You are on page 1of 167

ERF MARDN Trkiye'de Toplum ve Siyaset

letiim Yaynlar 110 erif Mardin Btn Eserleri 6 IBN 975-470-058-3 ISBN 975-470-057-5 (Tk no ) 1990 letiim Yaynclk A. . 1. BASKI 1990, IstanbuK 2. BASKI 1991, stanbul \ 3. BASKI 1992, istanbul\ 4. BASKI 1994, stanbul \ 5. BASKI 1995, istanbul 6. BASKI 1997, istanbul 7. BASKI 1999, istanbul (500 adet) 8. BASKI 2000, stanbul (500 adet) 9. BASKI 2002, istanbul (500 adet) 10. BASKI 2003, istanbul (500 adet) 11. BASKI 2003, istanbul (500 adet)/ 12. BASKI 2004, istanbul (500 adet) 13. BASKI 2006, istanbul (500 adet)

KAPAK mit Kvan DZG Hasan Deniz UYGULAMA Hsn Abbas DZELT Mustafa ahin / Fatih M. ztan DZN M. Cemalettin Ylmaz MONTAJ ahin Eyilmez BASKI ve CLT Sena Ofset

letiim Yaynlan

ERF MARDN

Trkiye'de Toplum ve Siyaset


MAKALELER 1
DERLEYENLER Mmtaz'er Trkne I Tuncay nder e. Z1/.M6 22 60-61-62 Faks: 212 516 12 58

iletiim
ERF MARDN 1927 ylnda istanbul'da dodu. Galatasaray Lisesi'nde balad orta renimini ABD'de tamamlad. Stanford niversitesi Siyasal Bilimler Blm mezuniyetinin ardndan lisansst eitimini John Hopkins niversitesi'nde yapt. 1954'te Siyasal Bilgiler Fakltesi'ne asistan olarak giren erif Mardin, doktorasn "Yeni Osmanllarn Dnsel Yaptlar" konulu teziyle Stanford niversitesi'nde tamamlad. 1964'te doentlie, 1969'da profesrle ykseldi. 1973'te getii Boazii

niversitesi'nde siyaset bilimi ve sosyoloji dersleri verdi. ABD'de Columbia ve California, ingiltere'de Oxford niversitesi'nde konuk retim yesi olarak dersler verdi. Washington D.C.'deki American University Uluslararas likiler Blmnde retim yelii ve ayn niversite bnyesinde faaliyet gsteren lslm Aratrmalar Merkezi'nin bakanln yapt. erif Mardin, halen Sabanc niversitesi'nde retim yesidir. Mardin'in yaymlanan kitaplar unlardr: Jn Trklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908 (1964), Din ve deoloji (1969), deoloji (1976), Trkiye'de Toplum ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1990), Siyasal ve Sosyal Bilimler (Makaleler derlemesi, 1990), Trkiye'de Din ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1991), Trk Modernlemesi (Makaleler derlemesi, 1991), Religion and Social Change in Modem Turkey. The Case of Bedizzaman Said Nursi (1989) [Bedizzaman Said Nursi Olay I Modem Trkiye'de Din ve Toplumsal Deiim (1992)], The Genesis oj Young Ottoman Thought (1962) [Yeni Osmanl Dncesinin Douu (1996)].

NDEKLER

Sivil Toplum, Siyasal Kltr \e Sosyal Yap 7


Sivil Toplum......................................................................................................................................9 Trk Toplumunu nceleme Arac Olarak "Sivil Toplum"............................................................................................................................21 Trk Siyasasn Aklayabilecek Bir Anahtar: Merkez-evre likileri...................................................................................................35 Tabakalamann Tarihsel Belirleyicileri: Trkiye'de Toplumsal Snf ve Snf Bilinci.........................................79 erif Mardin'le Din ve Devlet Sosyolojisi Konusunda Sylei...........................................................................................................119

Atatrk \e Trk Devrimi..............................................................................159


Atatrk Devrimlerini Hazrlayan Faktrler.....................................161 Atatrkln Kkenleri......................................................................................181 Atatrk ve Pozitif Dnce...................................................................................189 Yenileme Dinamiinin Temelleri ve Atatrk...............................203 Atatrk ve nklplar Mnasebetiyle........................................................241 Atatrk, Brokrasiye "Rasyonellik".........................................................247

Tanzimat.................................................................................................................................. 259
Tanzimat ve "lmiyye"................................................................................................261 Ali Paa ve Hrriyet.......................................................................................................267 Yeni Osmanllar'm Hakik Hviyeti...........................................................273 Tanzimat Fermam'nn Mans.........................................................................285 Dizin...................................................................................................................................................309

Sivil Toplum, Siyasal Kltr ve Sosyal Yap


SVL
TOPLUM

"Sivil Toplum" Kavram


"Sivil toplum", Bat'dan aldmz siyasetle ilgili kavramlar arasnda, lkemizde en ok yanlg yaratanlardan biridir. Kavramn kart, birok kez zannedildii gibi, "asker" toplum deildir. Terimin vurgusu "ehir dab"dr, kart, olsa olsa "gayrmeden" olabilir. "Sivil toplum"daki "sivL"in kk ehir hayatnn beraberinde getirdii haklaRI ve ykmllkleri ifade eder. Bu vurguyu anlama yolunda bir balang noktas olarak ehirlilik dabnn -bir bakmasistematikletirilmesi olan Justinien'in Corpusjuris Civis'ini alabiliriz (6. yzyl). Bu hukuk kodu Roma'da ve erken Bizans'ta ehir ilikileri erevesi iinde teekkl eden bir hukuk dzeninin ifadesidir. Bat Avrupa'da, 12. yzyldan itibaren ehirlerin yeniden nem kazanmaya balamasyla, ehir hayatn dzenleyen Roma Hukuku yeniden kullanlmaya balanmtr. Fakat bu canlanmann beraberinde getirdii "sivil" kkl kavram ve uygulamalar, bu defa yepyeni bir dinamik de oluturdu. 17. ve 18. yzylda Bat dnrleri araSINda bu kkn artk "hrriyef'lerden szaldINda kullanlmaya balandn gryoruz. "Sivil toplum" etrafnda kmelenen tarih ve felsef kavramlar ise Hegel'in ve MaRX'n kullanmlarnda ortaya kmtr. Bylece kavramn, 1) Bir "medenlik" anlayyla, 2) Bat Avrupa'nn toplumsal tarihinde ok nemli bir sosyal tarih aamasyla, 3) Tarih felsefesi alannda bir tartmayla ilgili olduu grlyor. Bir Bat Toplumsal Aamas Olarak "Sivil Toplum" Bat yakn tarihinin belirleyicilerinden biri, feodal dzendir. Feodal dzenin siyas adan en nemli karakteristii ise dank ve dalm bir sistem olmasdr. Feodalizmi dndmz zaman nmze gelen imgelerden biri, zayf bir kral ve lke iinde asayiin feodal asiller snf tarafndan salanmasdr. Feodalizmin bu aamasnda, Avrupa'nn ou yerinde ehirler ve ehir hayatna bal olan ticaret son derece snk bir varlk gstermektedir. izdiimiz bu tablodaki ilk nemli deiiklikler de ehirlerin ve ticaretin yeniden canlanmasna baldr. Bu gelime feodal sisteme en ar darbeyi indirmitir. Gelimeyi 12. yzyldan itibaren izlemeye balayabiliyoruz. Deiiklii yaratan aprak etkenler arasnda, Ortaa'da gvenliin artmasyla gelien ziraati ve ziraat iin gerekli olan ve yalnz ehirlerde imal edilebilen ziraat aletlerinin ehir imaltmdaki roln sayabiliriz. ehirlerin gelimesiyle birlikte ticaret de gelitiinden, ehir faaliyeti toplumun tm iin yeni bir zenginlik kayna oldu. Feodal asiller de o zamana kadar grmedikleri ve mekanizmasn bilemedikleri bu yeni kaynaktan yararlanmak istediler. Fakat yararlanabilmeleri iin tccarn, kk esnafn ve reticinin korunmas gerekiyordu. ehrin retken snflarysa asillere verdikleri yeni imknlarn karln almak istiyorlard. Bylece, asillerle ehir ahalisi arasnda
10

bir uzlama ortaya kt. ehirliler ehir hayatnn srdrlmesini mmkn klacak haklar ve imtiyazlar istediler ve bunlar elde ettiler. Bu haklarn bata gelenleri, asillerin ehir hayatna karmamalar, ehirlerin kendi milislerini (asker glerini) rgtleyebilmeleri, hukuk kurallarnn ehir duvarlar iinde ehrin tayin ettii ekilde ileyebilmesi ve kendi mahkemelerini kurabilmeleriydi. Bu aamada ortaya kan ehir zgrlkleri, Bat tarihsel gelimesinin en nemli karakterlerinden birini oluturur. Verilen haklarn her birine bir

"hrriyet" adn verirsek, belirli bir "hrriyet" anlaynn ehirlerde odaklamaya baladn da hatrlarz. Bu haklar iinde belki en nemlilerinden biri ehir iinde olgunlaan gruplarn, bu grubu tekil eden fertlerden ayr olarak, bir "hkm ahsiyet" kimlii kazanabilmesi ve bu kolektif kimlikle, kimliin verdii savunma kabuunun arkasna snarak i yapabilmeleriydi. Burada hemen belirtmemiz gereken bir husus, bu tip "hrriyet"lerin Osmanl mparatorluu'nda son derece gdk kalddr. Osmanl "kamu hukuku"nda hkm ahsiyet bir dereceye kadar din birimlerin kazand bir hviyettir. Ancak, ilerde greceimiz gibi, Bat'da hkm ahsiyetin ok daha geni bir boyut kazanmas, genel olarak lkenin "vatanda" haklarnn tabi bir boyutu saylmas Osmanl mparatorlu-u'nun "klasik" devirleri yapsnda yoktur. mtiyazlar sayesinde bir "hkm ahsiyet" kazanan ehirlerin kendileri de bundan sonra kendi kendilerini idare eden birimler olarak gelitiler. Birka ehir ayn amalar etrafnda birleince de Ortaa asillerinin hi beklemedikleri g kmelenmeleri ortaya kt. Asiller, Ortaa'dan kalma kurumlar, gelien yeni sre dorultusunda ekillendirmeyi kabul etmek zorunda kaldlar. Sonu olarak ehirde, ehrin dna taarak bir blge'nin yarg fonksiyonunu zerine alan yeni yarg organlar (parlements'lar) ve yeni danma
11

organlar (etats'lar) ortaya kt. Avrupa'da genel bir gelime olarak karmza kan bu kurumlarn yetkileri feodal-son-ras Bat dnyasnda meruiyetin -hi olmazsa zmnen ve bir dereceye kadar yeni gelimekte olan devlet teorilerinde-l bir kaynaktan oluturulmasn salad. Bu l egemenlik kaynanda unlar grebiliyoruz: 1) ehirlerle irtibat kurarak asillere kar yeni bulduklar bu g kaynayla glerini pekitirmeye alan krallar, 2) tots'larda temsil edilen eski feodal snflarn devam kilise ve asiller, 3) ehir nderlerinin karlarn ortaya karan etots'laRIn "nc kamaras" ve gene de -hukukulardan teekkl etmesi asndan- ayn glerin dnya grn byk apta yanstan blgesel yarg ve hukuk tefsir organlar (parlemenFlar). Grld zere, bu noktada, feodal devirlerde asiller arasnda ahs anlamalara bal olan kamu dzeni yava yava bir coraf alan kapsamaya balyor. ahslarn anlamalar olmaktan kp "kamu" gibi bir soyut kavramla ilgisi orannda da deiiyor, zetle yepyeni bir varlk olarak ortaya kmaya balyor. Bu sistemin Avrupa'da grlen genel izgilerine Alman kamu hukukunda Stndestaat sistemi denmitir; fakat kavramn Bat'daki bir toplumsal evreyi ifade etmesi bakmndan daha genel bir kullanm mevcuttur. Btn bunlar olurken, Avrupa'da tara kapsamndaki kk birimlerin gittike byyen bir krallklar sistemi haline gelmeleri bir dier yenilik IRI at. Balangta, krallar ehirlerle birlikte almlard. Fakat yeni devletler sistemi iinde her mill devletin kendisini mill snrlar iinde savunmas sorunu durumu deitirdi. ehir ahalisinin mill savunma konularyla ilgilenmesi mmkn deildi. Savunma -ve saldr- rgtlenmesinin bir merkezden idare edilmesi gerekiyordu. Eski milislerin yerini mill bir ordu almaya balamt. ehir ahalisi bu deiiklii desteklemeye hazrd ve destekledi de. Ancak, krallar bu sayede glendike
12

ehir ahalisinden "hrriyetleri" yava yava geri almaya baladlar. Bylece, Stndestaat sistemi gittike glenen bir merkeziyeti-brokratik devletler sistemine dnt. Fakat ehirlere verilen imtiyazlarn izi Bat Avrupa'da hibir zaman tamamen silinmedi. Devlet ne kadar glenirse glensin, retici snflarn desteine muhtat. Yeni devletler ehirlilerin iktisad verimliliini kstlayan uygulamalardan kandlar. Orta snflarn palazlanmasna yol ak brakld. Hatta orta snflardan ok fazla fedakrlk istendii zaman devletle orta

snflar arasnda bir atma kt, ingiltere'de 1640'larIN ayaklanmas, Fransa'da 1789 ayaklanmas (deiik bir bileimi olmasna ramen) genelinde bu atmalarn rn olarak gsterilebilir. ktisad snflarn devlet birimi iindeki bu zerklikleri bize "sivil toplum"la -kavram tarih bir gelime asndan incelediimiz zaman- neler kastedildiini anlatr. AnahatlarNI anlattmz dengede, bylece, a) Devlet dndaki hayatn aknn garanti altna alnmas ve b) ktisad faaliyetlerin mill hayatn erevesi iinde bile bir zerklie sahip olmas gibi unsurlarn belirdiini gryoruz. ada Sivil Toplum Kavram 17. ve 18. yzyllarda Bat Avrupa dnrlerinin "sivil" kkl ifadeler ("sivil hrriyetler" gibi) kullanmaya baladklarn gryoruz. Bu ifadeler Stndestaat zamannda elde edilen hrriyetlerin daha genel bir plana intikal ettirilerek kamu hayatnn gerekli bir zellii olarak gstermenin, ald yeni bir biimdir. imdi sivil toplum teorilerde bir medeniyet aamas olarak ele alnmaktadr. Toplumun vurgulanan zellii de, "siyas"nin sultasndan kurtulabilmi ilk toplumsal sistem oluudur. Sivil Bat'nn btn "hrriyet" anlaynda, "siyas glerin sultasndan kurtulma" bu k13

keni dolaysyla nemli bir yer kapsar. Gen Osmanl mparatorluu ve devrimiz Trkiyesi'yle bir karlatrma yaparsak, bu "kurtulma" fikrinin bizde hibir zaman Bat'da olduu kadar derin kklere sahip olmad grlr. Alman filozofu Hegel (1770-1830), Bat'mn "sivil toplum" anlayna katlm bir dnrdr. Fakat ayn zamanda gre nemli deiiklikler getirmitir. Hegel'e gre "sivil toplum", kazan, ahs mutluluk ve kii statsnn korunmas gibi hayat kesitlerinin toplu olarak yaanm eklinin ifadesidir, insanlarn tek tek yararlandklar yaam ynleri bu yolla kolektif bir ekil alr. Ancak bu kolektif ekil kendi bana yeterli deildir, zira bu biimlerin simgeledii boyut insanlarn egoistliklerinin oluturduu boyuttur. Bu "karlar sistemi"ni dzenleyen bitaraf bir gce ihtiya vardr. Tarih byle bir ihtiyacn karsna bitaraf bir g olarak "devlet"i karmtr. Bundan dolay insanlarn gelimesini ekillendiren toplumsal evreler iinde yalnz "sivil toplum" deil, insanlarn "devlet"in kapsamnda yaamalar da saylmaldr. Sivil toplum tarihsel bakmdan olduu kadar kavramsal bakmdan da bir eksii olan bir toplum aamasdr, insan ancak "devlet" birimi iinde yaad zaman en "yksek" amacna ulamtr. Hegel'den "sivil toplum" sorununu devralan Marx'a gre, Hegel bu grnde yanlmtr. Bir grnt ve bir "aldatmaca" olduunu anlayamad bir sreci gerekli bir evrim aamas olarak gstermitir. Marx'a gre Hegel "sivil toplum" ve "devlet"i iki ayr birim olarak grd iin, devlette iktisad faaliyetlere ve bu faaliyetleri dzenleyenlere "boyun eme" hadisesini grememitir. Kiinin ve snflarn iktisad karlarn "vatanda" olarak grdkleri ilemlerden ayrmak yanltr. Hegel, devleti, topluluk hayatnn gerek ierii sayd sivil toplumun dnda, ona ekil veren bir ereve olarak grmektedir. Oysa sivil toplumun biimle
14

organik bir balants mevcuttur. Devlet, kiinin evrensel gelimesinin sonucu deil, karlarnn ekillendirdii bir sonu olarak grlmelidir. Devlet ahs kar arknn dna kamad iin 19. yzyl kapitalist devletinin aksine-insanlarn gelimesine getirilmi bir engeldir.

"Sivil toplum" la ilgili olarak Hegel'de bir miktar zerinde durulan, fakat Marx'ta bazen olumlu bir gelime olarak gsterildii halde ok zaman olumsuz olarak ele alnan bir nokta vardr. O da "sivil toplum"un Bat'da yalnz baz snflara deil, genel olarak zerk grup eklinde tekiltlanmaya bir imkn yaratm olduudur. 19. yzylda sendikalarn ortaya k bunun gzel bir rneini verir. Ayn konuyla ilgili iki noktaya daha deinmek gerekir. Birincisi, sivil toplum-devlet bileiminin MaRX'n anlatt kadar "atlaksz" olmaddr, ikincisi de "sivil toplumu" olmayan, bu gelenee dayanmayan topluluklarda devletin engellenmemi bir brokrasi yoluyla pekl tahamml edilmez bir bask yaratabileceidir. Marx, "Asya" topluluklarla ilgili olarak bu zellii ilk yazlarnda vurgulam, fakat sonradan arka plana atmtr. Son olarak "sivil toplum"un 18. yzyldan itibaren yeni bir eksen kazandn belirtmek gerekir. Bu eksen, kitle iletiim aralarnn gelimesi ve bu gelimenin "aydn'larIN grup niteliini ve etkinliini deitirmesiyle ilgilidir. Burada szkonusu zellikleri incelemeye gemeden bir daha belirtelim ki, kendi lkemizde Bat tipi sivil toplumda grdmz vurgu gelenei yoktur. Ne Osmanl mpara-torluu'nda, ne de Cumhuriyet Trkiyesi'nde ehirlerin zellikleri Bat'da olduu gibi gelimemitir. Hkm ahsiyet anlay da, karsnda, bunu bir dereceye kadar devletten "alnm" bir dzenleme yetkisi olarak gren devleti bulmutur. Ancak bu fark ayrntlarnda anlamak iin de kitle iletiim aralarnn geliimiyle "sivil toplum" anlaynn Bat'da nasl deitiini izlemek gerekir.
15

Bu boyutlar zetlemek yolunda talyan siyaset bilimcisi Poggi, "a public", yani "kamu alaNI iinde izleme srecinin birletii kiiler topluluu" kavramn kullanmtr. Pog-gi'ye gre, fikir rnlerinin kitle iletiim aralaryla yaylmas, ilk defa, kiilerin belirli bir yerde toplanmasna ihtiya olmadan bir "katlanlar" kmesi oluturabilmitir. Bu yoldan katlmann birka nemli sonucu olmutur. Katlanlar topluluunun soyut bir haberleme "a" ekline girmesi, mill devletler erevesinde, "mill kar", "kamuoyu" gibi kavramlarn daha belirgin ve alt izilmi bir ekilde bir meruiyet kayna haline gelmesini salamtr. "Kamuoyu" kavram da, devlet ilerinin devletin dna taan bir soyut ereve iinde tartlmasn salamtr. Poggi, "burjuvazinin devletin iinde tartlmasn salamtr. Poggi, "burjuvazinin devletin iinde egemen olmas hadisesi g-znne getirildii zaman, bu snfn da gcn fikirlerin atmasnn saland bu alandan aldNI ve ayrca, bu "giriimiN biimi"nin kendi bana koyduu snrlar iinde kaldn belirtmitir. Trkiye'de "Sivil Toplum" Trkiye'de "sivil toplum"un baz elerinin eksikliinden bahsetmitik. Ancak bunun yannda Poggi'nin ileri srd bu son gelimenin bizde 19. yzylda kendi bana gelitiini gryoruz: inasi ve Namk Kemal gibi gazetecilii gelitiren dnrler sayesinde, 1880'lerden sonra Osmanl Im-paratorluu'nda hatr saylr bir "kamuoyu"nun gelitii sylenebilir. Bunun yannda, belki daha nemli olan, "kamu kar" gibi kavramlarn da, 19. yzylda, geleneksel bir Osmanl esi olan devlet karlarndan ayr ve farkl olarak gelitiini gryoruz. Ancak, en ilgin olan taraf, bu gelimenin kendi lkemizde 19. ve 20. yzylda ayn srece 16 bal olmadan, Bat'da ona "yataklk" eden gelimelere dayanmadan, "havada" gelimi olmasdr. Bat'daki "kamu-oyu"nun arkasnda, son kertede, ok eskilere giden topluluun iktisad kesimlerinin oluturduklar, fakat onlarn varlnn dnda da alan bir kii ve grup zellii fikri vardr. Bundan dolay Bat'da "mill kar" dendii zaman "kii" ve "grup" zerklii akla geliyor. Trkiye'de ise "mill kar"n kii veya grup zelliklerine bal olmayan kolektif bir

anlam vardr. Bundan dolay da Trkiye'de "hrriyet" fikri etrafndaki tartmalar genellikle bu ikili kkten ayrln anlamamaktan ileri gelen bir karmaklk gsterir. Daha ilginci, Bat'da "sivil toplum"un gelime izgisinin paralelinde -fakat aykr- bir dnce tarz oluturan Rousseau, Duguit, Maurras gibi "kolektivist" fikir sahipleri, Trkiye'de pozitif bir yank bulmulardr. 1961 Anayasas'nIN Ba-TI'NIn kkenine dayanma konusundaki admlar da toplumsal erevemize oturtulamamtr. Bizdeki "kolektivist" anlayn bir uzants, Osmanl brokratik-patrimonyal idaresinin devlete bal, meruiyet anlaydr. kinci uzants ise iletiim aralarnn ve aydn gruplarnn gelimemesi ve islm sistemlerde devlete kar koyma geleneinin bir meruiyet kayna olarak Bat'daki gelimelere benzer toplumsal dayanaklardan mahrum kalm olmasdr. Bu toplumsal evrim fark vurgulandktan sonra, slm topluluklarnda ekillenme srelerinin eksik kalan, fakat, -bir bakma- devlet karsnda "sivil toplum"un Bat'daki roln andran bir ynn anlatmak gerekir. Hatrlanaca zere, Osmanl topluluunda iki ayr hukuk kayna ve bu dorultuda iki ayr meruiyet kayna mevcuttur. Bunlardan birincisi eriat, ikincisi "rf-i Sultan", yani padiahn kanun koyma yetkisidir. rf-i Sultan, Bat'da mill devletlerin kuruluu srasnda krallarn kendi glerini merulatrmak iin kullandklar Raison d'Etat kavramn hatrlatr.
17

islm tarihinde olduu gibi Osmanl tarihinde de eriat'la Sultan meruiyet kaynaklarnn btnlemesinden bahsedildii kadar, ikisinin arasndaki atmadan da bahsedilebilir. Ancak bu ikinci eksen slm ve Osmanl tarihinin daha az bilinen ve zerinde daha az allm alanlardr, islm'n bandan beri, Islm inanlar ilkel saflyla korumay devlet birimini korumak kadar nemli sayan bir akmla karlarz. Devlet bu safl ortadan kaldracak eilimler gsterirse devlete kar konur. Bu tutum, islm tarihinde ve Osmanl tarihinde beliren uzun bir halk ayaklanmalar geleneinin tarihsel-toplumsal ieriini oluturur. slm'n ilk alarnda grdmz hadis-ehli (ehl'l-hadis) bunun bir halkasn tekil ediyorsa, halkann dier ucunu Mslman Kardeler tekil eder. Osmanl Imparatorlu-u'nda da bu gibi bir davrann birok rneklerini gstermek mmkndr. Babalerin isyanndan beri izleyebildiimiz bu zincirin bir eit islamc poplizm oluturduunu syleyebiliriz. Bu poplizmin modern zamanlardaki belirtileri 1908'den sonra ittihat ve Terakki'ye kar koyan genel akmda grebiliriz. Bir hayli deimi bir eklinin Demokrat Parti'nin desteini salam olduu phe gtrmez. Zamanmzda bir dier ekli, MSP'nin ald destekte grlr. Btn bunlardan karacamz sonu, kendi demokratik "geleneimiz"in, 1) bir bolua (sivil toplum eksiklii), 2) Bat "kamuoyu"nun tarihsel temeli olmadan gelien "biiMine, 3) bir islm yapsal unsura (Islm poplizme) dayand sylenebilir. Bu karmaklk asndan, "hrriyet"le ilgili deerlendirmelerimizdeki kendimize zg izgileri daha iyi anlayabiliriz.
KAYNAKA

Perry Anderson, Lineages of the Absolutist State, Londra, 1975. Marc Bloch, Feudal Society, 2 Cilt, Chicago, 1964.

18
Otto Hintze, The Historical Essays ofOtto Hintze, New York, 1975. H. G. Koenigsberger, Estates and Revolution, Ithaca-Londra, 1971. Gianfranco Poggi, The Development of the Modem State, Stanford, 1978. Theda Skocpol, States and Social Revolutions, Cambridge, 1979. Charles Tilly, ed., The Formation of National States in Westem Europe, Princeton, 1975.

Cumhuriyet Dnemi Trkiye Ansiklopedisi, stanbul, letiim Yaynlar, 1983, cilt 7, s. 1918-22
19

TRK TOPLUMUNU NCELEME ARACI OLARAK "SVL TOPLUM"


"Sivil toplum" kavramn karmak, merkez bir nveden karak gittike geni yanklarla anlam kazanan oynak bir nirengi noktas olarak deerlendirmek gerekir. Kavram, olumlu olduu kadar olumsuz vurgular da antrr. imgesel canll ise bu iki kutup arasnda dolamasnn yaratt zenginlikten kaynaklanr. "Sivil top-lum"un bir sylem iindeki yeri daha ok bu sylemin siyas niteliini anlatmas bakmndan nemlidir. Kavramn bu ilevi en ak ekilde Osmanl Imparatorluu'nda yerini arayanlar arasnda ortaya kar. "Sivil toplum" byle bir sylemde Osmanl toplumsal ve siyasal yapsndaki bir eksie iaret etmek iin kullananlarn, Latent siyas fikirlerinin bir gstergesidir. Kavramn "estetik" diyebileceimiz bu vurgusunun yannda sosyolojik-zmleyici nitelii bana daha da mphem geliyor. Kavram tarihsel-sosyolojik bir analiz yapmak iin kullandmzda bir eksii nitelendirmeye altmz oranda batan metodolojik adan zayf bir duruma dyoruz: "Eksik" saptamak bir toplumun nasl altn
21

aratrmak yolunda kullanlabilecek yzeysel bir yntemdir. Bu gibi bir yaklam Osmanl mparatorlugu'nun yapsn irdelemek iin olsa olsa bir balang muhasebesi imknn salar. "Sivil toplum"un bir dier zellii retildii Bat felsefe-sosyoloji-siyas fikir tarihi alanlarnda bile deiik anlamlarla ortaya km olmasdr. Her ne kadar "sivil toplum" Bat topluluklarnn zgn deerlerini zetlemek iin kullanlmsa da, Bat fikir tarihi sreci iinde yerini aradmzda 15. yzyldan 18. yzyla kadar sren bir zaman kesiti iinde eitli anlamlar kazandn gryoruz. Her dnrn kendi deerlendirmesine bal olan bu anlamlar daha ok toplumu ayakta tutacak kurum ve bunlar temellendi-ren tabiat kanunu anlaylarnn zerine yerletirilmi, bunlarn bir "nc kat" olarak bina edilmi, onlardan tretilmitir. Btn bunlara ramen kavramn Trkiye ile ilgili tartmalarda sahneye kmas faydasz olmamtr. En azndan kendi kuamn lkemizin toplum yapsnn ve siyas kurumlarnn baz eksikleri konusunda duyduu bir rahatszl odaklatrmas bakmndan nemi yadsnamaz. Bu yazy byle bir rahatszl duymu olanlara ithaf ediyorum. Hegel - Marx ve ncleri Hegel iin sivil toplum (Brgerliche Gesellschajt) iinde yaayan kiilerin yaamasn salayacak btn faaliyetleri ieren, yapl ve organize, bir iktisad sistemi, bir hukuk sistemi ve bunlarn dzenli bir ekilde almasn salayacak otoriteye sahip bir cemaattir. Ya da Hegel'in bir yerde belirttii gibi, sivil toplum salt ihtiya zerine kurulmu toplumsal birim olarak tanmlanabilir. Bu zelliklerin gelitii yerde ise belirli bir milletin birlii
22

btn kurumlara -ve bu arada sanat, din ve felsefeye- yansyan dominant bir g olarak ekillenir. Ancak, sivil toplumda bile, bahis konusu ettiimiz st seviye gelimeden nce, ahslar birbirleriyle olan bamszlk ilikilerinin ilerisine geerek, pratik olarak ahs iradelerinin toplam olmasnn tesinde bir topluluk iradesi ifade edecek duruma gelirler. Osmanl mparatorluu'nda yapl (structured) ve organize bir cemaat mevcuttur. Bu cemaatin ayn zamanda bir iktisad ve bir hukuk sistemi vardr. Bu kopuklukta din kurallarn pekitirdii bir "cemaat" da vardr, fakat bu "cemaat" dzeni salayc otoriteden yoksundur. Tam anlamyla "otorite"den bahsedilecekse, bu otorite devlet monopoln-dedir. Hatta sivil toplumu tanmlarken kullandmz "iktisad sistem" - "hukuk sistem" kavramlar bile Osmanl

mparatorluu'nda Bat'dakine e bir anlam tamaz. Bu fark ise ancak Osmanl mparatorluu Bat'dan deiik izgilerle gelimi sosyal tarihi erevesi iine yerletirildii zaman anlalabilir. Bat'da kilise / sekler gler; feodalite / burjuvazi / endstri proletaryas; yerel odaklar / mill odaklar eklinde grlen kutuplamalarn yaratt atmalar yerine, Osmanl imparatorluu'nda atmalara uzun vadede bakldnda, bunlarn cemaat / devlet ekseninde odaklandn syleyebiliriz. Konuyu bu adan deerlendireirek farkllklarn anlatlmasn bir tarafa brakmamz ve Osmanl imparatorluu'nda "toplum zemberei" diyebileceimiz dinamik odan nasl altn anlamaya ynelmemizi teklif ediyorum. Fakat bunu anlayabilmek iin de bir adm geri atarak Batllarn, Osmanl mparatorluu'nda en eski zamanlardan beri Bat dnrlerinin neleri eksik grdklerini gzden geirmemiz gerekecektir. Gerek italya'nn ehir devletlerinde, gerek ilk Bat milLet-devletlerinin dncesinden ve gnlk yaamndan aldkla23

r ilhamla Osmanl mparatorlugu'na bakan kiiler, Osmanl mparatorluumda padiahn "kklemi" bir brokrasi yoluyla hkmranlk ettiklerini anlatrlar. Bu fikri deiik fikr kalplarna ramen Makyavel, Bodin ve Montesquieu'de bulabiliriz. Burada vurgu Padiah otori-tesiyle Teb'as arasnda "arac" bir g olmadndan dolay otoritesinin "Dou Despotizmi" eklini alddr. Osmanl imparatorluunda Bat'da devletin merkeziyle Teb'a arasnda bir kpr ya da tampon vazifesini gren "stnde", "Rechtsgemeinschaften" yn da mahall "parlement"Lar yoktur. Biraz farkl bir yaklam Osmanl imparatorluunda zel mlkiyetin korunmam olduu tezidir. Bu tezin bir oranda doru olduu phe gtrmez. Fakat Batllarn hata yaptklar nokta Osmanl mparatorluu'nun yapsnn detaylarna inmemi olmalardr. Osmanl imparatorluunda "Kul" statsnde olanlarn gerek hayatlar gerek mallar asndan padiahn iradesine bal olduklarn biliyoruz. Bunun kant padiahn beenmedii devlet adamlarnn idam hkmne ya da mallarnn msaderesine ne kadar kolayca karar verildiidir. "Kul"un tam anlamyla kendi stats asndan hukuktan yoksun bir alanda alt da sylenemez. Kanunnameler statsn belirttii oranda o da bir hukuk ereve iinde bir "Kariyere yerletirilmitir. Ancak bu kesinlikle Weber'in -"Kariyer" deildir- ve brokrat gerekten padiah karsnda "Kle" deilse bile "Kul" -. "GulAm"dr. Dier taraftan, "Kul" statsn temel ta olarak grp bundan Osmanl Imparatorluu'nun tm zelliklerini karmak mmkn deildir.. Zira "Kul" statsnn garantileri eksikse de Padiah'la ve ynettii idareci snfla (asker snf) dolayl bir ilikisi olan "Sade Vatanda"n hayat ok daha emniyetlidir. Kendisine bu gveni salayan da eri-at'n gnlk hayatlar zerine at emsiyedir. Bylece,
24

Osmanl imparatorluunda kii haklarndan bahsederken, bunlarn ayn deerler zerine kurulmu iki ayr alan iine girdii gerei ortaya kar. Gene eriatn koruyuculuunun ne biim bir koruyuculuk olduunu anlamak iin, iki ayr gelimeyi de gzmzn nne getirmemiz gerekir. Bunlar Islm topluluklarda "mmet" biriminin tarih ilevi ve bu birimin Osmanl Im-paratorluu'nda geirdii deiikliklerdir. slm ve mmet

islm mmeti, islm balang devirlerinde Peygamberin etrafnda toplanan bir mminler cemaati olarak teekkl etti. Bu cemaat, Hristiyan inanlarnn etrafnda odaklanan cemaatlerin aksine, siyaseti "ikincil" bir faaliyet alan olarak deerlendirip, siyaset alanna srt evirmemiti. Aksine, cemaatin gnlk kayglarnda politika nemli bir yer tutuyordu. Peygamberin otoritesi din konulara deindii kadar siyas konulara da deiniyordu. Peygamberin ilevi din olduu kadar siyas idi ve yerine geecek olan kimseler onun yalnz din roln deil, siyas rollerini de tevars etmek iin mcadelelere giriiyorlard. islm'n ilk yllarnda bir tr dorudan demokrasi islm'daki siyas ynnn pratikte ald ekildi ve bu uygulamalarn arkasnda "Emr bil ma'ruf..." (iyiyi arayn ve ktden ekinin) eklinde siyas felsefeyi ifade eden ilkeler de grlyordu. Kur'an, bu ilkelerin kayna, temeli ve karsna geilmez orijiniydi. Islm potansiyel devletin ortaya k bu paradigmann paralanmasna yolat. Devletin karlaryla ilgili dnce giderek cemaatin Kur'anda belirtilen karlaryla ilgili ilkelerden syrld. Bu ekimenin yaratt gerilim aslnda la25

Tent bir gerilimdi, fakat zaman zaman kutuplama gerek bir atmaya dnebiliyordu. Bu karlamalarda kendilerini "gerek mmin" iln edenlerle, Islm prensipleri uygulamakta "yan izmi" olmakla suladklar kimseler arasndaki atmay izleyebiliyoruz. Bunu bir bakma Montgo-mery Watt'IN deyimiyle "karizmatik cemaati" yeniden kurma gayreti olarak nitelendirebiliriz: yumuak bir cemaat tipi ilikisinin -dorudan demokrasiyle birlikte- yeniden canlandrlmaya allmas.
Her ne kadar slm'da "Kiliseye" tekabl edecek bir kurum yoksa da, islm'n ilk yzyllar bir Islm aydn tabakasnn oluumuna tank olmutu. Toplum iindeki yeri asndan bu grup iin "tabaka" yerine tarihi Duby'nin kulland "Ordre" kelimesini kullanmay tercih ederdim. Bunun Osmanlcas ise "erkn (rkn)"dr ve szcn yaratt armn doru bir arm olduunu aada gstermeye alacam. Hodgson islm'n ilk iki yzylndaki gelimeden yle bahsediyor: "Dncenin ve pratiin baz alanlar, zamanla mutekit dncenin temsilcilerinin Allah'n koyduu amalara uygun bir dzen yaratma mitlerini gerekletirmek izdmnde gelierek, onlarn otoritesine tbi oldu... Snni Mslmanlar arasnda olduu kadar iiler arasnda da Ulem ad verilen bir dizi inanm erkek ve kadn, zel ve kamu yaam iin eriat'ten esinlenmi bir proje olarak tanmlayabileceimiz bir plan oluturdular. Kestirebileceimiz gibi bu kiiler islm'n kamuya intikaline hkim oldular, islm'n speklatif ve teolojik dncesi zerinde ok etkili oldular." Seluklularn nemli baarlarndan biri bu rkn'. devlet mekanizmas iine almak oldu. Ulem da din akademiler 26 olan medreselere devlet desteini temin etmekle bu gelimeden faydalanmlard. Dier taraftan Medreseden yetienlerin de devlet "barem"inde yeralmalar, eriat zerine kurulu adl mekanizmann bir devlet mekanizmas olarak almas salanmt. Seluk Veziri Nizam lMlk bu ilgin "darbe"nin mimar olarak gsterilir. 12. yzylda amalarna uygun ekilde kullanldklar zaman devletin mdahalesinden masun olan

vakflar da kurumlat. Bylece, teorik olarak devletin, padiahn, mlkiyetinde olan zira topraklarn Padiah glgesinden ayrlmas iin bir imkn belirdi. Zira her ne kadar Ulem bu kaynaklarn kullanlmasnda mtevelli olarak gzkyor idiyse de, pratikte vakf konumu kendilerine olduka geni bir otonomi salamt. Osmanl mparatorluu'ndaki ikili ilevi sayesinde, Ulem eskiden beri stlendii, halkn karlarnn temsilcisi roln daha da etkili bir biimde srdrebiliyor-du. Fakat dier taraftan Ilmiyye mensuplarnn devlet memuriyetleri genel piramidinde yeralm olmas bunun aksine bir etki yaratyordu: Ulem'nIN halk unutup politikaclarla ibirlii etmesi iin bir kap almt. Medreseden kanlar bu imknlar kullanabiliyorlard. Bu gelimenin bir sonucu da iki Ulem tipinin ortaya kmas oldu: alt dzeylerde "halkla birlikte" yaayan ve isteklerinin tercman "alt tabaka" Ulems ve "resm Ulem" ya da "Ulem-y Rusm." Alt tabaka ve temsilcisi Ulem bylece, bir eit poplist ideoloji ve yaamla karmak bir bileim haline gelen bir ortamda etkinliini srdryordu. Marshall Hodgson slm tarihi boyunca karakterini muhafaza edebilmi, zaman zaman da iddet eylemleriyle uykuda olmadn gsteren bu eilimin slm tarihinde Ahi al-Hadith olarak bilinen somut ve renkli bir sosyal cereyana dayandn gstermitir. Hodgson'a gre er'i bir Islm nizamn formlletirilme-si almalar, bunlarn, kurduklar gruplar baarl bir e27

kilde yrtmelerini salamt. Dindarlklar eriat esprisine gre kotarlm bir toplumsal programn odak noktas olan bu almalar, ayn zamanda islm'n ilk devir cemaatinin homojenliini kendilerine rehber olarak kullanyordu.

Ahi al-Hadith tipindeki toplumsal hareketlerin devamll hareketin kendi kemiklemesinden ok devletle olan ztlndan kaynaklanyordu. Bu ztlk devam ettike ayn eylem zaman getike baka ekillerle, fakat ayn aMa ve hedefle ortaya kabiliyordu. Bu kendini yeniden yaratmann arka plannda yatan Kur'an mesajnn nemi de aktr, ideal islm topluluunun nasl kurulaca konusunda olduka net iaretler verdikleri oranda, Kur'an'n emirlerinin bir
ideoloji olarak almas daima imkn dahilindeydi.

Ahi al-Hadith tipi topluluklarn yannda DevlEtin karsnda odaklanan ikinci bir kme de tasavvuf kuramlaryd. Genellikle tasavvuf bizde olduka soyut bir fikir (oda olarak grlr, oysa bu speklasyonlar ayakta tutan unsur tarikatlarn somut varlklar ve slm dnyasnn her yerine nfuz eden haberleme alaryd. Tasavvufun, bu somut biimiyle 13.-15. yzyllar arasnda Seluklular ve 'Osmanllar'a kk sktren ayaklanmalar da kardklarn unutmamamz yerinde olacaktr.
Yukarda, saydm islm topluluklarna zg tOplum ve siyaset biimlerini anlatmakla, bu topluluklarda oRtaya kabilecek toplumsal hareketlerin anlalmas iin bir ipucu saladm sanyorum. Osmanl Imparatorluu'num ortaya kmasn bu "mozaik"in paralarnn bir taraftan -esas itibariyle- yeniden ngrld, fakat ayn zamanda :ekil deitirdii yeni bir siyas sentez olarak deerlendirebiliriz. Osmanl imparatorluu kendinden nce gelen Isllm imparatorluklardan daha dzenli ve topluluun her kesine daha "nfus edici" bir yapdr. Ayn zamanda imparatorluk merkez tekilat Ulem'y kendine sk bir ekilde balama-28 yi bilmitir, imparatorluk Medrese sistemini genel devlet ilerine faydal olacak ekilde

sistematikletirdi ve gelitirdi. Ahi al-Hadith tipini andran hareketlere (rnein Kadzdelilere) kukulu bir gzle bakld, tasavvuf "ehlletirildi" ve "rafizlik" kontrol altna alnd Fakat Osmanllar gene ayn siyas niteliin bir sonucu olarak eriat' "ayr fakat eit" denebilecek bir zel hukuk alanna yerletirmeye de zen gsterdiler. Bu da alelade vatanda iin sosyal hayat ve ekonomiyi kapsayan bir dzenleme ve o oranda da bir garanti idi. Bunlar bir geriye bakla deerlendirdiimiz zaman Osmanllarda "sivil toplum"un elerini grdmz syleyebilir miyiz? Cevabmz hem "evet" hem "hayr" olacaktr. Osmanl Imparatorluu'nda bir Dou Despotizmi grenlerin eriat'IN garantiledii bir zel mlkiyet alann gzden kardklar oranda, onlarn tarifine uyan bir "sivil toplum" dinamiinin elerinin ksm mevcudiyetinden bahsedebiliriz. Genel zel hayatn "rf-i Sultan'den uzak, bir eit masuniyetle korunmu olarak cereyan etmesi asndan "sivil toplum"un varln ileri srebiliriz. Loncalarn almasna, devletin esnaf zerindeki kontrolne ve siyas kurumlardan uzak tutulmalarna baktmzda imaj biraz daha bulank gzkyor. Fakat salt Bat'ya bakarak bu kontrollerin "sivil toplumu" ortadan kaldrc olduunu ileri sremeyiz. Sistemde gerekten eksik olan Franszlarn "Corps Constitues" olarak isimlendirdikleri, stande, rechtsgemeinschaften tipi kurulular ve serbest ehirlerdir. Fakat bu eksiin yan banda, "sivil toplum" modeline uyan Bat topluluklarnn modernleme srecinde edindikleri yeni bir yapsal zelliin de eksikliini anmak gerekir. O da Bat devletlerinin bu yzyllarda "sivil toplum" oluturan yaplar yar yolda karlamak zere, onlara do-ru giden bir sreci balatm olmalardr. Bu srete Bat
29

toplumlar "sivil toplum" tipine uygun olarak elde ettikleri baz avantajlar yitirmilerdi, fakat bu kaybn beraberinde srkledii homojenleme "Sosyal snflarn" kristallemesinin artlarn ortaya karmt. Bu gibi yeni tabakalarn "pazar kritik kaynaklarn kontrol etme zellikleri Osmanl mparatorlugu'nda gzkmez ve szkonusu kontrol amz Trkiye'sinde bile ancak reym halinde mevcuttur. Bunun da ardndan, "sivil toplum"un siyas sahaya aktarlmas, bildiimiz demokratik srecin balangc gelmitir. Gianfranco Poggi "sivil toplum"un politize olmas ve politikay kontrol altna almasyla birlikte ikinci bir nitelik deiikliine uradndan bahseder. Poggi'ye gre "Sivil toplum"un verdii imknlarla odaklanan burjuvazi radikalliini bu yeni toplum tipinde otonom olarak gelien ve giriimci "kast"IN faaliyetlerinden ayr bir alan oluturan, sosyal ve fikr ynlerinin gelimesine borludur. "Sivil toplum"un bu komponentleri bilhassa entelektel, edebi sanatsal faaliyetlere girimiler ve bu oranda farkl bir sosyal kimlik gelitirmeye balamlard. Bu kimliin bir "public" ya da zamanla birka "public"le karlkl bir etkileimle kendini bulduunu syleyebiliriz. Bunlar gittike artan almalarn bir dizi kurulu ve iletiim aralaryla (bilimsel dernekler, edebi salonlar, mason localar... ve gnlk ve periyodik basn) gelitiriyorlard. Bunlarn kamusal (public) yn de her gelene ok ak olmalaryd. Buna ilveten, her katlan, nisbeten gemlenmemi ak bir tartmaya katkda bulunmakta serbestti ve bunun amac da herhangi bir konuda geni bir yaym olan bir "mme efkr" oluturmakt. 18. yzyln sonunda bu unsur (the public) Osmanl mparatorlugu'nda mevcut deildi. Osmanl imparatorlugu'nda "mme efkr" yeraltnda oluan bir mekanizmaya balyd ve yayn teknii ayia ve karalamayd.

30

19. yzyl Osmanl imparatorlugu'nda reform devridir. Bu yzyl Osmanl Devlet adamlarnn eitim, adalet ve idare sisteminde reformlar uygulayarak imparatorluun kn durdurmaya altklar devredir, ilham kaynaklar Bat aydn despotizminin "en liberal" olarak tanmlayabileceimiz rnekleriydi. Bat'da olduu gibi burada da reformun ana amac devlet tevikiyle teb'ay retici bir duruma getirmekti. Devlet, teb'asnn almalarn koruyucu, retici olmalarn salayacak temel eitimi salayc, ve retimi gelitirecek idar tekilat ve haberleme an kurucu roln stleniyordu. Bu gibi bir genel politikay ortaya karacak iti 18. yzylda pek bilinmeyen sebeplerden dolay kudreti artan Osmanl kalemlerinden, brokrasisinden gelmiti. Bu brokrasi az zamanda Padiahn simgeledii Patrimonyal meruiyet kavramnn kontrOln eline geirecek, Padiahn kendisini arka plana itecekti. li ve Fuat Paalar bu gibi bir adan deerlendirmek gerekir. Brokratlar bu srada kendi hayat ve mlklerini garanti altna almay da salamlard. Osmanl imparatorlugu'nda bir "kamuya ak alan" (public sphere) gene de Tanzimat reformlarnn bir rn olarak ortaya kt Ancak bu gelime Tanzimat devlet adamlarnn bir ikinci kuann rndr. 1860'larda, Bb- li'nin kalemlerinde yetimi ve daha sonra gazeteciliin kurucular olarak gzken bir grubun gazetelerdeki yazlar bir eit "mme efkr" yaratt. Bu yeni sosyolojik yap 1876 Anayasasnn en belirgin mimarlarndan biri olarak grlmelidir. Fakat Osmanl intelligentsia'sININ bu etkisi geiciydi. Tesiri, iletiim tekniklerini kullanmay bilen kk bir grubun bunlar tekelletirdii bir devreye tekabl ediyordu. Bu Osmanl intelligentsia's byk halk kitlelerinden kopuk olarak i grd oranda onu beraberinde demokratik bir ida-

31
reye doru srklemenin yknden kurtulmutu. Ancak iletiim tekniklerinin verdii yeni g, yeni aydnlarn geride braktklar halk kmesi tarafndan, buulu gzlkler ardnda da olsa, yava yava anlalmaya baladka onlar bu defa kendi taraftarlarn "mobilize" etmeye uratlar. Tarikat almalarnn 19. yzyln drdnc eyreinde, istanbul'da ve taralarda yeraltnda ivmesi bunu gsterir. Bu hareketleri halk kitlelerinin eskiden beri mevcut liderliini elden karmamaya kararl gelenekilerin bilmedikleri ve anlayamadklar, fakat gcn grdkleri yeni bir sisteme szmaya almalar olarak deerlendirebiliriz. Bunu, biraz basitletirerek eriat-zel hukuk-halk ulems kesitinin, dev-let-brokrasi-merkez kmesiyle olan atmasnn nitelik bakmndan farkl yeni bir aamas olarak deerlendirebiliriz. II. Abdlhamid'in dehas bu atmay sezinleyerek kendisini "halk" kmenin lideri olarak "satabilmesi"ydi. kinci bir anayasaclk hareketi, Jn Trklerin giriimi, geni halk kitleleri, eriat kmesini -belki de hakl olarak-kart grmeleri sonucunda bir mddet sonra otokratik idareleriyle sonuland. Ancak, bu da ittihat ve Terakki'nin bu kopukluun farknda olmad eklinde anlalmamaldr. Bazlar "sivil kurumlarn" Trkiye'de bulunmadnn ve bunun da kendilerini fikirlerini tatbik imkn az olan bir sosyolojik yap ile kar karya braktnn farkndaydlar. Bundan dolay gerek ittihatlar gerek Kemalistler bu "ara"y temsil edecek kurumlar (bankalar vs.), snflar (ticar ve endstri burjuvazisi) ve yasalar (Cumhuriyetin meden kanunu ve ticaret yasalar) temellendirmeye altlar, ilgin olan ve kurumsal sosyolojinin zerinde durmas gereken gelime "sivil toplum" kurucu olarak tanmlayabileceimiz bu yeni

yaplarn uzun vadede zamanmzda Kemalistler tarafndan deil, fakat dindar Mslmanlar tarafndan zaptedilmi olduklardr. ok geni bir zaman kesiti
32

boyunca seyretmi ayrntl gelimeleri, burada ok genel bir ifade ile ve bir izgi halinde anlatm bulunuyorum. Bu izgi tarihsel ve kuramsal aratrma alan aratrmaclar ilgilendirirse sanrm yeni gr alarna yolaabilir. Sosyalizmin dnya gndemine gelmesi "sivil toplum" kavramnn lkemize ne oranda uygulanabilecei konusunu daha da karmak bir hale sokmutur. Trkiye sosyalizmi ve Marksizmi her ne kadar bir aydnlar hareketi olmusa da, yazmda "eriat kmesi" olarak tanmladm halk katnn grlerine yakn, Osmanl-Islm eitilik grnn altn izen fikirler ieriyordu. Bu adan AP ve ANAP'n programlar ve uygulamalarnn baz ynlerinin poplist-eitliki olmas bizi artmamaldr. CHP ileri gelenleri arasnda bunu anlayan (rnein Turan Gne) olmusa da Bat'da km bir toplumsal ikilem zerinde kurulmu Trk orta sol ve solunun parti programlarna bu sofistike anlay yanstmak mmkn olmamtr. Sosyal tarihinin "gerei" belirli ynelimler gstereni, aydnlar tarafndan -gelimeleri Batl fikir kalplarna gre deerlendirilen Trkiye'nin ok partili sisteme gemesi bu gerein arln yeniden terazinin kefesine koymutur. Bunun somut sonularn ancak bugn grebiliyoruz. Dier taraftan, Trkiye'nin Kapitalizmini de allm kalplarla incelemeye alanlar lkemizin z toplumsal dinamiinin anlalmasna nisbeten az katkda bulunmulardr. Her iki yn de ciddiye alan kiilerin bize Trk kapitalizminin yengecin dolanmasna benzeyen yolalnn tarihini salayabilecei mit edilir. Bugnk Trkiye'de "ikinci kme" (tara, eriat, sokaktaki adam kmesi) gnlk hayatmza damgasn vurmaya balamtr. Bunu "sivil toplumun" artk toplum yapsna girdii eklinde mi alglamamz gerekir? Soruya cevap vere33

bilmek iin nce sivil toplum kavramnn Bat'da beraberinde getirmi olduu "kii haklar"na bir gzatmak gerekir. Kii haklaRI "ikinci kme" tarafndan ok zel ve Bat'dakine hemen hibir ey katmayan, fakat ondan ok ey gtren ekilde anlalmaktadr. Kendi anlaym, kii haklarnn znn, kitle toplumu ile ilikisinin ve bu haklarn uygulanma modelitelerinin en iyi ekilde Kant, J. S. MilL gibi klasik fikir tarihileri tarafndan ifade edildiidir. Buna kar kan varsa "sivil toplum" kavramnn yan rnlerinden en deerlilerinden birine ve benim anlayma ve "medeniyet" dediimiz olaya kar kmaktadr.
Defter, say 2, Aralk-Ocak 1987, s. 7-16
34

TRK SYASASINI AIKLAYABLECEK BR ANAHTAR: MERKEZ-EVRE LKLER


"Toplumun bir merkezi vardr." Ama nasl ki, baz toplumlarn tekilerden daha salam merkezleri varsa, bu merkezler oluturulurken kullanlan malzeme de toplumlara gre byk deiiklik gsterir.1 Bu "serbeste devinip duran"2 kaynaklar dzene sokmak iin giriilen abalarn ounlukla pek ksa mrl olmasna ramen Ortadou'da, bu eit merkezlerin

kurumsal erevesini kurmak iin yaplan giriimlerin uzun bir tarihi vardr. Bu adan Osmanl imparatorluu, gze arpan bir istisnadr. Osmanl mparator-luu'nun, karmak ve incelmi bir kurumlar ebekesine dayanan uzun mrl bir merkezi vard. Osmanllarn uygulad yntemler ustaca ve eitliydi. Dinsel aznlklardan ounlukla kk yalarda toplanan bireyleri ynetici sekinler arasna alan, onlar resm grevBataki deyii, Edvvard Shils'in "Center and Periphery"sinden aidimi: The Logic of Personal Kncnvledge: Essays Presented to Michael Polanyi on His Seventieth Birthday, 11 March 1961, Glencoe, 1961, ss. 117-130, burada, s. 117. "Serbest devinip duran" kaynaklar iin bkz: S. N. Eisenstadt, The Political System of Empires, New York, 1969, passim, 35

liler snfyla btnletiren, vergi ve toprak ynetimini mutlaka merkezletirmese de skca denetim altnda tutan ve resm dinsel dzene egemen olan merkez, adalet ve eitim alanlarnda ve yasalln (resmiyetin) simgelerinin yaylp tantlmasnda, salam dayanak noktalar bulmutu.3 Komu iran'la bir karlatrma yaplrsa, Osmanllarn bu baaRIlar, daha ak bir biimde ortaya kar, iranl yneticiler, denetime alamadklar ok sayda toplumsal gle ustaca oynayan "byk dzen kurucular"dan baka ey deillerdi ounlukla. Ne var ki, Osmanllarn bu konulardaki baarlar, komularnn kurumlaryla kartlk durumunda ele alnp tam anlamyla deerlendirilemez.4 Daha geni bir bak as edinebilmek iin, bir baka karlatrma yapmak doru olur. Bu karlatrmada, Osmanl imparatorluu, ortaya kmakta olan merkezilemi Bat devleti ve daha sonra onun yerine geen modern ulus-devleti ile yanyana konarak ele alnmaldr. Bat'da, 17. yzyl yarsnda ortaya kan hkmet biimi olan "Leviathan"da, daha sonraki ulusdevlet de, Osmanl kurumlarnn geliiminde rol oynad. Bunlar, balangta, Osmanllarn zellikle gerekletirdikleri baaRIlardan tr eskiden beri gurur duyduklar alanlarda stnlk elde etmeye balayan rakipler olarak grldler. Ama daha sonraki modernleme sreci boyunca Osmanllar, bu yeni devlet biimlerini kendi hkmetlerinde yapacaklaRI reformun modelleri olarak grdler.
3 Bu zelliklerin genel bir irdelenmesi iin bkz: Halil nalck, "The Rise of the Ottoman Empire", The Cambridge History of islam, A. K. S. Lambton, E R. Holt ve B. Lewis (eds.), J: The Central hlamic Lands, Cambridge, 1970, ss. 295-323 ve H. A. R. Gibb ve Harold Bowen'n daha nceki ve daha kesinleyici incelemesiyle karlatrn: hlamic Society and the West, 1, Part, London, 19501967, ss. 39-199. 4 Bu deyii, International Joumal of Middle East Sfudies'de yaymlanacak bir makalede kullanan Prof. Y. Abrahamian'a borluyum.

36

Leviathan ve ulus-devlet, yapsal adan Osmanl kurumlaryla kartlklar gsterdiinde, Trk tarihi bakmndan da nem tar. Bat'da devleti biimlendiren gler, modernleme balamadan nce Osmanl devletini biimlendiren glerden nemli lde farkl gibi grnmektedir. Modern devleti yaratan merkezileme sreci, dayand feodal temellerden tr, evre gleri diyebileceimiz eylerle uzlamalar yaplmas sonucunu veren bir dizi kar karya gelmeyi kapsamt. Bu gler feodal soylular, kentler, kasabalar [burghers] ve daha sonra endstri emeiydi. Bu uzlamalar, Leviathan'IN ve ulus-devletin bir lde iyi eklemlenmi yaplar olmasna yolat. Ne zaman bir uzlama ve hatta tek yanl bir zafer gereklese, evresel gcn bir blmnn merkezde btnlemesi de salanm oluyordu. Bylece, feodal zmreler ya da "ayrcalkllar" ya da iiler, ynetimle btnletiler, ama ayn zamanda, zerk durumlarnn tannmasn saladlar. Ardar-da kendini gsteren bu kar karya gelmelerin ve tannp kabul edilmelerin ok nemli sonular olmutur. Kar karya gelmeler eitliydi. Devlet ile kilise, ulus kurucular ile yerelciler, retim aralarna sahip

olanlarla olmayanlar arasndaki atmalar, bunun rnekleridir. Bu apraz blnmler, Bat Avrupa modern siyasasnn bklgenliine byk lde katkda bulunan eitli siyasal kimliklerin ortaya kmasna yolat.5 te yandan merkez evresel elerle bir balantlar sistemi iinde bulunuyordu. Orta5 Bat Avrupa'da devletin geliimine ilikin yaynlan iin bkz: Reinlhard Bendix, Nation-Building and Citizenship: Studies in Our Changing Social Order, New York, 1966, ss. 1-142; C. J. Friedrich, The Age of the Baroaue: 1610-1660, New York, 1952, ss. 14 ve arkas; R. R. Palmer, The Age ofDemocratic Revolution, I, Princeton, 1959, passim ve burada zellikle nemli olan: Seymour M. Lipset ve Stein Rokkan, "Cleavage Structures, Party Systems and Voter Alignement: An Introduction", Party Systems and Voter Alignements: Cross-National Perspectives, Lipset ve Rokkan (eds.) New York, 1967, ss. 1-64.

37

ag'n byk zmreleri (estates) parlamentolarda yeralm-t; alt snflara haklar tannmt. 19. yzyldan nce Osmanl Imparatorlugu'nda, katmerli kar karya gelmenin ve btnlemenin bu ayrt edici zellikleri eksik gibi gzkmektedir. Daha dorusu, temel kar karya gelme, tek boyutluydu ve her zaman, merkez ile evre arasndaki bir atma olarak ortaya kyordu. Ayrca, evresel toplum glerinin zerklii, ancak de fac-to'ydu* ve, Bat

Avrupa'da, rnein, "baml tzel kiilikler"6 olsalar bile "Bey'den ya da Prens'ten ayr"7 olan zmrelere tannm kurumsallk hakk ile bunun arasnda ok nemli bir fark vard. Yakn zamana kadar, merkez ile evrenin kar karya gelmesi, Trk siyasasnn temelinde yatan en nemli toplumsal kopukluktu ve yz yldan fazla sren modernlemeden sonra da varln srdrm gibi gzkyordu. Bu incelemede, modernleme boyunca bu kopukluun nasl srp gittii ele alnyor. Geleneksel Sistem Merkez ile evrenin, Osmanl siyasal ve ekonomik yaamnn temel sorunu durumuna gelmesine yolaan birok neden vard. Merkez-evre kopukluunun en genel boyutu, domakta olan bir imparatorluk iinde blk prkln varln hl geni lde srdrmesiydi.8 Osmanl mparatorluu, miras yoluyla geen bir brokrasi ve feodal bey(*) "Fiilen", "bilfiil" - .n. 6 Friedrich, 20. 7 Ibid., 19. 8 Blk prk siyasa iin bkz: A. Vinogradov ve J. Waterbury, "Situations of Contested Legitimacy in Morocco: An Alternative Framevrork", Comparative Studies in Society and History, XIII, (January, 1967), ss. 32-57; Max Glucks-man, Politics, Law and Ritual in Tribal Society, New York, 1965, ss. 155-201.

38

ler tarafndan deil de merkezden denetlenen bir ordu kurmakta baar gstermiti, ama Osmanl toplumu bu erevenin iine kolayca girip oturmuyordu. imparatorluun baz blmlerinde, imparatorluk-ncesi bir soylular snf varln srdrmt, soysop zincirleri hl glyd, dinsel tarikatlar zerk glerinin dayand temelleri hatrlatabilirlerdi ve eitli etnik ve dinsel gruplar vard. Bu dank potansiyelin zel bir durumu, devlet ile mparatorluun ekirdei olan Anadolu'daki gebeler arasndaki ilikiydi. Devletin evredeki gebelerle uramasnn getirdii glk, yerel bir rahatszlkt. Ama ayrca gebeler ile kentlerde oturanlar arasndaki kartlk, Osmanl okumularnn, uygarln kent ile gebelik arasndaki bir ekime olduu ve gebelie ilikin her eyin kmsen-mekten baka bir ie yaramad konusundaki kalp dncesini de dourmutu. Gebe ve yerleik halk arasndaki bu temel kopukluun bir kalnts, yerleik tarm yaplan on ilin istatistik verilerinin, toplumsal yapsnn ve balca

sorunlarnn, hayvancla dayal ekonominin ve gebeliin kalntlarnn geerli olduu drt ildeki verilerle, yapyla ve sorunlarla keskin bir kartlk iinde bulunduu dou Trkiye'de bugn de hl grlr.9 Merkez -evre kopukluunun bir baka vurucu esi, merkezin, bir Osmanl-ncesi soylular zmresinden kalan izlere ve yldzlar Osmanllarla birlikte parlayan taral baz
9 Osmanl lmparatorluu'nun oluum zamanna ilikin olarak bu konuda yazlanlar Speros Vryonis tarafndan zetlenmitir: The Dtecline of Medieval Helle-nism in Asia Minr and the Process of hlamization from\ the Eleventh through the Fifteenth Centuries, Berkeley, 1971, ss. 258-285. Bir Fransz antropoloji bilgini olan J. Cuisehier, 1966'da unu hl syleyebiliyordu: "Gerekten de iki Trkiye vardr ve bunlardan birincisi hkmet Trkiyesi olan eski kentsel gelenek Trkiyesidir, ikincisi ise, bugnk Trklerin 4/5'inii oluturan ve Ouz ve Trkmen airetlerinden dorudan doruya gelenlerin krsal gelenekli Trkiyesidir." (Etudes rurales, No. 22-26, 1966, ss. 219-242, burada s. 224). Dou Trkiye iin bkz: smail Beiki, Dou Anadolu'nun Dzeni, Ankara 1969, s. 23. 39

gl ailelere kar kukuyla davranmasyd. Taralar ayrca, baemez din sapknlnn da fesat yuvalaryd. Kargaalk karan tarikatlar, kart grleri uzlatrmaya ynelen dinler, Mesih olduunu ileri srenler uzun sren ve iyice hatrlanan bir tehlike oluturmulard. Osmanl taralar, taht zerinde hak iddia edenler iin elverili yerler haline geldiinde evre, ayaklanmalarn k noktas grevini yerine getirmesi iin gerekli olan da edinmi oldu. Btn bunlar, merkezin gzyumduu bir yerelcilik temeli zerinde ortaya kyordu; nk, Osmanl toplumsal yneticilii, baa klmaz rgtlenme ileriyle kar karya kalmt, imparatorluk geniledike Osmanllar, karlatklar yeni toplumsal kurumlarla, yerel trelere yasallk tanyarak ve etnik, dinsel ve blgesel zelliklere ynelik ve merkezsel olmayan bir uzlama sistemini pekitirerek hasettiler. Gevek balarn ie yaradn grdklerinde, daha kapsaml bir btnletirmeye girimediler. Bu yan-zerk gruplar arasnda, kendi din liderleri tarafndan denetlenen gayrimslim topluluklar sayabiliriz. Bylece, daha genel ve btnsel anlamda merkez ve evrenin birbiriyle ok gevek balar iinde bulunan iki dnya olduunu syleyebiliriz. Toplumsal paralanmlkla birlikte Osmanl toplumunun bu yan, Osmanl dzeni temel sorunlarndan birini ortaya koyar. Bu sorun, Sultan ve resm grevlileri ile Osmanl Anadolu'sunun iyice blk prk yaps arasnda ortaya kan kar karya gelmedir. Anadolu, modern Trkiye'nin toprak bakmndan kurucu esi olduu iin, bugnk incelemeler asndan zellikle nem tar. Blk prklk karsnda yeralanlar, yani resm grevliler, evreden deyim yerindeyse yalnzca parmakln te yannda olmalar bakmndan deil, baz simgesel farkllklarla olduu gibi baz ayrt edici stat zellikleri dolaysyla da ayrlyorlard. Uzun sre, baz byk ve kk resm grevlileri ayrt eden zellik, bunlarn ounun gayrims40

lim gruplardan alnp toplanmasyd.10 Bu uygulama, ideal bir rnty [pattern], Sultann klesi (Trkede kul'u) haline gelen brokrat rntsn gerekletirme amacn gdyordu. Bu ideal emada, resm grevli, hibir kiisel ba olduu ileri srlemeyen ve hanedann amalarnn yerine getirilmesine btn varln adam bir kimse olarak ortaya kyordu. Bundan tr resm dzen, zgr domu Mslmanlar bu grevlerin dnda brakt iin sulanyordu ve kukusuz, bu engelleme, ac ve fkeyle hatrlanp durdu. Kul ile baz istisnalar dnda alt snflarn gndelik yaamna daha yakn olan resm dinsel dzen yeleri arasnda da srtme vard.11 Bylece dinsel kurum, merkez ile evre arasndaki snr izgisi zerinde yeralyordu. Modernletirme boyunca ve merkezin laikletirme siyasetlerinden tr de bu kurum evre ile gittike daha fazla zdeleti.12

Sekin resm grevliler ile evre arasndaki ayrmn temelleri, ekonomik deikenlerde de grlyordu. Resm grevlilerden vergi alnmyordu ve imparatorluun gelitii dnemde bunlarn servetleri en zengin tccarlardan aa kalmyordu, iadamnn, baz kimseleri altrp cret demesi ve i yerinin teki giderleri gznne alnarak bir lde aklanabilir bu, ama ayn zamanda Osmanl yasallnn da belli bir yandr. Yani bu, lkenin en nde gelen yurttalarnn tccarlar deil de, siyasal iktidar elinde tutanlar olduunu gstermektedir. Devletin ekonomi zerinde kurmu olduu denetim, Osmanl mparatorlu10 Bkz.: Gibb ve Bowen, Part I, 39-199 ve daha ince ayrntlara inen "Devshirme" makalesiyle karlatrnz: Encyclopedia Islamica, yeni bask, ss. 210-213. 11 Uriel Heyd, "The Ottoman Ulema and Westemization in the Time of Selim III and Mahmud II", Scripta Hierosolymitana, IV; Studies in Ulamic History and Ci-vilization, Uriel Heyd (ed.) Jerusalem, 1961, ss. 65-66. 12 Bkz.: Gibb and Bowen, I, Part II, passim.

41

u'nda siyasann ncelii olduunu gsteren bir baka rnektir.13 Resm grevliler, ynetici olarak geni iktdara sahiptirler, ama bunun tersine, kul statleri dolaysyla, zel ynetim

yasalarna balydlar ve Mslman halkn "meden haklaRI"ndan yoksundular.14 Daha geni bir adan baknca, miras yoluyla i bana gelmi resm grevli ile zgr domu Mslmann tm yaam biimleri arasnda bir kartlk grlr. Osmanl ynetici snfnn bir baka zelliinden de sze-delim. Bu zellik, merkezin bir lde asker yapya sahip olmasdr ve mparatorluun baars, byk lde, asker gleri denetleyip harekete geirmekten doan bir baaryd; ynetici sekinler ile btn teki bireyler arasndaki ayrm, asker terminoloji ile dile getiriliyordu. Ynetici snfn yelerine asker ya da "asker snf" deniyordu.15 Ama, merkez ile evre arasndaki kar karya gelme, resm grevlilik statsnn mirasla gemesinden domuyordu. Tam tersine, liyakatli olanlar ilerleyip ykseliyordu ve mparatorluun en gl olduu dnemde, resm mesleklerde ykselme, zellikle bu biimde gereklemiti. Devlete uzun zaman hizmet etmi baz aileler, ayrcalkl yerler elde etmilerdi, ama resm grevlilerin saland bu ikinci kaynak, yani bu aileler, resm grevlere geme konusunda yelerine yalnzca dolayl ayrcalklar salyordu. Resm koruyuculuk [hmilik-patronage] ve saray evrelerinin etkisi, ancak imparatorluun byk k noktasna ulat zaman daha fazla nem kazanm gibi grnyor.
13 Bkz.: Halil inalck, "The Ottoman Economic Mind and Aspects of the Otto-man Economy", Studies in the Economic History of the Middle Eastfrom the Rise of islam to the Present Day, M. A. Cook (ed.), London, 1970, ss. 206-218. 14 Ahmet Mumcu, Osmanl Devletinde Siyaseten Kati, Ankara, 1963, s. 71. 15 Halil inalck, "Ottoman Methods of Conquest". Studia hlamica, Fasc. 2. (1954), s. 113.

42

Her eit resm grevli ile hem krsal hem de kentsel kitleler arasndaki farka dikkati eken bir baka yan da, devletin brokrat ekirdeinin etkinlik tarzyd. Bu brokratik ekirdein, pek de hakl olmayarak ekonomiyi ve toplumu byk lde denetim altna alma iddias, besin maddelerinin ticaretini denetiminde tutmas, toprak mlkiyetine koyduu snrlamalar ve savurganl kstlamaya ynelik yasalar araclyla, toplumsal katmanlar pekitirmeye almak iin gsterdii titizlik ve sertlik, devlet otoritesini, toplumun can alc noktalarnn stnde tutma ve ona denk den bir ycelik imgesi yaratma amac gdyordu.16 Mlkiyet ilikileri, bu sistemin iinde yeralyor-du. Sultan, kentlerin dndaki ekilebilir topraklar zerinde tam mlkiyet hakkna sahipti, istedii zaman topra mlk olarak verebilirdi, ama gerekte, pek az toprak serbest mlkiyet olarak verilmiti. Latifundia vard, ama byk

iftliklerin ou gaspedilmiti ve gerektii zaman devlet bunlara el koyabilirdi. Bunun tersine, kyllerin toprana, ancak sahtekrlkla ve bu topran balanmasnn temelinde yatan balangtaki anlay hileye getirilerek sahip olunabilirdi. Bylece bir hilenin yapld ileri srlecek olsa, devlet her zaman gzn ayordu. Ama balca nedenden tr, devletin etkinlii kstlanyordu: Baz blgelerde, toprak serbest mlkiyet olarak verilmitti; teki blgelerde ise, mlkiyet haklarnn devam, Osmanl fethi srasndaki feodal sisteme dayanyordu. nc olarak, birok blgede devlet, topran eraf tarafndan ele geirilmesine kar kacak gte ya da istekte deildi. Tmar ve zeametin balangtaki sisteminden uzaklamaya yolaan birok deiiklik, uzun srede, eraf lehine bu ynde etki gsterdi. 19. yzylda grld gibi devlet, kendini orta16 Halil nalck, "Osmanl Padiah", Ankara niversitesi Siyasal Bilgilen- Fakltesi Dergisi, XIII, (Aralk 1958), s. 68-79. 43

ya koyabildii zaman bireysel kyl mlklerini, topraklarn birletirilmesini engelleyen yasalar kabul ederek korumaya alt.17 Devletin siyasal ve ekonomik konulardaki denetim iddias, kltr stnl hakkyla da destekleniyordu. evrenin ayrklna oranla ynetici snf olaanst derli topluydu ve bu, her eyden nce bir kltr olgusuydu. Burada biri olumlu teki olumsuz iki eyi birbirinden ayrabiliriz. Bir yanda, tm devlet mekanizmas Sultann ycelii mitosunun etkisindeydi; te yanda, sradan lmllere, resm kltrn simgelerine ulamalarn engelleyen kstlamalar konmutu. Gebe ya da yerleik olan, krda ya da kentte bulunan halkn ou iin bu kltr ayrm, evrede yaadn gsteren en arpc zellikti. Yneticiler ve resm grevliler, kentlerde, daha nceki baarl ve kent kkenli (Iranllarnki gibi) kltrlerden kaynaklanan kltrn byk lde etkisi altndaydlar. zellikle ran'n brokratik kltr, Osmanl kurumlarnn iine szmt. rnein yneticiler, alt snflara yabanc dilleri (Farsa ve Arapa) benimsetmiler ve bunlar resm kltrle kaynatrmlard.18 evre, resm dzenin okumu ve yetimi yelerinin yararland eitim kurumlarnn ancak birinden, yani dinsel retim kurumlarndan yararlanabiliyordu. Bundan tr, evrenin, byk eitlilik gsteren kendi kar-kltrn gelitirmesine amamak gerekir. Ama evre, kltr bak17 Halil inalck, "Land Problems in Turkish History", The Mslim World, c. 45 (1955), ss. 221-228. Toprak tasarrufu, merkez ile evre arasndaki snrda ye-ralan nemli bir eydi. El altndan toprak edinen resm grevliler (yasal olarak toprak edinen az sayda kii de), bu kaynaklarn denetimini ele geirdiklerinde, evresel bir tutuma kayyorlard. 18 E B. Kramers, "Ottoman Turks: History", Encydopedia hlamica, I, bask, IV, ss. 559 ve arkas, M. C. ahabeddin Tekinda, "emseddin Mehmed Bey Devrinde Karamanllar", stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Tarih Dergisi, XIV, (Mart 1966), s. 81-98.

44

mndan ikincil bir statye sahip olduunun iyice farkndayd. Nitekim bu farknda olu, evrenin, sekinler kltrnn sluplarn acemice taklit ediinde ok iyi bir biimde dile gelir. Bu, zellikle hem krsal hem de kentsel alt snflar iin geerlidir ve bu adan, kentteki kitleler de evrenin bir blm olarak grlebilir. Osmanllarn en gl olduu ve koruyucu aba olarak Sultan imgesinin elle tutulur bir ekonomik gereklik tad srada bile saray, resm grevliler ve siyasa, halk takmnn uzak durduu rktc eylerdi. Siyaset szc Trkede, ynetim sanat, bilgisi, siyasa anlamna geliyor bugn; ama daha eski resm dilde siyaset, devlet nedenleri yznden verilen lm karar anlamna da geliyordu. 1968 ve 1969'da gerekletirilen bir aratrma, kyller iin, siyaset szcnn tad anlamlardan birinin

hl bu olduunu ortaya koymutur.19 Devlet egemenlii slubu ve resm stat ile kltrn bu yanlar, bir btn, kurumlam dn ve davran tarzn oluturuyordu. Merkez tarafndan gerekletirilmi baarlar evrenin erozyonuna uratmas karsnda resm grevlileri tetikte durmakla ykml klan ilkelerin, bu dn ve davran tarz iinde nemli bir yeri vard. te yandan, yerel olarak gl aileler ve benzeri evre kuvvetleri, merkezin resm grevlilerini, birok adan anlaabildikleri kimseler olarak grdkleri gibi, tarm art-rnnden ve teki ekonomik kaynaklardan, merkez iin en byk pay koparmak (ailelerin daha az pay almas demekti bu) amacyla didinen rakipler olarak da gryorlard. Blk pr-klnden ve iine birbirine benzemez birok enin girmesinden tr evre, kendi dn ve davran tarzn

19 Geleneksel dzen iin bkz: "Asker", Encydopedia hlamica, yeni bask, I, s. 712. 1968-1969 arasndaki durum iin bkz: zer Ozankaya, Kyde Toplumsal Yap ve Siyasal Kltr, Ankara, 1971, s. 136.

45

daha sonra gelitirmeye koyuldu. nceleri bu tarz, merkezin ykledii skntlarn ve zorluklarn farkna varm olmaktan ileri gitmiyordu. evrenin ekonomik ve toplumsal yaamna, devletin zorla el atmasna kar kanlarn dnya gr, bir tarz deilse de, yerelcilik, blgecilik ve heterodoks din inan olarak kendini ortaya koyan bir tavr dourdu. "Temel gruplar"20 denen ey, evrede nemli rol oynad ve bylece, bir grupla zdeleme, bu evresel tavrn edinebilecei eitli biimlerden biriydi. Ama gerekte, evresel tavrn birok farkl biiminde, hepsinin de memurlar kt gzle grmesinden doan bir benzerlik vard. Yerel erafa herhangi bir resm yetki verildiinde (devlet onlar resm grevde kullanmak zorunda sk sk kalyordu), bu evresel tavr yumuuyordu. Ama memurlar dnda herhangi bir kimsenin gerekten yasallk [resmiyet] kazanmas szkonusu olmadndan, gerginlik potansiyeli canlln her zaman koruyordu. imparatorluun parlak anda, merkez ile evre arasndaki iddetli kar karya gelme potansiyeli, ara sra elle tutulur bir durum alyordu. Bu, hem toplumsal glerin normal blk prklnden, hem de evre ile olan balarn bu olasln karsna dengeleyici bir arlk olarak kmasndan ileri geliyordu. Bu balar arasnda, tarann alt dzeylerine kadar girmi olan adalet sistemini, geleneksel bayndrlk ileri ile hayrseverlik kurumlarn ve dinsel kurumun geni kapsaml ebekesini (merkez ile evre arasndaki gerek dayanak noktas buydu) sayabiliriz.21 Tmar ve zeamet sistemi, zellikle etnik olan bir btnletirici mekanizmayd ve mparatorluk ortaya kt srada normal t20 Bu kavram iin bkz: Clifford Geertz, "The Integrative Revolution", Old Soci-etes andNew States, C. Geertz (ed.), Glencoe, 1963, ss. 105-157. 21 Gibb ve Bowen, I, Part, 1, passim. 46

mar ve zeamet sahibi, kyllerle yakn balar olan bir ekin yetitiriciydi.22 Osmanl resm grevlileri, ancak mparatorluk gerilemeye balaynca, kendi toplumlarn talan eden kimseler durumuna geldiler. Bu grevliler ile evre ve zellikle vergilerin ar yk altnda ezilen kyller arasndaki iliki, "Dou despotizmi" niteliini gittike daha aka gsterdi. Bu, nceki alardaki Sultan ynetiminin sertliinden kke farkl bir smr eidiydi ve nceki sistemle ancak, ynetici sekinler ile onlarn dnda kalanlarn arasndaki kopukluu srdrme tarz bakmndan benzerlik gsteriyordu. Nitekim, yerel halk da, bu

bitime noktasnda, yerel karlar dile getiren yerel erafa gittike gvenmeye balad. Etkilerinin ve otoritelerinin artmasna ramen bu eraf, Avrupa feodal soylularnkiyle karlatrlabilecek zerk bir statye sahip deildi. Merkezin adamlar olarak eraf, belli bir yasalla sahipti, ama daha fazla zerklik ancak devlet gcne meydan okumakla ya da dpedz ayaklanmayla elde edilebilirdi.23 Bylece, devlete kar durmak iin yeterince toprak zenginlii ve gc olan soylular, daha fazla zerklik kazanabiliyordu. Bu durum ortaya kt zaman, yerel erafn, kylnn elinde avucunda olan almak konusunda devletten daha az hrsl olmadn, ama sistemin yrmesini salayan asgari hizmetleri salamann da kendi karna uygun dtn kavradn gsteren belirtiler vardr.
22 bid., 247 ve mer Ltfi Barkan, "Trk Toprak Hukuku Tarihinde Tanzimat ve 1247 (1858) Tarihli Arazi Kanunnamesi", Tanzimat: Yznc Yldnm Mnasebetiyle, stanbul, 1940, s. 325. 23 Erafn daha nceki nemi iin bkz: Halil nalck, "The Mature of the Traditi-onal Society: Turkey", Political Modemization injapan and Turkey, R. E. Ward ve Dankwart Rustow (eds.), Princeton, 1964, ss. 46-48. Daha sonraki gelimeler iin bkz: Standford Shaw, Between Old and New: The Ottoman Empire under Selim 111,1789-1807, Cambridge, Mass., 1971, ss. 212-217.

47

Osmanl "evre"sinin merkezden yabanclamasnn yeni bir kentsel biimi, Patrona syan denilen olay biiminde, istanbul'da 1730'da ortaya kt. stanbul esnaf ve zanaatkarndan, loncalar araclyla, bir asker sefere byk lde katkda bulunmalar istenmi ve bu sefer, Sarayn psrkl ve beceriksizlii yznden baarszla uramt, istanbul'daki alt snflar o zamana kadar, Versailles'in tantanasn ve 18. yzyl Fransa'snn zevk ve elence dknln kopya etmeye ynelik birok giriim sonucunda, Osmanl devlet adamlarnn ve Sarayn Batllamasna bir sre tanklk etmiti. Geleneklerin yozlatrlmasn nlemek iin silaha sarlmalar istendiinde, bu snflarn cevab olumlu oldu.24 istanbul'da daha nce de birok ayaklanma olmutu. Ama bu ayaklanma, daha sonralar sk sk tekrarlanan karakteristik bir rahatszln belirtilerini gsteren ilk ayaklanmayd Yani burada szkonusu olan, resm sekinler grubunun bir blmnn, askerlik ve ynetim rgtn Batllatrmak iin harcad bir abayd; bu abaya Batl yaam tarznn yzeysel bir taklidi elik ediyor ve ayn aba, bir baka menfaat grubu tarafndan kitleleri Batllamaya kar harekete geirmek iin kullanlyordu. Trk modernlemecileri, bu ve benzeri ayaklanmalarn gerekten de bir yanNI oluturan ve devlet adamlarnn siyasal entrikalarndan oluan arka plan zerinde durmulardr yalnzca. Ne var ki, eksiksiz bir tablo izebilmemiz iin, evrenin merkezden ve kitlelerin yneticilerden kltrel adan yabanclamas olay zerinde de durmamz gerekir. Modernlemenin sonraki evrelerinde bu yabanclama, daha da bileik hale gelecekti.
24 M. Mnir Aktepe, Patrona syan: 1730, istanbul, 1958, passim. 48

19. Yzylda Osmanl Modernlemesi


19. yzylda Osmanl mparatorluu'nda, zlmesi gereken balca sorun ortaya kt. Bunlarn de, Osmanl reformcularnn, ulus-devlet model alnarak bir devlet kurma giriimlerine ilikindi ve de, merkezin evreyle ilikilerini harekete geirdi. Sorunlarn birincisi, gayrimslim gruplarn ulus-devlet iinde btnletirilmesiydi; ikincisi, evrenin Mslman eleri iin ayn eyi yapmak, yani imparatorluun mozaik yapsna dzen vermekti, son olarak, "ulusal topraklardaki" bu "birbirinden ayr eler"in "siyasal sisteme anlaml bir katlmda bulunacak" duruma getirilmesi gereiydi25 Bu sonuncu geliim, ancak 20. yzyln ortasnda balatld; ne var ki, erafn siyasal yaama ilk olarak elle tutulur bir biimde sokulmasyla, bir btnleme balangc da, 1908'den sonra

grlmeye balanmt. Osmanl mparatorluu'nun gayrimslim elerinin ulusal btnletirilmesi, ncelikle, ihmal ve 19. yzyl ile 20. yzyl balarndaki toprak kayplar sonucunda gerekleti. Trkiye Cumhuriyeti, ahali mbadelesiyle durumu daha da basitletirdi. Mbadeleyi izleyen yllarda Cumhuriyet, gayrimslim aznlklara kukulu bir gzle bakabilirdi, ama ancak az rastlanan durumlarda, aznlk sorunlar nemli bir siyasal konunun ieriini oluturdu. Genellikle gznne alnmamasna ramen, Mslman elerin ulusal btnletirilmesi, gayrimslimlerin btnletirilmesi kadar sorun yaratyordu Trk reform siyaseti-nin kurucular ve Tanzimat (1839-1876), maliyeye ve yNetime ilikin reformlaryla bu konuda bir temel ta koymU25 Joseph G. LaPalombaira ve Myron Weiner, "Conclusion: The Impact of Partiies on Political Development", Political Parties and Political Development, LaP?a-lombara ve M. Weiner- (eds.), Princeton, 1966, s. 413. 419

lard.26 19. yzyln nc eyreinde, Osmanl devleti, evrenin gndelik yaamnda varln gittike daha ok duyuruyordu. II. Abdlhamid (1876-1909), hl gebe yaayanlar yerleik dzene gemek konusunda zorlayarak evrenin btnletirilmesine devam etmeye alt. Sultan, ayn zamanda, Mslman Osmanl evresine, merkezle bir ve ayn ey olduu duygusunu alamaya giriti. Sir William Ramsay'in ok iyi belirttii gibi, Abdlhamid'in Pan-sl-mizm siyaseti, btn Mslmanlar birletirme hayali olmaktan ok halkn Islm-Imparatorluk dncesi evresinde birletirmek iin bir eit n-ulusalclk kurmak amacyla harcad bir abayd. Ramsay yle diyor: En yakn zamanlara kadar, Kk Asya'nn karmakark halk, airetleri ve rklaryla adlandrlmaktan tamtamna memnun gibi grnmekteydi. Trkmen ya da Avar, Trkmen ve Avar olmaktan memnunluk duymaktayd ve bildiim kadaryla bal olduu bir ulus ya da imparatorluk birliini dnmyordu; bundan tr, mparatorluun Birliini dile getirebilecek genel bir ad yoktu. Abdlhamid'in, imparatorluun Mslman uyruklarn belirtecek ad ya da genel bir unvan benimsenmesine herhangi bir nem verip vermediini bilmiyorum. Bu belki de ilgi alannn dndayd... ama onun gerekletirmeye giritii sre, en azndan, bunu dile getirmek iin bir ad bulacakt ve kesin bilgilere dayanarak ileri srebilirim ki, Anadolu'da bir imparatorluk adnn geni lde benimsenmesi, onun dneminin belirgin bir zelliidir. Bu ad, tarihsel eski bir unvand ve yaygnlamas, Abdlhamid'den ok nce Osmanl hkmetinin etkisiyle gereklemiti. Ama Abdlhamid'in siyaseti, mparatorluktaki doal bir srece g kazandrd...
26 Halil inalck, "Sened-i ittifak ve Glhane Hatt- Hmayunu" ve "Tanzimat'n Uygulanmas ve Sosyal Tepkileri", Belleten, XXVIII, (1964), s. 603-690.

50 renebildiim kadaryla, lkede gerek bir duygu birliine ynelik pek zayf bir eilim vard ve bundan tr adn birletirilmesi de nem tamyordu. lkedeki birok gebe ve yar-gebe aireti Sultana balayan ilintiler zayft; te yandan btn Hristiyanlar, Museviler ve resm din d inanlar olan Mslmanlarn bazlar, imparatorluk Trklerine zg adla kendilerini adlandrmak istemiyorlard, ya da byle bir haklar yoktu. Ama bir ad vard ve bu ad bir Trk-Mslman Imparatorluu'ndaki

birliin dile gelii olarak kendini yava yava kabul ettirdi. Bu ad, Osmanl'yd.27
Ama, Abdlhamid'in ulusal birleme konusundaki baarsn abartmamak gerekir. Bu yzyln banda, "Arap", "Laz", "Abaza", "erkez", "Arnavut", "Krt" ve "Lezgi", imparatorluun toplumsal gereini belirten szcklerdi hl. Jn Trkler (1908-1918), Kk Asya halknn ancak bu birletirilmesi gerekletirildii srada i bana geldiler. mparatorluun etnik farkllklarn daha kesin olduu ve yerel gruplarn daha iyi rgtlendii teki blgelerinde bir kltrel ve eitimsel politikay batanbaa uygulamaya altlar. Ehliyetsizlikleri ve henz balang evresindeki ulusalclklar yznden, ynetimleri iin salayabilecekleri destei ziyan ettiler. Btnleme eksiklii, merkezci olmayan ynetim konusunda ileri srlen istek ve ayrca Jn Trkler'in laik dnceleri olarak grlen eye kar tarann direnii, onlarn iktidardaki yllarnn balca tema'sdr ve Anadolu'nun dnda olduu gibi iinde de kendini gsterir.28 Hedeflerini, Anadolu'yu Trkiye iin kurtarmakla snrlayan Mustafa Kemal (Atatrk), bylece, gemiin btn ku27 W M. Ramsay, "The Intermixture of Races in Asia Mimor: Some of its Causes and Effects", Proceedings ofthe Brish Academy, (1915-1916), s. 409. 28 Jn Trkler zamannda tarann laiklie kar k iin, Osmanl Meclisinin 96. ve 97. oturumlarna, Mays 24-25, 1910 ve 71. oturumuna,, Nisan 1911, baknz. 51

surlarnn, yanllarnn ve dmanlklarnn unutulduu ya da baland bir ortamda ie balamad Osmanl mpara-torluu'nun I. Dnya Sava'ndan ekilmesinin ardndan, ulusal kurtulu hareketinin rgtlenmesinin ilk dnemlerinde, Mustafa Kemal'in Ankara'daki ulusalc kuvvetleri, kar kt Sultan hkmeti iin altklar varsaylan isyanc gruplar tarafndan evrildi. Geri bu gruplar, amalarnn Sultana bakaldran birini ortadan kaldrmak ve slm'n ycelmesini gerekletirmek olduunu sylyorlard, ama ayn zamanda Jn Trk ynetiminin bir devam ve bir merkeziyeti siyaset olarak grdkleri eye kar harekete geen evre glerini temsil ediyormu gibi de grnmektedirler. 1920 ile 1923 arasnda, Anadolu'nun, temel gruplarn izgileri boyunca paralanaca konusundaki korku, kendi merkezlerini kurmaya alan Kemalizmin mimarlar arasnda derinlerdeki gl bir akm gibi duyulmutu ve bu, tek parti ynetiminin 1950'de sona ermesine kadar, Kemalist siyasetin ounlukla gizli de olsa, temel bir sorunu olarak devam etti.29 Bu blk prk yapy siyasal bakmdan btnletirme sorunu, ulusal btnletirme sorunuyla tam tamna rt-mez ve bundan tr bir baka balk altnda ele alnabilir. 19. Yzylda Toplumsal Kopukluklar 20. yzyl balarnda Avrupa'daki toprak kayplar dolaysyla Osmanl mparatorluu, byk toprak sahipliinin, Hristiyan icarnn ve bir lde yksek bir gelime dzeyi29 Bunun bir rnei, Kurtulu Sava srasnda direni rgtnn merkeziletiril-mesiydi. Bkz.: Trkiye Byk Millet Meclisi Zabt Ceridesi, I, (1/5/36). Yine bkz: Doan Avcolu, Trkiye'nin Dzeni: Dn-Bugn-Yarm, birinci bask, Ankara, 1968, ss. 139 ve 147; Sabahattin Selek, Milli Mcadele: Anadolu htilali, istanbul, 1965,1: ss. 56-65 ve II: ss. 194-197. 52

nin toprakla ilgili kaynamalara yolaabilecei blgelerden kurtuldu. Bundan tr bu blmde

yalnzca Anadolu'nun toplumsal yapsnda, 19. yzylda ve 20. yzyln balarnda gerekleen ve Trkiye Cumhuriyeti'nin miras olarak devrald geliimleri ele alacaz. 19. yzyln sonunda, piyasa mallar, Anadolu'nun daha fazla gelimi baz blgelerine girmeye balad. Her eit ve her kkenden eraf, ekonomik ilere gittike daha fazla ilgi duymaya baladndan, yerel erafn daha nceki etki temeli yava yava deiime urad. Bu bakmdan, tara evresinin st katman, birlik olmasa da bir tekdzelik edinmeye balad (oysa bunu, daha nce hibir zaman edinmemi ti). Bu tekdzeliin bir yz, erafn etkinliinin yeni odak noktasyd, teki yz ise kart gcn yeniden her yerde ortaya kmas sonucunu dourmasyd. Yani devletin, evreye daha derinlemesine girmesiydi. Bu gelimeler, daha nceki atmann elerini kapsayan bir yeni kar karya gelme iinde, taraflar, merkezevre kopukluu iine yerletirdi; ama bu atmann niteliini de bir lde dnme uratt. Eraf bakmndan bu dnm, koruyuculuun [patro-nage] ilemeye balad yeni alan iinde younlat. Koruyuculuk ya da koruma ve korunan [client] ilikileri oktandr Osmanl siyasasnn iine szmt; ama 19. yzyln yarsndan sonra gerekleen bir yapsal dnm, tm grnty deitirdi. rnein, Osmanl uyruklarn yurtta yapmak ve yeni ykmllkler (vergiler, askerlik hizmeti, eitli tescil kurallar) kabul ettirerek, ayrca da yeni yararlar salayarak (yollar, adaletin kurala balanmas, toprak tescili) devleti evreye yaklatrma konusunda reformun 19. yzyldaki mimarlarnn gsterdii kararllk, evredeki bireyleri, ynetim ve adalet sreci ile yakn iliki iine soktu. Bir merkezci ynetim sisteminin (1864'te uygulanmaya
53

balamtr) evreye yava yava szmasndan nce eraf, yerel valilerle birlikte alan yerel olarak seilmi kurullar araclyla ynetime, bir hareket iletim kua gibi hizmet ediyordu. Zamanla deiiklie uramasna ramen bu rol, 19. yzyl boyunca devam etti30 ve bylece eraf, alt snflar (kyller) ile resm grevliler arasnda daha apak grnen bir eklem haline geldi. Devletin, ekonomi zerinde hl srdrd denetimden tr erafn ekonomik alandaki yeni etkinlikleri, bu etkinliklerin nem kazand yerlerde, eraf ile resm grevliler arasnda bir ikinci ban kurulmasna yolat. Ayrca, Osmanl ynetim sisteminde, 1876'dan sonra grev yerlerinin says nemli lde artt iin,31 orta ve aa dereceden memurlar, paralarn dzensiz bir biimde alyorlard. Bylece eraf, resm grevlilerle bir ortakyaarlk ilikisine girdi ve rvet verme yeni.boyutlar edindi. Bu, erafn, koruduu kiilere hizmet salamas zorunluundan olduu kadar, kendi karn gelitirmesi zorunluundan da douyordu.32 Bu yeni eraf katman arasnda, tara din adamlar da saylabilir. Bunlarn ou, mlk sahibiydi ve yerel "etkili" kiiler arasnda yeralyordu. Ama alt snflar zerindeki etkileri ve dayanaklar, din ve eitimle uramalarnn sonucuydu. Gittike glenen laikleme hareketi karsnda bu din adamlar, evre ile daha ak bir biimde yakn iliki kurdular. Jn Trk devriminin 1908'de baar kazanmasyla eraf, Osmanl siyasal partilerinin saflarnda ve mecliste grnmeye balad. Etkilerini izleyebildiimiz her yerde bunlarn, y30 1864 Ynetim Yasas iin bkz: Roderic H. Davison, Reform in the Ottoman Em-pire, 1856-1876, Princeton, 1963, ss. 136-171. 31 Enver Ziya Karal, Osmanl Tarihi, VIII: Birinci Merutiyet ve istibdat Devirleri, 1876-1907, Ankara, 1962. s. 329. 32 Cemal Bardak, Toprak Davasndan Siyasi Partilere, stanbul, 1945, ss. 96-102. 54

netimde merkezilikten kurtulmay ve kltr zerinde yerel denetimi savunduklarn gryoruz. Bu davran aslnda, din adamlarnn deerler ve simgeler zerinde kurmu olduklar denetimi

korumak giriiminden baka bir eyi dile getirmiyordu. zellikle yoksul vaizler, yani din adam olmaktan baka bir stat temeline sahip bulunmayan din adamlar sz-konusuydu burada.33 Ama Osmanl mirasnn mihenk ta olarak slm grn, dindar olmayan eraf arasnda benimseyenler de vard. Bu bakmdan, Islm ve birletirici bir boyut, evresel dn ve davran tarzna yeniden eklendi ve bylece evrenin karakteristik ideolojisi haline gelmi olan ey, Lumpenulem'ya* zg bir neri deildi yalnzca. Bunun bir nedeni aka grlyor, modern eitim kurumlar, merkez ile evre arasndaki modern-ncesi kltr kopukluunu srdrmt. Trk eitim kurumunun modernletirilmesi, resm grevlilerin kurumlaryla balamt. Taralar, sekinlerin eitiminin dnda kalmt ve tarallarn ou (etkili tarallarn bile ou), ocuklarn, modern okullara gnderemiyordu ya da gndermek istemiyordu. Bugn elimizde bmlunan veriler, ancak en yetenekli ocuklarn, resm evrelerle bir iletiim kanal kurabilecekleri umuduyla bakente gnderildiklerini dndrecek niteliktedir. 1903 ylnda, belli lde gelimi olan Konya vilayetinde, orta eitimin modern kesiminde 1.963 renci vard; buna kar medreselerdeki renci says 12.000'di.34 Eitimin modern kesimine girebilmek, reformcu resm grevlilerin ve hatta brokrasinin bir blmn oluturan kimselerin ocuklar iin ok daha kolay bir iti.
33 Bkz.: Celal Bayar, Ben de Yazdm: Milli Mcadeleye Giri II, stanbul 1966,, ss. 451 ve 475. (*) "Yoksul ulema" - ;.n. 34 Server skit, Trkiye'de Neriyat Hareketleri Tarihine Bir Bak, stanbul, 1939, s. 113.

55

Yeni eitim kurulularnn temel talarndan biri olan asker okullarda, bu okullarn eitimini ortaokullara yaymas ve rencilerin byk blmn, olanaklar daha az olan ailelerden olmas nedeniyle, okuldaki toplumsallama, ailedeki toplumsallamadan daha ar basyordu. Bu asker mi-lieu'de* taralarn, ilerlemeye ve yeni dncelere kapal ve uygarla aykr yerler olarak grlmesi, belirgin bir dnce olarak ortaya kt. Trkiye'de, kitle iletiim aralarnn ve kltr yaamnn modernletirilmesi, "byk" kltr ile "kk" kltr arasndaki uurumu, kapatmaktan ok derinletirmitir genellikle. slmiyet'e ve onun kltr mirasna sarlmak da, evreyi yeni bir kltr erevesiyle btnletiremeyen merkeze, evrenin verdii bir karlkt. Bylece taralar, "gericilik" merkezleri haline geldi. Ama daha da nemli olan, st ve alt snflar da kapsamak zere tm tara dnyasnn, slm bir muhalefet iinde laiklie kar gittike birlemeydi. Merkeziyetilie kar olan eraf, bunu, yreklendirici bir gelime olarak grd kukusuz. Osmanl bakentindeki alt snflar da, modernletirme akna katlmakta glk eken kimseler anlamnda, yani bu yeni anlamda, evrenin bir blmn oluturuyorlard. Bu yeni edinilmi birliin iindeki evrenin karsna, yeni ve dnce bakmndan ok daha az dn veren bir brokrat tipi dikildi. Brokratn Batllamas Olarak Modernleme Gl erafla uzlamak zorunda kalmasna ramen Osmanl devlet adam, onlarn gerek zerklik kazanmasn be-nimseyemiyordu. Geleneksel brokratn dn ve davran tarznn zyd bu. Ama 19. yzylda Trkiye'de, b(*) "Ortam", "evre" - .n. 56

rokrasi de deiim geiriyordu. Bu yzyln sonlarnda Osmanl brokrasisinin "mirasa dayanan" ya da "Padiah kkenli"35 diyebileceimiz zellikleri, bir "aklc" brokrasiye yerini brakyordu. Bu Weber'ci formln, snrl bir anlamda kullanlabileceini sylemeliyiz. nk

bu deiimde, hiyerari gibi "brokratik" eler, yaplan ie karlk dllendirme gibi "aklc" taleplerden ok daha ar basyordu. Osmanl brokrasisinin bir kesimi, modernlemenin gereksinimlerine, bir lde erkenden uygun hale getirilmi ve 19. yzylda, reform liderliini ele almt. Bu reformcu brokrasi, reformun ilk canalc noktas olarak, asker ve sivil brokrasiyi hazrlayan eitim kurumlarnn modernle-tirilmesini semiti. Osmanl devlet adamlarnn amalarna ok benzeyen amalara yneltilmi Fransz "Grandes Eco-les"n model olarak seen 19. yzyl Osmanl reformcular, "devletin karlarn" gznnde tutan iyi yetimi, bilgili brokrat sekinler yetitirmiti. Bir bakma eski sekinler zmresi srdrlyordu. Bu sekinler yeni kalplara dklm ve bylece, daha nceki resm grevliye birok adan benzeyen bir rn elde edilmiti. Devletin taralara szmasyla, merkezi destekleme konusunda duyulan geleneksel kaygya yeni boyutlar eklendi. Bylece, devlet ile yurtta arasnda dorudan doruya iliki kurmay amalayan bir giriimde bulunuldu. Sultan ile uyruklar arasnda yeralan ballklarn bulunmamas gerektii ilkesine dayanan Osmanl devlet adaml idealinin, bir bakma, yeni bir biim iinde canlandrlmasyd bu. Reformun daha sonraki dnemlerinde, kredi kurumlarnn kurulmas ve baka kolaylklarn gerekletirilmesi, koruyucu bir baba olarak devlet fikrini bir gereklik haline getirdi. Eraf ise, bu olanaklara el koyup kendi karlar iin kullandn35 Bu terminolojiyi, Max Weber'den alyorum. Economy and Society, Guenther Roth ve Clause Wittich (eds.), New York, 1968,1. s. 229. 57

da, reformcu devlet adamlarnn honutsuzluunu ekti.35 Reformcu resm grevlilerin erafa kar bu biimde klarna, 19. yzyln sonlarna doru beliren bir baka kartlk kaynan da eklememiz gerekir. Yeni atma, Sultan Abdlhamid dnemindeki ynetim modernletirilmesi-nin sonucuydu. Daha dorusu Sultann sonuna kadar gitmeyen modernletirmesinin rnyd. Gerekten de Sultan, Osmanl brokrasisini aklc yrngeye oturtmak iin tm gcyle alt halde, baary amalayan talimatn kstekleyen kiilere de bel balamt. Mlkiye Mektebini (bu okulun modernletirilmesini Sultan tam anlamyla desteklemiti) bitirenlerin, yksek grevlere gelme konusunda ne kadar baarl olduklar, henz aka bilinmiyor.37 Bununla birlikte, 19. yzyln sonunda Sultana etkin bir biimde kar kan gen brokratlar ve askerler, en yksek ynetim ve hkmet grevlerine, yetenekli olmaktan ok Sultana bal olmakla tannan kimselerin getirildiine inanyorlard. Askerler ise, Sultann modernletirici reformlarnn, bakent yaknnda manevra yapan byk asker birliklerin hakik mermi kullanmasn yasaklamasyla uyumadn dnyorlard. Bu elikileri ortadan kaldrmaya alan ve sistemin "son bulacan" uman bu tutum, daha nceki Osmanl "devlet nedeni" ideolojisine kart olarak, "ulusal" brokratlk diye adlandrlabilir. Yeni ve okul grm ulusalc brokratlarn Sultanla arala36 "Yeni Belgelerin Inda Kmil Paa'nn Siyasal Durumu", Belleten, XXXV, (1971), ss. 60-17, burada ss. 110-11. 37 Andreas Kazamias, Education and the Quest for Modemity in Turhey, London, 1966, s. 90, n. 12. Bu bilgi konusunda beni uyaran Joseph L Szyliowicz'dr: "Elite Recruitment in Turkey: The Role of the Mlkiye", World Politks, XIII, (April 1971), s. 386. Ama, yksek grevlerde, okulu bitirenlerin yzde 10'unun bulunmasn "nemli'' bulan yorumuna, katlmyorum. Veriler de, Lesslie L. Ross, Jr. ve Noralou R. Roos tarafndan salananlardan farkl: Mana-gers of Modernization: Organization and Elites in Turkey

1950-1969, Cambrid-ge, Mass. 1971, s. 20.


58

rnm ak olmasnn bir baka nedeni, Trkiye'de modern bir devlet kurma konusunda sabrszlanmalaryd Sultann, adIm adm ilerlemeye dayanan ve kimi zaman da rkeke olan yaklamna oranla onlar ulus-devletin ok daha ksa bir zaman harcanarak kurulmas gerektiini dnyorlard. Ulusu brokratlarn sabrszlnn bir nedeni de, ulusalc ideolojilerin Osmanl mparatorluu iinde yaylmasyd. Bu fikirler, resm Osmanl dnce dnyasnn bir blmn etkiledi ve daha nceki reformcularda grlmeyen bir dn vermezlik yaratt. 1885'ten sonra bakentin modernci evrelerinde etkili hale gelmi olan ve bilimi, hakikatin mihenk ta olarak kabul eden yeni bilim gr bu davrana ok iyi uyuyordu kukusuz.38 Bylece, Osmanllarn eski "din ve devleti" koruma slogan, Jn Trklerin "ttihat ve Terakki" slogannda cilalanp parlatlm olarak yeniden ortaya kyordu. Jn Trk devriminden sonra bu yeni kiilikler Sultan sahneden uzaklatrnca, tara esnafn, geleneksel brokratlarn ve hatta daha nceki reformcularn grdnden de daha kt insanlar olarak grdler. Jn Trk meclisinde erafn merkeziyetilikten kurtulmay ve daha az asker denetimi amalayan yasa tasarlar, ayrlk akmlarn gerek bir tehdit gibi grnmeye balad srada, onlarI gerekten kukulanlacak kimseler durumuna soktu.39 Trk Kurtulu Sava (1920-1922) srasnda, bu merkez-evre ikilii, ulusal direnme hareketinin ynetici organ olan Byk Millet Meclisinde bir kez daha ortaya kar. Burada Kemalistler, grevinden alnm memur snf yelerinin liderliinde bulunan ve genellikle erafn partisi olan dank bir grupla mcadele etmek durumundaydlar. Bu grup, "kinci Grup" diye bilinir. Ama Mecliste, kendilerine
38 Bkz.: M. Orhan Okay, Bejir Fuad, istanbul, 1969, passim. 39 Celal Bayar, Ben de Yazdm, II, s. 449, n. 1.

59

daha byk ve yeni biraraya gelmi bir topluluun katlmasyla bunlarn says artt.40 Bu kimseler, milletvekili seimi, askerler, dinsel retim ve dinsel uygulama konusunda ok ilgin bir dizi siyaset ileri srdler. Seimlerde milletvekili olarak adayln koyacak kiinin seim blgesinde be yl oturmasn istediler; askerleri denetim altna almaya altlar ve jandarmalarn halk soyduunu ileri srerek jandarma kuvvetlerini iileri Bakanl'na balamaya altlar, din okullar araclyla eitim yapmay kuvvetle desteklediler, iki kullanmn yasaklayan bir yasa onaylattlar. Bu grubun bileimi ve tutarl konusunda salam incelemeler elimizde olmad iin, birliklerinin ne lde salam olduu konusunda da fazla bir ey syleyemiyoruz; ama topluluun, Kemalistlere muhalefetin bir dayanak noktas olduu kesindir.41 te yandan, Kemalistler arasndaki daha radikal eler, yeni belediye yasasnda, "halkn", belediye meclislerinde temsil edilmediini syleyerek itiraz ettiler. Ayrca, Bursa erafn, Kemalistlerin lm kalm savama girdii Yunanllara satlm olmakla suladlar. Her iki taraf da "halk" iin altn ileri sryordu. Ama ikinci Grup iin bu sz, merkeziyetilikten kurtulma ve ekonomik liberalizm anlamn aka tayordu; Kemalistler iin ise, plebisiti demokrasi ve devletin, "aradaki" gruplar ortadan kaldrmas gerektiini alak sesle belirtir gibiydi.42
40 kinci Grup konusunda bkz: Tark Z. Tunaya, Trkiye'de Siyasal Partiler, istanbul, 1952, ss. 538-539 ve Halide Edip (Advar), The Turhish Ordeal, New York, 1928, s. 183.

41 Sivillerin jandarmay denetlemeleri konusunda bkz: Trkiye Byk Millet Meclisi Zabt Ceridesi, I, (29-677/1336), latin script edition, II, ss. H82-183. 42 Halk temsil etmeyen belediye snrlar konusunda bkz: Ibid., I, (43-3/8/1336), latin script, III, s. 85; askerlik hizmetinden kaan eraf konusunda bkz: Ibid., latin script, II, s. 443; her eyden nce mlklerini korumak kaygusu duyan kimseler olarak eraf konusunda bkz: Ibid., II, s. 260. 60

Kemalistlerin kinci Gruba kar muhalefetinin simgesel dile gelii, din zerinde odaklanmt. Ama Mustafa Kemal, amalarn henz aa vurmamt. Kurtulu Savann bitmesi ve Kemalistlerin zafer kazanmasyla, siyasaya el koymak daha kolaylat, ikna etmek iin gzda vermeye bavurulduu kadar usta taktikler de kullanld Kemalistlerin partisi olan Halk Partisi, yelerini baaryla disiplin altna ald. Etkinlikleri 1925'teki Krt ayaklanmas ile ayn zamana rastlayan yeni bir parti (Terakkiperver Cumhuriyet Frkas) kurulunca, hkmete iki yllk sre iin geni yetkiler tanyan Takriri Skun yasas kabul edildi. Yeni parti ile ayaklanma arasnda bir ilinti olmad halde, yeni muhalefet merkeziyetilikten kurtulma zlemlerini temsil ediyordu. Yeni parti, "dinsel gericilik"le ilintileri olduu sylenerek ayn yl kapatld; gerekten de ayaklanmann ana tema's, "Krtlk"ten ok bu olmutu.43 Bu partinin kapatlmasnn temel amac, siyasal rakipleri tasfiye etmek gibi grnmekle birlikte, kararn uygulanmasnn hangi balam iinde gerekletirildiini de vurgulamak gerekir. Kurtulu Sava'ndan nce ve bu sava srasnda grlen ve bir kbusu andran blnmeler, sarsc etkiler yapmt ve Krt ayaklanmas bunlar su yzne kard Siyasal partileri, taralar ve dinsel gericilii birbirine balayan ikinci bir sarslma 1930'da ortaya kt. O srada, Kemalizme kart birok grubun kuvvetle destekledii ok partili siyasa konusunda yaplan bu deney, (Serbest Cumhuriyet Frkas) Menemen kasabasnda kk "Patrona" tipinden bir ayaklanmayla sonuland.44 evrenin temel yeri olan tara, Cumhuriyetin laik amalarna hyanetle bir kez
43 Parti programmn 14. maddesi konusunda bkz: Tunaya, 617; ayaklanma konusunda bkz: Bemard Lewis, The Emergence of Modern Turkey, 2, ed., London, 1968, s. 266. 44 ftid.,417.

61

daha zdeletirildi. Bu durum gznnde tutulursa, Mustafa Kemal'in 1930'larn balarnda, dil sorunlarna, kltr konularna ve tarih mitoslarna niin enerji harcad anlalabilir. Yine Mustafa Kemal'in, Trkler iin yeni bir ulusal kimlik biimlendirmek iin bu srada sahneye kmas da bir rastlant deildir. Atatrk'n lmnden sonra, 1946'da, nc kez nemli bir muhalefet partisi kurulduunda, Halk Partisi'nin yapt uyar karakteristiktir: "Destek bulmak iin tara kasabalarna ya da kylerine gitmeyin; ulusal birliimiz sabote edilmi olur."45 Bununla, "tarann temel gruplar, siyasal partiler olarak yeniden dirilecek", denmek isteniyordu. Bu szn itenlikle sylenip sylenmedii bir yana, 1923 ile 1946 arasnda evreye (taralar anlamnda), kukulu gzle bakld bir gerektir ve potansiyel bir muhalefet alan olarak grld iin de evre, merkez tarafndan skca gzaltnda tutulmutur. Btn bu gerilimle birlikte, Halk Partisi'nin saflarna, tara eraf snfnn nemli denebilecek bir blmnn baaryla alnmas, dikkate deer. Burada szkonusu olan uzlama, Jn Trklerin zamanndaki ya da daha nceki uzlamadan kke farkl deildir. Erafa dayanan merkez, tam

istendii gibi gsz olan yerel araclar kullanarak kylnn kar iin almak konusundaki Osmanl hayalini gerekletirmek iin pek az araca sahipti. Gerekten de Kemalist devrim, birok tarzda gerekletirilebilirdi. Yani bu devrim, erafn karsna etkin bir biimde kan bir devrimsel rgt-lenimle; ve/ya da alt snflara gerek hizmetler gtrerek; ve/ya da evresel kitleler zerinde odaklasan bir ideolojiyle
45 Fuad Kprl, "Partiler ve Milli Birlik", Demokrasi Yolunda, The Hague, 1964, s. 304. 62

gerekletirilebilirdi. Oysa gerekte, Trkiye Cumhuriye-ti'ni kuranlar, devletin glendirilmesini ilk ama olarak benimsediler ve erafa baml kalmay gerektirse bile bundan vazgemediler. Bunun, Cumhuriyetin ekonomik ve asker zayflna ramen Trkiye'nin ayakta kalmasn salayan akllca bir karar olduu sylenebilir. Ama bugn geriye baktmzda, bu karar, aklc irdelemelerden deil de, brokratik dn ve davran tarzndan kaynaklanm gibi grnyor. Baka bir deyile, her eyden nce, merkezin glendirilmesi, yani evreye kar partinin glendirilmesi gerektii dnlyordu. Cumhuriyetin gelitirdii halk temalara ramen, kkten devrimci olmayan yar, brokratik dn ve davran tarznn ite bu zelliiydi. Cumhuriyetin benimsedii siyasetlerin aktarlmasn salayan biricik parti olan Halk Partisi, krsal alanda yaayan kitlelerle ilinti kuramyordu. Ankara hkmetinin ilk yllarnda uruna bunca grlt koparlm olan "halka doru" hareketi, yalnkatt ve Cumhuriyetin, hkmet ile kyller arasnda yeni ilintiler kurma konusunda yaratt olanaklardan yararlanlamad. Aslnda, tarm kesiminin yaratt pek az art-deer, Trkiye'nin kalknmasnn byk bir blm iin kullanld. Kyller, kredi, sosyal yardm ve Trkiye'nin baz blgelerinde de korunmak iin hl erafa dayanmak zorundaydlar. Kylye Cumhuriyetin temel ta niteliini balayan simge, Kemalist harekette ok erken ortaya kt, ama Kemalistlerin enerjisi, kyllerin sistem iindeki yerini kkl bir deiiklie uratmaktan ok, ulusal kimlik simgelerinin yaratlmasna ynelmiti. Cumhuriyetin snrl kaynaklar gznnde tutulursa, kolayca anlalabilen bir eydir bu. Ama sorun, ok daha derinlere iniyordu. Cumhuriyet dnemindeki brokrat snfn, kyllerle zdeleme konusundaki dncesi yetersizdi. O srada Trkiye'de ky sorunu zerinde birok ey yazld ve Ky
63

Enstitleri deneyi gznne alnnca, ileri srdmz bu yargnn haksz olduu dnlebilir. Ama ben, ynetici sekinlerden herhangi birinin Rus, in ve hatta Balkan tipi bir kuram, yani kylleri harekete geirecek etkin bir kuram ileri srdn hatrlamyorum. Resm grevlilerin kyllerle zdelemesine gelince; bunun da ancak birka radikal retmen tarafndan gerekletirildiini syleyebiliriz. Bu gerekler, insana evreyle olan geleneksel Osmanl ilikisinin yine de srp gittii duygusunu veriyor. Bu tutumun eitli katmanlarn yeniden hatrlamay salayacak bir stenografi nitelii tayan eitim yatrmlar ise, elde avuta bulunann, merkezde gerek bir Kemalistler kua yetitirecek kurumlara harcandn gstermektedir.46 Sorunu bu biimde ele almann sonularndan biri, Cumhuriyeti programn hayalci grnde kendini gsterir. Bu programa gre, kyller "geri kalm"tr ve ancak, gerekilie uymayan ky yasas (Markslar buna st yap diyeceklerdir), gibi toprak yasalaryla dnme uratlabilirler. Yasalar koyarak tepeden inme btnletirmeyi salamak, Osmanl toplumsal yneticiliinin

temelinde bulunan bir davrant. Kemalizmin karakteristik zellikleri de, toplum konusundaki bu grn hl ar bastn gsterir. Kemalist programda kyllerin zerinde nemle durulmas, eski bir Osmanl temasnn tekrardr ve kyllerin ilerlemesinin tepeden inme btnletirmeyle gerekletirilecei dncesinde de, "daha nce grlm" bir yan vardr. Kemalistler, ynetmeliklerin ve tzklerin nemini ok iyi biliyorlard, ama baz ada modernletirme emalarnda, toplumun yeniden kurulmas iin kitlelerin harekete geirilmesi gerekliliini ortaya koyan devrimci ve harekete geirici yan
46 M. T. ztelli, "The Estimates of Private Intemal rates of Retum on Educati-onal Investment in the First Turkish Republic, 1923-1960", International Journal ofMiddle East Studles, I, (1970), ss. 156-176. 64

gzden karmlard. Ynetmeliklerin, Osmanl ynetiminin bir ilkesi olduu lde, Kemalistlerin modernleme konusundaki grlerinde de geleneksel bir kurucu e vard kukusuz. Kemalizm iinde, modernlemenin rgtsel ve harekete geirmeye ilikin yann fark eden biricik akm, baz etkin Markslarn da iinde yerald Kadro (1931-1935) dergisiydi.47 Modernlemenin harekete geirici yanlarn Kemalistlerin gzden kardklar gibi onlar da, modern toplumun btnletirici ebekesinin zn iyice gremediler ya da yasalla dkemediler. Cumhuriyetin resm tutumu, Anadolu'nun dama tahtasna benzeyen yapsn, hi szn etmeden reddetmekti. Cumhuriyet ideolojisinin benimsettirildii kuaklar da bylece, yerel, dinsel ve etnik gruplar, Trkiye'nin karanlk alarndan kalma gereksiz kalntlar olarak grp reddettiler. Karlatklarnda, birer kalnt olarak davrandlar onlara. Bylece merkez, Byk Eitletirici rolnde evrenin yeniden karsna kt, bu da merkezin kasvetli ve sert grnmn bir kez daha sergiledi. Kemalist ideolojinin yalnkatl, bu gereklerin aydnlnda ele alnmaldr. Atatrk, siyasal harekete geirme ya da toplumsal yapya ilikin kkl deiikliklere girime araclyla baaramad eyi, ideoloji ile yapmaya alyordu. deolojiye aktarlan ok ar bir ykt bu. Zaten ayrlk olarak kendisinden kuku duyulan krsal alan, bu siyasetlerle merkeze daha fazla yaklatrlm olmad. Kk, ama srekli bir gelime konusunda dikkate deer bir yatknlk gsteren evre, kentlerin refahnn kendi srtndan salandn,48 nutuklarla avutul-duunu, ama dinsel kltrnn mutluluundan yoksun b47 Kadro grubunun temel grleri iin bkz: evket S. Aydemir, nklap ve Kadro, 2. bask, Ankara, 1968. 48 Kemal Karpat, Turkey's Politics: The Transition to a MuUi-Pa.rty System, Prince-ton, 1959, s. 104, n. 17.

65

rakldn grebiliyordu. Bundan tr, yerel erafn, kyly elinde tutmasna ve devletin de, evrenin birliini par-alayamamasna amamak gerekir. Halk Partisi'nin baz eski ve nde gelen yeleri tarafndan 1946'da kurulan Demokrat Parti, bir eraf partisi olmaktan ok, krsal kitlelerin ve onlarn banda bulunanlarn kuvvetle destekleyeceklerini dnd bir siyasal ideoloji ile baarya ulaacan uman bir partiydi. Uyruklarnn karlarn gznne alan eski Osmanl devlet kavramyd bu; yani bir eliyle adalet teki eliyle bolluk datan koruyucu devlet dncesi ar basyordu burada. Ama bu kez, bu durumu hemen ele geirip kendi kar iin kullanan, evre oldu. Demokrat Parti'nin, Trkiye'nin gelimi blgelerinde belirgin bir baar, ulusal dzeyde de daha gsterisiz bir baar kazanmasnn nedenlerini kavrayabilmek iin, Osmanl mparatorluu'nda 19. yzylda ortaya kan siyasal deiikliin baz yanlarn zet olarak aklamamz gerekir.

19. yzyln ortasndan sonra yeni bir merkezci ynetim mekanizmas kurulunca, telgraf telleri Trkiye'nin taralarn a gibi sarnca ve asker kuvvetler modernletirilince, hkmetin etkisi daha derinlere indi. Osmanl ynetim ve askerlik mekanizmasnn en kk arklarn denetim altna almak iin Sultan Abdlhamid'in gtt siyaset, daha da younlat ve bu durum, 1908'de Jn Trkler tarafndan devralnd. Hkmet denetim ve etkisinin bu yeni yaygnlamas, yalnzca erafn, karlarna ulusal bir boyut kazandrmasndan tr deil, ama ayn zamanda, daha sonra gittike nem kazanan bir gerei, yani toplumsal yapnn yerel zelliklerini billurlatrmasndan tr de nem tayordu. Erafn koruduu kimselerin kutuplamasna yolaan bir durum eskiden beri vard. Gerekten de kyl, hkmetin koruyuculuunu elde edemedii ya da eraftan biri tarafn66

dan tehdit edildii veya smrld zaman, korunmak iin bir bakasna yneliyordu. Hkmet gzle grlr hale gelince, bu kutuplama potansiyeli yeni bir biim kazand. Hkmetin taralarda varln ortaya koymas, hkmet iznine bal yeni olanaklarn elde edilebilecei anlamna geliyordu. rnein, kullanm hakk hkmete ait bir ta ocan iletme iznini, rle iftilik yapma hakkn alma, bayndrlk ileri iin szlemeler yapma ve yerel ynetim kurulularnda grev edinme gibi. ki ayr eraf grubu bulunduu zaman, bunlardan birinin btn bu olanaklar nceden edinip kendi karlar iin kullandn syleyebiliriz. Daha sonra da, rakip grup, merkezdeki ilikilerini kullanarak durumu tersine evirmeye alyordu. Jn Trkler dnemindeki parti siyasetleri, siyasann yerellemesinde grlen bu anlamazlk zelliini pekitirdi. Ama buna kart olarak eraf da, yerel parti yapsn denetim altnda tutmann ne kadar nemli olduunu hemen anlad. Bylece, parti rgtlerini denetim altnda tutan eraf aileleri ortaya kt. Baz aileler, 1912 ile 1913 arasnda Trk siyasasna diledigince hkmeden ttihat ve Terakki ile etkin ilikiler kurdular. "Hkmet partisi"ni temsil eden bu erafn says, muhalefete katlarak kr ve kazantan kendilerini yoksun brakan eraftan daha kabarkt. O sralarda geerli olan anlay, Osmanl grn hatrlatyordu. Bu gre gre devlet, ulusal kapsaml konularda karar vermeye kalkmad srece erafla ibirlii yapabilirdi. Ama daha nce grdmz gibi bu, gerilimli bir dzendi ve eraf, frsat bulabildiinde, devletin vasiliinden kurtulmaya alyordu. Cumhuriyetin kurulmasndan sonra Cumhuriyet Halk Partisi, ya "hkmet partisi"nin yerel uzantlar olmak isteklerinden vazgemediklerini kantlayan erafla ya da tehlikeyi nceden kestirerek durumlarn ilerisi iin saklayabilen kimselerle ilerini yrtt. Bu d67

nemde, yerel siyasann snrlanmas iki eye dayanyordu. Bunlarn birincisi, Kemalist liderlerin saknganlkla davranmas (yukarda akladk); ikincisi ise, merkezin rgtsel bakmdan salam bir birlik ve bunun tersine, evresel glerin gevek bir rgtlenim iinde bulunmasyd. Cumhuriyet tarihinde, merkezin rgtlenimine meydan okuyabilecek kadar youn bir rgtsel temelin evrede ortaya kabilmesi, ok daha sonra gerekleen bir olaydr. Tek parti ynetimine baaryla meydan okumann tam bu zamanda ortaya kmas da bir rastlant deildir. Demokrat Parti'nin 1950'de Bat Trkiye'nin daha gelimi blgelerinde byk bir seim destei elde etmesini aklayan kuramlar, genellikle u iki noktadan biri zerinde nemle dururlar ve bu destei ya kyllerin yaygn bir biimde honutsuz olmasyla, ya da hkmetin

1945'te uygulamak istedii toprak datm yasasna, Byk Millet Mec-lisi'nde kar kan erafn ba kaldrmasyla aklarlar.49 Geri, bu elerin her ikisi de, salanan destei bir lde aklar; ama Trk kyleri zerine yazlanlarn verdii par-asal ama apak bilgiler, daha farkl ve denenmeye deer bir aklama getirmektedir. Bu farkl gr, Bat Trkiye'de, II. Dnya Sava srasnda, byk ve daha zengin kyler ile kasabalar arasmda anszn hzlanan br btnleme olduu gerei zerinde temelleniyor. Bu gelimede, iki aama vard, ilkin, Kurtulu Sava srasnda bu blgelerin yaps, altst olmutu. Kyler boaltlm, halk kyleri terketmi, biroklar da, bo ve yeni kylere gitmilerdi; kasabalar, ticaret ve el sanatlaryla uraan zmrelerini kaybetmi ve gmenler, yeni yerlere yerletirilmiti. Birok kyde, eski ve zengin aileler etkisini kaybetmi ve liderler arasnda deiiklikler olmutu. Bylece
49 Ifcid., 409-410. 68

ortaya kan yeni frsatlar, savan ardndan gelen genel yoksulluktan tr kullanlamamt. Daha sonralar, Cumhuriyet dneminde altyap temellerinin yava yava gelimesiyle ve 1940'larn balarnda kendini gsteren, gittike artan tarm rnleri talebiyle, en sonunda belli bir dengeye kavumu olan zengin kyler ile kasabalar arasnda yeni tipte bir btnleme ortaya kt. Bu btnlemenin, ulam, ynetim ve piyasa olarak kurucu esi vard. 19. yzyln sonundan bu yana, demiryollar, Bat Trkiye'nin byk bir blmn, kentsel merkezlerle balamt. Bu gelime, Cumhuriyet dneminde de devam etti. Ayn sre, potansiyel olarak daha geni bir pazar ebekesinin kurulmasna yolat. Trkiye'de II. Dnya Sava'na elik eden ve gittike genileyen kendi yayla kavrulma ekonomisi ve besin maddelerine artan talep, bu ebekenin ilemesi iin frsat yaratt. Ama btn bunlar, hkmet kanallarn daha da fazla kullanmak zorunluunu dourdu, i anlamalar yapmak iin, imzalar almak, pullu belgeler salamak ve izinler karmak gerekliydi. stelik, bir "Sava Ekonomisi" politikas iln eden devlet, besin gereksinimlerinin karlanmasnn canalc noktalarn denetimi altnda tutuyordu. Bylece, hkmetle iliki kurmak, tarm kredisi almak ya da resm diploma alsnlar diye oullarn bir hkmet okuluna gndermek isteyenler iin ne kadar zorunluysa, kk ve byk tccarlar iin de o kadar zorunlu oldu. Baka bir deyile, toplumdaki ve ekonomideki canalc noktalarn tamtamna hkmet denetimi altnda olmas, hkmetle iliki kurmay, teki gelien lkelerde olduundan daha nemli kld. Bu arada, Trkiye'deki duruma eklenen ve ancak yine merkez evre diyalektii ile aklanabilecek olan bir yan, iin iine kart. Kyllerin "iyilii" iin yasalar yapan ynetim, 1924'te gereklerle pek badamayan bir yasa kard. Ne var
69

ki, bu yasa, baz amalar bakmndan kye tzel kiilik tanyordu ve bylece, banka kredisi almak gibi baz ok nemli talepler, ky dzeyinde ileri srlebilirdi. Kyde hkmetin temsilcisi olan muhtar bylece, hkmetle ilikiyi salayabildii iin byk nem kazand. Trk ky yaamnn bu zellii, 1940'larn balarnda da apak grlyordu.50 Trk toplumbilimcisi Behice Boran'n bu yllarda inceledii bir ky olan Adiloba'da ky liderlii, l bir kurulun elindeydi; babalarndan kalan serveti har vurup harman savurduu halde,

yakndaki kasabada bulunan brokratik evrelerle ilikisi olduu iin gerekli bir kimse ve eski bir ailenin ocuu olan Ahmed Aa; askerlii srasnda kasaballarla nasl baa klacan bilen brahim avu ve nn birlikte kararlatrd eye resmiyet kazandran ve yksek zmreden bir ailenin ocuu olan muhtar? Eraftan yerel ilikileri olan yneticilerden, doktorlardan, avukatlardan ve iadamlarndan oluan bu kasaba "etkili kiiler"in kanalyla etkinlik gsteren yerel siyasa mekanizmas, tek parti dneminde iliyordu, ama bu sre, merkez tarafndan resm olarak kabul edilmemiti. Merkezin, bu tr bir siyasann, ulusal amaca ynelik btnc bir anlaya baml klnmas gereken bir eit "rvet verme" olduu konusundaki iki yzl, ama inat gr, merkezevre kopukluundan kalan bir mirast. Merkezin, evreyi kukulu bir gzle grmesinin devamyd bu.52
50 Behice Boran, Toplumsal Yap Aratrmalar, Ankara, 1945, s. 139. 51 bid., s. 134, ve arkas. 52 Sekinler arasnda yeralan bireylerin davranlarnda bu eilimin ok yakn bir zamanda nasl bir yer tuttuu, 1968-69'da Ankara niversitesi rencileri arasnda yaplan bir ankette grlebilir. Bu ankete verilen cevaplar, siyasal kltrn yakndan incelendii drt kyde yaayan kyllerin ayn sorulara verdikleri cevaplarla karlatrld ve sonu olarak rencilerin ancak yzde 50'sinin Trkiye'de genel oy verme hakknn devam etmesi gerektiini dnd; ama buna karlk, incelenen kylerde ayn dnceyi benimseyen kyllerin, yzde 64 ila 68 orannda olduu saptand. Bkz.: Ozankaya, 168.

70

Kyler ile kasabalar arasndaki btnlemenin 1940'larda gerekletii Trkiye'nin bat blgelerinde, Demokrat Parti (kasaba ile ky arasndaki btnlemenin kurucusu olarak ortaya kyordu), bu btnlemenin yeralmad blgeler-dekinden daha gl bir destek salamt.53 Kasaballarn ve erafn ekonomik etkinliklere giritikleri lde bu parti, zel giriime de arda bulunan ekonomik bir platformla ortaya kt. Brokratik denetimin kstekledii ve brokrasiye bamlln fkelendirdii menfaatler, yeni partiyi, amalarna uygun bir ara olarak grdler. Yeni parti, kylye hizmetler getirecei, kylnn gndelik sorunlarn siyasann gerek konusu olarak ele alaca, Trkiye'yi brokrasiden kurtaraca ve dinsel pratii li-beralletirecei konusunda da sz verdi. Demokrat Parti'nin baarsna ilikin olarak yukarda ileri srdmz gr, Trk kyleri zerinde yaplan klavuz incelemelere dayanan bir varsaymdr, ama bir kavram olarak, Demokrat Parti'nin gcnn toplumsal temeline ilikin karmakark bilgileri bir dzene sokmaktadr. Cumhuriyet Halk Partisi, 1946'ya kadar "siyasal eylem iin bir ara" olmutu en fazla. Bu tarihten sonra, partiler ortaya knca, "kamunun, siyasaya katlmas iin bir ortam" haline geldi. Ama bu dnm, evreyi bu partiye ekecek lde yeterli deildi.54 Buna kart olarak, Demokrat Parti'nin siyasal propagandasnda zellikle grld gibi gazetelerde ve teki haberleme aralarnda aklanan mu53 Cemal Aygen, "Memleketimizdeki Seimler ve Neticeleri", Ankara niversitesi Siyasal Bilgiler Fakltesi Dergisi, XVII, (Mart 1962), ss. 203-287 ve Sabri M. Sayan, "Party Politics in Turkey: Dimensions of Competition and Organizati-on", baslmam doktora almas, Columbia University, New York, 1972, s. 111-30, Table III-7. 54 Osman Faruk Loolu, "smet nn and the Political Modernization of Turkey, 1945-1965", baslmam doktora almas, Princeton University, Prince-ton, N.J., 1970, s. 135. 71

halefet seim platformu, "gerek halklar" ile "brokratlar" arasnda bir tartmann ynlerini

belirledi. Simgesel ve kltrel aksesuar (Demokrat Parti yeleri tarafndan camilere ve dinsel trenlere olaanst ilgi gsterilmesi ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin bunu istemeye istemeye izlemesi), laikliin elden gittii ileri srlerek sert itirazlara hedef olmu ve bylece Demokrat Parti, evre kltryle zde bir kurulu olarak grlmt, iin gln yan bu partinin drt kurucusunun, Halk Partisi'nin teki yelerinin brokrat "snftan olduklar kadar, brokrat olmalaryd. Demokrat Parti'nin, evrenin kltr niteliiyle islmiyet'e bavurarak elde ettii byk yank, Behice Boran'n 1940'taki bir buluunun nda daha da nem kazanyor. Boran, kyler, kasabalarla daha byk bir iliki kurduka, kylnn, kendi ky yaamn kk grmeye baladn saptamt. Demokrat Parti'nin seim kampanyalar, deiim ve gei halinde bulunan birok krsal blgeye yaam tarzlarnn kk grlecek bir ey olmad inancn alamak iin tam zamannda iin iine girdi. Bylece Demokrat Parti, islmiyet'i ve krsal deerleri yasallatrd [resmletirdi].55 1950-1957 arasnda brokrasinin gcne ve prestijine indirilen darbeler, Trkiye'nin gelimi blgelerinde, teki erafn, Halk Partisi'ne olan balln kaybettii anlamna gelmez. Bununla birlikte, deneyimsel aratrmalarn kaderlerini Demokrat Parti'ye balayan kimseler ile Halk Parti-si'ni desteklemeye devam eden etkili kiilerin toplumsal-ekonomik arka planlarnda baz farklar ortaya koyaca, bir olaslk olarak ileri srlebilir. Demokrat eraf ile kyller arasndaki ittifak yeni koullar iinde srd; Cumhuriyet yasalar, adalet aygtnn geniletilmesi ve reformlarn altyapsn kurmakta Cumhuriyetin gsterdii baar, Gneydo55 Boran, Toplumsal Yap Aratrmalar, 218-219. Boran, bu durumun geici bir durum olduunu, ama yine de Demokrat Parti'nin iine yaradn belirtir. 72

u ve Dou Trkiye gibi hl gelimemi blgeler dnda, koruyan ve korunan arasndaki efendi-kle ilikisini yava yava deiiklie uratmt. Eraf ile kyller arasndaki ilikiler artk egemenlikten ok, ekonomik g zerinde te-melleniyordu. Erafn evresindeki ikinci dereceden baz kimseler de, ekonomik alanda baar kazanmay salayacak frsatlar grmlerdi. Al veriler, dei tokular, pazarlklar ncesinden ok daha fazla yaygnlat ve korunanlarn siyasas yeni bir dzeyde geliip serpildi. Bu, Cumhuriyet Halk Partisi'nin onaylayaca bir siyasal harekete geirme deildi kukusuz, ama yine de, bir eit harekete geirmeydi ve kitlelerin byk bir blmn, merkezle, Cumhuriyet Halk Partisi dneminde olduundan ok daha anlaml bir iliki iine sokmutu. Demokratlar krsal alanda destekleyenlerin, bu pazarlklarn, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ekonomik bir altyap kurmak konusunda bir lde gerekletirdii baardan kaynaklandn pek kavramadklar sylenebilir. O srada Demokrat Parti iin oy verip duran iiler, Cumhuriyet Halk Partisi'nin daha nceki ve ilerici yasalar sayesinde kksz proleterler olmaktan kurtulduklarn dnmemilerdi herhalde. Ama Cumhuriyet Halk Partisi yelerinin bazlarnn inanmaya devam ettikleri gibi, demek ki kran duymak, siyasann bir esi deildi. Ayrca, Trkiye, 1950'lerin balarnda, toprak bakmndan bir lde zengin bir lkeydi ve bundan tr toprak datm nemli bir konu deildi, ibirliinin her iki tarafa da kr getirecei konusundaki ortak anlaya dayanan ereve iine yerlemi olan eraf-kyl ittifak, ok daha etkili ve iyi bir biimde yryordu. Bu dar geitlerde, Cumhuriyet Halk Partisi, gelecekte yapmas gereken iin rgtlenme ve harekete geirme olduunu kavrayacak yerde, eski ideallerin korunmasna sms73

kya baland. Bylece brokratlar da onu, en iyi ibirlii kurabilecekleri parti olarak setiler. Bu durumda, Cumhuriyet Halk Partisi'nin "brokratik" merkezi, Demokrat Par-ti'nin ise "demokrat" evreyi temsil ettiini ileri srmeyi salayacak salam nedenler ortaya km oldu. 27 Mays 1960 Devrimi, artk deimez bir dzenin korunmasyla zdeletirilen merkez ile evre arasndaki, (gerek "hareket partisi" arasndaki) kopukluu vurgulad. Merkezin, evre karsndaki eski kutuplamas, yeni bir biim edindi. Eski Cumhuriyeti dzeni, yani zorlamaya dayanan dzeni koruyanlarn, deime isteyenler karsndaki kutuplamasyd bu. Grevinden uzaklatrlan Cumhurbakan Celal Bayar, daha birka yl nce, 1924 Trk Anayasas ile 1960 devriminden sonra kabul edilen anayasa arasnda, daha nceleri Kemalist ideolojide biricik hkmranlk kayna olarak ortaya kan "Trk halkna" bir hkmranlk kayna olarak brokrasinin ve aydnlarnn anayasal adan yasallatrlmasnn eklenmesinden baka bir fark olmadn belirtiyordu.56 Cumhuriyet Halk Partisi'nin, gerek deiiklik partisi olduunu ve demokratik yordamlar itenlikle destekleyen rgt nitelii tadn ileri srmesi de bylece bir sonu vermedi. En son olarak Parti'nin bir blmnn "halklk'^ nem verilmesi konusundaki ar da (halka ve sradan insana inme giriimiydi bu), zerinde durulan konunun, halka inmekten ok bir temel deiiklik aralarn salamak olduu iin harcanp gitti. Deimeyi salayan yntemlerine kendisi inanmad iin Cumhuriyet Halk Partisi'nin eitli seim programlarnda belirttii ilerici, demokratik ve halk siyasetlerine, sradan insanlar da hibir biimde inanmadlar. Bu durumun ancak, Halk Partisi'nin

56 Celal Bayar, "Bavekilim Adnan Menderes", Hrriyet, 29 Haziran 1969. 74

yandalar arasnda, Demokrat Parti'yi ileriye gtren ebekeye benzer bir ebeke kurulduu zaman deiebileceini syleyebiliriz. Yakn zamanda (1971), askerlerin Trk siyasasna mdahalesini, eski dzenin katlna dnmek isteiyle zdeletirmek, evre iin kolay olmutu. Yasa ve dzenin yeniden kurulmasna ynelik kprdann ve halk desteinin ardndaki niyetlere dikkat etmeksizin, evre eleri, kendilerinin benimsedii, aya yere basan, dolaysz, kiisel ve gzlemlenebilir harekete geirme ve btnletirme yntemlerinin, Trk brokrasisinin planl ekonomiye dayanan harekete geirme sisteminden daha elle tutulur olduuna ve daha az riziko tadna hl inanmaktadr. Merkezin evreye kar benimsedii tutum, alt snflarn kt durumuyla zdelemekten ok, koruyucu tler olarak belirlendii lde, evre eleri hakl gibi grnyorlar. Planlama da, bir kimsenin tm kaderi zerindeki denetimini, brokrata kararlarn srgnne gndermeye benziyor. Baka bir deyile, burada, ynetmeliklerin, rkn yzn gstermesi szko-nusu. Planlamann getirdiklerinin bu biimde deerlendirilmesinin doru olup olmadn sormak yersiz kaar burada; nemli olan, ynetmeliklerin alglanmasnn yaratt kutuplamann, resm grevliler ile btn tekiler arasndaki bir kutuplama olmasdr. leri srdm tez bunu bylece ortaya koyduktan sonra, nmzdeki tablonun, aslnda, ok daha karmak olduunu eklemem gerekir. Gerekten de, rgtlenmi emek, evrenin, tm olarak bir paras deildir. retim aralarna sahip olanlar ile olmayanlar arasndaki apraz kopukluk, Trk siyasasnn, bu tabloyu deiiklie uratabilecek bir yandr. Ayrca, evre iinde hem yeni kopukluklarn hem de farkllamalarn ortaya ktn gsteren kantlar var. Brokrasinin baz yeleri, farkllam ve btnlemi bir

75

modern sistemin gereksinimlerinin farkndalar artk ve bunlardan bazlar, evreyi temsil eden partilere geiyorlar. Ama bunlar, Trk siyasasnn geleceine ilikin yanlardr ve merkez-evre kutuplamas, hl bu siyasann en nemli kurucu elerinden biridir. Geriye baktmzda, modernleme boyunca evresel dn ve davran tarznn iki yznn kaln izgilerle ortaya ktn gryoruz. Bunlar, temel gruplardan olumu bir gerek olarak evre ve resmlik-kart kltrn bir merkezi olarak evredir. Bunlarn her ikisi de Jn Trklerin ve Kemalistlerin betes-noires'dr.* Ama, rastlantsal geliimler kadar, modernletirmecilerin siyasetleri de evresel kimliin ikinci yzn belirginletirme ynnde etki gsterdi. Tara Trkiye'sinin hemen tmnde ortaya kt iin bu kimlik, evresel dn ve davran tarznn, temel ballklar vurgulayan yann tamtamna ortadan kaldrmasa da, rtp kapatacak gteydi. Daha sonralar, brokrasi-kart olarak bu kimlik, ulusal dzeyde etkinlik gsteren bir partiye (Demokrat Parti'ye ve onun yerine geenlere), ulus apnda bir balanma temeli salad. Merkezin byk bir kukuyla bakt evresel tutumun yanlarndan birinin, ortak temalar evresinde tarann birlemesi anlamnda bir birlik oluturmas da elikili bir olgudur. Bu yeni durum, iktidara gelmek iin Demokrat Parti'nin kulland bir eydi. Merkezin evreye kar gtt politikalar daha yattrc olsayd, evrenin, ulusal dzeyde birletirici bir topluluu beklenmedik biimde douran ortak dn ve davran tarz, belki de kendini ortaya koyamayacakt; elikili olan yan ite budur. Parti sisteminin baarsnn belirttii gerek ise, merkez ile evre arasndaki gergin ilikilere ramen, bu farklarn ba(*) "En fazla tiksinilen ey" - .n. 76

rl bir biimde birbirine denk drlmesini salayacak ortak bir anlama temelinin tam anlamyla bulunduudur. Bu gizli anlama, her iki tarafn da, snrl karlarn aan bir amaca balanmalar anlamnda, gerekten ideolojiktir. Cumhuriyet dneminde, bu anlay zerinde bir ulusal ama duygusu kurulabilirdi. Daha nceki blk prk ve merkezsel-evresel ynelilerin yerine geen yeni toplumsal farkllama eilimleriyle birlikte gelien ve Trkiye'de en son olarak ortaya kan gelimelerden biri, ulusal amacn gittike daha zel ve farkl anlamlar iinde kavranmasdr. Bundan tr Trkiye iin tehlike, kopukluun blk pr-klk tayan izgilerinin devam edip gitmesi deil, daha geni bir lde, siyasal partiler gibi kapsayc ve ulusal yaplar ile sendikalar gibi yatay olarak btnlemi ebekelerin, kendi eilimleri ynnde paralanmalardr. Son zamanlardaki parti blnmelerinin ve sendika oalmalarnn bir yerde duraca umulabilir. Trkiye'nin yakn geleceine ilikin sorun udur; bu yeni topluluklar, olduklar gibi devam edip gidecekler mi, yoksa bir lde yeni saylabilecek snrlarnn iine yeni bireyler alp onlar btnle-tirebilecekler mi? Byle bir btnleme gerekletiinde, btnlemenin ortaya koyduu ve yaayabilirlii en fazla olan "modern" yaplarn, modernletirme ilkeleri gznn-de tutularak ne olduu kestirilebilecek rnler deil de, u ya da bu biimde, "geleneksel" kltrn yanlarn ieren kurumlar olaca byk bir olaslkla ileri srlebilir.
Daedalus, K 1973, s. 169-190; Political Participation in Turke/in iinde, "Center-Priphery Relations: A KeytoTurkish Politics", Boazii niversitesi Yaynlar,
stanbul, 1975, s. 7-32;

Dn ve Bugn Felsefe, ev. eniz Gren, Kitap 1, Bilim/Felsefe/Sanat Yaynlar, 1985, s. 167-95
77

TABAKALAMANIN TARHSEL BELRLEYCLER: TRKYE'DE TOPLUMSAL SINIF VE SINIF BLNC


Gerek Trk, gerekse Batl yazarlar, Osmanl toplum dzeninde babadan oula geen bir aristokrasinin (hereditary aristocracy) bulunmaynn, bu dzenin bir zellii olduunu

belirtmilerdir.1 Son yllarda ortaya kan kantlar, Osmanl toplumuna ilikin bu grn ancak koullu olarak geerli saylabileceini gstermitir.2 Buna karlk, son on yldr, Trkiye zerine incelemeler yapan Trkler ve Batllar, Cumhuriyet Trkiyesi'nde babadan oula geen bir "st
1 The Turkish Letters of Ogler Ghiselin de Busberg; Imperial Ambassador at Cons-tantinople 1554-1562, (eviren: Foster, Oxford, 1927), s. 60: "Olumlu meziyetlerin doutan ya da rvet vererek Paa ya da Vezir olabildii bir lkede, otoritenin el deitirmesi, ancak yeni edindii makam zora bavurarak savunmak zorunda kalacak yoksul bir adamn zenginin yerini almas gibi beterin beteri bir duruma yolaar... Bu durum sregidemez; a memurlardan olumu aristokrasi, bir lkenin bana gelebilecek en byk beldr"; Edmund Spencer, Tra-vels in European Turkey in 1850 (Londra, 1851, 2 cilt), cilt 1, s. 270: "Trkler iin bkz.: Mizanc Mehmed Murad, "Avrupa'dan lk Sadalar", Mizan, 12 Ramazan 1300 (Mays 1300, 1888), ss. 531-532. 2 Hamilton Gibb and Harold Bowen, hlamic Society and the West: A Stuy of the Impact ofWestem Civilizaon on Mslim Culture in the Near East, 1, hlamic Society on the Eighteenth Century, I. Blm, s. 158 ve Not 1. Ayrca bkz.: 1. Hakk Uzunarl, Osmanl Devleti Tekiltndan Kapuhulu Ocaklar, 1: Acemi Oca ve 79

snfn varolduu grndedirler.3 Bu gr de, Osmanl dzeninin kuramsal olarak yeniden tasarlanmas konusunda bize ipular verebilecek ve Trkiye'de snflarn bugnk durumunu aydnlatabilecek baz zellikleri, yani Trkiye'nin tabakalama dzenine ilikin baz zellikleri ortaya karmaktadr. Bu yazmzda, ilerde Trkiye'deki tabakalamaya ilikin almalarda yararl olabileceini dndmz baz temel ayrmlardan yararlanarak soruna daha bir aklk getirmeyi amalyoruz. Bu taslak, Osmanl deneyiminden karlan tarihsel kategorileri, yakn dneme ilikin, genelletirilmi bir snf bilinci paradigmas erevesinde ele alarak, kltrler-aras karlatrmal almalar iin bir temel oluturma abasn da iermektedir. Burada kullanlan paradigma, toplumsal snflar ve snf bilincine ilikin almalara temel olmu baz iyi bilinen metodolojileri biraraya getirmek gibi bir stnle sahiptir ve temelde be ana kategoriye dayanmaktadr: stat farkndal (status awareness), tabaka (stratum) farkndal, tabaka ball (affliation), tabaka bilinci ve tabaka eylemi. Bu emeda, stat farkndal* "srekli [kesintisiz] stat dizilerinin alglanmas; kendini ve bakalarn konumlandrma yetenei"5 olarak tanmlanmtr. Buna karlk, tabaka farkndal, ayr [kesintili], sralanm kategorilerin alglan-

Yenieri Oca (Ankara, 1943), s. 31. Marksist tarihiler, zellikle de Osmanl Tarihi zerine yorum yapan Bulgar ve Ruslar, benzer bulgulara daha iyimser bir tutumla yaklamaktadrlar. Bkz.: Bistra A. Cvetkova, 'Tevolution du regime feodal Turc de la fin du XVI. jusqu'au milieu du XVIII. siecle" Etudes Histori-que,ll (1960), s. 171-206.
3 A. T. J. Matthews, Emergent Turkish Administrators, (Ankara, 1955), s. 25. Trke yaynlanan sosyalist eilimli dergilerde bir Trk "aristokrasi"sinden s-zetmek son drt yldr olaanlat. 4 Richard T. Morris ve Raymond J. Murphy, "A Paradigm for the Study of Class Consciousness", Sociology and Social Research (1966), s. 297-313. 5 a.g.e., s. 298.

80

mas",6 yani "kendini ve bakalarn tabakalara yerletirme gelenei" anlamnda kullanlmaktadr. Tabaka farkndal-nn zel bir varyant da, "ekonomik ltlere dayal bir tabaka farkndal tr"7 olan snf farkndal'dr. Tabaka ball, bir tabakaya ait olma duygusunu dile getirmektedir. "Tabaka ballnn da, rksal tabaka ball, meslek tabaka ball, dinsel tabaka ball ve snf ball gibi trleri vardr." Snf ball, salt ekonomik ltlere dayal bir tabaka ball trdr. Bu ltler karma olarak da ele alnabilir; szgelimi hem rk hem "yaama slubu" elerine dayandrlabilir. Bu karma ltlere uyanlar [bal olarak yaayanlar] bir toplumsal zmre (social set) oluturulan Tabaka bilinci, "tabaka karlar ve ideolojisiyle zdeleme ve onlara baml olma"dr. Tabaka bilincinin salt ekonomik ltlere dayal tr snf bilincidir. Son olarak da, tabaka eylemi'ni "tabakann karlar ve ideolojisi adna davranma" olarak tanmlayacaz; snf eylemi ise, tabaka eyleminin salt ekonomik ltlere dayal bir trdr.8 Bu modelin zellikle yararlanacamz nemli bir ynn, modeli oluturan yazarlar yle aklyorlar: Bu paradigmann bir katks da, kanmzca, toplumsal tabakalamann znel ynlerinin zmlenmesi dorultusunda kullanlabilmesidir... Demek ki, snf bilinci ya da herhangi bir baka tabaka bilinci tr belli bir sre iinde ortaya kma zelliine sahiptir ve belli bir zamanda, belli bir toplulukta varolan ya da olmayan bir nitelik olarak deil, tarihsel ya da biyografik bir dinamik ereve iinde incelenmelidir.9
6 7 8 9 a.y. a.y. ag.e., s. 303.

a.g.e. s. 310.

81

Bu yazda kantlamaya alacamz bir baka temel nokta, "toplumsal zmre" kategorisinin Trkiye'nin toplum yapsnn incelenmesine son derece uygun olduudur; nk Orta Asya'ya zg, nceden belirlenmi ve baarya bal ltleri hemen hemen eit arlkta zmsemi olan Trk toplum yaps, bu adan Bat Avrupa'nn tarihsel evriminde rastlanan koullarla hibir benzerlik gstermemektedir. 1. Trklerde lk Tabakalama eleri Trklerin budunsal kkenini oluturan Ouzlarda, babadan oula geen bir aristokrasinin varolduu gzlemlenince, Trklerde aristokrasinin bulunmad yolundaki savlar konusunda kukular uyanmaktadr. Daha eski Trk topluluklarnda olduu gibi, Ouzlarda da, tepede bir Han ya da airet bakannn, onun altnda bir aristokrat tabakann (beyler), son olarak da alt snflar ya da halkn yerald basit bir tabakalama dzeni grlmektedir.10 Soylu snftan olmann iki belirleyici lt vardr: akrabalk ve baar. Ancak, soylu tabakasna girme olana salayan akrabalk dzenlemeleri o denli kendine zgdr ki, daha ayrntl bir tanmlamay gerektirir:

Ge Roma toplumunun tersine, obanl (pastoralist) Altay toplumu, babayanl (agnatic)

akrabalk ilkesine sk bir biimde dayaldr... btn Moollar ve btn Trkler fiilen ya da gizli olarak baba tarafndan akrabadrlar. Bu ilke uyarnca, en alt kesimden bir Mool, en st ynetici Cengiz Han'la ortak atalara sahip olduunu ne srebilir ve imparatorla, herhangi bir dereceden, dolaysz bir babayanl akrabal olduunu ortaya karabilirdi. Bir Ka10 Faruk Smer, "Ouzlara ait Destani Mahiyette Eserler", Ankara niversitesi Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi Dergisi, XVII (Temmuz-Aralk 1959), ss. 418, 421.

82

zak, Karakalpak ya da Ortaa aatay Trk de, imparatoru, Han ya da Sultanyla bu tr bir ilikisi bulunduunu ortaya koyabilirdi. Dolaysyla, yneticilik becerisi ya da orduda yiitlik ve nderlik nitelii gsterecek olursa, toplumda en yksek mevkiye ykselebilirdi. Bylece vezir ya da komutan olabilir, her iki durumda da soylular (nobility) arasna katlabilirdi. Moollarda ya da Trklerde ayn ilke hem doutan akrabalar, hem de evlat edinilenler iin geerliydi. Buna, savata tutsak alnp azad edildikten sonra evlat edinilen kleler de dahildi.11
Toplumsal akkanlk salayan bu yap, toplumu "soylu" ve "halk" beklerine (estate) blen bir baka yap tarafndan karmaklatrlmt. Bu durumun znel ynn yle aklayabiliriz: Yukarda tanmladmz akrabalk yapsnn znellikleri, bir yandan topluluun saygnl daha az bir yesinin ykselebilme umutlarn artrrken, te yandan, saygnl olan tabakadan birini ykselebilme olanaklar asndan bunalma itmekteydi. Krader, bu durumu yle aklyor:

Asya bozkrlarndaki btn obanl topluluklarda rastlanan babayanl akrabalk sistemi, kemikten akrabalk biiminde kavramlatrlmtr... Gerek Trk, gerekse Moollarn paylat bu kemikten akrabalk ilkesi gelitirildiinde, babayanl akrabaln alt blmlere ayrld, akkemik-liler ya da soylu snf ve karakemikliler ya da halk bei diye blnd grlr. Her iki snfn yeleri de baba tarafndan en geni derecede akrabadrlar; ister ak, ister kara kemikli olsunlar, toplumun btn yeleri, kuramsal olarak, ortak bir erkek atadan gelmektedirler, iki bein olumasndaki toplumsal atallama, Asya bozkr toplumunun bir baka ilkesine, doum srasna gre derecelendirme illi Laurence Krader, Social Organization ofthe Mongol Turkie Pastoral Nomads (Le Hague, 1963), s. 321-322.

83

kesine dayanmaktadr. eitli kemikler, ya da babayanl soy izgileri, kurucularn doum srasna gre derecelendirilir ve bylece birbirlerine kyasla kdemli ya da kdemsiz saylrlar. eitli babayanl soy izgileri arasnda, kurucu atadan gelenlerin en kdemlisi, yani en byk oullarn izgisi en soyludur ve giderek balca soylu izgi haline gelmitir. Kdemsiz bir soy izgisi, kdemli bir izgi statsne, ancak kdemli izgi ardnda ocuk brakmadan ya da bir kadnla sona ererse, ykselebilir... Ne var ki, kdemsiz bir soy izgisi, kendi bana da... yelerinden birinin vgye deer baarlar sonucunda soyluluk kazanabilir.12
yle grlyor ki, Trkler "soylu" ile "halk" arasndaki ayrm ancak halk saflarndan soy iddias konusunda hibir meydan okuma gelmedii oranda istikrarl klabilmilerdir. En azndan

bir tarihi, benzer bir srecin, bir airet toplumunun "snfl bir toplum"a dnmesinin belirleyici gstergesi olduunu ne srmtr.13 Bir baka istikrarszlk kayna da, baarnn "soylu" beine gei iin temel oluturmaya devam etmesiydi.14 Hizmetleri nedeniyle ykselmi olan resm grevliler soylulardan daha fazla iktidara sahip olduklar srece, bu zellik, daha sonralar ortaya kacak yeni bir atma trnn temelini oluturacakt. Bu, Trk kkenli sekinlerden (dite) kurulu "toplumsal zmre" iinde grlecek ve Osmanl Imparatorluu'nda da devam edecek bir atma trdr.
12 a.g.e.,s. 322 13 J. Hamatta "The Dissolution of the Hun Empire", Ata Archeologica, II, 4 (1952), ss. 277-304. 14 Lavvrence Krader, "Feudalism and the Tartar Polity of the Middle Ages", Com-parative Studies in Society and History, I (1958-59), s. 80; G. Gyrffy, "Die Rolle des Buyruq in der Alttrkischen Gesellschaft", Ada Orientalia (Budapest), XI (1960), s. 175. 84

ok eski zamanlarda bile, yukarda tanmladmz tabakalama yaplarnn yansra, Batl tabakalama uzmanlarnn hi de yabancs olmadklar "meslek tabakalama"ya yolaabilecek bir oluumun belirginlememi, gizil elerinin bulunduu yolunda belirtiler vardr. Szgelimi, anlald kadaryla, oymaa (dan) et salama iinin banda olmak atlarn bakmyla ykml olmak kadar saygn bir toplumsal konum deildi.15 Ancak, Trk airetleri, yar-g-ebe olduklar ve tarihsel alarda yar-yerleik zellikler gsterdikleri bilinmekle birlikte,16 Bat'daki toplumsal tabakalama sisteminin temeli olan ileri derecede farkllam meslek yaplarna sahip olmamlardr. Bu, zellikle, "piyasa ekonomisi ilemlerinde ifadesini bulan mal ve hizmetler denetimi"ne ilikin meslekler iin geerlidir.17 Bizim paradigmamz balamnda bu tanm, "snflar"dan szedebilme-nin nkoulu olan faaliyetleri ierir. Trklerin kitleler halinde slmlamas, yani Abbasiler dzeni ve ona elik eden metropol ekonomisi de nemli bir meslek farkllamaya yolamamtr. nk, bu dondurulmu meslek farkllama aamas (szlemeler pazar-d etmenlerce belirlendii srece) erken-Islm uygarlnn zel-liklerindendi.18 islml kabul eden Trklerde grlen deiikliklere gelince, bunlar iki noktada toplanabilir: bir, brokrasiye giri ve Sasan ktiplerden devralnan beceriler;19 iki,
15 Abdlkadir, "'Orun' ve 'l' Meselesi", Trk Hukuk ve ktisat Tarihi Mecmuas (stanbul, 1931), s. 121. 16 Faruk Smer, "Anadolu'ya Yalnz Gebe Trkler mi Geldi? Belleten, XXIV (Ekim, 196(0), ss. 567-578. 17 Morris ve Raymond, Sociology and Social Research (1960), s. 300. 18 Bkz.: A. K. S. Lambton, "The Merchant in Medieval islam", A Locust's Leg Studies is HonorofS. H. Taaizadeh (Londra, 1962), ss. 121-130. 19 H. A. R. Gibb, "The Social Significance of the Shuubiya", Studies on the Civili-zation of islam (Yayna hazrlayan: Stanford Shaw ve William Polk, Boston, 1963), ss. 62-73. 85

en derin temeli Aristoteles-kkenli olan bir tabakalama modeli.20 Burada belirtmekte yarar var: tmyle deiik bir yapdan kaynaklanan bu Aristoteles-kkenli modelle, Trk topluluklarnn durumu arasnda nemli farkllklar szko-nusudur. Yzyllar sonra, Osmanl aydnlar da, polis'i oluturan birimler arasnda Aristoteles-kkenli bir denge idea's benimseyeceklerdir. Ancak, bu tr ideal'lerin Osmanl mpa-ratorluu'ndaki gerek

tabakalamaya ve tabaka bilincine ilikin ipular salayabileceklerine inanmak biraz zor. 2. Brokrasi Oysa Sasan brokrasisinin pratii ok daha derin etkiler brakmtr. Bu merkez brokrasinin ierdii olanaklar, Trk toplum yaps iin bulunmaz bir nimetti; nk bylece yapnn blnme eilimini dizginlemek olanaklyd.21 Asya Imparatorluklar'nn kurulu zellii nce eitli oymaklar, ardndan airetleri giderek byyen topluluklar halinde imparatorluun bnyesi iine almak olmutur. Brokrasiler bu tr imparatorluklara eklendiinde, onlara daha dayankl ve istikrarl klmaktaydlar. Ancak, bu arada tabakalama dzenine de yeni ve kalc bir e katlyordu. Brokratlar, balangtan bu yana asker gc rgtleme ilevini stlenmi olan aristokrasiyle iktidar mcadelesine girmekteydiler artk. Bylece "orta tabaka" iki20 Gustave E. von Grunebaum, Medieval islam (Chicago, 1946), ss. 203. 21 Trk-Mool topluluklar, daha nce de imparatorluklar kurabilmilerdir; ancak bunlardan ikinciler iin istikrar salamak kolay olmamtr. Bkz.: Ren Gtraud, UEmpire des Turcs Ctlestes: les Rignes d'Hterich, Qapgan et Bilga (Paris, 1960); Trk imparatorluklarnn kurulu srelerine ilikin bir zmleme iin bkz.: Wilhelm Radloff, Dos Kutadgu Bili des Jusuf ChassHadschib aus balasagun (St. Petersburg, 1891-1910), cilt I, Giri, ss. LI-LV; aynca bkz.: Aus Sibirien (Leipzig, 1893), I, s. 511-518, ve Wilhelm Barthold, ZwlfForlesungen ber dit Geschichte der Trken Mittelasiens (Berlin, 1935), ss. 10-11.

86

ye blnyordu. Sekinleri oluturan bu iki e arasndaki ekime, en arpc biimde dil konusunda ortaya kmtr. Brokrasinin dili, hesap ve defter tutmann dili, "kentsoylu dili" hep Farsa olmu; te yanda Trk kkenli sekinler, Trke konumay srdrmlerdir. Birbirinin rakibi olan bu iki sekinler zmresinin ekimesi, yinelenen biimlerde, Byk Seluklu mparatorluu'nda, Anadolu Seluklularnda ve Osmanl Imparatorluu'nda izlenebilir.22 yleyse, tabaka bilincini oluturan elerden birinin de kltr, mitoslar ve ideolojisiyle farkl iki topluluk olan aristokratlar ve brokratlar arasndaki bu atma olduunu syleyebiliriz. Osmanl Imparatorluu'nun tabakalama dzenini etkin-lemi olan ikinci nemli kurum, devletin "yrtme grevinde", "kul"lardan yararlanlmasdr. Bu "kul"lar mr boyu devlet hizmetinde grevlendirilmek zere Mslman olmayan ailelerin ocuklarndan devirilirdi. Bunlar, saray erknn, brokrasiyi, devaml orduyu ve tmarl sipahileri olutururlard.23 Yneticiler arasnda yalnzca ulem, genellikle bu yntemle ibana getirilememekteydi.24 Merkez ynetici/asker mekanizmay kullarla besleme yntemi, yeni olmamakla birlikte, Osmanl Imparatorluu'nda o gne dek ulalmam bir incelik ve yalnlkta uygulanmtr. Osmanl hanedan bylece, ilk Trk devletleri22 Byk Seluk imparatorluu iin bkz.: Berthold Spuler, "The Evolution of Persian Historiography", Historians ofthe Middle East (yayna hazrlayan: Ber-nard Lewis ve P M. Holt, Londra, 1962), s. 130. Anadolu Seluklular iin bkz.: M. C. ahabeddin Tekinda, "emsddin Mehmed Bey Devrinde Karamanllar", istanbul ni\ersitesi Edebiyat Fakltesi Tarih Dergisi, XIV (Mart 1964), ss. 81-98. Osmanl imparatorluu iin bkz.: J. H. Kramers, "Turks, Ot-toman History", Encydopedia of islam, I. bask, 4 (2), s. 967; sorunun kltrel ynleri iin bkz.: Abdlbaki Glpmarh, Divan Edebiyat Beyamndadr (stanbul, 1945), s. 60. 23 Gibb ve Bowen, Islamic Society, 1,1, s. 39 24 a.g.e., 1,2, s. 107.

87

ni, siyasal gcn babadan oula gemesi zellii nedeniyle ypratan bir sorunu zmeyi baaryordu. imparatorluk topraklarnn, vrisler arasnda nceleri yaam boyu yararlanabilecekleri "hassa arazileri"25 biiminde, daha sonralar ise dorudan doruya paylatrlmas sorunlar da bylece ortadan kalkyordu. Artk hanedana kaytsz-koulsuz

baml ve hanedan aarak devletin srekliliini salayan bir ynetici/yrtme mekanizmas vard. Kul-brokratlara tannan geni yetkileri dengeleyen mekanizma ise, bu "ynetici kurum" yelerinin padiahla dorudan ilikilerinin olaanst nazik ve gvenceden yoksun klnm olmasyd.26 Fatih dneminde, en yal erkek dnda, padiahn soyundan gelen btn ehzadelerin ldrlmesinin bir ilke olarak benimsenmesiyle, 14. yzylda Osmanl mparatorluu'nu tehdit eden olaslk; yani taht zerinde hak sahibi olduunu ne sren hanedanlar kurulmas olasl tmyle ortadan kalkm oluyordu.27 Osmanl mparatorluu, merkez iktidara kar muhalefet oluturabilecek dier kaynaklar sorununu ise, zamannda, kendileri gibi Anadolu Seluklularna u beylii yapm ve Osmanllarn Anadolu'da iktidar tmyle ele geirme giriimleri srasnda srekli rekabet halinde olduu sava beylerin arda kalan nfuzunu kknden yokederek zmlemiti. Osmanl Imparatorluu'nda topran tasarruf biimine ilikin dzen de, merkez otoritenin rakiplerinin yokedil-mesine ynelikti. Tmarl'nn tmar' babadan oul'a ge25 Osmanl Imparatorluu'nun egemenliini kurmadan nce baz kk slalelerin karlatklar bir tr glkler iin bkz.: Claude Cahen, "Artukids", Bncyclopedia of islam (2. bask), 1,1,s. 45. 26 Bkz.: Gibb ve Bowen, hlamic Society, I, 1, s. 45. 27 Bkz.: Halil nalck, "Osmanl Hukukuna Giri", Ankara niversitesi Siyasal Bilgiler Fakltesi Dergisi, XIII (Haziran 1958), s. 102. Bu uygulama daha sonralar yerini veliahtlarn d dnya ile ilikilerini kesmek yntemine brakmtr. 88

mezdi.28 Tmar, kuramsal olarak, asker hizmet karlnda verilirdi. Topran mlkiyeti devlete aitti; tmar sahibi yalnzca tasarruf hakkn elinde tutard. Temel retim arac zerinde mutlak denetimi elinde tutan bir devlet kavram, yine Trklerin islml kabulnden sonra ortaya km bir yeniliktir. Trklerde merkez devletin ge yaplat kuramn reddedenlerin grlerine de yer vermek iin, yazmzn bu noktasnda konudan biraz ayrlp bir parantez amamz gerekecek. Halil inalck, Trklerin Islm-ncesinde de "devletler" kurduklar tezini savunanlarn banda gelir.29 Ancak, nalck sonuta yalnzca Islm-ncesi Trk yneticilerin, nderliini yklendikleri topluluun toplumsal ve siyasal geleneklerini bozmamak konusunda dikkatli davrandklarn kantlar gibidir. Bu olgu, yneticinin sahip olduu yetki ile birlikte deerlendirildiinde, ortaya devletin varolmad bir devlet grnm kmaktadr, inalck savnda, ilk Trk "devlet'lerinin yokolu nedenleri zerinde durmamaktadr. Bu olgu, her seferinde, istikrarl bir ynetim mekanizmasnn kurulamam olmasyla aklanr gibidir. Birok kez, brokratik bir nve oluturma giriimlerinde bulunulmu, ancak bu abalar hibir zaman baarya ulaamamtr.30 Feodalizmin ve babadan oula geen beyliklerin bulun28 "Osmanl feodalizmi temelde Bat feodalizminden, bellibal feodallerin topraklarn grevleriyle baml olarak geici bir sre iin ellerinde tutabilmeleri asndan ayrlr." Gibb ve Bowen, Islamic Society, I, 1. s. 52, Ayrca bkz.: Claude Cahen, "Reflexion sur I'usage du mot 'Feodalite'", Journal ofEconomic and Social History of the Orient, III (Nisan 1960), s. 11. 29 zellikle bkz.: "Osmanl Hukukuna Giri." 30 Bu ise, giderek, daha nce betimlediimiz akrabalk dzenlemelerinin istikrarl oluuna baml gibi grnmektedir. Bu istikrar esi, mmkndr ki, Trk klanlarnn ortak ata ile akrabalk derecesinin, klann rgtlenmesindeki ana ilke olduu bir klan tipi oluturmalarndan kaynaklanmaktadr. Bkz.: Paul Kirshoff, "The Principles of Clanship in Human Society", Readings in Anthropology (yayna hazrlayan: Morton O. Fried), 11 (1959), ss. 259-271.

89

madii, kullardan oluan bir kurumun devletin yrtme ilevini yklendii gznne alndnda, ilk bakta Osmanl mparatorluu'nda optimum dengeye ok yaklam bir "Dou Despotizmi"nden31 szedilebilir. Bu sistem, ideal olarak, yalnzca iki "toplumsal zmre"den olumaktadr. Bir yanda ynetici ile hizmetindeki yrtme grevlileri; te yanda ise, ynetilenler. Halil nalck'm belirttii gibi:

Osmanl dzeni iki temel snf iermekteydi. Bunlardan birincisi olan askeri, padiahn bir ber'atla, dinsel yetki ya da icra yetkisi tand kiilerden, yani saray ve asker erkndan, devlet grevlileri ve ulemdan oluurdu, ikincisi olan reaya'y ise vergi deyen, ama ynetime katlmayan btn Mslman ve gayrimslim teb'a oluturuyordu. Re-aya'nn "askeri"ye tannan ayrcalklardan yararlanmasna olanak tanmamak, mparatorluun temel kurallarndand. Bunlar arasnda, yalnzca snr boylarnda savam olanlar, bir de, belli bir sre dzenli bir dinsel eitimden getikten sonra padiahtan ber'atlarn alanlar, "asker" snfna dahil olabilirlerdi. zetle, yalnzca padiahn karar, kiinin toplumdaki konumunu belirlemekteydi. k dneminde Kou Bey ve dierleri, reaya'ya yenieri ya da tmar sahibi olma hakk verilerek bu temel kurala uyulmamasnn, mparatorluktaki dzen bozukluunun balca nedenlerinden biri olduunu ne srmlerdir.32
31 Dou Despotizmi kavram iin bkz.: K. A. Wittfogel, Oriental Despotism (New Haven, 1957); kavramn eletirel deerlendirilmesi iin bkz.: E G. Fuulley-bank'n Wittfogel eletirisi; Buetin of the School of Oriental and African Studi-es, XXI (1958), ss. 657-660. 32 Halil nalck, "The Nature of Traditional Society: Turkey," Political Modemiza-tion injapan and Turkey (Yayna hazrlayan: Robert E. Ward ve Dankwart Rus-tow, Princeton, 1964), s. 44. 90

Ne var ki, bu ikili modeli, Osmanl imparatorluu iin, ancak bir "ideal tip" olarak deerlendirmek gerekir; nemi, devletin yasallk kazanm zelliklerini, yasal olmayanlardan ayrdetmekte kolaylk salamasndadr. Tabakalamann asl nesnel boyutlarn grebilmek iin, kuraln yans-ra, kural-d olanlar da hesaba katmak gerekir ki, bunlarn says hayli kabarktr. Birincisi, imparatorluun belli noktalarda gerek anlamyla feodal yaplar iermesidir. ncelikle, daha bandan, Osmanllara kar savamaktansa, onlara katlmay seen Mslman Trk beyleriyle Bizansl tekfurlar buna rnek olarak gsterebiliriz. Bylece Osmanl mparatorluu'nda Evreno-soullar, Malkooullar, Turhanoullar gibi Osmanl'nn soylu sava snfn oluturan "drt kkl aile" bulunmaktayd.33 Savalarda n yapm kiilerce kurulan bu aileler, Orta Asya'dakine benzer bir "aristokrasi" oluturuyorlard. mparatorluun kurulu yzyllarnda, bu aileler byk topraklar denetimleri altnda tutmakta ve yneticilerin gznde bile bir tr "soylular topluluu" oluturmaktaydlar.34 kincisi, Osmanl Imparatorluu'nun bydke bnyesi iine almak zorunda kald ve Seluklulardan artakalm eski beyliklerdi. Szgelimi, Trkiye'nin dousunda eski bir Trk beyinin soyundan gelen Dulkadiroullar, 17. yzyla kadar Osmanl egemenlii altnda "ksmen zerk bir aile hkmranlnn ayrcalklarndan" yararlanmlardr.35 Bosna'da ise, engi Beylerinin kendi "kaleleri", tmarlar ve feodal ayrcalklar vard.36 Bunlar ve benzeri biroklar,
33 I. Melikoff, "Evrennos", Encydopedia of islam (2. bask), 11, s. 270.
34 a.y.

35 V L. Menage, "Dhu'i kadr", Encydopedia of Ulam (2. bask), 11, s. 329. 36 Hamdi Kreevlakovi, engi Bey/eri: Osmanl Devrinde Bosna-Hersek Feodalizmi Hahhnda Bir Etd, (Hrvatadan eviren: smail Eren, stanbul, 1960), eitli yerlerde. 91

mparatorluun snr boylarnda yeralan savalar olduklar gerekesiyle, bu ayrcalklara hak kazandklarn ne srmekteydiler. O halde, zetle, kullardan oluan bir merkez yrtme mekanizmasnn, mparatorluun, ikili modele uymayan btn bu niteliklerini ortadan kaldrmak iin youn ve srekli bask uyguladn syleyebiliriz. Bu ekime, Osmanl toplumsal tarihinin balca zelliklerinden biridir.37 Bask altnda bir hanedann soyluluk kimliini srdrmenin bir yolu da, yeni bir korunmu stat stlenmektir. Beyehir'de Erefoullarnn gelitirdii, ailenin en byk olunun daim mtevelli durumunda bulunduu dinsel vakf kurma taktii bunlardan biridir.38 "Ynetici kurum"un teki yeleri de, soylarndan gelenlere, lks olmasa bile, rahat yaayabilecek kadar bir gelir brakabilmek iin benzer giriimlerde bulunmulardr. Bu gibi ksmen zerk bir hanedandan ya da eski bir devlet adamnn soyundan gelen kiiler Ayan ve Eraf grnmndedirler ve yeni toprak soylular trne eski ayrcalklarnn btn tortular szmtr. Ayan terimi, 18. yzylda, mltezime kar yerel karlar savunan ve zamanla kendileri de mltezim olan kiileri nitelemek iin daha dar anlamda, kullanlmtr. nc bir nokta, her zaman iin bir aristokrasi oluturma olasln iinde barndrm olan "ynetici kurum"un kendisidir. Bylece, sava zamannda, merkeze, belli bir sayda silahl asker salama karl olarak kendilerine tmar
37 Bkz.: Paul Wittek, "De la defaite d'Ankara la prise de Constantinople", Revue des Etudes Islamiques, XII (1938), ss. 1-34; mer Ltfi Barkan, "Osmanl Im-paratorluu'nda bir iskn ve kolonizasyon metodu olarak srgnler", istanbul niversitesi Ihtisat fakltesi Mecmuas, 15 (1953-54), s. 213. 38 smail H. Uzunarl, "Ashaf Oullan", Encydopedia of islam (2. bask), 1, s. 703. Bu tr gelimelerin izledikleri aamalanna ilikin ayrntl bilgi iin bkz.: Muhammad Ahmed Simsar, "The Waqfiyah of 'Ahmed Paa'", (Philadelphia, 1940), eitli yerlerde. 92

verilen "feodal ordu" yeleri, mukataalarn genellikle en byk oullarna, brakmaktaydlar.39 Yasal olarak, ancak yedi yl boyunca savaa katlmadklar takdirde, tmarlarnn ellerinden alnmas szkonusuydu ki, bu da olduka zayf bir olaslkt.40 Buna karlk merkez glerin karlar nedeniyle birok tmarn geri alnd da bir gerektir. 17. yzylda merkezdekiler, tmarlar sipahilerin elinden alp mltezime datmaya balamlard. Bylece, sipahi de daha eski "soylu" ailelerin kalntlarnn doal mttefiki oluyor"41 ve devletin tesviye siyasetinin muhalifleri arasnda yerini alyordu. Babadan oula geen ayrcalklarn kuaktan kuaa aktarlmasna ilikin bir baka sre, I. Selim zamannda Yenierilere evlenme izni verilmesiyle balar. Artk devlet, Yenierilerin oullarna da Yenieri olarak devlet grevlileri arasna katlma hakk tanmaktan yanadr. Bu, gibi byyen ve ancak dourganlk ve kurum ii tutarllk etmenlerinin denetlenmesiyle dizginlenebilecek olan bir sorunun balangc olmutur. mparatorlukta kul-yneticiler kurumuyla omuz omuza varolan bir ikinci tabakay ulem oluturuyordu. Ulem, "ynetici zmre" iinde yeralan tabakalar arasnda "meden haklar" asndan ayrcalkl bir konuma sahipti.42 Bu olgu, ulemya mesleklerinin gizemli boyutu eliinde, dndakilere kapal, adeta toplumsal bir kale grnm vermekteydi. nl ulem aileleri vard. Bunlar, 18. yzylda

39 Gibb ve Bowen, Islamic Sodety, 7,1, s. 51. 40 Halil inalck, Fatih devri zerinde tetkikler ve vesikalar, (Ankara, 1954), s. 170, not 125. 41 Bu gelimelerin iinde cereyan ettii olaanst karmak koullar iki ayr adan deerlendiren vakanvisler tarihi Naima ile seyyar gezgin Evliya ele-bi'dir. Bkz.: Tarih-i Naima (istanbul, 1820-1853), 6 cilt ve Evliya elebi, Seyahatname (kdam ve Maarif Yaynlan, istanbul), XI cilt. 42 De Tott, Memoirs, s. 36.

93
devletin "temel yasas"n yorumlama becerisinin -ki ulemnn denetimindeydi- fazlaca nemsenmeye balanmasyla sayca arttlar ve durumlarn pekitirdiler. te yandan, "kul" ynetici kurumun zayflamas ulemy daha da glendirdi.43 Bylece, yekpare izlenimi veren resm "zmre"yi gerekte oluturan ikincil tabakalar ksaca gzden geirmi bulunuyoruz. Bu modele daha bir aklk kazandrmak iin, bu zmre iinde yeralan profesyonel tabakalarn yasal olduklarn, ancak, a) baz durumlarda bir tabakann aa yukar kapal, babadan ogula geen bir kast'a dnebildiini; b) yasal olarak tannmaya ok yakn bir noktada yeralan ve babadan ogula geen baz tabakalarn bulunduunu ve bunlarn "kural-d" kabul edildiini; c) Osmanl mpara-torlugu'nda "st" tabakann hem somut, yasal bir yap, hem de yasa-d, rakip bir yap anlamn tadn aklda tutmak gerekir. Bu "resm zmre"nin yan banda ynetilenlerin oluturduu toplumsal zmre yeralmaktayd. Burada piramidin alt yars da yekpare bir yap deildi. En azndan iki tabakadan szetmek mmkndr: Tccar/esnaf ve kyller. Ancak, daha sonra da belirteceimiz gibi, bu iki tabakann ynetici zmreden honut olmaylar, ikisini tek bir zmre olarak ele alabilmemizi salayacak bir gr birliinde olmalarna yolayordu. Tccarlar, bir zamanlar imparatorluk iinde nemli bir tabaka oluturmulard Dnya ticaret yollarnn deimesi, bunlardan ounun i ticarete ynelmesine ve giriimlerinin nemli oranda azalmasna neden oldu. Zamanla, zanaatkarlar snfndan, yani esnaftan, farkl hibir
43 erif Mardin, "Some Notes on the modemization of Communications in the Ottoman Empire", Comparative Studies in Society and History, III (1960), ss. 250-271. Ancak, servet, eski ulema ailesinin sahip olduu ayrcalkl statnn karakteristik bir esi deildi. 94

zellikleri kalmad.44 Esnaf, [bu hiyerari iinde] kylden daha st dzeyde, ancak, "resm zmre"den tmyle ayr bir eksen evresinde yeralmaktayd.45 Heterodoks [resm dinden sapan] akmlara akt, resm zmreden hem daha heterodoks, hem de daha dindard. te yandan, varoluu devletin izledii devleti ekonomi siyasetinin insafna kalmt; karlatklar ekonomik engeller bu tutum karsnda muhalif olarak birlemelerini kolaylatryordu. Bakentteki ayaklanmalar ou kez, saray grevlilerinden honut olmayanlarla esnaf ve Yenierinin ittifak sonucu patlak verirdi.46 Nihayet, en alt srada, kyl yeralmaktayd. Devletin, ulusal geliri artrmak iin salkl bir ekonomik siyaset izlemek yerine yrrle koyduu zel vergi uygulamalarnn ykn en ar biimde srtnda tayan kesim, kyllerdi. Osmanl mparatorlugu'nun tabakalama balamnda yapsal elerinden biri de, birincil gruplarn srekli etkisidir ki, bundan bazen Osmanl yapsnn "korporatif" zellii olarak szedilir.47 Bu zellik yle tanmlanmtr:

Ynetici snf, padiahn teb'asnn oluturduu snflardan yalnzca bir tanesidir. Buna

karlk, ynetilenlerin hepsi esnaf loncalar.. gibi kurumlarda rgtlenmilerdi. Ynetilenler, devletten, hatta padiahtan da te, asl bu kurumlara sadakatle balydlar. Loncalar elbette ki temelde kent kkenliydi. Baz yrelerde ifti loncalar bulunmakla birlikte, genel olarak krsal kesimde ky kurullar, ya da -g44 Sabri E lgener, "14'nc Asrdanberi Esnaf Ahlk ve ikyeti Mucip Baz Haller", istanbul niversitesi iktisat Fakltesi Mecmuas (1949-1950), ss. 388-396. 45 Bkz.: Gibb ve Bowen, Islamic Society, I, 1, s. 276. 46 Bkz.: Juchereau de Saint Deni, Rivolutions de Constantinople, (Paris, 1819), 2 cilt, eitli yerlerde. 47 "Birincil grup" devimini hangi anlamda kullandm iin bkz.: Kingsley Davis, Human Society (New York, 1949), ss. 52-61. 95

cebeler szkonusu olduunda- airetler bu grevi yklenmilerdi. Ancak, btn loncalar, ky ve airet kurallar yerel yneticiler tarafndan denetlenmekle birlikte, azmsanmayacak bir zerklie sahiptiler. Kasaba ve kylerin genellikle kapal ekonomik birimler olmalarnn da pekitirdii bu zerklik, imparatorluk teb'asnn yar-bamsz birok birime blnmesine yolayordu.48 mparatorluu gezen Avrupallar, yukarda anlatlan sis-tem-ii ve tabakalar-aras aadan yukar akkanl, kendi sistemlerine kyasla, yksek bir dzeyde bulduklarn hayretle ifade ediyorlard. Zamanla, "kul sistemi" bozulduka ve liyakat, ykselme iin bir lt olma niteliini yitirdike, bu akkanlk azalmtr; ancak, baar ltnn uzun gemiinden kaynaklanan eitlik duygusunun ve onunla birlikte akrabalk balar zerine temellenen korporatif rgtlenme trnn btn sisteme yaygnlat kesindir.49 Bylece sra, aklanan yapnn ierdii "znel" eleri incelemeye geldi. 3. Toplumsal Snflarn Osmanl Modelleri Snf ilikileri imgesinin [modelinin], Trklerin Sasanler-den devraldklar iki nemli eden biri olduu hatrlanacaktr. Bu imgeyi oluturan temel elerse, Aristoteles'in Poeitika'sndan aaya aktardmz u alntda bulunabilir: Devletler de, sk sk gzlemlediimiz gibi, bir tek deil, pek ok eden oluur. Bunlardan biri besin retimiyle uraan kesim, ya da tarmsal snftr. Mekanik snf adn
48 Gibb ve Bowen, hlamic Society, I, s. 159. 49 Bu zgl dzenlemede siyasal, ekonomik ve dinsel etkinlikler bireysel deil, r-gtsel'dir. Bkz. Krader, Social Organization ofthe Mongol-Turhic Pastoral Nomads, s. 3290'daki atf: Radcliffe-Brown, Patrilineal and Matrilineal Succession, ss. 34-35. 96

alan bir ikincisi, eitli sanat ve el becerileriyle uraan kiilerden oluur ki, ivedi gereksinimleri karlamann yan-sra, iyi bir yaam srdrmenin koulu olan refah gerelerini de reten bu snfn yokluunda kentler varolamaz. Bir ncs, pazarlamac snf olarak adlandrlabilir ve alm-satm ileriyle, tccar ya da perakendeci olarak urarlar. Drdnc e, tarmsal kesim iilerinden oluan kle snf, beinci de savunma gcdr. Eer bir devlet saldrganlarn klesi olmak istemiyorsa, sonuncusu, teki drt eden daha az nemli saylmamaldr... Burada, Platon'un Devlet'inde, devleti oluturan eler dkmnn zekice olmasna karlk yetersiz kalnn nedeninin ite bu olduuna dikati ekmek isteriz... Nitekim savunma gcn oluturan eden, ancak ok daha sonraki bir aamada; kentin

topraklar genileyip komu topraklarla temas sonucu sava olasl ortaya knca, sze-dilir. Platon'un ilk kentinde darda braktklar bununla da kalmaz. lk drt enin -ya da kurulu iin gerekli elerin says her neyse- adalet datmndan sorumlu ve neyin "dil" olduunu saptayan bir yetkeye gereksinmesi olacaktr. Eer zihnin, canl varlkta, bedenden daha nemli bir blm olduunu kabul ediyorsak, ayn biimde, devletin de zihne benzer blmlerinin, bedensel gereksinimlerini karlayan blmlerden daha nemli olduunu kabul etmemiz gerekir; ve de zihne benzer blmler derken, asker kesimden, adaletin yasal olarak rgtlenmesiy-le ilgili kesimden ve (ekleyebiliriz) siyasal anlay yetisi gerektiren enine boyuna dnme ilevini stlenen kesimden szetmekteyiz... Yedinci eyi devlete mal varlklaryla katkda bulunan zenginler oluturur. Sekizinci e, devlete hizmetle grevli memurlardr.50
50 Aristoteles, Politics (Yayna hazrlayan: Barker, 1946), IV, 1291 a. 97

mdi, bir stat hiyerarisi iinde yeraldklar gibi, tabakalarn birbirlerine bamllklarn da vurgulayan bu tr bir tabakalama modelinin, Osmanl gerekliiyle pek badamad besbellidir; ancak, bu modele hayli hayranlk duyan Osmanl aydnlar kk ekleme ya da kartmalar yaparak bu betinlemenin eitlemelerinden yararlanmaya almlardr. Bu yolla elde edilen modellerden zellikle ikisi dikkate deer. Bunlar, slahat ve devlet adam Kou Bey ile brokrat ve yazar Ktip elebi'nin nerileridir. Kou Bey "snftan szeder: sradan vatanda (reaya), ulem ve asker snf (seyfiyye). Bu sonuncusu, Inalck'n asker snflamasna kouttur.51 mparatorluun sekinler ve halk kitlelerinden oluan iki tabakasna ilikin resm ideolojisine en ok bu kadar yaklaabiliyoruz. Ulem'ya zel bir kecik ayrlm olmasn, din adamlarnn mparatorluk iindeki ayrcalkl konumu ile aklayabiliriz. Kou Bey'in bugn "meslek tabakalar" olarak tanmlayabileceimiz topluluklardan "snf ad altnda szetmesi-ni, dilsel bir kullanm farkyla aklamak yanl olur; tam tersine bu, Osmanl mparatorluu'nda varolan tabakalama bilinci konusunda bize nemli bir ipucu vermektedir. Tarihiler, tabakalama bilincinin, resm grevlilerin alt-tabakalarnn bilinci biiminde ideolojik olarak kalplat-na iaret etmilerdir. 17. yzylda toplumsal mcadelelerde rol alan kiilerin kendi konumlarn belirlemek iin "yenierilik uuru", "kulluk uuru" gibi deyimleri kullanmalar bu yzdendir.52
51 Kou Bey Risalesi (Yaynlayan: Ebzziya, stanbul, 1903), ss. 8-9. 52 Mustafa Akdag, "Celli Fetreti", Ankara niversitesi Di! ve Tarih-Corafya Fakltesi Dergisi, XVI (1958), ss. 106-107.

98

4. Osmanl imparatorluu'nda "Snf Bilinci


O halde, diyebiliriz ki, Avrupa'da feodal dzenin k ve ada kapitalizmin ykseliine bal nesnel ve kaytl mcadelelerin, teki sonularn yansra, snf bilincinin Avrupa tarihinin bir esi olarak yerlemesine yolamasna karlk, burada, ynetici snfn eleri arasndaki (tmar sa-hipleri/"kul" yneticiler; yerel eraf/asker) mcadele, doas gerei, rol alanlarn bilinlerinin baka bir eksende younlamasna yolamtr: bir yanda asker, onun karsnda ise muhalifleri yeralmtr. Daha soyut bir biimde ortaya koyarsak, diyebiliriz ki, siyasal iktidarn yalnzca padiaha ve yrtme mekanizmasna ait olduuna ilikin Osmanl grnde

ortaya kan sapma, Osmanl mparatorluu'nda tabakalarn siyasal nitelikli olduu grn dourmu, siyaset oyunu da "ya hep ya hi" ilkesinde somutlan-mtr: kii, tanm gerei, ya tepede olacak ya ezilecektir. Bu tabakalarn belirginlemesi, Avrupa'da mal ve hizmet retim ve datmn stlenen tabakalarn belirginlemesine tekabl etmektedir. ikinci bir farkndalk, resm zmrenin ara-tabakalarna zg olandr. Kou Bey'in betimlemesinde tccara ya da esnafa ayr bir yer verilmemitir. Burada, Kou Bey kendisi gibi Enderun'da yetimi ve Osmanl Toplumunun ikili grnm retilmi teki yorumcular tarafndan da yinelenecek nemli yanla dmektedir. Aslnda esnaf, yukarda da belirttiimiz gibi, Osmanl Toplumu iindeki statsnn bilincindeydi. Bu bilinlilik, devletin, tccara kyasla daha sk denetledii esnaf arasnda daha nemliydi. Yetkililer esnafa hibir zaman gelime olana tanmamlardr. Loncalar halinde rgtlenmi olmalarna ramen bunlarn etkinlikleri, devlet tarafndan iyice kstlanmtr. Kentli sivil hal99

kn (burgher) denetimindeki Ortaa Avrupa'snn belediye kurulularnn Osmanl'da karl yoktur ve loncalarn i denetleme mekanizmas dank ve dzensizdir. Ynetici kurumun kltrel tepeden bakmasndan kaynaklanan gocunma ise, ekonomik honutsuzluk eliinde kolayca ayaklanmalara dnebilmekteydi. Szgelimi, ileri grl bir sadrazamn adalama giriimlerine kar ilk bakaldr olan Patrona syan'nda (1730), esnaf bilinci ok nemli bir rol oynamtr.53 yleyse, esnaftan ancak ekirdek halinde bir toplumsal snf olarak szedebiliriz. Ne var ki, tarihsel gelimeler esnafn serpilip tam anlamyla bir Osmanl toplumsal snf olarak ortaya kmasna izin vermeyecektir. Her ne kadar Kou Bey esnaf ve tccar yasal birer tabaka olarak kabul etmiyorsa da, Enderun kl olmayan, ada Ktip elebi, Kou Bey'in szn ettii tabakalarn, tccarla birlikte imparatorluu tayan "drt direk"i oluturduuna inanyordu.54 Sonu olarak, Aristoteles modelinin en gereki uyarlamas, Osmanl gezgini Evliya elebi'nin Trk ehirlerini betimlemesinde ortaya kar. Evliya elebi Trabzon'u yle anlatr:

ehir sakinleri eskiden beri yedi snfa ayrlmtr. Birincisi yce ve gl beyler ve beyzadelerdir ki, samur astarl, grkemli harmaniyeler giyerler. kincisi ulem ve din adamlardr; durumlarna uygun giyinirler ve balarla yaarlar. ncs deniz ve kara yoluyla Ozakof'la, Kazakistan, Mingrelia, erkezistan, Abaza ve Krm'la ticaret

yapan tccarlardr. Kumatan feraceler [genellikle uhadan


53 Esnaf bilincinin bir zmlemesi iin bkz.: Mnir Aktepe, Patrona hyam (stanbul, 1958), s. 27. 54 Bu "drt direk" ulema, asker, tccar ve reaya idi. Bkz.: Envin 1. J. Rosenthal, Political Thought in Medievcd islam (Cambridge, 1958), s. 229.

100

yaplan, yakas dik, kollar bol, geni stlk] ve konto denilen dolamalar [cbbemsi bol ceket] giyerler. Drdncs zanaatkarlardr. Ferace ve boas [bir tr patiska] giyerler. Beincisi Karadenizli kayklardr... Altncs baclardr... Yedincisi balklardr ki, binlerce kii bu adla anlr.55
te yandan, Evliya elebi istanbul'dan Asya yakasndaki skdar semtinden szederken gzlemledii yapy yle anlatr:

Askerler [Burada asker deyimi "askerler" olarak evrilmitir ki, yanltr. Dorusu "ynetici kurum" yesi. . M.] ilk snf olutururlar; srma ilemeli zengin giysiler iinde dolarlar. Dier snflar, bahvanlar [bostanclar?], ermiler, dilenciler, kayklar ve tccarlardr: her biri olanaklar orannda dolamalar ve kumatan feraceler giyerler.56
Grlyor ki, taradaki "soylular" bakent brokrasisinin gzyumdugu oranda varolabilmektedirler. Anadolu'ya ilikin dier gzlemlerinde Evliya elebi'nin gezileri srasnda ziyaret ettii kiiler, basit bir tabakalama dzeni iinde yeralrlar. Evliya, nce, eer varsa, merkez hkmetin yerel temsilcisini, sonra tmar sahibini ve/ya da Yenieri subayn, ardndan (bazen hanedan sahipleri57 olarak niteledii) ayan ve eraf, nihayet resm grevlilerin srtndan geinen ulem'y, airleri ve bogezenleri ziyaret eder. Evli-ya'nn ziyaretleri her gezisinde bu sray izlemez; nk kendi dostlarna ncelik tanr. Ancak, genelde bu sra, ada Trk tara ehirlerindeki duruma byk benzerlik gstermektedir. Buralarda, sradan bir gzlemle bile, vali bata
55 Evliya elebi, Narrative of Travels in Europe, Asia and Africa (eviren: Ham-mer, Londra, 1834-1850), 3 cilt, 11, s. 47. 56 a.g.e., s. 82. 57 Evliya elebi Seyahatnamesi (Maarif yayn, Cilt IX, istanbul 1935), s. 100.

101

olmak zere, protokolda, sivil meclis yelerinin yerel asker grevliyle yanyana oturduklarn, retmene vilayet memurlar arasnda nemli saylabilecek bir yer verildiini, ksacas Evliya elebi'nin izdii tabloya ok yakn bir grnty bulmak mmkndr. Ancak, bugn, ayan ve erafn protokolda resm bir yeri yoktur: ve tekilerle birlikte bulunmalar -ki ok enderdirancak brokratik bir grevleri olduu takdirde sz konusudur. Kyller arasnda tabaka bilincini oluturan eleri ele almadan nce tabakalarn kesinlik kazanmasna nemli katks olan son bir yapsal etmenden szetmek gerekecek. mparatorluk'taki tabakalama psikolojisinin ayrdedici bir zellii de, ynetici smf yelerinin

"herkesin kendi yerini bilmesine"58 verdikleri nem ve gsterdikleri zendir. Bu, zellikle, szgelimi, belli bir meslekten olanlarn zanaatlerini belirleyen bir iaret tamalar; ya da belli bir "milletin yelerinin ayrdedici giysiler iinde dolamalarn; ya da alt snflarn sekinlerce giyilen kyafetleri giymemeleri gibi konular zerinde srarla durulmas biiminde ortaya kar.59 Bu tr "harcamay kstlayc yasalar", Ortaa Bat Avrupa'snn da toplumsal zelliklerindendir. Bu, orada, merkez otoritenin, lks saylan harcamalar denetlemesi biiminde grlr. Ancak, ar harcamay nleyici yasalar, her zaman ve her yerde, bir snfn bir baka snfa zg stat sembollerini temellk etmesini engelleme ilevini de stlenmitir.60
58 nalck, "The Nature of Traditional Society", s. 42. 59 Bkz., rnein, slahat ve yeniliki Sultan III. Selim'in bu tr "yolsuzluklara ilikin ferman, Enver Ziya Karal, Selim IlI'n Hatt- Hmayunlan-Nizam- Cedid-1807, s. 101. Sultan Selim "astlarn ve stlerin" (edna ve l) ayn kyafetleri giymesinin Osmanl Imparatorluu'nda bir "dzensizlik" belirtisi olduunu syleyerek, bu durumdan yaknmakta, ve -kendi asndan- tutarl bir akl-yrtmey-le, slahata ilikin uygulamalarn nkoulu "dzen"in yeniden salanmas olduuna gre, bu eilimlerin denetim altna alnmas gerektiini ne srmektedir. 60 Bkz.: Bernard Barber, Social Stratification (New York, 1957), s. 161. 102

Bu tr yasalar, in'de olduu gibi, Osmanl Imparatorluu'nda da, "ekonomik gcn kullanmnn, zenginliin, tketim hakknn tek belirleyicisi olamayaca biimde kstlanmas"61 amacn tamaktayd. Harcamaya ilikin kurallara Osmanl'nn zellikle mekanik bir biimde yaklamas, "kast" kkenli bir grn izlerini tar. Ancak, bu tutumun kaynan baka yerde aramak daha doru olur. Trklere zg toplumsal dzenlerde babayanl akrabalk ilikilerine olaanst nem verilmesinin bunda rol olmak gerekir. Bu anlay temelinde, her oyman belli bir protokola gre yerinin belirlendii bir oymak dzeni iinde ve her oymak yesinin tekilerle olan ilikisini, srekli aklnda tuttuu bir ecere haritasna gre ayarlad bir akrabalk dzeni iinde yerli yerine oturmaktadr. ok mmkndr ki, "herkesin kendi yerini bilmesi"; herkesin ailesinin uzantsn akrabalarnn hangi kyden, hangi soydan, hangi oymaktan, hangi oymak topluluundan, hangi il ya da hanlktan geldiini kesinkes bilmesi zorunluluunun kavramsal zelliklerini daha da karmaklatran bir baka edir. imdi artk kyller arasnda tabaka bilincini incelemeye geebiliriz. Osmanl Imparatorluu'nun ekonomik yapsnn en kat ekonomik ve siyasal denetim yaplarn ieren "devleti" bir yap olduu gerei, Anadolu'da kyllk bilincinin ne oranda gelitiini anlamamza yardmc olacak bir ipucu verecek ve ayn zamanda da, kimliini ancak feodal lordun karlarna muhalefet etmekle bulan Avrupa kylsyle yaplacak kyaslamalarda bir balang noktas olacaktr..62
61 Robert M. Marsh, The Mandarins: Circulation ofElits in China 1600-1900 (Free Press, 1961), s. 51. 62 a.g.e., (Yukar bkz.) s. 17-18.

103

Trkiye'de yerel erafn ettii ktlkler ve kylnn bunlarn elinden ektikleri konusunda son zamanlarda ok ey yazld. Bunlar yazanlar, Osmanl mparatorluu'nun son yzyllk k boyunca Trk kylsnn iine dt durumla, Avrupal serf arasnda koutluklar bulmaya altlar.63 Ancak, kantlar biraz daha dikkatle incelendiinde -eer bu sav doruysaneden Trkiye'de kyllerin kaleleri atee vermedikleri, Fransz htilli srasnda grlen trden kyl isyanlarna girimedikleri ve Rus kyllerinin "kara" blnme taleplerine benzer

olaylara rastlanmad aklanamamaktadr. Evet, Trkiye'de "kyl ayaklanmalarnn varolduunu ne sren Marksist nerme, biimsel olarak, dorudur.64 Ancak, bu ayaklanmalarn nasl, neden ve hangi koullar altnda ortaya kt ok baka bir konudur. Celli syanlar olarak anlan ayaklanmalar, aslnda kyl ayaklanmalar deil, kendilerine haklar olan topraklar verilmedii gerekesiyle honutsuzluk duyan kk toprak "soylular" tarafndan balatlmtr. Bu sipahiler, sipahinin yerini alan mltezimin zorbalndan kaan kyly de kendi saflarna almlardr. Bylece oluturulan eteler yerel tmar sahiplerinin deil, iktidar merkezlerinin zerine yrmler; yerel toprak sahipleriyle deil, devlet gcnn temsilcileriyle savamlardr. Bu ayaklanmalar bazen baka bir biimde de ortaya kmaktayd: Asker hizmet karlnda ikta edilen topraklar zerindeki klasik tmar dzeni deimeye baladktan ve muhalif bir gce dntkten sonra, Anadolu'da hkm sren genel ekonomik kargaa, oralara gnderilen Osmanl devlet g63 Bkz., rnein; E aatay Uluay, XVll'nci Asrda Saruhanda Ekyalk ve Halk Hareketlen (1944), eitli yerlerde. 64 Bu tr nermeler iin bkz.: Mustafa A. Mehmet, "De Certains aspects de la so-cieti Ottomane la lumidre de la regislation du Sultan Mahomet II (1451-1481)", Studia et Ata Orientalia 11 (1960), ss. 127-160.

104

revlileri arasnda, ynetimden honut olmayanlar kendi saflarna ekerek, padiahtan belli bir siyasal g koparabilecekleri inancna yolamt. Bu tr bakaldrlar genellikle eskiden kyl statsnde olup da sonradan ekiyaya dnen gruplarla gerekletirilmekteydi. "Gerek" kyller ise, gerek isyanclarn, gerekse hkmetin sava giderlerini karlamak durumunda kalyorlard. Abaza Paa isyan65 bu tr ayaklanmalardan biridir. Bir nc ve benzer hareket, Osmanl devlet grevlilerine tannan topra tasarruf hakknn ksa sreli oluundan ve baz memurlarn ulalmas zor yrelerde kendi adlarna talana kalkp, zamanla affa urayacaklar umuduyla bu sreyi uzatma abalarndan kaynaklanyordu. Bu gibi durumlarda ortak payda ve ayaklanmann temel nedeni, sipahi dzeninin bozulmu ve sipahilere "hakszlk" edilmi olmasyd. Tipik kyl ayaklanmalarnda Osmanl kylsnn ba ektii sav asndan ayrca ilgin olan nokta, bakaldrnn balang aamasnda, bu hareketlere nderlik edenlerin hep resm bir unvan sahibi, devlete atanm kiiler olulardr.66 Daha da ilginci, elebalar, eer devlet grevlisi olduunu kantlayamazsa hi kimsenin onun yansra ayaklanmaya katlmaya yanamamasyd.67 "Ynetici kurum"un bu eski yeleri, bylece devlet grevlisi iken sahip olduklar ayrcalklar kendilerine yeniden tannncaya kadar direnebilmek iin halk bask altnda tutmaktaydlar. Resm grevliler arasndaki dmanlk ve iktidar kavgasnn neden olduu btn bu kargaa ve grltnn, kyller arasnda "resm" olan her eyden nefrete yolat sonucunu kartabiliriz:. te yandan, ayan ve kyl ayn safta birlemek65 Bkz.: "Abaza", islm Ansiklopedisi, 1, s. 5. 66 Akda, A. . Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi Dergisi, XVI, s. 84. 67 Mustafa Akda, Celli isyanlar (1550-1603) (Ankara, 1963), s. 247.

105

teydi; nk aralarndaki ayrlklar, resm siyasete muhalefet konusundaki ortak yanlarna kyasla nemsiz kalyordu. Toplumsal atmann tr ve bunun kyllk kimliinin olumas zerindeki etkisine ilikin bir saptama da, btn bu atmalarn altnda yatan temel sorun toprak tasarrufunun gvenceli/gvencesiz ikilemi iinde bulunuudur. Osmanl devletinin varln srdrebilmesi,

topra tasarruf edenin gvencesiz olmas esine dayanmaktayd.68 Belli bir yetki sahibine, bu yetkiyi elinde ok uzun sre tutmasna izin verecek kadar gvenmemek, Osmanl hkmet biiminin en gl gizil ilkesiydi. Kyl pek de ileri grllk olarak nitelenemeyecek bu tutumun nimetlerinin farkndayd; zellikle toprak tasarrufu konusundaki gvencesizlik daha da arttnda bunun bir hayli yararn grd. Bugn bile birok yerleik ailenin, resm grevlilerin tersine, "buyruklar altnda bulunanlar limon gibi skmamalar",69 kylnn kendi saflarna katlmasnn nedenlerinden biridir. Bu, zellikle, Celli Isyanlar'na karmam sipahi aileleri ile yerel servetleri resm grevlerden deil, yerel mlk sahibi olmaktan kaynaklanan kiilerce kurulmu eraf aileleri iin geerlidir.

5. 18. ve 19. Yzyllardaki Gelimeler


Buraya kadar incelenen durum, mparatorluun parlak dnemine ilikindir. Kabaca denilebilir ki, Osmanl devletinin yldznn snne, bir feodalleme ve yerel toprak sahip68 Gibb ve Bowen, lslamic Society, I, s. (?) 69 Palmerston, bu deyimi Osmanl devletinin mltezim karsndaki tutumunu betimlemek iin kullanmtr, ancak, kukusuz, reaya'nn mltezimle olan ilikisi iin de geerlidir. Bkz.: Sir Charles Webster, Britain, the Liberal Move-ment and the Eastern Question (Londra, 1951), 2 cilt, sayfa numaralan sreklidir, s. 540. 106

lerinin glenme sreci elik etmitir. k dnemindeki bu durumu karmaklatran iki yeni etmen ortaya kmtr. Bunlardan birincisi, yerel glerini yeterince salamlatrdklarnda, geri arlma, tayin ya da rtbe tenzili halinde, makamlarndan ayrlmaya niyetli olmadklarn merkeze ima etmeye balayan devlet grevlileri, yani ynetici kurum yeleridir. Bu durumda merkez, taktik gerei, bu makamlarda srekli olarak kalma hakkn onlara balama yoluna gidiyordu. Tasarruf haklar bylece daha gvenceli hale getirilen bu grevliler, vergi toplama konusunda teki devlet grevlileri kadar acmasz davranmyor, kylnn ve yerel halkn desteini kazanyorlard.70 Bir baka gelime, ayan ve erafn, arabuluculuk ilevini yklenmeye balamasyd; artk bunlar, taradaki vergi ykmlleri ile merkezce atanm gz doymaz mltezimler arasnda tampon grevini stlenmilerdi. Bylece, vergi y-kmllerince seilen yann, vergi toplayan grevlilerle onlar adna yzyze geldii ve alnacak verginin belirlenmesi srasnda ykmlleri savunduu bir sistem geliti.71 Merkez otorite giderek zayflad iin, derebeyler konusunda olduu gibi bu durumda da kendi siyasetinin uygulanmasn salamak iin ayanla ibirlii yapmak zorunda kalyordu.72 Ancak, kltrn ynetenle ynetilen arasndaki ikilii
70 A. D. Mordtmann, Anatolien: Skizze und Reisebriefen aus Kleinasien (Yayna hazrlayan: Franz Babinger, Hanover, 1925), s. 113. 71 Gibb ve Bowen, hlamic Society, J, 1, s. 193-194. Laissez-faire siyasetinin ateli bir savunucusu ve istanbul'daki ngiliz Eliliinin birinci ktibi olan David Urquhart, bunun o zamanlar Avrupasndaki merkeziyeti eilimlere kyasla bir ilerleme saylabileceini dnyordu. Bkz.: David Urquhart, Turkey and Its Resources: Us Munipical Organization and Free rade (Londra, 1833), ss. 121-122, Urquhart'n grnn pek de fevkalade olmad aadaki tartmada grlecektir. 72 inalck, "Traditional Society", s. 47. 107

yanstt ve bir ara-tabakann bulunmad bir toplumda, ayan gibi arac bir snfn yasallk kazanmas ya da kalc olmas dnlemez. Ayan da, son hesapta, gcn devletin kendisine tand ayrcalklardan almakta ve egemen roln byk bir hevesle stlenmekteydi. Bylece

ayan da talana katld, onlar da kendilerine baml olanlar bunalttlar ve resm snfn grenekleri ve dnya gryle zdeleti-ler. Gene de, alt snflar iin ayan, ancak resm grevli olduu srece ve yneticilerin davranlarn benimsedii oranda "kt" olmutur.73 Bu incelemenin son blmnde durumun 19. yzylda da deimediine ilikin kantlar yeralmaktadr. Kitleler iin en korkulu umac, her zaman, resm grevliler olmutur. Merkez otorite, hakl olarak, derebeyleri ve ayan, kendi varoluunu srekli tehdit eden eler olarak grmekteydi. Derebeyleri ve ayan, imparatorluun ideal yapsna aykr, yasallk d eler olarak kalmyor, bu durumlarn alayc bir aldrmazlkla da karlyorlard. "Ynetici kurum"un drst ve iyi niyetli yeleri zlmeyi hazrlayan etmenlere duyulan o eski korkunun etkisiyle, ilk dnemlerin gl ynetimini geri getirmeye kararlydlar. Bylece, Osmanl mparatorluu'ndaki k durdurmak isteyen "slahat" padiahlar bile Avrupa'ya zg silahlanma ve rgtlenme yntemlerinin benimsenmesi iin almakla yetinmiyor,
73 18. yzyl airlerinden Nabi'nin bu konudaki aydnlatc aklamalar iin bkz.: Mehmet Kaplan, "Nabi ve 'Orta nsan' Tipi", stanbul niversitesi Edebiyat FakMtesi Trk Dili ve Edebiyat Dergisi, XI (1961), s. 32. Ayan,, nceleri eyalet sakinleri tarafndan seilirken, daha sonra vali tarafndan atanr olmutur. 1780'lerde ise Sadrazam tarafndan atanmaya balamtr. Ancak, ilgintir ki, 1786'da Ayan makam olarak kaldrlp grevleri merkezce atanan bir ehir mfettiine devredildiinde, halkn ayaklanarak itiraz zerine makamn yeniden tesisi gerekmitir. Bkz.: Ayan", Mn Ansiklopedisi IV (1950), s. 355. Bu konuda Bowen'in Encydopedia of islam'n ikinci basksndkki makale yerine inn Ansiklopedisine atf yapmay sememin nedeni, birincisindeki btn bilgileri ikincisinin ierir olmasdr. 108

Avrupa'daki ada, merkeziyeti ynetim uygulamalaryla da yakndan ilgileniyorlard. Bu yzden, en baarl slahatlardan II. Mahmud'un (1807-1839), ayn zamanda en acmasz saldrlarn ayan ve derebeylerine yneltmesine amamak gerekir.74 Ancak, II. Mahmud merkez ynetimin yasal erevesini yeniden kurmay baarrken, te yanda, ynetime ilikin gndelik sorunlarn zm gene eraf ve ayann desteine baml kalmaktayd.75 19. yzylda, iktidar merkezindeki tabakalama grnmne, durumu karmaklatran yeni eler eklendi. Artk brokratlar, "kulluk" statlerini reddetmekte, siyasal iktidarn dizginlerini ele geirip adalama hareketinin nderliini stlenmekteydiler. Bunlar, mparatorlua, kii haklarnn korunmasna ilikin, Bat kkenli kavramlar getirdiler. Ancak, bu giriimler yakndan incelendiinde, yeni yeni ortaya kmakta olan ada brokrasinin, aslnda kendi haklarn belirlemek ve korumak peinde olduu aka grlr.76 ada Trkiye'nin toplumsal ve ekonomik temelini atan da bu tabaka olacaktr. Bu tabakann daha nceleri kendisine baml olan ynetim mekanizmasnn yaam ve geim koullar zerindeki denetimi azaltmak zorunda kalmt; nk ynetime ilikin yasalar, hiyerarinin alt basamaklarnda ye-ralanlarn haklarn dzenlemeye balamt. te yandan, bu yenilenen Ynetici Kurum'un st kademelerindekiler, artk, yasal olarak korunmu ve vrislerine brakabilecekleri servetler edinmeye balamlard. Bunlarn ocuklar ada

74 erif Mardin, The Genesis ofYoung Ottoman Thought (Princeton, 1962). 75 inalck, "The Nature of Traditional Society", s. 54. "Mahmud"un isyankr yan'a kar at sava, bunlardan ounun makamlarndan alnmas ve Sul-tan'n eyaletlerdeki otoritesinin pekitirilmesiyle sonuland. Ancak bu ileri gelenlerin yzlercesi yerel ynetimin banda kalmay ve byk mukataalar ellerinde tutmay srdrdler... Pasif yerel halkn gzne ounlukla

kendilerini zalim valilere kar koruyan kiiler olarak grnrlerdi." 76 Mardin, The Genesis... s. 107. 109

eitim ve yabanc dil renme olanaklarndan da yararlanabilmekteydi. Bylelikle de bir sonraki kuak, ulemdan da daha "billurlam" ayrcalkl bir stat sahibi olarak hayata atlabilecekti. Bu durumda bakentte bir brokratik soylular eitlemesi ortaya kyordu. Bu gelimeler, daha ge ve daha az olmakla birlikte, askerlik mesleini de etkiledi. "Kurulu dzen"in iinde balca tek bir deiiklik szkonusuy-du: i atma, bir kez daha, sivili, yldz snmeye balayan askerle kar karya getiriyordu ki, bu da yneticilikte ve mali konularda uzmanln nem kazandna iaretti. te yandan, bu harekete katlamayan kkl ulem aileleri kmeye balad. Bu aileler ayrcalkl durumlarn, ancak, er'i hukukun yansra, meden hukuk eitiminden de geerek ve er'i hukukla birlikte Batl meden hukuk bilgisi de gerektiren yeni sivil mahkemelerde yarglk gibi meslekler edinme yoluyla, Tanzimat'n brokratik mekanizmas iinde yeralarak koruyabilmekteydiler. Tccar ve esnaf ise, bu dnemde, kapitlasyonlar gerei Avrupa endstrisi ve ticaretinin rekabetiyle kar karya kalan, bu nedenle de oluamadan kmeye balayan ekirdek halindeki snflard. Bunlarn merkez otoriteye kar duyduklar honutsuzluk srmekte, zellikle de, ender olarak nlerine kan ekonomik genileme frsatlar, gelir peindeki ynetim tarafndan engellendike kendini belli etmekteydi. Szgelimi, ttn satlarnda tekelleme zorunlu tutulduunda77 ya da kk el tezghlar Avrupa'dan ithal edilen mallarla yaramaz hale geldiinde,78 bu honutsuzluk iyice aa kmaktayd.
77 Bu makalenin yazarnn Karadeniz hinterlandnda (Tosya) bir tccar olan bykbabasnn, bu tekellemeyi balatan Mithat Paa hakknda kda geirilemeyecek birka ift sz vard. 78 Mordtmann'm, rnein, yerel olarak imal edilen kahve deirmenlerine ilikin anlattklar, bkz.: Anatolien, s. 10.

110

Btn bunlara ramen, tabaka bilinci geleneksel izgiler iinde kalmaya devam etmitir. Yneten ve ynetilen birbirleriyle srekli boy lr olma konumlarn korumulardr. Bat'nn etkisindeki aydnlarn balatmay baardklar protesto hareketleri bile, merkez brokratik mekanizmaya yneltilmitir. Gen Osmanllar hareketi buna bir rnek olarak gsterilebilir. Onlarn ardllar olan Jn Trkler de 1890'lardaki srgn boyunca ayn tutumu srdrmlerdir. Taraya gelince, Osmanl'da tabakalamaya ilikin en nemli deiiklik, devletin ounluuna sahip olduu mparatorluk topraklar zerindeki mlkiyet hakkn tasfiye etmeye balamasdr. Bu deiiklik, zaten, zorla el koyma ya da devlet grevlilerinin kendilerine balanan miri topraklar [zerinde mutlak mlkiyet hakkna sahip olunan] mlk'e dntrmeleri biiminde nceden balam bulunuyordu. "19. yzyln banda mlk sahipliinin artmas iki ana kaynaktan beslenmekteydi. Birincisi, mir topraklarn, hkmete, hazine an kapatmak amacyla mlk olarak; ikincisiyse, mukataann, alcya ok geni hak ve yetkiler tannarak, ak artrma yoluyla sata karlmasyd [iltizam]. "Kaldrlan tmar topraklarnn yeni mlk sahibi snfn eline geii, ounlukla bu tr satlarla olmutur. II. Mah-mud ve onu izleyenler dneminde bu tr satlar ok sk grlmektedir. Kendisine "tapu temessk" ad altnda bir belge verilen alc, kuramsal olarak, yasal zel mlkiyet hakkna sahip deildi; ancak gelirlerin kirasn tasarruf edebilirdi. Oysa, gerekte,

tasarruf haklar srekli olarak uzatlr ve onaylanrd. Tanzimat dneminin tarm yasalarnn oundaki eilim de, tasarruf hakkn, zel mlkiyetten pek az fark olan bir hakka dntrmekti. Devir ve
111

kaytlara ilikin ynetmeliklerde yaplan deiiklikler, tapu temessk belgesinin deerini artrmakta, bu belge giderek tapu senedine dnmekte, te yandan yasalar ardarda oullar, kzlar ve dier akrabalara miras haklar tannmas ynnde deitirilmekteydi. "Bu tr kiralama ilemlerinde genellikle byk topraklar szkonusu olmaktayd. 1858 Arazi Kanunu'na gre, meskn bir kyn tek bir kiinin mlkiyeti altnda yeral-mas yasakt Bu da Tanzimat dneminde devlet adamlarnn, byk mlklerin oaldnn farknda ve karsnda olduklarn gsterir. Ancak bu yasak, gerek uygulamalar pek etkilememitir. Dnemin ticar ve mal gelimeleri, Trk tarm rnlerinin ihracat da gznne alndnda, belli bir hazr para akmna yolam ve ceplerinde, ak arttrmalara katlp byk topraklar satn alacak, toprak karl bor verebilecek kadar paras olan yeni bir snfn domasna yolamt. Yeni yasalar bunlara bor ve sat szlemelerinin icra yoluyla yrrle konulmas hakkn tanmakta; yeni kolluk gc de bu tr yaptrmlar nedeniyle eskiden balarna gelebilecek tehlikeli durumlardan onlar korumaktayd. "Bylelikle, 19. yzyl boyunca imparatorluun taradaki topraklarnn ounluunu denetimi altna alan yeni bir zel toprak sahibi, snf ortaya kt. Bu olgu, Balkanlardaki eyaletlerde, bu lkeler bamszlklarn kazandktan sonra da srecek olan sert toplumsal atmalara yolat. Bat ve Orta Anadolu'da ise, Aa tipini ortaya kard.79
Btn bunlara ramen, 19. yzylda yerel eraf, artk kaytlar tutulmayan devlet topraklarn ele geirip temellk etmeye alrken bile, kylnn nefretinin hl erafa deil, hkmet grevlilerine ynelmi olduunu gsterecek
79 Bernard Lewis, The Emergence of Modem Turkey (Londra, 1961), s. 444. 112

son bir kant daha ne srlebilir. Bunun nedenini, Osmanl ekonomisinin "devleti" zelliklerinde aramak gerekir. Bu oluumu, daha sonralar merutiyeti bir ideolog olarak n yapacak olan Ziya Paa'nn Amasya valilii zerine Kenan Akyz'n ilgi ekici almasnda80 izlemek mmkn. Ziya Paa, 1850'lerde Amasya'ya atandnda, kendisine yanstlan ikyetlerden biri de, Zile Mfts Ltfullah Efendi'nin kasaba halkna ettikleriyle ilgiliydi. Zile Mfts Ltfullah Efendi, dier birok taral devlet memuru gibi, eraftand. Dikkatli bir inceleme, Ltfullah Efendi'ye halk haraca kesme olanaklarn eraftan oluunun deil, dier rolnn, yani devlet memuriyetinin saladn ortaya karmaktadr. Ltfullah Efendi'nin ktlkleri u noktalarda toplanmaktadr: a) Ordunun ihtiyac olan sr ve atlarn halktan "gnll" ba biiminde toplanmas konusunda merkez hkmetten gelen bir emir zerine Ltfullah Efendi, ilk i olarak mevcut btn at ve srlar satn almtr. Ardndan, bu balar toplamak iin gelen grevliyi misafir edip onunla bir anlamaya varmtr. Bu anlama uyarnca, grevli, halkn ba olarak getirdii hayvanlar kabul edilemeyecek kadar niteliksiz bulduunu aklamtr. Bunun zerine Ltfullah Efendi,

kendi iftliinden satn alnacak hayvanlarn kabul edileceine dair bir sylenti karmtr. Bylece, hayvanlarn ilk sahipleri, kendi hayvanlarn Ltfullah Efendi'ye sattklar fiyatn drt katn deyerek geri almak ve grevli memura balamak durumunda kalmlardr; b) Ltfullah Efendi, iltizam hakknn kendi adamlarna devredilmesi konusunda mltezimle yasal olmayan anlamalar yapmtr;
80 Kenan Akyz, Ziya Paa'nn Amasya Mutasarrfl Srasndaki Olaylar, (Ankara, 1964). 113

c) Ekiyayla, pelerine dmek konusunda daha gevek bir tutum benimsemeye sz vererek, anlamtr.81 Btn bu ilemler, ancak devletle ekonominin iice bulunduu ve dolaysyla, krn retim mekanizmasn denetlemekle deil, devletin nemli makamlarn elde tutmakla doru orantl olduu bir ekonomik yap iinde mmkndr. istanbul'daki esnafla ilikili olarak, benzeri bir gelime de, esnafn refahnn ve genelde i hayatnn devlet harcamalarna baml oluudur.82

Tanzimat olarak adlandrlan bu dnemde (1839-1878) ortaya kan bir baka deiiklik, eski derebeylerinin ya da ayan ve erafn bir blmnn istanbul'a yerleip, d grnleriyle ada brokratlardan ayrt edilemez hale gelmeleridir. Ancak, bu "yeniler"in bakentin brokrat "zm-re"sine zg grleri de benimsediklerini sylemek o kadar kolay deildir.
19. yzyln sonlarna doru Trkiye'nin adalama srecinde vard aama, brokrasinin yapsnda da bir deiiklie yolamtr: Hiyerari piramidinin hayli dar olan taban, yerini daha geni ve giderek genileyen bir tabana brakmtr. Brokrasinin alt ve orta basamaklarn besleyebilmek iin Bat modeli okullar almtr. Eitim parasz olduktan baka, rencilere yiyecek ve yatacak yer de salandndan, bu okullara taradan belli bir akn balamtr. Bu tarallar, genellikle ayan ve erafn alt kademelerinden oluan tabakann ve birka hali vakti yerinde kyl ailesinin ocuklaryd. Bu gzlemimizin [imdilik] yalnzca Jn Trklerin kkenleri zerine yaptmz alma srasnda edinilen izlenimlere dayandn belirtelim.83 Nicel almas a.g.e., s. 9. 82 De Tott, Memoirs, I, s. 131. 83 erif Mardin, Jn Trklerin Siyasi Fikirleri (Ankara, 1965).

114

lar bu gzleme daha net bir grnm kazandracaktr. 1890'larda artk bir yar-soylulua dnen st brokratik kademelerdekilere bakaldranlar, ite bu "acemiler" olacaktr. Bat hakknda edindikleri genel bilginin yolat beklentilerle, derme atma yar-ada eitim dzeninin getirdii kstl adalama olanaklar arasndaki uurum, bu genleri slahat hareketine fiilen katlmak zorunda brakm gibidir. Ama ortaya kan ayrm, hl eski, geleneksel tara/metropol ayrmyd ve bakaldr brokrasinin st kade-melerindekilerini ayrcalklarndan tr sorgulamak anlamn tayordu. Szgelimi, Asker Tbbiye rencileri

"tarallar" ve "ehir ocuklar" olarak ikiye ayrlmlard. ikyetler, paa ocuklaryla hanedan mensuplarnn, daha az alma gerektiren grevlere atanmalarndan kaynaklanyordu. Daha sonralar, Jn Trkler, bu tr grevler alm btn subaylar kmseyeceklerdir.84 Bu noktada yaplmas gereken nemli bir ayrm, brokrasinin alt ve st kademeleri arasndaki farktr. Tarallar, Ab-dlhamid'im brokratik mekanizmasn beslemek zere okullara alndklarna gre, kukusuz taradan ynetici sekinler saflarna doru daha canl bir akkanlk ortaya kmtr. Ancak, gelecein Jn Trkleri olacak olan bu tarallar hl farkl muamele grdkleri kansndaydlar. Bunda haksz da deillerdi; nk sarayn, siyasal, asker ve diplomatik makamlarn st kademelerinin ou, tek ortak ynleri Tanzimat'n brokratik ailelerinden olmak olan kiilerce tutulmutu. Yetitikleri yksek okullarda derslerinde stn baar kaydeden tarallarn bylece zedelenen eitlik duygular, yalnzca Bat'yla olan ilikilerinin bir rn de deildi; nk Bat hakknda rencilik yllarnda edindikleri bilgiler olduka snrlyd. Tersine, bu duygular, devlet g84 a.g.e.,s.4O.
115

revlerine aday kiilere devletin nasl davranmas gerektii konusundaki beklentilerin bir yanksyd ki, bu da, 19. yzyl sonlarndaki bile gcn srdren aslsz bir kanya, Osmanl devletinin aristokrasilere tahamml olmad inancna dayanyordu. Bu gre gre, devlet grevlerine yaplan atamalarda, ideal olarak, yalnzca yetenek gzn-ne alnmalyd Kanmzca, Mannheim bu gr, devlet grevlerine getirilmede eitlik ilkesinin, Osmanl mparatorluu'na zg nemli bir "ideoloji" olduu ve Jn Trklerin bu adan ada yenilikilerden ok, tutucu ideologlar olarak hareket ettikleri biiminde ifade edebilirdi. Jn Trk Ihtilli'nin baars, mparatorluun tabakalama dzeninin zerine kurulu olduu ana ikilii temelden deitirmemitir. Eski ihtillcilerden, yani Jn Trklerden oluan ynetici snf, yine ynetilenden ok uzak kalmtr. Bunun nedeni, her eyin tesinde, ynetici tabakaya yeni girenlerin, ele geirdikleri brokrasi kalesinin niha amacyla derhal zdelemeleri, yani "devletin bekaas" ilkesini hemen benimsemeleridir. Daha nce de grdmz gibi, bu, temel Osmanl siyas ideolojisinin bir dier yndr.85 Ancak, ayrntlara pek nem vermeyen baz Batl yorumcularn yapt gibi, Jn Trkler dnemine ilikin tek olgu budur deyip gemek de grntnn nemli bir boyutunu gzard etmek olur. nk Jn Trkler Avrupa'da srgn olarak geirdikleri uzun yllar boyunca, Bat'nn zgrlk ve eitlik kavramlarndan etkilenmilerdi. ktidar ele geirdikten sonra, Mannheim'n kulland anlamda gerekten "topyac" olan yeni bir fikir ortaya attlar: Halklk. Sradan insan yceltmek yeni bir tutumdu ve bu tutum Jn Trklerin iktidarda kaldklar 1908-1918 yllar arasnda kk sald. Bu gre uygun olarak Jn Trkler yneten/y85 a.g.e., s. 225. 116

netilen ayrmn kaldrmaya altlar ve iktidarlarnn son yllarnda resm mitolojide lkenin efendisi olarak kyl, nemi giderek artan bir yer edindi.86 Ekonomi ve Politika 20. yzyln balarna kadar Trkler, mparatorluun ekonomik yaamna, nemli ekonomik giriim sahipleri olarak katlmamlardr. Bu iler yabanclara ya da Trk ve Mslman olmayan aznlklara braklmtr.87 Ulusal lkler peinde koan Jn Trkler, yeni bir Trk giriimci snf yaratmaya altlar. Ancak, ekonomik gelimenin laissez-faire siyasetine kapal olduu,

Trkler lkenin ekonomisini tmyle ele geirmi olsalar bile, herkese kabul edilmiti. Nitekim, Jn Trklerin ksa bir tartmadan sonra benimsedikleri ekonomi felsefesi, dayanmaclk olmutur.88 Daha sonralar, I. Dnya Sava'nn sonlarna doru, Jn Trklerin Almanya'da Die Neue Orienerun^9 olarak bilinen sosyal devlet siyasetiyle ilgilenmeye balamalar, daha da kstlayc bir tutuma yneldiklerini gsterir. Bir "ulusal ekonomi"nin kurulmas, bir baka deyile, Jn Trklerin "devlet denetiminde bir sosyal devlet" slogan, bu fikrin kendilerine zg trdr ve devlete ynetilen bir "ulusal ekonomi" ile gelimekte olan giriimci snf uzlatrma abalar, o gnden bu yana Trk Ekonomisinin geliimini niteleyen bir gerilime yolamtr.
86 Bkz.: . Mardin, "Trkiye'de iktisadi Dncenin Gelimesi." 87 Falih Rfk Atay, Atatrklk Nedir? (istanbul, 1966), s. 66. 88 Dayanmaclk (tesantlk-solidarizm), Marksizm ile Fransz Devrimi ide-olojisindeki burjuva eleri "karlkl dayanma balarnn oulculuu" kavram araclyla uzlatrmaya alan bir doktrindir. Bkz.: J. E. S. Hayward, "The Offcial Social Philosophy of the Third Republic: Leon Bourgeois and Solidarizm", International Journal of Social History, VI (1961), s. 31. 89 Ziya Gkalp, "iktisadi Vatanperverlik", Yeni Mecmua II (1918), s. 322; Tekin Alp, "Yeni iktisadiyat", Yeni Mecmua, 28 Mart 1918, s. 205. 117

Sk sk yinelenen abalar ve kapitlasyonlarn kaldrlmas sonucu Jn Trkler 1918'de, retim ve sermaye hacmi asndan tara dzeyini aan birka Trk tccarn i bana getirmeyi baarmlardr. Ancak, Jn Trklerin izledikleri devletilik siyaseti ile Trk "ekonomik snf" karsnda benimsedikleri himayeci tutum arasndaki kartln ortaya kmas iin aradan henz yeterince zaman gememitir. Cumhuriyet Trkiyesi'nde toplumsal snflarn durumu, geleneksel devlet sekinleri ile bunlarn yaratmak istedikleri ve fakat dizginlerini bir trl koyveremedikleri yeni snf arasndaki ilikiler asndan ayn temel belirsizlii yanstr. Sorunun, 1920 ve 1930larda resm zmre asndan nasl grldn, Trkiye'nin "snfsz bir toplum" olduu konusundaki mitos aka ortaya koymaktadr. Bu gr, Trkiye'deki gelimeler Marx'gil (Maman) bir modele (zellikle Marx'n daha nceleri kulland halde sonradan g-zard ettii "Dou Feodalizmi" kategorisini iermeyen basitletirilmi bir Marx'gil modele) uymad lde doruydu. Ama, Trk toplumundaki gruplar-ii gizil atmalarn gl dip akntlarn bir baka kla brd lde de yanlt. Bu adan Trk toplumu hl, ynetenle ynetilen arasndaki tarihsel ikilii, devlet sekinleri arasndaki ikili rekabeti, ve en son olarak da giriimci olmak isteyenlerle iktidar onlarla paylamaya yanamayanlarn ayrmn yaamaktadr. Trk siyasetinin gizil toplumsal temelini oluturan, ite bu atmalar olmutur. Bu yzden de, Cumhuriyet Trkiyesi'nin, siyasal hayatnda bu atmalarn tekrar tekrar ortaya kmasna amamak gerekir.
Siyasal Bilgiler Fakltesi Dergisi, "Historical Determinants of Stratification: Social Class and Class Consciousness in Turkey",
ev. Nuran Yavuz, 1967, cilt 22, no: 4, s. 111-142; YAZKO Felsefe Yazlar, dizi no: 5, stanbul, 1983, s. 5-33

118

ERF MARDN'LE DN VE DEVLET SOSYOLOJS KONUSUNDA SYLE


Dn ve Bugn Felsefe adl dizinin ilk kitabnn bu blmnde Trkiye'nin nde gelen sosyologlarndan erif Mardin'in, kendisiyle yaplan bir sylei ve nemli makalelerinden birinin evirisi erevesinde yaklamn amlamay ve buradan hareketle din, devlet, toplumsal yap olgularnn ksmen de olsa altnn izilmesini hedefledik. erif Mardin temelde dnce tarihi, din sosyolojisi ve siyaset sosyolojisi erevesinde Osmanl-Trk toplumsal yapsnn temel dinamiklerinin saptanmasna ve onlar ereveleyen kalp ve sylemlerin belirlenmesine ynelik

almalar yapmtr. Kltrel elerin belirleme gc ve bu elerin, i dinamiklerinin nemi yaklamnda belirleyici bir yer tutar. erif Mardin 1950'li yllarla birlikte siyasal dnce arlkl bir ura tercihi yapm ve bu dnem almalar Osmanl aydnnn Avrupa dncesinden nasl etkilendii sorunsal zerine younlamtr.* Bu yllarda Mardin'in almalar sosyolojik kalplar
(*) Bkz. erif Mardin, The Genesis of Young Ottomcm Thought, 1962; Jn Trklerin Siyasi Fikirleri, 1964 (2. Bask, 1984). 119

daha az kullanan, ariv arlkl olma grnmn verir. Yetitii bilim evrelerinde egemen olan yaklamlarn erif Mardin'i etkilemedii sylenemez. Ancak bu etkilerin, tarihsel verileri bir ara malzeme olarak kabul edip sosyolojik arlkl bir alma biimini benimsemesiyle artt grlr. erif Mardin 1960'l yllarn ortalarndan itibaren toplumsal-klt-rel elerin i dinamiklerinin belirleyiciliklerini vurgulayan bir yaklamla, ok ynl entelektel bir kaygdan hareketle din, ideoloji ve kltr konularna arlk vermitir. Yapsalc-i-levselci okulun olduu kadar, VVeber'in, Fransz dnrlerinin, sembolik felsefecilerin yaklamlarna da nem veren Mardin, 'Din ve deoloji', 'Centre-Periphery" almalarn bu dnemde yaynlamtr. 1970'li yllarn sonlarndan itibaren tmyle din sosyolojisi almalarna arlk veren Mardin, bu aamada mikro belirlenimlerin devresine girmi ve ilikiler yuma olarak ele ald toplumsal dzeyde, bu kez kiiler aras ilikinin psikodinamiinin altn izmeye ynelmitir (erif Mardin ile syleiye baknz). Bunlarn yannda erif Mardin'in iki temel zelliinden birisi ada olan dier toplumbilimcilerden farkldr: Mardin aratrma konusunun seiminde ve irdelenmesinde Kemalist sylemin dolayl dolaysz etkilerinden uzak kalmtr. Dier zellii ise kendisinin de belirttii gibi almalarnn nerisel nitelikte olmasdr. Bu belki Osmanl-Trk toplumsal yapsnn ulalmas ve zmlenme-sindeki doal zorluklardan, belki de Mardin'in "kukuculuundan" kaynaklanmaktadr.

A.B. - Osmanl-Trk toplumsal yapsna, temelde kltrel dzey ve blnmelerin belirleyiciliini vurgulayan, bu belirlenmelerin zerk niteliklerinden hareket eden bir ereve ile yaklayorsunuz. Bu erevenin olumasnda Osmanl-Trk toplumsal yapsnn hangi temel dinamikleri ve Bat kuramlarndaki hangi gelimeler etkin oldu?
120

.M. - insan Bat'ya okumak iin gittii zaman, Platon okuyor, Aristo okuyor, Saint Augustin okuyor; Hobbes, Locke, ondan sonra faydaclar okuyor. Hegel okuyor, Marx okuyar, falan... Bunlar ise bir dizi iinde birbirine gnderme yapan ve birbirine cevap veren kiiler. Onun iin bir zincir oluabiliyor. O zincirin iindeki fikirleri bilmek iin zincirin paralar hakknda biraz bilgi sahibi olmak lazm. Bat'da birini yetitirdikleri zaman, gerek siyaset biliminde olsun, gerek sosyolojide olsun bu zincirin nasl teekkl ettiine dair, temel bilgiler vermek ihtiyacn hissediyorlar. 18. yzyl aydnlanma devri felsefecilerinin fikirlerini bilmeden, Saint Simon'dan Auguste Comte'a, Auguste Com-te'dan da pozitivizme ve Durkheim'a nasl bir gei olduunu anlamak zor oluyor. Byle yetien bir kii iyi yetiiyor ve o halkalarn her birini bildii iin, daima son referansn arkasnda yatan diyaloglar biliyor. Mesela Durkheim' inceledii zaman, "hah burada Kant'tan gelen bir problem var," diyor veyahut da "19. yzylda Fransz felsefesinin Kant'tan etkilenmi olan parasnn burada etkisini gryoruz" diye balayabiliyor onu. Balayabilmek ve sorunun niteliini anlamak iin yalnz senkronik olarak deil, diyakronik olarak onun nasl gelitiini bilmekte fayda var. Onun iin drt ba mamur bir eitim diyebiliriz buna. Ama aln Trkiye'den ya da Nijerya'dan gelmi olan birisini, o niversite eitiminin iine sokun. Adamn bir kere bu iin mantn anlamas iin aradan zaman gemesi lazm. nk ocukluundan beri o zincirin halkalarnn hepsini bilmiyor. Bir ksm halkalar aileden veriliyor, anann babann konumalarndan ortaya karlyor, Eyfel Kulesi'ni gezmekten ortaya kyor, falan... imdi bir kere bu gedikleri kapamak gerekiyor ve o zaman da baya bir aba gstermek lazm. Yani o kiilerle birlikte ayn sylemi ayn incelikte kullanabilmek iin ok almak lazm. Farzedin ki altk. Ondan sonra
121

da orada, bu sylemi kullanan insanlardan biri haline geldik. Sorbonne'un etrafndaki

kahvelerde, "baksana bu adam bu ii ne kadar da iyi biliyor," diyorlar. Ondan sonra farze-din ki Trkiye'ye veyahut da Nijerya'ya dnd. Sylemin tmyle de ilgili olsa, bir blmyle de ilgili olsa insan rendiklerini uygulamaya balyor. Yani insan kendi lkesinin gnlk hayatnda da, dnce hayatnda da rendiinin ne ie yaradn anlyor. Benim tecrbem de u oldu ki, Trkiye'ye dndkten sonra iki ayr eyle karlatm. Bir kere benim okuduklarm, benim sylemimi konumuyordu kimse. Siyasal Bilgiler Fakltesi'nde Fransz hukuksal sylemi hakimdi. Hauriou, Duguit falan. imdi bir kere ben o adan afalladm, yani benim sylemimle hi ilgisi olmayan konumalar ve daha ok pratie bal olan, anayasann gnlk meselelerini hukuk bir adan deerlendiren bir arkada grubu. Onun iin bir kere fakltede meslek adan byle bir ey oldu. Allah'tan, bu arada gene Forum dergisi etrafnda benim sylemimi kullanan, kiiler vard. Forum dergisinde ilgin bir ey oldu. Hem Anglosakson sylemini, hem de kontinental (kara Avrupas) Latin sylemini birletiren insanlar kabildi orada. Bu ok ilgin bir ey, Trkiye'de nadiren olan bir hdise ama, oldu. A.B. - rnein kimler? .M. - Turhan Feyziolu, Turan Gne, ondan sonra Aydn Yaln, Cokun Krca -bir ara d mnasebetler iin-, ondan sonra Blent Ecevit, tabii batan itibaren. A.G. - Metin And da var. .M. - Metin And, evet. Ayn dili konuan insanlar grubu. imdi bu bir adan benim iin faydal oldu. Yani yalnz kalmadm geldiim zaman. Fakat u akt ki niversitedeki sylemle, yani meslek sylemle benim sylemim arasnda byk bir uurum vard. Farzedelim ki meslekle ilgilendim ve o sylemi rendim. Gerekten de o :sylemi ren122

mek mecburiyetinde kaldm. Ama ondan sonra da Trkiye'deki konularn hukuku asndan gzden geirildii zaman, birok konunun gzden karld veyahut da gereksiz sayld, ya da gereken deerin verilmedii kansna vardm. Bu byle. Trkiye'ye gelmeden nce, doktora tezine baladm zaman, Trkiye hakknda ok az ey yazld iin, Trkiye ile ilgili bir konu semeyi dndm. O zamanlar, yani Yeni Osmanllar zerine almaya baladm zaman anladm ki, Tanzimat evet, Bat'dan gelen bir dnce tarz olarak demin zerinde konutuumuz o dnce zincirinin bir paras olarak anlalabilir. Ama Tanzimata kar reaksiyonlar, yani Yeni Osmanllarn bu fikirleri kullan ekilleri, o dnce zincirinin, o sylemin izah edebildii bir ey deil, baka bir ey. A.B. - Tarihsel sosyolojik boyutun devreye girmesi...? .M. - Onun iin 1950'lerde bu konu zerine almaya devam ettim. Ama iki ey birden kafamda teekkl etmeye balad. Birincisi, Bat'nn sylemi Trkiye'deki konular anlamak iin bir dereceye kadar bir ey veriyor, fakat ondan sonra pek ak deil, ok kapal taraflar brakyor. kincisi, bu meseleyi anlamak iin siyasi fikir tarihi yapmak kafi deil galiba, bir nevi sosyoloji yapmak lazm, demin sylediim sebeplerden dolay. A.B. - Doktora tezinizden sonra Trkiye'de dnce tarihi ile ilgili almalar yaptnz bir sre. Tarihsel sosyolojik boyutun devreye girmesi daha sonraki dnemde mi oldu? .M. -1962'de Yeni Osmanllar hakkndaki tezim basld. 1962'den itibaren biliyordum ki baka bir ey yapmam gerekli; fikir tarihi bundan sonra bir malzeme oldu. O malzemenin analizinden daha baka yaklamlarn gerekli olduuna kanaat getirdim, burda gene daha nce sylediime geliyorum. O toplanan malzemeler, o dnce zinciri, baka bir deyile bulduum sylemin iine tam oturmuyor.
123

Baka bir ey bu. Onun iin sosyolojiyi merak ettim. Fakat galiba en nemli aydnlatc eyleri

antropolojide ve sembolik felsefe denebilecek olan Susanne Langer, Cassirer ve onlarn dncelerini devam ettiren felsefecilerde bulmaya baladm. O zamanlarda Avrupa'da dil konusu nemli olmaya balyordu. Fakat ben hibir zaman dil konusunu fevkalade sempatik bulmadm. Dil konusu bana, kltrn ortaya kard bir problemden kamak iin, yani yle diyeyim, kltr inceleyen bir ara deil, bir kltrn belirgin zelliklerini ve davran zelliklerini incelememek iin yaplm olan bir ka gibi geldi. Onun iin hibir zaman sempatik gelmedi bana. Yani dilbilgisi ile ezan arasndaki ilikiyi kuramyordum bir trl. Halbuki gnlk hayatta ezan vb. ok mhim bizim dzeyde. Ve o zaman ezann sembolik anlam ve anlamnn etkinliinin aratrlmasyla, dilin etkinliinin aratrlmas baya ayr alanlar oluturuyor gibi geldi bana. A.B. - lk sorumun bu kez baka bir ynn vurgulamak istiyorum. Toplumsal olgularn zerk i dinamikleriyle aklanmalarnn nemi ve belirleyicilii, syleminizin temel talarndan birini oluturuyor. Osmanl mparatorlu-u'nda kltrel elerin belirleyici niteliklerinden hareket eden yaklamnzn olumasnda, Osmanl yapsyla ilgili alma ve gzlemleriniz ile bu sylem arasndaki belirleyicilik oran ne oldu? .M. - imdi bu vereceim cevap biraz paradoks gibi olacak. Benim ilk yetimem Fransz kltrnde oldu. Fransz kltrn de ok severim. Franszlarn o sralarda geerli olan yar bilimsel kitaplarn okurdum. Mesela, Daniel Ha-levy'nin Essai sur l'Acceleration de l'Histoire adl bir kitab var; onu ok severdim. Yalnz bu bana Trkiye'nin zelliklerini hibir zaman anlatmyordu. Trkiye'nin zel trden baz yaplar oluturduunu, Fransz kltr bana ok iyi
124

1
gsteriyordu. nk Fransz kltrnn sylediklerinden ayr bir ey oluyordu bu. Mesela 19. yzyl sonunda sembolistler var; Mallarme, -ok sevdiim bir kimse Mallarme-Verlaine var falan. Ve ondan sonra sembolizmin uzantlar var 20. yzylda ve devam var. imdi bana u ilgin geliyordu: Trkiye'de bir nevi sembolizm olduu zaman, Ahmet Haim'de olduu gibi ok evcil bir sembolizm grlyordu. Lautreamont'un sembolizminin iinde olan birtakm imknlar, ortaya kmalar veyahut da Verlaine'nin Fransz dilinin imknlarn aratrp da yapt eyler; bizde, edebiyatta yoktu. Bu Jn Trkler'de de grlyor. Jn Trklerin Avrupa'ya gittikleri srada pozitivizm artk moribond (can ekien, yani biraz da son nefesini veren bir ey gibi). Rue Monsieur le Prince'de bir yer var, haftada birka kere gidiliyor oraya, konferans dinleniyor. Bizimkiler, hangi sebep-tense en ok pozitivizmin bu eklini seviyorlar. En snrda olan, bilim olarak onu seiyorlar. Bu benim ok tuhafma gitti. Bizim zelliklerimiz zerinde durmamn sebebi belki Fransz kltrn ok sevmi olmamdan ve Fransz kltrnde bulduum eylerin, Trkiye'de baka bir eklini, ok deiik bir eklini, bulmamdandr. Fransz modellerini kullanm insanlarn bile, rn olarak bir baka rn vermi olmalarndan, aklma hep bu soru iareti geliyordu. A.B. - 1950'lerden sonra hukuki-idealist yaklama bir alternatif olarak ortaya kan, fonksiyonalizm kaynakl ve Parsons'un Weber yorumunun egemenliiyle belirlenmi modellerin belirttiiniz gzlemlere eklenmesi...

.M. - Orada da ayn ey oldu. Yani nce edebiyatta grdm konuyla ayn ey. Burada bir bakalk olduunu grdm ve onu hafzama yerletirdim. Sonra siyaset felsefesi asndan, yani Hobbes, Locke... vb. asndan baktm zaman yine bir baka ey olduunu, aradaki farkn, uurumun daha byk olduunu anladm. Yani Hobbes, Locke

125

bir tarafta, Namk Kemal baka bir tarafta, uurum devaml olarak byyor. Devaml olarak bu uurum bydne gre, meseleyi iinden anlamaya almak lazm diye bir fikir hasl oldu bende. A.B. - izin verirseniz daha zgl bir konuya gemek istiyorum. Yaklamnzn temel kstaslarndan birisi kukusuz sivil toplum konusu. Din ve ideoloji adl kitabnzda sivil toplumun yokluguyla betimlediiniz Osmanl toplumunda, bu ikincil yap ilevlerinin Islmm kurumlar olan tarikatlar tarafndan grldn vurguluyordunuz. Les Temps Mo-dernes'de yaynlanan "Le concept de societe civil en tant qu'element d'approche de la societe Turque" balkl makalenizde ise, temelde ortodoks olan ve greli olarak merkezde odaklanan ulemaya, ulemavakf ilikisi erevesinde bu ikinci yap ilevini daha ok tanyorsunuz. Osmanl toplumundaki bu temel ikincil yapnn saptanmasndaki alg biiminizde bir deiiklik mi szkonusu? .M. - Tabii bir farkllk var. Belki bilgilerimin artmasndan ileri gelen bir farkllk. Birinci model tabii Montesquieu modeli, ilkel bir model kuruyorsunuz; Osmanl Imparator-luu'nda da Montesquieu'nn dedii gibi baz ara kurumlarn olmadnn farkna varyorsunuz. Montesquieu'nn ablonunu Osmanl mparatorluu zerine koyduunuz zaman diyorsunuz ki Montesquieu'den giderek bu i ne kadar aydnlatlabilir? Ama bu balang her eyi iyi izah etmiyor. Montesquieu'nn syledii gibi Osmanl sosyal yapsnn iinde her trden ara kurumunun grlemeyecei tezine inanmadm. Yani ara yaplarn sfr olmasnn pek muhtemel olmadn dndm batan beri. Onun iin bu ara yaplarn fonksiyonunu, kimler nasl ortaya kyordu diye aradm zaman, ilk cevap bunu tarikatlar yapyordu eklinde idi. Bu belki doruluunu muhafaza eden bir ey olabilir; Osmanl Imparatorluu'nun ekillenme devirlerinde
126

bunun daha ok geerli olduunu sylemek lazm belki. Yani ekillenme devirlerinde yle de, daha sonra din strk-trl, daha oturmu, daha kurumsal bir ierik ald zaman bunun ulema asndan, ulemann yetimesi ve fikirleri asndan incelenmesi gerektiine inandm. Demek ki burada bir zaman meselesi var. Birinci zamanda Fransz dncesinin kalplarndan kaynaklanan bir etki sonradan ekil deitirmi. A.B. - izin verirseniz ayn erevede ulema, vakf ve tekke konusuna dnelim. H. Hatemi Medeni Hukuk Tzel Kiileri adl kitabnda N. Berkes ve Ltfi Efendi'den hareketle vakf tekkelerden szediyor. Tekke ile vakf arasnda bir iliki szkonusu mu? Tekke-vakf ilikisi neden ulema-vakf ilikilerinin ilevlerini yerine getirmedi? .M. - Vakf aslnda kapsayc bir kurum, tekkelerin zel bir kurulu olduu sylenemez. Yani

hukuki mahiyeti olan bir kurulu. Genel olarak Osmanl mparatorluu'ndaki btn sosyal kurumlar iine alan, veyahut da btn sosyal kurumlarn alt, kulland bir hukuki forml vakf. zellikle tekke ile vakf arasnda bir iliki olduunu hi zannetmiyorum. A.B. - Ulema-vakf ilikisini biraz aabilir misiniz? .M. - Osmanl mparatorluu'nda ulemann tr bir hayli deiik. Yani ulema dendii zaman bir daha ok devlet katlarnda, daha dorusu devletin kontrolnde yetien kimseleri kastediyoruz. Ama dinle ilgilenen bilgili kiilerin says onlarla snrl deil, yle kiiler de var. -Bu Bedizza-man'la ilgili yaptm almalardan gelen bir ey- Tillo kasabas gibi kck bir kasabada (Siirt'te galiba) bir kitap ya da iki kitab su gibi bilen adamlar var. Bunlar ky seviyesinde alyorlar. Fakat bunlarn icazetleri, resm icazet olacana zel icazet gibi bir ey. retmen meruiyetini ona kadar gelmi olan retim yeleri silsilesinden alyor ki, bu
127

ok gerilere gidebiliyor. te bana bu kitab u retti ona da u retmiti, ona da bu retmiti eklinde. Bylece kendinize bir meruluk kazandrabilirsiniz. Ama o silsileyi bir retim yesi olarak temsil etmek ve o ekilde meruiyet kazanmak Sahn- Seman'm paralarndan birisinde mderris olarak ders vermekle, ayn ey deil. Osmanl mparatorlugu'nda ulema dediimiz -benim kullanmda- daha ok devlete yakn olan, nemli resm kurumlarda, medreselerde yetimi olan kimseleri dnrsek. Bunlar icazet de almlar, ruhsat da almlar. Ama onlarn dnda baka kimseler de var. Bilgili ve meru profesr olan kimseler de var. Vakf messesesi birincilerin ilerini grmelerine yardm etmekte ok yaygn bir messese. Yani medreselerin kurulmasnda devaml ilavelerde bulunuluyor. Vakf kurmak suretiyle bunu padiahlar yapyor, padiahn yanndaki byk adamlar da yapyor, zenginler de yapyor. Ama Tillo'daki kii bunlardan herhangi birinden istifade etmeden de ders verebilir. Bir de nc bir kategori diyelim. Bursa'da kurulmu olan bir medrese var. Bursa'daki medresenin de profesr var, o da maietini oradan alyor. Fakat devletin desteine sahip olan byk medreselerden kan mderrislerin ayn zamanda devlet katnda alma haklar olan birtakm pozisyonlar var. Bu pozisyonlara geldikleri zaman, artk rencilik zamannda istifade ettikleri medrese kaynaklarndan deil, devletin gelirlerinden istifade etmeye balyorlar. Onun iin ok karmak bir eyle kar karyayz. A.B. - Vakf kurumunun devletin el koyma olanaklarnn dnda kalmas ne lde belirleyicidir? .M. - Evet, eskiden beri vakflara el koymann mmkn olup olmadn inceleyen padiahlar var. O zaman bir ksm gelirlerin, bu gerek bir vakf deildir diye, devlete denmesi salanyor. Bu, Abdlhamid zamannda bile eitim kurumlarn gelitirmek iin yaplm olan bir ey. Ba128

kalm bunun kurulu dokmanna, bir bakalm da gerekten hukuki vasfn tamaya devam edebilir mi, yoksa gayri-meru bir vakf olarak m alyor? Gayrimeru bir vakf olarak alyorsa devletin buna el koymaya hakk vardr diyorlar. Hatta bundan daha da ileri giden bir ey var. Daha II. Mahmud zamannda Evkaf Nezareti Kuruluyor. Evkaf Nezareti de "ite siz bu kriterlere gre hareket etmezseniz, biz sizi kontrol ederiz" diyor. Yani devletin vakflar zerinde belirleyici kontrol var. Siz buna dikkat edin, biz size birtakm kontrolrler gndereceiz demenin kurumlam ekli. Bunun bu kadar erken olmas da herhalde bir tesadf eseri deil. A.G. - Bu szn ettiiniz Tillo'daki mderrisin Les Temps Modernes'deki yazda subalterne

dergi olarak geen kategorinin rnei olduu sylenebilir mi?


.M. - Ben orada subalterne derge'den baka bir ey kastettim. Fakir, az bilgili imam, hoca, medresenin bizde ortaokul seviyesine tekabl eden ksmndan gemi kimseler. nk lise seviyesinden gemi olanlar artk belirli bir so-fistikasyona ve bir bilgiye km oluyorlar. Cami personeli falan gibi ok yaygn bir personel tipi de var. Bir de yle bir ey olabiliyor ki siz Islmi bir bilgin olmadan bir kiiden tek bir kitab okuyabiliyorsunuz. Yani gidip belirli bir kydeki bir eyh'den (douda bu byle oluyor) bir kitab reniyorsunuz ve size "bu kitab renmitir" ya da "bu kitab retmeye icazetlidir" diye bir diploma veriliyor. Onun iin onlarn diplomalar bizimkilerden biraz farkl. 'Subalterne clerge'den bunu kastediyorum, bir iki kitab bilen, ondan daha fazlasn bilmeyen... A.G. - Ve tasavvuf erbab olmas da gerekmez. Olabilir de, olmayabilir de. .M. - Olabilir de, olmayabilir de. Evet, yalnz tasavvuf erbab olarak tannmas iin etrafta biraz da bilgisini gstermi
129

olmas lazm, meer ki kerameti olmasn. Eskiden beri frk vb. kimselere Osmanl mparatorluunda pek iyi nazarla baklmyor. Ancak bir kimse ok bilgili, yani kitabi bilgisi ileri ve ayn zamanda olaanst birtakm kudretler gsteriyorsa (healer 'ifa verici' dedikleri adamlar var ya, ba arsn geiriyor falan), ikisini birletiriyorsa, o zaman tasavvuf erbab olmasna kk bir ekstra ilave edilmi oluyor. Fakat healer olarak geinen kimseler ancak kylerde, bilgisi fazla gelimemi olan yerlerde, bir nevi aman fonksiyonunu grerek bulunuyorlar. Ulemadan olan kimseler ve okumu kimseler ise onlara daima byk bir pheyle bakyorlar. A.B. - Ulema btn ve sf rgtlerinin (her ne kadar iice girme eilimi gsterseler de ve her ne kadar belirleyicilikleri asndan eanlaml olmasalar da) ayr birer ikincil yap ilevi grmeleri yannda, dinsel blnme farkllklarn da ierdikleri gznne alnrsa, bu iki yapnn eklemlenmeleri, merkez d kltrel zerk btn diyebileceimiz alternatif sivil toplum yapsn nasl etkiledi, nasl bir sentez dodu? Sizin iki farkl vurgulamanz biraraya getirirsek neler syleyebilirsiniz? .M. - Tabii biraraya getirmek lazm. nk birarada yaamlar, ve Osmanl Imparatorluu'nda gryoruz ki birok okumu insanlar, yksek seviyede okumu insanlar, ayn zamanda tarikata da giriyorlar. Yani ok grlen bir ey, devlet adam, fakat tarikat erbab; ok sofistike ulema, ama ayn zamanda tarikatla ilgisi var, bunu ok gryoruz. Buna kar olanlar var, yani birtakm fundamentalist Mslmanlar var, ama onlar hibir zaman bir iki nesilden fazla etkili olmamlar. A.B. - Ulema btnyle sfi rgtlerinin iice girmesi, iki tane ayr ikincil yap olumasn engelliyor mu? .M. - Yok ama, yle diyelim: ki dairenin kesimesi gibi bir ilikileri var.
130

A.B. - Aradaki elikileri gznne alnrsa, bu kesime o alternatif sivil toplum diyeceimiz yapy nasl belirler? .M. - Bu sivil toplum konusunda ne demek istediinize bal bir ey.

A.B. - Ben yalnzca ikincil yap olarak, merkez d kltrel btn olarak vurgulamak istedim. .M. - kincil yap dediiniz zaman, ikincil yapnn ne yapt konusunda bir varsaymnz var demektir. A.B. - Sizin yazdklarnzdan hareket ediyorum, ikincil yap ilevini gren btnler olarak... .M. - Bir kere, en basit ve kaba ekliyle sylersek, devlet dnda geliebilir (Bu ekstrem 'ar' bir ekil), bir de devletle ilikiyi kuran, kanal meydana getiren ikinci bir yn var. Devletin kanal olarak almas ayn sylemi kullanmaktan ileri gelen bir ey. Ayrlk meselesine gelince (tekkenin kendine zg birtakm dncelerin merkezi olmas asndan) bandan itibaren, tekkede okunan kitaplarla ulema iinde okunan kitaplar arasnda baz farklar var. Tekkede daha ok edebiyat okunuyor. Daha ok Farsa okunuyor. Daha ok speklatif mistiklerin, mesala Ibn-i Arabi'nin, kitaplar okunuyor. Ibn-i Arabi'nin kitaplar okunduu zaman ortodoks ulemann tehlikeli sayd ynlere gidilebiliyor (her ey Allah'tan olduuna gre ahlkszlk da Allah'tandr gibi). 19. ve 20. yzyldaki islm yenilikilerinin tekkeye kar koymalar biraz da bundan ileri geliyor. Bir bakma tekkenin iindeki gelimelerle, dier ulema iindeki gelimeler birdenbire aktivist bir mahiyet alyor; bu gelime ilk defa Cemalettin Afgni gibi kimselerle ortaya kyor. imdi aktivizmden ne kastettiimi anlataym: islm'n, yalnz imanla ilgili olmayp, ayn zamanda enerjik bir sosyal atlm gerekletirmekle ilgili olduu fikri ortaya kyor ki, bu nisbeten yeni bir gelime. Bu ilgin kabuk deitirmenin dnya sisteminin gelimesiyle il131

gili olduuna inanyorum (Wallerstein anlamnda bir dnya sistemiyle), ama nasl intikal eder, onu bilmiyorum daha. Herhalde 19. yzylda btn dnyadaki tarikatlar (ekseriyeti diyelim) pasif bir tutumdan aktif bir tutuma geiyorlar. Bu aktivist yaklam yava yava nceki mistisizmle olan edebi, ahlki ilikilerini koparmaya balyor. nk mistisizmde her ey Allah'tan geliyorsa, o zaman aktif bir intervention'a (giriim) ihtiya yok. Aktivist olunca da diyorlar ki; mesela bn-i Arabi'nin felsefesinde her ey olur gibi bir hava var: "Aslnda her ey olmaz. yi ve doru vardr, bir de kt ve yanl vardr. Bizim bunlar birbirinden ayrmamz lazm. Ama byle mistik, panteist, monist birtakm fikirler zerinde kalrsak hibir zaman aktivizme y-nelemeyiz." Onun iin 19. yzyldan itibaren o zamana kadar pasif olan bir dnce tarz iki ynde de aktivist bir ekil almaya balyor. Bir tarafta ulema, slm'n bir kltr olduu konusunda fikirler yaymaya balyor; slm artk yalnz bir din deil, bir kltr btndr fikri yaylr. kincisi; tarikatlarn iindeki kimselerse "artk mistisizmi bir tarafa brakalm, iyiyle kt arasndaki farklarn ve Mslmana gereken sorumluluklarn anlatlmas zaman gelmitir" demeye baladlar. imdi, sivil toplum konusuna dnersek, sivil toplum dediin zaman bir gelenei kastediyorum. O gelenek de bir protesto gelenei, devlete kar protesto edebilme geleneidir. Devlete kar protesto edebilme geleneinin Mslmanca bir dayanann olmas ise eski bir gelenee dayanyor. Sivil toplumu, protesto etme imkn olarak grrsek, bu bize bir sivil toplumun karakterlerinden birine kap ayor. Sivil toplumun ikinci bir tarifi, hukuk bakmndan ilerin kendi bana yrtlebilecei (Hegel anlamna) ve devletin de karmamas gerektii bir alan eklinde yaplabilir. Bu anlamyla da alrsak gene slm'da bir sivil toplum esi var.

132

A.B. - Aktivizm ve gelenek dzeyinde bir sivil toplumun ereveledii yaplar devlet-birey aras bir flitraj mekanizmas grevini yerine getirdiler mi? Bu mekanizmalar, bu gelenein ne lye kadar belirleyici unsurlardrlar? Bu sorularla unu vurgulamak istiyorum: Osmanl'da merkezbirey arasndaki bolua yerleen dnyevi nitelikli, ama dinsel biime sahip patronaj a ve yaplar szkonusu mu? Bu a ve yaplar belirleyici mi? .M. - Bence, doru. Dnyevi nitelikli olduu u adan sylenebilir. Halkn problemleri, evlilik, veraset, mal mlk edinme gibi. A.B. - Bunun yannda, Din ve deoloji kitabnzda "toplumsal seyyaliyet tkandnda tarikatlar baz ilikileri vastasyla bu tkankl am, bu ilevi stlenmilerdir" diyordunuz. Bu bir tr kliental mekanizma deil midir? Osmanl byle tanmlanabilir mi? .M. - Evet tanmlanabilir. Yalnz, buna bir ey eklemek lazm. Bu gene aprak bir mesele. nk, Osmanl mpa-ratorluu'nda umumiyetle birka tane piramit var. O piramitlerden bir tanesi devlet piramidi (en bandaki memurlarla, sadrazamlarla falan). Onun yannda bir ulema piramidi var. Bir de ilikileri var. Piramitlerin tepesinde olan kiilerin birbirleriyle ilikileri var. Ama bunlarn hepsinin patronaj ilikileri var: Sadrazamn patronaj ilikisi var, ulemann patronaj ilikisi var, eraf ile ayann var. imdi denklem kurduunuz zaman bu ok bilinmezli bir denklem haline geliyor. nk en azndan drt k noktas var. O drt k noktasnn baka baka gelenekleri var, her birine giden baka baka insan tipleri var. Bu durumda on iki kareli bir denklemle alyoruz demektir. Bu ereve iinde kalmak artyla evet derim bu soruya. A.B. - Ben u anlamda sormutum. Gelenek olarak sivil toplumun temel ilevleri klientalizm etrafnda m ekilleniyor?
133

.M. - Evet muhakkak klientalizm etrafnda ekilleniyor da, biraz Hegelien bir ekilde alrsak, iki ayr esprit atmas da var burada, isterseniz iki ayr tin atmas var diyebiliriz. Bir taraftan sivil toplumun beraberinde getirdii (bilmiyorum Hegel'e ne dereceye kadar ihanet ediyorum burada) tinin bir grn var sivil toplum olarak Osmanl'da. Bir de devletin oluturduu bir btn var. O adan sizin sylediiniz doru da, daha soyut bir analiz yaptnz zaman patronaj ilikilerinin transformasyon srecinde baka ekillerde grlmesi mmkn m konusu var. A.B. - Bu kliental zellikler sizin vurguladnz ynleriyle, yaplar arasnda da szkonusu olabilir mi? rnein merkez/ulema, merkez/tekke, tekke/ulema vs. gibi? .M. - Evet yaplar arasnda da var. imdi yeni bir ablon dnyorum... Buradaki nite, dediiniz gibi, ok nemli bir nite: Yani patronaj ilikileri. Yalnz patronaj ilikilerinin alt kavramlatrmalarn alrsanz, orada kiiden balamak lazm. nk patronaj bir kii ilikisidir. imdi Osmanl Imparatorluu'nun ileyiinin tmn (insanlarn kendilerine rehber aradklar zaman, kii ilikileri asndan, kendi kiiliklerini gelitirirken doruyu, yanl baka kiilere

bakarak gelitirmeleri eklinde) ok aprak, fakat hepsinin iinde kiinin muhtelif soyutluk ve somutluk tabakalarnda grld bir sistem olarak grmek mmkn. Fakat bu adan sizin "patronaj" dediiniz kurumun yerine ok daha ayrntl bir sre geiyor. A.B. - zin verirseniz bu konuda son bir soru yneltmek istiyorum. Szn ettiiniz yaplar (merkez, ulema, tekke, eraf vs.) genelde nasl bir kutuplatrmaya tabi tutabiliriz? Bir anlamda bu erevede bugne dein yazdklarnz, savlarnz btncl olarak nasl deerlendiriyorsnuz? .M. - Bu birimlerden birinin devlet olduunu biliyorum. Polaritelerden (kutuplardan) bir tanesi devlet ise dier po134

lariteler neler? Devletin bir i yapma tr var ki bu, benim daha nce ileri srm olduum kiilere bal olan byk an karsnda olan bir hadise. nk devlet kiiyi ne kadar kabul etse de Osmanl Imparatorluu'nda kii tesinde birtakm kurumlar kuruyor. Evet dorudur. Osmanl Imparatorluu'nda ilerlemek iin bir daireye, bir kaleme giriyorsunuz ve orada kendinize bir patron seiyorsunuz (sosyolojik anlamda bir patron). O dorudur. Ama devlet bu kalemi yrtt zaman (kalemlerin btn) birok Islm devletten farkl olarak bir bakanlk gibi yrtyor diyemiyorum (Weber'in brokrasi ablonuna tam manasyla yaklam bir ey deil), fakat birok dier Islm kurumdan farkl olarak oraya bir gidi var, ii bir bakanlk haline getirme istei var. Ben Tanzimat'n bu kadar abuk rn vermi olmasn, ancak devletin kursanda byle bir eyin kalm olmasyla; devletin potansiyelinde bu ekle daha ok yaklatrmak isteinin olmasyla aklyorum. Eskiden beri Osmanl Imparatorluu'nda "Weberlemeye" doru bir gidi var. Bu her ne kadar gdk kaldysa bile bir eilimdir; fakat bunun karsnda "byk a" adn verdiim insan aras ilikilerden teekkl eden sre-kurum mevcut. Binaenaleyh ikinci polariteyi aradnz zaman, kabaca, devletle evre arasndaki ilikilerde buluruz. Bunu, ileri kiiler zerine kurulmu olan topluluk, yani her anlamyla kiiyi ortaya karan toplulukla, bir bloklar toplumu kurmak isteyen devlet arasndaki kutuplama (eer "the negation of the person" (kiinin olumsuzlanmas)) eklinde grebiliriz. A.B. - B. Badie'nin Culture et Politique balkl kitabnda islm'da toplumsal ilikileri belirleyen unsurun "toplumsal szlemenin komnoter (cemaati) nitelikli olup, kiiler aras olmamas" eklinde bir sav var! .M. - Evet komnoter dedii zaman gene bu baka bir ey. evrenin komnoter yapya sahip olduunu syleyebi135

liriz. Bu ilgin bir ey. Fakat bunu yapmak oryantalizmin koymu olduu bir kavram kullanmak oluyor. Bunun tesine geebilir miyiz acaba? O zaman polariteleri daha iyi grebiliriz (bilhassa Tanzimat'taki polariteyi). imdi, Tanzimat, nizam, tanzim, bunlarn hepsi birlikte olan ve bir ereve kurmak isteyen eyler. Mesela erleri talim ettirdikleri zaman Bat'dan gelen subaylarn ok kzdklar durumlardan bir tanesi u: Subaylarla erler arasnda otorite ilikilerinin iinde baka bir imaj aklma gelmiyor. Oryantal terliin prtsm hatrlatan bir samimiyet var; subayla er arasnda samimiyet olan bir ordu yrmez diyorlar. imdi subayla er arasndaki bu ilikiyi, kii ilikilerinin subay otoritesinin iine bir envazyonu olarak gsterebiliriz. Tanzimat'n yapt eylerden bir tanesi bu envazyonu kesmektir. Nefere diyor- ki "Sen subaynla byle laubali olamazsn." Subaya da diyor ki "brak byle dost arkada olmay, sen kumandan olarak tamamen baka bir yerdesin. Sen paket tayamazsn, sen etraf

beyaz eldivenle dolaacaksn ve aranzda bir mesafe olacak ki senin subayln onun erlii ortaya ksn." Bu ok modern bir ey. Foucault'nun syledii bir eye ok benziyor; gnmzde kurumlarn bir nevi kafesleyici fonksiyonlarn ok iyi anlatyor. A.B. - ktidarn mikro fizii olarak ilevi? .M. - Evet, bir mikro fizii olarak ilevi. Gene polariteye gelelim. Osmanllar ok abuk kla kuruyorlar. nk yapmak istedikleri kursaklarnda kalm, o devlet asndan yaplmas gereken iyi bir ey kla kurmak. Buradaki polari-te, devletin kurumlar arzu ettii trde ynetmesiyle, daha yumuak, laubali unsurlar arasnda daha kolay geiler olan sistem arasndaki polarite. Onun iin bu polariteden bahsedildii zaman Badie'nin dedii dorudur. Ama Ba-die"nin dediinin altnda yatan sreci de "disagregate" et-memiz lazm. O yalnzca gzel bir adm. Ama komnoter
136

dediimiz zaman aslnda atmalar nerede yatyor? imdi sorunuza cevap vermi oluyorum: atmalar bir bakma her zaman, bildiimiz gibi gruplar arasnda, eraf ve onu kabul etmeyen devlet arasnda. Polariteyi A ve B ekline indirgemek isterseniz, temeldeki polariteyi isterseniz, bir taraftan devletin devlet kurmak isteiyle insanlar aras ilikinin zerine kurulu olmasnn polaritesi gibi grnyor bana. Bu polarite CHP'nin de tutumunu ok iyi anlatr. A.B. - Bat'da sk sk "slm toplumu" eklinde genellemelerle karlayoruz. Ancak dinsel sylemle toplumsal tarih arasndaki belirleyicilik ilikileri gznne alnrsa, Os-manl-Trk toplumsal yap ve geleneklerinin dinsel syleme ekledii unsurlardan ve belirleyiciliklerinden ne lde szedebiliriz? .M. - Trklerin Orta Asya'dan getirmi olduklar bu devlet ve gelenekleri, kltr bakmndan nceki baz slm! geleneklerle pek iyi pekimiyor. Topluluun ynlendirilme ekliyle Osmanllar'n bu Orta Asya gelenekleri arasnda baya atma var. A.B. - Buna karn slm'n mlkiyet yapsyla Osmanl iktisad sisteminin benzetii ileri srlyor. .M. - Benziyor ama, slm dnrleri iinde "Trkler de hi beenmediimiz yeni eyler getirdi" diyenler ok. bn-i Teymiyye de onlarn arasnda. Trkler demiyorlar, Moollar diyorlar; onun iin Anadolu'da geerli bir ey vardr, Cengiz zulm diye. Bu, u demek aslnda; gayri-slm birtakm eyler getirilmitir, bunlar slm'a uymaz, bunlar Moollar'dan, Orta Asya'dan gelme eylerdir. A.B. - Bu ikilii deerlendirme zerine bir sorum var. "islm'n monist" yapsnn temelde ikincil yaplarn domasna engel olduu syleniyor. Buna karlk Osmanl'da (sizin szn ettiiniz geleneksel) sivil toplum ise daha ok Isl-m dzeydeki rgtlenmeler dzeyinde anlam kazanm.
137

Bu ikilii bu adan deerlendirecek olursak; Osmanl pat-rimonyal sistemi unsurlarnn bir sentezin domasnda ya da etkileimde daha belirleyici olduu sylenebilir mi? .M. - Daha nce sylediim bir noktay baka bir ekilde syleyeyim. Osmanllarn kursanda kaldn sylediim ey. Bir sentez yaplmtr. Ama o sentezin, Osmanl mpa-ratorluu'nun iinde iki ayr kkeni varm gibi grnyor. Biri devlet iin yaplmas gereken eylerin gelenei. Bence demokrasiye, demokratik ilkelere ballk, devletin ve halkn yararn koruma kartlnn uzun zaman atmasndan ve gelitirdii siyas tecrbeden geliyor olabilir.

1950'de halk arasnda bu kadar abuk rgtlenme olmasnn sebebi, bence, devletle halk arasndaki bu diyalektiin zaman iinde onlara Mslman lkelerde, iki ey birden eksik. Bir tanesi devlet mekanizmas. Dieri halkn kendini savunma gelenei. Osmanl'da bunlar devaml olarak atma, pay etme halinde olduklar iin ikisi de bilenmi. Yani devlet bilenmi bir ekilde ortaya kyor. Halkn kendi menfaatlerini korumas da bilenmi bir ekilde ortaya kyor. Etrafmzdaki Arap memleketlerindeki eksiklikler biraz da oradan geliyor. Bu paradoksal (elikili) bir ey aslnda, ite bu basky yapmadr ki halkn kendi menfaatlerinin bilinmesini dourmutur. A.B. - Sizin de belirttiiniz gibi Osmanl'da cemaat yaps ve Osmanl patrimonyal sistemi olarak iki temel btn sz-konusu. Bunlar eklemlenmi ve farkl bir btn ortaya km imdi bu btne tamamen farkl bir toplumsal gelimenin, Bat devlet modelinin eklemlenmesinin somut sonular neler oldu? Gerek kurumlarn olumasnda, gerek dinsel yapnn gelimesinde, gerekse insan davranlarnn temelinde... nasl yorumluyorsunuz? .M. - imdi devlet gelimesi bakmndan orada bir "art" var. u adan ki Tanzimat'a baktmz zaman, Tanzi138

mat ok kanun yapc, nizam, talimatname koyucu bir ekilde gelmitir. Zaten, kanun koleksiyonuna, dstura bakarsanz (19. yzyln ortasndan beri byle bir kanun koleksiyonu var), neyin, nasl yaplacana dair, o zamandan beri gayet ayrntl eyler konmu olduunu grrsnz. Onun iin devletin kurulmasnda Tanzimat bir "art." Nizamname, talimatname, bugn ne kadar brokrasi varsa Tanzimat'la ortaya km. O da devletin gelimesini kolaylatrm. Jn Trkler zamannda da, Atatrk devrinde de. Fakat devletle halkn birlemesi veya bulumasnda, o eklenmelerin olmasnda byk bir kopukluk olduu muhakkak. Kopukluk u adan: dinin btn bu fonksiyonlar (nceki fonksiyonlar) ortadan kaldrlyor ve yerine baka bir anlay ve baka bir gnlk hayat ablonu ortaya konuyor. Bunun dorudan doruya filmi kopartmakla ilgili olduunu sanmyorum. Olabilirdi; yani filmi koparmak, insann kolunu koparmas gibi bir ey olabilirdi. Ama ondan daha baka bir ey var. Her eye ramen 19. ve 20. yzyln banda Trkiye'de en geri yrelere bile biraz ilkokul gitmi, ordu gitmi, kyller askere gitmiler; bir dnyaya al var. Ve bu dnyaya aln beraberinde getirdii, bizim ok zaman tefsir ettiimiz ekilde tarada bir "medeniyet" aleyhtarl, bir geriye gitme yok. Dnya bir kzn boynuzunun zerinde durur, kimse bunun karsnda bir ey diyemez diye bir reaksiyon yok. Reaksiyon yle oluyor: bizim kitaplarmz, dnyann bir kzn boynuzlar zerinde durduunu syler. Ama ilkokul kitab bunu sylemiyor. Dnyann bolukta olduunu sylyor. Acaba doru olan nedir? imdi, islm'n yeni gelimesine baktmz zaman, byle bir durumdan kldn kabul etmek lazm. Yani bir aknlk var. Genel bir aknlk ve modellerin hangisi geerlidir diye samimi bir aray var. Bu konuda ok kat olan yerler, yani Anadolu olduka ak.
139

Problem bu araytan ileri geliyor. Birisi size unu soruyor, bize okul kitaplar diyor ki dnya

bir kzn boynuzlar zerinde durmuyor. Nedir sizin cevabnz? Cevap verenler de diyorlar ki, bu metaforik bir anlamdr, bu aslnda cazibe kuvvetinin baka bir ifadesidir. Ama cazibe kuvvetini kabul ediyoruz. Yani Newton veyahut da Galile dnyasnn mevcut olup olmadyla ilgili bir konu ve buna bir cevap verilebiliyor. nk, gnein bu sistemin merkezi olduunu sylemekte slmiyet'e aykr hibir ey yok ve hemen bunu syleyiveriyorlar adamlar. Bu arayn ok ho bir ifadesini buldum bir yerde; Anadolu'nun epey ierlerinde olan bir beldede sorulan bir soru. Ve o soruyu soran kimsenin gerekte Newtoncu gr kabul ettii anlalyor; diyor ki bu dnya ile cehennem arasndaki mesafenin ok byk olduunu biliyoruz. Yzbinlerce, milyonlarca, milyarlarca kilometre. Nasl oluyor da insanlar gnahlarn ykn bu kadar uzun bir mesafe zerlerinde tayabiliyorlar? imdi bu soru tam manasyla Newtoncu bir soru; bunu 16. yzylda bir Mslman sormazd. Birok Islm dnr ise Newtoncu gr karlamakta bir mahzur grmyor. Fakat karlanamayan sorular var. Karlanamayan sorularn daha ok gnlk hayat, sosyal hayat, evlilik, arkadalk, kadn-erkek vb. meseleleri ile ilgisi var. Trkiye'de kadn-erkek mnasebetleri ok merkez, ok nemli olduu iin bu konuda sorular var adamlarn. Diyorlar ki peki biz kadnlarmza hakim olmayacak myz? imdi soru bu ekilde sorulduu zaman onu cevaplandrmak ok daha zor. nk Newton'u anlattmz zaman yerekimi diyorsunuz; sins, kosins, vb. diyorsunuz, bunlar da matematikten km olan eyler diyorsunuz. Ulema da biliyor ki matematik diye bir bilim var. Bunu oraya yerletirebiliyorsunuz, ama kadnlarmza hakim olamayacak myz gibi bir soru tr asndan baka bir soru. Atatrkln
140

o konuda bu kadar anlaml, bu kadar detayl, bir cevap verdiini syleyemeyiz. Yani Newton fiziinin verdii eyler ok detayl, ok anlaml; matematii var, vs.'si var. Fakat Atatrkln cevaplandrlmasn gerekli grmedii buna benzer ok soru var. Gnlk hayatla ilgili olan ve bunlarn yalnz yzeyde olan bir tanesini sylyorum. nsanlar aras ilikilerin meydana getirdii topluluun ok daha dipte olan Atatrk tarafndan cevab detayl olarak verilmemi olan sorular var. Yani bugn bile gremediimiz birtakm eyler var. Sanyorum, Trkiye'de en ok satlan kitaplardan biri, Mrid-i Mteehhiln diye 1870'lerdeki kadlardan birinin yazm olduu kk bir brordr. imdi bu bror ne diyor. Bir Mslman centilmen, kadnlarla olan ilikisinde nasl hareket eder? imdi bu var m ilkokulda? Bunu ok dz bir ekilde, ok yerde olan bir seviyede anlatyor. Daha yeni yeni okullara cinsel eitim gibi eyler koyalm diyorlar; ama bu da herhalde byle birtakm ok yuvarlak kavramlarla falan anlatlacak. Mftnn anlatt ise ok ak seik bir mesele, cinsellik, Trk toplumunda kadn erkek ilikileri. Ama bizim, zerinde durabileceimiz, buna benzer baka eyler de var. Mesela ticaret, faizle ilgili olarak birtakm konular. Bunlar da fevkalade nemli olan konular. Ama demiyorum ki bu Trkiye'de yaayan herkesin dnm olduu konular onun iin de bu cevaplar, bu Islmca cevaplar bu kimseler iin nemli oluyor. A.B. - Ayn erevede ele alacak olursak, Din ve deoloji kitabnzda mmet dnya gr ve pozitivizmin ayn yrngede olduunu, mmeti yapnn pozitivizmin yorumunu belirlediini sylyorsunuz. Bu yorumun olumasnda resm cumhuriyet ideolojisi ve Batllama eilimi daha etkili olmad m? .M. - nsanlar bir eyi ne kadar deitirmek isterlerse istesinler, tevars ettikleri kavramlarla i grmek mecburiye141

tindeler. Bu kavramlar olduu gibi kullandklar kavramlar olmayabilir. mmeti grle

pozitivizm arasndaki ban altn belki bugnlerde bu kadar izmek istemem. Meselenin ayrntlarn rendike konuyu daha baka bir konumda grmeye balyorum. Pozitivizm bence Osmanl devlet adamlarnda olan bir e. Tanzimat'a gemi olan bir ey. Tanzimat'tan da Atatrk'e gemi olan bir ey ve onun da buna getirdii yenilikler var. Ama bugnk halde bunun mmetilikle bann altnn izilmesinde yarar grmyorum. Yani o ilikiyi grmyorum. A.B. - Gene ayn erevede ileri srdnz bir nokta; "slm dininin Trkiye'de ok ilevli bir nitelikte olmasnn farkllamayla giderilebilecei" eklinde bir yargnz var. Bugn ise dinsel formel ya da enformel eylem gruplar ortaya ktn gryoruz, toplumsal farkllama, syleminin deimedii bir siyasal farkllamay ereveliyor. Bu, sizin sylemi olduunuz dzlemde irrasyonel bir iliki oluturmuyor mu? .M. - Yanlm olabilirim... A.B. - Bunu nasl yorumlayabilirsiniz? rnein bugn ortaya kan formel-enformel Islm eylem gruplarnn gdlenmelerini, k noktalarn. Kukusuz gruplarn hem dnyevi, hem din nitelikli biimlenmeleri szkonusu.... .M. - imdi, zamanmzda eylem gruplarnn mikro seviyede almas btn dnyada grlen genel bir gelime ve alt kltrlerin (genlik kltrleri gibi eitli alt kltrlerin), kltr gruplarnn ortaya ktna ahit oluyoruz. Bu Islm tekilatlanma herhalde onun bir yn olabilir; nk bir genel Islm eilim diye bir ey var, bir de iiler var; iiler'in iinde gruplar var; Fundamentalistler var, Fundamentalistle-rin iinde Tekfir ve Hicre grubu var, Mslman Kardeler var, yani ok eitli alt dilimler teekkl etmeye balad Bana yle geliyor ki bu bir dnya eilimi. Bunun Trkiye ile il142

gisi nedir? Onu bilmekte zorluk ekiyorum. Yalnz unu ak olarak syleyeyim, dorusu ngrmediim bir e bu topluluklarn paralanmas esi. Bizim imdiye kadar kafamzda olan entegre toplum imajn deitirmeye doru giden bir gelime. Ben bundan rahatszm. Belki tevars ettiim eylerden bir tanesi topluluun nisbi bir uyum iinde olma istei olduu gibi, topluluun kendisinin de byle alt fikridir. Bu konu beni rahatsz ediyor. undan dolay, bir kere bu paralanmann nerede duracan bilmek ok zor. Yeni bir din grup kt zaman (mesela Amerika'daki Moon Grubu gibi) bazan baya, beyin ykayc ve insanlarn iine giren, ahsiyetine hkmedici bir nitelikle karmza kyor. imdi biz Moon Grubu'nun meruiyetini kabul edecek miyiz, etmeyecek miyiz. Bylece bir problemle kar karya kalyoruz. Bir vergi meselesi dolaysyla Moonlar'n balarndaki kii hapse atld ama, ondan daha derin konular var, yani yarn ok daha baskc, ok daha insann ahsna hkmedici bir din grup karsa, yahut da herhangi bir grup ortaya karsa hangi kriterlerle biz bunu yasak edeceiz. Hangi kriterlerle "buraya kadar gittiler, ama bundan sonra yoktur" diyeceiz. Bana yle geliyor ki bu adan hrriyetin felsef esaslar ile ilgili olarak bir problem ortaya kyor. Bundan dolay, her ne kadar uzun zamandan beri Locke gibi kimselere gzatmadysam da, nmzdeki yllarn btn dnya iin en nemli meselelerinden bir tanesi, bir grup ortaya kt zaman o grubun meruiyetini snayacak olan felsef kriterlerin neler olduu sorunu olacak. Bunu dnmeye balamamz lazm. Bu bana gelecein bir sosyal biliminin son derece nemli bir yn gibi geliyor. Bir toplumsal mekanizmann nasl altn zmek (nk bu, bir saatin iindeki zemberekleri filan ayrp da tekrar koymak gibi bir ey) ok zevkli ama, ben artk bir ahlk zorunluluk olarak bu ok sevdiim iten belki de uzaklaacam, belki de yapamayaca 43 m bir ii ele almak zorunda olduumu hissediyorum. Bugnk artlar altnda hrriyet nedir,

ahsn hrriyetinin snrlar nedir diye bir konuyu anlamann gerektiine inanyorum ve her ne kadar etik, ar, zor saydm bir konuysa da, bu konularda maalesef okumalara balam durumdaym. A.B. - Bu gelimeleri Bat homo economicus'undan kaynaklanan evrimci paradigmalarn sarslmas olarak deerlendirebilir miyiz?.. .M. - Tabi, yani eminim ki onunla ilgili, o paradigma ile ilgili olduu gibi, felsefemizin yeterli olmadn da gsteren bir gelime. A.B. - Dinsel blnmeler konusunda baka bir ynden, ilevleri asndan bakacak olursak dinsel biimin egemen olduunu, ancak dnyevi nitelikli patronaj ilikilerinin gelitii btnlerin bulunduunu sylemek mmkn. Toplumsal gelime-farkllama ve dinsel yaplarn bununla bantl biimlenmesinin k noktalar, sonular neler?... .M. - Her eyin kudret ve iktidarla ilikisi vardr. Yani her insan grubunun olumasnn kudret ve iktidarla bir ilikisi vardr. Bu siyaset eklini alabilir. Drt kii ile birlikte, kudret-iktidar ilikilerinin dzenlenmesi eklinde olabilir. Yani bir kk grup iinde kimin ba olduu, kimin karar verecei ve kimin kimi dinleyecei eklinde olabilir. Onun iin btn insani manifestasyonlarn iinde bir kudret ilikisi olduuna inanyorum. Bu byle ise, dinsel gruplarn iinde bir kudret-iktidar boyutu her zaman olacaktr. Bizim iin nemli olan taraf, gnlk, yani siyaset dediimiz alanla bann kurulmasdr ve burada tabii patronaj ilikileri vardr. Patronaj ilikileri olmas bana tabii geliyor. A.B. - u anlamda soruyorum, biim olarak dinsel yapnn korunmas, fakat onun iinde ok dnyevi birtakm patronaj ilikilerinin olumas... Yani bir tr farkllamann dinsel yapyla birlemesinin meydana getirdii bir sentez var. Bu,

144

1
zannediyorum az nce szn ettiiniz konuyu, yani dinsel eylem gruplarnn ortaya kn da az ok belirliyor. ,.M. - Ben zaten oradan, yani onu varsayarak yryordum. Siz aslnda unu demek istiyorsunuz, dinsel niteliini kaybeder mi, kaybetmez mi o duruma getii zaman?.. A.B. - Onu demek istemiyorum aslnda, kaybetmiyor; biim ayn kalyorsa da, ierik deitirerek sryor. Bu ok ilgin bir gelime... .M. - Bence, kudret ilikileri daima olmutur. Yalnz bizim zamanmzda bir alan domaktadr. Kamu alan diyebileceimiz bir ey. Eskiden kamu yasalar vard. imdi kamunun tanm deiti, daha dorusu, kamunun bnyesi deiti. Kamu eskiden devlet ve yaptklaryla ilgili bir ey demekti. Ama modern endstri toplumunda bir kamu alan olutu ki, devletle bir deil. Kamu alan ok daha aprak bir ey ve eskiden ak olmad kiilere ak, demokrasi yoluyla, gazeteler yoluyla, yayn aralar yoluyla, kitle iletiimi yoluyla. imdi, eskiden mikro seviyede kalabilecek bir grup bugn o kamu alannn alm olmas dolaysyla, doal olarak bnye

deitiriyor. nk modern dnyada kamuya girmek bir i yapma tarz. Bunu ahs olarak yapyoruz, grup olarak yapyoruz. Onun iin bu galiba modernlikle ilgili bir strktr deiikliinin beraberinde getirmi olduu, herkese ve btn gruplara vurduu yeni bir damga. Bu kanlmaz gibi geliyor bana. Yani spor faaliyetlerinin bile, o kamu alan doduktan sonra, baka bir ekil almalar zorunlu geliyor bana. nsan-bilim Asndan Bir Ayra A.G. - Bu siyaset-bilim arlkl olarak tasarlanm syleide, ben sizin yaklamnzn insanbilimi (antropolojiyi) ilgilendiren ynne bir ayra koymak istiyorum. Bu adan da en nemli grdm noktalardan bir tanesi, sizin yaklamn145

zn sanyorum olduka zgn bir yan olan "daemon" sorunu. Sanyorum konumada da bir iki kez eiine geldik. Soruyu yle soraym, resm slm'n, bu daemon'un eytanla, er'le zdeletirilip, maskelenip, bastrlmasnda, dier tek-tanrc dinlere gre daha ayrc, daha belirgin zellikleri ya da mekanizmalar olduu sylenebilir mi? ,M. - Bence var. O mekanizma kesin olarak var. Her topluluk veya her kltr bu konu ile baka trl baeder diyelim. Konunun tmn anlamak iin de daemon'un bir tarafndan bastrlm olduunu kabul ettikten sonra, o kltrde bu eyle baetme yollarnn ne olduunu anlamak lazm. Ben bunu bildiimi syleyemem. nk gelimemi bir aratrma alan ve u anda bende bulunmayan baz bilgileri gerektiriyor. Freudcu veyahut da Jungcu bir yetimeyi gerektiriyor. Bence bu da nmzdeki yllarda ok ilgin bir aratrma konusu olarak belirginleecek. Bu bir nokta. Yani benim tesbit ettiim bir nokta. Ama bu noktann etrafnda birok ayrntlar vardr eminim. O ayrntlarn yava yava ortaya kmas lazm, islm topluluklarndaki cinsel hayatn ayrntlar zerinde aratrmalarn yaplmas gerekiyor. Ben bu konuyu bilmiyorum, ama daemon hakkndaki yazy yazmamn nedeni bakalarn tevik etmek oldu; bu konuya daha yatkn olan kimselerin, rnein psikologlarn konuyu ele alp, biraz almalarn salamak iin oldu. Ben, burada ufukta bir nokta grdm. Sanyorum o nokta var. Ama bu iin ok daha ayrntl, aprak bir btn etrafnda olutuuna inanyorum. A.G. - Sanyorum bu, modern yaklam ieren ve Trkiye'de almay dnen insan-bilimciler iin ok nemli bir ipucu, yani Trk insannn btncl kavrannda yar bilinli olarak, sistemli biimde gzard edilen bir yannn aratrlmas ok nemli olacak. Sizce tasavvuf hangi noktaya kadar esneklik iinde kalabilmitir? Bu konuda ya da in-

146
sann daemonic yann ne noktaya kadar merulatrabil-mitir? .M. - Tasavvuf, aslnda bence btn bu almalar mmkn klacak olan bir yaklam niteliiyle, gerek sosyolojik hogr, gerek psikoloji ve psikanaliz asndan bu konulara eilmi olan bir dnce tarz. Ama "ne dndn" bilmediimiz bir dnce tarz. Biz bu konuya girmeden nce tarihilerin ve slm' iyi bilen sosyologlarn bu iin btnn ortaya karmalar lazm. Ondan sonra psikologlarn da bu btnn ne anlama geldiini ileri srmeleri lazm. A.G. - Bu aamada daha ziyade tarih arlkl bir almann yararl olduunu...

.M. - Evet. Tarih arlkl, evet, yani kltr tarihi arlkl almann gerekli olduuna inanyorum. Bunun, imdiye kadar yaplmaynn sebepleri de var. Birok kimse bu medeniyetin iinde olan kiileri krmak istemiyor. nk ok hassas bir konu. Cinsel konular daima ok hassas konular olduu iin, bu konularla uraan kimselerin amura bulanmalar ok olaan bir ey ve bilgi lazm, cesaret lazm, bunun altn tekrar izmek istiyorum. Eminim ki, slm kltr tarihinde bu konulara deinmi olan ve bir nevi sentezinin nasl ktn anlatan birtakm dnceler var. Ama biz o dnceleri daha bilmiyoruz. A.G. - Belki, ayn noktaya bir baka giri biimi de volk slm'n gnmzdeki etki ve ileyiinin incelenmesinden geebilir mi? nk sanyorum bu daemonic yn, belki aman inanlarndan kalan, bir biimde halkn belli bir pratik ve sis-temlememi inanlar sisteminin ierisinde nemli olabilir. .M. - Halkn gnlk davranlarnda eminim ki bu da-emon'a yer veren bir e var. Ama nasl yer veriyorlar, onu bilmiyorum. Daha dorusu onu aratrmadk. Halk kltr bu konularda bildiimizden daha zengin ve ben burada

147

baskc bir eyden, ortodoksiden bahsediyorum. ki alanda aratrmalar bu konu iin nemli; biri kltr tarihi aratrmalar, ikincisi de etnolojik aratrmalar. A.G. - Deinmiken, volk slm kavramnn kapsad olgularn incelenmesinde sizce hangi tr olgularn ncelikle aratrlmasnda yarar var? Bunu amlayabilir miyiz? .M. - Folklor konusunda Trkiye'de ok aratrma var. Ama folklorun ne demek olduu konusunda ok daha az aratrma var. Orada bir kaynak var. Toplanm olan folklorun bir nevi analizi ve izah lazm bize. Orada byk bir aratrma alan alm. A.G. - Belki, ortaya konan verilerin incelenmesi bile, rnein smet Zeki Eybolu'nun cinsel byler derlemesinin sistemletirmesi gibi... .M. - Veyahut da Boratav'n toplad masallarn iindeki temalardan ok ey karlabilir. Bu daha yaplmad. A.G. - nsan-bilim asndan bir soru daha ekleyeceim. Din ve deoloji'nin ikinci basksna yazdnz nszde, sembolik sistemlerin kitapl dinlerde ileyii asndan Levi-Strauss ynteminin pek yeterli olamayacan belirtiyorsunuz. Bunun gerekelerini, Arkoun'un ve nerdiiniz alternatif yaklamn ana izgilerini ksaca aklayabilir misiniz? -,M. - imdi, strktralistlerin bence bir hatas var. O da insanlarn iinde, benim gerekten

olduuna inandm bir eilimi gzard etmeleri. Baz strktrlerin bir nevi lineaire (izgisel) bir sisteme gre altn kabul edelim. Ama bu insanlarn dine olsun, baka bir eye olsun "engagement"nn (balanma) anlatamyor. Ben LeviStrauss'un bir mitos'u belki izah edebileceini anlyorum. Tabii birok kimse gene de bir ey izah etmeyeceini sylemitir, ama izah edebileceine inanyorum. Fakat bir iirin nasl meydana gelebileceini, insann hayatndaki iirselliin kaynan anlatabileceini sanmyorum. Oysa bence insanlarn hayatndaki iirsellik ok
148

nemli bir ey ve iirsellik dediim zaman, ite, iirin iinde grdmz, ama insanlarn kendi i bnyelerinde olan bir eyi kastediyorum, yani iirden daha geni bir ey kastediyorum. nsanlarn bir spritel eilimi olduuna inanyorum. Benim yaptm din aratrmalarnda bunun baka trl bir izah olabileceini grmyorum. Yani hep byle izah edilmemi bir noktaya varyorsunuz aratrmada. Ama bu kendini ok baka ekillerde de gsterebilir. Ululukta olur veyahut da baka bir noktada toplanabilir. Yani Max Weber'in dedii gibi dini anlamak iin gerekli olan (daha dorusu anlamak iin gerekli olduunu sylemiyor, fakat dine kar mzikal olma diye bir eyden bahsediyor), bu mzikali tenin hibir zaman Levi-Strauss tarafndan anlatlamayacana inanyorum. Biliyorum ki Levi-Strauss'un sistemi insanlarn gyabnda alan bir sistemdir. Ama bu da bana ok ey sylemiyor. Insanlarn gyabnda alan bir sistem bence insanlarn kzgnlklar, sevgileri, tutkular falan hakknda bir ey sylemiyor. Oysa bu hisler gnlk hayatmzda ok nemli. Bunun Levi-Strauss'un anlatt kadar yksek ve sofistike bir tarzda izah edilmesine ihtiya yok. Daha kaba bir izah tarz olsun da bana bunu anlatsn. nk din iinde olan insanlarda, samimi olarak dine giren insanlarda iki ey grdm daima. Ama bu iki ey birbirinden daima ayr ve birbiriyle birletiremiyorum bunlar. Bir tanesi anlalr bir dnya ablonu meydana getirmeye alr, yani dnya anlalabilsin, daha dorusu kinat anlalabilsin. Ama bunun yannda insann baz spritel eilimlerini tatmin eden bir izah da olsun. Bu iki k noktas birbirinin ayn deil. Biri Descartes'in yapaca bir ey. (br de en dibinde belki bir Jung'un yapabilecei bir ey. kisi ayn deil gibi geliyor bana. A.B. - Bu grleriniz nszde belirttiiniz gibi, yalnzca kitapl dinler iin mi szkonusu, yoksa genelde mi?... .M. - Btn din davranlar kastediyorum.
149

A.G. - Koyduunuz ekinceyi daha da geniletmi oluyorsunuz. Arkoun'u ksaca nasl deerlendirirsiniz? .M. - imdi Arkoun'a geleyim. Tabii ki bu bir gerei nasl tahlil ettiinize ait bir ey. Bu discours (sylem) konusu da gerein bir kesiti olarak nemli bir ey ve ben ona ok nem veriyorum. Belirli bir discours insann bu spritel eilimlerini nasl bir ereve iinde ereveleyeceini anlatyor. Fakat spritel eilimin discours'dan geldiine inanmyorum. Onun otonom bir ey olduuna inanyorum. Dolaysyla bu eilim, onu ereveleyen discours, ondan sonra da ortodoksi diyelim, bunlar dini incelediiniz zaman ayr kesit, ama o ayr kesitin de bir meruluu olduuna, yani metodolojik bir meruluu olduuna inanyorum. Arkoun'un metodunun altn iziyorum. Bir discours'un meydana getirilmesi, bir sylemin ortaya karlmas bence nemli. A.G. - Sanyorum, nszde ok ksa geilmi olan nokta bu kez biraz daha alm oldu. A.B. - Sylem kavram zerine... kltrel kodl kavram yerine sylem kavramn yelediiniz

sonucunu karabilir miyiz? rnein kltrel kodlarn kurumlarna, sreleri zerine etkilerinden szedebilir miyiz? .M. - Evet, yani, gene kod ara bir kavramdr. Sylem, kodun daha incelikli bir eklidir. Onun iin bana yle gelir ki muhtelif sylemleri bulmaya almak lazm. Kod houma gitmedi deyim olarak. Kod bir ara kavramyd. Sylem daha gelimi bir ey. A.B. - Dorudan kurumlar karlamayan, ama onlarn alt yapsnda bulunan bir etkileme biimi o zaman sylem. .M. - Evet. A.B. - Daha nce konutuumuz sivil toplum yaklamnza bu kez baka bir adan deinmek istiyorum. Temps Modernes'deki makalenizde, sivil toplum kavrammn genelde Bat dnyasnn bir rn olduunu, sivil toplunn yoklu150

unun Osmanl toplumsal yapsn aklamada belirleyici bir kavram olmadn sylyorsunuz. Daha artan oranda bir tarihsel-sosyolojik eilim iinde olduumuz sylenebilir mi? Bundan sonraki almalarnzda sivil toplum (ya da toplumsuzluk) yaklamnz ikinci planda m olacak? .M. - yle, gene Montesquieu ve Hegel. Bu konuyu ilk incelemeye baladm zaman biraz Montesquieu, biraz Hegel biliyordum. Sivil toplumun olup olmad da benim iin nemli bir eydi. nk bu filozoflar buna nemli diyorlar. Dier taraftan, onlarn modellerine gre sivil toplum var demi olmalarnn, onun varolduu anlamna gelmediini grdm. nsan ablonu tatbik ettii zaman arpk bir ekilde ona benzeyen ama tam olmayan bir ey buluyor. Yani unu gstermek istedim ki, gene Bat'nn kavramlar o kadar geerli deil... Bizim topluluumuz iin o kadar geerli deilse, o zaman Bat'nn dncesi de kendi zerine bir monologdan ibaret midir? Yani bu dnce Bat kurumlarnn Batllarca anlalmas iin, onlarn yaptklar bir monologdan ibaret midir, diye dnmeye balyor insan. A.B. - Bu soruyu sormamn nedeni belli bir evrede yaklamnzn sivil toplum merkezli olduu dncesinin srmesi. Aslnda siz, aratrmalarnzda daha farkllam; ve daha zgn bir yere geldiinizi sylyorsunuz. .M. - Evet. O bir ara yerdi. Dediin gibi insana en ok rettii eylerden bir tanesi de Montesquieu'nun dndklerinin o kadar niversal olmad. A.B. - Bununla balantl bir ey sormak istiyorum. Bat'da son yllarda gelimeci ve yenidavran paradigmalar aan tarihsel-sosyolojik bir akm egemen. Bu akmn en nemli zelliklerinden birisi de makro btnlere dn yapmas. Sizin bu gelimelerden etkilenmeniz, ya da onlarla eklemlenmeniz szkonusu oldu mu?
1151

.M. - Yok, deil. Aksi istikamette gidiyorum zannediyorum. Mesela bu spritalite denilen eyin ne olduunu ben tam anlam deilim. Ama anlamak isterim. nsanlarn blok yaplaryla kii yaplar arasndaki ilikinin ne olduunu merak ediyorum. A.B. - zin verirseniz bu noktay biraz aalm. Yazdklarnz ve syledikleriniz deerlendirildiinde, Bat toplumlarn snf olgusu, Dou toplumlarnn ise kii ilikileri tarafndan belirlendii ortaya kyor. Bu ereveyi doru kabul edersek...

.M.-Evet... A.B. - Bu ereve Osmanl-Trk toplumunun anlalmasnda, gelitirilmesi gereken bir kiilik kuramnn nemini vurgulamaz m? Byle bir kuram olmakszn btncl bir aklama olabilir mi? .M. - imdi kiilik iki anlamda olabilir, hangisini kastettiinizi anlayalm... A.B. - Soruyu sizin almalarnz erevesinde tartlan noktalardan biri olduu iin soruyorum. Sizin, Trk insann btn olarak anlamaya ynelirken, bu insana ilikin bir kiilik kuramnn aray iinde olduunuz ileri srlyor. Ayrca rnein kitabnzda kullandnz bir Erikson modeli var... .M. - Anladm. Yok o yanl, yani yle bir ey dnmyorum. Kii dediim zaman unu ortaya koymak lazm (belki bunu en iyi Birds Geertz ortaya koymu): topluluu anlamann iki ekli var: Sosyal strktr olarak anlayabilirsiniz veyahut da sosyal ilikiler olarak anlayabilirsiniz. Ben islm', Osmanl'y ele aldm zaman sosyal ilikiler olarak incelemenin bana daha ok ey anlattn gryorum. Sosyal strktr olarak yaklamann pek tabii bir faydas var ama, sosyal ilikiler as insann daha derine gitmesini mmkn klyor. Strktr insan bir yerde tutuyor. imdi, 152 sosyal strktrn kiiler zerinde bal olduunu syleyebilirsiniz. Ama sosyal ilikilerin kiiye bal olmas, o kiinin bir kiilie sahip olmas anlamn tamaz. Ben burada bir ilikiler andan bahsetmek istiyorum. Yoksa, bir Trk iisi, bir Trk kltr gibi eylerle kesinlikle ilgim yok. A.B. - Ek olarak, benim de ok merak ettiim bir konu. Din ve deoloji kitabnzda kullandnz ve "kimlik gelitirmede nemli bir model temin ettiini" sylediiniz Erikson modeli hakknda bugn ne dnyorsunuz? Tekrar yazsaydnz, ayn eyi mi yazardnz? .M. - yle; biraz cesaret etmiim onu kullanmakla. Ampirik olarak Trkiye'de bu bunalmlarn ne kadar merkez olduunu o zaman da bilmiyorduk, imdi de bilmiyoruz. O bir benzetmedir. Ama elde baka imknlar olmad iin yaplm olan bir benzetmedir. Erikson bu ii anlatt iin belki benzeyebilir diye yaplm bir benzetmedir. Dorusu ondan daha ie yarar bir model bulamamtm o zamanlar. A.B. - Bu kaygunun arkasnda davranlk postlalar yatmyordu yleyse... .M. - Hayr, ben davranlktan ok, kiinin topluma katlmasnn gznnde tutulmas gerektiini sylyordum ki, bu ok farkl bir ey. Benim aradm psiko-dinamik Erikson'daki psiko-dinamikten daha farkl, daha insann iinden gelen bir ey. Yani da uyum konusuyla daha az ilgili olan, insann kendi kiiliini gelitirmesini oluturma-syla ilgili bir ey. nsann kltrnden gelen ve belki de are tipal bir olay...; ok bilmiyorum doru mudur, yanl mdr. Yani biraz zayf buluyorum o arketip kavramn ama,, insann kendi kltrnden gelen sylemiyle, o sylemden yararlanarak bir kiinin gelime srecini dnyorum. Erikson ise meseleyi bir toplumun iine sokulan, bir durumun iine sokulan bir insann zaman zaman karlat bunalmlar gibi gryor. Bu bana anlaml geliyor. Fakat benim

153
iim daha ok insann kendisini kltrnden ald aralarla nasl insan yapt. A.B. - "Some Aspects of Middle East Sociology" balkl makalenizde Trk toplumbilimini deerlendiriyorsunuz ve en nemli zelliklerden birisinin pozitivizm ve etkilerinin dourduu erekilik olduunu ileri sryorsunuz. 1960'lar sonras fonksiyonalist okuldan kaynaklanan birtakm paradigmalarn bu yapya eklemlenmesi nasl bir sonu dourdu? Bu ekoln katklar

ileri srld gibi erekilikten bir kopukluk oluturdu mu? .M. - Trkiye'de insanlar genellikle fonksiyonalizmi ok seviyorlar. nk fonksiyonalizmi kullandklar zaman kendilerini rahatsz eden birtakm problemleri cevaplandrmadan toplum konusunu cevaplandrabiliyorlar. Kendini rahatsz edebilecek olan problemlere el atmadan... yani tamamen mekanik bir ekilde. Trkler ok iyi mhendis karyorlar. Akll sosyalbilimciler de Trkiye'deki akll mhendisler gibi i yapyorlar. lgin olan taraf u: Herhalde toplumun iinde insanlarn kendi zerlerine inmelerine engel olan birtakm dnce kalplar da var. A.B. - Bu erevede, Bimbaum'un yapt ayrm, tanrsal dzeyde belirlenen iktidar-otorite ile siyasal yaam dzeyinde belirlenen iktidar-g ayrm ne lde kullanlabilir? Bu ayrmdan kaynaklanan belirleyici sylem toplumbilimde derinlie inmemizi engelleyici bir unsur olarak gsterilebilir mi? Ayn ekilde Trkiye'de toplumbilimdeki dnce retiminin daha ok bu sylemin izin verdii atmalar ayla snrl olduu sylenebilir mi? .M. - Bu bir cevap deil ama, bir balang cevab olabilir. nk hep yle "pratik" insanlar gryorum Osmanl'da da, Cumhuriyet aydnlarnda da. Pratik insanlarn ok gl bir taraflar var. Baz eyleri grrler, stne gidip onun iin bir reete ararlar. Mesela Osmanl devlet adamlar eraf ve ya154

nn ne gte olduunu ok iyi anlamaya alyorlar. Kabilelerin, muhtelif din gruplarnn ne zaman harekete geecekleri konusunda dosya falan tutuyorlar... Eskiden beri bu ileri ok iyi biliyorlar ve bilgi var ellerinde ve bu ilerin hemen stne gidiyorlar. ok iyi pratik bir siyaset bilgileri var. Yalnz bunun yannda bir merak azl var. Btn bu ok akll pratik insanlarda "bu iin esas nedir, bunun dibindeki temel eler nasl alr" gibi sorulara inmek yok. Osmanl devlet adamlarnda siyasal zek, iin pratiini ok iyi bilme, beraberinde ok derin bir siyas felsefe anlay getirmiyor. imdi sosyal bilimlerde de yle Trkiye'de; belirli bir paradigma ile ok yksek deerde i yapan sosyalbilimcilerimiz var. Ama merak unsuru yok ou zaman. Yani bu paradigma aslnda ne kadarn izah ediyor, ne kadarn sakl tutuyor merak yok. Bir paradigmay veri olarak kabul edip, o paradigmaya gre ok stn seviyede bir cevap bulmak var. Bu merak azl bana bizim zel karakterimizden biri gibi geliyor. A.B. - Buna Bat/Dou, irrasyonel/rasyonel ayrmn katmak gerekir mi? .M. - ite bal birbirine bunlar. A.B. - Yine ayn makalede saysal gstergeler zerinden hareket eden, daha ok ampirik bir okul olan ve olgucu po-zitivistler diye deerlendirdiiniz bir evre var. Bu evre makalenizden bu yana olduka etkinlik gsterdi. Bugn nasl deerlendiriyorsunuz? .M. - Tabii bir sosyal hadiseyi anlamak iin saysal verilerin kullanlmasnn zorunlu kld alanlar var. Trkiye'nin nfusundan balamak zere, saysal almalarn bence ok byk bir nemi var ve Trkiye'de o konuda ok iyi almalar yaplyor. Mesele mekanizmalarn nasl iledii noktasna gelince, orada mevcut paradigmalar, buralar izah etmeye kf gelmiyor, ilk defa olarak bir mekanizmann nasl altna kar Marksizmle bir merak uyand ve
155

I
baz izah denemeleri yaplmaya alld. Baz baarl izahlar oldu bence. Ama az sayda. Yine de Trk Marksizmi dnyann en s Marksizmi demeyeceim ama, dnyadaki s Marksizmler iinde yeraldn sanyorum. A.B. - Bu, Bat "homo economicus"n kaynak alan Marksizmin Osmanl-Islm potas iinde erimesinin (ya da erimemesinin) sonucu olabilir mi? .M. - Buna benzer, ama daha basit bir ey var. Yani Ba-t'da olup bitenleri anlamak iin zaman azl liseden balyor. Trkiye'de lise eitimi diye bir ey yoktur. Hele felsefe anlamnda hi yoktur. Fransa'da lise reniminden gemi olan bir kimseye nazaran niversiteye geldiimizde, iki yl gerideyiz. Marksizmi anlamak iin bence yalnz kitap okumak yeterli deil, bir de genel kltr olmas lazm. A.B. - Trk siyasal biliminde son 15-20 yln temel zelliklerinden birine deinmek istiyorum. "Amerikan sosyolojisi olarak adlandrlan egemen akmn nemli lde Par-sons'un Weber yorumuna dayal olduunu biliyoruz. Ancak Parsons'un Weber yorumu olduka tartmal bir yorum. rnein tarihsel enin tmyle dland ileri srlyor, baka deyile bir yabanclama szkonusu, Trkiye'de zellikle 60'l yllardan sonra bu akm glenmeye balad, ancak Amerika'daki yapsnn dnda bir yap kazanarak. Sonuta, bu akmn Trkiye'ye ulamas bir ifte yabanclama erevesinde oldu... .M. - Evet ok doru... A.B. - Bunun Trk siyasal bilimi zerindeki etkisi, sonular, neler oldu? .M. - imdi geri kalma var. Ge kalma var. Sosyal bilimlerde de ge kalma diye bir ey var. Bir de bilimin yapl tarznn Trkvar bir ekli var, ilmiye'den gelen geleneksel biimde. Trkiye'de bilim mutlak olan bilmektir. Ve bir ey vardr, o bilinir, soru iaretleriyle gelmez, ikincisi "research
156

papers" gibi yaz tipleri yoktur, geleneksel islm ve Osmanl kltrnde arenada kar karya argman teati edilir. Birok zamanlar padiahlar bir eyin hakikatini bilmek istedikleri zaman, iki ayr reasearch papers okutmuyorlar. Adamlar getirip orada mnakaa ettirtiyorlar, byle bir gelenek var. imdi bu gelenein iyi taraf da var, fakat yozlam ekli de var. Gelenein yozlam ekli u: Ben senden daha iyi bilirim. Trkiye'de bilim "ben senden daha iyi bilirim" demek iin yaplyor. Trkiye'de bilim "yapma"nn bu iki zelliini yanyana getirdiiniz zaman belli bir mzakere ve mnakaann daha uzun srmesi ihtimali var. Daha uzun srmesi ihtimali var, nk birtakm kiisel faktrler ortaya kyor. Yani bu bir burun srtme eklini alyor. O burnu srtlen adam da, "yaa, ben de senin burnunu srterim..." eklinde tepkisi ortaya kyor: o da aksini iddia etmekten ileri gidemiyor. Yani Amerika'ya gidip de belirli bir kuakta belirli bir ey renmi olan bir kimse, onu ters evirip, yani tersyz edip yeniden bambaka bir ey renmek istemez. Ama bunun yannda bir de meslek bir resistance var. insan etrafnda birok insanlar yetitiriyor, bir kere girmi o dngnn iine; insanlar yetitirecek, doktora

yazdracak. Bir de biraz inatlama konusuna gelince, ona daha da sert bir ereve izilmi oluyor. Her ey de gittike daha abuk deiiyor: kald ki Trkiye'de kitap satn almak o kadar pahal ki, bu izah en basit ynnden alsanz, Trk bilim davrannn niteliini ortaya karabilir. Yani olacak ey deil, ben braktm kitap satn almay. Arkadalardan ngiliz Kltr Heyeti'nin bilmem ingiltere'den getirip de mikro filmini alyoruz. Ondan sonra be tane mikro film yapyoruz. Her birimize 800 TL.'ye falan geliyor. Uramak lazm kitap okumak iin. A.B. - Bildiiniz gibi ilk kitabmzda sizin "evre-Merkez ilikileri" balkl makalenizi yaymlyoruz. Bugn, yazlndan 12 yl sonra bu yazy nasl deerlendiriyorsunuz?
157

.M. - imdi maalesef benim btn makalelerim program-matik oluyor. Programatik'ten unu kastediyorum: Bir konuyu ortaya atyorum ve ondan sonra o konunun daha da incelenerek bu iin byle olup olmadnn bakalar tarafndan irdelenmesini bekliyorum. O adan fazla yant gelmedi, insanlar kullanmaya baladlar bunu ama; bu incelemenin daha ayrntl, incelikli bir modele falan sokulmasn bekliyordum. O tipte teorik bir alma grmedim imdiye kadar. Ama, ou zaman bir meseleyi ortaya attm zaman bu konu yzde yz byledir, diye dnmyorum, yani ok endielerim de oluyor: Belirli bir konuda acaba bunun ne kadar doru idi, bunun yzde ka on sene sonra, yirmi sene sonra, doru olacak gibi. O konunun daha ayrntsna gidilip almasn bekliyorum. Sanyorum ki bu almay nasl amaya altm anlattm. Orada kendime bir ereve kurdum, o birinci istasyon hakknda, bundan sonraki istasyonlarda daha ayrntl neler syleyebileceimi anlatmaya altm. A.B. - Bununla birlikte evre-merkez yaklamnn temel dinamikleri zerinde grlerinizde byk deiiklik yok diyebilir miyiz? .M. - Hl nemli olduuna inanyorum. Her ikisinin de mesela bir dnya sistemi iinde deerlendirilmesi, yeni bir a salard. Onun da yaplmas gereken bir ey olduuna inanyorum. Ama dnya sistemi zerine alan kimseler, mesela direkt olarak dnya sisteminin mevcudiyeti bu oyunun kurallarn nasl deitirdi? Onu grmek isterdim. Biraz yanl anlamalara yolaan eyler yazdm biliyorum. Dogmatik okuyor. Ama sizin kuaklarnz daha baka eyler yapacaklar.
Ali Bayramolu - Ahmet Gngren, Dn ve Bugn Felsefe, Kitap 1, Bilim/Felsefe/Sanat Yaynlar, 1985, s. 140-166 158

Atatrk ve Trk Devrimi


ATATRK DEVRMLERN HAZIRLAYAN FAKTRLER (SYAS BATILILAMAMIZDA ENGEL)
Atatrk devrimlerini ve genel olarak dncesini ele almann bir ekli de, bunlara, daha nce tartlm, fakat halledilememi baz sorunlara getirilen yeni zm yollar olarak bakmaktr. Bugnk konumamzdaki amacn Atatrk'n muhtelif sorumlara getirdii zm yollar zerinde durmak deildir. Aksine burada Atatrk'n zd sorunlarn mzminliini belirtmek istiyorum. Bu sorunlar kendinden nce hi kimse tarafndan zlmedikleri iindir ki,

kendisinin bu meseleleri zebilmi olmas nemlidir. Atatrk devrimlerinin arkasnda yatan bu zlmesi zor sorunlar, belki de Atatrk'n getirdii hal arelerinin de neminin bir daha, yeni bir adan, belirtilmesini mmkn klacaktr. Ele alacam sorunlarn birincisi geleneksel fikr kalplarn dnce zerindeki etkisiyle ilgilidir. Konusu, Osmanl kltrnde insan iradesinin snrlar hakknda beslenen inanlarn Osmanl aydmlarnn dnya grn nasl etkilediidir. Bu etkinin de gelimemize engel olan taraf zerinde duracam. Ele alacam ikinci sorun Osmanl mparatorluu'na iktisad faaliyetten neler anlald noktasnda
161

ok geen kuram, Islm bir grten mlhemdi. Bu gr asnn bize tesir etmi olan bir rneini 11. asr slm dnr Ibn-i Sina'da bulabiliriz. bn-i Sina'nn bu konudaki fikirleri daha sonra 15. asrda Celleddini Devvan ve nihayet 17. asrda Trk ahlks Kmalzde kanalyla Osmanl kltr lemine yaylmt. bn-i Sina'nn Kitab-l-lrt Vet-tenbiht adl eserinde grlen bu kuramn ana ilkeleri unlard: Dnya zerindeki btn olaylar meydana getiren Allah'n iradesidir, bu irade yeryznn dnda teekkl eder, fakat bir "varlklar zinciri" vastasyla yeryzne balanr. Bu varlklar zinciri Allah'n iradesinin bu varlklar kademe kademe etkileyerek, yeryzne inmesini salar. Bu zincirin halkalarndan biri gksel varlklar, son halkas da insandr. Tpk irade ile olduu gibi anlama kabiliyeti, zek da Allah'tan insanlara ayn ekli alan bir zincirle intikal etmektedir.1 imdi bu ekildeki bir zincirin en belirgin niteliklerinden biri insana iradesini kullanma imknn tamamen inkr etmemesidir. Zira, insan Allah'n iradesine dorudan doruya deil, fakat dolaysyla, kendi stndeki varlklarn araclyla baldr. Fakat, kuramn asl tehlikeli taraf istendii takdirde ok dar bir mnda yorumlanabilmesidir. Zincirin ucunda bulunan insann kontrol altna alabilecei saha istendii zaman daraltlabiliyordu. Bu kurumda insan iradesinin tesirli olan ksmndan bahsetmek iin kullanlan teknik felsef terim "irade-i cz'iyye" idi. Genel olarak Osmanl mparatorluumda kullanlan din kitaplar "irade-i cz'iyye"ye olduka geni bir yer ayryorlard. Fakat 18.. asrda Ulemann bozulmas neticesinde, taassubun ve cehaletin medreseye girmesiyle bu saha zaman1700-

TT
163

n Wk2 : erf Mardn

Humanities Review (No. 4, 1960), ss. 413-436.

' "The

Mnd of the Turkish Re

, The V/estem

la daraltld. Bu davrann arkasnda saklanan fikir uydu: Osmanllar dnya ilerini ihmal ettiklerinden dolay deil, din ilerini ihmal ettikleri iin gerilemilerdi. Byle gittike nfuzlu olan Ulema ideolojik planda da nfuzunu kuvvetlendirmek istiyordu. Irade-i cz'iyyenin sahas daraltld derecede Ulemann sz sahibi olduklar saha geniliyordu. Yeni ve dar gre gre asl nemli olan, insann Allah'la olan mnasebetleri idi. Bu gibi bir gelimenin pratik nemini bilhassa asker slhat konusunda izlemek mmkndr. Mesela, 18. asrn sonuna doru Avrupa'dan gelen bir asker yardm ve askerleri Bat usullerine gre yetitirme teklifi, devrin padiah tarafndan kendi "uzmanlarndan Vak'a Nvis (Saray Tarihisi) Vasf Efendi'ye gnderildii zaman, Vasf Efendi red cevab verilmesini tavsiye etmiti. Vasf Efendi bu teklif hakkndaki dncelerini yle izah etmiti: Avrupal dnrler

Allah'n "umur-u cz'iyyede" hi eli olmadna inanrlar, bundan baka, onlara gre sava faaliyeti "umur-u cz'iyyeye" dahildir. Bundan dolay Avrupallar en iyi harp aralarn salayan tarafn sava kazanacana inanrlar. Biz ise bunun byle olmadn ve muharebede galibiyetin imana bal olduunu biliyoruz.2 Burada hemen bir soru ile karlayoruz, bu soruyu yle ifade edebiliriz: Irade-i cz'iyyenin daralmasna sebep Ulemann bozulmas idiyse, belki dnceye bir kabahat yklemek, zr kuramda aramak doru deildir. Belki de Ulema bozulmasayd ayn kuram daha liberal bir anlamda kullanlabilirdi. Byle bir dnceyi hemen reddetmek mmkndr, zira "irade-i cz'iyye" gibi bir kavramda belirli olarak dine ynelmi bir kltrn izi apaktr. Bu itibarla bir dnce kalb olarak bile temin ettiii imknlar snr2 Bkz.: Mardin, W.H.R. (1960), 418. 164

ldr. "Irade-i cz'iyye" kavramnn zerinde bina edilebilecek dnceler mahduttur. Her eye ramen insann evresi zerindeki kontrol snrldr. Bu kavramn, insan tabiat zerinde egemen klan Renaissance dncesinden ve daha sonra Bat'da ortaya kan rasyonalizm akmnn havasndan ne kadar uzak olduunu hatrlarsak, bizzat dnce kalbnn kendi bana nasl geriye itici bir kuvvet olarak tesir gsterdiini anlarz. Dnce kalbnn kendi bana nasl tesir gsterebileceinin belki en bariz bir rneini, Sultan II. Mahmud'un ok nemli bir zamanda gstermi olduu bir davrannda grebiliriz. Sultan Mahmud, Osmanl padiahlar arasnda devletin gerilemesini durdurmak iin en ok didinmi padiahlardan biri idi. Kendi iradesini zorlayarak ve bazan da ksa zamanda bir netice elde etmek iin zecri tedbirlere bavurarak imparatorlua yeniden can katmaya almt. 1828-29 Osmanl-Rus harbinin balamasndan nce divanda yaplan mzakerelerde, kendisi harbe girmenin artk zamannn gelmi olduu tezini savunanlarn grn kabul etmiti. Buna karlk, bar taraftarlar ordunun bir harbe girmek iin hazrlkl olmadn ileri sryorlard. Sultan Mahmud'un bu fikirlere kar dikkate deer cevab, aradaki farkn Allah'n gcne gvenerek kapatlabilecei olmutu. Bunun zerine yenici gruptan izzet Molla, "Bu devlet er'i devleti midir yoksa akl devleti midir?" diye balayan ve ve "gh er'i devleti, gh akl devleti olmak tenakuzdur" diye devam eden mehur cevabn vermiti. zzet Molla'nn taraf dinlenmedi ve bilinen neticelerle harbe girildi.3 te btn 19. asr boyunca, messeseler ynnden olduu kadar, fikir ynnden de "gh er'i gh akl devleti" ol3 ihsan Sungu, "Mahmud H'nin zzet Molla ve Askir-i Mansure Hakknda Bir Hatt", Tarih Vesikalar I (1941), 170. 165

mann mahzurlar devam etti. Osmanl devlet adamlarnn bir ara 19. asrn ortasnda bahis konusu olduu gibi, Fransz kod sivilinden mi mlhem olacaklar yoksa slm hukukunu

dergileme faaliyetlerine mi girimeleri lazm geldii eklindeki tereddtleri bunun bir belirtisidir. Namk Kemal'in kuramlarnda slm felsefesine ayrd yer dolaysyla zaman iin Batlln en ileri bir rneini veren eserlerinde bile grlen elimeler bunun bir neticesidir. 19. asr dnrlerimiz iinde akl en nemli kural olarak ele alan ve fikirlerini "akl" etrafnda billrlatran bir tek dnr vardr, o da brahim inasi Efendi'dir. Bylece 18. asrda Avrupa'da aydnlk devrinin zn tekil eden rasyonalizm akmnn bizde 19. asrda bir tek gerek temsilcisi olduunu gryoruz. Profesr Mehmet Kaplan, "inasi'nin Trk iirinde Yaratt Yenilik" isimli, Trk Dili ve Edebiyat Dergisi'nde 1947'de kan makalesinde bunu gstermitir. Profesr Kaplan'n bu makalede ileri srd tez, inasi'nin iirlerine tamamen yeni ve derin mnda Batl bir dnya gr getirdiidir. Profesr Kaplan, tezini, geleneksel gr temsil eden Nef i ile inasi arasndaki farklar belirterek gstermitir. "Nef'i gecenin gndz olmasnn insana her eyin fni olduunu ihtar eder. inasi ise aksine hillin kamer olmasnn insana mrnden bir gn daha kaybettiini haber verdiini yazar. Nef'i bu lemin bir ryaya benzediini, bir gz yumup ancaya kadar getiini yazar. inasi ise bu gzel kinatn bir yalan olduundan pek emin deildir. Nef'i Tanr inayeti olmadka hibir eyin fayda vermeyeceini syler, inasi ise insann mahiyetini ispat eden eyin i ve eser olduunu yazar."4
4 Mehmet Kaplan, "inasi'nin Trk iirinde Yaratt Yenilik", Trk Dili ve Edebiyat Dergisi 7/ (1947), 37-38. 166

inasi'nin dnda Avrupa'nn Rasyonalizm akmna kat-labilenlerin says, hatta II. Merutiyet'in ilnndan sonra bile yok denecek kadar azd. Abdullah Cevdet gibi bir dnr bunun istisnalarndan birini tekil eder. ite Atatrk, Bat dncesinin esasnda yatan Rasyona-lizm'i ve kendi evresine hkim bir insan gr kabul etmekle bu ikilie bir son vermitir ve dnce kalplarnn o zamana kadar gemleyici zelliklerinden bizi kurtarmtr. Atatrk'n insann kendi evresine hkim olmakla en yksek insanlk belirtileri ortaya kard inancn kendi davrannda ve demelerinin hemen hepsinde grmek mmkndr. Genlie hitab belki bunun en belirgin rneklerinden birini tekil etmektedir. Atatrk devrimlerinin en derin ksmn tekil eden bu grn memleketimizde yerlemesiyle de Batl davran da kendimize maletmeyi en kuvvetli teminata balam bulunduk. imdi bugn incelemek istediim sorunlarn ikincisine, Osmanl mparatorluu'nda "verimlilik" mefhumunun yerinin aranmasna geiyorum. Bilindii zere Osmanl mparatorluu'nun gerilemesi ile beraber gelmi olan unsurlardan biri, mparatorluun gelir kaynaklarnn kurumas ve devletin fakirlemesiydi. Bu fakirlemeyi, genel anlamda, Osmanl imparatorluu'nun, kapitalizm ismini verdiimiz, ok belirgin nitelikleri olan bir gelimeye itirak etmemi olmas eklinde kymetlendi-rebiliriz. Avrupa'da ticaret geliirken, byk ticar rgtler teekkl ederken, Osmanl imparatorluu'nda i ve d ticaret nemini kaybetmiti. Avrupa 18. asrn sonlarndan itibaren endstri devrimi ismini verdiimiz bir oluun iine girmiken, Osmanl imparatorluu'nda aksine mevcut mamul eya yapan iptida messeseler zamanla ortadan kalkmt. Osmanl mparatorluu bylece yalnz hammadde kayna olarak fonksiyon gryordu. Osmanl lmparatorlu167

gu'nun bu vetireye itirak edemeyii daha aydnlanmam bir konudur. Ancak genel olarak bu akma itirak etmeyiimizin sebepleri hakknda eldeki ipular bu iktisad gerilemeyi baz noktalara dayandrmamz mmkn klyor. Osmanl Imparatorluu'nun muhtelif messeselerini birbirine kenetleyen ve onlar ayakta tutan har, gaza ideolojisi, devletin snrlarn mmkn olduu kadar geniletme abasyd. Bu itibarla, mparatorlukta iktisadi faaliyet konusunda hkim zihniyet "verimi arttrmaya" deil, klcnn hakkyla yeni gelir kaynaklar elde etmeye ynelmiti. Bundan dolaydr ki, Osmanllar iin harpte malp olmak ve toprak kaybetmek bir gelir azalmas mnsna geliyordu. Dier taraftan, Renaissance'dan sonra Avrupa'da asker g yeni ekiller almt. Bu yeni beliren disiplinli piyade ve topu birliklerine kar koymak iin gene ayn tipte asker birliklere ihtiya vard. Askerlerin Bat yntemleriyle yetitirilmesi, daim olarak talim ettirilmesi ve kendilerine maa verilmesi iin de yeni gelir kaynaklar bulmak icabediyor-du. Baka bir ifade ile bir taraftan devletin gelirleri azalrken, dier taraftan da giderleri oalyordu. Devletin bu zor durum karsnda arad hal areleri yukarda bahis konusu ettiimiz iktisat bilgisi eksikliini aklamas bakmndan ilgi ekicidir. Zira, mracaat edilen usuller olduka mahduttu ve ana hal aresi tarafnda toplanyordu: Osmanl mparatorluu'nda bir zamanlar iyi ileyen ve asker temini ile yakndan ilintili olan toprak sistemini eski haline getirmek, para basmak veya vergi ykn arttrmak. Fatih Sultan Mehmet zamannda, Profesr Inalck'n5 bulduu zere, yeni askere ihtiya hasl olduu zaman, Padiah, sipahilerin adedini arttrmaya gitmiti. Sipahilerin asker hiz5 Halil nalck, "Osmanl Imparatorluu'nun Kurulu ve nkiaf Devrinde Trkiye'nin iktisadi Vaziyeti zerinde Bir Tetkik Mnasebetiyle", Belleten, No. 60, (1951),s.656v.d. 168

metlerinin karl ise nakit olarak deil, fakat kendilerine verilen bir vergi toplama imtiyaz ile veriliyordu. Buna Timar sistemi deniyordu. Osmanl Imparatorluu'nun bir zellii mparatorluun gerilemesini anlayanlarn bile uzun zaman Timar sistemini yeniden yrrle koymaktan baka bir are teklif edememi olmalardr. Gerek Kou Bey, gerekse Ktip elebi nakit karl hizmet gren askerlerin artnn zarur olduunu anlamamlar, bu gibi askerlerin adedinde bir ksnt yaplmasn tavsiye etmilerdir. Bu gibi slhat taraftarlar arasnda bir para ekonomisine kar, onu anlamamaktan ileri gelen derin bir korku seziliyor. Durumu, bugn kullandmz iktisad tabirlerle kymetlendirirsek, Osmanl Imparatorluu'nun iktisat politikasnda "verimi" mefhumuna hemen hemen hi ehemmiyet verilmediini syleyebiliriz. Rasyonel iletme, almaya nem verme ticareti tevik etmek iin tedbirler alma, ilkel de olsa Bat devletlerinin artk iyice kullandklar bir para ve altn politikas tatbik etme, bunlar Osmanl Imparattorluu'nda bilinmeyen eylerdi. Yeni usullere ve Avrupa'da grlen ak iktisadi gelimelere Osmanl mparatorluu'nda bu derece yabanc kalnm olmasnn sebepleri hakknda bildiklerimiz ok azdr, fakat gene burada da Osmanl sisteminde devletin toprak sistemine ve bu kanalla iktisad hayata hkim oluu mhim bir roloynama benziyor. Genel olarak diiyebiliriz ki Osmanl toplumunun teekkl tarz, devletle fert arasndaki mnasebetler, ferdin Bat'da olduu kadar serbeste gelimesini engellemi olan bir unsurdu. Bilhassa Bat'da byk ehirllerin kendilerine ehir olarak verilmi baz imtiyazlar sayesinde gelimelerinin Osmanl imparatorluu'nda benzerine rastlanmamaktadr. Osmanl iktisadi sisteminin bir neticesi de iktisadi "verim" mefhumunun anlalmam olmasyd.

169

18. asrn sonundan itibaren Avrupa'y tetkike giden devlet adamlarnn tesiriyle Osmanl Imparatorluu'nda yanl bir yol tutulduu ve devletin fertleri vergi iin saan ezici bir mekanizma olmamas gerektii inanc yerleti. Fakat, birka asrdan beri Avrupa'da yerlemi olan bu fikir Osmanl Imparatorluu'na ok ge geldi. Durum bir daha deimiti: Avrupallar artk faaliyet sahalarn geniletmilerdi. Ortadou'da kesif bir iktisad nfuz etme siyaseti balamt. Bat, Osmanl Imparatorluu'na mallarn satmak ve karlnda ucuz hammadde almak istiyordu. Bylece Osmanl Imparatorluu'nun iktisad gelimesi lzumu artk kabul edilmiti. imdi bu amaca varmak iin daha ucuz mamul eya vaadeden Bat kapitalizmiyle ibirlii mi yapmak lazmd, yerli iktisad faaliyeti ziraat sahasna m mnhasr klmak lazmd, yoksa yerli sanayii korumak ve tevik etmek mi lazmd? II. Mahmud ve Abdlmecid zamannda giriilen bu sanayileme teebbs ksa zamanda iflas etti. Osmanl devlet adamlar, bundan dolay, uzun zaman bir sanayileme hareketine girmek cesaretini kendilerinde bulamadlar. Bylece d borlara girimek fikri ortaya kt. Fakat gene de yaplan borlarn memleketin iktisadiyatn gelitirme yolunda sarfedilmesi salanamad. Osmanl Imparatorluu'nda byle bir iin zorluu kabul edilmelidir. Bununla beraber btn bu bocalamalarn altnda iktisad faaliyetin mekanizmas hakknda en iptida bilgilerden yoksun olmann, vatandan nasl verimli hale getirileceinin anlalmamasnn nemli bir yer tuttuuna phe yoktur. Baka bir ifade ile Osmanl Imparatorluu'nda iktisad gerilemenin yanbanda onu arttrm olan bir unsur, bir iktisad kltr eksiklii olmutur. Bu kltr eksikliinin bir neticesi de iktisad teebbsn ne olduunun bilinmemesi idi. Bunun neticesinde Osmanl Imparatorluu'nda iktisad faaliyet aznlklara braklmt.
170

19. asrn banda muvaffakiyetsizlie uram bir endstrileme teebbsnden ve arka arkaya gelen faydasz ve zararl istikrazlardan sonra Namk Kemal'in ve siyas Batllama urunda aba gstermi ilk teekkl olan Yeni Osmanl Cemiye-ti'nin memleketin ilerlemesiyle ele aldklar sorunlardan biri de buydu. Onlar devletin iktisad politikasndan da ikyet ediyorlar ve Trklerin ziraat, ticaret ve sanayide almalarn mmkn klacak messeselerin kurulmasn istiyorlard. Namk Kemal'in kendi szleriyle: "Biz ne zaman ibretbin olmaa balayacaz? Biz ne zaman netaic-i itibarmz fiile karmaa alacaz? Bir fabrikamz yok. Mlkmzde san'at ne ile ileri gider? Bir irket tesisine muvaffak olamadk. Ticaret byle mi terakki bulur? Bir Mslman bankas var m? Beynimizde servet nasl vcuda gelir? iyice bilmeliyiz ki biz, hl, ecdadmz olan abal kabal Trklerin, mevki gibi, ahlk gibi elimize geen miraslar, sayesinde yayoruz. Osmanl an, terakki fikri bunu mu iktiza eder?"6 Dikkat edilirse buradaki esas tema devleti iktisad sahaya mdahaleye davet deil, fertleri almaya davet etmektir. Btn mesele iktisad faaliyeti ciddiye alan ve iktisadn kurallarna gre kymet yaratan bir Osmanl insan tipinin yaratlmasdr. Bunun daha kesin bir eklini Namk Kemal'in bir dier makalesinde grmek mmkndr. Bu makalede Namk Kemal uzun uzadya Londra'daki ticar hayatn canllndan bahsettikten sonra u ifadeyi kullanyor. "Ya bizde necabet umuma ait bir vasf olduu iin hi kimsede bir imtiyaz- maddi hasl

etmemi ve ilamaallah- ta6 Mustafa Nihat zn, Namk Kemal ve bret Gazetesi (stanbul, 1938), s. 41.

171

ala hibir vakit hasl etmeyecektir, ya bizdeki tefavt- istifadeyi mucip olan vesait zaten menolunmu ve bu mem-nuiyetin tesiri karnen bade karnin herkese tevars eden melekt- fikriye ile gnllerde yerlemitir." Namk Kemal'den sonra Ahmet Mithat Efendi'nin yazlar da gene Osmanl vatandalarn iktisad faaliyetlere sokmaya ynelen almalar olarak deerlendirilebilir. Yukarda sylediklerimden u sonucu karmak mmkndr: Osmanl mparatorlugu'nun 19. asrda karlat iktisad durum iki ynde gelimeyi icabettiriyordu: bir taraftan devletin, Bat'nn iktisad nfuz etme politikas karsnda baz tedbirler almas gerekiyordu, ayn zamanda da ferdin iktisad faaliyette yeralmas iin ferdin tevik edilmesi gerekiyordu. Bu zm yollarnn ikisinin birden tatbiki hemen hemen imknszd. Devletin mdahalesi ferdi tevik etmek iin bavurulan yollarda mecburen ksntlar meydana getirecekti, ferdin teviki iin kendisine tannmas gereken geni zgrlk ve mecburen bir yerde devletin menfaati ile atacakt. Btn bunlarn arkasnda yatan ise Bat'nn uzun zamandan beri kullanmaya balad bir sistemin ve beraberinde getirdii kavramlarn Osmanl mparatorlu-u'na ok yava yerlemi olmasyd. Daha nce ele aldmz birinci sorunda olduu gibi ferde mi yoksa devlete mi iktisad gelimede ncelik tannmas lazm gelecei eklindeki mnakaalar 19. asrdan sonra II. Merutiyet devrinde de srp gitti. 19. asrda ve gene ittihat ve Terakki Partisi saflarnda I. Dnya Harbi'nin sonuna doru bir "mill iktisat" temayl belirmekle beraber, mesele daha zlmemiti. Atatrk'n iktisad sahaya getirdii grler, yukarda zerinde durduumuz hem devleti kuvvetlendirme ve hem de Trk' verimli klma, ona iktisad rasyonellik unsurunu
172

alama probleminin bir hal aresi olarak kymetlendiril-melidir. Bir kere Atatrk'n iktisadiyata verdii kymeti biliyoruz. Bu kymet verme kendi bana bir devrimdi. Kendi ifadesiyle: "Yeni Trkiye devleti, temellerini sng ile deil, sngnn dahi istinad ettii iktisadiyatla kuracaktr. Yeni Trkiye devleti cihangir bir devlet olmayacaktr, fakat yeni Trkiye devleti iktisad bir devlet olacaktr." Bu ifadesiyle bile Atatrk, Osmanl iktisad hayat anlayndan derin uurumlarla ayrlyordu. Dier taraftan Atatrk'n devletilik ismi altnda ortaya kan bir sistemi benimsemi olmasnn asl ve derin sebebi yukarda belirttiimiz "fert mi, devlet mi" tartmalarna bir zm yolu getirmi olmasndand. Bu sistem altnda devletin iktisaden kuvvetlenmesi imkn dahiline girecek, fakat bu kuvvetlenme olurken de ferdin iktisad gerekleri anlamas ve iktisad hayata girmesi temin edilecekti. Devletilikte ferde tannan yerin derin nedeni budur. Bylece devletiliin de yalnz zamannn deil, tarihin zlmemi sorunlarna, teklif edilen bir hal aresi olduunu gryoruz. imdi de incelemek istediim nc konuya, Trkiye'de yakn tarihimizde "hrriyet" kelimesine verilen baz anlamlara ve bu anlamlarn etkisine geiyorum. Cevdet Paa, tarihinin bir blmnde, Sultan II. Mahmud zamannda halk arasnda dolaan

dedikodularn tartlmas iin toplanan bir divandan bahsediyor. Bu divanda devrin devlet adamlar dedikodularn yaylmasn nlemek iin ne yaplmas gerektiini konuurken, Sultan Mahmud devrinin mehur simalarndan Halet Efendi yle bir hal aresi teklif etmi: "imdi kularba'ndaki berberin ba kesilsin. Saire havf ve dehet gelir ve ercifin arkas kesi173

lir." Ancak divanda olanlardan birisinin "Aman o benim berberimdir" demesi zerine Halet Efendi: "yle ise bakasnn ba kesilsin" diye buyurmular. Bu hdise, Osmanl mparatorluu'nda eriat'n teorik olarak temin ettii garantilerin yannda, tatbikatta devlet adamlarnn insan varlna ne kadar az ehemmiyet verdiklerini anlatr. Genel olarak "hrriyet" mefhumu, Bat'da asrlardan beri geliirken, Osmanl Imparatorluu'na girdii zaman Osmanllarn kafalarnda ok ak bir ekilde mnlandrabildikleri bir mefhum deildi. Hatta "hrriyet" mefhumunun Osmanl-cada ifade edilmesi iin ne gibi bir kelimenin kullanlacanda karar klnamamt. Geri, eriat'n emrettiklerinin yerine getirilmesi, herkese hakknn verilmesi mnsnda "adalet" mefhumu Osmanl leminde messir olmu olan bir mefhumdu, fakat daha ok esirlerin esaretten karlmas iin o zamana kadar kullanlan "hrriyetin" anlam ak deildi. Sonradan 19. asrn ortalarna doru yeni ortaya kan Batl Osmanl dnrlerinin, Yeni Osmanllarn, bir muvaffakiyeti de bu tbirin aydnlar arasnda yerlemesini salamalar oldu. Ancak "hrriyet" mefhumu o zamanlar Trkiye'ye yerlemekle beraber ok zel bir anlamla yerleti. Bu zelliin en nemli yn "hrriyetin" Roman-tizm'in izlerini tamasyd. Bu kelimenin bugn bile dilimizde beraberinde getirdii armlarda bu romantikliin devamn grmek mmkndr. "Hrriyet" mefhumunun Yeni Osmanllar tarafndan kullanlndaki romantik "hava"dan unlar kastediyorum, hrriyetten "ne efsunkr imisin h ey didar- hrriyet" diye bahsetmek, hrriyetin ele alnnda her ada bavurulmu bir yntem deildir. Her siyas dnr hrriyetten bylesine heyecanl bir ekilde bahsetmez. Hrriyetten bahsederken, mesel, ingiliz yazar ve filozofu Hu-me gibi:
174

"Hrriyet, insann bir hareket tarzn bir dierine tercih etmesinden ibaret deildir. Hrriyet insann tercih ettii ekilde hareket etmesidir" gibi bir ifade kullanlabilir. (Liberty does not consist in man's freedom to choose one act rather than another but in his freedom to act as he cho-oses.) Bu ikinci, kupkuru, fakat dndrc, tarifin iaret ettii dnce iklimi, Namk Kemal'in cmlesinin yaratt iklimden bir hayli farkldr. Genel olarak diyebiliriz ki "hrriyet" mefhumunun Trk kamu efkrna romantik ekliyle intikal edii, bu mefhumun ilk defa edebiyatlar tarafndan (ve Fransz romantiklerinin tesiri altnda kalm edebiyatlar tarafndan) bize maledilmi olmasndan ileri gelmektedir. Buna ramen, Yeni Osmanllarn ortaya kardklar "hrriyet" mefhumunun tamamen havada kalmamasn temin eden bir unsur mevcuttu. Yeni Osmanllar "hrri-yet"ten bahsettikleri zaman ayn zamanda bunun arkasna bir sosyal muhteva yerletiriyorlard. Yeni Osmanllarn beenmedikleri ve "hrriyet" fikirlerine muhteva veren bu unsur neydi? Bunu ksaca yle tarif edebiliriz: Yeni Osmanllar Glhane Hatt- Hmayununun ilnndan beri Reit Paa'nn nderliini yapt, Tanzimat devlet adamlarndan teekkl eden sekinler zmresine kar koymaya alyorlard. Yeni Osmanllar bu brokratik sekinler idaresinin bir nevi istibdat meydana getirdiini anlatmaya alyorlard. Onlara gre Bab- Ali'de idareyi ele alan bu sahte Avrupac "st tabaka" memlekete yalnz zarar getirmiti, memleketin bu ekilde bir idareciler

aristokrasisi tarafndan idare edilmesi ancak kt neticeler verebilirdi. 19. asrn ortalarnda Osmanllarn bu tehislerinde yanl-madklarn gsteriyor. Hakikaten, Tanzimat, devlet idaresini elinde tutan yeni bir memur zmresinin devletin im175

knlarndan faydalanarak bir nevi "st tabaka" meydana getirdikleri bir zamand. Bu durumda, Yeni Osmanllarn istedii bu gibi bir aznln idaresinin yerine ounluun idaresini getirmek, usul- mevereti memlekette salam temellere oturtmak, parlamenter sistemin yerlemesini temin etmekti. Bylece Yeni Osmanllarn ileri srdkleri olduka romantik bir hrriyet mefhumunun aslnda bir hayli somut sosyal bir tahlile dayandrldn gryoruz. Yeni Osmanllar hrriyetten bahsederken belki biraz fazla romantik bir eda ile kavram ele alyorlard, fakat "hrriyef'ten ne kas-dettiklerini kesin olarak biliyorlard: onlar iin "hrriyet" li ve Fuat Paa'nn banda bulunduklar brokratik sekinler zmresinin basksndan kurtulmak ve onun yerine seilmi bir meclisi getirmek mnsna geliyordu. Namk Kemal ve dier Yeni Osmanllarn 1860 ve 1870'lerde yazlaryla yerletirmeye muvaffak olduklar "hrriyet" mefhumunun bundan sonraki etkilerini izlemek bir hayli ilgintir. Namk Kemal'in srgne gnderilmesinden ve 1876'da iln edilen ilk Kanun-u Esasi Sultan Abdlhamid tarafndan yrrlkten kaldrlmasndan sonra, Kemal'in yaymaya muvaffak olduu "hrriyet" anlaynn birok genleri galeyana getirdiini gryoruz. Zaman zaman onlar da, tpk Namk Kemal gibi bir Me-sajeri vapuruna binip Avrupa'da soluu almlardr. Osmanl ittihat ve Terakki Cemiyeti'nin 1889 tarihindeki kuruluundan ok daha nce balayan bu protesto hareketlerinin hemen hepsi istibdadn romantik gzlklerle kymetlendirilmesinden domu davranlardr. Gen bir aydn, okulda Vatan yahut Si/istre'yi ve Namk Kemal'in dier eserlerini ele geiriyor, bu eserleri okuyarak kendini yetitiriyor, daha sonra elinde grlen bir hrriyeti kitap veya
176

bunlarn tesiri altnda yaynlad bir yaz dolaysyla jurnal ediliyor ve Avrupa'ya kayor. Memleket dna katktan sonra, gene, tpk Namk Kemal ve Yeni Osmanllarn yapt gibi "hrriyet" idealini savunan bir gazete karmaya teebbs ediyor. 1895 senesinden itibaren memleket dna kamaya balayan ttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarnn hareketleri de bu modele uymaktadr. Bylece, Abdlhamid'in tahta getii 1876 ylndan 20. asrn bana kadar Avrupa'da saysz hrriyeti neriyat kyor. imdi, bu neriyatn balca zelliklerinden biri hrriyetin romantik ifadesinden teye geememi olmasdr. Btn Jn Trk neriyatn tararsanz bu yazlarn byk ounluunun bo, yuvarlak laflarla dolu, romantik, santimental, gereklerle ok az ilgisi olan, uzun vadede son derece skc basit bir feryattan ibaret olduunu grrsnz. Abdlhamid devrinin gen aydnlarnn protestolarnn bu kadar bo olmasnn sebebi neydi? Bunu yle ifade edebiliriz: Bu protestolar sosyal muhtevadan yoksundu. Hrriyet fikri 1880'lerde bir fikir olarak yaayabilmi, fakat bir toplum gereine balanamamt. Yaplan ikyetlerin ve yazlan makalelerin toplum sorunlaryla ilgisi yoktu. Hrriyet fikri madd gereklerin zerine bina edilmemi, mphem bir arzu olarak muallakta kalmt. Baka bir ifade ile Yeni Osmanllarn hrriyet arzusunun ancak ekl unsuru 1880'lere intikal edebilmiti. Bunun da bir sebebi Yeni Osmanllar zamannda bir sorun olarak ortaya kan asl meselenin

ortadan kalkm olmasyd. II. Abdlhamid'in devlet ilerinin yrtlmesine el koymas ile, Tanzimat devrinin zelliklerinden biri olan siyas sekin grubun elinden siyas yetkileri alnmt. Dier taraftan, Abdlhamid'in saltanatnn ilk yllar ekonominin eskisine nisbetle daha iyi olduu bir devirdi. O za177

manlar nisb bir refah ve bolluk vardr. Bu iktisad dzelmenin bir neticesi okumu vatandalarn byk bir ksmnn ve bu arada aydnlarn kolayca i bulabilmeleriydi. Bu bakmdan Padiah Anayasann yrrlkten kaldrlmas, Mithat Paa'nn ldrlmesi gibi hdiseleri unutturabilmiti. Durum bu ekilde devam ettike Padiaha kar ynelen protestolarn, ayn zamanda bir sosyal dayana olmas zordu. Zamanla byle bir sosyal ortam yaratacak gelimeler yava yava belirdi. Bu gelimeler taradan stanbul'a bir akmla ilgiliydi. Sultan Hamid zaman Osmanl Imparator-luu'nda o zamana kadar kendi iine kapal kalm tarann stanbul'a aknn balangcn tekil eder. Bu arada asker okullarda parasz olarak okuyan talebeler arasnda da tarallarn adedi artmt. Okullarda birtakm imtiyazlar elde etmi, Tanzimat'tan beri zenginleen Tanzimat ricalinin ocuklaryla, beyzadelerle, tara ocuklar arasnda bu sralarda bir ikilik grmek mmkndr. ttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurucusu brahim Temo'ya inanacak olursak bu geimsizlik bazen meydan kavgalar halini alabiliyordu. Bu itibarla, ttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurucularnn taral olmas dikkate ayan bir olaydr. ttihat ve Terakki Cemiyeti'nde zamanla kuvvetlenen bu taral grubu iin "hrriyet" artk somut bir anlama geliyordu. Onlar iin "hrriyet" stanbullu devlet erknna tannan imknlar memleketin her tarafna temil etmekti. Bunun iindir ki ttihat ve Terakki iktidara geldii zaman yapt ilk ilerden biri saray erknnn ocuklarndan olduu iin asker okullardan kolayca diploma alabilmi, diploma aldktan sonra yldrm hzyla ykselmi olanlarn rtbelerini indirmek oldu. ttihat ve Terakki'nin bu istikamette bir dier ilemi fakir halli ocuklara ve taral ocuklara eitim imknlar salamak iin parasz yatl retmen okullar kurmak olmutur. Bylece ttihat ve Terakki zamannda "hrriyet"in mnsnn
178

yava yava "halkla" doru kaydn gryoruz. Artk "hrriyet" sosyal bir dayanak bulmutu, fakat bu hrriyetin gene de Bat mnsnda kasdedilen ahs hrriyetini teminat altna alma anlamndan uzak olduuna phe yoktur. Btn halklk balanglarna ramen, ttihat ve Terakki memlekette siyas bir diktatorya tesis etmi, kendi karlarna ]yarad zaman siyas dmanlarn paral katillere l-dr-tmekten, tedhi usullerine bavurmaktan ekinmemitir. Bu itibarla gene o zamanlar "hrriyett" kavramnn memleketimizde anlalm olduunu iddia* etmek mm-krn deildir. Bu noktada da Atatrk'n daha nce halledilememi bir sorunu ortadan kaldrmak iin yeni bir tasavvuru ortaya attn gryoruz. Atatrk'n "Hrriyet"in Bat anlamndaki eklini memlekette kkletirmek iin bavurrduu are, Bat'nn ferdi gaye bilen hukuk normlarnn Trkiye'de yerle-mesini mmkn klacak olan deiiklii meydana getirmek olmutur. Birok kimselerin gremedii bir noktay Atatrk sezmiti: "hrriyetin" hakiki mnsnda yerlemesi iin halk bir politika takip etmek yeterli deildi. Hangi politika (olursa olsun insan hak ve hrriyetlerine hrmeti temin iin muayyen kurallara uymak zorundadr. Bu da ancak memlekette bu ana kurallarn iler durumda bulunduu belirli, bir hukuk nizamn yerletirmek suretiyle olacaktr. Zamanla, Bat hukuk sisteminin yerletirilmesi neticesinde, Bat hukuk normlar iinde dnmeye alan, baka trl dnemeyen bir nesil ortaya kacaktr. Bu

neslin artk benimsedii normlar da hrriyet mefhumunun Batl bir er-eve ile erevelenmesini mmkn klacakt. Bu bakmdan Atatrk'n Bat hukuki sistemlerini memleketimizde yerletirme abas ou zaman zerinde durulmayan derin bir mna tamaktadr. Zaman, zannedersem, Atatrk'n bu dncelerini doru
179

karmtr. 1961 Anayasas'nn hazrlanmasnda, derin mnsnda Batl bir gr hkim olabilmise, bunda Bat hukuk normlarn anlayabilmi bir neslin yetimi olmasnn rol ok genitir.
eitli Cepheleriyle Atatrk-Seri Konferanslar,
Robert Kolej, School of Engineering, Talebe Cemiyeti Kltrel Organizasyon Komisyonu, Ankara, 1964, s. 50-63 180

ATATRKLN KKENLER
Atatrklk, Cumhuriyet Trkiye'sinde, Osmanl Impara-torluu'ndan kalma baz temel yapsal unsurlar deitirip, onlarn yerine dnya uygarlna gidite ilk adm saylan Bat uygarlndan esinlenmi bir topluluu kurmak amacna ynelen grtr. Bu dnya grn birka odak noktasnda toplayarak bir devlet politikas ekline dntren Mustafa Kemal Atatrk olduundan, yaklama onun ad verilmitir. Atatrk, kendi salnda, bu odak noktalarn cumhuriyetilik, milliyetilik, halklk, devletilik, laiklik ve inklplk (devrimcilik) olarak vasflandrm, bunlar "Kemalizm yolu" olarak adlandrmtr (Kongar, 1981, 419: Cumhuriyet Halk Partisi Drdnc Byk Kurultay Grmeleri Tutulgas, Ankara, 1935, 54'ten). Bu grn bir "reti" olmayp esnek bir ilkeler btn oluturduu, konuyu inceleyenlerin ounluunca ifade edilmitir (Tahsin Ycel, Atatrklk Nedir? 1965, 185; Atatrk'n Y. K. Karaosmanolu'na bu konudaki szleri ve . S. Aydemir'in fikirleri iin bkz: Kongar, 1981, 420). Atatrkl salt bir Bat'ya yneli, ya da saydmz
181

I
amalar uygulama olarak grmek konunun yalnz bir ynn anlatr. Konuyu tam olarak aydnlatabilmek iin Trkiye Cumhuriyeti'nde ama edinilen yapyla Osmanl Imparatorluu'nun yapsn karlatrmak gerekir. Bu karlatrma yapldnda imparatorluun u yapsal zelliklerini grrz: 1. Osmanl mparatorluu bir "monari"dir. lkenin siyasal meruiyet kayna "padiah" ve sllesidir. Zamanla padiahn yetkilerinin kslm olmasna ramen, o lkenin banda bulunan kiidir. Padiahlk rejimini yalnz bu kamu rejimi zellikleriyle hatrlamak da eksik kalr. mparatorlukta, teb'a padiaha (ve onun gcn temsil eden kiilere) ahsi balarla baldr (Ubudiyet).

2. Osmanl mparatorluu, bir kltrler, dinler ve yresel kmelenmeler mozaiiydi. Din

bakmndan imparatorluk 19. yzyl ortalarnda Mslman, Rum, Ortodoks, Gregor-yen, Yahudi, Katolik, Sryani, Nasturi, Keldani ve hatta daha kk cemaatlerden oluuyordu. Mslmanlar arasnda da nemli ayrlklar vard (Snnilik-Alevilik). Konuulan dillerin en mhimleri arasnda Trke, Arapa, Krteyi saymak gerekir. Kltr grubu olarak Trkler, Araplar, er-kezler, Lazlar, Pomaklar, Tatarlar grnr. Bu gruplarn iinde 20. yzyln ilk on ylna kadar Trklerin yalnz kk bir st tabaka okumular aznl, ayr bir tarihlerinin olduu bilincindedir, geleceklerinin Osmanllar'nkinden farkl olabilecei konusunda bir dnce daha gelimemitir (Bu bilin 1890'larda gelimeye balar). 3. Osmanl imparatorluunun temel felsefesi halkn idareye katlmas deildir. Klasik Osmanl devlet idaresi dncesine gre sekinler -eitim grm kimseler ve soylarnda devletin emanet edilebileceini gstermi kiiler- devletin idaresini ellerinde tutmaldrlar. Geri 1876'da bir Anayasa kabul edilmi, parlamento toplanmtr. Fakat II. Abdlhamid bu meclisi feshetmitir. 1908'den sonra Jn
182

Trkler Anayasa'y tekrar uygulama alanna koydular. Fakat onlar temsil eden ittihat ve Terakki Partisi, "halk" deyimini kullanmakla birlikte, ilkenin uygulama eklinin ne olacan hibir zaman ak olarak gstermedi. 4. Osmanl mparatorluunun banda bulunan padiah hem kamu dzeninin hem de dinin nderi saylyordu. Din adamlar (Ulema) bu kurumsal iliki dolaysyla devlet idaresinde merkez bir rol oynuyorlar, eitim, yarg ve bir dereceye kadar idarecilik alanlarn tekellerinde tutuyorlard. Osmanl Imparatorluu'nda 19. yzylda bu yap ancak bir dereceye kadar deitirilmiti. Devlet dininin giremedii evre alanlarnda tarikatlar devletle halk arasnda bir arac roln stlenmiti. 5. Osmanl imparatorluu, iktisadiyatna hkim olamam, 19. yzyldan sonra bu kesiti yabanclara ve yabanclarla ibirlii halinde olan aznlklara brakmtr. 6. Osmanl mparatorluunun siyasal felsefesi "denge" esasna dayanyordu. Jn Trkler temel yap deimelerine gidilmesi gereini ne srmlerdi, fakat deien artlara gre yaplacak olan devaml bir uyumdan bahsetmemilerdi. Atatrklk bu elerin yerine onlarn kartn koymay amalayan yaklamdr: 1. Padiahlk rejimi kaldrlacak, Cumhuriyet getirilecektir. ahsi ballk zerine kurulu dzen yerine, yasalarn tanmlad bir rejim getirilecektir. 2. Anadolu'nun topraklar zerinde kurulan Cumhuriyet bir Trk topluluudur. Bu bilin Cumhuriyet'in teb'asna rehber olmaldr. "Temeli kendi iimizden karmak mecburiyetindeyiz" (Atatrk'n Sylev ve Demeleri, 11, 1945, 140-141). 3. Ulemann devlet katnda, azalm olarak olsa bile, devam eden etkileri silinmelidir. Ulemann halk nderlii rolne bir son verilmelidir. Kiinin dnya grn ulema de183

gil, mspet bilim ekillendirmelidir. islm bir devlet fonksiyonu grnmn kaybetmeli, herkesin ahsnda ekillenen bir inan eklini almaldr, islm medeniyeti zamanmda parlak bir devir amtr, fakat bugn iin rnek niteliini yitirmitir. rnek olarak alnacak medeniyet Bat medeniyeti ve beraberinde getirdii mspet bilim anlaydr. 4. Trkiye Cumhuriyeti, bilumum Trk halknn-snf ayrm devreye girmeden "say'iyle"

(almasyla) kurduu bir yap olacaktr. Bu zellik snf ayrmnn kurumlat Bat lkelerinde mmkn deildir, fakat bahis konusu ayrlklarn daha kesin izgilerle ortaya kmad Trkiye Cumhuriyeti'nde snfsz toplum, vatandalara verilmi bir ans, bir imkndr. Seilmesi gereken hedef "mnevver" -"avam" (basit halk) ayrln kaldrp halkn ihtiyalarn halkn katld bir sistemle karlamaya almaktr. 5. Trkiye Cumhuriyeti'nin iktisaden kudretli olabilmesi iin devletin ahslarn gelitiremedii kaynaklar gelitirmesi, bu ii stne almas gereklidir. 6. Trkiye Cumhuriyeti, Osmanl mparatorluu'nun yapsn temelden deitirecek yeni bir toplum dzenini kurmal ve bu toplum dzeni statik bir halde tutmayp zamanla deimesini salamaldr. Bu ama Atatrkl Jn Trkler zamannda ortaya kan dzenden belki en anlaml ekilde ayran edir. Atatrk'n kendi zamannda yukardaki elerin temellerini attna inand, fakat ancak zamanla oluturabilecek hedefler olarak grdn gsteren birok kant mevcuttur. Bu idealin saptad amalardan 1938'e kadar gerekletirilenler arasnda unlar saymak mmkndr. 1. Hilafetin saltanattan ayrlarak saltanatn kaldrlmas (1 Kasm 1922). 2. Cumhuriyetin ilan (29 Ekim 1923). 3. Halifeliin, er'iye ve Evkaf Vekaletleri'nin kaldrlmas
184

ve eitimin devletin birliini salad bir alan olarak tanmlamas (3 Mart 1924). 4. Tekke ve zaviyelerin, ziyaret maksadyla trbelerin kapatlmas (2 Eyll 1925). 5. Uluslararas takvimin kabul (26 Aralk 1925). 6. svire Medeni Kanunu zerine kurulu Trk Medeni Kanunu'nun kabul (17 ubat 1926). 7. Anayasa'dan "Trkiye Devleti'nin dini din-i Islmdr" maddesinin karlmas (16 Nisan 1928). 8. Uluslararas rakamlarn kabul (24 Mays 1928). 9. Yeni Trk harflerinin kabul (1 Kasm 1928). 10. li iktisat Meclisi'nin al (4 Aralk 1928). 11. Milli Eitim Bakanl okullarndan Arapa ve Farsa reniminin kaldrlmas (1 Eyll 1929). 12. Yeni Belediye Kanunu'nda kadnlara seme ve seilme hakknn verilmesi (3 Nisan 1930). 13. Trk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin (Trk Tarih Kurumu) kurulmas (15 Nisan 1931). 14. Devletiliin, Cumhuriyet Halk Partisi Program'na girii (10 Mays 1931). 15. Trk Dili Tetkik Cemiyeti'nin (Trk Dil Kurumu) kurulmas (12 Temmuz 1932). 16. Ekonomi Bakanl'nca hazrlanan Birinci Be Yllk Plan'n kabul (1 Aralk 1933). 17. Efendi, Paa, Bey gibi lakaplarn kaldrlmas (26 Kasm 1934). 18. Trk Kadnlarna milletvekili semek ve seilmek hakknn yasa ile tannmas (5 Aralk 1934). 19. Byk Millet Meclisi'nin Kanunu'nu kabul etmesi (8 Haziran 1936).

20. Alt Ok kavramnn Anayasa'ya konmas (5 ubat 1937).


185

Atatrkln Fikir Kaynaklar


Atatrkln ana ilkeleri 19. yzyl sonunda, padiahn yasaklarna ramen stanbul, zmir, Beyrut gibi imparatorluk merkezlerinde yaylan Bat fikir akmlarnn etkisinde ortaya kmtr. Bu fikirler 1880'lerden sonra yksek renim grenlerin bir blm zerinde etkili olmaya balamtr. Fikirlerin tartld odak noktalar arasnda Mlkiye, Asker Tbbiye ve Harbiye okullarn saymak gerekir. Bu okullarda eitimin kapsamnda yaplan deimeler Bat fikirlerinin yaylmasnn tabi bir ortamn oluturmutur. Atatrk nesli, Bat'nn Bchner gibi materyalist dnrlerinin, mspet bilimlerle toplum problemlerinin zlebileceine inanan pozitivistlerin ve Darwin'in evrim teorilerinin sosyal bilimlere yansmasnn etkisi altnda yetiti. Bu fikirleri daha ak olarak zamannn toplum bilimleriyle pekitiren Ziya Gkalp'tir. Gerek Atatrkln snfsz topluluk fikri, gerek Trkln zamanla oluacak bir ideal olduu fikri, Gkalp'e dayanr. Atatrklk, uygulanmas zamanla mkemmelleecek bir eler btn olarak dnld iin, yorumlara ak ve Atatrk zamanndan beri deiik olarak yorumlanm bir dnya grdr. 1930'larda Kadro mecmuasn karanlar Atatrkln temelinde bir "sosyalletirme" grmler, kitleleri en ksa yoldan yararlandrmay Atatrkln iindeki dinamik kuvvet olarak alglamlardr. Atatrk'n zamanndaki Trkiye'nin ak bir demokrasi olduunu syleyemememize ramen, Atatrkln uygulanmas demokratik kurumlarn gelimesiyle bir tutulmutur. Ancak, zamanndaki birok Bat dnr gibi, bu gelimenin lkeyi u veya bu eksende blecek siyas parti atmas ortaya kmadan gerekletirilmesini tercih etmi olacan anlyoruz. Bugn bunun imknszl konusundaki dnceler dnya siyaset
186

bilimcileri arasnda pekimitir. ok partili hayata geite Atatrkln en abuk zedelenen ilkelerinden birinin laiklik ilkesi olduu ileri srlmtr. Bunun kant olarak daha 1947 ylnda CHP'nin din eitimi konusunda taviz verdii anlatlr. Demokrat Parti iktidarnn, ilk yllarnda bundan ok ileri gittii sylenemez. Ancak, 1957 ylndan itibaren Demokrat Parti'nin din taraftarlarn yanna almak iin seim kampanyasnda dinsel eilimleri kulland dorudur. "Gerek" Atatrkln ne olduu 1970 ve 1980'lerde Trkiye'de ok tartlan bir konu olarak belirmitir. Bu sorunun bir zm olmad, Atatrkln iki u arasnda birden ok olana kapsad sylenebilir.
KAYNAKA

Trker Acarolu, Aklamal Atatrk Kaynakas, 2 cilt, 1981. Kronolojiler

Utkan Kocatrk, Atatrk ve Trk Devrimi Kronolojisi 1918-1938. nemli Eserler Yunus Nadi Abalolu, Ankara'nn lk Gnleri, 1955. Samet Aaolu, Kuvayi Milliye Ruhu, 1944. smail Arar, Atatrk'n Halklk Program ve Halklk lkesinin Tarihesi, 1963. Falih Rfk Atay, ankaya, 1961. evket Sreyya Aydemir, Tek Adam, 3 cilt, 1963-1965. Afet nan, Atatrk Hakknda Hatralar ve Belgeler, 1968. Afet nan, Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatrk'n El Yazlan, 1969. Mazhar Mfit Kansu, Erzurum'dan lmne Kadar Atatrk'le Beraber, 1966-1968. Enver Ziya Karal, Atatrk'ten Dnceler, 1956. Yakup Kadri Karaosmanolu, Atatrk, 1961. Suna Kili, Kemalizm, 1969. Emre Kongar, Atatrk ve Devrim Kuramlar, 1981. Hasan Rza Soyak, Atatrk'ten Hatralar, 1973. Taner Timur, Trk Devrimi ve Sonras 1919-1946, 1971. 187 Kolektif Eserler

Atatrk Devrimleri 1. Milletleraras Sempozyumu Bildirileri, 1975. Atatrk Hakknda Konferanslar, Haz. A. Afet inan, E. Z',iya Karal. Atatrk Yolu, Haz. Turhan Feyziolu, 1981. Atatrklk Nedir?, Haz. Yaar Nabi, 1963 ve dier bas.

Cumhuriyet Dnemi Trkiye Ansiiklopedisi, stanbul, letiim Yaynlar, 1983, cilit 1, s. 86-88
188

ATATRK VE POZTF DNCE Bat uygarlnn 19. yzyl aamas, bilimin egemen duruma geldii yzyl olarak tanmlanr. ok aprak bir sreci olduka basitletiren bu gr, her eye ramen, bu yzyln gerekten nemli bir zelliini belirler. Atatrk'n dncesimin belki en belirgin karakteri, zaman byle bir de-erlendirme asndan grm ve bu grten bir reform stratejissi karm olmasdr. Atatrk bilimin egemenliini olumlu bir gelime olarak alglam, kendi sisteminin temel direi olarak deerlendirmitir: ona gre uygarlk bilimin rehberliinde yrmektedir. "Efendiler, dnyada her ey iin, medeniyet iin, hayat iin, muvaffakiyet iin en hakik mrit ilimdir, fendir, llim ve fen'in dnda mrit aramak gaflettir, cehalettir, dallettir. Yalnz, ilim ve fen'in yaadmz her dakikadaki safhalarn, ilerlemesini, idrak etmek ve terakkiytn zamanla takip eylemek arttr.*
(*) Sylev ve Demeler II, 1959, s. 194.

189

Fakat "bilim'in rehberlii" kendi bana ak seik bir anlam tamaz. Zira, "bilim'in rehberlii" en az iki anlamda belirebilir. Bilim, "madde" zerinde hkimiyet tesis ederek milleti daha gl bir duruma getirme anlamn tayabilir. Bu adan bakldnda bilim, rnein, endstrinin gelimesini salar ve endstri milleti dier milletlerden daha gl duruma getirecek aralar yaratr. Bilim, ikinci bir anlamda, toplumsal rgtlenmenin en faydal eklinin ne olduunu gstermeye yarayan bir yaklam olarak grlebilir. Bu ikinci vurgu, 19. yzyl Avrupa'snda "pozitivizm" adn verdiimiz bir akmn zellikle zerinde durduu bir vurgudur. Pozitivizm'in temel tanmlarndan biri, canszlar dzenleyen tabiat kanunlarnn insanlar ve insan

topluluklarn da dzenlediini ileri sren doktrin olduudur (Si-mon, 1963, 4). Bilimin endstri yoluyla milleti kuvvetlendirecei 19. yzyln ortasnda Osmanl mparatorluu'nda bilinmeyen bir fikir deildir. Aksine, tutucular arasnda bile olduka yaygn bir grt. Atatrk'n bilim anlaynn ayrc zellii bilimi toplumu ekillendirmek iin kullanmak istemi olmas, bu adan pozitivizm'in getirdii anlamda hareket etmi olmasdr. Bylece, Atatrk'n grlerinin ne oranda ve hangi anlamda pozitivizm tarafndan etkilendii bir sorun olarak karmza kmaktadr. Bu sunuta pozitivizm'in Atatrk' dolayl olarak etkilediini gstermek istiyorum. "Dolayl" etkiden kasdettiim, Atatrk'n pozitivizm'in kurucularnca dorudan etkilenmeyip, (Auguste Comte gibi) ilk kurucularnn etkiledii yzyl sonu dnrler tarafndan etkilendiidir. "Dolayl" kelimesiyle anlatmak istediim bir dier husus pozitivist grn bir "fikir akm" sonucu olduu kadar Atatrk neslinin iinde yetitii kurumlarn etkisiyle ekillendiidir. Gene, "dolayl"ln bir nc ekseni, geleneksel Osmanl devlet kltrnde
190

"mspet" (pozitif) grlerin gelimesine msait baz unsurlarn bulunmu olduudur. Atatrk'n ahsi baars, bakalarnn blk prk ve sistemsiz olarak etkisinde kaldklar bu unsurlar bir noktada toplayabilmi olmas, hepsinden birden faydalanma yolunu bulmu olmasdr. Zek ve anlay bu noktada apak olarak ortaya kar. Atatrk'n pozitivizm'inin belirgin kantlar arasnda "laik" tutumunu en bata saymak gerekir. Zira, "laik" anlayn arkasnda yatan bir temel gr toplumsal mekanizmann Tanrsal bir dzenleme sonucu olmad, bazlarna gre tabiat kanunlarna dorudan bal olarak, bazlarna gre de ksmen bal olma sonucunda toplumun kendi kanunlarn reten bir bileim olduudur. Fakat, bizzat Atatrk'n kendi devrindeki dinsel kurumlara kar tepkisini incelediimizde burada ilve bir zellik grrz: Atatrk bilim'i bir ara olarak kullanmay Batlln en bata gelen zellii saymakla birlikte dini bir ara olarak kullanmay beenmemektedir, reddetmektedir. slm tarihi iindeki en ok eletirdii nokta Mslmanln en bandan itibaren politik bir ara olarak kullanlm olmasdr. Atatrk'e gre Mslmanlk nerede byle bir nitelik kazanmsa bir "aldatmaca" olmutur. Asl mesele, dini bu gibi konulara "bulatrmamak" tr. Bugn varm olduumuz aamada, laikliin defalarca tanmlanmasn dinlemi kimseler olarak, bu tutum bize tabii gelebilir. Fakat Atatrk devrinde bu tutum "tabii" deildi, birok kimseler iin aksine, islm'la sosyal dzen arasnda dorudan bir ba vard, islm, toplumun nasl olmas gerektiini belirttiine gre dini politikadan karmak mmkn deildi. Pozitivizm konusunda bata sorduumuz soru, o zaman, yle bir probleme indirgenebilir: nasl oluyor da Atatrk kendi devrinde "tabii" olan bir tutumu "gayr tabii" saym ve ona gre hareket etmitir? Bu soruyu cevaplandrmak iin nce Atatrk'n tepkisinin, bir anlamda

191

ve bir dereceye kadar kendi kuann tepkisi olduunu ve bilime kar olumlu tutumunun

1895'lerde, baz okumular arasnda belirmeye baladn hatrlamak gerekir. Bunun iki kkeni olduunu, bir kkn Bat fikirlerinin Trkiye'ye arpmasna, ikincisinin ise Sultan Abdlhamid zamannda gelien okullamaya dayandn gstermeye alacam. Fakat, Trkiye'de bundan tede de, pozitivizmin yerlemesine yarayan bir temel "kolaylatrcnn tarihsel akmdan karlabilecei de phe gtrmez. Bu tutum, Trk brokrasisinin devleti koruma konusundaki grdr. Fikrimi daha da aklayabilmek ve Atatrk'm anlayndaki muhtelif "kat"larn birbirine giriftliini anlatabilmek iin, Atatrk'n gene din hakkndaki bir fikrinin "arkeoloji"sini gelitirmeye alacam. Balang noktas olarak Atatrk'n baz Osmanl din adamlar hakkndaki deerlendirmelerini alabiliriz: Atatrk'n beenmedii, slm'n amalarna aykr olarak tanmlad zelliklerden biri, islm tarihinde Allah'la kul arasna giren, Allah'n emirlerini tefsir etme yetkisine dayanarak kii zerinde egemenllik kurmu, kiiyi istedii tarafa iten pir ve eyhlerin mevcudiyetidir. "Bugn ilmin, fennin btn umml ile medeniyetin muvacehei ule pasnda filn veya failan eyhin irad ile saadeti maddiye ve mneviye aryacak kadar iptida insanlarn Trkiye camiai medeniyesinde mevcudiyetini asla kabul etmiyorum. Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Trkiye Cumhuriyeti eyhler, derviler, mridler, mensuplar memleketi olamaz. En doru, en hakiki tarikat tarikat medeniyedir."* lgin olan nokta Osmanl devlet adamlarnn bir ksmnn da, en eski devirlerden beri, kontrolleri altna alama(*) Sylev ve Demeler, 1959, II, s. 215. 192

dklar, devaml olarak bir tr memur statsnn dnda kalan pir ve eyh gibi din adamlarna phe ile bakm olduklardr. Bunu anlamak iin Osmanl devlet anlaynn bir zelliini hatrlamak gerekir. Osmanl, devleti, sylenenlerin aksine bir "teokrasi" deildi. Osmanl devleti yalnz eriatla idare edilen bir devlet olmamtr. eriat'n tesinde, eski Ortadou geleneklerinden ve Orta Asya Trk devletlerinden kaynaklanan bir devlet gr (devletin devlet olarak yaamn salamann en nemli e olduu fikri) devlet adamlarnn izledikleri ilkeler iinde nemli bir yer tutuyordu. Bunu Halil Inalck'n aratrmalarndan renmi bulunuyoruz. Osmanllar, devletin din adamlar zerinde etkinliini salamak iin din adamlarnn maietini devlete balamlard. Devlet, bu rgtn dnda kalan, ilah glerle dorudan balar bulunduunu iddia eden, geimini devletten salamayan dinsel kiileri tam anlamyla hazmedememi, tehlikeli grdklerini srm; veya idam etmitir. Osmanl devlet adamlarnn bu tutumuna "laik" demek meseleyi pek tabii ki abartmak olur, fakat bu tutumda kukusuz nemli bir "pragmatiklik" unsuru yatyordu. Osmanl devlet adam devlet ynetimini bir tr "toplumsal mimarlk" olarak deerlendirebiliyor, devletin zararna olan giriimlerini srgn gibi politikalarla ekillendirebiliyordu. Bunun olumlu taraf, Osmanl devlet adamlarnn devlet yararna olan bir politikay benimsemekte -kayna Bat da olsa- sanldndan daha az tereddt gstermi olmalardr. Bat kart gler, ok zaman, Yenieriler gibi, Bat kurumlar mparatorlua getirildii takdirde, statlerini kaybedecek olan meslek gruplaryd. Tepki "yukardan" dleil "aadan" geliyordu. Osmanl devlet adamnn bu sosyal mimar tarafn grmezsek Tanzimat'la gelen sosyal dzenlemenin nasl -btn glklere ramen- Trkiye'ye yerletiini anlayamayz. rnein, Saffet Paa (1814-1883) gibi bir devlet
193

adamnn 1870'lerdeki tutumunu kavrayanayz. Saffet Paa 1870'de alan Darlfnun'un al konumasnda:

"Bugn bilimlerin ve keiflerin rm olarak bize o denli hayret verici bulularn gelecekte gnlk bilinen eyler haline geleceini...", "daha imdiden grlen balanglarn bize insan aklnn daha neler yapmaya yetenekli olduunu gsterdiini", "Osmanl tarihinin ilk iki yzylnda bilim ve fen adamlarna gsterilen himaye, sayg ve tevik iki yzyl daha srdrlm olsayd, Avrupa'nn uygar uluslaryla iliki kurulmu, bu uluslarn ilerleme hz ile babaa gidilmi olsayd, bugnn Trkiye'sinin bu durumda olmayacan" anlatyordu. Baarszlklarn ba nedeni "uygar uluslardan ayr kalmak"d.* Osmanl devlet adamlarnn pratik ve pragmatik "sosyal mimar" tarafn olduka iyi kavrayan pozitivizm'in kurucusu Auguste Comte, bundan dolay Tanzimat'n "mimar" Mustafa Reid Paa'ya tevik edici bir mektup gndermiti. "A son Excellence Reshid Pacha, ancien grand visir de l'Empire Ottoman..."** Gerekte, Tanzimat adn verdiimiz 19. asr reform politikas -biroklarnn iddia ettiklerinin aksine- dinle devlet arasndaki kurumsal balarn zlmesinde ok ileriye gidilen bir devirdir. Eitim, Rdiye ve dadiye gibi Bat modeline gre kurulmu okullarla ve Mlkiye, Harbiye gibi yksek okullarla Ulema'nn nisb tekelinden alnm, bir sivil idareci snf kurulmu, mahkemelerde eriat'n hkm hissedilir ekilde daraltlmt (Shaw ve Shaw, 1977). Bat'ya kar bu almann nemli meyvelerinden biri "Kzl Sultan"n politik kukularna ramen, 1890'lara
(*) Berkes, 1978, s. 233-34. (**) Systime de Politique Positive o\ Traite de Sociologi.e Instituant le Religion de LHumanite, (Paris, 1853), III, XLVI1-XLIX. 194

doru, Bat'y anlayan bir okur yazarlar grubunun yetimesi, devlet hizmetinde olsalar bile her tr devleti bilimsel bir eletiriden geiren Bat kaynaklarn okuyabilen bir kuan belirmesi olmutu. 1890'larda yetien bu aydnlarn pozitivizm ile ilikileri iki noktada belirir. O sralarda siyasal konulara dokunmak tehlikeli olduundan,, Bat eserlerinden yaplan tercmeler arasnda fizik bilimler zerinde duranlar nemli bir yzde tutmaya balamt (Tansel, 1946-1951, 4). Buna paralel olarak baz dergilerde pozitivizm'i anlatan yazlar kmaya balamt. Hatta 1880'lerde bile, gen yata intihar eden bir Trk aydn,, Beir Fuad, Beer adnda bir kitapta (1886, Okay, tarihsiz, 104 v.d.) fizik ve kimya gibi "madde"yi inceleyen bilimlerin hayat ilimlerinde de geerli olduunu ileri srmt. Fikir, Fransz fizyologu Claude Bernard'n etkisinde ekillenmiti. Zira, Claude Bernard Introduction a l'Etude de la Midecine Experimentle adl eserinde (1865) deney metodunun yaamlar hakkndaki bilgi retmenin nemli bir yn olduunu ileri sryordu. Claude Bernard'n peinden gidenler, Bernard'n bu grnn arkasnda yatan temel felsefi esasa inandklarndan dolay deil, Bernard'n yaklam biyolojide yerlemi ve artk yeni ufuklar aamayan grleri ortadan kaldrmalarna yardm ettii iin bu gr benimsemilerdi. Yeni doktrinin abuk yaylmas buradan kaynaklanyordu (Mandelbaum, 1971, 15). Bu yaylma, dikkatimizi bir dier olguya ekiyor: 19. yzyl Fransz yazan "Halevy"nin ifadesiyle, "tarihini hzland", baka bir ifade ile insanlar aras ilikilerin kesafet kazand bir yzyld. Bundan dolay 19. yzyl, deimeyi e olarak kabul edebilecek, onlar destekleyecek, tevik edecek doktrinleri bekleme durumundayd. Sonradan gstermeye alacam zere, 19. yzyln "deime" zerinde duruumu hatrlamak bize Atatrk'n

dncesinin bir195

ok taraflarna k saar. Her halde, 19. yzyl sonunda Osmanl Imparatorluu'nda hayat ilimlerinin Tbbiye ve Mlkiye gibi yeni kurulan okullarda okutulmasnn kendi bana bir etkisi olmutur. 1880'lerde Mlkiye'de bulunmu olan bir gazeteci, Ahmed ihsan bu etkileri yle zetliyordu: "Hekim Ba Salih Efendi vard. Nebatat dersi verirdi, fakat onun azndan kan szler en derin felsefe kaideleri idi... Salih Efendi'nin Kanlca'daki yalsnn bahesi Trkiye'nin ilk nebatat bahesi idi. O, derse geldii gnler bahesinden getirdii ieklerin, yapraklarn ilm yaaylarn anlatrken bizim batl itikatlarla doldurulmu olan zihinlerimizi sanki sprr ve temizlerdi."* Bu etkiler, Claude Bernard'n rencilerinden akir Paa'nn ders verdii Asker Tbbiye'de daha da ileri gidiyordu. Pozitivizm fikrinin bir fikir akm olarak Trk aydnlarn etkilemesi 1890 yllarna rastlar. 1894'te kan Servet-i F-nun dergisi pozitivizm fikrinin sistematiini Osmanl aydnlarna sunmaya balamt. Dergide Hekimba Salih Efendi'nin biyografisinin verilmesi bir tesadf eseri deildi (lken, 1966,1, 201). Pozitivizm konsundaki bilgiler daha ok iki dnr tarafndan yaymlanyordu. Hseyin Cahit -Yaln- (1874-1957) ve Ahmet uayp (1876-1910). Hyppolite Taine'in fikirleri, Bat'da, pozitivizm'in bir safhasn meydana getirmiti. imdi, Servet-i Fnun'da Hseyin Cahit, Taine'in sanatn belirleyicisi olarak gsterdii "kan (rk), zaman (tarih) ve mekn (corafya)" (lken, 1966,1, 204) unsurlarn, baka bir ifade ile "madde"nin ekillendirici roln okurlarna anlatyordu. Ayn grevi; daha etrafl bir ekilde -ve bu arada 19. asr Fransz fikir tarihinin muhtelif
(*) Tokgz, 1930, s. 28-30. 196

ynlerini inceleyerek- Ahmet uayp yapyordu (lken, 1966,1, 223-224).


II. Merutiyet'in ilanyla, Ulm-u ktisadiye ve timaiye Mecmuas'nda pozitivizmin yeni bir ekli ortaya kt. uayp yazlarna burada devam etti. Dergi, ilk saysnda pozitivizmin iktisad hayata deinen ynlerini deerlendiriyordu (lken, 1966, I, 237-238). uayp ise ayn dergide "Devlet ve Cemiyet" adl yazsnda u eler zerinde duruyordu: "Cemiyet ilmiyle insan ilmi birbirinden ayrlmaz hale geliyor. Btn felsef problemler itima problemlerden saylyor. Bir kimsenin yetkileri, kendi cinsinin mirasdr ki, bu da cemiyetten baka bir ey deildir. Cemiyetin artlar hayatn kanunlarna baldr. Hayat ilmi ile cemiyet ilminin yaknl pek byktr."* Bylece, hayat biliminin -biyolojinin- toplumla ilgisi fikri Trk topluluuna 20. yzyln banda olduka etkili bir fikir olarak intikal etmiti.**

Her ne kadar fikir akmlarnn incelenmesi bize pozitivizmin bir dnya gr olarak Osmanl aydnlar arasnda yeralmas konusunda ipular salyorsa da bu etkiyi abartmak kolaydr. Fikirler baz dnrlerin kitaplarndaki fikirlerin yaylmas dolaysyla deil, bu fikirler o toplulukta ayr ynlerden gelen, fakat bir odak noktasnda toplanan etkilere maruz kaldklarndan deiir.*** Bu noktada topla(*) Yeni Trkeye eviren H. Z. lken, 1966,1, s. 239. (**) Bunu genel "bilim" anlay iin de syleyebiliriz: "I. Dnya Sava srasnda Darlfnunda felsefe tarihi okutan Gunther Jacobi o srada Darlfnun umum mdr (rektr) olan Salih Zeki'ye Henri Poincare'nin kitaplarn okumasn tavsiye edince stad glerek ktphanesinden Fransz matematiki filozofundan tercme ve nerettii eseri karp Jacobi'ye gstermitir." (lken, 1966,1, s. 356.) (***) Aslnda sre bundan da daha apraktr, fakat bu basitletirilmi modelin bile aklayc zellikleri mevcuttur. 197

nan etkilerden n gzden geirmeye alalm: Osmanl brokrasisinin pragmatik gelenei, okul programlarnda bilimle ilgili derslerin etkisi ve pozitivizmin elerinin aydnlar tarafndan aklanmas. Btn bunlar sonradan gelen fikir tarihisinin izleyebildii unsurlardr. Ancak, artk bilinen bir gerek, belirli fikirlerin etkisinin fikir deiiklii srecinde en gl etken olmaddr. Bunlarn dnda, Franszca "mentalite" szcyle belirlenen gerek, ok daha tedrici bir dnya gr deime srecini aydnlatmaktadr (Darnton, 1978, 106-136). Bylece karmza bir sorun daha kyor: acaba Atatrk neslinin dnya grndeki deiikliin arkasnda ne gibi genel bir "mentalite" deiiklii kefedilebilir? 19. yzyl Osmanl dncesini belki en derin bir ekilde etkileyen unsurlardan biri okul sistemindeki deiiklik olmutur. Okulun medreseden ayr bir kurulu olduu bize oktan beri anlatlan bir edir, fakat bu ayrln en aa yn olduu inceleme konusu yaplmamtr: Pedagoji deiiklii, program deiiklii ve rgtlenme deiiklii. Bunlarn rencileri nasl eski fikir birikimlerine kar gelmeye ittiklerini baka bir vesile ile anlatmaya almtm.* Burada bunlardan yalnz biri zerinde durmak istiyorum: okulun bir "kitaplar lemi" zerinde kurulmu olmas. Bugn okullarmzda "kitapsz"lktan ikyet ettiimiz zaman, bunu bir "kitaplama" ideali asndan ileri sryoruz: her rencinin bir ders kitab olmas gerekir. Orta Zaman okullar bunun tam aksine bir sistem zerine kuruludur: kitap bulmak zor olduundan hoca kitab "hfzetmi" ve bildiini rencilerine not eklinde intikal ettirmektedir. El-Birun nemli bir kitab ancak krk ylda bulabilmitir (Fischer, 1980, 40) ve 19. asr
(*) "L Alienation des Jeunes Turcs: Essai d'Explication Partielle d'une 'Conscience Revolutionnaire'." Strasbourg, Trkiye iktisadi ve Sosyal Tarihi Konferans, Temmuz 1980. 198

medreselerimizde bunun bir eklinin devam ettiini syleyebiliriz. nemli referans kayna pahal ve zor bulunan bir nesnedir. Bu husus, "kalem"den yetienler iin de geerlidir. Aksine "kitap"n herkese ak bir kaynak olmasnn ilk sonucu, kitapta ileri srlen belli bir tezin daima eletiriye ak olmasdr. Bylece kitap eletiri olasln arttrr. Fakat dier taraftan kitap gerein bize kitapta ema halinde -basitletirilmi olarak- intikal eden imgesini, "gerekmi gibi" grmeye iter. Bunun bir rneini Mehmet Kaplan bize anlatmtr.

"Servet-i Fnun neslinde mterek olan bir karakter... alm olduklar zihn terbiyenin bir cihetten umumiyetle ayn olmasdr. Tanzimat nesli ekseriyetle kalemlerden yetien, otodidakt insanlardan mrekkep olduu halde, bu nesil muntazam mektep tahsili grm, bir hoca elinde yetimi, bilhassa kk yatan itibaren bir Garp diline

in olmu kimselerdir. Birincilerinin hayat tecrbelerinin fazla olmasna karlk, ikincilerinin kitaptan gelen bilgileri fazladr. Mektep ve kitap onlar hayata uymaktan alkoymu gibidir, birinciler ise daima hayatta beraber yrmlerdir" (Kaplan, 1946,19).
Kaplan'n bulgularn genelletirerek, "okul" ve "kitap"n renciyi "topik" ya da "model arayc" ya da "ideal toplumu tanmlayc" bir fikr ereveye soktuunu syleyebiliriz. 1890'lardaki yksek okullarda yetimenin sonularndan biri, o kuan en anlayl ve zeki rencileri arasnda bir "topik" yaklam gelitirmi olmasdr. Topluluun izgileri belli bir imgeye uymas zorunluu bu kuan Trkiye'yi deitirme noktasndaki abasn yaratmtr. Bunu da Jn Trklerin politikalarnda izlemek mmkndr. Doktor Abdullah Cevdet'in "Pek Uyank Bir Uyku" makalesi bunun belki en nemli belgesidir (Hani-olu, 1980, 391).
199

Pozitivizm'in bu konudaki katks "topik" yaklamla ayn ynde yrmektedir. 19. yzylda bu gr o kadar genellemitir ki kaynana zel bir referans vermek artk gerekmemektedir. Genel prensip udur: toplumu deitirmek mmkndr ve bu yolda allmaldr. Ancak toplumun hangi ynde deitirilmesi gerektii sorusuna verilen cevaplar deimektedir. Fransa'da ahlki bir buhran olarak grd bir sorunu cevaplandrmaya ynelmi olan ve 19. yzyln en nemli pozitivist dnrlerinden biri saylan (Tiryakian, 1978, 191) Emile Durkheim'a gre, bu deiiklii yapmaya kalkmadan nce modern toplumun nasl bir toplum olduunu anlamak gerekir. Burada Durkheim'n fikirlerini -gene ok basite indirgeyerek- yle aklayabiliriz: iblmnn az gelitii toplumlarda topluluu birarada tutmak iin topluluun zerinde bir deerler kmesinin egemen olmas gerekir, herkesin bunlar kabul etmesi ve iermesi topluluun almasn salar. Buna Durkheim "mekanik tesant" diyor. Fakat modern devirlerde iblm gelitike dtan empoze edilen deerlerin yerine "ibirlii ahlk" geer. Bu toplulukta grlen "tesant", "organik tesant"tr (Giddens, 1978, 22-23), Durkheim'a gre (ve Comte'a gre) 1789 Fransz Devrimi "organik tesantt bir topluluk iin gereken sistemi kurmakta ilk admlar atm, topluluu dinin basksndan kurtarm, fakat "ibirlii ahlk"n ortaya karamamtr. Bu fikirler -daha nce birok yaynda belirtildii gibi- (Gkalp, 1959, 149) Trkiye'ye Ziya Gkalp'in yazlarnda girmi ve ok etkili olmutur. imdi Atatrk'n din hakkndaki fikirlerine dnebiliriz: Atatrk'n eyh, dervi ve pr'lerin aleyhinde olmasnn ada kkeni, kendisinin Osmanl mparatorluunda hkim olan slm'da ada toplulua uymayan bir d bask unsuru grm olmasdr. Osmanl topluluu ancak dinin
200

empoze edilmi ekliyle ayakta durmaktadr. Bun^u bir vicdan konu.su olarak deerlendirenler aznlktadr. slm dininin iblm gelimemi bir toplulukta ekillenmi olmas, bu dinin sosyal ahlk olma potansiyelinin ortaya kmasna mani olmutur. Byle bir anlayn hkim olduu bir toplumda dinin siyas bir alet olarak kullanlmas doaldr. Dier taraftan byle bir toplulukta, pr ve eyhlerin yol gsterici kisvesine brnmeleri de doaldr. Bu durumun devam etmesi artk mmkn deildir, ibirlii ahlk gelitirilmelidir. Atatrk'n bu ibirlii ahlknn ana

elerini Trk milliyetilii kavramna baladn gsteren ipular vardr. Fakat din, ancak vicdanlarn iinden kt oranda, ibirlii ahlk ile birlikte alan bir unsur olabilir. Bunu da Atatrk'n birok demelerinde gryoruz. Son sz olarak bir noktaya iaret etmek gerekir. Auguste Comte, Durkheim ve Atatrk mterek bir sorunla karlamlardr: laik toplumsal ibirlii ahlkn dnmek ve kurmak bir eydir, laik ahlk insanlarn ruhunu kapsayan kalc bir g olarak yaatmak baka bir eydir. ada semboller sosyolojisi bu ikinci aamann srecinin -aprakl dolaysyla- son derece zor olduunu gstermektedir. Atatrk'n laik bir toplum pekitiricisi kurmaktaki baars bu adan da deerlendirilmelidir.
KAYNAKA Berkes, Niyazi (1978) Trkiye'de adalama, istanbul, Dou-Bat Yaynlar. Damton, Robert (1978) "The History of mentalitts: Recent writings on revolution, criminality and death in France", in Structure Consciousness and History. ed. Ric-hard Harvy Brovra, Stanford M. Lyman, Cambridge, ete, Camb)rjdge Univer-sity Press, 106136. Fischer, Michael M. J. (1980) Iran: From Religious Dispute Revolutiom, Cambridge ete, Harvard University Press. Giddens, Antlhony (1978) Durkheim. Yeri belirtilmemi, Fontana-Collhns. Hanioglu, kr (1980) Bir Siyasal Dnr Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Dnemi. Baslmam Doktora Tezi, istanbul niversitesi iktisat Fakltesi. 201 Kaplan, Mehmet (1946) Tevfik Fikret ve Jri. stanbul. Mandelbaum, Maurice (1971) History, Man and Reason: A Study in Nineteenth Cen-tury Thought. The Johns Hopkins Press, London ve Baltimore. Okay, M. Orhan (tarihsiz) lk Trk Pozitivist ve Naturalisti: Beir Fuad, stanbul, Dergh Yaynlar. Simon, W. M. (1963) European Positivism in the Nineteenth Century: An Essay in Intellectual History. Ithaca, New York, Cornell University Press. Tansel, Fevziye Abdullah (1946-1951) "Ahmet Hikmet Mftolu" Trkiyat Mecmuas, IX. Tiryakian, Edward A. (1978) "Emile Durkheim" in A History of Soci-ological Analysis. Ed. Tom Bottomore ve Robert Nisbet, London, Heinemann. (Tokgz) Ahmet ihsan (1930) Matbuat Hatralarm 1888-1923. istanbul. ilken, Hilmi Ziya (1966) Trkiye'de ada Dnce Tarihi, II cilt, Konya, Seluk Yaynlar.

Atatrk ve Cumhuriyet Dnemi Trkiyesi,


Trkiye Ticaret Odalar Sanayi Odalar ve Ticaret Borsalar Birlii, Ankara, s. 57-67

202

YENLEME DNAMNN TEMELLER VE ATATRK Giri Kiiliimizin tesinde bir varlk olarak beliren, deerlerine kendimizi uydurmak zorunda bulunduumuz bir "topluluk"ta yaadmz biimindeki anlay, biyolojik yeteneklerimizin dorudan rn deildir. "Toplum" kavram, gemi birikimlerle bize geen bir benzetme, bir tebih'tir. Belleimizde tadmz ve gnlk toplum ilerimizi bir dereceye kadar dzenlilik iinde yapmamz olas klan bu benzetme de, yine, iinde yaadmz toplum koullarnn biimlendirdii bir rndr. Toplumu yeniden dzenlemek isteyen kiiye "reformcu" denilecek olursa, bu kii de, bir dereceye kadar snrlar belirtilmi, karmak ama paralar tutarl bir topluluk imgesinden hareket edecek ve bu ok ynl, bir lde de belirsiz kmeye yeni bir biim vermek

isteyecektir. Burada stnde durulan bu iki srecin varl -yani bir toplulukta az ok paylalan bir amalar btn bulunduu ve bu amalarn zamanla deitii gerei- btn toplumlarn sregelmesini salayan etkenlerdir.
203

"Toplum" imgesinin, toplumda yaayan kimselere yn verici rol bir dereceye kadar bilinli bir olaydr: Yasalar, sosyal deerler, gelenekler, efsaneler, son olarak da toplumun kendi hakknda dndkleri, yani tarih, belirli bir topluluun ne gibi niteliklere deer verdiini kiilere anlatr, bunlar onlara yanstr; onlarda bu grntnn canl tutulmasn salar, kiilerin davranlarn bu elere gre biimlendirmelerini gerekletirir. Kii, bu deerlerin beenildiini grd zaman iinde tad "toplum haritas" pekiir. Szkonusu imge, benzetme ya da "tebih" szcnden de anlalaca zere hibir zaman tam bir aklkla tanmlanamaz, zira belirli bir "toplum haritas" yalnz bir dereceye kadar bilinli bir olaydr.
Bunun bir rneini vermek iin Trkiye'de biroklarnn davrann biimlendiren belirli bir "toplum harita"sn inceleyebiliriz. "Brokratik dnya gr" olarak tanmlayabileceimiz bu anlayn kaynann ne olduunu Trkiye'de sorarsak, alabileceimiz karlklardan biri "krtasiyecilik" olacaktr. Bu yantn ak anlam udur: Yurttan devlet kurumlarnda iini grebilmesi, isteminin birok kanallardan gemesine baldr. Bavurusunun yasalara uygunluu snanr, imzalar sralanr, herkes sorumluluu bir bakasna atar, damgalar vurulur, defterlere kaytlar geilir, yurttan ii uzar. Buradaki yantta, belli bir doruluk pay bulunmaktadr. Saylan zelliklerin gerekten, "brokratik dnya grnn aka beliren karakterini tanmlad kukusuzdur. Ancak ayn brokratik davrann, gizli, kimsenin gzne arpmayan bir temeli vardr. O da, kt stnde dzenlilik salamak urunda, toplumsal gerekleri "hasralt" etmektir. Gerekler, brokratn kafasnda yaayan daha dzenli, "kitaba uygun" Trkiye'ye ters gelirse, brokratik eilim bu uyumsuzluun kaynan aramadan uyumsuzluu grme-mezlikten gelir. Brokratik davran hep dzenlemeye y204

neliktir ve bunun karsna kan gerekleri "kurald" saymak eilimindedir. Bu davran, bilinli olarak izlenen bir hareket deildir, bu bir "bilisel model" ve gerekleri alglama szgecidir. Brokrat, aslnda davrannn arkasnda yatan bu sistemin okluk farknda deildir.

"Reformcu"yu, kendi toplumunda ortaya kan baz itici glerden yola karak toplum kavramna yeni bir biim vermek isteyen kii olarak tanmlamtk. Reformcu'nun ilerde ortaya karmay amalad topluluk trnn dayand veriler de genellikle ayrntl ve bilinli deildir. Kurulmas istenen topluluk bir "tasarm", bir "tasavvur"dur ve tpk "sosyal devlet" teriminde olduu gibi genel kavramlarla anlatlmak zorunda kalnan "proje"lerden ibarettir. Bu iki ulu belirsizlikten, yani toplum imgesinin bir "benzetme" ve toplumu deitirme isteinin bir "proje" olmasndan dolay, reform hareketlerini incelemek birounun sandnn tersine metodolojik zorluklarla dolu bir aratrma alandr. Bu sunuumuzda Atatrk reformlarnda bulduumuz ve reform srecine yaklamda bir balang saydmz drt "sosyal veri" stnde durarak, bu reformlar ortaya karan genel dinamiin bir kaba "ema"sn izmek istiyoruz. Bu drt "sosyal veri "yi yle tanmlayabiliriz:
1. Kiilerin otoritesi stne kurulu bir onur anlayndan kurallar ve yasalar stne kurulu bir onur anlayna gei.

2. Evren dzeni'ni anlamada, din'den, "pozitif bilim" anlayna gei. 3. "Avam-havas" ayrlklar stne kurulmu bir topluluktan "halk" bir toplulua gei. 4. Bir mmet topluluundan bir ulusal devlet'e gei. Bunlar Atatrk reformlarnn getirdii, birok noktalarda birbiriyle kesien baz temel elere dayanan ada Trk toplumunun karakterini ortaya karmaya yarayacak deikenlerin bir "rlve"si saylabilir.
205

Bu anlatmda, aamalar gerektekinden daha kesin izgilerle "resm" edilecektir. Aslnda, bugnk Trkiye'de bile gemi yzyllarn deerlerinin izleri sregelmektedir. Ancak, 19. yzyl Osmanl toplumunun nemli deimelere sahne olduu aktr. Bu deimeleri izlemek iin izgileri kalnlatrmak, bize, sreci daha ak olarak anlatr. Atatrk'n katklarn bu ereve iinden grmek, onlar ak bir grnme kavuturur.

I. Osmanl Sosyal Dzeni ve Reform


Trkiye gibi brokratik gelenei ar basan bir toplulukta reformcu davran bir dereceye kadar kolaylatrlmtr. Osmanl brokrat, "nizm- alemci "dir, toplumu biimlendir-me'ye alktr. "Braknz gesinler" biimindeki bir ilke, onun dnya grnde yalnz egemen olmad alanlar iin geerlidir. Ancak, Osmanl topluluunda "nizm- lem"cili-in amac toplumu deitirmek deil, toplumun dengesini salamaktr. Ama, toplum biimini elden geldii kadar deitirmeden srdrmek olduu iin, bu toplulua yenilik getirmek kolay deildir. Burada stnde durulmas gereken zelliklerden biri udur: Asl amac denge salamak olan bir toplulukta nasl oluyor da deiiklik gerekletirilebiliyor? Atatrk' bu srecin iinden incelemek bize hem Atatrk'n katklar, hem de iinden kt ortam hakknda aydnlatc bilgiler verir. Gzden geirilmesi gereken etkenler arasnda zellikle ikisi stnde durmak yararl olacaktr. 1, Atatrk'ten hemen nceki yllarn "dnce iklimi" neydi? 2. ok daha gerilere giden Osmanl toplumunun deime dinamii reformcu eilimlere nasl yansyordu?
206

A. Osmanl Yapsnn Toplumsal zellikleri: Patrimonyal Brokrasi Osmanl toplumunu tek bir "model'le kavramlatrmak, kukusuz elde deildir. Ancak, imparatorluun toplumsal zelliklerini iyi anlatan bir ema, "patrimonyal brokrasi" ad verilen topluluk trdr.1 Toplumlarn gelimilik dereceleri, bir siyasal "merkez" gelitirebilme baarlarna balanrsa, patrimonyal topluluk tipinin bu skalada olduka gelimi bir toplumsal rgtlenme rnei verdii sylenebilir. Bu gr yle kantlanabilir: Maribli sosyolog bn-i Haldun'a gre, Ortadou'da kurulan devletlerin tarihi, bir "tekrar"dan ibarettir. Soy balarnn ve yeni bir birlik duygusunun zaman zaman birletirdii gerler, kentlerde younlaan devletlerin merkezlerine saldrrlar. Baar elde ederek bunlar yeni bir devlet kurarlar, ama bir sre sonra kent yaay yeni hanedan "yumuatr", bu slle de yeni ger federasyonlarna yenilir. bn-i Haldun'un bu teorisi Ortadou iin son derece gerekidir. Ancak, Osmanl mparatorluu'na bakld zaman rgtlenmesi sayesinde

Ortadou'nun bu "inili kl" tarihine kendi snrlar iinde son verdii grlr. Osmanl patri-monyalizm'i ok etkili bir silah, bir rgtlenme trdr. Patrimonyal ynetimlerde, meruiyet'i hkmdar temsil eder. Hkmdar, otoritesini, lke dzeyine dalm, olduka zerk bir feodal snf yoluyla deil, gelecekleri kendine bal bir "patrimonyal brokrat" snf araclyla salar. Bu snfn Osmanl Devleti'nde iki kolu vardr: Biri asker glerden, tekisi "sivil" memurlardan oluur. Bunlara devlet emrinde olduklar sylenebilecek din adamlar da eklenebilir. Buna ramen, Ibn-i Haldun'un iaret ettii tehlike tam olarak giderilememitir. lkenin evre alanlarna ege1 S. N. Eisenstadt (editr), Political Sociology, New York, Basic Books, 1971. 207

men olan kabileler ve gene merkezden uzak kesimlerde "eraf" hanedan rahatsz edecek kadar bir potansiyele sahiptir. Fakat hanedan iddialdr: Hkmdarn, hkmranlnn eksiksiz olduu, kimsenin bu hkmranl kendisiyle paylamad ilkesi, rejimin temel deerleri arasnda yeralr. Bunun en yksek lde salanmas iin hkmdarn evresinde toplanan "memurlarn", lkenin stratejik g kaynaklarna egemen olmalar gerekir. rnein, "eraf ve tarann iletiim sistemi merkezce kontrol altna alnmaldr. Patrimonyal ynetim, herhangi bir kmelenmeye gz-yumduu anda kolayca yara alabilecei iin, abalarn topluluk stndeki denetimini korumaya evirmitir. Rejimin parolas, sosyal hareketleri denetim altnda tutmak, sosyal kmelenmeleri izlemek ve toplulua srekli olarak "dzen" vermeye almaktr. Osmanl Devleti, toplum iindeki gruplar tasnif eder, her birine kendi bitii bir "rol" tanr, bu gruplarn nderlerini topluluun hareketleri asndan kendine kar sorumlu tutar; gruplar ve kiileri kendine gre izdii bir toplumsal "yap" planna yerletirir. Rejim, kaynaklar denetleme politikasnn bir paras olarak, lkenin zenginlik kaynaklarnn ve uyruklarnn niteliklerinin zaman zaman "envanter"ini karr. Bu i, olduka kk bir merkezsel brokrasi ile saland iin "evre" glerini kendi yanna kazanmak, adem-i merkeziyet'de, devlet politikasnn bir ynn oluturur.

Devlet'e tehlike nereden gelirse gelsin yokedilmeye allr. rnein, Osmanl mparatorluu Islm bir devlettir ve slm dini Mslman uyruklarn birlik olmasn salayan temel deerdir. Oysa, dinsel kurumlar da devlet tarafndan skca kontrol edilir. Din adamlar (ulema), geimlerini devletin denetledii kaynaklardan salarlar. Bu adan, lmiye (ulema'dan oluan kurum), Bat'daki "kilise"ye benzemez. Bat'da kilisenin devletinkinden ayr bir hiyerarisi, geni
208

topraklar, zengin kaynaklar vardr. Osmanl mparatorlu-u'nda Mslmanlarn dinsel kurulularnn almas bunlarla hi karlatrlamaz. Bazen, din rencileri (softalar) birlikte hareket ederek ulema'ya devlet karsnda bir g salarlar, ama bu durumun ok uzun sreli olmas olanakszdr. Hele bu atma Bat'daki devlet-kilise atmasyla karlatrlamaz. Devlet, bununla kalmayarak, slamc inancn biimini de denetler. Devlet dnda beliren dinsel

odak noktalar kovuturulur ve bastrlr. "Ayrmc" saylan "h"lar devletin eriebildii yerlere srlr ya da idam edilir. "i-Alevi" kmesine "beinci kol" olarak baklr. Bamszlk belirtileri gsteren dinsel liderler (Rafizler) kovuturulur ve etkisiz duruma getirilir. Osmanl brokratlarnn stlendikleri bu koruma ilevinin forml olarak aklanma biimi, Din Devlet'tir. Burada "din" bata gelir, oysa asl korunmaya allan devlet'tir. Bunun da meru, "Mslmanla san" bir savunmas vardr: Gl bir devletin koruyucu gcnden yararlanamayan dinin sreklilii de salanamaz. Devletin bu genel "nizm- alemci" davranna ve kendini koruma politikasna ramen mekanizmalar bazen ters alabilir. O zaman "anari", devletin "bataca" korkusu belirir. Bundan dolaydr ki, birok devlet adam Yeni Os-manllar'dan ve Jn Trkler'den nce bile "bu devletin nasl kurtarlabilecei2 konusunu kendine dert etmitir. Tanzimat, Osmanl devlet adamlarnn bu kaygsnn yeni bir biim almas olarak tanmlanabilir. Devletin kurtarlmas iin yeniliklerin kabul edilmesi gerektiini anlamak o kadar uzun srmemitir. Asl engeller devlet dndaki topluluklardan gelmitir, bunun tarihini aratrmak ise konumuzun dnda kalmaktadr.
2 Tank Zafer Tunaya, Hrriyetin Jldm, stanbul, Siyaset lmi Dizisi. 209

B. Tanzimat'la Gelen Yeni Gr


Dikkat edilirse, Osmanllarn "nizm- alemci" tutumunda uyruklar (teba) bir ara olarak belirir. Bu anlaya gre, uyruklar ho tutmak esastr, bu koullar salanrsa devlet iyi alr. Fakat esas uyruklar deil, devlet'tir. Bunun tam tersi bir tutum, devletin esas grevinin uyruklarnn mutluluunu salamak olduu ilkesidir. Bu gr nce Tanzimat dneminde belirir, sonra gittike glenerek, 19. yzyln sonunda ortaya kar. Bu nemli ama ayrl devlet anlayn temelden deitirmektedir. Fakat zamanla deer kazanan "uyruklarn egemenlii" gibi hukuksal bir kavramn arkasnda ok daha aprak bir sosyal sre yatmaktadr. Bu sreten, burada "onur" kavramndaki bir deime olarak s-zedilecektir. Atatrk, bu ana yrnge deiiminde -"onur" kavramna kar kiisel bir duyarl olduundan- nemli ve belirleyici bir rol oynamtr. Atatrk'n grlerinde, yeni hukuksal kavramn Trkiye'ye yerletirilmesi zorunlu-u, bir onur deiikliinin gerektii inancyla paralel olarak yrr ve ok zaman "onur" deiikliinin zorunluluu demelerinde en gl izgilerle vurgulanr. Tanzimat'tan nceki devlet'i kurtarma abalar Osmanl asker gcnn yeniletirilmesi zorunluluunun anlalmasyla biimlenmiti. Tanzimat'n zellii bu anlaya yeni bir eksen katm olmasdr. Asker reformun yaplabilmesi iin dzenin idar, hukuk ve iktisad yapsnda da yenilik gerekmektedir. Tanzimat'n esas karakterini ortaya karmak iin aratrmalar yapanlar genellikle bu karakteri Tanzimat'n "ikilii" adn verdikleri bir unsurda bulurlar. Bu teoriye gre, Tanzimat bir yandan laik Bat kurumlarn yerletirmeye alrken, te yandan imparatorluun "dinsel" yapsndan vazgeememitir. Ayn teorinin Ziya Gkalp tarafndan anlatlan biimi, Tanzimat'n Trk topluluuna ya210

banc olduu bir deerler kmesini yukardan zorlamaya alm olduu ve bunlar "yeniletirme"ye almaddr. Bu itham bir bakma dorudur. Ancak konuyla yalnz bu adan bakmak, Tanzimat'n yadsnamayan baarlarn arka plana iter, Tanzimat hareketinin 18391876 yllar arasnda ne kadar ok i grdn ve imparatorluun kurumlarn laikletirmekte ne lde ileri gittiini gzden karr. Ule-ma'y, eskiden hemen hemen tekelleri altna

aldklar bir yarg mekanizmasnn arka planna itmek, karma bir hukuk sistemi uygulanan yeni bir yarg yaps ortaya karmak, (Abdlhamid dneminde) sivil bir hukuk okulu kurmak ve Bat yarg geleneklerini anlayan bir yarg snf yetitirmeye balamak, dava vekillii ve savclk kurumlarn ortaya karmak, Tanzimat'n laikleme stnde ne kadar durduunu anlatan admlardr. Eitim kurumlarnn tekelini ellerinde tutan ulema'y bir yana iterek, sivil bir eitim sistemi gelitirmek, sivil retmen okullar amak, bugnk orta ve liselerin karmas olan rtiyeleri lke yzeyine yaymak, sonralar (yine Abdlhamid'in szedilmeyen bir baars) asker okul sistemini yeniden kurarak yetien "mektepli" subaylarn saysnda nemli bir art salamak, vilyet merkezlerinde asker ve sivil liseler amak da Tanzimat ve sonrasnda eitim dzeyinde gsterilen ilerlemeleredir. Son olarak, bir yarg ynetici karm olan JeadVnn yerine, Trkiye'nin ada ynetim sistemine ok benzeyen bir sistemin ortaya karlmas, Tanzimat'n gelitirdii bir baka nemli yeniliktir. Bunlarn tm, "laikleme"ye doru atlan nemli admlardr. Bu "ilerici"liin bir baka kant, Tanzimat devlet adamlarnn bir blmnn Bat kurumlarna kar olan tutumlarnda grlebilir. Bir mill eitim bakan, yazd bir mektupta Osmanllarn tmyle Avrupallamas gereini daha 1870'lerde savunursa, buna "devlletin slamc ynn korumak" denilemez. Devlet adamlarnn bazlar211

nn Bat'y model olarak almakta ne denli ileri gittikleri, 1860'lardaki tutumlarndan da karlabilir. O srada Osmanl bakanlarnn bir blm, Fransz meden kanunu olan Code Civil'i evirterek, bunun bir Osmanl temel yasas olarak kullanlmasn nerebilmilerdi. neri en sonunda reddedilmiti, ama o zamanlar bile bakanlar kurulu iinde devletin dinsel temellerini bir yana brakmaya yanda olanlarla, bu temelleri iddetle savunanlar arasnda bir atmann varl anlalabilir. Tanzimatlar arasnda bu kadar ksa bir dnemde bylesine Bat kurumlarna yanda bir tutumun gelimi olmas, Osmanl devlet geleneinin pragmatikliine ve nizm- /em'ciliine verilebilir. 1. Yeni Bir Onur Anlay Tanzimat yeni bir uyruk kavramn gelitirmitir. Siyasal konular ok iyi demesini bilen inasi, bunu, "Haddini bildirir sultana senin kanunun" msrayla anlatm oluyordu. Bununla inasi, Reit Paa'y verken Glhane Hatt- Hma-yunu'nun yeni bir devlet-birey ilikisini belirlediini anlatmak istiyordu. inasi'nin vurgulad bu yenilii tmyle anlayabilmek iin gzlerimizi Osmanl Devleti'nde grlen bir temel yapsal unsura evirmemiz gerekir. Btn slm devletlerinde grnen bu yapsal unsur, kamusal mekanizmalar yrtmekte kiileraras ilikilerin roldr.3 Bugn, devletle ve kiilerle olan toplumsal ilikileri olduka kesin bir yasa anlay dzenler. Bireyler, aralarndaki anlamay kesinletirmek isterlerse, bunu yasalarn verdii biimlere gre gerekletirirler; szlemeler yaparlar, akitler dzenlerler. Bunun bir sonucu noterin gnlk yaamda gittike artan nemidir. ada toplumlarda devletle
3 Roy E Mottahedeh, Loyalty and Leadership in an Early hlatnic Society, Prince-ton, Princeton University Press, 1981. 212

olan ilikiler de yasalara gre dzenlenir. Devlet iindeki ilikiler, rnein ast-st ilikileri, gene yasa deeri olan dzenlemelerle, ynetmeliklerle biimlendirilir. Hukuk ilikileri yaamn her kesine girmeye balamtr. Patrimonyal tipli devletlerde yasalarn rol ok daha snrl ve belirsizdir, bundan dolay yasann yerini ok zaman kiileraras zel anlamalar alr. Bir rnek olarak, ada ortamda

memurlarn yetimesinde etkin olan dzenlemeler arasnda niversitede snf geme snavlar, diploma, burs koullar, seme snavlar, zorunlu hizmet ilkeleri ele alnabilir. Patrimonyal sistemlerde ve zellikle Ortadou patrimonya-lizminde bu "gayr- ahs" dzenlemeler ok daha snrldr, iyi memur "tavsiye" ile seilir. Memur olarak altrlacak kimse snavla deil, bir "kalem"in (bro'nun) banda bulunan prestijli ve deneyimli bir memura "ra" edilip onun "dizinin dibinde" yetierek, 12-13 yalarnda mesleine balar. Birinin "dizinin dibinde" yetimekse, gen memurla deneyimli memur arasnda insancl bir iliki kurar. Bu ilikide gen memur kendini yetitirmi olana "medyun- kran"dr. Bu kiiyi daima kendinin "pr"i sayacaktr, ona sayg gsterecektir. Kuruluu iindeki entrikalarda, onun yann tutacaktr. Yetien kimsenin yetitirene olan ba, devlet yapsnn stne dayandrld genel bir sistemin parasdr. Bunun ilgin bir baka rnei "devirme" usuldr. Aile balarndan gen yata koparlan birisi, asker ya da saray memuru olarak yetitirilmeye allr. O kimse devlete "kul" olmutur. Bu "Kul"luu padiah iin her an tm hayatn vermeye hazr olmasnda belirir.

Hkmdarlar da kendi sistemlerini perinletirmek iin yasal kurumlardan ok, insan ilikilerini kullanrlar. Yksek memurlarna ve vezirlerine dattklar nimef'lerle onlar kendilerine balamaya alrlar; bir baka balama biimi, nisdk (anlama) ya da yemin'dir. Hkmdarlar kendilerine kar ge213

len birini balarlarsa, sulu kiiye bir daha byle bir davranta bulunmayacaklarna yemin ettirirler. Btn bu kiilera-ras balar, yaptrmlar esnek, ama yine de etkin, bir "mekanizmay srdrme" olanan ortaya karr. Bu mekanizmann yansra getirdii zelliklerden biri, zel bir onurluluk anlaydr. "Pr"ine kul olmak, onursuzluk deildir, ok aranan bir nitelik olan "vefa"dr. yi memir vefakr memurdur. Kiinin onuru, pr'inin gcne baldr. Geri insan, Allah'n bir yarat olduu oranda korunmutur, saygya deerdir. Fakat bu sayg bugnk sistemlerde olduu gibi yasalarn gvenceye ald bir konu deildir.- Tek gvence, kurulmu olan insan ilikilerine uyulmasna, padiah'n, "pr"in ya da "byk"n, "kk" koruma ilkesini balayc saymasna dayanr. te, Glhane Hatt- Hmayunu kii haklarnn bazlarnn (yaama, mlkiyet, onur gibi) dzenleyici yasalarla korunacan, ok ak deilse de yine anlalabilir bir biimde dile getirmesiyle, yeni bir insan haklar ve onurluluk anlay getiriyordu. Yasalarn koruyucu rolnn yannda "yeni onur" anlay, insan haklarnn her alanda bir uzants olduu oranda, daha genellemi bir toplum ilkesi kimliiyle beliriyordu. insan haklarnn yasalarla korunaca sz verilirken, "yeni onur" gnlk yaama bir ideal olarak dorudan yansmaya balyordu. inasi ve Namk Kemal gibi Tanzimat aydnlarnn kardklar gazetelerde yaydklar dncelerde "yeni onur"un savunulmasnn genel bir tema olarak belirdii grlr. ina-si'nin yazlarnda yeni onuru simgeleyen efkr- umumiye, ef-kr- milliye, mahkeme-i vicdan, devlet-i meruta, hukuk- ns gibi szler sk sk kullanlr. Yeni onur, Namk Kemal'de "hrriyet" adyla geni bir hret bulacaktr. 1860'larda snrl ama etkin bir yurtta yn tarafndan okunan Tasvir-i Efkr gibi gazeteler, bu inanlarn yaylmasn salyordu.

Tanzimat'a kar ilk protesto, baz aydnlarn Tanzimat'n onur deiikliiyle ilgili szlerinin tmyle yerine getiril214

mediini ileri srmeleriyle belirdi. Onlara gre, Tanzimat Hatt- Hmaynunu'nun sz verdii yasalar ynetimi yerine, bir brokratik sekinler (elit) sultas gelmiti. Tanzimat dzenlemelerini getiren devlet adamlar, yalnz kendi yaam, mal ve onurlarn gvenlik altna almlard. Yeni Osmanllar olarak tarihe geen bu aydnlar, devlet adamlarnn egoistliini aklamaya altklarnda, iki noktaya taklyorlard: 1. Sz verilen yasalar rejimi'nin kuru bir vaat olarak kalmas, bir kurumsal sorundu: Ancak halk' temsil eden bir meclis bu yeni dzenin uygulamaya gemesini salayabilirdi. Ancak bir parlamento, her snf insann karlarn gze-tebilirdi. Bundan dolay Yeni Osmanllar, yazl bir anayasa'nn kabul edilmesini ve bir parlamento'nun oluturulmasn istiyorlard. 2. Yeni Osmanllar'a gre, Tanzimat'n ikinci bir eksiklii, bir temel felsefe'ye dayanmamasyd. Bat'da anayasacln ve temsil sisteminin arkasnda 17. yzyldan beri gelien "aydnlk felsefesi" yatmaktayd. Yeni Osmanllar'a gre Tanzimatlar Osmanl sisteminin temel felsefesini oluturan slamc dnya grn bir yana atmlar, bylece Tanzimat reformlarn rk bir temele oturtmulard. Oysa, onlara gre, slamc ilkeler demokratik bir sistemin de felsefesini oluturabilirdi. Yeni Osmanllar'n anayasaclk hakkndaki nerileri on yl iinde gerekletirildi. Fakat Sultan Abdlhamid bu kurumlara gelime frsat tanmadan bir yl iinde parlamentoyu, kendinden gelecek yeni bir emre kadar feshetti.

2. Milliyetilik Akm ve slamclk


Parlamentonun kapatlmas hrriyetseverler iin gerekten byk bir darbeydi. Fakat hrriyetilerle Sultan Abdlhamid arasndaki btn ztlklara ramen Padiah'n bundan
215

sonra izledii politikada Yeni Osmanllar'n dncelerinden kalma bir iz bulabiliriz. Bu iz, slamc ilkelerin Sultan tarafndan kullanlmasyd. Geri Padiah'n "islamc" politikas Yeni Osmanllar'nkinden ok daha pratik bir temele dayanyordu. 1878 tarihli Berlin Muahedesi'nden sonra Osmanl Imparatorluu'nun yeni izilen snrlar iinde Mslman uyruklar eskisine oranla ok daha byk yzde oluturuyordu. Padiah o zamana kadar ortak bir eksen evresinde toplanamayan Osmanllar imdi belki "islm" inanc evresinde toparlayabilecegine inanyordu. Bunu Abu Manneh'in 1970'li yllarda kan aratrmalarnda da aka grebiliriz.4 Fakat Padiah'n islamc inanlar kullanmay denedii bir baka alan, geniliine deil, derinliine alyordu. Padiah slm', son derece ilkel kalm baz uyruklar iin bir tr onlar topluluun amalarna ynelmeyi kolaylatracak etken olarak kullanmak istiyordu, bylece kendi kiiliinin ekseni olduu bir devlete ballk yaratmaya alyordu. 19. yzyl, Bat'da milliyetiliin gelitii dnem olmutu. Bu gr Avrupa'nn "milliyet"lerden olutuunu, bu milliyetlerin her birinin armasnda zel bir kltr yattn ve bu kltrn biimlenmemi olsa bile o milletin iinden, halkn geleneklerinden karlabileceini ileri sryordu. Milliyetiliin kltr ekseninin gelimesinin yanbanda, bir siyasal milliyetilik de geliiyordu. Birok lkeler ayn "millet"i iine aldklarn ileri srdkleri bir snr geniletme

politikas uyguluyorlard. Baz lkeler kendi "millet"lerinin dank lkelerde bulunduunu ne srp, bunlar birletirme abalarna girimilerdi. Rus aydnlarnn ve baz siyaset adamlarnn kendi Slav "millet"inden olduklarn ne srdkleri topluluklar egemenlikleri altna almaya ynelen
4 Butrus Abu Manneh, "Sultan Abdulhamid II and Shaikh Abudhuda al Sayyadi", Middle Eastern Studies, 1978, No: 15, s. 131-153. 216

ve Balkanlar'da ok etkin olmalaryla sonulanan ideolojilerine Pan-Slavizm ad verilmiti. Padiah'n d ilikilere yansyan slamc politikas olan Pan-lslmizm de bylece Pan-Slavizm'e de bir karlk veriyordu. Fakat yine de Osmanl Imparatorluu'nun en nemli sorunu bir i konuydu: Daha nce grld gibi, Osmanl mparatorluu snrlar iinde yaayan gruplar dinlerine'gre tasnif edilmiti. Osmanllar iin "Trk", "erkez", "Arap" gibi tanmlamalarn, Mslmanlarn aslen nereden gelmi olduklarn anlatmas dnda bir nemi yoktu. Bundan dolay da bir Osmanl aydn Osmanl topraklar iinde Rusya'daki "Slav" birimine karlk oluturan birimi bulmakta zorluk ekiyordu. Olsa olsa bu birim "Mslmanlk" olabilirdi. Bulu yalnz Padiah'n buluu deildi. Osmanl Imparatorluu'nun iinde birlii salayacak "bayrak"n "Mslmanlk" olduu inanc, 1870'den sonra gl bir dnce akm olarak belirmeye balad. Tanzimat' inceleyenlerin yine yaptklar bir hata, islm politikasnn srekliliini birtakm "gerici" kiilere balamalardr. Aslnda, slamclk birtakm "rmcek kafal" hocalarn direniinin rn olmaktan ok, beliren baz siyasal sorunlara bulunmu pragmatik bir yantt. mparatorluk paralandktan sonra bu yantn nemi kalmad ve slamcln nemli bir tutama az ok kendiliinden ortadan kalkabildi. Atatrk'n buradaki baars bu grn hl geerli olduunu syleyen, realizmden yoksun baz kimselerin karsna sistematik olarak km bulunmasdr. Bu, Atatrk'n zel vurgu-sudur. Atatrk'ten nceki kuan aydnlar arasnda dine kar kma, aka bilinen plralizm (oulculuk) eilimlerine ramen, o kadar nemli bir sorun da deildir. kinci Jn Trk hareketinin (1889-1908) Padiah'n islamc politikasna kar koymaktan kaynakland sylenemez. Muhalefetin protestosu bir "eski onur anlay" - "yeni onur at217

mas" evresinde olumutur. Bu atmay da pekitiren bizzat Padiah'n 1880'lerde kurduu baz kurumlarda beliren "eski onur"un kiiliki anlayna dayal eilimlerdi. Bu eilimlerdeki devrimci potansiyel ise bizzat yeni kurumlarn alma ilkelerinden kaynaklanyordu.
3. ttihat ve Terakki Abdlhamid dneminde etkili bir sansrn dnce ortamn tahrip ettii dorudur. Abdlhamid dneminde hibir gelime salanamad gryse yanltr. Abdlhamid ann asl paradoks'u, Padiahn "tehlikesiz" sand baz kurumsal gelimeleri desteklemi olmas sonucunda hi beklemedii hrriyeti bir tepkiyle karlam olmasdr. Padiah'n parlamentoyu feshetmi olmasna ramen, bir "gelime" politikasn tuttuuna kuku yoktur. Stanford Shaw, Abdlhamid'in, saltanatnn banda bir yabanc bykeliye gsterdii reform planlarnn hemen tmn gerekletirdiini belirtmitir.5 Padiah'n asl politikas, uyruklarnn genel eitim dzeyini ykseltmek, ama bunu yaparken siyasal dnce gelimelerini dondurmakt. Padiah'n tahtta bulunduu yllar, bu gibi bir tutumun temelden elikili olduunu gstermitir. Bunun yannda, her eye ramen tahtta bulunduu ilk on be yl Osmanl basn iin, edebiyat iin o kadar da snk gememitir. Halit Ziya gibi, Tevfik Fikret gibi,

Hseyin Cahit gibi Trk edebiyatnn en parlak kiileri bu dnemde yetimitir. Sultan Abdlhamid'in stnde en ok durduu konu, Yeni Osmanl yanda Sleyman Paa tarafndan ilk admlar atlan subay yetitirme sistemini adalatrmakt. Bu amala Almanya'dan danman olarak getirilen Von der
5 Stanford J. Shaw, Ezel Kural Shaw, History of the Ottoman Empire and Modern

Turkey, c. II, Cambridge, Cambridge University Press, 1977. 218

Goltz "Paa"nn tam bir baar elde ettii sylenebilir. Von der Goltz'un ie balad 1883 yl ile 1895 yl arasnda eski alaydan yetime subaylarla hibir biimde karlatrlamayacak yeni bir subay kua yetiti. Sistemin temelinde daha gen yatayken bir kiiyi asker deerlerle yourmak gibi bir ilke yatyordu. Bu sistem, en parlak adaylar iin batan itibaren paraszyatl bir sistem olarak alyordu. Ortaokuldan itibaren bir tr asker eitim gren kimse, uzun yllar asker deerlerin stn tutulduu ve vatan kurtarma'nn ana ama olarak grld bir "atmosfer"de kalyordu. renim parasz olduu iin bu eitim kanalnda dk sosyoekonomik bir tabandan gelen kimselere sk sk rastlanabiliyordu. Bu gibi aile tiplerinde kazanlan deerlerin ise renciler stnde okulda telkin edilen idealler kadar ar basamayaca doald.

dealler arasnda Osmanll kurtarma gr ok etkindi. Fakat bu ideal deierek renciler arasnda daha ok "vatan kurtarma" biimini alyordu. Kavramn byle bir aamadan gemesi bir rastlant sonucu deildir. Eski sistemdeki kiisel ilikilerin altn izdii "uyruk" anlaynn ve kiisel ilikilerin yerine daha genel ilkelerin yeralmasy-la, uyruk olma yava yava bir "yurtta" olma anlay biimine giriyordu. "Yurtta" tipinin rengi ise artk kiilere sayg, muhabbet, vefa deildi. "Yurtta"n balanma noktas "Padiah'la olan kiisel iliki deil, ok daha soyut bir kavram olan "vatan"d. Sultan Abdlhamid'in hatas, gelimekte olan "vatanperverlii Osmanl hanedanna "vefa" ile bir saym olmasdr. Bunun daha somut bir rnei, Padiah'a kar muhalefeti ynlendirmi olan ttihat ve Terakki Cemi-yeti'nin kurulu tarihi deerlendirilerek verilebilir.
ttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurulmas olduka gerilere gider. Bu rgt 1889 ylnda Asker Tbbiye'de kurulduu zaman Ermeni devrim kurulularnn imparatorluk iin
219

bir tehlike yaratabilecekleri olgusu tmyle belirmemiti. Geri Osmanl siyaseti Dou Rumeli'de ve Msr'da nemli saylabilecek gerilemeler gstermiti. Ama durum ayrntlaryla incelendiinde Cemiyet'in kurulmasna neden olan etkenler arasnda, d siyasette honutsuzluk kadar, izlenmekte olan adalama politikasnda "eksik "lere kar bir tepki grlr. Bu eksikler, imparatorluu kurtarma abalarnn okul dzeyinde grlen boluklaryla, ama baka bir planda da eitimin genel niteliiyle, yani meslekle ilgili hususlard. Geri ittihatlar, "hrriyet" peinde olduklarn, Namk Kemal'in izinden gittiklerini birok kez belirtmilerdir. Ancak "hrriyet" istei olarak tanmladklar tepkilerinin niin 1889'dan daha nce belirmediini sormak gerekir. Asker Tbbiye'nin baz i rgtlenme sorunlarna bakld zaman, bu tepkinin niin o zamanlar ortaya kt daha kolay anlalabilir. Tepkinin sertlii de i rgtlenme konularnn arkasnda bir "eski onur - yeni onur" atmas yatmasndan ileri gelmektedir. Bu nedenle, Asker Tbbi-ye'de ttihat ve Terakki'nin -o zamanlar baka bir adla- kurulmasnn nedeni, birok Jn Trk'n ne srd gibi "edebiyat" (Namk Kemal) deil, "hayat" (meslek)'tir.

Gelimeleri anlamak iin nce, gzlerimizi, Asker Tbbiye'nin pek sevilen mdr Marko Paa'nn lm olayna evirelim. Marko Paa Asker Tbbiye'de "Avrupai" bir ynetim gelitirmi, okulda "yeni onur"un gerektirdii kurumlarn yerlemesini salamt Marko Paa'nn ynetiminde bilimsel baar, entrika ve kayrmadan ayr tutularak bir dllendirme ilkesi olarak kurumsallamt. rnein, Marko Paa zamannda ve lmnden bir sre sonra, Avrupa'da staj yapmaya hak kazanan renciler bu hakk snavla kazanyorlard. Marko Paa'nn 1888'de lmnden sonra bu sistem giderek bozuldu. Padiah'n ya da yaknlarnn tavsiye'sine "mazhar" olanlardan bir blm renciler bu
220

yolla Avrupa'ya staja gitmeyi baardlar. Bu eski deer - yeni deer atmasnn, Tbbiye'lilerin ileri gelenleri arasnda ok byk tepkiler uyandrdn uradan biliyoruz. Jn Trkler, 1908'den sonra iktidara geldiklerinde, okul yllarnda nlerine geerek Avrupa'ya "tavsiye" yoluyla giden birok doktoru "tenzil-i rtbe"ye tbi tuttular. Padiah'n bu "kayrma" politikasnn o sralarda Harbi-ye'de etkin olmaya baladn gsteren belirtiler vardr. Durum, kesin olarak ancak gerekli ayrntl incelemeler yapld zaman ortaya kacaktr. Fakat 1890'lar hakknda bugn bilinenler bu olasl imdiden kantlyor. O yllarda Padiah, okullarn dnda da gene bir muhalefet akmnn biimlenmesinden ok korkmu, kendisine eski sistemin ilkelerine gre, minnet balaryla balad insanlarn saysn oaltma yoluna gitmiti. Bunun gstergesi, kiisel balantlar stne kurulu kendi paralel ynetim sistemini pekitirmeye balam olmasdr. Deiiklik, birok gelimelerden de izlenebilmektedir. rnein, Harp Okulu'ndaki gen subaylarn o zamanlar yeni gelen rencilere, "Burada Zadegann (Sultan'n, devlet adamlarnn ocuklar) ayrcalklarn ciddiye almayn, memleketin asl sahipleri sizsiniz" gibi telkinlerde bulunduklar bilinmektedir. "Eski onur" sisteminde bir "by"nden bahi kabul etmek olaan bir eydi. Bu tutum kolaylkla bakalarndan "rvet" de kabul edilmesine kap aabiliyor, "irtikb"a. dnebiliyordu. Fakat Sultan Abdlhamid, hayretle, yeni rencilerinin "bahi"ten tiksindiklerini gryordu. Geri "bahi" hl cebine indiren bir renci grubu, para kabul eden bir geni "hafiye" grubu da vard. Ancak, Tanzimat'tan nce bir devlet kuruluu iinde hemen hi kimse "bahi" i prensip bakmndan reddetmeyi dnmemi olmaldr. Sultan Abdlhamid, 1883 ylnda Von der Goltz'u asker eitim sisteminin bana getirdii zaman, asker alanda
221

"madd" gcnn artacan hesap etmiti. Fakat 1890'lar-da mezun vermeye balayan yeni okul sistemi yalnz eski kurumlardan eitim noktasnda farkl deildi. Yeni okullar iinde yetien kiiler yeni deerlerle ortaya kmlard. Bu deerler de Tanzimat'tan beri izlenen bir izginin stnde yeralyordu. Bunun yannda, yeni okullarda yetien kimseler merkezci otoriteye daha gl olarak kar kyorlard, bu g de yeni okullarn yapsnn kendilerine balad bir zellikti. Harbiye'den Mlkiye'ye. kadar btn yksek renim kurumlarnda rencilerin kazandklar gcn iki boyutu stnde ayrca durmak gerekir: 1. Goffman'n deyiiyle bunlarn birer "total kurum" olarak almalar.6 2. Kitaba bal bir renimin "topya"c nitelii. Gnlk hayatta yaaymzn snrlarnn "ak" olduu

zamanlar vardr, bunun tersine "kapal" snrlar iinde yaanlan anlar da grlr. Sokakta yryen kii, "ak" snrl bir durumdadr, ama "okul" gibi bir yerde renci "kapal" snrl bir kurumun iindedir. ada yaam her ne kadar iletiim olanaklaryla gr snrlarn amsa da, kurumsal adan okul insan gittike daha sk alan bir cendereye sokmaktadr. Okullarn adalama sreci iinde aldklar biim bunu ok iyi anlatr. Bir uta, Osmanl toplumunun memur yetitirme kurumlarndan "kalem "i alalm. "Kalem"in bir okul grevi grdn, enformel biimde altn, kiisel ilikiler stnde kurulu olduunu grmtk. Bu adan kalem, "ak ulu" bir kurum diye tanmlanabilir. teki uta Harbiye'yi -1890'lardaki haliyle- dnelim: Uzun bir renim. renimin batan itibaren yatl okulda gemesi. Okulun d dn6 Erving Goffraan, Asylums: Essays on the Social Situation ofMental Patients and Other Inmates: Pelican Books, 1968-1978. 222

ya ile balar kesen yksek duvarlar. 600-700 kiinin ayn duvarlar iinde bir hafta kapal kalmas. Von der Goltz Paa'nn zel merak olan subaylarn bir lkenin "sekin"i olduklar tema'snn rencilere her frsatta tekrar edilmesi. renci niformas, okulun "ideolojV'si ve okulun "espri"si. Btn bunlar Harbiye'yi "kalem"den ok ayr bir kurulu olarak tanmlamamz salar. Harbiye, "snrlar kapal" bir "total kurum"dur. Total kurumun iinde bulunanlar da ok daha kolayca bir grup, bir topluluk olarak harekete geebilirler. Hele, yaadklar kurumun i mant ile hkmetin "siyaseti" elikili olursa... O srada olutuu gzlenen, ama hakknda ok az bilgi olan yksek okullardaki toplu "okul ayaklanmalar", bunun bir sonucu saylabilir. II. Yenileme Dinamiinin Temelleri

topya, aradmz, beendiimiz, zlemini ektiimiz ilkelerle hareket eden ideal toplum'u amalar ve yanstr. Reformcunun topyac niteliini kazanabilmesi iin ilerde olabileceini varsayd bir topluluk imgesi yaratabilme yeteneini tamas gerekir. Bunun da iki tr dnlebilir:
* mge, reformcunun iinden kt topluluun "arnm" bir biimi olabilir. Esasen, Tanzimatlar bu gibi "paral" bir reform kavramndan hareket etmilerdir. * Gerek topyac, toplumun btnnn deimesini gzleri nnde canlandrabilen kimsedir. Modern alarda topyacl tevik eden birok etkenin varl saylabilir, bunlarn iinde "kitap kltr" kukusuz en nde bir yer tutar. Atatrk'ten nceki kuak iin beliren bu yeni olanak, Atatrk kuanda daha da belirginlemitir. Bylece "yarn'n Trkiyesi "ni bir btn olarak gzlerinin nne getirebilen kiiler ortaya kmtr. Klzade Hakk, Abdullah
223

Cevdet bunlar arasnda yeralrlar ama, topyalar bir hayal olarak kalmtr. Atatrk, topyasn gerekletirebilmi nadir insanlardandr. En byk baars da -belki- bu noktada toplanmaktadr.

A. topyaclk ve Kitap
19. yzyl Osmanl aydnn en derinden etkileyen unsurlardan biri, Tanzimat'n baard, 1880'lerden sonra daha da biimlenen eitim reformu'dur. Eitimin, kurumlamann tesinde, bir baka etkisinden de szetmek gerekir.

"Okul "un, eitli alardan "medrese''den ayrlan bir kurulu olduu ok ilenmi bir konudur. Genellikle stnde yeterince durulmayan zellik, modern eitimin bir "kitaplar evreni" stne kurulduudur. Bugn okullarmzda "kitapsz"lktan yakndnz zaman, bunu, bir "kitaplama" ideali asndan ileri sryoruz: Her rencinin bir ders kitab olmas gerekir. Orta Zaman okullar bunun tam tersine bir sistem stne kuruludur. Kitap bulmak zor olduundan, hoca kitab "hfzetmi "tir ve bildiini rencilere not biiminde aktarr. El-Biruni, almalarnda

kullanmak istedii bir kitab ancak krk ylda bulabilmiti.7 19. yzylda Osmanl medreselerinde hl kitap yerine "kitab bilen ho-ca"nn egemen olduundan szedilebilir. Bu ortamda nemli kaynak kitaplarnn bulunmas zordur ve bunlar pahalya alnan aralardr. Bunun yannda, bilimin kitaptan karlan bir nesne olduu anlay da btnyle yerlememitir. Kiiler, kitaplar kadar nemli referans kaynaklardr. "Kalem"den yetime, bunun tipik bir rneini verir. Oysa sosyologlar "anlatm"a bal bilgiden "kitap"a bal reni7 Michael M. J. Fischer, Iran: From Religious Dispute to Revolution. Carabridge vs., Harvard University Press, 1980, s. 40.

224

me geiin bilisel yapmzda temel bir aama olduunu belirtirler. Kitap herkese ayn bilgiyi veren bir kaynak olduundan, okuyan herkesin kesinlikle ayn elerden hareket etmesini salar; "muhtelif rivayet"leri ortadan kaldrr, bilginin geni bir yn tarafndan "paylalma"sn salar. Kitap, srekli olarak bir tek metnin tekrar gzden geirilmesini salad iin eletiri olanan da oaltr. Kitap, anlatm reniminin bir zellii olan "dedikodu-hikye-fkra" havasnn yerine, bir "ilkeler dnyas" geirir. Bu da kitabn verdii karlatrma ve eletiri frsatlarnn ortaya kard bir sonutur. Bat biliminin gelimesinde "ilkeler dnyas" zellikle nem kazanmtr. Bat bilimi dnyann "somut" niteliklerinin yerine, grnmeyen ama -matematik ya da fizik bilimlerinde olduu gibibir "doa yasalar" dnyas yaratr. Bilime ve bilimi yayan kitaba balanan kii dnyay artk afaklarn pembelii ya da gnein parlakl ile deil, bir niceliksel sre olarak grmeye alr. Kitap, bu adan, gerein bize "ema" durumunda, basitletirilmi olarak aktarlmasn salar. Ancak, kitap kltryle yetimi olan kimse bunun farknda deildir ve bulduu formlleri gerekle bir tutar. Kitap kullanan, bir forml adamdr. Toplum bilimlerinde bugnk formln yerine geecek okullama ve kitaplama snrl bir biimde olsa da duyarl, entelektel nitelikleri gelimi kiiler arasnda bir topyac eilim yaratmtr. Mehmet Kaplan bu sreci yle anlatyor: "Servet-i Fnn neslinde mterek olan bir karakter... alm olduklar zihn terbiyenin bir cihetten umumiyetle ayn olmasdr. Tanzimat nesli ekseriyetle kalemlerden yetien, otodidakt insanlardan mrekkep olduu halde, bu nesil muntazaman mektep tahsili grm, bilhassa kk yatan itibaren bir Garp diline aina olmu kimselerdir. Bi225

rincilerin hayat tecrbelerinin fazla olmasna karlk, ikincilerinin kitaptan gelen bilgileri fazladr. Mektep ve kitap onlar hayata uymaktan alkoymu gibidir, birinciler ise daima hayatla beraber yrmlerdir."8 Kaplan'n bulgular genelletirilerek "okul" ve "kitap"n renciyi "topik" ya da "model arayc" ya da "ideal toplumu arayc" bir dnce erevesine soktuu sylenebilir. 1890'lardaki yksek renim kurumlarnda yetimenin sonularndan biri -bugn de olduu gibi- o kuan en anlayl ve zeki rencileri arasnda bir "topik" yaklamn gelitirilmi olmasyd. Buradaki bulgularn, Atatrk'n katklar bakmndan neminin u noktada toplandn syleyebiliriz: Atatrk hakknda incelemeler, srarl biimde, Atatrk'n okuduklaryla -zellikle Bat kaynaklar- reformlar arasnda bir ba kurmaya almlardr. Burada gsterilmek istenen ey, byle bir balantya gerek de olmaddr. Atatrk'n reformlarnn kaynan anlamak iin dneminden nceki 50 yl iinde Trkiye'nin geirmi olduu yapsal deiikliklere bakmak yeterlidir. Bunun tesinde dncelerinin baz ayrntlar Montesquieu'nn ya da baka bir dnrn izini tayabilir. Szgelii, Ziya Gkalp'in de byle bir rol oynam olduu ileride gsterilmeye allacaktr. Tanzimat'n yapsal unsurlar Atatrk'n dnya grnn genel ilkelerini salamlardr. Bu yapsal unsurlarn ortaya kardklar deerler arasnda, en bata "yeni onur"u saymak gerekir. "Yeni onur"a yksek okullarn "total kurum" olarak gsterdikleri yeni nitelikleri de katmalyz. Bu nitelikleri harekete geiren, yeni bir "topya aray"dr. Atatrk iin eski sistemle topya arasndaki uurum, zamanla, kendini gittike rahatsz eden bir zellik olarak belirecekti.
8 Mehmet Kaplan, Tevfik ve iiri, istanbul, 1946, s. 19. 226

Atatrk'n zamannn dnrlerinde bulunmayan zellii, gerekten olaanst zellii, topyaclk'la realizm' dengeli biimde yrtebilmi olmasdr. Atatrk'n Cumhuriyet Trkiye'sine getirdii yeniliklerin en banda, eski kiisel ilikiler dnyasnn ortadan kaldrlp yerine gayr- ahs mekanizmalar yerletirme zlemi gelir. Btn "yeni"ler, "eski"lere bal olduundan bunun tmyle gereklemediini biliyoruz. Doaldr ki, bir liderin abalaryla yaplan reformlarda da "kiisellik" kendini gsterecekti. Ancak Atatrk'n, "ideal Trkiye'sini, kiisel ilikilerin deil, kurum ilikillerinin yani yeni onur'un egemen olduu bir Trkiye olarak dnd aktr. Sylev ve demelerinde bunu kantlayan birok gre rastlanr. B. Pozitif Bilim

"Onur" aray Atatrk reformlarnn derin temelini ortaya koyuyorsa, bu reformun tanmlad forml de "bilim"dir. Bu adan, Atatrk birok 19. yzyl dnrleri gibi "bilim"e olumlu bir "ahlaksal" deer balamtr. Baka bir deyile, bilimle yolunu klandran kimsenin yanl yola dmesi olas deildir. Bugn konunun biraz, daha aprak ynler gsterdiini biliyoruz, ama zamanmzda Atatrk tipik bir Bat aydnnn davrann gsteriyordu. Bunun kaynaklarn ararken yine bir yandan Atatrk'nkiisel duyarllna, te yandan 1890'lardaki Osmanl mparatorluu'na dnmek gerekir.
1890'lar kuann bir zellii de, "bim"e vermeye balad nemde toplanyordu. Bunun bir kk rastlantyd. Padiah'n rejiminde asit slfrik tehlikesiz, siyaset tehlikeli bir konuydu. 1890'lardan itibaren bilim birok Osmanl aydn iin sansr'den kamann yolu olmutu. ok "kitab" olan 1890'lar kuann Bat literatrnde bilimin gn getike artan nemini grmemesi elde deildi. Edebiyat bile

227

1870'lerden sonra, realizm ve natralizm akmlarnn etkisinde bulunduu oranda, "bilim"in etkisini gsteriyordu. 19. yzyl bilim iin byk bir uygulama alan olmutur. Bu uygulamann rnleri buhar makinalarmn gelimesinde, iletiim alarnn yaylmasnda, kimyasal bulularn sanayide kullanlmasnda, sava aralarnn kusursuzlama-snda grlebilmektedir. Bat toplumu bilimin bu pratik sonularndan etkilenmiti. rgtlerin bymesi, fabrikalarn devlemesi, tketim mallarnn lke dzeyinde pazarlan-mas, brokratik kurulularn genilemesi bilimin gelimesiyle yan yana gitmitir. Zola gibi bir edebiyat, bilimin sanayide kullanlmasnn ve gittike byyen rgtlerin, insan nasl klttn zel konusu yapmt. Osmanl aydnlarnn ounluu iin, bilime verilen yeni nem ancak edebiyat kaynaklar yoluyla anlalabilmitir. Bu noktada Fransz edebiyatnn zel bir yeri olduu grlr. Taine gibi yar filozof, yar edebiyat kiiler insan davrann "bilimsel adan" bakarak incelemeye balamlard. Taine, edebiyat rnlerini bile "kan, zaman ve ortam''a balyordu ve bilim bilinci, Trkiye'de bir bakma Taine'in etkilerine ok ey borluydu. 19. yzyl, ayn zamanda, nemli bir "bilimsel yorumlama" (speklasyon) ortam yaratmtr. rnein, Charles Darwin'in, canllarn zaman iinde biim deitirmeleriyle ilgili evrim teorisi bu trden bir "bilimsel yorumlamayd. Bu ikinci trden bilimin Osmanl mparatorluu'na, materyalist dnceyi getirmesi bakmndan, etkin olduu sylenebilir. Fakat Osmanl aydnlar, biyolojik bilimler'in bu speklatif ynnn felsefi ular stnde pek durmamlardr. Biyolojik bilimlerin "reete" taraf, daha ok etkin olmutur. Asl ilgi -brokratik kkenden gelen bir itile olacak- bilimin pratik sonular stnde toplanyordu. Bylece, subay olarak yetien Beir Fuad adl gen bir aydn,
228

1886'da Beer adndaki bir kitapta "hayat"n biyolojik ve kimyasal elerle anlatlabileceini

belirtebiliyordu.9 Bu gibi dncelerin kkeni Fransz bilgini Claude Bernard'n 1865'de kan Deneysel Tp Aratrmalarna Giri (ntroduc-tion d l'Etude de la Medetine Experimentale) adndaki eseriydi. Osmanl aydnlarnn "pozitif" bilimin etkisi altna nasl girdiklerini belki de en iyi anlatan, 1880'lerde Mlkiye'de (Siyasal Bilgiler Fakltesi) okuyan ve sonradan gazeteci olan Ahmed Ihsan'dr: "Hekimba Salih Efendi vard. Nebatat dersi verirdi, fakat onun azndan kan szler en derin felsefe kaideleri idi... Salih Efendi'nin Kanlca'daki yalsnn bahesi Trkiye'nin ilk nebatat bahesi idi. O, derse geldii gnler bahesinden getirdii ieklerin, yapraklarn ilm yaaylarn anlatrken bizim btl itikatlarla doldurulmu olan zihinlerimizi sanki sprr ve temizlerdi."10 Bu etkiler, daha sistematik olarak, 1890'larda pozitivizm akmn Trkiye'ye yanstan iki yazarda biimlenmitir. Hseyin Cahit Yaln (1874-1957) ve Ahmet uayp (1876-1910) Servet-i Fnun dergisinde kardklar dizi yazlarnda pozitivizmi ve daha ayrntl olarak da o zaman Bat'da egemen olan dnce akmlarn okuyucularna sunuyorlard.11 Osmanl aydnlar arasnda genel "pozitif bilim anlaynn ne kadar yaygnlatn Hilmi Ziya lken yle anlatr: "Darlfnun'da felsefe tarihi okutan Gunther Jacobi o srada Darlfnun'un umum mdr (rektr) olan Salih

9 M. Orhan Okay, Hk Trk Pozitivist ve Natralisti: Beir Fuad, Dergh Yaynlar, Tarihsiz, s. 104. 10 Almed hsan Tokgz, Matbuat Hatralarm 1888-1923, stanbul, 1930, s. 23-30. 11 Hilmi Ziya lken, Trkiye'de ada Dnce Tarihi, c. I, Konya, Seluk Yaynlan, 1966, s. 223-224. 229

Zeki'ye Poincare'nin kitaplarn okumasn tavsiye edince, stad glmseyerek ktphanesinden Fransz matematiki filozofundan tercme ve nerettii eseri Jacobi'ye gstermiti."12 Baz belirtiler, bu bilim anlaynn 1920'lere etkin bir biimde gemediini ve Atatrk'n bu konuda ancak kendi zel abasyla bildii ve beendii bir akm srdrebildiini gsteriyor. Eldeki bilgiler bu noktada imdilik ancak bir yorum yapabilmeye olanak vermektedir. Ancak -ihtiyat kaydyla- bilimin 1920'lerde "bana gelen"leri yle tanmlayabiliriz: Osmanl Imparatorluu'nun ilk byk aydn kayb anakkale'de oldu. Yzlerce yetimi aydn savata ld, teki savalar daha sonraki yllarda geriye kalanlarn bir blmn daha ald. kinci bir kayp imparatorluk paralannca ondan kopan topraklarda kalan aydnlard. Son olarak, "Ankara" egemen duruma geldii zaman "istanbul" aydnlar bir lye kadar saf d tutuldu. Brokrasi ayn dzeyde kayplara uramad, ar fire vermeden yeni devlet'in yapsna aktarld. Bylece, yeni devletin merkezinde yeniden bir brokratik kme olutu. Atatrk'n orta yal yardmclarna pek de entelektel nitelikte demek elde deildir. Bundan dolay, Atatrk, balam olan bir akm bir kuak ara ile yeni bir ortamda canlandrmak sorunuyla karlayordu. Bilim stnde tekrar tekrar durmasn bu adan grmek gerekir. Asl sorun "pozitif" bilimi, daha girmedii, etkinliini gstermemi olduu bakir topraklar stnde, stanbul'un dousundaki insanlar stnde etkin duruma getirmekti. Anadolu tarikatlarn, kk kmelerin, yerel geleneklerin egemenliini srdrd bir aland, sorun onu "pozitif bi12 Ayn kaynak, s. 356. 230

lim"e inandrmakt. Bu inandrma da ypranm, azalm, bir blm kskn bir aydnlar grubuyla yaplacakt. in zorluu burada toplanyordu. Ana sorun, "bilim"in temel e olarak, "din"in yerine nasl geirilebileceiydi. Din, Anadolu insannda evrenle balantl en yksek meruiyet kaynan oluturmutu. Atatrk'n evreni ise doa yasalarnn evreniydi. Bu noktadaki kesin tutumu evresindekilerin bazlarndan aka ayrlyordu. Atatrk'n doa yasalarn Cumhuriyet'in temel felsefesi niteliine getirme abas, bilim'i bir "uygar din" ya da "civii religion" olarak grdn kantlar. Yani Atatrk'n

dini toplumsal bir olgu saydn ve bilimi, dinin bu toplumsal ilevinin yerine koymak istediini gsterir. Bu noktada Atatrk gerekten birok arkadalarndan daha derin ve ok daha cesur biimde dnyordu. Uzun srede bi-lim'in bu yeni anlaynn istedii oranda yerleememesi, din'in "geri tepme"si, kendisi gibi bilim'i din'in yerine getirmek isteyenlerin ok daha nce karlatklar bir durumdur. Pozitivizmin kurucusu Auguste Comte bundan dolay, mrnn sonuna doru din olgusuna merkezsel bir nem vermiti. Ancak bu da ayr bir konudur.

C. Halk
Patrimonyal ynetimlerde uyruklar vardr, bir "halk"n varlndan szetmekse zordur. "Halk" szc ve anlay, meruiyetin, kaynan kolektif bir unsurdan aldn varsayan teorilerde kullanlmaya balanr. "Halk"n Osmanl mparatorluu geleneksel sisteminde bugnk anlamndan ayr bir anlamda kullanlm olmas doaldr. Osmanl mparatorluu avam-havas, yani "sekin-dk tabaka" ayrm stne kurulmutur. Sekinler, devleti ynetirler, yaplmas gerekenleri saptar
231

ve bunlar uyruklara yanstrlar. "Basit halk" bu konuda ancak bir izleyicidir. imparatorluun kuramsal kknn kiileraras ilikiler olmas bunu pekitirmektedir, zira kiileraras ilikiler olarak sz edilen e, aslnda sekinler aras iliki'dir. Bunun dnda, imparatorlukta bir halktan szalamaynn bir baka nedeni, imparatorluun ynetim sisteminin "din gruplar"na gre dzenlenmi olmasdr. Bunlara cemaat denir. rnein Rum Ortodoks cemaati bu ynetim birimlerinden biridir. Yahudi cemaati, bir baka birim oluturur. Bu yap, 19. yzylda Bat diplomasisinin etkisiyle daha da topa bir nitelie geldi. Cemaatlere yasal bir kimlik tannd ve her birim bundan sonra diplomatik yazmalarda "millet" olarak anld. Ama bu "millet'lerin Mslmanlara say olarak katldklarnda bir "halk" oluturmadklar, kendilerini Osmanl olarak grmedikleri, zaman getike daha ak olarak belirecekti. Her ne kadar Osmanl Imparatorluu'nun yaps bir "halk"tan szedilmesini olasl klmyor idiyse de, "yeni onur"un yansra getirdii kavram daarcnda "halk" szc vardr. Bunun kkeni, "halk" kavramnn Bat'daki "peuple"den alnm olmasyd. Bat'da demokratik milliyeti akm bu konuda bir zorlukla karlamamt. Bir Fransz "millet'i vard (Le Peuple Franais) ve bu millet meruiyet kayna olarak akyordu... Demokratik-milliyeti teorinin yalnz birinci parasn, yani meruiyet"le ilgili blmn alabilen Osmanl aydnlar, bu temel farka ramen "halk" kavramn bir hayli erken kullanmaya balamlard. Bu tavr Mizanc Murat Bey gibi, 1890'larn tutucu demokrat yazarlarnda bile grlebiliyordu. "Hamil-i hkmet aslen ve hakikaten efrad- milletdendir. "Meruten vazifedar" olmak haysiyetiyle mte'ahhid oldu232

u urta riayet ettii mddete vezaif-i mtekabileye riayet olunmasn halktan talep edebilir. Fakat kendi vazifelerinde tekasl ederlerse, emirler, metbualara emir ve taleb-de bulunmak hak ve selahietlerini kaybeylemi olurlar."13 Ne var ki, bir liberalizm zleminin yaratt "halk" kavramnn kullanm, halktan kimin kasdedildiini ok iyi belirtmiyordu. Bu noktada Osmanl toplum yapsnn Bat toplum yapsndan farkl olmasndan doan temel bir kavramsal sorunla karlayoruz.

D. topyaclk ve dealizm

topya'y bir "proje" olarak tanmlamtk. Ancak, bu projelerden bazlar daha belirgin, bazlar daha belirsizdirler. 20. yzyln banda Osmanl aydnlar arasnda kan topyalarn daha belirsiz olanlar arasnda yeralmas doald. Bunun nedeni, Osmanl mparatorluu toplum yapsnn sosyal mozaik grnmyd. Mslmanlar, kendi aralarnda blnm Hristiyanlar, Yahudiler, din niteliini gizleyen ama yine de din olarak yaayan birok kk din gruplar, Trkler, Araplar, Krtler, Pomaklar, Lazlar, erkezler, Bonaklar, Ermeniler, Bulgarlar, Rumlar... Bu durumda mozayiin paralarndan yalnz birini odak noktas olarak semek olanakszd. Trklk bile bir isimden ibaretti. O da pek rabette olmayan bir isimdi. topyac, bu koullar altnda, yaratmay amalad toplulukta mozayiin hangi parasn odak noktas olarak sese tekilerine hakszlk etmi olacakt. zm, bunlarn hepsinin stnde, hepsini kapsayan fakat hibiri ile zdelemeyen soyut bir varlk semekti. "Osmanllk", byle bir zmd. Fakat bir btnn iinde
13 Birol Emil, Mizon'a Murat Bey: Hayat ve Eserleri, stanbul, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi, 1979, s. 318. 233

bulunmann baka sorunlar da vard. "Trkl" seen iin bile "Trkl" z benliiyle, Osmanl topluluu iinde yaam olmaktan gelen belirsizlikten syrarak ortaya koymak bir meseleydi. Bundan dolay Osmanl mparatorluu iinde Trkl odak noktas olarak semi bulunan (bazen de sempatileri d Trklere giden) Ziya Gkalp iin Cumhuriyet yllarndan nce Vatan ne "Trkiye" idi ve ne de "Trkistan" fakat soyut bir ideal olan "Turan"... topyac iin ayn sorun "halk" kavramyla ortaya kyordu: Kimdi "halk"? Geleneklerine sk skya bal olanlar m yoksa az ya da ok Batllamay semi bulunanlar m? Bu nedenlerden dolay Ziya Gkalp iin gerek "millet" gerek "halk" varolan bir ey olmaktan ok, ancak "reym" halinde bulunan, ama daha "kendini idrak edecek", z benliine zamanla kavuacak bir nesne'ydi. Aslnda bu tipte bir dnce, yani varolan topluluklarn aslnda "z benlik"lerine kavumam grntler olduu gr Avrupa'da 18. yzyln sonuna doru ve 19. yzyln banda byk bir rabet grmtr. Buna "idealizm" deniyordu. Rousseau'nun ortaya att "mill irade", bu idealizmi esas esi durumuna getirmitir. Ona gre politik bir tercihinin dnyallar tarafndan ifadesi zorunlu olarak "gerek" mill iradeyi ifade etmiyordu. "Gerek milli irade, o toplulua "gerekten" de gerekli olan kararlardan oluuyordu. Topluluun iradesi dnda soyut bir "mill irade", bir ideal "zm yolu" vard. O da ancak "duygular"la bulunabilirdi. Almanya'da Fichte ve romantik milliyetiler ayn eyi sylyorlard. Milliyet baz iaretleri varolan, fakat srekli abalarla bulunmas ve ortaya karlmas gereken bir olguydu. Ziya Gkalp'in gerek "milliyet", gerekse "halk" kavramlarnda bu "reym" teorisinin izleri grlebilir. Trkiye
234

Cumhuriyetinin kurulmasyla "milletin kimlerden oluaca bir bakma belirlenmiti. Fakat Trkl kesin hatlaryla ortaya karmak gelecekteki kuaklarn greviydi. Gkalp, ayrntl bir inceleme konusu yapt Osmanl avam-havas ayrln da kkten deitirmek istiyordu. "Halk", onun iin de, Atatrk'te olduu gibi, "yeni onur" sisteminin egemenliini simgeliyordu. "Halk", demokratik bir sistemde, egemenliin zorunlu kaynayd. Zengin, yoksul herkes, "hafe"tand. Yeni rejimde "halk"n egemenliini kurumlatrmak iin

Byk Millet Meclisi'nin belirli bir sosyal snfn egemen olmasna kar koyacak yasalar karmas yeterliydi. Gkalp'e gre halk iinde snflar yok, meslek gruplar vard. Bundan dolay Trkiye'de snf konusu gerek bir sorun deildi. Gkalp'in bu dncelerini inceleyen baz yazarlar, gereklerin karsnda Gkalp'in nasl byle bir gr ileri srebilmi olduunu sorgulamlardr. Gkalp'in bu yaklam, konuyu, "ilerde biimlendirebilecek bir toplum yaps", "varlmas gereken bir ideal" olarak tanmland zaman ok daha anlalabilir bir nitelik almaktadr. Atatrk'n halklk hakkndaki dncelerinde de yine ayn dnce sistemini buluyoruz: Halklk, Trk toplumunda, "reym" olarak vardr. Aristokratlk Trklerde hibir zaman tutmamtr. Onlarda bir halk egemenlii balangc da grlebilir. yleyse, yarnn "gerek" halkl, modern toplum elerinden bu eilimlerle akan "meslek-i i-tima"de (mesleklerin karlkl grev ve sorumluluu stne kurulmu dayanmaclk'ta) bulunacaktr.14 Milletin meclis egemenlii bu tr bir sosyal yapdan kaynaklanacaktr.

Trkiye'de 1924 Anayasas'nn kurduu rejimin zamanla bir tr bakanlk rejimine dnt yadsnamaz. Ancak Atatrk'n gelecekle ilgili dncelerinin bu tr bir halk14 Atatrk'n Sylev ve Demeleri, c. 1, 1945, s. 1191. 235

ln geliecei umuduna bal olduu, bize, dncelerinin derin kaynan en anlaml biimde veren anlatmdr. Yine, burada dikkati eken nokta felsefede idealist, toplum anlaynda da topyac olan bir kiinin bunlar amansz gncel bir realizm'le birletirmi olmasdr. E. Ulusal Devlet ve deolojisi Osmanl mparatorluu, cemaat'ler stne kurulmu bir devletti, imparatorluun paralanmas, bunun yerine ounluu Mslman-Trk bir birimin gemesini salyordu. Ancak yeni kurulan birimin snrlar nasl tanmlanacakt? Bir blm Batl dnre gre, bir ulusal devlet kendi snrlar iinde ayn "rk "tan olan kimseleri toplar. Bakalarna gre, ulusal devlet'in yurtta', belirli snrlarn iinde yaamay kabul ederek buradaki yasalar kendi yasalar sayan kiilerdir. Ziya Gkalp bu iki ilkeyi de reddediyordu. Ona gre, ulusal varln z paylalan bir kltr'd. Bu kltrn paylalmas, ayn eitimin, deerlerin ve heyecann paylalmasyd. Bylece, millet, ayn eitim alm, ayn dili konuan, ayn duygular, idealleri, din ve ahlk elerini ve estetii paylaan kiilerden olumaktayd. Atatrk'n belki en ilgin davran, teoride olduka kesin gibi grnen bu enin pratikte zorluklarla karlaacan anlam olmasnda yatar. Ziya Gkalp'in "mterek kltr" olarak tanmlad ilkede, kltrn, halkn yaaynn iinden karlarak sistematik bir kltr politikasyla ilenebilecei varsaylmt. Kemalizm'in gelimesi, bu enin Atatrk tarafndan ne kadar ciddiye alndn gsteren rneklerle doludur. Folklor aratrmalar, dilin arlatrlmasnda yerel kaynaklara inilmesi bu rneklerin bazlarn belirler. Fakat Ziya Gkalp'in stnde durmad nokta, Osmanl tarihinin yeni rejimdeki yeri konusuydu. Atatrk'n
236

gr, bir Cumhuriyeti rejimin Osmanllar'n "an" ile desteklenemeyeceiydi. Tarihin Cumhuriyet kuaklarna salayaca "benlik", baka bir kaynaktan gelmeliydi. 1930'lara doru da birletirici odak noktas olarak byle bir "benlik gelitiricisi'ne gereksinim olduu aka

ortaya kmtr. Cumhuriyet ideolojisini tarihsel yn eksikti. "Trk Tarih Tezi", byle bir dncenin ve yine topik yaklamn bir rnyd. Cumhuriyet kuaklarnn tarih anlay, Osmanl ncesi Trklerin baarlarndan kaynaklanacakt. Bundan dolay -ksa sreyle etkili olmasna karlk- Trk Tarih Tezi'ni, Atatrk'n en zgn giriimlerinden biri saymak gerekir. Atatrk, bylece, kendinden nceki kuakta tarihilerin dank olarak yaptklar aratrmalar -Pan Turanizm kapanna dmeden- kendine maledebiliyor; onlar rejimin destekleyicisi durumuna getirebiliyor, yeni bir kua, eskisinin kendine verecei ykten kurtararak yola karabiliyordu. Atatrk'n bu konudaki mant, daha sonraki yllarda birok nc Dnya devleti tarafndan izlenmitir. Daha dn braktklar rejimlerin tesine gemeyi isteyen rejimler ya ilerde ortaya kacak olan ideal rejimi bir destekleme esi olarak grntlemek ya da uzak tarihlerden esinlenmek zorundadrlar. Atatrk, ok nce, bu iki yaklam, kurduu yeni rejimi pekitirmek iin kullanmtr.

Sonu
Buradaki sunuta, Atatrk dnemi reformlarnn dinamii stnde durulmak istenmitir. Amacmz, bu reformlarn iindeki gcn hangi kaynaklardan geldiini aratrmakt Bu kaynaklardan en nemlisinin bir "yeni onur" aray olduunun ortaya konulabildiini umuyoruz. Atatrk bu onurluluk anlayn Cumhuriyet Trkiye'sinin kurumlar237

nn zemberei niteliine getirmeye almtr. "Pozitif bilim" ve "halk" kavramlar, bu temel enin evresinde onunla birlikte biimlenen kavramlar olarak grlmelidir. "Ulusal devlet" ise olduka farkl ve dsal dinamiin ar bast bir srecin sonucudur. Buradaki yaklammzda Atatrk, Osmanl kurumlarnn, Tanzimat'n, 19. ve 20. yzyl Avrupa'snn, ttihat ve Terakki dneminin etkilerinin odak noktasnda grlmektedir. Bunun baka trl olmasna olanak da yoktu. Byk adamlar kendi alarnn koullar iinde yorulmulardr. Atatrk'n zellii, bazen kesintiye uram, bazen gerekliini bir lde yitirmi, bazen uygulamaya geirilmesi olaanst cesaret ve salt cesaret isteyen, birbirinden ayr ynlere dnk gleri bir noktada toplam ve Cumhuriyet'in "ideal'inin ana kkleri olarak yaatabilmi olmasdr. Bu objektif katklarnn vgye gerekleri bile yoktur.
KAYNAKA Genel Abu Manneh, Butrus, "Sultan Abdulhamid II and Shaikh Abudhuda al Sayyadi", Middle Eastem Studies, 1978, No: 15, s. 131-153. Berkes, Niyazi, Trkiye'de adalama, stanbul, Dou-Bat Yaynlar, 1978. Eisenstadt, S. N. (editr), Political Sodology, New York, Basic Books, 1971. Fischer Michael M. J., Iran: From Religious Dispute to Revolution, Cambridge vs., Harvard University Press, 1980. Gkalp, Ziya, "Hkmet ve Tahakkm", Kk Mecmua, 4 Aralk 1922. Goffman, Erving. Asylums: Essays on the Sodal Situation ojMental Patients and Ot-herlnmates, Pelican Books, 1968-1978. Haniolu, kr, Bir Siyasal Dnr Olarak Abdullah Cevdet ve Dnemi, stanbul, dal Yaynevi, 1981. Kaplan, Mehmet, Tevfik Fikret ve iiri, stanbul, 1946. Mandelbaum, Maurice, History, Man and Reason: A Study in Nineteenth Century

Thought, The John Hopkins Press, Londra, Baltimore, 1971. Mottahedeh, Roy, E, Loyalty and Leadership in an Early Islamic Society. Princeton,
238 Princeton University Press, 1981.

Okay, M. Orhan, life Trk Pozitivtst ve Natralisti: Beir Fuad, istanbul, Dergh Yaynlan, Tarihsiz. Tokgz, Ahmed ihsan, Matbuat Hatralarm 1888-1923, stanbul, 1930. lken, Hilmi Ziya, Trkiye'de ada Dnce Tarihi, C. II, Konya, Seluk Yaynlar, 1966. Atatrk Abalolu, Yunus Nadi, Ankara'nn ilk Gnleri, istanbul, Sel Yaynlar, 1955. Arar, smail, Atatrk'n Halklk Program ve Halklk lkesinin Tarihesi, istanbul, Baha Matbaas, 1963. Atay, Falih Rfk, ankaya, stanbul, Dnya Yaynlar, 1961. Aydemir, evket Sreyya, Tek Adam, 3 cilt, stanbul, Remzi Kitabevi, 1963-1965. Kansu, Mazhar Mfit, Erzurum'dan lmne Kadar Atatrk'le Beraber, Ankara, T.T.K., 1966-1968. Karal, Enver Ziya, Atatrk'ten Dnceler, Ankara, Trkiye Bankas Yaynlar, 1956. Karaosmanolu, Yakup Kadri, Atatrk, stanbul, Remzi Kitabevi, 1961. Kocatrk, Utkan, Atatrk ve Trk Devrimi Kronolojisi 1918-1938, Ankara, Ankara niversitesi Yaynlar, 1973. Uygar, H. ismail, Anlarda Atatrk, istanbul, Dilek Matbaas, 1973.

ada Dncenin Inda Atatrk, Eczacba Vakf Yaynlar, stanbul, 1983, s. 23-48

239

ATATRK

VE NKLPLAR MNASEBETYLE

Bir toplumun muayyen bir istikamete sevkedilmesi isteniyorsa, bu neticeyi elde etmek iin iki yoldan biri seilebilir. Ya ulalmas istenen nokta gznnde tutulur, ideal bir istikbalin parlak portresi izilir, bu portre rehber ittihaz edilir ve "Kzl Elma" n plna geirilerek, ancak bundan sonra Kzl Elma'ya varacak olan yollar tesbit edilir, veya evvel durumun muhakemesi yaplr ve ulalacak gaye, bundan sonra ve eldeki imknlarn takatine gre tesbit edilir. Her iki metodun da sosyal ve siyas hareketlerde mhim rol oynad sabittir. Birinci hal tarznn bir zellii, yerinde kullanld vakit mucize kabilinden neticeler vermesidir. Atatrk inklb bu gibi bir hareket tarznn neticesidir... Daha dorusu, Atatrk'n hareket tarz hakknda revata olan nazariye budur. Fakat acaba Atatrk inklbn bu gibi bir kalba sdrmak mmkn mdr? Atatrk, ou zaman iddia edildii gibi, yalnz Kzl Elma'nn mevkiine gre mi plnlarn tayin etmitir? Atatrk'n hareketleri ile ak bir tezat tekil eden Enver Paa'nn tutumu, Atatrk'n ne kadar byk bir re241

alist olduunu bariz bir ekilde ortaya karr. Enver Paa'nn beynelmilel alandaki topya sevdasnn Atatrk tarafndan kat'iyetle reddedilmi olmas, mevcut artlar daima kaale aldn gsterir. Muhakkak ki Atatrk'n ahsiyetinin zelliklerinden biri de "ideal" metodunun yannda ikinci metoda yer vermi olmas ve mevcudu yoklama ihtiyacn devaml bir ekilde hissetmi olmasdr.

Atatrk, her yapt ileri hamleden sonra durmasn bilmi, ve ancak etraf yokladktan sonra ulalacak gayeyi yeniden tesbit etmitir. Atatrk gibi devlet adamlarn Hitler tipindeki meczubane diktatrlerden ayran vasflardan biri de zaten bu realizm'dir. Ancak inklplarmz dnrken birok kimselerin iine dtkleri bir hatadan syrlmamz icap eder: imdiye kadar Atatrk inklb, umumiyetle Atatrk'n ahsiyeti ile meczedilmi ve inklplarmzn tatbik edili eklinde kendine has hareket tarznn izleri aranmtr. nklplar meselesini bir hayli kartran bu grn yerini, ilerde daha ilm bir teoriye terkedecei mit edilir. Aslnda, Atatrk inklbnda birbirine paralel ekilde inkiaf etmi asgar iki cephe grmek mmkndr: bunlardan biri Atatrk'n inklp ahsiyeti, dieri ise harekete sevkettii inklp mekanizmasnn kendine has karakterleridir. Bu iki unsuru birbirine kartrmamak lzmdr. Bu iki esas muvacehesinde de yle bir neticeye varlabilir. Atatrk'n ahs kabiliyetine, uzak grllne ve Batllna ramen, eline teslim edilen Osmanl devlet tekiltn ahs iradesiyle tamamiyle deitirmesi mmkn deildi. te bundan dolay Atatrk'n inklpl devlet mekanizmasna ve cemiyete aksettii anda yeni baz kisvelere brnmtr. Atatrk'n zihninde realist esaslar zerinde kurulan, mevcudun hesaba katlmasyla hazrlanan inklplar, birok zamanlar devlet kadrolarnn szgecinden getikten sonra tamamiyle irreel ve grotesk bir ekilde tatbik edilmitir. Ata242

trk devrinin hususiyetlerinden biri de Atatrk'ten fazla Atatrk olanlarn geni saysdr. Hi phesiz, Osmanl Devletinin messesev kadrolarnda teekkl eden baz itiyatlar burada en byk rol oynamtr. Mesela inklp devrinde kan inklp ucubelerinin birounun sebebini, messeselemi dalkavuklukta bulmak mmkndr. Ancak byle bir izah sayesinde ve byle bir ikiliin mevcudiyeti muvacehesindedir ki, derin arklln deitirmeye alt devlet tekiltnn, her eye ramen ya gibi ste kan arkl davran karsnda, Atatrk'n duyduu zdrab anlayabiliriz. Atatrk'n niversite profesrlerini imtihan edi hikyelerinde veya yaknlarnn baz tekliflerini mstehziane terslemesi fkralarnda, Atatrk'n fikirlerinin ancak karikatrn benimse-yebilen, tefessh etmi bir ark brokrasisine kar duyduu istikrah grmek icap eder. Atatrk'n hayatnn imdiye kadar incelenmemi bir cephesi de bu trajik cephedir. Bu bakmdan, inklp hareketinin yalnz Atatrk'e deil, etrafndakilere de maledilmesi lzm geldii eklindeki yeni moda iddialarn klliyen reddedilmesi zaman gelmitir. Atatrk bu muhitin yardmn grmemi, aksine, ou zaman bu muhitin tekil ettii Osmanl brokrasisi kalntlarnn kurban olmutur. Atatrk'n inklplarn, messesev itiyatlarnn tesiriyle primitif bir mitos haline getiren bu brokratlar sayesinde, Atatrk'n temel saduyusunun mahsul olan inklplar bir irreel peri masal havasna brnmtr. Bunlarn sayesinde memleketimizde, Alman filozofu Vaihinger'in tabiriyle, bir "imi gibi" havas yerlemi ve Atatrk devrine ve sonrasna kendine has bir karakter vermitir. Bundan kasdettiimizi anlatmak iin kk bir misal kfidir. Atatrk'n lmnden drt sene sonra, 1942 senesinde, liselerde okunan fizik corafya kitab yeni Trkeletiril243

di. Talebeler iin anlalmaz bir hale gelen kitabn, bu derece ar anlamda yeni Trkeletirilmesinin Atatrk tarafndan tasvip edilmemi olaca bir yana, yazarn devam ettii okulda, retim faaliyeti tamamiyle kitabn dnda cereyan etme durumuna gelmiti. Zira kitabn mellifi olan corafya hocas bile, kendi kitabn anlayamyordu. imdi vaziyeti tahlil edersek karmza yle bir durum kyor: talebe kitab anlamyordu, fakat her ey talebe kitab anlyormu gibi cereyan ediyordu (imtihan suallerinin hazrlanmas dahil), retmen de kendi kitabn okuyamyor-du, fakat retim faaliyeti tpk okuyabiliyormu gibi devam ediyordu. Kitabn tadil edilmi ekliyle baslmasn emreden merciin bylece iyi bir i yaplacana inanacak kadar gaflet iinde yzdne kendimi hibir zaman inan-dramadm. Bu noktada da, emri veren, bu emrin verimli bir neticesi olmayacan bildii halde, verimli olacakm gibi hareket ediyordu. Szn ksas, btn emir silsilesi boyunca, kimse yapt ie inanmad halde, bir hareket meydana geliyor, bir i yaplyordu. Pek tabii olarak, bu hareket sun bir esasa dayanyordu. Byle bir esasa dayand iin kolayca durdurulmas mmkn olduu gibi, ikinci bir safhada ayn hareketin aksi istikamete ynelmesini salamak gayet kolayd. Bugn dil inklbnda birok bakmlardan bir gerileme hissediliyorsa, bunun sebebi dil inklbnn balangta bu gibi kof ve gayri samim elemanlara dayandrlm olmasdr. Fakat Atatrk bile, eline verilen materyalde asrlarn yapt tahribat izale edemedi, setii elemanlara dayanmas lzmd. Yksek brokratlarmzn samimiyetsizliklerinden yadigr kalan en tehlikeli unsurlardan biri de hi phesiz ki kendileri tarafndan meydana konan ideal Trkiye tablosudur. Bu tablo, ayn propaganda zihniyetinin mahsul olduu iin, realite ile hemen hemen ilgisi olmayan bir tablodur.
244

Bu tablonun zihinlere yerlemi olmasndan dolay yeni neslin birok elemanlar mahedenin ne demek olduundan ve ne ekilde yaplmas gerektiinden tamamiyle bihaberdirler. Etraflarndaki lemle olan mnasebetleri daimi bir kendini aldatma vetiresi haline gelmitir. Gene burada kasdettiimizi ve karlatmz problemlerin mahiyetini izah etmek zere bir rnek verelim. 1930 il 1945 seneleri arasnda entelektel muhteva iddia eden programlardan en basit afilere kadar, haberleme vastalarnda inklbn yaratt kyl az ok u izgilerle tasvir ediliyordu: Osmanl mparatorluu devrinde kyl, fakir, cahil en basit haklardan mahrum, zavall bir mahlktu. Devlet ve husus ahslar tarafndan asrlarca istismar edilmi, posas kmt. imdi ise kylnn hayat seviyesi ykseliyordu. Okumas temin edildii gibi, insan haklarna sahip olmann tadn karyordu. Bylece, inklplar sayesinde, zengin, temiz, okumu hrriyetiyle marur, "ileri" bir kyl tipi teekkl etmiti. Aslnda, bu kyl tipi, onu yaratanlarn muhayyilesinden baka bir yerde yaamyordu. Fakat bu muhayyile mahsullerinin kuvvetine bakn ki, "ileri" kyl mitos'u, zamanla, bu mitos'u yaratanlarn kendilerini bile ifal etmitir. Bunun iindir ki, mesela, Cumhuriyet Halk Partisi son zamanlara kadar kylye kar taknd tavrda zerre kadar realist olmamtr. Hl da partinin kolektif zihninde hakik kylnn bir resmi teekkl etmemitir. Bugn inklplarmzn tatbiki mnasebetiyle ortaya km olan mito-poetik dnce tarzndan syrlm deiliz. Memleketi srf daha realist bir noktadan grebildii iin iktidara gelen Demokrat Parti, zamanla, en eski devirlerden eden bu mito-poetik gre doru kaymaktadr. Bugn, bu parti bir slogan ve direktif havas iinde yaamaktadr. Bu anda propaganda afii metodu btn basitlii ile
245

geri gelmitir. Bu, gayet zararl bir tutumdur. Aslnda, bizden nceki nesil bu tutumu rehber ittihaz etmesine karlk Batllaamama gibi baz sebepleri ne srm olsayd mazur grlebilirdi. Fakat otuz seneden beri Batllama yolunda olan bizim neslimizin, ayn zrlere mracaat etmesi abestir. Bizim bugn hibir zrmz yoktur. Memleket meselelerinin halledilmesi iin, bu meselelerin hakik vehelerinin ortaya kmas lzmdr. Atatrk devrinde baarlamayan bu ii baarmann yk, arkl mito-poetik tutumun kalbn krmak mesuliyeti, bize dmektedir.
Forum, cilt 6, say 64, 15 Kasm 1956, s. 10-11

246

ATATRK, BROKRAS VE "RASYONELLK"


inde yaadmz toplumu tmyle beenmemek, onu temelinden eletirmek ok yaygn bir toplumsal davran deildir. Hepimiz, zaman zaman, istediimiz hayat gerekletirememi olmaktan ikyet ederiz. Pahallktan, baz dzensizliklerden, hatta, daha genel olarak, toplumun iindeki yerimizin bize gereken imknlar tanmadndan ekvac oluruz. evre artlarnn basksyla paralel ekilde artan bu ikyetler, bazen ac, fakat genellikle dank, ekillenmemi protestolardr. Toplum hayatnn tabii bir zellii olan bu serzeniler nadiren toplum mekanizmasnn temelden bozuk olduu eklinde bir inanca ve bir toplum kritiine dnr. Toplumu bir btn olarak grp de onu bir btn olarak deerlendiren ve tmyle yeniletirmek isteyen kii, hele zm yollarn da, gene nisbeten tutarl bir btn olarak sunan kimse -bugnk sosyolojinin teknik tabiriyle topyac!-1 mstesna bir insan tipidir.
1 Kari Mannheim, Ideology and Utopia. (New York: Harcourt Harvest Books, tarihsiz, ilk basl: 1936), s. 205. 247

Bu ekildeki ynelim ve davranlar olaan insan davranndan saylmayacaklarna gre, karmza ktklar zaman bir izah gerektirirler. Toplumlarn bu ekilde bir btn olarak eletiren ve duruma hal areleri arayan kiiler zerinde yaplan sosyolojik ve psikolojik aratrmalar, bizi byle bir hadiseyi bir dereceye kadar anlayabilecek duruma getirmitir. Bu gibi ahslarda, bir kere, genetik yapdan gelen baz zellikler buluruz: zek, anlama, kavrama potansiyeli gibi.2 Bunun yannda, kiinin aile iindeki ilikilerine bakarz: mfik bir tabann tesiri otoriter bir babaya nisbetle, ahsiyet katlarnn teekklnde ve ocuun bydkten sonra topluma kar alaca tutumda, ok ayr sonular verir.3 ahsiyet dinamii ile toplumsal dinamiin birletii yerdeki unsurlardan biri de

sosyalizasyon adn verdiimiz, ocua toplum deerlerinin aktarlmas srecidir.4 Buradaki intikal srecinin zellikleri de, bazen toplumu olduu gibi kabul eden, bazen de toplumu eletiren kimseler ortaya karr. ahsiyet dinamii katnda kiinin toplumuna kar tutumunu saptayan bu etkenlerin dnda, ahslarn toplum hakkndaki tutumu bir grubun iinde "gml" olmalarndan ileri gelebilir, bu grubun dier fertleriyle birlikte hissettiklerini aksettirebilir. Ben, burada, Atatrk'n genlik alarna rastlayan ve kendisinin de grlerini ekillendirmi olan, biri sosyalizasyon seviyesinde, teki grup deerleri ve normlar seviyesinde iki sreten bahsetmek istiyorum. Tezim, Atatrk'n kiilii, zeks ve hassasiyetiyle, grup davran olarak ekillenen, kendisini de etkilemi olan genel bir eilimi ileriye g2 Potansiyelin ekillenmesinde bile genetik unsurlar nemlidir, bkz.: "Socializa-tion", Handbook of Social Psychology. (2. bask, cilt

III, 1969, karan Gardner Kindzay), s. 461-463. 3 Bkz.: Erik H. Erikson, Chdhood and Society, (Penguin Books, 1965), passim. 4 Bkz.: "Socialization, a.g.e., s. 450-55. 248

trm olduu, ona kendi zelliini katarak yeni bir ekil verdiidir. Bylece, Atatrk'n devrimlerimize katksn incelemi olacam gibi, daha teorik bir sorun olan "Toplum mu kiinin mimardr yoksa baz mstesna kabiliyetli kiiler mi topluma yeniden ekil verirler" konusunu biraz klan-drabilmi olacam sanyorum. Toplum deimelerinin nemli bir yan bu deimelerin beraberinde getirdikleri deer uyumsuzluudur. Yenieriler, Osmanl askeri reformlarna kar yneldikleri zaman, yeni usullere kar olan olumsuz hislerini aka belirtmilerdi. "Biz testiye kurun atar, keeye pala sallarz" szleriyle ifade edilen bu kar koyma, aslnda yeni eitim usullerine kar koymalarnn sembolletirilmi ifadesiydi. Yenierilerin reaksiyonu, toplumsal deime ile ilgili olan ikinci bir zellii gzlerimizin nne seriyor. Toplumsal deime esnasnda, baz gruplar eski ile yeni arasndaki uyumsuzluu dierlerine nisbeten daha derin bir ekilde duyarlar. Bu zellii, burada, yalnz eskiyi savunan bir grup iin akladm. Fakat eskiyi inatla savunan baz gruplar bulunduu gibi, deien toplum iinde yeniyi tutan gruplar da ortaya kar. Burada ilemek istediim birinci nokta, Atatrk'n Abdlhamid Trkiyesi'ne istihfafla baknda akran olan bir grup insann genel bir rahatszln aksettirdiidir. Bu gruba, en genel anlamnda, "mektepli"ler ve bu arada, "mektepli subaylar" diyebiliriz. imdi, nce "mektepli"den neyi kasdettiimi belirteyim. Sultan Abdlhamid devrini genellikle bir gerilik, istibdat devri olarak niteleriz. Byle bir grn gerei ancak snrl bir ekilde aksettirdiine artk phe kalmamtr. Enver Ziya Karal'n5 ilk defa olarak ortaya koyduu, Abdlhamid devrinin baz bakmlardan bir ilerleme devri olduu
Enver Ziya Karal, Osmanl Tarihi VIII, (Ankara, 1962). 249

gr, kendinden nce az ok dank bir ekilde ilenmiti. Bugn ise, yaplan her aratrma, Abdlhamid devrinin, bir adan nemli bir "modernleme" devresi olduunu daha ak bir ekilde gstermektedir. Bu, tabii ki, 1830'larn veya 1860'larn Trkiyesi'ne nisbetle bir modernlemedir. zetle "Kzl Sultan"n devrinde devlet yapsnn farkllamasnda ilerlemeler kaydedildii bir gerektir. Bunu Abdlhamid'in kendi gayretine mi, yoksa Sait Paa'nn dirayetine mi atfetmemiz gerektii baka bir meseledir. Gene, bu ilerlemelerin daha nce harekete geirilmi olan bir reform hareketinin tabii sonucu mu olduu, yoksa Abdlhamid'in veya bakasnn zeksnn m rn olduu ayr bir sorundur. Bildiimiz, 1880 ve 1890'larda Tanzimat devrinde balayan siyasal farkllama ve devlet ilerindeki kapsaycln bu devirlerde de devam ettiidir. Bu deiim, tmyle, Max Weber'in "patrimonyal brokrasiden rasyonel brokrasiye gei kavramyla anlatt bir sreci ok andryor. "VVeber'e gre, modern brokrasi, daha nceki devirlerde de belki nve halinde olan, daha tam yapsyla ortaya kamayan, baz zelliklere prim vermi, onlar; ak ve seik olarak ortaya karmtr. Weber'in modern topluma gei srecinde nemini belirttii bu gelime iki ana ilkeye dayanr: modern toplumun idare mekanizmasndaki "hukuklik" vasf ve gene modern idarenin gsterdii farkllama, uzmanla ynelme. Bunlardan birincisine, en genel ekliyle, idar mekanizmada somut hadiselerin belli -ve gayri ahsi- bir kaideler tmnn miyarna vurulmas diyebiliriz. Artk, eskisine nisbetle ahsi kararlar nemini gittike kaybetmektedir. kincisi, devlet ileri gittike bir ihtisas konusu olmakta, bakanlklar ayrlmakta, bakanlklarn iindeki brolar ise

uzmanlarla dolmaktadr. Weber'e gre bunun sonucu modern brokrasinin karakterini belirleyen baz zellikler kazanmasdr: 250

1. "dare'nin personeli ahsi statsnde hrdr ve yalnz iinin tanmlanm grevlerini yerine getirmekle ykmldr." 2. "Memuriyet kesin bir hiyerariye gre kademelendirilmitir." 3. "Belli bir kadronun fonksiyonlar aka tanmlanmtr." 4. "Memurlar bir akitle vazifeye alnrlar." 5. "Memurlar ie alnta meslek ihtisas yetenei gz nnde tutularak seilirler. Bunun da en makbul gstergesi imtihan sonucu elde edilen diplomadr." 6. "Memurlara yaplan deme "maa" eklini alr ve bunlar genellikle emeklilik haklarna sahip olurlar. Memur istedii zaman iini brakabilir ve bazen de iine son verilebilir." 7. "Memurun grevi tek veya ana iidir." 8. "Memuriyet bir (kariyer)dir ve memurlar kdem veya liyakata ve bir (st)n deerlendirmesine gre terfi ederler." 9. "Memur ne bulunduu mevkie ne de o mevkiin gelirlerine el koyabilir." 10. "Memur btnlemi bir kontrol ve disiplin sistemine tbidir."6
Bu zelliklerin Abdlhamid devri ile olan ilikisine gelince, bunu saptamak iin nce Tanzimat reformlarnn genel izgisini hatrlamak gerekir. Tanzimat'n en genel anlamda Osmanl idaresine getirdii yenilik, Weber'in, ema'sna benzer bir yapy yerletirmek olmutu. Hukuklik vasfna verilen nem, idaredeki farkllama, Mlkiye'nin kurulmasyla idare uzman olan memurlar yetitirmeye allmas, ynetmelik veya ona muadil dzenleyici dokmanlardaki art, memuriyetin "ahsilik" unsurunu azaltma abalar, btn bunlar Tanzimat'la genellikle e saydmz gelime6 Bkz.: Martin Albrow, Bureaucracy, (London, 1970), s. 43, 44-45. 251

lerdir. Bu dnmn en eski tecrbe alann ise Osmanl asker messeseleri tekil ediyordu. Fakat Abdlhamid devri bir dier bakmdan ok kesif bir ahsn hkmetme, kayrma ve tercih rejimi olduundan "Sultan" bir idare tarz Tanzimat'n bandan beri Trkiye'ye getirilen birok messesenin "VVeberien" diyebileceimiz gerekleriyle uyumsuzluk halindeydi. Abdlhamid devrinin 1885'ten sonraki zellii bu iki ayr ynelimin birbiriyle atma haline gelmi olmasdr. Bu atmann en kesif bir ekilde grld yer de en ileri kurumlama yapsna sahip olan asker kurumlard. Abdlhamid devrinin getirdii yenilikler arasnda, padiahn kendi meraknn rn olduu gibi, ondan nce devlet katnda Sleyman Paa gibi sz sahibi olmu kimselerin belirgin izini tayan nemli bir gelime de asker eitim reformudur.7 Bu reformlar sayesinde asker eitim rasyonel-letirilmi, asker okullarda ihtisas dersleri byk arlk kazanmaya balamtr. Bunun yannda, asker orta retimin sresi uzam, memleket sathna yaylm ve nceleri nfuz edemedii halk tabakalarndan eleman almaya balamt. Mektepli subaylarn

protestosunun Abdlhamid'e kar ynelmesinde bu unsurun da bir rol olduuna inanyorum. Asker renimin sresinin uzamasndan kasdettiim, Harbiye'ye ve asker idadilere ilve olarak, 1870'lerin sonundan itibaren asker rdiyelerin kurulmu olmasdr. Asker eitim, bylece, ilkokulun devamyla ortaokul arasnda bir nitelik tayan bu eitim kurumlarna kadar gelmiti. Asker rdiyeye giren bir renci, ayn okul sistemine devam ettii takdirde ihtisas dalna 8 il 12 yl arasnda asker okullarda kalabiliyordu. Bunun anlam, kiinin kendi
7 M. A. Griffiths, The Reorganization of the Ottoman Army Under Abdlhamid II

1880-1897, baslmam doktora tezi, University of California, 1966. 252

aile muhitinin tesirlerinden syrlp yeni bir lemin tesiri altnda kalmasdr. rencilerin bir ksmnn toplumun alt kesitlerinden gelmesi bu tesiri arttryor, aile ile olan balar daha da belirsizletiriyordu. ocuklarn askeri okullara gnderen bu trden aileler, hayatta zorluklarla karlam, aile yapsn glkle srdren ailelerdi. Bu aileler, geni kk veya zengin bir mahalle hayat olan, bu yolla aile nam ve ideolojisini devam ettiren aileler deildi. Byle ailelerden gelen renciler iin aileleriyle temas devam ettirmek, ulam bakmndan g ve pahal bir iti. Btn bu zelliklerin sonucu olarak ailenin norm aktarc ve eitici fonksiyonunu ok zaman okulun kendisi ve okul arkadalar devralyordu. Okul leminin zellii ise fen ve matematie, corafya ve tarihe nem vermesi, bunun yannda renciler arasnda vatanperverlik duygularn yerletirmesiydi. Bu yeni dnyann hususiyetleri iinde bata gelen; insann "baar" esasna gre deerlendirilmesi, imtihan ve nota gre dllendirilmesiydi. Bunun gnmz sosyolojisinin teknik tabiriyle ifadesi rencilere bir "baar" etiinin, "ahlknn" alanmasdr.8 Birok sosyologun sylediklerine gre modernleme srecinin zelliklerinden biri bu deeri toplumlara artan bir hzla yerletirmesidir. Bir sosyal fonksiyonun kimin tarafndan deil de nasl bir rn vererek sonulandna bakmak bu "baar etiinin" merkezini tekil eder. Mesela, faydasn lmeden "ya"a prim vermek "baar" etiine gre yaplan bir deerlendirme deildir. Bu, "baar" etiinin tam aksi olan "taman nitelie" gre (ascription'a gre) dllendirmedir. Gene, burada, yallarn her an verdikleri rne gre deerlendirilmelerinin "iyi" mi yoksa "kt" bir ey mi olduu beni ilgilendirmemektedir. fade etmek istediim,
8 "Baar" etiinin aileden ok okulda edinilen bir ynelim olduu konusunda bkz.: Talcott Parsons, The Social System, (Free Press Paperback, 1964). s. 242. 253

"iyi" veya "kt", modern zamanlarda, 19. asr Bat leminin balatt siyasal ve sosyal esneklik ve hareketlilii gsteren toplumlarda ve bu arada modern eitim sistemlerinde, bu esasn gittike nem kazanddr. Bu nitelik de Weber'in brokrasinin i gerei olarak ortaya koyduu zelliklere pek iyi uymaktadr ve bir dereceye kadar onun fikirleriyle ilintilidir. Baka bir tabirle, okulda deeri baar esasna gre deerlendirilmi, hayatn ynetmelik hkmlerine gre ayarlam olan bir kimse, modern eitim srecinden geen kii, daha sonraki hayatnda, mirinin, kiisel tercihlerinden syrlarak karar vermesini bekleyecektir. Belirli bir i iin aday arand zaman bu adaylar arasnda gereken teknik bilgiye sahip olanlarn seilmesini isteyecektir. Hizmet iin hiyararik dzene baklmadan "tepeden inme" yaplan ilemlere tepki gsterecektir. Bu iin halledilmesinde keyfi karara deil, ynetmelik gibi soyut prensipleri iine alan dokmanlarda tesbit edilen ekilde yrtlmesini arzulayacaktr. Gerek asker okullarn i nizam ve disipline

baladklar nem, gerek okulun bir devam olan asker hayatn -bazen baarszlkla sonulanan, fakat gene de devaml- rasyonelletirme abalar asker okul talebelerini, gnlk itiyatlar, bekleyileri ve deerleri asndan genel hatlaryla "Weberien" bir leme sokmutu. Herhalde, uzun yllar ciddi bir eitim grp baarlar imtihan ve not esasna gre deerlendirilen bu grubun dnya grnde ehliyet, baar prensibinin kolayca yeretmesi beklenmelidir. Bir kimsenin liyakata gre deil de aksine mktesep sosyal statye gre dllendirilmesinin bu kimseler arasnda nemli alkantlar yaratmasn da bekleyebiliriz. Abdlhamid devri buna msaitti. Zira, padiah, bir taraftan modern nitelikleri tayc kurumlar tevik ederken, bunun tam zdd prensiplere dayanan bir idare tarzn da ayn zamanda desteklemi, bunun kendisini ne kadar tehli254

keli bir tenakuza drdn farketmemiti. Bir taraftan baar, gayri ahsilik, teknik bilgi gerektiren mekanizmalar kuran padiah, dier taraftan ahsi damgasn idaresine vurmay da prensip edinmiti. Abdlaziz'in yeni asker kurumlarn ortaya kard gler tarafndan tahttan indirildiini unutmayan Sultan, bir ynden "mektepli'leri tevik ederken, dier ynden sadk bendelerinden meydana gelen paralel bir asker kumanda strktr ortaya karmt.9 Bu gruba dahil olan kimseler imtiyazl muamele grd gibi ocuklar da ayn imtiyazlardan faydalanyordu. Bylece, okul yllarndan itibaren, sistemin modern ynleriyle, We-ber'in tabiriyle "patrimonyal" bir brokrasiden arta kalan ksmlar arasnda bir atma mevcuttu. Ahmet Cevat Emre hatratnda bu durumdan yle bahsediyor: Beikta Rdiyesfnde parlak niformayla bir hnkr avuu snf baavuu olmutu. Zadegan ismiyle anlan, ok gzel giyinmi drt be kii de vard ki, snfn sralarna giremezler, krsnn yannda onlar iin konan sandalyelerde otururlard. Emre'ye gre sonradan hnkr avuu snf ilerinde geri kalm, Emre kendisi baavu olmu ve arkadalar bu imtiyazl talebelere kar olan tepkilerini gstermek zere kendisini omuzlarnda gezdirmilerdi.10 Yeni asker eitimin bir zellii de cengverlik, fedakrlk, vatanperverlik gibi merkez bir deer etrafnda toplayan retisi dolaysyla rencilerin arasnda bir "esprit de corps" meydana getirmesi, grup niteliklerini pekitirmesiy-di. Bylece, en baarl rencilerin (yeni deerleri benimsemekte ve ders dzeninin gereklerini yerine getirmekte en
9 Nizamettin delilba, a.g.e., s. 45; Grifflths, s. 109-113. 10 A. Cevat Emre, ki Neslin Tarihi (stanbul, 1960), s. 28.

255

msait ahsiyetlerin) mezuniyetinden sonra sistemin icaplarn devaml bir ekilde aram olmalarn bekleyebiliriz. Fakat renciler kt'aya ktklar zaman hi de umduklarn bulamyorlard. rnein, 1890'lar yaam olan bir subay hatratnda bulduu durumu yle tarif ediyor:

Bir taburda ancak bir veya iki mektepli zabit bulunurdu. Bunlar da mlazmd. Alaylarda drt binbadan biri mektepli, dierleri seciyesiz alayl binbalard. Alayl zabitan iinde okur-yazar, efendiden ve cahillerde de temiz, haluk, alkan, askere evlt gibi bakan iyi simalar vard. Bu zavalllar da hepimiz gibi gaddar, zalim, alayl binbalara esir idiler. Bu kodamanlarn garip, acaip, (!) unvanlar vard. Binba sallaba Behet Aa (ihtiyarlndan), Delibalta Mustafa Aa (titizliinden), Yumruk Vuran

Hseyin Aa (zabit dvdnden) bir manda yavrusunu devirdiinden Cam Deviren Hamza Aa, kfrclnden Dinsiz Veli Aa gibi sfatlarla anlan iri kym, uzun ak sakall, sakal boyal, palabyk, grkal, Yenieri biimli, terbiye-i fikriye ve kudret-i askeriyeden, malmat- harbiyeden, her trl hasail-i insaniyeden mahrum tiplerden idiler.11 Dikkatinizi gen subayn arad niteliklere eviriyorum: "terbiye-i fikriye, kudret-i
askerliin her eyden ziyade sanatkrln severim"12 szne pek yaklam oluyoruz. ttihat ve Terakki'nin Asker Tbbiye'de kurulan ilk nvesinin ortaya kmasnda bu gibi saikler nemli bir rol oynamtr. Memleketin modern idare icaplarna, ihtisaslamann gereklerine gre yrtlmedii bulgusu, asker okullar11 Canl Tarihler, Cilt 4. (stanbul, 1946), "Nizamettin Delilba", s. 62-63. 12 Yaknlarndan Htralar. "Salih Bozok'a Mektup", (stanbul, Sel Yaynlan), s. 47. 256

askeriye, malmat- harbiye". Yani liyakat ve teknik bilgi. Bu noktada Atatrk'n "bilirsin, ben

dan kan genleri birletiren, onlara ayn dili konuturan bir dnya gryd. ttihat ve Terakki'nin baars, devlet iinde sz sahibi olacak bir duruma gelmesi en genel anlamda bu prensiplerin bir tatbik sahas olabilecei midini uyandrmt. Gerek byle kmad. ttihatlar da ideal sistemlerini tatbik mevkiine koymaya alrken bazen tavizci, bazen de romantik olurlar. Amalarnn bir ksmn baardlar, fakat bir yerde modernlikleri gdk kald. Bu arada, ttihat ve Terakki'nin ana desteini temin etmi gen subaylarn dnya gryle ilgili bir dier noktaya temas etmek istiyorum. Subaylarn bir grup olarak beenmediklerinin dorudan doruya kendi meslekleriyle ilgili -bir anlamda dar kapsaml- ikyet ve isteklerine deindim. Bunun bir de daha geni kapsaml bir ifadesi vard ki, o da Ba-t'nn yalnz idar rasyonellik zelliklerini aramak deil, ayn zamanda bir medeniyet btn olarak gereklerini aramak. Bu ok daha soyut etkeni, bahis konusu ettiim kimselerin ancak bazlar arasnda buluruz. Doktor Abdullah Cevdet bunlardan biridir. Bunun aksine Bat medeniyetini yalnz bir kltr tm olarak grp, idar hayata getirilecek dzeltmelerin zerinde durmam pek ok kimse vardr. Tevfik Fikret bunlarn arasnda yeralr. Vaka genellikle Batllamaya yalnz bu "medeniyet" asndan yaklaanlar reformcu olarak nisbeten zayf kalmlardr. Atatrk'n baarsn da belki en iyi bir ekilde bu adan deerlendirebiliriz. Bata, ttihat ve Terakki kurucularnn, 1900'lerin gen subaylarnn, grlerini ekillendiren etkenlerle dnya gr ortaya kan Atatrk'n fikirlerinin onlardan ileriye giden bir zellii mevcuttur. Atatrk, bir taraftan ttihatlarn romantizmine kendini kaptrmaktan saknrken, ayn zamanda, geni kapsaml bir Batllk anlayn gelitirmi, buna meslek grevlerinin dnda bir boyut kazandrmay bilmitir. Hatta daha da ileriye giderek ve
257

Batcl yalnz bir devlet reformu gerei de saymayarak, Batcln iindeki kltr btnnden derin bir ekilde esinlenmitir. Bir reform anlayn birbirinden ayr paralar olarak deil, fakat kendi zihninde bir btn olarak organize etmek ve bunu realizmini kaybetmeden, fakat ayn zamanda sebatla izlemek, bize burada kiiliin zel katksn gsteriyor. 1900'lerin Trkiyesi'nde birok kimseler, ok genel etkenlerin tesiriyle, yenilemenin gereini anlamt, birok kimseler de deimeler yapmaya ynelmiti, fakat bir btnden esinlenerek bir devrim yaratabilen yalnz Atatrk oldu. Bir ahsn tarihe damga

basmas dediimiz olay da herhalde bu olsa gerek.


Atatrk Devrimleri I. Milletleraras Sempozyumu Bildirileri,
10-14 Aralk 1973,1.O. Atatrk Devrimleri Aratrma Enstits Yaynlar, 1975, s. 53-62 258

Tanzimat

TANZMAT VE "ILMYYE"
Bugnk davranmzn, iinde yaadmz cemiyetin ve problemlerinin anlalmasnda yardm dokunacak en mhim metodlardan biri phesiz ki tarih metoddur. Bu bakmdan birok cemiyet meselelerimizin halli, Trk tarihinin aydnlanmasna ve tarih gelimelerimizin daha iyi anlalmasna baldr. Fakat bu da basit bir "vak'anvis" gr ile temin edilemez. Oysa imdiye kadar Osmanl tarihi sahasndaki aratrmalar, bu gibi esasa istinat etmitir. Osmanl mparatorluu'ndaki siyas messeseler hakknda sylenmi olanlar bilhassa byle dar bir ereveye sdrlmaya allm ve bundan dolay bugnk siyas davranmz izah etmeye yardm edecek verimli faraziyeler ortaya atlamamtr. Osmanl mparatorluu messeselerini incelemi olan tarihiler, mnhasran Osmanl messeselerinin eklini tesbit etmekle megul olmulardr. Bu bakmdan, 20. asrn bandan beri Osmanl siyas messeseleri mevzuunda orijinal bir gr zaviyesi getirmi olmakla hret kazanm olan Albert Howe Lybyer bile ok kaba bir tahmini nisbeten daha az iptidai bir ekle sokmaktan baka bir ey yapamamtr.
261

Lybyer'in ortaya att "kullar messesesi" teorisine gre, Osmanl mparatorluu'nun esas karakteristiklerinden biri devlet idaresinin padiahn ahsi kullar olan birtakm insanlar tarafndan temin edildiidir. Lybyer'in kitabn yazd 1913 senesinden bu yana Bat'da Osmanl messeseleri hakknda yazlanlar byk nisbette Lybyer'in tezinin tesiri altnda kalmtr. ekli bakmndan Osmanl messeselerinin incelenmesinde byk bir yardm olmu olan bu teori, aslnda Osmanl messeselerinin bir zaman cereyan iinde gelimelerini izahta tabiatyla pek verimli olamazd. Zira Osmanl mparatorlugu'nda tatbik edilen siyas sistemin umum hatlarnda uzun zaman bir deiiklik olmad faraziyesinden hareket ediyordu ve bu tutum donmu kalplara smayan baz gelimelerin izah edilmesinde tamamiyle ksr kalyordu. Halbuki bu gibi gelimelerin vukua geldii, lise gnlerimizden beri bildiimiz bedahatler arasndadr. Bunlardan biri, mesela, Kanun'den sonra hkmdarn devlet ilerinin fiil tedvirini etrafndaki devlet adamlarna brakmasdr. Bu gibi bir gelime ise mutat Osmanl messese teorilerinde ancak bir istisna olarak gsterilmekte ve Osmanl i siyasetinin aydnlanmasnda pek cz'i bir rol oynamaktadr. Aslnda muhtelif emareler Osmanl mparatorluu i siyaseti tarihinin ve buna paralel olarak gelien messeselerinin gayet alka ekici baz safhalar arzettiine iaret etmektedir. Ancak

bu ekimenin kendine has unsurlarn bulduktan sonradr ki kltr ve siyaset tarihimizde imdiye kadar cevaplandrlmam olan baz meseleler aydnlanabi-lecektir. Mesela bu i ekimenin ne gibi amillere dayand kefedildikten sonra ve ancak bundan sonra memleketimizdeki siyas Garpllama hareketi esasl inceleme konusu olabilecektir. Zira siyas Garpllama tempomuzun bu Os262

manl messesev unsurlar tarafndan veya Osmanl siyasetinin kendine has politik faaliyetleri tarafndan ne derecede engellendiini veya aksine Garpllamamza ne derecede yardm etmi olduunu ancak o zaman kefetmi olacaz. Bu problemin zmnde ise siyas ilimlerde kullanlan elite metodunun byk bir rol olabileceine inanyoruz. Elite teorisi, basitletirilmi ekliyle, tarih boyunca birbirini takip eden siyas rejim ve faaliyetlerin ekillenmesinde en esasl amilin bir "nderler" tabakas olduunu kabul eder ve muayyen bir siyas tekiltlanma eklinde husule gelen, deiiklikleri bu elite veya "nderler" grubunda meydana gelen deimelere balamaya alr. Burada elite'den kasde-dilen, bir st tabakadan ziyade bir cemiyetin en mhim addettii sahalarda ehliyet kesbetmi olan ahslardr. Baka bir deyimle bir cemiyette mevcut mtehassslardr.

Elite teorisi her ne kadar btn tarih gelimeleri izah edecek derecede cihanmul bir teori deilse de, muayyen devirlerde siyas bnyede vukua gelen deiikliklerin mahiyetini tesbit etmek iin son derece faydal bir analiz aleti haline gelmitir. Tabii ki bu metodun kullanlmasyla siyas gelime mevzuundaki problemlerin hepsi cevaplandrla-mayacaktr. Metodun temin ettii en byk fayda, baz problemlerin sarih olarak ifade edilmesi, hakikaten mhim olan suallerin sorulmasna amil olmasdr.
Bu metodu kullandmz takdirde mesela Osmanl mparatorluu'nun siyas messeselerinin gelimesi mevzuunda bir hayli mhim baz nirengi noktalar tesbit edebildiimizi ve problemin sarahat kazandn mahede ederiz. Evvelce stnde durduumuz Lybyer'in teorisini ele alalm. Lybyer'in gayet basit olan bir "kullar messesesi" teorisi yerine, Osmanl mparatorlugu'nda esasl elite veya nder grubu olduu faraziyesinden hareket edildii takdirde ve Osmanl i siyas tarihi bu gruplarla Padiah arasndaki
263

muvazenenin kh bu gruplardan biri, kh padiah ahs lehine bir durum gsterdii eklinde ele alnd takdirde, ortaya gayet enteresan meseleler kmaktadr. Tarihilerin mevcudiyetlerinden haberdar olduklar, fakat aralarndaki mcadeleye ve kuvvet muvazenesi tekilinde bir unsur olarak roloynamalarna ehemmiyet vermemi olduklar bu grup unlardr: Asker bir elit olan Yenieriler, ilm ve hukuk elite'i tekil eden Ulema (llmiyye snf) ve padiahla temasta olan idareciler ktlesi. Bu unsurun (ve padiahn), siyas iktidar aralarnda ne ekilde paylatklar muvacehesinde bir Osmanl tarihi gr mmkn olduu gibi, byle bir metodun kullanlmas ile imdiye kadar karanlk kalm birok noktalar aydnlataca muhakkaktr. Buna bir misal olmak zere siyas Avrupallama tarihinden bir rnek verebiliriz. Umumiyetle memleketimizde 19. asrda cereyan edenler slhat cereyan gayet basit bir zaviyeden grlmeye allmtr. Bu noktadaki devrimci tezin imdiye kadar ifade ediliini yle zetleyebiliriz: lmiyye snf tabiatiyle Osmanl mparatorluu'na yeniliklerin girmesine aleyhtard. Bu snf bilhassa kendi nfuzunu kracan bildii yeniliklere snmad iin, daima padiahn otokrasisini desteklemi, Osmanl mparatorluu'nda giriilen slhat hareketlerini

ksteklemitir. Devrim aleyhtar tarihi ise bunun tam aksini iddia etmeye daima hazrdr. Aslnda, vakalarn tetkiki "devrimci" izahn hakikata daha fazla yaklatn gstermektedir, fakat bu izah da o kadar iptida bir ekle sokulmu ve basitletirilmitir ki, tabiatiyle Tanzimat devrinde cereyan etmi olan birok hdiseleri izah edememektedir. Bunlar birer istisna saymak mecburiyeti hasl olmutur. Mesela eyhlislm Arif Hikmet Bey'in slhat hareketi aleyhtarlarn susturmak iin Anadolu'ya gnderilmesi,
264

mesela Yeni Osmanllar Cemiyeti'nin saflarnda Saryerli Hoca Sadk Efendi gibi ahsiyetlerin bulunmu olmas, mesela 1876'da Mahmud Nedim Paa ve umumiyetle Sultan Abdlaziz idaresine kar tevcih edilen hareketin Yeni-kap Mevlevihanesi Postniini tarafndan tahrik edilmi veya onun delaletiyle husule gelmi olmas. Btn bunlar "basit" teori muvacehesinde izah etmeye imkn yoktur. imdi de elite teorisinin temin ettii gzlkleri takmakla ayn hdiseyi inceleyelim. Osmanl mparatorluu'nda "lmiyye" snf phesiz ki cemiyet esasn tekil eden mukaddes Kanun'un (Kur'an'n) ve dier Islm ilimlerin koruyucusu olarak pek parlak bir mevki igal ediyordu. Hammer'in, Osmanl mparatorluu'nun "yegne mstakil unsuru" diye isimlendirdii bu snf adaletin tecellisine yardm ettii gibi, devlet ilerinde baz ahlk kstaslarn da muhafaza edilmesine dellet ediyordu. Eldeki eksik malumat ve snfn 10. asrn sonlarna doru Osmanl mparatorluu'nun btn dier unsurlar gibi tefesshe yz tuttuunu gstermektedir. Ancak bir cemiyet iinde uzun zaman mhim bir mevki igal etmi olan bir teekkln bu kadar kolayca tefessh hareketlerine giriildii anda bir lmiyye snfn yeni temeller zerinde kurmak isteyen baz Ulemann Mahmud ve Abdlmecid gibi slahat veya slhat taraftar padiahlar zamannda mensup olduklar snf arasna baz yeni fikirler getirmek istedikleri ve bu yolda altklar grlmektedir. Muhtelif emarelerin iaret ettii ilmiyye snfndaki bu i reform gayreti hakknda imdiye kadar hemen hemen hi malmat toplanmamtr. Fakat byle bir harekete rastland da inkr edilemez. Neriyat aleminde muhtelif ahlk kitaplarnn yeniden baslmas, basitletirilmesi ve daha anlalr bir hale gelmesi eklinde, siyas faaliyet sahasnda Yeni Osmanllar Cemiyeti'ne katlanlar arasnda birtakm din ahsiyetle265

s
re rastgelinmesi eklinde kendini gsteren bu hareket bir elite'in karakteristik davran ekillerinden biri olan "kendi kendini toparlama" gayretinin bir rneidir. Bylece lmiyye snfnn bir birim olarak tetkik edilmesinin yerinde olacan gsteren muhtelif emareler mevcut olduunu gryoruz. Binaenaleyh bu snfn bir birim olarak ele alnmasyla hi phesiz ki yakn tarihimizin gayet mhim baz noktalar aydnlanacak ve gelimemizin ne kadar kompleks bir seyir takip ettii "vak'anvis" tipi tarihilerimizin nne bir rnek olarak serilecektir.
Forum, cilt 4, say 48, 15 Mart 1956, s. 9-10

266

AL PAA VE HRRYET

"Cenab Hak bu milletin saadet halini be alt kiiye tevdi etmi, anlar hal ve akdi umuru devlet edivermelidirler." li Paa
Tarihten bazen de fazla eyler bekliyoruz. Mesela aydnlarmzn byk bir ksmnn kabul ettii bir fikir de, tarihte u veya bu ekilde ehemmiyet kesbetmi olan ahslarn hakiki ahsiyetlerinin zamanla ve "tarih"in yardmyla ortaya kacadr. Bylece, evvelce din bir inantan mtevellit "Allah ceza veya mkfatlarn versin" gibi bir dnce tarznn yerine, "tarih ona nasl olsa mstehak olduu yeri verir" eklindeki bir inan yerlemitir. Aslnda tarih, maalesef insanlarn gr zaviyesinin bir mahsul olduu iin her zaman hakikatin ortaya kmasnda bu kadar lutufkr davranmamaktadr. Tarihin bu "yarg" teorisinin ne kadar mbalal olduunu anlamak iin 19. asrn mehur sadrazamlarndan Mehmet Emin li Paa'nn ahsiyetinin bugnk umum efkrda brakt ize bakmak kfidir. Bugn, meslekleri tarihilik veya edebiyatlk olmayan geni bir aydnlar ktlesine sorarsanz li ve Fuat Paalar en bata Trkiye'nin teceddd hamlesine yardm etmi kymetli iki sadrazamdrlar. Bu kanaat umumiyetle yerlemitir ve gerek li gerek Fuat Paalar Osmanl mparatorluu'na bulunduklar
267

msbet ilvelerle anlmaktadrlar. Oysaki tarih hakikatin bunun aksine olduunu gsteren deliller mebzulen mevcuttur. Aslnda, li ve Fuat Paalarn birer "idare-i maslahat' olduklar ve II. Mahmud'un ve onu takiben Mustafa Reit Paa'nn meydana getirdikleri slahatla mukayese edilebilecek bir ilvede bulunmam olmalar pek muhtemeldir. Bu hususta henz ciddi bir tarih etd yaplmamtr. Bu arada, li ve Fuat Paalarn msbet bir ilvede bulunmadklar noktasndan da daha mhim bir husus, li Paa'nn, devrinin en byk hrriyet aleyhtarlarndan biri olduu vakasdr; bu vaka arada kaybolmu, 19. asrn ortalarndaki aydnlarn gayet mhim bir mesele addettikleri bir husus, daha sonra Abdlhamid ve taraftarlarnn bu problemi unutturma gayretleri neticesinde ortadan kaldrlm gibidir. Halbuki Namk Kemal, Mustafa Fazl Paa, Ziya Paa ve Ali Suavi gibi ahsiyetler, Osmanl Imparatorlu-u'nda mevcut rejime kar itiraz ettikleri zaman Abdlaziz'in ahs politikasna deil, li Paa'nn politikasna itiraz ediyorlard. Gen Osmanllar'n Avrupa'ya kamasna sebep olan, Mustafa Fazl Paa'y "Gen Osmanllar"n hamisi haline getiren hadiseler, li Paa'nn Osmanl Imparatorlu-u'nda ahs bir diktatorya tesis etmeye almasnn neticeleri idi. Bu hareket hattnn mmeyyiz vasflar da Osmanl mparatorluu'nun iine dt badireyi halletmede, li Paa'nn yeni teekkl etmi olan Osmanl Efkr Umumi-yesini hie saymasyd. Babli'ye cahillerin toplanmasna msaade etmi olan li Paa, Namk Kemal'e gre etrafna toplad "drt buuk Franszca sohbet" bilenlerin yardmyla devlet meselelerini halletmeye muktedir deildi. Osmanl imparatorluu hakikaten bu devirde inkraza iyice meyletmi olarak grnyordu. Abdlmecid devrinde birtakm fuzul israf neticesinde byyen borlarn, gen padiah Abdlaziz'in tahta gemesiyle tasfiye edilecei

268

umulurken, bu padiahn da zamanla sadrazama uyup devlet borlarn arttrd ve verimsiz birtakm ilere sarfettii grlmt. Osmanl mparatorluu'nda mal meselelerde mavirlerin tavsiyelerine lzum grlmedii iin, istikraz "memba-i Sri" addedilmi iken ve devlet borlar biteviye arttrlrken Gen Osmanllar bunun "yalnz Babli'ye sri olmu bir vehime"den ibaret olduunu lyikiyle takdir ediyorlard. Namk Kemal Babli'nin bu hareket hattnn yanl taraflarn iaret etmekten kendini alamyordu: "Istikrazat kafiyen milletin reyi ve malmat ile olmayp yalnz sadrazam ve hariciye nazr gibi birka mtegalli-ban- devletin karar- hafileri zere akdolunup aradaki komisyonlardan onlarn bedegn ve mensubat mstefit olurlard. imdiye kadar akdolunan istikrazat- hariciye ile defter-i kebire geen duyun-u dahiliyenin faizleri ve resl-mali karlklar devletin varidat- mukarreresinden nsfn ekil ve beli edip baki kalan nsfn ise masarifat- mukarre-reyi tesviye kifayet edemediinden beher sene elli milyon franktan mtecaviz edemediinde ak grnmekte ve bunu rtmek iin her yl byle bir istikraz aktine ihtiya messetmekte olup mlkn ve ahalinin ahval- diergn ise bu kadar yk bir zamanda kaldrmaya derkrdr." Bunlar Namk Kemal'in Londra'da kard Hrriyet gazetesinde yapt tenkidlerdi. Daha evvel bu tenkidlerden bir hayli hafif olan ve hkmetin nazik bir mevzu addettii, Girit meselesine dokunan baz makaleleri dolaysiyle Namk Kemal'in muharrirlik hayatna bir nihayet verilmi ve li Paa, Tasvir-i Efkr'da kan bu makaleleri bahane ittir haz ederek, Trkiye'de matbuat engellemek iin ortaya atlan ilk resm harekete mil olmu, daima vebalini boynunda tad, Kararname-i li'yi karmt Bu kararnamenin ayrc vasf matbuat, "gayrmuayyen bir had ile takyit" et269
mesiydi. ite gerek Mustafa Fazl Paa'nn, gerekse Namk Kemal ve Ziya Paa'nn "meveret" istemeleri li Paa'nn icraati erevesinde bir mn ifade eder. "Usul-u Meveret" devlet ilerini kontrol ve bata olanlarn idare edilenlere kar mes'uliyeti demek olduu iin, Osmanl Imparatorlu-u'nda tatbik edilmesi icabeden bir usuld. Buna kar li Paa, bir gn kendi evinde toplad bir mecliste Cevdet Pa-a'ya devletin ancak birka kii tarafndan idare edilmesini en doru yol bulduunu, aksi takdirde karklk yaratlacandan korktuunu itiraf ediyordu. li Paa'nn hrriyet aleyhtarl acaba neden ileri geliyordu. Otoriter rejimlerin teesss dinamii bakmndan bu husus bilhassa incelenmeye deer. Vesikalar bunu tek bir hususa irca edilebileceini gsteriyor: hrriyetin mcerret bir mefhum olmas ve binaenaleyh hudutlarn tayininde zorluk ekilmesi. li Paa'ya gre, birtakm insanlarn icraati serbest brakld takdirde bunlarn ne yapacaklar kestirilemezdi. Merut bir rejim tesis edildii takdirde Osmanl Imparatorluu'nu tekil eden btn milletler imparatorluktan ayrlmaya karar verebilecekleri gibi, ahslar da bundan istifade edebilir ve kendi hegemonyasna bir nihayet verebilirlerdi. "Hrriyet"in mcerret bir mefhum olmasndan dolay bunun hudutlarn tayin meselesini fazla zor bulmak ve binaenaleyh klliyen hrriyet isteyenleri batan savmak iin hrriyeti dar bir ekilde tahdid etmek btn otoriter rejimlerin mmeyyiz vasfdr.

Ancak burada bir noktaya bilhassa dikkat etmemiz lzm. li Paa'nn btn ifadelerinden edinilen intiba, hakikaten millete en ok iyilik yapabileceini zannettii iin iktidarda kalmak zere btn tertibatn ald ve daha basit ahs menfaatler ummann burada mevzubahis olmad merkezindedir. te bu sahte feragat daha sonraki nesillerin yanlmasnda hayli mhim bir unsur olmutur. Zira birok kim270

seler bunda otoriter ahsiyetin vasfn grememiler ve li Paa tarafndan ileri srlen bu iddia yalnz kendi ahsn ikna etmekle kalmam ondan sonra gelenlere de tesir etmitir. li Paa'nn yukarda tarif ettiimiz ekilde tecelli eden dncesinin son zamanlarda Amerika ve Avrupa'da zerinde durulan bir konunun tetkiki iin malzeme tekil edebilecei muhakkaktr. Bu konu da "otorite- ahsiyet"in incelenmesi ile ilgili aratrmalardr. Problem u ekilde vazedilebilir: 20. asrn gelime seyrinde sk sk diktatr tiplerine rastlanmaktadr. Bu tiplerin ahsiyet yapsnda mterek bir unsur mevcut mudur? "Otoriter ahsiyet" diye bir ahsiyetten bahsedilebilir mi? ikago niversitesi profesrlerinden Harold Lasswell'e gre bu gibi bir ayrma yapmak ok yerindedir ve otoriter rejimlerin tatbik edildii memleketlerde gerek emir verenin gerekse mire itaat edenlerin davranlar bu bakmdan incelenebilir. Lassweel bilhassa otoriter tiplerin mterek vasflarn tesbit etmeye uramtr. Lasswell'e gre bu gibi ahsiyetlerin ortaya kmasnda en mhim unsurlardan biri bu ahslarn bir "gvensizlik" hissi ile mebu olmalardr. ahsiyetin en derin tabakalarnda, bu gvensizlik, ahsn kendine kar gvensizlii olarak ortaya kar. Ferdin hayat tecrbesinde kendine kar gven veya saygnn azalmasn inta ettiren bir hadise olmutur. Ferdin kendine kar gvensizlii daha sonra bakalarna kar gsterilen bir gvensizlik eklinde tecelli eder ve emniyetsizlik duygusu, umumiyetle, insanlarn tabiatyla kt olduklarna inanmak kisvesine brnr. Bylece, insanlar umumiyetle ktle meyyal olduklarndan, bunlarn kendi iyilikleri iin bir velayet altna alnmalar mecburiyeti ortaya km olur. Dier bir netice de udur: otoriter ahsiyete gre hrriyet insanlarn "kolayca istismar edebilecekleri" bir mefhumdur ve bundan dolay son derece tehlikeli bir fikirdir (Harold Lasswell, Power and
271

Personality, Londra, 1948). Dinle devletin birletii bir muhitte, bu duygu ve fikir silsilesinin tabi neticesi, li Pa-a'nn, bu makalenin en banda zikredilen ifadesinde kendini gstermektedir. Byle esas itibariyle pheci ve kendinden emin olmayan bir psikolojik yapya sahip olan li Paa gibi birisi iin, ne Paris'te Sainte Barbe kolejinde tahsil grm olmak ne de Franszcaya aina olmak esas otoriter temayllerde bir deiiklik meydana getirmez. Otoriter ahsiyet bugnk otoriter rejimlerin ayrlmaz paralarndan biridir. Bu bakmdan demokrasi yolundaki almalarda srf mihaniki usullere ehemmiyet vermenin ve messeselerin slahnn tek bana kifayetsiz olduu birok limler tarafndan ileri srlen bir ikazdr. Kendi memleketimizin kltrel zelliklerinden biri olan "baba sembolne" kar hissedilen yaknlk, Forum'un geen saysnda bir okuyucu mektubunda belirtildii zere, otoriter tipteki ahsiyetlerin rabet bulmasna sebep olmaktadr. Bu gibi bir vaziyette "demokrasinin ruhi" esaslar diyebileceimiz unsurlara ehemmiyet vermemiz zaman ve psiko-sosyal yapmzn ampirik bir ekilde esaslarn tayin edecek aratrmalar yapmak vakti gemitir bile.
Forum, cilt 4, say 39, 1 Kasm 1955, s. 10-11
272

YEN OSMANLILARIN HAKK HVYET

Tanzimat Brokrasisi Batllama yolunda geirdiimiz tecrbelerin zerine eilen yazlar memleketimizde eskiden beri geni bir rabet grmtr. Bu konu bir hayli ilenmi ve Batllamamz hakknda birok eyler sylenmitir. Derin grl ve umumi kltr seviyesi bir hayli yksek olan baz dnrlerimizin bu sahada verdikleri eserlerde muharrirlerinin bu yksek vasflarn hissetmek de mmkndr. Ancak bu arada sorulmas lzm gelen bir sual de udur: Yazarlarn bu sbjektif hassalar problemin hakik mahiyetini ortaya karmaya kfi midir? Muhakkak ki hayr. Her eyden nce ve daha teferruatl kymetlendirme tekniklerine inmeden, veyahut tam teekkll bir sentez meydana getirmeye almadan bu yazlarda mhim bir unsurun tamamlanmas icabetmektedir ve o da mnferit olaylarn tesbiti ve hdiselerin ne ekilde cereyan etmi olduklar noktasnda vuzuhun teminidir. Ksaca, kymetlendirmeye gitmeden nce materyali toplamak lzmdr. Mesela Tanzimat devrinde
273

cereyan etmi olaylarn son derece teferruatl ve sahih bir tablosunu meydana karmadan Tanzimat hakknda mtala serdetmek glntr. Gene Abdlhamid'in gvenilir bir biyografisi mevcut deilken, bu hkmdarn fikirlerini kymetlendirmeye gayret eden bir alma ksr kalmaya mahkmdur. Binaenaleyh Batllamamzn mnsn kymetlendirmeye alrken, bu vetirenin ne ekilde cereyan etmi olduunu bulmamz icabeder. Batllama tarihimizi, resen, 120 ksur senelik bir devreye sdrdmz takdirde, bu 120 senelik dilimin iinde de muhakkak ki en ilgi ekici hareketlerden biri Yeni Osmanllar hareketidir. Dnrlerimiz arasnda bahis konusu grubun ehemmiyetini idrak etmeyen yoktur tahmin ederim. Bununla beraber, daha sonra Jn Trk ismiyle ortaya km olanlarn bir nesil nce nderliini yapm Yeni Osmanllarn gayeleri, ve geirmi olduklar tecrbeler hakknda, ciddi bir aratrma mevcut deildir, ite Yeni Osmanllar ve Cemiyeti ile ilgili hdiselerin tesbiti, yukarda bahsettiimiz ve yaplmas zaruri olan tarih ettlerden biridir. Memleketimizde monografi yazmann ne demek olduunun yava yava anlalmaya balanmas sayesinde Yeni Osmanllar tarihinin yaknda aydnlanmas muhtemeldir, fakat imdilik bu aratrmalarda kullanlacak baz mirlerin de ortaya karlmas mmkndr. Aadaki mtalalar bu mirlerden birinin tesbiti ile Yeni Osmanllar Cemiyeti'nin faaliyete getii sralarda memleketimizde sosyal yapda husule gelen baz tahavvllerin tasviriyle ilgilidir. Bir kere Yeni Osmanllar kimlerdir? Yeni Osmanllar veya Gen Osmanllar Sultan Abdlaziz devrinde ilk defa olarak Trkiye'de nisbeten tekiltl bir siyas frka tekil etmi olan ahslardr. Burada "frka" kelimesinin kullanl kasddir, zira o devirde henz bir partiden bahsetmeye imkn yoktur.
274

Abdlaziz'in tahta kndan az sonra mparatorluun inhitata doru gidiinden huzursuzluk duyan bir ksm mnevverler 1865 senesinde memleket iinde gdlen politikann slah gayesine yneltilen bir teekkl meydana getirmi ve bilhassa neriyat yoluyla memleketimizdeki aydnlar uyandrmaya almlard. Grubun hret kazanmasna yardm etmi olan en mhim miller arasnda Namk Kemal ve Ziya Paa gibi idealist ahsiyetlerin partinin kurucular arasnda bulunmu olmalarn zikretmek lzmdr. Bugn Yeni Osmanllar denildii zaman cemiyetin kendisinden ziyade Namk Kemal'in cemiyetin maksatlarn anlatmak iin Hrriyet gazetesinde yazd makaleler hatra gelmektedir. Devrin tarihimizin ilk admlarndan biri saylabilecek olan bu teekkl incelerken karmza kan ilk problemlerden biri bu ahslarn faaliyeti hakknda pek az bilgiye sahip olmamz ve

cemiyetin faaliyeti hakknda bugne kadar yazlm olan eserlerin sathiliidir. Fakat bu noktadaki vuzuhsuzluu aydnlattktan sonra bile karmza ikinci bir zorluk kmaktadr, o da Gen Osmanllarn nelerden ikyeti olduklarn tayin etmektir. Umumiyetle Yeni Osmanllar hakknda yazlm eserlerde Osmanl mparatorluu'nda o zamanlar hkm sren "istibdat" ikyetin menei olarak zikredilmektedir. Filhakika Yeni Osmanllarn, birok yazlarnda "istibdat"a kar ate pskrdkleri bir hakikattir, fakat "istibdat" kelimesi kendi bana bizi aydnlatacak kadar mahhas bir kelime deildir. Bu artlar iinde yaplmas gereken ilem, bizi Yeni Osmanllarn hakik maksatlar hakknda zerre kadar aydnlatmayan bu "istibdat" mefhumunu daha mahhas bir ekle inklb ettirmektir. Belki o zaman bu genleri harekete sevketmi olan gdlerin hakik mahiyetini tesbit etmeye muvaffak oluruz. Bir kere bu istibdad ya padiaha veya padiahtan bakalarna maletmek gibi basit bir ayrmla ie balayabiliriz.
275

Gen Osmanllar Abdlaziz'in ahs istibdadna kar m protestoda bulunuyorlard? Zahiren, ikyetlerinin byle bir menei olduunu dnmek makul grnebilir: Abdlaziz'in tahta geiinden az sonra Osmanl mparatorlu-u'nun dier memleketler muvacehesindeki durumu ktlemi ve bir mddet durmu gibi grnen paralanma vetiresi ve devlet itibarnn sarslmas gittike hzlanan bir tempo ile tekrar balamtr. Hayatnn sonuna doru Sultan Abdlaziz kendini sefahata vermi ve memleketi israfa kar daima son derece hrmetkar davranmlardr. Namk Kemal'e gre mesela, padiah, halkn kendisinden istedii bir eyi yapmay hibir zaman reddetmemitir.1 Meselenin daha etrafl bir tetkiki neticesinde karlatmz ilk netice Yeni Osmanllarn asl hedef tuttuklar istibdadn li Paa'nn istibdad oluudur. Bu bulu bizde ilk anda bir srpriz tesiri yaratabilir. Zira ilk mektepten beri duymaya alk olduumuz tez, li Paa'nn Osmanl mparatorlu-u'na geni hizmetleri dokunmu bir ahsiyet olduudur. Aslnda bu konunun teferruatna indiimiz zaman Sultan Abdlaziz devrinde gnlk politikann tayininde padiahn ancak tli bir roloynadn buluruz. Bylece vaziyet aydnlanm bulunmaktadr: aslnda, Abdlaziz, Fuat ve li Paalarn hemen hemen esiridir denebilir. Reit Paa devrinde balam olan bu "vzera hegemonyasnn son safhas, Fuat ve li Paalarn lmnden sonra Rt ve Sleyman Paalar gibi li Paa'nn yetitirdii raklarnn Abdlaziz'i halletmi olmalardr. Sadrazam ve ona hizmet eden yksek brokrasinin bu devirde bylesine kuvvetlenmi olmas ise Batllamamzla dorudan doruya ilgili bir meseledir. Hdisenin balang safhalarn Reit Paa devrinde aramak icabeder. Reit Paa zamannda yaplan idar
1 Namk Kemal, "Usul-u Meveret Hakknda Mektuplar, No: 5", Hrriyet, 10 Ekim 1868. 276

deiiklikler kendi sadrazaml devrinde bile yeni "yksek memur" tabakas yaratmt. Bu grubu, lisan bilmeleri dolaysyla veya yaplan deiikliklerden doan yeni messeselerde memur edilmeleri sayesinde, Bat ile irtibatta bulunan kalem efendileri tekil ediyordu. Bat'nn idar tekniklerine olan vukuflar sayesinde mparatorluktaki btn mhim devlet ilerinin kontrol yava yava bu yeni memur tabakasnn eline gemekte idi. Bu yeni "st tabakann hususiyetlerinden bir tanesi de kendini beenmilii ve memleketi idareye yalnz kendini ehil grmesi idi. Daha Reit Paa zamannda, sadrazam, ngiliz Hariciye Nazr ile yapt bir mlakatta II. Mahmud'un ahsna bir hayli yksekten baktn ve Osmanl Imparatorluu'nda meydana getirilen yenilikleri tamamiyle kendisine male-dip padiah bu yeniliklerin tatbiki iin kullanlacak bir aletten ibaret saydn gsteren kelimeler

sarfetmiti.2 li Paa bu tutumu bir adm ileri gtrerek devlet idaresinin mahdut bir elite tarafndan temin edilmesinin zaruretine iaret etmekten ekinmiyordu. Yukarda Yeni Osmanllarn hakik hviyetini incelemeye alrken bu hareketin meydana kt sralarda Osmanl Imparatorluu'nda husule gelen baz sosyal deiiklikleri ele alm ve bunlarn incelenmesi neticesinde Tanzimat devrinde Osmanl Cemiyeti'nin bnyesindeki mhim deiikliklerin birinin yeni bir "kalemiyye" snfnn douu olmu olduu neticesine varmtk. Bu snfn hmisi ve banisi li Paa, Reit Paa zamanndan beri ortaya kan bahis konusu yeni grubun Osmanl Imparatorluu'nun inkiraz-dan syrlmasnda byk bir roloynayacana ve bu kurtulmada nderlik roln zerine alacana tamamen inanmt. Bahsettiimiz kanaatin kendisinde ne derece yeretmi ol2 Bailey, British Poliy and the Turkish Reform Movement, s. 271-272. 277

duunu devrin en mteyakkz tarihisinin ifadelerinden anlamak mmkndr.3 mparatorluun Batllamas yolunda ilk geni pratik neticeleri salam bulunanlarn yava yava idareyi hkmdarn elinden alp kendi yarattklar yeni bir sosyal gruba tevdi etme gayretleri o zamanlar Osmanl mparatorlu-u'nda cereyan eden hdiseleri takibeden ecnebi mahitlerin gznden kamamt. Tanzimat hdiselerine nisbeten objektif bir nazarla bakabilmi olan tarihi re'sen bu gelime hakknda unlar sylemektedir. Memurlar (bu devirde) hkmdarn kullar olmaktan km, devletin hizmetkrlar haline gelmilerdir." Baka bir ifade ile Reit Paa'nn slahat sayesinde devlet idaresindeki ahslik unsuru yava yava kaybolmaya yz tutuyordu. Osmanl mparatorluunda idarenin snr merkezinde mhim bir yer igal etmi, hnkrn emrinde bulunan kapkullar messesesi ortadan kalkyor, hkmdarn devlet ilerinin grlmesindeki rol gittike azalyor, yerini gayri ahs bir brokrasi alyordu. Daha az objektif fakat hissiyatn btn iddetiyle ifade etmekten saknmayan dier bir mahit Frederick Millin-gen'den yeni Tanzimat efendilerinin kudreti hakknda unlar dinliyoruz: "Kuvvetli bir lonca tekil etmeye muvaffak olan bu ktipler (Franszca metinde aynen "kiatib") nisbeten yksek bir tahsilin balad imknlara sahip olmalar ve devlet ilerinin rutinini bilmeleri neticesinde, devletin dier zas zerinde haksz bir hkimiyet tesis edebilmi ve bunu muhafa3 Cevdet Paa'dan naklen, Ebul'ul Mardin, Medeni Hukuk Cephesinden Ahmet Cevdet Paa, stanbul, 1946, s. 10, not. 8. 4 Georg Rosen, Geschichte des Osmanischen Reiches, Cilt I, s. 302. 278

za edebilmilerdir. Bunlarn siyas nfuzu idarenin btn kollarna mildir ve bu yaylma sayesinde bu uzuv kendine hudutsuz tesir ve nfuz imknlar salayabilmitir."5 Millingen'in ifadelerine baklrsa Abdlaziz devrindeki "istibdat" bu yeni tabakann eseridir. Bu noktada da tarihi Cevdet Paa, Millingen'i teyid etmektedir. Bir taraftan, Avrupa'nn lksn kolayca benimseyen bu tabaka devlet gelirini ahs zevklerinin tatmini iin talan etmekte, dier taraftan da padiah birtakm israfat yapmaya sevkederek kendi kusurlarn rtmeye almaktadrlar. Ancak yeni brokratlar hakknda ileri srlen ikyetler bundan

ibaret deildir. Tanzimat "yksek memurlar" bir mddetten beri yaplmakta olan idar deiiklikleri tatbik mevkiine koyarken bunlar hunharca birtakm muameleler iin vesile addetmektedirler. Avrupallama, bu zatlarn, karklktan istifade ederek, ceplerini doldurmalarna yaramaktadr. Tanzimat'n balangcnda husule gelen bu deiiklikler bir dier bakmdan da Osmanl mparatorluu'nda teesss etmi olan sosyal muvazeneyi bozmaktadr: En eski devirlerden beri Osmanl camiasnda ehemmiyetli bir mevki igal etmi olan lmiyye snfnn nfuzu bile bahsettiimiz brokratlar tarafndan ksteklenmi, fakat yerine bir ey konamamtr. Millingen, ulemann bu devirdeki durumundan yle bahsediyor: "Kadim bir din teri meclis olan Ulema uzvu bile... nfuz ve kudretini kaybetmi ve Babli'nin stnlne boyun emek mecburiyetinde kalmtr."6 Eskiden Sultann keyf idaresine mni olabilecek durumda olan bu messese yeni brokratlarn devlet gcn istedikleri eklinde kullanmalarna mni olamamaktadr.
5 Frederick Millingen, La Turquie Sous le regne d'Abdul Aziz, Paris, 1868, s. 255. 6 Millingen, a.g.e., s. 257. 279

Yeni Osmanllarn ykselttikleri itiraz seslerinin terihine geri gelirsek, bu itirazlarn hepsini bulmak mmkndr. Yeni bir brokratlar snfnn devlet ilerinde padiahn elinden inisyatifi alm olmalarnn Namk Kemal zerinde uyandrd tesiri mi merak ediyorsunuz? Namk Kemal'in bayazarln yapt Hrriyet gazetesinde "Idare-i Hazirann Hlsa-i Asar"7 isimli bir makalede hdisenin kendisinde yaratt infiali grmek mmkndr. Namk Kemal'in Avrupalemeyi yalnz sath mnda anlayan, Batll, lks Avrupa mallar kullanma kabiliyetiyle bir tutan, yeni zengin ruhlu Tanzimat yksek memurlarna kar olan istikrarn m anlamak istiyorsunuz? Gene Hrriyet gazetesinde bu konuyu ele alan birok makaleye rastlamak mmkndr."8 Gene ayn brokratlarn, lmiyye'den yetimi olanlara nisbetle, ok daha cahil ve grgsz olmalar ve cehaletlerinin dourduu zulm Namk Kemal ve Ziya Paa tarafndan incelenmi olan bir konudur. Namk Kemal'in btn hrriyetseverlii ile beraber "irtica" olarak tavsif edilmeye msait baz hareketleri saydmz unsurlarn muhassalas noktasndan kymetlendirilme-lidir. Mesela Namk Kemal'in ve Ziya Paa'nn yazdklar makalelerin birounda Osmanl mparatorluundan yekpare bir Avrupa meden kanun yerletirme gayretlerine kar cephe aldklar bir hakikattir. Fakat Avrupa'nn "A"sndan habersiz olan birtakm zevatn srf taklit zihniyetiyle Tanzimat'n ilk senelerinde Osmanl mparatorlu-u'nda meydana getirdikleri ucubelerin karsnda belki de Namk Kemal'in daha ok ehemmiyet veren Avrupallamasna hak vermek icabeder.
7 Hrriyet, 28 Aralk 1868. 8 Namk Kemal, Hrriyet, 7 Eyll 1868; Ziya Paa iin bkz.: "Yeni Osmanllardan bir zat tarafndan matbaamza gnderilip dercolunan htralar", Hrriyet, 5 Nisan 1869. 280

Sultan Aziz devrinde sivrilmeye balam bulunan ve yukarda zelliklerini belirtmeye altmz, yeni idareciler snfna kar en ar ithamlar tevcih edenlerden biri de byk air ve edip Namk Kemal olmutur. Tanzimat'n "st tabaka"sn tekil eden brokrasiye kar yneltilen bu itirazlarn bilhassa Namk Kemal'den gelmi olmalarnn izahn yapmak nisbeten kolaydr. Bu itirazlarn sebebini Namk Kemal'in ailesinin baz hususiyetlerinde bulmak

mmkndr. Namk Kemal'in ailesi Osmanl Devleti'ne asrlar boyunca hizmeti dokunmu olan bir aile idi ve Namk Kemal de ailesinin anl tarihine son derece ehemmiyet veren bir insand. eceresini Iran seferleri kahraman Topal Osman Paa'ya dayandran biri iin bu merakta gayri tabi bir taraf olduu sylenemez. Ancak Tanzimat devrinde Kemal'in ailesinin durumu deimi, yenilik taraftarlar karamad iin devlet hizmetinin n saflarndan kmt. Kemal'in babas Mustafa Asm Bey zamannda bu devlete hizmet an'anesi pek ac bir ekilde nihayete ermiti: mneccimba olan Mustafa Asm Bey'in vazifesi Sultan Aziz zamannda artk bir formaliteden ibaret kalmt. Hatta, padiahn grecei iler iin en hayrl saatin tesbiti mneccimbann vazifelerinden biri iken, Sultan Abdlaziz'in clusu mnasebetiyle Asm Bey tarafndan tesbit edilen hayrl saat kaale alnmam, program daha pratik mlhazalar dairesinde hazrlanmt. Bu hdiseyi, Namk Kemal'in ailesinin igal ettii mevkiin tedricen dmesinin bir sembol telkki etmek mmkndr. Btn bunlarn yannda Namk Kemal'in babasnn bir hayli para sknts ektiini biliyoruz. Kemal'in, ailesinin dm olduu durumu Tanzimat'n beraberinde getirmi olduu sosyal deiikliklere yklemi olmas kuvvetle muhtemeldir.
281

Kuleli Vak'as
Bundan nce ileri srlen mtalalarn nda Osmanl tarihinde imdiye kadar izah yaplmam ve mahiyeti tesbit olunamam olan dier bir vak'ay daha kesin izgilerle ortaya karmak mmkndr. O da tarihimize Kuleli Vak'as ismiyle gemi olan hdisedir. 1859 ylnda cereyan etmi bulunan Kuleli Vak'as, erkez Hseyin Paa, Cafer Dem Paa gibi askerlerin ve eyh Ahmet gibi ulema mensuplarnn itirakiyle, Sultan Abdlmecid'i tahttan indirmek iin giriilmi bir harekettir. Hdiseyi tertipleyenler emellerine muvaffak olamadan yakalanmlar ve muhtelif cezalara arptrlmlardr. imdiye kadar yaplan aratrmalarda bu hareketin irtica mahiyette bir hareket mi, yoksa inklp hareketlerimizin ncs m saylmas lzm geldii noktasnda kat' bir neticeye varlamamtr. Tarihi Ulu demir'in gstermi olduu zere, cemiyetin kurulu sebeplerinden biri Abdlmecid'in son senelerinde Tanzimat slahat dola-ysiyle Hristiyan teb'aya verilen imtiyazlarn cemiyet zala-rnca haksz telkki edilmi olmasdr. Bu itibarla, Ulu demir'in cemiyetin inklp karakteri haiz olmad eklindeki fikri, hakikatin bir cephesini ortaya karmaktadr. Fakat hakikatin bir dier cephesi de Kuleli Vak'asna sebebiyet verenlerin bu haklar tevzi etmi olanlara kar, yani Tanzimat brokrasisine kar ynelmi olduklardr. Bu bakmdan Kuleli Vak'asna itirak edenleri harekete geiren memnuniyetsizlik, daha sonra Yeni Osmanllar harekete geirmi olan memnuniyetsizliin ayn idi ve Yeni Osmanllar, "inklp" sayld takdirde, Kuleli Vak'asna sebep olanlarn da inklp saylmalar icabeder. Kuleli Vak'asnn hakik mahiyetinin bulunmas, aratrma teknii bakmndan bir yeniliin neticesi deil, basit bir dikkat eseridir. Bunun iin yaplmas gereken ilem, Engel282

hardt'n Tanzimat hakkndaki mehur (La Turquie et le Tanzimat) eserinin birinci cildinin 157. sayfasn okumaktan ibarettir. Burada Kuleli Vak'as hakknda u izahat verilmektedir:

"Abdlmecid'in clusundan beri tahtn etrafn alm bulunan tecrbesiz ve iradesiz bir efendiyi entrikalarnn leti ve israflarnn uursuz su orta haline getiren bir nevi oligari husumetin tevcih olunduu esas nokta idi."
Bylece, Namk Kemal'in daha sonra menfada iken rastlad Kuleli Vak'as mrettiplerinden

eyh Ahmet'e kar niin o kadar derin bir sayg gstermi olduunu anlamak mmkndr. eyh Ahmet, Kemal'den nce Kemal'in mdafaa ettii fikirlerin ncln yapmt. Tarif ettiimiz bu gelimeleri Osmanl tarihinin erevesinden karp Bat Devletinin tekml vetiresi ile mukayese edersek, bir hayli ilgi ekici neticeler elde etmemiz mmkndr. Modern devletin renaissance'tan bu yana tekmln incelemi olan mellifler bugn bu tekmlde iki safha grmekte mttefiktirler. Bunlardan birincisi hkmdarn kendisine rakip grd kuvvetler arasnda bilhassa asilzadeler ve hkimler hkmdarn husumetinin ilk hedefini tekil ederler. Bu iki unsur zararsz hale getirildikten sonra, devletin idaresini, merkezde bulunan ve nce hkmdara tbi olan, fakat sonra kendi bana buyruk olan, bir brokrasi temin eder. Bat'da belirmi olan ilk ihtilller merkezlemeden doan istibdada kar ve kralln brokrasisine kar yneltilen bir protestodan ibarettir. 1641 ingiltere'sinde olduu gibi, 1789 Fransa'snda da asilzade ve hkim gibi devlet otoritesiyle halk arasnda mutavasst kuvvetler artk "tampon"luk vazifelerini gremez hale gelmilerdi. Zira XIV Louis gibi merkeziyeti hkmdarlar bu kuvvetleri ortadan kaldrmlard. Asl ayan dikkat olan taraf Osmanl
283

mparatorluunda merkeziyeti hareketler II. Mahmud zamannda tam bir muvaffakiyetle neticelenmiti. Padiahn otoritesinin datlmas bakmndan en tehlikeli unsur olan Yenieriler ortadan kaldrlm, hkmdar, memleketin her kesine devlet otoritesini yaymakta olduka muvaffak olmutu. Ulemann kuvveti, kaza sisteminin yava yava inhisarlarndan kmas ve yeni mahkemelerin kurulmasyla, azalmt. Buna karlk brokratlarn nfuzu oalm ve bu yeni zmre birok hakszlklar intikb etmekten ekinmiyordu, ite Kuleli Vak'as, devletin fazla ar basmaya balayan merkez otoritesine kar ynelmi olmas bakmndan ne ingiliz Ihtilli'nden ve ne de Fransz Ihtilli'nden farkldr. Aslnda her ihtill de modern devletin gelime vetiresinin muayyen bir safhasnda cereyan etmi olan ayn tipte hdiselerdir, ihtill mefhumunu bu noktadan incelersek "sa" ve "sol" telkkileri tamamiyle mnsz bir hale gelmektedir. Fransz ihtilli "sol"a ynelmi bir hareketti. Kuleli Vak'as ise irtica mahiyette, baka bir tbirle "saa" ynelik bir hareketti, ancak iki hdise devletin gelime vetiresinde ayn "kademe"de husule gelmi ve ayn sebeplerle ortaya km hareketlerdir.
Forum, cilt 7, say 79, 1 Temmuz 1957, s. 11-12;
cilt 7, say 80, 15 Temmuz 1957, s. 8; cilt 7, say 83, 1 Eyll 1957, s. 9-10 284

TANZMAT FERMANInIN MNSI Yeni Bir izah Denemesi


Tanzimat Ferman'nn, siyas tefekkr tarihimizde ok mhim bir merhale tekil ettii, Tanzimat Ferman'nda kullanlan bir ifade ile, "cmlenin malmudur." Ancak, "ok mhim" tbirinin tad mphemiyetin tesine geip, Glhane Hatt- Hmayunu'nun kazara niin ok mhim olduunu merak edecek olan birisi, biraz da mklpesent olursa, mevcut aratrma ve etdlerde, bahis konusu vesikann mahiyetini izah edici malmat bulamayacaktr. Tanzimat Ferman'n merak edenler, bu meselenin ele alnd eserlerde, Bat'da "Tautologie" ismiyle tannan bir aklama uslne bavurulduunu grecekler, yani Hatt- erifin "ok ehemmiyetli deimeler husule getirdii iin ok mhim olduu" bedahati ile karlaacaklardr. Aslnda, pek tabi olarak Tanzimat Ferman'nn hakik mnsn anlamak iin, bu gibi hakikatlerin tesine gemek zarureti vardr. Tanzimat Ferman ok mhim deiikliklerin bir temel ta

addediliyorsa, bu deiikliklerin nelerden ibaret olduk285

larn ve niin deiiklik sayldklarn aratrmak lzmdr. unu da belirtmek icabeder ki, bu hususiyetleri aklamak maksadiyle Hatt- erifin ehemmiyetinin bir izahn yapmaya alm olanlar yok deildir. Fakat bu tahlillerde bile, ou zaman, Tanzimat Ferman'nn siyas tefekkr tarihimizde getirdii yenilik lykiyle belirtilmemitir. Buna bir misal olarak, 1940 senesinde Glhane Hatt- Hmayyu-nu'nun 100. yldnm mnasebetiyle neredilen Tanzimat isimli klliyat zikretmek mmkndr. Bu klliyatta Tanzimat hakknda gayet faydal bilgiler bulmak mmkndr. Fakat bu eserdeki en stn kalitedeki yazlarda bile "Tanzimat Ferman nasl bir tefekkr tarznn izlerini gsteriyor?" gibi basit bir suale tatmin edici bir cevap bulmak mmkn deildir. Bu klliyattaki makaleler nazar itibare alnrsa, Glhane Hatt- Hmayyunu'nun hakik mahiyetine nfuz edilmeyiinin sebepleri arasnda iki eksiklik bulmak mmkndr. Bunlardan birincisi, Tanzimat isimli esere dercedi-len makalelerin ounda kullanlan metodlarn, sorduumuz sualleri cevaplandrmaya msait olmamalardr, ikincisi, zlmek istenen meselenin halledilmesine yarayacak btn mutalar toplanmadan baz umumi hkmler istihra edilmi olmasdr. Hakikaten byk bir kymeti haiz olmakla beraber, seilen metodun kfi derecede aydnlk temin edebilecek bir metod olmamasna misal tekil etmek zere, Sayn Prof. Yavuz Abadan'n "Tanzimat Fermannn Tahlili" ismini alan incelemesini ve mutalarn daha toplanmaktan uzak olduu bir mevzuda umumi hkmlerin verilmi olmasna misal olarak da Prof. Recai G. Okandan'm "mme Hukuku" isimli incelemesini zikretmek mmkndr. Prof. Abadan, incelemesinin maksadn, bir yerde u szlerle izah ediyor: "Tanzimat Fermann hangi hukuk vesika kategorisine ithal etmek mmkndr?" Abadan'n ce286

vaplandrmaya alt sual budur. Ferman bu cepheden incelemeye alm olmann en byk mahzuru, vesikann bir tarih akm iinde deil, fakat mazi ve istikbalden mcerret, bizatihi bir birim tekil etmek zere, yani Fermandan nce cri usllere nazaran ne gibi bir kymeti ifade ettiini aratrmakszn, baz ideal hukuk normlarna mutabakat noktasndan incelenmi olmasdr. Bu usle mracaat edildii takdirde, pek tabidir ki, Tanzimat Ferman'nn hangi glkleri cevaplandrmak iin ortaya kt, hangi tesirlerin neticesinde ve hangi gayeler peinde koan ahslar tarafndan hazrland ve Osmanl Impara-torluu'nda cri devlet idaresi usllerine ne gibi deiiklikler getirdii suali cevaplandrlamayacaktr. Biz ise, Tanzimat Ferman'nn asl znn ortaya kmas iin, bu ikinci nev'i suallerin cevaplandrlmas zaruretine inanyoruz. Deerli Prof. Dr. Yavuz Abadan'n tahlilleri, platonik felsefe ve gr zaviyesini aksettiren "idea"ya yaknlk veya uzaklk lsne dayandklar iin, kulland metoda idealist veya ekl metod diyebiliriz. Kendi messese tahlil metodumuza ise fonksiyonel metod demek mmkndr. Bu metod bir messesenin hangi tesirler altnda ve ne gibi ihtiyalar karlamak zere kurulduunu cevaplandrmaya alr. Sayn Prof. Okandan'n makalesine gelince burada kullanlan usul, ampirik mahedeye dayanan tarih metod olduu iin, istenen neticeyi istihsale daha msaittir. Fakat buradaki eksiklik, yazarn tarih ilmi hakknda beslediine kanaat getirdiimiz inanlardr. Tarih olaylarn yalnz siyas olaylardan ibaret olmad, artk uzun zamandan beri bir mnakaa konusu olmaktan kmtr. Bilhassa Tanzimat Ferman'nn "tarihi" zerinde durulacaksa, burada devrin fikirler

tarihi, "entelektel tarih" ve fikir deimeleri zerinde dahi durmak iktiza ederdi. Buna ra287

men, Okandan'n makalesi mnhasran "siyas" tarihten misaller ve mutalar zerinden hareket ederek, yle bir hkme varabiliyor: "Tanzimat devrinde ve bu devrin, zamannn siyas, hukuk, itima ve iktisad fikir ve telkkilerinin tesir ve izlerinden tamamen mahrum bulunan fermanlarnda..." Biz sayn Profesr'le ayn kanaatte deiliz ve bu hkmn hakikatin gizli kalm baz cephelerini aksettiremedii grn temsil ediyoruz. Aslnda, Tanzimat Ferman'nn hakik mahiyeti hakknda, baladmz bu kk denemenin esas tezi, Glhane Hatt- Hmayyunu'nun, byk apta, kendi devrinin ve muasr Avrupa'nn siyas, hukuk, itima, iktisad fikir ve telkkileri ve messeselerinden kuvvet ald ve bunlarn tesirinden domu olmasnn kendine imdiye kadar aydmlanamayan karakterini bahettiidir. Reit Paa'nn Palmerston'la Mlakat veya Vezir-i zam'n Padiah Aleyhtarl Tanzimat Ferman'nn hazrlanmasnda bizzat byk gayretler sarfetmi olan Reit Paa'nn, padiahlk messesesi, ideal devlet ekli ve Avrupa'da Fransz Ihtilli'nden sonra daha byk bir hzla yaylmaya balam olan liberalizm cereyan hakknda neler dnm olduunu tesbit etmek kolay deildir. Fakat, Paa'nn, zamannda yaam olan kimselere nisbetle, ok ileri radikal fikirler beslediini aklayan bir vesika mevcuttur, o da Reit Paa'nn 1839 senesi Austos aynda (yani Glhane Hatt- Hmayyunu'nun ilnndan ay nce) Londra'da Hariciye Nzr Palmerston'la yapt bir mlakatn zabtlardr. Reit Paa, 1838 senesi nihayetinde Mehmet Ali'ye kar ngiltere ile bir anlama akdetme imknlarn aratrmak zere ngiltere'ye gitmi ve
288

Londra'da iken Sultan Mahmud vefat etmi. Bahis konusu vesikadan, Mustafa Reit Paa'nn, Sultan Mahmud'un lm ve Abdlmecid'in culsu dolaysiyle, Osmanl mpara-torluu'nun vaziyetini grmek zere Palmerston'dan bir mlakat istemi olduu anlalmaktadr.1 12 Austos 1839 tarihinde vukubulan mlakatta Reit Paa yle bir tez ileri srmtr: Reit Paa'ya gre, Osmanl mparatorluu'nun karlat en mhim mesele, Mehmet Ali'nin Yakn Dou'da yaratm olduu yeni problem deildi. "Dvel-i Muazzama"nn mzaharetiyle, Mehmet Ali daima bir tehlike olmaktan karlabilirdi. Reit Paa'ya nazaran asl mhim olan, Osmanl mparatorluu'nun her gn kuvvetini kaybetmesiydi ve asl mesele bu inkiraz durdurmakt. Reit Paa, Palmerston'a, bu meseleyi birka seneden beri dnmekte olduunu ve bir hal tarz bulduunu ve Sultan Mahmud'un lmnden sonra bunlar daha aka ifade etmekten artk bir endie duymadn sylyordu. Reit Paa Avrupa devletlerinden herhangi birinin, Osmanl mparatorluu'nun i ilerinin dzenlenmesi gayesiyle yaplacak bir mdahalenin devletler hukukuna ve milletlerin mnasebetlerini tayin eden esaslara uymayacan ve son derece kt neticeleri olacana iaret ettikten sonra, Osmanl mparatorluu'nu kurtarmann yegne aresinin "deimez esaslara mstenit bir i idare"nin tesisi olduunu beyan ediyordu. "Un systeme immuablement etabli" ifadesiyle karakterlerini izdii bu yeni idare tarzndan, Reit Paa'nn kasdettii, muayyen ve sarih esaslardan hareket eden, padiahn ind ve ahs hareketlerinin deitirilemeyecei bir i idare tarz idi. Reit Paa'ya gre, Osmanl mparatorluu'nun inkiraznn yegne sebebi, "les maux d'une tyrannie insupportable" (dayanlmaz bir istibdadn aclar) idi. Fakat;
1 Bu zabtlarn metni iin bkz. Frank Edgar Bailey, British Policy and the Turkish Reform Movement, (Cambridge: Harvard

University Press), 1942, s. 271-276. 289

"(Tesis edilmesi elzem olan) yeni (siyas) messeseler, akl selimin ve idrakin emrettii ekilde idare edildikleri takdirde, herkes, deimeyen bir sistemin hakik faidelerini istihsal ederdi, istibdat azaldka, hkmete kar sevgi oalr ve halk btn kalbiyle faydal olan ve iyilik baheden yeniliklere balanrd. Bylece, srf millet sevgisinin muharrik kuvvetiyle hakik bir reformun sratli inkiaf ve dolaysiyle, Osmanl mparatorluunun, karsna geilmeyecek kadar kuvvetli bir ekilde canlanmasn temin etmek mmkn olurdu."2 Bundan sonra, Reit Paa, Yenierilik'in ilgasndan sonra mevkii tatbike konmak istenen slahatn, halkn indinde hibir mukavemetle karlamadn syleyerek, unlar ilve ediyordu: "Sultan Mahmud'un taraftar grnd yeni messeseler bazen zorluklara duar olmu ise, bunlarn tesisi anndan beri ileriye bir tek adm atlamam ise, bunun sebebini, o messeseleri halkn iine yarayacak bir meyva vermekten uzak klm, gsterili nmayiler haline getirmi olan hkmdarn kibrinde aramak icabeder."3 Bundan sonra, Reit Paa, hkmdarn Trkiye'de yaplmak istenmi olan birok yeniliklere nasl mni olduunu zikrederek, bu hareketlere bir son verilmesinin yegne aresini, devletin, ahslarn tesirinden azade klnmasn temin edecek temeller zerinde kurulmas olduunu sylemi ve bu arada, Sultan Mahmud'un dar fikirliliine ve kaprislerine iaret ederek, hkmdara ve zmnen, hukuk devletinin erevesine girmemi bir monarik messeseye kar duyduu istihkar ifade etmitir.
2 Bailey, op. cit, s. 271. 3 Bailey, op. cit, s. 271-272. 290

Reit Paa'nn bu mlakatndan neler karmak mmkndr? Bu mlakatta, zerinde durulmas gereken dikkate ayan noktalardan birincisi, Reit Paa'nn "deimez messeselere" gsterdii alka ve onlara devlet idaresi bakmndan verdii yksek kymettir. Bu tutum, klasik Osmanl kltrnde devlet hakknda beslenen kanaat ve inanlardan bir hayli ayrlan bir tutumdur. Hi phesiz bundan nce de devlet ilerinin bir dzene konmasn tavsiye eden lyihalar yazlmt. "Islahat" fikri Osmanl devlet tasavvur ve ideallerine yabanc deildi, fakat padiahlk messesesinin bu kadar kmsendii, hatta Osmanl Devleti'nin inkira-znn sebepleri arasnda zikredildii ve inhitatnn durdurulaca o zamana kadar hi ifade edilmemiti. Reit Paa'nn fikirlerini 18. asrda yazlm mehur bir Osmanl slahat lyihasiyle mukayese etmek suretiyle, bunu ispat etmek mmkndr. Bahis konusu lyiha Sar Mehmet Paa'nn Nesaih'l Vzera ve'l mera'sdr. Sar Mehmet Paa'nn

eseri ve Osmanl Devleti'nin inkirazna mni olmak arzusu ile kaleme alnm bir eserdir.4 Fakat Sar Mehmet Paa, bu iin "iyi hkmdar" yetitirmek suretiyle yaplacana kanidir. Burada gaye, Efltun'un ve daha sonra Farab'nin gtt gayenin ayn, yani "iyi hkmdar" yetitirip onun ahsiyeti vastasyla devlet ilerini bir dzene sokmaktr. Nesaih'de, messeselerin kendi balarna you-rucu bir roloynadklar ve bir devletin muvazene temin eden unsurlar arasnda bata geldikleri inancn ifade eden ksmlar hemen hemen yoktur. Bunun aksine, Reit Paa, ideal devleti istihsal etmek iin en doru yolun "iyi h4 Sar Mehmet Paa'nn eserinin kritik metni iin bkz. Walter Livingston Wright Jr. Ottoman Statecraft, the Book ofCmmsels for Vezirs and Govemors of San Mehmet Paa the Defterdar. (Princeton Oriental Texts, VoL II, Princeton: Princeton University Press, 1935).

291

kmdar" yetitirmek olduu kaziyesini reddetmektedir. Reit Paa'ya gre devlet idaresinde, muvazeneyi temin edecek olan, "ey"ler, madd varlklar, messeselerdir. Reit Paa'nn tutumu ayrca Avrupa'da 18. ve 19. asrlarda yaylan liberalizm cereyannn arkasnda yatan ideoloji ve dnya grne tamamiyle uymaktadr. Yaznn bundan sonraki blmnde, bulduumuz bu benzerlikler zerinde ve Tanzimat Ferman'n ekillendirmi dier cereyanlar zerinde duracaz. Yukarda Mustafa Reit Paa'nn baz fikirleri zerinde durarak, bu byk devlet adamnn tutumunda ve kanaatlerinde, devrinde Avrupa'da hkm srm siyas fikirlerin izini bulmann mmkn olduu ve binaenaleyh, Tanzimat Ferman'nn hazrlanmasnda Avrupa tesirlerinin zannedildiinden daha byk bir roloynam olduu tezini ortaya atmtk. Bunu ispat etmek iin de Reit Paa'nn yaad devreden nce yazlm, fakat Paa'nn devrinde bile, Osmanl Imparatorluu'nda cri "ideal devlet" tasavvurlarn kapsayan Nesaih-l Vzera ismindeki siyas tleri, Reit Paa'nn ayn konudaki dnceleriyle mukayese etmitik. Bu noktada kk bir tavzih yapmamz icabediyor. Nesa-ih'ten "bir lyiha" diye bahsetmitik. Aslnda bu eser bir lyihadan ziyade devlet istikrarnn ne ekilde temin edilmesi mmkn olduunu anlatan bir risaledir, fakat Reit Paa'nn tetkik ettiimiz dnceleri ayn mevzu ile, yani devlet mstakar ve ilelebet payidar olmasn temin edecek vastalarla ilgili olduu iin, Nesaih'e mracaat tam bir mukayese yapmamz mmkn klmaktadr. imdi de daha nce akladmz bir meseleyi halle alalm: Reit Paa'nn siyas messeselerimizin nzm rol hakknda besledii kanaatlerden bahsederken, bu tarz dncenin liberal dnn bir rnei olduunu sylemitik. Bu inan, liberalizmin hakikaten karakteristik bir vasf
292

mdr? Bunun hi de phe gtrmeyen bir husus olduunu liberalizmin Reit Paa'nn devrine rastlayan eklini yaratmakta bir hayli tesir icra etmi olan bir yazarn eserinden anlamak mmkndr. Yazarn ismi William Godwin, eseri ise "An Enquiry Concerning Political Justice"dir. Godwin, Locke'un fikirlerinden hareket ederek, devlet hakknda Locke kadar derine gitmeyen, fakat 19. asr balangc liberal muhitlerinde bir hayli messir olmu ve popler bir mahiyet alm olan baz siyas fikirler ileri srmt. Bu itibarla, Godwin'de bulduumuz fikirlere, 1820'lerde ve 1830'larda liberal muhitlerde harclem olan dnce tarz diyebiliriz. ngiltere'de Godwin'in temsil ettii fikirlerin aynnn nderliini Fransa'da Condorcet yapm ve bu memlekette de Condorcet'nin fikirleri liberal muhitlerde bir hayli messir olmutu. Reit Paa'nn, muhtelif sefirlikleri ve dier Avrupa memuriyetleri srasnda, bahsedeceimiz fikirlerin gerek Fransa'da gerek ngiltere'de yaylm ekilleriyle karlam olmas pek muhtemeldir. Godwin'in siyas ve teori felsefesi yle bir dnce silsilesi zerinde kurulmutu: Locke'un psikolojik nazariyesine inanlrsa, yani insann bu dnyaya bembeyaz bir kt gibi, her trl tesirden ve istikametten zde olarak geldiine inanlrsa, bundan insann doutan terakkisine mni olacak herhangi bir hassaya malik olmad istihra edilir. Binaenaleyh, insanlarda ve milletlerde grlen aksaklklar yaradllarnn neticesi deil, tesirine mruz bulunduklar messeselerin bir neticesidir. nsan kendisini iyi yola sevkedecek messeseler iinde byrse iyi yola, kt messeseler iinde geliirse, kt yola sevkedilir. nsann iz'an ve idraki kendisine iyi messeseleri oaltmay ve kt messeseleri kaldrmay emretmektedir. nsana en ok tesir eden siyas messeseler olduuna gre insan btn enerjisini bunlar deitirmeye

hasretmelidir. Bu yeni messeseler kurulduktan sonra, insa293

nolunun yapamayaca i yoktur. Godwin'e gre mevcut hkmetlerin ekserisi "kt messese" remzi altnda mtala edilebilir, zira bahis konusu hkmetler, tek bir ahsn yani hkmdarn, veya birka kiinin (aristokratlarn) faydasn salamak gayesini gtmektedir. nsann en kutsal vazifelerinden biri "hayasz bir mistisizm"in yaldz ile sslenen bu hkmet sistemlerini deitirmek ve insana bu ekilde gelime imknlarnn en genilerini temin etmektir.5 Godwin'in bu dnceleriyle, Palmerston'un Memoran-dum'undan Reit Paa'nn baarmak istedii anlalan iler arasnda pek byk farklar mevcut deildir. Burada Reit Paa'nn Godwin'i inceden inceye tetkik ettiini iddia etmiyoruz. Fakat, Reit Paa'nn zihninde, zamannn liberal fikir cereyanlarnn olduka mhim bir iz braktn gsterecek ipularna rastladmz syleyebiliriz. Reit Paa'nn husule getirmek istedii slahatn 19. asr balangc Avrupa devlet dncesiyle olan irtibatn ve byk devlet adamnn tefekkrnn liberalizm ile olan temas noktalarn baka bir ynden de tesbit etmek mmkndr. Reit Paa'nn gayesi "hkmdarn hareketlerini tahdit edecek baz messeselerin kurulmas" eklinde tarif edilebilir. Bu ise gene 19. asr balangc liberalizminin ve ona en mhim zellikleri balayan Anayasaclk cereyannn gtt gayelerden biridir. Bu Anayasaclk hareketiyle elde edilmek istenenlerle Reit Paa'nn elde etmek istedikleri arasnda tam bir mutabakat mevcuttur. Bunu da anayasacln gayelerini tarif eden modern bir mellifin szlerinden anlamak mmkndr. Bu mellife gre: Modern anayasaclk hareketinin ayrc vasf, hkmdarlarn kanunlara tbi olduklar fikrinde srar etmesi deildir. Zira bu prensip daha orta zamanlarda bile yerlemiti. (Islm devlet te5 William Godwin, An Enquity Concerning Political Justice (1 st Ed.), London, 1793, Book I, Ch. 2; Book V, Ch. 8. 294

orisinde de byle bir prensibe rastlamak mmkndr.) Modern anayasaclk hareketinin hakikaten mmeyyiz olan vasf, kanunlarn hkimiyetini temin edecek tesirli siyas kontrolleri tesis etmeye alm olmasdr.6 1850 senelerinde Reit Paa'nn Osmanl Devleti'ne bulunduu hizmet mevzuunda mtalada bulunan ve Osmanl mparatorluu'nu pek iyi tanyan bir mahidin ifadesiyle:

"Esasen slahatn (Reit Paa slahatnn) meydana getirmek istedii nedir? Islahatn asl gayesi, en eski zamanlardan beri bu milletin det ve rf ve an'anelerinde mevcut olanlar kanun ekline sokmak ve imdiye kadar mphem bir formln veya bir tesadfn eseri olanlar bir vaka haline getirmektir."7

Mellifin bahsettii "rf ve detler"e bir misal olarak Osmanl mparatorluu'nda cri usullerden danma yolu ile devlet idaresi diye tarif edilmesi mmkn olan "usul- me-veret"i zikredebiliriz: Reit Paa'nn bu Osmanl idare tarz ile ilgili icraat, Tanzimat Ferman'nn tatbikine memur klnan meclislerin harekete geirilmesiyle "usul- meveret"i messeseletirmek olmutur. Usul- meveret'in bir messese erevesi iine sokulmasna dair verilen bu misalimizin yannda Tanzimat Ferman ile ve onu takip eden slahatla yaplmak istenen "mphem bir forml" bir "vaka" haline getirmek olduunu gsteren birok rnekler vermek mmkndr. Bu usulleri kat'iletirmek, senelerin deitiremeyecei messeselere balamak ve ayn zamanda hkmdarn selhiyetlerini de ayn esaslar dahilinde tahdit etmek gibi Re6 John H. Halovveel, Main Currents in Modern Political Thought, New York, Henry Holt, 950. 7 M. A. Ubicini, Letters on Turkey An account of the Religious, Social and Commer-cial Conditions of the Ottoman Empire. Translated from the French by Ledy Easthope (London: John Murray, 1856), Vol. II, E 132. 295

it Paa'nn pek ehemmiyet verdii hususun Bat dncesinin izini gsterdiini, yukarda ispat etmeye altk.

Sadk Rifat Paa veya Tanzimatn Fikriyat


Osmanl tarihisi Ltfi Efendi, 1837 senesi hadiselerini zikrederken, bir taraftan Mustafa Reit Paa'nn, Hariciye Vekillii uhdesinde kalmak zere, Paris'e bykeli paye-siyle tayin edildiini anlatarak, hemen arkadan ayn tayinde Sadk Rifat Bey isminde birisinden bahsetmekte ve onun da ayn tarihte Viyana'ya eli tayin edildiini bahis konusu etmektedir. Daha sonra Mehmet Sadk Rifat Paa ismiyle hret bulan bu gen diplomatn her ne kadar 1854 senesinde asar neredilmi ve Sultan Hamit devrinin sonuna kadar, yazd Ahlk Risalesi, mteaddit basklar yaplarak mekteplerde okutulmu ise de, bu zatn siyas fikir tarihimizdeki ehemmiyeti zamanla unutulmu, bugn ancak Tanzimat devri ile uraanlar tarafndan tamamen hatrdan karlmamtr. En son olarak, Cumhuriyetin ilk yllarnda tarihi Abdurrahman erefin Tarih Musahabeleri'nde Sadk Rifat Paa'ya geni bir yerayrlm, Paa'nn Osmanl devletinin idare tarz hakknda yazd ksa bir eseri, aynen, kitabn ayr bir fasl olarak, Tarih Musahabelerine dercedilmitir. Fakat Tanzimat tarihini Abdurrahman eref kadar iyi bilen birisinin, Tanzimat'n fikr menei hakknda bu ekilde yapmak istedii bir im anlalmamtr. Aslnda, Sadk Rifat Paa'nn Glhane Hatt- Hmayyunu ile balayan devrenin fikr mbeirlerinden olduu eklinde bir kanaat beslediini gsteren tarihi, Sadk Rifat Paa'nn dncelerini eserine dercederek elimize kymetli bir ipucu vermi bulunuyor. Bu ipucunun tetkikinden neler karabileceimizi yazmzn sonraki blmnde aratracaz. Tanzimat ricalinden Sadk Rifat Paa'nn baz eserlerinde,

296

Mustafa Reit Paa'nn tatbik mevkiine koyduu slahatn nazariyesini bulmann mmkn olduunu sylemitik. Gene ayn incelemede, Sadk Rifat Paa'nn bu teorilerinde, Reit Paa'nn tutumunun arkasnda sakl kalan ve ortaya karmaya muvaffak olduumuz Batlln izlerine de rastlandna iaret etmitik. imdi de bu kpry kurmaya ve Sadk Rifat Paa'nn fikirlerini inceleyerek Reit Paa'nn fikirleriyle irtibat noktalarn, Batl grleri hatrlatan vehelerini ve Tanzimat' izah edici taraflarn belirtmeye alalm. Faydalanacamz mehazlar,8 Rifat Paa'nn, devletin idaresi hakknda yazd iki denemeden ibarettir. Her iki yazda da, S. Rifat Paa, Islm-Osmanl siyas yazarlarnn zaman zaman kullandklar bir kalba mracaat ederek, laf, devletlerin kudret ve bekasnn menbann "adalet" olduunu sylemekle ayor. Fakat, bu basit girizgh takip eden ksm okursak, Rifat Paa'nn klasik siyasetname yazarlaryla olan benzerliklerinin ekilden ibaret kaldn grrz. Zira, Rifat Paa, yapt giriin hemen arkasndan, daha nceki yazarlarda ender rastlanan bir tok szllkle, adil bir rejim kuramayan ve teb'ay zulmle idare eden hkmetler iin u kat' hkm vermektedir: Bu esas zere (adalet zerine) messes olmayan ve er' akl ve insaf hakkaniyete mugayir olan hkmetin payidar olmas mmkn olmaz. Bu ifadenin arkasnda bir tarih gr yatt bedihidir; bir devletin, din icaplar yerine getirmedii iin deil, fakat
8 Mracaat edeceimiz eserler unlardr: 1) Abdurrahman eref, Tarih Musahabeleri, s. 125-135. Sadk Rifat Paa'nn "Siyaset-i Esasiye ve Dahiliye" ismindeki denemesi bu sayfalara aynen dercedilmitir. 2) Rifat Paa'nn Asr'nda "Idare-i Hkmetin Baz Kavaidi Esasiyesini Mutazammn Rifat Paa merhumun Kaleme Ald Risale", Asar, Blm II, s. 42-64. Bu iki denemede birbirinin ayn olan ksmlar mevcut ise de metinler birbirine tamamiyle netabuk etmemektedir. Bunun iin her ikisini de kullandk. 297

adaletin icaplarn yerine getirmedii iin batmaya mahkm olduunu ileri sren gr zaviyesi. Sadk Rifat Pa-a'ya kadar, Osmanl Imparatorluu'nun gerilemesinin izahn yapan birisinin, hatta ileri srdklerine inanmasa bile, dinin ihmal edildii tezine dayanmas bir zaruretti. Fakat Sadk Rifat Paa'da byle bir izah tarzna rastlamak mmkn deildir. Sadk Rifat Paa'nn teklif ettii izah tarz gayet basittir: bir devlet zulmle idare edilirse geriler. Byle bir fikir yani devletlerin tereddisine sebep olan unsurun adaletsizlik olduu noktai nazar ise Batl bir grtr ve aydnlk devrinde bir hayli reva bulmu teorilerden biridir. Hatta Sadk Rifat Paa'nn yaad devirden biraz nce Avrupa'da bir hayli popler olmu olan bir yazar, bu teoriyi dnce leminde bir moda haline getirmeye muvaffak olmutu. Yazarn ad Volney'dir; devletlerin adaletsizlikten dolay geriledikleri tezini ileri sren eseri ise, Les Ruines de Palmyre isminde, herkesin anlayabilecei bir tarih felsefesi mdafaa eden ve konusu hemen Osmanl Imparatorluu'nun tereddisi olan bir kitaptr. Burada okuyucu, Sadk Rifat Paa'nn Volney'in fikirleriyle pek ge mlki olduu eklinde bir itirazda bulunabilir. Ancak Volney'in hretini 19. asrn banda yapm olmas, fikirlerinin az sonra messiriyetlerini kaybettikleri mnsna gelmez. Les Ruines de Palmyre'in elimde u anda bulundurduum nshas, 1869'da baslm bir "cep kitab" olduuna gre, Volney, o zamanlar bile Avrupa'da okunan bir mellifti. Bunun yannda da, bugn bile, Avrupa'da ortaya atlan teorilerin 30-40 sene rtarla memleketimize geldiini unutmayalm. Kald ki Volney'in Trkeye ilk tercmesi 1870 senelerine doru yaplacakt, o bakmdan Sadk Rifat Paa'nn uyanklna diyecek yoktur. Fakat Sadk Rifat Paa'nn fikirlerinin Batl meneini hatta daha esasl bir surette gstermek mmkndr. Bir kere Paa'nn, devletin mahiyeti hakknda ileri srd mtal-

298

alarda, o zamana kadar ender rastlanan bir objektiflik gze arpmaktadr. Bu objektiflik Makyavel'in 16. asrdan beri Batl siyaset tetkiklerine getirmeye muvaffak olduu, soukkanl, mugalata kabul etmeyen ve o zamandan beri Avrupa'da siyas ilimlerde messir olan ilm grn tam kendisidir. Sadk Rifat Paa, gayet tabi bir ekilde, hi ekinmeden, "avam- nas"m "evamir-i ilhiyeye irade-i insaniyeden ziyade riayet ve itaat" eylediklerini sylemekte, yani dinin, devletin otoritesini salamlatrmaya yarayan bir vastadan baka bir ey olmadn ifade edebilmektedir. Gene Paa, kanunlardan bahsederken, "kavanin-i er'iyye"yi glgede brakp, daha ok "kavanin-i akliyye-i siyasiyye"den bahsetmeyi tercih ediyor. Daha mhimi, Sadk Rifat Paa'nn bu szlerinde, Reit Paa'nn slahatnn teorisi belirmeye balyor. Rifat Paa'nn u ifadelerine bakalm: Bir memlekette ahkm- er'iyye ve kavanin-i mevzua-i hkm ve nizamdan ziyade ahsiyata itibar ve riayet olunur ise, ol mahalle temekkn caiz deildir. Sanki Reit Paa'nn Palmerston'la yapt mlakat esnasnda ileri srd tezler aynen tekrar ediliyormu intiban veren bu szler daha da ilgi ekici bir ekle girerek yle devam ediyor: ... Ve esas-i kavanin ise, herkesin iraz nefsiyesini icra edemeyecek surette tayin ve tahdidi hukuk etmek demektir. Nihayet, Sadk Rifat Paa'ya gre: Bir devletin kavam ve devam yalnz hkmdarnn hs- idare-i zatiyesile hasl olmayp, saadet-i hal, memlekin (krallarn) bad'el vefat istimrarm da olacak nizamt- nafann bilmavere vaz- tesisine muvaffak olmala menuttur.
299

Sadk Rifat Paa'nn bu fikirlerinde, Rifat Paa'nn fikirlerini tahlil ederken iaret etmi olduumuz messesecilik, sanki Reit Paa tarafndan ifade olunmu gibi gene karmza kmaktadr. Sadk Rifat Paa'nn fikirlerine istikamet vermi olan Batlln tesirini, Rifat Paa'nn, devletleri meydana getiren kuvvetler hakknda besledii kanaatlerde de grmek mmkndr. Sadk Rifat Paa'ya gre devletlerin kurulmasnn asl mili "tabiat- beeriyye"dir ve: ... tabiat- beeriyyeye muhalif olan hkm ve madde daima cri ve payidar olamaz, velev bir vakit iin cri olsa bile kuwe-i cebriye ile devam ederek esbab- kaviyyesi bertaraf olur. Sadk Rifat Paa'nn devlet meneini insan tabiatnda aramasnn Osmanl-Islm siyaset yazarlar bakmndan byk bir yenilik tekil ettiini iddia etmek zordur. Mesela Farab'nin de byle bir dnceyi ne srm olduu iddia edilebilir. Ancak, Sadk Rifat Paa, Osmanl klasiklerinde bulunmad iddia edilmesi zor olan bir fikirden hareketle yepyeni neticelere varyor. Mesela Paa'nn adaleti tarifi pek modern, liberalizm fikirlerinin tesirini gsteren bir tariftir: Adalet dahi, mutlaka menfaat-i umumiyyeyi mlk- milletin hsn- muhafazas kaziyyesidir. Veya Sadk Rifat Paa'nn Batl meneini daha kesin bir :ekilde gsteren bir ifade ile: Hkmetler halk iin mevzu olup, yoksa halk hkmetler iin mahlk deildir. te bu ifade hakikaten modern bir eda tamaktadr ve hem Osmanl mparatorluu'nda o zamana kadar geer ak-300

e olan devlet teorisi bakmndan bir yenilik tekil ettiine ve hem de bariz bir ekilde Avrupa liberal dncesinin izini tadna phe yoktur. Bu dncenin Avrupai meneini tam mnsiyle ortaya karmak iin Sadk Rifat Paa'nn teorilerine neterimizi tatbik etmeye devam ederek, bu fikr anatomi tecrbesine devam edelim. Acaba Sadk Rifat Paa niin hkmetlerin halk iin yaratld esasna bu kadar ehemmiyet veriyordu? Bunun cevabn Sadk Rifat Paa yle vermektedir: "Efkr- umumiye ve temaylt- nas cu ve hurua gelmi bir nehre ebihtir ve cihanda def-i izalesi muhal olan ahvalden biri itikat ve dieri efkr- mmedir. Bunlara muhalefet mteasser ve vahim olmala efkr- mmenin galeyan ve heyecannda devletlerin cereyan- tabiate gre davranmalar nsebdir." Bu ifadede iki nokta mhimdir. Bunlardan birincisi, yu-kardaki kelimelerden anlaldna gre, Sadk Rifat Paa'nn devleti adaletle idare etme zaruretini ahlk bir mecburiyet deil, bir tabiat kanununa, mme efkrnn dalgalanmas gibi madd bir varln icbar edici kuvvetine balanmas, ikincisi de yukarda zikrettiimiz szlerin hemen arkasndan, Fransz Ihtilli'ni (veya ihtilllerini) hatrda tuttuunu gsteren ifadeler kullanm olmasdr. Birinci noktada Sadk Rifat Paa'nn ald tavrla Bat siyas dncesi arasnda bir ilinti kurmak kolaydr. Sadk Rifat Paa burada halka hizmeti Allah'n emirlerini dinleme lzumunun dourduu bir mecburiyet olarak deil, eyann tabiatnn dourduu bir mecburiyet telkki etmektedir. te Sadk Rifat Paa'da sk sk rastladmz bu gr, bir taraftan Avrupa'da Nevvton'un keiflerinin tesiriyle bir madd varlklar muvazenesi eklinde tasavvur edilen siyas lem hakknda 17. ve 18. asrda beslenen kanaatleri akset301

tirmekte ve buna ilveten, daha mahhas olarak, Montes-quieu'nn terminolojisini de hatrlatmaktadr. Fransz Ihtilli'nin tesirine gelince, Sadk Rifat Paa'nn dncelerinden ihtill vakas karsnda bir hayli rkm olduunu ve iyi idare, adalet fikirlerini bu kadar srarla mdafaa etmi olmasnn arkasnda bir ihtill korkusunun yattn sylemek mmkndr. Paa'ya gre Osmanl mpara-torluu'nda kmas muhtemel olan ihtilller (ve daha nce km ihtilller) milliyet esasna dayanan ihtilllerdir. Bunun nne gemek iin Sadk Rifat Paa u nleyici tedbiri teklif etmektedir: "Kffe-i hukuku tabyede mileli muhtelifeyi msavi tutmak muktezay devlettir. dare-i mlk Teb'a iki suretin biri ile hasl olur. Biri teb'ay honut etmek ve dieri halk ihafe ederek taht cebirde tutmak usuldr. Evamir ve ahkm- zulmiye tohm- adaveti ekip isyan ve tuyan an bier." Baka bir ifade ile: Idare-i gaddarane zre hareket eden hkmet, hasmane-sinden (?) ziyade teb'ay mevcudesinden ihtiraz etmelidir. Rifat Paa, msavatszlk meselesine bile dokunmaktan ekinmeyerek unlar ilve etmektedir: Bu cihetle her devlet ehli fesadn errinden kenduyu ancak ef'ali adliye ile muhafaza edebilir. Bunca zamandan beri zuhura gelen fesadat ve ihtilltm sebebi mstakili adem-i msavat, yani, erbab- servet ve nfuzun hadd-i itidalde hareket etmemesi veya ashab- ihtiyacn ziyadesiyle dar- mzayaka olmu olmas kaziyyesidir. Fakat gene burada Sadk Rifat Paa'nn teklif ettii hal tarz Osmanl devlet telkkilerine

gre teklif edilecek zm usllerinden bir hayli ayrlmaktadr. Zira, Rifat Paa
302

bu durum karsnda icra unsurunun kuvvetinin arttrlmasn teklif etmeyip, bilakis icra kadrosunu daraltp, ilerin tabiat kanunlarnn icaplarna gre seyretmelerini temin etmeyi istemektedir. "Bir hkmete her ne kadar az adam mdahale ederse maslahat o kadar merkez-i lykmda grlr." Devlet ilerinin mmkn olduu kadar dar bir kadro ile grlmesi fikri ise Bat'da, tabiatte dzenleyici bir elin mevcudiyeti ve bu dzenleyici elin ileri hkmetlerin mdahalesine lzum grlmeden halledebilecei inancna dayanan bir fikirdir. Gene bu inan ve tutum, hatrlanaca zere, Adam Smith ekolnn ve klasik iktisat teorisinin temel direklerinden birini tekil etmektedir. Sadk Rifat Paa'nn ticaret ve sanayi hakkndaki ifadelerinde iktisad liberalizm teorisinin de Paa'nn dncelerine tesir etmi olduunu gstermeye alacaz. Tanzimat Devrinde ktisad Gelime Fikri 19. asrn balarnda Avrupa'ya dardan bakan bir seyirci iin phesiz ki Bat medeniyetinin en ok gze batan taraf bu ktay o zaman sarm olan hummal iktisad faaliyet idi. Avrupa'da 17. ve 18. asrlarda istihsal tekniklerinde yaplan keifler, 19. asrn bandan itibaren geni bir tatbik sahas bulmaya balam ve birok sosyal deiiklikler arasnda, insanlarn, yeni beliren iktisat ilminin koyduu kaidelere uyduklar takdirde, refah seviyelerini ilelebet artrabilecekleri fikri ve zihniyeti de hkim olmaya balamt. ktisad terakki mefhumu Avrupa dncesinde mhim bir yer igal etmeye balad gibi, Avrupa ktasnda terakkinin hakikaten gerekletirilebileceini gsteren msbet iaretler oalyordu. Tat ve haberleme vastalarnn radikal bir ekilde de303

gimesi, buhar enerjisinin tekstil fabrikalar gibi fabrikalarda byk kolaylklar salam olmas, ksaca "endstri inklb" ismi verilen vetirenin ilk merhalelerindeki gelimeler, Avrupa atmosferinde refaha doru gidildiine dair bir hava yaratmaya muvaffak olmutu. Bu havann, 1830'larda ve daha nce Avrupa'ya murahhas veya eli olarak giden Osmanllarda mhim izler brakm olduu muhakkaktr. Herhalde Tanzimat devri dnrlerinin hemen hepsinin eserlerinde bu meseleye dokunulmutur. Tanzimat devri dnrlerimizi daha sonraki dnrlerimizle birletiren mesele "rejim" olduu kadar refah yollarnn tesbiti meselesidir. Bunun bir iareti, Avrupallarn iktisad gelime yolunda kaydettikleri muvaffakiyetlere kar duyulan hayranla Sadk Rifat Paa'nn yazlarnda rastlamak mmkn olduu kadar, 1860'larn fikriyatn temsil eden Gen Osmanllarn yazlarnda grlebilmesidir. Mesela Bat'nn zenginliinin ina-si'de uyandrd alka, ticar durumumuzu kuvvetlendirmek tezini ileri sren makalelerinde belirmektedir. Gen Osmanllara byk yardmlar dokunmu olan Mustafa Fazl Paa'nn yazlarnda ise ayn ilgi gsterilmitir. Keza Namk Kemal ve Ziya Paa yerli sanayiimizin gerilii mevzuunda birok makaleler yazmlardr. Ali Suavi'nin aada naklettiimiz ifadeleri, Sadk Rifat Paa ile balayp Osmanl aydnlar iin hibir zaman ilgi ekici hassasn kaybetmemi olan Bat'nn madd stnlne kar, Tanzimat devrinin son senelerinde de duyulan alkann gzel bir rneini tekil etmektedir:

"Herkes saadet ister. Saadet, celb-i menfaat ve def-i mazarrat ksmlarna mnkasmdr ve bunlarn lzumunu bildiren medeniyettir. Medeniyet, itima ve ihtilt hasebiyle u lzumu bildirip lzm tahsil iin sahibini say' ve itigale davet eder. Say' messir olan levazm tedarik etti304

rir... Kald ki medeniyetle lzum bilip say' edenler igali teksir edip yoruluyor gibi grnse de, emniyet ve rahat ve eref ve ferah ve lezzet gibi menafii calib olduklarndan bunlar, ehl-i saadet ve say' etmeyenler bil'akis erbab- ekavet demek olur." Fakat bizim zerinde imdilik durduumuz Sadk Rifat Paa'nn yazlar olduuna gre, daha nce mehaz olarak kullandmz yazlara dayanarak, Tanzimat Ferman'ndaki zihniyetin ncln yapm olduunu iddia ettiimiz bu zatn yazlarnda bahis konusu iktisad ilerleme meseleleriyle ilgili ne gibi bir tutumun belirdiini aratralm. Sadk Rifat Paa'ya gre, Avrupallarn refah seviyesinin ykselmi olmas, Bat memleketlerinde vatandan iktisad faaliyetlerinin, 1) Emniyet altna alnm olmas, 2) Engellenmeyip bilkis tevik edilmi olmasna hamledilmelidir. Sadk Rifat Paa'nn kendi ifadesiyle:

"Bir devletin kudret ve mekneti mutasarrf olduu arazinin bs'ati ile kyas olunmayp, memleketin mamuriyeti ve teb'ay mevcudesinin kesret-i vfreti ve hazinesinin serveti ile i'tibar olunur." Bu itibarla: "Kffe-i nizamt- sslesas her snf teb'asnn tbi olduu devletten can ve mal ve itibar cihetiyle emniyet-i kmilesine mevkuf olduundan ... eli ve esafilden herkim olursa olsun kendye servet ve smm mucib-i thmet ve vesile-i mazarrat olmayp, kudretinin erdii miktar eshab- meknet izharn taraf- hkmetten mdahale ve bundan sonra muaheze olunmaya ve fabrika vesaire gibi imar- beldeye hkim ebniye inas teb'aya ok grnmeyip diledikleri vs'at ve ziynette kargir ve ahap ve her gna eyi yaptrmak isterler ise inasna ruhsat it ve belki de tevikat-
305

lzime ifa oluna. O makule ehl-i servetten intikal edenlerin vrisleri olduu halde emvaline taraf-i devletten mdahale ve msadere olunmaya. Keyfiyat- maruza Avrupa dvel-i mtemeddinesi indinde siyaset-i esasiyenin elifbas mesabesinde olup, Devlet-i Aliyyece dahi istihsal esbabna kemal- azm ve iddet ile ihtimam olunmak vacibat- umurdandr. Avrupa'nn imdiki "civilisation"u yani usul me'nusiyet ve medeniyeti iktizasmca devletler, menafii mlkiye-i lzimelerinin terakkisini ancak teksir-i efrd- millet ve imr memleket esbab- asliyesiyle temin ve istihsal etmekte ve bu misill menfaat- klliye ile ilerleyip yekdieri zerine halen ve itibaren keb-i meziyet eylemektedirler." Mellif bundan sonra Avrupa'da irket kurmakta, ticarette, ziraatte, sanayide ve mnakalede kaydedilen gelimeleri teker teker inceleyerek bunlarn faydalarn belirtmektedir. Bu arada, Sadk Rifat Paa bilhassa yol yapmna -ticareti kolaylatran bir vasta olmas hasebiylebyk ehemmiyet vermektedir: "Ticaretin ruhu sr'at ve suhulet-i nakliyet ise emniyettir. Her nevi mahsulat-i ziraiyye ve sanaiyyenin sat mahallerinde ve iskelelere indirilmesi bu iki maddeyi mtevakkftr. Memalik-

i ahanenin sahile baid olan ve tarik-i nakli suhuletli olmayan yerler ahalisi emr-i ziraate kemayen bai itaat etseler bile mahsult vakalar mahallinde baha etmeyerek menfaat-i ticaretten mahrum olduklarndan git git masarifat- vakalarn koruyamayp sailerine ftur gelmek tabi olduu misill, muhta olduklar yollar tesviye ve bz muktazi olan nehirler tathir olunarak, o makule yerlerden dahi sevahile klliyetli zehair suhuletle indirildii ve kymet-i lykas ile satld halde, menfaat-i azime husul derkrdr. Bu tarafn, (Avrupa'nn) yollar, ose tabir olu306 nan ufak talar ile rhtm olarak tarik-i muntazam ve ekseri etraf ecar- mtesaviye ile mzeyyen ve get- gzar olup araba ile tenezzh adet bir tenezzh makamna geer." Sanayilemenin, ancak, husus teebbsn korunmasyla mmkn olacan anlatmak zere de Sadk Rifat Paa u muhakemeye bavurmaktadr: "Bir cesm fabrika veyahut demiryolu vesair umur-u mlkiyece enf olup da masarrifat- klliyeye muhta olarak eyleri Devletin hazinesine tahmil etmeyip, aksiyon dedikleri usl zere mesel bir-iki muteber sarraf taahhd ile asham- mtereke olarak ahaliden aka alp hisseder edersek vcuda getirip hissedarlarna sene be sene menafii hissesine gre gaiz ed olunur ve Devlet tarafndan mena-fiine mdahale olunmaz." imdi, Sadk Rifat Paa'nn btn bu fikirleri -iktisad tefekkr tarihi ile megul olanlarn bu noktada mutabk kalacaklarn zannederim- 19. asr ba iktisad liberalizm doktrininin izlerini gstermektedir. Deitirilmi bir ekilde olsa dahi Sadk Rifat Paa'nn fikirlerinde, (bundan nceki makalemizde ele aldmz fikirleri de saylrsa) iktisad liberalizm cereyannda mevcut ana mefhumlar bulmak mmkndr. Bunlarn arasnda en mhimleri, a) insanlarn kendi olurlarna brakldklar takdirde giriecekleri faaliyetlerin tmnde cemiyete fayda gelecei, yani tabiatta muvazene kuran bir "gizli eF'in mevcudiyeti fikri; b) bir devletin kuvvetinin zenginliine bal olduu; c) husus mlkiyet ve serbest ticaretin devletin mdahalesine mruz kalmadan gelimesi zarureti, hatta devletin vazifelerinden birinin serbest iktisad faaliyeti korumas olduu, Sadk Rifat Paa'nn fikirleri arasnda bulunabilmektedir. Sadk Rifat Paa'nn dncelerinde bilhassa klasik iktisat okulunun ve fizyok307

ratlarn fikirlerinin tesirini bulmak mmkndr. Zaten 1830'larda iktisad liberalizmin temsilcisi olan Utiterlerin teorisi, bir mellife gre,9 fizyokratik dncelerin ve Adam Smith okulunun dncelerinin bir karmndan ibarettir. Bylece, Sadk Rifat Paa'nn iktisad gelime hakkndaki grlerinin zamannda Avrupa'da hkm sren inanlara icra edilmesinin mmkn olduunu grdk.
Forum, cilt 8, say 88,15 Kasm 1957, s. 6-8; cilt 8, say 89,1 Aralk 1957, s. 13-15; cilt 8, say 90,15 Aralk 1957, s. 13-15; cilt 8, say 91, 13 Aralk 1957, s. 12-13

DZN

9 G. H. Sabine, A History ofPolitical Theory, N. Y. Henry Holt, 1937, s. 267. 308 Abadan, Yavuz 286, 287 Abaza Paa syan 105 Abaza 100 Abbasiler 85

Abdullah Cevdet 167, 199, 223, 257 Abdurrahman eref 296 Abdlaziz (Padiah) 255, 265, 268, 274, 275, 276, 279, 281 Abdlhamid II (Padiah) 32, 50, 51, 58, 66, 115, 128,176-178,182, 192, 211, 215, 218, 219, 221, 249252, 254, 268, 274 Abdlmecid (Padiah) 170, 265, 282, 283, 289 Abu Manneh 216 Adem-i Merkeziyet 208 Adiloba (Ky) 70 Ahali Mbadelesi 49 Ahi al-Hadith 27, 28, 29 Ahmed ihsan 196, 229 Ahmet Haim 125 Ahmet Mithat Efendi 172 Ahmet uayp 196, 229 Aktivizm 131-133 Akyz, Kenan 113 Alevilik 182 Ali Paa 31, 176, 267, 268, 270-272, 276, 277 Ali Suavi 268, 304 Almanya 117, 218, 234 Altay 82 Amerika 143,156,157, 271 Amerikan Sosyolojisi 156 Amme Efkr 30, 31 An enquiry conceming political justice 293 Anadolu Seluklular 87, 88 Anadolu 39, 40, 51-53, 65,101, 103, 112, 139, 140,183, 230, 231, 264 ANAP 33 Anayasa (1876 / ayr. bkz. Kanun-u Esasi) 31 Anayasa (1924) 74, 235 Anayasa (1961) 17, 180 Anayasachk 294, 295 And, Metin 122 Anglosakson Sylemi 122 Ankara 52, 63, 230 Antropoloji 145 AP33 Arapa 44 Araplar 182, 233 Arazi Kanunu (1858) 112 Arif Hikmet Bey (eyhlislam) 264 Aristo/Aristoteles 86, 96,100, 121 Aristokrasi 79, 86, 91, 92, 116 Arkoun 148, 150 Asker Milieu 56 Asker Reform 210 Asker Snf (Seyfiyye) 42, 90, 98, 99 Asker Toplum 9 Asya Topluluk 15 Atatrk Devrimleri 161, 162,167 Atatrk (Mustafa Kemal) 51, 62, 65, 139,141,161, 162,167,172,173, 179,181,184, 186, 189-192, 195, 200, 201, 203, 205, 206, 210, 217, 223, 224, 227, 230, 231, 235-238, 241-244, 246-249, 257, 258 Atatrklk 140, 181, 183, 186, 187

Avrupallama 211, 264 Ayaklanma (1789 / ayr. bkz. Fransz htilali) 13 Ayaklanmalar (1640) 13 Ayaklanmalar 13, 28, 95, 104-106 Ayan 92, 101, 105, 107-109, 114,133 Aydn Despotizmi 31 Aydnlanma 121 309 Ayrcalkllar 37 Aznlklar 35,117,170 Babaler isyan 18 Bb- Ali 31,175,268,269 Badie, B. 135,136 Bahi 221 Batclk 258 Batllama 48, 141,161,162, 234, 246, 273, 274, 276, 278 Bayar, Celal 74 Bedizzaman 127 Berkes, Niyazi 127 Berlin Muahedesi (1878) 216 Bernard, Claude 195, 196, 229 Beer 195, 229 BeirFuadl95,228 Betes noires 76 Beylikler 89 Beyrut 186 Beyehir 92 Birinci Dnya Sava 52, 117 Bizans 9 Bodin 24 Boran, Behice 70, 72 Boratav, Pertev Naili 148 Borlar 170, 268, 269 Bosna 91 Bonaklar 233 Blgecilik 46 Bulgarlar 233 Burjuvazi 16, 23, 30, 32 Bursa 60,128 Bchner186 Brokrasi 24, 31, 38, 55, 57, 58, 71, 72, 74, 75,85-87,114,135,192, 198, 230, 247, 250, 276, 283 Brokratik Patrimonyal idare 17 Btnletirme / Btnleme Sorunu 49, 51, 52, 75 Byk Eitletirici 65 Byk Seluklu imparatorluu 87 Cafer Dem Paa 282 Cassirer 124 Celleddini Devvan 163 Celli isyanlar 104, 106 Cemaat 23, 25 Cemalettin Afgni 131 Cengiz Han (Hkmdar) 82,137 Centre-Periphery almalar 120 Cevdet Paa 173, 270, 279 CHP 33, 137, 187 Client 53 Code Civil 212 Comte, Auguste 121, 190, 194, 200, 201,231 Condorcet 293 Corps Constitues 29 Corpus Juris Civilis 9 Culture et politie 135 Cumhuriyet Halk Partisi (ayr. bkz. CHP) 67, 71-74,185, 245 adalama 220, 222 engi Beyleri 91 erkez Hseyin Paa 282 erkezistan 100 erkezler 182, 233 iftilik 67 in 64,103 Daemon Sorunu 146 Darlfnun 194, 229 Darwin (Charles) 186, 228 De Facto 38 Demokrat Parti 18,66, 68, 71-73, 75, 76, 187, 245

Deneysel Tp Aratrmalarna Giri 229


Derebeyleri 107,108, 109, 114

Descartes (Rene) 149

Devlet (Platon) 97
Devlet 14-16, 23-25, 27-29, 31, 36,37, 39, 41-47,49, 53, 54, 57, 58, 60, 66, 69, 88, 89, 91, 94, 95, 97,104, 108,113,116,117,119,131,132, 135,137,142,145, 172, 173, 177, 182,183,190, 192, 193, 195, 209, 210, 212, 245, 250, 258, 272, 283, 297,301,307 Devlet'i Kurtarma 210 Devletilik 173, 185 Devletin bekaas 116 Devirme 213

310
Die Neue Orientierung Siyaseti 117 Din Devlet 209 Din ve deoloji 126,133, 141, 148, 153 Diyalektik 69,138 Dou Despotizmi 24, 29, 47, 90 Dou Feodalizmi 118 Duby 26 Duguit 17, 122 Durkheim, Emile 121, 200, 201 Dvel-i Muazzama 289 Ecevit, Blent 122 Efendi-Kle 73 Efltun (ayr. bkz. Platon) 291 Egemen Olma 16 Ehl'l-Hadis (ayr. bkz. Hadis Ehli) 18 El-Birun 198, 224 Elite Teorisi 263, 264, 277 Emr bil ma'ruf... 25 Emre, Ahmet Cevat 255 Enderun 99 Endstri Proletaryas 23 Enformel Grup 142 Engelhardt 283 Enver Paa 241, 242 Erikson 153 Erkn (Rkn) 26 Erken-Islam Uygarl 85 Ermeniler 233

Essai sur Vacceleration de l'histoire 124


Erefoullar 92 Evkaf Nezareti 129,184 Evlenme izni 93 Evliya elebi 100-102

Evrenosoullan 91 Evrim Teorisi 186 Evrimci Paradigma 144 Eyfel Kulesi 121 Eybolu, smet Zeki 148 Ezan 124 Farsa 44, 87 Fatih Sultan Mehmet (Padiah) 88, 168 Feodal Ordu 93 Feodal/Feodal Sistem 10,12, 37, 38, 43, 47, 91, 99, 103 Feodalite / Feodalizm 23, 89 Feodalleme 106 Feyziolu, Turhan 122 Fichte 234 Folklor 148, 236 Fonksiyonalizm 125,154 Formel Grup 142 Forum 122, 272 Foucault (Michel) 136 Fransa 13,48,156, 200, 283, 293 Fransz ihtilali (1789) 284, 288, 301, 302 Franszca 198, 272 Franszlar 29 Fuat Paa 31, 176, 267, 268, 276 Fundemantalistler 142 Gh er'i devleti, gh akl devleti! 165 Galile (Galileo) 140 Garpllama 262, 263 Gaza ideolojisi 168 Geertz,Birdsl52 Gelenekiler 32 Gen Osmanllar / Hareketi (ayr. bkz. Yeni Osmanllar, Jn Trkler) 111, 268, 269, 274-276, 304 Gericilik 56, 61 Girit Meselesi 269 Gizli El 307 Godvvin, William 293, 294 Gebelik 39, 44, 50 Gkalp, Ziya 186, 200, 210, 226, 234236 Grandes Ecoles 57 Gulm 24 Glhane Hatt- Hmayunu (ayr. bkz. Tanzimat Ferman) 175, 212, 214, 285, 286, 288, 296 Gne, Turan 33, 122 Hadis Ehli 18 Halet Efendi 173, 174 Halevy, Daniel 124, 195

Halk Ulems 32 Halklk 116, 179,235 Hammer 265 Hanedan 88, 92, 208, 219 311 Hassa Arazileri 88 Hatemi, Hseyin 127 Hauriou 122 Hegel (George Frederich NVilhelm) 10, 14,15,22,121,132,151 Hegelien 134 Hekimba Salih Efendi 196, 229 Hereditary Aristocracy 79 Hristiyanlar 51, 233 Hicre Grubu 142 Hilafet 184 Hitler (Adolf) 242 Hobbes, Thomas 121, 125 Hoca Sadk Efendi 265 Hodgson, Marshall 26, 27 Homo Economicus 144, 156 Homojenleme 30 Hukukilik 250, 251 Hume, David 174 Hrriyet Gazetesi 269, 275, 280 Hrriyet 10, 11, 13, 17, 18, 144,162, 174-179,214,220,267 Hseyin Cahit (Yaln) 196, 218, 229

Introduction a l'etude de la medetine experimentale 195, 229 Islahat Hareketleri 115


lbn-iArabtl31,132 Ibn-i Haldun 207 Ibn-i Sina 163 Ibn-i Tayimiya 137 ibrahim Temo 178 iki Yasa 60 deal Devlet 291, 292 idealizm 233, 234 idemir, Ulu 282 ikinci Dnya Sava 68, 69 ikinci Grup 59-61 ikinci Kme 33, 34 Ikta 104 lericilik 211 ilmiye 261, 264 llmiyye (ayr. bkz. ilmiye) 27, 264,
265, 280

imgesel Canllk 21 mtiyazlar 11, 169, 178 inalck, Halil 89, 90, 168, 178, 193 ingiliz ihtilali 284 ingiliz Kltr Heyeti 157 ingiltere 13, 157, 283, 288, 293 Irade-i cz-iyye 163-165 Iran 36, 44 islm Dnyas 28 islm Felsefesi 166 slm Toplumu 137

islm mmeti 25 islm 18, 25, 26, 28, 55, 131, 132, 137,139,146, 147, 152, 157, 184, 192, 200, 216 islamc Poplizm 18 islamc 211, 216 slamclk 215, 217 Islm imparatorluklar 28 islmiyet (ayr. bkz. slm) 56, 140 islmlama 85 Islm-ncesi 89 istanbul 32, 48, 101, 114,178, 186, 230 svire 185 iiler 37 italya 23 ittihat ve Terakki Frkas 18, 32, 59, 67, 172, 176-179, 183, 218-220, 238, 256 zmir 186 zzet Molla 165 Jacobi, Gunther 229 Jn Trk Devrimi / Hareketi / ihtilali (1908) 54,59, 116,217 Jn Trkler (ayr. bkz. Yeni Osmanllar) 32, 51, 52, 59, 62, 66, 67, 76, 114-118, 125, 139, 183, 199, 209,221 Jung 149 Justinien 9 Kadzdeliler 29 Kadro 65, 186 Kamu Hukuku 11, 12 Kamuoyu 16, 17 Kamuya Ak Alan 31 Kant 34

312
Kant, Immanuel 121 Kanun ( ... Sultan Sleyman / Padiah) 262 Kanun-u Esasi 176 Kapitalizm 33, 99, 170 Kapitlasyonlar 110 Kaplan, Mehmet 166, 199, 225, 226 Kara blnme 104 Karal, Enver Ziya 249 Kast 30, 103 Ktip elebi 98, 169 Kazakistan 100 Kemalist Siyaset 52 Kemalistler 32, 59-61, 63-65, 76 Kemalizm 52, 64, 236 Klcn hakk! 168 Khzade Hakk 223 Knalzde 163 Krca, Cokun 122 Krm 100 Kzl Elma 241 Kilise 23, 26, 37, 208 Kii Haklar 34 Kitab-l-lrat Vettenbiht 163 Kitap 224, 225 Kitle Toplumu 34 Klientalizm 133 Kou Bey 90, 98100, 169 Komnoter yap (Cemaati) 135 Kontinental Latin Sylemi 122 Konya 55 Korporatif 95, 96 Koruyuculuk 53 Ky Enstitleri 64 Ky Sorunu 63 Kyl ayaklanmalar 104, 105 Kyller 54, 63, 64, 69, 94, 95, 102105 Kyllk 103,106 Krader 83 Kul Sistemi 24, 41, 42, 87, 88, 93, 96, 213,214 Kuleli Vak'as 282-284 Kullar Messesesi 262, 263 Kulluk uuru 98,109 Kur'an Mesaj 28 Kur'an- Kerim 25, 28 Kurtulu Sava 59, 61, 68 Kutuplama 66, 74, 76, 134 Krt Ayaklanmas (1925) 61 Krte 182 Krtler 233 Krtlk 61

La Turauie et le Tanzimat 283


Laik Anlay 191 Laik Toplum 201 Laikleme 211 Laiklik 56 Laissez-Faire Siyaseti 117 Langer, Susanne 124 Lasswell, Harold 271 Latifundia 43 Lautreamont 125 Lazlar 182, 233

Les Ruines de Valmyre 298 Les Temps Modemes 126, 129, 150
Leviathan 36,37

Levi-Strauss Yntemi 148, 149 Liberalizm 60, 233, 292-294, 307, 308 Locke (John) 121, 125, 143, 293 Loncalar 29, 48, 96, 99,100, 278 Londra 171, 269, 288, 289 Louis XIV (Kral) 283 Lumpenulem 55 Ltfi Efendi 127, 296 Ltfulah Efendi (Mft) 113 Lybyer, Albert Howe 261-263 Mahmud II (Padiah) 109, 129, 165, 170, 173, 265, 268, 277, 284, 289, 290 Mahmud Nedim Paa 265 Makyavel 24, 299 Malkooullan 91 Mallarme 125 Mannheim 116 Mardin, erif 119, 120 Marko Paa 220 Markslar 64, 65 Marksizm 33, 155, 156 Markzimler 156 Marx, Kari 10,14, 15, 22, 121 Marx'gil Model 118 313 Maman (ayr. bkz. Mara'gil Model) 118 Mason Localar 30 Maurras 17 Meden Haklar 42, 93 Medeni Hufcufe Tzel Kiilii 127 Mehmet Ali Paa (Kavalah) 288, 289 Mehmet Emin li Paa 267 Memorandum (Palmerston) 294 Menemen (Ayaklanmas) 61 Merkezci Ynetim 53 Merkez-evre Kopukluu 38, 39 Merkezileme 37 Merkeziyetilik 56,60 Mesih 40 Meslek-i tima 235 Meslek Tabakalama / Tabakalar (ayr. bkz. Tabakalama) 85, 98 Merutiyet 1 (1876) 182 Merutiyet II (1908) 167, 172, 197 Msr 220 Mill,J. S. 34 Milletin Birlii 22 Mill kar 16,17 Milli Odaklar 23 Millingen, Frederick 278, 279 Milliyetilik 215, 216 Mingrelia 100 Mir Topraklar 111 Mistisizm 132, 294 Mithat Paa 178 Mizanc Murat 232 Modernleme (... sreci) 29,49, 56, 65, 250 Modernletirme 41, 58, 77 Moollar 83, 137 Monari 182 Montesquieu 24,126,151, 226 Moon Grubu 143 MSP 18 Mukataa93, 111 Museviler 51 Mustafa Asm Bey 281 Mustafa Fazl Paa 268, 270, 304 Mustafa Kemal (ayr. bkz. Atatrk) 51, 52,61,62,181 Mustafa Reit Paa 175, 194, 212, 268, 314 276-278, 288-297, 299 Mlkiye Mektebi 58 Mlkiyet Hakk 43, 111 Mltezim 92 Mrid-i Mteehhilin 141 Mslman Kardeler 18, 142 Mslmanlar 32, 41, 50, 130, 209, 233 Namk Kemal 16, 126,166, 171, 172, 175,176, 214, 220, 268-270, 275, 280, 281, 283, 304 Nefi 166

Nesaih'l vzera ve'l mera 291, 292


Newton (Isaac) 140, 141, 301 Nevvtoncu Gr 140 Nijerya 121,122 Nizam l-Mlk 27 Nizam- Alemci 210, 212 Ouzlar 82 Okandan, Recai G. 286,-288 12 Mart mdahalesi 75 Optimum Denge 90 Ordre 26 Orta Asya 82, 91, 137,193 Orta Sol 33 Ortaa 10,11, 100, 102 Ortadou Patrimonyalizmi 213 Ortadou 35,170, 193, 207 Osmanl Devleti 193, 207, 208, 212, 243,281,291,295,296 Osmanl Hanedan (ayr. bkz. Hanedan) 87 Osmanl imparatorluu (ayr. bkz. Osmanl Devleti) 11,14-16,18, 21-31, 35, 36, 38, 39,41, 49, 52, 59, 84,86-88, 90, 91, 94, 95, 98, 99, 103,108, 116, 124, 126-128, 130, 133,135, 138, 162,163,167-170, 172,174,178,181-184,190,196, 200, 207-209, 217, 227, 228, 230, 231, 232, 233, 236, 245, 261, 262, 264, 265, 267, 269, 270, 275-280, 283, 289, 295, 298, 300, 302 Osmanl Intelligentsia's 31 Osmanlca 26 Osmanh-lslm eitilik 33 Osmanllar 35, 36, 40, 45, 59, 88,137, 138,164,175,193,211,216 Osmanh-Rus Harbi (1828-29) 165 Oymak (Clan) 85,103 Ozakof100 n-ulusalchk 50 rf-i Sultan 17, 29 r 67 zdeleme 81 zel Hukuk 32 Palmerston (Lord) 288, 289, 294, 299 Pan-lslmizm 50, 217 Pan-Slavizm 217 Pan-Turanizm 237 Paris 272 Parsons 125, 156 Patrimonyal Brokrasi 207, 208, 250 Patrimonyal Meruiyet 31 Patrimonyal Sistem 138, 213, 231 Patrona isyan (1730) 48,100 Patronage / Patronaj (ayr. bkz. Koruyuculuk) 53, 133, 134, 144 Pattern 41 Platon 97, 121 Plebisiti Demokrasi 60 Poggi, Gianfranco 16, 30 Polariteler 134-137 Politika (Aristoteles) 96 Pomaklar 182, 233 Poplizm 18 Pozitivizm 121,125,141,142, 190, 191, 194-198, 200, 229, 231 Pragmatiklik 193 Public 30 Rafizler 209 Rafizlik 29 Raisond'Etat 17 Ramsay, Sir William 50 Rasyonalizm 165-167 Rasyonellik 247 Realizm 236, 242 Reasearch Papers 156, 157 Reaya 90, 98 Rechtsgemeinschaften 24, 29 Reformcu Brokrasi 57

Renaissance (Rnesans) 162,165,168 Resmi Koruyuculuk 42 Resm Ulem 27 Roma Hukuku 9 Roma 9, 82 Romantizm 257 Rousseau, Jean Jacques 17, 234 Rue Monsieur Le Prince 125 Rum Ortodoks Cemaati 232 Rumeli 220 Rumlar 233 Rkn 26 Reym Teorisi 234 Sade Vatanda 24 Sadk Rfat Bey / Paa 296-308 Saffet Paa 193 Sahn- Seman Medresesi 128 Saint Augustin 121 Saint Simon 121 Sainte Barbe Koleji 272 Sait Paa 250 Sansr 227 San Mehmet Paa 291 Sasan Brokrasisi 85, 86 Sasanler 96 Sava Ekonomisi 69 Seimler 60 Sekinler 55, 57, 64, 84, 87, 98, 102, 118 Sekler Gler 23 Seluklular 26, 28, 91 Selim I (Yavuz Sultan Selim / Padiah) 93 Sembolizm 125 Sendikalar 15, 77 Serbest Cumhuriyet Frkas 61 Serbest ehirler 29 Servet-i Fnun 196, 229 Seyfiyye 98 Shaw, Stanford 218 Siirt 127 Silahlanma 108 Sivil Toplum 9,10, 13-18, 21, 22, 23, 29, 30, 33, 34,130-132, 150, 151

315
Siyasal Milliyetilik 216 Siyasal Partiler 62 Siyaset Felsefesi 125 Siyasi Rvet 70 Smith, Adam 303, 308 Sorbonne niversitesi 122 Sosyal Devlet 117,205 Sosyalizm 33

Sosyalletirme 186 Soylular Topluluu 91 Stande 24, 29 Standestaat Sistemi 12, 13 Subalteme Clerge 129 Sultan 40, 41,45, 47, 51, 52, 57-59, 83, 252, 255, 279 Sleyman Paa 218, 252, 276 Snni Mslmanlar 26 Snnilik 182 Srgn (1890) 111 ehir Adab 9 ehir Devletleri 23 eriat 18, 24, 25, 26, 28, 29, 32, 174, 193 eyh Ahmet 282, 283 iiler 26 ikago niversitesi 271 inasi (brahim inasi Efendi) 16, 166, 212,214 Tabakalama 79, 80, 82, 85, 86, 91, 98, 101,102,109,111,116 Taine, Hyppolite 196, 228 Tanzimat (1839-1876) 49,110-115, 123, 135, 136, 138, 139, 177, 178, 193, 194, 209-215, 217, 221-225, 238, 251, 252, 261, 273, 274, 277-283, 303, 304 Tanzimat Brokrasisi 273, 282 Tanzimat Fermam (1839) 285, 286, 287, 288, 292, 295

Tanzimat Klliyat 286 Tarih Musahabeleri 296


Tarikat almalar 32 Tarikatlar 40, 183,230 Tasvir-i Efkr 214, 269 Tarallar 55, 115 Tatarlar 182 Tautologie 285 Teb'a31,210,297 Tek Parti 68, 70 Tekelleme 110 Tekfir Grubu 142 Temel Gruplar 46 Teokrasi 193 Terakkiperver Cumhuriyet Frkas 61 Tesviye Siyaseti 93 Tevfik Fikret 218, 257 Tmar 43,46, 88-93, 101,104, 111, 169 Ticaret 68, 94, 110, 141, 167, 171 Tillo (Kasaba/Siirt) 127-129 Topal Osman Paa 281 Toplum Haritas 204 Topran Mlkiyeti 88, 89

Toprak Sistemi 168 Trabzon 100 Turan ideali 234 Turhanoullan 91 Tccarlar 94 Trk Dil Kurumu 185

Trk Dili ve Edebiyat Dergisi 166


Trk Kapitalizmi 33 Trk Milliyetilii 201 Trk Tarih Tezi 237 Trke 45, 87, 298 Trkiye 14,15, 17, 22, 30, 32, 33, 39, 49, 51, 53, 56, 63, 65, 68, 69, 71, 73,76,77,80,82,91,104,109, 114, 118, 121-125, 139, 140, 141, 142,148, 153-155,157, 162, 173, 179,181, 184, 186,187, 192, 193, 199, 200, 204, 206, 210, 226-228, 235, 249, 250, 252 Trklerin slml Kabul (islmlamas) 85, 89 Ubudiyet 182 Ulem 26, 27, 28, 93, 98, 100, 110, 127, 130, 134, 140, 163, 164, 183, 194, 208, 264, 282 Ulm-u iktisadiye ve timaiye

Mecmuas 197 Ulusal Brokratk 58

316
Ulusal Devlet 236, 238 Ulusalc Kuvvetler 52 Ulus-Devlet 36, 37, 49 Umur-u cz'iyye 164 Uakhgil, Halit Ziya 218 Utiliter 308 Uyruklarn Egemenlii 210 lken, Hilmi Ziya 229 mmet 25, 141 mmeti Gr 141, 142 topya 223, 224, 226, 233 topyachk 224, 233, 247 Vaihinger 243 Vakflar 27 Vasf Efendi 164

Vatan yahut Silistre 176


Vatanda Haklan 11 Vatan kurtarma 219 Vergi 36, 53, 107, 143,168,169 Versailles (Saray) 48 Viyana 296 Volney 298 Von Der Goltz 218, 219, 221, 223 Vzera Hegemonyas 276 Wallerstein 132 Watt, Montgomery 26 Weber, Max 24, 120, 125,135, 149, 156,250,251,254 Vveber'ci Forml 57 Weberien 252, 254 Vveberleme 135 Yahudi Cemaati 232 Yahudiler 233 Yaln, Aydn 122 Yaln, Hseyin Cahit (bkz. Hseyin Cahit) Yarg 11, 12 Yasalhk 36, 46 Yeni Osmanllar / Hareketi / Cemiyeti 123,171,174-177, 209, 215, 216,

265, 273-277, 280, 282 Yenieriler 93, 193,249 Yenieriliin ilgas 290 Yenierilik uuru 98 Yenikap Mevlevihanesi 265 Yenileme Dinamii 203, 211, 223 Yeniletirme 211 Yerel Odaklar 23 Yerelcilik 46 27 Mays 1960 74 Yunanllar 60 Zeamet 43, 46 Zile 113 Ziya Paa 113, 268, 270, 275, 280, 304 Zola, Emile 228 Zlkadiroullan 91

317

letiim'den

erif Mardin
BTN ESERLER

Jn Trklerin Siyas Fikirleri; 1895-1908


330 SAYFA

Din ve ideoloji
188 SAYFA

deoloji
199 SAYFA

Bedizzaman Said Nursi Olay Modern Trkiye'de Din ve Toplumsal Deiim


406 SAYFA

Yeni Osmanl Dncesinin Douu


504 SAYFA

Trkiye'de Toplum ve Siyaset


MAKALELER 1/317 SAYFA

Siyasal ve Sosyal Bilimler


MAKALELER 2/211 SAYFA

Trkiye'de Din ve Siyaset


MAKALELER 3/315 SAYFA

Trk Modernlemesi
MAKALELER 4 / 376 SAYFA

You might also like