You are on page 1of 119

www.e-kitap.us sunar. Tm kitap severleri Sakl Ktphaneye bekliyoruz.

Khin & Orodruin


Not: Sakl Ktphanedeki e-kitaplar tantm amaldr. Sevdiiniz yazarlarn zarar grmesini istemiyorsanz ltfen kitaplarn orijinallerini satn aln.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Metis Yaynlar pek Sokak 980060 Beyolu, stanbul Metis Edebiyat PNHAN Elif afak Metis Yaynlan, 2000 lk Basm: 1997, letiim kinci Basm: Ocak 2001 Yayn Ynetmeni: Mge Grsoy Skmen Kapak Tasarm: Emine Bora Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd. Kapak ve Bask: Yaylack Matbaaclk Ltd. Cilt: Sistem Mcellithanesi ISBN 975-342-297-0

ELF AFAK PNHAN METS YAYINLARI

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Zifiri bir halka idi toprak, Yldzlara snrd bazen...

BU BAB TOPRAK AHVALN BEYAN EDER K TABATI SOUK VE KURUDUR

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

ELMA

Devir tamam oldu, Dnyaya geldim.


Ahu

Ta kprnn tam orta yerinde durdu. Da, ta, dere, tepe, brt bcek onunla beraber durup, soluunu tuttu. Onlara dnp yola devam etmelerini, arkalarndan yetieceini sylemek istedi; ama yapamad. Aniden bir rperti yalad tenini; hazlan yapra gibi tir tir titredi. Hava bu kadar rakit, sema bylesine bulutsuz iken, yamur mutulayan bu arsz rzgrn nereden ktn kestiremedi. Ne ne ne arkaya, tek bir adm dahi atamyordu. Souk terler boald srtndan. Nicedir meftun olduu ehir nihayet grnmt uzaktan. Ayar ile karlamadan evvel tandk bir simay kucaklayabilmek umuduyla eildiinde, kprnn altnda cu eden suyla gzgze geldi. "Bugn sana nazm gemedi. De bana, vuslatmza ok var m?" diye sual etti. lel ebed sreceini sand derin mi derin sessizlik, kabzas yakutlarla bezenmi bir hanerle boydan boya yrtld. Bekledii cevabn kesik ba gm bir tepsi iinde ayaklarna atld. Korktu. Gidip de varamamaktan deil, varp da dn yollarn kaybetmekten deil, dnp de geride braktklarn yerlerinde grememekten deil; bir kendini bulmaktan, bulduundan korkmaktan korktu. Boynundaki sahtiyan keseyi burnunun hizasna kaldrp, gnl okayan bir nazarla bakt ona. Parmaklarn, derinin arkasna saklanan o yuvarlakln zerinde uzun uzun gezdirip, incinin fsltlarn, nefes alp verilerini dinledi. Keseyi pt, derin derin koklad. Sanki da, bayr, ova, tepe ve bilcmle mahlkat ve hatta nsra uzanan koca ehir bu kokuyla yoruluyor, vcut buluyordu. Ferahlamt. nk kesenin iindeki inci burada, yanbandaydi; ve her ne olursa olsun, bana ne gelirse gelsin asla boynundan ayrlmayacak, hep byle ldayarak yolunu aydnlatmaya, lk nefesiy-le iini stmaya devam edecekti. nci boynunda asl olduka, hikyesinin peini brakmayacak; korkularm zad ettiinde dahi titreyen dizlerine, gmbr gmbr arpan yreine sz geirmeye muvaffak olacakt. Her ne olursa olsun, bana ne gelirse gelsin ve kendini hangi surette bulursa bulsun... Ta kpry geecek takati bulabilmiti sonunda. Yabani otlarn, sivri dilli talarn, akbabalarn afiyetle mideye indirdii lelerden artakalan kemiklerin arszca trmaladklar bare ayaklarna muzipe gz krpp, olanca kuvvetiyle yklendi asasna. Dizlerine derman, yzne renk geldi. Yeniden yollara dt. Osmanl devrinin taht ehrine az bir mesafe kala nsra ilerleyen kandil nazl bir edayla snverdi. Demek ki varmt. Dr- dnyada arayp durduu yer ite burasyd. Sol omuzunda asl duran koca boynuzu atlam dudaklarna yaptrp, vargcyle fleyerek, giderek yaklamakta olduunu "oraya" ve "orallara" haber verdi. O kallavi ses, ehrin kurun kubbelerinde iice gemi halkalar izerek ge ad; kl olup yere yad. Kl dediin, devr-i Yusuf tan beri havaya savrulurdu. Oraya buraya yerletirilmi kandillerin titrek alevleri devasa glgeler douruyordu tekkenin en kuytu, elma aalarna nazr odasnda. Nicedir bu meknda hkm sren envai eit eya, duvarlarda byyor, geniliyor, arszlayordu. Eyalar gn aarncaya kadar bu mestane meclisin tadn karyor, duvarlarn przl yzeylerinde kendilerinden geinceye kadar raks ediyor, ve her afak vakti, gecenin karanl hamam lifi gibi dalrken, hi itirazsz eski kisvelerine brnyorlar-d. lerinde boyundan fazlasna soyunmayan, bir tek, oymal, cevizden bir sandkt. Drt kenarnda Kf yazyla

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

yazlm drt ayr ibare gze arpard. Bir tek o, gece meclislerinin dnda kalyor; ne daha kk ne daha byk, her neyse o olarak duvarlara yansmay yeliyordu. Sandk, glge oyunlarnn srnak arlarna kulaklarn tkyor; omuzdalarnn laubali ve mrai tavrlarndan hi mi hi hazzetmediini her frsatta beyan ediyordu. Yllar var ki sandn az kilitliydi. Kilidin anahtar, vakt-i zamannda, tekkenin yaknlarnda grl grl akan suyun ellerine teslim edilmi, selmetle yoluna gnderilmiti. O gn bugndr oymal ceviz sandk suskun, kle gibi ar ve ta kadar hareketsizdi. Ola ki bu srra vakf biri kp da, sulardan, oktan pas tutmu anahtar geri isteseydi, ve onu yuvasna oturtup kez sola dndr-seydi, ve ar m ar, bar krmz kadifeyle kapl kapak kendini koyverip sonuna kadar alsayd, ve okunakln oktan yitirmi Kufi yazlar k gn gne grm gibi parlamaya, harflerini ak seik etmeye rza gsterseydi.... yani olsayd btn bunlar, olabilseydi, ite o vakit sandk hatrlayacakt. Hatrladnda kahrolacakt. Derin derin i geirip, boynunu bkecekti. lemeli ceviz sandk hafzasna ks, yerinde ar, var iken yok idi. Dervi, odann eiinin bir adm gerisinde dikilmi, kh dalgn dalgn, kandillerden cesaret alan glgeleri szyor; kh meml bir nazarla karsndaki adam seyrediyordu. Bir pervaszlk ederek odadaki efsunu bozmaktan ekindii iin, t karmamaya gayret ediyordu. Hi kprtsz ylece bekliyordu. Neyi ya da kimi beklediini bilmeden, bilmeyi dahi istemeden, sadece ve sadece orada, o anda bulunmann tadna varyordu. Glgelerse derviin kprtszhyla, rkekliiyle alay edercesine, fettanlkta snr tanmyor; pr nee gerdan krp gbek atarak, ak ak cilve yapyorlard. Derken, ilerinden biri, daha da ileriye gitmeye karar vermi olacak ki, karndalarn ite kaka nn aarak hzla saa yneldi; ylan gibi kvrld; imbiklerden geti; derviin merakla ve hayranlkla seyretmekte olduu adamn kirpiklerinden aaya damla damla szld. Damlalardan biri dt yeri deldi geti. Drri Baba olan bitenin farknda grnmyordu. Aladn bilmeden alyor olabilir miydi? Dikkatini tamamyla nndeki ie vermi, sudan ve renklerden, hakettikleri itinay ve sabr esirgemeden ebru yapmaktayd. Damlalar, yer yer aarm, kee gibi sert, gs kafesine kadar uzanan kvr kvr sakalndan aa ptr ptr derken, o ban kaldrd; eikte soluunu tutarak dikilen gen dervie bakt. Nicedir smsk kapal tuttuu dudaklarn aralamaya altnda, o altl stl iki erguvan izgi buna direnmek istedi; yapan deri hoyrata kalkt; ince ince kan akt. Dudaklar birbirlerinden ayr derken, Drri Babann dilerinin arasndan kelimeler tane tane dkld. "Ebru neyi hikye eder, bilir misin ya Pinhan?" Sessizce baktlar. Derviin iri, simsiyah, doutan srmeli gzleri, Drri Baha'nn birer izgi halinde ekilmi mavi bulutlu gzlerine takld. Karlatklar gn geldi Pinhan'n hatrna; o masmavi, incecik bulutlar ilk kez grd gn. i cz etti. Kkt Pinhan; henz ufack bir ocuktu. smi, yani bu dnyaya gzlerini ann nc gn, dedesi tarafndan ezan- erifin okunduu sa kulana tam kez flenen eski ismi, imdi ok uzaklarda kalm; oktan srra kadem basmt. Eski ismini, krlmasndan korktuu billur bir ie gibi dikkatle kuanda tad gnlerde, gn boyu oradan oraya arkadalaryla koturarak, on kiinin karamayaca grlt ve patrty tek bana kartrd. Aklna koyduunu yapar, yapamadnda da ham meyva dilemi gibi gnlerce karn ars eker, kvranrd. Ekseriyya alayc, krcyd. Kula ne kadar ok ve ne

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

kadar sert ekilirse, o da o kadar azmakta, bildiini okumaktayd. Dili sivri, hayalleri hudutsuz, gnl gamszd; ama sadece gn batmlarna kadar. nk o, gndzleri, arkadalarna parmak srtacak kadar korkusuz ve vurdumduymaz; geceleriyse, yavrusunu yitirmi bir ceylan gibi yaral ve mahzundu. Gece knce, be karde birbirlerine sokularak yattklar yer yatanda, karanl frsat, yalnzl klf bilen hzn, arz- endam ediverirdi. ocuun etrafnda naralar atarak birka kez frl frl dndkten sonra, arszca stne reklenir, acmaszca boazn skar, sesini soluunu keserdi. ocuksa, hznle hesaplamas sona erdiinde, bir umutla ellerini vcudunda gezdirir; ama her seferinde bu karabasann hakikat olduunu grerek yatt yerde tortop olur, kendi iine kvrhrd. O vakit, topran yarlmasn, doduu gnden bu yana kendisine musallat olan bu ikibal illetle beraber yerin dibine geip yok olmay ne ok isterdi.

Gndz ve gece, gne ve ay, ayrlmlard uurumdan hudutlarla ve o, kh orada, kh burada, konarger, lr dirilir umutlarla srrn canndan l bilerek korumakta, ayarn gzlerinden, yavuz dilden saknarak yaamakta ve deli gibi korkmakta idi uurumun zerinden her atlaynda. Ta ki o gne, o mavilikle buluana kadar. O gn yedi ocuk, her zamanki gibi bir araya gelmi, kendilerine keyifli bir megale aramaktaydlar. Karnlarm doyurur doyurmaz evlerinden frlam; dikenlerin, al rpnn yrtt, toz toprak iindeki minik ayaklaryla dnyay arnlamaktaydlar. Bu niyetle aylak aylak dolaarak rasgele ku avlarken, peinden gittikleri bir sereyi kardklar yetmezmi gibi, kendilerini civardaki tekkenin yaknnda buldular. Baka zaman olsa oral olmaz, etraf kerpi duvarlarla rl bu mekna bir admdan fazla yaklamazlard. Ortalkta hi ku grnmese bile, oralarda oyalanmak yerine gider atlanba, ya da bzdk veya durtut, o da olmad all dikli oyunu oynarlard. Baka zaman olsa, iten ie rm duvarlar amaya teebbs etmeyi akllarndan dahi geirmezlerdi. Tekkeden ya da iinde yaayanlardan korktuklar, ekindikleri iin deil; ne de ieride neler dndn merak etmediklerinden. Fazla yaklamamalar sadece ve sadece, oradan etrafa yayl-veren ve her daim, yani gece gndz, yaz k demeden ykselen tuhaf seslerin zerlerinde brakt tesiri, yreklerinde dourduu yanky pek sevmemelerinden. Ne de olsa, bada kurarak oturmak yerine dallardan yapma atlara binip doludizgin koturmak, tek kelime konumadan uzun uzun, ili ili sylemek yerine klhani naralar atarak etrafa korku samak, kendi iine doru sonu mehul bir yolculuk etmek yerine ad duyulmam ktalara yelken amak varken, elbette ki, tekkenin kh durgun, kh kasvetli havasn cazip bulamazlard. Madem ki dnyay fethetmeye, en zalim hkmdarlar dize getirmeye, peri kzlarn atlarnn terkisine atp karmaya namzet bkn bir ordu tekil etmekteydiler, onlarn nazarnda, tekkeden ykselen seslerin hibir kymeti olamazd.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Yeni servenlere at koturmak iin oradan uzaklamaya hazrlanrlarken, ocuklardan hafif ehla ve fazlasyla irret olan, daha nce eine benzerine rastlanmam bir ku grd. Onun l zerine hepsi birden balarn yukar kaldrp, tekkenin bahesindeki aalardan birinde dinlenmekte olan bu acayip ama bir o kadar da fsunkr yarata baktlar. Siyahl sarl gvdesinin zerinde mavi eritler ve arabi lekeler barndran bu kuun boynunda fndk iriliinde, parlak, beyaz bir boncuk aslyd. ocuklar kafa kafaya verip, bu boncuun olsa olsa, deniz ar diyarlardan, belki de ta in-i Main'den yrtlm paha biilmez bir inci tanesi olduunda karar kldlar. Derin bir nefes alp, boncuun yayd yosun ve nem ve macera kokularn cierlerine doldurdular. Madem ki kukuya yer yoktu, artk bu tuhaf kuu haklamak, inci tanesini satp yol boyu il il altnlar saarak kylerine avdet etmek, ve ebeveynlerinin gzlerini yaartmak boyunlarnn borcu olmutu. Ganimetlerine tez elden kavuabilmek iin sapanlarn hazrladlar. Aralarnda helalleip, vakur bir edayla tekkenin bahesine daldlar. Lkin duvarn te yanma vardklarnda, o emsalsiz ku yerinde yoktu. Yaklaan atllarn art niyetlerini anlam olsa gerek, gz ap kapayncaya kadar ortadan kaybolmutu. Aradlar, seslendiler, bildikleri tekmil ku seslerini kardlar; uzun uzun, nazl nazl, kzgn kzgn, kesik kesik, kskn kskn ttler, akdlar. O vakit, av olmaynca, avcnn ne denli naar kaldn anladlar. Yrekleri skt; ileri burkuldu. Kimisi burun kanatlarn titreterek hngr hngr alamaya koyulurken, kimisi de olan bitene sessiz sedasz tanklk eden meyva aalarn gammazlkla itham etti; kimisi malubiyeti abucak hazmedip gerisin geri eve dnmeye hazrlanrken, kimisi de tamamyla ileden karak, ellerinden kaan ava yakas almadk kfrler savurmay yeledi. te o esnada, sonradan Pinhan adn alacak olan ocuk, keskin bir bak frlatarak fke ile hsran arasnda gidip gelen omuzdalarna, madem ki bunca yolu teptiler elleri bo dnemeyeceklerini, ve hi olmazsa uracktaki meyva aalarn talan etmekte yerden ge kadar hakl olduklarn, umduklarna deil bulduklarna el koyacaklarn, adeta emir verircesine anlatt. tekiler, bu fikri tuttular. Tekkenin bahesinde devran sren meyva aalarna trmanarak balarna gelen talihsizlii unutmaya, o baha biilmez inciye olan alklarn yamaladklar meyvalarla bastrmaya altlar. ylesine pervasz, ylesine kaygszdlar ki kardklar grltnn ta nerelerden rahatlkla iitilebileceini hi hesaba katmadlar. Byle olaca ta bandan belliydi zaten; hrszlk yaparken enselendiler. Yedi ocuktan alts topuklamann, yakalanmadan svmann bir yolunu buldu. Sonradan Pinhan adn alacak ocuk ise, hem aalara arkadalarndan daha iyi trmand hem de ortaya att fikrin ne denli isabetli olduunu gsterme hevesine kapld iin, bir elma aacnn en yksek dalndan aaya inmeye frsat bulamad. Kucana toplad, yarm yarm diledii elmalara smsk sarlarak, bildii tekmil dualar pepee sralamaya balad. Eer yakay ele vermezse, eer bu melun gn kazasz belasz atlatabilirse, sapann evlerinin bahesindeki kuyuya atmaya ve bir daha ku avna kmamaya yemin etti. Lkin yeminden anlamayan ve son bir gayretle kuana tutunmaya alan sapann daha fazla dayanamayarak aaya dmek zere olduunu ok ge fark etti. Sapan, elma aacnn dibine, boyundan byk bir patrt kartarak dt. Aada hrsz aramakta olan dervilerden biri eildi, sapan ald ve ban yukar kaldrmadan oradan uzaklat. ocuk, soluunu tutmu, dallarn, yapraklarn arasndan olan biteni gzetlemekteydi. Sapan alan dervi, bir mddet sonra, yannda yal bir adamla kageldi. ocuk, adamn suratnda, kendisine reva grlecek cezann nianelerini aramaktayd. Oysa bu suratta ne fkeli, ne gaddar; ne muhakkir, ne de cabir bir ifade vard. Adeta sabah gezintisine km veyahut namaza durmu gibi sakin ve telaszd. Yal adam, tekileri bir el iaretiyle baheden uzaklatrdktan sonra, bada kurarak, ocuun dallarna tnedii elma aacna srtn dayad. Ne gariptir ki bu aa, ok deil az evvel, o ei benzeri grlmemi kuun zerinde solukland aat.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Yal adamla beraber gelen sknet, uzunca bir mddet mevcudiyetini korudu. Rzgr esti, yapraklar hrdad, hava iyiden iyiye sd. "Dilersen bizdeki emanetini al," dedi yal adam, elindeki sapan evirip evirerek. Yz rzgra dnkt, sanki ocukla deil de rzgrla konuuyordu. yle ki ocuk, sylenenleri harfiyyen iittii halde, hl yakay ele verdiinden emin olamyordu. Daha da sindi kald olduu yerde. Teni aacn kabuunun rengini alrken, yanaklar elma kokularyla taravetlenirken, her bir uzvu elma aacnn bir paras, budanmam bir dal oldu. "Dilersen kal orada," dedi adam. "Sen nasl dilersen, gnln ne yne akarsa..." O vakit ocuk anlad ki, aaca srtn yaslayp oturan bu adam rzgrla deil kendisiyle konumakta. Anlad ki ne olacaksa olmal bir an evvel. Beklemenin, korkmann, yrek arpntlarnn faydas yok. Hafife doruldu yerinden. zerinde oturduu dal trdad. Yal adam bu ses zerine ban kaldrp yukar bakt. te o zaman, ocuk grd. Mavi bulutlu, incecik izilmi gzlere takld gzleri. O gzlerde yamuru, frtnay, ebemkuagn ve Nuh tufann grd. Tepeden trnaa rperdi. te o zaman, yal adam grd. ri, simsiyah, doutan srmeli gzlere takld gzleri. O gzlerde ge ykselen dumanlar, alevleri, karanlktan istifade eden yangnlar, ve yangnlardan son anda kurtarlan kenarlar tutumu bir srr grd. Velhasl, ocuun gndzlerini deil, gecelerini grd. Derin bir hznle, ban baka yne evirdi. ocuk elma aacnn bir dalnda donakalmt. Yal adam elini uzatp inmesine yardm etmeseydi orada ylece kalakalacak, maviliin iinde hi kprtsz, hi telasz, ncesiz ve sonrasz soluklana-cakt. Sonradan ad Pinhan olacak ocuun, Drri Baba tekkesine varnn hikyesi ite byleydi. Vard ve bir daha hi ayrlmad. Zaten, yllar evvel dul kalm anasnn can her daim burnundayd. Sofradan eksilen boazn, kamn tekkede doyurduunu bilmek, haytala bir son verip gnbegn, senebesene olgunlatn, durulduunu grmek, kimselerin bilmedii derdinin dermann belki de orada buluvereceini dnmek kadn honut ediyordu. Hayr duasn eksik etmiyor, olunu sevdii kullar arasna sokmas iin Rabbine her kuluk vakti dua ediyor; ardndan gnn hayhuyu demini srp, alk ve fukaralk kapya dayandnda dualarnn topunu birden geri alyor; olunun, anasn bir bana, drt yetimle brakp gitmi olmasna ierliyor, kprdke kpryordu. O vakit kadn, kuluk vakti hayr dualarn, akam yemei ncesi beddualarna eviriyor, dur durak bilmeksizin syleniyordu. "Ters nallanm ata dnesin! Uyuz olmu ite dnesin! Kansz bite dnesin! Kilisede puta dnesin! Akbetin kavm-i Lut'a benzesin! eriat klcna gelesin!..." Kadnn beddualar her akam, ocakta kaynayan tencerenin fokurtularna, ortaya konan tek kap an dumanna, yetimlerin velvelelerine karyor, sofraya katk oluyordu. Ve her akamn sabahnda bu katk, yerini derin bir pimanla brakyor, tek gz evin her bir kesine bir kez daha hayr dualar yaylyordu. ocuk ise olan bitenden bhaber, yreinin neden her kuluk vakti ferahlayp, akamlan daraldn anlayamadan Drri Baba tekkesinde yaamaktayd. alkand. Verilen her ii eksiksiz tamamlyor, stelik bundan keyif alyordu. Mutfak ilerine yardm etmeyi, reeli tam kvamnda piirmeyi, ortal sprmeyi, ttn sarmay, mangalda bol kpkl kahve piirmeyi, elma

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

kurularn ipe dizmeyi, apa yapmay tez zamanda renmi, takdir toplamt. Kendisine verilen her ii hi yaknmadan, hemencecik yerine getirse de, hi phesiz, en ok sevdii yer yine o geni meyva bahesiydi. Frsat bulduka kendini oraya atyor, kaderini deitiren elma aacnn altnda, etrafnda, stnde, iinde oynuyordu. Tekkenin bahesinde sadece elma deil, trl trl meyva ve sebze yetitiriliyor; toplanan mahsuln heba olmamas iin azami aba sarf ediliyordu. Zaman zaman civarn kylleri de bu mahsulden faydalanyor, kimse kimseye muhta olmadan yaayabilmek iin ura veriyordu. ocuk, tekkenin en kk ferdi olduu iin ou kez, yapt hatalar ho grlyor, olur olmadk ilere burnunu sokmaya almasna pek ses karlmyordu. Dervilerin huylar da, egalleri de trl trlyd. ocuk, ilerinde en ok Kul Hseyin'i, Dulhani Hasan', Budala Tosun'u ve Dertli Hagopik'i beeniyordu. Kul Hseyin ile Budala Tosun dudaklarndan tebessm eksik olmayan, azlarndan bal damlayan, kimsenin kusurunu grmeyen dervilerdi. Adeta tm mrlerini, dr-l hayal ile dr-l hakikati birbirinden ayran hatt- fasih silmeye vakfetmilerdi. Onlar kzdrmak, deveye hendek atlatmaktan ok daha zordu. Her Allahn gn kendilerine keyifli bir megale bulur; o da olmad, bildikleri veyahut lykyla orackta uydurduklar hikyeleri ballandra ballandra anlatarak etraflarna nee saarlard. ounlukla hinlik yapar; hikyelerin en tumturakl yerinde anszn susuverip, etraflarna yle bir gz gezdirdikten sonra, vaktin ge olduunu bahane edip, kalkmaya davranrlard. O zaman tekiler onlardan daha atik davranp, bin dereden su getirerek, kendilerini naza eken bu koca koca adamlar tekrar yerlerine oturtup, hikyeye devam etmeye raz ederlerdi. Kul Hseyin ile Budala Tosun yerlerine tekrar oturduktan sonra her akam oynadklar bu kk oyunun tadm karmamak iin birbirlerine gz krpar ve kaldklar yerden anlatmay srdrrlerdi. ocuk, bu hikyeleri dinlemeye baylr; gzellerin cemaline bend olan, trl cefa ve belaya bir kez olsun "yandm Allah!" demeden gs geren, ayn dee iki kere ba koymayan, ayn aa iki kere kak sallamayan, bir kl bin pare eden, her bir pareyi il il altnlara, kymetli talara yeleyen Ademoullannn, Havvakzlarnn maceralarn dinleyerek uyuyakalr; ryasnda ayn hikyelerin kendi bandan getiini grr; sabahlar pek mahmur, pek rkek uyanrd. Bu sayede, tekkeye varmadan evvel istisnasz her gece boazna ken hzn bir nebze olsun susturmay, pskrtmeyi baarmt. Gene ryasnda grd ve bizzat yaad maceralarn tesirinden kurtulamad bir sabah, Budala Tosun'un yanna iliip, anlatt memleketleri hakikaten grp grmediini bir rpda soruverdi. Budala Tosun, sanki bu soruyu uzun zamandr bekliyordu. ocuun iri, siyah, doutan srmeli gzlerine dosdoru bakarak, "Elbet ya. Amma bu demde deil, baka baka demlerde gidip gelmiliim var o diyarlara," dedi. Baka baka demlerde... Neyin nesi ola ki baka baka demler? ocuk, Budala Tosun'a dargn dargn bakp, oradan uzaklat. Dargnl topu topu akama kadar srecekti; yani bir baka hikyenin anlatlna kadar. Kaln kal, yazlan kzl klar siyah sakall, kemerli burunlu Dulhani Hasan ise, ad stnde, tam bir tiryaki idi. Kahveye, ttne, afyona, badeye, gecenin matemine, dost cemaline ve nr- aka mptelas o denli bykt ki, bu hususlarda katiyyen akaya gelmez, kprr, ortal duman ederdi. Keyif adamyd. Dilinde kemik, slubunda perva, havsalasnda art niyet bulunmazd. Hakknda rivayet muhtelifti. Evvelki namnn "Dulhani" deil de "Klhani" olduu; bir zamanlar, meyhaneden meyhaneye kalbn tad; sokaklarda naralar savurup en okkalsndan kfrler bast; her kanl hesaplamada

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

gammazlarn, mnafklarn, hilekrlarn ve cmle erazil taifesinin anna afiyetle ot tkad; vaktiyle pek biimli olan burnunun da ite byle bir kavgada yamulduu; er'an haram, aklen fena ne bulursa yapt; nice sonra bir Kpti gzeline gnln fena halde kaptrd; kadnn ona olmadk oyunlar ettii; bu sebepten tr elleme madara olduu; anna yakmayacak bir yufka yreklilik gsterip arkasndan trl trl dolaplar eviren Kpti gzelini her daim koruyup kollad; sonunda biricik n paa konaklarna kaptrd; onun ardndan kendi canna kastederek intiharlara yeltendii ortalkta deveran eden aibeler arasnda en ok revata olanlaryd. Velhasl kimsecikler Klhani Hasan'n hangi sebepten tr tasn taran toplayarak, senebesene ekmeini yedii, suyunu kuruttuu ehr-i ehiri terk ettiini, Dulhani Hasan namyla Drri Baba tekkesinde kaplandn tam olarak bilmemekteydi. Sebep her ne olursa olsun Dulhani ho gelmi, sefa getirmiti. Bir elinde sagar, bir elinde ubuu kuruldu mu bir keye, ondan hosohbet, ondan l olamazd kimse. Tatl tatl konuur, ili ili alar, en yksekten uan bile insafa getirir, hngr hngr alatrd. ocuk, korkuyla kark hayranlkla seyrederdi onu. Kahvesini tam kvamnda piirdiinde, Dulhani Hasan durduk yerde heybetle-nir; onun krpe omuzuna okkal bir aplak indirir; farknda olmadan salverdii kfr elinin ayasyla yakalayp bastrr; kendince "ellerin dert grmesin!" demeye getirirdi. ocuk da omuzunun arsna aldrmaz; gzlerinin ii glerek sa elini sol gsne yaptrr; boyun krar; kendince, "afiyet, bal olsun!" demeye getirirdi. Gizli bir hukuk vard adeta aralarnda. Dulhani Hasan'n, en irret, en hodbin olduu anlarda dahi, veyahut ocuun en patavatsz, en ham olduu anlarda dahi bozulmayan, bozulmamasna itina gsterilen, kuytularda sakl, gne yz grmemi, ad konulmam bir hukuk. Dertli Hagopik'e gelince, ocuun onunla tanp kaynamas hayli zaman ald. Havalar adamakll soumutu. Khnebahar, usul usul ekilirken, karak da sefer hazrlklarn tamamlamaktayd. ocuun elleri abuk atlam, trnaklarnn kenarlarndaki etler yer yer kalkp, kanamaya balamt. Hi durmadan soluunu avularna fleyip ellerini stmaya, trnaklarna oturan morluklar pembeye evimeye alyordu ama nafile. Bir sabah, bahedeki kuyudan bir kova su ekerken, souk bir yel akma haner gibi kesti ellerini. pi tutamaz oldu, kova gerisin geri aa yuvarland. O vakit, kll bir el uzand kuyuya, kovay ekti yukar. Ardndan, kll elin sahibi kuandan bir ift yn eldiven kartp ocua uzatt. Tam geldi eldiven ocuun ellerine. ocuk, derdine derman bulan Dertli Hagopik'le ite byle tant, byle kaynat. Dertli Hagopik, hemen hemen hi konumazd. Sesinin neye ben zediini bilen pek azd. Gzpnarlar her zaman dolu dolu olur, biraz dan kendini koyverip alamaya balayacakm sanlrd. Gene de a ladn gren olmamt bunca zaman. Gn boyu elinden kitap d mez, ve satrlarn, kelimelerin, harflerin deryasnda dalp dalp gider di. Hem oradayd hem de baka baka yerlerde; hem gzle grlrd hem de elle tutulmaz. Sanki anlatacak ok eyi vard da, kelimelere itimad yoktu. Bir tek bolua ve bolukla konuurdu. Sessiz sedasz, kendince devran srerdi. Akamlan, bir kandilin nda, iledii si yah minelere veyahut evvela yontup ardndan zerlerine gm teller kakd tahta paralarna slnler, gvercinler, blbller, sereler nakederdi. alrken, devaml kuanda tad reyhan, ceviz ve tarndan mrekkep bir keseyi ikide bir kartp, uzun uzun koklar ve derin derin i geirdikten sonra, gzpnarlar dolu dolu tekrar iine dnerdi. Dertli Hagopik kular pek sever, korur kollard. Bu sebeptendir ki, ky ocuklarnn tekke bahesinde kouturup ku avlamaya kalktklar gnden kalma yetime, sapan ehlini etrafnda grmek istemediini kantlarcasna yzn buruturup bakm ve o gn bugndr ocuktan uzak durmutu.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Zaman getike, ocuun o eski fitne ve fesadn tamamyla braktna, artk o canm kular avlamay aklndan dahi geirmediine kanat getirip, onu daha bir merakla ve efkatle izler olmutu. te o zaman Dertli Hagopik ocuun ellerinin nasl atladn, morarp kuruduunu grm ve ona bir ift eldiven rmeye balamt. Dostluklar ge balam, derine kk salmt. Gzleriyle konuur, gzleriyle alar, gzleriyle glrlerdi. ocuk, gayrete gelip, ondan tahta paralarna, siyah minelere hayat flemeyi, trl trl ku resimlerini naketmeyi renmiti. Bu ite giderek ustalamaktayd ya Hagopik'in keyfine diyecek yoktu. Biliyor, bekliyordu. Bir gn gelecek, ocuun nakettii kular tecek, akyacak, kanat rpp semalarda szlecekti. Ku yavrularm canlarndan etmeyi nasl terk ettiyse, vakit tamam olduunda, l kulara hayat vermeye de muvaffak olacakt. Dertli Hagopik, o mesud gnn gelmesini sabrszlkla bekliyor; senelerdir gz pnarlarna dolan yalara dayanmalarn, belki de o vakit, sular seller gibi akabileceklerini fsldyordu. Btn bunlar olurken karak fena bastrd. Ko balaryla kaplara dayand. eri buyur ettiler onu. kramda kusur etmediler. Her sene byle zorbalkla gelmesine lzum olmadn, kaplarn alann balarnn zerinde yeri olduunu dilleri dndnce anlatmaya altlar. Dinlemedi. Dinlemektense tepeden bakmay, konumaktansa grlemeyi, alttan almaktansa ste kmay yeledi. ocuksa, karakla alakadar deildi. O, tekkede yaayanlar yakndan tanmaya balayp, kimini can u gnlden severken kiminden de pek o kadar hazzetmediinin ayrmna varrken, Drri Baha'y grememenin skntsn da ekmekteydi. Meyva bahesinde yakalanndan sonra, o mavi bulutlan bir daha grememi; nerede olduklarn kimselere sormaya cesaret edememiti. Baz baz, Drri Baha'nn ayak seslerini ayrdedebiliyor, her eyi gze alarak arkasndan gitmek iin atlyor, fakat daha ikinci admda soluu tkendiinden, yerine dnmekten baka are bulamyordu. Drri Baha'nn maviliini kendisinden esirgediini dnyor, neden bunca zamandan sonra affedilmediini anlamaya alyor, iten ie kzyor, fkesini zaptetmek iin yeni fkeler ediniyordu. Drri Baha'nn selmn almak, onu selmlamak, ve muhabbetinde yer almak iin can atsa da iinde kabarp duran bu dalgalarn tamasna mni olmay baaryordu. Gn geldi; Drri Baha'y tekrar grebildi. Gene bir sabah ryalarnda kovalad maceralar dnerek ve kanatlarnn olmayna hayflanarak, dalgn dalgn, skntl skntl ortalkta dolanmaktayd. Kanatlar olsayd, ryalarndaki gibi gece gndz uar; denizlerin, dalarn, kylerin, ehirlerin zerinden szlerek kimselere grnmeden, herkesi, her eyi grmeyi baarabilirdi. Kanatlar, hem hercai renkleriyle tavuskuunun tylerine benzemeli, hem frtnalara dayanacak kadar salam, hem de bir buluttan baka bir buluta deecek kadar uzun olmalyd. Maviliklerde szlrken denizlerden balk, topraktan solucan kartarak beslenmeli; kendisiyle ayn srr paylaanlar bulup, onlar da kua evirmeliydi. Kalemlerin yazamad, kitaplarn tayamad, insanlarn dillerinden dremedii bir efsane olup azdan aza, kulaktan kulaa aktarlmalyd. te o sabah ocuk, bunlar hayal edip i geirirken, bir zamanlar baheden kartp deklerin arasna yerletirdii trtl hatrlad. Onu orada brakm, unutup gitmiti. Akbetinin ne olduunu merak etti. Kotu, dekleri hrpalamak pahasna kaba saba davranarak bir an nce trtl bulmak ve vefaszln rtmek istedi. Lkin deklerin arasnda hi ummad bir eyle karlat. l bir kelebekti bu. Kimbilir ne vakit kozasndan km, deklerin arasndan k yolu bulamam ve orada son nefesini vermi bir kelebek. ocuk, vakti zamannda deklerin arasna yerletirdii o irkin trtln, rengrenk kanatlaryla adeta lm inkr eden bir kelebee dntn grnce, yle heyecanland, yle byk bir patrt kopard ki, arkasnda durup merakla onu izleyen yal adam ok ge fark etti. Birbirlerini grmeyeli bir hayli zaman olmutu ama Drri Baba, sanki az evvel yarm braklm bir sohbeti kald yerden devam ettirmekteydi. ylesine ortadan ve ortaya konuuyordu ki, ocuk, sylenenlerin muhatab

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

olduundan bir trl emin olamyordu. Tantklar gn, elma aacnn dallar arasnda yaad o skntl tereddt ann bir daha yayordu. kan grltye yetien teki derviler de arkalara dizilmi, ne olup bittiini anlayabilmek iin, Drri Baba'y cankulayla dinlemekteydiler. "Grnenle yetinirsen eer sadece trtl bilirsin. irkindir ya trtl, gnln elmez. Grnenin tesine gemek istersen eer, aradan rty kaldrp da gnl gz ile bakarsan, kelebei bulursun karnda. Gzeldir ya kelebek, gnln ona akar. Lkin gnl gznle grrsen eer, kelebee deil trtla sevdalanrsn." ocuk tereddtlerini defetmi, pr dikkat dinliyordu. Duyduu kerimelerden ok mavi bulutlara vermiti dikkatini. O bulutlar gitmesin, yamur yamasn, bir frtna kp da bu efsunu halla pamuu gibi savurmasn ve gece olmasn diye orackta cann verirdi. "Sade trtl ile kelebek deil elbet. Sakn ola horgrme Pinhan; canlan horgrme. Bak bu gayb lemine, bir kendini gr. Bak kendine, cmle mahlkatn zn gr. Devri tamam olan gelir, devri tamam olan gider. Gelen, gidende sakldr; giden gelende sakl." "Sakl," dedi ocuk gnlden tekrar ederek. "Pinhan!" dedi Drri Baba. Sesi yaprak kmldatmayan sab rzgr gibi doldu odann iine. "Pinhan!" dedi ocuk st ste kere. lk kez bu ismi sylerken, farknda olmadan el rpt; omuzlar sevinle oynad; yznde gonca gller at. kinci kez sylerken duruldu, az evvelki taknlndan utand. nc kez sylerken, ate bast dilini, daman; dudaklarnda buruk bir tad kald. Beti benzi kl kesildi. O zaman Drri Baba, kollarn iki yana ap, olan biteni izleyen dervilere doru dnerek, "Nicedir adm bekler dururdu. Velhasl ad da onu. te bugn kavutular birbirlerine. Ad Pinhan olsun bundan byle," dedi. Dulhani Hasan, atld hemen. "Pinhan ya, Pinhan elbet!" dedi dersini ezber edercesine. Drri Baha'dan ekinmese ocuu tuttuu gibi havaya frlatacak, o aaya dene kadar da zincirleme be-on kfr lusacakt. Bakt olacak gibi deil, zaptedemiyor kendini, en yaknndakine dnp, zavallnn srtna mehur aplaklarndan birini indiriverdi. Dertli Hagopik'ti bu aplaktan nasibini alan. Gzlerinde yalar, alad alayacak bir halde orackta dikilip, kimbilir aklndan gene hangi hicran yarasn geirirken, aniden srtna inen aplakla kendine geldi. Bana gelenin hayr m er mi olduunu anlamasna frsat kalmadan, Dulhani Hasan oday terk etmiti. O gnden sonra bir haller oldu ocua. Bymeye, durulmaya balad. Halmne tavrlar herkesin merakn celbederken, onun dikkati bahedeki brt bcekten tekkedeki kitaplara kaymaktayd. Tez zamanda harflerle ahbaplk kurarak istidadn ispatlad. imdiye dein tekke yaam keyifli bir dostlar meclisi olmutu onun nazarnda. Burada alm, hikyeler dinlemi, hayaller kurmu, dostlar edinmi, yalnzlk nedir bilmemi, hor grlmemi, hor grmemi, az dolusu glm, ve mrnn en ho, en tasasz demlerini geirmiti. Ha-sl- kelm, srrn f etmeden, yreini yamalatmadan, sakin ve huzurlu bir hayat srmt. Def ud kudm ney ile itigal eden veya gnn ibadetle geiren ya da aralarnda mnazara eden veyahut ili nefesler koan dervileri hayran hayran seyretmi, lkin onlarn arasna katlmay istemek bir yana, aklndan dahi geilmemiti. imdiye kadar uzaktan uzaa seyretmekle yetinmi; deryaya dalmam, tuzlu suyu vcudunda arlamamt. Ne var ki, eski isminin yerini Pinhan aldnda her ey hzla deimeye balad. sim dediin, Hz. Adem'den bu yana, kendini tayan kh usul usul yourur, kh efsunlu iplerle sk sk balard.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

sim dediin, yksekte uann belini bkecek, alaktan geenin ban dorultacak; pervasza perva, korkusuza korku katacak kadar kudretli idi. smi Pinhan olduunda. Bildii ne varsa unutmakta, Trtla kanmayarak Can gzn amakta, Mnsn veremediinde Muhabbetin tadna au katmamakta; Bu vakte kadar da, Tek bana Bir kendine snmakta Karar kld. Henz farkna varamasa da, Aki pek haklyd. Ak zerine yazlanlar kara, kapkarayd.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

NOKTA Katreyiz lemde, lkin Dilde derya olmuuz.


.H. Erzurumi

Karak, taht ehrini tama hazrlklarn savsakladka savsaklamakta, yola k tarihini erteledike ertelemekteydi. Bilcmle mahlkat, kar tabakasnn altndan boyunlarn uzatabilmek iin onun ekip gitmesini bekliyordu. Hl souk, hl beyazd ortalk. Hep souk, hep beyazd. Erbain krkn oktan doldurmu; hamsin ellisini am; erken aan ieklere don vurmu; g eden ilk ku kafilesi yollarda telef olmu; hi phesiz, evvelbahar, yolda haramilerle karlam, engellere taklmt. Drri Baba tekkesinde erzak sknts ba gstermiti. Gnlk nevaleleri iyiden iyiye azalm; o canm ve cmert bahe, ayaza yenik dtnden, imdada yetiemez olmutu. Yaz-bahar aylarnda gz alc renkleri, mest eden kokular, birbirinden leziz yemileri, remizleri ve latifeleriyle tekkedeki her bir ferdin neesine nee katp byk bir ihtiam iinde yaayan bahe imdi bembeyaz bir kar tabakasyla kaplanm; bir bana braklmt. Sonsuz kprtszlnda tek bir ziyaretisi vard. Zaman zaman, siyahl sarl gvdesinde mavi eritler ve arabi lekeler barndran, boynunda fndk iriliinde bir inci tanesi tayan bir ku, karn sarp sarmalad dallara tneyerek, uzun uzun, mahzun mahzun tmekte; feryadn duyanlarn ilerini burkmaktayd. Alktan ok yalnzlkt onu bu kadar kahreden. Kuru ayazdan ok iindeki alkantlard onu bylesine ili ili syleten. Gurbet diyarnda bikes garip gibi tek bana dolanyor; bir an evvel bir dost scaklnn kp da yreciindeki buzlar damla damla eritmesini bekliyordu. Onu bekliyordu. Bulur bulmaz kaybettii o dosttan bir haber, bir selm bekliyordu. O dost kapsn aldnda, senelerdir boynunda tad inci tanesini gagasyla ekip koparacak ve bu hazineyi, sessiz sedasz, onun scack avularna sktracakt. Kuun tasas tekkenin duvarlarna varamadan dalyor, havada bin pareye ayrlyordu. erde bambaka bir tela, bambaka kayglar hkm sryordu. Bunca senedir mutfa ekip eviren Tokatl Ltfi ile Kul Yusuf, ne yapp edeceklerini arm; salladklar kepelerin, kplerin diplerine vurup kuru kuru yanklanmasndan usanmlard. Gene de teki dervilere durumun vehametini belli etmemekte, ertesi gn nasl karacaklarnn hesabn mmkn olduunca ilerinden yapmaktaydlar. Drri Baba tekkesi, kuruldu kurulal beri, nevaleden yana byle byk sknt ekmemiti. Sknt ekmek bir yana, imdiye dein, hem de hi aksatmadan, civar kyllerinin dar gnlerine erzak yetitirmi; yzlerini gldrmlerdi. Oysa imdi alktan sararan kendi yzleri, feri kaan kendi gzleriydi. stne stlk, asrlardr bu tekkenin koruyucusu, kollaycs olan; vakti zamannda, tam da tekkenin imdi kurulu olduu tepede, czzamh olduu halde kendisinden bir tas suyu saknmayan gen bir kyl kadnna "artsn, eksilmesin; tasn dklmesin" diye hayr dualar eden; o gn bugndr, o kyl kadnnn zerine titredii bahesinde kurulmasna nayak olduu tekkeden rahmetini bir kez olsun esirgemeyen; mutfaktaki kpleri bal ve pekmez ve ya ile dolup taran; erzak uvallarn tkabasa dolduran; ve daha ok ihsanda bulunabilmek iin iki yerine tam sekiz kol, on yerine seksen parmak tayan Gnlbol Baba da nicedir uramaz olmutu. Asrlarn vefal dostu Gnlbol Baha'nn uramamas hayra almet saylamazd. Saymadlar da. Gnbegn katmerlenerek, nihayet ara kan alk sknts herkesi derinden etkilemekte, sarsmaktayd. Yine de hi phe yok ki bu durumdan en ok

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

mustarip olan Dulhani Hasan idi. Pek ok dervi, midesinin gurultusunu bastrmak, hayli a iken Halil brahim sofrasndan yeni kalkm gibi uyumak ve bu kara gnleri tevekklle karlamak abasnda iken; Dulhani Hasan her nne gelene saldrmakta, durduk yerde tatszlk kartarak atr atr gnl krmaktayd. Sebebi malmdu. Yollar karla kapl olduundan, kahvesi de dibe vurduundan, asab fazlasyla bozulmu; bunca zaman keytmi kard yemek st sohbetleri imdi tam bir kbusa dnmt. Bir mddet sonra oraya buraya saldrmaya dahi takat bulamaz oldu. Gn boyu pencerelerin nnden ayrlmadan dary gzlyor, karakn bir an evvel ekilip gitmesi iin szlanyor; derin derin i geiriyordu. Kan anana dnm gzlerinin etraf simsiyah hlelerle evrilmi; o heybetli ve kabna smayan vcudu bir yaprak gibi kurumaya balamt. Topu topu birka kahve tanesi kaldnda, Dulhani Hasan'n canna tak etti. Madem ki beklemekle bandan atamayacakt bu belay, olaya bizzat el koymaya karar verdi. Sarnd, sarmaland; kendini dar att. Baheye kp, ellerini iki yana aarak, karaka aka meydan okumaya balad. Ona , yreinde az biraz cesaret varsa tez elden karsna kmasn, diledii silah seebileceini, dvn adil olmasnda srar ettiini, malub olann haddini hatrlamakla ykml olduunu, devri tamam olduundan bu mekn evvelbahara brakmas lzm geldiini, aksi takdirde bir illet gibi yapp kalacan, haddini hatrlad takdirde btn bunlar p diye fehmeyleyeceini, imdiye dein kendisine hrmette kusur etmemek iin sesini karmadn, lkin artk canna tak ettiini, mhr kimde ise Sleyman'n o olduunu, o mhr er ya da ge bulacan, Drri Baha'nn da ska dile getirdii gibi zaten herkesin kadrince kadir olduunu ve kendisinden zerre kadar korkmadn, korkmak bir yana karnn deip, arkn tersine evirmeye kararl olduunu, merte davranp kp gelmedii takdirde burada donarak lmeyi gze aldn, zaten kahvesiz kalmaktansa cann vermeyi ye tuttuunu bir bir anlatt. Dulhani Hasan, vaziyeti hikye ettikten sonra, karaka, kavgay mteakib, malub olann cmle hakkn helal edip bu diyar merte terk etmesi gerektiini bir kez daha hatrlatt; ve susup beklemeye koyuldu. lk gn gelen giden olmad. Dulhani Hasan souktan neredeyse dmek zere olan burnunu eke eke beklemeyi srdrd. Yanma giderek, akln bana devirmesini isteyenleri tersliyor; daha da olmad kfr flarna batnp kartarak gerisin geri gnderiyordu. Drri Baba tekkesinde her trl faaliyet durmu; herkes prdikkat Dulhani'nin akl almaz hallerini izliyordu. kinci gn tipi balad. Herkesin aksine, Dulhani Hasan, korkun bir hzla yaan leblebi iriliindeki kar tanelerini hayra yorumlayp, her birini kavgann etinliine ve kendi galibiyetine birer burhan addetti. Demek ki karak teklifini kabul etmi, karsna kmaya karar vermiti. nc kuvvet olarak da u tipiyi gndermiti. Varsn gndersindi; ne gam. Yaknda kendisi de baheye gelecek, anna yarar ekilde arslanlar gibi dvecekti. Bunca senenin karakndan da zaten bu beklenirdi. Karsnn eteklii altna saklanp, lafn szn bilmez Dulhani kuluna meydan bo brakacak deildi ya. Dulhani Hasan vakit yitirmeden ieri koup seneler evvel, bir daha eline almamaya yemin ettii yataann aramaya koyuldu. O aranp dururken kimse yanma ilimeye cesaret edemiyordu. Drri Baba da gelmemiti stelik. "O yanmzda olsayd, u delinin souktan donmasna mni olurdu" diye dnd Pinhan. Lkin anlalan, bu korkun velvele bir tek Drri Baha'nn ilgisini ekmiyordu. Pinhan iten ie kzmaktayd. O mavi bulutlarn, en zor gnlerde kendilerinden byle uzak durmasna ve sadece kendi gnl istedii zaman ortaya kmasna ierliyordu. Dulhani Hasan yataan elinde tekrar baheye kotu. Tipi hzlanm, darda gz gz grmez olmutu. eriden bakanlar Dulhani'nin karaltsn semekte

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

dahi byk zorluk ekiyorlard. Bir zaman sonra, hzlanan kar tanelerine bakmaktan sklp, ilerine glerine dndler. Geride birka kii kald. Pinhan da aralanndayd. natla Dulhani Hasan'n akbetinin ne olacan kavramaya alyorlard. Srekli kar tanelerine bakmaktan balan dnmeye, gzleri kararmaya balad. Geceyi yle geirdiler; uykusuz ve kaygl. Tan yeri aarrken, Pinhan, "artk ne olursa olsun" deyip, Dulhani'yi geri getirmek iin darya frlamak zereyken, gzleri kendisine bir oyun etmiyorsa eer, tuhaf bir karalt grd. Gzlerini ovuturup, tekrar dar bakt. Dulhani'ye ait olduunu sand karaltnn az biraz tesinde frldak gibi hzla dnen, kl renkli, ekli emaili mehul baka bir karalt daha vard. Frldak dnyordu. nc gn kavga adil, karak malup oldu. Yollar ald; civar kylleri tekkeyi ziyarete geldi; derviler iade-i ziyarette bulundu; bahedeki toprak gayrete geldi; kadirinas Gnlbol Baba nihayet ocaktaki kazann banda grld; kpler yeniden doldu; Tokatl Ltfi ile Kul Yusuf derin bir oh ekti. Dulhani Hasan, Pinhan'n elceiziyle piirdii bol kpkl kahvesine kavuur kavumaz arkasna yaslanp, brakt intihay yle bir gzden geirdi. Suratndaki tebessmden kendisiyle nasl iftihar ettii hemen anlalyordu. Keyiften sermesi olmutu. Ne de olsa herkesin gz onun zerinde, iki dudann arasndayd. Bir sre ylece durarak, kendini yar hayranlkla, yar korkuyla seyredenleri seyrey-lemenin tadna vard. Sonra, Pinhan'n kulana eilerek, etrafa duyurmadan, "aktrmadm amma Allah biliyor ya, dizlerimin ba zld!" diye fsldad. Tekrar eskisi gibi arkasna yaslanarak, hprdete hprdete kahvesini yudumlad. Drri Baba tekkesinde bir daha kimse bu vukuat konumaya, hatta hatrlamaya yanamad. Belki bir gn. Budala Tosun ile Kul Hseyin, baka baka meknlarda, o zorlu gnn hikyesini dile getirir; dinleyenlerin dudak bktklerini grnce birbirlerine muzip muzip gz krparlard. Anlattklar, ho bir latife olarak havada asl kalrd. Belki de sadece susar, bu srr kendilerine saklamaktansa tez vakitte unuturlard. Her ne olursa olsun bahar yeil ve plkt. Evvel bahar tekkede hsnkabul grp, lykyla arlanrken, Pinhan pek huzursuzdu. Dulhani'nin bir fincan kahve uruna kellesini koltuuna alarak, karak bileinin hakk ile malup ettii gnn gecesinde tuhaf bir rya grmt. Nereden bilsin ki bu rya, doduu gnden bu yana tad srrn artk sakland yerde duramadna iaret ediyordu. O karanlk dehlizden iki ayr ses, iki ayr inilti ykseliyor; geride bir yerlerde, zgrlne susam serke bir yrek deli dolu arpyordu. Ryasnda Pinhan, zerine ayak baslmamas lzm gelen bir eikte ylece durmaktayd. Eik, usuz bucaksz bir denizin zerindeki ufack bir kara parasyd. Orada duramayacan, eie basmann ilik olduunu gayet iyi bilmekte, lkin suda batmaktan, boulmaktan korktuu iin kprdayamamaktayd. Sanki, sakin sakin, doru belledii yolda yrrken, birdenbire her eyi, kim olduunu dahi unutmu, hafzasn boaltm, ynn armt. imdi, kuzeye ya da gneye mi, douya yahut batya doru mu adm atmas gerektiini bilemiyordu. Bilemedii iin de basmamas gereken eie olanca arlyla basyordu. "Byk hakszlk bu" diye dnd. Eikler, varacak yeri, gidecek yuvas olanlar, yreinde sla hasreti tayanlar iin yaplmt. Yeri yurdu olmayanlar, ynn aranlar iinse, eik dediin, ne bir eksik ne bir fazla, tam bir azapt. aresizlik iinde kvranrken, eiin her iki yannda, yakndan tand, gnlden sevdii iki dost yz belirdi. Onlar grdne sevindi.Eiin bir yannda, en okkal kfrleri, kulak nlatan kahkahalar, itinayla burulmu byklar, kzl siyah sakal ile Dulhani Hasan duruyordu.Her zamanki gibi gz pek ve heybetli grnyordu. Denizin zerine

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

serdii bir Acem halsnda oturuyor; Pinhan'a el ediyor, gz krpyordu. Afyon ubuu, badesi, sagar, mangal, cezvesi ve nargilesi halnn kelerine zenle konulmutu. Eiin te yannda, Drri Baba vard. Mavi bulutlu gzleriyle, gle ve l l yzyle, her zamanki gibi hayranlk uyandryor, soluk kesiyordu. Dalgalarn zerine koyduu ilemeli bir minderde bada kurmu, ba kesmi, t karmadan Pinhan' seyrediyordu. Titrek alevli kandilleri, el yazmas kitaplar, toprak boyalar, tabirnameleri, kam kalemleri ve mrekkep hokkalar, hemen arkasnda, havada, rafta diziliymiesine derli toplu durmaktaydlar. Pinhan, denizin derinliine bakmamaya alarak Drri Baba'ya doru bir adm attnda, srtna ani bir aplak yedi. Dengesini kaybetti, deyazd. Dnp baktnda Dulhani Hasan'n, elindeki kahve fincann denize daldrdn, o mavilikten bol kpkl kahveler kardn dehetle grd. Dulhani'nin bulunduu yerde deniz maviden kahverengine dnm; tuzlar eker, dalga kpkleri ise kahve kp oluvermiti. O vakit Pinhan karar deitirdi. Bylesi bir kerametin karsnda eilip, Dulhani'nin bulunduu tarafa ynelmek istedi. Lkin bu sefer de Drri Baha'nn eli onu salarndan kavrad, hzla kendine doru ekti. Dnp baktnda, Drri Baha'nn, eiin te yanndaki denize elini daldrarak, denizin dibinden rengrenk kular kardn; kularn gkyzne doru kanat rparak uzaklatklarn grd. Pinhan hangisine ynelirse, teki ona mni oluyordu. O da aresiz arada kalyor, beyhude debeleniyordu. Eik ste durmak olmazd. Eik ste durmak yakk almazd. Pinhan naar kalmt. Haykrmaya, yardm istemeye balad. O, lk la barrken, Dulhani Hasan ile Drri Baba, evvelki cazip hallerinden tamamyla syrlarak bayalam, kstahlamlard. kisinin de suratna ylk bir tebessm oturmutu. i daha da aztarak, Pinhan'n giysilerini ekitirmeye hatta yrtmaya koyulmulard. Yrtlan paralar, eiin iki yannda uzanan kahverengi deniz ile mavi deniz orackta yutuyor, mideye indiriyorlard. Sonunda Pinhan, tam orta yerde rlplak kald. Hava soudu, kar yamaya balad. Pinhan telala bir kartopu yapp, nn onunla kapad. Ama ne fayda; birazdan gne kacak, souktan morarm srrn ele verecekti. Utan evvela boynunu, daha sonra dudaklarn ve en nihayetinde btn vcudunu yalad. Oysa Dulhani Hasan ile Drri Baba gnein kmasn beklemeye dahi lzum grmediler. Ortada ekitirip yrtarak kendi denizlerine kurban edecek giysi paras kalmadn idrak ettiklerinde, ayn anda, Pinhan'n iki balna yaptlar. kisi birden, olanca gleriyle asldlar. Koptu. Kan akmadan, ac brakmadan, ne olup bittii anlalmadan koptu ve billur bir ie gibi ses kartarak eik stne yuvarland. Pinhan elleriyle yzn kapad. Alayamad. Uyandnda grdklerini unutmak, mr boyu hatrlamamakt tek dilei. Yzn ykamadan kalkt, giyindi ve dar kt. Tekkenin yaknlarnda akan dereye kadar dilini, dudan srp, alamamaya gayret ederek yrd. Dere, onu grnce ahland, selm verdi. "Ho-geldin ya Pinhan. Ne iyi ettin gelmekle," dedi. Sesi incecikti; grcye km bir kzn utanga sesiydi. "Anlat bana," dedi. "Karabasanla-rm bir bir anlat bana ki, topunu birden alp gtreyim uzaklara, gzden rak gnller ire diyarlara. Brak ykn ben tayaym. ekinmeden, saknmadan, saklamadan anlat ki ferahlasn yrein; sen kular gibi hafifledike, senin yerine ben arlaaym. Yalanm yok, inan ki bunu seve seve yaparm. Her kbusun sabahnda, kapm alanlar ellerimle yuar, sularmla pr pak eder, tek bir szmle elemlerinden arndrrm. Bil ki ben her ryay hayra yorarm." Derenin sesi giderek kalnlamakta, yavrusuna kanat sarmalayan efkatli bir anann sesini andrmaktayd imdi. geren, sarp

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Pinhan derenin yan bana meldi. Hi nazlanmadan evvelki gece grdklerini bir bir dile getirdi. Medet umdu, aman diledi. Azndan dklen her bir kelimeyi serin sularn ellerine verdi. Sular, derdini tasasn, gamn kederini st ste istifleyip omuzlarna yklerken, yava yava rahatladn, ferahladn hissetti. Anlatmay bitirdiinde, gne tam tepesindeydi. Dere, yknn tamamn teslim aldktan sonra, delikanlnn ryalarnn tabrini yapmaya koyuldu. Sularn ikiye ayrp, yzyze bakan iki ayna oldu. Aynalardan birinin at kapy teki kapad; birinin kazd ukuru teki doldurdu. bek bek kumlar, tun tokmaklar orta yere ylrken, dere, Pinhan'a, grdklerini aktard. Ona trtl hatrlatt. Tpk o trtl gibi ikiballnn da vakit tamam olduunda gzellikte yekta bir kelebee dneceini, utanp sklmasnn mnsz olduunu anlatt. Suyun dediine gre, Dulhani'nin gzpeklii, neesi, hayata ve lme olan derin iptilas, tek bir kadehten, tek bir nefesten, tek bir glten bylesine byk tadlar almas ikibatan birini bylyor, cez bediyordu. Suyun dediine gre, bir de iin baka yz vard. Zira Drri Baha'nn yumuak, sessiz admlar, yrrken bast yerdeki karncalar, ta topra kollamas ve kendisiyle bir tutmas; mavi bir yel olarak eserken uzaklardan buram buram iek ve yabani ot kokular tamas; dilindeki sknet, gzlerindeki etkat de teki ba mestediyor; kendi lemine buyur ediyordu. Su dedi ki eik ste durmak olmazd. Bir adm atmak icap ederdi. Pinhan kaygl kaygl ban sallad, hak verdi. Su dedi ki, velev ki, Pinhan yanl saymt. Akl gzyle iki parmaa denk denin sakn gnl gz hesab bir olmasnd? Hem tekmil harfler, kelimeler ve ayetler bir noktadan kmaz ve yine o noktaya kavumak iin yanp tutumaz myd? Madem ki ad Pinhan'd, zahiride saydn batnide tekrar tekrar hesaplamalyd. Zira, eiin iki yanna serdii, iki apayr renkteki denizler, aslnda tek ve hudutsuz bir ummand. Hal byle ise iki yrek tek bir vcutta pekl badar, kucaklard. O vakit husumet gider, ayr gayr kalmaz, kbuslar tutunacak dal, kurulacak taht bulamazlard. Ta kaalbeladan bu yana yazlan destanlar bunu anlatrd. Canansz can, cansz canan olamazd. n da mauun da gdas, mayas akt. ki yrek bir arpard. Pinhan o zaman itiraz edip, heyecanla atld: "Lkin o yreklerden biri benim yreim; de bana, ya teki kimin? Ben kimin peindeyim?" Gkyz aniden karard, bardaktan boalrcasna yamur yamaya balad, aynalar boydan boya atlad. Tekkenin yanndan geen dere yatana samad, tat. Pinhan o velvelede bir trl iitemedi verilen yant. Yamur geene kadar bir snak aramay aklna dahi getirmeden, srlsklam olma pahasna dolamaya kt. Henz kk bir ocukken ve bambaka bir isim tarken durmakszn arnlad tepeleri, bayrlar, aa kovuklarn, leylek yuvalarn kefe kt. Her grdne sevinle sarld, hal hatr sordu. Ne ok olmutu buralara gelmeyeli, ne kadar zlemiti avarelii. Yabani otlar, irili ufakl parlak talar, kr iekleri ve biraz da rzgr toplad. Tekkeye dndnde hava kararm, vakit hayli ge olmutu. Kerpi duvar aarak, bir hrsz gibi baheye szld. Bada kurarak oturdu; gene o aacn altnda. Bir zamanlar dallarna tnedii, elma arrken enselendii ve mavi bulutlarla ilk defa gzgze geldii aacn altnda. rperdi; nk hatrlad. Eski ad, eski hali dalda oturmakta, t karmadan ne yapacan gzetlemekteydi sanki. Sere parman dudaklarna gtrd. pmeye, emmeye balad. Yalad. Sonra srd. Hafife can yand, hepsi o kadar. "Kerem eyle!" Szler dkld azndan; derinden kopan bir feryat, umutsuz bir yardm lyd. Ardndan olanca gcyle srd sere parman.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Yakalad deri parasn kopard, tatt, tkrd. Kan nce usul usul, ardndan hzla akmaya balad. Pinhan kan kan damla yapp topraa damlatt. Bir nokta olutu topran barnda; krmz, iddet ve ehvet kokan bir nokta. Onu gzden rak klmak istedi Pinhan. evresine bir halka izerek etrafn rd. Yetmedi; bir halka daha, sonra bir halka daha. Kale iinde kale, duvar iinde duvar, srlar ire srlar ina etmiti. Uzaktan bakan gremezdi ortadaki noktay. lk duvar geebilen, ikincisine taklr, o da olmad bir ncs zebani gibi dikilerek geit vermez, sr saklard. O tek noktann srrna, halka ire halkalarn canlar feda. Birden bir ku akmas iitildi. Elma aacnn dallarnda kalbi korkuyla arpan ocuk, elma aacnn altnda yreini sorgulayan delikanl ayn anda balarn kaldrp karlarnda duran kua baktlar. Oydu. Ayn kutu. ncili ku. ncili ku Pinhan, bir kua bakt, bir topraa; bir inciye bakt, bir noktaya. Gecenin karanlndan syrld, ayld. Halka ire noktann barna, her bir harfe ayr bir itina gstererek, Drri Baha'nn ismini kazd. O zaman incili kuun gagasndan bir damla kan akt, kan noktay canevinden vurdu.Kuun kan, topraktaki noktann iine szlp, Pinhan'n kanna kart.Pinhan, mr elverdii srece o geceyi yreinde saklayacakt.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

HAFIZA Biz sevdik k olduk, Sevildik mauk olduk. Her dem yeni doarz Bizden kim usanas.
Yunus Emre

simler byldr. Sade byl m, isimler hem de bycdr. Bir isimle ol ismi tayan, evvela hemnm; bir zaman sonra hem-sfat ve hemmerep; derken hemdil, hemkadeh ve hemsohbet; en nihayetinde de hemsefer oluverirler. Sefer vakti kapya dayandnda, yolcu yolunda, hanc hannda gerektir. Evvelbahar, dalar, bayrlar, meyvaya durmu dallar, kularn kanatlarn, hatta hzn alamadndan olsa gerek, yakalad kirpi yavrularnn dikenlerini, evvela parlatp ardndan hercai renklere boyamakla har neirdi. O bunlar yaparken, Drri Baba tekkesinde hummal bir faaliyet, telal bir kouturma yaanyordu. Biri khnebahar-da, dieri evvelbaharda olmak zere senede iki kez dzenlenen Ruz- Muhabbet yaklamaktayd. Tekmil tekke ahalisi kelerine ekilmi hafzalarna ekidzen verme ve hayallerini doludizgin koturma tela iindeyken, bir tek Pinhan olan bitenin tamamyla dndayd. Gene ayn eylerin bana geleceini gayet iyi bildii iin kendini tamamyla kapatm, etrafndakilerin umursamazlna benzeri bir umursamazlkla yant vermeyi kafasna koymutu. Zira imdiye dein her Ruz- Muhabbet ncesi sorduu sualler yantsz braklm, ksa sreliine de olsa yabancl bir amar gibi yzne vurulmutu. lk senelerde kklne vermiti. yle ya henz kkt, bydnde elbet o da Ruz- Muhabbet'e alnacakt. Lkin ne vcudunun byyp serpilmesi, ne zmnn i yeili terk ederek yava yava sararmas, ne de delikanl tylerinin giderek sertlemesi durumunda bir deiiklik yaratmt. Senelerdir Ruz- Muhabbet kaplar Pinhan'a srlanmt. Buna dayanamyor, iten ie kahroluyordu. Umutsuzdu; yalnzd; yabancyd. Hal byle iken.Dertli Hagopik uzaktan uzaa Pinhan' gzlemekte, delikanly solduran derde areler aramaktayd. in asl epeydir Hagopik ayn eylere kafa yormakta, lkin vaktin tamama erdiinden bir trl emin olamamaktayd. Delikanlnn tekkede grnmedii, belli ki darlarda doland o uzun gnn gecesinde, Hagopik, onun artk bymekte olduunu anlad. Hagopik'e gre bymenin almeti gzlerde saklyd. Bu sebepten trdr ki, Dertli Hagopik, Pinhan'm gzlerini aryordu. smi Pinhan olalberi durulan, her seher vakti ferahlayan yreinin akam oldu mu daralmasna ses karmayan bu ocuk, ten suretinde artk yeterince serpilmiti. stelik, serpilirken adamakll gzellemi, ocuksu yzn mhrleyen iri, kara ve doutan srmeli gzleri, incelmi delikanl ehresinin tam ortasna bir yangn alevi gibi dmt. Bakanlarn iini titretecek kadar gzellemiti Pinhan. Gzeldi gzel olmasna da, bunu kendi gremedikten sonra neye yarar? Hl, sularda aksini aramay aklndan dahi geirmeden, iinde yzd ieyi derya sanmaktayd. Dertli Hagopik bunlar gryor, grdklerini "al gnlm doya doya seyreyle" diyerek st ste istifliyordu. Ne var

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

ki, delikanlnn darlarda doland gn, ona, imdiye dein gnl gzyle ne grdyse bir bir anlatmaya karar vermiti. imdi, en mnasip zaman kollamaktayd. Bir akam st, tuttu, Pinhan'dan koyu, bol ekerli ve bol kpkl bir kahve istedi. Bu istek Pinhan' epey artt. Zira Dertli Hagopik azna iptila yaratacak hibir ey koymaz; bylesinin akl ve yrei pek tuttuuna krkrne inanrd. Krkrne demekte fayda var zira Hagopik ne kahveyi, ne afyonu, ne arab, ne de ttn tatmt. Demek bu akam kendi hudutlarna sava aacakt. Sava topran altnda ve stnde sredursun, o, altn yaldzl bir fincana taksim edilen kahvesini, krk yllk tiryaki imiesine hprdeterek imekten, dilini keyifle aprdatmaktan geri durmad. Pinhan o vakit glmseyerek, gayet samimi bir cokuyla, "Akolsun!" dedi. "Akn cemal olsun," dedi Dertli Hagopik delikanlnn gzlerinin iine dosdoru bakarak. "Cemalin nur olsun," dedi Pinhan, ban hafife eip, hrmetini gstererek. "Nurun l nur olsun," dedi Dertli Hagopik iki yudum aras. Sonra, her daim dolu dolu olan gzpmarlarn a evirerek, "bilirsin Pinhan. Ben seni yllar var ki uzaktan seyreder; bir eksiin, bir derdin olduunu anladmda da yambanda yabani ot misali biti-veririm. Baka zamanlarda ilimem yanna. Ne zaman ki geni dnya dar gelir sana, bu yrek senin iin atar, bilesin," diye ekledi. Tane tane, ar ar konumaktayd. Pinhan bu ani sohbeti hayra yorduktan sonra, yar uyank yar uykuda dinlemeye koyuldu. Dinlerken de ara sra gzlerini iri iri aarak karsnda oturan adamn ne vakit ve nasl eski vasflarndan arndn ve bu ani deiikliin baki olup olmadm anlamaya alyordu. Zira Dertli Hagopik, yani kahvenin kokusuna dahi katlanamayan; azn deil bak akma hanerler bile aa-mayan; insanlardan ke bucak kap bolukla derileen; gn boyu bam kaldrmadan siyah mine zerine trl trl iekler, kular ileyen; gzpnarlannda tayabileceklerinden fazla gzya biriktiren Dertli Hagopik deil de, bambaka biriydi sanki. Ve mtemadiyen konumakta, kelimeleri bir dil stad kadar rahat ve yerinde kullanarak sorulmayan yantlamaktayd. "Bana neden Dertli derler hi dndn m Pinhan? Neden her daim byle alamakl gezdiimi, gnlerimi dostlarn arasnda deil de karanlk kuytularda bir bama geirdiimi hi merak edip sordun mu kendine veyahut bir bakasna? Sorsan da fark etmezdi zaten, nk hi kimse tam mansyla bilmez benim hikyemi. Bir tek Drri Baba bilir, o da bildiini dilinden, grdn gzlerinden saknr, saklar. Sr vermez." Pinhan evvelki uykulu halinden tamamyla syrlm, Drri Baha'nn adn duyduu an irkilmi, toparlanmt. Drri Baba ile bir srr paylaabilmek, ona hi olmazsa bu vesileyle yakn olabilmek iin can atyor, hikyenin devamn sabrszlkla bekliyordu. Lkin Dertli Hagopik, karsnda merakla yanp tutuan gzleri adeta hie saymakta; gene yle ar ar, tane tane, yudum yudum konumaktayd. "Benim memleketimde, doduum, tan topran kar kar gezdiim, havasn soluduum yerde, drt kitabn ehli bir arada yaard. Bir arada dediysem, mahallelerimiz ayr; yediimiz, itiimiz, detlerimiz ayr; esvaplarmz ayr; lkin soluduumuz hava, grdmz gne ve ay birdi. Kuru yerlerin ahalisi pek kederli olurmu derler, yalan deil. Kederimiz birdi. Ayn gkkubbeye yaknrdk. Ayn yldzlara bakp bakp efkrlanr; ayn yldzlar hesap etmeye alrken uyuyakalrdk. Yan yana dizilmi kapal kutular gibiydik. Bizim orann souu pek mehurdur. Kuru ayaz din, millet ayrm bilmez tabii; iliklerine iler adamn, her kim olursan ol. K ktnde kapal kutular birbirine sokulurdu ama hudutlarn korunmasna da ayr bir itina gsterilirdi. Hukukumuz vard. yle hem yan yana, hem de birbirimize dokunmadan, el srmeden snmaya, sanamasak bile hi olmazsa donmadan

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

bir k daha geirmeye alrdk. "Biz kuaklardr sarraflk ederdik orada. Babam da, dedem de, dedemin babas da ayn meslein erbabyd. Babama Ohannes usta diye seslenirdi herkes. Dkknda benim de byle seslenmem icap ederdi. Eve dndmzde babam, dkkna gittiimizde ustam olurdu. Benden evvel srada agbim vard aslnda, ama Dikran doutan sakatt. Elleri, bacaklar tutmazd. Kklerle de aramda epey ya vard. E, geriye bir tek ben kalyordum ite. Ohannes usta bildii her eyi bana retip, dkkna beni usta yapmak istiyordu. ok da dikkafalyd. Aklna koyduunu illa ki yapacak, yapmazsa hem kendi uykusunu hem de bizimkileri haram eder. Bana gelince, ben, deil sarraflk etmek, gm tellerini, altn yapraklarn oradan oraya koymay bile beceremezdim. Aklm bir kar havada, gzm gurbet ellerin-deydi. nan ki, o darack, lo dkkn bana zindan gibi gelirdi. Dar kmaktan, gn boyu avare avare dolanmaktan, keyfimin khyaln srdrmekten baka maksadm yoktu hayatta. Ta ki o gne kadar." Uzun uzun sustu Dertli Hagopik. Pinhan aresizlik iinde kvranarak, onun fincann dibindeki telveyi yalamasn, dald yerden dnmesini bekledi. "O gn ben dkknda bir bama idim. Btn gn ylece oturmu, iimi daraltmtm. Ohannes usta olsayd dkkn konuklarla dolup taar, koyu bir muhabbet kaynatlrd. Lkin babam olmadnda konuklar, ya yokluunu bilirmiesine dkkna hi uramaz ya da balarn ieri uzatp yle bir baktktan sonra ekip giderlerdi. Anlayacan, babam varken bir edebi mahfil olan dkkn onun yokluunda bir bana braklm, metruk bir mekn olurdu. Dkknda tek bama olduum gnlerde hemen hemen hi mteri gelmezdi. Varsn gelmesindi, bunu dert edecek halim yoktu ya. ylesine vurdumduymazdm ki. Neyse ite o gn de yine yle bo bo geip gitmiti." Pinhan gen Hagopik'i grd nnde. Gn boyu haytalk etmek isteyen bu tasasz ve pervasz surete abucak snverdi. Glmsedi. "Akam ezan okunduunda dkkn kapatmak zereydim ki ieriye mslman bir kadn girdi. Bir glge gibiydi. Beraberinde reyhan, ceviz, tarn kokular getirdi. Ba ne eikti, ne yzn bilebildim ne de gzlerini. Tezghn zerine bir kese brakt ve bir adm geri ekildi. Gene yle sessiz, ba nnde. Kadife keseyi atmda iinden bir firuze kt. te o vakit rkek rkek konuarak benden ne istediini anlatt. Sesi bir ku cvltsyd sanki, knlacakm gibi incecik, ylesine nazenin. O konutuka yzmn kzardn, yanaklarm ate bastn biliyordum. Ama o bilemezdi. Bir kez olsun ban kaldrp bana bakmamt ki, nereden bilsin. Telalyd, meramn abucak anlatt. kimiz de dkknda grlmemesi gerektiini gayet iyi biliyorduk. kimizin de yrei azndayd. "te byle Pinhan, o kadn benden bir yzk yapmam, yzn iine kimselerin fark edemeyecei bir kutu kondurmam, kutunun kapann kolay alacak surette hazrlanmasn istedi. gn iinde yzn tamam olmas gerektiini de ilave etti. Zira o gn gerdee girecekti. Ve geldii gibi sessiz, geldii gibi rkek gitti. Ben ardndan bakakaldm. Elimde o firuze, dkknda reyhan, ceviz, tarn kokular, kulaklarmda ku cvltlar... ylece kalakaldm." Pinhan, kahve kokusunu bastran reyhan, ceviz ve tarn kokularn derin derin iine ekti. Daha ilk nefeste ba dnmeye, gzleri seirmeye, yz glmeye balad. Keyiflendi. Daha derin soluyarak bu bahtiyarlk deryasnda boylu boyunca uzand. Bir ty kadar hafifti. Varsn dalgalar alp gtrsnd bedenini; gtrp ssz kylara alsalard. Nasl olsa o kylarda reyhan, ceviz, tarn kokular bulacakt. "O gece hi uyuyamadm. Kvrandm durdum. Ben ki yllardr sarraflk mesleine hi itibar etmemi, babam Ohannes ustann maharetine dudak

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

bkm idim, imdi kalkp bir yzk yapacaktm. Hem de ne yzk... Aklm bama devirmekten baka arem yoktu. Ertesi sabah erkenden babam uyandrp dkkn ama vaktinin geldiini syledim. Baba oul, benim inadm yznden sabahn kr karanlnda yollara dtk. htiyar neden byle durduk yere gayrete geldiimi bilemezdi elbet, ard ama tek kelime etmedi. Anacm endieyle, abim Dikran da buruk bir tebessmle arkamdan bakmaktaydlar. Kklere bile bir haller olmutu. Artin ile Nuritza baparmaklarn emerek ayn kaygy paylayorlard sanki. Bana o gn yle geldi. Bir para kzdm da hatrlyorum; zira sevinmeleri gereken yerde kayglanyorlard. Senelerdir benden srarla istediklerini ite bugn yapyordum ve onlar sadece kayglanyorlard. Oysa anacm, olunun gayrete gelmesi mnasebetiyle yle bol pekmezli malezi nme koysayd, 'ye evladm, ye ki zihnin alsn, kollarna kuvvet gelsin' deseydi fena m olurdu ya? Ben babamn yannda bunlar dnp ks ks yrrken, baktm Artin peimizden kouyor. Elinde ii ceviz dolu pestil, yetiti, bana uzatt. Utandm o vakit. Demek anam aknlndan kurtulunca oluna cevizli pestil.yollamt. Hem utandm hem de sevindim. ok severdim cevizli pestili. "O gn, sabahtan akama kadar babam seyrettim. Seyretmeyi ite o zaman rendim. nsanlar izlerken, daha evvel hi grmediklerini grebilir, hi hissetmediklerini hissedebilirsin Pinhan. nsanlar uzaktan seyrederken, onlara her zamankinden yakn olabilirsin. Eer bakmay bilirsen gzlerin sana oyun etmez, dosdoru grrsn. te sakl olan, actan, kanatan grrsn. O vakit anlarsn ki o dediin sensin, seyrettiin kendi bedenin, kendi suretin; aladn kendi aclarn. nan ki, ben yllarn tembelliinin acsn o gn kardm. Babamn terazi banda nasl en hassas hesaplan yaptn, gm telleri tahta paralarna kakarak o canm telkarilere nasl hayat verdiini, ocan bandayken alnnda biriken boncuk boncuk terlerden nasl kvan duyduunu, ekici indirirken altnda yatan incitmekten nasl kandm, maharetinde efkat ve merhamet yattm o gn fark ettim. ster inan ister inanma ama Pinhan ben bu kymetli meslein srrna bir gnde vakf oldum. Senelerdir yapamadm, bir ksa gne sdrdm." Pinhan dikkatle dinlemekteydi. Cevizli pestili duyar duymaz ban keyifle sallayarak. Dertli Hagopik'in damak zevkine tamamyla katldn gstermiti. kisinin de ayn anda gzleri ldam, dileri kamamt. "kinci gn kafamda yzn eklini emailini tasarlamakla geti. Bu pek hassas, pek etrefil bir meseleydi. Hesaplarm kusursuz yapmal, firuzeye halel getirmeden etrafna altn halkalar rmeli, halkalarn kavutuu yere gzden rak, ufack bir kmt kondurabilmeli, kntya basldnda firuzeyi omuzlayan kapan kolayca almasn salayabilmeliydim. En ufak bir hataya tahammlm yoktu. O kadn, kokusu, sesi, edas yanmdan bir an olsun ayrlmayan o kadn, madem ki kimselere benzemiyordu, yz de hibir yze benzememeliydi. Yapacam yzk ona lyk olmalyd. Bu yzk onun dn hediyesiydi. Bir mr boyu onu parmandan kartmayacak ve baktka, dokunduka beni hatrlayacakt. Birbirimizden ayr dsek de, benden bir para hep onun yannda olacakt. Yzk parmandan kmadka, ben de onun aklndan kmayacaktm. Bu fikir aklm bamdan alyordu. "nc gn geldiinde kalbim yerinde duramyordu artk. Yz o gn yapacaktm." Pinhan kyya varamadan ayld. Etrafn ren sermestlikten syrld; heyecanlanmt. Yz tasavvur etmeye alt; olmad. Dikkatini yeniden toplayarak, Hagopik'i dinlemeyi srdrd. "Sabah erkenden dkkna varp arka odaya getim. Btn gn oradan kmadm. Ackmadm. Susamadm. Hacetimi gidermek iin dahi oradan kmadm. Ohannes usta dkkn kapama vakti geldiinde bana yle bir bakt ve kapy ekip gitti. Soru sormamas, beni sorguya ekmemesi iimi nasl

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

rahatlatmt bilemezsin. Ona yle mteekkirdim ki. O gece, firuzenin ellerimde nasl hayat kazandn, nasl gzelleip serpildiini, altn halkalarn nasl eilip bklerek bana yol verdiini anlatamam. Hepsi bana yardm etmek iin didiniyordu sanki. Dkknda yaayan envai eit eya insafa gelmi, evvelki vurdumduymazlm genliime vermi, beni affetmilerdi. Tpk Ohannes usta gibi efkatle, merhametle yaklayordum onlara. Konuuyorduk; muhabbet ediyor, ara sra birbirimize satayorduk. Yalnz deildim. Pirimiz Davud peygamber de btn gece yanbamdayd. Beni dikkatle izliyor, ara sra ban sallayarak memnuniyetini ifade ediyordu. yle byk bir keyif alyordum ki yaptm iten. O yzk Pinhan, bana baba mesleimi sevdirdi." Pinhan, babasn hatrlamaya alt. Bir sis perdesi rtt zerini. Uzaklardan belli belirsiz bir su rlts geliyordu. Bir ara sislerin iinde bir karalt grr gibi oldu. Karalt ona doru gelmekteydi; ar ar, adm adm. Tam yzn aa karacakt ki, arkasn getiremedi. Sular dondu. Sis, olanca arlyla kt. Hagopik bunlar nereden bilsin, o imdi bambaka bir lemde yzyordu. "Ne var ki Pinhan, o kadn sebeb-i felketim oldu, ben de onun. O zamanlar bunu bilemezdim elbet. Kendimi tamamyla yaptm ie vermitim, gayrsnda gzm yoktu. O kadna mahcup kmamak iin uratm, olanca kuvvetimle iime asldm. Tan yeri aarrken yzk avulanmm arasmdayd. Smsk tuttum. Soluk alp veriyordu. O yzk Pinhan, vcudumun bir parasyd. Kalbimiz bir atyordu." Dertli Hagopik'in sesi titremeye balamt. Gzpnarlarnda bir patrt, bir kouturma, bir isyan... O hengmede bilinmez ki kim dost, kim dman. "Sabah erkenden geldi. Ne hikmetse o sabah babam dkkna gelmemiti. Sanki olan biteni biliyor ve uzak duruyordu. Gene dkknda yalnzdm ve gene o kokular, o endam ve o billur ses yanbamdayd. Yz tezghn zerine braktm ve bir adm geri ekildim. nce yze bakt, sonra bana, dosdoru gzlerime. O vakit gzlerini grdm. Gzlerinde iki dipsiz, karanlk kuyu vard. ki elem kuyusu. Tepeden trnaa rperdim. Bir sre ylece baktk. Sonra o yze uzandnda, nasl yaptm hl bilemiyorum, ellerini tuttum. Ellerimiz kavutu, kenetlendi, uzun uzun hasret giderdi. Titrediini, korktuunu gryordum. Ben de korkuyordum. Yreklerimiz kafeslerinden frlayacakm gibi deli deli atyordu. Korkulmayacak gibi deildi Pinhan. O halde bizi bir gren olsayd, halimiz dumand. Balanacak su deildir bilirsin. Ama ellerimi ekmedim. Ona zar zor, 'lkin bir artm var' dedim. Gzel gzleri bulutland. 'Bana bu yz ne niyetle istediini syle. Senden ne para isterim ne baka bir ey. Bir tek maksadn syle.' BuluUar oald. Yad yaacak. Titriyordu, titriyordum. Anlatt." Pinhan gzlerini Dertli Hagopik'in gzlerinden alamyordu. Her daim dolu dolu olan gzpnarlan tamak zereydi. Pinhan orada hzn grd. Grr grmez tand onu, rperdi. Bir atlaktan ban uzatm, sonra doruca ieri szmt. Pinhan gayriihtiyari elini boynuna gtrp, hznn boazna reklenmesine mni olmak istedi. Hago-pik bunlar nereden bilsin; o imdi, dolaan dilini zmeye, boazna atlan dmleri amaya abalyordu. "O firuze yz kapakl, kutulu, srl istiyordu nk iine zehir koyacakt. Zifaf gecesinde bu zehiri bir dikite iecek, kocasna cansz bedenini sunacakt." Pinhan gzlerine inanamad. Dertli Hagopik alyordu. Demin-denberi gzpnarlarnda tutunamayan, giderek krmzya alan damlalar, imdi hzla aalara szlyor, bunca senenin esaretine son veriyorlard. Dertli Hagopik ilk defa alyordu. Pinhan aknlndan syrlp yere dklmek zere olan kan damlalarm avularnda toplad. Soluuyla kuruttu onlar. Avularnda asi,

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

iri iri, erguvan, cam taneleri. "Ben o Mslman kadna k olmutum Pinhan. Kim olduunu, nereden geldiini, hangi surat yoksununa yar edilmek istendiini ve bu ilere neden kalktn hi bilmiyordum. Onun hakknda hibir ey bilmiyordum. Yreim kafesini paralyor, kanyordu. Akm, uruna canm vereceim akm, kendi ellerimle ldrecektim. Benim ellerimde hayat bulan firuze ona lm getirecekti. Bir feryat koptu barmdan. Hi kimse, hibir ey umrumda deildi. O feryada btn ar esnaf bamza ebilirdi ama ne gam. Deil ar esnaf padiah efendimizin cellatlar gelse, ipi boylasam, boynum vurulsa umurumda deildi. Sevdiim lme gidiyordu ve ben gafil, ben ahmak herif buna sebep oluyordum." Pinhan, Dertli Hagopik'e acyla bakt. Ona sarlmak, az evvel yalarla slanan yanaklarn, yzn, dudaklarn uzun uzun pmek istedi. Yapamad. Hagopik ylesine uzaklamt ki, ona el bile sallayamad. "Bana bir daha bakt. O iki dipsiz kuyu azna kadar kanla doldu. Ac ekiyordum Pinhan, yreim skyordu. Bana bakt, parmaklarn dudaklarma gtrd. Yumuackt. Parmaklar orada salna salna gezdiler. Kprdayamyordum. O vakit anladm ki onun da gnl bana akmt. Ama ne fayda. Sevdiim, sevenim topraa yar olacakt. O surat yoksununun koynuna gitse, orada mr tketse ve bir daha gl yzn bana gstermese inan ki iim byle acmazd. "Ona mni olamadm. kt gitti; giderken reyhan, ceviz ve tarn kokularn da beraberinde gtrd. Bana hibir ey brakmad; ismini bile. Gene yle sakin, gene yle bir glge gibi sessiz lmne gitti. Sade kendi lmne deil, bir de benim lmme." Pinhan, erguvn cam tanelerini dikkatle tayan iki elini akaklarna bastrm, dnyordu. Adeta Dertli Hagopik, azndan kan her kelimeyle, biraz daha yalanyor, ypranyordu. Sanki teninin, salarnn ve gzlerinin rengi anlattklarnn tesiriyle koyulayor, taravetini kaybediyordu. Bir ara atlp onu susturmak istedi. Eer konumann bedeli bu ise, varsn demesin Hagopik; eer byle yalanp kecekse gzlerinin nnde, varsn anlatmasn, azn bak amasn, gene o eski sknetine gmlsn daha iyi. Bir anlk tereddtten sonra mdahale etmekten vazgeip, uzun uzun, dostunun yzndeki derin izgilere bakt. Orada kendine bir geit, bir yol arad. Bulamad. "Artk oralarda duramazdm, barnamazdm. Doduum, bydm ehir bana mezard bundan byle. Evden ayrlrken, Ohannes usta siyah mineler, anacm cevizli pestil, Dikran kei klndan bir heybe, kardelerim de topalarn verdiler. Heybemi boynuma astm; yol boyu cevizli pestili kemirdim; mola verdiimde, bir aa glgesinde yahut bir handa, siyah mineleri iledim; yeniden yola koyulmadan evvel topac var kuvvetimle evirip ynm rendim. Drri Baba tekkesine varana dein byle ka menzil tkettim, ka diyarda konakladm bilemem. Buraya vardmda bitap dmtm. Kap srlyd. Kapnn tokmanda incili bir ku durmaktayd. Onu grnce anladm ki bunca zamandr aradm yer ite burasdr. ncili ku gzlerimin iine bakt; srlanm kap ardna kadar ald, beni ieri buyur etti. Buraya varmn hikyesi ite budur Pinhan." "Neden bana verdin srrn?" dedi Pinhan fsltyla. "Bunca zaman kendine sakladn bu srr neden imdi ak ettin?"

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Pinhan tedirgindi bunlar sorarken. Ama azndan karmt bir kere. Gene de cevab duymak istemiyordu sanki, yaklamakta olan kokusundan tanm olabilir miydi? Cevab bilmese de, duymasa da olurdu belki. Belki... "Sana anlattm nk sen bize benzemezsin. Seni seyretmemin sebebi de budur bunca zaman. Etrafna dikkatlice bir bak hele Pinhan. Buradaki her bir can, her bir nefes nice hikyelerden geerek, damla damla szlerek varmtr bu tekkeye. Bilirsin Pinhan, tekkeye bo giren bo kar. Buraya eli bo gelinmez. Memleketteki her bir tekkeye karnca kararnca bir ikramla varlr. Lkin bu tekkeyi farkl klan da budur. Buraya kymetli mcevherat, bir sepet dolusu yemi yahut bir yeil yaprakla girilmez. Bu tekkeye girmek isteyen, beraberinde hikyesini getirir. Dolu girer dolu kar buradan. Etrafnda grdn, bunca senedir omuzdalk ettiin her bir nefes buraya byle varmtr. te bir sen farklsn. Sen buraya vardnda mini mini bir ocuktun. Yannda hikyen deil, sapann vard. Hatrladn, deil mi?" Hatrlad. Hatrlamaz olur mu hi? "Drri Baba ona emanet dedi. Emanet dediin bir vakit sonra geri alnr Pinhan. Hikye dediin emanet deildir. Demem o ki, sen daha hikyeni yaamadn Pinhan. Yrein daralmakta ka zamandr bilirim. Kendine yollar, akacak mecralar aramaktasn onu da bilirim. Drri Baha'nn neden sana grnmediini, neden byle uzak durduunu merak edersin, buna iten ie zlrsn. Oysa bizler Drri Baha'y her gn her gece grr, onunla uzun uzun sohbet eder, avu dolusu gler, hznleniriz. Hikyelerimiz ortaktr, birdir. Biliriz. Hikyelerden almetler derleriz. Senin defterinse henz botur Pinhan, bo olduunu bilirsin sen de. Doldurmaya gayret edersin. Lkin bunu yanl yerde yaparsn. Burada yeni hikye yazlmaz. Bizim nazarmzda zaten her hikye, ta Kaalbeladan kalma eski bir hikyedir. Gel gr ki hikyesini yaamam olanlar bunu bilmez, onlar yeni bir hikye arar durur kendilerine. El dememi olsun, tadna baklmam olsun isterler. nk bir olmay deil, tek olmay arzu ederler. Sana daha baka ne sylesem ki Pinhan? Bunlar fehmeylemen iin yeni sandn yaaman icap eder. Seninle burada ayr der yollarmz. Elbet bir vakte kadar, o zaman yeniden kavuur, kucaklarz^" Pinhan, yzn basan atee aldrmadan zihnini toparlamaya, en doru kelimeleri ayklamaya alyordu. Byle bir frsat belki bir daha bulamayacakt. Nicedir iini kemirerek, yakn zamanda tam bir tebelle halini alan endielerle yzleebilmek iin zihnini toparlad. Hagopik'in gzlerine, gzlerini mhlayarak sordu. "Peki ya Ruz- Muhabbet? O yzden mi yerim yok orada?" "Dorudur," dedi Hagopik ban sallayarak. "Elbet ya. Bu yzden Ruz- Muhabbet'e alnmaz, anlmazsn Pinhan. Senenin iki gn, sadece iki gn biliriz ki bize benzemezsin. Bu yzdendir ki o meclise giremezsin. O mecliste biz hafzalarmz yere serer, hayallerimizi ortaya koyar, hikyelerimizin falna bakarz. Hayalle hafza atele su gibidir. Her biri ister ki bir tek kendi kalsn orta yerde, teki kaybolsun. Hayal dediin hafzay bomak, hafza dediin de hayali yakmak ister. Onlar didiirken, biz de deriz ki 'bu yaptnz gaflettir. Zira sade bu demde deil baka baka demlerde yaamlmz var. Aslnda siz karndasnz.' O vakit onlar kavgay keser. Anlarlar ki ha dnp, dudaklarn cezalandrrcasna srd. Bir banayd ite. Bir bana, hi bilmedii bir meknda, iki zt yaradll kapyla. Ne bir eksik, ne bir fazla. Yz yze durmu iki kap. Biri ieri, teki dar. Birinin muhatab yer st,

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

tekininse yeralt. Pinhan kendisini ieri aljp, bu odada skmasna sebep olan saz benizli kapya srtn dnp, al yanakl kapya yaklat. Kanatlarndaki minyatrlere, beyitlere uzun uzun bakt. Kimisi o kadar silik, kimisi de o kadar karmakt ki, onlardan bir ey karamad. Lkin minyatrlerden birini grdnde donakald. Orada yedi ocuk, bir meyva bahesi, sapanlar, dal stne tnemi incili bir ku ve yere dm bir elma resmedilmiti. Minyatrn hemen yanbanda da u msralar hakkedilmiti. Beni byle tutma. Ben avc kuum, alc doanm. Kalamam artk bundan baka. Bayku gibi viranede.' Pinhan korkuyla bir adm geri ekildi. Yoksa, yoksa btn bu minyatrler ve beyitler onu mu anlatyordu? Tekkeye geliini, burada yaadklarn ve belki... belki bundan sonrasn? Daha fazla bakmak, daha fazlasn grmek fikrine tahamml edemedi. fkesinden zangr zangr titredi. nceden yazlana harfiyyen uyan, varla yok aras bir mahlk deildi ki. Bir sonraki admn kendi bana hesap eder, kendi yolunu kendisi izerdi. Hem, seneler evvel, daha ilk karlamalarnda, Drri Baba da yle dememi miydi? Gnln ne yne akarsa dememi miydi? Gnl bu yne akt iin aatan inmi, tekkede yaamakta karar klm deil miydi? Hal byleyken, eer bu minyatrler bugnden sonrasn da gstermeye cret ediyorlarsa, bu dpedz hakaretti. Yeterince kzp kprdnde Pinhan, zerine ullanan bu i-karartc, meum fikirleri bir darbede yere serdi. Yine de, bir kez daha kapnn kanatlarna eilip fikirlerinin doruluundan, hakikaten sonrasnn anlatlp anlatlmadndan emin olmak istemedi.Greceini grm, dilini yeterince zehirlemiti.Tokmaa asld; kapy zorlad. Nafile. Kap almad. Korkarak ve korkmaktan korkarak, olduu yerde bzld. Ana rahminde bebek gibi ve tekkeye varmadan evvel her gece yapt gibi, tortop oldu, kendine kvrld. Biraz evvelki sertliinden eser kalmamt. Kbuslarnda bile bugnk kadar alt st olmam, yrei bu kadar skmamt. Evinde, tek gz odalarnda, onca boaz yan yana dizilip, bo tencerelere kak salladklar gnlerde bile bugnk kadar umutsuz olmamt. Omuzlar ince, tamas gereken yk ar m ard. Hem akn, hem de naard. Doluya koysa almyor, boa koysa dolmuyordu. Sencbesene avu avu mutluluk veren, demadem kadeh dolusu dostluk ve muhabbet sunan bu tekke neden durup dururken onu bylesine kstrm, hapsetmiti? Oysa senelerdir burada ne kadar bahtiyard. Burada bym, byklarn terletmi, serpilmi, ve gene burada kocamakta karar klmt. Zaman zaman akln kurcalayan, kendini bildi bileli ellerini bacaklarnn arasna her gtrnde korkuyla geri ekilmesine sebep olan o iki ball susturmaya, gerisin geri pskrtmeye burada muvaffak olmutu. Bunca zaman, kaplar ardna kadar akken kp gitmeyi bir kez olsun aklndan geirmemi; burada sevmi, sevilmiti. smi Pinhan olal beri durulmu, ou zaman iine kapanm; lkin en hznl, en ssz yollarda bile aya hoyrat talara taklmamt. Dururken de yrrken de kimseleri incitmemi, incitilmemiti. Akamlar daralan yrei her seher vakti ferahlam ve iki zt halet-i ruhiyye arasnda mekik dokurken, bir kez olsun "of" dememi, halinden ikyet etmemiti. Oysa imdi admn atacak bir kar toprak dahi bulamyor, hazan yapra misali oradan oraya savrulup, yalpalyordu. Dostlarndan biri kp gelse; "amma yaptn Pinhan" dese; scack glmsese; sonra, hep beraber, iini kemiren bu yersiz endieleri sille tokat dar atp, az dolusu glseler... Pinhan kapsn alacak, cemalini seyredecek bir dost iin yanp tutuuyor; havaya savrulan kllerini endieyle izliyordu. Kl dediin buydu, ne fayda; ta devr-i Yusuf tan beri yaptndan aacak deildi ya. Bir bana kalmt ite. Ne bir eksik, ne bir fazla. Kaplar srl, dostlar vefasz, yollar tkalyd. lnihye devam edeceini sand muhabbette artk

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

yeri yoktu. Bir esre bile brakmadan geip gitmiti tekke hayat. imdiyse pilini prtsn toplamadan, ardna dnp bakmadan kp gitmek, yollara dmek ve bir yerlere varmak deil, sadece gitmekti dilei. Varmak deil sadece gitmek; gitmek.... Dayanamad; hkra hkra alamaya balad. Aladka bir para da olsa ferahlad. Erguvan cam taneleri geldi aklna; onlar krd iin, krdktan sonra orada boylu boyunca brakt iin pimand. O vakit zorbalk etmekten vazgeip, o heybetli kapyla dosdoru konumaya karar verdi. "De bana, kapu hakk ne dilersin?" diye sordu. Kap, demindenberi yksekten uan, kibirinden yanna varlmayan, doruklar karl bir da gibi olanca heybetiyle nnde dikilen ve geit vermeyen kap, biraz olsun gevedi. "Kllarn ver," dedi. Pinhan, soyunmaya balad. zerinde ne var ne yoksa kard, bir kenara frlatt. Elifi alvar, deve ynnden gmlei, tennuresi birer birer uzaklatlar. zerinde teninin kokusunu, derisinin rengini tayan ne varsa eksiksiz bir bir kard. Sonunda kapnn karsnda rlplak kalmt. Senelerdir zerine titredii, kimselerin grmemesi, duymamas iin boyunca ura verdii srr bu kibirli kapnn bilmesinden en ufak bir endie duymadn hayretle fark etti. Artk ne korku, ne endie. Srtn dik tutup, elleriyle rtt ap arasn aa kard. Bunlar yaparken bir kez olsun da dnp kapya bakmad. Greceini grsn, glecekse glsn, knayacaksa knasn. Bu iki ballk duyulacaksa duyulsun. Daha evvel hi olmad kadar vurdumduymaz ve tasaszd. Naslsa gidecekti buradan. Gidecek ve bir daha geri dnmeyecekti. Arkasndan neler konuulaca, srrnn kapdan tokmaa, tokmaktan topraa, topraktan duvarlara ve oradan tekmil tekke ahalisine yaylmas umurunda bile deildi. Artk ne ocukluunda iliklerine kadar rperten "ya grrlerse" korkusu, ne de tekkeye geldikten sonra zaman zaman bedenini yalayan "rendiklerinde acaba kapnn nne koyarlar m?" kaygs... artk hibirine yer yoktu. Sabr tam, tahamml, metaneti krlmt. Olacaklara gs germeden, hsnkabul gstermeden uzaklaacak, baka baka diyarlara kaacakt. Ellerini vcudunda dolatrarak ve ayaklarndan balayarak, rast lad her kl yolmaya koyuldu. Ap arasna vardnda elleri yavalad, yaral bir yree dokunurcasna, bir teselli krnts sunarcasma usul usul dolat. Orada da rastlad her bir kl kopard; ama daha yava ve ok daha insaflca. Gs kafesini geride brakp, bana vardnda, ayaklarnn dibine ylan kl kmesi adamakll bym, semirmiti. Hi tereddt etmeden, clz clz kmaya balam olan sakallarn, yeni yeni terleyen byklarn; ardndan kalarn, uzun ve kvrk kirpiklerini; ve en nihayetinde salarn yoldu. kan atr atr seslere, kllardan ykselen feryatlara kulak asmad. Cannn acsna da aldrmad. Tepesinde sadece bir tek sa teli brakt. Onu eliyle yle bir yoklayp, mevcudiyetinden iyice emin olduktan sonra, avularna tkrd. Tkrn vcudunun her bir noktasna usul usul yayd. Artk vcudunda bir daha kl kmayacakt. Pinhan yapraklar dklm bir aa gibi yar utanga yan civanmert karsnda dikilirken, kap, onun ne kadar gzelletiini grd; irkildi. Kprdamaya bile cesaret edemeden, delikanlnn tysz yznde giderek byyen, doutan srmeli gzlerine, gzlerindeki korlara, dudaklarnn kan krmzsna, buday tenine, bacaklarnn arasndan uzanan ikiballa ve sol yananda daha evvel hi dikkat ekmedii halde imdi aha kalkan nokta benine bakt. Demek ieri girdiinde ne yapacan bilmeyen, aresizliini fkesiyle bezeyen bu delikanl ne erkek ne de kadnd... Yahut, hem erkek hem de kadnd. Peki ona nasl davranacak, bu sim nasl saklayacakt? Kap, akn ve kararszd; ne olursa olsun, artk ykseklerden uamaz, tepelerden bakanazd. Gayet iyi anlamt; fazla sze ne hacet. Madem ki hafzasn, alnndaki teri siler gibi elinin tersiyle silemezdi, bu serencm, kolay kolay peini brakmazd. , Pinhan kapnn aklndan geenleri, srryla dmann nasl allak bullak ettiini ve kllarn dktkten sonra ne denli gzelletiini ner-den bilsin? O da

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

byleydi ite. Bu ladar gzel... ve gzelliinden bu kadar bihaber... Pinhan hi tela etmeden giyindikten sonra, ayaklarnn dibindeki kl yuman ald, eliyle yle bir tartt, harmanlad. Nefesini fledi onlara ve hamur yourur gibi yourdu. uzun sicim kard hamurdan. rd. Sa rn, daha evvel vcudunda tayp kendinden bildii, kokusunu buram buram tayan sa rn, kapya teslim etti. Dalarn doruklarndaki karlar usul usul eridi, kayalklarn arasndan mini mini iekler boyverdi. Kap, oktan bir yana koyduu kibirini zm ezer gibi ezdi; delikanlya hemen geit verdi. Ardna kadar, ar bir nameyle ald. Pinhan, kendini dar att. Kendini dar atmasyla, gzlerinin kamamas bir oldu. Tepede yakc bir gne, ortal kasp kavurmaktayd. Bir sre gzlerini aa-madan, nerede olduunu karmaya alt. Burnuna yabani ot ve kr iei kokular geliyordu. Yava yava gzlerini ap, gnei altetti-inde bir mezarlkta olduunu grd. Hayrete dt. Mezarln etraf itlerle evrilmiti. Mezarlarn zerinde, yannda, yresinde yabani otlar, kr iekleri glmsyordu. Etraftaki itlerden hl Drri Baba tekkesinde olduunu tahmin edebiliyor, lkin daha evvel byle bir mezarlktan haberdar olmayna mn veremiyordu. Usul usul ilerleyerek, mezar talarna bakt. Her biri bir baka lem, her biri farklyd. rili ufakl, hsrevne ya da alabildiine sade, destarl ya da dal sikkeli, mukarnesii, drt, yedi ya da oniki dilimli, kitabeli veyahut yazsz, tasvirli tasvirsiz, seyfi klahl, kalenderi tal, rm tezyinatl, serpulu, hotozlu... trl trl mermerden mezar talarnn yansra bir de basz talar vard. Pinhan bunlar grnce hafife rperdi; biliyordu zira. Balar vurularak ldrldkleri iin mezarlarna ba koymayan Melamileri gayet iyi biliyordu. Hem basz hem ayaksz, bi ser pa. Ba talanndaki kabartma sikkeler, usul usul aa karyordu topran altnda kimin yattn. Yahut kk bir tasvir, bir serpu, birka kelime... her biri srlecek bir iz, birer niand. lmn deil hayatn nianlar. Mezartalarndan birinde kabartma harflerle u msralar okudu Pinhan. Miskin ademoullar Ekinlere benzer gider Kimi biter kimi yiter Yere tohum sam gibi. Yunus Emre. Mezarln ilerine doru ilerlerken, mermere ilenmi rtleri, hotozlar, sa rgleri ile, bol tezyinath kadn mezar talar grd Pin-han. lerinden birinde rahle zerinde Kuran okuyan ekik gzl bir kadn tasvir edilmiti. Yznn yars aydnlk, yars glgeliydi. Sanki yan gzle Pinhan'a bakmakta; belli belirsiz, sessiz sedasz onu gzetlemekteydi. Drt yann aynkotlar, hatmi iekleri bryen mezar tama u msralar dlmt. Bi meknm bu cihanda Menzilim duram anda Onun biraz ilerisindeki mezar ta, yan yana durmu, kolkola girmi bir da ile kk bir tepeyi andrmaktayd. Tepe hafife yana yatm, adeta o narin ban dan eteklerine yaslamt. te o mezar tann altnda karnnda bebei ile len bir anne srlanmt. Ba nnde, derin bir zntyle o mezardan uzaklat. Pinhan aheste revan dolarken, otlarn arasnda telala kouturan bir kertenkelenin hzn alamayp ayaklarna arpmasyla sendeledi. Bir an iin gzgze geldiler. Kertenkelenin sarya alan yosun yeili gzleri donuk, parltsz ve fersizdi. Her an, her eyi yapabilmenin iddias, yze glp arkadan hanerlemenin mayas, a bitlerin kuduz pirelerin arszl ve bir kancklk susmas vard o gzlerde. ylesine i, ylesine melun. Pinhan, arkasndan

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

bakp anlamaya alt nereye gittiini, ne iin bylesine tela ettiini. Ama drt yan bryen yabani otlar, ok geirmez, nazar ilemez, efsunlu bir kalkan kesilip varg-leriyle korudular kertenkeleyi. Onlarn sayesinde gzden kayboldu. Pinhan ban yerden kaldrdnda bir baka kadn mezar dikkatini celbetti. Ayaklar o tarafa doru kendiliinden srkleniverdi sanki. Drt bir yannda mor menekelerin boy verdii bu mezarn iri, mavi damarl stbeyaz mermer tanda, ki|ick bir oyuk vard. Pinhan bu oyuun ne iin yaplm olabileceini kartamad. Belki de eskiden oyukta sakl olan eyi birileri ekip kartmt; yahut tam aksine, o ey henz yerine konmamt. Oyuun etrafnda kaln ve kzl bir sa rgs genie bir halka iziyordu. Sa rgs, gnee meydan okurcasna etrafna kzl klar sayor, buram buram gl kokular yayyordu. Pinhan merakla, bir bu kzl k huzmesine, bir oyua, bir de altndaki msralara bakt. Periden gzel huriden mstesna Sebeb-i enva-i bela trl cef Tam tane ismin var iken, Sonuncusu Canfeza Yedi dvel ehrene mptel Ben garip k- eyd iken Terk-i can etmen reva m bana Msterih ol srrn vermem ayara Srrn da senle beraber kart topraa B-vef, b-vef, b-vef Pinhan bu mezarn bana vardnda iinin bir tuhaf olduunu, yreinin szm szm szladn fark etti. Hi bilmedii birinin mezar karsnda neden bylesine allak bullak olduunu anlayamadan, msralar tekrar tekrar okudu, iyice ezber etti. Gzlerini kapadnda, kzl salar beline kadar dklen Canfeza nam uh bir dilber, gerdan krp, gz szmekteydi. Pinhan tepeden trnaa rperdi, titredi. Bu kadnn mezarnn telekenin bahesinde ne aradn kendine sormadan, onu grememi, tanyamam olmann hznn iliklerine kadar hissetti. Bir kadn... hem de kzl sal, ak gerdanl, utanma sklma nedir bilmeyen, yedi dveli kendine mptela ve ar namus iesini tuzla buz eden, bakt yeri delip geen bir kadn... Pinhan bir kadna hi dokunmamt ki nerden bilsin? Gzlerinin nndeki Canfeza, kanl canl, etli butlu bir kadn deil; fsun-kr bir suret, erefine kadeh kaldrlacak ho bir resimdi sadece. Resim dediin kayp giderdi tenin zerinden; ya damlas gibi kayar; kei yollar gibi incecik, darack izler brakrd peisra. Ho bir resim glmsetirdi adam; o kadar. Tene ilemez, ete batmaz, kanatmazd. Oysa Pinhan teninde kayan yahut buu olup ge aan bir suret deil; etini morartacak, naralar gece gndz yreinde yanklanacak; bacaklarnn arasnda hoyrat bir sanc, zaptedilmez bir arpnt brakacak; ikiballn yzne vurmak bir yana gleryzle karlayacak; at yaralarn kapanmasna zinhar raz olmayacak; yavuz dile, kem nazara pabu brakmayacak; gndz vakti d grdrtp gecelere uykuyu haram edecek bir mahbub, bir mauk aryordu kendine. Onu bulduunda silahsz, savunmasz dikilecekti karsna; "ite gnlm, ite sen," diyecekti. "Vuruun gayri" Utanmal myd aklna veren fikirlerden? Yoksa onlarn peinde iz srp at koturarak; dalar, denizler, kprler ap yedi bal ejderhalara kl m sallamalyd? Bir zamanlar Kul Hseyin ile Budala Tosun'dan dinledii, dinlemeye doyamad, soluk kesen hikyeleri hatrlad. Tekkede geen ocukluk yllarn hamur gibi youran, her gece ryalarna girerek clz kollarn cengaver bir delikanlnn sert pazulanna eviren hikyeler... Onlar geride braktn, oktan unuttuunu sanrken, imdi tekrar dirilmi, karsna dikilmilerdi. Acaba u Canfeza'y tansayd. Kul Hseyin ile Budala Tosun'un azlarna lyk bir maceraya atlr myd? Belki o vakit anl anl bir hikyeye gzn krpmadan ba koyup, Dertli Hagopik'i bile utandrr, Ruz- Muhabbet'te salna salna boy gsterirdi.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Pinhan dald hayal leminden abuk syrd kendini. Ne kadim dostlar vard yannda, ne de o kzl fet Canfeza. Buradayd ite; bir mezarlkta tek bana. Ne bir eksik, ne bir fazla. Ac ac glmseyerek yrmeye devam etti. Gen yata lenlerin mezar talarnda, amadan solmu goncalar, krk kadehler tasvir edilmiti. Kiminin etrafnda mavide karar klm kantaron iekleri, sar sar papatyalar, kan krmz gelincikler kol kola girerek, yklmaz bir duvar rmt. Bir baka mezar tanda bir testi ve yarya kadar mey dolu bir peymane resmedilmiti. Altnda unlar yazlyd. Bizi ta'n eden olursa bilsin ki. Harama el srmedi Ball Behram Seninle itiim arap helaldi. Sensiz itiim su bile haram.''
mer Hayyam'dan. Orijinali yle:Kim demi haram nedir bilmez Hayyam? Ben haram helali kartrmam: Seninle iilen arap helaldir. Sensiz itiim su bile haram

Pinhan, her biri baka baka mecralardan akan ve muhtemelen birbirlerini hi tanmayan bunca insann neden Drri Baba tekkesinde Bir arada yattna bir anlam veremedi. Mezartalar tekke erbabna ait olsa akl yatacakt. yle ya, her tekke kendi ulularn, susanlarn yanbama srlard. Gel gr ki, Drri Baba tekkesinde her telden, her ftrattan insan bir arada yatmaktayd. Pek ounun, tekke adabyla, erenlerin kldan ince yoluyla hibir alakas olmad gn gibi aikr olan bunca insann ne ileri vard burada? Neden ait olduklar yerlerde, kendi diyarlarnda, ailelerinin yannda deil de bu cra meknda gmlmlerdi? Pinhan, mezarlkta bulunmaktan en ufak bir korku duymak bir yana, burada olduu iin ferahlam, kayglarndan tamamyla arnmt. Ne de olsa burada trl trl insan, tpk kendisi gibi kh aciz kh kudretli, kh hrsl kh kani, kh riyakr kh sebatkr, kh habis kh muhlis, kendince devran srm nice insan vard. Hi kimse her daim kudretli yahut her daim naar olamazd. Yksekten uarlarn boyun edii, alaktan kanat rpanlarn da imek hzyla maviliklerde gzden kaybolduu zamanlar muhakkak ki vard. Madem ki, hem Ademogullarnn hem de Havvakzlannm huylar oldum olas ikibalyd, kendi vcudundaki ikiballk da belki utanlacak bir kusur, zeri rtlecek bir ayp deildi. Belki Devr teslim edenler burada srlanm, sr olmulard. Pinhan, burada, onlarn arasnda, huzurlu ve rahatt. Szlayan kemikleri, aryan beli ona gn boyu ne denli yorulduunu, ne kadar yprandn hatrlatt. Bada kurarak, otlarn arasna oturdu. Srtn, bir Kalenderi derviinin mezartana dayarken, otlarn arasndan rkek rkek boynunu uzatan kertenkeleye trl muziplikler yapt. Biraz evvel grd melun kertenkele olamazd bu; muhakkak ki bir bakas, i st emmemi bir karndayd. Onunla oynarken buradan nasl kacan, mezarln nerede ve nasl sona erdiini dnmedi bile. Bir mr boyu burada yaayabilir, ve yine burada srlanabilir, srra kadem basabilirdi. Yorgunluktan uyuyakalmak zereyken, nce ne olduunu kesti-remedii, ardndan davul sesine benzettii seslerle kendine geldi. Giderek ykselen, mene-i mehul sesleri takip ederek mezarlarn arasndan kayarcasna ilerlemeye balad. Kabartma sikkeli byke bir mezar tan kendine siper ederek, izlemeye koyuldu. nsan bazen ar ar, kademe kademe grr. Bir resmin eteklerindeki ayrntlardan balar grmeye ve orda burda yalpalayan, kvrlan baklar usul usul varr resmin merkezine. Pinhan'sa nce hibir ey grmedi; sis ve buudan baka. Sis youn; buu arszd. Ne zaman ki aradan ekildi perde, ne zaman ki rlplak kald olduu yerde, her eyi birdenbire grd. Tekmil tekke ahalisi mezarlkta toplanm, bir halka izmilerdi vcutlanyla. Hal-ka-hal-ka-hal-ka

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Halka, bir nokta idi balangta/ ne kkt ne byk/ ne yerdeydi ne arta/ nk sadece o vard/ nokta dediinse srlmam, dilenmemi bir elma/ elma diri, elma sulu ve kan krmzyd/ ne zaman ki di geirildi elmaya/ ne zaman ki o krmz cevher oldu ikipare/ ben, sen davas kt ortaya/ ayr dtk gayr dtk/ vakit yitirmeden dnelim dersen slaya/ bir iken ok olduk/ ok iken bir olalm dersen hatrla/ hafza elmay hikye eder kuytularda/ kuytularda iimiz ne/ varalm dersen meydana/ varp da konuturalm dili olmayan kitab/ bil ki dervilik dediin ne hrkadadr ne tata/ inci sedef ll gevher beri dursun/ naslsa karacak ten traba/ yeter ki sen seni bil sen seni/ ne de olsa derya ummandr bala/ kendinde gr onsekizbin lemi/ feh-meylemekse maksadn bu sim/ badehu duralm dara/ vuslatn yolu nedir bir de biz bilelim dersen/ lzum yoktur yola yordama/ ne kadar ok yrek varsa arpan/ ne kadar ok gnl gz varsa dost cemaline mptela/ o kadar ok yol yordam var demektir/ var kendin hesapla/ Kimileri hesap kimileri feryat ederken/ dner durur halka/ halka dediin tepeden trnaa aktr/ orada yer yoktur gazaba/ ben dnerim o dner halka dner/ yle bir halkadr ki bu kimsecikleri brakmaz dnda/ haber saln brt bcee, kurda kua/ yedi iklim, ke bucaa/ ve burnumuzun dibinde gizlenen Kaf dana/ kardeiz cmle mahlka/ madem ki lem adem, adem de lem iindedir/ yetmiiki millete bakarz ayn nazarla/ ballar baln bulmak iin/ kolkola girip bir ne bir arkaya/ kovanmz yama etmek iin/ "hu" ekmek her nefes alta/ la-meknz, b-meknz/ kh orada kh burda/ el, ayak, ba; suret ile ka deil/ adem mnya derler/ mn ki noktada sakldr/ nokta ki kadrince kadirdir/ ve dahi drt kitabn elifbasdr/ dervilik davas gdene/ rza lokmasn zoraki sindirene bir ift lafmz vardr/ Hzlanr nokta/ dner nokta/ bir feryat kopar barndan/ kl oluruz yana yana/ ben sen gider/ Can canan gider/ k mauk biter/ nokta halkaya devreder/ yleyse ne balang, ne son/ sadece bir orta nokta... / adn ne koyarsan koy/ ister elma/ ister nokta/ ister hafza/ ister halka... Halka ire halkalar halinde dnyorlard. Drri Baba, halkalarn tam ortasnda, hi kprtsz durmaktayd. Ayaklarnn altndan kan yeralt sular kh usul usul fokurdamakta, kh gazaba gelip sakallarna kadar fkrmaktayd. Gzleri smsk kapal, dudaklar kpr kpr-d. Mzik hzland. Kudm neredeyse orta yerinden atlayacak; ylesine gergin. Ney neredeyse hngr hngr alayacak; ylesine ili. Halka neredeyse tarumar olacak; ylesine kendinden gemi. Ve hep bir azdan, tek yrek, tek nefes olup haykrdlar. "Allahm, AUahm!" "Allahm,Allahm!" O vakit halka ire halka iindeki tek nokta kollarn havaya kaldrarak kendi etrafnda dnmeye balad. Ayaklarnn dibindeki atlam topraa gayriihtiyari dklyordu sakallarndan aaya szlen su damlalar. Dndke daha da mavileiyor; mavi ise, suya braklan toprak boya gibi yaylyor, kendine kvrlyordu. Pinhan sakland yerde, bir yandan soluunu tutmu merakla, hayretle izliyor, bir yandan da deli gibi arpan yreine tehditler savuruyordu. Bylenmiti; dilini yutmutu. Her ey birdenbire oldu. Pinhan hzla arpan yreini susturamayacan anlaynca pek yanl bir i yapt. Sa elinin parmaklarn smsk kenetleyip, gsne okkal bir yumruk indirdi. Lkin yumruk pek sertti. O yumruu yer yemez dengesini yitirdi. Birdenbire yerinden frlad kuanda saklad son erguvn cam tanesi. Yerde sekip, kalenderi tal mezar tana arpt ve orada bin pareye ayrld. Ne kadar ses karabilir ki bir cam tanesi krlrken? O ses nasl duyulabilir ki bylesi bir hengmede? Ama duyuldu; Ruz- Muhabbet halkas tarumar oldu; Drri Baba aniden durdu. Kaldrd ban, kaldrd mavi bulutlu gzlerini. Dosdoru Pinhan'a bakt. Kalarnn arasnda kpkrmz bir nokta vard. Pinhan, eli ayana dolam, kalbi kt kt atan Pinhan, noktay grr grmez donakald. O gece, elma aacnn dibinde, halka ire halkalarla koruduu, duvar ire duvarlarla rd o kpkrmz noktay grr grmez tanmt. Buram buram ehvet ve iddet koktuunu sand iin saklamaya karar verdii o nokta, imdi Drri babann iki kann arasndayd. Ama nasl olur, nasl byle birdenbire, byle destursuz, pervasz...? izdii snrlar, rd duvarlar, saklad srlar

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

ire srlar, ve yapt kap ire kaplar birdenbire alm, topraa izdii o kpkrmz nokta, parmandan, barndan kopard damla aa km, rlplak kalmt. rlplak kalmas demek, ikiballnn aa kmas demekti. kiballnn ortaya kmas demek, senelerdir bir kendine saklad, ocukluunda arkadalarnn arsz baklarndan, srnak gllerinden koruduu ve biraz evvel, nasl olsa buralardan ekip gideceini dnd iin o kibirli kapyla paylamaktan hi gocunmad, lkin u anda herhangi bir insann, hele hele Drri Baha'nn bilmesini hi mi hi arzu etmedii srrnn fa edilmesi demekti ki, ite Pinhan buna dayanamazd. Dayanamad da. Keskin bir lk kopard barndan. Yere yld. Kudm tam orta yerinden atlad. Ney koyverdi kendini; hngr hngr alad. Erguvan cam tanesi btn bunlara sebep olduuna inanarak, kahrndan kendini yedi bitirdi. Ondan geriye minicik bir kr iei kald. Kalenderi tal mezartann yanbanda naslsa her sene boy-veren bir iek. Adna nice sonra "sr kp" denecek. Kendine geldiinde Drri Babann eiindeydi. Oraya buraya yerletirilmi kandillerin titrek alevleri devasa glgeler douruyordu tekkenin bu en kuytu, elma aalarna nazr odasnda. Bir kenarda hafzasna ks, yerinde ar, var iken yok, ilemeli bir ceviz sandk vard. Bir tek o boyundan fazlasna soyunmuyor, glge oyunlarna itibar etmiyordu. Derken duvardaj^i glgelerden biri, karndalarn ite kaka nn aarak hzla saa yneldi; kvrld; imbiklerden geti; derviin merakla ve hayranlkla seyrettii adamn kirpiklerinden aaya damla damla szld. Drri Baba hibir eyin farknda deildi sanki; sakin sakin ebru yapmaktayd. Aladn bilmeden alyor olabilir miydi? Nicedir smsk kapal tuttuu dudaklarn aralamaya altnda, o altl stl iki erguvn izgi buna direnmek istedi; yapan deri kalkt; ince ince kan akt. Dudaklar birbirlerinden ayr derken, Drri Babann dilerinin arasndan tane tane szler dkld. "Ebru neyi anlatr bilir misin ya Pinhan?" Sessizce baktlar. Derviin iri, siyah doutan srmeli gzleri, Drri Babann birer izgi halinde ekilmi mavi bulutlu gzlerine takld. Karlatklar gn geldi Pinhan'n hatrna. O mavi, incecik izgileri ilk kez grd gn geldi aklna. i cz etti. "Sen kendini kk zannedersin. Halbuki en byk lem sende toplanmtr. Ebru bunu fsldar bize. Bir tek nokta, en ince frann ucuyla suya braklan minnack bir nokta, olur sana umman u derya. Yaylr, kvrlr, lamelif misali dolanr. Katreyiz lemde, lkin unutma ki tek bir nokta Pinhan, tekmil srlar iinde barndrr." Bunlar sylerken bir yandan da toprak boyalar suya serpmekteydi. Bir ara ban kaldrp "yakla" diye fsldad, "yakla da hele bir bak". Pinhan t karmadan odann orta yerine geldi ve eilip ebruyu temaa etmeye balad. Mavi bulutlar aralandnda keman kalar kt ortaya. nce, nazenin izgiler kvrlarak halkalara, iice gemi halkalar katmerlenerek gllere, uuk pembe gller dillenerek blbllere dnt. Ve blbller katre katre dalp, en nihayetinde bay-kulu viranelere terk etti yerlerini. Baykularn uursuz sesleri vastasyla, haberi kendinden nce gelen devanas, ok gemeden boy gstererek ve bast yerleri zangrdatarak yoluna kan her eyi ya ezdi ya da inemeden yuttu. Bir mddet sonra, memeleri yerlerde srnen ve buram buram belsuyu, eki eki ter kokan devanas, bolca hrpalad vcudunun szlarna daha fazla tahamml edemeyerek, yorulduunu kabullenmek durumunda kald. Her eyi pervaszca yok ettii iin stne oturacak ne bir kaya, ne de yemyeil imenler bulabildi. Korkun bir grltyle, kle gibi yere yld. te o zaman, kz m yoksa olan m olduu anlalamayan bir ocuk, klcyla devana-snm ikin ve yal karnn yararak ortaya kt. Oluk oluk akan kan, yaan yamurla karp bir kez daha yerini mavi bulutlara brakt. Suyun zerinde sregiden bu amansz kavga, Pinhan'n akln bandan alm, soluunu kesmiti. yle ki Drri Baha'nn sesini tekrar iittiinde, nerede

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

olduunu kartmakta bir an glk ekti. "Anlatmana lzum yok Pinhan. Anlatmasan da olur. Unuttun mu gnln ne yne akarsa demitim. Hl yle. Gnln ne yne akarsa Pinhan." Drri Baba ardan ald szlerini, mavi gzleri akmak akmakt. Bakt Pinhan'a, bakt ebruya, ii acd. i kanad. Ancak o zaman dudaklarnda kuruyup kalm kann, gzlerinden aaya yol izni yalarn farkna vard. "Ben dostumu gkte ararken yerde buldum Pinhan. Lkin bulur bulmaz da yitirdim. Senin yreine gurbet dm bir kere, kavli karar etmisin gmeye. Gnln o yne akm Pinhan, elden ne gelir. Sana verebileceim topu topu iki hediyem var sadece. Birisi kulana kpe olsun diye. Her ne yne gidersen git, ka menzil tketirsen tket sakn ola kendinden utanma. Vcudun ehrine gir Pinhan; onu sey-rcyle. Hem de doya doya seyreyle. Biz nefsimizi silmekten deil, bilmekten yanayz; unutma. Birinci hediyem budur sana. kinciye gelince..." Drri Baba uzand Pinhan'n elini tuttu. Pinhan soluunu tutmu, bayld baylacak, donuk gzlerle ellerine bakmaktayd. Elleri sanki vcudunun bir paras olmaktan vazgemi, aniden balarn alp uzaklamlard. Drri Baba Pinhan'n eline fndk iriliinde bembeyaz bir inci tanesi brakt. Pinhan akn, Pinhan alamaklyd. Drri Baba szlerini bitirmeden havada bir kandil peydahland. Titrekti alevi ama esen rzgra bana msn demeden gz krpyordu Pinhan'a. "Bu kandil sana yol gstersin. Adn fasl- hazan koyalm. Snd yerde aradn bulasn" Pinhan, srda olan dereyi gemeden nce, tekkeden ayrlalj beri avucunda smsk tuttuu inci tanesini havaya kaldrd. Gnein altnda her zamanki gibi stbeyaz, prl prld. Banda brakt tek sa teli ni kopard. Kuann arasnda tad sahtiyan aa kard. nci tanesini ve yol boyu kendine elik eden mavi kokuyu derinin iine koydu. Sa teliyle deriyi dikip, ufack bir kese yapt. Sahtiyan keseyi boynuna asarken, son bir kez geriye dnp bakt. Tuz kesilmedi, ne de ta. Geriye dnp bakt ve ol vaziyette ehr-i ehir-i stanbul'a vard.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Firuzefam bir halka idi hava, Gnei perdelerdi bazen...

BU BAB HAVA AHVALN BEYAN EDER K TABATI SICAK VE RUTUBETLDR

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

EMANET

Krlmamak iin bkl Dz olmak iin eril. Dolmak iin boal, Paralan ki yenilen Az eye sahip olanlar oa kavuabilirler ok eyi olanlarn zihni karr.
TaoTeChing

Nak- Nigr mahallesinin Babafingo yokuu ile Kesikba sokann bititii yerde gbela ayakla duran iki katl ahap evden, elinde yourtlu ekmek, gzlerinde yalarla bir kz ocuu frlayverdi. Sol bacann sa bacandan daha ksa olmas, koarken hzn kesmekteydi. Benzi hasta yatandan yeni kalkmasna sapsar ve iindeki alkant nne kan yutabilecek kadar devasa idi. Smn eke eke, topallaya topallaya, rakik vcudunu srkleyerek biraz kotuktan sonra yavalad; civardaki evlerden birinin basamaklarna oturdu. Bir sre, bo gzlerle, etrafn, geleni geeni seyrettikten sonra yerdeki karncalara verdi dikkatini. Topraktaki bir oyuktan sray bozmadan pepee kan; siyah patikalar halinde evlerin mutfaklarna dadanan; kmen gvdelerinde boylarndan byk ykler tayarak harl harl alan ve uzaktan bakldnda yryen rekotlarn andran karncalara... ocuk, bir sre, sanki daha evvel hi karnca grmemi gibi dikkatle ve merakla izledi onlar. Tam bu oyundan sklp kalkmak zereydi ki, onu grd; topraktaki oyuktan en son kan karncay. Topraktaki oyuktan en son kan karnca tekilerden pek farklyd. ylesine emsalsiz, ylesine bir basma... Onlar ne kadar kara ise, o da o kadar akt. Doar domaz un uvalna dm ya da st kazanna dalmasna... Topal kz ocuu, ak karncay grr grmez, mahalledeki btn ocuklarn yamur yadktan sonra syledikleri arky mrldanmaya balad. Aralarndaki en ufak ocuun etrafnda bir ember rerek ve elele tutuarak, dne dne syledikleri o bildik arky. Ak karnca, kma karma Sakn yaklama ebemkuana Cinlerin ayana basarsn arpk urpuk olursun sonra Ak karnca, kma karma Boulursun yamur yanca Namazn kimseler klmaz Alar szlanrsn mezarnda Ak karnca, kma karma Ak karnca, kma karma te o zaman sol baca sa bacandan daha ksa olan kz ocuunun aklna mthi bir fikir gelmi olacak ki, suratnda muzip bir ifadeyle ayakland. Kesme talarla rl sokan bir kenarndan usul usul akan yamur sularna daldrd avularn. Toplad sular, karncalarn gzerghlar zerine dkerek, hemen hepsinin istedii yerde toplanmalarn salad. amurdan bir ember kt ortaya. emberden paasn kurtarmaya kalkan olursa, vay haline; ocuk hemen suyu basyordu. Su, btn yollan kapyor; firar krntlarn, kurtulu umutlarn yakalad yerde elleriyle bouyordu. Kaplarn kilitli, dalarn geit vermez olduunu anlayan karncalar arnaar emberin iinde skp, korkuyla birbirlerine sokuluyorlard. Topal kz ocuu ilerinde en iri ve en kara olann padiahlar olduunu dnd; tahtndan edilmi, bir bana

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

braklm, mahzun ve garib bir padiah... Muhasara emberinin dnda brakt ak karncaya son bir kez gz attktan sonra, byk bir evkle yeryzndeki tekmil karncalar ona benzetmeye karar verdi. Gazasn cmle leme ilan edercesine etrafna tepeden bir bak frlatarak, kollarn svad; srtn dikletirdi. Karnca rkm karalndan kurtaracak cen-gaver nihayet kp gelmiti. Bylesi etrefil bir vazifeye elbette ki karncalarn padiahyla balamalyd. Parman, ekmee srl yourda alp, iri karncann her yann bununla bir gzel svad. O orada debelenedursun, teki karncalar, padiahlarnn yardmna koacaklarna, beyhude bir inatla emberi delip svmann yollarn aryorlard hl. ocuk, son bir kez bakt onlara ve yourtlu ekmei tepelerine indiriverdi, muzaffer bir kumandan edasyla. Topraktaki oyuktan en son kan ak karnca cenk emberinin dnda kalmt. Hzla oradan uzaklarken, bir an iin durup ksk gzlerle geriye bakt; kardelerinin akbetine deil, uzaklara, ok uzaklara ve yaknlara, ok yaknlara bakt. n cin top oynayan sokaklara, hncahn dolan cami avlularna, szm szm szlanan ahap evlere, gcr gcr gcrdayan beiklere, sus pus olmu mezarlklara, buram buram lavanta kokan eyiz sandklarna, tklm tklm kahvehanelere, sk pk meyhanelere, gm gm atan yreklere, frl frl dnen dolaplara, satr satr okunan dualara, demadem beylenen beddualara, gnbegn artan yoksullua, gzalc renkleriyle prl prl parlayan mcevherlere, o mcevherler iin ilenen cinayetlere ve oluk oluk akan kanlara bakt. Gurubun ilk ulesi altnda, AdemouUarmn Havvakzlarnn trl trl huylarna, fkeyle, hasedle, kinle bakt. Sonra, nilfam damarl mermer bir tan altna girerek srra kadem bast. Rakik vcutlu kz ocuu ak karncann yokluunu fark etmeden, emberin iini beyaza boyamakla meguld. Karncalar yourda bu-landka, kapkara, kmen gvdeler ak pak inci taneleri gibi yerde yuvarlandka, ocuun gzlerinde rengrenk parltlar dolayordu. Gece vakti bir grnp bir kaybolan havai fieklerini andran parltlar. Zaman zaman, belli belirsiz iki beyaz leke, hercai parltlarn arasndan syrlp balarn uzatyordu. O iki beyaz leke henz vaktin gelmediini anlayarak gerisin geri kovuklarna saklanyordu. ocuk, ylesine kendinden gemiti ki, gzleri yourtlu karncalardan gayrisini grmyordu. Tek banayd bu lemde; bir banayd. Her eyin tam ortasndayd; adna dnya denilen, beyhude kouturmalardan, mnsz iti kaklardan mrekkep koskoca bir boluun tam ortasnda. Durmadan bileyledii fkesinin karanlkta parlayan sipsivri ucuyla, boluun karnn boydan boya yarmaya oktan hazrd. Bir kalabala snp yalnzlktan syrmak istedii iin deil; yaratt her korkuda, sebep olduu her lkta, bozduu her gzellikte, soldurduu her glmsemede, aslolann kendi yalnzl olduunu kendine, sade kendine ispat edebilmek iin. Lkin, ie onlardan balamak zere yourtlu ekmei siyah karncalarn zerlerine iyice bastrp, topunu birden ezerken, gzlerindeki o iki beyaz leke fsunkr renklerde havai fiekler altndan boy gsterirken, o esnada yoldan gemekle olan ve senelerdir ara ucuza, dedikoduyu pahalya satan Cevizii Tahir'den okkal bir tokat yedi. Cevizii Tahir, tam teekkll ve vazifesini byk bir ciddiyetle yapan l)ir ayakl meyhaneydi. ncecik, titrek bacaklar ile iri, ikin karn mthi bir tezatlk tekil ederdi. En byk derdi, sert, siyah sakalnn enesinin etrafnda sanki sarp bir hududa toslamasna gerisingeri dnerek, yaz, esmer suratnn ksmen kse kalmasna sebep olmasyd. Bir mddetten beri, mahalle kocakarlarnn tavsiyelerine uyarak, suratndaki sakal barndrmayan ksmlar atele ucunu yakt fndn karas ile boyayp, ya ile beslemekteydi. Sakallarna dair en ufak bir laf dahi zlf-i yare dokunup, heyhcylcnmesine kifayet ettiinden, Akrep Arif mahalleliler, mahallenin yegne ayakl meyhanesinin bu husustaki hassasiyetine sayg gstererek, onun yannda bu mevzuyu katiyyen amazlard. Cevizii Tahir, her Allah'n gn, gne tepeye yaklatnda sermayesini omuzlar, yollara koyulurdu. Daha erken ie balamasna iki malm sebepten lr imkn yoktu. Birincisi, hem ge saatlere kadar taban tepip, muhtelif kelerde arak sattndan, hem de eve vardnda o gn iittii tm dedikodular ballandra ballandra uyku mahmuru karsna anlatmay huy edindiinden, sabahn ilk saatleri dnda uyumaya vakit bulamyordu. Kadncaza gelince, her gece ektii bu eziyeti iyiden iyiye kanksam grnyordu. Her gece, uykusunun tam orta yerinde, yani gndz gzyle

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

gremediklerini ryalarnda tatl tatl, doya doya grrken, evvela arak kokulanyla, sonra drtklenerck uyandrlyor; ve uval uval dedikoduyu, cinlerin bile uykuda olduu saatlerde zihnine buyur etmeye mecbur kalyordu. Cevizii'nin gayesi karsnn uykularn haram etmek deildi elbet. O sadece, gn boyu iittii ve oraya buraya krntlarn serpitirdii dedikodular, evine dndnde, hem karsna hem de kendine, noksansz, mbalaasz anlatt takdirde, unutkanlk denen illetin nn alabileceini sanyordu. Yani her gece tekrarlanan bu merasim, Cevizii'nin hafzasna takviye maksad tayordu. Zira bir dedikodu hammaddesinin iyi para edebilmesi iin, seneler sonra bile rahatlkla sata srlecek suretle ilenerek, hafza mahzeninde itinayla saklanmas artt. Velhasl Cevizii Tahir, dedikodu satarken, oldum olas, bildii her eyi anlatmaktan kanr; byk bir ustalkla laf kvrtp, ortaya ufak ufak yemler atarak, ganimetin byn sonraya saklard. Oltaya taklanlar, dedikodunun devamn renebilmek iin, kendini ardan satp naza eken ayakl meyhaneyi kovalamaya, kovalarken de keselerinin azn amaya mecbur kalrlard. Lkin Cevizii'nin dimanda toplanan ganimetler bir araya geldiklerinde ortaya yle kelli felli bir yekn kard ki, kazara ilerinden birini unutmak iten bile deildi. Ee, madem ki unutmamak iin bildii hereyi yksek sesle ve noksansz anlatmalyd, bunu yapabilmek iin de karsndan baka kime itimad vard ki... Cevizii Tahir'in, iine gne ykselmeden kmamasnn ikinci sebebi, kadim mterilerinin huylarnn ve meakkatli mesleinin gereiydi. Zira ehl-i iret, onca eziyet ektirip bolca hrpaladklar ileke midelerini delmeyi, delip de su bile iemez hale gelmeyi asla arzu etmediklerinden, her ne olursa olsun, bir-iki lokma altrmadan demlenmeye balamazlard. Onlar karnlarn doyurana ve bir gece evvelinin sermestliini frlatp atana kadar da gne ykselmi olurdu. Hal byle olunca da, Cevizii Tahir, blk prk uykusunu aldktan sonra, bana takkesini, omuzlarna Bursa ii petemalini yerletirir; aran, o kesif kokuyu iine eke eke hazrlar; bir nargile marpucunu e drde katlayan bir ucu musluklu barsa beline smsk dolar; kadehini kuana dikkatle yerletirir; uykusuzluktan gzaklar torbalanm karsn neeyle per; ve besmelesini ekip ie balard. Ondan sonras, yr babam yr... Dedikodulardan mrekkep saatler boyu... Cevizii Tahir, gn boyu, sokaklarda mteri kokusuna gre yn deitirerek taban teper, uzaktan seirte seirte yaklaan gediklileri sebzeci dkknlarnn nlerinde yahut ilerinde bekler; bir iki hobeten sonra senelerin tecrbesiyle nn arkasn kollar; barsak musluunu aarak, kuandan kard kadehe sapsar ara boca ederdi. Dkkn sahipleri de, ayakl meyhanenin ya kesesini yahut aran sk sk trtkladklarndan, bu gidiata aka gz yumar, ses karmazlard. Mterileri, ayakl meyhanenin kadim mdavimleriydi ayn zamanda. Sratle ierken, sebzeci dkkanndaki bir lahana ya da marul yapran, veyahut turpu, emsaline az rastlanr bir tevazuyla meze ya par; attracak bir ey bulamadklanndaysa, azlarn ellerinin tersiyle silerek "az mezesi" ile yetinirlerdi. kilerini yuvarlarken, bir yandan da ayakl meyhane ile ayak st sohbet etmeyi huy edinmilerdi. Bu sohbetler esnasnda Cevizii Tahir, huylarn gayet iyi bildii mterilerini mmkn olduunca lafa tutar ve en canalc sualleri destursuz sralard. Bir yandan aran, bir yandan da Cevizii'nin suallerinin adamakll sersemlettii mdavimler de dillerini tutamaz; ilk kadehten sonra blbl gibi tmeye, keyifli keyifli akmaya balarlard. te o vakit hudutlar alr; en hafi srlar mahfazalarndan kartlr; dilin kemiinin olmad bir kez daha ispatlanrd. Neler, neler anlatlmazd ki bu ayak st sohbetlerinde? Sakz mahbublarnn hangi meclislerde boy gsterip kimlere gm anak tuttuundan, mahalledeki en sofu zatn aslnda su katlmam bir mnkir olduuna; hangi afte karnn kendini ona buna peke ektiinden, civardaki herif-i naeriflerin habis huylarna; engi avratlarn konaklarda hemcinsleriyle ne dolaplar evirdiinden, taze fidan karsn mesud edemeyen bir herifin, kimbilir hangi akla uyarak tenasl uzvuna merkep kuyruundan

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

kopard kl balamaya kalktna ve bu niyetle yanna yaklat merkebin att iftelerle yaralandna; kabaday geinip, ahbazlktan dem vuranlarn meyhane kavgalarnda nasl yiitliin onda dokuzuna sahip ktklarndan, krpe gelinlerine by yapan kaynanalarn melun ve haf maksatlarna; en mtekmil grnenlerin ahval-i reziliyyesinden, kimlerin veled-i zina olduklarna kadar envai eit faideli bilgi bu mestane mecliste peyderpey aa kard. Bu yolla gn boyu malzeme toplayan ayakl meyhane, hava kararmaya balar balamaz topladklarn, orda burda, meraklsna satard. stelik hem malzemenin en mhim ksmn sonraya saklayarak, hem de anlattklarna aran drt be misli fiyat bierek. Hal byleydi ite; sittinsenenin Akrep Arif, yeni adyla Nak- Nigr mahallesinde arak ucuza, dedikodu pahalya satlrd. te bu titrek bacakl, ikin karnl ayakl meyhane, nm- dier Cevizii Tahir, imdi kalarn atm, karnca katili topal kz ocuuna dik dik bakyordu. ocuk ise, yedii amardan ok, ortala yaylan kesif arak kokularndan sersemlemi grnyordu. Koku, yani o pek yakndan tand, kendini bildi bileli iki katl ahap evlerinin her kesinde, ama en ok da babasnn yatt odada teneffs ettii arak kokusu, imdi yreinde buruk bir ac brakyor; yitip gitmi bir hayalin kanl canl timsali olarak karsnda dikiliyordu. Bir trl zaptede-medii gzyalar yanaklarndan aaya ptr ptr dklrken, kirli, tozlu suratnda ince, uzun, klrengi yollar ayorlard. Ara sra grltyle burnunu ekip, smn emiyordu. Sm genzini yakyordu. plak, hayli pis ve yara bere izleriyle dolu ayaklarnn dibinde topraa bulanm yourt, unufak olmu ekmek ve inci taneliine terfi edemeden mevta olmu ayakl rekotlan yatyordu. Mcrim ocuun babas ayakl meyhanenin sk mdavimlerinden olduundan, Cevizii Tahir, hem adamn her trl huyunu suyunu, hem khne evin mazisini, hem de ocuun hangi dilden anlayacan gayet iyi biliyordu. "Dellendin mi kz. Bi skmlk canlar var zaten, ona da sen mi kasdettin? Gnah ki ne gnah... Babana syleyim de gr gnn. Kzlck sopasnn tadn zledin zaar." ocuk, kvr kvr salarla evrelenmi ban kaldrp Cevizii Tahir'in gzlerinin iine bakt. Upuzun kirpikli, iri, bal rengi gzlerini esirgemeden, dosdoru, yakarak, delerek bakt. "Babam gt!" dedi dilerini skarak. Artk alamyordu.

simler byldr. Sade byl m, isimler hem de bycdr. Mahallenin ismi Nak- Nigr olahberi, bu szdeki kerameti ok daha iyi anlyor, hatta iliklerinde hissediyordu sakinleri. Sebebi gayet sarihti. Zira bu mehur mahalle sittinsenedir Akrep Arif mahallesi diye bilinirdi. Akrep Arif, ki hi phesiz hem gelmi gemi kabadaylarn iinde bir tane hem de fukara dostu, gnl adam, mucib mizal idi, varlk leminden gp gittiinde, anl anl adn mahallelisine emanet etmiti. Mahalleli de, bunca zaman emanete hyanet etmeyi aklndan dahi geirmemi; Akrep Arifin anna lyk olmak, ruhunu her daim ad etmek iin boyunca ura vermiti. Sittinsenedir Akrep Arif mahallesi, hretini stanbul'un tepelerinden arp, yedi dvele gmbr gmbr duyurmakla vnrd. Burada dnyaya gelen her ocuk bylesi bir hrete zeval getirmemeyi, sonuna kadar lyk olmay boynunun borcu bilirdi. Kazara, riyakrlk ederek borcundan dnen yahut asln inkra cret eden olursa, evvela ktekle, sonra nasihatle abucak yola getirilirdi. Yola gelen, mahallenin firuze inili, selvi motifli, bakr tal emesinde, yediden yetmie herkesin gz nnde, nedametini dile getirir; avu suyla ban svazlayp, tekmil crmlerinden, ayplarndan arnr; ve doru yolu bulduuna nian olarak da, oraca, gnlnden ne koparsa brakrd. Akrep Arif mahallesinin emesinin zeri, yan yresi, bundan dolaydr ki, envai eit nedamet nian ile donanmt. Bu nianlardan her biri, yoldan kann, asln inkra yeltenip de

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Akrep Arifin nmna toz kondurtann tvbekrlnn samimi ifadesi, doru yola dndnn sarih iaretiydi. Burada aurelikler, em-i blbller, altn bilezikler, gmleklik bezler, yaldzl toprak lleler, iek sapl mhrler, lohusa erbetleri, cep saatleri, kunduz krkleri, testiler dolusu arap, enfiye kutular, kama knlar, zemzem sulan, Medine hurmalar, sedef kakmal Kuran- Kerim mahfazalar, terkibi mehul macunlar, sorgular, kurutulmu meyvalar, cam humbaralar, marapalar, yaldz pullu kseler, kehribar tebihler, horoz derisi gerili dmbelekler, kymetli talar, fildii taraklar, halkr billur kutular, tombak sahanlar, glabdanlar, lledanlar, buhurdanlar... hatta ve hatta kimbilir hangi evliyann sandukasnn, srma iplikle ayet ilemeli, kymetli rtsn dahi bulmak kabildi. Hem det yerini bulsun hem de ibret-i lem olsun diye sergilenen bu nedamet nianlarna mahallede kimse el srmezdi. Sanduka rtsnn hikyesi, hibir zaman tam olarak aa kartlamamsa da, azlara sakz olmu, bire bin katlarak evden eve, kulaktan kulaa nakledilmiti. Elbette iin en dorusunu, olsa olsa Cevizii Tahir bilebilirdi. Gene de bu aibeli hikyeni" hakikate en yakn hali muhtemelen yleydi: Yakn zamana kadar, Akrep Arif mahallesinin mrai ve laubali delikanllarndan, ve dolaysyla da yzkaralarndan biri olan Sefih Ali, konukomudan gizli hrszlk eder, alp rptklarn da evinde istiflermi. Habis huylar aa kmasn diye mesleini icra etmek iin stanbul ehrinin en uzak kelerini seermi. Gel zaman git zaman. Sefih Ali hem hrszl, hem laubalilii ve mrailii yle ilerletmi ki, latife ettiini sanrken herze syler; kargay blbl, merkebi dldl diye satar; kafasnda krk tilki besler, krkna da ayr vaatlerde bulunur; gzden srmeyi, katan rastk alar; tavuskuu grse yolacak kaz beller olmu. Sade bununla kalsa gene iyi. aldka almak, rptka rpmak, paralandka paralanmak hrs brm gzlerini. Sefih Ali'nin gzlerine, i sebze yeili reklenmi. Hal byle olunca da, karn doysa dahi gz bir trl doymayan Sefih Ali, chr-i stanbul'un mehur yangnlarn birer ganimet frsat belleyip, yangn yerlerine dadanmaya balam. te ne olduysa, yine byle bir yangn zaman olmu zaten. O yangn orackta, tam da o vakitte kmasaym. Sefih Ali de civardan tesadfen geiyor olmasay-m, Nak- Nigr mahallesindeki nedamet emesinin zerine rtlmesi kabil olamazm o pek kymetli, ayet ilemeli evliya rtsnn. Dinleyin felein zulmatn Oldu stanbul'da bir niane Grn bu mahallin harabatn Yand dkkn evler kald virane'
2. k evlani, Kerestecideki Yangnn Destan.

Yangn Defterdar Celal mahallesinde ktnda, bir baka kyamet daha kyam eylemi ehr-i stanbul'da. stanbul dediin, varlk lemine gzlerini at gnden bu yana ne kyametler atlatm, arnaar bunu da atlatacak. Atlatacak ama yle sessiz sedasz, sklm pklm deil; ayyuka kan feryadyla figanyla, yreini gm gm attran telayla korkusuyla, ve kllerinden doabilmek iin her daim yannda tad bir piirimlik Eyub sabryla. Kyamet dediysek, alevlerin meali herkes iin bir olacak deil elbet. Malm ya, her yangn nice insan inim inim inletirken, bir de bakmsn ki kiminin de yzn gldrr. Belki de budur bu ilerin hikmeti. Ne safi ktlk, ne de safi iyilik. Ne de olsa, ktnn en okkals bile, baz baz, bazlarna, mucizevi bir merhem terkip eyleyip, clk yaralar iyiletirir. nanmas ne denli zor olsa da, kiminin ruz- maheri, kiminin ruz- hzn oluverir.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Ne safi ktlk; ne safi iyilik... Her daim, her yerde, -ki-ba-l-lk... Velhasl, o gn Defterdar Celal mahallesine saysz bela ve cefa veren, drt yan dadar edip inleten alevler, bazlarnn yreine de kova kova su serpmiti. Ve eytana pabucunu ters giydirecek kadar kurnaz, mahallelisinin yzkaras hrsz ve mrai Sefih Ali, minnetle ald bu suyu salt yreine serpmekle yetinmemiti. Tekmil kemiklerini, ve vcudunun her bir karesini onunla ykam, svamt. Hal byle olunca da, evleri yakp, canlara kastederek, usul usul tten ocaklar bir fiskede sndren yangn, Akrep Arif mahalleli Sefih Ali'ye acil ifa vermiti. Zira onun iin yangm demek ganimet demekti. Bu sebepten tr Sefih Ali, Defterdar Celal mahallesinden ge ykselen alevleri grr grmez, sevin naralar atmamak iin kendini zor tutarak, hemen o yne seirtmiti. Oysa, Sefih Ali'ye kalburdan elee kadar yama frsat mutula-yan yangn, penesine geirdikleri iin felketlerin en by idi. Defterdar Celal mahallesinin sakinleri sokaklara dklm, feryad u figan ederek mallarm mlklerini alevlerin gazabndan ve bu renk fevvaresini takip eden kllerin siyahndan kurtarmak iin canlarn dilerine takm urayorlard. Malm ya, stanbul yangn, Anadolu ise salgn ile nm salmt. Sz itibaryla alkndlar drt mevsim, gece gndz, vakitli vakitsiz kaplarn alan alevleri ieri buyur etmeye. Alkndlar alkn olmasna da, gelen misafirin iyiden iyiye arszlap evlerinde ne var ne yoksa gtrmeye kalkmasna raz gelecek halleri de yoktu elbet. Duyunca ahali heman yetidi Birka da yolda baylub dd Birdenbire bir yer tutudu kd duman ara ta asmane Byle zamanlarda, bir baka mahalle ahalisinin tuzlarnn kuru olduunu sanmalar kadar byk bir gaflet ve de cehalet olamazd. Birbirine pek benzerdi ahap evler; sadece kisvede deil, kaderde de. Boyasz tahtalar g bela bir arada tutmay kotaran iviler, yangn ktnda, huy deitirir; umulmadk bir anda ok gibi frlayarak uzaktaki bir baka ahap evi rahatlkla tututurabilirdi. Komuluk bir ka-derdalk demekti; ister mecburiyetten olsun, isterse can u gnlden. Heman alev her yana srad Drtbe dkkn ve konaklar sard iddetle rzigar aldka ald Baladlar evden kaan kaana
k evlani, Kerestecideki Yangnn Destan.

Kendi cann, maln kurtarmaya alanlarn ya da Sefih Ali gibi kyametlerden parsa toplayanlarn dnda, alevlerin penesinden uzak olduu halde bakalarnn imdadna koanlar da bulunurdu her zaman. te o gn de, Defterdar Celal mahallesinde yangn ktn haber alan kuzeydeki ar esnaf da yardma komu, bara ara orta yere ylmt. Dkkn st bekr odalarnda ikamet eden delikanllar, her yangnn stne yrmeye namzet, gnll ve bkn bir ordu tekil etmekteydiler. in asl, ara sra kendilerinin de kazara yangn kartp, ar boyundaki khne dkknlar lmle burun buruna getirdikleri de olurdu. Ve bylesi yangnlarn dedikodusu da bol olur; bekr uaklarnn yreklerinde yanan atein zaptedilemeyecek bir hal aldndan, gizli gizli, odalarnda, -gnahlar boyunlarna- fi-il-i eni ve fiil-i livata iledikleri kulaktan kulaa, azdan aza dolard. Bylelikle bekr uaklar ile yangn mnasebeti pek ikircikli bir hal alr, ayn zatlar, hem nice yangnn sndrcs, devas olurken, hem de kimi zaman, sebeb-i vcudu oluverirlerdi. Yine de, istisnasz her yangnda canla bala koturup, kelle koltuk serbazlk

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

eden bu yiitlere nankrlk etmemekte fayda grrd civar halk. Zira gayet iyi bilinirdi ki onlar, var you, sadece tek ilteli, tek yorganl, tek yastkl bir yer yatandan ibaret olan darack odalarnda, dkknda ie yaramadklarna karar verilen envai eit hrdavatn arasnda yatp kalkar; ikyet yahut itiraz etmeden boaz tokluuna alp didinir; ve hi karlk beklemeden, hi tanmadklar insanlarn, hi bilmedikleri eyalarn omuzlarda tamak suretiyle alevlerden kurtarrlard. Defterdar Celal mahallesinin grd geirdii kim bilir kanc yangnd bu. Her yangn gibi bunun da velvelesi boyundan bykt. Yangn zedelerin huylar trl trlyd. Sokaklara dklenler, tutumasn diye evlerinin damlarndan aaya kova kova su dkenler, baygn baygn alevleri seyredenler, feryat eden dul kadnlar, zrl znl alayan ocuklar, akn ocuklar, yeni bir oyun frsatn glcklerle karlayan daha kk ocuklar, kymetli mallarn alevlerin ellerinden kurtarmaya alanlar, yardma koanlar, cann zor kurtaranlar, aylp baylanlar, Allah'a yakaranlar, yangm karan meluna lanet okuyanlar... te byle bir gulgulenin tam ortasnda, mahallelisinin yzkaras, nm- dier Sefih Ali, keyifle, olan biteni izlemekteydi. Hibir frsat karmamak iin fldr fldr dnen gzleri, ok deil, birka adm tesinden geen bir karalty seince iri iri alarak, fener alay gibi parlamaya balad. Karalt, telala yangn yerinden uzaklamaya alan gen bir kadna aitti. Srekli yann yresini kolaan ederek yryen, yreinin gmbrts o hengmede bile rahatlkla duyulabilen kadnn bir eyler saklad, birilerinden korktuu her halinden belliydi. Gsnn zerinde tad kk bir kutuyu, sanki her an birileri kp da elinden almaya kalkacakm gibi, kollaryla sk sk sarmt. Sefih Ali'ye gelince, onun akl, kutunun iinde ne olduundan ok kadnn kvrak vcuduna, her admda hopur hopur hoplayan yusyuvarlak kalalarna taklmt. Lkin yangn alevleri kulaklarna kucak kucak ganimet mutuladndan, ifrat- hissiyat'a gem vurarak, kadn takip etmemekte karar kld. Kararndan dnmeyeceini ispat etmek istercesine, buram buram fitne kokan kadndan yana bakmamak iin kafasn evirdi. Tam o esnada, yangnn patlak verdii yerde, ivileri oktan frlam ahap bir ev grltyle kverdi. Sefih Ali, herkesin dikkatinin oraya toplanmasn frsat bilerek, etrafm kollamaya dahi lzum duymadan, yaknlardaki bir evden kurtarlm ve st ste istiflenmi mallara yanat. Onlarn arasmda ldayan bir gerdanln gzne arpmas iin ksack bir an kifayet etti. Gerdanl almasyla, gidip bir kuytuya saklanmas bir oldu. Pek bereketli olaca daha imdiden aikr olan bir gnn siftahn ite byle yapt. Geri geri ekilip, bir duvara srtn verdi. Orada avn kollayan atmaca gibi gzlerini ksp etraf seyretmeyi srdrd. Oynak kalal gen kadn gzden yitirdiine zlen yreini avutmaya muktedir ganimetlerin ufukta grnmelerini beklemeye koyuldu. Sefih Ali'nin grd geirdii, soyduu yamalad, kenarndan kesinden trtklad kimbilir kanc yangnd bu. Sras geldiinde sabretmeyi de bilirdi, ok gibi frlayarak en mnasip frsat ensesinden tutup yakalamay da. Sefih Ali diini skp, etraf temaa ederek orackta aleste bekle yedursun, hi mi hi hesapta olmayan bir hadise patlak verdi. Yangnda sade mallarn mlklerini deil, edeblerini de yitirdikleri anlalan iki dul kadn sasaa, ba baa dvmeye balamlard. lerinden biri, yekdierini gerdanln almakla itham ediyor; itham edilen de aza alnmayacak kfrlerle ona cevap veriyordu. Birbirlerine baklarndaki adavet, ortal stmakta, yangn alevlerinden ok daha iddial grnyordu. Kan kmasna ramak kalmt. "Rabbim aklm sana emanet. Ayan denk al mandagz kan, sonra bilmem ha!" "Haydi oradan gudubet. Kala gz arasnda i ettin gerdanl. nallah el avu aasn. Yz okka ibriim boyu yerin dibine gecesin." "Arlk hu! Allahtan kork. Bana torbann azn atrma. Hem gerdanlk ne ararm senin gibi bitli karda?" "Aman dostlar, aklma heyheyler geliyor. lii murdar kar. ald canm gerdanh, ald da koca kyla stne yatt. Yetiiiiin!"

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

ki dul kadnn kardklar patrt ylesine bykt ki herkes bir anda balarna topland. Velhasl ortalk fazlasyla kalabalkt ve bylesi bir arbedede her ne kadar kimsenin kimseyi grecek takati yahut niyeti olmasa da orta yerden mal armak cret deil, olsa olsa cehalet isterdi. Bu kavi sebepten tr, admn ataca topra yoklamadan ayan uzatmayan Sefih Ali, oradan svmaya ve klleri beklemeye karar verdi. Klleri severdi. O siyahln arasndan yangna yenik dmemi pirin amdanlar, mcevher kutular, burma bilezikler, gm yahut altn taklar... velhasl envai eit ganimet kabilirdi. Karn altndan boyunlarn uzatan iekler misali, kllerin iinden syrlp gelerek... Sefih Ali'ye gerdan krp, apkn apkn glmseyerek... Telaa lzum yoktu. Sular durulunca tekrar gelir, kllerin arasnda oynayan ocuklar mnasip bir bahaneyle uzaklatrr ve Kaarun hazinelerini aramaya koyulurdu. Gelgelelim, kani olmay da beceremiyordu bir trl. Ne de olsa topu topu bir gerdanlk ile oradan uzaklamay hazmedecek bir adam deildi. Yllarn hrsz, nm- dier Sefih Ali ise eer, fldr fldr dolanan gzleri elbet ksa gnn krn bir yerlerde bulacakt. Byle dnrken, srtn yaslad duvarn te yannda uzanan evliya trbesini fark etti. Trbe demek kollu gm amdanlar, pirin fiske amdanlar ve hatta evliya yle byklerden biri ise, sandukann zerinde kymetli bir rt demekti ki. Sefih Ali pek severdi bylesi hazineleri. Hi kukusuz, itikatsz deildi. arplmaktan, mr boyu arpk urpuk dolanmaktan d kopard kopmasna da, korkusuna rvet sunard iin ucu ball olunca. Korkusu hk demi Sefih Ali'nin burnundan dm; arabuk teslim olurdu bir iki tatl lokmaya. Dilini keser, hem munis hem de selis oluverirdi. Sobann etrafnda kvrlan kedi misali keyifle mrldayarak Sefih Ali'nin salarnn arasna kuruluverir; szlerin tutulmasn, vaatlerin yerine getirilmesini beklerdi. Byle zamanlarda Sefih Ali ile korkusu cancier bumbar sarmas oluverirlerdi. te o gn de. Sefih Ali korkusunu ppladktan sonra saa, sola, ge, topraa bir gz att. Ne yazk ki snabilecei bir karanlk yoktu ortada. Drt yana k saan alevler duvarn tesini de inatla aydnlatmaktayd. Ne gam; omuzlarn silkip gld Sefih Ali. Kyda kede kalm glgeleri kendine siper edinerek, duvar at. Sere peindeki kedi admlaryla trbeye yaklap, alacan alarak oradan svt. Tam da o esnada, gerdanl alman dul kadn, bir eliyle teki kadnn bandan yolduu sa tutamn tutarken, bir eliyle de usulnce dvebilmek iin bir tahta paras yahut bir ta ararken. Sefih Ali'nin karaltsn seti. Kadncaz, donakalmak yerine, nce bir besmele ekip, ardndan yanndaki yresindeki insanlara ve bilhassa, bir dakika ncesine kadar tavuk boazlar gibi boazlamay dnd dul kadna karalty gsterdi. O vakit kavga sona erdi. Zira herkes grmt ki, evliya, yangn ve kavga yerinden uzaklamakta idi. O ulu kii, pilini prtsn toplam, alevlerden, arbedelerden uzak ve sakin bir ke bulmak zere karanla dalmakta idi. Dul kadn, gerdanlk yznden kard patrtdan dolay af temenni eder gibi, alamakl bir ifadeyle karaltnn ardndan fatiha okudu. Rivayet budur ki. Defterdar Celal mahallesinin yekpare mermer bir stundan ibaret mehur sadaka ta ite o mstesna gnn ansna konmutur trbe duvarnn yamacna. Trl fete bana msn demeyen bu sadaka ta, yolu buradan geenlerin balarnn gzlerinin sadakas olarak, mrlerinde hi grmedikleri ve grseler de tanmayacaklar AdemouUarna, Havvakzlanna braktklar nafakay, ihtiyac olanlara, usulca, usulnce teslim ederdi. Para, zerindeki ukurda durur, hali vakti iyi olmayanlar, semte yollar dtke tan zerini yoklar ve bir miktarn geri brakmay ihmal etmezlerdi. Fakir fukara. sefaleti bir kendinin ekmediini gayet iyi bilir, parann bir ksmn daha sonra gelecek kaderdalanna brakrd. Yangn ktnda amdanlar ve rtsyle gzlerden rak ama gnller ire bir mekna tanmay daha mnasip bulan evliyann ad kaznmt sadaka tana. Onu ilk gren dul kadn bu ie nayak olmutu; sevabna. Kadncaz nereden bilsin karanla karp terk-i diyar eden evliya hazretlerinin, gerdanln aran haris ve habis huylu Sefih Ali'den bakas olmadn... Sefih Ali'ye gelince, o, sebep olduu ve olaca hadiselerden bihaber ykn yklenmi, yolunu tutmutu. Lkin mahallesine avdet etme iini mmkn olduunca ardan alyor, hi tela etmiyordu. Ne de olsa, sanduka

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

rtsn, amdanlar, ve gerdanl evine sa salim ulatrabilmek iin gecenin karanlnn bastrmasn beklemek zorundayd. Beberuhi Rza nefesini avularna fleyerek snmaya alt. Bu gece hava ok souktu. stelik nbeti devredebilecei baka bir beki yoktu mahallede. Oysa eskiden bekisi vard Akrep Arif mahallesinin. Nbetlee kollarlard mahalleyi. Ne var ki. Kabakulak Reo, iki sene evvel mahallenin evli barkl kadnlarndan biri ile kap gitmiti. Sabrkp Sabri ise artk bekilik yapamayacak kadar yalandndan yakn zamanda kesine ekilmiti. Sylediklerine gre her gece gn aarana kadar tek gz odasnda kaln sopasn yere vura vura dolaacak ve ikyete gelenleri tutuklamaya kalkacak kadar bunamt. Hal byle olunca da Beberuhi Rza tek bana kalmt. Lkin bu meakkatli vazifeyi bir bana ifa edemeyeceini gayet iyi bildiinden bir beki aryordu yanna. Yeni beki. Kabakulak Reo gibi utanmaz arlanmazn teki kp ellemin karsna kzna gz dikmemeli; ve Sabrkp Sabri gibi ahi gitmi vahi kalm biri olmamalyd. Bu sebeple Beberuhi Rza yanna drst, szne sadk, gc kuvveti yerinde bir beki aramakta idi. Aryordu aramasna da pek de acele ettii sylenemezdi. Ne de olsa Ramazan- erif yaklamaktayd. Beberuhi Rza, ramazan bahilerinin blnmesini istemediinden, yeni bir bekinin hemen gelmesini istemiyordu. O gece hava ok souktu. Beberuhi Rza, souktan parmaklar donmu ellerine ikide bir hohlayarak snmaya alyordu. Ucu demirli meeden yapma kaln sopasn arada bir yere serte vurarak, kan sesin yanksndan g topluyordu. Bu ses kafasnn iinde dolanan tilkileri artp, birbirlerinin kuyruklarna basmalarna yol alndan, ramazan bahilerini nerelere harcayacan mtemadiyen silbatan hesaplyordu. Beberuhi Rza, ad stnde, o kadar ksa boylu bir adamd ki, att her adma dikkat eden Sefih Ali gecenin karanlnda onu fark e-demedi. Beberuhi Rza'ya gelince, o stne stne gelen eci bc karalty fark etmekte gecikmemiti. Fakat iyi saatte olsunlarn ziyaretine uradn sanarak bildii tm dualar pepee sralamaya balamt. Bir duadan tekine geerken, birden iine bir kurt dt. Belki de Ke-poz'du bu. smihan Kadn'n mehur ve zararsz Kepoz'u ite bu sefer de bu tuhaf kla girmeyi, girip de beki babay .akna evirmeyi kafasna koymu olabilirdi. Eer hal byle ise, Kepoz'u sol bileindeki uvaldzdan rahatlkla tanyabilirdi. Beberuhi Rza cesaretini toplayp karaltya pusu kurdu. Bir duvarn arkasna sinip, tam nnden getii esnada karaltnn stne atla-yverdi. Fakat kskvrak yakalad buz gibi souk bilekte uvaldza rastlayamaynca, Beberuhi'yi bir korku raesidir ald. Neyse ki ayn anda, yangn yerinde ald rvetle sesini kesen Sefih Ali'nin korkusu da itaat etmekten vazgeip, boygstermiti. Bir mddet, iki adam kardkl tir tir titrediler. Ama birden Beberuhi Rza, sanduka rtsnn altndakinin, ahvali ve egali mehul bir yaratk deil de. Sefih Ali olduunu anlad. Onu, gzlerine reklenen i sebze yeilinden tanmt. Beberuhi Rza, Sefih Ali'nin azn yle bir yokladktan sonra ona ilimedi. Fakat grdklerini, arak kokusunu takip ede ede bulduu Cevizii Tahir'e yetitirdi. Cevizii duyar da, mahalleli duymaz olur mu hi? Sanduka hikyesinin bundan sonras orap sk gibi geldi. Hemen mahalle uras topland. Sefih Ali elpene divan yeminler ederek bir kendini bilmezin iftirasna kurban gittiini, meleklerden daha pakize ve masum olduunu ispat etmeye aladursun, sade ev uyann sanduka rts deil imdiye dein tm alp rptklar evinde bir bir tespit edildi. nce ktek, sonra nasihat. Kolaysa yola gelme! Sefih Ali tvbeler ederek kendini nedamet emesinin nnde buldu. Yediden yetmie btn mahallelinin gzleri nnde bir gzel ykanp crmlerinden arndktan sonra da, bana bela olan sanduka rtsn oraya serdi. Bu kymetli hediyeyi alan nedamet emesi keyfinden bir gvercin gibi gurul

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

gurul sesler kartp, sularn tard. Sittinsenenin Akrep Arif mahallesinde iler byleydi. Byleydi ama mahallenin ad Nak- Nigr olalberi ortada bir tuhaflk vard. Ne Akrep Arifin anl anl adn terk etmeye, ne de Nak- Nigr'a olan minnet borlarn inkr etmeye yrekleri elveriyordu. ki taraftan e-kitirilmekte ve iki taraf da meninun edememenin huzursuzluunu duymaktaydlar. O eski mesut gnlerine bir an evvel geri dnmeyi arzulamakta, fakat bunun nasl mmkn olabileceine dair en ufak bir hal aresi bulamamaktaydlar. Yoksa, sittinsenenin mehur ve emsalsiz mahallesini kem gzlerin nazar m kakalamt?

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

HIYANET

Yal kadn gerekli zeni gsterip onu kendine getirmi; .sonra da kendisine "Neyin var olum? Bu denli alt st olacak ne grdn ki?" diye sormu.
Binbir Gece Masallar Hasan-iil-Ba.sri'nin Servenleri

Akrep Arif mahalleliler, kabadaylar ah, gnl adam, stanbul lemlerinde nmn okutmu demini srm Akrep Arifin kutsal emanetine canla bala sahip karken, sittinsenedir demadem artan hretlerini, mahallenin drt kapsndan esen drt ayr rzgrn muhabbetine borluydular. Demirden dklm kuzey kapsndan pfr pfr esen rzgra bd- ahbaz denirdi. Bu souk rzgr Akrep Arif mahallelilere cesaret alard. Kurun kaplama gney kapsndan lk esen bd- pn mahalle halknn ehresine gzellik katard. Bd- berin namyla, bakrdan yaplm bat kapsndan salna salna ve scack esen rzgr da mahalle ahalisini mlayim klar; onlara hsn-i adab bahederdi. Tepeden trnaa gme kesmi dou kapsndan esen nemli rzgr ise bd- prg diye anlrd. Bu rzgr mtemadiyen, ya konuur yahut slk alard. Onun tesiriyle mahalle ahalisi kfrbaz olmutu. Drt ayr kapya, drt ayr rzgrn mhr vurulmutu. Her mhrde bir harf taht kurmutu. Kuzey kapsnn, kenarlar yabani sarmaklarla evrilmi mhrnde selvi boyuyla elif, gney kapsnn papatyalarla bezenmi mhrnde karnnda noktasyla cim, bat kapsnn smbl sslemeli mhrnde buruk glmsemesiyle ze ve dou kapsnn meneke biiminde kesilmi mhrnde azn bak amayan mim harfi intizar ederdi. Demir, kurun, bakr ve gm... Serbazlk, gzellik, hsn-i adab ve kfrbazlk... te bu drt hususta, imdiye dein kimsecikler Akrep Arif mahallelilerin ellerine su dkememi, onlarla boy leme-miti. Drt ayr rzgrn ok uzak diyarlardan tayp getirdikleri tlsmlar, mahallenin yedi kocakarsnn ellerinde yourulur, okunur, srlanrd. Ortaya kan cevher, kymetli talarla bezenmi gm bir mahfazann iinde, kem gzden yavuz dilden saknlr saklanrd. Kocakarlar cevherden kimselere, en yaknlarna dahi sz etmezlerdi. Bd- pn'n tad gzellik pek mstesna bir gzellikti. Onun sayesinde Akrep Arif mahallesinin gzeli boldu. Bd- pn'n yetitirdii evlatlarn ab tablan grenlerin azlarn yle bir ak brakrd ki, bu ak azlara sinek girse, girmekle kalmayp bir de orada yuva kursa, adamn ruhu duymazd. Kz olsun erkek olsun, bu rzgra gzlerini ap onunla serpilenler, gelincik yanakl, mestane gzl, fidan boylu, nazik endaml, hokka burunlu, ok kirpikli, billur tenli, nokta benli ve ll dudakl olurlard. Kimilerine gre Allah onlar zenip de yaratmt. Kimilerine gre de vakti zamannda bu mahalle peri kzlarnn aknna uradndan, onlardan geriye, gzide bir neseb kalmt; yoksa keramet rzgrda falan deildi. Sebep her ne olursa olsun, Akrep Arif mahalleliler gzellerini ellemin nazarndan korumak iin, mahalle kocakarlarnn ellerinden kma nazar boncuklar ve muskalar tarlard. Her yeni doan perizad bebein banda yine bu kocakarlar gn nbet tutar; hem bebeklere hem de lohusalara dadanan cinleri savarlard. Kocakarlar gn gece boyunca uyumadan, gzlerini dahi krpmadan tetikte bekler; cier sken, kan emen, zulm keyif edinen Pirelik'e, Pirabok'a, Alkars'na meydan okurlard. Mahallede doan her bebek ve doum yapan her kadn, hayatlarn bu kocakarlara borlu olduklarn gayet iyi bildiklerinden onlara saygda asla kusur etmezlerdi. Burada, azck boy atan olan, hemen yeni yeni terleyen byklarn fiyakal fiyakal burmaya soyunur; memeleri tomurcuklanan kzlar da gerdan krp, gz

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

szme telana kaplrlard. En mhimi, Akrep Arif mahallesinin skinlerinin gzleri prl prl parlard. Beikten mezara kadar, burada yaayan herkesin gzlerine, mahallenin kocakarlar sabah akam limon damlattndan, en fersiz, en inat ve donuk gz bile bir zaman sonra pes eder, gece gndz fener alay gibi parlamaya balard. Lkin u da var ki, Akrep Arif mahalleliler gzellik konusunda pek muhafazakr, pek titizdiler. Darda istisnasz her halt kartrr ama zinhar dardan kz alp, darya kz vermezlerdi. Soylar bozulmasn, stlerine au katlmasn diye mahalle dn Dr-l Gudubet ilan etmilerdi. Mahalle evlatlar, mehpare ehreleriyle olduu kadar serbazlkla-nyla da yedi dvele nm salabilmi olmalarm, kuzeydeki demir kapdan giren ve mtemadiyen souk esen bd- ahbaz'a borluydular. Akrep Arif mahallesinin delikanllar kabadayl ustalarndan renir; icazet alana dein de ustalarnn sznden bir adm olsi|n dar kamazlard. Kfi derecede bknlatna, nara atarken dizlerinin ve de sesinin titremediine, zmn iyiden iyiye sararttna inanlan delikanl, hemen yediden yetmie herkesin gz nnde imtihana tabi tutulurdu. Bu imtihana Mim, imtihana girecek olanlara da Mim-dar denirdi. Mimdarlar, Alikz kuyusu, Kancklk dehlizi, ie-i Rindan olmak zere, de birbirinden belal, birbirinden etrefil safhadan geerlerdi. Alikz kuyusu, ii yarya kadar glsuyuyla, yarya kadar da bezir ya ile doldurulmu, geni azl bir kuyu idi. Her iki sv da, aradaki huduta hrmet gsterip, birbirlerine karmadan, kuyunun yan dairesini kaplarlard. Alikz kuyusuna indirilen Mimdar evvela, glsuyu ile doldurulmu ksmda, yukardan sallanan halatlara tutunarak dururdu. Glsuyu buz gibi souk olduundan, bir yandan iliklerine kadar titrer, bir yandan da metanetini yitirmemeye aba gsterirdi. Bir mddet sonra, kuyunun etrafn ren mahalle sakinleri aadaki Mimdar' vmeye, gklere karmaya balarlard. Mimdar sylenen her iltifata, marmadan, kendini koyvermeden cevap vermeye mecburdu. Daha sonra, gene halatlarn yardmyla bezir ya ile dolu ksma geen Mimdar, bu sefer de yergi yamuruna tutulurdu. Mahalle ahalisi az evvel ve ve gklere kardklarn, imdi yere yere yerin dibine ge-iriverirlerdi. stne stlk, bezir ya adamn yreini sktracak kadar scak olurdu. Mahalle sakinleri onun hakknda her trl fena laf sylediklerinde, Mimdar bozulmadan, gocunmadan, stne stne gelen her saldry usulnce karlamak durumundayd. Bir de u var ki, kuyunun azndan atlan her sz Alikz kuyusunun duvarlarnda yanklanr, mnasip bir cevap gelene kadar da bu yank durmak bilmezdi. Bir zaman sonra vgler de yergiler de can actr, kan aktrd. Eer Mimdar panzehirini yannda tamyorsa, abucak kelimelerin zehirine teslim olur; yukar kartlmak iin feryad ederek alamaya balard. Alikz kuyusunda uvallayanlar teki snavlara girmeye hak kazanamadklarndan, kfi derecede pimediklerine kanaat getirilerek salverilirlerdi. Kuyudan alnnn akyla kanlar ise bir gece dinlendikten sonra, ertesi gn en pak, en k kyafetlerini giyerek Kancklk Dehlizi'ne sokulurlard. Dehlizin darya alan kapaklarndan biri mahalle camii-nin iindeydi. Glfam camiinin avlusundaki ceviz aacnn dibinde bulunan ve kilidinin anahtar sadece cami imamnda duran ar ve hantal ta kapak bu istisnai gnlerde alr ve Mimdar ite buraya sokulurdu. Dehliz mahallenin tam altndan dolanr; atal atal yollara ayrlrd. Snav esnasnda, yollardan pekounun ya azlar duvarlarla, talarla, kalaslarla rl olduundan ya da nereye ktklar alabildiine mehul olduundan, sadece birka kullanlrd. Kullanlan yollarda her taraf boy boy, trl trl ayna ile donatldndan Mimdar nereye bakarsa baksn sade kendini grr; bir vakit sonra da kendi suretiyle hesaplamaya koyulurdu. Bu dehlizdeki aynalar Mim-dar'a paha biilmez hediyeler teklif edip, karlnda da ondan, herhangi bir mahalle sakinini tufaya getirmesini isterlerdi. Teklifler ylesine gzkamatrc, hediyeler ylesine akllara durgunluk verici olurdu ki, pek ok Mimdar iinde kabaran tuyan zaptedemeyerek ok gemeden kancktk etmeye raz gelirdi. Ve ite byleleri, mal mlk iin eine dostuna halel getirmeyi korkun bir zll addeden mahalle sakinleri tarafndan hemen imtihandan kartlrlard. Dehlizden de alnnn akyla karak, kanckha sonuna kadar direnebilenler ise, gene bir gece dinlendikten sonra ie-i Rindan safhasna hak kazanm olurlard. ie-i Rindan aamasna varan Mimdar, Akrep Arif mahallesinin orta yerine kurulan ziyafet sofrasnda, mahallelinin kendi elceizi ve ayakcazyla yapt

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

testi testi arab kafasna dikmekle ie balard. Byle byle hem Mimdar'n meykelii llr; hem de akrkeyif olduunda dilinin dolanp dolanmad, huylarnn deiip deimedii anlalrd. lk iki imtihan baaryla vermi pek ok Mimdar testiler dolusu arab mideye indirdikten sonra ylarak azlarna geleni syledikleri, ilik edip lzumsuz patrt kopardklar ve muhabbetin tadna damla damla au kattklar iin tam da danann kuyruunu kopartacaklar srada elenmilerdi. Kaybettiklerine kani olmayan ve nerede hata yaptklarn sarho kafayla bir trl idrak edemeyen Mimdarlarn, durduk yere hrgr kartmamalar iin de her trl tedbir alnmt. ie-i Rindan'da da kendini ispatlayan Mimdar, demirden dklm kuzey kapsnn nnde, has ipekten serbazlk kua kuandktan sonra yediden yetmie herkes tarafndan bir gzel plr, tebrik edilirdi. O vakit mahalle bykleri ona yeni bir isim verir; ve bu yeni ismin kaznd bir akma haneri kuana yerletirirlerdi. Byleydi ite; Akrep Arif mahallesinde serbazlk, darya hcum etmekten deil, ieriyi fethedebilmekten geerdi. Mahallenin hretini ehr-i stanbul'un surlarndan arp yedi dvele gmbr gmbr duyuran bir baka husus da, scak esen bd- be-rin'in tad hsn-i adabt. Karncay incitmemek iin topraa yumuak basmaktan, densize haddini en mnasip zamanda, en mnasip ekilde bildirmeye; zayfn omzuna kmamaktan, uzatlan her eli p-memeye kadar envai eit hususta en isabetli tavr taknmay art koan hsn-i adabn kaideleri, bir bir saptandktan sonra, her yeni doan bebein kundana yazlrd. Edep ve terbiye esasna gre kaleme alnan hsn-i adab kaideleri, ar ve hznl bir arknn nameleri gibi sindire sindire, tadna vara vara icra edilmeyi talep ederdi. ncecik bir dere misali heybetli dalarn arasndan kvrlp nn aarak; dalndan dm bir ku misali her yrek atnda slann kadrini bilerek; rzgrda savrulan kuru bir yaprak misali ayrln hznn iliklerinde hissederek; gne altnda katre katre eriyen kar paras misali zamanla hesaplaarak; amura dm inci misali karanln ortasndan l l bakmakta inad ederek; ve krkbir eit baharatnn krkbirini de barna basan mesir macunu misali ayr gayr tanmadan edbne, ha-kmne, rindne yaamay, yaayabilmeyi tlerdi hsn-i adab kaideleri. Mahallelinin indinde, ite bu kaidelere kulak asmayanlar, bd- berin'in scak nefesinden ok, kendi vicdanlar yakard gnn birinde. Akrep Arif mahallesinin drt ayakl mehur cevherinin drdnc aya ise, gme kesmi dou kapsnn ieri buyur ettii bd- pr-g'nun marifeti olan sivridillilik ve kfrbazlk idi. Bu geveze rzgr sayesinde mahallenin kfr ve argo lgati ylesine genilemiti ki, kazara yolu Akrep Arif mahallesinin meyhanelerine den bir yabanc buralarda iittii her bir kelime ile biraz daha afallayp, mnsn zemedii lakrdlarn meyannda skntl anlar yaayabilirdi. Mahalleliler kocakar yerine cazr, cangoloz, dudu; hafifmerep kadna frktma, knkl, totomlk, yalk, sagar- gerdan; fahielere ayakkars, yalama, paoz, sfl, lpk; tombul kadna bldrcn, ho-or; irkin kadna kakano, gurabi, mrmrik boza; evde kalma kfl kpecik, patlcan turusu, kalk, khnemi peymane; metres yerine zamazingo, gaco, vmgr; ay yzl delikanllara sakz muhallebisi, mahlep, zencefil; sofulara era, davlumbaz, d-lem; harfendazlara kavruk, yalpa, dil iti; sarayllara kafes blbl, azkaz, karakui; sznde durmayp riyakrlk edenlere medd cezir, kvrdak, ehl-i nr; gzn budaktan esirgemeyenlere fitil otu, koba; pintilere fukara devesi, hurda ake; nazik tabiatllara hanm inesi, ine oyas, yass kadayf derlerdi. Bd- prg'nun verdii ilhamla mahallenin neferlerinin azlarna pelesenk olan kfrler ise teeddben buraya yazlmamlardr. Yalnz, u da var ki Akrep Arif mahalleliler bu klliyat salt kendilerine saklamayarak, bir de bunun bir ksmn memalik-i Osmaniyye'nin drt bucana ihra ederlerdi. Akrep Arif mahallesinde dantel oya misali ilenen kfrler memleketin en cra kelerinde dahi kap kap

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

alc bulurdu. Alclar bir taraftan en son gelen mallar dikkatle tetkik ederken, bir taraftan da mehur mahallenin yedi ceddine selm etmekten kendilerini alkoyamazlard. Drt ayr rzgrn sayesinde, Akrep Arif mahalleli olmak sevin ve iftihar medaryd. Mahalleliler, gittikleri her yerde kasm kasm kaslarak ve etraflarna yle bir tepeden bakarak, Akrep Arif mahallesinde yaadklarn, hem de doma byme oral olduklarn sylemeyi ihmal etmezlerdi. Bu szler, btn dikkatlerin zerlerinde toplanmasna sebep olduundan, azlar kulaklarna vararak, Akrep Arif nm babayiidin efsanelerini ballandra ballandra anlatmaya balarlard. Bylelikle, hem mahallelerinin hretinin kayman yer, hem de velinimetlerine lyk olmaya gayret ederlerdi. Velhasl bu mahalle, hretini, drt ayr rzgrn tek vcutta kay-naabilmesine borluydu. Her bir rzgr tahta tek bana kabilmek iin can atarken, onlar barndran vcudun muhtemel bir kavgaya kurban gitmemesinin yegne hikmetini kulak hrszl yapan yedi kocakar bilirdi. te bu yedi kocakar, gkteki meleklerin fsldama-lanndan kayan yldzlarn seyrine, krlanglarn szllerinden topraktaki brt bcee, talarn damarlanndan orbalardan tten dumana kadar baktklar her yerden almetler toplarlard. Onlarn nazarnda almet dediin her yerde mevcuttu. Krda iek toplar gibi almet toplamak mmknd. Yeler ki insan grmeyi grmemeye yelesin. Hal byleydi. Byleydi ama yakn zamanda mahallenin ad deitiinden, senelerin Akrep Arif mahallesi bir sabah uyandnda Nak- Nigr mahallesi oluvermiti. Bu iin sebeb-i hikmeti, stanbul ehrinin en kkl ailelerinden birine mensup Nak- Nigr nm asil ve yufka yrekli bir hatun kiinin son nefesini verirken, bu kenarda kyda kalm mahalleye bir hamam yaptrlmasn vasiyet etmesiydi. Dnyasna doyamayan bu gen kadnn vasiyeti sevenleri tarafndan har-fiyyen yerine getirilince, Akrep Arif mahallesi de bir hamama kavuuvermiti. Hem de ne hamam... Soyunmah, lkl, scakl ayr gzel. Nida hamamnn erkekler ksmna Kemeke sokandan, kadnlar ksmna ise Muamma sokandan girilirdi. Her iki ksm da eklen birbirlerinin ayn olmakla beraber, kadnlannki biraz daha geniey-di. Hamamn giri kapsndan, dar bir koridorla, iki katl tasarlanm, kk kk odalara blnm soyunmala geilirdi. Burada aheste aheste soyunup, Bursa ii petemaller kuananlar, biraz soluklandktan sonra yekpare mermerden, yuvarlak ve bask bir kapdan geerek lkla varrlard. Kapnn her iki tarafnda yeralan yavruaz damarl koyu krmz mermer kurnalara, pirin emelerden grl grl akan glsuyu, daha ilk admda hamamn ne kadar mstesna olduunu ispat ederdi. Burada yrrken insann yzne evvela souk, sonra giderek lklaan ve buram buram tr- sahi kokan bir hava mevcesi arpard. Ilkln orta ksm, birbirinden gzel, irili ufakl tam krkbir porselen tabakla donatlmt. Bu tabaklardan yaylan renk demetleri arlkl olarak soluk mrekkep mavisi, ala yeili, uuk mor, ivit rengi, eflatun ve camgbeinden mrekkepti; ve bu halleriyle sade lkla deil hamamn tamamna esrarl, mphem bir hava verirlerdi. Hamamn gzelliine gzellik katan bir baka husus da her ksm birbirinden ayran kapnn bir ncekinden biraz daha ykseke tasarlanm olmasyd. Bylelikle hamamn iinde yryenler her admda balarn biraz daha kaldrp, omuzlarn biraz daha dikletirerek en nihayetinde ta gbektana kadar varm olurlard. Hamamdan karken de getikleri her kapda balarn biraz daha emeleri, omuzlarn biraz daha drmeleri icap ederdi. yle ki k kapsna varan, kendini ikibklm sokaa atard. te kaplarn bu ekilde tasarlanm olmasna, mahalle sakinleri derin mnlar vermilerdi. Onlarn indinde hamamda ykananlar sade kirlerinden arnmakla kalmyor; bir de girerken ykselmek ve karken alalmak suretiyle, bykln ve ki-birin ne denli geici olduunu yakndan grme frsat buluyorlard. Nida hamamnn kukusuz en atafatl ksm olan scaklk ise drt eyvanh, drt halvet hcreliydi. Her bir halvet hcresinin zeri kk bir kubbe ile rtlmt. Mahallenin kadnlar ite bu hcrelerde bir taraftan, seslerinin nlamasna aldr etmeden bol bol dedikodu yapar, bir taraftan da evvela kendi ocuklarn, sonra hzlarn alamayarak konu komununkileri bacaklarnn arasna sktrp, amar dver gibi ykarlard. ri memeleri ocuklarn

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

kafalarna sal sollu darbeler indirdike, zaten scaktan maymak zere olan kmen vcutlar daha da sersemleirdi. Bylelikle defalarca keselenip, sabunlanan ve kaynar sularla ykanp, iri memelerin darbeleriyle hrpalanan ocuklar, scaklktan adeta srnerek dar ktklarnda, tepeden trnaa kzarm ve iki kat derilerini geride brakm olurlard. lerinde yaa daha byk ve dolaysyla daha tecrbeli olanlar, feryatlarn, alanp szlamalarn kr etmediini gayet iyi bildiklerinden, dilerini skp sabrederlerdi. stelik uslu duranlar muhakkak dllendirilirlerdi. zerleri sabunlanm liflerle gerili gm taslar, flemeleri iin ellerine tututurulur; kan rengrenk balonlar canlarnn acsn unuttururdu. Geri balonlar hep ksa mrlyd; birazck ykselip, etrafa k satktan sonra aniden yok olurlard. lerinde kubbeye ulamay baaran olmamt. Onlar sessizce patlarken, belli belirsiz kvlcmlar grnrd havada. Byk ocuklar kvlcmlara sinirlenip, 'daha iri, daha uzun mrl balonlar yapabilmek iin birbirleriyle kyasya yarrlard. Ne var ki balonlar, bu yarta hibir zaman onlar kadar hevesli, onlar kadar inat olmazlard. Daha kk ocuklar ise bu dle burun kvrp, beyhude alayp tepinirlerdi ykanrken; ama ok gemeden burunlarn eke eke, sabundan yanan gzlerini ova ova teslim bayran ekerlerdi. Bazen, neft renkli irice bir sabun kalb kadnlarn ellerinden ok gibi frlar, engellerin arasndan ustalkla kvrlarak ta kirli sularn akt kanallara kadar kaymay baarrd. Kk ocuklar yal gzlerle bu sabun kalplarna bakp imrenir, onlar gibi kayp kurtulmay hayal ederlerdi. Aslnda bu ocuklar, gbektana uzanp da kendilerini tellaklarn ellerine brakan byklerinden ok daha ansl olduklarn bilmezlerdi. Zira Nida hamamnn amyarmas tellaklar sert kseleyi zmparalar gibi kese yaparlard. Byke ve bir utan br uca krmzya kesmi bir kubbe, gbektana kol kanat gererdi. Aadan ykselen ve ard arkas gelmeyen sesler kubbeye vardklarnda paralara ayrlp, su damlalar olarak geri dnerlerdi. Damlalara refakat edip kubbeden nazl nazl szlen gne klan ise, kenarlar ilemeli talarla rl geni, stbe-yaz gbektan aydnlatrken, scakln geri kalan ksmn lo brakrlard. Bylelikle gbektanda uzananlar scakln her kesinden rahatlkla seyredilebilirken, gbektan evreleyen ksmlar esrarl bir karanla brnrd. Tellan elinden kurtulanlar pestilleri km bir halde gbektana uzanrken bu karanla bo gzlerle bakarak, uultularn, nlamalarn, yaygaralarn ve kahkahalarn ortasnda kendilerinden geerlerdi. Nida hamamnn hem erkekler hem de kadnlar ksmnn her kesi ince bir iilikle dantel gibi ilenmiti. Gzeldi hamam; bambaka bir lemdi. Geni ve bereketli bir rahim gibiydi; kapsna varanlar sessizce iine eker ve ancak can istediinde salverirdi. Hamamda ykananlar son suyu dokunurken Nak- Nigr'n ruhuna fatiha okumay ihmal etmezlerdi. in asl, Nak- Nigr'n bylesine mutantan bir hamam pek de durup dururken yaptrmad, bu iin altnda muhakkak bir bit yenii olduu azdan aza, kulaktan kulaa yaylmt. Ama byle durumlarda bilip de bilmemekte fayda gren mahalle halk diline kilit vurmu, gzn kapamt. Bylesine mstesna biri kalkp da bu kadar byk bir ihsanda bulunurken onun hakknda dedikodu yapmak, mahallenin gzbebei Civan mer'e sevdalandn, sevdasndan verem olup deklerde yatarken son arzusunun, asla kavuamad, zira zinhar mahallesinden kopartamad sevgilisine aal bir yadigr brakmak olduunu konuacak deillerdi ya. Hal byle olunca, bilip de bilmemek en doru, en isabetli karard. Bu iin ardnda yatan sebep her ne olursa olsun, Nak- Nigr nm paa kz kalkp da mahalleye hamam yaptrnca ve bu hamamn klhanlarnda evsiz barksz nice insan souk k gnlerinde kemiklerini stma imknna kavuunca, mahallenin adnn Nak- Nigr'a evrilmesi genel kabul grmt. Geri bu pek zarif isim mahalle kabadaylarnn pek houna gitmiyor ve sokak isimleriyle kayda deer bir ztlk tayordu ama olsun varsn. Bu mermer kurnal, her daim scak sulu, grenlerin yreini ferahlatan, buram buram tr- sahi kokan ve sade kirden deil kederden de arndran hamam, mahallenin veletlerini bitlerinden pirelerinden, evsiz barkszlarn k ayaznda donma derdinden, evinde rahat duramayan fettan kadnlarn da canskmt-sndan kurtaryordu ya. Gene de mahallelinin ii pek rahat deildi. Hem nasl rahat olabilirlerdi ki,

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Akrep Arif, davud sesi, kulaklara enlik klhani naralary-la ryalarna girip herkesten teker teker hesap sormaya balamken? Herkes hal aresini baka baka yerlerde ararken, akamclar, nerede olurlarsa olsunlar ve nasl bir halet-i rahiyye iinde bulunurlarsa bulunsunlar, itikleri ilk kadehi Akrep Arifin erefine kaldrmay det edindiler. Kendilerini biraz olsun balatmak, mahallenin adn Nak- Nigr'a evirmenin vebalini bir nebze olsun hafifletebilmekti tm gayeleri. Bylece kadehler tokuturulurken, keyif ehli yeni bir akama daha hazrlanrken u szler yanklanrd havada: "Hey gidi babayiit Akrep abimizin erefli ruhu ad olsun!" Masada bir yabanc olduunda, drtklemek ya da ayana basmak suretiyle onun da katlmas salanr, bu merasim titizlikle yaplrd. Hep bir azdan "mn" diyerek kadehleri balarna dikerler; suratlarn burutururken de azlarna bir iki lokma bir ey atmaya alrlard. Akrep Arifin erefine kaldrlan kadeh yle yudum yudum deil, tek nefeste dibini bulmalyd. Bylelikle Akrep Arif, dudaklardan yola karak hzla aalara szlr, genizleri yakar, gsleri trmalar ve bir mzrak hzyla indii mideleri delmeye kastederdi. O kadar da olsundu hani. Madem ki bir kusur etmilerdi; affedilmek iin ne lazmsa yapacaklard. Hibiri fayda etmedi. Hasl- kelm mahallenin ad Nak- Nigr olalberi her ey ters gidiyordu. Ayn son cumas dkknlara aslan ve kimsenin grmemesi iin ters evrilen Karia suresi; karnca yuvalarndan alnarak drt keye serpilen topraklar; bir di sarmsak, rekotu, pavurya dii, atall mercan, kurt dii, Hintkarncas boynuzu ve mavi boncuktan meydana gelen nazarlk kmeleri; dklen kurunlar; okunan dualar kr etmemekte ve mahallenin beti bereketi gnbegn azalmaktayd. Akrep Arif mahalleliler, bu iin iinde bir i olduunu kestirmekte, mahallelerinin adn Nak- Nigr yapmalarnn vebalini dediklerini sezmekte; lkin duruma mdahale edememekteydiler. Senelerdir kulak hrszl yapan yedi kocakar dahi melekleri iitmekte glk ekmeye balamt. Ve aryorlard. Ne yardan ne de serden geebildiklerinden, iki ismi birden tamann yollarn aryorlard. Bu iki ismin birbirleriyle geinemediini, er ya da ge ilerinden birinin yekdierinin boazna sarlacan, kan kanl kavgada kurunun da yala beraber yanacan bile bile.. simlerin hem byl hem de byc olduklarm bile bile. Ve korkuyorlard. Akrep Arifin hayaleti gece vakti evlerin damlarnda dolayor; ayak sesleri, yataklarnda kvranan mahalle skinlerinin yreklerinde gm gm yanklanyordu. Merhumun hayatta iken elinden drmedii kehribar tebihi ilmik olup boazlarna getiinde, tekmil mahalle ahalisinin elleri ayaklarna dolayordu. O vakit yediden yetmie hepsi pr pr ecel terleri dkyorlard. Ve bekliyorlard. Neyi ya da kimi beklediklerini bilmeden, bilemeden bir almet bekliyorlard. Bira-l-met!

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

FELAKET

Devir dnd; Zaman yine pi oldu Teslim Abdal Cevizii Tahir, topal kz ocuunun yanndan, suratnda meyus bir ifade ile ayrlmt. Kara haberi iitince ne yapacan bilememi; ocuun gnln okayacak birka tatl laf dahi syleyememiti. Karnca vakasn aklndan tamamyla kartarak, yetim kalm ocua hakikati bilmeden att tokatn hicabyla kzararak oradan uzaklamt. imdi, hi vakit yitirmeden ly kartan evi ziyaret etmeliydi. Babafingo yokuu ile Kesikba sokann bititii yerdeki iki katl ahap eve gidip, basal dilemeli; bir ihtiyalar varsa omuz vermeliydi. Ama evvela kendi evine uramal, karsn da bu elim hadiseden haberdar etmeliydi. Cevizii Tahir daha evvelki akam kendisinden arak alan, keyifli keyifli sohbet edip, bol bol dedikodu malzemesi veren bu gen ve heybetli ve kfrbaz adamn nasl olup da ertesi gn kartamad-na akl sr erdiremedi. "Takdir-i lahi!" dedi iinden bir ses. "Lkin ok ierdi rahmetli" diye ekledi baka bir ses. "Acep ne vakit lm?" diye merakla sordu bir nc ses. Derin bir sessizlik oldu. Cevizii bu sessizlie teslim olurken, bir yandan da en son sorulan suale bir cevap bulmaya alyordu. Eer gece vakti gp gitmise, o kck ocuk geceyi bir lyle tek bana geirmi demekti bu. Tepeden trnaa rperdi. Oldum olas korkard lmden ve llerden. Cevizii Tahir ne zaman byle dalgn dalgn yrse, gzlerini bast yerden ayramazd. Gene byle ikibklm yrrken, yerde yatan nilfam damarl mermer bir ta dikkatini ekti. Babasn yitirmi kk bir ocua att tokadn acsn ondan kartmak ister gibi hmla bir tekme savurdu taa. Nilfam damarl mermer ta havada birka takla atp, uzaa derken, onu grd. Gzleri yuvalarndan frlad. O aknlkla yle ters bir hareket yapt ki, dilini srd. Tuzluydu kann tad. Prdikkat eilerek, kendine yeni bir snak arayan karncann hakikaten ak olup olmadn anlamaya alt. yle ya, topal kz ocuu bu karncay da yourtlam olabilirdi. Cevizii Tahir, karncann hakikaten ak bir karnca olduunu grnce, korkudan titremeye balad. Kendini bir nebze olsun toparladnda. Babafingo yokuunu kp. Kara Nara sokana dald telala. Sokan ortasndaki, katl, sarmaklarla rl ahap eve vardnda nefes nefese kalmt. Kapnn sapsar pirin tokman hzla almaya balad. eriden illi, zeytin gzl, salar sfra vurdurulmu bir olan ocuu kt. "Ninen evde mi?" diye sordu. ocuun ban salladn grr grmez de, geni avluyu geip, hzla en st kata yneldi. Titrek bacaklaryla yukarya karken her bir basamakta giderek daha da kuvvetlenen yabani ot kokular bir an iin sersemleyip duraklamasna sebep oldu. Baka zaman olsa houna gidecek olan bu baygn kokulara imdi tahamml edemiyordu. Kevser nine yukarda, peykede oturmakta, evdeki yabani otlan birer birer gzden geirmekteydi. Her sene kadna toplatt yabani ot uvallarnn gelmesine daha epey vakit olduundan elinin altndaki malzemeyi dikkatli kullanmas gerekiyordu. Fakat baz otlar ya tamamyla bittiinden ya da bitmeye yz tuttuundan asab bozuktu. Selmsz sabahsz ieri dalan Cevizii Tahir'i grnce knal ellerindeki karaba otlarn kucana brakt. Ayakl meyhanenin durup dururken evine damlamayacam gayet iyi bildiinden, sebeb-i ziyaretini merak etmiti. "Hayrola Cevizii?" diye sordu. "Hayr m er mi sana akl danmaya geldim ninem. Ben... Ben mahallede ak karnca grmm."

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Kevser nine telalanmadan, sradan bir haber alm gibi sakin sakin arkasna yasland. htiyarlna ramen, pembe-beyaz ehresi, hafif kalkk bumu, stbeyaz dileri ve hl sarkmam yanaklanyla hayli din grnyordu. Eer yan eleveren bir ey varsa, o da her kpr-daymda atr atr eden kemikleriydi. Bir yandan kucandaki uuk mor karaba otlarn kurdela ile balarken, bir yandan da sordu. "Dosdoru baktn m, esah m, gzn sana oyun etmi olmasn?" "Yok nine, dosdoru baktm. Yalanm yok. O'dur. Erda'dr. Bildim." E-r-d-a! Kevser nine her bir harfi, yere drmekten korktuu billur bir ieymiesine dikkatle tamt kulaklarna. Harfler tamam olduunda, biraz evvelki msterih ifade yerini, btn simasn gerim gerim geren bir endieye brakt. Son bir kez daha sordu Cevizii Tahir'e. "Sakn gzn sana oyun etmi olmasn?" Sol baca sa bacandan daha ksa olan kz ocuu Babafingo yokuu ile Kesikba sokann bititii yerdeki evine vardnda, derin bir sessizlikle karlat. Evden karken kulaklarn trmalayan feryatlar tamamen dinmi; geride mtemadiyen i eken, haykrmaktan sesleri kslm kadnlar brakmt. Lkin ocuun ieriye admn atmasyla onu gren kadnlarn hep bir azdan mthi bir yaygara koparmalar bir oldu. Evdeki tekmil kadnlar bahtsz ocua sarlmak iin birbirleriyle yarmaktayd adeta. Topal ocuk pis bir paavraya bakar gibi donuk gzlerle, kendisini kucaklamak iin atlan kadnlar szdkten sonra, "karnm atr" diye seslendi. Adeta seslenmedi de buyurdu; talep etmedi de emretti. Zaten, anas Kabakulak Reo ile kap gittiinden beri, acnarak se-vilmektense hi sevilmemeyi, halta herkesin nefretini zerinde toplamay ye tutmutu. imdi bu duygu daha da perinlenmi, glenmiti. te bu yzden, kimseyi muhatab kabul etmediini ispatlamak iin ortaya konumutu. Ama komu kadnlar oldum olas acmay severdi. Acmak, onlara gizli bir haz verir, yeknesak hayatlarn ksa bir mddet iin de olsa cazip klard. Bir bakasna acmaktan kendilerine pay kartrlard. ylesine kanksamlard ki bu ii, ocuun gzlerindeki serkelii fark edemediler; hepsi birden onun karnn doyurmak iin atldlar. Bu yarta galip gelense, Nevres'in halas oldu. Mutfakta klbastlar, karnyarklar, testi kebablar, yadan kanlmadan piirilmi pilavlar, etli dolmalar, zerdeler, kavurmalar, tavuk yahnileri, kymal brekler, yass kadayflar, lokma tatllar, baklavalardan mrekkep mkellef bir sofra duruyordu. ocuk, birbirinden gzel, birbirinden itah ac bunca yemein ortasnda ne tarafa saldracan arm a tavuk gibi kalakalmt. aknln zerinden attktan sonra, oburluuna hudut izmeden yemeye koyuldu. Halas, bir yandan ocuun itahn yar hayret yar efkatle izlerken, bir yandan da i ekip duruyordu. Samimi bir sevecenlikle ban okad- ocuun enesinden aaya szan yemek yalarn sildikten sonra, yumuack bir sesle, "Ban sa olsun Nevres," dedi. "Bundan gayr bizim de kzmz saylrsn." ocuk yaprak sarmalarn mideye indirmeye ara verdi ve azn ap yemyeil dilini gstererek, alabildiine souk bir sesle konutu. "Evine mi alacan beni?" Bu ani sual kadnn kulaklarnda top gibi patlam, suratndaki ereti glmsemeyi silmiti. Nevres bakt ki cevap alamyor, omuzlarn silkti umarszca. Baklava tepsisine yryp, itahla -drt baklavay gtrdkten sonra, az dolu dolu mutfaktan kt. Evlerinde bu kadar gzel yemei bir arada grmeyeli ne kadar ok olmutu. Kadnlarn toplat birinci katta durmasna imkn yoktu. Ar ar merdivenleri kt. Sa taraftaki odada Kuran- Kerim okunmaktayd. Onun hemen yanndaki odada ise d aac yaklmt. Sol tarafta, hl arak kokan oda, babasnn odas vard. Kapy aralayp ieri bakt. lnn banda mahalleden erkekler vard; bir de mezzin. eride babas hi kprtsz, ama sanki her an ayaa kalkabilirmi gibi

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

uyumaktayd. Surat amur rengini almt. Ayaklar bititirilmi, kollan yana yatrlm, enesi simsiyah bir kuakla balanmt. Gzleri kapalyd. Gbeinin zerine kara sapl bir bak yerletirilmiti. Nevres kulan kapya dayayp, hl oday terk etmeyen hrltlar dinledi; arak kokusunu iine ekti. Evvelki geceyi dnmek istemiyordu. Nasl olsa olanbiteni sabah erkenden kalkp nedamet emesinden grl grl akan suya aktarmt. Babasnn akam yemeini yedikten sonra zangr zangr titremeye balayan gen ve heybetli vcudunun birdenbire nasl kaskat kaldn, son nefesini vermeden evvel beyhude bir yakarla kzndan nasl yardm istediini, kznn gzlerindeki korkun fkeyi dehetle grdnde son szleri olarak bast ama tamamlayamad yakas almadk kfr, yatan kenarna den elinin nasl buz gibi souduunu; bir de btn geceyi bir ly seyrederek geirdiini ve hibir ey hissetmeden ylece bakp durduunu anlatmt suya. Su, iittiklerini alp gtrmt uzaklara. Nevres rahatlamt o vakit; btn bunlar bir rya idi nk. Uyumad mddete grd her ey usuz bucaksz bir rya idi nasl olsa! Keyfini bozup da evinden gzyalaryla kamasna sebep, haberi alp da feryat figan dvnmeye balayan kadnlar gruhuydu. Onlarla ayn havay teneffs etmeye dahi tahamml edemiyordu. Kapy kapatp yan odaya yneldi. Dn gece yrei donmutu sanki. Hibir ey hissetmiyordu; deil ine uvaldz dahi batrsalar eti acmaz, kan akmazd. Bo gzlerle etrafna bakarken, gayriihtiyari o kelime geldi dilinin ucuna. Ama sylemedi; sylememek iin elleriyle azn kapad. Anas birka sene evvel mahallenin bekisi Kabakulak Reo ile katndan beri Nevres onun ismini azna almamt. O zamanlar parmak kadard. Babas, hadiseyi rendikten sonra iki katl ahap evin her tarafn deli gibi sabunlu sularla ykayp, annesine ait btn izleri ortadan kaldrmt. Nevres de zamanla, hayal meyal hatrlad bu kadn tamamen unutmu, aklndan karmt. Baz baz hi olmadk yerlerde blk prk bir eyler hatrlar gibi olur; ama paralar yan yana dizdiinde hibir mn veremezdi karsndaki bulank resme. Annesinin yzn hatrlayamyordu. Sadece bir koku kalmt geriye. Kova kova sabunlu sulara ramen kmamakta inat eden glbeeker kokusu. Nevres kokular iyi hatrlard. Nevres'in kokular hafzasna istifleme dnda pek tuhaf ve kimselerin bilmedii bir kabiliyeti daha vard: gzleri. Bu onun kk srryd. Bir tek sulara at srr. Nevres gzleriyle trl trl oyunlar oynard. Bir keresinde kendini snamak iin gzlerini perdenin kvrmlarna mhlam; ve epey bir mddet ter dktkten sonra nihayet perdenin ucunu tututurmay baarmt. Geri kk bir kvlcmd, ama olsun varsn. Kvlcmlardan yangnlar kartaca gnler de gelecekti elbet. Eline kk, yuvarlak aynay alp dikkatle kendine bakt. Bir aynadaki dudana dokundu, bir suratndaki dudaa; bir aynadaki gzlerine dokundu, bir suratndaki gzlere; bir aynadaki salarna dokundu, bir ban evreleyen salara. Bir tuhaflk vard ortada. Aynaya dokunduunda nasl parmaklarm hissetmiyorsa, yzne dokunduunda da hissetmiyordu. Nevres, artk hakikat diye bir eye inanmyordu.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

KEFARET

Korku duydu, nk yalnzlk korku yaratr. "Benden baka hibir ey yoksa niin korkaym?" diye dnd. O zaman korkusu geti. Korkacak hibir ey yoktu; nk korku ikinci bir varlk olduu zaman gelir.
.. 700'den kalma Hint megi Britadaranyaka Upaniad

Kevser nine, Cevizii Tahir'i uurladktan sonra, yabani otlar ayklamaya bir mddet daha devam etti. Ama akl tamamyla baka yerdeydi. Erda'nn mahallede kolgezdii haberi yreini azna getirmiti. Uuk mor karaba otlarm, kat kat ykselen ballbabalar, mis kokulu kekikleri, keskin kokulu pelinotlarn, zehirli banotlanm, her derde deva sarsabrlar, krmz-mavi ldayan kantaron ieklerini, hafakanlar kovan srdiUerini, sar iekli mayasl otlarm, az kokularn bastran besbaseleri, pul pul kabaran ahtereleri, stne cennetten damlalar den hindibalar ve uzun, siyah sal baldrkaralar geliigzel ayrp, renk renk kurdelal demetleri aceleyle ortalktan kaldrd. dris'e seslendi. dris, Kevser ninenin en kk torunu, gzbebeiydi. Geri Kevser nine, teki torunu, en byk olu ve gelini ile mnasebetlerinde de her zaman samimi bir sevecenlik iindeydi ama, herkes bilirdi ki, onun gnlnde dris'in yeri apayryd. Aralarndaki ba, dris'in kundaktan kt gnden bu yana, gnbegn perinlenerek, en nihayetinde, baka kimsenin iine szamad, hatta yanna dahi iliemedii, demirden bir zrha brnmt. Bu kk olan, yal kadnn gz kula, var you olmutu. Kevser nine, dris'in bitlenmesin diye salar kaztlm yumurta biimli kafasn efkatle okayp, onun vastasyla alt kocakarya haber yollad, dris kotura kotura evden karken, Kevser nine, avludan uzanan asma yapraklarnn nazl nazl srtnd penceresinin nnde, ku ty yastna yaslanp kara kara dnmekteydi. Bir yandan da aryan beline, szm szm szlanan ayaklarna, atr atr eden kemiklerine syleniyordu. "Yamur yakndr!" diye geirdi iinden. "Ama ne fayda. Ettiimiz hyanetin zlln deil yamur, Nuh'un tufan dahi ykayamadktan sonra..." in asl, Kevser nine nicedir bir nian bekliyordu. Sittinsenenin Akrep Arif mahallesi, Nak- Nigr diye anlmaya balandnda buna iddetle kar km, ama belki de mrnde ilk defa szn dinle-tememiti. Ta, Nida hamamnn temelinin atlmasndan bu yana, elini kolunu balayan ve gittike derinleen bir kayg batana saplanarak bekliyordu. lk zamanlar mahalle sakinleri sk sk kapsn alp, cebr bir incelikle hamamn ne kadar faideli olduunu, Akrep Arif gibi bir gnl adamnn mezarnda rahat rahat uyuduunu ve olan bitenden gocunmas iin kav bir sebep bulunmadn dilleri dndnce anlatmlard. Belli ki bu yal kadnn inadn kramadka ileri rahat etmeyecekti. Kevser nine ise ne vakit laf dnp dolap bu mevzuya varsa, mehur sabrn tararak onlar bir gzel paylam; emanete hyanet etmenin vebalinin byk olduunu kalarn atarak haykrmt. Mahalledeki pek ok kimse bu meselenin bylesine dilhra mnlara ekilmesini yal kadnn mbalaa sanatndaki ustalna verirken, o, her geen gn, korkularnda ne kadar hakl olduunu grerek, mahallenin betinin bereketinin azalmasn kendi kesinden, ii kan alayarak izlemiti. Sonunda, ite onlar da dediine gelmilerdi. Gelmilerdi ama ne fayda. Bir mddetten beri Kevser nine srarla bir nian, bir almet bekliyordu. Bekliyordu beklemesine de Erda hi hesapta yoktu. Ak karnca Erda, lmn ve kyametin habercisiydi. Kevser nineye gre durumun vehameti gn gibi

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

aikrd; ama acaba mahallede ka kii bundan haberdard? Ve koskoca mahallede ka kii, lzm geleni tereddt etmeden stlenebilecek kadar civanmert kacakt? Ho, lzm gelenin ne olduunu kendi de bilmiyordu ya! Kevser nine dostlar gelene kadar istihareye yatmaya karar verdi. Hal aresine dair emareleri d fal ayan eyleyecekti. Alt kattan gelininin sesi geliyordu. Severdi onu. Bugne dein aralarnda en ufak bir kt sz dahi teati edilmemiti. Her biri yekdierinin alanna hrmet eder, oradan ieri sokulmay aklndan geirmezdi. Kevser nine, sofraya konan yemeklerin yandan, tuzundan, torununun ald terbiyeye kadar evin ekipevrilmesinin tamamyla gelinine ait olduunu bilir ve onun kurduu nizama katiyyen mdahale etmezdi. Karlnda gelini de, evin nc katnn Kevser ninenin topraklar olduunu ve olu dris'in onun gzndeki yerini teslim eder; kendi hudutlarnn dna tamazd. te, tek mekn oaltarak bar muhafaza eden bu hukuk sayesinde, senelerdir gl gibi geinip gidiyorlard. Pazarlk skyd. Kevser ninenin kaynanalk haklan karlnda evin en kk ocuu ona verilmiti. dris, kendi annesinden ziyade Kevser ninenin oluydu! Kaynana drdn ekmeyen, mutfann ve evinin tartmasz tek hkimi olan gelin de bu durumdan memnundu. A.slnda, bu pazarlk gen kadnn iine ylesine ilemiti ki, bazen dris'i seyrederken, yakndan tand ama kendi kanndan canndan bellemedii bir varla baktn dnrd. Onu karnnda nasl tadn, doururken ektii zahmetleri ne zaman hatrlamaya alsa, gznn nnde blk prk canlananlar, teki ocuundan herhangi birinin doum hatralarna karp, unufak oluverirdi. Senelerdir ara sra grd bir ryada, dris'in kundan eline alp, rty atnda, altndan Kevser ninenin pembe-beyaz yz kard. Her eye ramen, gen kadn hi de ikyeti grnmyordu halinden. dris'e kar hrriyet! Alt kattan gelen grltler kesilmiti. Kevser nine d falna yatmadan evvel bir de Kuran'a danmakta fayda grd. Kuran- Kerim'i rasgele at; yedi sayfa geriye gitti; o sayfa stnde parman herhangi bir yere yerletirdikten sonra okumaya balad: Eer yz evirirlerse de ki: "Ben sizin hepinize eit iimde akladm. Artk tehdid edildiiniz eyin yakn m, yoksa uzak m olduunu bilmem." (Enbiya suresi, 109. ayet) Kevser nine ayetin her bir kelimesini, her bir kelimenin her bir harfini iine ekip, bilmi bilmi ban sallad. Sonra, istihare duasn da edip, usulca kvrlarak uykuya yatt. Neyse halleri bir bir kacakt d falnda. Dere. ncecik, ipil ipil, nazl nazl akmakta. Kevser nine, karbe-yaz kayn bir kayaya balayp, dere boyunca yrmeye koyuluyor. Banda all pullu bir yemeni; ayaklarnda ise, yrmesini bir hayli gletiren sedef kakmal takunyalar var. Zar zor yrrken, bir taraftan toplad yabani otlar bir taraftan da suya atyor. Suya den otlar renk renk dumanlar kartarak erirken, her yabani otla rengi biraz daha deien dere ne olduunu elevermeyen bir karalty srklyor. Kevser nine adeta bylenmiesine gzlerini ayramad bu karalty rehber ediniyor kendine; o ne tarafa giderse oraya gitmekte karar klyor. Fakat karalt birdenbire derenin iine gmlp gzden kayboluyor. Kevser nine de, hi dnmeden onun peinden dereye atlyor. Buram buram reyhan iei kokan sular hzla kprerek, bir girdabn iine ekiyorlar onu. Bu badndrc yolun sonunda kendini, metruk ama vaktiyle ne denli gzel olduunu saklayamayan bir meyva bahesinde buluyor. Elma aac. Elmalar kpkrmz, sulu, davetkr; kkleri yukarda, dallar aada. Kevser nine tam uzanp bir elma koparacakken yerde yatan sapan fark ediyor. Sapan elinde evirip evirdikten sonra avaz kt kadar barmaya balyor. "Kimindir bu sapan? Kiminse gelsin alsn benden!" Barrken kendi sesini yadrgyor; sesi bir bakasnn sesi sanki, atal atal. Ortalkta in cin top oynasa da, kulaklarna ocuk sesleri, akalamalar, kfrler, satamalar geliyor. Dikkatle bakmyor yanna yresine; seslerin nereden geldiini zmeye alarak. Bir ara dris'in aladn duyar gibi oluyor; ama

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

dris ortada yok. Korkuyor. Adeta kendini yukar ekmesi iin Allah'a yalvarrcasna kollarn havaya kaldrp, mavi-gri gkyzne son bir umutla bakyor. Kayk. Onu bu garip diyara tayan karbeyaz kayn, kayay da beraberinde srkleyerek batm olduunu gryor tekrar yukar ktnda. stne stlk o nazl dere imdi delidolu akmakta, neredeyse tat taacak; bentlerini ykp, ortal kana bulayacak. O munis dere imdi hrn ve asabi. Kevser nine, onun fkesini yattrmann kabil olmadn anlaynca karya geip, kurtulmann arelerini aryor; ama nafile. As. O vakit elinde smsk tuttuu sapan bir as oluveriyor. As upuzun; as bklmez, as dostcanls. Asaya abanp, kendini frlatarak karya gemeyi baaryor. Dnp tekrar baryor: "Kimindir bu as? Kiminse gelsin alsn benden!". Sesi yanklanyor; yapraklar hrdyor; allar kprdyor. Sanki birisi k verecekmi gibi. Ama kimse kmad gibi aniden, fndk iriliinde dolu taneleri yamaya balyor. Kevser nine, dolu tanelerinin istisnasz her birinin sadece derenin stne yadn gryor hayretle. Reyhan iei kokulu dere, dolu tanelerinden ald kuvvetle taarken, Kevser ninenin all pullu yemenisini de kapp gtryor. Kapnn sesine uyand. lk gelen Sidikli Safiye idi. ki kocakar tekiler gelene kadar bir taraftan hobe ederken bir taraftan da mangal yakp, kahve ttler. Kahveye birazck da dvlm kakule katmay ihmal etmediler. ok gemeden Bedrenk Asiye, her zamanki rtkan renkleri ve yanpri yryyle kp geldi. Ardndan, aralarnda szlemiesine birer-ikier dakika arayla, Hoyrat Hacer, cbgir Kamer ve smihan Kadn teker teker damladlar Kevser nine, kadim dostlarnn hallerini hatrlarn sorarken, ksa bir mddet iin de olsa kayglarn defede-bilmiti. En son gelen Macuncu Makbule oldu; erikli-limonlu bir macunu apr upur yalayan dris'i de peinden srkleyerek. dris hem nefis macunun, hem de vazifesini noksansz ifa etmenin verdii gururun tadn kartyordu. Yan ban alm bu yedi kadnn arasnda hep rahat hissetmiti kendini. Hepsini yakndan tanyor; her birinin huyunu suyunu iyi biliyordu. Onlara derin bir sayg besliyor, bildiklerini bilmek, srlarna vakf olmak iin can atyordu. Onlar da, imdiye kadar, dris'i teki ocuklardan ayr tuttuklarn her vesilede belli etmilerdi. Fakat dris her zaman yapt gibi ortalarnda bir yere bada kurup oturmaya hazrlanyordu ki, ninesiyle gzgze geldi. Kevser ninenin baklar odada durmamasn sylyordu. dris afallad, kzard, ierledi. Her an geri arlmay bekler gibi isteksiz ve ar admlarla vard kapnn nnde biraz oyalanp, en nihayetinde pes ederek kendini odadan dar att. dris alt kata inip, attracak bir eyler ararken annesiyle karlat. Gen kadnn baklarnda dern bir efkat vard. Bir mddet, tek kelime dahi etmeye hacet grmeden, yar merakla, yan sevecenlikle baktlar. dris, bir an, karsndaki kadnn bklm bklm salarna dokunmay geirdi aklndan. Ama birden, st kattan ykselen youn kahve kokusu acelesi olduunu hatrlatm gibi, bu fikri savp, koarak avluya kt. Yukarda, Kevser nine kahveleri, mavi-yeil iekli fincanlara taksim ederken, firari baklarla dostlarnn haleti ruhiyyelerini lp tartyordu. te bugn, mahallelerine musallat olan karabelay konuacaklard. Neler olup bittiini anlamak zre ilk adm attklarnda, ardnda hem ifay hem belay, hem buhran hem de kurtuluu barndran bir kapy hep beraber aralam olacaklard. leri oluruna brakmak, bilip de bilmemezlikten, duyup da duymamazlktan gelmek artk mmkn deildi. Vaziyetin vehametini herkesin tam mansyla kavramas artt. Bunun iin de onlara Erda'y anlatmalyd. Lkin sze nasl balayacana bir trl karar veremediinden, kahve taksimini mmkn olduunca ardan alyordu. Neyse ki. Sidikli Safiye'nin en akrak konumalar odaya skntl bir havann reklenmesine mni oluyordu. Sidikli Safiye kaln kara kal, kara gzl, gle yzl, elma yanakl bir kadnd. Etli dudaklarnn kenarnda yollar aan derin izgilerle, gzlerini evreleyen krklklar, suratna her zaman mtebes-sim bir ifade verirdi. nsan

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

ona bakarken, sevimli ve tombul yanaklarn skmamak iin kendini zor tutard. Lkin bir kusuru vard; glmenin dozunu kardnda sidiini tutamazd. Ne vakit kkr kkr glp de kendini kaybetse, ellerini bacaklarnn arasna gtrp smsk bastrarak hacetini gidermek zere hzla bulunduu odadan frlard. Gn boyu bir bebek gibi, alt kaln bezlerle sarl dolard. Ama hi ikyeti deildi; nk hayatta her hadisenin msbet tarafn grmekte onun stne yoktu. Onun nazarnda, u varlk leminde devasz dert bulunmazd. Aksini dnmek, Allah'n rahmetinden ve efkatinden phe etmek demekti. Sidikli Safiye, en ufak eyleri birer mutluluk sebebi addedebilmek iin bakt her yerden demet demet salaha dair emareler toplard. Adeta kendini her trl kt fikre kapatmt. Ne vakit tatsz bir hadise ile karlasa tombul vcudunu kucaklad gibi mlevven bir masal diyarna tar; orada tazelenir, kuvvet toplard. u lemde her trl karabasandan tamamyla azade biri varsa, o da muhakkak ki Sidikli Safiye idi. Hoyrat Hacer ise gerek ask surat, gerek menf tabiatyla Sidikli Safiye'nin tam zttyd. En basit vakada bile muhakkak bir uursuzluk saptayp, felket tellall yapmay bir bor bilirdi. Ortada fol yok yumurta yokken, en kt, en olmadk ihtimalleri aklma getirir; cehennemi kargaalktan, fitne ve fesaddan, iflah olmaz dertlerden, onulmaz yaralardan dem vururdu. Aslnda, bu bir bakma Hoyrat Hacer'in mdafaa taktiiydi. Nefs-i mdafaa. Zira en feci ihtimalleri dnp, birer birer dile getirdiinde, bunlardan hibirinin bana gelmeyeceine inanrd. Onun nazarnda, her zaman en kty dnmek, tam da kty defetmek iin elzem olan bir tlsmd. Zaten ba yaran ta, ummadk ta deil miydi her zaman? Demek ki, aslolan her trl ihtimale kar tedarikli olmakt. Bylelikle, ad bir kez konan, yksek sesle bir kez telaffuz edilen ktlk, baa gelmez; insan hibir ukubete duar olmadan yaayp giderdi. Hoyrat Hacer ile Sidikli Safiye'nin arasnda, kendilerinin bile grmek istemedikleri, son derece kuvvetli bir ba vard. Ustura sokann tam ortasnda, ne doru ikibklm eilerek neredeyse birbirine deen iki ahap, khne evde karlkl otururlard. Evleri nasl gn-boyu bakp durursa, onlar da birbirlerinden ayrlamazlard. Her biri, yekdierini adeta bir ayna gibi kullanrd; ne olduunu deil, ne olmadn gsteren bir ayna. Her ikisi de ok gzel kahve fal bakard; elbette, ayn fincandan tamamyla farkl mnlar kartarak. Sidikli Safiye kahve telvelerinin iinden gzel eyleri ekip kartrken. Hoyrat Hacer'in oltasna hep fena tesirli kelimeler taklrd. Bundan dolaydr ki fal hakuranlar, ayn fincan evvela Hoyrat Hacer'e, hemen ardndan da Sidikli Safiye'ye uzatrlard. Bu sayede iyi kt ne varsa kard ortaya. Halka tamamlanrd. in garip taraf, sanki aralarndaki derin fikir ayrlklar onlar birbirlerine daha merbut klard. Kimselerin zemedii bir mnasebetti bu. Bir taraftan. Sidikli Safiye, Hoyrat Hacer'in sesinin ve szlerinin soukluundan yp rperir. Hoyrat Hacer de onun suratndan eksik olmayan glmsemeyi tahamml edilemez bulurken, bir taraftan da birbirlerini grmeden duramazlard. Her biri, kazara teki olmadnda, kanad krk ku gibi szlanp kalrd ortada. Mahalleli onlar "iftekumrular" diye arrd. kisi de hazzetmezdi byle arlmaktan, ikisi de duymamazlktan gelirdi. Kemerli burunlu, uzun, sivri eneli, sert hatl ve gzlerinin etraf simsiyah ukurlarla evrili ebgir Kamer'e gelince, imdiye dein ka bahar grdn, ka k atlattn kendi de bilmezdi. Derisi mein gibi sertlemiti. Tam be kere evlenmi; be koca eskitmi, hibirine meyva vermemiti. oktan aarm salarna kna yapar, omuzlarndan aaya yedi tane sa r brakrd. Yedisi birden ince.uzun, krmz ipler gibi sallanrlard beline doru. ebgir Kamer, beinci kocasn da gmdnden bu yana geceleri devaml ayaktayd. Uyuyamamaktan ikyeti deildi; tek derdi rya grememekti. Rya lemini yle ok zlemiti ki, mahalledeki ocuklar sk sk bana toplar; ellerine gll akideler, bademli sucuk ekerleri, fstkl lokumlar tututurup, onlardan grdkleri ryalar noksansz, mbalaasz anlatmalarn isterdi. Kendisi rya gremese de bakalarnn grd ryalarn tabiriyle beslenirdi. ebgir Kamer mahallenin rya tabrci-siydi. Hep bakalarnn grd ryalar, yar gpta ederek tabr ederdi. Baz baz rya gremedii iin isyan etse de, bu iin iinde de bir hikmet olduuna inanarak haline rza gsterirdi. ebgir Kamer tabr-

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

nme haritalar hazrlar; geceleri bu haritalar zerinde adm adm ilerleyerek, en son dinledii ryann tbirini yapard. Bazen rya haritalarnda yolunu kaybeder, gnlerce ortalkta grlmezdi. Macuncu Makbule ise, kocakarlarn ilerinde, yarm asrlk mryle, en gen olanyd. Bilmedii, yapmad macun yoktu. ifa niyetine yahut srf sermestlik versin, kederi tasay savsn diye terkip ettii envai eit macunun yansra, mahallenin ocuklar iin gll, tar-nl, limonlu, erikli, sakzl, naneli macunlar da yapard. Macunlarnn terkibini bir sr gibi saklard. Kendisine ifa iin bavuranlar kapsndan elibo evirmez; ama macunlarnn tarifini isteyenleri fena ekilde terslerdi. Bu hususta pek titiz ve ketumdu. Keyfi yerinde olduunda, sade kendisi iin yapt afyonlu macunlan pepee yutup, dalar giderdi. Yapt macunlarn yansra, tohum ve toprak mnasebetlerine dair verdii nasihatlerle de n saldndan, mahallenin kadnlar en mahrem hususlarda akl danmak iin sk sk kapsn alarlard. Az iyi laf yapard Macuncu Makbule'nin; harfleri, kelimeleri, tpk macunlarna katt otlar, tatlar gibi grr, bir gzel you-rur, kvama getirirdi konuurken. Onun indinde her sohbet baka bir macuna benzerdi. Mhim olan, macunu talep edenin ne istediini ilk bakta fehmeylemek ve terkibi bu minval zre hazrlayabilmekti. O vakit kelimeler hi szlanmadan usul usul, damla damla eriyerek, tm benliklerini verirlerdi sohbete. te bu yzdendir ki. Macuncu Makbule tutkunuydu sohbetimsi macunlarn ve macunumsu sohbetlerin. Her ikisinde de, aslolanm, tek bir damlann yahut minicik bir harfin nelere kadir olduunu hatrdan karmadan, kvam tutturabilmek olduunu sylerdi. smihan Kadn'dan mahallede hemen herkes ekinirdi. Hi evlenmemi, btn ksmederini geri evirmiti. yle byk bir inad vard ki, genliinde, ailesi onu evlenmeye bir trl ikna edememiti. Aradan geen uzun seneler bu mehur inad krelteceine daha da bileylemiti. smihan Kadn her gittii yerde, iki mdhi sebepten tr sayg ve korku uyandrrd. Bu sebeplerden birincisi, uzun, kaln kalarnn altndaki ivit renkli gzleriydi. Bu gzler bakt yeri deler geer, akllardan geenleri okur, gizli sakl srlar bir bir ortaya kartrd. Gzlerinin tlsm diline vurduundan, bir konuur pir konuurdu smihan Kadn. Yerin dibine geirirdi adam. stediini vezir ederdi, istediini rezil. kinci sebep ise cinleriydi. Cinlerden, Kini ve Karakura adlarn tayan ikisi, doduu gnden bu yana bir an iin bile yanndan ayrlmamlard. Kini ufak tefek bir cindi; btn gn ordan oraya srar ve her vesilede, smihan Kadm'a yakay eleverme-den birilerine muziplik yapmann yollarn arard. Karakura ise biraz somurtkan, tepeden trnaa simsiyah bir cindi ve ekseriya kei klnda dolard. smi Kepoz olan nc cine gelince, o tekilerden farklyd. smihan Kadn seneler evvel onu hapsolduu bir enfiye kutusundan kurtarp, sol bileine batrd bir uvaldz vastasyla kendine balamt. Bu sayede kt kalpli Kepoz insanlara zerre kadar zarar veremedii gibi, smihan Kadnn sznden dar kamamaktayd. Mahallede herkes Kepoz'u tanr ve hi kimse onun sol bileindeki uvaldz karmay aklndan dahi geirmezdi. Kepoz da, insanlar artmak iin her Allahn gn baka bir kla girerdi. Kimi zaman bir parmak tral, st ba dklen hmbl bir dilenci yahut elinde iek sepetiyle dolaan bir Kpti kadn, kimi zaman mniler syleyerek kt, keten ve susam helvalar satan bir helvac yahut samur krkl bir beyzade olurdu. Ama her ne klna girerse girsin sol bileindeki uvaldz hemen ele verirdi kim olduunu ve asl maksadn. Bedrenk Asiye ise daha henz gen ve pek hoppa iken evini barkn ve kocasn terk edip bu mahalleye kapa atmt. Vardktan sonra da mahalleden darya bir kez olsun admn atmamt. Bunca senelik cc hayat boyunca sar, mavi, pembe gibi bed ve cafcafl renklerden giyinip kuand iin bu ad almt. Bedrenk Asiye'nin kem gze bilmedii deva yoktu. Yeni dkkn aan, azck paralanan, olan douran ya da kzna hayrl bir ksmet bulan oldu mu, hemen Bedrenk Asiye arlrd. O da gittii yerlerde hem el stnde tutul-

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

mann tadn kartr, hem de kh nazar dualar okuyarak, kh kurun dkerek, kh atete tuz evirerek envai eit yolla nazar uzak tutard. Akrp Arif mahallesindeki yediden yetmie herkesin omuzunda, kuanda tad, yanndan bir an olsun ayrmad nazarlklar hep Bedrenk Asiye'nin elinden km, onun nefesiyle okunmutu. Bed-renk Asiye en parlak, en cart, en bed renkleri ekinmeden giyer, nazarn kendisini kakalamasndan zerre kadar korkmazd. Niin korksun ki, nazarn ilacnn kendinde olduunu bildikten sonra? te bu alt kocakar, durduk yerde apar topar arlmalarnn sebebini merak etmekte, durmadan nndeki mangal eeleyen Kevser nineyi szmekteydiler. Artk Sidikli Safiye'nin de daha fazla konuup, bu bekleyii tatlandrmaya takati kalmamt. Zoraki hobe edip gl-l-miskli akide ekerlerini aprdata aprdata emerken, kahvelerini hprdetip, ttn ubuklarn tttrrken, Kevser nine nihayet sadede geldi. Evvela Harut ile Marufa atflarda bulunup, ardndan sihir ve efsun sanatnn mesuliyetlerinden bahsetti. Sonra pencereye srtnen asma yapraklarna evirdi pembe-beyaz yzn ve ekledi: Emanet dediin kutsaldr/ hem kutsal hem de nazldr/ kudreti kendinden menkul/ zehiri isminde sakldr/ bir kez olsun bilinmese kadrin/ hemencecik kser, krlr/ gider bir kuytuda soluklanr/ gz ister grmeye/ yrek ister geri getirmeye/ kamaya teebbs etmek nafiledir/ yol ister firar etmeye/ emanet kuytularda ilenirken/ korku salar stmze/ gece gndz peimizi brakmazken/ sonumuzdan korkarz/ sonumuz olmasn diye diye/ byle giderse/ zail olmaz kara bahtmz/ nk emanete hyanetten/ hayr gelmez kimseye/ kssadan hisse/ amaz hikmettir/ vicdan borcu para ile pul ile denmez/ hyanet ki kuzu postunda kurttur/ evvel gler yzne/ sonra cierini sker/ pare pare/ felket dediin balar o zaman/ balar rzgr gibi / frldak gibi dnmeye/ cila eker keyfine/ gene de baklr bir aresine/ ifasz hastalk yoktur bu lemde/ kefarettir felkete are/ emanet ucuz bahaya gitmem der/ muntazr eder terifine/ ne zaman ki denir kefaret/ ne zaman ki sunulur gm bir tepsi iinde/ emanet der ki baladm/ ettiiniz hyaneti baladm... Kevser nine bunlar bir rpda syledikten sonra, yol yol olmu alnn daha da krtrarak ar ar, tane tane lafn tamamlad. "Kefaret ister Akrep Arif. Ucuz bahaya gitmem diye ayak diretir. Elimizden geleni yaparz elbet; lkin korkarm ki bu i baka." Sustular. Yedi kocakar, drt rzgr, cin, gkte fsldaan saysz melek ve sokaktan geen yourtular, siilkler, cierciler ve cierlerin kokusunu alp da ac ac miyavlayan arsz kediler ve kuyruklarna teneke balamak iin onlar takip eden daha da arsz ocuklar ayn anda durup, ayn anda sustular. Sidikli Safiye bu dehetli sessizliin iinden bir umut nian kartabilmek iin kprdar gibi oldu bir ara; sonra, o da kaskat kesildi.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

arab bir halka idi ate, Kanna susard bazen...

BU BAB ATE AHVALN BEYAN EDER K TABATI SICAK VE KURUDUR

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

HEZARPARE

Gemi ve gelecek yoktu stanbul vard, lm yoktu, yaam yoktu, Yalnzlk yoktu, sszlk yoktu, stanbul vard... Mehmet Fehmi mre eyh Mehmed Mhr Efendi, bir yandan, en kk kz Zhre'nin piirdii ball, tarnh, lk st yudumlarken, bir yandan da, avluya yaan yamuru seyrediyordu. Seyrediyordu seyretmesine de, gzlerini ak tutmakta bir hayli glk ekerek. Kirpikleri tersine dnm sivri oklar gibi gzne batyor, noktadan hedeflerini szm szm szlatyordu. Uykusuzdu. Btn gece kitap odasndan kmadan, kh mide anlanyla kvranarak, kh kitaplarn satrlar arasndan k yollar arayarak sabah ettiinden, bir damla uyku uyamamt. Huzursuzdu. Son bir haftadr pek huzursuzdu. stne stne yryen kapkara fikirleri bandan savamyordu. Ball, tarnl, lk st dahi arsn dindiremiyordu. Pencereleri ardna kadar aarak, avludan ykselen toprak kokusunu iine ekti. Senelerdir postniini olduu bu tekke, bu canm tekke, ellerinin arasndan usul usul kayp gitmekteydi. Hezarpre Horoz Baba tekkesi bir felketin eiindeydi. eyh Mehmed Mhr Efendi olacaklar sezebiliyor, ama hadiselerin nne geemiyordu. Avluya yaan ketum yamur da sanki btn bunlar biliyor, bildiklerini bir sr gibi saklyordu. Yamur, kadim dostu tekkenin ardndan el sallayp, kova kova su dkyordu. Oysa asrlardan bu yana Hezarpre Horoz Baba tekkesinin eiinden geenler kucak kucak huzur bulmutu. Tekke, evsiz barkszlara yuva, gurbettekilere sla olmu; dilsizlere bir ift tatl laf sunmutu. Buras, dost meclisleriyle, bu meclislerdeki muhabbetlerin ve derslerin gzelliiyle de nam salmt. Memalik-i Osmaniyye'nin tannm alimleri, msik stadlar, tarikat eyhleri, gezgin dervileri, muabbir-leri ve hatta baz saray mensuplar, hem tekkedeki ayinlere, hem de mesnevi derslerine devam ederlerdi. Her aramba, le namazndan sonra, eyh Mehmed Mhr Efendi tevhidhanede bir saat kadar Mesnevi okuturdu. O gn iin seilen ksmn okunmas sona erdiinde, derin bir sessizlik tevhidhaneyi kaplar, smsk sarp sarmalard. t karmadan, gzleriyle, gnlleriyle sohbet ederek Mesnevi'nin kvrmlarnda kayp giderlerdi. Kelimeler havada uuup harflerine ayrlr; harfler blnerek oalp, oalarak dalp, en nihayetinde toz zerrelerine dnrlerdi. Sohbeti takiben sema icra edilirdi. Semada her bir nokta, olup bir halka, dnerdi kendi etrafnda. O byk ve hudutsuz halka. Srtn soua verirdi Barn nr- aka. Evvela rkek rkek Sonra kendini koyvererek

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Alard ayrlk acsyla Sema dediin akde vefa, O nur yzl dosta vefa... Hezarpre Horoz Baba tekkesinin yedi senedir postniini olan eyh Mehmed Mhr Efendi gzel sohbeti, tatl dili ile olduu kadar engin tasavvuf bilgisi ve nkteinasl ile de tannmt. Hakikaten dervi vasfl bir kimse idi. Sessizliin ve yalnzln kudretini de bilirdi; dost meclislerinin ve muhabbetinin kymetini de. Kalabalklar iinde yalnz kalmay da bilirdi; yalnz kaldnda kalabalk olmay da. Sikke zerine sark sarmak suretiyle teki dervilerden ayrlmaya gnl elvermezdi. Kalenderane kyafetleri, ara sra, dostlarnn ac-tatl sitemlerine maruz kaldnda, aslolann ierde yatan grebilmek olduunu syleyerek derhal itiraz ederdi. lim ve marifet renmeyeolan tutkusu o kadar derindi ki, tekkenin kitap odas, o postniin ola-lberi bir hayli genilemiti. ehr-i stanbul'un sahaflar onun bu merakn gayet iyi bildiklerinden, ellerine geen kymetli el yazmas kitaplar kh satmak kh akl danmak iin kucaklayp sk sk tekkeye getirirlerdi. Kitap odasnda senelerdir hkm sren envai eit koku ieri girenlerin balarn dndrr, soluklarn keserdi. yle ki bu odaya admn atan kii bir mddet konumakta glk eker, meknn efsununa teslim olmaktan baka yol bulamazd. eyh Mehmed Mhr Efendi zaman zaman pek mstesna konuklarn bu odada kabul ederek, eitli hususlarda onlarn fikirlerini alrd. Bazen yle hararetli konuup tartrlard ki, vaktin nasl getiine akl sr erdiremezlerdi. Sohbet sona erdiinde gzlerinde tatl bir yorgunluk, azlarnda bal tad kalrd. Bu sebepten tli Hezarpre Horoz Baba tekkesi imparatorluun drt bucandan gelen trl trl insanla, bilhassa da limlerle dolup taard. Sade limler deil, gezgin derviler iin de buras, emsalsiz bir yuva tekil ederdi. eyh Mehmed Mhr Efendi, "blble glzar, tu-tiye eker, sarrafa gevher ne ise dervie de muhabbet odur" fikrinden hareket ederek, ok uzak diyarlardan gelen bu insanlar merakla, saygyla dinlerdi. Bir de, sk sk, "ayineye sen nasl bakarsan, ayine de sana yle bakar," derdi. eyh Mehmed Mhr Efendi ayineye gnl gz ile bakar; gn-le bir defa girenin bir daha asla kmayacana inanrd. Tekkeye urayan gezgin derviler, elleri bo gelmediklerinden, Hezarpre Horoz Baba tekkesinin her kesi drt iklim yedi ummandan gelen envai eit hediye ile donanmt. Bu hediyeler arasnda, msik aletlerinin okluu hemen dikkat ekerdi. Zira eyh Mehmed Mhr Efendi, msikye, bilhassa tanbura pek dknd. Tanbur almaktaki mahareti dinleyenlerde hayranlk uyandrmaktayd. Kendisi tanburu, seneler evvel, msik stadlarmdan Mardiros Aa'dn renmiti. Zaman zaman beste de yapard. Lkin bestelerini umumiyetle kendine saklar, bakalaryla pek paylamazd. Sabah namazndan sonra, kahvalt saatine kadar bir bana msikyle itigal ederdi. Tekkenin gney cephesinde, mutfak ile dervi hcreleri arasnda kalan, baheye nazr oda bu i iin tahsis edilmi ve msik odas yaplmt. Bu odada tekkedeki dervilerin aldklarnn yansra, gezgin dervilerin yanlarnda getirdikleri eit eit msik aleti de yeralrd. Msik odasnda meydan tanburlar, sedeften yaplm balk pullu defler, ravzalar, kara zurnalar, oban kavallar, az tamburalar, Yemeni dmbelekleri, kudmler, Efrasiyap borular, dilli ddkler, kam mizmarlar sralanmt. Bunca msik aletinin iinde neylerin apayr bir yeri vard. Davud, ah, Kz neyi, Mansur, Mstahsen s-prde, Mabeyn neyi ve nsfiye adlarn tayan boy boy ney, msik odasnn ba kesinde dizili dururlard. Ayrlk acsn en iyi onlar bilir; kelerinde usul usul, ili ili ikyetlerini dile getirirlerdi. Dinle neyden kim hidayet etmede Ayrlklardan ikyet etmede eyh Mehmed Mhr Efendi sabah namazndan sonra msik odasna iner, halini hatrn sorduu her bir msik aletini teker teker okar ve uzun uzun

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

dinlerdi. Her sabah onlarn arasnda ferahlayan yrei ar ar yollara der, nice badireler atlatr ve yorgun ama msterih bir halde gerisin geri slaya dnerdi. Gene byle bir sabah odasnda alrken dgh ayini besteledii her naslsa duyulmutu. Duyulmutu duyulmasna da henz bu besteyi dinleyebilen kmamt. Zaman zaman dostlar bu mevzuyu hatrlatp kendisinden dgh ayinini icra etmesini rica ettiklerinde. eyh Mehmed Mhr Efendi mahcub mahcub glmser, yapt bestelerin henz pimediini, ham meyva ile dostlarnn karnlarn artmay arzu etmediini syleyerek bu konuyu kapatrd. Byle geerdi gnler; ve mevsimler; ve seneler... Fakat, Hezarp-re Horoz Babatekkesin ibunca zamandr ekip eviren, koruyup kollayan, sarp sarmalayan huzur ve sknetten bir haftadr eser yoktu. eyh Mehmed Mhr Efendi avluya yaan yamuru seyredip, ball, tarnl, lk stn yudumlarken, Msrl brahim Efendi'nin selmsz sabahsz kp geldii o berbad gn hatrlad. Hatrladka daha da artt, daha da katlanlmaz oldu mide arlar. Aslnda bir bakma, tekkenin hatr saylr konuklarndan biri idi mevkufat kaleminden Msrl brahim Efendi. Tasavvuf hususlardaki merakn gidermek iin sk sk eyhin ziyaretine gelirdi. Tekkedeki meclislerde, bazen bir ocuk sevinciyle ortaya atlp pepee sualler sralar; bazen de bildikleriyle karsndakileri ezmek iin konuarak hem iliini gsterir, hem de patavatsz klaryla dost sohbetlerinin tadn karrd. Gerek tekke ahalisinden gerekse ziyaretilerden pek ok kimse Msrl brahim Efendi'yi sevmez; yanlarnda, yaknlarnda grmek istemezlerdi. Lkin eyh Mehmed Mhr Efendi kaplarnn herkese ve her daim ardna kadar ak olduunu syleyerek, onlara sitem ederdi. Oysa imdi, avluya ili ili yaan yamuru seyrederken, zamannda dostlarnn itirazlarna kulak asmad iin kendine kzmakta, bu adam tekkeden uzak tutmasnn ok daha hayrl olduunu ac ac dnmekteydi. Artk bu adamn ismini kendisi de meum saymakta idi. Zira, eyh Mehmed Mhr Efendi'nin bir haftadr ektii skntlarn sebebi Msrl brahim Efendi'den bakas deildi. Msrl brahim Efendi, bir hafta evvel bir perembe gn leden sonra kp gelmiti. O gn tekmil tekke ahalisi asrlk kuyuyu onarmak iin bahede idi. Sabah erkenden almaya balamalarna ramen, henz kuyuyu eski gzelliine, ab tabna kavuturamam-lard. Msrl brahim Efendi ieri girdiinde. eyh Mehmed Mhr Efendi kollarn svam, dervilerle beraber kard harc kuyunun d duvarna svamaktayd. Kollan, dirseklerine kadar harca batmt. Hatta, kl renkli harcn bir ksm, uzun ve gr sakallarna da bulamt. Bu vakitsiz ziyarete biraz can sklsa da, misafirinin bir derdi olabileceini dnerek ondan gleryzn esirgememiti. Bahede brakt dervilere harc svarken dikkatli olmalarm sk sk tembih ettikten sonra. Msrl brahim Efendi'yi ieri buyur etmiti. eyh Mehmed Mhr Efendi'nin ortanca kz Zmrd'n piirdii bol kpkl, bol ekerli kahveleri karlkl ierken havadan sudan konumulard. Lkin biriki hobeten sonra Msrl brahim Efendi sadede gelerek dilinin altndaki baklay karmt. Laf biraz dolandrdktan sonra, adn sakl tutmas lzm gelen son derece kymetli bir kimsenin derdinin dermannn bu tekkede bulunduunu ve eyhi bu yzden rahatsz etmek durumunda kaldn ifade etmiti. eyh Mehmed Mhr Efendi'nin akn baklarna aldrmadan, ondan ksa bir sreliine tekkede sakl olan bir kitab almak istediini sylemi; tez zamanda kitab iade edeceini de ilave etmiti. Ve sonra sararm dilerini aa kartarak fsldamt: "Min-el-evvel l-el-ezel". Msrl brahim Efendi bu kelimeleri hecelerken. eyh Mehmed Mhr Efendi aknlktan elindeki fincan yere drm, dklen kahve telvelerinden bir k yolu bulmaya almt. Kahve ar ar, sinsi sinsi szlerek yerdeki Acem halsn boyamt. Halda cvldaan kular susmu; dallardaki yapraklar kurumu; kan krmz gller solmutu. eyh Mehmed Mhr Efendi, glerin dikenlerini, aalarn yapraklarn, kularn kanatlarn aralayp kahve telvesinin izini srdnde, cayr cayr alevler bulmutu karsnda. Falda yangn kmt.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

O vakit eyh Mehmed Mhr Efendi gzlerini alevlerden alamadan, "Hak nr nur eder," demekle yetinmiti. Bu sze hibir mn veremeyen Msrl brahim Efendi, laf dndrp dolatrp tekrar kitaba getirmiti. Konuurken, bir yandan da gzucuyla eyh Efendi'yi kollayarak, onu bylesine allak bullak edebilmenin tadn karmt. eyh Mehmed Mhr Efendi ise misafirinin yzne bir kez olsun bakmamt. Yrei azmdayd; zira bu kitabn varlndan kendisinden baka kimsenin haberi olmadn sanyordu. Bu tekkede ta He-zarpre Horoz Baha'dan bu yana, her postniin kitaba gz gibi bakmakla, onu canndan l bilerek koruyup saklamakla mesuld. Her postniin gibi eyh Mehmed Mhr Efendi de kitab tekkenin srr, Horoz Baha'nn emaneti bellemi, gn na karmamt. Hal byle iken bu patavatsz ve habis adam nasl oluyordu da kitabn varlndan haberdar olabiliyordu? eyh Mehmed Mhr Efendi, mnasip bir dille misafirini bandan savabilmek iin, ona, ne yazk ki byle bir kitaptan haberdar olmadn, lkin vakit yitirmeden aratrp soracam ve bir haber alr almaz kendisine muhakkak ileteceini sylemiti. Sonra da, hi huyu olmad halde, hemen ayaa kalkarak, sohbetin sona erdiini gstermiti. Msrl brahim Efendi bu hareket karsnda daha fazla otura-mayacan anlayarak, suratn asp kapya ynelmiti. Lkin kapdan kmadan evvel ban evirip yle bir mrldan vard ki. eyh Mehmed Mhr Efendi, uursuz misafirinin ne dediini duyamasa da, onu ikna edemediini gayet iyi anlamt. K A N C I K L I K Misafir kp gittikten sonra eyh Mehmed Mhr Efendi'nin iine bir kurt dmt. Asrlardr Hezarpre Horoz Baba tekkesindeki her postniin son nefesini teslim ederken dahi bu srr ayara vermemiti. Hal byle iken nasl olmu da Msrl brahim Efendi gibi i bir adam, kitabn varln bildii yetmezmi gibi bir de gelip onu isteme cretini kendinde bulmutu? Bu suale bir cevap, bu derde bir deva bulana kadar mide arlarndan kurtulu yoktu. Ban ellerinin arasna alp, derin bir phenin tesiri altnda, tekke ahalisinden herhangi birinin bu srr dary szdrdna kanaat getirdi. Bugne dein "kancklk" kelimesini lugatna dahil etmeyen eyh Mehmed Mhr Efendi, imdi kanckln izini srmekteydi. Lkin kendi kzlar da dahil olmak zere kimselerin bu hususda en ufak bir malmat yoktu ki... Hi kimse, mayas bunu yapmaya msait olsa dahi, bilmedii bir hususda kancklk edemezdi ki... eyh Abdlfettah Efendi'nin vefatndan bu yana kitabn varlndan sadece kendisi haberdard. Bir tek kendisi... Birden tuhaf bir fikre kapld. Yoksa baka kitaplar da var olabilir miydi? eyh Mehmed Mhr Efendi bu fikir karsnda tepeden trnaa rperdi. ehr-i stanbul'un, hatta belki de memalik-i Osmaniyye'nin farkl farkl tekkelerinde bu kitabn baka baka nshalar saklanyor olabilir miydi? Hal byle ise, birileri, u veya bu ekilde kitaptan, hatta sadece kitabn adndan haberdar olmu olabilir; ondan sonra da kitabn herhangi bir nshasn saklayan tekkeleri tahmin etme

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

yoluna gidebilirdi. Bu mmkn myd? Bir kitabn ad, onu eleverebilir miydi? Adlar vcutlardan nde gidebilir miydi? eyh Mehmed Mhr Efendi pepee gelen bu sualleri evirip evirmekten sklnca, ayaa kalkp sinirli sinirli odann iinde dolamaya balad. Dardan kuyunun etrafnda alan dervilerin sesleri gelmekteydi. Pencereden onlar bir mddet seyredip, ilerinden hangisinin bir gammazlk yapmaya daha msait olduunu, hangisinin yreinde kancklk tohumlar yeerttiini bulmaya alt. Ama ok gemeden, byle dnp gnln kirlettii iin, hayatnda ilk defa masum insanlarn gnahn ald iin, kendinden utand. Eer ortada sulanacak biri varsa o da kendisiydi. Ne de olsa kitab korumak kendi vazi-fesiydi. Korku ve tela iinde kitap odasna kt. Evvela odann iinde kimsenin bulunmadndan emin olmak iin her tarafa tek tek bakt.Sonra titreyen elleriyle beie yaklat. kz evladn bir kez olsun ikyet etmeden, srayla sallayan, avutan, uyutan beik; ser verip, sr vermeyen beik; kiraz aacna midye kabuklarndan kesilen sedeflerin kakld beik; buram buram st kokan emektar ve vefakr beik... eyh Mehmed Mhr Efendi beiin zerindeki ipek rtleri kaldrd. Kenarlar dantelli, ular nazar boncuklu, kk, eflatun yast da kard. O vakit, beiin altndaki anahtar delii ortaya kt. Teslim ald gnden bu yana hep boynunda asl tad anahtar yuvasna oturttu ve kez sola evirdi. Tam uzanp kapa amak zereydi ki, anszn soluu kesildi. Birileri tarafndan seyrediliyordu sanki. Telala odann her tarafna bakt. Bir hrlt iittiini sanmt. Kapy ap bir de darya gz att. Kimse yoktu. Ama o hrlt... bir hrlt... Geri dnp sakinletikten sonra, beikten minekr kutuyu ekti kard. Bir zaman, gzlerini kapayp parmaklarn zerinde gezdirerek, bu kutunun saklad srrn, onu gemiine tamasna izin verdi. eyh Mehmed Mhr Efendi, babasn kk yata kaybedince, amcas eyh Abdlfettah Efendi'nin himayesinde bym; vakti gelince evlenerek, mesut bir yuva kurmutu. Lkin zevcesi Rabia Hanm nc kzlar Zhre'yi dnyaya getirdikten sonra lohusa yatanda vefat etmiti. Karsn kaybettikten sonra Mhr Efendi sene insap iine kmam, kimselerle konumam, kitaplarnn ortasnda gzden kaybolmutu. Kzlarn da yanna alarak, kimselere haber vermeden Amasya'ya yerlemiti. Orada, evin alt katnda tavan bask, kagir ve ufack pencereli bir odaya adeta kendini hapsetmi; kzlarna dahi yzn gstermemiti. Her geen gn vicdanyla cebellemi, karsnn lmnden kendi nefsini mesul tutarak katre katre erimi, adeta bir kemik ynna dnmt. Derken bir gn Mesnevihan Hamdi Dede'nin selmn ve eyh Abdlfettah Efendi'nin mektubunu getiren gen bir dervi kaplarn almt. O dervile beraber, kzlarn da yanna alarak stanbul ehrine geri dnmt. Burada eyh-i Ekber-i Muhiddin-i Arabi hazretlerinin Fsus'unu noksansz, kusursuz okuyarak, zamann limlerinin ve eyhlerinin hazr bulunduklar bir srada semahanede merasimle icazet almt. Ne var ki ondan sonraki gnler geceler boyu mutsuzluu hi azalmamt. Glmeyi unutmutu neredeyse; mecbur kalmadka kimseyle konumuyor, konutuunda da aradaki perdeyi hibir za-jman kaldrmyordu. Amasya'ya geri dnmekten, tekrar odasna kapanp kitaplarn arasnda yaamaktan baka bir ey istemiyordu. stemiyordu ama gn geldi, artk bir hayli yalanm olan amcas eyh Abdlfettah Efendi, ona o kitab ve makamn teslim etti. te o gnden sonra her ey, hzla deiti. eyh Abdlfettah Efendi, onu karsna alp, her bir kelimeyi yreine kazyarak anlatt. ki adam birbirlerinin gzlerinin iine bakarak, birbirlerine doru yola ktlar. Biri sessizlie ve lme doru ilerlerken, teki suskunluundan kurtularak kelimelere ve hayata yaklamaktayd her admda. eyh Abdlfettah Efendi ona ayan bast topran, soluduu havann, itii suyun, snd atein hikyesini anlatt. Anlattna gre: Bu tekkeye adn veren Horoz Baba, Horasan bir dervi olup asrlar evvel,

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

stanbul'un fethine katlmt. Rivayete gre, muhasara devam ederken, horoz gibi kanatlarn ap dmann zerine dalarak cesaretleri krlan askerleri peinden srklemiti. O kadar ok faydas grlm, o kadar ok takdir toplamt ki, stanbul zaptedildiinde hnkar ona kymetli hediyeler ihsan etmek istemiti. Lkin Horoz Baba, bu hediyelerin hibirini kabul etmeyip, gidip bir nar aacnn altna oturmutu. Hnkr bu nar aacnn etrafnda bir tekke ina edilmesini buyurarak, buray Horoz Baha'ya tahsis etmiti. te Hezarp-re Horoz Baba tekkesinin kurulu hikyesi byle idi. Aradan asrlar gemi, devir deimi, artk sakallar aaran Horoz Baba da pek ok padiah grm idi. Bunca zaman zarfnda kendi halinde yaam, etliye stlye karmamt. Lkin bu huzurlu hayat bakla kesilmiesine aniden sona ermiti. Bir zaman gelmi. Horoz Baha'nn kaderi, elebi eyh'in kaderi ile kesimiti. elebi eyh gzelliinden tr byle anlrm. ehresi ve huylar onu gzellikte yekta klarken, birok mrit peyda etmi pay-i taht'da ve Edirne'de. Srf mah cemalini bir kez olsun grebilmek, sesini bir kez olsun duyabilmek iin cra kylerden kalkp yollara dermi sevenleri. O da herkese bir nazarla bakp, genliinin de verdii cesaretle fikirlerini saklamaya lzum grmeden, herkesle uzun uzun syleir, dertleirmi. Lkin seveni ok olann ekemeyeni de ok olurmu. Ve ite bir gn, onu haksz karp utandrmak iin nicedir frsat kollayanlar, hakknda akla hayale smayan iftiralar uyduranlar, emellerine ulamlar. O gn elebi eyh divann huzuruna yakapaa kartlm. fke ile bakmlar, bgane kalm; hrpalamlar, gocunmam; sual etmiler, cevaplam. Demi ki. Haram da / helal de/ cennetin hurileri de/ nr- cehennem de/ birdir bize/ cenneti cayr cayr yakmak/ cehennemin alevlerini sndrmektir gayemiz/ bize sade seni gerek seni/ kirpiimizi kalem/ gzmz defter eylemiiz/ nefsimizi kreltip/ kimsenin aybn grmemiiz/gnl yapmay/ar yapmaya bir tutup/gnlden gnle/yollar kurmuuz/ ten trap bir olunca/ her dem yeniden domuuz Ne kabir azab/ ne zebani zulm/ o yardan ayr dmektir/ nazarmzda en dilhra ac/ ne drlr amel defteri/ ne geilir srat kprs/ rahman ve rahim olandr o dostun ismi/ o sever/ o gzetir/ onun merhameti hudutsuzdur/ onun merhameti fkesinden byktr elebi eyh demi ki: Benim meknm balktr/ gdam ise safi ak/ korku ile beslenmez imanm/ korku dediin safi yalandr/ korku ile yakaran/ bir kendini sever/ ak ile yanp tutuan/ geer serden/ her dem yeniden tututurur kllerini Ve elebi eyh demi ki: Benim vcudum u varlk lemine benzer/ u grdnz nehirler, dereler benim iimde alar/ ve u doruklar karl dalar/ bende balar bende biter/ ok almetler vardr bende/ derebilen gelsin beri... Divan tepeden trnaa fkeye boyanm. elebi eyh zindana atlm. Ertesi gn tekrar kartlm divann huzuruna; bu sefer en byk din limlerinin karsna. fke ile bakmlar, bgane kalamam; hrpalamlar, incinmi; sual etmiler, suale sual ile cevap vermi. Hkm verilmi. O gnn akamnda elebi eyh ve onbir mridi canlarndan edilmi. Horoz Baha'ya gelince o hadiseleri uzaktan takip etmeyi yelemi. Yalanm nk; zamann hesabn gnler ve aylarla deil, seneler ve asrlarla yapacak kadar; tank olduu hikyelerin gemiten kalma tozlu bir hikyenin torunlar olduunu grecek kadar yalanm. Ne var ki, bir sabah alacasnda, nar aacnn glgesinde kurulan tekkenin kaps alndnda, artk olanbitenden uzak duramayacan anlam. Gelen elebi eyh'in, hadise esnasnda Manisa'da bulunduu iin kurtulabilen sa kolu Dervi Fasih imi. Kan ter iinde o kitab getirmi Horoz Baha'ya; ona gz gibi bakmasn istemi. Horoz Baba, perian haldeki bu dervii kapsndan geri evirmeyi aklndan dahi geirmemi. Mlhide yardm edenin kendisinin de

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

miilhid addedildiini bile bile ona verdii sz tutup, sular durulana dein kitab saklam. O senenin baharnda Horoz Baba kitab emin ellere teslim ettikten sonra tekkeyi terk etmi. Ne nereye gittiini bilen, ne de lsn gren olmu. Ondan geriye kan krmzs bir horoz tynden baka bir ey kalmam. Tekkeyi terk ettiine gre lmne gittii, cesedi bulunamadna gre lsnn bin pareye ayrld dnldnden isminin bana bir de Hezarpre eklenmi: Hezarpre Horoz Baba. I Onu sevenler, tekkenin bahesine bir mezar yaptnp, kan krmzs horoz tyn mezar tana koymular. Ve her sene k geldiinde tpk kar taneleri gibi bin pareye ayrldna, oradan oraya savrulup estiine, ve her bahar, paralarn yeniden bir araya getirip dimdik ayaa kalktna inanmlar. Tekkeyi ziyarete gelenlerin yanlarnda devaml buday getirmelerinin sebebi de bu imi; nk onlara gre tpk buday taneleri gibi oraya buraya salm Hezarpre Horoz Baha'nn bedeni; tpk buday taneleri gibi topraa karp boyvermek zere. ocuu olmayan kadnlar, ifa bulamayan hastalar, kara sevdann penesinde kvrananlar, meczuplar, kimi kimsesi olmayanlar, buday sap, horoz tyne el srmek iin buraya gelmeyi det edinmiler. Nasl ki Hezarpre Horoz Baba her bahar bin paresini toplayp ayaa kalkmaktaysa, onlar da ite yle tazelenmeyi mit ederek. te bunlar anlatmt eyh Abdlfettah Efendi. Sonra kitab yeenine teslim edip, eliyle ona odadan kmasn sylemiti. ki adam birbirlerine doru yaptklar yolculuun sonuna varm; yerlerini, birbirlerine devretmilerdi artk. eyh Mehmed Mhr Efendi, o gece kitabn kapan ap da ilk kelimenin, ilk harfiyle gzgze geldiinde birdenbire grd ki, akla yorulan bu kitap konumaktansa susuyor; anlatmaktansa dinliyor; bir srr ifa etmektense aikr olan ne varsa srra eviriyor; ve son satrna gelindiinde silbatan yazlyordu. Bu kitap okunmuyor; o, insann iini okuyordu. nsan onunla kendini okuyordu. Onun durgun ehresinden szlen ziya tufanlarn, sayfalarnn arasndan yaylan mest edici kokularn ve kelimelerinin ardna saklanan hznn kendinden bir para bellemiti. Birlikte susup, geceye kulak vermilerdi. Seher krmz ve serindi. O gecenin sabahnda, eyh Abdlfettah Efendi'nin vefat ettii haberini aldnda armamt. Anlamt nk. Amcas kitab ona emanet ettiinde, bunun birbirlerini son grleri olduunu anlamt. Ve bir eyi daha anlamt. Bu kitabn kendinden baka kimi kimsesi yoktu. Onu koruyup kollamak, dnde nefesiyle stmak, kederlendiinde tanburuyla avutmak, sessizliine ses katmak kendi vazifesiydi. Karsnn lmnden sonra eyh Mehmed Mhr Efendi'yi hayata tekrar balayan ite bu kitap olmutu. Readet postuna oturduu gnden bu yana hibir zaman bu srrn arl altnda ezilmeden ve bir kez olsun ikyet etmeden emanetini yklenmiti. nk kitap dostuydu. Zor gnler geirip nice badireler atlatm, ve vaktiyle incitilip hafzasna ksm bir dost... Dalp gitmiti bunlar hatrlarken. Birden toparlad kendini; kaybedecek zaman olmadn hatrlayarak gzlerini at. Minekr kutunun kapan usulca araladnda kitap l l glmsedi dostuna. eyh Mehmed Mhr Efendi acsn eleveren bir ses tonuyla, "kerem eyle" dedi "kerem eyle, nerede bir kusur etti isem, haberini almlar." Sonra minekr kutudan kard kitab. Kapanda elebi eyh'in mhr ve mhrn stnde Kf yazyla yazlm u kelimeler vard: MN-EL-EVVEL L-EL-EZEL Itikad- Anasr- Erbaa eyh Mehmed Mhr Efendi, ikibklm olup kitaba smsk sarlrken, etraflarndaki her ey hzla silinmeye balad. Yaan yamurun altnda iki eski dost hasretle kucaklap, birbirlerinden gayr tutunacak bir dal bulamadan, hkra hkra saatlerce aladlar. imdi, avluya yaan yamuru seyredip, kk kz Zhre'nin piirdii ball, tarnl, lk st yudumlarken, u son bir haftadr ona ektirdikleri iin midesinden af diliyordu. Msrl brahim Efendi'nin ziyaretinden bu yana

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

kafasndan bir trl skp atamad mzic fikirler, beynini trmalamakla yetinmemi, sivri dileriyle midesini de kemir-milerdi. Bu bir hafta boyunca kitab emin ellere teslim etmenin yollarn aram; her trl ihtimali, kl krk yararak iyice dnp tartmt. Bu uurda tekkeden ayrlp, kitapla beraber yollara dmeyi de aklna getirmiti; fakat durum hemen anlalr, pelerine adamlar sal-mrd. Gnlerce dnp tandktan sonra en nihayetinde, kitab bir ulakla, pek gvendii ve sevdii Drri Baha'ya ulatrmakta karar kld. Bu ulak Cenaze Mustafa olacakt. Benzi her zaman limon sars, vcudu ise kemikleri saylacak kadar zayf olduu iin Cenaze lakabyla arlan, fakat bu narin vcudun altnda demir gibi salam bir yrek tayan Mustafa'ya, eyh Mehmed Mhr Efendi'nin itimad tamd. Cenaze Mustafa'nn yolu uzun, ii zordu. Anadolu'nun ilerinde, Denizli civarnda sarp bir dan yamacnda kurulmu Drri Baba tekkesine varana dein, durmakszn at koturmalyd. O yola ktnda eyh Mehmed Mhr Efendi de. Msrl brahim Efendi'ye haber salarak kitab bulduum ve kendisi ile gn sonra bulumaya hazr olduunu syleyerek zaman kazanacakt. Gkyz puslu ve tepeden trnaa gri idi. Avluda Hezarpre Horoz Baha'nn kabri suya doymu; sessiz sedasz, boyluboyunca uzanmaktayd. Etrafna salan buday taneleri oktan amur olmu topraa karmlard. Alt katta, Lodos Ltf gene tuhaf bir ark tutturmutu. Yamur damlyor Altn tasa doluyor Altn tas olmu ne fayda Beylerbeyi kan tkryor Delileri balyor llere alyor Maln mlkn ne fayda Ak kefene smyor Souu biiyor Rzgr sayor Arpa dar ne fayda Eein nallar dikiyor Lodos Ltf'nn ksk, kadns sesi, evvela hrltlarla sonra bouk ksrklerle kesildi. eyh Mehmed Mhr Efendi onun hastalna ok zlmekle beraber, bu garaib arkmn kesilmesine de iten ie sevinmiti. Tuhaf adamd Lodos Ltf. Birka hafta evvel, tekkede barnmaya balayan ve yamuru pek seven bu meczup adam, gene bir yamurda sokaklarda dolanp, ald her kapy aana "lodosun gz yal olurmu" diye diye ifay kapm, cierlerini tmt. Zaten clz olan bedeni souktan ve yamurdan epey hasar grmt. Elbette, sade bir kez tmekle akla-namayacak kadar bykt vcudundaki tahribat. imdi sesini boan hrltlar ve gsn trmalayan ksrk nbetleri, senelerdir hrpalanm, oradan oraya srklenmi vcudunun artk isyan bayran ektiine iaretti belki de. Gene de ona kalsa, bildiini okumaya devam eder; parmaklarna, bileklerine, kollarna ve bacaklarna balad rengrenk kumalar, paavralar, ipliklerle sokaklara frlayp, kap kap dolaarak lodosun gznn yal olduunu haykrrd. Bu haliyle, uzaktan bakldnda, yryen bir adak aacna benzer ve grenlerin istihzalarna maruz kalrd. Ne var ki, sylenen krc szlere, frlatlan alayl baklara aldrmay brakal ok olmutu. Artk ne peinde koup birbirlerinden cesaret alan ocuklarn hoyrata itip kakmalar, ne byklerin muhakkir baklar, ne de kimsesizlii, garibli-i... hibiri, ama hibiri yreine ilemiyor; etinde iz brakmyordu. Her eyi gren bir kr, her sesi duyan bir sar gibi yaamakt tuttuu yol. te birka hafta evvel, bu kimsesiz adamn vcudunun artk teklemeye baladn gren eyh Mehmed Mhr Efendi,. Lodos Lt-f'den, gelip hi olmazsa bir sre tekkede yaamasn istemiti. Lodos Ltf severdi eyh Mehmed Mhr Efendi'yi; arada bir tekkeye urar, t karmadan Mesnevi'yi ve itirak etmeden eyhin sohbetlerini dinlerdi bir kede. Bir gn olsun kendisini incitmeyen, hoyrat baklara teslim etmeyen bu adam krmam ve bir mddet iin tekkeye gelip yerlemeyi kabul etmiti. Gelirken yannda kedilerini de getirmiti. tane kedisi vard Lodos Ltf'nn. Sab, uzun tyl, duman renkli ve olduka yal bir erkek kediydi. Kuyruunu yitirmiti. Mahallenin ocuklar patilerini ceviz kabuklarna sktrnca, o da canhavliyle takur tukur sesler kartarak oradan oraya kotururken, gz karartp bir damdan aa atlamt. Fakat o aaya atlarken, kiremitlerin

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

arasna skan kuyruu yukarda kalmt. Uyuuk, bezgin ve iri bir kediydi Sab. teki kedi ise simsiyah bir diiydi; ad Felek. Gn boyu yalanp durur; kimselere yz vermez; sevmeye kalkan hemen trmalard. Lodos Ltf'nn nc kedisi de Felek'in yavrusu olan ve siyah gvdesinin zerinde kulaklarndan balayp srtnda incelerek patilerine kadar uzanan beyaz bir erit tayan Fitil idi. Huylar annesininkilere zerre kadar benzemeyen bu yavru kedi, tekkeye vard gnden bu yana merakla her eyi seyredip, her grdnn peinden gitmeye kalkmakta; oyalanacak bir ey bulamadnda da kendi kuyruunu yakalamak iin bin trl takla atmaktayd. Kedilerinin rahatlarnn yerinde, karnlarnn tok olduunu gren Lodos Ltf, Hezarpre Horoz Baba tekkesindeki sakin ve huzurlu hayata almakta glk ekmemiti. Bedeni hl clzlkta inat etse de, yanaklarna biraz renk gelmiti. Gene de huylunun huyundan vazgemeyeceini gstermek istercesine yamur grd m dayanamyor, kendini sokaklara atyordu. En sonunda eyh Mehmet Mhr Efendi bu gidiata bir nokta koyup. Lodos Ltf'nn yeni yeni toparlanan vcuduna frsat verebilmek iin areyi bir gnlne de olsa onu tekkeye kapatmakta bulmutu. Lodos Ltf de eyhin sznden kmam, yamurun sesine bulunduu odadan tuhaf arklarla elik etmekle yetinmiti. eyh, Lodos Ltf'nn nasl olduuna bakmak iin aaya indi. Atei hl dmemi olan bu meczup adamla biraz sohbet edip, istirahat etmesini tembihledikten sonra, karsna kan her eye, sanki ilk defa gryormu gibi dikkatle bakarak, tekkenin iinde gezinmeye balad. Haremi, selml, tevhidhaneyi dolat. Meydan odasna, dervi hcrelerine, mutfaa, kilere, kahve ocana ve eyh odasna, en son olarak da msik odasna teker teker girip kt. Kitabeli d kapnn iki yanndaki emelerden akan souk suyla yzn ykad. Her eye dokunmak, her eyle helallemek ister gibi bir hali vard. Dolamaktan btap dnce byk kz Zleyha'y ard yanna. Ona baktnda, annesine ne ok benzediini fark etti bir kez daha. Zleyha'nn kmr gibi siyah gzleri, omuzlarna dklen siyah dalgal salar, boyu pou, endam, tpk annesine benziyordu. eyh Mehmed Mhr Efendi derin bir ac duydu yreinde. Hayat arkadan yitirdikten sonra dnyadan elini eteini ekip, her eye ve herkese gnln kapad gnler, seneler boyu kzlaryla hi ilgilenmedii iin sonradan ok piman olmutu. Zleyha btn bu zaman zarfnda kardelerine tekbama kolkanat germi, analk etmiti. Bu sebepten byk kzma hem ok gvenir, hem de onu her grnde iinin szlamasna mni olamazd. Baba kz, bir mddet hi ses karmadan karlkl oturup, batan gnein son ulelerini birbirlerinin yzlerinde seyrettiler. Zleyha'nn grd gne, yorgun ve endieli ve ihtiyard. eyhin grd gne, inat ve umutlu ve genti. Gne battnda ayn eyi, karanl grdler birbirlerinin yzlerinde. O zaman eyh, tekkelerin de tpk insanlar gibi yalanp lebi-leceklerini ve tpk insanlar gibi topraa kartktan sonra yeniden fi-lizlenebileceklerini anlatt kzma. Hezarpre Horoz Baba tekkesinin de ilnihye ayakta kalamayacan sylerken boazna bir yumru oturdu. Zleyha, babasnn her sylediini, adeta kk bir ocuu teselli eder gibi eflcatle, scack glmseyerek dinledi. ri iri almt gzleri. "Haktan gelen haktr Zleyha," dedi eyh. Dedi ama kznn ismini sylerken sesi titredi; alamakl oldu. Zleyha ses karmadan odadan kt. Kapy kapattnda dizlerinin stne derek alamaya balad. Kendini toparlayp ayaa kalktnda kuzgun salarnn yars aarmt; bir yan lime lime dklrken, bir yan hl dimdik durmaktayd.eyh Mehmed Mhr Efendi, Zleyha ile konumas bittiinde kitap odasna kt. Minekr kutudaki kitab ipek bir ala sarp Cenaze Mustafa'ya teslim etti. Cenaze Mustafa eyhin emanetini kere pp bana koyduktan sonra, gmleinin

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

iine yerletirdi. Tek kelime konumadan birbirlerine baktlar.Sadece susup, baktlar. Sylenecek sz yoktu. O gittikten sonra eyh, boalan minekr kutunun ierisine baka bir kitap yerletirdi. Minekr kutuyu almalarna mni olamayacan biliyordu; ama kutunun iinden aradklar kitap kmayacakt. Glmsedi; ve ilk defa, gnlerden gecelerden beri ilk defa, rahat ve huzurlu bir uyku uyumak zere odasna ekildi. eyh Mehmed Mhr Efendi o gece ryasnda Hezarpre Horoz Baha'y grd. Birlikte stanbul'un zerinden utular. Evleri, sokaklar, mahalleleri geride brakp da denize vardklarnda, aada kocaman bir gemi grdler. il il altnlarla, mcevherlerle tkabasa dolu olan gemide yzleri grnmeyen adamlar oradan oraya koturmaktayd. Birden adamlardan biri onlar fark etti; fark eder fark etmez de, bir taraftan arkadalarna haber verirken bir taraftan da nian ald. Ucu ateli ok Hezarpre Horoz Baha'nn yreine sapland. Gemidekiler ateli okun isabet ettiini grp sevindiler. lerinden biri, onun daha abuk tutumas iin diree kp, yukarya flemeye koyuldu. Hezarpre Horoz Baba bir ate topu gibi dne dne direkteki adamn stne dtnde, o da yanmaya balad. te o zaman hl yukarda kanat rpan eyh adamn yzn grd. Msrl brahim Efen-di'ydi bu. Yanyordu. eyh Mehmet Mhr Efendi korkuyla gzlerini at. Terden srlsklam olmutu. Bulunduu odanm kapsndan ieri szlen dumanlar rya ile hakikati birbirinden ayrmasn gletiriyordu. Toparland ve ayaa frlad. Tekkede yangn kmt. Hzla byyp, tekkedeki kitaplar, msik aletlerini birer ikier teslim alan yangn, Defterdar Celal mahallesine de srad. Herkes yangn sndrmeye alrken Lodos Ltf, elinde minekr kutuyla bir kede beklemekteydi. ok gemeden bekledii kadn al al moru mor bir telala geldi. Gen kadn minekr kutuyu. Lodos Ltf kedilerini tayan sepeti kucaklayp, ters istikametlere doru yrdler. Sepetin iine sktklarnda hem kendi kuyruunu hem de anne-sininkini yakalamay baaran Fitil, "lodosun gz yal olurmu" diye miyavlad. Lodos Ltf sevinle ban sallayp ona hak verdi: "He ya; yal olurmu!" kald. Hezarpare Horoz Baba tekkesinden geriye kan krmzs bir horoz ty

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

RNDNE Itr gln sesi, k sonsuzun. konuur karanlklarda.


Cemil Meri

Emsalinur, minekr kutuyu bakr sininin zerine koyduktan sonra, iki adm geri ekilerek, sessizce mkfatn beklemeye koyuldu. Arada bir gzlerini kaldrp, karsnda oturan adamn suratn kaplayan memnuniyet ifadesine bakyordu. Demiti ite; bunca korkuya, bunca yrek arpntsna demiti. Adam glmseyerek Emsalinur'a bakt. yle methedilebilecek kadar ahm ahm bir gzellii yoktu bu kadnn; onun, gnlnde taht kurmasna sebep gzellii deil mizacyd. Birbirlerine ne ok benzediklerini daha ilk gnden anlamlard. Adam, onun tamahkrlnda, kurnazlnda, yoluna kanlar birer birer eziinde kendini grm; diisini bulmutu.Sonunda adam ayaa kalkp gzde cariyesinin uzun, ince boynuna, sz verdii gerdanl takt. Ziynet ve debdebeye pek merakl olan Emsalinur, gerdanln bysne ylesine kaptrmt ki kendini. Msrl brahim Efendi'nin minekr kutuyu alarak odadan ktm fark etmedi bile. Msrl brahim Efendi kolunun altnda minekr kutu, aheste aheste yryerek. Melek Murat Paa mahallesinin Kadayf sokana dald. Bu sokak, ad stnde, kadayflar ile mehurdu. Sra sra dizilmi dkknlardan kaymakl, yass, fstkl, yufkal, tel kadayf kokular ykseliyordu. Orada burada bekleen insanlar, dn gece Defterdar Celal mahallesini yakp kl eden yangn konuuyorlard. Msrl brahim Efendi bu konumalara kulak kabartp glmsedi. Buraya kadar gelmiken bir kadayf yemeden gememeye, yerken de dkknda konuulanlar dinlemeye karar verdi. Kitab yerine teslim etmeden evvel urackta biraz oyalanmasnda hibir saknca yoktu. Gzne kestirdii bir kadayf dkknna girmek zereyken, birka adm teden geen sasz, sakalsz, tepeden trnaa simsiyah giyinmi bir dervi dikkatini ekti. Bugn cmertlii stndeydi Msrl brahim Efendi'nin. Dervie yaklap, elindeki kekle bir altn frlatt. Umduunun aksine, dervi, minnetle bakp teekkr etmek yle dursun, ban kaldrmad bile. Msrl brahim Efendi'nin keklne para brakt sasz, sakalsz, tepeden trnaa siyahlar giyinmi dervi Pinhan'dan bakas deildi. imdi kaskat durmu, sabit gzlerle elindeki kekle bakyordu. ehr-i stanbul'a vardktan sonraki ilk haftalarn grd her eye derin bir aknlkla bakarak geirmiti. lk gnler, lem-i vcudun bu kadar byk, bu kadar tantanal oluuna hayret etmiti. Bazen gezgin dervileri arlayan tekkelerde, zaviyelerde, derghlarda konaklam; bazen de hamamlarn klhanlarna snmt. Ama ekseriya, sokaklarda dolaarak gzne kestirdii bir kede kvrlp uyumutu. O sralarda yaz mevsimi devam etmekte olduundan geceleri meden geirmiti. Havalar soumaya balayal beri tekkelere daha sk urar olmutu. Gene de bir yerde bir geceden fazla kalmyor, ayn yasta iki kez ba koymuyordu. Uzun mddet kald tek yer skdar'daki Hrpani Baba tekkesi olmutu. Elinde tad kekl de burada tanp, ahbaplk kurduu bir Kalenderi derviinden almt. Hrpani Baba tekkesinde, ihtiyalar karlamak zere krkbir Kalenderi dervii sra ile dilenmekte idi. Pinhan bir mddet, kendisi gibi gezgin dervilerin penh olan bu tekkede kalmt. Buradaki derviler fakr ve tecerrd esas gerei nefislerinin hkimiyetine bir son verebilmek iin dilenmeyi erkandan kabul ediyorlard. teki insanlarsa, onlar hem meczup, hem de evliya olarak gryorlard. Pinhan, Hrpani Baba tekkesindeki dervilerin arasna karp, onlar gibi yaln ayak, ba ak, elinde kekl, belinde zillerle dolamaya baladnda

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

ehirlilerin ikiballklarna yakndan tank olmutu. Onlar, bu hrpani dervilere hem knayarak hem saygyla, hem korku duyarak hem de merakla yaklamaktaydlar. Suratn buruturup zemmederek bakan biri birdenbire hrmet gstermeye; adeta kt bir hastaln kendisine sirayet etmesinden korkar gibi uzak duran biri ise birdenbire yaklap keramet beklemeye balayabiliyordu. Ne var ki, hangi tarafa meylederlerse etsinler, bunu son derece mbalaal bir ekilde yaptklarndan, baktklarnda grmyor, dokunduklarnda hissetmiyorlard. Onlarn nazarnda, babayani kyafetle dilenen bu derviler, kh alalp kendilerinden daha hakir, kh ykselip kendilerinden daha byk olmaktaydlar. Hal byle olunca da hibir zaman bu dervilerle ayn topraklan, ayn su ve hava ve ateten yorulduklarn grmeye yanamyorlard. Pinhan, Hrpani Baba tekkesinden ve orada edindii dostlardan ayrldktan sonra kekln brakmamt. imdi Kadayf sokanda donakalp bu kekle sabit gzlerle bakmasna sebep, daha dn sabah yaad ve bugn verilen altnla tekrar hatrlad bir hadiseydi. Dn sabah, bir kadn, ne denli gen olduu gzlerinden okunan bir kadn ayaklarna kapanmt Pinhan'n. Hkrklar arasnda kk kznn ne denli hasta olduunu ve eer onu iyi ederse sadece aresiz bir anann hayr dualarn deil, btn maln mlkn de alabileceini sylemiti. Konuurken Pinhan'n ayaklarna sarlarak onun kprdamasna mni olmu; ve bir anlk boluktan istifade ederek onu evine kadar srklemeyi baarmt. Ev, tek katl, izbe bir yerdi; her taraf dklyordu. Pinhan, ieri girdiinde, evvela hibir ey grememi; bir mddet sonra, gzleri karanla altndaysa bir kedi yavrusu gibi bzlm minicik bir vcudu karsnda buluvermiti. Gen kadn o ty gibi hafif vcudu kaldrp, bir kilim gibi Pinhan'n ayaklarna sermi ve keramet beklemiti. Kehribar benizli hasta kz ocuu, renkleri solmu, saaklar dklm kilim, minik kedi yavrusu orackta tortop olup, bir topa gibi dnerken, Pinhan'n gzleri kararm, dizleri titremiti. Ve kadnn yalvarp yakaran gzlerinin iine bakarak elden bir ey gelmeyeceini, bu derde deva veremeyeceini lkin Allah'tan umut kesilmeyeceini sylerken, kendi sesine tahamml edememiti. Kadn glmt. Sadece glmt. Kulaklar trmalayan korkun kahkahalar atarak, gzlerinde delilik parltlanyla glmt. Pinhan kamt. Sadece kamt. Arkasna bakmadan, dizlerinde hal kalmayncaya kadar koarak ve her admda o tiz kahkahalar geride brakmay mit ederek kamt. te o vakit elinde tuttuu kekl ta gibi arlamt. Bu hadise Pinhan'n zerinde mthi bir tesir brakmt. Topacn son hzla dn ve annenin vahi kahkahalar, derisine ilemiti. Her an, her dakika, birilerinin kp da ondan keramet beklemelerinden, yardm dilenmelerinden korkuyordu. Olduundan daha hakir grlmekten deil, olduundan daha byk grlmekten korkuyordu. te Kadayf sokanda kekle braklan ltl altn bu korkuyu bir kez daha yzne vurmutu. Kekln iinde gen annenin vahi baklarn gryordu. Kararn verdi; altna elini srmeden kekl bir emenin bana brakt. Kadayf sokandan kt. nciyi grmeye, ona dokunmaya o kadar ok ihtiya duyuyordu ki, hi dnmeden, boynunda tad keseyi yrtarak, Drri Baha'nn hediyesini gnna kard. Onunla dertlemek, ona akl danmakt tek arzusu. Ne var ki, o esnada oradan gemekte olan ve gnlerdir kaznan midesini avutmak iin her eyi gze alm bulunan Kayserili Kavanoz Bekir, fndk iriliindeki inciyi fark etmekte hi gecikmedi. Atlp bir hamlede derviin elindeki inciyi alp, hzla svt. Pinhan daha ne olup bittiini bile anlayamamt. Toparlanr toparlanmaz adamn peine dt. Kayserili Kavanoz Bekir kamad; Pinhan kovalamad. Ayn istikamete doru yryen iki insan gibi pepee kaydlar sokaklarda; ta ki o kahvehaneye varana dein. Yabani sarmaklarn evreledii sokak kapsnn zerinde, neredeyse bir insan ba byklnde, etraf sslemeli, yaldzl bir fincan aslyd. te bu fincan. Hner Kahvehanesinin almet-i frikasy-d. Burada her gn atebazlar,

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

yumurtabazlar, enberbazlar, iebazlar, maymunbazlar, ylanbazlar, taklabazlar ve hayalbazlar marifetlerini sergilerlerdi. Pinhan, Kayserili Kavanoz Bekir'in peinden Hner Kahvehanesine girdiinde ylanbazn srasyd. eriye admn atar atmaz ylann gzleriyle karlat; som yeil, parltl, b-perva gzler. Buraya ne iin geldiini unutarak, alak, hasr taburelerden birine iliip seyretmeye balad. Ylann acsn grm, o acy iinde hissetmiti. Ylanbaz srasn savp, orta yere meddah ktnda Pinhan birden kendine geldi. Kahvehanenin her tarafna, buradaki herkesin suratna teker teker bakt; ama anlalan Kayserili Kavanoz Bekir oktan gitmiti. Pinhan umudunu yitirip kahvehaneden ayrlrken, elindetuttuu ve klktan kla soktuu mendille terini silen meddah, ilk hikyenin sonuna varmt: "Mehur darbmeseldi: iyilik eden iyilik, ktlk edense ktlk bulurdu." Ertesi gn, inciyi alan adam bulmay umarak tekrar geldi. Bulamad. Ondan sonraki gnler ayaklar onu hep Hner Kahvehanesine srkledi. Kahveci, bu gen, tysz, sakalsz derviin neden her Allah'n gn geldiine bir anlam veremedi ilk balarda; daha sonra, onu burann demirba olarak kanksad. Pinhan da giderek almaktayd bu mekna. Ama onu buraya srkleyen ey, inciyi bulma umudu olduu kadar, ylann gzleriydi. Ylanbazn srasn hi karmyor; gzlerini ondan ve ylandan ayrmadan soluunu tutup seyrediyordu. Ylann gzleri, mnsn zemedii bir eyler anlatyordu. yle ki Pinhan, hem bu dili anlayabilmek iin delice bir heves duyuyor, hem de anlamaktan rkp, bu mulaklkta biraz olsun ferahlyordu. Ylann gzleri... Som yeil, parltl, b-perva gzleri... Bir gn ylanbaz seyrettikten sonra kahvehanede daha fazla duramayp, kapya yneldiinde Kayserili Kavanoz Bekir'le burun buruna geldi. nce tanmad onu; nk kafasnda hl ylann gzleri vard. Bu sefer ok yaklamt; ylann gzleriyle arasnda sadece bir arpa boyu yol kalmt. Sonra, birden ban yerden kaldrp, karsndaki tknaz, iman adama bakt ve tand onu. Ani bir hiddetle yakasna yapt. Her ey o kadar abuk olmutu ki, neden ve nasl byle hareket ettiini sonradan dnebilirdi ancak. imdi tek istedii bu adam elinden karmamak ve inciyi geri almakt. "nciyi geri ver!" diye bard. Adam aknln zerinden atp, ylk bir srtla ona bakt. Pinhan diklendi; hayatnda ilk kez bir arslan gibi kkrerken sesinin tehditkrlna en ok kendi ard. Ondaki bu kararll adam da grm olmal ki, slubunu deitirdi. "Kzma be dervi. Ben ne bilirim senin gibi etin cevize attm. nci bende deil artk. Sattm onu, bizim gibilerinde durur mu yle kymetii eyler? Kamm doyurdu, gnlm ho tuttu senin incin." Pinhan yeni bir fke dalgasyla zangr zangr titrerken, ilerin sarpa sardn gren adam, paas ne vakit skverse hzla ilemeye balayan akln altrd. "Dur hele. Sattk dedikse yabancya deil. Senin inci yakn bir arkadamdadr. Onda para ok. Lkin pintidir biraz. Ucuz bahaya ald. Madem bu kadar mhimdir, gider konuuruz. Sen de bir yolunu bulur geri alrsn. Ben ekilirim aradan. Bundan fazlasn da yapamam bilesin," dedi. Konuurken boncuk boncuk terlemiti. Bu szleri iitince biraz olsun yatan Pinhan, Kayserili Kavanoz Bekir'in teklifini kabul etmekten baka yol bulamad. Ama bu sefer onu elinden karmamak iin, adamn her hareketini kolluyordu. Beraber, Msr ars'nm yanndan uzanan bir yokuu kp, Kapalar- istikametine yneldiler. Hner Kahvehanesi ok geride kalmt. Blk prk bir ryaya, bulank bir hatraya dnyordu attklar her admda. Birbirine pek benzeyen darack ve tenha sokaklardan geip, en nihayetinde harap bir evin nne geldiklerinde, Kayserili Kavanoz Bekir iki elinin ortasna fleyip, ku sesi kartarak iaret verdi. Ku sesi karanlkta eriyip giderken, ne bir ses ne bir kprt vard nnde dikildikleri evde. Derken, ar ar alan kapdan gr sal bir ba uzand. te Pinhan, Cce Cafer'in hanesi diye bilinen bu izbe mekna bylece admn atm oldu.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Onlar karlayan delikanl, tek kelime etmeden nlerine dp yol gsterdi. Gen olmasna genti, ama gzleri,nin altndaki torbalar, omuzlarnn kml ve suratmdaki meyus ifade onu ok daha yal gsteriyordu. Olan, bir kapnn nne geldiinde kapy ap onlar ieri ald. Pinhan inciye yaklamann sevinciyle, Kayserili Kavanoz Bekir'in nne geip, ieri dald. erde, yere serilmi ilteler ve iltelerin zerine yaylm, kendinden gemi insanlar vard. Oraya buraya frlatlm krpnt minderler ortal datmaktan baka ie yaramyordu. Odann ortasnda ise, kenarlar ayak dayamaktan erilmi, zerinde karanfilli, tarnl yeil ay kaynayan bir mangal duruyordu. Konumak yle dursun kimsenin kprdad dahi yoktu. Buradaki herkes, her ey donmakta karar klmt sanki. Odann her kesine yaylm ttn duman bile hi kprtsz, hi telasz ylece durmaktayd. Pinhan buradan bir an evvel kurtulma arzusuyla yrmeye devam edip, yan taraftaki odaya geti. Bu oda da, en az bir nceki kadar lo, havasz ve kasvetli idi. Ama burann drt duvar, ileri doldurulmu kular tayan, yere yakn aklm raflarla evrilmiti; yan yana dizilmi, l kular. Turnalar, slnler, keklikler, yaban kazlar, rdekler, karatavuklar, bldrcnlar, klkuyruklar, akrlar, balabanlar, atmacalar, karagzler, sungurlar, zanoslar, tutulunlar, ahinler ve doanlar, korkun bir hadiseye tank olarak canverdiklerini gstermek istercesine gzlerini falta gibi amlard. Pinhan ii doldurulmu kulara bakarken, onlarn arasnda Drri Baba tekkesinin bahesinde brakt o fsunkr kuu grmekten korktu. zerinde mavi eritler ve arabi lekeler tayan o siyahl sarl gvdenin bu kuytu meknn tozlu bir rafnda, ii doldurulmu bir halde kaskat kesildiini grmeye tahamml edemezdi. Neyse ki korktuu bana gelmemiti. O garip kuun yolu buralara dmemiti. Pinhan ylesine dalmt ki, bir mddetten beri arkasnda dikilen adam konumaya baladnda, bo bulunup korkuyla srad. "Kular pek rkek olur. Her eyden, her sesten dleri kopar," dedi boyu Pinhan'n dizlerine varan adam. Ve omuz hizasna gelen raflara yaklap, l bir keklii okayarak lafn tamamlad. "Sayemde korku nedir bilmeyecekler bundan byle." Pinhan dikkatle adam szd. Aslnda, kck elleri ve ayaklaryla, ksack boyuyla, daha ok yaramaz bir ocua benziyordu. Yan eleveren tek ey krmz halelerle evrilmi ksk gzleriydi. Pinhan o gzlere bakarken, inciyi bu adamdan geri almann hi de kolay olmayacan anlad. Etrafna baknp Kayserili Kavanoz Bekir'i arad. Ama anlalan o oktan ekip gitmiti; tpk Hner Kahvehanesinin nnde syledii gibi, ikisini buluturduktan sonra aradan ekilmiti. Pinhan bir bana kaldn anladnda. Cce Cafer'e hibir ey demeyip, ona kt bir nazarla bakmakla iktifa etti. Ama doutan srmeli simsiyah gzleriyle yle bir bak vard ki, karsndaki adama derdini anlatmakta uzun ve tumturakl cmlelerden ok daha beli olmutu. Cce Cafer, kendisine sert sert bakan bu suskun derviten etkilenmiti. Onun bir srr sakladn daha ilk grte anlam ve bu srr kefetmenin merakyla yanp tutumaya balamt. Bir taraftan dervii utandrmak, srrn alp suratna frlatmak istiyor; bir taraftan da onun tysz yznde, doutan srmeli gzlerinde oktan unuttuu bir huzuru yakalyor, deil onu zmek tek bir lafla dahi incitmeye k-yamyordu. Pepee sralad suallerle bu kapal kutuyu aralamayaalyor, ama her seferinde, inciyi alp buradan bir an evvel kmaktan tesini dnmeyen Pinhan'n kesik kesik cevaplaryla hsrana uruyordu. Onun esas niyetini ve bu mekndan da, kendinden de holanmadn anlamt. Anlamt anlamasna da bu beklenmedik ziyaretisini elinden karmaya niyeti yoktu. nk Cce Cafer tant ve kaydadeer bulduu herkesle "boy uzatma" oyunu oynard. Bu oyunda admlarn sinsice atp, laflarn ustalkla tartp, karsndakinin hikyesini, srrn, gemiini alar ve posasn kardktan sonra onu kaldrp bir kenara atard. Oyun tamamlandnda bata boyu uzun olan ksalp yere yapm, boyu ksa olan ise mlik olduu bilgilerle beslenerek uzam olurdu. imdi bu dervile ayn oyunu oynamak iin canatyordu. Bu sebepten tr, laf ne zaman dnp dolap inciye gelse bir yolunu bulup, araya baka laflar katarak Pinhan' hzla oradan uzaklatryordu. En nihayetinde bakt ki olmayacak, bakt ki Pinhan inciyi dilinden drmeyecek, misafirine ikramda bulunmaya karar verdi.Sol yananda irice bir ben olan, ehla

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

bir olan, gm bir tepsi iinde, zm tanesi iriliinde macunlar getirdi. Pinhan daha evvel grd olan gibi, bunun da vaktinden evvel ktn fark etti. Olan odadaki iki adamn nnde srayla eilerek, haha tozu, tereya, bal, Hindistan cevizi ve envai eit baharattan terkip edilmi macunlar ikram etti. Pinhan tiryak macununu azna aldnda, uzunca bir sre onun eki mi, tatl m yoksa ac m olduuna karar vermekte glk ekti. Sanki btn tadlar bir arada barndryordu bu macun. Onu dilinin stne, kendini ise bir sermestlik denizine brakt. Tam da bu esnada yan odadan ieriye szan kahve kokusuna yakaland. Bu koku, Dulhani Hasan' getirmiti aklna. Burnunun direi szlad; neredeyse alad alayacak. Bir tuhaf oldu ii. imdi Drri Baba tekkesinde olmak varken, bu izbe meknda, u nursuz adamla ne ii vard? Cce Cafer macunlarn tesirini gstermesini bekledi sabrla. Pinhan'n suratna yaylan glmseme vaktin tamam olduunu gsterdiinde ona kendi hikyesini anlatmaya balad. Zira bylesine azsk birini baka trl konuturamayacana, ondaki hikyelere ancak kendi hikyelerini kullanarak kavuabileceine kanaat getirmiti. Onun nazarnda bir ylan gibiydi karsndaki dervi; ve tpk bir ylan gibi tatl szle, ac hikyelerle deliinden kacak, boy uzatma oyununda arz- endam edecekti. "Kavanoz Bekir'in aznda bakla slanmam bugne dein; Allah bilir neler dedi hakkmda. ekemez beni nk itibarm da var, param pulum da. Lkin kimse bilmez buralara nasl vardm, bir vakitler nasl a sefil dolandm. Sefaletim Semiz Halil nam bir paann konana kaplanmamla son buldu. Konaktaki vazifemi sorarsan, maskaralk, soytarlk etmekti. Tez zamanda kaplm; anladm ki gldrrsem beni severler, severlerse karnm tok, srtm pek olur. Muvaffak da oldum hani; pek sevdiler ccelerini. Keyfim de yerinde. Zaman zaman, bilhassa uzun k gecelerinde karlarna geer trl trl hikyeler anlatrdm. Hep glerlerdi, ne anlatrsam anlataym glmek iin dinlerler ve glerlerdi. Topunu birden boasm gelirdi baz baz; ama biri hari. O bakayd. "Paann bir kz vard; gzellii dillere destan. Ad Nak- Nigr idi. Bilhassa o pek severdi beni, yanndan ayrmazd. Srf benim iin en nadide kumalardan elbiseler diktirir, kendi elceiziyle giydirirdi. Hatta hikyelerimi daha rahat anlatabileyim diye marangoza gl aacndan bir sehpa hazrlatmt. Sehpann zerinde ku tynden bir minder; yumuack. Oraya oturur, anlatrdm. yle severdi beni. Severdi amma sanki bir oyunca sever gibi. Bense bir baka severdim onu. Ryalarma girerdi geceleri. Utanr sklr, terlerdim. Uzun lafn ksas krktk ktm paann kzna. Canm istese hi tereddt etmeden kartp verirdim." Cce Cafer burada susup, bir macun att azna. Bir taraftan da gzucuyla Pinhan'a bakyordu. e yaramt ite. Nihayet, bu inat dervi inciden dem vurmaktan caym, onu dinliyordu. ' "Paa nalet, meymenetsiz bir adam. ine afyon konmu kuru incirler yedirirdi bana; bu merete byle byle altm. Evvela incirleri azma tkar, sonra ben yalpalarken karma geip glerdi. Bir seferinde ipin ucunu kard; zorla, ye babam ye. Arlamm; gzm atmda Nak- Nigr' buldum karmda. Bamdan ayrlmam; iyilemem iin dualar etmi. Nasl sevindim. Paaya kzmadm bile. Lkin, artk ben de bu mereti arar olmutum. Seneler byle geti. Nak- Nigr iyiden iyiye byd serpildi. Bakt yeri yakard. Ben hep byle bodur kaldm onun karsnda. Kederim hi azalmad. De-madem artt. Gene de byle yaayp giderdim velev ki bunlar olmasayd. Bir bahar vakti sultanm hastalanverdi. Yataklara dt. Hekimler derdine are bulamadlar. Gzlerimin nnde eriyordu. Pembe ehresi sapsar kesilmiti. Konakta bir lm sessizlii, herkes zgn, Herkes perian. Allah bilir ya, en ok da ben korkuyordum. Senelerdir karmda duran ve asla iliemediim o gzellik, eriyip gidiyordu. Her eyi yapmaya hazrdm iyilemesi iin. Her eyi. Hekimler trl trl ila yazp, bol bol fikir yrttler ama bir are bulamadlar. Elimiz kolumuz baland. O vakit Nazikter Kalfa, paann zevceleri Peyveste Hanm'a bir kadn tavsiye etti. Kem gze deva bilir diye. Ah, keke tavsiye etmez olayd. Neyse efendim, paa sevmez byle eyleri, nazarm filan yok byle itikatlar. lim ve fennin

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

stesinden gelemedii hibir husus olmadna inanr ve maiyetindekilerin de byle dnmesini isterdi. Neyse efendim, hasl- kelm kalfa ile hanm kafa kafaya verdiler. Paay ikillendirmeden, u kadn hakknda malmat topladlar. Ad Bedrenk Asiye idi. Akrep Arif mahallesinde yaard. Zaten o mahallede kulak hrsz kocakarlarn olduu herkesin malmuydu. Onlar gkyznn ahvalini bilirdi. Bedrenk Asiye nm kadna hemen haber salnd. Lkin o kendini bilmez kulak asmad. Gelmedi. Mahallemden bir adm harice kmam diye. Bunun zerine Peyveste Hanm ile Nazikter Kalfa yollara dp o kenar mahallesine gittiler. Yani o Bedrenk Asiye olacak kadnn ayana gittiler. Pek kymetli hediyeler ve tatl laflarla gittiler. lii murdar kan inat etti. Ne hediyeleri kabul etti, ne de tatl dile kulak ast. Nuh dedi de peygamber demedi. Kadnn ii ft ars derler; dorudur. Bedrenk Asiye kaynar gm gibi iten pazarlkl idi. Dedi ki hastay evime getirin. Perisi pis kadn. Nasl zora soktu bizi. Baktk ki are yok. Nak- Nigr bir deri bir kemik... arnaar, trl dalaverelerle Paa ikna edildi. Biricik kznn temiz hava alp toparlanmas, felah bulmas iin stanbul dna kartlmas lzm geldii telkin edildi. Paann akl yatt bu ie. Nazikter Kalfa ile ben, Nak- Nigr'a refakat edecektik. te byle Akrep Arif mahallesine, o perisi pis karnn evine vardk." Pinhan, artk merakla, cankulayla dinlemekteydi Cce Cafer'in hikyesini. Arada bir gm tepsiler iinde yeni macunlar ikram edildiinde, hibir ikram geri evirmiyordu. "Allah iin, ilii murdar kar pek iyi karlad bizi. Odalarmz daha evvelden hazrlanmt. Nak- Nigr ise en st kata tadlar. Yanna varmamz kati surette yasakt. O gnler benim iin tam bir azap kuyusu idi. Battka batmakta, dndke ldrmakta idim. Sevgili sultanm bu kenar mahallede ne idi belirsiz bir kadnn elinde idi. Ayn meknda idik, lkin onun gl yzn gremiyor ne halde olduunu bilemiyordum. Nazikter Kalfa da ben de Bedrenk Asiye nm kadnn tm arzularna boyun eiyor, arnaar susuyorduk. Akrep Arif mahallesine vardmzn ikinci gn mahallenin alt kocakars Bedrenk Asiye'nin evine toplandlar. Topu birden st kata kp kaplan kapadlar. Kalfa ile ben aada kvrandk durduk. Kalfann derdi daha bir bakayd elbet. O Nak- Nigr sultanmzn bu evden sa kmamas halinde paaya ne hesap vereceini dnyordu. imdi gnahn almayaym kadnn. O da pek severdi Nak- Nigr'. Amma kimse benim gibi sevemezdi onu. Benim hibir ey umrumda deildi; ne paann hiddeti, ne de konaktaki itibarm kaybetmek. Sultanm yaasn, tek o yaasn da ben lmeye razydm. Akrep Arif mahallesinde kaldmz gnler geceler boyu gzme zerre uyku girmedi. Dolanp durdum. Bir zaman sonra st kattan tuhaf kokular kmaya balad. Kesif, tuhaf kokular. Ho desen ho deil, amma naho desen o da deil. Kocakarlarn yukarda ne dolaplar evirdiini merak da ediyorum. Bir gn dayanamadm. Szldm yukar. st katta kokular daha bir keskin idi. Neredeyse nefes bile alamyordum. Anahtar deliinden baktm ama nafile. Bi ey gremedim. Kulam dayadm kapya; ne konutuklarn iitemedim. Yreim kt kt atyordu. Duyarlar diye korktum. Gerisin geri indim aa. Aada bi ben, bi Nazikter Kalfa. Baz baz yabani ot filan tayan genten biri uruyordu eve. Ad Civan mer. Ah, her bi eye o sebep oldu zaar." Cce Cafer oynad oyuna kendini kaptrm, hikyeyi sanki sade kendisi iin anlatmaya balamt. te boy uzatma oyununun en tehlikeli ksm da buydu. Oynarken, oynadn unutmak... "Sana ne desem bilmem ki... ektiim azab tarif edecek kelime bulamam zaten. Akrep Arif mahallesinde yedi gn yedi gece byle geti. Bu sre zarfnda kocakarlar aaya hi inmediler, kilitli kaplar hi almad, kesif kokular hi eksik olmad. Nazikter Kalfa olan-biteni kabullenmiti sanki. Bedrenk Asiye'nin mutfana girip yemek yapmaya balamt bile. Onu da sulayamam elbet. O da yllar yl bu ekilde yaam, byle grm. Eli i tutmasa lmekten bin beter olur. "Yedinci gecenin sabahnda kap ald. Kocakarlar birer ikier aaya indiler. Nalet karlar tek kelime etmeden ekip gittiler. Geride Bedrenk Asiye kalmt bir. Yalvardm yakardm bi ey sylesin diye ama mendebur kan tek kelime etmedi. Bana bakmad bile. Derken merdivenlerin gcrdadn iittim. Bam kaldrp baktm. Bir de ne greyim... Sultanm, saz benizli sultanm

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

merdivenlerden aaya iniyor. Toparlanm; kollarna kuvvet, yanaklarna renk gelmi. Nasl sevindim. Yreim kafesine smyordu, utu uacak. Heyecandan elim ayama dolat; dilim ll oldu. Kotum ellerine sarldm. Lkin bana bir tuhaf bakt. Sanki uykuda idi. Bylenmiti adeta. ok korktum. Bylenmesinden ziyade beni unutmasndan, aklndan karmasndan korktum. Sultanm merdivenlerden indi. Ruh gibi ar ar, donuk gzlerle etrafna bakarak. Sonra kuyulardan konuarak 'dm' dedi., Sesi yle garipti ki, onun sesi deildi. Yemin billah deildi. Ben sultanmn sesini tanmam m? Yine de olsun varsn, ayaa kalkmt ya. Tek derdim bana sanlmamas. 'Korkma gayr, bak iyi oldum,' dememesi. Oysa ben hep bunu hayal etmi idim. O esnada kap alnd. Baktm Civan mer gelmi. Her zamanki gibi fiyakal byklar, boy pos desen mevzun. te ne olduysa o vakit oldu. Sultanm ban kaldrd, Civan mer'i grd. Civan mer ban kaldrd, ieri bakp dosdoru sultanm grd. Birbirlerine yle bir baklar vard ki atlp mni olmak, sultanm kolundan ekip evine geri gtrmek istedim. Onu bu melun mahalleden koparmak istedim ama elimden hi bi ey gelmedi. yle kalakaldm. Sultanmn fersiz donuk gzleri kor kor alevler gibi parlamaya balad. te her bi ey byle balad. Sultanmn gnl Civan mer'e akt. Nazikler Kalfa ile hemencecik toparlandk. Kapp sultanmz eve dndk. Paa da hanmm da bayram ettiler biricik kzlarn ayakla grnce. Lkin onun yreinde yanan atei bi ben biliyordum. O ate en ok beni yakyordu. Sen bunu bildin mi Pinhan? Sevdiin, sevdicein gznn nnde bakasna sevdalanr... hi bi ey gelmez elinden... bu nasl bir azaptr bildin mi?" Pinhan bu suale bir cevap veremedi. Hata etmiesine hicapla kzararak ban edi. Hayr, bilememiti bunun nasl bir azap olduunu. "Sultanm karasevdaya tutuldu. Lkin Akrep Arif mahalleliler zinhar kendi mahallelerinin haricinden kz almazlard. u garip dnyann iine bi bak hele. Koskoca bi paann kz, dnyalar gzeli Nak- Nigr sultanm istemi de bitli mahallenin kenar delikanls istememi. Paa bile razyd tek kz mesud olsun diye. Olmad ite. Melun mahalle ayak diredi. Nak- Nigr bi sabah toplad bizi bana. Tek tek helalleti hepimizle. Bir buse kondurdu yanama; dudaklar buz gibi... Anladm ki gidiyor sultanm. Son nefesinde dedi ki bir hamam yaptrn o mahalleye. Adna lyk bir hamam. Gt gitti ite. Ben de ayrldm konaktan. Kalr mym artk oralarda? Dedim kendi kendime, maskaralk, soytarlk yok artk. Kimselere kulluk etmek yok. Zamanla itibarm artt, param pulum artt. Ama ne fayda, sultanm olmadktan sonra. Pinti derler bana. Pintilikten deil, sultanm..." Cce Cafer lafn tamamlayamadan Pinhan ayaa kalkt. Ayaklar dolanyor, ba dnyordu. Bir iki adm atp, yere ylrken "in-ci" diyebildi. Szd. O vakit Cce Cafer anlad ki ylan deliinden kmyor; en tatl lakrdya, en ac hikyeye dahi tav olmuyor. Bu fikir daha da heyecanlandrd onu. Derviin zerini rterken onun tysz, klsz suratn seyretti uzun uzun. O surattaki korkutucu gzellie, o gzellikteki eldememi srra takld kald. rperdi. Sonra, kuanda tad inciyi kartp, raflardan birinde duran bir balabann sol gzne yerletirdi. l ku canlanr gibi oldu. Sessizce baktlar.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

PEYMANE

Ve O'na baktm ve ruhum titredi; ok gzeldi. Bedeni tekildi ve sanki her bir uzvu, dierini seviyordu.
Halil Cibran

Uyandnda gne tepedeydi. Gzlerini krptrp, etrafna baknrken, nerede olduunu karmaya alt. Bunun iin fazla uramasna lzum kalmad; zira ortala yaylan kesif koku, evvelki geceyi fazlasyla hatrlatt. imdi buradan kp gitmeli ve bir daha buraya admn almamalyd. Ne var ki inciyi hl geri alamamt. Drri Baha'nn hediyesi hl Cce Cafer'in elindeydi. Gene de iinden bir ses, hemen imdi buradan kp gitmeyiinin tek sebebinin inciyi geri almak olmadn muzipe fsldamaktayd. Bu izbe, khne mekn; bu dkn, b-edep insanlar; bu kesif, naho koku, daha evvel hi bilmedii ve imdi delicesine merak ettii bambaka bir leme kap amaktaydlar. Kapnn ardnda neler olduunu grmek istiyordu. Peki, bu lemin bir paras olmadan sade grmek, grmekle yetinmek ve o bir admlk mesafeyi ilelebed muhafaza etmek mmkn myd? ini kemiren bu suali susturabilmek iin inciyi alr almaz ekip gideceine kendi kendine sz verdi. O muzip ses yatr gibi oldu. Pinhan bunlar dnrken odann kaps ald. Cce Cafer ieriye girdi. Arkasndan, yzlerini rtmeye lzum grmeyen iki gen kadn odaya girip, kahvalt sofrasn kurdular. Sininin stn eit eit reel ile donattlar; portakal, incir, gl, ilek ve erik reelleri yan yana dizildiler. Pinhan, bu kadnlar daha nce grmeyiine ard. ki kadn da geldikleri gibi arabuk odadan karak kayboldular. Bu esnada Cce Cafer, Pinhan'n kadnlara nasl dikkatle baktn grm, kendince taklmadan edememiti. "Oyna peinde rast kandadr bylesinin. ahin sinek avlamaz!" Bu laflardaki kinaye Pinhan'n kzmasna ve cceye zerre kadar snamadn grmesine yetti de artt bile. kisinin de aksilii stnde olduundan, tek kelime etmeden kahvaltlarn bitirdiler. Pinhan birka lokmadan sonra tkanrken. Cce Cafer reel tabaklarn syrmadan sofradan kalkmad. leden sonra Cevahir Bedesteni'nde dolatlar. Pinhan burada faaliyet gsteren mcevhercilerden, billurculardan, sedefilerden yahut kutuculardan herhangi birinin inciye uzanan yol olduunu sanarak Cce Cafer'in peinden ayrlmad. Ama uradklar her dkknda Cce Cafer'in dkkn sahibiyle gizli gizli fsldatn ve bu fsldamalann neticesinde bazen bir kese ile dar ktn grdnde, buraya geli sebeplerinin inciyle alakas olmadn anlad. Her dkknda Pinhan geride kalp, satlan eyalar inceliyordu. Niabur firuzeleri, Arap mzraklar, Bahreyn incileri, Golkonda elmaslar, Afgan ve Hint allar, in ve Rodos porselenleri, Venedik kristalleri; at balarna mahsus tombak zereleri, Arnavut tabancalar, cellat palalar, erkez ve kazak zrhlar, kabzalar mcevherli altn ilemeli tfekler, mein klfl hanerler, ran Kirman Kafkasya hallar, Van ii savatl tabakalar... gzlerini kamatrsa da, ilerinden hibirinin incinin ltsn veremeyeceinden emindi. nci emsalsizdi. Btn bu kymetli eylerin aksine, o, n kendi iinden alyor, ylmadan darya veriyordu. Dkkn dkkn gezmekten bir hayli yorgun dtklerinde Cce Cafer Pinhan'a dnp, "Bereketi bol oldu bugnn. Sefasn sreriz," dedi. Pinhan'n bu szlerden bir ey anlamadn grdnde, "meyhane" diye ekledi "her derde devadr; insan iince evdeki opur kary stla grrm!" Meyhaneci Manol yer yer aarm, sanmtrak pala byklarn yle bir burarak, meyhanenin azametli kapsndan ieriye yava yava damlayan mterilerini karlamaya hazrland. riyar, heybetli, gle yzl bir adamd.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Glgesinden korkulur, ondan korkulmazd. Gbeini hoplata hoplata glerken, ela gzlerinin de ii glerdi. Halden anlar, sr saklar, aka kaldrrd. Meyhanenin tekmil mdavimlerinin ona itimad tamd. O da bu itimada lyk olmak iin elinden geleni yapar, doru bildii yoldan sapmazd. Bunca senedir, meyhanesine gelip gidenlerin trl trl huylarn grmt. Grmt grmesine de, ne bir kimsenin srrm ayara vermilii vard, ne de mterilerinin sermestliini suistimal etmilii. Yannda alan olanlar, onun, hizmette kusur kabul etmediini, her bir mteriyi usulnce arlayabilmek iin nasl titizlendiini gayet iyi bilirlerdi. Bu sebepten tr, onlar da benzeri bir itina gstermeye gayret ederlerdi. Herkes gibi onlar da bilirlerdi ki, bu meyhanede, akam ezanndan gecenin ngrana kadar. Meyhaneci Manol'n kanunlar geer akeydi. Bu kanunlara gre, her bir olan, mterilere kusursuz hizmet etmek durumunda idi. Tembellik yahut densizlik etmeye kalkan, soluu derhal darda alrd. Bir kez hizmet etmeye niyetlenenin, kibirini, kirli bir gmlek addederek, kartp bir kenara kaldrmas artt. Mterilere gelince, onlar da meyhanedeki edep ve terbiye kaidelerine sonuna kadar riayet etmeliydiler. Bilhassa, meyin, iliin klf deil, muhabbetin muhatab olduunu idrak etmeliydiler. Kendileri gibi nice insan, nice hallerde gren, grp de her daim msamaha gsteren meyhane duvarlarna kulak vermeliydiler. Hal byle olunca da, rindne, edbne sohbet etmek dururken, kendinden bakasn dinlemeyip de muhabbete ta koyann, iip iip de peri-peyker olanlara harfendazlk edenin, yahut heyteylenip de kimi diine gre bulduysa ona satamaya kalkann yeri buras deildi. Hem mteriler hem de hizmet eden olanlar, ite bu amaz kurallara itaat ederlerdi. Zira, nasl ki sessiz atn iftesi pek olursa, her zaman son derece mlayim olan Manol'n bir kez kplere bindi mi o kplerden kolay kolay inmedii, hiddetle perdelenen gzleri hibir ey grmediinden nne geleni billur ie gibi atr atr krmak suretiyle unufak ettii tecrbe ile sabitti. Meyhaneci Manol, her eyin noksansz olduuna kanaat getirdikten sonra ilk damlayan mterilerle sohbet etmeye balamt ki, kap ald. eriye Cce Cafer ile sasz sakalsz bir dervi girdi. Meyhaneci Manol hatr saylr mterisini grnce, pek sevinli bir haber almasma ellerini rpp, kapya koturdu. Gbeini hoplatarak, davudi bir sesle; "Sefa geldiniz aalar; sefalar getirdiniz," dedi. Cce Cafer, bu karlama merasiminden bir hayli memnun kalma benziyordu. Aniden, Pinhan'n akn baklarna hi aldr etmeden, annesinin kucana kmak isteyen bir ocuk gibi kollarm havaya kaldrd. Meyhaneci Manol de, boyu dizlerine bile gelmeyen bu kk adam, evvela havada yle bir sallayp, sonra kucana ald. Nee iinde birbirlerinin halini hatrn sordular. Meyhaneci Manol bir yandan kymetli mterisine uzun zamandr ortalkta grnmedii iin sitem ederken, bir yandan da onu meyhanenin en gzde kesindeki sofraya tamakta idi. Pinhan kapda bir mddet tereddt etti. kp gitse belli ki kimsenin ruhu duymazd. Lkin daha evvel hi grmedii bu mekn merak da etmekteydi. Sonunda kararn verip, iriyar meyhanecinin devasa admlarn takip etli. Bir yandan da dikkatle etrafna baknmaktayd. Kede, saz heyetine yaknca bir yere kuruldular. Hizmetkrlardan biri Cce Cafer'in altna -drt tane minder getirdi hemen. Bu sayede boyu ykselen ccenin keyfi de artmt. Sabahki aksiliinden eser kalmamt; etrafa glckler datyor, selm alp selm veriyordu. Ara sra Pinhan'n kulana eilip, meyhaneye damlayanlarn dedikodusunu yapyordu. Ezan okunana kadar saz ve sz geileri yapld. Meyhane dolmu, ortal koyu bir muhabbet kaplamt. Meyhaneci Manol iri gbeini hoplata hoplata oradan oraya giderek, mterileriyle sohbet ediyor, hal hatr soruyordu. Her ey ard; muhabbetler, admlar, gller ard. Ezan okunduktan sonra gene yle ar ar, hi telasz iki faslna geildi. Cce Cafer ise sofra amdan yaklana kadar azna bir damla iki koymamaya kararlyd. Bu durumu, "deil bakla, baklava dahi vakitsiz yenmez" diye izah etti. Pinhan'n akl ise sininin stndeki leziz yemeklere taklmt. Belli ki itibarl mteriydi Cce Cafer. Bylesi bir masa baka kimseye donatlmamt. teki mterilerin nlerinde turu ve yemi vard

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

sadece. Meyhanenin bir kesinde de iret tezgh bulunuyordu. Ayakta biriki tek atp gidenler, yani tektekiler iin fasulye piyaz, lahana turusu, leblebi konmutu kk, ukur tabaklara. Bu prvelvele meyhanenin sala havasna hi de yakmayacak kadar iki dirhem bir ekirdek giyinmi baz kimseler iret tezghnda biriki kadeh yuvarlayp, etraflarna bakmadan kp gidiyorlard. Tezghn arkasnda uzanan raflardaki engellere rak ibrikleri, arap testileri aslmt. Pinhan etrafa iyice gz gezdirdiktensonra anlad ki, nereden baklrsa baklsn meyhanedeki en itibarl ve zengin sofra onlarn nndeydi. Birbirinden lezzetli iroz, piyaz, muska brei, bumbar, erkez tavuu, kelle gm pastrma, topatan kavunu, tatl soan garnili torik lakerdas ve balk pastrmas itah kabartyordu. Lkin bunca gzel yiyecee ramen Cce Cafer hl azna ne tek lokma yemek, ne de bir damla iki koymutu. Sofra amdannn yanmasn bekliyordu sabrla. Hava kararp da, darnn glgeleri meyhanenin iine vurduunda, bir ate olan teker teker sofra amdanlarm yakmaya balad. Ufak tefek, sarn, ince yzl bir oland. Kk ban evreleyen sapsar salar alnnda kakl, akaklarnda zlf brakyordu. Nohud, dkml gmleinin kollarn dirseklerine kadar svamt. Gmlein arasndan st kadar beyaz, klsz teni gz krpyordu. Gmlein stne kenarlar srma ilemeli, n apraz kavuan, parlak kadifeden ebreng bir yelek geirmiti. Belinde ular pskll krmz bir kuak; altnda da bol, kara bezden uzunca bir alvar vard. Bu bol alvar dahi bacaklarnn inceliini saklayamyordu. Pinhan o ateolann grr grmez, gzlerini bir daha ondan ayramad. Ayaklan plakt; ayaklar kkt. Ayaklar yere basmyor, adeta buz tutmu bir yokutan aa kayyordu. Pinhan ona bakarken yreinin beki davulu gibi gm gm atmasna mni olamyordu. Ate olannn getii her yer, onunla aydnlanyor, a kavuuyordu. O bu meyhanenin gnei olmalyd; ama dolunay kadar solgundu. Kk, narin, knal parmaklarnda tad tlsmn aynmndaym gibi, ar ar hareket ediyor, insanlarn arasndan, kimselere demeden kayp gidiyordu. En son, saz heyetine yaknca kurulan sofraya doru yaklat. Pinhan onun att her bir admn yanksn yreinde, ta derinlerde duyuyordu. imdiye dein, bir tek Drri Babann mavi bulutlu gzlerini grdnde yaamt bylesi bir frtnay. Ate olan sofralarna yaklatnda Cce Cafer neelendi. Nihayet vakt-i kerahat gelmiti. Boyundan beklenmeyecek kadar gr bir sesle haykrd: "gel hele Sakz Adal; yak u atei!" Oysa Pinhan iinden yalvarmaktayd: "Sakn ola yaklama. Yakma bu atei!" Ateolanna gelince, o hi acele etmiyordu. Sanki Cce Cafer'in szleri ona deil de bir bakasna sylenmi yahut hedefine isabet edemeden, bann stnden geip gitmiti. Gene yle sakin, gene yle kayarcasna yaklat. Pinhan artk ondan yana bakamyordu. Telala gzlerini kard. Sakz Adal ateolan saz heyetine yakn kurulan itibarl sofrann mterilerine bakt. Birini gayet iyi tanyordu. Ama ya teki... Bu sasz, sakalsz, tepeden trnaa siyahlar giyinmi dervii daha evvel grml yoktu. Ryalarnda bile. Ona bakarken ellerinin titremesine mni olamad. Sonra kendini toparlayp sofra amdann yakt. Mumun alevinde baktlar birbirlerine. Alevin bir tarafnda doutan srmeli, iri, siyah gzler; alevin br tarafnda yemyeil, uzun kirpikli gzler. Hi kprdamadan, soluk dahi almadan birbirlerine baktlar. Pinhan'n gzleri "gr beni!" diye fsldad. Fslt bir lk oldu; derinlerden kopan, beraberinde et ve kemik paralan srkleyen bir lk. Ateolannn yemyeil gzlerinde bir hzn, grmgeirmiliin nian saklyd. Bu efsunu bozan, ccenin, ilk yudumu itikten sonra kard mdhi aprt oldu. Ate olan ancak o vakit, getirdii amdann sol elinin sere parman yaktn fark etti. Canhavliyle geri srad. Pinhan sa eliyle sol elini tutup, kendi sere parmana bakt gayriihtiyari. Su toplamt parma; ayn anda, ayn yerden. Ban nne edi. Deil konumaya, bakmaya dahi cesareti yoktu. Nice sonra, ban tekrar kaldrdnda, ateolanm hibir yerde bulamad. O vakit btn bunlarn bir rya olduuna inanmak istedi. Lkin rya bile olsa, sofra

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

amdannn titrek alevi, onu zihninden karmasna msaade etmemeye yeminli grnyordu. Sofra amdanlar yakldktan sonra ikisi Rum, biri Ermeni, biri de Kpti, birbirinden gzel drt sk telala oradan oraya koturmaya baladlar. Meyhaneci Manol emrinde alanlarn gzel yzl olmasna bilhassa dikkat ederdi. Bu sebepten tr cennet kaknlaryla, zmre-i hbn'la doluydu meyhanesi. Hal byle olunca da, eer bu meyhane her zaman byle lebalep dolu ise, sade bulunduu semtin deil, stanbul'un en gzde meyhanelerinden biri ise, bu hrette, ayva tyl olanlarn mehpre ehrelerinin pay bykt. Sakz Adal ateolan, tekrar ortaya kt. Sofra amdanlarn yaktktan sonra, imdi de mterilerin ubuklarna ate gtryordu. Pinhan gzlerini ondan alamyordu. Ona baktka daha ok bakmak, hep^bakmak istiyordu. Kendini bildi bileli her akam skan yrei, bu akam skmak yle dursun, kanat takp umaya hazrlanyordu. Yrei sanki ateolann grr grmez tekmil bendlerinden syrlm, bir ty gibi hafiflemiti. Pinhan, gzlerini ateolannm her bir hareketine mhlamken, her kadehte biraz daha efkrlanan Cce Cafer'in akl baka yerdeydi. Pinhan' buraya getiri sebebi, onu evvela bol bol iirip, sonra da boy uzatma oyununa dahil ederek srrn amasn salamak iken, kendi dili zlm ve Nak- Nigr' sayklamaya balamt. Pinhan'sa artk onu dinlemiyordu. Arada bir arab dudaklarna gtrp, o buruk tatla dudaklarn slatmakla yetinmesine ramen, testi testi arab devirmi gibi dnyordu ba. yle ki ayaa kalksa yryebileceinden dahi emin deildi. Her eyi gryor ama hibir ey hissetmiyordu. Sabah aklna taklan suali hatrlad; grp de bir paras olmamak mmkn m? Mmkn olsa gerek; zira, ite bu ateolan bunu her naslsa baaryordu. Hem buradayd, bu kalabaln, uultunun ortasnda; hem de uzaklardayd. Gzle grlyor ama elle tutulmuyordu. Ne kim.seler ona deiyordu, ne de o bakalarna. Bir suret gibiydi. Meyhaneci Manol orta kandili yakana dein hemen herkes akrkeyif olmutu. Drt bir taraftan ykselen ili arklar, kh kfrlere, kh hkrklara, kh kahkahalara karyordu. Herkes birbirine bir eyler anlatrken, kimsenin kimseyi dinledii yoktu. tede bir mest-i mdam ban yukar kaldrm; sanki iki, duman, kfr ve name dolu meyhane havasn deil de yldzlar seyreder gibi keyifle yukar bakmaktayd. Herkes onun nereye baktn gryor, ama ne grdn kimse kestiremiyordu. Gene de her ne ise grd, muhakkak ki gzel bir ey olmalyd. Yzne yaylveren glmseme bunu ispat ediyordu. Meyhanede demlenenlerin ortak kanaati derd-i hicrana deva bulunmadyd. Madem ki devas yoktu bu illetin, demlenmeye devam edip, gam- kederi ferm etmekten, u fani dnyadan km almaktan baka tutar yol olmad aikrd. Aikrd aikr olmasna da, Ramazan- erif de yaklamaktayd. Belki de bu sebepten tr, u sayl gnlerde ne kadar ok iersek krdr fikrinden yola karak, mtemadiyen imekte; ve bylelikle, boalan her kadehi gl renkli arapla doldurmak iin azami aba sarfeden skleri kan ter iinde brakmaktaydlar. En nihayetinde Meyhaneci Manol kapnn stndeki ngra ald. Sanki bunu gnlszce, hatta bir mecburiyetten tr yapar gibi bir hali vard. Byle yapmasa, misafirlerine ayp edeceini, onlar kovar gibi olacan ve gnl kracan dnyordu. Oysa onun nazarnda meyhanede gnl krlmaz, gnl yaplrd. ngrak tek bana alyordu sanki. alyor ve buyuruyordu. Ehl-i iret de meyhaneciye deil ngraa syleniyordu. Gene de herkes gayet iyi biliyordu ngran ardnda kimin olduunu. Homurdananlardan bir ksm evik hareketlerle kapy tutup, meyhanenin sabaha kadar ak kalmasn buyurduklarn, herkesin korkudan tir tir titreyerek bu emre boyun ediini, gn aarana dein bir arap deryasnda yzdklerini hayal ediyorlard. Ama bu tatl hayallerin tam ortasna bir kaya gibi dyordu Meyhaneci Manol'n iri gbei. O kayann altnda ezilmemek, bu mestane meclisten tardedilmemek iin t karmadan, ayaklarn srye srye kp gidiyorlard meyhaneden. phesiz en ok homurdananlardan biri de Cce Cafer idi. Dut gibiydi. Artk Nak- Nigr'n adn sayklamay brakm, derin derin i ekerek salya smk

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

alamaya balamt. Bereket Meyhaneci Manol tez yetiti kadim dostunun imdadna. Onu kucaklayp kapya kadar tad. Darnn buz gibi souk havas iyi geldi cceye. Pinhan geride kalmt. Oyalandka oyalanyor, ateolann son bir defa grmeden kp gitmek istemiyordu. Onu hibir yerde bulamaynca, akl danmak ister gibi sofra amdanna bakt kederli gzlerle; ama mum oktan erimiti.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

PURYARE ster ldr, ister al Kurtar beni pr-yreden te gnlm, ite sen Ben ktm artk aradan
Sreyya Efendi

Sininin stndeki bakr kapta salkm salkm zm vard; iri, siyah ve sulu. Pinhan gzlerini oraya mhlam, skntl bir bekleyie tutsak olmutu. Zaman zaman zmlerden birini parmaklarnn arasnda evirip evirerek eziyor; ondan akan lk suyu teninde gezdiriyordu. Gzlerini, bir an iin dahi olsa zm tanelerinden ayrmaya cesareti yoktu. Sanki Hner Kahvehanesinde grd ylann, buralara kadar gelip. Karanfil Yorgaki'nin gzlerine reklenmesinden, zehirini aktmak iin frsat kollamasndan korkuyordu. Karanfil Yorgaki... nihayet renebilmiti ateolannn ismini. Ve imdi. Karanfil Yorgaki'nin yemyeil gzlerine bakmaya cesaret edemiyordu. Ama ne denli korksa da bu odadan kp gidemiyor, Karanfil Yorgaki'yi bir daha grmemeyi gze alamyordu. stelik onu grmeyi kendisi istemi ve bunun iin Cce Cafer'in suratna yaylan o ylk srta katlanmken. Mmkn deil, kp gidemezdi. Zaten deil adm atmak, kprdayamyordu bile. Lzumundan fazla afyon macununu pepee yutmuasna maym, kle gibi arlamt. Bu haldeyken dnemiyor, konuamyor ve gm gm atan yreine sz geiremiyordu. Karanfil Yorgaki'ye gelince, onun da akl bir hayli karmt. leye doru Cce Cafer'in gnderdii haberi alm; o andan itibaren de heyecanna mni olamamt. Demek dn akam grd, grp de doutan srmeli gzlerinden gzlerini alamad dervi, kendisiyle bir araya gelmek istiyordu. Karanfil Yorgaki oldum olas Cce Cafer'den ekinir, korkard. imdiye dein bu ufak adamn bin trl habisliine tank olmutu. Gene de, bu akam buraya gelmeye rza gstermesinin sebebi Cce Cafer'den korkmas deil, o tuhaf dervii bir daha grmeyi arzulamasyd. Mecburiyet deildi onu buraya srkleyen; yle olsa bir bahane bulur, bandan savutururdu bu belay. Hem yle olsa bu kadar heyecanlanmazd, ccenin ayarlad bu kuytu evin arka baheye nazr geni odasna varp da, o rkek dervii zm tanelerini ezerken bulduunda. Usulca ieri szlp, onu seyretmeye koyulmutu. Ama vakit getii halde dervi ban siniden kaldrmyordu. zm tanelerinin biri gidiyor, bir bakas geliyordu. te o zaman Karanfil Yorgaki, hem Pinhan'n zm tanelerini eziine mni olmak hem de bu skntl bekleyii tamamna erdirmek iin, elini onun elinin stne koydu. kisinin de sol ellerinin sere parmaklarnda hafif bir yank izi vard. Parmaklar birbirine dokunduunda, yaralar szm szm szlad. Karanfil Yorgaki esir den zm tanesini skt yerden kurtard. Sonra aniden ayaa kalkt. Odada yanan kandilleri teker teker sndrp, geride sadece birini brakt. Mumlar sndke, dumanlan iplik iplik tttke, duvara akseden glgeler de kademe kademe bymt. Sonra Pinhan'n ban duvardan yana evirdi. Pinhan'n gzleri, Karanfil Yorgaki'nin duvardaki glgesini yakalayncaya kadar da bu sasz, klsz ba brakmad. Bu sayede Pinhan, onu deil de glgesini grecekti. Karanfil Yorgaki'ye bakmadan onu temaa edebilecekti. Bu sayede, Pinhan, hem Karanfil Yorgaki'ye doya doya bakabilecek, hem de ona bakmann verdii zdrab yaamayacakt. Glge, aslnn yerini alrken, grd hem Karanfil Yorgaki, hem de bir bakas olacakt. Pinhan bu gizli anlamadan honut, duvardaki glgeye bakarken. Karanfil Yorgaki'nin gvdesi ve dahi glgesi ar ar hareketlendi. Kollan yana ald; kanatlanp umaya, uup da kamaya hazrlanan bir ku gibi. Sonra glge yava yava kvrlmaya, her bir kvrm kendi iinde blnp oalmaya balad. Sanki sadece kendisinin iittii garip bir arkya ayak uyduruyordu Karanfil Yorgaki. ark hzlandnda glgesi hzlanyor, ark yavalayp mahzunlatmda, glgesi de yavalyordu. Pinhan hayran hayran bu kvrak glgeyi seyrediyor;

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

bu sayede hem Karanfil Yorgaki'den uzak dmyor, hem de ona fazla sokulmam oluyordu. Glge, uzunca bir mddet kvrld, eildi, bkld, ekilden ekle girdi. Derken iki ayr glge daha dourdu; bir sere ve bir atmaca birbirlerine doru kanat rptlar maviliklerde. Atmaca sereyi paralamak zere hzl bir dal yapp da, duvardaki tekmil glgeler tek ve kanl bir gagaya dntnde, raks birden kesildi. Karanfil Yorgaki yorgunluktan dizlerinin stne dt. Glge kayboldu. O zaman Pinhan ar ar ban evirip, glgenin asl ile yzlemeye cesaret etti. "Pek gzelmi raksn," dedi. Dedi ama sesinin ktndan bile emin deildi. "Eskiden, ok eskiden hi durmadan raksederdim. yle lzm gelirdi. Hem raksetmeyi de severdim," dedi Karanfil Yorgaki. Sesi tpk glgesi gibi kvrlyor, kh atallap kulak trmalyor, kh incecik bir su rlts halini alyordu. "Lkin uzun zaman var ki raksetmiyorum. Bu akam iim kabard, beni ard sanki. Seneler var ki raksetmemiim." "Ya niin?" "Hatrlamamak iin... Ne vakit raksetsem hatrlarm..." Pinhan meraklanmt. Karanfil Yorgaki ise bu mahcub dervie uzanacak tek kpry belki de bu sayede bulabileceini gayet iyi anladndan, konumaya, anlatmaya karar verdi. Oturduu yerde dizlerini yzne doru ekti. Zaten ufak tefek olan vcudu daha bir ufald. Lkin konumaya baladnda sesi o narin vcuttan beklenmeyecek kadar davud kt. "Kadlardan Felekmereb Ferid nam bir zat vard. Debdebeye, atafata bir hayli meraklyd. tina ile giyinir kuanrd. Kars alt tane kzdan sonra nihayet bir olan dourmutu. Lkin kadncazn st kurumutu, bir damla st aktamyordu bebeciin azna. Anam konaklara amara giderdi; onlarn konana da giderdi ara sra. ri yar, elma yanakl, yemyeil gzl bir kadnd. Boyu da pou da yerinde idi. Pek de tombuldu, yuvarlana yuvarlana yrrd. Hani dersin ki ben nasl byle olmuum, byle ufak tefek... Velhasl anam bebee st annelik etmeye balad. Hep beraber konaa tandk. Aradan seneler geti; bebek byd, boy att. Anam, 'gayri gitme vakti,' dediinde brakmadlar; 'bu ocukta hakkn byk gitmen yakk almaz,' dediler. Ne dedilerse nafile; anam dinlemedi. Kimseye el etek amak istemezdi. 'Madem ki ak stmle byttm Recebimi, madem ki fidan gibi boy att, gayri bana lzum kalmad. Alp kendi evlatlarm gitmek isterim,' dedi. O zaman Felekmereb Ferid Efendi bakt ki anam nuh diyor da peygamber demiyor, 'hi olmazsa Yorgaki burada kalsn,' dedi. 'Biz onu kendi evladmz belledik,' dedi. Anam hi tereddt etmedi; raz geldi. O gitti, kardelerim, abilerim gitti; ben konakta kaldm. Onlarn arkasndan bakarken anladm ki alnma baka trl yazlm. Anladm ki onlardan uzakta, ok uzakta leceim. Alamadm. Ne gariptir ki anam da alamad. Sarld bana smsk, sarld ve gitti. Onlar bir daha hi gremedim. imdi ne yaparlar, ne ederler bilmem. Bilmem ki anacm hayatta m; yeri yurdu neresidir bilmem." Birden sustu. Boazna bir dm atlmt sanki, sesi hrltl kt. Bakt ki olacak gibi deil, konumaktan tamamyla vazgeip bakr kaptaki siyah zmleri ezdi. Akan suyu bir kadehe doldurduktan sonra Pinhan'a sundu. Pinhan kadehteki suyu sol elinin be parmana ayr ayr damlatt. Evvela ba parmandaki zm suyunu emdi. zm suyu dilini damam geip de aalara doru szlrken, artk Karanfil Yorgaki'nin anlatmasna da lzum kalmamt. Hikye kendi bana, kendini dndre dndre geldi. Karanfil Yorgaki ekildi aradan. Pinhan onun hikayesiyle ba baa kald; yz yze geldi. Felekmereb Ferid Efendi, anas gittikten sonra Yorgaki'yi hep el stnde tuttu. "ehlevendim!" diye seslenirdi hep ona. "Pek gzelsin," derdi. Yorgaki de akamlar raksn, mezesini hazrlar, sofrasn kurar, karsnda raks ederdi. Yorgaki'nin ehresine mptel olan adam mest olurdu o zaman. Yorgaki de onu velinimeti bildi, bir dediini iki etmeden, her akam gnln ho tuttu. Baz baz misafirler gelirdi konaa. Onlarn nnde raks etmeyi sevmezdi; kt bakarlard sanki. Baklarnda ilik grr, her zamankinden kt raks ederdi o zaman. Felekmereb Ferid Efendi anlamt olann derdini. Misafirlerin nnde raks etmesi iin asla srar etmez, onlardan biri srar edince de korur kollard onu. Yorgaki'nin rahat yerindeydi. Felekmereb Ferid Efendi'nin zevceleri Kerime

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Hanm da iyi davranrd ona. Ama kadn hemen hemen hi odasndan kmaz, kimselerle muhabbet etmezdi. Varyou, bunca kzdan ve bunca zamandan sonra dourduu olu Receb olmutu zaten. Olunun stne titrer, onun iin yaard. Yorgaki ite bu konakta yalanp sa sakal aartacan sanrd; ama ilnihye sreceini sand bu hayat birdenbire sona erdi. Hikye kesildi. Pinhan telala, iaret parmandaki zm suyunu yalad; kelimeler tekrar dkld. Deryake nm yrm bir kabaday idi. Gl kuvvetli, gz kara ve mertti. Raconu inemez, kahpelik etmez, arkadan saldrmaz, adabyla iini grrd. Yalnz bir kusuru vard. Ad stnde ok iki ier, son peymnede oktan zvanadan km olurdu. O vakit gz hibir eyi grmez, kavga karmak iin trl bahaneler arar, aradn da her frsatta bulurdu. Serbazlyla n salm bu adam, gecenin bir vaktinden sonra ne kadar katlanlmaz olursa olsun, ertesi sabah lokum kvamn alr; yannda yresinde kim varsa, hem glmekten krar geirir, hem de kendine hayran ederdi. Gn geldi, Deryake gnln fena kaptrd. Evsafn iitir iitmez Yorgaki'ye vuruldu. Ona "Karanfil" adm takt. Bir frsatn kollayp Karanfil Yorgaki'yi kard. Kard karmasna ama fesatndan deil, baka bir yol yordam bilmediinden. Olan karsnda titrer halde bulunca yaptndan utand. Ne var ki ok yaydan kmt bir kere. Yeni esvaplar ald ona, nnden ku stn eksik etmedi. Tatl dille konuarak gnln ho tuttu. Karlnda tek istedii olann gl yzn seyrederek ikisini imek, demlenmekti. Deryake, Karanfil Yorgaki'ye el srmedi. Olan da, zamanla ilk gnlerin tedirginliini, korkakln zerinden att. Bylesi naml bir kabadaynn alakasndan honuttu. Onu dize getirmekten, sadece kalarn kaldrmak suretiyle her istediini yaptrmaktan iten ie byk bir haz alyordu. Gnler gnleri kovalad. Deryake onun cemalini seyre durmadan iemez, elde ettii ganimetleri onun ayaklar dibine sermeden duramaz olmutu. Bu mesele ehrin drt bir yanma yayldndan Karanfil Yorgaki gittii her yerde sayg gryor, btn dikkatleri stne ekiyordu. Bir gece, Deryake gene szp kaldnda. Karanfil Yorgaki onu uzun uzun seyretti. inden bir ses, klhani gvdesinin ardnda bir ocuk yrei tayan bu adam sevindirmesinin vakti geldiini sylyordu. Deryake'in yara berelerle dolu bedenini tasavvur etmeye alt. Esmer yzn, sert sert kan sakallarn, o sakallarn ardnda saklanan ve kimbilir hangi kanl hesaplamalardan kalan bak izlerini usulca okad. Deryake top atlsa uyanacak durumda deildi. Olan bundan cesaret alarak bir hayvan gibi, onu koklayarak tanmaya alt. Barut kokuyordu Deryake; kan, ter, kfr ve iki kokuyordu. Ttn ve afyon ve enfiye kokuyordu. Karanfil Yorgaki tam geri ekilip uzaklaacakken, envai eit tatsz kokunun arasnda belli belirsiz bir baka koku daha yakalad. nce emin olamad. Yaklat, tekrar koklad; defalarca koklad. Artk pheye yer yoktu; tanmt bu kokuyu. St kokuyordu Deryake; incir st. Tpk Karanfil Yorgaki'nin doduu, byd Sakz Adas'nda yetien incirlerden damlayan st gibi kokuyordu. Kimbilir nerelerden szlp gelmi. Gelip de gitmemekte inat etmi. ncir st kokusu... Karanfil Yorgaki o gece hi uyumad. Deryake'ten yaylan bu tandk koku onu sarho etmi, artm, yolundan saptrmt. imdiye dek sadece ilgisinden honut olduu bu adam imdi gzne farkl grnmeye balyordu. Artk ona bir iyilik etmeyi deil, onu istiyordu. Tan yeri aarrken. Karanfil Yorgaki kararn verdi. Deryake'in zerindeki rty aralayp yanna sokuldu. Sert ve kaba ellerini avularnn iine alarak uzun uzun pt; ve huzurla uykuya dald. Hikye kesildi. Pinhan soluunu tutmu, heyecandan ne yapmas gerektiini dahi unutmutu. Toparland. Ortanca parmandaki zm suyunu yalad. Kelimeler akn etti. Deryake ertesi sabah uyandnda grdklerine inanamad. Delikanly uyandrmamak iin kmldamadan ylece durup bir nceki geceyi hatrna getirmeye alt. Ama nafile. Hibir ey hatrlamyordu. Yine her zamanki gibi ikiyi fazla karm, naralar ve arklar eliinde homurdana homurdana szp

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

kalmt. Hatrlayacak bir ey yoktu. Ama delikanl yanndayd ite. Sokulmu, kvrlm, uyumutu. Deryake iini kaplayan sevinci byk bir honutlukla bedeninde arlad. Mutluydu, hem de nasl. "lsem gam yemem," dedi fsldayarak. Dayanamad, delikanlya kocaman bir pck kondurup ayaa frlad. imdi sokaklara kmak, imdi kavga karmak, imdi iip iip comak, imdi glmek ve gldrmek ve ehr-i stanbul'un altn stne getirmek istiyordu. yle de yapt. Bu onun sonu oldu. Btn gn avare avare sokaklarda doland. nne gelene att; uluyarak peine taklan sokak kpeklerine inat naralar att; ortal birbirine katt. O kadar mutlu ve hlyal, o kadar serke ve uar idi ki, Tannaz Mustafa ve adamlarnn bir keden kendisini gzetlemekte olduklarn fark edemedi. Tannaz Mustafa ki nicedir byle bir frsat kollamakta idi... Tannaz Mustafa ki i st emmi, arkadan vurmay huy edinmiti... Tannaz Mustafa ki karanl kan kardei ilan etmiti... Gece kt; kuytularda bekleyen lm meydana kt. ki damla kan akt incirden Kan, buram buram st kokuyordu Deryake faka bast; fena kstrld. kmaz bir sokakt girdii; kaamad. Baka zaman olsa belki de topunu birden gerisin geri ps-krtrd; lkin lm kabullenmi gibi mesut bir ifadeyle bakt dmanlarna. "Kabulmdr!" dedi. Gece bekisinin ayak seslerine kart son szleri. Ka-bu-lm-dr Ka-bul-m Ka-bul Ka... Pinhan, hikyenin kesilmesini beklemeden yzk parmandaki zm suyunu da yalad. Yola devam etti. Tannaz Mustafa ve adamlar, Deryake'i hakladktan sonra Karanfil Yorgaki'yi de zorla alp gtrdler. Yedi gn yedi gece boyunca krpe bedenini birbirlerine peke ektiler. Sokaklar tuttu birka zebani Arkadan vurdular seni Tersine dnd ark- devran Kara al kesmeyeli redi Yedinci gecenin sabahnda, yara berelerle, morluklarla dolu vcudunu yerden kaldrp, uzak bir semtteki mezarla braktlar. Karanfil Yorgaki kendine geldiinde mezar talarn seyretti uzun uzun. Ayaa kalkmak istemiyordu; toprak asn azn, alsn o koskoca, karanlk delik ve iine alsn, yutsun, geride bir ey brakmasn... Bekledi; a susuz, perian bir halde yutulmay bekledi. En nihayet beklemekten usanp umudunu yitirdiinde mezarlktan kt. alacak bir kaps, gidecek bir yeri yoktu. Bir zaman klhanlarda yatp kalkt. Oralarda da pek fena muamele grd. En kdemliler, kulakesikler klhana en yakn yerde yatarken. Karanfil Yorgaki ta uta, neredeyse kapnn yannda uyumaya mecbur kald. Gl yz soldu; en ufak trtdan, her grd insandan korkar oldu. Daha fazla tahamml edemedi; ayrld oradan. Her gecenin sabahnda, hl yayor olmann s-trabyla oradan oraya savruldu, yalpalad. Neyse ki, talihi yaver gitti ve Meyhaneci Manol'n yannda ateolan oldu. Aradan geen bunca zamana ramen, hl Tannaz Mustafa ile adamlarn ryalarnda gryor, kan ter iinde uyanyordu. Meyhaneci Manol olmasa belki de canna oktan kymt. Baba adamd Meyhaneci Manol. Karanfil Yorgaki, Deryake'i hi unutmad. Onu her zaman minnetle, sevgiyle ve incir st kokularyla and. Deryake, feryadm Deryake... Kelimeler tkandnda, Pinhan karsnda titreyen kk, narin bedene bakt. Karanfil Yorgaki'nin akaklarna dklen altn sars zlfleri seyrederken, biraz evvel zm sularn arlayan parmaklarna kan gitmez oldu. Hepsi beyaza kestiler, biri dnda; nk sere parma hl ate gibi yanyordu. Tarifsizdi hissettikleri. Hibir ey hissetmiyordu sanki, ya da her eyi ayn anda, iice hissediyor ve bu karmaadan ba dnyor, dili dolanyordu. Aznda tiryak macunu vard sanki; tadnn nasl olduunu bir trl anlayamyordu. Elini Yorgaki'nin yznde gezdirdi. Onun yz bambaka bir leme alan bir kap gibiydi. Yabani sarmaklarn arkasna saklanm kk, kck bir kap. Teni yumuackt, parmaklarnn arasnda kadife gibi kayp gidiyordu. Yzn yzne yaklatrd; nefesini nefesine kartrd. Sol elinin sere parmandaki

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

zm suyunu Karanfil Yorgaki'nin dudaklarna gtrd. Gzlerini kapayp kendini bu sermestlie brakt. Sabah rzgr ieri dolmu, tenini yalamakta, tatl tatl rpertmekteydi adeta. Rzgr giderek daha gl esmeye balad. Hava karard; frtna ha kt ha kacak. Pinhan son anda geri ekildi. ylesine ani olmutu ki bu hareketi. Karanfil Yorgaki'yi ne denli zdn ancak daha sonra, gzlerini atnda fark edebildi. ri, yeil, ocuksu gzlerinde biriken yalar grd. te o zaman Pinhan barnda saklad srr bir hamlede ekip kard. O kadar hzl, o kadar kararlyd ki, yaras kanamaya frsat bile bulamamt. "Ben," dedi Pinhan "ben ikibalym. Bu leme geldim geleli byleyim." Pinhan, Karanfil Yorgaki'nin, sylediklerinden hibir ey anlamadn grnce ar ar, tane tane anlatmaya koyuldu. Ta ocukluundan bu yana peinde srkledii ikiball, doutan hem kadn hem erkek olduunu, geceleri zerine ken hzn, gndzlerin cengverliini ve sonra Drri Baba tekkesini, her kuluk vakti ferahlayan yreinin akamlar nasl daraldn, mehul bir hikyenin peine dp oradan ayrln anlatt. Karanfil Yorgaki'ye, halka ire halkalar ve ehvet kokan kan damlasn ve sonra, stanbul ehrine vardndan bu yana neler yaptn, Drri Baha'nn verdii inciyi nasl kaptrdn anlatt. Arada bir kendi sesini dinliyor ve btn bunlar anlatabilmi olmasna hayret ediyordu. Lkin yola kmt bir kere; geri dn yoktu. stelik geri dnmeyi isteyen de yoktu. O konuurken Karanfil Yorgaki t karmadan dinliyor, arada bir akaklarna uzanan sapsar zlfleri ile oynuyordu. Pinhan sustuunda gsnde bir arlk vard. Sanki grnmeyen bir ykn altnda eziliyor, kprdayamyordu. Nefes alabilmek iin azn araladnda, Karanfil Yorgaki tek kelime etmeden ona yaklat. Kar koymasna msaade etmeden, dili ile onun kurumu dudaklarn slatt. Sonra onu sarp sarmalad. Ve onu iine ald. Pinhan o scaklkta nicedir arad huzuru buldu; bir bebek gibi kvrlp ml ml uyudu. Ryasnda karanlk ve dar bir dehlizde korku ile ilerliyordu. Dehliz o kadar alakt ki dizlerinin stnde srnmekten baka aresi yoktu. Dehliz boyunca sal sollu, altl stl, irili ufakl, envai eit gz vard. Gzlerden kimisi alyor, kimisi durmadan kirpiklerini krpyor, kimisi de fkeyle bakyordu. Pinhan bazen elini yumuak ve scak bir svnn iine daldrdn fark ediyor ve ardndan dehetle, bunun da bir gz olduunu anlyordu. Byle zar zor biraz ilerledikten sonra karsna bir yol ayrm kt. Ne yne gideceini bilemediinden aresiz o ataln aznda durup beklemeye koyuldu. Ne bir ses, ne bir nefes. O sessizlikte karar veremiyor, kvranmaktan baka bir ey yapamyordu. Tam umudunu yitirmek zereydi ki, soldaki yoldan sesler iitti. Sesleri rehber edindi kendine. Oraya saptnda rzgrdan alm bir pencerenin durmadan arptn ve duyduu sesin de buradan geldiini anlad. Pencereyi kapatmak iin yaklatnda aniden aya kayd ve bolua dt. Derken tutunacak bir eyler bulmak iin abalad ama nafile. Tam topraa aklmak zereyken bir ey onu salarndan kavrad. O vakit Pinhan aknlk iinde elini banda gezdirdi. Uzun, upuzun salar vard. Salar kzl klar sayordu etrafna. Iktan gzleri kamat evvela; sonra alt. Ban kaldrp dt yere bakt; salarndan bir tutam pencerenin pervazna takl kald iin, bu sayede topraa aklmaktan kurtulmutu. Lkin imdi de san oradan kurtaramyor ve bolukta sallanyordu. Beyhude abalarken, pencereden Karanfil Yorgaki'nin ban uzattn grd. Gene yle gzel, yle byleyiciydi. Elinde bir amdan vard. "Bekle," dedi Karanfil Yorgaki aaya seslenerek. "Bekle beni!"

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Sar bir halka idi su, Rengiyle dalard bazen.

BU BAB SU AHVALN BEYAN EDER K TABATI SOUK VE RUTUBETLDR

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

CEHENNEMN KAPILARI Ne ne Nermin'i ok yeme peyniri Peynir seni ldrr Cehenneme gtrr Cehennemin kaplan stanbul'un cadlar Ik mk Karakedi sen Oyundan k
Tekerleme

Nevres gzlerini karanla ap, sesleri dikkatle dinledi. Rzgrn uultusunu, demelerden kan trtlar, yanndaki yataktan ykselen i ekilerini, hatta bir sokak teden geen Beberuhi Rza'nn her admda yere vurduu, meeden yaplm, demir ulu sopasnn yanklarn teker teker ayklad; bir bir eledi. Dimana musallat olup, uykularna kasteden ses bunlardan hibirine, hibir eye benzemiyordu. O ses, daha evvel duyduu seslerden deildi. Bu eve geldiinin ertesi gecesi tanmt neye benzediini bir trl kestiremedii o sesle. Onun yuvas karanlk olmalyd. Her seferinde karanlktan szlp, gene gerisin geri karanla dnyordu. lk birka gece, hi aksatmadan, Nevres'i yoklayp, uykularndan etmiti. Ve tam bu topal kz ocuu hem ona, hem de uykusuzlua almak zereyken, aniden kayplara karmt. Aradan haftalar getikten sonra tekrar ortaya karak, bir kez daha kzm uykularn karmaya balamt. Nevres, ilk balarda, halasnn byk kz Safinaz'n bu ite parma olduunu sanmt. Ne de olsa, daha ilk gnden, Nevres'in bu eve yerlemesine ak ak itiraz eden, Safinaz'dan bakas deildi. Halas, suratnda ereti duran glmsemesiyle kp gelmi ve Babafingo yokuu ile Kesikba sokann bititii yerde gbela ayakta duran iki katl ahap evden ekip karmt onu. Yol boyunca hi konumadan yan yana yrmlerdi. Nevres bohasna smsk yaparak, halasnn hzl admlarn takip etmeye almt topallayarak. Akrep Arif mahallesinin kuzey kapsna nazr frit sokann tam orta yerindeki ahap evin nne vardklarnda, halas kapy am ve gene yle zoraki bir glmsemeyle ieri buyur etmiti kz. Ve Nevres topallaya topallaya nce eii, sonra avluyu geip ieri girdiinde, Safinaz' karsnda buluvermiti. Birbirlerini grmeyeli ok uzun zaman olmutu. Nevres'in halas, ikiye fazlaca dkn, kadir kymet bilmeyen kfrbaz erkek kardei ile grmeyi seneler evvel kestiinden, aralarnda drt-be ya fark olan kzlar da birbirlerini tanmadan bymlerdi. Ve seneler sonra bir araya geldiklerinde, sarlp kucaklamak yerine tek kelime etmeden birbirlerini szmlerdi. Nevres'in halas alnnda biriken terleri silerken, kzlara dnp bundan byle karde sayldklarn sylediinde, Safinaz gayet sert bir tavrla ban evirmiti. O gnden beri, gnler, geceler, haftalar boyu Safinaz, Nevres ile ne vakit yan yana gelseler hep ban evirmiti. Kendince yerden ge kadar haklyd elbet. Odasn bir bakasyla, hem de hi tanmad yabani bir kzla paylamak istemiyordu. Safinaz artk byyp serpildii iin kardelerinden ayr bir odada, tek bana kalyordu. Ta ki Nevres kp gelene kadar. Bu sebepten trdr ki Nevres, ilk balarda, uykularn yamalayan o garip sesin arkasnda Safinaz'n olduundan phelenmiti. O ses olsa olsa, bu evden, yahut hi olmazsa bu odadan kp gitmesi iin tertiplenmi bir desise olabilirdi. Lkin zaman getike, yani Safinaz'n bylesi oyunlara kalkacak kadar zeki olmadn idrak ettike, eski phelerinin yerini yeni endieler alvermiti. Durduk yerde masum bir kzn gnahn ald iin deil; sesin mene'ini bir trl kefedemedii iin. Nevres, ara sra. Babafingo yokuu ile Kesikba sokann bititii yerde

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

gbela ayakta duran iki katl ahap evi grmeye gidiyordu. Evin nndeki ta basamaklara melip, sokaktan gelip geenleri seyrediyor ya da su birikintileriyle konuuyordu. Eve srtn dnyordu her seferinde. Safinaz nasl Nevres'i her grnde ban eviriyorsa, o da eski evine srtn dnyordu; umursamadn ispat etmek istercesine. zlemiyordu o evi. Halasnn evinde daha rahat, daha mutlu olduundan deil; ne de eski evinde hep kt gnler geirdinden. Eer ocukluunun getii evi bir nebze olsun zlemiyorsa, bu sadece ve sadece artk, fkeden baka hibir ey hissetmemesinden. Ne strap, ne saadet; ne nedamet, ne merhamet; ne yeis, ne de umut. Sadece fke... Ara sra yreini yoklayan ve ekip gittiinde geride korkun bir boluk brakan ve o boluun ta dibinde, kaynamak zere olan su gibi slyla olacaklar mutulayan fke... Yokluunu girdaba evirip hatralarn enkazn emen, varln tufana evirip nne kan ezen fike... fkeyi uurlayp, tez dnmesi iin ardndan su dktkten sonra hibir ey hissetmiyor, bir i damlas gibi kayp gidiyordu geen gnlerin arasndan. Etine bir ine batrsalar, belki onu dahi hissetmeyecekti. ylesine donuktu gzleri; bir sabah alacasnda yamalanp tamtakr kalmt yrei. Sanki bir rya idi o ev. Sade ev deil; hatta btn gemii... Nicedir Nevres geceleri rya grmez, gndzleri grdklerini, gn altnda tecrbe ettiklerini rya farzederdi. O evin her kesini avucunun ii gibi biliyorsa eer, bu, o evde yaadn deil, o evde doup bydn deil, onu ryasnda grdn gsteriyordu sadece. Ve gene gemiten, yani bir baka ryadan kalma szler yanklanyordu kulaklarnda. "Kt bir rya m grdn, karabasanlar m kt stne, git suya anlat. Su alp gtrr kederini tasan. Uzaklara tar. Su vefakrdr. Gammazlk, kancklk nedir bilmez. Dosttur su, dostu olmayanlara." Belki de annesiydi bunlar syleyen; annesi... Ne olursa olsun ok eskidendi btn bunlar. Nevres grd ryalar sabah oldu mu kalkp suya anlatrd o zamanlar. Sabahn souunu iine ekerek, kimselere grnmeden evden kard. Akrep Arif mahallesinin nedamet emesinden grl grl akan suyun ellerine teslim ederdi karabasanlarn. Nice sonra geceleri rya grmeyi tamamyla terk ettiinde, bu kez de suyun karsna geip, gndz vakti grdklerini anlatmay huy edinmiti. O vakitten sonra da ryalar, karanlkta deil g-nnda meydana kmakta karar klp, tebdil-i mekn etmilerdi. Rya dediin ister gece gelsin, ister gndz, hakikatti sylenenler. Hakikatti; zira su her daim srda, her daim vefakrd. Su, Nevres'in yegne dostuydu. Peki ya su, kendisine yapt gibi bakalarna da dostluunu sunup, onlarn da kbuslarn, korkularn alp gtryorsa... Su Nevres iin tek iken, ya Nevres su iin tek deilse... te bu fikre tahamml edemiyor; suyu deli gibi kskanyordu. Babasn da aklna getirdii yoktu. Sadece, baz baz, kesif bir arak kokusunun yzn yalamasna mni olamadnda, suratn buruturarak hemen oradan uzaklayordu. Babas iin piirilen ve konukomuya datlan helvay, halasnn btn srarlarna ramen azna koymamt. Halas ise olan biteni uzaktan uzaa gzlyor ve iten ie ondan rkyordu. Kzn bu garip hallerini kimi zaman ocukluuna, kimi zaman da anasnn seneler evvel kap gitmesinin, babasnn yakn zamanda vefat etmesinin ocuk yreinde at derin yaralara veriyordu. Kzm ilacnn zaman olduuna inanyor, sabredip beklemeyi yeliyordu. Zamanla slah olurdu elbet, durulurdu taknl. Nasl olsa, herkes gibi muhakkak ki onun da yreinde tad fazilet, zamanla usul usul aa kar; habis huylarn nne katp kovalard. O gnler gelene kadar, alnnn yazs kara olan bu kk kz efkat ve merhamet grmeliydi ki, insanlara itimad etmeyi renebilsin. Ona iyi davranlmalyd ki, seneler evvel mahrum brakld ana kucan tadabilsin. Oysa halas her daim glmseyerek onu rahatlatmaya alrken, Nevres kadnn suratna yapp kalan, yapt yerde vck vck eriyen bu glmsemeden ireniyordu. Bazen halasn omuzlarndan tutup silkelemek, o aptal glne bir son verebilmek iin dayanlmaz bir istek duyuyordu.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Nevres'in gzleri az mhrl bir mektup idi; kimsenin, kime yazldn bilmek istemedii. Tertemiz araflarn kokusunu derin derin soluyarak yatan iine kayd. Gzlerini yorgann dnda brakarak Safinaz' seyretmeye balad. Ne kadar da gzeldi. Nevres, bu mstesna gzellii karanln dahi rtememesine hem gpta hem de hayret etti. Safinaz yasemin kokard buram buram; ve yasemin kokular brakrd getii yahut dokunduu yerlerde. Masmavi damarlar incecik yollar izerdi bembeyaz teninde. Dudaklarnn iki yanna dikilen iki tane ben, mehpre ehresini sslerdi. Ela gzlerini korumak ise uzun kirpiklerinin vazifesiydi. Yumuack ve tombul ve beyazd elleri. Her gece yatmadan evvel, taramak iin aard rengrenk boncuklarla ssledii kestane renkli sa rklerini. Gr salar beline kadar dalga dalga dkldnde Nevres gzlerini ondan alamazd. Safinaz gldnde gamzeleri aa kard; kard kmasna da pek fazla gld yoktu. Ekseriya somurtkan gezerek, olur olmadk her eye surat asmay det haline getirmiti. Nevres evlerine yerleip, odasna kurulduundan beri somurtkanl iyiden iyiye artmt. Arada bir, eyiz sandnda ne var ne yoksa tek tek kartp okuyor, uzun uzun kokluyordu. Bir tek o zamanlar yz glyor, gamzeleri zad ediliyordu. eyizi tamamlanmt artk. Hem de ne eyiz! Eksii, gedii yoktu. Ne de olsa anas, kznn gzelliine, zarafetine yarar bir eyiz hazrlamak iin gecesini gndzne katarak uramt. Safinaz'a yaknda grc gelecekti. Belki de evde sabah akam ballandra ballandra anlatlan, eraftan o aileye gelin gidecekti. Ailenin hali vakti bir hayli yerinde olduundan, yediini nnde, yemediini ardnda bularak bir mr boyu rahat edecekti. Nevres btn bunlar dndke, glge gibi peinden ayrlmayan fkenin gs kafesini tekmeleyip, dar kmak iin sabrszlandn fark ediyordu. Evlenmeyi aklndan dahi geirmiyordu. Geirmiyordu ama, onun da yle azna kadar dolu, misler gibi kokan bir eyiz sand olsa fena m olurdu ya? Safinaz'n yzn gldryor, gamzelerini aa kartyordu o eyiz sand. Nevres gayriihtiyari elini yznde dolatryordu bunlar dndke. Ama nafile; onun gamzeleri yoktu ki... Hem sade gamze de deil, eyiz sand da yoktu. Halas bir keresinde, aklndan geenleri okumu gibi, yanan okayp, Safinaz' bagz ettikten sonra ilk iinin Nevres'e eyiz hazrlamak olacan sylemiti. Nevres ise her zamanki gibi omuzlarn silkip, evlenmeye hi mi hi niyetli olmadn ayan etmiti. O vakit halas ocuun kstahlna isyan edercesine sert bir biimde ban iki yana sallam ve "zaman" demiti. Zamanla bu hrn kz evlenip mesut bir yuva kurmay, kendi ocuklarn emzirip bytmeyi her eyden ok isteyecekti. Halann zamandan gayri tutunacak dal, besleyecek umudu, ban sokacak sma yoktu ki. Tm mrn zamana havale ederek geirdiinden, en byk ihaneti gene zamandan grmt. Umutlarn balad zaman, alnnda ve dudaklarnn kenarlarnda derin izgiler am, salarna aklar drm, gzlerinin ferine el koymu, genliini ve taravetini almt. Velhasl, dost belledii zaman, eskiden dillere destan olan ve imdi kzna devrettii gzelliinden geriye pek de bir ey brakmamt. Gene de kadncaz, hl, ne vakit bir iin iinden ka-masa veyahut ba sksa koa koa gidip zamana snyor, alana szlana ondan medet umuyordu. Nevres'e gelince, o kendi iinde, sade kendi iin yaamay yeliyordu. Bundan dolaydr ki halasnn nasl olup da devaml zamana snmaya altn havsalas bir trl almyordu. Hatta elle tutamad, dokunamad, lkin hep adm iittii zamann varlndan dahi phe ediyordu. Var olsa dahi, Nevres'e gre, su ne kadar vefakr ve kudretli ise, zaman da o kadar riyakr ve acizdi. Hi kimseye ihtiya duymadan, kimselerden medet ummadan, kendi amurunu, pisliini ykayp da berraklaabilen sudan bakas deildi. Bir bakmsn tam bir acuze oluvermi su; bir bakmsn memeleri yeni yeni sertleen gencecik bir kz. Bir bakmsn ktl tutmu, bir fiskede mahvetmi ortal; bir bakmsn iyi gnne denk gelinmi, bereket yadrm. Su dediin

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

ylesine bana buyruk, ylesine esrarl, ylesine ele avuca smaz ki... Ve Nevres biliyordu ki, su arkasnda olduka, bir tek bakyla, baklarna ykledii gazap ile Safinaz'n eyiz sandn yakp kl edebilir. Ev ahalisi korku ve tela iinde oradan oraya koutururken, bir keye saklanp ks ks glebilir. Geride cayr cayr alevler brakarak, buralardan kap gidebilir. Tpk suyun yapt gibi, kimselere muhta olmadan, kimselere el amadan, bir bana yaayabilir. Vakti geldiinde Safinaz'n gamzelerini soldurabileceini, yok edebileceini de gayet iyi biliyordu. Doutan sahip olduu, gnbegn bileyleyip keskinletirdii fkenin verdii kudretin farkndayd. Dkene Pakize'nin kulan yrtmas, baklaryla perdeleri tututurmas bunu ispat etmeye yeter de artard. Ama varsn kudretli olsun, varsn fkeli olsun; en nihayetinde, btn bunlar bir rya deil miydi? Uykuda gremedikleri deil, uyankken grdkleri bir rya. Ve ryalar nasl hatrlanmaktan ok unutulmaya namzet ise, Nevres de gemiini hayal meyal hatrlayp hzla unutma yolunda. Yarma gelince, onu da pek dnd yok aslnda. Tek bildii bir gn gelecek, sokaa kp su birikintilerinin arasnda bir bana oyun oynamak yerine, evlerin ve kalabalklarn tam orta yerinde oyunlar oynayaca. Ve sonra yaptklarn, muzip bir glmsemeyle bir bir suya anlataca. Tek bildii suyun, Nevres'e darlmadan, sitem yahut gammazlk etmeden iittiklerini alp buralardan uzaklara, hem de ok uzaklara tayaca. Gn gelecek, Nevres'in eyiz sandnda, sular gral grl akacak. Bir keresinde Nevres, tpk Safinaz'n yapt gibi ayna karsnda uzun uzun salarn taramaya niyeenmiti. Lkin bir taraf gm kakmal aynay eline alr almaz gzlerine taklmt gzleri. Bal rengi gzlerinde dolanan parltlarn arkasna saklanm iki beyaz nokta yakalamt. Dikkatle baktnda iki ufak yumurtaya benzetmiti bunlar. Yumurtalar sade o gn grseydi, muhtemelen abuk unuturdu; ama aradan geen gnler boyunca sk sk karlamt onlarla. Her seferinde biraz daha bydklerine tank olmu; biraz daha rkmt kendinden. imdi pusuya yatp gecenin karanlnda avn kollayan bir avc gibi, dikkatle Safinaz' gzlyordu. O garip sesin ondan gelip gelmediini anlamaya alyordu. Ama kz derin uykudayd; arada bir i geirip kprdanyordu yatakta. Uykusunda konutuu da oluyordu ara sra. Anlalmaz bir eyler mrldanyordu. Nevres, yaknda gelecek olan grclerin Safinaz'n akln nasl megul ettiini sezebiliyordu. stese, o gn Safinaz'a zehredebilirdi. Neler yapabileceini hayal ettike heyecanland. Sonra arlaan gzkapaklarna itaat edip, yeniden uyumaya hazrland. Tam uykuya dalmt ki halas gelip uyandrd. Sahura kalkma vakti gelmiti. Nevres uyku ile uyanklk arasnda gm gm ten davulun sesini ayrdetti. Uyand ve bir baka ryaya hazrland. Gbe-la yataktan kalkp halasn takip ederken Safinaz'n kalkmadn grd. Halasnn koluna yapp, Safinaz' iaret ettiinde, kadn, "o bu gece kusurludur," dedi. Bu szlerin anlamn kartamayan Nevres'in keyfi kat. Safinaz'n, kendisi gecenin bir vakti ayakta iken horul horul uyuyabilmesine, gzelliine, ehresini ssleyen benlerine, dillere destan eyiz sandna, gelecek grclerine, hepsine, her eye fena halde bozulmutu. Hem ne demek kusurludur; kusuru var ise niin rahat rahat uyumasna msaade ediliyor ki? Kalksn af dilesin. Af dilesin ki affetmeyelim. Af dilesin ki klsn; klsn ki irkinlesin; irkinlesin ki hak yerini bulsun! Yzn ate bast Nevres'in; fkeyi iliklerine kadar hissetti. Neyse ki bu hallerini kimseler grmedi. Bir bana merdivenlerden aa inerken, duvardaki aynaya takl kald gzleri. Hayretle o iki yumurtann kabuklarnn atlamak zere olduklarn grd. Omuzlarn silkip, topallaya topallaya merdivenlerden indi. Halasnn durmadan martt kk kzla olan da kalkmlard. Gzlerini outura ou-tura, parmaklarn eme eme, burunlarn eke eke ayak altnda dolanp devaml esniyorlard. Nevres, evde kimse onlardan sahura kalkmalarn

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

beklemedii halde nasl olup da srarla her gece oru tutmaya niyetlendiklerine ayordu. Onlara bakarken surat burutu; sol gz seirmeye balad. Bu eve geldiinden bu yana kan hi kayna-mamt ki bu smkl, mzmz ocuklara. Orada oyalanmaktan vazgeip, ba nnde, kimsenin yzne bakmadan, sahur yemeine oturdu. Konuulanlara itirak etmeden zar zor biriki lokma attrd. ftardan kalma glla vard sofrada. Glla tepsisini grr grmez ak karnca geldi hatrna. imdi neredeydi, neler yapyordu acaba? O gn nereden gelmekteydi ve nereye gidiyordu? Ve en mhimi, bir daha grebilecek miydi onu? Belki bir baka ryada, gene beraber oyunlar oynayabilecekler miydi siyah karncalara? Nevres, yourtlu ekmei tepelerine indiriverdiinde siyah karncalarn nasl telaa kaplp, emberin iinde debelendiklerini hatrlad. O ryay bir daha grebilmeyi her eyden ok istedi. Glla tepsisine eilip kimselere duyurmadan fsldad: "Ak karnca, k karma!" Sittinsenenin Akrep Arif, yeni adyla Nak- Nigr mahallesi, bandaki felketi Ramazan- erif sayesinde defedebilmeyi umuyordu. imdiye dein, Bedrenk Asiye'nin mahallenin drt kapsna ast nazar takmlar ie yaramam; her meseleyi msbet gren, bakt her faldan bal tadnda mnlar kartan Sidikli Safiye'ye bile bir haller olmu; kocakarlarn kulak hrszlklar da, okuduklar dualar da, dktkleri kurunlar da kr etmemi; ilk kadehi erefine kaldrmakla Akrep Arifin ruhu ad olmam; hem Akrep Arifin hem de Nak- Ni-gr'n isimlerini omuzlarnda tayamayan mahallede felketlerin ar-darkas kesilmemiti. Lkin onbir ayn sultan, mahallenin stne ken karabasanlardan kurtulmak iin biilmi kaftand. Bu sebepten tr, bu senenin Ramazan ay boyunca mahalleliler orularn aksatmadan tutmaya gayret ediyorlard. phesiz, bu hususta en ok zorlananlar da mahallenin tiryakileri oluyordu. Akrep Arif mahalleli tiryakiler, Ramazan boyunca her akam, topun patlamasn drt gzle bekliyorlard. En nihayetinde o gmbrty iittiklerinde, orularn bir yudum su ile bozup hemen tabakalarna, keselerine, nargilelerine veya ubuklarna sarlyorlard. Pofur pofur, tttre tttre, iebildikleri kadar ttn itikten sonra, verilen nimetlere krederek yemek yemeye balyorlard. A karnna iilen ttn balarn dndrp, midelerini ayaa kaldrdnda, gl sevenin en sivri dikenlere nasl katlandn ispat etmi oluyorlard. Sittinsenenin Akrep Arif mahallesi, bu seneki Ramazan- erif mnasebetiyle yemeklerini titizlikle semeye de gayret etmekteydi. Mahalleliler, Kevser ninenin kap kap dolaarak verdii tavsiyelere harfiyyen uyarak, azlarna attklar her bir lokmann drt hlta gre terlib edilmesine raz geliyorlard. Bu minval zre, yaradltan yahut sonradan scak mizal olanlar eki erbetler iip; koruk ve erik a, sirke ile mercimek a, bir de kabak kalyesi yemeye gayret etmeliydiler. Safravi mizallarn gdas ise daha farklyd. Onlar erite a, pirin, spanak a gibi ya gdalar yemeliydiler. Mizac ya ve souk olanlara gelince, onlar latif ve scak gdalara itibar etmeliydiler. Bol bol sebze, et suyu, yumurta sars, koyun, gvercin, sere etinin yan-sra, tarn ve kimyon gibi ss otlara meyletmeliydiler. Sevdavi mizal olanlar ise dar, mercimek, kura et gibi kuru gdalardan ve tuzlu yemeklerden kanmaya bilhassa dikkat etmeliydiler. Sevdavi mizaca sahip bir kimse, eer kuruntularndan kurtulmak istiyorsa, kahveden de mmkn mertebe uzak durmalyd. Kahve, mizac ya olanlar iin, bilhassa kadnlar iin pek mnasipti. te mahalleliler Kevser ninenin stne basa basa verdii bu tavsiyelere pek de gnl rzas gstermeden uymaya gayret ediyorlard. Geri boazlarna dkn olanlarn zaman zaman nefislerine hkim olamayarak kendi mizalarna hi de uygun olmayan yemeklere dadandklar da oluyordu. Oluyordu olmasna da, Kevser ninenin kulana gider diye dleri koptuundan, lokmalar boazlarna diziliyordu. Akrep Arif mahallelilerin gsterdii titizlik yemeklerle snrl kalmyordu. Ramazan boyunca mahallenin kadnlar Macuncu Makbule'nin evine doluup, en mahrem konularda ona akl danyorlard. in asl, mahalleli kadnlar, drt ayr rzgrn germ- serdini grm, grdklerinden ibret alm, zahiri ile yetinmeyerek hatmideki almetlerin peine dm yedi kocakary, teden beri kendilerine rehber edinmilerdi. Hem kendi hayatlarn hem de bebeklerininkini kt cinlerden koruyan bu kocakarlar her zaman balarnn stnde

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

tutmulard. Lkin son zamanlarda Macuncu Makbule'ye hususi bir alaka gstermekteydiler; zira mahallede, ebeleri dahi hayretlere garke-den, gayet tuhaf doumlar olmaya balamt. Ramazan balarnda mahallenin gney kapsna alan sokakta bir kadn alt parmakl bir kz dourmu; hemen ertesi sabah da bir bakas, kalar neredeyse burnuna deecek kadar uzun ve gr bir olan dnyaya getirmiti. Ebeveynleri det yerini bulsun diye, bu olann gbekban cami duvarna soktuklarnda, mahallenin babo kpekleri gbekban oradan kartp eve geri getirmilerdi. Bu tatsz hadise birka kez daha cereyan edince, ev ahalisi gbekban kimselere belli etmeden topraa gmmekten baka are bulamamt. te bu iki garip vakadan bir hafta evvel ilk doumunu yapan taze gelin Ganime'nin hali ise periand. Zira aznda tam onbir di ile dnyaya gelen bebeini ne zaman emzirmeye kalksa, memeleri kan revan iinde kalyordu. teden beri bu mahallenin ebeliini yapan Eligzel Emine dahi bu durum karsnda arm kalmt. Eligzel Emine, det olduu zre doan ocuun tatl dilli olmas iin azna bal srerken, bebek elini srver-miti. Zavall ebe canhavliyle geri ekilip, bahiini dahi almadan evden kamt. te pepee gelen bu garip doumlardan sonra mahallede dedikodular alm ban yrmt. Ayn akbete uramaktan endielenen gebe kadnlarn yrekleri azndayd. Hele doumu yaklaanlar bir korkudur almt. Macuncu Makbule'ye gelince o ebelikten deil, bir ocuun hem shhatli hem de iyi huylu olabilmesi iin tohumunun topraa ne vakit ve ne surette dmesi lzm geldiinden anlard. Velhasl, mahalleli kadnlarn son zamanlarda onun evinin kapsn daha sk almaya balamalarnn sebebi de ite bu idi. Macuncu Makbule oldum olas, efsane v efsundan dem vurarak akl vermeyi pek severdi. Hele bir akam, mahallenin tm kadnlarn etrafnda toplaynca adamakll keyiflenmi; odadaki ocuklara sakzl, tarnl, limonlu macunlar ikram edip her birinin yzn gldrdkten sonra, soluk almadan konumaya koyulmutu. Ho, anlattklar mahalle kadnlar tarafndan zaten gayet iyi bilinmekteydi; ama varsn olsun, bilineni bir de ondan dinlemek bambakayd. Macuncu Makbule, bir yandan nasihatlerini bir bir sralarken, bir yandan da yasemin saplarndan yapt ttn ubuunu tttrmekteydi. Ortalk dumanalt olmu, baz kadnlarn dumandan gzleri yaarmt. Gene de herkes byk bir dikkatle onun disiz azndan dklen kelimeleri yere dmeden yakalamaya alyordu. Kocakar ise konuurken, byk bir ustalkla, sesini kh alaltp kh ykselterek, kalarn kh kaldrp kh indirerek, zaten gzlerini iri iri ap ondan k bekleyen kadnlarn kafalarm daha da beter kartrmaktayd. Macuncu Makbule'ye gre. Ramazan bayram gecesi cima edilirse, ite o vakit ana rahmine den ocuk muhakkak isyankr olurdu. Erbainden kalma ocuk ise abuk r, kansz gezer, bir mrboyu melul ve mahzun dururdu. Ne vakit ki cemre havaya derken cima edilse, ocuk gzide; suya derken cima edilse, ocuk ya dildade yahut delidivane; ve topraa derken cima edilse, ocuk ak stten paki-ze olurdu. Nesim-i seher ocuklar ise erbab- dil olurlard. Perembeler pek hayrl gnlerdi; zira, tohumu perembeden atlan ocuk byynce lim olurdu. Gene de en nurlu gn phesiz ki cuma idi; zira cuma ocuklar muhakkak arif olurdu. Yok eer yle mehpre bir ocuk ise istenilen, o zaman hilalin grnd gn beklemekte fayda vard. Hilalin ilk grnd gece yaplan elmadan doan ocuk, kz olsun erkek olsun, grenleri hayrete drecek, dmanlarn hasedinden atr atr atlatacak kadar gzel ve Yusuf yanakl, Azra suratl olurdu. Bu sebepten tr cima iin en mnasip vakitlerden biri hilalin grnd ilk gece idi. Usullere gelince, ayakta yaplan elmann zarar da vebali de bykt; zira doacak ocuk seneler boyu altna iemekten kurtulamazd. Yok eer cima karkocadan biri yahut ikisi yola kmadan evvel yaplrsa bu sefer de ocuk kati surette msrif olup, asla iflah olmazd. Ne kendine ne de ailesine bir hayr dokunurdu. Ve katiyyen cima ederken konuulmamas art idi; zira o geceden kma ocuk mr boyu ll kalrd. Yorgansz yaplan cimadan doma ocuk ise elmahkm mnafk olurdu. Bir mrboyu nifak ve fesad peinde koard. Syleinin ipiyle kimseler kuyuya inemezdi. Tok karnna yaplan elmann meyvas ise ya mlhid yahut da mcrim olurdu. Dii ehlinin gnl yok iken yaplan cima ise hepsinden de beter idi; zira topraa rzasz dveren ocuk, eer olan ise harfendaz, kz ise frktma kp, tez zamanda erazil taifesine dahil

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

olurdu. Kadnlar soluklarn tutmu Macuncu Makbule'yi dinlerken, o, ttn ubuundan kard dumanlan zerlerine fleyerek konumaya devam etti. Zinhar bir ceviz aacnn altnda, yannda yahut yresinde cima yaplmamalyd; zira cevizler her ne grrlerse onu resme-derlerdi kabuklarna. Maalesef, ceviz ksm sr saklamay bilmedii gibi, bir de grdklerini bire bin katarak drt yana naklederdi. stne stlk, bir de ceviz aalarnda yaayan cinler vard ki, yaknlarnda cima etmeye kalkanlar annda arparlard. Kazara cevizlerin altnda elmaya teebbs edenler, eer hl arplmamlarsa, kusurlarn anlar anlamaz, hi vakit yitirmeden be yaprak toplamalydlar. Sonra her bir yapran stne B-E-D-U-H harflerini kazyp, be yapra aacn zerine amalydlar. Ve bu mcln hadiseyi takibeden krkbir gn boyunca her sabah, daha horozlar tmeden oraya gidip, her gn bir harfin yerini deitirmeliydiler. Harfler deitike baz gnler yrekleri daralacakt ki buna elem-i dcmbedem denirdi. Baz gnler de ku gibi ferahlayacaklard; ama buna da aldanmamakta fayda vard. Her ne olursa olsun, rza gsterip harflerin yerini deitirmeye devam edilmeliydi. Aksi takdirde, ceviz aacnn lanetinden kurtulu yoktu. Odada bulunan gebe kadnlar renkten renge girerek prdikkat Macuncu Makbule'yi dinliyorlard. Sanki akllarndan geenlerin yzlerine vurmasndan endie edercesine, istisnasz hepsi balarn ne emilerdi. Evlilik ana yeni adm atanlar ile taze gelinlerin baklarnda ise bir muziplik yatyordu. Ya ok daha gekince olanlarsa, ekseriya, anlatlanlar i geirerek dinlemekte, ara sra da gelinlerine yahut kzlarna kt kt bakmaktaydlar. Odada hkm sren bu kagz iaretleri, macunlarn oktan bitirmi, yap yap ellerini oraya buraya sren ocuklarn iyiden iyiye huzursuzlanmalarna sebep oluyordu. Macuncu Makbule'ye gelince, o, suratnda hinoluhin bir ifadeyle, gen olsun yal olsun odadaki btn kadnlarn akllarndan geenleri okuyor; birilerine taklmamak iin kendini zor zaptediyordu. Vakit ge olunca kadnlar birer birer msaade isteyip kalktlar. Geride bir tek ehla Nefise ile gelini. Vesile kaldlar. ehla Nefise, herkesin gittiinden emin olduktan sonra Macuncu Makbule'nin kulana eilip bir eyler fsldad. Konuurken ara sra gelinine ks ks, ters ters bakmaktayd. Macuncu Makbule ise bilmi bilmi ban sallayp, yan odadan iki kk kavanoz getirdi. Kavanozlardan birinde nohud, tekinde ise neft bir macun vard. Neft olandan her akam bir fndk byklnde, nohud olandan ise her sabah bir leblebi byklnde yutulmas lzm geldiini izah etti. Bir de gelinine fazla yklenmemesini, kabahatin muhtemelen onda olmadn sylemeyi de ihmal etmedi. ki kadn konuurken, taze gelin Vesile, gelincik tarlas gibi kpkrmz olmutu. Bir an evvel yarlmasn bekler gibi sabit gzlerle yere bakyordu. Bu esnada ellerini nereye koyacana bir trl karar veremediinden, garip garip hareketler yapmaktan da kendini alkoyamyordu. Yal kadnlarn fsldamalar sona erdiinde, kaynanasnn peine taklp, sessiz sedasz kt odadan. Onlar uurladktan sonra Macuncu Makbule'nin kalar atld. Misafirlerine belli etmese de mahalledeki tuhaf doumlar onu da bir hayli kayglandrmaktayd. Senelerdir verdii nasihatlerin, bu sefer hibir ie yaramadnn gayet iyi farkndayd. Farkndayd farknda olmasna da, insanlara duymak istediklerini sylemenin kime ne zarar olabilirdi ki? Ya ne deseydi misafirlerine? Bo yere tavsiye beklememelerini, mahallenin stnde kolgezen felketin yapt macunlarla, verdii nasihatlerle defedilemeyeceini mi syleseydi? Bir nebze umudun kime ne zarar olabilirdi ki? Ya ne deseydi taze gelin Vesile' ye? Byle bir zamanda ocuk yapamad iin bo yere ezilip bzlmek, utanp sklmak yerine oturup haline kretmesinin daha isabetli olduunu mu syleseydi? Ya ne deseydi odasna doluup ondan medet uman kadnlara? Mahallenin stnde dolanan kara bulutlar yreklerinin iine doldurup, mukadderata teslim olmalarn m syleseydi? Bunca senenin Macuncu Makbulesi ise eer, ite bunu yapamazd; insanlar duymak istedikleri szlerden mahrum brakamazd. O, imdiye dein kapsn alanlarn ellerini bo evirmemi; her birini kavanozlara doldurduu renk renk umutla uurlamt. imdi ise mahalle gazaba geldi diye kapsn kilitleyip otursa myd ya? Yakk alr myd hi? Byle diye diye kendini teselli etmeye alt; ama nafile. Yz

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

gittike daha da beter asld; asab gittike daha da bozuldu. Bakt ki olacak gibi deil, yasemin saplarndan yapt ttn ubuunu tka basa doldurup, dumann havaya savurdu. Duman, daha demin, gen yal pek ok kadn rahat ettiren kabark minderlerin stne usul usul yayld; ve nbet tutar gibi btn gece oradan kmldamad. Ramazann sonlarna doru bir akam, Nevres, halas ve Safinaz ile beraber ebgir Kamer'e iftar yemeine davetliydi. erisi bir hayli kalabalkt. ebgir Kamer her ramazanda olduu gibi bu sene de srayla, yediden yetmie tekmil mahalle ahalisini arlamay boynunun borcu bilmiti. ftar topunu sinilerin etrafna dizilip beklediler. Evvela scak elbezleri dolat; ellerini silip temizlediler. Nihayet top attnda orularn zeytin ve hurma ve su ile atlar. Ardndan ebgir Kamerle beraber akam namazn kldlar. Namaz bitip, seccadeler toplandktan sonra sofraya oturdular. Sofrada ikembe orbas, pastrmal yumurta, kavurma, tavuk yahnisi, karnyark, fstkl pilav ve kymal brek vard. Yemek boyunca Nevres, gzlerini Hokkagl fakat'tan alamad; gzel kadnd fakat. Safinaz'dan bile gzeldi. Nevres onu en son Babafingo yokuu ile Kesikba sokann bititii yerdeki evde grmt. Hokkagl fakat basal dilemek iin gelmi, gelirken yannda tepsi tepsi lokma tatls getirip Nevres'i sevindirmiti. Alt kata doluup durmadan dvnen kadnlarn arasnda, hepsinden farkl, bir bana durmu; ne onlar gibi dvnm, ne de bir damla gzya aktmt. O gn hayli mahzundu; ama lye yahut geride kalanlara zlmekten ok, kendine zlr gibi bir hali vard. imdi ise iri siyah gzlerinde yldzlar yanp snyordu. Sanki her an, her eyi yapabilirdi; yeter ki aklna koysun. Nevres bu kadn hakknda kan dedikodularn mahiyetini biliyordu; gene de nasl olup da Hokkagl fakat'n hi ekinmeden, sklmadan, gocunmadan, dedikodusunu yapanlarla yan yana gelebildiine ayordu. Onu, kendinden bu kadar emin yapan ne idi acaba? Sanki bir dokunulmazlk hlesi vard etrafnda. Kem gzler, yavuz diller oradan ieriye szlemiyor; adeta camdan bir duvara arpp parampara oluyorlard. Dedikodular, Hokkagl fakat'n gzlerindeki yldzlar deil sndrmek onlara iliemiyorlard bile. Nevres bunlar dnrken, sinideki tabaklar hzla boalmaktaydi. Karnlarn doyurduktan sonra tatl bir rehavet kt zerlerine. Btn kadnlar bir keye ekilip, ien midelerini ovuturdular. Daha yal olanlarn hemen uykusu gelmiti; arlaan gzkapaklarn tamakta bir hayli glk ekmekteydiler. O vakit ebgir Kamer btn misafirlerine teker teker ryalarn sormaya balad. ebgir Kamer oldum olas, hal hatr sorar gibi rya sormay det edindiinden, kimse de bunu yadrgamad. Srayla, en son grdkleri yahut iyi hatrladklar bir ryay anlatmaya koyuluyorlard. Ev sahibesi de her bir ryay dikkatle, t karmadan dinliyordu. Ryalar tbir ederken lafa "u grlen rya Allahu a'lem bi's-savab" diyerek balyordu. Mahalleli ebgir Kamer'in Ramazan ay boyunca verdii iftar yemeklerinden sonra yapt tbirleri dinlemeye baylrd. Bu sebepten tr sras gelen hi nazlanmadan anlatmaya balyor, ryasn ebgir Kamer'in maharetli ellerine teslim etmekte hibir saknca grmyordu. Sra Safinaz'a geldiinde, tombul ve beyaz ellerini kucanda bititirip, en son grd ryay anlatt. Ryasnda Safinaz geni bir bahe iindeki kocaman, metruk, mutantan bir konakta tek bana dolayordu. Konan her taraf baha biilmez eyalarla donatlmt. Kaplarda hindi yumurtas iriliinde zmrtler, yakutlar, elmaslar aslyd. Lkin odalardaki eyalarn stn kaln bir toz tabakas ve rmcek alar kaplamt. Safinaz tek tek odalar dolatktan sonra arka baheye kt. Burada iinde renk renk, eit eit balk bulunan genie bir havuz buldu. Havuzun etrafn pirinten, incecik bir yol ryordu. Safinaz bunu grnce, patikay takip ederek pirinleri ayklamaya, ilerinden kan talar, pleri uzaa atmaya giriti. Byle byle, pirinleri ayklaya ayklaya havuzun etrafnda dnmekteydi. Geride bir tek ta kalmt; onu da aykladnda pirinler tamamyla temizlenmi olacakt. Oysa o taa elini srdnde, havuzdaki balklardan biri havuzdan kt ve konumaya balad. Gayet sert bir ifadeyle, Safinaz'a o taa dokunmamasn syledi. Dillenen baln, ular burulmu upuzun byklan vard. Safinaz neredeyse korkudan

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

leyazd; koarak oradan uzaklat. Ban evirip baln kendisini takip edip etmediini anlamak istiyordu ama buna cesareti yoktu. Epey kotuktan sonra, dizlerinin stne dverdi. te o zaman krk gibi inip kalkan gslerinin arasnda kpr kpr eden bir ey dikkatini ekti. Elini gslerine gtrdnde baln orada olduunu grd dehetle. Safinaz, ebgir Kamer'e ve misafirlere bunlar anlattktan sonra ban nne eip, ertesi sabah uyandnda gsnn arasndan hakikaten bahk kokusu geldiini itiraf etti. Bunu der demez pimanlk duymu gibi kaygyla odadakilere bakt. Szlerindeki tuhafln kendi de farkndayd ve yadrganmaktan ekiniyordu. Ama yalan yoktu; ertesi sabah buram buram balk kokuyordu gsleri. ebgir Kamer, Safinaz'n anlattklarn bandan sonuna kadar tek kelime etmeden dinlerken, misafirler mteaddid defalar balarn memnuniyetle sallayp, ryay hayra yorduklarn, balk kokusunu da kzn yreinin saflna verdiklerini aikr etmilerdi. Btn bunlar olurken Nevres gzucuyla, kz grcye km gibi heyecanlanan halasn takip ediyordu. Demek ki heyecanlandnda o ereti glmsemesinden eser kalmyordu. Nevres bunu aklnda tutacakt. ebgir Kamer ise konumaya balamadan evvel odaya tam bir sessizliin hkim olmasn bekledi. ebgir Kamer dedi ki, her rya bir haritadr aslnda. Meczistan ehrinin haritas. Ve her ryann pek ok kaps vardr. Hal byle iken, herhangi bir kapdan ieri girilir, lkin herhangi bir kapdan dar klmaz. te ryay tbir eden, ryay grenin hangi kapdan meczistan ehrine girdiini bilmeli ki, hangi kapdan ktn da bilebilsin. Ryay tbir eden, tpk yaral bir ceylann izini srer gibi, rya grenin peinden gitmelidir. Kimi zaman kolay itir ayakizlerini takip etmek. Zira rya gren karda yrr gibi gayet sarih iaretler brakr ardnda. Kimi zaman da bir yamur kar yahut iddetli bir rzgr; ve ayakizleri siliniverir. Bu sebepten trdr ki, muabbir dediin elini abuk tutmal; burnu iyi koku alan, gzleri keskin bir zat olmaldr. Lkin kimi zaman, muabbir ne kadar maharetli olursa olsun adamakll gleir iz srmek. Zira rya gren suda yrr gibi, tek bir nian dahi brakmadan geip gitmitir. ebgir Kamer dedi ki, suda yryenlerin ryalarn tbir edebilmek iin, olana deil olmayana bakmak arttr. Bilhassa meczistan ehrine su yolu ile girenlerin tbiri iin muabbir, ryann zddna muhtatr. Velhasl rya dediin zddyla tbir olunduundan, ryay tbir eden ryay grenin girdii kapdan kmal, kt kapdan girmelidir. Aksi takdirde ryay tbir eden haritann iinden kamaz; kaybolur. te o vakit ryann hakiki mnsn veremez. Veremez nk nasl ki her ryann pek ok giri ve k kaps varsa, pek ok da meali, tbiri vardr. ebgir Kamer bunlar anlatt ama Safnaz'n ryasn tbir etmedi. Sadece, "Safinaz kzmzn talibi bol olacaktr. Lkin en doru evlilii yapmak iin bir mddet daha sabretmek daha hayrldr," demekle yetindi, ebgir Kamer sustuunda, Hokkagl fakat rya anlatma srasnn kendisine gelmesini beklemeden msaade isteyip kalkt. Odadaki btn gzlerin zerinde olduunu biliyordu ve sanki bundan garip bir haz alyordu. Gen, mtebessim ehresine bir kor gibi den iri siyah gzlerindeki yldzlan saa saa kt gitti. Giderken odadaki efsunu da karmt sanki. En azndan Nevres byle hissetmiti. Bundan dolaydr ki, sra kendisine geldiinde yalancktan bir rya uydurmak yerine, bu oyuna dahil olmamaya karar verdi. Ak karncay dnd; tpk onun gibi muhasara emberinin dnda kalmay baaracakt. Odada bulunan herkes teker teker ryasn anlatp da sra Nev-res'e gelince, btn balar ona doru evrildi. Nevres bu beklenmedik alakadan tedirgin olduunu saklamadan omuzlarn silkti. "Sizi temin ederim ki rya grmem ben," dedi. Gzucuyla halasna bakp, onun nasl bozulduunu grnce kendisiyle iftihar etti. ebgir Kamer ise bu yetim, topal kza glmseyerek hakikatte herkesin rya grdn ama bazen hatrlamak istemediini anlatt. "Peki ya niin?" diye sordu Nevres. "Sebeb-i malm," dedi ebgir Kamer "rya demek hatralarmz demektir. Bazen hatrlamak istemeyiz onlar." Nevres bunlar iitince ban kaldrp dosdoru ebgir Kamer'e bakt.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Hatralar m? Gemiin kendisi ryadr zaten; bir sr blk prk rya. Yoksa ebgir Kamer bunu bilmiyor mu? Gzleri iki ate topu gibi etrafa kvlcmlar sat. Kvlcmlardan biri eline isabet ettiinde ebgir Kamer gayriihtiyari, korkuyla elini saklad. Kzn bal renkli gzlerinde saklanp boydanboya atlam olan iki beyaz yumurtay ite o vakit fark etti. Ne yapacan, ne syleyeceini bilemedi. Bocalad; konuyu datmak iin tatl ikramna geilmesini syledi. Kaymaklfstkl baklavalar ikram edildi misafirlere. Ama nedense herkesin itah kam gibiydi. lerinden biri oyunbozanlk etmiti; kaymak ve fstk dahi bunu rtbas edemezdi. Tatllarn trtklayp, kahvelerini itikten sonra misafirler birer birer ekildiler. ebgir Kamer kapda herkesi uurlarken di kiralarn vermeyi de ihmal etmedi. Safinaz'a pembe iekli, mis kokulu ipek bir mendil hediye etti. Sonra da kzn kulana eilerek, zerinde gz olduunu, tez zamanda krd bir yrei onarmas lzm geldiini fsldad. Safinaz gzlerini iri iri ap bir vakit hayretle yal kadna bakt. Sonra ba nnde, kaygl bir ifadeyle dar kt. Onlar uzaktan seyreden Nevres ise bir an evvel buradan kp gitmekten baka bir ey dnmyordu. Bu akam ok bunalmt. Kapdan karken elini pt ebgir Kamer, Nevres'in avcuna alelacele gm bir halka brakt. Sanki bu tuhaf kzn gidiinden memnun olmu gibi bir hali vard. O gece yatmadan evvel Nevres, ebgir Kamer'in verdii di kirasna bakt uzun uzun. Gm halkann tlsmn aa karmaya alt. Bakt ki olmuyor, onun, hibir matah taraf bulunmayan rasgele bir suspay, det yerini bulsun diye verilmi alelade bir di kiras olduuna karar verdi. Parmaklarna uyup uymadn snad; ama hibir parmana tam gelmiyordu halka. Ho, tam gelse dahi onu takmaya, takp da siyah karncalarn oyununa gelmeye hi niyeti yoktu ki. Halkay yastnn altna koydu. Uzaa gitmesin ama uzak dursun. Safinaz'a gelince, onun keyfine diyecek yoktu. Btn akam dikkatlere mazhar edilmekten, ebgir Kamer'in iltifatlarndan o kadar memnun kalmt ki, Nevres'e bile her zamankinden iyi davranm; hi olmazsa, ban evirip surat asmamt onunla yan yana geldiklerinde. Eve vardklarnda dahi hl yanandaki gamzeleri aa kartarak glmsyordu. Bu hali Nevres'i ldrtmakta, deliye dndrmekteydi. Her dakika onu incitmek, hrpalamak, utandrmak iin bir frsat kolluyordu. Keke braksalard da Safinaz'n ryasn ebgir Kamer'in yerine, yle evire evire tbir etseydi. Braksalard da ona, ryasnda grd btn o ssl psl, kelli felli, all pullu eylerin, yani imdiye dein hep hayalini kurduu ama bir trl ulaamad ve evlendiinde kavuacan sand eylerin ancak baya bir insann arzular olabileceini anlatsayd. O tandk yalm usul usul, Nevres'in yzn yalamaktayd. Safinaz bunlar nereden bilsin. O, yerleri spren ipek geceliini giymi, aynann karsna geerek kestane renkli salarn uzun uzun taram ve imdi uyumaya hazrlanyordu. Ban yasta koymadan evvel, Nevres'e glmseyerek, "Allah rahatlk versin," dedi. Nevres ona ne cevap verdiini kendi de bilmiyordu ama kt bir ey sylememi olsa gerek ki, Safinaz tatl tatl glmseyerek kvrlp yatt. Nevres trbe yeili yorgan kafasna ekti ve kendi vcudundan yaylan kokularn arasnda huzur bulmaya alt. ok yalnzd; yapayalnzd. Hem insanlarn iine karmaktan nefret ediyor; hem de zaman zaman onlarn iine kanamamann acsn ekiyordu. Ne olurdu ki kalkp bir rya uydursayd; ne kaybederdi ki? O zaman kimse ona kt kt bakmazd. ebgir Kamer Safinaz' nasl okadysa, onu da okar, severdi. Ama yapamamt ite; yapamazd da. Nasl kendini bildi bileli teki ocuklar gibi koup oynayamyorsa, her daim topallayarak yrmeye mecbursa, bu da onun gibi bir eydi ite. Elinde deildi. Eskiden acnarak sevilmekten mustaripti; imdi ise artk hi sevilmiyordu. Burnunu yalayan szya mni olamad, iini eke eke alamaya balad. Gzyalar yanaklarndan szlp aznn iine akyor, oradan da yasta damlyordu. Ak karncay grd, Cevizii Tahir'den okkal bir tokat yedii gnden bu yana hi alamamt oysa. O garip ses, bu sefer yorgann iinden geldi; ta ayak ucundan. Kulak kabartt Nevres. Evvela bir uultu duydu; sanki maheri bir kalabalk toplanmt yorgann iinde. Ardndan, uultunun ortasnda bir kadn sesi ayrdetti. Yumuak, nazenn

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

bir kadn sesi. Belki de annesinin sesiydi bu. Heyecanland. "Nevres, ne gzel ismin var. smini herkese duyurmak istemez miydin?" Nevres bu sual karsnda afallamt, ama artk sesin annesine ait olmadndan emindi. Peki o zaman kimindi bu ses, neden her gece yakasna yapyordu? Oral olmamaya alt; bgane kalrsa onu sa-vabileceini umarak. Ama ses, tpk bir bcek gibi ayak ularndan yukarya trmanmaya balad o zaman. Nevres rkerek gzlerini iri iri at. "Bana srtn dnme Nevres. Kimim kimsem yok benim; tpk senin gibi." Nevres sesini Safinaz'a duyurmamak iin fsldayarak konutu. "Ne istersin benden? Kimin nesisin?" "Sana yardm etmek isterim Nevres. Dostun olmak isterim." Nevres alayl alayl gld. "stemez," dedi. "Babam gtnden bu yana herkes yardm etmek ister durur. Bir de sana lzum yok." "Ben onlara zerre kadar benzemem Nevres. Hem sen onlara iin iin kzmaktasn, fkelenmektesin bilirim. Her kim ki sana acmaya kalkar, sen onu ellerinle bomak istersin bilirim. En ziyade acnmaktr seni bizar eden. Seni senden iyi bilirim Nevres. Uzun zamandr seni izler dururum. Baklarndaki kudreti, fkenle kardn yangnlar, yerinden ettiin kpeleri... hepsini bilirim. Seni okurum." "yle ise artk kfi. Madem ki iyi bilirsin beni, seni istemediimi de bilmen lzm gelir. Uzak dur benden. Git bakasn bul." "Bu kadar abuk hiddetlenme. fke scaktr Nevres, flemeden yenmez. Ben istedim ki sana yardm edeyim. Tekmil siyah karncalar beyaza boyamana yardm edeyim. Ben istedim ki yeryzndeki btn karncalar ak karncaya benzesin." Nevres bu szleri duyunca umursamazlndan, kzgnlndan abucak syrld. Merakla sordu. "Sen de grdn m onu? Grdn m ak karncay?" "Grmem mi; onu ben gnderdim. Ona sk sk tembihledim kendini herkese gsterme diye; kem gzlerden sakn. Seni ilk gren pek mstesna bir insan olsun dedim. Demek o da sende karar kld." Nevres ne syleyeceini bilemiyordu. Dili tutulmutu sanki; hem arm hem de iten ie derin bir haz almt iittiklerinden. Ses, yeniden duyuldu. "Artk gitmeliyim Nevres. Gnlne dan kararn ver. Bil ki ikimiz bir olduk mu, siyah karncalarn anna ot tkarz. Sen hele bir dn. Beni armak istediinde adm seslen yeter." "Peki nedir adn? De bana." "Nak- Nigr!" Ses kayboldu. Nevres o gece derin bir uyku ekti. Sahura kalkarken dahi szlanmad. Safinaz da sahura kalkmt. Demek artk kusurlu deildi. Ertesi gn Nevres, bir daha ortaya kt takdirde o sesi tardetmeyi dnyordu. Ama bir yandan da onu daha yakndan tanmak iin gemlenemez bir merak duyuyordu. stne stlk sade tanmak deil, bir de onu altetmek istiyordu. Bu zt fikirler arasnda bocalarken, sesi duymasnn zerinden tam yedi gn geti. eker bayram geldi att. Evde hem bayram hazrlklar, hem de Safinaz'a gelecek grclerin tela vard. Nevres tamamyla unutulmutu o hengmede. Merdivenlerde oturup suratn buruturarak, evdekilerin ortala ve kendilerine ekidzen verebilmek iin nasl kouturduklarn seyretti. Bilhassa halas ile Safinaz bu kouturmann ban ekiyorlard. Ana-kz gelecek grcleri, imdiye dein hep hayalini kurup da bir trl elde edemedikleri pahal ve gsterili eylerden mrekkep bir dnyann anahtar olarak gryorlard. Epeydir naks kalan emelleri ite bu anahtar sayesinde bir bir ikmal edilecekti. Nevres ise bu zenginlik ve refah hayalini onlarla paylaamayacam, buraya ait olmadn biliyordu. Hatta imdi buradan kp gitse, yollara dse, kim bilir ka gn sonra yokluunun farkna varrlard. Onlar seyretmekten sklnca Safinaz'n aynasnn karsna geip, gzlerine bakt. Yakn zamanda yumurtalardan kan eci bc kara glgeler, ortalkta salnmak iin msaade istiyorlard sanki. Nevres onlar daha fazla bekletmemeye karar vermi olacak ki, denizin dibinden ar bir a eker gibi seslendi. "Nak- Nigr!"

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Bayram gecesi, sabaha kar, Beberuhi Rza davulunu gmbrdete gmbrdete btn mahalleliyi ayaa kaldrd. ok gemeden de, atlan toplarla sabah namaz vakti ilan edildi. Minarelerden ykselen ezan sesleriyle mahallenin yediden yetmie tm erkekleri camiye gitti. ocuklar, yeni esvaplarn giymi, bahi zamannn gelmesini sabrszlkla beklemekteydi. Gene de eski adyla Akrep Arif, yeni adyla Nak- Nigr mahallesinde eker bayramnn gelmesine en ok sevinenler phesiz mahallenin demkeleri olmutu. Adeta bir hrriyet bayram kutlar gibi vakt-i kerahati karlamaya hazrlanmlard. Nevres bayram sabah gizlice evden kt. Ho, pek de saklanmasna lzum yoktu nk evdeki hi kimse onu grecek halde deildi. Sokaklardaki bayram telann evden az kalr yan da yoktu hani. To-pallaya topallaya, daha ok bayram harl koparabilmek iin en sevimli ifadelerini taknp kouturan ocuklarn, kabristanlar ziyaretten dnen kadnlarn, ekerci dkknnn nne ylan erkeklerin arasndan geti. Bir gece evvel Nak- Nigr ile konutuklar aklndan kmyordu. Ne yapmas gerektiini sylememiti geri; ama demiti ki, doru zamanda doru yere vardnda, kendisi buluverecekti lzm geleni. Nevres, ite bu fikirden hareketle sokaklar aylak aylak dolamakta, grd her eyi dikkatle izlemekteydi. Akrep Arif mahallesinin dou kapsna alan Karakui sokana girdiinde tepeden trnaa simsiyah giyinmi, sasz sakalsz bir derviin, sanki birini bekler gibi dikilmekte olduunu fark etti. Dervie yaklap, gzlerini onun gzlerine mhlad. Dervite bir tuhaflk vard; bir suret gibiydi adeta; varla yok aras. Benzi o kadar solgundu ki Nevres onun hasta olduunu dnd. Ama gzleri onun sol bileine taklr taklmaz, ne yapmas gerektiini, Nak- Nigr'n neyi kastettiini bir rpda anlayverdi. Ban geriye atp, glmsedi. Gzlerindeki eci bc siyah glgeler, sevin nidalar ile ayaklandlar. stirahat bitmiti; imdi faaliyete geme vakti gelmiti. Nevres gzlerinde olup bitenlerin farknda myd bilinmez ama karsmdakini hemencecik tanyvermiti. Kepoz'dan bakas deildi bu. Demek smihan Kadn'm seneler evvel esir ederek insanlara ktlk etmesine mni olduu Kepoz, bu sefer de dervi klnda mahallenin sokaklarn arnlamaktayd. Ona sokulup, glmsedi. Kepoz donuk gzlerle topal kz ocuunu seyrediyordu; adeta kendini tamamyla ona teslim etmiti. Nevres bir an tereddt eder gibi oldu. Ayn anda ebgir Kamer'in verdii gm halkann avcunda olduunu fark etti. Ne vakit almt onu yanna; hatrlayamad. Halkadan yaylan bir kuvvet vard ve bu kuvvet onu geri ekiyor; yolundan ediyordu. Gm halkann "sakn ha!" der gibi bir hali vard. Ama Nevres byleydi ite; gnah kurcalamay, yasa delmeyi, kty demeyi severdi. Ve kendi kendine, btn bunlar daha evvel, ok daha evvel tecrbe ettiini fsldad. Hepsi, noksansz hepsi, bir baka ryada, gemite bana gelmiti. Yani daha nce yaamt bu acy. yle ise hepsini bir daha yaamakta ve yaatmakta hibir mahzur yoktu. Bu da bir rya idi topu topu. Bir rya... bir rya daha... hi fark etmez. Nasl olsa su alp gtrr bunu da; Su asla zemmetmez, kzmaz, ksmez. Nevres, kararlln gsterebilmek iin, ebgir Kamer'in verdii di kirasn uzaa frlatt. Ona ihtiyac yoktu. Ve sonra, ne doru atlarak, bir hamlede, hl aknlkla ona bakmakta olan Kepoz'un sol bileindeki uvaldz kard. nk gemi dediin bir rya idi ve de gelecek... Onlar olmadnda ne gnah vard ne de ktlk... smihan Kadn'n seneler evvel yakalayp, bir uvaldzla ktlklerine son verdii Kepoz, zad edilir edilmez glmeye balad. Onun, kulaklar trmalayan tiz kahkahalar, uvaldzn yere dtnde kard sesi bodu. te bu, Kepoz'un Akrep Arif mahallesindeki ilk intikam hamlesi oldu.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

NDA HAMAMI Bu hamamn iinde, ama her eyin dnda bir yzd ocuunki.
Murathan Mungan, Son stanbul

Bayram sabah Beberuhi Rza, uval uval yabani otu sokaktan Kevser ninenin oturduu evin avlusuna tayordu. Boyunu geen uvallar bir hayli ar olduundan kan ter iinde kalmt. Yabani otlar, ehr-i stanbul'un pek ok kesinden, bilhassa da Kasmpaa mezarlnn arkasndan, bir de skdar'daki Uzun ayr civarndan toplanmt. Kevser nine bu i iin her sene kadn tutard. Bu kadnlardan adlar Maile ve Naile olan ikisi, bohaclkla geinen gen, Kpti kadnlard. Gll, iekli, dall yaprakl, gzahc basmalardan bol yenli mintanlar; meneke moru, kavunii yahut trbe yeiline kesmi parlak kumalardan da tiril tiril alvarlar giyerek, tepeden trnaa bir renk cmb iinde salma salna dolarlard. Bu halleriyle Bedrenk Asi-ye'yi bile atlatrlard. Dibalar, hatailer, hakirler, dmikiler, abaniler, seraserlerle doldurduklar bohalarn srtlayp sabahtan akama kadar sokak sokak, kap kap dolarlard. Sattklar mallar pek kymetli olduundan, yle her mteriye tenezzl etmezlerdi. Gittikleri zengin evlerinde, zaman zaman bakla falna da bakarlard. Kenarlar oyal mendillerini orta yerde ap, baklalarn arasnda cirit atan kmr, eker, ta ve kayatuzu paralarndan mneccimne laflar kartrlard. Hi kimsenin elini eteini pmeden, kendi yalarnda kavrularak yaayp giderlerdi. Ad Sallaba Drdane olan nc kadn ise onlardan epey yalyd. Kimi kimsesi yoktu; susamclk yapard. Adalanm ekerle kartrp, kare kare keserek satt susamla kamn doyurmaya alrd. Her kadn da tam bir ttn tiryakisi olduklarndan, Kevser nine onlara baz baz sslemeli lleler yahut en hasndan ttn hediye ederdi. Ve Akrep Arif mahallesinden ok uzakta ikame eden her kadnn da Kevser nineye ta gemiten kalma vefa borlar vard. Mahallede kimse onlarn Kevser nineye hangi sebepten tr bu kadar dkn olduklarn bilmezdi; hatta Cevizii Tahir bile bu meselenin asln astarn renememiti. Tek bildikleri, Kevser nine gibi kudretli ve dene dostluk etmekten geri durmayan bir kadnn, koskoca stanbul ehrinde her yatan, her ftrattan, her dinden insanla ahbaplk ettiiydi ki, sade bu bile, bu kadnn ona olan vefa borlarn izah etmek iin kfiydi. Maile, Naile ve Sallaba Drdane, senenin her gn sokaklarn arnlayp durduklar ehr-i stanbul'un drt bir yanndan yabani ot toplarlard Kevser nineye. Bilhassa eker bayram yaklarken, gnlerini tamamyla bu ie ayrr; o mezarlk senin bu mezarlk benim diyerek envai eit yabani otu, uvallara istiflerlerdi. te bu uvallar onlarn Kevser nineye bayram hediyeleriydi. Lkin bu sefer iki Kpti kadn, gittikleri bir konakta kendileriyle ilerigeri konuan evin hanmn evvela hakaretlere boup, ardndan da dvmeye kalktklar iin, balarn fena halde belaya sokmu ve tutuklanmlard. Susamc kadn Sallaba Drdane yabani otlar bir bana toplamak zorunda kaldndan, uvallarn gelmesi de bayramn ilk gnne sarkmt. Bundan dolaydr ki, Beberuhi Rza'nm uvallar sokaktan avluya tama vazifesi, tam da bayram bahilerini toplayaca zamana denk gelmiti. Beberuhi Rza, bir yandan olmadk zamanda belaya bulaan iki Kpti kadna veryansn ediyor, bir yandan da bir an evvel kp bahi toplayabilmek iin elini mmkn olduunca abuk tutuyordu. Ne de olsa koca Ramazan ay boyunca bu gn beklemiti. Hatta srf bu gnn hatrna yanna bir baka bekinin gelmesine dahi mni olmu; btn mahallenin ykn tek bana omuzlamt. in asl hi kimse iin bahi toplamaya ge kmaya raz gelmezdi; gelmezdi ama Kevser ninenin yeri bambakayd. Bebenhi Rza'nn bu yal kadna olan hrmeti kolay kolay tarif edilemeyecek kadar derindi. Onu velinimeti bellemiti. Hal byle olunca da, sabaha kar davulunu gmbrdete gmbrdete mahalleliyi bayram namazna ardktan sonra, sabah erkenden buraya gelmeye kendini mecbur hissetmiti. Gelir gelmez de susamc kadnn drt merkebe ykleyerek ancak getirebildii yabani ot uvallarn ieri tamaya koyulmutu. Hi hesapta olmayan u klfetli ii bitirdiinde, en byk olunu yanma alp, mahalleliyi birer

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

birer ziyaret etmeye balayacakt. Sokaklarda davulunu gm-brdete gmbrdete dolaarak, nicedir hayalini kurduu bahileri toplayacakt. Beberuhi Rza gayet iyi biliyordu ki, insanlarn ekali nasl trl trl ise, verdikleri bahiler de trl trl olurdu. Kiminin ensesi kaln olduu halde gnl darack olduundan bylelerinden bir ey koparmak hayli gt. Onlar, olsa olsa ii lokum dolu bir mendil verirlerdi. Mendilleri sra asp yle dolarlard Beberuhi Rza ile olu. Lkin kimi insan da bir kap yemekle kifaf- nefs ettii halde ylesine elibol davranrd ki, bylelcrini sevmemek ne mmknd. Lo-kumlu mendil de olsa bahii, Beberuhi Rza koca Ramazan- erif boyu ektiklerinin semeresini grmek iin sabrszlanmaktayd. Topu topu tane yabani ot uval kalmt geride; onlar da ieri tad m bu i tamamd artk. Gayr kimse buralarda tutamazd onu. Geride tek bir uval kaldnda, Beberuhi Rza'nn takati de tkenmek zereydi. Boynundan pr pr damlayan terleri silip, son uval da sranmt ki, aniden tuhaf bir grlt iitti. Sesin geldii yne bakmak iin ban evirdiinde, rzgrn nne katt allarn stne stne gelmekte olduunu grd. Ve aniden, allarn arkasndan acyla koturan, stlkahve benekli, uzun kulakl, dik kuyruklu bir kpek kt. Sa arka bacanda alm avu ii byklndeki bir yaradan kanlar akmaktayd. Beberuhi Rza inleyen hayvancaza dikkatle baktnda, yarasna bir sr karncann dolumu olduunu fark etti. Dehete dt. Yoksa bu garip sokak kpeini karnca srklar m bu hale getirmiti? Bu fikri hzla kafasndan sildi. Kpek inleye inleye, ardnda kan izleri braka braka geip giderken, Beberuhi Rza, gz ap kapayncaya kadar olup biten bu garip hadisenin verdii aknlkla srtndaki yabani ot uvaln drd. Her ey birdenbire oldu. O bayram sabah, her sene olduu gibi ortahk cvl cvl iken, birdenbire hava karard. Gkten karnca yamaya balad; sokaklar, pervazlar, cumbalar, baheler, avlular, emeler, eikler siyaha kesti; simsiyah oldu. Ardndan gl bir rzgr kt. nsanlar nereye kaacaklarn arm, oradan oraya yalpalamaktaydar. Karncalar azlarna, kulaklarna, burunlarna doluyordu. Dizlerinin stne denler, itiip kakrken birbirini ezenler, battaniyelerle bu frtnay savuturmaya alanlar, korkudan dili tutulanlar oldu. Ve aniden, o karnca frtnas, geldii gibi gitti. Her yerde l karncalar kald. lerinden bazlar yaamakta srar ediyor, titrek bacaklarn oynatarak beyhude debeleniyordu. Sittinsenenin Akrep Arif, yeni adyla Nak- Nigr mahallesini dehetli bir sessizlik kaplad. indekilere ebediyet kadar uzun gelen ve anszn, bir ocuun avaz kt kadar yrtma yrtma alamasyla sona eren, ar m ar bir sessizlik. Beberuhi Rza kendini toparlayp yere brakt uval ald ve karnca llerine basa basa, son uval da evin avlusuna tad. eri girdiinde Kevser nine ile burun buruna geldi. Yal kadnn her zaman pembe-beyaz olan yz imdi limon kabuu rengini almt. Dudaklar devaml kpr kprd; bir eyler sylyordu ama ne dediini anlamann imkn yoktu. Onu bu halde gren Beberuhi Rza'nn eli ayana dolat. Mahallenin nar idi bu kadn. Kimbilir ne badireler atlatm, ne korkun ykntlarn arasndan yklmadan kmay baarmt bu gne dein. Ama ilk defa, onu byle km bir halde gren olmutu. Ne vakit korkuyu grd korkusuz bellediinin suratnda ite o zaman korktu Beberuhi Rza. Akrep Arif mahalleliler, akam, felketlerin pelerini brakmadn grdler. Gne balar batmaz gkyznde kl biiminde bir yldz peyda oldu. Durmadan yer deitirerek, nne kan btn yldzlar kesip paralara ayryordu. Kan yerine bir k huzmesi szlyordu gkten; sanki eilip toplanabilirmi gibi herkes yanna yresine bakmyordu. Kl eklindeki yldz efelik ederek gkyznde dolanyor, rastlad btn yldzlar kesip biiyordu. Mahalleliler

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

hayretler iinde balarn yukar kaldrm, kl yldz takip ediyorlard. Bir zaman sonra kl yldz aalara kaymaya balad. Sanki dolu dizgin stlerine geliyordu. Korkuyla kaanlar oldu. Daha ahbaz yahut daha merakl olanlar kald geride. Kimse tek kelime edemiyordu. Kl yldzn sivri ve souk ucunu boazlarnda hissettiklerinde, birdenbire her taraf karard; ay bulutlarn arkasna sakland; perde-i nilgn zerlerine rtld. Pepee gelen suskunluklarn acsn karmak istercesine, ayyuka kan bir gmbrt koptu akamn ge saatlerinde. Mahalleliler balarna gelen felketlere adayacak bir kurban bulmulard en nihayetinde. O namussuz, o b-edeb, o zelil kadnn evini basacaklard. Mehud crmn yle sert bir tokatla yzne vuracaklard ki, pilini prtsn toplayp bir daha avdet etmemek zere bu mahalleden gitmekten baka are bulamayacakt. Bu fikirden hareketle mahallenin gney kapsndan ktlar yola. Kalabalk biraz daha bymekte, semirmekte idi getikleri her sokakta. Ellerindeki mealelerle aydnlattklar sokaklarda, daha fazla dikkat ekebilmek iin, neredeyse koca bir ordunun kartabilecei grlty kartyorlard. Beberuhi Rza ile Cevizii Tahir, imam efendinin yannda, kalabaln nsaflannda yryorlard. Ne de olsa mahallenin karanlkta neler evirdiini en iyi bilen onlard. Madem ki tanktlar olan biten edepsizlie, en nde yrmek onlarn hakkyd. Hokkagl fakat'n evi mahallenin en byk evi idi. Murdar so-ka'nn Zebella soka ile bititii yerde, her iki soka da rahatlkla grecek ekilde yaylmt. Bu ev, Akrep Arif mahallesindeki tek boyal evdi. Tepeden trnaa camgbeine kesmiti. Esmer gzeli, atein mizal fakat, bundan seneler evvel, daha henz krpe bir fidanken bu eve gelin gelmiti. Yaa kendinden bir hayli byk olan kocas eraftan epey zengin ve itibarl bir kimseydi. Adam, daha evliliklerinin ilk senesi bile dolmadan gp gittiinde, gen karsna ykl bir servet brakmt. fakat da adamcazn krknn dolmasn beklemeye dahi lzum grmeden, mirasn atr atr yemeye, gnn gn etmeye balamt. Adnn bana Hokkagl'nn eklenmesi ite o gnlere rastlard. O zamandan bu yana da evinde ahlka mugayir iler evirdii yolundaki aibeler katmerlene katmerlene artmt. Akrep Arif mahalleliler bunca zamandr huyunu suyunu gayet iyi bildikleri, arkasndan bol bol dedikodusunu yapp yzne tebessm ettikleri fakat'a imdi dman kesilmilerdi. Onlarn nazarnda btn bu uursuzluklara sebep, her akam evine lebleri nergis gencecik kadnlar doluturup lem yapan, kocas vefat ettiinden bu yana, bir bakna mtak olan erkek ksmna yzvermeyip hemcinslerine meyleden, krd cevizlerin haddi hesab olmayan Hokkagl fakat'tan bakas deildi. Kalabalk her sokakta biraz daha byyerek ilerlerken, camgbei evde cmb vard. st kattaki geni odaya doluan misafirlerin altlarnda yumuack, kuty minderler; nlerinde de, birbirinden leziz mezelerle tkabasa dolu siniler sralanmt. Senelerdir bu evde hizmet eden Zian konuklarn arasnda seke seke dolaarak, hzla boalan kadehleri gl renkli arapla dolduruyordu. Odann bir kesi drt kiilik saz heyetine ve kolba kadn ile muavinine tahsis edilmiti. Saz heyetindeki kadnlardan biri ud, ikisi ifte nekkare, bir bakas da def almaktayd. Odann tam orta yerinde ise engi oynuyordu. Hokkagl fakat oldum olas engileri seyretmeye baylrd. Ama bu akamki enginin gnlnde pek mstesna bir yeri vard. Ne kadar urasa da onun uh kahkahalarn, baygn baklarn, meneke kokusunu aklndan bir trl kartp atamamt. Onu grmeden geirdii gnler, geceler boyunca, o stbeyaz, uzun, incecik boynunda, yeile kaan morluklar brakma arzusuyla yanp tutumutu. Ondan uzak durabilmek iin kendi kendisine defalarca sz stne sz vermi; ama verdii her sz ok gemeden gme gitmiti. in asl, kimsenin parmanda kolay kolay oynatabilecei bir kadn deildi Hokkagl fakat. Dul kaldndan bu yana bana buyruk, sde bir hayat yaamaktayd. Her gln stesinden gelebilecek, her densize aznn payn verebilecek kadar ahenin bir metaneti vard. Ne var ki, bu gzeller gzeli enginin karsnda, bambaka biri oluyor; bir sermestlik deryas iinde geveyerek sahip olduu btn kudreti yiti-riveriyordu. Her seferinde onun, gznn iine baka baka misafirleriyle oynatn grp, btn bunlar srf kskandrmak iin yaptn sezinliyor; ama gene de bu naho oyuna gelmekten kendini alkoyamyordu. Hokkagl fakat'n aklm bandan alan bu enginin ad Kaymaktaba Rana

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

idi. Bir erkez gzeliydi. Ve bu akam her zamankinden daha da gzeldi. Hokkagl fakat iki haftadr onu grmemek iin kendi kendisiyle boumu, en nihayetinde iini kemiren hasrete yenik dmt. Kolba kadna derhal haber salarak en alasndan bir saz heyeti ve bilhassa da Kaymaktaba Rana'y istemiti. inin ehli, anasmm gz kolba kadn, kymetli mterisi Hokkagl fakat'n bir dediini iki etmezdi. engilik mesleine iki sene evvel intisap eden Kaymaktaba Rana'nn, bu zenginlikte ve gzellikte yekta kadnn zerinde ne denli derin bir tesir braktn gayet iyi bildiinden, zaten iki haftadr ha bugn ha yarn diyerek bu haberi beklemekteydi. Kaymaktaba Rana'nn banda epeevre altnlarla ssl bir tepelik vard. Kvr kvr, altn sars salar tepeliin altndan ta kalalarna kadar uzanyordu. Yanaklar al ald. Yusyuvarlak, irice bir mcevher sallanyordu alnnn ortasnda. pek hilal gmlein stne, mor kadifeden, kenarlar srmal bir stlk geirmiti. ne doru her eiliinde iri, stbeyaz gsleri gmleinden dar frlyordu. Beline pskll, kan krmzs lhr bir al dolamt. En ufak bir hareketinde aln psklleri de oynuyordu. etein altna giydii mavi ipekten alvar, gm tokal bir kemer vastasyla skarak ince belini aa karmt. Knal ayaklar plakt. Elindeki zilleri ala ala odann iinde drt dnyordu. Vcudundan yaylan taze meneke kokusu, gzlerini ondan alamayan Hokkagl fakat' mestediyordu. Evsahibesi, ne misafirleriyle alakadar oluyor, ne de nndeki sinide sralanan birbirinden gzel yemilere, mezelere elini sryordu. Kaymaktaba Rana da, inadna daha cilveli oynamaktayd. Arada bir srmeli, yeil gzlerini szp, odadakilerin yreklerini azlarna getiriyordu. Kaymaktaba Rana, misafirlerden birine ak ak cilve yapmaya balad bir ara. Bunu grr grmez Hokkagl fakat'n yzn ate bast. Sinirli sinirli salarn ekitirmeye balad; hatta farknda olmadan gece rengi salarndan birka tel kopard. Neyse ki misafir, evsahibesinin korkusundan engiye yz veremiyordu. Camgbei evde misafirler, evsahibesinin gzdesine ilimemek ahdna mukabil diledikleri kadar yiyip iip elenebilirlerdi. Bu sakl mukaveleyi inemeye kalkan Hokkagl fakat evvela hrpalar, sonra da omuzlarndan tuttuu gibi kapdar ederdi. Kaymaktaba Rana da bunu gayet iyi bildiinden, ok gemeden, oynad kk oyundan sklp, tekrar evsahibesinin nnde raksetmeye balad. Adeta yapt hatann affn temenni eder gibi bir hali vard. akaklarndan kk ter damlalar szld halde hi de yorulmu grnmyordu. Saz heyeti mzii yavalatp sona erdirdiinde, beline dolad kankrmz lhr al kartp, fiyakal fiyakal yle bir havada evirdikten sonra, Hokkagl fakat'n ayaklarnn dibine brakt. te tam o esnada d kap korkun bir grltyle sarsld. Dald mlevven rya leminden bir trl kmak istemeyen Hokkagl fakat dnda, odadaki herkes korkuyla srad. Evin nne biriken kzgn kalabalk kapy yumruklamaya balamt. Kapnn iniltileri yanklanarak evin st katna ulayordu. Hok-kagl fakat bahtiyarlk denizinden ar ar kp, yle bir silkelendi. Hi tela etmeden ayaa kalkt; odann orta yerinde aknlktan donakalan Kaymaktaba Rana'y hzla kendine doru ekerek, enginin rengi solmu yanana slak bir buse kondurdu. Sonra, korkudan oturduklar yerlere sinen misafirlerine yle bir tepeden bakp, kapya yneldi. Srtn yle bir dikletirip omuzlarn geriye at vard ki, grenler neredeyse eref payesi almak zre bir merasime katlmaya gittiini dneceklerdi. Kapdan kmadan evvel senelerdir yannda alan Zian'a bir iaret verdi. kisi birlikte alt kata indiler. Ar ar aralanan kapnn gcrts, kalabaln uultusunu bak gibi kesti. te o zaman kalabalk ne yapacan bilemedi. lerinde tereddt edip, geri dnmeye hazrlananlar oldu. Lkin mahalle imam kararl idi. Yanna Beberuhi Rza ile Cevizii Tahir'i de alarak birka adm ne kt. Birbirlerinden cesaret alan bu adam, kapda korkuyla dikilen Zian' kenara iteleyip, eikten ieri admlarn attlar. Admlarn atar atmaz da esmer gzeli Hokkagl fakat ile burun buruna geldiler. Gen kadnn simsiyah salar yavrusunu korumaya alan bir hayvann tyleri gibi diken dikendi. Merdivenlerin ban tutmutu; bu haliyle kimseleri ieri almamaya yeminli grnyordu. Onu bylesine kararl gren kapdaki adam bir mddet donakaldlar. Sonra gene birbirlerinden cesaret alarak merdivenlere doru atldlar. te tam o esnada smihan Kadn

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

ortaya kt. Kalabal yara yara ilerledi. ylesine kzgn grnyordu ki, ivit mavisi gzlerinden ate sayordu neredeyse. Kalarn atmt. Sinirden akaklar zonkluyordu. Eve giren adamn karsna dikildi. Kalabalk yle bir alkaland. Ne de olsa mahallede herkes az biraz ekinip korkard smihan Kadn'dan. Hele onun cinlerinden daha ok korkarlard. smihan Ka-dn'n beddualarnn tuttuu, onu gazaba getirenlerin arpk urpuk kalp, bir daha da iflah olmadklar tecrbe ile sabitti. smihan Kadn tek kelime etmedi. Lkin ylesine byk bir fke ile bakt ki, karsndaki adamn nn de dizlerinin balar zld orackta. Bandan beri zaten tereddt eden kalabalk ar ar, homurdana homurdana dald. Attklar her admda, ittifak etmiesine bu vakay hatrlarndan silmekteydiler. Mahalle imam, Cevizii Tahir ve Beberuhi Rza da ayaklarn sryerek onlar takip ettiler. te o zaman Hokkagl fakat, kalabaln karsndaki metanetini bir kenara koydu; gzlerinde yalarla kotu, smihan Kadn'n elini pt. Ksa, ksack bir an iin baktlar. Hokkagl fakat'n gzlerinde kran, smihan Kadn'n ivit mavisi gzlerinde yorgunluk vard. Koca bir mrn yorgunluu... smihan Kadn bu akam lm dnyordu. Hokkagl fakat'n gzlerindeki yldzlarsa ona genlik demlerini hatrlatyordu. Gizliden gizliye gpta ediyordu bu hodbin ve hrn Kadn'a. Akrep Arif mahallesinde aslm inkra yeltenmeyen bir tek o kalmt ne de olsa. smihan Kadn onun gzlerinde yanp snen yldzlara baktka avunuyor, umutlanyordu. Hayatta olduka kimselerin ona bir ktlk etmesine msaade etmezdi. smihan Kadn, dalgn dalgn glmseyerek evinin yolunu tuttu. Gzlerinde elem perdesi, kulaklarnda uultu, yreinde sknt vard. Hokkagl fakat, soka dnp, gzden kayboluncaya kadar uzun uzun smihan Kadn'n arkasndan bakt. Ona minnettard. Ama mutlu olmas gerekirken, tam tersine, iini korkun bir skntnn kapladn fark ediyordu. Sanki onu bir daha gremeyecek, o ivit mavisi gzlerde bir daha huzur bulamayacakt. Sinek kovalar gibi elini hzla indirip kaldrarak, aklndan bu naho fikri defetti. Sonra san ban hzla dzeltip, akamn velvelesinden sersemlemi olan Zian'n koluna girerek tekrar st kata kt. erdeki misafirlerin her birinin beti benzi atmt. Hadisenin bymediini anlaynca derin bir soluk alp, parmaklarnn ucunda sessizce kp gittiler. Hokkagl fakat, en ufak trtya pabu brakacak kadar dlek ve her vesilede kaypaklk edecek kadar yanardner olan bu insanlarn ardndan alayl bir bak frlatt. Korkakla da, riyakrla da zerre kadar tahamml yoktu. Kaymaktaba Rana, aln yerden alm, tam gitmeye hazrlanyordu ki, Hokkagl fakat, kolba kadna dnp eliyle bir iaret verdi. Kolba kadn, belli belirsiz bir tebessmle ban hafife ne edikten sonra telala saz heyetini toparlayp ayrld. Herkes ekip gittiinde, Hokkagl fakat, neesini btn mahalleye duyurmak istercesine avaz kt kadar bararak Zian'a seslendi. "Hele getir u mehur lokma tatln da, azmz tatlansn!" O gece Hokkagl fakat, bir yandan, kucana yatrd Kaymaktaba Rana'nn altn sars salarn okayp bir meneke rayihas iinde sermest olurken, bir yandan da Zian'm lokma tatllarn birer ikier attrrken, koskoca Akrep Arif mahallesinde eker bayramn tam bir gnl rahatlyla karlayan tek insand. smihan Kadn, evine vardnda olduka halsizdi. Hiddeti gemi, yerini endieye brakmt. lm dnyordu. imdiye dein, vakit tamam olduunda gp gitmekten hi korkmam; bir baka lemde doabilmek iin bu lemde lmeyi tabii addetmiti. Oysa imdi, daha evvel hi tatmad duygularla cebelleiyor, lmek istemiyordu. Akrep Arif mahallesini bu halde brakp giderse gznn arkada kalacan biliyordu. Hele bu akam tank olduklarndan sonra topranda nasl huzurlu uyuyabilirdi ki? Hokkagl fakat'n evini basmaya gidenlerin gzlerinde fkeyi grmt; ve kendi gzlerindeki fke ile onlar durdurmas kabil olabilmiti ancak. Peki bunun mns ne idi? ki cini, Karakura ile Kini yal kadnn omuzbalarna km; dikkatle, merakla ona bakmaktaydlar. Kepoz ise ortalkta grnmyordu. smihan Kadn'n iinde korkun bir sknt vard. Kepoz'un yokluu bu sknty daha da artrmaktayd. Vaktinin azaldn bildii iin hzla dnmeye devam etti. Belki

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

de fkeyi fke ile dindirmek demek, mahallenin paralanmln paralanmlkla dindirmek demekti. Zehirin de, panzehirin de masdar, ayn yabani otun kklerine yryen yamur sularyd. Eer bu tespit doru ise mahalleye yle biri lzmd ki, yaradltan paralanm olsun; itekini da karsn, dtakini iine alsn. yle biri olmal ki halden anlasn, bu derdi daha evvel tatm olsun; ve elini abuk tutsun, tez vakitte gelsin. Demek fke dediin fke ile diniyor. Mahallenin ikiball ikiballkta deva buluyor. smihan Kadn mahallenin dermann bulmutu nihayet. Bulmutu bulmasna da, bunu dostlarna iletmeye vakti olmadn da biliyordu. Rzgrn soluuyla pencereye arpp aralarnda fsldaan yapraklara bakt. Kalkp odadaki btn pencereleri ardna kadar at. Souk rzgr ieriye akn etti. Demirden dklm kuzey kapsndan esen bd- ahbaz'd bu. smihan Kadn, ona dokununca bir para rahatlad; bd- ahbaz'm her eye tanklk ettii bir akam, lmek iin hi de kt bir vakit deildi. Damarlar frlam ellerini, stndeki kuma entarinin yakalarna gtrp, hzla yana ekti. Alaca iplikten dokunmu kuma yrthrken, seneler evvel porsuyup sarkarak, tazeliini oktan yitirmi bulunan memeleri ortaya kt. Bd- ahbaz, yal kadnn koyu kahverengi ulu, avu ii byklndeki elimsiz memelerine yapp, bir bebek gibi azn kprte kprte emmeye koyuldu. smihan Kadn gzlerini kapatp, kendini koyverdi. Sanki barnda alan bir cerihadan oluk oluk akan irini emiyordu bd- ahbaz. O emdike yal kadn da ifa buluyor, tm vcuduna bir taravet dalgasnn yayldn gryordu. Bd- ahbaz karnn doyurup geri ekildiinde, yal kadnn memeleri, bir gen kzn yeni tomurcuklanm memeleri gibi sert ve dimdik durmaktayd. smihan Kadn, birden Kini ve Karakura'ya dnp yle ac, yle derin bir mnyla bakt ki, iki cini de ne demek istediini anlayp, korkuyla geri sradlar. Ama inatyd smihan Kadn. Onun dillere destan inadn en iyi cinleri bilirdi. ki cin itiraz etmeden, senelerdir omuzlarndan ayrlmadklar bu yal kadnla vedalatlar. Sonra elele tutuup, bd- ahbaz da yanlarna katarak pencereden kp gittiler. smihan Kadn pencereleri teker teker kapad. Diri memelerine kaamak ve honut baklar frlatarak, yrtlan entarisinin yakalarn itinayla dikti. Dar kamayp ieride tutsak kalan ve imdi odann her tarafna usul usul yaylan souk havay, bd- ahbazdan bir hatra olarak kabul etti. Btn hazrlklarn tamamladktan sonra, ivit mavisi gzlerini odann kapsna dikip, kollarn iki yana aarak Kepoz'u beklemeye balad. ok srmedi bu bekleyi. Kap ald. Kepoz, suratnda donuk bir ifadeyle ieri girdi. Bu sefer smihan Kadn klna girmeyi uygun bulmutu. ki smihan Kadn bir mddet ylece birbirlerine baktlar. Tek farklar gzrenkleriydi. Hangisinin hakiki smihan Kadn olduunu bir tek ivit mavisi eleveriyordu. Senelerin tutsaklnn hesabn sorup, intikam arabn bir dikite imek iin sabrszlanan Kepoz, ilerine karnca lleri, yldz tozlar ve kan phtlar dolumu trnaklarn kartp, yrd. Att her admda ahap ev zangrdad. smihan Kadn hi kprdamad. Hi kprdamad. Bir kle gibi yere ylrken, ivit mavisi gzleri ak, akl mahallesinde kald. Ertesi sabah mahallenin kocakarlar Kevser ninenin evinde toplandlar. Tandrn etrafnda dizilerek ve simli rty szlayan bacaklarna rterek, bir gn evvel gelen yabani otlardan bahsettiler. Kevser nine ikyetiydi; bu sefer gelen uvallardan hibiri istediini verememiti. Ya tek bana kalan susamc kadn ii tembellie vurup rasgele ot toplamt ya da ehrin otlar gnbegn tkenmekteydi. Ne var ki bu srkp stanbul ehri kurumakta olsa bile, Kevser ninenin yal haliyle kalkp diyar diyar ot toplayacak hali yoktu ya. Halefi olarak torunu dris'i yetitirmekteydi; ona otlarn srlarn aklyordu. Ama kap tayabileceinden fazlasn almaz diyerek acele etmiyor, dris'e fazla yklenmiyordu. Havadan sudan konuarak endielerini bastrmaya alyorlard. Sabah

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

erkenden, Kepoz'un birileri tarafndan serbest brakldn duymulard. in asln astarn renmek iin smihan Kadn' bekliyorlard. Ama o bir trl gelmiyordu. smihan Kadm'n evine yollanan dris ok gemeden koa koa ieri girdi. Ninesine bakarak, yutkundu. Bu kelime ok ard; syleyemedi. Kevser nine anlamt. Yanaklarndan szlen yalar elinin tersiyle silerek, tepeden trnaa cart pembeler giyip beline de parlak maviden kuak dolayan Bedrenk Asiye'ye dnp, "hl mahalleyi nazar m kakalad dersin?" diye sordu. Sesi bir yumru olup oturdu her birinin boazna. Bedrenk Asiye'nin cevap veremediini grnce, "nazarlk i deil bu. Bu baka, bu baka..." dedi. Daha baka konumadlar. Birbirlerine tutunarak, sanki dz yolda deil de bir amur deryasnda yrr gibi bata ka hamamn yolunu tuttular. Pinhan, sabahtan beri Karanfil Yorgaki'den baka hibir ey dnmeden ve ne tarafa gittiini bilmeden ylesine yrmekteydi. Kendinde deildi; gzlerini kapattnda Karanfil Yorgaki'yi gryor, gzlerini atnda Karanfil Yorgaki'nin sureti yze, bine blnerek her taraf kaplyordu. Sabah onu uyandrmaya kyamam, uykuda daha da g-zelleen ehresini bir mddet tem ettikten sonra kendini sokaklara vurmutu. Bundan sonra ne yapaca hakknda en ufak bir fikri yoktu. Bir yan, geri dnp Karanfil Yorgaki'yi kucaklamak ve bir daha ondan hi ayrlmamak iin direnirken; bir yan da, bu ehri bir an evvel terk edip Drri Baba tekkesine dnmesini salk veriyordu. Yryordu; saatlerdir nereye gittiini, ne yaptn bilmeden yryordu. Utanmyordu; Karanfil Yorgaki'ye, sylenilmez sandn sylediinden, sere parman ve btn vcudunu ona teslim ettiinden bu yana utanmyordu. Sanki bir ocukluk kbusunu geride brakyor, tazeleniyor, diriliyordu. Gene de iten ie bir ses, bir fslt. Karanfil Yorgaki'nin bile silemedii hzn yakasndan dmyor; ara sra yoklayp drtklyordu. Tabanlar imeye balayan ayaklarn teselli etmek iin biraz soluklanp durduunda, gmten yaplm devasa bir kapnn nnde olduunu fark etti. Kapnn stndeki meneke biiminde kesilmi mhre takld gzleri. Azn bak amayan mim harfi onu grnce hafife kprdand; bd- prg keskin bir slk ald. Pinhan'n nnde durduu kap, Akrep Arif mahallesinin dou kaps idi. Sittinsenenin Akrep Arif mahallesinin drt kaps vard. Bd- ahbaz, bd- berin, bd- pn ve bd- prg drt ayr ynden yola kp demir, kurun, bakr ve gm kaplardan ieri girerek, serbazlk, gzellik, hsn-i db ve kfrbazlk getirirdi. Macuncu Makbule kuzey kapsn tuttu; ebgir Kamer ise gneyi. Bedrenk Asiye bat kapsn tuttu; Kevser nine ise douyu. Sidikli Safiye ile Hoyrat Hacer, Klbast sokanda rastladklar tandklara selm verip, telal admlarla Muamma sokana saptlar. Senelerdir birbirlerinden ayrlamayan ama birbirlerine tahamml de edemeyen bu iki zt ftratl kadn, imdi tekyrek, teknefes olmulard, smihan Kadn, gzlerinin nnde ivit mavisi bir a dnm; yol gsteriyordu. Nida hamamnn kadnlar ksm Muamma sokana, erkekler ksm ise yan taraftaki Kemeke sokana alyordu. Hamamn kadnlar ksmnn kapsndan ieri girerken, serin bir yel yalad yzlerini; rperdiler. Soyunmaha vardklarnda onlar hamamc kadn Sarsak Zehra karlad. Hamamcln yansra bir de patanlk yapan bu kadn, mahallede bir tek kendine koca bulamamt. O kadar tombuldu ki, bir kere zplasa yeri titretir, g inletirdi. ri memeleri ta gbeine kadar iniyor, memelerinin bittii yerde ise kocaman gbei nbeti devralyordu. Velhasl gvdesi kat kat idi. Her zaman eki eki ter kokard. Oldum olas altna meraklyd; kulaklarnda altn top kpeler, boynunda beibiryerdeler ve kollarnda sra sra altm bileziklerle ayakl bir kuyumcu dkknndan farkszd. Mtemadiyen enfiye ektiinden, burun kanatlan simsiyaht. Nida hamam yaplmadan evvel bohaclkla geimini salar; girdii evlerde beendii gzelleri lzm gelen yerlere, ufak bir bahi karlnda yetitiriverirdi. Hamama kaplandktan sonra iini ilerletmi; gelin adaylarn ok

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

daha yakndan grme frsat bulduundan talep ettii bahii de artrmt. Sarsak Zehra uluorta konumay det haline getirmi, azbozuk bir kadnd. Ama mahallenin kocakarlarndan pek korkar, onlarn yannda st dkm kediye dnerdi. Bu sebepten tr Sidikli Safiye ile Hoyrat Hacer'i karsnda grnce, bileziklerini krdata krdata hemen kotu, onlar kapda karlayp hal hatr sordu. Biriki hobeten sonra bu iki zt ftratl kadnn, hamamn derhal boaltlmasn istediklerini anlaynca sebebini sormadan, iri gvdesini yuvarlaya yuvar-laya scakla gidip oradaki kadnlara haber verdi. Hamamdaki kadnlar birer ikier ktlar. eride zaten pek fazla kimse yoktu. En son, bare Ganime ve ona yardm eden birka kadn kalmt. Aznda tam onbir di ile dnyaya gelen bebeini emzirirken memeleri mosmor olmu, kan revan iinde kalm Ganime, ykanp tazelenmesi iin Nida hamamna getirilmiti. Getirilmiti ama ne fayda; acdan bas bas bardndan onu ykamak, yumurta kabuklar ve baldrkara otu ile her tarafn ovmak kabil olmamt. Ganime acdan kvranarak gbektanda ikibklm olunca, etrafndaki kadnlar da ne yapacaklarn arp, alamakl olmulard. Hal byle olunca da, Sarsak Zehra hamamn boaltlmas gerektiini haber verdiinde, itiraz etmek yahut sebebini sormak bir yana, iten ie sevinmilerdi bile. Orada ylece durup bare Ganime'nin nasl kvrandn seyret-mektense, buradan bir an evvel kp gitmeyi yelerlerdi. Herkes kp gittiinde Hoyrat Hacer ile Sidikli Safiye, Sarsak Zehra'y da mnasip bir dille uzaklatrdlar. O da sesini karmadan, yerleri zangrdatp rremelerini hoplatarak ekti gitti. Giderken eki ter kokusunu da yannda gtrmeyi ihmal etmedi. Bu mutantan hamamda bir balarna kalan iki kocakar, yanlarnda tadklar bohalar scakla tamaya baladlar. Hi konumuyorlard; endieliydiler. Acaba gelecek miydi bekledikleri kii? Geri Kevser nine onu istihare falnda grmt ve onun istihare fallar hi amazd ama gene de son anda bir aksilik kmasndan korkuyorlard. Nicedir felketlerden yakasn kurtaramayan ift isimli mahallelerine her ne olacaksa, ite bugn, burada olacakt. Bohalarn hepsini scakla tayp geri dndklerinde, teki drt kocakarnn da dnm olduklarn grdler. En arkada Kevser nine duruyordu. Saatlerdir dou kapsnn nnde bd- prg'yu dinlemekten bitap dmt. Yannda sasz, sakalsz, tepeden trnaa siyahlar giyinmi bir dervi, yan skntl yan mahcup bir edayla etrafna bakmyor; buraya getirili sebebini anlamaya alyordu. Pinhan, etrafn saran alt yal kadna teker teker bakt. Sevimli buldu onlar; oyun oynamaya km, macera peinde koan alt haylaz ocua benzetti. Nida hamamnn gbektana oturmu; ayaklarn bana doru ekerek, srtm kamburlatrmt. Kocakarlar da yan yana dizilmi, dikkatle ona bakyorlard. Nereden geldii belirsiz bir su rltsndan baka ses seda yoktu etrafta. Darnn btn tarrakasndan uzakt hamamn ii. Sessizlik her yan sarmt. Sonunda dayanamayp, kocakarlara onu neden buraya getirdiklerini sordu. Kevser nine, uzun uzun boazn temizledikten sonra cevap verdi: "yaradltan hns biri lzm idi bize." Pinhan bu cevab duyunca tepeden trnaa rperdi. Biliyorlard ite; bir tek Karanfil Yorgaki'ye at srrn, hayatnda ilk defa grd bu alt yal kadn biliyordu. Derinlerde saklad cerhanm almas iin bir-iki sz kifayet etmiti. Ama can yanmad; sadece, "Ya niin?" diye sordu. O zaman ebgir Kamer ne doru kp, "nk rya dediin zddyla tbir olunur. Bizim ryamz da tbirimiz de sendedir," dedi. Sonra Pinhan'n aknlktan iri iri alan doutan srmeli simsiyah gzlerine bakarak konumaya devam etti. "Allahu Taala sual etmi dem'e: 'bu yarattklarma baktn; onlarn iinde bir benzerini grdn m?' diye. dem aleyhisselam, 'hayr Rabbim,' demi. 'Beni ululadn, emsalsiz kldn. Lkin bana benzer bir e yarat bana..' Allahu Taala onun bu arzusunu kabul etmi ve sonra Adem babamz uyutmu. dem aleyhisselam uykusunda Havva anamz grm. Am gzlerini, karsnda onu bulmu. te bu ilk ryadr. Ta kaalubeladan bu yana her birimiz rya grrz. Rya dediinin tbiri zddyla bilinir." ebgir Kamer bunlar syledikten sonra ban ne eip sustu. Sz Bedrenk

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Asiye ald. "Akrep Arif mahallesinde devir dnd. Felketler peimizi brakmaz oldu. Zira emanete hyanet etmiliimiz var. Emanete hyanet etmeseydik eer gene yle eskisi gibi mutlu mesut yaar giderdik. Lkin oldu bir kere. Gayri Nak- Nigr'dr bir admz. Bu hamam buraya yapld diye, Nak- Nigr'a vefa borcumuzu deyelim diye, Akrep Arife hyanet etmiiz bir kere." Kevser nine Bedrenk Asiye'nin szn kesti. Kalar atk, pem-be-beyaz yz kayglyd. "Derdimizin derman sendedir. nk yaradltan hns gelmisin bu leme. Mahalle de tpk senin gibi iki baldr. Hem Akrep Arif tir bir admz, hem Nak- Nigr'dr. Bunda bir ktlk yok elbet. Lkin ikisi de yekdierinden hazzetmez. Aralarnda husumet var; adavet var. Balarn kavgas drt hlta sirayet etti. Bilir misin o vakit ne olur? Drt hlt kavgaya tututuunda muhakkak biri galip gelir. O vakit tekileri ezer geer; keser dorar. Kan ve barut kokar drt bir yan. Huzuru kaar insann. te bize byle oldu. Artk ocuklarmz gzel domaz, serbazlarmz kaacak delik arar. Kfr bile unuttuk. Hsn-i db desen hak getire. Drt hlta bir haller oldu nk balar birbirine girdi. Akrep Arif, Nak- Nigr' sevmez; Nak- Nigr, Akrep Arifi istemez. kisi de hkmdar olmak ister bir bana. Hangisi gelse baa teki kzar, darlr. ki ucu mlevves bir denek. Artk bir hal aresi bulma vakti gelmitir. Daha dn smihan Kadn gzleri ak gitti; o..." Kevser nine lafn tamamlayamad. Derin bir sessizlik kerken zerlerine, kocakarlar gzyalarna bouldular. Pinhan alt haylaz ocuun oynad oyundan korkmaya balamt. Sakit, sapsar bakyordu onlara. Sylenen her laf dikkatle dinlemi, gene de burada ne aradn anlayamamt. Neyse ki, hamamdaki su rlts korkacak bir ey olmadn fsldyordu kulana. Sonunda, kara kal, kara gzl Sidikli Safiye bu sessizlii yrtmak iin kendini toparlayp, dertlerinin ne olduunu bir rpda zetleyiverdi. "Eer ki senin ikiballn bu hamamda tamamna ererse, mahallenin drt hlt yatr; kavga durulur. Eski huzurumuza kavuuruz. Emanete hyanet etmek dengeleri bozmusa eer, biz yaradltan hns birinin dengesini bu hamamda bularak hyanetimizi temizleriz. Madem ki bu hamam buraya yaplalberi bld paralad bizi, imdi bize paralanm biri lzm. Yani madem ki rya dediin zddyla tbir olunur, derdimizin derman sendedir. Hasl- kelm, biz tek iken ok olduk; sen ok iken tek olursan salha kavuuruz. Mruztmz bundan ibarettir. Gayri dn tan, kararn ver. Ama abuk tut elini; mahallemiz zordadr bilesin. Dervilik sfatn var. Senden yardm bekleriz, sana yardm etmek zre." Pinhan gzlerini kapad. Drri Baba geldi gzlerinin nne. ncecik ekilmi, mavi bulutlar gkyzn kaplad. O mavilikte yamuru, frtnay, ebemkuan ve Nuh tufann grd. Birdenbire her eyi anlad. Anlad ki, "demde dahi drt od mevcuttur. Mide odu, ehvet odu, soukluk odu ve muhabbet odu. Hem dnyada dahi drt od vardr. Ta odu, aa odu, yldrm odu. Tamu odu. Nasl ki yedi kat gk var; ten dahi yedi kattr. Et, kan, damar, sinir, sk, ilik yedi kat ge benzer. Hem dnyada rmaklar var. Amma gzya rmaklara benzer. Ve hem dnyada drt trl su var. Evvel safi; ikinci ac; nc koyu; drdnc yer suyu. Amma tende dahi var: evvel az suyu, tatl... ikinci gz suyu ac... nc kulak suyu... drdnc burun suyu koyu... Ve hem dnyada bulutlar, yamurlar var. Pes kaygu buluda, gz ya yamura benzer. Ve hem artmak eksilmek var. Pes tende dahi kuvvet var. Kimiyerde kuvvet eksilir, kimiyerde artar."' Hal byle iken drt unsur var insanda. Safra dediin atetir; tabiat scak ve kuru. Kan dediin havadr; tabiat scak ve rutubetli. Balgam dediin sudur; tabiat souk ve rutubetli. Sevda dediinse topraktr; tabiat souk ve kuru. Ola ki bu drdnden herhangi biri tekilere galip gelirse, o vakit vcut hastalanr. Vcudun selmeti iin drdnn muhabbetlerinin aksamamas elzemdir. Aksamamas iin de ba dediin, iki de olsa tek de olsa akla yorulmak, yaradandan tr yaradlan sevmeyi bilmelidir. Pinhan o vakit anlad ki; vcudu, u koskoca varlk leminin benzeridir. Ve vcudu ehr-i ehir-i

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

stanbul'un benzeridir. Ve vcudu sittinsenenin Akrep Arif, yeni adyla Nak- Nigr mahallesinin benzeridir. Ve nasl ki kendisi iki bal ise, ite bu mahalle de iki baldr. Pinhan o vakit anlad ki; kaarak, korkarak, saklayarak, bitmez tkenmez can skntlarndan mrekkep bir hayat yaamak, yaamak deildir. nsan ki eref-i mahlkattr; bir nebat gibi hissiz yaamak ona yakmaz. Hem ne demiti Drri Baba? "Vcudun ehrine gir, onu seyreyle" dememi miydi? Ne sylemiti Drri Baba? "Biz nefsimizi silmekten deil bilmekten yanayz" dememi miydi? Ve Pinhan o vakit anlad ki; vcudun ehrine girme vakti oktan gelmitir. Madem ki kaleme alnmam bir hikyedir bunca zamandr arayp durduu ve Drri Baba tekkesine tamay arzulad, ite o hikyeyi uzaklarda, baka baka diyarlarda deil de kendi iinde, kendi derinliklerinde bulabilir. Doutan srmeli, iri, simsiyah gzlerini at. Alt yal kadn, bir de smihan Kadn'n ruhu, soluklarn tutmu, dudaklarndan dklecek kelimeleri bekliyorlard. "Kabulmdr," dedi Pinhan. Ka-bu-lm-dr!

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

ELEM EHRSTANI Hibir eyi yoktu ve olsun da istemiyordu. Kente, konumalara, kitaplara gidiyordu. Szcklere doru yola kyordu.
Sylvie Germain, Amber Gece

Gece idi; zifiri karanlkt. nsra ilerleyen kandil olmasa, karanla teslim olmaktan baka aresi kalmamt. Gittii yn kestiremeden, bast yeri gremeden arnaar kandili takip ediyordu. lnihye sreceini sand ve adn boluk koyduu bu yolculuk, kandilin titrek na meydan okuyan bir k huzmesinin uzakta griinmesiyle son buldu. Miadn dolduran kandil nazl bir edayla snverdi o anda. Demek ki sonunda varmt. Vcudunun ehrine girmek zereydi. Boynunda asl duran boynuzu dudaklarna yaptrp, vargcyle fleyerek, giderek yaklamakta olduunu "oraya" ve "orallara" haber verdi. O kallavi ses, etrafn a bomaya yemin etmi koskoca bir inci tanesini andran ehrin kurun kubbelerinde halkalar izerek dald, eridi, kl oldu. Kl dediin devr-i Yusuf tan bu yana havaya savrulurdu. Pinhan yaklatka, ehrin, tepelerin stne kurulmu olduunu fark ediyordu. Her bir tepeden szlen k demeti, havada teki demetlerle buluup, bir renk deryas iinde eriyordu. Gzlerini bu gzellikten alamadan, ayan sran dikenlere, allara aldrmadan ehrin eteklerine vard. te o vakit anlad ki drt ayr yol var nnde; ehre uzanan drt farkl damar. Vcudun ehrinin etraf yumurta aklaryla rlm, geit vermemeye adeta and imi kaln duvarlarla evrilmiti. Kstebek yuvalaryla dolu toprak yolu, bu duvarlarn altndan lamelif misali kvrlarak uzanyordu. erisi hayli karanlk olmalyd. Toprak yolunun aznda, bir elinde kazma, bir elinde barut kesesi tutan lamcba durmu, Pinhan' bekliyordu. Hava yolu duvarlarn stnden inili kl, engebeli bir patika iziyordu. Bu yola kaln halatlara trmanarak giriliyordu. Halatlardan birinde, daha evvelden Pinhan iin hazrlanm byk, geni ve bembeyaz ku kanatlar aslyd. Ate yolu ise ehrin surlarnn tam nnden geiyordu. En ksa yol ate yolu idi; lkin ok tehlikeliydi. Hisarlardaki muhafzlar bir ucu ateli oklarla koruyordu bu yolu. Alevlerin iinde bir semender, bada kurup oturmu, Pinhan'm bir iaretini bekliyordu. Sonuncu yol ise su yoluydu. ehrin surlarnn etrafn bir rmcek a gibi rerek, ve kollara ayrlarak dolanyordu. Hrnl yetmezmi gibi, her an anayoldan kp tali yollara sapma ihtimalini tayordu. Bir yunus bal ara sra sulardan kafasn kartp Pinhan'a selm veriyor, ak ve niyaz ederek onu yanna aryordu. Pinhan'n kaybedecek vakti yoktu. Semendere zenip, en ksa yol olan ate yolunu tuttu. Hisarn zerindeki muhafzlar onu grr grmez zerine ateli oklar atmaya baladlar. Oklarn arka ularna envai eit kuun kanat tyleri taklyd. Tavuskularnn, balabanlarn, ahinlerin, atmacalarn tyleri... Pinhan, semenderin de yardmyla oklardan syrlp ehristann kapsna yaklat. O esnada ayak ucuna den bir ok az kalsn tutumasna sebep olacakt. ki kanadna harfler hakkedilmi heybetli kapya dayand ama kap ar ve inatyd. Kapdaki yazy skmeye alt: Min-el-evvel il-el-ezel. Pinhan, o heybetli kapy hafife iteledi. Kap kprdamad bile. Bu sefer bir kobayla krmaya alt kapnn inadn. Bakt ki olmuyor, ban kaldrp sitemle ona bakt. "Sana bir vakitte kapu hakk vermi idim. Ya nedir bu vefaszlk?" diye haykrd. Feryad ehristann surlarna arpp, havada paralara ayrld. Her bir para, yanklanarak geri dnd. Drt bir yandan lklarn ve yanklarn hcumuna urayan Pinhan kulaklarn tkayp kvranmaya balad. Derken sesler birdenbire kesildi. ehristann kaps ar ar ald. Pinhan, yerden dorulup, ateli oklar ve semenderi geride brakarak bir glge gibi ieri szld. ki kanatl kap koca bir kitapt; ilk sayfay at ve okudu.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Kimine kfi gelir hu ten sureti Byle doar, byle srlanr Kimine dar gelir bu ten sureti Hep arar, savrulur Kiminin iman korkudur "Ve inne rabbeke leediydl'ikaah" 1 Kiminin iman safi aktr "Ve ma rabbke bizallamin lil'abiyd" 2 Her kim ki ak iin, akla yaar Ak arar, akla yanar ibu vcud ehrinin Kapsn aralar
1. "Gerekten senin Tann'nn azab ok iddetlidir" (Ra'd suresi, 6. ayet). 2. "Rabbin kullarna asla zulmedici deildir" (Fussilet suresi, 46. ayet).

erisi bayram yeri gibiydi; tklm tklm, cvl cvl, rengrenk. Orda burda yaklm ateler etraf aydnlatrken, glgeleri de oaltarak, zaten hncahn dolu olan meydan adm atlmas g bir hale getiriyordu. Glgelere basmamak iin hoplaya zplaya, birbirlerine arparak geen iki dirhem bir ekirdek giyinmi insanlar yararak ar ar ilerledi Pinhan. Baz baz balarn ona doru evrildiini, tepeden trnaa szldn gryor, umursamyordu. Varsn baksnlar. stedikleri kadar baksnlar. Nasl olsa onlar benim iimdeler. Benden farkl, benden ayr deiller. Bu ehir benim ehrim. yle ise neden korkaym ki sizden? Niin ekineyim yavuz dilinizden? Benden ayr deilsiniz. Hepiniz vcudum ehrindesiniz. Pinhan kalabala yaklat. Omuzlarn, balarn zerinden, herkesin bakt yere bakt. O zaman kalabaln tam orta yerindeki ylanbaz grd. Merakla, ylanbaz daha yakndan grebilecei bir yer bulmaya alrken, birka kiinin ayana bast. En nihayetinde, kel kafal, ksa boylu, ask suratl bir adamn arkasnda, daha fazla ilerle-yemeyeceini anlayarak durdu. Nasl olsa bulunduu yerden ylanbaz grmekte glk ekmiyordu. Ylanbaz, sol kulanda iri bir altn halka tayan, tepesinde uzun bir sa tutam sallanan, gen irisi bir zenciydi. Gs plak, ayaklar yaln, elleri byk ve kemikli, beline sard kuak saf ipektendi. Kan krmz dudaklarn kprdatarak, ayaklarnn dibindeki sepetle konuuyordu. Derken sepet kprdad ve iinden, simsiyah derisinin zerinde sar lekeler barndran bir ylan ban uzatt. Ylan srne srne karken, onun ne kadar byk olduunu gren kalabalk korkuyla birka adm geriledi. Pinhan'sa hi kprdamadan, ona, tpk gecenin karanlnda yanp snen yldzlara benzeyen derisine bakyordu. Sonra, gzlerine takld gzleri. Ylann gzleri... Som yeil, parltl, bi-perva gzleri... Ylan, zenci ylanbazn etrafnda birka defa dndkten sonra Pinhan' fark etti. Garip bir mn geldi gzlerine; ona yaklamaya balad srne srne. Kalabalktan bir uultu ykseldi; insanlar korku ile katlar. Pinhan belki de orada bulunan herkesten daha ok korkuyordu; ama ne ne ne geriye tek bir adm dahi atamyordu. Ylan yaklat, yaklat; Pinhan'm ayaklarna dolanarak yukarya doru kvrlmaya balad. Kafasn geriye atarak, gzlerini Pinhan'm gzlerine mhlad; birbirlerine baktlar. Biri kprdasa, teki de kprdyor; biri sussa, teki de susuyordu. Kar karya durmu iki ayna gibi, birbirlerini oaltarak, birbirlerine akarak duruyorlard. Aniden, bir yerlerden gizli bir emir almasna, glgeleri yava yava hareketlendi. Onlar da, yz yze durmu iki ayna gibiydi; ayna ire ayna. Glgeleri, meydanda yaklan byke bir atein etrafnda raksettiler. Mor iekli bir yabani sarmak ve yal, ulu bir aa kt meydana. Sarmak, srne srne, kvrla kvrla aacn etrafna doland-sard sarmalad onu- mor iekli sarmak, aac trmalad. Aa, inledi, yaraland, kvrand- yanlan kabuklarndan kan akt- aa ikiye ayrld- iinden bir bebek kt. Bebek, sarn, pembe yanaklyd- yumuk yumuktu elleri- glyordu- bebek, Karanfil Yorgaki'nin yzn tayordu. Pinhan, heyecanland- koup Karanfil Yorgaki'ye sarlmak iin atld- oyun bozuldu. Ylan, Pinhan'la ayn anda kprdad- keskin dilerini aa kartt- sinsice

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

sokulup, onu sokmak iin azn at. Pinhan ylann aznda dilenmi, srlm bir elma buldu. Elma sulu, elma kan krmzyd. Dnd ki, elmann dilendii an, paralanmln anyd. Bu bir veda anyd. yle ise utan deil, sade hzn; silme hzn; tepeden trnaa hzn... Anlad ki ylann gzleri, som yeil, parltl, b-perva gzleri, paralanml, ayrl anlatyordu. Ylann gzleri o dosttan ayr dmenin hznn anlatyordu. O esnada ylan dilerini geirdi; soktu onu. Zehir kana kart. Pinhan meydandan koarak ayrlp, ara sokaklara dald. Sokaklar darack, ince ve uzundu; kvrlp dolanyorlard ehrin barnda. Bir kenarlarndan kirli yamur sular yerine, kan akyordu. Sokaklar damardand. Ve bu ehirde, kmaz sokak yoktu. Bu muammengiz ehrin kendisi bir kmaz ehir iken, bir de kmaz sokaklara lzum yoktu. Yavalad. Zehir etkisini gstermeye balamt. Ba dnyor, dili iiyordu. Her biri birer dkkn olan i organlarn yanndan geti. Baz dkknlarn nlerinde birka bezgin kii toplanm, ene alyorlard. Az tede harl harl alan karacier, licenap bir meyhaneydi. Buradan darya dklen damacanalar dolusu gl renkli arap, sokaklarn kenarndan akan kana karp, krmzy bulandnyordu. Meyhanenin kapsndaki ngran aldn iiten Pinhan, vaktin ne kadar ge olduunu anlad. Peki ya ne iin ge? Nereye yetiiyordu? Ayaklan birbirine dolanyor, yrmekte bir hayli glk ekiyordu artk. De kalka, yalpalaya yalpalaya birka sokak daha geti. Ve kendinikocaman bir hamamn iinde buldu. ehrin alt blgesinde kurulmu olan bu hamamn klhan o kadar scakt, o kadar huzurluydu ki, insan ona teslim olduu takdirde asla lmeyeceini sanabilirdi. Pinhan slak, ltl mermer zeminde kayarak scakla ulat. Burada akan sular, basamak basamak alalan kumalara dklyordu. Scakln bir kesinde pirin bir eme su fkrtyor; teki kesinde mermer bir ukur bu sulan emiyordu. Kumalar ikisinin arasna dizilmi, sular birinden yekdierine aktarma vazifesi gryordu. Pinhan bir pirin emeye bakt, bir mermer ukura. kisinden birini kapamaya karar verdi. Ama hangisini? Sanki niyetini anlamlard. Pirin eme hzla su fkrtrken, mermer ukur korkun bir grltyle sulan emiyor, yutuyordu. kisi de hayatta kalmak istiyordu. Ylann aktt zehir, vcudun ehrinin sokaklarndan akan kana karmaya ve gl renkli arab, krmz kan, eit eit suyu, som yeile boyamaya hazrlanmaktayd. lmn yeiline... Alt kocakar, gbektamda titreyen vcuda kaygyla baktlar. Kevser nine kulak hrszlndan elleri bo dnm; Macuncu Makbule hamamn scanda macunlarnn eriyebileceini hi hesaba katmam; Sidikli Safiye ile Hoyrat Hacer ilk defa bir faldan ayn mny kartm olmann verdii aknlkla suspus olmu; meczistn haritas tam orta yerinden yrtlan ebgir Kamer bir uurumun eiinde kalakalm; Bedrenk Asiye'nin elindeki nazar boncuklar bir bir atlayarak yerlere salmt. Ellerinden bir ey gelmiyordu. En kts beklemekti. Pinhan terden srlsklam olmutu; ama yor, titriyordu. Buz gibiydi elleri, ayaklar. Siyah halelerle evrilmi doutan srmeli gzlerinin nnde, sapsar ba, yemyeil gzleri, ltl ehresiyle Karanfil Yorgaki duruyordu. ehre giderek bulanklayor, en nihayetinde Drri Baha'nn incecik, masmavi bulutlan yeri g kaplyordu. Sapanlar, elmalar, kekller, inciler, arap kadehleri, fsltlar, lklar, geceler ve gndzler birbirine karyor; her eyi hatrlama abas iinde hibir eyi tam olarak hatrlayamyordu. Hafza ile hayal, gemi ve gelecek karnda olduklarn anladklarndan olsa gerek, iice girmi, kucaklam, birbirlerinin iinde erimeye balamlard. Sular ykseliyordu. Pirin eme fkeliydi. Sular alalyordu. Mermer ukur inatyd. Ylann aktt zehir, onlar ekiirken bir frsatn kollayp, silahn ekerek sokaklar bast. ehrin nabz hzla atmaya balad. Pin-han, son bir gayretle atld. Pirin eme ve mermer ukur korkuyla geri ekildiler. O hengmede

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

hangisinin azn kapattn, soluunu kestiini anlayamad. Kle gibi yere ylrken, bouk bir inleme kt dudaklarnn arasndan. simler byldr. Sade byl m, isimler hem de bycdr. smi gibi sakl idi srr. Gn geldi, vcudun ehri zehirlendi. O tufan dinip de zehirli sular ekildiinde, toz duman dindiinde, geride, ykntlarn arasnda baygn yatan uzun sal bir kadn kald. Alt kocakar onu kucaklayp, tpk bir lohusa hamamndaym gibi yumurta kabuklaryla ve baldnkara otuyla ovdular vcudunun her bir karesini. Bildikleri her eyi, ellerinden gelen her eyi yaptlar onu kendine getirebilmek iin. Gzyalar iinde dua ettiler. Onu bu halde grmek, mahallelerinin kurtuluuna sevinmelerine mni oluyordu. Sevinmek yle dursun, olup bitenden kendilerini mesul tutarak vicdan azab ekiyorlard. Saatier sonra, gen kadn ar ar, doutan srmeli, simsiyah, iri gzlerini at. Kevser nine kurumu dudaklarna su damlatt. Uzun, dalgal sal kadn, efkatle ve kaygyla ona bakan kocakarlarn ilerine su serpmek iin kuvvetini toplayp, glmsedi. Hl onlar alt haylaz ocua benzetiyordu; oynadklar oyunun kurallarn unutup, kendi kendilerini sobeleyen ocuklara.

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

FRAR YOLLARI Ey gnlm, seni kk utantan ve kuytular erdeminden arttm, seni gnein nnde plak durmaya kandrdm.
Byle Buyurdu Zerdt, "Byk zlem stne"

Denizli Kads'na hkmm ki, Denizli kazasnda Drri Baba tekkesinde toplanm olan Hikayeciler taifesi duyduk ki, sapknlk ve dallet ve memleketi dinden saptrmak zre olup, istanbul'dan karlan zndk kitab saklamakta, er-i eriften sapmakta, kfr ilhd iinde olmakta, saz ve sz ilefsk-u fcur edip, namaz klmazm. Hakikatin aa kmas in, tebdili kyafet edip Drri Baba tekkesine varp Hikayeciler taifesine isnd edilen sapknlk, mlhidlik ve dalletin asl var mdr, nicedir gresin. Zndk kitab bulasn. Sapknlklar sabit olanlar hapsedup, tekkenin faaliyetlerini tez zamanda durdurasn. Ta kprnn tam orta yerinde durdu. Artk biliyordu ki ne geriye ne ileriye hangi yne adm atarsa atsn, karsnda hikyesini bulacakt. Biliyordu ki grp geirdii her bir acy ve her bir saadeti tekrar ve tekrar yaayacakt. Her kuluk vakti ferahlayp kanat rpan yrei, her akam vakti skacakt. Yaanan, yaanlan ve aslolan tekerrrd; ve tekerrrde hibir ey baki kalamazd. yle ise dnp durmal halka diye dnd. Nesim-i seherde tazelemeli yreimi, le gneinde lime lime etmeli etlerimi, gnbatmlarmda bir bir toplamal oraya buraya dalm paralarm, yldzlarn altnda tekrar ete kemie b-rndrmeli beni. Dnmeli ki ben, ben olmaktan kaym. Topraa kartmda yabani bir ot olup boyvereyim; dnmeli ki otu alp kaynatmak baka baka insanlar; dnmeli ki ifa niyetine isinlerbeni, hastalklarna deva, yaralarna merhem olaym. Dnmeli ki lmlerden hayat dosun. Dnmeli ki baka baka demlerde, baka baka sfatlarda vcut bulaym. Dnmeli ki her dem baka bir suret ile geleyim. Halka dediin dnmez ise kendini yer bitirir; Bir ylan ki kuyruunu srr. Ylann gzleri ite bunu hatrlatr. yle ise / kpr dediin sahte/ bir aya orada/ bir aya burada/ iki ayr isim tar/ iki tarafnda/ helak eder kendini/ ikiballm saklayabilmek iin/ gerim gerim gerilirken derisi/ atr atr ederken kemikleri/ birer birer dklsn daha iyi/ tatan etleri/ varsn/ kpr yklsn/ ne gemite / ne gelecekte/ hetten u an yklsn/ bir ismi/ teki isme/ balamak yerine/ tez elden/ suya karsn/ varsn/ kpr dediin/su olsun... Da , tepe/ bayr, ova/ su ve toprak/ ate ve hava/ senin kokunla yorulmu/ buram buram sen kokmakta/ her nefeste/ her i ekite/ ve her zlemde/ seni/ sade seni/ soluyorum/ senin karnda utanmaktan deil/ seni utandrmaktan/ korkuyorum/ yle bir sapa yola/ soktun ki/ beni/ yle bir yolda rehberlik ettin ki/ hep grmemek iin/ grp de/ gn ortasnda rlplak kalmamak iin/ yalvardm durdum/ en nihayetinde/ dnp dolap vardm yerde/ senden/ bir senden/ uzak dtm/ ayr dtm/ belki de ilk kez/ o zaman blndm... Bugn sana nazm gemedi. Yazk ki bu demde sana nazm gemedi. De bana, vuslatmza daha ok var m? Hani halkann ucunda/ kavuacaktm sana/ hani bir iken ayr dmtk/ ve ok iken bir olacaktk sonunda/ oktan raz idim oysa/ raz idim gecenin matemine/karanl frsat bilene/ve korkaklma/ve karabasanlarma/ oyun oynar gibi yaar giderdim/ ku avlardm/ kular deli gibi kskanrdm ya/ brakmadn/ brakmadn ki kendimden kaaym/ koyvermedin/ koyvermedin ki srsn bu devran Dnd halka/ dnd olanca hzyla/ toprak ki siyah bir halka idi/ ve geceye saklanrd bazen/ tuttu su ile kart/ su ki san bir halka idi/ rengiyle dalard bazen/ tuttu topra kucaklad/ eildim suya baktm/ suda kendimi grdm/ kendimi sen sandm/ sarlmak iin atldm/ kprye hncm yalan imi/ onu ykarken suya karan/ ben oldum

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

Balktan ktm ben/ balktan yourdum kendimi/ ierdeki da tat/ dtaki ie ekildi/ grnen grnmeyene satat/ grnmeyen grnene di biledi/ siyah halka/ san halka ile yer deitirdi/ ekildim bir keye/ sessiz sedasz/ baktm olan bitene/ seni grdm kaderimde/ ebrunun halkalarn saydm/ tastamam drt etti/ halkalardaki kvrmlar hesapladm/ tastamam senin ismin etti/ isminin yanna beni de kaz dedim/ boyalar isyan etti Bir de baktm ki/ ben ben deilim artk/ suretim baka bir suret/ ismim bir bakasnn ismi/ gnlm ne yne akar/ ben ne yne/ verdiin emaneti yitirdim yollarda/ hata ettim/ kusur ettim/ affola... simler ki byldr/ sade byl m/ isimler hem de bycdr/ sanmam ki km olsun hatrndan/ ismini "fasl- hazan" koyalm/ snd yerde aradn bulasn/ lkin fasl- hazan demek/ fasl- hzn demek/ snd yerde/ sana kavumam gerek/ onun snd yerde/ benim tutumam gerek... Uzun, dalgal sal kadn ta kprnn ayanda kan krmz bir gl grd. "Belki de bugn Hdrellez'dir," diye geirdi aklndan. Bugnn Hdrellez olmasn her eyden ok istedi. Eildi; iine ekti gln kokusunu. Sonra salarndan bir tutam kesip gle balad; dikenler batt parmana; ama hi kan akmad. Gle bakp "al bunun rengini, ver senin rengini," dedi. Gl hi nazlanmad. Kadn ayaa kalktnda uzun, dalgal salar tepeden trnaa kzla boyanmt. Kzl sal kadn, tekkeye vardnda bir harabe buldu karsnda. Drri Baba tekkesi yklm, tarumar edilmiti. O canm baheyi yabani otlar brm; topran zeri, kararp rm meyvalarla kaplanmt. Bir zamanlar o fsunkr kuun dallarnda ili ili tt elma aacnnn yapraklarn bcekler kemirip delik deik etmiti. Bahenin bu metruk ve mahzun halini kendi haline benzetirken, buruk bir glmseme yerleti dudaklarna. Remizler ve harfler toplad topraktan; remizler ve harfler sat ortala. Bir baka baharda gelip derecekti onlar. Bir baka baharda... Tekkeye girdi. Ortalk darmadand. Tandk eyalar buldu ykntlarn arasnda; Dertli Hagopik'in siyah minelerini, Dulhani Ha-san'n sap krlm kahve fincann. Kul Hseyin ile Budala Tosun'un hikyelerinden artakalan tamamlanmam szleri grr grmez tand. Neden hayatta kalmak istemilerdi ki onlar var edenler, onlara hayat verenler olmaynca? Ar ar yryerek o uzun, lo koridoru geti. Drri Baha'nn ebru yapt odaya girdiinde bir kede duran ceviz sand buldu. Ona sarlp uzun uzun alad. O ketum sandk da insafa gelmi, Pinhan'la beraber gzya dkmekteydi. Pinhan, ok gemeden sandkla beraber kt tekkenin ykntlarndan. Dereye doru yrd. Sand alp dereye att; atar atmaz da, hafzasna ks sandn senelerdir kapal duran az ald, iinden bir kitap kt. Dere ylesine hzl srklyordu ki sand, Pinhan kitabn kapanda ne yazdn okumaya vakit bulamad. te hepsi, hepsi bu kadard. Ylann aktt zehrin ona tand mddet dolmutu. Kan ekildi; bir iek gibi kurudu. Karanfil Yorgaki, avcunun iinde smsk tuttuu inci tanesiyle Pin-han'n peinden gelmiti. nciyi alabilmek iin elinden geleni yapm; aldktan sonra da Pinhan'n izini srerek, yolboyu onun brakt kokulan takip ederek buraya kadar gelmeyi baarmt. Sabah uyanp da Pinhan' yanbamda bulamadnda, onun peinden, onun uruna, Cce Cafer'e dil dkm, Akrep Arif mahallesine varp kocakarlardan hakikati renmi, sevdiinin Drri Baba tekkesine geri dndn tahmin etmekte gecikmeden, alana szlana yollara dmt. Kzl sal kadnn cansz bedenini derenin yannda buldu. ncitmekten korkarcasna dikkatle kucaklayp, harabeye dnen tekkenin arka bahesindeki mezarla kadar tad onu. Elleriyle kazd topra. kard her toprak, yreinden bir eyler skyordu sanki. Bir de mezar ta yapt. Pinhan'a veremedii ve imdi gnein altnda prl prl parlayan inci tanesini mezar tandaki oyua yerletirdi. Tan stne u msralar yazd. Periden gzel huriden mstesna Sebebi envai bela trl cef Yedi dvel ehrene mptel Ben garip k- eyd iken Terk-i can etmen reva m bana B-vef, b-vef, b-vef Karanfil Yorgaki geceyi mezarn banda geirdi. Hava kararrken, inci

Sakl Ktphane

www.e-kitap.us

tanesinin de karardna ve kuluk vaktinde tekrar ldadna tank oldu. nci prl prlken kmak istedi yola. Sabaha kar, kalkp gitmeye hazrlanrken, gkyznde halkalar izen bir ku dikkatini ekti. Ku alaldnda, siyahl sarl gvdesinin stnde mavi eritler ve arabi lekeler olduunu fark etti. Bu garip ku bir ara o kadar alaktan umaya balad ki. Karanfil Yorgaki onun gzlerini grebildi; mavi bulutlu gzlerini ve o gzlerde biriken yalan... Karanfil Yorgaki, son bir kez geriye dnp bakt. Tuz kesilmedi; ne de ta. Ne sitem vard gzlerinde; ne de ya. Adeta bir sr verir gibi, "Bekle beni," dedi fsltyla. "Bekle!"

www.e-kitap.us sunar. Tm kitap severleri Sakl Ktphaneye bekliyoruz. Khin & Orodruin
Not: Sakl Ktphanedeki e-kitaplar tantm amaldr. Sevdiiniz yazarlarn zarar grmesini istemiyorsanz ltfen kitaplarn orijinallerini satn aln.

You might also like