoslavya-Makedonya Topraklarndan Trkiyeye Gler ve Nedenleri

KAFESOLU, brahim, (1992), Asya Trk Devletleri Trk Dnyas El Kitab (c.1), Ankara: TKA Enstits Yaynlar, 111-156. KARDELJ, Edward, (1979), Democracy and Socialism (Translated by Margot and Bosko Mlosavljevic), London: The Summerfield Press. KAZGAN, Glten, (1985), Milli Trk Devletinin Kuruluu ve Gler Cumhuriyet Dnemi Trkiye Ansiklopedisi (6.c.), stanbul: letiim Yaynlar, 1556-1557. KOCACIK, Faruk (1997), 1878-1900 Yllar Arasnda Balkanlardan Anadoluya Ynelik Glerin Anadoludaki Srekli Yerleme Yerleri ve Toplumsal Yapya Etkileri Toplum ve G, II. Ulusal Sosyoloji Kongresi, Mersin 20-22 Kasm 1996, Ankara: DE-Sosyoloji Dernei Yayn, 137-146. KOLEDAROV, Peter S., (1977), Ethnical and Political Preconditions for Regional Names in the Central and Eastern Parts of the Balkan Peninsula An Historical Geography of the Balkans (i.) Francis W. Carter (ed.), London: Academic Press Inc., KORO, Mr. Bedrettin, (1994), Kosovada Trke Eitimin Geliimi Bay Kltr ve Sanat Dergisi, Yl: 1, Say: 1, Eyll, Prizren: Sehar Baymak Ofset Hazrlk, Bask ve Cilt Siprint. KURAT, Akdes Nimet, (1992), Dou Avrupa Trk Kavim ve Devletleri Trk Dnyas El Kitab (c.1), Ankara: TKA Enstits Yaynlar, 175-186. LANDAU, Jacob M., (1985), Pantourkismos: To Dogma tou Tourkikou Epektatismou (Metafr. Evi Nantsou), Athinai: Ekdoseis Thetili. MEMOLU, Hseyin, (1991), Pomak Trklerinin Tarihi Gemiinden Sayfalar, Ankara: afak Matbaas. MUSTAFA, Sait, (1995), Dnyada Trk Topluluklar Birlik gazetesi, Cumartesi, 9 Aralk, skp: Nova Makedoniya R.E. Marketing. ORAN, Baskn, (1993a), Balkan Mslmanlarnda Dinsel ve Ulusal Kimlik (Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya ve Kosova zerine Karlatrmal Bir nceleme) A.. Siyasal Bilgiler Fakltesi Dergisi, Cilt: 48, No:1-4, Ocak-Aralk, Ankara: Ankara niversitesi SBF Yayn, 109-120. , (1993b) Balkan Trkleri zerine ncelemeler (Bulgaristan, Makedonya, Kosova) A.. Siyasal Bilgiler Fakltesi Dergisi, Cilt: 48, No: 1-4, Ocak-Aralk, Ankara: Ankara niversitesi SBF Yayn, 121-147. OSTROGORSKY, Georg, (1981), Bizans Devleti Tarihi (ev. Prof. Dr. Fikret Iltan), Ankara: TTK Yaynlar. KN, A. Gndz ve Ahmet R. KN, (1974), Trk Antlamalar Rehberi (19201973), Ankara: Ankara niversitesi SBF Yaynlar. PALLS, A. A., (1925), Statistiki Meleti peri ton Fyletikon Metanastevseon Makedonias kai Thrakis kata tin periodo 1912-1924, Athinai: Kentro Mikrasiatikon Spoudon.
151

bilig, Bahar / 2007, say 41

POPOVC, Aleksandre, (1995), Balkanlarda slam (Trkesi: Komisyon), stanbul: nsan Yaynlar. POULTON, Hugh, (1993), Balkanlar: atan Aznlklar, atan Devletler (Trkesi: Yavuz Alagon), stanbul: Sarmal Yaynevi. RECEPOLU, Altay Suroy, (1994), Prizren ve Trk Dnyas Bay Kltr ve Sanat Dergisi, Yl: 1, Say: 1, Eyll, Prizren: Sehar Baymak Ofset Hazrlk, Bask ve Cilt Siprint, 5-6. SANDER, Oral, (1989), Siyasi Tarih (lkalardan 1918e), Ankara: mge Kitabevi. SANDER, Oral, (1991), Siyasi Tarih (1918-1990), Ankara: mge Kitabevi. SARA, Erdoan, (1995), Makedonya Yeni Trkiye (Trk D Politikas zel Says), Yl: 1, Say: 3, Mart-Nisan, Ankara: Yeni Trkiye Medya Hizmetleri, 285-289. SHAW, Stanford ve Ezel Kural SHAW, (1982), Osmanl mparatorluu ve Modern Trkiye, (c.2) (Trkesi: Mehmet Harmanc), stanbul: e Yaynlar. SHAW, Stanford, (1985), Osmanl mparatorluunda Aznlklar Sorunu (eviri:Ahmet Gnlk) Tanzimattan Cumhuriyete Trkiye Ansiklopedisi (4.c.), stanbul: letiim Yaynlar, 1002-1006. SOLAK, Ferruh, (1995), Trkiyeye Gler Gk Aylk Dergi, Yl: 1, Say: 9, Austos, Ankara: Yada Yaynclk ve Tic. Ltd. ti., 6-11. STATISTICAL OFFICE OF MACEDONIA, (1996), Population, November 1996, Skopje: Zavodza Statistica. MR, N. Bilal, (1989a), Rumeliden Trk Gleri-Belgeler I (1877-1878), Ankara: TTK Yaynlar, TTK Basmevi. , (1989b), Rumeliden Trk Gleri-Belgeler II (1879), Ankara: TTK Yaynlar, TTK Basmevi. , (1989c), Rumeliden Trk Gleri-Belgeler III (1880-1885), Ankara: TTK Yaynlar, TTK Basmevi. TEKEL, lhan, (1985), Tanzimattan Cumhuriyete Kentsel Dnm Tanzimattan Cumhuriyete Trkiye Ansiklopedisi (4.c.), stanbul: letiim Yaynlar, 878-890. TTO, Josip Broz, (1978), zynetimli Sosyalizm (Trkesi: lhami Emin), stanbul: Koza Yaynlar. TOROL, Belan, (1991), Direni (Bulgaristan Trklerinin 114 Yllk Onur Mcadelesinin Karlatrmal Psikolojik ncelemesi), Boazii niversitesi Matbaasnda Baslmtr, stanbul. UZUNARILI, smail Hakk, (1961), Osmanl Tarihi (1.c.), Ankara: TTK Yaynlarndan. YCELTEN ., (1974) Yugoslavya Trkleri Trk Dnyas El Kitab, Ankara: TKA Enstits Yaynlar. ZAM, Sabahattin, (1958), Son Yugoslavya Muhacirleri Hakknda Rapor ktisat Fakltesi Mecmuas, Cilt: 19, Ekim 1957-Temmuz 1958, stanbul: stanbul niversitesi Yaynlar.
152

Immigrations from Former Yugoslavia-Macedonia to Turkey and Causes


from Coreligionists to Soydass from Ummat of Islam to Turkish Nation

Dr. Halim AVUOLU


Abstract: From the collapse of the Ottoman Empire to its downfall and from the emergence of the Republic to its rise, Turkey became a country of immigration accepting migrations from the Balkans, Caucasia and Crimea. The migrations in Ottoman period took place according to the criteria of Moslem (coreligionist), on the other hand in the Republican era according to criteria of having Turkish origin or of the Turkish culture (soyda). The first migration movement to Turkey from the Yugoslavia-Macedonia region of the Balkans took place between 1877 and 1878, the second, in the years of 1912-13 Balkan Wars, the third in the period of 1923-1951, and a more recent one in the period of 1952-67. The main push factors of emigration are almost the same and common: Wars, massacres, pillages, rapes, repressions and violations, segregations, deportations and forced assimilations. Key Words: Yugoslavia, Macedonia, Kosovo, Immigrants, Soydass, Emigration, Immigration

Hacettepe University, Sociology Department / ANKARA cavus@hacettepe.edu.tr

bilig Spring / 2007 Number 41: 123-154 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

"-"

: " ", , , " ", "". "" (), " "(). "-" 1877-1878 , 1912-13 , 1923-51 1952-67 . ; , , , , , , . : , , , , , ,

, / cavus@hacettepe.edu.tr

bilig Zima 2007 vpusk: 41: 123-154 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Stalin Dnemindeki Siyasi Muhalifleri Tasfiye Uygulamalar ve altrma Kamplar


Ara.Gr. Nurbek KHAIRMUKHANMEDOV
zet: Bu makalede Stalin dnemindeki siyasi muhalifleri tasfiye uygulamalar ve altrma kamplar deerlendirilmektedir. XX. asrn banda gerekleen Sovyet sanayi devriminin gizli srlar, Sovyetler Birliinin yklmasndan sonra ancak 1990larda ortaya kmaya balad. GULAG adyla bilinen altrma kamplar, esas olarak iki fonksiyonu yerine getirmekteydi; rejim kartlarn cezalandrmak ve cezallarn bedava igcn sistemli bir ekilde kullanarak sanayinin gelimesine katk salamak. GULAG kamplarnn bir baka zellii, dier hapishane ve kolonilerle kyaslandnda, buradaki cezallarn nemli bir ksmnn siyasi mahkmlardan olutuu grlmektedir. Aratrmada, sadece resmi kaytlar veya resmi kaytlara gre aratrma yapan yazarlarn eserleri kullanlmtr. GULAG kamplaryla ilgili rakamlar Rusyada hala tartmal konulardan biridir. rnein Soljenitsin gibi yazarlar, siyasi nedenlerle idam edilen, srgne urayan, kamplarda altrlan ve dier cezalandrlanlarn toplam saysn 15 milyon olarak belirlemektedir. Oysa resmi kaytlarda bu rakam 4 milyonun zerindedir. Makalede altrma kamplaryla ilgili tarihsel bir aratrma teknii kullanlmtr. altrma kamplarnn nitelik ve amac ortaya konduktan sonra Stalin dnemindeki totaliter sistem hakknda bir sonuca varmak mmkndr. Bu makalenin, 1930lu yllardaki Sovyet sanayi devriminin gereklemesinde etkili olan unsurlarn ve Stalin dneminin daha iyi anlalmasn salayacan umuyoruz. Anahtar Kelimeler: Siyasi sulular, altrma kamplar, sanayi devrimi

Giri XX. asrda dnyada gerekleen en byk deiimlerden biri, Stalin dnemindeki Sovyet sanayi devrimidir. Ksa bir sre iinde retimin esas tarmdan oluan kyl Rusyada, ekonomik dnm yaand. 1930larda oluan retim ilikilerinin ve toplumsal kurumlarn, retici glerde bir gelimeye yol atn hem o dnemdeki kapitalizmin ideologlar, hem kendisini antistalinist diye tanmlayan sosyalist teorisyenler kabul ederler. Burada istisna-

Ahmet Yesevi niversitesi / ANKARA nurbek_kaz@yahoo.com

bilig Bahar / 2007 say 41: 155-174 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2007, say 41

sz bir gr birlii vardr. rnein Sabine, 1928den sonraki on yllk gelimeyi mucize olarak grr ve kazanlar yle zetler: Parti, Alman taarruzuna kar koyabilecek bir askeri g yaratt. Son derece geniletilmi bir retim yeteneine sahip ve olaanst bir yllk byme hzyla snrsz lde genileyebilen bir sanayi dzeyi yaratt. Askeri gc zerindeki hkimiyetini koruyabilecek kadar istikrarl ve sna dzeni balatp iletecek kadar becerikli bir hkmet yaratt. Kylleri sna igc haline getirmek iin gerekli okur-yazarl salad; modern bir sanayi toplumu iin zorunlu olan iletmecileri, teknisyenleri, mhendisleri ve bilginleri yetitirdi. (Sabine 1969: 247). Stalin dnemindeki sanayi devrimi farkl alardan aratrlm, fakat 1990lara kadar bu baarda ok nemli rol olan altrma kamplar (GULAG), hep gz ard edilmitir. Bunun nedeni, altrma kamplaryla ilgili bilgilerin olduka gizli tutulmasndan kaynaklanmaktadr. nk bu kamplardaki mahkmlarn ounluu, rejim kartlar idi. Sovyetler Birliinin yklmasyla bu konuda gizli olan birok ey ortaya kmaya balad. altrma kamplarnn iyi aratrlmas, hem Stalin dnemini anlamaya hem de totaliter sistemlerin ortak zellikleri konusunda bir sonuca varmaya yardmc olacaktr. Genelde modern devlet aygtnn temel zellii, bahvanlk fonksiyonunu ifa etmesiyle belirlenir. Oysa bu fonksiyon, totaliter sistemlerde en u noktalarna ulamtr. Bahvanlk, genelde bahedeki yabani otlar temizleyen kiinin iidir. Bunu Darre yle anlatmaktadr: Bir bahedeki bitkileri kendi haline brakan kii, bir sre sonra aknlkla grecektir ki, baheyi yabani otlar kaplam, bitkilerin temel zellikleri bile deimi. Eer bu bahede bitki yetitirmeye devam edilecekse, baka bir deyile eer bahe doal glerinin acmasz hkmnden kurtulmak istiyorsa, o zaman bir bahvann biim verici iradesi gerekecektir. Bahvan, bitkilerin yetimesi iin uygun koullar hazrlayarak, zararl etkileri uzaklatrarak ya da her ikisini birden yaparak, baklmas gereken eylere zenle bakar ve onlar gda, hava, k ve gneten yoksun brakan zararl otlar acmadan ldrrBuradan u geree ulayoruz: Yetitirme sorunu siyasal dnce iin yabana atlacak bir ey deildir, aksine btn mlahazalarn merkezinde olmaldr... Hatta unu diyebiliriz: Bir halkn ruhsal ve ahlaki dengeye ulaabilmesinin tek koulu, kltrnn tam merkezine iyi tasarlanm bir yetitirme plannn konmasdr (Darre 1978:115)

156

Kharmukhanmedov, Stalin Dnemindeki Siyasi Muhalifleri Tasfiye Uygulamalar ve

Stalin dneminde siyasi muhalifleri tasfiye etmede kullanlan ideolojik siyasi yntemlerden biri, genelde halk dman kavram idi. Halk dman kavram, Sovyetler Birlii kurulduu gnden itibaren mevcut bir yntemdir. Bu kavramn olumasn bir tek Staline atfetmek doru olmaz. Sovyetlerin ilk gnlerinden itibaren devrime kar sular nedeniyle ou insan yargland. Yine de bu kavram, halk arasnda korku sembol olarak bilinmemiti. Daha ok hukuki arlktaki terim olarak mahkeme etrafnda dolap duruyordu. Ancak Stalin dneminde bu kavram, adeta bir kampanya ekline dnt ve byk bir boyut kazand, diyebiliriz. Halk dmannn babas, halk dmannn kardei, halk dmannn arkada gibi insanlara korku veren szler o dnemde yaayan insanlarn dilinde ok uzun zamana kadar kullanlmt. Bu kavramn Stalin dneminde ilevsel hale gelmesini anlamak iin modern devletin doasndaki toplum mhendislii anlayn ortaya karmak gerekir. Baka bir deyile, bahvann roln stlenen devlet, iyi bir toplum veya salkl bir toplum vizyonundan yola karak son amaca ulamak ister. Rasyonel uygulamalar araclyla veya salt akln mantksal rehberliinde toplumsal sorunlarn nihai zme kavuturulabilecei inanc, btn aralarn kullanlmasna meruiyet salar. Toplum mhendisliinin esas aktrln stlenen devlete k tutan modern bilim, ahlki meruiyetten muaf tutulmaktadr. nk akln yanlmazl sorgulanamaz. Gerek Stalinin gerek Hitlerin totaliter sistemlerini bir tek ahsn keyfiliine atfederek iin kolayna kamak, sistemin doru anlalmasn salayamaz. Stalin, beyinsiz bir despot deildi. Onun srarla savunduu mehur tezi uydu: Rusya, Sosyalizm yolunda ilerledike snf atmalar daha da keskinleecek ve snf dmanlar daha tehlikeli hale gelecektir. Nazilerin, lm Yahudi bedenlerinden sabun yapan ekonomik zihniyeti, Stalin sisteminin de temel zellii idi. Sonraki blmlerde ileyeceimiz altrma kamplar, esas olarak iki fonksiyonu yerine getirmekteydi. Birincisi, yabani otlar saylan rejim kartlarn cezalandrmak, ikincisi ise cezallarn bedava igcn rasyonel bir ekilde rgtleyerek Sovyet sanayi devriminin oluumunu hzlandrmak idi. Bahvanlk fonksiyonunun teknik adan nasl uygulandn anlamak iin Stalinin 20 Ocak 1939da l ve Blge Komite sekreterlerine, Cumhuriyet Komnist Parti Merkez Komitelerine, ileri Halk Komiserlii rgt bakanlarna gnderdii ifreli telgraf olduka nemlidir. Telgraf unlar ifade ediyordu: Komnist Partisi (Bolevik) Merkez Komitesi aklar ki; NKVD (ileri Komitesi) uygulamalarna fiziksel bask yntemlerinin uygulanmas, Merkez Komitesinin iznine uygun olarak 1937den beri serbesttir... Bilinir ki, btn burjuva istihbarat servisleri sosyalist proletaryann temsilcilerine fiziksel etki gsteren yntemler kullanyorlar ve bu yntemleri en rezil biimiyle kullanyorlar.
157

bilig, Bahar / 2007, say 41

Sosyalist stihbarat Servisi, ii snfnn ve kolhozlarn ldrc dmanlarna, lgn burjuva ajanlarna kar niin daha insancl olmas gerektii hususunda sorunlar var. Merkez Komitesi, fiziksel basknn hem uygun hem hak verilebilir bir yntem olarak hala zorunlu olarak kullanlmas gerektiini kabul eder. (Kruev 1954:7)

Sovyet Cezalandrma Sistemi ve altrma Kamplar Sovyet cezalandrma sisteminin kendine has zellikleri vardr. Bunlar belki totaliter devletin en nemli belirtileridir. Bu hapishaneler, ayn zamanda insanlarn hatralarnda devlet terrnn sistemli bir ekilde yaplan yerleri olarak kalmtr. Hapishane sisteminin kurulumu ve fonksiyonlar, bize belli bir lde terrn mekaniini ayor ve sonularn anlamamza yardmc oluyor. Aleksandr Soljenitsine gre devlet terrnn uygulanmasnda GULAG, sembol niteliktedir. Baz yazarlar, GULAGn baskc Sovyet rejiminin en temel kurulularndan biri olduunu dile getirmekle birlikte bask rejimini srdrmede GULAGn dnda da sistemler gelitirildiini ifade etmektedir. (Soljenitsin www.memo.ru)
Sovyet hapishaneleri ve kamplarnn sistemini aratrmak iin tarihsel geliime dikkat edilmelidir. Yaplan bilimsel aratrmalarn gsterdii sonu udur: Sovyet hapishane ve kamplar ekonomik bymeyle paralel olarak ele alnmtr. (Svod Zakonov Rossiskoi mperii 1911:225-256) Bu aratrmalardan bizim dikkatimizi eken Sovyet altrma kamplardr (GULAG kamplar). Bu kamplar nasl bir ekilde almtr? Ka insan bu kamplarda lmtr? Bu kamplar dier hapishanelerden ayran zellikler nedir? Sovyetler Birliindeki GULAG kamplar hakknda yaplan tm aratrmalarda fark edilen bir zellik, aratrmaclarn NKVD (ileri Komitesi) ve KGB arivlerini gvenilir bulmamasdr. imdiye kadar yaamakta olan tanklarn da ahitlii bu belgelerle elikilidir. N. Ohotin ve A.Roganskiyye gre, GULAG kamplarnn kurulmas, bedava igc ve zorunlu emei sanayi blgelerinde younlatrma amacn tamaktadr. 1923-1960 yllarnda Sovyetler Birliinin sanayi blgelerinde 500n zerinde kurulan altrma kamplar hakknda aratrma yapan bu yazarlar, kamplarn Stalin dnemindeki ekonomik ve sna bymede byk pay olduunu vurgulamaktadr. Ayn fikri aratrmac yazar Evgeniy Suhov da paylamaktadr (Suhov 1999: 27). Sovyet cezalandrma sistemi o dnemdeki NKVDya (ileri Komitesi) bal kurululardan olumutur. arlk Rusya dneminde tm hapishaneler Adalet Bakanl bnyesindeki Hapishaneler Merkez Ynetimine balyd. Ekim Devrimi gerekletikten sonra Hapishaneler Merkez Ynetimi tasfiye edildi ve bu kurulu yeniden kurulan Adalet Komisaryatna devredildi. Adalet Komisaryatnn bnyesinde hapishaneler ynetimi, Cezalandrma Merkez Ynetimi olarak tekrar kuruldu. Cezalandrma Merkez Ynetimiyle paralel
158

Kharmukhanmedov, Stalin Dnemindeki Siyasi Muhalifleri Tasfiye Uygulamalar ve

olarak siyasi tutuklular iin Olaanst Genel Kurul bnyesinde zel Blm ad altnda yeni bir kurulu oluturuldu. Bu kurulu, ayn zamanda askeri tutuklular iin de kullanlmaya balad. statistiksel verilere gre 1918 ylnn banda bu kamplarda 200.000 civarnda I Dnya Sava askeri tutuklusu olduu kaytlara gemitir. (Kizilov 1965:55) Mays 1920den itibaren NKVD bnyesi dnda Zorunlu Emein Genel Ynetimi kurulmu ve bu kuruma bal kamplar kurulmaya balamtr. Hatta baz NKVD kaytlarnda gc Kamplar tabiri de kullanlmtr (Smirnov 2000: 6). 1919-1922 yllarnda NKVD ve Olaanst Merkez Kurulu bir kurum olarak alt. Bu kurulularn bana ok mehur bir isim, Dzerjinsky geldi. Bylece 1919 ylnda cezaevleri kurulu altnda toplanmt, NKVD, Zorunlu Emein Genel Ynetimi (ZEGY), Olaanst Genel Kurul; ayrca bunlarn bnyesinde Genel Ceza Organlar ve Adalet Halk Komiserlii de mevcuttu (Smirnov 2000: 7). Bolevik Hkmetin kararyla politik sulular, dier sulularn cezaevlerinden ayrldlar. NKVD ve ZEGY cezaevlerinde politik sulular, Adalet Halk Komiserlii Merkez Ceza Organ cezaevlerinde ise dier sulular tutuldu. Bu dnemde Ceza Yasas mevcut deildi. Politik sular dier sulardan ayrma yetkisi Devrim Komitesi ve Olaganst Komite yelerine verildi. Bunlarn ou eitimsiz insanlard. rnein, tramvaya biletsiz bindiinden dolay birisini politik sulu olarak sulamlard (Smirnov 2000: 8). 1920den itibaren NKVD ile Adalet Halk Komiserlii arasnda komiteler aras brokratik rekabet yaanmtr. Bu rekabet sonucunda btn cezaevleri yava yava NKVD yetkisi altna toplanmaya balamtr. Cezaevlerindeki tutuklularn altrlmas ok byk bir nem arz etmitir. nk lkedeki ekonomik skntlar, artan isizlik, i sava ve dier koullar tutuklularn altrlmasn ve ZEGY cezaevlerinin oaltlmasn ngrmtr. Cezaevlerindeki durum ok ac verici durumdayd. Tutuklularn ou alktan lyorlard. rnein 1920 ylnda cezaevlerindeki tutuklularn %2si, 1921 ylnda %55i, 1922 ylnda ise %78i altrlmtr (Kizilov 1969: 64). 1923 ylnn bandan itibaren cezaevleri sisteminde kurumsal deiiklikler yaand. lkedeki btn cezaevleri NKVD ynetimine verildi. NKVD bnyesinde iki cezaevleri kurumu oluturuldu. Birincisi, Gubernyalar Cezaevleri Ynetimi (GCY); ikincisi, Devlet Cezalandrma Ynetimi (DCY); DCY cezaevleri siyasi tutuklular iin oluturuldu (Smirnov 2000: 9). Bu deiiklikler de ok srmedi. 1923 ylnda DCYler NKVD bnyesinden ayrld ve OGPU (Devlet Politik Ynetim Birlii) ad altnda dorudan Halk Komiserleri Konseyine (Hkmet) baml bir organ olarak tekrar tekilatland. Bylece OGPU kamplar sadece Halk Komiserleri Konseyine baml, tamamen otonom bir kurum haline dnt (Kizilov 1969: 65).

159

bilig, Bahar / 2007, say 41

Cezaevlerindeki tutuklular altrma ii bir trl iyiye gitmedi. Mesleki adan yetersizlik ve eitimsizlik, tutuklularn sanayi blgelerinde altrlmasnda hemen baarl sonular alnmasn engelledi. 1926 ylnda cezaevlerindeki tutuklular ormanlarda aa hammaddesini hazrlama ilerinde istihdam etmeyi ngren Hkmet karar alnd. 1927 ylndan itibaren uzman igcnn ok kt olduu Orta Asyadaki demir yolu ve dier sanayi merkezlerinin inatnda istihdam edilmeye balad. Fakat iin bir ilgin taraf 1927 ylndaki Be Yllk Planda cezaevlerindeki tutuklularn emeini kullanmayla ilgili planlar bahis mevzu olmamtr. 1928 ylndan itibaren cezaevlerinin ou altrma kamplarna dnmtr. (Kizilov 1969:69) 1930 ylnda bu tip altrma kamplarnda 630 bin 108 tutuklu bulunmutur (Smirnov 2000: 11). Temmuz 1929da hkmet tarafndan OGPU bnyesindeki altrma kamplarndaki mahkmlarn istihdam edilmesini daha da verimli hale getirmek amacyla yldan uzun sre ceza alanlarn OGPU altrma kamplarna gnderilmesi kararlatrld. NKVD hapishanelerine ise ufak sularla hapse girenler brakld (Smirnov 2000: 11).

altrma Kamplar Genel Ynetiminin Kurulmas (GULAG) 30lu yllardan itibaren Sovyet cezaevlerinde sistematik ve kurumsal reformlar hl devam etmekteydi. Artk lke eskisi gibi deildi. Sanayide byk sramalar ve kylerde kollektifletirme yaanyordu. 20li yllarda i savatan dolay retim azalmt. Devlet eski byk burjuvalarn yerini alabilecek kadar gl deildi. Dolaysyla isizlik oran ok yksek idi. Byle olmas cezaevlerindeki tutuklularn igcn verimli bir ekilde kullanmaya imkn vermiyordu. Fakat 30lu yllarda bu tablo deiti. Sanayinin gelimesi ve retimin artmas yeni igcn icap ettirdi. Artk cezaevlerindeki tutuklularn emeini kullanma meselesi gndemi ciddi bir ekilde belirlemekteydi. 1929 ylnda Hkmet Cezaevlerindeki Tutuklularn stihdam Edilmesinin Meseleleri hakknda yeni bir karar kabul etti. Artk lkedeki tm cezaevleri OGPU ve NKVD bnyesinde toplanmt. (Smirnov 2000:18) 21 Nisan 1930 ylnda Halk Komiserleri Konseyi altrma Kamplarnn Meseleleri adl yeni karar ald. Byyen Sovyet Ekonomisi gn getike yeni igcne ihtiya duydu. altrma kamplar sisteminin gelitirilmesi sanayi merkezlerinin iini gryordu. 25 Nisan 1930 tarihinde hkmetin kararyla altrma Kamplar Genel Ynetimi (GULAG) kuruldu. (Smirnov 2000:21) GULAG, NKVD bnyesindeki Zorunlu Emein Genel Ynetimi (ZEGY) altyapsnda kurulmutu 1931 ylnda Sovyetler Birliinde Belomor Baltk Kanal naat gibi askeri stratejik nemi byk olan ve sratli bir ekilde bitirilmesi ngrlen muazzam bir proje balatld. Planlanan srede bitirmek iin igcn buraya younlatrmak icap etti ve GULAG kamplarndaki mahkmlarn istihdam edil160

Kharmukhanmedov, Stalin Dnemindeki Siyasi Muhalifleri Tasfiye Uygulamalar ve

mesine karar verildi. Bu kanaln inaat tmyle GULAGa verildi ve GULAGa kendi imknlarn ispatlayaca zaman gelmiti. 1931e kadar GULAG kamplarndaki igc lkedeki sanayi merkezlerinin ihtiyalarna gre seferber ediliyordu. Fakat 1931den itibaren bu husus deiti, artk kamplar bizzat retim merkezleri haline dnmeye balad. rnein Belomor Baltk Kampnda (Belbaltlag) 1932 ylnn sonlarna doru tam 107.900 mahkm toplanmtr (kapov, www.memo.ru). OGPU ve GULAG kamplarnn baarlar yeni almlara imkn verdi. Kamplardaki almalara ihtiya duyulan uzman kadrolar, OGPUnun aln teriyle kamplara seferber edildi ve gerekli kadrolarla donatld. 1932 ylnda yeni bir proje olarak Baykal Amur demir yolu inaat ortaya kt. Bu i iin de OGPU ve GULAG kamplarnn seferber edilmesi kararlatrld. naat blgesinde yeni kamp BAMLAG (Baykal Amur Kamp) kuruldu. (kapov www.memo.ru) Ocak 1933 ylndaki istatistiksel verilere gre GULAG kamplarndaki tutuklularn %81i sanayi merkezlerinde altrlm, %11i dier alanlarda altrlm, ancak %8i hi altrlmamtr. GULAG raporlarnda bu rakam (%8), kamplar iin ok ar bir yk olarak deerlendirilmitir. Bundan dolay Merkez Komitesi OGPU kamplarna, yal ve engellilerin emeini rasyonel bir ekilde kullanmayla ilgili buyruklar srekli gndermiti. Bu rakamlar kamplardaki l saylarna da yansm. rnein 1931 ylnda kamplardaki tutuklularn l says genel saynn %2,9u olmu, 1933 ylnda ise bu rakam %15e ykselmitir. zellikle Viersky Kampnda 1933 ylnda l says tutuklularn %34.6sn oluturmutur (kapov, www.memo.ru).

Kamp Endstrisi ve GULAGn Baarlar 1932 ylnda hkmet tarafndan yaplan tefti sonucunda BAMLAGta planlanan ilerin %100nn yerine getirildii belli oldu. Orman ilerindeki birka kamp dnda GULAGn tm kamplarnda planlar yerine getirildii hkmet tarafndan takdirle onayland ve alma kamplarn ekonominin ve retimin vazgeilmez paras haline getirmeye ynelik almalar daha da gelitirilmeye baland. 1932 ylnda OGPU, kamp retimi mekanizmasn gelitirerek Dalstroy naat iin Kuzey Dou Kamplarn kurmaya balad. rnein Moskova-Bolga Kanal inaat iin Dimitrevsky Kamp bu yllarda oluturulmutur. Aralk 1932den itibaren OGPU kamplarndaki mahkmlarn saysnn hzla artmaya balad grlmektedir. (kapov, www.memo.ru) Parti Merkez Komitesinin GULAG kamplarndaki igcn kullanmadaki istekleri anlalr idi. nk gerek Baykal Amur demir yolu inaat, gerek Dalstroy inaatlar, gerek TransSibir demir yolu inaatlar lke iin askeri ve stratejik adan ok nemli saylrd. zellikle orman sanayisi o dnemde lkenin esas ihracat sektr idi ve sanayinin hzl modernlemesi iin retimin artrlmas gerekirdi. Talep gittike artmaktayd. 1931-1932 yllarnda Manuryay Japonlarn igal etmesi, Sovyetler Birliinin Avrupa ksmn ve
161

bilig, Bahar / 2007, say 41

Sibiryay Uzak Dou blgesi olan Vladivostoka balayan demiryolu hattnn kesilmesine neden oldu. Bu durumda Vladivostoktaki Pasifik Deniz Kuvvetlerini lkenin dier ksmna balayan Baykal Amur demir yolu hatt inaatnn hzlandrlmas gerekirdi. Ykselen Japon tehdidi Uzak Doudaki kamplarn oluturulmasn hzlandrd. Baz devlet adamlarnn 30lu yllardaki altrma kamplarnn oaltlmas ile ilgili ilgin bir yaklam vard. Onlarn tezlerine gre ok hzl ve gayri ihtiyari bir ekilde seferber edilebilecek igcyle lkenin ykselen ekonomisinin taleplerini karlamak mmkn idi. Bu yzden toplama kamplarnn mmkn olduka ihtiyalara gre oaltlmas Parti Merkez Komitesinin iine geliyordu (kapov, www.memo.ru). Bu mesele Rusyada hl ok tartlan bir konudur ve biz de bu tezin gereklere daha uygun olduunu dnmekteyiz. 30l yllarda GULAG kamplarnn sanayinin ve ekonominin gelimesindeki ok verimli gstergeleri ceza yasalarndaki deiikliklere de neden oldu. GULAG kamplarna gndermeyi ngren sularn says gittike artt. Artk GULAG kamplar lkedeki cezaevlerinin ekirdeini oluturuyordu. 1 Ocak 1934 tarihinde GULAGn dorudan ynetiminde 14 tane sanayi retim kamp mevcuttu. Bu tarihte kamplardaki mahkmlarn says kaytlarda 510.309 olarak gemitir. Yani 1929 ylyla kyaslandnda 23 kat fazla (Smirnov 2000:14).
Tablo 1: 11 Ocak 1935 tarihindeki GULAG kamplarndaki mahkm says ve iktisadi faaliyetleri (Garf 1992:29).
Kamp smi Dmitrovlag Bamlag Belomor-Baltyskiy Fabrikas Kamp Siblag Dallag Svirlag Sevvostlag Temlag Mordova zerk Cumhuriyeti Sazlag (Orta Asya) Karlag Uhtpelag Prorvlag (Astrahanlag) Sarovskiy Lager Vaygalag Ohulag Kamplara doru yolda olanlar Toplam 162 ktisadi Faaliyeti Moskova-Bolga Kanal inaat Baykal-Amur demir yolu inaat Belomor-Baltiyskiy Kanal inaat ve inaat malzemeleri retimi Kuzbas ahtalarnda kmr retimi Voloaevka-Komsomolsk demir yolu inaat Leningrad aa retimi Uzak Dou inaatlar Moskova orman ve aa endstrisi irik tekstil retimi Hayvanclk (Kazakistan) Uht-Peorskiyde kmr ve petrol retimi Balk rnleri retimi Aa ve kt retimi Platin retimi Otoyol inaat Mahkm Says 192.649 153.547 66.444 61.251 60.417 40.032 36.010 33.048 26.829 25.109 20.656 10.583 3.337 1.209 722 9.756 741.599

Kharmukhanmedov, Stalin Dnemindeki Siyasi Muhalifleri Tasfiye Uygulamalar ve

Burada belirtilmesi gereken bir husus daha vardr: GULAG kamplar, Sovyetler Birliindeki btn ceza evlerini oluturmuyordu. Bu kamplar dnda NKVD Kolonileri ve hapishaneleri de mevcuttu. Hapishaneler hari koloniler ve altrma kamplar sanayi merkezlerinde hem cezalandrma hem bedava igc olarak altrma amacnda kurulmutur. Bir dier husus da yukardaki tabloda NKVD arivlerinden alnan istatistik kaynaklarn gsterilmi olmasdr. Fakat Rusyada aratrmaclarn bir ksm NKVD arivlerinin ve kaytlarnn gvenilir olmadn ne srmektedir. zellikle GULAG kamplar byk ounluu siyasi mahkmlardan olutuu iin baz kaytlarn doru yapldndan phe edilmektedir. Ayrca o dnemde halk dman diye hi sorgu sualsiz, mahkemesiz idam edilenler veya kayp olanlarn says oktur. Kayp olan insanlarn nerelere gtrld uzun zaman gizli tutulmutur. Soljinitsin gibi baz yazarlar GULAG kamplarnda 15 milyon civarnda mahkmun altrldn ne srmektedir. Oysa NKVD arivlerinden alnan say 1 Ocak 1939 tarihi itibariyle 1.317.195 olduunu gstermektedir. Arada ok byk bir fark vardr. ou yazar, Solenitsinin verdii sayy abartl bulmakta, ancak NKVD kaytlarn da gvenilir bulmamaktad (kapov, www.memo.ru). Stalin dneminde, GULAG kamplarndaki mahkm saysnn azami rakam 2.760.000, 1953 ylnda kaydedilmitir. O dnemde Sovyetler Birliinin nfusu 178.547.000 olmu. Yani 100 bin insana 1.546 mahkm denk gelmektedir. Tabii bu NKVD verileridir. Gerek verilerin ne kadar olduu belli deildir. (kapov, www.memo.ru). OGPUnn dier kamplar da dolayl olarak GULAGa bal idi. GULAG kamplarnda ihtiya duyulduunda ynetimin talebiyle gerekli uzman mahkmlar ve dier mahkmlar dorudan GULAGa yollanyordu. Bylece yava yava kamplarn corafik yerleim ekli de deimeye balad. Kamplar byk sanayi ehirlerinin yanna tand veya yeniden kuruldu. rnein, 1931 ylnda Svirskiy kamp Leningradn 200 kilometre yaknnda, Temnikovskiy kamp ise Moskovann 400 kilometre yaknnda kuruldu. Sonra yine Moskova civarnda Temnikovskiy kamp kuruldu. 1934 ylnda bu kampta btn GULAG kamplarndaki mahkm saysnn %30u mevcuttu. (1 Ocak 1934 ylnda 157.845 mahkm). (kapov, www.memo.ru) Bylece istatistiksel verilere gre GULAG ve GULAGn Birlemi Cumhuriyetlerdeki benzeri kuruluu olan GUYTUlarda 1933 ylnda tam bir milyonun zerinde mahkm altrlmtr (kapov, www.memo.ru). 1937 ylndan itibaren GULAG sistemi yeni bir dneme ayak bast. ktidar acmasz bir ekilde kitlesel terr balatt. Sadece idam edilenlerin saysndaki art bile insan artyordu. 1936 ylnda 1.118 idam cezas infaz edilirken bu rakam 1937 ylnda 353.074 olarak ykseli kaydetti. 1 Temmuz 1937 ve 1 Nisan 1938 tarihleri arasnda 800.000 civarnda yeni mahkm GULAGn altrma kamplarna getirildi ve bu kamplardaki mahkm says 2.000.000u at. Bylesine bir ani srama GULAG kamplarnn ynetimini
163

bilig, Bahar / 2007, say 41

bile artmt. Bunca ok saydaki insan kamplara yerletirme ve onlar verimli bir ekilde istihdam etmeyi organize etmede GULAG ynetimi zorlanmaya balad. (kapov, www.memo.ru)
Tablo 2: GULAG kamplarndaki siyasi mahkmlarn says; devrim kartlar ve dier halk dmanlar (Garf 1992:47).
Kamplar, Koloniler ve Hapishanelerde Cezalandrlanlar 21 724 2 656 2 336 4 151 6 851 7 547 12 267 16 211 25 853 114 443 105 683 73 946 138 903 59 451 185 846 219 418 429 311 205 509 54 666 65 727 65 000 88 809 68 887 73 610 116 681 117 943 76 581 72 552 64 509 54 466 46 142 25 824 7 894 2 634 397 eitli ekilde Cezalandrlanlar 2 587 1 219 Cezalandrlanlarn Toplam Says 35 829 6 003 4 794 12 425 15 995 17 804 26 036 33 757 56 220 208 069 180 696 141 919 239 664 78 999 267 076 274 670 790 665 554 258 63 889 71 806 75 411 124 406 78 441 75 109 123 248 123 294 78 810 73 269 75 125 60 641 54 775 28 800 8 403 4 060 306

Yl

dam Edilenler

Srgn Edilenler

1921 1922 1923 1924 1925 1926 1927 1928 1929 1930 1931 1932 1933 1934 1935 1936 1937 1938 1939 1940 1941 1942 1943 1944 1945 1946 1947 1948 1949 1950 1951 1952 1953 Toplam

9 701 1 962 414 2 550 2 433 990 2 363 869 2 109 20 201 10 651 2 728 2 154 2 056 1 229 1 118 353 074 328 618 2 552 1 649 8 011 23 278 3 579 3 029 4 252 2 896 1 105 8 475 1 609 1 612 198 799 455

1 817 166 2 044 5 724 6 274 8 571 11 235 15640 24 517 58 816 63 269 36 017 54 262 5 994 33 601 23 719 1 366 16 842 3 783 2 142 1 200 7 070 4 787 649 1 647 1 498 666 419 10 316 5 225 3 425 773 38 413 512

437 696 171 1 037 3 741 14 609 1 093 29 228 44 345 11 498 46 400 30 415 6 914 3 289 2 888 2 288 1 210 5 249 1 188 821 668 957 458 298 300 475 599 591 273 215 942

164

Kharmukhanmedov, Stalin Dnemindeki Siyasi Muhalifleri Tasfiye Uygulamalar ve

Bu tabloda grld gibi resmi kaytlara gre Stalin dneminde siyasi olarak idam edilenler, kamplarda altrlanlar, srgn edilenler ve dier trl cezalandrlanlarn toplam says 4 milyon 60 bin 306 olarak NKVD arivlerinde kayt edilmitir.
GULAG kamplarnda devrim kart sularla cezalandrlanlarn oran (Dugin 1999: 23).
Yl 1934 1935 1936 1937 1938 1939 1940 1941 1942 1943 Toplam mahkm says 135 190 118 256 105 849 104 826 185 324 454 432 444 999 420 293 407 988 345 397 Toplam mahkm saysna oran % 26,5 16,3 12,6 12,6 18,6 34,5 33,1 28,7 29,6 35,6 Yl 1944 1945 1946 1947 1948 1949 1950 1951 1952 1953 Toplam mahkm says 268 861 289 351 333 883 427 653 416 156 420 696 578 912 475 976 480 766 465 256 Toplam mahkm saysna oran % 40,7 41,2 59,2 54,3 38,0 34,9 22,7 31,0 28,1 26,9

Bu durumda, GULAG ynetimi, ilk aamada yedi tane aa endstrisini kapsayan orman kamp kurdu ve bu kamplara 80 000 mahkm yerletirildi. Ardndan alt tane daha kuruldu. Bu kamplarn ou Rusyann Avrupa ksmndaki orman blgelerine ve Sibiryada kuruldu. Orman kamplarnn ilk etapta kurulmasnn anlaml nedenleri vard. lk olarak aa ihracat Sovyet ekonomisinin nemli sahas idi. kinci olarak ormanlarda kamplar kurmak dier yerlerle kyaslandnda daha ucuz ve kolay idi. nk kamplar iin gerekli inaat malzemesi daha ucuza mal oluyordu. Bylece orman endstrisi GULAGn iktisadi faaliyetlerinin en nemli ksmn tekil etmeye balayacakt (kapov, www.memo.ru). Stalin dneminde kurulan bu orman kamplar, Sovyet ileri Komitesi (NKVD)nin ekonomik adan en baarl projelerinden oldu. GULAGn ynetimindeki bu zorunlu altrma kamplar 1960lara kadar ucuz veya bedava igcnn istihdam edilmesini salad, dier taraftan halk dmanlar denilen, fikri bakmdan uyum salayamayan zararl ahslarn cezalandrlmasnda faaliyet gsterdi. GULAGn orman kamplarnn dnda 1937-1938 yllarnda yine dokuz tane kamp sfrdan ina edilmeye balad. Bu kamplar deniz, kara ve hava kuvvetleri inaatlar, demir yolu ve otoyol inaatlar ve elektrik santrallar inaatlarndaki devlet planlarnn yerine getirilmesini salamak iin kuruldu. Bu dokuz kamp, 1937-38lerde kurulan dier orman kamplarna gre pek verimli olamad. Yani planland gibi tam kapasitede alamad ve ngrlen
165

bilig, Bahar / 2007, say 41

rakamlar elde edemedi. Dier taraftan bu kamplara devlet tarafndan yeterince para tahsis edilemedi (kapov, www.memo.ru). 1937 ylnda GULAG kamplarndaki mahkm saysnn art kamplarn reorganize edilmesini gerektirdi ve kamplar muazzam bir ekilde geniletilmeye balad. NKVDnin esas sanayi merkezleri saylan Bamlag, Dallag, Siblag, Sevlag gibi kamplar ylesine byd ki adeta yeni ehirler meydana gelmi gibi idi. rnein, Bamlagta 1938 ylnda 268.637 mahkm, Dallagta ise 157.375 mahkm mevcuttu. Artk GULAGn alma kamplar eskisi gibi tek profilli deil, ok amal hizmetler yapmaya ynelikti. Baz kamplar hem demir ve otoyol inaat, hem maden sanayisi, hem ziraat hizmetleri, hem petrol sanayisi hizmetlerini sunuyordu. Bunlardan biri de Dallag idi. Baz kamplar ise ar bir ekilde bydnden dolay birka kampa blnd (kapov, www.memo.ru). 1939 ylnda alma kamplarnn ar byklnn verimsizlii ortaya kt. Bundan sonra btn byk kamplar dar bir uzmanlk alanna gre paralanp blnd. Artk alma kamplar ok profilli retim amacnda deil, net bir uzmanlk alannda retime katkda bulunmaya balad. Eski byk kamplarn yerini kk kamplar almaya balad. Bu reformda istisna olan bir tek Bamlag vard. Baykal Amur demir yolu inaat XX. yzylda gereklemi olan en byk projelerden biridir. Bunun inaat muazzam bir igcn gerektirdii iin Bamlag blnmeden eski halinde kald. Fakat kamptaki igcn verimli bir ekilde istihdam etmek ve retimi artrmak amacyla emein niteliklerine gre birka uzmanlatrlm blm Bamlag bnyesinde oluturuldu (kapov, www.memo.ru). 1938 ylnn ilkbaharndan itibaren GULAG bnyesinde ilk uzmanlatrlm iletme ynetimleri kurulmaya balad. Toplam GULAGta 42 ayr blm oluturuldu. Bunun iinde dokuzu saf iktisadi sanayi retim blmleri idi. (rnein bunlardan; Aa retimindeki Kamplar Ynetimi, Ziraat retimindeki Kamplar Ynetimi, Demir Yolu Malzemeleri retimindeki Kamplar Ynetimi, Demir Yolu naatndaki Kamplar Ynetimi, Enerji Santralleri naatndaki Kamplar Ynetimi, Deniz naatlarndaki Kamplar Ynetimi, Su Enerjisi Kamplar Ynetimi, Renkli Metal retimi Kamplar Ynetimi, Kt retimi Kamplar Ynetimi vb.) (kapov, www.memo.ru). Sovyetler Birliinde 1938 ylnda 50, 1939 ylnda 58, 1940 ylnda ise 70 altrma Kamp mevcuttu (kapov, www.memo.ru). Btn bunlardan sonra, Sovyet altrma Kamplar sistemi yava yava iflas etmeye balad. Bunun nedenlerini yazarlar farkl alardan aklamaktadrlar. Kamp sistemini yneten ileri Bakanlna bal Devlet Kamplar Ynetimi GULAGn hem cezalandrma hem de Sovyet ekonomik retiminin esasn tekil eden iktisadi fonksiyonlar ayn anda baaryla yerine getirememesinde arayanlar vardr. zellikle
166

Kharmukhanmedov, Stalin Dnemindeki Siyasi Muhalifleri Tasfiye Uygulamalar ve

kamplardaki retimi verimli bir ekilde organize etmede byk skntlar yaand bilinen bir gerektir. Bedava igcn lkedeki en ar ilere ar artlarda kullanarak da olsa retimi verimli halde organize edememe veya GULAGn baarszln en azndan ekonomik adan sorgulama tartlan bir konudur. Tabii o kamplarda (ekseriyeti siyasi mahkmlard) btn haklarndan mahrum olarak acmasz bir ekilde cezalandrlan ve istihdam edilen milyonlarca Sovyet vatandann hali Stalin basksnn tartlmaz bir baarszldr. Rus aratrmaclar da bu konuda hemfikirdir diyebiliriz.
1 Nisan 1940 tarihindeki GULAG kamplarndaki cezallarn iledii siyasi sular ve oran (Dugin 1999: 25).
Su tr Devrim kart sular Bunun iinde: Trokistler, Zinovyeviler, saclar Vatana ihanet Terr Sabotaj Casusluk Baltalama Devrim kart rgtlere nclk etmek Sovyetler Birliinin aleyhinde propaganda Dier devrim kart sular Vatan hainleri ailesinin yeleri Bilinmeyenler Mahkmlarn says 417 381 17 621 1 473 12 710 5 737 16 440 25 941 4 493 178 979 133 423 13 241 7 323 % 32,87 1,39 0,12 1,00 0,45 1,29 2,04 0,35 14,10 10,51 1,04 0,58

kinci Dnya Sava Yllarnda GULAG Kamplar. II. Dnya Sava ncesi ve sava srasnda kamplar sistemindeki kriz daha da derinlemeye balad. Askeri-teknolojik retimin artrlmas gerekiyordu. Bu durumda hiyerarik bir ekilde ynetilen GULAG kamplar retim eklini hzla deitiremiyordu. Kamplar sistemindeki st kurumlarda tekrar kurumsal reorganize almalar lazmd. Devletin iki seenei vard, biri; GULAGn baz sanayi retim kamplarn NKVD bnyesinden karp Halk Komitesinin yetki alanna devretmek veya GULAG NKVD bnyesinden alp ayr bir Halk Komitesi olarak tekrar yaplandrmak idi. Reformlar bunlarn ikincisine gre yapld. Ancak sistemdeki kriz giderilemedi. nk kamplardaki igc kitlesi ayn zamanda cezalandrlmakta olan mahkmlar olduu iin bu i NKVDdan tamamen ayrlamayacakt. Bu yzden baz yetkililer reformun ta batan NKVDdan balamas gerektiini ne srd (kapov, www.memo.ru).
3 ubat 1941 tarihindeki SSCB Yksek Konseyi Prezidiyumu kararyla NKVD ikiye blnd. Bunlar, NKVD ve NKGB (Devlet Gvenlii Halk Komitesi). 26 ubat 1941 ylnda NKVDnin ekonomik faaliyet gsteren, uzmanlatrlm yeni ynetimleri kuruldu. Bunlar, Su Enerjisi Ynetimi, Da ve
167

bilig, Bahar / 2007, say 41

Maden Ynetimi, Demir Yollar naat Ynetimi, Sanayi Tesisleri naat Ynetimi, Uzak Kuzey naatlar Ynetimi, Otoyollar naat Ynetimi, Orman ve Aa Endstrisi Ynetimi, Yakt ve Enerji leri Ynetimi, Kuybev Sanayi Tesisleri naat Ynetimi, Hava Limanlar naatlar Ynetimi, Siyah Metal retimi Ynetimi (kapov, www.memo.ru). Grld gibi ileri Bakanl adeta bir Sanayi veya Ekonomi Bakanl grnmn veriyor. 1941 ylnda, GULAGta yaplan reformlar sonucunda baz olumlu gelimeler meydana geldi. En azndan 1953e kadar sren kamp sanayisi sisteminin verimli bir ekilde altrlmas salanabildi. Kamplar sanayi dallarna gre uzmanlatrlm kk kamplar eklinde tekrar yaplandrld ve yerel kamplarn ynetimi eskisi gibi dorudan GULAGn st merkezindeki brokratik kurulularn yetkisinden alnd. Yerel NKVD kurumlar artk blge kamplarn altrmada epey yetki sahibi oldu ve kamplarn eski zerklii azaltld. GULAGn beceriksiz st kurululular datld ve bunun yerine durumlara gre hzl ve etkili kararlar alabilen yerel GULAG ynetimleri glendirildi (kapov, www.memo.ru). kinci Dnya sava baladktan sonra altrma kamplar Sovyet askerinin ihtiyalarna gre retim eklini deitirdi. Sava ihtiyalarna gre rnler hazrlamak birinci derecede neme sahip oldu. Ayrca, sava baladktan sonra kamplardaki mahkmlarn saysnda dler gzlemlendi. Savan ilk dneminde Sovyet askerinin ar darbe almas dolaysyla savaa yeni elemanlar gerektiriyordu. Bu yzden kamplardaki ou tutuklular beraat etti ve savaa gnderildi. 1941in sonlarna kadar tam 420.000 civarnda mahkm beraat etti ve savaa gnderildi (kapov, www.memo.ru). Savaa yeni eleman ihtiyac gittike artmaktayd. Bu yzden kamplardaki mahkm says byk bir hzla inmeye balad. rnein 1941 ylnda GULAG kamplarnda 2.500.000 civarnda mahkm varken bu rakam 1943 ylnda yar yarya azald. Ancak kamplara retimi azaltmamas iin merkezden talimatlar geliyordu. Bu yzden btn GULAG kamplar gerek alma saatine gerek altrma ekline nemli deiiklikler yapt. Fakat bu deiiklikler mahkmlar arasndaki lm saysnn ciddi bir oranda artmasna neden oldu. 1944 ylna doru Merkez Komitesi yeni bir karar ald. Artk kamplarn yeni bir tr daha oluturulmaya balanacakt. Bu kamplarda vatan hainleri, dmana teslim olanlar, esir den Alman ordusu mensuplar ve dier sava sularyla yarglananlar yerletirilecekti. Bu kamplar NKVD ve NKGBden ayr olarak yeni bir halk komitesi ynetiminde kuruldu (kapov, www.memo.ru). Sava sonras GULAG kamplarndaki askeri mahkm says hzla artt. Sava esirleri ve sava sularyla cezalananlarn tahrip olan Sovyet ekonomisinin yeniden inaasnda rasyonel bir ekilde kullanlmasnn yntemleri gelitirildi.

168

Kharmukhanmedov, Stalin Dnemindeki Siyasi Muhalifleri Tasfiye Uygulamalar ve

Kamp sanayi retimi tekrar Sovyet gndemine geldi. 1946 ylnda Sovyetler Birliinde 79 altrma kampnn olduu kaytlara gemitir. Sava sonrasnda Sovyet altrma kamplar ve kolonilerindeki mahkm says inili kl olarak istikrar salayamad. 1950 ylnda bu rakam tarihteki en azami seviyesine ulat; kamp ve kolonilerdeki mahkm says 2 600 000e kt. stelik hapishanedekilerin says 170.000 190.000e ulat. Toplam olarak cezaevlerindeki mahkm says 2.800.000 olmutu. (kapov, www.memo.ru)
1 Temmuz 1946 tarihi itibariyle NKVD kamplar (GULAG) ve Kolonilerdeki devrim kart su ileyen mahkmlarn says (Nekrasov 1995: 175).
Suun niteliine gre Mahkmlarn toplam says Bunlarn iinde devrim kart su ileyen mahkmlarn says Bunlarn iinde: Vatana ihanet Casusluk Terr Baltalama Sabotaj Devrim kart eylemler Komplolara katlmak Sovyetler Birliine kar propaganda Siyasi haydutluk Snrdan illegal gei Kaaklk Vatan haini ailesinin yeleri Sosyal tehlikeliler Kamplarda 616 731 % 100 Kolonilerde 755 255 % 100 Toplam 1 371 986 % 100

354 568

57,5

162 024

21,4

516 592

37,6

137 463 12 405 7 391 3 781 2 509 26 411 26 099 85 652 5 937 2 655 3 722 1 012 6 382

22,3 2,0 1,2 0,6 0,4 4,3 4,2 13,9 1,0 0,4 0,6 0,1 1,9

66 144 3 094 2 038 770 610 4 533 10 833 56 396 2 835 1 080 259 457 1 323

8,7 0,4 0,3 0,1 0,1 0,6 1,4 7,5 0,4 0,1 0,1 0,2

203 607 15 499 9 429 4 551 3 119 30 944 36 932 142 048 8 772 3 735 4 031 1 469 7 705

14,8 1,1 0,7 0,3 0,2 2,3 2,7 10,4 0,6 0,3 0,3 0,1 0,6

7. zel Kamplar (Osoblag) II. Dnya Sava sonras, SSCB Bakanlar Konseyinin 21 ubat 1948 tarihinde ald kararla Osoblag olarak adlandrlan yeni altrma kamplar kuruldu. Bu kamplara casusluk, sabotaj, terr, trokistlik, saclk,
169

bilig, Bahar / 2007, say 41

menevizm, sosyalist devrimcilik, anaristlik, milliyetilik, Sovyet kart rgt yelii, Sovyetler Birliine kar propaganda yapmak gibi sulamalarla cezalandrlanlar olanlar ve bunlarla birlikte beyaz gmenler yerletirilecekti. Bu kamplar dier kamplara gre zel bir statye sahipti. Bu kamplarn ynetimiyle dorudan Stalinin ilgilendii de bilinmektedir. Osoblaglar byk yerleim merkezlerinden uzakta, mahkmlarn kama ihtimallerinin hi mmkn olmad yerlerde idi. Kamplarn korunmas zel birlikler tarafndan saland. Kamplardaki durumun i actc olduu ve dehet verici korkun eylerin yaandyla ilgili gerekler Stalin sonras dnemde ortaya kmaya balad. O dnemde Osoblaglarn durumu mmkn olduka gizli tutulmaya alld. Bu kamplarn ynetimi GULAG yetkisindeydi. Ancak dier kamplarn aksine Osoblaglarn sanayi retimiyle btnleme gibi amac yoktu. Bundan dolay Osoblaglarn mevcudiyeti her zaman GULAG iin byk masraflar oluturmutur. Sadece kamplarn zel birlikler tarafndan korunmas bile byk masraflara mal olmutur (Zangvil, www.memo.ru). Osoblaglarn kurulmasyla ilgili ilk karar alndnda be tane kamp kuruldu. Sonradan bir tane daha kuruldu. Bu kamplar 145.000 insan iin planland. Fakat sonradan Osoblaglara gelen mahkm says hzla artt. Zaten bu kamplar dier GULAG kamplaryla kyaslandnda kii bana toprak alan yar yarya kk olarak yaplmt. Gelen mahkmlarn artmasyla kamplar fazlasyla kalabalklat ve mahkmlarn yaam artlar ok arlat. Osoblaglarda 1950 ylnda 185.000, 1951 ylnda 215.000, 1952 ylnda 257.000, 1953 ylnda ise 234.000 mahkm bulunuyordu (Zangvil, www.memo.ru).

Sonu Stalin dneminde yaananlarn sistematik ekilde yaplan devlet terr olduu artk genel olarak kabul edilmitir. Bu uygulamalarn en nemli sahasn tekil eden GULAG altrma kamplarnn faaliyetleri Sovyet dneminde olduka gizli tutulmaya allmtr. 90l yllardan sonra buzlar erimeye balam ve gizli dosyalar da ortaya kmtr. Ancak hl btn aratrmaclar bu olaylarn boyutlar hakknda hemfikir deildir. Soljenitsinin yazlarnda Stalin dnemindeki siyasi kurbanlar saysn (buna idam edilenler, srgne urayanlar, cezaevlerine gnderilenler dhil) 15 milyon olarak belirlemitir. NKVD arivlerindeki resmi kaytlar ok farkldr, 4 milyon olarak gsterilir. Bu rakam bile hibir ekilde kmsenemez.
Peki, btn bu yaananlar Kruevin Komnist Partinin XX. kongresinde dile getirdii gibi bir tek ahsa atfetmek doru mudur? Bir ahsn tarihi bu boyutlarda etkileme olasl ne kadardr? stelik bu konumay yapan isim Stalinist hiyerarinin en tepesinde bulunan birisidir.

170

Kharmukhanmedov, Stalin Dnemindeki Siyasi Muhalifleri Tasfiye Uygulamalar ve

GULAGn faaliyetleri sonucunda, XX. asrn en parlak sanayi yaplar ortaya kt. Hem rejim dmanlarn etkisiz hale getirerek, hem onlarn bedava igcn rasyonel bir ekilde, kullanarak Stalin dnemindeki Sovyet sanayi devrimi gerekleti. Bununla ilgili Polonyal dnr Zigmunt Baumann gr olduka ilgintir. Bauman bu durumu, Hitler ve Stalin rejimleri btn modern alarn balca belirtisi olan, insanolunun mkemmellie doru ilerlemesini hzlandrma ve destekleme itkisinin???, bilimsel ve endstriyel ilerlemenin, prensipte planlama, eitim ve toplumsal reformun gndelik yaama uygulanmasnn nndeki btn engelleri kaldrd eklindeki iyimser grn ve toplumsal sorunlarn nihai zme kavuturulabilecei inancnn meru evlatlar olarak nitelendirir (Bauman 2003:45). Nazi Almanyas ile Stalin Rusyas arasndaki benzer noktalar totaliter rejimlerin ortak zelliklerini saptamamza imkn salyor. kisi de insan deil akl merkeze alan modern devletler idi. kisinde de modern akl gereklere boyun eiyordu. Sorun ak bir ekilde ortaya konduktan sonra yaplmas gereken tek ey, doru teknolojik zmn uygulanmasyd. Bilim adamlarna yol gsteren tek ey, bilimin rol ve grevi konusundaki kesin ve tartmasz anlay ve iyi bir toplum, salkl bir toplum ve dzenli bir toplum viziyonuna ulamaktaki sorumluluk duygusuydu. Byle bir topluma giden yolun, znde bilimin tasarlad rasyonel bir plann sistematik, gerekirse de acmasz bir biimde uygulamasndan getii inanc mevcuttu.

BAUMAN, Zigmunt, Modernlik ve Mphemlik, Ayrnt Yaynlar, (stanbul: Yayn evi 2003), s.45. DARRE, R.W., Marriage Laws and the Principles of Breeding, Nazi deology before 1933, der. Barbara Miller Lane ve Leila J. Rupp (Manchester: Manchester niversity Pres, 1978), s.115. DEUTSCHER, saac, Tarihin ronileri: Stalinden Gorbaova Sovyetler Birlii, Belge Yaynlar, stanbul, 1991. DUGN, A., Stalinizm: legendi i fakti, Slovo, Moskva, s. 23-25. GARF, F., POPOV, V., Gosudarskiy terror v Sovetskoy Rossii 1923-1953, istoniki i ih interpretatsii, Oteestvennye arhivi, 1992. (Sovyet Rusyadaki Devlet Terr, Vatan Arivleri; kaynaklar ve aklamalar, 1992, s. 29-54. KZLOV, .., NKVD PSFSR 1917-1930, Moskva, 1969, s. 16-104. KRUEV, N.S., XX. Kongrenin Gizli Raporu; Kii Kltne Kr, Pencere Yaynlar, stanbul, 1991, s. 3-54. NEKRASOV, V.F., Trinadsat jeleznyh narkomov, Moskva, Versty, 1995, s.32-55. PLATONOV, O.V., Biyografieskiy ukazatel Stalina, www. hrono.ru SABNE, George, Siyasal Dnceler Tarihi, III, ev. zer Ozankaya, Trk Siyasi limler Dernei Yayn, Ankara,1969, s. 247.
171

Kaynaka

bilig, Bahar / 2007, say 41

SMRNOV, B.G., Sistema mesto zaklyuenya ve SSSR 1917-1930, Moskva, 2000, s. 4-36. SOLJENTSN, Arhipelag GULAG, www.memo.ru/history/NKVD/GULAG/index.htm Svod zakonov Rossiyskiy mperii, SPb., T1, 1991. SUHOV, Evgeniy, Ledokol, Moskva, 1999. KMAN, A.P., Deyateli Oteestvenny stori, Biografieskiy Spravonik, Moskva, 1997, s.12-19. KAPOV, D.V., SGAEV, S.P., SMRNOV, M.B., Sistema Mest Zaklyuenye v SSSR, www.memo.ru/history/NKVD/GULAG/maps/ussri.htm ZANGVL, Z.G., Glavnoe Upravlenye Prinuditelnih Rabot, www.memo.ru ZEMSKOV, V.N., Sudba kulatskoy ssylkoy, Oteestvennaya istorya, 1994.

172

Practices of Purge on Political Opposition and Labor Camps During the Period of Stalin
Research Assist. Nurbek KHAIRMUKHANMEDOV
Abstract: This article examines practices of purge employed done political opposition and labor camps during the Stalins period. Realities of Soviet Indurstrial revolution at the beginning of the XX. Century only became known after dissolution of the Soviet Union in 1990s. Labor camps named as GULAG had two main functions: punishing opposition which was against the regime and using free labor of criminals in an organized way to achieve industrial revolution. In this article historical technique was used for researching labor camps. After learning the character and aims of labor camps it leads to conclusion about totalitarian system of Stalins era. We believe that this article will help to better understand Stalinist period and important components which made possible industrial revolution in 1930s. Key Words: Employment camps, industrial revolution, totalitarian system

Ahmet Yesevi International Kazkh-Turk University / ANKARA nurbek_kaz@yahoo.com

bilig Spring / 2007 Number 41: 155-174 Ahmet Yesevi University Board of Trustees



: . , 20 1990 . , ; . , , , . , . , . , , 15 . 4 . , . . , , 1990 . : , ,

/ nurbek_kaz@yahoo.com

bilig Zima 2007 vpusk: 41: 155-174 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility in Turkey in the Context of Studies on Social-Class Mobility
Abdulkerim SNMEZ*
Abstract: This article makes an examination of the transformation of occupational structure and the major lines of development that can be expected to have taken place in the channels and the patterns of social-class mobility in Turkey. The data for this examination mainly come from general censuses of population and agriculture conducted by the State Institute of Statistics. This examination is placed in the context of images of industrial society, the findings of earlier research on social mobility in other countries and on the studies on rural transformation, migration and urbanization in Turkey. Depending on these data, the paper argues that although the transformation of the occupational structure has created novel chances and avenues for upward social-class mobility in the country, there is no indication that it has increased the level of fluidity between classes. On the contrary, an increased rigidity or class closure may be a more pronounced feature of the pattern of social mobility in Turkey. Key Words: Class mobility, occupational structure, social mobility, social fluidity, social transformation

Introduction This paper examines the transformation of occupational structure and the major lines of development that can be expected to have taken place in the channels and patterns of social-class mobility in Turkey. Although no empirical research on a national scale has yet been conducted on social mobility in Turkey, an examination of statistical data on the occupational structure and rates of change in employment status of the working population in connection with other social indicators and factors provides important clues towards understanding patterns of social and class mobility in the country. However, this examination requires also a theoretical contextualization for which a close study of the findings of earlier empirical research in the field of social-class mobility would be a great help.
*

Hacettepe University Department of Sociology / ANKARA ksonmez@hacettepe.edu.tr

bilig Spring / 2007 Number 41: 175-204 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

bilig, Spring / 2007, Number 41

It is important to draw attention to the fact that both in research and in debates on social-class mobility, the focus is not so much on the transformation of the structure of national economies and the occupational structure per se, but rather on the transformation of the channels and conditions for social mobility and of the bases of power and prestige in the society, in parallel with the development of the economy and the division of labour. Here, much of the emphasis is placed on discovering the extent to which there is a definite break away from an ascriptive social order to a meritocratic one as the economy evolves into an industrial one, and how this serves as a basis for the distribution of material and symbolic rewards, benefits and power in the society. In this sense, the scale, scope, pattern and process of economic transformation in Turkey lead us to expect a major restructuring of the classes and their capacity for sustaining and reproducing themselves. Indeed, over the last 50 years or so Turkey has transformed itself from being an agrarian country in which nearly 85 % of the population was involved in primary production and lived in villages to an industrial-urban society in which more than 70 % of its population is now engaged in non-agricultural production and lives in urban areas. The growth of industry and services has created new channels for social mobility and undermined the significance of landownership, as one would expect to find in a society resting on an industrial economy. However, we have no reason to expect that chances for mobility have been distributed equally and that the process have given way to a meritocratic society in which each individual achieves what befits his/her individual qualities. On the contrary, there are convincing reasons to expect to find that old established classes have benefited more from the process of transformation and have a greater and better capacity to maintain and reproduce themselves under the new conditions, than the disadvantaged classes. This expectation sharply contradicts the political rhetoric expressing commitment to creating a modern society set free from all hindrances of an old ascriptive order, as expressed in the banning of all traditional titles and ranks in the early years of the Republican period, as well as the numerous cases of individuals who, with nothing other than their own efforts, have shown remarkable success in their profession and acquired wealth and/or prestige of immense significance.

Images of Industrial Society and the Findings of Mobility Research


Social mobility refers to the movement of individuals (or groups of individuals) between given locations of departure and destination in the social division of labour which are conceptualised as class or status locations (see Glass and Hall
176

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

1954, Lipset and Bendix 1992 [1959], Marshall 1997, Moser and Hall 1954, Goldthorpe 1987, Wright 1997). At any given time an individual may occupy one or more of these positions and his/her general standing in society rests on an amalgamation of the amount of material and symbolic power, authority, resources, benefits, advantages and disadvantages that continued occupation of the position(s) enables him/her to enjoy or suffer. There is however a factual distinction, to use Goldthorpe and Hopes vocabulary, between the symbolic and material aspects of all positions within the division of labour. The symbolic aspect refers to relative advantage and power in terms of prestige and rests on the ability of an actor to exploit and benefit from meanings and values, whereas the material aspect refers to economic resources, authority, or physical force. The symbolic aspect yields to the incumbent a certain degree of deference, acceptance or derogation, whereas the material aspect yields opportunities for wealth, income and benefits that can be used to support a particular level of consumption and a distinctive style of life (Goldthorpe and Hope 1974: 5). The allocation or distribution of individuals to positions within any given division of labour has always been subject to several demographic, social, cultural, religious, political, legal, economic, technological and procedural factors and rules. It is therefore a matter of special empirical inquiry to establish which factors, in which ways and under what historical conditions and circumstances, have more or less causal or contingent significance in regulating this process, and what consequences they bring about for individuals, groups and the society in general. The primary objective of research on social mobility is in fact to study and examine the relations between these factors in a given society and to reach generalizable results for certain types of societies. Much of the literature on social mobility has been stimulated by considerations on the direction and consequences of social mobility with regard to political and social stability, class formation, classbased political action for social change and social stratification in contemporary societies. These efforts have contributed significantly in emancipating social theory from untested assumptions about class mobility and structure in contemporary-industrial societies. There are in very broad terms two images of industrial society, namely liberal and Marxist. Most mobility research takes one as a point of departure and the other as an object of criticism (see Callinicos 2004[1999], Edgell 1993, Erikson and Goldthorpe 1992, Giddens 1973, Hamilton and Hirszowich 1993, Krauss 1976, Ishida 2001, Kirby 1999 and Wright 1997). The liberal image, as expressed in the works of Blau and Duncan (1967), Bell (1973), Treiman (1970, 1977a, b), Treiman and Yip (1989) and
177

bilig, Spring / 2007, Number 41

Parsons (1960, 1967 and 1971) draws a picture of open democratic society in which it is no longer possible to maintain the old ascriptive social order due to the logic and functional requirements of an industrial capitalist economy. An efficient functioning of such an economy requires matching the individual talents with the task demands of positions within the division of labour. This in turn requires a meritocratic order in which individual talents can be selected, trained, and put in use through the operation of a labour market subject to the conditions of free competition. However, such a meritocratic order cannot function effectively unless equality of opportunity in education and training for everybody is created and maintained in the society. Thus, there is a positive, linear, causal link between industrial maturity and mobility chances. This means, in practical terms, a progressive dissociation between social (or family) origin and the individuals destination, and a progressive association between individual talents and destination in mobility positions and class locations. Then, in such a society, any discrepancy between individual talents and mobility destinations are not attributable to structural arrangements or extraneous factors, but to the psychological and moral makeup of the individuals. Such a mobility regime thus serves to create a both materially and morally safe ground for a liberal democratic order and political and social stability. This is because it removes all the ascriptive and structural barriers to social and class mobility and thus undermines the material and social basis for the formation and reproduction of class identities, alliance and collective action, and, by giving the individuals their due rewards proportional to their effort and genetic endowment, creates in them a feeling that the social order is morally right and just. Though this picture portrays a positive account of the consequences of mobility for both individuals and the liberal democratic order, the judgements thereby reached are not shared by all scholars who have a commitment to the liberal ethos. Several scholars have drawn attention to the disruptive, destabilizing effects of social mobility both for individuals and for the society. For instance, Durkheim (1952), Sorokin (1959), Tocqueville (1962) and Lipset and Bendix (1992 [1959]) have expressed their concern with the negative consequences of constant social pressure over individuals to realize fully their individuality and to achieve greater success, which alienates individuals from social ties and protection, and may even result in suicide. Thus, Lipset and Bendix draw attention to a potential for the disruptive and destabilizing consequences of combativeness, frustration, rootlessness and other ills that a high level of mobility engenders, and question the validity of equating mobility with happiness: ...instead of
178

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

identifying greater equality of opportunity with human happiness, we begin to inquire into dissatisfactions which are endemic in our social life, including those dissatisfactions which create a drive for achievement and are hence a source of both the assets and liabilities of social mobility (Lipset and Bendix 1992 [1959]: 287). However, depending on data collected from ten industrial capitalist and socialist countries, Marshall and Firth have found no empirical evidence to support either the positive or the negative accounts of the consequences of mobility at individual level. On the contrary, results show that individuals who move from working-class origins to middle class destinations are no more likely systematically satisfied or dissatisfied with life then are the socially immobile or even those downwardly mobile from advantaged backgrounds into the working-class. Indeed in all nations, the overall association between class experience and satisfaction with life is both weak and uneven across different life domains (Marshall and Firth 1999: 28). Therefore, according to the same authors, both positive and negative accounts of mobility constructed on the basis of autobiographies and casestudies are not representative, and so offer a quite misleading picture of the impact of class mobility on personal satisfaction, the sources of which surely lie in other life experiences (Marshall and Firth 1999: 46). There is a second version of the liberal image of industrial society which argues that despite the growth in the actual volume of vertical mobility, the relative chances of mobility remain basically unchanged. According to this image, as portrayed first by Lipset and Zetterberg (1992 [1959]) and later in a modified form by Featherman, Jones and Hauser (1975) (as examined by Goldthorpe 1987 and Erikson and Goldthorpe 1992), the absolute rates of mobility display significant differences across industrial societies depending on the rate and form of economic growth and occupational change. However, industrial societies with a nuclear family system look similar in their overall pattern of relative mobility as expressed in odds ratios. What this means in actual terms is that a modern industrial economy has a tendency not only to grow in non-manual occupations while contracting in the actual size of manual occupations but also to create more managerial positions within both occupational divisions. Under the conditions of economic expansion, demands for labour in the higher levels of the occupational division of labour cannot all be met by means of selfrecruitment. This in turn creates chances and channels for vertical mobility in which significant numbers of individuals from the most disadvantaged origins can reach higher levels of the occupational division of labour. This can take place through direct entry, through work life mobility, and through
179

bilig, Spring / 2007, Number 41

intra- and intergenerational mobility, to such an extent that only lower classes or the working-class show a relative demographic homogeneity. There is no indication that these developments in the economy and occupational structure lead in a certain direction where there is a progressive dissociation between class origins and destinations. On the contrary, relative mobility rates expressed in odds ratios are more or less constant and do not change over time. For instance, Goldthorpes analysis of empirical data on mobility in Britain indicates that, in terms of absolute numbers, only 25.3 percent of individuals in his Class I category (that is, the upper service class) come from the same origin, whereas the remainder come, in almost equal proportions, from six other class categories which are ranked lower than Class I. The actual volume of vertical mobility expressed in these figures confirms that chances for mobility exist and there is no clear and convincing indication of class closure at the higher levels of the occupational division of labour. But the same figures reveal significant differences in the relative chances of mobility to the extent that there is only one individual from working class origin in Class I location against four from the same class origin relative to the size of the class of origin, that is in terms of disparity ratios (Goldthorpe 1987: 44). However, disparity ratios are still not a sensitive and transparent enough way of examining the pattern of fluidity net of structural effects across societies and by historical periods within a given society. A better way of examining the pattern of fluidity is to compare changes in the rate of the relative chances of individuals maintaining their location in their class of origin against the relative chances of individuals from other classes of origin moving into the formers location (Goldthorpe 1987: 78). This way of looking at mobility chances and patterns reveals that there is a much greater difference in relative chances but a constancy or stability in the rates within a given society over time and an overall similarity between the industrial societies (Goldthorpe 1987, Erikson and Goldthorpe 1992). For instance, the 1972 Oxford Mobility data for England and Wales reveal that in the age period of occupational maturity (35 and above) the sons of higher and lower service class fathers (Class I and II) have roughly 3 and 15 times greater chances of maintaining their class location respectively against the chances of the sons of routine non-manual workers and lowergrade technical workers (Class III and V), and skilled-manual and manual workers (Class VI and VII) achieving Class I and II locations (Goldthorpe 1987: 80). Thus looking at the same mobility data from different perspectives produces different results and lends support to various interpretations about the relevance of claims concerning the role of educational expansion in creating
180

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

channels for mobility and the actual practice of meritocracy in the process of social selection. For instance, on the basis of the Oxford Mobility data, Saunders (1997, 2002) claims, by examining disparity ratios allowed to change by educational attainment, that the British society is essentially a meritocratic one. Breen and Goldthorpe (1999: 13-17), by analysing the same data in terms of odds ratios, estimate that the chances of men born in upper service class maintaining their class location relative to the chances of men born in manual class positions achieving upper service class positions is roughly twenty to one. The important implication of these findings, they argue, is that while merit certainly counts in mobility process, children of disadvantaged class origins have to display far more merit than do children of more advantaged origins in order to attain similar class positions (Breen and Goldthorpe 1999: 21). Contrary to the liberal image, the Marxist image of industrial society in mobility research is restricted in the main to capitalist societies, and is constructed by means of combining what are considered to be the main principles underlying the social divisions in all historical societies with the functional requirements of the logic of capitalist accumulation. According to this image, capitalist society is the last and most developed form of class divided societies which rest on the exploitation of one group of people by another, and hence on antagonistic interdependence in which the material welfare of one group of people causally depends on the material deprivations of another (Wright 1997: 10). What makes this exploitation possible is the exclusion of one group by another from ownership or control of productive resources in such a way that both sides are compelled to engage in relations of exchange. Thus any given society may be divided into two main classes as owners and non-owners of means of production. There is however a third category which escapes this definition and comprises those who neither exploit nor are exploited, because of owning the means of production but not extracting surplus from others. In places where ownership is separated from the actual control of the means of production, the individuals in positions of control are usually allocated to the former as long as their function is geared to maintain the extraction (and or to increase the amount of surplus extracted) from non-owners. The same principle applies to those who take part in various branches of political administration, the armed and security forces, and cultural production. This is because relations of production in a given type of economic order can be reproduced and maintained only if they are backed by a particular type of political organization and by an army of intellectuals and other individuals involved in cultural production. What makes them identical in class location (and for
181

bilig, Spring / 2007, Number 41

general outlook and also unites them for class based political action) is that all of them live off the surplus produced by the non-owners who are compelled to sell their labour power to the owners in exchange for obtaining the means of livelihood. Hence, one partys loss is the gain of the other, regardless of whether it is manifest or hidden; it is this objective antagonism of material interests grounded in the relations of production that puts the classes objectively in antagonistic interdependence. Based on these principles, capitalism is the generalized mode of commodity production and differs from earlier modes of production in that it reorganizes, revolutionizes and transforms all the existing technological and social conditions, and the relations of production to achieve greater accumulation in a competitive market which results in the elimination from the market of the unsuccessful competitors and thus in the proletarianization of the self-employed producers and the centralization and concentration of capital. Success in this competition depends on the amount of surplus extracted from labourers which, in the final analysis, requires increasing the productivity of labour under given technological conditions. This is achieved mainly by breaking down the production process into smaller and simpler units of work tasks which require relatively simple training and less knowledge of production to be performed by the labourers, which is deskilling. However, in its strife for greater accumulation, capitalism not only expands into already existing areas of production but also develops by creating new cultural needs. These can be met by new commodities and new ways of accumulation which, in most cases, involve transformation of old ways and forms of exchanging services for a livelihood into relations of production, and these old ways can cover a wide variety of activities ranging from baby-sitting to government services in health, education and security. Perceived in this way, capitalist expansion and development involves in essence downward class mobility for most of the population. The prime victims of this process are expected to be mainly self-employed small farmers, artisans, shopkeepers and skilled workers at the initial phases of expansion, and essentially professionals and routine non-manual workers at later phases of its development (Marx 1983, 1961). The quotation below from Wright would suffice to summarize all the main trends and developments that classical Marxist theory predicts: The classical Marxist theory of capitalist development, especially the theories of the proletarinization of labour and the concentration and centralization of capital, posits three trends which directly affect the class distribution of the labour force. First, the expansion of capitalism tends to destroy independent, self-employed producers. In the
182

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

nineteenth century and the first half of the twentieth century this process massively affected self-employed farmers in the agricultural sector, but the process is a general one affecting all sectors of the economy. This yields the prediction of a steadily declining petty bourgeoisie. Second, the dynamics of capital accumulation tend to generate increasing concentration and centralization of capital as small capitalist firms are destroyed and larger firms grow. This trend yields the prediction of a decline in small employers and an expansion of managers, especially expert managers, to staff the administrative bureaucracies of corporations. Third, as noted above, in order to increase control over the labour force and the extraction of labour effort, capitalists have an incentive to reduce the autonomy of skilled labour and, where possible, replace skilled with unskilled labour. This, in turn, requires an expansion of the social control apparatus within production to monitor and supervise workers increasingly deprived of knowledge about production. The appropriation by management of knowledge from skilled workers should also lead to the expansion of the expert-manager category. These trends of intensified proletarianization in the labour process generate the prediction of an expansion of the working class, an expansion of supervisors, managers and expert managers, and a decline of (non-managerial) experts and skilled workers (Wright 1997: 93-95). It is not the case that counter tendencies to these predictions go unnoticed by both Marxist and non-Marxist intellectuals. To begin with, Marx himself, as examined by Goldthorpe (1987: 8-9), draws attention to the growth of non-manual occupations and the chances thus created for upward mobility that can mostly be taken up by the children of those who have been pushed down. It is indeed the case that not only have non-manual occupations grown in actual volume in advanced capitalist societies, but the state has also become a major employer in main services such as health, education and public administration. The individuals working in these sectors should be considered, in theoretical terms, as belonging to non-productive workers living off the revenues produced by the working-class rather than being proletarianized and pushed into relations of capitalist exploitation. Furthermore, as shown by Wright (1997: 125-127) in the area of selfemployment in industry and services, there are indications that the process of erosion has temporarily stopped and even in some cases reversed in many of the advanced capitalist countries. Finally, capitalist development does not necessarily involve deskilling. On the contrary, production in most
183

bilig, Spring / 2007, Number 41

branches of both industry and services require acquisition by the workers of technical and procedural knowledge and skills which are far from being considered simple. These counter tendencies pose several theoretical questions especially concerning how the level and organization of capitalist development and the status of self-employment should be perceived and operationalized for empirical research. These issues become acute in places and areas of production where self-employment survives through subcontracting or in contractual relations which subsume the self-employed producers to big capitalist corporations.

The Transformation of Occupational Structure in Turkey


Turkish efforts for the modernization of the economy and society date back to the late 18th century and were initiated by the state bureaucracy in a piecemeal form to stop the constant decline of the Ottoman Empire. It was only by the early Republican era that these efforts assumed a more concerted form, and they started to yield visible results from the 1950s onwards. A good way of summarizing the direction and speed of change in the structure of the economy with regard to the issue in question is to trace the changes in the distribution of the economically active population by major economic sectors. As census data (SIS 2003b: 156-57) indicate, the Turkish economy remained predominantly agrarian until the mid 1980s, with the gradual decreasing of the economically active population in agricultural production from around 85 percent between 1927-50 to 50.6 percent in 1980 and 35.4 percent in 2000 (see Table 1 in appendix). Sectorial growth has taken place principally in community and personal services, manufacturing, and trades in absolute numbers, whereas the highest rates of increase in relative terms have taken place in electricity, gas and water, transportation and communication, and financial businesses and services. The demand for labour in the growing sectors of the economy was provided for mainly by domestic migration from villages to towns until the 1980s, and from that time onwards the urban population also started to become a major source of labour power. The transformation in the structure of the economy is reflected in the distribution of the employed population by major occupational categories. According to the results of the 1927 population census (SIS 1929: XIVI), 81.6 percent of the economically active population (defined as aged 5 and over) was employed in agriculture, 5.6 percent in industry, 4.8 percent in commerce; 0.9 percent in liberal, 1.2 percent in administrative, 0.2 percent in legal (magistrates etc), 3.0 percent in military, 0.2 percent in communication and postal services, and 2.2 percent in the other professions.
184

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

Given that self-employment in agriculture, industry, trades and liberal professions was the norm, and agricultural production was only very primitively commercialised in the early days of Republican era, this yields in very broad terms a class structure composed predominantly of farmers or peasants (80 percent), petty bourgeoisie (10 percent), service class (5 percent) and working class (5 percent). These same figures can also be taken as an indicator of the last phase of the Ottoman class structure, as Keyders (1989) analysis indicates, although these figures are not in themselves an expression of the organization and asymmetric relations of the classes that were present in the scene. This occupational structure does not seem to have changed at all until after the mid 1950s. According to the results of the 1950 census (SIS 1961: 259), 28.7 percent of the population aged 5 and over was without any profession (and 57 percent of these were in fact children below the age of 15). Without reference to occupational status, of the population with a profession and aged 15 and over (10, 723 thousand) 83.6 percent were classified as farmers, 8.0 percent as craftsmen and craft workers, 3.6 percent as businessmen, managers and administrative workers, 1.4 percent as service workers, 1.0 percent as transportation workers, 1.0 percent as professional and technical workers, 0.8 percent as sales workers and 0.2 percent as mine workers. Since 1970 a different procedure has been applied for the definition and classification of the economically active population, and the 1970 census results (SIS 1977: 154-157) point towards a major shift taking place in the occupational structure. For instance, of the 13,476 thousand working population with a classified occupation in 1970, 74.9 percent was classified as farmers, 10.1 percent as non-agricultural production workers, 4.1 percent as service workers, 4.1 as technical and professional workers, 3.1 as sales workers, 2.3 percent as clerical-administrative workers and 0.6 percent as managers and businessmen. The shift of the population from agricultural to other occupational categories has continued, and by the year 2000 the economically active population in agriculture had come to occupy 48.4 percent and the people employed in professions in non-agricultural production (basically in manufacturing) had come to occupy 23.2 percent of the total and 45 percent of the population in all non-agricultural professions. The rate of shift in all occupational categories is also very noticeable in the 30 years period between 1970 and 2000 (see SIS 1977: 154-57 and 2003a: 194-97) during which the size of the population employed in nonagricultural production (i.e, manufacturing) increased by 341 percent, in administrative and the managerial professions by 330 percent, in the clerical profession by 320 percent, and in service and sales by 248 and 246 percent
185

bilig, Spring / 2007, Number 41

respectively, whereas there has been an increase of only 25 percent in the agricultural professions.

Chances and Channels for Social Mobility


Both in the Ottoman period and throughout the Republican era chances for upward mobility within agriculture have been very limited in range and scope. In general, the Ottoman land regime did not allow private ownership in land. Instead, peasant farmers were granted rights to till the land and their children were entitled to inherit these rights after the death of their parents. This legal practice did not, however, prevent de facto control over large tracts of lands by notables and other strong families in many localities across the empire, and the efforts by state bureaucracy for the redistribution of lands through legal regulations produced very limited effect. Thus the Ottoman agrarian structure was characterized by a numeric predominance of self-employed peasant farmers and economic and political domination of notables and big landowners (aghas) who, in most cases, farmed their lands by means of sharecropping arrangements and thus lived off rent in kind. As part of the efforts to create suitable conditions for capitalist development, in 1926 the state introduced private ownership in land and entitled the peasant farmers to convert their rights over state lands into legal ownership. This removed all legal restrictions before capitalist accumulation in land and was combined with efforts to develop commercial farming. These included setting up agricultural sale and credit cooperatives, setting up demonstration farms, and introducing new technology and new methods of farming (see Tekeli and lkin 1988, Toprak 1988). However, the country did not have sufficient resources for industrial development and therefore the state bureaucracy was at pains to push forward to capitalist development in agriculture, which could result in a high rate of unemployment, and to develop peasant commercial farming, which required land reform in localities where large landownership prevailed. In order to avoid the economic and political ills which could follow when either of these options was followed, the state did not commit itself wholeheartedly to land reform (see Snmez 1993, Karamerliolu 2000). Instead, for the sake of making use of inert resources, land reforms assumed in essence the character of distributing limited amounts of treasury lands to peasant farmers with no or inadequate land and turning a blind eye to the gradual acquisition by individual farmers of open and forest lands owned by itself. For the beneficiaries this meant upward mobility from the ranks of sharecroppers to that of independent farmers, but it was not enough to keep them in their new station for very long under the conditions of population growth and a
186

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

paritable inheritance regime. Thus, until the 1950s by which time new channels for mobility became available, the peasant farmers had to stay within agriculture and face the consequences of population growth, which meant either no or a regressive growth in the average size of the farms. According to the results of agricultural censuses, average farm size has remained throughout the Republican era around 60 decars but the proportion of households cultivating only their own farms rose from 74 % in 1950 to 96 % in 2001 (see SIS 1956, 1983, 1994 and 2004) . In a paradoxical fashion, the states commitment to economic development and the commercialisation of agriculture combined with mixed feelings about liberal rights in private ownership, was enough to make all independent farmers feel insecure about their future in land ownership and to discourage any long term investment in agricultural production. It was during the 1950s, under the rule of the Democrat Party, that the farmers confidence in private landownership was restored and reinforced by the governments commitment to liberalism, and commercial farming was given a very strong impetus by a whole set of policies put into effect (see Keyder 1988, 1993). The most important of these included investment in transportation infrastructure, provision of credit for investment in new machinery and technology, and assuming direct responsibility for the purchasing of principal industrial/export crops at world market prices (see Kip 1988, Snmez 1993). Thus Turkish agriculture started to undergo a rapid and massive structural transformation, achieving full commercialisation of production if this is understood as the ratio of marketed crop output, and regional specialization in the production of major crops. However, the impact of this transformation on rural structures has not been even, uniform and unilinear across the country, as relevant literature on the subject reveals (Akit 1985, Keyder 1988, 1993, Snmez 1993, 2001, Stirling 1993). On the contrary, peasant farmers have acted in different ways and pursued different mobility strategies depending on many conditions at individual, local and national levels. What now is argued to be the consolidation of small scale farming in Turkish agriculture is but a material expression of the net result of the mobility strategies which have involved in most cases both lateral and occupational mobility on the part of the rural population. Under normal conditions, lateral mobility took various (single or multi-stage) forms of rural to urban migration as well as migration from provincial towns to major cities (see Akit 1997, Gedik 1996, Peker 1996, duygu and nalan 1997) and involved a great deal of occupational mobility usually resulting in short-range upward social mobility (see Yasa 1966, Karpat 2003[1976], zer 1993). For instance, in a study on households in squatter
187

bilig, Spring / 2007, Number 41

settlements in Ankara, stanbul and zmir, 48.8 % of the heads of these households reported to have come directly from villages and 44.8 % from town centres. The primary reason behind their migration was to seek employment (72.6 %) and the male heads of these households mostly found employment as manual workers (% 39.2), qualified manual workers (15.6 %), technical workers (10.5 %), clerical workers (9.3 %) and as selfemployed workers in trades and industry (12.1 %). This main pattern of employment seems to have changed only slightly after settlement in squatter towns: the proportion of manual workers decreased to 25.5 % and the proportion of qualified manual workers rose to 20.8 % (zer 1993: 129, 171, 174). This process was combined with a massive direct and indirect internal displacement in the Southeastern and Eastern provinces in the late 1980s and the early 1990s due to armed struggle against terrorism, and resulted mostly in downward mobility and marginalization for those who were displaced (see Trkylmaz et al. 1998). The migration from villages to towns was facilitated by improvement of transportation and mechanization of agriculture. However, contrary to common perceptions, mechanization of agriculture not only made marginal farmers redundant and thus pushed them out of villages but it also enabled farming households to reorganize their income-generating activities by allowing the surplus population to seek new forms of employment in both towns and villages, and to bring unutilised lands under cultivation. These in turn created new frontiers to be exploited by those farmers who opted to stay within agriculture. On the other hand, it was not the sheer growth of demand for labour in trades, manufacturing, services, transportation and communication and construction that accelerated the process of lateral mobility to a degree of rural exodus, but rather that the exodus was itself strong enough to create impetus for growth in all these sectors and chances for occupational and class mobility through self-employment and marketing of labour, and the acquisition of new forms of wealth and property. As Karpat (2003[1976]) comments, this form of urbanization was a distinctly new phenomenon, unique to newly developing countries, and it differed from earlier examples of rural migration as a response to industrial development. It would be wrong to assume that chances for mobility in all these sectors of the economy were equal for every individual who joined the migrants. On the contrary, age, sex, personal assets in educational and technical qualifications and skills, economic resources that could be deployed, and social skills and connections for mobilizing support and solidarity seem to have played their part in an individuals finding of employment and moving
188

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

up the social ladder. For instance, literacy and educational qualifications have been important assets in finding employment especially in governmental bureaucratic organizations and establishments and in various branches of large industries and trades, whereas lack of such assets has forced migrants to seek employment mainly in the construction industry and personal services. Trades, commerce, transportation and the manufacturing industry have offered greater opportunities for self-employment and upward mobility depending on the conditions of the market, whereas secure contractual employment has been a more pronounced feature of work in other sectors of the economy requiring high educational qualifications and technical skills. In addition, regulations for health insurance, pension funds, and perquisites have favoured those who are employed on a service or labour contract in the public sector and in large establishments, whereas casual employment has been the dominant form in the construction industry and hence deprived the workers from benefits that have been available to individuals working in other sectors. These in turn have greatly influenced chances for in-work mobility and the amount of resources that can be deployed for intergenerational mobility. These trends are well reflected in the statistical information available in censuses of population (SIS 1961: 358, 19?? (pub.no 452): 312, 1977: 12631 and 154, 1984: 100-101, 1993: 128-29, 2000a: 192-97) about the employment status of the working population by sex and occupational categories (see Table 2 in appendix). According to population census results, the proportion of self-employed (including employers and unpaid family workers) was 87.9 percent in 1950 and fell to 80.4 % in 1960, 72.4 % in 1970, 66.6 % in 1980, 61.5 % in 1990 and 56.4 % in 2000. Throughout this 50 year period, the proportion of self-employment in agriculture remained almost unchanged, with a proportion revolving around 95 %, whereas in other sectors of the economy self-employment showed a rapid decline from 34.2 % in 1950 to 18.7 % in 2000 (see Table 3 in appendix). A comparison that the data allow us to make for the last 30 years by employment status and occupational groups indicates that in the year 1970 the proportion of self-employment was 13.0 % among scientific, technical and professional workers, 0.7 among administrative and managerial workers, 0.03 among clerical workers, 79.6 % among commercial and sales workers, 23.8 among service workers, 94.6 among agricultural and forest workers and 38.7 % among workers engaged in non-agricultural production. By the year 2000, self-employment within all of these occupational categories, save agricultural, administrative, managerial and clerical workers, shows further regression and falls to 9.1 % among scientific, technical and
189

bilig, Spring / 2007, Number 41

professional workers, 55.4 % among commercial and sales workers, 13.5 % among service workers and 15.9 % among workers engaged in nonagricultural production (see Table 4 in appendix). The slight increase in the proportion of self-employment among agricultural (96.7 %) and clerical workers (0.34 %) is negligible, whereas the rapid increase (57.3 %) among managerial and administrative workers seems to have resulted from definitional procedures rather than being a matter of genuine structural shift taking place in the conditions of employment. Self-employment remains widespread among women due to their predominance in agriculture, but the growth of female employment (which has increased by 62 % in general, by 38 % in agriculture and by 249 % in other sectors of the economy) seems to be reversing this general picture and putting them in these other professional categories behind the male workers. For instance, in the year 1970 the proportion of self-employment was 89.7 % among all female workers and 61.5 % among male workers, whereas the proportions fell respectively to 75.7 % and 45.5 % by the year 2000. Contrary to this general picture, in the year 1970, the rate of female and male self-employment respectively was 96.4 and 92.8 % among agricultural workers, 11.3 and 13.5 % among scientific, technical and professional workers, 3.8 and 0.6 % among managerial and administrative workers, 0.01 and 0.03 % among clerical workers, 56.2 and 80.5 among commercial and sales workers, 15.4 and 24.6 % among service workers, and 66.4 and 32.2 % among workers engaged in non-agricultural production. Within the 30 year period, however, the proportion of female and male self-employment fell respectively to 5.0 and 11.2 % among scientific, technical and professional workers, 24.6 and 60.2 % among commercial and sales workers, 10.2 and 13.7 % among service workers and 5.9 and 16.9 % among workers engaged in non-agricultural production. A steady increase in the rate of population employed in non-agricultural activities accompanied by a constant fall in the rate of self-employment among all occupational categories excluding agriculture confirms to some extent the predictions made by both liberal and Marxist images of industrial/capitalist societies as referred to above. Census results imply also a close association existing between the level of education and the distribution of the employed population by occupational categories, as the liberal image of industrial society argues to be the case for a modern capitalist/industrializing economy. To illustrate the point in question, the census results for the year 2000 (SIS 2003a: 186-93) indicate that scientific, technical and professional occupations on the one hand and agriculture on the other stand at polar opposites with regard to the level of education
190

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

completed by the individuals in employment (see Table 5 in appendix). Of 2,329 thousand individuals with a degree in higher education, 59.5 % is classified as scientific, technical and professional workers, 5.5 % as administrative and managerial workers, 13.6 % as clerical workers, 7.5 % as commercial and sale workers, 3.3 % as service workers, 2.8 % as farm managers and supervisors, 7.1 % as workers engaged in non-agricultural production and 3.8 % as not classifiable by occupation. At the opposite end of this distribution stand 3,098 thousand individuals with no education whatsoever, of whom 93.6 % work as farmers, 3.4 % work in nonagricultural production and 1.7 % in services. Employment in agriculture falls to 81.7 % among those individuals who are literate but have no certificate, to 57.1 % among primary school leavers, to 28.7 % percent among secondary school leavers (including those who have the certificate of 8-year basic education) and further down to 15.2 % among those who a have diploma of lyc education. Although the individuals with diplomas in secondary and lyc education are concentrated in non-agricultural production and transportation (37.1 % and 27.0 %), 22.0 % of the latter have also found their way into clerical professions. The kind of mobility that this distribution by educational qualifications refers to cannot be inferred directly from the results of the census. Nevertheless, it is possible to outline the general pattern of educational expansion and the provision of educational services as a means to help make some very broad predictions. The Turkish modernization process is characterized by an ideological commitment to providing free basic education to all as a necessary part of cultural and social transformation. This commitment was not accompanied, however, by a parallel commitment to equal provision of educational facilities and services to such an extent that all status and class distinctions in the larger society could be overcome. On the contrary, in the allocation of material and human resources for educational facilities and services, marked differences have always existed between central and peripheral districts within each town, and central and peripheral towns and urban and rural settlements across the country. For instance, in towns the schools in central residential districts with an overtly middle and upper class resident population have always had better educational facilities and received from the government better funds and resources and access to better schools has usually been made subject to residence in the district. School administrators have very often been careful about putting students of similar background in the same classrooms and allocating the best qualified teaching staff to classes comprising children from middle and upper class backgrounds whenever the residence rule for registration cannot be applied.
191

bilig, Spring / 2007, Number 41

Remote towns and villages have always received relatively small resources for educational facilities and services and especially the villages have rarely had schools for secondary and further education. Thus access to further education has always required either sending the children to town centres, which put extra financial burden on families that can not easily be met by the great majority of rural households, or moving with them to town centres which demands extra plans about employment and residence. Facilities for higher education have been even more limited and the competition for access to university education has increasingly come to require the sort of long-term planning and generous investment in the education of the children that cannot be afforded by most families unless huge efforts and sacrifices are made. Scholarships offered to successful children from disadvantaged backgrounds have been rather limited and the educational loans offered to university students for school fees and expenses have increasingly become insignificant in reducing the financial burden that has to be shouldered by those individuals who wish to pursue higher education. Although later research may prove the opposite to be the case, it is possible to argue tentatively that educational expansion has on the whole favoured the middle and upper layers of the society. The general pattern of resource allocation has tended to function as a hidden quota system or a policy of positive discrimination favouring individuals coming from middle and upper classes. This tendency has further been reinforced by rapid expansion of privatization in the last two decades at all levels of education, and coincides with growing elitism in both public and private schools and a parallel development in the attitudes of the private sector companies and both state and private universities in recruitment. All these later developments point towards a tendency for reduced fluidity between classes and a purposeful attempt by the middle and upper classes to secure vacancies at the higher levels of the division of labour for their own children. These developments in turn increasingly force individuals from disadvantaged backgrounds to employ strategies for short-range mobility via educational channels for which vocational education provide them with the best possible qualifications. These same tendencies provide also the context in which to understand why certain types of educational reform initiatives and the lifting of discriminatory regulations disfavouring the pupils in vocational schools in the university entrance exams receive extreme reaction from circles and organizations which stand for certain classes in the country, although reactions are expressed as if they result from either a pure ideological commitment to defending a particular political value or from a concern for providing trained middle-range technical labour for sustained economic growth.

192

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

References
AKT, Bahattin. (1985), Ky, Kasaba ve Kentlerde Toplumsal Deime, Ankara: Turhan Kitabevi. _____ (1993), Studies in Rural Transformation in Turkey 1950-1990, in Paul Stirling (ed.) Culture and Economy. Changes in Turkish Villages, Huntingdon, Cambridgeshire: The Eoten Press. _____ (1997), glerin Nesnel ve znel Toplumsal Tarihi zerine Gzlemler: Ky Tarafndan Bir Bak, in Trkiyede g, (Conference Proceedings) stanbul: Trkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf. BLAU, Peter. M. and Otis Dudley Duncan. (1967), The American Occupational Structure, New York: Wiley. BELL, Daniel. (1973), The Coming of Post-Industrial Society, New York: Basic Books. BREEN, Richard and John. H. Goldthorpe. (1999), Class inequality and meritocracy: a critique of Saunders and an alternative analysis, British Journal of Sociology, 50 (1): 1-27. BUCKINGHAM, Alan. (1999), Is there an underclass in Britain?, British Journal of Sociology, 50 (1): 49-75. CALLINICOS, Alex. (2004[1999]), Toplum Kuram. Tarihsel Bir Bak, (trans. By Yasemin Tezgiden), stanbul: letiim Yaynclk. CROMPTON, Rosemary. (1996), The Fragmentation of Class Analysis, British Journal of Sociology, 47 (1): 56-67. DURKHEIM, Emile. (1952), Suicide, London: Routledge and Keagan Paul. EDGELL, Stephen. (1993), Class, London and New York: Routledge. ERIKSON, Robert and John. H. Goldthrope. (1992), The Constant Flux. A Study of Class Mobility in Industrial Societies. Oxford: Clarendon Press. FEATHERMAN, David. L., Fred Jones and Robert. M. Hauser. (1975), Assumptions of Mobility Research in the US: The Case of Occupational Status, Social Science Research, 4. GEDK, Aye. (1996), Internal Migration in Turkey, 1965-1985: Test of Some Conflicting Findings in Literature, ANU Working Papers in Demography, 66, Canberra. GIDDENS, Anthony. (1973), The Class Structure of Advanced Societies, London: Hutchinson. GLASS, David Victor. (ed.) (1954), Social Mobility in Britain, London: Routledge and Keagan Paul. GLASS, David.Victor and John R. Hall. (1954), Social Mobility in Britain: A Study of Inter-Generation Changes in Status, in David Victor Glass (ed.) Social Mobility in Britain. London: Routledge and Keagan Paul.
193

bilig, Spring / 2007, Number 41

GOLDTHORPE, John. H. (2000), On Sociology- Numbers, Narrative, and the Integration of Research and Theory, Oxford: Oxford University Press. _____ and Anthony F. Heath. (1992), Revised Class Schema, JUSST Working Paper 13, Nuffield College, Oxford. _____ and Keith Hope. (1974), The Social Grading of Occupations: A New Approach and Scale, Oxford: Clarendon Press. _____ (1987), (in coll. with C. Llewellyn and C. Payne) Social Mobility and Class Structure in Modern Britain, 2nd Ed. Oxford: Clarendon Press. HAMILTON, Malcolm and Maria Hirszowich. (1993), Class and Inequality: Comparative Perspectives, Hertfordshire: Harevester Wheatsheaf. DUYGU, Ahmet and Turgay nalan. (1997), Trkiyede g: Sorunsal Alanlar ve Aratrma Yntemleri, in Trkiyede g, (Conference Proceedings) stanbul: Trkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf. ISHIDA, Hiroshi. (2001), Industrialization, class structure, and social mobility in postwar Japan, British Journal of Sociology, 52 (4): 579-604. KARAMERLOLU, M. Asm. (2000), Elite perceptions of Land Reform in early Republican Turkey, Journal of Peasant Studies, 27, (3): 115-141. KARPAT, Kemal. H. (2003[1976]), Trkiyede Toplumsal Dnm: Krsal G, Gecekondu ve Kentleme, (trans. by Abdulkerim Snmez), Ankara: mge Kitabevi. KEYDER, alar. (1983), Paths of Rural Transformation in Turkey, The Journal of Peasant Studies, 11 (1): 34-49. _____ (1988), Trk Tarmnda Kk Meta retiminin Yerlemesi (1946-1960), in evket Pamuk and Z.afer Toprak (eds.) Trkiyede Tarmsal Yaplar (19232000), Ankara: Yurt Yaynlar. _____ (1989), Trkiyede Devlet ve Snflar, (trans.by Sabri Tekay) stanbul: letiim Yaynclk. _____ (1993), The Genesis of Petty Commodity Production in Agriculture. The Case of Turkey, in Paul Stirling (ed.) Culture and Economy.Changes in Turkish Villages, Huntingdon, Cambridgeshire: The Eoten Press. KIRBY, Mark. (1999), Stratification and Differentiation, Hampshire and New York: Palgrave. KRAUSS, Irving. (1976), Stratification, Class and Conflict, New York and London: The Free Press. LIPSET, Seymour Martin and Reinhard Bendix. (1992[1959]), Social Mobility in Industrial Society, New Brunswick and London: Transaction Publishers. LIPSET, Seymour Martin and Hans L. Zetterberg. (1992[1959]), Social Mobility in Industrial Societies, in Seymour Martin Lipset and Reinhard Bendix (eds.)

194

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

Social Mobility in Industrial Society, New Brunswick and London: Transaction Publishers. MANN, Kirk. (1992), The making of an English underclass. The Social Divisions of welfare and labour, Buckingham and Bristol (USA): Open University Press. MARSHALL, Gordon., Howard Newby, David Rose and Carolyn Vogler. (1988), Social Class in Modern Britain, London: Hutchinson. MARSHALL, Gordon. (1997), Repositioning Class. Social Inequality in Industrial Societies,London, Thousand Oaks and New Delhi: Sage. _____, Stephen Roberts and Carole Burgoyne. (1996), Social class and underclass in Britain and the USA, British Journal of Sociology, 47 (1): 23-44. _____ and David Firth. (1999), Social mobility and personal satisfaction: evidence from ten countries, British Journal of Sociology, 50 (1): 28-48. MARX, Karl. (1983), The Portable Karl Marx, (ed. by Eugene Kamenka) Penguin Books. _____ (1961), Selected Writings in Sociology and Social Policy, (ed. by Tom Bottomore and Maximilien Rubel) Harmondsworth: Penguin Books. MORRIS, Lydia and John Scott. (1996), The attenuation of class analysis: some comments on G. Marshall, S. Roberts and C. Burgoyne, Social class and the underclass in Britain (sic) in the USA , British Journal of Sociology, 47 (1); 45-55. MOSER, C. A. and J. R. Hall. (1954), The Social Grading of Occupations, in David Victor Glass (ed.) Social Mobility in Britain, London: Routledge and Keagan Paul. ZER, nan. (1993). Kentleme ve Kent Yaamna likin Bulgular, in Birsen Gke, Feride Acar, Aye Ayata, Aytl Kasapolu, nan zer ve Hamza Uygun (eds.) Gecekondularda Aileleraras Geleneksel Dayanmann ada Organizasyonlara Dnm, Ankara: T.C. Babakanlk Kadn ve Sosyal Hizmetler Mstearl. PARSONS, Talcott (1960), Structure and Process in Modern Societies, Glencoe, Illinois: Free Press. _____ (1967), Sociological Theory and Modern Society, New York: Free Press. _____ (1971), The System of Modern Societies, Englewood Cliffs, New Jersey: Prentice-Hall. PEKER, Mmtaz. (1996), Internal Migration and the Marginal Sector, in Erol Kahveci, Nadi Sungur and Theo Nichols (eds.) Work and Occupation in Modern Turkey, London: Mansell Publishing. SAUNDERS, Peter. (1997), Social mobility in Britain: An empirical evaluation of Two Competing Theories, Sociology, 31 (1): 261-88. _____ (2002). Reflections on the meritocracy debate in Britain: a response to
195

bilig, Spring / 2007, Number 41

Richard Breen and John Goldthorpe, British Journal of Sociology, 53 (4): 559-574. SOROKIN, Pitirim. A. (1959), Social and Cultural Mobility, New York: Free Press. SNMEZ, Abdulkerim. (1993), Peasant Household Survival Strategies: Rural Transformation in the Heartland of Turkeys Hazelnut Production Belt, (unpublished Ph.D. thesis) Durham: University of Durham. _____ (1998), Toplumsal aratrmalarda analiz birimleri olarak aile ve hanehalknn mahiyet ve yaplarnn belirlenmesi sorunu, Hacettepe niversitesi Edebiyat Fakltesi Dergisi, 15 (1): 115-136. _____(2001), Dou Karadeniz Blgesi fndk retim kuanda toprak aal, kyllk ve krsal dnm, Toplum ve Bilim, 88: 69-105. SIS (State Institute of Statistics). (1929), Recencement General de la Population 1927, Publication no: 7, Istanbul. _____ (1956), 1950 Tarm Saym Sonular, Publication no: 371. _____ (1961), Census of Population 1950, Publication no: 410, Istanbul. _____ (19??), Census of Population 1960, Publication no: 452. _____ (1977), Census of Population 1970, Social and Economic Characteristics of Population, Publication no: 756, Ankara. _____ (1983), Census of Agriculture 1980, Publication no: 1028. _____ (1984), Census of Population 1980. Social and Economic Characteristics, Publication no: 1072, Ankara. _____ (1993), Census of Population 1990. Social and Economic Characteristics of Population, Publication no: 1616, Ankara. _____ (1994), General Agricultural Census 1991, Publication no: 1691, Ankara. _____ (2003a), Census of Population 2000. Social and Economic Characteristics of Population, Publication no: 2759, Ankara. _____ ( 2003b), Statistical Indicators 1923-2002, Publication no: 2790, Ankara. _____ (2004), Census of Agriculture 2001, Publication no: 2924, Ankara. STIRLING, Paul. (1993), Introduction: Growth and Changes. Speed, Scale and Complexity, in Paul Stirling (ed.), Culture and Economy. Changes in Turkish Villages, Huntingdon, Cambridgeshire: The Eoten Press. TEKEL, lhan and Selim lkin. (1988), Devletilik Dnemi Tarm Politikalar (Modernleme abalar), in evket Pamuk and Zafer Toprak (eds.) Trkiyede Tarmsal Yaplar (1923-2000), Ankara: Yurt Yaynlar. TOCQUEVILLE, Alexis. (1962), Amerikan Demokrasisi, (trans. by Taner Timur), stanbul: Trk Siyasi limler Dernei.

196

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

TREIMAN, Donald. J. (1970), Industrialization and Social Stratification, in Edward O. Laumann (ed.) Social Stratification: Research and Theory for the 1970s, Indianapolis: Bobbs-Merrill. _____ (1977a), Occupational Prestige in Comparative Perspective, New York: Academic Press. _____ (1977b), Toward Methods for a Quantitative Comparative Sociology: A reply to Burawoy, American Journal of Sociology, 82. _____ and K. B.Yip. (1989), Educational and Occupational Attainment in 21 Countries, in Melvin L. Kohn (ed.) Cross-National Research in Sociology, Newbury Park: Sage. TRKYILMAZ, Ahmet., Abdlhaluk ay, B. Zakir Avar and Mustafa Aksoy. (1998), Dou ve Gneydou Anadoludan Terr Nedeniyle Geden Ailelerin Sorunlar, Ankara: T.C. Babakanlk Aile Aratrma Kurumu. WRIGHT, Erik Olin. (1997), Class Counts. Cambridge: Cambridge University Press. YASA, brahim (1966), Ankarada Gecekondu Aileleri, Ankara. S.S.Y.B. Sosyal Hizmetler Genel Mdrl.

Appendix: Tables

197

Table 1. Distribution of Employed Population (aged 15 and over) by Selected Years and Economic Sectors (in 000s)

Year 1923 % 1927 % 1940 % 1950 % 1960 1.1 155 1.1 196 1.2 194 1.0 78 0.4 116 -1.2 17.2 1 624 640 0.4 8 900 1 700 14.2 3 570 0.1 90 4.8 1 313 6.3 1 296 573 12.4 2 625 0.2 26 5.4 893 8.6 2 154 11.6 3 748 18.2 2 398 1 461 9.7 2 060 0.2 44 4.8 897 6.4 1 422 6.6 1 338 0.7 22 3.2 662 5.6 883 1.1 420 3.0 619 3.7 816 4.4 1 039 5.0 4 229 1 343

Agriculture, forestry, hunting and fishing 4 525 89.9 4 909 87.7 6 243 86.0 7 408 84.3 8 342 Manufacturing 159 3.1 207 3.7 408 5.6 482 5.5 791 Electricity, gas and water 1 0.0 1 0.0 3 0.0 5 0.0 13 0.7 183 1.3 347 2.1 416 2.2 691 3.2 3 965 2 282 Transportation, Communication and storage 19 0.4 24 0.4 32 0.4 72 0.8 134

Mining and quarrying 17 0.3 36 0.6 66 0.9 79 0.9 134

Economic sectors Wholesale retail trade, restaurants construction and hotels 40 138 0.8 2.7 94 150 1.7 2.7 163 171 2.2 2.3 195 240 2.2 2.7 390 670 Finance, insurance real estate and business services 13 0.2 17 0.3 18 0.2 29 0.3 86

Community, social and personal services 119 2.3 155 2.8 155 2.1 280 3.2 699 5.8 1 127 8.1 1 755 10.6 2 726 14.7 2 947 14.2 1 801 952

% 1970

69.8 8 243

% 1980

59.8 8 360

% 1990

50.6 8 691

% 2000

46.9 7 103

% Rate of inc.1 Rate of inc.2

Total 5 031 99.9 5 593 99.9 7 259 99.7 8 790 99.9 11 945 94.6 13 768 94.4 16 523 94.8 18 539 99.9 20 579 100 268 134

35.4 45 -4.1

Source: SIS, Statistical Indicators 1923-2002: 156-157

Rate of increase 1: With respect to 1927 in the year 2000 (2000-1927/1927*100).

Rate of increase 2: With respect to 1950 in the year 2000 (2000-1950/1950*100).

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

Table 2. Self-employed (including employers and unpaid household workers) and Employee Population by Census Years
Total Year 19501 19601 19702 19802 19902 20002 Number 10 492 204 12 497 333 15 118 887 18 475 224 23 379 371 25 994 849 % 100 100 100 100 100 100 Self-employed Number 9 230 001 10 060 195 10 946 188 12 313 222 14 388 644 14 680 819 % 87.9 80.4 72.4 66.6 61.5 56.4 Employee Number 1 262 193 2 437 138 4 172 699 6 162 002 8 990 727 11 314 030 % 12.1 19.6 27.6 33.4 38.5 43.6

Sources: Calculated from SIS, General Census of Population Social and Economic Characteristics of Population 1950: 358; 1960: 312; 1970: 154; 1980: 100-101; 1990: 128-129 and 2000: 194-195. Explanations: 1: Population aged 15 and over; 2: Population aged 12 and over.

199

Table 3. Self-employed (including employers and unpaid household workers) and Employee Population in Agriculture (including forestry and fishing) and Other Sectors by Selected Census Years
In non-agricultural Production Employee % 94.6 95.0 95.5 96.5 537 747 552 419 561 122 415 202 -23 5.4 5.0 4.5 3.5 1 268 996 5 017 029 7 420 193 10 851 365 13 399 812 956 167 100 100 100 100 100 434 591 1 382 077 1 258 191 2 421 760 2 503 276 476 81 34.2 27.5 16.9 22.3 18.7 Number % Number % Number % Total Self-employed Employee Number 834 405 3 634 952 6 162 002 8 429 605 10 896 536 1 260 199 % 65.8 72.5 83.1 77.7 81.3 Self-employed 9 564 111 10 502 612 11 966 854 11 762 341 12

In Agricultural Production

Total

Year

Number

Number

19501 19702 19802 19902 20002 R.I.1 R.I.2

10 101 858 11 055 031 12 527 976 12 177 543 11

100 100 100 100 -

Sources: Calculated from SIS, General Census of Population Social and Economic Characteristics of Population 1950: 363; 1970: 154-157; 1980: 100-103; 1990: 128-131 and 2000: 194-197.

Explanations: (1): For population aged 5 and over in places with a population over 5000; (2) For population aged 12 and over.

Rate of Increase 1: With respect to 1950 in the year 2000 (2000-1950/1950*100).

Rate of Increase 2: With respect to 1970 in the year 2000 (2000-1970/1970*100).

Snmez, The Transformation of Occupational Structure and Chances for Mobility

Table 4. Increase in the Number of Employed Population by Census Years, Sex, Occupational Categories and Occupational Status (in 000s).
Total Occupational categories Employed population in total Scientific, technical and professional workers Administrative and managerial workers Clerical and related workers Sales workers Service workers Agricultural, animal husbandry, forestry workers Manufacturing and related workers Others 1970 15 118 555 85 346 463 557 10 101 1 367 1 642 2000 25 997 1 902 366 1 543 1 603 1 939 12 593 6 033 16 Total Occupational categories Employed population in total Scientific, technical and professional workers Administrative and managerial workers Clerical and related workers Sales workers Service workers Agricultural, animal husbandry, forestry workers Manufacturing and related workers Others 1970 4 172 483 84 346 94 424 537 837 1 364 2000 11 314 1 782 156 1538 714 1 682 415 5 070 8 Inc.% 172 269 86 345 660 297 -23 506 Inc.% 72 242 330 320 246 248 25 341 1-Overall Figures Male 1970 9 306 415 80 273 446 510 4 949 1 105 2000 16 567 1 248 330 934 1 386 1 676 5 459 5 518 Inc.% 78 201 312 242 211 229 10 399 197 0 5 812 139 5 73 17 47 515 2 261 116 Female 2000 9 429 653 36 609 217 263 7 133 515 2 Female 197 0 595 123 5 73 7 40 183 88 75 2000 2 289 619 26 607 163 236 149 484 1 Inc.% 285 403 420 732 2 229 490 -19 450 Inc.% 62 370 620 734 1 176 502 38 97 -

1 526 14 2-Employee Population Male 1970 3 577 359 79 273 86 384 354 749 1 289 2000 9 024 1 108 129 930 550 1 446 266 4 585 7 Inc.% 152 209 63 241 540 277 -25 512 -

Sources: Calculated from SIS, General Census of Population Social and Economic Characteristics of Population 1970: 126-131; 2000: 194-197.

201

bilig, Spring / 2007, Number 41

Table 4 continued
Total Occupational categories Employed population in total Scientific, technical and professional workers Administrative and managerial workers Clerical and related workers Sales workers Service workers Agricultural, animal husbandry, forestry workers Manufacturing and related workers Others 1970 10 946 72 0.6 0.009 369 133 9 564 530 278 2000 14 681 172 209 5 888 256 12 178 962 8 Inc.% 34 139 34 733 55 455 141 92 27 82 3-Self-Employed Population Male 1970 5 728 56 0.4 0.008 359 125 4 594 356 237 2000 7 540 139 200 4 835 230 5 192 932 7 Inc.% 32 148 49 900 49 900 133 84 13 162 197 0 5 217 16 0.1 0.0 9 7 4 970 174 41 Female 2000 7 140 33 9 1 53 27 6 985 30 0.4 Inc.% 37 106 8 900 489 286 41 -83 -

Sources: Calculated from SIS, General Census of Population Social and Economic Characteristics of Population 1970: 126-131; 2000: 194-197.
Table 5. Distribution (in percent) of Employed Population by Occupational Categories and Level of Education in the Year 2000
Level of Education Occupational categories Total (in 000) Total % Scientific, technical and professional workers Administrative and managerial workers Clerical workers Commercial and sales workers Service workers Farmers, ranchers, fishermen, hunters and forestry workers Non-agricultural production and transportation workers Illiterate 3,098 11.9 1.7 93.6 3.4 Literate with no certificate 1,448 5.5 2.3 3.8 81.7 10.7 Primary school 12,337 47.4 0.4 0.9 0.9 4.9 7.3 57.1 28.3 Secondary school1 2,644 10.1 2.1 4.1 7.0 9.6 13.1 28.7 37.1 Lyc2 4,134 15.9 9.6 1.9 22.0 12.2 11.7 15.2 27.0 Univ ersity 2,32 9 8.9 59.5 5.5 13.6 7.5 3.3 2.8 7.1

Source: Calculated from SIS, Census of Population 2000. Social and Economic Characteristics of Population :186-193, Table 5.24. (1) Includes the individual who have completed basic education of 8 years. (2) Includes individuals who have completed vocational schools. As directors

202

Toplumsal-Snfsal Hareketlilik almalar Balamnda Trkiyede Mesleki Yapnn Dnm ve Toplumsal Hareketlilik Frsatlar
Abdulkerim SNMEZ
zet: Bu alma mesleki yapnn deimesine bal olarak Trkiyede toplumsal hareketlilik frsatlar ve rntlerinde meydana gelmesi beklenebilecek deimeleri incelemekte ve yorumlamaktadr. Bu inceleme iin istihdam edilen olgusal veriler nfus ve tarm saymlar sonularndan elde edilmi olup, elde edilen sonular snai toplum imajlar, dier toplumlarda toplumsal hareketlilik hakknda yaplm almalar ile Trkiyede krsal dnm ve g hakknda yaplm almalarn bulgular ile balantl olarak yorumlanmaktadr. Bu veri ve olgulara dayal olarak alma, mesleki yapnn dnmnn Trkiyede yukar doru toplumsal hareketlilik iin yeni yollar ve frsatlar yaratm olmakla birlikte bu frsatlarn eit dalmadn ve bundan dolay da toplumsal hareketlilik rntlerinde toplumsal snflar arasndaki akkanln artmasndan ok giderek azalma ve kapanma eilimlerinin daha belirgin olduunu ne srmektedir. Anahtar Kelimeler: Snf hareketlilii, mesleki yap, toplumsal hareketlilik, toplumsal akkanlk, toplumsal dnm

Hacettepe Universitesi, Sosyoloji Blm / ANKARA ksonmez@hacettepe.edu.tr

bilig Bahar / 2007 say 41: 175-204 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

-

: . , , , . , , e e , , , . : , , , ,

, / ksonmez@hacettepe.edu.tr

bilig Zima 2007 vpusk: 41: 175-204 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Devletin Kurumsal Dnm: Orta Asya Cumhuriyetleri Perspektifinden


Dr. Sava EVK Ara.Gr. Erol TURAN
zet: Devlet-toplum, devlet-piyasa etkileimi anlamnda devletin rol ve ekonomi ierisindeki arl, hem konuyla ilgili teorik grler asndan, hem fiili olarak devaml bir dnm ierisindedir. Bu dnm ve deiim, reformlar gibi bilinli abann sonucu olabilecei gibi, iktisadi ve toplumsal yapy oluturan kurumlarn etkisiyle de meydana gelebilir. Global reform hareketlerine bakldnda devlet ve iktisadi rol, reformlarn anahtar unsuru olarak ortaya kmaktadr. Sosyalizm sonras piyasa ekonomisine gei yapmaya alan Orta Asya lkelerinde devlet-piyasa ilikisini tanmlayan reformlar olduka farkl sonular retmitir. Gerek bu farkllklar gerek reformlarn sonularnda baarszlklar, deiimi ynlendiren enformel ve formel kurumlarn dikkate alnmamasndan kaynaklanmtr. Bu alma, yeni kurumcu iktisadn analitik aralarndan da faydalanarak, Orta Asya lkelerinde devletin yapsal dnmn, dnmn kurumsal yaplarn ve ne derece deiim ya da gemi yapyla balantl bir diren yaandn anlamaya almaktadr. Anahtar Kelimeler: Orta Asya lkeleri, devlet reformu, yapsal dnm, gei ekonomileri, yeni kurumcu iktisat

1.Giri Devlet, hem stlendii roller hem ekonomi ierisindeki arl asndan reformlara konu olmaktadr. Bu reformlar, bir yandan devlet-piyasa ilikisini biimlendirmeyi hedeflerken, dier yandan devletin kurumsal ve ynetim yapsnda belirli dnmleri hedeflemektedir. Ancak, kresel dzeyde dalgalar halinde tm lkelerde grlen devlet reformlar, devletin rolne ilikin normatif varsaymlardan kaynakland gibi devletin dnm, reformlar dnda, iktisadi ve toplumsal kurumlarn yapsndan da beslenmektedir.

Seluk niversitesi, Hukuk Fak., Ekonomi-Maliye Blm / KONYA scevik@selcuk.edu.tr Seluk niversitesi, Karapnar Aydoanlar Meslek Yksekokulu / KONYA eturan@selcuk.edu.tr

bilig Bahar / 2007 say 41: 205-224 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2007, say 41

Gei ekonomileri olarak nitelenen sosyalizmden piyasa ekonomisine gemeye alan lkelerde reformlar, devlette etkinlik aray tesinde, daha geni bir toplumsal dnm ifade eden anlama da sahiptir. Bu lkelerin reform deneyimleri ise bu lkeleri, tek bir kategori ierisinde deerlendirmeye alamayacak derecede bir eitlilik gstermektedir. zellikle Orta Asya lkeleri, Sovyetler Birlii ile sk btnlemi olmalar ve balang artlar itibariyle dier gei ekonomilerinden olduka farkl niteliklere sahiptirler. Ancak bu lkeler de kapsaml bir reform hareketinin bulunmad lkelerden (Trkmenistan) geni lekli reformlara giriilen lkelere (Krgzistan ve Kazakistan)- nemli dzeyde eitlilii barndrmaktadr. Tm dnyada grlen global reform hareketi, bu lkelere de bir yandan bask yaratrken, dier yandan bu lkeler, piyasa ve devletin ileyiini salayacak kurumlar yaratma sorunuyla da kar karya kalmlardr. Kurumsal deiimin karmak sreci, bu lkelerin her birinde farkl yaplar ortaya karmakla birlikte, baz ortak sorunlarla da yzyze kalmlardr. Reform sonular asndan da nemli farkllklar bulunmaktadr. Orta Asya lkelerinde, yaklak on be yllk bir deneyime ramen reformlarn hedeflerine ulald sylenemez. Bu lkeler, bir yandan devlet piyasa ilikisini yeniden biimlendirmeyi hedefleyen global reform hareketlerini takip etmeye, dier yandan bamsz ulusdevlet kurumlar oluturmaya almaktadrlar. Ancak dnmn nnde, gemiin kurumsal yapsndan kaynaklanan ve bir anda deitirilemeyecek ancak iktisadi aktrlerin davran ve tercihlerini biimlendirip, iktisadi dnm ve performans belirleyen kurumsal kstlar bulunmaktadr. Bu adan ne derece deiim olduu ya da ne derece gemi yapyla balantl bir diren yaand, iktisadi ve politik kurumlarla ilgili grnmektedir. Bu dorultuda almann ilk blmnde, global devlet reformu hareketlerinin iktisat literatrndeki anlam ve hedefleri anlalmaya allacak ve iktisadi deiimde kurumlarn nemi incelenecektir. Arkasndan sosyalizm sonras dnmn kurumsal dinamikleri incelenecektir. Son blmde ise bu yeni kurumcu ereve dikkate alnarak Orta Asya lkelerinde dnm ve devlet yaratma deneyimi ele alnacaktr. Bylece bu lkelerde ne derece bir deiim olduu ve ne derece gemi yapyla balantl bir diren yaand, dnmn kurumsal yaplarnn ne derece oluturulabildii anlalmaya allmaktadr.

2. Devlet, Piyasa Ekonomisi ve Reform Devlet, ekonomiden kaynak ekmek, idari yaplar yaratmak, -olduka deien derecelerde-mbadelelere ve bireyler ve firmalar arasndaki szleme ve taahhtlere mdahale etmek suretiyle iktisadi sreleri nemli derecede etkileyen bir aktrdr. Etkinin bu derece nemli olmas dolaysyla devlet ve
206

evik, Turan, Devletin Kurumsal Dnm: Orta Asya Cumhuriyetleri Perspektifinden

ekonomi arasndaki iliki olduka tartlm, incelenmi bir konudur (Tilly 1998: 403). Devlet-toplum ve devlet-piyasa etkileimine bakldnda, devletin genel ekonomik yap ierisindeki rol ve arl konusunda, gerek uygulamada, gerek konuyla ilgili teorik grlerde devaml bir dnm olduu grlmektedir. Ancak unu batan belirtmek gerekir ki bu dnm her lkede, her uygulama alannda ve her zaman boyutunda e anl gelimemitir (evik ve Demir 2005: 249250). Yine de sz konusu dneme hkim olan ve reformlara rehberlik eden uluslararas standartlardan sz edilebilir. Devlet reformu tartmalarn anlayabilmek iin ekonomide devletin rolne ilikin tartmalar, normatif varsaymlar ve tm dnyada bu anlaytaki deiimi anlamak zorunludur. Bilindii gibi 1980lerden beri tm dnyada devletin roln ve vatandala ilikisini yeniden biimlendirmeyi hedefleyen ve ana temasn iktisadi ynden piyasann (zelletirme, serbestletirme veya dereglasyon/reglasyon eklinde), siyasal ynden demokratik karar almann (hesap verme sorumluluu, yerinden ynetim, katlm veya ynetiim eklinde) oluturduu global bir devlet reformu hareketi grlmektedir (Kettl 2000: 16). Reformlarn odak noktas olan, serbest piyasa, fiyat mekanizmas, liberal ekonomi gibi kavramlarla e anlaml olarak da kullanlan piyasa ekonomisi kavram, serbest mbadele ve rekabet, zel mlkiyet ve gerek ekonomik gerek siyasal- tercihlerinde zgr ve rasyonel bireyler (Sava 2000:55-64) ile tasarlanm bir toplumsal sisteme iaret etmektedir. Piyasa ekonomisi odakl reformlar kresel ekonomik gelimelerin sonucu tm gelimekte olan lkeleri etkilemekle birlikte komnizm sonras kumanda ekonomisinden piyasa ekonomisine gei yapan lkeler iin daha kritik bir neme sahiptir. Bu reformlarn devletle ilgili amac, devletin yapmas gerekenler kadar, yapmamas gerekenleri de salayacak kurumlar ina etmektir. Bu noktada devlete hem ekonomik ilikilerde hem vatandalaryla ilikilerinde uygun rol belirlemek bu derecede tartmal bir konuda eitli glkler tamaktadr.

2.1. Devlet ve Ekonomi Neoklasik ekonomik model, bireylerin tam bilgiye sahip olduundan ve piyasalarn tam rekabet artlarnda altndan hareketle piyasalarn kaynak tahsisini optimum dzeyde gerekletirerek etkinlik douracan ngrmektedir. Byle bir modelde devlete olduka az grev dmektedir (minimum devlet). Ancak piyasalar beeri mbadelenin temel formlarndan olmakla birlikte, kendiliinden var olmak, kendini dzenlemek, kendini srdrmek zelliklerine de tam anlamyla sahip deildir. Piyasalar en azndan rekabetilii srdrebilmek, bilgi eksiklii, asimetrik bilgi dalm, ilem maliyetleri gibi
207

bilig, Bahar / 2007, say 41

sorunlarn ve kamu mallar, dsallk, bedavaclk (free riding) gibi kolektif faaliyet sorunlarnn stesinden gelebilmek iin devlet mdahalesine ihtiya duyar. Dolaysyla, etkinlik asndan devlete en azndan tahsis, dalm ve istikrar fonksiyonlarn yerine getirmek zere gerek duyulacaktr (Musgrave ve Musgrave 1989: 314). Ancak devlet mdahalesinin, optimum snrlarn belirlemek ve belirlenebilse bile devletin bu snr amayacan garanti etmek g olduu gibi, devlet mdahalesinin kendisinin neden olduu baarszlklar (rant kollama, frsatlk, ar merkeziyetilik, oy ticareti, savurganlk, brokratik etkinsizlikler gibi) da ortaya kacaktr. Devlet reformlarnn da temelini tekil eden yerleik iktisat dncesine gre piyasalar, kendiliinden etkinlik salayan aralar saladndan, piyasalarn mdahaleden arndrld, serbestletirildii ve etkinsizlik yaplar reten devlet faaliyetleri, snrlandrld lde ekonomik performans artrlabilecektir. Bylece, kamu idaresinin ve kamu kesiminin boyutu kltlmeli, devlet zel basklardan rant kollama faaliyetlerinden- izole edilmeli, keyfi davranlar yerine, kurallara bal kararlar retilmeli, dinamik tutarszlklar douran karar alanlarnn, politik basklar retme gdleri olmayan bamsz kurullara devredilmelidir (Przeworski 1998: 413). Bu adan kamu ile piyasa arasndaki iliki, devletin kltlmesi, faaliyetlerin zelletirilmesi, serbestletirilmesi, rekabeti gelimelere almas eklinde reforme edilirken, kamu idaresinde de idarenin kltlmesinin yan sra yolsuzluklar, idari ve brokratik etkinsizlikleri engelleyecek ekilde siyasetle brokrasi, yasama ve halk arasndaki yetki devir ve sorumluluk ilikilerinin yeniden dzenlenmesi ve tanmlanmas (Behn 2001: 6380) eklinde reformlara giriilmektedir. Bu reformlar, bir anlamda kamu otoritesince kaynak kullanm ve rant datm ilevlerini kontrol edici yaplar gelitirmeyi hedeflemektedir. Uluslararas kamu idare reformlarnda genel olarak kamu harcamalarn ve devletin boyutunu indirmek, rekabetilii ve yatrm iklimini iyiletirmek, hizmet sunum kalitesini ve devletle zel sektr arasndaki gveni gelitirmek amalar gdlmektedir (Manning ve Parison 2004: 6). Bu ynyle reformlar sadece iktisadi alanda serbestletirme, zelletirmekalmayp, politik ve idari yaplarda da uygun deiiklikler gerektirecektir. Devletle piyasa ilikisinin yeniden tanmlanmasnn yan sra, devlet organizasyonunun ileyiiyle ilgili reformlar da byk lde piyasa mantn kullanarak, kamu kesiminin ne kadar ok zel sektr gibi olursa, o derece etkin olaca varsaymna dayanmaktadr (Peters 2001: 349). Sovyetler Birliinin dalmas sonucu ortaya kan devletler sz konusu olduunda, siyasi ve idari reformlar, devlet oluturulmas ya da yaratlmas boyutunu da ierecektir. Devlet oluturulmas, temelde tek bir nite iinde siyasal, ekonomik ve kltrel hayatn btnletirilmesi amacn tar. Bu en208

evik, Turan, Devletin Kurumsal Dnm: Orta Asya Cumhuriyetleri Perspektifinden

tegrasyonun iktisadi boyutu, yerel nitelerin balantsn salayacak tama ve iletiim an tesis edecek corafi btnlemenin yan sra, siyasal snrlar iinde yaplan ilemleri btnletirecek bir parasal sistem ve yerel niteleri kendine yeterliliin tesine tayacak derecede lekli bir ulusal piyasa ile mmkn olacaktr (Levine 2001:140). Gei dneminde zellikle Sovyetler Birlii ile siyasal ve ekonomik adan son derece btnlemi lkelerde (bata Orta Asya lkeleri) dnm sorunu, byle bir devlet yaratma sorununu da iermektedir.

2.2. ktisadi Deiim, Kurumlar ve Yapsal Reform ktisadi deiim, iktisadi ve politik yapy iyiletirmek zere bilinli bir ekilde yrtlen bir abann sonucu olabilecei gibi, iktisadi ve politik yapy oluturan unsurlarn, kurumlarn veya bunlarda meydana gelen deimelerin etkisiyle zorunlu olarak meydana gelen deimeleri de ifade eder. Bilinli olarak yrtlen aba, reform olarak adlandrlmaktadr.
ktisadi deiim, ekonomide devletin mdahalesi, devletin rol, rekabet kanunlar vs. gibi formel kurallarn yan sra, politik ve toplumsal yapy ve toplumsal tercihleri ekillendiren enformel kurallarla da ilikilidir. Yeni kurumcu iktisadn yaklamyla uzun dnemde ekonominin performansn ve geliimini belirleyen temel unsur, toplumsal ilikileri ekillendiren yapsal davran kurallar, toplumsal normlar, kltrel evre, gemi ynetimler ve tarihsel deneyimlerden oluan enformel kurumlar ile siyasi, yasal ve ekonomik kurallar ve szlemelerden oluan formel kurumlardr (North 2002). Bylece siyasi, iktisadi veya toplumsal etkileimin tevik unsurunu oluturan, iktisadi anlamda birey ve gruplarn tercih kmelerini tanmlayan ve snrlayan kurumlardaki deiim, toplumlarn ve onlarn ekonomilerinin nasl evrimletiini, nasl gelitiini ve deitiini anlamann aracdrlar. Buna gre ayn formel kurallara sahip toplumlarda yukarda anlan enformel kurumlar farkl modeller retecektir. Dolaysyla kurumsal farkllklar lkelerin gelime ynlerindeki farkllklar da aklamaktadr (Prasad 2003: 746) Bu kurumsal yap zerine ina edilmi iktisadi ve siyasi kurallar ise karlkl etkileim anlamnda balantldr. Mlkiyet haklar ve szlemeler, siyasi kurallarca tanmlanmakta, bu anlamalarn uygulanmasn siyasi karar mekanizmalar salamaktadr; ancak, iktisadi karlarn yaps, dier yandan siyasi yapnn belirleyicileri arasnda bulunmaktadr. Bu adan iktisadi ve politik hedefler arasnda uyumluluk, olduka nemlidir. Szgelimi klasik liberal dncede ekonomik etkinlik, bireylerin, gruplarn veya firmalarn faaliyetlerinde ve tercihlerinde serbesti olmas kaydyla elde edilebilir. Bylece serbest mbadele piyasalarda etkinlii salarken, serbest demokratik karar alma siyasal piyasalarn etkinlik artlarn oluturacaktr. ktisadi reformlarn amac piyasa artlarn iyiletirmek olsa da piyasa artlarnn ancak siyaset ak ve
209

bilig, Bahar / 2007, say 41

rekabeti olduunda en iyi olaca ngrlr. Bunun iin serbest piyasalarn demokrasi ile bir arada bulunaca dnlr. Zira serbest piyasalarn varl, bunu destekleyen ve ilerlik kazandran siyasal kurumlarn varlna baldr. Ancak serbest piyasalarn, kendiliinden demokratik siyaset oluturacandan da emin olunamaz. Temelde iktisadi reformlar sistemin kt kapasitesini deitirmeyi hedeflerken siyasal reformlar oyunun siyasal- kurallarn deitirmeye giriir. Baarl iktisadi reformlarn, reformlardan zarar gren sektrlere olan olumsuz etkiyi yok ederken, faydalananlarn faydasn artrmak suretiyle sistemin faydalanclarn deitirmesi gerekir. Siyasal reformlar ise serbestletirme srecinin balang artlarn deitirecektir. Ancak iktisadi politikalara ilikin tercihlerin kazananlar ve kaybedenleri ekillendirmek suretiyle siyasal sonular olacaktr. Politikalarda deiiklik, kazanllar ve kaybedenler reterek statkoyu deitirecek ve sonuta tm politika deiiklikleri, devam edegelen dengeyi etkileyecektir. Siyasal tercihlerin ise siyasal dengeyi deitirmek suretiyle, yani bu politikalar balatldktan sonra yapsal reformlar sonucu bir sonraki dnemde, sistemin kazanan ve kaybedenlerini, fayda ve yklerinin dalmn deitirmek yoluyla iktisadi sonular olacaktr (Gleason 2003: 6). Bu adan bu iki reform ve yapsal deime tipi analitik amalarla ayrlabilirse de, fiili etkileri anlamnda birbirlerinden yaltlamaz. Burada anlan yapsal reform geni anlamda fonksiyonlar deitirmek zere tasarlanm yaplarda ve kurumlarda bir deiimi ifade etmektedir. Yapsal reformlar bu amala dar anlamda sadece iktisadi olabilecei gibi, daha geni lekle ynetiimi iyiletirmeye yani iktisadi faaliyetin yrtld evreyi gelitirmeye ve iyiletirmeye ya da arzulanan iktisadi deiimi elde edecek ekilde bizzat devletin yapsn deitirmeye de ynelmi olabilir (Gleason 2004: 48). Bu yzden yapsal reform, tasarlanrken formel kurumlarn tasarlanmas kadar enformel kurumlarn ve arzulanan iktisadi sonularn, toplumsal alann geri kalanyla, zellikle politik alann ileyiini belirleyen yaplarla ilikisinin dikkate alnmas gerekecektir. Devleti dzenlemeye ve yeniden tanmlamaya ynelik reformlar ise toplumun ve iktisadi yapsnn dnmnde tarihsel gemile ilgili sreenlik (izlek bamllk)1 kadar, devlet-piyasa, devlet-vatanda ve devlet organizasyonu iinde politikaclarla brokratlar- cereyan eden asil-vekil ilikilerini gz nnde bulundurmaldr (Prezeworski 1998: 411412).

3. Gei Ekonomileri ve Sosyalizm Sonras Dnm Sovyetler Birliinin k ile iktisadi anlamda kumanda ekonomisinden piyasa ekonomisine, siyasi anlamda otoriter ynetimlerden, demokratik rejime geen/gemekte olan lkeleri ifade etmek zere gei ekonomisi kav210

evik, Turan, Devletin Kurumsal Dnm: Orta Asya Cumhuriyetleri Perspektifinden

ram yaygn bir ekilde kullanlmaktadr. Sz konusu sre, yzyln en nemli deneyimlerinden bir olmakla birlikte, daha batan gei ekonomileri olarak adlandrlan lkelerin tamamen ayn kurumsal yaplara sahip olmadklar, farkl sreler, stratejiler ve farkl aamalarda bulunmalar dolaysyla, kavramn aslnda homojen zelliklere sahip lkeleri gruplamaktan uzaklat sylenebilir. Dou Avrupa lkeleri aslnda geie ok daha nce balamken, bu lkelerden -ABye giren- bazlar, artk sanayilemi lkelerden ok da farkl grlmemektedir. Kurumsal yaplardaki ve artlardaki eitlilik dolaysyla bu lkelerin ekonomik performanslar da olduka farkl gelimitir (Weder 2001: 3). Orta Asya cumhuriyetleri de sahip olduklar zellikler, en bata bamszlk ncesi dnemde Sovyet siyasal kurumlar ve iktisadi ilikileri ayla sk biimde btnlemi olmalar (Gleason 2003: 12) ve tm gei ekonomileri iinde balang artlar itibariyle en kt durumda olan lkeler olmalar dolaysyla dier gei ekonomilerinden olduka farkl bir deneyimi temsil etmektedirler. Gei, kavramsal olarak da zel mlkiyet haklar ya da pr piyasa nosyonunu tamamlamak zere gei abasn ifade etmek, pr piyasaya gemekle son bulacak kapal ulu bir sreci anlatmak asndan yetersizlikle eletirilmektedir (Smyth 1998: 361). Hlbuki bu lkelerde yaplan ya da yaplmas gereken reformlar, ok daha kapsaml amalar iermekle, pr piyasaya gemekten daha ounu ifade eden ak ulu dnm kavramyla aklanabilir. Dier yandan reform deneyimlerinin sonularndaki eitlilik benimsenen stratejiler kadar reformlar anlamaya ynelik yaklamlarda da eitlilik dourmaktadr. 3.1. Gei Stratejileri Kumanda ekonomisinden piyasa ekonomisine geite ve bu dorultuda uluslararas iktisadi ve politik standartlara ulamak zere yaplan reformlarda genel olarak iki farkl yaklamdan sz edilebilir: ok terapi (veya ak piyasa yaklam) ve kademeli reform (ya da devlet rehberlii yaklam). ok terapi yaklamnca sunulan neriler, uluslararas finansal kurumlar (Dnya Bankas, IMF) tarafndan da desteklendiinden Washington uzlamas olarak da nitelenmektedir. Bu erevedeki yapsal reformlar, birok gelimekte olan lkede uygulanmtr. Bu yaklam genel olarak ekonominin liberalletirilmesi zerine odaklanr. Buna gre yapsal reformlar, ok hzl bir ekilde serbest piyasa glerinin ekonomide doal rollerini oynayabilecekleri bir ekilde yaplanmaldr (Gleason 2003: 24). Rasyonel piyasa teviklerinin oluturulmas, ekonominin monetizasyonu, ulusal parann konvertible edilmesi, ticari liberalizasyon, zelletirme, devletin kltl211

bilig, Bahar / 2007, say 41

mesi ve piyasa yapsn bozucu etkilerinin ortadan kaldrlmas, bu yaklamn klasik nerileridir. Dolaysyla temelde makroekonomik istikrarla ilgilidir (Ovin 2001: 137). Bu yaklam rasyonel iktisadi teoriye dayanr ve teknokratlarn ekonominin nasl alt bilgisinin btnne sahip ve bunun yeni gelien ekonomilere de uygulanabilir olduu varsaymyla, piyasa ekonomisinin gstergeleri niteliindeki ekonomik artlarn zelletirme, ticari serbestletirme gibi- bu lkelere uygulanmasyla geiin baarlm olacan ngrr (Kobonbaev 2003). Devleti ise temelde srecin tamam iin dsal bir faktr olarak grd gibi, kurumsal gelime srecini iselletirmekte piyasalardan faydalanr. Bu adan merkezi kaynak tahsisinden kaynaklanan sapmalar elimine etmenin yan sra kaynak tahsisine ilikin yeni piyasa artlarn organize edecek zellikle kanunlar araclyla- kurallar yaps ina etmeyi amalamaktadr (Marangos 2002: 487). Ancak bu radikal gei stratejisi, kendinden bekleneni pek verememitir. Kurallar oluturma abasna ramen birok gei lkesinde sularda art olmu, enflasyon ve eitsizlikte art deneyimi ile birlikte yolsuzluk ve yozlama sorunlar yaanmtr. Yolsuzluk bu lkeler iin yeni bir ey olmamakla birlikte, kanunlarn kredibilitesinin oluturulamamas ve iyi tanmlanamamas sonucu devlet d g kullanm aralarnn (organize su rgtleri) gelimesi, iktisadi sorunlarn yan sra politik sorunlara da elik etmitir (Marangos 2002: 490). Ancak ok terapi ya da ak piyasa stratejisine yneltilebilecek en nemli eletirilerden biri, ayn iktisadi ilkelerin ve reetenin- tm toplumlarda geerli olacan varsaymas ve iktisadi politika nerilerinin kurumsal yaplar dikkate almadan tasarlam olmasdr. Zaten ok terapi stratejisi geiin balang dnemlerinde hemen btn lkelerde uygulanmakla birlikte birka yllk uygulama dnemi sonunda terkedilmi, ou lkede kademeli reformlara giriilmitir. Zaten reform kavram da kurumsal yaplarn tedricen deiimini artrmaktadr. zellikle piyasa geleneklerinin ve piyasann ileyiini salayacak kurumlarn bulunmad durumda, bireylerin tercihlerini ve kararlarn belirlemesine yardmc olan bir anlamda belirsizlii azaltan var olan kurumlarn ortadan kaldrlmas kaotik sonulara yol aacaktr. Bu nedenle piyasa kurumlarnn ve zel mlkiyetin gelitirilmesi iin devletin varlna olduka ok ihtiya duyulacaktr. Baz lkeler uzun vadede serbestletirme ngrmekle birlikte kademeli olarak reformlarn uygulanmas ve bu srete devletin rehberliinden yararlanlmas yaklamn tabi ki ok deiik varyasyonlarlabenimsemilerdir. Uygulamay belirleyen nedenler olduka eitli olsa da, akademik adan byle bir yaklamn, kimi zaman kurumlarn deiim/reform srecindeki neminin farkna vard da sylenebilir.
212

evik, Turan, Devletin Kurumsal Dnm: Orta Asya Cumhuriyetleri Perspektifinden

3.2. Kurumsal Deiim ve Kurumlarn Rol ktisadi kurumlar, bireysel tercihleri ekillendiren ve iktisadi davranlar tanzim eden sosyal dzenlemelerdir. Bu anlamda geleneklerden, birok kez birok ilem iin oyunun tekrarlanmasyla gelien deneyimlerden, gvenden ve yasal hkmlerden kaynaklanan, paylalan beklentilere dayanrlar (Hare 2001: 56). Kurumlar, ilemlerin ve rnlerin maliyetini etkilemek suretiyle ekonominin performans zerinde belirleyicidirler (North 1994: 359368). Bir lkenin ekonomik performans ve bunun bal olduu kurumsal geliim ve deiimi ise ok terapi yaklamnn ne srd yasal dzenlemeleri gerekletirmenin ok tesinde, karmak ve ksa zamanda gerekletirilemeyecek bir sretir. Reformlar tasarlanrken kurumsal yapnn evrimiyle ilgili tarihsel hafza ve izlek bamllk dikkate alnmaldr. Buna gre gemiin kurumsal sistemi bugnn organizasyon ve iktisadi ya da politik- bireysel teebbslerine frsatlar seti salarlar. Bylece kurumsal matris bugnn ve dnn kurumlar iin karlkl baml olduklar bir a oluturur (North 1991: 109). Kurumsal yapnn gelecekte alaca ekil sadece u anki hale deil gemite bulunduu duruma da baldr. ktisadi anlamda kaynaklarn denge dalmlar tarihe bamldr denebilir (Liebowitz ve Margolis 2000: 981982). Byle bir tarihsel kurumsal hafza, etkinlik retebilecei gibi etkinsizliklere de kaynaklk edebilir. Mevcut kurumsal evre bylece zaman iinde kurumsal yapda istikrar ve deiimi de belirleyici olur. ktisadi ve siyasi kurumlarn neden/ne lde deitii ya da neden deimedii ve baz kurumsal dinamiklerin varln koruduu; mevcut kurumsal yapya, bu yapnn dourduu ilem maliyetlerine, ekonomik ve politik aktrler arasndaki asil-vekil ilikilerine ve gemiin kurumsal yapsna (izlek bamllk dolaysyla) bal olduu sylenebilir. Piyasa ve mlkiyet haklarnn geliimi, piyasa sreciyle balantl kurumlarn da gelitirilmesini gerekli klar. Piyasa deneyiminin olmad gei ekonomilerinde, zellikle Sovyet iktisadi ve politik sistemiyle sk entegre olmu Orta Asya lkelerinde piyasa hafzas olduka gemite kaldndan ve bir piyasa kltr olmadndan, bu kurumlara ilerlik kazandrmak g olmutur. Gei ekonomilerinin ounda ok terapi yaklamnn yol at baarszlklar, iktisadi davranlarn nemli derecede kurumsal yaplardan etkilendii ve kurumlarn, bireylerin ve organizasyonlarn (firma, kar grubu, devlet, brokrasi) tercih ve karar kmelerini belirledii gereinin gz ard edilmesinden kaynaklanmtr. Reformlar basite, devletin kaldrlmas ve boluun piyasa ile doldurulmas olarak grldnden (Symth 1998: 364365), piyasann ve yeni kurumlarn oluturulmasnda devletin rol ihmal edilmitir. Devlete en azndan, bir yandan oyunun kurallarn belirleyecek bir sistem kurmak, dier yandan yeni bir mlkiyet haklar yaps oluturmak ve piyasa
213

bilig, Bahar / 2007, say 41

iinde ve devletle piyasa arasndaki ilem maliyetlerini azaltacak yeni bir yap belirlemek iin gerek duyulacaktr (Nee 1999: 34). Szgelimi, ilk hedefler olarak devletin kltlmesi, kamu giriimlerinin zelletirilmesi alnm olmakla birlikte, bunlar geiin grece ge evrelerinde, etkin kurumsal yaplar gelitirildikten sonra yaplmas gerekenlerdir (Marangos 2002: 494). zelletirme doru bir ekonomik politika olarak kabul edilse bile, bu lkelerde bunu uygun bir ekilde yapabilecek kurumsal kapasite mevcut olmamtr. zelletirme, bir yandan devlet fonksiyonlarnn alann indirmekte ve nemli bilgi asimetrileri dourmakta iken, bunun effaflatrlmas, dzeltilmesi, mlkiyet haklarnn tanmlanmasn salayacak yksek kapasiteli devlet gerekmektedir (Fukuyama 2004: 28). Bu adan, bata Rusya olmak zere ou eski Sovyet lkesi baarsz olmutur. Bu da, formel kurallarda deime salamann, yeni kurallarn ilerlik kazanmasn engelleyecek enformel kurumlarn olmas halinde, arzu edilen ynde bir dnm tek bana salamaya yeterli olmayacan gstermektedir (Grossman 1997: 252). Kurumsal yaplarn oluturulmam olmas sonucu, eski kurallar kaldrlmakla birlikte, eski normlar varln srdrm, ancak yeni belirsizlikler domu ve devletin formel yapsnn tamamlanamamas ile mlkiyet haklarnn datmnda eitsizlik, yolsuzluk, rvet, -kanunlar yeterli gveni salayamadndan- organize su gibi k rahatszlklar ile iktisadi eitsizlik ve enflasyon bata olmak zere birok iktisadi sorunla yz yze kalnmtr. Sonu olarak, iktisadi ilkeler, kurumlardan ve sosyal normlardan bamsz olmad gibi, bu lkeler iin gerekli kurumlarn oluturulmasnda devletin rol olduka nemlidir. Dier yandan benzer reformlar takip edilmesine ramen kurumsal gelime asndan gei ekonomileri farkl performans ortaya koymutur (Hare 2001: 8590). Bu sonu ta, tm gei lkelerine tek bir model uygulanamayacan dorulamaktadr. Her lke kendi kurumsal yapsn geleneklerine, tarihsel ve siyasal altyapsna ve kltrne bal olarak kendisi gelitirmelidir. Baka lkelerin kurumsal yaplarnn dier bir lke iin tamamyla uygun olmayaca hatrlanmaldr. Gelimi, demokratik ve piyasa temelli ekonomilere sahip lkelerin deneyimleri, gelimekte olan lkelerdeki politik ve iktisadi reformlar iin nemli bir rehber tekil etse de, bu lkeler nemli tarihsel ve kurumsal farkllklara ve bazen varln srdrebilmek gibi nemli acil kstlara da sahiptir.

4. Orta Asya lkelerinde Kurumsal Dnm 4.1. Reformlar ve Deiim Sovyet ekonomik ve politik yapsna skca entegre olmu olan Orta Asya lkeleri (Krgzistan, Kazakistan, Trkmenistan, zbekistan ve Tacikistan) kltrel, yapsal ve kurumsal adan olduka ok benzerlikleri paylamakta214

evik, Turan, Devletin Kurumsal Dnm: Orta Asya Cumhuriyetleri Perspektifinden

dr. Bu devletler, kltrel gelenekler ve tarihi gemi asndan nemli ortaklklar paylat gibi, ayn komnist ynetim mirasna sahiptirler; hepsi hammadde retiminde uzmanlamtr ve Sovyet ticaret sisteminden negatif ekilde etkilenmilerdir (Pomfret 2003: 443). Bu lkelerin hepsi Rusya tarafndan uygulanan serbestletirme deneyimini takip etmilerdir ve bu deneyim hakknda bilinlidirler. Ancak d iktisadi balantlar, Rusya ile ve dier eski Sovyet cumhuriyetleriyle snrldr. Gei srecine bu nedenlerle olduka kt artlarda balamlardr (Kalinichenco ve Semenova 2001: 58). Sovyetler ile sk entegrasyon, daha nce piyasa ve ulus devlet deneyimlerinin kstll, bamszlk sonras dnmde en nemli engeller olduu gibi, dier gei ekonomilerinden ayran nemli zelliklerdir. Bu lkeler gemite gerek corafi gerek siyasal adan- tek bir blge olarak (orta asya, Trkistan vb.) grlmse de, Sovyetlerin knn ardndan tek tek lkelerin ortaya kmas ile birlikte olduka farkl eilimler takip etmilerdir; kurumsal ve politik deiim asndan farkl yaplar ortaya karmlardr. Bu yzden, bu lkelere homojen olarak muamele etmek de pek gereki olmayacaktr (Gleason 2003: 2). Bu lkeler arasnda zellikle doal kaynak varl, d piyasalara balantllk ve devlet stratejileri asndan nemli farkllklar vardr. Krgzistan ve Kazakistan esas olarak serbestleme ve dnya piyasalaryla btnleme abas iine girmiken Trkmenistan ve zbekistan, devlet rehberliinde ithal ikameci ve kendi kendine yeterlik politikas benimsemitir (Pomfret 2001: 13). Bir dier nemli farkllk, ihracat bamllklardr. Btn lkeler ou gelimekte olan lkede olduu gibi- farkl mal veya mal gruplarnda olmak zere (Trkmenistan doalgaz, Kazakistan petrol ve maden, zbekistan ve Tacikistan pamuk) ihracata bamldrlar. Bu gibi tek rnl ekonomik yap, belirli sektr veya sektr gruplarnda ylmaya yol amaktadr. Szgelimi Tacikistan milli gelirinin yaklak %40 tek bir fabrikada Tursunzade alminyum fabrikasyaratlmaktadr (Gleason 2003: 24). Orta Asya devletlerinin tmnde komnizm sonras gei, piyasa tabanl ekonomi ve demokratik hkmetler oluturmak genel amacna ynelmitir. Ancak uygulamalar ve sonularnda farkllklar bulunmaktadr. Kazakistan ve Krgzistan temelde ak piyasa yaklamnn versiyonlarn uygulamlardr. zbekistan ve Trkmenistan devlet rehberliinde reformlar benimsemitir. Tacikistann gei politikalar ise bu iki uygulamann arasnda tanmlanabilir. Tacikistanda ilke olarak uluslararas standartlara uygun, serbestletirme ynl reformlar benimsenmise de bu amalar uygulama kapasitesi, olduka dk gereklemitir. Dier yandan politik kurumlarn ileyiinde Sovyet dnemi deneyimleri zellikle mevcut yneticilerin ounlukla Sovyet ynetim kadrolarndan gelmesi dolaysyla- ksmen de olsa varln korumaktadr (Merry 2004: 286). Gei sonras hepsinde anayasal olarak ynetme erkinin bakanlara verildii
215

bilig, Bahar / 2007, say 41

bakanlk sistemi kurulmusa da, seimlerin uluslararas standartlara tmyle uygun yaplmadna ilikin itirazlarn yan sra, yarg bamszl, yasamann tam anlamyla ilemediine, en ak ve liberal lkelerde bile Kazakistan, Krgzistan- parlamentolarn bakann mdahaleleriyle ynlendirildiine ilikin eletiriler bulunmaktadr. (Gleason 2003: 3) Sembolik olarak Almat Deklarasyonu dolaysyla- post-komnist dzenin doum yeri olan Kazakistan ve Krgzistan, en reformcu liberal lkeler olarak ortaya kmaktadr. Her iki lke de kamu verimliliini artrmaya ynelik kurumsal reformlarda nemli admlar atmtr. Gler ayrlna dayal anayasal hkmet, ak seimler, bamsz yarg, ileyen bir parlamento ve bireysel zgrlkler anlamnda modern devlet ve uluslararas standartlarda medeni toplum oluturmak asndan nemli mesafe kaydetmitir (Gleason 2003: 53). Ancak sonular ok da tatmin edici olmamtr. Krgzistan, ekonomik reformlarn baarlmasnda zellikle yeterli doal kaynak yokluu asndan doal engellerle kar karya kalm bir lkedir. Demokratik kurumlarn oluturulmasndaki baarlara ramen bamszln ilk yllarndan itibaren benimsenen radikal gei stratejisi, ekonomik reformlarn yrtlmesi asndan baarszlkla sonulanmtr (Kobonbaev 2003: 15). Trkmenistan, zengin doalgaz ve petrol yataklaryla doal kaynaklar asndan avantajl bir lke olmakla birlikte Sovyetler dneminde bu mallar ilemekten ok hammadde arz edicisi olarak altndan bu avantajn tam olarak kullanamamtr. Bamszlk sonras ekonomik reformlar iki sektr; tarm zellikle pamuk- ve doal gaz zerine younlamtr. Ekonomik reformlarn yrtlmesinde de bu iki sektr zerinde de devlet idari ve finansal kontrole sahiptir. Piyasa ekonomisine gei amal ok az reform yaplmtr. Bu lke, otoriter bir devlet ve siyasal kltre sahiptir. zbekistan, dier Orta Asya lkelerine gre ziraat, enerji, ar sanayi ve baz temel hammadde retimi anlamnda- daha eitlenmitir. Ekonomik reformlarda devlet, ynetici ve anahtar faktr olarak rol almtr ve d ticaretten ziyade ekonomik kendine yeterlik esas alnmtr. Ekonomiyi ama ynnde Trkmenistan ve zbekistan isteksiz davranmtr. Tacikistan piyasa ekonomisine ve demokratik topluma gei ynnde reformlar ngrmse de iinde bulunduu artlar, zellikle i sava, iktisadi k, siyasal blnmlk, sosyal olarak btnleememilik ve d basklar gibi faktrler dolaysyla kurumsal dnm asndan en kt durumdaki Orta Asya lkesidir (Iwasaki 2002). Kazakistan ve Krgzistan, ak piyasa ve uluslararas kurumlarca nerilen standartlara ve dnya ekonomisiyle btnlemeye doru hareket ederken zbekistan ve Trkmenistan, Dou Asya modellerini artran devlet kont216

evik, Turan, Devletin Kurumsal Dnm: Orta Asya Cumhuriyetleri Perspektifinden

roll kalknma modellerinde gelimektedir. ktisadi deiimle siyasal deiimin karlkl etkileimi hatrlanacak olursa bu ynelmeler politik kurumlarla da desteklenmektedir. Siyasal kurumlarda dnm, bu lkelerin hepsinde ekonomik reformlara gre daha az istekle benimsenmi olsa da, zellikle Trkmenistan ve zbekistanda siyasal kurumlar asndan uluslararas standartlarn ok tesinde bir yap ekillenmitir.

4.2. Devlet Oluumu ve Devletin Dnm Btn Orta Asya lkeleri Sovyet ynetiminden kalan iktisadi, siyasal ve sosyal sorunlarn yan sra, bamsz bir devlet oluturmak pratik glyle de kar karya kalmlardr. Komnist sistemin knn yol at ideolojik boluun ulus oluturma srecine yansmalarnn yan sra gvenilir, meru ve idare edebilir formel devlet kurumlar oluturmak da gerekmitir (Lowe 2003:114). Bu ynyle bireylere bilgi salayacak enformel kurumlar da formel kurumlar da yetersizdi. Gei ekonomilerinin ounda, zellikle geiin ilk evrelerinde grlen yozlama, rvet ve organize suun yaygnl, devlet kurumlarnn zayf ve oluturulamam olmasndan kaynaklanmaktadr.
Kapitalist sre, sadece gvenlik, gelecee gven ve tahmin edilebilir kanunlar yaratabilen (ve bylece belirsizlii azaltabilen) gl bir devletin ynetimi altnda iyi ileyebilir. Zira modern kapitalizm, modern devletle birlikte evrilmitir (Wagener 2000: 127). Bu anlamda piyasa mekanizmas, tm bu fonksiyonlar tek bana stlenemeyecei gibi piyasa ekonomisi, ancak iyi ileyen bir ulus devletle var olabilir. Orta Asya lkeleri iin devletin dnm sorunu, aslnda bu anlamda bir ulus devlet oluturma sorundur (Akal 2003: 414418). Tm komnizm sonras gei lkelerinde ama zellikle Sovyet ynetimi ncesi nemli devlet deneyimine sahip olmayan Orta Asya lkelerinde verili bir alanda merkezilemi bir otorite ve brokrasi, gvenlik, yeniden dalm ve piyasa ana sahip ve bunlar ynetecek cihazlarla donanm, modern anlamda bir devlet oluturulmas nemli bir sorundur. Byle bir devlet aygt oluturma deneyimi, halen devam eden ve sabit bir noktaya ulamam dinamik bir sretir. Byle bir devlet otoritesi oluumu srecine katlan eitli aktrlerin mcadelesi, zellikle enformel yaplar/kurumlar kullanarak devam etmektedir. Bu srete uluslararas aktrlerin etkisi de sz konusudur (Grzymala-Busse ve Luong 2002). Bu lkelerde siyasal dnm salayacak formel kurumlar yeterince oluturulamad gibi, Sovyet ncesi dnemden ve Sovyetler dneminden varln srdren enformel kurumlarn sz gelimi otoriter ynetim biimi, kabile, aile ve boy ilikileri- siyasal yap zerindeki etkisi nemli hale gelmektedir (Kangas 2002: 137). zbekistan planlama temelinde Dou Asya lkeleri deneyimi rnek alnarak- ekonomiye lml devlet mdahalesi eklinde bir
217

bilig, Bahar / 2007, say 41

ekonomik politika benimsemitir; ancak yeni ekonomik politikalar, sosyalizmi de ina eden eski iktisat eliti tarafndan yrtlmektedir (Gafarly ve Rass 2001: 103). Siyasal organizasyonun ekli phesiz, devletin ve iktisadi yapnn oluumunu etkilemektedir. Ynetici elitin genel olarak Sovyet dnemi idare kademelerinde bulunmu kiilerden olutuu dikkate alnacak olursa (Lieven 2002: 34), sz konusu dneme ilikin ynetim alkanlklarnn kurumsal renme sreci ile bugne tanm olmas, artc olmayacaktr. Bu lkelerin siyasal yaplar eitlilik gsterse de, hepsinin deien derecelerde otoriter eilimler etrafnda ekillendii sylenebilir2. Bu gelimenin gemi ynetim yaplarnn srekliliinden kaynakland gibi, devlet oluturma srecinin gereksinimlerinden doduu da sylenebilir. Byle bir iktidar yaps, ksa vadede belirsizlikleri azaltyor gibi grnse de, kurumsal yaplarn geliimini de engellemektedir. Dolaysyla, Orta Asya lkelerinde kuvvetli otoriter rejimler, zayf ve kapasitesi dk devletlerle bir arada bulunmaktadr. Orta Asya lkelerinde etnik balar, olduka kuvvetlidir ve siyasal snrlar amaktadr. Dolaysyla verili devlet snrlar iinde ulus oluumu henz tamamland sylenemez. Bu da bireylerin hem iktisadi hem siyasal tercihlerini ekillendirmektedir. Bu balamda, i iliki ve alarnn Anglo-Sakson modellerin aksine, kiisel iliki ve sosyal ykmllklere dayal olduu sylenebilir (Gleason 2003: 34). Bylece piyasa sisteminde kurumsal rolleri tanmlayan bireycilik ve rekabet artlar yerine gelmemektedir. Bunun yansmalar siyasal hayatta da grlmektedir. Siyasal ilikiler byk lde aile ilikileri, sadakat, etnik ilikiler tarafndan ekillenmektedir. Bu lkelerde ok yaygn olan rvet ve benzeri sapmalar, akrabalk balarnn kuvvetlilii, kabile/boy sadakati, ast-st ilikilerinde paternalistik ballk gibi kltrel normlarn (enformel kurumlarn) ve piyasa ekonomisine gei srecinde zelletirme ve benzeri ekillerde kamu kaynaklarnn/varlklarnn transferinde denetleyici yaplarn (formel kurumlarn) oluturulamam olmasnn nemli derecede etkisi olmutur (okgezen 2004: 8182). Byle bir siyasal yapnn ortaya kmas, byk lde enformel kurumlarla ilgilidir. Sovyet dnemi ve ncesinden gelen siyasal kltr, sivil toplum ve serbest piyasa-rekabet deneyimi yokluu bu siyasal yapnn ekillenmesinde etkili olmutur (Kubicek 1998: 2930). Dolaysyla siyasal kurumsal anlamda izlek bamllk kendini gstermektedir. Bu kurumsal yapnn gelimesinde nemli bir dier etken Sovyet knn ardndan varln devam ettirme abasdr (Matveeva 1999: 24). Devletin oluturulmas asndan devam eden gvenlik ve snr sorunlar, tm Orta Asya lkeleri iin tehdit oluturmaktadr (Blank 2004: 136140; Zardykhan 2002: 6973 ve 7980) ve bu dinamikler dikkate alnmakszn bu lkelerde devletin dnmn ve kurumsal yaplarn oluumunu anlamak g olacaktr.
218

evik, Turan, Devletin Kurumsal Dnm: Orta Asya Cumhuriyetleri Perspektifinden

5. Sonu Yeni kurumcu iktisat literatr ve lkelerin zellikle gei ekonomilerininreform deneyimleri, toplumun sahip olduu iktisadi ve toplumsal kurumlar dikkate almakszn iktisadi performans gelitirmenin mmkn olamayacan gstermektedir. Devletin kaynak kullanmn ve piyasa ilikilerini dzenlemeyi hedefleyen reform paketlerinin tm lkelerde ayn sonular retmemesi de, reformlarn tasarmnda enformel kurumlarn nemine iaret etmektedir. Zira ayn formel kurumlara sahip olmakla birlikte farkl toplumsal normlara, davran kalplarna ve tarihsel deneyime yani birey ya da gruplarn tercih kmelerini tanmlayan ve snrlayan enformel kurumlara sahip lkelerde farkl modeller ortaya kacaktr.
lkeler arasndaki bu kurumsal farkllklar reform sonular asndan Orta Asya lkelerinin dier gei ekonomilerinden neden farkl olduunu aklad gibi, baarszln nedenlerini de kurumsal yaplarda aramak gerekir. Dier yandan Orta Asya lkeleri, bamszlk sonras uluslararas standartlarda devlet oluturmaya ynelmilerse de, kurumsal dnmn yeteri derecede baarl olduu sylenemez. Yapsal dnmde enformel kurumsal yaplarn yeterince dikkate alnmamas, gayri meru enformel otorite yaplarnn domasna neden olmutur. Devlet aygtnn almasn salayacak yasal sistemleri ve devlet kurumlarnn rollerini ve piyasayla/toplumla ilikisini tanmlayan, kurallar belirleyen formel kurumsal yaplar da oluturulamamtr. Sonuta formel kurumlarn deiimi yetersiz, enformel kurumlar deitirmek ise olduka gtr. Bylece anayasal olarak yetkilendirilmi meru otoriteye paralel ynetiim yaplar ortaya kmtr. Kamusal karar almann, toplumsal tercihler tarafndan ekillendirilecei bir devlet yaps ortaya konulamamtr. Buna karn piyasann etkin ilemesini salayacak mekanizmalar da yaratlamamtr. Bunlar byk lde, politik yapyla ilgili izlek bamlln ve piyasa deneyimi yokluu, devlet ynetim geleneinin yetersizlii gibi kurumsal yapya ilikin sorunlardan kaynaklanmaktadr. Dolaysyla Orta Asya lkelerinde devletin kurumsal dnm sorunu, devlet yaratma olgusundan ayr dnlemez. Etkin ileyecek bir piyasa mekanizmas, siyasi-idari harmonizasyon, devlet kurumlarna ilerlik kazandracak bir ulus devletle bir arada dnlebilir. Dier yandan yaplarn olumaya devam ettii bir blgede varln devam ettirme sorunu politik tercihlerin oluumunda nemli bir kst olarak durmaktadr. Orta Asya lkelerinde devletin dnm ve kurumsal performans sorunu byle bir devlet yaratma olgusu ile bir arada deerlendirilmelidir. Enformel kurumlarn deiiminin uzun zaman alaca gz nne alnrsa, devletin ve piyasann etkin alaca yapsal dnmn de zaman alaca sylenebilir.

219

bilig, Bahar / 2007, say 41

1. Path-dependency kavram, yeni kurumcu iktisat literatrnde bugn ve gelecekteki kurumsal yapnn gemite olumu enformel ve formel kurumlar ve kurumsal hafza tarafndan ekillendiini ifade etmek zere kullanlmaktadr. Kavram Trkeye izlek bamllk olarak tercme edilmitir. 2. Orta Asya devletlerindeki rejim ve iktidar yaplaryla ilgili tartmalar iin bkz. (Cummings, 2002)

Aklamalar

Kaynaka
AKALI, P. (2003). Nation-State Building in Central Asia: A lost Case?, Perspectives on Global Development and Technology, 2(34), pp. 409429 BEHN, R. D. (2001). Rethinking Democratic Accountability, Brookings Inst. Press, Washington D.C. BLANK, S. (2004). Democratic Prospects in Central Asia, World Affair, 166(3), pp. 133147 CUMMINGS, S. N. (2002). Introduction: Power and Change in Central Asia, Power and Change in Central Asia, S. N. Cummings (Ed.), Routledge, London/NewYork, pp. 123 EVK S. ve M. Demir (2005), Devletin Dzenleyici Rol ve Reglsyon Teorileri, neri, 6(23), ss. 249257 OKGEZEN, M. (2004). Corruption in Kyrgyzstan: The Facts, Causes and Consequences, Central Asian Survey, 23(1), pp. 7994 FUKUYAMA, F. (2004). The Imperative of State-Building, Journal of Democracy, 15(2), pp: 1731 GAFARLY M. S. and V. F. Rass (2001). The Preservation of the States Dominant Position in the Economy, Central Asia: Political and Economic Challenges in the Post-Soviet Era, Alexei Vassiliev (Ed.), Saqi Books, London GELASON, G. (2004), Reform Strategies in Central Asia: Early Starters, Late Starters, and Non-Starters, In the Tracks of Tamerlane: Central Asias Path to the 21st Century, D. L. Burghart and T.S. Helf (Ed.), NDU Pres, Washingron D. C. GLEASON, G. (2003). Markets and Politics in Central Asia, Routledge, London/New York GROSSMAN, P. Z. (1997). On the New Institutionalist Story about the Former Socialist Economies, Journal of Economic Issues, 31(1), pp. 251254 GRZYMALA-BUSSE, A. and P. J. Luong, (2002). The Ignored Transition: PostCommunist State Development, Harvard Universty Weatherhead Center For International Affairs Working Papers, No: 0202 [www.wcfia.harvard.edu/papers/514_02_02_final.pdf] Eriim Tarihi: 10 Temmuz 2005
220

evik, Turan, Devletin Kurumsal Dnm: Orta Asya Cumhuriyetleri Perspektifinden

HARE, P. G. (2001). Institutional Change and Economic Performance in the Transition Economies, Economic Survey of Europe, S: 2, pp. 7799 IWASAKI, I. (2002). Economic Transformation and Institutional Development in Tajikistan, PIE Project Discussion Paper Series No. 120, [http://www.ier.hitu.ac.jp/pie/Japanese/discussionpaper/dp2002/ dp120/text.pdf] Eriim Tarihi: 20 Haziran 2005 KALINICHENCO, L. N. and N. N. Semenova (2001). The Economy of Kazakhistan, Central Asia: Political and Economic Challenges in the PostSoviet Era, Alexei Vassiliev (Ed.), Saqi Books, London KANGAS, R. D. (2002). Uzbekistan: The Karimov Presidency Amir Timur Revisited, Power and Change in Central Asia, S. N. Cummings (Ed.), Routledge, London/NewYork, pp. 130149 KETTL D. F. (2000). The Global Public Management Revolution, Brookings Institution Press, Washington D. C. KOBONBAEV, M. (2003). Radical, Gradual and Institutional Approach in Understanding the Transition from a Planned to a Market Economy in the Kyrgyz Republic, [http://www.umsl.edu/~mk6c3/ paper/radgradinst.pdf] Eriim Tarihi: 9 Haziran 2005 KUBICEK, P. (1998). Authoritarianism in Central Asia: curse or cure?, Third World Quarterly, 19(1), pp. 2943. LEVINE, D. P. (2001). Normative Political Economy: Subjective Freedom, The Market and The State. Routhledge, London/New York LIEBOWITZ, S. J. and S. E. Margolis (2000). Path Dependence, Encyclopedia of Law and Economics, B. Bouckaert ve G. De Geest (Ed.), Edwar Elgar Publishing, Clentenham LIEVEN, D. (2002). Empries Aftermath: A Comparative Perspective, Power and Change in Central Asia, S. N. Cummings (Ed.), Routledge, London/NewYork, pp. 2441 LOWE, R. (2003). Nation Building in th Kyrgyz Republic, Central Asia: Aspect of Transition, T. Everett-Heath (Ed.), RoutledgeCurzon, London/New York MANNING N. and N. Parison, International Public Administration Reform: Implications for Russian Federation, The Wolrd Bank, Washington D.C. MARANGOS, J. (2002). Alternative Methods of Institutional Development for Transition Economies, Journal of Institutional and Theoretical Economics, No: 158, pp. 483513 MATVEEVA, A. (1999). Democratization, Legitimacy and Political Change in Central Asia, International Affairs, 75(1), pp. 2344 MERRY, E. W. (2004). Governance in Central Asia: National in Form, Soviet in Content, Cambridge Review of International Affairs, 17(2), pp. 285-300

221

bilig, Bahar / 2007, say 41

MUSGRAVE, R. and Musgrave P. (1989). Public Finance in Theory and Practice, Fifth Edition, McGraw-Hill Co., New York. NEE, V. (1999). The Role of the State in Making Markets, 3. Annual Meeting of the International Society for the New Institutional Economics, Washington D.C. [www.isnie.org/ISNIE99/Papers/nee.pdf] Eriim Tarihi: 20 Temmuz 2005 NORTH, D. C. (1991). Institutions, Journal of Economic Perspectives,5(1), pp. 97112 , (1994). Economic Performance Through Time, The American Economic Review, 84(3), pp. 359368 , (2002). Kurumlar, Kurumsal Deiim ve Ekonomik Performans, eviren: G. . Gven, Sabanc niversitesi Yaynlar, stanbul. OVIN, R. (2001). The Nature of Institutional Change in Transition, PostCommunist Economies, 13(3), pp. 133146 PETERS, B. G. (2001). The Politics of Bureaucracy,Routledge, London/New York POMFRET, R. (2001). Economic Development Strategies in Central Asia Since 1991, Asian Studies Review, 25(2), pp. 185200 , (2003). Economic Pefromance in Central Asia Since 1991: Macro and Micro Evidence, Comparative Economic Studies, V: 45, pp. 442465 PRASAD, B. C. (2003). Institutional Economics and Economic Development: The Theory of Property Rights, Economic Development, Good Governance and the Environment, International Journal of Social Economics, 30 (6), pp. 741762 PREZEWORSK A. (1998). The State in a Market Economy, Tranforming PostCommunist Political Economies. J. M. Nelson, C. Tilly and L. Walker (Ed.), National Academy Press,, pp. 411430 SAVA, V. F. (2000). Piyasa Ekonomisi ve Devlet. Liberte Yaynlar, Ankara. STEPHEN B. (2004). Democratic Prospects in Central Asia, World Affairs, 166(3), pp. 133147 SYMTH, R. (1998). New Institutional Economics in the Post-Socialist Transformation Debate Journal of Economic Surveys,12(4), pp. 361398. TILLY, C. (1998). Democracy, Social Change and Economies in Transition, Tranforming Post-Communist Political Economies. J. M. Nelson, C. Tilly and L. Walker (Ed.), National Academy Press, Washington D.C., pp. 403410 WAGENER, H. (2000). Has Russia Missed the Boat?: Comment, Journal of Institutional and Theoretical Economics, S: 156, pp. 125130. WEDER, B. (2001). Institutional Reform in Transition Economies: How far Have They Come?, ISNIE 5. Annual Conference, Berkeley, [www.isnie.org/ISNIE01/weder.pdf] Eriim Tarihi: 20 Temmuz 2005 ZARDYKHAN, Z. (2002). Kazakhstan and Central Asia, Central Asian Survey, 21(2), pp. 167183

222

The Intuitional Change of the Government: From the Perspective of Central Asian Republics
Dr. Sava EVK Research Assist. Erol TURAN
Abstract: The role of government and its share in economy are transformed with regard to both theoretical views and the practice. This transformation and change can occur as a result of the impact of institutions which constitute economic and societal structure or results from deliberative efforts such as reforms. With respect to global reform movements, the government and its economic role appear as key elements of reforms. In Central Asian countries which can be described as transition economies from socialism to market economy, reforms that modify state-market relations have produced considerably various results compared to other transition economies. Both this diversity and the failure of reforms stem from the fact that formal and informal institutions managing the change have been ignored. This paper intends to examine the structural transformation of the states in Central Asia countries by using analytical tools of new institutional economics. Key Words: Central Asia Countries, state reform, structural transformation, transition economies, new institutional economics

Seluk University, Faculty of Law, Depatrtment of Economy-Finance / KONYA scevik@selcuk.edu.tr Seluk University, Karapnar Aydoanlar Community Vocational Collage / KONYA eturan@selcuk.edu.tr

bilig Spring / 2007 Number 41: 205-224 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

:

: ~, ~ , . , , , . . ~ . . , , , .\ : , , , ,

, , -, / scevik@selcuk.edu.tr , / eturan@selcuk.edu.tr

bilig Zima 2007 vpusk: 41: 205-224 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Kimliklerin att Mekn: Kiralk Konak ve Evini/Evrenini Arayan Nesiller


Dr. brahim TZER*
zet: Yakup Kadri KARAOSMANOLU, kaleme alm olduu Kiralk Konak isimli romannda, girilen yeni medeniyet dairesinin, nesiller zerinde meydana getirdii etkiye dikkat eker. Kimliklerini Kiralk (bir) Konakda oluturmaya alan farkl kuak sz konusu edilir eserde. Bu makalede, sz edilen nesillerin mekna/Kiralk Konaa bal kalarak atan kimlikleri, bu atmann huzursuzluuyla kendi evine/evrenine ynelen insanlarn durumu incelenmeye allacaktr. Anahtar Kelimeler: Metin ncelemesi, Varolusal Kimlik, Kendilik Bilinci, Meknn Poetikas, Ev/Evren

Tek katl bir adam bu: Mahzeni tavan arasnn iinde Joe BOUSQUET

Giri nsanlarn, yaadklar meknlar ve kimlikleri arasnda sk skya bir ba vardr. nk onlar bu mekndan/evden dnyaya bakar ve etraflarnda olup biten her eye bu mekndaki donanmlar nispetinde anlam vermeye alrlar. Gaston Bachelardn dedii gibi insanlarn evi dnyaya alr (1996: 91). nsann eviyle olan balants, aslnda onun dnya ile olan balants kadardr.
Hayat farkndalk srecinde yaayarak, varolusal kimliine ilikin sorumluluklarn sorgulamaya balayan kiinin evi de deimeye balar ve evi evreni haline gelir. Bu noktadan sonra kii, gndelik kazanmlarn pei sra gitmekten kendisini alkor ve asl kimliiyle btnleerek evreninin merkezine doru bir yola koyulur. Madd anlamda bir bymenin/genilemenin sz konusu olmad, kiinin kendine yrd bu yolculukta insan, var olmay unutma durumundan var olmay dnme durumuna geer. Var olmay dnme snrnda hareket eden insan, eyaya ve hadiselere sradan hayat olaylar gibi bakmaz. Kendi olanaklarn ve snrlarn kefederek ne
*

Krkkale niversitesi, Fen-Edebiyat Fakltesi / KIRIKKALE ibrahimtuzer@yahoo.com

bilig Bahar / 2007 say 41: 225-239 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2007, say 41

olduunun bilincine varr. Martin Heidegger bu duruma otantik olma adn verirken, var olmay unutma durumuna da otantik olmama (Steiner 2003: 7583) demektedir. Meknlar tketerek yaayan ve evine/evrenine/kimliine dair herhangi bir endie tamayan insan ise, hayatndaki tkanklarn stesinden kendi kimliiyle, dier bir ifadeyle kendiliiyle (Kohut 1996: 12) gelemez. Kiinin iinde yaad eitli gruplarla olan etkileimlerini ve bu gruplara olan dev, hak ve ballk derecelerini belirleyen (Karpat 1995: 23) kimlikler, sz konusu olan bu insanlar tamamlayamaz ve onlarda, madd kazanmlarla yeri doldurulamayacak ontik boluklar meydana getirir. Fecr-i t topluluu ierisinde yer alarak sanat iin sanat grn benimseyen; fakat daha sonra, yaanan savalarn da etkisiyle, ulusun iine dt durumu rneklemeye alan Yakup Kadri KARAOSMANOLU, kaleme alm olduu Kiralk Konak isimli romannda, girilen yeni medeniyet dairesinin, nesiller zerinde meydana getirdii etkiye dikkat eker. Kimliklerini Kiralk (bir) Konakta oluturmaya alan farkl kuak sz konusu edilir eserde. Yazar, romannda Tanzimatn dourduu insan tiplerini, deer kargaasn ve kuaklar arasndaki uyumsuzluu gstermek ister (Moran 1995: 136). Bylelikle Tanzimattan itibaren Trk mnevverinin dikkatini eken medeniyet meselesine (ahin 2000: 53), edeb bir metnin snrlar ierisinde iaret etmi olur. Yazarn bu dikkati, biyografisinden de takip edilebilecei gibi, birden bire olmamtr. zellikle 1922ye kadar olan hayatnda, daha ok sanatkr aristokratln benimseyen Karaosmanolu, toplumun dertleri karsnda ya da halk yararna olan meselelerde pasif bir konumdadr. 1922 sonrasnda ise Ziya Gkalpn de etkisiyle, milli kimlik adna bilinlenmesini tamamlayarak yaam olduu topraklardaki insanlarn deerlerine balanr (Ak 2001: 45). Yazarn 1920 ylnda kdam Gazetesinde tefrika edilmeye balayan ilk roman Kiralk Konaktan, 1956 ylnda kaleme alnan son roman Hep O arkya kadar meydana getirmi olduu tm eserleri, yukarda ifadeye allan bak as ile okunarak anlamlandrlmaya ok uygundur. Tanzimattan 1960lara kadar sren toplumsal deiimi ve bu deiimin merkezinde yer alan insann kltrel/zihinsel/ruhsal atmalarn ele alan bu eserler, yaynlanma srasyla deil de olay zamanlar dikkate alnarak okunduunda yazarn (Akta 1987: 63), bu topraklarda yaayan insanlarn son asrdaki hayatlarn/deiimini hikye ettii anlalacaktr.

Aralanan kapnn iki yz: konan ii ve d stanbulda iki devir oldu: Biri stanbulin; dieri redingot devri...
XVIII. yzyln bandan itibaren Trk toplumunun geliim srecini ok yakndan etkileyen Batllama olgusu, Tanzimatla birlikte byk bir ivme ka226

Tzer, Kimliklerin att Mekn: Kiralk Konak ve Evini/Evrenini Arayan Nesiller

zanm ve kurumsallamasn hzla tamamlayarak yoluna devam etmitir. Merutiyet dnemi, bu yol zerindeki nemli duraklardan biridir. zellikle byk ve kk kltrel geleneklerin (Mardin 2000: 22) zle urad, yzyllardr sre gelen hayat alglay biimlerinin kkl deiiklikler geirdii Merutiyet dneminde, sz konusu olan yenilikleri bizzat yaamak isteyen ve bu yeniliklere geri plan kltrnde henz bir anlamlandrma getirememi olan farkl nesillerin varl gzlemlenmektedir. mparatorluun son yllarn yaad devirde, Osmanllara has kltrel btnln bir sembol olan konak, yazarn kurgulad atma iin farkl kimlikleri bir arada toplad mekndr. Bu konakta, Osmanl devletinin son dnemine tanklk eden ve en bandan beri yeni yaay biiminin ierisinde yer alan Naim Efendi, evli olan kz, iki torunu, torunlarnn mrebbiyesi ve hizmetkrlar bir arada yaarlar. Yakup Kadri eserinin giriinde, konakta bir araya gelmi olan bu insanlarn hayata dair farkl duyu tarzlarnn olduunu hissettirmek iin, kahramanlarn psikolojik yanlarn da iaret eden malumatlar vermeye balar. Eserin hemen banda Naim Efendi, babasndan kalm serveti genliinden beri olduka byk bir ihtimamla idare ve muhafaza (Karaosmanolu 1997: 19) eden, dzenli ve mfik bir insan olarak tantlr. Memuriyet hayatnda ok yakndan grd resm ve gayr resm tm pisliklere (Karaosmanolu 1997: 19) ramen, devlet ve devlet adamlarna kar saygsn emekli olduktan sonra da devam ettiren Naim Efendi, birok insan kazanm da beraberinde tar. Bu zellikleriyle asrlardan beri sregelen bir kltrn temsilcisi olarak okuyucunun dikkatine sunulur ve konakla/Osmanlyla btnletirilir. Nitekim o, bu konaa/Osmanlya sadece madd olarak deil ayn zamanda, iinde barndrd hatralarla da balanmtr. mrnn sonuna doru kendini btnyle yabanc hissettii insanlar arasnda en byk koruna, kendinden/ruhundan ok ey katt konaktaki odas olmutur. Bu mekn onu, gkten inen frtnalara kar olduu gibi, hayatnda yaad frtnalara kar da ayakta tutar. Konan zellikle de odann, Naim Efendi iin tad simgesel anlam zmlendiinde, madd olarak yaanan bir mekndan ok ruhsal olarak nefes alnan bir yuva ile kar karya olduumuzu grrz. Metaforik anlamda ele alndnda ise yuvann, insan saran, sarmalayan ve kendine ynelerek sradanlamaktan kurtulmasna olanak tanyan zellii n plana kar. Bu adan bakldnda konak, Naim Efendiyi yozlam insan ilikilerden koruyan ve kaybolmu bir mrn hasretini eken adam (Karaosmanolu 1997: 22) olarak, kendi ruhunun merkezine doru ynelmesine imkn veren bir mekn haline gelir. Bu ynyle Naim Efendi, Ortega Gassetin ifade ettii gibi, kendi kendine kalabilecekleri bir ieriyi arayan insanlarn sergileyebilecei tavr sergiler ve kendini nesnelerin kleliinden syrma yetisini (1999:
227

bilig, Bahar / 2007, say 41

35) ortaya kor. Madd adan en skntl olduu zamanda bile konan kiraya vermekten kanr. Bylelikle o, son senelerde artk yazlan ve konuulan Trkeyi (bile) anlamad (Karaosmanolu 1997: 22) dardan kendisini, ieriye, yani konana ekilerek syrabilmektedir. Metnin anlamn tamamlamaya alp ona rnek okur seviyesinden yaklatmzda (Eco 1996: 35), sz konusu olan i/d metaforunun yazar tarafndan da rneklendiini grebiliriz. Yakup Kadri, Naim Efendinin yetimi olduu evreyi/dary dikkatlere sunarken u ifadeleri kullanr: stanbulda iki devir oldu: Biri stanbulin; dieri redingot devri... Osmanllar hibir zaman bu stanbulin devrindeki kadar zarif; temiz ve kibar olmadlar. Tanzimat- Hayriyenin en byk eseri, stanbulinli stanbul Efendisidir. Bu kyafet dnyaya yeni bir insan tipi kard ve Trkler bu kyafet iinde ilk defa olarak vahi Asya ile hain Avrupann arasnda gayet hususi yeni bir millet gibi grnd (Karaosmanolu 1997: 20). Tanzimattan sonra sosyal hayatta yava yava yer bulmaya balayan yenilikler, Naim Efendi gibi, Osmanl terbiyesi ile bu yeni yaay kendi nefsinde meczetmi (Yaln 2002: 96) son dnem brokratlarnda ok fazla aknlk yaratmaz. Yukarya alntladmz ksmdan da anlalaca gibi, yeni hale abuk alan bu insanlar yaadklar meknlar da buna gre dzenlemi; ieri ve dar btnln salayarak, zellikle ruhlarda meydana gelebilecek bir uyumsuzluu yaamamlardr. Fakat daha sonralar, rf ve detleri salam bir devrin miras olan Naim Efendi (Ak 2001:174) gibiler, evlerinin dn, yani sosyal evreyi, ierisi gibi bulamazlar ve kendilerini da kapatp, ie ynelmeye balarlar. Metnin devamnda yazar, i ve d uyumundan ok uzak kalan, Batllamay stanbulin devrindeki insanlar gibi alglayamayan kimliklerden ve bunlarn meydana getirdii yaam tarzndan sz eder. Yazar bu, redingot devrini anlatmak iin ne yaayn, ne dnn, ne giyiniin slbu kald (Karaosmanolu 1997: 21) demektedir. Yaamda, giyimde ve zellikle de dncede meydana gelen uyumsuzluk/yabanclama, ister istemez bir kimlik problemi dourmaktadr. Kimliklerini darda oluturup ieriyle/Osmanlyla srekli atma halinde olan bu devrin insanlar, bakalarndan/Avrupadan dnledikleri kimliklerle kendilerini ifadeye alrlar. Kltr Deimeleri adl kitabnda Mmtaz Turhann dikkat ektii, Merutiyet inklbnn sadece siyasi sahada deil, sosyal hayatn hemen btn faaliyetlerine etki ederek toplumda kkl deiikliklere neden olan ynlerine (1972: s.272) Yakup Kadri, Naim Efendinin karsna damad olan Servet
228

Tzer, Kimliklerin att Mekn: Kiralk Konak ve Evini/Evrenini Arayan Nesiller

Beyi kararak iaret eder. Bylelikle Tanzimat sonras kurumsallaan eitim kurumlarndaki yeni terbiye ile yetien ilk nesil, konakta/Osmanlda atma iin hazr hale gelir. Duyn- Umumiye mfettii olan Servet Bey, Mslmanlktan ve Trklkten nefret eden bir kazasker oludur. (Karaosmanolu 1997: 25) Galatasaray Lisesinde Fransz terbiyesiyle yetimitir. Ald terbiye ile yaad sosyal evre gerekleri srekli attndan farkl farkl huylar edinmi olan Servet Bey, tam bir redingot devri neslindendir. Servet Beyin Batya olan hayranl o derece ileridir ki Merutiyet ilan edildiinde evde Trke konuulmasn yasaklar. Yazarn bu kahramanna Batllamann bir lt olarak konan ierisinde, byle bir tedbir aldrmas nemlidir. tekinin yaptna yknerek kendi varlk alanlarndan uzaklaan ve dnce itibariyle de bakalaan bir insann eviyle beraber dili de deimeye balar. Anadilinden uzaklaan bu insan, aslnda kendinden/kendiliinden de uzaklamakta ve yaamaktan ziyade, evine/evrenine yabanclaarak yaayp gitmekte dir (nam 199: 74). Konaktaki atmaya en ok katkda bulunan aslnda Servet Beydir. Kz Seniha ve olu Cemili ne olduu belli olmayan yabanc mrebbiyenin ellerine teslim ederek ve kaynpederi ile ilikilerinde tavizsiz Bat hayranln srdrp Yalnz namussuz kafalarn deil, fakat eski kafalarn hepsi de kesilmelidir! (Karaosmanolu 1997: 30) diyerek, bu atmay hep krkler. Servet Bey gibi, iselletirilememi kimliklerle varlklarn konakta/Osmanlda devam ettirmek zorunda kalan ikinci nesil yenilikiler, bu tr meknlarda hep darda olma halini, yani yabanc kalma durumunu yaarlar. Naim Efendi konakta kendini evinde/ierde hissederken Servet Bey bu meknda bir trl huzur bulamaz. Onun evi/evreni konan/Osmanlnn d yani, Bat kltrnn hem ierde hem de darda yaand ilideki apartman dairesidir.

Yabanclaan kimlikler ve evi terk eden nc nesil: Seniha Bykbaba, siz hayat kadar bunaltcsnz!...
Tanzimatla girilen yeni medeniyet dairesinde, kimliini/kendiliini muhafaza edemeyerek ar batllaan ve ne olduunun bilincine varamayarak srekli ruh bunalmlar geiren insanlar vardr. Kiralk Konakta Naim Efendi ve Servet Beyden sonra, nc nesil olarak karmza kan bu insanlarn en nemli temsilcisi Senihadr. Yakup Kadri, eserinde bu kahramanna bilinli olarak yer verirken mevcut olan atmay bir kat daha arttrmak istemi ve devrin dier romanclar tarafndan da ska kullanlan alafranga tipi dikkatlere sunmutur. Nitekim Seniha, Merutiyet dnemi sosyal hayat dnldnde, kendi dnda bir fenomene karlk gelen, yani roman dnyasnn dnda kalan, d
229

bilig, Bahar / 2007, say 41

dnyada mevcut bir kavram ya da bir insan trn temsil eden bir tip (Moran, vd. 1982: 95) olarak karmza kar. Seniha, konak ierisinde yalnz dedesiyle deil, dncesini ve alkanlklarn birok ynden gln bulduu babasyla da anlaamaz. Bu meknda yaanan baz gnler, baz saatler ona bir mezar gibi (Karaosmanolu 1997: 39) gelir. Konan simgesel anlamda Seniha iin ifadesi, yazar tarafndan mezar olarak kurgulanmtr. Metaforik olarak da anlamlandrlmaya ok ak olan meknn bu tarz alglan biimi, yukarda ifadeye altmz, Naim Efendinin yuvasndan ok farkl olarak karmza kar. Mezarn insan skan, karanlklar ierisindeki boucu havas dnldnde, Seniha iin konan tad anlam deerleri daha net anlalacaktr. Metinde kullanlan sokaa frlamak, komak ve haykrmak (Karaosmanolu 1997: 39) gibi fiiller, sz konusu olan anlam btnln tamamlayarak, Senihann da olan ynelimini vurgular. nc neslin temsilcisi, ruhsal adan tkankl yaad bu mekndan srekli, babasnn mensubu olduu nesil tarafndan oluturulan sosyal evreye kaar fakat onun iin stanbulda hibir ey dikkate demez. Senihann kalbinde ta on drt yandan beri bilmedii yerlerin, grmedii eylerin, tanmad kimselerin hasreti (Karaosmanolu 1997: 39) vardr. nsanlarla olan ilikilerini, pei sra kotuu fakat elde edemedii hasretlerin vermi olduu huzursuzlukla kurmaya alan Seniha, srekli evresiyle atr. Arno Gruen, toplum ierisinde gerek kimliini gizleyerek hayatlarn srdren insanlar inceledii Normalliin Delilii adl kitabnda, Senihann durumunda olan insanlar gizli izofrenler (2003: 2829) olarak tanmlar. Bu tip insanlarn, sergiledikleri huzursuzluun kendi i boluklarndan kaynaklandn, fakat bu durumu kabul etmek zorunda kalmamak iin evrelerinde ykm yarattklarn ifade eder. Ayn zamanda bu insanlar, evrelerindekileri de kendi dzenlerine uymaya zorlarlar. Seniha da konak ierisinde bizzat hayata geirdii her trl alafranga deti bir trl yeterli bulmaz ve srekli daha fazlasn ister. Bu konuda en byk yardmcs ise, kendisine Avrupada yaanmakta olan hayatn lks ve atafatna dair hikyeler anlatarak moda dergilerinden dnledii kimlikine can veren terbiyecisi Madam Kronskidir. Yakup Kadri, kurgulad bu atmann daha iyi anlalmas iin sz konusu olan nc nesle, konan dndan da baz ahslar dhil eder. Senihann her pazartesi gn konakta dzenledii ay partilerinde, gerek kumar masas etrafnda gerekse piyanonun evresinde toplaan; kimi zaman da Beyolunda veya Adada sabahlara kadar elenmek iin bir araya gelen kalabalk byledir. Bu insanlar, hayatn anlamna dair hibir endie tamadan, kendilerine ve topluma yabanclaarak yaayp giderler. Kendi de bir baka konakta oturan Naim Efendinin kz kardei Selma Hanma gre, Seniha
230

Tzer, Kimliklerin att Mekn: Kiralk Konak ve Evini/Evrenini Arayan Nesiller

gibi olan bu kalabaln en byk noksan utanma nedir bilmemeleridir. (Karaosmanolu 1997: 47). Seniha bu kalabalk ierisinden zellikle kk yatan beri Avrupann muhtelif ehirlerinde dolam (Karaosmanolu 1997: 33) olan, Faik Beye ilgi duyar. Onun bu ilgisinin arkasnda aslnda, dedesinin konanda elde edemedii fazla sslenmek, fazla elenmek, geni yaamak, ok seyahat etmek (Karaosmanolu 1997: 58) gibi arzularn ancak Faik Bey gibi zengin birinin verebileceine duyduu inan vardr. Seniha bu duygularla kendini, ayn zamanda ar bir kumar dkn olan Faik Beye teslim etmekte gecikmez. Yazarn bu iki a bir araya getirdii mekn, Naim Efendi ve Servet Bey neslinin zelliklerinin anlalmas bakmndan dikkat ekicidir. Nitekim Seniha ile Faik Beyin ilikisi, Tanzimat sonras Batllamay usulnce kabullenmi olan birinci nesle mensup Naim Efendinin kz kardei Selma Hann tarafndan utan verici bulunurken, bir kuak sonrasnda yer alan Servet Beyin kz kardei Necibe Hanmefendi tarafndan bizzat desteklenir. Bu iki gencin ilikisi, Naim Efendinin torunu Seniha Hanm ile Kasm Paann olu Faik Bey seviiyorlar. (Karaosmanolu 1997: 79) diye btn stanbulda duyulur. Fakat Senihay tm bu haberlerden ziyade, Faik Beyin bir kumar borcu karsnda alalarak kendinden bor istemesi ykar. Bylelikle Seniha, dedesinin ve babasnn kendisine veremedii maddi kazanmlara, byk bir mitle girdii Faik Bey akyla da ulaamamtr. Batl tarzdaki tavr ve hareketlerindeki uyum sebebiyle, metinde karmza tam bir Frenk olarak kan Faik Beyin durumu, farkl bir bak asyla da okunabilir. Madd olarak tkenip bittiinde gerek yz/kimlii ortaya kan bu kahraman aslnda, Seniha gibi ar batllam tiplerin kolayca aldandklar Avrupann ssl tarafn simgeler. Hayat sadece zevk ve midelerini tatmin iin yaayan bu insanlar, en ufak bir zorluk karsnda hayata tutunamamakta; evini/evrenini bulamam olan ruhlar, ezilip iki bklm kalarak dnyaya kk salmadan yok olup gitmektedir. Bu hayal krklndan sonra Seniha, tekrar alayc, havai, uh ve iveli haline avdet (Karaosmanolu 1997: 107) eder. Asl kimlikleriyle btnlemekten ok uzakta, yabanclaarak yaayan dostlarnn arasna dner. Yukarda da ifadeye altmz gibi bu kalabalk/dostlar, Seniha gibi insanlarn doal karakterini deitirmesinde ve onlar tutkular, tatmin edilmemi arzularyla yaayan yabanclam bir varlk (Shayegan 2002: 43) haline getirip, hayatlarn tketmesine sebep olur. Eserde, Tanzimattan sonra yetien nc nesle dhil edeceimiz fakat birok ynyle bu neslin insanlarndan ayrlan bir kahraman daha vardr. Bu da Naim

231

bilig, Bahar / 2007, say 41

Efendinin yeeni olan Hakk Celistir. Fecr-i t izgisinde iirler yazan ve ok duygulu bir gen olan Hakk Celis, iten ie de Senihaya aktr.

Hayattan lme yeniden doan insan: Hakk Celis Kadnlktan, erkeklikten tiksiniyordu ve etteki sr, ona korku veriyordu.
Senihann konakta vermi olduu ay partilerinde okuduu iirlerle etrafndaki hanmlar kendine hayran brakan Hakk Celis, Senihann gzellii karsnda gnden gne bylenir. Gen air, bu toplantlarda Seniha ablamn gzleri renginde bir gece. (Karaosmanolu 1997: 63) gibi szler syleyerek gizledii akn ortaya karmaya alr. Seniha ise kalbini hep Faik Bey gibi alafrangalam tiplere atndan, Hakk Celisin saf ve iten akn grmekten ok uzaktadr. Yazar, bu akn zerinden yeni metin halkalar meydana getirmek ve Hakk Celisi ak merkezli deien bir insan olarak dikkatlere sunmak iin, eserde yine, adeta tm tekilemelerin merkezi haline gelen Necibe Hanmn kkn kullanr. Bu kk aslnda, konakla temsil edilen sakin ve huzurlu hayatn tam karsnda; ilikilerin ok kark ve yzeysel olarak yaand kaotik bir mekn simgeler. Hakk Celis, buradaki elencelerin birinde Senihaya olan akn itiraf edince kalabalk tarafndan alaya alnr. Buradan sonra Hakk Celisi yava yava deiime uratan yazar, bu balangcn net olarak anlalmas iin Faik Bey ve Seniha gibilerin aktan ne anladklarna iaret eder. Bu insanlara gre ak, iki bedenin tensel olarak birbirine yaknlamasndan baka bir ey deildir. Sz konusu olan bu akta, tinsel anlamda bir btnlk yoktur. Hakk Celis bunu fark ettikten sonra Senihaya duymu olduu ak sorgulamaya balar. Eskiden olduu gibi Senihay iten ie sevmeye balayan gen air, artk yarasnn acsn, kimseye sr vermeyerek (Karaosmanolu 1997: 98) tamaktadr. Yazar ondaki bu deiimi okuyucuya, ncelikle Hakk Celiste meydana gelen fiziksel deiikliklere iaret ederek hissettirir. lk olarak benzine bir tatl solukluk, gzlerine bir derin bak ve bana acayip bir dalgnlk (Karaosmanolu 1997: 98) gelmitir. Gittike evresindeki kalabalktan uzaklaan Hakk Celis, herkeslemekten kaarak, i dnyasna ekilmi ve eylemlerinin anlamn sorgulamaya balamtr. Bu ynyle artk o, Gassetin dedii gibi kendi benliine dalma (1999: 49) halini yaar ve Senihann meclisini bile (Karaosmanolu 1997: 98) aramaz. Carl Gustav Jung, Yeniden Dou arketipini inceledii, Drt Arketip adl kitabnda, ruhumuzun yeterince geni olmamas durumunda, nesnemizin bykl ile asla ba edemeyeceini syler ve insanlarn isel bir genilie sahip olmalar gerektiini vurgular (2003: 53). sel bir genilik ise, ancak otantik olma durumunu yaayarak, insann kendi bireysel varlk alanlarna
232

Tzer, Kimliklerin att Mekn: Kiralk Konak ve Evini/Evrenini Arayan Nesiller

ynelmesiyle mmkn olmaktadr. Hakk Celis de tertemiz duygularla k olduu fakat karlk bulamad Seniha sayesinde kendine ynelerek isel derinlii kazanmaya balamtr. Bu noktadan sonra gen airin, dnya gr ve modelinde, dolaysyla da hayatnda kkl bir deiim geirerek yeniden douu yaamas kanlmazdr. Bu deiimin iaretleri yazar tarafndan da metne yanstlr: Gen adamn ruhu, son zamanda deie deie, dolaa dolaa epeyce yksek zirvelere varmt. Senihann yanna yaklaamad btn o hicran ve hasret demlerinde, strabn, gs stnde bir kedi gibi okamann ve kalbini para para edip tekrar toplamnn srrna erdi. Kendi varlndan szarak, kendi varln kaplayan scak hava iinde btn yeil ve ham taraflar sonbahar yemileri gibi olgun ve pikin bir hale girdi ve bulunduu yerden uarak ykselen veya koarak uzaklaan bir insan gibi arkasnda brakt eyler ona naiz, adi, kk ve gln grnmeye balad. Eskiden tapt airlerin hepsi ona yavan ve basit geliyordu. (Karaosmanolu 1997: 128). Hakk Celis, yaklaan sava nedeniyle askere kaydedilmi ve ihtiyat zabiti mektebine (Karaosmanolu 1997: 161) gitmeye balamtr. Gen adam, burada yapt sava talimlerinde srekli olarak, zihnini kurcalayan bu sava ortamnda ne arad sorusunun cevabyla megul olur. Ondaki deiime sebep olan Seniha, Hakk Celisin, hayatn anlamn kavrayp sorularnn cevabn bulmasna da farknda olmadan imkn tanyacaktr. Avrupadan yeni dnen Senihay grmeye giden Hakk Celis, eski akn btnyle yabanclam olarak bulur. Ve ona; Seniha abla, bizi piiren straptr; gezip grmek deildir. Sizden evvel ka kii Avrupaya gitti geldi. Bunlarn bazlarnn kyafetlerinde epeyce deiiklik grdm, fakat ruhlarnda ne deiti; bilmiyorum. Bunlar bize oradan, balarnda bir acayip sarholuk ve gzlerinde safiyane bir hayretle avdet ettiler. Seniha abla, siz de bunlardan biri misiniz? (Karaosmanolu 1997: 164). diye sormaktan kendini alamaz. Senihann bu soru karsnda Sen hibir zaman hayat adam olamayacaksn, hi bir zaman, zavall Hakk! (Karaosmanolu 1997: 164) demesi, Hakk Celisin zihninde imek gibi akar ve yleyse lm adam olurum. (Karaosmanolu 1997: 164) diye cevap verir. Buradan sonra Hakk Celis, tam olarak yeniden doar ve alm olduu sorumluluklarn ykn, dier bir ifadeyle nesnesinin bykln tayacak ruh geniliine ular. Artk o, Michel Foucaultun bu tr dnm baarabilen insanlar iin dedii gibi, balangtaki insan (2003: 12) deildir.
233

bilig, Bahar / 2007, say 41

Senihaya olan akn vatan-millet akyla deitirmi, yce bir davann ardnda savayor olmakla ruhen ve maddeten huzura kavumutur. Hakk Celisin sz konusu olan kendine ynelme hareketini metinden de takip etmemiz mmkndr: Bu saate kadar askerliin lmle bir mnasebeti olduu hi hatrna gelmemiti. Kendini alelade yorucu bir ie ve bir angaryaya atm zannediyordu. Meer bu i ne mehabetli ve bu angarya ne byk bir eymi! Hakk Celis giydii asker esvabnn iinde ilk defa olarak bir kahraman gururunu hissetti; () Hayatn hangi gayesi bir cenge doru giditen daha yksekti? Bahusus onun gidecei cenk, cenklerin en by, bir cihan cengiydi. Byle bir cenkte kk bir zabit olmak, o eski ordularn banda bir serdar olmaktan daha ehemmiyetli deil miydi. Ve ilk defa olarak air Hakk Celise kar kalbinde bir nefret uyand. Lo bir odada saatlerce Verlaine iirlerini inat eden ve yamru yumru bir kalemle kirli bir kat stnde bir takm topal msralar sralayan o clz, o solgun ocuk neydi? () Eve dner dnmez, imdiye kadar yazdm yazlar ve btn kitaplar yakacam dedi. () Bu gn ki Hakk Celis, dnk Hakk Celise tamamiyle yabancyd. O zamandan beri yeni bir sevdann alevi iinde, dnk kk adam, balmumundan bir bebek gibi eriyivermiti. (Karaosmanolu 1997: 165166,188).

Konaktan apartman dairesine, Avrupadan vatana evini/evrenini bulan nesiller ya da Sonu ...hibir yata ruhu soymaya gelmez ve herkes nnde, hatta kendi nmzde bile giyimli durmaldr.
Tanzimat sonras girilen yeni medeniyet dairesinin mahsul olarak, ayn konan ats altnda bir araya gelen farkl nesil, atmann huzursuzluuna daha fazla dayanamaz ve herkes ruhunu/kimliini rahat ettirecei bir eve/evrene doru araya kar. Bu aray ayn zamanda, zlemi ekilen sosyal yaantya, yani kltr ortamna da bir ynelitir. Konakta aradn bulan tek kii, birinci neslin temsilcisi olan Naim Efendidir. Asrn tepkileri onu ite ite evvela ehirden konan iine, sonra konan iinden oda(sna) srkleyip tkmtr. (Karaosmanolu 1997: 119). Kz, damad ve ok sevdii torunu Seniha onu terk edip gidince, kz kardei Selma Hanm, aabeyini kendi yanna tanmaya mecbur brakmak iin kona kiraya vermek ister. Fakat Naim Efendi, burada domuum, burada yaamm, ihtiyarlamm! Nasl brakp giderim (Karaosmanolu 1997: 174) diyerek, huzur bulduu evini lnceye kadar terk etmez. Naim Efendinin sonu, simgesel
234

Tzer, Kimliklerin att Mekn: Kiralk Konak ve Evini/Evrenini Arayan Nesiller

olarak karlk geldii Konak/Osmanl ile birlikte okunduunda, ifadeye altmz anlam btnln daha net anlalr. Konakta daha fazla kalarak hayatn zehir etmekten korkan Servet Bey, biraz da mstakil, hr ve kendi fikrime, zevkime gre yaamak (Karaosmanolu 1997: 153) istiyorum diyerek gnlnn son emeli olan ili apartmanlarndan birine (Karaosmanolu 1997: 156) tanr. Yazar tarafndan, Tanzimattan sonra yetien ikinci neslin mensubu olarak kurgulanan Servet Bey, bu yeni meknda/apartman dairesinde kendisi gibi olan insanlarla beraber her gn ayr bir elence dzenler. ilideki bu daire, ayn zamanda, Konakla/Osmanlyla son bulan hayat tarznn batllama sonras deierek devam ettii ve bu hayat tarznn meydana getirdii kltrel ortamn yaand mekn olarak karmza kar. Burada Servet Bey, zellikle Duyn- Umumiden tant levantenlerle ok iyi ilikiler kurar ve sava sonras treyen, zengin bir i adam olarak evinde/evreninde huzur bulur. Bu konan ivisinden, tahta budandan kaplarna ve damna varncaya kadar her noktasndan ayr ayr nefret (Karaosmanolu 1997: 131) eden Seniha ise, evini/evrenini daha uzaklarda arar. John Urry, Meknlar Tketmek adl kitabnda, insann yaad ehrin, ona ait anlarn ve gemiin ambar olduunu ve ayrca bu meknlarn kltrel simgeler deposu olarak da ilev grdn belirtir (1999: 41). Seniha iin, yaad konan, ehrin ya da memleketin byle bir zellii yoktur. nk o, ailesinden hi kimseye haber vermeden kat Avrupann tan, topran (bile) kendi memleketinden ziyade (Karaosmanolu 1997: 152) sevmektedir. Bylelikle, ahalisi ne kadar nazik, ne kadar zinde, ne kadar iyi insanlar (Karaosmanolu 1997: 152) dedii evine/evrenine ynelen Seniha, oradan dnyaya bakmaya balar ve Avrupann lks otellerinde her gn bir baka zenginin masasna meze olur. Nihayet paras bitip de yurda dnd zaman babasnn yeni evinde dzenledii elencelerde, tredi zenginlerin itahlarn kabartmaya devam eder. O bu sefer, babasnn son eker vurgunundan (Karaosmanolu 1997: 227) orta olan bir tccarla ruhunu rahatlatmaya almaktadr. Hakk Celis ise, Seniha ve Faik Bey gibi kendilerine yabanclaarak hayatlarn tketen insanlar grdkten sonra, hayatn anlamna dair ok nemli kazanmlar elde eder. Kendine ynelerek sorduu sorular neticesinde stn bir vatanmillet sentezine ulaan Hakk Celis, millet ad verilen topluluun Naim Efendi, Seniha ve Faik Bey gibi insanlardan oluamayacan dnr. Bunlar milletin ryen ve dklen taraf (Karaosmanolu 1997: 188) dr. levini yerine getiremeyen bir uzvun kesilip atlmas gibi, havaya kalkan sekiz yz bin klla (Karaosmanolu 1997: 188) beraber Hakk Celis, kangren olmu bu paray kesip atmak iin anakkaleye savamaya gider.

235

bilig, Bahar / 2007, say 41

Hakk Celisin, lmn kollarna bu denli isteyerek atlmas, yazar tarafndan ok anlaml bir ekilde kurgulanmtr. Hayatlarnn iini boaltarak amasz bir ekilde yaayan Servet Bey, Seniha, Faik Bey ve kalabalk oluturan dier insanlar iin lm bir sonken; Hakk Celis iin yeni bir balang olarak kabul edilir. Hakk Celis yeniden domak iin, dier bir ifadeyle olmak iin lm, kaybettiklerinin bilinciyle asl kimliini kazanan yeni bir nesil iin lme/yeniden doua komutur. Bylelikle, Tanzimat sonras yaanlan kltrel deiimler neticesinde meydana gelen kimliklerle birbiriyle atan ve bunu ifade iin yazar tarafndan ayn mekann ierisinde bir araya getirilerek dikkatlere sunulan Naim Efendi, Servet Bey, Seniha ve Hakk Celis, evini/evrenini bulmu olurlar.

Aklama
Bu makale, 1417 Haziran 2005 tarihinde Kltr Aratrmalar Dernei ve Ko niversitesi Stratejik Aratrmalar Merkezi tarafndan stanbulda dzenlenen Uluslararas III. Kltr Aratrmalar Kimlik ve Kltr Sempozyumunda sunulan tebliden geniletilerek yazlmtr.

Kaynaka
AKI, Niyazi (2001), Yakup Kadri Karaosmanolu, nsan-Eser-Fikir-slp, stanbul: letiim Yay. AKTA, erif (1987). Yakup Kadri Karaosmanolu. Ankara: Kltr ve Turizm Bakanl Yaynlar. BACHELARD, Gaston (1996), Meknn Poetikas, (ev. A. Derman), stanbul: Kesit Yay. ECO, Umberto (1996), Anlat Ormanlarnda Alt Gezinti, (ev. K. Atakay), stanbul: Can Yay. FOUCAULT, Michel (2003), Kendini Bilmek, (ev. G. . Gven), stanbul: Om Yay. GASSET, Ortega Y. (1999), nsan ve Herkes, (ev. N. G. Ik), stanbul: Metis Yay. GRUEN, Arno (2003), Normalliin Delilii, (ev. . gan), stanbul: itlembik Yay. NAM, Ahmet (1999) Kayg Gl Aarken, Dou Bat, S. 6, Y. 2, ubat-Nisan, s.7391. JUNG, Carl Gustav (2003), Drt Arketip, (ev. Z. A. Ylmazer), stanbul: Metis Yay. KARAOSMANOLU, Yakup Kadri (1997), Kiralk Konak, 17. Bask, stanbul: letiim Yay. KARPAT, Kemal (1995), Kimlik Sorununun Trkiyede Tarihi, Sosyal ve deolojik Gelimesi, Trk Aydn ve Kimlik Sorunu, stanbul: Balam Yay.

236

Tzer, Kimliklerin att Mekn: Kiralk Konak ve Evini/Evrenini Arayan Nesiller

KOHUT, Heinz (1996), Kendiliin zmlenmesi, (ev. C. Atbaolu, B. Bykkal, C. can), stanbul: Metis Yay. MARDN, erif (2000), Trk Modernlemesi, stanbul: letiim Yay. MORAN, Berna (1995), Trk Romanna Eletirel Bir Bak, stanbul: letiim Yay. / vd. (1982), Soruturma: Romanda Tip Olgusu ve Tipin levi zerine, Yazko Edebiyat, S. 29, Ekim. SHAYEGAN, Daryush (2002), Yaral Bilin, (ev. H. Bayr), stanbul: Metis Yay. STEINER, George (2003), Heidegger, (ev. S. Sahra), Ankara: Hece Yay. AHN, brahim (2000), Trk Romannn Tarih Geliimi, Trk Yurdu, S. 153154, C. 20, Mays-Haziran. TURHAN, Mmtaz (1972), Kltr Deimeleri, stanbul: Babakanlk Kltr Mstearl Kltr Yay. URRY, John (1999), Meknlar Tketmek, (ev. R. G. dl), stanbul: Ayrnt Yay. YALIN, Alemdar (2002), Siyasal ve Sosyal Deimeler Asndan Cumhuriyet Dnemi Trk Roman 19201946, Ankara: Aka Yay.

237

A Place Where Identities Conflict: Kiralik Konak and Generations Searching for their Homes/Cosmos
Dr. brahim TZER*
Abstract: Yakup Kadri Karaosmanoglu emphasizes the effects of a new era of civilization on the generations in his novel called Kiralik Konak. The book is based on the lives of three different generations trying to form their identities. This article aims at studying the conflicts between these generations related to that place/house and their culturra transformation towards their own houses/cosmos thanks to the uneasiness of that problematic situation. Key Words: Scrutiny of Text, Existential Identity, Conscious of Entity, Poetics of Place, House/Universe

Krkkale University, Faculty of Arts and Sciences / KIRIKKALE ibrahimtuzer@yahoo.com

bilig Spring / 2007 Number 41: 225-239 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

: A K , /

: . / . , . . , , . . , / , . , //, / . , , , . , . , , / . : , , , , /

, / ibrahimtuzer@yahoo.com

bilig Zima 2007 vpusk: 41: 225-239 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Trk Edebiyat Tarihi, Kltr ve Turizm Bakanl Yaynlar, stanbul, 2006, 2644 s.
Ara.Gr. M. Fatih KANTER
Edebiyatn bilim mi sanat m olduu tartladursun, ortaya konan edebi eserlerin incelenmesi ve okura aktarlmas sorunu gnmzde daha da nem kazanmtr. Trk edebiyat gibi kkleri ok eski alara dayanan bir edebi geliimi belirli ve statik deer yarglar erevesinde incelemek elbette mmkn deildir. Bir toplumun tarihini yazmak ile o toplumun edebi tarihini yazmak farkl durumlardr. Bu nedenle tarih yazcl belirli dnemlerde bir meslek halini almken edebiyat yazcl diye bir durum sz konusu olmamtr. Edebiyat trlerin geliim ve deiimine, yeni trlerin kullanmna ve hatta din, alfabe ve corafya deiimlerine gre deerlendirmek edebiyat tarihi yazarlarnn belirli kriterleri olmutur. Bu kriterleri temel alan Trk edebiyat tarihi aratrmaclar, zellikle de slamiyet ncesi Trk edebiyat ve slamiyetten sonraki Trk edebiyat gibi snrlar birdenbire koparan bir tasnifi esas almlardr. Yeniden bir edebiyat tarihi yazmak neyi deitirir? Varolan bilgileri tekrar etmek okura ne kazandrr? Bu sorular ve amac gz nnde tutan Trk Edebiyat Tarihi, editrleri varolan farkl alglay biimleriyle deerlendirerek klasik edebiyat tarihi yazma anlayndan uzaklamlardr. Nihat Sami Banarlnn 2 ciltlik eserinin nsznde belirttii Trk edebiyat tarihinin tek bir imza tarafndan deil, bir heyet tarafndan hazrlanabilir genilikte olmas dilei aslnda yol gsterici bir almdr. Bu nedenle Bilkent niversitesi nclnde yrtlen ve Kltr Bakanl tarafndan desteklenen projenin hazrlanma amacn genel editr Talat Sait Halman eserin sunuunda u ekilde zetlemektedir: Bu uzun mrl, geni kapsaml, ok eitli edebiyatn douundan gnmze kadar servenini inceleyen bir tarih almas zorunlu olmutu. XIX. Yzyl sonlarndan beri bu konuda deiik alardan baarl birok eser yaymland dorudur. Bunlarn ou nc ve zgn, daha sonrakilerin, bazlar da birbirinin tekrar gibiydi. Hemen hepsinin belirgin yan, edebiyat anlatmaktan pek teye gememesiydi. Oysa artk gerekli olan, Trk edebiyatnn oluumunu yorumsal, eletirel yntemlerle deerlendirmekti.

Frat niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Trk Dili ve Edebiyat Blm / ELAZI

bilig Bahar / 2007 say 41: 241-243 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2007, say 41

te bu noktadan hareketle kitapta Trk edebiyatnda olan gstermekten ziyade eletirel ve yorumsal okumalarla okura sunma kaygs n plana kar. Kltr Bakanl tarafndan yaynlanan Trk Edebiyat Tarihi, 4 ciltten olumaktadr. 88 yazarn 127 yazyla katkda bulunduu bu dev eser, Trk edebiyatnn yzyln bandan beri tam ve yeterli bir kaynak oluturma kaygsn dindirme yolunda byk bir admdr. Eserin editrln stlenen Talat Sait Halman, Osman Horata, Yakup elik, Nurettin Demir, Ramazan Korkmaz ve M. cal Ouz akademik disiplin ve ciddiyetiyle bilim dnyasna ok sayda eserler kazandrm bilim adamlarmzdr. Trk Edebiyat Tarihi kronolojik bir sra ile dzenlenmi olup edebiyat biliminin temel izgileri/ ana hatlar konunun uzmanlar tarafndan titizlikle kaleme alnmtr. Eserin 1. cildi; genel editr Talat Sait Halmann Trk Edebiyat Tarihini sunarken balkl yazs, editrlerin Sunu yazs, Ksaltmalar ve yazm ilkelerinin ardndan Giri blm yer almaktadr. Giri blmnde Peter B. Goldenin Trkler: Kkenleri ve yaylma alanlar, Lars Johansonun Trk dili adl yazlaryla temellendirilen almann ilk cildi 4 ana balktan olumaktadr. I. Blm: Epik Dnem bal altnda destanlar, II. Blm: Erken Dnem bal altnda Trk dilinin tarihi geliimi hakknda bilgiler sunulmutur. III. Blm: Osmanl Dnemi Trk edebiyatna (XIII. Yzyl- 1860) giri: Sosyal ve kuramsal balam bal altnda Osmanl dnemi Trk edebiyatnn geliimi zerinde durulmutur. IV. Blm: Bat Trk yaz dili temelinde yeni yaplanmaya doru: Klasik ncesi Dnem (XIII. yzyl-1453) bal altnda ise Osmanl dnemi dil ve edebiyatnn Anadoludaki grnm ele alnmtr. 2. cilt, iki ana blmden olumaktadr. Bu blmlerden ilki olan V. Blm: Devletten mparatorlua: Klasik Dnem (1453-1800) ana bal altnda lk Klasik Dnem (1453-1600), Klasik estetikte yeni yneliler: Orta Klasik Dnem (1600-1700) ve Klasik estetikte hazan rzgrlar: Son Klasik Dnem (1700-1800) alt ana balklarnn ardndan VI. Blm: Klasik Sonras (18001860) yer almaktadr. V. Blmde Osmanl klasik edebiyatnn ve bunun yan sra gelien halk edebiyatnn geliim sreci deerlendirilmitir. VI. Blmde ise Tanzimat ncesi sancl bir dnem geiren edebi dnyamzn zel ynleri incelenmitir. 3. cilt; 1860 sonras Osmanlnn sosyo-kltrel ve estetik temelleri zerine kurulmu ve VII. Blm: Yenileme Dnemi veya Osmanl Modernlemesi (1860-1923) ana bal altnda yeni trlerle ve batya dnk yzyle gelien Osmanl edebiyat zerinde durulmutur. 4. cilt; Cumhuriyet sonras Trk edebiyatn VIII. Blm: Cumhuriyet Dnemi (1923- XX1. yzyl) st bal altnda iir, Tiyatro, Roman ve yk trlerini ara balk olarak seip bu trlerin geliimini sunmutur. zellikle bu
242

Kanter, Trk Edebiyat Tarihi, Kltr ve Turizm Bakanl Yaynlar

blmde Trk Edebiyat tarihinin 21. yzyla kadar getirilmesinin yan sra yeni trlerin, yeni yazarlarn, yeni akmlarn nda ele alnmas bu eserin nemli bir zelliklerinden birisi. Eserin sonunda yer alan Ekler blmndeki Trk Edebiyat kronolojisi, Genel Kaynaka, Yazarlar-editrler ve Dizin blm ile alma tamamlanmtr. zellikle Trk Edebiyat kronolojisi adl blm bir edebiyat tarihi almasnn kendisinden nceki sreci zetlemesi, belirli ve zel anlar vurgulamas bakmndan nemlidir. Eskinin tekrar olmaktan kurtulan bu dev alma, edebiyatn aslnda farkl noktalardan deerlendirilmesine olan ihtiyacmz gzler nne sermitir. Bununla birlikte Peter B. Golden, Lars Johanson, Walter G. Andrews, Sigrid Kleinmichel, Christine Woodhead yazlaryla edebiyatmzn yabanclarn gznden tanmamz salamtr. Bununla birlikte Trk dilinin ve edebiyatnn her alannn uzman tarafndan deerlendirilmesi eserin bilgi ve yorum bakmndan mkemmele yaklamn salamtr. Elbette drt ciltlik eserin farkl yazarlar tarafndan yazlmas slup birlii oluturmamas bakmndan dikkat ekici olmakla birlikte ayn yazarn drt cilt eser yazsa bile slup farkllna decei gerei yannda bunun ne denli bir kusur saylaca tartlr. Farkl bak alarnn zenginliini Trk edebiyat tarihini yazmada birletiren bu eser, zellikle yaplan zgn yorumlar ve analitik zmlemelerle ne kmaktadr. Trk edebiyatnn asrlar sren birikimi ne kadar yazlsa ne kadar yorumlansa eksik kalan ynler olacaktr. Bununla birlikte bu eser alandaki bir ok eksii dolduracak niteliktedir. zellikle edebiyat okurlarna yorumsamac ve eletirel yaklam tarz ile daha nce yaynlanm edebiyat tarihlerinden farkl bir tat sunacaktr. almann yabanc dillere de evrilerek yaynlanmas Trk edebiyatn yalnzca Oryantalistlerin gzyle gren iinde yararl verecektir.

243

bilig
Trk Dnyas Sosyal Bilimler Dergisi Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl Yayn lkeleri

bilig, K/Ocak, Bahar/Nisan, Yaz/Temmuz ve Gz/Ekim olmak zere ylda


drt say yaymlanr. Her yln sonunda derginin yllk dizini hazrlanr ve K saysnda yaymlanr. Dergi, Yayn Kurulu tarafndan belirlenen yurtii ve dndaki ktphanelere, uluslararas indeks kurumlarna ve abonelere, yaymland tarihten itibaren bir ay ierisinde gnderilir.

bilig, Trk Dnyasnn kltrel zenginliklerini, tarih ve gncel gereklerini


bilimsel ller ierisinde ortaya koymakta; Trk Dnyasyla ilgili olarak, uluslararas dzeyde yaplan bilimsel almalar kamuoyuna duyurmak amacyla yaymlamaktadr.

bilig'de, sosyal bilimler alannda, Trk Dnyasnn tarih ve gncel problemlerini bilimsel bir bak asyla ele alan, bu konuda zm nerileri getiren yazlara yer verilir.

bilig'e gnderilecek yazlarda; alannda bir boluu dolduracak zgn bir makale olmas veya daha nce yaymlanm almalar deerlendiren, bu konuda yeni ve dikkate deer grler ortaya koyan bir inceleme olma art aranr. Trk Dnyasyla ilgili eser ve ahsiyetleri tantan, yeni etkinlikleri duyuran yazlara da yer verilir. Makalelerin bilig'de yaymlanabilmesi iin, daha nce bir baka yerde yaymlanmam veya yaymlanmak zere kabul edilmemi olmas gerekir. Daha nce bilimsel bir toplantda sunulmu bildiriler, bu durum aka belirtilmek artyla kabul edilebilir. Yazlarn Deerlendirilmesi

bilig'e gnderilen yazlar, nce Yaym Kurulunca dergi ilkelerine uygunluk asndan incelenir. Akademik tarafszlk ve bilimsel kalite en nemli kriterlerdir. Uygun bulunanlar, o alandaki almalaryla tannm iki hakeme gnderilir. Hakemlerin isimleri gizli tutulur ve raporlar be yl sreyle saklanr. Hakem raporlarndan biri olumlu, dieri olumsuz olduu takdirde, yaz, nc bir hakeme gnderilebilir veya Yayn Kurulu, hakem raporlarn inceleyerek nihai karar verebilir. Yazarlar, hakem ve yayn kurulunun eletiri ve nerilerini dikkate alrlar. Katlmadklar hususlar varsa, gerekeleriyle birlikte itiraz etme hakkna sahiptirler. Yayna kabul edilmeyen yazlarn, istek hlinde bir nshas yazarlarna iade edilir.

245

bilig'de yaynlanmas kabul edilen yazlarn telif hakk Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanlna devredilmi saylr. Yaynlanan yazlardaki grlerin sorumluluu yazarlarna aittir. Yaz ve fotoraflardan, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazm Dili

bilig'in yazm dili Trkiye Trkesidir. Ancak her sayda derginin te bir orann gemeyecek ekilde ngilizce ve dier Trk leheleri ile yazlm yazlara da yer verilebilir. Trk lehelerinde hazrlanm yazlar, gerektii takdirde Yayn Kurulunun kararyla Trkiye Trkesine aktarldktan sonra yaymlanabilir. Yazm Kurallar Makalelerin, aada belirtilen ekilde sunulmasna zen gsterilmelidir: 1. Balk: erikle uyumlu, onu en iyi ifade eden bir balk olmal ve koyu harflerle yazlmaldr. 2. Yazar ad(lar) ve adresi: Yazarn ad, SOYADI BYK HARFLERLE olmak zere, koyu, adresler ise normal ve eik karakterde harflerle yazlmal; yazarn grev yapt kurum, haberleme ve e-posta (e-mail) adresi belirtilmelidir. 3. zet: Makalenin banda, konuyu ksa ve z biimde ifade eden ve en fazla 150 kelimeden oluan Trke zet bulunmaldr. zet iinde, yararlanlan kaynaklara, ekil ve izelge numaralarna deinilmemelidir. zetin altnda bir satr boluk braklarak, en az 3, en ok 8 szckten oluan anahtar kelimeler verilmelidir. Makalenin sonunda, yaz bal, zet ve anahtar kelimelerin ngilizce ve Rusalar bulunmaldr. Rusa zetler, gnderilmedii takdirde dergi tarafndan ilave edilir. (ngilizce yazlarda Trke zet de eklenmelidir.) 4. Ana Metin: A4 boyutunda (29.7x21 cm.) ktlara, MS Word programnda, Times New Roman veya benzeri bir yaz karakteri ile, 10 punto, 1.5 satr aralyla yazlmaldr. Sayfa kenarlarnda 3'er cm. boluk braklmal ve sayfalar numaralandrlmaldr. Yazlar 10.000 kelimeyi gememelidir. Metin iinde vurgulanmas gereken ksmlar, koyu deil eik harflerle yazlmaldr. Alntlar trnak iinde verilmeli; be satrdan az alntlar satr arasnda, be satrdan uzun alntlar ise satrn sandan ve solundan 1.5 cm ieride, blok hlinde ve 1 satr aralyla 1 punto kk yazlmaldr. 5. Blm Balklar: Makalede, dzenli bir bilgi aktarm salamak zere ana, ara ve alt balklar kullanlabilir ve gerektii takdirde balklar numaralandrlabilir. Ana balklar (ana blmler, kaynaklar ve ekler) byk harflerle; ara ve alt balklar, yalnz ilk harfleri byk, koyu karakterde yazlmal; alt balklarn sonunda iki nokta st ste konularak ayn satrdan devam edilmelidir.

246

6. ekiller ve izelgeler: ekiller, kltmede ve basmda sorundan kanmak iin siyah mrekkep ile dzgn ve yeterli izgi kalnlnda aydnger veya beyaz kada izilmelidir. Her ekil ayr bir sayfada olmaldr. ekiller numaralandrlmal ve aklamalar her eklin altna balyla birlikte nce Trke, sonra ngilizce olarak yazlmaldr. izelgeler de ekiller gibi, numaralandrlmal ve aklamalar her izelgenin stne balyla birlikte nce Trke, sonra ngilizce olarak yazlmaldr. ekil ve izelgelerin balklar, ksa ve z olarak seilmeli ve her kelimenin ilk harfi byk, dierleri kk harflerle yazlmaldr. Gerektiinde, aklayc dipnot veya ksaltmalara ekil ve izelgelerin hemen altnda yer verilmelidir. 7. Resimler: Parlak, sert (yksek kontrastl) fotoraf kdna baslmaldr. Ayrca ekiller iin verilen kurallara uyulmaldr. ekil, izelge ve resimler toplam 10 sayfay (yaznn te birini) amamaldr. Teknik imkna sahip yazarlar, ekil, izelge ve resimleri aynen baslabilecek nitelikte olmak art ile metin iindeki yerlerine yerletirebilirler. Bu imkna sahip olmayanlar, bunlar iin metin iinde ayn boyutta boluk brakarak iine ekil, izelge veya resim numaralarn yazabilirler. 8. Kaynak Verme: Metin iinde gndermeler, parantez iinde aadaki ekilde yazlmaldr.
(Kprl 1944); (Kprl 1944: 15).

Birden fazla yazarl yaynlarda, metin iinde sadece ilk yazarn soyad ve vd. yazlmaldr: (Gkay vd. 2002). Notlar, sadece aklama iin kullanlmal ve metnin sonunda verilmeli, buradaki gndermeler de metin iindeki gibi olmaldr. Kaynaklar ksmnda ise, birden fazla yazarl yaynlarn dier yazarlar da belirtilmelidir. Metin iinde, gnderme yaplan yazarn ad veriliyorsa kaynan sadece yayn tarihi yazlmaldr: Tanpnar (1976: 131), bu konuda . Yaym tarihi olmayan eserlerde ve yazmalarda sadece yazarlarn ad; yazar belirtilmeyen ansiklopedi vb. eserlerde ise eserin ismi yazlmaldr. kinci kaynaktan yaplan alntlarda, asl kaynak da belirtilmelidir: Kprl (1926) ..... (elik 1998'den). Kiisel grmeler, metin iinde soyad ve tarih belirtilerek gsterilmeli, ayrca kaynaklarda da belirtilmelidir. nternet adreslerinde ise mutlaka kaynaa ulama tarihi belirtilmeli ve bu adresler kaynaklar arasnda da verilmelidir: www.tdk.gov.tr/bilterim (15.12.2002)
247

9. Kaynaklar: Metnin sonunda, yazarlarn soyadna gre alfabetik olarak aadaki ekillerden birinde yazlmaldr. Kaynaklar, bir yazarn birden fazla yayn olmas halinde, yaymlan tarihine gre sralanmal; bir yazara ait ayn ylda baslm yaynlar ise (1980a, 1980b) eklinde gsterilmelidir:
Kprl, Mehmet Fuat (1961), Azeri Edebiyatnn Tekaml, stanbul: MEB Yay.

Timurta, F. Kadri (1951), "Fatih Devri airlerinden Cemal ve Eserleri", Trk Dili ve Edebiyat Dergisi, IV (3): 189-213. Shaw, S. (1982), Osmanl mparatorluu, ev. M. Harmanc, stanbul: Sermet Matb. Yazlarn Gnderilmesi Yukarda belirtilen ilkelere uygun olarak hazrlanm yazlar, biri orijinal, dier ikisi fotokopi olmak zere nsha olarak, disket veya yazlabilir diskiyle birlikte bilig adresine gnderilir. Yazarlarna raporlar dorultusunda gelitirilmek ve/veya dzeltilmek zere gnderilen yazlar, gerekli dzenlemeler yaplarak disketi ve orijinal ktsyla en ge bir ay iinde tekrar dergiye ulatrlr. Yayn Kurulu, esasa ynelik olmayan kk dzeltmeler yaplabilir. Yazma Adresi: Ahmet Yesevi niversitesi bilig Dergisi Editrl Takent Cad. 10. Sok. No: 30 06430 Bahelievler / ANKARA / TRKYE Tel: (0312) 215 22 06 Fax: (0312) 215 22 09 www.yesevi.edu.tr/bilig bilig@yesevi.edu.tr

248

bilig
Journal of Social Sciences of the Turkish World Ahmet Yesevi University Board of Trustees Editorial Principles bilig is published quarterly: Winter/January, Spring/April, Summer/July and Autumn/October. At the end of each year, an annual index is prepared and published in Winter issue. Each issue is forwarded to subscribers, libraries and international indexing institutions within one month after its publication. bilig is published to bring forth the cultural riches, historical and actual realities of the Turkish World in a scholarly manner; to inform the public opinion of international level scientific studies on the Turkish world. Articles primarily related to social sciences subjects and those dealing with past and current issues and problems, suggesting solutions are published in bilig. Articles forwarded for publication should be original, contributing to knowledge and scientific information in related fields or bringing forth new views and perspectives on previously written scholarly papers. Articles introducing works and personalities of particular importance, informing readers of new activities related to the Turkish world can also be published in bilig. In order for any article to be published in bilig, it should not have been previously published or accepted to be published elsewhere. Papers presented at a conference or symposium may be accepted for publication if clearly indicated so beforehand. Evaluation of Articles Articles forwarded to bilig are first reviewed by the Editorial Board in terms of journals publishing principles. Academic objectivity and scientific quality are considered of paramount importance. Those considered acceptable are initially referred to two referees who are well-known for their works in relevant fields. Names of the referees are kept confidential and referee reports are safe-kept for five years. For publication of articles, two positive reports are required. In case one referee report is negative while the other is favorable, the article may be forwarded to a third referee for further evaluation or alternatively the board, based on the contents of the reports may feel confident to make a final decision. The authors are to consider the criticism, suggestions and corrections offered by the referees
249

and by the editorial board. If they disagree, they are entitled to counterpresent their views and justifications. Final decision rests with the editorial board. Only original copies of the declined articles are returned upon request. The royalty rights of the accepted articles are considered transferred to Ahmet Yesevi University Board of Trustees. However the overall responsibility for the published articles belongs to the author of the article. Quotations from articles including pictures are permitted with full reference to the article. The Language Turkish is the language of the journal. Articles in English or in other Turkish dialects may be published, not to exceed one third of an issue. Articles submitted in other Turkish dialects may be published after they are translated into Turkish, upon the decision of the Editorial Board as necessary. Writing Rules In general, following rules are to apply to writing for bilig articles: 1. Title of the article: Title should be suitable for the content and one that expresses it best, and should be in bold letters. 2. Name(s) and address(es) of the author(s): Names and surnames are written in capital letters and bold, addresses in normal italic letters; the institution the author is associated with, his/her contact and e-mail addresses should also be specified. 3. Abstract: At the beginning, the article should include an abstract in Turkish, briefly and laconically expressing the subject in maximum 150 words. There should be no reference to used sources, figure and chart numbers. Leaving one line empty after the body of abstract, there should be key words, minimum 3 and maximum 8 words. At the end of the article there should be titles, abstracts and key words in English and Russian. In case Russian abstract is not submitted it will be included by the journal. (An English abstract should also accompany the articles in Turkish) 4. Main Text: Should be typed in MS Word program in Times New Roman or similar font type, 10 type size and 1,5 line on A4 format (29/7x21cm) paper. There should 3 cm free space on the margins and pages should be numbered. Articles should not exceed 10.000 words. Passages that need emphasizing should not be bold but in italic. Quotations should be in italic and with quotation marks; inquotations less than 5 lines between lines and those longer than 5 lines should be typed with indent of 1,5 cm in block and with 1 line space. 5. Section Headings: Main, interval and sub-headings can be used in order to obtain the well-arranged narration of information in the article and these headings may be numbered if necessary. Main headings (main sections, references and appendices) should be in capital letters; interval and sub250

headings should be bold and their first letters in capital letters; at the end of the sub-headings writing should continue on the same line after a colon (:). 6. Figures and Tables: Figures should be drawn on tracing or white paper in ink so as not to cause problems in printing or reducing the size. Each figure should be on a separate page. Figures should be numbered with a caption of the title in Turkish first and English below it. Tables should also be numbered and an explanation have the title in Turkish first and English below it. The titles of the figures and tables, and also explanations should be clear and concise. The first letter of each word should be capitalized. When necessary footnotes and acronyms should be placed below the captions. 7. Pictures: Should be on highly contrasted photo papers. Furthermore, rules for figures and tables are applied to pictures as well. In special cases, color pictures may be printed. The number of pages for figures, tables and pictures should not exceed 10 pages. (one-third of article) Authors having the necessary technical equipment and software may themselves insert the related figures, drawings and pictures into the text. Those without, shall leave the proportional size of empty spaces for pictures within the text, numbering them. 8. Indicating sources: Endnotes should only be used for explanation, and at the end of the text. References within the text should be given in parentheses as follow: (Kprl 1944); (Kprl 1944: 15) When sources with several authors are referred, the name of the first author is given and for others et. al' is added. (Gkay et al. 2002) Full reference, including the names of all authors should be given in the list of references. If the name of the referred author is given within the text, then only the publication date should be written: Tanpnar (1976: 131) on this issue . In the sources and manuscripts with no publication date, only the name of the author; in encyclopedias and other sources without authors, only the name of the source should be written. In secondary sources quoted, original source should also be pointed to: Kprl (1926) ..... (in elik 1998). Personal interviews can be indicated by giving the last name(s) and the date(s); moreover they should be stated in the references. www.tdk.gov.tr/bilterim (15.12.2002) 9. References: Should be at the end of the text in alphabetical order, in one of the ways shown below. If there are more than one source by the same author,

251

then they will be listed according to their publication date; sources of the same author published in the same year will be shown as (1980a, 1980b): Kprl, Mehmet Fuat (1961), Azeri Edebiyatnn Tekaml, stanbul: MEB Yay. Timurta, F.Kadri (1951), Fatih Devri airlerinden Cemal ve Eserleri, Trk Dili ve Edebiyat Dergisi, IV (3) : 189-213. Shaw, S. (1982), Osmanl mparatorluu, ev. M. Harmanc, stanbul: Sermet Matb. How to Forward Articles The articles duly prepared in accordance with the principles set forth are to be sent in three copies; one original, two photocopied forms with a floppy disk or compact disc, to bilig at the address given below. The last corrected fair copies in diskettes and original figures are to reach bilig not later than one month. Minor editing may be done by the Editorial Board. Correspondence Address Ahmet Yesevi niversitesi bilig Dergisi Takent Caddesi, 10. Sok. Nu: 30 06490 Bahelievler - ANKARA / TRKYE Tel: (0312) 215 22 06 Fax: (0312) 215 22 09 www.yesevi.edu.tr/bilig bilig@yesevi.edu.tr

252

You might also like