Professional Documents
Culture Documents
Teknik
Cilt I
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KÜLTÜR A.Ş. YAYINLARI
Fulya Mahallesi, Mevlüt Pehlivan Sokak, No: 23, 80280 Gayrettepe / İSTANBUL
Tel: 0212 317 77 00, Faks: 0212 274 58 40, kultursan@kultursanat.org - www.kultursanat.org
‹slam'da Bilim ve
Teknik
Fuat Sezgin
Yay›n Dan›şman›
Prof. Dr. ‹skender Pala
Yay›n Koordinatörü
Hasan Iş›k
Çeviri
Abdurrahman Aliy
Yay›na Haz›rlayan
Hayri Kaplan, Abdurrahman Aliy
Sezgin, Fuat
İslam’da Bilim ve Teknik/ Fuat Sezgin; Çev.: Abdurrahman
Aliy; Eckhard Neubauer’in katkılarıyla; Yay. Haz.: Hayri
Kaplan, Abdurrahman Aliy.- Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı;
Türkiye Bilimler Akademisi, 2007.
‹kinci Bas›m
Nisan 2008
1. Basımı TUBA ve KÜLTÜR BAKANLIĞI tarafından gerçekleştirilmiştir.
Cilt I
Fuat Sezgin
TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ, İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
ORTAK ÇALIŞMASIDIR.
ÖNSÖZ
Günümüz dünyasının ulaştığı uygarlık düzeyi, insanlığın asırlar boyu süren etkileşimi
ve daha iyiye yönelik olan ortak arayışının ürünü sayılmalıdır. Özellikle bilim ve teknoloji
alanında başarılanlar, belli bir coğrafya ya da kültüre mal edilemez; aksine insanlığın bugün
vardığı nokta farklı tarihsel dönemlerin, farklı uygarlıkların ufuk açan yenilikler kattığı,
akla ve bilgiye verilen öneme paralel olarak gelişen bir düşünce yapısının birikimidir. Bilim
ve teknoloji alanındaki gelişmeler ancak böyle bir anlayışla evrensel birer kazanım olarak
görülebilirler.
Değerli Türk bilim adamı Prof. Dr. Fuat SEZGİN; uzun yıllar süren çalışmaları
sonucu ortaya koyduğu bu eserle, İslam dünyasının bilim ve teknoloji alanlarında insanlığın
gelişmesine yaptığı katkıları incelemekte, bilim tarihi için yeni bir bakış açısına kapı arala-
maktadır. Dünya bilim tarihinde İslam biliminin oynadığı rolü çeşitli örneklerle ele alan bu
eser, Batı merkezli bilim anlayışına bir alternatif niteliği taşımakla birlikte, İslam dünyası
için de bilim alanındaki büyük başarılarını hatırlatan bir kaynak oluşturmaktadır.
Kurumlarımız işbirliği yapan ve ortak değer üreten kurumlar haline geldikçe, düşün-
sel birikimin ekonomik birikim kadar hayati öneme sahip olduğu genel kabule dönüştükçe
ve hepsinden önemlisi bu yaklaşım bir toplumsal irade biçimini aldıkça, toplum olarak
hedeflerimize daha hızlı ve daha kolay ulaşacağız.
Ertuğrul GÜNAY
Ertuğrul GÜNAY
Kültür veKültür
Turizm veBakanı
Turizm Bakanı
6
7
TAKDİM
Birbirinin çağdaşı olan iki Türk hükümdarı, Uluğ Bey ve Fatih Sultan Mehmed,
çevrelerinde bilim adamlarını ve filozofları himaye etmişlerdir. Osmanlı toprakla-
rından Türkistan’a giden Kadızade Rumi, Semerkant’taki rasathanede görev almış;
Semerkant’tan İstanbul’a gelen Ali Kuşçu da medreselerde ders vermiştir.
Uluğ Bey bugün bile yazdıklarına başvurulan bir astronomdu. Arapça, Farsça,
Latince ve Yunanca bilen Fatih Sultan Mehmed, döneminin önemli şairlerindendi
ve çok zengin bir kütüphaneye sahipti. Fatih Sultan Mehmed zamanında Osmanlı
Sarayı’nda büyük bir fikir özgürlüğünün olduğunu, çok ilginç felsefi tartışmaların yapıl-
dığını biliyoruz.
ÖNSÖZ
Günümüzün dünya bilim tarihi anlayışında, Batının, karanlık bir Orta Çağ
döneminden sonra eski Yunan uygarlığında yatan kökenlerinin ayrımına vararak,
Rönesans, Aydınlanma ve Bilim Devrimi gibi açılımları kapsayan bir süreç üzerinden
çağımızın kendisiyle özdeşleşen uygarlığını ve bilimini geliştirdiği görüşü genel bir
kabul görmektedir. Eski Çağ ile Yakın Çağlar arasındaki yaklaşık 1000 yıllık boşluk bu
bağlamda yeterince irdelenmemekte, Batı biliminin bir yerde eski Yunan uygarlığının
küllerinden yeniden doğarak gelişme sürecine girmiş olduğu düşüncesi bir açık gerçek
olarak yalnızca Batı dünyasında değil onun dışında kalan coğrafyada da yaygın biçimde
benimsenmektedir.
Bilim tarihinin bu yazım biçimi, 19. yüzyıl ortalarından başlayarak, gene Batı
kültür çevresindeki bir avuç bilim insanının Orta Çağ İslam dünyasının doğa bilimleri
alanındaki eserleri üzerinde yürüttükleri çalışmaların sonuçlarının ışığında sorgu-
lanmaya başlanmıştır. Bu öncü bilim tarihçilerinin başlattığı geleneğin günümüzdeki
seçkin temsilcisi Prof. Dr. Fuat Sezgin bu konuda yaşam boyu sürdürdüğü köklü araş-
tırmalarla Orta Çağın, Batının gözünden kaçmış olan ve büyük ölçüde İslam bilimiyle
özdeşleşen, bilimsel başarılarını ve bu dönem araştırmalarının özgünlüğünü ortaya
koymaya çalışmaktadır.
Fuat Sezgin’in bilim tarihine yeni bir boyut getiren eser ve görüşleri günümüz
İslam dünyası için ayrı bir önem taşımakta, bu kültür çevresine unutmuş olduğu bilimsel
geçmişini anımsatmak, yitirmiş olduğu gözlenen belleğini yeniden kazandırarak, bilim-
sel araştırma şevkini uyandırmak ve ona özgüven aşılamak gibi tarihi bir görevi yerine
getirmektedir. Bu doğrultuda, Fuat Sezgin’in kataloğunun Türkçe çevirisinin, Orta
Çağ İslam dünyasında geliştirilmiş olduğunu ortaya koyduğu bilimsel alet ve cihazların
kendisi tarafından gerçekleştirilen yeni yapımlarının yer alacağı İstanbul İslam Bilim
ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin yakın gelecekteki açılışıyla birlikte, ülkemiz insanlarına
kendi kültürel geçmişlerini tanımaları yönünde çok değerli katkılar sağlayacağına ina-
nılmaktadır.
İçindekiler
(Katalog Geneli)
Cilt I:
Önsöz....................................................................................................................xi
Giriş........................................................................................................................1
Cilt II:
1. Bölüm: Astronomi..............................................................................................1
Cilt III:
2. Bölüm: Coğrafya................................................................................................1
3. Bölüm: Denizcilik............................................................................................33
4. Bölüm: Saatler.................................................................................................83
5. Bölüm: Geometri...........................................................................................123
6. Bölüm: Optik.................................................................................................163
Cilt IV:
7. Bölüm: Tıp.........................................................................................................1
8. Bölüm: Kimya..................................................................................................95
9. Bölüm: Mineraller ve Fosil Oluşumlar..........................................................155
Cilt V:
Transkripsiyon İşaretleri
Ā=ā آ
Ḍ=ḍ ض
Ġ=ġ غ
Ḥ=ḥ ح
Ḫ=ḫ خ
Ī=ī ي
S=s ث
Ṣ=ṣ ص
Ṭ=ṭ ط
Ū=ū و
Ẕ=ẕ ذ
Ẓ=ẓ ظ
ʿ ع
ʾ ء
NOT:
ʿUmar (ʿÖmer) ʿUsmān (ʿOsmān) gibi isimlerin yazımında her ne kadar
transkripsiyon işaretleri kullanıldıysa da dilimize yerleşmiş şekilleri tercih
edilmiştir.
ÖNSÖZ 13
1 Traité des instruments astronomiques des Arabes, 2 Bde., Paris 1834-1835 (Tıpkıbasım Frankfurt
1998, Islamic Mathematics and Astronomy Bd. 41).
2 Mémoire sur les instruments astronomiques des Arabes, Paris 1844 (Tıpkıbasım Islamic Mathema-
tics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 42, 45-312).
3 Bu alandaki birçok çalışması arasında Introduction générale à la géographie des Orientaux isimli,
Abū el-Fidā’nın coğrafya kitabının tercümesine bir giriş cildi olarak yayınlanan çalışmasıyla Rei-
naud, coğrafya historiyografyacılığına müstesna bir etkide bulunmayı başarmıştır (Géographie
d’Aboulféda, 2 Cilt., Paris 1848, 1883, Tıpkıbasım Frankfurt 1998 Islamic Geography serisinde Cilt
277-278).
4 Monumens arabes, persans et turcs du cabinet de M. le Duc de Blacas, 2 Cilt, Paris 1928.
5 Bu alanda Ildephonse Favé ile ortak çalışmasından doğan şu eserden söz edilebilir: Du feu grégeo-
is. Des feux de guerre et des origines de la poudre à canon, Paris 1845 (Tıpkıbasım Frankfurt 2002,
Natural Sciences in Islam Cilt 87).
6 J.-T. Reinnaud ve I. Favé, Du feu grégeois, a.e. s. 2.
14
Ö N S Ö Z
hayli yeni ve şaşırtıcı bir tablosunu çizerken, Alexander von Humboldt’un des-
teğiyle Paris’te okumuş olağanüstü yetenekli genç bir Alman bilim adamı 1851-
1864 yılları arasında Arap matematiğine ilişkin yaklaşık 40 kadar çalışma yaptı.
Bu, maalesef çok genç, 38 yaşında ölmüş olan Franz Woepcke (1826-1864)’dir.
Onun günümüze kadar kısmen aşılamamış Fransızca yazdığı çalışmaları, bugün-
kü Arap-İslam matematik historiyografyası için sağlam bir temel oluşturmuştu.
Özellikle 1851 yılında yayınlanmış olan doktora çalışması L’algèbre d’Omar
Alkhayyâmî beklenmedik bir etki yaratmıştı. Bu eserinde Franz Woepcke,
5./11. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış olan filozof, astronom ve matematikçi
Ömer el-Ḫayyām’ın cebir alanındaki eserinin, üçüncü dereceden denklemlerin
sistematik bir tanıtmasını ortaya koymaktaydı. Ulaşılan bu sonuç, dönemin
matematikçilerini özellikle şu sebepten dolayı şaşkınlığa düşürmüştü: Otorite
olarak kabul edilen matematik tarihçisi Jean-Étienne Montucla’nın7 Arapların
cebirde ikinci dereceden denklemleri aşamadığına ilişkin kesin yargısını zihin-
lerinde tutuyorlardı. Böylelikle J.-J. Sédillot, L.-A. Sédillot, J.-T. Reinaud ve F.
Woepcke gibi büyük oryantalistlerin yoğun ve geniş kapsamlı çalışmaları gele-
cekteki araştırmalara Arap-İslam bilim adamlarının evrensel bilimler tarihinde-
ki yerlerine ilişkin umulmadık ve hayret verici perspektifler açmış oluyordu.
Bu dört bilim adamının güçlü etkilerinden bağımsız olmaksızın Eilhard
Wiedemann (1852-1928) 1876 yılında, yarım yüzyıl sürecek olan çalışmalarına
başladı. Wiedemann bir fizikçiydi ve çalışmalarının büyük bir çoğunluğu fizik
ve teknik alanlarıyla ilgiliydi. Bununla birlikte, ilgisini zamanla Arap-İslam
doğa bilimlerinin bütün alanlarına yöneltti. Bu yorulmak bilmez bilim adamı-
nın verdiği yazılı ürünler, ikiyüz kadar makale ve monografi olarak yayımlandı.
Sonradan beş büyük cilt içinde toplanıp basılan çalışmaları8 yazarın hayatta
olduğu dönemde ve sonrasında, doğa bilimleri historiyografyasını köklü bir
şekilde etkilemiştir ve gelecekte de bu alanın vazgeçilmez eserleri olarak kala-
caktır.
Wiedemann buna ilaveten büyük bir öğrenci kitlesini çevresinde topladı ve
onları bu alanla ilgili konuları işlemekle görevlendirdi. Bu çalışmalardan doğan
ürünler hocalarınınkiler kadar önemlidir. Bu ürünler şimdiye kadar olduğu gibi,
gelecekte de Arap-İslam kültür çevresi içerisinde yürütülen tabii bilimler histo-
riyografyası için yapı taşlarını teşkil edecektir.
Arap-İslam kültür çevresinde kullanılmış, geliştirilmiş veya icat edilmiş aletler,
cihaz ve avadanların prototiplerini inşa etmede Eilhard Wiedemann’ı bizlerin
öncüsü olarak kabul ettiğimizi belirtmek benim için hoş bir görevdir. Wiedemann
yardımcılarıyla birlikte şu ya da bu aletin prototipini inşa ettiğini yazılarında sık
sık belirtmektedir. Münih’teki Alman Müzesi’nin 1911 yılında Wiedemann ve
onunla birlikte çalışan usta F. Kelber’den satın aldığı beş tanesinin dışında, onun
tarafından yapılmış modellerin kaderi hakkında daha fazla bir bilgiye maalesef
ulaşamadım. Müzenin satın aldığı aletlerden birisi olan usturlap hakkındaki
yazışmalar, o zamanlar harflerin (usturlap üzerine) yazılmasında karşılaşılan
zorlukları göstermektedir. Müzenin harflerin Arapça yazılması talebi karşısında
Wiedemann şöyle cevap vermektedir: «Ben, rakamların usturlap üzerine işlen-
mesinde bizim yazımızın kullanılması çaresini öneriyorum. Arapça rakamlar
kazınacak olursa, çok pahalıya mal olmaktan başka, benim için de çok zahmetli
olacaktır.» Bugün kesinlikle bilinmektedir ki, Wiedemann’ın yaptığı modelin
aslı Muḥammed İbn eṣ-Ṣaffār’ın (420/1029, bkz. Cilt II, s. 95) Berlin Devlet
Kütüphanesi’nde bulunan usturlabıdır. Bu alet sergilenmiştir. «Derece bölüm
çemberinde (limbus) ve arka yüzde kesinliği tartışmalı yerler boş olarak kalmış,
plaka ve örümcek denen ağ (rete) üzerine harflerin kazınması yerine basılı kâğıt
yapıştırılmıştır»9.
Sunulan bu katalogda anlatılan ve resimlerle gösterilen aletler, cihazlar ve
avadanlar, 1982 yılında Johann Wolfgang Goethe Üniversitesine bağlı olarak
kurulan “Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften”
yayınlarıyla birlikle, 800 yıl boyunca Arap-İslam kültür çevresinde gerçekleş-
tirilmiş olan başarılara yönelik küçümseyici yaygın kanaati mümkün olduğun-
ca değiştirebilmeye katkıda bulunmak amacıyla yapılmıştır. Fakat ne temel
düşüncemizde ne de üstlendiğimiz bu ödevi yerine getirme gayretimizde “biz
bulduk” heyecanıyla hareket etmiyoruz, bilakis biz bilimler tarihinin bütünlü-
ğüne ve yukarıda Reinaud ve Favé tarafından formüle edilmiş prensibe inanı-
yoruz: İnsanlığın ortak bilimsel mirası, süreğen adımlarla, her zaman düz bir
çizgi halinde olmasa da, değişken bir hızla büyümektedir. Tarihte belirli bir
zaman dilimindeki bir kültür çevresi, bilimsel mirası, küçük olsun büyük olsun
bir adım daha ileri taşımak için öncülüğü üstlenmiş, daha doğrusu içinde bulu-
nulan koşullar doğrultusunda öncülüğe getirilmişse, tarihî koşullar ve o öncü
tarafından ulaşılan seviye, ardılın kaydedeceği olası ilerlemeleri ve bu iler-
lemelerin hızını etkileyen faktörleri belirler. Yunanların olağanüstü yeri,
bilimler historiyografyası tarafından genel olarak kabul ve takdir edilir. Fakat
Yunanların daha önceki ve komşu kültür çevrelerinden doğrudan ya da dolaylı
bir şekilde miras alıp üzerine bina ettikleri sonuçlarla ilgili Yunan bilim tarihçi-
lerinin pek hoşlanmadıkları soru hususunda hâlâ bir belirsizlik hakimdir. Daha
1932 yılında Otto Neugebauer buna ilişkin olarak şöyle demektedir: «Yunan
9 Burkhard Stautz, Die Astrolabiensammlungen des Deuschen Museums und des Bayerischen Natio-
nalmuseums, München 1999, s. 385-386.
16
olanı Yunan-öncesine her bağlama girişimi çok yoğun bir karşı koymayla kar-
şılaşıyor. Alışılageldik Yunan imajını değiştirme gerekliliği ihtimali düşüncesi,
Winkelmann’ın döneminden beri mevcut imajın geçirdiği bütün değişmelere
rağmen her defasında arzu edilmez görünmüştür. Hâlbuki o zamandan bu güne
geçen 2500 yıllık “tarihe” bir 2500 yılın daha eklenmesi gerektiği gibi çok basit
bir olgu vardır, ve buna göre Yunanların artık başta değil, ortada bulunmaları
gerekiyor. »10
Bana göre burada, bilim tarihinde gereğince dikkate alınmamış olan şu olguya
işaret edilmelidir: Biz, Arap-İslam bilim adamlarının kaynaklarını ve öncüle-
rini, bildiğimiz kültürlerdeki durumun aksine, daha kolay ve açık bir şekilde
tanıyabiliyoruz. Arap bilim adamları, kaynaklarının isimlerini tam olarak belirt-
meyi ve öncülerini, özellikle Yunanları büyük bir saygı ve şükranla anmayı adet
edinmişlerdi. Mesela, aksi takdirde Yunanların tanınmamış kalacak olan alet ve
edevatının izine ulaşmamızı ve orijinali kaybolmuş Yunanca eserlerin fragman-
larını –yapılan alıntılardan hareketle– yeniden kazanmamızı böylece olanaklı
hale getirdiler.
Kendilerine borçlu olduğumuz J.-J. Sédillot, L.-A. Sédillot, J.-T. Reinaud ve
F. Woepcke gibi öncülerin güçlü etkilerinden itibaren, bilim tarihi ağırlıklı
çalışan oryantalistlerin, Arap-İslam kültür çevresinde insanlığın düşünce tari-
hine katkı olarak ortaya konulmuş başarılı çalışmalara ilişkin yaygın ama yanlış
kanaatin değiştirilmesinde kesinlikle birçok katkıları olmuştur. Buna rağmen E.
Wiedemann’ın 1917 yılında dile getirdiği şu şikayet maalesef hâlâ geçerliliğini
korumaktadır: «Arapların Antik Çağ’dan kazandıkları bilgileri sadece tercümeler
yoluyla bize ulaştırdıkları ve buna önemli sayılabilecek bir yenilik eklemedikleri
görüşüyle her defasında yeniden karşılaşılmaktadır.»11 Bunun sebebi her şeyden
önce bilimler historiyografyasında inatçı bir şekilde tutunan, Arap-İslam kültür
çevresinin bilimler tarihindeki yaklaşık 800 yıllık yaratıcı dönemini görmezden
gelen ve böylelikle de modern insanın temel bilim tarihi bakış açısını daha okul
kitaplarından başlayarak perçinleyen ele alış tarzında görülebilir. Bu yargı sade-
ce Batı dünyası için değil, aynı zamanda en geniş anlamda, okul kitaplarının
10 Zur geometrischen Algebra, Quellen und Studien zur Geschichte der Mathematik, Astronomie und
Physik içerisinde (Berlin) 3/1936/245-259, özellile s. 259. Neugebauer pek çok çalışmasında, astrono-
mi ve matematik alanında Yunanlara öncülük edenleri ortaya çıkarma gayreti içinde olmuştur. A Hi-
story of Ancient Mathematical Astronomy (3 Cilt, Berlin, Heidelberg, New York 1975) isimli anıtsal
eserinin dışında şu yazılarına bkz.: Über griechische Mathematik und ihr Verhältnis zur vorgriechi-
schen, in: Comptes rendus du Congrès internationale des mathématiciens içerisinde (Oslo 1936),
Oslo 1937, s. 157-170; Über babylonische Mathematik und ihre Stellung zur ägyptischen und grie-
chischen, Atti des XIX Congresso Internazionale degli Orientalisti içerisinde (Roma 1935), Roma
1938, s. 64-69; The Survival of Babylonian Methods in the Exact Sciences of Antiquity and Middle
Ages, Proceedings of the American Philosophical Society içerisinde 107/1963/528-535; Babylonische
Mathematik und Astronomie und griechische Wissenschaft, 400 Jahre Akademisches Gymnasium
Graz içerisinde. Festschrift, Graz 1973, s. 108-114.
11 Die Naturwissenschaften bei den orientalischen Völkern, Erlanger Aufsätze aus ernster Zeit içe-
risinde, Erlangen 1917, s. 49-58, özellikle s. 50 (Tıpkıbasım E. Wiedemann, Gesammelte Schriften
içerisinde, Cilt 2, s. 853-862, özellikle s. 854).
17
İçindekiler
Bibliyografya.............................................................................................................. 183
Dizinler....................................................................................................................... 193
I. Şahıs Adları................................................................................................. 193
II. Kavramlar ve Yer Adları.......................................................................... 204
III. Kitap Adları.............................................................................................. 214
20
Bilimleri yabancı kültür merkezlerinden
İslam dünyasına ulaştıran ana yollar
1
I. BÖLÜM
İslam’da Bilimlerin Gelişimi
1./7. Yüzyıldan 10./16. Yüzyıla Kadar
verdiği hükümlerde ve de bu konuları değer- nulduğu bir dönemde yetişmiştir. Belirli bir
lendirmede her zaman için objektif kala- düzeltme ise ancak gelecekte geniş bir temel
mayan bu arabistik, buna rağmen 200 yıllık üzerinde yürütülecek araştırmalardan ümit
tarihi boyunca kaynak çalışmaları, edisyonları edilebilir. Bunda önemli olan bu tür araştır-
ve tercümeleriyle başvuru kaynakları oluş- ma sonuçlarının olabildiğince geniş ilgililer
turmak, Arapça, Farsça, Türkçe el yazma-
kitlesine ulaştırılabilmesidir. Arap-İslam fen
larını Avrupa kütüphanelerinde toplamak
bilimleri ve tekniği çerçevesinde kullanılmış,
ve bunları kataloglamak suretiyle muazzam
bir başarı ortaya koymuştur. Eğer bugüne geliştirilmiş ve icat edilmiş araç-gereçleri,
kadar bu arabistik, tarih kitaplarındaki sözde avadanları tanıtmak, bize ulaşmış değillerse
“Rönesans” tasvirini sarsmayı başaramamışsa yeniden imal etmek bu araştırma sonuçları-
da, Jean-Jacques Sédillot (1777-1832) ve oğlu nı etkili şekilde aktarabilmenin bir yoludur.
Louis-Amélie (1808-1875), Joseph-Toussaint Kurduğumuz müze ve bu müzede sergilenen
Reinaud (1795-1867), Franz Woepcke (1826- parçaları tanıtan katalog bu tarz bir aktarımı
1864) ya da Eilhard Wiedemann (1852-1928) hedeflemektedir.
gibi bilim adamlarının gayretleri sayesinde Bu yol döşeme niteliğindeki cümlelerin ardın-
ulaşılan tashih izleri göze çarpıyor. George dan şimdi, Arap-İslam kültürünün evrensel
Sarton (1884-1956) bugüne kadar oryan-
bilimler tarihi içerisindeki konumu hakkında
talistiğin araştırma sonuçlarını eksiksiz bir
bir panorama sunmaya geçiyorum.
biçimde işlemek için büyük çaba sarf eden
yegâne bilim tarihçisidir. O Introduction to
the History of Science2 isimli eserinde bu 1./7. Yüzyıl
işi kusursuz bir biçimde gerçekleştirmiştir. İslam’ın doğuşunun üçüncü on yılında onunla
Sarton’un bize ulaştırdığı sonuçların, daha birlikte ortaya çıkan devlet, fetihler yoluyla
sonraları tabiî bilimlerin ayrıntılı dallarını ele sınırlarını kuzeyde Anadolu’ya ve batı İran’a,
alan historyografik eserlerde maalesef çok az güneybatıda ise Mısır’a kadar genişletti.
dikkate alınmıştır. Okul kitaplarının gelenek- Şam’ın 15/636, Emessa’nın (bugün: Ḥımṣ),
sel bilimler historiyografyasından miras kalan Halep’in 16/ 637, Antakya’nın 17/638 ve
bakış açısında kayda değer düzeltmeler yap- İskenderiye’nin 21/642 yıllarında alınmasıyla
mamış olması da teessüfle görülüyor. Benim
Müslümanlar, bu şehirlerin önceleri Roma
kuşağım, bu bakış açısının okul kitaplarında
İmparatorluğu’na sonrasında ise Bizans
sarsılmaz bir biçimde iddia edildiği ve savu-
İmparatorluğu’na ait olan sakinleriyle devam-
lı olacak bir temasa geçtiler. Malumdur ki
bu fatihler, ele geçirdikleri geleneksel bilim
«... Kişinin elimine ettiği her gerçek olgu için, ilkin yara-
tılan, daha sonra yorumlanan ve dahası nihayette kendi-
merkezi olan o şehirlerin sakinlerine karşı iyi
sine dayanılan, kendileriyle hayalin uyuşmadığı bütün di- davrandılar, onların bilimlerinden ve teknik
ğer olguları tarihten elimine etmeye yarayan bir uydurma
olgu ortaya çıkar.» bkz. a.e., s. 102; krş. H. Schipperges,
bilgilerinden yararlanmasını bildiler. Bu poli-
Ideologie und Historiographie des Arabismus, Sudhoffs tika olmaksızın, Müslümanların daha 28/649
Archiv içerisinde, Beihefte, Heft 1, Wiesbaden 1961, s.
14.
yılında güçlü bir donanmayla Kıbrıs adasını
2 Beş cilt halinde yayınlanmıştır, Baltimore 1927-1948. almaları, 31/652 yılında Sicilya kıyılarını vur-
G İ R İ Ş 3
maları ve kısa bir süre sonra Rodos’u fethet- Mısırlıları arasındaki düşünsel uzaklık çok
meleri düşünülemezdi3. büyük olsaydı, kesinlikle gerçekleşemezdi.
Kuşkusuz, özellikle Emevi saltanatının 41/661 Bilhassa düşünsel ve politik hareketin taşıyıcı-
yılındaki başlangıcından itibaren bu fatih- ları olan şehirli Araplar, Muhammed’in orta-
lerin, Müslümanlığa geçmiş veya geçme- ya çıkmasından önce komşu halkların kültürel
miş vatandaşlarının kültür mirasını tedrici etkilerine tamamen kapalı veya matematik
bir şekilde alarak özümsemeleri için uygun tarihi açısından önem kazandıkları çağda bile
koşullar gerçekleşti. Günümüze kadar ulaşan neredeyse okuma yazma bilmeyen yarı vahşi-
Arapça simyaya dair elyazması, Yunan simya- ler olarak tasavvur edilemez ... »5
cı Zosimos’un (350-420) bir risalesinin 38/658 Eski kültür merkezlerindeki sakinlerin yeni
yılında gerçekleştirilmiş bir Arapça tercümesi topluma uyum sağlayabilmede çok büyük zor-
olarak karşımıza çıkmaktadır4. Eğer biz kay- luklar yaşamadıkları görülmektedir. Mesela
dedilen bu tarihe inanacak olursak, bu şu ilk dönem Emevi hükümdarlarının sarayında
Hıristiyan hekimler çalışmaktaydı. I. Mu āviye
anlama gelir: Gelecekte Emevilerin ilk hali-
(dönemi: 41/661-60/680) zamanında hizmet
fesi olacak Muaviye’nin henüz valilik döne-
eden İbn Asāl’ın adı bunlar arasında geçmek-
minde Yunanca eserlerin Arapça çevirisine
tedir. Ebū el-Ḥakem adlı bir başka Hıristiyan
yönelik ilgi uyanmıştı.
hekim daha Muʿāviye’nin hizmetinde çalış-
Arapların böylesine erken bir dönemde
mıştır. Hükümdar ilaçların hazırlanmasında
yabancı kültür mirasını alarak özümsemeye
ona güvenmekteydi.6 Emeviler devletin bir-
hazır ve yetenekli olmalarını 1917 yılında
çok alanında, fethedilmiş ülke sakinlerinin
Julius Ruska matematik tarihi çerçevesinde hizmetlerine ve desteklerine gereksinim duy-
son derece doğru olarak şu ifadelerle dile muşlardır. Bu alanda işbirliğinin iyi bir şekilde
getirmekteydi: «Önemle ve ısrarla ifade edil- işlediği görülmektedir, hatta belirli bir süre
melidir ki İran ve Roma’nın taşra vilayetlerine vergi ve idare uygulamasında geleneksel yay-
taşan Araplar ne hukuk bilimini ne de devlet gın diller kullanılmıştır. Bunlar Mısır’da Kopt
yönetimi sanatını hazır ve oluşmuş bir şekilde dili, Suriye’de Yunanca, Irak ve İran’da eski
beraberlerinde getirmişlerdi, bilakis fethedi- Farsça idi. Devlet sicillerinde Arapça’nın kul-
len ülkelerin yönetim metotlarını ve hukuk lanımı daha sonraları gerçekleşti. Arapça’nın
formlarını büyük ölçüde değiştirmeden aynen kullanımı Suriye’de 81/700 yılında Abdülmelik
almak zorunda kalmışlardı. Onların şaşırtıcı b. Mervān’ın sayesinde, Irak’ta 78/697 yılında
bir hızla daha kapsamlı ilişkilere uyum sağ- Vali el-Ḥaccāc b. Yūsuf’un emriyle, Mısır’da
layabilmeleri ve sadece devlet idaresiyle ilgili 87/705 yılında vali ʿAbdullāh b. ʿAbdülmelik
kurumları değil, aynı zamanda eski ve olgun b. Mervān’ın ve kuzey doğu İran’da (Ḫorāsān)
bir kültürün diğer bütün meyvelerini alarak 124/742 yılında Halife Hişām b. Abdülmelik
özümsemeleri anlamında bilinen bir olgudur. dönemlerinde gerçekleşmiştir.7
Ama bu, eğer çok yakın dönemlere kadar
kabul edilegeldiği gibi, fatih konumundaki
5 Ruska, J., Zur ältesten arabischen Algebra und Rechen-
halk ile o dönemin İranlıları, Yunanları ve kunst, Heidelberg 1917, s. 36-37; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5,
s. 8.
3 Bkz. Sezgin, F.: Fuat, Geschichte des arabischen Schrift- 6 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 5.
tums, Cilt 11, s. 6. 7 Bkz. İbn Nedīm, Fihrist, s. 242; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5,
4 Bkz., a.e., Cilt 4, s. 75. s. 21.
4 G İ R İ Ş
şehrinin enlem derecesi ve ekliptik eğim ile art niyet olmaksızın ileride göreceğimiz üzere
ilgili bilgilere de rastladığını söylemektedir.15 Arap-İslam bilimlerinin daha sonraki dönem-
Emevi hükümdarı Hişām b. ʿAbdülmelik de Avrupa’daki hiç de hoş olmayan resepsiyo-
(dönemi: 105-125/724-743) zamanında, vak- nu ve özümsenmesinden tamamen farklı bir
tiyle Aristoteles’in Büyük İskender’e yazdığı şekilde devam edegelmiştir.
iddia edilen sahte mektupların ve bu arada Yabancı bilgiyi alıp benimsemenin altın-
περί κόσμου adlı kitabın tercümelerinin, resep- daki teşvik faktörünü 1965 yılında Franz
Rosenthal17 şu ifadelerle açıklamaktadır:
siyonun başlangıç dönemi bakımından kuşku-
«Belki de, kapsamı hızla genişleyen çeviri faa-
suz çok büyük bir önemi vardır. Muhtemelen
liyetlerini temellendirmek için, Müslümanlara
2. yüzyılın ikinci yarısında yazılmış bu pseudo
tıp, simya ve pozitif bilimlerle tanışmayı cazip
kitabın tercümesiyle, Arap-İslam kültür çev- gösteren ne pratik faydacılık, ne de felse-
resi kısmî ama bununla birlikte İslam bölgele- fi-teolojik sorunlarla uğraşmalarına sebep
rinin sınırlarını aşan coğrafya bilgisine, atmos- olan teorik faydacılık yeterli olabilirdi, eğer
ferik olaylara ilişkin yerel kanaatten farklılık Muhammed’in dini ta başlangıçtan itibaren
gösteren meteoroloji bilgisine, dünyanın şekli bilimin ( ilm) rolünü dinin ve böylece bütün
ve yapısıyla alakalı şu temel Yunan düşün- bir insan hayatının asıl itici gücü olarak öne
cesine ulaşmışlardır: Dünya evrenin ortasın- sürmemiş olsaydı... 'Bilim' İslam’da böylesi-
da bulunmaktadır. Evren bütün gökyüzüyle ne merkezî bir konuma yerleştirilmiş, hatta
birlikte sürekli dönmektedir. Sabit yıldızlar neredeyse dinî bir saygı görmüş olmasaydı,
gökyüzüyle birlikte dönmektedir. Yıldızların muhtemelen çeviri faaliyeti, olduğundan daha
sayısı insan tarafından bilinemez. Gezegenler az bilimsel, daha az sürükleyici ve daha çok
yedi tanedir, hem doğaları ve hızları hem de yaşamak için pek zaruri olanı almaya –gerçek-
yeryüzüne olan uzaklıkları itibariyle birbir- te bilinenden farklı bir şekilde– sınırlanmış
olarak kalırdı. »
lerinden farklıdırlar. Bunlar iç içe bulunan
Şüphesiz ki genç İslam toplumunun ilk yüz-
ve sabit yıldızlar küresi tarafından kuşatılmış
yılda nispeten çabuk ulaştığı bilim alanındaki
olan kendi yörüngelerinde hareket ederler.16
başarısı, sadece kitap çevirileri yoluyla yaban-
Bize küçük bir bölümü ufak parçalar halinde cı kökenli bilim mirasının aktarımı şeklinde
ulaşmış olan örneklerin sayısını çoğaltmadan, sınırlı kalmamıştır. Yeni din ile birlikte ortaya
Arap- İslam kültür çevresinde, aynı zaman- çıkan ve sürekli iddia edilenin aksine hiç de
da bütün bilimlerin resepsiyon ve özümsen- ilkel olmayan durum ve ortamda Araplar, ken-
me dönemi için de karakteristik olan bu ilk dileri için çok yeni olan düşünsel problemlerle
resepsiyon evresinin birkaç önemli özelliğine uğraşmaya hızla itildiler, özellikle yazı sanatı-
işaret etmek istiyorum. Yabancı bilimi alıp nı öğrenmeye yönelik şaşırtıcı bir ilgi doğdu.
benimseme süreci başlangıçtan itibaren bütün Bununla ilgili Arapça kaynaklar incelendi-
bir açıklıkla, yabancı olanla temas korkusu ve ğinde, 1./7. yüzyıl İslam bölgelerinde yaşayan
insanların okuryazarlık oranının Batı ortaça-
ğındaki çağdaşları ile karşılaştırılamayacak
15 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, 122.
16Bkz. a.e., Cilt 6, s. 72; Risālet Arisṭāṭālīs ile l-İskan-
dar fi l- ālem, Tahran, Dānişgāh no: 5469 nüshası (varak
36b-41b); Strohm, H.: Aristoteles. Meteorologie. Über die 17 Das Fortleben der Antike im Islam, Zürich ve Stuttgart
Welt, Berlin 1970, s. 240-241. 1965, s. 18.
6 G İ R İ Ş
derecede yüksek bir seviyeye ulaştığı izlenimi zemin hazırladı. Bu historiyografya faaliyeti-
oluşur. Peygamber’in ölümünden sonra teda- ne oldukça erken dönemde doğmuş ve herbir
vülde olan Kur’ân nüshaları arasındaki farklı- bilimi ayrı ayrı ele alan bilim tarihi de eklene-
lıklar, Müslümanların geneli tarafından kabul bilir. Bu tamamen İslam fikir coğrafyasında
edilmesi amaçlanan kritik edilmiş bir metin doğan tarih yazımcılığının ve onun bağımsız
oluşturmayı zorunlu kıldı. Kur’ân’da geçen bir şekilde gelişen metodolojisinin önemine
fakat yaygın olmadığı için anlamı az bilinen ilişkin soru, bildiğim kadarıyla evrensel tarih
kelimelerin açıklanması sadece ilk Kur’ân dalı içerisinde şimdiye kadar ya hiç sorulmuş
tefsirlerinin doğmasına değil, aynı zamanda ya da yeteri derecede ele alınmış değildir.
leksikografinin doğmasına neden oldu. Bu Hatta bizzat arabistler bile, İslam’ın özellikle
bağlamda henüz çok erken dönemde önemli ilk üç yüzyılı (7.-9.) içerisinde ortaya çıkan
bir filolojik yöntemle karşılaşmaktayız: Eski tarih eserlerinin içeriğini, kendi kaynakları-
şiirin dil belgesi [şahit] olarak kullanılması. nı alıntılama yöntemlerinden dolayı yeteri
Ulaşılan bu filolojik bilgi, İslam öncesi ve kadar önemsemediler. O eserlerdeki, genel-
İslam’a geçiş dönemlerine ait şiirlere hak likle otantikliklerine delil olması için başta
ettiği büyük takdiri ve bunun sonucu olarak sunulan rivayet zincirleri ile yazarın yer yer
kitap formunda ve parçalar halinde ulaşan şiir kendi görüş ve yorumlarını vermesi müsta-
malzemelerinin toplanmasını ve muhafazasını kil tarihsel haberlerin (ḫaber, çoğulu:aḫbār)
beraberinde getirdi. Kur’ân metnindeki keli- ne yazık ki şu şekilde anlaşılmasına neden
melerin basit açıklamalarıyla başlayan filolo- olmuştur: Bu haberler ya yüzlerce yıl boyun-
jik çabalar, yüzlerce yıl devam eden süreçte, ca sözlü olarak aktarılmış rivayetlerdir ya da
hem içsel prensipler hem de dışsal boyut elimizdeki o eserden bir iki kuşak önce belirli
bakımından “sadece Çinlilerinki ile karşılaştı- eğilimlere göre kaleme alınmış, ravilerden
rılabilecek”18 şekilde bir gelişim gösterdi. birisinin kişisel görüşlerinden ibaret olan ve
Aynı zamanda Arapça gramerin başlangı- yayılan rivayetlerdir.
cı, Arapça kaynaklar tarafından 1./7. yüzyı- Bu giriş çerçevesinde ayrıntılara girmeden
la çıkarılmaktadır. 2./8. yüzyılda gerçekleşen şunu söyleyebiliriz: Söz konusu rivayet zincir-
olağanüstü büyüklükteki gelişme ancak bu leri hem yazılı kaynakların yazarlarının isim-
şekilde erken bir başlangıçla kavranabilir. lerini hem de o kaynakların, çok katı kural-
Peygamber’in sözlerini (hadisleri) yoğun bir lar doğrultusunda kendilerine belirli eserleri
şekilde toplama ve yazılı olarak muhafaza rivayet etme izni verilen ravilerinin isimlerini
etme faaliyeti, kendine özgü kuralları olan içerisinde saklamaktadır.19 Bizim anlayışımıza
ve modern dönem araştırmacıları tarafından göre Arapça tarihsel eserlerde karşılaşılan
sıklıkla yanlış anlaşılan bir “rivayet bilimi”nin rivayet zincirleri pekâlâ günümüz kitapların-
doğmasını sağladı. daki dipnotlar gibi kaynaklara işaret olarak
Peygamber’in biyografisini, savaşlarını ve ilk kabul edilebilirler.
halifelerin hayatlarını yazmaya yönelik gay- Hukukla ilgili en erken yazılı kaynaklar da
ret, çok değişik şekiller almış ve olağanüstü 1./7. yüzyılda hatta bu yüzyılın ilk yarısında
gelişmiş olan historiyografyanın doğmasına aranabilir. Tabi ki mütevazı hacimli bu vesi-
18 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 8, s. 15. 19 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 53-84, 237-256.
G İ R İ Ş 7
kalarda yalnızca belirli konular işlenmiştir. edilmeleri tamamen tesadüfe bağlı kalmıştır.
Daha hacimli ve belirli bir sistematikle yazı- Ne çevirmenler ne de okuyucular bu eserlerin
lan İslam hukuku külliyatları 2./8. yüzyılın ilk uydurma yazar isimleri taşıdığını bildiler ne de
yarısında görülmeye başladılar.20 bilme olanağına sahip idiler. Arap-İslam bilim
Yabancı bilim ve kültür mirasının resepsiyon adamları bu eser adlarını, bu eserlere sonraki
süreci 2. yüzyılın ilk yarısında hem niteliksel dönemlerde Yunanca orijinalleri veya Arapça
hem de niceliksel olarak hızla gelişti ve çağın çevirileri halinde ulaştıktan sonra bile, sahte
hemen hemen bütün bilim dallarını kapsaya- yazarlarının gerçek eserleri gibi alıntıladılar.
cak boyuta ulaştı. Kaynaklar sadece, doğru- Mesela Aristoteles’in, Platon’un, Ptoleme’nin
dan doğruya Yunanca’dan ya da dolaylı ola- adını taşıyan pseudo eserlerini hakikilerinden
rak Süryanca üzerinden çevrilen eserlerden önce tanıdılar ve gerektiğinde hem pseudo
değil, aynı zamanda orta dönem Farsça’dan olanı hem de hakiki olanı yan yana kullan-
çevrilen eserlerden de oluşmuştur. dılar. Bu eserlerin birçoğu sonraki dönem-
Yunanca’dan yapılan erken dönem çevirilerin lerde, pseudo yazarlarının eserleriymiş gibi
önemli bir özelliği, pseudo epigraflardan oluş- Arapça’dan İbranca’ya ve Latince’ye çevrildi,
ması yani antik dönemin otorite kabul edilen daha sonraları Batı’da da yüzlerce yıl hakiki
Aristoteles, Sokrates, Ptoleme gibi meşhur sanılarak kullanıldı.
isimlerin bu eserlerin sözde yazarları gibi Yunan, Babil, Fars ya da başka kökenli yazar
verilmesidir. Bu eserler, en azından milat- isimleri altında tam veya parçalar halinde
tan önce 2. yüzyıla kadar geriye giden pseu- korunarak bize ulaşmış pseudo-epigrafik
do-epigrafik Yunanca kaynaklar geleneğinde eserlerin, Arap yazınında ne zaman doğdukla-
doğmuşlardır. Bize Arapça çeviriler halinde rına ve önemlerine ilişkin soruları Geschichte
ulaşmış bu uydurma epigrafların içeriği, bir- des arabischen Schrifttums isimli kitabımda
çoğunun geç antik çağda yani İslam’ın orta- birçok vesileyle ele aldım. Orada21 söyledik-
ya çıkışından kısa bir süre önce doğdukları lerime atıfta bulunarak şunu belirtmekle yeti-
izlenimi vermekte, kazanılmış olan bilgilerin, niyorum: Çoğu arabist bu pseudo-epigrafik
tecrübelerin ve ulaşılan gelişimin seviyesini eserleri çeviri eserler değil, bilakis Arap-İslam
bize aktarmaktadır. Muhtemelen bu eserlerin bilim adamlarının yaptığı düzmece eserler
çoğunluğu Doğu Akdeniz ülkeleri kökenli- olarak görmektedirler. Bu şöyle bir anlama
dir. Arapça’ya aktarılmış bu pseudo-epigrafik gelir: Bu bilim adamları sözü geçen pseu-
eserlerin çok azının Yunanca orijinalinde tam do-epigrafları, daha eski Arapça kitaplarda
veya parçalar halinde kalabilmiş olmasının olduğu gibi, hakiki eserlermiş gibi alıntılamak
sebebi, benim düşünceme göre, bu eserlerin için bizzat yazmışlardır. Ama burada şu soru
çoğunun İslam’ın tarih sahnesine çıkmasından yanıtlanmamış kalmaktadır: Araplar ya da
çok kısa bir süre önce, 1./7. yüzyılın ilk yarısın- ilk Müslümanlar coğrafi veya kültür-tarih-
dan itibaren İslam hâkimiyetine girecek olan sel durumlarında, kısmen çok hacimli dene-
[önceki] kültür merkezlerinde kaleme alın- bilecek bu eserleri uydurabilecek durumda
malarıdır. Bu tür eserlerin tercüme edildik- mıydılar? Arap yazınında muhafaza edile-
ten sonra Yunanca orijinallerinin muhafaza rek aktarılmış bu pseudo-epigrafik eserlerin
20 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 393 vd. 21 Sezgin, F.: a.e., Cilt 4, s. 15 vd., 31 vd.
8 G İ R İ Ş
geç döneme tarihlendirilmeleri ve değerden yılın ilk yarısında Arapça’ya çevrildi. Bu çevi-
düşürülmeleriyle geç antik dönem bilim tarihi rinin Arap-İslam bilim adamlarını çok erken
açısından önemli vesikalar kaybolmaktadır. dönemde bilimsel astronomiyle uğraşma nok-
tasında harekete geçirici etkisinin hayli büyük
2./8. Yüzyıl olduğu görülmektedir24.
Komşu kültürlerden resepsiyonun boyutu Felsefe alanında Aristoteles’in Organon adı
2. yüzyılın ikinci yarısında önemli derecede altında toplanan mantık kitaplarının bazı-
büyüdü. Ayrıca, alıp benimseme yeteneği, ları ʿAbdullāh İbn Muḳaffa 25 (ö. 139/756)
çok çeşitli uygun koşullar sayesinde sürekli tarafından orta dönem Farsça çevirilerden
ve hızla gelişti. İntikal süreci deyince elbette Arapça’ya tercüme edildi. İbn Muḳaffa Fars
sadece kitap çevirileri ve bunun etkileri düşü- asıllıydı ve kendi yüzyılının en önemli edebi-
nülemez. Doğu Akdeniz’in fethedilen ülkele-
yatçılarından birisiydi. Bizzat kaleme aldığı
rindeki kültür merkezleri temsilcilerinin bir
eserlerden başka, Farsça’dan yaptığı fark-
süre Müslümanların hocaları olarak oyna-
lı bilim dallarına ait kitapların çevirileriyle
dıkları rolde, Farsça konuşulan bölgelerden
resepsiyon sürecinin seyrini etkiledi. Yaptığı
çıkan bilim ve kültür taşıyıcılarının önemi açık
seçik görülmektedir. önemli çevirilerden birisi de, hayvan fablları
Yabancı bilimin Sasaniler dönemindeki – formunda bir “siyasetname” olan Kelīle ve-
özellikle I. Şāpūr (dönemi: 242-272)–resep- Dimne çevirisidir. Bu eser ilk olarak I. Ḫusrev
siyonu hakkında iyi bir şekilde bilgilendiril- Enūşirvān (dönemi: 531-579) zamanında Fars
miş durumdayız.22 Özellikle Yunanlardan ve Burzūyeh tarafından Sanskritçe’den çeviril-
Hintlilerden, muhtemelen dolaylı şekilde geç mişti. Yine Burzūyeh tarafından eklenen giriş,
dönem Babillilerden de alınarak benimsenen tıp ahlakına ilişkin ve aynı zamanda bir heki-
bilimsel bilgiler, Sasaniler İranı’nda sınırlı bir min otobiyografisini sunan, bize kadar ulaşan
gelişme yaşadı. Sasanilerden daha ziyade har- en eski risalelerden birini içermektedir.26
manlanmaya uğrayan bilim alanlarının etkisiy- Dar anlamıyla tıbbın 2./8. yüzyılın ilk yarısın-
le, İslam’da astronomi, astroloji, matematik, daki resepsiyonuyla ilişkili olarak şu olaydan
coğrafya, felsefe ve tıp gibi dallarda hızlanmış bahsedilebilir: Sasanilerin ünlü bilim merkezi
bir resepsiyon süreci göze çarpıyor.23 Şimdi Cundişāpūr en azından Halife el-Meʾmūn
bu gelişimi zihinlerde canlandırmak gayesiyle (dönemi: 198-218/813-833) zamanına kadar
astronomi, felsefe ve tıpla ilgili üç örnek ileri hâlâ yaşıyordu ve hekimleri Bağdat’ta faa-
sürülebilir. liyette bulunuyorlardı. Bildirildiği kadarıy-
Ptoleme’nin Kanon adlı astronomik cetveller
la Cūrcis b. Cibrīl b. Buḫtīşūʿ, Cundişāpūr
kitabının, Hint kökenli cetveller yardımıyla
Hastanesi’nin başhekimiydi ve bazı tıp kitap-
gözden geçirilerek işlenmesi bazı düzeltmele-
larının müellifiydi. Bu hekim ilerlemiş yaşı-
rin yapılmasını sağlamıştı. Bu gözden geçirme-
nin en yeni redaksiyonuna, III.Yezdecird’in
(dönemi: 632-651) direktifiyle girişildi ve Zīc
24 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 203-204; Cilt 6, s. 107-
eş-Şehriyār adı altında muhtemelen 2./8. yüz- 110,115.
25 Bkz. a.e., Cilt 7, s. 322; Geschichte des arabischen
22 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 106 vd. Schrifttums’un yaklaşık yirmi yıl önce hazırlanmış “Eğlen-
23 Bkz. a.e., Cilt 3, s. 182-186; Cilt 4, s. 59-60; Cilt 5, s. 205 ce Edebiyatı” bölümünde ayrıntılı bir şekilde işlenmiştir.
vd.; Cilt 6, s. 106-111; Cilt 7, s. 69-71, 80-88. 26 Bkz. a.e., Cilt 3, s. 182-183.
G İ R İ Ş 9
na rağmen, Halife el-Manṣūr tarafından, bir Burada, Halife el-Manṣūr’un (dönemi: 136-
mide rahatsızlığını tedavi için 148/765 yılında 158/754-775) astronomiyle ilgili çok hacim-
Bağdat’a çağrılmıştı. Yine bildirildiğine göre li bir eser olan Siddhānta’yı Sanskritçe’den
o, Yunanca’dan Arapça’ya birçok tıp kita- Arapça’ya tercüme ettirmesi büyük önem
bı çevirmiştir. Kendi telif ettiği kitapları ise taşır. Onun verdiği direktif, Sasani astrono-
Süryanca olarak kaleme almıştır.27 misinin İslam’daki en genç temsilcilerinden
2./8. yüzyılın ilk yarısında Arap-İslam kül- birisi, el-Fezārī, tarafından 154/770 yılında
türünde sosyal bilimler alanında gerçekle- yerine getirildi.29
şen gelişme olağanüstü büyüklükteydi. Hadis Sadece, astronomik ve matematiksel bir konu-
bilimleri ve önceleri tek tek konularla sınırlı da çeviri için zorunlu olan Arapça terminoloji
yazılan hukuka dair eserler konulara göre gibi gerekli koşulların o dönemde gerçekleş-
düzenlenen hacimli külliyatlar halini aldı. miş olması değil, aynı zamanda el-Fezārī ve
Ayrıca hadis biliminde metodoloji gelişmeye onun çağdaşı Ya ḳūb b. Ṭārıḳ’ın kendi eserle-
başladı. Historiyografya da hacim ve içerik rinin birçoğunda teorik ve pratik astronominin
bakımından gelişti. Fetihler tarihine dair yazı- konularını ele alabilmeleri de dikkate değer.
lan kitaplar o ülkelerin coğrafi açıdan tanıtı- Bu ikisi, diğer konuların yanı sıra usturlaba
mına da yer veriyorlardı.
ve gökyüzü koordinatlarını ölçen halkalı-küre
Yukarıda anılan filoloji dallarının gelişimi
(ḏāt el-ḥalaḳ)’ye dair eser vermişlerdir.30 Ben,
2./8. yüzyılın ilk yarısında dikkat çekici canlı-
astronomi alanındaki özümseme döneminin
lıkta ilerledi. Aynı durum, hem İslam öncesi
başlangıcını burada görmekteyim.
Arap şiirlerinin toplanması ve yazılmasında
Devlet ve bilim adamı olan Yaḥyā b. Ḫālid el-
hem de gramatik alanında kullanılan mater-
Bermekī’nin (120-190/738-805) Ptoleme’nin
yal çerçevesinin genişletilmesi ve leksikog-
Almagest isimli eserini Arapça’ya tercüme
rafinin şekillendirilmesinde de geçerlidir.
ettirme amacı bu bağlamda anlaşılabilir. Onun
Mesela el-Ḫalīl b. Aḥmed’in çalışmalarını
bu arzusu Hintçe Siddhānta’nın çevirisinden
ele aldığımızda, onun leksikografi ile grame-
tahminen 25 yıl sonra gerçekleşebilmişti.
rin şekillenmesinde ve aruz ölçülerinin oluş-
masında oynadığı rolün önemi ortaya çıkar. Arap-İslam kültür çevresinde astronominin,
Muhtemelen o, kendinden öncekilerin birçok hatta genel olarak bütün bilimlerin ulaşmış
monografik eserleri temel alıp bunları derle- olduğu seviye hakkında hüküm verebilmek
yerek kapsamlı bir eser oluşturma girişiminde için şu örnek yeterlidir: Bilgin ve sanatçılar
bulunan ilk kişidir. Kitāb el- Ayn isimli eseri hamisi el-Bermekī bu ilk çeviriden memnun
çok erken dönemden itibaren leksikografi için olmadığı için, farklı bilim adamlarını aynı
temel eser haline gelmiştir.28 eseri yeniden çevirmekle görevlendirmişti.31
2./8. yüzyılın ilk yarısında ve takip eden yüzyıl- Özümseme sürecinin başlangıcına yönelik
da bilimlerin resepsiyon süreci bütün yoğunlu- daha açık bir işaret kimya alanında görülebilir.
ğuyla devam ederken bununla eş zamanlı ola- Arapça yazan birçok bilim adamı 2./8. yüzyılın
rak bilimlerin özümsenme periyodu başladı. ikinci yarısında bu alanda, genellikle kitapları
henüz çevrilmiş yazarların dümen suyunda yol nesillerce gramerin başyapıtı olarak kabul
alıyorlardı. Şüphesiz bu mütevazı çapta bir edilen bu anıtsal eser, hacmiyle ve sistematik
özümseme olarak algılanabilir. Fakat burada yapısıyla Arap-İslam kültürü içerisinde bilim-
kastedilen bu mütevazı özümseme değil, geli- lerin kısa bir zaman zarfında ne kadar hızlı ve
şerek kimyacılıktan doğa filozofluğuna yük- köklü gelişim bulduğuna tanıklık etmektedir.
selmiş, bahsedilen zaman dilimindeki hemen
hemen bütün bilim dallarıyla uğraşmış bir 3./9. Yüzyıl
bilim adamının, Cābir b. Ḥayyān’ın, ortaya 3./9. yüzyılın ilk beşte birinde bilimlerin geli-
çıkması olgusudur. Bununla ilgili bölümde şim süreci, yaratıcılık periyodunun başlangı-
ayrıntılarıyla değineceğimiz üzere, onun bize cı sayılabilecek derecede tamamen yeni bir
ulaşan yüzlerce risalesi, çalışmalarını öncelik- karakter kazandı.
le uydurma eserler yoluyla kendisine ulaşan Gerçi İslam dünyasında uğraşılan bilimler,
bilgiler üzerine inşa ettiğini göstermektedir. 3./9. yüzyılda da rahatsız edilmeden yolların-
Cābir’in eserlerinin, kendi verdiği atıflardan da ilerleyebilmek için, niteliksel ve nicelik-
hareketle ortaya çıkan kronolojik sıralaması sel gelişimlerinde bir önceki yüzyılda oluşan
şaşırtıcı derecede bir bilimsel gelişimi açığa uygun koşullardan yararlanabildiler ve dahası
vurur. O, kimya alanında, doğada var olan bu yeni yüzyılın ilk on yıllarında Halife el-
maddeleri niceliksel ilişkilerini belirleme Meʾmūn’un (dönemi: 198-218/813-833) saye-
yoluyla niteliksel analizlerine ulaşmayı hedef- sinde doğan yepyeni bir kuvvet kazandılar.
leyen bir disiplini kurmaya çalışan bir bilim Yunan bilimlerinin hayranı olan bu hüküm-
adamı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ona dar, Yunanca eserleri Bizans’tan ve fethedilen
göre insan bilgisinin bütün gerçeklikleri, ken- diğer kültür merkezlerinden Bağdat’a getirtti.
disinin «ölçüler öğretisi» (ilm el-mīzān) adı Henüz çevirilmemiş eserleri Arapça’ya çevirt-
verdiği denge ilişkileri prensibine götüren bir mekle kalmayıp, aynı zamanda birçok eski
nicelik ve ölçü sistemine bağlanabilir. Cābir, çeviriyi de yeniletti.
bilimsel gelişiminin başlangıcında özümseme Bizim şimdiye kadar çok kesinleşmeyen bilgi-
sürecinin bir figürü olarak belirdi ve hemen mize göre, el-Meʾmūn kurduğu «Bilgelik Evi»
sonrasında ise cesur ve olabildiğince yaratıcı (Beyt el-Ḥikme) adındaki bir kurum aracılı-
bir doğa filozofu oldu (Bkz. katalog Cilt IV, ğıyla bilim adamlarının çalışmalarını kolaylaş-
99 vd.). tırdı ve organize etti. Halifenin bizzat kendisi
Sosyal bilimler alanındaki eş zamanlı devam birçok bilim alanına vakıftı. Onun inisiyatifi
eden gelişim de çok büyük atılımlar göster- sayesinde birçok eser doğdu. Yine o, projele-
di. Her bir bilim adamı kendi öncülerinin rin yürütülmesine sık sık katıldı. Ulaşılan bir
eserleri üzerine yeni şeyler inşa ederek bun- sonuçtan memnun olmaması, ya da o sonucu
ları olabildiğince genişletiyor ve vazgeçilmez aşmak istemesi bağlamında yaratıcı bir karak-
eserler haline getiriyordu. ʿAmr b. ʿOsmān ter gösterdiği için onun başarılı işlerinden
Sībeveyh’in (ö. tahminen 180/796)32, «Kitap» bazıları burada dile getirilmelidir.
(el-Kitāb) diye tanınan gramer kitabı buna O, Ptoleme’nin Almagest’inin Arapça’ya
örnek olarak gösterilebilir. Daha sonraki ilk tercümesinin yapıldığı zamanda çevril-
miş bulunan, yine Ptoleme’ye ait πρόχειροι den tespit ettirme fırsatından da yararlandı.
κανόνες isimli diğer bir eserini astronomla- Dünyanın yarıçapını trigonometrik olarak
rına kontrol ettirip düzeltmeler yaptırdı. Bu belirleyebilmek için, deniz seviyesinden hayli
girişimin sonuçları ez-Zīc el-Mumtaḥan adı yüksek konumda bulunan bir kıyıda, batışı
altında yayınlandı.33 esnasında güneşin alçalmasını kendisine eşlik
Halifenin astronomlarıyla yürüttüğü çalışma- eden astronom Sind b. ʿAlī’ye ölçtürdü. Bu,
lardan birisi de kıblenin olabildiğince kesin daha sonraları Francesco Maurolico (1558),
belirlenmesi için Bağdat’la Mekke arasındaki Sylvius Belli (1565) ve Francesco Giuntini’ye
boylam farkının tespit edilmesidir. Burada (1580) atfedilen bir yöntemdir.36
önemli olan, halifenin bu iki şehrin yürürlükte Halife el-Meʾmūn’nun astronomiye ve bu
bulunan astronomik cetvellerin koordinatla- dalın ilerlemesine yönelik yoğun ilgisi, onu
rına güvenmek yerine, ay tutulmasını şahsen ilk olarak Bağdat’ın Şemmāsiyye semtinde
gözlemleyerek sağlamış olmasıdır. Elde edi- ve daha sonra Şam’ın yakınında bulunan
len 3° lik boylam farkı (doğrusu 4°37’) hayli Ḳāsiyūn tepesinde birer gözlemevi kurma-
başarılıdır.34 ya sevketti. O, büyük araçlar ve aralıksız
İleriki dönemlerde yeryüzünü matematiksel gözlemler yoluyla, öncekilerin ölçümlerin-
kavrama girişimleri açısından, el-Meʾmūn’un den daha kesin ölçümlere ulaşmayı hedefledi.
meridyendeki bir derecelik boylam uzunluğu- Görüldüğü kadarıyla el-Meʾmūn astronomi
nun tam olarak tespiti amacıyla astronomları tarihinde gerçek anlamda gözlemevi kuran ilk
görevlendirmesinin çok büyük önemi vardır. kişidir.
Halifenin astronomlarından bir grup, hem Son olarak, el-Meʾmūn tarafından hayata
güneşin konumunu hem de öğlen çizgisinin geçirilmiş, şüphesiz çok önemli ve gelecek
tam yönünü belirlemek amacıyla bazı aletler, kuşaklar için de mühim sonuçlar doğurduğu
ip ve çubuklar yardımıyla Suriye ve Irak ova- gözlemlenebilen bir projeden bahsedilmeli-
larında bir çok ölçüm yaptılar, bir derecelik dir. Bu proje coğrafya ve kartografi alanına
boylam uzunluğunun 56⅓ ve 57 mil arasında aittir.
olduğunu belirlediler, ortalama değer olarak Arap-İslam kültür dairesinde, enlem-boylam
56⅔ mil kabul edildi. Bu, modern ölçüm dereceleri ile haritalar ve ülkeler coğrafyası
değerlerine çok yakın bir sonuçtu. Carlo A. alanında henüz yeni elde edilmiş ve hiç de
Nallino’nun ifadesine göre bu ölçüm, kesin önemsiz sayılamayacak tanışıklığın kazanıl-
olmayan birçok hipoteze dayalı Eratosthenes masından sonra37, Ptoleme’nin γεωγραϝική
ölçümü karşısında bilimsel, uzun ve yorucu ύφήγησις isimli eseri Arapça’ya çevrildi. Buna
bir çalışmanın sonucunda elde edilen ilk ciddi ek olarak Arap-İslam bilginleri, Marinos’un
yeryüzü ölçümüdür.35 Ayrıca halife, Bizans’a (2. yüzyılın ilk yarısı) coğrafya ve haritaları-
yaptığı sefer esnasında bir derecelik boy- nı 3./9. yüzyılın başlangıcında tanıdılar.38 Bu
lam uzunluğunu trigonometrik olarak yeni- bağlamda el-Meʾmūn, bir dünya haritası ve
33 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 136-137. 36 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 96.
34 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 94. 37 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 73 vd.
35 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 95. 38 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 30-31, 80, 82.
12 G İ R İ Ş
bölgesel haritalar içeren coğraya eseri meyda- Carignano39 gibi bir rahibin, ikamet ettiği yer
na getirilmesine karar verdi ve bir grup bilgini Cenova’da sadece kendisine ulaşan haberlere
bu iş için görevlendirdi. Anlaşılacağı üzere, dayanarak, Akdeniz, Karadeniz, Hazar Denizi
bu bilginler ilk olarak, bir coğrafya kitabı ve Anadolu’yu, oralarda bulunmaksızın ve
olmaktan ziyade kartografik bir giriş niteli- nesillerboyunca aktarılarak kazanılan hari-
ğindeki Ptoleme Coğrafyası’nı temel aldılar. taları ve kayıtları kullanmaksızın, gerçeğine
Bu Ptoleme Coğrafyası yaklaşık 8000 yerin çok yakın tasvir eden bir dünya haritası yapa-
koordinatlarını içermekteydi ve bunlar, çok bilecek durumdaymış. Bu bakış açısına bir
azı müstesna, astronomik ölçümler yoluy- başka örnek de şudur: 1724 yılında Guillaume
la ulaşılmış veriler değildi. Bu koordinatlar Delisle Paris’teki atölyesinde oturarak, yüz-
Marinos’un coğrafya ve haritalarından elde lerce yeri koordinatlarıyla, denizleri ve gölleri
edilmiş ve biraz daha geliştirilmişti. sahilleriyle, devletleri sınırlarıyla ve ırmakları
el-Meʾmūn’un coğrafyacıları tarafından çizil- yataklarıyla birlikte hemen hemen mükem-
miş olan ve günümüzden yaklaşık yirmi yıl melliğe ulaşır derecede, Doğu Anadolu ve
önce keşfedilen dünya haritası, bölgesel hari- Kafkasya’yı da içeren bir İran haritasını o
talar ve de bunların koordinatlarını toplayan bölgede nesiller boyunca geliştirilen haritalar
kitap, kartografya tarihi için çok yeni bir ve kendi diline yapılan çeviriler olmadan çize-
ufuk açmaktadır. Yine de tarihçinin bunun- bilmiştir.40
la ön yargısız bir şekilde değerlendirmeye Sunduğumuz bu realite temeline ve tarihsel
hazır olup olma- dığı sorulmalıdır. Ben kendi verilere dayanarak görüyoruz ki el-Meʾmūn’un
değerlendirmemi iki yıl önce yayınlanmış olan coğrafyacıları kendi öncülerinden aldıkları kar-
Mathematische Geographie und Kartographie tografik tasvirleri önemli ölçüde tashih etmiş-
im Islam und ihr Fortleben im Abendland lerdir. Elde ettikleri bu ilerleme, Bizanslı bilgin
(Geschichte des arabischen Schrifttums’un Maximos Planudes’in Ptoleme coğrafyasının
10. ve 11. cildi) isimli araştırmamda ortaya aktarılan bilgilerine dayanarak, 1300 yılında
koydum ve araştırmanın önemli bazı nokta- yeniden oluşturduğu dünya haritası sayesinde
larını bu katalogun haritayla ilgili bölümünde ölçülebilir. el-Meʾmūn tarafından görevlendi-
sunacağım. Arap-İslam kültürünün evren- rilmiş olan bilginler, o zamanın meskûn dün-
sel bilimler tarihindeki konumuna ilişkin bu yasında hemen hemen merkez konumda olan
genel girişte ben, temel düşüncemi ve konuya Bağdat’tan hareketle, mümkün olabildiğince
ilişkin yıllar boyu süren uğraşım sonucunda kendi gözlemlerine ve ölçümlerine dayanarak
elde ettiğim kanaatimi dile getirmek istiyo- güney ve orta Asya, doğu ve kuzey Afrika’yı
rum. Halife el-Meʾmūn tarafından görevlen- kavrama gibi bir avantaja sahiptiler. Bizim için
dirilen astronom ve coğrafyacıların gayret- el-Meʾmūn’un haritası birçok farklı sebepten
leri ne kadar büyük olursa olsun, başarıları ötürü çığır açıcı bir öneme sahiptir. Koordinat
sınırsız olmamıştır. Bu durum onların Yunan kitabına dayanarak yeniden oluşturulmuş
öncüleri için geçerli olduğu gibi, Avrupa’daki haritayla birlikte bu harita, –ana nüshanın
ardılları için de geçerliydi. Naif ve zorlamayla artık aktarılamayacak olan bazı özellikleri
ortaya çıkan harita tarihçiliği bakış açısına
artık kendimizi teslim edemeyiz. Bu bakış 39 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 332 vd.
açısına göre, 14. yüzyılın başında Giovanni 40 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 413 vd.
G İ R İ Ş 13
bir yana– insanlığın 3./9. yüzyılın ilk çeyreğin- baren Batı’yı çok derin şekilde etkilemiştir44.
de yeryüzünün kartografik tasvirinde ulaştık- 3./9. yüzyılın ortalarında İslam’da matematik,
ları kazanımları yansıtmaktadır. Böylelikle sahip olduğu yaratıcılık periyodunun eşiğine
hem Arap-İslam kültür çevresinde hem de ulaşmış görünmektedir. Bu olgunun tipik bir
örneğiyle Benū Mūsā’nın (Mūsā b. Şākir’in
Avrupa’da çok büyük etkilerde bulunan bu
oğulları: Muḥammed, Aḥmed ve el-Ḥasan)
harita, söz konusu gelişme hakkında hüküm
eserlerinde karşılaşmaktayız. Daha onların
verebilmek için bize sağlam bir temel sağla- matematikle uğraştıkları dönemde bu ala-
maktadır. Bu harita, yer yüzünü tasvir etme- nın en önemli eserleri olan Öklid, Arşimed,
deki hayli gelişmiş formu bir yana, küresel Apollonios, Menelaos ve diğer yazarların
projeksiyon, kartografik ölçekleri ve dağların kitapları Arapça’ya tercüme edilmiş olarak
perspektif tasviri gibi kartografik yardımcı bulunuyordu. Terminolojik zorluklar büyük
araçlarıyla, bizim bu yardımcı araçların doğuş ölçüde aşılmıştı. Öklid’in Elementler isim-
zamanını olabildiğince geriye doğru tarihleye- li geometri eserinin içeriği, 70-80 yıl önce
rek düzeltmemize yardım etmektedir. kaleme alınmış şerhler yoluyla tam anlamıyla
özümsenmişti. Mūsā oğullarının daha yaşlı
Henüz 2./8. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle
çağdaşları canlı ilgileriyle Yunanların tüm-
Hintçe Siddhānta’nın Arapça’ya tercümesin-
dengelimsel geometrilerine ilişkin monogra-
den sonra sıfır rakamı bilgisine (kavramına) fik risaleler kaleme almışlar; bu üç kardeş de
ulaşılmasını sağlayan ve böylece kayda değer başlayan bu faaliyeti bizzat kendi monografile-
bir ilerleme gösteren matematik, 3./9. yüzyı- riyle ileriye taşımışlar ve geliştirmişlerdi. Bize
lın ilk çeyreğinde hemen hemen eş zamanlı kadar ulaşan eserleri onların, öncüleri olan
doğan üç cebir kitabı sayesinde yeni bir zen- Yunanların çalışmalarını bir yaratıcılık gay-
ginleşme yaşamıştır. Bu eserlerin yazarları reti ile korkusuzca tartışabildiklerine tanıklık
Muḥammed b. Mūsā el-Ḫārizmī41, Sind b. etmektedir. Onların bu çabaları ile gerçekten
ne kadar yenilik getirebildikleri belirleyici bir
ʿAlī42 ve ʿAbdulḥamīd b. Vāsiʿ İbn Türk’dür43.
ölçüt değildir. Geometri eserlerinde bir açının
Kitaplarının başlığı ise «yeniden kurmak ve
üç eşit parçaya bölünmesinde yeni bir çözüme
karşılaştırmak» anlamında Kitāb el- Cebr ve- ulaştıklarını söylemektedirler. Bu çözümde,
l-Muḳābele’dir. Bunlar cebirin aritmetikten daha sonra devam eden gelişim sürecinde
bağımsızlaştırılan birinci ve ikinci dereceden «Paskal helezonu» diye isimlendirilecek olan
ilk denklemleridir. Kendi verdiği bilgiye göre bir “eğri”den hareket etmektedirler. Bizim bir
el-Ḫārizmī, kitabını Halife el-Meʾmūn’un kanaate ulaşmamızda kardeşlerin bu başarı
isteği üzerine yazmıştır. Her üç eserin de, dereceleri, takındıkları tavırdan daha az önem-
helenistik doğuda şekillenen, Yunan, Hint lidir. Bu üç kardeş ayrıca Arşimed tarafından
ve geç dönem Babil elementlerini doğrudan geliştirilen metoda göre daire hesaplamasına
kalkışmışlar ve bunu başarmışlardır. Onlar
ya da dolaylı olarak içine alan harmanlama
«farklı delil sunuşları ve şekillerin tariflerin-
karakterli bir geleneğe bağlı oldukları görül-
de başka harfler kullanmalarıyla kendilerini
mektedir. el-Ḫārizmī’nin cebir ve aritmetiği, Yunan üstatlarından mümkün olabildiğince
Latince’ye çevrildikten sonra 12. yüzyıldan iti uzaklaştırmaya» çabaladılar45. Bu kardeşler,
41 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 228-241. 44 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 28.
42 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 242-243. 45 Suter, H.: Über die Geometrie der Söhne des Mûsâ ben
43 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 241-242.
14 G İ R İ Ş
3./9. yüzyılın ikinci yarısında eser vermiş olan ladığı gibi, el- Māhānī bu konuda Johannes
coğrafyacı Aḥmed b. ʿÖmer İbn Rusteh62 Regiomontanus’un (1436-1476) öncüsüdür.
çağında yaygın kozmolojik ve astronomik teo- 3./9. yüzyılın ikinci yarısında Sābit b. Ḳurra
riler arasında şunları anlatıyor: Dünya evre- sadece astronomide değil aynı zaman-
nin herhangi bir yerinde bulunmaktadır, orta da matematikte de mükemmel işler başar-
noktasında değil; Dünya dönmektedir, fakat dı. Pythagoras teoremini her tür üçgen için
Güneş ve gök küreleri değil. Bu güneş mer- genelleştirdi. Ancak, Sābit b. Ḳurra’nın bu
kezli sistem vizyonunun nereden kaynaklan-
teoremi, Avrupa’da mucit olarak John Wallis
dığını gerçekten bilmek isterdik. İbn Rusteh
(1616-1703)’in adını taşımaktadır67. Sābit b.
devamla şu görüşü dile getirmektedir: Evren
Ḳurra, parabollerin kare ve küplerini almaya
sonsuzdur ve evren içerisinde dünya sonsuza
doğru hareket etmektedir. dair yazdığı her iki kitabında Arşimed’in bu
Arap-İslam kültür çevresinde astronomik araç alanda ortaya koyduğu çalışmayı bilmeksizin
ve gereçlerin icadı da bu yüzyılın son çeyreğin- sonsuz küçükler hesabını kullanmıştır. Onun
parabolün karesini alması integralin o∫ √px
a
de başlamıştır. Bunlardan bir tanesi, mucidi
olarak Cābir b. Sinān el-Ḥarrānī’nin63 kabul dx hesaplamasıyla örtüşmektedir. O, böyle-
edildiği küresel usturlaptır (bkz. Katalog Cilt ce «unutulmaya yüz tutmuş integral toplamı
II, s. 120). Çağdaşı olan el-Faḍl b. Ḥātim en- hesaplama yöntemini ustalıkla tekrar canlan-
Neyrīzī, atmosferde bulunan ya da yer yüze- dırdı; bu yöntemin yardımıyla fiilen ilk kez
yinden yükselen cisimlerin uzaklığını ölçmeye xn gücünün bir integralini kesirli bir üs için
yarayan aletlerin ilk mucidi olarak kendisini hesapladı ve hatta yine, integrasyon aralığı-
görmekte ve bununla övünmektedir64. nı eşit olamayan parçalara bölmek suretiyle
Matematik tarihinde ileriye doğru atılmış çok
o∫ x
½ dx’i ilk olarak hesapladı. 17. yüzyılın
a
ya da basık tepe noktasıyla hesaplamasıdır. konuya ilişkin Ebū Kāmil Şucāʿ b. Eslem73 tara-
Arşimed sadece rotasyon ekseni ile parabol fından yazılan eserle onun öncüllerinin yakla-
ekseninin aynı olduğu parabolitlerle uğraş- şık h. 60-70’li yıllarda ortaya çıkmış eserleri
mıştı.69 arasında bir karşılaştırma yapıldığında ortaya
Sābit b. Ḳurra’nın çağdaşı olan Ḥabeş el- çıkar. Gerçi Ebū Kāmil, tıpkı öncülleri gibi
Ḥāsib daha önceleri, ay paralaksının hesap- birinci ve ikinci dereceden denklemler sınırını
lanmasında bir tür iterasyonal metot [adım aşmıyor, ama onun, aritmetikleştirmede çok
adım yaklaşma metodu] kullanmıştı. Burada uzun bir yol katettiği ve teorik yanının çok öne
söz konusu olan, daha sonraları Johannes çıktığı görülmektedir. Geometrik kanıtlama
Kepler (1571-1630) tarafından gezegenler yöntemini kullanımda Ebū Kāmil’in kendini
hareketi öğretisi bağlamında ileri sürdüğü bir boyuta bağlılık zincirinden kurtardığını da
denklemin benzeridir.70 Ḥabeş belki de 1°-90°
görmekteyiz74: Ebū Kāmil orantılardan bah-
lik bir logaritma çizelgesinde kosekantları
setmekte, ölçekdeş olan ve olmayan unsurlar
(ḳuṭr eẓ-ẓill) sunan ilk matematikçi ve astro-
arasında hiç bir ayrım yapmamaktadır. Onda,
nomdur;71 bununla birlikte Arap ardılları bu
Yunanlarda göze çarpan, irrasyoneller kar-
konuda onu takip etmediler. Anlaşılan o ki
şısındaki ürkeklik kaybolmuştur. el-Ḫārizmī
onlar sekantların ve kosekantların, trigono-
tarafından tanıtılan üç elemana –sayılar, kök-
metrik hesaplamalarda zorunlu olmadığını
ler ve kareler– yedinci dereceye kadar bilin-
fark etmişlerdi. Batı’da ilk olarak Nikolaus
Kopernikus (1473-1543) sekant çizelgesini meyenler eklenmiştir75.
yaptı ve bunlar Batı’da da 17. yüzyıldan itiba- el-Ḫārizmī ile birlikte Ebū Kāmil, eserle-
ren, gereksizliklerinin iyice belirginleşmesin- rinin İbrani ve Latince çevirileri yoluyla
den sonra trigonometri alanından kayboldu- Avrupa’da derin etkilerde bulunan İslam
lar.72 bilginlerindendirler. «Ebū Kāmil’in en uzun
Cebirin İslam ülkelerinde 3./9. yüzyılın ikinci süreli ve güçlü etkisi, onun Latince’ye çev-
yarısında çok hızlı bir gelişim göstermiş oldu- rilen haliyle “Algebra”sını sıklıkla kullanan
ğu, tahminen bu yüzyılın son çeyreğinde bu Pisalı Leonardo’nun Liber abaci isimli eseri
aracılığıyla olmuştur.» Pisalı Leonardo prob-
69 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 38, 266.
lemlerin bir kısmını Ebū Kāmil’in kitabından
70 Bkz. Kennedy, E. S. - Transue, W. R.: A medieval it-
erative algorism, The American Mathematical Monthly kelimesi kelimesine almıştır76.
(Menasha, Wisc.) 63/1956/80-83; Kennedy, E. S.: An early 3./9. yüzyılın ikinci yarısında tıp ve farmako-
method of successive approximation, Centaurus (Kopen-
hagen) 13/1969/248-250; Juschkewitsch, A. P., a.e., s. 324; loji de dikkate değer ölçüde gelişti. Ebū Bekr
Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 276. er-Rāzī (doğumu yaklaşık 251/865 – ölümü
71 Schoy, K.: Über den Gnomonschatten und die Schatten-
tafel der arabischen Astronomie. Ein Beitrag zur arabi- 73 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 277-281.
schen Trigonometrie nach unedierten arabischen Hand- 74 Bkz. Juschkewitsch, A. P.: a.e., s. 223; Sezgin, F.: a.e.,
schriften, Hannover 1923, s. 14-15 (Tıpkıbasım: Islamic
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 25, s. Cilt 5, s. 39, 278-279.
75 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 40.
187 vd., özellikle s. 200-201); Tropfke, J.: Geschichte der
Elementar-Mathematik, Cilt 5, 2. Baskı, s. 29; Juschke- 76 Weinberg, Josef: Die Algebra des Abū Kāmil Šoǧāʿ
witsch, A. P.: a.e., s. 309; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 39, 276. ben Aslam, Münih 1935, s. 16 (Tıpkıbasım: Islamic Mat-
72 Tropfke, J.: a.e. Cilt 5, S.29-30; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, hematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 23, s. 107
s. 39. vd., özellikle 122); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 280.
18 G İ R İ Ş
haberlere eklenmiş uydurma ravilerin isimleri yapı ve şekillerinin çok farklılık arzetmesin-
olarak kabul edilmektedir. Böylelikle sadece den kaynaklanan bir sevinci yansıtıyor gibi
haberlerin içeriğine karşı haksız bir yadsıma görünmektedir. Araştırmacı89 kendi açısın
doğmuş olmakla kalmıyor, ayrıca evrensel dan şu soruyu sormaktadır: «İslam topluluğu,
historiyografya, İslam’ın ilk yüzyıllarında çok literatürlerinin böylesine erken bir dönemin-
katı olarak uygulanan kaynak alıntılama meto- de nasıl olup da dâhi Helenlere bu noktada
dolojisini de tanımaktan mahrum kalıyor86. erişebilmiş ve hatta onları aşabilmiştir?»
Bu dönemin leksikografi alanındaki gelişmesi Ebū Ḥanīfe’nin kitabı, botanik alanında geliş-
monografik konuların çok geniş çaplı olarak miş bir bilimsel terminolojiye tanıklık etmek-
ele alınmasıyla kendisini ortaya koyar. Bu da tedir. O «bitki parçalarının değişik şekillerini
ileriki dönemde, 4./10. yüzyılda görüldüğü
ifade etmek için geniş bir botanik terminoloji
gibi, alfabetik ya da konulara göre düzen-
bilgisine sahiptir. Bu terminoloji tarafsız bir
lenmiş hayli kapsamlı sözlüklerin doğmasına
kimsede şu izlenimi doğurmaktadır: Sanki
neden olur. Bu türün en ilgi çekici örne-
bu ifadeler daha büyük bir ifade hassasiyetini
ği olarak Ebū Ḥanīfe ed-Dīneverī’nin87 (ö.
sağlamak için yaratılmış bir uzmanlık dili-
282/895) “Bitkiler Kitabı”nı (Kitāb en-Nebāt)
anmak istiyorum. Sekiz ciltlik bu kitabın bize ni ortaya koymaktadırlar».90 Ebū Ḥanīfe’de,
ulaşan kısımları, eskiden Yunanlar tarafın- ilerlemiş bir bilimsel-morfolojik anlayış görül-
dan işlenmiş bilimsel bir alanın, ne kadar mektedir91; o, fizyolojik yönleri gözlem ve
geniş çaplı ve hızlı bir şekilde 3./9. yüzyılın tanımlamada da yetkindir92 ve «komplike
bitiminden hemen önce onlardan tamamen bitki şekillerini tanınan bitkilerle karşılaştır-
bağımsız bir şekilde Arap filologları tara- ma yoluyla» göz önünde canlandırmaktadır93.
fından aşılabildiğini açıkça göstermektedir. 3./9. yüzyılın sonlarına doğru retorik (ʿilm el-
Bu kitabın sadece sonraki dönem sözlüklere bedīʿ) ve şiir sanatının (ʿilm eş-şiʿr) doğuşu,
alınmış parçalarına dayanarak yapılmış bir bilimlerin bu dönemdeki gelişimine verile-
araştırma88, Ebū Ḥanīfe’nin bitki tanımlama- bilecek örnekler arasında anılmalıdır. Gerçi
larının, Dioskurides’in Materia medica isimli Aristoteles’in konuyla ilgili eserleri çeviriler
eserindeki tanımlamalarla boy ölçüşebildiği- sayesinde erişilebilir durumdaydı, fakat yine
ni göstermektedir. Dioskurides’in eserindeki de yerli Arap yazını teorisinin bu eserlerden
tanımlamaların gayesi, Ebū Ḥanīfe’nin Kitāb hemen hemen hiç etkilenmediği görülmekte-
en-Nebāt ’ında olduğundan başkadır. Materia dir. Aristoteles’in bu iki eseriyle, sadece filo-
medica’nın hedefi, okuyucuya ilaç olarak kul- zoflar ve mantıkçılar Organon’un bir parçası
lanılacak bitkileri bulmayı kolaylaştırmaktır, olarak uğraşmışlardır94.
yani tam anlamıyla pratik bir hedefe yönelik-
tir. Ebū Ḥanīfe’nin tanımlamaları ise, bitki 89 Silberberg, Bruno: a.e., s. 44 (Tıpkıbasım: s. 164).
90 a.e., s. 45-47 (Tıpkıbasım: s. 165-167).
86 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 53-84, 237-256. 91 a.e., s. 67 vd. (Tıpkıbasım: s. 187 vd.).
87 Bkz. a.e., Cilt 4, s. 338-343. 92 a.e., s. 65-66 (Tıpkıbasım: s. 185-186).
88 Silberberg, Bruno: Das Pflanzenbuch des Abû Ḥanîfa 93 a.e., s. 69 (Tıpkıbasım: s. 189).
Aḥmad ibn Dâʾūd ad-Dînawarî. Ein Beitrag zur Gesc- 94 Bkz. Bonebakker, Seeger A.: Reflections on the Kitāb
hichte der Botanik bei den Arabern, Zeitschrift für Ass- al-Badīʿ of Ibn al-Muʿtazz, Atti del Terzo Congress di
yrologie und verwandte Gebiete içerisinde (Strassburg) Studi Arabi e Islamici içerisinde, Ravello 1-6 settembre
24/1910/225-265, 25/1911/39-88, özellikle 43-44 (Tıpkı- 1966, Napoli 1967, s. 191-209; Heinrichs, Wolfhart: Ara-
basım: Natural Science in Islam serisinde Cilt 18, s. 117- bische Dichtung und griechische Poetik. Ḥāzim al-
208, özellikle 163-164); Sezgin, F.: a.e., Cilt 4, s. 339.
20 G İ R İ Ş
Arvupa’da Äquatorium adı altında 16. yüzyıla Lehrsatz in der islamischen Mathematik, Mathematische
Annalen içerisinde (Berlin) 120/1948/217-274 (Tıpkıba-
sım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi içerisin-
Qarṭāǧannīs Grundlegung der Poetik mit Hilfe aristo- de Cilt 56, s. 11-68).
100 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 343-345.
telischer Begriffe, Beirut 1969, s. 16; aynı yazar: Poetik,
101 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 345-348.
Rhetorik, Literaturkritik, Metrik und Reimlehre, Grund-
102 Die Ausziehen der n-ten Wurzel, a.e., s. 220-221 (Tıp-
riss der arabischen Philologie içerisinde, Cilt 2, Wiesba-
den 1987, s. 177-207, özellikle s. 188-190. kıbasım: s. 14-15).
95 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 224-225. 103 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 43.
96 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 298-299, 305-307; Cilt 6, s. 189-190. 104 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 325-329.
G İ R İ Ş 21
daşı Ebū el-Vefāʾ Muḥammed b. Muḥammed parçaya bölünmesine ilişkin problemin güzel
el-Būzecānī105 yedinci dereceye kadar, kök- bir çözümünü de bıraktı111. Üçüncü derece
lerin bulunmasıyla ilgili bir risale yazmıştı106. eğrilerle yoğun uğraşısı sonucunda el-Kūhī,
Bu yüzyılın ortasında Aḥmed b. İbrāhīm el- konik kesit çizimleri için «özel bir pergel»
Uḳlīdīsī ondalık kesirleri ele aldı. Kendi ifa- (barkār tāmm) buluşuna ulaştı112. Yine o, sonlu
desine göre o, küp sayılar ve küpkökler konu- bir düz çizgi üzerinde sonsuz devam eden bir
sunu bir kitapta ele alan ilk kişidir107. hareketin olup olamayacağına ilişkin fizik-
Yaptıkları katkılarla 4./10. yüzyılda matema- geometrik probleme geometrik bir açıklama
tik disiplininin seviyesini belirleyen dönemin bulmaya çalıştı113. Onun bu soruyu evetlemesi
önemli şahsiyetlerinden birisi de Ebū Sehl ve çözümünde kullandığı yöntem Giovanni
Veycān b. Rustem el-Kūhī’dir108. Öncülerinin Battista Benedetti’nin114 (1530-1590) tarzını
sonsuz küçükler hesabı konusundaki deneme- hatırlatmaktadır. Açıkça söylemese de Ebū
lerini ileriye taşıyarak el-Kūhī, parabolik kub- Sehl, Aristoteles’in sınırlı bir çizgide devam-
benin hacmini çok basit bir yöntemle ölçtü109. lı hareketin mümkün olamayacağı görüşünü
Bu dönemde, üçüncü dereceden denklemlere çürütmek istemiş olması muhtemeldir115.
götüren geometrik problemleri çözme giri- Genellikle astronominin tamamlayıcı dalla-
şimlerinde hacmi, belirli bir sekmanın hac- rı olarak kabul edilmişlerse de, düzlemsel
miyle, yüzeyi ise belirli başka bir sekmanın ve küresel trigonometri alanındaki başarılar,
yüzeyiyle denkleşen bir küre sekmanı prob- matematiğin bu dönemdeki büyük başarı-
leminin üstesinden önce Ebū Sehl geldi. «O, larından sayılabilir. Trigonometrik element-
denklemin bilinmeyenlerini eşit kenarlı bir lerin sistematik olarak ilk ele alınışına Ebū
hiperbol ve bir parabolün kesişme noktaları el-Vefāʾ Muḥammed b. Muḥammed el-
ile buldu. Ayrıca o, problemin çözülmesi için Būzecānī’de (328-388/940-998)116 rastlamak-
gerekli koşulları çok dakik tartışmak gibi bir tayız. el-Būzecānī trigonometrik fonksiyonları
katkıda da bulundu.»110 Ebū Sehl el-Kūhī, bir bütün olarak ele almakta ve interpolasyon
bize, hiperbol yardımıyla bir açının üç eşit yöntemi doğrultusunda logaritma çizelgele-
rinin yapımında yeni bir metot ortaya koy-
maktadır. Bu metoda göre o, sinüs, tanjant ve
105 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 321-325.
106 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 43.
107 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 296.
111 Bkz. Sayılı, Aydın: The trisection of the angle by Abû
108 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 314-321.
Sahl Wayjan ibn Rustam al-Kûhî (fl. 970-988), Belleten
109 Bkz. Suter, H.: Die Abhandlungen Thâbit b. Kurras und
(Ankara) 26/1962/696-697; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 317.
Abû Sahl al-Kûhîs über die Ausmessungen der Parabolo- 112 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 317; Katalog III, 151.
ide, Physikalisch-medizinischen Sozietät’in oturum bül- 113 Bkz. Sayılı, Aydın: A short article of Abû Sahl Waijan
tenlerinde yayınlanmıştır (Erlangen) 48-49/1916-17/186- ibn Rustam al-Qûhî on the possibility of infinite mo-
227, özellikle 222 (Tıpkıbasım: Islamic Mathematics and tion in finite time, Actes du VIIIe Congrès international
Astronomy serisi içerisinde Cilt 21, s. 68-109, özellikle d’histoire des sciences, Floransa– Milan 3-9 Eylül 1956,
104). Florenz 1958, Cilt 1, s. 248-249; aynı yazar, Belleten (An-
110 Bkz. Cantor, M.: Vorlesungen über die Geschichte der kara) 21/1957/489-495.
Mathematik, Cilt 1, üçüncü baskı 1907, s. 749; Woepcke, 114 Lasswitz, Kurd: Geschichte der Atomistik vom Mittel-
Fr.: L’algèbre d’Omar Alkhayyâmî, Paris 1951, s. 103-114 alter bis Newton, Cilt 2, Leipzig 1890 (Tekrarbasım Hil-
(Tıpkıbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi desheim 1963), s. 15-16.
içerisinde Cilt 56, s. 1-206, özellikle s. 127-138); Sezgin, 115 Aristoteles’in görüşü için bakınız a.e., s. 19.
F.: a.e., Cilt 5, s. 315. 116 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 321-325.
22 G İ R İ Ş
kotanjant çizelgelerini hesaplamıştır. Onun yeni bir çevirisiyle bir daha Avrupa’da yayıl-
sinüs çizelgesi değerlerini her dörtte bir dere- ma imkanı buldu122. ez-Zehrāvī’nin et-Taṣrīf
ceye göre vermektedir117. Çağdaşlarından isimli eserinin cerrahlık konusunu işleyen 30.
Ḥāmid b. Ḫıḍr el-Ḫucendī ve Ebū Naṣr bölümü 12. yüzyılda Cremonalı Gerhard tara-
Manṣūr b. ʿAlī ibn ʿIrāḳ da Ebū el-Vefāʾ ile fından Latince‘ye çevrildi. Bu eserin ilaç-
aynı zamanda küresel trigonometrinin temel lar konusunu işleyen 28. ve cerrahlık konu-
teoremini bulduklarına inanıyorlardı (Katalog sunu işleyen 30. bölümleri Arap tıbbının
III, 133 vd.). Burada esas itibariyle söz konusu Avrupa’daki en yaygın kitaplarındandır. el-
olan problem, küresel bir üçgenin açılarından Muʿālecāt el-Buḳrāṭiyye isimli üçüncü eser
hareketle kenarlarını hesaplamaktır. Görünen Avrupa’ya Yakın Çağ’dan önce ulaşmadı.
o ki, bu problemin çözümünde öncelik Ebū el Ebū Zeyd Aḥmed b. Sehl el-Belḫī’nin123 (ö.
Vefāʾ’ya aittir. Ve yine o, geometrik problem 322/934) Meṣāliḥ el-Ebdān ve-l-Enfüs isim-
çalışmalarında sistematik olarak pergel kullan- li eseri de bu yüzyılın en önemli çalışma-
mayı prensip edinen ilk matematikçidir118. Tıp larından birisi olarak sayılabilir. Bu bilgin,
alanında da şu vurgulanmalıdır:Aynı zaman psikosomatikin [hastalıklarda ruhsal duru-
diliminde bu disiplinin ulaştığı seviye, dünya mun rolü konusunun] erken dönem tem-
tıp literatüründe bütün hastalıkların tedavisi- silcisi olarak görünmektedir124. Bu yüz-
ni kapsayan eş zamanlı ve birbirinden bağım- yılda tıp alanında kaydedilen en büyük
sız ilk “el kitapları”nın doğmasını sağlamıştır. gelişmelerden birisi de oftalmoloji alanında-
Bu eserler ʿAlī b. el-ʿAbbās el-Mecūsī’nin119 dır ve ʿAmmār b. ʿAlī el-Mevṣılī adıyla birlik-
Kāmil eṣ-Ṣınāʿa eṭ-Ṭıbbiyye, Ebū el-Ḳāsim te anılır. Julius Hirschberg125 el- Mevṣılī’nin
Ḫalef b. ʿAbbās ez-Zehrāvī’nin120 et-Taṣrīf 4./10. yüzyılın sonuna doğru yazılmış olan
li-men ʿAcize ʿan et-Teʾlīf ve Ebū el-Ḥasan kitabında, «onun açık-seçik ve canlı bir tarz-
Aḥmed b. Muḥammed aṭ-Ṭaberī’nin121 el- da anlattığı, hatta bugünün okuyucusu için
Muʿālacāt el-Buḳrāṭiyye isimli eserleridir. ʿAlī bile çok büyük bir çekiciliğe sahip olan 6
b. el-ʿAbbās el-Mecūsī’nin eseri 11. yüzyılda katarakt ameliyatını» çok ilgi çekici bul-
Constantinus Africanus tarafından Salerno’da
Liber pantegni adı altında Latince‘ye çev-
rildi ve Avrupa’da yüzlerce yıl çevirmeni-
nin eseriymiş gibi görüldü. 1127 yılında aynı 122 Bkz. Schipperges, Heinrich: Die Assimilation der ara-
eser Stephanus Antiochienus’un (Antakyalı) bischen Medizin durch das lateinische Mittelalter, Wi-
esbaden 1964, s. 34 vd.; Jacquart, Danielle – Micheau,
Françoise: Le médecine arabe et l’occident médiéval,
Paris 1990, s. 96 vd.; Burnett, Charles - Jacquart, Danielle
117 Bkz. Juschkewitsch, A. P.: Geschichte der Mathematik (Edit.), Constantine the African and ʿAlī Ibn al-ʿAbbās al-
im Mittelalter, s. 309-310. Maǧūsī. The Pantegni and related texts. Leiden 1994 (16
118 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 46. çalışma içermektedir).
119 Bkz. a.e., Cilt 3, s. 320-322; Tıpkıbasımı üç cilt 123 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 274.
halinde Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen 124 Kitabının bize ulaşmış olan her iki el yazmasının
Wissenschaften tarafından yapılmıştır, Frankfurt 1985. da tıpkıbasım müstakil olarak Institut für Geschichte
120 Bkz. a.e., Cilt 3, s. 323-325; Tıpkıbasımı üç cilt halinde der Arabisch-Islamischen Wissenschaften tarafından
Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissen- yapılmıştır, Frankfurt 1984 ve 1998. Ayrıca Özkan, Za-
schaften tarafından yapılmıştır, Frankfurt 1986. hide: Die Psychosomatik bei Abū Zaid al-Balḫī (gest. 934
121 Bkz. a.e., Cilt 3, s. 320-329; Tıpkıbasımı üç cilt halinde A.D) Frankfurt 1990 (Tekrarbasım: Islamic Medicine
Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissen- serisi Cilt 98).
schaften tarafından yapılmıştır, Frankfurt 1990. 125 Geschichte der Augenheilkunde im Mittelalter, s. 54.
G İ R İ Ş 23
maktadır. Yunanca kaynaklarda bununla tedir. Kullandığı malzemeyi geniş bir temelde
karşılaştırılabilecek hiçbir şey bulunmamak- ele alabilme gücüyle ve yabancı kültürleri
tadır ve hatta yakın dönem literatüründe bile objektif bir şekilde tanıtma gayretiyle bizi
benzeri yoktur. Bu durum 18. yüzyıla kadar şaşkınlığa düşüren bu bilim tarihi çalışmasının
öylesi kesin ve öylesi ilgi çekici hastalık ve meydana gelmesi, böylesi bir çalışmanın doğ-
tedavi hikayeleriyle tekrar karşılaşılıncaya masını mümkün kılan daha eski bir geleneğin
kadar devam etmiştir. ʿAmmār’ın en önemli varlığı olmaksızın anlaşılamaz. Biz bugün bu
yanı (bazı rivayetlere göre) kendisinin icat geleneği gerçekten iyi bir şekilde tanımak-
ettiği metal bir iğne ile yumuşak katarakt tayız128. Mesela seyyah ansiklopedist ʿAlī b.
tabakasını radikal bir şekilde ameliyat etmesi- el-Ḥuseyn el-Mesʿūdī’nin (ö. 345/956 civarın-
dir. Dikkate değer bir başka şey de, sarkık iris da)129 eserlerini hatırlayabiliriz. Ben bu eser-
tabakasını alması ve bununla birlikte görme lerde, geçmişte ve onun bulunduğu dönem-
yetisinin kaybolmamasıdır ki «ondan önce de bilinen bütün kültürleri ve medeniyetleri
tanıtma girişimi görüyorum130. İbn en-Nedīm,
hem Yunanlar hem de Araplar bu ameliya-
kitabının oluşumunu anlamamıza yardımcı
tı sadece estetik amaçlı yapıyorlardı, yoksa
olacak çok ilginç ipuçları vermektedir. Hint ve
görme yetisini iyileştirmek için değil»126.
Çin131 kültürlerine ayrılmış dokuzuncu bölü-
Coğrafya alanında devam edegelen gelişme
mün ikinci kısmında Hint dinleri, mezhep-
4./10. yüzyılda, düzeyi Avrupa’da ancak 19.
leri ve kült mekânları hakkındaki bir pasajı,
yüzyılda rastlanılabilecek bir beşeri coğrafya- devlet adamı Yaḥyā b. Ḫālid el-Bermekī’nin
nın doğmasını sağladı. Arap-İslam coğrafyası- (ö. 190/805) oradaki dinler hakkında rapor
nın bu türü, şablon karakterli ve didaktik hari- hazırlaması ve kullanılan ilaçları getirmesi
taları bakımından belki de Sasani-Fars kül- için Hindistan’a gönderdiği birisi tarafından
tür çevresinin tesiri altındaydı, fakat yine de yazılmış bir kitaptan alıntılamaktadır.
kendi gelişiminde tamamen otokton kalmıştı; Dönemin ikinci önemli bilim tarihi kitabı İbn
bu tip coğrafyanın geliştiricileri Ebū Zeyd el- en-Nedīm’in eserini tamamladığı yılda, yani
Belḫī, el-Ceyhānī, el-İṣṭaḫrī, İbn Ḥavḳal ve el- 377/987’de yazıldı. Bu, Endülüslü hekim
Maḳdīsī (el-Muḳaddisī) idi. Bunların en genci Süleymān b. Ḥasan İbn Cülcül’ün132 tıp tarihi
olan el-Maḳdīsī’yi oryantalist Alois Sprenger (Ṭabaḳāt el-Eṭibbāʾ ve-l-Ḥukemāʾ) eseridir.
19. yüzyılın ortalarında, onun kitabının bir Bu eser de sadece İslami dönemle sınırlı kal-
el yazmasını Hindistan’da bulup okuduktan mamıştır. Eğer bu eseri, İsḥāḳ b. Ḥuneyn’in
sonra, «gelmiş geçmiş en büyük coğrafya- (ö. 298/910), hemen hemen ancak bir yüzyıl
cı» olarak tanımlamıştır (Katalog III, 3 vd.). önce İskenderiyeli Johannes Grammatikos’un
Bu yüzyılda gerçekleştirilmiş başarılı işlere (6. yüzyılın birinci yarısı) ufak hacimli ese-
bilim tarihi alanında yazılmış temel iki eser rini temel alarak «hekimler tarihi» hakkın-
de dahildir. Bir tanesi Muḥammed b. Ebū da yazdığı risale ile (Taʾrīḫ el-Eṭıbbāʾ)133
Yaʿḳūb İsḥāḳ İbn en-Nedīm127 (ö. 400/1010’a
doğru) tarafından kaleme alınmış «Fihrist» 128 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 383-388.
isimli eserdir. Mütevazı başlığı altında bu 129 Bkz. a.e., Cilt 1, s. 332-336; Cilt 6, s. 198-203; Cilt 7, s.
eser, çağına kadar bilinen kültür bölgelerinin 276-277.
130 Bu konudaki fikrimi, henüz müsvedde halinde bu-
bilimsel literatürünü kapsamayı hedeflemek-
lunan Geschichte des arabischen Schrifttums’un beşeri
coğrafya ile ilgili bölümünde dile getirdim.
131 İbn Nedīm, Fihrist, s. 345-351, özellikle s. 345.
126 Hirschberg, J.: a.e., 54; Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 331. 132 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 309-310.
127 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 385-388. 133 Bkz. a.e., Cilt 3, s. 268.
24 G İ R İ Ş
karşılaştıracak olursak, bilim historiyograf- lerde müziğin, şiirin ve edebiyatın ilk mevkiyi
yasının bu kısa zaman zafında ne denli ileri aldığı uygar bir şehir hayatının karşısında bul-
bir gelişim gösterdiğini ve hangi evrensellik maktadır. Başka kültürlerde benzeri buluna-
boyutuna ulaştığını anlayabiliriz. mayacak bir eserdir bu kitap.
Sosyal bilimlerin filoloji ve tarih alanında, 4./10. yüzyılın kazanımlarından birisi de, Çin
felsefe ve edebiyat biliminde gösterdiği iler- mürekkebinden ilham alınarak, isten başlayıp
lemeyi –bu ilerlemenin niteliği ve önemine demir sülfatı, meşe palamutu ekstresi, arap
Adam Mez 1922 yılında yayınlanmış olan zamkı ve demir palamutu mürekkebine kadar
Renaissance des Islâm134 isimli eserini ada- çeşitli ilavelerle oluşturulan karma mürekke-
mıştır– dile getirmeyerek sadece 4./10. yüzyı- bin geliştirilmesidir140.
lın kültür tarihi bakımından eşsiz bir başarı-
sını hatırlatmakla yetiniyorum. Kasdettiğim, 5./11. Yüzyıl
Ebū el-Ferec Aḥmed b. el-Hüseyn el- Dünya’nın, gezegen yörüngelerinin merkezin-
İṣfehānī’nin135 (ö. 356/967) «Şarkılar Kitabı» de bulunup bulunmadığına ilişkin 4./10. yüz-
(Kitāb el-Eġānī) adlı 24 ciltlik eseridir. Bu yılda başlamış olan kuşkular yönünde 5./11.
eser, Halife Hārūn er-Reşīd’in direktifiyle, üç yüzyılda Ptoleme modelinin ne derece doğru
meşhur müzisyen tarafından bir araya getiril- olduğu konusunda bir tartışma belirmeye baş-
miş, daha sonra büyük müzisyen ve edebiyatçı lamıştı. Bu yöndeki ilk gayret Ebū Caʿfer
İsḥāḳ b. İbrāhīm el-Mevṣılī136 (150-235/767- Muḥammed b. el-Ḥüseyn el-Ḫāzin’in bir
850) tarafından revize edilerek genişletilmiş kitabında karşımıza çıkıyor. O, Ptoleme’nin
olan137 seçili 100 şarkı bestesi koleksiyonu- gezegenlerin yörünge merkezinin Dünya
nun genişletilme ve tamamlanma çalışması- dışı bir daire olduğu ve ayrıca gezegenlerin,
dır. Ebū el-Ferec el-İṣfehānī’nin, öncülerinin merkezleri bu daire muhitinde bulunan ek
zamanla unutulmaya yüz tutmuş geleneği- yörüngeler çizerek döndükleri görüşü yerine,
ne sadık kalan bu anıtsal eseri, bize sadece merkezleri Dünya’dan ibaret olan yörüngeler
saray müzisyenlerinin138 besteleri139, onların tezini savunuyor, gezegenlerle Dünya arasın-
hayatları ve müziklerinin pratik ve teorik da gözlemlenen uzaklık değişmelerini yörün-
orjinalitelerinden başka, bestelenmiş şiirler ge sathına oranla ortaya çıkan eğim değişik-
ve şairleri hakkında bilgi vermekle kalmıyor, likleri olarak düşünüyordu141. 4./10. yüzyılın
ayrıca Emevi ve Abbasi sarayındaki yaşamı ve sonuna doğru Ebū Naṣr b. ʿIrāḳ142 çağdaşları
de bu yaşama katılan entellektüel çevreleri de arasında ortaya çıkan, her iki eksen uzunlu-
yansıtıyor. Okuyucu kendisini, zihinsel ilgi- ğu arasındaki çok küçük mesafeli oval geze-
gen yörüngeleri bulunduğu ve yörüngelerdeki
134 Mez 1917 yılında öldü. Kitabının bizzat gözden
gezegen hızlarının her zaman eşit olmadığı
geçiremediği el yazma müsveddesi Hermann Reckendorf
tarafından yayına hazırlandı ve 1922 yılında Heidelberg’te
ihtimalini tartıştı. Bununla birlikte o, geze-
basıldı. genlerin hızlarının değişmez olduğu kanaatin-
135 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 378-382. deydi. Ona göre, görünürdeki değişik hızlar
136 Bkz. a.e., Cilt 1, s. 371. ve gözlem esnasında meydana çıkan geze-
137 Bkz. a.e., Cilt 1, s. 378. gen yörüngelerinin nominal çaplarındaki
138 Bkz. Neubauer, E.: Musiker am Hof der frühen Abba-
siden, Doktora, Frankfurt 1965.
139 Bkz. Farmer, Henry George: The Song Captions in the 140 Bu bilgiyi, yıllardır bu konuda çalışan Sayın Dr.
Kitāb al-Aghānī al-Kabīr, Transactions of the Glasgow Armin Schopen’e borçluyum. Umarım henüz bitmiş olan
Universty Oriental Society 15/1953-54/1-10 (Tekrarbasım: çalışması kısa sürede yayınlanır.
The Science of Musik in Islam serisi içerisinde Cilt 1, s. 141 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 189.
değişimler, Dünya’nın onların yörüngelerinin Ama buna bağlı olarak İbn el-Heysem’in
merkezinde bulunmaması ile açıklanabilir. ortaya koyduğu gezegenler kinematiki
Anlaşıldığı kadarıyla, Ebū Naṣr ek yörünge (Katalog II, 9 vd.) ise çok önemlidir. İbn el-
(episikl, Arapçası tedāvīr el-eflāk) diye varlık- Heysem’in çağdaşı, evrensel bilgin Ebū er-
ları Ptolemece farzolunan ek yörüngeleri göz Reyḥān Muḥammed b. Aḥmed el-Bīrūnī (362-
önünde bulundurmayı zorunlu görmüyordu. 440/973-1048) yaptığı birçok müstakil çalışma-
Bu tartışma Ebū ʿAlī İbn el-Heysem’le143 (ö. nın yanısıra astronomi için, kendi zamanına
432/1041) birlikte bir dönüm noktasına ulaştı. kadar bu bilim dalının gelişimini sistematik
« Ptoleme’ye Karşı Şüpheler» adlı kitabında bir biçimde ele alan ve kapsayan temel bir
şu düşünceleri ortaya koymaktadır: Ptoleme eser yaratmayı kendine ödev edindi. Bu eseri,
gezegenlerin hareketi modelinde aequ- ithaf edildiği kişiye yani Ġazne Hükümdarı
ans diye adlandırdığı bir daire tasavvuru ile Mesʿūd b. Maḥmūd b. Sebüktigin’e nispet-
gezegenlerin eşit zamanda eşit hareket ediş le el-Ḳānūn el-Mesʿūdī olarak isimlendirdi.
prensibini zedelemiştir, çünkü bu durumda el-Bīrūnī esas itibariyle Ptoleme sistemini
ek daire merkezlerinin deferentteki (taşıyan takip etmiştir. Elbette o, bilimin zamanla bir
büyük daire) hareketi eşit olamaz. İbn el- ilerleme kaydettiğini ve kendisinin de buna
Heysem Ptoleme’nin böylesine akıl dışı bir yeni birşeyler eklemesi gerektiğini biliyordu.
sistemi, kendi gezegen yörüngeleri sistemini Başarılı işlerine örnek olmak üzere evcin,
terk etmek zorunda kalmamak için ortaya yani Dünya ile Güneş arasında yörüngede her
koyduğuna kesinlikle inanmış bulunuyordu144. yıl ilerleyen en uzak noktanın, bahar nokta-
Ona göre Ptoleme böylece, gerçekte var olma- sından uzaklığını hesaplaması anılabilir. O,
yan değersiz bir gezegenler modeli ortaya bunu, en çok yükselen hız artışı ve en kısa
koymuştu.145 İbn el- Heysem’in Ptoleme eleş- mesafe noktasındaki azalmasında çizelgeler-
tirisi sonraki nesiller üzerinde, Kopernik’e de ortaya çıkan farklara dayanarak hesaplı-
kadar takip edilebilecek uzun süreli bir etkide yordu. Böylelikle sonsuz küçükler hesabının-
bulundu. Ama diğer yandan İbn el-Heysem çığır açıcılarından biri oldu148.
Ptoleme’nin ύποθέσεις isimli eserindeki geze- Aynı yüzyılın en önemli başarılarından bir
genlerin şeffaf camdan gök halkaları içeri- diğeri matematiksel coğrafyanın bağımsız
sinde hareket ettiklerine dair tasavvurunu bir disiplin haline gelecek şekilde gelişti-
kabullendi ve bu tasavvuru Kitāb fī Heyʾet el- rilmiş olmasıdır. Bu büyük hizmet yine el-
Ālem adlı eserinde işledi. Kuşkusuz bu, astro- Bīrūnī’ye nasip olmuştur. Onun bu konu-
nominin gelişim tarihinde açık bir gerilemey- ya özel Taḥdīd Nihāyāt el-Emākin li-Taṣḥīḥ
di. Yaklaşık yüz yıl sonra Muḥammed b. Mesāfāt el-Mesākin isimli eserinden öğrendi-
Aḥmed el-Ḫaraḳī (ö. 533/1139) tarafından ğimiz kadarıyla, 4./10. yüzyılda İslam dünya-
eleştirilen146 cismanî küreler Newton çağına sının doğusunda, adeta hummalı bir şekilde
kadar yüzyıllarca geçerliliğini korudu147. coğrafi mekân hesaplaması ile uğraşılmıştır.
Yine, el-Bīrūnī’nin de gençlik yıllarında bu tür
143 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 251 vd.
144 Bkz. a.e., Cilt 6, s. 34.
145 Bkz. a.e., Cilt 6, s. 87.
146 Bkz. a.e., Cilt 6, s. 253
148 Bkz. Hartner, Willy – Schramm, Mathias: al-Bīrūnī
147 Bkz. Kohl, Karl: «Über das Licht des Mondes».
Eine Untersuchung von Ibn al Haitham, Physikalisch- and the Theory of the Solar Apogee: an example of the
medizinischen Sozietät’in oturum bültenlerinde (Er- originality in Arabic Science, Scientific Change. Sympo-
langen) 56-57/1924-25 (1926)/305-398, özellikle s. 306. sium on the History of Science içerisinde. University of
(Tıpkıbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi Oxford, 9-15 Temmuz 1961, ed. A.C. Crombie, London
içerisinde Cilt 58, s. 135-228, özellikle s. 136). 1963, s. 206-218; Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 263.
26 G İ R İ Ş
çalışmalara büyük bir eğilim duyduğunu öğre- 5./11. yüzyılın başlarında el-Bīrūnī ve İbn
niyoruz. Kendi hocalarının başardığı, küresel el- Heysem birbirlerinden bağımsız olarak,
bir üçgenin kenarlarının, açılardan hareketle öğlen çizgisinin Hint dairesiyle geleneksel
hesaplanması onu daha sonra küresel trigono- tespit yöntemini –Güneş’in deklinasyonunun
metrinin problemlerini sadece bu konuya has- günlük değişmesinin neden olduğu yanlışlar-
redilmiş bir monografide ele alıp işlemesine dan ötürü –şüpheli bulmaya götürüldüler. el-
iletmiştir. Bu çalışma bize kadar ulaşan Kitāb Bīrūnī tarafından önerilen yöntemden haber-
Maḳālīd ʿİlm el-Heyʾe149 isimli eserdir ve dar olmaksızın İbn el- Heysem, öğlen çizgisini,
eserde bu disiplin hâlâ astronominin hizme- bir sabit yıldızın yöndeş açılı yüksekliklerini
tindedir. el-Bīrūnī el-Ḳānūn el-Mesʿūdī’nin 8. gözlemeye dayanan metotla tesbit etti ve bu
bölümde tanjant ve kotanjant fonksiyonlarıyla işlem için özel bir alet icat etti (Katalog II,
uğraştı ve kitaba bir tanjant çizelgesi ekledi150. 146). İbn el-Heysem’in metoduna Avrupa’da
Bunun hemen ardından, mekânlar arasındaki ilk olarak 15. yüzyılın ilk çeyreğinde Alman
boylam farklılıkları ve mesafelerin araştırma- bilgin Regiomontanus’ta rastlanıyor.
sında da o yeni metodu kullanmasını bildi. Matematik alanında da 5./11. yüzyılda karşı-
Buna göre, Ġazne ile Bağdat arasındaki bir- mıza büyük başarılar çıkmaktadır. el-Bīrūnī
çok mekânın boylam farklılıklarına ilişkin ve İbn el-Heysem’in bütün çalışmaları gös-
elde edilen değerler 6' dan 45' ya kadarlık bir termektedir ki, daha bu yüzyılın ilk 30 ila 40
yanlışlıkla bu günkü değerlere uymaktadır. yılında geçen yüzyıla nispetle dikkate değer
Onun metodunu ve bunun Ġazne ile Bağdat ilerlemeler kaydedilmiştir.
arasındaki çalışmasını yürüttüğü uzun mesa- Sonsuz küçükler hesabında anılan başarı
felere pratik olarak uygulanışını, onun verdiği bir yana, el-Bīrūnī astronominin temel eseri
bilgiler ve canlı anlatımlar yoluyla öğrenmek- el-Ḳānūn’unda açının üç eşit parçaya bölün-
teyiz. Bu konuyla ilgili çalışmalarını, biri hariç mesi konusunda kendi öncülerinden ve çağ-
diğerleri kaybomuş bulunan birçok kitabın- daşlarından gelen 12 yöntemi anlatmaktadır.152
da belirtmiştir. O eserlerin ilginç başlıkları Çözümlerine ancak kübik denklemlerle ulaşı-
ve bize ulaşmış olan Taḥdīd Nihāyāt el-Emākin lan bu problemler, denklemleri sayısal ola-
adlı eseri, el-Bīrūnī’nin gerçekte matema- rak çözümleme girişimine sevk etmiştir. Bu
tiksel coğrafyayı bağımsız bir disiplin haline tür girişimin ilginç bir örneği el-Bīrūnī’nin
getiren bir bilgin olduğu düşüncesini doğur- dokuzgenin kenarlarını belirleme problemi-
maktadır151. Ve bize ulaşan bu kitabı, disip- dir153. Son olarak onun matematik alanında
linin temel eseri olarak nitelendirilmeyi hak şimdiye kadar bilinen çok sayıdaki başarılı
etmektedir. işlerinden birisini, bir iç ve dış dokuzgenin
Trigonometri alanında onun küresel kotan- Açıkça görüldüğü kadarıyla Ebū el-Cūd,
jant teoremine işaret edilmelidir. Bu teoremi üçüncü dereceden denklem formlarını ve
ilgi çekici bir biçimde tam anlamıyla geomet- çözüm yöntemlerini, bu konuya hasredilmiş
rik olarak kazanmış ve kıble yönünün tespi- bir risalede ele alan ilk matematikçidir. Bu
tine ilişkin yazdığı makalede uygulamıştır161.
Küresel trigonometrinin bu üçüncü temel bilgiyi, ardılı ʿÖmer el-Ḫayyām’dan (5./11.
teoremi ile İbn el-Heysem, François Viète’in yüzyılın ikinci yarısı) öğrenmekteyiz. Gerçi
(1593) öncüsü olarak görülmektedir162. el-Ḫayyām bu eseri bizzat görmemişti ama
İbn el-Heysem ve el-Bīrūnī’nin Muḥammed bir çağdaşı vasıtasıyla o eser hakkında bilgi
b. el-Leys Ebū el-Cūd isimli bir çağdaşını da sahibi olmuştu170. ʿÖmer el-Ḫayyām’ın bize
unutmamak gerek163. Onun, daire içerisinde kadar ulaşan, Franz Woepcke tarafından 150
bir yedigen konstrüksiyonu bize ulaşmıştır yıl önce yayınlanan, incelenen ve Fransızcaya
ve bu konstrüksiyonu üçüncü dereceden bir
denkleme dönüştürmüştür164. Bu konstrük- çevirilen cebir konulu eseri (el-Berāhīn ʿalā
siyonu daha önceleri Ebū Sehl el-Kūhī165 ve Mesāʾil el-Cebr ve-el-Muḳābele) Arap-İslam
Aḥmed b. Muḥammed es-Siczī166 yaklaşık matematiğinde cebirin geçirdiği gelişimin bir
yarım yüzyıl önce tatbik etmişlerdi, fakat Ebū yansıması olarak kabul edilebilir. el-Ḫayyām
el-Cūd, öncülerine nasip olmayan başka bir 25 tip denklem tanıtmaktadır. Bunlardan 12
yol takip ederek167 x3+13½ x+5=10x2 denkle- tanesi birinci ya da ikinci derecedendir. Geri
minin konstrüksiyonunu bulmuştu168. Yedigen kalanlar ise konik kesitler yoluyla çözülebi-
konstrüksiyonda Arap-İslam matematikçileri-
nin Avrupalı matematikçilere olan sonraki len ve el-Ḫayyām’ın sistematik bir şekilde
etkileri 17. yüzyıla kadar kendini hissettir- ele aldığı üçüncü dereceden denklemlerden
mektedir169. oluşmaktadır. el-Ḫayyām bu denklemlerin
henüz sayısal çözümlerinin bulunamadığın-
dan yakınmakla birlikte yine de bunun gelecek
161 Bkz. Schoy, Carl: Abhandlung des al-Ḥasan ibn al- nesillere nasip olacağına ilişkin ümidini dile
Ḥasan ibn al-Ḥaysam (Alhazen) über die Bestimmung der
Richtung der Qibla, Zeitschrift der Deutschen Morgen- getirmektedir171. el-Ḫayyām’ın dikkat çektiği
ländischen Gesellschaft içerisinde (Leipzig) 75/1921/242- hususlardan birisi de, ikinci dereceden denk-
253 (Tıpkıbasım: Islamic Mathematics and Astronomy lemlere indirgenemeyen kübik denklemlerin
serisi içerisinde Cilt 58, s. 28-39); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5,
s. 362. genel olarak dairenin özellikleri yardımıyla
162 Bkz. Tropfke, J.: Geschichte der Elementar-Mathema- yani pergel ve cetvel yardımıyla çözülemeye-
tik, Cilt 5, 2. Baskı, Berlin ve Leipzig 1923, s. 143. ceğidir. Bu düşünce sonraları René Descartes
163 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 353-355.
164 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 353.
(1637) tarafından dile getirilmiş fakat doğru-
165 Bkz. [Dold-]Samplonius, Yvonne: Die Konstruktion luğu ilk olarak Pierre Laurent Wantzel (1837)
des regelmäßigen Siebenecks nach Abû Sahl al-Qûhî Way- tarafından ispat edilmiştir172.
can ibn Rustam, Janus içerisinde 50/1963/227-249; Sezgin,
F.: a.e., Cilt 5, s. 316.
166 Bkz. Schoy, Carl: Graeco-arabischen Studien..., Isis
içerisinde (Brüksel) 8/1926/21-40 (Tıpkıbasım: Islamic 170 el-Ḫayyām, ʿUmar: Risāle fī el-Berāhīn ʿalā
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 62, s. Mesāʾil el-Cebr ve-el-Muḳābele, Woepcke, F.: L’algèbre
29-48); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 330. d’Omar Alkhayyâmî içerisinde yayınlandı, Paris 1851, s.
167 Bkz. Schoy, Carl: Graeco-arabischen Studien..., aynı (Arapça) 1 vd., özellikle s. 47, çeviri s. 81-82 (Tıpkıbasım:
yer, 38-39 (Tıpkıbasım: s. 46-47); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, Islamic Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt
s. 353-354. 45, s. 105-106, 158).
168 Bkz. Juschkewitsch, A. P.: Geschichte der Mathematik 171 el-Ḫayyām, ʿUmar: a.e., s. (Arapça) 6, çeviri s. 9
im Mittelalter, aynı yer, s. 259. (Tıpkıbasım: 33, 199); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 50.
169 Krş. Tropfke, J.: Geschichte der Elementar-Mathema- 172 Bkz. Tropfke, J.: a.e., Cilt 3, s. 125; Juschkewitsch, A.
tik, Cilt 3, s. 132. P.: a.e., s. 261.
G İ R İ Ş 29
Leopold Schnaase181 1890 yılında İbn el- bütün ayna çeşitleri için kanıtlamakta ve ayna-
Heysem optiğinin ve öneminin mükemmel daki yansımalar hakkında ilk doğru açıklama-
bir değerlendirmesine bu eserin Latince çevi- yı sunmaktadır. Objelerin gözde şekillenme
risine dayanarak ulaşmıştı. Bu değerlendir- yeri ve şekillerin bozukluğuna ilişkin yaptığı
menin, Schramm’ın çalışmasında ustalıkla bütün araştırmalar ve onun adıyla adlandırı-
desteklendiğini görüyoruz. Schnaase İbn el- lan problemin çözümü orijinaldir.»
Heysem’i Latinceleştirilmiş ismiyle anmakta «[Işığın] kırılma bilgisiyle de İbn el-Heysem
Ptoleme’yi aşmaktadır. O, kırılma açısı ile
ve şöyle yazmaktadır: «Alhazen’in başarılı
geliş açısı arasındaki oranın sabit olmadığını,
işlerini Ptoleme’ninkilerle yapılacak bir kar-
ışığın takip ettiği yolun iki merkez vasıtasıy-
şılaştırma, optik’in birinciye ne denli önemli la ileriye ve geriye doğru aynı kaldığını ve
ilerlemeleri borçlu olduğunu göstermektedir. bir nesnenin şeklinin ve bulunduğu mekânın
Alhazen gözün yapısını inceleyerek ayrıntılı kesif bir merkezde olduğundan daha yuka-
bir görme teorisi ortaya atmış ve geliştirmiş rıdaymış ve büyütülmüş gibi göründüğünü
ilk fizikçidir. Bu teori, kristal merceklerin biliyordu. Bu, bugün bile geçerli bir bilgi-
fonksiyonlarına ilişkin yanlış anlayışına rağ- dir. Araştırmalarının çok ilgi çekici sonuç-
men bugünkü öğretilerimizle hemen hemen larından biri olarak, camdan mamul küresel
tam olarak örtüşen sonuçlara götürmüştür. dilimin büyütücü gücünün keşfi belirmek-
Tek ve çift görmenin koşullarını belirledi- tedir ki bunun elbette ilk gözlük camı yapı-
ği düşünce ve deneyler onun bizzat kendi mına etkide bulunmamış olması düşünüle-
buluşları olarak tanımlanabilir. Buna ilaveten mez. Yıldızların ufukta büyük görünmelerine
o, görmenin gözden objeye giden ışınların yönelik olarak İbn el-Heysem’in dile getirdi-
sonucu olarak oluştuğu öğretisinin geçersiz- ği açıklama, şimdiye kadar bizim bildiğimiz
ve Ptoleme’ninkinden çok daha doğru tek
liğini belirli bir yöntemle ilk kez ispatlamış
açıklamadır. Ptoleme, yıldızlarn gökte başucu
ve bu öğretiyi nihai olarak fizikten dışlaya-
yönünde daha ufak görülmesini gözün görme
rak bunun tam karşısında bulunan öğretiyi esnasındaki alışılmadık konumlanmasıyla
yerine geçirmiştir ki bu, optiğin temellerin- açıklamaya çalışmıştır. Gerçi onun, astrono-
de gerçekleştirilen çok geniş etkili bir ham- mik ışın kırılmasına ilişkin bazı konulardaki
ledir. Ayrıca ışığın hızının zamanla sınırlı görüşleri İbn el-Heysem’inkinde daha doğ-
olduğu savını da onda bulmaktayız. Burada rudur, fakat atmosfer yüksekliğinin hesap-
Ptoleme ile İbn el-Heysem’i; Yunan okulu ile lanması, hem de yakıcı kristal küreye dair
Arap okulunu birbirinden ayıran uçurum çok araştırmaların İbn el-Heysem’den önce hiçbir
derindir!» fizikçi tarafından dile getirilmemiş, hatta ima
«Refleksiyon (yansıma) öğretisinde İbn el- bile edilmemiş olduğunu [yazar bu bilgisinde
Heysem, kendisinin bütün öncülerini görüş yanılıyor] özellikle hatırlatmamıza gerek yok-
açık-seçikliğiyle aşmaktadır. Ayrıca o, ilk kez tur.»
konuyla ilgili bütün yasaları aparat aracılığıyla «...Gerçi yer yer onun görüşlerine benzer
görüşler ondan önce dile getirilmiş olabilir,
fakat bunları açıklığa kavuşturmak ve karşı
görüşler arasında nihai olarak bir karara var-
181 Alhazen. Ein Beitrag zur Geschichte der Physik, mak İbn el-Heysem’in tartışılmaz hizmetidir.
Schriften der Naturforschenden Gesellschaft in Danzig Bözlece o, optik biliminin temel öğretilerinde
içerisinde N.F. 7, Heft 3, 1890, s. 140-164, özellikle 163- olağanüstü devrimler gerçekleştirmiştir. Bu
164 (Tıpkıbasım: Natural Science in Islam Cilt 33, s. 26-
devrimler sayesinde yeni bin yılın başlangıcın-
52, özellikle s. 51-52).
G İ R İ Ş 31
da bilimsel araştırmalara yeni yollar gösteril- yaptığı açıklamalar, dönemin yüksek bilimsel
miş ve Yeni Çağ’ın parlak buluşları için zemin karakteri hususunda bizde gelişen tasavvuru
hazırlanmıştır.» destekleyen canlı bir örnektir. el-Bīrūnī’nin
Hümanist anlayışlı bir fizikçinin 19. yüzyıl son- fizik tarihindeki gerçek veya gerçeğe yakın
larındaki bu son derece bilgilendirici hükmü- değerlendirilmesi hâlâ gerekli araştırma-
ne çağdaşımız tıp tarihçisi H. Schipperges’in182 yı beklemektedir. Şimdiye kadar onun daha
görüşünü eklemek istiyorum. Yazar bu görü- ziyade özgül ağırlıkların bulunması konu-
şü, Schramm’ın İbn el-Heysem’in fizik tarihin- sundaki başarılı çalışması incelenmiş ve
deki yeri ve konumuna ilişkin yapmış olduğu bilim tarihi açısından değerlendirilmiştir185.
çalışmadan kazanmıştır. Yazar, Schramm’la Birçok kere giriştiği ve başarısızlıkla sonuç-
şu konuda aynı görüşü paylaşmaktadır: lanmış deneyleri sonrasında o, bu amaç
«Gerçekten İbn el-Heysem doğa bilimine için, modern eczacı piknometresine benze-
yeni bir ele alış ve onu Yunanların doğa yen bir avadanlık imal etmeyi başarmıştır
araştırmalarından açıkça ayıran Galilei döne- (Katalog Cilt V, s. 9 vd.). Onun ve ardılları-
mini aşarak modern deneysel fiziğe bağlayan nın, bir dizi metal ve değerli taşın özgül ağır-
metodu ilk defa getiren kimsedir.» Bu döne- lıklarına ilişkin verdikleri değerler modern
min fizikle ilgili diğer orijinal fikirlerini ve rakamsal değerlerle hemen hemen aynıdır.
başarılı işlerini Ebū er-Reyḥān el-Bīrūnī’nin 5./11. yüzyılın ilginç denemelerinden birisi
bize kadar ulaşabilen eserlerinden ve onun de burada dile getirilmelidir: Atmosferin yük-
kaybolmuş eserlerinin adlarından öğrenmek- sekliğini belirleme. Bu problem trigonomet-
teyiz. O dönemin, doğa bilimi problemleri ile rik-astronomik yolla çözüldü ve bu çözüm
uğraşma olgunluğu, el-Bīrūnī ile daha 11 yaş yanlışlıkla İbn el-Heysem’e atfedilen De
küçük olan, o sıralar 17 yaşındaki Ebū ʿAlī İbn crepusculis et nubium ascensionibus ismiyle
Sīnā arasında geçen yazışmalarda yansıyor. Latinceye çevrilmiş eserin içerisinde bulun-
Bu yazışmaların bize ulaşan metni bir yana183, maktadır. Bu eserin gerçek yazarı186 Endülüslü
el-Bīrūnī’nin, ışığın hızına ve dünyanın nasıl bilgin Ebū ʿAbdullāh Muḥammed İbn Muʿāẕ
ısındığına ilişkin İbn Sīnā ile yaptığı yazışma- el-Ceyyānī’dir187. 1542 yılında Portekiz’de
lara atıflarda bulunduğu ve İbn Sīnā’yı çok basılmış olan bu Latince risale Avrupa’yı uzun
meziyetli genç bir bilim adamı olarak övdü- süreli etkilemiştir188.
ğü «Geçen Devirlerin Kronoloji»sinde (el-
Āsār el-Bāḳiye ʿan el-Ḳurūn el-Ḫāliye)184
Natural Sciences in Islam serisi içerisinde Cilt 46, s. 113-
182 Schramm’ın kitabının tanıtımı ve değerlendirilmesi: 117); aynı yazar, Über die Verbreitung der Bestimmun-
Archives internationales d’histoire des sciences içerisinde gen des spezifischen Gewichtes nach Bîrûnî, Erlangen
(Paris) 17/1964/183-184, özellikle s. 184. Physikalisch-medizinischen Sozietät’in oturum bültenleri
183 Muhammed Tancî tarafından Türkçeye çevrilerek içerisinde (Erlangen) 45/1913/31-34 (Tıpkıbasım: Natu-
yayınlanmıştır: Beyrunî’ye armağan, (doğumunun 1000. ral Sciences in Islam serisi içerisinde Cilt 46, s. 119-122);
yılı münasebetiyle) içerisinde, yayınlayan Aydın Sayılı, Bauerreiß, Heinrich: Zur Geschichte des spezifischen Ge-
Ankara 1974, s. 231-301. wichtes im Altertum und Mittelalter, Erlangen 1914, s. 28
184 Eduard Sachau tarafından yayınlanmıştır, Leipzig vd. (Tıpkıbasım: Natural Sciences in Islam serisi içerisinde
1878 (Tıpkıbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Cilt 45, s. 193-324, özellikle 224 vd.).
serisi içerisinde Cilt 30), s. 256-257; İngilizce çevirisi yine 186 Bkz. Sabra, A.I.: The authorship of the Liber de crep-
aynı kişi tarafından, Londra 1879 (Tıpkıbasım: Islamic usculis, an eleventh-century work on atmospheric refrac-
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 31), s. tion, Isis içerisinde (Berkeley) 58/1967/77-85.
247. 187 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 109.
185 Wiedemann, E.: Über das al Bêrûnîsche Gefäß zur 188 Bkz. Schramm, Mathias: Ibn al-Haythams Stellung in
spezifischen Gewichtsbestimmung, Verhandlungen der der Geschichte der Wissenschaften, Fikrun wa Fann içe-
Deutschen Physikalischen Gesellschaft im Jahre 1908 risinde (Hamburg) 6/1966/65-85, özellikle s. 73-74; Sez-
içerisinde, Braunschweig 1908, s. 339-343 (Tıpkıbasım: gin, F.: a.e., Cilt 5, s. 364.
32 G İ R İ Ş
Ebū ʿAlī İbn Sīnā’nın (ö. 428/1037) iki baş- İbn Sīnā’nın bu iki eserinden sonra Hıristiyan
yapıtı, «Tıp Kanonu» (el-Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb) göz hekimi ʿAlī b. ʿĪsā el-Keḥḥāl’ın (5./11.
ile, felsefe ve pozitif bilimler konusun- yüzyılın ilk yarısı) büyük başarısını da dile
da yazdığı «Şifā» başlıklı ansiklopedik getirmeliyiz. J. Hirschberg onun kitabını,
eseri (Kitāb eş-Şifāʾ), Arap-İslam kül- takip eden 800 yıl boyunca oftalmoloji ala-
tür çevresinin en önemli bilimsel başarıları nında yazılmış eserlerin öncüsü ve en ile-
arasında hiç şüphe yok ki yer almaktadır. risi olarak görmektedir. Bu eserin Latince
Olağanüstü yetenekli ve çalışkan bu düşü- çevirisine dair ise şöyle demekte: «Şayet
nürün «Kanon»unu Julius Hirschberg189 şu zamanında bu eserin Latince çevirisi kolay-
şekilde nitelemektedir: «[Bu eser] düzeni, ca ulaşılabilir ve buna paralel olarak daha
doğruluğu nedeniyle fevkalade, oldukça yaygınlaşmış olsaydı, o dönem Avrupa’sında
hacimli ve cerrahlık dahil bütün tıp alanlarını oftalmoloji daha yüksek bir konuma ulaşılır
kapsayan eksiksiz bir öğretiler toplamıdır ve ve insanlığın yararına daha iyi işler başarı-
dünya literatüründe hemen hemen bir ben- lırdı.»191 Hirschberg, operasyonların narkoz
zeri yoktur. Yunanlardan bize miras kalanlar yoluyla yapılmasının o dönemde bilinen tıbbî
derleme türü çalışmalar, belirli konulara ait yöntemlerden birisi olduğuna işaret etmek-
özetler ve kompilasyonlardır. Kanon ise tam te ve Araplar tarafından uygulanmış olan
bir bütünlüğe sahip bir yapıttır. Günümüzde cerrahî “uyutma” (tenvīm) yönteminin tıp
buna benzer bir “el kitabı” oluşturmak için tarihçilerinin tamamen meçhulü olarak kal-
birçok hekimin katılacağı ortak bir çalışma masını esefle karşılamaktadır192.
gerekmektedir. Kanon 500 yıl boyunca geçer- Bu yüzyılın coğrafya alanındaki çalışmaları
liliğini korurken, İbn Sīnā da Aristoteles ve arasında, bizim bildiğimiz ilk ve çok hacim-
Galen gibi hâkim bir pozisyonda bulundu.» li coğrafya sözlüğüne işaret edilmelidir. Bu
Bu kitap 12. yüzyılda Latince’ye çevrildi ve 17. eser Cordobalı Ebū ʿUbeyd ʿAbdullāh b.
yüzyıla kadar Avrupa tıp bilimini etkiledi. ʿAbdulazīz er-Bekrī193 tarafından ortaya kon-
İbn Sīnā’nın yine aynı şekilde hacimli ve muştur. Bu coğrafyacı, tarihçi ve leksikog-
kapsamlı ansiklopedik eseri, doğal cisimler raf, elinin ulaşabildiği birçok monografiden
prensibi öğretisini, dünyanın yapısını, varoluş ve diğer kaynaklardan yararlanarak kervan-
ve yok oluşu [el-kevn ve-el-fesād], doğadaki saraylar, dağlar, ırmaklar, su kaynakları vs.
etkinlik ve edilgenliği, meteoroloji ve coğraf- hakkında alfabetik düzenlenmiş bir başvuru
yayı, psikoloji, botanik, zooloji, matematik, eseri meydana getirdi. Yine aynı yazar, beşeri
astronomi, müzik, felsefe ve mantık gibi disip- coğrafya doğu ekolüne mensup coğrafyacı-
linleri kapsamaktadır190. Bu eser 12. yüzyılda larından bağımsız olarak bize çok değerli bir
Johannes Hispaniensis tarafından Latince’ye “ülkeler coğrafyası” eseri bırakmıştır (Kitāb
çevrilmiş ve böylelikle yüzlerce yıl Avrupa’da el-Mesālik ve-el-Memālik). Bu eserin yüksek
bilimlerin gelişimini etkilemiştir. değeri, onun İspanya ile ilgili çok başarılı
betimlemelerinde ve çok nadir ve bize kadar
cennas, Halle ve New York 1907 (Tıpkıbasım: Islamic 193 Muʿcem ma-staʿcem min Esmāʾ el-Bilād ve-el-Mevāḍiʿ,
Philosophy Cilt 40-41), s. VIII. ed. Muṣṭafā es-Seḳḳā, 4 cilt, Kahire 1945-1951.
G İ R İ Ş 33
ulaşamamış kaynaklardan alınan orta ve doğu da sıralanan büyük başarıları arasında son
Avrupa ile kuzey Afrika’ya dair bilgilerde yat- olarak, ʿAbdulḳāhir b. ʿAbdurraḥmān el-
maktadır194. Curcānī’nin (ö. 471/1078) dil bilimleri ala-
Tarih bilimi alanında ise el-Bīrūnī’nin nındaki çok yüksek önem taşıyan iki eseri
Hindistan’a dair yazdığı eserden bahse- anılmalıdır. Bunlar Kitāb Delāʾil el-İʿcāz
dilmelidir. Bu eser, örnek alınabilecek bir ve Kitāb Esrār el-Belāġa isimli eserlerdir.
hakikat sevgisine, eleştirici bir düşünceye, İlk esere dair yaptığı çok önemli çalışma-
keskin bir gözleme, dünya kültürlerine karşı sında Max Weisweiler196 şu tespitte bulun-
şaşırtıcı bir açıklığa ve yazarın nesnelliğine maktadır: «Yazar, dil vasıtası ile duyulan
tanıklık etmektedir. el-Bīrūnī Hint kültürünü, ifadeleri sebep, amaç ve tesir esasına göre
Hindistan’daki dinleri ve bilimleri bizzat ken- psikolojik açıdan kavramaya çalışmakta-
disi uzun yıllar orada yaşadığı sıralarda yap- dır.» Görünen o ki el-Curcānī, kendisinin
tığı araştırmalar ve gözlemler temelinde ele bu öncü düşüncelerle ve verdiği örneklerle
almakta ve işlemektedir. Eserin girişinde şöyle stilistik gramerin temellerini attığının farkında
demektedir195: «Bu kitap polemik değildir, değildi. Bu disiplin bir sonraki nesilde ʿilm el-
sadece gerçeklerin kaydedilmesidir. Burada meʿānī adı altında sistematik olarak kurgulan-
ben, Hintlilerin teorilerini olduğu gibi akta- mış bir ders kitabı formunda dil bilimlerinin
racağım ve bunlarla ilişkili olarak Yunanların yeni bir dalı haline gelmiştir197. el-Curcānī’nin
benzer teorilerini aralarındaki yakınlığı gös- insanda hayranlık yaratan düşüncelerinin
termek için anacağım.» el-Bīrūnī’nin kitabı, bugünden yarına oluşamayacağı, daha ziyade
erken Abbasi döneminden beri tanıdığımız, evvelce uzunca süren bir gelişimin neticesi
yabancı kültürleri ve dinleri tanımaya yöne- olarak ulaşılabilen yüksek bir seviyeyi gös-
lik bir anlayış geleneğinden beslenmektedir. terdiğini ispata kalkışmaya gerek yoktur. Bu
Bu gelenek, birçok seyahat kitaplarında, el- alanda daha önceden oluşmuş ve süregelmiş
Mesʿūdī’nin şaheser olarak nitelendirilebi- çalışmalar ve başarılar bugün daha iyi bilin-
lecek eserlerinde ve el-Bīrūnī’nin «Geçen mektedir198.
Devirler Kronoloji» sinde ifadesini bulma- Hellmut Ritter199 yayın ve Almanca’ya çeviri-
ya başlamıştı. el-Bīrūnī’nin Hindistan kitabı sini yaptığı ʿAbdulḳāhir el-Curcānī’nin Esrār
yabancı uygarlıkları tanıtılmasında aşılama- el-Belāġa (Belagatın Sırları) eserinde «şiirin
mış bir zirvedir, hatta sadece Arap-İslam kül- estetik değerlendirilmesinin psikolojik temel-
türünde değil. lendirilmesini» keşfetmiştir. Kitabın tahkiki
Bu 5./11. yüzyılın seçilmiş olarak bura- ve Almanca çevirisiyle yaklaşık 25 yıl uğra-
şan, Arap dilini ve yazınını en iyi bilenler-
den birisi olan araştırmacı, bildiği kadarıy-
194 Mac Guckin de Slane tarafından yayınlanmış olan bu la buna benzer bir çalışmanın «İslam kültür
eserin bu bölümünün adı Kitāb el-Muġrib fī Ḏikr Bilād
İfrīḳiyye ve-el-Maġrib’dir, Cezair 1857 (Tekrarbasım:
Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 134), Fransızca
196 ʿAbdalqāhir al-Curcānī’s Werk über die Unnachahm-
çevirisi aynı yazar, Cezair 1913 (Tekrarbasım: Islamic
Geography serisi içerisinde Cilt 135). lichkeit des Korans und seine syntaktisch-stilistischen
195 Kitāb Taḥḳīḳ mā li-l-Hind min Maḳūle Maḳbūle Lehren, Oriens içerisinde 11/1958/77-121, özellikle s. 79.
fī el-ʿAḳl ev Merzūle. Edward Sachau tarafından 197 Krş. Simon, Udo Gerald: Mittelalterliche arabische
yayınlanmıştır, Londra 1887 (Tıpkıbasım: Islamic Geog- Sprachbetrachtung zwischen Grammatik und Rhetorik:
raphy serisi içerisinde Cilt 105); Burada yapılan alıntılar ʿilm al-maʿānī bei as-Sakkākī, Heidelberg 1993, s. 3-4.
Max Krause’den alınmıştır, al-Biruni. Ein islamischer 198 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 9, s. 11.
Forscher des Mittelalters, Der Islam içerisinde (Berlin) 199 Die Geheimnisse der Wortkunst (Asrār al-balāġa) des
26/1942/1-15, özellikle s. 13. ʿAbdulqāhir el-Curcānī. Wiesbaden, 1959, s. 1.
34 G İ R İ Ş
595/1198) ve İbn Ṭufeyl’in talebesi Nūreddīn İslam dünyasının batısından Endülüslü mate-
el-Biṭrūcī (ö. 600 civarında) gibi. Onlar, geze- matikçi ve astronom Cābir bin Eflaḥ adını
genlerin yörüngedeki hareketlerinin tekdü- tekrar dile getirmek istiyorum. Birçok mate-
ze oluşu prensibinin ayrık merkezli ve ek matik tarihçisi, onun Almagest kritiği çalışma-
yörüngelik (eksantriklik ve episikller) var- sının trigonometri bölümünün Avrupa’da bu
sayımı vasıtasıyla bozulduğuna inanıp, bunu disipline çok büyük bir etkide bulunmuş oldu-
kendilerinin düşündükleri modellerle düzelt- ğu görüşündedirler. Mesela, Regiomontanus
meye çalıştılar. Bu yönde Batı astronomi- (1436-1476) De triangulis omnimodis adlı
sine büyük ve sürekli etkiyi bu ekolün son eserinde Cābir bin Eflaḥ’ın kitabından çok
temsilcisi Nūreddīn el-Biṭrūcī’nin kitabı yap- şey almıştır. Johannes Tropfke’ye göre210 o,
mıştır. Yayınlanmasından çok kısa bir süre «Regiomontanus, eserinin ilk bölümlerin-
sonra Michael Scotus (ö. yaklaşık 235) tara- de öncülerinin ulaştığı sonuçları bağımsız
fından yapılan çeviri, bu eserin İspanya dışı bir şekilde işlerken, dördüncü bölümünde
Avrupa’ya da ulaşmasını sağladı. İbn Ṭufeyl Cābir’in çıkarımlarına kelimesi kelimesine
ve İbn Rüşd gibi el-Biṭrūcī de gezegen küre- bağlı kalmaktadır». Küresel trigonometri tari-
lerinin yeryüzü orta noktası çevresinde ortak hinde211 temel bir formül onun adıyla adlan-
merkezli bir tarzda dönmeleri gerektiğini ve dırılmaktadır: “Geber [Cābir] Teoremi”. Bu
yine tıpkı İbn Rüşd gibi gezegenlerin helezoni teorem, dik açılı küresel bir üçgen, verilen bir
olarak değişik eksenlerle hareket ettiklerini dik kenar ɑ ve verilen bir komşu açı β ’den
düşünüyordu (Katalog II, 12f.)207. hesaplanabilir, bu da cos α = cos ɑ sin β for-
Bu dönem matematiğinde, İslam dünyasının mülüne götürür.
doğusunda daha önce bahsi geçen Şerefeddīn Son olarak 6./12. yüzyıl matematiğinin
eṭ-Ṭūsī (ö. 606/1209’den sonra) önemi çok birinci sınıf bir matematikçisine, Aḥmed
belirgin bir rol oynamıştır. el-Muʿādelāt208 b. Muḥammed İbn es-Serī b. eṣ-Ṣalāḥ’a (ö.
isimli kitabıyla üçüncü dereceden denklemle- 548/1153) işaret etmek gerekir. İbn eṣ-Ṣalāḥ,
rin sistematik bir tarzda ele alınması sürecinde Yunan ve önceki dönem Arap otoritelerinin
çok önemli bir yer elde etmiştir. O, ʿÖmer el- ulaştıkları sonuçları yeniden gözden geçir-
Ḫayyām’ın yolunu takip ederek aradan geçmiş meye ve eleştirmeye adadığı bir dizi eser
yüzyıl boyunca İslam dünyasında matematiğin kaleme almıştır. Böyle bir eleştiriye gerçek-
ulaştığı ilerlemeler hakkında fikir veriyor. Bu ten ehil olduğunu, kendi Arap öncülerinin
ilerlemeler kendilerini özellikle numerik ve Yunanlara yönelttikleri eleştirileri yeniden
geometrik gelenekler bağlamında ve bütün- gözden geçirmede ve kısmen çürütmede
cül bir numerik işlemler dizisinin formüle tarihsel olarak adil olmayı ön plana aldığını,
edilmesinde ve temellendirilmesinde kendini Matthias Schramm’ın212 onun bir kitabı hak-
gösterir209.
210 Geschichte der Elementar-Mathematik, 2. Baskı, Cilt
5, s. 137; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 53.
207 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 36-37. 211 von Braunmühl, A.: Vorlesungen über Geschichte der
208 Sharaf al-Dīn al-Ṭūsī, Oeuvres mathématiques: Algè- Trigonometrie, Cilt 1, Leipzig 1900, s. 81-82; Tropfke, J.:
bre et géométrie au XIIe siècle. Texte établi et traduit par a.e., Cilt 5, s. 131-132; Juschkewitsch, A.P.: a.e, s. 304;
Roshdi Rashed, 2 Cilt, Paris 1986. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 53.
209 Berggren, J.L.: Innovation and tradition in Sharaf al- 212 Ibn al-Haythams Stellung in der Geschichte der
Dīn al-Ṭūsī’s al-Muʿādalāt, Journal of the American Ori- Wissenschaften, Fikrun wa Fann içerisinde (Hamburg)
ental Society içerisinde 110/1990/304-309, özellikle 309. 6/1965, s. 65-85, özellikle 81.
36 G İ R İ Ş
kındaki araştırmasından öğrenmekteyiz. imal edilmiş özel bir su saati (Katalog III,
Fizik ve teknoloji alanının bu dallarının 6./12. s. 117), ve geç dönem antiketeden bilinen
yüzyılda Arap-İslam kültür dünyasında ulaş- farklı sıvıların özgül ağırlıklarını belirlemeye
tığı yüksek seviyeyi gösteren en azından iki yarayan bir areometre (Katalog V, 12 vd.)
kitap tanıyoruz. Bu eserler ʿAbdurraḥmān tanıtmaktadır.
el-Ḫāzinī’nin213 (515/1121 yılında yazdığı) el-Ḫāzinī’nin, bir cismin daha ince havada
Mīzān el-Ḥikme ile, Ebū el-ʿİzz İsmāʿīl İbn ağırlık kazandığını ve daha yoğun havada
er-Rezzāz el-Cezerī’nin214 (yaklaşık 600/1203 veya suda ise ağırlığının azaldığını bilmesi
yılında kaleme aldığı) el-Cāmiʿ beyn el-ʿİlm hayli ilginçtir215. Onun şu düşüncesi de olduk-
ve-el-ʿAmel en-Nāfiʿ fī Ṣınāʿat el-Ḥiyel isimli ça dikkate değerdir: «Sıvılar bir kapta, eğer
eserleridir. bu kap yerin merkezine daha yakın ise daha
Mīzān el-Ḥikme adı bir “Bilgelik Terazisi” büyük bir hacim, eğer daha uzak ise daha
konusunda bir eser vaat ediyorsa da, kitabın küçük bir hacim kaplarlar.»216 E. Wiedemann
içeriği bunun çok ötesine gitmektedir. Yazar, 1890 yılında Roger Bacon’ın (13.yüzyıl) Opus
her şeyden önce, özgül ağırlıkları belirle- majus217 isimli kitabında aynı düşünceyi bul-
me konusunda el-Bīrūnī’nin ulaşmış olduğu muş ve her iki yazarın delillerinin birbirlerine
sonuçları geliştirmekte ve tamamlamakta- yakın olduğunu ve Bacon’ın argümantasyonu-
dır. Kitabın adında geçen terazi, hata oranı- nun «Arab’ınkine oranla biraz daha çapraşık»
nı 1/60000 lik bir hassasiyete hedefleyecek bulunduğunu tespit etmiştir. el-Ḫāzinī’nin
tarzda yapılmıştır (Katalog V, s. 5 vd.). el- Mīzān el-Ḥikme’si kelimenin tam anlamıyla
Ḫāzinī suyun özgül ağırlığının sıcaklık dere- bir fizik kitabıdır ve bize 6./12. yüzyılda Arap-
cesine bağlı olduğuna ilişkin açık-seçik bir İslam bilginlerinin bildiği birçok fiziksel yasa-
bilgiye sahiptir ve bu anlamda ulaştığı gözlem ları öğretmektedir. Onun, deneylerin İbn el-
sonucunu, kendi terazisinde tarttığı suyun Heysem ve el-Bīrūnī’den de alışık olduğumuz
yazın kışa göre daha düşük bir ağırlığa sahip yüksek değerli anlatımları ve deneyi çalışma
olduğunu belirtmektedir. Ayrıca o, dakikala- sırasında sistematik olarak kullanılacak bir
rı ölçmek maksadıyla terazi prensibine göre elaman diye tanıması göze çarpıyor.
213 Bkz. Khanikoff, Nicolas: Analysis and extracts of 215 Bkz. Mīzān el-Ḥikma, ed. Khanikoff s. 68 (Tekrarbasım:
Kitāb Mīzān al-ḥikma [Arapça Orijinal olarak verilmiştir] s. 68); ed. Haydarabad s. 69 (Tekrarbasım: s. 414); Ger-
«Book of the Balance of Wisdom», an Arabic work on the land, E.: Geschichte der Physik. İlk bölüm: Von den ältesten
water-balance, written by Khâzinî, in the twelfth century, Zeiten bis zum Ausgange des achtzehnten Jahrhunderts,
Jourmal of the American Oriental Society içerisinde Münih ve Berlin 1913 (=Geschichte der Wissenschaften
(New Haven) 6/1860/1-128 (Tıpkıbasım: Natural Sci- in Deutschland. Neuere Zeit. Cilt 24), s. 175.
ences in Islam serisi içerisinde Cilt 47, s. 1-128); Ibel, 216 Mīzān el-Ḥikma, ed. Khanikoff s. 38 (Tekrarbasım:
Thomas: Die Wage im Altertum und Mittelalter, Erlangen s. 38); ed. Haydarabad s. 25 (Tekrarbasım: s. 484); Wi-
1908, s. 73-162 (Tıpkıbasım: Naturalsciences in Islam seri edemann, E.: Inhalt eines Gefäßes in verschiedenen Ab-
içerisinde Cilt 45- s. 77-166); Brockelmann, C.: GAL, 1. ständen vom Erdmittelpunkte nach Al Khâzinî und Roger
Suppl. Cilt, s. 902. Metin Bombay’da bulunan bir camide- Baco, Annalen der Physik içerisinde (Leipzig) 39/1890/319
ki bir el yazmasından tahkik edilmiş ve Haydarabad’da (Tekrarbasım: Gesammelte Schriften içerisinde Cilt 1,
basılmıştır, 1940. (Tıpkıbasım: Naturalsciences in Islam s. 41); aynı yazar: Inhalt eines Gefäßes in verschiede-
seri içerisinde Cilt47, s. 219-510). nen Abständen vom Erdmittelpunkt, Zeitschrift für Phy-
214 Birçok el yazması halinde bize ulaşmış olan eser Aḥmed sik içerisinde (Braunschweig ve Berlin) 13/1923/59-60
Y. el-Ḥasan tarafından yayınlanmıştır, Halep 1979; (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi içerisinde
İngilizce çevirisi Hill, Donald R.: The Book of Knowledge Cilt 47, s. 217-218.
of Ingenious Mechanical Devices, Dordrecht ve Boston 217 The <Opus majus> of Roger Bacon, ed. Bridges, John
1974; 3606 nolu Ayasofya nüshasının tıpkıbasımı Institut H., London 1900 (Tekrarbasım: Frankfurt 1964) Cilt 1, s.
für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften 157-159; İngilizce çevirisi Burke, Robert B., Philadelphia
tarafından yapılmışıtır 2002. 1928, Cilt 1, s. 179-180.
G İ R İ Ş 37
Söz edilen kitaplardan ikincisi, daha önce bağımsız olarak oluştuğunu bilmemekteyiz219.
tanınmayan İbn er-Rezzāz el-Cezerī tara- el-Cezerī’nin kitabındaki kendi yaratıcılık
fından Āmid [Diyarbakır] prensi Nāṣireddīn payına gelince: Arap-İslam kültürünün tek-
Maḥmūd b. Muḥammed b. Ḳarāʾarslan’ın noloji tarihi araştırmaları kesin ve sağlam
isteği üzerine yazılmaya başlanan ve onun sul- bir zemine oturmadıkça ve genel bilim tarihi
tan oluşundan iki yıl sonra tamamlanan kitap- çerçevesindeki yeri tatmin edici bir şekilde
tır. Birçok nüshalarla ve renkli resimlerle açıklanmadıkça biz, eserinde tanıttığı buluş-
donatılmış olarak günümüze ulaşan bu eser, ların bazılarının onun buluşları olduğuna dair
mekanik alanında yazmalarına kavuştuğumuz sadece tahmide bulunabiliniriz220. Tek bir şey
kitapların kuşkusuz en güzelidir. «Ekinoksal kesin olarak söylenebilir ki, bu eser kültürel
ve temporal [gece ve gündüz eşitliği ve gün ve bilimsel açıdan ulaşılan yüksek seviyenin
uzunlukları esaslarına göre yapılan] saatler» tarihsel bir tanığıdır. Araçlar ve cihazlar ile
ve «cisimleri doğal konumlarından başka bunların imali ve kullanılan malzemeler hak-
cisimler aracılığıyla hareket ettiren makine- kında bu eserden yeni bilgiler öğrenmekteyiz.
ler» yazarın kitabında ele aldığı konulardan Bu açıdan bakıldığında kitap, her ne kadar
bazılarıdır. O, en ince ayrıntılarına varınca- bütün İslam dünyasında ulaşılan teknoloji
ya kadar toplam 50 makine ve nesneyi bir seviyesini ortaya koymakta muhtemelen tem-
mühendis bakış açısıyla tanıtmakta ve 50’sini sil niteliği taşımıyorsa da, genel bilim tarihini
tam ve yaklaşık 100’ünü detay resimlerle öyle- anlamada çok önemli katkılar sağlamaktadır.
sine anlaşılır bir şekilde donatmaktadır ki, Bu kitapta tanıtılan bazı araçlar, daha son-
bunlar çok ciddi zorluklarla karşılaşmadan raları Avrupa’da araç ve gereçler hakkında
imal edilebilir. yazılmış kitaplarda tanıtılan araçlarla yakınlık
Haçlı savaşlarının halk arasındaki iletişimi ve göstermektedir; bununla birlikte doğrudan
İslam ülkeleri arasında kitap ve bilgi dolaşımı- bir bağlantı yokmuş gibi görünüyor.
nı zorlaştırması gibi o dönemin hiç de uygun 6./12. yüzyılın coğrafya alanında en kayda
olmayan politik koşulları altında Anadolu’nun değer başarısı, Malaga’da 1042-47 ve 1054-55
doğusunda ortaya çıkmış olan bu eserin, muh- yılları arasında hüküm sürmüş olan II. İdrīs’in
temelen Arap-İslam teknolojisinin o zaman- soyundan gelen Ebū ʿAbdullāh Muḥammed
lar veya genel olarak ulaşmış olduğu en son b. Muḥammed b. ʿAbdullāh el-İdrīsī tarafın-
gelişim basamağını yansıtmış olması beklene- dan meydana getirilmiş coğrafya eseridir. Batı
mez. Burada söz konusu olan kitap, maharetli İslam dünyasının bu asilzadesi ya Normanların
bir mühendisin yetenek ve anlayışı ölçüsünde, Kralı II. Roger’ın (dönemi: 1130-1154) misa-
sahip olduğu bilgi kaynakları temelinde ve firi olarak ya da sadece bir seyyah olarak
içinde bulunduğu yaşam koşullarının gerek- Palermo’ya gelmiştir. Uzun yıllar süren ikame-
sinimleri çerçevesinde oluşturabileceği bir ti esnasında, ev sahibinin isteğiyle gümüş bir
çalışmanın ürünüdür. Mesela hidrolik cihaz- disk üzerinde yuvarlak bir dünya haritası, buna
lardaki su durumunu düzenlemeye yarayan bağlı olarak 70 parçaharita ve bir de Nüzhet el-
konik valf ilk olarak el-Cezerī’nin kitabında Müştāḳ fī İḫtirāḳ el-Āfāḳ adı altında bir dünya
rastlanıyorsa, bu tek başına onu bu gerecin coğrafyası kitabı ortaya koymuştur. Ayrıca
mucidi olarak görmemiz için yeterli sebep o, bir sonraki Kral I. Guillaume (dönemi:
olamaz218. Ayrıca belirtilmelidir ki, bu tarz
valf Avrupa’da 18. yüzyıla kadar bilinmiyordu.
Bunun bilgisinin Arap-İslam dünyasından mı
Batı dünyasına geçtiğini, ya da Batı’da bunun 219 Bkz. Mayr, Otto: The Origins of Feedback Con-
trol, in: The Scientific American içerisinde (New York)
223/1970/111-118, özellikle s. 114; Hill, D.R.: The Book of
Knowledge of Ingenious Mechanical Devices, a.y., s. 279.
220 Bkz. Enstitümüzün yaptığı tıpkıbasımın girişi s. VIII-
218 Bkz. Enstitümüzün yaptığı tıpkıbasımın girişi s. VIII. IX.
38 G İ R İ Ş
1154-1161) için kitabının kısaltılmış bir versi- ve sapmalar bir yana bırakılırsa, el-İdrīsī’nin
yonunu Üns el-Mühec ve-Ravḍ el-Furec adı haritası öncüsü olan dünya haritasını birçok
altında 72 parçaharita ekleyerek sağlamıştır. açıdan aşmaktadır. Mesela, Avrupa, özellikle
Gümüşten yapılmış yuvarlak dünya haritası Akdeniz bölgesi nispeten daha iyi gösterilmiş,
(Tabula Rogeriana) 1160 yılında isyancılar kuzey doğu Asya tamamen yeniden şekillen-
tarafından parçalanmış ve aralarında payla- dirilmiş ve orta Asya da gölleri ve ırmaklarıyla
şılmıştır. daha gelişmiş düzeyde ortaya konulmuştur.
Dünya haritasının ve parçaharitaların kop- Bunun ardından şöyle bir soru belirir: Aslında
yaları, birçok kez yapılmış kopyalamanın son yerinde yürütülmesi ve nesiller boyu devam
ürünü olarak coğrafya eserinin birkaç yazma etmesi gereken bir çalışmayı kaçınılmaz kılan
nüshası içerisinde bize ulaşmıştır. el-İdrīsī’nin bir haritayı nasıl olur da bir coğrafyacı otur-
bu haritaları nasıl yaptığına ve bütün çalış- duğu Sicilya’da gerçekleştirebilmiştir? Ben,
malarının coğrafya tarihi açısından önemine böyle bir çalışmanın sonucunun (haritalar
ilişkin sorulan soru çoktandır tartışılmakta ve da içeren) kitap olarak el-İdrīsī’ye gerçek-
hayli farklı şekillerde yanıtlandırılmaktadır. ten ulaşmış bulunduğuna inanıyorum. Bu
Haritaların nasıl oluşturulduğuna ilişkin soru- kitap Ḫānāḫ (Ġāġān veya Cānāḫ) b. Ḫāḳān
lan sorunun tartışılmasında, hemen hemen el-Kīmākī isimli birisi tarafından kaleme
sürekli olarak şu varsayımdan hareket edil- alınmıştır ve el-İdrīsī bu eseri kendi kay-
miştir: el-İdrīsī, Ptoleme’nin dünya haritasını naklarından birisi olarak zikretmektedir222.
model olarak önünde bulundurmuş olmalı- Göründüğü kadarıyla Kimak Türklerinden
dır. Elbette daha 20 yıl önce bulunmuş olan, bir hükümdarın coğrafi-kartografik eseri olan
Halife el-Meʾmūn (dönemi: 198-218/813-833) bu kitap, Arap-İslam kartografi geleneği içe-
coğrafyacıları tarafından yapılmış dünya hari- risinde oluşmuş bulunan “haritası yapılacak
tası ve parçaharitalar bu tartışmalar sırasın- yerde uzun süreli veri toplama” yöntemini asıl
da göz önüne alınamazdı. Sorunun ayrıntılı almıştır. el-İdrīsī’deki kuzey ve kuzey doğu
bir tartışmasının Geschichte des arabischen Asya sunumu, el-Meʾmūn coğrafyacılarının-
Schrifttums isimli kitabımın 10 ve 11. ciltlerin- kine nispetle oldukça yenidir –tabî ki sözde
de ve ayrıca müsvedde halde bulunan beşeri Ptoleme haritalarını burada dile getirmeye
coğrafya hakkındaki ciltte yer aldığına işaret bile gerek yok– ve 18. yüzyıla kadar Avrupa’da
ederek görüşümü çok kısa bir şekilde aşağıda çizilmiş dünya haritalarının çoğunda bu şekil
ifade ediyorum: Aslında harita çizimine bir görülmektedir. Bildiğim kadarıyla şimdiye
girişten ibaret olan Ptoleme Coğrafyası, çok kadar hiçbir coğrafya tarihçisi, Avrupa harita-
büyük bir ihtimalle hiçbir harita içermemek- larındaki bu Asya formunun nereden geldiği
teydi. Ptoleme’ye atfedilen haritalar 13. yüz- sorusunu sormamıştır.
yıldan 14. yüzyıla geçiş döneminde Bizanslı Kanaatimce el-İdrīsī’nin dünya haritası, yeter-
Maximos Planudes tarafından, Ptoleme’nin sizliklerine rağmen, el-Meʾmūn haritasının,
kitabındaki koordinatlar temel alınarak ve Arap-İslam kültür çevresinde ortaya çıkışın-
muhtemelen el-Meʾmūn coğrafyacılarının dan beri kartografinin geçirmiş olduğu geli-
dünya haritasından istifade edilerek kaza- şimi takip etmemize olanak tanımaktadır.
nıldı221. Bugün biz, el-İdrīsī’nin, el-Meʾmūn Ayrıca bu harita, uzun süreden beri tartışılan,
haritalarını model olarak göz önünde bulun- portolan diye adlandırılan haritaların köke-
durduğunu ispat edebiliriz. Enlem-boylam ninin ne olduğu ve 13. - 14. yüzyılda Avrupalı
ağının ortadan kaldırılması ve yerine sehven denizciler ve kartograflar arasında nasıl «bir-
yedi iklimi gösteren eşit aralıklı paralelle- denbire ortaya çıkabildiği» sorusunu cevap-
rin konulması gibi göze çarpan bazı hatalar
222 Nüzhet el-Müştāq, Opus geographicum içerisinde ed.
Bombaci, A. ve diğerleri: Neapel ve Roma 1970-1984, Cilt
221 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 50-57. 1, s. 5; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 349.
G İ R İ Ş 39
ischer Transkription und Übertragung in neuzeitliche Islām içerisinde Cilt 4, Leiden ve Leipzig 1934, s. 547-
Kartenskizzen. Konrad Miller tarafından giriş mahiyetin- 548.
deki metinlerle yayınlanmıştır, 6 Cilt, Stuttgart 1926-1931 226 Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
(Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt Wissenschaften tarafından tıpkıbasımı yapılmıştır,
240-241). Frankfurt 3 Cilt 1995.
40 G İ R İ Ş
fazla bitkisel ilaca «yaklaşık bir düzine dilden el-Hādī li-eş-Şādī isimli bu konuda kaleme
binlerce sinonim»227 toplamıştır228. Bağdatlı alınmış eserlerindeki malzemeleri bir araya
filolog Ebū Manṣūr Mevhūb b. Aḥmed el- getirilmiştir234.
Cevālīḳī229 (ö. 539/1144) kitaplarından biri- Burada bir de 6./12. yüzyılda savaş tekniği
sini, Arapça’ya alınmış yabancı kelimeler alanında kaydedilen ilerlemelerden bahse-
ve Arapçalaşmış kelimelere hasretmiştir dilecektir. 1948 yılında Claude Cahen tara-
(Kitāb el-Muʿarreb). Şimdiye kadar tama- fından ilgili uzmanların bilgisine sunulan bir
men bilinmez olarak kalmış, nispeten hacimli kitap, bu konu hakkında çok faydalı bilgiler
bir Arapça-Farsça sözlük olan eṣ-Ṣaḥīfa el- taşımaktadır. Bu bilgiler konunun uzmanı
ʿAẕrā’daʾ230 yazar Muḥammed b. ʿÖmer en- tarihçilerin bazı tez ve hipotezlerinin savunu-
Nesefī231 tarafından kendisinin iki öncülü, el- lamaz olduğunu göstermektedir. Söz konusu
Ḥuseyn b. ʿAlī ez-Zevzenī’nin232 (ö. 486/1093) olan eser, Eyyubi Sultanı Ṣelāḥaddīn (döne-
Kitāb el-Maṣādir ve Aḥmed b. Muḥammed mi: 569-589/1174-1193) zamanında Murḍā
b. Aḥmed el-Meydānī’nin233 Kitāb es-Sāmī ve b. ʿAlī b. Murḍā eṭ-Ṭarsūsī (Katalog Cilt
V, s. 94) tarafından yazılmış olan Tabṣıra
Arbāb el-Elbāb isimli eserdir. Bu eserde
227 Meyerhof, Max: Über die Pharmakologie und Botanik
birçok şeyin yanı sıra büyük bir tatar oku
des arabischen Geographen Edrisi, Archiv für Geschich-
te der Mathematik, der Naturwissenschaft und der Tech-
(arbalet) (ḳavs ez-ziyār) tanıtılmaktadır. Bu
nik içerisinde (Leipzig) 12/1930/45-53, 236, özellikle s. aletin o döneme kadar yapılmış olanların
51 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt en büyüğü, en uzun menzillisi ve en etkilisi
96, s. 59-68, özellikle s. 65); aynı yazar: Die allgemeine olduğu rivayet edilmektedir. Onun, birbiri-
Botanik und Pharmakologie des Edrisi, Archiv für Ge- ne yapıştırılmış çok sayıdaki ahşap ve boy-
schichte der Mathematik, der Naturwissenschaft und der nuz plaka katlarından oluşan devasa yayı, bir
Technik içerisinde (Leipzig) 12/1930/225-236, özellikle
çark kullanılarak (yaklaşık yirmi kişi yerine)
226 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt
96, s. 69-80, özellikle s. 70). bir ya da iki kişi tarafından gerilebiliyordu. Bu
228 el-İdrīsī eserini oluştururken muhtemelen el-Bīrūnī’yi tür tatar oku (arbalet) Avrupa’da 13. yüzyılda
örnek almıştır. el-Bīrūnī bitki ilaçları kitabında, Kitāb ortaya çıkmaya başladı. Leonardo da Vinci’nin
eṣ-Ṣaydana’da, birçok bitkisel ilaç için onlarca dilden bu tarz bir fırlatma aletinin dev bir modelini
değişik isimler ilave etmiştir «hemen her zaman Yunanca, resmetme fantazisini muhtemelen bu canlan-
Süryanca, Farsça, Hintçe ve sıklıkla da İbranca, merkez dırmıştır (Katalog Cilt V, s. 119). Görüldüğü
ve güney Asya dilleri (Hwarizm, Belh, Tohar, Zabul, Si-
cistan, Sind ağız ve dillerince vb.)», bkz. Meyerhof, M.:
kadarıyla haçlı seferleri, Müslümanları Suriye
Das Vorwort zur Drogenkunde des Bērūnī, Quellen und ve Mısır’da kendilerini olabildiğince etkili
Studien zur Geschichte der Naturwissenschaften und der silahlarla savunmaya itmiştir. Bu tür silahla-
Medizin içerisinde (Berlin) 3/1933/157-208, özellikle 170 rın geliştirilmesi 7./13. ve 8./14. yüzyıla kadar
(Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 96, devam etmiştir.
s. 171-240, özellikle 184).
229 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 280, Suppl. Cilt
1, s. 492. 233 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 289, Suppl. Cilt
230 Benim bildiğim tek nüsha İstanbul’da Topkapı Sarayı 1, s. 506-507.
Müzesi Kütüphanesinde bulunmaktadır, III. Ahmet, no. 234 Maḥmūd b. ʿÖmer ez-Zemaḫşerī’nin Muḳaddime el-
2707 (649 H.), bkz. F. E. Karatay’ın hazıladığı katalog Cilt Edeb isimli eserini 6./12. yüzyılın Arapça-Farsça sözlüğü
4, s. 29. olarak göz önünden bulundurmuyorum. Bu kitabın bir-
231 Eserdeki bazı işaretlerden en-Nesefī’nin el- çok el yazmasında rastlanan Farsça, Türkçe ve Moğolca
Meydānī’nin bir çağdaşı olduğu sonucuna varılabilir. kelimeler daha sonraki dönemlerin ilaveleri gibi görünü-
232 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 288, Suppl. Cilt yorlar, bkz. Grotzfeld, Heinz: Zamaḫšarī’s muqaddimat
1, s. 505. al-adab, ein arabisch-persisches Lexikon? Der Islam içe-
risinde (Berlin) 44/1968/250-253.
G İ R İ Ş 41
de doğudan batıya doğru hareket eden geze- ʿUrḍī. A thirteenth century reform of Ptolemaic astron-
gen episikllerinin eş zamanlı olarak (doğuya omy. Kitāb al-Hayʾah, yayınlayan George Saliba Beyrut
1990.
42 G İ R İ Ş
7./13. yüzyılın astronomi alanındaki en önemli bilimlerinin tipik gelişmesine şahitlik etmekte
başarılarından birisi de, Urmiye gölünün güney olup geleceğin matematikçi nesillerini çok
doğusunda bulunan Merāġa’da bir rasatha- derinden etkilemiştir. aṭ-Ṭūsī’nin geometri
ne kurulmasıdır. Bu proje yaklaşık 657/1259 alanında (bkz. Katalog III, s. 127) ileride bah-
ve 668/1270 yılları arasında Batı Moğol sedilecek olan, paraleller öğretisinin geliştiril-
İmparatorluğu’nun kurucusu Hulâgu’nun mesinde oynadığı rolün yanı sıra onun bileşik
emriyle, Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī’nin yönetiminde, oranlar teorisine yaptığı katkı da anılmalıdır.
Bağdat ve Suriye’de faaliyette bulunurken Onun paraleller öğretisi 18. yüzyılda Öklidci
buraya getirilen bir grup astronom tarafından olmayan geometrinin doğmasına yol açmıştır.
gerçekleştirilmiştir. Astronomik gözlem ama- Onun «Oranları ölçme» teorisi de Gregorius a
cıyla inşa edilmiş büyük ana bina ve burada ilk Sancto Vincentio’nun (1584-1667) «Oranların
kez inşa edilmiş devasa aletlerle gerçekleştiri- İsimlendirilmeleri»inde kendini gösteriyor241.
len bu girişim, Arap-İslam kültürü içerisinde Bu yüzyılda matematiksel coğrafya alanında
rasthaneler tarihi bakımından çığır açıcı bir gerçekleştirilen başarılar hem niteliksel hem
öneme sahiptir. Biz bu girişimin etkilerini 16. de niceliksel olarak olağanüstü büyüklükte ve
yüzyıla kadar İslam dünyasında takip edebil- geleceği belirleyecek önemdedir. İslam dün-
diğimiz gibi, Avrupa’da 16. yüzyılın ortaların- yasının batısında Ebū el-Ḥasan el-Marrākuşī
da başlayan gelişimde de görebiliriz. (yaklaşık 600-680/1203-1280), doğu veya batı
Bu yüzyıl için karakteristik olan, öncüler ufkunun üzerinde bulunan sabit yıldızların,
tarafından kazanılmış başarıların geliştiril- bir usturlap aracılığıyla tespit edilen yüksek-
mesi ve mantıksal olarak sistemleştirilme- likleri sayesinde mekanlar arasındaki zaman
si gayretinin en veciz örneklerinden birisini farklarını ve dolayısıyla boylam farklılıkla-
Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī, trigonometriyi ilk defa rını belirlemeye ilişkin bir metot tanıtmak-
bağımsız bir disiplin halinde sunan Kitāb eş- tadır242. el-Marrākuşī ayrıca bu problemi
Şekl el-Ḳaṭṭāʿ isimli eseriyle vermektedir. Bu usturlap kullanmadan çözebilecek bir yöntem
büyük hizmet, 19. yüzyılın sonlarına doğru de önermektedir. Geschichte des arabisc-
gerçek durumun A. von Braunmühl tara- hen Schrifttums’un 10. cildinde açıklanan bu
fından ortaya konulmasına dek, uzun yıllar problem ve çözümü en geniş anlamıyla, bir
boyunca J. Regiomontus’a atfedilmiştir (bkz. sabit yıldızın yükseklik ve azimutundan [hare-
Katalog III, 135 vd.). Küresel trigonometri- ketle] onun saat açısının, diğer bir deyimle, bir
nin temel unsuru olan ve Avrupa’da ilk kez sabit yıldızın meridyen çizgisinden geçişinden
François Viète’de (1540-1603) ortaya çıkan itibaren belirlenen gökkubbesinin dönüşü ve
“polar üçgen” veya “supplementer üçgen” de yıldızın merkezinden hesaplanmasıdır243.
Naṣīreddīn’e dayanmaktadır. Gerçi bu, daha
önceleri Ebū Naṣr b. ʿIrāḳ tarafından bulun-
muştu ama ilk kez Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī tarafın-
dan açık bir şekilde tasvir edilmiştir240.
Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī’ninkiyle aynı olmayan 241 Bkz. Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 255; Sezgin, F.: a.e.,
fakat çok büyük bir ihtimalle onun yüzyılında Cilt 5, s. 58.
242 Ebū el-Ḥasan el-Marrākuşī, Cāmiʿ el-Mebādiʾ ve-
ortaya çıkmış olan Öklid “Elementler”inin bir
“yeniden ele alınıp şekillendirilmesi” çalışma- el-Ġāyāt, tıpkıbasım Frankfurt 1984, Cilt 1, s. 153-154,
160; Schoy, C.: Längenbestimmung und Zentralmeridian
sı 1594 yılında aṭ-Ṭūsī’nin kitabı olarak yayın-
bei den älteren Völkern, Mitteilungen der K.K. Geogra-
landı. Bu eser de 7./13. yüzyıl Arap-İslam phischen Gesellschaft içerisinde Viyana 58/1915/25-62,
özellikle s. 39-43 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi
içerisinde Cilt 18, s. 36-71, özellikle s. 48-52); Sezgin, F.:
240 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 57 ve Katalog III, 133 a.e., Cilt 10, s. 170.
vd. 243 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 168-171.
43
Elbette saat açısının belirlenmesi yöntemi- zaten bunu iddia etmemektedir. Tam tersine
ne ve boylam farklarının tespitinde küresel o, bizzat kendisi tarafından belirlenen koor-
trigonometrinin kullanımına ilk olarak el- dinatları, daha önceden beri varolanlardan
Marrākuşī’de rastlıyor değiliz. Evvelce el- ayırmak için, kırmızı mürekkeple belirgin ve
Bīrūnī kendi hocaları tarafından küresel üçgen tanınır hale getirdiğine işaret etmektedir245.
için varılan sonuçları matematiksel coğrafya- Bu koordinatların önemini, 19. yüzyılın orta-
nın hizmetine sunmuştu. Sonraki nesillerde larında coğrafya tarihçisi Joachim Lelewel246
–el-Marrākuşī’nin çalışmasını iyice tanıyoruz– gereği ile takdir etmiş, bunu bir «coğrafya
daha ileri götüren bir gelişim bulmaktayız. Bu reformu» diye değerlendirmiştir: «İspanya
gelişimde yerel saatin belirlenmesi için trigo- çok faydalı bir doğrultmayla daha önceki kar-
nometrik-astronomik bütün yardımcı araçla- tografyada çok büyük olarak abartılan boyut-
rın sabit yıldızlar gözlemi yoluyla sistematik larından kurtuluyor; bu abartmanın sonucu
bir şekilde hizmete sokulmasıdır. Bu, sabit yıl- olarak Afrika’nın kuzey batı tarafı aşağıya
dızların yükselmeleri ve eğimlerinden hareket doğru itilmiş ve İspanya’nın büyük bir kısmı
prensibini gittikçe daha çok ilk aşamada tutan kuzeye çıkmış ve de batıya doğru uzatılmış-
astronomik gözlem tekniğiyle Avrupa’da 16. tı». el-Marrākuşī’nin tashihleri sonucunda
yüzyılın ikinci yarısında Tycho Brahe’de kar- Mağrip’teki bütün yerler enlemsel olarak
şılaşmaktayız244. yukarı doğru çıkarılmış ve böylelikle de ger-
Bahsi geçen coğrafi boylam belirlemeye yöne- çekte olmaları gereken pozisyona kavuşmuş-
lik özgün yöntemi Ebū el-Ḥasan el-Marrākuşī lardır.
gerçekten kullanmış görünmektedir. O geriye Bağdat’ın batısında ve doğusunda bulunan
130 yerin koordinatlarını içeren bir çizelge bölgeleri, mümkün olabildiğince tam ve doğru
bırakmıştır. Bu çizelgenin coğrafya tarihin- bir şekilde astronomik-coğrafik kapsama çaba-
deki önemi, Akdeniz kıyı şehirlerinin ve İber larının 5./11. yüzyılın ilk yarısında birbirlerin-
yarımadası ile kuzey Afrika’daki birçok yerin den bağımsız başladığı, bugün tatmin edici bir
önemli ölçüde düzeltilmiş enlem ve boylam tarzda belgelenmiş görünmektedir247. İslam
derecelerini içermesinde bulunmaktadır. Bu dünyasının batısında yapılan ölçüm sonuçla-
sayede, Ptoleme Coğrafyası karşısında 19° rından birisi de şudur: Marinos- Ptoleme’den
lik ve el-Meʾmūn coğrafyacılarının ulaştığı alınan, Kanarya adalarından geçen sıfır
sonuçlarla karşılaştırıldığında ise 8° lik bir meridyeni, Atlas Okyanusuna doğru 17°30'
düzeltme ile el-Marrākuşī Akdeniz boylamı- daha batıya, yani Toledo’nun 28°30' daha
nın ölçümünde modern değere 2° - 3° kadar batısına kaydırılmıştır. Batı yarımküresinde-
yaklaşmış ve Toledo ile Bağdat arasındaki ki bu boylam derecesi tashihinden sonra,
boylam farkını 51° 30' lık bir değerle benzer bize kadar ulaşan en eski coğrafi-koordinat
şekilde düzeltmiştir. tablolarından birisinde Roma’nın 45°25' ve
İspanya’dan Bağdat’a kadar uzanan çok büyük İstanbul’un (Constantinople) 59°50' lik tashih
coğrafi bir bölgenin koordinatlarının böylesi- edilen değerleri görülmektedir. Her defasın-
ne derinden ve hassas şekilde düzeltilmesi- da 28°30' lık değerin çıkarılmasından sonra
nin tek bir insan tarafından başarılamayacağı (Roma 16°50'; İstanbul 31°20') bu değerler
ve bir insan ömrü içerisinde yapılamayacağı bugünkü değerler (Roma 16°30'; İstanbul
bir gerçektir. Ebū el-Ḥasan el-Marrākuşī de
245 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 171.
246 Géographie du moyen âge, Cilt 1, Bürüksel 1852, s.
138; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 154-167.
244 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 171. 247 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 154-167.
44 G İ R İ Ş
32°57') karşısında Roma için sadece 20' daha natlar çizelgeleri ile ya da Arap çizelgelerin bir
büyük, İstanbul için ise 1°37' daha küçüktür. veya her iki türüyle bağlılıklarını gösteriyorlar.
Toledo’ya 51°30' lık boylam farkı ve doğuda Ayrıca vurgulanmalıdır ki bu tespit, bu hari-
bulunan merkez meridyene 10° lik bir uzaklık- taların Avrupalılar tarafından Arap çizelge-
la Bağdat’ın boylam derecesi 80° olarak tespit lerinin koordinatlarına göre çizilmiş haritalar
edilmiştir248: olduğu gibi yanlış bir sonuca götürmemelidir.
Bu haritalar daha ziyade, zaman zaman Arap-
İslam dünyasından Avrupa’ya ulaşan farklı
kalitedeki haritaların ya kopyalarıdır ya da
onlara dayanarak kazanılan yeni ürünlerdir.
5./11. yüzyıldan itibaren İslam dünyasının batı
ekolü coğrafyacıları ve astronomları tarafın-
Alexander von Humboldt 1843 yılında Asie dan ulaşılan, meskûn dünyanın batı sınırı ile
centrale isimli eserinde, Libros del saber de Bağdat arasındaki boylam dereceleri üzerinde
astronomía’nın (1262-1272 yılları arasında ulaşılan radikal tashihler bu alanla uğraşan
Kastilya kralı Alfons’un emriyle tamamlan- bilginlerin çoğunluğu tarafından hemen far-
mıştır) çizelgelerinde de çifte sıfır meridye- kedilmemişti. Gerçi batı ekolünden olmayan
ninden bahsedildiğine dikkat çekmektedir249. bazı çizelgelere bu tür düzeltmeler daha 5./11.
Bugün biz, her iki sıfır meridyenine göre yüzyıldan itibaren girmiştir252 fakat yine de
yapılmış enlem-boylam çizelgelerinin 12. bunlar, genelde Bağdat’ın batısında bulunan
yüzyılın ilk yarısından itibaren İspanya dışı yerlerle sınırlı kalmışlardı. 5./11. yüzyılın orta-
Avrupa’ya da geçiş yolu bulduğunu ispatla- larından itibaren Bağdat’ın hem doğusu hem
yabilecek durumdayız. İlkin ağır ağır ortaya de batısı için elde edilmiş boylam derecele-
çıkan, sonraları yaklaşık 14. yüzyılın başların- ri tashihlerini standartlaştırma yolunda ciddi
dan 18. yüzyıla kadar, mantar misali topraktan bir inisiyatif yani Bağdat’tan itibaren doğuya
fışkırırcasına Avrupa’da ortaya çıkan yüzler- doğru sayılan boylam derecelerini Toledo’nun
ce çizelge araştırıldığında şu sonuca varılır: batısından geçen 28°30' lik sıfır meridyenine
Onlar ya Arapça örneklerin yanlışlıklarla dolu taşıma inisiyatifi için 300 yıl kadar bir zaman
kopyaları veya farklı başlangıç meridyenine geçmesi gerekiyordu.
göre kazanılmış boylam derecelerini içeren Kartografya tarihi açısından bakıldığın-
ve kısmen de Ptoleme’nin Coğrafya’sından da bu devrimsel çığır açış, doğulu astronom
Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī (ö. 672/1274) ile batılı
ulaşan karman çorman çizelgelerdir 250.
astronom Muḥyiddīn Yaḥyā b. Muḥammmed
Aynı zamanda Geschichte des arabischen
b. Ebū eş-Şükr el-Maġrībī’nin (ö. 680/1281)
Schrifttums’ta251 da ayrıntılı bir şekilde işlen-
tarafından 670/1272 yılından çok kısa bir süre
miş olan bir olguya işaret edilmelidir: 16. yüz-
önce, Merāġa’da kurulmuş olan rasathane-
yılın ikinci onluğundan 18. hatta 19. yüzyıla deki ortak çalışmalar sonucunda gerçekleş-
kadar Avrupa’da çizilmiş olup enlem-boylam tirilmiştir. Yani Bağdat’ın batı ve doğusunda
ağı taşıyan dünya haritaları ya karma koordi- zamanla kazanılan boylam derecelerini bağ-
daştırma bu iki bilginin astronomik çizelge
eserlerinde yani ez-Zīc el-İlḫānī ve Edvār el-
248 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 162.
249 Bkz. Schoy, C.: Längenbestimmung und Zentral-
meridian bei den älteren Völkern, adı geçen yer, s. 54
(Tekrarbasım: adı geçen seri, s. 63); Sezgin, F.: a.e., Cilt
10, s. 162-213.
250 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 205-267.
251 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 85-154. 252 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 164.
G İ R İ Ş 45
Envār medā ed-Duhūr ve-el-Ekvār’da tutarlı dünya haritalarından çok daha fazla, okya-
bir şekilde gerçekleştirilmiştir253 nus tarafından çevrelenmiş meskûn dünya-
Eğer, Ebū el-Fidāʾ İsmāʿīl b. ʿAlī’nin (ö. nın ileri düzeyde temel tasvirini vermektedir.
732/1331) büyük boyutlu mukayeseli coğrafî Yukarıda bahsedilen faktörlerden birisi de,
koordinatlar çizelgelerinin, Bağdat’ın batı- meskûn dünyanın batı ve doğu arası genişliği
sındaki yerlerin çok incelikli tashihlerini önemli ölçüde daraltılmıştır256.
henüz içermediğini gözönüne alacak olursak, Kartografya tarihinde şimdiye kadar dikkate
Merāġa’da gerçekleştirilmiş bağdaştırma işini alınmayan, 7./13. yüzyıldan 8./14. yüzyıla geçiş
haklı olarak kartografya tarihinde devrimsel döneminde doğan bir tarih kitabında257 veri-
bir çığır açış olarak değerlendirebiliriz. Bu len bir habere göre, 664/1265 yılında Bağdat
girişimin önemi iki örnekte okunabilir: Toledo Rasathanesi’nde Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī yöneti-
(28°30') ile Ġazne (104°20') arasındaki boy- minde özel bir kâğıt hamurundan mamul bir
lam farkı, bugünkü değer 72°22' ya göre 3°28' küre üzerine dünya haritası yapılmıştır. Buna,
lık çok küçük bir hatayla 75°50' olarak tespit Sung Lien (1310-1381) tarafından oluşturul-
edilmiştir. Roma (45°27') ile Hindistan’daki muş Yüān Hanedanı’nın salnamelerindeki
Daybul (102°30') arasındaki fark, bugünkü bir haber tam olarak uymaktadır. Bu haberde
değer 55°15' ya göre 1°48' gibi daha da küçük batıdan (yani orta Asya’dan) Çin’e getiril-
bir hatayla 57°03' olarak hesaplanmıştır. Bir miş bir aletten bahsedilmektedir. Bu haberde
bütün olarak bakıldığında bu boylam derece- 1267 yılında (yani Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī’nin ölü-
leri Avrupalı haritacılar tarafından ilk olarak münden 7 yıl önce) Cemāleddīn adında birisi
19. ve 20. yüzyılda peyder pey biraz daha tarafından Moğol hükümdarı Kubilay Han’a
düzeltilme imkanına kavuşmuştur. verilen 6 astronomik araç ve bir yeryüzü
Bizim tahminimize göre, ilk kez köklü bir şekil- küresi tanıtılmaktadır. Bu yeryüzü küresinin
de tashih edilen koordinatlara dayanarak çizil- ahşaptan olduğu, yedi denizin yeşil, üç kara
miş haritalar daha 7./13. yüzyılın ikinci yarısın- parçasının ise ırmakları, gölleri vs. açık renk-
da ortaya çıkmıştır. Böyle bir tahmine götüren li (beyaz) olarak resmedildiği bildirilmekte-
bazı olgular bulunmaktadır. Bunlardan birisi, dir. Bölge büyüklüklerinin ve bütün yolların
Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī’nin et-Teẕkire fī el-Heyʾe uzunluklarının hesaplanabilmesi için küçük
isimli eserinin günümüzde kayıp olan bir el kareler çizilmiştir258. «Küçük kareler» ifade-
yazması, muhtemelen müellif nüshası, bu sinden birbirlerini kesen enlem ve boylam
tarz bir dünya haritası içermekteydi. Joseph dairelerinin kastedildiği kuşkusuzdur. Ayrıca,
Needham254 tarafından orijinaline dayanıla- elçi Cemāleddīn ile Moğol İmparatorluğu’nda
rak yapılan ve 1959 yılında yayınlanan kopya255 Kubilay tarafından kurulan rasathanenin ilk
çok kaba taslak tarzda olmasına rağmen bize müdürünün aynı kişi olduğu ispatlanmış bulu-
el-Meʾmūn coğrafyacılarının ve el-İdrīsī’nin nuyor. Cemāleddīn ayrıca bütün imparator-
luğun coğrafyasını yazmıştı. Bu hacimli ve
gelecek dönemlerin kompilasyonlarına kay-
nak olmuş eserden bize çok küçük parçalar
kalmıştır259.
253 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 177 vd. Tutarsız integ-
rasyonların izlerini mesela Kūşyār b. Lebbān’ın (5./11.
yüzyılın ilk yarısı) tablolarında ve yazarı bilinmeyen
Destūr el-Müneccimīn’de (5./11. yüzyılın ikinci yarısı) ve 256 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 310.
Ebū el-Ḥasan el-Marrākūşī’de bulmaktayız. 257 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 310-311.
254 Science and Civiliation in China, Cilt 3, Londra - New 258 Kaynakalar hakkında bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s.
York – Melbourne 1959, s. 563. 311-312.
255 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 36, Harita no. 15. 259 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 312.
46 G İ R İ Ş
Bizim, 5./11. yüzyılda gerçekleştirilen çok tım. Brunetto Latini (1260-1266 civarında)’nin
önemli ve köklü koordinat tashihlerine göre Livres dou trésor adlı eserine aldığı dairesel
yapılan ilk dünya haritalarının henüz 7./13. dünya haritası, el-İdrīsī’nin (578/1154) dünya
yüzyılın ikinci yarısında doğdukları yönün- haritası ile, muhtemelen 7./13. yüzyılın ikinci
deki tahminimiz lehinde başka bulgular da yarısında yapılan ve Akdeniz ve Karadeniz’i
bulunmaktadır. Bunlar 8./14. yüzyılın coğ- çevreleri ile birlikte hemen hemen kusursuz
rafya çabaları çerçevesinde dile getirilecek- biçimde gösteren haritalar arasındaki gelişim
tir. Burada son olarak, 13. yüzyılın dikkate dönemini belgeleyen çok önemli bir doküman
değer başarılarına örnek olarak, mükem- konumundadır. Latini, Toledo ve Sevilla’da
mel ya da mükemmele yakın Akdeniz ve bulunmuş Florentinalı bir elçiydi ve oralarda,
Karadeniz haritalarının doğuşu dile getiril- Arap-İslam bilimlerinin büyük bir ivmeyle
melidir. Bunlar Yeni Çağ kartografya tarihin- devam eden resepsiyonuyla tanışma imkanı
de «portolan haritaları» olarak adlandırılan buldu. Bilindiği gibi yine o, Dante Alighieri’-
haritalardır. Bu tip haritaların Avrupa kül- nin İslam hakkındaki bilgilerini derinleştir-
tür çevresinde tanınan en eskilerinin doğuş di260. İtalya’da birdenbire gün yüzüne çık-
tarihi olarak 13. yüzyıldan 14. yüzyıla geçiş mış olan ve 13. yüzyıl Avrupa’sında elden
aralığını kabul edebiliriz. Kökeni hakkındaki ele dolaşan eski Imago mundi denen dünya
soru ise yaklaşık 150 yıldır tartışılmaktadır. haritalarından çok büyük farklılıklar gösteren
Bu tartışma bugüne kadar –bu haritaların el- bu dünya haritası, Arap-İslam kültüründen
İdrīsī’nin haritalarıyla yakınlıkları olduğunu gelen, geriye doğru gidildiğinde el-Meʾmūn
tesbit eden bazı oryantalistler bir yana bırakı- haritasıyla bağlantısı olan, ama bununla bir-
lırsa –matematik ve coğrafya alanında Arap- likte Akdeniz, Anadolu ve Afrika formları
İslam kültür dairesinde elde edilen başarılar açısından belirli bir ilerlemeyi gösteren bir
hakkında hiçbir bilgi sahibi olunmadan yapıl- numune haritanın kopyası olduğu izlenimi
mıştır. Kendiliğinden anlaşılır ki, bu tartışma- vermektedir. Buna rağmen bu haritada, bizim
da, mesela Tanca ile Roma, Toledo ile Roma, el-İdrīsī haritasından bildiğimiz kuzey Asya,
Roma ile İskenderiye ve Roma ile İstanbul kuzeydoğu Asya ve orta Asya tasvirinde ula-
arasındaki doğu-batı boyutları ve mesafelerin şılan ilerlemeler mevcut değildir. Ayrıca dik-
daha önceleri bugünkü değerlere oldukça kate değer olan, Brunetto Latini haritasının
yaklaşan bir kesinlikle ve doğrulukla ölçül- Arap haritaları tarzında güneye dönük çizil-
düğü bilinmiyordu. Bu doğru veriler, el-İdrīsī miş olmasıdır. Dağların ve sıra dağların dikey
haritasındaki Akdeniz’in gerçeğe oldukça kesit olarak tasvir edilmesi el-Meʾmūn harita-
yakın formu ile çizgi ağlarıyla kaplı mükem- sındaki tasvire uymaktadır261.
mel portolan haritalarındaki form arasındaki Tahminimizce batı İslam dünyası orijinli
ilerlemeyi açıklayabilen kesin unsurları oluş- bir haritadan kopya edilmiş olan Brunetto
turmaktadır. Farklı kültürlerin katkılarıyla –ki Latini haritasının yanı sıra, 7./13. yüzyılın
bu katkıların en genci portolan haritalarında ikinci yarısında Asya ile ilgili ilerlemeleri
Arap-İslam kültür dairesine aittir –oluşan ortaya koyan kabataslak formda bazı haritalar
Akdeniz’in kartografik tasvirinin uzun süren
260 Bkz. Palacios, Asín M.: La escatologia musulmana en
gelişim tarihine ilişkin düşüncemi, Geschichte la Divina Commedia, Madrid 1961, s. 381-386; Sezgin, F.:
des arabischen Schrifttums isimli kitabımın a.e., Cilt 10, s. 223.
10. ve 11. ciltlerinde temellendirmeye çalış- 261 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 327-386.
G İ R İ Ş 47
vardır. Bunlar, Marco Polo’nun beraberin- dıran şu gerçekler tespit edildi: Bu haritalarda
de getirmiş olduğu iddia edilen beş harita- Afrika’nın üçgen biçimi bilinmekte, Akdeniz’in
dır262. Marco Polo’nun Asya yolculuğu sıra- tüm şekli neredeyse tam olarak tasvir edil-
sında Çin’e kadar varıp varmadığı tartışma- mekte ve dahası, Avrupa’da bulunan 100
sına263 hiç girmeden, onun giderken (1272) civarında şehir ve ülkenin Arapçalaştırılmış
İlhanlılar’ın yönetiminde bulunan batı İran’ı
adları ve de şu ana kadar tespit edildiği
ve dönerken (1294/1295) de Tebrīz’i ziya-
ret ettiğine işaret etmek istiyoruz. Bu bölge kadarıyla, Afrika’dan 35 ismi taşımaktadır.
matematiksel coğrafyanın ve buna dayalı ola- Şimdiye kadar yapılan araştırmalarda, sözbir-
rak yeni kartografyanın en yoğun şekliyle liği içinde Çin’de «kökleri 1300 yılı dolayları-
işlevsel olduğu bölgedir. İlhanlılar’ın başkent- na kadar» giden bu harita modelinin ortaya
leri olan Merāġa ve daha sonra Tebrīz’de çıkışı, bu model için örnek teşkil eden bir
yeni bilim merkezleri doğmuştu. Buralardan Arap haritasının varlığı ile açıklanmaktadır.
kitaplar, araçlar, haritalar ve diğer gereçler Bu model, 1267 yılında, yukarıda adı geçen
genellikle İstanbul yoluyla Batı’ya ulaşmıştır. coğrafyacı ve astronom Cemāleddīn tarafın-
Otantiklikleri sorusunu Geschichte des ara-
dan Merāġa’dan Da Du’ya (Pekin) götürül-
bischen Schrifttums’ta264 ele aldığım Marco
müş ve 6 astronomik araçla birlikte Sultan
Polo’nun beraberinde getirdiği ileri sürülen
haritalar, gerçekten çok acemice yapılmış kop- Kubilay Han’a sunulmuş, üzerinde boylam ve
yalardır, fakat yine de bunlar bir yandan bize enlem daireleri çizili yeryüzü küresi olmalıdır.
kadar ulaşan en eski güney Asya’nın kartog- Bu tahmin doğru olabilir, fakat ben daha çok
rafik tasvirini diğer yandan da Asya’nın doğu şu kanaatteyim: Arap-İslam dünyasının doğu-
kıyısını 140° olarak gösteren ortogonal (dik sundan çıkan düzlem-küresel dünya haritaları
açı kesimli) bir enlem-boylamağını içermekte- da ortaya çıkışlarından kısa bir süre sonra
dir. Ptoleme’ye göre meskûn bölgelerin doğu Çin’e ulaşmıştır. Çünkü bu haritalar üze-
çizgisi 180° iken bu ilk olarak 7./13. yüzyılda rinde yeryüzü küresine göre çok daha fazla
Arap-İslam astronomları tarafından gerçek
yer adı yazılabilir. Ben burada, Geschichte
değerine büyük ölçüde indirgenmiştir265.
7./13. yüzyılın ikinci yarısında Arap-İslam des arabischen Schrifttums’un267 iki yıl kadar
kültür dairesinde geliştirilen dünya haritası önce yayınlanan konuyla ilgili cildinden o
modeli sadece Avrupa’ya değil aynı zaman- haritalara yönelik kartografya tarihi açısından
da Çin’e de ulaşmıştır. Çin’de 14. yüzyılın değerlendirmemi daha geniş okuyucu kitle-
başında, geleneksel yeryüzü tasavvurlarıyla sine sunmayı faydalı görüyorum. «Avrupa’da
ve kartografik gelenekleriyle bağdaşmayan yeni bir dünya ve portolan haritaları modeli-
haritalar ortaya çıkmaya başlamıştır. Geçen nin görülmeye başladığı hemen hemen aynı
yüzyılın ortalarına doğru bu haritalar araştır- zaman diliminde, o zamana dek Çinlilerin Çin
macıların ilgisini kendine çekmeye başladı266. ve doğu Asya’dan ibaret olan kartografyasının
Bu haritaların zamanımıza daha yakın tarihli eski gelenekten ayrılması, dünya yüzünü yan-
redaksiyonları incelendiğinde, şaşkınlık uyan- sıtma sınırlarının Atlantik kıyılarına ve Güney
Afrika’dan merkez Rusya’ya kadar genişle-
mesi, bununla eş zamanlı olarak Akdeniz’in
262 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 315-320 tam ve kesin şekli ile Afrika’nın üçgen for-
263 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 318, dip not 2.
264 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 315-319.
265 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 317-318.
266 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 321-326. 267 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 326.
48 G İ R İ Ş
munun belirgin hale gelmesi gibi coğrafya ları meselesinde değil, Orta çağ araştırmaları
tarihi bakımından son derece önemli olgu, anlayışının akıntısında, 12. yüzyıldan itiba-
portalan haritalarının doğuşuna ilişkin benim ren İspanya dışı Avrupa’da kendini gösteren
bildiğim tartışmalarda bugüne kadar dikkate teknolojik yenilikler, yeni doğa bilimleri ve
alınmamıştır. Yani hemen hemen aynı dünya felsefi düşüncelerin tarihlendirme ve köken
yüzü tasavvurlarını Avrupa’da ve Çin’de aynı sorununu Arap-İslam bilimlerinin resepsiyon
zamanda ortaya çıkış fenomeni, kanaatim- ve özümsenmesi bütünselliğinde çözme fırsatı
ce, coğrafya tarihçilerini her iki kültürün de da çoğu kez kaçırılmıştır.
ortak bir örneğe sahip oldukları varsayımına İslam dünyasının 7./13. yüzyıldaki kartografik
yönlendirmeliydi. Aranan bu ilk modellerin, yetisinin karakter ve kalitesine ilişkin olan
İslam kültürünün bilimler tarihinde önder kanaatimi desteklemek üzere, bu kartografik
durumda olduğu dönem içerisinde buluna- gelişime katkıda bulunan en önemli şahsiyet-
bileceğini kanıtlayan yeterli kartografik ve lerden birisine borçlu olduğumuz bir başka
matematik-coğrafya dokümanları bize sadece kanıtı daha ileri sürüyorum. Kastettiğim şah-
İslam kültürü veriyor değil.» siyet, biraz önce adı anılan evrensel bilgin
Bu en yeni gelişim basamağının bize kadar Ḳuṭbeddīn eş-Şīrāzī (710/1311)’dir. Coğrafya
ulaşan en eski Arapça dokümanı bir Mağrip problemlerini ele alırken, o, astronomi konu-
haritasıdır268. Bu harita İber Yarımadası’nın sundaki et-Tuḥfe eş-Şāhiyye fī el-Heyʾe isimli
tam şekli ile Akdeniz’in batısını, İngiltere eserinde meskûn bölgelerin kartografik tasvi-
ve İrlanda’nın bazı kıyı şeritleri ile birlik- rinden ve zorunlu detayların küçük boylarda
te Avrupa’nın batı kıyısını göstermektedir. gösterilmesindeki zorluklardan söz etmekte-
Muhtemelen bu Mağrip haritası şimdiye kadar dir. Bu amaca yönelik olarak o, daha basit-
bilinen ve doğuş tarihi 1300’ler civarı olarak leştirilmiş ve şematize edilmiş bir Akdeniz
kabul edilen «portolan haritalar»ının en eski- haritası oluşturmak için pratik bir metot öner-
sinden daha eskidir. Bu en eski portolan hari- mektedir. Akdeniz ve Karadeniz, 1200 kare-
tasının ilk araştırmacısı, Gustavo Uzielli269, ye bölünmüş bir dikdörtgene yerleştirilmiş-
onu her halükarda 13. yüzyılın bir eseri olarak tir. Boylamlar ve enlemler dereceler yerine
tanıtmıştı. Birkaç yıl sonra Theobald Fischer270 kareler yoluyla ifade edilmiştir. Denizler ve
Orta Çağ dünya ve deniz haritaları çalışmaları kara parçaları açıkça değişik renklerle tas-
çerçevesinde bu haritanın doğuş zamanı ola- vir edilmiştir. 20. yüzyılın ilk yarısında bir-
rak 14. yüzyılın sonunu ileri sürmektedir; böy- kaç oryantalist bu tarz bir harita şemasını
lelikle daha sonraki «portolan haritaları»nın Ḳuṭbeddīn’den aktarılan verilere dayanarak
doğuşuna ilişkin bilimsel çalışmalar için çok yeniden oluşturmuşlardır (aşağıdaki harita).
önemli bir çıkış noktası gözden kaçırılmış Haritadaki Kuzey Afrika, Akdeniz, Karadeniz
oluyordu. Maalesef sadece portolan harita- ve Avrupa’nın tasvir edilen bölgelerinin şekil-
leri şu konuda hiçbir kuşkuya yer bırakma-
268 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 27-31. maktadır: Adı geçen bölgelerin kartografik
269 Studi biografici e bibliografici sulla storia della geo- şekilleri, tıpkı portolan haritalarında karşı-
grafía in Italia, İkinci baskı 2. Cilt, Roma 1882, s. 229; mıza çıktığı gibi, Ḳuṭbeddīn’in malumuydu.
Fischer, Theobald: Sammlung mittelalterlicher Welt- und Yine şüphesiz olan bir başka konu şudur:
Seekarten italienischen Ursprungs und aus italienischen
Ḳuṭbeddīn, verilerini elinin altında bulu-
Bibliotheken und Archiven, Marburg 1885 (Tekrarbasım:
Haritasız olarak Amsterdam 1961), s. 220; Sezgin, F.: a.e., nan bir haritadan almıştır271. Bunu destekler
Cilt 10, s. 27-28.
270 Fischer, Theobald: a.e., s. 220. 271 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 313-314.
G İ R İ Ş 49
Böylelikle onun eseri, Arap-İslam kültürü içe- rı birçok çalışma sayesinde bugün biz, İbn
risinde bilimler ve kültür historiyografyasının en-Nefīs’in bu keşfinin Michael Servetus
paha biçilmez bir kaynağı haline gelmiştir. (Miguel Servet) tarafından Christianismi resti-
Ferdinand Wüstenfeld’in takdire şayan edis- tutio (Viyana 1553) isimli eserine alındığını ve
yonunda (1866-1870) bu eser 3500 sayfalık bu yüzden de bu kişinin yüzlerce yıl bu keşfin
bir hacime sahiptir. Yāḳūt’un eseri nitelik ve asıl sahibi olarak kabul edildiğini bilmekteyiz.
nicelik yönünden, Yeni Çağ’da Avrupa’da Ayrıca Realdus Columbus (Realdo Colombo)
bu konunun ilk eseri olarak ortaya çıkmış da De re anatomica libri XV (Venedik 1559)
olan Abraham Ortelius’un (1578) Latince isimli eserinde bu keşfi doğrudan ya da dolaylı
Synonymia geographica274 isimli coğrafya olarak İbn en-Nefīs’den almış görünüyor. İbn
leksikonuyla karşılaştırılırsa Arap dilindeki en-Nefīs’in, İbn Sīnā’nın el-Ḳānūn’una yazdığı
bilimsel edebiyatın bu kolundaki önemli geli- şerhte dile getirdiği akciğer dolaşımı betimle-
şimi daha iyi anlaşılır. mesinin Avrupa’ya Andreas Alpagus (Andrea
Tıp alanına geçecek olursak, tıp tarihçi- Alpago ö. 1520 civarında) tarafından yapılmış
si L. Leclerc’in275, Suriye merkezli olarak bir çeviri yoluyla ulaştığı tahmin ediliyor278.
bilimlerin, özellikle de tıp biliminin en par- Bu kişi Suriye’deki 30 yıllık ikameti sırasın-
lak zamanı olarak tanıttığı 7./13. yüzyıla ait da Arapça’yı ve Arap tıbbını yakından tanı-
ilk önemli gelişme olarak sunduğu ʿAlī b. mış ve öğrenmiştir. Padua’ya geri dönüşünde
Ebū el-Ḥazm İbn en-Nefīs el-Ḳuraşī’nin (ö. yanına birçok Arapça kitap almış ve evvelce
687/1288) küçük kan dolaşımını keşfetmesi Cremonalı Gerhard tarafıdan çevrilmiş olan
dile getirilmelidir. Mısırlı doktora öğrencisi İbn Sīnā’nın el-Ḳānūn’u da dahil olmak üzere
Muḥyiddīn eṭ-Ṭaṭavī 1924 yılında, İbn en- birçok kitabı Latince’ye çevirmiştir.
Nefīs276 tarafından İbn Sīnā’nın el-Ḳānūn fī Bilimsel araştırmalar, 7./13. yüzyılın bir başka
eṭ-Ṭıbb eserindeki cerrahî bölümüne yazı- hekiminde de büyük bir keşfin izine rastla-
lan şerh hakkındaki doktora çalışması esna- mıştır. Çok yönlü bir tabip ve çok dirayetli
sında bununla karşılaşmıştı. Max Meyerhof bir doğa tarihçisi olan ʿAbdullaṭīf b. Yūsuf b.
ve Joseph Schacht’ın277 yapmış oldukla- Muḥammed el-Baġdādī (557-629/1162-1232)
Kahire’deki ikameti esnasında, 598/1202 yılın-
da veba salgınından ve kıtlıktan ölen insan-
274 Bkz. Reinaud, J.-T.: Notice sur les dictionnaires géo- ların iskeletlerini inceleme fırsatı bulmuş ve
graphiques arabes, Journal asiatique içerisinde (Paris), bunu değerlendirmişti. Gözlemlerine ve ince-
5e série 16/1860/65-106, özellikle 67 (Tekrarbasım: Isla-
leme sonuçlarına dair, Mısır hakkında yazdığı
mic Geography serisi içerisinde Cilt, 223, s. 1-42, özellikle
Kitāb el-İfāde ve-el-İʿtibār fī el-Umūr el-
s. 3).
275 Histoire de la médecine arabe, 2 Cilt Paris 1876 Müşāhede ve-el-Ḥavādis el-Muʿāyene bi-Arḍ
(Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi Cilt 49), s. 157;
Meyerhof, M.: Ibn an-Nafīs und seine Theorie des Lun-
genkreislauf, Quellen und Studien zur Geschichte der
Naturwissenschaften und der Medizin içerisinde (Berlin)
4/1935/37-88, özellikle s. 40 (Tekrarbasım: Islamic Medi- 278 Coppola, Edward D.: The discovery of the pulmo-
cine serisi cilt 79, s. 61-134, özellikle s. 64). nary circulation: A new approach, Bulletin of the His-
276 Der Lungenkreislauf nach el Koraschi. Wörtlich über- tory of Medicine içerisinde (Baltimore) 31/1957/44-77
setzt nach <Kommentar zum Teschrih Avicenna>… von (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 79,
Mohyi el Tatawi, Freiburg 1924 (daktilo nüshası doktora, s. 304-337); O’Malley, Charles D.: A Latin translation of
Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içinde Cilt 79, s. 1- Ibn Nafis (1547) related to the problem of the circulation
25). of the blood, Journal of the History of Medicine and Al-
277 Bu konuda 1957 yılına kadar yayınlanmış olan lied Sciences içerisinde (Minneapolis) 12/1957/248-253
araştırmalar bir araya getirilmiş ve Islamic Medicine se- (Tıpkıbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 79, s.
risi içerisinde basılmıştır, Cilt 79. 338-343).
G İ R İ Ş 51
Mıṣr isimli eserinde bilgiler vermektedir. Bu rak tanımlamış olsa da, onunʿUyūn el-Anbāʿ fī
eser sadece gözlemlerden oluşan bir kitap Ṭabaḳāt el-Eṭibbāʾ isimli eserinin kalitesini ve
değildir, ayrıca o bölgenin taşları, bitkileri ve karakterini çok yerinde olarak şöyle tanımla-
hayvanları, eski eserleri, binaları ve bölgeye maktadır: «İbn Ebī Uṣaybiʿa kendisini Antik
özgü yemek türleri hakkında bilgiler aktardı- ve İbrani dünyası efsanelerinin tek yanlılığın-
ğı, ülke bilgisi alanında bir eserdir. Binlerce dan koparmıştır. O, tıbbın doğuşuna ilişkin
iskelet üzerinde yaptığı anatomik incelemele- her milletin kendine özgü bir tarihi olduğunu
rinde öncülerinin ve özellikle Galen’in hata- bilmektedir. Yine ona göre, her millet ken-
larını ve belirsizliklerini ele almış ve bunların dine özgü bir tıbba sahiptir. Böylece bir tıp,
üzerine gitmiştir. Birçok şeyin yanı sıra el- yüzlerce yıl içerisinde diğerinin yerini alır.
Baġdādī, insan alt-kafatasının Galen’in söy- İbn Ebī Uṣaybiʿa, bir milletin tıbbı hakkında
lediği gibi, çene bölgesinde birbirine bağlı ‘Bu en eski tıptır.’ denilebileceği konusun-
iki kemikten değil tek kemikten oluştuğunu da kuşkuludur. Anavatanı Mısır’da Batı ve
tespit etmiştir279. Bu arada o, her ne kadar Doğu’nun farklı milletlerinin kültürlerinin
Galen çok büyük bir dereceye sahip olsa da, bir potada eridiği bu Arap tabip, ondan önce
insanın kendi gözlemlerine dayanan kanıtla- hiçbir hekimin sahip olamadığı dünya çapında
rının, Galen’in öğretisinden çok daha fazla tarihsel bir bakış açısı elde etmiştir. İlk defa
güvenilir olduğunu söylemektedir280. onda, yani İbn Ebī Uṣaybiʿa’da tıbbın geçmişi
Dönemin hem geniş bakış açılı olgunluğu evrensel tarih bakış açısıyla ele alınmıştır.»
hem de kültür dairesi içerisindeki başarılı «...Avrupalı tıp tarihçilerinin, bu bilgiye ulaş-
işlerin çokluğu ve büyüklüğü, İbn en-Nefīs mak için takip etmek zorunda kaldıkları uzun
ve ʿAbdullaṭīf el-Baġdādī’nin çağdaşı olan bir yol. Bu Arap hekimin evrensel bakış açısı-
Aḥmed b. el-Ḳāsım İbn Ebī Uṣaybiʿa’yı (ö. na, Avrupa’nın tıp tarihçileri ilk olarak Antik
668/1270) imkânları dahilinde evrensel bir tıp dönemin ve İncil’in otoritelerini aştıktan sonra
tarihi yazmaya sevketmiştir. Tıptarihçisi Edith ulaşmışlardır.»282
Heischkel281 her ne kadar İbn Ebī Uṣaybiʿa’nın 7./13. yüzyıl tıp alanında son olarak Memlük
dönemini hatalı bir şekilde «Arap bilimleri- sultanı el-Melik el-Manṣūr Seyfeddīn
nin, yaratıcı olmaktan çok, artık sadece varo- Ḳalāvūn283 tarafından 683/1284 yılında
lanların yeniden ele alındığı geç dönemi» ola- Kahire’de kurulan hastane anılmalıdır. Bu has-
tane Bağdat’taki ʿAḍudī Hastanesi (372/981)
ve Şam’daki Nūreddīn Hastanesi’nden
(549/1153) sonra en yenisi ve bu hastaneler
arasında, İslam dünyasında o döneme kadar
279 Leclerc, L.: Histoire de la médecine arabe, Cilt 2, s. doğan hastanelerin en gelişmişidir. Bazı
182-187, özellikle s. 184-185; The Eastern Key. Kitāb al- açılardan modern bir hastane hissi veriyor.
Ifādah waʾl-iʿtibār of ʿAbd al-Laṭīf al-Baghdādī. Kamal Bunlardan birisi ayrılıklı tedavi esasına daya-
Hafuth Zand, John A. ve Ivy E. Videan tarafından
nan bir hastane bünyesidir. Mesela ruh has-
İngilizceye çevrilmiştir, Londra 1965, s. 272-277.
280 Serbest tercümesini verdiğimiz bu ifadenin arapçası: talarının özel bir metotla terapileri ve uyku-
Fe-inne Cālīnūs ve-in kāne fī ed-derece el-ʿulyā fī et-
taḥarrī ve et-taḥaffuẓ fī-mā yubāşiruhū we yaḥkīhī, fe-inne
el-ḥıss aṣdaḳ minhu. Arapça’dan çeviren ve açıklayan
Wahl, Günter S.F., Halle 1790, s. 342-343. 282 a.e., s. 210.
281 Die Geschichte der Medizingeschichtschreibung, Wal- 283 Bkz. Terzioğlu, Arslan: Mittelalterliche islamische
ter Artelt’in Einführung in die Medizinhistorik. Ihr We- Krankenhäuser unter Berücksichtigung der Frage nach
sen, ihre Arbeitsweise und ihre Hilfsmittel, isimli eserinin den ältesten psychiatrischen Anstalten, Doktora Berlin
sonunda, Stuttgart 1949, s. 201-237, özellikle s. 205. 1968, s. 88 vd.
52 G İ R İ Ş
suzluk sorunu çekenlerin özenli bir şekil- Tinsel bilimlerden de Yūsuf b. Ebū Bekr
de müzik yoluyla rehabilitasyonu, hastanede es-Sekkākī’nin (555-626/1160-1229) filoloji-
[pratik] tıp eğitimi, çok ayrıntılı organizas- nin disiplinlerarası iki alanında yani ʿilm el-
yonu, vakıf senedinde yer alan ve çok ilginç meʿānī ve ʿilm el-beyānda elde ettiği başarı-
koşullarla vakıftan kaynaklanan yeterli finans
garantisi ve son olarak binanın kendisi ve tef- sını dile getiriyorum. Birinci bilim dalını “stil
rişatı örnek olarak gösterilebilir. Tahmin edil- grameri” olarak çevirirken, ikincisi için ise
mektedir ki kubbesiyle (muhtemelen 11./17. Wolfhart Heinrichs’in288 kullandığı “resimsel
yüzyılda çökmüştür) ve haç formundaki yatay dil” tanımlamasını alıyorum. Daha önce adı
kesimi ile bu hastane, Avrupa’daki benzer geçen ʿAbdulḳāhir el-Curcānī (ö. 471/1038)
hastanelere bir model teşkil etmiştir284. tarafından Delāʾil el-İʿcāz ve Kitāb Esrār el-
Doğa bilimlerinin bir parçası olarak müzik Belāġa isimli eserlerinde ortaya konan temel
biliminde de 7./13. yüzyıl zirve noktasıdır.
Çoğunlukla geç dönem antik kaynakların 3./9. prensipleri es-Sekkākī Miftāḥ el-ʿUlūm’da289
yüzyılda Yaʿḳūb b. İsḥāḳ el-Kindī tarafından mantıklı bir sistem içerisinde çok kesin belir-
yeniden işlenmesinden ve kendilerine özgü lenen disiplinlerden birisi haline getirdi. Adil
Arap müzik öğretilerini oluşturmak için Ebū kalmak prensibiyle şunu da anmak gerekir
Naṣr el-Fārābī (4./10. yüzyıl) ve Ebū ʿAlī İbn ki, bu disiplinler, biraz daha evvel, çok yönlü
Sīnā (5./11. yüzyılın başları) tarafından klasik bir bilgin olan Faḫreddīn er-Rāzī’nin290 (543-
Yunan kaynaklarının hakimane bir şekilde 606/1149-1209) Nihāyet el-Īcāz fī Dirāyet
değerlendirilmeleri ve istifade edilmelerinden
sonra, Ṣafiyyeddīn ʿAbdulmuʾmin b. Yūsūf el-İʿcāz isimli eserinde bir ara evreye ulaşmış
el-Urmevī (ö. 693/1294), müzik öğretisi için görünüyorlar291.
Kitāb el- Edvār285 adlı sistematik yapılı kita- Arap-İslam historiyografyasının hemen
bında alanındaki son gelişmeleri özetliyor ve hemen bütün akımlarının ilerlemeler kay-
son halkayı kendisi ekliyor. H.G. Farmer286 dettiği bu 7./13. yüzyılda dünya tarihçiliği
onu, 900/1500’lere kadar varlığını devam özel bir ilgiyle sürdürüldü. Yüzyılın ilk çey-
ettiren müziğin matematik-fiziksel yönünün reğinde, ʿİzzeddīn ʿAlī b. Muḥammed İbn
«sistematik okulunun» kurucusu olarak nite-
lendirmektedir. Oktavların 17 eşit olmayan el-Esīr’in (555-630/1160-1233)292 el-Kāmil fī
basamağa ayrılmasının tam sistemli haline et-Taʾrīḫ isimli, yaratılıştan 628/1231 yılına
ilk olarak el-Urmevī’nin Kitāb el-Edvār’ında kadar dünya tarihini içeren kronik tarzda-
rastlamaktayız287. ki anıtsal eseri doğdu. Bildiğimiz kadarıyla
bu eser, Muḥammed b. Cerīr eṭ-Ṭaberī (ö.
310/923) tarafından yazılmış dünya tarihin-
284 Bkz. Terzioğlu, Arslan: a.e., s. 97; Jetter, Dieter: Das den beri kendi türünün en kapsamlısı ve
Mailänder Ospedale Maggiore und der kreuzförmige
Krankenhausgrundriß, Sudhoffs Archiv içerisinde (Wies-
baden) 44/1960/64-75, özellikle s. 66.
285 Tıpkıbasım Ḥ.ʿA. Maḥfūẓ tarafından Bağdat’ta, In-
stitut für Geschichte der Arabisch-İslamischen Wissen- 288 Poetik, Rhetorik, Literaturkritik, Metrik und Reimleh-
schaften tarafından Frankfurt’ta, 1984; Edisyonları: H.M. re, Grundriss der arabischen Philologie, içerisinde Cilt 2,
er-Receb, Bağdat 1980 ve Ġ.ʿA. Ḫaşebe - M.A. el-Ḥıfnī, Wiesbaden 1987, s. 184.
Kahire 1986. 289 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt1, s. 294, Suppl. Cilt
286 The Sources of Arabian Music, Leiden 1965, s. XXIII; 1, s. 515.
Manik, Liberty: Das arabische Tonsystem im Mittelalter, 290 a.e., 1, s. 506, Suppl. Cilt 1, s. 920.
287 Bkz. Neubauer, E.: Tıpkı basıma yazdığı önsöz, 292 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt1, s. 345, Suppl. Cilt
Frankfurt 1984. 1, s. 587
G İ R İ Ş 53
bilgi sahibiydi ve dolayısıyla onlardan büyük Peurbach’ın Theoricæ novæ planetarum isimli
ölçüde etkilenmiş olması gerekiyor. Kopernik eserlerine yazdıkları şerhlerde Arap-İslam
ile onun Arap-İslam öncüleri arasında şimdi- kültür çevresinin anılan gezegen teorilerini
ye kadar tespit edilen ortak noktalar şu şekil- çok iyi bildikleri anlaşılmaktadır298, buna göre
de özetlenebilir: adı geçen teorilerin 15. yüzyılda (Kopernik’in
1) Hem Kopernik hem de Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī yaşadığı) Krakau’da biliniyor olmaları gerek-
ve Ḳuṭbeddīn eş-Şīrāzī kayıtsız şartsız şu pren- mektedir.
Dönemin en önemli başarılarından birisi de,
sibi kabul ettiler: Her gezegen modeli temel
Suriye’de Aḥmed b. Ebū Bekr İbn es-Serrāc
olarak, aynı mesafelerin aynı vektörler tara- (ö. 730/1330 civarında) tarafından imal edil-
fından aynı açısal hızla katedildiği bir hareket miş bir usturlap modelidir. Bu alet (Katalog
mekanizmasına sahip olmaları gereklidir. Cilt II, s. 119) normal bir usturlap ile İslam
2) Kopernik ve onun Arap öncüleri aequans dünyasının batısında geliştirilmiş olan evren-
diye kabul edilen yörünge dışı bir dairenin sel diskin özelliklerini kendisinde birleştir-
varlığıyla uzlaşabilecek gezegen modellerini, mektedir. Böylelikle, usturlap yapımında ile-
tüm ve yarım eksantrik uzunluğunu da çift ride ne İslam ülkelerinde ne de Avrupa’da
vektör mekanizmasıyla kurtarmaya çalışmış- aşılabilmiş bir gelişim seviyesine ulaşılmıştır
lardır. (Katalog Cilt II, s. 84).
3) Kopernik’in Ay modeli İbn eş-Şātır’ın Ay Matematikte, 7./13. ve 8./14. yüzyılda kuzey-
modeliyle aynıdır. Her ikisi de boyutları bakı- batı Afrika’da dikkate değer bir gelişim ken-
mından Ptoleme modelinin boyutlarından çok dini göstermiştir. Bugünkü bilgilerimize göre
büyük farklılık gösterirler. bu gelişim, İslam dünyasının doğusunda hiç
bilinmeyen cebirsel sembolik bilgisini ve
4) Kopernik’in Merkür modeli, vektörlerin
kullanımını içermektedir. Bu gelişim özel-
uzunluklarındaki çok küçük değişiklikler bir likle Aḥmed b. Muḥammed İbn el-Bennāʾ
yana bırakılırsa, İbn eş-Şātir’inkiyle aynıdır. el-Marrākuşī’de299 (ö. 654-721/1256-1321) ve
5) Kopernik, eṭ-Ṭūsī’nin Epikür modelinde onun ikinci kuşak öğrencisi olan Ebū el-
kullandığı çift episikller mekanizmasını kul- ʿAbbās Aḥmed b. Ḥasan İbn Ḳunfuẕ’da300
lanmaktadır ki bunu İbn eş-Şātir de kullan- (731-809/1331-1406 veya 741-810/1340-1407)
mıştır 297. kendini gösterir. Ünlü tarihçi ʿAbdurraḥmān
Yapılan en son araştırmalara göre, gezegen İbn Ḫaldūn (ö. 808/1406) bize, İbn el-
hareketleri hakkında dönemin en yeni Arap- Bennāʾ ’nın, Rafʿ el-Ḥicāb301 isimli kitabında-
Fars teorileri Kopernik’e Latince çeviriler
yoluyla değil, Bizans aracılığıyla Tebrīz ve
Merāġa’dan Trabzon ve İstanbul yoluyla ulaş- 298 Bkz. Rosińska, G.: Naṣīr al-Dīn al-Ṭūsī and Ibn al-
mıştır. Şunu da hatırlatmak yerinde olur: Shāṭir in Cracow?, Isis içerisinde 65/1974/239-243; Sez-
gin, F.: a.e., Cilt 6, s. 56.
İki Polonyalı bilgin Czechel’li Sandivogius 299 Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 255, Suppl. Cilt 2, s.
(1430) ve Brudzevo’lu Adalbertus (1482),
363-364; Vernet, Juan: Dictionary of Scientific Biography
Gerhardus’un Theorica planetarum ve Cilt 1, New York 1970, s. 437-438.
300 Bkz. Renaud, H.P.J.: Sur un passage d’İbn Khaldûn
relatif à l’histoire des mathématiques, Hespéris içerisinde
(Paris) 31/1944/35-47 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics
s. 377; aynı yazar: Planetary theory in the medieval Near and Astronomy seri içerisinde Cilt 44, s. 191-203); Sezgin,
East and its transmission to Europe, Oriente e Occidente F.: a.e., Cilt 5, s. 62.
nel medioevo. Convegno internazionale içerisinde 9-15 301 Aballagh, M. tarafından yayınlanmıştır, Paris 1988;
Nisan 1969, Roma 1971 (Accademia Nazionale dei Lin- bkz. aynı yazar, Les fondements des mathématiques à
cei), s. 595-604, özellikle s. 600-602Ö Sezgin, F.: a.e., Cilt travers le Rafʿ al-Hijāb d’Ibn al-Bannā (1256-1321), His-
6, s. 56. toire des mathématiques arabes. Actes du premier col-
297 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 55-56.
G İ R İ Ş 55
Optik alanında, 8./14. yüzyılda da eskiden mez bir şekilde merceğin ön yüzeyinden gelen
olduğu gibi yaratıcılığını gösteren Arap-İslam yansımayı tespit etmiş ve bu yansımayı kendi
kültürünün en önemli şahsiyetlerinden birisiy- teorisi çerçevesinde mükemmel bir şekilde
le karşılaşmaktayız. Bu kişi, bizim olağanüstü temellendirmiştir». Schramm, Kemāleddīn’in
bir fizikçi ve matematikçi olarak da tanıdığımız ulaşmış ulduğu sonucun «ta 1823 yılında ilk
Kemāleddīn Muḥammed b. el-Ḥasan el-Fārisī olarak Johannes Evangelista Purkynje tara-
(665-718/1267-1318)’dir. İbn el-Heysem’in fından tekrar ulaşılan sonuçla» aynı olduğuna
“Optik”ine yazdığı ve henüz gerektiği ölçü- işaret etmektedir.
de ve kapsamda değerlendirilmeyen anıtsal Kemāleddīn’in gökkuşağı fenomenine getir-
diği açıklamanın, 14. yüzyılın ilk on yılın-
şerhinde, Tenḳīḥ el-Menāẓir isimli eserinde,
da pek tanınmayan Dominik keşiş Freibergli
gökkuşağı fenomeninin çığır açıcı bir açıkla-
Dietrich’in (Theodoricus Teotonicus) De
masını bulmaktayız. Bu açıklamayı, öncüleri iride et radialibus impressionibus isimli ese-
olan İbn el-Heysem ve İbn Sīnā 5./11. yüzyılda rinde çok önemsiz farklılıklarla görülmesi
bütün uğraşmalarına rağmen yapamamışlardı Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’daki resep-
(Katalog Cilt III, s. 166 vd.). Gökkuşağının siyonu tarihine ilişkin bakış açısından çok
optik olarak algılanması –ki ona göre bu algı- büyük bir önem taşıyor. 1902 yılında fizikçi G.
lama saydam, küresel ve birbirlerinin yakı- Hellmann, sadece bilgisizlikten ya da Arap-
nında bulunan damlaların özel mahiyetine İslam bilimlerinin Avrupa’da resepsiyonu ve
dayanmaktadır – güneş ışığının bir damlaya özümsenmesi sürecini göz önünde bulundur-
girme ve çıkması esnasında iki kat kırılmasıyla madığından, Freibergli Dietrich’in kitabın-
ve bir veya iki katı yansımasıyla gerçekleşmek- daki gökkuşağı teorisine ilişkin açıklamasını
tedir. Bu sonuca Kemāleddīn el-Fārisī, cam «Orta Çağ Avrupa’sının fizik alanındaki en
ya da kaya kristalinden (kuvars-Necef taşı) büyük başarısı»310 olarak tanımlamıştı.
mamul bir küre üzerinde gerçekleştirdiği bir Freibergli Dietrich’in kitabına yönelik bu mü-
dizi sistematik deney sonucunda ulaşmıştır balağalı övgüden hemen sonra Kemāleddīn’in
(Katalog III, s. 166). eseri E. Wiedemann’ın öğrencileri arasında
Şimdiye kadar tespit edildiğine göre, tanındı ve Kemāleddīn ile Freibergli Dietrich
Kemāleddīn’in optik alanında ulaştığı önemli arasında bir bağlantı olup olamayacağına iliş-
araştırma sonuçlarından birisi de gözbebeği- kin sorulara cesaret edildi. Bu elbette, resep-
siyon ve özümsenme sürecinin, bu sürecin
nin yapısına ilişkin öğretisidir. Kemāleddīn’in
öneminin, boyutunun ve ne tarzda olduğu-
«Galen’in açıklamasını optik prensipleriy-
nun günümüzdeki açıklığa kavuşturulmadığı
le bağdaştırılamaz gerekçesiyle reddettiği- bir dönemde gerçekleşmişti. Açıklamalardan
ni» ve deneylerle destekli kontrol yoluyla bir tanesi, Otto Werner’in311 1910 yılında
işin hakikatini aramış olduğunu [bundan bir Leonardo da Vinci’nin fiziği üzerinde yaptığı
buçuk yıl önce aramızdan ayrılan aziz dos- çalışmada yer almaktadır ve önemi sadece
tum, büyük bilgin]∗ Matthias Schramm309 tes- bizi burada ilgilendiren soru açısından iba-
pit etmiştir. Kemāleddīn el-Fārisī, kesilen ret değildir. Werner, Kemāleddīn’in kitabının
bir koyundan aldığı göz üzerinde deneylerini Avrupa’da tanındığı ve Leonardo da Vinci
yapmıştır. Bu esnada o «ilk olarak itiraz edile- tarafından kullanılmış olması gerektiği tahmi-
ninde bulunmaktadır. Ayrıca Kemāleddīn ile
Dietrich’in tanımlamaları arasında çok yakın
∗ Matthias Schramm 19.01.2005 tarihinde aramızdan
ayrıldı. Bu not yazar F. Sezgin tarafından çeviriyi kontrol
ettiği sırada eklenmiştir.
309 Zur Entwicklung der physiologischen Optik in der 310 Meteorologische Optik 1000-1836, Berlin 1902
arabischen Literatur, Sudhoffs Archiv für Geschichte der (=Neudrucke von Schriften und Karten über Meteorolo-
Medizin und der Naturwissenschaften içerisinde (Wies- gie und Erdmagnetismus serisi içerisinde Cilt 14), s. 8.
baden) 43/1959/289-316, özellikle s. 311-316. 311 Zur Physik Leonardo da Vincis, Doktora 1910, s. 111.
G İ R İ Ş 57
bir ilişki olduğu görüşündedir (Katalog III, Muḥammed b. ʿAlī eş-Şeḳūrī’nin (doğumu
169 vd.). Bizce şu konuda hiçbir kuşku yoktur: 727/1327)314 Taḥḳīḳ en-Nebeʾ ʿan Emr el-
Freibergli Dietrich, Kemāleddīn’in çalışma- Vebeʾ isimli eserleridir. Günümüze tam olarak
ları hakkında, ya kitabıyla dolaylı tanışıklığı ulaşmış ilk iki eser, bulaşıcı etki hakkında
ile ya da doğrudan doğruya İslam dünyasın- yazarlarının tecrübelerini aktarmaktadır. İbn
daki ikameti esnasında bilgi sahibi olmuş-
el-Ḫaṭīb’in önemini Marcus Joseph Müller,
tur. Hem çekirdek soruda hem de ayrıntı-
larda ortaklıklar o kadar büyüktür ki, bura- daha 1863 yılında Arapça metni Almanca
da birbirinden tamamen bağımsız yapılmış çevirisiyle birlikte yayınlayarak tıp dünyasına
işlerden bahsedilemez. 14. yüzyılın ilk yarısı, ulaştırılmıştı. Max Meyerhof’a315 göre veba
Arap-İslam kültür çevresi bilimlerinin kuzey hakkındaki Arapça risaleler, 14. ve 16. yüz-
Afrika’dan Fransa’ya ve İtalya’ya, Suriye’den, yıllar arasında Avrupa’da bu konuda yazılmış
Anadolu’dan ve İran’dan doğrudan doğruya olan eserlerden çok çok ileri bir seviyededir.
ya da İstanbul üzerinden kısa bir zaman içeri- İbn el-Ḫaṭīb’in birkaç cümlesi bunu belgeler:
sinde İtalya’ya ve Orta Avrupa’ya ulaşma yol- «[Hastalığın] bulaşıcılığı tecrübe, araştırma,
larını buldukları bir periyot olarak belirir. Din
duyular yoluyla algılama, otopsi ve güveni-
adamı kimlikli aracılar, özellikle Dominiken
tarikatı mensupları, bu resepsiyon sürecinde lir haberler yoluyla sabittir, bunların hepsi
kendilerine özgü yeteneklerini ispat etmişler de ispat materyalleridir. Bu meseleye bizzat
ve çok büyük hizmette bulunmuşlardır. şahit olan veya hakkında bilgisi bulunan her-
Tıpta, birçok konunun yanı sıra, enfeksiyonun kes bilir ki, bu hastalığa düçar olan kişilerle
mahiyeti hakkında net bir bilgi sahibi olun- temasta bulunanlar ölüyorlar; temasta bulun-
duğu izlenimi vardır. Müslüman İspanya’da, mayanlar ise sağlıklı olarak kalıyorlar. Ayrıca
749/1348 yılında batı Akdeniz ülkelerinin bu hastalığın bir evde ya da bir mahallede bir
maruz kaldığı çok yıkıcı veba salgını dolayı- elbise veya kap yoluyla ortaya çıktığı, hatta
sıyla bazı eserler ortaya çıkmıştır. Bunlardan
bir küpenin bile aynı küpeyi takan başka
bazıları şunlardır: Muḥammed ʿAbdullāh İbn
el-Ḫaṭīb’in (713-776/1313-1374)312 Muḳniʿāt. bir şahsın ölümüne sebep olacağı, bir kimse
es-Sāʾil ʿan el-Maraḍ el-Hāʾil, Aḥmed b. ʿAlī yüzünden bütün bir ev halkının yok olacağı,
İbn Ḫātime’nin (ö. 770/1369)313 Taḥṣīl el- hatta bu hastalığın bir şehirde tek bir evde
Ġaraḍ el-Ḳāṣid fī Tafṣīl el-Maraḍ el-Vāfid, ortaya çıkması ve buradaki hastalarla temasta
bulunanlarda hemen baş göstermesi, sonra
312 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 262, Suppl. Cilt
komşularda ve özellikle bu hastanın evini ziya-
2, s. 372; Müller, M.J.: Ibnulkhatîbs Bericht über die Pest,
Sitzungsberichte der Königlich Bayerischen Akademie ret eden akrabalarda bu hastalığın görülmesi
der Wissenschaften içerisinde (München). Philosophis- ve bu çemberin gittikçe genişlediği herkesin
ch-philologische Klasse 2/1863/1-34 (Tekrarbasım: Isla- malumudur. Ve veba salgınının hakim olduğu
mic Medicine serisi içerisinde Cilt 93, s. 37-70).
313 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 259, Suppl. Cilt bilinen bir ülkeden bu hastalığı taşıyan birinin
2, s. 369; Bkz. Ayrıca M. el-ʿArabī el-Ḫaṭṭābī tarafından
eṭ-Ṭıbb ve-el-Eṭibbāʾ fī el-Endülüs el-İslāmīye adıyla tah- 314 Bkz. Renaud, Henri-Paul-Joseph: Un médecin du
kik edilmiş ve yayınlanmış olan seçki, Beyrut 1988, Cilt royaume de Grenade. Muḥammad aš-Šaqūrī, Hespéris
2, s. 161-186; Almanca çeviri, Dinānah, Taha: Die Schrift (Paris) 33/1946/31-64 (Tekrarbasım: Islamic Mathema-
von Abī Ğaʿfar Aḥmed ibn ʿAlī ibn Moḥammed ibn ʿAlī
tics and Astronomy seri içerisinde Cilt 92, s. 181-214).
ibn Ḫātimah aus Almeriah über die Pest, Archiv für Ge- 315 Science and medicine, The Legacy of Islam içerisinde,
schichte der Medizin içerisinde (Leipzig) 19/1927/27-81
(Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 92, ed. Arnold, Th.: Londra 1931, s. 311-355, özellikle 340-
s. 239-293); Antuña, Melchor M.: Abenjátima de Almería 341 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt
y su tratado de la peste, Religion y Cultura içerisinde (El 96, s. 99-147, özellikle s. 132-133); Bkz. Ayrıca von Gru-
Escorial/Madrid) 1,4/1928/68-90 (Tekrarbasım: Islamic nebaum, Gustave E.: Medieval Islam. A study in cultural
Medicine serisi içerisinde Cilt 92, s. 294-316. orientation, 2. baskı Chicago 1961, s. 335-336.
58 G İ R İ Ş
gelmesine değin tamamen sağlıklı sahil şehir- «sadece bize ulaşmayan eserlerin yeteri
lerinde bu hastalığın ortaya çıkış tarihi ile has- ölçüde karakteristiklerini içermekle kalma-
talığı taşıyan kişinin geliş tarihinin örtüştüğü makta, ayrıca bu vezir-i azamın olağanüs-
bilinmektedir»316. tü büyüleyicilikteki ufuk ve ilgi genişliği-
Arap-İslam kültüründe tıp biliminin bu nin çapını bize aktarmaktadır... Günümüze
dönemde kaydettiği ilerlemenin bir başka ulaşan bu kitap, girişte “Tenksūḳnāme”de
belirtisiyle Ṣadaḳa b. İbrāhīm el-Mıṣrī eş- özetlenen, ağırlıklı olarak mediko-farma-
Şaẕilī’nin (8./14. yüzyılın ikinci yarısı) oftal- kolojik 4 eserin karakterizasyonu sonra-
moloji alanında kaleme aldığı oldukça hacimli sında kendisini, kısmen şiir formundaki
ders kitabı el-ʿUmde el-Kuḥliyye fī el-Emrāḍ bir anatomi kitabının Farsça çevirisi olarak
el-Baṣariyye317 adlı eserinde karşılaşmaktayız. ortaya koymaktadır ve başlık olarak kitabın
J. Hirschberg bu eserin «Hayvan gözlerinin sözde Çinli yazarına nispetle <Wang Shuho>
insan gözünden farklılıkları ve insan gözü- ismi verilmektedir. Burada söz konusu olan
nün kendine has özellikleri»318 konulu birin- meşhur hekim Wang Shu-ho’nun (265-317)
ci bölümün 6. kısmında «görme organının Mo-ching adlı klasik eseri değil, aslında nabız
karşılaştırmalı anatomisinin ve fizyolojisinin izleme modaliteleriyle ve hayati insan organ-
nüve halini» bulmaktadır; bu karşılaştırmalı larının anatomisini ele alan ve Kin Hanedanı
anatomi ve fizyoloji, bilimsel biçimde ilk ola- (1122-1234) döneminde Çin’in kuzeyinde
rak 19. yüzyılın ikinci yarısında oftalmoloji el yazılmış Mo-chüeh adlı eserdir. Kuşkusuz
kitaplarındaki yerini almıştır (Katalog Cilt IV, Çince orijinalinden alınan birçok illustras-
s. 17). yonuyla bu sözde <Wang Shu-ho>, Yakın
Tıp konusunda son olarak 8./14. yüzyılın baş- Doğu’da ve hatta Batı dünyasında <resim-
langıcında doğan Tenksūḳnāme-i Īlḫānī der li Çin anatomisinin> ispatlanabilir en eski
Funūn-i ʿUlūm-i Ḫitāʾī isimli Farsça eser anıl- örneğini teşkil etmektedir.» Kısmen eski Çin
malıdır. Bu eser «Çin Bilimlerini» ele almakta ilaçlarını kısmen de diğer ilaçları ele alan far-
ve yazarı olarak İlhanlılar’ın vezir-i azamı makoloji kitabı formundaki üçüncü esere, asıl
Reşīdeddīn Faḍlallāh b. ʿİmāduddevle (645- mesleği hekimlik olan Reşīdeddīn Faḍlallāh
718/1247-1318) adını taşımaktadır319. Bu kitap bir ek bölüm eklemiştir. Bu ekte Faḍlallāh,
«Yunanlar tarafından bilinmeyen Çin ilaçla-
rı listesini, kullanımları ve etkilerinin kesin
tanımlamalarıyla birlikte bir kitap formunda»
316 M.J. Müller tarafından çevrilmiştir, a.e., s. 18-19 bir araya getirmiştir320.
(Tekrarbasım: 54-55), burada çok küçük değişiklikler ya-
pılmıştır..
317 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 137, Suppl. Cilt
2, s. 170.
318 Geschichte der Augenheilkunde, Cilt 2: Geschichte der
Augenheilkunde im Mittelalter, Leipzig 1908 (=Graefe- The still missing works of Rashīd al-Dīn, Central Asiatic
Saemisch, Handbuch der gesamten Augenheilkunde, Cilt Journal (Wiesbaden) 9/1964/113-122; aynı yazar Wissens-
13), s. 156-159. chaftliche Kontakte zwischen Iran und China in der Mon-
319 Bize kadar ulaşmış, Reşīdeddīn’in kendi dönemin- golenzeit, Anzeiger der Philologisch-historischen Klasse
de yazılmış tek el yazma İstanbul’da, Ayasofya 3596 der Österreichischen Akademie der Wissenschaften içe-
(264 vd., 713 hicri) bulunmaktadır. Tıpkıbasım Müctebā risinde (Viyana), 106/1969/200-211.
Mīnuvī tarafından yapılmıştır, Tahran 1972; Jahn, Karl: 320 Jahn, Karl: Wissenschaftliche Kontakte zwischen Iran
und China in der Mongolenzeit, aynı yer, s. 201-203.
G İ R İ Ş 59
olarak muhtemelen 8./14. yüzyılın ilk yarı- tır. Onun kitaplarını uygun biçime sokmakla
sından gelen ve ʿAbdulḥalīm b. Süleymān aṭ- görevli asistanı, hocasının coğrafya kitabında
Ṭūḳātī323 isimli birinin usturlaba dair yazdığı yedi iklimin tasvirinin, meskûn bölgelerin bazı
bir kitapta bulunan erken dönem Osmanlı kısımlarının, denizlerinin, dağlarının, vadile-
çizelgesi bize 151 yerin koordinatlarını ver- rinin vs. bu konuyla ilgili kitaplarda verilen
mektedir; bu yerlerin sekizde biri Anadolu’da enlem-boylam dereceleriyle birlikte verildiği-
bulunmaktadır. Bu çizelge, Osmanlı bilgin- ni, diğer eserlerdeki bilgilerle doğruluklarının
lerinin, en azından Anadolu enlem-boylam kontrol edildiğini ve verilen bilgilerin yanlış
dereceleri ağının şekillendirilmesine çok olmaması için bahsi geçen ülkeleri tanıyan-
erken katılımlarının bir belgesidir. Bu çizel- lardan bilgiler toplandığını söylemektedir.
ge ayrıca, Anadolu’nun matematiksel ola- Ayrıca, haritaların büyüklüğü sebebiyle ve
rak kavranmasında daha o dönemde gerçeğe «işin uzmanlarının metotlarına» göre çizilmiş
çok yakın bir kesinlik elde edilmiş olduğunu haritaların «mümkün olabildiğince anlaşılabi-
gösterir. Çizelgenin Akdeniz’e ilişkin vermiş lir ve görülebilir» olması ve yerleşim yerleri-
olduğu koordinatlar da bu tarz bir kesinli- nin en doğru şekilde işaretlenmesi için kitaba
ğe tanıklık eder. Mesela biz bu çizelgede, alışılmadık büyük bir formatın seçildiğini de
Roma ile İstanbul ve Roma ile İskenderiye öğrenmekteyiz324.
arasındaki boylam farklarının bugünkü değer- Bu dönemden Arapça ve Farsça olarak, yani
lerden çok az ayrılık gösterdiğini görmekte- orijinal dilleriyle bize ulaşan harita mater-
yiz. Anadolu’nun batı-doğu ve kuzey-güney yalinin, Anadolu’dan Orta Asya’ya uzanan
boyutları açısından eṭ-Ṭūḳātī’nin İstanbul ve bölgelerin kabaca çizilmiş bir taslaktan ibaret
Ahlat’a (Anadolu’nun doğusunda) ilişkin ver- olması hayıflanacak bir durumdur. Bu hari-
diği değerleri burada ele alalım. Boylam farkı ta, Fars coğrafyacı ve tarihçi Ḥamdullāh el-
bugünkü değerden sadece 1°29' farklılık gös- Müstevfī’nin (ö. 740/1340) Nüzhet el-Ḳulūb
termektedir, hatta enlem farkı sadece 2’ dır. isimli eserinde bulunmaktadır. Harita325 ekva-
Okuyucuda, 8./14. yüzyılda ulaşılan sonuçla- torun kuzeyinde boylamda 63° den 112° ye,
rın önemine ilişkin uygun bir tasavvur oluş- enlemde de 16° den 45° ye kadar uzanmak-
turabilmak için şu durum vurgulanmalıdır: tadır. Bir dik açılarla kesişen (ortogonal)
Adı geçen yerler arasındaki enlem ve boylam derece ağında 120 bölgenin isimleri kaydedil-
farklılıklarının hatasız ölçümüne ilk olarak 20. miştir. Kullanıcı, haritayı çevreleyen çizelge-
yüzyılda ulaşılmıştır. lerde koordinatları okuyabilir. Bu haritanın
8./14. yüzyılın ilk yarısının Arapça ve Farsça kendine has önemi, içerdiği derece ağının,
kaynaklar bu konuya ilişkin o kadar çok dokü- yukarıda bahsi geçen Merāġalı astronomlar
man ve veri sunmaktadır ki buna dayanarak o tarafından entegre edilmiş ve Toledo’nun
dönemin birçok haritacı ve coğrafyacısında şu 28°30' batısındaki sıfır derece meridyeninden
fikrin mevcut olduğunu varsaymaktayız: Kesin başlayarak sayılan batı-doğu boylam dere-
ve doğru enlem-boylam bilgileri gerçeğe en celeriyle belirlenmesinde yatmaktadır. Buna
yakın haritaların oluşturulmasında vazgeçil- ek olarak, açıkça görülen bazı hatalar bir
mez bir temeldir. Şu anki bilgime göre bunun
en önemli kanıtlarından biririni çok yönlü bir
bilgin olan ve yukarıda Çin tıbbı hakkındaki 324 Bkz. Quatremère, Étienne: Raschid-eldin. Histoire
eserinden söz ettiğimiz Reşīdeddīn bırakmış- des Mongols de la Perse, Paris 1836 (Tekrarbasım: Ams-
terdam 1968), giriş s. CXLVIII, CLX; Sezgin, F.: a.e., Cilt
10, s. 314.
325 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 200-210; Cilt 12, No.
323 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 180-181. 16a.
G İ R İ Ş 61
yana bırakılırsa, boylam derecesinin bugünkü eseri Cāmiʿ et-Tevārīḫ’dir. Bu eser 700/1301
değerlere 3° ya da 4° kadar yaklaştığı dile geti- yılında İlhanlı Ġāzān’ın direktifiyle, ilkin
rilebilir. Moğolların ve Türklerin tarihi olarak başla-
Arap-İslam kültür çevresinin coğrafya ala- mış ama birkaç yıl sonra Ġāzān’ın kardeşi ve
nındaki önemli katkılarından birisi de, Fas’ın ardılı Olcaytu’nun arzusu üzerine evrensel
Tanger kentinden Muḥammed b. ʿAbdullāh tarih eseri haline getirilmiş ve 710/1311 yılın-
İbn Baṭṭūta’nın (703-770/1304-1369) büyük da tamamlanmıştır. İlk cilt Cengiz Han’ın ve
seyahatnamesidir. İbn Baṭṭūta 22 yaşında onun Doğu ve Batı Asya’daki ardıllarının tari-
vatanından ayrılıp, Mekke’ye doğru yola çık- hini, ayrıca Türk ve Moğol boylarını işlemek-
mış, İskenderiye ve Kahire’yi ziyaret etmiş, tedir. İkinci ciltte, Moğollarla münasebetleri
Nil boyunca giderek Syene’ye (bugün Assuan) olan milletlerin tarihi ayrıntılı bir şekilde ele
ulaşmış, oradan Suriye ve Filistin’e geçmiş, alınmaktadır. Bu cilt, İslam öncesi Pers impa-
Arabistan’ı Mekke’ye kadar dolaşmış, daha ratorluklarıyla başlamakta, peygamberler ve
sonra doğu Afrika’ya yönelmiş ve Mozambik’e halifeler tarihiyle devam etmekte, İran’daki
kadar uzanmıştır. Ayrıca Anadolu’yu, İslam hanedanları, Oğuzlar, Türkler, Çinliler,
Bizans’ı ve 55 enlem derececesine kadar Yahudiler, Frenkler ve en sonda Budizm
Güney Rusya’yı, Orta Asya’yı, Hindistan’ı, ağırlıklı olarak Hindistanı ele almaktadır.
Malezya Yarımadası ve Çin’i ziyaret etmiştir. Coğrafyaya ayrılmış olan üçüncü cilt kaybol-
Konakladığı duraklarda çok uzun süre ikamet muştur.
etmiş ve bazı yerleri defalarca ziyaret etmiş- Reşīdeddīn’in kitabı kuşkusuz Arap-İslam
tir. Ayrılışından 24 yıl sonra tekrar Tanca’ya kültür çevresinde, yabancı milletlerin tarih
dönmüştür. İkinci seyahati onu Endülüs’e, ve kültürlerinin aynı çevrede yaşayan mil-
üçüncüsü ise Kuzey Afrika’ya götürmüştür. letlerin tarih ve kültürleriyle birlikte ele
Toplam 27 yıl süren seyahatleriyle İbn Baṭṭūta, alındığı ilk evrensel tarih değildir. Bu ese-
Richard Hennig’in326 ifadesiyle, «eski çağın ve rin birçok öncüsü vardır, ʿAlī b. el-Ḥuseyn
ortaçağın ortaya çıkardığı en büyük dünya el-Mesʿūdī’nin (345/956 bazı kaynaklarda
seyyahıdır». İbn Baṭṭūta’nın oldukça hacimli 346)327 Murūc eẕ-Ẕeheb, Aḫbār ez-Zemān
seyahatnamesi, çok keskin gözlem yeteneği ve Kitāb el-ʿAcāʾib isimli eserleri, Maḥbūb
yanında tarihi-coğrafi, etnik ve kültür tarihini b. Ḳusṭanṭīn el-Menbicī’nin (350/961)328
ilgilendiren nesneleri algılayabilmesi sebebiy- el-ʿUnvān el-Kāmil ’i, Ḥamza b. el-Ḥasan
le paha biçilemez bir coğrafya ve tarih dokü- el-İṣfehānī’nin (ö. 360/970)329 Tevārīḫ Sinī
manıdır (Katalog Cilt III, s. 8). Mulūk el-Arḍ ve-el-Enbiyāʾ ’sı, Ebū er-Reyḥān
8./14. yüzyılda birçok dünya, şehir ve yerel Muḥammed b. Aḥmed el-Bīrūnī’nin (362-
tarihi, hem bütün İslam periyodunu içe- 440/973-1048)330 el-Āsār el-Bāḳiye ʿan el-
ren hem de sadece bu yüzyılla sınırlı kalan Ḳurūn el-Ḫāliye’si (Yunanların, Romalıların,
biografik ve başka türden eserler orta- İranlıların, Soġd, Ḫārizm ve Ḥarrān sakin-
ya çıkaran historiyografya alanından sade- lerinin, Kıptilerin, diğer Hıristiyanlarla
ce bir dünya tarihi ve üç ansiklopediyi ele Yahudilerin dönemleri ve kutsal günler tak-
almakla yetineceğim. “Dünya tarihi”inden
kastım, yukarıda adı geçen çok yönlü bilgin
Reşīdeddīn Faḍlallāh (ö. 718/1318)’ın anıtsal 327 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 332-336.
328 Bkz. a.e., Cilt 1, s. 338.
329 Bkz. a.e., Cilt 1, s. 336.
326 Terræ incognitæ, Cilt 3, Leiden 1953, s. 213. 330 Bkz. a.e., Cilt 6, s. 270-271.
62 G İ R İ Ş
adı da bu tür bir nitelemeye uygun düşmek- tarihi el-ʿİber ve-Dīvān el-Mübtedeʾ ve-el-
tedir. 27 ciltlik bu eserin ilk 4 cildi coğrafyaya Ḫaber isimli eserine ek olarak tamamlanan
adanmıştır. Diğer ciltler insanların düşünsel Muḳaddime, 19. yüzyılın başlarında Antoine-
alandaki başarılarını onların içinde bulunduk- Isaac Silvestre de Sacy339 ve Joseph von
ları çevreleri ele alarak işlemektedir. Eserin Hammer-Purgstall340 isimli bilim adamları-
tamamı, henüz tam olarak gelişmemiş bir nın bu eserin içeriğine dikkat çekmelerinden
ansiklopedi kavramı izlenimi uyandırıyorsa sonra, oryantalistlerin ve oryantalist olmayan
da, günümüze ulaşmayan kaynaklardan der- bilim adamlarının ilgisini kendisine çekmiştir.
lenen zengin içeriği ve kendi döneminde bili- Bilim adamları dünyasında daha özel ilgiyi,
min ulaştığı seviyeyi göstermesi bakımından, Joseph von Hammer-Purgstall’ın İbn Ḫaldūn’u
o yüzyılın en önemli yazınsal başarılarından «Arap Montesquieu’sü»341 olarak nitelen-
birisidir. Benim kanaatime göre, bu eser içe- dirmesi uyandırmıştır. Bu Prolegomena’da
risinde el-Meʾmūn coğrafyasından bize ulaşan önemli sosyolojik, ekonomik, psikolojik
dünya haritası, üç adet iklim haritası ve zen- temel düşünceler, bilim tarihi ve tarih felse-
gin metin parçaları, coğrafya ve kartografya fesi görüşleri keşfedilmiş ve büyük bir hay-
tarihinin en önemli dokümanları arasında ranlıkla yorumlanmıştır. İbn Ḫaldūn pek çok
bulunuyorlar337. kişi tarafından sosyoloji ve tarih felsefesinin
8./14. yüzyılın ansiklopedilerinden, dönemin kurucusu görülmüştür. Bazı araştırmacılar da
olgunluğunu yansıtan, Arap-İslam bilim- İbn Ḫaldūn’da, bütün bilim dallarının temel
lerinin tinsel bilimler alanında ulaştığı en problemlerinin işlendiği görüşüyle yetinmiş-
büyük başarılarından olan bir esere dönüyo- lerdir. Devlet teorisi bakımından Muḳaddime,
ruz. Bu eser, ʿAbdurraḥmān b. Muḥammed Niccolò Machiavelli’nin (ö. 1527)342 Il princi-
İbn Ḫaldūn’un (732-808/1332-1406)338 tarih pe adlı eseriyle karşılaştırılmıştır.
eserine yazdığı Muḳaddime yani “Giriş”tir. Savaş tekniği alanında, ateşli silahlar konu-
İbn Ḫaldūn’un Merinid sultanı Ebū Fāris sunda bir önceki yüzyılda başlayan geli-
ʿAbdulʿazīz’e (dönemi: 768-774/1366-1372) şim 8./14. yüzyılda da devam etmiştir. St.
ithaf ettiği ve 779/1377’de tamamladığı dünya Petersburg Asya Müzesi’nin343 Narodov Azii
Enstitüsü (Asya Halkları Enstitüsü)’nde bulu-
nan ve muhtemelen 14. yüzyılın ilk yarısın-
ve öldüğü yer olan Kahire’de çok önemli yüksek devlet lèbre ouvrage arabe d’Ibn Khaldoun, Journal Asiatique
görevleri üstlenmiştir, bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, içerisinde (Paris) 1/1822/267-278.
s. 242-245, Suppl. Cilt 2, s. 342-344; Bel, Alfred: Encyc- 341 Über den Verfall des Islams nach den ersten drei Jahr-
lopædie des Islām içerisinde, Cilt 27, Leiden ve Leipzig hunderten der Hidschrat, Viyana 1812 (göremedim), bkz.
1927, s. 419-421; Sarton, G.: Introduction to the history of Sarton, G.: aynı yer, Cilt 3, 2. Kısım, s. 1776.
science, Cilt 3, Kısım 2, s. 1767-1779; Talbi, M.: Encyclo- 342 Bkz. Gilbert, Allan H.: Machiavelli’s «Prince» and
paedia of Islam içerisinde. New edition, Cilt 3, Leiden ve its forerunners, Durham, N.C. 1938, s. 280 (göremedim),
London 1971, s. 825-831; Rosenthal, Franz: Dictionary of bkz. Sarton, G.: aynı yer, Cilt 3, 2. Kısım, s. 1769-1775.
Scientific Biography içerisinde Cilt 7, New York 1973, s. 343 Bugünkü signatür C 686’da bulunan yazma el-Maḫzūn
da yazılan savaş tekniği konulu anonim bir getirmeyi gerçekleştirdi345. Gençliğinde teolo-
eserde, barutun muharrik gücü yoluyla bir ji, tarih, edebiyat, şiir ve diğer bilim dallarında
mermiyi fırlatmaya yarayan içi oyuk mızrak- mükemmel, sağlam bir eğitim alan bu bilim
tan ibaret bir ateşli el silahı tanıtılmakta- aşığı şehzade, daha iktidara gelmeden önce
dır. Görünen o ki bu tür ateşli el silahları Ġıyāseddīn Cemşīd b. Mesʿūd el-Kāşī (ö.
Avrupa’ya ilk olarak 8./14. yüzyıldan 9./15. 832/1429), Ḳāḍīzāde Rūmī (ö. 840/1436) gibi
yüzyıla geçiş döneminde ulaşmıştır (Katalog birçok bilgini yanına, Semerkant’a getirtmişti.
Cilt V, s. 133). Bunun yanısıra, yine aynı el Onun Semerkant’ta başardığı işlerin en önem-
yazmasında, havan benzeri bir ateşli silahın lisi kuşkusuz, öncülerinin Merāġa’da kurduk-
resmi bulunmaktadır. Ama bu silah metindeki
larından esinlenerek ve yukarıda adı geçen
tarife uymamaktadır. Muhtemelen burada söz
bilginlerle birlikte çalışarak inşa ettiği anıtsal
konusu olan silah, tarif edilenden farklı havan
rasathanedir. Bu Semerkant Rasathanesi’nin
benzeri bir silahtır (Katalog Cilt V, s. 133).
Bugüne kadar bilinen çelik yay hakkında- kuruluşuna ve geliştirilmesine kendisinden
ki en eski rivayet 8./14. yüzyılın ilk yarısına daha genç bir bilgin olan ʿAlāʾaddīn ʿAlī b.
uzanmaktadır (Katalog Cilt V, s. 96). Çok Muḥammed el-Ḳūşcī (ö. 879/1474) de katkı-
büyük bir olasılıkla Avrupa, 8./14. yüzyıldan da bulunmuştur. Rasathaneden geriye kalan
9./15. yüzyıla geçişin hemen öncesinde bunun izlere göre şu yargıda bulunabiliriz: Rey (eski
bilgisine sahip olmuştur. Avrupa’da çelik yay Tahran)’de kurulmuş olan rasathanenin seks-
kullanımına dair en eski rivayet 1435 yılından tantını (4./10. yüzyıl, bkz. Katalog Cilt II, s.
gelmektedir344. 25) örnek alarak bu yeni rasathanede yarısı
yeraltında kurulan gözlem skalasının yarıçapı
9./15. Yüzyıl 30 m. büyüklüğündeydi. Burada yürütülen
gözlem sonuçlarının birçoğu346 bizzat Uluğ
Şu anki bilgimize göre, 9./15. yüzyılda bilimsel
Bey tarafından sağlanmış olan çizelge-esere,
faaliyetler bütün alanlarda İslam dünyasının
Zīc-i Sulṭānī ’ye alınmıştır. Avrupa’da daha
tamamında hâlâ aktif haldeydi. 6./12. yüzyıl-
dan itibaren Anadolu’da kurulan Selçuklu 17. yüzyılın ortalarında John Graves347 buna
devletlerinde ve 8./14. yüzyılın başından iti- dikkat çekmiştir.
baren genişlemeye başlayan Osmanlı top- Bu yüzyılın anılmaya değer başarılı astrono-
raklarında kurulan yeni kültür merkezlerinin mik çalışmalarından biri de Ġıyāseddīn el-
bilimsel faaliyetlere önemli katkıları olmuş- Kāşī’nin Zīc-i Ḫāḳānī isimli hayli kapsamlı
tur. 9./15. yüzyıldan bize kalan ve el yazması çizelge-eseridir. Bu eseri o, daha Semerkant
halinde muhafaza edilen birçok eserden yal- Rasathanesi’nin kuruluşundan önce, 816/1413
nızca çok küçük bir kısmı yayınlanmıştır ve yılında Herat’ta bir araya getirmişti. Eserin içe-
yayınlananların da hemen hemen hiçbiri ince- risindeki coğrafik çizelge Maveraünnehir’den
lenmemiştir. Bu gerçek gözden kaçırılmadan, itibaren koordinatlardaki gözle görülür artışa
bu yüzyılın ilk yarısında Maveraünnehir’de tanıklık etmektedir.
astronomi ve matematik alanlarında öne
çıkan ve devlet adamı Uluğ Bey Muḥammed 345 Grousset, René: Histoire de l’Asie, Cilt 3, Paris 1922,
Turğay (796-853/1394-1449) adıyla bağlan- s. 127 (göremedim); Bouvat, L.: Encyclopædie des Islām,
tılı bulunan çalışmaları ele alalım. O, dede- Cilt 4, Leiden und Leipzig 1934, s. 1077).
si Timur’un hayalinde yaşattığı şeyi, yani 346 Bkz. Kennedy, Edward S.: The heritage of Ulugh Beg,
Semerkant’ı İslam uygarlığının merkezi haline Science in Islamic civilisation içerisinde, İstanbul 2000, s.
97-109.
344 Bkz. Köhler, G.: Die Entwickelung des Kriegswesens 347 Gravius, Johannes: Binæ tabulæ geographicæ, una
und der Kriegführung in der Ritterzeit von der Mitte des Nassir Eddini Persæ, altera Ulug Beigi Tatari, London
11. Jahrhunderts bis zu den Hussitenkriegen, Cilt 3, Bres- 1652 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
lau 1887, s. 181-182. serisi içerisinde Cilt 50, s. 1-79).
G İ R İ Ş 65
el-Kāşī, astronomik araç-gereçlerin gelişim merkezini bulmak için her bir deferentin orta
tarihinde de azımsanamaz bir öneme sahiptir. noktasına yerleştirilmesi gibi349.
Bu konuya ilişkin kaleme aldığı ve bilhas- el-Kāşī’nin aletinin G. Marchionis’e350 (1310
sa Merāġa Rasathanesi’nde bulunan araç- yılında yazmıştır) ve Geoffrey Chaucer’e351
gereçleri tasvir ettiği (Katalog Cilt, II, s. 38 (ö. 1400’e doğru) nispet edilen ekvatoryumlar
vd.) risaleden başka, Nüzhet el-Ḥadāʾiḳ348 arasında bir yakınlık göstermesi olgusundan
isimli müstakil risalesinde tanıtılmış olan hareketle, bu iki kişiye, aynı zamanda el-
Ṭabaḳ el-Menāṭiḳ ve Levḥ-i İttiṣālāt diye Kāşī’nin aletine de modellik yapan doğulu
isimlendirdiği iki astronomik alet anılmalıdır. daha eski bir modelin bilgisinin ulaşmış olma-
Birisi, 4./10. yüzyılda Ebū Caʿfer el-Ḫāzin sı gerektiği kanaatindeyim. Levḥ-i İttiṣālāt,
tarafından icat edilmiş olan Zīc-i Ṣafāʾih adlı “Bağlaç Levhası”352, isimli ikinci alete gelince,
aletin bizim bildiğimiz en son gelişim aşama- bu, iki gezegenin boylam dereceleri arasında-
sını oluşturmaktadır. Zīc-i Ṣafāʾih, bir geze- ki önceden bilinen farklarla bu her iki geze-
genin gerçek posizyonunu ekliptik üzerinde genin günlük olarak kat ettikleri mesafeler
herhangi bir zamanda mekanik yolla ve genel- arasındaki aktüel farklara dayanarak ekliptik-
likle astronomik çizelgeleri kullanmaksızın te beklenen ittisal (arka arkaya gelme) günle-
bulmaya yarayan bir aletti. Konuya ilişkin rini aletsel olarak hesaplamaya yaramaktadır.
yerde belirttiğimiz üzere, bu aletin en eski Bunun dışında (ahşaptan veya pirinçten imal
versiyonu gerçekten çok eski bir dönemde edilmiş) bu tür bir hesaplama aracı bilinme-
Müslüman İspanya’ya yollarını bulmuşlardı. mektedir.
Aṣbaġ b. Muḥammed İbn es-Semḥ el-Ġarnāṭī Teorik astronomi alanında da, daha birkaç yıl
(ö. 426/1035)’nin ve Ebū eṣ-Ṣalt Ümeyye b. önce tanıtılan ve yukarıda adı geçen ʿAlāʾaddīn
ʿAbdulʿzīz el-Endülüsī’nin (ö. 528/1134) ve ʿAlī el-Ḳūşcī (ö. 879/1474) tarafından Merkür
İbrāhīm b. Yaḥyā ez-Zerḳālī’nin (5./11. yüz- gezegeni için geliştirilmiş olan model kayda
yılın ikinci yarısı) bu aletin oldukça geliş- değerdir353.
miş bir şeklini belirten risaleleri, İspanya dışı
Avrupa’ya en geç 13. yüzyılın ikinci yarı-
sında Libros del saber de astronomía adlı
349 Price, Derek J.: The equatorie of the planetis, Cam-
Kastilce ansiklopedik eserde mahfuz kalan
bridge 1955, s. 131.
çevirileriyle ulaştı. el-Kāşī’nin aletindeki 350 Bkz. Poulle, Emmanuel: Les instruments de la théo-
en modern özellik, derecelendirilmiş para- rie des planètes selon Ptolémée: Équatoires et horlogerie
lel bir cetvelle çalışan merkezi bir gösterge planétaire du XIIIe au XVIe siècle, Cilt 1, Cenevre ve Pa-
(Alhidade) idi. Bu paralel cetvel ile kazanıla- ris 1980, s. 192, 260ff.
351 Price, Derek J. de Solla: Isis içerisinde 54/1963/153
bilen basit işaretlemeli projeksiyonlar yoluyla
(el-Kāşī’nin kitabının edisyonu hakkında E.S. Kennedy
çok esaslı sonuçlar alınabilmektedir, mesela tarafından yazılmış olan resensiyon); aynı yazar, Chau-
paralel cetvelin, gezegenlerin, tasavvur olu- cer, Dictionary of Scientific Biography içerisinde Cilt, 3,
nan ek daireli yörüngelerinin deferentler s. 217-218.
(yani taşıyıcı büyük yörüngeler) üzerindeki 352 Bkz. Kennedy, Edward S.: The planetary equatorium,
aynı yer, s. 78-161, 238-243.
353 Bkz. Saliba, George: Al-Qushji’s reform of the Ptole-
348 El yazması Princeton University, Garrett collec- maic model for Mercury, Arabic Science and Philosophy
tion no. 75, Kennedy, Edward S. tarafından İngilizceye 3/1993/161-162; aynı yazar, Arabic planetary theories af-
çevrilmiş ve yayınlanmıştır, The planetary equatorium of ter the eleventh century AD, Encyclopedia of the History
Jamsshīd Ghıyāth al-Dīn al-Kāshī (d. 1429), Princeton of Arabic Science içersinde, Cilt 1, London ve New York
NJ 1960. 1996, s. 58-127, özellikle s. 123-125.
66 G İ R İ Ş
yoluyla gerçek değere yaklaşmanın beklen- dir». el-Kāşī’nin ondalık kesirler yönteminin,
medik bir tarzda keskinleştiği yeni parlak bir onun öğrencileri ve onun izinden yürüyen-
zamanın» ilk olarak F. Viète ve Adrian van ler aracılığıyla veya Bizanslı İran seyyahları
Roomen (1561-1615)’le başladığını söylemek- yoluyla çok kısa bir süre sonra Anadolu’ya
tedir. Viète, işleminde poligon hesaplamaları oradan da İstanbul’a ulaşmış olması gerekti-
yardımıyla π sayısını 9 ondalık kesire kadar ği hususunda hiçbir kuşkuya yer yoktur. Bu
ilerletmiş, van Roomen ise 15 ondalık kesire bağlamda bize ulaşan 15. yüzyıldan bir Bizans
kadar götürmüştü. el-Kāşī kendi zamanında hesaplama kitabı366 anılmalıdır. Bu kitabın
çoktan 17 kesire kadar gelmişti. yazarı ondalık kesirlerin kullanımını bilmekte
Kiriş hesaplaması bağlamında el-Kāşī, ve Bizans ülkesinde hâkimiyet kurmuş olan
Avrupa’da Johann Heinrich Lamberts (1728- Türklerin bu tür hesaplama işlemlerini kul-
1777) adıyla bilinen şu trigonometrik formü- lanmakta olduklarını söylemektedir. Ondalık
le362 ulaşmıştır: sin (45°+φ/2) ≈√ 1+sin
2
.φ kesirlerin Avrupa’da sistematik olarak ilk
Ondalık kesir tarihinde de el-Kāşī seçkin ele alınışı, Hollandalı tüccar, matematikçi ve
bir konuma sahiptir. Bu alanda onun öncü- mühendis Simon Stevin (1548-1620) tarafın-
sü olarak karşımıza Arap matematikçi el- dan Flemenkçe kaleme alınan De Thiende
Uḳlīdīsī (4./10. yüzyıl) çıkıyor. Bununla (Onda Bir) isimli eserde gün yüzüne çıkmış-
birlikte konunun ilk sistematik işlenişini tır367.
el-Kāşī’de363 görmekteyiz. Bizim bildiğimiz Son olarak el-Kāşī’nin matematik alanında-
kadarıyla İslam dünyasında ondalık kesirlerle ki önemli başarılarından birisi Miftāḥ el-
yaygın bir uğraşım el-Kāşī’den sonra kendi- Ḥisāb (Hesap Anahtarı) isimli eserinde yer
ni göstermektedir. Avrupa’da ondalık kesir- alan düzenli ve yarı düzenli cisimler konulu
ler Yahudi matematikçi Immanuel Bonfils bölüm anılmalıdır. el-Kāşī’nin bu konuda hiç
(14. yüzyılın ortaları) tarafından kullanılmış- bir öncüsü yoktu denemezse de onun, eğik
tır364. Bu kişinin bu bilgiye ve kullanıma nasıl çizgisel sınırlı cisimlerin, eğik silindirlerin ve
ulaştığı, hâlâ açıklanmayı gereksemektedir. konilerin, ayrıca düzensiz içi boş cisimlerin,
Juschkewitsch’e365 göre onun kaleme aldığı sivri kemerlerin (ojivler), tonosların, kub-
kısa taslak «el-Kāşī’nin ondalık öğretisiyle- belerin, sarkıtların (stalaktitler) hacimlerini
karşılaştırıldığında hiçbir öneme sahip değil- komplike hesaplamalarla ve konstrüksiyon-
larla çok hâkimane bir şekilde ortaya koyabil-
mesi Arap-İslam matematiğinin 9./15. yüzyıl-
362
da el-Kāşī ile ulaşmış olduğu düzeye tanıklık
Bkz. Luckey, P.: Der Lehrbrief über den Kreisumfang,
aynı yer, s. 49 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and etmektedir368.
Astronomy seri içerisinde Cilt 56, s. 283); Sezgin, F.: a.e.,
Cilt 5, s. 66. 366 Bkz. Hunger, H. ve Vogel, K.: Ein byzantinische Re-
363 Bkz. Luckey, P.: Die Rechenkunst bei Ǧamšīd b. chenbuch des 15. Jahrhunderts. Text, Übersetzung und
Masʿūd al-Kāšī mit Rückblicken auf die ältere Geschichte Kommentar, Viyana 1963, s. 33; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10,
des Rechnens, Wiesbaden 1951, s. 102-114 (Tekrarbasım: s. 245.
367 Bkz. Minnaert, M.G.J.: Stevin, Dictionary of Scientific
Islamic Mathematics and Astronomy seri içerisinde Cilt
56, s. 75-225, özellikle s. 184-196). Biography içerisinde Cilt 13, New York 1976, s. 47-51.
368 Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 277; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5,
364 Bkz. Gandz, S.: The invention of the decimal fractions
s. 69; Dold-Samplonius, Yvonne: Practical Arabic mat-
and the application of the exponential calculus by Im-
hematics: Measuring the muqarnas by al-Kāshī, Centau-
manuel Bonfils of Tarascon (c. 1350), Isis 25/1936/16-45; rus içerisinde (Kopenhagen) 35/1992/193-242; aynı yazar,
Luckey, P.: Die Rechenkunst bei Ǧamšīd b. Masʿūd al- The volumes of domes in Arabic mathematics, Vestigia
Kāšī, aynı yer, 120-125 (Tekrarbasım: Islamic Mathema- Mathematica. Studies in medieval and early modern mat-
tics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 56, s. 202-207); hematics in honour of H.L.L. Busard içerisinde, ed. M.
Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 67-68. Folkerts ve J.P. Hogendijk, Amsterdam ve Atlanta 1993,
365 Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 241. s. 93-106.
68 G İ R İ Ş
Bu yüzyılın matematik alanıyla ilgili olarak şu ilişkin kaba bir tasavvur üzerine kuruluydu.
da dile getirilmelidir: İslam dünyasının batısın- Bu büyük kıtanın matamatiksel olarak kap-
da 13. yüzyıldan beri gelişmekte olan cebirsel sanması için daha birkaç yüzyıl beklemek
sembolik, Ebū el-Ḥasan ʿAlī b. Muḥammed gerekliydi. el-Meʾmūn haritasından sonra bize
el-Ḳaleṣādī’nin (ö. 891/1486) Keşf el-Maḥcūb ulaşan en eski üç Afrika tasviri, el-Kindī ve es-
min ʿİlm el-Ġubār isimli eserinde zirve nok- Seraḫsī’nin372 (her ikisi de 3./9. yüzyıl), 4./10.
tasına ulaşmıştır369. «Denklemlerde birinci ve 5./11. yüzyıldan anonim373 bir yazarın ve
el-İdrīsī’nin374 (1154 civarında) haritalarıdır
kuvvet, kare ve bilinmeyenin üçüncü kuvveti
ve bunlar el-Meʾmūn için yapılan haritanın ya
şeyʾ, māl ve kaʿb kelimelerinin ilk harfleriy-
sakat veya kaba reprodüksiyonlarıdır. Buna
le sembolize edilmişlerdir. Bu işaretler aynı karşın dikkate değer bir gelişme, Naṣīreddīn
şekilde katsayılı bilinmeyenler üzerinde de eṭ-Ṭūsī (ö. 672/1274)’den taslak halde bize
belirmektedir»370. ulaşan dünya haritasındaki Afrika tasviridir.
9./15. yüzyıl Arap-İslam kültürü içerisinde kar- Bu dünya haritası diğer taraftan Çin dünya
tografya alanında kaydedilen ilerlemenin çok haritasındaki Afrika tasviriyle ilişkilidir. 1267
büyük olduğu görülmektedir. Dünya tarihi açı- yılında Merāġa’dan Çin’e yollanan yeryüzü
sından çığır açıcı sonuçlar doğuran en önemli küresinden esinlenen bu Çin dünya haritası
gelişme, güney Afrika’nın gerçeğe oldukça 14. yüzyılın başlarında meydana çıkmıştır. Çin
yaklaşan formu bağlamındadır. Hint okyanu- dünya haritasının, orjinal boyutları kopyacı-
sunun, Marinos ve Ptoleme’de görüldüğü gibi, ların yetersiz hassasiyetlerinin kurbanı olan
kapalı bir iç deniz olduğu tasavvuruna karşın, Afrika tasvirindeki en önemli ayırdedici yanı,
el-Meʾmūn coğrafyacıları haritalarının 3./9. kıtanın güney bölümünün bir üçgen şeklin-
yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak ortaya çık- de olmasıdır. Avrupa’da Brunetto Latini’den
(1265 civarında) Fra Mauro’ya (1459) kadar
masından itibaren Afrika kıtasının güneyden
yapılmış dünya haritalarındaki375 Afrika’nın
dolaşılabileceğine ilişkin kanaatin Arap-İslam
yarımada şeklinin reprodüksiyonları bize,
kültür çevresinde hakim olduğu ispatlanabilir. matematik-astronomik olarak elde edilmiş
3./9. yüzyıl tarihçi ve coğrafyacısı Aḥmed b. bir çalışmanın izlerine dair herhangi bir ip ucu
Ebū Yaʿḳūb b. Caʿfer el-Yaʿḳūbī’nin aktar- verebilmekten uzaktır. Elbette bu, o zama-
dığı ilginç bir rivayet yoluyla, Dicle üzerinde na kadar İslam dünyasında zaman zaman
bulunan Ubulla’da inşa edilen ve Çin’e ve Afrika’da bulunan bazı yer koordinatlarının,
Çin’den ticaret malları taşımada kullanılan 9. yüzyılın başlangıcında başlayan ve devam-
gemilerin Mağrip’te bulunan Atlantik limanı lı genişleyerek yoğunlaşan çalışma geleneği
Māsse’de (Agadir’in güneyi) Behlül camii- içerisinde matematiksel coğrafya kurallarına
nin yanında demir attıklarını öğrenmekte- göre tespitlerinin denenmediği anlamına gel-
yiz371. el-Meʾmūn coğrafyacılarının Afrika’yı mez. Bununla birlikte, Afrika koordinatları-
gösteren haritaları, güneyden dolaşılabilir ve nın haritalarda yer almaları yeterli bir zamana
160° doğuya doğru uzanan bir kara kütlesine bağlıydı. Bundan da öte, gerçeğe tam uygun
şekilde bütün bir kıtanın sahillerinin ve diğer
369 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 62.
370 Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 270.
371 el-Yaʿḳūbī, Kitāb el-Büldān, Leiden 1892 (Tekrarbasım:
Islamic Geography Cilt 40), s. 360; Picard, Christophe: 372 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 136-137; Cilt 12, s. 11.
L’océan Atlantique musulman. De la conquête arabe à 373 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 134; Cilt 12, s. 12
l’époque almohade, Paris 1997, s. 31, 233-234, 248, 511; 374 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 134-135; Cilt 12, s. 13, 18-19.
Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 383-384. 375 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 549-550.
G İ R İ Ş 69
kısımlarının tasviri için nesiller boyu, sürekli Cantino haritası üzerinde modern değerden
ve bir hedefe yönelik çalışmaların yapılmış (35°) yarım derece büyük olarak görünmekte-
olması gerekliydi. dir377. Buna göre, bu harita Afrika’nın güney
Vasco da Gama’nın Hindistan’a yaptığı ilk yarısı boyutlarında, Afrika’nın doğu kıyısının
keşif seyahatinden hemen sonra, Afrika’nın Hind Yarımadasının güney noktasından uzak-
ve Hindistan’ı da içerecek şekilde güney lığında, enlem ve boylamda tam bir doğruluk
Asya’nın konfigürasyonlarının mükemmel ya gösterir ki buna Avrupa ve Asya sözkonusu
da mükemmele yakın kartografik tasvirleri- olduğunda 19. yüzyıldan, hatta kısmen 20.
nin Avrupa’da tedavüle çıkması, coğrafya ve yüzyıldan önce Avrupa’da yapılan haritalar-
kartografya tarihi açısından çok büyük bir da ulaşılabilmiş değildir. Cantino haritasının
olaydır. Arap-İslam kültür çevresinde başa- doğruluğu gerçeğinden şu inanca varıyoruz:
rılan matematiksel coğrafya, kartografya ve Bu harita bizi, dayandığı bir örneğin izle-
bilimsel denizcilik seviyesinin yüksekliği hak- rine götürüyor. Ve o örnek, gerekli enlem
kındaki bilgisizlik, Avrupa’da ortaya çıkan ve boylam dereceleri ile diğer uzaklıkların
o haritaların gerçek yaratıcılarının kimler tespiti için yerinde, yeteri kadar uzunca bir
olduğunu bilme işini güçleştirmektedir. Bu süre yürütülmüş ön çalışmalar temeline daya-
haritaların, Portekizli haritacılar tarafından
nan bir harita olmalıdır. Daha önce belirlen-
Vasco da Gama’nın topladığı ve beraberinde
miş ve bilinen bir rota üzerinden güney batı
getirdiği verilere dayanılarak yapıldığını dile
Hindistan’a ulaşmış ve yine mümkün olabil-
getiren ve kabul gören görüş376, bir yandan
diğince kısa bir süre sonra aynı rotayı takip
çok büyük bir yeryüzü parçasının mükemmel
ederek Portekiz’e geri dönmüş olan Vasco
haritasının yapılabilmesi için gerekli koşulla-
da Gama’nın harita çizimi için gerekli verileri
rın kelimenin tam anlamıyla görmemezlikten
böylesine kısa bir zaman zarfında kendisinin
gelindiğini, diğer yandan ise bu görüşün yan-
lışlığını gösteren birçok tarihi kanıtın tanın- oluşturamayacağı kesindir. Bu tür seyahat-
madığını ifade eder. Kartografik realitenin lerin amacı, doğası itibariyle ticari ve siyasi
yanlış anlayışının bir örneği olarak, Vasco idi. Adaletli olmak gerekirse, Portekizlilerin
da Gama’nın ilk Hindistan seyahati dönüşü o dönemde, o haritalar için gerekli koşulları
sonrasında tahminen 1502 dolayında yapıldığı bizzat sağladıkları iddiasında bulunmadıkları
sanılan sözde “Cantino” haritası anılabilir. da belirtilmelidir. Onların bu bakımdan göre-
Bu haritanın günümüz haritalarıyla karşılaş- vi ve başarıları, olabildiğince yerinde yapıl-
tırılması gösterir ki ekvator çizgisi ve her iki mış haritaları Portekiz’e getirmek olmuştur.
dönence daireleri tamamen doğru bir şekilde Burada haritacılar kendilerine ulaşan harita-
Afrika, Arap Yarımadası ve Hindistan üze- ları Portekizce’ye aktarmışlar, çoğaltmışlar
rinden geçirilmiştir. Afrika’nın ekvator üze- ve kendi anlayışları ve zevkleri doğrultusunda
rindeki doğu-batı uzaklığı ve ekvator ile Ümit kamuoyuna sunmuşlardır. Hint Okyanusu’na
Burnu arasındaki mesafe Cantino haritasın- ilk seferleri yapan Portekizli denizcilerin çoğu,
da ve günümüz haritasında hemen hemen Arap ve diğer Müslüman denizcilerin ellerin-
aynıdır (modern değerler şunlardır: 33°30' de sık sık haritalar gördüklerini veya onlardan
ve 34°30'). Afrika’nın doğu kıyısı ile ekva- haritalar aldıklarını gizleme ihtiyacı da hisset-
tor çizgisi üzerinde bulunan Kap Comorin memişlerdir. Bildiğimiz rivayetlerden378 birisi
(Hindistan'ın güney ucu) arasındaki mesafe
377 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 399.
376 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 354 vd. 378 Bkz. a.e., Cilt 11, s.
70 G İ R İ Ş
de, bizzat Vasco da Gama’nın379 Afrika’nın lamış olabileceği konusunda bir tahminde
doğu kıyısında Müslüman bir denizciyle ilk bulunulamaz.
karşılaşması hakkında yapmış olduğu ayrıntılı Bu konuyu bitirirken, benim kanaatimce keş-
anlatımdır. Bundan öğrendiğimiz kadarıyla o, fini ve muhafazasını Portekizlilere borçlu
Arap meslektaşının elinde, deniz yolculukla- olduğumuz Arap-İslam kültür dairesinin en
rında kullandığı enlem ve boylam daireli hari- önemli kartografik başarısı anılmalıdır. Bu,
talar görmüştü. Bu şahıs, Vasco da Gama’ya 1511 yılında Malakka’nın işgalinden çok kısa
Hindistan’ın güney batı kıyısına deniz yoluyla bir süre sonra işgalci Portekizliler’in eline
giden direkt rota üzerindeki Calicut’a kadar geçen ve burayı alan Alfonso de Alburquerque
kılavuzluk etmiş olan denizcilerden birisiydi. tarafından Kral I. Emanuel’e (ö. 1521) gön-
Daha 15. yüzyılın ilk yarısından itibaren, derilen «Cava» atlasıdır382. Bu atlasa ilişti-
Hint Okyanusu’nu ve güneyden dolaşılabi- tilerek Kral’a gönderilen mektupta Alfonso
lir Afrika’yı gösteren haritaların Portekiz’e şöyle demektedir: «Majestenize, Cavalı bir
ulaştığına ilişkin haberler de günümüze kadar gemi pilotu tarafından yapılmış çok büyük bir
ulaşmıştır. Böylelikle Portekizliler Hindistan’a atlasın kopyasından bir kısmını yolluyorum.
giden deniz yolunu öğrenmiş olup380, ancak Bu, Ümit Burnu’nu, Portekiz’i, Brezilya’yı,
bu haritalar yardımıyla, sonraları yanlış olarak Kızıldeniz’i, İran Deniz’ini, Baharat Adalarını
“Keşif Seferleri” diye adlandırılan seyahatlere [Moluk Adalarını], gemilerin izlediği Çin’den
cesaret edebilmişlerdi. ve Formosa’dan giden direk yolu gösteren
Bu kısa açıklamalarla, Geschichte des ara- yelken rotalarını, bunların yanı sıra birbirleri-
bischen Schrifttums’un381 11. cildinde ortaya ne sınır olan [bu ülkelerin] iç taraflarını tasvir
koyduğum araştırma sonuçlarımı, Portekiz etmekte. Bana öyle geliyor ki, bu gördükle-
seferleri öncesinde, en son ve gerçeğe oldukça rimin en güzeli. Majesteleri bunu görmekle
uygun Afrika’nın ve Hint Okyanusu’nun kar- çok mutlu olacaklardır. Yer adları Cava yazı
tografik tasvirinin Arap-İslam kültür çevre- karakterindedir. Yanımda okuryazar Cavalı
sinde 9./15. yüzyılda ulaşılan en önemli başa- birisi vardı. Siz Majestelerine, Francisco
rılarından birisi olduğunu okuyucuya ulaş- Rodrigues’in, orijinalinden kopyaladığı bu
tırma maksadıyla yapıyorum. Portekizlilerin kısmı yolluyorum. Bununla Majesteniz biz-
bu konudaki en büyük hizmeti, bu haritala- zat Çinliler’in ve Formosa sakinlerinin nere-
rın önemini kavramaları, onları toplayarak den geldiklerini, gemilerinizin altın ocakla-
Portekiz’e ulaştırmaları ve böylelikle Avrupa rının bulunduğu Karanfil Adaları’na, Cava,
dillerinde çok yaygın hale gelmesine yol açma- Banda ve Hindistancevizi ve Hindistancevizi
çiçeği Adalarına gelmek için hangi rotayı
ları ve böylece son olarak Avrupa’da kartogra-
takip etmeleri gerektiğini, Siyam Krallığı’nı,
fik hareketlere çok büyük bir ivme kazandır-
Çinliler’in gemileriyle dolaştıkları ve oradan
malarıdır. Bu haritaların, eğer Protekizlilerin
itibaren daha ileri gitmeyerek döndükleri
aracılığı olmasaydı, ne zamandan itibaren ve
kimlerin aracılığıyla sadece tek tük değil de
382 Santarem, Atlas composé de mappemondes, de portu-
çok büyük ölçüde Avrupa’ya ulaşmaya baş-
lans et de cartes hydrographiques et historiques depuis
le VIe jusqu’au XVIIe siècle, Paris 1849 (Tekrarbasım:
Amsterdam 1985); A. Cortesão, Cartografia e cartógra-
379 Bkz. de Barros, João: Ásia. Das feitos que os portugu- fos portugueses dos séculos XV e XVI, Cilt 2, Lissabon
eses fizeram no descobrimento..., Década I, Liv. IV, Ed. 1935, 126-130; aynı yazar, The Suma Oriental of Tomé Pi-
Lissabon 1945, s. 151-152; Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 227- res and the Book of Francisco Rodrigues, Cilt 1, London
229. 1944, giriş s. 78-79; Cortesão, A. ve de Mota, A. Teixeira:
380 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 358-362. Portugaliae monumenta cartographica, Cilt 1, Lissabon
381 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 323-444. 1960, s. 80.
G İ R İ Ş 71
Çin Burnu’nu görecektir. Orijinali Frol de la şudur: Miras alınan kartografik dünya resmi-
Mar’la birlikte [deniz kazasında] kayboldu. nin en yeni bilgilere göre daha ileri taşınarak
Siz Majestelerine açık ve seçik bir şekilde geliştirilmesi yönünde Arap-İslam kültür çev-
tasvirlerde bulunabilmek için, o gemi pilotu resinin çabaları 10./16. yüzyılın ilk on yılında
ve Pero Dalpoem ile birlikte bu haritanın içe- hâlâ canlı idi.
riği hakkında görüş alışverişinde bulundum. Eğer kartografya bilimsel denizciliği refaka-
Bu harita son derece doğru ve meşhurdur, tinden ve desteklemesinden devamlı bir suret-
çünkü deniz yolculuğunda kullanılmaktadır. le faydalanmamış olsaydı, Hint Okyanusu’nun
Bu haritada eksik olan, “Selat” diye adlan- ve Afrika Yarımadası’nın haritalarında böy-
dırılan takım adalardır [Malakka ve Cava lesine yüksek bir gelişim basamağına ulaşıla-
arasındaki].»383 mazdı. Bugün biz, bu denizcilik biliminin ori-
Bu haritaların değerlendirilmesi, nereden, jinalliğini kısmen iyi bir şekilde tanıyabilme
nasıl ortaya çıktıklarına ilişkin soru hususun- şansına sahibiz. Çok uzun bir gelişim süreci
da günümüzde geçerli kartografya historiyog- sonrasında bu bilim 9./15. yüzyılın ikinci yarı-
rafyası kendisini bir çıkmaz sokağa sokmuş sında ve 10./16. yüzyılın ilk çeyreğinde Hint
bulunuyor, çünkü bu historiyografyanın daha Okyanusu çevresinde zirve noktasına ulaş-
önce gelişen Hint Okyanusu haritalarının mıştır.
ortaya çıkışından çok önemli yapı malzemesi Arabistan ile Çin arasındaki birkaç bin yıl-
sağlayan çok yüksek seviyeye ulaşmış bulu- lık deniz yolları biliminin doğrudan doğruya
nan denizcilik bilgisinin varlığından haberi bize kadar ulaşan en eski dökümanları 9./15.
yoktur384. Boylam ölçekleri ve enlem skalaları yüzyılın ikinci yarısına uzanmaktadır. Gerçi,
ve neredeyse mükemmel denilebilecek kon- çok daha önceleri denizcilik kuralları, rotalar,
figürasyonlarıyla atlasın geriye kalan 26 par- limanlar ve Hint Okyanusu’ndaki mesafe-
çası, matematiksel–astronomik temel üzerine lerin bilgileri hakkında yazılı bir edebiyatın
inşa edilmiş uzun bir kartografya geleneğine bulunduğu bilinmekte ise de, bu belgeler,
tanıklık etmektedir. Bu atlas şimdiye kadar alanın daha yüksek bir gelişimini yansıtan,
bilinen en eski ve tam doğru Bengal körfezi, 9./15. yüzyılın ikinci yarısı ve 10./16. yüzyılın
Malakka boğazı ve Cava’dan Moluk üzerin- ilk çeyreğinde yaşayan denizcilik biliminin en
den Kanton’a kadar Çin Denizi tasvirlerini büyük iki temsilcisinin eserleri ile aşılmış ve
vermektedir. İlk olarak bu haritada ve aynı maalesef kaybolup gitmişlerdir.
zamanda çok iyi bir formda ortaya çıkan Bu temsilcilerin ilki ʿUmmān yöresinde bulu-
Madagaskar Adası, ilk olarak 19. yüzyıl ve nan Culfār’lı Şihābeddīn Aḥmed İbn Mācid b.
20. yüzyılın ilk yarısı kartografyası tarafın- Muḥammed’dir. Ondan bize bir dizi eser kal-
dan belirli tashihler geçirdi. Eğer bu atlasın mıştır. Bu eserlerden, yazarının bilgi ve yete-
daha o zaman Güney Amerika’nın kuzeydoğu neklerinin yaşamı boyunca süreğen bir gelişim
sahil şeridini gösterdiğine385 rastlıyorsak, –bu gösterdiği anlaşılmaktadır. İbn Mācid’e göre,
bilgiye Alfonso de Alburquerque de işaret İlm el-Baḥr yani deniz bilimi olarak nitelen-
etmekte ve böylece, haritanın aktardığı bilgi- dirdiği denizcilik bilimi, «teorik ve empirik,
nin daha sonraki bir Portekiz ilavesi olma ihti- ama sadece kâğıt geleneğine bağlı olmayan
malini ortadan kaldırmaktadır– bunun anlamı bir bilimdir» (ʿİlm ʿAḳlī Tecrībī lā naḳlī)386.
383 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 327-328. 386 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid fī Uṣūl ʿİlm el-Baḥr ve-el-
384 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 426-433. Ḳavāʿid, ed. I. Ḫūrī, Dımeşk 1980, s. 171; Sezgin, F.: a.e.,
385 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 441. Cilt 11, s. 177.
72 G İ R İ Ş
O, denizcileri üç gruba ayırmakta. İlk grup, olmadığını aynı zamanda yıllar boyunca
basit deniz kılavuzlarıdır. Bunların yolculuk- Arabistan ile Hindistan ve Güneydoğu Asya
ları bazen iyi gider bazen de kötü; verdikle- arasında denizci olarak aktif görev aldığını
ri cevaplar bazen doğrudur bazen de yanlış. öğrenmekteyiz. Kitapları –belki arzulanılan
Bu denizciler muʿallim (üstad) nitelemesini sistematik içerisinde değilse de– şu izlenimi
hak etmezler. İkinci kategorinin orta seviyeli vermektedirler: O, Kutup Yıldızı’nın ve ufuk
meʿālime (üstadlar) olan mensupları, bilgile- dairesinde enlemde 11°15' lık belirli mesafeler-
rinin büyüklüğü ve kapasiteleriyle tanınırlar. le doğan ve batan bir dizi sabit yıldızın oryan-
Onlar yeteneklidirler, gittikleri yerin rotalarına tasyonu ve aynı zamanda pusula kullanımı
hâkimdirler, fakat öldükten sonra unutulmaya temeline dayanan bir denizcilik bilimini temsil
mahkumdurlar. Denizcilerin üçüncü grubu en etmektedir.
yüksek mertebelerini oluşturur. Bu kalitedeki Kitaplarında İbn Mācid, Hint Okyanusu’nda
denizci çok meşhurdur, bütün deniz operas- bulunan yüzlerce yerin enlem derecelerini yön
yonlarına hâkimdir ve hem kendi zamanında eğiklikleri ile birlikte kaydetmektedir, ama
hem de daha sonraları yararlanılan kitapları bununla birlikte mesafe ölçümüne ilişkin
yazmış olan bir bilgindir387. somut çok az bilgi öğrenmekteyiz. Yazıları,
İbn Mācid ayrıca bir kaptanın sefer esnasın- onun diğer bazı durumlarda olduğu gibi, oku-
da gözönünde bulundurması gereken kural- yucunun ön bilgilere sahip olduğunu varsaydığı
ları ve ondan beklenen ahlaki prensipleri dile izlenimi vermektedir. Hacimli eseri el-Fevāʾid
getirmektedir. Ve yine o, kendisinin deniz- ’in 390 bir yerinde, denizcilik bilimindeki bazı
cilik bilimi tarihinde çok önemli bir konuma buluşların kendi başarılı çalışmalarına ait oldu-
sahip olduğunun ve başardığı işlerin gelecek ğunu söylemektedir. Bunlardan biri pusulanın
nesillerde etkisiz kalmayacağının bilincinde- gelişimindeki başarısıdır. Bu geliştirilen tipin
dir. («Bizden sonra, bizlerin kendi alanımız- mıknatıs iğnesi doğrudan doğruya pusulanın
da hangi konumda bulunduğumuz hakkında üstüne yerleştirilmiştir yani yön belirleme için
hüküm verilebilecek bir zaman gelecektir.»)388 gerekli olan 32 kısma bölünmüş karton diskin
İbn Mācid389, kendisinin, bu alanı ileriye taşı- alt tarafına taşıyıcı olarak değil üst tarafı-
dığından ve erken dönem eserlerinde düzeltil- na yerleştirilmiş olup kartona bağlı olmadan
meye muhtaç şeyleri de bulunduğundan emin- hareket etmektedir (bkz. Katalog 3, s. 65).
dir. İçinde bulunduğu andaki bilgi seviyesinin Mevcut eserlerinde İbn Mācid, konusuna
üstünlüğü karşısında, daha önceki eserlerinde hâkim, kendine güvenen ve astronominin
yazdıklarının arasında artık geçersiz şeylerin temel bilgilerine sahip ve de döneminin bir-
bulunduğunu dile getirmek için, çok ilginç bir çok bilim dalında gezinen bir bilgin denizci
şekilde, Kur’ân vahyi bağlamında kullanılan olarak belirmektedir. Kullandığı malzeme-
terminolojiyi kullanmakta: mensūḫ (iptal edil- ler, matematiksel olarak kapsanan bir Hint
miş) nāsiḫ (iptal eden). Okyanusu’nun ve oldukça gelişmiş bir deniz-
İbn Mācid’in bize ulaşan eserlerinden çok cilik biliminin söz konusu olduğunu göster-
açık bir şekilde, onun sadece bir teorisyen mektedir. Bütün bunlara nasıl ulaşılabildiğini
ve hangi bileşenlerin bu biliminin özünü oluş-
turmada önemli rol oynadığını, yaşca küçük
meslektaşı Süleymān el-Mehrī’den öğrenmek-
387 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid, aynı yer, s. 171; Sezgin, teyiz. Biz burada takip ettiğimiz kronolojik
F.: a.e., Cilt 11, s. 11, 177.
388 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid, aynı yer, s. 18; Sezgin, F.:
a.e., Cilt 11, s. 177-178.
389 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid, aynı yer, s. 151-152; Sez- 390 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid, aynı yer, s. 192; Sezgin,
gin, F.: a.e., Cilt 11, s. 178-179. F.: a.e., Cilt 11, s. 261.
G İ R İ Ş 73
prensibe sadık kalarak, el-Mehrī’nin bu alana düzenlenmiş en eski ansiklopedik başvuru kay-
yönelik net tasvirini 10./16. yüzyılın seçilmiş nağı türündedir ve yaşamın bütün alanlarına
konuları çerçevesinde dile getireceğiz. dair bilgiler vermektedir. 62. cilt ḳāf harfin-
9./15. yüzyıldan, dönemin seviyesini karakteri- de son bulmaktadır. Yazar, kullandığı fakat
ze eden iki ansiklopedi örnek verilecektir. Bu günümüzde büyük bir kısmı kaybolmuş olan
ansiklopedilerden birisi, yazı sanatı ve kâtipler kaynakların isimlerini vermektedir. Sayılarını
için gerekli bilgiler içeren, Mısırlı devlet kâtibi üç bin olarak veriyor.
Şihābeddīn Aḥmed b. ʿAlī el-Ḳalḳaşendī (756-
Bu devasa ansiklopediye ilaveten bir eser daha
821/1355-1418) tarafından yazılan ve Ṣubḥ
dile getirilmelidir. Bu eser, yazarının o döne-
el-Aʿşā fī Ṣınāʿat el-İnşāʾ adıyla bilinen, 10
ana bölümü 14 ciltte içeren meşhur ansiklope- min kültür tarihine yönelik belirgin ilgisini
didir391. 814/1412 yılında tamamlanan, içerikçe ve tarihî görüşünü yansıtmaktadır. Çok fazla
zengin ve sistematik olarak inşa edilen bu tanınmayan bu Suriyeli bilgin ʿAbdulḳāhir b.
ansiklopedi çok net olarak alıntılanan ve isim- Muḥammed en-Nuʿaymī394 (927/1521), kendi
leri belirtilen kaynaklarıyla, 800 yıllık yaşamın memleketindeki okul ve yüksek okulların
bütün alanlarında çok yüksek bir kültürel par- 5./11. yüzyıldan 10./16. yüzyıla kadarki tari-
laklığa doğru gelişen Arap-İslam toplumunun hini yazmayı üstlenmiştir. Dāris fī Taʾrīḫ el-
en belirgin kanıtlarından biri olarak değerlen- Medāris395 adlı iki cilt halinde bize ulaşan ve
dirilebilir. medreselerle ilgileri nedeniyle aynı zamanda
Bu yüzyılın ikinci önemli ansiklopedisi, şimdi- camileri, manastırları, türbeleri de ele alan
ye kadar büyük ölçüde fark edilmeden kalan, bu eserin, yazarın daha hacimli Tenbīh eṭ-
çok yönlü İskenderiyeli bilgin Muḥammed b. Ṭālib ve-İrşād ed-Dāris fī mā fī Dımeşḳ min
Muḥammed b. ʿAlī el-ʿAvfī392 (818-916/1415-
el-Cevāmiʿ ve-l-Medāris isimli eserin bir özeti
1501) tarafından kaleme alınmış Keşf el-
olduğu anlaşılıyor. Birçok konunun yanı sıra
Beyān ʿan Ṣıfāt el-Ḥayavān isimli eserdir.
Müellif hattı halinde 62 cilt içerisinde bize «bilginlerin hayatı ve eserleri hakkında, onla-
ulaşan eser393 muhtemelen alfabetik olarak rın özellikleri ve giysileri ve sultanın son sözü
söylemesiyle biten aralarındaki tartışmalar,
Mısır’dan gönderilen ve muallim atamalarını,
hangi kitapların hangilerinin yerine okutula-
391 Bkz. Wüstenfeld, Ferdinand: Calcaschandi’s Geo-
caklarını düzenleyen emirnameler hakkında
graphie und Verwaltung von Ägypten. Aus dem Arabi-
schen, Abhandlungen der Königlichen Gesellschaft der bilgiler vermektedir. Bazı muallimler sadece
Wissenschaften zu Göttingen, historisch-philologische yarım öğretim hakkına (nıṣf et-tedrīs) sahip-
Classe içerisinde, Cilt 25, Göttingen 1879 (Tekrarbasım: tiler.»396 Bu kitabın önemi, benzeri aynı döne-
Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 52, s. 1-223); Mi-
chel, Bernard: L’organisation financière de l’Égypte sous min Avrupa’sında beyhude aramaya kalkışılın-
les sultans mamelouks d’après Qalqachandi, Bulletin de ca daha iyi anlaşılır.
l’Institut d’Égypte içerisinde (Kahire) 7/1924-25/127-147
(Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 52,
s. 225-245); Björkman, Walther: Beiträge zur Geschichte
der Staatskanzlei im islamischen Ägypten, Hamburg 1928
(Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt
53); Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 134, Suppl. Cilt 2, leksiyonunda (No. 873 Süleymaniye). Bu ilk cild-
s. 164-165. din geç dönem bir kopyası Paris’te bulunmaktadır
392 Necmeddīn Muḥammed b. Muḥammed el-Ġazzī, el- Bibliothèque nationale, ar. 4825.
Kevākib es-Sāʾire bi-Aʿyān el-Miʾe el-ʿĀşire, Cilt 1, Bey- 394 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 133; Suppl. Cilt
rut 1945, s. 14-17; Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 57, 2, s. 164.
Suppl. Cilt 2, s. 58. 395 Ed. Caʿfer el-Ḥasanī, 2 Cilt, Dımeşk 1948-1951.
393 Cilt 2-62 Feyzullah koleksiyonunda (No. 1687-1745, 396 Walther Björkman’ın edisyon hakkında yazdığı tanıt-
İl Halk Kütüphanesi) İstanbul. 1. cilt Süleymaniye ko- ma, Oriens içerisinde 5/1952/178.
74 G İ R İ Ş
edici sonuçlar doğuracağı gerekçesiyle kan- manidardır400. Kısa bir süre sonra Avrupa’da
dırıldı ve yapılmasından birkaç yıl sonra onu Georgius Agricola’da401 (1494/1555) ve
yıktırdı. Agostino Ramelli’de402 (1531-1600?) tanım-
Taḳiyyeddīn muhtemelen, zaman ölçme aleti- lanan çok pistonlu su cihazlarının Arap-İslam
ni yani saati astronomik gözlem araçları ara- kültür çevresindekilerle ilişkili olup olmadığını
sına sokan ilk astronomdur. Bu amaçla o, veya ondan bağımsız mı geliştiğini şu anda bil-
rasathanenin aletlerini tamamlayıcı çok büyük memekteyiz.
bir astronomik saat (bingām raṣadī) inşa etti Taḳiyyeddīn ayrıca kendi zamanında yaygın
(Katalog Cilt III, s. 117). Sadece rāṣıd (göz- olan bir mekanik kızartma şişine ait iki kons-
lemci/astronom) olarak değil, aynı zamanda trüksiyonun tanıtımını yapmaktadır. Bunlardan
mühendis olarak da Taḳiyyeddīn Osmanlı birisi su buharıyla, diğeri ise sıcak hava ile dön-
İmparatorluğu’nda çok büyük ün kazandı. dürülmektedir.
Aslında su ile çalışan konstrüksiyonlar ve İkinci alet, Leonardo da Vinci tarafından tas-
saatlere ilişkin bize ulaşan her iki kitabında lağı yapılan mekanik kızartma şişine benze-
Taḳiyyeddīn karşımıza önemli bir fizikçi ve mektedir. Bu cihaz da ısıtılan hava aracılığıyla
mekanikçi olarak çıkmaktadır. Su-hava basın- hareket etmektedir (Katalog V, 39). Bundan
cı ile çalışan aletlere dair 953/1546 yılında başka Taḳiyyeddīn, dişli çark aracılığıyla gücün
kaleme aldığı eṭ-Ṭuruḳ es-Seniyye fī el-Ālāt bir yerden diğer bir yere taşınmasıyla çalışan
er-Rūḥāniyye399 kitabında Taḳiyyeddīn ger- çok sayıda cihaz tanıtımı yapmaktadır. Onun
çekten daha o zamanlar hayli ileri düzeydeki ifadelerinden, bu tür aletlerin o dönemde hayli
teknolojiyi gösteren bir dizi makine ve aracın yaygın olduğu anlaşılıyor. Bunlardan birini
tanıtımını yapmaktadır. Bugün biz bu maki- kendi buluşu olarak nitelemektedir.
nelerin oldukça anlaşılır tasvirleri sayesinde Matematiksel coğrafya alanında 10./16. yüz-
rekonstrüksiyonlarını çok büyük zorluklarla yılda, meskûn bölgelerin matematiksel olarak
karşılaşmadan yapabilmekteyiz. Bu makineler- kapsanan parçalarındaki genişlemeyi ve kar-
den ilkin 6 pistonlu bir su çıkarma ve dağıtım tografik tasvirin yüksek kalitesini ortaya koyan
mekanizması dile getirilmelidir. Bu tesisatta koordinat çizelgeleri ve haritalarla karşılaş-
nehir akıntısı bir su çarkı aracılığıyla bir eksan- maktayız. Ama bu durumda yine de, kaydedi-
trik mili üzerine taşınmıştır. Bu eksantrik, len bu ilerlemelerin hangilerinin 16. yüzyılda
pistonları çalıştıracak olan 6 kaldıracı hare- gerçekleştirildiğini ve hangilerinin bir önce-
kete geçirmektedir. 6 pistonlu sistemiyle bu ki yüzyılın mirası olduğu konusunda yargıda
su tesisatı ilk olarak Taḳiyyeddīn’in kitabında
ortaya çıkmaktadır. Yaklaşık 350 yıl kadar
önce İbn er-Rezzāz el-Cezerī kendi dönemin- 400 Şu eserinde el-Kevākib ed-Durriyye fī Vaḍʿ el-Bingāmāt
de 2 pistonlu su tesisatı biliyordu. Dolayısıyla, ed-Devriyye, ed. Sevim Tekeli, 16. asırda Osmanlılarda
bu iki bilgin arasında gerçekleşen bir gelişim saat ve Takiyüddin’in «Mekanik saat konstrüksiyonuna
döneminin bulunduğu ihtimal dışı değildir. Bu dair en parlak yıldızları» adlı eseri, Ankara 1966, s. 46,
144, 221.
bakımdan, Taḳiyyeddīn’in ʿAlī el-Ḳūşcī’ye (ö. 401 De re metallica. Translated from the first Latin edition
879/1474) ait olan aynı konulu eseri övmesi ve of 1556… by Herbert C. Hoover ve Lou H. Hoover, Lon-
kaynaklarından birisi olarak anması oldukça don 1912 (Tekrarbasım: New York 1950), s. 185-189.
402 The various and ingenious machines of Agostino Ram-
elli. A classic sixteenth-century illustrated treatise on
technology. Translation and biographical study by Mar-
399Aḥmed Y. el-Ḥasan tarafından Taqiyyeddīn ve-el- tha Teach Gnudi, annotations… by Eugene S. Ferguson,
Hendese el-Mīkānīkyye el-ʿArabiyye adı altında yayınlan- Toronto 1976 (Tekrarbasım: New York 1994), s. 258-259,
mıştır, Halep 1987. Tafel 97.
76 G İ R İ Ş
genel fiziksel ve iklimsel özelliklerini işlemek- 412 Description de l’Afrique tierce partie du monde, écrite
tedir. İkinci bölüm Marrākuş (Marrakesch) par Jean Léon African,… mise en François. Novelle édi-
tion annotée par Charles Schefer, 3 Cilt, Paris 1896-1898
bölgesini şehirleriyle ve dağlarıyla ele almak- (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt
tadır. Üçüncü bölüm Fās’ı, dördüncü bölüm 136-138, Frankfurt 1993), Önsöz Cilt 1, s. 30-36.
413 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 102-103, Cilt 12, s. 306-
409 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 388. 310.
78 G İ R İ Ş
basılmasından az sonra ortaya çıkmaya başla- oynadı. Görüldüğü kadarıyla, yaklaşık 200
yan haritalarla olan bağların kopmasına sebep yıl devam eden devrenin ağırlık merkezi-
olmuşlardır. Bu dönüm noktası, kendisini ni, ülkenin iç kesimlerinin kartografyası için
1539 yılından itibaren Ptoleme haritalarının gerekli verilerin tespiti oluşturmaktadır.
yayınlanmasına adamış olan İtalyan kartograf Bu türden bilinen en eski doküman, Hint
Giacomo Gastaldi’nin (ö. 1567) 1560 yılında Moğol İmparatorluğunun ilk yüzyılının ikinci
yayınladoğı Asya haritası tayin etmektedir414. yarısına uzanmaktadır. Bu doküman, gayet
hacimli ve bizzat Hindistan’da doğmuş olan
Burada, matematiksel coğrafyanın ve haritacı-
bir çizelge-eserdir. Bu eserin yazarı Ebū el-
lığın Hint Yarımadası bağlamında yaşadığı ve
Faḍl ʿAllāmī (958-1001/1551-1593) Moğol
kapsamlı bakışla ayrıntılı şekilde kavranılması
İmparatorluğu’nda görev yapan bir devlet ada-
zor olan bir gelişime işaret edilmelidir. Daha mıydı. Moğol tarihi mahiyetindeki Ekbernāme
önce dile getirildiği gibi, el-Bīrūnī daha 5./11. isimli eserinin, aynı zamanda Āʾīn-nāme müs-
yüzyılın ilk yarısında kapsamlı bir faaliyet takil başlıklı, beşeri coğrafyayı muhteşem bir
çerçevesinde Hindistan’ın önemli bazı nokta- şekilde sosyal, idari ve mali kurumların tas-
larının koordinatlarını kendi araştırmalarıyla viriyle bağıntılandıran üçüncü bölümünde,
belirtebilmişti. Bu, olağanüstü derecede çalış- 656 yerin koordinatlarını veren büyük bir
kan bir bilginin, yıllarca süren çalışması saye- çizelge sunmaktadır. Bu yerlerin 45 tanesi
sinde ulaşabileceği en büyük sonuçtu. Geriye Hindistan’da bulunan şehirlerdir. 3050 küçük
kalan çalışmayı gelecek kuşaklar tamamla- yeri de kısmen mesafe ölçüleriyle birlikte
yacaktı ve bu birçok yüzyıl içinde gerçek- vermektedir. Hindistan’da bulunan yerlerin
leşebilecekti. Bugünkü bilgilerimiz ışığında verilen koordinatlarının hepsinin kalitesi yük-
görüldüğü kadarıyla, önemli kıyı noktalarının sektir. Enlem dereceleri bugünkü değerlerle
hemen hemen aynıdır ve boylam dereceleri
enlem dereceleri ve bu noktalar arasındaki
ise çok önemsiz sapmalar göstermektedir416.
yönler 7./13. ve 8./14. yüzyılda o derece ayrın-
Āʾīn-nāme’de muhtemelen bu konuya özgü
tılı bir şekilde gerçekleştirilmişti ki, artık Hint
çağdaşı kaynaklardan seçilerek kayda geçiril-
Yarımadası’nın dış çizgilerinin bir taslağını miş olan ve ayrıca 11./17. yüzyılın ilk yarısın-
ortaya koymanın olanağı sağlanmıştı415. dan417 gelen zengin veriler bizde, Hindistan’ın
Ülkenin daha başarılmayı bekleyen iç kesim- İslam’ın idaresi altında bulunduğu sürede
lerinin matematiksel olarak kavranılma- matematiksel olarak kapsanmasının yüksek
sı işinin başlamasında Timur ve ardıllarının bir seviyeye ulaştığı kanaatini uyandırmak-
idaresi altında Semerkant okulunda hâkim tadır. 10/16. yüzyılın Hindistan tasvirininin
olan bilimsel faaliyetlerin, Bābür tarafından dikkate değer seviyesine yönelik en eski kanıtı
932/1526 yılında Moğol İmparatorluğu’nun oranın haritasını beraberinde getirip 1596
kurulması sonucunda politik güçle birlikte yılında Amsterdam’da yayınlayan Hollandalı
Hindistan’a taşınması harekete geçirici rol Jan Huygen van Linschoten’e borçluyuz418.
Burada Hindistan haritalarından Hint b) İkinci mesafe herhangi bir açıyla merid-
Okyanusu denizciliğine geçiyoruz. Mevcut yene eğik olarak alınmaktadır. Bu mesafe-
kanıtlara göre, zirve noktasına daha 9./15. nin hesaplanması, geminin harekete başladığı
yüzyılda erişmiş olan bu bilimin trigono- esnada, Kutup Yıldızı’nın yüksekliği, merid-
metrik-astronomik temele dayanan kendine yene eğik olarak giden rotanın açı büyüklüğü
mahsus özellikleri ancak 10./16. yüzyılın ilk ve ayrıca kutup yüksekliğinin belirli sefer
çeyreğinde ilk olarak Süleymān el-Mehrī’nin mesafesine göre dereceler halinde tespit edil-
eserinden öğrenilmektedir. Bizim çok kısa mesiyle sağlanır. Böylece dik açılı bir üçge-
bir süre önce adını andığımız bu bilgin deniz- nin hesaplanması gerçekleştirilir. Bu üçgende
ciye göre de, Hint Okyanusu’nda geliştirilen hipotenüs, yani dik açının karşısında bulunan
denizcilik bilimi, teori ve gözlemden oluşan ve kenar, her defasında ölçülecek olan mesafe-
her bir konuya ilişkin sorular alanında değiş- dir.
kenlik gösteren yani gelişim yasasının kural- c) Üçüncü mesafe, boylam derecelerinin
larına boyun eğen bir disiplindir. Yüzlerce yıl bulunmasına götüren ölçümdür. Burada söz
devam eden bir süreç içerisinde müstakil bir konusu olan, okyanus sularında bulunan kıyı-
bilim dalı haline gelen bu alanın üç esas taşı- lardaki aynı coğrafi enleme sahip olan yerler
yıcı direği şunlardır: arasındaki mesafelerin, başka bir ifadeyle,
1) Kutup Yıldızı’nın veya kutup yakını diğer ekvatora paralel olan mesafelerin ölçümü-
sabit yıldızların 24 saat içerisinde değişen dür.
en yüksek ve en düşük noktalarının ortasın- Bu metot sahillerde veya açık denizde bulu-
da bulunan kutbun yüksekliğinin denizden nan iki nokta arasındaki boylam dereceleri
ölçülmesi ile enlem derecelerini elde etme farkını elde etme işine denk bir değer taşır.
metodu. Bu işi amaçlayan denizci bundan önce (b)
2) Süleymān el-Mehrī’nin empirik olarak işleminde anlatıldığı şekilde hareket eder,
(tecrībī) kazanılan ölçümden ayırdığı “ḥisābī” yani o meridyene eğik bir mesafeyi kateder,
kapsamı içerisinde ulaşılan açık denizde uzak- bu ilk mesafenin (b)ye göre ölçülmesinden
lıkların astronomik-matematiksel ölçümü419. sonra herhangi bir açıyla bundan önceki isti-
3) Açık denizde pozisyon belirleme. Bu işlem- kametinin tam tersine doğru harekete başla-
de, ölçülecek mesafeler ve ölçüm metotları masından evvel katettiği kutup yüksekliğine
üçe ayrılmaktadır: (aynı enlem derecesine) ulaşıncaya kadar yol
a) İlk ve en basit ölçme işi meridyene paralel alır. Takip edilen rota açıları ve elde edilen
giden mesafelere ilişkindir. Bunların ölçül- kutup yüksekliği farkı ile gemici, sözü geçen
mesi için geminin harekete başlaması anında kutup yüksekliği farkından ibaret olan ortak
ve belirli bir süre yol aldıktan sonra kutup bir kenarlı iki dik açılı üçgen kurmuş olur.
yüksekliklerini ya derece ile veya parmak Birbirine karşı bulunan (aynı enlem dere-
ölçüsüne yani ʿiṣbe ’ye (1 ʿiṣbe = 1°36' 26'' ya cesindeki) iki sahil noktası arasındaki boy-
da 1°42' 51") göre ölçmek, her iki ölçü arasın- lam farkını bulmak için denizci, kaydettiği
daki farkı mesafelere dönüştürmektir (1° = iki kutup yüksekliği ile saptanan enlem dere-
56 2/3 mil). celeri arasındaki zikzak seyrini karşı sahile
ulaşıncaya kadar tekrarlar. Üçgenlerin taban
419 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 199.
uzunluklarının toplamı ile aranılan mesafeyi
80 G İ R İ Ş
uzunluk ölçüsü ile elde eder ve isterse onu Hint Okyanusu’nda kullanılan farklı pusu-
dereceye çevirir (1° = 56 2/3 mil = 1972,3 km.) la türleri hakkında bilgilendirilmekteyiz.
(Bkz. Katalog III, s. 38). Özellikle Portekizli tarihçi Hieronimus
Sözü geçen (c) yöntemi, kelimenin tam anla- Osorius (1506-1580)’un Arap deniz bilim-
mıyla, yaklaşık 500 yıl önce el-Bīrūnī tara- cilerinin kullandıkları pusulanın üç gelişim
sürecini anlatışı gerçekten çok önemlidir421.
fından, kara üzerinde Bağdat ile Ġazne ara-
Üçüncü tipte, mıknatıslı iğne ile birlikte
sındaki yerlerin boylam farklarını tespit için dönen (32 kısma bölünmüş) diski taşıyan kap,
kullanılan üçgenler zinciri (triangulation) daha sonraları (İtalyan bilgini Cardanus’un
metodunun açık denizde uygulanmasıdır. Bu buluşu sanılıp) “kardan” sistemi diye tanı-
metodu uygulayabilmek için belirli astrono- nan silindirik bir mekanizmaya asılmaktaydı.
mik bilgilerin dışında, trigonometrik kurallara Bu tip, görüldüğü kadarıyla daha 15. yüzyıl-
hakim olmak zorunluydu. Arap-İslam kültür da Akdeniz’deki İtalyan denizcilere ulaşmış,
çevresinde çok ileri seviyeye gelmiş ve çok hatta Christoph Kolombus da bu tip bir busu-
büyük bir alana yayılmış olan bu hesaplama layı yanında bulundurmuştu422. Bu tip pusula
yöntemiyle elbette her denizci işlem yapamaz- genel olarak Avrupa’da 20. yüzyılın başlarına
kadar, magnetik iğne karton diskten ayrılıp
dı. Eğer gerekli bilgiler yoksa meridyene eğik
diskin üstünde bulunan bir çivi üzerine yer-
giden mesafeler ölçümünde mevcut çizelge- leştirilinceye kadar kullanılmaktaydı. Eğer
lerden yararlanabilirdi. İbn Mācid’in açıklamalarını doğru anlıyorsak
Açık denizde yön bulma ve belirlenen bir (Yukarı s. 72, Katalog III, 67) o, pek yayıl-
rotaya geceleyin tam sadık kalabilme konu- mamış [ve Avrupalıların bilgisine ulaşmamış]
sunda -pusulanın kulanılmasına kadar- kuzey bulunan bu yeni tipin mucididir.
ve güney kutup yıldızlarının yanı sıra, doğuş Her iki büyük denizcilik bilgini İbn Mācid ve
ve batış noktaları yaklaşık 11°15' kadar bir- Süleymān el-Mehrī tarafından kaydedilmiş
birlerinden aralıklı bulunan ve böylece ufuk Hint Okyanusu limanları, adaları, burunla-
dairesinin 32 parçaya bölümlenmesine ilet- rı ve körfezleri arasındaki mesafe ölçümleri
bugünkü değerlere şaşırtıcı derecede yakın-
meye götüren 15 sabit yıldıza bağlı kalınmış-
dır. Özellikle el-Mehrī tarafından bildirilen
tır. Tam olarak belirlenememekle beraber Doğu Afrika kıyısıyla Sumatra veya Cava ara-
3./9. veya 4./10. yüzyıl olması muhtemel bir sındaki okyanus ötesi 7 uzaklık çok önemlidir,
zaman diliminde pusula bilgisi Arap-İslam çünkü ekvatorun yaklaşık 1° kuzeyinde bulu-
kültür dairesine ulaşmıştı. Çok büyük bir ihti- nan bu iki yer arsındaki mesafe bugün aktüel
malle magnetik iğne en eski formunda Çin’de olan değerden sadece yarım derece farklılık
ortaya çıkmış, ama ilk olarak Hint Okyanusu göstemektredir423. Yine şaşırtıcı bir şey, bu
deniz bilimcileri tarafından sistematik tarzda kesin ekvator uzunluğunun 1519 yılı civarında
deniz seyrüseferlerinde kullanılmıştır420. Arap Portekiz’de Jorge Reinel tarafından çizilmiş
kaynaklarındaki çok çeşitli rivayetler bir yana, olan haritada ortaya çıkmasıdır –bunu ancak
sıklıkla Portekiz kaynakları tarafından da bir Arap haritasının örnek alınmasıyla anlaya
biliriz– ve böylesine bir ekvator uzunluğunun Mehrī’nin birçok kitabını özetledi427. Özellikle
haritalarda yeniden ortaya çıkması için 19. haritalara ayrılmış olan yedinci bölümün dört
yüzyılın ikinci yarısına hatta 20. yüzyılın ilk faslında yaptığı açıklamalar, katedilecek yolun
yarısına kadar beklenmesi gerekiyordu424. hesaplanmasına ve yön belirlemesine dayanan
Matematiksel-astronomik temelli bu tarz bir deniz seferinin ne Akdeniz’de ne de Hint
bir denizcilik bilimi çerçevesinde yüzlerce Okyanusu’nda, bunun için uygun haritalar
yıl boyunca toplanan verilerin, kartografların kullanılmaksızın mümkün olamayacağı konu-
sunda hiç kuşku bırakmamaktadır. Sīdī ʿAlī üç
elinde çok yüksek kaliteli haritalarda ürünle-
tür haritadan bahsetmektedir: Hint Okyanusu
rini vermiş oldukları kolaylıkla düşünülebilir.
haritaları, Akdeniz haritaları ve dünya hari-
Portekizli denizcilerin ve diğer Avrupalı sey- taları. Bu konuda yaptığı açıklamalar genel
yahların Hint Okyanusu’ndaki yerel denizcile- olarak göstermektedir ki o, harita denilince
rin elinde bulunan deniz haritaları ve özellikle matematiksel olarak kapsanan yeryüzü res-
bu haritaların enlem ve boylam daireli oluşla- mini anlamaktadır ve onun için bir deniz
rı425 hakkında defalarca verdikleri bilgilerin seferi ancak harita, pusula, pergel, usturlap ve
yanı sıra, bu haritaların bazıları Portekizce quadrant (rubu tahtası) gibi aletler yardımıyla
redaksiyonunlarında günümüze ulaşabilmiş- gerçekleştirilebilir428.
lerdir. Hint Okyanusu denizcilik biliminin en Denizcilik biliminin desteği ile ortaya çıkmış
büyük iki temsilcisinin haritalardan hemen olan Hint Okyanusu haritaları ve her denizci-
hemen hiç bahsetmiyor olmaları, bazı kar- liüin iki esas aleti, pusula ve Avrupa’da Yakup
tografya tarihçilerine, bu deniz bilimcileri Sopası429 veya balhestilha olarak tanınan göz-
haritadan ibaret olan yardımcı vasıtayı ya lem aracı (Arapçası ḫaşabāt veya ḥaṭabāt)
bilmiyorlar veya bilseler bile buna sahip değil- dışında, meridyene eğik mesafe ölçümü kuralı
da Avrupa’ya ulaşmıştır. Bu toleta de martelo-
lerdi tarzındaki iddiaları için kanıt olarak kul-
io olarak isimlendirilen ve İtalya’ya 15. yüzyıl-
lanılmıştır. Bu açığı Osmanlı Amirali Sīdī ʿAlī
da ulaşmış olan, denizde mesafe ölçme meto-
(ö. 970/1562)’nin Kitāb el-Muḥīṭ (Okyanus dudur430. Hint Okyanusu bağlamında doğmuş
Kitabı) isimli eseri kapatmaktadır. Bu kitap ve zamanla mükemmelleştirilmiş olan deniz-
tıpkıbasım olarak426 bilimsel araştırmaların cilik bilimi açısından Portekizlilerin hizmeti
sadece birkaç yıldır hizmetinde bulunmak- onun kendi kavrayışlarına göre Avrupa’da
tadır. Aslında Akdeniz’de çalışan bu deniz- daha fazla yayılmasına hizmet etmiş bulunma-
ci, 15 Osmanlı donanma gemisini Basra’dan larıdır. Aynı enlem derecesi üzerinde karşı-
Süveyş’e götürme misyonu (960/1553) sıra- lıklı kıyılardaki iki nokta arasındaki uzaklığın
sında Portekiz saldırıları yüzünden çok büyük ölçümü ve böylece okyanusların batı-doğu
bir kayba uğramış, filosunun geriye kalan sahilleri arasındaki uzaklıkları sonuçlandıran
gemileriyle batı Hindistan’ın Sūret limanına boylam derecelerinin tespiti gibi denizcilik
demir atmıştı. Buradaki ikametini takip eden bilimin belki de en önemli başarısı sayılabi-
Aḥmedābād ikameti (961/1554) esnasında
yukarıda adı geçen kitabını yazdı. Bu eser- 427 Bkz. Die topographischen Capitel des indischen Sees-
de genel olarak İbn Mācid ve Süleymān el- piegels Moḥîṭ, Wilhelm Tomaschek’in önsözüyle Maximi-
lian Bittner tarafından yayınlanmıştır, Viyana 1897, s. 2.3
(Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 16,
424 Krş. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 93-99. s. 129-254, özellikle 136-137).
425 Bkz.a.e., Cilt 11, s. 323-336. 428 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 265-268.
426 Institut
für Geschichte der arabisch-islamischen Wis- 429 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 302-306.
senschaften tarafından yayınlanmıştır, Frankfurt 1984. 430 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 289-294.
82 G İ R İ Ş
lecek metot onlar için bir kapalı kutu olarak Yunan felsefesini mistisizmle birleştirmiştir.
kalmıştır. Onlar problemi öğrenmişlerdi ama Aristoteles ve İbn Sīnā onun görüşüne göre
bunun431 çözümünde kullanılan metodu anla- en büyük filozoflardır. Onların arkasından
yabilmede zorunlu olan trigonometri bilgileri- Platon ve es-Sühreverdī (ö. 587/1191)’yi izler.
ne sahip değillerdi432. Faḫreddīn er-Rāzī (606/1209) ise Aristoteles
11./17. yüzyılı büsbütün dikkate almayarak bu felsefesinin en büyük eleştirmenidir. Bununla
periyodun olağanüstü bir filozofuna haksız- birlikte Mollā Ṣadrā’nın düşünce dünyası adı
lık edeceğim duygusunun baskısını kendimde geçen üstadların öğretilerinin yalnızca kuru
duymamış olsaydım, denizcilik bilimi alanının bir iktibası değildir; bilakis o, bilinçli bir şekil-
bu genel panoramasıyla, Arap-İslam kültür de İbn Sīnā öğretisini geliştirmeyi üstlenmiş-
çevresinin benim bildiğim en önemli başarı- tir435.
ları hakkındaki toplu bakışımı sonlandırır ve Mullā Ṣadrā’nın felsefe alanındaki önemine
bu başarıların Avrupa’daki etkileri sorununa ilişkin bu kısa işaretle, Arap-İslam kültür dün-
geçerdim. Bu filozof, Mollā Ṣadrā olarak tanı- yasında gerçekleştirilen başarıların bilimler
nan Ṣadreddīn Muḥammed b. İbrāhīm Şirāzī tarihine olan katkılarına ilişkin örneklere son
(980 civarı-1050/1572-1640)’dir. Bu filozofun veriyorum. Bu son veriş, bunlara ilaveten son-
felsefe tarihindeki önemli konumu 1912 yılın- raki dönemlerde arasıra daha başka önemli
dan itibaren Max Horten’in çabasıyla gün başarıların bulunmadığı anlamına alınmama-
ışığına çıkmıştır. Max Horten, Mollā Ṣadrā’yı lıdır. Biz 10./16. yüzyılın sonuna kadar gelmek-
«insanlık fikir tarihinin büyük meçhullerinden le sadece, Batı dünyasının bilimler alanında
birisi» olarak nitelemektedir. «Öğretmenlik öncülüğü ele almaya başladığı ve bu rolüyle
konumunun küçük ve fakir ilişkileri içerisinde İslam kültür çevresinin yerini alacağı periyo-
o, kendi dünya görüşünü kurmaya zaman ve dun eşiğine ulaşmış oluyoruz. Bu bakımdan,
güç bulmuştur»433. Mollā Ṣadrā, Şihābeddīn Arap-İslam bilimlerinin Batı’daki resepsiyo-
es-Sühreverdī’nin ışık öğretisini temel alarak nu ve özümsenmesinin devasa kompleksi,
«varlığın gelişim aşamaları» öğretisini orta- incelemenin dışında bırakılacak olursa bu
ya koymuştur. Bu öğretide «varlık kavramı toplu bakış hedefine ulaşmamış olacaktır.
ışık tasavvurunun yerine geçmiştir. » Bu yer Onun burada cesaret edilecek deneme mahi-
değişikliği ile Mollā Ṣadrā «kendi döneminde yetindeki ele alınışında okuyucuya sunulan bu
geçerli bulunan felsefeyi tamamen değiştire- “Giriş”in karakterine uygun olarak çok temel
bilecek bir görüş noktası» kazanmıştır434. Çok sorunlara işaret etmekle yetinilecektir, zira
büyük bir özgüvenle, dönemindeki hakim fel- bu problematikin tarihi realiteler yansıtacak
sefeye karşı çıkmış ve kendi sisteminde, tüm tam ve adil bir sunumu için daha çok uzun bir
zamanın geçmesi gerekiyor.
II. BÖLÜM
Arap-İslam Bilimlerinin Avrupa’da
Resepsiyonu ve Özümsenmesi
19. yüzyılın ortalarında tarihçilerin ilgilerinin Bundan önceki bölümde geçen açıklamalar-
gitgide fen bilimlerindeki gelişime çevrilmiş lardan anlaşılacağı üzere, bize ulaşan birçok
bulunduğu ve Arap-İslam bilimlerinin önemi- eserin içerik değerlendirmesinde arabistik
nin takdir edilmesi yerine küçümsendiği bir araştırmalar bugüne kadar çok önemli sonuç-
sırada, Batı’ya çeviriler halinde ulaşan “Doğu lara ulaşmış, böylece bu sonuçları evrensel
Alemi”nden kitaplar hakkında ilk ve tabiîdir bilimler tarihi çerçevesinde ilk değerlendir-
ki mütevazı bibliyografik tanıtımlar yayımlan- melerinin yapılabilmesi ve etki sorunu baş-
maya başlandı. Bunlar Johann G. Wenrich’in langıç aşaması şeklinde olsa da ele alınmış
De auctorum græcorum versionibus et bulunuyor. İkincisi yani etki sorunu, genel-
commentariis syriacis arabicis armeniacis likle bazı konularla veya problemlerle sınırlı
persicisque commentatio (Leipzig 1842) ve olarak ele alınmış, ancak çok az alanda daha
Ferdinand Wüstenfeld’in Die Übersetzungen büyük çerçevede cevaplanabilmiştir.
der arabischen Werke in das Lateinische seit Çalıştığı alanda döneminin hiç bir deste-
dem 11. Jahrhundert (Göttingen 1877) isim- ğine sahip olmadığı ve çok az sayıda kay-
li çalışmalarıdır. Aslında bugüne kadar da nağa ulaştığı bir zamanda, Fransız arabist
diyebileceğimiz uzunca bir süre, Arap-İslam Ernest Renan (1823-1892)’ın felsefe alanında
bilimlerinin Avrupa’daki resepsiyonu soru- Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’daki resep-
nuna ilgi, birkaç alan ayrı tutulursa, esas ola- siyonu fenomeninin, hayranlık uyandıran ve
rak çeviri yapan şahsiyetler, çevirilen eserler hâlâ geçerliliğini koruyabilen Averroès et
ve bize ulaşan el yazmalarının bibliyografyası l’Averroïsme 1 isimli eserinde çizdiği tablo
ile sınırlı kalmıştır. Arap-İslam bilimlerinin bilim tarihçiliğinin nadir çıkışlarından biri-
Avrupa’yı ya çeviriler yoluyla ya da insani sidir. Arapça’nın 4./10. yüzyılda İspanya
temaslarla etkilemesi problemi ve bu Arap- Müslümanları, Hıristiyanları ve Yahudilerinin
İslam bilimlerinin öneminin değerlendiril- ortak dili olması düşüncesinden hareket-
mesi, her şeyden önce Arapça (ya da Farsça) le Renan, Yahudilerin, Arap-İslam felse-
kitapların bilimsel içeriğinin incelenmesine fesinin Avrupa’da yayılmasında önemli bir
ve buna bağlı olarak Arap-İslam yazarları-
nın, öncüleri olan Yunanlara kıyasla erişmiş
oldukları ilerlemelerin tespitine bağlıdır.
1 Üçüncü baskı Paris 1867. Tekrarbasım Institut für
Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften
tarafından Frankfurt 1985.
86 G İ R İ Ş
adlı, Arap etkilerine ilişkin öncü bir çalışma Ursprung 1934 yılında onun eski çalışmasına
ortaya koydu. Üç bölümlük çalışmanın birin- çok sert bir reddiye yayınladı18.
cisinde İslam dünyasında 12. yüzyıla kadar Farmer’ın Arap etkisini ele alan ve çok şiddet-
Arap müziği tarihini, ikinci bölümde bu li eleştirilerle karşılaşan ana konuları ve hipo-
müziğin İspanya’daki tarihini işlemektedir. tezleri, notalamaya ve erken dönem çoksesli-
Üçüncü bölüm, yazarın asıl hedefine adan- liğe, solmisationa [do, re, mi... gibi hecelerin
mıştır: Arap müziğinin İspanyol müziğine kullanımıyla oluşturulmuş ton sistemi], müzik
ve Batı’daki troubadour müziğine olan etki- aletlerine, notalara ve takt tarzına ilişkin
si14. Ribera’nın fikirleri ve ulaştığı sonuçla- sorulardır. Bu sorular etrafındaki tartışma-
rın –özellikle Ortaçağ’da Batı müziğine olan ların birçoğunda asıl konu, 9. yüzyıldan beri
etkiler problemi bakımından– zayıf noktalar Avrupa’da müzik alanında ortaya çıkan yeni
içermesi, birçok noktada geçerliliğinin bulun- unsurların Yunan-Bizans etkilerine mi yoksa
maması ve karşı çıkılmaksızın kabul edilebilir Arap etkilerine mi bağlanacağı meselesidir.
olmaması anlayışla karşılanabilir. Farmer doğal olarak Arap müzik teorisinin
Ribera’nın kaleme aldığı kitabın yayınlan- Yunan temellerini yadsımıyordu, Arapların
masından 3 yıl sonra Henry George Farmer, alınan öğretileri işledikleri ve sürekli bir şekil-
Clues for the Arabian influence on European de geliştirdikleri inancındaydı. 1976 yılında
musical theory15 isimli büyük sansasyon yara- bu konuya ilişkin iki çalışma yayınlandı. Bu
tan çalışmasını yayınladı16. Hemen peşinden, çalışmalarda Farmer’ın sonuçları esaslı bir
müzik tarihçisi Kathleen Schlesinger’in The şekilde tartışıldı ve kısmen de işlendi. Bunlar
question of an Arabian influence on musi- Eva Ruth Perkuhn’un19 Die Theorien zum
cal theory17 adlı eleştirisi izledi. 1929 yılın- arabischen Einfluß auf die europäische Musik
da Londra’da Farmer’ın Arap müzik tari- des Mittelalters ve Eckhard Neubauer’in20
hini detaylı şekilde ele aldığı A history of Zur Rolle der Araber in der Musikgeschichte
Arabian music to the XIII th century isimli des europäischen Mittelalters isimli çalışma-
çalışması yayınlandı. 1930 yılında özellikle larıdır. İlk çalışmanın sahibi, etki teorisine
K. Schlessinger’in eleştirileriyle hesaplaştığı karşı prensipte karşı çıkmıyor, fakat yine
Historical facts for the Arabian musical inf- de «etno-müzikoloji tarafından Arap etkisi
luence (Londra) isimli çalışması yayınlandı. problemine ilişkin ortaya konulan çalışma-
Farmer’ın bu sorunu yeni ve çok önemli larda metodik ve teorik soruların yüzeysel
tarzda ele alışından habersiz bulunan Otto ele alındığı» fikrinde direniyor21. Ona göre
«Arap [etkisi] teorisinin baş temsilcileri»
Ribera ve Farmer «etno-müzikolog olmak-
14 Faydalı bir içerik tasviri için bkz. Ursprung, Otto: Um tan çok arabisttirler» ve hem «Arap müzis-
die Frage dem arabischen bzw. Maurischen Einfluß auf
die abendländische Musik des Mittelalters, Zeitschrift für yenlerin uygulamalarına» hem de «etno-
Musikwissenschaft (Leipzig) 16/1934/129-141, 355-357,
özellikle s. 132-133.
15 Journal of the Royal Asiatic Society içerisinde 1925, s. 18 Um die Frage dem nach arabischen bzw. maurischen
61-80 (Tekrarbasım: The Science of Music in Islam serisi Einfluß auf die abendländische Musik des Mittelalters,
içerisind, Cilt 1, Frankfurt 1997, s. 271-290). aynı yer.
16 Farmer’ın teşebbüsü Eugen Beichert tarafından olumlu 19 Waldorf’ta (Hessen) yayınlandı.
karşılanmıştır, Orientalistische Literaturzeitung içerisinde 20 Islam und Abendland. Geschichte und Gegenwart içe-
(Leipzig) 29/1926/273-277. risinde, ed. André Mercier, Bern ve Frankfurt 1976, s.
17 The Musical Standard içerisinde (London) N.S. 111-129.
25/1925/148-150, 160-162. 21 Perkuhn, E.R.: a.e., s. 232.
88 G İ R İ Ş
müzikolojinin kültür-antropolojik problemle- ması çok tepki ile karşılaşmış ise de, şimdiye
rine çok fazla vakıf değildirler»22. Onlar yön- dek çürütülememiştir». Farmer’ın ele aldığı
temleri nedeniyle «objektif olmaktan daha ve bu kitabında daha derinleştirdiği konulara
çok duygusal sebeplerden hareketle Arap «hem Araplarda hem de Avrupa Ortaçağı’nda
müziği etkisi teorisine karşı çıkan» ve «çok rastlanan enstrümental müzik notasyon
bariz teorik tereddüt noktasında bir çok açı- denemeleri»27 dahildir. «Burada esas olan,
dan saldırı alanı bulabilen müzik bilim tarihi tıpkı Eski Yunan’da bilindiği üzere, tonların
tarafından» çok şiddetli eleştirileri üzerlerine adlandırılmasında harfler, derecelendirilme-
çekmişlermiş23. Hem Ribera hem de Farmer sinde ise –kökeni muhtemelen Yakın Doğu
«gelenek sürecine çok az dikkat» etmişlermiş. antikitesine uzanan– çizgiler kullanılması-
Farmer «alan daraltmasında, “şifahi“ aktarı- dır28. Arap melodileri yazıyla, tonun süresi ve
mı ele almada kaçınılmaz olan etnomüziko- ritimi belirti heceleriyle veya rakamlarla tespit
lojik yönleri bir yana bırakarak ve kendisini ediyor, gerçekte bunu bize ulaşan çok kısıtlı
sadece müzik enstrümalarıyla sınırlayarak sayıdaki dokümandan çıkarsayabileceğimizin
bir adım daha ileri gitmiş bulunuyormuş»24. çok daha öncesinde ve sıklıkla yapmakta idi-
Perkuhn böylelikle şu sonuca ulaşmaktadır: ler. Tonları harflerle gösteren bir nota tabela-
«Orta Çağ Avrupası müzik yapımının çeşitli sı bize 10. yüzyıldan ulaşmış bulunmaktadır29.
alanları için savunulan Arap müziği etkisi
Ayrıca, Ebū el-Ferec el-İṣfehānī’nin Büyük
teorisinin nihai anlamda temellendirilmesi»
Şarkılar Kitabı [Kitāb el-Eġānī el-Kebīr],
kelimenin tam anlamıyla ancak şu koşulla
İsḥāḳ el-Mavṣılī ile ilgili 9. yüzyıl olarak tarih-
gerçekleşebilir: «Eğer Arap müzik kültürü
lendirilebilen bir haber muhafaza etmektedir.
araştırmaları bir yeniden ele alış ve kontro-
Bu habere göre İsḥāḳ, bir meslektaşına bütün
le tabi tutulur, genel standart, lexikografik
tizlikler, ses ton süreleri ve duraklar hakkın-
bilgi, etnomüzikolojik ve kültür antropolojik
daki bilgileri de içeren yeni bir besteyi yazılı
düşüncelerle karşı karşıya getirilirse»25.
formda yollamıştır. Meslektaşı bu sayede, bir
Bir arabist ve müzik tarihçisinin kalemin-
kere bile duymaksızın parçayı doğru olarak
den çıkan ikinci çalışma26 bize sadece H.G.
Farmer’ın eserleri ve başarıları hakkın- söylemiştir30. İbn Sīnā 11. yüzyılın başında,
da uygun hükümler vermemizi sağlamakla hiç bir şarkının daha önceden özenli ve tam
kalmıyor bunun ötesinde, yapılan en yeni şekilde, hem tonun tizliğine, hem de süre-
araştırmaların sonuçlarını da ortaya koyu- sine göre kâğıt üzerinde tespit edilmedikçe
yor: «1930 yılında İngiliz müzik araştırmacı- öğrenilmemesini şart koşuyordu31. Bizlere
sı Henry George Farmer, Arapların müzik ulaştığı kadarıyla Arap notasyonunun çoğu
alanındaki etkilerine ilişkin teorileri özet- 27 Farmer, H.G.: Historical facts, s. 83 vd., 304 vd.; Neu-
lemiş ve bu teorileri özenle belirleyerek bauer, E.: a.e., s. 119, 127.
kendisinin ulaştığı birçok araştırma sonuç- 28 Farmer, H.G.: Historical facts, s. 302 vd., 325 vd.; Neu-
larını eklemiştir. Onun Historical facts for bauer, E.: a.e., s. 119, 127.
29 Risāle Yaḥyā b. el-Müneccim fī el-Mūsīḳī, ed. Zekeriyyāʾ
the Arabien musical influence isimli çalış- Yūsuf, Kahire 1964, s. 45; Neubauer, E.: a.e., s. 119, 127.
30 Ebū el-Ferec el-İṣfehānī: Kitāb el-Eġānī el-Kebīr, Cilt
22 Perkuhn, E.R.: a.e., s. 232. 10, Kahire 1938, s. 105-106; Neubauer, E.: a.e., s. 119,
23 a.e., s. 233. 127.
24 a.e., s. 233. 31 Ebū ʿAlī İbn Sīnā: eş-Şifāʾ. er-Riyāḍiyāt. 3. –Cevāmiʿ
25a.e., s. 236. ʿİlm el-Mūsīḳī, ed. Zekeriyyāʾ Yūsuf, Kahire 1956, s. 142;
26 Neubauer, E.: Zur Rolle der Araber, a.y. s. 118 vd. Neubauer, E.: a.e., s. 119, 127.
G İ R İ Ş 89
ud ile ilişkilidir. Avrupa’nın alfabetik notas- rını yaptıktan sonra şöyle devam etmekte38:
yonu da diğer enstrümentalistlerden sonra «Arapça metinlerin çevirileri yoluyla başlayan
Notker Labeo (ö. 1022)’dan ortaya çıkmış etki konusunda sağlam bir zeminde bulun-
ve ilkin (vurma ve yaygı çalgılar) lira ve rota maktayız. Müzik teorisi alanında, filozof Ebū
için kullanılmıştır32. Yani başlangıçta her iki Naṣr el-Fārābī (ö. 950)’nin İlimlerin Sayımı
tarafta da ortak bir gelenek var görünüyor. [İḥṣāʾ el-ʿUlūm] isimli eserinin Latince’ye
Fakat İbn Sīnā’nın hayatta olduğu dönemde çevirilmesinin sebep olduğu teşvikler etkili
tizliği yazıya dökmedeki yenilikler hemen olmuştur39. Bu kitap vasıtasıyla Batı dünyası
hemen aynı zamanda ve aynı prensip doğ- 12. yüzyılın ortalarında, musica mundana,
rultusunda Hermannus Contractus (ö. 1054) humana ve instrumentalis (evren, insan ve
tarafından (Avrupa’ya) sokulmuş ve aynı enstrüman müziği) bölümlemeye ek olarak
zamanda Bizans’ta ortaya çıkıyorsa, bunun musica speculativa ve activada (teorik ve
için Arap bir örnek dışında başka bir şey söz pratik müzik) bir başka bölümlemeyle tanıştı.
konusu bile olamaz33. Ayrıca Hermannus Bu sınıflama aktif müzisyenin eyleminden
Contractus Arap doğa bilimlerini yakından türemektedir, “ya gözlemleyen ve araştıran
tanıyordu»34. (spekülatif) ya da eylemsel (aktif) olabilir”40.
«Gelişimin bir başka basamağı bizi Arezzolu Bu sınıflama daha önceleri Yunan müziği
Guido (ö. 1050)’nun çizgisel notalamasına tarafından da biliniyordu, gelişmiş formda
götürmektedir. Guido, üçten beşe kadar Orta Çağ yazınında yerini aldı ve orada hiç de
üstüste çizerek oluşturduğu çizgileri “Kiriş/ azımsanmayacak derecede teorik bakış açısı-
tel taklidi”35 olarak nitelemektedir. Bu çiz- nın “konu dairesinin zenginleştirilmesine”41
gilerin iki tanesi renklendirilmiştir: “Parlak sebep oldu».
safran, üçüncü ton yerini alınca ışıldar, altıncı «Doğa-bilimsel ve felsefi Arapça eserlerin
ise kızılboya olarak parlar”36 Guido’nun şim- çevirisi zirve noktasına 12. ve 13. yüzyılda
diye kadar bizzat kendi çalışması ve başarısı İspanya’da ulaştı. Çeviri faaliyetlerinin yay-
olarak görülen bu sunum tarzı için kullandığı gınlaşması manidar bir tarzda ilk Avrupa
kaynaklar gizli kalsa da37, Arapça kaynaklar üniversitelerinin kuruluşuyla aynı zamana
en azından kiriş/tel, çizgiler ve renkler arasın- rastlamıştır ve bu yeni üniversitelerin öğre-
da bir bağlantı olduğuna ilişkin ikna edici bir tim programlarını belirlemiştir42. Bu süreç-
açıklama sunmaktadır ». te İbn Sīnā’nın eserleri, bunlar arasında
Neubauer, Farmer karşıtlarının tepkisini
çeken diğer noktalar hakkında açıklamala- 38 Zur Rolle der Araber in der Musikgeschichte des euro-
päischen Mittelalters, a.y., 122-123.
39 Farmer, H.G.: al-Fārābī’s Arabic-Latin writings on mu-
sic, Londra 1934 (Tekrarbasım: New York 1965 ve The
32 Farmer, H.G.: Historical facts, s. 317; Neubauer, E.: Science of Music in Islam serisi içerisinde, Cilt 1, Frank-
a.e., s. 119, 127. furt 1997, s. 463-533); Beichert, E.A.: Die Wissenschaft
33 Farmer, H.G.: Historical facts, s. 36, 83 vd.; Jammers, der Musik bei al-Fārābī, Regensburg 1931, s. 24 vd.; Neu-
E.: Gedanken und Beobachtungen zur Geschichte der No- bauer, E.: Zur Rolle der Araber, s. 123, 128.
tenschriften, Festschrift Walter Wiora içerisinde, Kassel 40 Bkz. Pietzsch, G.: Die Klassifikation der Musik von Boe-
1967, s. 199; Neubauer, E.: a.e., s. 119, 127. tius bis Vgolino von Orvieto, Halle 1929 (Tekrarbasım:
34 Farmer, H.G.: Historical facts, s. 35; Neubauer, E.: Darmstadt 1968), s. 79; Neubauer, E.: Zur Rolle der Ara-
a.e., s. 119, 127. ber, s. 123, 128.
35 Oesch, H.: Guido von Arezzo, Bern 1954, s. 5; Neubau- 41 Pietzsch, G.: a.e., s. 78; Neubauer, E.: Zur Rolle der
er, E.: a.e., s. 119, 127. Araber, s. 123, 128.
36 Oesch, H.: a.e., s. 6; Neubauer, E.: a.e., s. 119, 127. 42 Schipperges, H.: Einflüsse arabischer Wissenschaften
37 Ursprung, O.: Um die Frage nach dem arabischen bzw. auf die Entstehung der Universität, Nova Acta Leopoldi-
maurischen Einfluß, a.y., s. 137-138, 356; Neubauer, E.: na içerisinde (Halle) 27/1963/201-212; Neubauer, E.: Zur
a.e., s. 119-120, 127. Rolle der Araber, s. 123, 128.
90 G İ R İ Ş
Latince Liber sufficientiæ adıyla tanınan lara rağmen, günümüz insanında bu mirasın
Kitāb eş-Şifāʾ isimli eserinin bazı bölümleri büyük önemini hemen hemen tamamen inka-
ön planda bulunmuştur». ra götüren tutumun net bir tablosunu çizmek-
«Avrupa, Araplar tarafından geliştirilen tedir. Schipperges için “Arabizm”, «yüzlerce
“müzik terapisi”nin teorisi ve pratiğine yine yıl çok güçlü etkilerde bulunan ve hâlâ da
aynı çeviriler ve ilkin İspanya, İtalya ve Fransa etkilerine devam eden, onsuz, modern dün-
üniversitelerindeki öğretim yoluyla ulaşmıştır. yanın kuruluşunu kavrayamayacağımız bir
Ruhi rahatsızlıkların çalgı ve melodiler yoluy- fenomendir»45.
la dizginlenmesi Arap tedavisinde önemli Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’da alınma-
bir yer işgal etmiştir. Araplar, öğretilerini sına ve bunun etkisine ilişkin bilim-tarih-
eski Yunan teorisinden ve geç dönem anti- sel fenomenin gerçeğe yakın bir tablosunu
kite pratik tecrübelerinden geliştirmişlerdir. elde etme girişimimizde bize oldukça yar-
Araplar, Sasani dönemi Farsların melanko- dımcı olan Die Assimilation der arabischen
liyi müzik yoluyla iyileştirmeye çalıştıklarını Medizin durch das lateinische Mittelalter46
biliyorlardı, Platon sonrası ahlak öğretisi, isimli ikinci çalışmasında, Schipperges ilgisini
(Yunanlardan beri kabul edilegelen) bedenin herşeyden önce şu konuya çeviriyor: «Arap
dört temel sıvısı ile ud telleri arasında bağlan- tıbbının resepsiyonu Latin Ortaçağında nasıl
tı kurmaya kadar etkili oluyordu »43. gerçekleşti?»47 Schipperges resepsiyonu ger-
Çok sayıda makale ve monografik çalış- çekleşen bu tıp için «Yunan-Arap» nitele-
mayla 20. yüzyılın ikinci yarısında Heinrich mesini kullanmaktadır ve bu ifadeden Arap-
Schipperges Arap-İslam tıbbının resepsiyo- İslam kültür çevresinde bu bilimde Yunan
nu ve özümsenmesi konusunda büyük bir öncülerin çalışmaları üzerine kurulan “tedavi
hizmet gerçekleştirdi. Kaleme aldığı çok sanatı”nı anlamaktadır. Konuyu sınırladık-
sayıda makaleyi takdirle anarak, ele aldı- tan sonra, herşeyden önce «Arabizm»in çok
ğımız konuyu geniş bir zeminde işleyen iki temel rol oynadığı bilinen 11. yüzyıldan 13.
çalışması öncelikle dile getirilecektir. Bu iki yüzyılın sonuna kadar uzanan bir zaman dili-
çalışmadan Ideologie und Historiographie mini konu olarak almaktadır, bu hedefini
des Arabismus44 adını taşıyan ilkinde şöylece çizmektedir: «Burada Yunan-Arap
Schipperges, bildiğim kadarıyla, Arap-İslam tıbbının alınması sadece Latince çeviriler
bilimlerinin Avrupa’da resepsiyon ve özüm- bakış açısıyla değerlendirilecek; araştırmamız
senme fenomenini tarihi gelişim açısıyla çeviri yapan kişilerle ve onların kitaplarıyla
değerlendirmek gibi zor bir ödevi üstlenen sınırlı kalacak, bunların Arapça içerikleri ele
ilk kişidir. Bu fenomenin bilincine varıldığı alınmayacak, daha ziyade onların Latince
tarihi başlangıç kabul etmekte ve 20. yüzyı- el yazmalarıyla yetinilecektir»48. Schipperges
lın ortalarına kadarki gelişimi izlemektedir. kendisine düşen ödevin, «resepsiyon döne-
Zengin içerikli çalışmalarında Schipperges, minin zaman şartlarına bağlı anlayışlar açı-
13. yüzyıldan beri Arap-İslam kültür çev- sından bütün Orta Çağ tıbbına sistematik bir
resinden alınan bilgi mirasına karşı oluşan
45 Schipperges, H.: Ideologie und Historiographie des
düşmanca ve bu mirastan alınan bilim ser-
Arabismus, a.y., s. 5.
vetine karşı adil olmaya yönelik bütün çaba- 46 Wiesbaden’da 1964 yılında yayınlandı.
47 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Me-
43 Neubauer, E.: a.e., s. 123. dizin, a.y., s. 2.
44 Wiesbaden’da 1961 yılanda yayınlandı. 48 a.e., s. 2.
G İ R İ Ş 91
tür. Fakat yalnızca Hipokrat’ı yani bu sanatın tışılmazdır: Constantinus, Avrupa tıbbının
mükemmel ustasını taklit etmek istememiş- üstadı (Magister Occidentis) olmuştur!».
tir, çünkü onun eserleri çok açık ve seçik Sudhoff59, Constantinus’un birçok Arapça tıp
olmadığı gibi aynı zamanda kısadır. Galenos kitabını Latince versiyonda kendi adıyla orta-
çok sayıda büyük eser kaleme almıştır… fakat ya çıkarttığını biliyor, bu davranışı şu şekilde
bu eserlerin hacmi göz korkutucu şekilde açıklıyordu: «Tam anlamıyla doğulu yazarlar
büyük olduğundan çoğunlukla onun 16 eseri sözkonusu olduğunda hiçbir isim kaydetmi-
kullanılmaktadır»56. Adı geçen eserin ikinci yor. Bir dizi küçük eser bu yazarlara ait
çevirmeni Antakyalı Stephanus tarafından olabilir, mesela cinsel ilişki, melankoli, unut-
Constantinus’a karşı ileri sürülen aşırma-
kanlık, cüzam hakkındaki kitaplar gibi. Bu
cılık suçlamasından sonra, Constantinus’un
eserlerde yalnızca kendi adını zikretmiştir,
yazar olarak rolü günümüze kadar çok farklı
tıpkı “Viaticus” ve “Pantegni” isimli, sade-
şekillerde değerlendirilmiştir. Constantinus
ce Arapça’dan çeviri eserleri haksız olarak
«aşırmacı» olarak ayıplanmış, «magister
orientis et occidentis novusque effulgens yalnızca kendi adıyla ortaya çıkarması gibi.
Hippocrates» (doğunun ve batının yeni orta- Böyle yapmakla Constantinus, Müslüman bir
ya çıkan Hipokrat’ı) olarak övülmüş ve «deli yazarın ismini taşımadığı takdirde, bu eserle-
rahip!» diye aşağılanmıştır. 19. yüzyılın orta- rin Salerno bilginleri tarafından daha kolay
larında bir Fransız tıp tarihçisi şu öneride kabul edileceğini ümit etmiştir».
bulunmaktaydı: «Oluşturulacak bir Avrupalı Sudhoff’un bu açıklamasına karşı şu itirazda
bilim adamları kongresi Constantinus bulunulabilir: Constantinus, bir Hıristiyan
için ya Salerno körfezinde ya da Monte- olan Ḥuneyn b. İsḥāḳ’ın60 (194-260/809-873)
Cassino tepesinde bir anıt dikmelidir». Julius oftalmoloji kitabının (Kitāb ʿAşr Maḳālāt)
Hirschberg’e göre «düşünsel miras anlayı- Latince versiyonunu biliyordu, onun adını
şından nasibini alamamış olan Arap mürtet ve dinini övünçle açıklayabilirdi. Fakat o,
ve daha sonra Monte-Cassino’lu rahip»57, okuyucuya bu eseri de kendi eseriymiş gibi
diğer yandan Karl Sudhoff58 tarafından şöyle sunmuştur. Onun bu esere yazdığı önsözün
övülmektedir: «Constantinus, Salerno’nun çevirisi şu şekildedir: «Bizim “Pantegni”
dilini çözdü. Onun etkisi altında, yetenekle- [Kāmil eṣ-Ṣınāʿa] ve “Viaticus” [Zād el-
riyle canlandırılan Orta Çağ tıbbının ilk yazı- Musāfirīn] kitaplarında göz hakkında yete-
nı yaratıldı. «Rahip kardeşlerinden Petrus ri ölçüde açıklamış olduğumuz sözler Latin
Diaconus’un onun hakkındaki övgü dolu dilinde olan sözlerin toplamıdır. Çünkü biz
ifadelerinden bazıları aşırı olsa da, şu tar-
o zamanlar gözü inceleyen o kitapçığı bilmi-
56 Creutz, Rudolf: Der Arzt Constantinus Africanus von yorduk. Bu nedenle ben Monte Cassinolu
Montekassino. Sein Leben, sein Werk und seine Bedeutung rahip Constantinus, sen Johannes için bu
für die mittelalterliche medizinische Wissenschaft, a.y., s. kitapçığı derledim. Böylelikle, diğer kitap-
17-18 (Tekrarbasım: a.y., s. 213-214).
57 a.e., s. 1 (Tekrarbasım: a.y., s. 197); Hirschberg, J.: Über ların oftalmolojinin temelleri hakkındaki
das älteste Lehrbuch der Augenheilkunde, Sitzungsberi-
chte der Königlichen Preußischen Akademie der Wissen- 59 Constantin, der erste Vermittler muslimischer Wissen-
schaften (Berlin), Jahrgang 1903, s. 1080-1094, özellikle schaft ins Abendland und die beiden Salernitaner Früh-
s. 1088 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi Cilt 23, s. scholastiker Maurus und Urso, als Exponenten dieser
30-44, özellikle 38). Vermittlung, Archeion (Roma ve Paris) 14/1932/359-369,
58 Konstantin der Afrikaner und die Medizinschule von özellikle s. 362 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi Cilt
Salerno, a.y., s. 297-298 (Tekrarbasım: Islamic Medicine 43, s. 185-195, özellikle s. 188).
serisi Cilt 43, s. 183-184). 60 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 247-256.
G İ R İ Ş 93
Orada pratik çalışmalar sonucunda “Studio yon evresinin başlangıcını zaman olarak 12.
et exercitio” tıp bilgisi elde edilmiş ve kulla- yüzyılın ilk yarısında, yer olarak 711 yılından
nılmıştır [diye cevaplamıştı]». 1085 yılına kadar Arap hâkimiyetinde kalan
«Constantinus bu cevaptan kendisinin kültür Toledo’da görmektedir. Daha 10. yüzyılda
ödevini kavradı ve Kartaca’ya döndü… ve İber Yarımadası’nda tektük görülmeye baş-
3 yıl boyunca yeniden tıp bilimiyle uğraşdı, layan Arapça kitapların72 Latince’ye tercü-
çok sayıda Arapça tıp ders kitabı topladı… melerinin etkisiyle de, Toledo’da «Arapça
gemiye bindi … bir fırtınaya yakalandı…bu Aristoteles’in yoğun bir resepsiyonu» gerçek-
fırtınadan yazma hazinesi çok büyük zarar leşti73. Bu şehir, Hıristiyanların eline geçtiğin-
gördü…Geriye kalan eserlerle mutlu bir de, galiplere Arap-İslam bilginliğinin yazılı
şekilde Salerno’ya ulaştı »70. birçok belgelerini sunmakla kalmamış, ayrıca
Bizim dile getirdiğimiz soru açısından bu «dilsel ve kültürel bileşimi bakımından kap-
rivayetteki kesin sonucu temin eden olgu, samlı bir kültür alış-verişi için uygun atmosfe-
Salerno’nun yukarı tarafında bulunan ve ri temin etmiştir»74. Bu resepsiyon dalgasıyla
Constantinus’un da daha sonra üyesi oldu- Avrupa’ya ulaşan peripatetik ansiklopedi-
ğu Monte Cassino manastırı rahiplerinin yi Schipperges «yeni Aristoteles»75 olarak
tıpla ilgili çalışmalarının sadece pratik yönde nitelemektedir. Bu eser Ebū ʿAlī İbn Sīnā
olması ve en azından tıp alanında kitap (Avicenna, 980-1037)’nın Aristoteles külli-
yazma tecrübelerinin ya hiç olmaması, yada yatını yeniden işlediği Kitāb eş-Şifāʾ isimli
çok az olmasıdır. Bundan dolayıdır ki onlar- eseridir76.
dan, Arapça’dan çevirilen kitapların yazarları Arap tıbbının Avrupa’da resepsiyonunun
konusunda Constantinus’un uygunsuz hare- üçüncü dalgasını Schipperges Toledo’daki
keti karşısında bir hayrete düşme beklene- çeviri sürecinin daha da gelişmiş evresinde
mezdi. görmektedir. Bu dalga 12. yüzyılın ikinci yarı-
2) Constantinus, oradaki rahiplere kıyasla, sına rastlar. Bu evrenin en önemli çevirmeni
sahip olduğu dilbilgisi, konulara vukufiyeti ve Cremonalı Gerhard (yaklaşık 1114-1187)’dır.
yazarlık yönüyle çok üstün bir konumdaydı. Ebū Bekir er-Rāzī77 (Rhazes, 865-925)’nin
Tahminen diğer rahipler tarafından kendisi- eserlerinden şu kitapları çevirmiştir: Kitāb
ne aşırı saygı duyulmuş ve böylece eserlerin el-Manṣūrī fī eṭ-Ṭıbb (Liber medicinalis ad
yazarlığını belirtme konusunda özgürce karar Almansorem), Kitāb et-Teḳāsīm (Liber divi-
verebilmiştir. sionis) ve Kitāb el-Cederī ve-el-Ḥaṣbe (De
3) Çevirilen eserlerin Arap yazarlarının isim- variolis et morbillis). «Bu eserler dizisiyle
lerini ve bu eserlerde alıntılanan Arapça kay- patoloji ve terapinin temeli yeteri ölçüde
nakları Yunan yazarlar ve kaynaklar lehine atılmış oldu. er-Rāzī’nin muhteşem en son
olacak tarzda dile getirmesi, dini bir sebebe eseri el-Ḥāvī veya Continens ilk olarak 100 yıl
bağlı görünmektedir71. sonra Ferec ben Sālim tarafından çevirildi,»78
Schipperges, Arap tıbbının ikinci resepsi- ve tamamlanmamış halde kaldı.
Toledo’daki Arap tıbbının resepsiyonu süre- ilişkin olarak şu soruyu açıklığa kavuşturma-
cinde Ebū ʿAlī İbn Sīnā’nın Kitāb el-Ḳānūn ya çalışmaktadır: Dile getirilen üç çeviri dal-
fī eṭ-Ṭıbb (Liber canonis de medicina) isimli gasında tercüme edilen Arapça kitaplardan
eseri çok önemlidir. Yine Cremonalı Gerhard ne ortaya çıktı? «Alıp özümsenen metinler
tarafından çevrilen bu eser kayıtsız şartsız Avrupa tıbbında hangi rolü oynadı? Orta
«Avrupa için bilimsel tıbbın temel kuralları- Çağ’ın bu yeni [Arap-İslam] tıp eğitim mater-
nın yasası»79 olmuştur. yali hangi formlarda ve hangi yolla bünye-
Yine Cremonalı Gerhard tarafından çevirilen ye dahil edildi? Bu çeviriler, tartışmalar ve
Ebū el-Ḳāsım Ḫalef b. ʿAbbās ez-Zehrāvī80 (ö. özümseme kitapları kimler tarafından gerçek-
400/1010 civarında)’nin tıbbın bütün alanları- leştirildi? En geniş anlamıyla Arabizm olarak
na yönelik eğitim kitabının (et-Taṣrīf li-men geç dönem Orta Çağ boyunca ortaya .çıkan
ʿAcize ʿan et-Taṣnīf) cerrahiye ayrılmış 30. bu elemanların kaderi ne olmuştur?»85
bölümü bu bağlamda anılmalıdır. Avrupa’da Schipperges bu soruları yanıtlamak için dik-
Cirurgia Albucasis veya Tractatus de opera- katini Fransa, İngiltere ve Güney İtalya’daki
tione manus81 adıyla tanınan bu metin cerrahi «özümseme merkezlerine» çevirmektedir.
dalını yüzlerce yıl etkilemiştir. Daha 10. yüzyılın sonuna doğru Arap doğa
bilimleriyle irtibata geçilmiş olan Chartres’da
Ayrıca Ḥuneyn b. İsḥāḳ82 (809-873)’ın «Tıbba
12. yüzyıl, Aristoteles (Arabus) ve Arap
Giriş» eseri de (el-Mudḫal ilā eṭ-Ṭıbb veya
astronomisi ve tıbbıyla tanışmaya şahit oldu86.
Mesāʾil fī eṭ-Ṭıbb li-l-Müteallimīn) burada
İspanya eyaletlerinin Hıristiyanlarca tekrar
anılmalıdır. Daha Constantinus Africanus’un
ele geçirilmesinden sonra Fransız eğitim
Ysagoge Iohannicii ad tegni Galieni83 adıyla
kurumlarında «Arap etkileri altındaki kül-
yaptığı çeviri aracılığıyla Avrupa’ya ulaşan bu
tür merkezlerinden gelen Arap kültür biri-
eser, Toledo tıp kitapları çeviri dalgası akıntı-
kiminin resepsiyonu gerçekleşmeye başladı.
sında Toledolu Marcus isimli bir şahıs tarafın-
12. yüzyılın başında güney Fransa’da, Arap
dan Liber introduction in medicinam ismiyle bilimleriyle olan ilk temasın meyvesi sonu-
tedavüle sokulmuştur. Bu kitap Avrupa’daki cunda ortaya çıkan yeni bir bilimsel filizlen-
tıp elkitaplarının en yaygınlarından biridir menin ilk belgelerini bulmaktayız»87.
ve «17. yüzyıla kadar bütün üniversitelerde «12. yüzyılın ortalarına doğru Toulouse’da
okunmuştur»84. yeni bir çeviri merkezi görüş alanına çıktı.
Kitabının «Özümsemenin Şahsiyetleri ve Bu merkez Fransız geleneğine dayanmak-
Merkezleri» konusuna ayırılmış ikinci bölü- tadır ve kısa bir süre sonra İspanyol eğitim
münde Schipperges, en azından 13. yüzyıla merkezlerine köprü olacaktır»88. Toulouse
79 Bkz.
okulunun 12. yüzyıldaki en önemli çevir-
Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen
Medizin, a.y., s. 93. menleri Hermannus Dalmata ve Robertus
80 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 323- Ketenensis’tir. Onların çevirdiği kitaplar
235. ağırlıklı olarak astronomi, astroloji ve fizik
81 Bkz. Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen
Medizin, a.y., s. 95. alanına aittir.
82 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 247-256.
83 Bkz. Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen 85 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Me-
Medizin, a.y., s. 33, 89. dizin, a.y., s. 107.
84 Schipperges, H.: Eine griechisch-arabische Einführung 86 a.e., s. 111-118.
in die Medizin, Deutsche medizinische Wochenschrift 87 a.e., s. 123-124.
(Stuttgart) 87/1962/1675-1680, özellikle s. 1675. 88 a.e., s. 124.
G İ R İ Ş 97
yeni bilimle hayli canlı bir çekişmeye girdiler ilk Avrupalıdır100. Yeni doğa bilim bilgileri
ve yeni bilimsel materyalin geniş kapsamlı İngiltere’de diğer aracı şahsiyetlerden birisi,
ve orijinal bir özümsenişine eriştiler. Zira 1079 yılından 1095 yılına kadar Hereford baş-
onlar, eski okullarına dönmelerinden sonra piskoposu olan Robertus de Losinga101, bir
bu okulların tozlanmışlığını anlayarak bağ- diğeri de Malvernli Walcher (ö. 1135)’dir. Bu
lanan kabuklarını kırmak istediler. Böylece Lothringen doğumlu bilgin İtalya’yı ziyaret
[getirilmiş olan yeni materyal] İngiltere’de etmiş ve 1091 yılında İngiltere’ye dönmüştü.
13. yüzyılın bilim merkezlerinin yapı malze- O, özümseme sürecini Bathlı Adelard anla-
mesi olmuştur»97. yışında devam ettirdi102. Bundan başka ayrıca
Bu akımın en önemli temsilcisi Bathlı Ade- Malvern’de (Hereford civarında) Herefordlu
lard98 (ki, faaliyeti 1116 ve 1142 yıllarını Roger 12. yüzyılın ikinci yarısında arabist
kapsar)’dır. Fransa, İspanya, İtalya’da araştırmalar merkezi kurdu103.
bulunan özümseme merkezlerindeki ve Arabizm ve İngiltere konusu bağlamında
Suriye’deki uzun süreli ikametlerinden Robertus Ketenensis adı unutulmamalıdır.
sonra İngiltere’ye geri döndü. Arapça’dan Gerçi o bir İngiliz değildi fakat Schipperges’e
Latince’ye yaptığı çeviriler yoluyla Bathlı göre, «doğrudan doğruya Bathlı Adelard’ın
Adelard, önemli astronomik-astrolojik ve geleneğini izlemiştir». Eğitimini ve donanı-
matematiksel bazı eserleri Avrupa’da eri- mını Arap İspanya’ya borçludur. Chartres
şilebilir kıldı99. Muhtemelen o, Arap-İslam Okulu’nda faaliette bulunmuştur ve 1147
bilimlerinin yüksek seviyesinin kendi kül-
yılından itibaren Londra’da olduğu sapta-
tür çevresininkine karşı üstünlüğünü dile
nabiliyor. Arap cebirini ve kimyasını İngiliz
getiren sadece ilk İngiliz değil, belki de
okullarına getiren odur104.
97 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Anglo-Sakson resepsiyon ve özümseme
Medizin, a.y., s. 143. hareketinin önemli bir temsilcisi olarak 12.
98 Bathlı Adelard hakkında bkz. Clagett, Marshall: Ad- yüzyılın ikinci yarısında karşımıza Morleyli
elard von Bath, Dictionary of Scientific Biography Cilt 1 Daniel çıkmakta. Cremonalı Gerhard’ın
içerisinde, New York 1970, s. 61-64.
99 Bkz. Adelard of Bath. An English scientist and Arabist öğrenci halkasına dahil olduğu105 Toledo’daki
of the early twelfth century, ed. Charles Burnett, Londra
1987, bu çalışma şu makalelerden oluşmaktadır: Gibson, alıyorum, burada hitap yeğeninedir: «We agreed that I
Margaret: Adelard of Bath; Drew, Alison: The De eodem would investigate the learning of the Arabs to the best
et diverso; Evans, Dafydd: Adelard on Falconry; Burnett, of my abilty; you on your part would master the unsta-
Charles ve Cochrane, Louise: Adelard and the Mappae ble doctrines of the French», ve «of course God rules the
clavicula; Evans, Gillain: A note on the Regule abaci; Al- universe, but we may and should enquire into the natu-
lard, André: L’époque d’Adelard et les chiffres arabes ral world. The Arabs teach us that» [«Şunda anlaştık ki,
dans les manuscrits latins d’arithmétique; Lorch, Rich- ben Arapların bilimini, gücüm yettiği kadar araştırmak is-
ard: Some remarks on the Arabic-Latin Euclid; Folkerts, tiyorum; sen ise Fransızların zayıf doktrinlerine sahip ol-
Menso: Adelard’s version of Euclid’s Elements; Burnett, mak istiyorsun», ve «kuşkusuz, Allah kainatın hakimidir,
Charles: Adelard, music and the quadrivium; Mercier, ama biz tabiat alemini araştırıyoruz. Araplar bize bunu
Raymond: Astronomical tables in the twelfth century; öğretiyor»]; krş. Burnett, Charles: Adelard of Bath, Con-
Poulle, Emmanuel: Le traité de l’astrolabe d’Adélard de versations with his nephew, Cambridge 1998, s. 91, 97-99,
Bath; Burnett, Charles: Adelard, Ergaphalau and the sci- s. 103; Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen
ence of the stars; North, John: Some Norman horoscopes; Medizin, a.y., s. 144.
Burnett, Charles: The writings of Adelard of Bath and 101 Bkz. Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen
closely associated works, together with the manuscripts Medizin, a.y., s. 149-150.
in which they occur. 102 a.e., s. 150.
100 Adelard’ın Quæstiones naturales isimli eserinin (Lat- 103 a.e., s. 150.
ince metin M. Müller tarafından yayınlanmıştır, Beiträge 104 a.e., s. 151-152.
zur Geschichte der Philosophie des Mittelalters içerisinde 105 Bkz. Rose, Valenti: Ptolemäus und die Schule von To-
31/1934/ özellikle s. 4 ve 12) iki pasajının Margaret Gip- ledo, Hermes (Wiesbaden) 8/1874/327-349, özellikle s.
son tarafından (Adelard of Bath, a.y., s. 9 ve 16) çevirisini 330.
G İ R İ Ş 99
ikametinden sonra 1177 yılında çok sayıda ve tekniğini beraberinde getirdi, bilhassa
Arapça kitapla memleketine döndü. Bizzat yeni Aristoteles [Aristoteles Arabus], mete-
kendisinin bu eserlerden çeviri yapıp yap- oroloji ve kimya alanındaki bilgisini»111.
madığını bilmiyoruz. Arabizm anlamındaki Onun tarafından Palermo’da çevirilen eser-
etkisi Liber de naturis inferiorum et supe- ler burada dile getirilmeyecektir, ama yine
riorum106 isimli eserinden daha çok «kişisel de Schipperges’e dayanarak Michael Scotus
aracılığıyla»107 olmuştu. adına deforme olan çeviri yazını eğilimine
işaret etmek istiyorum. Bu eğilim, bilimler
Schipperges, Arap tıbbının Avrupa ortaçağın-
tarihi açısından, kaynaklarla ne kadar ber-
da alınıp benimsenmesi konusundaki genel
bat bir ilişki içinde bulunulduğunu göster-
panoramayı, İtalya güneyindeki özümseme
mektedir ve «14. ve 15. yüzyılda fevkalade
akımları hakkındaki bölümle sonlandırmak- bilimsel olmayan ve karmakarışık risaleler»
tadır. Çok değerli açıklamaları, Arap fet- doğurmuştur. Paris’teki bir el yazmasına
hinden sonra 9. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar göre Michael Scotus Averroes’u [İbn Rüşd]
«doğu ile batı kültürleri arasında doğal bir Yunanca’dan çevirmiştir!112 Çok daha vahim
bağlantı noktası olan»108 Sicilya’daki durum bir örnekte, «16. yüzyıldan kalma bir el yazma-
hakkında canlı bir tablo sunmaktadır. sı, uydurma bir Arapça metin üzerinde yeşil,
Orada özümseme süreci özellikle Kayser II. kırmızı ve siyah renklerde yazılmış Latince
Friedrich (dönemi: 1212-1250) şahsıyla yeni şerhler içermektedir». Sözde Arapça olan
bir nitelik kazandı. Kayser «kişisel eğilimi yazı, ki yazarının Praglı Michael Scotus oldu-
ve özel temaslar nedeniyle Arap kültürü- ğu anlaşılmaktadır, “secreta naturæ” başlığı
ne yönelmişti»109. Bunun hangi tarzda ve altında birçok batıl inancı tıbba sokmaktadır.
bu temaslardan doğan ürünlerin ne kadar Schipperges’in de işaret ettiği gibi, bilim tari-
hi açısından önemli olan, tıbba astrolojinin ve
önemli olduğuna ilişkin soruya başka bir
büyünün karıştırılması eğilimi ve bu öğreti-
bağlamda değineceğiz. Burada sadece, özüm-
nin Arap otoritelere dayandırılarak tedavüle
seme sürecine dahil olan ve Schipperges tara-
çıkarılması 16. yüzyılın başlarına kadar takip
fından bildirilen bilginlerin isimleri anıla- edilebilir113.
caktır. II. Friedrich’in bilginler halkasında- Arap tıbbının resepsiyonu ve özümsenme-
ki en önemli şahsiyet Michael Scotus’dur. si sürecine ilişkin Heinrich Schipperges’in
Bu filozof, kimyacı, astrolog ve çevirmen110, çok değerli sunumuna yönelik işaretimiz,
Toledo ve Bologna’daki faaliyetlerinden onun özetinden yapılacak şu alıntılamayla
sonra Kayser tarafından Palermo’ya çağrıldı. sonlandırılacaktır114: «Resepsiyon evresinin
«Michael Scotus, Sicilya’daki çeviri periyo- tamamını yoğunluğu açısından ele alacak
duna İspanya’nın bilimsel geleneğinin ruh olursak, resepsiyon akımları görüntüsü altın-
da ilk önce Constantinus Africanus, Bathlı
106 Ed. Sudhoff, Karl: Daniels von Morley liber de natu- Adelard ve Dominicus Gundissalinus gibi
ralis inferiorum et superiorum…Archiv für die Geschich- bir initiator (öncü) grubuyla karşılaşırız.
te der Naturwissenschaften und der Technik içerisinde
(Leipzig) 8/1917-18/1-40. Daha sonra Salerno ve Chartes gibi şehir-
107 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Me-
dizin, a.y., s. 153. 111 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Me-
108 a.e., a.y., s. 164 dizin, a.y., s. 173.
109 a.e., s. 166. 112 a.e., s. 175.
110 Sarton, G.: Introduction to the history of science, Cilt 113 a.e., s. 176.
2, Kısım 2, s. 579-582. 114 a.e., s. 187-188.
100 G İ R İ Ş
lerde ve aynı zamanda güney İtalya’da ger- yüzyılın klasik coğrafya eserlerini bir kenara
çekleşen, süreğen fakat çok hızlı ilerlemeyen bırakacak olsak bile, el-İdrīsī’nin Sicilya’da
kuluçka periyodu gelir. Bir diğer grup pro- yazdığı coğrafyasının etkisinin Avrupa’da
pagatorist (propagandacı, tanıtımcı aracı- neden sadece onun haritalarıyla sınırlı kaldı-
lar) grubudur, Petrus Venerablis, Toledolu ğı sorusu yanıtlanmamış halde durmaktadır.
Raymundus ve Sicilyalı II. Friedrich gibi. Coğrafya biliminin Avrupa’da Ortaçağ’dan
Son olarak Cremonalı Gerhard, Michael 16. yüzyıla kadar kayda değer bir ilerleme
Scotus, Hermannus Dalamata [Dalmaçyalı] kaydetmemesini ve beşeri coğrafyanın Arap-
gibi kişilerin çevresinde öbeklenmiş olan İslam kültür çevresinde tanıdığımız düzeyine
veya Conchesli Wilhelm ve Petrus Hispanus Avrupa’da ancak 19. yüzyılda ulaşılabilmesi-
gibi şahsiyetlerle anlam kazanan realisatör ni, belki de bu disipline ait temel eserlerden
(gerçekleştiriciler) grubu». hiçbirinin resepsiyon dalgalarının birisi dahi-
«Özümseme görüntüsü bakımından şu ayrımı linde Latince’ye veya başka bir Avrupa diline
yapabiliriz: Materyali tam anlamıyla kayde- çevrilmemesiyle ilişkilendirmek doğru olmaz
den ve ona hakim olan saf resepsiyon evresi mı?
ki, bu evre sadece 10. ve 11. yüzyılda matema- Görünen o ki İber Yarımadası’nda çeviriler
tik ve astronomi için düşünülebilir. Taklitçi yoluyla belirli ölçüde tanınan Arapça coğ-
resepsiyon evresinde ise kompendyum ve rafya eserleri bile, İspanya’nın komşularında
kompilasyonlar yoluyla Arap bilimine ilişkin hiçbir ilgi görmemiştir. Bu gözlemi bir örnek-
bir bilgi vermeye çalışıldı. Chartes ve Toledo le daha belirgin kılalım. Ebū Bekir Aḥmed b.
gibi merkezlerde yeni materyali yaratıcı bir Muḥammed b. Mūsā er-Rāzī115 (273-344/887-
tarzda yorumlayan üretici evre. Ve son olarak 955)’nin Endülüs coğrafyası Portekiz Kralı
13. ve 14 yüzyıl denemelerinde yarım kalan Denis (1279-1325)’in direktifiyle Arapça bil-
kritik-sentezci bir özümseme evresi». meyen Gil Peres isimli bir keşiş tarafından
Bu bölümde son olarak, resepsiyon ve özüm- Müslüman Maese Mohamed (el-Muʿallim
senme sorununun daha önce kısmen kapsam- Muḥammed)’in şifahi çevirisine dayanılarak
lı şekilde ortaya konulduğu Arap-İslam bilim- Portekizce’ye çevirilmiştir. Bu çeviriden bir
leri alanlarından olan kartografya ile beraber Kastilyanca versiyon ve birçok Kastilce uyar-
coğrafya ele alınacaktır. Burada öncelikle lama ortaya çıkmıştır116. Portekizce’ye çevril-
şaşırtıcı nokta, Arap-İslam kültür çevresinin meden önce bu kitabın İspanya’da hayli ünlü
çok önemli seviyeye ulaştığı bir bilimsel dal olduğu anlaşılıyor. Orta Çağ uzmanı Fransız
olan yöresel beşeri coğrafyanın klasik eser-
lerinden hiçbirisinin Avrupalı kosmografla-
rın malumu olmamasıdır. Hangi sebeplerden
115 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 150, Suppl. Cilt
dolayı bu alana özgü eserlerden hiçbirisinin
1, s. 231.
Latince’ye çevirilmediği sorusu uzun zaman- 116 Bkz. Lévi-Provençal, E.: La «Description de l’Espagne»
dan beri beni meşgul etmektedir. Yoksa asıl d’Aḥmad al-Rāzī: Essai de reconstitution de l’original
arabe et traduction française, Al-Andalus içerisinde
neden, bu konuya ilginin eksikliği miydi? 4./10. (Madrid, Granada) 18/1953/51-108, s. 52.
G İ R İ Ş 101
P. Gautier Dalché117 tarafından yapılan bir Arap-İslam beşeri coğrafyası geniş ölçüde ve
araştırma sonucunda biliyoruz ki Historia uzun zaman İspanya dışı Avrupa’da bilinme-
veya Chronica Pseudo-Isidoriana isimli ese- miş olarak kaldıysa da, bugün biz kuşkusuz,
rin muhtemelen 12. yüzyılda yaşamış olan Arap-İslam kültür çevresine ait matematiksel
anonim yazarı, İber Yarımadası tasviri ve coğrafya ve kartografyanın 11. yüzyıldan 18.
haritasını er-Rāzī’nin kitabından almıştır. yüzyıla kadar Avrupalı ardıllarını çok derin-
Gerçi, Gautier Dalché burada «Arap kül- den etkilediğini tespit edebiliyoruz.
türünün Latin kültürüne olan etkisinin has- Matematik coğrafya açısından öncelikle şu
sas bir olgusunu»118 görme eğilimindedir, belirtilmelidir: Önemli bir bölümü kartogra-
fakat bu durumda etkilemenin sadece İber fik ön bilgilendirmeden ve yaklaşık 8000 yerin
Yarımadası ile sınırlı kaldığı görünmektedir.
koordinat çizelgelerinden oluşan Ptoleme
Avrupa’ya ulaşan tasvir karakterli Arap coğ-
Coğrafyası 15. yüzyıla kadar Latin dili böl-
rafyasının şimdiye dek bilinen en eski eseri
gesinde bilinmiyordu. Kaybolduğu varsayı-
1550 yılında Della descrittione dell’Africa et
lan Yunanca orijinalini ilk olarak Bizanslı
delle cose notabili che ivi sono adıyla Gian
Battista Ramusio tarafından Navigationi Maximos Planudes 13. yüzyıldan 14. yüzyıla
et viaggi koleksiyonu içerisinde yayınlanan geçiş sırasında yeniden bulduğunu bildiriyor.
Afrika tasviridir. Bu tasvir, önceden İtalyan Bu eserin Latince çevirisi Jacopo Angeli
esaretine düşüp Leo Africanus adıyla vaftiz (Jacobus Angelus) tarafından 15. yüzyılın
edilen kuzey Afrikalı el-Ḥasan b. Muḥammed başlarında yapıldı120.
el-Vezzān tarafından yazılmıştır. Bu kitabın Matematiksel coğrafyanın Ebū er-Reyḥān el-
hem haritalarıyla hem de mükemmel tasvir- Bīrūnī (ö. 440/1048) tarafından yazılan temel
leriyle 16. ve 17. yüzyıl İtalyan bilginlerini eseri Taḥdīd Nihāyāt el-Emākin li-Taṣḥīḥ
derinden etkilediği hususu yukarıda (s. 77) Mesāfāt el-Mesākin ne yazık ki Avrupa’ya
anıldı. ulaşmadı. Enlem-boylam derecelerine ve
Yine hayrete düşüren bir diğer husus –harita- bunların el-Bīrūnī’den önceki zamanlarda
ların aksine– yukarıda bahsedilen el-İdrīsī’ye nasıl ve hangi tarzda belirlendiğine ilişkin bir
ait eser metninin geç dönemde ve aşırı kısaltıl- tasavvuru Avrupa, daha 10. yüzyılda Arap
mış, hatta neredeyse tahrif edilmiş bir redak- İspanya’yla temas sayesinde tektük halde ve
siyonla Avrupa’da tanınmış olmasıdır. Bu daha sonra 11. yüzyılda bu kavramların ve
metin ilkin 1592 yılında Roma’da basıldı ve hesaplama işleminin önemli bir yer tuttuğu
1600 yılında B. Baldi tarafından İtalyanca’ya ilk Arapça astronomik eserlerin yoğun bir
ve 1619 yılında iki Maronit Gabriel Sionita şekilde çevirilmesiyle elde etmişti.
ve Johannes Hesronita tarafından Latince’ye
Henüz 10. yüzyılda, daha sonra Papa II.
çevirildi119. Fakat Latince çeviri, yazar el-
Silvester olacak Aurillaclı Gerbert (ö.
İdrīsī adı anılmaksızın, Geographie Nubiensis
1003)’e atfedilen usturlabın taşıdığı iç diskte
(Sudanlının Coğrafyası) diye yayınlandı ve
bazı enlem bilgileri görülüyor. Kaydedilen
uzunca bir süre bu şekilde alıntılandı.
değerlerin ve çizgilerin üçü İslam dünyasında
117 Notes sur la «Chronica Pseudo-Isidoriana», Anuario bulunan bölgelerle ilgilidir, 4. enlem derecesi
de estudios medievales içerisinde (Barcelona) 14/1984/13- (42°) Roma’yla ilgilidir. Bu değer de (41°40’
32. olarak) 9. yüzyıldan beri Arap koordinat
118 a.e., s. 14.
119 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 82; Oman, G.: Encyclo- çizelgelerinde kaydedilmiş olan enlem dere-
paedia of Islam içerisinde ilgili madde. New edition Cilt 3,
Leiden 1971, s. 1033. 120 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 272.
102 G İ R İ Ş
larının ilk çevirilerinden hemen birkaç yıl şehirlerinin, istisnasız Arapça kaynaklara
sonra, coğrafik yerlerin derleme türü ilk dayanan koordinatlarını veriyor. Ne var ki
çizelgeleri doğdu. Bunlardan biri 1139-1140 karmaşık yollarla ulaşılan bu koordinatların
yıllarında Raymundo adında bir Marsilyalı gerçekle hiç bir ilgisi yoktur. Buna göre Paris
tarafından derlenen Liber cursuum plane- Roma’nın yaklaşık 4° doğusunda (gerçekte
tarum isimli eserdeki çizelgedir. Derleyen, 9°50’ batı), Toulouse’ün ise 16' güneyinde
kullandığı eserlerin çevirmenlerinin isimle- (gerçekte 5°15' kuzey) bulunmaktadır128.
rini görmezden gelmekte ve kendisini Arap Arap yer çizelgelerinin çevirileri veya uyarla-
bilimlerinin ilk çevirmeni olarak tanıtmak- maları ve bunun üzerine inşa edilen kompi-
tadır126. Gerçi, bir dizi Arap ve Avrupalı lasyonlar veya koordinatları bulma yöntem-
otoritenin ismini anmaktadır, fakat onların lerini tanıtmaları 13. yüzyılda o kadar yayıl-
eserlerini çok büyük bir ihtimalle çalışmasın- mıştı ki bundan böyle adım adım İspanya dışı
da kullanmamıştır. Diğer yandan kendisini Avrupa’da da, enlem ve boylam derecelerini
tespite yönelik gayretler kendisini göstermeye
ez-Zerḳālī’nin127 taklitçisi olarak görmekte,
başladı. Bildiğimiz kadarıyla Ristoro d’Arezzo
hatta 1139 yılında çizelgeleri yanlış olan iki
(ö. 1282 sonrası), kendisini bu gelişim mecra-
bilginle tartıştığını bildirmektedir. Bizim özel
sında, bir yerin enlem derecesini astronomik
konumuz açısından, bu kitapta bulunan çizel-
olarak belirleyebilecek durumda hisseden ilk
gelerden birisinin sadece Arapça kaynaklar-
İtalyandır. Doğduğu şehir Arezzo’nun enle-
dan alınan 60 şehrin koordinatlarını içermesi mini 42°15' olarak, yani sadece 1°13' lık bir
önemlidir. Burada kaydedilen veriler birçok yanlışlıkla tespit etmişti129.
Arapça eserden alınan koordinat çizelge- Avrupa’nın o dönemde Arap-İslam mate-
lerinin, oldukça erken (İspanya üzerinden) matiksel coğrafyası açısından ulaşmış olduğu
Avrupa’ya gitmiş olduğunu göstermektedir. en yüksek özümseme basamağı kendisini bir
Kompilatör bu koordinatların aynı cinsten Fransisken olan Roger Bacon (1214-1292)’da
yapısını ve boylam derecelerinin kısmen fark- göstermektedir. Onda, kendi kültür çevresi-
lılık gösteren sıfır meridyenlerine göre sıra- nin bilinen tek erken dönem, enlem-boylam
lanmasını anlayamamıştır. Geneli itibariyle derecelerini göz önünde bulundurarak bir
söylecek olursak en eski Latince kompilas- harita çizimi denemesini bulmaktayız. Bu
yonun Arap astronomisinden aşırmacı bir arada onun, Latin dünyasında enlem-boylam
tarzda olması üzücüdür. derecesi bilgisinin hâlâ bulunmadığına ve
Latin dünyasında bazı Avrupa şehirlerinin bunun da Papalığın, Kayserliğin ve Krallığın
koordinat çizelgesini genişletmeye yönelik destekleri olmaksızın başarılamayacağına
en eski deneme 12 yüzyılın sonuna doğru dair şikayetini duymak bizim için aydınlatı-
yapılmış görünüyor. Bu çabayı, Arapça eser- cıdır130. Okuyucuya gerekli boylam ve enlem
lerin meşhur çevirmeni Cremonalı Gerhard derecelerini kendisi bulmuş gibi gösterme-
(ö. 1187)’a atfedilen Theorica planetarum yip kaynak olarak astronominin Ḳānūn ’unu
isimli eserde görmekteyiz. Yazar bu eser- (tabi ki ez-Zerḳālī’nin kitabının Latince
de Fransa, İtalya, İspanya ve bazı Avrupa çevirisi) ve «Boylam ve Enlem Dereceleri
Borealis
Polus
Polus
Matematiksel coğrafyanın basit yöntemleri mektedir. Avrupa’da 13. yüzyılın ikinci yarı-
ve Arvupa’nın el-Ferġānī’nin astronomi elki- sında bile önemli şehirlerin boylamlarına ve
tabının defalarca çevirisi yoluyla öğrendiği birbirleri arasındaki boylam farklarına ilişkin
sayısal değerleri Albertus Magnus (yakla- berrak bir tasavvurun olmadığı izlenimi sade-
şık 1200-1280)’da açıkça görülmektedir. De ce bu yanlış değerlerden öğrenmiyoruz136.
cælo et mundo isimli eserinde onun, Halife Arap-İslam kültür dünyasının matematik-
el-Meʾmūn tarafından yaptırılan yeryüzü sel coğrafya alanında ulaştığı kazanımların
ölçümlerini bildiği görülmektedir. Albertus Avrupa tarafından adım adım alındığının
bu ölçümlerde elde edilen bir meridyen dere- ve benimsendiğinin daha belirgin izlerine
cesinin uzunluğunun 56 2/3 mil olduğunu ve Dante Alighieri (1265-1321)’de rastlanmak-
ayrıca Arap ve Latin milleri arasındaki farkı tadır. Onun astronomisi gibi kosmografisi de
bilmektedir133. Yine onda, yedi iklimin el- el-Ferġānī’nin elkitabına bağlıdır. Dante bu
Meʾmūn coğrafyasından tanıdığımız kuzey kitaptan sadece iki Latince çevirisinden değil,
ve güney sınırlarının derece bilgilerine rastla- aynı zamanda Fransızca çeviriye göre hazırla-
maktayız. Albertus Magnus’un burada sade- nan İtalyanca versiyonundan yararlanmıştır.
ce tam derece rakamlarını almış ve dakikaları el-Ferġānī’nin yedi iklim tasviri Dante’de en
bırakmış olduğu açıkça görülmektedir134. ince ayrıntısına kadar ortaya çıkmaktadır.
Yine aydınlatıcı bir başka nokta Albertus’a İlahi Komedya’daki Arap matematiksel coğ-
rafyasından alınmış bazı boylam ve enlem
(veya aynı zamanda Roger Bacon’a) nispet
dereceleri, onun bu bağlamda da Arap kay-
edilen Speculum astronomiæ isimli kitapta
naklara bağlı olduğunun ve muhtemelen eli-
İskenderiye’nin coğrafik boylamının Ptoleme
nin altında bir Arap haritası bulunduğunun
Coğrafyası’ndaki (60°30') olarak görünen
işaretleridir137.
değerine kıyasla (51°20') olarak kısaltılma-
Bize kadar ulaşan Avrupalı koordinat çizel-
sıdır, ayrıca bu kısaltma Ptoleme’nin Kanon
geleri, 14. yüzyılın başından itibaren bu
’una dayandırılmaktadır. Bu tashihin ilk
konuya ilginin arttığı ve ilgi duyanlar çevre-
olarak el-Meʾmūn coğrafyacıları tarafından sinin zamanla genişlediği izlenimi uyandır-
yapıldığı kesinlikle ispat edilebilir135. maktadır. Mathematische Geographie und
Ağırlıklı olarak Arapça astrolojik ve astro- Kartographie im Islam und ihr Fortleben im
nomik kaynakların kompilasyonundan ibaret Abendland [İslam’da matematiksel coğrafya
olan bu kitaptaki açıklamalardan rahatlıkla ve kartografya; bunların Avrupa’da devamı]
anlaşılır ki yazar Toledo’dan geçen daireyi isimli çalışmam esnasında yüz kadar çizel-
sıfır meridyeni ve Arin’i merkez meridyenin geyi incelemem sonrasında onların doğuş
başlangıcı olarak tanımıştır. Başka bir yerde ve karakterlerine dair elde ettiğim tasav-
yazar, çok sayıda astronomik çizelge tanı- vur burada tekrar edilecektir138. Bahsedilen
dığını ve bu çizelgelerde Marsilya, Londra, çizelgelerin bir kısmı Arapça orijinallerin
Toulouse veya Paris’in sıfır meridyenin yeri çevirileridir, bir kısmı da Toledo çizelgele-
olarak kabul edildiğini bildirmekte ve ayrı- rinin taklididir ve bir kısmı da bu taklitlerin
ca, bu son iki şehrin 40°47' lık boylama ve geliştirilmişidir, eğer ortaya çıkış tarihleri
49°10' lık bir enleme sahip olduğunu belirt- yaklaşık 1250 yılından önceye rastlıyorsa. 13.
133 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 222. 136 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 221-222.
134 a.e., Cilt 10, s. 223. 137 a.e., Cilt 10, s. 224.
135 a.e., Cilt 10, s. 221. 138 a.e., Cilt 10, s. 230.
106 G İ R İ Ş
yüzyılın son çeyreğinden itibaren Arap ve tashih edilmiş verileriydi. Bunlardan bazıları
Arap-İspanyol öncüler tarafından başarıl- Akdeniz’in doğu-batı ekseninin tashih edilmiş
mış olan çizelgelerin gelişimleri Avrupa’da, 53° olan boylamı, diğer taraftan Atlantik’te
bulunan yerler bakımından herşeyden önce 17°30' batıya kaydırılmış sıfır meridyeni ve
İspanya’da hız kazanmıştır. Geliştirilen ver- Ptoleme’den farklı yeryüzü çevresi uzunluğu
siyonlar Alfons Çizelgeleri adıyla yayınlan- ve buna bağlı olarak Arap coğrafyacılarda
mıştır. 14. yüzyılın başından itibaren İslam geçerli olan meridyen derecesi uzunluğunun
dünyasının doğusunda yapılan bazı çizelgeler 56 2/3 mil olmasıdır (Ptoleme tarafından alı-
Bizanslı bilginler tarafından Yunanca’ya çev- nan Poseidonios’un beşyüz Stadion’u [Eski
riliyordu. Bu çizelgeler 15. yüzyılın başından Yunan’da 179-213 m. arasında bir uzunluk
itibaren Avrupa’ya ulaşmaya başlamış görü- ölçüsü] karşısında). Bütün bunlar işi daha da
nüyorlar. Avrupa’da 15. yüzyılda derleme zorlaştırıcı ve karmaşık hale getiriyordu140.
türü çalışmalar, bir yandan mevcut kaynak-
Ptoleme Coğrafya’sına yeniden dönüşün
ların koordinatlarıyla birlikte yer adlarının
sonuçlarından birisi de, Avrupa’daki bilgin-
seçilmesinden ibaret iken, diğer yandan da
lerin bir bölümünün, önce Poseidonios tara-
Avrupa’daki yerlerin, hangi prensibe daya-
fından tahmin edilmiş olup sonra da Ptoleme
narak elde edildikleri sorusu bir yana, koor-
tarafından kabullenilen bir derecenin 500
dinatlarının eklenmesinden ibaretti. Görül-
stadyonluk uzunluğunu yeniden kullanma-
düğü kadarıyla bazı derlemeciler, mevcut
larıdır ki, buna göre bir meridyen derecesi
haritaları kaynak olarak ilaveten kullanma-
yı ihmal etmemişlerdir. Değişik tarihlerden el-Meʾmūn coğrafyacıları tarafından belir-
gelen ve farklı sıfır meridyenlerine göre elde lenen ve uzun zamandır Avrupa’da bilinen
edilmiş değişik kaliteli koordinatların ora- 562/3 mil yerine 62 1/2 Roma mili olarak değer-
dan buradan öylesine toplanması yeterin- lendiriliyordu141.
ce karışıklığa yol açarken, 15. yüzyılın ilk Yaklaşık 100 yıl boyunca geçerli boylam ölçü-
çeyreğinden itibaren Ptoleme Coğrafyası’nın sünden kaynaklanan kargaşa sonrasında bir
çevirilmesiyle yeni bir karmaşa ortaya çıktı. meridyen derecesini yeniden belirlemeye
Bu durumda İtalya’dan başka bilhassa yönelik birçok deneme yapılmıştı. İlk dene-
Almanya’da, Regiomontanus ve Nürnberg meyi Fransız Jean Fernel gerçekleştirmişti.
ekolünün diğer mensupları gibi bir bilginler Asıl mesleği hekimlik olan bu şahıs 1525
grubu, yarım yüzyıl veya biraz daha uzun bir yılında Paris ile Amiens arasındaki mesa-
süre sistemlerini Ptoleme koordinatları üze- feyi posta arabası tekerleklerinin dönüşün-
rine kuruyorlardı139. den tespit ekmekle öğünerek bir derece-
Ptoleme Coğrafya’sının Yunanca’dan Latin- nin uzunluğunun 110,602 metre olduğu ve
ce’ye çevirilmesiyle (1406) ve özellikle ilk yeryüzü çevresinin 39.817 kilometre olduğu
baskısından (1477) sonra Avrupa’da onun sonucuna ulaşıyordu. Onun, birçok belir-
zengin malzemesine sahip olunmakla bera- sizliklere rağmen böylesine şaşırtıcı derece-
ber, yeni zorluklarla da yüz yüze gelindi. Zira de iyi bir sonuca ulaşması ardılı Willebrord
daha önce Arapça çizelgelerden koordinat- Snellius’u kuşkulandırmıştı. Snellius diyor
lar alınmıştı ki, bunlar kısmen Ptoleme’nin ki: «Fernel, Arap derece ölçümlerini keyfi
140 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 270.
139 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 230-231. 141 a.e., Cilt 10, s. 280.
G İ R İ Ş 107
bir tarzda geometrik adımlara dönüştürdü, yonlarını tashih etmek için, çevirdiği bölüm-
çağdaşları da göz kamaştırıcı bir sonuçla lerden çizelgeler oluşturdu. 1554 yılında
yanıltılmış oldular». Aslında o, ulaştığı bu Postel, yukarıda adı geçen, Navigationi et via-
sonuca rağmen «boylam ölçümü bağlamında ggi isimli eseri toparlayıp yayınlayan İtalyan
kendisine model teşkil eden Araplardan çok bilgin Gian Battista Ramusio’yu bu çizelge-
geride kalmıştır»142. lerden haberdar etti. Bu şahıs da bunları hari-
Bir meridyen derecesinin uzunluğunu tacı Giacomo Gastaldi’ye tanıttı. Belki de her
ölçme denemelerinde biraz önce adı geçen iki bilgin Ebū el-Fidāʾ’nın kitabını bir Latince
Hollandalı bilgin Willebrord Snelllius (1580- çevirisinde kullanma olanağına sahip olmuş-
1626) yüksek bir bilimsel kaliteyi gösteriyor. lardır. Ramusio bu eserden küçük bir koordi-
Bunu yaparken bir triangulasyon [üçgen- natlar seçkisi almıştır ve bu kitabın bulunuşu-
ler zinciri] formundan yararlandı. Bununla na dair sevincini şu kelimelerle ifade etmek-
birlikte, iki çıkış yerinin enlem derecelerini tedir: «Bu eser bugün ilahi bir lütuf olarak
verecek olan kutup yüksekliklerinin hatalı gün ışığına çıkmıştır». Kısa bir süre içerisinde
yapılmış ölçüleri yüzünden yeryüzü çevresi kitabın bütün Avrupa’ya yayılan bu şöhreti
ölçümünde çok küçük bir değere ulaştı143. İngiliz bilgin Richard Hakluyt (ö. 1616)’da
Doğrusu bugün ben, modern coğrafyanın bu eseri edisyon yoluyla daha geniş ilgililer
ne zamandan beri yeryüzü çevresi için el- kitlesine ulaştırma arzusunu doğurmuştu. Bu
Meʾmūn coğrafyacılarının ulaştığı değerden amaca yönelik olarak 1583 yılında bu kitabın
daha kesin bir değere sahip olduğunu bilme- Suriye’de yani Ebū el-Fidāʾ’nın memleketin-
mekteyim. de bulunan bir yazmasını araştırmıştı146.
Ptoleme Coğrafya’sının Latince çevirisi ilk Ebū el-Fidāʾ’nın kitabının yaygın şöhretine
baskısının (1477) etkisiyle enlem-boylam John Dee’nin bugüne kadar yayınlanmamış
derecelerinin belirlenmesindeki gelişimin Volume of Great and Rich Discoveries isimli
Almanlarda büyük ölçüde, İtalyanlarda ise eseri de şahitlik etmektedir. Bu eserde, bir-
tamamen kesintiye uğradığı144 periyotta çok şeyin yanı sıra 1570’li yıllarda, Asya’nın
Ebū el-Fidāʾ (ö. 732-1331)’nın coğrafi eseri Arktik kıyısı boyunca ilerlenerek Tabin
(Taḳvīm el-Büldān), karşılaştırmalı koordi- burnuna gemi ile ulaşılabileceği yönündeki
nat çizelgeleriyle Avrupa’ya ulaştı145. 1534 düşüncelerin yeni ortaya çıktıkları da rivayet
yılından itibaren İslam dünyasında elçi ve edilmektedir. Bu, Doğu Asya’ya kuzeyden
misyoner olarak birkaç yıl geçiren Fransız deniz yoluyla ulaşılıp ulaşılamayacağı soru-
oryantalist Guillaume Postel, bu kitabın nudur. Bunu, dönemin çok önemli iki harita-
bir nüshasını İstanbul’dan Paris’e getirmiş- cısı Gerhard Mercator ve Abraham Ortelius
ti. Cosmographiae compendium adlı eseri yadsırken, John Dee bu yolun katedilebilece-
(Basel 1561) için faydalı gördüğü kısımları ğini savunuyordu. Bu noktada John Dee, Ebū
çevirdi ve Avrupa haritalarında, özellikle el-Fidāʾ’nın Kuzey Çin’in ve kuzeyde Rusya
Venedik haritalarında bulunan yer pozis- ile birlikte Asya kıyısının birbirleriyle bağlan-
tılı olduğuna yönelik bilgilerine dayanmak-
142 Peshel, O.: Geschichte der Erdkunde bis auf Alexander tadır ve bu bilgiyi şu şekilde nitelemektedir
von Humboldt und Carl Ritter, gözden geçirilmiş ikinci «a record worthy to be printed in gold» [altın
baskı S. Ruge tarafından, Münih 1877, s. 394; Wolf, R.: harflerle yazılmayı hak eden bir kayıt]147.
Geschichte der Astronomie, Münih 1877, s. 169; Sezgin,
F.: a.e., Cilt 10, 280-281.
Ebū el-Fidāʾ’nın kitabı en büyük takdiri
143 Peshel, O.: a.e., s. 396; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 270. Alman bilgin Wilhelm Schickard (1592-
144 Lelewel, J.: Géographie du moyen âge, Cilt 5, Épilo-
gue, Paris 1857, s. 192; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 270. 146 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 79-80.
145 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 75 vd. 147 a.e., Cilt 11, s. 80.
108 G İ R İ Ş
ve 1696 yılları arasında Akdeniz’in boyla- temellerini tashihe yönelik katkılarını özetle-
mını tashih için yapılan bir bilimsel araştır- yecek olursam şöyle derim: Bu katkı yalnızca
ma gezisinin neticesi, Kahire, İskenderiye ve dünya haritasının bir dizi karakteristik nokta-
İstanbul’un enlem ve boylamlarıyla, Larnaka, larına ait boylam derecelerinin Jupiter uydu-
Dimyat ve Çanakkale Boğazı’nın enlemlerini larının gözlemlenmesiyle doğrulanmasından
bulmakla sınırlı kalmıştı152. Elbette bu kadar ibaretti ve o ilk evresinde sadece bundan iba-
güçlükler elde edilebilen boylam ve enlem ret olabilirdi. Bu husus ilk planda, dünya hari-
bilgilerine dayanarak mevcut haritalarda çok tasındaki batı-doğu yönünde uzanan önemli
geniş çaplı tashihlerin yapılması beklenemez- bölümlerin mesafelerinin kesinliklerini yar-
di. gılamayı ve kartografya için gerekli sonuçları
Chazelles tarafından Paris’e iletilen koordi- çıkarmayı öngörmekteydi. Bugün bizim tespit
natları Arap-İslam çizelgelerinin değerleriyle edebildiğimiz kadarıyla, Toledo’nun 28°30'
karşılaştıracak olursak, Larnaka, Damiette batısından geçen sıfır meridyeninden itibaren
ve Dardenelle için boylam bilgilerinin mevcut hesaplanacak olursa, Arap-İslam haritaları-
olmaması bir tarafa, birincilerin ikincilerle nın boylam dereceleri birkaç derece büyük-
ya hemen hemen aynı ya da onlara çok yakın tür. Yani Akdeniz’in doğu kıyısı yaklaşık 2°,
olduğunu görürüz153. Bu yüzden kayda değer- Bağdat 3°-3°30', Derbent (Hazar Denizi’nin
dir ki Paris Akademisi’nin üyeleri bu işlem- batı sahilinde) yaklaşık 4°, Delhi yaklaşık
den sonra, «Akdeniz’in gerçek boylamına iliş- 4° ve Çin’in doğu kıyısı yaklaşık 5°-7° daha
kin tahminlerinin nihai olarak Chazelles’in doğuya kaymış bulunuyordu. Buna karşın
ölçümleriyle tasdik edildiği» görüşünü kabul önemli bir doğruluğa Bağdat ile Hindistan
etmişlerdi154. Elbette onlar -aynı kartografya arasında ulaşılmıştır. O mesafe için Arap-
tarih yazımcılığının bu konuda bugün bile İslam haritaları bugünkü değerlerden 1° nin
çok net bir bilgi sahibi olmayışı gibi- Akdeniz altında bir sapma göstermektedir155.
bölgesi koordinatlarının ve bunun da çok öte- 17. yüzyılın sonlarına doğru Fransız astronom
sinde sadece yüzyıllar boyunca Arap-İslam ve coğrafyacılar tarafından başlatılan, gele-
kültür dairesindeki ortak çalışmalar sonucun- neksel haritaları yeni elde edilmiş boylam ve
da elde edilebilmiş olduğunu ve sadece bu enlem derecelerini esas alarak tashih etmeye,
verilerin kesin haritaların yapımını mümkün bir başka ifadeyle oranlı olarak küçültmeye
kıldığını bilmiyorlardı. yönelik girişimler çerçevesinde, Fransız coğ-
Kendi çalışmalarım sonucunda, Avrupa’lı rafyacıların belki de en önemlisi olan Jean-
astronomların 1690 ve 1725 yılları arasında Baptiste Bourguignon d’Anville (1697-1782)
geleneksel yeryüzü ölçüsünün matematiksel başka bir yol izledi. Hindistan kartografyasına
hasredilmiş olan Éclaircissemens géographi-
eques sur la carte de l’Inde (1753) isimli çalış-
152 Bkz. Regiæ Scientiarum Academiæ historia, Paris masında bu konu hakkında bizzat kendisin-
1698, s. 394, 395, 396; Krş. Delisle, G.: Détermination den bazı bilgiler öğrenmekteyiz156. Hindistan
géographique de la situation et de l’étendue des différen-
tes parties de la terre, Histoire de l’Académie Royale des haritasını düzeltmek ve dereceler ağıyla mesa-
Sciences içerisinde, Cilt 1, Paris 1722, s. 365-384, özellikle
s. 366, 367; Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 143.
153 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 144.
154 Histoire de l’Académie Royale des Sciences, Cilt 2, Pa- 155 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 160 vd.; Cilt 11, s. 155.
ris 1733, s. 142; Sandler, Chr.: Die Reformation der Karto- 156 Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 255, Frank-
graphie, a.y., s. 9a; Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 144. furt 1997; Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 592.
110 G İ R İ Ş
feleri kontrol etmek için d’Anville çalışma- göre James Rennel (1742-1830), yeni dönem
sında o zamanlar bildiği coğrafi, tarihi ve Arap-İslam bilginlerinin ulaşmış oldukları
astronomik içerikli Arapça, Farsça ve Türkçe boylam derecelerinin, en azından Halep ile
eserleri kullanmıştır. Bildiğimiz kadarıyla o, Delhi arasındaki bölge için bile olsa, önemini
18. yüzyılın ilk kez Arap-İslam kültür daire- kabul eden ilk Avrupalı coğrafyacıdır159.
sinden o denli çok kaynağı kullanıp değer- d’Anville kendisinin malumu olan boylam
lendiren coğrafyacısıdır. Hatta Johannes derecelerinden faydalanma yolunu bulama-
Gravius157 tarafından 1652 yılında ilk edis- yınca Arapça, Farsça ve Türkçe coğrafya
yonları ve Latince çevirileriyle birlikte ünle- ve tarih eserlerinde bulunan mesafeleri kul-
ri Avrupa’da yayılan Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī ve landı, bu bakımdan Ebū el-Fidāʾ’nın kitabı
Ulūġ Bey’in çizelgelerini de gözden kaçırma- onun en çok başvurduğu Arapça kaynak-
mıştır. Fakat maalesef d’Anville, bu Arap- tı160. Çevirisini kullandığı bu kitap seyesinde
İslam çizelgelerinin boylam derecelerini değil d’Anville, kendisine çeviriler yoluyla ulaşma-
de sadece enlem derecelerini göz önünde mış veya kaybolmuş olan eserlerdeki bilgileri
bulundurmuştur. Hiç şüphe yok ki, bunun elde etmiştir. Ayrıca o, matematiksel coğ-
sebebi bazı çizelgelerde sıfır meridyeninin rafya alanına ait olmayan fakat itinerer [yol
Toledo’nun 28°30' veya Kanarya Adaları’nın haritası niteliğinde] veya topografik değeri
17°30' batısında bulunduğunu ve dolayısıyla olan literatürden Ebū el-Fidāʾ’nın alıntıları
Paris’ten itibaren hesaplandığında sadece 20° yoluyla faydalanmıştır. Bundan başka, Çin
batıda (17. yüzyılın son çeyreğinden itiba- haritası çalışmasında neredeyse sadece Ebū
ren Fransız coğrafyacılarda alışıldık olduğu el-Fidāʾ’nın ve el-İdrīsī’nin eserlerini kulla-
üzere) olmayıp bilakis yaklaşık 34°50' daha nabilmiştir.
batıdan geçtiğini bilmemesiydi. Bunu müte- d’Anville’nin «Tables des Orientaux»
akiben, Kanarya Adaları’ndan geçen sıfır (Doğuluların Çizelgeleri) diye adlandırdığı
meridyeninden itibaren hesaplanan boylam kaynakların enlem değerlerinin doğruluğu
dereceleriyle Toledo’nun 28°30' batısında ve bu çizelgelerin yeryüzünün, Hindistan’ın
bulunan yeni sıfır meridyenine göre hesapla- ötesi de dahil olmak üzere daha geniş böl-
nan boylam dereceleri arasındaki çok büyük geleri için geçerliliği bakımından beklenti-
miktardaki sapmalar onun için bir şey ifade lerinin oldukça yüksek olduğu görünüyor.
etmemiş olmalıdır. İlk boylam derecelerini, Hindistan’ın batı kıyısında bulunan meşhur
Ebū el-Fidāʾ’nın karşılaştırmalı çizelgelerinin Kambaya noktasının pozisyonunu belirleme-
çevirileri sayesinde tanıyordu. Ulūġ Bey’in ye yönelik şu beyanda bulunmaktadır: «Ebū
Zīc eseri meselesinde de, bu coğrafi koor- el-Fidāʾ’nın kitabının sahip olduğum bir çevi-
dinatlar çizelgesinin başlığı yanlış anlamaya risi Kambaya’nın enleminin el-Bīrūnī’ye göre
sebep olmuştur. Çünkü bu başlık yanlışlıkla, 22°20' olduğunu kaydetmektedir ki bu değer
boylam derecesinin Kanarya Adaları’ndan çok küçük bir sapma ile haritayla örtüş-
itibaren hesaplandığını ifade etmektedir158. mektedir»161. D’Anville, bildiğim kadarıy-
Şu anda sahip olduğumuz bilgi seviyesine la, el-Bīrūnī’nin adını ve astronomik eseri
el-Ḳānūn el-Mesʿūdī’yi anan ilk Avrupalı
157 Binæ
bilgindir.
tabulæ geographicæ, una Nassir Eddini Persæ,
altera Ulug Beigi Tatari, Londra 1652 (Tekrarbasım: Isla-
mic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 50, s. 1-79).
158 Bunu dikkatsizlikten doğan bir yanlış olarak saymalıyız. den bahseden Muṣṭafā ʿAlī er-Rūmī (ö. 979-1571)’ye işa-
Daha öncelerden Roger Bacon yanlışlıkla çok fazla batıya ret ediyorum (Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 186).
kaydırılmış olan sıfır meridyenini biliyordu. Osmanlı dö- 159 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 596.
neminden de, 930/1524 yılında tamamlanmış çizelgesine 160 a.e., Cilt 10, s. 596-597.
yazdığı önsözde batıya kaydırılmış olan sıfır meridyenin- 161 a.e., Cilt 10, s. 597-598.
G İ R İ Ş 111
d’Anville’den sonra, büyük belki de en büyük rı için hareket noktası yaptı. Āʾīn-i Ekberī ’nin
İngiliz coğrafyacısı olan James Rennell 1780’li yanısıra Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī ve Ulūġ Bey’in
yıllarda yapılan Hindistan’ın kartografik tas- çizelgelerine dayanıyordu, fakat o da, bir hata
virini yeniden kontrol etmek ve kendi çalış- eseri olarak o çizelgelerde bulunan boylam
maları ile mümkün olabildiğince düzeltme derecelerinin Kanarya Adaları’ndan geçen
görevini üstlenmiştir. Bu çalışmaya Doğu sıfır meridyenine göre verildiğini sanıyordu.
Hindistan’daki 1763-1777 yılları arasında Bu nedenle (çizelgelerin boylamlarında) 20°
İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’nin mesaha den daha büyük hatalı değerlerle karşılaşılı-
mühendisliği ödevini sürdürdüğü yıllarda yordu. Fakat boylam derecelerini Delhi’den
ulaşmıştır. Bu maksadını gerçekleştirme süre- itibaren batıya doğru hesapladığında, bu
since, özellikle yaptığı Hindistan haritasına ek derecelerin kendi hedefi için yeterli oldu-
olan Memoir of a map of Hindoostan or the ğu kanaatine ulaşmıştı. Çizelgelerin boylam
Mogul Empire (1793 Londra)162 isimli kitabın derecelerini batıdan doğuya doğru değerlen-
ikinci edisyonunun 1783-1792 yılları arasında dirmek için onları, sıfır meridyenlerine göre
süren ön çalışmaları esnasında yöresel kay- değil de, Delhi’nin daha batısında bulunan
nakların önemini kavramıştı. Sahip olduğu şehirlerle olan derece farklarına göre hesap-
çok sayıda Arapça, Farsça ve Türkçe kay- lıyordu164.
Rennell’in, yaptığı haritalarda derece ağı
naklardan Moğol İmparatorluğu’nun büyük
çizelgelerini şekillendirirken nasıl Arap-İslam
tarihçi ve coğrafyacısı Ebū el-Faḍl el-ʿAllāmī
çizelgelerine dayandığını bir örnekle göstere-
(ö. 1011/1602)’nin Āʾīn-i Ekberī isimli eseri
biliriz: «Semerkant, Ulūġ Bey’in çizelgelerine
merkezi bir konum kazanmaktadır.
göre Kanarya Adaları’nın 99°16' doğusunda
300 yıldan beri üretilmiş haritalara dayanarak bulunmaktadır [daha önce söylendiği gibi o,
Hindistan’ı, gerçekliğe mümkün olabildiğin- sıfır meridyeninin Toledo’nun 28°30' batısı-
ce yakın bir biçimde tasvir etmeyi, ülkenin na kaydırıldığını bilmiyordu]; Halep yine bu
iç kesimlerini mevcut parça-haritalar ve reh- çizelgelere göre 72°10' lık bir değere sahip-
nümalar (yol haritaları) yardımıyla olabildi- tir. Yani Semerkant, Halep’in 27°06' doğu-
ğince doğru çizmeyi hedefleyen Rennell için sunda bulunmaktadır. Halep, [yeni ölçülere
Āʾīn-i Ekberī, hiç şüphesiz birinci derece bir göre] Greenwich’in 37°09' doğusunda bulu-
kaynaktı. Bu eser ona yalnızca Dekkan’ın nan bir boylam derecesine sahiptir (Fransız
kuzeyinde bulunan 11 eyalet hakkında ayrın- Akademisi’nin en son bulduğu değere göre
tılı coğrafi tanımlamalar ve mesafe bilgileri Paris’in 34°49' doğusunda bulunmaktadır).
sunmakla kalmamıştı, aynı zamanda enlem Buna göre Semerkant, Greenwich’in 64°15'
ve boylam dereceleriyle en güvenilir kontrol doğusunda olmalıdır. Ḳazvīn’den hareket edi-
dayanağını teşkil ediyordu163. lirse, bu şehrin boylam derecesi Beauchamp’ın
Bundan başka Rennell, tıpkı öncüsü [astronom Joseph Beauchamps, 1752-1801]
d’Anville gibi, Hindistan’ın meşhur nokta- gözlemine göre Greenwich’in 49°33' doğusun-
larının, Jupiter uydularının gözlemlenmesi da, Ulūġ Bey’e göre ise Semerkant’ın 14°16'
sonucunda yeni bulunmuş birkaç boylam batısında bulunmaktadır. Bu hesaplamaya
dereceleri değerlerine sahip bulunmaktaydı. göre Semerkant 63°49' da, yani Halep’ten
Hindistan haritası çalışmasında (Greenwich itibaren hesaplanacak olursa 26' daha batı-
yerine) başkent Delhi’yi mesafe hesaplamala- da bulunmaktadır. Ḳazvīn ve Semerkant
arasındaki mesafenin detaylarını çok büyük için başlıca kaynak olan eserlerin, orijinalleri
bir zahmetle araştırdıktan ve orient kaynaklı çoğunlukla Arap-İslam kültür dünyasında
çizelgelerde kaydedilmiş olan bu iki şehir çizilmiş haritalardan ibaret oluşuna ileride
arasındaki enlem ve boylam derecelerini kar- tekrar değinilecektir.
şılaştırdıktan sonra Semerkant’ın boylamını Arap-İslam kültüründe doğmuş olan ve 18.
64°15' olarak kabul ediyorum. Ulūġ Bey’in yüzyılda Avrupalı coğrafyacıların eline geç-
meşhur kadranı ile bulunmuş olan enlem miş bulunan derece ağlı haritaların kesinli-
derecesi ise 39°37' ve birkaç saniyedir»165. ğini kontrol etmede kullanılan yer çizelgele-
Görülüyor ki, Rennell ilk olarak Semerkant’ın, rinin önemi hakkında son olarak Rennell’in
Ulūġ Bey’in çizelgesinde 99°16' olan boy- kendi sözlerini aktaralım: «Eğer Ptoleme
lam derecesini Greenwich’den hareket- Ebū el-Fidāʾ’nın, Naṣīreddīn’in, Ulūġ Bey’in
le elde etmeye çalışıyor. Ulūġ Bey’in sıfır çizelgelerine ve Şerāfeddīn’in Timur tarihi-
meridyenini bilmediği için, onun çizelgesinde ne Avrupa dillerinde uzun süredir erişebilir
72°10' olan ve en yeni metoda göre Jupiter durumda olduğumuz zamanımızda yaşasaydı,
uydularını gözlemleyerek ulaşılan 37°09' sahip olduğumuz bütün avantajlara rağmen
olan Halep’in boylam derecesinden hareket Asya haritalarımızın böylesine eksik olması-
etmektedir. Rennell, Ulūġ Bey’e göre her iki na hayret ederdi. »166.
şehrin boylam farklılıklarını Halep’in modern Bu arada, Arap-İslam coğrafyacılarının hari-
ölçümlerde belirtilen boylam derecesiyle top- talar yoluyla batı coğrafyasına yaptıkları etki
layarak (99°16' – 72°10' + 37°09' = 64°15') problemine değineceğim. Aynı zamanda
Semerkant’ın boylam derecesini elde ediyor. arabistikte oldukça iyi bir bilgi sahibi olan
İkinci yaklaştırma denemesinde de aynı yolu coğrafya tarihçisi Joachim Lelewel, benim
takip etmekte, Ḳazvīn ile Semerkant arasın- bildiğim kadarıyla, 13. yüzyıldan 14. yüz-
daki boylam farkını kullanmaktadır. Rennell, yıla geçiş döneminden itibaren Akdeniz’i
eğer sıfır derecenin Arap-Fars çizelgelerinde (çoğu kez Karadeniz’le birlikte) gerçeğe çok
Toledo’nun 28°30' batısında (Grennwich’in yakın şekillendiren haritaların kökenine iliş-
32°30' batısında) bulunduğunu bilseydi, çok kin soruyla uğraşan ilk kimsedir. Genellikle
fazla zahmet çekmeden Semerkant’ın boylam deniz haritaları, zamanla portolan haritaları
derecesini şu çıkarma işlemiyle hesaplayabi- olarak da nitelendirilen haritaların teme-
lirdi: 99°16' – 32°30' = 66°46'. linde, Lelewel’e göre, aynı zamanda gele-
Rennell’in Hindistan ve Hindistan’ın kuzey cekteki gelişmeler için temel teşkil edecek
sınır bölgelerini içeren harita çalışmasında olup coğrafi koordinatlar aracılığıyla kaza-
mümkün olabildiğince doğru koordinatla- nılan bir “derece ağı” yatmaktadır. Bu dere-
rı bulmak için esas olarak Arap-İslam ast- ce ağının, Arap coğrafyacılardan ve onların
ronomların ve coğrafyacıların çizelgelerini Yunan öncülerinden miras aldıkları materya-
nasıl kullandığına ve Avrupalı çağdaşları- li el-İdrīsī’nin coğrafya ve haritaları biçiminde
nın elde ettiği verilerden ve kaynaklarda geliştiren «Sicilyalı coğrafyacılar» tarafından
bulduğu parasange [fersah] veya qoss (1 (1139-1154 arası) başarılmış olması gerektiği
qoss = yaklaşık 3 km.) olarak ifade edilen inancındadır167.
mesafe bilgilerinden de nasıl yararlandığına Bunun ardından, portolan haritalarının
dair birçok örnek daha verilebilir. Çalışması doğuşuna ilişkin baş gösteren tartışma bugü-
166 Rennell, J.: a.e., Cilt 1, s. 199; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10,
165 Rennell, J.: Memoir of a map of Hindoostan or the s. 610.
Mogul Empire, London 1793 (Tekrarbasım: Islamic Ge- 167 Lelewel, J.: Géographie du moyen âge, a.y., Cilt 1, Gi-
ography serisi Cilt, 260), s. 191-192; Sezgin, F.: a.e., Cilt riş s. LXXXIX-LXXX, Cilt 2, s. 17; Sezgin, F.: a.e., Cilt
10, s. 609. 10, s. 289.
G İ R İ Ş 113
ne kadar sürdürülmüştür ve bu konuya ilişkin temel motif, sadece delil niteliğindeki hari-
görüşler çoğunlukla birbirine taban tabana ta materyallerinin eksikliği değildi. Bundan
zıttır168. Lelewel’dan bağımsız olarak bazı daha çok, 19. ve 20. yüzyılda dikkati çekmek-
arabistler bu haritaların el-İdrīsī (1154) hari- sizin temel ilke haline gelen şu batılı tasavvur
talarına bağımlı olduğu tezini zaman zaman etkili oldu: Eski dünyanın somut kartogra-
savundular169. Bununla birlikte, bu görüşler fik tasviri ve bunun 13. yüzyıldan itibaren
arabist olmayan kahir ekseriyet tarafından geliştirilmesi Avrupa kültür dairesinin bir
hemen hemen hiç dikkate alınmamıştır. Bu ürünüdür ve başka türlü düşünülemez. Bu
çoğunluğun sözü geçen portalan haritalarının
satırların yazarı da bir zamanlar, çoğu çağda-
Arap modellere bağımlı olduğunu benim-
şı gibi, okuldaki eğitim ve genel kabul bulan
seyememelerinin veya kabul edememeleri-
bu görüş ile yetişmişti. Eğer bugün ben bu
nin sebepleri çok yönlüdür. Tarihsel doğa
bilimleri araştırmalarının bütün düzeltme görüşü tutunulamaz, tarihsel olarak temel-
girişimlerine rağmen, insanlığın miras aldığı lendirilemez ve hatta saçma buluyorsam, bu
bilimsel seviyeyi Avrupa merkezli bakış açı- görüşüme tedricen ve konuya ilişkin uzun
sından gören inatçı bir görüş varlığını hâlâ süren araştırmalarımın son yıllarında ulaştı-
sürdürmektedir. Bu tutumdan ötürü, bilimle- ğımı belirtmeliyim. Bunda, Halife el-Meʾmūn
rin Arap-İslam dünyasında muazzam bir geli- (dönemi: 198-218/813-833) coğrafyacılarının
şim gösterdiğine, o dönemde hemen hemen yaptığı dünya haritasına rastlamam benim
mükemmel denilebilecek haritaların gün ışı- için büyük bir şans oldu. Çalışmalarımın
ğına çıktığına ve bu gelişim sürecinin çok yük- sonuçları üç yıl önce (2000) Geschichte des
sek bir seviyesinde bulunmasına ilişkin bilim arabischen Schrifttums’un 10., 11. ve 12. cildi
tarihi araştırmalarında elde edilen aydınlık, halinde şu başlıkla yayınlandı: Mathematische
ne yazık ki dikkate alınmamıştır. Bu devir, Geographie und Kartographie im Islam und
bilim tarihsel açıdan Arap-İslam bilimlerinin ihr Fortleben im Abendland. Beni, berabe-
Avrupa’daki resepsiyonu ve özümsenmesi rimde yarım yüzyıl boyunca taşıdığım bu
periyoduna tekabül eden, Avrupalıların yeni yerleşik tasavvuru revizyona tabi tutmaya
bilgileri alıp kendilerine mal ettikleri dönem- götüren nedenlerin bir kısmını, Arap-İslam
dir.
haritalarının Avrupa’daki resepsiyonu soru-
Portolan diye isimlendirilen haritaların
nu bağlamında dile getireceğim.
Arapça modellere dayandığını savunan görü-
Şu anki bilgilerimize göre, Avrupa’da orta-
şü destekleme bağlamında arabistik, önce-
likle kayda değer yardımcı bir araç ortaya ya çıkmış olup Arap etkilerinin bariz izle-
koyamadı. Dahası var, arabistik araştırmalar rini taşıyan en eski harita, Yahudilikten
tarafından, matematiksel-astronomik temel Hıristiyanlığa geçen Petrus Alphonsus’un
üzerine kurulan Arap-İslam kartografyası- yaptığı haritadır. Bu çok basit dünya hari-
nı göstermeye ve Arap-İslam bilimlerinin tası yine Alphonsus tarafından 1110 yılın-
Avrupa’da resepsiyonu ve özümsenmesi dan sonra yazılan astronomi içerikli küçük
süreci çerçevesinde bu kartografyacılığın bir kitaba eklenmiştir. Bu harita, Arap tar-
etkisine dair bir tartışmaya yolaçmaya yöne zında güneyi yukarıdadır ve Araplar tara-
lik hemen hiçbir girişimde bulunulmadı. fından benimsenen yedi iklim bölümle-
Arabist çalışmaların bu pasif tutumundaki mesi ile Arin şehir adını taşımaktadır170.
Wallingfordlu Johann (1258)’ın meşhur hari-
168 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 285-300.
169 a.e., Cilt 10, s. 300-310. 170 Bkz. Beazley, C.R.: The dawn of modern geography,
114 G İ R İ Ş
tasında da Arap izlerine yönelik işaretler bul- mik-kosmografik tarzda Arap kaynakların
maktayız171. izlerini taşıdığı da bir yana, böyle bir kartog-
Kartografya tarihinde çok az ilgi gören bir rafik gösterimin o dönem Avrupası için ne
dünya haritası da İtalyan bilgin Burunetto denli alışılmadık olduğunu belirgin bir şekil-
Latini’nin172 Livres dou Tresor (1265 civarın- de ortaya koymak için yeterlidir.
da) isimli kitabında ortaya çıkmaktadır, ve Bildiğimiz kadarıyla el-Meʾmūn coğrafyacı-
çok ilginçtir ki, bunun, kitabın muhtevasıyla larının ve el-İdrīsī’nin dünya haritalarıyla
hiç bağı bulunmamaktadır173. Bunun genel görmezden gelinemeyecek bir benzerlik gös-
şekli, deniz, dağ ve ırmak tasvirleri ve de kıta teren en eski ikinci harita yaklaşık 1320 yılın-
formları, el-Meʾmūn coğrafyacılarının ve el- dan gelmekte ve Marino Sanuto ve Petrus
İdrīsī’nin dünya haritaları geleneğinden gelen Vesconte isimlerini taşımaktadır. Modern
bir öncülün bu haritaya modellik ettiği sonu- araştırmalarda bu dünya haritası, el-Meʾmūn
cuna götürmektedir. Ama harita, Akdeniz, haritası bilinmediği için sadece ve doğrudan
Karadeniz ve Anadolu formları bakımından doğruya el-İdrīsī arasında bir bağlantı kurma-
diğerlerine oranla belirli bir gelişimin gerçek- ya çalışılmıştır176.
leştiği kanısını kazandırmaktadır. Burunetto Sanuto ve Vesconte’nin dünya haritası bütün
Latini’nin kitabının taşıdığı haritadaki dünya redaksiyonlarıyla, kökenleri 1850 yılından
tasvirinin, İspanya dışındaki Avrupa’da hem beri tartışılan ve çok farklı şekillerde cevap-
bütünde hem de detayda tamamiyle yeni ve lanan portolan haritalarının arasında ele alın-
yabancı tepkisi yaratmış olması gerektiğini, maktadır. Bizim düşüncemize göre, bu hari-
13. yüzyılın diğer dünya haritalarıyla yapılacak talar insanlığın bir bütün olarak kartografya
bir mukayese açıkça gösterebilir. Onun çağda- tarihinde gösterdiği gelişimin o zamana kadar
şı olan Albertus Magnus174 (ö. 1280)’un veya en yeni basamağını ortaya koymaktadır. Bir
14. yüzyılda Petrus de Alliaco175 (1410)’nun gelişme ki, yaklaşık 500 yıldır devam eden ve
dünya haritasıyla bunun arasında yapıla- 300 yıl daha devam edecek olan yani yaklaşık
cak bir karşılaştırma, Albertus Magnus ve 800’den 1600’e kadar 800 yıl boyunca Arap-
Petrus de Alliaco’nun haritalarının, astrono- İslam kültür çevresinde gerçekleşmiştir.
Portolan haritalarının büyük çoğunluğunda
kıyı çizgilerinin ve boylam uzunluk oranla-
Cilt 2, Londra 1897, s. 575-576; Haskins, C.H.: Studies in
rının dikkat çeker doğruluğa, kartografya
the history of mediaeval science, New York 1924, s. 113- tarihinin Arap-İslam periyodunda ulaşıldığı-
119; Mercier, R.: Astronomical tables in the twelfth centu- na dair kanaatimi –burada belirtmekten vaz-
ry, Adelard of Bath. An English scientist and Arabist of the geçerek sadece bu “Giriş”in ilk bölümünde
early twelfth century içerisinde, ed. Ch. Burnett, Londra
1987, s. 95-96; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 207-208.
ileri sürdüğümüz dolaylı argümanlara işaret
171 von den Brincken, A.-D.: Mappa mundi und Chrono-
graphia. Studien zur imago mundi des abendländischen
Mittelalters, Deutsches Archiv zur Erforschung des Mit-
telalters içerisinde (Köln-Graz) 24/1968/118-186, özellik-
le s. 148-149; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 208-326 176 Bkz. Miller, K.: Mappae arabicae, Cilt 1, Stuttgart
172 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 114. 1926 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 240),
173 von den Brincken, A.-D.: Die kartographische Dar- s. 51; Lewicki, T.: Marino Sanudos Mappa mundi (1321)
stellung Nordeuropas durch italienische und mallorquini- und die runde Weltkarte von Idrīsī (1154), Rocznik Orien-
sche Portolanzeichner im 14. und in der ersten Hälfte des talistyczny içerisinde (Varşova) 38/1976/169-195; Wawrik,
15. Jahrhunderts, Hansische Geschichtsblätter içerisinde Fr.: Die islamische Kartographie des Mittelalters, Kultur
(Köln ve Graz) 92/1974/45-58; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. des Islam. Referate einer Vortragsreihe an der Österrei-
223, 327-331. chischen Nationalbibliothek, 16.-18. Juni 1980 içerisinde,
174 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 220-223; Cilt 12, s. 111. ed. O. Mazal, Wien 1981, s. 135-156, özellikle s. 152-153;
175 a.e., Cilt 10, s. 216; Cilt 12, s.111. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 291, 293-294.
G İ R İ Ş 115
ederek (s. 50 vd.)– günümüze ulaşan ve her (çok büyük bir ihtimalle hiç mevcut olamamış)
biri 1300’lerden önceki önemli bir gelişim haritasını değil, el-Meʾmūn coğrafyacılarının
aşamasını ifade eden üç harita kısaca tanıtı- dünya haritasını model olarak elinin altında
lacaktır. bulundurmuştur. el-Meʾmūn haritasına nis-
Birinci harita Halife el-Meʾmūn coğrafyacı- petle bazı dezavantajları bulunan el-İdrīsī
larının 3./9. yüzyılın ilk çeyreğinde yaptıkla- haritası daha iyi bir Akdeniz, Avrupa ve özel-
rı dünya haritasıdır. Bu haritanın 740/1340 likle Orta, Kuzey ve Kuzeydoğu Asya tasviri
yılında yapılmış ve -muhtemelen muhteşem ortaya koymaktadır. el-Meʾmūn haritasının
olması gereken- orijinalini tam olarak yan- doğuşundan itibaren yaklaşık 325 yıllık bir
sıtmayan kopyası (bkz. Katalog III, s. 24) ve süre içerisinde kaydedilen, özellikle Asya
orijinalin bize ulaşan koordinat çizelgelerine
söz konusu olduğunda büyük önem arz eden
dayanılarak [enstitümüzde] yapılmış olan bir
bu gelişmeler göstermektedir ki yeryüzünün
harita (bkz. Katalog III, s. 25) göstermekte-
kartografik tasvirinde çok canlı bir gelişim
dir ki bu önemli doküman, genel kartografya
tarihinde en önemli gelişim basamaklarından cereyan etmiştir.
birini oluşturmaktadır. Bu harita Marinos Portolan haritalarının oluşumu yönündeki
(2. yüzyılın ilk yarısı)’un haritasına, Ptoleme üçüncü gelişim aşamasının bize ulaşan kar-
(2. yüzyılın ikinci yarısı)’un Coğrafya’sına ve tografik kanıtlardan birisi de, Akdeniz’in
Halife tarafından görevlendirilen büyük bir batıda dörtte birinin kıyılarını bütün adalarla
bilginler grubunun ulaştığı ölçüm ve coğra- birlikte, Avrupa’nın batı kıyılarını Cebelitarık
fi bilgi toplama sonuçlarına dayanmaktadır. Boğazı’ndan kuzey Fransa’ya kadar, İngiltere
Elbette bu bilginlerin, miras alınan dünya ve İrlanda kıyılarının bazı paçalarını gerçeğe
resmini düzeltmede ve tamamlama yönün- oldukça uygun olarak resmeden bir Arap-
deki ilk denemelerinde, imkansızı gerçekleş- Mağrip haritasıdır178.
tirmiş olamadıkları kendiliğinden anlaşılır. Yukarıda bahisleri geçen Çin dünya haritası-
Dünya haritası resmetmedeki en dikkat çeki- na, Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī’nin dünya haritasına,
ci bilimsel katkıları arasında, sonraki gelişim Akdeniz, Karadeniz’in Ḳuṭbeddīn eş-Şīrāzī
evreleri için çok önemli olan şu yenilikler var- tarafından yapılan didaktik taslağına (bkz. s.
dır: Marinos ve Ptoleme’nin birbirine bağlı 49) ilaveten –ki bunlar ana hatları ile belirti-
tek kıtalar tezine karşın -ki bu teze göre Hint len, Avrupa’da 1300 yılı civarında görünme-
Okyanusu bir iç denizdir– el-Meʾmūn coğraf- ye başlayan portolan haritalarını öncüleyen
yasında meskûn bölgeler su ile çevrelenmiştir İslam kültür dünyasındaki kartografik gelişim
ve Afrika güneyden dolaşılabilir haldedir. aşamalarına dair tasavvurumuzu destekleme-
Ayrıca el-Meʾmūn coğrafyacıları Ptoleme
ye elverişlidir– bu gelişmenin aynı devirde
tarafından verilen Akdeniz’in aşırı boylamını
başarılan matematik-astronomik temellerini
63° den 52° ye indirmişler ve kartografik tas-
birkaç örnekle gösterelim.
virinde belirli düzeltmeler yapmışlardır.
Bir diğer gelişim basamağını temsil eden ikin- İlk olarak Akdeniz’in büyük ekseninin boy-
ci harita 548/1154 tarihli el-İdrīsī haritasıdır. lamı ve Akdeniz’in önemli kıyı şehirleri
Bugün ispat edilebilmektedir ki el-İdrīsī, sık arasındaki boylam farklarını göz önüne ala-
sık iddia edildiğinin aksine177, Ptoleme’nin
jection des cartes de géographie, Bulletin de la Société de
Géographie (Paris) 5e série, 5/1863/257-485, özellikle s.
177 Bkz. örneğin d’Avezac, M.A.P.: Coup d’æil sur la pro- 293-294; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 286.
178 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 27-31; Cilt 12, s. 74.
116 G İ R İ Ş
lım. Değerler, 5./11. yüzyılın ilk yarısından de tutulduğu çizelgelerden alınmıştır. Ebū
itibaren Toledo ile Bağdat arasındaki yerle- el-Ḥasan el-Marrākūşī179 (ö. 660/1260 veya
rin boylam derecelerinde kapsamlı ölçüde 680/1280)’nin çizelgesine göre aşağıdaki altı
gerçekleştirilmiş olan tashihlerin göz önün- şehir arasındaki boylam farklılıkları şöyledir:
Boylam Farkı Bugünkü Değer
el-Marrākūşī’de hâlâ 45°23' olan Akdeniz’in tılmış ve düzeltilmiş olarak ortaya çıkmakta-
Tanger ile Antakya arasındaki uzunluğu dır ki bu değer 44°00' dır181. Buna göre yuka-
genç meslektaşı Muḥammed b. İbrāḥīm İbn rıda adı geçen şehirler arasındaki boylam
er-Raḳḳām180 (ö. 715/1315)’da tekrar kısal- farkları şöyledir:
Boylam Farkı Bugünkü Değer
Tanger 25°00' —Antakya 69°04' 44°04' 42°00'
Tanger 25°00' —Roma 45°00' 20°00' 18°20'
Toledo 28°00' —Roma 45°00' 17°00' 16°32'
Toledo 28°00' —İskenderiye 61°20' 33°20' 33°55'
İskenderiye 61°20' —Antakya 69°04' 07°44' 06°05'
Arap-İslam kültür dünyasında yapılan coğ- bir koordinatlar çizelgesi Avrupa kartograf-
rafi boylam üzerindeki radikal kısaltmalar yasında kullanılmıştır. Avrupa’da ilk olarak
Avrupa’ya çok erken tarihte ulaşmıştır, en 1630 yılında Wilhelm Schickard ve Willem
azından İbn er-Raḳḳām’ın çizelgeleri yoluy- Janszoon Blaeu, Akdeniz’in kartografik tas-
la. Bu çizelge Latince Latitudo et longitudo virindeki çarpıklığa işaret etmişlerdir183 ve
regionum sicut continetur in Libro alg’alien182 Avrupa’da gerçeğe uygun bir Akdeniz boy-
isimli anonim eserde ortaya çıkmaktadır. lam uzunluğuna ulaşılması 1700’e kadar sür-
El yazması muhtemelen 14. yüzyıldandır. müştür184. Fakat Avrupa’da daha 17. yüzyılın
Yüzlerce yıl boyunca ne bu ne de başka ikinci yarısında bile Akdeniz’in bir mate-
matiksel coğrafya açısından kazanım kap-
samından ne kadar uzak olunduğu, bir özet
tablo yardımıyla kolayca görülebilir. Roma
179 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 168-173. ile Toledo arasındaki boylam farklılıkları
180 a.e., Cilt 10, s. 165.
181 a.e., Cilt 10, s. 166, 231.
182 El yazması Viyana, Nationalbibliothek 183 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 129, 132.
2452; Sezgin,
184 a.e., Cilt 11, s. 132 vd.
F.: a.e., Cilt 10, s. 231.
G İ R İ Ş 117
eden diğer kısımları göz önüne alınırsa, bir parçasının kısmen gerçeğe yaklaşan bir
çok belirgin önemde bir karakter kazanır. haritasının çizilebileceği gibi naif bir bakış
Bu atlas bize, Akdeniz’in mükemmel detay açısına karşı deliller sunmakla uğraşmaya
haritaları bir yana, çok belirgin bir şekilde kendimi kaptırmayacağım. Marco Polo’nun
gerçekliğe yakın Hazar Denizi’nin192 ve Hint veya herhangi bir Avrupalı doğu seyyahının
Yarımadası’nın üçgen formunu vermekte- kartografya tarihinde oynadığı rol, sadece
dir193. uzak ülkelerden kendi ülkelerine haritalar
Bildiğim kadarıyla sinolog Walter Fuchs şim- getirmekten ibaret olabilir. Bu yüzdendir ki
diye kadar, bir Avrupa haritasında kaşıla- Venedikli bir tüccar olan Marco Polo’nun,
şılan Afrika’nın o formunun Avrupalı bir gidiş yolculuğunda (1272) İlhanlılar ülkesini,
harita yapımcısının kendi çabalarının sonu- dönüş yolculuğunda ise (1294-1295) Tebriz
cu olabileceği görüşüne karşı çıkan yegane
gibi 13. yüzyılda matematiksel coğrafya-
bilgindir. Bu görüşüne, 14. yüzyılın başla-
nın geliştirildiği doğu İslam dünyasının çok
rında doğan Çin dünya haritası üzerindeki
önemli kültür merkezlerini ziyaret etmesi, bu
incelemeleri sonucunda ulaşmıştı. Bu harita,
merkezlerde dünya ve deniz haritalarını tanı-
onun araştırmalarına göre, 13. yüzyılın sonla-
rına doğru İslam dünyasından çıkan ve Doğu ması ve bunlardan kopyalar ya da en azından
Moğol İmparatorluğu’na ulaşan dünya hari- taslaklar almış olması şaşırtıcı değildir196.
tasını temel alarak doğmuştur ve de gerçe- 1930’lu yıllarda, Marco Polo’nun Asya seya-
ğine oldukça yakın Akdeniz tasviri ve Afrika hati esnasında sahip olduğu haritalardan biri,
güneyinin üçgen formuyla hayrete düşür- sonraki yıllarda ise dört başka harita tanın-
mektedir. Fuchs194, böyle bir tasviri tesadüf dı197. Bu haritalar çok kaba hatlarla çizilmiş
eseri saymaya inanmanın çok güç olduğu güney ve doğu Asya kıyılarını göstermekte,
düşüncesindedir. O, Arapların kartografik fakat Hindistan’ın ve Malaya’nın ve takıma-
mirasının bize tam olarak aktarılmadığı ve o dalarının gerçeğe şaşırtıcı derecede yakın
kartografların denizcilerin seferlerinde elde bir tasvirini vermektedir. Burada çok önemli
ettikleri en yeni tecrübeleri yansıtmadıkları olan, iki haritada da acemice yazılmış Arapça
tezine meyletmektedir. bilgilerin ve bunların İtalyanca tercümelerinin
14. yüzyıl haritalarında yeni verilerin ortaya bulunmasıdır. Bu bilgilerden birisi şudur: 30
çıkması, harita hangi ismi taşırsa taşısın, maa- yıl boyunca Suriye (Arabistan) ile Uzak Doğu
lesef çok sık olarak Marco Polo’nun seya- arasında seyahat emiş olan Suriyeli kaptan
hatnamesindeki ifadelerle ilişkilendirilmiştir, Sirdumab (?) bu haritayı 1287 yılında (hari-
hatta bunlar yetersiz veya anlamsız olsalar tada el yazısıyla, yazım hatası nedeniyle 1267
bile195. yazmakta) Marco Polo’ya hediye etmiştir198.
Elbette, Marco Polo’nun vermiş olduğu Bence bu taslaklar, Marco Polo’nun malumu
tek tük, yüzeysel ve çoğunlukla da doğru olan geliştirilmiş formda ve daha da ayrıntı-
olmayan coğrafi bilgi kırıntıları veya sey- landırılmış halde yüzlerce yıl boyunca devamlı
yahlar yoluyla gelen bilgilerle, yeryüzünün
olarak Avrupalı haritacılara ulaşmış bulunan
bazı Arap-Fars dünya ve deniz haritalarının ve çok da uygun olmayan koşullar altında-
basit temel çizgilerini yansıtmaktadır 199. ki yolculukla 40 günde yaklaşık 2000 mil
Arap-İslam dünyasından gelen örneklerin katettiği belirtilmektedir202. Bu rivayette R.
resepsiyonu ve özümsenmesi çerçevesinde Hennig203 «kültür tarihi bakımından çok
Avrupa’da 14. ve 15. yüzyılda yetkin olma- önemli bir olgu» bulmaktadır: «Fra Mauro
yan sayısız dünya haritası doğdu. Elbette bu Arapların rivayetlerine dayanarak 1420’li yıl-
haritaların hepsi orijinallerin değil, gerçekte larda hiç kuşku duymaksızın Afrika’yı güney-
birbirlerinin kopyalarıydı ve harita yapımcıla- den dolaşılabilir olarak resmetmiştir». 16.
rının fantazilerinden bağımsız değillerdi. Bu yüzyıldan bize ulaşan bir görüşe göre ise Fra
haritaların sadece en meşhurlarından birini Mauro, dünya haritasını Marco Polo’nun ve
ele alalım. Harita, Venedik yakınlarındaki babasının Çin’den beraberlerinde getirdikle-
Murano’da bulunan Kamadulensa Manastırı ri «çok eski ve çok güzel bir dünya ve deniz
rahiplerinden Fra Mauro [Arap Rahip] tara- haritasından almıştır »204. Ben bu ifadeden,
fından yapılmıştır. Fra Mauro bu haritayı Marco Polo’nun (sözde) Çin’den dönüş seya-
Portekiz kralı V. Alfons (1433-1481)’un tale- hatinde bir İslam ülkesinde elde ettiği Arap-
bi üzerine 1457-1459 yılları arasında çizmiş- İran haritasını anlamaktayım, bununla bera-
tir200. Yapılacak bir karşılaştırma, bu haritanın ber Fra Mauro’nun gerçekten model olarak
genel görünüşünün, Akdeniz ve Karadeniz ile kullandığı haritanın, Marco Polo’nun berabe-
birlikte üç kıta tasvirinin, yukarıda adı geçen rinde getirdiğinden ibaret olması gerekmez.
Brunetto Latini ve Sanuto-Vesconte’nin Arap-İslam coğrafyacılarının oluşturduğu
haritalarını andırdığını gösterecektir. Bu yeni yeryüzü resmiyle bir dereceye kadar
haritalar da, yukarıda bahsedildiği üzere, kazandıkları tanışıklığa paralel olarak
Arap haritaları örnek alınarak yapılmışlardı. Avrupa’da matematiksel coğrafya alanında
Fra Mauro’nun haritasında yeni olan unsur, bir bilgi genişlemesi devam etti. Bununla
önceki iki haritayla kıyaslandığında, Hazar birlikte, 1406 yılında Latinceye çevirilen
Denizi’nin oldukça kesin formudur. Burada Ptoleme Coğrafya’sının 1477 yılında ger-
dikkat edilmesi gereken husus, kuzey-güney çekleşen basımıyla bir şaşırma ve kargaşa
ekseninin yaklaşık 70° batıya dönük olma- kendini gösterdi. Akdeniz’in el-Meʾmūn
sıdır. Çok büyük bir ihtimalle bu çeviriş, bir coğrafyacılarının dünya haritasında yakla-
Hazar Denizi kısmi haritasının temel alınan şık 52°-53° olan boylamı yerine, Ptoleme’nin
bir dünya haritasına eklenmesinin bir sonu- çevrilen bu eserindeki çizelgeler ve daha
cudur. Şuna da işaret edilmelidir ki, bu hari- sonra Bizanslı Maximos Planudes tarafın-
tanın Arap tarzında güneyin yukarıya dönük
dan yaklaşık 1300’lerde bunlara dayanarak
çizilmiş olmasıdır. Ayrıca yapılan son araştır-
canlandırdığı haritalar, boylamı 62°-63° (ger-
malar Atlantik isminin Arapça kökenli oldu-
çekte 42°) olarak veriyordu. Bu haritalar-
ğuna dikkat çekmektedir (el-Bahr el-Muẓlim
da Hindistan’ın Kanarya Adaları’na uzaklığı
Karanlık Deniz)201. Ayrıca bir lejantta, bir
125° olarak (el-Meʾmūn coğrafyasına göre
Arap gemisinin doğudan Afrika’nın güney
115°), Asya güney doğuda Afrika’ya bağlı ola-
burnu üzerinden Karanlık Deniz’e geçtiği
199 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 318. 202 a.e., Cilt 4, s. 45, 49.
200 Bkz. Hennig, R.: Terrae incognitae. Eine Zusammen- 203 a.e., Cilt 4, s. 54.
stellung und kritische Bewertung der wichtigsten vorco- 204 Bkz. The celebrations of the 700th anniversary of Mar-
lumbischen Entdeckungsreisen an Hand der darüber vor- co Polo’s birth at Venice, Imago Mundi içerisinde (Lond-
liegenden Originalberichte, Cilt 4, s. 48. ra) 12/1955/139-140, özellikle s. 139b; Sezgin, F.: a.e., Cilt
201 a.e., Cilt 4, s. 48. 10, s. 318-319
120 G İ R İ Ş
rak verilmiştir. Böylece Hint Okyanusu bir uzun bir süre tutunamadı. Daha Vasco da
iç deniz olmakta, Asya anakarası doğuda ve Gama’nın ilk seyahatiyle, Afrika’nın ve Hint
kuzey doğuda 180° yi aşmakta, Hazar Denizi Yarımadası’yla birlikte Hint Okyanusu’nun
kavun formunda doğudan batıya doğru yakla- batı yakasının hemen hemen mükemmel
şık 23° genişlemekte vs.. Kartograflar ve koz- bir haritası İber Yarımadası’na ve İtalya’ya
mograflar, hâlâ el-Meʾmūn coğrafyacılarının ulaşmıştı. Bu haritayı diğerleri izlemiştir.
tasvirlerine mi yoksa Ptoleme’nin tasvirlerine Mesela, Cava dilinde yazılmış 26 parçahari-
mi bağlı kalacakları konusunda bir seçim yap- ta içeren atlas gibi. Bu atlasın sadece Hint
mak durumunda bulunuyorlardı. Arap-İslam Okyanusu tasviri değil, aynı zamanda diğer
dünya tasvirinin temel unsurlarından birisi, özellikleri de, yeryüzünü kartografik olarak
yani Afrika’nın güneyden dolaşılabilir ve Hint tasvir etme işinin yaklaşık 905/1500’den önce
Okyanusu’nun karaları çevreleyen okyanu- Arap-İslam kültür çevresinde dikkat çekici
sun bir parçası halinde olduğu, Ptoleme’nin bir seviyeye ulaşmış olduğunu gösterir. Hint
tasvirine rağmen, ne olursa olsun varlığını Okyanusu’ndaki Portekizli denizciler, o böl-
koruyabildi. Ptoleme Coğrafya’sının Latince gelerden Portekiz’e haritalar getirdiklerini ve
çevirisinin ilk edisyonundan çok kısa bir süre Arap denizciler elinde bulunan çok gelişmiş
sonra yayınlanan bir dünya haritası205 çok pusulalar ve üst seviyede bir denizcilik bili-
nadir karşılaşılan bir durum olarak okyanus miyle karşılaştıklarını gizleme ihtiyacını duy-
tarafından çevrelenmiş kara kitlesine ilişkin mamışlardır. Ayrıca Portekizce kaynaklar,
Arap-İslam tasavvuru ile Hint Okyanusu’nu güneyden dolaşılabilir Afrika şeklini gösteren
bir iç deniz olarak gösteren Ptoleme formu- Hint Okyanusu haritalarının 15. yüzyılın ilk
nu birleştirmektedir. Bu harita bir yandan yarısından itibaren Portekizlilerin ellerine
Avrupa’nın biçimi hakkında gerçekten iyi bir geçtiğine ilişkin çok açık bilgiler vermektedir.
bilgi yansıtmakta ve Hazar Denizi’ni büyük Bunun sonucu olarak Portekiz’de – çoktan
ölçüde doğru göstermekte, diğer yandan da, beri bilinen – deniz yoluyla Hindistan’a ulaş-
Cennet’in yeryüzünün dört ana nehrinin çık- ma arzusu uyandı207.
tığı meskûn bölgelerin doğusunda olduğuna Avrupa’da Ptoleme Coğrafya’sının çevi-
ilişkin Hıristiyanlık görüşünü yansıtmakta- risiyle ortaya çıkmış olan dünya haritası
dır206. çizimciliğindeki geriliğin hâlâ etkili olduğu
Bununla beraber, Ptoleme Coğrafya’sıyla 1550’li yıllarda, Portekizliler tarafından geti-
olan tanışıklık sonrası Avrupa’daki dünya rilen haritalar olumlu etkilerini gösterme-
haritalarında baş gösteren bu iki farklı değer- ye başladı. Coğrafyaya ve seyahatnamelere
lendirme, 13. yüzyılda Avrupa’da başlayan büyük ilgi duyan Venedikli Gian Battista
yeni gelişimin kaderini belirler pozisyon- Ramusio (1485-1557)’nun şu sözleri kartog-
da kalamadı. Gerçekte Ptoleme’nin dünya rafya tarihi açısından ne kadar vurgulan-
tasviri, özellikle Portekiz Hindistan seya- sa azdır208: «Ptoleme Coğrafya’sının Afrika
hatleri yoluyla İslam kültür çevresinden ve Hindistan haritaları, o bölgeler hakkın-
Avrupa’ya gelen haritalarda bulunan tas- da bugün ulaşılan büyük bilgi karşısında
virler karşısında, çok uzun süre, daha kesin bana oldukça yetersiz göründükten sonra
söyleyecek olursak, yarım yüzyıldan daha
ben, adı geçen bölgelerde bulunmuş olan ve Bu notun bana göre coğrafya tarihi açısından
oraları ayrıntılı biçimde anlatan yazarların önemi, Ortelius meslektaşı Gastaldi’ninki
anlattıklarını bir araya getirmeyi ve buna gibi bir Asya haritasının ancak Arap gele-
Portekizlilerin deniz haritalarındaki tasvirleri neği temelinde yapılabileceği düşüncesinde
eklemeyi maksada uygun ve çok da faydalı olmasıdır. Bir haritanın genel şeklini verme
bulmaktayım. Böylece herkesi memnun ede- işinde Ebū el-Fidāʾ’nın kitabından alınan
cek bu tarz başka haritalar çizilmesi mümkün koordinatların yeterli olup olmadığı ve de bu
olabilecektir». koordinatların Gastaldi’nin haritası ile uzlaş-
Ramusio tarafından kopyaları verilen harita- tırılabilir olup olmadığı sorusunu o elbette
lar şu dört parçadan oluşmaktadır: (1) Africa, kendi kendisine sormadı. Yine hem ondan
(2) Arabica-Persia-India, (3) Isole Moluche
önce gelenlerden, hem onun çağdaşlarından
(Güneydoğu Asya) ve (4) bir Afrika parça-
veya ardıllarından hiç birisi, Ebū el-Fidāʾ
haritası. Bütün haritaların Arap tarzına göre
tarafından karşılaştırmalı bir çizelgede kay-
güneyin yukarıda oluşu bir yana, bunların
toponomik özellikleri ve enlem-boylam ska- dedilmiş olan coğrafi koordinatların 13. yüz-
laları, Arap kökenli olduğunda hiç bir kuşku- yılın sonlarından önceki bir zaman dilimin-
ya yer bırakmamaktadır209. Elbette çağdaşla- den çıktığını ve sıfır meridyeninin Toledo’dan
rını hayrete düşüren ve günümüz kartograf- 28°30' batıya kaydırılmasıyla boylam derece-
ya tarihçilerinin bugün bile kafalarını yoran sinin kısaltılmışlığının göz önünde bulundu-
haritalar Ramusios’unkiler değil de, onların rulmadığını bilemezlerdi. Kuşkusuz Ortelius
etkisiyle 1559-1561 yılları arasında ortaya da, Gastaldi’nin sıfır meridyeni Toledo’dan
çıkan ve Ramusios’un bir arkadaşı, Giacomo 28°30' batıya kaydırılmış bir ya da birden çok
Gastaldi, tarafından çizilen Asya haritasıy- Arap haritasını örnek aldığını bilmiyordu212.
dı210. 1539 yılından itibaren kendini Ptoleme Gastaldi’nin Asya haritasıyla aktardığı kar-
haritalarının yayınlanmasına adayan bu tografik verilerin çağdaşlarında uyandırdığı
Venedikli mühendisin, birdenbire tamamen yankının ne denli şaşırtıcı olması gerektiği,
farklı bir Asya çizimini tercih etmiş olma- özellikle onun haritasının Venedik Senatosu
sı, kartografya tarihinde günümüze kadar salonuna asılmakla büyük bir onur ve şöhret
açıklanamamış bir fenomen olarak kalıyor. kazanmasından 3 yıl sonra, onda tanınabilen
Gastaldi’nin çağdaşı olan, onun haritasından yerlerin, koordinatlarıyla birlikte çok kap-
bazı küçük değişikliklerle kendi redaksiyonu- samlı çizelgelerinin yapılmış olduğu gerçeği
nu yapan meşhur haritacı Abraham Ortelius, ile anlaşılabilir213.
Asya haritasının sağ alt köşesine şu açıklama- Yeryüzünün eski (Ptoleme) ve Gastaldi saye-
yı eklemişti211: «[Böylece] değerli okuyucuya
sinde ortaya çıkan yeni (Arap) haritaları
yeni bir Asya haritası sunuyoruz. Bu harita-
arasındaki göze çarpan en önemli fark bana
yı, coğrafya konusunda çok büyük hizmeti
göre şudur: Arapça haritasında Asya artık
olan Jacobus Gastaldus, Arap kosmograf
birbirine bağlı bir bütün teşkil eden anaka-
Ebū el-Fidāʾ geleneğine göre [çizmiştir]. Bu
yazarı [Ebū el-Fidāʾ] meşhur matematikçi ranın bir parçası olarak, kuzey ve doğuda
ve Arapça da dahil olmak üzere birçok dil en son noktaya kadar uzanmamakta, bilakis
bilen Guillaume Postel Ortadoğu’dan bizim oval ve çevresi dolaşılabilir bir şekil almakta-
Avrupa’ya getirmiştir...» dır. Bu, erken dönem Avrupa haritalarında
tektük ortaya çıkan ve Asya’nın kuzeydoğu
209 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 100-103.
210 a.e., Cilt 12, s. 177-179. 212 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 99-116.
211 a.e., Cilt 12, s. 182. 213 a.e., Cilt 11, s. 108.
122 G İ R İ Ş
kenarının Arap tarzındaki kartografik şekil, Gastaldi tarafından Avrupalıların eski dünya
bu tarihlerden itibaren çağdaş ve sonraki kartografyasına sokulan yeniliğin önemi, ne
dönem haritalarında genel bir geçerlilik kadar vurgulansa azdır. Bu yeniliğin en büyük
kazanmıştır. Buna sadece Asya’nın kuzeydo- etkisi Abraham Ortelius ve Gerhard Mercator
ğudan dolaşılabilirliği değil, aynı zamanda tarafından yapılan Asya haritalarıyla gerçek-
küçültülmüş ve eyere benzer şekli de dahildir. leşmiş görünüyor. Ortelius’da Asya haritası,
Bu çizim el-Meʾmūn haritasından kaynaklan- topografik hatalar bir dereceye kadar azal-
mamaktadır. Bu çizim için bize ulaşan en eski tılmış ve bir globular projeksiyon kazanmış-
model olarak el-İdrīsī’nin haritası belirmek- tır. Gastaldi haritasında görülen, Asya’nın
tedir. Daha önce saymış olduğum gerekçe- Akdeniz’in doğu taraflarıyla Hindistan’ın
leri214 tekrarlamaksızın sadece şunu vurgulu- güney ucu arasında yaklaşık 47° veya 48° lik
yorum: Bu önemli yenilik el-İdrīsī dönemin- uzanımı, Ortelius hemen hemen hiç değişti-
den (548/1154) önceye uzanmaktadır ve Asya rilmeden globular projeksiyonuna almıştır.
kartografyası gelişiminin bir parçası olarak Daha sonra aynı mesafe, Mercator’da stereo-
izleyen yüzyıllarda etkin bir şekilde devam coğrafik projeksiyonla 44° ye inmektedir219.
etmiştir215. Bu bağlamda 1570’li yıllarda alev- Coğrafya tarihçileri, Gastaldi’nin Asya hari-
lenen, G. Mercator’un ve A. Ortelius’un o tasına dayanarak ortaya çıkan dünya harita-
zamanlar Asya’nın kuzeyden geçilebileceği larındaki derece ağlarında yapılan tashihleri
fikrini kabullenememesi de anılmalıdır216. arasıra ve değişik tarzlarda yorumlamışlar-
Ortelius’un Asya haritasının sağ alt köşesinde dır. Bu açıklamaları tekrarlamaksızın, benim
yaptığı açıklama ve Gastaldi’nin Asya harita- İslam’da matematiksel coğrafya ve kartog-
sının Arap kökenine ilişkin soru 20. yüzyılda rafi ve bu bilimlerin Avrupa’daki devamı
konusundaki çalışmalarım esnasında edin-
defalarca tartışıldı217. Portolan ve dünya hari-
diğim izlenimi anmak istiyorum220: 16. yüzyıl
talarının doğuşuna ilişkin Avrupa’da hakim
Avrupalı kartografların, Ptoleme adı altın-
olan görüşler nedeniyle bu soruya, kartograf-
da tedavülde bulunan dünya haritalarının
ya tarih yazıcılığının durumu, Arap-İslam kül-
temel boyutlarında yaptıkları düzeltmeler
tür dünyası haritalarının yaptığı etkiyi dikkate
ne çizelgelerden alınan ve daha iyi görünen
almaya imkan vermediği sürece, ikna edici bir
koordinatlar üzerine yapılmış, ne de bizzat
yanıt beklenemezdi. Durumu daha da zorlaş-
gerçekleştirmiş oldukları ölçümlerle elde
tıran husus ise, İslam dünyasında matema-
ettikleri koordinatlara dayanmaktadır. Sözü
tiksel coğrafyanın ne kadar büyük bir ilerle-
geçen düzeltmeler, Arap-İslam kültür dün-
me gösterdiği hakkında hemen hemen hiçbir
yasından yeniden gelen ve daha iyi oldukları
şeyin bilinmemesiydi. Halbuki bu, Avrupa
görünen haritaların alınıp benimsenmesinin
haritalarının temelini oluşturan veya o hari- bir sonucudur. Benim şu ana kadar edin-
taları kaplayan derece ağları ile ilgili bütün diğim bilgiye göre J. Kepler, yaygın harita-
soruların anahtarı demekti218. lardaki Akdeniz çizimiyle kendi eli altında
bulunan çizelgelerdeki yerlerin koordinatları
arasında belirli bir uyum sağlamaya çalışan
214 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 119.
215 a.e., Cilt 11, s. 108-109.
ilk kişidir. Bildiğimiz kadarıyla bu çabaların
216 a.e., Cilt 11, s. 80.
217 a.e., Cilt 11, s. 104-107. 219 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 111.
218 a.e., Cilt 11, s. 108. 220 a.e., Cilt 11, s. 116.
G İ R İ Ş 123
meyveleri bir dünya haritası ve açıklayıcı Ancak Avrupalı bilginlerin İslam dünyasıyla
giriş eşliğindeki coğrafi yerler çizelgesidir. gittikçe artan temasları sonucunda, 17. yüz-
Kepler’in çizeceğini bildirdiği, fakat gerçek- yılın ortalarından hemen kısa bir süre önce,
leştiremediği harita, Nürnbergli arkadaşı Avrupa’da ortaya çıkan Asya haritaları yüksek
Ph. Eckebrecht tarafından tamamlanmış ve bir kalite kazanmaya başlamıştır. Buna, doğu
1630 yılında yayınlanmıştır. Onun haritasın- ülkelerinden getirilen veya üretildikleri yerde
da, Hindistan’ın güney ucunun Akdeniz’in değerlendirilen haritaların doğduğu yerlerin
batı kıyısından mesafesi, Akdeniz’in büyük adlarının gittikçe artan bir ölçüde zikredilme-
ekseninin boyutu, Afrika’nın doğu kıyısı si de ek olarak anılabilir. Bu bağlamda bence,
ile Sumatra’nın ekvatordaki batı kıyısı ara- Adam Olearius (1599-1671) tarafından getiri-
sındaki mesafe gibi, Eski Dünyanın temel len İran haritası bir tür kilometre taşı önemi-
boyutları, öncüleri olan Gastaldi, Ortelius ve ne sahiptir. Arapça bilen Gottroplu bu bilgin,
Mercator’un haritalarındaki boyutlarla ben- Otto Brügmann’ın yönettiği bir delegasyonun
zerlik göstermektedir. Kartografyadaki yeni- Rusya üzerinden İran’a yaptığı ticari bir seya-
liği sadece batı Akdeniz havzası ile alakalı- hate katılmıştı.
dır221. 22 Ekim 1636’dan 1 Ağustos 1639 yılına
Kepler bize oldukça heterojen coğrafi yer kadar süren seyahatin notları, 1647 yılın-
çizelgesi bıraktı. Bu çizelgede o, Ptoleme da harita ile birlikte yayınlandı224. Leipzig
değerleriyle Arap coğrafyacıların Akdeniz’in Üniversitesi’ndeki meslektaşlarının bu hari-
boylamında gerçekleştirdikleri 10° lik bir ta hakkındaki tepkileri şöyleydi: O bununla
kısaltmanın sonucu olan değerler arasında «bütün coğrafyacıların şimdiye kadar sahip
bir uyum sağlamaya çalışmıştır. Sonuç olarak oldukları tasavvurun»225 aksine hareket edi-
şunu görmekteyiz: Doğu Akdeniz havzası yor. Bu meslektaşları, «onun neden İran
onun çizelgesinde ve haritasında Ptoleme topraklarının ve özellikle Hazar Denizi’nin
de olduğu gibi 10° daha büyüktür, batı hav- çiziminde, Ptoleme, Strabone ve Dionysio
zasının boylamı ise 10° lik bir küçültmey- Alexandrino gibi dünyaca ünlü coğrafyacılar-
le Arap-İslam kültür çevresinin en gelişmiş dan ayrıldığını anlamak istemiyorlardı»226.
haritalarıyla birebir örtüşmekte ve hemen Olearius’un Şirvān’ın başkenti Şamāḫa’daki
hemen gerçek değerlere ulaşmaktadır. Büyük ikametine dair anılarında aktardığı bilgiler
bir şans eseri olarak bu sakat Akdeniz çizimi sadece bu haritanın kökenine227 ilişkin olması
dikkate değer bir yayılma bulmadı222. bakımından değil, aynı zamanda genel kar-
1559-1561 tarihli Gastaldi haritalarının ardın- tografya tarihi açısından da çok öğreticidir.
dan, Avrupa’nın kuzey bölgeleri hariç, eski Olearius orada, bir Arap astronom ve teolog
dünyanın karakteristik parçalarının temel ile dostluk kurma fırsatı bulmuştu. Kendisini
boyutlarında ve kartografik formunda 17. Hicazlı el-Ḫalīl el-Müneccim olarak tanıtan
yüzyılın ortalarına kadar önemli sayılabilecek bu astronom, «hemen hemen bütün Asya’yı
gelişmeler kaydedilmemiştir. Ufak değişiklik-
ler dekoratif tarzdadır veya haritaların derece
ağında Afrika’nın batı kıyısının mekanik ola-
rak oraya buraya itilip çekilmesinden ibaret 224 Olearius: Vermehrte newe Beschreibung der Muscovi-
kalmıştır223. tischen und Persischen Reyse, Leipzig 1656 (Tekrarbasım:
The Islamic World in Foreign Travel Accounts serisi, Cilt
3-4, Frankfurt 1994).
225 a.e., s. 204; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 398.
221 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 121-122. 226 Olearius: Vermehrte newe Beschreibung, a.y., Vorrede
222 a.e., Cilt 11, s. 124. s. 8a; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 398.
223 a.e., Cilt 11, s. 117. 227 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 211.
124 G İ R İ Ş
ve bir de birçok parçaharita» kapsayan bir Avrupa’da, Asya bakımından alışılmış Eski
enlem-boylam çizelgesini Olearius’un kulla- Dünya’nın kartografik çizimi, ilk Fransız
nımına sunmuştu. Olearius, haritaların bir dünya atlasını hazırlayan Fransız saray hari-
bölümünü kendi kitabına eklediğine işaret tacısı Nicolas Sanson d’Abbéville (1600-1667)
ediyor228. O, ayrıca bize, seyahat yöneticisi O. sayesinde yeni unsurlar kazanmıştır. Eğer
Olearius tarafından Avrupa’da tanıtılan İran
Brügmann’ın, onu meşgul etmek için, İran ve
ve doğu Türkiye haritasını bir yana bırakacak
Türkiye haritalarını tek bir harita haline getir-
olursak, benim bildiğim kadarıyla Sanson,
mekle görevlendirdiğini söylemektedir229. Asya haritasını «el-İdrīsī’den ve diğer Arap
Olearius’un İran ve doğu Türkiye parça-hari- yazarlardan» oluşturduğunu ve Tatar ülke-
talarını birleştirmek suretiyle kazandığı ve sinin tasvirini (Sibirya), seyahatnamelere
yer adlarını Latin harfleriyle verdiği harita ve o dönemde hayatta bulunan farklı Arap
(kuzey kenarda) boylamı 62° den 108° ye yazarlara dayanarak yapılan haritalardan kıs-
ve enlemi 23° den 48° ye kadar olan coğrafi men aldığını en açık şekliyle dile getiren ilk
alanı enlemleri kapsamaktadır. Derece ağının Avrupalı kartograf olarak kalmaktadır231.
sıfır meridyeni Toledo’nun 28°30' batısında Sanson’un Asya ve dünya haritalarının değişik
bulunmaktadır. Haritada belirtilen şehirle- redaksiyonları bize, kısmî haritalarından daha
rin posizyonları, 7./13. yüzyılın 60’lı yılların- kesin bir ölçüde ve açıklıkta, onun zaman içe-
risinde kendisine ulaşan yeni örnekleri temel
da Merāġa Rasathanesi’nin kurulmasından
alarak yeni çizimlere nasıl ulaştığı hususunda
sonra ortaya çıkan, mesela Naṣīreddīn eṭ-
bizi aydınlığa kavuşturmaktadır. Bu izlenime
Ṭūsī’ninki gibi coğrafi çizelgelerdeki koor- herşeyden önce, onun 1650, 1651, 1654, 1659
dinatlarıyla karşılaştırıldığında, enlem ve ve 1669232 tarihli haritaları birbirleriyle karşı-
boylam derecelerinin biribirlerine uyduğu laştırıldığında ulaşılır. 1659 tarihli haritanın
görülür230. Bu bizde Merāġa Rasthanesi’nin önemi bana göre, bu haritanın, sıfır meridyeni
kurulmasından sonraki dönemden bir Arap- Toledo’nun 28°30‘ batısında bulunan derece
İslam haritasının karakteri hakkında net bir ağına göre ve Arap-İslam kültür dairesinde
tasavvur oluşturmaktadır: Bunlar derece ağı ulaşılan radikal boylam dereceleri tashih-
taşıyorlardı ve çok doğru haritalardı. Buna lerini göz önünde bulundurarak yapılan ilk
rağmen, Olearius’un Batı dünyasında erişile- Avrupalı harita olmasında yatmaktadır233.
Bu Asya haritasında, kendisinden beş yıl önce
bilir kıldığı o harita, benim tahminime göre,
tamamlanmış olan öncüsünün aksine orta-
bu bölgenin Arap-İslam kültür dünyasındaki
ya çıkan yeniliklerden bir tanesi de, Kızıl
kartografik çizimi bakımından oldukça başa- Deniz’in Avrupa haritalarında çoktan kaybol-
rılı bulunmakla birlikte ulaşılan en yüksek muş olan ʿAḳabe körfeziyle birlikte çizilmesi-
aşamayı temsil etmemektedir. Bu çok önemli dir. Yaklaşık bir asırdır bir kartografın diğe-
dokümanın kartografya tarihinde şimdiye dek rinden kopyaladığı Hazar Denizi’nin doğu-
hak ettiği dikkati çekmemiş olması gerçekten batı yönünde genişleyen kavun şeklindeki
çok üzücüdür. formu, burada bu denizin gerçekliğe hemen
228 Olearius: Vermehrte newe Beschreibung, a.y., s. 434. 231 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 117.
229 a.e., s. 434; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 400. 232 a.e., Cilt 12, s. 167, 186, 187, 188, 189.
230 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 402, 423-424. 233 a.e., Cilt 11, s. 120-121.
G İ R İ Ş 125
234 Bkz. Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 118. 236 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 140; Cilt 12, s. 168.
235 a.e., Cilt 11, s. 118. 237 a.e., Cilt 11, s. 141-143.
126 G İ R İ Ş
örnekler göstermektedir ki, bu haritaların İngiliz kaptan W.H. Smyth tarafından ölçülen
boylam dereceleri, ilgili sıfır meridyeninden kıyı çizgilerinin mesafelerinin toplamı arasın-
hareketle göz önüne alındığına, 2° veya 3° da yapılan bir karşılaştırma ile elde etmişti.
daha büyüktürler. Fakat eğer boylam farkla- Yapılan hesaplamada, el-İdrīsī’nin ulaştığı
rı, Halep’le Semerkant veya Bağdat’la Delhi 1050 km. sonucu, Smyth’in ulaştığı 1041 km.
arasında olduğu gibi, modern haritalardaki- sonucuyla büyük ölçüde örtüşmekteydi240.
lerle karşılaştırılacak olursa, ya hemen hemen Buna şu açıklama eklenmelidir: Amari, Pīrī
kesin doğru oldukları ya da dakikalarla ifade Reʾīs’in241, el-İdrīsī’ye nispetle daha gelişmiş
edilebilecek ufak bazı sapmaların ortaya çık- bir tasvir ortaya koyan Sicilya haritasını henüz
tığı görülür. Ayrıca bu tashih çabaları uzunca tanıyamamıştı.
bir süre ülkelerdeki veya kıyılardaki önemli Paris Rasathanesi astronomlarının, bazı
bazı yerlerin pozisyonlarıyla sınırlı kaldı. Yine, noktalarda yeniden gözden geçirilen dünya
nesiller boyu yerinde yapılan çalışmalar sonu- haritasını, eski dünyanın bazı parçalarının
cunda elde edilen kıyı çizgilerinin ve ülkeler boylamda birkaç derece kısaltılması veya
çevrelerinin, çoğu durumda 20. yüzyıla kadar batıya doğru mümkün olabildiğince kaydırıl-
geçerliliğini koruduğu görülmektedir. Bu ması yoluyla düzeltme teşebbüsünden sonra,
bağlamda Sicilyalı arabist M. Amari’nin238 19. Paris Akademisi’nin genç üyesi Guillaume
yüzyılın ortalarında kendi vatanının kartogra- Delisle (1675-1726), sonuçları coğrafya tari-
fik olarak kavranması çalışmalarının durumu- hinde “kartografya reformu” olarak nitelene-
na ilişkin söylediklerine kulak vermek hayli cek faaliyeti devam ettirme ödevini üstlendi.
bilgi vericidir. O kendi zamanında «genel bir Şukadarı var ki onun ulaştığı başarı da, tıpkı
üçgenler zincirlemesine göre çizilmiş hiçbir öncülerinin ve çağdaşlarının çalışmalarında
Sicilya haritasının» olmadığı sonucuna varıp olduğu gibi, Arap-İslam kültür çevresindeki
böyle bir çalışmanın «zaman ve para» gerek- muazzam ön çalışmaların tam bir bilgisiz-
tirdiğini, defalarca başlatıldığını fakat vazge- liği içerisinde değerlendirilmiştir. Bildiğim
çildiğini söylemişti. Arap-İslam haritaları ve koordinat çizelgeleri
Amari kabul edilebilir bir Sicilya haritası ışığında, bir yan alanda, Delisle’in bu hari-
çizme çabasında, adanın el-İdrīsī’nin kitabın- talara ne derece bağımlı kalmak zorunda
da bulunan şimdiye kadarki tek küçük boylu olduğu sorusunun ardına düştüm. İncelenen
kopya olarak günümüze ulaşan parçaharitaya harita malzemesi İran’ı, Hazar Denizi’ni,
ve kendi zamanının “en az yanlış” haritasının Kafkasya’yı ve Aral Denizi’ni kapsamakta-
çevre şekline dayanmış ve bu haritaya el- dır. Delisle’in bu bölge haritalarının bazıları
İdrīsī’nin kitabındaki topografik niteliklerini şaşırtıcı bir doğruluk göstermektedir. Mesela
ve uzaklık verilerini taşımıştı239. el-İdrīsī’nin onun 1724 tarihli İran haritası, bu mükemmel
sunduğu verilerin doğruluk derecesini ve çizime katkısının ne büyüklükte olabileceğini
onun verdiği kıyı noktaları arasındaki uzun- açıklamak için iyi bir örnekdir. Kim bu harita-
luk farkları toplamıyla 1814-1824 yıllarında ları daha yakından inceleyecek, Gastaldi’nin
ve ardıllarının ya da Delisle’in daha erken
238 Dufour, A.H. ve Amari, M.: Carte comparée de la Si- dönem haritalarıyla karşılaştıracak olursa,
cile moderne avec la Sicile au XIIe siècle d’après Édrisi
et d’autres géographes arabes. Notice par M. Amari, Paris kendi kendine şu soruyu soracaktır: Nasıl
1859, s. 20 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt, 5,
s. 63-111, özellikle s. 80) ; Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 35 240 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 35.
239 Harita için bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 26. 241 a.e., Cilt 12, s. 88.
G İ R İ Ş 127
oldu da o birkaç yıl içerisinde bu İran harita- yaklaşık 50 adet yer ile karşılaştırılmasında
sını meydana getirebildi? 10 ila 20 kat geniş- görüyorum. Bu karşılaştırmanın, üç yıl önce
letilmiş topografisiyle, gelişmiş hidrograf- yayınlanan kitabımda243 detaylı şekilde ortaya
yasıyla, çok daha iyi hale getirilmiş Hazar koyduğum sonucu beni şu kanaate götürdü:
Denizi çizimiyle ve de Hint Yarımadası’nın Delisle yerel bir İran haritasının derece ağını
kuzeydeki sınırlarına dek İran Körfezi ile ayrıca içeriğini enlem dereceleri şöyle dursun,
Arap Denizi kıyıları tasviriyle bu harita göz boylam derecelerini de, hiç bir proporsiyonal
kamaştırmaktadır. Ayrıca, bu İran harita- kısaltmaya gitmeden olduğu gibi Fransızca
sındaki yaklaşık 600 yerin -bunlar arasında radaksiyona aktarmış olmalıdır. Böylece
hiç de önemli olmayan köyler, termal sular, onun haritası, kendisine modellik eden, anla-
kervansaraylar, köprüler, geçitler, kaleler vb. şıldığı kadarıyla o zamana kadar İran’ın ve
bulunmaktadır- pozisyonunun derece ağın- Hazar Denizi’nin kartografik tasvirinde en
da, enlem ve boylam derecelerinin –eğer bu yüksek gelişim basamağını ortaya koyan bir
yerler hâlâ mevcut ise yani modern atlaslarda Arap-Fars haritasının Fransızca çevirisi ola-
yer bulmuşlarsa– minimal sapmalarıyla ger- rak görülebilir. Çok büyük bir ihtimalle oriji-
çeklikle bu denli kesin örtüşmesi sebebiyle nal harita 16. yüzyıldandır.
Bu sonuç yine onun adını taşıyan Karadeniz244,
hayret daha da büyümektedir. Bu durumda şu
Hazar Denizi245, ve Kafkasya246 haritaları için
soru kendiliğinden sorulur: Delisle, Paris’de
de geçerlidir. Bu haritalar için daha önce
bulunan atölyesinde nasıl oldu da İran hari-
adı geçen kitabıma işaret etmekle yetiniyo-
tasındaki bu yüzlerce yerin ve kıyı çizgileri-
rum. Yalnız Karadeniz haritası konusunda
nin hemen hemen tam doğru coğrafi pozis-
şu belirtilmelidir: Delisle yer yer, bu harita-
yonlarını elde edebildi? Düşünülebilecek tek
yı, Jean-Baptiste Fabre tarafından Paris’e
şey şudur: 1724 yılında yayınlanan bu harita,
getirilen ve İstanbul’da son derece değer
matematiksel coğrafya temelinde o bölgenin verilen el yazması bir haritayı örnek alarak
yüzlerce yıldır yürütülen bir kartografyası- yaptığına bizzat işaret etmektedir247. Paris’e
nın en yüksek noktasını yansıtan bir örneğe gelen ve Delisle tarafından örnek alınan
dayanılarak sağlanmıştır. İslam dünyasından Karadeniz haritasının bir Osmanlı-Türk kop-
çıkan, Giacomo Gastaldi (1559-61), Nicolas yası, bir talih eseri olarak günümüze ulaş-
Sanson (1655) ve Adam Olearius (1637) tara- mıştır248. Bu haritanın boylam ve enlem ska-
fından Avrupa dillerinde ulaşılabilir kıldıkları laları, Osmanlılar zamanında Karadeniz’in
İran haritaları Delisle’in haritasına model çiziminde büyük bir doğruluğa ulaşıldığını
teşkil etmekte yeterli olamazlar. Bu harita ispatlamaktadır ve yine Delisle’in haritasın-
eski haritalarla olan apaşikar ortak noktalara
rağmen onlarla kıyas edilemeyecek zenginlik-
te bir içeriği, çok güçlü çapta genişletilmiş bir 243 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 413-423.
Fars çizelgelerinde bulunan ve sıfır merid- et de l’étendue des différentes parties de la terre, Histoire
de l’Académie Royale des Sciences année 1720 içerisinde.
yenleri Toledo’nun 28°30' batısından geçen Paris 1722, s. 365-384, özellikle s. 381; Sezgin, F.: a.e., Cilt
10, s. 448.
242 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 149-150. 248 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 234.
128 G İ R İ Ş
da vurguladığı denizin derecelere göre tam görünen haritaları, yeni astronomik yöntem-
ölçümleri, eldeki Osmanlı kopyasındakiyle lerle ve yardımcı araçlarla elde edilmiş koor-
tamamen örtüşmektedir249. dinatlar esasına göre şekillendirilmiş değil-
17. yüzyıldan 18. yüzyıla geçiş aralığında, lerdir, daha ziyade haritacılar ya kendilerine
kadim dünyanın eskimiş kartografik tasvirleri- model teşkil eden haritaları kopya etmişlerdir
ni daha doğru haritalarla değiştirmeye yönelik ya da değişik zamanlardan gelen, birbirle-
çabalardan birisi olarak, –kendisinden daha rinden farklılık gösteren haritaları bir araya
genç çağdaşı Chr. Gottlieb Jöcher250 (1694- getirmişlerdir. Olağanüstü üretici bir hari-
1758)’in ifadeleriyle–, «farklı İran, Filistin vb. tacı olan Homann, bizzat verdiği bilgilere
haritalarını tanıtmış olan» Hollandalı oryan- göre İran haritasını Olearius, Tavernier ve
talist Adrian Reland (1676-1718)’ın İran hari- Reland’ın eserlerini ve daha genç yazarları
tası anılmalıdır. Onun gün yüzüne çıkan İran göz önünde bulundurarak çizmiştir.
haritasının251 başlığı şöyledir252: «İran devle- Bu haritanın255 toponomik, topografik ve kon-
tinin en büyük Arap ve Fars coğrafyacıların figüratif tarzdaki kendine özgü nitelikleri bir
eserlerinden alınmış çizimidir – yapan Adrian yana bırakılarak burada, tuhaf karakterli dere-
Reland». Kendi ifadeleri göz önünde tutula- ce ağına işaret etmek istiyorum. Görünen o ki
rak denilebilir ki, Reland’ın katkısı, eli altında bu ağ, Homann’ın değişik derece ağlı örnek-
bulunan orijinal dilindeki bir haritayı –belki leri kullanmasıyla doğmuştur. Onun iki örne-
bazı değişikliklerle– Latince’ye çevirmiş veya ği, Olearius ve Reland haritaları, Toledo’nun
Latince harflere aktarmış olmasından ibaret- 28°30' batısından geçen sıfır meridyenine
tir. Onun İran haritası, 13. yüzyıldan 16. yüz- sahiplerdi ki buna göre Akdeniz’in doğu
yıla kadar devam eden Arap-Fars kartografi
kıyısı 70°, Bağdat 80° ve Hazar Denizi’nin
okulunun, sıfır meridyeni Toledo’nun 28°30'
batı kıyısı 85° dir. Daha önce defalarca dile
batısından geçen gelişmiş bir İran haritasının
getirildiği üzere, bu derece ağı, el-Meʾmūn
kendisine temel teşkil ettiğini kanıtlamakta-
coğrafyacılarının 3./9. yüzyılın ilk yarısında
dır. Reland’ın bu haritasının, Delisle’in İran
yaptıkları dünya haritasının derece ağı kar-
haritasına oranla, bu bölgenin kartografik
şısında, boylamda yaklaşık 10° lik bir tashi-
tasvirinin daha erken bir gelişim döneminde
hin yapıldığını göstermektedir. el-Meʾmūn
ortaya çıktığı anlaşılıyor253.
haritasındaki derece ağında Akdeniz’in doğu
Asya bölgelerinin Arap-İslam kültür dünya-
kıyısı 60°, Bağdat 70° ve Hazar Denizi’nin batı
sında doğan kartografik tasvirler grubu içeri-
kıyısı 75° dir. Buradan anlaşılır ki el-Meʾmūn
sinde yer alan ve Avrupa’da erişilebilir duru-
haritasında ve Homann haritasında adı geçen
ma gelen J. Baptist Homann (1163-1724)’ın
önemli noktalar arasındaki boylam farkları
İran haritası254, şu durum için oldukça ilginç
bir örnektir: O dönemin derece ağı altında aynıdır. Akdeniz’in doğu-batı ekseninin yak-
laşık 54° olduğu Homann haritasını256 biraz
249 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 448-449. daha yakından inceleyecek olursak bu durum
250 Allgemeines Gelehrten-Lexicon. Dritter Theil, Leipzig daha da belirginleşir. Böylece el-Meʾmūn
1751 (Tekrarbasım: Hildesheim 1961), Sp. 2002-2004.
251 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 214. coğrafyacılarının haritasındaki yaklaşık 53°
252 Orijinal haliyle: Imperii persici delineatio ex scriptis
potissimum geographicis arabum et persarum tentata ab 254 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 216.
Adriano Relando, krş. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 407. 255 a.e., Cilt 10, s. 407 ff.
253 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 407. 256 a.e., Cilt 12, s. 205.
G İ R İ Ş 129
en önemli iki kartografik dokümanıyla karşı tografik tasvirindeki bildiğimiz gelişimle tam
karşıya olduğumuza ilişkin asla çürütüle- bir uyum içinde bulunmakta ve çok önemli
mez deliller vermektedir. Araştırmalar bizi bir boşluğu doldurmaktadır. İkinci haritaya
o haritalardan eski olanını 7./13. veya 8./14. gelince, bütün yeni unsurlarıyla 16. yüzyıl
yüzyıl, yeni olanını ise 10./16. yüzyıl olarak Arap-İslam kartografyasının olağanüstü bir
tarihlendirmeye götürmektedir. Kıyı çizgi- dokümanı olarak ortaya çıkmaktadır.
leriyle, nehir sistemleriyle, diğer topografik Bu iki Kuzey ve Orta Asya haritalarına dair
ve toponomik unsurlarıyla ve aynı zamanda mülahazalarımı, Arap-İslam coğrafya tarihi
derece ağı ile bu haritalar bizim şimdiye alanında kendisine önemli çalışmalar borçlu
kadar ifade ettiğimiz şu düşünceyi destekle- olduğumuz büyük Rus arabist W. Barthold273
mektedir: Kuzey ve Orta Asya’nın kartogra- (1869-1930)’un Hazar bölgesinin 18. yüzyılın
fik tasvirinin erken dönem gelişimi, tıpkı el- ilk yarısındaki kartografik tasvirine ilişkin
Meʾmūn coğrafyasına nispetle el-İdrīsī (548- bir görüşüyle bitiriyorum. Barthold büyük
1154)’nin dünya haritasında ve parça-harita- bir saygı ve takdirle, Arap-İslam kültür çev-
larında görüldüğü üzere, bunu daha da aşarak resinin coğrafya tarihindeki rolünü dile
ilerlemeye devam etmiştir. Bu geç dönem getirmekte ve şu şekilde devam etmekte-
gelişim evresinde, el-İdrīsī haritasında çok dir: «Bazı Arap haritaları daha Orta Çağ’da
kabaca ortaya konulan göllerin ve ırmakların Avrupalılar tarafından kullanılmıştır. Arap
Kuzey Okyanus’a ulaştığı noktaların enlem ve coğrafyacılarının bazı eserleri XVII. yüzyıl-
boylamları bu iki haritamızda gerçeğe yakın da bile Latince’ye çevirilmiş halde yayın-
değerlere yaklaşmıştır. Asya’nın iki iç deni- lanmıştır. Buna rağmen Arapların Hazar
zinin yani Hazar Denizi’nin ve Karadeniz’in Denizi’ne, Aral Gölü’ne, Seyhun ve Ceyhun'a
tasvirleri, el-İdrīsī’nin dünya haritasındaki dair aktardıkları detaylı ve kesin haberler
çevre çizgileriyle karşılaştırıldığında dikkate Avrupa bilimine hiç bir etkide bulunmamıştır.
değer bir kesinliğe ulaştığı görülür. Bu iki Batı Avrupa 800 yıl önce Araplardan öğre-
önemli su havzası, enlemleri, boylamları ve nebileceklerini, XVIII. Yüzyılda Ruslar’dan
birbirlerine olan mesafeleriyle derece ağın- öğrendi. 1697 yılında Remezof tarafından
da hemen hemen gerçekliğe uygun boyutlar yapılan haritada Aral Gölü (More Aralsko)
kazanmıştır. Yine bu haritalar bize, Ortelius ilk defa Hazar Denizi’nden tamamen bağım-
ve Mercator’dan beri Avrupa’da yapılan hari- sız, “Amun-Darja” (Amu-Derya, Oxus)’nın,
taların Arap-İslam temellerinin izlerine ula- “Syrt” (Sir-Derya, Jaxartes)’ın ve diğer bir-
şabilmede başka dayanak noktaları vermek- çok küçük nehrin döküldüğü bir iç deniz
tedir271. Asya kartografyası bağlamında ayrın- olarak resmedilmiştir. Bahsi geçen bölgenin
tılı bir şekilde ele aldığım272 bu iki haritadan
273 von Voth, H.: Nachrichten über den Aral-See und den
daha eski olanı 13.-14. yüzyılın eseri olarak unteren Lauf des Amu-darja von den ältesten Zeiten bis
Akdeniz’in, Afrika’nın yarımada yapısının, zum XVII. Jahrhundert. Deutsche Ausgabe mit Berichti-
gungen und Ergänzungen vom Verfasser. Nach dem rus-
Güney Asya’nın ve Hint Okyanusu’nun kar- sischen Original übersetzt, Leipzig 1910, Bkz. Vorwort s.
VI-VII (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 100,
271 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 396. s. 245-336, özellikle 248-249); Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s.
272 a.e., Cilt 10, s. 376-396. 344-345.
132 G İ R İ Ş
coğrafi ve fiziki şartlarına ilişkin daha ayrıntılı şim basamaklarını temsil eden zaman dilim-
haberler Rusya’da XVIII. yüzyılın başında lerinden ulaşmıştır. Ellerinin altında bulunan
toplanmış ve Büyük Peter tarafından kısmen haritaları model olarak kullanan Avrupalı
şahsen (1717 yılındaki Paris ikameti esna- haritacılar bunların kesinliklerine ilişkin hiç
sında) kısmen de mektup yoluyla Fransız bir kritere sahip değillerdi. Hazar Denizi’nin
saray coğrafyacısı Delisle’e bildirilmiştir. daha eski ve daha doğru tasvirleri 16. yüz-
Delisle’in 1723 tarihli haritasında Aral Gölü yıldan itibaren, yani Ptoleme Coğrafyası’nın
ilk defa bu adıyla anıldı, her ne kadar Yunan basılı Latince çevirisinin yaygınlaşmasından
Basilios Batatzes bu göl hakkındaki ilk haberi sonra, bu eserdeki gerçek dışı tasvirlerin lehi-
Avrupa’ya kendisinin getirdiğini ve bu yolla ne, gittikçe unutulmaya yüz tutmuş oldukları
1732 yılında Londra’da büyük bir sansasyon görünüyor274.
uyandırdığını iddia etmiş olsa bile. Her halü- 17. ve 18. yüzyılda Jean Chardin, Melchisédec
karda XVIII. yüzyılın haritaları ispatlamak- Thévenot, Jean-Baptiste Tavernier, François
tadır ki, bu bölgenin coğrafi ve fiziki şartları Pétis de la Croix ve aynı adı taşıyan oğlu,
hakkında hâlâ çok açık olmayan bir tasavvur François Bernier, Jean-Baptiste Fabre,
bulunmaktadır ve Yunan coğrafyacıların iddi- William Kirkpatrick veya James Rennel gibi
alarının kurtarılabilecek kadarını kurtarmaya seyyah bilginler tarafından Avrupa’ya getiri-
girişilmiştir. Hatta Delisle Aral Gölü’nden len haritaları ayrıntılı olarak incelemek yeri-
bir ırmağı Hazar Denizi’nin kuzey bölgesine ne, Avrupalı haritacıların ellerine geçen hari-
doğru “ancien cours de la rivière Sir”olarak ta materyalini ve koordinat çizelgelerini ola-
götürür». bildiğince iyi bir şekilde kullanma çabalarını
Bu bilgilerin ve zengin açıklamaların iki nok- gösteren çok yatkın iki örnekle yetiniyorum.
tasında, bugünkü daha uygun koşullar saye- İlk örnek daha önce dile getirilen İngiliz
sinde, Barthold’dan daha farklı görüşlere ula- haritacı Emmanuel Bowen (1738’den
şıyorum. Birinci nokta: Ben, Arap coğrafyası- sonra)’ın Map of Turky, Little Tartary, and the
nın tasvirî açıklamalarından ziyade, haritaları Countries between the Euxine and Caspian
yoluyla ve sadece Hazar Denizi ve Aral Gölü Seas275 (1738’den sonra) isimli haritasının
bakımından değil, bilakis daha geniş çaplı sol kenarında bulunan lejanttır. Buradan
olarak Avrupa haritacılarını etkilediğinden anlaşıldığına göre o, değişik modellerden
ve böylelikle yeni bir çağın önünü açtığından biraraya getirdiği haritası için 1729 yılında
eminim. İkinci nokta: Hazar Denizi veya Aral İstanbul’da basılan Doğu Anadolu ve İran
Gölü bağlamında şimdiye kadar Rus bilginle- haritasının ve diğer haritaların yanı sıra şu
rin 18. yüzyılın ilk yarısındaki araştırmalarının haritaları kullanmıştır: Karadeniz kıyıları-
meyvesi olarak görünen şeyin aslında, 17. yüz- nın Asow Boğazından Tuna’nın kuzeydeki
yıl Avrupalı ve bu arada Rus kartograflarınca, dökülme noktasına kadar çizimini bir Türk
Arap-İslam coğrafyacılarının çalışmalarının haritasından almıştır, ....Dicle nehrini ve
yeniden tanınmaları olduğu gerçeği ortaya
çıkıyor. Birinci noktada dikkat edilmesi gere-
ken, özellikle Hazar Denizi bakımından, doğu-
batı etkilemesinin devamsız ve tesadüflere
bağlı kalmış olmasıdır. İslam kartografyasının
ürünleri Avrupalı kartograflara, değişik geli- 274 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 345.
275 a.e., Cilt 10, s. 455; Cilt 12, s. 225.
G İ R İ Ş 133
Basra civarındaki bazı parçaları Thévenot’un ou Mer Rouge adlı haritanın kuzey bölümü-
seyahatnamesine276 ekli bir Arap haritasın- nü çizmekte kullanmıştır. Burada anılmaya
dan277 almıştır. Hemen hemen birbiriyle bir- değer nokta, d’Anville’in, Süveyş ve ʿAḳabe
leşik gösterilen Van ve Urmiye (Lake Shahi) körfezlerinin tasvirini bu Türk haritasın-
göllerini G. Delisle'den (ki onun Gürcistan dan aldığına işaret etmesidir. Diğer birçok
haritasını kullanıyordu) almaktan kaçınmayı şeyin yanında, kuzeyden ʿAḳabe körfezine
tercih ediyor, zira Delisle bu gölleri birbirine bir çıkıntı yapan (gerçekte mevcut olmayan)
yaslanmış göstermesine ilişkin herhangi bir ve bunun kuzey sonunu iki körfez halinde
otorite zikretmiyor. Bowen faydalandığı bazı bölen bir burunu da yine bu haritadan almış-
çağdaş haritaları da sayıyor. İkinci bir lejantta tır. Yani d’Anville 18. yüzyılın ikinci yarısın-
o koordinatları kaydetmiştir. Bunlar bir dizi da bile hâlâ, Suveyş ve ʿAḳabe körfezleri-
yerin, kendisinin daha yaşlı ve genç çağdaşla- nin ve Sina Yarımadası’nın çizimlerinin bu
rının gözlem sonuçları olarak verdiği veya İbn Osmanlı haritasında ne derece doğru oldu-
Yūnus, el-Baṭṭānī, Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī gibi ğu konusunda Paris’ten hüküm verebile-
coğrafyacıların Arap çizelgelerinden alın- cek durumda değildi281. Dolayısıyla, Avrupa
mış enlem dereceleridir. Arap çizelgelerin kartografyasında bu hatayı tashih etmek
boylam derecelerini, el-Baṭṭānī’nin verdiği için asgari yarım yüzyıllık bir zamana ihtiyaç
bir bilgi hariç, almamıştır. Böyle yapmasının duyulmuş olması bizi şaşırtmamalıdır282.
sebebi muhtemelen, Arap çizelgelerin değişik 18. yüzyılın coğrafyacılarının en önemli iki
sıfır meridyenlerini nasıl kullanacağını bilme- şahsı D’Anville ve İngiliz James Rennel
mesidir278. (1742-1830), Arap-İslam öncülerinin başa-
İkinci örnek, meşhur Fransız coğrafyacı rılarına karşı büyük bir saygı duymuşlar ve
Jean-Baptiste Bourguignon d’Anville (1697- onları layıkıyla övmüşlerdir. Bu iki coğraf-
1782)’in tahminen 945-948/1538-1541 yılla- yacı sadece düzeltilmeleri gereken Asya ve
rı arasında çizilen bir Osmanlı-Türk ürünü Afrika haritalarına dair yaptıkları betimle-
Kızıldeniz haritasını kullanmasıdır. Bu yici açıklamalarında Arap-İslam kaynakla-
harita279 d’Anville’in sunumuna göre Kızıl rının tanıtımına, coğrafi koordinatlarına
Deniz’i kuzeyden Jeddah (Cidde)’a kadar ve diğer mesafe bilgilerine tam bir güven
tasvir etmektedir. d’Anville bu haritayı, duygusuyla dayanmakla kalmamışlar, aynı
Mémoires sur l’Egypte ancienne et moder- zamanda Arap-İslam kültür çevresinde
ne280 isimli eserine eklediği Golfe Arabique doğan ve çalışmaları esnasında fark ettikleri
haritaları da kullanmışlardır. Kaynakları ve
model alınan haritaları dile getirmek kar-
276 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 226. Söz konusu olan eser tografya tarihi içerisinde âdet değildir. Bu
şudur: Relation de divers voyages curieux, qui n’ont point
nedenle, daha 1755 yılında haritacı Robert
esté publiés et qu’on a traduits ou tirés des originaux des
voyageurs français, espagnols, allemands, portugais, an- de Vaugondy’nin283 meslektaşı d’Anville’in
glais, hollandais, persans, arabes et d’autres Orientaux,
le tout enrichi de figures et de cartes géographiques, Paris
1663-1667.
277 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 236. 281 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 417-419.
278 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 455-457. 282 a.e., Cilt 11, s. 419.
279 a.e., Cilt 12, s. 317, kuzey tarafı. 283 Essais sur l’histoire de la géographie ou sur son ori-
280 Paris 1766 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt gine, ses progrès et son état actuel, Paris 1755, s. 385 ; Sez-
256), s. 276. gin, F.: a.e., Cilt 10, s. 457.
134 G İ R İ Ş
eski bir kusurunu ayıplaması aydınlatı- ki Pazar yerlerinde her iki kültür mensupları-
cıdır: «Türkiye’nin Asya’daki bölgesine ve nın kişisel temasları yoluyla gerçekleşmiştir.
İran devletine gelince, gerçekten d’Anville Bu konuda, 999 yılında II. Silvester lakabıyla
tarafından bu ülkeler hakkında Asya harita- papa seçilecek olan Aurillaclı Gerbert (d.
sının ilk bölümünde sunulan yeni bilgile- yaklaşık 950, ö. 1003)’e öncü rolü tanınmak-
ri sağlayan asıl orijinalleri görmek isterdik. tadır.
Onlar bir seyahatnameden beklenebilecek Onun adıyla ilişkilendirilen284 Arap rakam-
olanlardan çok farklı detaylar içerir. Bu ori- larının Avrupa’ya getirilmesi olayında, bu
jinallerin sunduğu topografi ancak, yerin- olayın ondan bağımsız olduğunu gösteren
de çizilmiş olup, aktardıkları bilgiler bizim yeni dokümanlar ve işaretler bilinmektedir.
için çok fayda sağlayacak parçaharitalardan Arap rakamları, biri 976 diğeri 992 tarihinde
sağlanabilir. » İspanya eyaletinde kopyalanan iki el yazma-
sında ortaya çıkmaktadır. Escorial kütüpha-
nesinde muhafaza edilen bu önemli dokü-
ARAP-İSLAM BİLİMLERİNİN manlar matematik tarihçileri tarafından hâlâ
AVRUPA’YA GİDİŞ YOLLARI göz önüne alınmamış görünüyor285. Ayrıca
Gerbert’in bize ulaşan bir mektubundan, onun
Bu “Giriş”in ilk bölümünde felsefe, astrono- manastır başpapazı Aurillaclı Gerald’dan
mi, müzik, tıp ve coğrafya gibi Arap-İslam Joseph Sapien (veya Hispanus) adlı şahsın De
bilimlerinin Avrupa’daki resepsiyonu ve multiplicatione et divisione numerorum isimli
özümsenmesi süreci ele alındı. Bu gerçekleş- risalesini temin etmesini286 rica ettiği ortaya
tirilirken de, daha çok ön çalışma karakteri çıkmaktadır. Bu durum, Arap rakamlarının
taşıyan veya olayları süjeye göre değil, yazı- bu zaman diliminden önce güney Fransa’ya
lı ürünleri temel alarak açıklamaya çalışan ulaştığına işaret etmektedir287.
Bir başka örnek olarak: 10. yüzyıldan kalan
bugüne kadarki araştırmalardan hareket edil-
bir usturlap, Latince yazıları köken itibariyle
di. Şimdi burada, Avrupa’daki resepsiyon ve
Arapça harflerin transkripsiyonunu ortaya
özümseme sürecine götüren yollar kısaca dile
koymaktadır (Katalog II, 91). Bu ustur-
getirilecektir.
labın kâşifi ve daha önceki sahibi Marcel
1) Müslüman İspanya Üzerinden Giden Yol
Kuşkusuz en eski ve en bilinen yol, 711 yılı 284 Bkz. Weissenborn, H.: Gerbert. Beiträge zur Kenntnis
fethi sonrası 20 yıl içerisinde büyük bir bölü- der Mathematik des Mittelalters, Berlin 1888; aynı yazar:
mü Arap egemenliğine giren İber Yarımadası Geschichte der Einführung der jetzigen Ziffern in Europa
durch Gerbert, Berlin 1892.
yoludur. Orada fatihler tarafından sonraki 150 285 Bkz. van de Vyver, A.: Les premières traductions latines
yıl boyunca sürdürülen bilimler, İslam dünya- (Xe-XIe s.) de traités arabes sur l’astrolabe, 1er Congrès
sının merkezinde sürdürülenlerin büyük ölçü- International de Géographie Historique içerisinde. Tome
II. Mémoires, Paris ve Brüksel 1931, s. 266-290, özellikle
de aynısıydı. s. 286 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
Bu konuyla uğraşının erken bir evresinde serisi Cilt 90, s. 377-405, özellikle s. 400).
286 Bubnov, N.: Gerberti opera mathematica, Berlin 1899
şu görüşe ulaşılmıştı: Hıristiyan Avrupa’nın
(Tekrarbasım: Hildesheim 1963), s. 101.
Arap-İslam bilimleriyle olan ilk tanışıklığı, 10. 287 van de Vyver, A.: Les premières traductions latines,
yüzyılın son üçte birinde, Barselona etrafında- a.y., s. 286-288 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and
Astronomy serisi Cilt 90, s. 400-403).
G İ R İ Ş 135
de bunu 1092 yılında bir usturlap yardımıyla yeni bir astronomi ve matematik taşıdı. Ebū
yaptığı gözlem sayesinde başarmıştır305. el-Ḳāsım Mesleme b. Aḥmed el-Mecritī (ö.
Resepsiyon sürecinin Batı Avrupa akımı- 398/1007) tarafından yeniden ele alınmış şek-
nı ele alırken 11. yüzyılın ikinci yarısında liyle yukarıda adı geçen Muḥammed b. Mūsā
Constantinus Africanus tarafından gerçek- el-Ḫārizmī’nin Zīc306 adlı eserinin çevirisiy-
leştirilen ve çok büyük önemi haiz Arap tıb- le o, çağdaşlarına Arap astronomisinin, bu
bının -daha önce bahsettiğimiz üzere- giriş alanın asimile edilmiş hem teorik hem de
mahiyetindeki eserlerini burada bir kenara pratik Hint ve Yunan eserlerinin temelin-
bırakıyoruz. Bu konu, Arap-İslam bilimleri- de artık kendine özgü çizgiler taşıyan bir
nin Avrupa’daki resepsiyonunun ve özümsen- elkitabından faydalanma imkanını sağlamış-
melerinin ikinci yolu çerçevesinde tekrar dile tı. Bu çalışmada aktarılan trigonometri ile
getirilecektir. trigonometrik çizelgeler Avrupa’da ileriki
Muhtemelen daha 9. yüzyılın erken dönemle- dönemlerde gerçekleşecek olan matematik-
rinde vuku bulan İslam dünyasında uğraşılan sel, astronomik ve geodetik bilgi gelişimine
bilimlerle tanışma işinden ve bu bilimlerin 10. hizmet etmiştir. Raymond Mercier307, Latin
yüzyılın ikinci yarısında başlayan resepsiyo- dünyasının böyle bir eser için hayli hazırlıksız
nundan sonra –ki bu resepsiyon sürecinin 11. olduğunu, bu yüzden de özümseme süre-
yüzyıldaki diğer gelişimlerini ayrıntılı olarak cinin oldukça yavaş ilerlediğini söylemekte
takip edememekteyiz– 12. yüzyıl, Arapça’dan haklı olabilir, ama Avrupalılar, Arapça’dan
Latince’ye ve İbranice’ye büyük bir çeviri çeviriler yoluyla kazandıkları matematik ve
dalgasını beraberinde getirdi. Bu hareketin astronomi bilgilerini bizzat kendi güçleriyle
öncülerinden birisi Bathlı Adelard (1116- yaratmak zorunda kalmış olsalardı bunun ne
1142 yılları arasında faaliyette bulundu)’dır. kadar uzun süreceğini düşünmemiz gerekir.
Robert Grosseteste (ö. 1253) ve Roger Bacon Bathlı Adelard’ın, kurulacak matematik ve
(ö. 1292) ile birlikte o, resepsiyon ve özümse- astronomi binası açısından temel öneme
me sürecinin en önemli üç İngiliz bilgininden sahip diğer iki çalışması el-Ḫārizmī’nin arit-
biridir. Laon, Tours, Salerno, belki de Syrakus, metik eserinin ve Öklid’in Elementler’inin
Tarsus ve Antakya’da uzun süren ikameti son- Arapça’dan çevirisidir.
rasında 1120 yılında İngiltere’ye geri döndü. Bilimler tarihinin 12. yüzyıldan tanıdığı büyük
Birçok çevirisi ve kendi eserleri yoluyla çeviri akımı bilhassa Toledo’dan beslenmiş-
Bathlı Adelard Avrupa’ya herşeyden önce tir. 92/711 yılında Araplar tarafından alınan
bu şehir zaman içerisinde yüksek seviyeli
bir bilim merkezi haline geldi. Müslümalar,
305 Bkz. Haskins, C.H.: Studies in the history of mediaeval Hıristiyanlar ve Yahudiler arasında ortak
science, New York 1924, s. 114-117; Schipperges, H.: Die
bilimsel çalışma geleneğine ve büyük kütüp-
Assimilation der arabischen Medizin, a.y., s. 149-150; Ku-
nitzsch, P.: Glossar der arabischen Fachausdrücke in der hanelere sahip bu merkez 478/1085 tarihinde
mittelalterlichen europäischen Astrolabliteratur, a.y., s.
483; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 214-215; daha fazla ayrın-
tı için bkz. Mercier, Raymond: Astronomical tables in the
twelfth century, Adelard of Bath. An English scientist and 306 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 142.
Arabist of the early twelfth century içerisinde, ed. Charles 307 Mercier, Raymond: Astronomical tables in the twelfth
Burnett, Londra 1987, s. 87-118, özellikle s. 102-103. century, a.y., s. 87.
G İ R İ Ş 139
kullanımı da ona aittir315. Chesterli Robert, Robert’e ithaf ettiği kendine ait bir eseri
aynı zamanda kimyaya dair bazı kitapları bilinmektedir. 1143 yılında yazılan bu felsefi
Arapça’dan İngilizce’ye çeviren ilk kişidir316. kitap Arapça ve Latince kaynaklardan bazı
Bu dönemde Hıristiyan İspanya’da Latince’ye metinlerin bir yığışımından ibarettir320.
çevirilen önemli eserlerden birisi de Liber cursuum planetarum adlı 1139-1140 yıl-
Muḥammed b. Cābir b. Sinān el-Battānī317 ları arasında tamamladığı eseriyle bu tarz bir
(ö. 317/929)’nin astronomi elkitabıdır. Tivolili başka derlemeci olan Marsilyalı Raymond’la
Plato (1134-1145 yılları arasında Barselona’da karşılaşmaktayız. Bu astronomik kitapla ve
yaşadı) ve bir kez de Chesterli Robert tarafın- içindeki Arapça kaynaklardan alınan coğrafi
dan çevirilen bu eser – son çeviri bize ulaşma- çizelgesiyle o, vatandaşlarına bir hizmette
mıştır– yoluyla Latin dünyası el-Ḫārizmī ve bulunmak istemiştir. el-Battānī’nin yanı sıra
el-Ferġānī’nin biraz önce bahsi geçen eser- Toledo çizelgelerine ve kendisini taklitçisi gör-
lerine ilaveten, İslam dünyasında daha erken düğü ez-Zerḳālī’nin Kanon (el-Ḳānūn)’una
bir devirde astronomi alanında geliştirilmiş dayanmıştır. Onun coğrafi çizelgesi 60 şehrin
bir dizi işlem ve fikir öğrendi. koordinatlarını içermektedir. Böylece o, bir
12. yüzyılın ilk yarısında Arapça’dan Arap çizelgesine Avrupa’da yayılma imkanı
Latince’ye çevirilen eserlere dair bu kısa sağlayan ilk kişilerden biri, belki de ilk kişi-
genel bakıştan sonra, sadece çeviriler yoluyla dir321. Kitabı, Roger Bacon’ın kaynaklarından
değil, ayrıca oluşturdukları kendi derleme- birisidir ve muhtemelen Albertus Magnus
leriyle Arap-İslam bilimlerinin özümsenme- tarafından da kullanılmıştır322.
sine yönelik katkıda bulunan dönemin bazı
Burada bir de Abraham bar Ḥiyya veya
bilginleri de dile getirilmelidir. Bu grubun
Savasorda (Arapça ṣāḥib eş-şurṭa, yani emni-
ilginç bir temsilcisi, 1138 -1142 yılları arasında
İspanya’da, 1143 yılında Toulouse’de yaşayan yet amiri) diye bilinen, 11. yüzyılın ilk yarı-
ve Chesterli Robert ile birlikte Kuran’ı tercü- sında Barselona’da yaşayan Yahudi bilgin
me eden Hermannus Dalmata veya bilinen de anılmalıdır. O doğrudan doğruya kendi
diğer adıyla Carinthialı Hermann’dır. Onun, Latince çevirileriyle değil, daha çok, birçok
astrolojik konulu bazı kitapları ve yukarıda Arapça kaynağın kendi sunumuyla içerik-
adı geçen Ebū el-Ḳāsım Mesleme b. Aḥmed lerini aktardığı İbranice kitaplarıyla etki-
el-Mecrītī (ö. 398/1007)’nin Ptoleme’nin pla- de bulunmuştur. George Sarton’a göre o,
nisfer [bir kürenin üzerinde bulunan verilerin Provence, İspanya ve İtalya Yahudilerinin
izdüşürümü] üzerindeki şerhinin318 çevirileri İslam bilimlerini Hıristiyan Avrupa’ya taşı-
yanında kendisinin yazdığı ileri sürülen bazı ma hareketinin ilk kamçılayıcılarından biri
kitapları319 ve De essentiis başlıklı, Chesterli
dir323. Abraham bar Ḥiyya’nın Arap-İslam Ḥuneyn b. İsḥāḳ328 (ö. 260/873) olduğunu
bilimlerinin Provence’de yeterince bilinme- ispatlamıştır. Gundissalinus’un en meşhur ve
mesinden yakındığını bilmekteyiz324. Ḥibbur önemli eseri De divisione philosophiae ’nin
ha-Meşiḥa ve-ha-Tişboret isimli eserinde çok büyük bir bölümü Ebū Naṣr el-Fārābī329
Arap cebri, geometrisi ve trigonometrisinin (ö. 339/950)’nin İḥṣā el-ʿUlūm’undan kopya
önemli bir bölümünü yüksek bir seviyede edilmiştir. Boethius gibi yazarların Latince
ortaya koymaktadır. Bu kitabın, Tivolili Plato eserlerini, İbn Sīnā ve el-Ġāzzālī’nin kitap-
(1141) tarafından Liber embadorum adıy- larını da kullandığı anlaşılmakla beraber, o
la yapılan Latince çevirisi yoluyla Abraham bu eserleri kaynak olarak zikretmemektedir.
bar Ḥiyya, Arap matematiğinin onun tara- Çok değerli bir çalışmasında Ludwig Baur330
fından işlenen elementleri daha önce başka Gundissalinus’un De divisione philosophiae
kanallar yoluyla Avrupa’ya ulaşmış olmasına adlı kitabının kaynaklarını araştırarak şu tes-
rağmen325 Avrupa matematik bilgisinin geliş- pitte bulunmuştur: Daha çok erken dönem-
mesinde oldukça önemli bir etkide bulun- lerde bunun el-Fārābī’nin bir eseri olabileceği
muştur Muhtemelen o, Arap müzik teorisinin tahmininde bulunulmuştur. «Esasında böyle
Avrupa’ya ulaşmasında da belirli bir rol oyna- Bir tahminin doğmuş olabilmesi, el-Fārābī’nin
mıştır326. kitabının (de scientiis / İḥṣā el-ʿUlūm)
Çeviri etkinlikleri çoğunlukla 1150-1200 yılla- Gundissalinus tarafından çok ayrıntılı bir
rı arasında gerçekleşen sonraki dönem çevir- şekilde kullanılmış olduğunu hesaba katan hiç
menlerinden Dominicus Gundissalinus’u kimseyi hayrete düşürmez»331. Baur bu kitabı
özümsemenin ilk temsilcisi olarak görebiliriz. [Gundissalinus’un] bir «serbest derleme» ola-
Çevirdiği eserlerden daha çok, çevirilerinden rak nitelemektedir332. « Gundissalinus’un bu
derlediği kitaplar yoluyla dikkati çekmek- derleme tarzındaki çalışma metodu, bize ne
tedir. Johannes Hispalensis ile birlikte İbn kadar yabancı ve yanlış gelse de, bizi şaşırtma-
Sīnā’nın eseri olarak tedavüle sürdüğü ve malıdır: Bu, genel olarak geç dönem Eski Çağ
yüzlerce yıl bu şekilde kabul edilen De celo ve Ortaçağ’ın metodudur... Ben bu tarz yazın-
et mundo isimli risale bağlamında Manuel sal faaliyet ile Eski ve Orta Çağ’ı Yeni Çağ’dan
Alonso Alonso327, bu eserin gerçek yazarının ayıran bilginin ve öğreti ödevinin felsefi anla-
yışı arasında çok sıkı bir bağlantı düşünül-
mesi gerektiğine inanıyorum». Orta Çağ’ın
düşünüş tarzına ilişkin şöyle diyor: «Orada,
323 Sarton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 206.
324 Bkz. Vernet, Juan: Die spanisch-arabische Kultur in
Orient und Okzident, Zürich ve Münih 1984, s. 197.
325 Sarton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 207; Le-
vey, Martin: Abraham bar Ḥiyya ha-Nasi, Dictionary of
Scientific Biography içerisinde, Cilt 1, New York 1970, s.
22-23.
326 Bkz. Farmer, H.G.: Clues for the Arabian influence Gundisalvo, Al-Andulus içerisinde (Madrid-Granada)
on European musical theory, Journal of the Royal Asia- 16/1951/37-47; Schipperges, H.: Die Assimilation der ara-
tic Society içerisinde (Londra) 1925, s. 61-80, özellikle s. bischen Medizin, a.y., s. 65.
71 (Tekrarbasım: H.G. Farmer, Studies in Oriental mu- 328 Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 247-256.
sic içerisinde, Cilt 1, Frankfurt 1986, s. 271-290, özellikle 329 a.e., Cilt 3, s. 298-300.
281); aynı yazar: The Jewish dept to Arabic writers on mu- 330 Baur, L.: Dominicus Gundissalinus, De divisione phi-
sic, Islamic Culture içerisinde (Haydarabad) 15/1941/59- losophiæ, Münster 1903 (Beiträge zur Geschichte der Phi-
63), özellikle s. 60 (Tekrarbasım: a.y., Cilt 1, s. 535-539, losophie des Mittelalters, Cilt 4, Heft 2-3).
özellikle s. 536). 331 a.e., s. 160.
327 Ḥunain traducido al latín por Ibn Dāwūd y Domingo 332 a.e., s. 161.
142 G İ R İ Ş
sağlam, objektif olarak gerçek, değiştirilemez olması gereken bir ikinci eserin» katıldığını
bir hakikat bilgisinin olabileceğine inanan tespit etmekte: «Bu eser Michaël Scotus’un
felsefeyle karşılaşmaktayız. Tüm bilimsel ilgi, Divisio philosophiæ isimli eseridir» demekte-
hedefi olarak gördüğü hakikat üzerine yoğun- dir. Bu kitaptan geriye kalan parçalar göster-
laşmaktır, mutlak kesinliğe sahip hakikatin mektedir ki bu, Gundissalinus’un kitabından
bulunmasına çalışılmaktadır. Bunlar [hakikat ve Arapça kaynaklardan oluşturulmuş bir
bilgileri] herkesin ortak malı olarak görü- derlemedir.
lüyor, kimin tarafından bulunduğu sorusu Arapça kaynaklarla ve içerikleriyle olan bu
önemli bulunmuyordu»333. ilişki tarzı, Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’da
Bu açıklama genel olarak Latin yazarlar için, resepsiyonu ve özümsenmesi tarihinde sade-
bir dereceye kadar da eski Yunanlar için ce Gundissalinus’da karşılaştığımız bir bilim-
geçerli olabilir; fakat bu yargıdan Arap-İslam tarihsel fenomen değildir. Bugün bizler, kay-
kültür dairesini müstesna tutmak gerekir. naklarla olan bu tür bir münasebeti o dönem
Şimdiye kadarki bilimler historiyografyasında kültür dünyasının özel yaklaşım ve ele alış
maalesef çok az önemsenen bir olgu, kaynak tarzı olarak görmeli ve buna göre değerlen-
belirtmenin Arap-İslam eserlerinin karakte- dirmeliyiz. Historiyografyaya düşen, arabistik
ristik bir özelliği olduğudur. Gerçi bu, Arap- araştırmaların katkısıyla Avrupa bilim tari-
İslam kültüründe de aşırmacılığın olmadığı hinin geleneksel tasavvurunu, özellikle 11.
veya bütün yazarların bu genel kurala uyduk- ve 13. yüzyıllar arasındaki dönemde, verilere
ları anlamına gelmez. dayanarak yeniden gözden geçirmektir.
Gundissalinus’un kaynaklarıyla, özellikle Arap-İslam kültüründe bilimlerin hemen
çeviriler yoluyla, belki de orijinallerinden hemen bütün alanlarda yaratıcı ilerlemeler
beslendiği Arap öncülerinin eserleriyle ilişki gösterdiği 12. yüzyılda, daha 10. yüzyılda baş-
tarzı, onları nasıl kullandığı, onun adını taşı- layan Arap eserlerinin ve Arapçaya uyarlan-
yan bütün çalışmalar için karakteristiktir334. mış Yunanca eserlerin Arapça’dan Latince’ye
Baur335 ayrıca, Gundissalinus’un «birçok ve İbranice’ye çevirilme süreci zirve noktasına
Arap yazar üzerine inşa edilen» De divi- ulaşmıştı. Cremonalı Gerhard adıyla bağlantı-
sione philosophiae isimli eserinin peşine, lı önemli gelişim belki de uzunca bir süre, sağ-
«muhtemelen XIII. yüzyılın başında doğan lam temellendirilmiş bir açıklamayı bekleyen
ve tam olarak aynı Arap karakterini taşıyor bilim tarihsel bir fenomen olarak kalacaktır.
1114 yılında İtalya’nın Cremona şehrinde
doğan bu bilgin, daha sonra Toledo’ya git-
333 Baur,
mişti ve ölene kadar (1187) orada çalışmıştı.
L.: Dominicus Gundissalinus, De divisione phi-
losophiæ, a.y., s. 315 vd.
Arap-İslam kültürüne ait eserlerin kuşkusuz
334 Ayrıca bkz. Bülow, Georg: Des Dominicus Gundissa- bu en büyük Latince çevirmeninin hayatı hak-
linus Schrift von der Unsterblichkeit der Seele, Beiträge kında hemen hemen hiçbir şey bilmemekte-
zur Geschichte der Philosophie des Mittelalters içerisinde yiz. Dönemin bütün çevirmenleri gibi muhte-
(Münster) Cilt 2, Heft 3, 1897, s. 1-38; aynı yazar: Des Do-
minicus Gundissalinus Schrift von dem Hervorgange der
melen o da ruhban sınıfındandı. Ölümünden
Welt (De processione mundi), a.y., Cilt 24, Heft 3, 1925, s. kısa bir süre sonra konulara göre düzenlenen
1-54; The treatise De anima of Dominicus Gundissalinus, çeviri eserleri listesi336 71 başlık içermekte-
ed. J.T. Muckle with an introduction of Etienne Gilson,
Mediaeval Studies içerisinde (Londra) 2/1940/23-103;
Sarton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 172-173;
Kren, Claudia: Gundissalinus, Dictionary of Scientific Bi-
ography içerisinde, Cilt 5, New York 1972, s. 591-593. 336 Ed. Boncompagni, Baldassarre: Dellavita e delle ope-
335 Dominicus Gundissalinus, De divisione philosophiæ, re di Gherardo Cremonese, traduttore del secolo duode-
a.y., s. 364, 365.
G İ R İ Ş 143
ihtimali yüksektir340. Orada kaydedilen eser- mamıştı. P. Kunitzsch342 genel olarak şu izle-
lerin sayısı tek bir çevirmen için çok büyük nimi edinmiş bulunuyor: Arapça’dan çıkan
görünmekte ve ele alınan alanların genişliği, ilk eserler Avrupa Ortaçağ’ında, anti-arabizm-
olarak 30 yaşlarında Cremona’dan Toledo’ya in başlangıcına kadar diğer eserlerden çok
gelip yerleşen bir kimsenin, dâhi bir bilgin daha yüksek bir otoriteye nail olmuştur.
bile olsa bu kadar çok eseri Latince’ye çevir- Gerçek çevirmenin kim olduğu sorusunu bir
miş olabileceğine inanmayı güçleştirmektedir. kenara bıraksak da, şu bulgu yine de varlığı-
Bu listede dikkati çeken bir başka husus da, nı korumakta: Cremonalı Gerhard’ın yaptığı
ileri sürülen çeviriler listesinde, Toledo’da
Öklid’in Elementler’i, Muḥammed b. Mūsā
Arapça’dan çevirilmiş olan 71 kadar eserin adı
el-Ḫārizmī’nin Cebir’i, el-Ferġānī’nin astro-
bulunmaktadır. Ayrıca bu listede bulunmayan
nomi elkitabı gibi daha önce birçok kez tercü-
başka çevirmenler tarafından Latince’ye akta-
me edilen eserlerin isimlerinin de burada kay-
rılmış eserler de vardır. Bunlar bir bütün ola-
dedilmiş olmasıdır. Ancak şöyle bir tahminde
rak değerlendirildiğinde Arap-İslam bilimle-
bulunabiliriz: Listede bulunan eserlerin belir-
rinin şimdiye kadar 12. yüzyıldaki resepsiyon
li bir kısmı gerçekten Cremonalı Gerhard’ın sürecinin kısmi bir tablosunu ortaya çıkar-
yaptığı orijinal çevirilerdir. Bunlara hacimli maktadır. Avrupa’da bilimlerin gelişiminde
ve gerçekten çok önemli bazı eserler dahil- bu sürecin önemi şimdiye dek tinsel bilimler
dir; Hippokrates ve Galen’in eserlerinin yanı historiyografyasında gerçekliğe uygun olarak
sıra Ptoleme’nin Almagest’i, İbn Sīnā’nın el- ortaya konulmamıştır.
Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb’ı ve ez-Zehrāvī’nin et-Taṣrīf
li-men ʿAcize ʿan et-Taṣnīf isimli eserinin 2) Sicilya ve Güney İtalya Üzerinden
cerrahi bölümü gibi. Cremonalı Gerhard’ın Giden Resepsiyon Yolu
Arapça’dan yaptığı çevirinin tamamlanma-
Heinrich Schipperges’in343, tıp alanındaki
sından yaklaşık 25 yıl önce, 1150’lere doğru
gelişimi anlatırken, resepsiyon hareketinin
Almagest anonim bir çevirmen tarafından “Güney İtalya’daki kültür merkezlerinden”
Sicilya’da doğrudan doğruya Yunanca’dan başlayıp “İspanya, Fransa ve İngiltere üze-
Latince’ye çevirilmişti. Bir araştırmacının rinden maceralı bir yolculuğun ardından yine
tahminine341 göre bu çevirmen Carinthialı eski kültür çevresine döndüğünü”, orada ilk
Hermann (Hermannus Dalmata) olabilir. resepsiyon dalgasının “Salerno okulu”ndan
Çevirmeni kim olursa olsun Yunanca’dan çıktığını, orada da Constantinus Africanus’un
yapılan bu tercüme Avrupa’da önem kazan- (yaklaşık 1015-1087) öncü rolü oynadığını
belirtir. Bu anlatım dikkate alındığında, 9.
340 Bkz. Kunitzsch, P.: Gerard’s translation of astronomi-
cal texts, a.y., s. 71.
yüzyıldan itibaren Kuzey Afrika’da yoğun
341 Bkz. Lemay, R.: Hermann de Carinthie, auteur de la
traduction «sicilienne» de l’Almageste à partir du grec 342 Kunitzsch, P.: Gerard’s translation of astronomical tex-
(ca. 1150 A.D.), La diffusione delle scienze islamiche nel ts, a.y., s. 73.
medio evo europeo. Convegno internazionale içerisinde 343 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Me-
(Roma, 2-4 ottobre 1984), Roma 1987, s. 428-484. dizin, a.y., s. 185.
G İ R İ Ş 145
bir şekilde geliştirilen tıp biliminin, hemen Bugün biz sadece ara sıra duymuş ve yeterince
sonraki İslam idaresi döneminde Sicilya’ya, bilgi sahibi bulunmuyorsak da, II. Roger İslam
Sicilya’dan da Kıta Avrupa’sına sıçrayıp sıç- dünyasının teknolojisinden ve orada yürütü-
ramamış olabileceği sorusu cevaplanma- len bilimlerden çok büyük ölçüde ilhamlar
yı beklemektedir. Unutmamak gerekir ki, almıştır. Örnek olarak, onun 1142 yılında
Akdeniz’in bu büyük ve merkezi adasının, 9. Palermo’da inşa ettirdiği su saati anılabilir.
yüzyıldan 1086 yılına kadar Arap idaresinde Bu saatten günümüze 87 cm. boyunda 49
yüksek bir kültürel ve sosyal seviyeye ulaşmış cm. eninde beyaz mermer tabakası kalmıştır.
olduğu şüphesizdir344. Bu tabaka şimdi asıl yerinde bulunmamakta,
Sicilya üzerindeki Arap egemenliğinin sona
Palermo’daki Palatina Cappella’sının girişin-
ermesiyle geçen iki buçuk asrın oluşturdu-
de duvara yerleştirilmiştir. Arapça, Yunanca
ğu yeni düşünce ve kültür, önemini hemen
ve Latince yazılmış yazıtta349 II. Roger’ın
yitirmemişti. Normanların üçüncü kralı II.
eserinin kanıtı vardır. E. Wiedemann’ın350
Roger (yönetimi 1130-1154)’in idaresinde
Almanca’ya çevirdiği Arapça yazıtta şöyle
Araplar hâlâ nüfusun büyük bir bölümünü
deniyor: «Majesteleri Yüce Kral Roger, Allah
oluşturuyorlardı345. «Roger birçok Arap çalış-
tırıyor ve böylelikle Arap kurumların yeniden günlerini uzatsın ve sancağını desteklesin,
organizasyonuna imkân tanıyordu. Sicilya’nın zamanı gözlemek için Sicilya’nın, Allah’ın
Müslüman idaresi tarafından tutulan kadas- koruduğu başkentinde 536 h. yılında bir alet
tro kayıtları yeni dönemde de Arapça olarak imal ettirdi». Roger tarafından yaptırılan saa-
tutuluyordu»346. tin ne tür bir saat olduğuna ilişkin soru hakkın-
«Mali idare organizasyonu gibi kraliyete bağlı da Arap Sicilya’yı çok iyi bilen Michele Amari
ipek imalatı da, Ṭirāz denilen daha önceki şuna işaret etmektedir: Arapça bir kaynakta
Arap sistemine bağlanıyordu. II. Roger’ın bulunan bir habere göre aynı dönemde Malta
Alman krallar için taçlanma sembolü olarak adasında Arap bir mühendis, hükümran için
hizmet gören paltosu da saraydaki Norman bir su saati yapmıştır. Bunda bir kız figürü
atölyesinin bir ürünüdür»347. saat başlarını göstermek için bir bilyeyi metal
«Roger’ın Palermo ve çevresinde sahip oldu- bir çanağın içine atmaktadır351.
ğu saraylar ve parklar, Arap zevkinden etki-
lenmiştir ve kısmen Arap mimari eserlerinin 349 Birçok kez yayınlandı, Arapça metin için bkz. Ama-
ri, M.: Le epigrafi arabiche di Sicilia, Bölüm 1, Palermo
ve tesislerinin kalıntılarından yapılmıştır. Bu 1875, s. 39.
eserler Sicilyalı Arap şairlere konu olmuş, 350 Auszüge aus arabischen Enzyklopädien und Ande-
onların beyitlerinde Roger, parkları ve saray- res (Beiträge zur Geschichte der Naturwissenschaften.
V), Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen So-
larıyla birlikte övülmüştür»348. zietät (Erlangen) 37/1905/392-455, özellikle s. 412-413
(Tekrarbasım: Wiedemann, Aufsätze içerisinde Cilt 1,
344 Literatür için bkz. Ṣikilliya, Encyclopedia of Islam içer- Hildesheim 1970, s. 109-172, özellikle s. 129, 130).
isinde. New Edition, Cilt 9, Leiden 1997, s. 582-591, ayrıca 351 Bkz. Zekeriyyāʾ b. Muḥammed el-Ḳazvīnī: Āsār el-
konuyla ilgili olarak bkz. Schack, Dietlind: Die Araber im Bilād ve-Aḫbār el-ʿİbād, Göttingen 1848 (Tekrarbasım:
Reich Rogers II., Doktora Berlin 1969. Islamic Geography serisi Cilt 198, Frankfurt 1994) s. 374;
345 Schack, Dietlind: Die Araber im Reich Rogers II., a.y., Amari, M.: Bibliotheca arabo-sicula, Leipzig 1857 (Tek-
s. 195. rarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 153, Frankfurt
346 a.e., s. 195. 1994), Arapça metin s. 142-143; Wiedemann, E.: Auszüge
347 a.e., s. 195. aus arabischen Enzyklopädien und Anderes, a.y., s. 413-
348 a.e., s. 196. 414 (Tekrarbasım: a.y., s. 130-131).
146 G İ R İ Ş
Arapça bir kitabın Sicilya’da yapılan bizim olarak 11. yüzyılın sonlarına doğru bütün
bildiğimiz en eski Latince çevirisi tahminen kültür mirasıyla, tarihi ve bilimsel eserleri ve
II. Roger’ın direktifiyle gerçekleşmiştir. Bu, başarılarıyla Hıristiyan-Latin kültürünün ege-
Eugenios adlı bir amiral (veya Emir, amira- menliğine geçmesi, bilim tarihinin en önemli
tus regis Siciliae) tarafından çevirilmiş olan tesadüflerindendir. 1085 yılında Kastilyalı VI.
Ptoleme’nin optik kitabıdır352. Sicilya’daki Alfons Toledo’yu aldı, 1091 yılında I. Roger
daha eski çevirilerin bilinmemesinin sebebi, Araplardan Sicilya’yı kopardı. Diğer yandan
muhakkak ki ada halkının büyük bir bölümü- 1099 dan 1291 yılına kadar, Suriye’nin büyük
nün buranın Hıristiyanlarca geri alınmasına bir bölümü ki bunların arasında Antakya
dek Arapça biliyor olmalarında yatmaktadır. ile Kudüs arasındaki kültür merkezleri de
Arap bilimlerinin resepsiyonu ve teşviki bakı- bulunmaktadır, fasılalarla birlikte yaklaşık
mından II. Roger büyük hizmette bulunmuş- 200 yıllığına, literatürde Doğu Latinleri ola-
tur. Çünkü onun direktifi sayesinde, destekle- rak da isimlendirilen Latin Haçlılar’ın eline
riyle ve bir dereceye kadar çalışmalara bizzat geçti. Yeni ele geçirilmiş, veya tekrar kazanıl-
katılmasıyla bir coğrafya eseri ve bir dünya mış bölgelerde işlenen bilimlerin resepsiyonu
haritası ortaya çıkmıştır. Bunlar, eş-Şerīf el- ve özümsenmesi sürecinde, Güney İtalya ve
İdrīsī’nin Nuzhet el-Müştāḳ fī İḫtirāḳ el-Āfāḳ
Suriye kültür merkezlerinin temsilcileri, Batı
adlı coğrafya kitabı ve büyük bir gümüş dis-
Avrupa kültür merkezlerindekilere nispetle
kin üzerine kazınan dünya haritasıdır. Bilim
önemli bir avantaja sahiptiler. 10. yüzyılda
tarihinin ilginç fenomenlerinden birisi de, bu
İspanya’da başlayan ve süreğen bir şekilde
kitabın 17. yüzyıla kadar Avrupa’da kayda
genişleyen hem çeviri faaliyeti hem de yeni
değer bir ilgi görmemiş olmasıdır. Buna kar-
elde edilen malzemenin özümsenmesi orada
şın dünya haritası Avrupa kartografyasını
uzun zamandan beri hayli ilerlemişti. Doğu
doğuşundan hemen kısa bir süre sonrasından
itibaren 18. yüzyıla kadar çok derinden etkile- Latinleri kendi açılarından, hem Avrupa kül-
miş görünüyor. tür merkezlerinde edinilen bilgileri kendileri-
Sicilya’da bu orijinal ya da Latince çeviri- ne mal etme, hem de, Arap-İslam kültür mer-
lerinde Arapça eserlerden gelen ilk tek tük kezleriyle 200 yıl süren temasları esnasında
teşvikler, eskiden beri tanınan fakat 11. yüz- orada bulunan fakat çok yeni katkılar olma-
yılın bitiminden itibaren tamamen yeni bir ları nedeniyle İspanya üzerinden Avrupa’ya
ilişki içinde olunan komşu kültür dairesinin ulaşamamış kaynaklara ve yapılan başarılı
kültür ve bilim miraslarının resepsiyon ve işleri tanıma imkânı buldular.
özümsenmesinde bir kuluçka devrinin ema- Batı ve Kuzeybatı Avrupa merkezlerinde 10.
releri olarak görülebilirler. Bugünkü bakış yüzyıldan beri sürdürülen ulaşılabilir, genel-
açısıyla yargılayabileceğimiz kadarıyla, Arap- likle klasik eserlerin çevirilme süreci -bu
İslam dünyasının üç önemli bilim ve kül- süreç 150 ila 200 yıl boyunca hayli genişle-
tür merkezinin hemen hemen eş zamanlı mişti- İtalya’ya varma yolu buldu. Güney
İtalya bölgesinde gerçekleştirilen çeviriler,
M. Steinschneider353, Ch. H. Haskins354 ve H.
352 Steinschneider, M.: Die europäischen Übersetzungen
aus dem Arabischen, a.y., s. 13; Haskins, C.H.: Studies in the
history of mediaeval science, New York 1924, s. 171; Sar- 353 Steinschneider, M.: Die europäischen Übersetzungen
ton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 346; L’optique aus dem Arabischen, a.y.
de Claude Ptolémée dans la version latine d’après l’arabe 354 Haskins, C.H.: Studies in the history of mediaeval sci-
de l’émir Eugène de Sicile, ed. A. Lejeune, Leiden 1989. ence, New York 1924, s. 155-193.
G İ R İ Ş 147
“Frenkler”le kastedilen onların Kralı açıklaması olarak ileri sürülen nem güneyde
Staufer hanedanından Alman Kayseri II. yoktur, çünkü güney bölgeleri kurak çölller-
Friedrich (dönemi 1212-1250)’dir, muhatab dir»359.
ise 626/1292 yılında bir uzlaşma sonrasında Üçüncü örnek olarak II. Friedrich’in «Sicilya
Kudüs’ü Friedrich’e terkeden Eyyubi sultanı soruları» olarak bilinen felsefi nitelik-
Nāṣireddīn Muḥammed el-Melik el-Kāmil li olanları verilebilir. II. Friedrich bu soru-
(d. 615-635/1218-1238)’dir. Friedrich’in böyle ları Muvahhidi hükümdarı ʿAbdulvāḥid
zor matematiksel bir probleme nasıl ulaştığı er-Rāşid (d. 630-640/1232-1242)’e yöneltmiş-
sorusunu bir tarafa bırakarak başka bir örnek tir. O dönemde Septe’de bulunan filozof-
veriyorum: sufi ʿAbdulḥaḳḳ b. İbrāhīm İbn Sebʿīn360
(613,614?-668,669?/1216-1270) bu soruları
II. Friedrich, el-Melik el-Kāmil’e doğa bilim-
yanıtlamakla görevlendirildi. Kayser’in ilk
lerine ilişkin yedi soru sordu ve bunların,
sorusu şuydu: «Bilge Aristoteles bütün eser-
bilginleri tarafından cevaplandırılmasını
lerinde dünyanın ezelden beri var olduğu-
istedi. Soruların bir kısmını bir fıkıhçı olan
nu söylemektedir. Kimse bunun onun görü-
Mısırlı Şihābeddīn Aḥmed b. İdrīs el-Ḳarāfī
şü olduğu konusunda kuşku duymadı. Eğer
(ö. 684/1285) doğa bilimsel başka sorularla
Aristoteles bunu ispatladı ise, ileri sürdüğü
birlikte Kitāb el-İstibṣār fī-mā Tudrikuhu el- deliller nelerdir?»
Ebṣār isimli bu konuya ayrılmış bir risalede İkinci soru şudur: «Metafiziğin amacı nedir?
muhafaza etmiştir358. II. Friedrich tarafından Eğer varsa, onu önceleyen bilimler neler-
sorulmuş sorulardan bazıları şunlardır: dir?»
«1) Kürek, mızrak vb. düz cisimlerin bir bölü- Üçüncü soru: «Kategoriler nedir? Ne tarzda
mü berrak bir suya sokulduğunda neden su değişik bilim dallarının anahtarı olarak hiz-
yüzeyine doğru kırılmış gibi görülür?» met ederler? Sayıları kaçtır? Artırılabilir veya
«2) Süheyl Yıldızı (Konopus) doğarken, azaltılabilirler mi? Burada hangi ispatlama
neden en yüksek durumunda bulunduğun- ve düşünme metotları göz önünde bulundu-
dan daha büyük görünür? Halbuki bu olayın rulur?»
Dördüncü soru: «Ruhun ölümsüzlüğü-
Yûnis, H. Suter: Beiträge zur Geschichte der Mathematik nün, eğer ölümsüz ise, delili nedir? Bilge
bei den Griechen un den Arabern içerisinde, ed. J. Frank,
Erlangen 1922, s. 1-8, özellikle s. 3 (Tekrarbasım: Islamic Aristoteles Afrodisiaslı Alexander karşısında
Mathematics and Astronomy serisi Cilt 77, s. 307-314, nerede durmaktadır?»
özellikle s. 309). Beşinci soru Peygamber Muhammed’in bir
358 Bkz. Wiedemann, E.: Optische Studien in Laienkrei-
sen im 13. Jahrhundert in Ägypten, Eder. Jahrbuch der hadisiyle ilgilidir361.
Photographie içerisinde (Leipzig) 27/1913/65-72 (Tek-
rarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Schriften, Cilt 2, 359 E. Wiedemann tarafından çevrilmiştir: Fragen aus dem
s. 710-717 içerisinde ve Natural Sciences in Islam serisi Gebiet der Naturwissenschaften, gestellt von Friedrich II.,
içerisinde, Cilt 34, s. 153-160); aynı yazar: Fragen aus dem dem Hohenstaufen, a.y., s. 484 (Tekrarbasım: Gesammel-
Gebiet der Naturwissenschaften, gestellt von Friedrich II., te Schriften, a.y., s. 790 ve Natural Sciences serisi, a.y., s.
dem Hohenstaufen, Archiv für Kulturgeschichte (Leipzig 174).
ve Berlin) 11/1914/483-485 (Tekrarbasım: E. Wiedemann, 360 Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 465, Suppl. Cilt 1, s.
Gesammelte Schriften, Cilt 2, s. 789-791 içerisinde ve Na- 844.
tural Sciences in Islam serisi içerisinde, Cilt 34, s. 173-175); 361 Bkz. Grabmann, Martin: Kaiser Friedrich II. und sein
Sayılı, Aydın M.: Al Qarāfī and his explanation of the rain- Verhältnis zur aristotelischen und arabischen Philosophie,
bow, Isis içerisinde (Brügge) 32/1940-47/16-26 (Tekrarba- M. Grabmann: Mittelalterliches Geistesleben. Abhand-
sım: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 34, s. 176-186).
G İ R İ Ş 149
Bir Arap prense yöneltilmiş doğa bilimsel, çekten alkışlanmaya değer. Daha önceleri
felsefi hatta teolojik sorular, Haçlılar’ın İslam tercih edilen, Haçlılar’ın Arap-İslam kültür
dünyasının önemli bir bölgesinde bulunma- bölgesi bilimlerinin ve tekniğinin resepsiyonu
ları yoluyla yerel kültür mirasıyla tanışma sürecinde kayda değer bir rolü olmadığını
sürecine ve bu mirası almalarıyla yepyeni bir savunan görüşe karşın çok önemli ilerleme-
resepsiyon ortamının doğduğuna ilişkin tek ler kaydedildi. Son yıllarda ulaşılan sonuç-
işaret değildir. Tinsel bakımdan zengin bu lar, yakın gelecekte bilimler historiyograf-
atmosfere II. Friedrich’in şahsi temayülü, yasında gerçeğe uygun bir tashihe ulaşılabi-
prenslerle ve bilim adamlarıyla özel olarak leceği yönünde ümit verici görünüyor. Eğer
buluşması hususi bir kalite kazandırmıştır. Raymond Mercier363 zengin içerikli çalışma-
Geçen son on yılda «Doğu Latinler»in sında, Haçlılar’ın, “matematiksel astronomi”
Filistin’deki varlıklarının bilimsel yanını bilgilerinin alınmasının aracıları olarak görü-
inceleyen birçok liyakatlı denemenin özel lemeyeceği kanaatine ulaşmış ise, bu bulgu
bilimsel toplantılarda yapılmış olması362 ger- astronomik kitapların çevirileri anlamında
anlaşılmalıdır. Bazı Haçlılar’ın İslam dünya-
sındaki ikameti esnasında orada bulunan alet-
lungen zur Geschichte der Scholastik und Mystik içerisin- lerden herhangi birisiyle karşılaşıp onu bera-
de, Cilt 2, München 1936, s. 103-137, özellikle s. 130-131 berinde Avrupa’ya götürmüş olduğu kesinlik-
(Tekrarbasım: Islamic Philosophy serisi, Cilt 80, s. 275- le farz olunabilir. Böylece Doğu Latinlerini
309, özellikle s. 302-303). II. Friedrich’in felsefi sorularına
ilişkin, Islamic Philosophy serisi, Cilt 80’de (Ibn Sabʿīn and birçok yönden aletlerin, el araç ve gereçleri-
his philosophical correspondence with the Emperor Frede- nin, silahların veya ilaçların imalinde ve kul-
rick II, Frankfurt 1999) bulunan diğer çalışmalar şunlardır: lanımında aracılar olarak nitelendirebiliriz.
Amari, Michele: Questions philosophiques adressées aux
savants musulmans par l’empereur Frédéric II, Journal Onlar bu araç ve avadanları kitapları okumak-
asiatique (Paris), 5ème série 1/1853/240-274; Mehren, la değil de, Suriye’deki ikametleri esnasında
August Ferdinand: Correspondance du philosophe soufi kişisel olarak ilişkilerle tanımışlardır. Haçlı
Ibn Sabʿîn Abd oul-Haqq avec l’empereur Frédéric II de
Hohenstaufen, publiée d’après le manuscrit de la Biblio- seferlerinin astronomi alanındaki olumlu yan-
thèque Bodléienne, contentant l’analyse générale de cette larından birisi olarak mesela, II. Friedrich’in
correspondance et la traduction du quatrième traité sur 629/1232 yılında el-Melik el-Kāmil’den (veya
l’immortalité de l’âme, Journal asiatique (Paris), 7 ème
série 14/1879/341-454; Ibn Sabʿîn: Correspondance phi- Mūsā b. Muḥammed el-Melik el-Eşref’den,
losophique avec l’empereur Frédéric II de Hohenstaufen, d. 629-635/1228-1237) hediye aldığı altın pla-
Cilt 1: Texte arabe publié par Şerafettin Yaltkaya. Avant netaryum [gezegen, güneş ve dünya dizgesini
propos par Henry Corbin, Paris 1941 (Études Orientales
Cilt 8); Massignon, Louis: Ibn Sabʿīn et la critique psycho- gösteren bir alet] verilebilir. «II. Friedrich
logique dans l’histoire de la philosophie musulmane, Mé- daha sonraları önemli ziyaretçilerine eşsiz bir
morial Henri Basset. Nouvelles études nord-africaines et değere sahip, güneş, ay ve yıldızların gizemli
orientales içerisinde, Cilt 2, Paris 1928, s. 123-130; Lator,
Esteban: Ibn Sabʿīn de Murcia y su «Budd al-ʿārif», Al- bir şekilde hareket ettiği planetaryumunu
Andalus içerisinde (Madrid ve Granada) 9/1944/371-417; gösterdiğinde, bunun Arap dostu Sultan’ın
Gabrieli, Francesco: Federico II de Sicilia e Ibn Sabʿīn de hediyesi ve bunun kendisi için oğlu ve varisi
Murcia. Las <Cuestiones sicilianas>, Miscelanea de estu-
dios árabes y hebraicos (Granada) 4/1954/31-64. olan Kral Konrad’dan sonra dünyadaki en
362 Örneğin Crusader and Muslims in twelfth-century Sy- değerli şey olduğunu söylemekten büyük bir
ria, ed. Maya Shatzmiller, Leiden 1993; Occident et Pro-
che-Orient: Contacts scientifiques au temps des Croisa-
des. Actes du colloque de Louvain-la-Neuve, 24 et 25 mars 363 East and West contrasted in scientific astronomy, Occi-
1997, ed. Isabella Draelants, Anne Tihon, Baudouin von dent et Proche-Orient içerisinde, a.y., s. 325-342, özellikle
den Abeele, Louvain 2000. s. 340.
150 G İ R İ Ş
biliminin ileri seviyede geliştirilmiş pusula- çalışmalarına yakın tarihli çalışmalarda işaret
sı da 15. yüzyılda Güney İtalya üzerinden edilmiş üç bilginden bahsedilecektir. Bunlar
Avrupa’ya ulaşmış görünüyor367. Cenevizli Antakyalı Stephanus (12. yüzyılın birinci yarı-
Christoph Kolombus’un ilk coğrafi keşif seya- sı), Fibonacci olarak tanınan Pisalı Leonardo
hatinde bu tür bir pusulayı yanında taşıdığı (yaklaşık 1170-yaklaşık 1240) ve Antakyalı
bilinmektedir368. Theodorus (ö. 1250)’dur.
Otomatlar, usturlaplar, saatler, silahlar ve Antakyalı Stephanus aslen Pisalıdır ve muh-
diğer araç-gereçlere dair bize ulaşan minya- temelen Haçlı Seferleri çerçevesinde amcası-
türlü Arapça el yazmaları ve bunların Latince- nın patrik olarak görev yaptığı Antakya’ya git-
İbranice çevirileri, Haçlı seferleri döneminde miş, orada Arapça öğrenmiş ve Constantinus
-ki bu dönem İslam dünyasında okuma arzu- Africanus tarafından tam olarak çevirilme-
sunun çok yüksek olduğu bir dönemdi- bu tür yen ʿAlī b. el-ʿAbbās el-Mecūsī (ö. 4./10.
kitaplar Doğu Latinleri’nin ilgilerini çekmiş yüzyılın son çeyreği)’nin çevirmenin kendi
ve böylelikle de Avrupa’ya gidebilme yolu eseriymiş gibi tedavülde bulunan elkitabını
bulmuş olmalıdır. İllustrasyonlu eserlerden yeniden çevirme işini üstlenmiştir. Çok büyük
etkilenmek için bunların metinlerinin anlaşıl- bir olasılıkla Stephanus ilk olarak Antakya’da
ması her zaman zorunlu değildi. Arap-İslam orijinalini gördüğünde Liber pantegni’nin
bilimlerinin Hıristiyan Avrupa kültüründe- Constantinus Africanus’un telifi olmadığını
ki resepsiyonuna yönelik gelecekteki araş- fark etmişti369. Liber Mamonis370 isimli bir
tırmalar çerçevesinde bana, her iki kültür başka kitapta Stephanus Arap bilimlerinin
çevresinden geriye kalan eserlerin bu bakış özümseyicisi olarak belirmektedir. Bu ast-
açısıyla karşılaştırılmaları pek ümit verici geli- ronomi kitabında, bir Arap öncüsünü, ismi-
yor. Conrad Kyeser (1405), Mariano Taccola ni zikretmese de, takip ettiğini söylemek-
(1433), Leonardo da Vinci (1519), Georgius ten çekinmemektedir. İlginç olan rakamların
Agricola (1556), Agostino Ramelli (1588) Arapça tarzında verilmeleridir371.
ve Fausto Veranzio (1615) gibi yazarların
illustrasyonlu Latince ve İtalyanca eserlerinin
yer yer yaptığım konsültasyonunda, Arapça
kaynaklardan geniş çapta etkilenmiş olmaları 369 Bkz. Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen
gerektiği kanaatine ulaştım. Medizin, a.y., s. 34-37; Bkz. Talbot, Ch.H.: Dictionary of
Scientific Biography içerisinde, Cilt 13, New York 1976,
Arap-İslam bilimlerinin resepsiyon ve özüm- s. 38-39; Burnett, Charles: Antioch as a link between Ara-
senmesinin İtalya üzerinden geçen ikinci bic and Latin culture in the twelfth and thirteenth centu-
ries, Occident et Proche-Orient: Contacts scientifiques au
yoluna dair belirli bir tasavvuru oluşturmak temps des Croisades. Actes du colloques de Louvain-la-
için sunulan misallere, son olarak, etkileri ve Neuve, 24 et 25 mars 1997 içerisinde, ed. I. Draelants, A.
Tihon und B. van den Abeele, [Turnhout:] Brepols 2000,
s. 1-78, özellikle s. 6.
370 Haskins, C.H.: Studies in the history of medieval sci-
Horst, Eberhard: Der Sultan von Lucera. Friedrich II. und ence, New York 1924, s. 98-103; Burnett, Charles: Antioch
der Islam, Freiburg vd. 1997, s. 46-49. as a link between Arabic and Latin culture in the twelfth
367 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 252, 325. and thirteenth centuries, a.y., s. 13.
368 a.e., Cilt 11, s. 253; Balmer, Heinz: Beiträge zur Ge- 371 Bkz. Lemay, R.: De la scolastique à l’histoire par le
schichte der Erkenntnis der Erdmagnetismus Zürich 1956, truchement de la philologie: itinéraire d’un médiéviste en-
s. 79 vd.
152 G İ R İ Ş
12. yüzyıl Hıristiyan bilginleri arasında İncil kaynaklarının konu ve malzemelerini, –ken-
araştırmaları için Yunanca ve İbranice teşvik dinden problemler eklediği ihtimali inkar
edilirken Stephanus, kişinin hem beden hem edilememekle beraber– hayrete düşürücü
de ruhu için gıda bulabileceği arabica veritas bir ahenkte kompoze ederek Latin okuyucu-
(Arap bilimleri gerçeği)’dan bahsetmekte- ya taşımasında görülebilir. Bu çalışmada o
dir372. elbette Arap-İslam matematiğinin kendisinin
Pisalı Leonardo Fibonacci373, Antakyalı malumu olan önemli bütün sonuç ve prob-
Theodorus ile birlikte Kayser II. Friedrich’in lemlerini ele almış değildir. Sunumunun yük-
bilginler halkasındadır ve «Hıristiyan batının sek kalitesi aritmetik ve onluk değer sistemi
ilk büyük matematikçisi» olarak kabul edilir. temelindeki cebirle alakalıdır.
Fibonacci görüldüğü kadarıyla sıfır kavramını
1192 yılından beri Bugia (Bicāye, bugünkü
cephirum şeklinde Arapça ṣıfr kelimesinden
Cezair’de)’da bulunan Pisa ticaret koloni-
almış ilk matematikçidir (bundan da italyanca
si başkanının oğlu olarak Arap bilginlerle
zero olmuştur)374.
temasa geçmek için ya babasının eşliğin- 1202 yılında sayılarla paydaları ayıran kesir
de ya da yalnız başına Mısır’a, Suriye’ye, çizgisi ilk olarak onda görülüyor. Bundan
Yunanistan’a, Sicilya’ya Güney Fransa’ya onun kesir çizgisini Batı Arap matematikçile-
seyahat imkanı bulmuştu. Pisa’ya geri dön- rinden öğrendiği sonucuna varılabilir, mese-
dükten sonra aritmetik, cebir ve geometri- la kesir çizgisi Ebū Zekeriyyāʾ Muḥammed
ye dair beş kitap yazdı. Bunlar konuların- b. ʿAbdullāh b ʿAyyāš el-Ḫāṣṣār375 (6./12.
da Latince yazılan ilk eserler olmasalar da yüzyıl)’da kendini gösteriyor376.
canlılıkları ve çok yönlülükleriyle kendileri- Leonardo’nun Avrupalı çağdaşlarına göre
ni göstermektedir. Bu eserlerin özel önemi, çok daha yüksek bir matematik seviyesine
yazarının birinci ve ikinci dereceden denk- ulaşmasının açıklaması, onun bir yandan
lemleri kendi dönemine kadar bilinmeyen Arap-İslam ülkelerinde nispeten uzun sayı-
bir mükemmellikte ve açıklıkta ele almasıdır. labilecek ikameti sırasında Avrupa’ya henüz
Hiç kuşku yok ki onun kullandığı kaynaklar ulaşmayan kaynaklarla tanışabilmesinde,
diğer yandan da Arap-İslam matematikçile-
Arapça eserlerin çevirileridir. Ayrıca Pisalı
riyle temasında dersler ve tartışmalarla çok
Leonardo’nun Cezair’deki ikameti esnasında
özel bir tarzda konuyu kavrayışını keskin-
ve diğer Arap ülkeleri ziyaretinde matematik
leştirme şansına sahip olmasında aranabi-
eserlerini orijinallerinden tanımış ve sonra lir. Leonardo’nun özel durumunu Raymond
Pisa’ya beraberinde getirmiş olması ihtimal
dışı değildir. Arap matematiğinin resepsiyo-
nu ve özümsenmesi tarihindeki yeri, Arapça
374 Bkz. Juschkewitsch, A. P.: Geschichte der Mathematik
im Mittelalter, Basel 1964, s. 351.
375 Bkz. Suter, H.: Die Mathematiker und Astronomen der
tre Europe et Islam, La diffusşone delle scienze islamiche Araber und ihre Werke, Leipzig 1900, s. 197-198.
nel medio evo europeo. Convegno internazionale dell’Ac- 376 Suter, Heinrich: Das Rechenbuch des Ebû Zakarîjâ
cademia Nazionale dei Lincei içerisinde, Ror 1987, s. 399- el-Ḥaṣṣār, Bibliotheca mathematica içerisinde (Leipzig)
535, özellikle 471-472; Burnett, Ch.: a.y., s. 13 3. seri, 2/1901/12-40, özellikle 19 (Tekrarbasım: Islamic
372 Burnett, Ch.: a.y., s. 18-19. Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 77, s.
373 Bkz. Vogel, Kurt: Dictionary of Scientific Biography 322-360, özellikle 339); Juschkewitsch, A. P.: Geschichte
içerisinde, Cilt 4, New York 1971, s. 604-613. der Mathematik im Mittelalter, Basel 1964, s. 366.
G İ R İ Ş 153
lik özelliğinin Haçlılar’ın hakimiyetinde de richs II. zu zeitgenössischen Gelehrten des Ostens und
Westens, insbesondere zu dem arabischen Enzyklopädisten
devam ettiğini gösteren ilginç bir sunum- Kemāl ed-din ibn Yûnis, a.y., s. 8 (Tekrarbasım: a.y., s. 314)
çok az değişiklikler yapılmıştır. İngilizce çevisirisi, Burnett,
Ch.: Master Theodore, Frederick II’s philosopher, Frede-
rico II e le nuove cultur. Atti del XXXI Convegno storico
internazionale, Todi, 9-12 ottobre 1994, Spoleto 1995, s.
377 East and West contrasted in scientific astronomy, a.y., 225-285, özellikle s. 228-229.
s. 326. 380 Bkz. Burnett, Ch.: Master Theodore, a.y., s. 232.
154 G İ R İ Ş
İbn Sebʿīn’e matematiksel, doğa bilimsel ve Sanatına Dair») adlı zarif bir eseri kaleme
felsefi sorular yollamasında önemli ölçüde almış olması şaşırtıcı değildir.
etkili olduğu söylenebilir. Bu bağlamda Pisalı
Leonardo’nun Theodorus’la matematik- 3) Resepsiyonun Bizans Üzerinden
sel problemler hakkında yazışmış olmaları Giden Yolu
manidardır. Leonardo ona, birinci derece-
den belirsiz denklemlerle ilgili problemler Arap-İslam bilimlerinin bu resepsiyon yolu
içeren bir mektup yollamıştır: «Theodorus İslam dünyasının merkezinden ve doğusun-
da Leonardo’ya ikinci dereceden belirsiz ana- dan Bizans’a oradan da Avrupa’ya uzan-
litikten bir problem yolladı. Bu problemi maktadır. Yaklaşık 130 yıl önce Herman
Leonardo Liber quadratorum isimli eserinde Usener385 Arapça ve Farsça eserlerin Avrupa
çözdü»381. kütüphanelerindeki Bizans tercümelerine
Kuşkusuz Theodorus Arapça eserler hak- dikkat çekmişti386. Bunun ardından bilimsel
kındaki bilgilerin Sicilya ve Güney İtalya’da araştırmalar zaman zaman Arapça kitapların
yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Onun Bizans Yunancası çevirileri sorusuna ilgi gös-
Kayser için bir şahincilik kitabını Latince’ye terdi. Mesela bir fabl koleksiyonu olan Kelīle
çevirdiğini bilmekteyiz. Bu eser Moamin382 ve Dimne’nin Symeon Seth387 (11. yüzyılın
adıyla günümüze ulaşmıştır ve büyük ölçüde sonu) tarafından, ʿAbdullāh b. Muḳaffaʿ (ö.
veterinerlik karakteri taşımaktadır. Arapça 369/979)’nın orta Farsça’dan derlediği Arapça
orijinalinin (ki bugüne kadar bulunamamış- versiyonuna göre yapılmış çevirisi ve Aḥmed
tır), çeyrek yüzyıl sonra X. Alfons’un direk- b. İbrāhīm İbn el-Cezzār388 (ö. 369/979)’ın tıp
tifiyle İspanyolca’ya çevrilmiş olan Arapça eseri Zād el-Musāfir’in çevirisi -ki bu eserin
“şahincilik kitabı”nın orijinalle383 çok sıkı çevirmeninin diğer Arapça kaynakları bildiği
bir yakınlıkta bulunduğu tahmin olunabi- anlaşılmakta389- örnek gösterilebilir.
lir. Kayser’in bu ve diğer kaynaklar yanında
Uzun bir fasıladan sonra Arap-İslam bilim-
kendi tecrübelerine dayanarak ve kendi ifa-
lerinin Bizans’ta bilinmesine ilişkin soru,
desiyle «büyük bir masrafla» sarayına getirt-
özellikle Otto Neugebauer’in bir Vatikan el
tiği Arap şahincilerin de etkisiyle De arte
yazmasında bir astronomi kitabının Yunanca
venandi cum avibus384 («Kuşlarla Avlanma
çevirisinde gezegenlerin çifte ek yörüngele-
381 Suter, H.:Beiträge zu den Beziehungen Kaiser Friedri-
chs II., a.y., s. 8 (Tekrarbasım: a.y., s. 314).
382 Die Falkenheilkunde des «Moamin» im Spiegel ihrer
volgarizzamenti. Cilt 1: Glessgen, Martin-Dietrich: Editi- 385 Ad historiam astronomiæ symbola, Bonn 1876.
on der neapolitanischen und der toskanischen Version mit 386 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 57.
philologischem Kommentar, Tübingen 1996 (Zeitschrift 387 Bkz. Krumbacher, Karl: Geschichte der byzantinischen
für romanische Philologie, Beiheft 269); Krş. Burnett, Litteratur von Justinian bis zum Ende des Oströmischen
Ch.: a.e., s. 239. Reiches /527-1453), 2. Baskı, Münih 1897 (Tekrarbasım:
383 Muḥammed b. ʿAbdullāh b. ʿÖmer İbn el-Bāzyār (3./9. Newe York 1970) s. 896; Sarton, G.: Introduction…, a.y.,
yüzyıl, Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 193, Cilt 7, s. 154, Cilt 1, s. 771.
329); İspanyolca çeviri: Libro de los animales que cazan, 388 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 304-307.
ed. J.M. Fradejas Rueda, Madrid 1987; Burnett, Ch.: a.e., 389 Bkz. Daremberg, Charles: Recherches sur un ouvrage
s. 240. qui a pour titre Zad el-Mouçafir, en arabe, Éphodes, en
384 Birçok edisyonu ve tıpkıbasımı vardır, en eski edisyonu, grec, Viatique, en latin, et qui est attribué, dans les textes
Willemsen, Carl Arnold: Friderici Romanorum Imperato- arabes et grecs, à Abou Djafar, et, dans le texte latin, à
ris Secundi De arte venandi cum avibus, 2 Cilt, Leipzig Constantin, Archives des missions scientifiques et littérai-
1942; Tıpkıbasım Graz 1969, esere yapılmış yorumlardan res, choix de rapports et instructions (Paris) 2/1851/490-
oluşan cilt, Willemsen, C.A.: Kaiser Friedrich der Zweite, 527, özellikle 505 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi
Über die Kunst mit Vögeln zu jagen, Frankfurt 1970. içerisinde Cilt, 39, s. 1-38, özellikle s. 16).
G İ R İ Ş 155
rinin modelini bulmasından sonra390, bilim ölçüde genel kabulden ve ne ölçüde karşı
tarihçilerinin dikkatini çekti. Bu, o zaman koymaktan bahsedilebilir? Kendisiyle birlikte
birkaç yıldır ispatlanan ve Kopernik’in, Louvain’deki araştırmacılar, Bizansların bu
Ptoleme’nin Almagest’i yoluyla gezegenlerin yoldaki davranışını iki evreye ayırmaya mey-
zedelenmiş olan aynı zaman içerisinde daima letmişlerdir: İlk evrenin 9. yüzyıldan 13. yüz-
aynı uzaklıkları geride bıraktıkları prensibini yıla kadar, ikinci evrenin ise 13. yüzyıldan 14.
yeniden sağlama denemesindeki Arap-İslam yüzyıla kadar devam ettiğini düşünüyorlar.
astronomlarının etkilerine ilişkin soruyu İkinci evre bilimsel alanda, Arap-İslam bilim-
cevaplandırma yolunu açtı391. leriyle temasın kesin bir rol oynadığı bir tür
Otto Neugebauer’in392 ve E.S. Kennedy’nin393 Rönesans’ın meydana geldiğini düşünüyor-
ön çalışmalarının ardından, sonraki dönem lar395. Mogenet’ye göre «geleneksel» olarak
araştırmacıları, İslam astronomisinin en yeni nitelediği ve astronominin astrolojiden daha
gezegen teorileri hakkında, ilgili Arapça ve az ilgi gördüğü ilk evrede de İslam bilimleri
özellikle Farsça kitapların Bizans versiyon- etkilerini göstermiştir396. Mogenet’nin ardı-
ları üzerinden Avrupa’ya ulaştıkları kanaa- lı Anne Tihon ilk evredeki astronomik ve
tine varmışlardır. O zamandan beri David astrolojik uğraşıların karakterleştirmesinde,
Pingree (Brown University), Joseph Mogenet iki akımdan bahsederek belirli tarzda bir
(Louvain) ve ardılı Anne Tihon ( Louvain) ayrımsayıcı bakış açısına ulaşmıştır. İlk akım
tarafından yapılan birçok araştırma-inceleme gerçekten bazı bilgi unsurlarını almakla kal-
ve metin edisyonları Arap astronomisinin ve mıştır. İkinci akımın belirleyici özelliği ise,
astrolojisinin Bizanslılardaki resepsiyonuna İslam astronomisinde oluşturulan çizelgele-
dair bilgimizi kayda değer ölçüde genişlet- rin alınmasıdır397.
miştir. Şu anki bilgimize göre, Bizanslıların Arap
1976 yılına kadar kazanılmış sonuçla- astronomisiyle tanışıklıklarına yönelik en
rı ortaya koymaya yönelik bir denemesin- eski kanıt 1032 yılından Almagest’e yapıl-
de Mogenet394 kendine şu soruyu sormakta- mış şerh-haşiye karışımı yorumlardır398. Bu
dır: 9. ve 14. yüzyıllar arasında Bizanslıların çalışmanın anonim yazarı, Ptoleme astro-
Arap astronomisine karşı tutumunda ne nomisiyle «yenilerin» (νεώτεροι) astronomi-
si arasında -ki bundan Arap astronomları-
nı kasdetmektedir- bir karşılaştırma girişi-
390 Bkz. Kennedy, Edward S.: Planetary
minde bulunmaktadır399. Yazar Άλίμ adında
theory in the me-
dieval Near East and its transmission to Europe, Oriente
e Occidente in medioevo: filosofia e scienze. Convegno
internazionale içerisinde, [Roma] 9-15 aprile 1969, Rom
1971, s. 595-604, özellikle s. 602. 395 a.e., 46.
391 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 55. 396 a.e., 48 vd.
392 Studies in Byzantine astronomical terminology, Phila- 397 Les textes astronomiques arabes importés à Byzance
delphia 1960 (Transaction of the American Philosophical aux XIe siècles, Occident et Proche-Orient: Contacts
Society, Cilt 50, Kısım 2). scientifiques au temps des Croisades, a.y., s. 313-324, özel-
393 Late medieval planetary theory, Isis içerisinde (Balti- likle s. 316.
more) 57/1966/365-378. 398 Mogenet, J.: Une scolie inédite du Vat. Gr. 1594 sur
394 L’influence de l’astronomie arabe à Byzance de XIVe les rapports entre l’astronomie arabe et Byzance, Osiris
siècle, Colloques d’histoires des sciences I (1972) et II içerisinde (Brügge) 14/1962/198-221.
(1973) içerisinde. Université de Louvain, Recueil de tra- 399 Tihon, Anne: L’astronomie byzantine (du Ve au XVe
vaux d’histoire et de philologie, série 6, 9/1976/45-55, özel- siècle), Byzantion içerisinde (Brüksel) 51/1981/603-624,
likle s. 45. özellikle s. 611.
156 G İ R İ Ş
Avrupa’da 10. yüzyıldan beri rastlandığı gibi gelişim hareketi sekteye uğramakla kalmamış
bir kuş formunda (en-Nasr el-Vāḳiʿ = düşen aynı zamanda o döneme değin oluşturulan
kartal) tasvir edilmiştir413. İkincisi, Bizans literatür ortadan kaybolmuştur414. Fakat 13.
(=Konstantinopel)’ın enlemi olarak verilen yüzyıldan 14. yüzyıla geçiş dönemecinde Arap-
41° değeri, usturlabın iç diskinde bulunan Fars bilimine yönelik yeni bir ilginin kendini
tarihi şüpheli kılmaktadır. Bizans’ın Ptoleme belirgin kılması için çok uzun zaman geçmesi
Coğrafya’sındaki enlemi 43° dir ve erken gerekmedi. Bu sefer Konstantinopel’e götü-
dönem Arap coğrafyacılarında ise 45° dir ve ren yol doğudan gelmekteydi.
ilk kez 13. yüzyılın sonuna doğru 41° olarak Bağdat’ın 656/1258 yılındaki ele geçirilme-
(bugünkü değeri 41° 02‘ dır) düzeltilmiştir. sinden hemen sonra, Cengiz Han’ın torunu
Üçüncü olarak, usturlabın (ana parça diye Hülagu, Urmiye Gölü’nün yaklaşık 30 km.
adlandırılan kısmının) arka yüzünde dörtlü güneydoğusunda bulunan Merāġa kentine
bir tanjant quadrantı vardır ve kenardaki yerleşti ve orada evrensel bilgin Naṣīreddīn
cetvelle birlikte üst üste bindirilişi ile, daha eṭ-Ṭūsī’nin idaresinde özel olarak inşa edil-
sonra müdahale eden bir el tarafından işlen- miş yapısıyla büyük bir gözlem evi kur-
diği izlenimi uyandırmaktadır. Bu esnada, durdu (Katalog II, 28). Moğol döneminde
Ḥabeş (3./9. yüzyıl)’den beri bilinen tanjant Merāġa önemli bir Hıristiyan nüfusa sahip-
fonksiyonu ilk kez 11. yüzyılın ilk yarısından ti ve Bizans idaresinde bulunan Karadeniz
itibaren tanjant quadrantı olarak usturlabın kıyısındaki Trapezunt’la (Trabzon) ve bu
arka yüzünde karşılaşılmaya başlamıştır. Sabit şehir üzerinden Konstantinopel ile canlı bir
yıldız isimlerinin Almagest’tekilerle örtüşmesi ilişki içerisinde bulunuyordu. Bu şehirlerle
ve Arapça olmaması bu usturlabın yaşı için olan münasebet, Hülagu’nun ardılı Abaḳa
bir dayanak teşkil etmez. Bizanslılar uzun Han 663/1265 yılında Tebriz’i başkent ilan
zamandan beri Almagest’e ve verdiği bilgilere ettiğinde daha da büyüdü. Evrensel bilgin
yabancı değillerdi. Örümcek (ʿankebūt) diye Reşīdeddīn Faḍlallāh eṭ-Ṭabīb (ö. 718/1318)
adlandırılan ön diskle 14 yıldızın pozisyonla- burada İlhanlı Ġāzān (694-703/1295-1304)
rında esas olarak alınan burçlar dairesindeki ve Olcaytu (703-716/1304-1306) idaresi altın-
kesişme noktasının kesişme değeri olarak 66 da vezir-i azam olarak çalıştığı dönemde
yıl için 1° lik değer, Yunan değil Arap-İslam Tebriz önemli bir bilim merkezine dönüştü.
kökenlidir. Kısacası bu usturlap, stilinde ve Düşünce tarihinin en önemli şahıslarından
ayrıntılı unsurlarında tamamen Arap-İslam olan Reşīdeddīn, döneminin sadece efsanevi
dünyasının malıdır. Burada «Bizanslı» olan bir şahsiyeti olmakla kalmadı, aynı zamanda
sadece kazınan isimlerin ve diğer ifadelerin Tebrizi, doğudan ve batıdan gelen bilginle-
dilidir. Bu durum, o dönemdeki Bizans astro- rin bir vatanı ve farklı kültür tamsilcilerinin
nomi yazınının karışık kökenli ve tarihe aykırı buluşma noktası gördükleri bir dünya kenti ve
karakterini göstermektedir. bilim-sanat merkezi yaptı. Bize ulaşan eserle-
11. ve 12. yüzyılda Arap dilindeki astrono- ri kentin kültürel ve bilimsel hayatına ilişkin
mik çalışmaların Bizans’a girme sürecinin canlı bir tablo sunmaktadır.
gerçekten başarılı bir şekilde yürümesinden Şehrin bizzat Reşīdeddīn tarafından inşa etti-
sonra Konstantinopel’de kurulan Latin Haçlı rilen Rebʿ-i Reşīdī veya Şehristān-i Reşīdī
Devleti (1204-1261) yüzünden sadece diğer kısmı hakkında yine onun tarafından yapılan
413 Kunitzsch,
Paul ve Smart, Tim: Short guide to modern
star names and their derivations, Wiesbaden 1986, s. 43- 414 Bkz. Tihon, Anne: Les textes astronomique arabes
44. importés à Byzance, a.y., s. 324.
158 G İ R İ Ş
astronomide süreğen ve uzun yıllar süren nımı temin edebilen bir Arap filolojisiyle
gözlem uygulaması, eleştirinin önemi, kaynak karşı karşıyayız. Çok erken dönemde gelişen
kullanırken alıntı yapılan kaynağı tam olarak bir filoloji ile yakın işbirliği olmaksızın, 3./9.
vermek, öncüllerin başarılı işlerini takdirle yüzyılın ilk yarısından Yunanca eserlerin
anmak, gelişme-ilerleme kanunu vb. gibi. Bu Arapça’ya çevirilerinde tanıdığımız müke-
yönlere, İslam’da yaratıcılığın son bulmasına mellik ve egemen tavır düşünülemezdi.
ilişkin sorunun ele alındığı bir sonraki üçüncü Bilim tarihinin en hayrete düşürücü olgula-
bölümde sadec kısaca dokunulacaktır. rından birisi de, kimya ve simyada hemen bir
Akdeniz bölgesinin önemli bir bölümünün yüzyıl sonrasında resepsiyon ve özümseme
ve İran’ın Hicri 1. yüzyılın (m. 7. yüzyıl)
evresinin sonlanması ve yaratıcılığa dönüşe-
ilk yarısında fethedilmesiyle Müslümanlar,
bilmiş olmasıdır.
hemen hemen bütün önemli kültür merkez-
Doğa bilimsel diğer disiplinlerin birçoğunun
lerini kendi egemenlikleri altına alma imka-
resepsiyon ve özümseme süreci 2./8. yüzyılın
nına sahip oldular. O dönemin kültür taşıyı-
sonuna doğru o kadar ilerlemişti ki, hemen
cılarının, ister Hıristiyan, Yahudi, Sabii veya
Zerdüşt olsunlar ve İslam’ı kabullenmiş olsun hemen onlar da yaratıcılığın eşiğinde bulun-
ve ister olmasınlar, fatihlerle birlikte yaşaya- maktaydılar. Bu süreçle birlikte yüksek nite-
bilmiş ve bilimsel çalışmalarını sürdürebilmiş, likte geniş nicelikte bir tinsel bilimler gelişimi
hatta yeni efendileri tarafından teşvik görmüş yaşandı. Franz Rosenthal’in bir başka bağ-
olmaları ile bilimler tarihi için doğmuş olan lamda vurguladığı gibi, İslam «eğer ta başlan-
büyük şansın önemi tam anlamı ile değerlen- gıçtan itibaren bilimin ( ilm) rolünü dinle bağ-
dirilemez. İslam dünyasında farklı kültür ve lantılı ve bütün bir insan hayatının itici gücü
din mensuplarının geniş ölçüde uyumlu birlik- olarak ön plana çıkartmamış olsaydı» elbette
te yaşayışları temelinde, Avrupa Ortaçağ’ının bu tür bir yükseliş düşünülemezdi. Yabancı
bu biçimiyle tanımadığı bir öğretmen-öğrenci bilim mirasının hızlı bir şekilde alınıp benim-
ilişkisi doğdu. Bu durum, hızlı ve sağlam bir senmesi ve süreğen olarak şekillendirilmesi
öğrenime sebep oldu, bilimsel aşırmacılığı büyük ölçüde, eski kültür mensuplarının ken-
önledi ve böylece yüzyıllar boyunca süren dilerini başlangıçtan itibaren Müslümanlar
İslam bilim anlayışının en önemli özellikle- tarafından kabul edilmiş ve değer verilmiş
rinden birisini oluşturdu. Arap-İslam kül- olarak hissedebilmeleriyle bağlantılıdır.
tür çevresinin bu güçlü yanının, 16. yüzyılın Şimdiye kadar elde edilen bilimsel araştırma
başlangıcına kadar resepsiyon ve özümseme sonuçlarına göre şu hükümde bulunabiliriz:
sürecinde Latin dünyasında eksik olmasını Doğa ve matematiksel bilimler alanında yara-
belki de ilk olarak Raymond Mercier428 dile
tıcılık 3./9. yüzyılın ortalarında –bazı durum-
getirmiştir.
larda daha da erken– başlamış, resepsiyon ve
Daha 2./8. yüzyılda mükemmel bir gelişim
özümseme süreci ise bu yüzyılın sonuna doğru
seviyesine ulaşan, diğer disiplinlerin kurul-
tamamlanmış görünüyor. Yaratıcılık bütün
masında ve geliştirilmesinde gerekli dona-
bilim dallarında, gerçi her zaman tekdüzelikle
çizgisel olmasa da izlenebilir bir yoğunlukta
ve hatta yeni bilim dallarının temellerini ata-
428 East and West contrasted in scientific astronomy, Occi-
dent et Proche-Orient içerisinde, a.y., s. 325-342, özellikle rak 15. yüzyıla, bazı dallarda ise 16. yüzyılın
s. 340. sonuna kadar devam etmiştir.
162 G İ R İ Ş
son üç yüz yılın Avrupa merkezli düşünüşüy- bliotheken zum Arabismus des lateinischen Mittelalters,
Sudhoffs Archiv içerisinde (Wiesbaden) 52/1968/3-29,
le tekrar güçlendirilmektedir. Antiarabizm özellikle s. 27-28; aynı yazar: Arabische Medizin im Mit-
konusunda öğretici bir sunumu Heinrich telalter, a.y., s. 150.
433 Handschriftenstudien, a.y., s. 22.
434 a.e., s. 27.
435 Zur Wirkungsgeschichte des Arabismus in Spanien,
429Schipperges, H.: Arabische Medizin im lateinischen Sudhoffs Archiv içerisinde (Wiesbaden) 56/1972/225-254,
Mittelalter, Heidelberg 1976, s. 149. özellikle s. 248.
G İ R İ Ş 163
ne ilişkin çok ince basamaklarla gösterilmiş (1239) ve Palencia (1212) gibi Arap-İslam
evrelerinden saparak daha kaba bir devirlere bilimlerinin özümsenme merkezlerinde kurul-
ayırma çabası içerisinde, Avrupa’da Arap- muş olması şaşırtıcı değildir436. Arabist olma-
İslam bilimlerinin yeteri derecede uzun süre- yan bir bakış açısıyla kaleme aldığı çalışmasın-
li alımlama ve özümseme sürecinin sonu- da Herbert Grundmann437 şu sonuca ulaşmak-
cunda bir yaratıcılığın belirgin hale geldiği taydı: «Üniversiteler bilgi dürtüsünden, örnek
dönemin başlangıcını arayınca, 16. yüzyılın alacağı bir model olmaksızın, kendiliğinden
başlarına ulaşıyoruz. Elbette böyle bir ifa- doğmuştur». Buna işaret ettikten sonra o,
denin bile tek başına bazı kafaları rahatsız şunu söylemektedir: «Üniversiteler bize artık
edeceğinin bilincindeyim. Bununla birlikte o kadar alışıldık olmuştur ki bu kurumla-
19. yüzyıldan ve 20. yüzyılın ilk otuz yılından rın köklerini Avrupa Ortaçağ’ında arama-
Jean-Jacques Sédillot, Louis-Amélie Sédillot, nın ne kadar alışılmadık, hayrete düşürücü
Joseph-Toussaint Reinaud, Franz Woepcke, ve açıklama gerektiren bir durum olduğunu
Michael Jan de Goeje, Eilhard Wiedemann, çok az düşünmekteyiz»438. Schipperges439 bu
Carl Schoy, Heinrich Suter gibi yorulmak bil- konuya ilişkin görüşünü şöyle açıklamaktadır:
mez bilginlerin çok değerli ve liyakatli öncü «Grundmann’ın, üniversitelerin bilgi dürtü-
çalışmaları Arap-İslam bilimlerinin araştırıl- sünden, örnek alacağı bir model olmaksızın,
ması tarihini o kadar genişletmiştir ve bize kendiliğinden doğduğu yönündeki görüşüne,
o kadar çok kanıt malzemesi vermiştir ki, sadece kısmen hak verebiliriz. Eğer evvelce
biz, sorumluluğumuzun bilincinde olarak, bu bir Yunan, Roma veya Bizans modeli yoksa,
alanın bilimler tarihindeki yerleşik hükmünü bir Arap modelin olup olmayacağı, yani antik
gerçeğe doğru değiştirmek için her tür giri- dünyanın mirasını üniversite için kendine
şimde bulunmakla sorumluyuz. has bir katalizörle güncelleştirmiş bir Orta
Avrupa’da yaratıcılığın başlangıcını 16. yüzyı- Çağ aracı kültürün bulunup bulunmadığı
lın başlarına yerleştiren görüşle elbette bilim- neden sorulmuyor?» Arap modeller arasın-
ler historiyografyasının alışılagelen yolundan da Schipperges440 457/1065 yılında Bağdat’ta
sapmış oluyoruz. Ayrıldığımız görüş taraftar- kurulmuş Nizamiye Medresesi’ni anmakta-
larınca, ulaşılan bir dizi başarı sözde «Erken dır: «Benzer okul binalarının ayrıntılı plan-
Rönesans» öncülerinin başarıları gibi tanın- larına sahibiz. Bu yapılar, ortasında bahçesi
makta ve temeline Avrupa üniversiteleri yer-
leştirilmekte, matematiğin doğa bilimlerinde
kullanımı Roger Bacon (yaklaşık 1219-yak- 436 Bkz. Schipperges, H.: Einflüsse arabischer Wissen-
laşık 1292)’a, gökkuşağına ilişkin ilk doğru schaften auf die Entstehung der Universität, Nova Acta
Leopoldina içerisinde (Halle) 27/1963/201-212; özellikle
açıklama Freibergli Dietrich (yaklaşık 1250- s. 210.
yaklaşık 1310)’e, camera obscura’nın (karan- 437 Vom Ursprung der Universität im Mittelalter, Berlin
lık oda), küresel sinüs teoreminin ve para- 1957 (Berichte über die Verhandlungen der Sächischen
Akademie der Wissenschaften zu Leipzig. Philol.-histor.
leller postulat kanıtının bulunuşu Levi ben Klasse Cilt 103, Heft 2), s. 63; Schipperges, H.: Einflüsse
Gerson (1288-1344)’a veya trigonometrinin arabischer Wissenschaften auf die Entstehung der Univer-
müstakil bir bilim haline getirilişi Johannes sität, a.y., s. 201.
438 Grundmann, H.: Vom Ursprung der Universität, a.y.,
Regiomontus (1436-1476)’a bağlanmaktadır.
s. 17.
Üniversitelerin kuruluşuna gelince: Avrupa 439 Schipperges, H.: Einflüsse arabischer Wissenschaften,
üniversitelerinin en eskisinin 13. yüzyılın ilk a.y., s. 211.
üçte birinde, Napoli (1224), Padua (1222), 440 a.e., s. 108-109 burada Asad Talas’ın şu eserine işaret
edilmektedir; L’enseignement chez les Arabes. La madra-
Paris (1219), Toulouse (1229), Montpellier sa Nizamiyya et son histoire, Paris 1939.
164 G İ R İ Ş
olan kare şeklindeydi, anfileri, konferans akademiler, Avrupa’da 12. yüzyılın ortala-
salonları, bütün teknik bölümlemeleriyle bir rından itibaren eğitim konularının çok hızlı
merkez kütüphanesi, depoları ve ambarla- resepsiyonunda ve genç bilim adamlarının
rı vardı... Profesörlerin atanması bakanlık canlı doğu batı yolculuklarında hem de dış
kararıyla oluyordu. Profesörlüğe başlangıç görünüşleriyle tanınır olmuşlardır».
dersi, üst seviyedeki idarecilerin ve asillerin Avrupa’da Arap-İslam kültür çevresindeki
katılımıyla ve ders sonunda yeni atananın üniversiteler hakkında bilgi sahibi olmak için
onuruna, genellikle de Halife’nin huzurunda birçok imkan ve yol mevcuttu. Bu kurumun
gerçekleşen bir tartışmayla birlikte oluyordu. alınması ve benimsenmesi için gerekli hazırlık
ve olgunluk elbette şarttı ve bu şartlara Arap-
Ders sonunda yeni hoca bir kutlama yemeği
İslam bilimlerinin Hıristiyan Avrupa kültü-
veriyordu. Derste, tipik skolastik tartışmaları
ründe resepsiyonu ve özümsenmesi yoluyla
organize etmekle görevli profesörler de bulu-
ulaşılmıştı. Bunun için inandırıcı dayanak
nuyorlar ve müzakereci asistanlar görev yapı- noktasını bize Kayser II. Friedrich tarafından
yorlardı. Bağdat’taki Nizamiye Medresesi, 1224 yılında Napoli’de kurulan üniversite ver-
İslam’daki yüksek okul kurumlarına genel mektedir. Bu okul Avrupa’da kurulan ilk dev-
ders planını getirmiş olan ilk eğitim kurumu- let üniversitesidir442 ve bu yanıyla Bağdat’taki
dur». öncüsü Nizamiye Medresesi’ne ve İslam kül-
«Bu önemli okul kuruluşunun daha son- türündeki diğer okullara karşılık oluşturmak-
raki yansıması bir Bağdat akademisi olan tadır. II. Friedrich’in Arap-İslam dünyasıyla
Mustanṣıriyye Medresesi’nde çok daha doğru çok yakın bir ilişki içerisinde bulunduğu, o
bir şekilde görülebilir. Bu medrese 1227 yılın- dünyanın kültür ve biliminin hayranı ve taraf-
da Halife el-Muṣtanṣır tarafından kurulmuş- tarı olduğu geniş ölçüde bilinmektedir.
tur. Dicle’nin sol kıyısına konuçlandırılan Yukarıda dile getirilen noktalardan ikincisi
bina 1232 yılında tamamlanmıştır ve 4 büyük de Roger Bacon ile ilgilidir. Bilimler histori-
kompleksi içermektedir. Bunlardan özel bir yografyasının bugüne kadar sırtında taşıdığı,
bina tıp, farmakoloji ve doğa bilimleri eğiti- Avrupa merkezci bakış açılarının etkisi altın-
mine ayrılmıştı. Bu komplekslere bir hastane, da doğmuş ve çoktan eskimiş tasavvurlardan
merkezi bir yemekhane, hamamlar ve mah- gelişen yük sadece Bacon’la sınırlanmıyor.
zenler eklenmişti» (Krş. Katalog V, 65 vd.). Roger Bacon’ın matematiği doğa bilimsel
«Dersler arasında pozitif bilimlerin güçlü bir problemlere uygulayan ilk kişi olarak nitelen-
dirilmesi ile, aslında onun Arap öncülerinin,
şekilde vurgulanması dikkati çekmektedir:
bu arada İbn el-Heysem’in443 hakkı yenmek-
Din ve dil bilimlerinin yanında matematik ve
tedir. «Roger Bacon, doğa bilimsel araştır-
tıp özellikle anılmıştır, geometri, farmako-
maların temelinin deney olduğu yönünde-
loji ve hijyen tek tek dile getirilmiştir. Böyle ki genel görüşlerini ortaya attığında, Arap
bir okulun önemini şu olgu göstermektedir:
Bu okul 1258 yılında, Moğolların istilasında
kısmen zarar görmüşse de daha sonra bizzat
istilacılar tarafından kısa bir sürede tekrar
inşa ve yeniden organize edilmişti». 442 Grundmann, H.: Vom Ursprung der Universität, a.y.,
Schipperges ayrıca şunu eklemektedir441: «Hiç s. 13-14.
443 Bkz. Wiedemann, E.: Roger Bacon und seine Verdiens-
kimse kuşku duymamalıdır ki bu tarz ünlü te um die Optik, Roger Bacon Essays, contributed by vari-
ous authors içerisinde, Oxford 1914, s. 185-203, özellikle s.
441Schipperges, H.: Einflüsse arabischer Wissenschaften 186-187 (Tekrarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Sch-
auf die Entstehung der Universität, a.y., s. 209. riften Cilt 2, s. 770-788, özellikle 771-772).
G İ R İ Ş 165
öncülerini -onlara ulaşamaksızın- örnek melidir (Katalog III, 184 vd.). Küresel sinüs
almıştır. Bu metotları o kendisi kurmamış, teoreminde448, kendisini Arap öncüleriyle
sadece sistematik olarak sunmuştur, tabî temasa geçiren kaynakları kullanmış olmalı-
ki Arapların yaptığından biraz daha farklı dır ve Avrupa’da ilk defa girişilen paraleller
şekilde. Nasıl Verulamlı Bacon (1561-1626) postulatın kanıtlanmasında (Katalog III, 126
indüktif metodun kurucusu olamazsa, o da vd.) da bir kere daha İbn el-Heysem’e bağlı-
deneysel metodun yaratıcısı değildir. Her ne dır449.
kadar İngilizler, yurttaşları olan bu iki şahsa Trigonometrinin müstakil bir bilim dalı ola-
bu özellikleri vermek istemiş olsalar da»444. rak sözde Johannes Regiomontanus (1436-
19. yüzyılın sonuna doğru P. Mandonnet445, 1476) tarafından kurulması meselesine gelin-
Roger Bacon’ın bütün bilimsel fikirlerini ce: Johannes Regiomontanus da Naṣīreddīn
Araplardan aldığını tespit etmiştir. eṭ-Ṭūsī’yi öncü olarak almıştır (bkz. yukarı,
1961 yılında Schipperges446 «Bütün eleştirel s. 160).
düşünceleri yanında, Roger Bacon önem- Gutenberg’in 1450 yılında kitap basımını
li ölçüde Arap düşünürlerden, özellikle geliştirmesi yoluyla ulaşılan ilerlemeyi bir
Averroes ve Avencebrol’dan etkilenmiştir. yana bırakacak olursak, Kopernik’in heli-
Haksız olarak o, modern bilim metotlarının osentrik [güneş merkezli] sistemi kabul
öncüsü yapılmak istenmiştir. Roger’ın ger- yönündeki kararı Avrupa yaratıcılığının bir
çekten bağımsız bir düşünsel tutuma sahip başka işaretidir. Heliosentrik sistem evvelce
olmasından çok onun kararsızlığının bu hük- Aristerch (3. yüzyıl) ve Seleukos (2. yüzyıl)
mün verilmesinde etkisi daha büyük olmuş- tarafından düşünülmüş ve Arap astronom-
tur» diye yazmakta. lar ve filozoflar tarafından dikkate alınmıştı.
Avrupa’da 14. yüzyılın ilk on yılında Freibergli Onların da kimisi bu sistemi kabul edeme-
Dietrich yoluyla tanınan, fakat aslında Arap- miş kimisi de dünyanın dönmesini kabul-
İslam kültür çevresinden gelen mükemmel le yetinmişti. Unutmamak gerekir ki -Carlo
gökkuşağı teorisi sorununa ilişkin bu girişteki Alfonso Nallino’nun ifadesiyle450– «Kopernik
(s. 56 vd.) ve kataloğumuzun optik bölümün- sistemi yüz yıldan da fazla süre için, gözleme
deki (Katalog III, 169 vd.) açıklamalara işa- dayanan bir astronomiye hiçbir ilgi göster-
retle yetiniyorum. meyen ve desteklenmesi için tek bir kesin
Levi ben Gerson (1288-1344)’a nispet edilen veya önemli ispat delili ileri sürmeyecek olan
buluşlara gelince: Camera obscura447 mesele- bir felsefi düşünceden ibaret bulunuyordu».
sinde, onun İbn el-Heysem’i izlediği söylen- Avrupa’nın en önemli astronomu Tycho
Brahe (1546-1601) de bu sistem lehine karar
444 Wiedemann,
verememiştir. O, yukarı gezegenlerin güne-
E.: Die Naturwissenschaften bei den ori-
entalischen Völkern, Erlangener Aufsätze aus ernster Zeit
içerisinde, Erlangen 1917, s. 49-58, özellikle s. 58 (Tek-
rarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Schriften Cilt 2, s.
853-862, özellikle s. 862. 448 van Braunmühl, A.: Vorlessungen über Geschichte der
445 Les idées cosmographiques d’Albert le Grand et de S. Trigonometrie, a.y., Cilt 1, s. 126; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s.
Thomas d’Aquin et la découverte de l’Amérique, Revue 56.
Thomiste içerisinde (Paris) 1/1893/46-64, 200-221; Sezgin, 449 Juschkewitsch, A. P.-Rosenfeld, B.A.: Die Mathematik
F.: a.e., Cilt 10, s. 217. der Länder des Ostens im Mittelalter, Berlin 1963, s. 151;
446 Ideologie und Historiographie des Arabismus, a.y., s. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 60.
11. 450 Astronomie, Enzyklopædie des Islām, Cilt 1, Leiden
447 Bkz. Sarton, G.: Introduction Cilt 3, s. 602. und Leipzig 1913, Sp. 519b.
166 G İ R İ Ş
şin uyduları olduğu ve güneşin ay ile birlikte yordu. Bu sistemi o «hoş bir buluş» olarak
dünyanın çevresinde döndüğü tasavvuruyla nitelemiş ve kendi teorisinde kullanmıştı454.
yetinmiştir451. Biraz önce bahsedildiği gibi, Avrupalı bilginlerin Arap-İslam kültür çevre-
Kopernik (1473-1543) Arap astronomlara sinin çalışmalarına 16. yüzyılın ikinci yarısın-
bağımlılık gösteren bir gelenekte bulunmak- da bile kendini gösteren bağımlılıkları sadece
astronomi ile sınırlı kalmamış, aynı zamanda
tadır ve onların gezegen modellerini almış-
bütün bilim alanları için de geçerli olmuştur.
tır. Gözleme dayalı astronomide bir ilerleme
Avrupalılar’ın, Arap-İslam kültür çevresinde
ancak 16. yüzyılın ikinci yarısında, Arap-İslam yürütülen ve daha 4./10. yüzyılda parlak bir
kültür çevresinde altı yüz yıldır yaygın olduğu seviyeye ulaşan beşeri coğrafya ile tanışık-
biçimde, rasathanelerin astronominin hizme- lıkları çok geç gerçekleşmiştir. Bu bilimle
tine sunulmaya başlanmasıyla mümkün oldu. tanışıklık 16. yüzyılın ilk yarısında, yukarı-
Ay yörüngesindeki üçüncü eşitsizlik veya da adı geçen (bkz. s. 77), Leo Africanus’un
değişmeyi (variyasyonu) tespit ederek bili- adı altında meşhur Afrika tasviri sayesinde
nen ilk gelişmeyi gerçekleştirmiş olan Tycho gerçekleşmiştir. Daha 13. yüzyılda öğrenilen
Brahe idi. Fakat belirtilmelidir ki, bu değiş- haritalarının sonraki etkinliği bir yana bırakı-
lırsa, el-İdrīsī’nin Coğrafya’sı, beşeri coğrafya
menin yarısı daha önce Arap astronomların
içeriğiyle Avrupalılar’a hayli geç ulaşmıştır.
ayın anomali denkleminde bulunmaktaydı452.
Bu eser 1619 yılında bir özetininLatince çevi-
Kopernik’in teorik astronomide, Tycho risiyle tanındı. Ne var ki Leo Africanus ve
Brahe’nin ise gözlemci astronomide kaydet- el-İdrīsī’nin etkilerini ta 19. yüzyıla kadar
tikleri ilerlemeler elbette Arap-İslam bil- izleyebiliriz. Aynı şekilde matematiksel coğ-
ginlerine bağımlılık evresinin böylece son rafyada ve kartografyada da Avrupalılar’ın
bulduğu anlamına gelmemektedir. Hatta Arap-İslam öncülere 18. yüzyılın sonuna,
Johannes Kepler (1571-1630) Arap-İslam hatta daha ileri tarihlere kadar çok güçlü
öncülerine bağımlıydı. Astronomi alanında bir şekilde bağımlı oldukları ispatlanabilir.
şu anılmalıdır: Endülüs’lü Arap bilgin ez- Birçok bilimsel alanda Avrupa’da yaratıcılı-
ğın kendini gösterdiği 16. yüzyılda, 13. yüz-
Zerḳālī’nin (5./11. yüzyılın sonu) açıkladığı
yıldan beri arabizme eşlik eden anti-arabizm
gibi, Merkür yörüngesinin oval olduğunun
de kendini göstermeye devam etti. Fakat bu
dedüktif açıklaması Kepler’in Mars yörün- yüzyılda anti-arabizm geçmişin yadsınması ve
gesi açıklamasına benzemektedir453. Kepler Araplara ve hatta Yunanlara ölçüsüzce sövme
ez-Zerḳālī tarafından ulaşılan güneş apo- haline dönüştü. Mesela Paracelsus (yakla-
geumu (evci) yani güneşin dünyadan en uzak şık 1493-1541) şöyle yazmaktadır: «Arapların
olduğu nokta değerine (bkz. s. 34) büyük ilgi veya Yunanların düşünceleri ve adetlerini
göstermişti. Kopernik de ez-Zerḳālī tarafın- taklit etmek vatanımız için zorunluluk değil-
dan geliştirilmiş olan güneş modelini bili- dir, bilakis bir yanılgı ve yabancı bir küstahlık-
III. BÖLÜM
Duraklamanın Başlangıcı ve
Yaratıcılığın Son Bulmasının Nedenleri
Geçen iki bölümde İslam kültür dünyasının Arap-İslam kültür dünyasındaki bilginliğin
7. yüzyılın başlarında dünya tarihi sahnesi- karakteristik özellikleriydi. Üniversitelerin
ne nasıl birden bire çıktığına, geçmiş veya kurulmasıyla bu karakterisitik özellikler ve
komşu kültürlerin bilim miraslarının kararlı, prensipler kendileri için besleyici en asil yer-
yoğun, devlet tarafından desteklenen ve din leri buldu.
tarafından rahatsız edilmemiş olması şöyle Önceki ikinci bölümde, Arap-İslam bilimle-
dursun, aksine teşvik edilmiş resepsiyonu rinin, Yunanca kitapların Arapça tercüme
temelinde çok hızlı bir şekilde kendi yaratıcı- ve çalışmalarının İspanya dışı Avrupa’daki
lık eşiğine ulaşmış olduğuna ilişkin geçici bir resepsiyon ve özümsenme akımının ana hat-
tablo çizmeye çalıştım. Diğer kültürlerden ları gösterildi. Bu süreç bizim bildiğimiz
miras alınan bilgiler, tecrübeler, teoriler ve kadarıyla 10. yüzyılın ikinci yarısında başladı
aletler yeni kültür dairesinde sadece kulla- ve yaklaşık 500 yıl sürdü. Avrupa’nın yaratıcı
nılmaya veya geliştirilmeye devam edilmedi; evresinin başlangıcı 16. yüzyılın başlarında
ayrıca buluşlar ve yeni bilgi alanlarının yara- görünüyor ve burada bilimler tarihindeki
tılmasıyla çok büyük bir şekilde genişletildi önderlik rolü de yaklaşık bir yüzyıl sonra
gerçekleşti.
ve önemli bir yüksekliğe eriştirildi. Ancak şu
Okuma yoluyla veya Arap-İslam kültür çev-
tarihi gerçek de elbette dikkate alınmalıdır:
resinin başarılı işlerine dair kulaktan dolma
16. yüzyılın ortasında yaratıcılık gevşemeye
bilgi sahibi ilgili birisinin, bir arabiste veya
başladı ve 16. yüzyıldan 17. yüzyıla geçiş
bilim tarihçisine, bu kültürün duraklama
döneminde, az sayıdaki istisnalar bir yana,
sebepleri hakkında soru sormasına sık sık
duraklamaya dönüşme kendini gösterdi.
rastlanır. Soru çeşitli şekillerde ifedesini
Bilimler alanında bir gelişim kanunu ile ilgili
bulur ve şu şekilde de dile getirilebilir: Eğer
net bir anlayış, kaynakları gizlemek bir yana, Müslümanlar bilim tarihinde o denli ileri
âdeta aşırı hassasiyetle tam olarak alıntıla- gitmiş idilerse, niçin bugün bu derece geri
ma alışkanlığı, adil bir eleştiri etiği, deneyin kalmış bulunuyorlar?
bilimsel çalışmalarda sistematik olarak kul- Bu soruyu yanıtlamak için 1956 yılında
lanılan bir yardımcı araç olarak kullanılma- Bordeaux’da1 bir sempozyum ve yine aynı
sı, bilimsel terminolojiler yaratma ve olanı
genişletme çabası, teori ile pratik arasında
1 Classicisme
denge prensibine riayet ve İslam döneminde et déclin culturel dans l’histoire de l’Islam.
Actes du symposium international d’histoire de la civilisa-
doğan rasathaneler yardımıyla uzun yıllar tion musulmane (Bordeaux 25-29 Juin 1956), organisé par
süren astronomik gözlem – bütün bunlar, R.Brunschvig et G.E. von Grunebaum, Paris 1957.
G İ R İ Ş 169
yıl Frankfurt’ta2 konuya ilişkin, yine ağır- sebeplerini göstermedeki zorluğa veya hatta
lıklı olarak bu konuyu merkeze alan bir imkânsızlığa işaret etmiştir. Gerçekten ben
seminer düzenlendi. Bizi burada ilgilendiren de bu soruya aydınlatıcı hiçbir yanıt vereme-
fenomen, her iki toplantıda da çok sayı- mekteyim».
da arabist ve bir bilim tarihçisi tarafından Hartner’in bu anlaşılabilir ihtiyatına karşın
«déclin culturel», «décadence», «ankylose», ben, Arap-İslam bilimlerinin tarihiyle uğra-
«Kulturverfall» ve «Kulturzerfall» [kültürel şım sırasında öğrendiğim faktörleri bura-
çöküş, çözülüş] kavramları altında işlendi. da sıralamak cüretkarlığını göstermekten
Kendi çalışma alanlarında «dekadans»ın kaçınmıyorum:
[gerilemenin] veya «çöküş»ün sebebini bul- 1) İslam’ın erken döneminde Araplar manevî
maya çalışan, çok dikkatli ve temkinli bir uyanış havasına ve zaferlerden doğan güven-
tutumla bunları açıklamayı amaçlayan farklı lerine paralel olarak güçlü bir bilgi susa-
disiplin temsilcilerinin orijinal fikirlerle dolu mışlığıyla doluydular; böylelikle öğrenmeye
katkılarıyla burada karşılaşıyoruz. Ancak bu tutkun ve yabancı unsurları almaya hazır
kadar çok ve birbirinden bu kadar farklı haldeydiler.
açıklamaların yapılmış olması, bir okuyucu- 2) Bu şuuru yansıtan yeni din, bilimleri
yu, özellikle konunun yabancısı olan bir oku- engellemediği gibi üstelik teşvik etti.
yucuyu çok derin bir şaşkınlığa düşürebilir. 3) Emevi, Abbasi hanedanları ve diğer dev-
Yaklaşık 50 yıl önce bu konunun tartışıl- let adamları bilimleri birçok yönden destek-
ma koşullarının bugüne göre çok daha az lediler.
elverişli olduğunu düşünmeliyiz. Arap-İslam 4) Diğer dinlerin kültür taşıyıcılarına karşı,
bilimlerinin öneminin ve tesirinin ayrıntılı memleketlerinin fethedilmesi sonrasında
çalışmalarla yaklaşık olarak yeterli seviyede Müslümanlar tarafından iyi davranıldı, değer
açıklanamamış olması bir yana, yukarıdaki verildi ve onların yeni topluma katılmasını
toplantılara katılan bilginler, bugün bizim sağladılar.
sahip olduğumuz bazı geniş çaplı araştır- 5) Daha birinci yüzyıldan itibaren İslam
malar ve el kitaplarından mahrumdular. toplumunda, Avrupa’nın Ortaçağ’da ve son-
Konunun bu ele alınışının dar çerçevesinde rasında malumu olmayan, eşi görülmedik,
yukarıda bahsi geçen katkılarda dile getiri- verimli bir öğretmen-öğrenci ilişkisi gelişti.
len açıklamalar ve açıklama denemeleri tar- Öğrenciler sadece kitaplardan değil, bunun
tışılmayacak, sadece, katılımcılar arasındaki yanısıra doğrudan doğruya hocalar tarafın-
tek bilim tarihçisi olan Willy Hartner3 tara- dan verilen dersler yoluyla bilgiler edindiler.
fından yapılan bir mülahaza ele alınacaktır. Bu, öğrenme eylemini kolaylaştırıyor, böyle-
“İlerleme ve gerilemenin önemli aşama- ce güvenilir bir bilginin garantisi oluyordu.
larını” ana hatlarıyla tasvir ettikten sonra 6) Doğa bilimleri ve felsefe, filoloji ve edebi-
Hartner şöyle demektedir: «George Sarton yat başlangıçtan beri, teolojik değil, dünyevi
sık sık “Arap kültürü mucizesi”nden bah- bir anlayışla yapıldı ve sürdürüldü. Bilimlerle
setmiş ve bu ifadeyle, bu kültürün ilerleme uğraşmak, sadece din adamları sınıfının imti-
yazı değildi, bütün meslek gruplarına açıktı.
Bu yüzdendir ki biyografik ve bibliyografik
2
eserlerde Arap-İslam kültür dairesinin çoğu
Klassizismus und Kulturverfall. Vorträge, ed. G.E. von
Grunebaum und Willy Hartner, Franfurt 1960.
bilim adamının baş adları meslek niteleme-
3 Quand et comment s’est arrêté l’essor de la culture leridir, terzi, ekmekçi, marangoz, demirci,
scientifique dans l’Islam?, Classicisme et déclin culturel deve sürücüsü ve saatçi gibi.
dans l’histoire de l’Islam içerisinde, a.y., 319-337, özellikle 7) Daha 1./7. yüzyılda camilerde umuma
s. 328.
170 G İ R İ Ş
açık ders faaliyeti başladı. 2./8. yüzyılda arap zamkı ve su) geliştirilmesi siyah koyu
önemli filologlar, edebiyatçılar ve tarihçiler bir yazıyı mümkün kıldı, böylece yazıların
büyük camilerde kendi eğitim kürsülerine zaman içerisinde solmadan veya kahveren-
(usṭuvāne) [sütun] sahiptiler. Bu eğitim- gileşmeden daha uzun süreli kalıcılığı sağ-
öğretimde derslerin ve tartışmaların nasıl landı5.
olduğuna ilişkin bize ulaşan haberler yüksek Tam hakkıyla iddia edebiliriz ki Arap-İslam
bir akademik stile tanıklık etmektedirler. Bu kültüründe bilimlerin hızlı, geniş ve köklü
büyük camiler, 5./11. yüzyılda devlet üniver- gelişimi üzerinde bütün bu faktörler hep
siteleri kurulana kadar kendiliklerinden ilk birlikte rol oynamıştır ve bu faktörler sade-
üniversitelere dönüştüler. ce kısa bir zaman dilimi için değil, aksine
8) Arap yazısının karakteri, Arapçanın kolay yüzlerce yıl etkili olarak kalmışlardır. Sık
ve hızlı yazılmasına imkan tanıyordu ve böy-
sık, genelde dinin, özelde ise ortodoksinin,
lelikle kitaplar çok geniş bir yayılma alanı
teolojinin veya tasavvufun bilime zarar verici
bulabildi.
etkisinden bahsetmek haksız bir davranıştır.
9) Hızlı ve köklü bir şekilde gelişen filoloji,
Bu tür düşüncelerde, Arap-İslam bilimleri-
bilginlere eserlerinin redaksiyonu ve yabancı
dillerle olan ilişkileri için sağlam bir temel nin bilinen gelişiminin yüzlerce yıl boyunca
sağladı. sürekli ilerlediği ve yaratıcılığın 16. yüzyıla
10) Yabancı terminolojilerin alınması ve kadar gevşemediğini göz ardı edilmektedir.
benimsenmesi, tam tanımlama ve bilimsel Bunun tam aksine, Aristoteles yüzlerce yıl
kesinlik için bakış açısını keskinleştirdi, ken- “ilk üstad” (el-muʿallim el-evvel) olarak isim-
dine özgü Arapça terminolojinin ve bilimsel lendirilirken ve Arşimed, Galen, Apollonios
dillerin oluşturulmasına götürdü. gibi büyük Yunan bilginlerin isimleri saygı
11) Yazılı aktarım, önce Hicretin ilk yüz- ifade eden sıfatlarla donatıldığında (el-fāḍıl
yılından beri ilerletilen geleneksel papirus gibi) teoloji yönünden hiç bir reaksiyon gös-
endüstrisi ile, daha sonra ise Çin’den alınan terilmediğinin hatırlatılması gerekir. Elbette
ve İslam dünyasında yazı malzemesi olarak bu durum, bu saygının herhangi bir kimseyi
geniş bir yaygınlık kazanan kâğıdın üreti- Yunan üstadlarını eleştirmekten alıkoyduğu
mi için imalâthaneler kurulmasıyla da ciddî anlamında alınmamalıdır. Eleştiri her halü-
biçimde desteklendi (bkz. s. 175 vd.)4. karda olmuştur, fakat belirli bir eleştiri etiği
12) 4./10. yüzyılda daha iyi ve daha uzun içinde. Eleştiri adaletsiz, ölçüsüz veya keyfi
süre kalıcı mürekkebin, bir tür karışım olan olamazdı. Burada şu üç örnek durumu daha
isden mamul demir palamutu mürekkebinin belirginleştirir:
(karışımda bulunan ögeler: demir sülfatı, İlk örnek üç Mūsā kardeşle (Benū Mūsā, 3./9.
meşe palamutu ekstresi, gummi arabicum/ yüzyılın ilk yarısı) ilgilidir. Bunlar Pergeli
Apollonios’un konik kesitlere ilişkin kitabı-
nın bazı bölümlerini tashih etmişler, kanıt-
4 Bu görüşe karşı, son yıllarda asıl alanı arabistik olma- lar, önermeler ve teoremlerle donatmışlar-
yan, Arap-islam kültür çevresine belirli bir küçümsemeyle
yaklaşan bazı kimselerde bir eğilim görünmektedir: Buna dır. Yaklaşık 150 yıl sonra büyük matema-
göre, Araplar kâğıdı İtalya’dan ithal etmek zorundaymış-
lar. Bu görüşün arkasında, Arapların bilimler tarihindeki 5 Bu bilgiyi sayın Dr. Armin Schopen’e borçluyum. Onun,
yaratcılıklarına ve Avrupa’daki bilimsel ilerlemeye etkile- Arap mürekkebine dair yürüttüğü uzun yıllar süren araş-
rinin olduğuna inanmamak yatmaktadır. tırması bitmek üzere bulunuyor.
G İ R İ Ş 171
tikçi ve astronom Ebū Naṣr b. ʿIrāḳ, Benū savaş açma ve mahkûm etme veya8 Papa
Mūsā’nın bazı durumlarda hata yaptıklarına III. Innozenz’in 1209 yılındaki Aristoteles’i
işaret ederek Apollonios’u savunmuştur6. yasaklaması9 gibi tutumlar İslam dünyasında
İkinci örnek İbn el-Heysem’in Ptoleme düşünülemezdi.
kritiğidir. Bu eleştirisinde İbn el-Heysem, Hıristiyan ve Yahudi bilginlerin Emeviler ve
Ptoleme’yi yanlışlığı belli olan gezegenler erken Abbasiler döneminde mazhar olduk-
sistemi modelini kurtarmak için bile bile hata ları özgürlüğün, kadirşinaslığın ve bilimsel
yapmayı göze almakla suçlamaktadır: «İleri gelişime katkılarının, sonraki yüzyıllarda da
sürdüğümüz bu yerler, bizim Almagest’te bozulmadan devam etmiş olduğuna işaret
rastladığımız, onun açıktan açığa çelişki- etmemiz belki de faydasız değildir. Buna
ye düştüğü noktalardır. Bunların bir kısmı ilaveten onlar, Cordoba’da hüküm süren
mazur görülebilir, ama bir kısmı da var ki Muvahhidiler döneminde kısa bir süre devam
özür kabul edemez cinstendir. Bir kısmı her eden hoşgörüsüzlük bir kenara bırakılacak
beşerin başına gelebilecek yanılmalardandır, olursa, devlet kademelerinde önemli görev-
mazur görülebilirler, ama bundan başka öyle ler üstlenmişler, İran’dan Endülüs’e rahat
yerler vardır ki, oralarda Ptoleme bile bile hareket edebilmişler ve mesleklerini istedik-
hata yapıyor, mesela beş gezegen için sun- leri yerde icra edebilmişlerdir. (Avrupalıların
duğu modellerde olduğu gibi bunlar mazur Saladin dedikleri) Sultan el-Melik en-Nāṣır
görülemezler»7. Ṣalāḥaddīn’in ve oğlu el-Melik el-Efḍal’in
Üçüncü örnek olarak yukarıda (s. 35) adı özel doktoru, meşhur Yahudi hekim ve filo-
geçen matematikçi İbn Ṣalāḥ’ın tutumu dile zof İbn Meymūn (Maimonides, ö. 601/1204)
getirilmelidir. O, Arap öncülerinin Yunan idi10. 6./12. yüzyılın ortalarından aktarılan
bilginlere yönelttikleri eleştirileri sistematik bir rivayete göre11, o dönemde Bağdat’ta
bir şekilde izlemiş, haklı olup olmadıklarını Hibetallāh adında üç büyük hekim bulun-
tekrar kontrol etmiş ve çoğu kere Yunan maktaydı: Hıristiyan Hibetallāh b. Ṣāʿid İbn
bilginleri, kendi öncülerinin eleştirileri kar- et-Tilmiz, Yahudi Ebū el-Berekāt Hibetallāh
şısında savunmuştur. b. Malkā ve Müslüman Hibetallāh b. el-
Elbette, Arap yazınını iyi bilen bir okuyucu- Hüseyn el-İṣfehānī. Bunlar arasında, el-
nun Ebū Ḥāmid el-Ġazzālī (ö. 505/1111)’nin ʿAḍudī hastanesinin direktörü ve Hıristiyan
Yunan ve el-Fārābī, İbn Sīnā da dahil olmak cemaatin başkanı olan Hıristiyan Hibetallāh,
üzere Arap filozofların bazı görüşlerini Halife el-Mustaḍīʾ (dönemi: 566-575/1170-
çürütmeye yönelik Tehāfut el-Felāsife isimli 1180) tarafından baştabipliğe getirilmiş
eserini hatırlaması düşünülebilir. Bu çürüt- ve Bağdat civarındaki hekimlerin mesleki
melerde, köklü bir felsefe eğitimi sonrasında yeterlilik sınavlarını yapmakla görevlendiril-
ortodoks bir teologda doğan şüphe ifadesini mişti12. Arap-İslam kültürü için, Müslüman
bulmaktadır. Her ne kadar el-Ġazzālī bu
konuda çok aşırı bir tepki göstermişse de
kendini sövgülerden uzak tutmuştur, ayrıca
8 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Medi-
bu her şeyden önce bireysel bir reaksiyon-
zin, a.y., s. 136.
du, kurumsal değil. Paris Üniversitesi’nin 9 a.e., s. 66, 136, 160.
yaptığına benzer İbn Rüşd’e karşı resmi bir 10 Bkz. İbn Ebī Uṣaybiʿa: ʿUyūn al-Anbāʾ, Cilt 2, s. 117.
11 İbn el-ʿİbrī: Taʾrīḫ Muḫtaṣar ed-Duvel, a.y., s. 363-364.
6 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 137. 12 Bkz. Meyerhof, Max: Ibn al-Tilmīdh, Encyclopaedia of
7 İbn el-Heysem, eş-Şukūk ʿalā Baṭlamiyūs, Kahire 1971; Islam, New Edition Bd. 3, Leiden ve Londra 1979, s. 956-
bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 86. 957.
172 G İ R İ Ş
bir tıp tarihçisi olan İbn Ebī Uṣaybiʿa gibi, İslam dünyasını sadece ekonomik açıdan
Hıristiyan bir tarihçi olan İbn el-ʿİbrī’nin zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda bilim-
de, 7./13. yüzyılda farklı dinlere mensup sel ilerlemenin akışını da zedeliyordu ve
bu üç hekim hakkında ayrım yapmaksızın Filistin’de bazı bölgelerin işgaliyle -ki bu,
büyük bir kabul ve hürmetle yazmış olmala- İslam dünyasının merkezine kama saplamak
rı, alışılmadık bir durum değildir. İslam dün- gibi bir şeydi- ulaşılan yeni başarıların ve
yasında hâkim olan tolerans atmosferinin kitapların yayılma işini zorlaştırıyordu.
kültür tarihi bakımından önemi, 1241 yılın- Bugünkü bilgi seviyemize dayanarak diyebi-
liriz ki o dönemde Müslümanlar hem teknik-
da Avrupa’da bir Hıristiyan’ın Yahudi bir
te hem de bilimlerde işgalcilerden çok çok
hekim tarafından tedavi edildiğinde, aforoz
ileri bir seviyede bulunuyorlardı. İşgalciler
edilebilmiş olması göz önünde bulunduru-
burada karşılaştıkları seviyede, eşdeğer
lursa daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar13. herhangi yeni bir şey verebilecek durumda
Yukarıdaki açıklamalar ve örnekler, İslam’ın, değillerdi. Müslümanlar özellikle, savunma
gerilemenin veya Arap-İslam kültüründe gayesinde kanatlanmış olarak, silah geliştir-
yaratıcı bilimsel faaliyetlerin duraksaması- mede önemli başarılar sağlamış görünüyor-
nın ve sona ermesinin ana sebebi olamaya- lar; meselâ çarklı büyük tatar oku, dengeli
cağı yönündeki kanaatimi destekleme gaye- mancınık, ateşli el silahları, el bombaları ve
sini güdüyor. Kanaatimce, gelişme süreci bir ayrıca çelik yay kullanılması vb. gibi. Yalnız
kere kendi dinamiğini geliştirmiş ve uygun uzun vadeli bir bakış açısıyla yaklaştığımız-
koşullar altında yolunu bulmuş ise din, bir da, silah tekniğindeki bu gelişmeler, mucit-
kültür dairesinde bilimlerin ilerlemesini lerinden çok Haçlılar’ın memleketlerinde
ciddi anlamda çok zor tehdit edebilir. onların daha çok işine yarıyor ve onlardan
Herşeyden önce, Arap-İslam bilimlerinin faydalanılıyordu. Savaş tekniğindeki bütün
tercümeler sayesinde ve 10. yüzyılın ikinci bu yenilikler yaklaşık 50 yıllık bir zaman dili-
yarısından itibaren bilimsel, teknik aletler minde Avrupa’da yeniden ortaya çıkıyordu.
Bu silahlara ve onların kullanım ve imal bil-
ve araçlar yoluyla Arap İspanya üzerinden
gilerine Avrupa’da ilk önce Haçlılar yoluyla
Avrupa’ya ulaşmaya başlamıştır. Yaklaşık
ulaşıldığından hiçbir kuşkuya yer olmasa
bir yüzyıl sonra Avrupa’ya Sicilya ve Güney
gerek.
İtalya üzerinden geçen ikinci bir yol açılmış-
İslam dünyası merkezinin bir bölgesinin
tır. Avrupalılar’ın 11. yüzyılın sonundan kısa savaş ve işgal altında acı çektiği sıralarda,
bir süre önce İslam dünyası ile savaşmaya 613/1216 yılında doğu bölgeleri Moğollar
karar vermeleri çok büyük bir önem taşıyor. tarafından işgal edilmeye başlandı. İran’a
Haçlı seferleri adı altında bilinen sekiz savaş, yaklaşık yedi yıl boyunca süren Moğol sal-
1095 yılından 1291 yılına kadar sürmüştür. dırıları sırasında -ki bu, 628/1231 yılında
Bazen zafer bazen de yenilgi ile sonuçlanan ülkenin çok büyük bir bölümünün istilasıyla
bu savaşlarda Avrupalılar gerçek anlamda son bulmuştu– yerel bir çok kültür ve bilim
hep kazanan ve kârlı çıkan gruptu. Savaşlar merkezi tahrip edilmişti. İslam dünyasının
merkez bölgeleri 656/1258 yılında Bağdat’ın
13 Bkz.Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Cengiz Han’ın oğlu Hülagu tarafından alın-
Medizin, a.y., s. 128.
G İ R İ Ş 173
ile İtalyan milinin aynı ve her ikisinin de Fakat Amerika’nın keşfi ve Portekizler’in
1525 km.den iberet olduğunu zannetmesidir. Hint Okyanusu’nda belirmeleri yüzünden,
Sonucunda yeryüzünün çevresinin büyüklü- İslam dünyasının yeryüzünün eski meskûn
ğünü gerçekten bir çeyrek daha küçük tasav- bölgesindeki merkezi coğrafik konumunu
vur ediyordu17. İkinci cesaretlendirici unsur, yitirmesiyle, mevcut güç ilişkileri daha uzun
onun yeryüzünü armut şeklinde tasavvur süre devam edemezdi.
etmesidir, bunun sonucu olarak da batıdan Bu tarihi dönüşümün sebeplerini tam olarak
Hindistan’a giden yol çok kısalıyordu. Bu anlayabilmek için, yine 15. yüzyılın sonlarına
yanlış tasavvura 19. yüzyılın ilk yarısında doğru gerçekleşen Portekizler’in Afrika’yı
meşhur doğa bilimleri araştırıcısı Alexander dolanarak Hint Okyanusu’na yaptıkları
von Humboldt işaret etmiştir. Amerika’nın seferlerin önemini de göz önüne almalıyız.
keşfi, coğrafya ve denizcilik bilimi açısın- Bütün Avrupalılar arasında, özellikle ülke-
dan çığır açıcı olan ve Joseph-Toussaint leri hemen hemen 400 yıl Arap egemenliği
Reinaud’un18 150 yıl önce dile getirdiği gibi, altında bulunan Portekizler’in tam da bu
Müslümanların İber Yarımada’sındaki uzun rota üzerinde öncü konumu ele geçirme-
süren varlıkları olmadan, onların geliştirdik- leri bu bağlamda çok önemlidir. Eğer bu
leri denizcilik ve coğrafi bilgiler olmaksızın takdire değer ve başarılı deniz seferleri giri-
düşünülemeyecek bir başarıydı. şimleri Hindistan’a giden deniz yolunun ve
1492 yılında Araplar Granada ile birlik- Ümit Burnu’nun descobrimento anlamında
te sadece İber Yarımadası’ndaki 800 yıllık saf bir Portekiz “keşfi” olarak değerlendiri-
hakimiyetlerinin son kalesini kaybetmemiş, lir ve nitelendirilirse bu bilgi yetersizliğine
bu kayıp aynı zamanda Arap-İslam dünya ve tarihi gerçeğin görmemezlikten gelindi-
gücünün nihai anlamda sonunun başlangıcı- ğine tanıklık eder. Herodot bile, Firavun
nı duyuran bir çan sesisdir. Gerçi Osmanlılar Necho (yaklaşık 596-594 i.ö.)’nun emriyle
politik olarak egemenliklerini Akdeniz bölge- Finikeliler’in Afrika’yı gemi ile dolaştıkla-
sinin geniş alanlarına, Balkanlar’a, Ukrayna rını rivayet etmektedir19. İslam döneminde
ve Kafkasya ile birlikte Karadeniz bölgesine sadece Afrika’nın güneyden deniz yoluy-
ve Arap Yarımadası’na kadar Arap ülke- la dolaşılması değil, aynı zamanda güney
lerine ve Kuzey Afrika’ya genişletebilme Fas ile Çin arasında da bir ticaret yolunun
durumunda idiler. Safeviler de 16. yüzyılda var olduğu da çok iyi bilinen gerçeklik-
İran’da saygıdeğer bir politik gücü temsil edi- tir20. Portekizleri, Afrika’yı dolaşabilmeye
yorlardı. Ve 1526 yılında Hindistan’da kuru- ve Hint Okyanusu’nda hakimane bir şekilde
lan Moğol-İslam İmparatorluğu çok daha seyrüsefer yapmaya muktedir kılan yeni bir
önemli bir politik ve ekonomik güce sahipti. denizcilik biliminin kurucusu olarak görmek
Bu üç büyük İslam Devleti’nde bilimler de bilim tarihi bakımından gerçekliğe aykırıdır.
hâlâ yüksek bir seviye göstermekteydiler. Bugün biz, İber Yarımadası’nın batı kıyıla-
rıyla Afrika’nın kuzey batı kıyıları arasındaki ortaya çıkan yeni ekonomik ve askeri güç
Arap egemenliği esnasında, Muvahhidiler’in İspanya ve Portekiz’le sınırlı kalmayarak,
egemenliğine kadar (1130-1269) devam diğer Avrupa ülkelerine de yaramış ve
etmiş düzenli, tam ve canlı bir denizciliğin zamanla ağırlık merkezleri Avrupa içerisin-
bulunduğunu gerçekten çok iyi bilmekteyiz21. de konumlanmış oluyordu.
Bu denizcilik bilimi geleneğinde, daha önce İspanyollar ve Portekizliler yoluyla dünya
kullanılmış deniz rotalarının bilgisiyle ve sahnesinde etkili olan devrimler hakkındaki
Arapça haritalara dayanarak Portekizliler ilk bu açıklamalarla, Arap-İslam kültür çevre-
Avrupalılar olarak Hindistan’a deniz yoluyla sindeki yaratıcılığın duraksama sebepleri-
ulaşmışlar ve orada ele geçen Arap deniz ne ilişkin düşüncemi bazı somut örneklerle
kılavuzları, yerinde yapılmış mevcut parça göstermeyi hedefliyorum. Böylece kendimi-
ve genel bakış sağlayan ve mesafe bilgileri zi, uygarlık tarihinde sık sık tekerrür eden
de içeren haritalar ve orada gelişiminde çok bir tarihi bulguyla karşı karşıya buluyoruz:
yüksek bir seviyeye ulaşmış denizcilik bili- Kendi döneminde bilimde önder olan bir
mi sayesinde yaklaşık bir yüzyıl için liderlik kültür dünyası yerini, bizzat teşvik ettiği ve
pozisyonunu üstlenmişlerdi. eline kendisini vuracak silahları verdiği ardı-
Gerçi Portekizler ilkin yaklaşık 100 yıl, lına vermek zorunda kalmıştır.
Bu tarihi süreci biraz daha somutlaştıracak
bütün bilim dallarında Arap-İslam kültür
önemli ve öğretici bir örneği kâğıdın tarihin-
dünyası karşısında daha geri bir seviyede
de görmekteyim: Müslümanlar, kâğıdı diğer
bulunuyorlardı, fakat kesintisiz devam eden,
kültür çevrelerinden almışlar ve devamlı
siyasi, iktisadi ve dini sebeplerle başlamış,
surette geliştirmişler, Avrupalılara aktarmış-
aynı zamanda askeri olarak iyi hazırlan- lar ve daha sonra onlardan ithal etmek duru-
mış seferleri onlara çeşitli zaferler kazan- muna düşmüşlerdi. Şimdiye kadar yapılan
dırmıştı. Onların yarım yüzyıl süren istila- araştırmalar22 bu gelişimi kapsamlı bir şekil-
ları esnasında, her zaman zafer elde etmiş de ortaya koyabilmiştir. İlk olarak, Alfred
olmasalar da, zayıf Arap ve daha sonra onla- von Kremer’in 1877 tarihli23 Culturgeschichte
ra yardıma gelen Osmanlı donanmalarını des Orients unter den Chalifen isimli çalış-
bozguna uğratmışlar, Kızıl Deniz’in, Güney masında eski olmasına rağmen ustaca ifade
Arabistan’ın, Basra Körfezi’nin, Hindistan’ın edilmiş, ana hatlarında hâlâ aşılamamış tas-
ve Malezya Takımadaları’nın kıyı bölge- virini aynen almak istiyorum.
lerini yakıp yıkmışlar veya ele geçirmişler İslam topluluğunun ilk evresinde, diyor,
ve de ulaşabildikleri doğa zenginliklerini « yazı, posteki, parşömen veya Güney
Portekiz’e getirmişlerdi. 16. yüzyılın orta- Arabistan’da yapılan, parlaklığı veya inceliği
larından itibaren Portekizler, yüzlerce yıl ile ünlü olan deriler üzerine yazılıyordu24.
İslam dünyasının sanki bir iç denizi olan
Hint Okyanusu’nda egemen konuma gel-
22 Genel bir bakış için bkz. Bibliographie der deutsch-
mişlerdi. Hem Portekizliler’in hem de diğer
sprachigen Arabistik und Islamkunde von den Anfängen
Avrupalılar’ın bu bölgedeki egemenliğiyle bis 1986 nebst Literatur über die arabischen Länder der
ve Amerika’nın keşfiyle dünyanın politik, Gegenwart, ed. Fuat Sezgin, Gesine Degener, Carl Ehrig-
ekonomik ve stratejik manzarası Arap-İslam Eggert, Norbert Löchter, Eckhard Neubauer, Cilt 1-21,
kültür çevresi aleyhine değişmiş, böylece Frankfurt 1990-1995, özellikle Cilt 1, s. 287-294, Cilt 6, s.
387-389, ayrıca bkz. şu eserin bibliografyası, Bloom, Jo-
nathan M.: Paper before print. The history and impact of
paper in the Islamic world, New Haven ve Londra 2001,
21 Bkz. Picard, Christophe: L’océan Atlantique
musulman. s. 249-261.
De la conquête arabe à l’époque almohade, Paris 1997; 23 Cilt 2, Wien 1877, s. 304 vd.
Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 11-12. 24 İbn Nedīm: Fihrist, a.y., s. 40.
176 G İ R İ Ş
Çok kısa bir süre sonra papirus kullanmaya daki haberi28 başka şekilde izah edilemez;
başlanıldı. Zira Araplar, Mısır’ın fethinde, zira orada papirus bitkisi hiç yetişmiyordu.
orada daha eski çağdan kalma ve yazma mal- Kâğıt sadece başka maddelerden, pamuktan
zemesi olarak kullanılacak papirus bitkisinin ve ketenden elde edilebiliyordu. Bununla
işlenmesine özgü çok gelişmiş bir endüstri ile birlikte ketenden kâğıt elde etmeyi Araplar
karşılaştılar. Bu endüstri Arap fethi ile sade- daha geç öğrendiler. Bu sebepten şunu
kabulden başka bir çare kalmıyor: Araplar
ce bir yüksek kalkınmaya kavuştu, çünkü
aracılığıyla yayılan pamuk ekimi ile, Mısır’ın
yukarıda da belirtildiği gibi, İslam devleti ve kâğıt fabrikalarında papirusu pamukla karış-
idaresi zenaat ve imalat vergisi tanımıyordu. tırmak adeti ortaya çıktı, bununla zamanla
Bu endüstrinin esas yeri Dimyat bölgesinin sırf pamuktan kâğıt kazanma işi keşfolun-
sahilinde ve Nil deltasında bulunan Būra du».
kasabasıydı25. Burada, tahminen Menzale «Yalnız 3. yüzyılın başından 4. yüzyılın orta-
Gölü yakınında bol bol yetişen papirus bit- larına kadar geçen zaman zarfında bu alan-
kisi işleniyor ve satışa çıkarılıyordu. Araplar da büyük bir değişme kendisini gösterdi.
bu bitkinin eski adını “Fāfīr” şeklinde muha- Sadece çok pahalı olan Çin kâğıdı ithali
faza ederek, ondan imal edilen ürünü yeni ile yetinilmedi, bilakis Arap Yarımadası’nın
Yunanca’da (İslam’dan önce) kullanılan kuzeyinde (Tihāme’de) bir yerli kâğıt imali
“Cárta” anlamında “Ḳirṭās” diye adlandırı- işi başladı29».
«Bir işgüzar Çinli evvela Abbasi Devleti’nin
yorlardı26».
en uzak kuzey doğu vilayetine ketenden
«Bizans bürokrasisinin fazla yazışma sevda-
kâğıt imali tekniğini sokmuştu. Daha hicre-
sına düşürdüğü Doğu ve hatta Batı Roma tin 4. yüzyılının ikinci yarısındaki bir kitapta
İmparatorluğu [Mısır’ın Müslümanlar tara- (İbn en-Nedīm’in Fihrist’i) ketenden yapılan
fından alınmasından sonra] üzerine yazı yazı- birçok kâğıt çeşidinin sayıldığını görüyoruz.
lacak malzeme olarak tek kaynağa, Arapların Semerkand’da bu yeni endüstri en yüksek
Mısır’daki fabrikalarına muhtaç bulunu- ürünlerini verecek hale geldi ve bu şehir bir-
yordu, böylece Mısır’da yüksek bir papirus den bire ticaret yolu ile bir zenginlik ve geli-
ihracatı oluşmuştu ve satışın ödemesi peşin şim kazandı, bu arada kâğıt ihracatında çok
parayla gerçekleşiyordu27. Bununla beraber üstün bir konuma ulaştı. Milli bir edebiyatın
öyle görünüyor ki, Mısır’da oldukça erken, çok hızlı gelişmesi ile bilimsel araştırmaya
başka maddelerle yeni bir kâğıt hamuru çeşi- karşı görülen gayretli ilgi gittikçe yükse-
len bir kâğıt harcaması ile bu branşta ürün
di elde etme işi bulunmuştu. Böyle bir tah-
ve ticaret baş döndürücü bir gelişme ger-
minde bulunmadan, bu hayli eski bir yazarın
çekleşti. Kâğıt fabrikaları her yerde ortaya
bize ilettiği, Abbasi halifesi Muʿtaṣım’ın yeni çıktı; şuna da işaret edilmelidir ki, Doğu’nun
hükümet merkezi Semerra’ya, devletin her keten kâğıdı ile Batı’nın pamuk kâğıdı ara-
tarafından zanaatçıları ve Mısır’ın kâğıt fab- sında ortaya çıkan rekabette kazanan taraf
rikasından da (usta) işçi getirdiği hususun- sonuncusu oldu. Çünkü bunun maddesi çok
25 Bkz. el-Yaʿḳūbī: Kitāb el-Buldān, Leiden 1892, s. 338;
Fransızca çevirisi Gaston Wiet, Yaʿkūbī. Les pays, Kahire
1037, s. 57, 195. 28 Bkz. el-Yaʿḳūbī: Kitāb el-Buldān, a.y., s. 264; Gaston
26 Bkz. İbn el-Bayṭar: el-Cāmiʿ li-Müfredāt el-Edviye ve-l- Wiet, Yaʿkūbī. Les pays, a.y., s. 57.
Aġẕiya, Kahire 1291, Cilt 1, s. 86-87 (berdī maddesi), Cilt 29 İbn Nedīm: Fihrist, a.y., s. 40, von Kremer şu sözünü
3, s. 155 (fāfīr maddesi), Cilt 4, s. 17 (ḳirṭās maddesi). ekliyor: «Burada anlaşıldığı gibi, sadece pamuk kâğıdı söz
27 Bkz. el-Belāḏūrī: Futūḥ el-Büldān, Leiden 1866, s. 240. konusu olabilirdi».
G İ R İ Ş 177
ucuz elde edilebiliyordu, böylece öbürünün «... Parşömen veya papirus üzerine yazılmış
rekabeti imkansız oluyordu». kitaplar her yerde o kadar çok pahalıydı
«Araplar Mısır’dan hareket ederek adım ki, ancak çok küçük bir çerçeve içinde kalı-
adım bütün Kuzey Afrika sahillerini, daha yordu. Araplar, üzerine yazılacak bir ucuz
sonra İspanya’yı ve en sonunda Sicilya’yı madde imal edip böylece sadece Doğu paza-
fethettikten sonra papirus ekimi bilgisi, ki rı için değil, aynı zamanda Hıristiyan Batı’yı
bunu Sicilya’ya soktular, pamuk bitkisi, – da beslemeleriyle, bilim herkese ulaşılabilir
ki bunu hem İspanya’ya hem de Sicilya’ya hale gelmişti... 32»
ulaştırdılar– ile birlikte kâğıt fabrikacılığı- Sicilya’daki Arap egemenliğinde orta-
nı beraberlerinde taşıdılar, bu hem Sicilya ya çıkan kâğıt üretimine ve 12. yüzyıldaki
hem de İspanya’da çok geniş bir yayılma İspanyol kâğıt ithalatına bağlı olarak 13. yüz-
imkanı buldu30. Xativa [Şāṭibe]’nın fabri- yılın başında Kuzey İtalya’da ilk kez düşük
kaları 12. yüzyılda pamuktan yapılan kâğıt kaliteli kâğıt üretme girişimleri oldu, ancak
çeşitleri ile büyük bir şöhrete ulaşmıştı, bun- ilk başlarda başarı küçük çaplı kaldı. Fakat
lar batı Hıristiyan memleketlerine gönde- daha sonra Ancona civarındaki Fabriona’da,
riliyor, diğer taraftan doğu Avrupa kendi Doğu Akdeniz bölgesinin Arap kâğıt sana-
kâğıdını, kuşkusuz pamuk kâğıdı da, Charta tının özelliklerini yansıtan ve muhtemelen
Damascena adı altında tanınan doğudan, Haçlılar tarafından İtalya’ya getirilen yeni
muhtemelen Şam’dan sağlıyordu.» bir teknik ortaya çıkınca durum değişti33.
«11. ve 12. yüzyıllarda bu Arap imalatı 13. yüzyılın ikinci yarısında Kuzey İtalya’da
gelişen kâğıt endüstrisi, bu yüzyılın sonuna
Avrupa’da kullanılan eski parşömeni büyük
doğru ihraç yapacak duruma gelmiş, 14. yüz-
ölçüde saf dışı etmişti, öyle ki İmparator II.
yılda İspanyol rekabetinin üstesinden gele-
Friedrich kendini 1224 yılında, pamuk kâğı-
rek Arap pazarını ele geçirmişti. Bu süreç-
dını daha kısa ömürlü oluşundan ötürü, bazı
te Venediklilerin ve Cenevizlilerin ticarî
devlet vesikalarında kullanmayı yasaklama-
becerileri, işbilirlikleri çok önemli bir rol
nın zarureti karşısında bulmuştu; sadece
oynamıştır34. Uygun fiyatıyla pazara hakim
fiyat konusu bu gibi yasağı etkisiz kılıyor-
olan İtalyan kâğıdının bize kadar ulaşan eski
du. İlk defa 13. yüzyılın ikinci yarısında
Arapça yazmalardan tanıdığımız yüksek kali-
Avrupa’da keten kâğıdı kendini göstermişti,
teye ne zamandan itibaren ulaşmış olduğunu
bu herhalde ucuz çeşitlerin maddesini yetiş- şu anda söyleyebilecek durumda değilim.
tirmek gayreti ile pamuğa keten maddesini Eğer bize bu ucuz kâğıtlar yoluyla ulaşmış
karıştırmak sureti ile kazanılıyordu; belki bu
da yine Arapların icadı idi, zira ketencilik 32 von Kremer, A., a.y., cilt 2, s. 308; ayrıca bkz. Franz ,
onlarda çok yaygın bir şekilde uğraşılan bir 308 vd. Ayrıca bkz. Babinger, Franz: Papierhandel und
Papierbereitung in der Levante, Wochenblatt für Papier-
işti31». fabrikation içerisinde (Biberach) 62/1931/1215-1219 (ayrı
basım 12 s.).
30 el-İdrīsī: Nüzhetel-Müştāḳ, a.y., Cilt 1, s. 556; Fransızca 33 Bkz. Bloom, J.M.: Paper before print, a.y., s. 210-211.
çevirisi, Jaubert, P.A.: Géographie d’Édrisi, Cilt 2, Paris 34 Bkz. a.e., s. 212; ayrıca bkz. Irigoin, Jean: Les origines de
1840, s. 37. la fabrication du papier en Italie, Papiergeschichte. Zeits-
31 «Bilhassa İspanya’da Bāce bölgesinde, bkz. Aḥmed b. chrift der Forschungsstelle Papiergeschichte içerisinde
Muḥammed el-Maḳḳarī, Nefḥ aṭ-Ṭīb min Ġuṣn el-Anda- (Mainz), Cilt 13 (No. 5-6, Dezember 1963), s. 62-67; aynı
lus er-Raṭīb, Cilt 1, Leiden 1855-1860, s. 100; A. von Kre- yazar: Pariers orientaux et papiers occidentaux, La paléo-
mer, Culturgeschichte des Orients unter dem Chalifen, cilt graphie grecque et byzantine içerisinde, ed. J. Bompaire
2, s. 308. und J. Irigoin, Paris CNR S 1977, s. 45-54.
178 G İ R İ Ş
Bibliyografya
ve
Dizinler
182 B İ B L İ Y O G R A F Y A
BİBLİYOGRAFYA
B İ B L İ Y O G R A F Y A 183
Aballagh, Mohamed: Les fondements des mathémati- tarafından şu başlık altında yapılmıştır Liber expu-
ques à travers le Rafʿ al-Hijāb d’Ibn al-Bannā (1256- gnationis regionum auctore al-Béladsorí, Leiden
1321), Histoire des math ématiques arabes. Actes 1866 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içeri-
du premier colloque international sur l’histoire des sinde Cilt 42).
mathématiques arabes içerisinde, Cezair 1-3 Aralık Berggren, John Lennart: Innovation and tradition in
1986, Cezair 1988, S. 133-156. Sharaf al-Dīn al-Ṭūsī’s al-Muʿādalāt, Journal of the
[ʿAbdullaṭīf el-Bağdādī]: The Eastern Key. Kitāb American Oriental Society içerisinde (New Haven)
al-Ifādah wa˒l-iʿtibār of ʿAbd al-Laṭīf al-Baghdādī. 110/1990/304-309.
İngilizce çevirisi: Kamal Hafuth Zand, John A. ve Ivy el-Bīrūnī: el-Āsār el-Bāḳiye ʿan el-Ḳurūn el-Ḫāliye.
E. Videan, Londra 1965. Chronologie orientalischer Völker von Albêrûnî, ed.
Agricola, Georg: De re metallica. Translated from the Eduard Sachau, Leipzig 1878 (Tekrarbasım: Islamic
first Latin edition of 1556 ... Herbert C. Hoover ve Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt
Lou H. Hoover tarafından yapılan İngilizce çeviri, 30), İngilizce çevirisi von E. Sachau şu başlık altında
Londra 1912 (Tekrarbasım: New York 1950). The Chronology of Ancient Nations, Londra 1879
Alonso, Manuel Alonso: Ḥunain traducido al latín por (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
Ibn Dāwūd y Domingo Gundisalvo, AI-Andalus içe- serisi içerisinde Cilt 31).
risinde (Madrid ve Granada) 16/1951/37-47. el-Bīrūnī: Kitāb Maḳālīd ʿİlm el-Heyʾe. La trigonome-
Amari, Micheie (ed.): Biblioteca arabo-sicula, Leipzig trie sphérique chez les Arabes de l’Est à la fin du
1857 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisin- Xʿsiècle. Edisyon ve çeviri Marie-Thérèse Debarnot.
de Cilt 153-154). Dımeşk 1985.
Amari, Micheie: Le epigrafi arabiche di Sicilia trascit- el-Bīrūnī: Taḥḳīḳ mā li el-Hind. ed. E. Sachau, Londra
te, tradotte e illustrate. Parte prima, Palermo 1875 1887 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içeri-
(Tekrarbasım: Palermo 1971). sinde Cilt 105), İngilizce çevir E. Sachau tarafından
Antuña, Melchor M.: Abenjátima de Almería y su tra- şu başlık altında Alberuni’ s India, Cilt 1-2, Londra
tado de la peste, Religion y Cultura içerisinde (EI 1910 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içeri-
Escorial Madrid) 1 (tomo IV)/1928/68-90 (Tekrarba- sinde Cilt 106-107).
sım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 92, S. Björkman, Walther: Beiträge zur Geschichte der
294-316). Staatskanzlei im islamischen Ägypten, Hamburg 1928
Babinger, Franz: Papierhandel und Papierbereitung (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde
in der Levante, Wochenblatt für Papierfabrikation Cilt 53).
içerisinde (Biberach) 62/1931/1215-1219. Bloom, Jonathan M.: Paper before print. The history
Bacon, Roger: The «Opus majus» of Roger Bacon, and impact of paper in the Islamic world, New Haven
ed. Jhon H. Bridges, Londra 1897 (Tekrarbasım: ve Londra 2001.
Frankfurt 1964); İngilizce çevirisi Robert B. Burke, Boncompagni, Baldassarre: Della vita e delle opere
Philadel-phia 1928. di Gherardo Cremonese, traduttore del secolo duo-
Barhebräus, bkz. İbn el-ʿİbrī. decimo..., Atti dell’ Accademia Pontifica de’ Nuovi
de Barros, João: Ásia. Dos feitos que os portugueses Lincei içerisinde (Roma) 4/1850-51(1852)/387-493
fizeram no descobrimento..., Quarta décata, Lizbon (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
1945. serisi içerisinde Cilt 79, S. 9-115).
Barthold, Wilhelm: Nachrichten über den Aral-See und Bonebakker, Seeger A.: Reflections on the Kitāb
den unteren Lauf des Amu-darja von den ältesten al-Badīʿ of Ibn al-M uʿtazz, Atti del Terzo Congresso
Zeiten bis zum XVII. Jahrhundert. Deutsche Ausgabe di Studi Arabi e Islamici, Ravello 1-6 eylül 1966 içeri-
mit Berichtigungen und Ergänzungen vom Verfasser. sinde, Neapel 1967, s. 191-209.
Nach dem russischen Original übersetzt von H. von Brockelmann, Carl: Geschichte der arabischen
Foth, Leipzig 1910 (Tekrarbasım: Islamic Geography Litteratur, Cilt 1, Weimar 1898; Cilt 2, Berlin 1902;
serisi içerisinde Cilt 100, s. 245-336). Supplementbände 1-3, Leiden 1937-1942.
Bauerreiß, Heinrich: Zur Geschichte des spezifischen Brunschvig, Robert ve Gustave Edmund von
Gewichtes im Altertum und Mittelalter, Erlangen Grunebaum (editörler): Classicisme et déclin cultu-
1914 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi rel dans l’histoire de l’Islam. Actes du symposium
içerisinde Cilt 45, S. 193-324). international d’histoire de la civilisation musulmane
Baur, Ludwig: Dominicus Gundissalinus, De divisione (Bordeaux 25-29 Haziran 1956) içerisinde, Paris 1957
philosophiae, Münster 1903 (Beiträge zur Geschichte (Tekrarbasım: Paris 1977).
der Philosophie des Mittelalters, Cilt 4, sayı 2-3). Bubnov, Nicolaus: Gerberti opera mathematica, Berlin
Beichert, Eugen Alfred: Die Wissenschaft der Musik 1899 (Tekrarbasım: Hildesheim 1963).
bei al-Fārābī, Regensburg 1931. Bülow, Georg: Des Dominicus Gundissalinus Schrift
el-Belāẕurī: Futūḥ el-Buldān, ed. Michael Jan de Goeje von der Unsterblichkeit der Seele, Beiträge zur
184 B İ B L İ Y O G R A F Y A
Geschichte der Philosophie des Mittelalters içerisin- 1-44 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde
de (Münster) Cilt 2, sayı 3, 1897, s. 1-38. Cilt 43, S. 197-240).
Bülow, Georg: Des Dominicus Gundissalinus Schrift Creutz, Rudolf ve Walter Creutz: Die «Melancholia»
von dem Hervorgange der Welt (De processione bei Konstantinus Africanus und seinen Quellen.
mundi), Beiträge zur Geschichte der Philosophie des Eine historisch-psychiatrische Studie, Archiv für
Mittelalters içerisinde (Münster) Cilt 24, sayı 3, 1925, Psychiatrie und Nervenkrankheiten içerisinde
s. 1-54. (Berlin) 97/ 1932/244-269 (Tekrarbasım: Islamic
Bumm, Anton: Die Identität der Abhandlungen des Medicine serisi içerisinde Cilt 43, s. 312-337).
Isḥāḳ Ibn ʿAmrān und des Constantinus Africanus Dalton, O. M.: The Byzantine astrolabe at Brescia,
über die Melancholie, Münih 1903 (Tekrarbasım: Proceedings of the British Academy içerisinde
Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 43, s. 65-95). (Londra) 12/1926/133-146, 3 resim.
Burnett, Charles (ed.): Adelard of Bath. An English Daremberg, Charles: Recherches sur un ouvrage qui
scientist and Arabist of the early twelfth century, a pour titre Zad el-Mouçafir, en arabe, Éphodes,
Londra 1987. en grec, Viatique, en latin, et qui est attribué, dans
Burnett, Charles: Adelard of Bath, Conversations with les textes arabes et grecs, à Abou Djafar, et, dans le
his nephew, Cambridge 1998. texte latin, à Constantin, Archives des missions scien-
Burnett, Charles: Antioch as a link between Arabic tifiques et littéraires, choix de rapports et instruc-
and Latin culture in the twelfth and thirteenth cen- tions içerisinde (Paris) 2/1851/490-527 (Tekrarbasım:
turies, Occident et Proche-Orient: Contacts scien- Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 39, s. 1-38).
tifiques au temps des Croisades. Actes du colloque Dekker, Elly: The Stars on the Rete of the so-called
de Louvain-la-Neuve, 24 et 25 mars 1997 içerisinde, «Carolingian Astrolabe», bkz. Kunitzsch, Paul.
yayına hazırlayan Isabelle Draelants ve diğerleri, Delisle, Guillaume: Détermination géographique de la
[Tumhout:] içerisinde Brepols 2000, s. 1-19. situation et de l’ étendue des différentes parties de la
Burnett, Charles ve Danielle Jacquart (editörler): terre. Histoire de l’ Académie Royale des Sciences,
Constantine the African and ʿAlī Ibn al-ʿAbbās année 1720 içerisinde, Paris 1722.
al-Mağūsī. The Pantegni and related texts. Leiden Destombes, Marcel: Un astrolabe carolingien et l’ori-
1994. gine de nos chiffres arabes, Archives internationales
Burnett, Charles: A group of Arabic-Latin translators d’histoire des sciences içerisinde (Paris) 15/1962/3-45
working in Northern Spain in the mid-12th cen- (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
tury, Journal of the Royal Asiatic Society içerisinde serisi içerisinde Cilt 96, S. 401-447).
(Londra) 1977-1978,S.62-108. Dictionary of Scientific Biography, Ed. in Chief: Charles
Burnett, Charles: Hermann of Carinthia, De essentiis. C. Gillispie, Cilt 1-14, New York 1970-1976; Cilt 15:
A critical edition with translation and commentary, Supplement I ... Topical Essays, New York 1978; Cilt
Leiden 1982. 16: Index, New York 1980.
Burnett, Charles: Master Theodore, Frederick II’s Dinānah, Taha: Die Schrift von Abī Gaʿfar Aḥmed ibn
philosopher, Federico II e le nuove culture. Atti del ʿAlī ibn Moḥammed ibn ʿAlī ibn Ḫātimah aus Almeriah
XXXI Convegno storico internazionale, Todi, 9-12 über die Pest, Archiv für Geschichte der Medizin içer-
ottobre 1994 içerisinde Spoleto 1995, s. 225-285. isinde (Leipzig) 19/1927/27-81 (Tekrarbasım: Islamic
Cantor, Moritz: Vorlesungen über Geschichte der Medicine serisi içerisinde Cilt 92, s. 239-293).
Mathematik, 3. baskı, Cilt 1: Von den ältesten Zeiten Dold-Samplonius, Yvonne: Practical Arabic mathemat-
bis zum Jahre 1200 n. Chr., Cilt 2: Von 1200-1668. ics: Measuring the muqarnas by al-Kāshī, Centaurus
Leipzig 1907 (3. baskıdan Tekrarbasım: New York ve içerisinde (Kopenhagen) 35/1992/193-242.
Stuttgart 1965). Dold-Samplonius, Yvonne: The volumes of domes in
Classicisme et déclin culturel dans l’ hisloire de l’ Arabic mathematics, Vestigia Mathematica. Studies
Islam, bkz. Brunschvig, Robert. in medieval and early modern mathematics in honour
Coppola, Edward D.: The discovery of the pulmonary of H.L.L. Busard, ed. M. Folkerts ve J.P. Hogendijk
circulation: A new approach, Bulletin of the History içerisinde Amsterdam ve Atlanta 1993, s. 93-106.
of Medicine içerisinde (Baltimore) 31/1957/44-77 Duhem, Pierre: Le système du monde. Histoire des doc-
(Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt trines cosmologiques de Platon à Copernic. Nouveau
79, S. 304-337). tirage, Cilt 3, Paris 1958.
Creutz, Rudolf: Der Arzt Constantinus Africanus The Encyclopaedia of Islam, New Edition, 11 cilt,
von Montekassino. Sein Leben, sein Werk und Leiden ve Londra 1960-2002.
seine Bedeutung für die mittelalterliche medizini- Enzyklopaedie des Islām. Geographisches, ethno-
sche Wissenschaft, Studien und Mitteilungen zur graphisches und biographisches Wörterbuch der
Geschichte des Benediktiner-Ordens und seiner muhammedanischen Völker. 4 cilt ve tamamlayıcı cilt,
Zweige içerisinde (München) 47 (N.F. 16), 1929, s. Leiden ve Leipzig 1913-1938.
B İ B L İ Y O G R A F Y A 185
Farmer, Henry George: Clues for the Arabian influence (Geschichte der Wissenschaften in Deutschland.
on European musical theory, Journal of the Royal Neuere Zeit. Cilt 24).
Asiatic Society içerisinde 1925, S. 61-80 (Tekrarbasım: Gilson, Étienne: Héloïse et Abélard, Paris 1938.
The Seience of Music in Islam içerisinde Cilt 1, s. Almanca çeviri S. Thieme-Paetow şu başlık altında
271-290). Heloise und Abälard, Freiburg 1955.
Farmer, Henry George: al-Fārābī’s Arabic-Latin writ- von Goethe, Johann Wolfgang: West-östlicher Divan.
ings on music, Londra 1934 (Tekrarbasım: New York Noten und Abhandlungen zu besserem Verständnis
1965 ve The Science of Music in Islam içerisinde Cilt des West-östlichen Divans, Goethes Werke içerisinde.
1, s. 463-533). Goethe ve Schiller Archivi’nin istyeğiyle yayınlayan
Farmer, Henry George: The Jewish debt to Arabic writ- Anton Kippenberg ve diğerleri Mainz 1932.
ers on music, Islamic Culture içerisinde (Haydarabad) Grabmann, Martin: Kaiser Friedrich II. und sein
15/1941/59-63 (Tekrarbasım: The Science of Music in Verhältnis zur aristotelischen und arabischen
Islam serisi içerisinde Cilt 1, s. 535-539). Philosophie, M. Grabmann, Mittelalterliches
Farmer, Henry George: The Song Captions in the Kitāb Geistesleben. Abhandlungen zur Geschichte der
al-Aghānī al-Kabīr, Transac-tions of the Glasgow Scholastik und Mystik içerisinde Cilt 2, München
University Oriental Society içerisinde 15/1953-54/1- 1936, s. 103-137 (Tekrarbasım: Islamic Philosophy
10 (Tekrarbasım: The Science of Music in Islam serisi serisi içerisinde Cilt 80, s. 275-309).
içerisinde Cilt 1, s. 433-442). Graves, John [yani Johannes Gravius]: Binae tabulae
Farmer, Henry George: The Sources of Arabian Music, geographicae, una Nassir Eddini Persae, altera Ulug
Leiden 1965. Beigi Tatari, Londra 1652 (Tekrarbasım: lslamic
Farmer, Henry George: Studies in Oriental music, 2 Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 50,
cilt, Frankfurt 1986 ve yeni basım 1997 ayrıca The S. 1-79).
Science of Music in Islam içerisinde Cilt 1-2. Grousset, René: Histoire de l’ Asie, 3 cilt, Paris 1921-
Fischer, Theobald: Sammlung mittelalterlicher Welt- 1922.
und Seekarten italienischen Ursprungs und aus Grundmann, Herbert: Vom Ursprung der Universität
im Mittelalter, Berlin 1957 (Berichte über die
italienischen Bibliotheken und Archiven, Marburg
Verhandlungen der Sächsischen Akademie der
1885 (Tekrarbasım: Amsterdam 1961 haritalar
Wissenschaften zu Leipzig. PhiIol.-histor. Klasse Cilt
olmaksızın).
103, sayı 2).
Fuchs, Walter: Was South Africa already known in the
von Grunebaum, Gustave Edmund: Classicisme et
13th century?, Imago Mundi içerisinde (Londra)
déclin culturel dans l’ histoire de l’Islam, bkz.
10/1953/50-51.
Brunschvig, Robert.
Gabrieli, Francesco: The Arabic historiography of the
von Grunebaum, Gustave Edmund ve Willy Hartner
Crusades, Historians of the Middle East içerisinde,
(editörler): Klassizismus und Kulturverfall. Vorträge,
ed. Bernard Lewis ve P.M. Holt, Londra 1962, S.
Frankfurt 1960.
98-107. von Grunebaum, Gustave Edmund: Medieval Islam. A
Garbers, Karl: Isḥāḳ ibn ʿImrān: Maḳāla fī l-māliḪūliyā study in cultural orientation, 2. ed. Chicago 1961.
(Abhandlung über die Melancholie) und Constantini Hartner, Willy ve Matthias Schramm: al-Bīrūnī and the
Afrikani Libri duo de melancholia, Arapça ve Latince Theory of the Solar Apogee: an example of original-
bir arada basımıştır, Hamburg 1977. ity in Arabic Science, Scientific Change. Symposium
Gautier Dalché, Patrick: Notes sur la «Chronica on the History of Science. University of Oxford, 9-15
Pseudo-Isidoriana», Anuario de estudios medievales Temmuz 1961, ed. A.C. Crombie içerisinde, Londra
içerisinde (Barcelona) 14/1984/13-32. 1963, s. 206-218.
[el-Cezerī, al-Cāmiʿ beyn el-ʿİlm ve el-ʿAmel en-Nāfiʿ fī Hartner, Willy: Quand et comment s’ est arrêté l’ essor
Ṣināʿat el-Ḥiyel] The Book of Knowledge Ingenious de la culture scientifique dans l’Islam?, Classisisme
Mechanical Devices (Kitāb fī maʿrifat al-Ḥiyal al- et déclin culturel dans l’ histoire de l’Islam içerisinde,
handasiyya) by Ibn al-Razzāz al-Jazarī, çeviri ve Paris 1957, s. 319-337.
dipnotlar Donald R. HilI, Dordrecht 1974. Haskins, Charles H.: Studies in the history of medieval
[el-Cezerī] İbn er-Razzāz el-Cezerī Bedīʿazzemān science, New York 1924.
Ebū el-ʿİzz İsmāʿīl b. er-Rezzāz (yaklaşık 600/1200): Heinrichs, Wolfhart: Arabische Dichtung und grie-
el-Cāmiʿ beyne el-ʿİlm ve el-ʿAmel en-Nāfiʿ fī Ṣınāʿat chische Poetik. Ḥāzim al-Qarṭāğannīs Grundlegung
el-Ḥiyel / Compendium on the Theory and Practice of der Poetik mit Hilfe aristotelischer Begriffe, Beyrut
the Mechanical Arts. Arapça ve İngilizce önsöz Fuat 1969.
Sezgin. Frankfurt am Main 2002. Heinrichs, Wolfhart: Poetik, Rhetorik, Literaturkritik,
Gerland, Ernst: Geschichte der Physik, Erste Abteilung: Metrik und Reimlehre, Grundriß der arabischen
Von den ältesten Zeiten bis zum Ausgange des acht- Philologie içerisinde, Cilt 2, Wiesbaden 1987, S. 177-
zehnten Jahrhunderts, München ve Berlin 1913 207.
186 B İ B L İ Y O G R A F Y A
Heischkel, Edith: Die Geschichte der Kitāb al-Aʿlāk an-Nafīsa VII auctore Ibn Rosteh et
Medizingeschichtsschreibung, Walter Artelt, Kitāb al-Boldān auctore al-Jakūbī, ed. M[ichael]
Einführung in die Medizinhistorik adlı çalışmasının J[an] de Goeje. Leiden 1891 (Tekrarbasım: Islamic
sonunda, Stuttgart 1949, s. 201-237. Geography serisi içerisinde Cilt 40).
Hellmann, Gustav: Meteorologische Optik 1000-1836, [İbn Sīnā: Kitāb eş-Şifāʾ] eş-Şifāʾ. er-Riyāḍīyāt. 3.
Berlin 1902 (Neudrucke von Schriften und Karten -Cevāmiʿ ʿİlm el-Mūsīḳī, ed. Zekeriyyā Yūsuf, Kahire
über Meteorologie und Erdmagnetismus içerisinde, 1956.
No. 14). [el-İdrīsī: Nüzhet el-Müşṭāḳ fī iḫtirāḳ el-Āfāḳ:] Opus
Hennig, Richard: Terræ incognitæ. Eine geographicum sive «Liber ad eorum delectatio-
Zusammenstellung und kritische Bewertung der wich- nem qui terras peragrare studeant» ... ed. Alessio
tigsten vorcolumbischen Entdeckungsreisen an Hand Bombaci et al., Neapel ve Rom 1970-1984, Fransızca
der darüber vorliegenden Originalberichte, 4 cilt, çeviri Pierre Amadée Jaubert şu başlıkla Géographie
Leiden 1944-1956. d’ Édrisi cilt 1-2, Paris 1836-1840 (Tekrarbasım:
HilI, Donald R.: The Book of Knowledge of Ingenious Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 2-3).
Mechanical Devices, bkz. el-Cezerī. Irigoin, Jean: Les origines de la fabrication du
Hirschberg, Julius ve Julius Lippert: Ali ibn Isa. papier en Italie, Papiergeschichte. Zeitschrift der
Erinnerungsbuch für Augenärzte, açıklamalı çeviri, Forschungsstelle Papiergeschichte içerisinde (Mainz)
Leipzig 1904 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi 13,5-6/1963 (Dez.)/62-67.
içeri-sinde Cilt 44). Irigoin, Jean: Papiers orientaux et papiers occiden-
Hirschberg, Julius: Geschichte der Augenheilkunde, 2. taux, La paléographie grecque et byzantine, ed. J.
kitap: Geschichte der Augen-heilkunde im Mittelalter, Bompaire ve J. Irigoin, Paris 1977, s. 45-54.
Leipzig 1908 (Graefe-Saemisch, Handbuch der Islamic Geography, Cilt 1-278, Frankfurt am Main:
gesamten Augenheilkunde içerisinde, Cilt 13). Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
Hirschberg, Julius: Über das älteste arabische Lehrbuch Wissenschaften 1992-1998.
der Augenheilkunde, Sitzungs-berichte der Königlich Islamic Mathematics and Astronomy, Cilt 1-112,
Preußischen Akademie der Wissenschaften içerisin- Frankfurt am Main: Institut für Geschichte der
de (Berlin), 1903, s. 1080-1094 (Tekrarbasım: Islamic Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1997-2002.
Medicine serisi içerisinde Cilt 23, s. 30-44). Islamic Medicine, Cilt 1-99, Frankfurt am Main:
Horst, Eberhard: Der Sultan von Lucera. Friedrich II. Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
und der Islam, Freiburg 1997. Wissenschaften 1995-1998.
Horten, Max: Die Metaphysik Avicennas, übersetzt und Islamic Philosophy, Cilt 1-120, Frankfurt am Main:
erläutert, Halle ve New York 1907 (Tekrarbasım: Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
Islamic Philosophy serisi içerisinde Cilt 40-41). Wissenschaften 1999-2000.
Horten, Max: Das philosophische System von Schirázi The Islamic World in Foreign Travel Accounts, Cilt
(ö. 1640), übersetzt und erläutert, Straßburg 1913 1-79, Frankfurt am Main: Institut für Geschichte der
(Tekrarbasım: lslamic Philosophy serisi içerisinde Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1994-1997.
Cilt 92). Jacquart, Danielle (ed.): Constantine the African and
Hunger, Herbert ve Kurt Vogel: Ein byzantinisches ʿAlī Ibn al-ʿAbbās al-Mağūsī, bkz. Burnett, Charles.
Rechenbuch des 15. Jahrhunderts. Text, Übersetzung Jacquart, Danielle ve Françoise Micheau: La médecine
und Kommentar, Viyana 1963. arabe et l’occident médiéval, Paris 1990.
Ibel, Thomas: Die Wage im Altertum und Mittelalter, Jahn, Karl: Die Erweiterung unseres Geschichtsbildes
Erlangen 1908 (Tekrarbasım: Natural Sciences in durch Rašīd al-Dīn, Anzeiger der Österreichischen
Islam serisi içerisinde Cilt 45, s. 1-192). Akademie der Wissenschaften, Philologisch-
İbn Ebī Uṣaybiʿa: ʿUyūn el-Enbāʾ fī Ṭabaḳāt el-Eṭıbbāʾ, historische Klasse içerisinde (Viyana)
ed. August Müller, 2 cilt, Kahire ve Königsberg 107/1970(1971)/139-149.
1299/1882. Jahn, Karl: The still missing works of Rashīd al-Dīn,
İbn el-Heysem: eş-Şükūk ʿalā Baṭlamiyūs, Kahire Central Asiatic Journal içerisinde (Wiesbaden)
1971. 9/1964/113-122.
İbn el-ʿİbrī, Ebū el-Ferec Barhebraeus: Taʾrīḫ Muḫtaṣar Jahn, Karl: Täbris, ein mittelalterliches Kulturzentrum
ed-Düvel, ed. Ṣālḫānī, Beyrut 1890 (Tekrarbasım: zwischen Ost und West, Anzei-ger der Philologisch-
Beyrut 1958). historischen Klasse der Österreichischen Akademie
İbn Mācid: Kitāb el-Fevāʾid fī Uṣūl ʿİlm el-Baḥr ve der Wissenschaften içerisinde (Viyana) 105/1968/201-
el-Ḳavāʿid, ed. İ. Ḫūrī, Dımeşk 1970. 211.
İbn en-Nedīm: Kitāb el-Fihrist, ed. Gustav Flügel, Jahn, Karl: Wissenschaftliche Kontakte zwischen
Leipzig 1872. Iran und China in der Mongolenzeit, Anzeiger der
[İbn Rusteh: Kitāb el-Aʿlāḳ en-Nefīse; bir parçası] Philologisch-historischen Klasse der Österreichischen
B İ B L İ Y O G R A F Y A 187
Akademie der Wissenschaften içerisinde (Viyana) Kunitzsch, Paul: Das Arabische als Vermittler und
106/1969/199-211. Anreger europäischer Wissenschaftssprache, Berichte
Jammers, Ewald: Gedanken und Beobachtungen zur zur Wissenschaftsgeschichte içerisinde (Weinheim)
Geschichte der Notenschriften, Festschrift Walter 17/1994/145-152.
Wiora içerisinde Kassel 1967, s. 196-204. Kunitzsch, Paul: Die arabische Herkunft von zwei
Jones, Alexander: An eleventh-century manual of Sternverzeichnissen in cod. Vat. gr. 1056, Zeitschrift
Arabo-Byzantine astronomy, Amsterdam 1987. der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft içe-
Juschkewitsch, Adolf P.: Geschichte der Mathematik im risinde (Wiesbaden) 120/1970/281-287.
Mittelalter, Leipzig ve Basel 1964. Kunitzsch, Paul: Gerard’s translations of astronomical
Juschkewitsch, Adolf P. ve Boris A. Rosenfeld: Die texts, especially the Almagest, Gerardo da Cremona,
Mathematik der Länder des Ostens im Mittelalter, ed. Pierluigi Pizzamiglio içerisinde, Cremona 1992
Berlin 1963. (Annali della Biblioteca Statale e Libreria Civica di
Kantorowicz, Ernst: Kaiser Friedrich der Zweite, 3. Cremona Cilt 41, 1990), s. 71-84.
baskı, Cilt 1-2, Berlin 1931. Kunitzsch, Paul: Glossar der arabischen Fachausdrücke
Kennedy, Edward S.: An early method of successive in der mittelalterlichen euro-päischen Astrolabliteratur,
approximation, Centaurus içerisinde (Kopenhagen) Göttingen 1983.
13/1969/248-250. Kunitzsch, Paul: al-Khwārizmī as a Source for the
Kennedy, Edward S.: Late medieval planetary theory, Sententie astrolabii, From Deferent to Equant: A
Isis içerisinde (Baltimore) 57/1966/365-378. volume of studies in the history of science in the
Kennedy, Edward S.: A medieval interpolation scheme ancient and medieval Near East in honor of E. S.
using second order differences, A Locust’s Leg. Kennedy içerisinde, New York 1987, s. 227-236.
Studies in honour of S. H. Taqizadeh içerisinde, Kunitzsch, Paul ve Tim Smart: Short guide to modern
Londra 1962, s. 117-120. star names and their derivations, Wiesbaden 1986.
Kennedy, Edward S. ve William R. Transue: A medi- Lasswitz, Kurd: Geschichte der Atomistik vom Mittelalter
eval iterative algorism, The American Mathematical bis Newton, Leipzig 1890 (Tekrarbasım: Hildesheim
Monthly içerisinde (Menasha, Wisc.) 63/1956/80-83. 1963 ve 1984).
Kennedy, Edward S.: Planetary theory in the medieval Leclerc, Lucien: Histoire de la médecine arabe, 2
Near East and its transmission to Europe, Oriente e cilt, Paris 1876 (Tekrarbasım: Rabat 1980, Islamic
Ocddente nel medioevo. Convegno internazionale Medicine serisi içerisinde Cilt 48-49).
9-15 aprile 1969 içerisinde, Roma 1971 (Accademia Lehmann, Hermann: Die Arbeitsweise des Constantinus
Nazionale dei Lincei), s. 595-604. Africanus und des Johannes Afflacius im Verhältnis
Kennedy, Edward S.:The heritage of Ulugh Beg, zueinander, Archeion içerisinde (Roma) 12/1930/272-
Science in Islamic civilisation içerisinde, Istanbul 281 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde
2000, s. 97-109. Cilt 43, s. 338-347).
Kiesewetter, Raphael Georg: Die Musik der Araber, Lelewel, Joachim: Géographie du Moyen Âge, Cilt
nach Originalquellen dargestellt, J. v. Hammer- 1-4; Cilt 5, Épilogue, Atlas composé de cinquantes
Purgstall’ın giriş yazısıyla, Leipzig 1842, Tekrarbasım: planches, Brüksel ve Paris 1850-1857 (Tekrarbasım:
Schaan (Liechtenstein) 1983. Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 129-133).
Köhler, G.: Die Entwickelung des Kriegswesens und Lévi-Provençal, Evariste: La «Description de l’Espagne»
der Kriegführung in der Ritterzeit von der Mitte des d’Aḥmad al-Rāzī: Essai de reconstitution de l’origi-
11. Jahrhunderts bis zu den Hussitenkriegen, 3 cilt, nal arabe et traduction française, Al-Andalus içeri-
Breslau 1887. sinde (Madrid ve Granada) 18/1953/51-108.
Kosegarten, Johann Gottfried Ludwig: Die mosle- Lewicki, Tadeusz: Marino Sanudos Mappa mundi
mischen Schriftsteller über die Theorie der Musik, (1321) und die runde Weltkarte von Idrīsī (1154),
Zeitschrift für die Kunde des Morgenlandes içerisin- Rocznik Orientalistyczny içerisinde (Warschau)
de (Bonn) 5/1844/137-163. 38/1976/169-195.
von Kremer, Alfred: Culturgeschichte des Orients unter Luckey, Paul: Die Ausziehung der n-ten Wurzel und der
den Chalifen, 2 cilt, Viyana 1875-1877. binomische Lehrsatz in der islamischen Mathematik,
Krause, Max: Al-Biruni. Ein iranischer Forscher des Mathematische Annalen içerisinde (Berlin)
Mittelalters, Der Islam içerisinde (Berlin) 26/1942/1- 120/1948/217-274 (Tekrarbasım: lslamic Mathematics
15 (Tekrarbasım: lslamic Mathematics and Astronomy and Astronomy serisi içerisinde Cilt 56, s. 11-68).
serisi içerisinde Cilt 36, s. 1-15). Luckey, Paul: Beiträge zur Erforschung der arabischen
Krumbacher, Karl: Geschichte der byzantini- Mathematik, in: Orientalia içerisinde (Rom) N.S.
schen Litteratur von Justinian bis zum Ende des 17/1948/490-510 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics
Oströmischen Reiches (527-1453), 2. baskı, München and Astronomy serisi içerisinde Cilt 96, S. 46-66).
1897 (Tekrarbasım: New York 1970). Luckey, Paul: Der Lehrbrief über den Kreisumfang
188 B İ B L İ Y O G R A F Y A
(ar-Risāla al-Muḥīṭīya) von Ğamšīd b. Masʿūd al-Kāšī Meyerhof, Max: Über die Pharmakologie und Botanik
übersetzt und erläutert, ed. A. Siggel, Berlin 1953 des arabischen Geographen Edrisi, Archiv für
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Geschichte der Mathematik, der Naturwissenschaften
serisi içerisinde Cilt 56, s. 227-329). und der Technik içerisinde (Leipzig) 12/1930/45-53,
Luckey, Paul: Die Rechenkunst bei Ğamšīd b. Masʿūd 236 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde
al-Kāšī mit Rückblicken auf die ältere Geschichte des Cilt 96, s. 59-68). Micheau, Françoise, La méde-
Rechnens, Wiesbaden 1951 (Tekrarbasım: lslamic cine arabe et l’occident médiéval, bkz. Jacquart,
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 56, Danielle.
s. 75-225). Millás Vallicrosa, José Maria: Assaig d’història de les
Mandonnet, Pierre Félix: Les idées cosmographiques idees físiques i matemàtiques a la Catalunya medie-
d’Albert le Grand et de S. Thomas d’Aquin et la val, Cilt 1, Barcelona 1931 (Estudis Universitaris
découverte de l’ Amérique, Revue Thomiste içeri- Catalans. Sèrie monogràfica Cilt 1).
sinde (Paris) 1/1893/46-64, 200-221. Miller, Konrad: Mappae Arabicae, 6 Cilt, Stuttgart
Manik, Liberty: Das arabische Tonsystem im Mittelalter, 1926-1931 (Tekrarbasım: Islamic Geography sCilt
Leiden 1969. 240-241).
Manitius, Max: Geschichte der lateinischen Literatur Mogenet, Joseph: L’influence de l’astronomie arabe
des Mittelalters, 3 cilt, München 1911-1931. à Byzance du IXʿau XIVʿsiècle, Colloques d’histoi-
[el-Marrākuşī: Cāmiʿ el-Mebādiʾ ve-el-Ġāyāt fī ʿİlm res des sciences I (1972) et II (1973). Université de
el-Mīḳāt ] el-Ḥasan ibn ʿAlī (ʿAlī ibn el-Ḥasan?) Louvain, Recueil de travaux d’histoire et de philolo-
el-Marrākušī (7./13. yy.): Jāmiʿ al-mabādi’ʾ wa gie içerisinde, séri 6, 9/1976/45-55.
al-ghāyāt fi ʿilm al-mīqāt / Comprehensive Collection Mogenet, Joseph: Une scolie inédite du Vat. gr. 1594
of Principles and Objectives in the Science of sur les rapports entre l’astronomie arabe et Byzance,
Timekeeping, Tıpkıbasım-Edisyon Fuat Sezgin, 2 cilt, Osiris içerisinde (Brügge) 14/1962/198-221.
Frankfurt a.M.: Institut für Geschichte der Arabisch- Mordtmann, Johannes Heinrich: Das Observatorium
Islamischen Wissenschaften 1984 (Series C - 1, 1-2). des Taqī ed-dīn zu Pera, Der Islam içersinde (Berlin
el-Marrākuşī: Telḫīṣ Aʿmāl el-Ḥisāb, ed. M. Suvīsī, ve Leipzig) 13/1923/82-96 (Tekrarbasım: Islamic
Tunis 1969. Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 88,
Marre, Aristide: Le Talkhys d’ Ibn Albannâ, traduit pour s. 281-295).
la première fois ..., Atti dell’Accademia Pontificia Müller, Marcus Joseph: Ibnulkhatîbs Bericht
de’Nuovi Lincei içerisinde (Rom) 17/1864/289-319 Über die Pest, Sitzungsberichte der Königlich
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Bayerischen Akademie der Wissenschaften (Münih).
serisi içerisinde Cilt 44, s. 1-31). Philosophisch-philologische Klasse içerisinde
Mayr, Otto: The Origins of Feedback Control, 2/1863/1-34 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi
The Scientific American içerisinde (New York) içerisinde Cilt 93, s. 37-70).
223/1970/111-118. Müller, Martin (ed.): Die Quaestiones naturales des
Mercier, Raymond: Astronomical tables in the twelfth Adelardus von Bath, Münster 1934 (Beiträge zur
century, Adelard of Bath, ed. Charles Burnett, Londra Geschichte der Philosophie des Mittelalters, Cilt 31,
1987, s. 87-118. sayı 2).
Mercier, Raymond: East and West contrasted in scien- Natural Sciences in Islam, Cilt 1-90, Frankfurt am Main:
tific astronomy, Occident et Proche-Orient: Contacts Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
scientifiques au temps des Croisades. Actes du col- Wissenschaften 2000-2003.
loque de Louvain-la-Neuve, 24 et 25 Mart 1997, ed. Needham, Joseph: Science and Civilisation in China,
Isabelle Draelants ve diğerleri, [Turnhout:] Brepols 10 Cilt, Cambridge, Londra, New York, Melbourme
içerisinde, s. 325-342. 1954-1985.
Mercier, Raymond: The parameters of the Zīj of Neubauer, Eckhard: Musiker am Hof der frühen
Ibn al-Aʿlam, Archives internationales d’histoire des Abbasiden, Doktora Frankfurt 1965.
sciences içerisinde (Roma) 39/1989/22-50. Neubauer, Eckhard: Zur Rolle der Araber in der
el-Mesʿūdī: et-Tenbīh ve-el-İşrāf, ed. Michael Jan de Musikgeschichte des europäischen Mittelalters, Islam
Goeje, Leiden 1893 (Tekrarbasım: Islamic Geography und Abendland. Geschichte und Gegenwart, hsg. von
serisi içerisinde Cilt 41). André Mercier içerisinde, Bern ve Frankfurt 1976, S.
Meyerhof, Max: Die allgemeine Botanik und 111-129.
Pharmakologie des Edrisi, Archiv für Geschichte Neugebauer, Otto: Commentary on the astronomical
der Mathematik, der Naturwissenschaften und treatise Par. gr. 2425, Brüksel 1969.
der Technik içerisinde (Leipzig) 12/1930/225-236 Neugebauer, Otto: Studies in Byzantine astronomical
(Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt terminology, Philadelphia 1960 (Transactions of the
96, S. 69-80). American Philosophical Society, Cilt 50, Kısım 2).
B İ B L İ Y O G R A F Y A 189
Özkan, Zahide: Die Psychosomatik bei Abū Zaid d’Ibn Khaldûn relatif à l’histoire des mathéma-
al-Balḫī (gest. 934 A.D.), Frankfurt 1990 ve 1998 tiques, Hespéris içerisinde (Paris) 31/1944/35-47
(lslamic Medicine serisi içerisinde Cilt 98). (Tekrarbasım: lslamic Mathematics and Astronomy
Olearius, Adam: Vermehrte newe Beschreibung der serisi içerisinde Cilt 44, s. 191-203).
muscovitischen und persischen Reyse … Schleszwig Rennell, James: Memoir of a map of Hindoostan or the
1656 (Tekrarbasım: ed. Dieter Lohmeier, Tübingen Mogul Empire, Londra 1793 (Tekrarbasım: lslamic
1971 ve The lslamic World in Foreign Travel Accounts Geography serisi Cilt. 260-261).
serisi içerisinde, Cilt 3-4). Riccioli, Giambattista: Geographia et hydrographia
Palencia, Angel Gonzáles: Los Mozárabes de Toledo reformata, Venedik 1672.
en los siglos XII y XIII. Volumen preliminar, Madrid Ritter, Hellmut: Die Geheimnisse der Wortkunst (Asrār
1930. al-balāġa) des ʿAbdalqāhir al-Curcānī. Almanca
Perkuhn, Eva Ruth: Die Theorien zum arabischen çeviri Wiesbaden 1959.
Einfluß auf die europäische Musik des Mittelalters, Rose, Valentin: Ptolemäus und die Schule von Toledo,
Walldorf (Hessen) 1976. Hermes içerisinde (Wiesbaden) 8/1874/327-349
Peschel, Oscar: Geschichte der Erdkunde bis auf (Tekrarbasım: lslamic Mathematics and Astronomy
Alexander von Humboldt und Carl Ritter, 2., von serisi içerisinde Cilt 63, s. 171-193).
Sophus Ruge yeniden gözden geçirilmiş baskı Rosenfeld, Boris: Die Mathematik der Länder des
München 1877. Ostens im Mittelalter, bkz. Jusch-kewitsch, Adolf P.
Picard, Christophe: L’océan Atlantique musulman. De Rosenthal, Franz: Das Fortleben der Antike im Islam,
la conquête arabe à l’époque almohade, Paris 1997. Zürich ve Stuttgart 1965.
Pietzsch, Gerhard: Die Klassifikation der Musik Rosenthal, Franz: Ibn Khaldûn, The Muqaddimah. An
von Boetius bis Vgolino von Orvieto, Halle 1929 introduction to history, New York 1958.
(Tekrarbasım: Darmstadt 1968). RosenthaI, Franz: A history of Muslim historiography,
[el-Qazvīnī: Āsār el-Bilād] Zakarija Ben Muhammed Leiden 1952.
Ben Mahmud el-Cazwini’s Kosmographie. Zweiter Ruska, Julius: Zur ältesten arabischen Algebra und
Theil: Kitāb āsār al-bilād [Arpça orjinal metin]. Die Rechenkunst, Heidelberg 1917.
Denkmäler der Länder, ed. Ferdinand Wüstenfeld, Saliba, George: Al-Qushji’s reform of the Ptolemaic
Göttingen 1848 (Tekrarbasım: lslamic Geography model for Mercury, Arabic Science and Philosophy
içerisinde Cilt 198). serisi içerisinde, 3/1993/161-162.
Quatremère, Étienne: Raschid-eldin. Histoire des Saliba, George: Arabic planetary theories after the
Mongols de la Perse, Paris 1836 (Tekrarbasım: eleventh century AD, Encyclopedia of the History of
Amsterdam 1968). Arabic Science içerisinde Cilt 1, Londra ve New York
[Ramelli, Agostino:] The various and ingenious 1996, S. 58-127.
machines of Agostino Ramelli. A classic sixteenth- Sandler, Christian: Die Reformation der Kartographie
century illustrated treatise on technology. Çeviri um 1700, Münih ve Berlin 1905.
ve biyografik araştırma Martha T.Gnudi. Dipnotlar Sarton, George: Introduction to the History of Science,
Eugene S. Ferguson, Toronto 1976 (Tekrarbasım: 3 Cilt 5 parça, Baltimore 1927-1948.
New York 1994). Sayılı, Aydın: Al Qarāfī and his explanation of fhe
Ramusio, Gian Battista: Delle Navigationi et viaggi, rainbow, Isis içerisinde (Brügge) 32/1940(1947)/16-
Venedik 1563-1606 (Tekrarbasım: I-III, Amsterdam 26 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi
1968-1970). içerisinde Cilt 34, S. 176-186).
[Raşīdeddīn Faḍlallāh] Mukātebāt-i Rašīdī, ed. Sayılı, Aydın: A short article of Abû Sahl Waijan ibn
Muḥammed Şefīʿ, Lahor 1947. Rustam al Qûhî on the possibility of infinite motion
Reinaud, Joseph-Toussaint: Géographie d’ Aboulféda, in finite time, Actes du VIII Congrès international
Cilt 1: Introduction générale à la géographie d’histoire des sciences, Florence-Milan 3-9 Eylül
des Orientaux, Paris 1848 (Tekrarbasım: lslamic 1956 içerisinde, Florenz 1958, Cilt 1, s. 248-249 ve
Geography serisi içerisinde Cilt 277). Belleten içerisinde (Ankara) 21/1957/489-495.
Renan, Emest: Averroés et l’ Averroïsme, 3. baskı, Paris Sayılı, Aydın: Thâbit ibn Qurra’s Generalization of the
1867, Tekrarbasım: Frankfurt, Institut für Geschichte Pythagorean Theorem, Isis içerisinde (Baltimore)
der Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1985 (Seri 51/1960/ 35-37.
B - Philosophy 1). Sayılı, Aydın: The trisection of the angle by Abû Sahl
Renaud, Henri-Paul-Joseph: Un médecin du royaume Wayjan ibn Rustam al-Kûhî (fl. 970-988), Belleten
de Grenade. Muḥammad aš-Šaqūrī, Hespéris içeri- içerisinde (Ankara) 26/1962/696-697.
sinde (Paris) 33/1946/31-64 (Tekrarbasım: lslamic Schack, Dietlind: Die Araber im Reich Rogers II.,
Medicine serisi içerisinde Cilt 92, s. 181-214). Doktora Berlin 1969.
Renaud, Henri-Paul-Joseph: Sur un passage Schipperges, Heinrich: Arabische Medizin im latei-
190 B İ B L İ Y O G R A F Y A
nischen Mittelalter, Berlin, Heidelberg, New York Teutschland Nach Constantinopel und Jerusalem,
1976. Nürnberg 1608 (Tekrarbasım: The Islamic World in
Schipperges, Heinrich: Die Assimilation der arabischen Foreign Travel Accounts serisi Cilt 28).
Medizin durch das lateinische Mittelalter, Wiesbaden The Science of Music in Islam, Cilt 1-5, Frankfurt
1964. am Main: Institut für Geschichte der Arabisch-
Schipperges, Heinrich: Assimilations-Zentren arabi- Islamischen Wissenschaften 1997-1999.
scher Wissenschaft im 12. Jahrhundert, Centaurus Sezgin, Fuat: Geschichte des arabischen Schrifttums,
içerisinde (Kopenhagen) 4/1955-56/325-350. Cilt 1-9, Leiden 1967-1984. Gesamtindices zu Bd.
Schipperges, Heinrich: Einflüsse arabischer I-IX, Frankfurt a.M.: Institut für Geschichte der
Wissenschaften auf die Entstehung der Universität, Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1995. Cilt
Nova Acta Leopoldina içerisinde (Halle) 27/1963/201- 10-12, Frankfurt 2000.
212. Silberberg, Bruno: Das Pflanzenbuch des Abû Ḥanîfa
Schipperges, Heinrich: Handschriftenstudien in spani- Aḥmed ibn Dâʾûd ad-Dînawarî. Ein Beitrag zur
schen Bibliotheken zum Arabismus des lateinischen Geschichte der Botanik bei den Arabern, Zeitschrift
Mittelalters, Sudhoffs Archiv içerisinde (Wiesbaden) für Assyriologie und verwandte Gebiete içerisin-
52/1968/3-29. de (Straßburg) 24/1910/225-265; 25/1911/39-88
Schipperges, Heinrich: Eine griechisch-arabische (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi içe-
Einführung in die Medizin, Deutsche medizinische risinde Cilt 18, s. 117-208).
Wochenschrift içerisinde (Stuttgart) 87/1962/1675- Simon, Udo Gerhard: Mittelalterliche arabische
1680. Sprachbetrachtung zwischen Grammatik und
Schipperges, Heinrich: Ideologie und Historiographie Rhetorik: ʿilm al-maʿānī bei as-Sakkākī, Heidelberg
des Arabismus, Wiesbaden 1961, (Sudhoffs Archiv, 1993.
Beihefte, 1). Stautz, Burkhard: Die Astrolabiensammlung des
Schipperges, Heinrich: Zur Wirkungsgeschichte des Deutschen Museums und des Bayerischen
Arabismus in Spanien, Sudhoffs Archiv içerisinde Nationalmuseums, München 1999.
(Wiesbaden) 56/1972/225-254. Stautz, Burkhard: Die früheste bekannte Formgebung
Schlesinger, Kathleen: The question of an Arabian der Astrolabien, Ad radices. Festband zum fünfzig-
influence on musical theory, The Musical Standard jährigen Bestehen des Instituts für Geschichte der
içerisinde (Londra) N.S. 25/1925/148-150, 160-162. Naturwissenschaften der Johann Wolf gang Goethe-
Schlund, Erhard: Petrus Peregrinus von Maricourt, Universität Frankfurt am Main, ed. Anton von
sein Leben und seine Schriften (ein Beitrag zur Gotstedter, Stuttgart 1994 içerisinde s. 315-328.
Roger Baco-Forschung), Archivum Franciscanum Steiger, Amald: Zur Sprache der Mozaraber, Sache,
Historicum içerisinde (Florenz) 4/1911/436-455, 633- Ort und Wort. Festschrift für Jakob Jud, Genf 1942
643; 5/1912/22-40. (Romanica Helvetica Cilt 20) içerisinde, s. 624-723.
Schnaase, Leopold: Alhazen. Ein Beitrag zur Geschichte Steinschneider, Moritz: Die europäischen Übersetzungen
der Physik, Schriften der Naturforschenden aus dem Arabischen bis Mitte des 17. Jahrhunderts,
Gesellschaft in Danzig N.F. 7, Heft 3, 1890 içerisinde, Viyana 1904 (Tekrarbasım: Graz 1956).
s. 140-164 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam Strohm, Hans: Aristoteles. Meteorologie. Über die
serisi içerisinde Cilt 33, S. 26-52). Welt, Berlin 1970.
Schneider-Carius, Karl: Wetterkunde, Wetterforschung, Sudhoff, Karf: Constantin, der erste Vermittler musli-
München 1955. mischer Wissenschaft ins Abendland und die beiden
Schramm, Matthias: al-Bīrūnī and the Theory of the Salernitaner Frühscholastiker Maurus und Urso, als
Solar Apogee: an example of originality in Arabic Exponenten dieser Vermittlung, Archeion içerisin-
Science bkz. Hartner, Willy. de (Roma ve Paris) 14/1932/359-369 (Tekrarbasım:
Schramm, Matthias: Ibn al-Haythams Stellung in der Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 43, s. 185-
Geschichte der Wissenschaften, Fikrun wa Fann içe- 195).
risinde (Hamburg) 6/1965/Ayrıbasım s. 2-22, arab. s. Sudhoff, Karl: Daniels von Morley liber de naturis infe-
85-65. riorum et superiorum … Archiv für die Geschichte
Schramm, Matthias: Ibn al-Haythams Weg zur Physik, der Naturwissenschaften und der Technik içerisinde
Wiesbaden 1963 (Boethius, Texte und Abhandlungen (Leipzig) 8/1917-18/1-40.
zur Geschichte der exakten Wissenschaften, 1). Sudhoff, Karl: Konstantin der Afrikaner und die
Schramm, Matthias: Zur Entwicklung der physiologi- Medizinschule von Salerno, Sudhoffs Archiv für
schen Optik in der arabischen Literatur, Sudhoffs Geschichte der Medizin içerisinde (Leipzig)
Archiv für Geschichte der Medizin içerisinde 23/1930/293-298 (Tekrarbasım: Islamic Medicine
(Wiesbaden) 43/1959/289-328. serisi içerisinde Cilt 43, s. 179-184).
Schweigger, Salomon: Ein newe Reysbeschreibung auß Suter, Heinrich: Die Abhandlung über die Ausmessung
B İ B L İ Y O G R A F Y A 191
des Paraboloides von el-Ḥasan b. el-Ḥasan b. el- Proche-Orient: Contacts scientifiques au temps des
Haitham, übersetzt und mit Kommentar versehen, Croisades. Actes du colloque de Louvain-la-Neuve,
Bibliotheca Mathematica içerisinde (Leipzig), 3. Seri 24 ve 25 Mart 1997, hsg. von Isabelle Draelants…
12/1912/289-332 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics içerisinde [Turnhout:] Brepols 2000, s. 313-324.
andAstronomy serisi içerisinde Cilt 57, s. 141-184). Tihon, Anne: Sur l’identité de l’astronome Alim,
Suter, Heinrich: Die Abhandlungen Thâbit b. Ḳurras Archives internationales d’histoire des sciences
und Abû Sahl al-Kûhîs über die Ausmessung der (Roma) 39/1989/3-2l.
Paraboloide, Sitzungsberichte der Physikalisch- Tihon, Anne: Les tables astronomiques persanes à
medizinischen Sozietät içerisinde (Erlangen) Constantinople dans la première moitié du XlV siècle,
48-49/1916-17/186-227 (Tekrarbasım: Islamic Byzantion içerisinde (Brüksel) 57/1987/471-487, ve 4
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 21, resim.
S. 68-109). Tihon, Anne: Tables islamiques à Byzance, Byzantion
Suter, Heinrich: Beiträge zu den Beziehungen Kaiser içerisinde (Brüksel) 60/1990/401-425.
Friedrichs II. zu zeitgenössischen Gelehrten des Tihon, Anne: Un traité astronomique chypriote du
Ostens und Westens, insbesondere zu dem arabi- XIVʿsiècle, Janus içerisinde (Leiden) 64/1977/279-
schen Enzyklopädisten Kemâl ed-din ibn Yûnis, H. 308; 66/1979/49-81; 68/1981/65-127.
Suter, Beiträge zur Geschichte der Mathematik Tihon, Anne: Traités byzantins sur l’ astrolabe, Physis
bei den Griechen und den Arabern, ed. J. Frank, içerisinde (Florenz) 32/1995/323-357.
Erlangen 1922 içerisinde s. 1-8 (Tekrarbasım: Islamic Togan, Zeki Velidi: İlhanlılarla Bizans arasmdaki
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 77, kültür münasebetlerine ait bir vesika (A document
s. 307-314). concerning cultural relations between the Ilkhanide
Suter, Heinrich: Die Mathematiker und Astronomen der and Byzantiens), Islam Tetkikleri Enstitüsü Dergisi
Araber und ihre Werke, Leipzig 1900 (Tekrarbasım: içerisinde (İstanbul) 3/1966/ Ek s. 1*-39*.
Islamic Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Toomer, Gerald J.: The Solar Theory of az-Zarqāl: A
Cilt 82, s. 1-288). History of Errors, Centaurus içerisinde (Kopenhagen)
Suter, Heinrich: Das Rechenbuch des Abû Zakarîjâ 14/1969/306-366.
el-Ḥaṣṣâr, Bibliotheca Mathematica içerisinde Tropfke, Johannes: Geschichte der Elementar-
(Leipzig) 3. Seri, 2/1901/12-40 (Tekrarbasım: Islamic Mathematik, Cilt 3. Proportionen, Gleichungen. 3.
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 77, baskı Berlin ve Leipzig 1937.
s. 322-360). Tropfke, Johannes: Geschichte der Elementar-
Suter, Heinrich: Über das Rechenbuch des Alî ben Mathematik, Cilt 4. Ebene Geometrie. 2. baskı Berlin
Aḥmed el-Nasawî, Bibliotheca Mathematica içe- ve Leipzig 1923.
risinde (Leipzig, Berlin) 3. Seri 7/1906-7/113-119 Tropfke, Johannes: Geschichte der Elementar-
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Mathematik, Cilt 5, I-II. Ebene Trigonometrie. Sphärik
serisi içerisinde Cilt 82, s. 361-367). und sphärische Trigonometrie. 2. baskı Berlin ve
Suter, Heinrich: Über die Geometrie der Söhne des Leipzig 1923.
Mûsâ ben Schâkir, Bibliotheca Mathematica içe- Ursprung, Otto: Um die Frage nach dem arabischen
risinde (Leipzig, Berlin) 3. Seri, 3/1902/259-272 bzw. maurischen Einfluß auf die abendländische Musik
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy des Mittelalters, Zeitschrift für Musikwissenschaft
serisi içerisinde Cilt 76, s. 137-150). içerisinde (Leipzig) 16/1934/129-141,355-357.
eṭ-Ṭaberī, Muḥammed b. Cerīr: Ta’rīḪ ar-Rusul we-el- de Vaugondy, Robert: Essai sur l’histoire de la géogra-
Mulūk, ed. Michael Jan de Goeje, 15 Cilt, Leiden phie ou sur son origine, ses progrès et son état actuel,
1879 vd. (Tekrarbasım: aynı yer 1964). Paris 1755.
Talas, Asad: L’ ennseignement chez les Arabes. La Vernet, Juan: Die spanisch-arabische Kultur in Orient
madrasa Nizamiyya et son histoire, Paris 1939. und Okzident, Zürich ve München 1984.
Taḳīyeddīn: Kitāb aṭ-Ṭuruḳ es-Seniyye fī el-Ālāt van de Vyver, André: Les étapes du développement
er-Rūḥāniyye, Tıpkıbasım-Edition Aḥmed Y. philosophique du Haut Moyen-Age, Revue BeIge
el-Ḥasan, Taḳiyyuddīn ve el-Hendese el-Mīkānīkiyye de Philologie et d’Histoire içerisinde (Brüksel)
el-ʿArabiyye, Halep 1976. 8/1929/425-452.
Tekeli, Sevim: 16’ıncı asırda Osmanlılarda saat ve van de Vyver, André: Les premières traductions lati-
Takiyüddin’in «Mekanik saat konstrüksüyona dair en nes (Xʿ-XIʿs.) de traités arabes sur l’astrolabe, 1er
parlak yıldızlar» adlı eseri, Ankara 1966. Congrès International de Géographie Historique.
Tihon, Anne: L’ astronomie byzantine (du Vʿau XVʿ siè- Tome II. Mémoires, içerisinde Paris ve Brüksel 1931,
cle), Byzantion içerisinde (Brüksel) 51/1981/603-624. s. 266-290 (Tekrarbasım: lslamic Mathematics and
Tihon, Anne: Les textes astronomiques arabes impor- Astronomy serisi içerisinde Cilt 90, s. 377-405).
tés à Byzance aux XIʿet XIIʿsiècles, Occident et Wahl, Samuel Friedrich Günther: Abdallatif’s eines
192 B İ B L İ Y O G R A F Y A
arabischen Arztes Denkwürdigkeiten Egyptens ... Aus Wiedemann, Eilhard: Roger Bacon und seine Verdienste
dem Arabischen übersetzt und erläutert, Halle 1790. um die Optik, muhtelif yazarların katkılarıyla
Weinberg, Josef: Die Algebra des Abū Kāmil Šoğāʿ hazırlanan Roger Bacon Essays içerisinde, Oxford
ben Aslam, München 1935 (Tekrarbasım: Islamic 1914, s. 185-203 (Tekrarbasım: E. Wiedemann,
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 23, Gesammelte Schriften içerisinde Cilt 2, s. 770-788).
s. 107-251). Wiedemann, Eilhard: Über das al Bêrûnîsche Gefäß zur
Weissenborn, Hermann: Gerbert. Beiträge zur Kenntnis spezifischen Gewichtsbestim-mung, Verhandlungen
der Mathematik des Mittelalters, Berlin 1888. der Deutschen Physikalischen Gesellschaft im Jahre
Weissenborn, Hermann: Zur Geschichte der Einführung 1908 içerisinde, Braunschweig 1908, s. 339-343
der jetzigen Ziffern in Europa durch Gerbert, Berlin (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi içe-
1892. risinde Cilt 46, s. 113-117).
Weisweiler, Max: ʿAbdalqāhir al-Curcānī’s Werk über Wiedemann, Eilhard ve Fritz Hauser: Über die
die Unnachahmlichkeit des Korans und seine syntak- Uhren im Bereich der islamischen Kultur, Nova
tisch-stilistischen Lehren, Oriens içerisinde (Leiden) Acta. Abhandlungen der Kaiserlich Leopoldinisch-
11/1958/77-121. Carolinisch-en Deutschen Akademie der
Werner, Otto: Zur Physik Leonardo da Vincis, Doktora Naturforscher in Halle içerisinde 100/1915/1-272
Erlangen 1910. (Tekrarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Schriften,
Wiedemann, Eilhard: Aufsätze zur arabischen içerisinde Cilt 3, s. 1211-1482 ve Natural Sciences in
Wissenschaftsgeschichte, ed. Wolfdietrich Fischer, Islam serisi içerisinde Cilt 41, s. 21-292).
Cilt 1-2, Hildesheim 1970. Wiedemann, Eilhard: Über die Verbreitung der
Wiedemann, Eilhard: Auszüge aus arabischen Bestimmungen des spezifischen Gewichtes nach Bîrûnî,
Enzyklopädien und Anderes (Beiträge zur Geschichte Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen
der Naturwissenschaften. V), Sitzungsberichte Sozietät içerisinde (Erlangen) 45/1913/31-34
der Physikalisch-medizinischen Sozietät içerisin- (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi içe-
de (Erlangen) 37/1905/392-455 (Tekrarbasım: risinde Cilt 46, s. 119-122).
Wiedemann, Aufsätze içerisinde Cilt 1, s. 109-172). Wiedemann, Eilhard: Über Ṯâbit ben Qurra, sein
Wiedemann, Eilhard: Fragen aus dem Gebiet der Leben und Wirken, Sitzungsberichte der Physikalisch-
Naturwissenschaften, gestellt von Friedrich II., dem medizinischen Sozietät içerisinde (Erlangen)
Hohenstaufen, Archiv für Kulturgeschichte içerisinde 52-53/1920-211 189-219 (Tekrarbasım: Aufsätze zur
(Leipzig ve Berlin) 11/1914/483-485 (Tekrarbasım: arabischen Wissenschaftsgeschichte serisi içerisinde
Wiedemann, Gesammelte Schriften içerisinde Cilt 2, Cilt 2, s. 548-578).
s. 789-791 ve Natural Sciences in Islam serisi içerisin- Woepcke, Franz: L’algèbre d’Omar Alkhayyâmî,
de Cilt 34, s. 173-175). Paris 1851 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and
Wiedemann, Eilhard: Gesammelte Schriften zur ara- Astronomy serisi içerisinde Cilt 45, s. 1-206).
bisch-islamischen Wissenschafts-geschichte, ed. Woepcke, Franz: Passages relatifs à des somma-
Dorothea Girke ve Dieter Bischoff, 3 Cilt, Frankfurt tions de séries de cubes extraits de deux manus-
a.M.: Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen crits arabes inédits du British Museum de Londres,
Wissenschaften 1984 (Seri B-1, 1-3). Journal de mathématiques pures et appliquées içeri-
Wiedemann, Eilhard: Die Naturwissenschaften bei den sinde (Paris), 2 série, 10/1865/83-116 (Tekrarbasım:
orientalischen Völkern, Erlanger Aufsätze aus ernster Islamic Mathematics and Astronomie serisi içeri-
Zeit içerisinde Erlangen 1917, s. 49-58 (Tekrarbasım: sinde Cilt 44, s. 105-138.
E. Wiedemann, Gesammelte Schriften içerisinde Cilt Wolf, Rudolf: Geschichte der Astronomie. München
2, s. 853-862). 1877.
Wiedemann, Eilhard: Optische Studien in Laienkreisen el-Yaʿḳūbī, Aḥmed b. İsḥāḳ: Kitāb el-Buldān, ed.
im 13. Jahrhundert in Ägypten, Eder. Jahrbuch Michael Jan de Goeje, Leiden 1892 (Tekrarbasım:
der Photographie içerisinde (Leipzig) 27/1913/65-72 Islamic Geography içerisinde Cilt 40), Fransızca
(Tekrarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Schriften çevirisi Gaston Wiet Yaʿḳūbī. Les pays başlığıyla,
içerisinde Cilt 2, s. 710-717 ve Natural Sciences in Kahire 1937 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi
Islam serisi içerisinde Cilt 34, s. 153-160). içerisinde Cilt 265).
Ş A H I S D Aİ ZD İLNA R I 193
O – Ö – ʿÖ Q
Oesch, Hans 89 n. Quatremère, Étienne 60 n.
Olcaytu 61, 157
Olearius, Adam 123, 123 n., 124, 124 n., 127, 128, 129 R
O’Malley, Charles D. 50 n.
Oman, Giovanni 101 n. Ramelli, Agostino 75, 151, 178
Oribasius, Bizanslı 91 Ramusio, Gian Battista 77, 77 n., 101, 107, 170, 121
de Ortega, Juan 55 Rashed, Roshdi 35 n.
Ortelius, Abraham 50, 107, 121, 122, 123, 131 Raymond = Raymundo, Marsilyalı 103, 140
Osorius, Hieronimus (Jeronimo Ososrio) 80, 80 n. Raymundus, Toledolu 100
Öklid 13, 18, 27, 29, 42, 74, 138, 144, 153 er-Rāzī bkz. Aḥmed b. Muḥammed b. Mūsā
ʿÖmer b. ʿAbdulʿazīz, Emevi Halifesi 4 er-Rāzī bkz. Muḥammed b. Zekeriyyāʾ
ʿÖmer el-Ḫayyām 21 n., 28, 28 n., 29, 35 er-Receb, Hāşim Muḥammed 52 n.
el-ʿÖmerī bkz. Aḥmed b. Yaḥyā
Reckendorf, Hermann 24 n.
Özkan, Zahide 22 n.
Regiomontanus, Johannes 16, 26, 34, 35, 42, 106, 160,
163, 165
P
Reinaud, Joseph-Toussaint 2, 50 n., 163, 174
Papa Innozens III. 71 Reinel, Jorge 80
Papa Innozens IV. 97 Reland, Adrian 128, 129
Papa Leo X. 77
Remesow (Remezov), Semjon = Semyon Ul’yanovich
Papa Sylvester II. bkz. Gerbert, Aurillaclı
131
Papa Urban IV. 97
Paracelsus 166 Renan, Ernest 85, 86
Pascal, Étienne 13 Renaud, Henri-Paul-Joseph 54 n., 57 n.
Paulus, Eginalı 91 Rennell, James 110, 111, 112, 112 n., 129, 132, 133
Pellat, Charles 18 n. Reşīdeddīn eṭ-Ṭabīb bkz. Faḍlallāh b. ʿİmāduddevle
Peregrinus, Petrus 150 Rhazes bkz. Muḥammed b. Zekeriyyāʾ
Peres, Gil 100 Ribera y Tarragó, Julian 86, 87, 88
Perkuhn, Eva Ruth 87, 87 n. Riccioli, Giambattista 108, 108 n.
Peschel, Oscar 107 n. Ristoro d’Arezzo 102, 103
Peter, Büyük 132 Ritter, Hellmut 33
Petersen, Julius 167 n. Robert Grosseteste 102, 138
Pétis de la Croix, François 132
Robert, Chesterli (Robertus Castrensis, Retinensis vs.)
Peurbach, Georg 34, 54, 160
96, 98, 102, 139, 140
Philipp IV., İspanya Kralı 117
Robertus de Losinga 98
Picard, Christophe 68 n., 174 n.
Pietzsch, Gerhard 89 n. Rodrigues, Francisco 70, 70 n.
Pingree, David 155 Roger Bacon 36, 103, 104, 104 n., 105, 110 n., 138, 140,
Piri Reis 76, 126 163, 164, 165
Pizzamiglio, Pierluigi 143 n. Roger I., Norman, Sicilya Kralı 146
Planudes, Maximos 12, 38, 101, 119 Roger II., Norman, Sicilya Kralı 37, 55 n., 145, 146
Plato, Tivolili 102, 140, 141 Roger, Herefordlu 98
Platon 7, 82, 93 n., 158 van Roomen, Adriaan 66
Polo, Marco 47, 118, 119 Rose, Valentin 98 n., 139, 143 n.
Poseidonios 106 Rosenfeld, Boris A. 27 n., 66 n., 165 n.
Postel, Guillaume 107, 121 Rosenthal, Franz 5, 55 n., 62 n., 63 n., 161
Poulle, Emmanuel 65 n., 98 n.
Rosińska, Grażyna 54 n.
Price, Derek J. de Solla 65 n.
Ruffini, Paolo 20
Proklos 74
Ptoleme 4, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 15, 20, 25, 29, 34, 38, 41, 43, Rufus, Efesli 93, 93 n.
47, 53, 54, 59, 68, 74, 78, 101, 105, 106, 112, 115, 117, Ruge, Sophus 107 n.
119, 120, 121, 123, 140, 144, 146, 155, 156, 160, 171 Ruska, Julius 3, 3 n.
Purkynje, Johannes Evangelista 56
Pythagoras 16
202 D İ Z İ N
Ay hareketi 53 Boylam farklılıkları (coğrafi) 11, 26, 42, 43, 44, 45, 59, 60,
Ay ışığı 29 79, 81, 105, 108, 112, 115, 116, 117, 126, 129
Ay modeli 54 Boyuta bağlılık 17
Ay paralaksı 17, 66 Bölgesel coğrafya 49
Ay takvimi, frenk-gotik 150 Brescia 156
Ay tutulması 11, 108, 137 Brezilya 70
Ay variyasyonu 166 Bugia (Bicāye) 152, 153
Ay yüzündeki lekeler 29 Bulaşıcı bkz. Enfeksiyon
Ayın anomalisi 166 Būra 176
Ayna, İbn el-Heysem’de 27, 30 Burçlar 15
Azimut 15, 16 Büst 4
Büyü 99
B
Bağdat 8, 10, 11, 12, 26, 42, 43, 44, 45, 51, 59, 80, 84, 104,
C–Ç
109, 116, 126, 128, 153, 157, 163, 164, 172 Calicut 70
Bağdat (Moğollar tarafından alınması) 173 Camera obscura 29, 163, 165
Bağlaç Levhası (levḥ-i ittiṣālāt) 65 Cappela Palastina (Palermo)145
Baharat adaları 70 Carte de l’Asie Septentrionale Dans l’Estat où Elle s’est
el-Baḥr el-Muẓlim (Karanlık Deniz) 119 trouvée du temps de la grande Invasion des Tartares
baḥriyye (Denizcilik/Nautik) 76 dans l’Asie Meridionale sous la Conduite de Zingis-
Balḫaş Gölü 125 Chan pour servir à l’Histoire Genéalogique des
Balhestilha 81 Tatares (13. veya 14. yüzyıl) 130
balistas de torno et de duobus pedibus (Tatar oku) 150 Carte Nouvelle de l’Asie Septentrionale dressée Sur des
Balkan ülkeleri 39, 174 Observations Authentiques et Toutes Nouvelles (16.
Banda 70 yüzyıl) 130
barkār tāmm (Tam pergel) 21 Cava 70, 71, 80
Barselona 86, 134, 136, 140 «Cava» atlası 70, 71, 120
Barut 53, 64 Cebelitarık 115
Barutun harekete geçirici gücü 53, 64 Cebir 13, 17, 28, 66, 98, 139, 141, 152
Basra (el-Baṣra) 4, 81, 133 Cebirsel sembolik 54, 55, 67, 68
Başucu (astronomi) 30 Cennet 120
Batı Avrupa (koordinatlar) 59, 86 Cenova 12, 84, 117
Batı İran 2 Cenovalılar 177
Baykal Gölü 125 cephirum 152
Behlül camii (Māsse’de, Agadir’in güneyi) 68 Cerrahi 96
Bengal Körefezi 71 Cerrahi bölümü, İbn Sīnā’nın el-Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb adlı
Beşeri Coğrafya 18, 23, 32, 38, 100, 101, 166 eserinin 50
Beyt el-Ḥikme (Bilgelik Evi) Cerrahi Operasyonlar 32
Béziers 86 Ceuta 152
Bilimlerin ilerleme ve gerilemelerinin önemli aşamaları, ceyb/cīb 139
İslam dünyasında 169 Cezair 152
bingām raṣadī (Astronomik saat), Taḳiyyeddīn 75 Charta Damascena 177
Binomischer Lehrsatz 20 Chartes 84, 96, 98, 99
Bitki tanımlamaları, Bitkiler Kitabı 19, 39, 40 Coğrafya (İbn Sīnā) 32
Bitki yapı ve şekilleri 19 Coğrafya 8, 11, 12, 13, 18, 23, 32, 33, 37, 38, 39, 59, 60, 61,
Bizans 10, 61 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 100, 101, 159
Bizans hesaplama kitabı (anonim) 67 «Coğrafya reformu» (el-Marrākuşī) 43
Bizans, Arap-İslam bilimlerinin aracısı olarak 54, 154, Coitos 92
155, 156, 157, 158, 159, 160 Cordoba 32, 84, 171
Bologna 77, 99 Corpus Constantinum (Constantinus Külliyatı) 93, 94
Bordeaux 168 Cremona 142, 144
Botanik (İbn Sīnā) 32 Culfār (ʿUmmān’da) 71
Boylam farklılıkları (araştırma) 26 Cundişāpūr 8
206 D İ Z İ N
P R
Padua 50, 84, 102 163, 167 raṣad cedīd (Taḳiyyeddīn’in yeni bir gözlem tarzı) 74
Palencia 163 Rasathane, Bağdat 11, 45
Palermo 37, 84, 99, 145 Rasathane, Şam (Ḳāsiyūn tepesinde) 11
Pamuk, Pamuktan yapılmmış kâğıt 176, 177 Rasathane, İstanbul, Taḳiyyeddīn 74, 75
Papirus 176, 177 Rasathane, Merāġa 42, 44, 45, 64, 65, 74, 124, 157, 160
Papirus endüstrisi 170 Rasathane, Paris 108, 125, 126
Papirus ihracatı 176 Rasathane, Rey (el-Ḫucendī) 20
Parabol 21 Rasathane, Semerkand (Uluğ Bey) 64, 74
Parabolitler 16, 17, 27 Rasathaneler 166, 168, 175
Parabollerin kare ve küplerini alma 16 Reşīd semti (Rebʿ-i Reşīdī), Tebriz 158
Parabolün karesini alma 16 Retorik (ʿilm el-bedīʿ) 19
Paralel çizgi 65 Rey (eski Tahran) 64
Paraleller öğretisi 27, 29, 42, 165 Ritim 88
Paraleller postulatı 163, 165 Rodos 3
Parasange 112 Roma 42, 43, 45, 46, 60, 74, 77, 84, 101, 103, 116, 117,
Paris 12, 84, 97, 103, 105, 106, 108, 109, 110, 125, 126, 160
127, 132, 163
rota (müzik enstrümanı) 89
Parmak ölçüsü (iṣbaʿ) 89
Rönesans 1, 2
«Paskal helezonu» 13
Ruffini-Horner metodu (kök alma) 20
Patoloji 95
Ruh hastaları 51
Pekin (Da Du) 47
Ruhun ölümsüzlüğü (II. Friedrich ʿAbdulvāḥid’e soru-
Pergament 175
su) 148
Pergel 16, 28, 81
Rusya, merkez 47, 132
Peripatetik öğreti 86
Rüzgâr, rüzgâr oluşumu (el-Kindī) 14
Petersburg bkz. St. Petersburg 63
Piknometre (Eczacı piknometresi) 31 Rüzgârın oluşumu 14
Pisa 84, 151, 152, 153
Pisa ticaret kolonisi (Cezair’de) 152 S–Ş–Ṣ
Planetaryum (II. Friedrich’in el-Melik el-Kāmil’den Saat (astronomik), Taḳiyyeddīn’in bkz. bingām raṣadī
hediye aldığı) 149, 150 Saat açısı 42, 43
Planisfer 140 Saat çizgilerinde yamuk çizgisellik 15
Planispère terrestre suivant les nouvelles observations Saat, İbn eş-Şātir’in 55
des astronomes (Jacques Cassini) 125 Sabit yıldızlar 5, 26, 42, 72, 157
Polar üçgen 42 Sabit yıldızlar astronomisi 20
Poligon hesaplaması (van Roomen) 67 Sabit yıldızların yükselmeleri ve eğimlerinden hareket
Portekiz 69, 70, 80, 173, 175 prensibi 43
Portekizler 70, 173 Sabit yılızların gözlemlenmesi 43
Portolan haritalar 39, 46, 47, 48, 113, 114, 115, 117, 122 Safeviler 174
Prag 99 ṣaḥib eş-şurṭa 140
Presesyon 15 Salerno 22, 84, 91,92, 94, 95, 99, 138, 144
Provence 140, 141
Salerno Körfezi 92
Pseudo epigraflar (Arapça çevirilerde) 7, 10
Saragossa 27, 86
Psikoloji (İbn Ḫaldūn) 63
Sarkık iris tabakası 23
Psikoloji (İbn Sīnā) 32
Sarkıtlar (matematik) 67
Psikosomatik 22
Sasani astronomisi 9
Pusula 72, 80, 81, 150, 151, 173
Sasaniler 8, 90, 150
Savaş tekniği 40, 53, 63
Q
secreta naturae (Michael Scotus) 99
Quadrant 81, 137 Sekant tablosu 17
Quadrant, İstanbul Rasathanesi’nde bulunan ahşap Sekantlar 17
quadrant 74 Sekstant (el-Ḫucendī) 20
Quadrant, Uluğ Bey’in 112 Selat Adaları 71
212 D İ Z İ N
V
Vakıf senedi, Ḳalāvūn Hastanesi’nin 52
Van Gölü 133
Varlığın gelişim aşamaları, filozof Mollā Ṣadrā’nın öğre-
tisi 82
214 D İ Z İ N
De revolutionibus (Kopernik) 34 G
De scientiis (el-Fārābī) bkz. İḥṣāʾ el-ʿUlūm Galeni de oculis liber a Demetrio translatus (Ḥuneyn b.
De Thiende (Simon Stevin) 67 İsḥāḳ, Constantinus Africanus’un intihali) 93
De triangulis omnimodis (Johannes Regiomontanus) γεωγραϝική ύφήγησις «Ptoleme Coğrafyası» 11, 38, 43,
35, 160 106, 107, 115, 119, 120, 122, 132
Geographia et hydrographia reformata (G. Riccioli)
De utilitatibus astrolabii (Gerbert) 135
108 n.
De variolis et morbillis (Rhazes, tercüme Cremonalı
Geographie Nubiensis (el-İdrīsī) 101, 108; ayrıca bkz. K.
Gerhard) 95; ayrıca bkz. K. el-Cederī ve-el-Ḥaṣbe) Nüzhet el-Müştāḳ fī İḫtirāḳ el-Āfāḳ
K. Delāʾil el-İʿcāz (ʿAbdulḳāhir el-Curcānī) 33, 52 Geometria (Gerbert?) 135
Della descrittione dell’Africa et delle cose notabili che
ivi sono (Leo Africanus) 101 H–Ḥ
Destūr el-Müneccimīn (5./11. yüzyılın ikinci yarısı) 45 n. el-Hādī li-eş-Şādī (el-Meydānī) 40
Détermination géographique de la situation et de l’éten- K. el-Ḥāvī (Ebū Bekr er-Rāzī) 18, 95
due des différentes parties de la terre (G. Delisle) 127 K. fī Heyʾet el-Ālem (İbn el-Heysem) 25
n. Ḥibbur ha-Meşiḥa ve-ha-Tişboret (Abraham bar Ḥiyya
Divinia commedia «İlahi Komedya» (Dante) 46, 105 alias Savasorda) 141
Historia veya Chronica Pseudo-Isidoriana (Aḥmed er-
E Rāzī) 101
U – ʿU – Ü Y
el-ʿUmde el-Kuḥliyye fī el-Emrāḍ el-Baṣariyye (Ṣadaḳa ύποθέσεις (Ptoleme) 25
b. İbrāhīm el-Mıṣrī eş-Şaẕilī) 58 Ysagoge Iohannicii ad tegni Galieni (Ḥuneyn b. İsḥāḳ,
el-ʿUnvān el-Kāmil (Maḥbūb b. Ḳusṭanṭīn el-Menbicī) tercüme Constantinus Africanus) 96; ayrıca bkz. el-
61 Mudḫal ilā eṭ-Ṭıbb
K. el-Uṣūl = K. el-Usṭuḳusāt, Elementler (Öklid) 13, 27,
42, 138, 144 Z
Uyūn el-Anbāʿ fī Ṭabaḳāt el-Eṭibbāʾ (İbn Ebī Uṣaybiʿa)
Zād el-Musāfir (İbn el-Cezzār) 154
51, 171 n.
Zīc (yaklaşık 100/719) 4
Üns el-Mühec ve-Ravḍ el-Furec (el-İdrīsī) 38
Zīc (el-Battānī) 102
Zīc (Ḥabeş el-Ḥāsib) 156
V Zīc (İbn el-Aʿlem el-Baġdādī) 156
K. el-Vāfī bi-el-Vefeyāt (eṣ-Ṣafedī) 55 n. Zīc (İbn er-Raḳḳām) 59
Vermehrte newe Beschreibung der Muscovitischen und Zīc (el-Ḫārizmī) 102, 138, 156
Persischen Reyse (Adam Olearius) 123 n., 124 n. Zīc-i Ḫāḳānī (Ġıyāseddīn el-Kāşī) 64
Viaticus (Pseudo Constantinus Africanus, İbn el- ez-Zīc el-İlḫānī (Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī) 44, 112
Cezzār’ın yazdığı Zād el-Musāfirīn’in tercümesi) 92, ez-Zīc el-Mumtaḥan 11
93 Zīc eş-Şehriyār (orta Farsça) 8
Volume of Great and Rich Discoveries (John Dee) 107 Zīc-i Sulṭānī (Uluğ Bey) 64, 110, 112
İslam’da Bilim ve
Teknik
Cilt II
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KÜLTÜR A.Ş. YAYINLARI
Fulya Mahallesi, Mevlüt Pehlivan Sokak, No: 23, 80280 Gayrettepe / İSTANBUL
Tel: 0212 317 77 00, Faks: 0212 274 58 40, kultursan@kultursanat.org - www.kultursanat.org
‹slam'da Bilim ve
Teknik
Fuat Sezgin
‹kinci Bas›m
Nisan 2008
Yay›n Dan›şman›
Prof. Dr. ‹skender Pala
Yay›n Koordinatörü
Hasan Iş›k
Çeviri
Abdurrahman Aliy, Eckhard Neubauer
Yay›na Haz›rlayan
Hayri Kaplan, Abdurrahman Aliy
Astronomi
Fuat Sezgin
Eckhard Neubauer’in Katkısıyla
TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ, İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
ORTAK ÇALIŞMASIDIR.
İçindekiler
Giriş ................................................................................................................ 3
Planetaryumlar ve Gök-küreler ................................................................. 16
Rasathaneler ................................................................................................ 19
Rey Rasathanesi .................................................................................. 25
Hemedān Rasathanesi ........................................................................ 26
Merāġa Rasathanesi ............................................................................ 28
İstanbul Rasathanesi ........................................................................... 34
Hven Rasathanesi ................................................................................ 36
Merāġa Rasathanesi’nin Aletleri............................................. 38
İstanbul Rasathanesi’nin Aletleri ............................................ 53
Hven Rasathanesi’nin Aletleri................................................. 62
Semerkant Rasathanesi....................................................................... 69
Jaipur Rasathanesi .............................................................................. 72
Delhi Rasathanesi................................................................................ 76
Bölüm 1
Astronomi
2 A S T R O N O M İ
Ḳuṣayr ʿAmra Roma Hamamı (Caldarium)’nın kubbesinde- Kubbenin günümüzdeki durumunu gösteren fotoğraf.
ki gök haritasının rekonstrüksiyonu (M. Stein).
açıklamasını yapmak zorunda oldukları bir gök kitabı Arapça’ya çevirtmiştir11. Müslümanların,
haritası meydana getirmişlerdi8. evrenin yapısı ve hareketlerine ilişkin Aristoteles-
İslam’ın daha ilk yüzyılında geçmiş kültür tem- Ptoleme tasavvurlarıyla erken dönemde karşılaş-
silcilerinin, karşılaştıkları yeni kültür çevresinde maları bağlamında, Aristoteles’in adı altındaki
bilimsel etkide bulunabilmelerini sağlayacak elve- uydurma περί κόσμου (Kitāb el-ʿĀlem)’nun, henüz
rişli koşullar bulduklarının en önemli kanıtlarından Hişām b. ʿAbdülmelik (105-125/724-743) dönemin-
biri, evrensel bilgin el-Bīrūnī (ö. 440/1048)’nin9 de Arapça’ya çevrilmiş olması da aydınlatıcıdır. Bu
aktardığı haberdir. O, parşömen üzerine çizilmiş kitabın kosmolojik-coğrafi ve meteorolojik içe-
astronomik çizelgeler içeren eski bir Zīc-astronomi riğinden Müslümanlar şunları öğrenmişlerdir12:
kitabından söz etmektedir. Bu kitapta, Diokletian «Dünya evrenin ortasında bulunmaktadır. Evren
dönemine (Kıpti takvimine) göre oluşturulmuş tüm gökyüzüyle birlikte sürekli olarak dönmek-
veriler yer alıyor. Söz konusu kitaba anonim bir tedir, bu yüzden evrenin kendi kendine çevre-
yazar eklemelerde bulunmuştur; bunlardan bazıları sinde dönebileceği karşılıklı konumlanmış sabit
hicretin 90-100 (710-719) yılları arasında gözlem- iki nokta arasında bir eksen bulunmalıdır. Bu iki
lenen güneş tutulmaları ve horoskoplardır [yıldız kutbun kuzeyde bulunanı, yeryüzünün alt tarafında
falı]. Yine aynı yazar, Bust şehrinin enlemini 32° bulunan güneydeki kutbun aksine devamlı görü-
olarak vermiştir. el-Bīrūnī, kitabın kısmen elinde lebilir. Gökyüzünün ve yıldızların tözü esîr olarak
bulunduğunu zikrederek, varlığı ve otantikliği ile ilgi- adlandırılır. Esîr bir unsur olmakla birlikte, bilinen
li olası kuşkuları bertaraf etmeyi gerekli görmüştür. dört unsurdan ayrıdır ve ebedidir. Sabit yıldızlar
Yine, el-Bīrūnī’den öğrendiğimize göre, bilimlerle tüm gökyüzüyle birlikte dairesel olarak dönerler;
bizzat uğraşmış olan10 Emevi prensi Ḫālid b. Yezīd, «ortalarında dönence boyunca çapraz bir kemer
henüz 1./7.yüzyıl bitiminden önce, içinde astrono- halinde gerilmiş zodyak diye anılan burçlar kuşa-
mik ögelerin de eksik olmadığı, Ptoleme’nin adına ğını oluşturan daire on iki hayvan tarafından
bağlanmış astrolojik χαρπός (Kitāb es-Semere)
288/901), buna uygun gözlemler yapan ilk kişi ola- liğinin ve görünüşteki yarıçapının, ayın ilk görüle-
rak görünmektedir. Onu el-Baṭṭānī32 izlemiştir. bilirliğinin hesaplanması gibi konularda kaydedilen
Ancak bir yüzyıl sonra el-Bīrūnī, bu hareketin en ilerlemelere gelince, Geschichte der arabischen
yavaş ve en hızlı olduğu konumların kesin bir tanı- Schrifttums’un ilgili yerlerine (Cilt 6, s. 27-28) atıfta
mını verebiliyordu33. 11./5. yüzyılın ikinci yarısında bulunmakla yetiniyorum. Burada yalnızca sabit yıl-
İbrāhīm b. Yaḥyā ez-Zerqālī evcin ileri hareketinin dızlar astronomisinin durumu dile getirilecektir.
değerini 279 yılda 1°, yani bir yılda 12,09” olarak Daha önce söz edildiği üzere Araplar, İslam’dan
bulmuştur ve bu da bugünkü değerle yaklaşık ola- önce sabit yıldızlara ilişkin gerçekten iyi bir bilgi-
rak örtüşmektedir34. ye sahiptiler. İslam döneminde bu alan, ilk önce
İslam dünyası astronomları, sürekli olarak gökyüzü dikkate değer bir şekilde filolojik olarak ele alın-
gözlemlemelerinin sonucu olarak başka önemli mıştır. Gerçek anlamda sabit yıldızlar astrono-
sonuçlara da ulaşmışlardır. İbrāhīm b. Sinān b. misine yönelik uğraşı ise, ilk olarak Ptoleme’nin
Sābit (296-335/909-946 yılları arasında yaşamıştır) Almagest’iyle tanışılmasından sonra başlamıştır.
bilindiği kadarıyla, ekliptik eğimin sabit olmadığı Yunan öncülerin gerçekleştirdikleri çalışmalar-
görüşüne ulaşan ilk kişidir. O, gözlem sonuçlarında dan sonra, astronominin bu yönü, 4./10. yüzyılın
zamanla ortaya çıkan sapmaları dünya ekseninin ikinci yarısında ʿAbdurraḥmān eṣ-Ṣūfī’nin39 Kitāb
ani ve düzensiz hareketlerinin bir sonucu olarak Ṣuver el-Kevākib es-Sābite40 adlı eseriyle yeni bir
kabul ediyordu35. Çağdaşı Ebū Caʿfer el-Ḫāzin de zirve noktasına ulaşmıştır. Bu önemli astronom,
aynı inançtaydı36. Daha genç bir çağdaşı, Ḥāmid Hipparkos-Ptoleme kataloğunda bulunan bilgileri
b. el-Ḫıḍr el-Ḫucendī, hamisi Buveyhi Sultanı kendi gözlemleri ve ölçümleri temelinde yeniden
Faḫreddevle (dönemi: 366-387/976-997)’yi, ekliptik kontrol etmiş, yıldızların parlaklık ölçeklerinin,
eğimi sorununda daha sağlam bir sonuca ulaşabil- koordinatlarının ve büyüklüklerinin önemli ölçüde
mek için, Rey’de (bugünkü Tahran’ın güneyinde) revize edildiği yeni bir katalog oluşturmuştur. Yıldız
güneşin konumunun daha kesin gözlemlenmesini kataloğunun yeni bir revizyonu, Semerkant’ta Uluğ
sağlayacak, yaklaşık 20 metre yarıçapında sekstantı Bey (ö. 1449/853) Rasathane’sinde gerçekleştirilen
olan bir rasathane kurmaya inandırmış, kurulan bu yeni gözlemlere dayanılarak yapılmıştır. Bu yeni
rasathanede yaptığı gözlemler sayesinde de ekliptik katalog, öncülleriyle karşılaştırıldığında daha kesin
eğimin zamanla sürekli olarak küçüldüğü sonucuna koordinatlar verme özelliğiyle öne çıkıyor.
ulaşmıştı37. ʿAbdurraḥmān eṣ-Ṣūfī, Ptoleme ve Argelander (ö.
el-Ḫucendī’nin bu açıklamasından daha önce, 1875) ile birlikte sabit yıldız astronomisinin üç
ekliptik eğimindeki değişimleri presesyonla ahenk- büyük çığır açıcısından birisi olarak kabul edi-
li bir hale getirme girişiminde bulunan Sābit b. lir. Eṣ-Ṣūfī’nin bu alandaki çalışmalarının sadece
Ḳurra, trepidasyon yani sabit yıldızların ileri ve geri İslam dünyasında değil, aynı zamanda Avrupa’da
hareketi (ḥareket el-ikbāl ve-l-idbār) hipotezini da yüzyıllar boyu süren derin etkileri olmuştur41.
ileri sürmüştü38. Bu hipotez, Avrupa’lı astronomla- Kastilya Kralı X. Alfons’un Libros del saber de
rı Arap-İslam kültür çevresindeki astronomlardan astronomía (1277 civarında) yazdırdığı ansiklope-
çok daha fazla harekete geçirici etki yapmıştır. dik eserde bulunan sabit yıldızlar kataloğu kuş-
Tam güneş tutulması, güneş çapı ölçümlerinde kusuz ʿAbdurraḥmān eṣ-Ṣūfī’nin eserinin Kastilce
görünen değişiklik, güneş yörüngesinin eksantrik- serbest çevirisinden veya yeniden uyarlanmasından
başka bir şey değildir. 1341 yılında yapılan İtalyanca
çevirinin de bu Kastilce’deki örneğe dayanılarak
sentrik) sistemi ise, Arap-İslam astronomlarına her Ayrıca, dikkat edilmesi gereken bir başka husus da,
halükarda ulaşmamış görünmektedir. Buna karşın, el-Bīrūnī’deki alıntılardan çıkarıldığı kadarıyla, Ebū
onlar [Arap-İslam astronomları] Hintli astronom Caʿfer el-Ḫāzin’in 4./10. yüzyılın ilk yarısında geze-
Āryabhaṭa (499 civarında)’nın yeryüzünün dönme- genlerin dönmelerinin (rotasyonlarının) görünüşte
sine ilişkin görüşlerini en geç el-Bīrūnī49 yoluyla simetrik olmayışına yeni bir açıklama getirmesidir.
öğrenmişlerdir. Coğrafyacı İbn Rüsteh (3./9. yüzyı- Kendisi tarafından kurgulanan modelde eksantrik
lın son çeyreği) birçok teorinin yanı sıra, dünyanın, ve episikl (ayrı merkezli yörüngelerle ek yörün-
merkezinde değil de evrende bulunduğuna, güne- geler) öğretilerini eleştirmiş, onların yerine eklip-
şin ve en uzak [gök] kürenin değil, dünyanın ken- tik düzlemi yönünde göreceli gezegen yörüngesi
disinin döndüğüne ilişkin teoriyi aktarmaktadır50. variyasyonları varsayımını getirmiştir. Benzer bir
el-Bīrūnī’den, yeryüzünün döndüğü görüşünü savu- modele Heinrich von Langenstein (1325-1397)’da
nan iki Müslüman bilginin adlarını öğrenmekteyiz. 55 rastlamaktayız.
Bunlar Aḥmed b. Muḥammed es-Siczī (4./10. yüz- Gezegen hareketlerinin geometrik sunumu çerçe-
yılın 2. yarısı) ve Caʿfer b. Muḥammed b. Cerīr’dir vesinde Yunan öncellerine dayanan Arap astro-
(4./10. yüzyıl). Her ikisi de bu görüşten hareketle nomlarda, 4./10. yüzyılın ikinci yarısından itibaren,
kayık şekilli bir usturlap inşa etmişlerdir51. sonraları önemli ürünlerini Kopernik’te verecek
el-Bīrūnī, bu sorunun tatmin edici bir açıklamasına olan yığınla teori tanıyoruz.
ulaşmak için ciddi olarak çaba sarfetmiş görünmek- el-Bīrūnī (4./10. yüzyılın ikinci yarısı)’nin hocası
tedir. Bu konuda bize ulaşmamış bir risale yazmış- olan Ebū Naṣr b. ʿIrāḳ, bu çok farklı görüşler ara-
tır: «Dünyanın dönüp dönmediğine dair» (Kitāb fī sında, gezegenlerin [birbirini 90° açıyla kesen] pek
Sükūn el-Arḍ ev ḥareketihā)52. el-Bīrūnī, uzunca bir küçük farklı eksenli elipsel yörüngelere sahip olma
zaman, yeryüzünün döndüğüne dair bir karar verip imkanını ve yörüngelerdeki gezegen hareketlerinin
vermeme konusunda tereddüt etmiştir. Bununla eşit zamanda eşit olamamaları görüşlerini tartışı-
birlikte, ömrünün sonuna doğru yeryüzünün dön- yor, ve bu konuda kendine özgü tavır alan bir mes-
mediği kanaatine ulaşmıştır. Hindistan’a dair ese- lektaşının görüşünün aksine, Ebū Naṣr gezegenle-
rinde (421/1030 yılında yazıldı) şöyle demektedir: rin hareketlerinin yörüngede eşit olduğu görüşünü
«Yeryüzünün dönmesi astronomi biliminin sonuç- savunuyor. Ona göre görünürdeki asimetriklikler
larına hiçbir şekilde zarar vermez, bu konuya ait ve gözlemde ortaya çıkan gezegen yörüngeleri-
olan şeyler (bu kabulde de) aynı şekilde mantıksal nin nominal çaplarındaki değişimler, eksantriklikle
olarak birbirleriyle bağlantılı kalır. Bu kabulü ola- açıklanabilir. Görünen o ki Ebū Naṣr episikl (ek
naksız kılan başka nedenler bulunmaktadır»53. İbn yörüngeli) hareketleri hesaba katmayı zorunlu gör-
Heysem de Almagest’e yazdığı şerhinde bu sorunu memektedir56.
ele almış ve dönme (rotasyon) fikrini benimsemedi- 5./11. yüzyılın başlarında İbn el-Heysem, Ptole-
ğini söylemiştir54. me’nin Hypotheseis adlı eserindeki gökküre teo-
risini Arap astronomisine taşımıştır. Bu tasav-
vura göre gökyüzü hareketlerinin matematiksel
49 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 224-225.
modeli yerine cisimsel küresel katman tasavvuru
50 Kitāb al-Aʿlāq en-Nefīse, ed. J. de Goeje, Leiden 1892
geçiyor. 16. yüzyıla kadar hem İslam dünyasın-
(Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 40, Frank- da hem de Avrupa’da büyük ölçüde takip edilen
furt 1992), s. 23-24. Almagest’in geleneksel sunumunun bu değişimi
51 el-Bīrūnī, et-Taṭrīq ila stiʿmāl Funūn el-Asṭurlābāt,
kuşkusuz bir geriye dönüştür. Bununla birlikte, İbn
Paris, Bibliothèque nationale, ar. 2498, fol. 9a; Sezgin,
F.: a.e., Cilt 6, s. 224-225. el-Heysem’in bu girişimiyle gezegen hareketlerinin
52 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 275. oldukça yeni bir açıklaması ortaya çıkmıştır. O, bu
53 Temellendirmesi için bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 31; açıklamayı şu cümlelerle ifade ediyor: «1. Doğal
Wiedemann, E.: Zu den Anschauungen der Araber über cisimden sadece tek doğal hareket ortaya çıkar».
die Bewegung der Erde, Mitteilungen zur Geschichte der
Medizin und der Naturwissenschaft içerisinde (Leipzig)
8/1909/1-3, özellikle s. 2 (Tekrarbasım: Gesammelte Sch-
riften Cilt 1, Frankfurt 1984, s. 287-289, özellikle s. 288). 55 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 189-190.
54 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 31-32. 56 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 242-243.
10 A S T R O N O M İ
«2. Doğal cisim hiçbir değişik hızlı hareket yapmaz, Ptoleme’nin dünya tasavvuruna karşı, 6./12. yüzyılda
yani devamlı suretle daireler üzerinde aynı zaman- Arap-İslam kültür çevresinin batısında, argümanla-
larda aynı mesafeleri kateder». «3. Göğün cisminin rı kinematik-geometrik karakterden ziyade felsefi
(hareketlerde) hiçbir etkisi yoktur». «4. Boşluk karakterde olan bir karşı çıkış kendisini göstermiş-
mevcut değildir»57. tir. Filozof İbn Bācce (Avempace, ö. 533/1139),
Ptoleme’nin gezegen modeli tartışmasında önemli episikllerin varlığını yadsımış ve eksantrik hareketi
bir adımı yine İbn el-Heysem atmıştır. “Ptoleme bütün gezegen yörüngeleri için yeterli açıklama
Hakkında Şüpheler” adlı eserinde, Ptoleme’nin olarak kabul etmiştir60. Ondan yaklaşık yarımyüzyıl
gezegen hareketleri açıklamasında ekuant’ı kullana- sonra İbn Ṭufeyl (ö. 581/1185) tartışmaya katılmış
rak yörüngede eşit zamanlarda hareketler gerektiği ve hem eksantrik hem de episikl öğretilerini reddet-
temel prensibini zedelediğini farkeden ilk kişidir; miştir. O kendine ait bir açıklama bulduğuna inan-
çünkü bu durumda ek yörüngelerin orta noktasının, mış, ama görüldüğü kadarıyla bu açıklamayı kâğıda
taşıyan yörüngelerdeki hareketi eşit zamanda eşit aktarmamıştır61. Çağdaşı Muḥammed b. Aḥmed
olamaz58. Bir alıntı sayesinde öğrendiğimize göre, İbn Rüşd (Averroes, ö. 595/1198) de aynı şekilde
İbn el-Heysem kendisine ait bir gezegenler teorisi eksantrik ve episikl öğretilerini reddetmiştir. Ona
geliştirmiştir. Bu teoride o, gezegenlerin uniform göre gezegenler helezonik bir biçimde hareket
hareketi için gerekli koşulları ortaya koymuştur. Bu (ḥareke levlebiyye) etmektedir62.
giriş bölümünün çerçevesi, bu girişimden kaynakla- Arap-İslam kültür çevresinde Batı ekolünün en
nan derin etkilere değinmemize müsait değildir. genç temsilcisi Nureddīn el-Biṭrūcī (ö. yaklaşık
Yeni gezegenler modelinin 7./13. ve 8./14. yüzyıl- 600/1204) idi. O da eksantrik ve episikl öğretilerini
larda bilinen temsilcileri Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī (ö. yadsımış ve gezegen kürelerinin ortak merkez-
672/1274), Kuṭbeddīn eş-Şīrāzī (ö. 710/1311) ve ʿAlī li olarak yeryüzünün orta noktasında bulunması
b. İbrāhīm İbn eş-Şāṭir (ö. yaklaşık 777/1375) gibi gerektiğini ve gezegenlerin, İbn Rüşd’de olduğu
bilginlerdir. Kendi kinematik modelleri aracılığıyla, gibi, helezonik biçimde değişik eksenler çevre-
gezegen hareketleri sistemini Ptoleme’nin yol açtığı sinde hareket ettiğini ileri sürmüştür. Ayrıca, gök
aksaklıklardan arındırma girişimleri, adı geçen son cisimlerinin batı-doğu hareketini reddetmiştir; bu
bilginde zirve noktasına ulaşmıştır. hareket ona göre yalnızca, gezegenlerin doğudan
İbn eş-Şāṭir, kendi modellerinde eksantrikliği ber- batıya doğru gök küresinden çok daha yavaş hare-
taraf etmiş ve vektörü (her bir gezegenin yörünge- ket etmelerinden doğan optik bir yanılsamadır63.
sinin yarı çapını) evrenin orta noktasından hareket el-Biṭrūcī (Alpetragius)’nin kitabı İbranice’ye ve
ettirmiş ve bu esnada da eṭ-Ṭūsī’nin, çift ek yörünge Latince’ye çevrildikten sonra, 7./13. yüzyıldan 15./9.
ilkesini kullanmıştır. Onun özellikle Merkür modeli yüzyıla kadar Avrupa’da «doğabilimsel-astronomik
önemlidir. Ayrıca, Ay hareketleri için öncellerinden düşünceyi ilerletici tarzda etkilemiştir»64.
daha iyi bir model oluşturma denemesi, olağanüstü Burada ana hatlarıyla sunulan astronominin,
bir başarıya ulaşmıştır. İbn eş-Şāṭir, Ay’ın düzenli
dairesel hareketinin açıklanmasında, Ptoleme’nin,
Ay ile Dünya arasındaki uzaklığın abarttığı variyas-
60 Gauthier, L.: Une réforme du système astronomique
yonundaki bariz hatasını düzeltmiştir59. de Ptolémée, tentée par les philosophes arabes du XIIe
siècle, Journal Asiatique içerisinde (Paris), 10e série,
14/1909/483-510, özellikle s. 497-498 (Tekrarbasım: Isla-
mic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 63, Frank-
furt 1998, s. 205-232, özellikle s. 219-220); Nallino, C.A.:
Astronomie, Enzyklopædie des Islām, Cilt 1, Leiden ve
57 Kitāb Heyʾet el-ʿĀlem, Über den Aufbau der Welt nach
Leipzig 1913, s. 520; Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 36.
Ibn al Haiṯam başlığıyla Karl Kohl tarafından çevril- 61 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 36.
miştir, Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen
Sozietät içerisinde (Erlangen) 54-55/1922-23 (1925)/140- 62 a.e., Cilt 6, s. 36-37.
179, özellikle s. 144 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics 63 a.e., Cilt 6, s. 37.
and Astronomy serisi Cilt 58, Frankfurt 1998, s. 94-133,
64 Petri, W.: Tradition und Fortschritt in der Astronomie
özellikle s. 98); Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 33.
58 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 34. des Mittelalters, Accademia Nazionale dei Lincei içeri-
sinde. Convegno Internazionale 9-15 Aprile 1969, Roma
59 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 36. 1971, s. 633-645, özellikle s. 642.
G İ R İ Ş 11
maktadır. Resepsiyon ve özümsemenin akışı, 12. ları açıklamaları Quaestiones adlı bir risalede top-
yüzyılın ikinci yarısında, aralarında astronomiyle laması ve müellifin adını da Nicolaus Damascenus
ilgili birçok önemli eserin de bulunduğu yaklaşık 70 (doğumu m.ö. 64) gibi gösterek piyasaya çıkarması
kitabı Arapça’dan çevirdiği iddia edilen Cremona’lı çağdaşları için hayli yanıltıcı olmuştu69.
Gerhard’ın etkisiyle çok kesin bir biçimde artmış- Michael Scotus’un etkisiyle teoloji alanında
tır. İbn Rüşdçülükle (Averroismus) savaşan Paris
Cābir b. Eflaḥ (6./12. yüzyıl)’ın Ptoleme’nin
Piskoposu (1228-1249) Guillaume d’Auvergne, el-
Almagest’ine yazdığı kritik onun yaptığı çeviriy-
Biṭrūcī’nin evrenin yapısına ilişkin geliştirdiği siste-
le büyük bir etki yapmıştır. Bu eserde bulunan
mi De universo adlı eserine olduğu gibi almıştır. Bu
özellikle trigonometrik işlemler Wallingford’lu
Richard’ı (yaklaşık 1292-1336), Simon Bredon’u eserinde o, el-Biṭrūcī’nin tezinin, tüm gökyüzünün
(yaklaşık 1300-1372), Regiomontanus’u (1436- tek bir hareket ettirici ilkeye göre hareket ettiğini
1476) ve Kopernik’i (14731543) etkilemiştir66. Yine açıklamaya uygun olduğunu savunmuştur70.
ez-Zerḳālī (5./11. yüzyıl)’nin astronomi çizelgele- Daha 13. yüzyılın ortalarında Ptoleme ve el-Biṭrūcī
rinin (Zīc) yine onun yaptığı çevirisiyle Georg taraftarları arasında ateşli bir tartışma başlamıştı.
Peurbach’a (1423-1461), Regiomontanus’a, Robert Grosseteste (ö. 1253), Arap-İslam bilimlerin
Kopernik’e ve Kepler’e (1571-1630) derin etkileri özümsenmesi yönündeki en önemli şahsiyetlerden
olmuştur67. biridir. Bilginliğinin bu bakımdan değerlendirilme-
13. yüzyılın ilk yarısında Arap astronomisi- sinin gerekli olduğunu, P. Duhem71 astronomi alanı
nin Marsilya’daki temsilcilerinden birisi olan için açıkca ortaya koymuştur. Compendium spha-
Wilhelm (William) Anglicus, yeni bir uyarlama erae adlı eserinde Grosseteste, Sābit b. Ḳurra’nın
eseriyle (Scripta Marsiliensis super Canones
eserindeki sekiz gök küresi hakkındaki ilkelerini ve
Archazelis) ez-Zerḳālī’nin Toledo Çizelgeleri’ne
yanı sıra trepidasyon öğretisini Hıristiyan Avrupa’ya
Avrupa’da büyük bir yayılma olanağı sağlamıştır.
tanıtan ve Ptoleme ile el-Baṭṭānī’ye atıfta bulunan
Onun, Astrologia başlığı altında Ptoleme astro-
nomisini sunduğu bir eserinde, Sābit b. Ḳurra’nın ilk kişi olmuştur. O, aynı zamanda «Aristoteles
ve ez-Zerḳālī’nin trepidasyon öğretilerini ve ve el-Biṭrūcī sistemi» olarak da nitelendirdiği «el-
el-Biṭrūcī’nin sistemini açık seçik bir şekilde bir- Biṭrūcī’nin keşfi»inden de bahsetmiştir. Duhem’e
biriyle karşılaştırma çabası içinde bulunması çok göre72, Grosseteste, Aristoteles’in ortak-merkezli
ilginçtir68. küreler sistemini bilmiyordu. Grosseteste bu siste-
Cābir b. Eflaḥ’ın Almagest’e yaptığı kritik bir yana, mi, el-Biṭrūcī’nin sistemiyle özdeşleştirmiş ve kendi
daha 13. yüzyılın başlarında diğer çevirilerden, sunumunu da sadece bu sisteme dayandırmıştır.
batı İslam dünyası filozoflarının Ptoleme sistemine Onun adıyla yayılan Opuscula ve Tractatus de inc-
karşı yürüttükleri mücadele Batılılar tarafından hoatione formarum gibi eserlerde de el-Biṭrūcī’nin
bilinmekteydi. Michael Scotus (ö. yaklaşık 1235), etkisi açıkca görülmektedir73. Duhem’in görüşüne
sadece el-Biṭrūcī’nin astronomi kitabını çevirme- göre74, Grosseteste astronomi ilkeleriyle ilişkideki
miş, ayrıca İbn Rüşd’ün, eksantrik ve episikllere
kararsızlığını pek çok çağdaşıyla paylaşmaktadır: O
karşı çıktığı ve yeni bir sistemi kurgulama zorun-
bir yandan, gezegenlerin hareketi ve takvim hazır-
luluğunun altını çizdiği Aristo’nun Metaphysik ve
lama konularında Ptoleme’nin (Arap) taraftarlarını
De caelo adlı eserlerine yazdığı şerhlerini de çevir-
miştir. Böylelikle çevirmen Michael Scotus, İbn izleyerek, eksantrik ve episikl öğretilerini olduğu
Rüşd ve el-Biṭrūcī’nin Ptoleme karşıtı öğretilerinin 69 a.e. Cilt 3, s. 241-248; Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 45-46.
ilkelerini Latin dünyasına sokan ilk kişi olmuştur. 70 Duhem, P.: Le système du monde, Cilt 3, s. 249-260;
Onun, İbn Rüşd ve el-Biṭrūcī’nin bu konuda yaptık- Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 46.
71 Duhem, P.: Le système du monde, Cilt 3, s. 277-287.
66 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 42.
72 a.e. Cilt 3, s. 283; Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 46.
67 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 42-44.
73 Duhem, P.: Le système du monde, Cilt 3, s. 284; Sezgin,
68 Bkz. Duhem, P.: Le système du monde. Histoire des
doctrines cosmologiques de Platon à Copernic. Nouveau F.: a.e., Cilt 6, s. 46-47.
tirage, Cilt 3, Paris 1958, s. 287-291. 74 Duhem, P.: Le système du monde, Cilt 3, s. 286-287.
G İ R İ Ş 13
gibi almış, diğer yandan kendini de el-Biṭrūcī’nin den el-Biṭrūcī’nin ortak merkezli küreler sistemine
ortak-merkezli küreler öğretisinin sadeliğine kap- karşı çıkmış ve reddetmiş, fakat diğer konularda
tırmıştır75. onu «yeni astronomi prensiplerinin üstadı» olarak
Kendi çağındaki Avrupalı bilginlerin en ünlüle- nitelendirmiştir80. Onunla birlikte Paris ekolün-
rinden biri olan Albertus Magnus (yaklaşık 1200- de yeni bir şey ortaya çıkmıştır: Almagest kritiği.
1280), kapsamlı bilginliğinde el-Biṭrūcī’nin dünya Bununla birlikte Levi ben Gerson’un, öncüsü olan
sistemini yeniden tartışmış, bu sistemi basitleştiril- Cābir b. Eflaḥ’ın evvelce ortaya attığı itirazları yeni-
miş ve kısmen değiştirilmiş bir tarzda geniş çevrele- den kullanmış olduğu bilinmektedir81. Ben Gerson,
re tanıtmıştır. Ptoleme sistemine yönelik kritiğinde, ayrıca el-Kindi’ye, Sābit b. Ḳurra’ya, el-Baṭṭānī’ye ve
önemli ölçüde Arap astronomları, özellikle de Sābit diğer bilginlere dayanmıştır82. Karanlık oda, Yakup
b. Ḳurra’yı takip etmektedir76. Sopası (diye adlandırılan astronomik alet) ve küre-
Albertus Magnus’un çevresindeki Dominikanların sel sinüs ilkelerinin bulunması ve ayrıca paraleller
her iki sistemden birisinin lehinde ya da aleyhin- postülasının kanıtlanma girişimi gibi onun adıyla
de bulunmadaki kararsız halleri, büyük ölçüde ilişkilendirilen bulgular, kendisinin Arap öncüleri
Roger Bacon (yaklaşık 1219-1292) çevresindeki tarafından çoktandır bilinmekteydi83.
Fransiskanlar için de geçerlidir. Duhem’in77 doğru Arap astronomların bilgilerini uydurma yazarlı
olarak gördüğü üzere, Bacon ortaya atılan sistem- kitaplar biçiminde piyasaya sürme alışkanlığına
lerden biri veya ötekisi hakkında bir karara varmak 14. yüzyılda da rastlanmaktadır. Mesela Duhem84,
için ömrü boyunca çabalamış, fakat daima kararsız Novara’lı Campanus (ö. 1296)’a nisbet edilen
kalmıştır. Bacon, el-Ferğānī’nin ve el-Baṭṭānī’nin Demonstrationes Campani super theorica’nın, her
astronomilerini oldukça iyi tanımış ve Sābit b. ne kadar başka bir yazar adıyla olsa da, aslında
Ḳurra’nın presesyon (gece ve gündüzün eşitlik İbn Heysem’in somut küreler yaklaşımını daha da
oranının yıllık gecikmesi) değerini Hipparkos ve tanınır hale getirmeye hizmet eden, 14. yüzyıla ait
Ptoleme’ninkine tercih etmiş, İbn Heysem’in geze- bir uydurma eser olduğunu kanıtlamıştır. Bu somut
genlerin somut küre dilimleri içerisinde hareket küreler yaklaşımının Paris ve Oxford okullarındaki
ettiklerine dair tasavvurunu benimsemiştir. Diğer astronomlar nezdinde kazandığı aşırı takdir özel-
taraftan yalnızca el-Biṭrūcī’yi değil, aynı zamanda likle dikkati çekmektedir. Bu da, Saksonyalı Albert
İbn Rüşd’ü de konsentrik dünya görüşünün temsil- (yaklaşık 1316-1390)’in Subtilissimæ quæstiones in
cisi olarak görmüştür78. Libros de cælo et mundo adlı ünlü eserinin hareket
Paris’te bulunan bir başka Fransiskan Bernardus de noktası olmuştur85.
Virduno (geç 13. yüzyıl), Ptoleme’nin ve onun Arap Duhem86, astronominin İtalya’daki durumunu
taraftarlarının öğretisi lehine karara varmış, bunu mükemmel bir şekilde tasvir etmektedir: İtalyan
da «ymaginatio modernorum» olarak nitelediği İbn astronomlar, 13. yüzyılda Paris ve Oxford’da
Heysem’in somut küreler yaklaşımına dayanarak Ptoleme ve el-Biṭrūcī sistemleri hakkında yürütülen
yapmıştır. Böylelikle, Ptoleme’nin eksantrik somut
küreler sisteminin el-Biṭrūcī ve İbn Rüşd sistemi 80 Goldstein, B.R.: Al-Biṭrūjī: On the Principles of Astron-
karşısındaki zaferi, Fransiskanlar nezdinde ilk ve omy, Cilt 1, New Haven-London 1971, s. 40; Sezgin, F.:
son kez sağlama bağlanmış oluyordu79. a.e., Cilt 6, s. 52.
81 Duhem, P.: a.e. Cilt 5, s. 206; Sezgin, F.: a.e., Cilt 6,
Parisli bilginlerden Levi ben Gerson, -özellikle daha
s. 52.
yaşlı- meslektaşlarının taraftarı olduğu gelenekler- 82 Duhem, P.: a.e. Cilt 4, s. 58-60; Sezgin, F.: a.e., Cilt 6,
s. 52-53.
75 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 47. 83 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 53.
76 Duhem, P.: Le système du monde, Cilt 3, s. 327-345; 84 Duhem, P.: a.e. Cilt 4, s. 119-124; Sezgin, F.: a.e., Cilt
Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 48-49. 6, s. 53.
77 Duhem, P.: Le système du monde, Cilt 3, s. 414.
85 Duhem, P.: a.e. Cilt 4, s. 151-157; Sezgin, F.: a.e., Cilt
78 a.e. Cilt 3, s. 411-412; Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 50. 6, s. 53.
79 Duhem, P.: a.e. Cilt 3, s. 442-460; Sezgin, F.: a.e., Cilt 86 Duhem, P.: a.e. Cilt 4, s. 305; Sezgin, F.: a.e., Cilt 6,
6, s. 50. s. 53.
14 A S T R O N O M İ
tartışmalara daha katılmamışlardı. İlk olarak 14. Halep, Şam, Kudüs ve Palermo gibi daha eski bilim
yüzyılın ortalarında bu konu onların ilgisini çekmiş merkezlerinde olmuştur. 13. yüzyıldan itibaren
ve tartışma yaklaşık iki yüzyıl devam etmişti. Merāġa ve Tebriz gibi merkezler de bunlara eklen-
Arapça kaynakların çevirilerinin yanında derleme miştir. Buralardan başlayan bilim yolu Erzurum
ve uyarlamaların da ortaya çıkmış olması, hemen ve Trabzon üzerinden İstanbul’a ulaşmış ve daha
hemen tüm Hıristiyan Avrupa’da 14. ve 15. yüzyıl da ileriye İtalya’ya, Orta ve Doğu Avrupa’ya uzan-
astronomlarının çalışma yöntemlerinin temel özel- mıştır. Şimdiye kadar elde edilen bilgilere göre, bir
liğidir. Gerçi bu çalışmalar daha sonraki çalışmaları dizi eser değişik zamanlarda Arapça’dan Rumca’ya
kolaylaştırmıştır, ama hataları yüzünden ardılla- (Bizans Yunancası’na) çevrilmiştir. Bu süreçte hiç
rında hiç de nadir olmayan yeni hataların ortaya de seyrek olmaksızın, Arapça materyallere daya-
çıkmasına neden olmuşlardır. Aracılık yapan bu nan fakat Antik Yunan bilginlerin adlarını yazar
kitapların en önemli etkisi bana göre şurada yat- adı olarak taşıyan yeni kitaplar ortaya çıkmış-
maktadır: Bunlar –kaynakları çoğunlukla dile geti- tır. Astronomi alanında J. Mogenet’in89 görüşü
rilmemiş olduğundan– gerçek yazarların ve mucit- oldukça anlamlıdır: «Bizanslılarda eksik olan şey,
lerin unutulmasına götürmüştür. Buna ilaveten, 14. Arapların Ptoleme’nin eserini tanıdıkları andan 12.
yüzyıldan itibaren bütün sertliği ile anti-Arabist bir yüzyıla kadar yaptıkları, ve mütemadiyen gözden
savaş sürdürülmüştür. el-Baṭṭānī’nin, el-Ferğānī’nin geçirdikleri çizelgelerinde somutlaştırdıkları göz-
ve Sābit b. Ḳurra’nın eserleri sıklıkla Almagest ola- lemleri anlama işidir».
rak alıntılanmıştır87. Şimdi Kopernik’in, eserleri Fars-Bizans yoluyla
Bu özel girişin dar çerçevesi, hiç de önemsiz olma- kendisine ulaşan Arap-İslam astronomlarından
yan bazı konuları anmadan geçmeye zorluyor. olası etkilenmesi sorununa geliyoruz. Özellikle 20.
Buna rağmen, hiç değilse Kopernik (1473-1543)’in yüzyılın ikinci yarısında, Kopernik’in de Arap-İslam
Arap-İslam astronomisiyle ilişkisi sorununa dokun- astronomlarına bağımlılık geleneği içerisinde bulun-
mak gerekli görünüyor. Bu bizi yukarıda söz edi- duğu konusu bilinç sahasında çıkmıştır. Burada söz-
len Arap bilimlerinin Avrupa’ya bağlanan yoldaki konusu olan ne yermerkezli sistemin güneşmerkezli
Bizans aracılığına götürmektedir. Bilimlerin bu sisteme dönüştürülmesi yönündeki içtepi ve ne de
yoldaki ayak izlerine ilk olarak H. Usener rastlamış Kopernik’in Latince çeviriler ve derlemeler halinde
ve bulgularını Ad historiam astronomiae symbola erişilebilir olan Arapça kaynaklarının verileri ve
adlı çalışmasında (Bonn 1876) ortaya koymuştur. çizelgelerinden faydalanmış olmasıdır90. Burada
Görece uzun sayılabilecek bir aradan sonra, bu söz konusu olan, eserleri her ne kadar Latince’ye
konu tekrar araştırmacıların ilgilerini çekebilmiştir. çevrilmemiş olsa da, 7./13. ve 8./14. yüzyılın geç
David Pingree, (1964’ten bu yana) bir dizi yayınıyla dönem İslam astronomlarının başarılı çalışmalarını
ve Louvain Üniversitesi’nin Département d’études da tanımış olmasıdır. Kopernik’i nihayetinde çok
grecques, latines et orientales bölümünün çalışma- önemli bir adım atmaya, yani güneşmerkezli siste-
ları sayesinde, biz bugün Bizanslıların çalışma yön- me götüren, Ptoleme tarafından zedelenen, geze-
temleri ve Arapça kaynaklarla ilişkileri hakkında genlerin tekdüze hareketleri ilkesini yeniden inşa
gerçekten de çok iyi bilgilendirilmiş durumdayız88. etme yaklaşımını, bahsi geçen Arap öncellerinden
Muhtemelen Bizanslılar daha 9. yüzyılda, ama almış olmasıdır. Bu bilginlerin çözüm girişimlerinin
kesinlikle 10. yüzyılda Arap bilimleriyle temasa ve bu yöndeki modellerinin de Kopernik’e ulaşmış
geçmişlerdi. Bu temas, önce İskenderiye, Antakya, olması gerektiğini belirtmeliyiz.
Gezegenlerin tekdüze (uniform) hareketleri ilkesi- mekanizmasını kullanmaktadır ki bunu İbn eş-Şātir
ni yeniden inşa etme girişimi konusunda Kopernik de kullanmıştır91.
ile onun Arap öncelleri arasında şimdiye kadar tes- Bu bağımlılığı açıklamak için G. Rosińska92 1973
pit edilen ortak noktalar şu şekilde özetlenebilir: yılında şu noktaya dikkat çekmişti: Naṣīreddīn eṭ-
1. Hem Kopernik hem de Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī ve Ṭūsī ve Ḳuṭbeddīn eş-Şīrāzī’nin bizi ilgilendiren
Ḳuṭbeddīn eş-Şīrāzī kayıtsız şartsız şu prensibi başarılı çalışmaları 15. yüzyılda Krakov’da kısmen
kabul etmişlerdir: Her gezegen modeli temel ola- biliniyor olmalıdır. Czechel’li Sandivogius (1430)
rak, aynı mesafelerin aynı vektörle (yarıçapla), aynı ve Brudzevo’lu Adalbertus (1482), Gerhardus’un
açısal hızla katedildiği bir hareket mekanizmasına Theorica planetarum ve Peurbach’ın Theoricæ
sahip olmalıdır. novæ planetarum adlı eserlerine yazdıkları şerh-
2. Kopernik ve onun Arap öncelleri ekuant diye lerde, Arap-İslam kültür çevresinin anılan gezegen
(Ptoleme tarafından düşünülen bir ilave yörünge- teorilerini çok iyi bildiklerini göstermişlerdir.
nin) etkisine ulaşabilmek için gezegen modellerini, Gezegenlere ilişkin yeni teorileri ele alan Farsça
yarım eksantrik uzunlukta çift vektör mekanizması- astronomi kitaplarının Yunanca çevirilerinin bazı
nı kullanmışlardır. el yazmaları Avrupa kütüphanelerinde korunarak
3. Kopernik’in ay modeli İbn eş-Şātır’ın ay mode- günümüze kadar ulaşmıştır93.
liyle aynıdır. Her ikisi de boyutları bakımından Burada, Arap-İslam ve Yunan-Bizans astronom-
Ptoleme modelinin boyutlarından çok büyük fark- ları arasındaki bağlantı üzerinde bu kısa tasviri
lılık gösterir. Kopernik’le sona erdirerek, aynı konuya ışık tutmak
4. Kopernik’in Merkür modeli, vektörlerin uzun- amacıyla Merāġa (yaklaşık 1270), İstanbul (yakla-
luklarındaki çok küçük değişiklikler bir yana bıra- şık 1574-1577) ve Hven adasındaki Tycho Brahe
kılırsa, İbn eş-Şātir’inkiyle aynıdır. (1576-1597) rasathanelerinin yapılmış modellerine
5. Kopernik, Merkür modelinde, eṭ-Ṭūsī’nin episikl dikkat çekmekle yetineceğiz.
(ek yörüngeli) modelinde kullandığı çift episikller
ʿAbdurraḥmān eṣ Ṣūfī’nin
Gök-Küresi
Modelimiz: Pirinç,
gravürlü ve boyalı.
Ø: 50 cm
(Envanter No: A 1.04)
mıştır. Bu küre üzerine yerleştirilen yıldız atla- thèque nationale de France, Sources. Coordination sci-
entifique: Monique Pelletier, Paris 1999. Bu konudaki
sı ʿAbdurraḥmān eṣ-Ṣūfī (4./10. yüzyıl, bkz. s. literatür için bkz. Kunitzsch, P.: The Arabic Nomenclatu-
12f.)’nin tasvirini temel almaktadır. Güney yarım re on Coronelli’s 110 cm Celestial Globes, Zeitschrift für
Geschichte der arabisch-islamischen Wissenschaften içe-
küredeki 14 resim grubu, sonradan elde edilen risinde (Frankfurt) 9/1994/91-98; aynı yazar, Neuzeitliche
bilgilere dayanmaktadır. Küre üzerinde yapılan europäische Himmelsgloben mit arabischen Inschriften,
çalışma 1681 ve 1683 yılları arasında Paris’te ger- Sitzungsberichte der Bayerischen Akademie der Wissen-
schaften, Philologisch-historische Klasse içerisinde, 1997,
çekleştirilmiştir. Kavuşumların (konstelasyon) Heft 4, özellikle s. 16-25; aynı yazar, Coronelli’s Great Ce-
resimlerini Jean-Baptiste Corneille (1649-1695) lestial Globe Made for Louis XIV: the Nomenclature, Zeit-
schrift für Geschichte der arabisch-islamischen Wissensc-
yapmıştır. Bu resimler mukavva üzerine geçiril- haften içerisinde (Frankfurt) 14/2001/39-55; Milanesi, M.:
miştir. Takımyıldızların adları Yunanca, Latince, Coronelli’s Large Celestial Printed Globes: a Complicated
Fransızca ve Arapça olarak verilmiştir. History, Der Globusfreund içerisinde (Wien) 47-48/1999-
2000/143-160 (Almanca çevirisi R. Schmidt tarafından
XIV. Louis için yapılmış olan orijinal, günümüzde aynı yerde s. 161-169).
G İ R İ Ş 19
RASATHANELER
Astronominin hiçbir alanı, ne devamlı bir surette lebilir, ama onun, Ptoleme Hanedanından ve Eski
geliştirilen aletler (Instrumentarium) alanı, ne göz- Çağ’ın zenginlerinden hiçbirinin bir rasathane vak-
lem sonuçlarını içeren çizelge eserler yazını veya fıyla adını duyurmamış olduğu yönündeki eleştirel
ne de hassas ve hakikate gittikçe daha çok yakla- ifadesi bana çok da haklı görünmemektedir. Gerçi,
şan kuramsal modeller, değişik kültür çevrelerinin sadece Yunanlarda ve son olarak Ptoleme’de değil,
katkılarıyla gelişen bu bilimin kesin gelişim basa- değişik kültürlerde de binlerce yıldır yürütülen
maklarını kavramamızda rasathaneler alanı kadar astronomi çok önemli bir seviyeye ulaşmış olmasına
iyi yardım edebileceği söylenebilir. İslam’dan önce rağmen, bu alanın gelişimi, bir idareci ya da devlet
rasathane «kurumunun» olası varlığının izleri hak- adamına bir rasatahane kurma zorunluluğu hisset-
kındaki yaklaşık ikiyüz yıldır dile getirilen soruya tirecek düzeye henüz gelmemişti. Eğer İslam’da
1931 yılında, en ünlü astronomi tarihçilerinden biri kurulmuş olan düzenli iki rasathane daha yakından
olan Ernst Zinner1 şöyle cevaplandırıyordu: tanınırsa, bu durum daha iyi anlaşılacaktır. Aydın
«Babilliler’de olduğu gibi, rasathaneler ya hiç olma- Sayılı’nın The Observatory in Islam and its Place
dı ya da çok kısa bir zaman için var oldu, Yunanlarda in the General History of the Observatory adlı
ise yüzlerce yıl boyunca bütün gökyüzü olaylarını 1960 yılında Ankara’da yayınlanan seçkin eseri
gözlemleme zorunluluğu gibi bir koşul mevcut bizi rasathanelerin doğuş tarihiyle bizzat uğraşma
değildi. Burada söz konusu olan, tek tek bireyle- zahmetinden kurtarmaktadır. Her şeyden önce
rin tutkuları doğrultusunda şu ya da bu gökyüzü dikkati çeken, Bağdat’ın Şemmāsiyye semtinde
olayını gözlemlemeye önem vermeleri faaliyetiy- kurulan rasathane ve Şam’ın kuzeyindeki Ḳāsiyūn
di. Eudoxos’un, görüldüğü kadarıyla Mısırlılar’dan tepesinde kurulan rasathanenin ilk olarak Halife
etkilenerek, Heliopolis yakınlarında, daha sonra ise el-Meʾmūn (dönemi: 198-218/813-833) dönemi-
Knidos’ta bir rasathanesi olduğu söylenmektedir. nin son beş ya da altı yılında gerçekleştirilebil-
İskenderiye’deki kare holde bir ekvator halkası yüz- miş olmasıdır2. Konuyla ilgili bilgiler, astronomiyle
lerce yıl boyunca görülebilir durumda bulunmuş ve uğraşan, kendisi için önemli astronomik gözlem
derslerde kullanılmıştı. Ama bunlardan, bir rasat- ve ölçümleri bizzat düzenleyen ve hatta bu çalış-
hane anlamı çıkarılamaz. Hipparkos, gözlemlerini malara bizzat katılmayı adet edinen ve gerekli
taşınır araç-gereçlerle yapabilmişti. Ptoleme’nin aletleri inşa ettiren Halife el-Meʾmūn’un bile uzun-
gözlemleri için de sabit araç-gereçlerin ve bir rasat- ca bir süre bir rasathane fikrine sahip olmadığı
hanenin varlığı kabul edilemez.» izlenimini uyandırmaktadır. Gittikçe yoğunlaşan
«Ptoleme Hanedanının cömertliklerini, namlarını astronomi çalışmaları, bu çalışmalara katılan astro-
duyuracak bir rasathane ile ilişkilendirmemeleri nomların sayısının artması, korunmaları, gözlemler
dikkate değer bir husustur. Ayrıca, Eski Çağ’ın çok için hazır tutulmaları, genişleyen aletler dairesi ve
sayıdaki zengininden hiçbirinin bir rasathane vakfı özellikle ölçüm araçlarının büyütülmeleri ve geliş-
yoluyla adını duyurduğuna da rastlanılmış değildir. tirilmeleri yönündeki artan zorunluluk, sonunda
Bilime olan düşkünlükleri saatler vakfında tüken- bu iş için gerekli olan bir binanın hazırlanmasını
miş görünmektedir.» mecbur kılmıştır. Şemmāsiyye’deki rasathanenin
Zinner, durumu çok isabetli bir tarzda ortaya koy- doğuşuna ilişkin rivayetteki kayda değer nokta,
maktadır. Çıkarımlarında da ona tamamen hak veri- bu rasathanenin eski bir tapınaktan, daha doğrusu
adet takvimin getirilmesi ve bunların kendi astro- Ḳaraḳa, bu boyutlardaki bir aletin yapımında, henüz
nomlarının verdikleri bilgilerden farklı olduğu- hiç imal edilmemiş olduğu göz önüne alındığında,
nu tespit etmesi nedeniyle vermiştir. Yanlışlıkları 10 denemeden sonra imali gerçekleştirilmiş olsa bile
düzeltmek için astronomlar ona bir rasathane kur- yine memnun olunması gerektiği yönündeki ifadesiy-
mayı salık vermişlerdi. Bu işi gerçekleştirme göre- le onun hıncını yatıtıştırmaya çalışmıştı.» 20
vi hekim ve astronom Ebū Saʿīd İbn Ḳaraḳa’ya İkinci anekdot, el-Efḍal’in proje yürütücüsü İbn
verilmişti. Azimut’u dakikalara göre belirlemeye Ḳaraḳa’ya söyledikleriyle ilgilidir: «-Eğer sen halkayı
yarayacak 5 m. çapında, bakırdan büyük bir gözlem daha küçük yapmış olsaydın, iş daha kolay olurdu.
dairesinin yapılmasındaki zorluklar ayrıntılı bir İbn Ḳaraḳa şu cevabı vermişti: -Eğer ben bu hal-
biçimde betimlenmişti. Anlaşılan, bu alet, yaklaşık kayı bir ucu piramitlerde diğer ucu da Tennūr’da
yüz yıl önce İbn Sīnā tarafından yapılmış olan aleti (Kahire’de bir yer) olacak kadar uzun yapabil-
(3,5 m. çapında), her ne kadar yüksekliği ölçmeye seydim, bunu yapardım. Aletler ne kadar büyük olur-
yarayan pergel kolu olmasa da, örnek almıştı. İbn sa, onlarla yürütülecek çalışma da o kadar kesin olur.
Ḳaraḳa, 3,5 m. çapında daha küçük başka bir aleti Aletler gökyüzüne oranla ne kadarda küçük!..» 21
de aynı amaca yönelik olarak inşa etmişti (belki de Aydın Sayılı, rasathaneler hakkındaki bilgileri şaşır-
yükseklik ölçümünde kullanılan pergel koluyla bir- tıcı bir çalışkanlıkla ve büyük kaynak bilgisiyle topla-
likte?). Bu rasathane için inşa edilmiş veya planlan- mış ve hayranlık uyandıran bir tarzda bu zorlu göre-
mış büyük boyutlu aletlerden birisi de, yaklaşık 2,5 vin üstesinden gelmiştir. Onun bir araya getirdiği
m. (5 zira) çapında bir halkalı (armillar) küresi (zāt materyal ve bazı mülahazalar, kaynaklarımızın o tür
el-ḥalak) idi. Bu rasathane için, Cāmiʿ el-Fīla (Fil rasathaneler hakkında çoğunlukla kuruluşlarındaki
Camisi)’nın terasında aslen planlanmış olan yerden olağanüstü gösterişli olaylara veya aletlerin alışılmı-
vazgeçilmiş ve büyük halka hayli büyük zorluklarla şın dışındaki boyutlarda imal edilmeleriyle bağıntılı
başka bir caminin, Mescid el-Cuyūşī’nin, terasına olan bilgileri verdikleri izlenimini doğurmaktadır.
yerleştirilmişti. Vezir el-Meʾmūn el-Baṭāʾihī, ken- Buna ek olarak, rasathane için kullanılan “raṣad”
disini rasathane ile o denli özdeşleştirmişti ki onu, teriminin aynı zamanda «gözlem» anlamına da gel-
Halife el-Meʾmūn’un daha önce Bağdat’ta kur- mesi, bununla ilgili bilgilerin değerlendirilmesinde
durduğu er-Raṣad el-Meʾmūnī el-Mümteḥan adlı belirli bir zorluğa neden olmaktadır. Böylelikle,
rasathanenin halefiymiş gibi, Raṣad el-Meʾmūnī sıklıkla kullanılan ʿamele er-raṣad cümlesi, hem
el-Muṣaḥḥaḥ diye adlandırmıştı. Halifenin veziri «rasathane inşa etti», hem de «gözlem yaptı» anlamı-
tutuklatması ve rasathanedeki çalışmaları durdur- na gelebilir. Ayrıca bu, Sayılı’nın muhteşem eserine
masının sebeplerinden biri bu olmalıdır. Kahire rağmen, Arap-İslam rasathanelerinin tam olarak
Rasathanesi’nin yapımı ile ilgili iki anekdot vardır. kaydının neredeyse aldatıcı kalmasına neden olmak-
Astronomi aletleri tarihi bakımından önemlerinden
dolayı bu anekdotlar, E. Wiedemann tarafından
yapılan çevirisinden verilecektir: Vezir el-Efḍal,
büyük azimut halkasının inşası işinin seyrini her
gün kontrol ederdi. Bitirildiği gün, kaynar bakırı 20 el-Maqrīzī, el-Ḫiṭaṭ, adı geçen yer ve tarih, Cilt 1, s. 126;
kalıba dökme esnasında kalıbın «bir yerinde biraz Wiedemann, E.: Zur islamischen Astronomie, adı geçen
ıslaklığın kaldığı» görüldü. «Bakır bu yere sıcaklı- yer ve tarih, s. 124 (Tekrarbasım: E. Wiedemann, Gesam-
melte Schriften Cilt 2, s. 908 ve Islamic Mathematics and
ğıyla ulaştığında ıslak yeri sıçratmış ve bu yüzden Astronomy serisi Cilt 92, Frankfurt 1998, s. 80).
halkanın mükemmelliğine zarar vermişti. Halkanın 21 el-Maqrīzī, el-Ḫiṭaṭ, adı geçen yer ve tarih, Cilt 1, s. 127;
Wiedemann, E.: Zur islamischen Astronomie, adı geçen
soğuduktan ve kalıptan çıkarıldıktan sonra, o yer- yer ve tarih, s. 126 (Tekrarbasım: E. Wiedemann, Gesam-
den başka tamamen pürüzsüz olduğu görülmüştü. melte Schriften Cilt 2, s. 910 ve Islamic Mathematics and
Astronomy serisi Cilt 92, Frankfurt 1998, s. 82); Sayılı, A.:
el-Efḍal başarısızlığa hayli öfkelenmişti, ama İbn a.e., s. 170.
R A S A T H A N E L E R
G İ R İ Ş 23
tadır. Bu kuşkuyu göz önünde bulunduran Sayılı22 (bkz. s. 38ff.). Bu rasathane ve Semerkant (bkz.
şu görüşünde haklı görünmektedir: Mağrip ülkeleri s. 69ff.) ve İstanbul’daki (bkz. s. 53ff.) ardılları,
ve Müslüman İspanya, İslam dünyasının doğusunda Avrupa’da ilk düzenli rasathanelerin doğmasına
ulaşılan rasathane gelişimini kavrayıp benimseme- neden olmuş kurumlardır. Bu rasathanelere iliş-
miş ve en iyi şartlarda Meʾmūn dönemi seviyesinde kin bilgilerin Avrupa’ya ulaştığı yoldan, diğer yeni
kalmıştır. buluşlar, bilimsel yeni teoriler ve bilimsel yazma
Diğer birçok bilim alanında gözlenebildiği gibi, eserler İslam dünyasının doğu tarafından Avrupa’ya
kurum olarak ve aletleriyle rasathane de 7./13. yüz- ulaşmıştır. Bu bağlamda, Meraġa Rasathanesi’nde
yılda gelişimde göz kamaştırıcı bir yüksekliğe ulaş- bulunan gökküresinin orijinalinin, en azından 1562
mıştır. Merāğa’da kurulmuş, oldukça ileri seviyede yılından itibaren Dresden’de bulunmuş olmasının
geliştirilmiş ve kısmen yeniden tasarlanmış aletlerle [Avrupa’ya İslam dünyasının doğusundan ulaşan
donatılan rasathane genel bilim tarihi açısından bilgiler açısından] yeterli olarak değerlendirilemez
şimdiye kadar yeterli ölçüde değerlendirilmemiştir bir değer taşıyor.
Ana Aleti
Modern araştırmalar, daha sonraları Yakup Rasathanesi için geliştirmiş olduğu gözlem aletinde
Sopası’nda tanınan tarzdaki1, açı ölçümü pren- (Āle Raṣadiyye)2 tespit etti. Bu aletle her şeyden
sibinin erken kullanımını, Ebū ʿAlī el-Ḥüseyn b. önce astronomik yükseklikler mümkün olabildiğin
ʿAbdullāh İbn Sīnā (ö. 428/1037)’nın ʿAlāʾuddevle
ce kesin olarak belirlenebilecekti. Uzun bacakları, «Bu düzeneğin bir yararı, gözleyiciyi gözlem esna-
sadece derecelere göre değil, aynı zamanda daki- sında başı çok rahatsızlık verici bir şekilde aletin
kalara ve saniyelere göre de okunabilen bir gözlem üzerine doğru eğilmek zorunda bırakmamasıdır.
sonucunu mümkün kılmaktadır. İbn Sīnā, bu amaca Nesneye, daha ziyade üst bacak boyunca yan taraftan
yönelik olarak yaklaşık 7 metrelik bir bacak uzunlu- paralel olarak bakılır ... Daha sonra her iki bacak
ğu seçmiştir. arasında mn düzeneği ileri geri hareket ettirilir»3
«Üst bacakta iki başlık sabitlenmiştir, wz ve αf, her Gözlemlenen gök cisminin yüksekliğinden ibaret
ikisi de aynı büyüklükte ve şekildedir. Metindeki belirleyici açı, cetvel taşıyan her iki bacağın trigo-
şekil onları yanlış olarak farklı resmetmektedir. Her nometrik ilişkisi sayesinde bulunur. Bu alet basitçe
iki başlık da yanlarından ikişer parçanın eklendiği zemine yerleştirilmiş değildir, yatay silindir şeklinde-
dikey birer parçadan oluşmaktadır. Üstte bulunan ki duvarın orta noktasında bulunan yuvarlak bir sütu-
başlık ata binmişçesine bacağın üzerine oturmuş nun üzerindeki tepe nokta ucunda hareket edebilir
gibi kesilmiş olmalı ve hiçbir surette sallanmayacak biçimde yerleştirilmiştir. Bu düzenek böylelikle aynı
şekilde onun üzerinde sağlam bir biçimde hareket zamanda azimutun belirlenmesine hizmette kullanı-
etmelidir. Üstte bulunan başlığın devamlı olarak lır, İbn Sīnā aracın bu işlevini de tarif ediyor4.
dikey durması, yani devrilmemesi için özellikle çaba O, son olarak, aletin oturtulduğu yerin kesinlikle
gösterilmiştir. ḥṭ ve ṣḳ eklerinin uçları, sivri uçlardır. yatay olması gerektiğine işaret etmekte, tesviye için
Eklerin yüzeylerine, bilinen gözleme (Absehe) delik- renkli su ile doldurulmuş bir kabın kullanımını öner-
leri açılmıştır. Her iki sivri uç, yani her başlığın her mektedir (bkz. Katalog cilt III, s. 141).
iki deliği tam üst üste ve her iki başlık da tam olarak
bacağın yüzeyinde aynı yükseklikte bulunmalıdır.
Zayıf ışıklı nesneler genel olarak, güçlü ışıklı nesne-
ler ise sadece oryantasyon için her iki sivri uç üze-
rinden aranacaktır; bu her iki sivri uç, bizim büyük
teleskoplarımıza takılı araştırıcı dürbünü andırmak-
tadır. Delikler ise daha hassas ölçümlere hizmet
etmektedir. Üst bacak üzerine dik olarak bağlanmış
hedefleyiciler (Absehe) eklenen yan kollar, benim
3 Wiedemann, Eilhard: Über ein von Ibn Sînâ (Avicen-
bildiğim aletlerin hiçbirisinde bulunmamaktadır.»
na) hergestelltes Beobachtungsinstrument, adı geçen yer
ve tarih, s. 272-273 (Gesammelte Schriften Cilt 2, s. 1151-
1152).
4 Wiedemann, Eilhard: Avicennas Schrift über ein von
ihm ersonnenes Beobachtungsinstrument, adı geçen yer
ve tarih, s. 115-116 (Gesammelte Schriften Cilt 2, s. 1151-
1152).
28 A S T R O N O M İ
ÜÇ RASATHANE:
MERĀĠA, İSTANBUL VE HVEN
1. Merāġa:
Yaklaşık 450 yılından beri eski Abbasi
Rasathanesi’nin bulunduğu Bağdat’ın, m.
1258 yılındaki fethinden sonra Hükümdar
Hülagu, bilgin Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī (ö.672/
1274)’ye Batı Moğol İmparatorluğu’nun baş-
kenti Merāġa’da yeni bir rasathane kurma
görevi vermişti. Bir rivayete göre, Merāġa’da
rasathane kurma fikri Hülagu’nun karde-
şi büyük Kaan Möngke’ye dayanmaktadır.
Bu önerinin bizzat Naṣīreddīn’den çıkmış
olması ihtimali ise daha kuvvetli görün-
mektedir1. Rasathanenin inşasına 1259
yılına başlanmış olup, ne zaman bitirildiği
ise bilinmemektedir. Rasathanenin 1270
yılı civarında, yani Hülagu’nun ölümünden
(1265) birkaç yıl sonra çalışmaya başladığı
tahmin olunmaktadır.
Bu rasathane, Tebriz’in yaklaşık 80 km.
güneyinde ve Urmiye Gölü’nün 29 km.
doğusunda bulunuyordu. Rasathane, bir
meridyene tam olarak paralel uzanan bir
tepe üzerine inşa edilmişti. Harabelerin
planını o zamanki bilgilere dayanarak
çizmiş olan (yandaki resim) A. Houtum-
Schindler’in2 bildirdiğine göre, 1880’lerde
bu rasathanenin «sadece 41/2 – 5 ayak (yak-
laşık 1,5 m.) kalınlığındaki duvar temelleri
ve bir kaç dairesel moloz yığını görülebilir
durumdaydı.»
Bugün biz, 1972, 1973 ve 1976 yıllarında Parviz yapıldığı silindir kulelerin kalıntılarına işaret ediyor
Vardjavand’ın idaresinde yürütülen kazılar saye- görünmektedir. Geriye kalan izler ayrıca, tarihsel
sinde rasathanenin yapısı ve ayrıntılı planı hakkın kaynakların bildirdiği bir kütüphanenin temeline
da oldukça zengin bilgiye sahip bulunuyoruz3. işaret etmektedir.
Rasathanenin üzerine inşa edildiği tepe günümüzde Merkezi kulede sekstantın her iki yanında bulunan
Raṣad Dāġī (Gözlem Dağı) olarak adlandırılmakta- yerler muhtemelen çalışma odaları ve astronomla-
dır. Bu tepe, Merāġa kentinin son evlerinin yaklaşık rın barındıkları meskenlerdir.
500 m. kuzeyinde bulunmakta ve 512 m. uzunluğun-
da, 220 m. eninde ve 110 m. yüksekliğindedir.
Kazılar yoluyla görülebilir hale gelen bütün komp-
leksin bölümleri Vardjavand tarafından «16 muhtelif
bölüm» olarak nitelendirilmiş, ve şu şekilde adlandı-
rılmıştır: P. Vardjavand’ın Rapport préliminaire sur les fouilles
A) Doğu-batı ve kuzey-güney duvarları. de l’observatoire de Marâqe adlı eserinden fotoğraflar:
B) Rasathanenin merkez kulesi.
C) Beş dairesel bölüm.
D) Dörtgen salon.
E) Kütüphane (?).
F) Konferans salonu.
G) Atölye.
H) Eyvanlı merkezi yapı.
I) Taş kaldırım.
J) Rasathanenin harap olmasından sonraki
dönemden kalan taşra yerleşim yeri.
Ayrıca, aşağıdaki ayrıntılar da bilinmektedir Rasat-
hane tepesi 139 m. uzunluğunda ve 1.10 m. genişli-
ğinde bir duvar ile iki bölüme ayrılmıştır.
1) Bütün binaları ve gözlem aletleri için öngörülen
mekanları içeren güney bölümü 280 x 220 metrelik
bir yüzeye sahiptir.
2) Kuzey bölümü yaklaşık 220 metre uzunluğunda-
dır, eni kuzeye doğru azalmakta ve 220 metre ile 50
metre arasında değişmektedir. Merāġa Rasathanesi’nin bulunduğu tepenin
Merkezi kule 28 metre çapındadır. Kule içerisinde havadan çekilmiş fotoğrafı
kurulmuş sekstanttan ve karşılıklı inşa edilmiş mer-
divenlerden sadece 5,55 metrelik bir bölüm geriye
kalmıştır. Bu kalıntı kısım elbette, bu sekstantın, Merkezi kuleden geriye kalanlar
Rey ve Semerkant rasathanelerinin aksine, kısmen
yer altına yerleştirilmediğini belirgin kılmaktadır.
Yarıçapı muhtemelen 10 ila 12 metre arasında bir
büyüklüğe sahipti.
Daire biçimindeki diğer beş temel, astronomik göz-
lemlerin halkalı küre, duvar kadranı, gündönümü
halkası veya ekinoksal halka gibi özel büyük aletlerle
Kulenin ortasında bulunan sekstantın kalıntıları, Sekstanttan geriye kalanlar, güney yönü.
kuzey yönü.
Tahmin edilen kütüphanenin yatay izdüşümü. Tahmin edilen kütüphane binasının temel duvarları.
32 A S T R O N O M İ
Modelimiz:
Ahşap, astarlanmış. Çap: 50 cm.
Ölçek: 1:56. Kaide 80 x 80 cm.
(Envanter No: A 5.05)
2.
İstanbul Rasathanesi
(984-88/1576-80):
1 Şu adı taşıyor: Ālāt Raṣadiyye li-Zīc eş-Şahinşāhiyye, 2 Bkz. Mordtmann, J.H.: Das Observatorium des Taqī
Saray Hazine 452 nolu el yazmasına dayanarak Türkçe ed-dīn zu Pera, Der Islam içerisinde (Berlin-Leipzig)
ve İngilizce çevisiyle yayınlayan Sevim Tekeli, Araştırma 13/1923/82-96, özellikle 86 (Tekrarbasım: Islamic Ma-
içerisinde. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Araş- thematics and Astronomy serisi Cilt 88, Frankfurt 1998,
tırmaları Enstitüsü Dergisi (Ankara) 1/1963/71-122. s. 281-295, özellikle s. 286).
R A S A T H A N E L E R 35
3.
Hven Adası’ndaki
Uranienburg Rasathanesi:
Danimarka Kralı II. Friedrich’in himayesinde Bu yönde şunlar söylenebilir: Her iki yöne döndü-
Tycho Brahe (1546-1602), Hven (bugün İsveç’te rülebilir Azimut Kadranı’nın öncüleri Merāġa ve
bulunan Ven) adasında, Orta Avrupa’nın ilk İstanbul rasathanelerindeki aletler arasında mev-
rasathanesini Kassel’da kurdurmuş olan Hessen cuttu. Duvar Kadranı ise, el-Baṭṭānī’den öğrendi-
Kontu’nun tavsiyesiyle, rasathane kurma işine baş- ğimize göre, daha 4./10. yüzyılda Arap-İslam kül-
lamıştı. Tycho Brahe, daha Avrupa’nın değişik tür çevresinde bilinmekteydi. Ayrıca, söz konusu
kentlerindeki öğrenimi sırasında, astronomik araç- kadran Merāġa ve İstanbul rasathanelerinin büyük
lar yapımındaki olağanüstü yeteneğiyle ünlenmişti. boyutlu aletleri arasında da yer almıştır.
Rasathanenin ilk temel taşı 1576 yılının Ağustos Yıldızların aralarındaki mesafeleri ölçmek için
ayında konulmuştur. Tycho Brahe tarafından kullanılan astronomik sekstant ise İstanbul
1577-1587 yılları arasında imal edilen aletlerin Rasthanesi’nin Āle Müşebbehe bi-l-Manāṭiḳ
sayısı 18 civarındadır. Gerçi bu aletlerin çoğu, adlı aletiyle büyük bir benzerlik göstermektedir.
mevcut aletlerin çok da önemli değişiklikler taşı- Yapımındaki ve işlevindeki benzerlik bir yana,
mayan ya da küçük iyileştirmeler içeren reprodük- döndürülebilir sekstantın, ölçüm sonucunun
siyonlarıydı. Bu nedenle sayıları dokuza ya da ona gerekli bir zaman bozulmadan kalabilmesini sağ-
indirgenebilir. Bu bağlamda Johann Repsold’un1 lamak için destek görevi gören iki ağaç sopanın
ifadesiyle: «Aletlerin yalnızca bir iş imkanı yarat- kullanımındaki benzer özellikler dikkat çekicidir.
mak için yapıldıkları izlenimi edinilmektedir, tıpkı İstanbul Rasathanesi’nin yalnızca bu aletine ait
Weistritz’e göre, Tycho’nun yakın dostlarına ithaf bilginin Tycho Brahe’ye çok kısa bir zaman içinde
ettiği şiirleri, kağıthaneye iş imkanı sağlamak için ulaşmış olma olasılığı hayli büyüktür. Sekstant’ın
bastırdığı gibi. Çok da ekonomik olmayan bu çalış- astronomik gözlemler için Arap-İslam kültür çev-
ma tarzı, Tycho’nun kralın öfkesine uğramasına resinde 4./10. yüzyıldan beri kullanıldığını biliyo-
neden olmuş, birkaç on yıl sonra Hven’in bütün ruz. Astronom el-Ḫucendī, Faḫreddīn Sekstantı’nı
ihtişamı sona ermiştir». ekliptik eğimi tam olarak ölçmek için kullanmış-
Tycho Brahe’nin faaliyetlerini değerlendirirken tı (bkz. s. 25). Ġıyāseddīn Cemşīd el-Kāşī (ö.
onun özellikle dört aleti üzerinde durulur: Her iki 840/1436)’nin gözlem araçlarını tarif etmek için
yöne döndürülebilir azimut kadranı, duvar kadra- yazdığı risalesinde ortaya koyduğu astronomi alet-
nı, yıldızların aralarındaki mesafeleri ölçmek için lerinden birisi de sekstanttır (bkz. s. 71).
astronomik sekstant ve ekvatoral-halkalı küre. Bu Tycho Brahe’nin, armillæ æquatoriæ adlı kitabın-
aletlerin değerlendirilmesinde, Yunan astronomi- da2 bahsettiği büyük ekvatoriyal-halkalı küre, aslın-
sinde ne derece bilindiklerinden hareket edilmekte da «tamamiyle çemberler-aletinin kendine özgü
ve bu esnada da Arap-İslam kültür çevresindeki basitleştirilmiş bir tipidir. Geriye, bir deklinasyon
muhtemel öncüler göz önünde bulundurulmamak- dairesi ile bir de yarım saat dairesi kalmıştır»3.
tadır.
Tycho Brahe’nin 1577-1597 yılları arasında Hven karakteristiktir. Karşılaştırma yapıldığında özellik-
Rasathanesi için imal ettiği aletlerle, Merāġa le bir farklılık dikkati çekecektir: Tycho Brahe’nin
(1260-1270) ve İstanbul (1576-1580) Rasathanesi araçlarında, Merāġa ve İstanbul rasathanelerin-
aletleri karşılaştırıldığında çıkan sonuç şöyle özet- deki modellerdeki yalınlığın aksine4, kullanım
lenebilir:
için kesinlikle yararlı olmayan aşırı süslemeler ve
Hven Rasathanesi’nin aletleri aslında Merāġa ve
oymalar vardır.
İstanbul rasathanelerinden tanıdığımız modellerin
başka örnekleridir. Daha büyük ölçüm kesinliği- Tycho Brahe ve Taḳiyyeddīn’in zamanı, taşınabilir
ne ulaşabilmek amacıyla büyük boyutlu araçlar bir saat yardımıyla müstakil bir unsur olarak göz-
inşa etme çabası her üç rasathane aletleri için lemlerine dahil etmeleri ortak özellikleridir.
M ERĀĠ A RA SA TH A N ESİ ’N İ N
A LETLERİ
el-ʿUrḍī, Ptoleme’de 6 ya da Theon’da 9 a yükselen dırılan B çemberi kolur (taşıyıcı) çembere karşılık
halka sayısının arttırılmasını gereksiz görmüştür. gelmektedir. Ekliptik çemberi her defasında 30°
Onun aleti, ekliptik sistemde gözlem yapmak için olmak üzere 12 burç sembolüyle gruplandırılmıştır
ekliptik çemberi olarak yapılmıştır. ve «taşıyıcı çember» aracılığıyla her iki eksen bir pim
En dışta bulunan ve aynı zamanda en büyük çem- çevresinde hareket ettirilebilir. D daha küçük bir
ber olan F (bkz. alttaki resim), meridyen dairesini enlem çemberidir. Bu da, B çemberi gibi, ekliptik-
temsil etmektedir. Bunu, büyük enlem halkası B ten başlayarak 4 x 90° ye bölünmüştür. «Bu derece
izlemektedir. Bu halka 360° = 4 x 90°’ye bölünerek bölümlerini yansıtan çizgiler üzerinde D çemberinin
işaretlenmiştir ve çatal pim 1 ve 2 yardımıyla aşağı içinde, çemberin yüzünde dokunarak dödürülebilen
ve yukarı doğru hareket ettirilebilmektedir. C ve D göstergenin (alhidadenin) ucu sağa sola kaydırılabi-
halkaları 90° ile birbirine [bir ipin aracılığıyla] bağ- lir. ibreler D halkasının içerisinde, bu D halkasının
lantılıdır. A çemberi ekliptik daireyi temsil ederken, düzlemine doğru döndürülebilir olarak yerleştiril-
el-ḥalḳa el-ḥāmile («taşıyıcı çember») olarak adlan- miş açı cetvelinin uçlarında kaymaktadır.»
M E R Ā Ġ A R A S A T H A N E S İ ’ N İ N A L E T L E R İ 41
Müʾeyyededīn el-ʿUrḍī’nin Ptoleme’ye dayandırdı- (90° ye bölünen) daire üzerinde aşağı yukarı kay-
ğı bu alet 1, ekliptik eğimini belirlemeye yaramak- dırılabilecek ve Güneş’in günlük en büyük yük-
taydı (āle li-maʿrifet meyl felek el-burūc). «İç çapı sekliğini ölçmeye hizmet eden bir gösterge takılır.
2,5 metre olan bir çemberden ibarettir, meridyen Ptoleme’den tanınan aletin aslında gösterge yerine
düzlemine paralel olarak bir sütun üzerine yer- meridyen çemberi içinde dönebilen [payandanın
leştirilir. Bu aleti sağlamlaştırmak için, içerisinde ortasına takılı ve üzerine dikey olarak delikli made-
dikey olarak duran bir payanda bulunmaktadır. ni bir dörtgen levhadan ibaret] bir nişangâha otur-
Bu payandanın merkezine, dönebilen, her iki ucu tulmuş bir daire bulunuyormuş». Müʾeyyededīn’in
belirttiğine göre, bu aletle kutup yıldızı dolayın-
daki yıldızların görünürdeki yörüngelerinin en alt
1 Seemann, Hugo J.: Die Instrumente der Sternwarte zu ve en üst tepe noktası konumlarının gözlemlen-
Marâgha nach den Mitteilungen von al-ʿUrḍî, Sitzungs- mesi yoluyla kutup yüksekliği bulunabiliyordu. Bu
berichte der Physikalisch-medizinischen Sozietät zu Er-
langen 60/1928/15-126, s. 53 (Tekrarbasım: adı geçen tarzda sonradan Avrupa’da Yakup Sopası olarak
yer ve tarih, s. 119); Arapça metin için bkz. Tekeli, Se- tanınan özel bir aletle kutup yüksekliğini tespit
vim: Al-Urdî’nin «Risalet -ün Fi Keyfiyet-il Ersad» Adlı
Makalesi, Araştırma içerisinde (Ankara) 8/1970/1-169, etmek, Hint Okyanusu’nda denizcilik biliminin
burası için s. 124-127. temel yöntemi idi.
42 A S T R O N O M İ
IV.
Ekinoksal Çember
Daha önce Ptoleme’nin söz konusu ettiği bu
alet, güneşin burçlar dairesinde gündönümü
noktalarına girişini belirlemeye yarıyordu.
Müʾeyyededīn el-ʿUrḍī’nin bildiği geliştirilmiş
versiyonuyla (ḥalḳat el-istivāʾ) sunduğu bu alet,
taksimatlı dikey bir meridyen halkasından ve
ekvator halkası olarak adlandırılan ve buna
dikey açıyla oturtulan sabit bir çemberden oluş-
1 Seemann, Hugo J.: Die Instrumente der Sternwarte zu
maktaydı. Şöyle ki, ekvator çemberi, meridyen
Marâgha nach den Mitteilungen von al-ʿUrḍî, adı geçen
çemberine, gözleyicinin zenit noktasıyla bulun- yer ve tarih, s. 57-61; (Tekrarbasım: adı geçen yer ve ta-
duğu yerin ölçülmüş olan enlem derecesine eşit rih, s. 123-127); Tekeli, Sevim: Al-Urdî’nin «Risalet-ün
bir aralıkta saptanır1. Fi Keyfiyet-il Ersad» Adlı Makalesi, adı geçen yer ve ta-
rih, s. 127-129.
M E R Ā Ġ A R A S A T H A N E S İ ’ N İ N A L E T L E R İ 43
V.
Hareket Edebilir Nişangâhlı Alet
VI.
Çift Kadranlı Alet
VIII.
Yükseklik ve Azimut Gözlem yeri, daire biçiminde bir duvardan oluş-
Ölçme Aleti maktadır. Bu duvarın üzerine dairesel bir ölçek
yerleştirilmiştir. Bu ölçeğin derece taksimatı ve
Merāġa Rasathanesi için imal edilmiş aletler diğer alt taksimatları vardır.
arasında Müʾeyyededīn el-ʿUrḍī «Sinüslü ve «Asıl ölçüm düzeneği, ölçüm cetvelleri olarak
Azimutlu Araç» (el-āle zāt el-ceyb ve-s-semt) adlandırılan ve tıpkı bir pergelin kolları gibi men-
adlı bir aleti de sunmaktadır. Bu aleti kendisinin teşe tarzında birbirine bağlı olan iki cetvelden
icat edip etmediğini açıkca söylemiyor. Bu alet, oluşmaktadır. Bu pergelin tepe noktası bir kılavuz
Avrupa’da Tycho Brahe tarafından Parallaticum rayında dikey olarak yukarı ve aşağı doğru hareket
aliud sive regulæ tam altitudines quam azimutha ettirilebilir. Buna bağlı olarak, pergelin her birisi-
expedientes adıyla yapılmış ve tanıtılmıştır (bkz. ne bir kayar kolun menteşe tarzında bağlı olduğu
s. 62). bağımsız uçları birbirlerine doğru simetrik olarak
ufkî olarak kırlangıç kuyruğu biçiminde ve çap ola-
M E R Ā Ġ A R A S A T H A N E S İ ’ N İ N A L E T L E R İ 47
rak adlandırılan yatay bir kirişin üst yüzeyine çentik durumdadır. Ölçü tahtası, gösterge olarak hazır-
atılmış bir dişili yiv içerisinde hareket ederler». lanan uçları silindirik duvar üzerine yerleştirilmiş
«İçinde cetvel pergeli başının aşağı yukarı hare- bulunan taksimatlı çember üzerinde kayabilecek
ket edebilecek kılavuz rayı pergel bacaklarının durumda bulunur».
uzunluğuna uygun bir boyda hazırlanmış iki dikey «Cetvel pergel bacaklarının üst taraflarına ikişer
sütundan meydana gelir. Pergelin ayakları tabanda nişangâh yerleştirilir, ki bunlar yıldızların gözlemini
ufkî olarak bulunan geniş ölçü tahtası (ki ortasında ve bacakların sinüs β lerinin bulunmasını sağlar.
taksimatlı bir cetvel yerleştirilmiştir) içine sağa sola Açının bulunması şöyle olur: Ölçü tahtasının her iki
hareket edecek şekilde yerleştirilir... Ölçü tahtası kılavuz yivine ve her iki yan tarafına merkez nokta-
ile çapraz tahtalar bir haç şeklinde birbirlerine sından itibaren uygun ölçekli cetveller takılmıştır.
bağlanmışlar. Hepsi bütünüyle silindirik bir duva- Bu cetvel bölümünde ölçme tahtalarının her birinin
rın ortasında yerleştirilmiş olan dikey, demirden son ucunun hareketiyle katettiği uzunluğun ölçü
bir eksen üzerine dönebilecek halde oturtulur. tahtasının boyuna olan oranı yükseklik açısı (ɑ)nın
Eksen taştan, tahta bir sandık ile kaplı bir temele tamamlayanının sinüsünü verir. Aynı zamanda, ufkî
oturtulur. Eksenin üst ucuna ölçü tahtasını taşı- çember üzerindeki taksimat, bize ölçü tahtasın-
yan haç şeklindeki bütünün ortası oturtulur. Bu, dan ibaret olan yarıçapın göstergesiyle azimutların
madeni eksenin etrafında haç şeklinde dönebilecek değerlerini elde etmemizi sağlar».
Müʾeyyededīn el-ʿUrḍī’nin Merāġa Rasathanesi nen yıldızın açısal yüksekliğinin burada doğrudan
için imal ettiği bir önceki aletin ikinci bir versiyonu, doğruya sinüs olarak tespit edilmesidir. Bir önceki
«Sinüs Ölçümü İçin Dikey Ölçekli Alet» (el-āle zāt versiyonda yükseklik açısının tamamlayanı ile ilgili
el-cuyūb ve-s-sehm) adını taşıyan. Bu alet, ölçüm gözlem sonucu hesaplanmak zorundaydı. Bu alet de
düzeneği hariç bir önceki aletle tamamen aynıdır. döndürülebilir konumlanmasıyla azimutun tespitini
Değiştirilen ölçüm düzeneğinin amacı, hedefle- sağlıyabiliyor.
M E R Ā Ġ A R A S A T H A N E S İ ’ N İ N A L E T L E R İ 49
FF’ çapının M orta noktasından iki dikey kılavuz İkinci bacak (AB) da, gözlemlenen yıldızın açısal
yatak, DD’ ve EE’, çıkmaktadır. Kolları yarıçapa yüksekliğini verecek olan ters sinüs (sinüs versus)
tekabül eden bir pergel FF’ hattındaki bir raya ve ölçümüne yarayan yatay skalaya sahiptir1:
her iki kılavuz yatak arasında bulunan kanala, B ve C
uçları bir menteşeyle A birleşme noktasında hareket sin α = MC/AC
edebilecek şekilde yerleştirilmiştir. AC bacağı, yani sin vers α = AM/AC = 1 – sin α.
hipotenüs, her iki nişangâhı taşımaktadır. Yükseklik
sinüsü, aynı bir ölçeğe sahip olan kılavuz yataklarda
tespit edilen mesafenin AC bacağına olan oranıyla
elde edilir. Ölçekli bacaklar yarıçapa tekabül ederler
ve 60 ölçek bölümüne ve bu bölümlerin kesirlerine
ayrılmışlardır.
1Seemann, Hugo J.: Die Instrumente der Sternwarte zu
Marâgha nach den Mitteilungen von al-ʿUrḍî, adı geçen
yer ve tarih, s. 92-96; (Tekrarbasım: adı geçen yer ve ta-
rih, s. 158-162); Arapça metin için bkz. Tekeli, Sevim: Al-
Urdî’nin «Risalet-ün Fi Keyfiyet-il Ersad» Adlı Makalesi,
adı geçen yer ve tarih, s. 156-158.
50 A S T R O N O M İ
X.
Mükemmel Alet
seklik cetvelinden 11/2 kere daha uzun olan ikinci olarak döndürülebilen payanda, herhangi bir azimut
bir cetvel, dikey olarak döndürülebilen payandanın için ayarlanabilir. Buna uygun olarak bu aletin kul-
alt ucuna bağlanmıştır. Bu cetvel, her iki cetvelin lanım alanı daha büyüktür. Bu araç, bir yıldızın yük-
birbirine doğru çevrilmiş, yüzeyleri uzunlamasına sekliğini ve azimutunu belirleme işine bağlı bir dizi
birbirlerine temas edecek şekilde kesilmiştir». astronomi probleminin çözümüne yarayabilir.»2
«Kiriş cetveli 7 nolu alette olduğu gibi uygun bir
taksimatlandırmayla donatılmıştır; aynı şekilde o
alette olduğu gibi bir yıldızı hedeflemede yükseklik
açısının tamamlayanının kirişi bu taksimatlandırma
üzerinde okunur». 2 Seemann, Hugo J.: Die Instrumente der Sternwarte zu
«Bu alet dört gök istikametine uygun olarak dikilmiş Marâgha nach den Mitteilungen von al-ʿUrḍî, adı geçen
yer ve tarih, s. 96-104; (Tekrarbasım: adı geçen yer ve ta-
ve yere sabitlenmiştir. 7. sırada bahsedilen alet gibi rih, s. 162-170); Arapça metin için bkz. Tekeli, Sevim: Al-
bu alet de genişletilmiş bir paralaks cetvelidir: Dikey Urdî’nin «Risalet-ün Fi Keyfiyet-il Ersad» Adlı Makalesi,
adı geçen yer ve tarih, s. 159-165.
XI.
Gök Küresi
Merāġa Rasathanesi gök küresi orijinalinin bize
ulaşmış olması büyük bir şanstır. 1279 yılında
Müʾeyyededīn el-ʿUrḍī’nin oğlu Muḥammed tara-
fından yapılan görkemli küre 1562 yılında Dresden’e
ulaşmış olup 250 yıldır oradaki matematik-fizik
salonunda bulunmaktadır. Bu kürenin önemine,
daha 18. yüzyılda Carsten Niebuhr dikkat çekmişti.
«Dresden’de bulunan bu eser, 144 mm. çapındaki
küreden ve de bronz halkalarından oluşmaktadır.
Küreye şunlar hâkkedilmiştir: Derece taksimat-
lı ekliptik ve ekvator, gök sembollerinin yerlerini
sınırlandıran oniki enlem dairesi, yıldız kümelerinin
çerçeve çizgileri ve gölgelemeleri, yıldız kümeleri-
nin, gök sembollerinin ve bazı müstakil yıldızların
adları, değişik büyüklükte yıldız diskcikleri, eklip-
tik ve ekvator kutuplarının sembolleri ve yapım-
cının adı. Kutuplara, eksen pimlerini sokmak için
küçük yuvarlak delikler açılmıştır. Kakma bölgeler:
Ekliptik altınla; ekvator, yıldız diskleri, yıldız küme-
lerinin adları ve yapımcının adı gümüşle; gök sem-
bollerinin adları dönüşümlü olarak altın ve gümüşle.
Tıpkı hâkketme gibi bu madeni kakma da, oldukça
usta bir sanatçının elinden çıktığını göstermektedir.
Ufuk dairesi, meridyenin üst yarısı ve yükseklik Rekonstrüksiyonumuz orijinaliyle aynı boyutlara sahiptir.
kadranı derece taksimatı içermektedir. Ufuk altında Küre: Pirinç, gümüş kakma. 17. yüzyılda Avrupa’da imal
bulunan ve ufka sabitlenmiş olan meridyen yarısı, edilmiş orijinal ahşap bir sehpa üzerindedir, modelimizin
eksen pimlerini sokarak değişik kutup yükseklikleri sehpası pirinçten. (Envanter No: A 1.03).
için dönme sağlayabilecek küçük, yuvarlak ve birbi-
rinden 5 derece uzak deliklerle donatılmıştır».1
İSTANBUL
RASATHANESİ’NİN
ALETLERİ
(984-88/1576-80)
I. Halkalı Küre
İstanbul Rasathanesi’nin aletleri hakkındaki kitapta
Halkalı Küre (zāt el-ḥalaḳ), ilk sırada bulunmaktadır.
Taşıyıcı vazifesi gören ufuk halkasının büyüklüğü için
en az 4 metrelik bir çap önerilmiştir. Ufuk halkası bir
yana, bu alet, öncelikle sabit yıldızların koordinatlarını
belirlemeye yarayan 6 halkaya sahipti. Büyüklüklerine
göre bu halkalar: 1. Hareketsiz olarak kuzey-güney
yönünde bulunan meridyen halkası, 2. Hareketli büyük
meridyen halkası, 3. Ekliptik halkası, 4. Kolur halkası
(Arapça ḥāmile, «taşıyan»), 5. Ekliptik kutupları boyun-
ca devam eden – son ikisi sağda kesişmektedir ve birbir-
lerine sağlamca bağlıdır– küçük meridyen halkası ve 6.
İki nişangâhla donatılmış enlem halkası. Bütün halkalar
kompleksini taşıyan ufuk halkası, altı çubuk yoluyla aynı
büyüklükteki bir temel halkaya bağlıdır. Aletler kitabının
verdiği bilgilere göre bu gözlem aracıyla çalışmak için beş
kişi gerekmekteydi.
İstanbul
yazmasından,
Topkapı
Sarayı,
Hazine 452.
54 A S T R O N O M İ
İstanbul yazmasından,
Saray, Hazine 452.
İstanbul
yazmasından,
Saray, Hazine
452.
araçları gibi bu araç da Merāġa Rasathanesi’ndeki sı gerektiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, gözlemlerin iki
öncülerinin iki katı büyüklüğündeydi. kişi tarafından yapıldığına ve ölçüm sonuçlarının alt
Metindeki açıklama ve resimlerden, her iki kiriş tarafta duran diğer bir kişi tarafından kaydedildiğine
cetvelinin, her iki çapraz cetvelle ve her iki dikey cet- işaret edilmelidir1.
velle birlikte, yıldızlı gökyüzü gözlemlerini ufuk düz-
lemi üzerinde bütün yönlere doğru döndürülebilir
şekilde konumlandırdığı görülmektedir. Daha alçak
yükseklikteki yıldızların gözlemini sağlayabilmek
için bir merdivenden yararlanılıyordur. Dönen basa- 1 Tekeli, Sevim: Ālāt-i raṣadiyye, adı geçen yer ve tarih, s.
maklı odanın amfi tiyatro gibi şekillendirilmiş olma- 81-82, 111-113.
58 A S T R O N O M İ
V.
Ahşap Kadran
İstanbul yazma-
sından, Saray,
Hazine 452.
VI.
Paralaks Cetveli
VII.
Kirişli Alet
Modelimiz:
En 50 cm, yükseklik
61 cm. Sert ağaç, sır-
lanmış. İplerde pirinç
şaküller.
İstanbul yazma-
sından, Saray,
Hazine 452.
VIII.
Yıldızlar Arasındaki
Mesefayi Ölçmeye Yarayan Alet
II.
Zodyak Halkalı Küre
III.
Yıldızların Birbirlerinden
Uzaklıklarını Ölçme Sekstantı
IV.
Paralaks Cetveli
V.
Azimut Ölçen
Büyük Yarım Daire
Tycho Brahe’nin kitabında semicirculus magnus tedir; ayrıca yarım daire yatay daireye dayanmakta
azimuthalis olarak adlandırdığı bu alet, tahminen ve üzerinde kaymaktadır». Yarım dairenin içi boş
1587 civarında imal edilmiştir. «Yüksek yarım daire- merkezi direğinde bir şakul asılıdır (J.A. Repsold,
nin göstergesi, daha küçük taksimat değerlerini elde Astronomische Meßwerkyeuge, a.y., s. 25). Tycho
edebilmek için merkez çevresinde değil, yatay çapın Brahe’nin bu aletinin, Taḳiyyeddīn el-Mıṣrī’nin yük-
uçlarından birine takılmış olarak dönmektedir; mer- sekliklerin ve azimutların belirlenmesi için aynı
kezi, göstergenin dönme noktasında yani silindirin şekilde imal ettiği ālet zāt es-semt adlı aletiyle (bkz.
merkezi dışında bulunan taksimatlandırmanın nasıl İstanbul Aletleri no III) ve onun Şamlı öncüsüyle
yapıldığı ve okunduğu maalesef verilmemiştir... (bkz. s.44) olan benzerliği dikkat çekicidir. Fakat
Demir azimut dairesinin çapı 2,5 metredir. Dikey öncekilerde açı cetvelinin dönme noktası, Tycho
olarak yerleştirilmiş bir haç, ortadaki sabit bir mili Brahe’nin aletinde olduğu gibi eksantirik olarak
tutmakta ve bu mil çevresinde yarım daire dönmek- değil, haçın merkezinde bulunmaktaydı.
T Y CH O B RAHE ' Nİ N AL E T L E R İ 67
Duvar Kadranı
Tycho Brahe, quadrans muralis’i ana alet sayı- Tycho Brahe’nin çalışma sahnesinin kadranla ve
yordu. Bu kadran 1587 yılında yapılmış olmalıdır. hepsi astronomi alanına ait olmayan diğer aletler-
Meridyen yönünde bir duvara yerleştirilen bu le birlikte tablosu, İstanbul Rasathanesi sahnesi-
pirinç araç, Güneş, Ay ve diğer gezegenlerin öğle nin resmini anımsatmaktadır (bkz. s. 54)1.
çizgisinden geçişleri sırasında ulaştıkları yüksek- Duvar kadranının İslam dünyasında el-Baṭṭānī
liklerinin (evc) bulunmasına hizmet içindi. 4 met- (4./10. yüzyılın ilk yarısı)’den itibaren labina adıyla
relik yarıçapıyla ve hassas bölümlenmiş skalasıyla bilindiğine işaret edilmelidir. Büyük boyutlarda
bu araç, büyük ölçüde dakik ölçüm sonuçlarını inşa edilen duvar kadranı Merāġa (No. I) ve
mümkün olabiliyordu. Kadran, hareketli iki göz İstanbul rasathanelerinin (No. II) aletler grubuna
nişangâhıyla donatılmıştır. İki nişangâhın birisin- aittir.
den duvar boşluğuna (aşağı ve yukarı hareket etti-
1 Tycho Brahe’s Description of his Instruments, adı ge-
rilebilecek şekilde) yerleştirilmiş olan altın kapla-
çen yer ve tarih, s. 28-31; Repsold, J.A.: Zur Geschichte
malı silindir yoluyla gözlem yapılırdı. der astronomischen Meßwerkzeuge, adı geçen yer ve ta-
rih, s. 24-25.
68 A S T R O N O M İ
VII.
Ahşap Büyük Kadran
Tycho Brahe, Quadrans maximus adlı kadranı ken- Tycho Brahe’nin bu ale ti Taḳiyyeddīn el-Mıṣrī’nin
disinin verdiği bilgiye göre, aletler kitabını (1602) hemen hemen aynı zamanda inşa ettiği ahşap kad-
yazmasından 26 yıl önce, yani 1576’da Augsburg’da ranla (İstanbul Rasathanesi Aletleri no V) büyük
yapmıştır. Bu aletin yarıçapı yaklaşık 6 metre idi. ölçüde benzerlik göstermektedir. Tycho Brahe’nin
«Kadran, alt tarafı düzgün kesilmiş olup ağır bir İstanbul’daki alet hakkında bilgi sahibi olmuş bulun-
iskele üzerinde yatay olarak sağa sola döndürüle- ması mümkündür. Bu aletin daha erken bir modeli-
bilecek şekilde meşe bir sütuna okuma düzeneği nin, mesela Merāġa Rasathanesi’ndekinin (bkz. s.
olmaksızın oturtulmuştur. Kadran açık havada kal- 44), İslam dünyasında yaygın olması ve söz konusu
mış ve birkaç yıl sonra kullanılamaz hale gelmişti». iki alete de örnek teşkil etmesi mümkündür ve hatta
Gözlem için iki delik nişangâh kullanılmıştır (Tycho bana göre daha muhtemeldir.
Brahe’s Description of his Instruments, a.y., s. 88-91;
Johann A. Repsold: Zur Geschichte der astronomis-
chen Meßwerkzeuge, a.y., s. 21-22).
69
Timur Semerkant’ında Sultan Uluğ Bey ve astro- 16. yüzyılın ortalarından itibaren Hindistan’da sür-
nomları tarafından büyük bir titizlikle yürütülen dürülen çalışmalar, Hindu bilgin ve devlet adamı Jai
astronomi ve matematiksel coğrafya çalışmaları, Sing Savāʾī (1686-1743)’nin yoğun ve heyecan verici
Babür’ün 932/526 yılında Moğol İmparatorluğu’nu gayretleriyle son noktasına ulaşmıştır. Büyük komp-
kurması sonucu siyasi güçle birlikte Hindistan’a leksten oluşan Semerkant Rasathanesi’nin ününden
kaymıştı. Orada 18. yüzyılın başlarına kadar ortaya etkilenerek Delhi, Jaipur, Benares, Ujain (Ujjain)
çıkan astronomik gözlem araçları ve yer çizelgeleri, ve Madura kentlerinde olağanüstü boyutlu aletlerle
Semerkant astronomlarının çalışmalarının ileriye donatılmış büyük rasathaneler inşa ettirmiştir. Bu
taşınması olarak anlaşılabilir1. rasathaneler 1722-1739 yılları arasında kurulmuş-
tur. İlk rasathane, Delhi’de kurulan Jantar Mantar
(Yantra Mantra’dan bozulmuş) adlı rasathanedir.
1 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 193ff.
J A İ PU R R AS AT HANE S İ 73
Jaipur Rasathanesi’nin
krokisi, G.R. Kaye
tarafından çizilmiştir.
En Önemli Aletler:
Dakshiṇovṛitti Yantra,
İstanbul Rasathanesi’nden
(İstanbul Rasathanesi
Aletleri no II) bildiğimiz,
bir duvar üzerinde bulu-
nan çifte kadrandır. Jaipur
kadranlarının her birisi
yaklaşık 6 metre (20 ayak)
yarıçapındadır. (Arka tarafı)
Narivalaya Yantra,
yaklaşık 3 metre (10
ayak) yarıçapında
silindir bir duvar,
güneş saati işlevine
sahiptir.
1. Samrāṭ Yantra, Jaipur Rasathanesi’nin aynı adlı 2. Jai Prakāś, Jaipur’daki aynı adlı aletin benzeri.
aletine tekabül etmektedir. Temel yüzey doğudan
batıya yaklaşık 38 metre (125 ayak), kuzeyden
güneye yaklaşık 36,50 metre (120 ayak). Yükseklik
yaklaşık 20,75 metre (68 ayak), kadranların yarı-
çapı yaklaşık 15 metre (491/2 ayak).
DELHİ R AS AT HANE S İ 77
4. Miśra Yantra’nın kuzey batısında bulunmakta (Dakshiṇovṛitti Yantra, bkz. Jaipur bölümündeki
ve bir binada dört değişik aleti birleştirdiği için aynı adı taşıyan alet) ve kuzey dönencesinin enlem
«Karma Alet» olarak adlandırılmaktadır. Bu alet- dairesini temsil eden ve Delhi’nin ufuk düzlemi
ler arasında, bir yanda bulunan dereceli iki yarım (28°37’) yönünde 5° lik bir eğim gösteren dereceli
dairesi olan bir gnomon, meridyen yüksekliklerini geniş daire vardır.
bulmaya yarayan diğer bir dereceli yarım daire
R A S A T H A N E L E R
78
ASTRONOMİ ALETLERİ
1 Bkz. E. Wiedemann: Zur islamischen Astronomie, adı ge- 2 Kitāb ez-Zīc el-Kebīr el-Ḥākimī, bazı bölümleri yayın-
çen yer ve tarih, s. 122 (Tekrarbasım: Gesammelte Schrif- layan ve Fransızca’ya çeviren A.-P. Caussin de Perceval,
ten, Cilt 2, s. 906 ve Notices et extraits des manuscripts de la Bibliothèque
Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 92, s. 78). nationale et autres bibliothèques içerisinde (Paris) 7,
12/1803-04/16-240, bu metin s. 80/81-82/83 (Tekrarbasım:
Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 24,
Frankfurt 1997, s. 54-278, bu metin s. 118/119-120/121).
U S T U R L A P L A R 79
Usturlaplar
Astronomi tarihinde en yaygın ve en popüler de dik olarak kullanılan taşınabilir bir alettir. Onun
alet olan usturlap, Arap-İslam kültür çevresi- büyük bir parçası sabit disktir. Bu diskin üzerine,
ne İslam’dan önce ve İslam’ın ilk dönemlerinde paralel ve dikey daireleriyle (Muḳanṭara ve Azimut
Yunan bilimlerinin yürütüldüğü doğu Akdeniz Dairesi) ufkun bir noktadan, genellikle dünya
havzasında bulunan Pers, Suriye ve diğer mer- kutbundan hareketle projeksiyonu yapılır. Ufuk
kezlerden gelmiştir. En basit biçimiyle usturlap, çizgisi, diski Muḳanṭara ve Azimut Dairelerinin
tahminen milattan önce 2., belki de hatta 4. yüz- projeksiyonuyla yeryüzü üstünde bulunan yarım
yılda, Yunanlarca bilinmekteydi. Usturlabın icadı, gökküreye tekabül eden üst ve yeryüzü altında
Hipparkos (m.ö. 2. yüzyıl), Apollonios (m.ö. 2. yüz- bulunan yarım gökküreye takabül eden alt iki
yıl) ve Eudoksos (m.ö. 4. yüzyıl) adlarına bağlan- parçaya ayırır. Bu alt parçaya, diskin merkez nok-
maktadır. Her halükarda Ptoleme, küresel yüzeyin tasından dışarı doğru uzanan bir dizi daire yayı
düzleme projeksiyonu hakkındaki eserinde ustur- çizilmiştir, bunlar saat çizgileri olarak nitelendi-
laptan söz etmiştir1. Usturlap, Antikçağ’ın sonla- rilir. Burada dikkat edilmesi gereken şey, saatle-
rına doğru belirli bir gelişim aşamasından geçmiş rin sayılmasına eskilerin adetlerine uygun olarak,
görünmektedir. Bilim tarihçisi İbn Nedīm (4./10. güneşin doğuşundan itibaren başlanmasıdır. Aletin
yüzyıl), İskenderiyeli Theon’un (M.S. 4 yüzyıl) bir diğer ana parçası, masif olmayan, aksine oymalı
usturlap kullanımı hakkındaki bir eserinden (Kitāb hareket ettirilebilen bir disktir. Bu diskin üzerinde,
el-ʿAmal bi-l-Asṭurlāb) haberdardı2. Bu kitabın, burçların sayısına uygun olarak 12 bölüme ve tek-
2./8. yüzyılda Kitāb fī Zāt eṣ-Ṣafāʾiḥ ve-hiye el- rar 30 ar alt bölümlere (bütünün 360 eşit kısma)
Asṭurlāb adıyla, Ptoleme adı altında Arapça’ya ayrılan (burcun) ekliptik izdüşümü görülür; ayrıca
tercüme edilen eserden ibaret olduğu anlaşılıyor. en büyük ve en çok bilinen bazı sabit yıldızların
Böyle bir kitabı, tarihçi el-Yaʿkūbī (3./9. yüzyıl) izdüşümü de görülür».
ayrıntılı bir biçimde tanıtmaktadır3. «Bu, örümcek veya ağ [ʿankebūt veya şebeke] ola-
Usturlap, 1./7. yüzyılda değilse de, 2./8. yüzyılda rak adlandırılan hareketli disk, sabit diskin merkez
Arap-İslam kültür çevresine ulaşmış olmalıdır. noktasında bulunan bir eksen çevresinde döndürü-
Bildiğimiz Arapça kitap adları, bize ulaşan frag- lebilir. Örümceğin döndürülmesiyle sabit yıldızla-
mentler ve kitaplar, 2./8. ve 3./9. yüzyılda İslam rın günlük dönüşleri, sabit uygun bir ufukta temsil
dünyasında usturlaplar hakkında ortaya çıkan edilebilir. Örümceğe özel bir pozisyon verildiğin-
kitapların pratik astronomiye ilişkin oldukça zen- de, üzerinde bulunan yıldızların, burçların, güneşin
gin bir literatür oluşturdukları izlenimini vermek- ve bir anlamda gezegenler de dahil olmak üzere
tedir. Bu literatürün günümüze ulaşan teorik kısmı, herbirinin ufuk üzerindeki yükseklik ve azimutları,
Arap-İslam kültür çevresindeki usturlap tarihinin doğrudan doğruya örümceğin altında bulunan disk
yaratıcı evresinin 9./3. yüzyılın ilk yarısında kendini üzerinde okunabilir. Güneşin biraz önce bulundu-
gösterdiği inancını kazandırmaktadır. ğu burç yerinin düşümdeşliğinden, yahut saat çizgi-
«Usturlap, bir tür kardan askı sistemi ile gözlem- li burçtaki Güneş’in tam karşısında duran noktanın
düşümdeşliğinden, güneşin doğuşundan ve batışın-
dan itibaren geçen saatler bilinebilir ... ».
1 Frank, Josef: Zur Geschichte des Astrolabs, Erlangen «Usturlapla, bu ana konumlarda bulunan yıldızlar
1920 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astro- doğrudan doğruya belirlenebilir. Yalnızca hangi
nomy serisi Cilt 35, Frankfurt 1998, s. 1-33), s. 6.
yıldızın, ufkun doğu ve batı kısmında, diskin dikey
2 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 102.
çapı olan meridyen çizgisinin üst ve alt kısmındaki
3 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 173-180.
80 A S T R O N O M İ
el- asṭurlāb ez-zevraḳī (gemi biçiminde el- asṭurlāb eṣ-ṣalībī (haç biçiminde ustur-
usturlap) şu ağlara sahiptir: lap) şu ağlara sahiptir:
el-Bīrūnī, İstīʿāb, yazma, Carullah 1451, v. 29b. el-Bīrūnī, İstīʿāb, yazma, Carullah 1451, v. 30b.
U S T U R L A P L A R 83
Bu eserde, ez-Zerḳālī’nin hükümdar el-Muʿtemid Zerḳālī’nin evrensel diskini ve buna dair yazdığı
b. ʿAbbād (dönemi: 461-484/1068-1091)’a ithaf eserini, X. Alfons tarafından hazırlatılan Libros
edilen risalesinin orijinalinden yapılmış Kastilce del saber de astronomía adlı astronomik eser-
çevirisi verilmiştir13 (bkz. s. 118). de yer almasından yarım yüzyıl önce tanımıştır.
ez-Zerḳālī’nin usturlabı «sadece bir tek diskten Walter Arsenius (1570 civarında)’un, Erasmus
oluşmaktadır. Bu diske, göksel ekvatorun ve para- Habermel (1585 civarında)’in ve John Blagrave
lel ve dikey daireleriyle ekliptiğin, Koç veya Terazi (1585 civarında)’nin16 usturlapları Avrupa’da imal
başlangıç noktasından itibaren gündönümü taşı- edilmiş bu tür usturlapların en gençleri ve sanatsal
yıcı düzlemi üzerine izdüşümü sağlanır. Koç veya bakımdan en zarifleridir. Bu usturlapların ilk ikisi
Terazi noktası aynı zamanda her bir ufkun doğu müzemizde model olarak bulunmaktadır (bkz.
ve batı noktası olduğundan, bu disk bütün enlem- s. 113f.). Bu bağlamda Emmanuel Poulle’nin bir
ler için geçerlidir. Ufuk, projeksiyon merkezin- kaç tespiti17 üzerinde durulmalıdır: Avrupa’da bu
den geçen düz bir çizgi olarak temsil edilir. Bu usturlaplara, uygulamada duyulan ilgi, kesinlikle
çizgi, merkez noktasında döndürülebilen ve tak- astronomik gözlemlere veya hassas hesaplamalara
simatlarla donatılmış bir cetvel yoluyla gösterilir. katkıda bulunmaya yönelik değildi.
Diskin kenarındaki derece taksimatı yardımıyla Arap-İslam kültür çevresinde de evrensel disk
cetvele, ufkun gökküresinde ekvator karşısında gerçekten büyük bir etki yapmıştır. Bu etkinin hem
aldığı pozisyona karşılık gelecek şekilde bir konum yazındaki hem de uygulamadaki önemini, Emilia
verilir. Arka tarafı genel olarak olağan usturlabın Calvo Labarta, el-Ḥuseyn b. Bāṣuh (ö. 716/1316)’un
arkasıyla aynıdır, yalnızca üzerinde fazladan, Ay’ın aletin ayrıntılı bir tarifini verdiği Risālet eṣ-Ṣafīḥa
seyrinin temsil edildiği küçük bir daire bulunmak- el-Cāmiʿa adlı eseri ile ilgili çalışmasında ve bu
tadır.»14 eserin edisyonunda anlatmaktadır18.
ʿAlī b. Ḫalef’in eseri ve usturlabından olmasa da, Burada kısaca anlatılan bu gelişim süreci bizi,
ez-Zerḳālī’nin risalesinden ve aletinden, usturla- Suriye’de faaliyette bulunmuş olan Aḥmed b. Ebī
bın daha sonraki gelişimine büyük bir etki geldi- Bekr İbn es-Serrāc (ö. 730/1330)’ın usturlabının
ği anlaşılmaktadır. Astronomi yazınına ve ustur- ortaya çıkışına götürüyor. Onun aleti, gelenek-
lap yapım sanatına gelen bu etkinin önemini, sel düzlem kürenin avantajlarıyla evrensel diskin
Emmanuel Poulle15, Un instrument astronomique avantajlarını birleştirmiş ve bunun da ötesinde
dans l’occident latin, la «saphea» üzerine yap- usturlabın doğuda ve batıda ulaştığı en yüksek
tığı araştırmada olağanüstü bir biçimde ortaya matematiksel-astronomik kaliteyi somutlaştırmış-
koymuştur. Bu etki, 13. yüzyılın başlarından 16. tır (bkz. s. 119).
yüzyıla kadar devam etmiştir, yani Avrupa ez- Son olarak, usturlabın Arap-İslam kültür çevre-
sinde geliştirilmiş olan diğer iki türünden de söz
edilmelidir. Birisi küresel usturlap, diğeri çizgi-
sel usturlaptır. Küresel usturlabın ortaya çıkışını,
13 Ed. Manuel Rico y Sinobas, Cilt 3, Madrid 1864, s. 3./9. yüzyılın ikinci yarısına kadar takip edebiliriz.
135-237; krş. José M. Millás Vallicrosa: Un ejemplar de Bunun Cābir b. Sinān el-Ḥarrānī19 tarafından icat
azalea árabe de Azarquiel, Al-Andalus içerisinde (Mad-
rid ve Granada) 9/1944/111-119 (Tekrarbasım: Islamic
Mathematics and Astronomy serisi Cilt 40, Frankfurt
1998, s. 233-243).
14 Frank, Josef: Zur Geschichte des Astrolabs, adı ge-
çen yer ve tarih, s. 32 (Tekrarbasım: s. 32); bkz. Nallino,
C.A.: Asṭurlāb, Enzyklopædie des Islām, Cilt 1, Leiden 16 Bkz. Gunther, R.T.: The Astrolabes of the World, Ox-
1913, s. 521-522 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics ford 1932, s. 492ff.
and Astronomy serisi Cilt 87, Frankfurt 1998, s. 363-365, 17 Un instrument astronomique, adı geçen yer ve tarih,
özellikle s. 364-365); King, D.: On the Early of the Uni-
versal Astrolabe in Islamic Astronomy, and the Origin s. 150.
of the Term «Shakkāzīya» in Medieval Scientific Ara- 18 Abū ʿAlī el-Ḥüseyn ibn Bāṣo (m. 716/1316), Risālat
bic, Journal for the History of Arabic Science içerisinde al-ṣafīḥa al-ŷāmiʿa li- ŷamīʿ al-ʿurūḍ (Tratado sobre la
(Aleppo) 3/1979/244-257. lámina general para todas las latitudes), ed., trad. Y es-
15 Studi Medievali içerisinde (1969), adı geçen yer ve tudio Emilia Calvo Labarta, Madrid 1993, s. 27-32.
tarih. 19 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 162.
U S T U R L A P L A R 85
edildiği kabul edilmektedir. Kısa bir süre sonra des Deutschen Museums und des Bayerischen
onu birçok astronom izlemiştir: Ḥabeş el-Ḥāsib Nationalmuseums25 başlıklı çalışmasında ulaşmış
(300/912 civarında hayatta)20, Ḳusṭā b. Lūḳā (ö. olduğu karşılaştırmalı yargıyı vermek yararlı ola-
3./9. yüzyıldan 4./10. yüzyıla geçiş döneminde)21 caktır: «İslam kültüründen gelen parçaların ince-
ve el-Faḍl b. Ḥātim en-Neyrīzī (4./10. yüzyılın lenmesi, İslam alet yapımcılığının beni etkileyen
başları)22, ve daha sonraki bilginlerden Ebū er- ilerlemeleri ve alet yapımcılarının teknolojik yeni-
Reyḥān el-Bīrūnī (ö. 440/1048)23 ve Ebū el-Ḥasan lik güçlerini ispatlamaktadır. İslam kültür çevresin-
el-Marrākuşī (7./13. yüzyılın 2. yarısı). Bu tür de yapılan aletler, daima çok yüksek astronomik
usturlap da Arap-İslam kültür çevresinde yüzlerce kullanılırlığı ve aynı zamanda ince sanatsal güzel-
yıl süren bir gelişim göstermiştir. Bu alet İspanya liği bünyelerinde birleştiren parçalar olarak görün-
dışı Avrupa’da ya bilinmemiş ya da dikkate alın- mektedir.Araştırma bugüne kadar kalan usturlap-
mamış görünmektedir. Küresel usturlabın yapımı lar arasında bu genel değerlendirmeye pek azının
ve bu araçla işlem yapma, sağladığımız modeller aykırı düşeceğini gösteriyor».
bağlamında ele alınacaktır (bkz. s. 120-133). «Buna karşın, Avrupa usturlaplarında yüzyıllar
Bir model yardımıyla bahsedeceğimiz (bkz. s. 134) boyu süreklilik gösteren yüksek kalite eksikliği
çizgisel usturlaba gelince: Bu usturlap, prensip vardır. Bunların birkaçı, usturlap imalinde yüksek
olarak düzlemsel usturlap ile yapılan gözlemlere bir seviyeye ulaşılmış olduğuna tanıklık etmek-
bir hesap cetveli yardımıyla ulaşma denemesinden tedir. Buna karşın, el sanatı açısından yüksek
başka bir şey değildir. Bu denemeyi gerçekleştiren seviyeli görünen astronomi örneklerinden hiç de
bilgin, matematik tarihinde de önemli bir yeri olan geri kalmayan diğer parçalar ise, yaratıcılarının
Şerefeddīn el-Muẓaffer b. Muḥammed eṭ-Ṭūsī’dir elementer astronomi bilgisi eksikliklerine tanıklık
(ö. 610/1213)24. etmektedir. Bu, , Avrupa’da astronomik bilginin
Konuya son verirken, burada Arap-İslam kül- gelişmesindeki ahenksiz durumu ve bu bilimin
tür çevresinden gelen usturlaplar ve Avrupa’da Ortaçağ İslam dünyasından alınma işinin eksiklik
yapılmış usturlaplar hakkında, genç ve ön yargı- halini yansıtmaktadır».
sız bir araştırmacının Die Astrolabiensammlungen
Nasṭūlus’un
Usturlabı
Muḥammed b. Muḥammed (veya ʿAbdullāh) dan yapılmış görünen 4./10. yüzyıldan kalma başka
Nasṭūlus, 3./9. yüzyılın son ve 4./10. yüzyılın ilk bir usturlap bulunmuştur. Bu usturlabın yapım-
çeyreğinde yaşamış görünüyor1. O, döneminin en cısı Kahire İslam Sanatları Müzesi kataloğunda
ünlü usturlap yapımcılarından birisiydi ve tutulma Nasṭūlus el-Vāsıṭī olarak gösterilmiştir.
diski (eṣ-ṣafīḥa el-kusūfiyye) olarak adlandırılan Burada betimlenen usturlap, bugün Kuveyt’te
aletin de mucidi olmalıdır. Onun ünlü usturlabı İslam Arkeoloji Müzesi’nin mülkiyetinde bulun-
geçen yüzyılda Paris’te Alain Brieux’un mülkiye- maktadır3. Usturlap 315/927 yılında yapılmıştır,
tindeydi2. Bu arada, ana parçası Nasṭūlus tarafın- çapı 173 mm ve kalınlığı 4 mm’dir. Bu aletin, bir
yüzü Bağdat için 33° ile, diğer yüzü 36° enlemli
bir yer için donatılmış tek bir iç diski vardır. Ağ 17
1 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 178-179, 288. sabit yıldızı göstermektedir.
2 Maddison, Fr., Brieux, A.: Basṭūlus or Nasṭūlus? A Note
on the Name of an Early Islamic Astrolabist, Archives
internationals d’histoire des sciences içerisinde (Paris) 3 King, D.A.: Early Islamic Astronomical Instruments
24/1974/157-160; King, D.A.: A Note on the Astrolabist in Kuwaiti Collections , Kuwait Art and Architecture. A
Nasṭūlus/Basṭūlus, Archives internationales d’histoire Collection of Essays içerisinde, Kuwait 1995, s. 77-96,
des sciences içerisinde (Paris) 28/1978/117-120. özellikle s. 79-83.
U S T U R L A P L A R 87
Nasṭūlus’un 2.
Usturlabı
Astronom Ebū er-Rebīʿ Ḥāmid b. ʿAlī el-Vāsiṭī, Usturlaplarından bir ana kısım, Kahire İslam
4./10. yüzyılın ilk yarısında yaşamış görünmektedir. Sanatları Müzesi’nde (Envanter No: 15354) korun-
Ünlü arstronom ʿAlī b. ʿAbdurraḥmān İbn Yūnis1 maktadır. Ayrılmaz bir biçimde ana’ya sonradan
(ö. 390/1009), onu ve ʿAlī b. ʿĪsā el-Asṭurlābī’yi en eklenmiş bir ağ yüzünden ana’nın iç yüzü maalesef
önemli iki usturlap yapımcısı olarak nitelendir- tam olarak incelenemiyor. Ağ 8./14. yüzyıla ait
miştir. Bize ulaşan küresel usturlabın kullanımına görünmektedir. Ana’nın arka yüzünün üç çeyre-
ilişkin risalesinde Ḥāmid el-Vāsiṭī, bu tür usturla- ğinde burçların adları Arapça olarak bulunmak-
bın düzlemsel usturlap karşısındaki avantajlarını tadır, ayrıca onların ḥudūd el-mıṣriyyīn olarak
vurgulamaktadır2. nitelendirdikleri sembolleri barındırmaktadır. Son
çeyrek ise, bir sinüs kadranını göstermektedir.
Ana’nın çapı 11 cm. dir.
Usturlap
340/950 yılında Aḥmed b. Ḫalef tarafından imal Modelimiz: Pirinç, hâkkedilmiş. Kulplu ve
edilen orijinaline dayanılarak yapılmıştır. Üzerinde asma halkalı ana 130 mm. çapında. 21°/24°;
bulunan yazıya göre bu usturlap, Abbasi Halifesi 30°/31°; 34°/36°; 37°/39° enlem dereceleri için
el-Müktefī’nin (ö. 295/908) oğlu olan Caʿfer b. dört iç disk. Ağ 17 yıldız gösterme ucuyla
(ʿAlī) el-Müktefī (294-377/906-987) için imal edil- birlikte. Nişangâhlı çifte ibre arka tarafta
miştir. (Envanter No: A 2.14).
Bu usturlap, Papa II. Sylvester (380/990, bkz. s.
94) için yapılmış olan veya ona atfedilen usturlapla
belirli bir benzerliğe sahiptir1.
(Bu usturlabın orijinali: Bibliothèque Nationale, 1Gunther: The Astrolabes of the World, s. 230, Nr. 99;
Paris, Ge.A.324) Mayer: Islamic Astrolabist, s. 37.
90 A S T R O N O M İ
1 Destombes, Marcel: Un astrolabe carolingien et Preparation, Bulletin of the Scientific Instrument So-
l’origine de nos chiffres arabes, Archives internationa- ciety içerisinde (Pershore, England) 31/1991/3-7; Ku-
les d’histoire des sciences içerisinde (Paris)15/1962/3- nitzsch, Paul ve Dekker, Elly: The Stars on the Rete of
45 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy the so-called «Carolingian Astrolabe», From Baghdad
serisi Cilt 96- Frankfurt 1998, s. 401-447); King, David: to Barcelona içerisinde. Studies in the Islamic Exact Sci-
Medieval Astronomical Instruments: A Catalogue in ences in Honour of Prof. Juan Vernet, Barcelona 1996,
Cilt 2, s. 655-672.
92 A S T R O N O M İ
V. 1a 2b
Bern Burgerbibliothek
yazmasından çizimler,
Cod. 196
(Fleury? Otto dönemi, 390/1000 civarında)
3b 7a
94 A S T R O N O M İ
472/1079 yılında Saragossa’da (İspanya) Aḥmed b. için 5 iç disk. Ağ 23 yıldız gösterme ucuy-
Muḥammed en-Naḳḳāş tarafından imal edilmiş bir la birlikte. Nişangâhlı çifte ibre. Takvim
örneğe dayanarak1. dairesi, gölge kadranı ve Arapça yazıt arka
tarafta. (Envanter No: A 2.13)
(Orijinal: Germanisches Nationalmuseum,
Nürnberg, WI 353)
(Bronz Orijinal: Die naturwissenschaftliche 1 Gunther, R.T.: The Astrolabes of the World, s. 263, Nr.
Usturlap
Bu usturlap, 613/1216 yılında Sevilla’da Muḥam- bir Avrupalının kullanırken tercih ettiği Arapça
med b. Futūḥ el-Ḫamāʾirī tarafından imal edil- sabit yıldız adlarının Latince işaretleriyle ve harf
miştir (Bkz. s. 100). Tarafımızdan modeli yapılan rakamları (ebced) yerine Arap rakamlarıyla dona-
usturlabın özel önemi şurada yatmaktadır: 5 iç tılmıştır. Bu amaçla örümcek ve usturlabın kenarı,
diskten bir tanesi 48°22’ için, yani Paris’in enlem ancak geç dönemde, belki de 16. yüzyıldan sonra
dairesi için düşünülmüştür ve ayrıca örümcek ve tıraşlanarak düzeltilmiş ve yüzeyi yeniden yazıl-
ana parçanın yükseltilmiş kenarı (limbus, ḥücre), mıştır. Nispeten geç dönem bir tarih tahmini şuna
U S T U R L A P L A R 99
Daha sonra bu usturlap Avrupa’dan İstanbul’a ulaş- beş çizim halinde resmedilmiştir. Usturlap, Padişah
mıştır. Burada, Osmanlı devlet adamı (sadrazam) III. Selim (dönemi: 1203-1222/1789-1807) tarafın-
Ġāzī Aḥmed Muḫtār Paşa (1839-1919) tarafından dan mühendislik yüksek okulu ve bugünkü İstanbul
Riyāḍ el-Muḫtār, Mirʾāt el-Miḳyās ve-l-Edvār maʿa Teknik Üniversitesi’nin öncüsü olan o zamanki
Mecmūʿat el-Eşkāl (Kahire 1303, s. 222-228) adlı Mühendishane’ye diğer aletlerle ve kitaplarla birlik-
eserlerinde en ince ayrıntısına kadar betimlenmiş ve te hediye edilmiştir1.
Bu, 1000/1600 yılından önceki dönemden bize ulaşan ekvator köprücüğü taşıması olarak göstermiştir. Bu
en büyük usturlaptır. İstanbul Deniz Müzesi’nde 264 özellik, ilk olarak bir Arap usturlabın ağında ortaya
envanter numarasıyla kayıtlı bulunmaktadır. 56 cm çıkmakta ve Orta Çağ Fransız aletlerinden bazılarını
çapında ve 1.1 cm kalınlığındadır. Usturlap, 619/1222 anımsatmaktadır. Böylece, «temelde bulunan ağ
yılında Şam’da Eyyübi Sultanı el-Muʿaẓẓam ʿĪsā b. modelinin belki de Haçlı Seferleri sırasında Eyyübi
Ebī Bekr b. Eyyūb için yapılmıştır. Yapımcısının adı Devleti’ne getirilmiş olan bir aletden kopya edi-
ʿAbdurraḥmān b. Sinān el-Baʿlebekkī en-Neccār’dır. lip edilmediği» sorusu ortaya çıkmıştır. D. King’in
Matematiksel-astronomik değerler, ʿAbdurraḥmān
bugün bu ilişkiyi o zamanki gibi açıklamayacağını,
b. Ebī Bekr et-Tibrīzī tarafından yapılarak eklenmiş-
tam tersine bu modelin daha çok Suriyeli Arap
tir. Gümüş kakma işleri, es-Sirāc ed-Dımeşḳī’den
usturlaplar yoluyla ve Haçlılar aracılığıyla Fransa’ya
çıkmadır. Bu alet, birisi 30° ve 35° enlemleri için,
ulaşmış olduğunu kabul etmeye razı olacağını ümit
diğeri 40° ve 41° enlemleri için olan iki iç diske sahip-
tir. Ekliptik eğimi olarak 23°51’ lık bir değer taşımak- ederim. Burkhard Stautz’un2 konuya ilişkin tesbiti
tadır. Ağ kısmen az sayılabilecek yıldız konumları aydınlatıcıdır: Yıldız göstergelerinin şekli ve de alt
taşımaktadır, bunlar toplam yirmi adettir. tarafta bulunan ekvator köprücüğü ve α CMa yıldızı
David King1, usturlabın önemli niteliğini, ağın güney için olan ibrenin yanında ağı döndürmeye yarayan
ekliptik içerisinde çok daha uzun ve kuzey ekliptiğin topuz, erken dönem İslam usturlaplarını anımsat-
altında bulunan bir köprücük karşısında kısa bir maktadır.
1 The Monumental Syrian Astrolabe in the Maritime Mu- 2 Die Astrolabiensammlungen des Deutschen Museums
seum, Istanbul, Erdem içerisinde (Ankara) 9 (=Aydın und des Bayerischen Nationalmuseums, aynı yer ve tarih,
Sayılı özel sayısı II)/1996/729-735, özellikle s. 731. Fransız s. 43. Bu satırları yazdıktan bir süre sonra King’e, hala bu
usturlaplarında ortaya çıkan benzeri Rete’ler (ağlar) bağ- görüşte olup olmadığını sorma imkanını buldum. O, gö-
lamında King, Emmanuel Poulle’nin şu çalışmasına işaret rüşünü anılan makalesinin yazımından kısa bir süre sonra
etmektedir: Un constructeur d’instruments astronomiques revize ettiğini ve bunu The Ciphers of the Monks (Stuttgart
au 15e siècle: Jean Fusoris, Paris 1963, özellikle s. 19-26 2001, s. 395) kitabında dile getirdiğini söyledi. Bu eserin-
ve Tabela I ve III. de (10. dipnot) önceki tahmine teessüf etmekte ve yeni bir
görüşe ulaşmaktadır: «Possibly it was inspired by a Syrian
astrolabe seen by a French Crusader.» Böylelikle bizim
görüşümüze yaklaşsa da, ben, usturlabın bir Fransız Haçlı-
sı tarafından götürüldüğünü ve Fransa’da imite edildiğini
daha muhtemel görüyorum.
102 A S T R O N O M İ
Usturlap
Modelimiz, 650/12521 yılında Mısır’da ʿAbdulke- Modelimiz: Pirinç, hâkkedilmiş. Kulplu ve asma hal-
rīm el-Mıṣrī tarafından Eyyübi el-Eşref Muẓaffe- kalı ana 280 mm. çapında. 30°/44°; 34°/40°; 36°/66;30°
reddīn Mūsā için imal edilmiş olan orijinale daya- enlemleri için 3 iç disk. Ağ üzeri yazılı 25 yıldız göster-
narak yapılmıştır2. me ucuyla. Arka tarafta nişangâhlı çifte ibre. Takvimler
ve kadranlar. (Envanter No: A 2.15)
1 630 h. değil.
2 Gunther, R.T.: The Astrolabes of the World, s. 233- (Orijinal: Museum of the History of Science,
254, No. 103; Mayer, L.A.: Islamic Astrolabist, s. 29-30 Oxford)
ve Plaka XII.
104 A S T R O N O M İ
Usturlap
Modelimiz, 698/1299 yılında Hama’da (Ḥamāh,
Suriye) es-Sehl el-Asṭurlābī en-Nīsābūrī tarafından
imal edilmiş olan orijinale dayanarak yapılmıştır. Modelimiz: Pirinç, hâkkedilmiş. Kulplu ve asma halkalı
ana 161 mm. çapında. 4 iç disk (30°/33° ve 36°/39° Arap
Yazıta göre bu usturlap, Eyyübi el-Melik el- orijinli; 45°/48° ve 51° Avrupa enlemleri için Latince
Muẓaffer Maḥmūd Taḳiyyeddīn için yapılmıştır. eklerle; 42° Roma için öngörülmüş görünüyor, fakat
Alman astronom Regiomontanus, bu usturlabı sonlandırılmamış). Ağ gümüşten (örümcek, figürlerle
1460 yılından önce İtalya’daki ikameti sırasında, donatılmış). Arka yüzde açı cetveli, nişangâhlı ve dik
muhtemelen Padua’da, edinmiş, Nürnberg’e getir- açılı ibre. (Envanter No: A 2.17)
miş ve 42° (tamamlanmamış), 45°, 48° ve 51° enlem
dereceleri için olan bir ek iç diskle donatmıştır.
Büyük bir ihtimalle Regiomontanus orijinalinde
30° nin güneyindeki yerler için öngörülen iki diski,
üç Avrupa kentinin ek disklerine yer açabilmek
için çıkarmıştır1.
(Orijinal: Germanisches Nationalmuseum, 1Gunther, R.T.: The Astrolabes of the World, s. 280, No.
Nürnberg, WI 20) 137; Mayer: Islamic Astrolabist, s. 82-83; Schätze der As-
tronomie. Arabische und deutsche Instrumente aus dem
Germanischen Nationalmuseum. Nürnberg 1983, s. 33-
35. Focus Behaim Globus Ausstellungskatalog Germa-
nisches Nationalmuseum), Nürnberg 1992, s. 570-574.
U S T U R L A P L A R 105
Usturlap
Modelimiz, 690/1291 yılında el-Melik el-Eşref tara- Modelimiz: Pirinç, hâkkedilmiş. Kulplu ve asma hal-
fından Yemen’de imal edilmiş orijinale dayanılarak kalı ana 155 mm. çapında. 13°/15°; 13°/37’/14°30’; 21°
yapılmıştır. Yemen’deki Resuliler Hanedanı’ndan enlemleri ve 7. iklim derecesi/24° ve 6. iklim derecesi
Hükümdar el-Eşref ʿÖmer b. Yūsuf (dönemi: 694- için 4 iç disk. Ağ 20 yıldız gösterme ucuyla birlikte, çap
696/1295-1297) usturlaba dair kitaplar yazmış, kendi 130 mm. 22 yıldız konumu. Arka yüzde nişangâhlı açı
eliyle aletler imal etmiştir. cetveli, uzunluk 140 mm. Arapça yazıt arka tarafta.
Ana kısmın arka yüzünde üç semboller gurubu kay- (Envanter No: A 2.07)
dedilmiştir. Dış taraftaki halka burç sembollerini gös-
termektedir. Bunlar ek olarak Arapça yazıyla veril-
mektedir. İkinci halka, astrolojik erbāb el-vucūh’un
sembollerini taşımaktadır ve burçların 10 derecelik
36 bölümleriyle ilişkilidir. Üçüncü halkanın işaretleri
gezegenlerin üçlüklerini (Musellesāt) temsil etmek-
1 Gunther, R.T.: The Astrolabes of the World, s. 243,
tedir1. No. 109; Mayer: Islamic Astrolabist, s. 83-84; King,
David: The Medieval Yemeni Astrolabe in the Metro-
(Orijinal: Metropolitan Museum of Art, New York) politan Museum of Art in New York City, Zeitschrift für
Geschichte der arabisch-islamischen Wissenschaften
içerisinde (Frankfurt) 2/1985/99-122.
106 A S T R O N O M İ
Usturlap
Bir Osmanlı
Usturlabı
Modelimiz:
Pirinç, hâkkedilmiş.
Çap 183 mm. 4 iç disk.
Nişangâhlı açı cetveli.
(Envanter No: A 2.32)
Usturlap
Modelimiz, 1570 civarında Gualterus Arsenius’un
atölyesinde imal edilmiş bir modele dayanıyor. Bu
usturlap Gréppin koleksiyonunda bulunmaktadır
ve 1980 yılında Paris’te Linton koleksiyonu çerçe-
vesinde açık arttırmaya sunulmuştur.
Usturlap
M.S. 1600 civarında Erasmus Habermel tarafın-
dan imal edilmiş alete dayanılarak yapılmıştır. Arka
yüzde «ez-Zerḳālī Diski» görülmektedir1.
Örnek bugün Oxford, Museum of the History of Martin Brunold (Abtwil, İsviçre) tara-
Science’ta bulunmaktadır. fından yapılmıştır.
Usturlap
EVRENSEL DİSK
Avrupa’da sapæa (eṣ-ṣafīḥa ez-zerḳāliyye) adıyla durum verilebilir. Arka yüz genel olarak alışılageldik
tanınan bu alet, «gök ekvatorunun ve Koç veya Terazi usturlabın arka yüzü gibidir, sadece üzerinde küçük
başlangıç noktasından gündönümü taşıyıcısının düz- bir daire daha bulunmaktadır ve bu daire yoluyla
lemine kadar paralel ve dikey daireleriyle ekliptiğin Ay’ın seyri gösterilebilir»1.
projeksiyon edildiği sadece tek bir diskten oluşmak-
tadır. Koç veya Terazi noktasının aynı zamanda her
bir ufkun doğu-batı noktası olmasından dolayı, disk
bütün alanlar için kullanılabilirdir. Ufuk, projeksiyon
merkezinden geçen düz bir çizgi olarak yansıtılmak- 1 Frank, Josef: Zur Geschichte des Astrolabs, Auszug aus
tadır. Bu çizgi, merkez noktada döndürülebilen ve der Habilitationsschrift, Erlangen 1920, s. 32 (Tekrarba-
taksimatlı bir cetvel ile temsil edilir. Diskin kenarın- sım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 35, s.
1-33, özellikle s. 32); Vallicrosa, José Millás: Un ejemplar
da bulunan derece taksimatı yardımıyla, ufkun ekva- de azafea árabi de Azarquiel, Al-Andalus 9/1944/111-119
tor karşısında gök küresinde aldığı konuma göre her (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi
Cilt 40, s. 233-245).
Evrensel Disk
(Ṣafīḥa)
Muḥammed b. Futūḥ el-
Ḫamāʾirī’nin Evrensel Diski
Evrensel Disk
7./13. yüzyılda Kastilya Kralı X. Alfons’un emriy-
le bir çok bilgin tarafından Endülüs’te derlenen
eserlerin koleksiyonu olan Libros des saber de
astronomía adlı eserde bulunan çizimlere ve
betimlemelere göre yapılmış rekonstrüksiyon.
ez-Zerḳālī’nin
evrensel diskinin
Libros des saber de
astronomía’daki çizimi
U S T U R L A P L A R 119
Evrensel Usturlap
1 İbn es-Serrāc’dan bize, bir evrensel disk ile birleştirilme- Islamic Astrolabist, s. 34-35; King, D.: On the Early of the
miş üç usturlap daha ulaşmıştır: 1. Haydarabad, Salar Jung Universal Astrolabe in Islamic Astronomy, and the Origin
Museum (623/1226); 2. Rampur (626/1228); 3. London, of the Term «Shakkāzīya» in Medieval Scientific Arabic,
Greenwich, National Maritime Museum (628/1230). The D.A. King, Islamic Astronomical Instruments içerisinde,
Planispheric Astrolabe, London 1976, s. 44-45; Sarma, Sre- Variorum Reprints, London 1987, No. VII.
eramala R.: Astronomical Instruments in the Rampur Raza
Library, Rampur 2003, s. 25-33. Gunther, R.T.: The Astro-
labes of the World, Oxford 1932, s. 285-286, No. 140; Mayer:
120 A S T R O N O M İ
Küresel Usturlap
Bugünkü astronomi tarihi bilgimize göre, küresel daireye ekvator kutuplarında 2 delik oymuştur, bu
usturlap ilk olarak Arap-İslam döneminde ortaya deliklerin içine ve küre üzerinde hesaba katılan
çıkmış görünmektedir. Arap-İslam çevresi astro- enlem deliklerinin içine mandalla sabitlediği bir
nomları, halkalı küre, gök küresi ve düz ustur- eksen yerleştirmiştir.»4
lap gibi gereçleri doğrudan veya dolaylı olarak Modern Arap-İslam astronomi tarihi araştırma-
Yunanlardan almışlar ve bu aletlerin sürekli olarak larında, nadir ele alınan bu aleti, ilk olarak 1846
gelişimi ve iy ileştirilmesi için çaba sarfetmişlerdir. yılında Lois-Amélie Sédillot, Ebū el-Ḥasan el-
Buna karşın, küre biçimli usturlap, Arap-İslam Marrākuşī (7./13. yüzyılın ikinci yarısı)’nin Cāmiʿ
kültür çevresinin buluşu olarak görünmektedir. el-Mebādiʾ ve-l-Ġāyāt adlı eserinin ilgili bölümü-
Fakat Arapça kaynaklarda hiç de az olmayan sık- nü Fransızca’ya çevirerek tanıtmıştır5. 20. yüzyılın
lıkla küresel usturlap halkalı küre ile karıştırılmış ilk on yılında, C.A. Nallino, Enzyklopædie des
ve bu yüzden, tıpkı İbn Nedīm (ö. 380/990)’in Islām’daki Asṭurlāb maddesi çerçevesinde bu ale-
Fihrist’inde1 olduğu gibi, bu tür usturlabın mucidi tin kısa bir tarifini vermiştir6. Hugo Seemann ve
olarak Ptoleme anılmıştır. el-Bīrūnī’nin verdiği bir Theodor Mittelberger, Das Kugelförmige Astrolab
bilgi, Cābir b. Sinān el-Ḥarrānī (3./9. yüzyılın ikin- nach den Mitteilungen von Alfons X. Von Kastilien
ci yarısı)’nin2 de küresel usturlabın mucidi olabile- und den vorhandenen arabischen Quellen (1925)
ceği varsayımını olanaklı kılmaktadır. Kitāb İstīʿāb adlı çalışmalarında bu konuyu daha ayrıntılı ve
el-Vucūh el-Mümkine fī Ṣanʿat el-Asṭurlāb3 adlı çok iyi bir şekilde ele almışlardır. Onların tarifleri
eserinde el-Bīrūnī şöyle demektedir: «Ben, Cābir ve çizimleri olmasaydı modellerimizi yapmamız
b. Sinān el-Ḥarrānī’nin yapmış olduğu bir usturlap pek de mümkün olamazdı. Burada ele alınan alet-
gördüm. Bu usturlapta, örümceğe gerek duyul- ler şu kişilere aittir:
mamaktadır. Yani ufuk ve yükseklik paralellerini 1. Ebū el-ʿAbbās el-Faḍl b. Ḥātim en-Neyrīzī (ö.
küre üzerinde çizmiş ve sonuncusunda karşılıklı 4./10. yüzyılın başı).
duran iki kadran üzerine enleme tekabül eden 2. Ebū er-Reyḥān Muḥammed b. Aḥmed el-Bīrūnī
delikler oymuştur. Daha sonra küre üzerine aynı (ö. 440/1048).
yüksekliğe ve en büyük dairelere sahip olan üç 3. el-Ḥasan b. ʿAlī el-Marrākuşī (7./13. yüzyıl).
halka yerleştirmiştir: Bunlardan biri ekvatordur ve 4. Kastilya Kralı X. Alfons’un (1221-1284) emriyle
küre üzerindeki öteki ekvatora bağlanmıştır, diğe- birçok bilgin tarafından ortaklaşa yazılan Libros
ri ise burçlar kuşağıdır ve ekvatorun karşısında ve des saber de astronomía adlı bir eserler koleksiyo-
ona doğru aynı miktarda eğimlidir; üçüncüsü küre nu olan kitapta sunulan alet.
üzerinde bulunan 4 kutuptan geçen dairedir, yani Bu çalışmada, dört küresel usturlabın «örüm-
ilk iki dairenin kutuplarından geçer. Bu üçüncü cekler»'inin çizimleriyle birlikte ayrıntılı betim-
lemelerinin yanı sıra, yukarıda anılan Cābir
b. Sinān el-Ḥarrānī ve Kusṭā b. Lūḳā’nın7 benzer ne giydirilmiştir, kürenin üst yüzeyini yarıya kadar
aletleri hakkında da bilgi bulmaktayız8. kaplamaktadır. P P' dünya eksenini temsil eden
Bu aletin «prensibi» ve «genel tanıtımı» hakkında bir çubuk, örümcek üzerinde P veya P', ekvatorun
bazı şeyleri her iki araştırmacının, Seemann ve bu amaca yönelik oyulmuş kutbuna ve kürenin
Mittelberger’in, çalışmasından alıntılıyoruz9: meridyen dairesinde karşılıklı olarak delinmiş G
«Kendisine dayanılarak gökkubbesinin günlük ve G' deliklerine (uygun coğrafi enleme tekabül
hareketini, yükseklik paralelleriyle azimut dai- edecek şekilde), ya G ve P veya G ve P' yü örter
relerinin yeryüzü yatay koordinatlar sistemine şekilde sokulur. Bu tarz daha çok delik çiftlerinin
karşı en açık bu şekilde yansıtabilecek ve sayılarla tamamı küre üzerine yerleştirilebilir ve böylelikle
saptayabilecek düzenek şudur: Yatay koordinatlar düzenek değişik coğrafi enlemler için kullanılabi-
sisteminin ve muhtemelen diğer çizgisel sistemle- lir hale getirilir»10.
rin kaydedileceği sabit bir küre üzerinde, bir takım Küresel usturlabın düz usturlaba göre avantaj ve
çok bilinen yıldız ve burçlar kuşağının kaydedildiği dezavantajlarını el-Bīrūnī11 şu şekilde özetlemek-
gökküreyi temsil eden uygun kesimli içi boş yarım tedir: «İddia ediyorum ki, eğer bu (küresel) ustur-
küre dönebilecek şekilde oturtulur». lap kolay imal edilebilir olsa ve bu araçta daha
önce (düz usturlapta) bahsettiğimiz birçok şeye
ihtiyaç duyulmasa da, açıkça görüldüğü üzere düz
usturlap örneğin yolculukta taşınabilme kolaylığı
gibi avantajlara sahiptir. Ayrıca, düz usturlap sık-
lıkla, küresel usturlabın sokulamayacağı yerlerde
saklanabilir, örneğin yenlere, elbise içerisinde
göğüse, çizme içerisine, kuşağın brölokuna vb.
yerlere. Aynı zamanda bu tür usturlap güçlü çarp-
malara karşı dirençlidir, küresel usturlapta ise
Çizim, H. Seemann, Th. Mittelberger, Das Kugelförmige en küçük darbede, çarpmada veya düşmede bu
Astrolab, s. 2 (Tekrarbasım: s. 364). durum sözkonu değildir. Buna karşın, gökküre-
sinde bulunanların temsili ve oradaki hareketlerin
şekli küresel usturlapta daha kolay görülebilir».
«... Sabit bir küre üzerine ufuk büyük daire halin- Seemann’ın çizim ve açıklamalarına dayanarak ve
de çizilmiştir; kutupları zenit=Z ve nadir=Na’dır. orijinallerinden yararlanarak yapılmış dört mode-
Ufuk, küreyi iki yarıya ayırmaktadır. Kürenin üst limizden Neyrīzī’ninkinin, bir göstergesi yoktur.
yarısında, ufka paralel yükseklik daireleri ve ufka el-Bīrūnī birisi göstergeli, diğeri göstergesiz iki
dikey azimut daireleri (veya dikey daire) ve de çeşit tarif vermiştir. el-Marrākuşī, göstergenin
meridyen dairesi kaydedilmiştir...». varlığına ilişkin hiç bir işarette bulunmamıştır.
«Hareketli gökküresini temsilen, düzeneği daha Libros del saber de astronomía’da –eksik bir
belirgin kılması nedeniyle genellikle sadece içi boş unsur bir yana- el-Bīrūnī’nin ikinci çeşidine ben-
bir yarım küre (yarım küre biçiminde kase) yapıl- zeyen bir göstergenin tarifi vardır. en-Neyrīzī ve
mıştır, bu örümcek olarak adlandırılır». el-Marrākuşī’nin tarifinde ve el-Bīrūnī’nin ikinci
«Gerekli canlandırmaların ve ölçümlerin yapılabi- çeşidinde, yıldızların nişan alınması, gök cisim-
leceği bir düzeneği elde edebilmek için örümcek lerinin, gökküresinin kuzey ve güney kutupla-
ve küre şu şekilde birleştirilmiştir. (Bu, şematik rını temsil eden kürenin karşılıklı her iki kutbu
olarak coğrafi b enlemi için olan 2. figürde göste- boyunca geçen delikler aracılığıyla gözlemlenerek
rilmiştir.). Örümcek içbükey yüzeyi ile küre üzeri-
7 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 180-182. 10 Seemann, H. ve Mittelberger, Th.: a.e., s. 2-3(Tek-
8 Seemann, H. ve Mittelberger, Th.: a.e., s. 40- 46-49 rarbasım: aynı yer ve tarih, s. 364-365).
(Tekrarbasım: aynı yer ve tarih, s. 402, 408-411). 11 İstīʿāb el-Vucūh el-Mümkine adlı eserinden H. See-
9 Seemann, H. ve Mittelberger, Th.: a.e., s. 2 (Tekrarba- mann ve Th. Mittelberger tarafından çevrilmiştir, a.e.,
sım: aynı yer ve tarih, s. 364). s. 41 (Tekrarbasım: aynı yer ve tarih, s. 403).
122 A S T R O N O M İ
gerçekleştirilir. Güneş’in yüksekliği aynı üç kay- uzanan metal bantlardan ibaret nişangâhlarıdır.
nağa göre, ufkun kuzey ve güney noktalarına otur- Özellikle, kullanımı zor bu göstergesi yüzünden
tulmuş bir gnomon’un kullanılmasıyla ölçülür. Bu küresel usturlap, el-Bīrūnī’ninde açıkladığı gibi,
gnomon kürenin kılavuzunda döndürülmesiyle bu el aletini yolculuklarda beraberlerine almak
yer değiştirebilir. isteyen astronomlar için dezavantajlı görmüş
el-Bīrūnī’nin, bizim rekonstrüksiyonumuzda da olmalıdır.
görüldüğü üzere, dikey olarak üzerinde sabitlen- 885/1480 yılından kalan bir orijinal alet, avantaj-
miş diğer bir daire yayıyla güçlendirilerek, 180° lı gösterge hariç, küresel usturlabın Arap-İslam
ye bölünmüş daire yayından ibaret olan gösterge kültür çevresinde daha ileri bir gelişim yaşamış
tarzı amaca daha uygundur. Bu yolla, göstergenin olduğuna tanıklık etmektedir.
içbükey yüzeyinin, örümceğin yüzeyiyle temasta Bugünkü bilgimize göre, bu alet tipi Avrupalı ast-
kalması ve gözleme zarar gelmemesi sağlanır ki ronomların dikkatini çekmemiş görünüyor. Her
bu, Libros del saber de astronomía adlı eserde halükarda –Müslüman Endülüs bir yana bırakı-
tarif edilen göstergeden beklenemez. (Sözü edilen lacak olursa –Avrupa’da yapılmış bir örneğini ve
bu sonuncu) gösterge tarzı ise, diğerleri karşısında küresel usturlap hakkında bir Arapça risalenin
belirli bir avantaja sahiptir. Ama bunun dezavan- hiçbir Latince veya İbranice çevirisini de bilme-
tajı, göstergenin uçlarına sabitlenmiş, birbirine mekteyiz. Libros del saber de astronomía adlı
paralel, örümceğin yarıçapını aşıp yukarı doğru eserin de hiç bir etkisi görülmemiştir.
U S T U R L A P L A R 123
1.
en-Neyrīzī’nin
(erken 4./10. yüzyıl)
Küresel Usturlabı
en-Neyrīzī’nin bu tür usturlabı ele alan Kitāb ...‘çivi’ olarak adlandırılan genişletilmiş bir ucun-
fī el-ʿAmel bi-l-Asṭurlāb el-Kuravī’ adlı risalesi, dan başka birşey olmayan, ‘kulp’ (Arapça ʿilāka)
tek yazma nüsha halinde bize ulaşmıştır12. H. izlemektedir; belki de askıdan bizzat dünya ekseni
Seemann13, bu eseri bu konudaki Arapça metinler kasdedilmektedir... »
içerisinde «en iyi ve en ayrıntılı» eser olarak kabul «Yükseklik ölçümü için örümceğin kenarına,
etmektedir. metinde mecrā olarak anılan bir düzenek eklen-
Küre üzerine yerleştirilen döndürülebilir örüm- miştir (biz bunu yükseklik kadranı olarak nitele-
cekle sadece yıldızlı kuzey gökkubbesi göz önünde mekteyiz). Bu, merkezde kılavuz olarak iş gören
bulundurulmuştur. «Örümceğin ekliptik kutbuna yivli bir kadran şerididir. Kılavuzun her iki tara-
‘en büyük kürsī’ yerleştirilmiştir. Burada muhte- fına çekilmiş şeritler 90° ye bölünmüştür. 90° lik
melen sözkonusu olan, tıpkı Kastilyalı Alfons’da bölüm noktasında, kadranın bir ucunda ‘yükseklik
olduğu gibi (bkz. s. 129), örümceğin ekliptik kutbu kürsī’si’ bulunmaktadır, bu bir bağlantı parçasıdır
civarında sabitlenmiş olan oymalı yarı küredir. ve tıpkı Alfons’da olduğu gibi, yükseklik ölçü-
‘Küçük Kürsī’ olarak adlandırılan diğer bir kısım, münde usturlabın tutulduğu bir taşıma halkası
örümceğin ekvator kutbunun bulunduğu yere yer- takılmıştır. Bir göstergeden bahsedilmemektedir.
leştirilmiştir ve muhtemelen tıpkı büyük kürsī 1. ve 31. problemler [en-Neyrīzī’nin risalesinden]
gibi ekliptik kutupta delikli dairesel bir disktir. yükseklik ölçümünün nasıl yapıldığına ilişkin bilgi
Bunu, prensipte muhtemelen dünya ekseninin vermektedir, konuyla ilgisi nedeniyle bundan bura-
A: Burçlar kuşağı,
B: Yükseklik kadranı,
C: Ekvator, taksimatsız (detaylı
bilgilerin eksikliğinden dolayı
şekilde keyfi olarak küçük
daire halinde resmedilmiştir)
D: Bağlantı parçaları,
K1, K2, K3: Üç Kürsī,
G: Yükseklik ölçümü için gno-
mon, küre üzerine sabitlenmiş
ve her iki yükseklik kadranı
arasındaki yivde kayar şekilde,
R: Yükseklik ölçümü için tutma
halkası.
da bahsetmek istiyoruz. Örümcek, küre üzerinde güney noktalarında karşılıklı duran deliklerden
ufuk kutuplarındaki ekliptik kutupta sabitlen- yıldız hedeflenir, bu esnada iki delikten birisi, gno-
miştir ve böylelikle üzerine yükseklik kadranının monun Güneş yüksekliğini gözlemlemede olduğu
takıldığı örümceğin kenar dairesi, kürenin ufuk gibi, hareket eder»14.
dairesiyle kendisini örtmektedir... Güneş yük- Modelimiz H. Seemann’ın15 çizimine ve açıklama-
sekliğini belirlemek için ufkun kuzey veya güney larına göre yapılmıştır.
noktasına bir gnomon sokulmuştur, bu gnomon
Modelimiz: Pirinç, hâkkedilmiş. Çap: 17 cm.
kılavuzda kürenin döndürülmesiyle yerinden kay-
(Envanter No: A. 1.09)
dırılabilir. Usturlap daha sonra Güneş’e doğrultu-
lur, bu esnada yükseklik kürsī’sinde serbest olarak
asılı tutulur ve gnomon hiç bir gölge yapmayana ve
güneş ışığı gnomona çarpıncaya değin kaydırılır.
Yıldız yüksekliğini beirlemek için ufkun kuzey ve
2.
el-Bīrūnī’nin
(ö. 440/1048)
Küresel Usturlabı
Modelimiz:
Pirinç, hâkkedilmiş.
Çap: 17 cm.
(Envanter No: A. 1.09)
el-Bīrūnī, «Usturlap İmalinde Olası Yöntemlerin cenubi küresel usturlabının üzerine güney enlemi-
Kapsamlı Ele Alınışı» (İstīʿāb el-Vucūh el- nin (yani negatif enlem) yıldızlarını yerleştirmemiz
Mümkine fī Ṣanʿat el-Asṭurlāb) adlı risalesinde noktasında farklılık gösterir. Ekseni, örümceğin
küresel usturlabın bir tarifini vermiştir. Bu tarif, gök kubbesi kutbunu gösteren ve ufkun altında
Leiden’da bulunan bir yazmadan16 Almanca’ya bulunan deliklerden geçiririz. Böylece işlem her
çevrilmiştir17. Burada biz, onun güney yarım küre iki usturlapta da aynı olur. Usturlap yapımcıları
ve yükseklik ölçüm düzeneği hakkında verdiği arasında bununla yetinenler vardır».
bilgileri alıntılıyoruz: «Cenubi küresel usturlap «Bundan başka da bir yükseklik ölçümü düzeneği
öbüründen [şimali] örümcek bakımından farklılık vardır. Yüksekliği ölçmek isteyen kimse ustulabı
göstermektedir, yani örümceğin yarım küresinin zenite asmalıdır ki yükseklik paralelleri Dünya
üzerinde bulunan yarım ekvator, Koç’un başından ufkuna paralel olsun. Daha sonra güneş derece-
Terazi’nin başına kadar alınmasında ve bizim sinin üzerine, küre ve örümcek üzerinde dikey
A: Burçlar kuşağı,
B: Tam büyük daire olarak taksi-
matsız ekvator,
C: Tam büyük daire olarak taksi-
matsız gündönümü taşıyıcısı,
D: Bağlantı parçaları,
G: Güneş yüksekliğini belirlemek
için gnomon,
R: Güneş yüksekliğini belirleme
için zenitte küre üzerine sabit-
lenmiş tutma halkası.
duran küçük bir gnomon dikip, gnomonla birlikte anlatıyor: «Zanaatkarlar [yani usturlap yapımcıla-
güneş derecesini döndürürüz. Bu da, gnomon rı] arasında, iç yüzeyi örümceğin dışbükey yüze-
kendisini gölgelendirene kadar ve gölgesini küre- yine temas eden bir daire yayı imal edenleri var-
nin herhangi bir yerine değil, sadece kendi üze- dır; onun dışiçbükey yüzeyinin her iki ucuna bu
rine düşürene kadar örümceğin döndürülmesiyle zanaatkarlar 180 eşit parçaya bölünmüş bir yarım
meydana gelir. Daha sonra yıldız doğuş yeri doğu daire sabitlerler ve her bir yayı usturlap eksenine, iç
ufkuyla örtüşür. Bu düzenek, küre şeklindeki yüzeyi örümceğin dış yüzeyine temas edecek şekilde
usturlaptan daha uygun biçimde küre üzerine yer- yerleştirirler. Eksenin ucuna, ibresi yarım daireye
leştirilebilir.»18 temas eden bir gösterge sabitlenir. Bu yarım daire,
el-Bīrūnī, bunun ardından, Güneş’in ve bir yıldı- yüksekliğin alınmasına yarar.»19
zın yüksekliğini yukarıda bahsedilen gösterge ile Modelimiz H. Seemann’ın20 çizimine, açıklamaları-
(s. 122) belirleyen küresel usturlabın kullanımını na göre ve Arapça orijinal metin kullanılarak yapıl-
mıştır.
3.
el-Marrākuşī’nin
(7./13. yüzyılın
ikinci yarısı)
Küresel Usturlabı
A: Burçlar kuşağı,
B: Yarım büyük daire olarak taksimat-
lı Ekvator,
C: Bağlantı parçaları,
D: Deliği ile ekvator kutbuna bağlı ve
tabanı ekvatorun üzerinde kayabile-
cek şekilde bulunan iki eşit kenarlı
küresel üçgen, sivri uç,
G: Yüksekliği ölçmek için gnomon,
R: [Deliği ile] Yükseklik ölçümü için
[nişangâh işini de gören] tutma
halkası.
iki ucuna, yani A ucuna ve B tabanının ortasına, küre duğu yerdeki taksimatlı ekvatorda okunur. Her ne
üzerinde enlemler için mevcut olan deliklerin büyük- kadar el-Marrākuşī yıldız yüksekliklerinin tespitin-
lüğünde delikler açılır. Ṣafīḥa, örümceğin ekvator den bahsediyorsa da, gnomonla yapılamayan yıldız
kutbundaki kaide merkezinde bulunan delikte sabit- yükseklikleri tespit yöntemleri hakkında maaalesef
lenir. Ṣafīḥa’nın ucundaki deliğe küçük silindir bir hiçbir şey anlatmıyor. Sonuç olarak, el-Marrākuşī,
gnomon sokulur, bu gnomon daima kürenin mer- ekvatorun ve ekliptiğin yüksekliğin alındığı daire
kez noktasına yöneltilir. Ṣafīḥa’nın ucu gnomonla olarak aynı şekilde kullanılmasının Alfons’da da
birlikte böylece, örümcek üzerindeki 180 dereceye olduğuna işaret etmiştir. Daha sonra ṣafīḥa ekliptik
taksimatlandırılmış ekvator yarısının üzerinde kaya- kutbuna oturtulur ve askı düzeneği ekliptiğe uygun
bilir durumdadır. Yapılan yükseklik ölçümünde, bir biçimde yerleştirilir.»24
usturlabı bahsedilen düzeneğin yardımıyla uygun bir Modelimiz, H. Seemann’ın25 taslağına ve el-Marrā-
şekilde asabilmek için, örümcek üzerindeki taksi- kuşī’nin tarifindeki açıklamalara dayanılarak yapıl-
matlı ekvatorun 90. taksim noktasına askı düzeneği mıştır.
yerleştirilmiştir. el-Marrākuşī, bu düzenekle ölçüm-
lerin nasıl yürütüleceğine dair hiçbir şey anlatma-
mıştır. Prensipte herhalükarda Alfons gibi (bkz.
bir sonraki sayfa) işlem yapmış olmalıdır. Bununla
beraber, güneşe gösterge aracılığıyla nişan almak
yerine, burada ṣafīḥa ve usturlap döndürülür, bu
esnada sonuncusu, eğer gnomonun ekseni güneşe 24 Seemann, H. ve Mittelberger, Th.: Das kugelförmige
doğrultulmuş ise gnomonun kendisini gölgelemesine Astrolab, s. 45-46 (Tekrarbasım: aynı yer ve tarih, s. 407-
408).
dek askı düzeneğine serbestçe asılır. Bulunan yük- 25 Seemann, H. ve Mittelberger, Th.: Das kugelförmige
seklik, ṣafīḥa’nın ucunun gnomonla birlikte bulun- Astrolab, s. 69 (Tekrarbasım: aynı yer ve tarih, s. 431).
U S T U R L A P L A R 129
4.
Libros del saber de astronomía
(7./13. yüzyıl)’ya göre
Küresel Usturlap
Kral Alfons tarafından hazırlatılan ansiklopedik ese- değildir. Moritz Steinschneider, 1848 yılında yaptığı
rin astronomi aletlerine ayrılan dördüncü risalesi, iki açıklamayla, bence durumu en isabetli şekilde belir-
esas ve sayısız alt bölümden oluşmuş olup, küresel lemiş görünüyor. Ona göre, ilk önce Arapça örnekler
usturlabın ayrıntılı bir tarifini içermektedir26. Bu Yahudiler tarafından tercüme edilmiş ve daha sonra
eser, külliyatın diğer bölümleri gibi, Kral X. Alfons bu çevirilere dayanarak Hıristiyan bilginler uygun
(ö. 1284)’un emriyle Rabiçag (Isak İbn Sid) adlı redaksiyonlar ve adaptasyonlar yapmışlardır27. H.
birisi tarafından Eski Kastilce ile yazılmış olmalıdır. Seemann’ın incelediği ve ayrıntılı olarak betimledi-
Bu şahsın Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi olup
olmadığı bir yana bırakılacak olursa, eserin Arapça
orijinallerden mi çevrildiği, veya Arapça kitaplara
dayanarak belirli bir bağımsızlık içerisinde Kastilce 27 Steinschneider, M. Alfons’ X. «astronomischer Kongreß
yazılıp yazılmadığı kesin olarak cevaplandırılmış zu Toledo» und Isak Ibn Sid der Chasan, Magazin für die
Literatur des Auslandes içerisinde (Berlin) 33/1848/226-
227, 230-231 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and As-
tronomy serisi Cilt 98, Frankfurt 1998, s. 1-4); Wegener,
Alfred: Die astronomischen Werke Alfons X., Bibliotheca
26 Libros del saber de astronomía del Rey D. Alfonso X mathematica içerisinde (Leipzig) 3.F., 6/1905/129-185,
de Castilla, copilados, anotados y comentados por D. Ma- özellikle s. 135 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and
nuel Rico y Sinobas, Cilt 2, Madrid 1863, s. 113-222. Astronomy serisi Cilt 98, s. 57-113, özellikle s. 63).
130 A S T R O N O M İ
A: Burçlar kuşağı,
B: Yükseklik kadranı,
C: Gölge kadranı,
D: Takvim,
E: Ekvator,
F: Bağlantı parçaları,
G: Gösterge,
H: Nişangâhlar,
R: Tutma halkası, yük-
seklik ölçümünde.
ği28 kısım bize, içeriğinin günümüze ulaşan Arapça 1480 tarihlidir ve bildiğimiz daha önceki bütün yazın-
risalelerle geniş ölçüde örtüştüğüne ilişkin bir tasav- sal tariflere nispetle daha gelişmiş görünmektedir.
vur kazanmamızı sağlıyor. Bu kısım, birçok bakım- X. Alfons’un, küresel usturlaba dair olan kısmın
dan, yaklaşık 400 yıl önce en-Neyrīzī tarafından önsözünde «onun, küresel usturlabın yapımını ele
yazılmış olan metinle gerçekten çok sıkı bir yakınlık alan hiçbir kitap bulamadığı için Isak İbn Sid’i böyle
göstermektedir. Fakat bu Kastilce risale şimdiye bir kitabı yazmakla görevlendirdiği»29 ifadesi kuşku-
kadar bilinen öncelleriyle karşılaştırıldığında, olduk- lu olmanın da ötesindedir. Bütün metnin tamamı-
ça daha ayrıntılı ve sunum bakımından da daha nın Arapça kaynaklara bağımlılığını ele vermesi bir
iyidir. Bence, bu bulguyu Kastilyalı redaktörlerin yana, muhtemelen İspanya’ya ulaşmış yalnızca tek
bizzat kendilerinin ulaştıkları bir ilerlemenin sonucu bir örnek alet tipine dayanılarak böylesi bir tarifin
gibi anlayacak olursak, elbette yanılmış oluruz. Ben sağlanmasının mümkün olabilceğini tasavvur etmek
daha ziyade şu görüşü kabul etme eğilimindeyim: hayli güçtür.
Bu Kastilce metin, daha çok, genç bir Arapça versi- Modelimiz H. Seemann’ın30 taslağına ve Libros del
yona dayanıyor. Ayrıca, burada şunu da göz önünde saber de astronomía’da bulunan tarife göre yapıl-
tutmamız gerekir: Küresel usturlabın bize ulaşan mıştır.
örneklerinden birisi (bkz. s. 131/ bir sonraki sayfa),
(yapımı 885/1480)
Bu küresel usturlap, Arap-İslam kültür çevresinden örümceğe oturtulmuş ray şeklindeki bir kadranın
Avrupa’ya gelmiş ve 1962 yılında Oxford’da bulunan kılavuzunda kuzey-güney doğrultusunda yukarı-aşağı
Museum of the History of Science müzesi tarafından kaydırılabilen bir kızakcık yardımıyla gerçekleştirilir.
bir açık arttırmada satın alınmıştır31. Bu usturlap, Kızakcığa, istenilen gök cismini, tutma halkası deliği-
1480 yılında Mūsā adlı bir usta tarafından imal edil- nin alt kenarı üzerinden nişan alabilmeyi astronoma
miştir. olanaklı kılan bir nişangâh yerleştirilmiştir. Oxford
Küre pirinçtendir ve 83 mm. lik bir çapı vardır. modelinin elimizdeki resimlerine göre, nişangâh
Gökkubbesi, kuzey kutbuna, bir taşıyıcı kulpun otur- bu modelde eksiktir. Muhtemelen bu nişahgah, çok
tulduğu bir ağ (ʿankebūt, şebeke) ile çevrelenmiştir. küçük bir deliğin bulunduğu düz başlı ince bir çubuk
Bildiğimiz bütün tasvirlere göre bu örnek, ilki çok şeklindeydi. Gözleme yönelik olarak nişangâh kızak-
önemli olan iki yeniliğe sahiptir. Şöyle ki, hem cığa takılıyordu ve muhtemelen kızakcığa bir iple
Güneş’in hem de yıldızların yükseklik ölçümleri, bağlıydı. Nişangâhın biçimini şu şekilde tasavvur
ediyorum: Yeterli derecede küçük deliğe sahip olan
ikinci bir nişangâh, kutup ekseninin açıklığına sokul-
31 Maddison, Francis: A 15th Century Islamic Spherical muş olabilir, çünkü asma halkasındaki yarık kesin
Astrolabe, Physis içerisinde (Florenz) 4/1962/101-109;
ayrıca bkz. Astronomical Instruments in Medieval Spain, kerteriz için çok geniştir.
Santa Cruz de la Palma 1985, s. 71. İkinci yenilik, örümcek ile küre arasındaki bir bağ-
132 A S T R O N O M İ
Bildiğimiz kadarıyla bize kadar ulaşmış ikinci ri bizzat usturlaba taşınmıştır. Meridyen çemberi,
usturlap, Kahire İslam Sanatları Müzesi’nin mül- eksenin yardımıyla kürenin uygun enlem dairelerine
kiyetinde bulunmaktadır. 1070/1660 yılındandır doğru ayarlanmasını mümkün kılan, karşılıklı açıl-
ve Ḍiyāʾeddīn Muḥammed b. el-ʿİmād adlı birisi mış birçok delik taşımaktadır. Küre, sehpasından
için imal edilmiştir. bağımsız olarak da kullanılabilir. 8 cm. çapındadır.
Bu küresel usturlap tipinde ağın gerekli bilgile-
134 A S T R O N O M İ
Çubuk Usturlabı
asṭurlāb ḫaṭṭī
KADRANLAR
Sinüs Kadranı
Pirinç, hâkkedilmiş.
Sinüs Kadranı Yarıçap 135 mm.
(Envanter No: A 3.04)
Pirinç, hâkkedilmiş.
Mağrib Kökenli Yarıçap 125 mm.
«Altmışlık» (Envanter No: A 3.09)
Sinüs Kadranı
Enstitümüzün mülkiyetinde bulunan bu kadran, Mebsūṭ ve menkūs çizgilerine ait iki sistem dışın-
Mağrip kökenlidir ve 10./16. veya 11./17. yüzyılda da, yarım daire biçiminde iki yay (bir tanesi sinüs
imal edilmiş olması mümkündür. Arka yüzü boş- çizgisi üzerinde, diğeri kosinüs çizgisi üzerinde)
tur. 60 eşit bölüme ayrılmıştır ve adı da buradan bulunmaktadır; bunlar kiriş mesafelerini sinüs
gelmektedir ve yükseklik yayı 90’lık taksimata değerlerine çevirmek içindir. İkindi namazı vaktini
sahiptir. belirlemek için de bir yay bulunmaktadır. İki nişan-
gâhtan birisi eksiktir.
KA D R A N LA R 139
Çift Kadranlı
Şekkāziyye
Pirinç, hâkkedilmiş.
Yarıçap 167 mm.
(Envanter No: A 3.07)
Çift kadranlı şekkāziyye (rubʿ eş-şekkāziyye), bu tariften başka, muhafaza edilmiş bir Avrupa
Cemāleddīn ʿAbdullāh b. Ḫalīl el-Māridīnī (ö. imitasyonundan (bkz. bir sonraki sayfa) yarar-
809/1406) tarafından ez-Zerḳālī’nin evrensel diski landık. Örümcek, 7 sabit yıldız işaretli çeyrek
(bkz. s. 116) esas alınarak imal edilmiştir. Bu araç, daire biçimindedir. Bunun altında, ez-Zerḳālī-
küresel astronomi hesaplamalarını bir alet yar- Projeksiyonu ile donatılmış, masif ve ağ biçiminde
dımıyla yapabilmek için icat edilmiştir. Bu ale- bir disk bulunmaktadır1.
tin kendisi bize kadar ulaşmamıştır, yalnız-
ca el-Māridīnī’nin tarif ve kullanımına yöne-
lik bilgileri içeren bir risalesi bize ulaşmıştır. 1 King, David: An Analog Computer for Solving Prob-
Rekonstrüksiyonumuzda, yeterince ayrıntılı olma- lems of Spherical Astronomy: The Shakkāzīya Quadrant
of Jamāl al-Dīn al-Māridīnī, Archives internationales
yan ve bugün bizde eksik olan bilgileri koşullayan d’histoire des sciences (Wiesbaden) 24/1974/219-241.
140 A S T R O N O M İ
Pirinç, hâkkedilmiş.
Yarıçap 160 mm.
(Envanter No: A 3.01)
Çift Kadran
Modelimiz, göründüğü kadarıyla 15./9. yüzyılda el- Aletin diğer özellikleri, bir farkla bir önceki
Māridīnī’nin (bkz. bir önceki sayfa) aletinin veya şekkāziyye kadranın özelliklerinden ibaretti: Fark
başka bir Arap modelin imitasyonu olarak ortaya Latince olan yazıdır. Şekkāziyye kadran, meteoros-
çıkan, bize ulaşan Avrupalı bir orijinaline dayanı- kop olarak da bilinmektedir.
larak yapılmıştır.
(Orijinal: Adler Planetarium, Chicago)
KA D R A N LA R 141
Pirinç, hâkkedilmiş.
Yarıçap 150 mm. Arka
yüzde çok büyük bir hassa-
siyetle yapılmış sinüs kad-
ranı bulunmaktır, üzerinde
hareketli bir cetvel vardır.
Modelimiz, Martin Brunold
(Abtwil, Schweiz) tarafın-
dan yapılmıştır.
(Envanter No: A 3.02)
Pirinç, hâkkedilmiş.
Çap: 18 cm.
(Envanter No: A 3.10)
Destūr Kadranı
Kadran Diski
Pirinç, hâkkedilmiş.
Çap: 25 cm.
(Envanter No: A 3.11)
Modelimiz:
Kadran Pirinç, hâkkedilmiş. Yarıçap 120 mm.
(Envanter No: A 3.05)
18. yüzyıldan bir Avrupa kadranının rekonstrük-
siyonu.
KA D R A N LA R 145
Hint Dairesi
(ed-Dāʾire el-Hindiyye) Modelimiz:
Pirinç, hâkkedilmiş.
Çap 250 mm. Gnomon yüksekliği: 63 mm.
(Envanter No: A 4.25)
Meridyen
Yönünü Belirleme Aleti
evce kadar ve
evcden tan
vaktinin hemen 1 Sezgin, Fuat: Ṭarīqat İbn el-Heysem fī Maʿrifat Ḫaṭṭ
öncesine kadar Nıṣf en-Nehār, Zeitschrift für Geschichte der arabisch-
islamischen Wissenschaften (Frankfurt) 3/1986/arap.
gözlemlenmesi Teil 7-43.
AL E TL E R
147
«Üçgenli Alet»
1.
Araçların birisinde, aynı uzunlukta iki bacak-
tan oluşan bir açı ölçer ile işlem yapılmaktadır.
Bacaklardan birisi, yatay duran bir cetvelin baş
tarafına bağlanmış iken, diğeri aleti taşıyan masa-
nın üzerinde bulunan hareketli bir rayda cetvel
boyunca kayar. Birinci bacaktaki her iki nişangâhla
bildirilen yükseklik, her iki bacağın uçları arasında
gözlem sırasında ortaya çıkan mesafenin yarısının Yazmadan, Oxford, Hunt. 539.
bacak uzunluğuna olan oranıyla bulunur. Oran,
yükseklik açısının kosinüsünü verir.
2.
İkinci yükseklik ölçerde, iki bacakla işlem yapılır.
Bunlardan birincisi, bir sivri uçla ve iki nişangâhla
donatılmıştır ve yüksekliği büklüm noktası mente-
şesinden ayarlanabilirdir. İkinci bacak, üzerinde
90°lik açı ile bulunan hareketli bir cetvelin yer aldı-
ğı bir rayla donatılmıştır. Cetvelde, birinci bacağın
ucuyla ve nişangâh aracılığıyla yükseklik açısı belir-
lenir. Bacağın cetvelle temas noktası ile alt ucu
arasındaki mesafenin, bacağın bilinen uzunluğuna
oranı, nişan alınan yüksekliğin sinüsünü verir.
3.
Üçüncü yükseklik ölçerde, aynı uzunluktaki iki
bacak, bir pergelin bacakları gibi bir menteşe
ile birbirlerine bağlıdır. Bacakların birisi yatay
konumda (horizontal) sabit olarak durmakta ve bir
okuma skalası taşımaktadır, nişangâhla donatılmış
diğerinin ise yüksekliği ayarlanabilirdir ve ucunda
bir şakül taşımaktadır. Yatay cetvelin başından
şakül ile işaretlenmiş noktaya kadar olan mesa-
fenin, hareketli bacağın uzunluğuna oranı, nişan
alınan yüksekliğin kosinüs değerini verir.
Kapsamlı Alet
(el-Āle eş-Şāmile)
Bu aletin mucidi, ünlü matematikçi ve astronom tedir; böylelikle burçlar kuşağının dönüşü temsil
Ḥāmid b. el-Ḫıḍr el-Ḫucendī’dir1 (4./10. yüzyı- edilir. Diski her bir coğrafi enleme ayarlayabilmek
lın 2. yarısı). el-Ḫucendī’nin bu aleti tarif ettiği için, ona bağlı olan eksen, yarım kürenin herhan-
yazma risalenin2 bulunmasından önce, sadece el- gi bir kertiğine ayarlanabilir. Gök ekvatorunda
Marrākūşī (7./13. yüzyılın 2. yarısı)’nın3 zptığı alın- ölçümler yapmak için diske, gök ekvatorunun bir
tılarla tanınıyordu. 1921 yılında Josef Frank4, el- yarısını temsi eden yarımdaire uygun konumda
Ḫucendī’nin bir Berlin yazmasındaki5 risalesinden bağlanmıştır. Diskin merkez noktasında döndü-
kalan parçalara dayanarak bu aleti hemen hemen rülebilir bir gösterge, ister ekliptik düzleminde
gerçeğe uygun bir biçimde tarif edebilmişti: uzunluk belirlemeleri için olsun isterse gök ekva-
«Alet esas itibariyle içi boş bir yarım küreden ve toru düzleminde alçalmaları bulmak için olsun vd.
büyük dairelerinden birisinin büyüklüğünde bir her tür açı ölçümüne olanak tanımaktadır. Bunun
diskten oluşmaktadır. Yarımküresinin derecelere için eksen uygun konuma getirilir. Disk, ufka dikey
ayrılmış kenar dairesi, ufku temsil etmektedir. olarak yerleştirilirse, yükseklik ölçümleri yapıla-
Yarımkürenin iç yüzüne ufka paralel ve ufka dikey bilir. Fakat genel olarak bu ölçümlerde kürenin
daireler çizilmiştir. Buna göre, yarımküre, gök içinde bulunan nişangâh bir yıldızı nişan almayı
küresinin ufuk altında bulunan yatay koordinat güçleştirmektedir. Bu olumsuzluk, disk eksenden
sisteminin parçası olarak anlaşılabilir. Disk 360 çözülür ve dikey olarak asılırsa önlenebilir. Diskin
dereceye taksimatlandırılmıştır ve yarım kürenin kenarındaki taksimatın 90. derecesindeki delik,
merkez noktasında ekliptik düzlemi gibi dönmek- sadece buna hizmet etmektedir. Yükseklik ölçü-
münde diskin kullanımı usturlabın arka yüzünün
kullanımıyla aynıdır.
Yatay koordinat sisteminde Güneş’in karşısında
1 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 307-308; Cilt 6, 220-222.
bulunan ekliptik noktasının yüksekliği ve azimutu
2 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 221.
okunabilir, bundan da bu koordinatlar bizzat güneş
3 Cāmiʿ el-Mebādiʾ ve-el-Ġāyāt, Tıpkıbasım Ed. Frank- için elde edilir. Onun yardımıyla gök küresindeki
furt 1984, s. 14-19; Sédillot, L.A.: Mémoire sur les ins-
truments astronomiques des Arabes, adı geçen yer ve burçlar kuşağı disk üzerinde o andaki konumun-
tarih, s. 148-149 (Tekrarbasım: Adı geçen yer ve tarih, da temsil edilir. Ekvator dairesi vakit belirlemeyi
s. 194-195). mümkün kılar...».
4 Über zwei astronomische Instrumente, Zeitschrift für
«Demek ki bu alet, kadranın veya usturlabın arka
Instrumentenkunde içerisinde (Berlin) 41/1921/193-200
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy se- yüzünün gökküre ile bağlantısı anlamına alınabilir.
risi Cilt 88, S. 63-70). O, kadran gibi biraz önce sözü edilen aynı işlevi
5 Muḫtaṣar fī Ṣanʿat Baʿḍ el-Ālāt er-Raṣadiyye ve-el- görür, ama ona nisbetle, mekansal bakışı daha
ʿAmal bihā, Ms. Ahlwardt 5857 (Sprenger 1877).
152 A S T R O N O M İ
Fol. 9a.
Fol. 10b.
Fol. 11b.
Torquetum
Modelimiz
Pirinç, hâkkedilmiş.
Çap 30 cm. Yükseklik 75 cm. Alet üç eksende
ayarlanabilir. Enlem derecesi ayarlanabilir.
(Envanter No: A 4.20)
Torquetum
Ailesi
1.
Ṣandūḳ el-Yavāḳīt el-
Cāmiʿ li-Aʿmāl el-Mevāḳīt
(«Her Türlü Zaman
Ölçümü İçin Yakutlar
Kutusu»)
Modelimiz:
Pirinç, hâkkedilmiş.
12 x 12 x 2,5 cm.
Farklı enlem derecelerine ayarlanabilen
gnomonlu levha.
(Envanter No: A 4.36)
Londra’daki Science and Technology sergisinde aleti bazı sapmalarla tarif etmiş olan bir başka
yer almıştı. Ardından Louis Janin ve David A. bilgindir.
King tarafından incelenmiş ve tanımlanmıştır. Bu Söz edilen zorluklar, büyük ölçüde aletin bazı
araştırmada3, alet sadece tarihsel olarak değer- parçalarının eksik olmasından kaynaklanmakta-
lendirilmemiş, aynı zamanda anonim ve eksik bir dır. Maalesef göstergenin iki nişangâhı eksiktir,
risaleyle birlikte yayınlanmış ve İngilizce’ye çevril- Londra’daki sergide ise birisi hala mevcut idi. Hiç
miştir. Yazarlar bu risaleden, onun aleti açıklamak kuşkusuz daha da önemlisi, bugün sadece Reich
amacıyla İbn eş-Şāṭir tarafından yazıldığını tahmin ve Wiet’in kısmi kopyasına dayanarak hakkında
etmektedirler. Bununla birlikte, her iki araştır- hüküm verebildiğimiz güneş saati diyagramıyla
macı, bu anonim risalenin, aleti anlamaya ilişkin birlikte hareket ettirilebilir levhanın kaybedilmiş
zorlukları bertaraf etmede umulan yardımı, özel- olmasıdır (bkz. s. 155).
likle eksikliği nedeniyle, sağlayamayacağını tespit Modelimizde, koordinatların kesişme noktasına,
etmişlerdir; ve onlara göre – bu risale ne kadar uzunluğu merkez noktası ile sekizinci saat çizgisi
çok problem çözüyorsa o kadar da çok problem arasındaki mesafe kadar olan bir gnomon yerleş-
ortaya çıkarıyor4. Bunun sebebinin, yazar teşhisine tirdik. Kapak üzerine, uzunlukları ve yükseklikleri
bağlı olup olmadığını sormaktan kendimi alıkoya- için Londra sergisinden bir resme5 dayandığımız
mıyorum. Belki de yazar bizzat İbn eş-Şāṭir değil, iki nişangâh ekledik. Sandığın iç yanlarından biri-
sine, üzerlerinde altı şehrin adlarının ve enlem
3 Ibn al-Shāṭir’s Ṣandūq al-Yawāqīt: An Astronomical derecelerinin hâkkedildiği altı oyuk açtık, bunu
«Compendium», Journal for the History of Arabic Sci-
ence içerisinde (Halep) 1/1977/187-256 (Tekrarbasım:
D.A. King, Islamic Astronomical Instruments, London:
Variorum 1987, Text No. XII). 5 Naṣr, Hüseyn: el-ʿUlūm fī el-İslām. Dirāsa Muṣavvere
4 a.e., s. 188, 189. (İngilizce’den çeviri), Tunus 1978, s. 89.
AL E TL E R
157
yaparken, küçük bir çubuğun istenilen enlem dere- Bununla da gölge uzunluğunun artması veya azal-
cesini ayarlamada destek olmasından hareket ettik. ması gözlemlenir. Gölgenin kuzey ve güney zaman
Ayarlama muhtemelen, hareketli levha ile sandı- eğrisiyle kesişme noktaları, lokal saatlerin seyrini
ğın yan duvarında uygun yerlere kazılmış oyuklar göstermektedir. Dış yarım daire çevresinde coğrafi
içine çubuğun sokulmasıyla yapılıyordu. Böylece yerler kaydedilmiştir. Bu yerler, sandığın ayarlan-
bu çubuk, levhanın ilgili enlem derecesine göre masına göre kıble yönleri bulunabilen bölgelerdir.
eğimini meydana getirmekteydi. Bu aletin sonraki, Şu eyaletler veya yerler verilmiştir: Ṣaʿīd (yukarı
daha geliştirilmiş ardıllarında, cetvel biçimli kad- Mısır), Mısr (Kahire), Ġazze, Şam, Halep, Bağdat,
ran (bkz. s. 158) derece ayarlamaya yaramaktay- Basra, Fāris (İran), Kirman ve Hind (Merkez
dı. Taşınabilir kutunun meridyen doğrultusunda Hindistan). Kapalı kutudaki kapak, bir usturlabın
kuzey ve güneye yönlendirilmesi, metnin tarifine görevlerini gerçekleştirmekteydi.
göre bir pusula yoluyla yapılıyordu. Uygun büyük- Bu aletin astronomi tarihi bakımından olağanüstü
lükteki bu pusula, muhtemelen aracın zeminine önemi, Avrupa’da torquetum olarak bilinen (bkz.
yerleştirilmişti ve şu şekilde kullanılmaktaydı: Üst s. 154) alete doğru seyreden gelişim sürecinde yeni
kapağın 180° açılmasından ve kutunun meridyen bir adım olarak ortaya çıkmasında yatmaktadır. Bu
doğrultusunda kuzey ve güneye yönlendirilmesin- tip, daha sonraki yüzyıllarda dāʾiret muʿaddil en-
den sonra, oynatılabilen ve kaldırılabilen levhanın nehār adı altında, kendilerine özgü bazı gelişme-
güney kenarı gözlem yerinin enlem derecesine lere sahip birçok ardılının doğmasına yol açmıştır.
yükseltilmekteydir. Bu durum, onun Avrupalı ardılları için de geçer-
lidir. «Yakutlar Kutusu»nun Arap-İslam kültür
çevresinde halihazırda bilinen ardılları şunlardır:
Dāʾiret muʿaddil, yapımcısı ʿİzzeddīn ʿAbdulʿazīz
b. Muḥammed el-Vefāʾī (ö. 874/1469)6 tarafından
tarif edilmiştir. Arapça tarif, Türkçe ve İngilizce
çevirisiyle birlikte 1960 yılında Sevim Tekeli tara-
fından yayınlanmıştır7. el-ʿAmal bi-ṣandūḳ el-
yavāḳīt8 adı altında evvelce «Yakutlar Kutusu»nu
tarif etmiş olan Muḥammed b. Ebī el-Fetḥ eṣ-
Ṣūfī (943/1536 yılında hayattaydı), ayrıca ʿİzzeddīn
ʿAbdulʿazīz b. Muḥammed el-Vefāʾī’ninkiyle büyük
benzerlik gösteren bir aletin tarifini bırakmıştır.
Risalesini el-Mufaṣṣal fī el-ʿAmel bi-Nıṣf Dāʾiret
el-Muʿaddil olarak adlandırmıştır9.
Modelimiz:
Pirinç, hâkkedilmiş.
Çap yaklaşık 12 cm.
(Envanter No: A 4.37)
2.
Bu aletin daha gelişmiş bir türü-
nün tarifini William Brice, Colin
Imber ve Richard Lorch10, ünlü
Osmanlı denizcisi Sīdī ʿAlī Reʾīs (ö.
970/1562)’in11 Mirʾāt-i Kāʾināt min Ālāt-i
İrtifāʿ adlı eserinde bulmuşlardır. Sīdī
ʿAlī tarafından tarif edilen aracın
taslağını şu şekilde yapmışlardır:
Çizim, Brice/Imber/Lorch,
The Dāʾire-yi Muʿaddel of Seydī ʿAlī Reʾīs s. 5.
Kandilli’den16.
Ekvator saatinin (muʿaddil en-nehār) bir diğer biçi-
mi tıpkı Kandilli’deki alet gibi aynı alet yapımcısı
tarafından 1061/1651 yılında17 Sultan IV. Mehmet
için imal edilmiştir. Birkaç yıl öncesine kadar
Christie’s, Londra, mülkiyetinde bulunan bu örnek,
ilave iki güneş saatiyle donatılmıştır, fakat burada
yarık nişangâh bulunmamaktadır.
Muʿaddil en-Nehār,
1651/1061 yılından18.
Ekvatoral-Halkalı
Güneş Saati
Modelimiz:
Pirinç. Çap: 100 mm.
Ağırlık yaklaşık 0,25 kg.
(Envanter No: B 2.10)
M. Brunold’ün çizimi.
Bu alet, ekvator düzlemi enleminin gözlem yapılan 1) Oynatılabilir asma halkasındaki indeks, bulunu-
yerin ufuk düzlemine ayarlanması ilkesine göre lan yerin enlemine yöneltilir.
çalışmaktadır. Böylelikle, bu Avrupa güneş saati 2) Tarih sürgüsü ayarlanır.
Arap-İslam çevresinde dāʾiret muʿaddil en-nehār 3) Saat halkası, durdurucuya kadar kaldırılarak
olarak adlandırılan araçların geleneğindendir. Bu açılır. Bu durumda meridyen halkasına dik olarak
tip, 17. ve 18. yüzyılda Avrupa’da yayılmış görün- durur. Bu saat halkası, gök ekvatoruna tekabül
mektedir. 1990 tarihli Amsterdam sergi kataloğu etmektedir.
Time’da19, bunlardan iki örnek bulunuyor. Bir tane- 4) Güneş saati, taşıma halkasına serbest olarak ası-
si belirtilmeyen özel mülkiyette, diğeri ise Utrecht lır. Tarih sürgüsünün dönme ekseni dünya eksenini
Üniversite Müzesi’nde (No: A 34) bulunmaktadır. temsil eder... Alet dik eksen çevresinde, güneş ışığı
Modelimiz Martin Brunold (Abtwil, İsviçre) tara- tarih sürgüsündeki delikten saat halkasının iç kena-
fından imal edilmiştir. rının merkezine gelinceye kadar biraz ileri ve geri
Brunold, aletin kullanımına ilişkin şu bilgileri ver- döndürülmelidir. Orada gerçek yerel zaman okuna-
mektedir: bilir. Tarih sürgüsü döndürülebilir durumdadır ve
güneş ışığına doğru dikey olarak yerleştirilmelidir.
19 Time. Catalogue edited by A.J. Turner, Texts by H.F.
Bienfait, E. Dekker, W. Dijkhuis, V. Icke, and A.J. Tur-
ner, Den Haag 1990, s. 129, No. 256 ve 139. sayfadaki
resim.
162 A S T R O N O M İ
Modelimiz:
Pirinç, hâkkedilmiş.
Büyüklük: 10 x 10 cm.
Ağırlık: Yaklaşık 250 gr.
Eğim ayarlanabilir, nişangâh ve takvim dairesi.
(Envanter No: B 2. 14)
Diğer Bir
Masa Güneş Saati
M. Brunold’ün çizimi.
164 A S T R O N O M İ
Modelimiz:
Çap: 22 cm. Pirinç,
kısmen hâkkedilmiş.
Evrensel bilgin Muḥammed b. Aḥmed el-Bīrūnī Ön cephe levhası cam.
(ö. 440/1048), usturlap imaline ilişkin İstīʿāb1 adlı (Envanter No: B 3. 05)
eserinde ḥuḳḳ el-ḳamer («Ay Kutusu») adı altın-
da mekanik-astronomik bir takvimi tarif etmiştir.
Bununla o, «Ay’ın büyümesi ve küçülmesini, Ay’ın
geçip giden kısmını ve her iki ışığın (yani Güneş ve
Ay’ın) yaklaşık konumunu tespit etmeyi» istemiştir.
Aletin önemini ilk kez fark etmiş ve bu aracı ayrıntılı
bir şekilde tanıtmış olan Eilhard Wiedemann’dır2.
el-Bīrūnī, sekiz dişli çark kombinasyonuyla bu işi
başarmıştır. Bu dişli çarklar 7 : 10 : 19: 24 : 40: 48 :
Çizim, E. Wiedemann’dan, op.cit.
59 : 59 oranında güç aktarımı yapmaktadır.
Bīrūnī, İstīʿāb, Yazma III. Ahmet, 3505. Bīrūnī, İstīʿāb, Yazma Leiden Or. 123 B.
3 3./9. yüzyılın ikinci yarısında yaşamıştır, bkz. Sezgin, F.: 4 Muhtemelen 3./9. yüzyıldan 4./10. a yüzyıla geçiş aralı-
a.e., Cilt 6, s. 178-179, 288. ğında ölmüştür, bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 179-180.
166 A S T R O N O M İ
Yıldız Yüksekliklerini
Dakikalarla Ölçebilen
Alet
Modelimiz:
Pirinç, hâkkedilmiş, dişli çarklar ve dişli
çemberi çelik.
Çap: 170 mm. Beş dişli çarklı ve iki balans
dişli çarklı sistem güç aktarımı 1:60.
(Envanter No: 2. 21)
AL E TL E R
167
1 el-Beyhaqī, Ẓahīreddīn ʿAlī b. Zeyd b. Ebī el-Qāsım: 2 İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, A.Y. 314, Tıpkıba-
Tetimmet Ṣivān el-Ḥikme, Lahore 1354/1935, s. 127-129; sım-Ed. Manuscript of Arabic Mathematical and Astro-
Brockelmann, C.: GAL, Suppl.-Bd. 1, Leiden 1937, s. nomical Treatises, Frankfurt 2001, s. 196-212.
830-831. 3 Tıpkıbasım edisyon s. 202-203.
168 A S T R O N O M İ
Birinci Model
Eduard Farré (Barselona) tarafından
imal edilmiştir.
İkinci Model
Martin Brunold (Abtwil, İsviçre)
tarafında imal edilmiştir.
Modelimiz:
Fransız-Gotik Pirinç, hâkkedilmiş.
Mekanik Takvimi Çap: 133 mm.
(Envanter No: B 3. 15)
Takvimin
arka yüzü
Fransız-Gotik alette özellikle şu durum göze çarp- 1 Daha fazla bilgi için bkz. Gunther, R.T.: The Astrolabes
maktadır: Ay günlerinin iki haneli rakamları sola of the World, Oxford 1932, s. 347; de Solla Price, Derek
J.: On the Origin of Clockwork, adı geçen yer ve tarih, s.
doğru yazılmıştır, bu durum, imitatörün kendi 104-105; arka taraf için bkz. King, D.A.: The Ciphers of
rakamlarıyla, fakat bu rakamların Arapça yazımın the Monks. A Forgotten Number-Notation of the Middle
Ages, Stuttgart 2001, s. 402.
aksine sağa doğru yazıldığını bilmeksizin Arapça
rakam harflerini vermeye çaba gösterdiği izlenimini
uyandırmaktadır1.
Fransız-Gotik
takvimin dişli çark
mekanizması
bugünkü halinde
172 A S T R O N O M İ
Bizim fonksiyon
modelimiz: Küre
pirinçten, çap: 25
cm. Cam tüpün yük-
sekliği: 80 cm. Pirinç
sehba: 45 x 65 x 85 cm.
(Envanter No: B 3.02
EKVATO RYU M LA R
Ekvatoryum (Latince æquatio, denklem kelime- Çok kısa bir süre sonra Derek J. Price’ın3 The equ-
sinden), 13. yüzyılın ikinci yarısında İspanya hariç atorie of the planetis isimli önemli bilimsel katkısı,
Avrupa’da görülmeye başlamış bir astronomi ale- konunun Avrupa’daki en önemli incelemelerin-
tidir. Günümüze ulaşan bir çok tarifine göre, bu den birisi olan ekvatoryum hakkındaki eseri (1392
alet geniş alana yayılmış ve 17. yüzyıla kadar çeşitli civarında yazılmıştır, Geoffrey Chaucer’a atfedil-
biçimleriyle tedavülde kalmıştır. Bununla birlikte, mektedir) tıpkıbasım edisyonuyla, yeni İngilizce
20. yüzyılın ikinci yarısına kadar hemen hemen çevirisi ve şerhi eşliğinde yayınlamıştır. Price,
hiçbir astronomi tarihçisinin dikkatini bu alete bununla yetinmemiş, aletin tarihçesini övgüye
çevirmemiş olması şaşırtıcıdır. Ekvatoryuma ve değer bir tarzda başarmıştır.
tarihine duyulan ilgi ilk olarak, E.S. Kennedy’nin1 Ekvatoryum esas itibariyle, gezegenlerin,
Ġıyāseddīn Cemşīd b. Maḥmūd el-Kāşī’nin (ö. Güneş’in ve Ay’ın ekliptikteki boylam derece-
838/1435) keşfettiği bir risalesi hakkında, 1947’den lerinin Ptoleme’nin yer merkezli sistemine göre
itibaren yazdığı makaleler dizisiyle başlamış- bulunmasına yaramaktaydı. Astronomlar hayli
tır. Bu eserde el-Kāşī iki alet, ṭabaḳ el-menāṭiḳ erken dönemde, evrenin merkez noktası kabul
(«Ekliptik Diski») ve levḥ el-ittiṣālāt («Kavuşum edilen dünyadan yapılan gözlemlere göre, geze-
Levhası») tarif etmiştir. Bunların ilki, Avrupa’da genlerin açısal hızlarının sabit olamayacağını fark
ekvatoryum olarak adlandırılan aletin en yüksek etmişlerdi. Bu, gezegenlerin dünya çevresinde,
gelişimini temsil etmektedir. Bu büyük başarı, aynı merkezli, taşıyıcı daire yörüngelerinde bulu-
Avrupa ekvatoryumunu el-Kāşī’nin2 aletiyle, yani nan ek daire dönüşleriyle birlikte eksantrik daire-
Arap-İslam modeliyle ilişkilendiren ilk kişi olan sel yörüngeleri olduğu varsayımına götürmüştü.
Kennedy’ye aittir. Böylelikle doğan ilgi, alete, Bu anlayışın fikir babası muhtemelen Pergæ’li
kökenine, gelişimine ve önemine ilişkin bilgimizin Apollonios’dur.
20. yüzyılın ikinci yarısında önemli ölçüde genişle-
mesini sağlamıştır.
Ekvatoryumun tarihi gelişimini anlatmaya çalışan Ġıyāseddīn Cemşīd b. Mesʿūd el-Kāşī’nin kitabını
ilk kimse olarak D.J. Price, bu aletin kökeni- keşfedip, değerlendirerek eserin bir edisyonu-
ni Endülüslü astronom Ebū el-Ḳāsım Eṣbaġ b. nu başarmakla yapmıştır. Alet, yukarıda anılan
Muḥammed İbn es-Semḥ (ö. 426/1035)’a6 kadar Endülüslü bilginlerde basitce ṣafīḥa («Disk») adını
çıkarabilmişti7. Bugünkü bilgimize göre, büyük taşımakta iken, el-Kāşī aleti ṭabaḳ el-menāṭiḳ
matematikçi ve astronom Ebū Caʿfer Muḥammed olarak adlandırmıştır. el-Kāşī’nin tarifini verdiği
b. el-Ḥuseyn el-Ḫāzin (350/960 civarında faaliyet gezegenlerin boylam derecelerini ekliptikte belir-
göstermiştir)8, kendisinin zīc eṣ-ṣafāʾiḥ (Diskler lemeye yönelik alet, gerçekte bu türün en gelişmiş
Cetveli) olarak adlandırdığı bu aletin mucidi gibi örneği olarak kendini göstermektedir. Ayrıca, bu
görünmektedir. Böyle bir aletin bize ulaşan par- aletle gezegenlerin enlemleri de bulunabiliyordu.
çaları ve Ebū Caʿfer Muḥammed b. el-Ḥuseyn el- Bundan başka, el-Kāşī, kitabında levḥ el-ittiṣālāt
Ḫāzin’in, Kitāb Zīc eṣ-Ṣafāʾiḥ olarak adlandırdığı olarak adlandırdığı ikinci bir aleti daha tarif etmiş-
kapsamlı astronomi eserinin son yıllarda keşfe- tir. Bu alet, gezegenlerin kavuşumları yani aynı
dilen yazması, onun gerçekten bu aletin mucidi boylam dairelerinde bulundukları anlarını sapta-
olduğu tahminine yöneltiyor (bkz. s. 177). maya mahsustur (bkz. s. 196).
Günümüze ulaşan izlere dayanarak bu aletin veya Ekvatoryumun bilinen en eski Avrupalı tarifi,
tarifinin gerçekten çok erken dönemde Endülüs’e İspanya’da veya Fransa ve İngiltere gibi Arap-
ulaşmış olduğuna hükmedilebilir. 20. yüzyılın baş- İslam bilimlerinin diğer ilk dönem resepsiyon ve
larında yukarıda anılan İbn es-Semḥ ile İbrāhīm özümseme merkezlerinde değil, İtalya’da orta-
b. Yaḥyā ez-Zerḳālī (geç dönem 5./11. yüzyıl)’nin ya çıkmıştır. Bu tarif, Giovanni Campanus de
X. Alfons’un isteği ile derlenen Libros des saber Novara (13. yüzyılın ikinci yarısı)’nın Theorica
de astronomía adlı ansiklopedik kitapta9 (1277 planetarum’unda karşılaşılmaktadır. Konunun
civarı) bulunan risalelerinin Kastilce çevirisini Theorica’da ele alınışı, bildiğimiz Arap-İslam
bulan ve inceleyen10 Alfred Wegener, öncü olmayı tarifleriyle veya onların Kastilce versiyonlarıyla
haketmiştir. Aletin Endülüs’te ortaya çıkmış başka kronolojik sebeplerden dolayı doğrudan doğruya
bir tarifini E.S. Kennedy, Ebū eṣ-Ṣalt Ümeyye b. ilişkilendirilemese de, elbette yazarın girişte dile
ʿAbdulʿazīz b. Ebī eṣ-Ṣalt (ö. 529/1135)’ın Arapça getirdiği orijinallik iddiası bizi yanıltmamalıdır.
orijinaline dayanarak 1970 yılında tanıtmıştır (bkz. Eğer böyle bir alet bizzat İslam dünyasından
s. 185). Haçlılar aracılığıyla veya İspanya üzerinden gel-
Kennedy, ekvatoryum tarihinin aydınlanması- mediyse, onun tarifini içeren bir risalenin, en azın-
na yönelik en önemli katkısını yukarıda anılan dan Latince çevirisinin veya ilgili başka bir kayna-
ğın Novaralı Campanus’un elinin altında bulun-
duğunu kesinlikle varsayabiliriz11. Campanus’un
1261-1264 yılları arasında ortaya çıkmış ve Papa
IV. Urban’a ithaf etmiş olduğu Theorica’sındaki
6
tarifini, ünlü Johannes de Lineriis’in (Jean de
Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 356; Cilt 6, s. 249.
Linières veya Lignières) Abbreviatio instrumenti
7 Gerçi Price (bkz. s. 120) Proclus Diadochus (m.s. 450
civarı)’un ύποτύπωσις τϖν άστρονομικϖν ύποϑέσεων Campani, sive aequatorium adlı eseri (1320 yılın-
adlı eserinde tarif ettiği güneşin merkez noktasını bul- da yazılmıştır) en yakın ve en önemli ardılı olarak
maya yarayan bir cihaza işaret etmektedir, fakat bunun izlemiştir12.
ekvatoryumla özdeşleştirilemeyeceği şüphesini de dile
getirmektedir.
8 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 298-299, 305-307; Cilt 6, s.
11 Francis S. Benjamin ile birlikte Theorica planeta-
189-190. rum’u yayınlayan, çeviren ve inceleyen G.J. Toomer
9 Cilt 3, ed. Manuel Rico y Sinobas, Madrid 1864 (Tek- (Madison 1971) konuya ilişkin şöyle demektedir «Ben,
rarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi onun, bu fikrini bugüne kadar bilinmeyen bazı Arap-
Cilt 111), s. 241-284. Latin kaynaklarına borçlu olduğuna inanıyorum.»
10 Wegener, Alfred: Die astronomischen Werke Alfons (Dictionary of Scientific Biography, Cilt 3, New York
X., Bibliotheca mathematica içerisinde (Leipzig) 3.F., 1971, s. 27, s.v. Campanus).
6/1905/129-185, özellikle s. 152-161 (Tekrarbasım: 12 Bkz. Sarton, G.: Introduction to the history of science,
Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 98, s. Cilt 3, s. 649-652; Poulle, Emmanuel: Dictionary of Sci-
57-113, özellikle s. 80-89). entific Biography, Cilt 7, New York 1973, s. 122-128.
176 A S T R O N O M İ
Avrupa’da Novaralı Campanus ile başlayan ekva- Zerḳālī gibi tek bir disk ile çalıştığını düşünecek
toryum ilgisi, Batılı bilginleri 16. yüzyıla kadar olursak, şu tahmin kendisini kabullenmeye zorlu-
devamlı olarak teşvik etmiştir. Emmanuel Poulle, yor: Campanus’un Theorica’sının yanısıra, Arap-
Équatoires et horlogerie planétaire du XIIIe sièc- İslam dünyasından diğer kaynaklar veya modeller
le (2 cilt, Cenevre ve Paris 1980) adlı eserinde, de Johannes de Lignières’e erişmiş olmalıdır.
bu ilginin yazınsal ve alet yapımcılığına ilişkin Böylelikle, ekvatoryum, Arap-İslam bilimlerinin
sonuçları hakkında etraflı bilgi vermektedir. Bahsi Avrupa’da yaşamaya devam etme süresinde, bir
geçen etkinliklerin Arap kökenine ilişkin soruya aletin bir kez tanındıktan sonra teknisyenleri yüz-
bu çalışmada çok kısa bir şekilde değinilmektedir. yıllarca nasıl uğraştırdığını ve astronomları teşvik
Gerçi Avrupalı aletin kökenini Arap-İslam kültür ettiğini kavrayabilmemize yardım eden somut bir
çevresine dayandıran Arabist G. J. Toomer, kendi örnek teşkil ediyor. Ekvatoryumla yapılan tespit-
bakış açısıyla bu süreci, Novara’lı Campanus’un lerin (en azından İslam dünyasında) hesaplama
bir defalık aracılığıyla sınırlı gördüğü ve müteakip yoluyla daha kesin bir biçimde yürütülebilme-
gelişimi doğduğu bölgeden gelen daha başka bir sinden dolayı çok büyük önemi olmayan ekva-
etki olmaksızın, sadece Orta Avrupa meselesi toryumun gelişiminde, el-Kāşī’nin modelinden
olarak kabul ettiği izlenimini bende uyandırıyor: bildiğimiz seviyeye Avrupa’da erişilememişse de,
«Bu aletin Campanus’tan sonraki tarihi geç Orta bize ulaşan aletler ve resimleri, İslam dünyasında-
Çağ’ın ve erken Rönesans’ın astronomi alanındaki ki öncellerini aşma yolunda çok hızlı, hatta teorik
teknik dehasının iyi bir tasvirini veriyor»13. Buna alandakinden daha hızlı gelişen bir teknik ortaya
karşın ben, bu aletin ve tarifini içeren eserlerin, bir koymuştur. Bunun için karakteristik olan, Arap-
çok kez Arap-İslam kültür çevresinden Avrupa’ya İslam kültür çevresinde 3./9. yüzyıldan beri bilinen
ulaştığından ve oradaki gelişimi sürekli etkiledi- Güneş’in evc noktasının yıllık ilerleme noktası
ğinden eminim. Örneğin, Novara’lı Campanus’un bilgisinin, Avrupa’da ilk olarak 16. yüzyılın ilk
gezegenlerin boylam derecelerini hesaplamak için, yarısında ekvatoryum hakkındaki kitaplardan biri,
tıpkı İbn es-Semḥ gibi, herbiri için bir, yani toplam yani Johannes Schöener’inki yoluyla, gün yüzüne
yedi disk kullandığını ve onun ardılı Johannes de çıkmış olmasıdır.
Lignières’in Arap bilginlerden Ebū eṣ-Ṣalt ve ez-
Ünlü matematikçi Ebū Caʿfer Muḥammed b. el- Muḥammed b. el-Ḥuseyn el-Ḫāzin’e dayandığı,
Ḥuseyn el-Ḫāzin (4./10. yüzyılın ikinci yarısında fakat aleti bir revizyondan geçiren ünlü ustur-
faaliyette bulunmuştur, bkz. s. 175)’in Avrupa’da lap yapımcısı Hibetullāh b. el-Ḥuseyn el-Baġdādī
13. ve 16. yüzyıllar arasında çok yaygınlaşan tarafından damgalanmış olduğu kesin olarak orta-
ekvatoryumun mucidi olduğu bugün kuşkusuz ya çıkıyor.
görünmektedir. el-Ḫāzin, aletini zīc eṣ-ṣafāʾiḥ David King, ulaşılabilir üç fotoğrafı inceleyerek2
olarak adlandırmış ve aynı adı taşıyan kitabında sözkonusu aletin bir erken dönem ekvatoryumu
tarif etmiştir. Bu tür bir aletin günümüze ula- olduğu sonucuna ulaşmış, ama benzer bir aracın
şan tek örneği, 1920’lerde Paul Klostermann’ın Hibetullāh b. el-Ḥuseyn el-Baġdādī’ye ait bulun-
Münih’teki koleksiyonunda bulunmaktaydı. duğu inancına ulaşmıştı. Alet herhangi bir zaman-
Kaybolduğuna inanılan aletin D.J. Price’ın (Yale) da Berlin’e ulaşmış olup das Museum für Indische
terekesindeki fotoğraflarını, Francis Maddison ve Kunst mülkiyetine geçmiştir3. Günümüze ula-
Antony Turner Catalogue of an Exhibition’da1 şan parçaları şunlardır: Rey kenti için ön yüze
«Usturlap levhası üzerinde A.H. 513-514 (A.D. kazınmış usturlap diskli ana, daha sonradan ilave
1119/20-21)’den kalan bir zīǧ» olarak vermiş- edilmiş olması muhtemel bir ağ, ana’nın arka
lerdir. Fotoğraflardan, bu örneğin, Ebū Caʿfer yüzündeki bir boşluğa yerleştirilmiş bir disk ve de
bir gösterge.
Modelimiz, üstteki:
Ana’nın içtarafındaki görünür zīc-gravürü
(gezegen boylamları) ile birlikte.
Alttaki: Ana bu iç disk ile birlikte,
zīc gravürü
(Gezegen enlemleri).
E KV A T O R Y UM L A R 179
kadar belirsiz kalmıştır (muhtemelen bir paralel sonuçlar temelinde eksantrik dairesini ve episikl
cetveli yardımıyla). Bu disk üzerine episiklin, çivi aletini, el-Baġdādī’nin daha sonraki modeli için
üzerinde uzunlamasına açılmış bir pencerede aynı değiştirilmiş bir tertip ön görülmüş olsa bile, yeni-
şekilde hareket edebilecek ortak diski yerleştiril- den yapmayı denedik.
miştir. Bu disk de sağa ve sola doğru taksimatlan- el-Bīrūnī’nin verdiği açık ifadelerinden anlaşıldı-
dırılmıştır. Bu disk üzerinde, episikl merkezinin ğına göre, Ptoleme’nin eksantrik ve episikl model-
(aynı şekilde açılmış) ilk diskin ölçülen açısıyla lerini reddetmiş ve bunları ekliptik düzlemde
hizaya getirilmesinden sonra, elde edilen orta ilgili gezegenin yörüngesinin variyasyonları hipo-
sonuç okunur. teziyle değiştirmiş olan4 Ebū Caʿfer el-Ḫāzin’in,
Daha sonra, gösterge aracılığıyla aletin orta nok- Ptolemeci anlayışı sadık bir biçimde yansıtan bir
tasından gezegenin episikl üzerindeki yeri hakkın- aleti niçin icat etmiş olduğu sorusu da cevaplandı-
da limbus üzerindeki gerçek boylamı okunabilir. rılmalıdır. Bu soruya halihazırda sadece bir yanı-
Hibetullāh el-Baġdādī tarafından daha da gelişti- tım var; Ebū Caʿfer el-Ḫāzin, Ptoleme sisteminin
rilen aletin günümüze ulaşan parçalarını yeniden doğruluğundan henüz kuşku duymadığı erken bir
yapmaya çaba gösterdik ve bunun da ötesinde el- dönemde Zīc eṣ-Ṣafāʾih kitabını yazmış olabilir.
Ḫāzin’in metninden çıkarılan, yukarıda özetlenen
4 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 189.
E KV A T O R Y UM L A R 181
Modelimiz:
Pirinç, hâkkedilmiş.
Çap: 275 mm.
(Envanter No: A 6.12)
İbn es-Semḥ’in
Ekvatoryumu
Matematikçi ve astronom Ebū el-Ḳāsım Eṣbaġ b. Aletin Kastilce tercümedeki tanıtım itiraz götür-
Muḥammed b. es-Semḥ el-Ġarnaṭī1 (ö. 426/1035), mez değildir, özellikle (Merkür hariç) bütün geze-
Ebū Caʿfer el-Ḫāzin tarafından icat edilmiş olan gen modellerinde deferent merkezinin ve ekuan-
bu aletin bilinen en eski Endülüs tarifini aktarmış- tın sürekli değişmesi yanıltıcıdır ve aleti pratikte
tır. Bu tarif, maalesef sadece Kastilce tercüme ola- değersiz kılabilir. Bu nedenle, burada bir yanlış-
rak, daha doğrusu X. Alfons’un (ö. 1284) emriyle lığın (muhtemelen çevirinin) söz konusu olduğu
derlenmiş olan Libros des saber de astronomía esasından hareket ederek modelimizin yapımında
adlı ansiklopedik eserin2 “yedi gezegenin diskleri” Ptoleme’nin (daha itiraza uğramasından evvelki)
diye tanıtılan iki kısmın birincisinde yer almıştır. planetler sistemini gözönünde bulundurduk.
İbn es-Semḥ, herbir gezegen için (arka yüzüne için döndürülebilir disklerle donatılmıştır3. Eğer
güneş sistemi hâkkedilmiş olan) ortak ana’lı kendi- bu yapı el-Ḫāzin’e oranla bir gerileme gibi görü-
ne özgü bir disk, hem de farklı yarıçaplarla hâkke- nüyorsa, bunun sebebi, orijinal ana metnin İbn
dilmiş ortak bir episikl diski belirlemiştir. Her alet, es-Semḥ’in eline geçmiş bulunmaması ve Endülüs
derecelendirilmiş bir deferentten ve bunun çevre- girişiminin muhtemelen ikincil bir metinden veya
sinde üzerine episikl diski kenarının yerleştirildiği İslam dünyasının doğusundan gelen bir aletle teş-
ortak merkezli bir deferentten oluşmuştur. Her vik edilmiş olması yüzündendir.
iki skala da, ilgili ekuantlardan izdüşümleri alınan Biz modelimizde İbn es-Semḥ’in aletinin muh-
eşit olmayan derecelere ayrılmıştır. Ay ve Merkür temelen Arap orijinal halini verebilmeye çaba
modeli, hareketli deferentleri hesaba katabilmek gösterdik.
eṣ-Ṣafīḥa ez-Zīciyye
ez-Zerḳālī’nin Ekvatoryumu
Modelimiz:
Pirinç, hâkkedilmiş.
Çap: 275 mm.
(Envanter No: A 6.02)
episikl
deferent
evc dairesi
ekuant dairesi
Çizim: Aletin arka yüzü Libros des saber de Ez-Zerḳālī’nin ekvatoryumu, Satürn için yapılmış
astronomía’daki uyarlamaya göre, Yazma. Cod. 156 gravürün şeması, A: Hesaplanan gezegenin evci, E:
Universidad Complutense. Ekuant merkezi, D: Deferent merkezi, M: Ekliptiğin
orta noktası. M. Comes’e göre, Ecuatorios andalusíes,
a.y. s. 98, Fig 26.
ez-Zerḳālī, bir diskin iki yüzüyle ve beş gezegenin, episiklin orta Aux’unun (Evc, Apogeum) ayarlan-
Güneş’in ve Ay’ın gerçek boylamlarını belirleme- masına yaramaktadır. Daha sonraki modellerde
ye yönelik müstakil bir episikl diskiyle yetinmiştir. olduğu gibi, bütün açı ölçümlerini paralellerin
Bu uca <Aux-daireleri> (yani ekuantlar) ile bir- yerlerini değiştirme yoluyla ortak limbus üzerinde
likte deferentler içiçe kazınmışlardır, bu sırada yürütmek yerine, yedi deferentin tamamını ve
yarıçaplar içeri doğru küçülmüştür (episikl yarı- Aux-dairelerini tek tek derecelendirme yöntemi,
çapları buna uygun olarak değiştirilir) ve elbette anlaşılması gerçekten güç bir alete götürmektedir.
buna bağlı olarak elde edilebilir ölçüm kesinlikleri Merkür’ün deferenti ilk defa burada deferent
de küçülmüştür. Derecelendirme İbn es-Semḥ’de merkezinin hareketinin sonucu olarak elipse ben-
olduğu gibi, daha sonra kaldırılmış bir ekuant dai- zer bir şekil alır5.
resinden her iki daire üzerine, deferent üzerinde
grafiksel olarak farklı derecelerin ekuant çev-
resindeki eşit açı hızlarını temsil edecek şekilde 5 Bkz. Comes, M.: Ecuatorios andalusíes, Barcelona
1991, s. 79-138; Poulle, E.: Équatoires et horlogerie
taşınmıştır. Aux-daireleri, bir gezegenin küresinin planétaire du XIIIe au XVIe siècle, adı geçen yer ve ta-
her defasında dış sınırlarını oluşturmaktadır ve rih, s. 194-200 ve değişik yerler; Price, D.J.: The Equato-
rie of the Planetis, Cambridge 1955, s. 123f.
E KV A T O R Y UM L A R 185
Ebū eṣ-Ṣalt
el-Endelüsī’nin
eṣ-Ṣafīḥa’sı
(Ekvatoryum)
Modelimiz
(Arka yüz, ay aletiyle birlikte):
Episikl diski ve hareket edebilir
şekilde perçinlenmiş bir disk ile
birlikte Ay deferentinin hareke-
tini temsil etmek için.
Modelimiz:
Pirinç, hâkkedilmiş.
Üç diskli matris, her iki taraftan
gezegenler modeli döndürülebilir
disklerle birlikte.
Çap: 420 mm. Matrisin kalınlığı 20
mm.
(Envanter No: A 6.11)
Novaralı Campanus’un
Ekvatoryumu
Novaralı Campanus (13. yüzyılın ikinci yarısında esas itibariyle söz konusu olan, Arapça kaynakla-
faaliyette bulunmuştur, bkz. s. 175), gezegen hare- rın ve o dönemde çoktan aşılmış gelişmelerin der-
ketleri ve İspanya dışında kalan Avrupa’da geze- lenmesidir; onun adını taşıyan aletin modeli ola-
gen hareketlerini hesaplamada kullanılan aletler rak İbn es-Semḥ’den tanıdığımız yapım şekli söz
hakkında en erken yazılan ve birçok kopya halinde konusu olabilir, ancak Campanus’un aleti, içiçe
yayılan risalenin, Theorica planetarum’un1 (1260 yerleştirilmiş döndürülebilir diskleri ile önemli
civarında) yazarıdır. Her ne kadar Campanus’un ölçüde İbn es-Semḥ’inkinden daha kullanışsızdır.
eserleri yorucu, zor ve gerçeğe hayli uzak da olsa, Biraz gecikme ile birlikte Kastilce Libros des saber
kendi döneminde önemli bir matematikçi ve astro- de astronomía’da (1277 civarında, bkz. s. 181) ifa-
nom olarak kabul edilmekteydi. Onun eserlerinde desini bulmuş olan gelişme, Campanus tarafından
henüz bilinmemekteydi. Alet –İbn es-Semḥ’inkine
benzer şekilde– her bir gezegen için, tıpkı ustur-
lapta olduğu gibi ortak bir ana’ya yerleştirilmiş
1 Edisyon, İngilizce çeviri ve yorum için bkz. Benjamin,
(güneş modeli burada da ana kısmın arka yüzü-
F.S. ve Toomer, G.J.: Campanus of Novara and Medi-
eval planetary Theory/Theorica planetarum. Madison, ne hâkkedilmiştir) bir diskten ibarettir. Episikl
Milwaukee ve London 1971.
188 A S T R O N O M İ
Modelimiz: Pirinç,
hâkkedilmiş.
Çap: 40 cm. Bir episikl diskli,
iki ipek iplik.
(Envanter No: A 6.04)
equatorie
Bir ekvatoryum yapımına ve kullanımına ilişkin Orta kitabının Latince çevirisine dayanmaktadır. Bu
Çağ’dan İngilizce bir risaleye (yazma Cambridge, arada, Chaucer’ın bu metni 13. yüzyıldaki Latince
Peterhouse 75.I) (konu hakkında İngilizcedeki en bir derlemede görmüş olduğu2 kesin olarak kabul
eski risale) dayanılarak yeniden imal edilmiştir, edilmektedir. Bu derlemenin ikinci bölümü, yaza-
1392 yılından olduğu görünüyor ve alışılageldiği rının Endülüslü astronom Aḥmed b. ʿAbdullāh İbn
üzere şair Geoffrey Chaucer (yaklaşık 1343-1400)’a aṣ-Ṣaffār (ö. 426/1035)’ın3 olduğu teşhis edilebilen4
atfedilmektedir1. bir metin içermektedir. Hem Arapça orijinaliyle
Chaucer’ın usturlap hakkındaki didaktik çocuk hem de iki Latince çevirisiyle günümüze ulaşan İbn
kitabı (Bred & mylk for childeren, yaklaşık 1391), aṣ-Ṣaffār’ın risalesinin Chaucer’ın usturlap kitabı
20. yüzyılın yetmişli yıllarından beri kabul edildiği
üzere, erken dönem Abbasi bilgini Māşāʾallāh’ın
2 Bkz. Kunitzsch, P.: On the Authenticity of the Treatise
on the Composition and use of the Astrolabe as Ascribed
to Messahalla, Archives Internationales d’Histoire des
Sciences içerisinde (Wiesbaden) 31/1981/42-62.
1Price, D.J. de Solla: Dictionary of Scientific Biograp- 3 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 250.
hy, Cilt 3, s. 217; North, J.D.: Chaucers Universe, Oxford
1988, s. 42-45. 4 Kunitzsch, P.: adı geçen yer ve tarih, s. 46.
190 A S T R O N O M İ
ile yapılacak bir karşılaştırması, Chaucer’ın çalışma (Bu ekvatoryum metni, kesinlikle Arapça köken-
yöntemine yeni bir ışık tutabilir. Bu bağlamda, ustur- li bir metne dayanıyor ve neredeyse bir Latince
labın arka yüzü, Chaucer’ın metninde resmedildiği versiyonun serbest bir uyarlaması görünüyor)»7.
gibi5, bir gölge skalası (umbra recta ve umbra versa Chaucer’in adını taşıyan diğer bilinen ekvatoryum-
ile) göstermektedir, bu Muḥammed b. eṣ-Ṣaffār lardan, yani Endülüs ekolünden ve Campanus’dan
(420/1029, bkz. s. 181)’ın günümüze ulaşan ustur- oldukça bağımsız görünen bu modelin Arapça kay-
labının arka yüzündeki gölge skalasının başarılı bir nağı maalesef şimdiye kadar bulunamamıştır. Bazı
kopyası sayılabilir. Ekvatoryum hakkındaki kitabın yönleri el-Kāşī’nin ṭabaḳ el-menāṭiḳ’ını (bkz. s.
yazarının kim olduğu sorusu hala aydınlanmamıştır. 192) anımsatmaktadır.
Metin, sadece bir yazma mecmuada, Chaucer’a Orta İngilizce metni o denli açıktır ki, aletin rekons-
atfedilen bir müsvedde olarak (metin başlıksız baş- trüksiyonu anılmaya değer bir zorluk olmaksızın
lamaktadır) günümüze ulaşmıştır. Apogeumların gerçekleştirilebilir.
kaydedilen değeri 1392 yılı için belirlenmiştir. Açılış Yapısı basit ve maksada uygundur ve el-Ḫāzin ve
formülü: «In the name of god pitos & merciable» el-Kāşī ile belirli bir yakınlık göstermektedir: İbn
daha D.J. Price tarafından besmelenin (bismillahir- es-Semḥ ve Campanus’daki yapının yorucu müs-
rahmanirrahim) tercümesi kabul edilmiştir6. Price, takil levhaları veya ez-Zerḳālī’nin içiçe geçirilen
oldukça ayrıntılı araştırması çerçevesinde şu sonuca dairelerinin karışıklığa yol açan çokluğu yerine
ulaşmıştı: «that the text of the Equatorie leans hea- burada, Güneş ve Ay dışında bütün deferentlerin
vily on some text of ultimately Arabic origin, and is yarıçapları diskin yarıçapına eşit olacak şekilde yer-
almost certainly a free adaptation of a Latin version
leştirilmiş ve episikl yarıçapları buna uygun olarak Aleti olabildiğince büyük, en azından 6 ayak çapın-
ölçeklendirilmiştir. Sonuncular, hareketli episikl da imal etme talebi, el-Ḫucendī’den (bkz. s. 25)
diskinin döndürülebilir gösterge üzerine («in maner beri İslam dünyasında bu tarzla ölçüm kesinliğini
of a lable on an astrelabie», bir usturlabınkine ben- yükseltme uygulamasını hatırlatmaktadır. Bununla
zer bir tür gösterge) hep birlikte işaretlenmişlerdir. birlikte, yazar (uyarlayıcı?) başka bir yerde, kendi
Değerler iki iple, ortak limbus üzerinde gerçek boy- örneğinin Merkür dairesinde sadece 24 delik (talep
lamın okunabileceği şekilde taşınır. Merkür eliptik edilen 360 delik yerine) sunacak kadar küçük oldu-
bir deferentle değil, bilakis (Ptoleme modeline geri ğunu itiraf etmiştir8.
dönerek) ilave bir daire ile hesaplanır. Deferent
merkezi bu dairenin içinde equant çevresinde
döner. Bu önemli bir dezavantajdır, çünkü nisbeten
küçük bir daireye, episikl diskini sabitleyebilmek
için deferent merkezinin her yerine mümkün oldu-
ğunca çok delik açılması gerekir.
el-Kāşī’nin
Ṭabaḳ
el-Menāṭiḳ’ı
(Ekvatoryum)
da, Avrupa’nın 710/1310’dan önce ulaştığı aletin kanıt çıkarılamayacağını dile getirmek isterim.
şimdi belgelendiremediğimiz bir gelişim aşamasına Modelimizin arka yüzünde, gezegenlerin enlem-
dayanmış olmalıdır. Buna yöneltilebilecek itiraz- lerini tespit etmeye yönelik işaretlemeler bulun-
lara, ihtiyaten bu tür yazmaların ve hatta aletlerin maktadır ve bunlar modelimizin daha küçük olan
günümüze ulaşmalarının maalesef bir istisna teşkil boyutundan ötürü basitleştirilmiştir.
ettiğini ve bu yüzden yokluklarından aleyhte hiçbir
Gezegenler-Çizelgesi (Zīc)
Modelimizin arka yüzünde:
Modelimiz:
el-Kāşī’nin Pirinç, hâkkedilmiş. Kante uzunluğu:
Gezegenlerin Burçlar Kuşağındaki 187 x 223 mm.
Üç sürgü ve bir ibre ile birlikte. M.
Yaklaşmalarını Hesaplayan Makinesi Brunold (Abtwil, İsviçre) tarafından
imal edilmiştir.
(Envanter No: A 6.13)
Ġıyāseddīn el-Kāşī (ö. 832/1429), Nüzhet el-Ḥadāʾiḳ öğlen vakti bilinen boylamlarından hareket ederek
(819/1416)1 adlı eserinde yukarıda anlatılan ekva- tahmin edilen bir yaklaşmasının tam saati buluna-
toryumunun (ṭabaḳ el-menāṭiḳ) yanı sıra, gezegen- caktır.
lerin burçlar kuşağındaki yaklaşmalarını hesapla- el-Kāşī’nin bu amaca yönelik tasarladığı alet işlevsel
maya yarayan levḥ el-ittiṣālāt adlı başka bir aleti iki parçadan oluşmuştur:
tarif etmiştir. İlk olarak E.S. Kenndy 1947 yılında 1) Hareketli gösterge taşıyan hâkkedilmiş bir levha,
bu hesaplama aletine dikkat çekmişti2. Herhangi bununla yaklaşmanın bir önceki günün öğleden
iki gezegenin, Güneş veya Ay’ın ekliptik üzerinde sonraki saatlere girişi bulunur,
2) Üç yatay sürgü, bunlarla yaklaşma saati Güneş’in
doğuşu ve batışıyla ilişkilendirilir.
1 Kennedy, E.S.: The Planetary Equatorium of Jamshīd
Ghiyāth al-Dīn al-Kāshī, adı geçen yer ve tarih, s. 68ff.,
240ff.
2 Al-Kāshī’s «Plate of Conjunctions», Isis içerisinde
38/1947-48/56-59
E KV A T O R Y UM L A R 197
el-Kāşī’nin yaklaşmayı
hesaplayan makinasının
işlevlerinin şeması,
metindeki örneğe
12°: Gün
dayanılarak yapılmıştır.
hareketi farkı
Aparatın kullanımına bir örnek:
Birinci öğlenden
sonra 18 saat, veya
gün doğumundan
bir saat sonra
Gün kızağı
Sonraki günün kızağı
Gece kızağı
24 saatlik skala
«İki gezegenin ekliptikteki birbirini takip eden tir. Buna uygun olarak gece uzunluğu 10 saattir.
öğle vaktindeki boylam dereceleri biliniyorsa ve bu Yukarıda bulunan sol sürgü (ilk günün sürgüsü)
arada gezegenlerin yer sırası değişmişse o 24 saat 7. saatle birlikte 1. öğlene ayarlanır, gece sürgüsü
zarfında bir yaklaşma (iḳtirān) olmuş demektir. (altta ortada) soldaki sürgünün 14. saate getirilir.
Ekliptik boylamlardan (homojen olarak kabul edi- Bu gece sürgüsünü, 10. saatinde bir sonraki günün
len) gezegen hareketleri (her 24 saat için) türetile- (yukarıda sağda) sürgüsü izler. Bu bir sonraki günün
bilir. İlk olarak, sağdaki skala üzerinde bulunan ibre sürgüsü üzerinde (bizim örneğimizde) ilk saatte
ile her iki gezegenin günlük hareketleri ayarlanır. yaklaşma zamanını okuruz: Güneş’in batmasından
Örnek: Ay 13°, Mars 1°. Diferens 12°. sonra bir saat.»3
Aynı şekilde sağdaki ölçek üzerinde her iki gezege-
nin ilk öğlendeki boylam farkı aranır ve yatay olarak Bizim modelimiz orijinaline kıyasla küçültülmüş-
sola doğru göstergeye taşınır. Örnek: Ay (herhangi tür, el-Kāşī yaklaşık 75 cm. lik kenar uzunluğu
bir burçta) 5°, Mars 14°, fark 9°. Bu kesişme nokta- önermiştir.
sından gösterge ile dikey olarak 24 saat-skalasına
gidilir (üçgenin alt kenarında yatay) ve aranan yak-
laşma zamanı bulunur, ilk öğleni takip eden saatler
halinde, bizim örneğimizde 18 saatte».
«Üç sürgü (...) ile yaklaşmanın zamanı, Güneş’in
doğuşu ve batışı ile ilişkilendirilir: Güneş’in doğuşu
ile batışı arasındaki zaman, mesela, bu gün 14 saat-
3 Brunold, M.: Yaptığı modelin kullanma kılavuzu.
198 A S T R O N O M İ
Alman astronom ve teolog Johannes Schöner (ek daireler) modele kaydırılması dışında, Güneş’in
(1477-1547)’in ekvatoryum hakkındaki eseri, 1521 yıllık en yüksek noktasının burçlar dairesindeki
yılından itibaren baskı tekniği sayesinde, konu yerinin değişebileceğinde yatmaktadır2. Arap-İslam
hakkındaki ilk kitap olarak geniş yayılma alanı kültür çevresinde daha 3./9. yüzyılda keşfedilmiş ve
bulmuştur. E. Poulle’e göre Schöner modelinde, 5./11. yüzyılda hayret verici kesinlikle hesaplana-
Novaralı Campanus’un (bkz. s. 187) ve Gmundenli bilmiş (bkz. s. 6, 7) olan bu işlemin, ez-Zerḳālī’nin
Johannes’in eserlerine başvurmuştur.1 Schöner’in Toledo çizelgelerinin Latince çevirisinde mevcut
modelinin orijinalliği, eksantrik oluşumun episikl olmasına rağmen, İspanya dışı Avrupa’da ilk olarak
Schöner’in ilgisini çekmesi dikkate değerdir3.
2 a.e., s. 85-86.
1 Poulle, E.: Équatoireset horlogerie planétaire du XIIIe
au XVIe siècle, adı geçen yer ve tarih, s. 83. 3 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 43f.
E KV A T O R Y UM L A R 199
Kitabın farklı versiyonlara dayanan birçok yaz- (Hıristiyanların) kutsal günleri izlemektedir. Orta
ması ve 15362 tarihli bir baskısı bulunmaktadır. alanda ilgili aylara koordine edilmiş burçlar kuşağı
Ekvatoryum bölümü 26 aletin, organa olarak nite- sembolleri, 360° ye taksimatlanmış bir ekliptik ile
lendirilen tariflerinden ibarettir: 10 tanesi iç ve dış birlikte resmedilmektedir. En iç daire, gezegenin
gezegenlerin boylamlarını, üç tanesi Ay’ın boy- orta hareketinden çıkarılması (sol yarı) veya bu
lamlarını, iki tanesi Güneş ve Ay’ın yaklaşmaları- harekete eklenmesi (sağ yarı) gereken dakika mik-
nı, yedi tanesi hareketli yıldızların (gezegenlerin) tarlarını sunmaktadır. Aux Epicyli ve Oppositum
enlemlerini belirlemek ve dört tanesi tutulmaların augis, Merkür yörüngesinin Dünya’ya en yakın
hesaplanması içindir3. ve en uzak noktasını göstermektedir. Merkür’ün
Bizim seçtiğimiz dört organa’mız, Oestmann ve ekliptik üzerindeki yerini belirlemek için eksantrik
Lühring tarafından Organum uranicum’un edisyo- olarak monte edilmiş ip gerilir, ilgili tarih üzerine
nu (Basel 1536) temel alınarak yapılmıştır. Bunlar: yatırılır ve ilgili burcun derecesi ve düzeltme mikta-
Organum I, Venüs episikli: rı doğrudan doğruya okunabilir.»
«Venüs’ün episikl üzerindeki hareketini temsil Organum III (Merkür-Episikli).
etmektedir. Aletin yardımıyla, hangi miktarların Organum IV: Venüs’ün enlemleri.
orta harekete ilave edilmesi (sol yarı) veya çıkarıl- «Ay ve yörüngeleri ekliptiğin kuzeyine ve güneyine
ması (sağ yarı) gerektiği bulunur. Aux Epicyli ve sarkan diğer gezegenler değil, sadece Güneş eklip-
Oppositum augis Venüs yörüngesinin Dünya’ya en tik düzleminde hareket eder. Ptoleme deferent
yakın ve en uzak noktasını işaretlemektedir». düzleminin ekliptik düzlemle düşümdeşmediğini
Organum II: Merkür’ün orta hız hareketi. varsaymaktadır. Alet, Venüs’ün enlem hareketleri-
«Merkür’ün orta hız hareketinin tasviri. En dışta ni kaydetmektedir»4.
12 aylık alt bölümlemeyle birlikte bir yıl skala-
sı bulunmaktadır, bunu Pazar günü harfleri ve
Bir Diğer
Kadran
Bu kadran, Muḥammed
b. Aḥmed el-Mizzī’nin
1326/726 tarihli imzasını
taşımaktadır. Orijinali
Kahire İslam Sanatları
Müzesi’nde bulunmaktadır.
Bibliyografya
ve
Dizinler
204 B İ B L İ Y O G R A F Y A
B İ B L İ Y O G R A F Y A 205
BİBLİYOGRAFYA
Astronomical Instruments in Medieval Spain: their Comes, Mercè: Ecuatorios andalusíes: Ibn al-Samḥ, el-
Influence in Europa, [catálogo de la exposición] Zarqālluh y Abu-l-Ṣalt, Barcelona 1991.
Santa Cruz la Palma, junio-julio 1985, ed. Santiago Comes, Mercè: Los ecuatorios andalusíes, El lega-
Saavedra, Madrid 1985. do científico Andalusí, Madrid: Museo Arquelógico
Barthold, Wilhelm: Uluġ Beg und seine Zeit, Almanca’ya Nacional 1992, s. 75-87.
uyarlayan ve yeniden gözden geçiren Walter Hinz, Destombes, Marcel: Un astrolabe carolingien et
Leipzig 1935 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and l’origine de nos chiffres arabes, Archives interna-
Astronomy serisi, Cilt 54). tionales d’histoire des sciences içerisinde (Paris)
Bedini, Silvio A. ve Francis R. Maddison: Mechanical 15/1962/3-45 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and
Universe. The Astrarium of Giovanni de’ Dondi, Astronomy serisi, Cilt 96, s. 401-447).
Philadelphia 1966 (Transactions of the American Dizer, Muammer: The Dāʾirat al-Muʿaddal in the
Philosophical Society, N.S. 56,5). Kandilli Observatory, and Some Remarks on the
Beer, Arthur: Astronomical Dating of Works of Art, Earliest Recorded Islamic Values of the Magnetic
Vistas in Astronomy içerisinde (Oxford) 9/1967/177- Declination, Journal for the History of Arabic Science
223. içerisinde (Halep) 1/1977/257-262.
Beer, Arthur: The Astronomical Significance of the Dorn, B.: Drei in der Kaiserlichen Öffentlichen
Zodiac of Quṣayr ʿAmra, K.A.C. Cresswell: Early Bibliothek zu St. Petersburg befindliche astronomisc-
Muslim Architecture içerisinde, Cilt 1, Oxford 1932, he Instrumente mit arabischen Inschriften, Petersburg
s. 289-303. 1865 (Mémoires de l’Académie impériale des scien-
Beigel, Wilhelm Sigismund: Nachricht von einer ces de St. Pétersbourg, VIIe série, tome IX, no. 1)
Arabischen Himmelskugel mit Kufischer Schrift, wel- (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
che im Curfürstl. mathematischen Salon zu Dresden serisi Cilt 85, Frankfurt 1998, s. 345-498).
aufbewahrt wird, Astronomisches Jahrbuch für das Drechser, Adolph: Der Arabische Himmelsglobus des
Jahr 1808 (Berlin), s. 97-110 (Tekrarbasım: Islamic Mohammed ben Muyîd el-ʾOrdhi vom Jahre 1279 im
Mathematics and Astronomy serisi, Cilt 50, s. 81-94). Mathematisch-physikalischen Salon zu Dresden, 2.
el-Bīrūnī: K. Taḥdīd Nihāyāt el-Emākin, ed. Pavel G. baskı, Dresden 1922, 19 sayfa ve 8 levha, özellikle s. 9
Bulgakov ve İmām İbrāhīm Aḥmed, Kahire 1962 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
(Tekrarbasım: Islamic Geography serisi, Cilt 25). serisi Cilt 50, Frankfurt 1998, s. 261-289).
Blanpied, William A.: The Astronomical Program of Duhem, Pierre: Le système du monde. Histoire des
Raja Sawai Jai Singh II and its Historical Context, doctrines cosmologiques de Platon à Copernic.
Japanese Studies in the History of Science içerisinde Nouveau tirage, Cilt 3-5, Paris 1954-1958.
(Tokyo) 13/1974/87-126. Frank, Josef: Über zwei astronomische Instrumente,
Brice, William Charles, Colin Imber ve Richard Lorch: Zeitschrift für Instrumentenkunde içerisinde (Berlin),
The Dāʾire-yi Muʿaddel of Seydī ʿAlī Reʾīs, Manchester 41/1921/193-200 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics
1976 (Victoria University [Manchester] Seminar on and Astronomy serisi Cilt 88, Frankfurt 1998, s. 63-
Early Islamic Science, Monograph No. 1). 70).
Brockelmann, Carl: Geschichte der arabischen Frank, Josef: Zur Geschichte des Astrolabs, Erlangen
Litteratur, Cilt 1, Weimar 1898; Cilt 2, Berlin 1902; 1920 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and
Supplementbände 1-3, Leiden 1937-1942. Astronomy serisi Cilt 35, Frankfurt 1998, s. 1-33 ve
Calvo, Emilia: La lámina universal de ʿAlī b. Jalaf (s. Cilt 88, s. 31-62).
XI) en la versión Alfonsí y su evolución en instru- Gauthier, L.: Une réforme du système astronomique de
mentos posteriores, «Ochava espera» y «astofísica» Ptolémée, tentée par les philosophes arabes du XIIe
içerisinde. Textos y estudios sobre las fuentes árabes siècle, Journal Asiatique içerisinde (Paris), 10e série,
de la astronomía de Alfonso X., ed. Mercè Comes 14/1909/483-510 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics
v.d., Barcelona 1990, s. 221-231. and Astronomy serisi Cilt 63, Frankfurt 1998, s. 205-
Campanus of Novara and medieval planetary the- 232).
ory. Theorica planetarum, ed. with an introduction, Goldstein, Bernard R.: Al-Biṭrūjī: On the Principles of
English translation and commentary by Francis S. Astronomy, 2 Cilt New Haven-London 1971.
Benjamin and Gerald J. Toomer, London v.d. 1971. Golombek, Lisa ve Donald Wilber: The Timurid
Carra de Vaux, Bernard: L’astrolabe linéaire ou bâton Architecture of Iran and Turan, 2 Cilt, Princeton
d’ et-Tousi, Journal Asiatique içerisinde (Paris), série 1988.
9, 5/1895/464-516 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics Graff, K.: Die ersten Ausgrabungen der Ulugh-Bek-
and Astronomy serisi, Cilt 87- s. 181-233). Sternwarte in Samarkand, Sirius içerisinde (Leipzig)
206 B İ B L İ Y O G R A F Y A
King, David A.: Early Islamic Astronomical Instruments Kunitzsch, Paul: Coronelli’s Great Celestial Globe
in Kuwaiti Collections, Kuwait Art and Architecture. Made for Louis XIV: the Nomenclature, Zeitschrift für
A Collection of Essays içerisinde, Kuwait 1995, s. Geschichte der arabisch-islamischen Wissenschaften
77-96. içerisinde (Frankfurt) 14/2001/39-55.
King, David A.: Ibn al-Shāṭir’s Ṣandūq al-Yawāqīt: An Kunitzsch, Paul: Neuzeitliche europäische Himmels-
Astronomical «Compendium», Journal for the History globen mit arabischen Inschriften, Sitzungsberichte
of Arabic Science içerisinde (Halep) 1/1977/187- der Bayerischen Akademie der Wissenschaften,
256 (Tekrarbasım: D.A. King, Islamic Astronomical Philologisch-historische Klasse içerisinde (Münih),
Instruments içerisinde, London: Variorum 1987, Text 1997, Heft 4.
No. XII). Kunitzsch, Paul: On the authenticity of the treatise on
King, David A.: Islamic Astronomical Instruments, the composition and use of the astrolabe as ascribed
London: Variorum Reprints 1987 (Collected studies to Messahalla, Archives Internationales d’Histoire
series. des Sciences içerisinde (Wiesbaden) 31/1981/42-62.
252). Kunitzsch, Paul ve Elly Dekker: The Stars on the Rete of
King, David A.: The Medieval Yemeni Astrolabe in the so-called «Carolingian Astrolabe», From Baghdad
the Metropolitan Museum of Art in New York City, to Barcelona içerisinde. Studies in the Islamic Exact
Zeitschrift für Geschichte der arabisch-islamischen Sciences in Honour of Prof. Juan Vernet, ed. Josep
Wissenschaften içerisinde (Frankfurt) 2/1985/99-122. Casulleras ve Julio Samsó, Barcelona 1996, Cilt 2, s.
King, David A.: The Monumental Syrian Astrolabe in 655-672.
the Maritime Museum, İstanbul, Erdem içerisinde Kunitzsch, Paul: Ṣūfī Latinus, Zeitschrift der
(Ankara) 9/1996/729-735 (Aydın Sayılı özel sayısı II). Deutschen Morgenländischen Gesellschaft içerisinde
King, David A. ve Paul Kunitzsch: Nasṭūlus the (Wiesbaden) 115/1965/65-74.
Astrolabist once again, Archives internationales Kunitzsch, Paul: Untersuchungen zur Sternnomenklatur
d’histoire des sciences içerisinde (Paris) 33/1983/342- der Araber, Wiesbaden 1961.
343. El legado científico Andalusí [catálogo de la exposi-
King, David A.: New Light on the Zīj al-Ṣafāʾīḥ of Abū ción, Avril 1992], ed. Juan Vernet ve Julio Samsó,
Jaʿfar al-Khāzin, Centarus içerisinde (Kopenhag) Madrid: Museo Arqueológico Nacional 1992.
23/1980/105-117. Libros des saber de astronomía del rey D. Alfonso X.
King, David A.: A Note on the Astrolabist Nasṭūlus/ De Castilla, compilados, anatados y commentados
Basṭūlus, Archives internationals d’histoire des scien- por Manuel Rico y Sinobas, Ciltler 1-5,1, Madrid
ces içerisinde (Paris) 28/1978/117-120. 1863-1867 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and
King, David A.: On the Early of the Universal Astrolabe Astronomy serisi, Cilt 109-112).
in Islamic Astronomy, and the Origin of the Term Lorch, Richard P.: The Astronomical Instruments of
«Shakkāzīya» in Medieval Scientific Arabic, Journal Jābir ibn Aflaḥ and the Torquetum, Centaurus içeri-
for the History of Arabic Science içerisinde (Aleppo) sinde (Munksgaard, Kopenhag) 20/1976-77/11-34.
3/1979/244-257 (Tekrarbasım: D.A. King, Islamic Lorch, Richard P.: Al-Khāzin’s «Sphere that Rotates
Astronomical Instruments içerisinde, London: by Itself», Journal for the History of Arabic Science
Variorum 1987, Text No. VII). içerisinde (Halep) 4/1980/287-329.
Kohl, Karl: Kitāb Heyʾet el-ʿĀlem, Über den Aufbau der Maddison, Francis R.: A 15th Century Islamic Spherical
Welt nach Ibn al Haiṯam başlığıyla Karl Kohl tarafın- Astrolabe, Physis içerisinde (Florenz) 4/1962/101-
dan çevrilmiştir, Sitzungsberichte der Physikalisch- 109.
medizinischen Sozietät içerisinde (Erlangen) 54- Mancha, José Luis: Sobre la versión Alfonsi del equ-
55/1922-23(1925)/140-179 (Tekrarbasım: Islamic atorio de Ibn al-Samḥ, Mercè Comes, R. Puig & J.
Mathematics and Astronomy serisi Cilt 58, Frankfurt Samsó (Ed.) De astronomia Alfonsi Regis içerisinde.
1998, s. 94-133). Actas de Simposio sobre astronomía alfonsí celebra-
Kühnel, Ernst: Der arabische Globus im Mathematisch- do en Berkeley (Agosto 1985) y otros trabajos sobre
Physikalischen Salon zu Dresden, Mitteilungen aus den el mismo tema, Barcelona 1987, s. 117-123.
Sächsischen Kunstsammlungen içerisinde (Leipzig) Manuscript of Arabic Mathematical and Astronomical
2/1911/16-23 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Treatises, ed. Fuat Sezgin, Frankfurt a.M.: Institut für
Astronomy serisi Cilt 50, s. 252-259). Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften
Kunitzsch, Paul: The Arabic Nomenclature on Coronelli’s 2001 (Series C-66).
110 cm Celestial Globes, Zeitschrift für Geschichte el-Maqrīzī: Kitāb el-Mevāʿiẓ ve-el-İʿtibār bi-Zikr el-
der arabisch-islamischen Wissenschaften içerisinde Ḫiṭaṭ ve-el-Āsār, Cilt 1, Kahire (Bulak) 1270/1854.
(Frankfurt) 9/1994/91-98. [el-Marrākuşī, Cāmiʿ el-Mebādiʾ ve-el-Ġāyāt fī ʿİlm
208 B İ B L İ Y O G R A F Y A
el-Mīqāt] el-Ḥasan ibn ʿAlī (ʿAlī ibn el-Ḥasan?) l’occident latin, la «saphea», Studi Medievali içeri-
el- el-Marrākuşī (7./13. yy.), Jāmiʿ al-mabādiʾ wa l- sinde (Spoleto), serie terza 10/1969/491-510.
ghāyāt fī ʿilm al-mīqāt / Comprehensive Collection Price, Derek J. (ed.): The equatorie of the planetis.
of Principles and Objectives in the Science of Edited from Peterhouse Ms. 75.I with a linguistic
Timekeeping, Tıpkıbasım-Edisyon Fuat Sezgin, 2 Cilt, analysis by R.M. Wilson, Cambridge 1955.
Frankfurt a.M.: Institut für Geschichte der Arabisch- [Ptoleme, Almagest] Des Claudius Ptolemäus
Islamischen Wissenschaften 1984 (Series C-1, 1-2). Handbuch der Astronomie. Aus dem Griechischen
Mayer, Leo A.: Islamic Astrolabist and Their Works, übersetzt mit erklärenden Anmerkungen versehen von
Genf 1956, s. 65 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics Karl Minitius, 2 Cilt, Lipzig 1912-13 (Neuausgabe
and Astronomy serisi Cilt 96, Frankfurt 1998, s. 141- mit Berichtigungen von Otto Neugebauer, Leipzig
285). 1963).
Michel, Henri: L’astrolabe linéaire d’ al-Tûsi, Ciel Pugačenkova, G.A.: Architektura komposicia observa-
et Terre içerisinde (Brüksel) 59/1943/101-107 torii Ulugbeka, Obščestvennye nauki v Uzbekistane
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy içerisinde (Taşkent) 13/1969/30-42.
serisi Cilt 94, s. 331-337). Rashed, Roshdi: Résolution des équations numériqu-
Milanesi, Marica: Coronelli’s Large Celestial Printed es et algèbre: Šaraf-al-Din al-Tūsī, Viète, Archive
Globes: a Complicated History, Der Globusfreund for History of Exact Sciences içerisinde (Berlin-
içerisinde (Wien) 47-48/1999-2000/143-160 (Almanca Heidelberg) 12/1974/244-290.
çevirisi R. Schmidt tarafından aynı yerde s. 161-169). Rashed, Roshdi: Sharaf al-Dīn al-Ṭūsī: Oeuvres mat-
Millás Vallicrosa, José M.: Un ejemplar de azafea hématiques. Algèbre et géométrie au XIIe siècle, 2
árabe de Azarquiel, Al-Andalus içerisinde (Madrid Cilt, Paris 1986.
ve Granada) 9/1944/111-119 (Tekrarbasım: Islamic Reich, Siegmund ve Gaston Wiet: Un astrolabe syri-
Mathematics and Astronomy serisi Cilt 40, Frankfurt en du XIVe siècle, Bulletin de l’Institut Français
1998, s. 233-243). d’Archéologie Orientale (Kahire) 38/1939/195-202
Millás Vallicrosa, José M.: Estudios sobre Azarquiel, (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
Madrid, Granada 1943-1950. serisi Cilt 95, s. 4-11).
Mogenet, Joseph: L’influence de l’astronomie arabe à Repsold, Johann A.: Zur Geschichte der astronomischen
Byzance du IXe au XIVe siècle, Colloques d’histoire Meßwerkzeuge von Purbach bis nach Reichenbach
des sciences I (1972) ve II (1973) içerisinde. Université 1450-1830, Leipzig 1908. [2] Zur Geschichte der
de Louvain, Recueil de travaux d’histoire et de philo- astronomischen Meßwerkzeuge. Nachträge zu Band I
logie, série 6, 9/1976/45-55. (1908). II. Alte arabische Instrumente, Astronomische
Mordtmann, J.H.: Das Observatorium des Taqī ed- Nachrichten içerisinde (Kiel) 206/1918/col. 125-138,
dīn zu Pera, Der Islam içerisinde (Berlin-Leipzig) özellikle 134-135 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics
13/1923/82-96 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 88, Frankfurt 1998, s. 16-
and Astronomy serisi Cilt 88, Frankfurt 1998, s. 281- 22).
295). Richard of Wallingford. An Edition of his Writings with
Musil, Alois: Ḳuṣejr ʿAmra. David Heinrich Müller’in Introduction, English Translation and Commentary,
bir ön sözüyle 2 Cilt, Viyana 1907. by J.D. North, 3 Cilt, Oxford 1976.
Nallino, Carlo Alfonso: ʿİlm al-falak, Taʾrīḫuhū ʿİnd el- Roeder, Hans: Tycho Brahe’s Description of
ʿArab fī el-Qurūn el-Vusṭā, Roma 1911 (Tekrarbasım: his Instruments and Scientific Work as given in
Islamic Mathematics and Astronomy serisi, Cilt Astronomiae instauratae mechanica (Wandesburgi
100). 1598). Translated and Edited by Hans Roeder, Elis
Naṣr, Hüseyn: el-ʿUlūm fī el-İslām. Dirāsa Muṣavvere Strömgren and Bengt Strömgen, Kopenhagen 1946.
(İngilizce’den çeviri), Tunis 1978. Rosen, Edward.: Copernicus and Al-Bitruji, Centaurus
North, John D.: Chaucers Universe, Oxford 1988. içerisinde (Kopenhagen) 7/1961/152-156.
North, John D.: Werner, Apian, Blagrave and the Rosińska, Grażyna: Naṣīr al-Dīn al-Ṭūsī and Ibn
Meteoroscope, The British Journal for the History of al-Shāṭir in Cracow?, Isis içerisinde (Washinton)
Science içerisinde (London) 3/1966-67/57-65. 65/1974/239-243.
Poulle, Emmanuel: Bernard de Verdun et le Turquet, Samsó, Julio: Notas sobre el ecuatorio de Ibn al-
Isis içerisinde (Baltimore, MA.) 55/1964/200-208. Samḥ, Nuevos estudios sobre astronomía española
Poulle, Emmanuel: Équatoires et horlogerie planétaire en el siglo de Alfonso X içerisinde, Ed. J. Vernét,
du XIIIe au XVIe siècle. Les instruments de la théorie Barcelona 1983, s. 105-118.
des planètes selon Ptolémée, Genf ve Paris 1980. Sarma, Sreeramala R.: Astronomical Instruments in the
Poulle, Emmanuel: Un instrument astronomique dans Rampur Raza Library, Rampur 2003.
B İ B L İ Y O G R A F Y A 209
Sauvaire, Henri ve Joseph Charles François de Rey- Sozietät zu Erlangen 60/1928/15-126 (Tekrarbasım:
Pailhade: Sur une «mère» d’astrolabe arabe du Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 51,
XIIIe siècle (609 de l’Hégire) portant un calendre Frankfurt 1998, s. 81-192).
perpétuel avec correspondance musulmane et chréti- Seemann, Hugo –, Theodor Mittelberger’in katkılarıy-
enne. Traduction et interprétation, Journal Asiatique la: Das kugelförmige Astrolab nach den Mitteilungen
içerisinde (Paris), sér. 9, 1, 1863, s. 5-76, 185-231 von Alfons X. von Kastilien und den vorhandenen ara-
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy bischen Quellen, Erlangen 1925 (Abhandlungen zur
serisi Cilt 87, s. 1-119). Geschichte der Naturwissenschaften und der Medizin.
Saxl, Fritz: The Astronomical Significance of the Zodiac Heft VIII) (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and
of Quṣayr ʿAmra by Arthur Beer, Early Muslim Astronomy serisi Cilt 88, Frankfurt 1998, s. 359-431).
Architecture içerisinde, K.A.C. Creswell, Cilt 1, Sezgin, Fuat: Geschichte des arabischen Schrifttums,
Oxford 1932, s. 289-303. Cilt 6: Astronomie bis ca. 430 H., Leiden 1978.
Sayılı, Aydın: The Introductory Section of Ḥabash’s Sezgin, Fuat: Ṭarīqat İbn el-Heysem fī Maʿrifat Ḫaṭṭ
Astronomical Tables Known as the «Damascene» Nıṣf en-Nehār, Zeitschrift für Geschichte der ara-
Zīj (English translation), Ankara Üniversitesi Dil ve bisch-islamischen Wissenschaften (Frankfurt) 3/1986/
Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 13,4/1955/139-151. arab. Teil 7-43.
Sayılı, Aydın: The Observatory in Islam and its Place in Singer, Charles – Holmyard, E.J. – Hall, A.R. – Williams,
the General History of the Observatory. Ankara 1960 Trevor J. (Eds.), A History of Technology, Cilt 2: The
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Mediterranean civilizations and the middle ages, c.
serisi, Cilt 97). 700 B.C. to c. A.D. 1500, Oxford 1956; Cilt 3: From
Schmalzl, Peter: Zur Geschichte des Quadranten bei the Renaissance to the industrial revolution c. 1500
den Arabern, Münih 1929 (Tekrarbasım: Islamic – c. 1750, Oxford 1957.
Mathematics and Astronomy serisi Cilt 90, s. 189- Smolik, Julius: Die Timuridischen Baudenkmäler in
331). Samarkand aus der Zeit Tamerlans, Wien 1929.
Schmidt, Fritz: Geschichte der geodätischen Instrumente de Solla Price, Derek J.: On the Origin of Clockwork,
und Verfahren im Altertum und Mittelalter, Erlangen Perpetual Motion Devices, and the Compass,
1929 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Contributions from the Museum of the History and
Astronomy serisi Cilt 89, Frankfurt 1998). Technology (Washington) 1-11/1959/82-112.
Schöner, Johannes: Opera mathematica, Nürnberg Stautz, Burkhard: Die Astrolabiensammlungen
1551, Mikrofiş olarak tekrarbasım Münih, Saur- des Deutschen Museums und des Bayerischen
Verlag(yayınevi) 1993. Nationalmuseums, München: Deutsches Museum
Schweigger, Salomon: Ein newe Reysbeschreibung auß 1999.
Teutschland Nach Constantinopel und Jerusalem, Strohm, Hans: Aristoteles. Meteorologie. Über die Welt,
Nürnberg 1608 (Tekrarbasım: The Islamic World Berlin 1970.
in Foreign Travel Accounts serisi Cilt 28, Frankfurt [Eṣ-Ṣūfī, ʿAbdurraḥmān] ʿAbdurraḥmān eṣ-Ṣūfī
1995). (ö. 376/986): Kitāb Ṣuver el-Kevākib / The Book
Sédillot, Louis-Amélie: Histoire générale des Arabes. of Constellation, Faksimilie-Edition, ed. Fuat
Leur empire, leur civilisation, leurs écoles philosop- Sezgin, Frankfurt a.M.: Institut für Geschichte der
hiques, scientifiques et littéraires, Cilt 2, Paris 1877 Arabischen-Islamischen Wissenschaften 1986 (Series
(Tekrarbasım: Paris 1984). C – 29).
Sédillot, Louis-Amélie: Mémoire sur les instruments Tekeli, Sevim: Ālāt er-raṣadiyye li-zīc eş-şahinşāhiyye,
astronomiques des Arabes, Paris 1844 Sédillot, Louis- Saray Hazine 452 nolu el yazmasına dayanarak
Amélie: 42, s. 45-312). Türkçe ve İngilizce çevisiyle yayınlayan Sevim Tekeli,
Sédillot, Louis-Amélie ve Jean-Jacques Sédillot: Traité Araştırma içerisinde. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
des instruments astronomiques des Arabes com- Felsefe Araştırmaları Enstitüsü Dergisi (Ankara)
posé au treizième siècle par Abu l-Ḥasan ʿAlī al- 1/1963/71-122.
Marrākushī (VII/XIII s.) intitulé Jāmiʿ al-mabādiʿ Tekeli, Sevim: İzzüddin b. Muhammed al-Vefai’nin
wa-l-ghāyāt. Partiellement traduit par J.-J. Sédillot «Ekvator halkası» adlı makalesi ve torquetum
et publié par L.-A. Sédillot, 2 Cilt, Paris 1834-35 (İngilizcesi: «Equatorial Armillar» of ʿIz al-Din
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy b. Muḥammed al-Wafai and Torquetum), Ankara
serisi Cilt 41). Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi
Seemann, Hugo J.: Die Instrumente der Sternwarte (Ankara) 18/1960/227-259.
zu Marâgha nach den Mitteilungen von al-ʿUrḍî, Tekeli, Sevim: Nasirüddin, Takiyüddin ve Tycho
Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen Brahe’nin rasat aletlerinin mukayesesi, Ankara
210 B İ B L İ Y O G R A F Y A
Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi Bîrûnî, Der Islam içerisinde (Strassburg) 4/1913/5-13
16/1958/301-393. (Tekrarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Schriften,
Tekeli, Sevim: Al-Urdî’nin «Risalet-ün Fi Keyfiyet-il Cilt 2, s. 718-726).
Ersad» Adlı Makalesi, Araştırma içerisinde (Ankara) Wiedemann, Eilhard: Über den Sextant des el-Chohendî,
8/1970/1-169. Archiv für Geschichte der Naturwissenschaften
Time. Catalogue edited by A.J. Turner, Texts by H.F. und Technik içerisinde (Leipzig) 2/1910/149-151
Bienfait, E. Dekker, W. Dijkhuis, V. Icke, and A.J. (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
Turner, Den Haag 1990. serisi Cilt 92, Frankfurt 1998, s 55-57).
Toomer, Gerald J.: The Solar Theory of az-Zarqāl: A Wiedemann, Eilhard: Über ein von Ibn Sînâ (Avicenna)
History of Errors, Centaurus içerisinde (Kopenhagen) hergestelltes Beobachtungsinstrument, Zeitschrift
14/1969/306-366. für Instrumentenkunde içerisinde (Braunschweig)
ʿUmar b. Sehlān es-Sāvī: Ṣıfat Āle Ṣaġīra el-Qadr 45/1925/269-275 (Tekrarbasım: E. Wiedemann,
ʿAzīmet en-Nefʿ ve-el-Maʿūna Yuʾḫaz bihā İrtifāʿ Gesammelte Schriften Cilt 2, s. 1110-1116 ve Islamic
el-Kevākib bi ed-Daḳāʾiḳ..., Manuscript of Arabic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 92, Frankfurt
Mathematical and Astronomical Treatises içerisinde, 1998, s. 129-135).
Frankfurt 2001, s. 196-212. Wiedemann, Eilhard: Zu den Anschauungen der Araber
Vardjavand, Parviz: La découverte archéologique du über die Bewegung der Erde, Mitteilungen zur
complexe scientifique de l’observatoire de Maraqé, Geschichte der Medizin und der Naturwissenschaft
International Symposium on the Observatories in içerisinde (Leipzig) 8/1909/1-3 (Tekrarbasım:
Islam 19-23 September, 1977, ed. Muammer Dizer, Gesammelte Schriften Cilt 1, Frankfurt 1984, s. 287-
İstanbul 1980, s. 143-163. 289).
Vardjavand, Parviz: Rapport préliminaire sur les fou- Wiedemann, Eilhard: Zur islamischen Astronomie, Sirius
illes de l’observatoire de Marâqe, Le monde iranien içerisinde (Leipzig) 52/1919/122-127 (Tekrarbasım:
et l’islam. Sociétés et cultures, Cilt 3, Paris 1975, s. E. Wiedemann, Gesammelte Schriften Cilt 2, s. 905-
119-124, 5 çizelge. 911 ve Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt
Wegener, Alfred: Die astronomischen Werke Alfons X., 92, Frankfurt 1998, s. 77-83).
Bibliotheca mathematica içerisinde (Leipzig) 3.F., Wiet, Gaston: Epigraphie arabe de l’exposition d’art
6/1905/129-185 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics persan du Caire, Mémoires présentés à l’Institut
and Astronomy serisi Cilt 98, s. 57-113).
d’Egypte içerisinde (Kahire) 26/1935/19 sayfa, 10
Wiedemann, Eilhard: Aufsätze zur arabischen
çizelge.
Wissenschaftsgeschichte, ed. Wolfdietrich Fischer,
Woepcke, Franz: Über ein in der Königlichen Bibliothek
Cilt 1-2, Hildesheim 1970.
zu Berlin befindliches arabisches Astrolabium,
Wiedemann, Eilhard - Theodor W. Juynboll’un ortak
Berlin 1858 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and
çalışmasıyla: Avicennas Schrift über ein von ihm
Astronomy serisi Cilt 86, s. 1-36).
ersonnenes Beobachtungsinstrument, Acta orientalia
Wolf, Rudolf: Handbuch der Astronomie, ihrer
içerisinde (Leiden) 5/1926/81-167 (Bu her iki çalış-
Geschichte und Literatur, Cilt 1, Zürih 1890
manın Tekrarbasımı: E. Wiedemann, Gesammelte
(Tekrarbasım: Hildesheim 1973).
Schriften Cilt 2, s. 1110-1203 ve Islamic Mathematics
and Astronomy serisi Cilt 92, Frankfurt 1998, s. 129- Yaḥyā ibn Ebī Manṣūr (ö. 215/800 civarında): ez-Zīel-
223). Meʾmūnī el-Mumteḥan / The Verified Astronomical
Wiedemann, Eilhard: Gesammelte Schriften zur ara- Tables for the Caliph al-Maʾmūn, Tıpkıbasım-Edition,
bisch-islamischen Wissenschaftsgeschichte, ed. Frankfurt a.M.: Institut für Geschichte der Arabisch-
Dorothea Girke ve Dieter Bischoff, 3 Cilt, Frankfurt Islamischen Wissenschaften 1986 (Series C – 28).
a.M.: Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Zinner, Ernst: Deutsche und niederländische astro-
Wissenschaften 1984 (Seri B-1, 1-3). nomische Instrumente des 11. bis 18. Jahrhunderts,
Wiedemann, Eilhard: Ein Instrument, das die Münih 1956.
Bewegung von Sonne und Mond darstellt, nach al Zinner, Ernst: Die Geschichte der Sternkunde von den
ersten Anfängen bis zur Gegenwart, Berlin 1931.
DİZİN
ŞAHIS ADLARI 211
N Robert Grosseteste 12
Roeder, Hans 36 n.
Nallino, Carlo Alfonso 3 n., 6, 8, 10, 84 n., 120
Roger Bacon 13
Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī bkz. Muḥammed b. Muḥammed
Rosen, Edward 14 n.
Naṣr, Hüseyn 157 n., 159 n.
Rosińska, Grażyna 15
Nasṭūlus bkz. Muḥammed b. Muḥammed el-Asṭurlābī
Rükneddīn b. Şerefeddīn el-Āmulī 33 n.
Necmedīn Debīrān 33
en-Neyrīzī bkz. el-Faḍl b. Ḥātim
S–Ş–Ṣ–S
Nicolaus Damascenus 12
Niebuhr, Carsten 52 Sābit b. Ḳurra b. Zehrūn el-Ḥarrānī, Ebū el-Ḥasan 6, 7, 12,
North, John D. 87 n., 168 n., 189 n., 190 n., 191 n. 13, 14
Nūreddīn el-Biṭrūcī bkz. el-Biṭrūcī Samsó, Julio 83 n., 168 n., 182 n.
es-Samuʾel b. Yaḥyā el-Maġrībī, Ebū Naṣr 148
O – Ö – ʿÖ Sandivogius, Czechelli 15
Sarma, Sreeramala R. 119 n.
Oestmann, Günther 200, 201, 201 n.
Sarton, George 175 n.
Ossipoff (astronom) 70
Sauvaire, Henri 100
Öklid 35
es-Sāvī bkz. ʿÖmer b. Sehlān
ʿÖmer b. İbrāhīm el-Ḫayyām 21
Saxl, Fritz 3, 3 n.
ʿÖmer b. Sehlān es-Sāvī, Zeyneddīn 167
Sayılı, Aydın 19, 19 n., 20 n., 21 n., 22, 28 n., 33 n., 70 n., 71
ʿÖmer el-Ḫayyām bkz. ʿÖmer b. İbrāhīm
n., 101 n.
Schier, Karl Heinz 52 n.
P da Schio, Almerico 117, 117 n.
Papa Sylvester II. bkz. Gerbert, Aurillaclı Schmalzl, Peter 137 n.
Papa Urban IV. 175 Schmidt, Fritz 26 n.
Petri, Winfried 10 Schmidt, R. 18 n.
Peurbach, Georg 15 Schöner, Johannes 176, 198, 199
Pingree, David 14 Schweigger, Solomon 35
Plato, Tivolili 11 Scotus, Michael 12
Plutarkos 8 Sédillot, Louis-Amélie 20, 120, 127, 145 n., 151 n.
Poulle, Emmanuel 83 n., 84, 101 n., 154 n., 175 n., 176, Seemann, Hugo J. 28 n., 38 n., 40 n., 41 n., 42 n., 43 n., 44 n.,
184 n., 186 n., 193 n., 194, 198, 198 n., 199, 201 n. 45 n., 47 n., 49 n., 51 n., 59, 71 n., 120, 120 n., 121, 121 n.,
Price, Derek J. de Solla 168, 171 n., 173, 173 n., 175, 175 124, 124 n., 125 n., 126, 126 n., 127, 128, 128 n., 129, 130,
n., 177, 184 n., 186 n., 189 n., 190, 190 n., 191 n., 194 n. 130 n.
Proklos 35, 175 n. es-Sehl el-Asṭurlābī en-Nīsābūrī 104
Ptoleme 4-15, 17, 19, 25, 35, 40-42, 56, 59, 79, 120, 174, Selim III., Osmanlı sultanı 99
180, 201 Sezgin, Fuat 3 n. ff. passim
Pugačenkova, G.A. 71, 71 n. es-Siczī bkz. Aḥmed b. Muḥammed
Puig, Roser 182 n. Sīdī ʿAlī Reis 158, 159, 159 n.
Sind b. ʿAlī 5, 20
R Singer, Charles 155 n.
es-Sirāc ed-Dımeşḳī 101
Rabiçag bkz. Isa(a)k İbn Sid
Smolik, Julius 71 n.
Rashed, Roshdi 134 n.
Sprenger, Alois 137
Regiomontanus, Johannes 12, 104, 146
Stautz, Burkhard 85, 101
Reich, Siegmund 155, 156
Steinschneider, Moritz 129, 129 n.
Repsold, Johann A. 25 n., 36, 36 n., 62 n., 63, 63 n., 64 n.,
Strohm, Hans 4 n.
65 n., 66, 67 n., 68
Strömgren, Bengt u. Elis 36 n.
de Rey-Pailhade, Joseph 100
eṣ-Ṣūfī bkz. ʿAbdurraḥmān b. ʿÖmer b. Muḥammed
Richard, Wallingfordlu 12, 168, 168 n.
Sulṭān b. Aʿẓam b. Bāyazīd 109
Rico y Sinobas, Manuel 83 n., 84 n., 129 n., 175 n., 181
Şah ʿAbbās II. 108
n., 183 n.
216 D İ Z İ N
Şemseddīn Muḥammed Ṣaffār bkz. Muḥammed Ṣaffār el-Vāsiṭī bkz. Ḥāmid b. ʿAlī
Şerefeddīn eṭ-Ṭūsī bkz. el-Muẓaffer Vernet, Juan 91, 168 n.
Şerefüddevle Ebū el-Fevāris Şīrdīl, Buveyhi hükümdarı Veycān b. Rustem el-Kūhī, Ebū Sehl 20
20 della Volpaia,Lorenzo 199
T–Ṭ Voorhove, P. 183 n.
Voss, W. 8 n.
Taḳiyyeddīn bkz. Muḥammed b. Maʿrūf er-Raṣṣād
Taḳiyyeddīn el-Maḳrīzī bkz. Aḥmed b. ʿAlī b.
W
ʿAbdulḳādir Wegener, Alfred 129 n., 175 n., 182 n.
Taḳiyyeddīn el-Mıṣrī bkz. Muḥammed b. Maʿrūf von der Weistritz, Philander 36
Tállgren, Oiva J. 8 n. Werner, Johannes 141, 141 n.
Tekeli, Sevim 34, 37 n., 38 n., 40 n., 41 n., 42 n., 43 n., 44 Wiedemann, Eilhard 8 n., 9 n., 21 n., 22 n., 25 n., 26 n.,
n., 45 n.,47 n., 49 n., 51 n., 53 n., 54 n., 55 n., 57 n., 58 n., 27, 27 n., 78, 145 n., 164, 164 n.
59 n., 60 n., 61 n., 157 Wiet, Gaston 107 n., 155, 156
Theon, İskenderiyeli 40, 79 Wilber, Donald 71 n.
Thorndike, Lynn 154 n. Wilhelm Anglicus 12
Timur Leng 69 Williams, Trevor J. 155 n.
Toomer, Gerald J. 14 n., 174 n., 175 n., 176, 187 n. Wilson, R. M. 173 n.
Turner, Anthony J. 161 n., 177 Wjatkin 69
eṭ-Ṭūsī bkz. Muḥammed b. Muḥammed eṭ-Ṭūsī Woepcke, Franz 80 n., 95 n.
eṭ-Ṭūsī bkz. el-Muẓaffer b. Muḥammed b. el-Muẓaffer Wolf, Rudolf 6, 6 n., 146, 174
Tycho Brahe bkz. Brahe
Y
U – ʿU – Ü Yaḥyā b. Ebū Manṣūr 5, 20
Uluğ Bey Muḥammed Ṭaraġāy b. Şāhruḫ 7, 69, 69 n., 70 Yaḥyā b. Ḫālid el-Bermekī 5
n., 71 n., 72 Yaḥyā b. Muḥammed b. Ebū eş-Şükr el-Maġribī
Urban IV. bkz. Papa Muḥyiddīn 33
el-ʿUrḍī bkz. Müʾeyyededdīn el-ʿUrḍī Yaʿḳūb b. İsḥāḳ b. eṣ-Ṣabbāḥ el-Kindī, Ebū Yūsuf 13
Usener, Hermann Carl 14 el- Yaʿḳūbī bkz. Aḥmed b. Ebū Yaʿḳūb İsḥāḳ b. Caʿfer
Ümeyye b. ʿAbdulʿzīz el-Endülüsī, Ebū eṣ-Ṣalt 174, 175,
176, 185, 186 Z
V ez-Zerḳālī bkz. İbrāhīm b. Yaḥyā
Vardjavand, Parviz 29, 29 n. Zinner, Ernst 19, 154 n.
ŞAHIS ADLARI 217
B D
Babil 19 daffe (usturlapta nişangâh)80
Bağdat 6, 19, 20, 21, 22, 24, 28, 33, 86, 90, 108, 157 dāʾiret ed-destūr (destūr kadranı) 142
Barselona 116, 169 dāʾiret muʿaddil en-nehār 157, 161
Basra 157 dāʾiret muʿaddil, (Torquetum), Sīdī ʿAlī Reʾīs 158
Belḫ 108 dāʾiret muʿaddil, Şam Milli Müzesi 159
Benaki Müzesi, Atina 119 dāʾiret muʿaddil, ʿİzzeddīn el-Vefāʾī’nin 157
Benares 72, 75 dāʾiret muʿaddil, Kandilli Rasathanesi 160
Berlin 95, 177 Dakshiṇovṛitti Yantra (bir duvar üzerinde bulunan çifte
Bern 93 kadran) Jaipur ve Delhi Rasathanesi’nde 75, 77
Bibliothèque Nationale, Paris 18, 89 Delhi 24, 72-76 passim
Bizans 11 Denia 185
Bizans aracılığı, Arap bilimlerinin 14 Deniz Müzesi, İstanbul 101
Boşluk mevcut değildir (İbn el-Heysem) 10 Denizcilik bilimi, Hint Okyanusu 41
British Museum, Londra 106 Destūr kadranı (dāʾiret ed-destūr) 142
Brüksel 107, 199 Deyr el-Murrān (manastır) 20
Buḫāra 90 Digamśa Yantra (azimutları bulmaya yarayan alet) 75
Burçlar kuşağı / burç sembolleri 3, 4, 74 Diokletian dönemi 4
Burgerbibliothek, Bern 93 Dişli çark mekaniği, Johannes Schöner’in ekvatoryu-
Bursa 152 munda 199
Büst (Güney Afganistan) 4 Dişli çark usturlabı bkz. mekanik takvim
Dolay kutupsal yıldızlar 5, 41
C–Ç Dönence
Dresden 23, 33, 52
Cadens = «konan» (Kartal) 111
Duvar kadranı (labina), İslam dünyasında 67
Cambridge 107
Duvar kadranı (quadrans muralis), Tycho Brahe’nin 36,
Camera obscura 13
67
Cāmiʿ el-Fīla («Fil Camisi»), Kahire 22
Duvar kadranı, İstanbul Rasathanesi’nde 54, 75
Chartres 11
Duvar kadranı, Merāġa Rasathanesi’nde 29, 38, 45
Chicago 140
Dünya sistemi, el-Biṭrūcī’nin 12, 13
Christie’s, Londra 160
Dünya tasavvuru, Endülüslü filozofların (6./12. yüzyıl)
Cisimsel küresel katman, gezegenlerin (Ptoleme’de) 9,
10
13
Dünya yarıçapı 5, 6
Çemberli küre (zāt el-ḥalaḳ) 120
Çemberli küre, İstanbul Rasathanesi’nde 53, 63
Çemberli küre, Kahire Rasathanesi’nde 22
E
Çemberli küre, Merāġa Rasathanesi’nde 29, 39, 40, 63 ed-dāʾire el-Hindiyye (Hint Dairesi) 145, 146
Çemberli küre, Ptoleme’nin 63 Edirne 109
Çemberli küre, Tycho Brahe’nin 63 Ekinoksal güneş saati, Jaipur Rasathanesi’nde 74
Çift bacaklı alet (el-āle zāt eş-şuʿbeteyn), İstanbul Ekinoksal çember, Merāġa Rasathanesi’nde 29, 42, 60
Rasathanesi’nde 56, 57, 61 Ekliptik Aleti bkz.
Çift bacaklı alet (el-āle zāt eş-şuʿbeteyn), Müʾeyyededīn Ekliptik düzlemi yönünde göreceli gezegen yörüngesi
el-ʿUrḍī’nin 33, 45 variyasyonları (Ebū Caʿfer el-Ḫāzin) 9
Çift kadranlı alet (el-āle zāt er-rubʿayn), Müʾeyyededīn Ekliptik eğimi 7, 25, 36
el-ʿUrḍī’nin (Merāġa Rasathanesi) 33, 44, 68 Ekliptik çember 40
Çifte kadran, Avrupa tarzı (15. yüzyıl) 140 Ekliptik, ekliptik eğim 7, 21, 25, 36, 38, 41, 101
Çubuk usturlabı (asṭurlāb ḫaṭṭī), Şerefeddīn eṭ-Ṭūsī’nin Eksantriklik/Merkezilik 7, 9, 10, 11, 13, 180
84, 85, 134 Ekuant 10
Ekvator halkası, İskenderiye 19
KAVRAMLAR VE YER ADLARI 219
Kritik, Cābir b. Eflaḥ’ın Ptoleme’ye Mekanik-astronomik takvim (ḥuḳḳ el-ḳamer, «Ay kutu-
Kudüs 14 su»), el-Bīrūnī’nin 164, 165
kuffe (usturlapta) 80 Mekanik-astronomik takvim, Muḥammed b. Ebū Bekr
el-Ḳulzum (eski Mısır liman kenti, günümüzde Süveyş) el-İṣfehānī’nin 168, 169
90, 95 Mekke 90, 95, 109
kura tedūru bi-zātihā bi-ḥareket mütesāviye li-ḥareket el- Merāġa 14, 15, 23, 24, 28, 32
felek (kendi çevresinde simetrik hareketle dönen küre), Meridyen derecesi 5, 6
Muḥammed b. Aḥmed el-Ḫāzimī’nin 172 Meridyen yükseklikleri 77
Ḳuṣayr ʿAmra 3, 4 Merkez Hindistan 157
ḳuṭb (usturlap «eksen»i) 80 Merkür, Taḳiyyeddīn’de 55
Kutup yüksekliğini belirleme 5, 41 Merkür boylamı 179
Kuveyt 86, 90 Merkür modeli, Ebū eṣ-Ṣalt’ın 174
Küreler teorisi, Ptoleme’nin 9 Merkür modeli, İbn eş-Şāṭir’in 10, 15
Küresel sinüs teoremi 13 Merkür modeli, Kopernik’in 15
Küresel (planisferik) usturlap 80, 84, 85, 88, 134 Merkür modeli, Novaralı Campanus’un 174
Küresel usturlap 84, 120-133 Merkür modeli, ez-Zerḳālī’nin 174, 182
Küresel usturlap, Arap-İslam tarzı (1070/1660) 133 el-Mescid el-Cuyūşī (Kahire) 22
Küresel usturlap, Arap-İslam tarzı (885/1480) 130, 131,
Meteoroskop 140; ayrıca bkz. şekkāziyye
132
Meteoroskop, Peter Apian’ın 141
Küresel usturlap, el-Bīrūnī’nin 120, 125, 126
Metropolitan Museum of Art, New York 105
Küresel usturlap, Libros des saber de astronomía (13.
Mısır (Kahire) 157
yüzyıl) 120
miḥver (usturlabın ekseni) 80
Küresel usturlap, el-Marrākuşī’nin 120, 127, 128
Miśra Yantra («karma alet»), Delhi Rasathanesi’nde 77
Küresel usturlap, en-Neyrīzī’nin 120, 123, 124
mīzāc el-asṭurlāb (karma usturlap) 80
kürsī (küresel usturlapta) 123, 124
Moğol İmparatorluğu 72
muʿaddil en-nehār (ekvator saati) 1061/1651 yılında
L
Sultan IV. Mehmet için imal edilen 160
labina bkz. duvar kadranı muʿaddile (usturlapta balans dişli çarkı) 167
levḥ el-ittiṣālāt («kavuşum levhası», gezegenlerin burçlar muḳanṭara 79, 152
kuşağındaki yaklaşmalarını hesaplayan makine), el- Murcia 116
Kāşī’nin 173, 175, 192, 196, 197 Musées d’art et d’histoire, Brüksel 199
libne (usturlapta nişangâh) 80 musellesāt (astrolojik üçlükler anlamında) 105
Linton koleksiyonu 113 Museo di Storia della Scienza, Floransa 94
Londra 106, 111, 131, 156, 160 Museum für Indische Kunst, Berlin 177
Louvain 14 Museum of the History of Science, Oxford 103, 108, 114,
131, 168
M Mühendishane, İstanbul 99
Madura 72 «Mükemmel Alet» (el-āle el-kāmile), Müʾeyyededīn el-
Mars modeli 174 ʿUrḍī’nin 33, 50, 51, 56
Marsilya 12 Münih 177
Masa güneş saati, teşhir modeli 162, 163 N
Matematik-fizik salonu, Dresden’de 52
Narivalaya Yantra (silindir bir duvar, güneş saati olarak),
Mathura (Muttra) 24
Jaipur’da 75
maṭraḥ eş-şuʿāʿ 90
Naturwissenschaftlich-tecnische Sammlung, Kassel 97
mebsūṭ ve menkūs çizgileri, kadranda 138, 143
Nişabur 21, 24
mecrā (küresel usturlapta bir tür yükseklik kadranı) 123
Nişangâh cetveli, Merāġa’dan bkz. «Mükemmel Alet»
Medine 95
Nürnberg 96, 104
Mekanik takvim (dişli çark usturlabı), Fransız-Gotik
168, 170
222 D İ Z İ N
R S – Ş –Ṣ
Raḳḳa 6 Somut küreler 13
Rām Yantra (silindir usturlap), Delhi 77 Sabit yıldız küresi 5
Rām Yantra (silindir usturlap), Jaipur 75 Sabit yıldızlar 4, 7, 8
raṣad («gözlem») 22 Sabit yıldızlar astronomisi 7, 8, 17
raṣad cedīd (Taḳiyyeddīn) 34 Sabit yıldızlar kataloğu 7
Raṣad Dāġī (gözlem dağı) 29 Sabit yıldızların parlaklık ölçekleri 17
er-raṣad el-Meʾmūnī el-muṣaḥḥaḥ 22 Sabit yılızların belirlenmesi 5
KAVRAMLAR VE YER ADLARI 223
U V
Ujain, Ujjain 24, 72, 75 Valdagno, Vicenza (Veneto)’da 117
umm («Ana», usturlabın ana parçası) 80 Valencia 97
Unnatāṁśa Yantra (dereceli pirinç halka), Jaipur’da 75 Varanesi 24, 72
Uranienburg (Hven Adası’nda) 36 vech (usturlapta ana’nın iç yüzü) 80
Urmiye Gölü 28 Venüs, Taḳiyyeddīn’de 55, 61
ʿurve (usturlapta kulp) 80
Usturlap / Usturlaplar 79-135 Y
Usturlap, 1570 civarında Gualterus Arsenius’un atölye-
Yaklaşma (approximation) yöntemi, Yaḥyā b. Ebī
sinde imal edilen 113
Usturlap, ʿAbdulkerīm el-Mıṣrī’nin 103 Manṣūr’un tutulmaları belirlemede kullandığı 5
Usturlap, Aḥmed b. Ḫalef’in 89 Yaklaşmaları hesaplayan makine, el-Kāşī’nin 196; ayrıca
Usturlap, Aḥmed b. Muḥammed en-Naḳḳāş’ın 96 bkz. levḥ el-ittiṣālāt
Usturlap, Arap tarzı (7./13. yüzyıl, orijinali British Yakup Sopası 13, 26, 41
Museum’da) 106 Yantra-Mantra bkz. Rasathane, Delhi
Usturlap, Avrupa tarzı (1500 yılı civarı) 112 Yerberi (Perigäum) 179
Usturlap, Barcelona’lı Lupitus’un 92, 93 Yermerkezli sistem 14
Usturlap, E. Habermel’in (1600 yılı civarı) 114 Yeryüzü küresi, İstanbul Rasathanesi’nde 35
Usturlap, el-Ḫucendī’nin 90 Yeryüzü küresi, Meʾmūn coğrafyacılarına göre 16
Usturlap, el-Melik el-Eşref’in, Resuliler sultanı 105 Yeryüzünün dönmesi 8, 9, 16
Usturlap, Ḥāmid b. ʿAlī el-Vāsiṭī’nin 88 Yeryüzünün küreselliği 8
Usturlap, İbrāhīm b. Saʿīd es-Sehlī’nin 97 Yezd 24
Usturlap, İran Şahı II. ʿAbbās için 1057/1647 yılında Yıldız atlası 18
yapılan 108 Yıldız yüksekliklerini belirleme 39, 44, 66, 154, 166, 167
Usturlap, İran tarzı (Iṣfahān ? 1118/1706) 110 Yıldız yüksekliklerini dakikalarla ölçebilen alet (āle
Usturlap, İspanyol-Gotik (14. yüzyıl) 111 yūṣal bihā ilā maʿrifet irtifāʿ el-kevākib bi-daḳāʾiḳ),
Usturlap, İstanbul Deniz Müzesi’nde (1000/1600 yılın- Zeyneddīn ʿÖmer b. Sehlān es-Sāvī’nin 166, 167
dan önce) 101, 102 Yıldızlar arasındaki mesafeleri ölçmeye yarayan alet (āle
Usturlap, Katalan (10. yüzyıl) 91 müşebbehe bi-el-manāṭik), İstanbul Rasathanesi’nde
Usturlap, kayık ve gemi formunda (el-asṭurlāb ez- 35, 36, 61, 64
zevraḳī) 9, 16, 82 ymaginatio modernorum (İbn Heysem’de sabit küreler
Usturlap, Muḥammed b. eṣ-Ṣaffār’ın 95 sunumunun Bernardus de Virduno tarafından nitele-
Usturlap, Muḥammed b. Futūḥ el-Ḫamāʾirī’nin (1216 nişi) 13
yılından) 98, 99 Yükseklikleri ve azimutları ölçmeye yarayan alet, Tycho
Usturlap, Muḥammed b. Futūḥ el-Ḫamāʾirī’nin (1228 Brahe’nin 62
yılından) 100 Yükseklik ölçüm aleti, Ebū Naṣr el-Maġrībī 148-150
Usturlap, Muḥammed Muḳīm el-Yezdī’nin 108
Usturlap, Nasṭūlus’un (927 yılından) 86 Z–Z –Z
Usturlap, Nasṭūlus’un 87
Usturlap, Osmanlı (1680 yılından) 109 ẓahr (usturlapta ana’nın/ana parçanın «arka yüzü») 80
Usturlap, öğretim amaçlı 115 zāt el-ḥalaḳ (halkalı küre) 120
Usturlap, Papa II. Sylvester (Aurillaclı Gerbert)’a nispet zāt es-suḳbeteyn bkz. paralaks cetveli
edilen 89, 94 ez-Zerḳālī’nin Avrupalı astronomlara etkisi 12
Usturlap, Şemseddīn Muḥammed eṣ-Ṣaffār’ın 107 zīc kitapları (astronomik çizelgeler) 4, 5, 12, 33
Usturlap eserleri, Arapça’dan uyarlama 11 zīc eṣ-ṣafāʾiḥ (ekvatoryum), Ebū Caʿfer el-Ḫāzin’in 175,
Utrecht 161 177-180
Utrecht Üniversite Müzesi 161 Zodyak kadranı, Şah ʿAbbās için yapılan usturlabın arka
Üçgenli alet (el-āle zāt el-müselles), ʿAbdurraḥmān el- yüzünde 108
Ḫāzinī’nin 147
KİTAP ADLARI 225
B K–Ḳ
Bred & mylk for childeren (Chaucer) 189 el-Ḳānūn el-Mesʿūdī (el-Bīrūnī) 20
R. fī Keyfiyet el-Raṣad ve-mā Yuḥtācu ilā ʿİlmihī (el-
C ʿUrḍī) 38, 39, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 49, 50, 51
χαρπός (Kitāb es-Semera), pseudo-Ptoleme 4
Cāmiʿ el-Mebādiʾ ve-l-Ġāyāt (el-Marrākuşī) 120, 127,
Keşf ʿAvār el-Müneccimīn ve-Ġalaṭihim fī Ekser el-Aʿmāl
134, 151
ve-l-Aḥkām (es-Samuʾel b. Yaḥyā el-Maġrībī) 148
Compendium sphaœrœ (Robert Grosseteste) 12
L
D
Liber de astrologia (Barselonalı Lupitus) 11
R. Dāʾiret Muʿaddil (ʿİzzeddīn ʿAbdulʿazīz b. Muḥammed
Libros del saber de astronomía (X. Alfons’un emriyle) 7,
el-Vefāʾī) 157
83, 84, 118, 122, 129, 130, 175, 181, 183, 184, 187
De cælo (Aristoteles) 12
De mensura astrolabii (10. yüzyıl) 11 M
De universo (Guillaume d’Auvergne) 12
De utilitatibus astrolabii (Gerbert) 11 Maṭlaʿ-i Saʿdeyn ve-Mecmaʿ-i Baḥreyn (ʿAbdurrezzāk
es-Semerḳandī) 69
Demonstrationes Campani super theoricas (Novaralı
Metaphysik (Aristoteles) 12
Campanus) 13
K. el-Mevāʿiẓ ve-el-İʿtibār bi-Zikr el-Ḫiṭaṭ ve-el-Āsār
E
(el-Maḳrīzī) 21, 22
The equatorie planetis (Chaucer’e nispet edilen) 173 Miftāḥ el-Ḥisāb (el-Kāşī) 192 n.
226 D İ Z İ N
Mirʾāt-i Kāʾināt min Ālāt-i İrtifāʿ (Sīdī ʿAlī Reʾīs) 158, K. fī Sükūn el-Arḍ ev Ḥareketihā (el-Bīrūnī) 9
159 K. Ṣuver el-Kevākib es-Sābite (ʿAbdurraḥmān eṣ-Ṣūfī) 7
el-Mufaṣṣal fī el-ʿAmel bi-Nıṣf Dāʾiret el-Muʿaddil
(ʿİzzeddīn el-Vefāʾī) 157
T–Ṭ
Muḫtaṣar fī Ṣanʿat Baʿḍ el-Ālāt er-Raṣadiyye ve-el-
ʿAmal bihā (el-Ḫucendī) 151, 152, 153 Tefsīr Kitāb es-Semāʾ ve-l-ʿĀlem (İbn Rüşd) 12
Tefsīr mā baʿd eṭ-Ṭabīʿa (İbn Rüşd) 12
N Taḥdīd Nihāyāt el-Emākin (el-Bīrūnī) 4, 20, 147
Tansūḳnāme-i Īlḫānī der Funūn-i ʿUlūm-i Ḫitāʾī
Ein newe Reysbeschreibung auß Teuschland nach
(Reşīdeddīn Faḍlallāh) 33
Constantinopel und Jerusalem (Salomon Schweigger)
Taʾrīḫ el-Ḥukemāʾ (İbn el-Qıfṭī) 17 n., 20 n., 21 n.
35
Tetimmet Ṣivān el-Ḥikme (el-Beyhaḳī) 21 n., 167 n.
Nüzhet el-Ḥadāʾiḳ (Ġıyāseddīn el-Kāşī) 173, 192, 196
et-Taṭrīq ila stiʿmāl Funūn el-Asṭurlābāt (el-Bīrūnī) 9
Theorica planetarum (Novaralı Campanus) 174, 175,
O 187
Opera mathematica (Schöner) 198, 199 Theorica planetarum (Cremonalı Gerhard) 15
Opuscula (Robert Grosseteste) 12 Theoricœ novœ planetarum (Peurbachlı Georg) 15
Organum uranicum (Sebastian Münster) 200, 201 Toledo Çizelgeleri (ez-Zerḳālī) 12
Tractatus de inchoatione formarum (Robert Grosseteste)
P 12
Türkisches Tagebuch (Stephan Gerlach) 35
περί κόσμου (Kitāb el-ʿālem), pseudo-Aristoteles 4, 8
Turcogrœcia (Martin Crusius)
Placita philosophorum (Plutarkos) 8
πρόχειροι κανόνες (Ptoleme) 5
W
Q Writings (Wallingfordlu Richard) 168
Quæstiones, Michael Scotus’un Nicolaus Damascenus
adı altından tedavüle sürdüğü eser 12
Y
ύποτύπωσις ϖν άστρονομικϖν ύποϑέσεων (Proclus
R Diadochus) 175 n.
Riyāḍ el-Muḫtār, Mirʾāt el-Miḳyās ve-l-Edvār maʿa
Mecmūʿat el-Eşkāl (Ġāzī Aḥmed Muḫtār Paşa) 99
Z
Zīc (yaklaşık 100/719) 4
S–Ş–Ṣ–S Zīc, «Astronomi El Kitabı» (el-Battānī) 11
Zīc, «Astronomi El Kitabı» (el-Ferġānī) 11
R. eṣ-Ṣafīḥa el-Cāmiʿa (el-Hüseyn b. Bāsūh) 84
Zīc (Ḥabeş) 20
R. der Şerḥ-i Ālāt-i Raṣad (Ğıyāseddīn el-Kāşī) 71
Zīc (el-Ḫārizmī) 11
Scripta Marsiliensis super Canones Archazelis (William
ez-Zīc el-İlḫānī (Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī) 33
Anglicus) 12
K. ez-Zīc el-Kebīr el-Ḥakīmī (İbn Yūnus) 78, 88 n.
K. es-Semera bkz. χαρπός
ez-Zīc el-Meʾmūnī el-Mumtaḥan (Yaḥyā b. Ebī Manṣūr)
Sententiæ astrolabii (Barselona Lupitus) 92
5
Siddhanta (Brahmagupta) 5
Zīc-i Cāmiʿ-i Saʿīdī (el-Āmulī) 33 n.
R. fī Ṣifat Āle Yūṣal bihā ilā Maʿrifet İrtifāʿ el-Kevākib
Zīc-i Ṣafāʾiḥ (Ebū Caʿfer el-Ḫāzin) 175, 177, 179, 180
bi-Daḳāʾiḳ (Zeyneddīn ʿÖmer b. Sehlān es-Sāvī) 167
Ṣifat ʿAmel Ṣafīḥa Cāmiaʿa Teḳūmu bihā Cemīʿ el-
Kevākib (Ebū eṣ-Ṣalt Ümeyye) 185
Subtilissimæ quæstiones in Libros de cælo et mundo
(Sachsenli Albert) 13
İslam’da Bilim ve
Teknik
Cilt III
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KÜLTÜR A.Ş. YAYINLARI
Fulya Mahallesi, Mevlüt Pehlivan Sokak, No: 23, 80280 Gayrettepe / İSTANBUL
Tel: 0212 317 77 00, Faks: 0212 274 58 40, kultursan@kultursanat.org - www.kultursanat.org
‹slam'da Bilim ve
Teknik
Fuat Sezgin
‹kinci Bas›m
Nisan 2008
Yay›n Dan›şman›
Prof. Dr. ‹skender Pala
Yay›n Koordinatörü
Hasan Iş›k
Çeviri
Abdurrahman Aliy, Eckhard Neubauer
Yay›na Haz›rlayan
Hayri Kaplan, Abdurrahman Aliy
2) Coğrafya
3) Denizcilik 4) Saatler
5) Geometri 6) Optik
Fuat Sezgin
Eckhard Neubauer’in Katkısıyla
TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ, İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
ORTAK ÇALIŞMASIDIR.
İçindekiler
Giriş ................................................................................................................. 3
Avrupalı Haritaların Arap Kökeni ................................................................ 9
Yerküreleri ve Dünya Haritaları ................................................................. 21
Modeller ........................................................................................................ 30
3. Bölüm: Denizcilik.....................................................................................33
Giriş ............................................................................................................... 35
Denizcilik Aletleri ........................................................................................ 45
Gemi Modelleri vs ....................................................................................... 54
Pusulalar ........................................................................................................ 57
Bölüm 2
Coğrafya
2 CO Ğ R A FY A
GİRİŞ
Orta Arabistan Arapları, İslam’dan önce diğer düzenleme işi, artık haritalara bağımlıydı. Bu
ülkelerle olan ilişkileri, yakın komşuları olan haritalar bizde gerçekten basma kalıp etki bırak-
İran, Bizans, Mısır ve Habeşistan ile sınırlı iken maktaydı, anlamları ve önemleri herşeyden önce
hicretin (Peygamber Muhammed’in Mekke’den kendilerine eşlik eden yolculuk rehber kitaplarıy-
Medine’ye 622 yılında gerçekleşen göçü) ilk yüz- la beraber kullanılışlarına bağlıydı. Bu tür kartog-
yılının ilk yarısında eski dünyanın büyük bir bölü- rafik tasvirlerin muhtemelen Sasani İran’ın İslam
müne egemen konuma geldiler. Hakimiyetlerinin öncesi coğrafya geleneğine bağlı bulunuyor1.
sınırları daha yeni takvimin (hicretin) ilk yüzyılı- Doğa filozofu ve coğrafyacı Ebū Zeyd el-Belḫī
nın sonlarına doğru, yani m.s. 8. yüzyılın ilk yir- (ö. 322/934) bu coğrafya ekolünün kurucusu
mili yıllarında, Pireneler’e ulaşmıştı. Bu gelişim olarak görülür. 4./10. yüzyıl içerisinde ardılları
çerçevesinde, haliyle fethedilen ülkelerin topog- olan Aḥmed b. Muḥammed el-Ceyhānī, İbrāhīm
rafisini, geleneklerini, dinlerini, ekonomilerini, b. Muḥammed el-İṣṭaḫrī, Muḥammed b. ʿAlī İbn
tekniklerini ve tarihlerini tanımaları kaçınılmaz Ḥavḳal ve Muḥammed b. Aḥmed el-Maḳdisī (el-
bir şeydi. Bu yolda ortaya çıkan ilk yazınsal Muḳaddisī) coğrafya yazının bu kolunu şaşılacak
ürünler, belirli bir ülkenin veya ülkelerin fetḥ’i parlak bir döneme taşımışlardır. Onların en genç
(fethedilmesi) veya futūḥ’u (çoğ. fethedilmeleri) temsilcisi olan el-Maḳdisī (el-Muḳaddisī)’yi, coğ-
başlığını taşımaktaydı. Bu tür eserlerin ilk yazar- rafya kitabının günümüze ulaşan iki yazmasın-
ları, anlaşılabileceği gibi Akdeniz bölgesinden dan birisini Hindistan’da bulmuş olan arabist
ihtida etmiş bilginlerdi. Alois Sprenger2 «yaşamış en büyük coğrafyacı»
Eski Arap şiirlerindeki topografik tasvirlere daya- olarak niteliyordu. «O denli çok seyahat eden
narak, daha 2./8. yüzyılın ilk yarısında filolog- ve keskin gözlemlerde bulunan, aynı zamanda
lar çevresinde Arabistan’ın topografik verilerini topladığı malzemeyi o denli planlı işleyen bir
toplamaya yönelik hummalı bir çaba başlamıştı. kimse belki de hiç var olmamıştır» diyordu.
Bundan gelişen ve yüzyıllar boyunca devamlı Adı geçen şahıslardan ilk üçünün, Ebū Zeyd el-
olarak artan yazın ürünleri 6./12. yüzyılda çok Belḫī, el-Ceyhānī, el-İṣṭaḫrī, eserleri sayesinde
ciltli anıtsal bir coğrafya sözlüğünün doğuşuna İran ve Orta Asya hakkındaki coğrafi bilgiler
götürmüştür. önemli bir gelişim göstermiştir. Daha genç olan
2./8. yüzyıldan 3./9. yüzyıla geçiş döneminde iki coğrafyacı Suriyeli İbn Ḥavḳal ve Filistinli
beşeri coğrafya ve tarihsel coğrafya alanında el-Maḳdisī’nin eserlerinde ise Sicilya, İspanya,
Arap-İslam coğrafya yazınının özgün bir türü Kuzey ve Kuzeydoğu Afrika hakkındaki coğrafi
kendini gösterdi. Doğuşu ve erken dönem gelişi- bilgilerde, özellikle birçok seyahatte kendi yap-
minde bu ekol bağımsızdı ve yüzlerce yıl boyun- tıkları gözlem ve keşifler temelinde kazanmış
ca, 3./9. yüzyılın ilk çeyreğinde, Ptoleme (m.s. oldukları olağan üstü ilerleme görülür.
180 civarı) coğrafyasının ve Marinos (m.s. 130 Modern Arap coğrafya tarihi üzerindeki son
civarı)’un dünya haritasının bilinir olmasından dönem araştırmaları, İbn Ḥavḳal’ın öne çıkan
sonra Arap-İslam kültür çevresinde doğmuş olan özelliğinin, bütün kitabında mekansal bağlamlar-
matematiksel coğrafyadan bağımsız olarak kendi la zamansal süreçlerin kendisine özgü bir biçim
yolunda gitti.
Zamanla sıkı bir betimleyici karakter kazanan
1 Sezgin, Fuat: Geschichte des arabischen Schrifttums,
beşeri coğrafya en azından ülkelerin kartografik
Cilt 10, s. 130.
tasviri bağlamında, 4./10. yüzyıldan itibaren yeni 2 Die Post- und Reiserouten des Orients, Leipzig 1864
karakteristik özelliklere kavuştu. Materyalleri (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 112), Önsöz
s. 18; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 346.
4 CO Ğ R A FY A
ile tanınan Norman Kralı II. Roger eş-Şerīf el- olduğu8 yönündeki bilgiyi müstensihin yanılgısı
İdrīsī’yi, Nüzhet el-Müştāḳ’ın yazarını, Kuzey olarak açıklamaktaydı9. Ben, el-İdrīsī’nin parça-
Afrika’dan yanına getirtmiş» ve onu bir dünya haritaları ile bir kitabına dayanılarak ve günü-
haritası yapmakla görevlendirmişti. el-İdrīsī müze ulaşmış, oldukça bozulmuş yuvarlak harita
bunun için zorunlu olan metali talep etmiş ve da göz önünde bulundurularak orijinale daha
Kral yeterince gümüşü kullanımına sunmuştu5. yakın, belki de gümüş bir levha üzerine işlenecek
el-İdrīsī’nin Sicilya’da, muhtemelen 1138’den bir dünya haritasını yeniden yapma girişimi için
1161 yılına kadar, yani II. Roger’ın ölümünden koşulların (Miller’in ön çalışmaları da bunlara
sonrasına kadar devam eden uzun süreli ikameti dahildir) bugün daha elverişli olduğuna inanıyo-
en az dört meyve vermiştir: 1. Gümüş üzerine rum.
hâkkedilmiş yuvarlak bir dünya haritası, 2. 70 İdrīsī-haritalarının kaynağı ve onun kartografya
seksiyona bölünmüş bir dünya haritası, 3. Kitāb tarihindeki yerine ilişkin sorular günümüz çalış-
Nüzhet el-Müştāḳ fī İḫtirāḳ el-Afāḳ, 4. Kitāb malarında çok farklı şekilde yorumlanıp yanıt-
Üns el-Mühec ve-Ravḍ el-Ferec adlı kitapla- lanmıştır. Bu girişin dar çerçevesinde sadece
rı. Yuvarlak gümüş levha, Tabula Rogeriana, Mathematische Geographie und Kartographie
Roger’ın ölümünden altı yıl sonra, 1160 yılında, im Islam und ihr Fortleben im Abendland isim-
ardılı I. Wilhelm dönemindeki bir isyan sırasında li çalışmam esnasında ulaştığım bazı bulgulara
isyancılar tarafından parçalanarak bölüşülmüş- kısaca değineceğim.
tür6. Bizzat el-İdrīsī’nin7 söylediği gibi, bu hari- Meʾmūn coğrafyacılarının (yaklaşık 215/830)
ta daire şeklindeydi. Harita, bazı bozukluklara yuvarlak dünya haritasının keşfedilmesinden
uğramış bile olsa birçok yazmada korunmuş ve sonra, el-İdrīsī’nin Palermo’da yaptığı haritanın
günümüze ulaşmıştır. esas itibariyle bu haritaya dayandığı kolayca tes-
el-İdrīsī’nin dünya haritasının, parçaharitalarının pit edilebilir. Ancak model aldığı haritanın dere-
ve coğrafya kitabının önemi hakkında günümüz ce ağını, yanlışlıkla eş uzaklıklı olarak çekilmiş
çalışmalarında oldukça farklı hükümlere varıl- yedi iklim çizgisiyle değiştirmiştir. İdrīsī-harita-
mıştır. Herşeyden önce sadece çok az sayıdaki sında öncüsüne nispetle görülebilir ilerlemeler-
İdrīsī araştırmacısı onun yuvarlak dünya harita- den birisi Akdeniz’in oldukça tashih edilmiş şekli
sından bilgi edinmiş ve bunu verdiği hükümlerde ve Avrupa’nın daha iyi bir topografisidir. Bana
göz önünde bulundurmuştur. Genellikle dikkat- daha da önemli görünen, el-İdrīsī’nin Asya’nın
lerini Konrad Miller’in 1928’lerde 70 parçaharita bir çok bölümü için yeni bir görüntü ve yeni bir
temel alınarak yeniden oluşturulmuş, üzerinde topografi sunmasıdır. Ancak Meʾmūn coğraf-
meskun dünyanın kuzeyinin ekvator bölgelesiyle yacılarının dünya haritasının keşfedilmesinden
aynı uzunlukta gösterildiği dikdörtgen dünya ve bu haritanın el-İdrīsī’nin ana kaynağı oldu-
haritasına yöneltmişlerdir. el-İdrīsī’nin haritala- ğunun tespit edilmesinden sonra bu yeni öge
rının yayınlanması ve kitabının ilgili bölümlerinin saptanabiliyor. Meʾmūn coğrafyacıları evvela,
çevrilmesindeki yararlı çabaları için Miller’e ne Ptoleme’nin birbirine bağlı tüm bir kıta tasav-
kadar teşekkür etsek azdır. Maalesef Miller, el- vuruna karşı, meskun dünyanın en uzak kuzey
İdrīsī tarafından yapılmış haritanın yuvarlak değil doğusunu, bu kısmı sınırlandıran, aşılabilir kuşa-
dikdörtgen olduğu gibi yanlış bir kanıya varmıştı. tıcı bir okyanusun varlığına ilişkin tasavurlarıyla
Daha sonra el-İdrīsī’nin kitabının yazmasındaki, tashih etmişlerdi. el-İdrīsī’nin dünya haritasın-
bu haritanın bir daire (dāʾire) biçimine sahip da daha sonra Asya’nın kuzey doğusu önemli
ölçüde küçültülmüş, yuvarlaklaştırılmış ve bir mesidir. Bu kitaptan bazı alıntılar büyük bir şans
semer biçimi almıştır. İdrīsī-haritasının dikkat eseri olarak günümüze ulaşmıştır13. Bu nedenle,
çeken farkı sadece konfigürasyonla sınırlı değil- böylesine erken bir dönemden Arap-İslam bilgin-
dir, ayrıca hidro-coğrafik içeriğin genişletilmesi lerin seyahatnamelerini duyduğumuzda şaşırma-
ve orografik (dağlarla ilgili) karakterlerin farklı malıyız. Çin’e kara yoluyla yapılmış bir seyahatin
bir sunumuyla özel bir önem kazanmaktadır. sunumu konusunda kendisinden bilgi edindiğimiz
Bu haritada Meʾmūn haritasında bulunmayan en eski seyyah Temīm b. Baḥr el-Muṭṭavviʿī’dir.
bir dizi iç deniz ve ırmak bulunmaktadır. Ancak Seyahatnamesinin günümüze ulaşan bölümleri,
bir kaç yıl önce şu soru ortaya atıldı: Kuzey ve bu seyahati 206/821 ve 209/824 yılları arasında
Kuzeydoğu Asyanın bu değiştirilmiş konfigüras- tarihlendirmeyi olanaklı kılmaktadır14.
yonu ve Orta Asya’nın yeniden şekillendirilme- 3./9. yüzyılın ilk yarısından, batı Orta Asya’ya,
si nereden kaynaklanmaktadır? Bütün bunlar Hidistan’a ve Bizans’a seyahat eden Arap sey-
büyük bir ihtimalle, el-İdrīsī’nin kitabının ön yahların, burada ele alamayacağımız bazı rivayet-
sözünde bahsetmekte olduğu şimdiye dek dikka- leri malumumuzdur. Arabistler, Hārūn b. Yaḥyā
te alınmamış Kīmāk-Türkçe bir kaynağa dayan- (300/912)’nın İstanbul’a ve Roma’ya15 yaptığı
maktadır10. seyahat ve ayrıca, İbrāhīm b. Yaʿḳūb (350/961
İdrīsī haritasının Avrupa’da doğmuş olan harita- civarı)’un Slavlar16 hakkındaki ve Aḥmed b. İbn
larda bıraktığı derin izleri, 7./13. yüzyıldan 8./14. Faḍlān (4./10. yüzyılın ilk yarısı)’ın da Hazar
yüzyıla geçiş aralığından itibaren izleyebiliriz. Denizi’nin kuzeyinde bulunan Bulgarlar ve Ruslar
Kitabın Avrupa ülkeleri hakkında başka hiçbir hakkındaki17 bilgi ve açıklamalarına özel bir ilgi
Arapça coğrafya kitabının içermediği kadar çok göstermişlerdir. Oğuz Türkleri, Normanlar ve
değerli bilgiler içeren metin bölümüne gelin- hayli kuzeyde bulunan «Wi sū» ve de Kuzey Buz
ce, bu bölüm Avrupa’da 10./16. yüzyılın sonuna Denizi hakkında da tarihi, coğrafi ve etnik bil-
kadar hiçbir önemli ilgiyle karşılaşmamıştır. giler edinmekteyiz. Ebū Dülef18 (4./10. yüzyılın
el-İdrīsī’nin eseri hakkındaki bu kısa açıklamalar- birinci yarısı)’in iki seyahatnamesinden birinde
dan sonra Arap-İslam kültür çevresinde oldukça Maveraünnehir (Transoksanya) ve Orta Asya,
geniş bir yer alan seyahatnamelere dayalı “seya- diğeri de İran ve Kafkasya boyunca yapılan seya-
hat coğrafyası”ından da söz etmek gerekir. İslam hat anlatılmaktadır. 4./10. ve 5./11. yüzyılın diğer
dünyasının Çin’le deniz yoluyla 1./7. yüzyıldan seyyahlarını dikkate almaksızın ʿAlī b. el-Ḥüseyn
itibaren var olan canlı ticareti ve münasebeti, el-Mesʿūdī19 (ö. 345/956)’yi ve Muḥammed b.
bilinen tarihi bir olgudur11. Hindistanla olan Aḥmed el-Bīrūnī20 (ö. 440/1048)’yi dile getirmek
ilişkiler ve oranın kültürüne ve bilimine olan ilgi isterim.
o denli ilerlemişti ki, Abbasi Halifesi el-Manṣūr
13 İbn en-Nedīm: Kitāb el-Fihrist, ed. G. Flügel, Cilt 1,
(dönemi: 136-158/754-775) bazı Hint bilginleri-
Leipzig 1872, s. s. 345ff.
ni Bağdat’a davet ederek Hintlilerin en önemli 14 Minorsky, Vladimir: Tamīm b. Baḥr’s Journey to the
astronomi kitabını 154/770 yıllarında Arapça’ya Uyghurs, in: Bulletin of School of Oriental and African
çevirtmişti12. Kültür tarihi bakımından önemli Studies (London) 12/1947-48/275-305.
olgulardan birisi de, bilim ve kültüre oldukça 15 Bu konudaki çalışmalar bir araya getirilmiştir, in: Isla-
ilgi duyan ve Hint tabiplerini Bağdat’a getirten mic Geography Cilt 166, Frankfurt 1994.
16 Bu konudaki çalışmalar bir araya getirilmiştir, in: Isla-
Abbasi devlet adamı Yaḥyā b. Ḫālid el-Bermekī
(ö. 190/805)’nin bir bilgini Hintlilerin dinlerine mic Geography Cilt 159, Frankfurt 1994.
17 Bu konudaki çalışmalar bir araya getirilmiştir, in: Isla-
ilişkin bir kitap yazması için Hindistan’a gönder-
mic Geography Cilt 169, Frankfurt 1994.
18 a.e., Cilt 169.
19 Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 332-336; Cilt 6, s. 198-203; Cilt
10 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 348-350. 7, s. 276-277.
11 a.e., Cilt 10, s. 546. 20 a.e., Cilt 5, s. 375-383; Cilt 6, s. 261-276; Cilt 7, s. 188-
12 a.e., Cilt 6, s. 116-118. 192, 288-292.
G İR İŞ 7
Bu bilgilerin ilki, bize dar anlamda bir seyahatna- “Seyahat coğrafyası”na ilişkin açıklamaların,
me bırakmamıştır, bununla birlikte dünyayı bizzat beşeri coğrafya hakkındaki bu kısa panaroma-
kendi tecrübesiyle tanımak istediği ve yaklaşık 30 da çok uzun bir yer tutmaması için, burada,
yıl devam eden bir seyahat yaşantısı esnasında 578/1183 yılından itibaren memleketinden hare-
yazdığı, doğa-felsefi, tarihi ve coğrafi içerikli pek ketle, ilki Arabistan’a olmak üzere üç seyahat
çok eser bırakmıştır. Onun kaç ülkeyi ziyaret yapmış olan Valencia’lı Muḥammed b. Aḥmed
ettiğini bilmemekteyiz, çünkü eserlerinin birçoğu İbn Cübeyr (ö. 614/1217)22 ismiyle yetinmek
kaybolmuştur. Kesin olan, memleketi Bağdat’tan isterim. Görüldüğü kadarıyla gün gün yazılı ola-
İran’a, Hindistan’a, Sansibar’a, Madagaskar’a, rak kaydettiği serüvenlerinin ve gözlemlerinin
Arabistan’a ve Kuzey Afrika’ya gittiğidir, ama betimlemesi, Arap coğrafyasının en ilginç bel-
yine de ne kadar sıklıkla hangi ülkeleri ziyaret geleri arasında yer almaktadır. Sanata, kültüre
ettiği bilinmemektedir. ve mimariye, yönetime ve etnolojiye ilişkin göz-
el-Bīrūnī’yi seyahatname yazını çerçevesinde lemleri beşeri coğrafya tarihi için büyük değe-
anmamızın nedeni onun, yerinde yapmış olduğu re sahiptir. Herşeyden önce, Norman Kralı II.
birçok seyahate ve insanlarla kurduğu temas- Wilhelm dönemi Sicilya’sının tarihi ve kültür
lara dayanarak ülkenin din, bilim ve gelenekle- tarihi için İbn Cübeyr’in seyahatnamesi benzeri
ri hakkındaki araştırmalarında bütün zamanlar bulunmaz bir kaynak önemine sahiptir.
için örnek teşkil edecek nesnellik ve gerçeklikle
yazmış olduğu, Hindistan hakkındaki kitabıdır.
Bu büyük evrensel bilgin eserinin girişinde şöyle
demekte: «Bu kitap polemiksel bir kitap değildir,
bilakis sadece olgular bildirimidir. Hinduların
kuramlarını olduğu gibi açıklayacağım ve
Yunanların bunlarla benzeşik kuramlarını, her
iki tarafın benzerliklerini göstermek için dile
getireceğim.» Bu pasajın Almanca’ya çevirmeni
Max Krause21 bununla ilgili olarak şunu söyle-
mektedir: «Bu ilke titizlikle izlenmekte, kılı kırk
yaran bir kesinlikle Hintlilerin öğretileri –yazarın
şifahi gelenekten veya yazından malumu olduğu
ölçüde, aktarılmaktadır. Yazar, bu veya şu nokta
hakkında hiçbir şey veya kesin bir şey öğreneme-
diğine vurgulu bir biçimde işaret etmekten çekin-
memektedir, tıpkı değişik rivayetler arasındaki
farklılıklara dikkat çektiği gibi. Konuya ilişkin
kendi görüşleri daha ziyade bölümlerin sonunda
dile gelmektedir. Onun eseri, Hintlilerle savaşa-
cak kimsenin değil, onları ve görüşlerini anlamak
ve takdir etmek isteyen kimsenin eline malzeme
sağlayacaktır.»
Diğer isimleri bir yana bırakıp Ebū Ḥanīfe ed- Beşeri coğrafya ve onun yan dalları olan tarihi
Dīneverī (ö. 282/895 civarı)’den23 itibaren önem coğrafya, şehir ve bölge coğrafyası ve de “seyahat
kazanan bitki coğrafyasının Sevilla’lı Ebū el- coğrafyası” üzerindeki arabistik araştırmalar iki
ʿAbbās en-Nebātī24 (ö. 637/1240)’nin «Doğu’ya yüzyıl önce başlamıştır. Arabistler Arap-İslam
Seyahat» (er-Riḥle el-Meşriḳiyye) adlı eseri ile kültüründe bu alanda ortaya konan başarılı çalış-
dikkate değer bir seviyeye ulaştığını belirtmek maların önemini diğer alanlara oranla çok daha
isterim. iyi gün yüzüne çıkarabilmişlerdir. Bu konuyla
“Seyahat coğrafyası”nı sonlandırırken Tanca’lı ilgili çalışmaların, tercümelerin ve metin edis-
Muḥammed b. İbrāhīm İbn Baṭṭūṭa (ö. 770/1369) yonlarının çoğunu Frankfurt Üniversitesi’nde
da anılmalıdır. Bu Faslı 725/1325 yılında dizgin- bulunan Arap-İslam Bilimleri Tarihi Esntitüsü,
lenemez bir seyahat tutkusuyla ve yabancı olanı Islamic Geography yayın serisinde bir araya
tanımaya yönelik karşı konulamaz bir arzuyla getirmiş ve 278 cilt olarak yayınlamıştır. Burada
doğduğu kenti 22 yaşında terketmiş ve doğuya bir bütün olarak göze çarpan, bu araştırmalar-
yönelmiştir. Kuzey Afrika, Mısır, Arabistan ve da matematiksel coğrafyanın yer bulmaması ve
Mozambik’e kadar Doğu Afrika’da, Anadolu’da, Arap-İslam kültür çevresininin matematiksel-
Bizans’ta, Kama’nın Volga nehri ağzında 55. astronomik temelde gelişen kartografi alanındaki
enlem derecesine kadar Güney Rusya’da, Orta büyük başarısının hemen hemen hiç bilinmemiş
Asya’da, Hindistan’da, Malezya Yarımadası ve olarak kalmasıdır. Bu gerekli harita malzemesi,
Çin’deki ikameti ve sık sık tekrarlayarak ziya- araştırmacılarda bulunmamaktaydı. Bu panora-
ret ettiği ara istasyonlarda geçirdiği 24 yıldan manın yazarı, Meʾmūn coğrafyacılarının dünya
sonra İbn Baṭṭūṭa ilk seyahatini tamamlamış- haritası ile parçaharitalarının keşfedilmesi gibi
tır. Endülüs’e olan ikinci seyahati ve Afrika’ya talihli koşullarla, söz konusu boşluğu doldurma
olan üçüncü seyahatiyle birlikte toplam 27 yılını girişiminde bulunmaya bulunmaya yönelmiştir.
memleketi dışında geçirmiştir. R. Henning’e25 Yazar, yaklaşık onbeş yıl alan çalışmasının sonuç-
göre İbn Baṭṭūṭa «gerçekten, Eski Çağın ve Orta larını üç cilt halinde Mathematische Geographie
Çağın çıkardığı en büyük dünya seyyahı olarak und Kartographie im Islam und ihr Fortleben im
kabul edilebilir». «Gerçek bir araştırma seyyahı Abendland (Frankfurt 2000) adı altında uzman
olarak dikkatle tüm izlenimleri kaydetmiş, işle- dünyanın tartışmasına sunmuştur. Kitabın ulaşı-
miş ve çok ayrıntılı hatta hacimli denilebilecek lan bazı sonuçları, daha genel bir okuyucu kitlesi
bir seyahatname, çok zengin coğrafi bir hazineyi için düşünülmüş ve Forschung Frankfurt (Heft 4,
miras bırakmıştır.» İbn Baṭṭūṭa «Marco Polo’dan 2000) dergisinde yayınlanarak genel özeti burada
muhtemelen üç kat fazla yabancı ülke görmüş- katalok kullanıcısına sunulacaktır:
tür.»26
sütunlarını dolaşıp gezdikten sonra Akdeniz’den zamanına kadar ulaşılan kartografik başarılarını
Mısır’a tekrar dönecek kadar uzağa yelken açma- vakitsiz ve yanlış olarak telakki ediyor, sabır
larını emretmiş olduğunu, denizcilerin bu emri ve daha kesin yer verilerinin yeterince toplan-
üç yıl içerisinde yerine getirmiş olduklarını anla- ması tavsiyesinde bulunuyordu. Bir haritanın
tıyor. çizimini, ancak değişik ülkelerde bulunan birçok
bilgin tarafından yapılmış bir ön çalışma sonra-
sında gelecekte gerçekleştirilebilecek bir ödev
Yunanlarda Matematiksel olarak görüyordu. Yunanlar kesinlikle, ölçülmüş
Coğrafyanın İlk İşaretleri bulunan tek bir boylam farkı tanıyorlardı: Bu,
ay tutulmalarının m.ö. 331 yılında Kartaca ile
Yunanlar, m.ö. 5. ve 4. yüzyılda dünyanın küre Arbela arasındaki gözlem çalışmasından sonra
şeklinin varsayılmasıyla, m.ö. 3. yüzyıldaki ilk bulunmuştu ve yaklaşık 11° abartılıydı.
yeryüzü ölçümü denemesi ve Babillilerin gök- Zaman içerisinde elde edilen enlem derecele-
kubbesini büyük bir daire halinde 360 derecenin ri, gerek gemi seferlerinde ve gerekse Roma
bölümlerine ayıran sisteminin dünyaya uygulan- ordusunun katettiği mesafelere ilişkin uyguladığı
masıyla yeryüzünün bilinen şeklinin matema- ölçümler ve de rota kitaplarında diğer yollarla
tiksel olarak kavranması için gerekli temelleri kazanılmış bilgiler, m.s. 2. yüzyılın ilk yarısında
atmışlardır. Boylam derecelerinin ay tutulma- bir meskun dünya haritasının ortogonal (dik
larının eş zamanlı gözlemi yoluyla, mekanlar açılı) izdüşümde şekillendirilmesine yol açmıştı.
arasındaki zaman farkı anlamındaki tasavvuru ve Bu haritanın yapımcısı Tyros’lu Marinos’dur.
yer belirlemeye temel teşkil eden, bir mekanın Çoktan kaybolmuş olan haritasının izlerine
coğrafi enlemi ve kutup yüksekliği eşitliği kuramı bizi daha genç çağdaşı Ptoleme götürmekte-
da onların hesabına kaydolunmalıdır. dir. Görünen o ki, bu harita ve ona eşlik eden
Matematiksel-astronomik olarak temellendiril- metin, Ptoleme coğrafyasının yegane temeli idi.
miş bir harita çizmeyi, Yunanların en büyük Öğrendiğimize göre, Marinos meskun dünyanın
astronomlarından birisi olan Hipparchos m.ö. 2. haritasını, boylamı 225° yani yaklaşık 80° ila 90°
yüzyılın üçüncü çeyreğinde henüz gerçekleştiri- abartılmış olan, bir derece ağına dayandırmıştı.
lemez olarak görüyordu. O, coğrafyanın kendi Ardılı Ptoleme, bu meskun dünya haritasından
(belki de bundan başka eklenmiş parçaharita-
3. Resim: Ptoleme
Coğrafya’sından
dünya haritası, 14.
yüzyılın 1. yarı-
sından bir yazma
içerisinde. Bizanslı
bilgin Maximos
Planudes tarafın-
dan yapılmıştır.
Meʾmūn coğrafya-
sının aksine (1. ve
2. resim) burada
Hint Okyanusu
ve Atlantik hala
iç denizler olarak
sunulmaktadırlar.
AV RU PAL I H A R İT A L A R IN A R A P K Ö K E N İ 11
Bilinen En Eski Küresel İzdüşümlü 2. Resim: Halife el-Meʾmūn’un dünya haritasının rekons-
trüksiyonu, görevlendirilen coğrafyacılarından birisi-
Dünya Haritası nin yaptığı koordinatlar kitabının verilerine dayanarak.
Bugüne ulaşan harita ile yapılan bir karşılaştırma, esas
itibariyle özdeştiklerini ve bundan da öte rekonstrüksi-
Marinos’un kartografik başarısı ve Ptoleme coğ- yonun pek çok ayrıntıda, kaybolan orijinalin, birçok kez
kopyalanarak değişikliğe uğraması sonucu günümüze
rafyası, Arap-İslam kültür çevresine, bu kültür
ulaşan kopyasından daha doğru olduğunu göstermek-
çevresinin sadece Atlantik’ten Hindistan’a uzan- tedir.
makla kalmadığı gibi, diğer kültür dinyalarından
alınan bilimleri kendilerine mal etmenin öte-
sinde gösterdikleri yaratıcılık evresinin eşiğinde
olduğu bir dönemde, 9. yüzyılın başlarında ulaş-
mıştır. Döneminin bütün bilim alanlarını teşvik
etmiş olan Halife el-Meʾmūn büyük bir bilginler tadan eşzamanlı olarak çıkarılmış koordinatları
grubuna yeni bir «Coğrafya» ve bir dünya hari- içeren bir çizelgenin ışığı altında eşsiz bir kartog-
tası yapmaları emrini vermişti. Bu bilginlerin rafik abide olarak belirmektedir: Harita küresel
çalışmalarında özellikle Yunan üstatlarına bağlı bir izdüşüm taşımaktadır. Bu, meskun dünyanın
kalmak zorunda oldukları aşikardır. 15°-20° küçültülmüş bir batı-doğu genişliğini, aynı
Bu emrin sonucunda meydan getirilen atlas- zamanda Akdeniz’in 10° küçültülmüş bir uzunluk
tan ve ona eşlik eden coğrafi eserden bereket eksenini göstermektedir. Bundan başka, Marinos
versin ki bazı kısımlar günümüze ulaşabilmiş- ve Ptoleme’nin birbirine bağlı bir anakara tasav-
tir. Matematiksel coğrafya ve kartografi tarihi vurlarının yeni bir modele yerini bırakmış olması
bakımından, Meʾmūn coğrafyacılarının dünya büyük önem taşıyor. Buna göre, meskun dünya
haritasının 1340 yılından kalan bir kopyasının 20. bir «kuşatıcı Okyanus» tarafından, bu okyanus
yüzyılın seksenli yıllarında yeniden gün yüzüne da bir «karanlık okyanus» tarafından çevrelen-
çıkması olağanüstü bir önem taşımaktadır. Bu miştir. Atlantik ve Hint Okyanusu artık iç deniz
kuşkusuz, birçok kez yapılan kopyalama yüzün- olmayıp, kuşatıcı Okyanus’un parçalarıdır (bkz.
den zamanında muhteşem olan orijinalin (bkz. 2. resim).
1. resim) şekli bir dereceye kadar bozulmuş bir Yunanların, yeryüzünün sağlıklı bir kartogra-
kopyasıdır. Buna rağmen bu harita, orijinal hari- fik tasvirine ve bu amaç doğrultusunda kullanı-
12 CO Ğ R A FY A
9. Resim: Abraham Ortelius’un Asya haritası Bu konuda kendisi bir şeyler ifade etmemiştir.
(Antwerpen 1567), Gastaldi haritasının yeni bir redak- Bir kaç yıl sonra, dönemin en ünlü iki meslektaşı
siyonu olarak yayınlanmıştır. Sağ alt köşede Ortelius,
Abraham Ortelius (9. resim) ve Gerard Mercator,
Gastaldi’nin bu haritayı Arap geleneğinde yaptığına
işaret etmektedir. Gastaldi’nin Asya haritasını belirli değişikliklerle
ve genişletmelerle kendi redaksiyonları olarak
yayınladılar. Haritanın doğru veya diğerlerinden
daha doğru olduğunu ortaya koymak için hangi
boylam derecesinin 115° olduğu Meʾmūn dünya
ölçütleri benimsemişlerdi? Gastaldi’nin koor-
haritasının derece ağına yerini bırakmak zorunda
dinatları nereden kaynaklanmaktaydı? Ortelius
kalmıştı.
bu sırra vakıf olduğuna inanmıştı, haritasının
sağ alt köşesine şu açıklamayı yapmıştı: «Bu
vesileyle ilgi duyan okurlara, coğrafya konusun-
da birçok hizmetlerde bulunmuş olan Jacobus
Ptoleme Coğrafyası’ndan Ayrılış Gastaldus’un Arap kosmograf Ebū el-Fidāʾ’nın
geleneğine uygun olarak sağladığı yeni Asya
1560 ve 1561 yıllarında Giacomo Gastaldi tara- tasvirini sunuyoruz.» Ortelius bununla Arap coğ-
fından ortaya konulan üç parçadan oluşan Asya rafyacı Ebū el-Fidāʾ (ö. 1331)’nın Fransız oryan-
haritası ve yeni yaptığı dünya haritası ani bir talist Guillaume Postel tarafından 1524 yılında
etki gösterdi. Kendini yaklaşık 30 yıl boyunca İstanbul’dan Fransa’ya götürülen karşılaştırmalı
«Ptoleme» haritalarının çizimlerine adayan bu koordinat çizelgeleri içeren bir yazma kitabını
İtalyan mühendis ve haritacı birdenbire bambaşka kasdetmektedir. Gerçi bu kitap İslam dünyasın-
karakterde değişik derece ağlı, farklı bir konfigü- da çoktan eskimiş olan, daha doğru değerlerle
rasyona, topografyaya ve toponomiye sahip hari- değiştirilmiş koordinatları içermekte ise de, yazar
talar yayınladı. Buna nasıl ve nereden ulaşmıştı? Avrupa’da 16. yüzyılın ikinci yarısında yeni bir
AV RU PAL I H A R İT A L A R IN A R A P K Ö K E N İ 17
11. Resim: Hindistan ve komşu bölgelerin haritası, den Latince yazıya taşınmıştır. Haritanın topografyası
Hollandalı Jan Huygen van Linschoten (1596) tarafın- ve toponomisi, bu modelin bir Arap haritası olduğuna
dan kendi verdiği bilgiye göre şark kaynaklı bir model- ilişkin hiçbir kuşku bırakmamaktadır.
Abbasi Halifesi el-Meʾmūn (dönemi: 198-218/ aynı kökten üç iklim haritası da içermektedir.
813-833)’un emriyle birçok astronom ve coğraf- Bundan başka üç parçaharita, yani Nil akıntı-
yacı tarafından yapılan ve kaybolduğu düşünülen, sının, Azak Gölü’nün ve Güneydoğu Asya’da
coğrafya tarihinin meşhur dünya haritası yirmi yıl bulunan «Yakut Adası»nın tasviri, Straßburg
önce İbn Faḍlallāh el-ʿÖmerī’nin İstanbul’daki Üniversite kütüpanesinde, 4247 No.lu el yazma-
Saray Kütüphanesi (III. Ahmet 2797/1)’ndeki sıyla korunarak günümüze ulaşmıştır. Bu yazma
Mesālik el-Ebṣār isimli ansiklopedisinin (yak- 428/1036 yılından olup Ebū Caʿfer Muḥammed
laşık 740/1340 yılından müellif nüshası) ilk cil- b. Mūsā el-Ḫārizmī isimli birisinin dünya harita-
dinde keşfedilmiştir (bkz. s. 9). Bu cilt ayrıca sının derece ağına dayanarak bir araya getirdiği
22 CO Ğ R A FY A
Parçaharita 1
Parçaharita 2
Parçaharita 3
Yukarıdaki resimler: Meʾmūn atlasından parçaharitalar, İbn Faḍlallāh el-ʿÖmerī’nin Mesālik el-Ebṣār adlı ansiklope-
disinde (yaklaşık 740/1340 yılından müellif nüshası, İstanbul, Topkapı Sarayı, III. Ahmet, 2997/1, tıpkıbasım Frankfurt
1988, s. 292f.) günümüze ulaşmıştır. Burada haritalar kuzeyi başa çevrilerek verilmiştir.
Parçaharita 1: Birinci iklim, Afrika’nın ve Hint Okyanusu’nun bir kısmıyla birlikte.
Parçaharita 2: İkinci iklim, Afrika’nın, Kızıl Deniz’in, Arap Yarımadası’nın ve Asya’nın kısımlarıyla.
Parçaharita 3: Üçüncü iklim, kuzeyde ikinci iklim bölgelerine bağlanmaktadır.
24 CO Ğ R A FY A
Yönetim merkezi Bağdat olan, bilimlere karşı önce 740/1340 tarihli bir kopya halinde yeniden
aşırı ilgili Abbasi Halifesi el-Meʾmūn (ö. 218/833) keşfedildi. Burada haritanın kopyası verilmiştir.
saltanatı zamanında, coğrafyacılar ve astronom- Coğrafya kitabının günümüze ulaşmış birkaç par-
lardan oluşan büyük bir grubu kapsamlı bir coğ- çaharitası ve dünya haritasına dayanan ve yine
rafya eseri ve yeni bir dünya haritası yapmakla günümüze ulaşan koordinat çizelgeleriyle birlikte
görevlendirdi. Bu görev, Marinos (m.s. 2. yüz- bu harita, kartografya tarihinde yepyeni bir ufuk
yılın 1. yarısı)’un meşhur dünya haritasından ve açmaktadır. Hükümdar emri sayesinde ulaşılan
Ptoleme (m.s. 2. yüzyılın 2. yarısı) coğrafyasından ilerleme Ptoleme adını taşıyan dünya haritasıyla
hareketle, çağdaş coğrafi bilgiler temelinde ve karşılaştırılarak ölçülebilir. el-Meʾmūn tarafın-
jeodezik ölçümlerin ve görevlendirilen bilginler dan görevlendirilen bilginler, o zamanki meskun
tarafından toplanılan astronomik-matematiksel dünyanın hemen hemen merkezinde bulunan
data bilgileri yardımıyla yerine getirilmiştir. Bağdat’tan hareketle Güney ve Orta Asya’yı hem
Meʾmūn coğrafyacılarının haritası yaklaşık 20 yıl de Doğu ve Kuzey Afrika’yı mümkün olabildi-
M O D E LL E R 25
ğince kendi gözlemleri ve ölçümleriyle kavrama de Batı’da büyük öneme taşımaktadır. Bu hari-
avantajına sahiptiler. Böylece Meʾmūn haritası tanın, yeryüzünün oldukça ileri seviyede gelişmiş
birçok farklı nedenlerden ötürü çığır açıcı önemi şeklini bir yana, kullandığı küresel izdüşüm, kar-
haizdir. tografik ölçüt ve de dağların perspektifik tasviri
Yukarıda yer alan ikinci harita orijinal koor- gibi kartografik yardımcı unsurlar, bunların olu-
dinatlar kitabının verdiği bilgilere dayanılarak şum dönemine ilişkin tarihlendirmeleri zamansal
tarafımızdan çizilmiştir. Her iki harita da bize olarak daha öne kaydırmakta yardımcı olmakta-
–her ne kadar daha sonraki dönemde yapılan dır. Bu haritada Akdeniz ekseninin Ptoleme’deki
kopya, orijinali özgün niteliğinde temsil etmese 62° veya 63° lik bir boylama karşın 52° ye indir-
de– insanlığın 3./9. yüzyılın ilk çeyreğinde, yeryü- genmiş olması, Afrika’nın güneyden, Avrupa’nın
zünün kartografik tasvirinde elde etmiş olduğu ve Asya’nın kuzeyden dolaşılabilir olması hem
kazanımları açıkça göstermektedir. Böylelikle, Hint hem de Atlantik okyanuslarının Ptoleme’de
Meʾmūn haritası, kartografyanın ileriki gelişimini olduğu gibi artık iç deniz olarak tasvir edilmeme-
değerlendirebilmek için sağlam bir temel oluş- leri burada zikredilebilecek ek hususlardır.
turmaktadır, bunun yanı sıra söz konusu harita
bu gelişim için, hem Arap kültür çevresinde hem
26 CO Ğ R A FY A
el-İdrīsī’nin bilinen dikdörtgen “Dünya Haritası” el-İdrīsī’nin dünya haritası, Nüzhet el-
Konrad Miller tarafından 1928 yılında parçaharita- Müştāḳ’taki parçaharitalardan K. Miller (1928)
tarafından bir araya getirilmiştir, kolayca anlaşı-
lardan bir araya getirilmiştir, ancak burada enlem
labilmesi için burada kuzeyi yukarı tarafa doğ-
daire uzunluklarının kuzeye gittikçe azaldıkları ger- rultulmuştur.
çeği dikkate alınmadığından kuzey, ekvatoryal böl-
geler olduğundan geniş tasvir edilmiş, böylelikle Yazmadan parçaharitalar, Paris (Bib.nat., Ms.
Kuzey Asya’nın ve Afrika’nın tüm konfigürasyonu Or. 2221), iklim 5’den kesit, İstanbul Boğazından
tanınamaz hale gelmiştir. Hazar Denizi’ne kadar.
M O D E LL E R 29
Asya Haritaları (muhtemelen 7./13. ve 10./16. yüzyıl) Ebū el-Ġāzī Bahādur Ḫān’ın kitabının
Fransızca baskısından (Leiden 1726), bkz. Katalog I. Cilt, s. 130.
30 CO Ğ R A FY A
Mesākin 1 isimli eserinde tarif edilmiştir. Aletin temel yüzeyde bulunan deliğe düşene kadar ileri
bir diğer tarifini el-Bīrūnī’nin daha genç çağdaşı geri oynatılır. Konu yarım küre üzerinde işaret-
olan Muḥammed b. Aḥmed el-Ḫāzimī2 (453/1061 lenir (bkz. aşağıdaki resim). Günün değişik saat-
civarında faaliyette bulunmuştur)’ye borçluyuz. lerinde güneş seviyesinin gözlemi tekrarlanır ve
İşlemin birinci versiyonunda yeterli büyüklükte, sonuç olarak birbirlerine bir kavis üzerinde bağlı
özenle inşa edilmiş, boylam ve enlem daireleriyle değişik işaretlemeler (B, B', B") elde edilir. Daha
donatılmış bir yarım küre alınır ve üzerine zenit sonra büyük dairenin bu yolla kazanılan kavisin
işaretlenir. Yarım kürenin büyük dairesi bir şakül kutbu (P) bulunur. Bu kutup gök ekvatorunun
yardımıyla tam olarak tesviye edilmiş yatay bir kutbuna (muʿaddil en-nehār) tekabül eder, gök
zemine yerleştirilir. Yardımcı araç olarak temel ekvatorunun zenite (Z) olan mesafesi (ɑ) bize 90°
yüzeyi bir karış çapında bir koni imal edilir. lik tümler açıyı ve bununla birlikte enlem derece-
Koninin bir tarafında temel yüzeyin yukarısına bir sini verir: φ = 90 - ɑ.
elin sokulabileceği ve temel yüzeyin merkezinde İşlemin ikinci versiyonunda koni yerine, yukarı-
oyulan deliğe dokunabileceği büyüklükte bir pen- da kullanılan yarım küreden bir veya iki milim
cere açılır. Koninin ucuna küçük diğer bir delik daha büyük çaplı metal veya ahşap bir kürenin
açılır. Koni yarım küre üzerine yerleştirilir, gün üst yüzeyinin daire şeklindeki parçası kullanılır.
içerisindeki her hangi bir zamanda güneşe doğ- Küreye yapışık olan bu takkenin dış yüzünün orta-
rultulur ve güneş ışığı koninin ucundaki delikten sına bir gnomon sabitlenir. Takke küre üzerinde,
gnomonun gölgesi kaybolana dek güneş yönünde
ileri geri hareket ettirilir. Bu pozisyon küre üze-
rinde daha önce takke civarında işaretlenmiş olan
dairenin orta noktası olarak bulunur. Diğer iki
pozisyon aynı günde yapılan müteakip gözlemle-
re eklenir. Böylelikle, birinci versiyonda olduğu
gibi, gök ekvatorunun küre üzerindeki kutbu
ve peşinden gözlemleme yerinin enlem derecesi
bulunabilmektedir.
Ay tutulmalarını gözlemleyerek Ay
Boylam Belirleme
Dünya
Bağdat
Roma
Bağdat’ın boylamı: 44°26' (Greenwich’den)
Roma’nın Boylamı: 12°30'
∆Boylam = 31°54' ≈ 2 h 8'
Zaman farkı
Güneş
Bölüm 3
Denizcilik
34
D E N İ Z C İ L İ K
Bil ki, üç sınıf denizci vardır: İlk grup, basit deniz kılavuzlarıdır.
Bunların yolculukları bazen iyi gider bazen de kötü; verdikleri cevap-
lar bazen doğrudur bazen de yanlış. Bu denizciler muʿallim (üstad)
nitelemesini hak etmezler. İkinci kategorinin orta seviyeli meʿālime
(üstadlar) olan mensupları, bilgilerinin büyüklüğü ve kapasiteleriyle
tanınırlar. Onlar yeteneklidirler, gittikleri yerin rotalarına hâkimdir-
ler, fakat öldükten sonra unutulmaya mahkumdurlar. Denizcilerin
üçüncü grubu en yüksek mertebesini oluştururlar. Bu kalitedeki
denizci çok meşhurdur, bütün deniz operasyonlarına hâkimdir ve
ayrıca hem kendi zamanında hem de daha sonraları yararlanılan
kitapları yazmış olan bir bilgindir.
İbn Mācid (9./15. yüzyılın 2. yarısı)
G İ R İ Ş 35
GİRİŞ
Müslümanların daha 1./7. yüzyılın ortalarına Biz kesinliğe çok yakın bir olasılıkla, Hint
doğru kendi filolarıyla Akdeniz’in doğusundaki Okyanusu’nun batı ve doğu kıyıları sakinleri ara-
adalara hücum etmeye ve fethetmeye başlayıp sında deniz üzerinden olan bağlantının uzunca
kısa bir zaman zarfında güney Akdeniz’de ve daha bir süre kıyı çizgileri boyunca gerçekleştiğini var-
sonraları Akdeniz havzasının tamamında korku- sayabiliriz. Bununla birlikte herhangi bir zaman-
lan bir deniz gücü haline gelecek kadar büyümüş dan itibaren kendilerinde açık denizde daha
oldukları, ilgili bilimsel araştırmalar tarafından, büyük mesafeleri katetme cesaretini hissetmiş
özellikle 20. yüzyılın son yarısında tespit edilmiş- olmaları lazım. Ne zamandan itibaren, nasıl ve
tir1. Müslümanlarla Çin arasındaki deniz trafiği- hangi denizcilerle bunun gerçekleşmiş olduğunu
nin aynı şekilde 1./7. yüzyıla kadar geriye gittiği bilmiyoruz. Arapça kaynaklar, denizde yön bul-
ve yüzlerce yıl genişleyerek devam ettiği bilimsel mada bazı sabit yıldızların doğuş ve batışlarının,
araştırmalarda çok uzun bir süredir bilinmektey- kutup yıldızının ve diğer başka dolay kutupsal yıl-
di2. Atlantik’te kuzeyde Coimbra’dan güneyde dızların kullanıldığını tahmin ettirmektedir. Bu
Nūl (bugün muhtemelen Noun)’a yaklaşık 1300 yön bulma sisteminin gelişimi sürecinde kutup
km. uzunluğundaki kıyı çizgisinde Arap-İslam yıldızının ve güney yıldızının yanı sıra, doğuş ve
deniz seyrüseferinin Arap fethinden Muvahhidiler batış noktaları birbirlerine yaklaşık 11°15’ lık
hakimiyetine (1130-1269) kadarki gelişiminin mesafede bulunan 15 sabit yıldıza tutunmaya ve
çok önemli olduğunu Christophe Picard değerli böylece ufuk dairesini 32’ye bölmeye götürmüş-
eseri L’ océan Atlantique musulman’da3 gös- tür.
termektedir. Bununla birlikte, bu çalışmalarda
genel olarak Araplar ve Müslümanlar tarafından,
anılan büyük su havzalarında yapılan deniz sey-
rüseferinin, bu seferlerde kullanılan tekniklerin
değil de, tarihi yönünün söz konusu edildiğini
belirtmek gerekir. Bu yüzden biz halihazırda
Müslümanların Akdeniz’deki ve Atlantik’teki
deniz seyrüseferi tekniği hakkında hemen hemen
hiçbir şey bilmemekteyiz. Buna karşılık, Hint
Okyanusu bağlamında daha 19. yüzyılda başlamış
olan özel bir araştırma sayesinde gerçekten iyi
geliştirilmiş bir denizcilik biliminin varlığını tanı-
maktayız. Geschichte des arabischen Schrifttums
adlı kitabımın Mathematische Geographie und
Kartographie im Islam und ihr Fortleben im
Abendland4 başlıklı 11. cildinde bu denizciliği
ve onun Portekizlerin denizcilik bilgilerine olan
etkisini ortaya koymaya çalıştı. Bundan, burada Ufuk dairesinin 32’lik bölümlenişi
sadece birkaç nokta sunulacaktır.
Gelişimin nispeten yüksek bir seviyesinde, yer-
yüzünün astronomlar ve matematiksel yönelimli
coğrafyacılar tarafından ekvatordan hareketle
1 Literatür için bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 5 ff. kuzeye ve güneye doğru beher 90° ye ve boy-
2 Literatür için bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 546-547, lamda 360° ye bölümlendiği bilgisi yaygınlaşmış
illaveten/ayrıca bkz. Hourani, George Fadlo: Arab sea- olmalıdır. Böylece açık denizde, o zamana dek
faring in the Indian Ocean in ancient and early medieval sadece ana hatlarıyla geçen zaman ve buna daya-
times, Princeton 1951. narak sahilden hareket edişten itibaren katedilen
3 L’océan Atlantique musulman. De la conquête arabe à
mesafeler aracılığıyla tahmin edilen bir konum
l’ époque almohade, Paris 1997; bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt
belirleme arzusu doğmuş olabilir. Bu bağlamda,
11, s. 11-12.
4 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 159-319. eski Yunanların da malumu olan, yer yüzündeki
36
D E N İ Z C İ L İ K
(HDP' açısı) bir yerin (D) kutup yüksekliğinin (P) Üst tepe noktası
kendi enlem derecesine (ACD açısı) eşit olduğu5
1. Pozisyon
astronomi bilgisine ulaşılmış olmalıdır:
2. Pozisyon 2. Pozisyon
Kutup
3. Pozisyon 3. Pozisyon
4. Pozisyon
Alt tepe noktası
Hint Okyanusu denizcileri ya bizzat kendi tec- çözerken8, bunun aksine denizci gökyüzündeki
rübeleri yoluyla, ya da muhtemelen Arap astro- diğer sabit noktaları gözlemleyerek bu problemin
nomlardan öğrenmişlerdir ki, kutup, soyut nokta üstesinden başarıyla gelmiştir. Burada o zamanki
olarak kutup yıldızıyla düşümdeşmemekte, bila- astronomik görüşe göre Küçük Ayı takım yıldı-
kis kutup yıldızı günde bir kez kutbun çevresinde zındaki α kutup yıldızıyla bağlı olan her iki β ve γ
zamanla değişen 3°25’ lık yarıçaplı başka bir yıldızlarının yardımına başvurulmuştur.
(gerçekte olmayan) daireyi tanımlamaktadır6 ve el-Farḳadān olarak adlandırılan bu iki yıldız
kutup yüksekliğinin ölçümünde kutup yıldızının önceden bilinen mesafeleri ve birlikte değişen,
dönüş esnasında değişen yüksekliğinin dikka- yatay ve dikey çizgiler oluşturan konumları ara-
te alınması gerekmektedir. Bu, kutup yıldızının cılığıyla gök kutbunun konumunu berlirlemeyi
gözlemlenen yüksekliğinin gök kutbunun yük- mümkün kılmaktadır. Hint Okyanusu denizcileri
sekliğine bizzat taşınması gerektiği anlamına gel- gök kutbunun konumunun sağlıklı ölçümünün
mektedir. Bu noktada Arap astronomların 3./9. kontrolü ve tespitini kolaylaştırmak için 28 ay
yüzyıldan beri bilinen yöntemleri onların emrine konağının (menāzil el-ḳamer) belirli yükselme ve
amadeydi. Bu yöntem, dolay kutupsal yıldızların alçalma zamanlarından diğer bir yardımcı araç
üst ve alt evc yükseklikleri arasındaki derece far- olarak istifade etmişlerdir. Belirli ay konakla-
kının yarıya bölünmesiyle bu yıldızların gök kut- rının yükselmeleri, Küçük Ayı’nın her iki β ve
bundan gerçek uzaklıklarının hesaplanmasıdır7. γ yıldızlarının bilinen pozisyonlarını doğrulayıp
«Bir astronom bu problemi daha çok, meridyen- doğrulamadığını bilmeyi sağlıyor. O pozisyonla-
de bulunan dolay kutupsal yıldızın konumuyla rın göğün görünüşteki günlük dönüşleri zarfında
onun en düşük noktadan itibaren geride bırak- ne vakit saptanabileceği hususunda bir zaman
tığı yükselme anı arasındaki saat açısını veya bir bildirim işini görüyorlardı. Zira ekliptikteki Ay
dolay kutupsal yıldızın öğlen çizgisine olan konu- konakları, göğün görünürdeki günlük dönüşünü
munu özellikle gözlemleme ve ölçlme yoluyla birlikte yapıyor.»
1. Bir geminin kuzey-güney yönünde veya tam lıkların bulunması. Burada söz konusu olan,
tersi yönde bir boylam çizgisine paralel olarak ekvatora paralel uzaklıklardır. Boylam derece
kaydettiği boylamsal uzaklıklar, denizcinin kıyı- farklarının bulunması anlamındaki bu tür uzak-
dan hareket ederken başlangıç yerinin kutup lık ölçümünde, problem bir zincirleme üçgenle-
yüksekliğini bulması ve gerektiğinde tam kuzey ri metoduyla (triangulation) çözülür. Sahilden
veya güney istikametindeki seferinde daha sonra hareket etme esnasındaki kutup yüksekliğinin
ulaşılan yerin kutup yüksekliğini tekrar ölçmesi tam olarak tespitinden sonra tayin edilen ve
suretiyle sağlanır. Her iki ölçüm arasındaki uzak- rotada aynı tutulan bir açıyla meridyene eğik ola-
lık, katedilen yolu dereceler halinde verir. rak belirli bir noktaya ulaşılana kadar yol alınır,
2. Boylama eğik uzaklıkların ölçülmesi. Burada bu noktada da tekrar kutup yüksekliği ölçülür.
da denizci ilk olarak kalkış yerinin kutup yüksek- Oradan, belirli bir açı rotasıyla ters yönde, kalkış
liğini bulur. Belirli bir yolun tayin edilmiş rotaya esnasında kaydedilmiş olan kutup yüksekliğine
bağlı kalarak (ya 32 bölümlü pusula diskinin yön tekrar ulaşıncaya kadar yol alınır. Uyulan rota
gösteren noktasına göre ya da bilinen 15 yıldızdan açılarıyla ve bulunan kutup yüksekliği farkıyla
birinin buna uygun yükselme veya alçalma nokta- denizci, bulunan kutup yüksekliği farkından iba-
sına göre) kat edilmesinden sonra tekrar kutup ret ortak kenar iki adet dik açılı üçgen taslağını
yüksekliğini bulur. Elde edilen her iki kutup yük- sağlar.
sekliği ile kalkışta tayin edilen rota, navigatöre Denizci bu zincirlem üçgen işini istediği kadar
bir dik açılı üçgenin bir kenarıyla komşu açıların- sürdürebilmek olanağına sahipti. Hint Okyanusu
dan birini verir. Bu üçgenin trigonometrik olarak denizcilerinde, uzaklıkları zām olarak adlandırı-
hesaplanacak hipotenüsü, aranan mesafedir.
3. Okyanus sularının karşılıklı kıyılarında aynı
coğrafi enlemde bulunan iki yer arasındaki uzak-
AC = Birinci rota
CD = Kutup yüksekliği farkı
CB = İkinci rota
AB = Ölçülecek yol
biridir, yani üç saatlik bir seyir yoludur14. Bundan, İkinci örnek Arap Denizi ile ilgilidir. Şöyle: «İki
gemilerin Hint Okyanusu’nda günlük yaklaşık rota bulunmaktadır, [bir tanesi] Aden [Kutup
190 km. lik bir yol katedebildikleri (yani hemen Yıldızınıın alt alçalış noktasına doğru 5 iṣbaʿ =
hemen 5 deniz mili ortalama hız) ve Doğu Afrika 12°] ile 4 iṣbaʿ lı [= 10°18'] Enf el-Ḫınzīra arasın-
ile Sumatra arası ekvator boyunca (yaklaşık 57° da Süheyl’in [Canopus, α Argus] yükselişinde ve
= 6330 km) seyrüsefer için aşağı yukarı 32 güne [diğeri] Aden ile el-Mesken, aynı şekilde 4 iṣbaʿ
gereksinim duydukları sonucunu çıkarabiliriz. lı, Ḥimārān’ın (iki eşek, α ve β Centauri) alçalma-
Bu kısa özetin anlaşılması için ayrıca, Hint sında. Her iki yer arasasındaki [Enf el-Ḫınzīra ve
Okyanusu denizcileri tarafından kullanılan kavis el-Mesken] bulunan distans 10 zām’dir.
ölçüsü, iṣbaʿ (kelime anlamı «baş parmak geniş-
liği»), de dile getirilmelidir. Pratik yararı yadsı-
namaz bu ölçü belki de daha Arap astronomisi
tanınmadan önce, hatta Arap denizcilerin Hint
Okyanusu’nda ortaya çıkmalarından daha önce
biliniyordu. Bir iṣbaʿ 224° veya 210° ye bölümlen-
miş bir dairenin bir parçasıdır. İlk bölümlemeye
göre bir iṣbaʿ 1°36'26", ikincisine göre 1°42'51''
dir15.
Giriş mahiyetindeki bu açıklamalardan sonra,
ekvatora paralel bulunan yolların mesafelerini
açık denizde ölçme yöntemini daha açık olarak ∠ CAB = 56°15'
göz önünde canlandırmak için Hint Okyanusu (Pusula gülünün 20. yön gösterme parçasına göre).
∠ ABC = 67°30'
Arap denizcilik biliminin iki klasik örneği sunu-
(Pusula gülünün 15. yön gösterme parçasına göre).
lacaktır. Birinci örnekte «verilen enlemleriyle ∠ ACB = 56°15' = ∠ CAB
(iki kere 11 iṣbaʿ = 22°18' ve bir kere 111/2 iṣbaʿ
= 23°09') ikiz kenar bir üçgen oluşturan Bengal
körfezinden üç yer sözkonusudur. Her iki (aynı)
temel açının büyüklüğü, yerlerin, pusula gülü-
Enlem derecelerinin günümüz değerlerinden
nün birbirine yöndeş 11. veya 23. yön gösterme
sapmalarına rağmen bulunan 10 zām = 283,56
çizgisine göre 22°30' ye ulaşan bir sabit yıldızın
km.lik uzaklık günümüz haritasının (45°50' -
yükselme ve alçalma noktasına olan konumuna
43°37'=) 2°13' lık değerine hemen hemen tekabül
göre veriliyor»:
etmektedir.»16
Arap denizciler «bizim için, kitaplarının ilgili
bölümlerinde Hint Okyanusu’ndaki küçük ve
büyük uzaklıklar için oldukça uzun çizelgeleri
itinayla muhafaza etmişlerdir. Verdikleri veri-
ler bugünkü değerlerle mukayese edildiklerinde
büyük çoğunluğu çok iyi, bir kısmı nispeten iyi,
az sefer yapılan bölgelere ilişkin olan bir kısmı
∠ HAC = HBC = 22°30'
da hatalı olarak görünmektedir. Ama bir bütün
olarak, enlem dereceleriyle ve verilen yönlerle
birlikte, Hint Okyanusu’nun gerçekliğe şaşırtıcı
ölçüde yaklaşan bir matematiksel kavranışına
14 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 201.
15 a.e., Cilt 11, s. 194. 16 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 211-213.
40
D E N İ Z C İ L İ K
Süleymān el-Mehrī’ye göre doğu ile Afrika, Java/Sumatra’nın batı kıyılarındaki bazı yöndeş enlem dereceli yer-
lerin aralarındaki uzunlukluk farkları.
17 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 213-214. (Süleymān el-Mehrī’ye göre ve modern haritalara göre Afrika ile Güneydoğu
18 a.e., Cilt 11, s. 215. Asya arasındaki uzaklıklar) En aşırı sapma (-7°20') bugün bize çok büyük
geliyor.
G İ R İ Ş 41
En aşırı sapma (-7°20') bugün bize çok büyük Hint Okyanusu’ndaki Arap denizciliğine ilişkin
geliyor, ikinci büyük sapmalar da (1°22’ ve 1°21’) bu kısa açıklamalardan sonra bu denizcilik bili-
ilk bakışta daha iyi diğer değerlerin yüksek kalite- minin temsilcilerine ilişkin birkaç söz söylemek
sine halel getirmektedir. Bununla birlikte burada yerinde olacaktır. Arap denizciliği hakkında bu
sözkonusu olan, yerleşimin yoğun olduğu bir alanın en büyük iki temsilcisi 9./15. yüzyılın ilk
bölgede ölçümler temelinde veya bir kıyı hattı yarısından İbn Mācid ve 10./16. yüzyılın ilk çey-
boyunca yapılmış binlerce gemi seferine dayanan reğinden Süleymān el-Mehrī’nin eserleri yoluyla
tecrübe değerleri yoluyla bunlara nasıl kesin bir bir şeyler öğrenmekteyiz. Modern araştırmalar
biçimde ulaşılabildiği değildir, bilakis açık deniz- ilkin, Osmanlı amirali Sīdī ʿAlī (ö. 970/1562)’nin
deki yaklaşık 5500-8000 kilometre uzunluktaki Kitāb el-Muḥīṭ isimli kitabında, onların eserleri-
mesafelerin, yani bir okyanusun iki tarafı arasın- nin önemleri hakkında 1834’den beri kısmen ula-
daki 50°-75° lik boylam farklarının değerleridir. şılabilir ve incelenmiş özetleri vasıtasıyla birşey-
Veriler, Hint Okyanusu’nu 4°24’ kuzey 5°21’ ler sezmiştir. Muhafaza edilmiş orijinal kitapların
güney enlemleri arasında kaydetmektedir ve bize bulunması, yayınlanması, kısmen çevrilmesi ve
Hint Okyanusu’nun büyük bir bölümünün mut- incelenmesi ancak 20. yüzyılda gerçekleşmiştir.
lak anlamda denizcilik bilimsel ve matematiksel Çok sık olmasa da öncülerinin çalışmaları hak-
olarak bulunan koordinatlarını vermektedirler. kında da bu eserlerden bir şeyler öğrenmekteyiz.
Rakamların tesadüfi sonuçlar sanılması kolay İbn Mācid 4./10. yüzyılda faaliyette bulunan ve
olamayacaktır, zira burada söz konusu olan, doğ- henüz belirli bir sistematikle çalışmayan yazarlar
ruluk dereceleri veya sapma payları ancak yüz- olarak nitelendirdiği bir çok nautikçinin eser-
lerce yıl sonra [modern haritalarla karşılaştırı- lerini anmaktadır20. İki büyük denizcinin yaşlısı
lınca] değerlendirilebilecek boylam farklarıdır. olan İbn Mācid’e göre denizcilik bilimi «sadece
Bunların en genç temsilcileri, metodları hakkında yazılı geleneğe bağlı olmayan teorik ve empirik
bizi belirsizlik içinde bırakmamaktadırlar. Onlar bir bilimdir, ʿilm ʿaḳlī tecrībī lā naḳlī. O, deniz-
ay tutulmaları temeline dayanan geleneksel ast- cileri üç gruba ayırmaktadır: İlk grup, basit deniz
ronomik boylam bulma metodlarını ve denizci- kılavuzlarıdır. Bunların yolculukları bazen iyi
lerin pratik ölçme yöntemlerini bilmekteydiler, gider bazen de kötü; verdikleri cevaplar bazen
bununla birlikte bu yöntemlere ve sonuçlarına doğrudur bazen de yanlış. Bu denizciler muʿallim
güvenmemekteydiler. Onlar sadece, gemilerin (üstad) nitelemesini hak etmezler. İkinci kate-
rotalarından sorumlu denizciler değillerdi, bila- gorinin orta seviyeli meʿālime (üstadlar) olan
kis İslam kültür çevresinde yürütülen astronomi, mensupları, bilgilerinin büyüklüğü ve kapasite-
matematik vb. bilimlerin üstün liyakatli uzman- leriyle tanınırlar. Onlar yeteneklidirler, gittikle-
ları olarak aynı zamanda kendilerine özgü bir ri yerin rotalarına hâkimdirler, fakat öldükten
üçgen zincirlemesi (triangulation) metoduna sonra unutulmaya mahkumdurlar. Denizcilerin
ulaşmışlardı. Bu metodda üçgenin iki kenarı bir üçüncü grubu en yüksek mertebesini oluşturur-
yandan boylamsal olarak yeryüzü hedefleriyle, lar. Bu kalitedeki denizci çok meşhurdur, bütün
diğer yandan enlemsel olarak dolay kutupsal yıl- deniz operasyonlarına hâkimdir ve aynı zamanda
dızlarla ilişkilendirilmiştir. Ekvatora uzaklıkları- hem kendi zamanında hem de daha sonraları
nı kutup yüksekliğinden ve yönlerini belirli sabit yararlanılan kitapları yazmış olan bir bilgindir.
yıldızların bazılarına dayanarak bulabiliyorlardı İbn Mācid ayrıca bir kaptanın seferinde uyması
(bunu zaman içerisinde ileri seviyede geliştirilmiş gereken kuralları ve kendisinden beklenen ahlaki
bir pusula aracılığıyla yapabilmişlerdir). Böylece prensipleri saptamaktadır .»21
üçgen zincirlemesi metoduna geçmek için gerekli «Süleymān el-Mehrī’ye göre denizcilik biliminin
koşullar oluşmuştu.»19
20 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 179.
19 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 216-218. 21 a.e., Cilt 11, s. 177.
42
D E N İ Z C İ L İ K
boşluğu Porkekiz kaynakları tarafından büyük des arabischen Schrifttums’daki35 ele alınışına
ölçüde doldurulmaktadır. Hint Okyanusu’nda işaret ederek ve argümanları burada tekrarla-
kullanılan pusulaya ilişkin Portekizce rivayet maksızın orada elde edilmiş sonucu aktarıyorum.
Vasco da Gama’ya dayanmaktadır. Şaşırtıcı Hint Okyanusu çerçevesinde derece ağlı deniz
bir tarzda Vasco da Gama, orada «manyetik haritalarının oldukça yüksek nitelikli bir tipi
iğnenin Cenevizlilerin tarzına göre», kadranla- geliştirilmiştir. Bu tip yalnızca, bilinen matema-
rın ve deniz haritalarının yanında kullanıldığını tiksel coğrafya ile çok büyük ölçüde geliştirilen
anlatmaktadır31. İlerlemiş pusula tipinin Hint astronomik denizcilik bilimi arasındaki yüzlerce
Okyanusu’ndan Avrupa’ya daha ilk Portekiz yılı aşkın süren birleşimin eseri olarak anlaşıla-
keşif seyahatinden önce ulaştığını çıkarsayabildi- bilir. Sadece Arapça-Türkçe kaynakların verdiği
ğimiz için bu bilgi bizce çok önemlidir. Böyle bir bigiler değil, aynı zamanda Portekiz ve diğer
pusulayı Cenevizli Christoph Kolombus berabe- Avrupalı denizcilerin tanıklıkları ve günümü-
rinde taşımıştı32. Hint Okyanusu’nda kullanılan ze ulaşan harita materyalinin inecelenmesi bu
üç pusula tipinin en ayrıntılı tarifini Portekizli izlenimi sağlamaktadır. Portekizler sadece bir
tarihçi Hieronimus Osorius (1506-1580) vermek- yığın hayli gelişmiş kartografik materyali değil,
tedir. Hatta bizi bu pusulaların değişik gelişim aynı zamanda ilerlemiş bir astronomik denizcilik
basamakları hakkında da bilgilendirmektedir33. bilimini de önlerinde hazır buldular. Bundan da
Verdiği bilgiler bize her üç tipin tam bir rekons- öte Portekizler verdikleri bilgilere göre, o uzak
trüksiyonunu mümkün kılmıştır (bkz. s. 61 ff.). bölgelerden elde ettikleri haritalar sayesinde
Üç pusulanın en gelişmişi Avrupa’da 19. yüzyıla keşif seyahatlerine teşvik edilmiş ve cesaretlen-
kadar tedavülde kalmış olanıdır. Bu pusulanın
dirilmişlerdir. Eğer biz muhtemelen 1519-1520
ana karakteristiği şundan ibarettir: Daha sonra
yıllarından gelen, boylam ve enlem dereceleri
«kardano» olarak isimlendirilen tarzda asılı olan
skalaları eklenmiş bir Portekiz dünya haritasında
32 bölümlük bütün pusula diski alt taraftan ken-
(Jorge Reinel’e atfedilir) Afrikanın doğu kıyı-
disini taşıyan manyetik iğne ile birlikte dön-
sı ile Sumatra’nın batı kıyısı arasındaki hattın
mektedir. İbn Mācid’in kendi başarısı olarak
ekvatorda 57° ye ulaştığını ve modern değerden
nitelendirdiği daha da geliştirilmiş olan ikinci
(56°50’) sadece 10’ saptığını, ayrıca Arap denizci
tipte, manyetik iğne artık pusula diskini alt taraf-
Süleymān el-Mehrī’nin değerinden sadece 20’
tan itibaren hareket ettirmemekte, bunun yerine
uzak olduğunu tespit ediyorsak36 en azından Hint
pusula diski üzerinde bağımsız olarak oradaki
Okyanusu bağlamında, sadece orada ve yüzlerce
pim ucunda dönmektedir34 (bkz. s. 65).
yıl süren yerinde yapılmış çalışmalara dayanarak
Şimdi açık denizde seyrüseferin hala işlenme-
miş bulunan üçüncü unsurundan, konum belir- oluşması mümkün bir modelin Portekiz harita
lemenin onsuz mümkün olamayacağı derece ağlı yapımcısının emrine amade olması gerektiğini
haritadan bahsedeceğiz. Bu sorunun Geschichte varsayabiliriz.
Denizde
Yükseklikleri
Bulmaya Yarayan
Ölçüm Aracı
Yakup Sopası
Yakup Sopası
Modelimiz: Ahşap, uzunluk: 50 cm. Sopa
üzerinde hareketli dört nişangâh cetve-
li. Sopa üzerinde derece bölümlemesi.
(Envanter No: A 4.22)
Bir Diğer
Yakup Sopası Resim, Instrumentos
de navegación: Del
Mediterráneo al
Bu form erik ağacından Pacífico’dan, Barselona,
bir çok bağlantı sopasıyla tarihsiz, s. 68.
işaretlidir. Modelimiz
Museo Naval’in,
Madrid1, ve Museu
Marítim’de, Barselona2,
bulunan örneklerine
dayanmaktadır.
1 Bkz. Astronomical Instruments in Medieval Spain, Modelimiz: Sert ağaç, çentikli. Uzunlamasına
Santa Cruz de la Palma 1985, s. 114-115. sopa dört açı skalasıyla birlikte, uzunluk: 73 cm.
2 Bkz. La navegació en els velers de la carrera d’
Dört oynatılabilir nişangâh cetveli (48, 34, 26 ve
Amèrica, Barselona tarihsiz, no. 52. 18 cm). (Envanter No: C 2.06)
48
D E N İ Z C İ L İ K
Davis Kadranı
Vasco da Gama’nın
Deniz Usturlabı
Modelimiz:
Meşe, çap: 66 cm. Üç ayak çınar, yükseklik:
150 cm. Döndürülebilir açı cetveli diopter
nişangâhla birlikte. Ön yüzde 90° lik iki
1
skala bulunmaktadır ve yıl hâkkedilmiştir.
Ásia, Lissabon 1552, s. 280 (Dec. I, Livro IV, Cap. II,
(Envanter No: C 2.02).
Ed. Lissabon 1846, s. 135), bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11,
s. 285.
50
D E N İ Z C İ L İ K
Modelimiz:
Pirinç, hâkkedilmiş. Çap: 18
cm. Döndürülebilir açı cetveli
diopter nişangâhla birlikte.
Yükseklik ölçümüne 90° lik iki
skala hizmet etmekte, bir skala
da saat açıları için hâkkedilmiş.
Eduard Farré-Olivé tarafın-
dan yapılmıştır (Barselona)
(Envanter No: C 2.04)
Dioga Ribeiro’nun
Deniz Usturlabı
Çizim, D.
Ribeiro,
Mapamundi
(1529).
Deniz Usturlabı
Denizci Kadranı
Dörtlü Kum
Saati
Denizcilik amaçları için
zaman ölçümünün son
derece kesin olması
gerekliliğinden, bu tip
kronometreler takım
olarak yakın zamanlara
kadar gemilerde bulun-
durulmuştur. Bu yolla
hatalar tespit edilebili-
yordu.
Karavela
Dāv
(Dhau, Dau)
PUSULALAR
Balık Pusula
el-Melik el-Eşref’in
Yüzer Pusulası
Astronomi, tıp ve jenealoji ile uğraşmış olan Bu şekilde donatılmış pusulasına el-Melik el-
(bkz. II, 105) Yemen Sultanı el-Melik el-Eşref Eşref, usturlabın bir görevi olan azimut hesap-
(690/1291 civarında yazmıştır) tarafından bize laması çözümünü de taşımıştır. Bunun aynısını
bir pusula tarifi içeren risale ulaşmıştır. Risālet Peregrinus (bkz. s. 60)’un iğne pusulasında tekrar
eṭ-Ṭāse olarak adlandırılmış bu eserde el-Eşref, bulacağız1.
oldukça yüksek bir gelişim basamağını gösteren
bir yüzer pusula tarif etmektedir. Bizim rekonstrüksiyonumuz yazarın tarifine ve
çizimine dayanmaktadır.
Manyetik iğne su dolu yuvarlak haznede hafif,
balmumu veya zift ile emprenye edilmiş incir ağa-
cından bir değnekçik tarafından, her ikiside orta-
larında haç formunda birbirleriyle bağlanacak
şekilde taşınmaktadır. Haznenin kenarı 4 x 90°
ye bölümlenmekten başka bir de beşer derecelik
çizgili taksimat taşıyor (toplam 72).
Peregrinus’un
Yüzer Pusulası
Modelimiz:
Yuvarlak kutu
(mantar, akril, bakır),
çap: 15 cm. Açı cetveli gölge pimle-
riyle birlikte, döndürülebilir.
Skala: 4 x 90°.
(Envanter No: C 1.05)
Dostu Syger de Foucaucourt’a hitaben yazdığı terge yerleştirilir. Şimdi, kutu herhangi bir suya
bir mektubunda Fransız bilgin Petrus Peregrinus yatırılabilir ve latanın uçlarında bulunan çubuk-
de Maricourt 1270 civarından iki pusula tipini cuklar üzerinden yıldızın hali hazırdaki meridyen
tarif etmektedir. Dikkate değer olan, onun bu apmasını ve bununla birlikte gündüz veya gece
mektubu aşağı İtalya’da bulunan Friedrich’in vaktini öğrenebilmek için bir yıldız nişan alınır
Arapları iskan ettiği Lucera kenti önlerinde yaz- (örneğin güneşli bir günde bir pimin gölgesi gös-
mış olmasıdır. Tarif ettiği iki pusula tipinden biri- terge boyunca düşecek şekilde).»1
si «bir iğne yerine manyetik taş ile donatılmıştır.
Bu taş yuvarlak olarak yontulmuş ve yuvarlak bir
kutu içerisine su geçirmez olarak kapatılmıştır.
Kutunun kapağına her biri 90 bölüm çizgili dört
kadran taşıyan bir tahta disk birleştirilmektedir.
Burada kuzey yönünü bulabilmek için kapak,
üzerinde bir ipin meridyen yönünde gerili olduğu
bir su kabına yatırılır. Taksimatlı disk tam ola-
rak işaretlenir işaretlenmez, üzerine, dairenin
merkez noktası çevresinde döndürülebilir olan
ve her iki ucunda iki dik pim taşıyan bir gös-
Peregrinus’un
İğne Pusulası
Hint Okyanusu’ndan
Daha Gelişmiş Bir
Pusula Tipi
Portekizli tarihçi Osorius tarafından tanımlanmış şekilde karton disklerin arasına yerleştirilir. Bu
olan, Vasco da Gama’nın ve diğer batılı deniz disk (orbis) çapının uzunluğu, [eşkenar dörtgen]
seyyahlarının Hint Okyanusu’ndaki, oralı mes- şeklindeki figürün uzunluğunu aşmaz. Şimdi dis-
lektaşları yanında tanıdıkları ikinci pusula tipi kin merkezinde bakır bir göbek vardır. Bu göbek,
daha ileriki gelişimin sonucuydu1: regula’nın merkezi hakkında söylediğimiz gibi
«Onlar daha kolay olması ve keskin insan zekası yapılmıştır. O göbeğe pimin sivri ucu sokulur
yoluyla önceden mevcut olana devamlı surette ve böylece disk, sadece bahsettiğimiz regula’nın
ilave birşeyler keşfedilmesi için, aletin rotayı daha işlevine sahip olmayan, ayrıca gemilerin yürü-
kesin izleyebilmelerine yarayan bir diğer türünü tüldüğü bütün rüzgarların yönlerini optik olarak
bulmuşlardır. Onlar şimdi, demir telden kenar- gösterecek şekilde sallantı halinde bulunur. Üst
ları eşit olan, fakat açıları eşit olmayan değiştiril- tarafta bulunan karton üzerinde kuzey, güney,
miş eşkenar dörtgen [baklava dilimi] formunda doğu, batı ve bunlar arasındaki yönler çok kesin
bir figür yapıyorlar. Bunun üzerine yukarıdan bir biçimde çizilirler (describuntur).»
ve aşağıdan birer dairesel parça karton (carta) Karton disk, 15 sabit yıldızın yaklaşık doğuş ve
yapıştırırlar. Figüre, mıknatısın eklenen kuvvetiy- batışlarını ve iki kutbu gösteren 31°15’ aralıkla 32
le, sivri köşelerin birisi kuzeyi diğeri güneyi ve küt yön gösterme noktasıyla işaretlenmiştir.
köşelerden birisi doğuyu diğeri batıyı gösterecek
Pusula gelişiminin Portekiz deniz gezginlerinin tıpkı bir eksen çevresinde olduğu gibi döner.
Hint Okyanusu’nda tanımış oldukları üçüncü ve Bu dış halkadan aynı aralıklarla hepsini içeren
en son basamağı hakkında bizi tarihçi H. Osorius kuşatıcı yuvarlak bir kabın kenarına sokulmuş
(1506-1580) aşağıdaki gibi bilgilendirmektedir: diğer iki pim geçer. Dış taraftaki pimler, içeride
bulunanlara karşı, her ikisi birbirleri üzerine
«Alet, disk aşağı doğru batacak ve bloke olacak, sevkedilecek olurlarsa, dik açılarda kesişecek
dolayısıyla artık bağımsız olarak kuzeyi göstere- şekilde yerleştirilmişlerdir. Her ne kadar bütün
meyecek şekilde tesis edilecek olursa, geminin düzeneğin alt tarafı bakırdan ve ağır olsa da,
denizde giderken öne veya arkaya yahut her hiçbir yere çarpmayacak şekilde dış kaba asılmış
iki taraftan birisine doğru meyletme rahatsız bulunur. Her taraftan tam ortada kalacak şekilde
edici durumu var olmaya devam eder. Bu duru- beslenmiştir. Ve düzenek aşağı doğru asılı ve
mu önlemek için oldukça keskin zekanın ürünü hareketli olduğu ve bu sayede dengede durduğu
olarak birşey icat edilmiştir: Mahfaza (vas) üst için, sert dalgalar esnasında bile devamlı tam
kenarın biraz alt tarafında bakır halka ile sıkı düzgün durmaktadır. Böylelikle bu aleti kuzey
bir biçimde çevrelenmiştir. Bu halkanın her iki yönünden alıkoyacak hiçbir şey olmaz.»1
yanına çelik bir pim (?virgula calybea ducta) dış
tarafta bulunan diğer daha büyük halkanın deli-
ğine ölçülen bir mesafede sokulur. İki pim eşittir
ve tek bir sopa haline getirilebilecek kadar karşı
karşıya öylesine düz dururlar, bu aynı zamanda
daire şeklindeki ara bölgenin çapıyla örtüşür.
Dışarıda bulunan halka bu iki pim çevresinde
1 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 255-256.
64
D E N İ Z C İ L İ K
Ona ait olan sergi modeli açık yan ile birlikte: Pirinç,
çap: 12,5 cm.
2 Bu buluşu «kardano» olarak niteleme alışkanlığını Art- Bu prensip, nasıl tutulurlarsa tutulsunlar yağı dökmeyen
hur Breusing kuşku ile karşılamaktaydı: «Şimdi bizzat lambalardan alınmıştır”. Bundan en azından şu sonuç
Cardanus şöyle söylemektedir: “Kayzer’in koltuğunu, çıkar: Cardanus bu düzeneğin mucidi görülemez ve bu
sefer esnasında bütün sallanmalara rağmen devamlı ola- sadece, ilk olarak onun tarafından dile getirildiği için
rak hareketsiz ve rahatça oturacağı şekilde kurma imka- onun adıyla isimlendirilmektedir. Bütün araştırmalarıma
nı bulunmuştur. Bu, dingil yaylarının özel bir bağlantısı rağmen bu hayli zekice buluşun kökenine ilişkin birşeyler
yoluyla gerçekleşmektedir. Çünkü üç hareketli halka, bir tespit etmeyi başaramadım.»
tanesinin muyluları yukarıda ve aşağıda, diğerininkile- 3 Breusing, A.: Zur Geschichte der Geographie. 1. Flavio
ri sağda ve solda ve üçüncüsününkileri önde ve arkada Gioja und der Schiffskompaß, in: Zeitschrift der Gesell-
bulunacak şekilde birbirleriyle bağlanmışlarsa, devamlı schaft für Erdkunde zu Berlin 4/1869/31-51, özellikle s.
olarak her hareket sadece en fazla üç eksen çevresinde 47 (Tekrarbasım in: Acta Cartographica, Amsterdam,
kalacağı için, bu tür bir düzenek yolculuk aracının her 12/1971/14-34, özellikle s. 30). Breusing Cardano’nun
konumunda mükemmel bir şekilde dinginlik içerisinde kitabını, De subtilitate, XVII. Kitap: De artibus artificio-
kalmalıdır. sisque rebus kaynak olarak vermektedir.
P U S U L A 65
Kolumbus Tarafından
Kullanılan Pusula
Tiplerinden Birisi1
Tarihçi Osorius (1506-1580)’un tarif ettiği yuka- Görüldüğü kadarıyla Hint Okyanusu’nda kulla-
rıda (s. 62) bahsedilen üç pusula tipinden ikincisi nılan bir pusula tipi, daha 9./15.yüzyılda İtalyan
büyük bir ihtimalle Christoph Kolumbus’un eli denizcilerin malumu olmuştur. Bu izlenim özel-
altında bulunuyordu. Bu pusula tipi, manyetik- likle Vasco da Gama’nın ilk seyahat rotası hak-
leştirilmiş oval telin bir kağıt parçasına aşağıdan kındaki rivayeti yoluyla kazanılmaktadır. Burada,
pusula diskine doğru yapıştırılmasıyla karakte- onun Hint Okyanusu denizcilerinin manyetik
rize edilmektedir. Diskin kendisi, özgürce hare- iğneyi Cenevizliler tarzında nasıl kullandıkları-
ket edecek şekilde sivriltilmiş bir pim üzerinde nı gördüğü söylenmektedir3. Maalesef şimdiye
dönebilir şekilde oturmaktadır. İspanyol Martin değin, diskin 32’ye bölümlenmesinin rüzgar gülü-
Cortés Breve compendio de la sphera y de la arte nün yön gösterme çizgilerini sergilemediği, aksi-
de navegar (Sevilla 1551, s. 80) isimli kitabında ne Hint Okyanusu denizcilerinin bölümlemesi
böyle bir pusulayı tarif etmektedir ve tarifini kökenine bilinen 15 sabit yıldızın doğuş ve batış-
pusula diskinin ve oval tel şeklinin bir çizimi ile larının ve iki kutbun yön gösterme noktalarında
donatmıştır2. sahip olduğu pusula diski ile bağlantılı olduğu
fark edilmemiştir.
Avrupa’da İlk
«Gerçek Gemi Pusulası»
Modelimiz:
Gemi Pusulası Kutu sert ağaç: 20 x 20 x 10 cm. Silindir pusula
kutusu ahşap. «Kardano» sistemi süspansiyo-
Dörtgen Mahfaza İçerisinde nu pirinç halkada. Disk eş kenar dörtgen for-
munda eğilmiş demir tel ile birlikte, pirinç bir
mandrel üzerine döndürülebilir
olarak yerleştirilmiş.
Rekonstrüksiyon Rodrigo Zamorano (1581) (Envanter No: C 1.11)
tarafından tarif edilen şekle1 dayanarak yapılmış-
tır. Pusula kutusunu «Kardano» sistemi süspansi-
yonu ile birlikte taşıyan kutu ilk defa dörtgendir.
Modellerimiz:
İki Osmanlı a) Çerçeve ahşap (kaide 25 x 25 cm), katlanır;
skala ve açı cetveli pirinç, manyetik iğne plexiglas (plas-
Pusula Tipi tikcam) diskler arasında (Envanter No: C 1.24)
b) Kutu sert ağaç: 25 x 25 x 15 cm.
«Kardano» sistemi ile asılı pirinç halkada.
(Envanter No: C 1.12)
Gemi Pusulası
Gemi Pusulası
19. yüzyıldan bir İspanyol pusula örnek alına- Pirinç kutu, çap: 22 cm.
rak yapılmıştır. Anlaşılan o ki orijinali, gemi «Kardano» sistemi tarzında asılı pirinç halka.
üzerindeki bir düzeneğin içine yerleştirilmiştir: Eşit çokkenar formundaki demir tel,
«Kardano» halkası sadece bir tarafta kutuya karton diskin altında.
bağlıdır, pimler dışarı doğru belirli bir mesafede 32 bölümlemeli disk yönlere doğru ve
derece bölümlemeli (4 x 90°),
durmaktadır.
yazıt: «Escuela Nautica Masnou».
(Envanter No: C 1.15)
Orijinal: Museu Marítim, Barselona, bkz. La
navegació en els velers de la carrera d’Amèrica,
Barselona: Museu Marítim tarihsiz, No. 45.
P U S U L A 75
Modelimiz:
Pirinç, altın yaldızlı.
Çap: 18 cm. Karton disk iki
mandrel arasına döndürü-
lebilir olarak yerleştirilmiş-
tir. Arka yüzüne, eş kenar
dörtgen formlu demir tel
sabitlenmiştir.
Disk üzerinde bir derece
bölümlemesi (4 x 90°) ve
32 bölümlemeli bir pusula
gülü, tacın içerisine yerleş-
tirilmiş bir cam aracılığıyla
korunmuştur.
(Envanter No: C 1.16)
Gemi Pusulası
Mesaha Ölçme
Pusulası
Ön yüzdeki yazıt:
«Güneş saati Ch’ían Lúng Döneminin
30. yılında imal edilmiştir» (1765/66).
(Envanter No: C 1.17)
P U S U L A 77
Namaz Pusulası
19. yüzyıldan bir Osmanlı-Türk
pusulasının üç rekonstrüksiyonu.
Orijinali Köln’deki Rautenstrauch-
Joest-Museum für Völkerkunde
müzesinde bulunmaktadır. Bu
pusula 1251/1853 yılında Aḥmed
b. İbrāhīm eş-Şerbetlī isimli birisi
tarafından imal edilmiştir.
Pusula iğneli merkez çevresinde-
ki dairede İslam dünyasından bazı
önemli şehirlerin isimleri ve koor-
dinatları kaydedilmiştir. Bu yer-
lerden birisinde bulunulduğu tak-
dirde, pusulayla Mekke’ye doğru
namaz yönü tespit edilebilir. Batı
olarak işaretlenmiş olan tarafta
bulunan gnomon yardımıyla yanda
bulunan skalada namaz vakitleri
okunur.
Pirinç, hâkkedilmiş.
16 x 16 x 2 cm.
(Envanter No: C 1.18c)
1917 yılından kerterizli ve su terazili bir İngiliz durana kadar kerterizi alınır. Manyetikleştirilmiş
pusulası, enstitümüzün mülkiyetinde. Çentikli dairesel halkanın sarkaçla ölçümünden sonra,
nişangâh aracılığıyla istenilen nesnenin karşı taraf- derece, ayna ile yansıtılan delik nişangâh vasıta-
ta bulunan nişangâhın ipiyle birlikte bir çizgide sıyla okunabilir.
P U S U L A 79
Pusula
Coğrafi Pusula
20. yüzyıldan kerterizli bir İngiliz pusulası, ens- Pirinç pusula kutusu cam kapaklı,
titümüz mülkiyetinde. Çentikli nişangâh yoluyla çap: 70 mm. Üç ayak üzerine
bir nesnenin kapakta bulunan telle bir çizgide yerleştirmek için bir küçük ayak.
Menteşeli kapak, açılıp kapanabilir,
durana kadar kerterizi alınır. Disk sadece yavaş
içeriden yansıtmalı ve cam nişangâhlı
yavaş kuzey-güney yönünde sallandığı için, bu ince bir tel ile donatılmış.
esnada bir yaylı mekanizmayla desteklenebilir. Aliminyum pusula diski,
Diskin yönüne dayanarak derece aynayla yansıtı- ayna yazı halinde 360° bölümlemeli
lan delik nişangâh aracılığıyla okunabilir. ve dört ana yönün göstergesi.
Manyetik iğne diskin altında bulunmaktadır.
Diski elle sabitlemek için yaylı mekanizma
yan tarafta. Diskin ayarlarını yapmak
için alt tarafta iki ayar vidası.
(Envanter No: C 1.21)
82
D E N İ Z C İ L İ K
Bölüm 4
Saatler
84
S A A T L E R
S A A T L E R 85
Büyük bir ihtimalle meşhur astronom Ebū çıkarılabilir. Bir kolun dış yüzü üzerinde kuzey
ʿAbdallāh Muḥammed b. Mūsā el-Ḫārizmī1 (3./9. burç sembollerinin büyüklük oranları, diğer kolun
yüzyılın 1. yarısı)’ye ait olan henüz yayınlanma- dış yüzünde güney burç sembollerinin büyüklük
mış bir yazmada namaz vakitlerini belirlemeye oranları kaydedilmiştir. Pergel kollarının diğer
yarayan basit bir alet tarif edilmektedir (berkār yüzleri, kendisiyle pergel kolunun uzunluğu (uç
yuʿrefu bihī el-evḳāt li-eṣ-ṣalāt ve-yūḳasu bihī
hariç) 12 eşit bölüme (muhtemelen daha küçük
eẓ-ẓıll). Bunun tarifi J. Frank ve E. Wiedemann2
bölümlere de) ayrıldığı bir bölümleme taşımak-
tarafından incelenmiştir. Özetleri şöyledir: «Alet
bir tür pergeldir, kolları her iki dış yüzlerinde bir tadırlar. Namaz vaktini belirlemek için katlanmış
çizelge taşımaktadır. Pergel serbest olan uçları- pergelin uç kısımları uzunluk bölümlemesinin
na yerleştirilmiş demir çivileriyle birlikte dikey başlangıcı yer zemini düzlemiyle düşümdeşecek
olarak zemine oturtulduğunda, ikindi namazını şekilde toprağa derince kakılır. Pergel tarafından
kılma vaktinde zodyaktaki güneşin bütün konum- çizilen gölgenin son noktası işaretlenir ve bu
ları için pergelin gölge uzunluğu bu çizelgeden nokta ile içine sokulduğu yer arasındaki mesafe
pergelin uzunluk bölümlemesinde ölçülür. Bu
1 Halife el-Meʾmūn döneminde (198-218/813-833) fali- amaca yönelik olarak pergel gerilir, çünkü bir
yette bulunmuştur, bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 140-143. kolun gölgesi ikindi namazı vaktinde basit kol
Bize ulaşan yazma (Berlin 5790, fol. 77b-97b) Zīc’inin uzunluğundan daha uzundur. Ölçülen mesafe, bu
veya Kitāb el-Asṭurlāb’ının bir bölümü gibi görünüyor. gün için dış yüzlerdeki çizelgeden sonuç olarak
2 Die Gebetszeiten im Islam, in: Sitzungsberichte der
Physikalisch-medizinischen Sozietät 58/1925/1-32 (Tek-
ortaya çıkan büyüklükle aynı ise, namaz vakti gel-
rarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi miş demektir. Bu değere henüz ulaşılmamış ise,
Cilt 92, Frankfurt 1998, s. 97-128). bu gerçekleşinceye kadar beklenmelidir.»
86
S A A T L E R
Çap: 80 cm.
Avize Saat Pirinç, altın yaldızlı.
Cam şişelerin boyu: 18 cm.
(Envanter No: B 3.03)
el-Melik el-Eşref’in
Güneş Saati
el-Marrākuşī, Cāmiʿ,
yazma İstanbul, III. Ahmet, Nr. 3343
kaydedilmiştir veya hâkkedilmiştir. Hareketli Modelimiz için bu saat tipinin 18. yüzyıldan iki Osmanlı
gnomon, bir halkaya veya silindire başka şekilde, örneğine dayandık. Bunlardan birisi İstanbul’da Kandilli
doğrudan burç çizgizini takiben yerleştirilmiştir. Rasathanesi Müzesi’nde bulunmaktadır, diğeri Marcel
Destombes’in terekesine aittir (hali hazırda Enstitut du
Gölge geçişinin okunması yoluyla elde edilen
Monde Arabe müzesinde bulunmaktadır, Paris).
değerler, zamanı vakitlere göre göstermekte, Bu güneş saati tipinin sonraki dönemlerde olası devamlı-
dolayısıyla namaz vakitlerine işaret etmektedir. lığı problemi için bkz. A.J. Turner v.d. (Eds.), Time, Den
el-Marrākuşī 30. enlem derecesi için çizelgesini Haag 1990, No. 200, s. 105, 114. Burada özel bir koleksi-
ve silindir saat için taslaklarını şu şekilde tasvir yonun yaklaşık 1600 yılından bir Avrupa örneğinin resmi
etmektedir (bkz. yukarıdaki resimler). bulunmaktadır:
(anon., geç 16. yüzyıl, bkz. M. Dizer, Astronomi hazineleri, İstanbul 1986,
Florenz; Ist. e. Mus. di resim 17, Christiane Naffah, Un cadran cylindrique
Storia della Scienza, ottoman du XVIIIème siècle, in: Astrolabica (Paris)
Firenze, Env. No. 2457). 5/1989/37-51.
90
S A A T L E R
Ümeyye Camisi
Güneş Saati
773/1371 yılından gelen, esası Halife el-Velīd b. de imal edilmiş eşsiz saatini övmektedirler2. İbn
ʿAbdalmelik (dönemi: 86-96/705-715)’in saltana- eş-Şāṭir Şam’da cami astronomu (muvaḳḳit) ve
tı döneminde teşekkül etmiş olan Şam Ümeyye baş müezzin (reʾīs el-müʾezzinīn) olarak görev
Camisi güneş saati, türünün Arap-İslam kültür yapmıştır.
çevresindeki zirve noktasını oluşturmaktadır. Onun tarafından imal edilen güneş saati 1 x 2
Saat, astronom ʿAlī b. İbrāhīm b. Muḥammed metrelik ölçüleriyle alışılmadık bir boyuta sahip-
İbn eş-Şāṭir1 (d. 705/1306, ö. 777/1375) tarafın- tir. Orijinal 1958 yılına kadar kaybolmuş kabul
dan imal edilmiştir. Kaynaklar bu bilginin güneş edilmekteydi. Tamir çalışmaları esnasında üç
saati yapımının yanı sıra astronomik çizelgelerini, parçaya ayrılmış halde yeniden bulunmuştur.
gezegenler teorisini, evrensel aletini (el-ālet el- Saat muhtemelen 1873 yılında astronom eṭ-
cāmiʿa) ve kum ya da su yardımına gereksinim Ṭanṭāvī tarafından girişilen tashih sırasında par-
duymaksızın gece ve gündüz dönecek ve ayrıca çalanmıştır3. eṭ-Ṭanṭāvī bir hata tespit ettiği iddi-
eşit ve eşit olmayan saatleri gösterebilecek şekil-
Modelimiz:
Hâkkedilmiş pirinç levha: 37 x 47 cm,
sert ağaçtan bir masaya gömme olarak oturtulmuş.
İbn el-Muhallebī’nin Ayak pirinçten.
(Envanter No: B 2.02)
Güneş Saati
Mısırlı bir cami astronomu (muvaḳḳit) olan
Zeyneddīn ʿAbdurraḥmān b. Muḥammed İbn el-
Muhallebī el-Mīḳātī’nin ʿUmdet ez-Zākir li-Vaḍʿ
Ḫuṭūṭ Faḍl ed-Dāʾir isimli kitabında 829/1426
yılında tarif ettiği ve resmettiği güneş saati
Dublin’deki Chester Beatty Kütüphanesi’nde
bulunan bir yazmada günümüze ulaşmıştır1.
Saat Kahire’nin enlemi (30°) için hesaplanmış-
tır. Alışılmadık iki parçalı yapımı, bu enlemi
Kahire’deki İbn Ṭūlūn Camii’nin 696/1296 tarihli
güneş saatiyle paylaşmaktadır. Bu sonuncunun
kalıntıları 1800 civarında Napolyon tarafından
hazırlatılan Description de l’Egypte’te resmedil-
miştir2.
Endülüs Tarzı
«On iki Kapılı
Mum Saati»
Endülüslü ayaklı kütüphane Lisāneddīn İbn el- Saatin mahfazası üstü açılmış on iki köşeli ahşap
Ḫaṭīb (Muḥammed b. ʿAbdallāh b. Saʿīd, ö. bir etüiden oluşmaktadır ve on iki kapılıdır.
776/1374)’in rivayet ettiğine göre Granada Sultanı Tavanın ortasında on iki eşit kısma bölümlenmiş
V. Muḥammed (dönemi: 1354-1359, 1362-1391) bir mum durmaktadır. Mumun yanması sırasında
Peygamber Muḥammed’in doğum günü (mevlid) bir dengeleme ağırlığıyla ağırlaştırılmış on iki pim
münasebetiyle 763/1362 yılında gece vakitlerine peş peşe balmumundan ayrılır. Pimler, araların-
mahsus bir saat takdim etmiştir. İbn el-Ḫaṭīb’in1 daki mesafenin bir saatlik yanma süresine teka-
Nufāḍet el-Cirāb fī ʿUlālet el-İġtirāb adlı risalesi- bül edeceği şekilde yerleştirilmişlerdir. Bir pim
nin uzunca bir süre kayıp sanılan üçüncü bölümü- aşağı düşerse, dengeleme ağırlığı her defasında
nün yazmasının keşfedilmesinden sonra İspanyol kapılardan birisinde bulunan bir kafesi serbest
arabist E. García Gómez2 ilgili metni yayınlamış bırakan diğer bir pimi kendisiyle birlikte çeker.
ve İspanyolca’ya çevirmiştir. Bu kafes saatin içerisinde bulunan bir rayda aşağı
düşer, bu yolla kapı aralığında dürülü ve geçen
gece saatini betimleyen mısralar içeren bir kağıt
1 3. Kısım, es-Saʿdiyye Fāġiye tarafından yayınlanmıştır,
parçası görünür. Aynı anda kaseye bir küre düşer
Rabat 1989, s. 278-279.
2 Foco de antigua luz sobre la Alhambra desde un tex- ve akustik bir sinyal yaratır. Açılan kapıların sayı-
to de Ibn el-Jaṭīb en 1362, Madrid 1988, s. 131ff.; ayrıca sından, geçen simetrik saatler okunur.
bkz. Samsó, J.: Las ciencias de los antiquo en al-Andalus,
Madrid 1992, s. 443-444.
98
S A A T L E R
Riḍvān es-Sāʿātī’nin
Su Saati
Ölçek: 1:2,5.
Boyutlar: 130 x 80 x 180 cm.
Sert ağaç kakma sedef tezyinatlı.
Kuşlar ve kupalar pirinçten.
Pirinç çerçeveli cam kapılar arka taraf-
ta. Saatin içindeki su kapları bakırdan.
(Envanter No: B 1.01)
«Saatçi» Riḍvān, babası Muḥammed b. ʿAlī (ö. Bu su saati eşit olmayan saatler veya temporal
618/1231) tarafından inşa edilmiş ve ölümünün saatler (sāʿāt zemāniyye) prensibine göre tasar-
ardından büyük ölçüde harap olan su saatini yeni- lanmıştır. Güneşin doğuşundan batışına kadar
den imal etmiş ve parçalarıyla birlikte saatler kita- olan (veya batışından doğuşuna kadar) zaman,
bında ayrıntılı bir biçimde tarif etmişter. Bildiğimiz
kadarıyla bu kitabın iki yazması günümüze ulaş-
mıştır, birisi İstanbul Köprülü Koleksiyonu 949,
diğeri Gotha Forschungsbibliothek 1348. Kitap Frankfurt 1984, Cilt 3, s. 1386-1476). Kitap M.A.
1915 yılında Eilhard Wiedemann tarafından Dahmān tarafından 1981 nolu Köprülü yazmasına da-
yanarak Şam’da yayınlanmıştır. Tıpkıbasım Institut für
Gotha yazmasından Almanca’ya çevrilmiştir1. Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften,
Frankfurt, enstitüsünde hazırlık aşamasında. Yazarın
biografisi için bkz. İbn Ebī Uṣaybiʿa: ʿUyūn el-Enbāʾ fī
Ṭabaḳāt el-Eṭibbāʾ, Kahire 1299 h., Cilt 2, s. 183-184;
1 Wiedemann, E. ve Hauser, F.: Über die Uhren im Berei- Yāḳūt el-Ḥamavī: Irşād el-Arīb ilā Maʿrifet el-Edīb, ed.
ch der islamischen Kultur, in: Nova Acta. Abhandlungen D.S. Margoliouth, Cilt 4, Londra 1927, s. 211-212; eṣ-
der Kaiserlich Leopoldinisch-Carolinischen Deutschen Ṣafadī: el-Vāfī bi-l-Vefeyāt, Cilt 14, Wiesbaden 1982, s.
Akademie der Naturforscher in Halle 100/1915/176-266 128-129; C. Brockelmann: GAL, Supplementband 1, Lei-
(Tekrarbasım in: E. Wiedemann, Gesammelte Schrif- den 1937, s. 866.
ten zur arabisch-islamischen Wissenschaftsgeschichte,
S A A T L E R 99
«Filli»
Su Saati
el-Cezerī, el-Cāmiʿ.
İstanbul yazması,
Topkapı Sarayı, III.
Ahmet 3472, s. 90.
el-Cezerī tarafından 600/1200 civarında icat ve oturarak bu aralıkları, yazı kamışını her yarım
el-Cāmiʿ beyn el-ʿİlm ve-l-ʿAmel isimli kitabında saatten sonra gizlice bir taksimat çizgisine kaydı-
tarif edilen bir su saatinin orijinal boyutlarda rarak göstermektedir. Ayrıca saat yarım ve tam
rekonstrüksiyonu. saatleri, kuledeki bir figürün her tam saatte sağ
Burada sözkonusu olan, 48 entervali 30 dakikalık kolunu, her yarım saatte ise sol kolunu kaldırma-
aralıkta sinyalle bildiren ve böylelikle 24 simet- sı suretiyle göstermektedir. Mekanizma, her 30
rik saati gösteren bir su saatidir. (Gösterim için dakikada bir, filin gövdesinde su dolu bir tekne
vakit aralığı rekonstrüksiyonda yaklaşık 3 daki- üzerinde hareket ettirici yarım küre şeklindeki
kaya indirgenmiştir.) Bir «katip» filin sırtında şamandra vasıtasıyla işler. Şamandra alt tarafın-
102
S A A T L E R
el-Cezerī’nin
Kupa Saati
el-Cezerī (600/1200 civarı) el-Cāmiʿ beyn el- zincirler, teraziler (mīzan)2 ve küreler içerme-
ʿİlm ve-l-ʿAmel isimli kitabında sunduğu pek çok yen, kısa sürede değişip bozulmayan ve saatlerin
saat arasında kendi buluşu olan bir kupa saati geçişlerinin ve kısımlarının kolayca bilineceği bir
tarif etmektedir1: «Sultan eṣ-Ṣāliḥ Ebū el-Fetḥ alet imal etmemi emretti. Bu alet, yolculukta ve
Maḥmūd b. Muḥammed b. Ḳarāarslan... bana evde bir yoldaş ve de güzel olmalıydı. Zihnimi
yordum ve aleti şu şekilde imal ettim: Saat bir
temel üzerindeki bir kaptan oluşmaktadır, üstten
düz bir kapak ile kapatılmıştır. Hâkkedilmiş bir
galeri (şurfa) kapağın daire çevresinde hareket
1 Tıpkıbasım, Ankara s. 119-126; Almanca tercüme Wi- etmektedir ve galeri üzerinde zarif bir yatay
edemann, E. Ve Hauser, F.: Über die Uhren im Bereich halka bulunmaktadır, bu halka 2171/2 (= 141/2 x
der islamischen Kultur, in: Nova Acta. Abhandlungen 15) kısma bölümlenmiştir; beher 15 kısım eşit bir
der Kaiserlich Leopoldinisch-Carolinischen Deutschen saate (24 kısma bölünmüş bir gün saatine) teka-
Akademie der Naturforscher in Halle 100/1915/1-272, bül etmektedir.»
özellikle s. 134-141 (Tekrarbasım in: E. Wiedemann, Ge-
sammelte Schriften zur arabisch-islamischen Wissens-
chaftsgeschichte, Frankfurt 1984, Cilt 3, s. 1211-1482,
özellikle s. 1344-1351); İngilizce tercüme D.R. Hill: The 2 Buna ilişkin Wiedemann şu notu düşmekte: «Teraziler
Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices, ve devirme düzenekleri bir çok güzel sanat eşyasında kul-
a.y., s. 71-74. lanılmaktadır.»
104
S A A T L E R
Diskin bölümlemesini E. Wiedemann el- de 141/2 kısma bölümlenmiştir (bu son bölümle-
Cezerī’nin tarifine göre şu şekilde resmetmiştir: me yukarıdaki figürde atlanmıştır, buna karşın
ilk bölümleme birkaç yayda tam olarak yapılmış,
diğer yaylar sadece hâkkedilmiştir). Her bir yay
– yıl 360 günün varsayılmasıyla – hem kısalan
hem de uzayan günlerde 10 güne tekabül etmiş-
tir. Bu nedenle her bir yaya, ona tekabül eden
günler için iki rakam kaydedilmiştir. Rakamlar,
yukarıda temsil edildiği gibi, herhalükarda içeri
çizili yarıçapın her iki yanına hâkkedilmiştir. En
uzun günde rakamlarla başlanılacak olursa, en
kısa günde sadece bir rakam– yani 180 – kayde-
dilmeliydi; buna karşın sayılarla en kısa günden
başlanılacak olursa en uzun günde bu durum
geçerliydi. Rakamların bu tarzda kaydedilmesiyle
bu sayıların hepsi devamlı olarak ilgili yayın aynı
yüzü üzerinde durması gerçekleşiyordu. Geceye,
devamlı gündüz yayında yaklaşık 180 uzaklıkta
bulunan bir yay tekabül etmiştir.»5
Fas
Su Saati
Orijinali Fas’da (Maraokko) Ḳaraviyyīn
Camii’nde bulunan ve Institut für Geschichte Rekonstrüksiyonumuz:
der Arabisch-Islamischen Wissenschaften tara- Ahşap, verniklenmiş.
Ahşap öğeler masraflı boyanması da
fından yeniden üretilen saatin rekonstrüksiyonu.
dahil modern sitilde Marako’da yapılmıştır.
Orijinalin yapımcısı Ebū Zeyd ʿAbdurraḥmān b. Saat kadranı pirinç, çap 46 cm.
Süleymān el-Leccāʾī’dir. Saati 763/1362 yılında 24 zil bronz.
Sultan İbrāhīm b. Ebī el-Ḥasan b. Ebī Saʿīd’in Saatin içerisinde bulunan kaplarının hepsi bakır.
emriyle imal etmiştir. En: 4,30 m; boy: 2,40 m.
(Envanter No: B 1.04)
S A A T L E R 107
Burada söz konusu olan, günü 24 simetrik saate olduğu bir şamandrayı aşağı indirir. Düzenli akış,
bölen, günümüze ulaşmış en eski su saatidir. Her tam olarak basınç ayarlayan bir cihaz vasıtasıy-
saatin 4 er dakikaya (yani 15 bölüme) bölümlen- la sağlanır. Çok akıllıca düşünülmüş, şaşırtıcı
diği bir saat kadranında bu saatler okunabilir. derecede geliştirilmiş bir teknik, her iki arabanın
Her dört dakikada küçük bir küre, her bir saatte şamandranın alçalma yönünün aksine hareket
ise büyük bir küre 24 pirinç kaseden birisine düşer etmesini temin eder1.
ve bir ton oluşturur. 24 saat zarfında toplam 360
küçük ve 24 büyük küre kaselere ve oradan
bir toplama haznesine düşer. Akustik sinyallere 1 Literatür: ʿAbdulhādī et-Tāzī, Cāmiʿ el-Ḳaraviyyīn:
ilaveten, her saat başı, geçen zamana dair genel el-Mescid ve-l-Cāmiʿa bi-Medīnet Fās, Beyrut 1972, Cilt
bir bakış veren ve uzaktan da görülebilen ahşap 2 s. 325-326; Derek J. DeSolla Price: Mechanical Water
kapılardan birisi kapanır. Düzenek, dökülen su Clocks of the 14th Century in Fes, Morocco, ayrı basım:
Proceedings of the 10th International Congress of the
aracılığıyla harekete geçirilir. Bu su, ipli makara- History of Sciences, Ithaca, 26 VIII-2 IX 1962, Paris:
lar vasıtasıyla işleyen bütün kısımların bağlantıda Hermann 1964 (8 s.), s. 3-5.
108
S A A T L E R
İSPANYOL-ARAP SAATLERİ
1.
İspanyol-Arap Su Saati1
Libros del saber de astronomía’da sunulan beş
saatten birisi relogio dell agua’dır. Bu saatin
ayrıntılı ele alınışı bir taslakla donatılmıştır.
Kitabın derleyicisi, kaynaklarının bu saati anla-
tan tariflerinin «oldukça yetersiz » olduğunu Ölçüler: 70 x 36 x 180 cm.
Plastik cam ve pirinç.
söylemektedir. Buna göre su haznesi zeminde
Dolap, ceviz ağacı ve
basitce delinmiştir, bu yüzden su düzenli değil, plastik camdan.
aksine küçülen hacimde düşen basınç nedeniyle (Envanter No: B 1.03)
devamlı zayıflayarak boşalır. Bu yetersizliği o
[derleyen] kendi «incelikli buluşları» sayesin-
de bertaraf etmiştir. Gerçekte, düzenli boşalan
su düzeneği sadece su saatleri için değil, aynı
zamanda diğer hidrolik otomatlar için Arap- Modelin gösterdiği gibi, bu saatte, daha yükseğe
İslam kültür dairesinde, daha önce Yunanlarda yerleştirilmiş hazneden bir basınç dengeleyici-
olduğu gibi, tanınmış ve prensipte kullanılmıştır. si üzerinden akan su altta bulunan haznedeki
Böylece gün uzunluklarına göre ayarlanan saat- şamandırayı yukarı doğru itmektedir. Bu yolla,
lerde ölçülmekteydi. bununla bağlantıda olan ve üzerinde zodyak sem-
bollerinin okunabildiği bir levha, su haznesinin
üst kenarına oturtulur.
1 Hill,Donald R.: Arabic Water-Clocks, a.y., s. 126-130; Modelimiz Eduard Farré (Barselona) tarafından
Wegener, Alfred: Die astronomischen Werke Alfons X., imal edilmiştir.
in: Bibliotheca Mathematica (Leipzig), 3. seri 6/1905/129-
185, özellikle s. 162-163 (Tekrarbasım: Islamic Mathe-
matics and Astronomy serisi Cilt 98, Frankfurt 1998, s.
57-113, özellikle 90-91).
110
S A A T L E R
2.
Cıvayla Çalışan Saat
Libros del saber de astronomía isimli eserin
konuya özel bölümünde sunulan dördüncü saat
bir civayla çalışan saattir (relogio dell argent
uiuo). A. Wegener1 saati şu şekilde tanımla-
maktadır: «Bu saatin düzeneği, 24 saatte tam bir
dönme gerçekleştiren bir dişliden oluşmaktadır.
Hareket ettirici güç bir ağırlıktır, çarkın geriye
dönmesine engel olan ve bir sarkaç hareketi
veren düzenek cıva aracılığıyla gerçekleşir. Bu
cıva, çarkın içinde bulunur ve enine duvarlar
arasından sadece çok küçük bağlantı delikleriy-
le ket vurarak ağırlığın çekme etkisine sadece
yavaş yavaş baş eğer. Bu çarkın dönmesi, saatin
oldukça sanatsal saat kadranı olarak görülebi-
lecek bir usturlap üzerine taşınır. Bu usturlap
üzerinde saatlerin dışında aynı zamanda güneşin
ve yıldızların konumu ve hatta gökyüzünün hali
hazırdaki bütün görünüşü okunabilir. Demek ki
usturlap yerine bu saat düzeneği bir gök küresiy-
le de bağlantılandırılabilir. Ayrıca zillerin uygun
bir biçimde yerleştirilmesi yoluyla bundan bir tür
çalar saat üretilebilir.»
Bu saatin varlığını sürdürmesi ve Avrupa’da daha
sonraki gelişmelere yaptığı etki süreci hakkında
önümüzde A. Bedini’nin The Compartmented
Cylindrical Clepsydra2 adlı mükemmel bir maka-
lesi bulunmaktadır. Bedini, Libros del saber de
astronomía’nın 1341 yılından önce Floransa’da Kutu ahşap. Ölçüler: 22 x 30 x 55 cm.
Saat diski pirinç, hâkkedilmiş.
İtalyanca’ya çevrilmiş olduğunu3 ispatlamakta Ahşap çark, plastik cam
ve şöyle devam etmekte: «Bu İtalyanca çevirinin odacıklarla birlikte.
Çap: 25 cm. Eduard Farré
(Barselona) tarafından imal edilmiştir.
(Envanter No: B 3.04)
1 Wegener, Alfred: Die astronomischen Werke Alfons X.,
in: Bibliotheca Mathematica (Leipzig), 3. seri 6/1905/129-
varlığı, cıvalı saatin sonradan Avrupa’daki gelişi-
185, özellikle s. 163 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics
and Astronomy serisi Cilt 98, Frankfurt 1998, s. 57-113, mi bakımından çok büyük bir önem taşımaktadır,
özellikle 91). Ayrıca bakınız Wiedemann, E. ve Hauser, her ne kadar arkadan gelen altıyüz yılın saat kita-
F.: Über die Uhren im Bereich der islamischen Kultur, bı yazarları onun adını hiç anmıyorlarsa da.»4
a.y., s. 18-19 (Tekrarbasım: a.y., Cilt 3, s. 1228-1229). Alfons’un derlemesinden 300 yılı aşkın bir süre
2 Yayınlandığı yer: Technology and Culture (Chicago)
sonra civalı saat, Avrupa literatüründe yeni-
3/1962/115-141. den ortaya çıkmaktadır, daha doğrusu Attila
3 Bedini bu çalışmada Enrico Narducci’nin konuya ilişkin
Parisio’nun 1598 yılında Venedik’te yayınlanan
kısa bir monografisine dayanmaktadır: Intorno ad una
traduzione italiana fatta nell’anno 1341 di una compi-
bir kitabında. Bu eserde yazar kendisini bu saatin
lazione astronomica di Alfonso X. re di Castiglia, Roma mucidi olarak tanıtmaktadır (Discorso Sopra la
1865 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
serisi Cilt 98, Frankfurt 1998, s. 5-36). 4 Bedini, a.y., s. 118.
S A A T L E R 111
3.
İspanyol-Arap Mum Saati
Modelimiz:
4. Hâkkedilmiş pirinç levha
İspanyol-Arap (30 x 60 cm), sert ağaçtan bir masaya gömülü.
Ayak pirinç.
Güneş Saati (Envanter No: B 2.04)
Çizim
Libros del saber de astronomía’nın
modern edisyonundan,
Madrid 1866, cilt 4, s. 17.
Bu, rekonstrüksiyon
modelimize örnek alındı.
Modelimiz:
İbn er-Raḳḳām’ın Çap: 25 cm.
Güneş Saati Pirinç, dağlanmış.
(Envanter No: B 2.13)
«Gölgeler Bilgisi Hakkında Risale» (Risāle Granada’da faaliyet gösteren bilginlerdendi. Bir
fī ʿİlm eẓ-Ẓilāl)’sinin 44. bölümünde Ebū tahta parçasının üstüne oturtulan manyetik taş,
ʿAbdallāh Muḥammed b. İbrāhīm er-Raḳḳām1 ahşap diske hâkkedilmiş güneş saati için kuzey-
(ö. 715/1315) yüzer pusulayla bağlantılı bir güneş güney yönünü ayarlamaya yaramaktadır. Saat
saati tarif etmektedir2. Murcia’lı bu astronom, ipek iplerde asılı olarak dengede tutulmaktadır.
matematikçi ve tabipti ve Nasiriler döneminde Oldukça benzer bir araç Pedro Nunes (1537)’e
atfedilmektedir (bir sonraki model).
1 İbn el-Ḫaṭīb: el-İḥāṭa fī Aḫbār Ġarnāṭa, 3. Cilt, Kahire 68b-82a). Bu risale Joan Carandell tarafından incelenmiş
1975, s. 69-70; Brockelmann, C.: GAL, 2. Supplement- ve yayınlanmıştır, Risāle fī ʿilm al-ẓilāl de Muḥammed
band, Leiden 1938, s. 378. Risalenin bilinen tek el yazma- Ibn al-Raḳḳām al-Andalusī, Barselona 1988.
2 Bkz. Risāle fī ʿilm al-Ẓilāl, ed. Carandell, s. 208-209,
sı Escorial kütüphanesinde bulunmaktadır 918/11 (fol.
313.
S A A T L E R 115
Modelimiz:
Çap: 26 cm.
Pirinç, dağlanmış.
(Envanter No: B 2.15)
Çizim,
Instrumentos de navegación del
Mediterranéo al Pacifico’dan,
Barselona tarihsiz, s. 84.
116
S A A T L E R
Alarmlı
Su Saati
Modelimiz:
Ölçüler: 60 x 60 x 30 cm.
Çark ve sehpa sert ağaç.
Su haznesi kilden.
Pirinç disk hâkkedilmiş
Latin rakamlarıyla (1-24) birlikte.
Çanlar bronz.
(Envanter No: B 1.05)
Bu saat, Benedikt manastırı Santa Maria de Ripoll kurşun ağırlığı aşağı düşürür. Bu, bir makaraya
(Pirene Dağları eteğinde)’un 225 nolu Latince bağlı olan, dönme hareketine geçirilen ve yakla-
yazmasında tarif edilmektedir. Muhtemelen 13. şık 5 saniye boyunca çanlara çarpan bir çan tok-
yüzyıldan kalma yazma günümüzde Barselona’da mağının sürgüsünün açılmasını sağlar. Su, zaman
Archivo de la Corona de Aragón’da bulunmakta- süresince azalan basınç dengeleyicisi nedeniyle
dır. Saatin düzeneği el-Cezerī’nin kitabında tarif farklı hızda aktığı için, simetrik bir zaman belir-
edilen ilk su saatiyle benzerlik göstermektedir1. leme mümkün değildir.
Nispeten basit düzenek, alttaki kapta [yukarıdaki Model aynı zamanda, yapılışını tarif etmiş olan
kaptaki] bulunan suyun içeri akması ile yukarı Eduard Farré (Barselona) tarafından imal
doğru hareket eden ve çarkı hareket ettiren bir edilmiştir: A Medieval Catalan Clepsydra and
şamandıra aracılığıyla işler. Çarkın kenarında her- Carillon, in: Antiquarian Horology (Ticehurst,
hangi bir kertiğe (=saat ayarı) sokulu bir madeni East Sussex) 18/1989/371-380.
levhacık, istenilen zamana, dönme esnasında bir
Dakika Terazisi
el-Mīzān el-Laṭīf el-Cüzʾī
Modelimiz:
Pirinç, kısmen hâkkedilmiş.
Yükseklik: 120 cm.
Terazi kolları sürtünmesiz asma tertibatında,
Mīzān el-Ḥikme1 isimli eserinin (515/1121) seki- en: 120 cm.
(Envanter No: B 1.11)
zinci bölümünde fizikçi ʿAbdurraḥmān el-Ḫāzinī
24 saatlik gökyüzü dönüşünü ölçmeye yarayan
bir “zaman terazisi” tarif etmektedir. Mīzān es-
sāʿāt ve-ezmānihā olarak nitelendirilen bu aygıt, “Mutlak terazi” (el-mīzān el-küllī) 24 saatin akışı
bir terazi koluna asılmış bir su veya kum haz- için kurulmuştu ve buna uygun büyüklükteydi; iki
nesinden oluşmaktaydı ve bu hazne tam olarak kantar topuna, saatler ve dakikalar için skalalara
hesaplanmış bir delik ile donatılmıştı. Ağırlık sahipti. Modelimiz daha küçük olan, sadece bir
kaybı terazi kolundaki bir ağırlığın kaydırılması saat süreli ve bunun için 60’lık skala (et-taḳsīm
yoluyla dengelenerek geçen zaman buna uygun es-sittīn) ile donatılmış olan “dakika terazisi” (el-
bir skalada okunabiliyordu, adeta dakikaların mīzān el-laṭīf el-cüzʾī)’nin rekonstrüksiyonudur.
ağırlığı tartılıyormuş gibi.
1. Taḳiyyeddīn’in Ağırlıkla
Çalışan Saati (1559)
Terazi kolları,
2. Mil
Durdurma
maşası
Mil Çarkı
Saat
Çarkı
Kasnak
Çark
2. Taḳiyyeddīn’in
Zemberekli Çalar Saati
(1559)
Çan
Yelkovan Çekiç
Tutma manivelası
Deklanşör
Dokunma manivelası
Bölüm 5
Geometri
124
G E O M E T R İ
G İ R İ Ş 125
GİRİŞ
Arap-İslam kültür çevresinde matematiğin (bilme- Onun düşüncesine göre evren, geometrik bir yapı-
diğimiz bir zamanda hendese veya ʿilm el-hendese dadır ve bu evren varlıklarının ileri düzeydeki
olarak nitelendirilmiş olan) bu dalının oluşum organizasyonunda noktalar halinde sayılar çizgiyi,
tarihi aritmetiğin ve cebirinkinden daha zor takip çizgiler yüzeyi, yüzeyler cisimleri oluşturmaktadır.
edilebiliyor. Belki de, bu alanda da İslam öncesi Niteliksel doğaları (elementler, humores) o, geo-
dönemde ve İslam’ın erken döneminde komşu metrik olarak ifade etmektedir. Böylece mesela
kültür çevrelerinde az çok yaygın olan bilgilerin, hayvanlarda sıcaklık kübik halde, buna karşın
bu çevrelerin kültürünün taşıyıcıları aracılığıyla nemlilik ve kuruluk kare şeklinde mevcuttur6.
İslam dünyasında da verimli bir toprağa düştüğü-
Cābir, Öklid’in kitabından alıntılar yapmaktadır
nü varsayabiliriz. Tarihçi ʿAbdülmelik b. Cüreyc
ve bu kitaba da bir şerh yazdığı belirtilmekte-
(ö. 150/767)’in bizzat kendi eliyle terbīʿ (dörtgen)
şeklinde çizmiş olduğu ifade edilen Mekke’deki dir7. Öklid’in Elementler kitabı bir kere Hārūn
Kabe’nin bir taslağını bizim için koruyan tarihçi er-Reşīd’in saltanatı sırasında (170-193/786-809)
el-Ezraḳī (3./9. yüzyılın 1. yarısı)’nin aktardığı Kitāb el-Uṣūl veya Kitāb el-Usṭuḳusāt adı altında
bir rivayet buna tanıklık etmektedir1. Basit geo- ve bir kere de el-Meʾmūn döneminde (198-218/813-
metrik bilgileri Emevilerin ve Abbasilerin baş- 833) aynı mütercim, el-Ḥaccāc b. Yūsuf tarafından
kentlerine, Şam ve Bağdat’a, ulaştıran ilk kültür çevrilmiş, veya revize edilmiştir (İsḥāḳ b. Ḥuneyn
taşıyıcıları arasında ihtida edeniyle etmeyeniyle tarafından 3./9. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış
Yunanlar, Persler ve Süryaniler vardı. Hintlilerin sonraki çeviri bir yana)8. Öklid’in Elementler’inin
Halife el-Manṣūr’un emriyle Arapça’ya çevrilmiş çevirisini, Arşimet9, Pergæ’lı Apollonios10,
olan2 meşhur astronomik-matematiksel kitabı- Menelaos11, Ptoleme12 ve diğerlerine ait kitapla-
nın, Brāhma Sphuṭa-Siddhānta, geometrik-tri- rın çevirileri izlemiştir. Bilim tarihi bakımında göz
gonometrik bir bölüm içerdiği de göz önünde önünde bulundurulması gereken husus, bunların
bulundurulmalıdır. Çeviri için gerekli terminoloji, tesadüfen yapılmış çeviriler olmadığı, bilakis daha
çevirmen İbrāhīm b. Ḥabīb (veya Muḥammed o dönemde kazanılmış olan bu bilimsel alanı ele
b. Ḥabīb) el-Fezārī’nin daha o zamanlar kısmen alma ve işleme olgunluğunun meyveleri oldu-
malumu olmalıdır. O ve çağdaşı Yaʿḳūb b. Ṭārıḳ
ğudur. Bu meyveler, önceki yabancı kültürlerin,
bunu müteakiben kendilerini, Arapça matema-
yani Yunanların bilgilerini, bilgiye susamış bir
tiksel ve astronomik kitaplar yazma durumunda
hissetmişlerdir3. toplumun arzusunu tatmin etmeye hizmet etmiş,
Arapça geometrik bir kitabın en eski adı, bize, sultanlar ve devlet adamları tarafından yöneti-
doğa filozofu Cābir b. Ḥayyān (2./8. yüzyı- len ve desteklenen zihinsel akımların bir parçası
lın ikinci yarısı)’dan gelmektedir ve Taʿālīm el- olmuştur. Ayrıca bu fenomen için karakteristik
Hendese’siyle4, «Geometri Öğretileri» ulaşmıştır. olan, Arap diline doğrudan doğruya çevirilerden
Cābir okuyucuya kimya hakkındaki diğer eser- sonra, yorumlamalara, tamamlamalara ve geniş-
lerinde de, diğer bilimlerin yanı sıra geomet- letmelere, hatta tashih denemelerine başlanılmış
ri alanında bilgi edinmeyi tavsiye etmektedir5. olmasıdır. Bu çalışmalara katılanların dairesi hızla
Bağdat sınırlarını aşmış ve tedricen İslam dünya- Benzer bir ispatı 1800 yılında Fransız matematik-
sının en doğusundan en batısına kadar yayılmıştır. çi A.M. Legendre önermektedir16.
Etkinlikle yüzlerce yıl, hatta bazı bölgelerde 9./15. Öklid’in 5. postulatını mükemmelleştirme dene-
yüzyıla kadar sürmüştür ve sık sık varsayıldığı ve mesiyle el-Cevherī, yüzlerce yıllık zaman zarfında
iddia edildiği gibi, her halükarda çok da erken son Öklid-dışı bir geometrinin eşiğine ulaşan Arap-
bulmamıştır. İslam matematikçileri dairesinde bulunmakta-
Aşağıda, modern araştıma sonuçlarını temel ala- dır. Bu yöndeki diğer adımları el-Faḍl b. Ḥātim
rak Arap-İslam bilginlerin geometri alanındaki en-Neyrīzī17 (3./9. yüzyıl) ve Sābit b. Ḳurra18
bazı önemli başarılı işlerine ilişkin bir izlenim (ö. 288/901) atmıştır. 5./11. yüzyılın ilk yarısında
yaratmaya teşebbüs edeceğim. İbn Heysem19 hayli hacimli bir kitapta Öklid’in
bütün postulatlarını açıklmaya çalışmıştır. Bu
Şerḥ Muṣāderāt Uḳlīdis20 «Öklid’in eserinin ve
Araplardaki onu anlama, kritik etme ve temel-
lendirme çabalarının yol açtığı temel tartışmaları
kavrama imkanı sağlamaktadır.»21 İbn Heysem
Paraleller Öğretisi bu eseri, Ḥall Şukūk Kitāb Uḳlīdis fī el-Uṣūl22
Öklid’in Elementler’ininin yeniden ele alınıp işlen- («Öklid’in Elementler kitabındaki Kuşkuların
mesi yoluyla ulaşılan sonuçlarla başlıyoruz. Çözümü») olarak adlandırdığı bir başka eserle
Elementler’in ikinci şârihi el-ʿAbbās b. Saʿīd el- tamamlamıştır.
Cevherī (el-Meʾmūn döneminde 3./9. yüzyılın ilk İbn Heysem 5. postulatta kaydedilen paraleller
üçte birinde çalışmalarını sürdürmekteydi) bütün öğretisini bir hareket ettirme prensipiyle kanıt-
kitabı şerh ettikten sonra, aynı kitabın yeniden ele lamayı denemektedir. Bu prensip, bir düz çiz-
alınıp işlenmesi veya düzeltilmesi (iṣlāḥ) teşebbü- giye olan sabit uzaklığın çizgileri yine düz çizgi-
sünde bulunmaya ve de tamamlamalar (ziyādāt) lerdir varsamıyla sonuçlanmaktadır. 18. yüzyılda
yapmaya kendini yükümlü hissetmişti13. Düzeltme Avrupa’da matematikçiler benzer bir yolu tut-
girişiminin günümüze ulaşan kısmı, Öklid’in beşin- muşlardır. Onlardan birisi de Johann Heinrich
ci postulatıyla ilgilidir, bu postulat: « Eğer düz bir Lambert (ö. 1777)’dir23.
çizgi, diğer iki düz çizgiyi bir kenardaki iki iç açının İbn Heysem’den yaklaşık yarım yüzyıl sonra büyük
toplamı iki dik açıdan küçük olacak şekilde keser- matematikçi, astronom, filozof ve şair ʿÖmer
se, şu halde iki düz çizgi sonsuza kadar uzatıldığın- el-Ḫayyām aynı konuyla uğraşmıştır. Onun mate-
da, iki dik açıdan küçük iç açıların bulunduğu ilk matiksel kavramlara karşı felsefi düşünüş biçimi
çizginin aynı tarafında kesişirler.»14 kendisini özellikle oranlar, paraleller öğretisinde
Bu postulat (şekl) için el-Cevherī şu formu öner- ve sayı kavramında göstermektedir. el-Ḫayyām
mektedir: «Eğer iki düz çizgiyi herhangi bir üçün- Öklid’in Elementler kitabındaki postulatlara ve
cü ile kesme esnasında karşılıklı açılar eşit ise, bu kavranması güç yerlere üç bölümlük bir şerh
tür dereceler birbirlerine paralel ve eş uzaklıkta- yazmıştır; son iki bölüm oranlar öğretisini, birin-
dır.»15 el-Cevherī tarafından ispatlama girişimi ci bölüm paraleller öğretisini ele almaktadır.
için ileri sürülen teoremler, itiraz kabul etmez
değillerse de, kayda değerdir.
16 Juschkewitsch, A.P.: a.y., s. 278; Jaouiche, K.: La théo-
rie des paralléles, a.y., s. 43.
17 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 283-285.
18 Juschkewitsch, A.P.: a.y., s. 279-280; Jaouiche, K.: La
13 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 243-244. théorie des paralléles, a.y., s. 45-56.
19 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 358-374.
14 Die Elemente von Euklid. Aus dem Griechischen über-
20 Tıpkıbasım ed. (Matthias Schramm’ın bir önsözüyle)
setzt und herausgegeben von Clemens Thaer, tekrar ba-
sım Frankfurt 1997, s. 3. Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wis-
15 Juschkewitsch, A.P.: Geschichte der Mathematik im senschaften, Frankfurt 2000.
21 Schramm, M.: Şerḥ Muṣādarāt Uḳlīdis’e yazdığı önsöz,
Mittelalter, Leipzig ve Basel 1964, s. 278; Cāvīş, Ḫ.:
Naẓariyyet el-Mütevāziyāt fī el-Hendese el-İslāmiyye, Tu- s. 7.
nis 1988, s. 43; Jaouiche, K. (=Cāvīş, Ḫ.): La théorie des 22 Tıpkıbasım ed. Institut für Geschichte der Arabisch-Is-
parallèles en pays d’Islam. Contribution à la préhistoire lamischen Wissenschaften, Frankfurt 1985.
des géométries non-euclidiennes, Paris 1986, s. 137. 23 Juschkewitsch, A.P.: a.y., s. 280-281.
G İ R İ Ş 127
el-Ḫayyām paraleller öğretisinde, öncüsü İbn olanın Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī’nin bir başka eseri olma-
Heysem’de, hareketi kanıtlama aracı olarak geo- dığı sonucu da çıkarsanamaz. Bu eser her halükar-
metride kullanmasını eleştirmektedir. da onun diğer eserlerinin seviyesinden geri kal-
el-Ḫayyām «tabanında iki dik açılı ve de eşit kol mıyor. Yayınlanmasından kısa bir süre sonra
kenarlı bir dörtgen ileri sürmektedir ve dörtgenin Oxfordlu oryantalist Edward Pococke (1604-
geriye kalan iki açısı hakkındaki üç hipotezi ince- 1691) tarafından Latince’ye tercüme edildiği için
lemektedir. Bu dörtgen 18. yüzyılda da İtalyan bu kitap Avrupa’da büyük yaygınlık bulmuştur.
matematikçi G. Saccheri tarafından incelenmiştir En erken etkisi İngiliz matematikçi John Wallis
ve bu yüzden sıklıkla onun adıyla tanınmakta- (1616-1703)’de kendini göstermiştir. Arapça kita-
dır.»24 bın argümantasyonu «Wallis’in fikirlerine kolaylık
Paraller postulatıyla evrensel bilgin Naṣīreddīn sağlıyordu. O, Öklid postulatının yerine benzer
eṭ-Ṭūsī (ö. 672/1274) de etraflıca uğraşmıştır. Bu figürlerin varsayımını yerleştirmek istemişti ve
konu ya adanan er-Risāle eş-Şāfiye ʿan eş-Şekk bunun için ona Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī’nin fikir silsi-
fī el-Ḫuṭūṭ el-Mütevāziye25 isimli risalesinde o, lesi fevkalade bir imkan sundu. Bizzat kendisinin
öncülerin görüşlerini kritik bir incelemeye tabi bize bildirdiğine göre Wallis 7.2.1651 (eski sitil)
tutmaktadır, burada el-Cevherī ve el-Ḫayyām’a tarihinde Oxford’daki umuma açık konferans türü
benzer tarza hareket etmektedir. (Şu anda elimin dersleri çerçevesinde buna ilişkin sunuş yapmış-
altında bulunmayan) Öklid’in kitabına yaptığı tır. Eserlerinde Wallis, daha sonra bu sunuşu
yeniden ele alma çalışmasında (taḥrīr)26 Öklid Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī’nin Elementler’in 28. teoremi-
postulatını kendi postulatıyla değiştirmiş olmalı- ne dair olan notlarıyla birlikte bastırmıştır.»27
dır: «Eğer bir düzlemde bulunan iki düz çizgi bir «Wallis tarafından basılan Latince tercüme yoluy-
yönde birbirlerinden ayrılarak uzayacak olurlarsa, la Naṣīreddīn’in paraleller teorisine ilişkin düşün-
kesişmeden yönlerine devam edemezler.» celeri bütün matematikçilere kolayca erişilebilir
Şu kadar var ki, paraleller öğretisi tarihinde kılınmıştır. Bunlardan birisi de, paraleller teori-
Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī adı bu iki kitapla değil bir başka sinde nihai adımı atmış olan keskin zekalı Cizvit
kitapla kendisine büyük bir dikkat çekmiştir. Eser Girolamo Saccheri (1667-1733) idi. Saccheri 1733
eṭ-Ṭūsī adı altında 1594 yılında Giovan Battista yılında Mailand’da yayınlanmış olan Euclides ab
Raimondi tarafından Typographia Medicea’da omni naevo vindicatus isimli eserinde Naṣīreddīn
yayınlanmış olan Taḥrīr el-Uṣūl li-Uḳlīdis’dir. Bu eṭ-Ṭūsī’yi etraflıca tetkik etmiştir... Haddizatında
kitabın Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī Taḥrīr’iyle aynı kitap Saccheri tam olarak Naṣīreddīn’in nüfuz ettiği
olmadığı bugün kesindir. Yazarın kim olduğu noktada çaba göstermiştir. Bununla o, daha sonra
sorusunu açığa kavuşturmam mümkün olmadı; bu paraleller postulatının diğerlerinden bağımsız
nedenle gelecekteki araştırmaların bunu başar- olduğu görüşüne ve nihayetinde Öklid-dışı geo-
masını ümit ediyorum. Ayrıca, burada sözkonusu metriye götüren gelişimi hazırlamıştır.»28
Arap-İslam kültür çevresi matematikçilerinde Sadece geometri alanıyla sınırlı kalmayan özgün
paraleller teorisine ilişkin bu açıklamalara ek ola- yaratıcılık periyodu başlangıcının göze çarpan
rak şimdi onların geometrik yapı modellerindeki karakteristik belirtileri, Mūsā oğullarının daha
ve cebirsel geometrideki başarılı işlerinden bazı- genç bir çağdaşı olan Muḥammed b. ʿĪsā el-
ları anılacaktır. Māhānī30 (ö. 275/888)’nin eserlerinden günümüze
kalanlarında ortaya çıkmaktadır. el-Māhānī’nin
Arşimet tarafından ortaya atılan, belirli bir küre-
Cebirsel Geometri nin bir düzlem yoluyla iki segmente belirli orantıy-
la nasıl bölümleneceğine ilişkin soruyu yanıtlama
Öklid’in Elementler kitabı, ilk çevirisinden sonra girişimi burada ilgilendiğimiz konuyla ilişkilidir. O,
yaklaşık elli yıl içersinde Arap-İslam bölgesin- bu problemi üçüncü dereceden bir denklemle çöz-
de tam asimile olmuş görünüyor. Terminolojik meyi denemeşti ama ʿÖmer el-Ḫayyām’ın31 daha
zorluklar neredeyse tamamen aşılmıştı. Ayrıca, sonra tespit etmiş olduğu gibi, başaramamıştı32.
daha 3./9. yüzyılın ortalarından önce Arşimet’in,
Bu bağlamda el-Ḫayyām şunu aktarmaya devam
Apollonios’un ve Menelaos’un önemli eserleri
etmektedir: el-Māhānī’nin 4./10. yüzyılın ilk yarı-
Arapça çeviri halinde mevcuttu ve içerikleriyle
sında faaliyette bulunmuş olan ardılı Ebū Caʿfer
bir tanışıklık oluşmuştu. O dönemin bize ulaşan
el-Ḫāzin (Muḥammed bin el-Ḥüseyn) üçüncü
Arapça geometrik metinlerinin şimdiye kadarki
dereceden bir denklemi çözmeyi başarmıştır; o,
incelemeleri, sadece yazarlarının Yunan üstad-
ların eserlerini hakimane kullanmalarına değil, kübik denklemlerin köklerini bulmak için koni
aynı zamanda kendilerine özgü yaratıcılığın belirli kesitlerinin yeterli olduğunu açıklamıştır33.
bir bilincine de tanıklık etmektedir. Bu tutuma Ebū Caʿfer el-Ḫāzin’den yaklaşık yarım yüzyıl
dair belirgin bir tasavvuru bize, Mūsā b. Şākir’in sonra İbn el-Heysem de Arşimet tarafından orta-
3./9. yüzyılın ilk yarısında Bağdat’ta faaliyet gös- ya atılan problemle uğraşmıştı. O da bu problemi
termiş olan üç oğlu (Benū Mūsā) vermektedir. üçüncü dereceden bir denkeme irca etmiş ve koni
Çalışmaları, öncülerin eserini tarafsızca ve yaratı- kesitleri yardımıyla çözmüştü34. Cebirsel geo-
cı olarak irdeleme yeteneğine tanıklık etmektedir. metri alanındaki bir diğer adımı, İbn el-Heysem
Burada, bana göre en önemli olan, bu çalışma- optik kitabında (Kitāb el-Menāẓir) bizzat kendisi
larda gerçekten ne kadar çok şeyin ortaya çıktığı tarafından ortaya konulan problemin çözümüyle
değildir. Geometri hakkındaki kitaplarında onlar, atmıştı. Bu problem, küresel bir aynada, kendi-
açıyı üçe bölmek için yeni bir çözüm bulduklarını sinden belirli bir yerde bulunan bir nesnenin res-
iddia etmektedirler. Bu çözümde onlar, matema- minin yine aynı şekilde belirli bir yerde bulunan
tik tarihinde, sonraları daha geliştirilmiş formda göze yansıtıldığı hallerde, yansıtma noktasını bul-
«Paskal Salyangozu» olarak bilinen eğriye dayan- maktır. Problem İbn el-Heysem tarafından geo-
mışlardır. Böyle bir durumda onların başarılı işleri metrik olarak ele alınmış ve dördüncü dereceden
hakkındaki değerlendirmede bizim için önemli bir denklemle çözülmüştür35. Bu cildin başka bir
olan objektif başarılarından daha çok tutumları- bölümünde (s. 187), İbn el-Heysem’in probleminin
dır. Mūsā’nın oğulları, ayrıca Arşimet tarafından
geliştirilen metoda dayanarak bir daire muhitinin
hesabı girişiminde bulunmuşlardır, ama başka bir 30 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 260-262; Cilt 6, 155-156.
sunum türü seçmişlerdir. Onlar «ayrılık göste- 31 Maḳāle fī el-Cebr ve-l-Muḳābele, ed. Fr. Woepcke
ren argümantasyon ve farklı harflerin seçimiyle in: L’algèbre d’Omar Alkhayyâmî, Paris 1851, arap. S. 2,
Yunan örneklerinden olabildiğince uzaklaşmaya» Fransızca tercüme s. 96 (Tekrarbasım: Islamic Mathema-
tics and Astronomy serisi Cilt 45, s. 1-206, özellikle s. 120-
çaba göstermişlerdir29. 203).
32 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 35, 260, J.P. Hogendijk’a da-
29 Suter, H.. Über die Geometrie der Söhne des Mûsâ ben yanarak, The Works of al-Māhānī, Tahran’da yapılan bir
Schâkir, in: Bibliotheca Mathematica (Stockholm) 3. seri, konferansın el yazma nüshası (Utrecht, 13 s.), s. 9.
33 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 298.
3/1902/259-272, özellikle s. 272 (Tekrarbasım: Islamic
Mathematics and Astronomy serisi Cilt 76, s. 137-150, 34 a.e., Cilt 5, s. 359.
özellikle s. 150); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 248-249. 35 a.e., Cilt 5, s. 48, 359.
G İ R İ Ş 129
13. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Avrupalı bilginleri yarısında dönemin en büyük matematikçilerinden
Problema Alhazeni adıyla uğraştırmış olduğu zik- birisi olan ʿÖmer el-Ḫayyām kübik denklemlerin
redilmektedir. Matematik tarihçisi Jean Étienne genel bir öğretisini geliştirmeye sevkedilmiştir. Bu
Montucla’nın İbn Heysem’in bu problemi bizzat amaca yönelik Risāle fī el-Berāhīn ʿalā Mesāʾil el-
çözebildiğinden kuşkulanmış olması oldukça esef
Cebr ve-l-Muḳābele adlı kitabı 19. yüzyılın ortala-
vericidir, o şöyle söylemekteydi: «Onun, en yük-
sek dereceli geometriciler safhasına sokulması rında Avrupa’da tanınıp yayınlanmış, Fransızca’ya
gerekirdi, eğer onun vermiş olduğu bu problemin çevrilmiş ve matematik tarihindeki devrimci rolü
çözümünü ilk gerçekleştiren kişi olduğu tespit Franz Woepcke’nin mükemmel bir incelemesinde
edilecek olsaydı.»36 ayanbeyan ortaya konulmuştur. Cebirin artime-
İbn el-Heysem’in bir çağdaşı olan Ebū el-Cūd tikten kesin bir biçimde ayırt edildiği metninde
Muḥammed b. el-Leys’in37 günümüze ulaşan risa- ʿÖmer el-Ḫayyām şöyle söylemektedir: «Cebirsel
leleri, daire ve doğru çizgilerin yeterli olmadı- çözümler bir denklem yardımıyla gerçekleştiril-
ğı problemlerin çözümünde, koni kesitlerinden
miştir, yani oldukça bilinen bir tarzda değişik kuv-
yararlanıldığı matematik alanında kaydedilen hızlı
ilerlemeyi göstermektedir. Ebū el-Cūd’un bu tarz- vetlerin (potenz) identiklemesi yoluyla.» Sayıları,
da çözdüğü problemlere el-Bīrūnī’nin ona yönelt- nesneleri veya kenarları ve kareleri, yani ikin-
tiği problemler de dahildir38. Ulaştığı sonuçlar, ci kuvveti aşmayanları içeren denklemler için,
kübik denklemlerin genel öğretisinin geliştirilme- Öklid’in Elemenler’ine ve Data’sına dayanılan
sinde ona, belirli bir tarzda ʿÖmer el-Ḫayyām’ın geometrik çözüm temelli sayısal çözüm izlemekte-
öncüsü rolünü kazandırmaktadır. dir. Dairenin ve düz çizgilerin üçüncü dereceden
Burada, bir yamuğu, uzunluğu 10 olan üç kenarla denklemlerde yetersizliği düşüncesi ilk olarak
ve 90 düzlem içeriğiyle resmetme problemine
ʿÖmer el-Ḫayyām tarafından dile getirilmiştir,
yönelik bir çözümünün de bize rivayet edildi-
ği gösterilmelidir. Bu sonucu borçlu olduğumuz Avrupa’da ancak 1637 yılında René Descartes
anonim matematikçi muhtemelen 5./11. yüzyılın tarafından tekrar formule edilmiş ve sonunda P.L.
ikinci yarısında yaşamıştır. Bu matematikçi x4 + Wantzel (1837) tarafından kanıtlanmıştır41.
2000 x = 20 x3 + 1900 sonucunu veren denklemi, ʿÖmer el-Ḫayyām denklemleri 25 tipe ayırmakta-
bir hiperbolü bir daire ile keserek çözmüştür. dır. Bir tanesi linear (çizgisel)dir, yani birinci dere-
Yazarın, değişik cebircilerin ve geometricilerin bir ceden bir denklem, beş tanesi kare şeklinde, yani
müddet önce bu problemi tatmin edici bir tarzda ikinci dereceden, diğer beş tanesi kübik (üçüncü
çözemeden ortaya attıkları yönünde verdiği bilgi
dereceden) ama kare şeklide olanlara indirgene-
dikkate değerdir39.
4./10. yüzyılın ikinci yarısında görünmeye başlamış bilir, kalan diğer 14 denklem kübik tarzdadır, koni
olan, düzgün yedigenin konstrüksiyonları ve kons- kesitleri yardımıyla çizilebilir ve çözümlenebilir.
trüksiyon denemeleri yoluyla cebirsel geometri Geometrik konstrüksiyon metotları o, iki durum-
hayli önemli bir genişleme yaşamıştır. Bu durum- da sayısal denklemlere uygulamaktadır. Elde edi-
ların hepsinde değil, ama bazılarında problem len tek tek sonuçlardan daha önemlisi, bunların
koni kesitleri yoluyla çözülmüştür40. metodik yanlarıdır: el-Ḫayyām bir ve aynı sistemi
Gelişim o denli ilerlemişti ki, 5./11. yüzyılın ikinci birçok koni kesitleri için kullanarak eski koni kesi-
ti öğretisinin koordinatlar sistemlerini müstakil
36 Histoire des mathématiques, Cilt 1, Paris 1758, s. 359- koni kesitinden ayırmaktadır ve o, bu bağlamda
360; Schramm, M.: Ibn el-Haythams Stellung in der Ge-
schichte der Wissenschaften, in: Fikrun wa Fann (Ham- haksızca Descartes’a nispetle adlandırılan dik
burg) 6/1965/arap. s. 85-65, özellikle s. 67.
37 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 353-355.
38 a.e., Cilt 5, s. 353-354; ayrıca bkz. Hogendijk, J.P.: Gre-
truction de l’heptagone régulier par Ibn-al-Haytham, in:
ek and Arabic Constructions of the Regular Heptagon, Journal for the History of Arabic Science (Halep) içinde
in: Archive for History of Exact Sciences (Berlin vd.) 3/1979/309-387; Hogendijk, J.P.: Greek and Arabic Cons-
30/1984/197-330, özellikle s. 223-224, 244-256, 267. tructions of the Regular Heptagon, a.y.
39 Fr. Woepcke in: L’algèbre d’Omar Alkhayyâmî, a.y., s. 41 Juschkewitsch, A.P.: a.y., s. 261; Juschkewitsch, A.P. ve
115-116 (Tekrarbasım: a.y., s. 138-139). Rosenfeld, B.A.: Die Mathematik der Länder des Ostens
40 Samplonius, Y.: Die Konstruktion des regelmäßigen im Mittelalter, Berlin 1963, s. 120; Tropfke, J.: Geschichte
Siebenecks nach Abu Sahl al-Qûhî Waiǧan ibn Rustam, der Elementar-Mathematik, Cilt 3, 3. baskı, Berlin ve Lei-
in: Janus (Leiden) 50/1963/227-249; R. Rashed, La cons- pzig 1937, s. 125; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 50.
130
G E O M E T R İ
I. AE:EB = (AU:UD)·(GD:GB);
II. AB:EB = (AD:UD)·(GU:GE).
Fig. 2 (A. Björnbo)
nunun Sābit’in gençlik dönemine ait olduğunu kullanamamış olmasına rağmen, anılan Cāmiʿ
ve bir başka redaksiyonunun daha mevcut olması isimli anonim eser temelinde Zur Entstehung der
gerektiğini tahmin etmektedir64. Kugeldreiecksrechnung69 adı altında verdiği sunu-
Trigonometrik bilgilerin Yunanlar ve Hintliler mu değerini bugüne kadar korumuş ve başka hiç
tarafından teşebbüs edilen tashih ve son geliştir- bir çalışma tarafından aşılamamıştır. Luckey şöyle
me girişimleri 3./9. yüzyılda tam bir yoğunlukla yazmakta: «İslam dünyasındaki matematikçile-
devam etmiştir. Bu faaliyetlere katılan birçok rin gerçekten devrim yaratan bağımsız başarısı,
bilginin çabalarının ne derecede olduğunu hiç 1000 yılı civarında küresel üçgenin kenarlarının
bir yazar el-Bīrūnī’nin matematiksel coğrafyanın ve açılarının fonksiyonları arasında formüllerin
temel eseri kabul edilebilecek Taḥdīd Nihāyāt kurulmuş olmasıdır, özellikle küresel sinüs teore-
el-Emākin li-Taṣḥīḥ Mesāfāt el-Mesākin65 isimli mi. Menelaos teoreminin hantal tam dörtgeninin
eserinde yaptığı gibi canlı tasvir etmemektedir. yerine şimdi üçgen geçmektedir ve Menelaos for-
Yoğun çalışmanın ve bu yardımcı bilimin destek- mülündeki 6 parçanın yerine sadece 4 parça geç-
lenmesi yönündeki mükemmel koşulların sonu- mektedir. Burada gerçek küresel trigonometrinin
cunda, 4./10. yüzyılın sonuna doğru küresel trigo- veya sferik üçgen hesaplamasının doğuşuna tanık
nometri tarihinde bir dönüm noktasına ulaşıldı. olmaktayız. Yalın sferik üçgen tam dörtgenden
Üç bilginin hemen hemen aynı zamanda, değişik daha basit bir figürdür ve bu yalın üçgen 6 parça-
yerlerde küresel üçgenin kenarlarını ve açılarını ya sahiptir, 3 kenar ve 3 açı, hedef bu parçaların
hesaplamada nihai bir çığır açtıkları kanaatine dördü arasında bir formül bulmak olabilir.»
ulaşmaları şaşırtıcıdır ve dönemin zihinsel olgun- «Burada modern küresel trigonometinin [kurul-
luğuna işaret olarak anlaşılabilir. Bu bilginler ma] şansı ve aynı zamanda modern geometrinin
Ebū el-Vefāʾ el-Būzecānī, Ḥāmid b. el-Ḫıḍr el- ikilik ve karşılık prensibinin doğuş şansı kendini
Ḫucendī ve Ebū Naṣr Manṣūr b. ʿAlī İbn ʿIrāḳ’dır. göstermektedir. Çünkü kutupsal üçgene şimdi
Bunun hakkında el-Bīrūnī’nin bazı eserlerinde, daha doğal bir yol ulaşmaktadır. Yunanlar tara-
özellikle Meḳālīd ʿİlm el-Heyʾe’de66, anonim bir fından henüz ortaya atılmamış sferik bir üçge-
eser olan Cāmiʿ Ḳavānīn ʿİlm el-Heyʾe (5./11. nin açılarından kenarlarını hesaplama proble-
yüzyıl)’de67 ve Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī (672/1274)’nin mi, uygun açıların miktarında olan yayları küre
eş-Şekl el-Ḳaṭṭāʿ68 başlıklı eserinde bilgiler bul- üzerine, yukarıda nitelendirilen Yunan tarzında
maktayız. Adı geçen üç bilgin tarafından ortaya tersim etmeyi ısrarla tavsiye etmektedir. Fakat bu
konulan başarılı işlerin matematik tarihi bakımın- yaylar, yeter derecede uzatılarak, kutupsal üçgeni
dan önemini ve onlardan her birinin payına düşen oluşturmaktadır. Gerçekten de Araplar bu prob-
katkılara ilişkin soruyu 1940 yılında Paul Luckey lem yoluyla kutupsal üçgene ulaşmışlardır. Bu ilk
maharetle ortaya koymuştur. el-Bīrūnī’nin daha olarak sadece eṭ-Ṭūsī’de görülmemektedir (bkz.
sonra keşfedilen Meḳālīd ʿİlm el-Heyʾe isimli eseri Arapça 152-153 = s. 197-198)...»70
«Eski Çağ’dan modern küresel hesaplamaya
dönüşüm bundan sonra ilk önemli nitelik olarak
64 Björnbo, Axel: Thabits Werk…, a.y., s. 5 (Tekrarbasım: az çok bilinçli karara sahiptir. Bu karar, yayların
Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 21, s. 225); sinüslerinin yanı sıra küresel şekillerin açılarının
Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 37.
65 Ed. P. Bulgakov, Kahire 1962 (Tekrarbasım: Islamic sinüslerini de kullanmak ve bu açıların sinüsleriy-
Geography serisi Cilt 25, Frankfurt 1992); İngilizce ter- le, artık Ptoleme’nin yaptığı gibi, bu açı için ölçüt
cüme Jamil Ali, The Determination of the Coordinates of olan yayı her defasında tarif etmeyi gerektirmeyen
Positions for the Correction of Distances between Citi-
es, Beyrut 1967 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi bir çalışma stiline ulaşmaktır. Demek ki termino-
Cilt 26, Frankfurt 1992); Şerh E.S. Kennedy: A Commen-
tary upon Bīrūnī’s Kitāb Taḥdīd el-Emākin, Beyrut 1973
(Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 27, Frankfurt
1992).
66 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 266-267; ed. ve Fransızca’ya
çeviri M.-Th. Debarnot, Dımeşk 1985.
67 Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 64-65. 69 in: Deutsche Mathematik (Leipzig) 5/1940/405-446
68 Ed. ve Fransızca’ya çeviri Alexandre Pach Carathéo- (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi
dory, Traité du quadrilatère, İstanbul 1891 (Tekrarbasım: Cilt 77, Frankfurt 1998, s. 137-178).
Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 47, Frank- 70 Luckey, P.: Zur Entstehung der Kugeldreiecksrechnung,
furt 1998). a.y. s. 412 (Tekrarbasım: a.y., s. 144).
134
G E O M E T R İ
lojik araştırma alanında şu soru ortaya çıkmakta- bu teoremi bulmanın gerçek, yani zamansal önce-
dır: Yayların sinüslerinin, daha doğrusu açıların liğini iddia edemeyeceği itirafı yatmakta değil
sinüslerinin yanı sıra ilk olarak teoremler halinde midir?»73
küresel şekiller hakkında ne zaman ve nerede Bana göre daha doğru olarak « en büyük küresel
konuşulmuştur?» açı teoremini gereksiz kılan teorem» yerine «en
«Böylece bu bağlamda yeni küresel hesaplama- büyük küresel açı teoremini tamamlayan teorem»
nın çığır açışının ikinci önemli kriteri şu sorudur: olarak Almanca’ya yerleşmiş olan teoremin isim-
Üçgenlerle mi işlem yapılmaktadır?» lendirme kökeni henüz itiraz götürmez bir biçim-
«İlk olarak ve herşeyden önce, alanın uzmanı de aydınlatılmış değildir74. el-Bīrūnī’ye75 göre bu
bir çağdaş tarafından küresel sinüs teoreminin niteleme Kuşyār b. Lebbān76 (4./10. yüzyılın ikinci
mucitleri diye nitelendirilmiş olan adamların yarısı)’dan gelmektedir. Kitāb eş-Şekl el-Ḳaṭṭā’da
bu iki kriter bağlamında nasıl davrandıklarının Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī77 «<Bedel Teorem> kelimesi-
araştırılması bence yararlıdır. Bilindiği üzere, el- ni küresel sinüs teoremine mahsus kılmıştır, yeni
Bīrūnī’nin tanıklığına göre astronom Ebū el-Vefāʾ teoremlerin hepsi için, yani bu bedel teorem için,
el-Būzecānī, Ebū Naṣr ve el-Ḫucendī bu temel ekleri ve tanjant prensipi için kapsamlı bir ifadeyi
teşkil eden teoremi bulmuş olma ünü konusunda <en büyük küresel açı teoremi yerine geçen ele-
tartışmışlardır.»71 mentler> (uṣūl teḳūm... maḳām eş-şekl el-ḳaṭṭāʿ)
Bize ulaşan, küresel sinüs teoremine ve kulla- kullanmıştır.»78
nımlarına adanmış bir risalede72 Ebū Naṣr, Ebū Anonim bir eser olan Cāmiʿ’den Luckey79 Ebū
el-Vefāʾ’nın daha önce eski küresel en büyük açı Naṣr’ın bir kanıtına yapılmış olan eki tercüme
teoremi ile işlem yaptığı iddiasına karşı çıkmak- etmektedir:
tadır. Ebū Naṣr kendisini şu şekilde savunmakta:
«Azimutlar hakkındaki eserinin 2. bölümünün 17.
teoreriminde o, küresel sinüs teoremini ortaya
koymuştur, ama o eserin çerçevesinde daha ileri
gitme fırsatı bulamadığı için sadece dik açılı küre-
sel bir üçgen için... Bununla birlikte Ebū Naṣr, Ebū
el-Vefāʾ’nın kendisinden önce bizzat herhangi bir
üçgen için olan küresel sinüs teoremini yayınlan-
mış bir eserde, yani Almagest’inde, ispatladığını
ve muhtemelen de kullandığını reddetmemekte-
dir. el-Bīrūnī’nin, eṭ-Ṭūsī’nin bildirdiğine göre,
bu kuralı bütün durumlara uygulaması nedeniyle
önceliğin Ebū Naṣr’a tanınması gerektiği yönün-
deki açıklaması buna tam olarak uymaktadır. Bu,
eğer hocasına diğerlerinin önünde öncelik veri-
yorsa öğrencinin sadakatına bir delildir. Fakat bir
kimsenin bu teoremi bütün durumlara uygulamış
olması, bir teoremi bulma önceliği kriteri olarak
kabul edilebilir mi? el-Bīrūnī’nin bu açıklamasın-
da daha çok satır aralarında, hocası Ebū Naṣr’ın
73 Luckey, P.: a.e., s. 416 (Tekrarbasım: a.y., s. 148).
74 a.e., s. 419 (Tekrarbasım: a.y., s. 151).
75 Bkz. Al-Bīrūnī. Kitāb Maḳālīd ʿİlm el-Heyʾe. La trigo-
71 Luckey, P.: Zur Entstehung der Kugeldreiecksrechnung, nométrie sphérique chez les Arabes de l’Est à la fin du Xe
a.y. s. 413 (Tekrarbasım: a.y., s. 145). siècle. Édition et traduction par Marie-Thérèse Debernot,
72 Risāle fī Maʿrifet el-Ḳusīy el-Felekiyye Baʿḍihā min Dımeşk 1985, s. 143.
76 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 343-345; Cilt 6, s. 246-249.
Baʿḍ bi-Ṭarīḳ Ġayr Ṭarīḳ Maʿrifatihā bi-ş-Şekl el-Ḳaṭṭāʿ 77 Kitāb Şekl (!) el-Ḳaṭṭāʿ, a.y., Metin s. 89, tercüme s.
ve-n-Nisbe el-Müʾellefe, bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s.
339; Haydarabad baskısının, 1948, tekrarbasımı in: Isla- 115.
mic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 28, Frankfurt 78 Luckey, P.: a.e., s. 418 (Tekrarbasım: a.y., s. 150).
1998. 79 a.e., s. 418 (Tekrarbasım: a.y., s. 150).
G İ R İ Ş 135
«Eğer AB (bkz. yukarıdaki resim) bir çeyrek daire küresel tirgonometrinin prensiplerini matema-
ise, BG, BAG açısının ölçüsüdür (ḳadr) ve AB tiksel coğrafyanın yararına kullanan ilk kimse
çeyrek dairesinin sinüsü yarıçap BH’dır ve AHD olduğuna da işaret edilmelidir. Bağdat ve Gazne
dik açısının sinüsüne eşittir. Bundan dolayı öyley- arasındaki boylam farklılığını bulmada elde ettiği
se AD sinüsünün DH sinüsüne olan oranı {AB sonuçlar yoluyla yeryüzününün matematiksel ola-
sinüsüne eşit olan} AHD açısının sinüsünün HAD rak kavranmasında yeni bir periyod başlamıştır83.
açısının sinüsüne {yani BG sinüsü...} olan oranına Son zamanlarda İslam dünyasının batısından çıkan
eşittir. Eğer yazar tarafından açıklama amacıyla bir kitap da ünlenmiştir; el-Bīrūnī’nin daha genç
yapılan, benim [Luckey söylüyor] kuyruklu paran- bir çağdaşı Ebū ʿAbdullāh Muḥammed İbn Muʿāz
tez içerisinde verdiğim ilave atlanacak olursa, (471/1079 yılında hala yaşıyordu)84 tarafından
modern trigonometriye sıçrayışın gerçekleştiği yazılmış olan Kitāb Mechūlāt Ḳusī el-Küre isimli
görülür. Sözkonusu olan, açıların sinüsleridir ve kitap85. Bu kitap A dik açılı küresel bir üçgen için
teorem bir üçgen teoremidir, yani H’de dik açılı cos α = cos ɑ·cos β formülün denklik bilgisini ifşa
AHD üçgeni için sinüs teoremi: etmektedir86. Şimdiye kadar biraz farklı formda
olan ve Regiomontanus (1436-1476)’dan bilinen
Sin AD : Sin DH = Sin AHD : Sin HAD ’dır.» bu kosinüs teoremi Cābir b. Eflaḥ (6./12. yüzyıl)’ın
eserinin Latince tercümesiyle ilişkilendirilmişti87.
Sinüs teoremini bulmada zamansal öncelik sorunu- Tropfke’ye göre88 Regiomontanus De triangulis
na ilişkin Luckey şöyle demektedir80: «Delambre, omnimodis isimli eserinin dördüncü kısmında
Carra de Vaux, Bürger ve Kohl’ün Ebū el-Vefāʾ’da Cābir’in türevlerine hemen hemen kelimesi keli-
gerçek küresel sinüs teoreminin varlığına ilişkin mesine bağlı kalmış bulunuyor.
bize aktardıklarından, anılan buluşun önceliğini Arap-İslam geometrisinin temel eserini
kendisine vermemiz gerektiğine inandığımız bu Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī (672/1274)’ye borçluyuz. Bu
bilginin terminolojik ifadeler bakımından nasıl kitap Kitāb eş-Şekl el-Ḳaṭṭāʿ başlığını taşımakta-
hareket ettiğine, özellikle onun Ebū Naṣr gibi dır. Matematik historiyografyası için, bu kitabın
açıkça bir açının sinüsünden bahsedip bahset- Osmanlı Devletinin o zamanki dışişleri bakanı
mediğine ilişkin kesin bir bilgi elde edemedim. olan Alexandre Pacha Carathéodory tarafından
Bu soruyu cevaplandırmak gelecek araştırmalara 1891 yılında Fransızca’ya tercüme edilmiş olması
kalmış olacaktır ...» (bkz. s. 133) ve bu sayede trigonometrinin büyük
el-Bīrūnī, geçen yüzyılın yetmişli yıllarından itiba- tarihçisi A. von Braunmühl tarafından uygun bir
ren ancak bilinen ve 1985 yılından beri edisyonu biçimde değerlendirilebilmesi şanslı bir sonuçtur.
yapılmış ve Fransızca’ya çevrilmiş olan (bkz. s. Hatta Braunmühl bu kitabı özel bir incelemede
134) «Astronominin Anahtarları» (Maḳālīd ʿİlm
el-Heyʾe)81 adlı kitabında küresel astronominin
dört veri öğretisine ilişkin daha önceleri yapılan
çabaların belirli bir tarihi sunumunu vermekte ve
bu yönde İslam dünyasının doğusunda ulaşılan
83 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 156-161, 167-168.
bilgi seviyesi hakkında berrak bir tasavvur aktar- 84 a.e., Cilt 5, s. 109.
maktadır. «Tanjant teoremi» anlamındaki eş-şekl 85 Villuendas, M.V.: La trigonometría europea en el siglo
eẓ-ẓıllī nitelemesi el-Bīrūnī’den gelmektedir. O, XI. Estudio de la obra de Ibn Muʿāḏ, El Kitāb maŷhūlāt,
Ebū el-Vefāʾ tarafından yaratılan denklemler Barcelona 1979 (Edisyon, tıpkıbasım, İspanyolca tercüme
ve şerh).
temelinde bunu sistematik olarak ortaya koymuş- 86 Bkz. a.e., Giriş s. XXXV.
tur82. Burada, el-Bīrūnī’nin, öncüleri tarafından 87 Bkz. von Braunmühl, A.: Nassîr Eddîn Tûsi und
astronominin yardımcı araçları olarak kazanılan Regiomontan, in: Nova Acta. Abhandlungen der Kaiser-
lich Leopoldinisch-Carolinischen Deutschen Akademie
der Naturforscher in Halle 71/1897/31-69, özellikle 63-64
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi
Cilt 50, Frankfurt 1998, s. 213-251, özellikle s. 245-246);
aynı yazar, Vorlesungen, a.y. Cilt 1, s. 81-82; Tropfke, J.:
Geschichte der Elementar-Mathematik, Cilt 5, s. 131-133;
80 Luckey, P.: a.e., s. 420 (Tekrarbasım: a.y., s. 152). P. Luckey, a.y., s. 422 (Tekrarbasım: s. 154).
81 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 266-267. 88 Tropfke, J.: Geschichte der Elementar-Mathematik, Cilt
82 Kitāb el-Maḳālīd ʿİlm el-Heyʾe, a.y., 131. 5, s. 137.
136
G E O M E T R İ
matikçi İbrāhīm b. Sinān b. Sābit (ö. 335/946) denemesini belirlemiştir111. Bunu birkaç örneğe
koni kesitleri resmetmek için henüz hiç bir özel dayanarak ispat ettikten sonra Kutta şu panoro-
pergel bilmiyordu. O, elipsleri, hiperbolleri ve mayı vermektedir: «İmdi, matematik tarihinin
parabolleri eskiden olduğu gibi bazı noktaları bunu takip eden yarım bin yılı bize, geometrik
belirledikten sonra basit bir pergel ve bir cetvel problemlerin böylesine denemelerine ilişkin hiç-
yardımıyla çizmiştir (bkz. s. 152). Bugünkü bilgiye bir örnek verememektedir. Bir çok alanda olduğu
göre, Ebū Sehl el-Kūhī (4./10. yüzyılın ikinci yarı- gibi bilim alanında da yeni yüzleri ve düşünce
sı) Arap-İslam kültür çevresinde koni kesitlerin çevrelerini tanıtan ve eskileri, unutulmuş olanları
çizimine yönelik bir pergelin yapımını tarif etmiş yeniden açığa çıkaran 15. yüzyılın dönümünde,
olan ilk kişidir. Onun yaptığı alet daha sonraları Rönesansın zirvede olduğu bir dönemde, ilk ola-
Hibetullāh b. el-Ḥuseyn el-Bedīʿ el-Asṭurlābī (ö. rak bu tür çözüm denemeleriyle karşılaşmakta-
534/1140) tarafından belirli bir iyileştirme yaşa- yız. Ve bunlar sanatçı ismini taşıyan iki kişidir:
mıştır (bkz. s. 152). Lionardo da Vinci ve Dürer. Bunlar çok yönlülük-
Geometri aletlerinin kullanımına yönelik bu satır- lerinde matematiksel eğilimlerini tutkuyla izleye-
lar bazı problemlerin çözümünde sabit pergel açık- rek yüzeysel de olsa bu alana değinmişlerdir.»
lığı hakkındaki soruyla sonlandırılacaktır. Buna Son olarak burada matematik tarihi bakımından
dair W.M. Kutta’nın Zur Geschichte der Geometrie olduğu gibi ayrıca kartografi tarihi bakımından
mit constanter Zirkelöffnung109 adlı 1897 yılında da önemeli olan ve şimdiye kadar bilinmemiş bir
yayınlanan bir incelemesinden faydalanma imka- nokta anılmalıdır. Bu, derecelendirilmiş harita-
nına sahibiz. Çalışmasının çerçevesi içerisinde ların kullanımıyla birlikte Hint Okyanusu’ndaki
Kutta, Ebū el-Vefāʾ el-Būzecānī110 (ö. 387 veya deniz seferi sırasında Arap-İslam denizcileri için
388/998)’nin kitabında, geometrik problemlerin vazgeçilmez olan pergel açısı ile işlem yapma-
çözümünde sistematik pergel açmanın ilk gerçek dır112.
Tesviye Aletleri
Pirinç modeller,
yükseklik: 30 cm.
(Envanter No: D
1.04 ve D 1.05)
İbn Sīnā’nın
Tesviye Aracı
Modelimiz:
Pirinç gnomon, yapı renkli.
Pirinç küvet, altın yaldızlı.
Yükseklik: 28 cm.
(Envanter No: D 1.27)
Yıldız yüksekliklerini belirlemeye yarayan ve 2 «Dikilmesi gereken bir cismi yani gnomonu sınamada
bacakları yaklaşık 3,5 metre uzunlukta olan (bkz. benzer şekilde işlem yapılır. Gnomon torna tezgahından
II, s. 26) bir gözlem aletinin tarifi sırasında İbn (Cehr) geçirilmiş ise, gnomona hemen hemen tekne ke-
Sīnā (ö. 428/1037) bir tesviye aracını tanıtmakta- narı yüksekliğinde dairesel bir çizgi tekne zemini üzerin-
dır. Yuvarlak bir küvet, suyun yüksekliği tam ola- de döndürülür.» «Gnomon tekne zeminine dikilirse ve bu
rak küvetin kenarıyla örtüşene kadar su ile doldu- dairesel çizgi teknenin ortasındaki su yüzeyine taşınırsa,
rulur. Su bulanık veya renklendirilmiş olmalıdır1. böylece gnomonun horizontta tam olarak dikey durduğu
Tesviye tarzını İbn Sīnā «meridyen çizgisini belir- bilinir. Eğer suyun gnomona komşu olan kısmı bulanık
lemek için düz bir yüzey ve bir gnomon imal (kedir) veya siyahlaştırılmış ise, su ve su yüzeyinin işaret-
etme» hakkındaki risalesinde ele aldığı bir gno- lenen, yani çekilen çizgi ile örtüşüp örtüşmediğini bilmek
monu dikey yerleştirme sorusu ile bağlantılı ola- için maksada en uygun olan budur, çünkü saf mavi su
rak sunmaktadır2. bakışı yanıltır. (Bu durumda suyun içinde kabın zemini,
gnomonun alt kısmı görülür; bu durum ışık yansımasıyla
bozulabilir.) Bazen birinci sonuncuyla örtüşmez ve kişi
1 Wiedemann, Eilhard (Th.W. Juynboll ile ortak çalışma):
bunların örtüşdüğüne inanır; diğer yandan bazen birinci
Avicennas Schrift über ein von ihm ersonnenes Beobach-
tungsinstrument, in: Acta orientalia (Leiden) 11/1926/81- sonuncuyla örtüşür ve kişi bunun muhtemel olmadığına
167, özellikle s. 110 (Bu her iki çalışmanın Tekrarbasımı: inanır. Anlatılan tarzda suyun siyahlığıyla meridyen çiz-
E. Wiedemann, Gesammelte Schriften zur arabisch-isla-
mischen Wissenschaftsgeschichte Cilt 2, s. 1146). gisinin belirlenmesinde dikkatli olunmalıdır» (E. Wiede-
mann, a.y., s. 110-111; tekrarbasım s. 1146-1147).
142
G E O M E T R İ
Modelimiz (murcīḳal):
Endülüs’te Pirinç üçgen, kenar uzunluk 10,5 cm, şakül ve ipler.
Tesviye Terazileri Yatay destek, aracı bir vitrinde sergileyebilmek için
tarafımızdan yerleştirilmiştir.
(Envanter No: D 1.06)
Almeria’dan Endülüslü bilgin Ebū ʿOsmān Saʿīd ağırlık (kurşun şakül) takılmış bir ip (ḫayṭ) hafif
b. Aḥmed İbn Luyūn (ö. 750/1349) 1 «zeminin çe dokunma halindedir. Eğer bu, murcīḳal’in
nasıl düzeltileceği ve su akışının nasıl kolaylaştı- orta çizgisinin ve onun yere dönük ucu üzerine
rılacağına dair»2 didaktik bir şiirde [urcūze] cefne düşecek olursa, iki sopa arasında bulunan yerler
(«kase») ile bağlantılı olarak murcīḳal («yara- aynı yüksekliğe sahiptir. Fakat ip çizgiden sapma
sa», İspanyolca murciélago), mīzān («terazi») ve gösterirse, biraz aşağıda olan sopa yukarı doğru
ḳubṭāl («lata», Latince cubitale) adlarıyla üç tip kaldırılır veya yüksek olan sopa aşağı indirilir, ta
tesviye aracı anmaktadır. ki denge doğru olana kadar (ağırlık ayarlanır).
Murcīḳal ile tesviye etme «şu şekilde gerçek- Daha sonra kişi sopalardan birisiyle yeri değiştirir
leşmektedir: Bir arşın uzunluğunda iki sopa 10 ve tekrar tartar ve sonuna kadar devam ettirir.»3
arşın aralıkta zemine veya uygun bir yere dikilir,
bir sopanın ucundan diğerinin ucuna bir sicim
(şerīṭ) çekilir ve murcīḳal sicimin ortasına asılır.
Murcīḳal, ortasında bir çizgi çekilmiş ahşap bir
üçgenden oluşmaktadır; ayrıca bu üçgenle, ucuna
el-Marrākuşī’nin
tarif ettiği üç
Tesviye Aracı
el-Marrākuşī tarafından
tarif edilen ilk tesviye aleti.
Modelimiz: Pirinç, en: 52 cm.
1. «Bükülmemesi için bakırdan veya oldukça sert (Envanter No: D 1.28)
bir ağaçtan yeteri derecede kalın, iyi kesim bir AB
çubuğu alınır, S noktasında iki eşit parçaya bölüm-
lenir ve orada merkez nokta olarak S ile birlikte
yuvarlak bir delik oyulur: Çubuğa bir OCQ dili
takılır, öyleki bu C ucundan sallandırılan şakül
AB’ye dik olarak CS ile örtüşür. Daha sonra bakır- dığı gibi sabitlenir, böylelikle askının iç ucunun
dan veya ahşaptan eşit büyüklükte üçgen tabanlı z noktası dilin noktasının tam olarak karşısında
iki ayak AKHI ve BNLM alınır. Çubuk aynı yük- bulunur, bu haliyle alet doğrudur; en sonunda
seklikteki bu iki ayak üzerine özenle sabitlenir, bir kurşun ağırlık y ucuna asılır. –Alet kontrol
burada IAO açısı NBQ açısına eşittir. Dört köşeli edilmek istenen yüzeye dikilir; askının iç ucu dilin
ayaklar da aynı görevi yapar. Daha sonra terazi- ucunun dikey yönünde ise, yüzey yataydır.»1
ninki gibi bir xy askısı alınır ve terazilerde yapıl-
1 el-Marrākuşī: Cāmiʿ el-Mebādiʾ ve-l-Ġāyāt fī ʿİlm el- 165); Fransızca tercüme Sédillot, J.-J. ve L.A.: Traité des
Mīḳāt, tıpkıbasım edisyon Frankfurt 1985, Cilt 1, s. 187- instruments astronomique des arabes, Paris 1834 (Tekrar-
188; Almanca tercüme Ibel, Thomas: Die Wage im Alter- basım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 41,
tum und Mittelalter, Erlangen 1908, s. 161 (Tekrarbasım: Frankfurt 1998), Cilt 1, s. 376-377.
Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 45, Frankfurt 2001, s.
145
Ö L Ç Ü M V E Ç İ Z İ M A L E T L E R İ
3.
el-Marrākuşī’nin tarif ettiği tesviye araçlarından
el-Marrākuşī tarafından tarif edilen
üçüncüsünde söz konusu olan, düz bir yüzeyin tam
üçüncü tesviye aracının yaptığımız
olarak dikey durup durmadığını kontrol etmektir. modeli: Sert ağaç, pirinç şakül ile
Bunun için «iki küçük lata, L1 ve L2, en iyisi, teka- birlikte. Yükseklik 30 cm.
bül eden kenarları eşit olan dikdörtgen biçiminde (Envanter No: D 1.30)
prizmalar, L1 düzlemin yukarıda bulunan ucuna,
diğer L2 biraz daha derine sabitlenir, böylece her
ikisi de birbirine tekabül eder. Yukarıda bulu-
nandan (L1), altta bulunanın (L2) yanından geçip
giden bir şakül aşağı doru asılır. İp L1 latasına
temas ederse, ama ona yapışık olmaksızın, düzlem
dikeydir, yoksa değil.»3
Modelimiz:
Çember Formunda Bakır. Çap 40 cm.
Tesviye Aracı (Envanter No: D 1.08)
Tesviye Terazisi
Muhtemelen Osmanlı, 10.-13./16.-19. yüzyıl.
Enstitümüz mülkiyetinde1.
Uzun Pergel
Modelimiz:
Daire vidalanabilir parçaları.
Çizgi kaleminin uzunluğu: 30 cm.
(Envanter No: D 1.11)
Eutokios’dan yapılan bu alıntıya E. Wiedemann ulaşmıştır. Bununla birlikte, aleti ve bu aletle daha
şu notu düşmektedir: «Ayrıca bu tür mekanik önce bahsettiğimiz çizgilerin çizilebildiğine ilişkin
düzeneklerle çok da iyi durumda bulunulmadığı ispatlamanın bilinmiş olduğu mümkündür, ama
görünmektedir, çünkü Eutokios, Apollonius’un bizim bu kitapta uygulayacağımızdan farklı olması
koni kesitlerindeki bir yere, I, 20-21 (J.L. Heiberg gerekir.»9
baskısı, s. 230 ff., 233 ff.), yaptığı şerhinde, meka- Ben şahsen, Ebū Sehl el-Kūhī’den önce Arap-
nikçilerin aletlerdeki yetersizlik yüzünden koni İslam matematikçileri tarafından bu aletin bilin-
kesitlerini daha sonra bir cetvel kullanımı ile diğine dair hiç bir kayda rastlayamadım. Parabol
araları birleştirilmiş noktalar yoluyla çizdiklerini alanının hesabı tarihinde seçkin bir yeri bulunan
söylemektedir.»4 ve ayrıca koni kesitlerinin çizimi hakkında bir
Ebū er-Reyḥān el-Bīrūnī (ö. 440/10485) İstīʿāb risalesini tanıdığımız Ebū Sehl el-Kūhī’nin öncüsü
el-Vucūh el-Mümkine fī Ṣanʿat el-Asṭurlāb isimli İbrāhīm b. Sinān b. Sābit b. Ḳurra (ö. 335/946),
eserinde, küre üzerinde bulunan dairelerin pro- koni kesitlerini çizmek için özel bir pergel bilme-
jeksiyonu bağlamında, «projeksiyon kutbu küre- mekteydi. O, elipsleri, hiperbolleri ve parabolleri
nin kutbu üzerinde değilse eksenin herhengi bir eskiden olduğu gibi bazı noktaların belirlenmesine
yerine yerleştirilir yerleştirilmez» «koni kesitlerin dayanarak basit bir pergel ve bir cetvel yardımıyla
çizimine ulaşıldığına» işaret etmektedir6. çizmek zorundaydı10.
Koni kesitlerin çizimine yönelik pergelin bildi- Koni kesitleri çizmeye yarayan pergel, belirli bir
ğimiz en eski tarifi 4./10. yüzyılın ikinci yarı- iyileştirilmeyi Hibetallāh b. el-Hüseyn el-Bedīʿ
sında Bağdat’ta faaliyet gösteren matematikçi el-Asṭurlābī (ö. 534/1140)’nin sunumunda elde
ve astronom Ebū Sehl el-Kūhī’den gelmekte- etmiş olabilir. Hibetallāh aracını «tam-mükemmel
dir7. Risalesi 1874 yılında incelenmiş, yayınlan- pergel» (berkār kāmil tāmm) olarak isimlendir-
mış ve Fransızca’ya çevrilmiştir8. Verdiği bilgiye miştir11.
göre Ebū Sehl el-Kūhī, «tam pergel» (berkār el-Bīrūnī’nin işaretine dayanarak Muḥammed b.
tāmm) için hiçbir örnek model tanımıyordu. Şöyle el-Ḥüseyn b. Muḥammed b. el-Ḥüseyn (6./12.
demekte: «Eğer bu araç bizden önce mevcut ve yüzyılın son çeyreğinde faliyette bulunmuştur)12
öncekiler tarafından bilinmiş ve isimlendirilmiş, isimli bir matematikçi, Ebū Sehl el-Kūhī’nin çalış-
ismi ve parçalarının isimleri bizde olduğundan masını derinlemesine incelemiş ve bu alet hakkın-
farklı adlar taşımış ise, benim özrüm şu olur ki, da Sulṭān Salāheddīn (Yūsuf b. Eyyūb, dönemi
ne aletin kendisi ne de ona ilişkin bir ima bize
Fr. Barozzi’den
Modelimiz: Bacağın maximal. koni kesiti pergeli,
uzunluğu: 71 cm., yükseklik: 36 Rose’ye dayanarak, a.y.,
cm. Pirinç, çelik uç. s. 392, Pl. 17.
(Envanter No: D 1.01)
Arap-İslam
Geleneğinde
Nikomedes (m.ö.
yaklaşık 2. yüzyıl)’in
Pergeli
Modelimiz: M. Cantor ve K.
Kohl’ün taslaklarına dayanı-
larak imal edilmiştir: Ahşap,
pirinç kılavuzlarla birlikte.
Gösterge uzunluğu: 44 cm.
(Envanter No: D 1.14)
Ebū Caʿfer el-Ḫāzin Nikomedes (m.ö. yaklaşık bir başlıksız pim taşımaktaydı. Yarık cetvel sabit
2. yüzyıl4)’in çözümünü «alet metodu» olarak düz çizgiyi, diğerinde bulunan başlıksız pim, kon-
nitelendirirken, ayrıca, aleti yaptığını ve onunla, koid eğrisinin kutbunu temsil etmekteydi. Üçüncü
istenen çizgiyi bulmayı denediğini eklemektedir5. cetvel sivri ucun yakınındaki kutuba benzer bir
Nikomedes’in aleti «birbirine bağlı üç cetvelden başlıksız pim, bundan biraz daha uzakta olarak
oluşmaktaydı. Bunların ikisi dikey halde birbirle- sabit düz çizgiye benzer bir yarık taşımaktaydı;
rine sıkıca birleştirilmişti ve birisi neredeyse boy- başlıksız pimin uçtan uzaklığı, aynı kalan mesafeyi
dan boya yarık açılmış iken, diğeri küçük yuvarlak temsil etmekteydi.»6
Pergel
Model, Kahire İslam Sanatları Müzesi’nde bulu-
nan bir örneğin rekonstrüksiyonunu göstermek-
tedir. Rekonstrüksiyonumuz: Pirinç.
Kollar içiçe döndürülebilir ola-
rak işlenmiştir. Tirlin bir kol.
Şemāʾilnāme’den Uzunluk: 16 cm.
detay, yazma (Envanter No: D 1.17)
İstanbul, Üniversite
Kütüphanesi, T.Y.
1404, fol. 57a.
157
Ö L Ç Ü M V E Ç İ Z İ M A L E T L E R İ
1. Daireleri
Bölümleme Düzeneği
Modellerimiz:
Pirinç, dağlanmış. Çap: 30,4 cm.
(Envanter No: D 1.32 ve 1.33)
Çizim, el-
Bīrūnī’de,
İstīʿāb.
2.
Çapları Bölümleme
Düzeneği
Bir usturlabın yerleştirme disklerinin her iki konulursa ve kenarları merkeze ya da düz bir çiz-
kenarında çekilmiş düz çizgilerin birbirlerinin giye yerleştirilirse, diğer uçları bir halka veya ip ile
tam karşısında bulunma durumuna ulaşmak için sıkıca birleştirilirse ve onlarla, aralarına konulmuş
açılır-kapanır bir cetvelden (masṭar müsennā, diskin her iki tarafında çizgiler çekilirse, bunlar
çoğ. masāṭir müsennāt) yararlanılmıştır. Bunlar örtüşürler ve farklılık göstermezler. Yukarıdaki
«yüzeyleri birbirine temas edecek ve kenarları diskler bu çifte cetvel ile her iki taraftan dört
üst üste yatacak şekilde üst üste konulan iki eşit kısma ayrılır ise, diğer taraftaki ikinci daire tıpkı
düz cetveldir. Cetveller bir uçlarından iki bağla birinci taraftakiler gibi çizgilerle donatılabilir,
birleştirilir. Bu iki cetvel arasına düz bir yüzey böylelikle bunlar örtüşürler.»4
4.
Eğik Uçlu
Pergel
Küre yüzeylerine daireler çizebilmek için daha
el-Bīrūnī’nin yaşadığı dönemde (5./11. yüzyılın ilk
yarısı) eğik uçlu bir pergel kullanılmıştır5. Bu per-
gelin nasıl bir şekle sahip olduğu bize bildirilme-
miştir, bununla birlikte aynı döneme ait «mükem-
mel pergel»in (bkz. s. 152) bilgisinden hareketle Modelimiz: Pirinç,
bu pergelin formunu tasavvur edebiliriz. 21,5 cm. (Envanter
No: D 1.26)
Üçayak
ALTINCI BÖLÜM
OPTİK
164
O P T İ K
165
O P T İ K A L E T L E R V E D E N E Y D Ü Z E N E K L E R İ
Modelimiz:
Gök Kuşağı Teorisine Dair Sert ağaç, uzunluk: 74 cm. Çelik sehpa: 90 x 44 x 93 cm.
Işık kırılması için aracı plastik camdan. Halojen lamba
demonstrasyon için.
(Envanter No: E 2.02)
göründüğünü bizzat gözlemlediğim şekliyle anlat- Yaklaşık 354/965, ö. 432/1041)10 seçkin bir yer
mak istiyorum. Daha sonra, gökkuşağının neden almıştır. Avrupa’da Alhazen olarak bilinen, siste-
dolayı sadece bir yarım daireden veya daha küçü- matik deneyci olarak yeni bir optik ile öne çıkan
ğünden oluştuğu meselesini münakaşa edeceğim. bu önemli matematikçi, astronom ve fizikçi daire-
Aynı zamanda gökkuşağının yazları niçin günün sel Arşimet Aynası11, gök kuşağı ve hale12 hakkın-
her vaktinde ortaya çıkmadığını, fakat muhteme- daki kitaplarında gökkuşağı olgusu için kendine
len kışın her vaktinde ortaya çıkabildiğini gösteri- özgü meteorolojik-optik bir açıklama geliştirmiş-
yorum. Gökkuşağının renkleri hususunda henüz tir. Gerçi İbn el-Heysem gök kuşağı oluşumunu
bir açıklığa kavuşmuş değilim. Nedenlerini bilmi- iç bükey küresel bir buluttaki yansıma13 yoluyla
yorum, başkalarının tam anlamıyla yanlış ve akıl açıklamasıyla gerçek durumu kavramış değildir,
dışı öğretileri de beni tatmin etmemektedir.» fakat bununla, yaklaşık 250 yıl sonra devrimsel
M. Horten’in sadece bir seçkiyi tercüme ettiği nitelikteki bir çığır açışa götürmüş olan ileriki
İbn Sīnā’nın gökkuşağı hakkındaki açıklamaları, denemeler için sağlam bir temel atmıştır.
bizi bu optik-meteorolojik olguyu defalarca göz- Önceki bilginlerin gökkuşağının oluşumu hakkın-
lemlemiş ve deneysel olarak da incelemiş olan da ışığın su damlasındaki basit yansımasıyla yap-
bir doğa filozofu ile karşılaştırmaktadır. Eğer o tıkları açıklamayı yanlış sayan çok yönlü bir doğa
açıklamaların sonunda, ulaştığı bilgilerini kitabı- bilimcisi Kemāleddīn Ebū el-Ḥasan Muḥammed
na alacak kadar yeterli güvenilirlikte görmediğini b. el-Ḥasan el-Fārisī (ö. 718/1318)’dir14.
itiraf ediyorsa6, bunda «kültür tarihi bakımından Onun anlayışına göre gökkuşağının algılanması
önemli olan, Müslüman bilginin fenomen dünyası küre biçiminde, birbirine yakın duran saydam
karşısındaki değerlendirmesinde çoğu kez müte- damlaların kendine özgü doğasına dayanmakta-
vazı davranmasıdır.»7 dır. Algılama, güneş ışığının damlalara girmesi ve
İbn Sīnā’nın açıklamalarında dikkate değer olan tek damladan çıkması sırasında iki kez kırılmayla
iki şey vardır: Biri, onun «gök kuşağının bulun- ve bir veya iki yansıması yoluyla oluşmaktadır.
duğu yeri bizzat bulutlara değil, bilakis bulutların Bu sonucu o, cam ya da saf kuvars (necef taşı)
önünde bulunan buğu tabakasına yerleştirmesi.»8 bir kürede sistematik olarak yürütülmüş deneyler
Diğeri, onun peripatetikerlerin gözden nesne- temelinde elde etmiştir. Kemāleddīn’in argüman-
ye giden görme ışınları hakkındaki görüşlerini tasyonu, deney yapma yöntemi ve sonuç çıkarımı
yererek reddetmesi ve bunun yerine fizikçile-
re (ṭabīʿiyyūn) bağlanmasıdır. Onların görüşüne
göre görme olayı nesneden gelen ve gözle karşıla-
şan ışık ışınları yoluyla gerçekleşmektedir9.
10 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 358-374; Cilt 6, s. 251-261; Cilt
İbn Sīnā tarafından hitap edilen fizikçiler arasın- 7, s. 288.
da, kendisinden yaklaşık 15 yaş daha büyük olan 11 Maḳāle fī el-Marāya el-Muḥriḳa bi-d-Dāʾira, ed.
çağdaşı el-Ḥasan b. el-Ḥasan İbn el-Heysem (d. in: Mecmūʿ er-Resāʾil... İbn el-Heysem, Haydarabad
1357/1938 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astro-
nomy serisi Cilt 75, Frankfurt 1998); krş. Roshdi Rashed,
Géométrie et dioptrique au Xe siècle. Ibn Sahl, al-Qūhī et
Ibn al-Haytham, Paris 1993, s. 111-132.
12 Maḳāle fī Ḳavs Ḳuzaḥ ve-l-Hāle, Kemāleddīn el-Fārisī
6 a.e., 55. tarafından uyarlanmış haliyle Kitāb Tanḳīh el-Menāẓir li-
7 Horten, M.: Avicennas Lehre vom Regenbogen, a.y., s. Zevi l-Ebṣār ve-l-Baṣāʾir’in zeylinde, Cilt 2, Haydarabad
543-544 (Tekrarbasım: s. 743-744). 1348/1929, s. 258-279.
8 a.y., s. 543 (Tekrarbasım: s. 743) 13 Wiedemann, E.: Theorie des Regenbogens von Ibn al
9 eş-Şifāʾ, a.y., s. 41; Horten, M.: a.e. ve a.y., s. 533 (Tek- Haisam, a.y., s. 40, Tekrarbasım: s. 70)
rarbasım: s. 733). 14 Tan ḳīh el-Menāẓir, a.y., Cilt 2, s. 283-284.
167
O P T İ K A L E T L E R V E D E N E Y D Ü Z E N E K L E R İ
ve bunların meteorolojik optik tarihi için olan Yandaki şekle dayanarak (yazmada siyah ve kır-
önemini Eilhard Wiedemann ve onun teşvikiyle mızı çizgilerle) Kemāleddīn bu işlemi şu şekilde
Joseph Würschmidt bir kaç kez incelemişlerdir15. anlatmaktadır: «İmdi, açıklamalarımıza uygun bir
biçimde, anlamayı kolaylaştıracak bir şekil çizeriz.
Daha önce olduğu gibi daire ve pirometrik koni
çizeriz. Gözün l [ ]لorta noktasından la ekseni
çizeriz. Ayrıca eksen ile orta koninin kenar ışını
arasında bir çizgi, bizzat bu kenar ışınını, dış
boşluğun kenar ışınını ve onunla iç taraf arasında
bir çizgi çizeriz. Bu çizgileri ve bunlardan oluşan
çizgileri [deneycinin ’لde bulunan gözünün] sağ
tarafında siyah sol tarafında kırmızı olarak çizeriz.
Daha sonra sol tarafın ışınları için kırık kirişler,
bunlardan oluşan yansımış kirişler ve bunlardan
oluşan, havaya kırılan kirişler çizeriz; bunlar bir
kez yansımış ve kırık ışınları oluştururlar. Sağ
tarafın ışınları için kırık kirişler, bunlardan oluşan
bir kere daha yansımış ve havaya kırılan kirişler
çizeriz. Bunlar iki kez yansımış ve kırılmış ışınlar-
dır.»
«Koninin doğru ilerleyişinin sağdaki ışınları lb, lg,
ld, le dir; soldaki ışınlar lj, lk, lm, ln dir. Sağdakiler
bw, gr, dḥ, eϑ kirişlerine, soldakiler js, kα, mf, nσ
kirişlerine eğimlendirilirler. Hepsi havaya eğim-
lendirilirler, böylece kirişlerinden pirometrik koni
oluşur. Daha sonra kirişler bizzat kürede başka
noktalara yansıtılırlar, şöyle ki sağdakiler q, r1,
ş, t ve soldakiler s, ḫ, z, ḍ noktalarına. Her iki
grubun ışınları havaya doğru kirişlerinden kırık
koni göz tarafına doğru bir yansımayla oluşacak
şekilde kırılırlar ve ışınların konumları bu konide
15 Wiedemann, E.: Über die Brechung des Lichtes in Ku- Naturwissenschaften und der Technik (Leipzig) 3/1911-
geln nach Ibn al Haiṯam und Kamâl al Dîn al Fârisî, in: 12/161-177 (Tekrarbasım in: Gesammelte Schriften, Cilt
Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen Sozietät 1, s. 596-612 ve Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 34,
(Erlangen) 42/1910/15-58 (Tekrarbasım in: Aufsätze zur Frankfurt 2001, s. 263-279); Würschmidt, Joseph: Über
arabischen Wissenschaftsgeschichte, Cilt 1, s. 597-640, ve die Brennkugel, in: Monatshefte für den naturwissen-
in: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 34, Frankfurt 2001, schaftlichen Unterricht aller Schulgattungen (Leipzig und
s. 213-256); aynı yazar, Über das Sehen durch eine Kugel Berlin) 4/1911/98-113 (Tekrarbasım: Natural Sciences in
bei den Arabern, in: Annalen der Physik und Chemie (Le- Islam serisi, Cilt 34, Frankfurt 2001, s. 280-295); aynı ya-
ipzig) N.F. 39/1890/565-576 (Tekrarbasım in: Gesammel- zar, Dietrich von Freiberg: Über den Regenbogen und die
te Schriften, Cilt 1, s. 47-58 ve Natural Sciences in Islam durch Strahlen erzeugte Eindrücke, Münster 1914.
serisi, Cilt 34, Frankfurt 2001, s. 195-206; aynı yazar, Zur
Optik von Kamâl al Dîn, in: Archiv für die Geschichte der
168
O P T İ K
Modelimiz:
Işık Yansımasını Sert ağaç, aşındırılmış.
Gözlemleme Aleti Yarım silindirin çapı: 28 cm.
7 farklı ayna düzeneğin içine yerleştirilebilir.
(Envanter No: E 2.06)
Büyük optik kitabının (Kitāb el-Menāẓir) dör- resimleri borçluyuz. İbn el-Heysem’e göre alet
düncü risalesinde (maḳāle) İbn el-Heysem (ö. iki ana parçadan ve bir dizi ikincil parçalardan
432/1041’den sonra) ışık yansıması öğretisini oluşmaktadır. Ana parçalardan birisi yarım daire
oldukça ayrıntılı bir şekilde incelemektedir. Bunu şeklinde pirinç levhadır. Bunun asli formu yak-
müteakip « yansıma aleti»nin (ālet el-inʿikās) laşık 10 cm. yarıçaplı bir yarım daireye tekabül
kusursuz bir tarifini ve kullanımını vermektedir. etmektedir. Ondan, taslakta tasvir edildiği gibi
Aletin görevi, yansıma yasasını örneklerle göz sadece uçlar bulunmaktadır.
önüne sermektir. Bu yasa, düşen ışınların açısının
geriye yansıtılan ışınların açısına eşit olduğunu
söylemektedir. Alet ayrıca bu yasanın silindir,
konik ve küresel aynalardaki yansımalar ve renkli
ışınlar için de geçerli olduğunu göstermeye yara-
maktadır. Kitāb el-Menāẓir’in bize ulaşan yazma-
larında resimler bulunmamaktadır. Kemāleddīn
el-Fārisī’nin şarihi daha o zamanlar bundan yakın-
makta ve bu eksikliği şerhinde bizzat kendisi
tarafından yapılan resimlerle (ileride verilecektir)
bertaraf ettiğini söylemektedir1. Bu alet için de
Muṣṭafā Naẓīf’e2 mükemmel bir tarifi ve gerekli Kenara doğru her iki yandan 2 cm. enindeki daire
parçaları çıkarılır. Geriye kalan üçgenin uçla-
1 Kemāleddīn el-Fārisī: Tenḳīḥ el-Menāẓir, a.y., Cilt 1, s.
rı pirinç tabakayı belirleyen dairenin merkezine
339. tekabül etmektedir.
2 el-Ḥasan b. el-Heysem, a.y., s. 346-363.
173
O P T İ K A L E T L E R V E D E N E Y D Ü Z E N E K L E R İ
İkinci ana parça ahşap bir yarım silindirdir ve sında pirinç levhanın ucuyla temas halinde kalır.
yandaki taslakta sunulduğu gibi yuvarlak ahşap Deney esnasında yedi delikten altısı yarım silin-
levhaya sıkıca dayanmaktadır. İbn el-Heysem, dirin dış yüzünde maskelenir ve iç yüzde herbir
çok yüksek kaliteli ağacın kullanılması gerektiğini beyaz bir kağıt parçasıyla kapatılır. Bu [kağıt par-
vurgulamaktadır. çası] yuvarlak kenar işaretlenebilene ve oyuğun
Silindirin dış çapı 28 cm., duvarının kalınlığı 4 merkezi hassas bir kalemle bilinir kılınana kadar
cm. ve yüksekliği 12 cm.’dir. Silindirin iç duvarına parmakla sıkıca bastırılır.
yukarıda tarif edilen pirinç levha temele paralel İbn el-Heysem bu aletle yapılan gözlemler için,
olarak ve buna 4 cm.’lik bir uzaklıkta oturtulur. içerisine güneş ışığının dar bir delikten düştüğü
Pirinç levha ahşap duvarın merkezine doğru (2 bir yeri tercih etmektedir. Düzenek, güneş ışığı,
cm.) bir yive sürülür, böylece iç daire çizgisi silin- açılmış her bir delikten aynaya düşecek ve orada
dirin iç duvarına bir noktada temas eder. Daha yansıtılacak şekilde kurulmaktadır. Yansıtılan ışık
sonra [daha doğru bir ifadeyle: daha önce] her bir daha sonra yarım silindirin iç yüzünden (hareket-
1 cm.’lik çapa sahip yedi silindir delik, ahşap duva- le) kağıt bastırılarak kapatılan delikten bilinebilir.
ra açılır, açma işlemi şu şekilde yapılır: Delikler Bu delik, açık delik ve pirinç levha ile birlikte
levhaya yukarıdan bir noktada temas eder ve bir eşkenar üçgen oluşturmaktadır.
eksenleri aşağıda bulunan levha üzerinde çizilmiş Deneyci deneyini hangi delikle yapa-
yedi yarıçapa paralel olarak durur. cak olursa, aynı sonucu elde edecek-
Ahşap kaidede, açık yarım silindirin önünde, içine tir. Çapı, deliklerden birisine tam
gözlemde kullanılan aynaların yerleştirildiği bir olarak uyacak şekilde seçilmiş ve
dörtgen oyuk yer bırakılmıştır. Kendilerine ait uzunluğu silindirin çapına çapıyla
tutacaklarla birlikte yedi ayna öngörülmüştür: Bir örtüşen bir ince boru da kullanılabi-
düz, iki küresel, iki silindir formlu ve iki konik lir, böylece bu ince boru, ucuyla bir-
(her biri içbükey ve dışbükey). Bunlar oyuğa öyle likte aynanın merkezine temas eder.
uydurulur ve yerleştirilir ki, merkezleri her defa-
174
O P T İ K
Modelimiz:
Ay Işığını Ahşap (meşe), aşındırılmış ve verniklenmiş.
Gözlemleme Aleti Gözlem rayı yive sürülen
hedef arayıcısı ile birlikte.
Uzunluk: 50 cm. Pirinç eklem, ayarlama
vidası ile birlikte. Ayaklık boyu: 100 cm.
«Ay Işığı Hakkında Risale» (Maḳāle fī Ḍavʾ el- (Envanter No: E 2.07)
Ḳamer1)’sinde İbn el-Heysem (ö. 432/1041’den
sonra) şunu göstermeyi istemektedir: «Ay, ken-
dinden ışık saçan bir cisim etkisini göstermekte ve
böylelikle yansıtan veya saydam ve ışığın sadece
geçmesine izin veren ışıklı cisimlerden esaslı bir
şekilde farklılık göstermektedir.»
2 Schramm, M.: Ibn al-Haythams Weg, a.y., s. 146. 4 Maḳāle fī Ḍavʾ el-Ḳamer, s. 12-13; Tercüme Kohl, Karl:
3 Muṣṭafā Naẓīf: el-Ḥasan b. el-Heysem, s. 156-158; Über das Licht des Mondes, a.y., s. 334 (Tekrarbasım: a.y.,
Schramm, M.: Ibn al-Haythams Weg, a.y., s. 146 ff. s. 164).
176
O P T İ K
Bunu yaptıysak, gözü delikten uzaklaştırırız ve küçük bir kısım geriye kalana kadar örtülmek
deliğin (gözün bulunduğu yer) karşısına katı bir istenirse, böylece ondan dışarı çıkan ışık tam o
cisim koyarız; onun üzerinde uygun bir biçimde anda görülebilir ve farkedilemeyecek kadar küçük
ışık belirir. Bu durumda ışık delikten dışarı çıkar değildir (yani eğer algılanabilirlik sınırına tam
ve karşı tarafta bulunan cisme ışık verir. Bunun yaklaşılırsa), böylece yarığa küçük bir delikli cisim
sonucu olarak, bu durumda, delikten dışarı çıkan yerleştirilir ve bunun vasıtasıyla yarığın tamamı bu
ışık, sadece Ay’ın yarıktan görünen kısmından deliğe tekabül eden parça hariç örtülmüş olur. Bu
gelir. Bu, ışığın sadece düz çizgiler doğrultusunda durumda birinci küçük delikten onun arkasında
dışarı çıktığına işarettir. Bu çizgilerin doğrultu- bulunan cisme doğru giden ışığın Ay yüzeyinin
suna göz, bu çizgiler üzerinde bulunanı kavrar ve küçük bir kesiminin ışığı olduğu ve sadece ışığın
bu deliğin bu konumunda yarık içinden kavranan dışarı çıktığı çok küçük kısmın birinci delik tara-
kısım dışında nesneden hiç bir şey görünmez. fından kapsandığı besbellidir. Bu esnada yarı-
Bu durumda, görülen ışığın, sadece bu yarıktan ğın kenarları Ay yüzeyinin karşısında bulunacak
görülen kısımdan dışarı çıkan ışık olduğu bellidir. durumdadır ve Ay’ın sadece orta kısmı gözlemle-
Delikten dışarı çıkan ışık görünürse üzerine bu niyor demektir.»
ayarlamada ışığın ışık verdiği cisim sıkıca tutulur, «Eğer bu yarıktan, sadece küçük bir kısım geriye
yarığın kenarına katı bir cisim oturtulur ve yavaş kalacak şekilde daha büyük bir kısım örtülürse,
yavaş hareket ettirilir ve delikten dışarı çıkan ışık bakış birinci delikten ve yarığın örtülmeyen kısmı
gözlemlenir. Bu oldukça yavaş yavaş, kaybolana vasıtasıyla Ay’ın belirli bir miktarı kavranır. Bu,
kadar azalır. Örten cisim yarığın ucuna takılıp ışığın hala görülebilecek kadar dışarı çıktığı en
yavaş yavaş hareket ettirildiğinde de durum aynı- küçük miktardır. Her iki delikten dışarı çıkan
dır. Bundan sonra da dışarı çıkan ışık kaybolana ışığın sadece bu küçük kısımdan dışarı gelen ışık
kadar sürekli azalır ve tamamen kaybolduğu için olduğu besbellidir. Çünkü bu iki delikten Ay’ın
hiç ışık görülemez. Yarıkta bir kısım boş olduğu bu kısmından başka hiçbir şey o esnada görülmez.
müddetçe ondan çıkan ışık, dikkate değer bir Bundan sonra, yarığın üzerine yerleştirilmiş olan
biçimde buna benzerdir. Buradan anlaşılacağı maskeleyen cisim bizzat yarık boyunca yavaş ve
üzere, yarığın görülebilir her bir kısmından ışık dikkatle hareket ettirilir. Böylece yarığın örtük
küçük deliğe doğru dışarı çıkmaktadır. Zira eğer olmayan kısmı değişikliğe uğrar. Bunun ve ilk
ışık Ay’ın sadece bir kısmından dışarı çıksaydı ve deliğin karşısında duran kısım Ay’ın birinciden
geriye kalan öteki bölümlerinden dışarı çıkmamış farklı bir kısmı olur. Daha sonra maskeleyen
olsaydı, örten cisim tam bu yere ulaşana kadar cisim, içinde bulunan küçük delik yarığın tama-
ışıktan hiçbir şey kaybolmaması gerekirdi. Ama mını kaybedene kadar yukarı veya aşağı doğru
eğer cisim bu yere ulaştığında, delikten dışarı hareket ettirilir. Bu sırada ışık devamlı olarak her
çıkan ışık yavaş yavaş küçülür değil de birdenbire iki delikten aynı tarzda dışarı çıkar.»
yok olması gerekirdi. Fakat [deneyimizde] ışığın «Bu mütalaalardan, ışığın, Ay’ın yarığın karşısın-
birdenbire kaybolmadığını görüyoruz. Bu mütala- da bulunan kısmının bütününden dışarı çıktığı
adan, küçük delikten dışarı çıkan ışığın görülebilir anlaşılmaktadır. Bundan sonra dikey cetvel daire
yarığın bütününden geldiği sonucu çıkar. Bunun içerisinde, yarık, Ay yüzeyinin birinci kısma para-
gözlemlenmesi zor olduğundan yarıktan dışarı lel ve ona bitişik olan diğer bir kısmına doğrultu-
çıkan ışığın küçülmesi açık ve seçik bir biçimde lana kadar oldukça küçük bir miktarda döndürül-
algılanamaz. Küçük delikte Ay yüzeyinin sadece melidir. Daha sonra, ışığın delikten, sanki birinci
yarığın bu kısmına karşı duran yöndeki kısmının kısımdan dışarı çıkarmış gibi tekrar aynı şekilde
görülmesi için cetveli sallanmaz hale getirmek ve dışarı çıktığı görülür. Bu kısmı tekrar yavaş yavaş
kenardan çıkıntı teşkil edeni örtmek zorunludur. örtersek, ışık yavaş yavaş azalır. Yarığın üzerine
Işık, yarıktan küçük deliğe doğru gider ve deliğin tek deliği olan (delik diyafram) maskeleyen bir
arkasında sabit dikili duran cismin üzerinde beli- cisim anıldığı üzere koyarsak, bu cisim hareket
rir. Eğer yarık her iki yanından o yarıktan sadece ettirildiğinde, ışığın her iki delikten sürekli dışarı
177
O P T İ K A L E T L E R V E D E N E Y D Ü Z E N E K L E R İ
Işık Kırılmasını
Gözlemleme
Aleti
Modelimiz:
Fecir Işığı Işınlarının Doğrusal Ahşap, verniklenmiş. İki kutu (her biri 30 x
Cereyan Ettiğini İspatlamak İçin 30 x 40 cm), çapraz giden bir boru vasıtasıy-
la birbirlerine bağlı bulunurlar (boru, İbn
Deney Düzeneği el-Heysem’de olduğu gibi iki odacık arasın-
daki bağlantı duvarı arasında olmak yerine,
burada açıkta durmaktadır).
Yuvarlak bir açıklık, odacıkların birisinin
İbn el-Heysem fecir (gün ağarması) ışığını aksiden- dış yüzünün yukarısında boruya
tel kabul etmektedir. Bunu ispatlamak için dene- doğrultulmuş halde. Ön yüz akrilik cam.
yini bir duvarla birbirinden ayrılmış iki oda yar- (Envanter No: E 2.05).
dımıyla yapmaktadır. İlgili metni E. Wiedemann
1912 yılında Kemāleddīn el-Fārisī’nin Tenḳīḥ
el-Menāẓir’inin1 Leiden yazmasına dayanarak
Almanca’ya tercüme etmiştir2:
«İki komşu ev A ve B odacıkları vardır, bir tanesi
doğuda diğeri batıda bulunmaktadır. İçlerine ışık 2 Zu Ibn al Haiṯams Optik, in: Archiv für die Ge-
girememelidir. Doğu A evinin doğu O duvarı, gök schichte der Naturwissenschaften und der Technik
yüzüne doğru açık durmaktadır (yani önünde hiç (Leipzig) 3/1911-12/1-53, özellikle s. 29-30 (Tekrarba-
bir ev bulunmamaktadır); yukarı kısmında çapı en sım: Gesammelte Schriften, Cilt 1, s. 541-593, özellikle
s. 569-570 ve in: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt
33, Frankfurt 2001, s. 165-217, özellikle s. 193-194); ay-
1 Tenḳīḥ el-Menāẓir: a.y., Cilt 1, s. 33. rıca bkz. Muṣṭafā Naẓīf Beg: el-Ḥasan b. el-Heysem,
a.y., s. 158-160.
181
O P T İ K A L E T L E R V E D E N E Y D Ü Z E N E K L E R İ
Modelimiz:
Ahşap, verniklenmiş.
Toplam genişlik 55 cm. Sol
kutu ahşap koni ile ve çapraz
geçen ışık açıklığı ile birlikte,
gösterim için tek taraftan açık-
tır. Sağ kutu döndürülebilir bir
diyaframla birlikte.
(Envanter No: E 2.04).
183
O P T İ K A L E T L E R V E D E N E Y D Ü Z E N E K L E R İ
İbn el-Heysem’in bu deneyinin açıklaması hayli Kenar uzunluğu yaklaşık 60 cm olan, CD duvarı-
karmaşıktır. Onun metni oldukça ayrıntılıdır, na tekabül edecek şekilde ahşap bir küp yapılır.
buna karşın günümüze ulaşan yazmalarda resimler Küpün karşılıklı bulunan iki yüzeyi kenarlara
bulunmamaktadır. Ayrıc E.Wiedemann’ın çevirisi paralel olarak merkezde bir çizgi ile bölünürler.
de itiraz kabul etmez değildir1. İbn el-Heysem opti- Çizgiler üzerinde, yaklaşık 4 cm’lik bir çapa ve dış
ğinin önemli uzmanı Muṣṭafā Naẓīf2, Kemāleddīn kenardan 4 cm (G, H, J)’lik yani 8 cm (K)’lik bir
el-Fārisī’nin şerhine3 dayanarak anlaşılır bir yorum uzaklığa sahip birer daire (G, H ve K, J) çizilir.
sunmaya çalışmıştır. Rekonstrüksiyonumuz için Küp, H ve J arasında ve G ve K arasında dairelerin
onun sunumuna ve taslaklarına dayandık. Muṣṭafā çapında tam olarak silindir formlu delinir. Bundan
Naẓīf bu deney sonra küp yan odaya dönük olan, aynı çapa sahip
düzeneğini, ger- CD duvarına sıkıca sokulur. Bunu müteakip taba-
çekleştirilmesi- nı 4 cm çapında ve boyu 140 cm olan ahşap bir
nin karmaşıklığı koni yapılır, bu koni iki odanın duvarları arasın-
bir yana, İbn daki mesafe artı CD duvarının kalınlığına tekabül
el-Heysem tara- edecek şekildedir. Koninin ucuyla komşu odanın
fından geliştiril- duvarında LM yarıçapının M merkezi işaretlenir.
miş metotların L noktasının HJ aralığıyla yönü belirlenir. Bu,
yüksek seviyesi- deliğin içinden görülebilir olan en dıştaki nok-
nin en iyi örnek- tadır. Komşu odanın duvarındaki daire orada
lerinden birisi yuvarlak bir açıklık oluşturmaya yaramaktadır. Bu
olarak saymak- açıklık ve karşı tarafta duran duvardaki dar açıklık
tadır4. İbn el- vasıtasıyla aksidentel ışık ışınlarının doğrusal iler-
Heysem deneyi- lediğini tespit etmeye götüren pek çok gözlemler
ni birbirlerine yaklaşık 80 cm uzaklıkta duran ve yapılır5.
her biri bir kapıya sahip olan fakat hiç penceresi
olmayan iki oda aracılığıyla gerçekleştirmektedir.
Bunlar doğu-batı yönünde düzenlenmişlerdir.
Model ahşap:
Karanlık Oda 42 x 36 x 37 cm.
(Camera obscura) Çelik sehpa: 90 x 60 x 93 cm.
Takma yerleri pirinç.
Gösterim için halojen lambalar
(Envanter No: E 2.01
Eğer İbn el-Heysem (d. 354/965 civarı, ö.
432/1041’den sonra)1 günümüz bilimler histo-
riyografisinde Camera obscura’nın asıl mucidi
olarak görülüyorsa, buna sadece E. Wiedemann
tarafından 20. yüzyılın ilk onluğundan itibaren 1472)5, Leonardo da Vinci (1452-1519), Francesco
girişilen ve onun tarafından teşvik edilen bilim- Maurolico (1494-1575)6 ve Giambattista della
sel çalışmalar neden olmuştur. Bundan önce bir Porta (ö. 1615)7. Camera obscura sorununu İbn
dizi Avrupalı bilgin Camera obscura’nın mucidi el-Heysem, kesinlikle Yunan ve Arap öncülerinin
olarak kabul ediliyordu, bunlar arasında şu isim- katkılarının bilgisi olmaksızın değil, optik hak-
leri sayabiliriz: Roger Bacon (ö. 1290 civarı), kındaki temel eserinde (Kitāb el-Menāẓir8) ve iki
Witelo (Vitellius, Vitellio, ö. yaklaşık 1280)2, monografide, «Güneş Tutulmasının Şekline Dair»
John Peckham (Pecham, ö. 1292)3, Levi ben (Maḳāle fī Ṣūret el-Kusūf 9) ve «Ay Işığına Dair»
Gerson (ö. 1344)4, Leone Battista Alberti (1404- (Maḳāle fī Ḍavʾ el-Ḳamer10), ele almıştır.
Kitāb el-Menāẓir’in Arapça orijinalini E. kapının iki kanadını az bir miktar açarak arasın-
Wiedemann ve onun tarafınadan teşvik edilen da bir aralık bırakmalıdır. Ondan sonra, odanın
araştırmacılar daha tanıyamamışlardı. Daha kapının karşısında bulunan duvarını gözlemler.
önce 1572 yılında Friedrich Risner11 tarafından Yani gözlemci bu duvarda o şamdanların sayısı
yayınlanmış güvenilir olmayan Latince çeviri, kadar birbirlerinden ayrılmış ışık görüntülerini
kitabın içerdiği konunun ele alınışının önemine
bulacaktır ve bu da ışık görüntülerinin aralıktan
ilişkin kesin bir tasavvur vermekten çok uzak-
içeri girmesiyle olur. Bu sırada onlardan her
tır. Wiedemann’ın bilimsel çevrelerinde bundan
ötürü, «çok ayrıntılı bir Camera obscura teorisi- biri şamdanlardan belirli bir tanesinin karşısında
nin, daha doğrusu yersel ilişkilere yönelik olan bulunur. Eğer daha sonra gözlemci şamdanlardan
kullanımında,» ilk olarak Kitāb el-Menāẓir’in şâri- her birinin söndürülmesi emrini verirse, her şam-
hi Muḥammed b. el-Ḥasan Kemāleddīn el-Fārisī danın karşısında bulunan ışık yok olur. Ve eğer
(ö. 720/1320 civarı)’de var olduğunu tahmin etme diyafram tekrar kaldırılırsa o ışık geri gelir.
eğilimi doğmuştu12. İşin aslını ancak Muṣṭafā Eğer şimdi gözlemci kapının açık bulunan ara-
Naẓīf13 ve Matthias Schramm’ın14 kapsamlı ve lığı körletirse ve ondan geriye sadece küçük bir
mükemmel çalışmaları sayesinde öğrenmekteyiz. delik bırakırsa ve bu delik şamdanların karşısında
Camera obscura’nın açık bir tarifini Schramm15 bulunursa, böylece gözlemci odanın duvarında
Kitāb el-Menāẓir’de ışık ve renk teorisi çerçevesin- o şamdanların sayısı kadar birbirinden ayrı ışık
de bulmaktadır. İbn el-Heysem burada «Camera
görüntülerini tekrar bulur ve bu esnada onlardan
obscura-etkisinin deneysel olarak gerçekleştiril-
mesi için özel tavsiyelerde bulunmaktadır. Kitabın her biri deliğin boyutuna bağlı olacaktır.»16
tam anlamıyla bir Camera obscura’nın, yani göz- Buna ek olarak Schramm ayrıca şunu da kay-
lemcinin içinde bulunduğu karartılmış ve bir delik detmektedir: «İbn el-Heysem kendisi tarafından
diyaframla donatılmış bir yerin tarifini veren bu tanımlanan düzeneği beyt muẓlim, karanlık oda,
bölüm Risner baskısının çevirmeni tarafından olarak nitelendirmektedir. Burada Camera obscu-
atlanmıştı, bu onun veya olası okurlarının deney- ra teriminin türetildiği ifade önümüzde durmak-
sel yöne pek ilgili olmadıklarına bir işarettir.» tadır.»17 Öyleyse artık, bilimler tarihi historiyog-
«İbn el-Heysem şöyle yazmakta: Bu durumun her rafyasında 20. yüzyılın başına kadar hakim olan
zaman ve kolaylıkla sistematik olarak gözlemlen- Camera obscura’nın Avrupalı bilginler tarafından
mesi mümkündür, bu da gözlemcinin karanlık
bulunduğuna ilişkin tasavvurun artık savunula-
bir gecede bir oda araması yoluyla olur. Oda iki
bilir olmadığı konusunda hiç bir kuşku olamaz.
kanatlı bir kapıya sahip olmalıdır. Gözlemci bir
çok şamdan sağlamalı ve onları kapının karşısına Bu bilginlerin İbn el-Heysem’in Camera obscura
ve ayrı halde takmalıdır. Bundan sonra gözlemci tarifiyle tanışıklıkları sadece ve sadece Kitāb el-
odanın içine girer ve kapıyı tekrar kapatır; ama Menāẓir’in eksik ve muhtemelen 12. veya 13. yüz
yılda ortaya çıkmış olan anonim Latince tercüme- macısı Otto Werner22 bu görüşü şöyle tamamla-
si18 yoluyla gerçekleşmiş değildir. O bilginlerden maktadır: «Leonardo’nun Alhazen problemi diye
herhangi birisi Camera obscura bilgisine Arap- adlandırılan küresel, silindirik ve konik aynalarda
İslam çevresinden gelen başka kaynaklar veya yansıma noktasını bulma problemini dile getirip
kişisel temaslar yoluyla erişmiş olabilir. İslam kül- çözüm bulmaya çabalamış olduğundan, ayrıca,
tür dairesinde pek çok bilginin İbn el-Heysem’den daha önce söylendiği gibi o, yıldızlar hakkında,
sonra da optik problemlerle uğraşmış olduklarını özellikle Merkür ve Venüs, İbn el-Heysem gibi
düşünmeliyiz19 ve optiğin İbn el-Heysem’in şarihi aynı bilgileri vermiş olduğundan, büyük bir ihti-
Kemāleddīn el-Fārisī’de erişmiş olduğu yüksek malle, Leonardo’nun İbn el-Heysem’i tanıdığı ve
seviyeyi unutmamalıyız20. kullandığı sonucu çıkarılabilir.»
Sadece bu durumda değil, Arapça, Farsça ve Otto Werner23 bundan başka, Leonardo’nun İbn
Türkçe kitapların çok geniş bir yayılma bulma- el-Heysem’in şarihi olan Kemāleddīn el-Fārisī’nin
mış çevirilerinin veya içeriklerinin de tamamen optiğini de bildiğine ilişkin belirtiler bulmuştur.
veya kısmen herhangi bir bilginin o dili bilen Aydınlatılmış nesneden gelen bir resmin aksi bağ-
bir kimsenin aracılığıyla malumu olduğu, böy- lamında şöyle demektedir: «Codex Atlanticus’daki,
lece bu tür kitapların bireysel kullanımları da fol. 238r-b, bir resmin Kemāleddīn el-Fārisī’nin
ayrıca hesaba katılmalıdır. Bu satırların yazarı resmine nasıl da tam tamına bağlı olması hayret
Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’da resepsiyonu vericidir. Buna göre sanki onun eseri Avrupa’da
süreciyle uğraşısı sırasında şu izlenimi kazanmış- biliniyormuş gibi görünmektedir. Bunun lehi-
tır: Pek çok önemli kitap veya haritalar, ayrıca ne, Theodosius Saxonicus ve Kemāleddīn el-
teknik ve bilimsel cihazlar ve aletler Arap-İslam Fārisī’nin gök kuşağı teoremleri arasındaki yakın
dünyasından bu şekilde kişisel temaslar yoluyla ilişki de tanıklık etmektedir.» Bundan başka O.
İtalya’ya, özellikle de İstanbul’un fethinden önce Werner tarafından Camera obscura sorunu bağ-
ve sonra din bilginlerinin gayretli ve belirli bir lamında kazanılan kanaat de dikkate değerdir:
amaca yönelik aracılıklarıyla ulaşmıştır. Bu bağ- «Buna göre, Müntz’ün görüşüne karşın Leonardo
lamda ilginç olan, Leonardo da Vinci’nin İbn el- Camera obscura’yı sadece ilk aşamalarında değil,
Heysem’in Kitāb el-Menāẓir’ini Latince tercüme- aynı zamanda gelişiminde de olduğu gibi almış ve
sinin Risner (1572)’in baskısında erişilebilir olma- kendine ait hiç birşey eklememiştir.»24
sından hayli zaman önce kullanmış görünmesidir. Modelimiz temel prensiplerin ve Camera
İtalyan bilgin Enrico Narducci21 Leonardo’nun obscura’nın sunum şeklinin aktarımına hizmet
İbn el-Heysem’in eserinin daha o zaman mev- etmektedir, İbn el-Heysem ve Kemāleddīn el-
cut olan İtalyanca bir çevirisini kullanmış olması Fārisī tarafından yapılan tariflerden anlaşıldığı
gerektiğini ispatlamıştır. Leonardo fiziği araştır- kadarıyla. Modelin şekli, tarafımızdan kazanılan
resmin materyal ifadesidir.
Modelimiz:
Pirinç, beş parça,
hareket edebilir bir
biçimde birbirlerine
perçinlenmiş.
Uzunluk: 26 cm.
(Envanter No: D 1.20)
Bibliyografya
ve
Dizinler
190 B İ B L İ Y O G R A F Y A
B İ B L İ Y O G R A F Y A 191
BİBLİYOGRAFYA
[Ebū Naṣr İbn ʿIrāḳ: Risāle fī Maʿrifet el-Ḳusīy Wilhelm Tomaschek’in bir girişi ile birlikte, Wien
el-Felekiyye Baʿḍihā min Baʿḍ bi-Ṭarīḳ Ġayr 1897 (Tekrarbasım in: Islamic Geography, Cilt 16, s.
Ṭarīḳ Maʿrifetihā bi-ş-Şekl el-Ḳaṭṭāʿ ve-n-Nisbe 129-254).
el-Müʾellefe] Rasáil Abí Naṣr ila’l-Bírúní by Abú Naṣr Björnbo, Axel: Thabits Werk über den Transversalensatz
Manṣúr b. Ali b. ’Iráq (d. Circa 427 A.H.=1036 A.D.). (liber de figura sectore). Mit Bemerkungen von
Based on the unique compendium of mathematical Heinrich Suter. Herausgegeben… von H[ans] Bürger
and astronomical treatises in the Oriental Public und K[arl] Kohl, Erlangen 1924 (Tekrarbasım:
Library, Bankipore, Haydarabad 1948 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 21, s.
Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 28). 215-311).
Astronomical Instruments in Medieval Spain: their Bode, Paul: Alhazensche Spiegel-Aufgabe in ihrer
Influence in Europa, [catálogo de la exposición] Santa historischen Entwicklung nebst einer analyti-
Cruz de la Palma, junio-julio 1985 [Catálogo ed. schen Lösung des verallgemeinerten Problems, in:
Santiago Saavedra], Madrid 1985. Jahresbericht des Physikalischen Vereins zu Frankfurt
el-Azraḳī: Kitāb Aḫbār Mekke. Geschichte und am Main 1891-92 (1893), s. 63-107 (Tekrarbasım:
Beschreibung der Stadt Mekka von ... el-Azrakí. Nach Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 57, s.
den Handschriften zu Berlin, Gotha, Leyden, Paris 66-110).
und Petersburg, ed. Ferdinand Wüstenfeld, Leipzig von Braunmühl, Anton: Nassîr Eddîn Tûsi und
1858 (Tekrarbasım: Beyrut 1964). Regiomontan, in: Nova Acta. Abhandlungen der
Baker, Marcus: Alhazen’s Problem. Its Bibliography Kaiserlich-Leopoldisch-Carolinischen Deutschen
and an Extension of the Problem, in: American Akademie der Naturforscher (Halle) 71/1897/31-69
Journal of Mathematics (Baltimore) 4/1881/327-331 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 50, s. 213-251).
Cilt 57, s. 61-65). von Braunmühl, Anton: Vorlesungen über Geschichte
Balmer, Heinz: Beiträge zur Geschichte der Erkenntnis der Trigonometrie, 2 cilt, Leipzig 1900.
des Erdmagnetismus, Aarau 1956 (Veröffentlichung Breusing, Arthur: Zur Geschichte der Geographie. 1.
der Schweizer Gesellschaft für Geschichte der Flavio Gioja und der Schifskompaß, in: Zeitschrift
Medizin und der Naturwissenschaften, Cilt 20). der Gesellschaft für Erdkunde zu Berlin 4/1869/31-
de Barros, João: Ásia [Lissabon 1552], ed. Hernani 51 (Tekrarbasım: Acta Cartographica, Amsterdam,
Cidade und Manuel Múrias, Lissabon 1946, Almanca 12/1971/14-34).
tercüme: Emanuel Feust: Die Asia des João de Brockelmann, Carl: Geschichte der arabischen
Barros in wortgetreuer Übertragung, Nürnberg 1844 Litteratur, Cilt 1, Weimar 1898; Cilt 2, Berlin 1902;
(Tekrarbasım: The lslamic World in Foreign Travel Supplementbände 1-3, Leiden 1937-1942.
Accounts serisi Cilt 53). Çamorano [Zamorano], Rodrigo: Compendio de la
Bedini, Silvio A.: The Compartmented Cylindrical arte de navegar, Sevilla 1581 (Tekrarbasım: Madrid
Clepsydra, in: Technology and Culture (Chicago) 1973).
3/1962/115-141. Cantor, Moritz: Vorlesungen über Geschichte der
Bión, Nicholas: Traité de la construction et des Mathematik, 3. baskı, Cilt 1: Von den ältesten Zeiten
principaux usages des instruments de mathématique, bis zum Jahre 1200 n. Chr., Cilt 2: Von 1200-1668.
Paris 1752. Leipzig 1907 (3. baskıdan Tekrarbasım: New York ve
el-Bīrūnī: Kitāb Maḳālīd ʿİlm el-Heyʾe. La trigonometrie Stuttgart 1965).
sphérique chez les Arabes de l’Est à la fin du X Cardano, Geronimo: De subtilitate libri XXI, in:
siècle. Edisyon ve çeviri Marie-Thérèse Debarnot. Hieronymus Cardanus. Opera omnia. 1663 Liyon
Dımeşk 1985. baskısından tıpkıbasım yeni baskı, August Buck’un
el-Bīrūnī: K. Taḥdīd Nihāyāt el-Emākin, ed. Pavel bir girişi ile, 3. Cilt, Stuttgart, Bad Cannstatt 1966.
G. Bulgakov ve İmām İbrāhīm Aḥmed, Kahire Carra de Vaux, Bernard: L’Almagest d’Abû’lwéfa
1962 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi, Cilt Albûzdijâni, in: Journal Asiatique (Paris), 8e sér.,
25), İngilizce tercüme: The Determination of the 19/1892/408-471 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics
Coordinates of Positions for the Correction of and Astronomy serisi Cilt 61, s. 12-75).
Distances between Cities. A Translation from the Carra de Vaux, Bernard: Notice sur deux manu-
Arabic of al-Bīrūnī’s Kitāb Taḥdīd Nihāyāt al-Amākin scrits arabes, in: Journal Asiatique (Paris), 8e sér.,
Litaṣḥīḥ Masāfāt al-Masākin by Jamil Ali Beirut 1967 17/1891/287-322.
(Tekrarbasım: Islamic Geography Cilt 26). Casanova, Paul: La montre du sultan Noûr ad dîn (554
Bittner, Maximilian: Die topographischen Capitel des de l’Hégire
indischen Seespiegels Moḥîṭ. Tercüme M. Bittner. de Caus, Salomon: Les raisons des forces mouvantes,
192 B İ B L İ Y O G R A F Y A
avec diverses machines, tant utiles que plaisantes, im Islam, in: Sitzungsberichte der Physikalisch-
aus quelles sont adjoints plusieurs desseings de medizinischen Sozietät (Erlangen) 58/1925/1-32
grotes et fontaines, Francfort 1615. (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
Cavīş, Ḫalīl: bkz. Jaouiche, Khalil. serisi Cilt 92, s. 97-128).
[el-Cezerī] İbn er-Rezzāz el-Cezerī Bedīʿazzemān García Gómez, Emilio: Foco de antigua luz sobre la
Ebū el-ʿİzz İsmāʿīl b. er-Rezzāz (yaklaşık 600/1200): Alhambra desde un texto de Ibn al-Jaṭīb en 1362,
el-Cāmiʿ beyne el-ʿİlm ve el-ʿAmel en-Nāfiʿ fī Ṣınāʿat Madrid 1988.
el-Ḥiyel / Compendium on the Theory and Practice el-Ḫāzinī, ʿAbdurraḥmān: İttiḫāz el-Ālāt er-Raṣadiyye,
of the Mechanical Arts. Arapça ve İngilizce önsöz Tıpkıbasım ed., yazma İstanbul Üniversitesi
Fuat Sezgin. Frankfurt am Main 2002 [Tıpkıbasım Kütüphanesi, A.Y. 314, in: Manuscript of Arabic
edisyon, yazma İstanbul Ayasofya 3606]. Mathematical and Astronomical Treatises, ed. Fuat
[el-Cezerī, al-Cāmiʿ beyn el-ʿAmel ve el-ʿİlm en-Nāfiʿ Sezgin, Frankfurt a.M.: Institut für Geschichte der
fī Ṣināʿat el-Ḥiyel] Bedi üz-Zaman Ebû’l-Iz İsmail b. Arabisch-Islamischen Wissenschaften 2001, s. 114-
ar-Razzaz el Cezerî, Olağanüstü mekanik araçların 166 (C serisi – 66).
bilgisi hakkında kitap / The Book of Knowledge of Hellmann, Gustav: Meteorologische Optik 1000-1836,
Ingenious Mechanical Devices [Tıpkıbasım edisyon, Berlin 1902 (Neudrucke von Schriften und Karten
yazma İstanbul, Topkapı sarayı, III. Ahmet, No. über Meteorologie und Erdmagnetismus, No. 14).
3472] Ankara: Kültür Bakanlığı 1990. Hennig, Richard: Terræ incognitæ. Eine Zusam-
[el-Cezerī, al-Cāmiʿ beyn el-ʿAmel ve el-ʿİlm en-Nāfiʿ fī menstellung und kritische Bewertung der wichtigsten
Ṣināʿat el-Ḥiyel] The Book of Knowledge Ingenious vorcolumbischen Entdeckungsreisen an Hand der
Mechanical Devices (Kitāb fī Maʿrifat al-Ḥiyal darüber vorliegenden Originalberichte, 4 cilt, Leiden
al-Handasiyya) by Ibn al-Razzāz al-Jazarī, çeviri ve 1944-1956.
dipnotlar Donald R. HilI, Dordrecht 1974. Hill, Donald Routledge: Arabic Water-Clocks, Halep
Congreve, H.: A Brief Notice on Some Contrivances 1981.
Practiced by the Native Mariners of the Coromandal Hill, Donald Routledge: The Book of Knowledge of
Coast in Navigation, Sailing, and Repairing Ingenious Mechanical Devices, bkz. el-Cezerī.
their Vessels, in: Gabriel Ferrand, Introduction à Hill, Donald Routledge: On the Construction of Water-
l’astronomie nautique arabe, Paris 1928 (Tekrarbasım: Clocks. An Annotated Translation from Arabic
Frankfurt a.M. 1986). Manuscripts of the Pseudo-Archimedes Treatise,
Curtze, Maximilian: Reliquiae Copernicanae, in: London 1976 (Occasional Paper – Turner&Devereux.
Zeitschrift für Mathematik und Physik (Leipzig) No. 4).
19/1874/76-82, 432-458. Hogendijk, Jan P.: Greek and Arabic Constructions
Dizer, Muammer: Astronomi hazineleri, İstanbul 1986. of the Regular Heptagon, in: Archive for History of
[Euklid] Die Elemente von Euklid. Bücher I-XIII. Exact Sciences (Berlin) 30/1984/197-330.
Yunanca’dan çeviren ve yayınlayan Clemens Thaer, Horten, Max: Avicennas Lehre vom Regenbogen nach
Leipzig 1933-37 (Frankfurt a.M. 1997). seinem Werk al Schifâ. Mit Bemerkungen von E.
Farré, Eduard: A Medieval Catalan Clepsydra and Wiedemann, in: Meteorologischen Zeitschrift
Carillon, in: Antiquarian Horology (Ticehurst, East (Braunschweig) 30/1913/533-544 (Tekrarbasım:
Sussex) 18/1989/371-380. Wiedemann, Gesammelte Schriften içerisinde Cilt 2,
Feldhaus, Franz Maria: Die Technik. Ein Lexikon der s. 733-744).
Vorzeit, der geschichtlichen Zeit und Naturvölker. Hourani, George Fadlo: Arab seafaring in the Indian
Wiesbaden 1914 (Tekrarbasım: München 1970). Ocean in ancient and early medieval times, Princeton
Ferrand, Gabriel: Introduction à l’ astronomie nautique 1951.
arabe. Paris 1928 (Tekrarbasım: Frankfurt a.M.: Ibel, Thomas: Die Wage im Altertum und Mittelalter,
Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Erlangen 1908 (Tekrarbasım: Natural Sciences in
Wissenschaften 1986, B Serisi – Geography Cilt 4, Islam serisi içerisinde Cilt 45, s. 1-192).
ve kısmen in: Islamic Geography serisi Cilt 21, s. İbn Faḍlallāh el-ʿUmarī: Mesālik el-Ebṣār fī Memālik
112-237). el-Emṣār / Routes toward Insight into the Capital
Fleischer, Heinrich Leberecht: Über Ibn Loyón’s Empires. Tıpkıbasım ed. Fuat Sezgin, 1-27. ciltler,
Lehrgedicht vom spanisch-arabischen Land- und Frankfurt a.M.: Institut für Geschichte der Arabisch-
Gartenbau, in: H.L. Fleischer, Kleinere Schriften, Islamischen Wissenschaften 1988-1989 (C serisi –
Cilt 3, Leipzig 1888, s. 187-198. 46,1-27), Indices, 3 cilt, a.y. 2001 (C serisi – 46,
Fournier, Georges: Hydrographie contenant la théorie 28-30).
et la practique des toutes les parties de la navigation, [İbn el-Heysem] Ibn al-Haytham (d. c. 432/1040):
Paris 1643. Kitāb fī Ḥall Şukūk Kitāb Uḳlīdis fīʾl-Uṣūl ve-Şerḥ
Frank, Josef ve Wiedemann, E.: Die Gebetszeiten Meʿānīhi / On the Resolutions of Doubts in Euclid’s
B İ B L İ Y O G R A F Y A 193
Elements and Interpretation of its Special Meanings, Kennedy, Edward S. ve Ukashah, Walid: The Chandelier
Tıpkıbasım edisyon Matthias Schramm, Frankfurt Clock of Ibn Yūnis, in: Isis (Washington) 69/1969/543-
a.M.: Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen 545.
Wissenschaften 1985 (C serisi – 11). King, David A.: A Survey of the Scientific Manusripts
İbn el-Heysem: Maḳāle fī Ḍavʾ el-Ḳamer, ed. in: Mecmūʿ in the Egyptian National Library, Winona Lake
er-Resāʾil li-l-Ḥasan İbn el-Heysem, Haydarabad (Indiana) 1986.
1357/1939 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Kohl, Karl: «Über das Licht des Mondes». Eine
Astronomy serisi Cilt 75, 8. metin). Untersuchung von Ibn al-Haitham, in: Sitzungsberichte
İbn el-Ḫaṭīb: el-İḥāṭa fī Aḫbār Ġarnāṭa, ed. Muḥammed der physikalisch-medizinischen Sozietät (Erlangen)
ʿAbdullāh ʿİnān, 3 cilt, Kahire 1973-75. 56-57/1924-25 (1926)/305-398 (Tekrarbasım: Islamic
İbn el-Ḫaṭīb: Nufāḍat el-Cirāb fī ʿAlāḳat el-İġtirāb, Mathematics and Astronomy serisi Cilt 58, Frankfurt
bölüm 3, ed. es-Saʿdiyye Fāġiye, Rabat 1989; 1998, s. 135-228).
İspanyolca tercüme bkz. Kohl, K.:Zur Geschichte der Dreiteilung des Winkels,
[İbn Muʿāz, Kitāb Mechūlāt Ḳusī el-Kura] La in: Sitzungsberichte der physikalisch-medizini-
trigonometría europea en el siglo XI. Estudio de schen Sozietät (Erlangen) 54-55/1922-23/180-189
la obra de Ibn Muʿāḏ, El Kitāb mayhūlāt [edisyon, (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
tıpkıbasım, İspanyolca çeviri ve şerh] Maria Victoria serisi Cilt 76, s. 151-160.
Villuendas, Barselona 1979. Kračkovskij, Ignatij: Istoria arabskoi geografičeskoi
İbn en-Nedīm: Kitāb el-Fihrist, ed. Gustav Flügel, literaturi, Moskova 1957.
Leipzig 1872. Kraus, Paul: Jābir ibn Ḥayyān. Contribution à l’his-
[İbn er-Raḳḳām] Rissāla fī ʿilm al-ẓilāl de Muḥammed toire des idées scientifiques dans l’Islam, Cilt 2,
Ibn al-Raḳḳām al-Andalusī, edisyon, giriş ve şerh Kahire 1942-43 (Tekrarbasım: Natural Sciences in
Joan Carandell, Barselona 1998. Islam serisi, Cilt 67-68).
[İbn Sīnā: Kitāb eş-Şifāʾ] eş-Şifāʾ. eṭ-Ṭabīʿiyyāt 5: Krause, Max: Al-Biruni. Ein iranischer Forscher des
el-Meʿādin ve-l-Asār el-ʿUlviyye, ed. İbrāhim Medkūr Mittelalters, in: Der Islam (Berlin) 26/1942/1-15.
v.d., Kahire 1965. Krebs, Engelbert: Meister Dietrich (Theodoricus
Islamic Geography, Cilt 1-278, Frankfurt am Main: Teutonicus de Vriberg). Sein Leben, seine Werke,
Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen seine Wissenschaft, Münster 1906. (Beiträge zur
Wissenschaften 1992-1998. Geschichte der Philosophie des Mittelalters, Cilt 5,
Islamic Mathematics and Astronomy, Cilt 1-112, Heft 5/6).
Frankfurt am Main: Institut für Geschichte der Küçükerman, Önder: Maden Döküm Sanatı, İstanbul
Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1997-2002. 1994.
The Islamic World in Foreign Travel Accounts, Cilt Kutta, Wilhelm Martin: Zur Geschichte der Geo-
1-79, Frankfurt am Main: Institut für Geschichte der metrie mit constanter Zirkelöffnung, in: Nova Acta.
Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1994-1997. Abhandlungen der Kaiserlich Leopoldinisch-
Janin, Louis ve King, David A.: Le cadran solaire Carolinischen Deutschen Akademie der Natur-
de la mosquée d’Ibn Ṭūlūn au Caire, in: Art and forscher (Halle) 71/1897/68-104 (Tekrarbasım:
architecture research papers (London) 15/1979/331- Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 61, s.
357. 235-270).
Janin, Louis: Le cadran solaire de la mosquée Umayyade Landström, Björn: Segelschiffe. Von den Papyrusbooten
à Damas, in: Centaurus (Kopenhagen) 16/1972/285- bis zu den Vollschiffen in Wort und Bild, Gütersloh
298. 1970).
Jaouiche, Khalil [=Cāvīş, Ḫalīl]: Naẓariyyāt Leonardo da Vinci, Das Lebensbild eines Genies.
el-Mütevāziyāt fī el-Hendese el-İslāmiyye, Tunis İtalyanca’dan Almanca’ya çeviri Kurt Karl Eberlein,
1988. Wiesbaden und Berlin 1955.
Jaouiche, Khalil: On the Fecundity of Mathematics Libros del saber de astronomía del rey D. Alfonso X.
from Omar Khayyam to G. Saccheri, in: Diogenes de Castilla, compilados, anotados y comentados
(Oxford) 57/1967/83-100. por Manuel Rico y Sinobas, Ciltler 1-5,1, Madrid
Jaouiche, Khalil: La théorie des parallèles en pays 1863-1867 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and
d’Islam. Contribution à la préhistoire des géométries Astronomy serisi Cilt 109-112).
non-euclidiennes, Paris 1986. Lippincott, Kristen: The Story of Time, London 1999.
Juschkewitsch, Adolf P.: Geschichte der Mathematik im Lorch, Richard: Thābit ibn Qurra. On the Sector-
Mittelalter, Leipzig ve Basel 1964. Figure and Related Texts. Edited with Translation
Juschkewitsch, Adolf P. ve Rosenfeld, Boris A.: Die and Commentary, Frankfurt 2001 (Tekrarbasım:
Mathematik der Länder des Ostens im Mittelalter, Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 108).
Berlin 1963. Luckey, Paul: Beiträge zur Erforschung der arabischen
194 B İ B L İ Y O G R A F Y A
Mathematik, in: Orientalia içerisinde (Rom) N.S. [Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī, K. Eş-Şekl el-Ḳaṭṭāʿ] Traité du
17/1948/490-510 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics Quadrilatère, attibué à Nassiruddin-El-Toussy,
and Astronomy serisi içerisinde Cilt 96, S. 46-66). ed. et traduit par Alexandre Pacha Carathéodory.
Luckey, Paul: Zur Entstehung der Kugeldreiecks- İstanbul 1891 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics
rechnung, in: Deutsche Mathematik (Leipzig) and Astronomy serisi Cilt 47).
5/1940/405-446 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics Natural Sciences in Islam, Cilt 1-90, Frankfurt am Main:
and Astronomy serisi Cilt 77, Frankfurt 1998, s. 137- Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
178). Wissenschaften 2000-2003.
Lübke, Anton: Die Uhr. Von der Sonnenuhr zur Atomuhr, Naẓīf Beg, Muṣṭafā: el-Ḥasan b. el-Heysem. Buḥūsuhū
Düsseldorf 1958. ve-Kuşūfuhu l-Baṣariyye, 2 Cilt, Kahire 1361/1942.
Maddison, Francis – Scott, Bryan ve Kent, Alan: (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi Cilt
An Early Medieval Water-Clock, in: Antiquarian 35-36).
Horology (Ticehurst, East Sussex) 3/1962/348-353. La navegació en els velers de la carrera d’Amèrica
Manuscript of Arabic Mathematical and Astronomical [katalog], Barselona: Museu Marítim tarihsiz [1988].
Treatises, ed. Fuat Sezgin, Frankfurt a.M.: Institut für Nordenskiöld, Adolf Erik.: Periplus. An Essay on
Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften the Early History of Charts and Sailing-Directions,
2001 (Series C-66). Stockholm 1897.
[el-Marrākuşī: Cāmiʿ el-Mebādiʾ ve-el-Ġāyāt fī ʿİlm en-Nuʿaymī, ʿAbdulḳādir b. Muḥammed: ed-Dāris
el-Mīḳāt ] el-Ḥasan ibn ʿAlī (ʿAlī ibn el-Ḥasan?) fī Taʾrīḫ el-Medāris, ed. Caʿfer el-Ḥasanī, 2 Cilt,
el-Marrākušī (7./13. yy.): Jāmiʿ al-mabādi’ʾ wa Dımeşk 1948-51.
ūl-ghāyāt fi ʿilm al-mīqāt / Comprehensive Collection Olearius, Adam: Vermehrte newe Beschreibung der
of Principles and Objectives in the Science of muscovitischen und persischen Reyse … Schleszwig
Timekeeping, Tıpkıbasım-Edisyon Fuat Sezgin, 2 cilt, 1656 (Tekrarbasım: ed. Dieter Lohmeier, Tübingen
Frankfurt a.M.: Institut für Geschichte der Arabisch- 1971 ve The lslamic World in Foreign Travel Accounts
Islamischen Wissenschaften 1984 (Series C - 1, 1-2). serisi içerisinde, Cilt 3-4).
Miller, Konrad: Mappae Arabicae, 6 Cilt, Stuttgart Osorius, Hieronymus [Osório, Jerónimo]: De rebus
1926-1931 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi
Emmanuelis regis Lusitaniae invictissimi virtute et
Cilt 240-241).
auspicio annis sex, ac viginti, domi forisque gestis,
Minorsky, Vladimir: Tamīm b. Baḥr’s Journey to the
libri XII, Köln 1574.
Uyghurs, in: Bulletin of School of Oriental and
Paris, Pierre: Voile latine? Voile arabe? Voile
African Studies (London) 12/1947-48/275-305.
mystérieuse, in: Hespéris 36/1949/69-96.
Miquel, André: La géographie humaine du monde
Picard, Christophe: L’océan Atlantique musulman. De
musulman jusqu’au milieu du 11e siècle, Cilt 1:
la conquête arabe à l’époque almohade, Paris 1997.
Géographie et géographie humaine dans la littérature
Piri Reis and Turkish Mapmaking after Columbus. The
arabe, Paris 1967.
Khalili Portolan Atlas by Svat Soucek, Londra 1996
Montucla, Jean-Étienne: Histoire des mathématiques,
2 Cilt, Paris 1758. (Studies in the Khalili Collection, vol. 2).
Naffah, Christiane: Un cadran cylindrique ottoman du Price, Derek J. DeSolla: Mechanical Water Clocks of
XVIIIème siècle, in: Astrolabica (Paris) 5/1989/37-51. the 14th Century in Fes, Morocco, in: Proceedings
Narducci, Enrico: Intorno ad una traduzione italiana of the 10th International Congress of the History of
fatta nell’anno 1341 di una compilazione astronomica Sciences, Ithaca, 26 VIII - 2 IX 1962, Paris 1964 (ayrı
di Alfonso X re di Castiglia, Roma 1865 (Tekrarbasım: basım 8 s.).
Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 98, s. Price, Derek J. DeSolla: On the Origin of Clockwork,
5-36). Perpetual Motion Devices, and the Compass, in:
Narducci, Enrico: Intorno ad una traduzione italiana Contributions from the Museum of History and
fatta nel secolo decimoquarto, del trattato d’ottica Technology, Wachington 1959, s. 82-112.
d’Alhazen, matematico del secolo undecimo, e ad [Ptoleme, Almagest] Ptolemäus, Handbuch der Astro-
altri lavori di questo scienziato, in: Bullettione di nomie, Almanca tercüme Karl Manitius, 2 Cilt,
bibliografia e di storia delle scienze matematiche e Leipzig 1912-13 (Bibliotheca Scriptorum Græcorum
fisiche (Roma) 4/1871/1-48, 137-139 (Tekrarbasım: et Romanorum Teubneriana), Neuausgabe Leipzig
Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 34, Frankfurt 1963.
2001, s. 1-51). Rashed, Roshdi: La construction de l’heptagone
[Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī] A collection of mathematical and régulier par Ibn-al-Haytham, in: Journal for the
astronomical treatises as revised by Naṣīraddīn History of Arabic Science (Halep) 3/1979/309-387.
eṭ-Ṭūsī, 2 Cilt, Haydarabad 1840 (Tekrarbasım: Rashed, Roshdi: Géométrie et dioptrique au Xe siècle.
Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt Ibn Sahl, al-Qūhī et Ibn al-Haytham, Paris 1993.
48-49). Rashed, Roshdi: Sharaf al-Dīn al-Ṭūsī: Oeuvres
B İ B L İ Y O G R A F Y A 195
mathématiques. Algèbre et géométrie au XIIe siècle, Wiesbaden 1963 (Boethius, Texte und Abhandlungen
2 Cilt, Paris 1986. zur Geschichte der exakten Wissenschaften, 1).
Reinaud, Joseph-Toussaint: Géographie d’ Aboulféda, Schramm, Matthias: Steps towards the Idea of Function.
Cilt 1: Introduction générale à la géographie des A Comparison between Eastern and Western Science of
Orientaux, Cilt 2: Traduction du texte arabe et index the Middlle Ages, in: History of Science (Cambridge)
général. Paris 1848-1883 (Tekrarbasım: lslamic 4/1965/70-103.
Geography serisi Cilt 277-278). Schramm, Matthias: Verfahren arabischer Nautiker
Risner, Friedrich: Opticœ thesaurus Alhazeni, Basel zur Messung von Distanzen im Indischen Ozean, in:
1572 (Facs. Reprint ed. David C. Lindbergh, New Zeitschrift für Geschichte der arabisch-islamischen
York 1972). Wissenschaften (Frankfurt) 13/1999-2000/1-55.
Rose, Paul L.: Renaissance Italian Methods of drawing Sédillot, Louis-Amélie und Jean-Jacques Séedillot:
the Ellipse and related Curves, in: Physis (Firenze) Traité des instruments astronomiques des Arabes
12/1970/371-404. composé au treizième siècle par Abu l-Ḥasan ʿAlī
Samplonius, Yvonne: Die Konstruktion des al-Marrākushī (VII/XIII s.) intitulé Jāmiʿ al-mabādiʾ
regelmäßigen Siebenecks nach Abu Sahl al-Qûhî wa-lghāyāt. Partiellement traduit par J.-J. Sédillot
Waiǧan ibn Rustam, in: Janus (Leiden) 50/1963/227- et publié par L.-A. Sédillot, 2 Cilt, Paris 1834-35
249. (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
Samsó, Julio: Las ciencias de los antiquo en al-Andalus, serisi Cilt 41).
Madrid 1992. Seemann, Hugo: Die Instrumente der Sternwarte zu
Sarton, George: The tradition of the optics of Ibn Marâgha nach den Mitteilungen von el-ʿUrḍî, in:
al-Haitham, in: Isis (Brüksel) 29/1938/403-406 Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen
(Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt Sozietät içerisinde (Erlangen) 60/1928/15-126
34, Frankfurt 2001, s. 69-72). (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
de Saussure, Léopold: Commentaire des Instructions serisi Cilt 51, s. 81-192).
nautiques de Ibn Mājid et Sulayman al-Mahrī, Sezgin, Fuat: Geschichte des arabischen Schrifttums, Cilt
in: Gabriel Ferrand, Introduction à l’ astronomie 10-12: Mathematische Geographie und Kartographie
nautique arabe, Paris 1928, s. 129-175 (Tekrarbasım: im Islam und ihr Fortleben im Abendland, , Frankfurt
Islamic Geography serisi Cilt 21, Frankfurt 1992, s. a.M.: Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
191-237). Wissenschaften Frankfurt 2000.
Schmidt, Fritz: Geschichte der geodätischen Instru- Sleeswky, André Wegener: Archiemedisch. De
mente und Verfahren im Altertum und Mittelalter, Mijlenteller en de Waterklok, in: Naturkundige
Erlangen 1929 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics Voordrachtem (s’Gravenhage) Nieuwe Reeks
and Astronomy serisi Cilt 89). 67/1988-1989/15-31.
Schoy, Carl: Abhandlung des al-Ḥasan ibn al-Ḥasan Smith, David E.: Euclid, Omar Khayyâm and Saccheri,
ibn al-Haiṯam (Alhazen) über die Bestimmung der in: Scripta Mathematica (New York) 2/1935/5-10.
Richtung der Qibla, in: Zeitschrift der Deutschen Sprenger, Alois: Die Post- und Reiserouten des Orients,
Morgenländischen Gesellschaft (Leipzig) Leipzig 1864 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi
75/1921/242-253, (Tekrarbasım: Islamic Geography Cilt 112)
serisi Cilt 18, s. 155-166). Studies on Ibn Ǧubair (d. 1217). Collected and
Schoy, Carl: Abhandlung von el-Faḍl b. Ḥâtim Reprinted, ed. Fuat Sezgin et al., Frankfurt 1994
en-Nayrîzî: Über die Richtung der Qibla, in: (Islamic Geography serisi Cilt 173).
Sitzungsberichte der Bayerischen Akademie der Studies on Ibrāhīm ibn Yaʿqūb (2nd half 10th century)
Wissenschaften. Mathematisch-physikalische Klas- and on his account of Eastern Europe. Collected
se (München) 1922, s. 55-68, (Tekrarbasım: Islamic and Reprinted, ed. Fuat Sezgin et al., Frankfurt 1994
Geography serisi Cilt 18, Frankfurt 1992, s. 177-190). (Islamic Geography serisi Cilt 159).
Schoy, Carl: Über den Gnomonschatten und die Studies on the Travel Accounts of Ibn Faḍlān (1st
Schattentafeln der arabischen Astronomie. Ein half 10th cent.) and Abū Dulaf (1st half 10th cent.).
Beitrag zur arabischen Trigonometrie nach Collected and Reprinted, ed. Fuat Sezgin et al.,
unedierten arabischen Handschriften, Hannover 1923 Frankfurt 1994 (Islamic Geography serisi Cilt 169).
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Studies on the Travel Accounts of Sallām at-Tarǧumān
serisi Cilt 25, 187-215). (before 864), Hārūn b. Yaḥyā (fl. about 912) and
Schramm, Matthias: Ibn al-Haythams Stellung in der as-Sindibād al-Baḥrī (fl. about 912). Collected and
Geschichte der Wissenschaften, Fikrun wa Fann Reprinted, ed. Fuat Sezgin et al., Frankfurt 1994
içerisinde (Hamburg) 6/1965/Ayrıbasım s. 2-22, arab. (Islamic Geography serisi Cilt 166).
bölüm s. 85-65. Suter, Heinrich: Die Mathematiker und Astronomen der
Schramm, Matthias: Ibn al-Haythams Weg zur Physik, Araber und ihre Werke, Leipzig 1900 (Tekrarbasım:
196 B İ B L İ Y O G R A F Y A
Islamic Mathematics and Astronomy serisi içerisinde XVIII.1), in: Sitzungsberichte der physikalisch-
Cilt 82, s. 1-288). medizinischen Sozietät (Erlangen) 41/1909/26-
Suter, Heinrich: Über die Geometrie der Söhne 46 (Tekrarbasım in: Aufsätze zur arabischen
des Mûsâ ben Schâkir, Bibliotheca Mathematica Wissenschaftsgeschichte, Cilt 1, s. 544- 564).
içerisinde (Leipzig, Berlin) 3. Seri, 3/1902/259-272 Wiedemann, Eilhard: Aufsätze zur arabischen
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Wissenschaftsgeschichte, ed. Wolfdietrich Fischer,
serisi içerisinde Cilt 76, s. 137-150). Cilt 1-2, Hildesheim 1970.
Tannery, P.: Eutocius et ses contemporains, in: P. Wiedemann, Eilhard unter Mitwirkung von Theodor
Tannery, Mémoires schientifique, Cilt 2, Paris 1912, W. Juynboll: Avicennas Schrift über ein von ihm
s. 118-136. ersonnenes Beobachtungsinstrument, in: Acta
Tekeli, Sevim: 16’ıncı asırda Osmanlılarda saat ve orientalia (Leiden) 5/1926/81-167 (Tekrarbasım: E.
Takiyüddin’in «Mekanik saat konstrüksüyonuna dair Wiedemann, Gesammelte Schriften Cilt 2, s. 1117-
en parlak yıldızlar» adlı eseri, Ankara 1966. 1203 ve in: Islamic Mathematics and Astronomy serisi
Tekeli, Sevim: Takiyüddin’in Sidret ül-Müntehâ’sında Cilt 92, s. 137-223).
aletler bahsi, in: Belleten (Ankara) 25/1961/213-238. Wiedemann, Eilhard: Die Gebetszeiten im Islam, bkz.
Tomaschek, Wilhelm: Die topographischen Capitel des Frank, Josef.
indischen Seespiegels Moḥît, bkz. Bittner, Max. Wiedemann, Eilhard: Gesammelte Schriften zur
The Travels of Ibn Jubayr. Edited from a ms. In the arabisch-islamischen Wissenschafts geschichte, ed.
University Library of Leyden by William Wright. Dorothea Girke ve Dieter Bischoff, 3 Cilt, Frankfurt
Second Edition revised by M[ichael] J[an] de Goeje. a.M.: Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
Leiden, Londra 1907 (Tekrarbasım: Natural Sciences Wissenschaften 1984 (Seri B-1, 1-3).
in Islam serisi Cilt 171). Wiedemann, Eilhard: Ibn al Schâṭir, ein arabi-
Tropfke, Johannes: Geschichte der Elementar- scher Astronom aus dem 14. Jahrhundert, in:
Mathematik, Cilt 3. Proportionen, Gleichungen. 3. Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen
baskı Berlin ve Leipzig 1937. Sozietät zu Erlangen 60/1928/317-326 (Tekrarbasım
Tropfke, Johannes: Geschichte der Elementar- in: Aufsätze zur arabischen Wissenschaftsgeschichte,
Mathematik, Cilt 4. Ebene Geometrie. 2. baskı Berlin Hildesheim 1970, Cilt 2, s. 729-738).
ve Leipzig 1923. Wiedemann, Eilhard: Theorie des Regenbogens
Tropfke, Johannes: Geschichte der Elementar- von Ibn al Haiṯam (Beiträge zur Geschichte der
Mathematik, Cilt 5, I. Ebene Trigonometrie. II. Naturwissenschaften. 38), in: Sitzungsberichte der
Sphärik und sphärische Trigonometrie. 2. baskı Berlin Physikalisch-medizinischen Sozietät (Erlangen)
ve Leipzig 1923. 46/1914 (1915)/39-56 (Tekrarbasım in: Aufsätze zur
Velho, Álvaro: Roteiro da Primiera viagem de Vasco da arabischen Wissenschaftsgeschichte, Cilt 2, s. 69-86,
Gama (1497-1499). Préfacio, notas e anexos por Abel ve in: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 33,
Fontoura da Costa. Lissabon 1940, 2. baskı 1960. Frankfurt 2001, s. 219-236).
Wallis, John: Opera mathematica, Cilt 1-3, Oxford Wiedemann, Eilhard: Über den Apparat zur
1693-1699 (Tekrarbasım: Hildesheim 1972). Untersuchung und Brechung des Lichtes von Ibn al
Wegener, Alfred: Die astronomischen Werke Alfons Haiṯam, in: Annalen der Physik und Chemie (Leipzig)
X., in: Bibliotheca Mathematica (Leipzig), 3. seri N.F. 21/1884/541-544 (Tekrarbasım: Gesammelte
6/1905/129-185, özellikle s. 162-163 (Tekrarbasım: Schriften, Cilt 1, s. 33-36 ve in: Natural Sciences in
Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 98, Islam serisi, Cilt 33, Frankfurt 2001, s. 111-114).
Frankfurt 1998, s. 57-113). Wiedemann, Eilhard: Über das Sehen durch eine Kugel
Die Welt als Uhr. Deutsche Uhren und Automaten 1550- bei den Arabern, in: Annalen der Physik und Chemie
1650, ed. Klaus Maurice ve Otto Mayr, München (Leipzig) N.F. 39/1890/565-576 (Tekrarbasım in:
1980. Gesammelte Schriften, Cilt 1, s. 47-58 ve Natural
Werner, Otto: Zur Physik Leonardo da Vincis, Doktora Sciences in Islam serisi, Cilt 34, Frankfurt 2001, s.
Erlangen 1910. 195-206).
Wiedemann, Eilhard: Arabische Studien über den Wiedemann, Eilhard: Über die Brechung des Lichtes in
Regenbogen, in: Archiv für die Geschichte der Kugeln nach Ibn al Haiṯam und Kamâl al Dîn al Fârisî,
Naturwissenschaften und der Technik (Leipzig) in: Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen
4/1913/453-460 (Tekrarbasım in: E. Wiedemann, Sozietät (Erlangen) 42/1910/15-58 (Tekrarbasım in:
Gesammelte Schriften, Cilt 2, s. 745-752 ve Natural Aufsätze zur arabischen Wissenschaftsgeschichte,
Sciences in Islam serisi, Cilt 34, Frankfurt 2001, s. Cilt 1, s. 597-640, ve in: Natural Sciences in Islam
165-172). serisi, Cilt 34, Frankfurt 2001, s. 213-256).
Wiedemann, Eilhard: Astronomische Instrumente Wiedemann, Eilhard: Über die Erfindung der
(Beiträge zur Geschichte der Naturwissenschaften. Camera obscura, in: Verhandlungen der Deutschen
B İ B L İ Y O G R A F Y A 197
B
I. Şahıs Adları
Bacon bkz. Roger Bacon
A- ʿA Baker, Marcus 188 n.
Balmer, Heinz 59 n., 60 n., 67 n., 68, 68 n.
el-ʿAbbās b. Saʿīd el-Cevherī 126, 127
Barozzi, Francesco 153
ʿAbdulḳādir b. Muḥammed b. ʿOsmān en-Nuʿaymī
de Barros, João 43, 43 n., 45, 49
91 n.
Barrow, Isaac 188
ʿAbdulmelik b. Cureyc 125
el-Baṭṭānī bkz. Muḥammed b. Cābir b. Sinān
ʿAbdurraḥmān b. Muḥammed İbn el-Muhallebī el-
Bedini, Silvio A. 110, 111 n.
Mīḳātī, Zeyneddīn 93
Ben Gerson bkz. Levi ben Gerson
ʿAbdurraḥmān b. Süleymān el-Leccāʾī, Ebū Zeyd
Benū Mūsā (Mūsā b. Şākir’in üç oğlu: Muḥammed,
106
Aḥmed ve el-Ḥasan) 128, 132, 137, 138
ʿAbdurraḥmān el-Ḫāzinī 117, 117 n.
Bessarion, Kardinal 136
Aḥmed b. ʿAbdullāh İbn eṣ-Ṣaffār 50
Bion, Nicholas 72
Aḥmed b. Dāvūd b. Venend ed-Dīneverī, Ebū
el-Bīrūnī bkz. Muḥammed b. Aḥmed
Ḥanīfe 8
Bittner, Maximilian 38 n.
Aḥmed İbn Faḍlān b. el-ʿAbbās b. Rāşid b. Ḥammād
Björnbo, Axel 132, 132 n., 133 n.
6
Blaeu, Willem Janszoon 17
Aḥmed b. İbrāhīm eş-Şerbetlī 77
Bode, Paul 188
Aḥmed b. el-Ḳāsım İbn Ebī Uṣaybiʿa 98 n.
Boisserée, Sulpiz 168, 168 n.
Aḥmed b. Muḥammed b. el-Velīd el-Ezraḳī, Ebū
Bowen, Emmanuel 20
el-Velīd 125, 125 n.
von Braunmühl, Anton 131, 131 n., 135, 135 n., 136,
Aḥmed b. Muḥammed b. Kesīr el-Ferġānī, Ebū el-
136 n.
ʿAbbās, Latin. Alfraganus 136
Breusing, Arthur 64 n.
Aḥmed b. Muḥammed b. Naṣr el-Ceyhānī 3
Brockelmann, Carl 87 n., 91 n., 98 n., 114 n., 142,
Aḥmed b. Mūsā b. Şākir bkz. Benū Mūsā
142 n., 152 n.
Aḥmed b. Sehl el-Belḫī, Ebū Zeyd 3
Brunetto Latini bkz. Latini
Aḥmed b. Yaḥyā İbn Faḍlallāh el-ʿÖmerī 21, 23
Brunold, Martin 51
Aḥmed İbn Mācid b. Muḥammed en-Necdī,
Bulgakov, Pavel Georgievic 31 n., 133 n.
Şihābeddīn 41, 42, 43, 44, 65, 66, 71
Bürger, Hans 132 n., 135
Alberti, Leone Battista 184
Alfons X., Kastilyalı 108, 108 n., 110 n., 111 n., 113
C
Alhacen veya Alhazen bkz. el-Ḥasan b. el-Ḥasan İbn
Cābir b. Eflaḥ 135, 136
el-Heysem
Cābir b. Ḥayyān, Latin. Geber 125, 125 n.
ʿAlī b. ʿAbdurraḥmān b. Aḥmed İbn Yūnis eṣ-Ṣadefī,
Campani-Kardeşler (Giuseppe, Pietro Tommaso,
Ebū el-Ḥasan 86
Matteo) 111
ʿAlī b. el-Ḥuseyn b. ʿAlī el-Mesʿūdī, Ebū el-Ḥasan 6
Cantor Moritz 138, 138 n., 154, 154 n., 155 n.
ʿAlī b. İbrāhīm b. Muḥammed İbn eş-Şāṭir 91, 91 n.
Carandell, Juan 114 n.
Ali, Jamil 31 n., 133 n.
Carathéodory, Alexandre Pacha 133 n., 135
Allexandre, Jacques 111
Cardano, Geronimo (Hieronymus Cardanus) 64 n.,
Anthemios, Trallesli 151
68
d’Anville, Jean-Baptiste Bourguignon 20
Carra de Vaux, Bernard 94, 131 n.
Apollonios, Pergaeli 125, 128, 152
Casanova, Paul 90 n.
Aristocular 165
de Caus, Salomon 111
Aristoteles 170
Cāviş, Ḫalīl (Khalil Jaouiche) 126 n., 127 n.
Arşimed 94, 94 n., 125, 128, 138, 151
Cemşīd b. Mesʿud el-Kāşī Ġıyāseddīn 130
Averroes bkz. Muḥammed b. Aḥmed b.
el-Cevherī bkz. el-ʿAbbās b. Saʿīd
Muḥammed
el-Ceyhānī bkz. Aḥmed b. Muḥammed b. Naṣr
Avicenna bkz. el-Hüseyn b. ʿAbdullāh İbn Sīnā
el-Cezerī bkz. İsmāʿīl Ibn er-Rezzāz
Ş A H I S A D L A R I 199
Luckey, Paul 131, 133, 133 n., 134, 134 n., 135, 135 Maḳdisī (el-Muḳaddesī) 3, 4
n. Muḥammed b. Aḥmed b. Muḥammed İbn Rüşd el-
Lübke, Anton 111 n. Ḳurṭubī, Ebū el-Velīd, Latin. Averroes 170
Lühring, F. 119, 122 Muḥammed b. Aḥmed el-Bīrūnī, Ebū er-Reyḥān 6,
7, 7 n., 12, 30, 31, 129, 133, 134, 135, 138, 152, 157,
M 158, 158 n., 159 n., 161
Muḥammed b. Aḥmed el-Ḫāzimī 31
Maddison, Francis 116 n.
Muḥammed b. Aḥmed İbn Cübeyr el-Kinānī, Ebū
el-Māhānī bkz. Muḥammed b. ʿĪsā
el-Ḥüseyn 7
Maḥmūd b. Mesʿūd eş-Şīrāzī Ḳuṭbeddīn 140
Muḥammed b. ʿAlī İbn Ḥavḳal en-Naṣībī, Ebū el-
Maḥmūd b. Muḥammed Ebū el-Fetḥ eṣ-Ṣāliḥ b.
Ḳāsım 3, 4
Ḳarāarslan 103
Muḥammed b. ʿAlī, Rıḍvān es-Sāʿātī’nin babası 98
el-Maḳdisī bkz. Muḥammed b. Aḥmed b. Abū
Muḥammed b. Cābir b. Sinān el-Baṭṭānī, Ebū
Bekir
ʿAbdullāh 136
Malemo (muʿallim, «üstat») Caná 43
Muḥammed b. Ebū Yaʿḳūb b. İsḥāḳ en-Nedīm el-
Manitius, Karl 130 n.
Varrāḳ el-Baġdādī, Ebū el-Ferec 6 n., 94
el-Manṣūr, Abbasi Halifesi 6, 125
Muḥammed b. el-Ḥasan el-Fārisī, Kemāleddīn Ebū
Manṣūr b. ʿAlī İbn ʿIrāḳ, Ebū Naṣr 132, 133, 134
el-Ḥasan 166, 166 n., 167, 168 n., 169, 170, 171,
Margoliouth, David Samuel 98 n.
172, 178 n., 180, 183, 185, 186, 188 n.
Marino Sanuto bkz. Sanuto
Muḥammed b. el-Ḥüseyn b. Muḥammed b. el-
Marinos, Tyroslu 3, 10, 11, 12, 22, 24
Ḥüseyn (6./12. yüzyıl matematikçisi) 152
el-Marrākuşī bkz. el-Ḥasan b. ʿAlī
Muḥammed b. el-Ḥüseyn el-Ḫāzin, Ebū Caʿfer 128,
Martinelli, Domenico 111
138, 151, 154, 155
Maurice, Klaus 102 n.
Muḥammed b. İbrāhīm İbn er-Raḳḳām el-Evsī el-
Maurolico, Francesco 171, 184
Mursī, Ebū ʿAbdullāh 144
Maximos Planudes bkz. Planudes
Muḥammed b. ʿĪsā el-Māhānī 128
Mayr, Otto 102 n.
Muḥammed b. el-Leys, Ebū el-Cūd 129, 131
de Medina, Pedro 68
Muḥammed b. Maʿrūf el-Mıṣrī er-Raṣṣād
Medkūr, İbrāhīm 165 n.
Taḳiyyeddīn 91 n., 118, 119, 121
el-Mehrī bkz. Süleymān b. Aḥmed b. Süleymān
Muḥammed İbn Muāz, Ebū ʿAbdullāh 135
el-Melik el-Eşref ʿÖmer b. Yūsuf, Yemen’de
Muḥammed b. Muḥammed b. ʿAbdullāh eş-Şerīf el-
Resuliler sultanı 58, 60, 87
İdrīsī, Ebū ʿAbdullāh 4, 5, 6, 12, 13, 14, 26, 27, 28
el-Melik en-Nāṣır Salāḥaddīn (Saladin) Yūsuf b.
Muḥammed b. Muḥammed eṭ-Ṭūsī, Naṣīreddīn Ebū
Eyyūb, Eyyubi hükümdarı 152
Caʿfer 127, 132, 133, 134, 135, 136
el-Meʾmūn, Abbasi Halifesi 9, 11, 12, 13, 21, 24, 25,
Muḥammed b. Muḥammed Yaḥyā el-Būzecānī, Ebū
85, 125, 126
el-Vefāʾ 131, 131 n., 133, 134, 135, 139
el-Meʾmūn Coğrafyacıları 5, 11, 12, 13, 15, 21, 22,
Muḥammed b. Mūsā el-Ḫārizmī, Ebū Caʿfer 21, 85
24
Muḥammed b. Mūsā b. Şākir bkz. Benū Mūsā
Menelaos (Menelaus) 125, 128, 130, 131, 132
Muntaṣır, ʿAbdulḥalīm 165 n.
Mercator, Gerard 16
Mūsā b. Şākir bkz. Benū Mūsā
el-Mesʿūdī bkz. ʿAlī b. el-Ḥüseyn b. ʿAlī
el-Muẓaffer b. Muḥammed b. el-Muẓaffer eṭ-Ṭūsī,
Michelangelo 153
Şerefeddīn 130
Miller, Konrad 5, 5 n., 28
Müʾeyyededdīn el-ʿUrḍī 146
Minorsky, Vladimir 6 n.
Müntz 186
Miquel, André 4, 4 n.
Montucla, Jean Étienne 129
Muḥammed, Peygamber 3
N
Muḥammed V., Granada Naṣīriler hükümdarı 97 Naffah, Christiane 89 n.
Muḥammed b. ʿAbdullāh b. Muḥammed el-Levātī Narducci, Enrico 110 n., 186
eṭ-Ṭancī İbn Baṭṭūṭa, Şemseddīn Ebū ʿAbdullāh 8 Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī bkz. Muḥammed b. Muḥammed
Muḥammed b. ʿAbdullāh b. Saʿīd İbn el-Ḫaṭīb, Naẓīf, Muṣṭafā 172, 175 n., 178 n., 180 n., 183, 183
Lisāneddīn 97, 114 n. n., 185, 188 n.
Muḥammed b. Aḥmed b. Ebū Bekir el-Bennāʾ el- Necho, Pharao 9
202 D İ Z İ N
Augsburg 102
II. Kavramlar ve Yer Adları Avize Saat, İbn Yūnis’in 86
Ay Işığını Gözlemleme Aleti (İbn el-Heysem) 174-
A - ʿA 177
acus («iğne» = pusula) 61 Ay ışığının karakteri, İbn el-Heysem 175
Açı, üçe bölme 128, 137 Ay konakları (menāzil el-ḳamer) 36, 37
Açı Ölçer (Osmanlı, 16. yüzyıl) 156 Ay tutulması 10, 32, 41
Açıyı üçe bölmek 128, 137 Aya Sofya 151
Aden 39 Ayna problemi, İbn el-Heysem’in (Problema
Afrika 23 Alhazeni) bkz. «İbn el-Heysem Problemi»
Afrika, Doğu- 8, 44 Azak Gölü 21
Afrika’nın güneyden dolaşılabilir olması 25 Azimut hesaplaması 58, 60, 131
Akdeniz (kartografik) 12, 13, 35
Akdeniz boylamı, küçültme 11, 12, 15, 25
B
Aksidentel ışık (İbn el-Heysem) 182-186
āle bkz. alet backstaff (bağlantı sopası) 48
el-āle zāt eş-şuʿbeteyn («iki bacaklı alet») 46 Bağdat 6, 7, 12, 24, 32, 125, 126, 135
Bağlantı sopası 48
Alet ayrıca bkz. aparat, araç, deney düzeneği, düze-
el-baḥr el-muḥīṭ («kuşatıcı Okyanus») 5, 11, 22
nek
balestilha, ballestilla 42, 45, 46, 47
Alet, bir küre üzerindeki herhangi üç noktanın mer-
Balık Pusula 57
kez noktasını bulmaya ve üzerinde açı belirlemeye
Bali 40
yarayan alet (İbn er-Rezzāz el-Cezerī) 150
Barāva 40
el-ālet el-cāmiʿa, evrensel alet (İbn eş-Şāṭir) 91
barkār kāmil tāmm («mükemmel tam pergel») 152
ālet el-inʿikās («yansıma aleti»), İbn el-Heysem’de barkār tāmm («tam pergel») 139, 152, 161
172 Barselona 47, 48, 73, 74, 116
Almeria 142 Baş parmak genişliği bkz. iṣbaʿ
Anadolu 8 Bayerisches Nationalmuseum, Münih 102
Anadolu haritası, A. Olearius’un 18 Bengal Körfezi 39
Arabistan 8 Beşeri coğrafya 3, 4, 7, 8
Arap Denizi 39 Beyrut 90
Arap Yarımadası 23 beyt el-ibre («iğne evi») 43
Arazi Ölçüm Pusulası, İngiliz (1917 yılından) 78 beyt muẓlim (Camera obscura), İbn el-Heysem’de
Arbela 10 185; ayrıca bkz. Camera obscura
Archivo de la Corona de Aragón, Barselona 116 Bibliothèque Nationale, Paris 90
ardaciva (yarım kiriş) 130 bingām raṣadī (astronomik saat), Taḳiyyeddīn’in
Aritmetik 125, 129 118
Arşimed Aynası 166 bingāmāt devriyye (helezoni zemberekli saatler),
el-ʿArūs minaresi (Emevi Camii, Şam) 92 Taḳiyyeddīn’in 118
Askalon 151 bingāmāt siryāḳiyye (ağırlık düzenekli saatler),
Astronomik saat, Taḳiyyeddīn’in (bingām raṣadī) Taḳiyyeddīn’in 118, 119
118 Bitki coğrafyası (Ebū Ḥanīfe) 8
Asya 23, 25 Bizans 6, 8
Asya, Doğu- 12 Boylam belirleme 32, 41
Asya, Kuzeydoğu- 12 Boylam farklılıkları (coğrafi) 10, 135
Asya, Orta- 8, 12 Bulgarlar 6
Asya Haritaları (Ebū el-Ġāzī Bahādur Ḫān) 29 Buz Denizi (Arap seyyahlarda) 6
Asya Haritası (Gastaldi) 16, 17
Asya Haritası (Ortelius) 16, 17
C
Asya’nın dolaşılabilir olması (kuzeyden) 25
Atlantik 11, 12, 20, 25, 35 Cambaya 43, 45
Atoll, Muḳbil’den (Mareek?) 40 Camera obscura, İbn el-Heysem 184-186
Canopus bkz. Süheyl
K A V R A M L A R v e Y E R A D L A R I 205
Cava 40 Ribeiro’nun 50
Cebir 125, 129 Deniz Usturlabı, Portekiz (16. yüzyıl) 51
Cebirsel geometri 128-130 Deniz Usturlabı, Vasco da Gama’nın 49
cefne («kase/küvet», tesviye aracı) 142, 143 Denizci Kadranı, Diogo Ribeiro’nun 52
cehr, (torna) 141 n., 157 Denizciler (İbn Mācid’e göre üç grup) 41
Cenevizliler 44, 67 Denizcilik bilimi / naotik 35-82
Cenova 14 Denizcilik bilimi, Akdeniz’de 35
Ceuta 12 Denizcilik bilimi (ʿilm el-baḥr), Süleymān el-
ceyb («cep») 130 Mehrī’de 41
el-Cezīre el-Ḫaḍrāʾ (Pemba) 40 Denizcilik bilimi, Hint Okyanusu’nda 35-44, 45, 46,
Ch’ían Lúng dönemi 76 61, 62, 63, 67, 68
cīb 130 Denizcilik bilimi, İbn Mācid’de 41
civa (Hintçe, «yay kirişi») 130 Denklemler (geometride) 128-130
Cıvayla Çalışan Saat (relogio dell argent uiuo), destūr el-aḳṭār (çapları bölümleme düzeneği) 157,
İspanyol Arap (Libros del saber de astronomía) 158
110-111 destūr ed-devāʾir (daireleri bölümleme düzeneği)
Coğrafi Pusula, İngiliz (20. yüzyıl) 81 157-158
Coğrafya 3-32 destūr muḳanṭara (çapları bölümleme düzeneği)
Coğrafya ayrıca bkz. beşeri coğrafya, kartografya, 158
matematiksel coğrafya, seyahat coğrafyası Dımeşk (Şam) 91, 92, 118, 125
Coğrafya, modeller ve haritalar 21-32 Dişli çark düzeneği (saatlerde) 118
Coğrafya, Ptoleme 9, 15-17 Doğu Afrika, Doğu Afrika kıyısı 8, 39, 40, 44
Coimbra 35 Dolay kutupsal yıldız 35, 36
cubitale bkz. ḳubṭāl Dörtgen, Menelaos’da 131
Cylindrical clepsydra 111 Dünya Haritası, Brunetto Latini 13
Çarkların geriye dönmesine engel olan ve bir sarkaç Dünya Haritası, el-İdrīsī’nin, Gümüş Dünya Haritası
hareketi veren düzek (saatlerde) 118, 119 (Tabula Rogeriana) 5, 6, 13, 14, 26
çekirge budu («çekirge bacağı» olarak adlandırılan Dünya Haritası, el-İdrīsī’nin, parça haritalardan
güneş saati) 90 yeniden yapılan (K. Miller) 23, 27, 28
Çift bacaklı alet (el-āle zāt eş-şuʿbeteyn) 46 Dünya Haritası, el-Meʾmūn coğrafyacılarının 5, 6, 8,
Çifte cetvel, açılır kapanır (masṭar müsennā) 157, 9, 11, 13, 16, 21, 22, 24-25
159 Dünya Haritası, Marino Sanuto / Petrus Vesconte’nin
Çin, İslam dünyasıyla ticaret ve münasebet 6, 35 14
Çin, manyetik iğne 37 Dünya Haritası, Marinos’un 24
Çin, Temīm b. Baḥr el-Muṭṭavviʿī’de 6 Dünya Haritası, Ptoleme 10
Dünya Haritası, Ptoleme (Strassburg 1513) 15
Dünyanın küre şekli 10
D
Düz çizgiler, bölümleme düzenekleri 158-161
Daire bölümlemesi, düzenekler 158-161 Düzenek, daireleri ve düz çizgileri bölümlemek için
Daire hesabı 128 (el-Bīrūnī’ye göre) 157-161
dāʾiret muʿaddil, (güneş saati), Sīdī ʿAlī Reʾīs 43 Düzenek, pusula için yardımcı araç olarak (İbn
Dakika Terazisi (el-mīzān el-laṭīf el-cüzʾī), el- Mācid) 66
Ḫāzinī’de 117 Düzlemsel ve küresel şekillerin ölçümü (Benū Mūsā)
dāv (Dhau, Dau, Arap yelkenli gemisi) 55 137
Davis Kadranı, İngiliz Kadranı 48
Deney (doğa bilimlerinde) 170
Deney Düzeneği, aksidentel ışığın doğrusal cereyan
E
ettiğini ispatlamak için (İbn el-Heysem) 182-186 efāzeyn bkz. tesviye aleti
Deney Düzeneği, fecir ışığı ışınlarının doğrusal cere- Ekinoksal saatler 92
yan ettiğini ispatlamak için (İbn el-Heysem) 180- Eklipsler, el-Ḳazvīnī’de 32
181 Ekvator 5, 9, 35, 38, 39, 41, 44, 88
Deniz Usturlabı (astrolabio náutico), Diogo Emevi Camii, Şam 91, 92
206 D İ Z İ N
K –Ḳ R
Maḳāle fī Ḳavs Ḳuzaḥ ve-l-Hāle (İbn el-Heysem, er-Riḥle (İbn Baṭṭūta) 8
Kemāleddīn el-Fārisī uyarlaması) 166 er-Riḥle (İbn Cübeyr) 7
K. el-Kevākib ed-Durriyye fī Vaḍʿ el-Bingāmāt ed- er-Riḥle el-Meşriḳiyye (Ebū el-ʿAbbās en-Nebātī) 8
Devriyye (Taḳiyyeddīn) 118, 119, 121 er-Risāle eş-Şāfiye ʿan eş-Şekk fī el-Ḫuṭūṭ el-
Koordinatlar Kitabı, el-Meʾmūn coğrafyacılarının Mütevāziye (Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī) 127
11 Roteiro da Primiera viagem de Vasco da Gama
(Álvaro Velho) 67 n.
L
Lemmata ([Pseudo-] Arşimet) bkz. Kitāb el-
S–Ş–Ṣ
Meʾḫūzāt R. fī Semt el-Ḳıble (en-Neyrīzī) 131
Liber ad honorem Augusti sive de rebus Siculis Siddhānta, ayrıca Brāhma Sphuṭa-Siddhānta
(Petrus de Ebulo) 4, 7 (Brahmagupta) 125, 130
Libros del saber de astronomía (X. Alfons’un emriy- Şecere-i Türk (Ebū el-Ġāzī Bahādur Ḫān) 29
le) 108, 109, 110, 111, 113, 136 K. fī-eş-Şekl el-Mulaḳḳab bi-l-Ḳaṭṭāʿ (Sābit b.
Li Livres dou trésor (Brunetto Latini) 13 Ḳurra) 132
K. eş-Şekl el-Ḳaṭṭāʿ (Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī) 133, 134,
135, 136
M
K. Şekl el-Ḳaṭṭāʿ ve-n-Nisbe el-Müʾellefe (Ebū Naṣr
Maḳālīd ʿİlm el-Heyʾe (el-Bīrūnī) 133, 134, 135 b. ʿIrāḳ) 134
Maḳāle fī el-Marāya el-Muḥriḳa bi-d-Dāʾira (İbn Şemāʾilnāme (yazma İstanbul, Üniversite
el-Heysem) 166 Kütüphanesi, T.Y. 1404) 156, 161
R. fī Maʿrifet el-Ḳusīy el-Felekiyye Baʿḍihā min Şerḥ Kitāb Arşimīdis fī el-Kura ve el-Usṭuvāne
Baʿḍ bi-Ṭarīḳ Ġayr Ṭarīḳ Maʿrifatihā bi-ş-K. K. (Eutokios) 151, 152
Maʿrifet Misāḥat el-Eşkāl el-Basīṭa ve-l-Küriyye Şerḥ Muṣāderāt Uḳlīdis (İbn el-Heysem) 126
(Benū Mūsā) 137 K. eş-Şifāʾ (İbn Sīnā) 165
Mechūlāt Ḳusī el-Küre (İbn Muʿāz) 135 [K. Ṣūret el-Ard] «Koordinatlar Kitabı» (Ebū
K. el-Meʾḫūzāt, Lemmata ([Pseudo-] Arşimet) 138 Caʿfer el-Ḫārizmī) 21, 22
«Meʾmūn Coğrafyası» (eṣ-Ṣūre el-Meʾmūniyye) 10, Maḳāle fī Ṣūret el-Kusūf (İbn el-Heysem) 184
11, 12, 15, 21, 22, 24, 25
K. el-Menāẓır (İbn el-Heysem) 128, 172, 178, 184,
185, 186, 187, 188
T–Ṭ
Mesālik el-Ebṣār (İbn Faḍlallāh el-ʿÖmerī) 21, 23 Taʿālīm el-Hendese (Cābir b. Ḥayyān) 125
Miftāḥ el-Ḥisāb (Ġıyāseddīn el-Kāşī) 130 Taḥdīd Nihāyāt el-Emākin li-Taṣḥīḥ Mesāfāt el-
Minhāc el-Fāḫir (Süleymān el-Mehrī) 40 Mesākin (el-Bīrūnī) 30, 133
Mīzān el-Ḥikme (el-Ḫāzinī) 117 Taḥḳīḳ mā li-el-Hind (el-Bīrūnī) 7
K. el-Muḥīṭ (Sīdī ʿAlī) 38 n., 41 Taḥrīr el-Uṣūl li-Uḳlīdis (Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī) 127
Muʿīn eṭ-Ṭullāb ʿalā ʿAmel el-Aṣṭurlāb (el-Melik K. Tenḳīḥ el-Menāẓir li-zevī el-Ebṣār ve-l-Baṣāʾir
el-Eşref) 87 (Kemāleddīn el-Fārisī) 166-172 passim, 178, 180,
185, 186, 188
Kitāb Taḳṭīʿ Kerdecāt el-Cīb (Yaʿḳūb b. Ṭāriḳ) 130
N
K. Taḳvīm el-Buldān (Ebū el-Fidāʾ) 16, 17, 43 n.
K. en-Nebāt (Ebū Ḥanīfe ed-Dīneverī) 8 Risālet eṭ-Ṭāse (el-Melik el-Eşref) 58, 60
Nufāḍet el-Cirāb fī ʿUlālet el-İġtirāb (İbn el-Ḫaṭīb) Traité de la construction et des principaux usages
97 des instruments de mathématique (Nicholas Bión)
K. Nüzhet el-Müştāḳ fī İḫtirāḳ el-Āfāḳ (el-İdrīsī) 4, 72
5, 6, 14, 26, 28 Tresor (Latini) bkz. Li Livres dou trésor
O et-Tuḥfe eş-Şāhiyye fī el-Heyʾe (Ḳuṭbeddīn eş-
Opera omnia (Arşimet) 152 n. Şīrāzī) 140
Opera mathematica (John Wallis) 127 eṭ-Ṭuruḳ es-Seniyye fī el-Ālāt er-Rūḥāniyye
(Taḳiyyeddīn) 118
K İ T A P A D L A R I 213
U – ʿU – Ü V
ʿUmdet ez-Zākir li-Vaḍʿ Ḫuṭūṭ Faḍl ed-Dāʾir (İbn el-Vāfī bi-l-Vefeyāt (eṣ-Ṣafedī) 98
el-Muhallebī) 93 Vermehrte Moscowitischen und Persianischen
K. el-Uṣūl = K. el-Usṭuḳusāt, Elementler (Öklid) Reisebeschreibung (Adam Olearius) 18
125, 126, 127, 128, 129, 137
Uyūn el-Anbāʿ fī Ṭabaḳāt el-Eṭibbāʾ (İbn Ebī
Z
Uṣaybiʿa) 98
K. Üns el-Mühec ve-Ravḍ el-Furec (el-İdrīsī) 5 K. Zīc (Abū ʿAbdullāh el-Ḫārizmī) 85
Zīc (Ḥabeş) 131
Ziyādāt (Öklid’in Elementler’ine tamamlamalar)
126
İslam’da Bilim ve
Teknik
Cilt IV
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KÜLTÜR A.Ş. YAYINLARI
Fulya Mahallesi, Mevlüt Pehlivan Sokak, No: 23, 80280 Gayrettepe / İSTANBUL
Tel: 0212 317 77 00, Faks: 0212 274 58 40, kultursan@kultursanat.org - www.kultursanat.org
‹slam'da Bilim ve
Teknik
Fuat Sezgin
‹kinci Bas›m
Nisan 2008
Yay›n Dan›şman›
Prof. Dr. ‹skender Pala
Yay›n Koordinatörü
Hasan Iş›k
Çeviri
Abdurrahman Aliy, Eckhard Neubauer
Yay›na Haz›rlayan
Hayri Kaplan, Abdurrahman Aliy
7) Tıp
8) Kimya 9) Mineraller
Fuat Sezgin
Eckhard Neubauer’in Katkısıyla
TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ, İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
ORTAK ÇALIŞMASIDIR.
İçindekiler
Bölüm 7
Tıp
2 T I P
GİRİŞ
A
tıbbın tamamını kapsayan kitabının cerrahiye
rapça kaynaklar matematik, astronomi,
ayrılmış olan 30. risalesinde 220’den fazla tıp
fizik, kimya, zooloji, botanik ve coğraf-
ya alanlarında olduğu gibi tıp alanında da bize, aletini tarif etmiş ve resmetmiş olması son derece
Arap-İslam kültür dünyasında daha 3./9. yüzyılda aydınlatıcıdır. Eğer o, memleketinde kendi döne-
ele alınan sorunların görselleştirilmesinde şekil minde cerrahinin ihmal edilmesinden şikayetçi
kullanımına aşina olunduğuna yönelik örnekler oluyor7 ve öncülerinin kitaplarından sadece çok
sunmaktadır. Arap-İslam bilginlerinin ve tasvir- az sayıda resmin bilindiğini söylüyorsa, biz bu
leri yapan kişilerin bu hususta Yunan öncülerinin şikayeti dar anlamda anlamalıyız ve bunu daha
geleneğinde olduklarına dair bu satırların yaza- ziyade sınırlı coğrafik bir bölgeyle ilişkili görme-
rında en küçük bir kuşku bulunmamaktadır. liyiz. Buna rağmen ez-Zehrāvī sıklıkla, kendisi
Arap tıbbı alanında 3./9. yüzyıldan geldiğini bildi- tarafından tarif edilen bir aletin kökenine ve isim
ğim birkaç resim Ḥuneyn b. Isḥāḳ (ö. 260/873)’ın1 taşıyıcısına işaret etmeyi ihmal etmemektedir. O
meşhur «Göze Dair On Kitab»ının2 Kahire yaz- ayrıca, sayısız tıp aletinin varlığında bile, yete-
masında3 bulunmaktadır: «Üçü aynı olan beş göz nekli hekimin icabında her zaman yeni aletler
resmi, kitabın yazmasını süslemektedir; resimler
geliştirecek durumda olması gerektiğini vurgula-
siyah ve kırmızı çini mürekkeple yapılmıştır;
maktadır8.
gözün camsı cismi başka bir renkte çizilmiştir,
fakat bu renk görüldüğü kadarıyla kalın kağıdı K. et-Taṣrīf yazarını harekete geçiren sebep
bozmaktadır, çünkü bütün resimlerde camsı cisme ne olursa olsun ve kaydedilen malzeme hangi
tekabül eden yerler bozulmuştur.»4 1910 yılında kaynaklardan ve çevrelerden gelirse gelsin, ez-
M. Meyerhof ve C. Prüfer tarafından tanıtılan bu Zehrāvī bildiğimiz kadarıyla tıp tarihinde Yeni
resimler, kitabın tamamının Meyerhof’un5 1928 Çağ’dan önce 200’den fazla aleti (verdiği bilgiye
yılındaki edisyonu çerçevesinde daha geniş bir göre bunları bizzat kendisi geliştirmemiştir) tarif
okuyucu kitlesinin bilgisine ulaşmıştır. eden ve resimlerle donatan ilk, hatta belki de
yegane hekimdir. Yaptığı bu başarılı işin önemi
ayrıca, aletlerin kullanımlarının gösterildiği teda-
vi sahnelerine ilişkin pek çok çizimle de artmak-
1 Sezgin, F.: Geschichte des arabischen Schrifttums, Cilt tadır.
3, s. 247-256.
2 Terkīb el-ʿAyn ve-ʿİleluhā ve-ʿİlācuhā ʿalā Reʾy İbuḳrāṭ
ve-Cālīnūs ve-hiye ʿAşr Maḳālāt, yazmanın 314-318. say-
faları.
3 Dār el-Kütüb el-Ḳavmiyye, yazma Teymūr, Ṭıbb 100.
4 Meyerhof, M ve Prüfer, C.: Augenanatomie des Ḥunain 6 Sezgin, F.: Geschichte des arabischen Schrifttums, Cilt
b. Isḥâq. Nach einem illustrierten arabischen Manuskript 3, s. 323-325.
herausgegeben, in: Archiv für Geschichte der Medizin 7 et-Taṣrīf li-men ʿAcize ʿan et-Teʾlīf, tıpkıbasım ed.
(Leipzig) 4/1910/163-191, özellikle s. 165 (Tekrarbasım: Frankfurt 1986, cilt 2, s. 461; Albucasis. On Surgey and
Islamic Medicine serisi Cilt 23, s. 45-73, özellikle s. 47) Instruments. A Definitive Edition of the Arabic Text with
5 The Book of the Ten Treatises on the Eye ascribed to English Translation and Commentary by M.S. Spink and
Hunain ibn Ishâq (809-877 A.D.) … edited … by Max G.L. Lewis, London 1973, s. 3.
Meyerhof, Kairo 1928 (Tekrarbasım: Islamic Medicine 8 et-Taṣrīf, tıpkıbasım ed., Cilt 2, s. 4; Albucasis. On
serisi Cilt 22). Surgey and Instruments, a.y., s. 285.
4 T I P
ez-Zehrāvī ve cerrahi kitabı Avrupa’da İslam Channing’in çalışması ile Latince el yazmala-
dünyasındaki ününden çok daha büyük bir üne rın yanı sıra Cezayir’de «keşfettiği» başka bir
mazhar olmuştur ve olmaktadır. Metin, telifin- Arapça yazmadan da yararlanmıştır. 1898 yılın-
den hemen hemen 200 yıl sonra Cremona’lı da E. Gurlt12 Geschichte der Chirurgie und
Gerhard tarafından Latince’ye çevrilmiş, ayrıca ihrer Ausübung isimli çalışmasında Leclerc’in
İbranice’ye ve Provansça’ya tercüme edilmiştir. Fransızca tercümesinin bir özetini, onun alet
Bundan çok da uzun olmayan bir süre sonra cer- çizimlerinden 102’si ile birlikte vermektedir.
rahi konusunda batıdaki ilk önemli eser yayınlan- 1918 yılında Karl Sudhoff13 Beiträge zur
mıştır: Guglielmo de Saliceto9 (1275 civarı)’nun Geschichte der Chirurgie im Mittelalter isimli
Cyrurgia isimli eseri. Sonraki yüzyılda bunu, kitabının ikinci bölümünde «Ortaçağın Latince
Guido de Cauliaco10 (Guy de Chauliac, ö. 1368 kaleme alınmış Ebū el-Ḳāsım yazmalarının alet
civarı)’nun çok daha kapsamlı eseri izlemiştir. çizimlerini» bir araya getirmiştir. Bu çalışmada
200’den fazla alet resmini sunmaktadır.
Kuşkusuz Ebū Bekr er-Rāzī (ö. 313/925), ʿAlī b.
Ayrıca, Latince çevirinin Viyana Avusturya Milli
el-ʿAbbās el-Mecūsī (4./10. yüzyılın son çeyreği)
Kütüphanesi’ndeki S. N. 2641 ve Budapeşte
ve Ebū ʿAlī İbn Sīnā (ö. 428/1037)’nın kitapla-
Üniversite Kütüphanesi’ndeki Cod. 15, en az
rının bu iki batı kaynaklı esere olan etkisi ez-
iki yazmasının ve bunlardan başka Osmanlı
Zehrāvī’ninkinden daha büyüktür. Kitabının 30. Hükümdarı Fatih Sultan Mehmet için 1465 yılın-
makalesinin Avrupa’da 13. yüzyılda başlayan yeni da Şerefeddīn Sabuncuoğlu tarafından hazırlanan
cerrahi süreci için olan önemi daha ziyade tıp Türkçe redaksiyonunun tıbbi tedavi sahnelerinin
aletlerinin tarif ve çizimleri ile tıbbi tedavi sah- renkli resimlerini içermesi tıp tarihi bakımından
nelerinin zenginliğinden kaynaklanmış olduğu dikkate değerdir. Hem Viyana’da bulunan 68
görünmektedir. ez-Zehrāvī cerrahisinin çevirisi- resim içerikli yazma14 hem de Türkçe redaksiyo-
nin yazmaları, Avrupa kütüphanelerinde hayret nun15 Paris’de bulunan 140 resimli yazması (Ms.
verici ölçüde yaygındır. İlki 1497 yılında yayın- Suppl. Turc 693) son yıllarda tıpkıbasım olarak
lanmış olan inkunabel baskıları da buna eklen- ilgililerin hizmetine sunulmuştur.
mektedir. 1541 tarihli Basel baskısından itibaren Latince tıpkıbasımının yayıncısı Eva Irblich öğre-
ez-Zehrāvī’nin risalesi Methodus medendi certa, tici girişinde ayrıntılı bir biçimde minyatürlerin
clara et brevis adıyla da tedavüle çıkmıştır. kaynağı sorununu Latince tercüme ile Osmanlıca
ez-Zehrāvī’nin kitabının cerrahi makalesine iliş- redaksiyonun resimlerini karşılaştırmalı incele-
kin arabistik ve tıp tarihi araştırmaları Johannes yerek ele almaktadır: «Şerefeddīn’in cerrahisi-
Channing’in Albucasis de Chirurgia (Oxford nin Paris yazmasındaki (Bibliothèque nationale
1778)’sıyla birlikte başlamıştır. Yazar bu çalış-
mada iki Oxford yazmasını, Huntington 156 ve
Marsh 54, temel alarak metni resimleriyle birlik-
te Latince’ye çevirmiştir. Daha sonra 1861 yılında 12 Berlin 1898 (Tekrabasım: Hildesheim 1964), s. 620-
Lucien Leclerc11 172 aletin bizzat kendisi tara- 648 levha 4 ve 5 ile birlikte.
13 Beiträge zur Geschichte der Chirurgie im Mittelalter.
fından çizilmiş kopyalarının çizelgesiyle birlikte
Graphische und textliche Untersuchungen in mittelal-
başarılı bir Fransızca çeviri yayınlamıştır. Leclerc terlichen Handschriften, 2. kısım, Leipzig 1918, s. 16-75
bu çalışmasını öncelikle «le manuscrit d’Abulcasis (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi Cilt 37, s. 166-
de la bibliothèque de la rue Richelieu» olarak 247).
14 Abu ’l Qāsim Ḫalaf ibn ʿAbbās al-Zahrāuī, Chirur-
isimlendirdiği bir Paris yazmasına dayandırmış, gia. Lateinisch von Gerhard von Cremona. Vollständige
Faksimile-Ausgabe im Originalformat von Codex Se-
ries Nova 2641 der Österreichischen Nationalbibliothek
Kommentar Eva Irblich, ve Chirurgia Albucasis (tıpkı-
basım), Graz 1979.
9 Bkz. Sarton, G.: Sarton, George: Introduction to the 15 Sabuncuoğlu, Şerefeddin: Cerrāḥiyyetü ’l-Ḫāniyye,
History of the Science, Cilt 2, kısım 2, Baltimore 1931, s. ed. İlter Uzel, 2 Cilt (metnin transkripsiyonu ve tıpkıba-
1078-1079. sımı), Ankara 1992. Yazmanın resimleri kısmen renkli,
10 a.e. Cilt 3, kısım 2 (1948), s. 1690-1694. çoğunlukla siyah-beyaz, Fransızca açıklamalarla yayın-
11 La chirurgie d’Abulcasis (arab.: Ebū el-Ḳāsım Ḫalef layan Huard, P. ve Grmek, M.D.: Le premier manuscrit
b. ʿAbbās ez-Zehrāvī) traduite par …, Paris 1861 (Tek- chirurgical turc rédigé par Charaf ed-Din (1465) et illus-
rarbasım: Islamic Medicine serisi Cilt 36) tré de 140 miniatures, Paris 1960.
G İ R İ Ş 5
Ms. suppl. turc 693) ‘naif’ Türk minyatürleri ortak bir kaynağın varlığı düşünülebilir. Yazarın
tıbbi metnin resimsel uyarlamasının basitliğini siparişiyle hazırlanmış olan bir nüshanın, aletlerin
gözler önüne sermektedir. Burada tabip ve has- ve tıbbi uygulamaların, kalite bakımından iyi veya
tayı tasvir eden şekiller esas itibariyle cepheden en azından yeterli seviyedeki çizimleriyle dona-
yana yana yerleştirilmiş olup, birlikte, etkileşir tılmış olduğundan emin olabiliriz. Alışılageldiği
halde resmedilmemiştir. Doğrusal ve de bezeme üzere, bu tür görevler, genel olarak azınlık çev-
amacıyla düz resmedilmiş bir doğulu minyatürle relerinden gelen profesyonel ressamlar tarafın-
görsel araçlarla bir eylemi perspektifin geometrik dan yerine getirilmekteydiler. Resimlerin zaman
kurallarıyla görüntüleyen, mekansal veya deko- içerisinde bir çok kez tekrarlanan kopyalama
ratif arka planlı batılı bir resim arasındaki fark işlemi nedeniyle çeviriden önce, çeviri esnasında
burada en açık şekilde ortaya çıkmaktadır.»16 ve çeviri sonrasında orijinalden sapmalar yaşa-
«Şekillerin koyu ten tonu, mimarinin çadır gibi mış olması hiç kuşkusuz mümkündür. Ben daha
bazı ögeleri, çerçevelenmiş duvarlar veya yuvar- ziyade orijinalin minyatürlerinin kabul edilebilir
lak kubbeler ve de tabibin sarıklı şekli, minya- bir kaliteye sahip olduklarını varsayma eğilimin-
türlerin Arap örneklere dayanabileceği görüşüne deyim
sevketmektedir. Oysa perdeler, düz kubbeler, Koleksiyonumuzun oftalmolojik aletlerinin
kubbeleri veya perdeleri taşıyan sütunların üze- modelleri arasında ez-Zehrāvī’nin Taṣrīf’inin
rindeki heykeller gibi diğer ögeler, görsel dilde çizimleri yerine, Ḫalīfe b. Ebī el-Meḥāsin el-
Eski Çağ resim sanatının tamamlayıcı bileşkeleri- Ḥalebī (674/1275’den önce yazmıştır)’nin Kitāb
ni göstermektedir. Resimlerin, şekil, gotik mima- el-Kāfī fī el-Kuḥl isimli eserindeki çizimlere
ri, peyzaj sanatına ilişkin unsurlar veya bezeme dayanarak oluşturulmuş bir çok model bulun-
amaçlı yüzeysel arka plan gibi ögelerinde yeniden maktadır. İki yazma halinde19 günümüze ulaşan
güney Avrupa resim tarzı kendini belli etmekte- bu kitap Julius Hirschberg20 tarafından incelene-
dir. Bu tarz bireyselliğine rağmen güney İtalya rek Almanca’ya çevrilmiştir. Ḫalīfe yaptığı alet
sanat peyzajı kapsamında tasavvur edilebilir.»17 tariflerine, burada İstanbul Yeni Cami koleksi-
Bununla beraber «metnin Latincesinin ortaya yonu yazmasından hareketle modellere dönüş-
çıktığı asıl yerin Toledo tercüme okulu olması türdüğümüz resimlerin iki panosonu eklemiştir.
akla yakın gelmektedir ve mağrip İspanyası’nın Ayrıca, Ḫalīfe’de göz sinirleri kesişme noktası-
Eski Çağ ve Doğu üslubunu taklit edici ögele- nın ilk olarak ʿAmmār b. ʿAlī el-Mavṣılī (4./10.
rinin yazmanın resimlerinin oluşumunda etkili yüzyıl)’nin oftalmoloji kitabından kaynaklanmış
olmuş bulunması da aynı şekilde olasıdır.»18 olması muhtemel olan (bkz. s. 27) bir çizimi
Eva Irblich’in bilgilendirici analizi bakımından bulunmaktadır.
şunları tasrih etmek isterim: 68 resimli Latince
çeviriye karşın 870/1465 tarihli Türkçe redaksi-
yon tıbbi uygulamalar içeren yaklaşık 140 min-
yatür sunmaktadır. Bundan başka, Latince metin
tıp aletleri ile ilgili hiçbir resim içermemektedir.
Fakat, bu bir yana, her iki metin de gerek tıbbi
uygulamaların görselleştirilmesi, gerekse metin-
sel çerçevede o denli uyuşma göstermektedir ki 19 İstanbul Yeni Cami 924 ve Paris, Bibliothèque nati-
onale, ar. 2999, bkz. Brockelmann, C.: Geschichte der
arabischen Litteratur, Suppl.-Bd. 1, s. 899.
20 ʿAmmār b. ʿAlī al-Mauṣilī: Das Buch der Auswahl von
den Augenkrankheiten. Ḫalīfa al-Ḥalabī: Das Buch vom
Genügenden in der Augenheilkunde. Ṣalāḥ ad-Dīn: Licht
16 Abu ’l Qāsim Ḫalaf ibn ʿAbbās al-Zahrāuī, Chirurgia,
der Augen. Aus arabischen Handschriften übersetzt und
erläutert von J. Hirschberg, J. Lippert ve E. Mittwoch,
a.y., kommentar s. 31a. Leipzig 1905 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi Cilt
17 a.e., s. 31b-32a. 45, Frankfurt); krş. Hirschberg, J.: Geschichte der Au-
18 a.e., s. 32a. genheilkunde, Leipzig 1908, s. 150-153.
6 T I P
resim serisinin oluşmuş ve daha sonraki dönem- nemez. Fakat ben, İskenderiye’de papirus varak-
lere iletilmiş olduğuna ilişkin bir olasılığın hafif ların üzerine çizildikten sonra bu işten anlayan ve
bir izi bile mevcut değildir.»10 daha da çok anlamayan pekçok elin bu resimlere
Aynı konuya ilişkin iki yıl sonra yayınlanan ve E. uzanmış olduğunu sanmıyorum.»13
Seidel’in ortak yazar olarak göründüğü bir araş- Sudhoff’un açıklamaları, daha doğrusu hipotez-
tırmada son olarak şöyle denilmekte: «Bununla leri hakkında birkaç kelimeyle mütalaada bulun-
beraber, bugün, metinleriyle birlikte bu resim- mak ve kendi açıklamamı sunmak istiyorum.
lere, çizimler içeren Yunanca bir anatomi ders Arap tabiplerin tıp bilimini esasen Yunanlardan
kitabının temel teşkil etmiş olduğu en büyük aldıkları hiç kuşku götürmez bir olgudur. Onlar
olasılıkla ve hemen hemen tarihi açıklıkla iddia bunu gizlememekte ve kullandıkları kaynakları
edilebilir. Bu metin İskenderiye’de kaleme alın- kitaplarında diğer kültürlerde görülemeyen bir
mış ve muhtemelen mevcut modellere dayanarak titizlikle belirtmektedirler. Anatomik çizimlerin
şematik çizimlerle donatılmıştır. Aktarılmış olan Yunanlarda ne derece yaygın olduğu bugüne
Latince metin Arap etkilerden tamamen ari- kadar aydınlatılmış değildir. Bu tür çizimler Arap-
dir, yani doğrudan doğruya Avrupa geleneğinde İslam dünyasının tabiplerine ulaşma durumla-
eski çağdan gelmektedir. Resimleriyle birlikte rında, bunların tıbbın bir bütün olarak gelişimi
bu metin Arapların elbette malumuydu, fakat doğrultusunda, alındıkları şekilde kalmadıklarını
anatomik resimler dini saygılardan ötürü aktarı- göz önünde tutmalıyız. Bu sorunun kapsamlı
lamamış olduğu için (onları taşıyan) metne rast- bir biçimde incelenmesi gerçekleşmiş değildir.
lama işi bir hayli zor görünüyor, ancak bu yine de Halihazırda, biz sadece Ḥuneyn b. İsḥāḳ’ın bize
muhtemelen gerçekleşecektir.»11 Galen’in eserine dayanarak sağlamış olduğu göz
Sudhoff, Avrupa’ya doğrudan doğruya ve Arap- anatomisine ilişkin üç resmi bilmekteyiz.
İslam kültür çevresinin herhangi bir katkısı Latince ve ayrıca Farsça yazmalarda insan vücu-
olmaksızın ulaştığını savunduğu, çizimler içeren dunun bazı anatomik çizimleriyle karşılaşmamız
bir eski çağ anatomi metnine ilişkin tasavvurunu ve bu ikisi arasındaki belirli bir ilişkinin açıkça
şu şekilde temellendirmektedir: «İslam’ın, tüm görülmesi, bunları birbirinden bağımsız olarak
Arap tıp yazarlarının bağlı olduğu sünnilerin katı Yunanca kaynaklardan alıntı olarak görme hakkı-
ekolü, kuşkusuz bu yazarların da malumu olmuş nı bize vermemektedir. Bu Latince yazmalardan
olan İskenderiye kaynaklı anatomi çizimlerininin birisinin 1154 yılından kaynaklanmakta olması ve
muhafazasını ve ilave çizimlerle bize aktarılması- güney Fransa’daki bir manastırda bulunması, tıp
nı imkansız kılmıştır ...» 12 biliminin tarihsel gelişimine ilişkin bugünkü bilgi
«Bir insan şeklinin ve beraberinde ana- seviyesinin ışığında, bize, o yazmanın içeriğini,
tomik çizimlerin olanaksız olmadığı Fars Salerno’da 11. yüzyılın ilk yarısında Hıristiyanlığı
Şiilerinin daha özgür ekolü burada bu aktarım kabullenmiş aslen Arap Constantinus Africanus14
sürecine büyük bir talih eseri olarak tamamla- (yaklaşık 1015/1087)’un şahsiyeti ve onun tarafın-
yıcı bir biçimde katılmaktadır. Zira, bu resimler dan beraberinde getirilerek tercüme edilmiş ve
her ne kadar (mesela karaciğer resimlerinde) başka isimler altında tedavüle çıkarılmış olan
diğer aktarım çizgilerinden ayrılıyor görünü- Arapça kitapların doğurduğu kıpırdanmalarla
yorsa da, İskenderiye ekolünün izlerini taşı- ilişkilendirmeye izin vermektedir. Constantinus
yor, İskenderiye tıbbının belki başka bir yazarı Africanus’un beraberinde getirdiği birçok kitap-
ya da başka bir dönem ile bağlantılı bulunu- tan birisi de ʿAlī b. el-ʿAbbās el-Mecūsī (4./10.
yor. Ama, Manṣūr ibn Muḥammed ibn Aḥmed
önünde duran ve kendisi tarafından kullanıl-
mış olan resimlerde çok şey değiştirmiş midir?
Bu hususta bugün kesinlikle bir şey söyle- 13 Drei weitere anatomische Fünfbilderserien, a.y., s.
186-187 (Tekrarbasım: a.y., s. 120-121).
14 Constantinus Africanus ve Salerno’da tıp hakkındaki
10 Sudhoff, K.: Ein Beitrag, a.y., s. 72. araştırmaların büyük bir kısmı Islamic Medicine serisi
11 Drei weitere anatomische Fünfbilderserien, a.y., s. 185 Cilt 43, Frankfurt 1996’da tekrar basılmıştır, ayrıca bkz.
(Tekrarbasım: a.y., s. 119). Schipperges, Heinrich: Die Assimilation der arabischen
12 Drei weitere anatomische Fünfbilderserien, a.y., s. 186 Medizin durch das lateinisches Mittelalter, Wiesbaden
(Tekrarbasım: a.y., s. 120). 1964, s. 17-54.
G İ R İ Ş 9
yüzyıl)’nin kapsamlı tıp kitabıdır. Bu kitapta Yalnızca göz anatomisine ilişkin bil-
sadece 110 bölüm anatomiye ve cerrahiye ayrıl- gilerinde Ḥuneyn b. İsḥāḳ ve İbn
mıştır15. Bu eserin anatomik çizimler içeren bir el-Heysem ve dolayısıyla Kemāleddīn el-Fārisī
kopyasının Salerno’ya ulaşmış olma ihtimali arasında gerçekleşmiş olan önemli gelişimin de
büyüktür. Bu münasebetle, bu kitabın ilk Latince burada anımsanmasında yarar vardır. Son olarak
çevirisinin, bir kez daha Latinceye çevrilene Sudhoff’un, «İslam’ın, tüm Arap tıp yazarlarının
ve böylece gerçek yazarın kim olduğu anlaşıla- bağlı olduğu sünnilerin katı ekolü, kuşkusuz bu
na kadar, yaklaşık 200 yıl boyunca Avrupa’da yazarların da malumu olmuş olan İskenderiye
Constantinus Africanus’un eseri olarak tedavül- kaynaklı anatomi çizimlerinin muhafazasını ve
de bulunduğu belirtilmelidir. Her halükarda ʿAlī ilave çizimlerle bize aktarılmasını imkansız kıl-
b. el-ʿAbbās’ın kitabı Constantinus Africanus mıştır ...» olarak ifade ettiği ve bu zihniyetten
aracılığıyla Salerno’ya ulaşan anatomik ve cer- hareketle «Fars Şiilerin daha özgür ekolü»nü
rahi bölümler içeren yegane eserdir. Meşhur istisna kılan görüşüne ilişkin birkaç söz söylen-
«Salerno Anatomisi»nin ortaya çıkışının doğru- melidir. Onun, anatomi tarihinin burada söz
dan doğruya bu kitaba bağlı olduğunu evvelce konusu olan altıyüzyıllık döneminde şii tabiplere
Sudhoff’un bir çağdaşı olan Robert von Töply16 sadece İskenderiyelilerden miras alınan bilgilerin
ifade etmişti. muhafazasından ibaret olan bir katkıyı tanıyor
Farsça anatomi kitabında ayrıntılı tarifler eşli- göründüğü bu hükmü veya temellendirmesi hiç
ğinde daha geliştirilmiş çizimleri bulmamız ve makul gözükmemektedir ve Arap tıp tarihi araş-
buradaki şekillerin sayısının dörtten altıya çıkmış tırmalarında17 ulaşılan çağdaş bilgi seviyesiyle
olması manidardır. Kuşkusuz biz bu kitapta kar- çelişmektedir: Zaḫīra-i Ḫārazmşāhī (505/1110
şılaşacağımız bu keyfiyeti, bu özel yazarın başarılı civarı) ile Teşrīḥ-i Manṣūrī (800/1400 civarı)’nin
hizmeti olarak değil, bilakis sadece Arap-İslam resimleri arasında gerçekleşen gelişmenin önem-
kültür çevresinde tıbbın, 8./14. yüzyılın sonların- siz olmadığının Sudhoff’un da dikkatini çekmiş
da vermiş olduğu pek çok üründen birisi olarak olması gerekirdi diye düşünülmektedir.
görmek istiyoruz.
«Ders kitaplarına ʿAlī b. el-ʿAbbās veya İbn Sīnā gibi işlemiştir. ʿAlī b. el-ʿAbbās Liber Regius isimli eserinin 9.
Arap hekimler yüzlerce anatomik müstakil risaleler ek- kitabında tek başına 110 anatomik ve cerrahî bölüm, ay-
lemişlerdir, bu risalelerde biz sadece Helenistik cerrahi- rıca 10. kitapta bir cerrahî tedavi öğretisi ortaya koymak-
nin İskenderiye ekolünün öğretilerini resepsiyon edilmiş tadır. İbn Sīnā’nın el-Ḳānūn isimli eseri de sistematik bir
olarak bulmamaktayız, ayrıca çok sayıda eski İran ve Hint anatominin yanı sıra özgün bir <ʿilm el-cirāḥa> (=cer-
kaynağı da bulmaktayız. Anatomi ve cerrahinin, ders ki- rahi bilgisi) zikretmektedir. Göz anatomisine ve fizyolo-
taplarında da vazgeçilmez bir yer edinmesi ve sürekli ar- jisine dair kesin bir bilgiye İbn el-Heysem sahipti»; ayrıca
tan bir içerik kazanmış olması bu yazınımsal özümseme bkz. Savage-Smith, Emilie: Attitudes toward dissection in
sürecinden kaynaklanmaktadır. Daha kendi zamanında medieval Islam, in: The Journal of the History of Medici-
Rāzī el-Manṣūrī’sinde anatomiyi 26 bölüm kapsamında ne and Allied Sciences 50/1995/67-110.
12 T I P
8. Sinir
sistemi.
9. Toplar-
damar
sistemi.
10. Atar-
damar
sistemi.
11. Bir
hamile-
nin atar-
damar
sistemi,
embriyo
ile
birlikte.
G İ R İ Ş 13
12. İskelet sistemi, Teşrīḥ-i Manṣūrī ’den. 13. Kas sitemi, Teşrīḥ-i Manṣūrī ’den.
14 T I P
15. Toplar-
damar sistemi,
Teşrīḥ-i
Manṣūrī ’den.
16. Atardamar
sistemi,
Teşrīḥ-i
Manṣūrī ’den.
Latince eksik bir anatomik resim serisi, Ms. Oxford, Cod. E. Museo 19.
16 T I P
3. Görme Organının
Anatomik Çizimleri
Matematik ve astronomi alanlarını istisna ede- bu resim bugün faydalanabildiğimiz beş yazma-
cek olursak, Arapça yazmaların bir zayıf nok- nın hepsinde eksiktir. Musullu ʿAmmār’ın aynı
tası metinsel sunumların arzu edilen biçimde dönemden olan eseri hakkında da aynı şeyden
çizimler ve taslaklarla görselleştirilmemesinde yakınmaktayız: Gerçi, metin, sadece İbranice
görünmektedir. Hatta bu iki alanda, şekiller çevirisinde mevcut olan şekillerden bahsetmekte,
için ayrılan yerlerin müstensihler tarafından, bir ancak sadece içlerine bunların çizilmesi gereken
uzmanın muhtemelen bu görevi üstleneceği bek- boşluklar taşımaktadır.»
lentisiyle boş bırakılmış olduğu pek nadir rast- Ḥuneyn b. İsḥāḳ (ö. 260/873, bkz. aşağıdaki 1-
lanan bir olgu değildir. Arapça yazmalara vakıf 3. resimler)’ın Kahire yazmasında günümüze
olanlar, birçok durumda müellif nüshalarının, ulaşmış üç göz çizimi Arap-İslam oftalmoloji bili-
eğer günümüze ulaşmışlarsa, çizimler içermesine minin büyük uzmanı Julius Hirschberg’in henüz
karşın, bunlardan yapılan kopyalarda bu çizimle- malumu değildi. Bunların keşfi Hirschberg’in
rin bulunmamasına alışıktır. Arap bilimleri tarihi daha genç ve aynı uzmanlık alanından meslektaşı
ve bunların Avrupa’daki resepsiyonu sorunu ile Max Meyerhof’a nasip oldu. İbn el-Heysem’in
uğraşım sırasında, çizim içeren birçok Arapça gözün resimsel tasvirinin Arapça orijinalini de,
yazmanın erken dönemde Avrupa’ya ulaşma ki bunun ardıllarını 16. yüzyılın sonlarına kadar
şansına sahip olduğunu ve böylece çizimlerinin takip edebilmekteyiz, Hirschberg henüz bilmi-
Latince çevirilerde korunarak günümüze akta- yordu. Kendisinin malumu olan en eski Arap göz
rıldığı izlenimini edindim. Burada Ebū el-Ḳāsım resmi hakkında şöyle demekte: «Bereket versin
ez-Zehrāvī’nin cerrahisindeki (bkz. s. 5) Arapça ki biz göz ve beyin resmiyle birlikte göz sinirleri-
yazmalarda eksik olan ve sadece Türkçe versi- kesişme noktasının çizimine Suriyeli Ḫalīfe’nin,
yonda düşük kalitede de olsa beliren güzel tedavi daha geç dönem, yaklaşık 1266 yılı, Arapça oftal-
sahneleri aklıma geliyor. moloji kitabının, Paris yazmasında değil sadece
1908 yılında J. Hirschberg1, orijinal metnin çizim- Yeni Cami yazmasında sahibiz.»2
leri olmaksızın tedavülde bulunan yazmaların «İlk olarak, Ḥuneyn’den itibaren Arap göz
durumundan yakınmaktaydı: «Araplar erken hekimlerinin hastaları için beynin anatomisi-
dönemde oftalmoloji ders kitaplarını, görme ni, fizyolojisini ve patolojisini anlamak amacıyla
organının anatomik çizimleriyle bezemeye baş- dürüstçe çaba gösterdikleri kabul edilmelidir.
lamışlardır. Ḫalīfe’nin verdiği açık ve net bilgiye Biz onları, beynin düş ürünü ve stilize edilmiş
göre Ḥuneyn’in kız kardeşinin oğlu Bağdatlı bu tasvirinde göz sinirlerinin kesişme noktasını,
Ḥubeyş’in (9. yüzyıldan) ‘Göz Hastalığı Tarifi’ bu sinirleri gerçekten görselleştirmek için, gayri
kitabı (bize ulaşmamıştır) göz çizimleriyle dona- tabiî biçimde öne doğru çekmiş olmalarından
tılmıştı. Bağdatlı ʿAlī b. ʿĪsā’nın (11. yüzyılın dolayı yermek istemiyoruz; bunu biz de şematik
başından) Araplar için oftalmolojinin klasik ders tasvirlerimizde yapıyoruz.»3
kitabı olan eseri, ağ tabakanın (yani zonulanın) Göz anatomisi ve terminolojisi bağlamında
camsı cisim ile kapanmasının şematik bir tasviri Hirschberg şöyle demekte: «Biz, Yunanlardan
dışında hiçbir şekil içermemektedir. Maalesef değil, daha ziyade Araplardan, yani Arapların
Ortaçağ Latince tercümelerinden, göz tabaka- 1876 ve bizim yaptığımız henüz tamamlanmamış
larının ve sıvılarının bugün kullanılan isimlerine ikinci baskı– ve bundan sonra da yayınlanmış
sahibiz.»4 olan Encyclopédie française d’ophtalmoloji gibi.
Hirschberg göz anatomisine ilişkin ayrıca şunları Binaenaleyh eş-Şāzilī’mizden daha çoğunu iste-
eklemekte: «er-Rāzī [ö. 313/925]’nin el-Manṣūrī- yemeyiz.»9
Kitabının5 bize aktardığı önemli şeylerden birisi Julius Hirschberg’in kendi döneminde,
de ışık düşmesinde göz bebeğinin daralmasıdır. arabistik’in ve Arap-İslam doğa bilimleri tarihi
Sağlıklı insan gözünün göz bebeğinin aydınlıkta araştırmalarının gerçekten hala ilkel bir seviyede
daraldığı, karanlıkta genişlediği olgusu –ki düşü- bulunduğu bir sırada, kendisi tarafından hazır-
nen ilk insanın akşam alaca karanlığında sevgi- lanan, oftalmolojinin genel tarihi çerçevesinde
lisinin gözünde keşfetmesi gereken bir olgu– ne Arap-Fars literatürünün göz anatomisi konusuna
gariptir ki bize ulaşan Yunan yazarların hiçbiri- ilişkin olarak ortaya çıkarttığı ve tanıttığı bilgiler
sinde, ne bir filozofta ne de bir hekimde, bulun- bugüne kadar hala bu disiplin için çığır açıcı nite-
mamaktadır.»6 liğini korumaktadır. Fakat, bugünün tıp tarihçisi,
«Bu zaten Rāzī’nin söz arasında ifade edilmiş bir Hirschberg tarafından genelde Arap tıbbı, özelde
notu değildir, bilakis onun tarafından önemli ola- göz anatomisi bakımından kazandırılan bilgilerin
rak kabul edilen bir olgunun sunumudur: O, bu etkisini, alanının sonraki historiyografyasına yan-
konuya ilişkin ‘Neden Gözbebeği Işıkta Daralır sıma açısından yeterli bulmuyorsa, bunun nedeni
ve Karanlıkta Genişler’ başlıklı özel bir risale de esas itibariyle Karl Sudhoff gibi ünlü ve son dere-
kaleme almıştır.»7 ce üretken bir uzman meslektaşın onun sunduğu
Burada ayrıca, oftalmolojiye ait bir kitabın «hay- sonuçlara karşı baştan beri yadsıyıcı bir tavır
van gözlerinin insan gözünden farklılığı ve insan takınmış olmasında aranmalıdır. Sudhoff’u hare-
gözünün kendine özgü özellikleri» hakkındaki kete geçiren, Hirschberg tarafından elde edilen
alışıldık olmayan bölümü anılmalıdır. Bu, 8./14. sonuçlara karşı çok iyi temellendirilmiş kuşku
yüzyılın ikinci yarısından olan Ṣadaḳa b. İbrāhīm değil, bilakis onun Arap-İslam kültür çevresinin
eş-Şāzilī’nin Kitāb el-ʿUmde’sinin altıncı bölü- bilimler tarihindeki konumuna karşı takındığı
müdür8. Avrupa merkezli temel tavırdır. Çalışmalarında
«Gerçekten de bu bölüm ilginçtir, adeta görme tekrar tekrar dile getirdiği fikre göre o, sadece
organının karşılaştırmalı anatomisinin ve fiz- Arap-İslam kültür çevresine herhangi bir yara-
yolojisinin nüvesidir. Şunları hatırlamalıyız: tıcı rol tanımamakla kalmamakta, aynı zaman-
19. yüzyılın ilk üçte ikilik döneminde J. Beer, da o Arap-İslam kültür çevresine, Ortaçağ’da
Mackenzie ve Arlt’ın ayrıntılı ve klasik oftal- Yunanlar ile Avrupa arasındaki bir aracı rolü-
moloji ders kitapları bile işlenmesi zor olan bu nü bile fazla görmektedir. Ona göre, Avrupa
konuya yer vermeye teşebbüs edememiş, ancak Yunanların eserleriyle – bunlar Arapça’ya tercü-
günümüzde oftalmolojinin hacimli el kitapları me edilmiş ve bu tercümeler Avrupa’ya ulaşmış
onu tam ve bilimsel olarak ele almaya girişmiştir, olabilseler bile– Arapların aracılığı olmaksızın
Graefe-Saemisch’in kitabı –birinci baskı II, 2, tanışmış ve doğrudan doğruya Latince’ye çevir-
miştir.
Bu zihniyete karşı çıkan ilk bilim insanı bildiğim olan» Perspectiva isimli kitabı, ilginç bir biçimde
kadarıyla S.L. Polyak’dır. 1941 yılında o şöyle zamansal ve içeriksel olarak Kemāleddīn el-
diyordu10: «The knowledge of the structure of Fārisī tarafından İran’da kaleme alınan şerhle
the eye, and of its working, possessed by western örtüşmektedir. İbn el-Heysem’in kitabının ter-
Europa during the Late Middle Ages, inclu- cümesi ve Witelo’nun kitabının yayınlanması,
ding the pictorial representation, manifestly was optiğe dair yazılan daha çok ya da daha az önemli
transplanted from the Near East, from the so-cal- risalelerin uzun bir dizisinin başlangıcına işaret
led <Arabs>, mostly by way of Spain, together etmektedir. Bunlar arasında, ilk ve en popü-
with many other intellectual and practical pursu- ler olanlar Roger Bacon (yaklaşık 1219-yakla-
its, such as philosophy, medicine, alchemy, etc. şık 1292)’ın ve Canterbury başpiskoposu John
It could not have been an indigenous product. Pecham (Peckham, yaklaşık 1235-1292)’ın risa-
This, if one realizes how completely annihila- leleri yer almaktadır. Polyak son bulmakta olan
ted was the Greek thought in the territories of 16. yüzyıla kadar Avrupalı eserler için çizilmiş
the Christianized Teutonic barbarians and the olan göz diyagramlarının hepsini, Leonardo da
degraded Latins of the West, is what could be Vinci’ninkiler de dahil olmak üzere, Arap örnek-
expected. The belief that there was a tradition lerle bağlantılı görmektedir13.
regarding the structure of the eye preserved in Arabist olmayan Polyak, İbn el-Heysem ve
western Europe from classical Greek times, or Kemāleddīn el-Fārisī’nin İstanbul kütüphane-
possibly taken over directly from the cultural lerinde günümüze ulaşmış göz diyagramlarını
sphere of Alexandria, and even more so the claim
yayınlayan ve önemlerini farkeden ilk kişidir.
that the early eye diagrams were a product of
Büyük Eilhard Wiedemann’ın izinde Mısırlı bil-
indigenous European efforts and thus indepen-
gin Muṣṭafā Nāẓif14 önceki yüzyılın kırklı yılla-
dent from the Arabic Civilization and indirectly
rında –Matthias Schramm’ın ifadesiyle– : «İbn
from the Greek Civilization (Sudhoff 1907, 1915;
el-Heysem’in optik alanındaki başarılarını örnek
Bednarski 1935) seem, therefore, not to be well
biçimde ve en kapsamlı bir elealışla ortya koy-
founded.»
muştur.» İbn el-Heysem hakkında yirmi yıl sonra
Polyak Arab diagrams of the eye and their inf-
luence in Europe upon the anatomy and phy- bir diğer <mükemmel> eser yayınlanmıştır.
siology of the visual organs11 isimli kitabının Eser Ibn al-Haythams Weg zur Physik adını
dokuzuncu bölümünde konunun Hirschberg’den taşımaktadır15. Arap-İslam bilimleri hakkındaki
sonra arabist olmayan birisinden bildiğimiz en kütüphaneyi bu kitapla zenginleştirmiş olan bilim
iyi sunumunu vermektedir. O, İbn el-Heysem ve adamı bizzat Matthias Schramm’dır. Burada
şârihi Kemāleddīn el-Fārisī (700/1300’e doğru)’yi eseri layıkıyla takdir etme gibi zor bir teşebbüste
fizyolojik optiğin önemli temsilcileri olarak gör- bulunamam. Ancak, bu eserde olmasa da, bu
mekte ve Avrupa’da 13. yüzyılda ortaya çıkan, eseri tamamlayan ve aynı şekilde mükemmel
tanınmış optik eserleri, bir yüzyılı aşkın bir süre- olan bir diğer araştırmada Schramm, konumuzla
dir Latince çevirileri dolaşımda olan İbn el- ilgili tamamiyle yeni perspektifler sunmaktadır.
Heysem ve İbn Sīnā’nın çalışmalarıyla ilişkilen- Zur Entwicklung der physiologischen Optik in
dirmektedir12. Witelo’nun esas itibariyle «İbn der arabischen Literatur16 başlıklı makalesinde
el-Heysem’in eserine yapılmış analitik bir şerh ve Schramm, bizi, İbn el-Heysem’in «anatomik ve
optik alanında Avrupa’daki çabaların ilk ürünü optik görüşleri birbiriyle ilişkilendirme» çabaları
hakkında aydınlatmaktadır17. Fizyolojik optik Günümüze ulaşmış en eski anatomik göz resmi
bakımından saydam katmanın (kornea) küresel Ḥuneyn b. İsḥāḳ (ö. 259/873)’dan gelmekte-
şekli «artık anatomistler tarafından tespit edilmiş dir21:
salt bir olgu değildir, bilakis zorunluluk teşkil
etmektedir: Her yönden göz merkezine ve görme
merkezine nüfuz eden ışınların kesintisiz girişi-
ni sadece bu katman (kornea) sağlamaktadır.»
Böylece İbn el-Heysem «fiziksel mülahazalarının
sonucu ... geometrik araçlarla gözün yapısına iliş-
kin olarak, esas hatlarıyla taslaklanan, ilk kesin
hipotezi» geliştirmiş olmaktadır18.
İbn el-Heysem tarafından şekillendirilen fizi-
ğin ve fizyolojik optiğin daha ileri bir gelişim
sürecinde, üçyüz yıl sonra faaliyetlerde bulun-
muş olan Kemāleddīn el-Fārisī’nin şerhinde
Schramm’ın yüksek seviyeli bir eser bulması da
çok önemlidir. Bizim özel konumuzla ilişkisi
nedeniyle, Schramm’ın, Kemāleddīn’in göz bebe-
ği resmi öğretisiyle19 ilgili olan tespiti anılmalıdır.
Kemāleddīn el-Fārisī, Galen’in ve taraftarlarının
düşüncesini savunulamaz saymakta ve kesilmiş Çizim 1: Ḥuneyn b. İsḥāḳ’a göre göz, yazma Kahire,
bir koyunun gözünü teşrih etme yoluyla göz Dār el-Kütüb, Teymūr 100, s. 319.
bebeği resminin oluşmasında, yansımanın merce-
ğin ön yüzeyinde gerçekleştiği sonucuna varmak-
tadır. Kemāleddīn’in bu başarısını Schramm20 şu
sözlerle takdir etmektedir: «Kemāleddīn, düşün-
celeri ve deneyleri sayesinde ancak 1823 yılında
Johannes Evangelista Purkynje aracılığıyla tekrar
yeniden çalışılarak elde edilen bir sonuca ulaş-
mıştır. Kemāleddīn itiraz kabul etmez bir biçimde
merceğin ön yüzeyininin yansımasını tespit etmiş
ve bunu kendi kuramı çerçevesinde mükemmel
bir tarzda temellendirmiş olan ilk kişidir.»
4) 5)
el-Ḥasan İbn el-Heysem (432/1041 civarı)’in Kitāb İbn el-Heysem’e göre, optik eserinin Latince tercümesin-
el-Menāẓir’inde bulunan insan görme organının çizi- de, insan gözünün uzunluğuna kesiti, yazma Edinburg,
mi, yazma İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih Crawford Library of the Royal Observatory24.
Koleksiyonu 3212, fol. 81b.23
6) 7)
Kemāleddīn el-Fārisī (700/1300 civarı)’ye göre insan Kemāleddīn el-Fārisī (700/1300 civarı)’ye göre insan
gözünün uzunluğuna kesiti, Tenḳīḥ el-Menāẓir, yazma görme organının bir başka resimsel sunumu, el-Baṣāʾir
İstanbul Topkapı Sarayı, III. Ahmet 3340, fol. 24b25. fī ʿİlm el-Menāẓir isimli eserinden, yazma İstanbul,
Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Koleksiyonu 2451,
fol. 42b26.
8)
Göz yuvarlağı içinden uzunluğuna bir kesit gösteren bir
Arap kaynaklı diagramın Latince çevirisi.
Bu resim İbn Sīnā’nın Ḳānūn’unun Latince çevi- risalede, yazarın çiziminden dolayı pek de müte-
risinin 1479 tarihli edisyonuna alınmasıyla meş- vazı kalmadığı bir göz şekli içermektedir ... sizin
hur olmuştur27. Aynı diyagramı K. Sudhoff28 yazmanızın resmi muhtemelen bu yazmadan
1907 yılında bir Leipzig yazmasına no. 118 (varak alınmıştır. Dostumuz Pagel’in ilk olarak neşretti-
217) dayanarak «Arap geleneğinden bağımsız ği ve Pansier’in tekrar bastığı yegane tam Alcoati
olarak da bir göz yuvarlağının uzunluğuna kesi- yazmasında (Erfurt Amplon Kütüphanesi 270)
tinin Avrupa Ortaçağı aracılığıyla miras ola- maalesef bu şekil bulunmamaktadır.»29
rak intikal etmesi gerektiğine» kanıt olması için Sudhoff, Hirschberg’in bu tespitini ilk önce belir-
yayınlamıştı. li bir rahatsızlık içerisinde malumat olarak kay-
Buna J. Hirschberg, Sudhoff’a yazdığı bir mek- detmişti30, fakat sekiz yıl sonra reddetme yoluna
tupta şu karşılığı vermişti: «Hiç kuşkusuz, Suriyeli girmişti: «Hirschberg’in o zamanlar tahmin ettiği
Ḫalīfe ve Selāḥeddīn’in göz çizimleriyle donatıl- gibi (Archiv für Geschichte der Medizin, I, s. 316)
mış büyük oftalmoloji ders kitapları Ortaçağ
bu resmin Alcoati’den geldiğine doğrusu pek
Avrupasının Latin dünyasına tamamen kapa-
inanmıyorum, özellikle Batı Dünyası’nın, gözün
lı kalmıştır; fakat diğerleri dışında, Toledolu
yapısına ilişkin diğer grafiksel sunumları bize
Hıristiyan <Salomo filius de Arit, Alcoati>’nin
tanıtmasından beri inanmamaktayım. Korneanın
<Göze Dair Kitap>’ı Latin dünyasının malu-
mu olmuştur. Bu kitaptan hareketle ilk önce, conjunctiva dışına yerleştirilmesi de Alcoati’ye
bu eserin menşe itibariyle Arapça kaleme alın- doğrudan doğruya ters düşmektedir. Alcoati ken-
mış olduğunu ve tamamen Arapça kaynaklardan disine özgü herhangi bir bilgiye oftalmolojisin-
aktarılmış olduğunu ispatladım. Bu eser birinci de, en az da anatomi açısından sahip değildir.
9)
15. yüzyılın ilk yarısından insan gözünün orta kesiti,
Latince bir yazmaya göre
(Leipzig 1183, fol. 217).
1941 yılında S.L. Polyak32, Leipzig yazmasının de İbn el-Heysem’den sonra fakat 1159 yılından
ve İbn Sīnā’nın Liber Canonis (1479)’inin inku- önce Arap-İslam kültür çevresinde göründüğü
nabel baskısının içerdiği iki diyagram hakkında kadarıyla Kemāleddīn el-Fārisī’nin de etkilemiş
görüşünü belirtmiş ve bunların ya Kemāleddīn olduğu bir gelişim basamağıyla ilişkili olduğu
el-Fārisī’nin çiziminin kaba kopyaları olduğunu daha kabul edilebilir gözükmektedir. Yazarının
ya da, daha büyük bir ihtimalle, İbn el-Heysem’in
adı Süleymān b. Ḥāris el-Ḳūṭī olması muhtemel
optik kitabında bulunan her ikisinin de ortak
<Salomo filius de Arit, Alcoati>’nin (1159 yılın-
kaynağını oluşturan çizimden olduğunu söyle-
miştir. Bana göre, her iki diyagramın (Leipzig da yazılmıştır) Arapça orijinaline ait 5. kitabın
yazması ve İbn Sīnā) ve <Alcoati>’nin çiziminin gün ışığına çıktığına da da işaret edilmelidir33.
10) 11)
Kafatası ve beyin tabakalarının ve göz yuvarlağının İnsan gözünün uzunluğuna kesiti, Roger Bacon (yak-
şeması, zarlarıyla birlikte, İbn Sīnā (Avicenna)’nın Liber laşık 1219 - yaklaşık 1292)’a göre, Perspectiua Rogerii
Canonis isimli eserinin 1544 tarihli (Bl. 416) baskı- Bacconis, Frankfurt 1614, s. 2735.
sından34. Şemanın gerçekten İbn Sīnā’dan mı geldiği
sorusu açıktır.
12) 13)
İnsan gözünün uzunluğuna kesiti, Canterbury baş pis- İnsan gözünün resmi, Witelo (yaklaşık 1230 - yaklaşık
koposu John Pecham (Peckham, yaklaşık 1235-1292)’a 1279)’nun Perspectiva’sından, Oxford, Bodleian Library,
göre, Basel Üniversitesi Kütüphanesi yazmasında Ms. Ashmole 42437.
F.IV.30 (fol. 128b)36.
14) 15)
İnsan görme organının çizimi, Leonardo da Vinci (1452- Ḫalīfe’nin oftalmoloji kitabından göz sinirleri kesişme
1519)’ye göre, Codice Atlantico, Cilt 3, fol. 62838. noktası39.
1) Ders veren Dioskurides (m.ö. 1. yüzyılın 2. yarısı), 2) Dioskurides ve bir öğrenci, Materia Medica isimli ese-
Materia Medica isimli eserinin Arapça tercümesin- rinin Arapça tercümesinden, yazma İstanbul, Topkapı
den, yazma İstanbul, Topkapı Sarayı III. Ahmet, 2127, Sarayı III. Ahmet, 2127, 626/1229 (fol. 2b) yılından2.
626/1229 (fol. 1b) yılından1.
1 Bkz. Ettinghausen, Richard: Arabische Malerei, Ce- 2 Bkz. Ettinghausen, Richard: Arabische Malerei, a.y.,
nevre 1962, s. 69. s. 71.
G İ R İ Ş 29
3) İsḥāḳ b. ʿİmrān, 296/907 yılından önce Ḳayravān’da 4) Ebū Bekr er-Rāzī’nin, Latinceleştirilmiş Rhazes
ölmüş olan Bağdatlı bir tabip. Schedel’in 1493 tarihli (hekim, kimyacı ve filozof, ö. 313/925), Avrupa kay-
Weltchronik3 (Dünya Tarihi)’inde tamamiyle isabetli naklı bir portresi, kendisinin 1486 yılından itibaren bir
olarak «tedavi konusunda (eser) yazmış» ve «oldukça çok kez basılmış olan tıp ansiklopedisi el-Ḥāvī (Liber
meşhur tabip Isaak ben imiram» olarak resmedilmekte. Continens)’nin tercümesinden4.
Melankoli hakkındaki kitabı Constantinus Africanus
tarafından (bkz. aşağı) intihal edilmiştir.
5) Ebū Bekr er-Rāzī’nin (Rhazes), el-Ḥāvī ’sinin Latince 6) Ebū Ḳāsım ez-Zahrāvī (4./10 yüzyıl)’nin,
tercümesinin tasvirine göre, 1506 tarihli bir yazmada5. Latinceleştirilmiş Albucasis, muhtemelen 15. yüzyıldan
gelen Avrupalı bir resmi. Kitāb et-Taṣrīf isimli kitabı-
nın cerrahi hakkındaki aşağıda bir çok kez alıntılana-
cak bölümü Avrupa tıbbını çok derinden etkilemiştir.
Resmin orijinali Biblioteca Apostolica Vaticana, Ms.
Chigi F.VII. 158 (fol. 49a)’da bulunmaktadır6.
7) Ebū Ḳāsım ez-Zehrāvī (resimde solda)’nin bir diğer 8) Latin Batıda Avicenna olarak tanınan Ebū ʿAlī
Avrupalı tasviri. Bu tasvir Kitāb et-Taṣrīf isimli eserinin İbn Sīnā (ö. 428/1037)’nın Avrupalı bir portresi. Bu
birinci ve ikinci bölümlerinin Latince çevirisi olan Liber portre el-Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb (Canon Medicinae)’ının
Theoricae nec non Practicae’nin başlık sayfasında bulun- Latince çevirisine yapılmış girişin baş harfini süslemekte,
maktadır, Sigismund Grimm baskısı, Augsburg 15197. Venedik 14838.
9) İbn Sīnā (Avicenna) Hippokrates (ö. m.ö 377), Galen (m.s. 2. yüzyıl) ve Aetius (m.s. 6. yüzyıl) ile birlikte,
el-Ḳānūn’unun Latince tercümesinin başlık sayfasında, Venedik 16089.
10) İbn Sīnā, sarayında bir süre ikamet ettiği kuzey İstanbul Türk İslam Sanatları Müzesi’nde bulunan
İran’daki Ziyāriler hanedanından bir hüküm- 835/1431 tarihli bir yazmadan10.
dar olan Ḳābūs b. Vuşmgīr’in karasevdalı yeğe-
ninin yatağı başında. Bu resim Niẓāmī-i ʿArūḍī’in
Çahār Maḳāle isimli eserinde bulunmaktadır, 10 Bkz. Terzioğlu, A.: Yeni araştırmalar ışığında büyük
Türk-islâm bilim adamı İbn Sina (Avicenna) ve tababet,
İstanbul 1998, s. 84. À l ’ombre d’Avicenne. La médecine
au temps des califes (sergi kataloğu), Paris: IMA 1996,
s. 114.
G İ R İ Ş 33
12) el-Ḳānūn’un Latince çevirisinden dersler, Canon 14) Haly Abbas (ʿAlī b. el-ʿAbbās el-Mecūsī, ö. 400/1000’e
Medicinae’nin 15. yüzyıldan illumine edilmiş bir parşö- doğru) ve Constantinus Africanus (ö. 1087), başlık sayfası
men el yazmasından12. bu resmi taşıyan eserin yazarı Ysaac (İsḥāḳ b. Süleymān
el-İsrāʾīlī, ö. 320/932) ile birlikte. Sözkonusu olan Kitāb
el-Aġziye isimli eserinin Latince çevirisidir, Omnia opera
ysaac içerisinde basılmıştır, Lyon 151514.
15) «Auenzoar, bir tabip », Schedel’in Weltchronik 16) «Auerrois, bir tabip ve hikmet aşığı», Schedel’in
(1493)’indeki resim ve ona dair bilgi. Kasdedilen, Weltchronik (1493)’indeki resim ve ona dair bilgi. Bu,
Avrupa’da Avenzoar adıyla tanınan ʿAbdulmelik İbn çok yönlü filozof Muḥammed b. Aḥmed b. Muḥammed
Zuhr (ö. 557/1162)’dur. Schedel ayrıca «tababet kitabı İbn Rüşd (ö. 595/1198)’dür, Latinlerin Averroes’i.
Theysir»i, yani Latince’ye tercüme edilmiş olan et-Teysīr Schedel, onun hayatı ve etkisi hakkında belirli bir tarihi
fī el-Mudāvāt ve-t-Tedbīr isimli kitabını da anmakta- ve coğrafi tasavvura sahiptir16.
dır15.
HACAMAT
Koterizasyon
Resim,
El tırnağı formunda Kitāb et-Taṣrīf,
Koter tıpkıbasım ed.,
Cilt 2, s. 464.
(mikvāt mismāriyye)
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 118 mm.
(Envanter No: H 1.01)
Leclerc’den,
La Chirurgie Modelimiz:
d’Abulcasis, fig. 4, Pirinç ve paslanmaz çelik.
Gurlt’a dayanarak, Uzunluk: 129 mm.
Geschichte der (Envanter No: H 1.02)
Chirurgie.
Modelimiz:
Koterizasyon Aleti Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 113 mm.
«Soğuk Karaciğer»’de (Envanter No: H 1.04)
(mikvāt fī keyy el-kebīd el-bāride)
Çizim,
Paris yazmasından,
Bibl. nat. ar. 2953, fol. 13.
Ayakları ve baldırları
tedavi etmek için
Koter
(mikvāt fī keyy el-ḳademeyn ve-s-sāḳeyn)
Modelimiz:
a) Pirinç ve paslanmaz çelik. Çizim, et-Taṣrīf,
Uzunluk: 121 mm. tıpkıbasım ed., cilt
(Envanter No: H 1.06-1) 2, s. 470.
Modelimiz:
b) Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 103 mm.
(Envanter No: H 1.06-2)
Leclerc’den, La Chirurgie
d’Abulcasis, fig. 21, Gurlt’a
dayanarak, Geschichte der
Chirurgie.
Marsh yazmasına
göre, Albucasis.
On Surgery and
Instruments’den,
a.y., s. 9.
Modelimiz:
«Zeytin» Koter Pirinç ve paslanmaz
(mikvāt zeytūniyye) çelik. Uzunluk: 127 mm.
(Envanter No: H 1.03)
Bir defalık kafa koterizasyonu için Çizim, Kitāb et-Taṣrīf,
(fī keyy er-reʾs keyyen vāḥiden) tıpkıbasım ed., cilt 2, s. 463.
Çizim, Albucasis.
On Surgery and
Instruments’den, s.
1 ez-Zahrāvī, a.e., Cilt 2, s. 463; La chirurgie d’Abulcasis, 17 (yazma Oxford,
a.y., s. 12, fig. no. 1; krş. Albucasis. On Surgey and Instru- Huntington 156).
ments, a.y., s. 17.
2 La chirurgie d’Abulcasis, a.y., s. 13-14, fig. no. 2; krş.
Albucasis. On Surgey and Instruments, a.y., s. 21.
40 T I P
Koter
Yüz felcinde kullanmak için
(mikvāt el-laḳve)
Bir diğer
Koter
Yüz felcinde kullanmak için
(mikvāt el-laḳve)
Çizim, La
Chirurgie Modelimiz:
d’Abulcasis, fig. 6. Pirinç ve paslanmaz
çelik. Uzunluk: 120 mm.
(Envanter No: H 1.09)
ez-Zahrāvī’nin Kitāb
et-Taṣrīf’inden,
yazma Paris, Bibl. nat.
ar. 2953, fol. 10b.
Modelimiz:
Çizim, La
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Chirurgie
Uzunluk: 120 mm.
d’Abulcasis,
(Envanter No: H 1.10)
fig. 13.
5 La chirurgie d’Abulcasis, a.y., s. 27, fig. no. 13; Gurlt, E..: Ges-
chichte der Chirurgie, a.y., Tafel IV, No. 13; krş. Albucasis. On
Surgey and Instruments, a.y., s. 61.
42
GÖZ TEDAVİLERİ
Çizim, La
Chirurgie
d’Abulcasis, fig.
Koter 11.
Gözyaşı bezindeki
fistüllerin tedavisi için
(fī keyy en-nāṣūr
ellezī fī maʾaḳ el-ʿayn)
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 135 mm.
(Envanter No: H 2.01)
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 132 mm.
(Envanter No: H 2.02)
Koter
Gözyaşı fistülleri için
(mikvāt el-ġarab)
Hirschberg’in
çizimi, s. 167,
Nr. 21. Çizim, Ḫalīfe, el-Kāfī,
yazma Bibliothèque nationale,
ar. 2999, fol. 43a.
Temizleyici
Gözyaşı fistülleri için
(miḥsaf el-ġarab)
Modelimiz:
Paslanmaz çelik ve ahşap.
Uzunluk: 122 mm.
(Envanter No: H 2.05)
Katarakt İğnesi
(miḳdaḥ)
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 122 mm.
(Envanter No: H 2.13)
Katarakt İğnesi
(berīd)
Çizim,
La Chirurgie
d’Abulcasis,
fig. 50. Modelimiz:
Pirinç ve
paslanmaz
çelik.
Uzunluk:
130 mm.
(Envanter No: H 2.12)
8 et-Taṣrīf,
tıpkıbasım ed., Cilt 2, s. 488; Leclerc: La chi-
rurgie d’Abulcasis, a.y., s. 92-93, fig. no. 51 ve 52.
9 La chirurgie d’Abulcasis, a.y., s. 92, fig. no. 50; krş.
ʿAmmār b. ʿAlī …, a.y., s. 173.
O F T A L M O L O J İ A L E T L E R İ 45
Kargı
(ḥarbe)
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 121 mm.
(Envanter No: H 2.17)
Çizim,
Ḫalīfe, el-Kāfī,
yazma Yeni Cami
No. 924, fol. 95b.
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 126 mm.
(Envanter No: H 2.07)
Hilal formlu
Koter
(mikvāt hilāliyye) Çizim, Kitāb et-Taṣrīf, tıp-
kıbasım ed., cilt 2, s. 466.
Bu koter göz kapaklarını gevşetmede kullanılmak-
tadır. Modelimiz ez-Zehrāvī12 (4./10. yüzyıl)’nin
kitabının İstanbul yazmasındaki (Beşirağa) çizi-
minin reprodüksiyonudur.
Makas (miḳaṣṣ)
Göz kapakları için
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 110 mm.
(Envanter No: H 2.10)
Makas
(kāz)
Oftalmolojide kullanılan makaslardan birisi; «
kornea zarını toplamak (kesip almak) için» yazar
Ḫalīfe (674/1275’den önce)’nin ifadesiyle. Bu
makas miḳaṣṣ’dan daha ince ve miḳrāḍ ’dan (bkz.
aşağı) daha kalındır.
Modelimiz el-Kāfī fī el-Kuḥl yazmasının çizimine
ve J. Hirschberg’in çizimine göre imal edilmiş-
tir19.
Çizim,
Ḫalīfe, el-Kāfī, yazma
Yeni Cami No. 924.
Modelimiz:
Paslanmaz çelik hareket
edebilir perçinlenmiş.
Uzunluk: 110 mm.
Makas (miḳrāḍ) (Envanter No: H 2.14)
Modelimiz:
Paslanmaz çelik
hareket edebilir per-
çinlenmiş. Uzunluk:
132 mm. (Envanter
No: H 2.15)
Neşter
(mibḍaʿ)
Modelimiz: Çizim,
Pirinç ve paslanmaz çelik. Ḫalīfe, el-Kāfī,
Uzunluk: 128 mm. yazma Yeni Cami
(Envanter No: H 2.19) No. 924, fol. 95b.
Kazıyıcı
(micrad)
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 119 mm.
(Envanter No: H 2.21)
Balta (ṭabar)
Göz hastalıklarında hacamat için bir bıçak, daha
doğrusu «alın toplardamarını (li-faṣd el-cebhe)
açmak için: Damarın üzerine uzunlamasına
konulur (yūḍaʿu ʿalā el-ʿırḳ ṭūlen) ve sağ elin orta
parmağıyla damarın yarılması gerçekleştirilir (ve-
yusḳabu bi-l-vusṭā min el-yed el-yumnā).»24
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik. Çizim, Ḫalīfe, el-Kāfī,
Uzunluk: 119 mm. yazma Bibliothèque
(Envanter No: H 2.22) nationale,
ar. 2999, fol. 42b.
Koter
Başın tepe noktası için
(mikvāt el-yāfūḫ)
Koter (mikvāt)
Göz kapağındaki kıl köklerini, kirpiklerin gözün
içine doğru büyümeleri durumunda dağlamak
için (fī keyy cefn el-ʿayn iza nḳalabet eşʿāruhā ilā
dāḫil el-ʿayn).
Modelimiz, L. Leclerc28 tarafından ez-Zahrāvī
(4./10. yüzyıl)’nin Kitāb et-Taṣrīf’inin Paris yaz-
malarının resimlerine dayanılarak yapılmış olan
çizime göre imal edilmiştir. Bu resim tıpkıbasımı
yapılmış İstanbul yazmasının (Beşirağa)29 sunu-
mundan önemsiz bir farklılıkla ayrılmaktadır.
Çizim,
Kitāb et-Taṣrīf, tıpkı-
basım ed.,
Cilt 2, s. 467.
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 113 mm.
(Envanter No: H 2.03)
Koter (mikvāt)
«Yolunmalarının ardından göz kapak kıllarının
yerlerini yakmak için (li-keyy mevāḍiʿ eş-şaʿr ez-
zāʾid baʿd natfihā).»
Modelimiz, Ḫalīfe b. Ebī el-Meḥāsin el-Ḥalebī
(674/1275’den)’nin el-Kāfī fī el-Kuḥl isimli eseri-
nin Paris30 ve İstanbul31 yazmalarının tasvirlerine
ve J. Hirschberg’in32 çizimine dayanarak oluştu-
rulmuştur.
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 119 mm. Çizim, Ḫalīfe, el-Kāfī,
(Envanter No: H 2.24) yazma Yeni Cami No. 924.
Orak (mincel)
«İki göz kapağı arasındaki yapışıklığı açmak için.
Bu alet tavşan-gözünde (şitre) de kullanılır »
(Ḫalīfe).
Modelimiz, Ḫalīfe b. Ebī el-Meḥāsin el-Ḥalebī
(674/1275’den önce yazmıştır)’nin el-Kāfī fī el-
Kuḥl33 isimli eserinin çizimine ve J. Hirschberg’in34
çizimine göre oluşturulmuştur.
Çizim, Ḫalīfe,
el-Kāfī, yazma
Bibliothèque
nationale, ar.
2999, fol. 42b.
Modelimiz:
Paslanmaz çelik.
Uzunluk: 113 mm. Çizim, Ḫalīfe, el-Kāfī,
(Envanter No: H 2.09) yazma Yeni Cami
No. 924, fol. 95b.
Kargaburnu
(Arapça şeft, Farsça caft, «eğik»)
Çizim, Ḫalīfe,
el-Kāfī, yazma
Bibliothèque
nationale,
ar. 2999, fol. 43
Modelimiz: Paslanmaz
çelik. Uzunluk: 120 mm.
(Envanter No: H 2.11)
Çizim, Ḫalīfe, el-
33 Yazma Bibliothèque nationale, ar. 2999, fol. 42b; yaz- Kāfī, yazma Yeni
ma İstanbul, Süleymaniye Kütüphanesi, Yeni Cami 924, Cami No. 924, fol. 96.
fol. 95b
34 ʿAmmār b. ʿAlī …, a.y., s. 167, Fig. No. 16, bunun için
s. 168.
35 Yazma Bibliothèque nationale, ar. 2999, fol. 43a; yaz-
ma İstanbul, Süleymaniye Kütüphanesi, Yeni Cami 924, 36 ʿAmmār b. ʿAlī …, a.y., s. 167, Fig. No. 24, bunun için
fol. 96a. s. 169.
O F T A L M O L O J İ A L E T L E R İ 53
Toplaç (milḳaṭ)
«Bu aletle rahatsız edici kıllar toplanır (alınır).
Ayrıca gözün içine giren yabancı cisimler de dışarı
çıkartılır» (Ḫalīfe).
Modelimiz, Ḫalīfe b. Ebī el-
Meḥāsin el-Ḥalebī (674/1275’den
önce yazmıştır)’nin el-Kāfī fī
el-Kuḥl isimli eserinin Paris
yazmasının39 çizimine dayana-
rak oluşturulmuştur. Bu çizim,
tutma mekaniğinin sunumunda
İstanbul yazmasından40 ayrıl-
maktadır. J. Hirschberg41 çizi-
minde, birinci sunumu izlemiştir.
KULAK-BURUN-BOĞAZ
TEDAVİSİ
«Nokta» Adlı
Koter
(el-mikvāt elletī tüsemmā en-Nuḳṭa) Çizim,
Albucasis.
On Surgery
Bu koter, kulak kepçesindeki değişik noktaların and Instru-
dağlanması yoluyla kulak ağrılarının tedavisine ments’den,
yaramaktadır. s. 29 (yazma
Bu aletin biri sivri diğeri küt iki türü tasvir edil- Huntington).
miştir. Sivri şekli, ez-Zehrāvī (4./10. yüzyıl)’nin
kitabının Huntington (Oxford)1 yazmasının ve
Paris yazmalarından birisinin2 çizimlerine göre
biçimlendirdik.
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz
çelik. Uzunluk: 108 mm.
(Envanter No: H 4.08)
«Nokta» Adlı
Koter
(el-mikvāt elletī tüsemmā en-nuḳṭa)
Modellerimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Herbirinin uzunluğu: 119 mm.
(Envanter No: H 4.07 ve H 4.01)
İnce bir
Neşter
(mibḍaʿ raḳīḳ) Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Bu neşter «kulağa kaçmış (ḳaṭʿ el-ḥubūb es- Uzunluk: 121 mm.
(Envanter No: H 4.09)
sāḳiṭa fī el-üzn) ve kulağın neminden şişmiş
olan (ḳad taraṭṭabet bi-buḫār el-üzn) tahıl ve
Çizim, Kitāb et-Taṣrīf, yazma
tohumları parçalara ayırmaya yaramaktadır »
Veliyeddin No. 2491, fol. 128a.
(ez-Zehrāvī).
Modelimiz ez-Zehrāvī (4./10. yüzyıl)’nin Kitāb et-
Taṣrīf ’inin Paris yazmalarının Lecrerc6 tarafın-
dan sağlanan çizimlerine dayanılarak imal
edilmiştir. Bu çizimler, her iki Oxford7 yaz-
masıdan birisinin ve İstanbul Veliyeddin8
yazmasının çizimleriyle örtüşmektedir.
Cımbız
(cift)
Modelimiz (b):
Pirinç, uzunluk: 130 mm.
(Envanter No: H 4.02b)
Çizim, Kitāb
et-Taṣrīf, tıp-
kıbasım ed.,
cilt 2, s. 466.
Koter
(mikvāt)
Burun çürümesinde (netn el-enf) kullanılmak
Modelimiz:
için.
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Modelimiz ez-Zehrāvī11 (4./10. yüzyıl)’nin kitabı- Uzunluk: 118 mm.
nın Paris yazmalarından birisinin çizimine dayan- (Envanter No: H 4.03)
maktadır (bkz. yukarı). Şerefeddīn tarafından
yapılan Türkçe redaksiyonda gösterilen kullanım
tasviri metnin kullanma talimatıyla örtüşmek-
tedir; buna göre, örneğin bizzat burun yakılma-
makta, kaşlarla alında saçların başladığı yer arası
«çivi ya da klavet biçimli» bir alet ile iki kere
yakılır.
Modelimiz:
Paslanmaz çelik hareket edebilir
perçinlenmiş. Uzunluk: 168 mm.
(Envanter No: H 4.05)
Neşter (mibḍaʿ)
Bademcikleri sıyırıp çıkarmak için
(Tonsillektomie).
Modelimiz:
Bir önceki alete alternatif olarak kullanılabilir. Pirinç ve paslanmaz çelik.
ez-Zehrāvī (4./10. yüzyıl)’nin et-Taṣrīf’inin tarifi, Uzunluk: 130 mm.
Leclerc’in14 çizimi ve de Beşirağa (İstanbul) yazma- (Envanter No: H 4.04)
sının metninin tıpkıbasım edisyonundaki15 sunum
modelimize örnek teşkil etmiştir. Çizim,
Kitāb et-Taṣrīf,
tıpkıbasım ed.,
cilt 2, s. 493.
12 La chirurgie d’Abulcasis, a.y., s. 106, fig. no. 67.
13 et-Taṣrīf, tıpkıbasım ed., Cilt 2, s. 493; ayrıca bkz. Albuca- 14 La chirurgie d’Abulcasis, a.y., s. 106, fig. no. 68; ayrıca
sis. On Surgey and Instruments, a.y., s. 303. 15 et-Taṣrīf, tıpkıbasım ed., Cilt 2, s. 493.
bkz. Albucasis. On Surgey and Instruments, a.y., s. 303.
58 T I P
Modelimiz (a):
Paslanmaz çelik hareket
edebilir perçinlenmiş.
Uzunluk: 320 mm.
(Envanter No: H 4.13)
Çizim, Albucasis.
On Surgery and
Instruments’den,
s. 319 (yazma Marsh).
Çizim, ez-Zehrāvī,
et-Taṣrīf, yazma
Bibliothèque nationale,
ar. 2953, fol. 42b.
Modelimiz (b):
Paslanmaz çelik hareket edebilir perçinlenmiş.
Uzunluk: 273 mm.
(Envanter No: H 4.14)
Koter
(mikvāt)
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 120 mm.
(Envanter No: H 4.06)
DİŞ TEDAVİSİ
14 Raspator
Diş taşını gidermek için
Modellerimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Herbirinin uzunluğu
yaklaşık 110 mm.
(Envanter No: H 9.01 ila H 9.14)
Çizim, Albucasis. On Surgery and Instruments’den, Çizim, Kitāb et-Taṣrīf, tıpkıbasım ed.,
s. 275 (yazma Huntington). cilt 2, s. 490.
Alet Modelimiz:
«Küçük bir iskarpela gibi» Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 117 mm.
(ale tuşbihu ʿatele ṣaġīre) (Envanter No: H 9.15)
Alet
Kırık dişleri Modelimiz:
çıkarmak için Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 122 mm.
Bir önceki alet gibi, aynı amaca hizmet etmek- (Envanter No: H 9.16)
tedir.
Modelimiz, Leclerc11 tarafından ez-Zehrāvī
(4./10. yüzyıl)’nin et-Taṣrīf’inin Paris yazmala-
rının çizimlerine dayanarak yapılan resme ve
Beşirağa12 ve Oxford Huntington13 ve Marsh14 Çizim, Albucasis. On Surgery and Instruments’den,
yazmalarının çizimlerine göre imal edilmiştir. s. 283 (yazma Marsh).
«Çatallı
Alet»
(āle zāt
eş-şuʿbeteyn)
Modelimiz:
Aynı şekilde penseyle çekilemeyecek olan kırık Pirinç ve paslanmaz çelik.
dişleri çıkarmak için. Uzunluk: 116 mm.
Modelimiz, Leclerc15 tarafından ez-Zehrāvī (Envanter No: H 9.17)
(4./10. yüzyıl)’nin et-Taṣrīf’inin Paris yazmala-
rının çizimlerine dayanarak yapılan resme ve
Oxford Huntington16 yazmasının çizimine göre
imal edilmiştir. Bu biçim, Latin Zehrāvī-gele-
neği tarafından doğrulanmaktadır17. İstanbul Çizim, Albucasis. On Surgery and Instruments’den,
Veliyeddin ve Beşirağa yazmalarında ve Oxford s. 283 (yazma Huntington).
Marsh kopyasında bu alet resmedilmemiştir.
Alet
«Büyük bir olta Modelimiz: Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 115 mm. (Envanter No: H 9.18)
kancası gibi»
(āle tuşbihu eṣ-ṣinnāre el-kebīre)
Modelimiz (a):
Paslanmaz çelik hare-
ket edebilir perçinlen-
miş. Uzunluk: 121 mm.
(Envanter No: H 9.21)
Çizim, Albucasis.
On Surgery and
Instruments’den, s.
281 (yazma Marsh ve
Huntington).
Modelimiz (b):
Paslanmaz çelik hare-
ket edebilir perçinlen-
miş. Uzunluk: 144 mm.
(Envanter No: H 9.19)
Modelimiz (c):
Paslanmaz çelik hare-
ket edebilir perçinlen-
miş. Uzunluk: 144 mm.
(Envanter No: H 9.20)
Penseler
(kelālīb)
Diş çekmek ve diş parçalarını çıkarmak için.
Modellerimiz (a, b), Leclerc23 tarafından ez-
Zehrāvī (4./10. yüzyıl)’nin et-Taṣrīf’inin Paris yaz-
malarının çizimlerine dayanarak yapılan çizime
ve Beşirağa24 ve Oxford Marsh ve Huntington
yazmalarının25 çizimlerine göre imal edilmiştir,
Latin ez-Zahrāvī de dikkate alınmıştır26.
Pense veya
Cımbız
(cift) Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 96 mm.
(Envanter No: H 9.22)
SİNİR HASTALIKLARI
Modelimiz:
TEDAVİSİ Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 117 mm.
(Envanter No: H 7.01)
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 116 mm.
(Envanter No: H 7.05)
Koter
Epilepsi tedavisi için
(mikvāt fī keyy eṣ-ṣarʿ)
Modellerimiz:
Sondalar Gümüş.
(ḳāsāṭīr) Uzunluk: 23 cm (resimdeki) ve 34 cm.
(Envanter No: H 5.01)
Piston Şırınga
(zerrāḳa veya miḥḳan)
Balon Şırınga
(miḥḳan)
Modelimiz:
Makas Paslanmaz çelik.
(miḳaṣṣ) Uzunluk: 168 mm.
(Envanter No: H 5.07)
Muhtelif jinekolojik aletler, ez-Zehrāvī’den, Kitāb et- Muhtelif jinekolojik aletler, ez-Zehrāvī’den, Kitāb et-
Taṣrīf, Paris yazmasından, Bibl. nat. ar. 2953, fol. 68. Taṣrīf, Veliyeddin yazmasından No. 2491, fol. 172a.
1. İki
Plakalı
Speculum
Çizim hakkında ez-Zehrāvī
şöyle demektedir: «Βu, kitapla-
rın düzeltildiği bir presin resmi
[gibidir]. Bu pres, iki tahta ucun-
da iki vidaya sahiptir. Fakat bu
iki vida, presin vidalarından daha
ince ve abanoz veya kayın ağa-
cından olmalıdır, her iki tahta-
nın genişliği yaklaşık iki parmak
ve kalınlığı yaklaşık bir parmak
ve uzunluğu ise bir buçuk karış
kadar olmalıdır. Her iki tahtanın Modelimiz:
Meşe (gerçek kayın ağacının bulunamamasın-
her birinin ortasında aynı ağaç
dan) ve pirinç, 30 x 30 cm. (Envanter No: 6.04)
türünden, bunlara oynatılamaz
sabitlikte bağlanan iki ek parça bulunmalıdır. tilmesine yarayan kayar pervazların geniş, kaşığa
Uzunlukları yarım karış veya biraz daha fazladır, benzer formu açık seçik görülebilir.
genişlikleri yaklaşık iki parmak veya biraz daha
fazladır. Bunlar rahme sokulan iki ek parçadır ve
eğer her iki vidayı döndürürsen bu ek parçalarla
rahim aralanır.»6 Dört vida dişli bir çeşi-
Modelimiz, L. Leclerc7 tarafından ez-Zehrāvī di Şerefeddīn (1465)’in
(4./10. yüzyıl)’nin Türkçe redaksiyonun-
et-Taṣrīf’inin Paris yaz- da tasvir edilmiştir, bu
malarına dayanarak yapı- resim rekonstrüksiyon
lan çizimlere ve İstanbul çizimidir.
Beşirağa8 ve Oxford
Huntington9 yazmasın-
daki çizimlere göre imal
edilmiştir. Ayrıca İstanbul
Veliyeddin yazmasının10
Çizim, Kitāb et- burada verilmeyen çizi-
Taṣrīf, tıpkıbasım ed., minden de yararlanıl-
cilt 2, s. 515. mıştır. Gerçi Veliyeddin
yazmasının çiziminde, vidalı milin oluğu göste-
rilmemiştir, buna karşın genital kanalın genişle-
2.
«Makas Speculum»
11 Sudhoff, K.: Beiträge zur Geschichte der Chirurgie im 12 Tıpkıbasım ed., Cilt 2, s. 515; ayrıca bkz. Leclerc: La
Mittelalter, a.y., 2. kısım, s. 51 (Tekrarbasım: a.y., s. 201); chirurgie d’Abulcasis, a.y., s. 183-184, fig. no. 103.
ayrıca bkz. Schahien, A.: a.y., s. 32 (Tekrarbasım: a.y., s. 13 No. 56, bkz. Albucasis. On Surgey and Instruments,
352). a.y., s. 487.
76 T I P
3. «Eskilerin»
(el-evāʾil)
Aleti Arapça yazmalarda da hemen hemen hiç anla-
şılmaz olan, Latince kopyalarda sokak fenerini
Cenin tahliyesi bağlamında andığı ve «eskile- anımsatan bu resmin aslen «kaşık kollarını birbir-
rin» (el-evāʾil)14 aleti diye nitelendirdiği üçün- lerinden vidayla ayırmaya yarayan vida düzenekli
cü aleti ez-Zehrāvī, tarifsiz olarak sunmaktadır. bir kaşık speculumu» olması gerektiğini, «tıpkı
Erişilebilir yazmalardaki resimler vasıtasıyla da Pompei’den speculum trivalve olarak günümüze
bu alet anlaşılabilir değildir. Yazmalarda ve inku- ulaşanlar gibi», ortaya koymuştur16. Channing17
nabel baskılarda günümüze ulaşan resimlerin tarafından yapılmış olan Latince çeviri aracılı-
açıklamasını elde edebilmek için K. Sudhoff15 ğıyla yegane bildiği Marsh yazmasında Sudhoff
başarılı bir gayret göstermiştir. Sudhoff, bazı
14 et-Taṣrīf, tıpkıbasım ed., Cilt 2, s. 515.
15 Sudhoff, K.: Beiträge zur Geschichte der Chirurgie im 16 a.e., s. 52 (Tekrarbasım: s. 202).
Mittelalter, a.y., 2. kısım, s. 51-52 (Tekrarbasım: a.y., s. 17 Albucasis de Chirurgia arabice et Latine Cura Johan-
201-202). nes Channing, 2 cilt, Londra 1778.
J İ N E K O L O J İ K A L E T L E R 77
Cephalotripter
(Embryothlast) (mişdāḫ)
Düşükte «ceninin kafasını ezmeye yarayan»
(yuşdaḫ bihī reʾs el-cenīn) doğum pensesi ben-
zeri bir alet.
Modelimize, L. Leclerc20 tarafından ez-Zehrāvī
(4./10. yüzyıl)’nin Kitāb et-Taṣrīf’inin Paris yaz-
malarının çizimlerine dayanarak yapılmış olan bir
çizim ve İstanbul Beşirağa21 (bkz. yukarı) yazma-
sının çizimi temel teşkil etmektedir. Karşılaştırma
için Oxford Huntington22 yazmasının illustrasyo-
nu resmedilmiştir.
Model (a):
Paslanmaz çelik
hareket edebilir perçinlenmiş.
Çizim, Kitāb et-Taṣrīf, tıpkıba- Uzunluk: 254 mm.
sım ed., cilt 2, s. 515. (Envanter No: H 6.03)
Cephalotripter
(Mişdāḫ)
Çizim, Kitāb et-Taṣrīf, tıpkıbasım ed., cilt 2, s. Modellerimiz (a, b), ez-Zahrāvī (4./10. yüzyıl)’nin
515. et-Taṣrīf’inin Beşirağa yazmasına24 ve L. Leclerc25
Aynı işlevli bir diğer pense. Bu aleti ez-Zehrāvī tarafından eserin Paris yazmalarından birine
şu şekilde tarif etmektedir: «Makasa benzerdir. dayanarak yapılan bir çizimine göre imal edil-
Gördüğün gibi, ucunda dişleri vardır ve alet miştir. Karşılaştırma için Paris yazmasının, ar.
bazen penseler gibi uzun yapılır. Bu resimde, 295326, çizimi burada verilmiştir.
gördüğün gibi, alet testere dişleri gibi dişlere
sahiptir. Bununla (kafayı) keser ve ezersin.»23
Model (b):
Paslanmaz çelik hareket edebilir
23 A. Schahien: Die geburtshilflich-gynäkologischen perçinlenmiş. Uzunluk: 198 mm.
Kapitel aus der Chirurgie des Abulkasim, a.y., s. 34 (Envanter No: H 6.06)
(Tekrarbasım: a.y., s. 354).
24 No. 502, tıpkıbasım ed., Cilt 2, s. 515. Çizim, ez-Zehrāvī, Kitāb et-
25 La chirurgie d’Abulcasis, a.y., s. 183, fig. no. 107. Taṣrīf’inden, yazma Paris, Bibl. nat.
26 Bibliothèque nationale, ar. 2953, fol. 67b. ar. 2953, fol. 67b.
80 T I P
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 196 mm.
(Envanter No: H 6.07)
ORTOPEDİ
Üç «Kargılı»
Koter Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
(mikvāt zāt selās sefāfīd) Uzunluk: 121 mm.
(Envanter No: H 3.04)
Aynı şekilde çıkık durumunda koltuk altını dağ-
lamak için.
Modelimiz L. Leclerc3 tarafından ez-Zehrāvī
(4./10. yüzyıl)’nin et-Taṣrīf’inin Paris’te bulunan
yazmalarına dayanarak ve kitabın Latince çevi-
rilerindeki resimleri göz önüne alarak yapılan
çizimlerle örtüşmektedir. Burada ilaveten veri-
len resimler, eserin İstanbul Beşirağa4 (a) ve
Çizim Çizim
Veliyeddin5 (b) ve de Oxford Bodleiana6 (c) kol-
(a) (c)
leksiyonlarında bulunan Arapça kopyalarından Çizim (b)
alınmıştır.
Germe Bankı
«Sırt omurları çıkık-
larını tadavisi için»
(fī ʿilāc fekk
ḫaraz eẓ-ẓahr)
Modelimiz:
Ahşap, oyma şekil
(Envanter No: H. 3.05).
et-Taṣrīf’in Latince çevirisinden (yazma, 14. yüzyıl, ez-Zehrāvī metninin Şerefeddīn tarafından yapılan
Österreichische Nationalbibliothek)9 germe bankını Türkçe redaksiyonundan, germe bankını gösteren min-
gösteren minyatür. yatür (yazma Paris)10.
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Kazıyıcı Uzunluk: 147 mm.
(mişraṭ) (Envanter No: H 3.06)
Neşter
Modelimiz:
(mibḍaʿ) Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 118 mm. (Envanter No: H 3.07)
Modelimiz:
Bakır, pirinç ve çelik,
uzunluk 125 mm.
(Envanter No: H 3.11)
Maskeli Neşter
Arapça «Aldatan Alet» (miḫdaʿ )
KAZA CERRAHİSİ
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 174 mm. (Envanter No: H 3.12)
a) «Soyucu»
veya «Kazıyıcı» (Raspatorium)
(micrad) Çizim, Albucasis. On Surgery
and Instruments’den, s. 573 (yazma Marsh).
b) Soyucu
(micrad)
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
c) Soyucu Uzunluk: 150 mm.
(Envanter No: H 3.14)
(micrad)
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 182 mm.
(Envanter No: H 3.15)
d) Geniş Soyucu
(micrad ʿarīḍ)
Modelimiz:
e) Kompakt Yay Testere Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 245 mm.
(minşār muḥkem)
(Envanter No: H 3.16)
f) Yaprak Testere
(minşār)
Modelimiz:
Pirinç ve paslanmaz
çelik. Uzunluk: 145 mm.
(Envanter No: H 3.17)
Çizim, Albucasis. On Surgery and
Modelimize, L. Leclerc13
tarafından ez-Zehrāvī Instruments’den, s. 567 (yazma Marsh).
(4./10. yüzyıl)’nin Kitāb et-Taṣrīf’inin Paris yaz-
malarında bulunan çizimlere dayanarak yapılan
resim temel teşkil etmektedir. Bu, Oxford Marsh
yazmasında14 bulunan resimle örtüşmektedir.
Modelimiz:
g) Büyük Yay Testere Pirinç ve paslanmaz çelik.
Uzunluk: 255 mm.
(minşār kebīr) (Envanter No: H 3.18)
ez-Zehrāvī’nin metninin Şerefeddīn (9./15. yüzyıl) tara- Çizim, Kitāb et-Taṣrīf, yazma Berlin, Staatsbibliothek,
fından yapılan Türkçe redaksiyonundan, yazma, Paris, Ms. or. 91, fol. 154a.
suppl. turc 693, fol. 138a.
Çizim, Kitāb et-Taṣrīf, yazma Veliyeddin No. 2491, fol.
185-186a.
92 T I P
3
94 T I P
5
L A B O R A T U V A R A L E T L E R İ 95
Bölüm 8
Kimya
96 K İ M Y A
alıntılar veya günümüze ulaşmış eserler halin- göstermektedir. Kasdedilen, Yunanlarda başlan-
de ortaya çıkan pseudo epigrafların tarihselli- gıçları m.ö. ikinci yüzyıla kadar giden pseudo-
ğine ilişkin bütün kimya-simya tarihi açısından epigrafinin büyük bir rağbet gördüğü geç anti-
oldukça önemli olan soruyu bildiğim kadarıyla kitedir. Pseudo-epigraflar bizi, bilimlerin köken
Ruska, Arap-İslam bilimlerinin oluşumundaki itibariyle eski Mısırlılarda ve Helenlerde yürütü-
temel problemlerden birisi olarak ele almış değil, len bir yönüyle temasa geçirmektedir ki, bu yön
sadece her seferinde ayrı ayrı tartışmış ve bunları Akdeniz havzası kültür merkezlerinde geç anti-
neredeyse istisnasız bizzat «Araplar» tarafından kitede daha, erken İslam dönemine kadar devam
yazılmış eserler olarak kabul etmiştir. Böylelikle edip her zaman doğru olmak zorunda olmasa
elbetteki «Araplar» simya alanında, ve sadece bu da yeni ögeler ve düşüncelerle zenginleşmiş, bu
alanda da değil, tuhaf duruma düşürülmektedir- sayede ilgili disiplinler önemli bir seviyeye ulaş-
ler: Daha sonra kendi eserlerinde kaynak eserler mış görünüyor.
olarak alıntılayabilmek için önce pseudo adlar Arapça çeviriler halinde günümüze ulaşan simya
altında kaynaklarını hazırlamış olmaları gereki- eserlerinin hepsi pseudo-epigraflar alanına ait
yor. Mantıksal olarak bunu izleyen soru, içerik- değildir. Örneğin Yukarı Mısırlı Zosimos (tah-
ten hareketle «Araplar»ın bu pseudo-epigrafik minen m.s. 350 ve 420 yılları arasında faliyette
kaynakların gerçek yazarları olup olamayacak- bulunmuştur)’un birkaç kitabı sadece Arapça
ları sorusu bence henüz yahut ciddi olarak orta- çeviriler halinde günümüze ulaşan gerçek eser-
ya atılmış değildir. Çoğu araştırmacı Ruska’nın lerdendir. Bu satırların yazarı tarafından keş-
anlayışını paylaşmaktadır. Bu bağlamda Arap- fedilmiş olan Zosimos’un baş yapıtı Muṣḥaf eṣ-
İslam bilimleri tarihiyle uğraşım sırasında bende Ṣuver8 geç antikite simyasının günümüze ulaşan
oluşan düşünceleri 1967 yılından beri yayınlanan en önemli dökümanı olabilir. Bu kitap üzerinde
Geschichte des arabischen Schrifttums isimli gelecekte yapılacak incelemeler, kuşkusuz geç
kitabımın birçok cildinde açık bir biçimde ifade antikitedeki simya tarihine ilişkin yeni bir bakış
etmekteyim. Eğer bu düşünceler, aynı disiplin- açısına götürecektir9.
den olan meslektaşların çoğu nezdinde umdu- Ayrıca Arapça çeviriler halinde günümüze ulaşan
ğum kabulü bulmamış ise, bu doğal olarak beni pseudo-epigrafların bütün orijinalleri kaybolmuş
mutlu etmemektedir. Doğrusu argümanlarımın değildir. Simya alanında ve bunun da ötesinde
köklü bir biçimde çürütüldüğüne hiçbir yerde Arap yazınında hem bağımsız kitapların hem
rastlayabilmiş de değilim. de bağımsız fragmanların örtüştüğü günümüze
Bu girişin dar çerçevesinde sadece şu söylenebi- ulaşan orijinallerden geriye kalanlar «Araplar»ı
lir: Arap yazınında günümüze ulaşmış, kendileri- pseudo-epigrafların yazarları olarak olasılık dışı
ni antik otoritelerin eserleri olarak tanıtan veya bırakmaya aslında yetmelidir. Kimya ve simya
tanınmayan isimler altında tercümeler halinde tarihi araştırmalarının ilgili Arapça materyal hak-
tedavülde bulunan simya eserleri, bu satırları kında hemen hemen hiçbir şeyin bilinmediği bir
yazanın görüşüne göre disiplinin tarihinde çok döneminde ortaya çıkan geleneksel düşünüş tarzı
az bilinen bir periyoda ait önemli dökümanları eleştirel olarak etraflıca ele alınmalıdır. Buna
Geschichte der arabischen Schrifttums’un dör-
düncü cildinde kaydedilen materyaller gerekli bir
ivme verebilir.
adlandırılan savaşta ölmüş olan aynı ismi taşıyan savaş
kahramanıyla ilişkilendirmektedirler ve bu risalenin uy-
durma olduğu sonucunu çıkarmaktadırlar. Ruska bunu
onaylama fırsatını kaçırmamaktadır (Arabische Alc-
hemisten. I. Chālid b. Jazīd ibn Muʿāwiya, Heidelberg
1924, s. 29; Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, 8 Sezgin, F.: a.e., Cilt 4, s. 75.
Cilt 59, Frankfurt 2001, s. 29). Benim burada, kaynakla- 9 Maalesef bir arabist çok tahripkar enerjiyle Geschichte
ra vakıf Ṭalḥa b. ʿAbdallāh (veya ʿUbeydallāh) isimli di- des arabischen Schrifttums’un 4. cildinden hemen sonra
ğer kişilerin sözkonusu olabileceğine ilişkin mütalaamın yayınlanan el kitabında, Muṣḥaf eṣ-Ṣuver’i Zosimos’un
yanı sıra, Nuruosmaniye yazmasında, 3633 (fol. 172b), Theosebeia’ya yazdıkları -ve benim tarafımdan müstakil
Ḫālid’in verdiği bilginin: ʿālectu İbn Ebī ʿUbeydallāh kitaplar diye sayılan- mektupların kalıntılarından ibaret
(«İbn Ebī ʿUbeydallāh’ı tedavi ettim») olduğu notunu olduğu iddiasına koyulmaktadır. Bu yargıyı zikredilen
bulmaktayım. eserleri görmeksizin masa başında ortaya atıyor.
G İ R İ Ş 99
Simya ile ilgili pseudo-epigraflar, belki de evvelce kadar uzanmış görünüyor. Neredeyse tek başına
yazarlarının gerçek isimlerini taşıyan birkaç eser- o ve eserleri bu disiplinin devan eden periyodu-
le birlikte, İslam’ın ilk yüzyılında (m.s. 7. yüzyıl) nu, Arap-İslam kültür çevresinde ve Avrupa’da
Arap-İslam dünyasına ulaşmaya başlamıştır. Bu 17. yüzyıla kadar temsil etmekte idi. Bu denenle
eserlere vakıf olan, içeriklerini aktarabilen ve burada da ona özel bir dikkat çekilmelidir.
tercüme edebilen kişiler, çoğunlukla fethedilmiş
ülkelerin bundan böyle kültür merkezleriyle bir-
likte İslam teritoryumuna mensup olan kültür
taşıyıcılarıydı. Eski temsilciler ve onların yeni Cābir b. Ḥayyān
kazanılan öğrencileri tarafından yürütülmüş olan
o eserlerin tercümeleriyle ve pratik simya sanatı- 1931 yılından beri Cābir’in efsanevi bir şahsiyet
nın teşvik edilen ilerletimiyle birlikte, Arap-İslam olduğunu ve ona atfedilen eserlerin simyanın bir
kültür çevresinde bu disiplinin resepsiyon periyo- İsmaili ekolünün temsilcileri tarafından 250/860
du başlamıştır. Bu yeni çevrelerde oluşan eserle- ve 350/960 arasındaki yıllarda ortaya konulduğu
rin içeriği tabii ki belirli bir zaman boyunca eski kanısını temsil etmiş olan Paul Kraus’un görüşüne
kültür merkezlerinden gelen disiplinin en genç karşı, Geschichte des arabischen Schrifttums’un
temsilcileri tarafından yazılan en eski tercüme 1971 yılında yayınlanan dördüncü cildinde (s.
eserlerin imitasyonlarından ve uyarlamalarından 132-269) Cābir b. Ḥayyān’ın hayatı ve eserlerini
başka birşey olamazdı. Kimya ve simyanın yaşa- ayrıntılı bir biçimde ele aldım ve yaşam zamanı-
maya devam edişinin yoğunluğu, konuya güçlü nın ve eser külliyatının otantikliğini savundum.
bir biçimde artan ilginin ve hemen hemen eş Tuhaf ve benim anlayışıma göre savunulamaz
zamanlı olarak yeni kültür çevresine girme yolu tarihlendirme bir tarafa, Kraus, Cābir külliyatı-
bulan komşu disiplinlerin sağladığı pratik destek, nının teşekkülüne ilişkin görüşünü savunduğu
asimilasyon evresine ve çok kısa bir süre sonra Jābir ibn Ḥayyān. Contribution à l’histoire des
da kendi yaratıcılığına hızlı bir geçişi mümkün idées scientifiques dans l’Islam10 isimli kitabında,
kılmıştır. eserlerin öneminin umulmadık derecede büyük
En eski çevirilerin içeriği ve Arap simyacıların olduğunu göstermiştir. Cābir’in yaşadığı zaman
bunlardan yaptıkları alıntılar, simya sanatının ve yazarlığı hakkındaki görüşümde, zamanla
Doğu Akdeniz sınırdaşlarının İslam’dan kısa bir hiçbirşey değişmedi. 1971’den beri diğer Arap-
süre önce genel itibariyle dikkate değer bir sevi- İslam bilimleriyle uğraşıyla oluşan anlayışımla
yeye ulaşmış olmaları gerektiği izlenimini bırak- da Cābir’in eserlerinin ortaya çıkışını, sadece
maktadır. Sadece eksik olan, eski kültür merkez- Arapça kaynaklarla örtüşen erken dönem yaşam
leri arasında bir mübadele ve etkileşimdi. Bu, zamanına bağlayabilirim. Bu eserlerin yazarı 2./8.
erken İslam döneminde değişti. Özellikle bütün yüzyılın ikinci yarısından ne daha önce ne de
elverişli koşullarıyla Irak, tıpkı bir mihrak mer- daha sonra yaşamış olabilirdi.
kezi gibi etkili oldu. Yaklaşık 2./8. yüzyılın ortala- Herşeyden önce Cābir bir kimyacı ve dolayısıyla
rından itibaren ortaya çıkan eserlerinde, yukarı- kimyacı idi. Zaman içerisinde ve çeviri eserlerle
da bahsedilen özümseme ve yaratıcılık evrelerini tanışıklığının sonucunda onun ilgisi tıb, fizik,
birleştirmiş olan Cābir b. Ḥayyān gibi bir feno- astronomi, matematik, felsefe ve döneminin
men ancak bu tarihi konstelasyon sayesinde açık- hemen hemen diğer bütün bilgi dallarını kapsa-
lanabilir. Düşüncelerinin onun eserlerinde somut mıştı.
kronolojik sürekte gelişen seyri, yaptığı alıntı-
ların tarzı ve kaynaklarla tartışması bize tinsel
tarihin benzer başka hiçbir şahsiyetinde olmadığı
kadar açık bir biçimde kendisinin gelişim sürecini
izlemeye yardım etmektedir. Onunla başlayan,
ondan etkilenen ve nispeten yüksek bir seviyede
bulunan kimya tarihi periyodu, Boyle, Priestley 10 Vol. I: Le corpus des écrit jābiriens, vol. II: Jābir et la
ve Lavoisier gibi bilginlerin ortaya çıkışlarına science grecque, Kahire 1942-1943 (Tekrarbasım: Natu-
ral Sciences in Islam serisi, Cilt 67-68, Frankfurt 2002).
100 K İ M Y A
Cābir’in tarihselliği ve eserlerinin gerçekliği soru- ayırt edici özelliklerindendir. Hatta, hayvansal
su hakkında bizzat Kraus önemli ip uçları vermiş- cevherlerden yapılan iksiri favorize etmektedir,
tir. Cābir’in, bilim tarihçisi İbn en-Nedīm (4./10. çünkü hayvanlar diğerlerinden daha yüksek bir
yüzyıl) tarafından zikredilen kitap adlarının büyük gelişme seviyesini gösteriyordu18.
bir kısmının günümüze ulaşan eserler vasıtasıyla Gerçek iksiri elde etmek sağlam prensiplere
ispatlanması11, kitap adlarına karşılıklı işaret edil- dayanmalı ve hassasiyetin bütün koşullarını yeri-
mesi12 ve bu yolla İbn en-Nedīm tarafından eser- ne getirmelidir. Bunun için Cābir, fiziksel dünya
lerin Cābir’in bizzat kendi kitap listelerine göre daki her şeyin, her biri kendine özgü elemanter
verilen kronolojik sıralamanın doğrulanması13 nitelik taşıyan dört elementten mürekkep oldu-
bu ip uçlarındandır. Değişik kitaplar üzerinden ğu düşüncesine dayanmaktadır. Denge oran-
aktarılan düşüncelerin uyuşması ve tutarlılığı ve ları metotları aracılığıyla dört doğanın her bir
yine sık sık yapılan tekrarlar gibi Cābir sisteminin cisimdeki payını belirlemek ve bu yolla bile-
hakim fikirlerinin tekrar tekrar ortaya çıkmasına şimini kesin olarak belirlemek mümkündür.
yardım eden bibliyografik işaretler hayret veri- Kimyacı, doğanın kendileriyle etkide bulundu-
cidir14. Daha önce, Cābir hakkındaki ilk çalış- ğu elementleri ve elemanter nitelikleri birbir-
masında Kraus, onun eserleri için belirli ortak lerinden ayrı olarak üretebilecek durumda olur
stilistik ve dilsel niteliklerin karakteristik oldu- olmaz, cisimde gerçekleşen bütün transformas-
ğunu tespit etmişti15. Bu nedenle «tek bir kitap yonlara hükmedebilecektir. Ayrıca bizzat kendisi
bu külliyattan ele alınıp, bütünün doğruluğunu yeni cisimleri ve özellikle metallere etki edecek
tehlikeye düşürmeden uydurmadır diye iddia kudrette farklı iksirleri üretecek konuma yükse-
edilemez.»16 Ve: «Bütün doğa bilimsel detaylar lecektir19.
büyük bir bağlamın içine yerleştirilirler ve sadece İksirin fonksiyonunu Cābir şu şekilde tanımla-
bundan hareketle anlamlarını ve geçerliliklerini maktadır: «Üç doğa aleminden olan cisimlere
kazanırlar. Söz konusu husus, her yerde, yazarın etkide bulunan dört prensip, onları etkileyen ve
asıl hareket noktasını oluşturan ve yazarın gücü renklerini belirleyen ateş, su, hava ve topraktır.
olan felsefi düşünce silsileleridir. Cābir, tekniği Aslında üç doğa aleminde bu dört elementin
kullanmanın yani bilim praksisinin (ʿamel) ayrıca sonucu olmayan hiçbir aksiyon yoktur. Dolayısıyla
teoriye (ʿilm, ḳıyās, burhān) de yer vermedikçe bu bilimde (kimya), çok zayıf olanlarını güç-
hiçbir yere varılamayacağını tekrar tekrar vurgu- lendirmek ve çok güçlü olanlarını zayıflatmak
lamaktadır.»17 suretiyle, yani kısaca kusurlu olanı ıslah ederek
İksirin sadece minerallerden değil, aynı zamanda söz konusu elementleri işlemeye dayanmaktayız.
hayvansal ve bitkisel cevherlerden de kazanıla- Üç doğa alemindeki bu dört elementi kullanmayı
bileceğine ilişkin düşüncesi, Cābir kimyasınının kim başarır ise, bu sayede her bilgiye ulaşır ve
yaratılış bilgisini ve doğa sanatını kavrar.»20
Bu bilimin daha erken gelişiminde aynı ölçüde ranır. Sıcaklıkları ve kurulukları algılanamaz, bu
gösterilemediği üzere, Cābir, organik cevher- yüzden sıfırın sayılar arasındaki konumundadır.
lerin destilasyonuna önemli bir yer vermekte- Sıfır numerik bir değere sahip değildir, doğaların
dir. Burada özellikle, sadece anorganik değil, ne hissedilebilir ne de görülebilir olmaları gibi25.
aynı zamanda organik cevherlerden de biri olan Cābir’in madde dünyasında matematiksel düze-
amonyum klorürün (nişadır) kullanımı göze ne ve maddelerin niteliksel dönüşümlerini nice-
çarpmaktadır. O, amonyum klorürü kükürt, civa liksel temelde açıklamanın olanaklılığına yöne-
ve arsenik ile birlikte uçucu olmalarından dolayı lik inancı, ʿİlm el-mīzān olarak isimlendirdiği
sözde «ruhlar»dan [uçucu cevherler] saymakta- denge oranları teorisinde en açık ve seçik haliyle
dır21. ifadesini bulmaktadır. Cābir bundan şu olgu-
Yöntemlerin ve aparatların açık ve net tari- yu anlamaktadır: «Nesnelerin spesifik nitelikleri
fi, cevherlerin metodik sınıflaması, önemli bir (Ḫavāṣṣ), özellikle kimya alanında, ölçülebilir-
tamamlayıcı parça olarak da deney ve kendi dir ve sayısal olarak tespit edilebilir oranlara
içinde tutarlı bir teori onun kimyasına özgü nite- dayanmaktadır. Örneğin, mürdesenkin (kurşun
liklerdendir22. oksit) eklenmesiyle sirke, ekşi tadını kaybediyor-
İnsan aklına ve doğa yasasına olan güveninin etki- sa, sirke aslında sayılarla ifade edilebilir belirli bir
si altında kalarak Cābir, yapay döllemeye (tevlīd) bileşime sahip demektir. Bu bileşim, aynı şekil-
ilişkin soru yöneltmektedir. «Onun düşüncesine de bir sayı kavramı altında tasavvur edilebilen
göre, insan da dahil olmak üzere canlı varlıklar, mürdesenkin eklenmesiyle başkalaştırılır. Yani
doğa güçlerinin birlikte etkilerinin sonucudur. spesifik bir niteliğin ortaya çıkması, bu örnekte
Yani doğa var ederken bir nicelik ve sayı yasasına mürdesenkin yeteneği, sirkeyi başkalaştırması
boyun eğmektedir. Bu yasanın sırrı denge oran- tesadüfi değildir, bilakis cismin iç özelliklerine
ları teorisiyle açığa çıkarılır. Doğanın yöntemini bağlıdır ve bu keyfi başkalaştırma kimyasal işle-
taklit etmek, hatta gerektiğinde ıslah etmek– en min (tedbīr) görevidir. Spesifik nitelikler mate-
azından teorik olarak– mümkündür.»23 matiksel bir temellendirmeye sahip iseler, işlem
İnsan benzeri otomatlara (homunculus) ilişkin de meşruiyete sahiptir ve doğruluğu –Cābir’e
düşünce, Orta Çağı ve Rönesans’ı meşgul etmiş- göre– ispatlanmıştır.»
tir, fakat bu problem Cābir’de olduğu gibi pek «Böylece cisimlerin ölçülebilirliği prensibi
nadir böylesine bilimsel bir yapı kazanmıştır ve (mīzān), evrende nesnelerin matematiksel yasa-
böylesine ayrıntılı bir biçimde ele alınmıştır. ya uygunluğu halini alır. Bu, nesnelerin rasyonel
Dört doğayı ölçmek ve niceliği belirlemek, ki düzenini ve harmonilerini gösterir. Bir yandan
bu nicelikte bu dört doğa her bir cisimde tem- her bir nesnede, hatta en küçük nesnede belirir,
sil edilir, Cābir sisteminin ana hatlarındandır. diğer yandan dünyamızın büyük ve soyut kavra-
Oranları tam ve doğru bir biçimde belirleme mıdır. Mīzān dünya düzeninin sembolüdür. Şu
başarılırsa, cisimlerin bileşimini doğalarının art- koşullarla: Spesifik niteliklerin sadece bir mate-
tırılması ve azaltılması yoluyla dönüştürmek ve matiksel temellendirmesi vardır, bu açık-seçik
bu sayede yeni cisimler var etmek de müm- olmalı, kimi zaman şöyle kimi zaman böyle anla-
kün olacaktır24. Cābir kendi teorisi çerçevesinde, şılmamalıdır, kısacası: Tek bir Mīzān türü vardır,
maddi olmayan doğaları noktalarla veya sıfır- o evrenin tek ve en yüksek prensibidir.»26
larla mukayese etmektedir. Elementler pren- Kimyasal-fiziksel temel düşüncelerinden hare-
sibini oluşturan dört doğa sadece akılla kav- ketle Cābir, ʿilm el-ḫavāṣṣ («özgül nitelikler
bilimi») diye adlandırdığı diğer bir sisteme ulaş-
mıştır. Bu sistemde o, minerallerin, bitkilerin ve
21 Sezgin, F.: a.e., Cilt 4, s. 140; krş. Kraus, P.: Jābir ibn
Ḥayyān, a.y., Cilt 2, s. 41.
22 krş. Kraus, P.: Jābir ibn Ḥayyān, a.y., Cilt 2, s. 32; Sez-
gin, F.: a.e., Cilt 4, s. 140. 25 Kraus, P.: Jābir ibn Ḥayyān, a.y., Cilt 2, s. 179-181;
23 krş. Kraus, P.: Jābir ibn Ḥayyān, a.y., Cilt 2, s. 32; Sez- Sezgin, F.: a.e., Cilt 4, s. 145.
gin, F.: a.e., Cilt 4, s. 141. 26 Kraus, P.: Dschābir ibn Ḥajjān und die Ismāʿīliyya,
24 krş. Kraus, P.: Jābir ibn Ḥayyān, a.y., Cilt 2, s. 32; Sez- a.y., s. 25-26 (Tekrarbasım: a.y., s. 99-100; Sezgin, F.: a.e.,
gin, F.: a.e., Cilt 4, s. 145. Cilt 4, s. 145-146.
102 K İ M Y A
hayvanların özelliklerini, onların «sempatiler»ini olan adları hayli aşmaktadır31. Ayrıca Kraus,
ve «antipatiler»ini ve niteliklerinin teknik ve Cābir’in kitaplarının hepsini değil, sadece nispe-
tıp alanı bakımından önemini incelemektedir27. ten büyük bir kısmını inceleyebilmişti. Bununla
Devasa materyalinde «Cābir, niteliklerin basit bir birlikte bu kitaplarda bulunan düşünceler hak-
düzeniyle veya sınıflamasıyla yetinmemektedir. kındaki açıklamaları, bilim tarihinin en ilginç ve
Her ne kadar mucizevi görünebilseler de, rasyo- en orijinal şahsiyetlerinden birisiyle karşı karşıya
nel bir açıklamaya boyun eğmek zorundadırlar. olduğumuzu ve o eserlerin herşeyi öğrenmek
Aksi takdirde kesin bir bilimin konusu olamazlar. isteyen, öğrenileni daha ileri seviyede geliştiren
Bizzat doğal nesnelerin olağanüstü niteliklerini ve bunları tekrar tekrar bilimsel-doğa felsefi bir
tespit etmeye çalışan empirik gözlemin ötesinde, sisteme sokmaya çalışan bir bilim adamının hızlı
bağlı oldukları nedenler belirlenmelidir.» ve süreğen oluşumundaki gelişim basamaklarını
«Cābir Kitāb el-Ḫavāṣṣ’ında nitelik kavramını yansıttığını göstermeye yeter. Cābir’in yabancı
neden kavramıyla (ʿille, sebeb) sık sık ilişkilen- kültürlerden, özellikle Yunan kültüründen, çok
dirir. O, sadece niteliklerin varlığını inkar eden sayıda eserin tercümeler yoluyla Müslümanlar
teologları (ehl eş-şerʿ) değil aynı zamanda nite- tarafından erişilebilir olduğu 2./8. yüzyılda, elli
liklerin nedeninin insan aklına uzak olduğunu yıldan daha uzun bir zaman süresince elde ede-
iddia eden filozofları da –özellikle Aristoteles’i– bildiği ve yayabildiği bilginin büyük genişliği
eleştirir.»28 Kraus’ı maalesef yanlış bir çıkarıma götürmüş-
«... Cābir nedenlerin bir bütünsel açıklamasını tür. Kraus şöyle demektedir: Cābir külliyatının
bulmaya çaba gösterir.»29 «Doğa bilimini kesin gerçekliğinden emin olmak, sonraki neslin tüm
doğruluk temelleri üzerine kurduğuna kani ola- azanımlarını vaktinden önce gerçekleştiren ve
rak Cābir, doğanın son sırrını da elinden aldığına geçmiş kılan bir şahsiyeti, Arap bilimlerinin baş-
inanacak kadar cesurdur. Onun bilim anlayışı- langıcına yerleştirmek anlamına gelmektedir32.
nın karakteristiği, insan düşüncesi önünde hiçbir Burada Kraus’a tam bir açıklıkla itiraz etmeliyiz.
sınır tanımamasından ibarettir.»30 Cābir’in üniversel bilgisinin çerçevesi ne kadar
Bunlar, Paul Kraus tarafından Cābir’in kitapla- geniş, eserlerinde sunulan düşünceler ne kadar
rından çıkarılmış kimya ve doğa felsefesi içerikli ustalıklı ve orijinal olursa olsun, bununla birlikte
düşüncelerden benim okuyucuya genel bir fikir onda 3./9. yüzyılın ve izleyen yüzyılların Arap-
vermek için seçtiğim bazı noktalardır. Bizzat İslam bilimlerinin halihazırda malumumuz olan
kendi eserlerinden yaptığı alıntılarından ve atıfla- bariz kazanımlarının yokluğunu hissetmekteyiz.
rından, literatürde bildirilen kitap başlıkları liste- Belki de onun bilimler tarihindeki gerçek yerinin
sinden ve günümüze ulaşan kitaplarından anlaşıl- gerçeğe uygun bir değerlendirmesine şu düşün-
dığı üzere, Cābir ardında oldukça geniş kapsamlı ceyle daha yaklaşabiliriz:
bir külliyat bırakmıştır. Kraus, kendi döneminde
kütüphanelerde erişilebilir olan yazmaların ola-
bildiğince tam bir kaydını vermeye çaba göster-
miştir. Bugün malumumuz olan, günümüze ulaş-
mış eserlerin sayısı Kraus tarafından kaydedilmiş
Cābir kendisinin pseudo-epigraflar ve gerçek Kimya bilimiyle büyük hekim ve filozof Ebū Bekr
eserler yoluyla öğrendiği önceki nesillerden gelen Muḥammed b. Zekeriyyāʾ er-Rāzī37 (d. Yaklaşık
münferit bilgilere ve kendi tecrübelerine dayana- 251/865, ö. 313/925) ciddi olarak uğraşmıştır.
rak geliştirdiği fikirler vasıtasıyla da yarattığı bir Onun kimya hakkındaki temel eserinde, Kitāb el-
sentez vardır ki biz bunu kimyaadı altında deney Esrār, Cābir’e atıfta bulunmuş olması38 bir yana,
ve teoriye dayanan yeni bir bilimin kurulması H.E. Stapleton39, R.F. Azo ve M. Hidāyet Ḥüseyn
olarak nitelendirebiliriz. Onun ulaştığı gelişim o 1927 yılında Cābir’in ve er-Rāzī’nin erişilebi-
kadar muazzamdı ki, İslam dünyasında onu taki- lir kitaplarını karşılaştırmalarında, er-Rāzī’nin
ben bu gelişim tam durma noktasına gelmeksizin Cābir’e çok büyük ölçüde bağlı olduğunu açıkça
yavaşlamıştır. Bu gelişimin, disiplinin Avrupa’daki gösterebilmişlerdir.
oluşumuna ve ilerlemesine doğrudan ve dolaylı er-Rāzī’nin kimyasına ilişkin bilgilerimizi büyük
etkisi, bugünkü bilgimize göre 13. yüzyıldan 17. ölçüde, 1928 ve 1939 yılları arasında metinlerinin
yüzyıla, Batı’da bu disiplinin yeni bir temele otur- incelemeleri, tercümeleri ve edisyonlarıyla kimya
tulabilmesine kadar uzanmaktadır. tarihinin önemli bir bilgi eksikliğini gidermiş
Cābir’in çağdaşları arasında ve sonra gelen ilk iki olan Julius Ruska’ya borçluyuz. Ruska er-Rāzī’yi
nesilde kimya bilimi ayrıntılı bir biçinde yürütül- «kimyanın çığır açıcısı» ve hatta «yeni bir kimya-
müştür. Bizim alıntılar yoluyla bildiğimiz kitap- nın kurucusu» olarak nitelendirmektedir. Fakat
ların ve günümüze ulaşan az sayıdaki risalelerin o, bu düşünceye P. Kraus’ın, Cābir«in fiktif bir
önemi hakkında, bu materyalin incelenmesine figür olduğu görüşünü kabul ederek ulaşmıştır.
dayanan bir hükmün yokluğunu hissetmekte- er-Rāzī’nin hazırlayıcı ders kitabı niteliğindeki
yiz. el-Kīmiyāʾ ’ya karşı yadsıyıcı bir tutumu, girişinden (Kitāb el-Mudḫal et-Taʿlīmī) Ruska40,
doğa filozofu Yaʿḳūb b. İsḥāḳ el-Kindī33 (ö. onun aletleri nasıl ve ne suretle sunduğunu aktar-
256/870’den kısa bir süre sonra)’nin almış olduğu maktadır: «Her sanat, Rāzī’ye göre kendi özel
görünüyor. Onun kimya ve simya bağlamında aletlerine sahiptir ... Böylece kimya da, eğer
yadsıdığı şey, sonraları daha genç çağdaşı Ebū bu sanat ile uğraşılmak isteniyorsa esaslı bir
Bekr er-Rāzī’ye çürütme fırsatı vermiştir (Kitāb biçimde bilinmesi gereken aletler ve maddeler
er-Redd ʿalā el-Kindī fī Reddihī ʿalā eṣ-Ṣınāʿa) kullanmaktadır. İlk önce ‘cisimler’ [ecsād] ve
fakat onun yadsıdığı şey hakkında bugün henüz ‘ruhlar’ [ervāḥ], yani metaller ve uçucu mad-
kesin olarak hüküm verilemez34. Günümüze deler, kükürt, civa, zırnık ve amonyum klorürü
ulaşan Kitāb fī Kīmiyāʾ el-ʿIṭr ve-t-Taṣʿīdāt35 bilinmelidir, daha sonra tuzların değişik türleri,
(«Parfüm Kimyası ve Destilasyon Kitabı») isimli boraks, vitriyol ve şap, daha sonra belirli maden
eseri el-Kindī’nin transmutasyonu ve buna teka- filizleri ve taşlar ve bazı suni olarak kazanılan
bül eden imitasyonu reddettiğini tahmin etmeye maddeler. Ayrıca metalleri eritmeye ve diğer
imkan vermektedir. Kitap, yüzden fazla terkip maddelerin işlenmesine yarayan aletlerin, yani
formülünün bir araya getirilmesinden ibarettir. fırınların, ocakların, potaların, destilasyon kap-
Bu formüller «güzel kokulu yağların ve merhem larının ve başka aletlerin imalini ve kullanımını
lerin ve de aromatik suların imaline ve değerli
tıbbi ve kimyevi eczanın bedeli veya taklidine
yöneliktir. Bu fomüller o dönemin parfüm endüs-
trisi ve de tıbbi ve kimyevi ecza ve parfüm ticareti 37 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 274-294; Cilt 4, s. 275-
bilmelidir. Bilhassa çok ayrıntılı bir biçimde daha çevresinde yüzyıllar boyunca uğraşılmaya devam
burada, Arapçası el-usāl olan ve bugün hala bu etmiştir. Bununla beraber onların ardılları ara-
isim altında – ‘Aludel’ – bilinen bir süblimasyon sında Cābir ve er-Rāzī tarafından şekillendiri-
aleti tarif edilmiştir. Maddelerin ve aletlerin len bu disiplini, yeni yaratıcı bir temelde ileri
öğreniminden sonra öğrenci, maddelerin değişik seviyede geliştirmekle sivrilmiş hiçbir bilgin
işlemler esnasındaki davranışlarını tanıma aşa- tanımıyoruz. Sonraki nesiller tarafından başa-
masına geçecektir. rılan çalışma, nispeten mütevazı katkı çalış-
Cābir’in tarihselliğini reddettiği için Ruska41 er- malardan ibarettir. Bu çalışmalarda daha çok
Rāzī’nin «kimyayı ilk kez kesin bir bilimsel forma teorik alanda değil, bilakis pratik alanda kay-
taşıma öncülüğünü hakettiği kanaatine ulaşmış- dedilen ilerlemeler işlenerek yeni bir biçime
tır. Kimya tarihindeki iki büyük şahsiyeti, Cābir sokulmaktadır, mesela potasyum nitratın yaygın
ve er-Rāzī’yi karşılaştırmak için 31 yıl önce dile kullanımı veya mürekkebin çok büyük ilerleme-
getirilmiş olan kanaatimi burada tekrarlıyorum: si gibi. Böylece H.E. Stapleton ve R.F. Azoo,
Cābir salt kimya eserlerinde deneylere ve göz- Ebū el-Ḥakīm Muḥammed b. ʿAbdulmelik el-
lemlere ilişkin çok yönlü bir düşünce sistemi kul- Kāsī46 (426/1035 yılında yazmıştır)’nin küçük
lanırken, er-Rāzī için karakteristik olan, kuralla- risalesinde, ancak 700 yıl sonra J. Black ve A.-L.
rın kısaltılmış formlarıyla, maddelerin, aletlerin Lavoisier’de yeniden görülecek olan kimyasal
ve işlemlerin kısa tarifleriyle daha ziyade pratik işlemleri bulmuşlardı47. Maalesef Arap-İslam
amaçlara hizmet edecek bir kimya oluşturmak- kimya biliminin bu yönelimine ilişkin araştırma-
tır42. Cābir’in daha önceki büyük külliyatı olmak- lar iyi bir durumda bulunmamaktadır.
sızın, bence er-Rāzī’nin eserlerinde tanıdığımız Bu panaromadan sonra Arap-İslam kimya bili-
kimya bilimi düşünülemezdi. minin Avrupa’da yaşamaya devam edişi sorunu
er-Rāzī’nin eserleri de, Cābir’inkiler gibi, kimya da kısaca tartışılacaktır. Latin dünyasının Arap
ile uğraşı sürecine ve 17. yüzyılda Avrupa’daki kimyasıyla ve simyasıyla tanışmasının başlangı-
yeni bir gelişim basamağına doğru hareket süre- cı hala aydınlatılmış değildir. Halihazırda, bu
cine kesin bir etkide bulunmuştur (bkz. s. 105ff.). alanın da daha 4./10. yüzyılda Arapça eserlerin
Kimya tarihinin göze çarpan fenomenlerinden çeviriler yoluyla Avrupalıların bilgisine ulaşmış
birisi de, er-Rāzī’nin Ebū ʿAbdallāh Muḥammed olduklarına ilişkin hiçbir ip ucuna sahip değiliz.
İbn Umeyl43 isimli bir çağdaşının, disiplinin Buna karşın kesin olarak bilmekteyiz ki, Araplar
deneysel ve doğa felsefî ekolünde erişilen ilerle- İspanya’da daha 5./11. yüzyılın ilk yarısında bu
meyi görmeyerek, simyanın allegorik bir yolunu alanda eserler ortaya koymuşlardı48.
sürdürmesidir. Bu allegorik yönelimin vatanını Bu bağlamda, 19. yüzyılın sonuna doğru kimya
J. Ruska Mısır’da bulduğuna inanmıştı. Belirli tarihçisi Marcelin Berthelot’nun, Mappae clavi-
bir vatan düşünmeksizin, bu tür simya yönelimi- cula isimli tanınmış Latince risalenin (renklerin
nin kökeninin İslam öncesi pseudo epigraflarda, üretimi ve boyamaya dair) ikinci baskısında bazı
bunlar arasında Turba Philosophorum44 (m.s. Arapça kimya terimlerinin ortaya çıktığını belir-
4. yüzyıldan önce), aranması gerektiğine inan- lemiş olması kayda değerdir49. Muhtemelen 10.
maktayız45. İbn Umeyl’in Avrupa’da gerçekten yüzyıldan gelen risalenin günümüze ulaşan iki
çok tanındığı görülüyor. Latin allegoristler onu yazmasının daha eski olanında bulunmayan bu ve
Senior Zadith filius Hamuelis olarak adlandır- diğer unsurlar, bunların 12. yüzyılın ilk yarısında
maktadırlar. Cābir ve er-Rāzī tarafından oldukça sonradan sokulduğu varsayımına götürmüştür.
ileri taşınmış kimya bilimi, Arap-İslam kültür
46 a.e., Cilt 4, s. 291-292.
47 Stapleton, H.E. ve Azo, R.F: Alchemical equipment in
the eleventh century, A.D., in: Memoirs of the Asiatic So-
41 al-Rāzī’s Buch der Geheimnisse, a.y., s. 13 (Tekrarbasım: ciety of Bengal 1/1905/47-70, özellikle s. 48 (Tekrarbasım:
a.y., s. 27). Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 61, Frankfurt 2001,
42 Sezgin, F.: a.e., Cilt 4, s. 277. s. 2).
43 a.e., Cilt 4, s. 283-288. 48 Sezgin, F.: a.e., Cilt 4, s. 294-298.
44 a.e., Cilt 4, s. 60-66. 49 La chimie au moyen âge, Cilt 1, Paris 1893 (Tekrarbasım:
45 a.e., Cilt 4, s. 286. Osnabrück, Amsterdam 1967), s. 59.
G İ R İ Ş 105
Birkaç İngilizce sözcük de içeren bu baskı, meşhur cisini Cābir b. Ḥayyān’la özdeşleştirmişlerdir. Bu
İngiliz bilgin ve mütercim Bathlı Adelard adıy- özdeşleştirme karşıtı en sert muhalefet 1893 yılın-
la bile ilişkilendirilmektedir50. Buna dayanarak da Fransız kimya tarihçisi M. Berthelot’dan53 gel-
kimya tarihçisi John Maxson Stillman şu sonu- miştir. Ona göre «Cābir’in Arapça eserleri hem
cu çıkarmıştır51: «Onikinci yüzyılda Hıristiyan olguları bildirmedeki kesinlik bakımından hem
Avrupa’nın Arap kimyasının ürünlerini asimile de öğretilerin açıklığı ve edebi kurgu bakımın-
etmeye başladığı görülmekte, muhtemelen bu dan pseodo Geber’in Latince kitaplarından çok
yazma ya İtalya’da ya da güney Fransa’da ortaya çok uzaktır. Arap yazarda eksik olan, bu Latince
çıkmış olmalıdır.» eserlerin içerdiği yeni ve orijinal olguların sade-
Latin yazınında bulunan ve Arapça kimya kitap- ce her bilgisinin bulunmaması bir tarafa, bu
larından, ve bunların daha sonraki redaksiyon- kitaplarda Arapça eserlerden tercüme edilmiş
larından, imitasyonlarından ve sahtelerinden olarak kabul edilebilecek tek bir sayfa veya kısım
tercüme edilen materyal hakkında kazanılacak da bulmak mümkün değildir.» Bu bağlamda
derecede bir bilgi, bu alandaki tercüme faliyeti- Berthelot Geber’in şu eserlerine dayanmaktadır:
nin 12. yüzyılın ilk yarısında başladığı tahminine 1. Summa perfectionis magisterii; 2. De investi-
ulaştırır. Avrupa’da bu kitaplara dair bilgilerin gatione perfectionis; 3. De inventione veritatis;
nasıl elde edildiğini Julius Ruska52 1935 yılında 4. Testamentum Geberi.
sormuştu. Benim görüşüme göre onun hala tama- Her ne kadar Cābir’in henüz çok az sayıda
men geçerli olan yanıtı şudur: «Tercüme edilen Arapça kitabının bilindiği bir zamanda (1929)
yazarlar seçkisinin hangi koşullara bağlı olduğu- olsa da Julius Ruska54 Geber-sorunuyla ilgilen-
nu söylemek şimdilik zordur. Özel alan uzmanlığı
miş olan muhtemelen ilk arabisttir. Kitapların
ve kritik kontrol en eski mütercimlerden kesin-
içeriği hakkında Ruska şunları söylemektedir55:
likle beklenmemelidir. Onlar Arapça numune-
«Geber-probleminde bir adım ileri gitmek için
leri borçlu oldukları Müslümanların yargılarına
üç şeye dikkat etmeliyiz: Geber-eserlerinin Arap
bağlı bulunmuş olmalarıdır. Başka bir ifadeyle
kimyasına olan genel bağlılığı, Cābir’e özel bağ-
Latin kimyasının en eski varlığı, 11./12. yüzyılda
lılığı ve eserlerde kaydedilmiş yeni tecrübeler
batı İslam dünyasında ileri düzeyde yaygınlığa
ve gözlemler. Yazarın bütün önemli konularda
ve özel bir prestije mazhar olan literatürün bir
Arap kimyasına bağlı olduğu apaçıktır. Yazarın
izdüşümü olmalıdır.»
eserinin, eski Cābir b. Ḥayyān’a ait bir eserin
Biz bugün bile sadece tahminen de olsa Arap-
çevirisi olma ihtimalini tamamiyle yersiz bulu-
İslam kimyasının hangi ve ne kadar eserinin
yorum. Yazarın Arapları hangi bakımdan aşmış
Avrupa’ya ulaştığını bilmekten çok uzağız. Geber
ve Rhazes yazarlığı altında bir dizi eser en azın- olması, Arap kimyasının henüz büsbütün yeterli
dan 13. yüzyıldan itibaren büyük bir yayılma olarak araştırılmamış olduğu günümüzde kesin
buldu. 18. ve 19. yüzyılın kimya tarihçileri, birin- bir şekilde tespit edilemez.» Yazara ilişkin Ruska
50 Sarton, G.: Introduction to the History of Science, Cilt 53 La chimie au moyen âge, Cilt 3, Paris 1893 (Tekrarbasım:
1, s. 533-534; Ploss, E.E. – Roosen-Runge, H. – Schip- Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 64, Frankfurt 2002),
perges, H. Ve Buntz, H.: Alchimia. Ideologie und Tech- s. 23; Ruska, J.: Die bisherigen Versuche, das Dschâbir-
nologie, a.y, s. 52 ff. Problem zu lösen, in: Forschungs-Institut für Geschichte
51 The Story of Alchemy and Early Chemistry, New der Naturwissenschaften in Berlin. Dritter Jahresbericht,
York 1960 (kitabın New York 1924 tarihli baskısından Berlin 1930, s. 14 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Is-
tekrarbasım), s. 188. lam serisi, Cilt 70, Frankfurt 2002, s. 89-102, özellikle s.
52 Übersetzung und Bearbeitungen von al-Rāzī’s Buch 94); Sezgin, F.: a.e., Cilt 4, s. 175.
der Geheimnisse, in: Quellen und Studien zur Geschichte 54 Pseudo-Geber, in: Das Buch der großen Chemiker, ed.
der Naturwissenschaften und der Medizin, Cilt 4, Berlin Günter Bugge, Cilt 1, Berlin 1929, s. 32-41 (Tekrarbasım:
1935, s. 153-239, özellikle s. 154 (Tekrarbasım: Natural Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 70, Frankfurt 2002,
Sciences in Islam serisi, Cilt 74, Frankfurt 2002, s. 261- s. 72-81).
347, özellikle s. 262). 55 Pseudo-Geber, a.y., s. 66 (Tekrarbasım: a.y., s. 78).
106 K İ M Y A
şunları söylemektedir56: «Geber-eserlerinin yaza- bir redaksiyonunun söz konusu olup olmadığını
rının, Arap kimyasına tam anlamıyla vakıf birisi- kendisine soruyordu. «cum Deo, nutu Dei, deo
nin olduğu hemen göze çarpar. Belirli cümleler volente vb. (Allah’la birlikte, Allah’ın izniyle,
ve ifade tarzları, hatta tüm bir bölüm, Arapça Allah’ın iradesiyle) Latinceleşmiş Arapça ifa-
kimya kitaplarında bile gösterilebilir [Geber’in delerin arasıra kullanılması her halükarda artık
«De investigatione perfectionis» adlı kitabında Arapça bir numuneye dayanarak yapılan bir
karşılaşılan «acele şeytandandır» Arapça ata- tercüme varsayımı için yeterli değildir. Kitabın
sözüne işaret etmektedir]. Ama ben <Pseudo- Latince cümle yapısının genellikle daha iyi olan
Geber>’in Arapça orijinallerinin elinin altında formu ve bölümlerinin bütün kurgusu bence bir
bulunduğuna ve onun bunlardan tecüme ettiğine Latince orijinal çalışmaya işaret ediyor görün-
inanmamaktayım ...» mektdir. Ama bilhassa eserin büyük genel pla-
«Geber-eserlerini yazan kişinin şahsiyeti hakkın- nındaki Kitāb Sırr el-Esrār’ın içermediği daha
daki karanlık noktaları aydınlatmak için verilen sonraki bölümlere olan işaretler Arapça kaynak-
bütün uğraşılar sonuçsuz kalmıştır. Almış olduğu lara her ne kadar bağlı olsa da, form ve sunumda
Latin eğitimi, onun doğa-bilimsel konulara vakıf Hıristiyan bir kimyacının müstakil bir çalışması
bir din adamı olduğuna işaret etmektedir». lehinde tanıklık etmektedir» demekteydi60.
Ruska, 20. yüzyılın kırklı yıllarında Ebū Bekr Arap kimya tarihi için çok emek harcayan
er-Rāzī’nin kimyasıyla yoğun uğraşısı sırasında Ruska’nın, er-Rāzī’nin Kitāb Sırr el-Esrār’ının
Summa perfectionis magisterii isimli eserin kimin Latince versiyonunun 13. yüzyıldan gelen bir
tarafından yazıldığına dair bir açıklama getirmiş yazmasında61 ortaya çıkan «daha sonraki bölüm-
ve bu yazarlık sorununu böylece esaslı bir biçim- lere yapılan atıfları» Latinlerden birisinin Arap
de çözülmüş görmektedir57. er-Rāzī’nin «Sırların kaynaklara bağlı olarak ortaya koymuş olduğu
Sırrı» isimli kitabının Latince versiyonunun başarısıdır tarzında bir açıklamaya ulaşmış olma-
Florenz’deki Riccardiana kütüphanesinde günü- sını zor anlayabiliyorum. Ruska, Latince yazan
müze ulaşan yazmasında yer alan bir bilgi bunun bu (Hıristiyan) kimyacının, temel eserin aynı
başlıca nedenidir58. Ruska bu kitapda, yazarın, zamanda mütercimi olup olmadığı, veya onun
kimyanın bütün soruları hakkında Summa başlıklı başka birisi tarafından tercüme edilmiş olan kita-
bir diğer kitap yazmak istediğine ilişkin işaretini bı sadece kendisinin Arapça kaynak bilgisi teme-
bulmuştur59. Bana göre Summa’yı Summa perfe- linde «yeniden ele aldığı»62 hususunda birşey
ctionis magisterii ile özdeşleştirmek asla sakın- söylememektedir. Bununla birlikte son derece
calı değildir, çünkü redaksiyonun Arapça yazan dikkate değer olan, Ruska’nın kitabın Arapça
bir yazardan çıkması koşuluyla, Latin mütercim kaynakları arasında Cābir’in «Yetmiş’li Kitap»
üç Arapça kelimeden, cāmiʿ, ḥāvī ve mecmūʿ, (el-Kitāb es-Sebʿūn)’ının 38. bölümününden iba-
bunlardan birisini Summa kelimesiyle karşıla- ret «Oyun Kitabı» (Kitāb el-Laʿbe)’nı63, Latince
yabilmiştir. Ruska ayrıca bu yazmada bulunan Liber ludorum başlığı altında tespit etmiş olma-
er-Rāzī’nin kitabının bir nevi redaksiyonuna ben- sıdır64. Burada bizim için sonucu belirleyici olan,
zediğini tespit etmişti. Ruska bu kitapta, Kitāb özet halinde yapılan alıntının kalitesine dayana-
Sırr el-Esrār’ın muhtemelen İspanya’da işlenilen rak hüküm verecek olursak, bunların doğrudan
doğruya el-Kitāb es-Sebʿūn’un Arapça orijinaline
dayanmaları ve onun Liber de septuaginta adıyla mak istemeyerek şunu söylüyorum: Ben sadece
aşırı derecede zedelenmiş Latince tercümesinden Secretum Bubacaris (Rāzī’nin Kitāb Sırr el-
alınmamış olmalarıdır65. Bu tercüme, Avrupa’da Esrār’ı)’i değil, aynı zamanda Latince Geber-
muhtemelen 12. yüzyıldan beri tedavüldeydi. eserlerini de daha Arap-İslam dünyasında (örne-
Ayrıca eklenmelidir ki, el-Kitāb es-Sebʿūn’da ğin İspanya veya Kuzey Afrika’da) en yeni geliş-
rastlanamayan kısımlar arasında, eklenen bir meleri göz önünde bulundurarak oluşmuş redak-
aletler cetveli vardır (bkz. s. 110) ki, Latince kar- siyonların çevirisi olarak görüyorum. Asıl yazar
şılıkları bulunmadığı için mütercim büyük bir kıs- adını koruyan bu redaksiyon türünü Arap-İslam
mını Arapça adlarıyla vermek zorunda kalmıştı. bilimlerinin hemen hemen her alanından tanıyo-
Rāzī’nin Kitāb Sırr el-Esrār’ının bu Latince ruz. Örneğin, eğer o eserler potasyum nitrat bil-
redaksiyonunun doğuşunu Ruska66, başka bir gisini ortaya koyuyorsa, bu, daha önceki bilgiler
vesileyle oldukça farklı, fakat tamamiyle yardım- bir yana, potasyum nitratın bilinmesi 12. yüzyılda
cı olacak şekilde açıklamaktadır: «Palermo’da hayli yaygınlaşmış olduğuna bağlanabilir. Ayrıca
bulunan eski bir yazmada bu eserin [Kitāb Sırr Geber’in Summa perfectionis’inin Cābir’in Kitāb
el-Esrār] eksiksiz bir Latince tercümesinin mev- es-Sebʿīn’inden kendisini Liber de septuaginta
cut olduğuna yönelik tarafımdan ortaya konulan isimli Latince tercümesinden bağımsız görünen
kanıt, bu eserin ilk olarak Sicilya’da tercüme uzun pasajlar içermesine de işaret edilmelidir.
edildiği vargısına izin vermektedir. Fakat bu eser Ruska’nın çalışmalarından hareket ederek
İspanya’ya da ulaşmış ve malzemelerin ve alet W.R. Newman 1985 yılından itibaren Latince
tariflerinin git gide genişletildiği bir çok redaksi- Geber eserleri nin identitesi sorununu bir çok
yon geçirmiştir. er-Rāzī’den hareketle geliştirilen kez ele almıştır68. Sorunun aydınlatılması için
o tür eserlerin mükemmel bir örneği burada neş- o, hemen hemen hiç tanınmayan, muhtemelen
redilen De Aluminibus et Salibus isimli kitaptır. Assisi manastırında bir Fransisken olan Paulus
Bu eser, 11./12. yüzyılda bir İspanyol tarafından de Tarento isimli birisinin Theorica et practi-
yazılmıştı ve daha 13. yüzyılın başında Latince ca adlı kitabından faydalanmaktadır. Theorica
tercüme halinde bulunmaktaydı.» et practica’nın Rāzī’nin Secretum’unun redaksi-
Ruska’nın İspanyol-Arap kimyacılarının 5.-6./11.- yonundan Florenz’deki Riccardiana yazmasına
12. yüzyıldaki bir faaliyetini koşullaması, böy- dayanarak (bu eseri De investigatione perfec-
lece Geber-eserlerinin ve 13.-14. yüzyılın diğer tionis olarak isimlendirmektedir) bazı pasajla-
Latince kimya metinlerinin kökenini aydınlatma- rı kısmen kelimesi kelimesine içerdiğini tespit
ya çalışan tarihçiye, bu eserler ile ilgili problemin etmiştir. Ruska’nın, Secretum redaksiyonunun
çözümü için bir yön göstermesi sadece67 bu ifade- yazarının bizzat bir Summa yazmak istediğini
den anlaşılıyor değildir. bildirmesi tespiti karşısında Newman, Paulus de
Bu sorunun tartışması üzerinde daha fazla dur- Tarento’nun Summa perfectionis magisterii’nin
yazarı olduğu sonucuna ulaşmak istemektedir69. Umeyl)79 nispet edilen gerçek ve sahte eserler
Newman tezini birçok yardımcı araç ve argüman- ile, kendisine Arapça kökenli çok sayıda metnin
la desteklemeyi denemektedir. Bununla bera- ve daha sonraki dönemlerde yapılmış taklitlerin
ber, görebildiğim kadarıyla bir yerde, böyle bir haksız yere atfedildiği Raimundus Lullus’un80
tezin doğal olarak hiçbir mutlak kesinlik ifade (yaklaşık 1232-yaklaşık 1316) adı altında 13. yüz-
edemeyeceği düşüncesini belirtmektedir70. Onun yılda tedavüle çıkan eserler sorununu anmakla
çıkarımını onaylayamıyor olsak da, minnettar- yetiniyorum.
lıkla kabul etmeliyiz ki, o bize Latin dilindeki Latince kimya literatürü bize, Arap-İslam bilim-
zengin bir kimya bilimi materyaline ulaşma kapısı lerinin resepsiyon ve asimilasyon periyodunun
açmıştır. Ayrıca o, Summa perfectionis’in yazarı- bütün süreci için öğretici bir örnek vermektedir.
nın bu eseri büyük ölçüde Cābir’in «Yetmiş’lik Geber-problemi gibi ayrıntılı sorular, eğer bu
Kitap»’ına dayanarak sağladığını gösteren ilk sorular bazı sapmalarla 10 ila 15., bazı bölgelerde
kişidir71 ve o, Cābir’in Kitāb el-Uṣūl isimli ese- 16. yüzyıla kadar da devam etmiş olan alma peri-
rinin Liber radicum Rasis de alkimia adıyla yodunun büyük çerçevesi içinde ele alınırlarsa,
Latince çeviri halinde günümüze ulaştığını kanıt- bence daha kolay çözülebilirler.
lamıştır72. Bu giriş, Latince kimyanın kaynak durumuna
Hem ana eserinde hem de çok sayıdaki maka- ilişkin Julius Ruska81 tarafından yapılmış olan
lesinde Newmann, Summa perfectionis’in daha bir tashihle sonlandırılacaktır. Ruska bunu 67
sonra ortaya çıkan etkisi sorununu işlemektedir. yıl önce dile getirmiş ve kanaatimce bugün bile
Summa’nın, 13. yüzyılın son çeyreği ile 14. yüzyı- doğruluğu geçerlidir:
lın başları arasında Paulus de Tarento tarafından «Latin Avrupa kimyasının Yunanlara hemen
yazıldığına73 kendisini inandırmış olduğundan o hemen hiçbir şey, Araplara hemen hemen her
kitabı kaynak kullanan 13. yüzyılın kimya eser- şeyi borçlu olduğunu yeteri kadar dile getireme-
lerini pseudo eserler olarak değerlendirme yolu- yiz. Araştırmacıların gözleri on yıllardır Yunan
na gitmektedir. Albertus Magnus’un74 Semita kimyacılarından kalan fragmanlar üzerine takılıp
recta’sı, Roger Bacon’ın75 Tres epistolœ’si ve kalmış bulunuyor, sanki bunlardan Latin kim-
Arnaldus Villanovanus’un76 Rosarium’u bunlar- yasının içeriği ve özü açıklanabilirmiş gibi. Ve
dandır. bu sırada en yakında bulunan Avrupa yazınını
Bu girişin çerçevesini çok fazla genişletmemek için öncelikle doğrudan ve dolaylı kaynaklarına kadar
burada sadece, Rhazes’e (Ebū Bekr er-Rāzī)77, izleme gibi bir ilk görev ihmal ediliyor. Latin kim-
Avicenna’ya (İbn Sīnā)78, Senior Zadith’e (İbn yasının temelini, Yunanca değil, bilakis Arapça
orijinal eserlerin tercümeleri sağlamış ve tekrar
tekrar Arap yazarların Batının gelişimin seyrini
69 Newman, W.R.: The Summa Perfectionis, a.y., s. 64 ff.
tayin etmişlerdir.»
70 a.e., a.y., s. 102.
71 Fakat bence Latince tercümede değil.
72 Newman, W.R.: An unknown Latin translation of
Jābir, in: Archives internationales d’histoire des sciences
35/1985/301-302.
73 Newman, W.R.: The Summa Perfectionis, a.y., 208.
74 Newman, W.R.: The Genesis of the Summa Perfec-
tionis, a.y., s. 246-259; aynı yazar, The Summa Perfec-
tionis, a.y., s. 193-194.
75 Newman, W.R.: The Alchemy of Roger Bacon and the
Medizin (Berlin) 52/1934/836-837 (Tekrarbasım: Natu-
Tres Epistolae Attributed to him, in: Comprendre et maî- ral Sciences in Islam serisi, Cilt 60, s. 242-243); Anawati,
triser la nature au Moyen Âge. Mélanges d’histoire des G.C.: Avicenne et l’alchimie, in: Occidente nel medioe-
sciences offerts à Guy Beaujouan, Paris 1994, s. 461-479. vo: Filosofia e scienze, Roma 1971, s. 285-346; Sezgin, F.:
76 Newman, W.R.: The Summa Perfectionis, a.y., 193-
a.e., Cilt 4, s. 8-9.
208. 79 İbn Umeyl ve etkisi hakkındaki incelemeler Natural
77 Ruska, J.: Pseudepigraphe Rasis-Schriften, in: Osiris
Sciences in Islam serisi içinde bir araya getirilmiştir, Cilt
(Bruges) 7/1939/31-94 (Tekrarbasım: Natural Sciences 75, Frankfurt 2002.
in Islam serisi, Cilt 73, Frankfurt 2002, s. 353-416). 80 Alchimia. Ideologie und Technologie, a.y., s. 72; Perei-
78 Ruska, J.: Die Alchemie des Avicenna, in: Isis (Bruges)
ra, M.: The Alchemical corpus attributed to Raymond
21/1934/14-51 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam Lull, Londra: The Warburg Institute 1989.
serisi, Cilt 60, Frankfurt 2001, s. 244-281); aynı yazar, 81 Übersetzung und Bearbeitungen von al-Rāzī’s Buch
Avicennas Verhältnis zur Alchemie, in: Fortschritte der der Geheimnisse, a.y., s. 153 (Tekrarbasım: a.y., s. 261).
L A B O R A T U V A R A L E T L E R İ 109
Alet ve edevatın tarifinde ve sınıflamasında durum Bu kitap 1942 yılında W. Ganzenmüller7 tara-
çok daha elverişlidir. Örneğin hekim ve kimyacı fından yayınlanmıştır. Gebert isimli şahıs hak-
Ebū Bekr er-Rāzī3 (ö. 313/925) Sırr el-Esrār’ında kında şimdiye kadar hiçbir şey bilinmemektedir,
25 araç ve gereci4 «metalleri eritmek» ve «ame- muhtemelen burada söz konusu olan, “Geber”in
talleri işlemek» diye iki fonksiyona göre bölüm- yanlış yazılımıdır. Ganzenmüller bunu «gerçekte
leyerek tarif etmektedir. Secretum Bubacaris beceriksizce seçilmiş pseudo isim» olarak kabul
başlığı vasıtasıyla Ebū Bekr er-Rāzī’nin yazarlı- etmektedir8. Gebert, Arap yazarlardan er-Rāzī’yi
ğını ifade eden5 Latince bir yazmanın, 42 araç ve (Albucharis) ve İbn Sīnā’yı (Avicenna) anmak-
gerecin resimlerini içermesi kimya tarihi bakı- tadır. «Kimyasal açıklamaların içeriğine gelince,
mından büyük bir şanstır. Arapça metne karşın önsözde sunulan işlemler gerçekte er-Rāzī’nin
Latince versiyonda bir çok uyuşmalara rağmen Secretum Secretorum’undan gelmektedir...»9.
gözlenen farklılıklar, hatalar ve ilaveler Julius Ganzenmüller, Liber florum’un kendine özgü bir
Ruska’yı, muhtemelen İspanya’da yapılan bir yanına işaret etmektedir: Pek çok resimleri ve
redaksiyonla karşı karşıya olduğumuz şeklindeki nitelikleri, kelimelerle, rakamlarla veya harflerle
tahmine götürmüştür. Ne olursa olsun, Arapça değil, kimya eserlerinde genellikle kullanılmayan
orijinalden tanıdığımız alet ve edavatın tarifleri tuhaf işaretlerle vermektedir10. Bu, bize Ebū
ve isimleri bize Latince Riccardiana yazmasının el-ʿİzz İsmāʿīl b. er-Rezzāz el-Cezerī (600/1200
(Florenz) resimlerinin er-Rāzī’nin orijinaliyle civarı)’nin el-Cāmiʿ beyn el-ʿİlm ve-l-ʿAmel isimli
ilişkili oldukları kanaatini kazandırır. Latince kitabında tasvir edilen alet parçalarını nitelendir-
versiyonun Giovanni Carbonelli’nin6 1925 yılında mek için kullanılan işaretleri hatırlatmaktadır, bu
dikkat çektiği Bologna (üniversite kütüphanesi ise bizi muhtemel bir Arapça numunenin izlerine
184, fol. 243)’daki bir yazması er-Rāzī’nin kita- gütürüyor. Ganzenmüller esasen resimlerin bir
bında bulunan kimyasal alet ve edevatın daha çoğunda «oldukça belirgin moresk üslubu» teşhis
az kapsamlı diğer bir sunumunu içermektedir. etmektedir11. Bu nedenle Arap-İslam kimyasının
Arapça kaynaklarda veya Arap kimyasının Latin malumumuz olan aparatları ve aletleri çerçeve-
geleneğinde, mesala Geber kitaplarında, ara sıra sinde Liber florum Geberti’de resmedilen fırın-
karşılaştığımız gibi, kimyasal fırın resimlerinin ların bir seçkisinin modellerini okuyucu kitlesine
önemli bir toplu sunumu Liber florum Geberti tanıtmayı uygun görüyoruz.
isimli eserde korunarak günümüze ulaşmıştır.
3 Bkz. Sezgin, F.: Geschichte des arabischen Schrifttums, 7 Liber florum Geberti. Alchemistische Öfen und Geräte
Cilt 3, s. 274 ff., Cilt 4, s. 275 ff. in einer Handschrift des 15. Jahrhunderts, in: Quellen
4 Bkz. Ruska, J.: al-Rāzī’s Buch der Geheimnisse, a.y., s. und Studien zur Geschichte der Naturwissenschaften
92-99 (Tekrarbasım: a.y., s. 106-113). und der Technik (Berlin) 8/1942/273-304 (Tekrarbasım:
5 Bkz. Ruska, J.: Übersetzung und Bearbeitungen von al- Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 63).
Rāzī’s Buch der Geheimnisse, a.y., s. 83 (Tekrarbasım: 8 a.e., s. 288.
a.y., s. 1343). 9 a.e., s. 291.
6 Sulle fonti storiche della chimica e dell’alchimia in Ita- 10 a.e., s. 294.
lia, Roma 1925, s. 110. 11 a.e., s. 295.
L A B O R A T U V A R A L E T L E R İ 111
narak teşekkül etmiş görünüyor3. ez-Zehrāvī’nin başlı formunun7 ez-Zehrāvī’nin tarifiyle irtibatlı
destilasyon araçlarını da cerrahi aletlerde oldu- olması da mümkündür. Destilasyon kazanının
ğu gibi resimlerle donatıp donatmadığı kesin kapağında bulunan deliklere oturtulmuş boynuz-
değildir. Latince çeviride ortaya çıkan Berchile lu imbiklerin formu, ez-Zehrāvī’nin tarif ettiği
kelimesinin aslı, uzmanları bir hayli uğraştır- üzere, zaman içerisinde melez bir boyut kazan-
mıştır4. Çoğu kez, bu kelimenin düzeneğin ismi mıştır8. Onun aynı bağlamda saf alkol destilasyo-
olarak anlaşılabileceğine meyledilmiştir. Bu keli- nundan da bahsetmesi, bazı kimya tarihçilerinin
me, Arapça orijinalde «bakır kazan» (ḳıdr min dikkatini çekmiştir9.
nuḥās) anlamında ortaya çıkmaktadır. Ebū Bekr Modelimiz, damıtma kaplarının sabitlenme şekil
er-Rāzī’nin Kitāb el-Esrār’ında ayaklı bir kazan ve sureti hariç, Arapça metnin tarifine dayanıla-
(ḳıdr ... ʿalā heyʾet el-mircel) olarak bu kelimeyle rak imal edilmiştir,. İmbiklerin altı parçayla sınır-
karşılaşmaktayız. lanan sayısı da keyfidir. ez-Zehrāvī’nin verdiği
ez-Zehrāvī’nin destilasyon aparatı sunumu, bilgiye göre bu sayı 250’ye kadar çıkabilir.
kendi tarifi veya muhtemel bir resim aracılığıy-
la Avrupa’daki uzmanları çok derinden etkile-
miş görünüyor. 1787 yılında İsveçli doğa bilimci
Torbern Bergman5 bunu «ilk ve en iyi tarif »
olarak nitelendirmiştir.
Kimya historiyografyasında ez-Zehrāvī ile ilişki-
lendirilen yeniliklerden birisi de cam olanlarının
yanı sıra kil damıtma kaplarının da kullanımıdır6.
16. yüzyıl Avrupalı kimyacıların boynuzlu imbiğin
«arap başı» olarak isimlendirdikleri genişletilmiş
Modelimiz (a):
Pirinç, akril ve cam.
Yükseklik: 135 cm,
çap: 50 cm.
(Envanter No: K 1.01-2)
Çizim, «Dımeşḳī»’nin
Nuḫbet ed-Dehr’inden,
yazma Ayasofya 2945.
Modelimiz (b):
Pirinç ve cam.
Toplam yükseklik 1,13 m.
(Envanter No: K 1.01-1)
Müzemizde el-Mizze distilasyon aracı iki rekons- boşluğu vardır; yanan gazlar baca yoluyla dışarı
trüksiyon modeliyle sunulmaktadır. Küçük olanı, çıkmaktadır. İçeride bulunan teknede, ısıtma
1987 yılında imal edilmiş olup (bkz. aşağıdaki esnasında buharlaşan su bulunmaktadır; buhar
buynuzlu imbiklerdeki gül yapraklarını ısıtmak-
resim), daha basit, gerçeğe nispeten daha az tadır. Yaprakların damıtılmış özü dış tarafta
uyan bir sunumu vermektedir. Sağ altta bir ateş bulunan damıtma kaplarında biriktirilmektedir.
116 K İ M Y A
İmbik
(lat. alembic, arab. el-enbīḳ)
Gaga ve damıtma kabı ile birlikte
Modelimiz:
Kil, cam, ayaklık ve bakır kazan.
Toplam yükseklik: 77 cm.
(Envanter No: K 1.64)
a = Kazan,
1 Kitāb el-Esrār ve-Sırr el-Esrār, ed. M. Taḳī Dānişpažūh, b = boynuzlu imbik,
Tahran 1964, s. 9; Almanca çeviri, Ruska, J.: al-Rāzī’s c = enbīḳ,
Buch der Geheimnisse, Berlin 1937, s. 94. e = gaga,
2 Über chemische Apparate bei den Arabern, a.y., s. 237
f = damıtma kabı.
(Tekrarbasım: s. 294).
L A B O R A T U V A R A L E T L E R İ 117
Modelimiz:
Pişmiş kil ve cam.
Yükseklik: 33 cm.
(Envanter No: K 1.65)
Boynuzlu imbiği su
buharıyla kuşatılan
Bir Distilasyon Aygıtı
Kosmograf Şemseddīn ed-Dımeşḳī (ö. 727/1327)
«Yunan ve Arap kimyacılar tarafından kullanıl-
mış olan aletler» (ālāt el-Yūnān ve-ehl el-ḥikme)
arasında ez-zücāc el-ḥikmī 1 adlı gül suyu için bir
destilasyon aparatı tarif etmektedir. Tariften,
boynuzlu imbiğin bu düzenekte su buharı ile
çevrili olduğu, yani kazanın iç zemini ile bunun
içinde asılı olan boynuzlu imbiğin alt ucu ara-
sında belirli bir mesafenin var olması gerektiği
anlaşılmaktadır2.
Çizim, «Dımeşḳī»’den, Nuḫbet ed-Dehr.
Modelimiz:
Saf alkol distilasyonu için Pirinç ve cam.
Aparat Yükseklik: 160 cm.
Soğutma sütunu, iki fırın üzerine yerleştirilmiş iki
boynuzlu imbikle birlikte. Pirinç ayaklıkların üzerinde
bulunan iki cam kap değiştirme borusunun ucunda.
(Envanter No: K 1.02)
L A B O R A T U V A R A L E T L E R İ 119
Resim, Gildemeister/
Hoffmann’dan, Die
ätherischen Öle
(ikinci baskı 1910),
cilt 1, s. 45.
16. yüzyılın başında1 Orta Avrupa’da saf alkol elde birbirleriyle ilişkisine dair F. Gildemeister ve Fr.
etmek için çok büyük boyutlu bir destilasyon aleti Hoffmann şöyle demektedirler: «Saf alkol (aqua
ortaya çıkar. Bu alete ait bir resim, 1507 yılında vitæ) destilasyonu için en mükemmel soğutma
yayınlanan Hieronymus Braunschwig (yaklaşık sitili Araplardan gelen sitildir. Bunun yansıtı-
1450 – yaklaşık 1512)’in Liber de arte Distillandi cı resmini Brunschwig 1507 yılında yayınlanan
de Compositis isimli eserininin frontispizinde destilasyon kitabının ikinci cildine başlık resmi
[serlevha karşısındaki resimde] bulunmaktadır. olarak seçmiştir ve bu resim 45. sayfada tekrar
Boyutu ve konstrüksiyon amacı açısından bu verilmektedir:»2 (yukarıdaki resim)
aparat, el-Mizze (bkz. s. 113) büyük gül yağı «Her iki boynuzlu imbiğin (curcubitæ) ve damıt-
destilatörünün ve Ebū el-Ḳāsım ez-Zehrāvī’nin ma kabının (receptacula) arasındaki dalgalı çizgi-
saf alkol destilatörünün (bkz. s. 111) özellikle- sel halde burmalı olarak yukarı doğru çıkan bağ-
rini kendisinde birleştirmektedir. Düzeneklerin lantı boruları (serpentinæ) kesişme noktalarında
suyla dolu bir borudan geçmektedir.»3
Modelimiz:
Bakır, kalaylanmış.
Yükseklik: 38 cm.
(Envanter No: K 1.66)
Uçucu yağlar ve
alkol elde etmek için
İmbik
Köken itibariyle 6./12. veya 7./13. yüzyıla daya-
nan bir formda bakır bir imbik örneği bugün
enstitümüz müzesinde bulunmaktadır. Bu apa-
rat Anadolu kökenlidir ve farmakolog Turhan
Baytop (İstanbul)’un koleksiyonundan gelmedir.
Bu tipte soğutucu, direkt ısıtılan tencerenin üze-
rinde bulunmaktadır1.
Çizim, Baytop’dan,
Türk eczacılık tarihi,
a.y., s. 62.
A: Kapak.
B: Soğutucu.
C: Tencere
Resim Pallas’dan,
Reise durch verschiedene
Provinzen des Russischen
Reiches, a.y.,
Pl. XXXII.
Modelimiz:
Bakır, kalaylanmış.
Miğfer kaldırılabilir.
Yükseklik: 32 cm.
(Envanter No: K 1.67)
Modelimiz (Cauchil):
Cam, renksiz. İki parça.
1 Ruska, J.: Übersetzung und Bearbeitungen, a.y., s. 83.
2 Carbonelli, G.: Sulle fonti storiche della Chimica e del- Yükseklik: 10 cm.
l’Alchimia in Italia, a.y., s. 110. (Envanter No: K 1.29)
3 Garbers, K.: K. Kīmiyāʾ al-ʿiṭr ve-t-taṣʿīdāt, Leipzig
1948 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt
72, Frankfurt 2002), s. 89-90.
L A B O R A T U V A R A L E T L E R İ 125
«Kör»
İmbik
(İnbīḳ Aʿmā)
Destilasyon miğferi,
İran, 3.-4./9.-10. yüz-
yıl. Khalili Coll. No.
GLS 199.
Modelimiz (Alanbic):
Gagalı İmbik Cam, renksiz. İki parça,
bonuzlu imbik ve de
gagalandırılmış miğ-
Ebū Bekr er-Rāzī, su destilasyonu için iki parçalı fer. Yükseklik: 25 cm.
bir araç olarak1 ḳarʿ («kabak» adlı imbik) ve ve- (Envanter No: K 1.50)
l-inbīḳ zāt el-ḫatm (gagalı miğfer)’ı sunmaktadır.
Bu işlemde kullanılacak olan imbiğin niteliğine
ilişkin onun tarafından yapılan tarifin bir çevirisi
yukarıda (s. 116) verilmiştir2. Bu imbik türü er-
Rāzī’nin kitabının Latince versiyonunda (veya
redaksiyonunda) sadece Alanbic olarak anılmak-
Çizim, Julius Ruska’dan,
tadır, buna karşın er-Rāzī3 tarafından inbīḳ aʿmā
Übersetzung und
(kör) olarak nitelendirilen imbiğin ismi, kelimesi Bearbeitungen von al-
kelimesine olan Latince çeviride4 Cæcum alem- Rāzī’s Buch Geheimnis
bic veya Alembic cæcum, veya sadece Cæcum der Geheimnisse, a.y., s.
olarak korunmaktadır. 235 (83).
Modelimiz: Cam,
renksiz. İki parça, herbi-
rinde miğfer ve boynuzlu
imbik. Yükseklik: 24 cm.
(Envanter No: K 1.56)
Çifte İmbik
1 Ruska, J.: Übersetzung und Bearbeitungen, a.y., s. 83. Çizim, Julius Ruska’dan, Übersetzung und
2 Bkz. Örneğin Brunschwig, Hieronymus: Das buch der Bearbeitungen von al-Rāzī’s Buch Geheimnis der
waren kunst zu distillieren, Leipzig 1972 (1512 tarihli Geheimnisse, a.y., s. 235 (83).
baskının tekrarbasımı), fol. 16a, 37 a.
128 K İ M Y A
Gagalı İmbik
diğer iki form
Modelimiz (a):
Cam, renksiz.
Yükseklik: 21,5 cm.
(Envanter No: K 1.68)
Çizim, G.
Carbonelli’den, Sulle
fonti storiche della
Chimica, a.y., s. 110.
Modelimiz (b):
Cam, renksiz.
Yükseklik: 21,5 cm.
(Envanter No: K 1.68b)
Çizim, G.
Carbonelli’den, Sulle
fonti storiche della
Chimica, a.y., s. 110.
Modelimiz:
Cam, renksiz.
Yükseklik: 20 cm.
(Envanter No: K 1.52)
«Çifte Kabak»
Modelimiz:
Cam, renksiz.
Yükseklik: 14,5 cm.
(Envanter No: K 1.57)
Tabanlı
İmbikler
Modelimiz (Ampulla, no. 16): Modelimiz (Ampulla, no. 30): Modelimiz (Vas diss. sub
Cam, renksiz. Cam, renksiz. fimo): Cam, renksiz.
Yükseklik: 11,5 cm. Yükseklik: 12,5 cm. Yükseklik: 11 cm.
(Envanter No: K 1.55) (Envanter No: K 1.58) (Envanter No: K 1.47)
Balçık kılıflı
Yuvarlak İmbik
Modelimiz:
Cam, renksiz.
Kılıf pişirilmemiş kilden.
Yükseklik: 16 cm.
«Maddeleri kavurma» bağlamında Ebū Bekr er- (Envanter No: K 1.49)
Rāzī1, iki «killi kupa»dan (ḳadeḥān muṭayyenān)
bahsetmektedir. Ebū ʿAbdallāh el-Ḫārizmī2 bir
«killi güğüm» (kūz muṭayyen) bilmektedir. Cam
kaplar, aşırı ısıtma veya soğutma esnasında par- ve sıcağa dayanıklılık), imali oldukça masraflı
çalanmaktan korumak amacıyla genellikle kille <yapay kil> (ṭīn el-ḥikme) el-Kindī4, er-Rāzī5,
kaplanmıştır. Bizim yaptığımız model olan bal- el-Ḫārizmī6 tarafından ve Latince Riccardiana
çıkla sıvalı şişe, er-Rāzī’nin kitabının3 Latince yazmasında7 tarif edilmiştir, Lutum adıyla günü-
tercümesinde, Ampulla latuta (No. 22) adını müze kadar (İng. lute) vazgeçilmez laboratuvar
taşımaktadır. Gerekli niteliklere sahip (neme macunu olarak kalmıştır.
Topuz formlu
Cam Kap
Modelimiz:
Cam, renksiz.
Üç parça.
Yükseklik: 13 cm.
er-Rāzī’nin Kitāb Sırr el-Esrār’ının Riccardiana
(Envanter No: K 1.36)
yazmasında bulunan Latince versiyonunun araç-
lar tablosunda «ruhları sıkıştırma»ya [konsan-
trasyonlarını artırmaya] yarayan araçlar arasında
Tuba diye nitelendirilen, göründüğü kadarıyla
çok parçalı bir cam resmedilmektedir (No. 9)1.
Küre formlu
Kap
er-Rāzī’nin Kitāb Sırr el-Esrār’ının (Riccardiana
yazması) Latince versiyonunun araçlar tablosun-
da «ruhları kireçlendirme»ye yarayan araçlar
arasında küresel, boyunsuz bir kap («Phiala»)
resmedilmektedir (No. 17)2.
Modelimiz:
Cam, renksiz.
1 Ruska, J.: Übersetzung Çap: 10 cm.
und Bearbeitungen, a.y., s. 83.
2 Ruska, J.: Übersetzung und Bearbeitungen, a.y., s. 83. (Envanter No: K 1.44)
L A B O R A T U V A R A L E T L E R İ 137
Modelimiz:
Renksiz cam, fitil.
Yükseklik: 13 ve 5,3 cm.
(Envanter No: K 1.69)
Cornu
er-Rāzī’nin kitabının Latince versiyonunun
Riccardiana yazmasında bulunan araçlar tablo-
sunda, kimyasal maddeleri ayrıştırmak için kul-
lanılan araçlar arasında, boynuz formlu bir nesne
Cornu adıyla (no. 37) resmedilmektedir. Söz
konusu olan alet, muhtemelen bir hunidir1.
Modelimiz:
Cam, renksiz.
Boy: 9 cm.
(Envanter No: K 1.59b)
Küre formlu
Ayrıştırma Düzeneği Dissolutio cum
apiis çizimi, Julius
Ruska’dan,
Übersetzung und
er-Rāzī’nin kitabının Latince versiyonunun Bearbeitungen von al-
Riccardiana yazmasında bulunan araçlar tablo- Rāzī’s Buch Geheimnis der
sunda, kimyasal maddeleri ayrıştırmak veya çöz- Geheimnisse, a.y.,
mek için kullanılan araçlar arasında, tepesinde s. 235 (83).
köşeli bir ek boru ve içinde küçük bir boynuzlu
imbik bulunan küre formlu bir kap görünmekte-
dir (no. 42)2. Dissolutio cum apiis adı tam olarak
anlaşılmış değildir.
Modelimiz:
«Kendi kendisini yelleyen» Pişirilmiş kil.
Çelik üçayak.
Fırın Toplam yükseklik: 38 cm.
(Envanter No: K 1.62)
«Ametalleri işleme aletleri» arasında Ebū Bekr fırını rüzgarlı bir yere koyarsın. Ateşi oldukça güç-
er-Rāzī1, «kendi kendisini yelleyen» (nāfiḫ lüdür ve metalleri kireçleştirir, birleştirir ve eri-
nefsehū) bir fırın tarif etmektedir: «Kendi ken- tir.»2 Önemli bir nokta da şudur: el-Ḫārizmī’nin
disini yelleyen isimli alet, alt kısmı üst kısmın- Mefātīḥ el-ʿUlūm’unun metni er-Rāzī’nin metnini
dan daha dar olan bir fırındır (tennūr). Üç ayak bütünler, çünkü orada da işlenecek olan madde
üzerinde durur; bu fırın çeperleri deliklenmiş balçıkla sıvanmış bir güğüm içerisinde ateşin üze-
bir altlık üzerine dik olarak konulur. Zemininin rine oturtulur3. Bu, er-Rāzī’nin kitabının Latince
ortasında bir delik bulunur, kül bu delikten dışarı versiyonunda rastlanan Nafis adını taşıyan resme
dökülür. En alt kısmına kömür boşaltılır ve kireç- (no. 42) tekabül etmektedir4.
leştirilecek olan madde bunun üzerine oturtulur,
kömürün içine gömülür ve kömürle örtülür. Bu
Modelimiz: Pişirilmiş
kil. Yükseklik: 30 cm.
(Envanter No: K 1.23)
Resim Ganzenmüller’den,
a.e. ve a.y., s. 297, No. 25.
Vas
decoctionis mercuris
(Cıva Isıtma Aleti)
Aludel
Modelimiz:
Süblimasyon, yani katı maddenin gaz haline
Pişirilmiş kil.
geçiş işlemi hakkında, Bağdatlı Ebū el-Ḥakīm Cam Aludel.
Muḥammed b. ʿAbdallāh el-Ḫārizmī el-Kāsī1 Yükseklik: 51 cm.
(426/1034 yılında yazmıştır)’nin ʿAyn eṣ-Ṣanʿa (Envanter No: K 1.70)
ve-ʿAvn eṣ-Ṣanaʿa isimli risalesi ve Geber’in Paris
yazmasında bulunan2 (Bibl. Nat., ms. lat. 6514)
Summa collectionis complementi occulte secre-
torum nature isimli kitabı (Cābir b. Ḫayyān’ın Arapça metinde, camdan mamül üst kısım usāl
Arapça eserlerinin Latinceleştirilmiş redaksiyo- ve fırının kendisi mustevḳad adını taşımaktadır.
nu) çizimler sunmaktadır. Bu çizimlere dayana- Bu kavramlar Latince’de alutel ve furnus olarak
rak, aracın tarafımızdan yapılmış olan modeli isimlendirilmektedir. Latince metinden ayrıca,
sadece ufak bir katkımız ile imal edilebildi. üst uçtaki deliğin süblimasyon esnasında orta-
ya çıkan gazları dışarı çıkarmaya yaradığını da
öğrenmekteyiz.
1 Sezgin, F.: Geschichte des arabischen Schrifttums, Cilt
4, Leiden 1971, s.291-292; Stapleton, H.E. ve Azo, R.F:
Alchemical equipment in the eleventh century, A.D., in:
Memoirs of the Asiatic Society of Bengal 1/1905/47-71.
2 Berthelot, M.: La chimie au moyen âge, a.y., Cilt 1, s.
149 ff.; Ahmad Y. al-Hassan ve Donald R. Hill: Islamic
technology, a.y., s. 136.
144 K İ M Y A
Modelimiz:
Pişirilmiş kil.
Yükseklik: 48 cm.
(Envanter No: K
1.07)
Çizim,
Ganzenmüller’den,
a.e. ve a.y., s. 297,
no. 10.
Modelimiz:
Pişirilmiş kil.
Yükseklik: 30 cm.
(Envanter No: K 1.08)
Çizim,
Ganzenmüller’den, a.e.
ve a.y., s. 297, no. 11.
Modelimiz:
Pişirilmiş kil.
Yükseklik: 19,5 cm.
(Envanter No: K
1.09)
Çizim,
Ganzenmüller’den, a.e.
ve a.y., s. 297, no. 74
Fırın
Liber florum Geberti’de bulunan
bir çizime (No. 74)1 dayanılarak
imal edilmiştir.
Bir diğer
Fırın
Liber florum Geberti’de bulunan
bir resme (no. 76)2 dayanılarak Modelimiz:
Pişirilmiş kil. İki parça.
imal edilmiştir. Katı maddeleri
Yükseklik: 29,5 cm.
ısıtmak için bir fırın. (Envanter No: K 1.10)
Modelimiz: Pişirilmiş
kil. Yükseklik: 21,5 cm.
Boynuzlu imbik (h=11,5
cm) şeffaf camdan,
tel askılığa konulmuş.
(Envanter No: K 1.12)
İmbikli
Fırın
Bu modelde Liber florum Geberti’de2 tasvir
edilen iki araç, bir fırın (no. 44) ve bir imbik
(no. 37), birbirleriyle kombine edilmiştir.
Modelimiz: Fırın:
Pişirilmiş kil. Yükseklik:
21 cm. (Envanter No: K
1.13) İmbik: Cam, renk-
siz. İki parça. Yükseklik:
48 cm.
(Envanter No: K 1.14)
Çizim,
Ganzenmüller’den, a.e.
ve a.y., s. 297,
No. 37 (sic!) ve 44.
Cam başlıklı
Fırın
Modelimiz:
Pişirilmiş kil.
Yükseklik: 51 cm.
Cam başlıklı.
(Envanter No: K 1.15)
Çizim, Ganzenmüller’den,
a.e. ve a.y., s. 297, no. 4.
Vas
decoctionis elixir
(İksir Pişirme Aleti)
Modelimiz: Pişirilmiş
kil. Yükseklik: 52 cm.
(Envanter No: K 1.16)
Çizim, Ganzenmüller’den,
a.e. ve a.y., s. 297, No. 40.
Aslan ayaklı
Kazan
Liber florum Geberti’de bulunan bir çizime (no.
48)1 dayanılarak imal edilmiştir.
Modelimiz:
Pişirilmiş kil. İki parça.
Yükseklik: 25 cm.
(Envanter No: K 1.17)
Çizim,
Ganzenmüller’den,
a.e. ve a.y., s. 297,
No. 48.
Modelimiz: Pişirilmiş
kil. Yükseklik: 27,5 cm.
İmbik şeffaf cam. Toplam
yükseklik: 34,5 cm.
(Envanter No: K 1.20)
Çizim,
Ganzenmüller’den,
a.e. ve a.y., s. 298,
no. 29
Çizim,
Ganzenmüller’den, a.e.
ve a.y., s. 298, No. 17.
Fırın
Ganzenmüller’in çizimine dayanarak, gümüş ve
bakır fırıncık furnellus lune et veneris olarak anıl-
maktadır. Liber florum Geberti’de bulunan bir
çizime (no. 54)2 dayanılarak imal edilmiştir.
Çizim,
Ganzenmüller’den,
a.e. ve a.y., s. 298,
no. 54.
Çizim,
Ganzenmüller’den,
a.e. ve a.y., s. 298, no. 29.
Aparatür
Modelimiz: Pişirilmiş kil.
Yükseklik: 23 cm, cam dahil.
Fonksiyonu bilinmemekte.
(Envanter No: K 1.11)
Liber florum Geberti ’de bulunan bir
çizime (no. 2)1 dayanılarak imal edil-
miştir. Camın iki açıklığı hava akımı
yaratmaya hizmet etmiş olabilir.
Çizim, Ganzenmüller’den,
a.e. ve a.y., s. 298, no. 29.
İmbikli
Fırın
Liber florum Geberti’de bulunan bir
çizime (no. 43)1 dayanılarak imal edil-
miştir.
Modelimiz:
Pişirilmiş kil.
Yükseklik: 64 cm,
imbik dahil.
(Envanter No: K 1.25)
Modelimiz:
Pişirilmiş kil.
Yükseklik: 31 cm.
(Envanter No: K 1.21)
Fırın
Liber florum Geberti’de bulunan bir
çizime (no. 52)2 dayanılarak imal edil-
miştir.
Zosimos1 (m.s. 4. veya 5. yüzyıl)’a nispet edilen bu olduğu kuşku götürmez. Burada onun adıyla iliş-
tavlama ocağı, yukarıda zikredilen (s. 152) Gotha kili olan aparat, bununla birlikte kimyasal alet-
yazmasında itinayla yapılmış çizim halinde, fakat lerin yapımındaki Arap-İslam kültür çevresinde
herhangi bir açıklama olmaksızın ortaya çıkmak- ilk olarak 5./11. yüzyıldan sonra gerçekleşen bir
tadır. Bu çizim de E. Wiedemann tarafından tanı- gelişimin sonucu görünüyor.
tılmıştır. Zosimos’un bir tavlama ocağıyla çalışmış
Bölüm 9
Mineraller
ve Fosil Oluşumlar
156 M İ N E R A L O J İ
G İ R İ Ş 157
GİRİŞ
Mineraloji tarihi hakkında Arap-İslam kültür Avrupa dillerine çevrilmiş, bunlara aynı konuy-
çevresinin bu alandaki konumuna değinilen az la ilgili çok sayıdaki inceleme ve bibliyografik
sayıdaki araştırmaların birisinde Julius Ruska1, çalışmalar arkadaşlık etmiştir. Bunların yardı-
1912 yılında düşüncesini şu şekilde dile getirmek- mı olmaksızın bizim seçkimiz4 düşünülemezdi.
teydi: «Bilimler tarihi üç bakımdan Arap yazınını Şimdiye kadarki bütün değerli çabalara rağmen
esaslı bir şekilde göz önüne almalıdır. Mineraloji şu sorular hemen hemen hiç sorulmamış görün-
Müslümanlarla, ilk önce Yunanların, konu ve mektedir: Arap-İslam bilginlerinde, Yunan üstat-
dil uzmanı Süryaniler ve Perslerin yardımıyla larıyla karşılaştırıldığında hangi mineraller yeni
Yunan bilgeliğinin erişilebilir hazinelerini kendi görünmektedir? İslam döneminde hangi yeni
dillerine taşımaya ve yararlanmaya çalışmış olan mineral yatakları, bunlarla ilgili kendilerine özgü
talebeleri olarak karşılaşıyor. Yunanlarla olan deneyim, gözlem, sınıflandırma ve oluşum teori-
uğraşı bağımsız araştırmaya ve keşfetmeye yöne- leri vardır? Arap mineralojisinin Avrupa’da daha
lik dürtüyü tutuşturmakta ve bu bilimsel şevkin sonraki gelişime olan etkisi de henüz hemen
ürünü olarak önümüzde matematiksel ve astro- hemen hiç araştırılmamıştır.
nomik, doğa bilimsel ve tıbbi konulara ilişkin Bilimler tarihine belirleyici biçimde katkıda bulu-
sayısız eserler açılmaktadır. Böylece birkaç nesil nan kültürler hakkındaki kronolojik panaroma-
sonra Arapları, bilimsel bakımdan fakirleşmiş sında J. Ruska’yı5 tereddüt etmeden izleyebiliriz.
Latin Batı’nın üstatları olarak görmekte ve eser- Onun gözlemleri, yalnızca mineraloji alanıyla
lerini XVI. yüzyıla ve daha sonrasına kadar yet- sınırlı değildir: «Bu bağlamda esas itibariyle dört
kin geçerlilikle çevrilmiş, şerh edilmiş ve basılmış büyük kültür çevresini ayırt etmeliyiz: Mısır-
olarak bulmaktayız.» Babil, Yunan-Roma, İslam ve Yeni Çağa götüren
J. Ruska bu cümleleri, bu konuya ilişkin ilk Hıristiyan-Avrupa kültür çevresi. Aslında hepsi
oryantalist çalışmaların yayınlanmasından nere- en yakın nesnel ilişki içerisindedir; Uzak Doğu da
deyse yüz yıl sonra yazmıştı. Bunlar, Aḥmed b. bunlara katılmaktadır.»
Yūsuf et-Tīfāşī (ö. 651/1253)’nin Ezhār el-Efkār fī Bütün hayret verici derecede geniş mineralo-
Cevāhir el-Aḥcār isimli taşlar kitabının İtalyanca jik bilgilerine rağmen Yunanlar, bize, maalesef,
çevirisi2 ve eş zamanlı olarak Muḥammed b. onlar tarafından anılan taşlardan ve bu taşla-
Manṣūr ed-Deştekī (erken 8./14. yüzyıl)’nin ra ilişkin verdikleri bilgilerden hangilerinin biz-
Farsça Cevāhirnāme’sinden bölümlerin Almanca zat kendilerinden kaynaklandığı ve hangilerinin
çevirisidir3. Zamanla, J. Ruska’dan hem önce diğer kültür çevrelerinden alındığı konusunda
hem de sonra, taşlar hakkında Arapça yazıl- hiçbir ip ucu vermemektedir. Bu konuda Arap-
mış az sayıdaki kitaptan birkaç yayınlanmış ve İslam ardıllar, Yunan üstatlarından önemli ölçü-
de farklılık göstermektedir. Onlar sadece Yunan
kaynaklarını ve hakkında bilgi aldıkları her bir
1 Das Steinbuch des Aristoteles mit literargeschicht-
lichen Untersuchungen nach der arabischen Hands- taşı şaşırtıcı kesinlikte belirtmekle kalmamakta,
chrift der Bibliothèque Nationale herausgegeben und sıklıkla yazar adının yanı sıra eser adını da, hatta
übersetzt, Heidelberg 1912, s. 1 (Tekrarbasım: Natural arasıra tek bir bölümü dahi bildirmekten kaçın-
Sciences in Islam serisi, Cilt 27, Frankfurt 2001, s. 1-216,
özellkle s. 9). mıyorlar.
2 Fior di pensieri sulle pietre preziose di Ahmed Teifasci-
te, ed. ve çeviri Antonio Raineri, Florenz 1818 (Tekrar-
basım: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 31, Frankfurt 4 Bizim seçkimiz Clausthal Teknik Üniversitesi’nin Ins-
2001, s. 1-178). titut für Mineralogische Rohstoffe enstitüsünün büyük
3 von Hammer, Josef: Auszüge aus dem persischen Wer- mineraller koleksiyonundandır. Bunun için teşekkürü-
ke Ǧawāhirnāme [orijinali Arapça] d.i. das Buch der müz dile getirilmelidir. Dr. Armin Schopen’e de bu bağ-
Edelsteine von Mohammed Ben Mansur, in: Fundgruben lamda çok ve çeşitli desteği için teşekkür ediyoruz.
des Orients, Cilt 6, Viyana 1818, s. 126-142 (bkz. Das 5 Die Mineralogie in der arabischen Literatur, in: Isis
Steinbuch des Aristoteles, s. 31); Āġābuzurg eṭ-Ṭahrānī: (Brüksel) 1/1913-14/341-350, özellikle s. 342 (Tekrarba-
ez-Zerīʿa ilā Taṣānīf eş-Şīʿa, cilt 5, Tahran 1363/1944, s. sım: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 28, Frankfurt
283. 2001, s. 255-264, özellikle s. 256).
158 M İ N E R A L O J İ
olgunlaşır. Sabit yıldızlar göğü11 36000 yılda bir «Doğrudan doğruya veya en basit yardımcı araç-
devir yapmaktadır, buna bağlı olarak yeryüzünde larla tespit edilebilen fiziksel nitelikler, daha
koşullar değişir, tarım alanlarından çöller, çöller- büyük bir ilgi ve dikkat çekmektedir. Mineralin
den tarım alanları oluşur, denizlerden stepler ve ağır mı hafif mi, sert mi yumuşak mı, pürüzsüz
sıra dağlar yükselir, çöller ve sıra dağlar denize mü pürüzlü mü, kolay kırılabilir mi, yarılabilir mi
batar. Sıra dağlar güneş ışınları altında ısınır, veya dövülebilir mi, çözünebilir mi, çözünemez
kurur, yarılır ve ufalanır, çakıl ve kuma dönüşür, mi, parlak mı, mat mı, saydam mı opak mı ve
yağmur sağanakları bunları dağ sularının, ırmak- hangi renklere sahip olduğu, aynı şekilde ateşte
ların ve nehirlerin yataklarına yıkayarak taşır, ve asitler karşısında davranışı, tadı ve kokusu
bunlar onları denizlere, göllere ve bataklıklara sistematik olmasa da elbette birçok durumda
götürür, denizler bunları sahile ve kayalara vurur iyi gözlemleme kabiliyetiyle gösterilebilmekte-
ve dalga vuruşlarıyla işler ve dibinde bunları kat dir.»16
kat yayar, bunlar üst üste tortulanır, birbirlerine Arap yazarların Yunan kaynakları karşısında
yapışırlar, suyun altında dağlar ve tepeler oluştu- mineralleri tarif etmede kaydettikleri ilerleme-
rurlar, tıpkı kumun steplerde ve çöllerde yaptığı lere ilişkin soruya gelince yine Ruska’da bir
gibi giderek yükselirler ve bitkilerin ele geçirdiği örneğe rastlamaktayız. O, Aḥmed et-Tīfāşī (ö.
anakaraya dönüşürler, bu sırada buna karşılık 615/1253)’nin taşlar kitabı hakkında şu sapta-
başka yerlerde deniz kıyıya çıkar ve anakara üze- mada bulunmaktadır: «Her bir taşın tarifini beş
rinde yayılır. Burada Joh. Walther’in12 çöl teorisi bölümde vermektedir, bunlardan ilki taşın oca-
ve Ch. Lyell’in13 jeoloji prensiplerinin ana hatları ğında oluşumunun nedenini ele almaktadır, ikin-
görülmektedir ve bu jeolojik görüşlerin ne ölçüde cisi taşın oluştuğu yerleri, üçüncüsü iyi ve kötü
bağımsız gözlemlere ve incelemelere dayandığı- özelliklerini, dördüncüsü kendine özgü güç ve
nı ve ne ölçüde, mesela, Yunan coğrafyacıların etkilerini, beşincisi ticari değerini ele almakta-
görüşlerine dayandırılabileceklerini araştırmak dır.» «Tıbbi ve kimyasal nitelikleri sunmada et-
minnetle karşılanabilecek bir hizmet olurdu.» Tīfāşī pseuodo Aristoteles kitabına çok bağlıdır,
«Ebū Bekr er-Rāzī (ö. 313/925)’nin <Sırlar fakat yatakları, çeşitlerin farklılıkları, eksiklikleri
Kitabı> (Kitāb el-Esrār)’nda taşların birer birer ve hataları, fiyat ve değerli taşların kullanımı hak-
sayılması ve tuzlu maddelerin ayrıntılı sınıflandı- kında gerçekten birçok yeni şey sunmaktadır.»17
rılmasını» J. Ruska «Rāzī tarafından ortaya konu- Yine et-Tīfāşī’ye dayanarak taşların bulunma
lan bir yenilik» olarak görmektedir14. Ruska, bazı yerlerinin tarifi için J. Ruska ilginç bir örnek ver-
kitapların minerallerin yataklarına dair verdiği mektedir: «Yukarı Mısır’da zümrüt üretimi hak-
bilgilerde oldukça doğru oldukları gözleminde de kında yazarımızda oldukça ilginç bilgiler bulmak-
bulunmaktadır15. Bu durum, onun ulaşamadığı tayız. Bauer’in Edelsteinkunde18 isimli çalışma-
veya kendi döneminde henüz bilinmeyen diğer sında bildirdiğine göre, eski Mısır zümrüt ocakla-
kaynaklarla da doğrulanmaktadır. rı ancak Meḥemmed ʿAlī döneminde Fransız Fr.
Cailliaud tarafından 1816 yılında tekrar keşfedil-
miş, fakat işletme kısa bir zaman sonra yeniden
durdurulmuş olmalıymış. Roma hükümdarlığı
11 Görüldüğü kadarıyla prezesyon için olan oldukça
tashih edilmiş değer İḫvān eṣ-Ṣafāʾ’nın malumu değildi
(bkz. Sezgin, F.: Geschichte des arabischen Schrifttums,
Cilt 6, s. 26).
12 Onun hakkında bkz. Seibold, Ilse: Der Weg zur Bio-
geologie. Johannes Walter (1860-1937), Berlin vd. 1992. 16 a.e., s. 343 (Tekrabasım: s. 257).
13 Doğ. 1797 Kinnordy (İskoçya), öl. 1875 Londra. 17 a.e., s. 348 (Tekrabasım: s. 262).
14 Ruska, J.: al-Rāzī’s Buch der Geheimnisse. Mit Ein- 18 Bauer, Max: Edelsteinkunde. Eine allgemein verständ-
leitung und Erläuterungen in deutscher Übersetzung, liche Darstellung der Eigenschaften, des Vorkommens
Berlin 1937 (Quellen und Studien zur Geschichte der und der Verwendung der Edelsteine, nebst einer Anlei-
Naturwissenschaften und der Medizin. Cilt 6), s. 37. tung zur Bestimmung derselben, für Mineralogen, Edels-
15 Die Mineralogie in der arabischen Literatur, a.y., s. teinliebhaber, Steinschleifer, Juweliere, Leipzig 1909, s.
343 (Tekrarbasım: a.y., s. 257) 390.
160 M İ N E R A L O J İ
sonrasındaki dönemlerde maden ocaklarının işle- yeryüzünün bütün tuzlu sularının tatlı sulara
tildiği hakkında hiçbir bilgiye rastlanmıyormuş. dönüştüğüne ilişkin halk inancının yanlışlığını
Halbuki maden ocaklarının hem el-İṣṭaḫrī tara- ispat etmiş olması ve deniz suyunun tuzunu gider-
fından 4./10. yüzyılda hem de el-İdrīsī tarafından meye ilişkin Aristo’dan nakledilen yöntemlerden
545/1150 civarında anılmış olduğunu biliyoruz. birisine reddetmiş olması da anılmaya değerdir.
Daha kendi zamanında el-Mesʿūdī Murūc ez- Son yöntemde söz konusu olan, Aristo’nun mete-
Zeheb’de (ed. Barbier de Meynard, cilt 3, s. 43 ff.) orolojisinde tarif edilen balmumundan mamül
zümrütlerin üretimi ve çeşitleri hakkında ayrıntılı bir kapla deniz suyundan tatlı su elde etme dene-
bir biçimde bilgi vermektedir. et-Tīfāşī tarafından mesidir: «Ağzı su geçirmez biçimde kapatılmış,
aktarılan bilgiler şu şekilde özetlenebilir: Zümrüt balmumundan mamül bir kap denize sokulursa,
Mısır ve Habeşistan sınırında Assuan civarında 24 saat sonra bu kap, balmumu duvarlar arasın-
denize doğru uzayıp giden bir sıra dağda bulun- dan kabın içine süzülen belirli bir miktar su içerir
maktadır. Hükümdar tarafından atanan maden ve bu su içilebilir, çünkü topraklı ve tuzlu unsur
ocakları baş müfettişi, zümrüt maden ocakların- lardan arındırılmıştır.»23
da karşılaşılan ilk şeyin siyah bir talk olduğunu Ebū ʿAlī İbn Sīnā (ö. 428/1037) da taş kütleleri-
ve bunun ateşe bırakıldığında tıpkı sarı markazit nin oluşumunu, Kitāb eş-Şifāʾ isimli eserinin son
gibi göründüğünü haber vermektedir. Kazmaya yüzyıla kadar Liber de mineralibus Aristotelis
devam edildiğinde, içinde zümrütlerin bulun- adı altında Yunan filozofun eseri olarak kabul
duğu yumuşak kırmızı bir kuma ulaşılır. Kumda edilen (bkz. s. 163) meteoroloji hakkındaki bölü-
sadece yüzük taşları olarak kullanılan küçük taş- münde ele almaktadır. Bizi ilgilendiren konuya
lar bulmak mümkün iken büyük ve özgün şekilli ilişkin Halepli araştırmacı M.Y. Haschmi birkaç
zümrütler damar ve geçitlerde rastlanır.»19 araştırma yayınlamıştır. Die geologischen und
Arap-İslam mineralogların taşları ve madenleri mineralogischen Kenntnisse bei Ibn Sīnā24 isimli
değerlendirirken20 özgül ağırlıklarına göre tespit çalışmasından kayaçların oluşumu hakkındaki şu
etme21 yöntemi kuşkusuz önemli bir gelişmedir. pasajları alıyoruz25: «Taşlar iki şekilde oluşurlar,
el-Bīrūnī (5./11. yüzyılın ilk yarısı) tarafından ya balçık oluşumundaki gibi kuruma yoluyla, ya
bulunmuş olan piknometre kendisi ve ardılları da katılaşma yoluyla. Balçık kurur ve zamanla
için bunları şaşırtıcı kesinlikte belirlemeyi ola- taşlaşır. Eğer yağımsı değilse, taş haline dönüş-
naklı kılmıştı (bkz. Cilt V, s. 9). meden önce ayrışır. İbn Sīnā gençliğinde Ceyḥūn
el-Bīrūnī’nin22, her yılın Ocak ayının altısında
nehrinin [Amu-Derya] kıyısında 23 yıl içinde taşa su veya fulgurit idi. Bu olayın ilk tarifine Karl
dönüşen bir kil türü gördüğünü aktarmaktadır. Gustav Friedler 1817 yılında girişmiştir28.
Taşlar, akan sudan iki tarzda oluşur, birincisi Eric J. Holmyard’a göre sıra dağların ve kayaç-
buharlaşma, ikincisi tedricen tortulaşma yoluy- ların oluşumuna ilişkin tartışmasıyla İbn Sīnā,
la. İbn Sīnā ayrıca bazı suların, eğer belirli bir Leonardo da Vinci (1452-1519)’nin ve Nicolas
yere damlarsa, değişik renkli taşlara ve yassı Steno (1631-1686)’nun sonuçlarını hayli zaman
çakıllara yoğunlaştığını da gözlemlemiştir. Bazı önce ulaşmıştır29.
sular sadece belirli taş türleriyle temas edecek Mineraloji tarihinde özellikle İbn Sīnā’nın mine-
olursa katılaşmaktadır. Bundan İbn Sīnā, suyun ral sınıflamasına işaret edilmektedir. O, mineral-
katılaşması için madeni güçlere sahip bazı toprak leri dört sınıfa ayırmaktadır: 1. Taşlar (aḥcār),
türlerinin var olduğu sonucunu çıkarmaktadır. 2. Eriyebilir maddeler (zāʾibāt), 3. Yanabilir
Kayaç oluşumunun başlangıcı ya balçık benzeri maddeler (kebārīt, sulphura = kükürt türleri),
cevherler ya da çok su içeren diğer cevherler 4. Tuzlar (emlāḥ, suda çözülür maddeler). Karl
yoluyla gerçekleşir. Sonuncularda taş kütlesi ya Mieleitner’in30 1922 yılındaki, bunun gerçekten
katılaşmaya sebep olan madensi bir güç yoluyla «Orta Çağ’ı aşan yegane» başarı olduğu düşün-
oluşur ya da toprağımsı kısımların aşırı derecede cesi tabiatıyla kabul edilemez. Eğer biz bu giri-
artması yoluyla, tıpkı tuz oluşumunda olduğu şin sonunda Arap-İslam mineralojisinin Batı’da
gibi. ...Su balçığın içine geçer ve balçık da suyun yaşamaya devam etmesi sorusunu yöneltecek
içine geçer. Böylelikle taşlar ya balçığın güneşte olursak, Arap bilimlerinin matematik, astrono-
oluşumunda olduğu gibi kururlar veya suyun mi, tıp veya coğrafya gibi olağanüstü çok sayıda
yoğunlaşması ve kuruması yoluyla oluşur.»26 bilginin uğraştığı ve çok sayıda eser bıraktıkları
Daha sonra İbn Sīnā, bitkilerin ve hayvanların temel alanlarından birisiyle karşı karşıya olma-
taşlaşmasının nedenini ele almaktadır. Bu konu- dığımızı belirtmeliyiz. Bu nedenle bu yan alanın
da da Orta Asya’da yaptığı kendi gözlemleri Avrupa’da resepsiyon ve asimilasyon süreci de
hakkında bilgi vermektedir. Bunlardan birisi, merkezi branşlardakinden farklı görünmektedir.
sözde «şimşek borusu» ile ilgilidir: «Bazen yıl- Örneğin resepsiyon evresinin en önemli isimlerin-
dırımlar yoluyla taş benzeri veya demir cisimler den birisi olan ansiklopedist Alexander Neckam
oluşmaktadır. Türklerin ülkesinde (Türkistān) (1157-1227)’da bu konuda anmaya değer hiçbir
şimşek ve yıldırımdan sonra bakırımsı cisimler
oluşmuştur [mızrak formunda, ecsām nuḥāsiyye
ʿalā heyʾet es-sihām]. İbn Sīnā bunlardan bir
parçayı eritmeyi denemiştir, fakat bu cisim yeşil 28 Bkz. Rudolph Zaunik, Kurze Notiz, in: Mitteilungen
duman çıkararak yanmıştır ve geriye küle benzer zur Geschichte der Medizin und der Naturwissenschaf-
ten 41/1961/163. F.M. Feldhaus’un Die Technik. Ein Le-
bir madde bırakmıştır. İbn Sīnā havadan düşmüş xikon der Vorzeit, der geschichtlichen Zeit und der Na-
olan bir demir hakkında da birşeyler işitmiştir.»27 turvölker, Wiesbaden 1914 (Tekrarbasım Münih 1970),
Sp. 110, isimli kitabında şu ifadeye rastlıyoruz: «Din
«Mızrak formunda bakırımsı cisim» kuşkusuz, adamı Leonhard David Hermann Schlesien’de bulunan
kumda, şimşek çarpması sonucu kum tanelerinin Massel’de 1706 yılında ilk kez böyle bir şey [bir şimşek
borusu] bulmuştur, ama bunu <yeraltı ateşinin bir ürü-
eriyip birleşerek oluşturduğu bir şimşek boru- nü> olarak saymıştır (…). Boru Dresden das Minera-
logische Kabinett’de korunmaktadır. 1796 yılında çiftçi
Hentzen, Paderborn yakınlarındaki mandırada böyle bir
boru bulmuştur ve onu gerçekten ‘şimşek borusu’ olarak
isimlendirmiştir.»
26 İbn Sīnā: Şifāʾ, a.y., s. 3-4; Haschmi: a.e., s. 44-45. 29 Makers of Chemistry, Oxford 1931, s. 72.
27 Şifāʾ, a.y., s. 5; Haschmi: a.e., s. 45; aynı yazar: Geolo- 30 Zur Geschichte der Mineralogie. Geschichte der Mine-
gische Beobachtungen bei Avicenna, in: Der Aufschluß. ralogie im Altertum und Mittelalter, in: Fortschritte der
Zeitschrift für Freunde der Mineralogie und Geologie Mineralogie, Kristallographie und Petrographie (Jena)
(Heidelberg, Göttingen) 7/1956/15-16. 7/1922/427-480, özellikle s. 480, krş. a.e., s. 461.
162 M İ N E R A L O J İ
etki görülmemektedir. De naturis rerum liber olmasına rağmen kimya alanındaki bilgileri çok
olarak isimlendirilmiş kitabında gerçi çok mik- azdı. Fiziksel ve kimyasal nitelikleri açıklamada
tarda taş zikretmektedir, fakat hiçbir tarif verme- Albertus için zahmete girmek sözkonusu değildi,
mektedir31. zira onun hemen her şey için skolastik felsefe
Bu bakış açısından hareketle, 13. yüzyılın Avrupalı tarzında geliştirdiği yeterli bir açıklaması bulu-
büyük doğa filozofu Roger Bacon’ın eserlerinde nuyordu. İbn Sīnā’nın mineralleri mükemmel
mineralojik tek tük bilgiden daha fazlasını neden biçimde dört bölümde sınıflandırması, onda pek
bulamadığımız açıklanabilir32. sevindirici olmayan bir değişikliğe uğramıştı,
«Avrupa Ortaçağı’nın en iyi mineralojik eseri» ancak bu tashih herşeye rağmen zorunlu idi,
olan, Albertus Magnus (1193-1280)’un mine- çünkü o, mineraller arasında, onları aynı değerde
raller hakkındaki kitabı Arapça’dan tercüme bir sınıflama olarak taşların ve metallerin yanına
edilmiş eserlerin ilk farkedilebilir izlerini taşı- yerleştirebilecek sayıda tuz ve yanıcı madde tanı-
maktadır. İbn Sīnā’nın taşlar kitabı, Aristo adını mamaktaydı. Albertus’un değerli taşlar kitabı
taşıyan uydurma taşlar kitabı ve din değiştirmiş Orta Çağ’ın çok sayıdaki diğer kitaplarından
Constantinus Africanus (ö. 1085 Salerno) tara- sadece, büyük bir bölümü hatalı olsa da en azın-
fından Arapça orijinalden Latince’ye çevrilerek dan ona ait birkaç gözlemi içermesi nedeniyle
erişilebilir kılınmış diğer bazı malzemeler bun- farklılık göstermektedir.»
lar arasında bulunmaktadır. Albertus’un Libri Avrupa’ya Latince tercüme halinde ulaşan mine-
V de mineralibus isimli kitabında, İbn Sīnā’nın ralojik içerikli ilk Arapça kitap görünüşe göre
yukarıda bahsedilen taşlar sınıflamasını olduğu Aḥmed b. İbrāhīm İbn el-Cezzār (ö. 369/979)’ın
gibi aldığı ve bu sırada da tuzları ve yanabi- el-İʿtimād fī el-Edviye el-Müfrede isimli kitabı-
lir maddeleri (sulphura) taşlarla metaller ara- dır35. Bu, dördüncüsü minerallere ve mineralik
sına yerleştirdiği göze çarpmaktadır33. Bununla ilaçlara ayrılmış dört risale halindeki bir ilaç kita-
beraber Albertus Magnus gibi asimilasyon bıdır36. Bu kitap Salerno’da Liber de gradibus adı
sürecinde öne çıkan bir şahsiyetin özel birikimi altında, yukarıda bahsedilmiş olan, Arapça’dan
ve olanaklarıyla ilgili önemli olan hususu, K. birçok kitap tercüme etmiş, bunları keyfi redak-
Mieleitner34 bizim sorumuz bağlamında manidar siyona tabi tutmuş ve bizzat kendisine veya bir
bir tarzda açıklamaktadır: «Hülasa, Albertus’un Yunan otoritelere atfetmiş olan Kuzey Afrikalı
mineralojik bilgileri çok azdır ve bu alanda çağ- dönme Constantinus Africanus’un eseri olarak
daşlarını çok az aşmaktadır. Herşeyden önce meydana çıkmıştır37.
o, ravilerinin verdiği bilgilere dayanmakta- Bu redaksiyon yedi yüzyıl boyunca Constantinus
dır, ancak kendi gözlemine ilişkin, çok sınırlı Africanus’un eseri olarak Stephanus de
ölçüde de olsa, en azından katkıları bulunmak- Caesaraugusta (Saragossa, 1233 yılında yazmış-
tadır. Albertus, Müslümanların en iyi eserlerini tır) isimli bir kimsenin, gerçek yazarı İbn el-
tanımamıştı, özgül ağırlık hakkındaki çalışmalar, Cezzār’ın adını ve Liber fiduciae de simplicibus
Avrupa Orta Çağı’nın diğer bütün mineralog- medicinis başlığını taşıyan Latince tercümesi ile
larında olduğu gibi, ona da tamamen yabancıy- birlikte tedavülde kalmıştır.
dı, çünkü o, sadece Arapça eserlerden yapılmış
kötü Latince özetlere sahipti. Elbette Albertus
35 Bkz. Sezgin, F.: Geschichte des arabischen Schrift-
da onların görüşlerine kapılmıştı, yani kimya-
tums, Cilt 3, s. 304-307.
cıların görüşlerine. Kendi ifadesine göre çok 36 Tıpkıbasım ed. Frankfurt 1985.
okumuş ve incelemelerde bulunmuş, metalle- 37 Bkz. Steinschneider, Moritz: Constantinus Africanus
rin doğasını araştırmak için seyahatler yapmış und seine arabischen Quellen, in: Archiv für pathologi-
sche Anatomie und Physiologie und für klinische Medi-
cin (Berlin) 37/1866/351-410, özellikle s. 361-363 (Tek-
31 Bkz. rarbasım: Islamic Medicine serisi, cilt 43, s. 1-60, özellikle
Mieleitner, K.: Zur Geschichte der Mineralogie, s. 11-13); aynı yazar: Constantin’s lib. de. Gradibus und
a.y., s. 466. Ibn al-Ǧezzar’s Adminiculum, in: Deutsches Archiv für
32 a.e., s. 477.
Geschichte der Medicin und medicinischen Geographie
33 a.e., s. 466-468. (Leipzig)2/1879/1-19 (Tekrarbasım: Islamic Medicine
34 a.e., s. 473-474. serisi, cilt 94, s. 320-338).
G İ R İ Ş 163
Arap-İslam kültür çevresinin mineraller hak- rak kabul edilmişti. Halbuki, bu satırların yaza-
kındaki bilgisi Avrupa’ya Cābir b. Ḥayyān ve rına göre bu kitap ilkin Arapça’ya ve bu dilden
Ebū Bekr er-Rāzī’nin kimyaya dair kitaplarının Latince’ye tercüme edilmiş olan İslam’dan kısa
Latince ve İbranice tercümeleri yoluyla da ulaş- bir zaman önceki bir dönemden gelen Yunanca
mıştır. 1935 yılında yayınlanan Übersetzung und bir pseudo epigrafdır.
Bearbeitungen von al-Rāzī’s Buch Geheimnis der Son olarak diğer bir eser anılmalıdır: Bu ilk ola-
rak Aristoteles adı altında Arapça’dan tercüme
Geheimnisse38 isimli çalışmasında Julius Ruska,
edilerek tedavüle çıkarılmış olan bu kitaptır.
mineraller hakkında önemli bir bölüm içeren bu
Bu E.J. Holmyard ve D.C. Mandeville’in39 1927
kitabın hangi genişletme ve redaksiyonları geçir- yılında her iki metinde de İbn Sīnā’nın Kitāb
diğini gösterebilmiştir. eş-Şifāʾ ’sının doğa bilimlerinden (ṭabīʿiyyāt)
Görülen o ki, 6./12. yüzyılda Arapça’dan Latin- bir bölümüyle karşı karşıya olduğumuzu ispat
ce’ye tercüme edilmiş olan yukarıda bahsedilen edişlerine kadar, yüzyıllar boyunca Tria vero
pseudo Aristoteles taşlar kitabı da Avrupa’da yay- ultima Avicennae capitula transtulit Aurelius de
gın bir kullanıma mazhar olmuştur. Kuşkusuz bu arabico in latinum isimli eserin yanı sıra Liber de
kitap yüzlerce yıl boyunca sadece Avrupa’da değil mineralibus Aristoteles adı altında tanınmış olan
İslam dünyasında da Aristoteles’in bir kitabı ola- kitaptır.
ʿAlī b. Rabban eṭ-Ṭaberī: Firdavs el-Ḥikme = Firdavs // Fransızca terc. Leclerc = Traité des simples par Ibn
el-Ḥikme fī eṭ-Ṭıbb li-Ebī el-Ḥasan ʿAlī b. Sehl Rabban el-Bëithar. Traduction par Lucien Leclerc, 3 Cilt, Paris
eṭ-Ṭaberī, ed. Muḥammed Zubeyr eṣ-Ṣıddīḳī, Berlin 1877, 1881, 1883 (Notices et extraits des manuscrits de
1928. la Bibliothèque nationale. Cilt 23, 25, 26) (Tekrarbasım:
Islamic Medicine Cilt 71-73, Frankfurt 1996) // Almanca
Bauer, Edelsteinkunde = Max Bauer, Edelsteinkunde. terc. Sontheimer = Große Zusammenstellung über die
Eine allgemein verständliche Darstellung der Kräfte der bekannten einfachen Heil- und Nahrungsmittel
Eigenschaften, des Vorkommens und der Verwendung der von … Ebn Baithar. Aus dem Arabischen übersetzt von
Edelsteine, nebst einer Anleitung zur Bestimmung der sel- Joseph v. Sontheimer, 2 Cilt, Stuttgart 1840, 1842.
ben, für Mineralogen, Edelsteinliebhaber, Steinschleifer, İbn el-Cazzār, İʿtimād = Kitāb el-ʿİtimād fī l-Edviye
Juweliere, Leipzig 1909. el-Müfrede (İngilizca başlık: The Reliable Book on
J. Berendes = Des Pedanios Dioskurides aus Anazarbos Simple Drugs) by Ibn al-Jazzār, tıpkıbasım/ed. F. Sezgin,
Arzneimittellehre in fünf Büchern. Übersetzt und mit Frankfurt 1985) // Latince terc. Liber fiduciae = Lothar
Erklärungen versehen von Julius Berendes, Stuttgart Volger, Der Liber fiduciae de simplicibus medicinis
1902 (Tekrarbasım: Wiesbaden 1970) des Ibn al-Jazzār in der Übersetzung von Stephanus de
Saragossa. Übertragung aus der Handschrift München,
Bīrūnī, Cemāhir = Kitāb el-Cemāhir fī Maʿrifet el- Cod. lat. 253, Würzburg 1941 (Texte und Untersuchungen
Cevāhir min Taṣnīf el-Üstāz Abī er-Reyḥān Muḥammed zur Geschichte der Naturwissenschaften. Heft 1)
b. Aḥmed el-Bīrūnī, ed. Fritz Krenkow, Haydarabad (Tekrarbasım: Islamic Medicine, Cilt 39, Frankfurt 1996,
1355/1936 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam, Cilt s. 225-334).
29, Frankfurt 2001). İdrīsī, el-Cāmiʿ li Ṣifāt Eştāt en-Nebāt = Kitāb al-Jāmiʿ
li-ṣifāt ashtāt al-nabāt wa-ḍurūb anwāʿ al-mufradāt
Clément-Mullet, bkz. Tīfāşī. (İngilizce başlık: Compendium of the Properties of
Diverse Plants and Various Kinds of Simple Drugs), tıp-
A. Dietrich, Dioscurides triumphans = Dioscurides
kıbasım-ed. F. Sezgin, 3 Cilt, Frankfurt 1995.
triumphans. Ein anonymer arabischer Kommentar (Ende
12. Jahrh. n. Chr.) zur Materia medica. Arabischer Text Leclerc, bkz. İbn el-Bayṭār.
nebst kommentierter deutscher Übersetzung, 2 Cilt,
Muvaffaḳaddīn el-Herevī, Ebniye = el-Ebniye ʿan
Göttingen 1988.
Ḥaḳāʾiḳ el-Edviye Teʾlīf Muvaffaḳaddīn Abū Manṣūr
Ebū ʿAbdallāh el-Ḫārizmī, Mefātīḥ el-ʿUlūm = Liber el-Herevī, ed. Aḥmed Bahmanyār ve Ḥüseyn Maḥbūbī
Mafâtîh al-olûm explicans vocabula technica scienti- Ardakānī, Tahran 1346/1967 (İntişārāt-i Dānişgāh-
arum tam arabum quam peregrinorum auctore Abû i Tahrān. No. 1163) // Terc. Achundow = Abdul-
Abdallah ... al-Khowarezmi, ed. G. van Vloten, Leiden Chalig Achundow, Die pharmakologischen Grundsätze
1895 (Tekrarbasım: a.y. 1968). (Liber funtamentorum pharmacologiae) des Abu Mansur
Muwaffak bin Ali Harawi zum ersten Male nach dem
EI = Enzyklopædie des Islām. Geographisches, ethno- Urtext übersetzt und mit Erklärungen versehen, in:
graphisches und biographisches Wörterbuch der muham- Historische Studien aus dem Pharmakologischen Institut
medanischen Völker. Ed. H.Th. Houtsma v.d., 4 Cilt ve der Kaiserlichen Universität Dorpat (Halle) 3/1893/135-
Ergänzungsband, Leiden ve Leipzig 1913-1938. 414, 450-481 (Tekrarbasım: Islamic Medicine Cilt 50,
Frankfurt 996, s. 7-319).
EI New Ed. = The Encyclopaedia of Islam. New Edition.
Prepared by a number of leading Orientalists, edited by Oken, Allgemeine Naturgeschichte, Cilt 1 = Lorenz
… H.A.R. Gibb v.d., Leiden 1960 ff. Oken, Allgemeine Naturgeschichte für alle Stände. Cilt
1: Mineralogie und Geognosie, bearbeitet von A.F.
İbn el-Ekfānī, Nuḫab ez-Zeḫāʾir fī Aḥvāl el-Cevāhir, ed. Walchner, Stuttgart 1839.
Louis Cheikho in: Al-Machriq (Beyrut) Cilt 11/1908/751-
765. Ḳazvīnī, ʿAcāʾib el-Maḫlūḳāt = Zakarija Ben Muhammed
Ben Mahmud el-Cazwini’s Kosmographie. Erster Theil:
İbn el-Bayṭār, Cāmiʿ = Kitāb el-Cāmiʿ li-Müfredāt el- Kitāb ʿaǧāyib al-maḫlūqāt [orij. Arab.]. Die Wunder der
Edviye ve-l-Aġziye Teʾlīf … İbn el-Bayṭār, 4 Cilt, kahire Schöpfung, ed. Ferdinand Wüstenfeld, Göttingen 1849
1291/1874 (Tekrarbasım: Islamic Medicine Cilt 69-70) (Tekrarbasım: Islamic Geography Cilt 197, Frankfurt
1994).
G İ R İ Ş 165
Ḳazvīnī, Āsār el-Bilād = Zakarija Ben Muhammed Ben Steinbuch des Aristoteles = Das Steinbuch des Aristoteles
Mahmud el-Cazwini’s Kosmographie. Zweiter Theil: mit literargeschichtlichen Untersuchungen nach der
Kitāb āsār al-bilād [orij. Arab.]. Die Denkmäler der arabischen Handschrift der Bibliothèque Nationale he-
Länder, ed. Ferdinand Wüstenfeld, Göttingen 1848 rausgegeben und übersetzt von Julius Ruska, Heidelberg
(Tekrarbasım: Islamic Geography Cilt 198, Frankfurt 1912 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam, Cilt 27,
1994). Frankfurt 2001, s. 1-216).
Rāzī, Esrār ve-Sırr el-Esrār = Kitāb el-Esrār ve-Sırr Tamīmī, Mürşid = Jutta Schönfeld, Über die Steine. Das
el-Esrār li-Ebī Bekr Muḥammed b. Zekeriyyāʾ b. Yaḥyā 14. Kapitel aus dem «Kitāb al-Muršid» des Muḥammed
er-Rāzī, ed. Muḥammed Taḳī Dānişpažūh, Tahran ibn Aḥmed at-Tamīmī, nach dem Pariser Manuskript
1343/1964. herausgegeben, übersetzt und kommentiert, Freiburg
1976 (Islamkundliche Untersuchungen Cilt 38).
al-Rāzī’s Buch Geheimnis der Geheimnisse = Al-Rāzī’s
Buch Geheimnis der Geheimnisse mit Einleitung und Tīfāşī, Azhār el-Efkār = Fior di pensieri sulle pietre pre-
Erläuterungen in deutscher Übersetzung von Julius ziose di Ahmed Teifascite. Opera stampata nel suo origi-
Ruska, Berlin 1937 (Quellen und Studien zur Geschichte nale arabo, colla traduzione italiana appresso, e diverse
der Naturwissenschaften und der Medizin. Cilt 6). note di Antonio Raineri, Florenz 1818 (Tekrarbasım:
Natural Sciences in Islam, Cilt 31, Frankfurt 2001, s.
Rāzī, Ḥāvī = Kitāb el-Ḥāvī fī eṭ-Ṭıbb li-l-Feylasūf ... 1-178) // Clément-Mullet = Jean-Jacques Clément-
Ebī Bekr Muḥammed b. Zekeriyyāʾ er-Rāzī, 22 Cilt, Mullet, Essai sur la minéralogie arabe, in: Journal
Haydarabad 1374/1955-1390/1971. asiatique (Paris), série 6, 11/1868/5-81, 109-253, 502-
522 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam, Cilt 31,
Rāzī, el-Mudḫal et-Taʿlīmī = Henry E. Stapleton,
Frankfurt 2001, s. 179-422).
Rizkallah F. Azoo, M. Hidāyat Ḥusain, Chemistry in
ʿIrāq and Persia in the Tenth Century A.D., in: Memoirs Wiedemann, Aufsätze = Eilhard Wiedemann,
of the Royal Asiatic Society of Bengal (Calcutta) Aufsätze zur arabischen Wissenschaftsgeschichte, ed.
8/1927/317-418 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam, Wolfdietrich Fischer, 2 Cilt, Hildesheim ve New York
Cilt 73, Frankfurt 2002, s. 9-114). 1970 (Collectanea VI/1-2).
J. Ruska, Das Steinbuch aus der Kosmographie des Wiedemann, Gesammelte Schriften = Eilhard
... al-Kazwînî = Julius Ruska, Das Steinbuch aus Wiedemann, Gesammelte Schriften zur arabisch-isla-
der Kosmographie des Zakarijâ ibn Muḥammed ibn mischen Wissenschaftsgeschichte, zusammengestellt
Maḥmûd al-Kazwînî übersetzt und mit Anmerkungen von Dorothea Girke und Dieter Bischoff, ed. Fuat
versehen, in: Beilage zum Jahresbericht 1895/96 der Sezgin, 3 Cilt, Frankfurt 1984 (Veröffentlichungen des
prov. Oberrealschule Heidelberg (Takrarbasım: Islamic Institutes für Geschichte der Arabisch-Islamischen
Geography Cilt 201, Frankfurt 1994, s. 221-264). Wissenschaften. Reihe B: Nachdrucke. Cilt 1,1-1,3).
Şemseddīn ed-Dımeşḳī, Nuḫbet ed-Dehr = Kitāb Nuḫbet E. Wiedemann, Zur Mineralogie im Islam = Eilhard
ed-Dehr fī ʿAcāʾib el-Berr ve-l-Baḥr Teʾlīf Şemseddīn ... Wiedemann, Zur Mineralogie im Islam (Beiträge
ed-Dımeşḳī (Fransızca başlık Cosmographie de Chems- zur Geschichte der Naturwissenschaften 30), in:
ed-din ... ed-Dimichqui), ed. A.F. Mehren, St. Petersburg Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen Sozietät
1281/1865-66 (Tekrarbasım: Islamic Geography, Cilt zu Erlengen 44/1912/205-256 (Tekrarbasım: Natural
203, Frankfurt 1994) // Tercüme A.F. Mehren = Manuel Sciences in Islam Cilt 28, Frankfurt 2001, s. 177-228).
de la cosmographie du Moyen Age traduit de l’arabe
... par A.F. Mehren, Kopenhagen 1874 (Tekrarbasım: Yāḳūt, Muʿcem el-Büldān = Kitāb Muʿcem el-Büldān
Islamic Geography, Cilt 204, Frankfurt 1994). Teʾlīf … Yāḳūt b. ʿAbdallāh el-Ḥamavī, Jacut’s
Schönfeld, bkz. Tamīmī. Geographisches Wörterbuch aus den Handschriften …
hrsg. von. Ferdinand Wüstenfeld, 6 Cilt, Leipzig 1866-
Sontheimer, s. İbn el-Bayṭār. 1870 (Tekrarbasım: Islamic Geography Cilt 210-220,
Frankfurt 1994).
166 M İ N E R A L O J İ
Elmas bütün taşların en serti olarak nitelendiri- 1 Steinbuch des Aristoteles, a.y., s. 105-106, 149-150
lir, kırılmaz olup diğer bütün taşları (ve metalleri, (Tekrarbasım: a.y., s. 113-114, 157-158); Tamīmī: Mür-
şid, s. 111-113, 191-193; Bīrūnī: Cemāhir, s. 92-102; İbn
kara kurşun hariç) parçalayabilir. Bulunma yeri el-Cezzār: İʿtimād, tıpkıbasım ed. s. 157-158; Ḳazvīnī:
olarak Arapça kaynaklarda sadece Hindistan ʿAcāʾib el-Maḫlūḳāt, s. 236-237; İbn el-Bayṭār: Cāmiʿ, cilt
bildirilmiştir1. 4, s. 126-127 (Fransızca çeviri, Leclerc, cilt 3, s. 272; Al-
manca çeviri, Sontheimer, cilt 2, s. 466-467); Tīfāşī: Azhār
el-Efkār, s. 24-25 (Tekrarbasım: a.y., s. 36-37); Ruska, J.:
Der Diamant in der Medizin, in: Zwanzig Abhandlungen
zur Geschichte der Medizin. Festschrift Hermann Baas
…, Hamburg und Leipzig 1908, s. 121-130 (Tekrarbasım:
Natural Sciences in Islam, cilt 27, Frankfurt 2001, s. 239-
248).
M İ N E R A L L E R v e F O S İ L C E V H E R L E R 167
sünbāzec
Korindon
(Zımpara)
1) Var., yakut,
gnays içerisinde.
115 x 85 mm, 0,79 kg.
(Envanter No: K 3.27a)
2) Var., zımpara.
85 x 85 mm, 0,206 kg.
(Envanter No: K 3.27b)
bicādī
Gröna,
Süleyman Taşı
Ø: 50 mm, 96 g.
(Envanter No: K 3.19b)1
1) Koyu renkliler,
10 parça, Ø: 3-5 mm.
Toplam ağırlık: 10 kırat.
belḫaş (Farsça balaḫş kelimesinden) (Envanter No: K 3.49a)
Spinel, Yakutspinel 2) Açık renkliler,
15 parça, Ø: 1,5-3 mm.
Toplam ağırlık: 8 kırat.
(Envanter No: K 3.49b)
et-Tīfāşī tarafından (Ezhār el-Efkār s. 19, tek-
rarbasım s. 42) yakutun akrabası olarak tanım-
lanan bu taş, İbn el-Ekfānī (Nuḫab ez-Zaḫāʾir Bu taşın bazıları şeffaf kılıflar içerisinde, bazıları
s. 755-756) tarafından laʿl (aynı şekilde «yakut» da kılıfsız bulunur. Bunun 100 dirhem’den daha
vs.) kavramıyla özdeşleştirilmektedir: «Balaḫş fazla olan parçaları görülmüştür. Eski zamanda
Farsça’da laʿl adını taşımaktadır. Kırmızı saydam bir dirhem’in fiyatı 20 dīnār ve bazen daha fazla
bir taştır, daha doğrusu musfir olarak isimlen- idi.»1
dirilen kırmızı’dır, ayrıca saftır. Renk ve par- el-Bīrūnī (Cemāhir s. 81-88) bu taşı el-laʿl el-
laklık bakımından güzel yāḳūt’a olağanüstü bir bedaḫşī adı altında sunmaktadır ve el-Ḫāzinī
benzerliği vardır ancak sertlikte ondan farklılık (Mīzān el-Ḥikme s. 138, tekrarbasım, a.y., s.
gösterir, öyle ki, her iki mineral çarpışırlarsa, 295)’de de böyle okumaktayız.
bu çizilir. Bundan dolayı bu taş, kendisi için en 1818 yılında J. Hammer-Purgstall2 et-Tīfāşī tara-
uygun parlatma aracı olan sarı renkli markazit ile fından sunulan belḫaş’ı spinell ile özdeşleştirmişti.
parlatılmalıdır. Bahramānī’ye benzer, el-yāzekī Bir nesil sonra E. Quatremère bu taş hakkındaki
adıyla bilinen bir tür vardır; bu tür en üstün ve en bir dizi haberi Arapça ve Farsça kaynaklardan bir
değerli olanıdır.» araya getirmişti, Histoire des Sultans Mamlouks
«Büveyhiler döneminde (321/933-448/1056) bu de l’Égypte, écrite en arabe par Taki-Eddin-
taş yāḳūt ile aynı fiyata satılmaktaydı, ta ki daha Ahmed-Makrizi, traduite en français ... Cilt 2,
kesin olarak tanınana kadar; bundan sonra fiyatı Paris 1845, s. 713.
düşmüş ve yāḳūt’tan farklı olduğu için, misḳāl’e
göre değil, dirhem’e göre satılacağı belirlenmişti.
Beyaza ve menekşe rengine (benefseciyye) mey- 1 Önemsiz/çok küçük değişikliklerle/düzeltmelerle E.
leden örnekler vardır; bu ikisi birinciden daha az Wiedemann’dan alınmıştır, Zur Mineralogie im Islam,
a.y., s. 216-217 (Tekrarbasım: a.y., s. 188-189).
değerlidir.» 2 Krş. Steinbuch des Aristoteles, a.y., s. 32 (Tekrarbasım:
«Bu taş, Bazaḫşān’dan üç günlük seyahat mesa- a.y., s. 40).
3 Quatremère’in açıklamaları E. Wiedemann tarafından
fesi uzaklığında doğuda bulunmaktaydı. Burası
tercüme edilmiştir, Zur Mineralogie im Islam, a.y., s.
onun için adeta [diğer ülkelere çıktığı] kapıydı. 235-236 (Tekrarbasım: a.y., s. 207-208).
170 M İ N E R A L O J İ
Ø: 17 mm, 50 kırat.
benfeş (Farsça banafş kelimesinden) (Envanter No: K 3.58)
Zirkon (Hyazinth)
et-Tīfāşī (Ezhār el-Efkār s. 19, tekrarbasım s. Benfeş’in dört sınıfı vardır. Birincisi mādīnī
42)’ye göre benfeş, Belḫaş (spinell) ve bicādī adındadır, şeffaf açık kırmızı renktedir. İkincisi
(gröna) yakut türlerinden (envāʿ) ve varyetele- esādest adındadır ve siyahtır. Üçüncüsü (isimsiz)
rindendir (eşbāh): «Bilge (ḥakīm) diyor ki, bu sarıdır. Dördüncüsü tarif edilmemiş olarak kal-
üçü aslında yakut olacaklardı, fakat fazla ya da mıştır (Ezhār el-Efkār s. 21, tekrarbasım s. 40).
düşük nem, noksan sıcaklık veya hareketsizlik J.J. Clément-Mullet1 Benfeş’i zirkon ile özdeşleş-
gibi dış etkiler bunu engellemiştir. Böylece bun- tirmişti 2.
lar ateşe dayanıksız taşlar haline gelmiştir.»
1) Şeffaf.
Yükseklik: 65 mm, 77 g.
(Envanter No: K 3.08a)
2) Bulanık,
ksenomorf (özşekilsiz).
Boy: 150 mm, 0,7 kg.
(Envanter No: K 3.08b)
Pseudo Aristoteles taşlar kitabında (s. 117) kris- 1Rāzī: Esrār ve-Sırr el-Esrār, s. 4; al-Rāzī’s Buch Ge-
tal kuvars camsı taş olarak nitelendirilmektedir. heimnis der Geheimnisse, a.y., s. 87; Tamīmī: Mürşid, s.
97, 187; İbn el-Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 4, s. 167-168 (Fransızca
Bu anlayışı genel olarak Arap bilginler de izle- çeviri, Leclerc, cilt 3, s. 342-343; Almanca çeviri, Sont-
mektedir. heimer, cilt 2, s. 534); Bīrūnī: Cemāhir, s. 181-186; Tīfāşī:
Bulunma yerleri olarak Yukarı Mısır, Hint Azhār el-Efkār, s. 53 (Tekrarbasım: a.y., s. 8).
Okyanusu (el-Baḥr el-Aḫḍar), Ermenistan ve Sri
Lanka zikredilmektedir1.
M İ N E R A L L E R v e F O S İ L C E V H E R L E R 173
zümürrüd Ø: 12 mm,
külte içerisinde: 85 x 50 mm.
Zümrüt Toplam ağırlık: 120 g.
(Envanter No: K 3.48)
zeberced
Beril veya Krizolit
ʿayn el-hirr
Kedigözü
Ø: 34 mm, 30 g.
(Envanter No: K 3.24)
Söz konusu olan Yunanların ίασπις λίϑος ola- terebantin ağacının meyvesine benzer bir renge
rak adlandırdığı taştır (Dioskurides, 5. Kitap, sahiptir ...» (Tercüme Sontheimer, Cilt 2, s. 602,
159. Kapitel, bkz. J. Berendes s. 551). İbn el- krş. Terc. Leclerc, Cilt 3, s. 427).
Bayṭār Cāmiʿ isimli eserinde (Cilt 4, s. 209) bu el-Bīrūnī bulunma yeri olarak Çin (Ḫuten)’i
taşı sunmaktadır ve Dioskurides, Galen ve el- vermektedir; orada eskiden beri değişik sütümsü
Ġāfiḳī’den alıntılama yapmaktadır. Başlangıçta soluk jasp türleri elmas, yakut ve zümrütlere ter-
Dioskurides’e dayanarak, şöyle söylemektedir: cih edilmiştir1.
«Bazıları jaspın zümrütün bir türü olduğunu
iddia etmektedir. Rengi dumanın rengine yakla-
şan ve sanki dumanla kaplanmış bir şeyi andıran
bir türü vardır. Jaspın bir diğer türü beyaz parlak
damarlara sahiptir. Bu Astrius (kevkebī) olarak
isimlendirilmektedir. Bir diğer tür Terebinthinum 1 Ayrıca bkz. Bīrūnī: Cemāhir, s. 198-199; Muvaffaḳaddīn
(ṭarmīnūn) olarak isimlendirilmektedir, çünkü el-Herevī: Ebniye, s. 120-346 (tercüme, Achundow s. 190,
284, 318; tekrarbasım s. 62, 156, 190).
176 M İ N E R A L O J İ
Kesilmiş ve parlatılmış.
Ø: yaklaşık 130 mm, 0,75 kg.
(Envanter No: K 3.02b)
Su agatı.
Ø: 50 mm, 95 g.
(Envanter No: K 3.02c)
İran, Zend/Ḳācārī
(13./18.-19. yüzyıl).
Genişlik: 17 ve 20 mm.
(Envanter No: J 72 ve 73)
ʿaḳīḳ 1) Sarı.
Ø: 45 mm, 68 g.
Akik (Karneol) (Envanter No: K 3.23a)
2) Kırmızı.
90 x 60 mm, 340 g.
(Envanter No: K 3.23b)
cazʿ 40 x 25 mm, 33 g.
(Envanter No: K 3.37)
Oniks
Arabistan’da oldukça tanınan bu taş, bulunma Türlerinden birisi bāḳarān oniksdir. Bundan,
yeri nedeniyle, hiç de az olmayan sıklıkta akikle kralların ve asilzadelerin isimlerini içeren yüzük
ilişkilendirilmiştir. 4./10. yüzyılın ilk yarısında taşları yapılmaktadır. Bu, yüksek fiyatlara sahip-
faaliyette bulunmuş olan coğrafyacı İbn el-Faḳīh tir.»
el-Hemazānī (Kitāb el-Büldān, Leiden 1885, s. «Oniks, birbirini izleyen ve alt alta paralel tek
36) akik taşının bulunma yerinden bahsettikten tek katmanlardan oluşmaktadır, bunların her
sonra şöyle demektedir: «el-Yemen dağlarında biri saf beyaz, siyah ve kırmızı renklere sahiptir.
oniks (cazʿ) maden yatakları bulunmaktadır; bu, Bunlar sayesinde sanatkar, rengi fonun rengin-
değişik türlere sahiptir. Hepsi aynı maden yatakla- den farklı olan bir yazı üretir. Bir yazıda yahut bir
rından gelmektedir, akik gibi. En iyi ve en değerli resimde bazen üç rengine de rastlanır. Bunlar, ilk
tür el-baḳarānī ’dir, diğerleri: el-ʿarvānī, el-fārisī önce sadece resimde üç rengi ortaya koyabilirler,
(İranlı), el-ḥabeşī (Etyopyalı), el-muʿassal (bal çünkü bu resim bedenseldir ve üç katmana nüfuz
görünümlü), el-muʿarraḳ (damarlı).»1 İbn el- eder; yüzüğün üst yüzeyi tek yüzey değilse yazıda
Bayṭār (Cāmiʿ, cilt 1, s. 163) Çin’den gelen bir onlar sadece bunu gerçekleştirebilirler (yani yal-
türü de bilmektedir. nızca rölyef tasvir sözkonusu ise bir çok renk elde
Bu taşa dair değerli haberleri Ebū el-Faḍl ed- edilebilir)»2.
Dımeşḳī’nin Kitāb el-İşāre ilā Maḥāsin et-Ticāre
isimli kitabından (s. 18) öğrenmekteyiz: «Bu taş-
tan sanatkarlar büyük kusursuz takılar yaparlar.
Çok defa masraflı sanat sebebiyle yüksek fiyatla-
ra ulaşmaktadır, çünkü bu zor işlenen bir taştır.
2 Tercüme Wiedemann, E.: a.e., s. 235 (Tekrarbasım:
a.y., s. 207); ayrıca bkz. Steinbuch des Aristoteles, a.y., s.
1 Wiedemann, E.: Zur Mineralogie im Islam, a.y., s. 245 103, 145 (Tekrarbasım: a.y., s. 111, 153); Tīfāşī: Azhār el-
(Tekrarbasım: a.y., s. 217). Efkār, s. 35 (Tekrarbasım: a.y., s. 26).
M İ N E R A L L E R v e F O S İ L C E V H E R L E R 179
65 x 45 mm, 185 g.
1 Steinbuch des Aristoteles, a.y., s. 112 (Tekrarbasım: a.y., (Envanter No: K 3.28)
s. 120); Rāzī: el-Mudḫal et-Taʿlīmī, s. 412 (Tekrarbasım: Şemseddīn ed-Dımeşḳī’de zikredilen markazit tür-
a.e., s. 108); İbn el-Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 4, s. 152-153 (Fran-
sızca çeviri, Leclerc, cilt 2, s. 312; Almanca çeviri, Sonthe- lerinden burada «bakırımsı» olanı da sunulmalı-
imer, cilt 2, s. 508-509); Wiedemann, E.: Zur Chemie bei dır.
den Arabern (= Beiträge zur Geschichte der Naturwis-
senschaften XXIV), in: Sitzungsberichte der Physikal- Markazitin bulunma yeri olarak ed-Dımeşḳī,
isch-medizinischen Sozietät (Erlangen) 43/1911/72-113, Lübnan’daki Ḥades’i, Karak ve Yaʿfūr yakınındaki
özellikle s. 97-98 (Tekrarbasım: Wiedemann, Aufsätze, Cūsīye’yi, Dımeşk civarında bir köy, anmaktadır.
cilt 1, s. 689-730, özellikle s. 714-715).
180 M İ N E R A L O J İ
lāzuverd 53 x 30 mm, 42 g.
(Envanter No: K 3.29)
Lapislazuli
er-Rāzī’ye göre lapislazulinin sadece bir türü onu denediğini ama «onda hiçbir hakikat bulma-
vardır. Bu tür hafif kırmızılı koyu mavidir ve par- dığını» söylemekte. Tozlaştırılmış formda bu taş
layan sarı renkli gözlere sahiptir (al-Rāzī’s Buch bugüne kadar en önemli ve en rağbet edilen toz
Geheimnis der Geheimnisse, a.y., s. 86). Burada boyalardan (gerçek deniz mavisi) birisidir.
maddenin iyi bir bilgisine sahip olduğunu açığa Bulunma yerleri arasında el-Bīrūnī (Cemāhir
vuran er-Rāzī bu taşı yağımsı olarak parlayan s. 195), Afganistan’ın en kuzey doğusundaki
veya yağla ovarak özel bir parlaklığa kavuşan Bedaḫşān’da bulunan Bīcazī dağının yakınların-
dört «yağlı» taştan birisi olarak tarif etmektedir daki bir maden ocağını anmaktadır1.
(bkz. a.y., s. 44).
Tıbbi ilaç olarak lapislazuli, siyah safra nedeniyle
ortaya çıkan hastalıklarda, örneğin melankoli
semptomlarına karşı, kullanılır. Müshil olarak
fonksiyonuna ilişkin et-Temīmī (Mürşid s. 77-78),
Türkuaz ḥacer el-ġalebe («zafer taşı») ve ḥacer 1 Steinbuch des Aristoteles, a.y., s. 106-107, 151-152 (Tek-
el-ʿayn («göz taşı») olarak da adlandırılmakta- rarbasım: a.y., s. 114-115, 159-160); Rāzī: Esrār ve-Sırr
el-Esrār, s. 4; al-Rāzī’s Buch Geheimnis der Ge-heimnis-
dır. Arapça kaynaklarda Nīşāpūr ve Cündīşāpūr se, a.y., s. 86; Tamīmī: Mürşid, s. 81-82, 173-174; Bīrūnī:
(Güneydoğu Irak) bulunma yerleri olarak veril- Cemāhir, s. 169-172; İbn el-Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 3, s. 172
mektedir1. (Fransızca çeviri, Leclerc, cilt 3, s. 50-51; Almanca çevi-
ri, Sontheimer, cilt 2, s. 270-271); Tīfāşī: Azhār el-Efkār,
s. 32-33 (Tekrarbasım: a.y., s. 28-29); Şemseddīn ed-
Dımeşḳī: Tuḥfet ed-Dehr, s. 68-69 (Tercüme A.F. Meh-
ren, s. 78); İbn el-Ekfānī: Nuḫab ez-Zeḫāʾir, a.y., s. 761-
762, krş. Wiedemann, E.: Zur Mineralogie im Islam, a.y.,
s. 225 (Tekrarbasım: a.y., s. 197-198).
184 M İ N E R A L O J İ
dehnec
Malahit
1) Bandlı.
Ø: 80 mm, 225 g.
(Envanter No: K 3.31b)
2) Koyu yeşil.
80 x 70 mm, 555 g.
(Envanter No: K 3.31a)
3) Açık yeşil.
70 x 50 mm, 200 g.
(Envanter No: K 3.31c)
tūtiyāʾ
Yassı Çakıl Çinko
Maden Filizi
Kelimenin kökeni belirsizdir. Bu kelime-
nin Farsça’dan veya Sanskrite’den geldiği
tahmin edilmektedir. Tūtiyāʾ taşlar ara-
sında sayılmıştır. Arap mineraloglar onu
beyaz, sarı, yeşil, kahverengi ve gri renkler-
de tanımaktadırlar. Tıpta göz ilacı olarak
ve çıbanlara karşı kullanılmıştır. Bulunma
yerleri olarak Hint Okyanusu’nun kıyı-
ları, Hindistan (Sind), İran (Kirmān),
Meopotamya (Baṣra), Doğu Anadolu
Sarı. Ø: 65 mm, (Ermenistan), Bizans, Suriye (Ḥımṣ),
195 g. Akdeniz’in doğu kıyısındaki yerler (Beyrūt),
(Envanter No: K 3.25)
Kuzey Afrika (Tūnis) ve Müslüman İspanya
(el-Endelüs) anılmaktadır.
Çinko Karbonat
Yassı çakıl çinko maden filizi genelllikle
«mineral olarak çinko karbonat veya tutya
taşı adını almış olan ve çinko maden filizi
1) Yeşil. olarak büyük bir rol oynayan başka bir
70 x 45 mm, 160 g. çinkolu mineralle, karbonik çinko, birlikte
(Envanter No: K 3.56a)
bulunur. Aynı şekilde zaman zaman canlı
yeşil, mavi ve muhtemelen tıpkı yassı çakıl
çinko maden filizi gibi menekşe renginde
renklendirilmiş agregalarda bulunmaktadır
...» (Bauer, Edelsteinkunde s. 524)1.
Bādzehr
Panzehir Taşı
Ruḫām
Mermer
Farsça ve Türkçe’de bu taş mermer adını taşı- 1 İdrīsī: el-Cāmiʿ li-Ṣıfāt eştāt en-Nebāt, Cilt 2, kısım 2, s.
maktadır. Bu taşın tarif edildiği Arapça kay- 452; İbn el-Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 2, s. 138 (Fransızca çeviri,
Leclerc, cilt 2, s. 1040; Almanca çeviri, Sontheimer, cilt 1,
naklar onu değişik renklerde tanımaktadır ve s. 493); Ḳazvīnī: ʿAcāʾib el-MaḪlūḳāt, s. 225.
inşaat alanında ve mezar taşı olarak kullanımını
zikretmektedir. Arap tıbbında toz halinde kanı
dindiren ilaç olarak kullanılmıştır1.
188 M İ N E R A L O J İ
Sarı, çabuk kırılır bir taş. Paleolitik çağdan beri 1 İbn el-Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 1, s. 20-21 (Fransızca çeviri,
toz boya olarak kullanılmaktadır ve tıp alanında Leclerc, cilt 1, s. 49-50; Almanca çeviri, Sontheimer, cilt
1, s. 28).
deri hastalıklarının tedavisine hizmet etmekte-
dir1.
M İ N E R A L L E R v e F O S İ L C E V H E R L E R 189
maġnīsiyā
Pirolusit, Magneziya
1) Ø: 55 mm, 142 g.
Pek çok renktebilinen maġnīsiyā taşı Arapça (Envanter No: K 3.41a)
kaynaklarda, aynı şekilde bir çok renkte bilinen
marḳaşīsa, markazit ile birlikte sık sık anılmak- 2) Ø: 70 mm, 210 g.
tadır. Bu nedenle pek az olmayan sıklıkla da (Envanter No: K 3.41b)
birbirleriyle karıştırılmışlardır1. Maġnīsiyā hak-
kında Ebū Bekr er-Rāzī şöyle söylemektedir: gözler’den muhtemelen, güneşte aşağı yukarı
«Değişik türler (renkler) vardır. Bu taşın, içinde oynatıldığında parıldayan küçük kristal yüzeyler
parıltılı gözler olan toprakımsı siyah bir türü kasdedilmektedir, belki de parıltısız fon üzerin-
vardır. Ayrıca onun sert demirimsi parçaları da deki madeni parlaklığa sahip olan yerler. Kırmızı
vardır, bu eril olan maġnīsiyā taşıdır. Bundan renkte, kabuk formunda ortaya çıkan tür görün-
başka onun kabuklu kırmızı bir türü de vardır, düğü kadarıyla, dönüşüm ürünü olarak manga-
bu dişil maġnīsiyā taşıdır; bunun içinde parıl- nez maden yataklarında sık sık rastlanan man-
tılı gözler vardır ve o, türünün en iyisidir.»2 gan karbonattır. Farklı türlerin ayırt edilmesi
Buna ilişkin J. Ruska açıklayacı tarzda şunla- Rāzī’nin İran’da doğal bir yöntemle tanışıklığını
rı söylemektedir: «Maġnīsiyā kelimesi Rāzī’de tahmin ettirmektedir.»3
bugün bile pratik kullanım için yumuşak ve sert Büyük olasılıkla maġnīsiyā’da söz konusu olan,
manganez maden cevheri olarak ayırt edilmekte günümüzde pirolusit olarak adlandırılan mine-
olan mangan oksidleri ifade etmektedir. ‘Parıltılı raldir. Cam üretiminde kullanılmıştır. Bulunma
yeri İran’dır4.
2 örnek. Ø: 24 mm.
şebb Toplam ağırlık: 60 kırat.
Şap, Alünit (Envanter No: K 3.03)
(parçalanmış)
zācāt
Vitriyoller
Muḥammed b. Aḥmed et-Temīmī (4./10. 1 Steinbuch des Aristoteles, a.y., s. 119, 175 (Tekrarbasım:
yüzyıl)’ye göre iki antimon türü vardır. Birisi a.y., s. 127, 183); İbn el-Cezzār: İʿtimād, faks. ed. s. 177-
178, Latince tercüme Liber fiduciae, s. 89 (Tekrarbasım:
İṣfahān bölgesinde, diğeri Maġrib’de tanınmak- a.y., s. 331); İbn el-Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 1, s. 12 (Fransızca
tadır. et-Temīmī sonuncusunun iki türünü daha çeviri, Leclerc, cilt 1, s. 27-28; Almanca çeviri, Sonthei-
bilmektedir (Kitāb el-Mürşid s. 31-35)1. mer, cilt 1, s. 15-16.
194 M İ N E R A L O J İ
Ø: 70 mm, 425 g.
(Envanter No: K 3.12)
Galenit (2),
belki molibdenit
90 x 80 mm, 266 g. (bkz. Oken, Allgemeinde
(Envanter No: K 3.34) Naturgeschichte, Cilt 1, s. 429).
Grafit
95 x 65 mm, 422 g.
(Envanter No: K 3.20)
zeybaḳ
Cıva
yaklaşık 15 g., kaynakla birleştirilmiş tüp içerisinde
(oda sıcaklığında akışkan)
(Envanter No: K 3.43)
zuncufr
Zinnober
(Cıva Sülfidi, Vermiyon)
Maden işciliğiyle kazanılan zinnober (zuncufr En tanınmış bulunma yeri İspanya idi (İbn el-
maḫlūḳ) yanı sıra 4./10. yüzyılda yapay olarak Bayṭār, Cāmiʿ, Cilt 2, s. 170; J. Ruska: al-Rāzī’s
imal edilenleri (zuncufr maṣnūʿ) de biliniyordu. Buch Geheimnis der Geheimnisse, a.y., s. 38-51).
Tıpta zinnober yaralanmalarda kullanılan pomat-
ların tamamlayıcı unsurlarındandı ve toz olarak
1 Bkz.
çıbanların tedavisinde de kullanım bulmuştu1.
Ruska, J.: al-Rāzī’s Buch Geheimnis der Geheim-
nisse, a.y., s. 37.
2 a.e., s. 38. Ayrıca bkz. Steinbuch des Aristoteles, a.y.,
s. 123, 180 (Tekrarbasım: a.y., s. 131, 188); Rāzī: Esrār
ve-Sırr el-Esrār, s. 13-20; Bīrūnī: Cemāhir, s. 229-232;
Ḳazvīnī: Āsār el-Bilād, s. 126 (Dārābcird); İbn el-Bayṭār: 1Steinbuch des Aristoteles, a.y., s. 124-125, 182 (Tekrarba-
Cāmiʿ, cilt 2, s. 177-178 (Fransızca çeviri, Leclerc, cilt 2, s. sım: a.y., s. 132-133, 190); Ḳazvīnī: ʿAcāʾib el-Maḫlūḳāt,
228-230; Almanca çeviri, Sontheimer, cilt 1, s. 553-555). s. 228.
196 M İ N E R A L O J İ
būraḳ
Boraks
1) Ham, kırılmış.
Ağırlık: 11 g.
(Envanter No: K 3.13a)
2) Ideomorph.
50 x 40 mm, 65 g.
(Envanter No: K 3.13b)
ṭalḳ
Muskovit
(Mika)
milḥ
Kayatuzu
1) Özşekilli.
Ø: 75 mm, 185 g.
(Envanter No: K 3.51b)
1 ʿAlī b. Rabben eṭ-Ṭaberī: Firdevs el-Ḥikme, s. Leclerc, cilt 3, s. 334-337; Almanca çeviri, Sonthei-
395; Rāzī: Esrār ve-Sırr el-Esrār, s. 6-7; aynı yazar mer, cilt 2, s. 527-531); Ḳazvīnī: ʿAcāʾib el-Maḫlūḳāt,
Ḥāvī, cilt 21, kısım 2, Haydarabad 1968, s. 554-561; s. 240. Wiedemann, E.: Entsalzung des Meerwassers
Muvaffaḳaddīn el-Herevī: Ebniye, s. 314-315 (Ter- bei Bîrûnî, in: Chemiker-Zeitung 46/1922/230 (Tek-
cüme, Achundow s. 271; tekrarbasım, s. 144); Ebū rarbasım: Gesammelte Schriften cilt 2, Frankfurt
ʿAbdallāh el-Ḫārizmī: Mefātīḥ el-ʿUlūm, s. 259); İbn 1984, s. 1019); Ruska, J.: Das Buch der Alaune und
el-Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 4, s. 163-166 (Fransızca çeviri, Salze, Berlin 1935.
M İ N E R A L L E R v e F O S İ L C E V H E R L E R 199
1) Var.,
cibsīn, caṣṣ Alabaster (su mermeri).
90 x 70 mm, 341 g.
Alçı Taşı (Envanter No: K 3.18a)
Alçı yanmamış formda kan dindirici ilaç 1 Rāzī: Esrārve-Sırr el-Esrār, s. 4; al-Rāzī’s Buch der Ge-
olarak hizmet görmüştür1. heimnisse, a.y., s. 87; İbn el-Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 1, s. 159
(Fransızca çeviri, Leclerc, cilt 1, s. 346-347; Almanca çevi-
ri, Sontheimer, cilt 1, s. 242-243).
200 M İ N E R A L O J İ
kibrīt
Kükürt
1) İnce kristalin.
65 x 55 mm, 9 g.
(Envanter No: K 3.45a)
2) Kaba kristalin.
55 x 50 mm, 88 g.
(Envanter No: K 3.45b)
Arap kimyacılar kükürtü «bedenler» (ecsād) diye Ruska, Arap simyacılarda yaygın takma adları
isimlendirilen metallerin karşısına yerleştirdik- bir araya getirme teşebbüsü sırasında kükürde ait
leri «ruhlar» (ervāḥ) arasında saymaktadırlar. yirmi nitelemeyle karşılaşmışlardır. Genel olarak
Ruhlar bedenlerin aksine «renklendirici» ve bu isimler çoğunlukla Arapça, çok az Farsça ve
«akışkan»dır. Arap kimyacılar ve mineraloglar Süryanice’dir ve hiçbiri Yunanca değildir2.
kükürdü değişik renklerde tanımaktadırlar, sarı, Tıp alanında kükürtün kullanımı oldukça yaygın-
kırmızı, beyaz ve siyah renkler bunlar arasında- dı, mesela uyuz, sarılık, astım, öksürük tedavisin-
dır. Kırmızı olanı, en değerli kabul etmişlerdir. de, deri beneklerinde veya akrep sokmalarında.
Kükürt kimyasal ve endüstriyel işlemlerin vaz-
geçilmez unsuru idi. er-Rāzī’ye göre kükürdü ve
zernīḫ’ı (bkz. bir sonraki mineral) işlemede kul-
2 Alchemistische Decknamen, in: Sitzungsberichte der
lanılan maddeler arasında şunlar bulunmaktadır:
Physikalisch-medizinischen Sozietät (Erlangen) 56-
«Bakır yeşili, Nūre’ler, kireçler, demirin, bakırın, 57/1924-25/17-36, özellikle s. 35-36 (Tekrarbasım: Wie-
kalayın ve kara kurşun törpüsü, vitriyol, tuz, üstü- demann, Aufsätze, cilt 2, s. 596-615, özellikle s. 614-615).
beç, mürdesenk, cam, Qali, talk ...»1 Ayrıca bkz. Steinbuch des Aristoteles, a.y., s.112-113,
161-162 (Tekrarbasım: a.y., s. 120-121, 169-170); İbn
Ortak bir çalışmada Eilhard Wiedemann ve Julius el-Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 4, s. 49-50 (Fransızca çeviri, Le-
clerc, cilt 3, s. 139-141; Almanca çeviri, Sontheimer, cilt
2, s. 344-347); Ḳazvīnī: ʿAcāʾib el-Maḫlūḳāt, s. 243-244;
Şemseddīn ed-Dımeşḳī: Tuḥfet ed-Dehr, s. 58 (Tercüme
1 Ruska, J.: al-Rāzī’s Buch der Geheimnisse, a.y., s. 111. A.F. Mehren, s. 62-63).
M İ N E R A L L E R v e F O S İ L C E V H E R L E R 201
zernīḫ
Arsenik
Ø: yaklaşık 45 mm,
122 g. Zehirli!
(Envanter No: K 3.06)
zernīḫ aṣfar
Örpiment (Sarı Zırnık)
Ø: 65 mm, 270 g.
Zehirli!
(Envanter No: K 3.07)
zernīḫ aḥmer
Realgar (Kırmızı Zırnık)
95 x 45 mm, 147 g.
Zehirli!
(Envanter No: K 3.44)
Arap mineraloglar arseniki bir çok renk- 1 Steinbuch des Aristoteles, a.y., s. 113; Rāzī: Esrār
te tanımışlardır. Zehir olarak kullanımı da ve-Sırr el-Esrār, s. 3; Bīrūnī: Cemāhir, s. 103; İbn el-
Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 2, s. 160-161 (diğer kitapların yanı
malumlarıydı. Köken yeri olarak İṣfehān’ı zik- sıra er-Rāzī’nin günümüze ulaşmamış kitabı ʿİlel el-
retmektedirler1. Meʿādin’den alıntıda bulunmaktadır) (Fransızca çevi-
ri, Leclerc, cilt 2, s. 205-207; Almanca çeviri, Sonthei-
mer, cilt 1, s. 527-529).
202 M İ N E R A L O J İ
Arap filologlar maden ocaklarında çıklartılan bu Kuzey İran’da Ṭūs kentini de bilinen bulunma
taşı «mutlak tencere» (el-qıdr muṭlaḳan) olarak yeri olarak zikretmektedir. İbn el-Bayṭār’a göre
nitelendirmektedirler, çünkü bu taş özellikle kap- (Cāmiʿ Cilt 2, s. 19) toz haline getirilmiş bu taş,
ların, mangalların, kandillerin vs. imaline elveriş- diş bakımı için ve de –er-Rāzī’ye göre– kendi
lidir. Ḥicāz (Batı Arabistan) ve Yemen en çok döneminde kimya labaratuvarında gerekli ‘yapay
tanınan bulunma yerleriydi1. Coğrafyacı eş-Şerīf kil’in tamamlayıcı unsuru olarak kullanılmıştır
el-İdrīsī2 Kızıl Deniz’in doğu kıyısında bulunan (bkz. s. 134)5.
el-Ḥavrāʾ’ı bu maddenin en önemli bulunma yeri
olarak nitelendirmektedir. Buradan bir çok ülke-
ye bu madde ihraç ediliyordu. Bu taşın eṭ-Ṭāʾif ve
Mekke arasındaki aynı isimli bir köyün yakınında
bulunan bir maden ocağı (maʿdin el-burm) daha
Emeviler döneminde bilinmekteydi3. el-Ḳazvīnī4
1 İbn Manẓūr, Muḥammed b. Mukerrem: Lisān el-ʿArab,
cilt 14, Kahire 1302 (1885), s. 311.
2 Nüzhet el-Müştāḳ fī ḫtirāḳ el-Āfāḳ, Neapel ve Roma
1970, s. 350. 5 al-Rāzī’sBuch Geheimnis der Geheimnisse, a.y., s. 61,
3 Bkz. Yāḳūt: Muʿcem el-Büldān, cilt 4, s. 572. 96, 195; Wiedemann, E.: Zur Mineralogie im Islam, a.y.,
4 Āsār el-Bilād, s. 275. s. 251 (Tekrarbasım: a.y., s.223).
M İ N E R A L L E R v e F O S İ L C E V H E R L E R 203
1) Beyaz.
110 x 80 mm, 56 g.
(Envanter No: K 3.11a)
2) Siyah.
Ø: yaklaşık 65 mm,
124 g.
(Envanter No: K 3.11b)
3) Kahverengi.
110 x 75 mm, 124 g.
(Envanter No: K 3.11c)
ḳayşūr, ḳaysūr
Sünger Taşı (Ponza Taşı)
Pseudo Aristoteles taşlar kitabında (s. 120, tek- ayrıca Ermenistan ve İskenderiye bulunma yer-
rarbasım s. 128) sünger taşı şu şekilde tarif leri olarak anılmaktadır. et-Temīmī (Mürşid, s.
edilmektedir: «Bu bir deniz taşıdır, hafiftir, gev- 91-95)’de şöyle denilmekte: «Onun gerçek doğa-
şek oluşumludur; su üzerinde yüzer. Sicilya’da sına gelince, yanmış küllerden birisidir; çünkü
bulunur, genellikle beyazdır ve deniz tereya- Sicilya’da denizde bulunan ve volkan adında olan
ğı olarak isimlendirilir. Eğer bu taşla deriler dağın üzerindeki ateş bu taşı kusmaktadır, irili
ovulursa, pütürlenirler. Dişleri temizler ve göz ufaklı olur, cevheri ateştir. Eğer deniz suyuna
tozu olarak kullanılır. Onunla kağıttan renk ve düşerse, suyun yüzeyinde yüzer, çünkü bede-
mürekkep alınır. (Göz doktorunun) onu bal ile ninde gözeneklilik ve çabuk kırılganlık vardır»
karıştırmasıyla gözden akbeneği giderir, özellikle (Terc. Jutta Schönfeldü a.e. s. 92)1.
hayvanların gözlerinden. Hekim onu yalın halde
kullanmaz, çünkü keskinliği nedeniyle hayvana
acı verir.» (Terc. J. Ruska s. 176, Tekrarbasım 1 Ayrıca bkz. Ḳazvīnī: ʿAcāʾib el-Maḫlūḳāt, s. 233; İbn el-
s. 184). Arapça kaynaklarda Sicilya’nın yanı sıra Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 4, s. 42 (Fransızca çeviri, Leclerc, cilt
3, s. 126; Almanca çeviri, Sontheimer, cilt 2, s. 332-333).
204 M İ N E R A L O J İ
3) Sarımsı kırmızı.
Ø: 65 mm, 225 gr.
(Envanter No: K 3.52c)
1) Yeşil.
130 x 100 mm,
4) Kırmızı tebeşir. 500 gr.
Ø: 50 mm, 45 gr. (Envanter No: K 3.52a)
(Envanter No: K 3.52d)
5) Beyaz.
75 x 45 mm, 130 gr.
(Envanter No: K 3.52e)
Pürüzsüz.
zebed el-baḥr ve sūrac Boyut: 35 x 25 mm, 5 g.
Sepiyolit (Lületaşı) (Envanter No: K 3.46a)
Kaba.
Boyut: 70 x 40 mm, 32 g.
(Envanter No: K 3.46b)
dürr, lüʾlüʾ
İnci
1 Steinbuch des Aristoteles, a.y., s. 96-98, 130-133 (Tek- 254-255 (Tekrarbasım: a.y., s. 191-195, 203-204, 209-
rarbasım: a.y., s. 104-106, 138-141); Tamīmī: Mürşid, 210, 226-227); Ruska, J.: Perlen und Korallen in der na-
s. 35-40, 138-143; Bīrūnī: Cemāhir, s. 104-137; İbn el- turwissenschaftlichen Literatur der Araber, in: Naturwis-
Cezzār: İʿtimād, tıpkıbasım ed. s. 31; Ḳazvīnī: ʿAcāʾib senschaftliche Wochenschrift (Jena) 20/1905/612-614
el-Maḫlūḳāt, s. 223-224; ayrıca bkz. Wiedemann, E.: Zur (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 28,
Mineralogie im Islam, a.y., s. 219-223, 231-232, 237-238, Frankfurt 2001, s. 252-254).
mūmiyāʾ
Mumya
(Yermumu, Karasakız)
75 x 55 mm, 215 g.
(Envanter No: K 3.16)
1) Kırmızı.
Ø: 27 mm, 15 g.
(Envanter No: K 3.26a)
2) Beyazmavi.
Ø: 25 mm, 13 g.
(Envanter No: K 3.26b)
3) Beyaz.
Ø: 110 mm, 0,7 kg.
(Envanter No: K 3.26c)
mercān ve bussaz
Mercanlar
kehrubāʾ, kehremān
1) Açık renkli.
Kehribar Ø: yaklaşık 4 mm, 19 g.
(Envanter No: K 3.09a)
Kehribar, Farsça «saman çalan » (kāh-rubā) yani
2) Koyu renkli.
saman çeker anlamında, Arap-İslam bilginleri Ø: yaklaşık 47 mm, 34 g.
tarafından taş olarak değil, çoğunlukla reçine ve (Envanter No: K 3.09b)
bitkisel bir ürün olarak kabul edilmiştir. Arap
tabipler kan dindirici, kalbi güçlendirici ve göz
ağrılarını azaltıcı bir ilaç olarak kehribarı Yunan
öncülerinden almışlardır1. el-Bīrūnī2 taşlar hak-
kındaki kitabına kehribarı, sadece doğu Türkleri
4 ʿAlī b. Rabban eṭ-Ṭaberī: Firdews el-Ḥikme, Berlin
arasında tanınması ve rağbet görmesi nedeniy-
1928, s. 405 (bkz. Schmucker, Werner: Die pflanzliche
le aldığını söylemektedir. Göründüğü kadarıyla und mineralische Materia Medica im Fidaus el-Ḥikme
kehribarın ovuşturulduktan sonra samanı çekme des ʿAlī ibn Sehl Rabban eṭ-Ṭaberī, Bonn 1969, s. 414-
özelliğinin bilgisi, ki bunu el-Bīrūnī bilinen bir 415); İbn el-Cezzār: İʿtimād, tıpkıbasım ed. s. 18; Ḳazvīnī:
ʿAcāʾib el-Maḫlūḳāt, s. 234; İbn el-Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 4, s.
şey olarak anmaktadır, Çinlilerden doğu Türkleri 88-89 (Fransızca çeviri, Leclerc, cilt 3, s. 209-211; Alman-
üzerinden Müslümanlara ulaşmıştır3. ca çeviri, Sontheimer, cilt 2, s. 405-406); Jacob, Georg:
Bulunma yerleri olarak Hazardenizi’nin ve Der Bernstein bei den Arabern des Mittelalters, Berlin
1886 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, cilt
Akdeniz’in kıyıları, kuzey ve güney Atlantik 28, Frankfurt 2001, s. 115-126; aynı yazar: Neue Studien,
Okyanusu’nun doğu kıyıları zikredilmektedir4. den Bernstein im Orient betreffend, in: Zeitschrift der
Deutschen Morgenländischen Gesellschaft (Leipzig)
43/1889/353-387 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Is-
lam serisi, cilt 28, s. 127-161); Schneider-Dresden, Oskar:
Nochmals zur Bernsteinfrage, in: Zeitschrift der
1 Bkz. İbn el-Bayṭār: Cāmiʿ, cilt 4, s. 88-89. Deutschen Morgenländischen Gesellschaft (Leipzig)
2 Bīrūnī: Cemāhir, s. 210.
45/1891/239-244 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Is-
lam serisi, cilt 28, s. 163-168); Jacob, G.: Kannten die
3 F.M. Feldhaus Die Technik. Ein Lexikon der Vorzeit, Araber wirklich sicilischen Bernstein?, in: Zeitschrift
der geschichtlichen Zeit und der Naturvölker (Wiesba- der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft (Leip-
den 1914, tekrarbasım Münih 1970), Sp. 78, isimli kita- zig) 45/1891/691-693 (Tekrarbasım: Natural Sciences
bında şöyle demekte: «Daha m.s. 315 civarında kehriba- in Islam serisi, cilt 28, s. 169-171); Wiedemann, E.: Zur
rın elektirik özelliği Çinlilerin malumuydu. Avrupa’da ilk Mineralogie im Islam, in: Archiv für Geschichte der
olarak Gilbert bu doğa gücünün farkına varmıştır (Gil- Naturwissenschaften und der Technik (Leipzig) 1/1908-
bert, De magnete, Londra 1600).» 09/208-211, özellikle s. 211 (Tekrarbasım: Natural Scien-
ces in Islam serisi, cilt 28, s. 169-171, özellikle s. 171).
210 M İ N E R A L O J İ
Mazı
20 adet..
Toplam ağırlık 50 g.
(Envanter No: K 3.60)
Helile
Terminalia chebula’nın tanen
zengini meyvesi.
7 adet.
Toplam ağırlık: 27 g.
(Envanter No: K 3.62)
Gummi arabicum
(Arap Zamkı)
7 <gözyaşı>,
toplam ağırlık 67 g.
(Envanter No: K 3.61)
M İ N E R A L L E R v e F O S İ L C E V H E R L E R 211
Bibliyografya
ve
Dizinler
212 M İ N E R A L O J İ
B İ B L İ Y O G R A F Y A 213
BİBLİYOGRAFYA
À l’ombre d’Avicenne. La médecine au temps des cali- Supplementbände 1-3, Leiden 1937-1942.
fes [sergi kataloğu], Paris: Institut du Monde Arabe Brunschwig, Hieronymus: Liber de arte distillandi de
1996. compositis i.e. Das buch der waren kunst zu dis-
Alcoatim (Sulaymān ibn Ḥāriṯ al-Qūthī?) (6th/ 12th tillieren, Leipzig 1972 (1512 Straßburg baskısının
cent.). Texts and Studies. Collected and Reprinted, tekrarbasımı).
ed. Fuat Sezgin, Frankfurt am Main: Institut für [Cābir] Jābir ibn Ḥayyān (2nd/8th cent.), Kitāb
Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften es-Sebʿīn/The Book of Seventy, ed. Fuat Sezgin,
1996 (Islamic Medicine cilt 56). Frankfurt am Main: Institut für Geschichte der
ʿAmmār b. ʿAlī el-Mavṣılī: [Kitāb el-Muntaḫab fī Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1986 (Series
ʿİlāc el-ʿAyn] Das Buch der Auswahl von den C – 32).
Augenkrankheiten. Ḫalīfa el-Ḥalebī: Das Buch vom Carbonelli, Giovanni: Sulle fonti storiche della Chimica
Genügenden in der Augenheilkunde. Ṣalāḥ ed-Dīn: e dell’Alchimia in Italia, Roma 1925.
Licht der Augen. Aus arabischen Handschriften [el-Cezerī, el-Cāmiʿ beyn el-ʿİlm ve-l-ʿAmel en-Nāfiʿ fī
übersetzt und erläutert von Julius Hirschberg, Ṣınāʿat el-Ḥiyel] The Book of Knowledge of Ingenious
Julius Lippert und Eugen Mittwoch, Leipzig 1905 Mechanical Devices (Kitāb fī maʿrifat al-Ḥiyal
(Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi, Cilt 45). al-handasiyya) by Ibn al-Razzāz al-Jazarī, translated
Anderson, Sygurd Ry, Ole Munk ve Henrik D. and annotated by Donald R. Hill, Dordrecht 1974).
Schepelern: An Extract of Detmar Wilhelm [el-Cezerī] İbn er-Rezzāz el-Cezerī Bedīʿezzamān
Soemmerring’s thesis: A Comment on the horizontal Ebū el-ʿİzz İsmāʿīl b. er-Rezzāz (yaklaşık 600/1200),
section of eyes in man and animals, Kopenhagen Al-Jāmiʿ bain al-ʿilm wal-ʿamal an-nāfiʿ fī ṣināʿat
1971 (Acta ophthalmologica, Suppl., 110). al-ḥiyal/Compendium on the Theory and Practice
Bauer Bauer, Max: Edelsteinkunde. Eine allgemein of the Mechanical Arts. Introduction in Arabic and
verständliche Darstellung der Eigenschaften, des English by Fuat Sezgin. Frankfurt am Main 2002.
Vorkommens und der Verwendung der Edelsteine, Ciarallo, Annamaria: Pompéi. Nature, sciences et tech-
nebst einer Anleitung zur Bestimmung derselben, niques, Mailand 2001 [Sergi kataloğu Paris, Palais de
für Mineralogen, Edelsteinliebhaber, Steinschleifer, la découverte 2001].
Juweliere, Leipzig 1909. Clément-Mullet, Jean-Jacques Clément-Mullet:
Bednarski, Adam: Die anatomischen Augenbilder in Essai sur la minéralogie arabe, in: Journal asiati-
den Handschriften des Roger Bacon, Johann Peckham que (Paris), 6e série, 11/1868/5-81, 109-253, 502-522
und Witelo, in: Sudhoffs Archiv für Geschichte der (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt
Medizin (Leipzig) 24/1931/60-78. 31, Frankfurt 2001, s. 179-422).
Bennion, Elisabeth: Antique dental instruments, Constantinus Africanus (11th cent.) and his Arabic
Londra: Sotheby 1986 (Almanca: Alte zahnärztliche Sources. Texts and Studies. Collected and Reprinted,
Instrumente, Köln 1988). ed. Fuat Sezgin, Frankfurt am Main: Institut für
Bennion, Elisabeth: Antique medical instruments, Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften
Londra: Sotheby 1979 (Almanca: Alte medizinische 1996 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi, Cilt 43).
Instrumente, Leverkusen 1979). Darmstaedter, Ernst: Die Alchemie des Geber, über-
Berendes, Julius: Des Pedanios Dioskurides aus setzt und erklärt, Berlin 1922 (Tekrarbasım: Natural
Anazarbos Arzneimittellehre in fünf Büchern. Sciences in Islam serisi, Cilt 71, s. 67-298).
Übersetzt und mit Erklärung versehen, Stuttgart 1902 Dietrich, Albert: Dioscurides triumphans. Ein anony-
(Tekrarbasım: Wiesbaden 1970). mer arabischer Kommentar (Ende 12. Jahrh. n. Chr.)
el-Bīrūnī: el-Āsār el-Bāḳiye ʿan el-Ḳurūn el-Ḫāliye. zur Materia medica. Arabischer Text nebst kommenti-
Chronologie orientalischer Völker von Albêrûnî, ed. erter deutscher Übersetzung, 2 Cilt, Göttingen 1988.
Eduard Sachau, Leipzig 1878 (Tekrarbasım: Islamic [ed-Dımeşḳī, Şemseddīn, Nuḫbet ed-Dehr fī ʿAcāʾib
Mathematics and Astronomy serisi, Cilt 30, Frankfurt el-Barr ve-l-Baḥr] Cosmographie de Chems-ed-Din
1998); İngilizce çeviri E. Sachau: The Chronology of ... ad-Dimichqui, ed. Agust F. Mehren, St. Petersburg
Ancient Nations, Londra 1879 (Tekrarbasım: Islamic 1866 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi, Cilt
Mathematics and Astronomy serisi, Cilt 31, Frankfurt 203); Fransızca çeviri aynı yazar, Manuel de la cos-
1998). mographie du Moyen-Âge traduit de l’arabe «Nokhbet
el-Bīrūnī: Kitāb el-Cemāhir fī Maʿrifet el-Cevāhir, ed. ed-dahr fi ʿadjaib-il-barr wal-bahʾr» de Shems ed-Dîn
F. Krenkow, Haydarabad 1355/1936 (Tekrarbasım: Abou-ʿAbdallah Mohʾammed de Damas ... par A.F.
Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 29). Mehren, Kopenhagen 1874 (Tekrarbasım: Islamic
Brockelmann, Carl: Geschichte der arabischen Geography serisi, Cilt 204).
Litteratur, Cilt 1, Weimar 1898; Cilt 2, Berlin 1902; The Encyclopaedia of Islam, New Edition, 11 cilt,
214 B İ B L İ Y O G R A F Y A
tıpkıbasım/ed. F. Sezgin, Frankfurt a.M.: Institut für Lindberg, David C.: Theories of Visison from al-Kindi
Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften to Kepler, Chicago ve Londra 1976.
1985 (Series C-20). Meyerhof, Max: The Book of the Ten Treatises ond the
[İbn el-Heysem] The Optics of Ibn al-Haytham, Books Eye …, bkz. Ḥuneyn ibn İsḥāḳ.
I-III: «On direckt vision». Translation with introduc- Meyerhof, Max ve Curt Prüfer: Augenanatomie des
tion and commentary by Abdelhamid I. Sabra. 2 cilt, Ḥunain b. Isḥâq. Nach einem illustrierten arabischen
Londra 1989 (Studies of the Warburg Institute, 40, Manuskript herausgegeben, in: Archiv für Geschichte
1-2). der Medizin (Leipzig) 4/1910/163-191 (Tekrarbasım:
[İbn Sīnā, Kitāb eş-Şifāʾ ] Avicennæ De congelatione et Islamic Medicine serisi, Cilt 23, s. 45-73).
conglutinatione lapidum being sections of the Kitâb Mieleitner, Karl: Zur Geschichte der Mineralogie.
al-Shifâʾ. The Latin and Arabic texts edited with an Geschichte der Mineralogie im Altertum und
English Translation of the latter and with critical Mittelalter, in: Fortschritte der Mineralogie,
notes by E.J. Holmyard and D.C. Mandeville, Paris Kristallographie und Petrographie (Jena) 7/1922/427-
1927 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, 480.
Cilt 60, Frankfurt 2001, s. 147-240.). Milne, John Stewart: Surgical instruments in Greek and
İbn Sīnā: Kitāb eş-Şifāʾ, eṭ-Ṭabīʿiyyāt Kısım 5: Roman times, Oxford 1907 (Tekrarbasım: Chicago
el-Meʿādin ve-l-Āsār el-ʿUlviyye, ed. İbrāhīm Medkūr, 1976).
ʿAbdulḥalīm Muntaṣir, Saʿīd Zāyid ve ʿAbdullāh Muvaffaḳaddīn el-Herevī: el-Ebniye ʿan Ḥaḳāʾiḳ
İsmāʿīl, Kahire 1965. el-Edviye Teʾlīf Muvaffaḳaddīn Abū Manṣūr
İdrīsī: el-Cāmiʿ li Ṣifāt Eştāt en-Nebāt = Kitāb al-Jāmiʿ el-Herevī, ed. Aḥmed Bahmanyār ve Ḥuseyn
li-ṣifāt ashtāt al-nabāt wa-ḍurūb anwāʿ al-mufradāt Maḥbūbī Ardakānī, Tahran 1346/1967 (İntişārāt-i
(İngilizce başlık: Compendium of the Properties of Dānişgāh-i Tahrān. No. 1163) // Almanca tercüme,
Diverse Plants and Various Kinds of Simple Drugs), Achundow =Abdul-Chalig Achundow, Die phar-
tıpkıbasım/ed. F. Sezgin, 3 Cilt, Frankfurt a.M.: makologischen Grundsätze (Liber funtamentorum
Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen pharmacologiae) des Abu Mansur Muwaffak bin
Wissenschaften 1995 (Series C – 58, 1-3). Ali Harawi zum ersten Male nach dem Urtext über-
Islamic Medicine, Cilt 1-99, Frankfurt a.M.: Institut für setzt und mit Erklärungen versehen, in: Historische
Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften Studien aus dem Pharmakologischen Instritut der
1995-1998. Kaiserlichen Universität Dorpat (Halle) 3/1893/135-
Jacob, Georg: Neue Studien, den Bernstein im Orient 414, 450-481 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi
betreffend (Neue Beiträge zum Studium des kaspisch- Cilt 50, Frankfurt 996, s. 7-319).
baltischen Handels im Mittelalter, 1), in: Zeitschrift Natural Sciences in Islam, Cilt 1-90, Frankfurt a.M.:
der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
(Leipzig) 43/1889/353-387 (Tekrarbasım: Natural Wissenschaften 2000-2003.
Sciences in Islam serisi, cilt 28, s. 127-161). Naẓīf, Muṣṭafā: El-Ḥasan b. el-Heysem, Buḥūsuhū
[el-Ḳazvīnī: ʿAcāʾib el-Maḫlūḳāt] Zakarija Ben ve-Kuşūfuhu l-Baṣariyye, 2 cilt, Kahire 1361/1942
Muhammed Ben Mahmud el-Cazwini’s Kosmographie. (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt
1. Bölüm: Kitāb ʿAcāʾib el-Maḫlūḳāt, Die Wunder 35-36).
der Schöpfung, 2. Bölüm: Kitāb Asār el-Bilād, Die Newman, William R.: The Alchemy of Roger Bacon and
Denkmäler der Länder, ed. Ferdinand Wüstenfeld, the Tres Epistolae Attributed to him, in: Comprendre
Göttingen 1848-1849 (Tekrarbasım: Islamic et maîtriser la nature au Moyen Âge. Mélanges
Geography serisi, 197-198). d’histoire des sciences offerts à Guy Beaujouan, Paris
Kraus, Paul: Dschābir ibn Ḥajjān und die Ismāʿīliyya, 1994, s. 461-479.
in: Forschungsinstitut für Geschichte der Newman, William R.: The Genesis of the Summa
Naturwissenschaften in Berlin. 3. Jahresbericht Perfectionis (Appendix: An unknown Latin transla-
Berlin 1930, s. 23-42, (Tekrarbasım: Natural Sciences tion of Jābir), in: Archives internationales d’histoire
in Islam serisi, Cilt 70, Frankfurt 2002, s. 103-122). des sciences (Paris) 35/1985/240-302.
Kraus, Paul: Jābir ibn Ḥayyān. Contribution à l’histoire Newman, William R.: L’influence de la Summa perfec-
des idées scientifiques dans l’Islam, I. Le corpus des tionis du Pseudo-Geber, in: J.-C. Margolin, S. Matton
écrits jábiriens, II. Jābir et la science grecque, Kahira (eds.), Alchimie et philosophie à la Renaissance,
1942-1943 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam Paris 1993, s. 65-77.
serisi, Cilt 67-68). Newman, William R.: New Light on the Identity
Kraus, Paul: Jābir ibn Ḥayyān. Essai sur l’histoire of «Geber», in: Sudhoffs Archiv (Wiesbaden)
des idées scientifiques dans l’Islam. I. Textes choi- 69/1985/76-90.
sis édités, Kahire 1354/1935 (Tekrarbasım: Natural Newman, William R.: The Summa Perfectionis of
Sciences in Islam serisi, Cilt 66). Pseudo-Geber. A Critical Edition, Translation and
216 B İ B L İ Y O G R A F Y A
Medicine and Allied Sciences (Minneapolis, Minn.) Memoirs of the Asiatic Society of Bengal (Calcutta)
50/1995/67-110. 3/1910-1914/57-94, (Tekrarbasım: Natural Sciences
Schahien, Abdul Salam: Die geburtshilflich- in Islam serisi, Cilt 61, s. 27-64).
gynäkologischen Kapitel aus der Chirurgie des Stapleton, Henry E. ve Rizkallah F. Azoo: Alchemical
Abulkasim. Ins Deutsche übersetzt und kommentiert, equipment in the eleventh century, A.D., in: Memoirs
Diss. Berlin 1937, s. 11-12 (Tekrarbasım: Islamic of the Asiatic Society of Bengal (Calcutta) 1/1905/47-
Medicine serisi Cilt 38, s. 321-359). 70 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi,
Schedel, Hartmann: Buch der Cronicken, Nürnberg Cilt 61, s. 1-25).
1493 (Tekrarbasım: Weltchronik başlığı altında, ed. Stapleton, Henry E. ve Rizkallah F. Azoo ve M.
Stephan Füssel, Köln-Londra vd. 2001). Hidāyat Ḥusain: Chemistry in ʿIrāq and Persia in the
Schelenz, Hermann: Zur Geschichte der tenth century A.D., in: Memoirs of the Asiatic Society
pharmazeutisch-chemischen Destilliergeräte, Miltitz of Bengal 8/1928/318-417 (Tekrarbasım: Natural
1911 (Tekrarbasım: Hildesheim 1964). Sciences in Islam serisi, Cilt 73, s. 9-114).
Schipperges, Heinrich: Die Anatomie im arabischen Steinschneider, Moritz: Constantin’s lib. de. Gradibus
Kulturkreis, in: Medizinische Monatsschrift und Ibn al-Ǧezzar’s Adminiculum, in: Deutsches
(Stuttgart) 20/1966/67-73. Archiv für Geschichte der Medicin und medicinischen
Schipperges, Heinrich: Arabische Medizin im lateinischen Geographie (Leipzig) 2/1879/1-19 (Tekrarbasım:
Mittelalter, Berlin v.d. 1976 (Sitzungsberichte Islamic Medicine serisi, cilt 94, s. 320-338).
der Heidelberger Akademie der Wissenschaften, Steinschneider, Moritz: Constantinus Africanus und
Mathematisch-naturwissenschaftliche Klasse, 1976, seine arabischen Quellen, in: Archiv für pathologische
2). Anatomie und Physiologie und für klinische Medicin
Schipperges, Heinrich: Die Assimilation der arabischen (Berlin) 37/1866/351-410, (Tekrarbasım: Islamic
Medizin durch das lateinisches Mittelalter, Wiesbaden Medicine serisi, cilt 43, s. 1-60).
1964 (Sudhoffs Archiv, Beihefte, 3). Steinschneider, Moritz: Die hebräischen Übersetzungen
Schönfeld, Jutta: Über die Steine. Das 14. Kapitel des Mittelalters und die Juden als Dolmetscher, Berlin
aus dem «Kitāb al-Muršid» des Muḥammed ibn 1893 (Tekrarbasım: Graz 1956).
Aḥmed at-Tamīmī, nach dem Pariser Manuskript Sudhoff, Karl: Augenanatomiebilder im 15. und 16.
herausgegeben, übersetzt und kommentiert, Freiburg Jahrhundert, in: Studien zur Geschichte der Medizin,
1976 (Islamkundliche Untersuchungen Cilt 38). (Leipzig) 1/1907/19-26.
Schramm, Matthias: Zur Entwicklung der physiologischen Sudhoff, Karl: Beiträge zur Geschichte der Chirurgie im
Optik in der arabischen Literatur, in: Sudhoffs Archiv Mittelalter. Graphische und textliche Untersuchungen
für Geschichte der Medizin 43/1959/289-328. in mittelalterlichen Handschriften, 2 cilt, Leipzig
Seidel, Ernst ve Karl Sudhoff: Drei weitere anatomische 1914-1918 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi Cilt
Fünfbilderserien aus Abendland und Morgenland, 37, s. 180-181).
in: Archiv für Geschichte der Medizin (Leipzig) Sudhoff, Karl: Ein Beitrag zur Geschichte der Anatomie
3/1910/165-187 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi im Mittelalter, speziell der anatomischen Graphik
Cilt 93, s. 99-123). nach Handschriften des 9. bis 15. Jahrhunderts,
Şerefeddin Sabuncuoğlu: Cerrāḥiyyetü’l-Ḫāniyye, Leipzig 1908 (Studien zur Geschichte der Medizin,
ed. İlter Uzel, 2 Cilt [metnin transkripsiyonu ve Heft 4).
tıpkıbasımı], Ankara 1992. Sudhoff, Karl: Weitere Beiträge zur Geschichte der
Siggel, Alfred: Katalog der arabischen alchemistischen Anatomie im Mittelalter, in: Archiv für Geschichte
Handschriften Deutschlands, 3 cilt, Berlin 1949-1956. der Medizin 8/1914-15/1-21.
Speter, M.: Zur Geschichte der Wasserbad-Destillation: [eṭ-Ṭaberī, ʿAlī b. Rabban, Firdews el-Ḥikme fī eṭ-Ṭıbb]
Das «Berchile» Albukasims, in: Pharmaceutica Acta Firdausu’l-Ḥikmat or Paradise of Wisdom of ʿAlī b.
Helvetica (Amsterdam) 5/1930/116-120 (Tekrarbasım: Rabban al-Ṭabarī, ed. Muḥammed Zübeyr eṣ-Ṣıddīḳī,
Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 62, s. 294-298). Berlin 1928.
Spies, Otto ve Horst Müller-Bütow: Drei urologische Terzioğlu, Arslan: Yeni araştırmalar ışığında büyük
Kapitel aus der arabischen Medizin, in: Sudhoffs türk-islâm bilim adamı İbn Sina (Avicenna) ve tababet,
Archiv (Wiesbaden) 48/1964/248-259. İstanbul 1998.
Spink, M.S.: Arabian gynaecological, obstetrical and [et-Tīfāşī, Aḥmed b. Yūsuf, Azhār el-Efkār fī Cevāhir el-
genito-urinary practice illustrated from Albucasis, Aḥcār] Fior di pensieri sulle pietre preziose di Ahmed
in: Proceedings of the Royal Society of Medicine Teifascite, ed. ve çev. Antonio Raineri, Florenz 1818
(London) 30/1937/653-670, (Tekrarbasım: Islamic (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, 31, s.
Medicine serisi Cilt 38, s. 303-320). 1-178).
Stapleton, Henry E. ve Rizkallah F. Azoo: An Alchemical von Töply, Robert: Studien zur Geschichte der Anatomie
Compilation of the Thirteenth Century, A.D., in: im Mittelalter, Leipzig ve Viyana 1898.
218 B İ B L İ Y O G R A F Y A
DİZİN
D Guglielmo da Saliceto 4
Guido de Cauliaco (Guy de Chauliac) 4
Dānişpažūh, M. Taḳī 116 n., 165
Gurlt, Ernst Julius 4, 36, 38, 38 n., 39, 54 n., 67 n., 71
Darmstaedter, Ernst 105 n. n., 73 n., 81 n., 83 n., 85 n., 86 n., 87 n., 88 n., 89 n.
ed-Dımeşḳī bkz. Muḥammed b. İbrāhīm b. Ebī Ṭālib
Diergart, Paul 109, 113 n. H–Ḥ–Ḫ
Dietrich, Albert 164, 207, 208
Dioskurides 28, 158, 167, 175, 179, 186, 205, 206 Ḫalef b. ʿAbbās ez-Zehrāvī, Ebū el-Ḳāsim, Latin.
Albucasis 3, 4, 16, 30, 31, 36, 36 n., 37, 38, 39 n., 40,
Duval, Rubens 109 41, 41, 44, 46, 47, 51, 54-92 passim, 111, 112, 119
Ḫālid b. Yezīd, Emevi Prensi 97, 97 n., 98 n.
E Ḫalīfe b. Ebī el-Meḥāsin el-Ḥalebī 5, 6, 16, 23, 27, 43,
Ebū ʿAbdullāh el-Ḫārizmī bkz. Muḥammed b. Mūsā 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53
Ebū ʿAlī İbn Sīnā bkz. el-Ḥüseyn b. ʿAbdullāh Haly Abbas bkz. ʿAlī b. el-ʿAbbās
Ebū el-Faḍl ed-Dımeşḳī bkz. Caʿfer b. ʿAlī Hamarneh, Sami Kh. 30 n., 31 n., 70 n., 92 n.
Ebū el-Ḳāsım ez-Zehrāvī bkz. Ḫalef b. ʿAbbās von Hammer, Josef 157 n., 169
Ebū er-Reyḥān el-Bīrūnī bkz. Muḥammed b. Aḥmed el-Ḫārizmī bkz. Muḥammed b. Mūsā Ebū ʿAbdullāh
Edwards, Diane D. 29 n. Hartlaub, Gustav F. 96 n.
Ethé, Hermann 7 n. el-Ḥasan, Aḥmed Yūsuf (Ahmed Y. al-Hassan) 109,
126, 143, 143 n., 152 n., 153 n.
Ettinghausen, Richard 28 n.
el-Ḥasan b. el-Ḥasan İbn el-Heysem, Ebū ʿAlī, Latin.
Alhacen veya Alhazen 9, 11 n., 16, 18, 19, 20, 21, 24
F al-Hassan, Ahmed Y. bkz. el-Ḥasan, Aḥmed
Feldhaus, Franz Maria 114, 161 n., 209 n. el-Hāşimī, Muḥammed Yaḥyā (Mohammed Yahia
Fischer, Wolfdietrich 165 Haschmi) 158 n., 160, 161 n.
Fonahn, Adolf 7 n. Hauser, Fritz 35 n.
Forbes, Robert James 112 n., 113 n., 119 n. el-Ḫāzinī bkz. ʿAbdurraḥmān el-Ḫāzinī
Friedler, Karl Gustav 161 Hell, Josef 177
Friedrich II., Sicilya Kralı ve Kayzeri 34 Hentzen (Landwirt) 161 n.
Füssel, Stephan 29 n. Hidayet Ḥüseyn, M. 103, 109
Hill, Donald Routledge 35, 109, 126, 143, 143 n., 152
n., 153
G–Ġ Hipokrat 31, 33
el-Ġāfiḳī bkz. Aḥmed b. Muḥammed Hirschberg, Julius 5, 5 n., 16, 17, 17 n., 23, 24, 27, 43,
Galen 8, 19 n., 20, 31, 33, 110, 142, 142 n., 158, 175, 43 n., 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53
205, 206 Hoffmann, Friedrich 112 n., 114, 114 n., 119, 119 n.
Ganzenmüller, Wilhelm 110, 142-150 passim Holmyard, Eric John 161, 163, 163 n.
Garbers, Karl 103, 109, 124 n., 134 n. Houtsma, Martijn Theodor 164
Geber bkz. Cābir b. Ḥayyān Huard, Pierre 4 n., 82 n.
Gerhard(us), Cremonalı 4 Ḥubeyş b. el-Ḥasan el-Aʿsam ed-Dımeşḳī 16
Gibb, Hamilton Alexander Rosskeen 164 Ḥuneyn b. İsḥāḳ 3, 8, 9, 16, 19
Gilbert, William 209 el-Ḥüseyn b. ʿAbdullāh İbn Sīnā, Ebū ʿAlī, Latin.
Gildemeister, Eduard 112 n., 114, 114 n., 119, 119 n. Avicenna 4, 9 n., 11 n., 18, 23, 24, 25, 29 n., 31, 32,
33, 110, 160, 161, 161 n., 162, 163
Giorgione 33
Girke Dorothea 165
Graefe, Alfred 17
I – İ – ʿİ
Grimm, Sigismund 31 Irblich, Eva 4, 4 n., 5
Grmek, Mirzo Drazen 4 n., 82 n. İbn el-Bayṭār bkz. ʿAbdullāh b. Aḥmed
Guerini, Vincenzo 61 n., 64 n., 65 n. İbn el-Cezzār bkz. Aḥmed b. İbrāhīm b. Ebī Ḫālid
Ş A H I S A D L A R I 221
İbn el-Ekfānī bkz. Muḥammed b. İbrāhīm b. Ṣāʿid von Lippmann, Edmund Oskar 112 n., 152 n., 160 n.
İbn el-Faḳīh el-Hemazānī bkz. Aḥmed b. Muḥammed Lūḳā b. İsrāfiyūn 158
b. İsḥāḳ Lyell, Charles 159
İbn el-Heysem bkz. el-Ḥasan b. el-Ḥasan
İbn er-Rezzāz el-Cezerī bkz. İsmāʿīl İbn er-Rezzāz M
İbn Manẓūr bkz. Muḥammed b. Mükerrem b. ʿAlī
Mackenzie, A. 17
İbn en-Nedīm bkz. Muḥammed b. Abū Yaʿḳūb b.
İsḥāḳ Madkūr, İbrāhīm 160 n.
İbn Rüşd bkz. Muḥammed b. Aḥmed b. Muḥammed el-Maḳrīzī bkz. Aḥmed b. ʿAlī b. ʿAbdulḳādir
İbn Sīnā bkz. el-Ḥüseyn b. ʿAbdullāh Mandeville, Desmond Cameron 163, 163 n.
İbn ʿUmeyl bkz. Muḥammed b. ʿUmeyl Manṣūr b. Muḥammed b. Aḥmed b. Yūsuf 7, 8
İbn Zühr bkz. ʿAbdülmelik b. Muḥammed b. Mervān Margolin, Jean-Claude 107 n.
İbrāhīm b. Muḥammed el-İṣṭaḫrī el-Fārisī el-Kerḫī, Marianus 97
Ebū İsḥāḳ 160 Mattioli, Pietro Andrea 114
el-İdrīsī bkz. Muḥammed b. Muḥammed b. Matton, Sylvain 107 n.
ʿAbdullāh Meḥemmed ʿAlī 159
İḫvān eṣ-Ṣafāʾ 158, 159 n. Meḥmed II., Fātiḥ, Osmanlı Sultanı 4
İsḥāḳ b. ʿİmrān 29 Mehren, August Ferdinand 113 n., 165, 200
İsḥāḳ b. Süleymān el-İsrāʾīlī, Ebū Yaʿḳūb, Latin. de Menasce, Jean Pierre 158 n.
Ysaac 33
Mervān b. ʿAbdalmelik, Emevi Halifesi 160 n.
İsmāʿīl, ʿAbdullāh 160 n.
el-Mesʿūdī bkz. ʿAlī b. el-Ḥüseyn b. ʿAlī
İsmāʿīl b. Ḥasan b. Aḥmed el-Cürcānī 7
Meyerhof, Max 3, 3 n., 16, 19 n., 20
İsmāʿīl İbn er-Rezzāz el-Cezerī, Ebū el-ʿİzz
Bedīʿuzzamān 35, 110 Mieleitner, Karl 161, 162, 162 n.
el-İṣṭaḫrī bkz. İbrāhīm b. Muḥammed Mittwoch, Eugen 5 n., 43 n.
Muḥammed b. ʿAbdülmelik el-Ḫārizmī eṣ-Ṣāliḥī el-
Kāsī, Ebū el-Ḥakīm 104, 109, 143
J Muḥammed b. Abū Yaʿḳūb b. İsḥāḳ en-Nedīm el-
Jacob, Georg 209 Varrāḳ el-Baġdādī, Ebū el-Ferec 97 n.
Muḥammed b. Aḥmed el-Bīrūnī, Ebū er-Reyḥān 160,
K–Ḳ 160 n., 164, 166, 167, 169, 171, 172, 173, 175, 176,
177, 180, 181, 182, 183, 184, 186, 190, 192, 195, 201,
Ḳābūs b. Vuşmgīr 32 204, 207, 208, 209
Kahlbaum, Georg W. A. 109, 113 n. Muḥammed b. Aḥmed İbn Rüşd el- Ḳurṭubī Ebū el-
Velīd, Latin. Averroes 34
el-Ḳazvīnī bkz. Zekeriyyāʾ b. Muḥammed b.
Maḥmūd Muḥammed b. Aḥmed b. Saʿīd et-Temīmī, Ebū
ʿAbdullāh 165, 166, 171, 172, 173, 177, 180, 181,
Kemāleddīn el-Fārisī bkz. Muḥammed b. el-Ḥasan
182, 183, 184, 185, 186, 193, 194, 196, 203, 204, 206,
el-Kindī bkz. Naṣr b. Yaʿḳūb 207, 208
el-Kindī bkz. Yaʿḳūb b. İsḥāḳ b. eṣ-Ṣabbāḥ Muḥammed b. el-Ḥasan el-Fārisī, Kemāleddīn Ebū
Kraus, Paul 99, 100, 100 n., 101, 101 n., 102, 102 n., el-Ḥasan 9, 18, 19, 19 n., 22, 24
103 Muḥammed b. İbrāhīm b. Ebū Ṭālib el-Enṣārī eṣ-
Krenkow, Fritz 160 n., 164 Ṣūfī Şeyḫ er-Rebve ed-Dımeşḳī, Şemseddīn Ebū
Kühn, Carl Gottlob 205 ʿAbdullāh 109, 113, 114, 117, 165, 179, 183, 200
Künzl, Ernst 78 Muḥammed b. İbrāhīm b. Ṣāʿid İbn el-Ekfānī el-
Enṣārī es-Saḫāvī, Şemseddīn Ebū ʿAbdullāh 164,
169, 171, 173, 183
L Muḥammed b. Manṣūr ed-Deştekī 157
Lavoisier, Antoine-Laurent 99, 104 Muḥammed b. Muḥammed b. ʿAbdullāh eş-Şerīf el-
Leclerc, Lucien 4, 36, 36 n., 38 n., 39 n., 40-49 passim, İdrīsī, Ebū ʿAbdullāh 160, 164, 187, 197, 202
164, 166, 167, 171, 172, 173, 175, 179-209 passim Muḥammed b. Muḥammed Eflāṭūn el-Hermesī el-
Lewis, Geoffrey L. 3 n., 36 n. ʿAbbāsī el-Bisṭāmī 152
Lindberg, David C. 21 n. Muḥammed b. Mūsā el-Ḫārizmī, Ebū ʿAbdullāh 109,
123, 134, 141, 141 n., 164, 189, 198
Lippert, Julius 5 n., 43 n.
222 D İ Z İ N
Muḥammed b. Mükerrem b. ʿAlī İbn Manẓūr el- Roosen-Runge, Heinz 96 n., 97 n., 105 n.
Ḫazrecī, Ebū el-Faḍl 202 n. Ruska, Julius 97, 97 n., 98, 98 n., 103, 104, 105, 105 n.,
Muḥammed b. ʿUmeyl Ebū ʿAbdullāh (Latin. Senior 106, 106 n., 107, 107 n., 108, 108 n., 109, 110, 110 n.,
Zadith filius Hamuelis) 104, 108 112 n., 116 n., 123-141 passim, 157, 158, 159, 163,
Muḥammed b. Zekeriyyāʾ er-Rāzī, Ebū Bekir, Latin. 165, 166, 186 n., 192, 195 n., 198, 200, 200 n., 201,
Rhazes veya Albuchasir 4, 11 n., 17, 29, 30, 103, 203, 205, 207
104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 112, 116, 123-141 Ryff, Walter 62
passim, 159, 163, 165, 172 n., 180, 182, 183, 184, 185,
189, 191, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 205 n.
S–Ş–Ṣ
Munk, Ole 27 n.
Muntaṣır, ʿAbdulḥalīm 160 n. Ṣabra, ʿAbdülḥamīd (Abdelhamid I. Sabra)
Muvaffaḳaddīn el-Herevī bkz. ʿAlī el-Herevī 21 n, 22 n.
Müller-Bütow, Horst 69 n. Sachau, Eduard 160 n.
Ṣadaḳa b. İbrāhīm eş-Şaẕilī 17
N Saemisch, Theodor 17
Ṣalaḥaddīn (göz hekimi) 23
Naṣr b. Yaʿḳūb el-Kindī 176
Sarton, George 4 n., 105 n.
Naẓīf, Muṣṭafā 18
Savage-Smith, Emilie 11 n.
Neckam, Alexander 161
Schahien, Abdul Salam 69 n., 73 n., 74 n., 75 n., 78 n.,
Newman, William R. 107, 107 n., 108, 108 n. 79 n., 80 n.
Niel, Ch. 61 n. Schedel, Hartmann 29, 29 n., 34, 34 n.
Niẓāmī-i ʿArūḍī 32 Schelenz, Hermann 112 n.
O Schem Tov Ben Isaak von Tortosa 77
Oken, Lorenz 164, 170 n., 194 Schepelern, Henrik D. 27 n.
O’Neill, Ynez Violé 9 n. Schipperges, Heinrich 9 n., 31 n., 33 n., 96 n., 97 n.,
105 n.
P
Schmucker, Werner 209
Pagel, Julius Leopold 23 Schneider-Dresden, O. 209
Pallas, Peter Simon 121, 121 n. Schopen, Armin 157 n.
Pansier, Pierre 23 Schönfeld, Jutta 165, 180, 194, 203
Paulus de Tarento 107, 108 Schramm, Matthias 18, 19, 19 n.
Peckham (Pecham), John, Canterbury başpiskoposu Seibold, Ilse 159 n.
26, 18
Seidel, Ernst 7 n., 8
Pereira, Michela 108 n.
Senior Zadith filius Hamuelis bkz. Muḥammed b.
Pertsch, Wilhelm 152 n. ʿUmeyl Ebū ʿAbdullāh
Plinius 177 Sezgin, Fuat 3 n. ff. passim
Ploss, Emil Ernst 96 n., 97 n., 105 n. eṣ-Ṣıddīkī, Muḥammed Zübeyr 164
Polyak, Stephen L. 18, 20, 21 n., 22 n., 24, 26 n., 27 n. Sievernich, Michael 30 n.
Priestley, Joseph 99 Siggel, Alfred 152 n.
Prüfer, Curt 3, 3 n., 19 n. Soemmerring, Detmar Wilhelm 27
Purkynje, Johannes Evangelista 19 Solingen, Cornelius 69
Sonnedecker, Glenn 30 n., 31 n.
Q von Sontheimer, Joseph 164, 166, 167, 171, 172, 173,
175, 179-209 passim
Quatremère, Étienne 169, 169 n.
Speter, Max 112 n.
Spies, Otto 69 n.
R
Spink, Martin S. 3 n., 36 n., 69 n.
Raimundus Lullus 108 Stapleton, Henry E. 97 n., 103, 104, 104 n., 109, 143
Raineri, Antonio 157 n., 165 n., 165
er-Rāzī bkz. Muḥammed b. Zekeriyyāʾ Steinschneider, Moritz 112 n., 162 n.
Rhazes bkz. Muḥammed b. Zekeriyyāʾ Steno, Nicolas 161
Roger Bacon 18, 25, 108, 162 Stephanos 97
K A V R A M L A R v e Y E R A D L A R I 223
āle zāt eş-şuʿbeteyn («Çatallı Alet») kırık dişleri çıkar- Arsenik (zernīḫ) 101, 103, 200, 201
mak için 64 āse (mersin yaprağı, oftalmolojik alet) 47
Alembic cæcum (inbīḳ aʿmā, kimyasal laboratuvar Assuan 160
kabı) 125, 126
Astım 200
Alembic duplicati, çifte imbik (kimyasal laboratuvar
Astrius (kevkebī) 175
kabı, er-Rāzī’ye göre) 127
Aşı boyası (ertekān) 188
Alet, «büyük bir olta kancası gibi» (āle tuşbihu eṣ-
ṣinnāre el-kebīre), kırık dişleri çıkarmak için 64 Atardamar sistemi 7, 10, 12, 14
Alet, «çatallı» (āle zāt eş-şuʿbeteyn), kırık dişleri Atina 135
çıkarmak için 64 Atlantik Okyanusu, kehribar kaynağı 209
Alet, «çengel biçimli alet» (āle tuşbihu el-kelālīb), Avrupa 9, 17
boğaz bölgesinden yabancı cisimleri çıkarmak için Ayak ve baldır tedavisi 38
58-59
ʿayn el-hirr (kedigözü) 174
Alet, «eskiler tarafından anılmış olan» (levleb āḫar
zekerethu el-evāʾil), jinekolojide 73, 76-77 Aynı nitelikte iki camdan oluşan kaplar 124
Aletler, hacamat sonrası kan miktarını ölçmek için Ayrıştırma Düzeneği, küre formlu (Dissolutio cum
35 apiis, kimyasal laboratuvar aleti, Ebū Bekir er-
Rāzī’ye göre) 140
Alet, «küçük bir iskarpela gibi» (ale tuşbihu ʿatele
ṣaġīre) 63 Azerbeycan 195
Aletler, kırık dişleri çıkarmak için 63-64
Alkol (aqua vitae), alkol destilasyonu 112, 118-119 B
Altın markazit bkz. Markazit bādzehr (panzehir taşı) 186
Altın yapımcılık zanaatı 97 «Bağ Kili» (ṭīn kermī), kil 205
Aludel, alutel (el-usāl, sublimasyon aleti) 104, 123, Bağdat 29
139, 143 el-baḥr el-aḫḍar (Hint Okyanusu) 172
Alünit, Şap (şebb) 103, 191 bahramānī 169
Ametist (cemest, cemez) 171 Bahreyn 207
Amonyum klorür 101, 103 Balçıkla sıvalı şişe (Ampulla lutata, kimyasal laboratu-
Amplon, Kütüphane, Erfurt 23 var aracı, er-Rāzī’ye göre) 134
Ampulla lutata (balçıkla sıvalı şişe, kimyasal laboratu- Balon şırınga (miḥḳan), mesaneyi yıkamak için 71
var aracı, er-Rāzī’ye göre) 134 Balta (ṭabar, oftalmolojik alet) 50
Amu-Derya (Ceyhun) 161 Bāmiyān (bugünkü Afganistan’da) 192, 195
Amulet 158, 184 Basel 7
Anadolu, maden ocakları 180, 185 Basra 177, 185
Anatomi, beyin 16 Başak kılçığı pensesi (kelbetān nuṣūliyye, oftalmolojik
Anatomi, göz 9, 16 alet) 53
Anatomik resimler 7-15 Baza (Endülüs’te) 194
Anatomik resimler, göz 3, 8, 16-27 Bedaḫşān (Afganistan’da) 169
Antakya 190 belḫaş, Farsça balaḫş (Spinel) 169, 170
Antidot, panzehir 184, 186, 207 bellūr (kristal kuvars) 172
Antimon (ismid) 193, 194 Benaki Müzesi, Atina 135
aqua vitae bkz. Alkol benefseciyye (menekşe renginde spinel) 169
Arabistan, karneolün rağbet edilmesi 177 benfeş Farsça banafş (zirkon) 170
Arabistan, maden kaynağı 171, 184, 202 Berchile (gül suyu damıtım düzeneği, ez-Zehrāvī)
Arabistan, metalürji ve cam yapımı 97 112
Armut biçimli uzun boylu şişeler ve boynuzlu imbikler berīd (katarakt iğnesi) 44
(Ampulla, Ampullæ, Arap. ḳinnīne veya ḳārūre, Beril, Krizolit (zeberced) 173, 174
kimyasal laboratuvar araçları) 131, 133, 134 Beyin (tıbbi-anatomik) 16, 25
Armut biçimli uzun boyunlu şişeler (Ampulla, Canna), Beyin, ametist, güçlendirme ilacı olarak 171
eğik ve köşeli boyunlu 131
Beyin zarları şeması (İbn Sīnā?) 25
Armut biçimli uzun boyunlu şişeler (boynuzlu yuvar-
lak imbikler, kimyasal laboratuvar kapları) 131-134 Beyrut 185
Bibliothèque nationale, Paris 4
K A V R A M L A R v e Y E R A D L A R I 225
D Edinburgh 21
Efes 78
Dağlar, dağların oluşumu (İbn Sīnā’da) 161
Elemanter nitelikler 100
Dahlak-Takımadası (Kızıl Deniz’de) 207
Elementler, tabiat aleminde dört element 100, 101
Dalak ağrıları 208
Elmas (elmās) 166, 167
Damıtma kapları (ḳābile, çoğ. ḳavābil, kimyasal labo-
ratuvar kabı) 109, 114, 116 elmās bkz. Elmas
Değerli taşlar 158 emāṭīṭis (hematit) 180
Değerli tıbbi ve kimyevi eczanın taklidi 103 Embriyo 7, 13
dehnec (malahit) 184 Embryothlast bkz. Cephalotripter
Deney (Cābir b. Ḥayyān’da) 101 enbīḳ, inbīḳ çoğ. enābīḳ (imbik, damıtma miğferi,
kimyasal labroratuvar aracı) 109, 125
Denge oranları (Cābir b. Ḥayyān’da) 100
Endülüs 111, 185, 194
Dentalojik aletler (ez-Zehrāvī) 61-66
Enjeksiyon iğnesi 70
Deri altındaki şişkinlik 45, 83
Epilepsi 68
Deri hastalıkları 188, 191, 200
Ermeni kili (ṭīn ermenī) 205
Destilasyon (organik cevherlerin) 100
Ermenistan, maden kaynağı 172, 185, 203
Destilasyon aleti (Şemseddīn ed-Dımeşḳī’ye göre)
117 ertekān (demir okru) 188
Destilasyon aleti, el-Mizze’den, gül suyu elde etmek ervāḥ («ruhlar», kimyada) 101, 103, 195, 200
için 113-115, 119 esādest (zirkon türü) 170
Destilasyon aletleri 111-119 ...esgen (ve Cannina, süblimasyon için geniş boyunlu
Destilasyon, alkol 112, 118-119 iki kap) 135
Destilasyon, gül suyu 111-115, 117
Destilasyon miğferi (inbīḳ, anbīḳ, çoğ. enābīḳ, kimya- F
sal laboratuvar aletleri) 103, 109, 120-122, 126 faṣd el-cebhe (alın toplardamarını açmak) 50
Dil basan 109 Fırın (furnellus lune et veneris, gümüş ve bakır fırıncık
Diş bakımı ilaçları (minerallerden) 176, 177, 191, 202 Liber florum Geberti’den) 149
Diş çürüğü 176 Fırın, cam başlıklı (Liber florum Geberti’den) 147
Diş taşı 61 Fırın, fil hortumu formunda (Liber florum Geberti’den)
Diş tedavisi 61-66 149
Doğa bilimleri (Cābir b. Ḥayyān’da) 102 Fırın, iki gagalı miğferli (Liber florum Geberti’den)
Doğa güçlerinin birlikte etkileri (Cābir b. Ḥayyān’a 144
göre) 101 Fırın, imbikli (Liber florum Geberti’den iki fırın) 146,
Doğalar, dört doğa (Cābir b. Ḥayyān’da) 101 151
Doğanın yöntemini taklit etmek (Cābir b. Ḥayyān Fırın, «kendi kendisini yelleyen» (tennūr nāfiḫ nefsehū,
tarafından tavsiye edilen) 101 Ebū Bekir er-Rāzī’ye göre) 141
Doğu Anadolu 185 Fırın, kimyasal operasyonlar için (Liber florum
Geberti’den) 144
Döküm kalıpları (rāṭ veya misbeke, kimyasal labora-
tuvar araçları) 109 Fırın, miğfer formunda boynuzlu imbikli (Liber flo-
rum Geberti’den) 148
Döküm kepçesi (miġrafa, kimyasal laboratuvar aleti)
109 Fırın, üzerine asılan boynuzlu imbiği ısıtmak için
(Liber florum Geberti’den) 146
Dölleme, yapay (Cābir b. Ḥayyān’da) 101
Fırın, yapay mücevher imali için (el-Bisṭāmī’ye göre)
Dudak çatlakları 41 152
durr (inci) 158, 207 Fırınlar, ocaklar (kimya ve simyada) 103, 110, 141-
Düzenek, gül suyu damıtımı için (ez-Zehrāvī tarafın- 153
dan tarif edilen) 111-112 Filistin, mineral kaynağı 177, 180
Firuze/Türkuaz (fīrūzec) 183
E fīrūzec (firuze – türkuaz) 183
ecsād (bedenler, cisimler, kimyada) 103 Fitilli filtre kupası (rāvūḳ fī cām, kimyasal laboratuvar
ecsām nuḥāsiyye ʿalā heyʾet es-sihām (fulgurit, şimşek aracı, Ebū Bekr er-Rāzī’ye göre) 139
borusu) 161 Fizik, İbn el-Heysem’in 19
K A V R A M L A R v e Y E R A D L A R I 227
Mersin yaprağı (āsa, oftalmolojik alet) 47 mikvāt fī keyy en-nāṣūr ellezī fī maʾaḳ el-ʿayn (gözyaşı
Mesane içine yerleştirmek (mesaneyi yıkamak) 70, bezindeki fistüllerin tedavisi için koter) 42
71 mikvāt fī keyy er-reʾs (kafa koterizasyonu için koter)
Mesopotamya bkz. Irak 39
Metaller 100, 103, 110, 158, 162, 200 mikvāt fī keyy eṣ-ṣarʿ (epilepsi tedavisi için koter) 68
Metalürji, Arabistan’da 97 mikvāt fī keyy maraḍ er-riʾa we es-suʿāl (akciğer has-
talıklarında ve öksürüklerde kullanılan koter) 60
Mezar taşı 187
mikvāt fī keyy netn el-enf (burun çürümesinde kulla-
Mısır (simya tarihinde) 104 nılan koter) 56
Mısır kili (ṭīn Mıṣr) 205 mikvāt hilāliyye (hilal formlu koter) 46
Mısır, maden ocakları 159, 160, 172, 173, 180, 184, mikvāt li-keyy mevāḍiʿ eş-şaʿr ez-zāʾid (yolunmaları-
191, 192 nın ardından zait kirpik kıllarını yakmak için koter)
mibḍaʿ (bademcikleri sıyırıp çıkarmak için neşter) 57 51
mibḍaʿ («kabarcığı kökünden kazımak için» neşter) mikvāt mismāriyye (el tırnağı formunda koter) 36
49 mikvāt ṣaġīre sikkīniyye li-keyy şiḳāḳ eş-şefe (neşter
mibḍaʿ (şakaklardaki atardamarların çıkartılması için formunda küçük koter, dudak çatlaklarını tedavi
neşter) 83 etmek için) 41
mibḍaʿ li-ḳaṭʿ eẓ-ẓafra ve-nutūv laḥm el-āmāḳ (kanat mikvāt el-yāfūḫ (başın tepe noktası için koter) 50
deriyi kesip almak ve göz içi kenarındaki sakat mikvāt zāt es-seffūdeyn («iki kargılı» koter) 81
büyümeleri gidermek için neşter) 47
mikvāt zāt selās sefāfīd («üç kargılı» koter) 81
mibḍaʿ raḳīḳ (kulak tedavisi için ince bir neşter) 55
mikvāt zeytūniyye («zeytin» koter) 39, 68
micrad (kazıyıcı, «uyuz hastalığını kazımak ve taş olu-
şumunu gidermek için) 49 milḥ (kaya tuzu) 198
micrad («soyucu», «kazıyıcı», kemikleri kesmek için milḳaṭ (toplaç, oftalmolojik alet) 53
cerrahi alet) 86 mincel (orak, iki göz kapağı arasındaki yapışıklığı
micrad (soyucu, raspatorium, «girintili») 87 açmak için) 52
micrad (soyucu, raspatorium, «ucu köşeli») 86 Mineralik ilaçlar 162
micrad ʿarīḍ (geniş soyucu, cerrahi alet) 87 Mineraller, Albertus Magnus’da 162
Mide hastalıkları ve ilaçları 186, 208, 171 Mineraller, Ebū Bekir er-Rāzī’de 163
miġrafa (döküm kepçesi, laboratuvar aracı) 109 Mineraller, İbn Sīnā’da 161, 162
miḫdaʿ (maskeli neşter, Arapça «gizli oda», cerrahi- Mineraller, İḫvān eṣ-Ṣafāʾ’da 158
de) 85 Mineraller, minerallerin oluşumu ve kimyasal davra-
miḥḳan (balon şırınga, mesaneyi yıkamak için) 71 nışları (bu konuya ilişkin Arapça literatürde) 158
miḥḳan (piston şırınga, mesane içine yerleştirilmek Mineraller, sınıflaması 161
üzere) 70 Mineraller, yatakları 159
miḥsaf el-ġarab (gözyaşı fistülleri için temizleyici) 43 Minerallerin oluşumu bkz. Mineraller
Mika, muskovit 197 Mineraloji 157
miḳaṣṣ (makas, erkek çocukların sünnetinde) 72 minşār (yaprak testere, kaza cerrahisinde) 88
miḳaṣṣ (makas, oftalmolojide) 46, 48 minşār kebīr (testere, büyük yay testere, kaza cerra-
miḳaṣṣ bkz. āle tuşbihu el-miḳaṣṣ hisinde) 89
miḳdaḥ (katarakt iğnesi) 44 minşār muḥkem (testere, kompakt yay testere, kaza
cerrahisinde) 88
miḳrāḍ (makas, oftalmolojide) 48
misbeke (döküm kalıbı) 109
miḳṭaʿ (sac makası, kimyasal laboratuvar aracı) 109
Mişdāḫ (cephalotripter, embryothlast, jinekolojik
mikvāt el-ġarab (gözyaşı fistülleri için koter) 43 alet) 78- 79
mikvāt el-laḳve (yüz felcinde kullanmak için koter) mişdāḫ (kazıyıcı, kistleri, deri şişkinliklerini ve tümör-
40 leri kesip almak için) 83
mikvāt elletī tüsemmā en-nuḳṭa (nokta adlı koter) 54, mīzān bkz. ʿilm el-mīzān
60
el-Mizze (Şam civarında köy) 113, 115, 119
mikvāt fī keyy cefn el-ʿayn... (göz kapağındaki kıl kök-
lerini dağlamak için koter) 51 Molibdenit 194
mikvāt fī keyy el-ḳademeyn ve-s-sāḳeyn (ayakları ve Mumya (mūmiyāʾ), yermumu, karasakız 207
baldırları tedavi etmek için koter) 38 Museum für Angewandte Kunst, Frankfurt am Main
mikvāt fī keyy el-kebīd el-bāride («soğuk karaciğer»’de 132
koterizasyon aleti) 37 Museum für Islamische Kunst, Berlin 133
K A V R A M L A R v e Y E R A D L A R I 231
D
De Aluminibus et Salibus (11./12. yüzyıl, İspanya)
107
III. Kitap Adları De inventione veritatis (Geber) 105, 106, 107
De investigatione perfectionis (Geber) 105, 106, 107
A – ʿA De magnete (Gilbert) 209
De naturis rerum liber (Alexander Neckam) 162
ʿAcāʾib el-Maḫlūḳāt, «Kozmografi» (el-Ḳazvīnī) 165,
166, 167, 173, 177, 180-198 passim, 200, 203, 204, De operationibus alchymiæ (14./15. yüzyıl) 142
206, 207, 208, 209
K. el-Aġziye (İsḥāḳ b. Süleymān el-İsrāʾīlī) 33 E
ʿAyn eṣ-Ṣanʿa ve-ʿAvn eṣ-Ṣanaʿa (Ebū el-Ḥakīm el-Ebniye ʿan Ḥaḳāʾiḳ el-Edviye (Muvaffaḳaddīn
Muḥammed b. ʿAbdallāh el-Ḫārizmī el-Kāsī) 109, Abū Manṣūr el-Herevī) 164, 175, 198, 206
143
K. el-Esrār we-Sırr el-Esrār (Ebū Bekr er-Rāzī) 103,
Albucasis de Chirurgia (Johannes Channing) 4 112, 116, 123, 125, 126, 129, 159, 165, 172, 180, 183,
K. ʿAşr Maḳālāt fī el-ʿAyn (Ḥuneyn b. İsḥāḳ) 20 185, 191, 195, 196, 199, 201, 205
el-Āsār el-Bāḳiye ʿan el-Ḳurūn el-Ḫāliye (el-Bīrūnī) Ezhār el-Efkār fī Cevāhir el-Aḥcār (Aḥmed b. Yūsuf
160 et-Tīfāşī) 157, 159, 165-184 passim, 197, 204
Āsār el-Bilād ve-Aḫbār el-ʿİbād (el-Ḳazvīnī) 165, 202,
195 F
B Firdevs el-Ḥikme fī eṭ-Ṭıbb (ʿAlī b. Rabban eṭ-
Ṭaberī) 164, 198, 209
el-Baṣāʾir fī ʿİlm el-Menāẓir (Kemāleddīn el-Fārisī)
22 G
Das buch der waren kunst zu distillieren (Hieronymus
Brunschwig) 127, 129 Groß Chirurgei / oder Vollkommene Wundarznei
K. el-Büldān (el-Hemazānī) 178 (Walter Ryff) 62
C–Ç Ḫ–Ḥ
K. al-Cāmiʿ beyn el-ʿİlm ve el-ʿAmel en-Nāfiʿ fī Ṣināʿat K. el-Ḫavāṣṣ (Cābir b. Ḥayyān) 102
el-Ḥiyel (İbn ar-Razzaz el-Cezerī) 35, 110 K. el-Ḥāvī fī eṭ-Ṭıbb (Ebū Bekr er-Rāzī) 29, 30, 165,
K. el-Cāmiʿ li-Müfredāt el-Edviye ve-l-Aġziye (İbn el- 198
Bayṭār) 164-209 passim
el-Cāmiʿ li-Ṣifāt Eştāt en-Nebāt (el-İdrīsī) 164, 187, I – ʿİ
192, 197
ʿİlel el-Meʿādin (Ebū Bekr er-Rāzī) 185, 201
K. el-Cemāhir fī Maʿrifet el-Cevāhir (el-Bīrūnī) 164-
209 passim K. el-İşāre ilā Maḥāsin et-Ticāre (Ebū el-Faḍl ed-
Dımeşḳī) 178
Cevāhir el-Funūn ve-ṣ-Ṣanāʾiʿ fī Ġarīb el-ʿUlūm ve-
l-Bedāʾiʿ (Muḥammed b. Muḥammed Eflāṭūn el- K. el-İʿtimād fī el-Edviye el-Müfrede (İbn el-Cezzār)
Hermesī el-ʿAbbāsī el-Bisṭāmī) 152 162, 164, 166, 193, 207
Cevāhirnāme (Muḥammed b. Manṣūr ed-Deştekī)
157 K–Ḳ
Canon Medicinae (Avicenna) 31, 33; ayrıca bkz. el-
K. el-Kāfī fī el-Kuḥl (Ḫalīfe b. Ebī el-Meḥāsin el-
K İ T A P A D L A R I 235
Ḥalebī) 5, 6, 27, 43, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53 K. el-Mürşid (et-Temīmī) 165-208 passim
Kāmil eṣ-Ṣınāʿa eṭ-Ṭıbbiyye (ʿAlī b. el-ʿAbbās el- Murūc eẕ-Ẕeheb (el-Mesʿūdī) 160
Mecūsī) 9 Muṣḥaf eṣ-Ṣuver (Zosimos)98
K. fī Kīmiyāʾ el-ʿIṭr ve-t-Taṣʿīdāt (el-Kindī) 103, 109,
124, 134
N
el-Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb (İbn Sīnā) 23, 31, 33
Nuḫab ez-Zeḫāʾir fī Aḥvāl el-Cevāhir (İbn el-Ekfānī)
164, 169, 171, 173, 183
Nuḫbet ed-Dehr fī ʿAcāʾib el-Berr ve-l-Baḥr
L (Şemseddīn ed-Dımeşḳī) 113, 117, 165, 179
K. el-Laʿbe (Cābir b. Ḥayyān) 106 K. Nüzhet el-Müştāḳ fī İḫtirāḳ el-Āfāḳ (el-İdrīsī) 202
Liber Canonis (Avicenna) 24, 25; ayrıca bkz. el-
Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb
Liber Continens (Rhazes) 29, 30; ayrıca bkz. K. el-
O
Ḥāvī Omnia opera ysaac (Ysaac = İsḥāḳ b. Yaʿḳūb el-
Liber de arte Distillandi de Compositis (Hieronymus İsrāʾīlī) 33
Braunschwig) 119 Opera omnia (Galen) 205
Liber de gradibus (İbn el-Cezzār, Constantinus Opera quæ extant omnia (Pietro Andrea Mattioli)
Africanus tarafından intihal edilen) 162 114
Liber de mineralibus Aristotelis, «Aristo’nun Taşlar
Kitabı» 160, 163, 165-201 passim, 204, 207, 208
P
Liber de septuaginta (Geber) 107; ayrıca bkz. K. es-
Sebʿīn Περί ύλης ίατρικής bkz. Materia medica
Liber fiduciae de simplicibus medicinis (İbn el-Cezzār, Περί κράσως καί δυνάμεως τών άπλών φαρμάκων
Stephanus de Caesaraugusta / Saragossa tarafından (Galen) 158
tercüme edilmiştir) 162, 193 Perspectiva (Witelo) 18, 26
Liber florum Geberti (Geber) 110, 142, 144, 145, 146, Perspectiua Rogerii Bacconis (Roger Bacon) 25
147, 148, 149, 150, 151
Liber ludorum (Cābir b. Ḥayyān’ın K. el-Laʿbe’si)
106 R
Liber radicum Rasis de alkimia (Cābir b. Ḥayyān’ın K. er-Redd ʿalā el-Kindī fī Reddihī ʿalā eṣ-Ṣınāʿa
K. el-Uṣūl ’ü) 108 (Ebū Bekr er-Rāzī) 103
Liber servitoris de prœparatione medicinarum simp- Rosarium (Arnaldus Villanovanus) 108
licium (ez-Zehrāvī’nin et-Taṣrīf’inde 28. makalenin
latince tercümesi) 111-112
S–Ş–Ṣ
Liber Theoricae nec non Practicae (Albucasis) 31
Libri V de mineralibus (Albertus Magnus) 162 R. fī eṣ-Ṣanʿa eş-Şerīfe ve-Ḫavāṣṣihā (Ḫālid b. Yezīd)
97 n.
Lisān el-ʿArab (İbn Manẓūr) 202
K. es-Sebʿīn (Cābir b. Ḥayyān) 106, 107, 108
Secretum Bubacaris (Rhazes) 107, 110
M
Secretum Secretorum (Rhazes) 110; ayrıca bkz. Sırr
Mappae clavicula (10. yüzyıl?) 105 el-Esrār
Materia medica, Περί ύλης ίατρικής (Dioskurides) 28, Semita recta (Albertus Magnus) 108
158, 167, 175, 179, 205, 207 «Sırların Sırrı» bkz. Sırr el-Esrār (Ebū Bekir er-
Mefātīḥ el-ʿUlūm (Ebū ʿAbdullāh el-Ḫārizmī) 109, Rāzī)
123, 141, 164, 189 Sırr el-Esrār, «Sırların Sırrı» (Ebū Bekir er-Rāzī)
K. el-Menāẓır (İbn el-Heysem) 21, 24 106, 107, 110, 124, 131-141 passim, 165, 172, 180,
182, 183, 184, 185, 189, 191, 192, 195, 196, 199, 200,
Methodus medendi certa, clara et brevis (Albucasis) 202, 203
4 Summa (Geber?) 106, 107
Mīzān el-Ḥikme (el-Ḫāzinī) 169 Summa collectionis complementi occulte secretorum
K. el-Mudḫal et-Taʿlīmī (Ebū Bekir er-Rāzī) 103, 165, nature (Geber) 143
179, 185, 197 Summa perfectionis magisterii (Geber) 105, 106, 107,
Muʿcam el-Buldān (Yāḳūt) 113, 165, 194 108
K. el-Muḫtār fī Keşf el-Esrār (el-Cevberī) 109 Ṣuver el-Ālāt elletī Yuḥtācu ileyhā fī İḫrāc el-Cenīn
236 D İ Z İ N
Cilt V
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KÜLTÜR A.Ş. YAYINLARI
Fulya Mahallesi, Mevlüt Pehlivan Sokak, No: 23, 80280 Gayrettepe / İSTANBUL
Tel: 0212 317 77 00, Faks: 0212 274 58 40, kultursan@kultursanat.org - www.kultursanat.org
‹slam'da Bilim ve
Teknik
Fuat Sezgin
‹kinci Bas›m
Nisan 2008
Yay›n Dan›şman›
Prof. Dr. ‹skender Pala
Yay›n Koordinatörü
Hasan Iş›k
Çeviri
Abdurrahman Aliy, Eckhard Neubauer
Yay›na Haz›rlayan
Hayri Kaplan, Abdurrahman Aliy
10) Fizik
11) Mimari 12) Savaş Tekniği
13) Antik Objeler
Fuat Sezgin
Eckhard Neubauer’in Katkısıyla
TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ, İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
ORTAK ÇALIŞMASIDIR.
İçindekiler
F i zi k v e T ek n ik
.
3
TERAZİLER
«Eski Çağ’da ve Orta Çağ’da ortaya çıkan tera- de denge mevcut ise, G1∙Ɩ1 = G2∙ Ɩ2 veya G1: G2 =
zilerin hepsi kaldıraçlı terazilerdir ve yatay bir Ɩ2: Ɩ1 dir, yani G1 ve G2 ağrılıkları denge esnasında
eksen (miḥver) çevresinde döndürülebilen bir Ɩ2: Ɩ1 mesafeleriyle ters orantılı olarak hareket
terazi kolundan (ʿamūd, hem de ḳaṣaba), ağırlık eder.»4
merkezi eksenin altında bulunan bir kaldıraçtan Görünüşe göre, ilkin Arşimed tarafından formu-
oluşmaktadır. Terazi kolunun birisine tartılacak le edilmiş olan orantı teoreminin, Arap-İslam
nesne (yük) ve diğerine onu tartacak olan ağırlık- kültür çevresinde 3./9. yüzyıldan, belki de daha
lar, genellikle kâseler içerisinde, asılır. Bu esnada 2./8. yüzyıldan itibaren taşıdığı değerin önemi
kollar eşit uzunluktadır veya değildir; böylece eksiksiz bir biçimde kavranmış görünmektedir.
eşit kollu ya da eşit kollu olmayan teraziye sahip Her ne kadar 3./9. yüzyılda bu konuya ilişkin
olunur.»1 «Terazinin teorik olarak incelenmesin- yazılmış Arapça eserlerin büyük kısmı kaybol-
de, ağır ve hafif cismin tarifi, ağırlık merkezinin muşsa da, bu yazın türünün bilimsel araştır-
ve dayanak noktasının karşılıklı konumlarıyla, maların şimdiye kadar malumu olan en önemli
mevcut olan sabit, değişken ve bozulmaz denge- temsilcilerinden biri günümüze kadar ulaşmıştır.
nin belirlenmesi, bunun etkisinin olup olmadığı, Söz konusu eser, Arap-İslam kültür çevresinin
ağırlıkların bizzat kaldıraç koluna mı yoksa bu en büyük bilginlerinden birisi olan Sābit b. Ḳurra
kaldıraç koluyla bağlı ve terazi koluna dikey olup (ö. 288/901)’nın Kitāb el-Ḳarasṭūn5 isimli kita-
ona doğru meyleden sopalara mı temas edip bıdır6. Eserlerinin çoğu gibi Sābit b. Ḳurra’nın
etmediği sorusunun incelenmesine ilk önce dik- bu kitabı da Avrupa’da Latince çevirisiyle dik-
kat edilmelidir.»2 kate değer bir etkide bulunmuştur, her ne kadar
Arapların İslam’dan önce ve erken dönem yazarın kitaptaki en önemli başarısı, çevirinin
İslam’da terazinin işlevsel bir biçimine sahip hatalı olması yüzünden okuyucunun gözünden
oldukları kuşkusuzdur. Araplar, terazinin teorik kaçıyorsa da. Bu başarı, onun, eskilerin malumu
bakımdan incelemesini Yunanlardan aldıklarını olmayan bir kanıtlama yöntemi, çıkarsamasında
da gizlememektedirler. Edebiyatçı ve doğa filozo- sonsuz küçük kavramına götüren bir infinitesimal
fu el-Cāḥıẓ 3./9. yüzyılın ortasında Yunanlardan düşünüş tarzıdır7.
miras olarak alınan nesneler arasında ibreli tera- Arap-İslam çevresinde 6./12. yüzyılın başına
ziyi ve Romen terazisini (ḳarasṭūn) zikretmek- kadar devam eden terazi ile ilgili teorik ince-
tedir3. lemelerin ve pratik başarıların daha sonraki
el-Ḳarasṭūn (καρστίων) «ağırlık merkezi, daya- gelişimi, ʿAbdurraḥmān el-Ḫāzinī (515/1121’de
nak noktasının altında bulunan eşit uzunlukta yazmıştır)’nin bize ulaşan Mīzān el-Ḥikme,
olmayan iki kollu bir kaldıraçtır. Tartılacak olan «Hikmet Terazisi», isimli mükemmel kitabı saye-
nesne, yük G1, daha kısa kolda dönüş noktasın-
dan Ɩ1 uzaklığındadır; tartmaya yarayan ağırlık
5 Buchner, Ferdinand: Die Schrift über den Qarastûn von
G2, kantar sürgüsü (rummāne), daha uzun kolda
Thabit b. Qurra, in: Sitzungsberichte der Physikalisch-
ileri geri hareket ettirilebilirdir. Bir Ɩ2 mesafesin- medizinischen Sozietät (Erlangen) 52-53/1920-21/141-
188 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
serisi, cilt 21, Frankfurt 1997, s. 111-158); Jaouiche, Kha-
lil: Li levre du qarasṭūn de Tābit ibn Qurra. Étude sur
1 Wiedemann, Eilhard: Madde ḳarasṭūn, in: Enzyklopä- l’origine de la notion de travail et du calcul du moment
die des Islām, cilt 2, Leiden ve Leipzig 1927, Sp. 810b. statique d’une barre homogène, Leiden 1976.
2 a.e., Sp. 811a. 6 Sezgin, F.: Geschichte des arabischen Schrifttums, cilt
3 Kitāb el-Ḥayavān, ed. ʿAbdusselām Hārūn, cilt 1, Kahi- 3, s. 260-263; Cilt 5, s. 264-272; Cilt 6, s. 163-170.
re 1938, s. 81; Wiedemann, E.: a.e., Sp. 811b. 7 Buchner, Ferdinand: a.e., s. 162-163 (Tekrarbasım: a.y.,
4 Wiedemann, E.: a.e., Sp. 811a. s. 132-133).
4 T E K N İ K
«Hikmet Terazisi»
(mīzān el-ḥikme)
Modelimiz:
Toplam yükseklik: 135 cm.
Pirinç, kısmen altın yaldızlı, tezyinatlı.
Moment kolu hâkkedilmiş milimetre-skalası ve rakam-
larla birlikte, uzunluk: 98 cm.
Beş altın yaldızlı terazi kefesi ağırlıkla birlikte.
(Envanter No: E 1.01)
Terazi gelişiminin en yüksek basamağı olarak, «A terazi koluna (bkz. yukarıdaki çizim) el-
500/1115 yılına doğru Ebū Ḥātim el-Muẓaffer Ḫāzinī, 6 cm’lik bir kalınlık ve 2 m’lik bir uzunluk
b. İsmāʿīl el-İsfizārī13 tarafından geliştirilmiş ve vermektedir. O, ortada bir C parçasıyla güçlendi-
çağdaşı ʿAbdurraḥmān el-Ḫāzinī14 tarafından rilmiştir, açıkça görüldüğü üzere bu yerde bükük-
mükemmeleştirilmiş olan tam «hikmet terazisi» lükten kaçınılmalıdır. Orada bir B çapraz parçası
(mīzān el-ḥikme) görünmektedir. (ʿarīḍa) içeriden geçirilmiştir. Onun karşısında
aynı şekilde bir F çapraz parçası, makasın alt kıs-
mında bulunmaktadır. Bu makasta yaklaşık ½ m
uzunlukta olan D dili oynamaktadır.»
13 Bkz. el-Beyhaḳī: Taʾrīḫ Ḥukemāʾ el-İslām, Dımeşk
1946, s. 125-126; Brockelmann, C.: Geschichte der ara-
bischen Litteratur, 1. Suppl.-Bd., s. 856. İrşād zevi l-ʿİrfān
ilā Ṣınāʿat el-Ḳabbān isimli teraziler hakkındaki kitabı
eksik bir yazma halinde günümüze ulaşmıştır, Kahire, 14 Brockelmann, C.: Geschichte der arabischen Littera-
Dār el-Kütüb el-Mıṣriyye, Riyāḍiyāt 1021 (9 ff). tur, 1. Suppl.-Bd., s. 902.
6 T E K N İ K
Terazi
Arap-İslam kültürünün ilk yüzyıllarındaki tera- bilinmemekte, ama kökeni, yapılış tarzı ve günü-
zinin gelişim evrelerinden bir numune bize ulaş- müze ulaşmış hali 150 yıldan daha fazlasına izin
mıştır. Londra’daki Science Museum’da bulunan vermemektedir. Kol, 34 birim halinde, yaklaşık
parça 4./10. yüzyıl olarak tarihlendirilmektedir 2,9 cm’ye bölümlenmiştir (kitabeye göre: 60-230),
(bkz. alttaki resim). Terazi kolunun uzunluğu bunlar her biri de 5 alt noktaya bölümlenmiştir.
yaklaşık 2,5 metredir16.
Mısır’da satın alınan terazimiz, Londra numune-
siyle şaşırtıcı bir benzerlik göstermektedir. Yaşı
Osmanlı
Terazi
Dumbarton Oak Koleksiyonu’nda bulunan terazi (acc. no. 40.11), iddia edildiğine göre
Bizans, 5.-6. yüzyıl. W.R. Knorr’a dayanarak, Ancient Sources ..., a.y. pl. 4.
T E R A Z İ L E R V E Ö L Ç Ü M A R A Ç L A R I 9
«Bu ön çalışmalardan sonra el-Bīrūnī, eşit hacim- Bu yüzden el-Bīrūnī, ölçülecek metalin dereceli
lerin ağırlıklarını belirleme problemine yönelmiş- bir bardağa daldırılarak suyun taşırılması yoluyla
tir. Burada ilk olarak, öncülerinin yöntemlerin- özgül ağırlığını tespit etme ihtimaline yöneldi:
den yararlanmıştır, o sadece Aḥmed ibn el-Faḍl «Mucidin bizzat bildirdiği üzere, bir çok dene-
[el-Buḫārī]’ınkiler hakkında daha ayrıntılı bilgiler
vermektedir1. Aḥmed ibn el-Faḍl, metal dökü-
münde alışılageldik döküm kalıbını kullanmıştır.
el-Bīrūnī’nin döküm kalıbı 40 misḳāl2 demiri içine
alıyordu. Bu hacmin seçimi muhtemelen tesadüfi
idi. el-Bīrūnī, döküm kalıbına mercimek şekli
verdi. Modelin boşluğunu değişik metallerle dol-
durdu ve daha sonra bu metalleri tarttı. Sonucun
doğruluğundan emin olmak için, bunu defalarca
tekrarladı. Her defasında farklı değerler elde etti,
çünkü kalıbın hacmi sabit kalmıyordu. Bu neden-
le, bu yöntemden vazgeçti, <çünkü bu, kesinlik
değil sadece tahmin vermekteydi>. Dayanıklı
bir kalıp edinmek için, çelikten bir örste yarım
küre biçiminde bir oyuğu torna etti ve burayı
eritilebilir maddelerle dökümleyerek doldurdu,
kütleyi çekiçledi ve fazlalığı törpüledi. Metalin
yüzeyi örsün düzeyi ile örtüşene kadar bir cetvel
ile kontrol etti. Fakat bundan sonra da, tekrarla-
dığı denemelerinde birbirleriyle tam örtüşmeyen
sonuçlar elde etti. İmdi, el-Bīrūnī bambaşka bir
yönteme dayanarak sonuçlar elde etmeye girişti.
el-Bīrūnī’nin piknometresi, yazma Beyrut 223.
İki A ve B çelik plakasında, parmak kalınlığında
yuvarlak delikler açıldı. A ve B, daha sonra iki
demir silindire, delikler birbirleriyle tamamen
karşı karşıya duracak şekilde sağlandı. Delikler, meden sonra kaba nihai şeklini verebildi (bkz.
içlerinden tam olarak belirlenmiş kalınlıkta tel- resim).» «Ona konik bir şekil verdi; büyük taban
ler çekmeye yarıyordu, bu tellere daha sonra yüzeyi sayesinde kap uygun bir stabilite kazandı
daima aynı uzunluk verildi. Böylelikle el-Bīrūnī, ve içine çok materyal alabildi. Üst tarafına sabit
daima eşit büyüklükte olan hacimler elde etmeyi genişlikte dar bir boyun yapıldı. [...] En küçük
umdu. Buna rağmen tekrarlanan denemeler, aynı nesneler bir darı büyüklüğündeydi. Boynun orta-
metalden olan tellerin ağırlıklarının birbirlerini sına çeyrek daire biçimine sahip bir boru lehim-
tam olarak tutmadıklarını gösterdi; bu nedenle lenmiştir; ucu, dışarı akan suyu tutan bir kâsenin
bu yöntemi de terk etti.»3 üzerinde bulunmaktadır. Borunun üst tarafına
açılan delikler, suyun boruda tutulmasını engel-
leyecektir. el-Bīrūnī bununla birlikte, bu amaca
1 Muhtemelen tam olarak ulaşılamadığını söylemektedir.»4 Bu
4./10. yüzyılda yaşamıştır, el-Ḫāzinī tara-
fından zikredilmekte, Mīzān el-Ḥikme, ed. Haydarabad sırada el-Bīrūnī, ölçüm yönteminde suyun niteli-
s. 56; Tekrarbasım a.y. s. 437). ğini ve derecesini göz önünde bulundurmaya ve
2 1 misḳāl ≈ 4,5 g.
3 Bauerreiß, Heinrich: Zur Geschichte des spezifischen
Gewichtes im Altertum und Mittelalter, Erlangen 1914, s.
28-29 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, cilt
45, Frankfurt 2001, s. 224-225). 4 Bauerreiß, H.: a.e., s. 41 (Tekrarbasım: a.y., s. 237).
T E R A Z İ L E R V E Ö L Ç Ü M A R A Ç L A R I 11
Areometre
Modelimiz:
Pirinç, hâkkedilmiş.
Yükseklik: 304 mm.
Çap: 44 mm.
Bazı sıvıların özgül ağırlıkları Arapça
yazıda. Kapakla birlikte cam silindir
altın yaldızlı pirinçten. Yanında, sağ
tarafta cam kap içerisinde modern bir
areometre. Sert ağaç plaka, kaplar için
olan oyuklarla birlikte.
(Envanter No: D 1.24)
Yukarıda birçok kez anılan el-Ḫāzinī, Mīzān el- el-Ḫāzinī, aletin tarifine, dayandığı fizik ilkesiyle
Ḥikme’sinin1 birinci risalesinin yedinci bölümün- başlamaktadır: «Suya daldırılmış olan eşit ağır-
de günümüzde areometre olarak isimlendirilen, lıkta (ve aynı cevherden) cisimlerin hacimlerinin
sıvıların özgül ağırlıklarını belirlemeye yarayan
oranı, özgül ağırlıkların oranının tersidir.»3
aleti (miḳyās el-māʾiyyāt fī es-siḳal ve-l-ḫiffe) ele
almaktadır. Aletin mucidi olarak Ḳūḳus er-Rūmī
isimli birisini anmaktadır, bu şahıs m.s. 3. yüz-
yıldan 4. yüzyıla geçiş aralığında İskenderiye’de
faaliyet gösteren Pappus ile özdeşleştirilebilir.
Bu tür bir alet, geç antikitede, daha 415 yılından
önce biliniyor görünmekte2, fakat mucidin ismini
ancak el-Ḫāzinī sayesinde öğrenmekteyiz.
3 Bu ifade, onu günümüze ulaşan metinde rivayet edilen
versiyonun tashihi olarak öneren H. Bauerreiß’den gel-
1 Ed. Haydarabad s. 28-33 (Tekrarbasım: a.y., s. 472- mektedir (a.y., s. 98; Tekrarbasım s. 294). Esas versiyon
481). şöyledir: «Her bir ağır cismin hacminin diğer bir ağır cis-
2 Gerland, E. ve Traumüller, F.: Geschichte der physi- min hacmine oranı, eğer her ikisi de havada eşit ağırlıkta
kalischen Experimentierkunst, a.y., s. 58; Bauerreiß, H.: iseler, suda ağırlığın ağırlığa olan ters oranın aynıdır.»
Zur Geschichte des spezifischen Gewichtes, a.y., s. 96 (el-Ḫāzinī, Mīzān el-Ḥikme, ed. Haydarabad s. 28; Tek-
(Tekrarbasım: a.y., s. 292). rarbasım a.y. s. 481).
T E R A Z İ L E R V E Ö L Ç Ü M A R A Ç L A R I 13
ve a ya doğru ilerleyen harfler halinde rakamlar sonuçları tabelada bir araya getirilir, daha doğru-
yazılır; bunlar, düzenli olarak ilerleyen rakamlar su hesaplandıkları büyüklüklerle birlikte, bundan
çizgisi (ölçeği) olarak isimlendirilirler (saṭr el- sonra bizzat areometreye de n m ve e r arasına
ʿaded el-müstevī).» kaydedilirler. Taksimat çizgileri eğik bir cetvelle
«Verilen bu bilgilerden, daha sonra aletin üzerine sıralanır. Rakamlar a dan b ye doğru giden yönde
kaydedilecek (özgül) ağırlıklarla orantılı rakam- ilerler. Denge çizgisinin yukarısında bulunanlar,
lar için bir norm bulmak amacıyla, aşağıdaki gibi suya oranla daha ağır sıvıların altında yer alan
işlem yapılır: 100 misḳāl v.s alan bir kap, mesela daha hafiflerine tekabül ederler. Hesaplamanın
bir devraḳ (su testisi) [modelimizde bir cam silin- temeli daha sonra ispat edilmektedir. Ebū er-
dir] var olduğu düşünülür. Kabın yüksekliğini Reyḥān [el-Bīrūnī] risalesinde ona işaret etmiş-
içinde bulunan suya tekabül edecek şekilde 100 tir.»8
kabul ederiz. Şimdi, yukarıda bahsedilen orantılı «110 ila 50 hacimlerine tekabül eden özgül ağır-
rakamları elde etmek için, 100 ile 100 çarpılır ve lıkları gösteren tabela oldukça itinalı bir biçimde
böylece 10000 elde edilir ve bu 10000 daha önce şu formüle göre hesaplanmıştır: s = 10000 : a, s
areometreye kaydedilmiş rakamlarla bölünür, özgül ağırlık, a okunan hacim anlamına gelmek-
bunlara kadar sıvıya dalana dek. Bölme işleminin tedir.»9
Ahşap, demir;
Ø: 5-30 cm
(Envanter No. J 2.27-32)
Oylum Ölçekleri
Mısır, 13./19.-erken 14./20. yüzyıl ?
Modelimiz:
Helezonlu Pompa Ahşap ve plastik.
Büyüklük: 101 x 62 cm masa ve
saydam muhafaza ile birlikte.
Elektromotor gösterim için.
(Envanter No: E 1.15)
Vida, nehir akıntısıyla işleyen bir su çarkıyla
hareket ettirilmektedir. Güç aktarımı, vidanın mıştır. Bu, sözde Arşimed’in bir Mısır seyahatin-
yaklaşık 30 derecelik bir eğimine izin veren iki de yapmış olduğu buluştur, fakat çok büyük bir
dişli çark vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Vida, ihtimalle Mısır’da çok uzun zamandan beri bili-
ahşap bir silindir içine dönebilir olarak yerleşti- nen bir mekanizma idi, Arşimed’in yaptığı bunu
rilmiştir. Vidanın dönüşü esnasında, su nehirden Avrupa’ya taşımaktan ibarettir.»
daha yüksek bir düzeye itilir ve su bu düzeyden 1914 yılında F.M. Feldhaus4 şu kuşkuyu dile
tarlalara sevk edilebilir. getirmiştir: «Helezon pompa, Arşimed helozonu
Su çarkı ve dişli çark olmaksızın basit bir helezon- veya Mısır vidası olarak da adlandırılmaktadır.
lu pompa, evvelce Romalı bilgin Vitruv (Marcus Arşimed m.ö. 250 yılı civarında yapmış olduğu
Vitruvius Pollio, ö. yaklaşık m.ö. 25)1 tarafın- bir Mısır seyahati sırasında helezonlu pompa-
dan De architectura2 isimli eserinde tarif edil- yı tanımıştır (Strabon, Kitap 17, 807; Diodor.
mektedir. Yeni Çağ’da (1886) Hugo Blümmer3 Sicul., Kitap I, 34 ve 5, 37; Vitruvius, Kitap 10,
bu alete işaret etmiştir: «Fakat bundan başka, 11). Buna göre makinanın Mısır kökenli olması
maden ocağı sularını boşaltmak için Mısırlı diye gerekiyor. Ama bu alet, Mısır’dan kalan hiçbir
resimle bize ulaşmış değildir; Mısır, vidayı da bil-
adlandırılan bir vida (κοχλίας, cochlea) kullanıl-
memektedir». Burada dile getirilen iki kuşkudan
birincisine ilişkin, bu kuşkunun argumentum ex
silentio (susmak bir delildir)’nun kötüye kulla-
1 Bkz. Sarton, G.: Introduction to the History of Science, nımından başka bir şey olmadığı söylenmelidir.
Cilt 1, s. 223-225.
2 Kitap 10, bölüm 11, bkz. Vitruv: Baukunst, terc. August İkincisine, yani Mısırlılar’ın vidayı tanımamış
Rode, 2 cilt, Leipzig 1796 (Tekrarbasım: Zürih ve Münih olmaları gerektiğine gelince, bu, kesin değildir.
1987), cilt 2, s. 265-268.
3 Technologie und Terminologie der Gewerbe und Künste
bei Griechen und Römern, cilt 4, Leipzig 1887, s. 122-123 4 Die Technik. Ein Lexikon der Vorzeit, ..., a.y., Sp. 834-
Strabon ve Diodor’a atıflarla birlikte. 835.
P O M P A D Ü Z E N E K L E R İ 17
Diğer yandan 1919 yılında Albert Neuburger5 evvelce helezonlu pompanın İber Yarımadası
piramid yapımında eğik düzlemin kullanılması maden ocaklarında kullanımı hakkında bilgi ver-
bağlamında şunu söylüyor: «Arşimed tarafından mektedir.
bir Mısır seyahatinde icat edilmiş olması gereken Vitruv tarafından tarif edilen vida, bir pedal
vida formunda kullanımıyla, eğik düzlem özel bir çarkıyla hareket ettirilmekteydi12. 1929 yılında
öneme ulaşmıştır. Bununla birlikte, vidanın orada Pompei’de keşfedilen bir duvar resminde13 bir
uzun zamandan beri ve hatta maden ocaklarında helezonlu pompa aynı şekilde bir pedal çarkı
su çıkarmada kullanılmış olduğu varsayılabilir.» tarafından hareket ettiriliyor görünmektedir.
1956 yılında E.J. Dijksterhuis6 de Arşimed hak- Conrad Kyeser (1405), vidayı «Testudo» olarak
kındaki çalışmasında makinanın muhtemelen adlandırmakta ve arkları boşaltmak için kulla-
çok daha erken teşekkül ettiği ve Arşimed’in onu nıldığını söylemektedir14. Verdiği resimde15 bir
Mısır’da sadece tanımış olduğu görüşünü savun- çark kolu, harekete geçirici güç düzeneği olarak
muştur. hizmet etmektedir.
Aynı yıl A.G. Drachmann7, aksi yönde radikal bir Helezonlu pompanın daha önce Romalılar ara-
çıkarıma ulaşmıştı: «Aksini gösterecek en küçük cılığıyla Avrupa’nın diğer bölgelerine yol bul-
bir delilin bulunmamasıyla çok inandırıcı doğ- muş olması ihtimaline rağmen, Arap dünyasın-
rudan ve dolaylı delillerin varlığına dayanarak da, özellikle Mısır’da yaygın olan tiplerinin Batı
ben, Arşimed’in gerçekten helezonlu pompanın Avrupa ülkelerine, ilkin İslam döneminde Kuzey
mucidi olduğunu ve bunun haklı olarak Arşimed Afrika üzerinden ulaşmış olduğu tahmini elbette
Vidası diye adlandırıldığı sonucuna vardığımı son derece isabetlidir16.
ileri sürüyorum.»8 Bu nedenle, Geronimo Cardano’nun De subti-
Bu soruna ilişkin tartışmaya kuşkusuz yabancı
litate (1550)’sinde kendisinin memleketi olan
olmayan teknoloji tarihçisi R.J. Forbes (1963)9
Pavia kentinden Galeaz de Rubeis isimli bir
buna karşın şu not ile yetinmektedir: «Arşimed’in
demircinin helezonlu pompayı yeniden keşfetti-
Mısır’ı m.ö. 220 yılındaki ziyareti sırasında bu
ğini iddia edebilmesi şaşırtıcıdır17.
helezonu tarlaların sulanması işinde su pompala-
Aletin, bir su çarkı ve iki dişli çark ile daha geliş-
dığını, bu tip pompanın Nil Vadisi boyunca bunu
sulama maksadıyla kullanıldığı söyleniyor.» miş bir biçimi Leonardo da Vinci’nin alet ve
Ben, Arşimed’in helezonlu pompayı Mısır’a yap- makine çizimlerinde karşımıza çıkmaktadır:
tığı seyahatte icat etmiş olması gerektiğini imkan-
sız sayıyorum. Bu aletin icadı, Mısırlılar’ın uzun
yıllar süren piramit inşalarında eğik düzlemi kul-
lanmaları ve maden ocaklarından su çıkarma10
tecrübelerinin sonucu olarak görülebileceği kanı-
sındayım. Arşimed’e muhtemelen, bu kazanımın
önemini fark etmek ve Avrupa’da yayılmasına
12 Kitap 10, bölüm 11, bkz. Vitruv: Baukunst, terc. August
sebep olmak hizmeti borçluyuz. Strabon11 daha
Rode, 2 cilt, Leipzig 1796 (Tekrarbasım: Zürih ve Münih
1987), cilt 2, s. 267.
13 Bkz. Forbes, R.J.: Studies in Ancient Technology, a.y.,
5 Die Technik des Altertums, Leipzig 1919, s. 211. cilt 7, s. 213.
6 Archimedes, Kopenhagen 1956, s. 21-22. 14 Kyeser, Conrad: Bellifortis Feldhaus’a dayanarak, Die
7 The Screw of Archimedes, in: Actes du VIIIe Congrès Technik, a.y. Sp. 835.
international d’histoire des sciences Florence-Milan 3-9 15 Feldhaus: Die Technik, a.y. Sp. 834.
septembre 1956, cilt 3, Florenz 1958, s. 940-943. 16 Bkz. Singer, Charles et al. (eds.): A History of Techno-
8 a.e., s. 943. logy, a.y., cilt 2, s. 677.
9 Studies in Ancient Technology, cilt 7, Leiden 1963, s. 17 Cardano, Geronimo: De subtilitate libri XXI, in: Hie-
213. ronymus Cardanus. Opera omnia. 1663 Lyon baskısının
10 Bkz. Neuburger, A.: Die Technik des Altertums, s. 211. yeni tıpkıbasımı August Buck’un bir girişi ile birlikte, cilt
11 Strabon, Kitap 3, 147; The Geography of Strabo (Loeb), 3, Stuttgart – Bad Cannstatt 1966, s. 366; Forbes, R.J.:
cilt 2, s. 45; Feldhaus: Die Technik, a.y. Sp. 835. Studies in Ancient Technology, a.y., cilt 7, s. 215.
18 T E K N İ K
Çizim Leonardo da Vinci ’den, a.y., s. 480. Mısırlı çağdaş helezonlu pompa.
Çizim Taḳiyyeddīn’de.
Modelimiz:
Ahşap ve plastik.
Ölçüler: 71 x 64 cm.
Elektromotor gösterim için.
(Envanter No: E 1.14)
Kovalı Su Dolabı
Bu düzeneğin bir öncelini oldukça daha basit ciri ile bir pedal çarkı vasıtasıyla hareket ede-
biçimde olsa da Vitruv (ö. yaklaşık m.ö. 25)’dan1 rek su çıkarmaya yarayan bir düzenektir. 1903
tanımaktayız. Aletimizin tarifi, 6./12. yüzyıldan yılında Carra de Vaux3 tarafından yapılan gra-
sonra yazıldığı aşikar olan Arapça anonim bir fiksel rekonstruksiyonun daha sonraları tam
kitapta bulunmaktadır. Oldukça kuşkulu olan doğru olmadığı ortaya çıkmıştır. 1918 yılında E.
başlığı şöyledir: «Bu, Īrūn’un (Heron) iki Yunan, Wiedemann4, onun yaptığı çizimin görünüşlerini
Philon ve Arşimed’in yükleri çekmek, küreler, «hatalı» veya «keyfi» diye nitelendirmişti. Eğer
sular ve kâseler hakkındaki eserlerinden aldığı bu yanlış sunum, teknik historiografyasında kök-
şeydir.»2 leşmiş ise ve F.M. Feldhaus5 mesela Philon’da ya
Bu anonim eserde ele alınan düzeneklerin bir
kısmının, ilk yapımcıları olarak anılan Yunan 3 Carra de Vaux, Bernard: Le livre des appareils pneu-
bilginlerle bağlantılı olduğunu tahmin edebiliriz. matiques et des machines hydrauliques, par Philon de
Fakat anılan aletlerin daha sonra, yani Arap- Byzance, édité d’après les versions arabes d’Oxford et
İslam kültür çevresinde yaşamış olduğu gelişime de Constantinople et traduit en français, in: Notices et
ilişkin soru aydınlatılmalıdır. extraits des manuscrits de la Bibliothèque Nationale et
Bizim aletimizde söz konusu olan, iki kova zin- autres bibliothèques (Paris) 38/1903/27-235, özellikle s.
209-212 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi,
cilt 37, Frankfurt 2001, s. 101-309, özellikle s. 283-286).
1 Kitap 10, bölüm 11, bkz. Vitruv: Baukunst, terc. August 4 Über Vorrichtungen zum Heben von Wasser in der is-
Rode, cilt 2, s. 262. lamischen Welt, in: Beiträge zur Geschichte der Technik
2 Bkz. Schmeller, Hans: Beiträge zur Geschichte der und Industrie (Berlin) 8/1918/121-154, özellikle s. 151
Technik in der Antike und bei den Arabern, Erlangen (Tekrarbasım: Gesammelte Schriften Cilt 3, Frankfurt
1922, s. 2 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, 1984, s. 1483-1516, özellikle s. 1513).
cilt 39, Frankfurt 2001, s. 197-247, özellikle s. 202). 5 Die Technik, a.y. Sp. 831; ayrıca bkz. Usher, A.P.: A
20 T E K N İ K
bir alttan geçen su ile dönen çark, ya bir çevirme Bu makinelerin üçüncü tipi (bkz. çizim) kendi
koluyla ya da içinde bir adamın devamlı yürüt- ifadesine göre, gözü yanıltmak için kendi kendi-
mekle hareket ettirdiği dolapla çalışan üç tür ne dönen ahşap bir koşum ineği figürü eklediği
kuyu kovası zincirinden bahsediyorsa, hayrete bir modeldir. Yani düzenek bir koşum hayvanı
düşmemeliyiz. aracılığıyla değil, su gücü ile hareket ettirilmek-
Kovalı su dolabının önemli ölçüde bir gelişimi, tedir. Dere suyunun bir kısmı bir boru aracılığıyla
el-Cezerī6 (600/1200 civarı) tarafından tarif edi- tekneye aktarılır, oradan daha alçakta duran
len ve resmedilen su kaldırma makinaları arasın- volana dökülür ve bir kanal içinden akar. Akan
da ortaya çıkmaktadır: suyun son üçte biri tamamen ya da kısmen suyu
yukarıya kaldıran kovaların içine ulaşır.
Modelimiz, kovalı su dolabının şimdiye kadar
bilinen gelişim tarihinde zirve noktasını temsil
etmektedir. Bu model, el-Cezerī’nin tarif ettiği
düzeneğin adeta daha geliştirilmiş bir varyasyo-
nudur. Ana fark, burada hareket ettirici su gücü-
nün, bir kanatlı çark ile (kâseli çark yerine) kul-
lanılmasında ve akarsuyun (havuzdan dökülen su
yerine) söz konusu olmasında yatmaktadır. Fakat
modelimiz için asıl örnek, sadece bir kaynaktaki
resim veya tanım değildir, bilakis 7./13. yüzyılın
birinci yarısından daha geçen yüzyılın ortasına
kadar işlevsel olan orijinal bir su dolabıdır. Bu
su dolabı Menşeʾet Şeyḫ Muḥyiddīn adı altında
tanınmaktadır, Şam mahallesi eṣ-Ṣāliḥiyye’deki
Yezīd Irmağı’nın kıyısında bulunmaktadır ve
yaklaşık kırk yıl öncesinde işlemez hale gelene
kadar bir hastaneye ve bir camiye su tedarik
etmekteydi (yandaki resimler).
Avrupa’dan benzer bir düzeneğin bildiğimiz Leonardo da Vinci9 (1519)’den bir çevirme kolu
en eski resimsel sunumu, Georgius Agricola ile işleyen bir kuyu kovası zincirinin çizimini bil-
(1556)’nın De re metallica8 isimli kitabında mekteyiz:
bulunmaktadır:
Modelimiz:
Ahşap ve plastik.
Boyut 68 x 52 cm.
Masa ve saydam muhafaza ile birlikte.
Elektromotor gösterim için.
(Envaneter No: E 1.18)
Davula benzer bir kovalı çark, Arapça muhteme- İki sığır tarafından hareket ettirilen bu tür bir su
len nāʿūra veya sāḳiye olarak adlandırılmaktadır. çarkı, el-Ḥarīrī (634/1237)’nin Maḳāmāt’ının Pa-
Bu tip su kaldırıcısında, sarmal odacıklar çarkın ris yazmasında bulunan minyatürleri arasında gö-
ekseni çevresinde dönmektedir ve bu esnada içle- rülmektedir, Bibl. Nat., Ms., arabe 5847, Fol. 691.
rine su almakta ve onu çark göbeğinde bulunan Bu tür su çarkları Mısır’da yayılmış olmalıdır2.
bir boruya yollamaktadır. Büyük su kütlesini ufak
bir seviye farkı üzerine kaldırmaya yaramaktadır,
yüksek bir etki derecesine sahiptir ve aşınma par-
çaları bakımından oldukça fakirdir. Bu yapının
kökeni hali hazırda bilinmemektedir.
Modelimiz:
Tesis Ahşap ve plastik.
Durgun sulardan koşum Boyut 145 x 80 cm masa ve
saydam muhafaza ile birlikte.
hayvanıyla suyu yukarı kaldırmak için Mekanik sert ağaçtan, verniklenmiş.
(Beygirle Döndürülen Dolap) Elektromotor gösterim için.
(Envanter No: E 1.07)
İbn er-Rezzāz el-Cezerī (600/1200 civarı), kita- «Su yüzeyinde kazıklar arasında (λ ve q) bulunan
bının su kaldıran aletler hakkındaki beşinci kıs- yatay eksenin (k) üzerinde, ki bu eksen dikey
mında beş düzenek tarif etmektedir, bunlardan
eksen (w) ve dişli çarklar (h ve ϑ) aracılığıyla
ilk dördü koşum hayvanı ile döndürülmektedir.
Modelimiz, orada tarif edilen düzeneklerden bir koşum hayvanı tarafından döndürülmekte-
ikincisini1 göstermektedir. dir, kısmen dişli bir tek disk yerine çeyrek daire
çevreleri dişlerle donatılmış dört disk bulunmak-
1 el-Cāmiʿ beyn el-ʿİlm ve-l-ʿAmel, tıpkıbasım ed. Ankara tadır. Dişlilerin her biri 90° karşılıklı yerleştiril-
1990, s. 300-314; Hill, D.R.: The Book of Knowledge of miştir. Dört diskin her birinin altında küçük bir
Ingenious Mechanical Devices, a.y., s. 180-181.
26 T E K N İ K
Su çarkıyla
hareket eden
Pompa Tesisatı
Modelimiz:
Ahşap ve plastik.
Boyut: 100 x 70 cm masa ve
saydam muhafaza ile birlikte.
Pompalar pirinçten.
Elektromotor gösterim için.
(Envanter No: E 1.08)
Koşum hayvanları vasıtasıyla hareket eden döner yerinden iter. Odacıkların her biri iki supaba
dolaplar bağlamında el-Cezerī1 (600/1200 civarı), sahiptir, birisi içeri emme diğeri boşaltma supa-
çark yardımıyla ırmaktan 20 arşın (yaklaşık 11 bıdır. Pistonun emmesinden sonra emme supabı
metre) kadar yüksekliğe su kaldıran bir düzeneği odacıkları kapatır, boşaltma esnasında su odacık-
tarif etmektedir. Bu düzenek, Taḳiyyeddīn2 tara- lara bağlı olan çıkış borusuna ulaşır. Oradan su,
fından da hidrolik aletler arasında sunulmakta- eğer piston karşı yönde hareket edecek olursa,
dır. geri akamaz, çünkü boşaltma supabı kapanır. O
Tesis, bir ırmağın doğal akıntısından faydalan- esnada ikinci pompa suyu emer. Böylece, çıkış
maktadır. Akıntıda bulunan su çarkı, bir şaftta borusunda muntazam bir su akımı oluşur. Çıkış
devam eden muntazam bir dönme hareketi yarat- borusu, bundan sonra oradan suyun evlere veya
maktadır. Şafta bağlanan bir dişli çark, eksen tarlalara sevkedilebildiği bir reservuara götürür.
mili bağlanmış olan bir diğer dişli çarka bu
hareketi aktarır. Eksen mili ile hareket edebilir
biçimde bağlı olan bir krank mili, dönme hareke-
tini mekanik olarak itme hareketine dönüştürür.
Krank miline bağlı olan iki piston, suyu ırmaktan
emmek ve her bir odacığa teslim etmek için yatay
olarak cereyan eden itme hareketinden yararla-
nır. Her harekette bir piston su emer, diğeri suyu
Modelimiz:
Altı Pistonlu Pompa Ahşap ve plastik. Supaplar pirinçten deri
Taḳiyyeddīn (1553)’in contalar ile birlikte. Ağırlıklar ve eksantrik
mili pirinçten. Ölçüler: 89 x 79 cm, masa ve
saydam muhafaza ile birlikte.
Elektromotor gösterim için.
(Envanter No: E 1.13)
Su çarkı vasıtasıyla oluşan dönme hareketi bu vasıtasıyla aşağı doğru indirilir. Bu sırada emme
modelde bir eksantrik miline aktarılmaktadır. supabı kapanır ve su, çıkış borusu üzerinden
Eksantrikler tek tek manivelaları harekete geçir- yukarı doğru pompalanır. Bu arada, bu işlemin
mektedirler, böylelikle dönme hareketi doğrusal bitmesinden sonra tekrar kapanan ve suyun geri-
harekete dönüştürülür. Bunlar mil üzerine yer- ye akmasını engelleyen boşaltma supabı açılır.
leştirilmiş olarak sıralanmışlardır, böylelikle su Ayrıca bu supap, pompanın tekrarlanan emme-
gücü simetrik olarak paylaştırılır. Manivelalardan sinde bir hava tıkanmasına neden olur, böylece
birisi harekete geçirilirse, bir pistonun ve ona hava boşluğu tekrar oluşur ve su emilebilir. Altı
sabitlenmiş bir ağırlığın yukarı itilmesine neden pompanın birbiri ardınca harekete geçmesiyle
olur. Bu işlem esnasında ilgili pompa odacığında devamlı bir su akıntısı sağlanır.
bir vakum oluşur, böylelikle emme supabı açılır Çok sayıda piston pompalı benzer bir Avrupalı
ve su emilir. Eksantrik manivelayı tekrar ser- su kaldırıcısı Agostino Ramelli’nin2 1588 tarihli
best bırakırsa, piston üzerine oturtulmuş ağırlık kitabında bu taslağı ile birlikte tarif edilmiştir.
Gemi Değirmeni
M. Taccola’dan, De ingeneis.
Yel Değirmeni
Modelimiz:
Ahşap, verniklenmiş.
Yükseklik: 60 cm.
İçerideki dikey eksende 5
keten yelken.
Elektro üfleç gösterim için.
(Envanter No: E 1.04)
Modelimiz:
Astarlanmış ahşap ve
pirinç.
Yükseklik 57 cm.
(Envanter No: E 1.17)
Düzenek
Isı etkisiyle su kaldırmak için
Vakum pom-
pasının fonksi-
yon şeması,
Basınç denge-
leyicisi (aksi
taktirde su
üzerinde alt
basınç oluşur).
Modelimiz:
Astarlanmış ahşap, plastik, bakır
ve pirinç, ispermeçet mumu.
Yunan, pseudo Yunan ve Arapların teknik ala- Yükseklik: 61 cm. (Envanter No: E 1.23)
nındaki buluşlarını büyük farklılıklarla tarif eden
Anonim bir mecmuanın1 bildiğimiz dört yazması Oldukça küçültülmüş bir model halinde sundu-
arasında Codices Gotha 1348 ve Leiden, Warn. ğumuz pompanın işlevini H. Schmeller aşağıdaki
499 yazmaları ateş aracılığıyla su kaldırmaya gibi tarif etmektedir: «Yanan petrol lambaları
yarayan düzenek sunmaktadır2. vasıtasıyla oluşan ısıdan dolayı, hava yukarıdaki
yerden atılır, yani yenip bitirilir. Bunu izleyen
soğutma sırasında basınç azalması oluşur, böy-
lelikle dışarıdaki hava basıncı kanal içerisinde
bulunan suyu yükseğe doğru iter.»3
1 İstanbul, Ayasofya 3187, Oxford, Bodl. Marsh 669, Go- Kaynağımızın tarifine göre, bu düzenek 5-25
tha 1348, Leiden, Warn. 499 (=or. 499, bkz. Voorhoeve, metre derinlikte bir kuyudan su çıkarabilmek-
P.: Handlist of Manuscripts, Leiden 1957, s. 116-117). teymiş. Bu yöntemden pratik olarak ne kadar
2 Bkz. Schmeller, Hans: Beiträge zur Geschichte der yararlanılabildiği sorusu hâlâ geçerliliğini koru-
Technik in der Antike und bei den Arabern, a.y., s. 26 f. maktadır.
(Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, cilt 39,
Frankfurt 2001, s. 197-247, burası s. 226-227). 3 a.e., s. 27.
M U H T E L İ F A P A R A T L A R 37
Modelimiz:
Bakır, pirinç, paslanmaz çelik.
Kazanın Ø 30 cm.
Isıtma spirali ve
durdurma supabı ile birlikte.
(Envanter No: E 1.25)
et.
Buharla Çalışan
Döner Döndürücüsü su tankı,
ocak
tasıyla şiş hareket ettirilmektedir. Taḳiyyeddīn’in Düzenek, bir barut tokacını harekete geçiriyor-
tarifine göre, borunun ağızı bir su kabına sokula- muş2.
rak kazana yeniden su sevk edilir. Kazanı yeniden Buhar gücünün kullanımı, ileri bir basamağa
doldurmak için bu yeterlidir. Taḳiyyeddīn bu tür Philippe-Marie Grimaldi ile ulaşmış görünüyor.
buhar düzeneğinin kendi zamanında oldukça O, 1671 yılı civarında buhar gücüyle işletilen bir
yaygın olduğunu bildirmektedir. arabayı Mançurya Kayzeri K´ang Hsi’ye takdim
Giovanni Branca1 1629 yılında bir buhar çarkı etmiştir. Giovanni Canestrini (1835-1900) tara-
resmetmiştir (bkz. 2. resim). Burada buhar, metal fından 19. yüzyılda yapılan bir rekonstrüksiyon
bir ağızdan kanatlı dolaba doğru üflemektedir. (bkz. 1. resim) Mailand’da Museo Nazionale
della Scienza e della Tecnica müzesinde bulun-
maktadır3.
Resim Leonardo da
Vinci’den, a.y. s. 503.
Taḳiyyeddīn, kendi döneminde ilki kadar yaygın Leonardo da Vinci’nin1 Codex Atlanticus isimli
olan, döner şişini çevirmeye yarayan ikinci bir eserinde (Fol. 5), duman veya daha çok, kebap
mekanizma türünü çok kısa tarif etmektedir. şişinin altındaki ateşten yukarı çıkan sıcak havay-
Burada, şişleri döndürmek için buhar türbini la çalıştırılan bir döndürünün taslağı (bkz. resim)
yerine, ocakta yukarı doğru çıkan sıcak havadan bulunmaktadır2. Dişli çarkla güç aktarımını gös-
yararlanılmaktadır. Tıpkı su kaldırma aletlerin- teren bu resim, bizim rekonstrüksiyonumuz için
de olduğu gibi, ek enerji, kurşun bir şakülden çok faydalı oldu. Bununla birlikte, onun taslağı-
beslenmektedir. Bu, muhtemelen tıpkı bir saatte na göre inşa edilmiş bir düzeneğin işlevsel olup
olduğu gibi, makara üzerinden işleyen bir ağırlık olmayacağı hususunda kuşkuluyum, çünkü görül-
olarak tasavvur edilebilir. Şu demektir ki, bir düğü kadarıyla sıcak hava dışında başka hiçbir
aktarım dişlisi üzerinden şişe taşınan sıcak hava enerji kaynağı öngörülmemiştir.
türbininin gücü, ek kuvvet olamadan kızartmayı
yeterli hızda hareket ettirmeyi gerçekleştiremi-
yordu. 1 Leonardo da Vinci, a.y., s. 503.
2 Beck, Theodor: Beiträge zur Geschichte des Maschi-
nenbaues, Berlin 1899, s. 425-426.
40 T E K N İ K
Modelimiz:
Kranklı ve Dişli Çark Mekanizmalı Pirinç, paslanmaz çelik.
Döner Döndürücüsü Yükseklik: 35 cm.
(Envanter No: E 1.27)
İstanbul’da tanımış olduğu üzere, ilk iki meka- tedir. Yeni döner döndürücü, bir krank ve 1:10’luk
nik döner döndürücüsünü tarif ettikten sonra bir güç aktarımını sağlayan ve böylece ağır bir
Taḳiyyeddīn, kendisinin ve abisinin 953/1546 kızartmanın yavaş dönmesini kolaylaştıran dört
yılında aynı yerdeki yaygın yapımlarda daha kolay dişli çarkdan oluşan bir işletme mekanizmasıyla
taşınabilir olan bir alet geliştirdiklerini eklemek- çalışmaktadır.
M U H T E L İ F A P A R A T L A R 41
Modelimiz:
Ahşap ve pirinç, bakır
ağırlık (8 kg).
(Envanter No: E 1.12)
Palanga
Modelimiz:
Pirinç ve çelik.
Bakır ağırlık yaklaşık 15 kg.
Ayaklık paslanmaz çelik.
Yükseklik: 130 cm.
(Envanter No: E 1.11)
Taḳiyyeddīn’den
bir sayfa, eṭ-
Ṭuruḳ es-Seniyye, Resim Leonardo da Vinci
yazma Dublin, ’den, a.y., s. 490.
Chester Beatty
Lib. 5232.
1 Bunlar Bekre («Makara/Bobin») veya Cerr el-Esḳāl
(«Ağırlıkları çekmek») kavramları altında incelenmek-
tedir, bkz. Wiedemann, E.: Zur Mechanik und Technik
bei den Arabern, in: Sitzungsberichte der Physikalisch-
F.M. Feldhaus’un4 antik palangalarda gerçekleş- medizinischen Sozietät (Erlangen) 38/1906/1-56, özellik-
tirilen iyileştirmelerin ancak 19. yüzyılda yapıldı- le s. 20 (Tekrarbasım: Aufsätze zur arabischen Wissen-
schaftsgeschichte, cilt 1, s. 173-228, özellikle s. 192).
ğı görüşü böylelikle asılsız olmaktadır. 2 Kitāb eṭ-Ṭuruḳ es-Seniyye fī el-Ālāt er-Rūḥāniyye, faks.
Modelimizde orijinalde öngörülen makaraların ed. al-Ḥasan, Aḥmad Y.: Taḳiyyeddīn ve-l-Hendese el-
sadece yarısını göz önünde bulundurduk. Mīkānīkiyye el-ʿArabiyye, a.y., s. 27-28.
3 Leonardo da Vinci, a.y., s. 490.
4 Die Technik, a.y., Sp. 332.
M U H T E L İ F A P A R A T L A R 43
Modelimiz:
Düzenek Pirinç silindir,
Nesneleri Sulardan uzunluk: 50 cm,
iki menteşeyle açılıp kapa-
Kaldırmak İçin nabilir. Pirinç zincirler.
(Çeneli Ekskavatör) (Envanter No: E 1.05)
3./9. yüzyılın ilk yarısında yaşamış Benū Mūsā İki silindirden herbiri, bir arşın veya daha uzun
(«Mūsā’nın Oğulları») olarak bilinen Mūsā olmalıdır ... Aralarında küçük bir aralık bulun-
b. Şākir’in üç oğlu (Muḥammed, Aḥmed ve maması için, silindir yarılarından birisi diğerine
el-Ḥasan), Kitāb el-Ḥiyel 1 isimli kitapların- göre düzenlenir (yarılır,. Daha sonra, bunlara iki
da yüzüncü düzenek olarak, nesneleri sulardan menteşe (nermāzecetān) takılır, ...»2.
kaldırmaya yarayan bir alet tarif etmektedirler. Düzenek dışarıdan takılmış zincirlerle suya sar-
Şöyle diyorlar: «Sarkıtıldığında denizden madde- kıtıldığında, kavrayan silindir açılır. Zemine gel-
yi (cevher) ve kuyulara düşmüş veya ırmaklarda diğinde silindir ortaya takılmış bir zincirle tekrar
veya denizlerde batmış olan nesneleri çıkaran bir yukarı doğru çekilir. Böylece, silindir kapanır ve
aletin nasıl imal edileceğini göstermek istedik. kavradığı nesneleri kıskaca alır.
Bunun için [içi boş] bir silindirin birbirinin aynı
olan her iki yarısını, abjz ve wḥde, imal ederiz;
bir yarı diğer yarıyı ağırlık bakımından birazcık
geçerse, söz konusu amaç için daha iyidir, yani bir
yarının diğer yarıyı içine alması (yeyip yutması)
ve [ikincisinin] onun içine birazcık girmesi için. 2 Tercüme E. Wiedemann (cüzi değişikliklerle) in: Appa-
rate aus dem Werk fi’l-Ḥijal der Benû Mûsâ (Zur Technik
bei den Arabern, 7), in: Sitzungsberichte der Physikalisch-
medizinischen Sozietät (Erlangen) 38/1906/341-348, öze-
1 Ed. Aḥmad Y. al-Ḥasan, Halep 1981, s. 376-379; İngi- llikle s. 343-345 (Tekrarbasım: Aufsätze zur arabischen
lizce terc. Donald R. Hill: The Book of Ingenious Devi- Wissenschaftsgeschichte, cilt 1, s. 306-313, özellikle s.
ces, Dordrecht v.d. 1979, s. 242-243. 308-310).
44 T E K N İ K
Modelimiz:
Pirinç,
yükseklik: 63 cm.
(Envanter No: E 1.16)
3./9. yüzyılın ortalarında Benū Mūsā (Muḥammed, Modelimiz, Benū Mūsā’nın tariflerine, verdikleri
Aḥmed ve el-Ḥasan b. Mūsā b. Şākir), Kitāb el- resme ve E. Wiedemann ve D. Hill’in yorumları-
Ḥiyel isimli kitaplarında1 şiddetli rüzgarda bile na dayanarak oluşturulmuştur.
sönmeyen bir lamba2 tarif etmişlerdir. İçinde lambanın bulunduğu yarım silindir, bir
ayaklık içerisine kolaylıkla döndürülebilir olarak
1 Ed. Aḥmad Y. al-Ḥasan, Halep 1981, özellikle s. 372-
yerleştirilmiştir. Buna sabitlenen pirinç bayrak,
373. hava hareketleri esnasında kapalı tarafla bir-
2 Wiedemann, Eilhard: Über Lampen und Uhren (Bei- likte rüzgara doğru dönmesini sağlar, böylelik-
träge zur Geschichte der Naturwissenschaften. XII), le ışık hava cereyanı tarafından söndürülemez.
in: Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen So- Bayrağın hafif hava cereyanında da dönebilmesi
zietät (Erlangen) 39/1907/200-225, özellikle s. 204-205
(Tekrarbasım: Aufsätze zur arabischen Wissenschaftsge-
için, yatakların kolay hareketliliği çok önemli bir
schichte, cilt 1, s. 351-376, özellikle s. 355-356); The Book rol oynamaktadır.
of Ingenious Devices (Kitāb al-Ḥiyal) by the Banū (sons
of) Mūsā bin Shākir. Translated and annotated by Don-
ald R. Hill, Dordrecht, Boston, Londra 1979, s. 238-239.
46 T E K N İ K
Allah Lambası
(Sonsuz Işık)
Modelimiz: Pirinç,
yükseklik: 60 cm. Cam
görüş penceresi. Ahşap
duvar, yükseklik 80 cm.
(Envanter No: E 1.06)
Modelimiz:
Sıcak ve soğuk suyu Masa 84 x 62 cm, top-
nöbetleşe veren lam yükseklik 170 cm.
Armatörler pirinçten.
Otomat (Envanter No: E 1.28)
lü olarak sıcak veya soğuk su akacak, diğer nakil olarak sol odacığa önce soğuk, daha sonra yarım
hattından aynı fasılalarda fakat aksi sırayla aka- dönüşten sonra sıcak su akar.
cak şekilde hazırlamaya ve düzenlemeye yarayan Su bu odacıklardan, büyük bir aralık içinden
bir alet tanımlamışlardır. Fasılaların kısaltılma- geçerek, altta bulunan, aynı şekilde iki odacı-
sıyla, musluk bataryasını anımsatan bir etkiye ğa bölünmüş küvete akar. Yukarıdaki küvetin
ulaşılır. dönüşüyle su dışarı boşalır. Yukarıdaki küvetin
Düzeneğin sağ taraftaki sıcak su reservuarından çeyrek dönüşünden hemen sonra altta bulunan
ve sol taraftaki soğuk su reservuarından su, bu küvetteki akış değişir. Altta bulunan küvetten su
reservuarların altına yatay olarak takılmış çarkın bir tekneye akar. Bu teknede şimdi su çarkının
üzerine dökülür. Çarkın dönüş hareketi sayesin- ve yukarıdaki teknenin tek bir dönüşü esnasında
de, onun altına yerleştirilmiş olan bir küvet dön- dört kere her iki su nakil hattından akış değişir.
dürülür. Küvet ortadan iki odacığa ayrılmıştır. Kısa fasılalar halinde dönüşümlü olarak sıcak ve
İlk olarak sıcak su sağ odacığa akar, daha sonra soğuk su akar.
yarım dönüşten sonra soğuk su akar. Eş zamanlı
Modelimiz:
Eğlence Otomatı Ahşap kutunun eni: 110 cm. Su
kapları ve kanallar plastik cam-
dan. Kâseler çekiçlenmiş bakır-
dan. Figürler dökme kalaydan.
(Envanter No: B 1.09)
Bu alet, Muḥammed veya Aḥmed b. Ḫalef el-
Murādī (muhtemelen 5./11. yüzyılın ikinci yarısı,
Endülüs) isimli bir kimse tarafından Kitāb el-
Esrār fī Netāʾic el-Efkār isimli kitabında tarif
edilen ve çizilen 31 modelden birisidir. Kitabın
sonraki dört modeliyle birlikte bu otomat, bir su matta cıvanın kullanılmış olması kayda değerdir,
saatine benzemektedir; çünkü belirli hareketler böylece bu otomatla Alfons Cıva Saati (bkz. cit
saptanmış fasılalar halinde ortaya çıkmaktadır, III, s. 110 f.) arasında bir bağlantı meydana çık-
fakat özenli bir zaman ölçümü mevcut değildir1. maktadır4. Diğer yandan, konik supaplar, gecik-
Bu model, J. Vernet, R. Casal, M.V. Villuendas2 tirici sistemler, reaksiyon kontrolleri ve hassas
ve Eduard Farré (Barselona)’nin açıklamalarına basınç dengelemesi gibi Arap tekniğinin tipik
ve taslaklarına dayanarak yapılmıştır3. Bu oto- unsurlarının bulunmaması göze çarpmaktadır5.
Bu karmaşık düzenek, yaklaşık yarım saat sonra geri hareket ederler, bu esnada kapılar tekrar
bir mekanizma harekete geçirmektedir (modelde kapanır. Tekeler de yeniden kafalarını kaldırır-
zaman dakikalara indirgenmiştir). Daha sonra, lar. Bundan sonra üç yılan, su kaynağının önünde
her iki kapı açılır ve iki rakkase ortaya çıkar. yukarı doğru yükselir; biraz sonra ilk olarak yılan
Aynı zamanda dört teke, kafalarını su içmek için oynatıcısı, daha sonra yılanlar ortadan kaybolur.
indirir. Bunu müteakip bir yılan oynatıcısı bir su
kaynağından yüze çıkar ve rakkaseler eve doğru
Değişken Şekilli
Fıskiye
Modelimiz:
Toplam yükseklik: 110 cm.
Pirinç çerçeveler plastik cam çevresinde.
Tezyinatlı kâse, kapak ve
tahterevalli altın yaldızlı pirinçten.
Şamandıra ve borular bakırdan.
(Envanter No: B 1.07)
1.
Bu, aslen, Benū Mūsā tarafından 3./9. yüzyılda
tarif edilmiş olan iki düzenekten birisidir. İbn er-
Rezzāz el-Cezerī (600/1200 civarı) bunu yetersiz
görmüş ve kendi yaptığı düzeneklerle değiştir-
miştir.
2.
el-Cezerī’nin imal ve tarif ettiği
Fıskiyelerin İkincisi
Modelimiz:
Toplam yükseklik: 130 cm.
Pirinç çerçeveler plastik cam çevre-
sinde. Küvet ve kürekler bakırdan.
Tezyinatlı kapak ve
boru hatları altın yaldızlı.
(Envanter No: B 1.08)
Modelimiz:
Pirinç, 20 x 12,5 cm.
Akrilik cam kutu.
(Envanter No: E 1.02)
Şifreli
Kilit
el-Cezerī (600/1200
civarı)’nin zamanından
kalan bir fildişi kutucuk
Arapça şifreli kilit ile bir-
likte (191 x 201 x 375).
Madeni donanımlar ve kilit
altın yaldızlı bakır alaşım-
dan. Maastricht, Stichting
Schatkammer Sint Servaas
(Hollanda).
Dört Sürgülü
Kapı Kilidi
Modelimiz (a):
Ahşap, kurşun ağırlıklar,
pirinç yatak. Çap 80 cm.
(Envanter No: E 1.21)
Perpetuum mobile
Teknik içerikli Arapça anonim bir mecmuanın larına dayandığı halihazırda bilinmemektedir.
(muhtemelen 6./12. yüzyıl, bkz. s. 35)1 bilinen Avrupalıları 19. yüzyıla kadar böylesine tutkuyla
üç yazmasındaki Perpetuum mobile’lerin farklı meşgul etmiş olan2 bu düşünce, daha 13. yüzyıl
biçimlerinin sunumu, bir ‘sürekli hareketli’nin, ortasından önce Fransız mühendis Villard de
dışarıdan enerji beslemesi olmaksızın dönen bir Honnecourt’da3 ve sonra daha genç hemşerisi
makine düşüncesinin, daha o zamanda oldukça Peter Peregrinus’da4 ortaya çıkmaktadır.
yaygın olduğu, hatta belirli bir gelenek içinde yer Perpetuum mobile’lerle uğraşı, Avrupa’da o
aldığı izlenimini uyandırmaktadır. Bu geleneğin derece artmıştı ki, Académie Française 1775
ne dereceye kadar Yunan, yani Bizans kaynak-
yılında bu problemin artık hiçbir çözüm önerisini tanesi cıva ile harekete geçirilmektedir.
kontrol etmeme kararı aldı. Her ne kadar burada gösterilen modeller –sür-
Bildiğimiz kadarıyla fizikçi ve astronom tünme kayıpları kuşkusuz biraz daha azaltılabilir-
Taḳiyyeddīn b. Maʿrūf, İslam dünyasında 10./16. di– kelimenin tam anlamıyla işlevsel olmasa da,
yüzyılın ortalarında Perpetuum mobile’lerin saç- bununla birlikte manivela yasasının ve moment
malığını ifade eden ilk kişiydi5. hesaplamasının ileri bir anlayışını belgelemesi
Arapça mecmuamız, Perpetuum mobile’lerin
bakımından ilginçtir.
yedi türünü tarif etmektedir, bunlardan dört
Mimari
G İ Rİ Ş YERİ N E
B
u satırların yazarında, burada sunulan konuya bir giriş yazmak için
yeterli ehliyetin eksik olması bir yana, Arap-İslam kültür çevresinin
günümüze ulaşan mimari abidelerine nazaran, maketlerimizin az sayıda
olması nedeniyle böyle bir girişe gerek kalmamaktadır. Bizim seçkimiz,
dönemleri için örnek teşkil eden kamusal ve belirli bir amaca yönelik
az sayıdaki yapılara yoğunlaşmaktadır. Bu yapılarda daima yüksek sınıf-
tan kişilerin –çoğunlukla hükümdarların– vakıfları söz konusudur; yani
bunlar her defasında yalnızca daha ileri seviyedeki mimariyi ve mühen-
dislik başarısını değil, ayrıca camilerin yanı sıra özellikle hastanelere ve
medreselere verilen muazzam kültürel önemi de göstermektedir.
YÜKSEK OKULLAR
Mustanṣıriyye Medresesi
Bağdat
Maketimiz:
Ahşap ve plastik.
Ölçek yaklaşık 1 : 50.
Temel kaidenin ölçüleri: 100 x 60 cm.
Çelik sehpa ve saydam muhafaza.
(Envanter No: F 05)
Fig. 1: Mustanṣıriyye Medresesi’nin üst katının yatay kesimi, Irak Eski Eserler
İdaresi’nin yapı fotoğrafına dayanarak.
HAStANELER
Maketimiz:
Ahşap ve plastik.
Ölçek yaklaşık 1 : 50.
Temel kaidenin ölçüleri: 100 x 70 cm.
Çelik sehpa ve saydam muhafaza.
(Envanter No: F 07)
Nūreddīn Hastanesi
Şam
el-Bīmāristān en-Nūrī adıyla tanınan bu hastane, organizasyonu hakkında Endülüslü bilgin İbn
Salāḥaddīn (Saladin) Eyyubi’nin selefi bir Türk Cubeyr (ö. 614/1217), 580/1184 tarihindeki Şam
olan Emīr Nūreddīn Maḥmūd b. Zengī tarafından, ziyareti dolayısıyla, seyahatnamesinde2 şu bilgi-
549/1154 yılında kentin kurtarılışından hemen leri vermektedir: «Burada (Şam) yaklaşık yirmi
sonra kurulmuştur1. Burası İslam dünyasının en okul ve biri yeni, biri eski olmak üzere iki has-
meşhur hastanelerindendi ve 13./19. yüzyıla kadar tane bulunmaktadır. Yeni olan daha çok ziyaret
hizmet veriyordu. Ulu Camii’nin ve iç kalenin yanı edilmektedir ve daha büyüktür. Günlük mas-
sıra, İslami dönemin Şam’daki en önemli abidele- rafı yaklaşık on beş dinardır. Orada hastaların
rinden sayılmaktadır. Hastanenin işleme tarzı ve isimlerini, ilaçlar ve hasta bakımı için gerekli
Maketimiz:
Ahşap ve plastik.
Âdil Melike turhān Ölçek yaklaşık 1 : 50.
Hastanesi Çelik sehpa ve saydam muhafaza.
(Envanter No: F 04)
Hastanenin içe-
riden görünüşü
(tarihi fotoğraf
Terzioğlu’ndan).
Maketimiz
(günümüze ulaşan kısmın):
Ahşap ve plastik.
Temel kaide 94 x 119 cm.
(Envanter No: F 08)
Ḳalāvūn Hastanesi
Kahire
Arap-İslam dünyasında en çok tanınan ve en önem- in: Janus [Breslau] 1/1846/28-39, özellikle 32-38, Tek-
li hastanelerden birisi de hiç kuşkusuz Kahire’de rarbasım in: Islamic Medicine Cilt 93, s. 126-145, özel-
bulunan ve modern literatürde Ḳalāvūn hasta- likle s. 138 ff.)’in tercümesi halinde belirli değişikliklerle
nesi olarak isimlendirilen el-Māristān el-Kebīr verilecektir: «Bu binanın yapılış nedeni şuydu: el-Melik
el-Manṣūr henüz Emīr iken, 675/1276 yılında Melik eẓ-
el-Manṣūrī’dir. Kurucusu, Memlük Sultanı
Ẓāhir Baybars’ın idaresi döneminde Frenkler’e karşı
el-Melik el-Manṣūr Seyfeddīn Ḳalāvūn (döne-
savaştığı sırada, Şam’da şiddetli bir kolik hastalığına
mi 678-689/1279-1290)’dur. İnşasına, Şam’daki
tutuldu ve hekimler onu, Nureddīn eş-Şehīd hastanesin-
Bīmāristān en-Nūrī’ye 675/1276 yılında yaptığı bir den alınan ilaçlarla tedavi ettiler. İyileştikten sonra ata
ziyaret sırasında bu binadan etkilenerek niyetlen- binip hastaneyi ziyaret etti ve onu beğendi, eğer Allah
miştir. Kahire’de tahta çıkmasından beş yıl sonra, ona hükümdarlık nasip ederse bir hastane yaptırmayı
yani 683/1284 yılında inşaatı başlatmıştır1. adadı. Daha sonra sultan olunca, bu işi gerçekleştirme-
ye girişti ve tercihi Ḳuṭbiyye binasından yana oldu. Ora-
nın sahiplerine, onun yerine <Zümrüt Kasrı>nı verdi
ve Emīr ʿAlemeddīn Sencer eş-Şucāʿī’yi binanın yapımı
işiyle görevlendirdi. Avluyu olduğu gibi bırakarak orayı
bir hastane haline getirdi. Burası dört büyük salondan
1 Kuruluş ve inşa işlerinin gidişatı hakkında tarihçi el- oluşmaktaydı, her bir salonda bir fıskiye ve avlunun orta-
Maḳrīzī (766/1364-845/1442) el-Ḫiṭaṭ ve-l-Āsār isimli sında fıskiye suyunun aktığı bir su rezervuarı bulunmak-
eserinde ayrıntılı bir biçimde bizi bilgilendirmektedir. taydı ... Bina tamamlandığında, bu hastane için el-Melik
Hastaneler tarihi için yüksek dökümanter bir değere el-Manṣūr, Mısır ve diğer diyarlarda o kadar çok mülk
sahip olan rivayeti burada özet olarak F. Wüstenfeld vakfetti ki, buralardan senelik yaklaşık bir milyon dir-
(Macrizi’s Beschreibung der Hospitäler in el-Câhira, hemlik bir gelir sağlanıyordu ve paranın hastane, mescid,
72 M İ M A R İ
1. Sütunlu avlu.
2. Büyük salon (eyvan) yatalak hastalar için (erkekler).
3. Büyük salon (eyvan) yatalak hastalar için (kadınlar).
4. Büyük salon (eyvan) nekahette olanlar için (erkekler).
5. Büyük salon (eyvan) nekahette olanlar için (kadınlar).
6. Bakım personeli.
7. Başhekimin evine çıkan merdiven.
8. Mutfak ve yan odalar.
9. Tabutlar için yer.
10. Cenaze yıkama yeri.
11. Ambar.
12. Başhekim makamı.
13. Cerrah makamı.
14. Gözhekimi makamı.
15. Sakıflı (üstü örtük) şadırvan.
16. Direkli avlu.
17. Tuvaletler.
18. Akıl hastaları için hücreler (erkekler).
20. Akıl hastaları için hücreler (kadınlar).
21. Terasa giden merdiven.
22. Su rezervuarı.
medrese ve dâr’ül-eytâm (yetimler bakımhanesi) öden- etti; hastalar için yataklar kurdurttu ve onları herhangi
mesi gereken yerleri belirledi. Bunun üzerine içecek bir hastalıkta ihtiyaç duyulan her türlü yatak örtüleriy-
dolu bir kadehi hastaneden getirtti, ondan içti ve şöyle le donattı. Her hasta grubuna özel odalar tahsis edildi:
dedi: Bunu bana eşit olan ve daha düşük sosyal seviyede Hastanenin dört büyük salonunu ateşli ve benzeri türde
olanlar için vakfettim, bu binayı sultan ve uşak, asker ve hastalıklara düçar kimseler için, bir avluyu göz hastaları
emīr, büyük ve küçük, hür ve köle, kadın ve erkek için bir için, birini yaralılar için, birini ishal hastaları için, birini
vakıf olarak belirledim. O, bunun için ilaçlar, hekimler ve kadınlar için belirledi; bir odayı nekahette olanlar için iki
orada herhangi bir hastalıkta ihtiyaç duyulabilecek diğer bölüme ayırdı, bir bölümünü erkekler için, diğerini ka-
her şeyi belirledi. Sultan, hastalara hizmet için erkek ve dınlar için tahsis etti. Bu yerlerin hepsine su sevkedilmek-
kadın yatak yapıcılar görevlendirdi ve onlara maaş tahsis tedir. Özel bir oda yiyecek pişirmek, ilaçlar ve şuruplar
H A S t A N E L E R 73
Hastaneye bir medrese eklenmişti, bundan edilmiştir4. Mısır hükümeti eskisini restorasyonla
Wüstenfeld isabetli olarak bir akademi anlamak- yeniden kullanılır hale getirmeyi de planlamış
tadır. Tıp konulu konferans-derslerin orada veya bulunuyordu.
1818-1825 yıllarında Mısır hükümeti tarafından
hastanenin özel odalarında yapılıp yapılmadığı
fabrikalar kurmakla görevlendirilmiş olan Fransız
kesin değildir. Akciğer kan dolaşımını keşfeden2 mühendis Pascal Coste hastanenin birkaç değerli
ve eviyle kütüphanesini bu hastaneye vakfeden çizimini ve plan taslağını çıkarmıştır5.
tabip ve çok yönlü bilgin ʿAlī b. Ebī el-Ḥazm İbn Hastanenin 684/1285, 685/1286 ve 686/1287 yıl-
en-Nefīs (ö. 687/1288) de çok büyük bir ihtimalle larından üç vakıf senedi 1913 yılında Kahire’de
öğretim kadrosuna dahildi3. yeniden keşfedilmiştir ve halihazırda oradaki
Daha 17. yüzyılda hastane iyi durumda bulunu- Vakıflar Bakanlığı’nda bulunmaktadır. Tıp tarih-
çisi Ahmed Issa Bey6 tarafından Fransızca’ya ter-
yordu ve ancak 18. yüzyılda çökmüş görünüyor.
cüme edilmiş parçalar 7./13. yüzyılda Arap-İslam
Bugün esas itibariyle, taşıyıcı duvarları hâlâ ayak- kültür çevresinde hastane sisteminin yüksek sevi-
ta durmaktadır. 20. yüzyılın başında aynı isim yesine tanıklık etmektedir.
altında onun bitişiğinde yeni bir hastane inşa
için, diğer bir oda şekerlemeler, balsamlar, merhemler ne (Frankfurt) serisinini 79. cildi.
3 İbn Faḍlallāh el-ʿÖmerī: Mesālik el-Ebṣār fī Memālik
v.b. için idi. Değişik yerlerde stoklar muhafaza ediliyor-
el-Emṣār, tıpkıbasım ed. Frankfurt 1988, cilt 9, s. 350.
du, bir odada sadece şuruplar ve ilaçlar bulunuyordu ve 4 Terzioğlu, Arslan: Mittelalterliche islamische Kranken-
bir odada tıp derslerini vermek için başhekim oturuyor- häuser, a.y., s. 88-106.
du. Hastaların sayısı sınırlı değildi, aksine oraya gelen 5 Architecture arabe ou monuments du Kaire, mesurés et
her muhtaç ve fakir kabul ediliyordu. Hastanın oradaki dessinés de 1818 à 1825, Paris 1839 (Tekrarbasım: Bö-
ikamet zamanı yine sınırlı değildi ve hatta oradan evde blingen 1975), s. 74-81.
hasta yatanlara da hizmet edilip, ihtiyaçları olan herşey 6 Histoire des bimaristans (hôpitaux) à l’époque islami-
verilmekteydi.» que, Kahire 1928, s. 61-72.
74 M İ M A R İ
Bu hastane, 889/1464 yılında bir medrese, bir cami Ve «medreseye bitişik bir kısmi yapı, büyük iç
ve bir imaret ile birlikte Edirne’de, Tunca nehri- avlu, mutfak ve çamaşırhane ile birlikte.» «Asıl
nin kenarında kurulmuştur. «Sultan II. Beyazıt, hastane, yaklaşık 30 metre çapında, kapalı oda-
bu külliyeden Edirne’deki sarayına saltanat tek- lar olarak altı hasta odası ve eyvanlar biçiminde
nesiyle gidebilmek için caminin arkasında, Tunca beş hücresi olan büyük altıgen bir binadır. Hasta
nehrinin kıyısına bir liman inşa ettirdi.»1 odaları ve hücreleri, kubbeli bir merkezi salonu
Terzioğlu’na göre, hastane üç kısımdan oluşmak- çevrelemektedir. Böylece, az sayıda personelle
tadır: birçok hastaya bakabilme imkanı sağlanmıştır ...
«Asıl hastane (dār eş-şifāʾ), büyük merke- Burada, mimar Hayreddin, birinci yerde amaca
zi bir kubbe ve 12 küçük kubbe ile birlikte.» uygun bir bina yapmıştır. Hemen yan tarafta
«Hemen yanı başında küçük bir iç avlu çev- bulunan medrese yine eski medrese tipini göste-
resinde gruplaşmış odalar bulunan yapı, ekse- rirken, hastanenin kendine özgü biçimi, mimarın
riyetle idari amaçlara hizmet etmektedir.» fonksiyonu göz önünde bulundurarak yeni bir
planlama anlayışıyla yeni yollar aradığını kanıt-
lamaktadır.»
893/1488 tarihli 52 sayfalık bir vakıf senedi karar kılsa, adama sanki hayat bahşeder. Bütün
sayesinde, hastanenin işleyişi, organizasyonu ve saz ve makamlarda ruha gıda vardır.»
finansmanı hakkında ayrıntılı biçimde bilgilen Hastane, 1876 ve 1894 yılları arasında Türk-Rus
dirilmiş durumdayız2. Hastanenin değerli bir savaşı nedeniyle kısa bir kesinti ile birlikte, birinci
tarifini, meşhur seyyah Evliya Çelebi (11./17. dünya savaşı başlangıcının kısa bir süre öncesine
yüzyıl) vermektedir. Bu, Georg Jacob tarafından kadar işler vaziyetteydi. 20. yüzyılın ikinci yarısı-
1912 yılında Almanca’ya çevrilmiştir3. Bu çeviri- nın başında radikal bir restorasyon geçirmiştir.
den, bazı değişikliklerle birlikte, akıl hastalarının
müzikle terapi edilmeleri hakkındaki açıklamalar
alınacaktır: «Amma bu hakir Evliya garip şey-
ler gördüm: Merhum ve mağfur Beyazid-i Velî
–Allah rahmet eylesin– hazretleri vakıfname-
sinde hastalara devâ, dertlilere şifâ, divânelerin
ruhuna gıda ve sevdalarını gidermek üzere on
adet şarkıcı ve sazcı görevlendirmiştir ki, bunla-
rın üçü okuyucu, biri neyzen, biri kemancı, biri
musikâr, biri santurcu bir çengi, biri udî olup,
haftada üç kere gelerek hastalara ve delilere kon-
ser verirler. Kadir-i Mutlak’ın izniyle nicesi saz
sesinden hoşlanır ve sukûnet bulurlar. Doğrusu,
müzik ilminde nevā, rast, dügāh, segāh, çārgāh
ve sūzināk makamları özellikle bunlara [hasta-
lara ve delilere] mahsustur. Amma, zengūle ve
Kubbeli salonun kısmi maketi,
būselik makamları [çalınır ve] rast makamında 1.-13. ve 21. odalarla birlikte, 31 x 31 cm.
II. Beyazıt hastanesinin planı
(Terzioğlu’ndan)
CAMİLER
Maketimiz:
Şehzade Camii Ahşap ve plastik.
İstanbul Kubbe kurşun döküm.
Ölçek 1 : 50.
Temel kaidenin ölçüleri: 117 x 94 cm.
(Envanter No: F 09)
Maketimiz, bir cami külliyesinin dış şeklinin basit Şehzade camii, Osmanlılar’ın en büyük mimarı
hatlarını vermektedir. Birçok mimarlık tarihçi- olan Mimar Sinan (d. 895/1490, ö. 996/1588)’ın
si, bu komplekste, İstanbul’da büyük camilerin yaptığı üç büyük caminin ilkidir. Cami komp-
inşa döneminin başlangıcını görmektedir. Bu leksi, Kanuni Süleyman (Muhteşem) tarafından
camilerin doğmasına ilişkin problemde, Osmanlı 950/1543 yılında ölen oğlu Şehzade Meḥmed için
yapı sanatının iki önemli gelişim basamağı ayırt yaptırılmıştır. İnşaatın başlangıç yılı tartışmalıdır;
edilmektedir: Yaklaşık 700/1300’den itibaren yapı 955/1548 yılında bitirilmiştir. Planlama ve
Anadolu’da ve Edirne’de, Bizans’ın 857/1453 yürütüm ile Sinān isimli yüksek rütbeli bir subay
yılında fethedilmesine kadarki başlangıçlar ve görevlendirilmiştir.
daha sonraki –Ayasofya ile doğrudan doğruya
tanışıklık ve yeni başkentin diğer antik anıtsal
binalarıyla teşvik edilmiş– özgün, anıtsal stil1.
Bu kişi asker mimar olarak isim yapmış ve daha larda canlı bir etki bırakan planların çeşitliliğinin
evvelce de birkaç küçük camii inşa etmiştir. geliştirileceği model cami olduğu tahmininde
Bizzat kendisi daha sonra bu «gerçekten anıt- bulunulabilir.»3
sal büyüklükteki ilk Sultan Camii’ni kendisinin Cami toplam 183 pencereye sahiptir, «bunlar
çıraklık eseri olarak nitelendirmiştir.»2 ortak mekana bütün kısımlarda simetrik bir
«Başlangıçtan itibaren merkezi bir yatay kesim aydınlık vermektedir. Pencereler, tezyinatlı par-
şekillendirmeyi tasavvur etmiş olan Sinān, kubbe maklık ve renkli nakışların bazı parçaları ile
mekanını iki değil, mekanda birliği sağlayan dört birlikte hâlâ eski revzenlerine sahiptir.»4 Ana
yarım kubbe vasıtasıyla genişletme çözümüne kubbenin uzunluğu 19 metre, tepe yüksekliği 37
başvurmuştur. Gerçekten bu, merkezileştirmeyi metredir5.
mekan genişletme ile bağlantılamak için akla en Bütün külliyede caminin yanında bir medrese, bir
yakın ve mantıki yol idi; fakat bununla beraber sibyan okulu, bir imaret ve bir kervansaray dahil-
bunda, kolaylıkla yorucu bir etki gösterebilecek dir. Bunlar avlu duvarının dış yanlarında bulun-
aşırı büyük monotonluk ve aşırı simetri tehlikesi maktadır. Cami avlusunda Şehzade Mehmed’in
de bulunmaktaydı. Ayrıca, dört büyük ana direk, türbesi vardır.
kubbenin altında biraz kaybolmuş ve mekan-
dan izole edilmiş olarak durmaktadır; böylelikle
zorunlu masif kütle etkisi hemen hemen maksada
uymayan bir tarzda geçerliliğe ulaşmıştır. Estetik
bakımdan tereddüt uyandırıcı şeyler, inşaat işle-
rinin bitiminden sonra bizzat Sinān tarafından
idrak edilmiş görünüyor – o, bunu ikinci bir
defa daha tekrarlamamıştır. Bununla birlikte,
bütün plan imkanlarının tutarlı bir denemesi-
ni sezdiren eserin bütünü bakımından burada, Şehzade Mehmed’in ve Rüstem Paşa’nın Şehzade
kendisinden daha sonra bundan sistematik adım- Külliyesi’ndeki pence üstü kitabeleri.
3 a.e., s. 238.
4 Gurlitt, Cornelius: Die Baukunst Konstantinopels, Text-
2 Freely, John ve Summer-Boyd, Hilary: Istanbul, Alman- band, Berlin 1907, s. 68.
ca tercüme Wolf-Dieter Bach, Münih 1975, s. 237. 5 Kuban, Doğan: Sinan’ın Sanatı ve Selimiye, a.y., s. 69.
Ş A H Z A d E C A M İ İ 79
1 Kuban, Doğan: Sinan’ın sanatı ve Selimiye, a.y., s. 78. 3 Gurlitt, Cornelius: Die Baukunst Konstantinopels, a.y.,
2 a.e., s. 78. s. 69.
S Ü L E Y M A N İ Y E C A M İ İ 81
16
Bu iki yarım kubbelerin her biri diyagonal yer- rilebilmiştir. Aynı dönemin Rönesans ustaları,
leştirilmiş daha küçük iki yarım kubbeyle destek- mesela bir San Gallo, kuşkusuz bunda, kubbe-
lenmektedir, böylece 52,4 metrelik bir mekanın lerin dayandığı kemerlerin yerlerinin eksenleri
üstü örtülmüştür. Bütün oturumda ve binanın diğer küçük kubbelerinkiyle düşümdeşleşmesini
kademelendirilmesi sayesinde ve yerleştirilen hoş görmezdi. Yan alanın merkezi kubbesinin
hücreler vasıtasıyla hantal bir etki yaratmayan ve düzenlemesine dikkatle bakılmalıdır: Bir keme-
çıkıntılarıyla 7,44 ila 7,56 metre genişliğe sahip rin dış tarafın sütunlarına dayananın [sic!] üzeri-
sütunlarla taşınan ana kubbe mekanı, akıllı bir ne yerleştirilmesi ve stalaktit bingisinin oldukça
tarzda yan sahınların, değişik çaplı beşer kubbe hareketli formu sayesinde, zorluk akılcı yakın bir
ile örtülmesi ile genişletilmiştir. Düzen, kompo- biçimde aşılmıştır.»
zisyonun tam hakimiyetini göstermektedir, öyle
ki kemerler her yerde organik olarak şekillendi-
82 M İ M A R İ
Selimiye
Külliyesi’nin planı,
D. Kuban’a göre
1- Cami
2, 3- Medreseler
edilmektedir. Bu anlamda, Şehzade Camii’ni de zeminin üzerinde yaklaşık bir metrelik eşit
çıraklık döneminde, Süleymaniye Camii’ni kal- yükseklikte durmaktadır ve birlikte yaklaşık 60
falık döneminde inşa ettiğini, ama mimar olarak metre eninde ve 95 metre uzunluğunda kapalı
yeteneğinin zirve noktasını Selimiye Camii’nin bir dikdörtgen oluşturmaktadır, bunun yanların-
inşasıyla ifade etmiş olduğunu söyleyerek düşün- dan sadece minarelerin kaideleri ve güney yanda
cesini dile getirmiştir2. bulunan bir mihrap duvarı hafif çıkıntılar teşkil
«Cami, bütün büyük yapılarda olağan olan ana etmektedir. Bu yüzeyin hemen hemen yarısını
kısımları içermektedir: Avlu ve ana toplanma avlu kaplamaktadır. Avlu dikdörtgen formdadır
mekanı, yani ibadet yeri (cami). Her ikisi ve binanın ana ekseninde bulunmaktadır. Dört
yanda bulunan, yaklaşık 8 veya 9 metre uzun-
luktaki revaklar 24,80 x 37,40 metrelik boş avlu
mekanını çevrelemektedir.»
«İbadet mekanının ana formu, dış çevresinde Avlunun kıble tarafındaki revağı, nefis uyum-
yine ana eksene paralel duran bir dikdörtgen lu ve anıtsal işlemeli müstakil bir revak ola-
olarak kendini göstermektedir, bununla beraber rak, olağanüstü bir tarzda ibadet yerine girişi
bu dikdörtgenin ortasında düzgün bir sekizgen hazırlamaktadır.»4
kaydedilmiştir. Bu sekizgen, asıl mekan çekir- «Osmanlı sanatının en zengin formları halin-
değinin gelişiminde ana formu de donatılmış, mukarnaslar ve zengin tezyinat
oluşturmaktadır. Sekizgenin her sanatıyla süslenmiş muhteşem bir cümle kapısı
iki yanına doğru arta kalan plan hücresi, şimdi bizi avludan caminin ana mekanı-
kısımları, mekanı, revakları ve na, ibadet veya toplanma mekanına iletmektedir.
mahfilleri genişletmek için kullanıl- Hemen – yarı karanlık, halı askılardan yapılan
maktadır. Ana mekanın iç ölçüleri, bir vintfankı geçtikten sonra– kendimizi ana
dikdörtgen olarak, yaklaşık 35,90 x kubbenin geniş tonosu altında buluruz. Giriş
45 metre ebadındadır. Sekizgenin üzerinde bulunan cumba aracılığıyla arttırılan
uzunluğu, 10,50 metrelik bir sütun en cesur beklentilerimizin, üzerimizde yükselen
mesafesinde olup, kubbe çapı yak- bu muhteşem kubbe tarafından gölgede bırakıl-
laşık 31,40 metredir.»3 dığını görürüz. Daire çevresinde yukarı yükselen
«Heybetli dört ana kemer, daha sekiz tane muazzam, silindirvari biçimde ama çok
küçük dört ara kemer tarafından yönlü olarak bölümlenmiş formdaki direklerden,
ayrılarak, burada göz alıcı cila- kapalı tarzda üst üste duran sivri kemer şeklinde
lanmış granit sütünlar tarafından iki sıra kubbe kemerleri yükselmektedir. Bunlar
taşınarak, yan hollerin hemen aynı amaca, kubbeyi taşımaya ve muhtemelen
hemen iki katı yüksekliğine eriş- belirlenmelerinin tam da bu bütünlüğü yoluyla
mektedirler. Ana kemerler, üze- böylesine heybetli bir tesirde bulunmaya hizmet
rindeki muhteşem üç kubbeyle etmektedirler.»5 Ana kubbe çapının iç uzunluğu,
taçlandırılmıştır, ortancası daha yani kubbeyi taşıyan duvarların ve sütunların
yüksektir ve oldukça zengin kabur- uzaklığı 31,50 metredir6.
ga formunda bölümlenmiştir.
Modelimiz:
Sultan Ahmed Camii Ahşap ve plastik.
Ölçek 1 : 100.
Sultan Ahmed Camii, içinin açık mavi rengi Temel kaidenin ölçüleri: 130 x 100 cm.
dolayısıyla Mavi Camii olarak tanınmıştır. Cami, Çelik sehpa.
(Envanter No: F 03)
Osmanlı Sultanı I. Ahmed (dönemi: 1012/1603
– 1026/1617)’in emri üzerine inşa edilmiştir.
Mimarı Mehmed Ağa’dır. İnşasına, inşaatın bani-
si henüz 19 yaşında iken, 1609 yılında başlandı
ve 1616 yılında tamamlandı; bu tarihten sonra «Çoğu kimse bu yapıyı selatin camiilerinin en
sultan sadece bir yıl daha yaşadı. Sultanın temel güzeli olarak kabul eder; mümkündür. Kubbelerin
taşını koymaya altın bir kazma ile katıldığı rivayet ve yarım kubbelerin kademeli yapısı, taşın gümü-
edilmektedir1. şümsü zarif griliği, minarelere ve kubbelere
yerleştirilen alemlerin altınıyla birlikte kurşun
çatılar, muhteşem bir tablo bahşetmektedir. Bu
1 İlgürel, Mücteba: Madde Ahmed I, in: İslâm Amsik- zengin dış etki, ayrıca minarelerin sayısıyla da
lopedisi, cilt 2, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı 1989ü s. yoğunlaştırılmaktadır: Altı minare bulunmak-
33.
S U L t A N A H M E d C A M İ İ 89
tadır, yani İstanbul’un diğer selatin camilerinin sisli olarak ışıklandırılmış mekanın büyü-
sahip olduklarından iki tane fazla. Böylelikle bu lü eski etkisini sağlamak için, diğer pencere-
yapı, ağırlık hissettirmeksizin, heybetli bir şekil- lerin renkli camlı revzenlerle donatılması
de arz-ı endam etmektedir; ve seyredenin belli planlanmaktadır.»4
belirsiz duyduğu letafet, Sinān’ın büyük cami- «Bütün külliyenin camiye ait olan diğer vakıf-
lerinin formlarından yalnızca biraz daha narin ları uygun bir büyüklüğe sahip olup, bir medre-
ve zarif olan heybetli formlarına nispetle daha se (...), sultan türbesi, hastane ve kervansaray,
ziyade atmosferik olarak kalmaktadır.»2 sıbyan mektebi, imaret ve çarşıdan ibarettir.
«Mavi Camii, çapı 23,5 metre ve tepe noktası Hastane ve kervansaray 19. yüzyılda yıkılmıştır,
yüksekliği 43 metre olan bir kubbenin örttüğü imaret Atmeydanı’nın güney yanında bulunan
hemen hemen kare şeklinde bir mekandır (51 Uygulamalı El Sanatları Merkezi binasına katıl-
metre uzunlukta, 53 metre genişlikte). Kubbe, mıştır. Sıbyan mektebi yakın zaman önce restore
dört geniş sivri kemer tarafından taşınmaktadır, edilmiştir –burası caminin dış ihata duvarının
bu kemerler kubbe yuvarlağını dört bingi üze- kuzey tarafındaki binadır. Haddizatında oldukça
rinden heybetli fil ayaklarıyla köşelerinde işaret- büyük olan, ama camiye nisbetle küçük görü-
lenmiş olan çekirdek mekanın kare olan yatay nen medrese, külliyenin ihata duvarının dışında
kesimine aktarmaktadır.»3 kuzey doğuya doğru, kare planda alışık olunma-
«Daha önceleri renkli revzenlerle donatılmış yan büyüklükteki türbenin çok yakınında bulun-
olan mihrabın duvarı gibi, 260 pencereden içeriye maktadır. Bu türbede ... refikası Kösem Sultan’ın
ışık akın etmektedir. Alaca karanlık olmasa bile, yanında, I. Ahmed ve üç oğlu: IV. Murad, II.
Osman ve Şehzade Beyazıt yatmaktadır.»5
2 Freely, John ve Summer-Boyd, Hilary: Istanbul, a.y., s.
149. 4 a.e., s. 152.
3 a.e., s. 151. 5 a.e., s. 153-154.
90 M İ M A R İ
Sultan Ahmed Camii’nin iç mekanı, mihraba bakış (St. Yerasimos, İstanbul, a.y., s. 333)
Bölüm 12
Savaş Tekniği
GİRİŞ
Tahmin edildiğine göre, diğer kültür çevrele- teknik gibi alanlarda yüzyıllar boyunca sürekli var
rinin bilgileri ve kazanımları, bilimin başka hiç olan ilerlemelerin, savaş tekniğine etkide bulun-
bir alanında savaş tekniğinde olduğu kadar hızla maksızın kalamayacağı kendiliğinden anlaşılır.
alınıp benimsenmemiştir. Müslümanların dünya İslam ülkelerinin silah tekniğine olan katkısını
tarihi sahnesinde görünmelerinden sonraki ilk Joseph-Toussaint Reinaud ve Ildephonse Favé
yüzyıldaki fetihleri nedeniyle gerçekleşen hızlı 1845 ve 1858 yılları arasında yayınlanan çalış-
ve büyük genişleme şu varsayımda bulunmaya malarında4 geniş ölçüde netleştirebilmişlerdir.
izin vermektedir –tabi ki tarihsel belgelere daya- O tarihlerde ulaşabildikleri savaş tekniği hak-
narak–: Müslümanlar, rakiplerinin silahlarının kındaki Arapça yazma eserleri incelemelerinden
daha yüksek olan kalitesini çabuk fark etmişler ve tarih kitaplarındaki rivayetlerden ulaştıkları
ve bunların bilgisini kendilerine mal etmişlerdir. sonuçlar hala büyük ölçüde geçerlidir. Bunun
Bizanslıların yanı sıra İranlılar da önceleri da ötesinde, zamanla bulunan diğer yazmalar ve
Müslümanlara üstün olan hasımlarındandı. Bu tarihi rivayetler bizi daha ileriye götürmektedir.
nedenle savaş tekniği hakkında Arap yazının- Reinaud ve Favé tarafından ulaşılan sonuçlar
dan bilinen en eski kitapların, Sasani dönemi ve Arap-İslam kültür çevresi bakımından savaş
Farslarının veya Hintlilerin eserlerinin tercü- tekniği tarihi konusunda savundukları görüşler,
meleri1 olarak ortaya çıkmaları şaşırtıcı değil- 19. yüzyılın ikinci ve 20. yüzyılın ilk yarısında bu
dir. 4./10. yüzyılda yaşamış olan bilim tarihçisi konuya dair oryantalistik olmayan araştırma-
İbn en-Nedīm, şahmerdanlar, mancınıklar ve larda oldukça iyi bir şekilde dikkate alınmıştır.
«savaş hileleri» hakkındaki (Kitāb ed-Debbābāt Buna karşın, 20. yüzyılın ikinci yarısındaki yayın-
ve-l-Mancanīḳāt ve-l-Ḥiyel ve-l-Mekāyid)2 bir larda, J.R. Partington’un History of Greek Fire
kitabın yanı sıra, ayrıca rum ateşinin bir türünün and Gunpowder isimli değerli çalışması (1960),
kullanımı hakkında (Kitāb el-ʿAmel bi-n-Nār Joseph Needham’ın Science and Civilisation
ve-n-Nefṭ ve-z-Zerrāḳāt fī el-Ḥurūb)3 Arapça in China (vol. 5, part VI, 1994) isimli kitabının
bir kitap kaydetmektedir. Böyle bir arka plan ilgili bölümü, Kalervo Huuri’nin Zur Geschichte
önünde tarihçi eṭ-Ṭaberī (ö. 310/923)’nin rivaye- des mittelalterlichen Geschützwesen aus orien-
tini daha iyi değerlendirebiliriz, bu rivayete göre, talischen Quellen adlı araştırmalarını müstesna
Abbasi Halifesi el-Muʿtaṣım Amorium kentinin tutacak olursak, bu sonuçların hemen hemen hiç
(Ankara’nın güney batısı) 213/837 tarihindeki kaydedilmediği5 göze çarpmaktadır.
fethinde seyyar şahmerdanları cepheye sürmüş-
tür (bkz. s. 137 f.).
4 Reinaud ve Favé: Histoire de l’artillerie. 1ère partie:
Bilimlerin evrensel tarihinde, Arap-İslam kültür
Du feu grégeois, des feux de guerre et des origines de
çevresinin bu alandaki katkısını abartılı bir biçim-
la poudre à canon, cilt 1 (texte), cilt 2 (planches), Paris
de değerlendirmeksizin, elbette savaş tekniğinin 1845; Reinaud ve Favé: Du feu grégeois, des feux de
de geç antikite ile sözde Rönesans arasında- guerre, et des origines de la poudre à canon chez les
ki dönemde Arap-İslam çevresinde önemli bir Arabes, les Persans et les Chinois, in: Journal Asiatique,
gelişim geçirdiği vurgulanmalıdır. 3./9. yüzyıldan sér. 4, 14/1849/257-327; Reinaud: De l’art militaire chez
les Arabes au moyen âge, in: Journal Asiatique, sér. 4,
itibaren Arap-İslam dünyasında fizik, kimya ve
12/1848/193-237; Reinaud: Nouvelles observations sur
le feu grégeois et les origines de la poudra à canon, in:
Journal Asiqtique, sér. 4, 15/1850/371-376.
1 İbn Nedīm: Fihrist, ed. G. Flügel, Leipzig 1872, s. 314- 5 Daha önce bundan Kalervo Huuri (Zur Geschichte
315. des mittelalterlichen Geschützwesens aus orientalischen
2 Fihrist, a.y., s. 315; J. Reinaud, De l’ art militaire chez Quellen, Helsinki ve Leipzig 1941, s. 25) yakınmıştır:
les Arabes au moyen âge, in: Journal Asiatique, sér. 4, «Daha önce araştırılmış topçuluk tarihinde pek çok
12/1848/196. boşluklar vardır. İlkin, kendisini yalnızca antik ve
3 Fihrist, a.y., s. 315; J. Reinaud, De l’ art militaire, özel- Avrupalı olgularla sınırlamaktadır ve doğulu olanları
likle s. 196. dikkate almamaktadır …».
94 S A V A Ş T E K N İ Ğ İ
Eğer, Arap-İslam kültür çevresinin savaş tek- gram ağırlığındaymış. Fransız tarihçi Jean de
niğinde geliştirilmiş ya da keşfedilmiş bazı yeni Joinville, Mısırlıların IX. Ludwig’in 1249 yılın-
unsurları ortaya koymaya girişeceksem, burada daki haçlı seferi sırasında Fransızları Manṣūre
kendimi büyük bocurgatlı ok yayıyla, mancınıkla, yakınında bu büyük çıkrıklı yayla attıkları rum
atış barutuyla (kara barut) ve ateşli silahlar- ateşiyle topa tuttuklarını bildirmektedir4.
la sınırlayacağım. Bunlar, Avrupa savaş tekniği Arapça kaynaklarımızın tarifi, G. Köhler’in5
tarihinde 13. ve 14. yüzyılda yenilik olarak ortaya bocurgatlı yayın «alışılageldik büyük yay oldu-
ğu, sadece daha büyük boyutlarıyla el okundan
çıkan unsurlardır.
[Arap. ḳavs el-yedd] ayrıldığı ve bir bocurgat
(tour) [Arap. levleb] ile gerildiği» yönündeki tah-
a) Bocurgatlı Büyük Ok Yayı minini tasdik etmektedir. Söz konusu bu tip okun,
Kayzer II. Friedrich’in 1239 yılında Accon’a sefer
Büyük ok yayının, evvelce Yunanlar, Romalılar
yapan bir kaptana orada tres bonas balistas
ve Sasani Farslar’da topçu sınıfına ait olan deği-
de torno et de duobus pedibus (Arap. ḳavs el-
şik türlerinden sadece bir bocurgat (şaft ve çık-
ʿaḳḳār) satın almasını emrettiği alet olduğunu
rık) ile gerilen tipi konu edineceğim1. Büyük
muhtemelen tasavvur edebiliriz6.
yayın (ḳavs ez-ziyār) bir çeşidi olan çıkrıklı tipini,
Prens Ṣalāḥaddīn (Saladin)’e ithaf edilmiş olan
Murḍā b. ʿAlī b. Murḍā eṭ-Ṭarsūsī’nin, 1948 yılın-
savaşcılık ve savaş tekniği hakkındaki anılan
da Claude Cahen tarafından kısmen yayınlanan
bu Arapça kitapta7, büyük boyutlu bir atış yayı
ve Fransızca’ya tercüme edilen Tabṣirat Erbāb
oldukça ayrıntılı bir biçimde tarif edilmektedir.
el-Elbāb fī Keyfiyyet en-Necāt fī el-Ḥurūb isimli
Eğer yazarı doğru anlıyorsam, o, bu okun, kendi-
bize ulaşan eserinde ayrıntılı olarak tarif edilmek-
sinin daha yaşlı çağdaşı Ebū el-Ḥasan el-Abḳarī
te ve bir resim ile donatılmaktadır2. Bu yay Ḳavs
el-İskenderānī’nin bir kazanımı olduğunu söyle-
bi-l-Levleb adını taşımaktadır. Okun Selāḥaddīn
mektedir. Metnin edisyonunu yapıp Fransızca’ya
(dönemi: 569/1174-589/1193) döneminde kaleme
çevirmiş ve incelemiş olan Claude Cahen8 de,
alınan bu kitaptaki tarifi, onun daha o zamanda
yazarın verdiği bilgiyi aynı şekilde anlamaktadır
bilinen bir silah olduğu izlenimini uyandırmak-
ve buna dayanarak Kalervo Huuri’nin9 görüşünü
tadır. Bu ok, tarihçi İbn eṭ-Ṭuveyr (d. 524/1130,
çürütmüştür. Huuri, Moğolların 13. yüzyılda Çin
ö. 617/1220) tarafından da Mısır’daki 467/1071
tarzı büyük atış yayını İran’a getirdiklerini iddia
yılından en genç Fatimi Halifesi’nin silah depo-
sunda bulunan silahlar arasında gösterilmekte-
dir3. Verdiği bilgiye göre, bir ok yaklaşık 2.200
1 Köhler, G.: Die Entwicklung des Kriegswesens und der 4 Reinaud ve Favé: Histoire de l’artillerie. 1ère partie:
Kriegsführung in der Ritterzeit von Mitte des 11. Jahr- Du feu grégeois, s. 53-60; Joinville: Histoire du roy saint
hunderts bis zu den Hussitenkriegen, cilt 3, Breslau 1887, Loys, Paris 1668, s. 39ff.; Huuri, K.: a.e., s. 126; Köhler,
s. 174. G.: Die Entwicklung des Kriegswesens, a.y., s. 175, 187.
2 Un traité d’armurerie composé pour Saladin, in: Bulle- 5 Köhler, G.: Die Entwicklung des Kriegswesens, a.y., s.
tin d’Études Orientales 12/1947-48/103-163, özellikle s. 174.
110, 131-132, 156. 6 Bkz. Köhler, G.: Die Entwicklung des Kriegswesens,
3 ʿAbdusselām b. el-Ḥasan eṭ-Ṭuveyr: Nüzhet el- a.y., s. 175.
Muḳlateyn fī Aḫbār ed-Devleteyn, ed. A.F. Seyyid, Ka- 7 Tabṣirat Erbāb el-Elbāb, a.y., s. 106.
hire 1992, s. 134; Taḳiyyeddīn el-Maḳrizī: el-Mevāʿiẓ ve- 8 a.e., s. 129.
l-İʿtibār bi-zikr el-Ḫiṭaṭ ve-l-Āsār, Būlāḳ 1270, cilt 1, s. 9 Zur Geschichte des mittelalterlichen Geschützwesens,
417; Huuri, K.: a.e., s. 126. a.y., s. 123.
G İ R İ Ş 95
ye yönelik, özellikle Memlüklü turnuva ustası Denge ağırlıklı mancınığın oldukça erken, 7./13.
Ḥasan er-Rammāh (ö. 694/1285)’ın savaş tekniği yüzyılın başlangıcıyla beraber, Avrupa’da kulla-
hakkındaki kitabı, 1845 yılından itibaren (bkz. nıldığına ilişkin birkaç haberi K. Huuri6 bir araya
s. 99) bu silahların icat tarihini tespit açısından getirmiştir. Ayrıca o, birçok Avrupalı kaynağa
yaklaşık bir zaman tahminini sağlıyor. da işaret etmektedir. Bu kaynaklarda, bizim İbn
6./12. yüzyılın ikinci yarısında Sultan Ṣalāḥaddīn’e Erenbuġā ez-Zerdkāş’ın kitabı vasıtasıyla hakkın-
ithaf edilen, Claude Cahen’in 1948 yılında bazı da ayrıntılar öğrendiğimiz, 1291 yılındaki Accon
kısımlarını neşrettiği kitap, bize taş mancınık- (ʿAkkā) kuşatmasında Müslümanlar tarafından
larının değişik türlerinin, bir «Arap», bir «Fars heyecan uyandıran büyük makine olarak cara-
veya Türk» ve bir «Bizans veya Frenk», çok kısa boga (carabouhas, carabaccani) adıyla anılan,
tariflerini vermektedir. En güvenilir olanı Arap oldukça ileri seviyede geliştirilmiş tipten söz edil-
türüdür, kullanması en basit olanı Türk türüdür. mektedir7. Arapça kaynaklara göre, kuşatmada
Maalesef tarifler oldukça kısadır ve ayrıntılara 92 (veya daha fazla) mancınık toplanmıştır8.
ilişkin kesin bir tasavvura izin vermemektedir. Bu bağlamda büyük öneme sahip olan kuşkusuz,
Verilen profil resimler arasında sadece bir man- büyük denge ağırlıklı mancınığın bu tipinin ne
cınığın uzun kolunun formu kayda değerdir. zaman ve nasıl Çin kültür çevresine ulaştığına
Buna karşın kitap, büyük ok atıcı ve aynı zaman- ilişkin Çince ve Farsça kaynakların rivayetleridir.
da taş mancınığı olarak hizmet etmekte olan bir Rivayete göre, Cengiz Han’ın torunu ve Doğu
«Fars» mancınığının tam resimsel sunumunu Moğol İmparatorluğu’nun kurucusu olan Kubilay
vermektedir. Bu, ileri seviyede gelişmiş bir tiptir. Han, 1268 yılında başlayan Sūng-China’yı fethet-
«Bizans veya Frenk» olarak nitelendirilen taş me girişimi sırasında amansız bir mukavemetle
mancınığının kısa tarifi ve kısmî resmi, bunun karşılaşmıştı. Bu mukavemeti, özellikle kuzeyde
kısa kolları olan bir atış mancınığı olduğu izleni- bulunan stratejik önemi haiz Hsiāng-Yáng ve
mini uyandırmaktadır5. Fán-Chéng kentlerinin kuşatması sırasında yaşa-
Denge ağırlıklı mancınıkların daha açık ve net mıştı. Bir kumandanının önerisi üzerine Kubilay,
resimlerini, bir yüzyıl sonra Memlüklü turnu- «batıdan», Arap-İslam bölgelerinden, iki mühen-
va ustası Necmeddīn Ḥasan er-Rammāḥ (ö. disi iki denge ağırlıklı mancınık kurmak göreviy-
694/1295, bkz. s. 99) vermektedir. Bu tipin daha le çağırtmıştı. Bu iki mühendis, Ì-Ssū-Mă-Yīn
gelişmiş formları İbn Erenbuġā ez-Zerdkāş (ʿİsmāʿīl) ve À-Lăo-Wă-Tīng (ʿAlāʾeddīn), tara-
(775/1374’de yazmıştır)’ın el-Enīḳ fī el-Manācnīḳ fından kurulan makinelerin yardımıyla 1272 ve
isimli kitabında ortaya çıkmaktadır. Bunlardan 1273 yıllarında her iki şehrin fethi gerçekleşmişti
birini Ḳarābuġā («Kara Boğa») olarak adlan- ve bu fetihler, Moğolların Çin’deki egemenliğini
dırmaktadır. Bu mancınık, ağır taş gülleleri fır- garantilemişti. Çin’e bu yolla dışarıdan getirilmiş
latmaya yaramaktadır ve menzili ayarlamak ve olan mancınıklar huí-huí («Müslüman») phao
hedefi hesaplamak için bir ölçekle, ve de palanga olarak isimlendirilmiştir9.
ve etki gücünü arttırmak için bocurgat ile techiz
edilmiştir.
Denge ağırlıklı mancınıkların teşekkülü ve geli- 6 Zur Geschichte des mittelalterlichen Geschützwesens,
şimi hakkındaki bu kısa açıklamaların ardından, a.y., s. 62 ff.
bunların İslam dünyası dışında da daha sonraki 7 a.e., s. 174-175.
yaygınlaşmalarına ilişkin bazı rivayetlere işaret 8 el-Maḳrīzī: Kitāb es-Sulūk li-Maʿrifet Duvel el-Mulūk,
ignium’un ana formülü, «bildik yağın yanı sıra saf yapmış görünmektedir. Hiç olmazsa Çinliler’in,
kükürt, şarap tortusu, sarcocolla (aynı isimli bir ateş kompozisyonlarının imalini değiştirecek
İran ağacının reçinesi), karasakız, yemek tuzu ve maddeyi, yani güherçileyi farkeden ilk kimseler
petrolden (neft)» oluşmaktaydı7. olduklarına kuşku yoktur. Araplar Çinliler’den
Liber ignium’daki en gelişmiş formül, güherçile belirli sayıda ateş maddelerini alarak kendileri-
ve atış barutu (kara barut) bilgisini ortaya koy- ne mal ettiklerinde, atış barutunu oluşturan üç
maktadır. Fakat güherçilenin rum ateşi ile ilişkisi ana maddeyi karıştırmayı onlardan öğrenmişler-
yoktur, aksine «kükürt ve kömür ile ilişkili ola- dir: Güherçile, kükürt ve kömür.»12 Arapların
rak gerçek atış barutuna» götürmektedir ve bu kimya alanında kaydettikleri ilerlemeler veya
«havai fişeklerin ve topçu patlangacının imali» en azından onların kullanımında gerçekleştir-
ile sınırlıdır8. dikleri gelişme, güherçileyi arındırmayı önemli
Kitabı yaklaşık olarak tarihlendirmeye ve bilim ölçüde iyileştirmelerini sağlamıştır13. Reinaud
tarihsel açıdan değerlendirmeye yönelik 1845 ve Favé’ye göre, Çinliler güherçileyi keşfeden
ve 1849 yıllarında yayınlanan çalışmalarında9 ve havai fişek imalinde ilk kullananlardır. Onlar
Joseph-Toussaint Reinaud ve Ildefonse Favé, ayrıca, bu maddeyi kükürt ve kömür ile karıştıran
işin özünü kavramış görünüyorlar. Onlar, Arap- ve karışımın yanması sayesinde oluşan itme gücü-
ça, Farsça ve Çince kaynaklardan birçok tarihsel nü ilk farkedenlerdir. Bu, onları havai fişek imal
rivayetlere, özellikle de Ḥasan er-Rammāḥ (ö. etme fikrine götürmüştür. Araplara gelince, atış
694/1295)’ın Kitāb el-Furūsiyye ve-l-Menāṣib barutunun patlama gücünü fark etmişler, kullan-
el-Ḥarbiyye10 adlı değişik redaksiyonlar halin- mışlar ve onunla ateşli silahlar icat etmişlerdir14.
de günümüze ulaşan savaş tekniği hakkındaki Çinliler’in daha 13. yüzyıldan önce güherçileyi
kitabına dayanıyorlardı. Reinaud ve Favé, Liber ve onun patlama özelliğini tanımış oldukları
ignium’un tarihlendirmesini veya doğmasını tespitine rağmen, Arapların bu bilgiyi Çinliler’e
1225 ve 1250 yılları arasında görüyorlardı11. mi borçlu oldukları, yoksa onlarda bağımsız bir
Konuyla uzun yıllar süren uğraşıları sonrasın- gelişmeyle karşı karşıya mı olduğumuz sorusu
da, ateşli silahların doğuşuna ilişkin soru hak- bugüne kadar yanıtsız kalmaktadır. Konunun
kında iki bilgin şu görüşe ulaşmışlardır: «Eski bugüne dek ele alınışında, atış barutunun ana
Çağ’da Yunanlar ve Romalılar savaşlarda unsuru olan güherçilenin 13. yüzyıldan önce
belirli yakıcı maddeleri kullanmışlardır, fakat Arap-İslam kültür çevresinde bilinmediğinden
bunların bileşimleri oldukça basit formüller- hareket edilmektedir. Bu tartışma, özellikle Çin
le sınırlı idi. Bizanslılar tarafından geç dönem dışında güherçilenin şimdiye kadarki bilinen
antikitede kullanılmış ve kendilerine ilkin en eski anılışına dayanmaktadır. ʿAbdullāh b.
büyük yarar sağlamış olan askeri ateş sanatı Aḥmed İbn el-Bayṭār15 (ö. 646/1248)’ın basit
kayda değer bir iyileştirme yaşamıştır, bunun- ilaçlar kitabında (el-Cāmiʿ li-Müfredāt el-Edviye
la birlikte son mükemmelleştirmeleri Çinliler ve-l-Aġziye), Mağribli bilginlerce bu maddenin
bārūd adı altında bilindiği anılmaktadır.
7 Köhler, G.: Die Entwicklung des Kriegswesens, a.y., s.
168.
8 a.e., s. 169.
9 Reinaud ve Favé: Histoire de l’artillerie. 1ère partie:
Du feu grégeois, des feux de guerre et des origines de la 12 Reinaud ve Favé: Du feu grégeois, a.y., (1849), s. 260.
poudre à canon, Paris 1845 ve Du feu grégeois, des feux 13 a.e., s. 261.
de guerre, et des origines de la poudre à canon chez les 14 a.e., s. 327.
Arabes, les Persans et les Chinois, in: Journal Asiatique, 15 Ed. Kahire 1291 H., cilt 1 (Tekrarbasım: Islamic Me-
sér. 4, 14/1849/257-327. dicine serisi, cilt 69, Frankfurt 1996), s. 30; Fransızca
10 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, 1. Suppl.-Bd., s. 905; ne- tercüme L. Leclerc, Traité des simples, cilt 1, Paris 1877
şir ʿĪd Ḍayf el-ʿAbbādī, Baġdād 1984 ve Aḥmed Y. al- (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi, cilt 71, Frankfurt
Ḥasan, Halep 1998. 1996), 71; bkz. Reinaud ve Favé: Histoire de l’artillerie.
11 Du feu grégeois, a.y., (1849), s. 282. 1ère partie: Du feu grégeois, a.y., s. 14-15.
100 S A V A Ş T E K N İ Ğ İ
İbn Ebī Uṣaybiʿa (ö. 668/1270)’nın tıp tarihi ese- geç 8./14. yüzyılın ikinci yarısında bilinmiş olma-
rinde yaptığı bir alıntıdan, tabib ʿAbdullāh b. ʿĪsā sı gerektiği sonucu, İbn Erenbuġā ez-Zerdkāş
İbn Baḫteveyh (ö. 420/1029 civarı)’in Kitāb el- (774/1373’de yazmıştır)’ın Kitāb el-Enīḳ fī el-
Muaḳaddimāt veya Kenz el-Eṭibbāʾ isimli kitabın- Manācnīḳ isimli kitabıyla destekleniyor. Topkapı
da, güherçilenin yapay buz imali için kullanımını Sarayı Kütüphanesi’nde (III. Ahmed, 3469) bulu-
ayrıntılı bir biçimde tarif etmiş olduğunu öğren- nan bu resimli yazma21 daha o zamanda hayli
mekteyiz16. Buna, daha E.O. von Lippmann 1906 gelişmiş top tiplerinin çizimlerini içermektedir.
yılında dikkat çekmişti17. Kuşkusuz biz ne İbn Erenbuġā ez-Zerdkāş’ın
Arap yazınının güherçilenin atış barutu imali için yaşadığı zamanı, ne de anonim Kitāb el-Maḫzūn
kullanımı hakkındaki bilinen en eski rivayetini (8./14. yüzyıl)’un muhtemel yazım tarihini, ilk
Reinaud ve Favé18 (19. yüzyılın ortası) Ḥasan ateşli silahların doğuşu için üst sınır olarak kabul
el-Rammāḥ (ö. 694/1295)’ın kitabının Paris yaz- edemeyiz. Her iki yazar da, öncelleri ve ardılları
masında bulmuşlardır. Ayrıca, savaş konusuna gibi, kitaplarında dönemlerinin ve coğrafi çevre-
ilişkin önemli bir anonim kitabın (el-Maḫzūn fī lerinin bilgilerini kaydetmişlerdir. Onları ilgilen-
Cāmiʿ el-Funūn) Petersburg’da korunan yaz- diren, objelerin kökenine ve doğuş zamanlarına
masında19, bir topun ve bir tüfeğin tarifini gör- ilişkin soru değil, bilakis kendilerinin halihazırda
müşlerdi (bkz. s. 133). Bu, iki bilgini, atış barutu bildikleri durumun tarifidir. Bundan dolayı İbn
itme gücü keşfinin Arap-İslam kültür çevresinde Erenbuġā’nın kitabının 774/1372 tarihli yazması
gerçekleştiği kanaatine götürmüş, atış barutunun Arap-İslam kültür çevresinde ateşli silahların
ilk kullanım yerinin Doğu Avrupa’da, Don nehri doğuşu için bize bir en yukarı (Terminus a quo)
boyunca uzanan bölgede olması gerektiği şeklin- değil, bir en aşağı (Terminus ad quem) tarihleme
deki düşüncelerini revize etmek zorunda kalmış- sınırı vermektedir.
lardı20. Reinaud ve Favé tarafından Petersburg Arap-İslam dünyasında bir ateşli silahın kullanı-
yazması vasıtasıyla elde edilen, atış barutunun mına yönelik şimdiye kadar bilinen en eski işaret,
itme gücünün Arap-İslam kültür çevresinde en Sicilmāsa şehrinin 672/1273 yılındaki kuşatma-
sı münasebetiyle mevcuttur. Ünlü tarihçi İbn
Ḫaldūn tarih eserinde, Merinid Sultanı Ebū
16 ʿUyūn el-Enbāʾ fī Ṭabaḳāt el-Eṭibbāʾ, ed. A. Müller, Yūsuf Yaʿḳūb (dönemi: 656/1258-685/1286)’un
cilt 1, Kahire 1299 H. (Tekrarbasım: Islamic Medicine Sicilmāsa’ya karşı manācnīḳ (mancınıklar),
serisi, cilt 1, Frankfurt 1995), s. 82-83.
17 in: Abhandlungen und Vorträge zur Geschichte der ʿarrādāt (büyük atış yayları) ve hindām en-nefṭ
Naturwissenschaften, cilt 1, Leipzig 1906, s. 122-123; bkz. (atış barutunun ateşlenmesinden sonra demir
Sezgin, F.: GAS, cilt 3, s. 335. güllelerin yataktan (ḫizāne) fırlatıldığı bir silah)
18 Bkz. özellikle Du feu grégeois …, a.y., (1849), s. 261 ve cepheye sürdüğünü rivayet etmektedir22. İlk ola-
De l’art militaire, a.y., 200. rak bu rivayete dikkat çekmiş olan Reinaud ve
19 Hali hazırdaki signatür C 686, bkz. Chalidov, A.B.:
Arabskije rukopisi Instituta Vostokovedenija, cilt 1, Mos-
Favé, bu haberin içeriğinin gerçekliğinden kuşku
kova 1986, s. 493. duymaktadırlar, özellikle şu nedenle, çünkü bu
20 Du feu grégeois …, a.y., (1849), s. 309. Yazmanın ana-
lizi için (burada Kitāb el-Maḫzūn ve-Cemīʿ el-Funūn)
bkz. Olénine, Alexis: Notice sur un manuscrit du Musée
Asiatique de l’Académie Impériale des Sciences de St.-
Pétersbourg, in: Bernhard Dorn: Das Asiatische Mu- 21 Bkz. Ritter, H.: La Parure des Cavaliers und die
seum der Kaiserlichen Akademie der Wissenschaften zu Literatur über die ritterlichen Künste, in: Der Islam
St. Petersburg, St. Petersburg 1846, s. 452-460; Reinaud, 18/1929/116-154, özellikle s. 150-151. Yazmanın başlık
J.: De l’ art militaire chez les Arabes au moyen âge, in: sayfasında bulunan tarih yanlıştır, kitap Mängli Buġā (ö.
Journal Asiatique, sér. 4, 12/1848/193-237, özellikle s. 782/1380)’ya ithaf edilmiştir; «fol. 58b ve 126a, ayrıca 21
203-205, 218-219, 221, 223, 226-227 ve Reinaud ve Favé: ramazan 774 tarihli bir, fol. 181b, ve cum. II 775 tarihli
Du feu grégeois …, a.y., (1849), s. 309-314 (burada yazar- bir diğer kolofon bulunmaktadır» (Ritter).
lar atış barutunun itme gücünün keşfedilmesi hakkındaki 22 Taʾrīḫ İbn Ḫaldūn, ed. Ḫalīl Şaḥāde ve Süheyl Zekkār,
görüşlerini Arapların lehine tashih etmektedirler). Beyrut 1981, cilt 7, s. 249.
G İ R İ Ş 101
rivayet, onun çağdaşı kaynaklar tarafından tasdik lan ateşli silahlara ilişkin bilgi vermektedirler29.
edilmemektedir23. Bu konu hakkındaki son sözü G. Köhler’e30 bıra-
Yaklaşık 60 yıl sonra, 774/1334 yılında, Nasıriler kıyorum: «1325 yılından itibaren gerçekten ateşli
Sultanı I. Ebū el-Velīd İsmāʿīl (dönemi: 713/1314- silahların söz konusu olduğu ve Arapların bunları
725/1325), Lisāneddīn İbn el-Ḫaṭīb’in Granada Batı’ya sevketmiş kimseler oldukları kanaatini
tarihi hakkındaki eserinde rivayet ettiği üzere, kazanmak için, bu veriler Arap litelatürü ile bağ-
Hıristiyanlar tarafından işgal edilmiş olan İşkar lantılı olarak anlaşılmalıdır.»
kalesini (Huescar, Granada’nın yaklaşık 110 km
kuzey doğusunda) topa tutmuş «ve neft ile işle-
Bombalar ve El Bombaları
yen bir aletten sıcak demir bir gülle fırlatmıştır
...» (ramā bi-l-āle el-ʿuẓmā el-mütteḫaze bi-n-
Orta Asya’da, İran’da ve Volga bölgesinde yapı-
nefṭ küret ḥadīd muḥmāt ...)24. Müteakip bir
lan arkeolojik kazılar sayesinde bilinen küresel-
beyitte top gürültüsü gök gürültüsü ile karşılaş-
konik kaplar, uzun bir süre, mimari süslemeler,
tırılmaktadır.
cıva ve takdis edilmiş su kapları veya lambalar
İbn el-Ḫaṭīb’in aktardığı rivayet, daha 18. yüz-
olarak kabul edililiyordu. Bizim burada bomba-
yılda bilginlerin dikkatini çekmişti. İspanyol
larla ve el bombalarıyla karşı karşıya olduğumuz
oryantalist M. Casiri25 bunu Latince’ye çevir-
düşüncesi, ilkin geçen yüzyılın yirmili yıllarının
mişti. Ondan, diğerlerinin yanı sıra tarihçi José
sonuna doğru kendini kabul ettirmeye başladı. Bu
Antonio Conde26 (1765-1820) de bunu almıştır.
yeni yorumun öncüsü Wsewolod von Arendt idi1.
Pasajların Casiri çevirisinde, muhtemelen onun
Büyük ölçüde korunarak günümüze ulaşmış olan
kullandığı yazmada «demirden» kelimesi bulun-
bu kaplar, alışık olunmayan bir sağlamlığı ortaya
mamaktadır. Bu, bir dizi bilginin İbn el-Ḫaṭīb’in
koymaktadır ve göze çarpar ince boyunları var-
gerçekten bir topu mu27 yoksa daha ziyade büyük
dır. Suriye’de bulunan bazı numuneler fetḥ-fetḥ
bir mancınığı mı28 kastetmiş olabileceği sorusunu
(«zafer-zafer»), bi-Ḥamā («Ḥamā [şehir]’da»)
sormalarına neden olmuştu.
veya dua ifadeleri gibi yazıtlar taşımaktadır.
İspanyol kroniklerde bulunan bazı rivayetler
Bu bombaların doğuş ve yayılış yerleri hakkında
Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında 1331, 1340
Arendt, düşüncelerini şöyle dile getirmektedir:
ve 1342 yıllarında vuku bulan savaşlarda kullanı-
«Küresel-konik biçimli kaplara Müslüman doğu-
nun hepsinde rastlamaktayız.»
23 Reinaud ve Favé: Histoire de l’artillerie. 1ère partie: «İslam, gerçekten bu nesnenin tıpkı bir yayılma
Du feu grégeois, a.y., s. 73-77; krş. Partington, J.R.: A faktörü gibi karşımıza çıkmaktadır. Ateşli silah-
History of Greek Fire, a.y., s. 191. lar tarafından hükümsüz bırakılana kadar bu nes-
24 el-İḥāṭa fī Aḫbār Ġarnāṭa, ed. M. ʿA. ʿİnān, cilt 1, Ka-
hire 1955, s. 398; Quatremère, E.: Observations sur le feu neden İslam, zafer dolu ilerlemesinde bir savaş
grégeois, in: Journal Asiatique, sér. 4, 15/1850/214-274, aracı olarak faydalanmış.»2
özellikle s. 255-257; Allouche, I.-S.: Un texte relatif au
premiers canons, in: Hespéris (Paris) 32/1945/81-84; Co-
lin, G.S.: in: Encyclopaedia of Islam. New Edition, cilt 1,
29 Reinaud ve Favé: Histoire de l’artillerie. 1ère par-
Leiden 1960, Sp. 1057.
25 Bibliotheca Arabico-Hispana Escurialensis, cilt 2, Ma- tie: Du feu grégeois, a.y., s. 70-72 Köhler, G.: Die En-
drid 1770, s. 7. twicklung des Kriegswesens, a.y., s. 223; Partington, J.R.:
26 Historia de la dominacion de los Arabes en Espana, A History of Greek Fire, a.y., s. 191, 193-195.
30 Köhler, G.: Die Entwicklung des Kriegswesens, a.y.,
Paris 1840, s. 593 (görülmedi); bkz. Reinaud ve Favé:
Histoire de l’artillerie. 1ère partie: Du feu grégeois, a.y., s. 223.
s. 70.
27 Örneğin Quatremère, E.: Observations sur le feu gré-
geois, a.y., s. 258 ff.; Köhler, G.: Die Entwicklung des 1 Die sphärisch-konischen Gefäße aus gebranntem Ton,
Kriegswesens, a.y., s. 222-223. in: Zeitschrift für historische Waffen-und Kostümkunde
28 Bunun için bkz. Partington, J.R.: A History of Greek (Dresden) N.F. 3/1931/206-210.
Fire, a.y., s. 191-193, 228. 2 a.e., s. 209.
102 S A V A Ş T E K N İ Ğ İ
Arendt’in tahminine göre, bu kaplar, «rum ateşi» ma görevlileriyle defalarca temasa geçmiş ve eski
gibi hem ateş maddelerini hem de patlama mad- Kahire’deki arkeolojik kazılarda bulunmuş olan
desini içermekteydi: «Bombaların içeriğinin bu tür bir dizi malzemeyi mülkiyetine geçirmiş-
patlayıcı tesiri, kesinlikle kuşku götürmez; bu tir9. Araştırmaları süresince, Kahire’de bulunan
olağanüstü sağlamlıktaki kapların eski kalelerin numunelerin I. Amalrich tarafından 1168 yılında
mezarlarında karşılaşılan parçaları buna tanıklık şehrin kuşatılması10 sırasında Mısırlılar’ın kul-
etmektedir. Bu nedenle biz eski kil bombaları sırf landıkları savaş araçlarından olduğu kanaati-
yangın çıkarıcıları olarak göremeyiz. Yanabilir ne ulaşmıştır11. Bu tahmininde Mercier, tarihçi
çok az materyale sahip olan Asya şehirleri ve el-Maḳrīzī’nin rivayetine dayanıyor, buna göre,
kaleleri için bunların etkileri çok az olurdu.»3 yukarı Mısır’ın valisi olan Şāvir b. Mucīr es-Saʿdī
«Bu durum, bombaların bu tür fırlatılışına ilişkin (ö. 564/1169) bu kuşatma için 20.000 ḳārūrāt
şu sonuçlara izin vermektedir: Hemen hemen nefṭ’i ve 10.000 meşʿal nār’ı Kahire’ye gönder-
bütün kaplar, daralma gösteren bir boyna sahip- miştir12. Bombalarda, atış barutlu ve sıvı yakıcı
ti. Bu daralma, ince bir sicim ile sarılmak için maddeli olanları ayırt etmektedir. O, yukarıda
belirlenmiş görünmektedir. Bombaların, savaş- bahsedilen IX. Ludvig’in ordusuna karşı 1249
larda, kabın boynunu saran ve diğer ucu kemere tarihli el-Manṣūra savunmasında da her iki tip
veya semere takılmış, daha sonra fırlatmak için bulmaktadır (bkz. s. 94)13.
kullanılmış olan bir sicimle taşınmış olmaları Günümüze ulaşan Kahire, İskenderiye, Kudüs,
muhtemeldir.» Şam ve Tripoli (bugünkü Lübnan’da) bomba-
«Bomba, daire hamlesiyle fırlatılmış olabilir, bu larının Mercier vesilesiyle elde edilen kimyasal
arada sicim bombaların uçuş menzilini arttırması analizleri, onu, Arap-İslam ülkelerinin güherçile
gereken bir sapan rolünü oynamıştır.»4 ile olan tanışıklıklarının genelde kabul edilenden
Arendt, araştırmalarında Moskova Tarih çok daha erken bir döneme dayandığı kanaatine
Müzesi’nde kullanımına açık materyale daya- götürmüştür, kuşkusuz bu kanaati tarihi kanıtla-
nabilmiştir. Bu sayede, Şam’da bulunmuş olan rın desteğine dayanıyordu. «İskenderiye Feneri
ve kendisinin dolaylı yoldan bilgi sahibi olduğu kulesinin eski sarayında» 1798 yılında bulunan
bomba tipi arasında bir yakınlık bulunduğunu bombaların analiz sonucunu 1937 yılında yayın-
tahmin etmektedir5. Zengin süslemeli kapları, lamıştır14. Gerekli analizleri yapmış olan kimya
7./13. ila 8./14. yüzyıl olarak tarihlendirmektedir6. enstitülerinin raporlarını Mercier, Arap-İslam
«Kaptan koparılmış olabilecek minicik parçacık- dünyasından günümüze ulaşan bir dizi bomba
ları analize etme» imkanına sahip olmamaktan fotoğraflarıyla birlikte 1952 yılında yayınlanan Le
dolayı hayıflanmaktadır7. feu grégeois isimli kitabının sonunda uzmanlar
Arendt’in bu dileği, Maurice Mercier’in8 çabaları dünyasına sunmuştur.
sayesinde yerine getirilmiştir. Suriye’de Fransız
deniz subayı olarak bulunan Mercier, 1916’dan
itibaren Kahire Müzesi’nin sanat eserlerini koru-
9 a.e., s. s. 94.
10 Bkz. Grousset, René: Histoire des croisades et du
Royaume Franc de Jérusalem, cilt 2, Paris 1935, s. 525-
534.
3 Die sphärisch-konischen Gefäße, a.y., s. 209. 11 Mercier, M.: a.e., s. 98 ff., 104, 125 ff.
4 a.e., s. 210. 12 el-Mevāʿiẓ ve-l-İʿtibār bi-zikr el-Ḫiṭaṭ ve-l-Āsār, a.y.,
5 a.e., s. 209. cilt 1, s. 338; Mercier, M.: Le feu grégeois, a.y., s. 73.
6 a.e., s. 209. 13 Mercier, M.: Le feu grégeois, a.y., s. 77, 125.
7 a.e., s. 209. 14 Quelques points de l’histoire du pétrole. Vérifications
8 Ulaştığı sonuçları Le feu grégeois. Les feuxde guerre par le laboratoire, in: IIme Congrès Mondial du Pétrole,
depuis l’antiquité. La poudre à canon, Paris 1952, isimli Paris 1937, cilt 4, sections 5: Économie et statistique, s.
eserinda kaydetmiştir. 87-95; bkz. aynı yazar: Le feu grégeois, a.y., s. 99.
G İ R İ Ş 103
Mercier’nin edindiği15 kanılar arasında şu bizim Seyrig’in son itirazlarına yönelik olarak denile-
için önemlidir: Mısırlılar’ın, I. Amalrich tarafın- bilir ki, o, Mercier’nin22 kitabını tam olarak oku-
dan kuşatılmaları sırasında, kuru patlayıcı madde mamış, ayrıca kendisinin bu konuya ilişkin dip
ile doldurulmuş bombaları kullandıkları 1168 notlarının içeriğiyle bir dereceye kadar çelişiyor
yılı, bu tip için en genç tarihi sınır (terminus görünmektedir.
ad quem) olarak sayılabilir. Bu tip, Ḥasan er- Seyrig, ayrıca şu düşüncesini de dile getirmekte-
dir: Bombaların çoğu dekore edilmiştir23 ve bunla-
Rammāḥ’ın kitabında ḳavārīr (tek. ḳārūre, «tes-
rın bazıları dua ve başarı dilekleri taşımaktadır24.
tiler») veya karrāz şāmī («Suriye testisi») olarak
Bombalar-teorisi taraftarlarının, «bazı ulusların
geçen bomba veya el bombası olmalıdır16.
oklarını tezyinatla bezedikleri»25 cevapları onu
Daha sonra, 1959 yılında Henri Seyrig17, arkeo- ikna etmeye yetmemektedir26. Onun temellen-
log olarak Antiquités syriennes başlıklı makale- dirmesini burada tekrarlamaksızın, savaş tek-
sinde, fırınlanmış kilden olan ve o döneme kadar niği hakkındaki Arapça kitaplarda resmedilmiş
oldukça farklı olarak sıvı (cıva, parfüm veya içe- olarak bulduğumuz, Ḥasan er-Rammāḥ (yazma
cekler) vazolar, bombalar veya Eol-topları (bkz. Paris)’ın veya İbn Erenbuġā ez-Zerdkāş’ın
aşağı) olarak anlaşılmış olan bu küresel-konik (yazma Topkapı Sarayı) kitaplarında olduğu gibi,
kapların mahiyetine ilişkin soruyu sormuştur. O, çoğu ateş toplarının çok fazlaca dekore edildiğini
ilk iki açıklamanın, kapların fiziksel karakterleri söylemeliyiz. Seyrig, bildiği «üç hipotez» arasında
nedeniyle kabul edilemeyeceğine meyletmekte- Eol- veya rüzgar- topları (aeolipila) hipotezini
dir. Şuna işaret etmekte: Bunlar ilk olarak, alt favorize etmeye meyletmektedir. Bu top, buhar
tarafta sivrilmektedir ve bu nedenle dik konula- üfleci «ince bir delik ile donatılmış metal bir
küredir, bu küre suyla doldurulur ve bundan
mazlar, ikinci olarak, bunlar içme kapları olarak
sonra ateşe konulur, buharın <şiddetli üfürmesi-
hizmet etmek için içlerine çok az şey alabilirler ve
ni> göstermek için.»27 Aeolipile’i evvelce Heron
üçüncü olarak, 3 ila 5 mm, çoğunlukla 4 ila 5 mm
ve Vitruv biliyorlardı. 1951 yılında yayınlanan
çaplı oldukça dar boyunlara sahiptir, bu nedenle makalesinde W.L. Hildburgh28, fırınlanmış kilden
sıvılar rahatlıkla doldurulamaz18. kaplarımızın bir tür Eol-topu olup olamayacağını
El bombaları konusunda da Seyrig19, dar boyun-
da bir engel görmektedir. Bunları büyük miktar-
da barut ile doldurmak zordur ve böyle bir dene- 22 Le feu grégeois, a.y., s. 131-150; ayrıca bkz. kitabın
yin yapılıp yapılmadığı da kendisinin malumu ekinde bulunan Mercier’in mülkiyetindeki materyalin
değildir. Ona göre bu hipotezi savunmuş olan M. No. 1-8 içeriklerinin listesi.
23 Antiquités syriennes, a.y., s. 85.
Mercier, bu tür pratik bir denemeye işaret etme- 24 a.e., s. 84.
mektedir20. Ayrıca, günümüze ulaşan numune- 25 a.e., s. 85. Burada Fr. Sarre (Das islamische Milet,
lerde sadece nadir durumlarda yanıcı maddelerin Karl Wulzinger, Paul Wittek, Friedrich Sarre, Berlin
ve Leipzig 1935, s. 76)’ye atıfta bulunmaktadır. Sarre
bulunabileceği düşüncesini dile getirmektedir21. şunu vurgulamaktaydı: «Bir nesneyi, süsünün göze çar-
Kimyasal bir analiz bu bakımdan hayal kırıklığına pıp çarpmadığına dikkat etmeksizin tezyin etmek çok
büyük ölçüde İslam sanatının karakterine uymaktadır.
uğratıcı sonuçlar verebilirmiş. Metal bir aletin görünmeyen alt tarafı, sıklıkla tıpkı gö-
rünen tarafı gibi zengince donatılır.» Ayrıca Fr. Sarre’nin
daha önceki açıklamalarına da bkz., Keramik und andere
Kleinfunde der islamischen Zeit von Baalbek, in: Baalbek.
15 Le feu grégeois, a.y., s. 123-126. Ergebnisse der Ausgrabungen und Untersuchunge in den
16 a.e., s. 94, 126. Jahren 1898 bis 1905, cilt 3, H. Kohl, D. Krencker, O.
17 in: Syria. Revue d’art oriental et d’archéologie (Paris) Reuther, Fr. Sarre, M. Sobernheim, Berlin ve Leipzig
1925, s. 133-135.
36/1959/38-89, s. 81-89: 75. Flacons? Grenades? éolipi- 26 a.e., s. 86.
les? 27 Feldhaus, Franz Maria: Die Technik. Ein Lexikon der
18 a.e., s. 83.
Vorzeit, der geschichtlichen Zeit und der Naturvölker,
19 a.e., s. 85. Wiesbaden 1914 (Tekrarbasım: Münih 1970), Sp. 26.
20 a.e., s. 85. 28 Aelopiles as fire-blowers, in: Archaelogia (Oxford)
21 a.e., s. 85. 94/1951/27-55; bkz. Seyrig, H.: a.e., s. 89.
104 S A V A Ş T E K N İ Ğ İ
kendisine sormaktadır. Daha sonra 1965 yılın- ler ve bunları «thick body, narrow opening, and
da Richard Ettinghausen29 konuyla sanat tarihi short neck» [ince gövde, dar ağız ve kısa boyun]
açısından ilgilenmiştir. Henri Seyrig’in «temeli ile karakterize edilen küresel-konik kaplar olarak
sağlam itirazları»na dayanarak, onun söylediği nitelendirmektedirler. Elbette bu kapların hepsi
gibi, kapların bombalar diye açıklanması şimdi küresel-konik bir forma ve ifade edilen nitelik-
ona kuşkulu gelmektedir. Diğerlerinin yanı sıra lere sahip değildir. Yazarlar, benim kanımca, en
Seyrig tarafından ortaya atılan itirazlardan biri- önemli belirtilerden birisini ihmal etmişlerdir.
sine, kapların üzerinde besmele gibi dua ifadele- Bizim için “bomba” olmaları muhtemel objeler,
rinin mevcudiyetine işaret etmektedir30. Bildiği dayanak olmaksızın dik konulamayacak şekil-
yorumlar arasında E. von Lenz’in31, burada de alt taraftan sivrilmektedir. Kuşkusuz fuḳḳāʿā
muhtemelen cıva kaplarının söz konusu olduğu olarak nitelendirilen kaplar farklı amaçlar için
yönündeki yorumunu olguya en yakın olanı ola- kullanılmıştır36. Küçük el bombaları, mancınık-
rak saymaktadır, her ne kadar tam uygun olanı lar tarafından fırlatılan büyük numunelerden
olmasa da32. Bununla birlikte Ettinghausen, ken- farklı olarak, yaklaşık 3 ila 5 mm çapında çok
dini bununla bağlamamakta ve yazmaların ince- dar bir ağıza sahipti. Bu ağız demek ki barut dol-
lenmesinin, kimyasal tetkiklerin ve aerodinamik durmaya değil, ateşleme fitilinin geçtiği boğazı
deneylerin gelecekte açıklık ve netlik sağlayabile- teşkil ediyordu. Hemen hemen bütün el bom-
ceği ümidini dile getirmektedir33. O, maalesef M. balarında gözleyebildiğimiz gibi, topuz benzeri
Mercier tarafından kaydedilmiş kimyasal analiz boynu, göbekli gövdeden bir kanal ayırmaktadır.
sonuçlarını tanımamış görünmektedir. Bu özellik, o tür bombaların yapım tarzına iliş-
Konu hakkında halihazırda bildiğim en yeni araş- kin çıkarsamalarda bulunmaya izin vermektedir.
tırma A sphero-conical vessel as fuḳḳāʿa, or Göbekli alt kısım, iki yarım halinde ayrı ayrı imal
a gourd for «beer» adını taşımaktadır ve A. edilmektedir ve daha sonra birleştirilmiştir. Aynı
Ghouchani ve C. Adle tarafından yapılmıştır34. şekilde, ateşleme fitilli tek tek fırınlanmış üst
Bu çalışmada, fuḳḳāʿa kelimesinin Arapça-Farsça kısım, ancak barutla doldurulduktan sonra alt
literatürde bir içme kabı anlamında yaygın olarak kısmının üzerine oturtulmuştur. Kanal her iki
kullanıldığına ilişkin şimdiye kadarkinden daha kısmın bağlantı yerini işaretlemektedir. Friedrich
çok şey öğrenmekteyiz. Bununla birlikte iki yazar, Sarre37, 20. yüzyılın otuzlu yıllarında bulunmuş
isabetli olarak, bir fuḳḳāʿa’nin başka amaçlara da ve tanımlanmış olan taştan döküm kalıplarına
hizmet etmiş olabileceğinin altını çizmektedirler35. işaret etmiştir, onlardan ikisini fotoğraf halinde
Yazarlar, işrab henīʾen («afiyet olsun!») yazısını vermiştir (bkz. resim). Bunlar, kurşundan başsız
taşıyan bir dizi kabın fotoğraflarını vermektedir- çivilerle birbirlerine bağlanmıştır. Berlin’de yapı-
lan kimyasal bir analiz, kullanılan taşın «düşük
seviyedeki sertliğinden dolayı kolay işlenebilen
ve sıcağa karşı nispeten dayanıklı olan» kloritten
29 The uses of sphero-conical vessels in the Muslim
oluştuğu sonucunu vermiştir.
East, in: Journal of Near Eastern Studies (Chicago)
24/1965/218-228.
30 a.e., s. 225.
31 Handgranaten oder Quecksilbergefäße?, in: Zeit-
schrift für historische Waffenkunde (Dresden) 6/1912-
1914/367-376; bu görüşün çürütmesi için bkz. Gohlke,
W.: Handbrandgeschosse aus Ton, a.y., s. 378-387. 36
32 Ettinghausen, R.: The uses of sphero-conical vessels, Emilie Savage-Smith de bu tür kapların bir tipolojisi
a.y., s. 224. ve Khalili koleksiyonundakilerin tariflerini yapma dene-
33 a.e., s. s. 226. mesinde bundan hareket etmektedir. Bombalar ihtima-
34 Muqarnas’da yayınlanmıştır. An annual on Islamic lini dışarıda bırakmaktadır, bkz. Sphero-conical vessel:
art and architecture (Leiden) 9/1992/72-92; ayrıca bkz. a typology of forms and functions, in: Science, Tools and
Keall, Edward J.: «One man’s Mede is another man’s Magic. Part Two: Mundane Worlds, Oxford 1997 (The
Persian; one man’s coconut is another man’s grenade», Nasser D. Khalili Collection od Islamic Art, vol. 12, part
in: Muqarnas 10/1993/275-285. 2), s. 324-337.
35 A sphero-conical vessel, a.y., s. 73-76. 37 Das islamische Milet, a.y., s. 77-78.
G İ R İ Ş 105
Sarres’nin, el bombaları imali için döküm kalıp- atış barutuyla doldurulmuş ve bir ateşleme fiti-
larının söz konusu olduğuna dair görüşü kesin- liyle donatılmış, oldukça sertleştirilmiş sağlam
likle kabul edilemez, çünkü günümüze ulaşan taş mukavvadan oluşmaktadır39.
kalıplar «zengince dekore edilmiş vazo benzeri Son olarak, Ḥasan er-Rammāḥ’ın kitabının
kapları» şekillendirme amaçlı düşünülmüştür. (yazma Paris, Bibl. Nat. 2825) evvelce 150 yıldan
Ayrıca, bu kalıplar kurşun başsız çiviler nedeniy-
daha önce E. Quatremère40 tarafından belir-
le fırında pişirmeye uygun değildir, daha ziyade
tilmiş olan dikkat çekilmiş olan aydınlatıcı bir
metal döküm modeli veya cam model söz konu-
sudur. yerine işaret edilmelidir. Atış barutunun (bārūd)
«Taş kalıplardan bir tanesi hâkkedilmiş <Şeyh kullanımı bağlamında yazar, «mızrakların ucuna
Paşa> yazıtı taşımaktadır.»38 sabitlenmiş olan (mürekkebe ʿalā ruʾūs er-rimāḥ)
Fuḳḳāʿā olarak adlandırılmış olan bir bomba vazolardan (kīzān fuḳḳāʿ )» bahsetmektedir.
tipini, Resuliler Sultanı el-Muẓaffer Yūsuf b. Böylelikle, gerektiğinde bombaların (ateşleme-
ʿÖmer (ö. 694/1294) el-Muḫtaraʿ fī Funūn eṣ- den sonra) mızraklara bağlı olarak da düşmana
Ṣunaʿ isimli kitabında tarif etmektedir. Bu tip, fırlatıldığını öğrenmekteyiz.
Çekme Güçlü
Mancınık
Modelimiz:
Tahta ve çelik.
Fırlatma kolunun uzunluğu: 82 cm.
(Envanter No: G 1.01)
Çizim ez-Zerdkāş’dan,
el-Enīḳ, yazma
Topkapı Sarayı, III.
Ahmed, 3469.
Modelimiz:
Ahşap ve çelik.
Fırlatma kolunun uzunluğu: 70 cm.
(Envanter No: G 1.02)
Reşīdeddīn Faḍlallāh’ın dünya tarihinden (Cāmiʿ et-Tavārīḫ) kuşatma sahnesi, yazma Edinburgh University Library, Or.
20, fol. 124 b. Nüsha, yazarın hala hayatta olduğu 707/1306 tarihinde yazılmış ve resimlendirilmiştir.
Modelimiz:
Sert ağaç;
ölçek: 1:20. 59 x 85 cm.
(Envanter No: G 1.20)
yazarı1 ez-Zerdkāş’ın anmadığı şeyi, okun dikey İslam dünyasında okların ve başka projektille-
çizgiye doğru çok çekilmemesi için raya önden rin atımında, karşı ağırlıklı mancınığın artırılmış
uygun bir kılavuzun, mesela köprü biçiminde bir fırlatma gücünden yararlanılmaya ne zamandan
kılavuzun takıldığını tahmin edebiliriz. itibaren başlandığını halihazırda bilmemekte-
Bu mancınığın atış yönü diğer büyük mancınık yiz. Murḍā eṭ-Ṭarsūsī (6./12. yüzyıl)’nin Tabṣirat
türündekine karşın 180° ye yerleştirilmiştir. Erbāb el-Elbāb fī Keyfiyyet en-Necāt fī el-Ḥurūb
isimli eserindeki açıklamalarından, bu ortak etki-
nin daha Salāḥeddīn (Saladin) döneminde bilin-
diği (bkz. s. 121 ff.) anlaşılmaktadır.
Modelimiz:
Denge Ağırlıklı Mancınık Ahşap ve astarlama materyali, 100
Büyük Ok Atar x 45 x 54 cm.
(Envanter No: G 1.19)
Bocurgatlı
Büyük Ok
Atar
Modelimiz:
Ahşap, metal. 110 x 80 cm.
Kiriş, gösterim
amacıyla elastik sicimden.
(Envanter No: G 1.17)
Çizim Murḍā’dan,
Tabṣira, yazma Oxford,
Hunt. 264, fol. 112b.
Yukarıdan görünüş, üze-
rine bu büyük ok atarın
yerleştirildiği kulenin
duvarlarını da içine alı-
yor görünmekte.
114 S A V A Ş T E K N İ Ğ İ
Modelimiz:
Ahşap, kamış, pirinç,
sicim. 55 x 45 cm.
(Envanter No: G 1.18)
Çizim Murḍā’dan,
Tabṣira, yazma Oxford,
Bodl., Hunt. 264.
Üç Büyük
Yaylı Ok Atar
(Ballista)
1.
Modelimiz:
Sert ağaç.
Ölçek: 1:20.
Fırlatma kolunun
uzunluğu: 50 cm.
(Envanter No: G 1.05)
2.
Modelimiz:
Sert ağaç.
Ölçek: 1:20.
Fırlatma kolunun uzunluğu: 62 cm.
(Envanter No: G 1.04)
Modelimiz:
Sert ağaç. Ölçek: 1:20.
Fırlatma kolunun
uzunluğu: 87 cm.
(Envanter No: G 1.06)
3.
Bir diğer Avrupalı mancınık, yaklaşık 1405’den.
Bu da Eichstätt’li Konrad Kyeser tarafından
Bellifortis (Göttingen, Univ. Bibl., Cod. Ms. phi-
los. 63, fol. 30)’de resmedilmiş, hem de ölçüleriyle
verilmiştir ve 1990 yılı civarında W. Freudemann
tarafından yapılmıştır. Bunda ayrıca çok ilginç
olan, harekete geçirme mekanizmasının resimde
açıkça farkedilebilir olması ve eksiksiz bir biçimde
modelinin yapılmasının mümkün olmasıdır.
4.
Avrupalı mancınık, W. Freudemann tarafından
şu modeller temelinde inşa edilmiştir: Konrad
Kyeser, Bellifortis (yazma fol. 30 ve 77) ve Cod.
Germ. 600, Bayerische Staatsbibliothek, Münih
(1390 civarı) yazmasından1 ve Viyana Cpv 3069
yazmasından2 birer resim.
Mancınık
Mesafe Ayarlayıcılı
Bu mancınığın Leonardo da Vinci tarafından lerden en geç 8./14. yüzyıldan itibaren tanıdığı-
yapılmış olan çiziminden yukarıda (s. 98) bah- mız gibi (bkz. s. 134). Mesafe ayarlayıcısı bir çark
sedilmişti. Bu çizim, modelimize temel teşkil formunda mancınığa yerleştirildiği için belirli bir
etmektedir. Bu mancınıkta bir mesafe ayarlayı- ilerleme kendini göstermektedir.
cısının kullanıldığı hatırlatılmalıdır, Arap model-
120 S A V A Ş T E K N İ Ğ İ
Yangın Tenceresi ve
<Biyolojik> Bomba
Güherçile içeren bir karışımla doldurulmuş per- Model (b) <B-Silahı>’nın bir erken formunu
vazlı bir yangın tenceresi (ḳıdr) özellikle patlama temsil etmektedir, akrepler veya yılanlar gibi
tesiri amacına yönelik olarak imal edilmiştir. Bu tehlikeli hayvanlarla doldurulmuş bir bombadır,
araç yakıcı madde ile doldurulmuş üç borucuğa çok sayıda küçük hava delikleriyle karakterize
(ikrīḫ) sahiptir ve ateşlemeden sonra bir mancı- edilmiştir.
nıktan veya bir mızrak yardımıyla fırlatılır1.
Modellerimiz:
Seramik, kahverengi çömlek sırı,
fitil. Yükseklik 17-19,5 cm (Envanter No: G 2.03-06).
Bombalar
Modellerimiz: Seramik,
kahverengi çömlek sırı, funya.
Yükseklik 10-16 cm (Envanter No: G 2.11-17).
Alev Fışkırtıcı
(ṣandūḳ muḫāsafa)
Modelimiz:
Bakır, lehimlenmiş.
Uzunluk: 30 cm.
(Envanter No: G 2.22)
eṭ-ṭayyār el-mecnūn
(Torpido veya Roket)
2 Resim ez-
Zerdkāş’dan,
el-Enīḳ,
yazma
Topkapı
Sarayı, III.
Ahmed, 3469.
Modelimiz:
Bomba Bakır, lehimlenmiş.
Kimyasal Savaş Maddeli Uzunluk: 55 cm.
(Envanter No: G 1.12)
Osmanlı
Roketleri
1 Seyâhatnâme, İstanbul 1969, cilt 2, s. 335-336; Terzioğlu, techniki, Moskova 1974, s. 246-256, özellikle s. 253-255;
Arslan: Türk-İslâm kültür çevresinde IX. yy.’dan XVIII. yy. Kaçar, Mustafa: in: İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: Türki-
Sonuna kadar uçma denemeleri ve tekniğine ait elyazma ye Diyanet Vakfı), cilt 16, 1997, s. 315-316.
eserler, in: İlim ve Sanat (İstanbul) 8/1986/54-63, özellik- 2 Wilkins, John: Discovery of a New World, Londra 1638
le s. 61-63; aynı yazar: Handschriften aus dem Gebiet der (görülmedi, bkz. Cook, H.K.: The Birth of Flight, Londra
Technik und Aerodynamik sowie der ersten Flugversuche 1941, s. 29, bkz. Terzioğlu, A.: a.e.).
im IX.-XVII. Jhd. im islamisch-türkischen Kulturbereich, 3 Yazma İstanbul, Topkapı Sarayı, Bağdad Köşkü, no.
in: Istorija aviacionnnoj, raketnoj i kosmičeskoj nauki i 368.
R O K E T L E R 129
Resimler Ali Ağa’dan, Umm el-Ġazā, yazma Topkapı Sarayı, Bağdad Köşkü no. 368.
130 S A V A Ş T E K N İ Ğ İ
Modelimiz:
Paslanmaz çelik,
yükseklik: 30 cm. Namlu yük-
sekliği ayarlanabilir.
Projektil, uzunluk 17 cm.
(Envanter No: G 1.16)
Top
Resim a Resim b
el-Enīḳ’den bir diğer sunum,
mesafenin açıkça görünen sınırlandırılması.
Resim c
Modelimiz:
Ateşli El Silahı Çelik, uzunluk: 81 cm.
(Envanter No: G 2.21)
Ateşli el silahının halihazırda bildiğimiz en Gerçi Baarmann, yazmada bir topla ilişkili olan
eski tarifi, yukarıda anılan (s. 100) Petersburg resmi yanlışlıkla ve muhtemelen pek de uygun
yazmasında bulunmaktadır. Reinaud ve Favé olmayan çizimden etkilenerek, havan benzeri
tarafından yapılmış olan 1849 tarihli Fransızca ateşli el silahı olarak kabul etmiştir. Orada tarif
çeviriden, silah tekniği historiografyasında maa- edilen «ateş mızağı»nın ayrıntılarını esaslı bir
lesef layık olan itina ile gözönüne alınmamıştır. şekilde tetkik etmemektedir. Ateş mızrağında
Görebildiğim kadarıyla O. Baarmann1 bu konu- söz konusu olan, bir kombine ateşli el silahıdır.
da takdire şayan bir istisna teşkil etmektedir: Bir mızrağın arka kısmında, oraya bir atış barutu
«En eski, Doğu kökenli, Avrupa’da 14. yüzyılın dolumu yerleştirebilmek için yeterli bir yer oyul-
ikinci çeyreğinde gittikçe yaygınlaşan ateşli silah- muştur. Projektil bir ok veya tüylü ok biçimine
ların öncelleri olarak nitelendirilecek, donanma sahiptir. Mızrak, yaklaşık 10 cm arka ucunun
fişekleri aracılığıyla tesirde bulunan silahlar, ateş önünden sivri uca kadar uygun bir biçimde oyu-
mızrağı ve madfaa, en basit türde mekanizmalar- lur. Metnin bu ve diğer ayrıntıları, bize yukarıda-
dı ve kullanımları için kabzalarla donatılmışlardı. ki modeli inşa etmeyi olanaklı kılmıştır.
Ateşli silahların kullanışlı yapımının bu türü, Almanya’da bir önceki yüzyılın başında Robert
onlarca yıl boyunca yegane olarak kalmış ve yeni Forrer’in mülkiyetinde bulunan 15. yüzyıldan
yeni ortaya çıkan diğerlerinin yanında varlığını günümüze ulaşmış bir «ateş borusu»nun resmi
oldukça uzun süre devam ettirmiştir. Birinci figür Arap-İslam kültür çevresinde olan bu en eski
(Petersburg Asya ateşli el silahını anımsatmaktadır2.
Müzesi’nin 14.
yüzyılın başından
gelen Arapça yaz-
masına göre) son
olarak anılan kısa,
tahtadan, havan
benzeri silahların
kullanımını göster-
mektedir.»
Modelimiz:
Ahşap, aşındırma, hâkke-
dilmiş pirinç.
Uzunluk: 40 cm.
(Envanter No: G 1.14)
Balistik Skala
Resim ez-Zerdkāş’dan,
el-Enīḳ, yazma Topkapı
Sarayı, III. Ahmed, 3469.
Resim ez-Zerdkāş’dan,
el-Enīḳ, yazma Topkapı
Sarayı, III. Ahmed, 3469.
Balistik
Tesviye Aracı
Modelimiz:
İstihkam Kuleleri Ahşap, verniklenmiş.
75 x 75 x 75 cm.
(Envanter No: G 2.01)
el-Enīq fī el-Manācnīḳ isimli kitapta
(8./14. yüzyıl)1 istihkam ve kale kule-
lerinin birkaç resmi bulunmaktadır,
onlardan bir tanesi modelde temsil Aşağıdaki (sol) iki resim
edilmektedir. Ḥasan er-Rammāḥ’dan,
Kitāb el-Furūsiyye, yazma
Paris, Bibliothèque
1 Ed. Halep, a.y., s. 107-118. nationale, ar. 2825.
S A V A Ş M A K İ N E L E R İ 137
Modelimiz:
Ahşap, çelik kaplamalı.
Yükseklik: 45 cm.
(Envanter No: G 2.02)
zaḥḥāfa
(Şahmerdan
Koçbaşlı Zırhlı Araba)
Antik Objeler
Metal, Cam,
Seramik, Ahşap ve Taş
ANTİK OBJELER 141
Kozmetik Alet-Edevat
Geç antikite/Bizans?
Buluntu yeri: Anadolu.
Bronz, kemik.
2. Cımbız
Uzunluk: 8 cm
(Envanter No: J 39-5)
3. Cımbız
Uzunluk: 7,7 cm
(Envanter No: J 39-6)
4. Cımbız
Uzunluk: 8 cm
(Envanter No: J 39-7)
5. Cımbız, çengelli?
Uzunluk: 6 cm
(Envanter No: J 39-8)
6. Makas
Uzunluk: 12,4 cm
(Envanter No: J 39-1)
8. İğne
Uzunluk: 10 cm
(Envanter No: J 39-3)
ANTİK OBJELER 143
6 Cımbız/Kıskaç
5.-6./11.- 12. yüzyıl
Nīşāpūr
Bronz
Uzunluk: 12,5-21,4 cm
(Envanter No: J 22-27)
Dilbasan
Erken İslam
Kuzey Anadolu
Çatal
Sasani veya Emevi (1.-2./7.-8. yüzyıl)
Kuzey İran (Ṭaberistān)
Kepçe ve Çengel
Abbasi (2.-3./8.-9. yüzyıl)
Suriye
1. 2. 3. (Dilbasan) 4. 5.
Gümüş, Bakır, Bakır, Bronz, Bronz?,
Uzunluk: 20,3 cm Uzunluk: 17,6 cm Uzunluk: 16,7 cm Uzunluk: 18,2 cm Uzunluk: 14,3 cm
(Envanter (Envanter (Envanter (Envanter (Envanter
No: J 37) No: J 32) No: J 36) No: J 35) No: J 34)
5 Yassı Kaşık
Ḫorāsān (5.-9./11.-15. yüzyıl)
4 Çukur Kaşık
Ḫorāsān (5.-9./11.-15. yüzyıl)
İslam döneminde İran’da bronz sorunu için bkz.: J.W. Allan: Persian Metal Technology 700-1300
AD, London 1979, s. 45-55.
146 ANTİK OBJELER
Yassı Kaşık
Sasani veya Emevi (1.-2./7.-8. yüzyıl)
Kuzey İran (Ṭaberistān)
Gümüş,
Uzunluk: 19 cm
(Envanter No: J 62)
ANTİK OBJELER 147
Havan
Selçuklu (6.-7./12.-13. yüzyıl)
Nīşāpūr?
Bakır alaşım (batruy ?), kırmızı pas. İki yazı
kuşağı (el-ʿāfiye «sağlık» tekrarlanmakta) çiçekli
fonun önünde, figürlü madalyon tarafından
kesintiye uğramış.
Ø: 13 cm
(Envanter No: J 29)
Havan
(Osmanlı, 12./18. yüzyıl?)
Pirinç
Ø: n cm
(Envanter No: J 365)
2 Havan
Mısır, erken 15./geç 20. yüzyıl.
Pirinç,
Ø: 13 cm, yükseklik: 19 cm;
havan tokmağı: 23,5 cm.
(Envanter No: J 224)
3 Kâse
Osmanlı
Kalaylı bakır,
Ø: 7,5 cm,
(Envanter No: J 234-36)
ANTİK OBJELER 151
3 Ateşleme Çeliği
Kıvılcım çıkartmak için
Safevi (11./17. yüzyıl)
Cam Keser
Safevi (11./17. yüzyıl)
Mühür
Selçuklu (6./12. yüzyıl)
Nīşāpūr
Hacamat Çekmenleri
Maġrib, daha eski.
Pirinç, lehimlenmiş,
Yükseklik: 9,6 cm,
(Envanter No: J 90-1 ve 2)
Ayarlı Gönye
Makaralı Şakül
Selçuklu (6./12. yüzyıl)
Doğu Anadolu
Bronz?,
Şakülün uzunluğu: 16,7 cm, makaranın eni: 8,3 cm.
(Envanter No: J 65)
2 Pense
Dentolojik?
Fitil Pensesi
Safevi (11./17. yüzyıl)
İran
3 Olta İğnesi
İddia edildiğine göre erken İslam
Güney İran
Bronz?
Uzunluk: 33-43 mm
(Envanter No: J 84-1, 2 ve 3)
154 ANTİK OBJELER
9 Ağırlık
Anadolu?
Pirinç,
Ø: 56-160 mm.
(Envanter No: J 237 1-9)
ANTİK OBJELER 157
6 Ağırlık
Yaşı ve kökeni bilinmiyor.
Bakır alaşımlar,
Ø: 16-64 mm.
(Envanter No: J 238 1-6
9 Ağırlık
Abbasi?
Bakır alaşımlar.
Ø: 15-25 mm,
14, 26, 26, 28, 28, 29, 29, 30, 57 g.
(Envanter No: J 86 1-9)
krş. James W. Allan,
Nishapur, a.y., s. 90 f.
158 ANTİK OBJELER
Ayaklı Kadeh
3./9.-5./11. yüzyıl.
Nīşāpūr
Lamba
Emevi?
Suriye
İki Hacamat
Çekmeni?
3./9.-4./10. yüzyıl
Nīsābūr
Yeşil cam, takılmış emme boru- Krş. Berlin, Museum für Islamische Kunst, katalog, Cilt
su ile, üflenmiş, zarar görmüş; 1, Glas, No. 14-15. Qaddoumi, La varieté dans l’unité,
Ø: 4,5 ve 3,5 cm Kuveyt 1987, s. 108; Khalili Collection, a.y., Cilt 12-1, s.
(Envanter No: J 03 ve 05) el-Ḥarīrī, Maḳāmāt, 42f: À l’ombre d’ Avicenne. La médecine au temps des
yazma Leningrad, fol. califes, a.y., s. 186; Chr. Clairmont, Benaki Museum.
165a. Catalogue of Ancient and Islamic Glass, Atina 1977,
No. 387; Sotheby’s Catalogue Islamic Works of Art,
London 10./11. October 1990, No. 45; A. v. Saldern:
Glassammlung Hentrich: Antike und Islam, Düseldorf
1974, No. 236 (Syrien 2.-3. Jh.); J. Kröger: Nishapur, a.y.,
No. 239-243 (3./9.-5./11. Jh.).
Huni?
Erken Abbasi
Suriye
Huni
3./9.-4./10. yüzyıl
Nīsābūr
Yeşilimsi cam, çok hafif zarar görmüş
emzik,
Yükseklik: 10 cm.
(Envanter No: J 04)
Renksiz cam, aşırı gökkuşağı renkli, sağ dışta içeri doğru çökertilmiş dekor ile birlikte.
Yükseklik: 5, 3, 4,5 ve 3,5 cm.
(Envanter No: J 09, 10, 11, 12)
Krş. Berlin, Museum für Islamische Kunst, Katalog, Islamische Kunst, cilt 1, Glas, no. 25, 92-94, 164-165; À l’ombre d’
Avicenne. La médecine au temps des califes, no. 150; Chr. Clairmont: Benaki Mus., Ancient and Islamic Glass, a.y., no.
274, 311; hepsi levanten olarak görülmüştür; J. Kröger: Nishapur, a.y., no. 42 ve 100 (3./9.-4./10 yüzyıl).
162 ANTİK OBJELER
Mürekkeb Hokkası
3./9.-4./10. yüzyıl
Nīsābūr
Lamba
Asma Lamba
Emevi?
Suriye (Halep?)
Mürekkep Hokkası?
3./9.-4./10. yüzyıl
Nīsābūr
Küçük Şişe
Emevi?
Suriye?
Sarımsı cam, koyu kahverengi eriyiklerle birlikte (inek derisi-
dekor, burada üçgen). Yükseklik: 12 cm.
(Envanter No: J 14)
Kupa
3./9.-4./10. yüzyıl
Nīsābūr?
Şişe
5./11.-6./12. yüzyıl
Ḫorāsān?
Sarımsı, (optik) üfleme cam formlu kırışık dikey oluklu
(«hurma şişe»), yükseklik: 22,5 cm. (Envanter No: J 08)
Küçük Şişe
9.-11. yüzyıl
Ḫorāsān?
krş. A. v. Saldern: Glassammlung Hentrich: Antike
und Islam, a.y., no. 41 ve 286 («Naher Osten, 8.-10.
Yeşil, üfleme cam formlu, çapraz oluklu (kambur Jh.»); C.-P. Haase et al. (ed.): Morgenländlische Pracht,
desen). Mükemmel durumda. Yükseklik: 8,5 cm. Islamische Kunst aus deutschem Privatbesitz, Hamburg
(Envanter No: J 07) 1993, no. 87; Europäisches und außereuropäisches Glas,
Museum für Kunsthandwerk, Frankfurt am Main, a.y.,
no. 79 («Persien? 8.-10. Jh.»); J. Kröger: Nishapur, a.y.,
no. 120 ve 121 (4./10.-5./11. yüzyıl).
166 ANTİK OBJELER
Küçük Şişe
Emevi?
Suriye?
Dörtlü
Pigman Kâsesi
3./9.-4./10. yüzyıl
Nīsābūr
Taş
6,5 x 7 x 3 cm.
(Envanter No: J 42)
Mürekkep Hokkası?
6./12.-7./13. yüzyıl
Nīsābūr?
Kuars mine mayası seramiği (kırıklar doğal kilden değil, Özellikle öğütülmüş cam ilavesiyle Sūng’un fazla fırın-
aksine beyaz kil ve potasyum karbonatı ile öğütülmüş lanmış taş malzemesine benzeyen bir etkinin sağlanmak
mineral ve cam katkılardan oluşan bir karışımdan); istendiği önemli bir seramik tekniğinin örneği.
monokrom, çivit mavisi feldispat sır.
Ø: 11 cm.
(Envanter No: J 41)
4 Yüzük Taşı
Zend/Ḳācār
(12./18.-13./19. yüzyıl)
İran
2 Yüzük Taşı
sol: Zend/Ḳācār
(12./18.-13./19. yüzyıl)
İran
sağ:
Timur dönemi
(9./15. yüzyıl)?
İran
Ø: 9-33 mm.
(Envanter No: J 87 1-84)
84 Cam Mühür
Emevi ve daha sonraki dönem,
Mısır ve diğer kökenler.
Cam, nakşedilmiş yazıtlar ve desenler. Emevi döneminden Bu tür plaketler erken Emevi döneminden itibaren özel-
bazı Mısır parçaları yazıt vasıtasıyla tarihlendirilebilir1; mavim- likle standartlaştırılmış ve tartılmış ilaçların ve/veya gıda
si, gök kuşağı renkli camdan basit desenlerle (J 55 envanter maddelerinin resmi mühürlenmelerinde kullanılmıştır2.
numaramızın türünün mühür damgasını oluşturdukları gibi) Tarihlendirilebilir en erken örneğimiz Kahire defterdarı
birlikte olan diğerleri İran kökenli olabilir. ʿUbeydullāh b. el-Ḥabḥāb (102-116/720-734)’dan gel-
mektedir.
1 Dudzus, W.: Umaiyadische gläserne Gewichte und Eichs- 2 Hamerneh, S.K. ve Awad, H.A.: Arabic Glass Seals
tempel aus Ägypten … in: Aus der Welt der islamischen Kunst, on Early-Century Containers For Materia Medica, in:
Festschrift für Ernst Kühnel, Berlin 1957, s. 274-282. ʿĀdiyāt Ḥaleb, cilt III, Halep 1977, s. 32-41.
170 ANTİK OBJELER
Amulet?
3./9.-6./12. yüzyıl?
Nīsābūr?
Mühür
6./12. yüzyıl?
Nīsābūr?
Genişlik: 34 mm
(Envanter No: J 80)
Genişlik: 16 mm
(Envanter No: J 83)
4 Mühür
20 x 20 x 16 mm 10 x 10 x 16 mm 13./19. yüzyıl
(Envanter No: J 81) (Envanter No: J 82)
Ḫorāsān
4 Ağırlık
İddia edildiğine göre neo-Babil
(m.ö. 7. yüzyıl)
Mezapotamya/Elam
Hematit,
Genişlik: 18-25 mm; ağırlık: 4, 5, 7 ve 16 g.
(Envanter No: J 85 1-4)
Deri Baskısı
3./9.-6./12. yüzyıl
Nīsābūr?
Kalker, hâkkedilmiş, parça;
7,5 x 10 cm.
(Envanter No: J 51)
Kuyumcu Avadanlığı?
3./9.-6./12. yüzyıl
Nīsābūr?
Döküm Kalıbı ?
3./9.-6./12. yüzyıl
Nīsābūr?
3 Döküm Kalıbı
3./9.-6./112. yüzyıl
Nīsābūr
Form/Model ?
Geç 12./18. yüzyıl (Zend)
Şīrāz
Ahşap, oymalı.
15,5 x 19 x 5,5 cm.
(Envanter No: J 67)
176 ANTİK OBJELER
Ahşap, oymalı.
13 x 8 x 6 cm.
(Envanter No: J 68)
Orientleştirici Stilde Avrupa Camı ve Seramiği
Giriş∗
19. yüzyılda Avrupalı sanat erbabı, o zamana Jones’in Grammar of Ornament 5 isimli eserine
değin üretilen tezyinî sanatın artık zamana uyma- dayanarak ortaya çıktı. Seramik ve cam, Avrupa
dığının bilincine vardılar. Fransız devrimiyle, yeni pazarına büyük etkide bulunmuş olan türler-
alıcı sınıfları, tezyinî sanatın başlıca müşterileri di. Evlerin ve konutların dekoru için seramik
olmuşlardı. Böylece, daha büyük müşteri sayısını fayanslar rağbet görüyordu (Minton Hollins &
memnun edebilmek için endüstriyel olarak imal Co., Fliesen, Inv. Nr. J 360, bkz. s. 200). Fakat
edilmiş düşük fiyatlı malların üretimi başladı. Avrupalı firmaların ürünleri sadece Avrupa paza-
Hem özel üreticiler, hem de resmi kurullar, tez- rına sürülmüyordu, ayrıca Doğu ülkelerinde de
yinî sanat içerisinde geniş kapsamlı bir reform siparişciler buluyordu. Mesela Mısır Hidivi’nin
hareketine girişme gerekliliğini duydular. Ortaya ünlü seramik sanatçılarına, Ulisse Cantagalli
çıkmakta olan ulusal devletlerin bir döneminde (Florenz), William de Morgan (Londra), Vilmos
ulusal sitiller de ancak böyle teşvik edilebildi. Zsolnay (Pècs) ve New Yorklu cam sanatcı-
Bu gelişim sürecinde resmi tezyinî sanat okulları sı Louis Comfort Tiffany’ye verdiği siparişler
kuruldu. bilinmektedir. Osmanlı sultanları, saraylarının ve
Ulusal stillerin ve uluslararası ticaretin teşviki türbelerinin dekorasyonu için, hatta camiler için
için, 1851’den itibaren sadece Avrupa devletleri- Théodore Deck gibi seramikçileri görevlendir-
nin değil, Yakın ve Uzak Doğu ve dünyanın diğer mişlerdir. 1865 yılında Eugène Collinot (Paris),
bölgelerinden ülkelerin de katıldığı uluslararası Naṣīreddīn’in Fars seramiğini yeniden diriltmek
fuarlar düzenlendi. Bu arada İslam ülkelerinin için gösterdiği çabalarından dolayı İran şahından
sanatı son derece karakteristik bulundu. Çok bir onur madalyası almıştı. Hippolyte Boulenger
sayıdaki tezyinî sanat okulları ve yeni oluşan tez- (Choisy-le-Roi) İstanbul’daki Yeni Cami’nin bir
yinî sanat müzeleri, bu ülkelerin sanat objelerini kısmının dekorasyonuna davet edilmişti.
satın aldı. Bununla birlikte, özel ve firma kolek- Bugün Avrupa seramik ve cam objeleri İslam
siyonları da doğdu. Sanatçılar ve teorisyenler dünyasıyla ilişkisi içerisinde yakından incelene-
bütün sanat türlerini göz önünde bulundurdular cek olursa şu durum göze çarpar: Avrupalı fir-
ve materyal tekniğini, dekorasyon sistemlerini ve malar tarafından üretilmiş parçaların büyük bir
renk şekillendirmelerini incelediler. kısmı, Osmanlı sitilinde veya o sitilden türetil-
Her kuramsal hareket, karakteristik sayılan miş dekor biçiminde yapılmıştır. Bu durum, her
parçaları seçili örnekler halinde sunmak ve şeyden önce şu sebepten ileri geliyor: Osmanlı
açıklamak için yayınlara gereksinim duyar. Bu sanatının çiçek dekorları, mükemmel bir biçim-
yolla, olgunlaşmaya hizmet eden örnek eser- de yapılan iki boyutlu resmetme tarzıyla gözle-
ler için bir pazar doğdu. En meşhur eserler, ri kamaştırıyordu. Ayrıca, Avrupalı alıcılar için
Christopher Dresser1, Adalbert de Beaumont bunlar, yeniden tanınabilen çiçeklerden (güller,
ve Eugène Collinot2, Albert Racinet3 ve Achille sümbüller, karanfiller, laleler) dolayı çekici idi.
Prisse d’Avennes’in4 eserleriydi ve bunlar Owen Bu tür dekor motifleri ya doğrudan doğruya
∗ Giriş ve objelerin tarifleri Annette Hagedorn tarafın- alınarak benimsenmiş ya da dekorların detayları
kendine özgü yaratımlara eklemlenmiştir.
dan yapılmıştır, Berlin; redaksiyon Institut für Geschich-
te der Arabisch-Islamischen Wissenschaften.
1 The Art of Decorative Design, Londra 1862.
2 Recueil de dessins pour l’art et l’industrie, Paris 1859
ve Encyclopédie des arts décoratifs de l’Orient, 6 cilt,
Paris 1883.
3 L’ornement polchrome. Recueil historique et pratique, VIIe siècle jusqu’ à la fin du XVIIIe siècle, Paris 1869-
2 cilt, Paris 1869. 1877.
4 L art arabe d’après les monuments du Kaire depuis le 5 The Grammar of Ornament, Londra 1856.
178 ENDÜSTRİ
Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Uyarlamanın dördüncü tarzında göze çarpar bir
Wissenschaften koleksiyonunda, İslam dünyası biçimde İslami örneklere başvurulmuş, fakat
sanatının Avrupa’daki başlıca uyarlama örnekleri yine de kendine özgü şeyler yaratılmıştır, Fritz
bulunmaktadır. Bunlar burada anılmalıdır: Bir Heckert firmasının vazosu (Env. No. J 348, s. 189)
tabak (envanter no. J 358, bkz. s. 198), 10./16. ve Delf’li De Porceleyne Fles firmasının vazosu
ve 11./17. yüzyıl Osmanlı seramiğine olan direkt (Env. No. J 363, s. 202) bunlardandır. Özellikle
yakınlık içerisinde Théodore Deck’den doğduğu de bu parçalar, tasarımcıların İslam sanatınının
haliyle. Ph.J. Brocard bir Memlük cam işinin derin bilgisine sahip olduklarını göstermektedir.
kopyasını üretmişti (Vaso J 340, bkz. s. 180). Bunun için Avrupa’yı dolaşmışlar, hem genel ve
Diğer parçalar, örneklerin doğrudan kopyaların- özel koleksiyonlardaki, hem de İslam dünyası
da sadece detayları kullandılar ve yalnızca bu ele- ülkelerindeki objeleri uzmanlık bilgilerini ilerlet-
manların bir araya getirilmesi bile kendine özgü mek için incelemişlerdir. Koleksiyonda modern
başarılı bir çalışma idi. Bu tür objeler çoğu kez, sanata doğru bir gelişimi göz önüne seren önemli
dekorasyonlarının prensiplerini anlamaya ve bu parçalar, her ne kadar Doğu sanatıyla açıkça iliş-
temelde yeni olanlarını yaratabilmek için örnek- kili olsalar da, kendilerine özgü bir stile sahiptir.
lerden öğrenmeye hizmet etmişlerdir. Lobmeyr Ayrıca, fikir verici olarak sadece İslam dünyası
firması, dikkate değer bir biçimde, ürettiği cam- sanatı değil, Doğu Asya sanatının da etkide
ların alt tarafında Arapça metinlerin Almanca bulunduğu dikkat çekmektedir. Clément Massier
tercümesini sunmuş ve böylelikle parçalara aka- firmasının prodüksiyonu olan parçada, anlamın-
demik bir karakter vermiştir. dan koparılmış soyut desen repertuvarı olarak
Bu dönemde geliştirilmiş olan yeni teknikler, ki hizmet etse de, Arap hattının modern seramiğe
bunlar yalnızca o tür yoğun tartışmalar sırasın- hangi etkide bulunabildiği açıkca görünmektedir
da geliştirilebilmiştir, inovatif ve Avrupa tezyinî (Env. No. J 364, s. 203). Buna karşın, Lobmeyr
sanatının geleceği için belirleyiciydi (krş. Th. firmasının uzun boyunlu vazoları (Env. No. J 357-
Deck, Tabak J 361, bkz. s. 201; Lobmeyr, değişik 1 ve 357-2, s. 197), Doğu Asya kültür çevresinden
formlar: J 343-345, 347 ve 349 bkz. s. 184-186, gelen etkileri göstermekte ve dekorasyonlarında
188, 190). Arnuvo diye adlandırılan yeni üsluba oldukça
Uyarlamanın üçüncü variyantı, dekorları için, yaklaşmaktadır.
İslam sanatında alışılageldiği üzere genel taslağın Koleksiyonun objelerinin tümü, historizm döne-
parçası olan, ama burada bağımsız tek motif haline minde, örneğin doğrudan kopyasının daha o
getirilmiş motiflerin kullanıldığı parçalarla belge- zamanlar Arnuvo’nun başlangıç dönemine teka-
lenmiştir. Böylelikle, adeta «anıtsallaştırılmış»tır. bül eden yeni dekor biçimlerine gidiş yolunu gös-
Bu tür dekorasyonlar, historizm dönem zihni- termektedir. Bunlar, İslam ve Doğu Asya dünyası
yetine uymuştur. Institut für Geschichte der sanatının, Avrupa tezyinî sanatında modern bir
Arabisch-Islamischen Wissenschaften koleksiyo- dekor stilinin gelişimindeki önemini göstermek-
nunda bu, Pfulb & Pottier firmasının kupasıdır tedir.
(Env. No. J 342, s. 183)
CAM & SERAMİK 179
Cami asma
lambası biçiminde
Vazo
Anonim, muhtemelen Fransa, 19. yüzyılın
ikinci yarısı, formlu üfleme, renksiz cam,
sır boyama mavi, kırmızı ve altın renklerde.
Kırmızı kontur çizgileri. Zeminde kazınmış
imza veya firma markası. Yükseklik: 23,5 cm;
çap: 19,5 cm. (Envanter No: J 339)
1 Wiet, Gaston: Lampes et bouteilles en verre émaillé, 3 Krş. Hartford, Wadsworth Atheneum (resim in: Mc-
Kahire 1912 (=Catalogue générale du Musée Arabe du Clinton, Katharina Morrison: Brocard and the Islamic
Caire). Revival, in: The Connoisseur 205/1980/278-281, burası
2 Krş. La collection Friedrich Spitzer, 3 cilt, Paris 1893. s. 280).
180 ENDÜSTRİ
Lobmeyr (Viyana)4, Heckert (Petersdorf)5, Gallé Viyana Österreichisches Museum für angewandte
(Nancy)6 ve Inberton (Paris)7 gibi, ünlü ve diğer- Kunst, Inv. Nr. Gl 553 (resim in: Neuwirth, Waltraud:
Orientalisierende Gläser, cilt 1: J & L. Lobmeyr,
lerine göre daha büyük cam üreticileri, kopya-
Viyana 1981, s. 54). Nürnberg, Gewerbemuseum der
larını markalamışlardır. Ayrıca diğer firmaların Landesgewerbeanstalt Bayern, Inv. Nr. 1623/1 (resim in:
imzasız parçaları da doğmuştur ve bunların sah- Ludwig, Horst: Moscheeampeln und ihre Nachahmungen,
teleri daha sonra sık sık sanat pazarlarına ulaş- in: Weltkulturen und moderne Kunst, Münih 1972, s. 80-
mıştır. Burada tarif edilen obje, aslen zeminde 93, burası s. 83).
çevreyi dolaşan kuşaklı bir daire biçimindeki
marka işareti ile donatılmıştı. Bununla birlikte, (foto aynı yazar; resim in: Schlesisches Glas aus der 2.
parçayı orijinal diye satabilmek için imza bilin- Hälfte des 19. Jahrhunderts: zur Sammlung schlesischen
meyen bir zamanda traşlanmıştır. Glases im Kreismuseum Hirschberg (Riesengebirge) und
Diğer koleksiyonlarda bulunan karşılaştırılabilir zur Ausstellung in Haus Schlesien, Königswinter 1992,
Kat. Nr. 50.
birçok objeden bazıları: 6 Krş. Nancy, Musée de l’Ecole de Nancy, Inv. Nr. 171
(resim in: Doris Moellers, Der islamische Einfluß auf
Glas und Keramik im französischen Historismus, Frank-
4 Krş. yukarıda karşılaştırma örneği olarak yapılan ta- furt/Main vd. 1992, Kat. Nr. 56).
nımlamanın içerisinde. 7 Krş. K000unstmarkt 1988 (resim in: Auktionskatalog
5 Krş. Hirschberg: Kreismuseum, Inv. Nr. MJG 203/s Sotheby’s 13.7. 1987 tarihli, Lot 272).
Vazo
Philippe-Joseph Brocard, Paris
Serbest üfleme1, yeşilimsi, transparan cam.
Sır boyama kırmızı, mavi, beyaz ve yeşil renklerde.
Sır dekoru içerisinde altın çizgiler.
Zeminde imza kırmızı yazı halinde:
Brocard Paris 1869.
Yükseklik: 31,8 cm.
(Envanter No: J 340)
Karındaki madalyonlardan, sitilize edilmiş hay- tir. İdentik bir parça (fakat imzasız) 1873 yılında
van başlarında son bulan bitki motifleri çıkmak- Östereichische Museum für angewandte Kunst
tadır. Bu tür motifler, 5./11. yüzyıldan itibaren için Viyana uluslararası sergisinde satın alınmış-
Selçuklu sanatında geliştirilmiş ve bu dönemden tı4. Vazo burada incelenen koleksiyonda daha
itibaren İslam sanatının bütün türlerinde dekor 1869 yılında üretildiği için, Brocard’ın, bulunmuş
repertuvarına girmiştir. olan örnekleri yıllar sonra bir kere kopya etti-
Bu vazo, 8./14. yüzyıldan, uzun boyunlu bir ği anlaşılmaktadır. İmzasız parçaların üretimin-
Memlük şişesinin kopyasıdır2. Brocard’ın vazo- den, Brocard camlarının müşterilerinden bazıları
sunu ürettiği dönemde bu Memlük vazosu tarafından ya gerçek Doğu camları olarak hediye
Baron Edmond de Rothschild (1827-1905)’in, edildiği veya satıldığı sonucunun çıkarılıp çıka-
Paris, büyük İslam sanatı koleksiyonuna ait- rılamayacağı belirlenemez, fakat düşünülebilir.
tir3. Koleksiyonu bir ziyareti esnasında vazo Müzelerde veya özel mülkiyetlerde bulunan bazı
Brocard’ın dikkatini çekmiştir. önemli cam koleksiyonlarındaki cam işleri, bura-
Brocard’ın vazosu, Memlüklü örneğin tamamiyle da bahsedilenler gibi, otantik Orta Çağ camları
bir kopyasıdır. Dekorlar da yapıca orijinali izle- olarak değerlendirilmiştir. Bu tür camlar Baron
mektedir. Fakat Brocard, bitki motiflerinin dekor Edmond de Rothschild’in koleksiyonunda da
çizgilerini ve madalyonlar içerisindeki çizgi yata- bulunuyorlardı.
ğını basitleştirerek dekor unsurlarını değiştirmiş-
1 McClinton, Katharina Morrison: Brocard and the Is- 3 Hagedorn, Annette: Die orientalisierenden Gläser der
lamic Revival, a.y., s. 280. Firma Fritz Heckert im europäischen Kontext, in: Mergl,
2 Lamm, Carl Johan: Mittelalterliche Gläser und Stein- Jan (ed.): Böhmisches Glas – Phänomen der mitteleu-
schnittarbeiten aus dem Nahen Osten, 2 cilt, Berlin 1929, ropäischen Kultur des 19. und frühen 20. Jahrhunderts,
Tafel 115, Nr. 14; Migeon, Gaston: Arts plastiques et in- Passau 1995 (=Schriften des Passauer Glasmuseum, cilt
dustriels, Paris 1927 (=Manuel d’art musulman, cilt 2); 1), s. 84-89, burası s. 86 f.; Auktionskatalog Christe’s,
Kühnel, Ernst: Die Arabeske. Sinn und Wandlung eines London 14. 10. 2000, s. 46.
Ornaments, Wiesbaden 1949, s. 223-227. 4 Inv. Nr. Gl 1052; Neuwirth, W.: Orientalisierenden
Gläser, a.y., resim 36.
182 ENDÜSTRİ
Kâse
Philippe-Joseph Brocard, Paris Bu kâse ile Brocard, iyice kopya etmeksizin
Serbest üfleme1, renksiz cam. 8./14. yüzyılın Suriye metal işlerine dayanmıştır3.
Sır boyama kırmızı, mavi, beyaz ve yeşil renklerde.
Sır dekoru içerisinde altın çizgiler içerisinde tezyinat
Yaptığı kapta, Suriye ve Mısır’ın genel olarak
unsurları. yaygın çukur kap biçimine dayanmışsa da, İslami
Zeminde imza kırmızı yazı halinde: dekoru sözüm ona «daha iyileştirilmiş doğulu
J. Brocard, Meudon2 (1867 ve daha sonra). bir stilde» değiştirmiştir (bu tabir 19. yüzyılda
Çap: 20,5 cm; yükseklik: 11,5 cm. cömertçe kullanılan bir nitelemedir). Daha önce-
(Envanter No: J 341) ki yüzyılların İslam sanatında, dekor unsurlarını
birbirleriyle bağlamak için yan yana yerleşti-
Ayak çemberi olmaksızın yükselen kâse, hafif rilmiş ve dolaşan kenarlar yoluyla birbirlerine
karınlı, bunun üzerinde araya çekilen duvar ile geçirilmiş madalyonlar ve kartuşlar gibi dekor
birlikte dikey şeride kadar sarp yokuşlu. Üst biti- motiflerinin üst üste oturtulmaları alışılageldik
minde, ince, dikey bir şerid, ince, keskin hatlı ağız değildi. Çok katlılık sadece bazı yüzey parçaları-
kenarını oluşturmaktadır. nın dekorasyonunda bulunmaktaydı. Brocard’ın
bu parçada seçtiği gibi, iç içe geçişiklik, ilkin
İspanyol-Arap sanatında aranmış ve kullanıl-
1 McClinton, Katharina Morrison: Brocard and the Is-
lamic Revival, a.y., s. 280.
2 Paris’in güneydoğusunda. Burada 1756 yılından itibaren kiyetine geçmiştir. Signatür J. Brocard’ın da Meudon’da
Madame Pompadour’un şatosunun bir yan binasında cam çalıştığını anlatmak istemektedir.
tasfiye işletmesi «Cristalleries de Sèvres» kurulmuştu, bu 3 Bu form için karşılaştırma örneği bir su kabıdır, Suri-
işletme onun ölümünden sonra erkek kardeşi tarafından ye/Mısır kökenli ve 8./14. yüzyıldan gelmektedir (Berlin,
«Royales de Sèvres» adı altında devam ettirilmiştir. 1870 Museum für Islamische Kunst, Inv. Nr. I.921, bkz. Bris-
yılında firma, Alfred Landier ve Charles Haudaille’in mül- ch, Klaus (ed.): Islamische Kunst, Mainz 1985).
CAM & SERAMİK 183
mıştır. Bunun için iyi bir örnek Elhamra’nın Firmanın diğer koleksiyonlarda bulunan daha başka obje-
yalancı mermer dekorasyonlarıdır. Bu dekorları leri: Karşılaştırılabilir parçalar: Aynı formda, fakat farklı
dekorda ve daha büyük: Stuttgart, Württembergisches
Owen Jones 1856 yılında Grammar of Ornaments
Landesmuseum, Inv. Nr. 1981-3.5 Biraz farklı formda:
isimli çalışmasında, yüzey bölümlemesi ve renk Paris, özel koleksiyon.
bakımından mükemmel diye tasvir etmektedir.
Brocard tarafından, tezyinî sanat reformu hak-
kındaki tartışma, görüldüğü kadarıyla dikkatle
takip edilmiştir. Böylece o da, Owen Jones tara-
fından hayranlık duyulan İspanyol-Arap sitilinde
parçalar üretmiştir4.
Kupa Bardak
Pfulb & Portier, Paris ve Nizza
Formlu üfleme, renksiz cam.
Renkli sır boyama altın renkli fon üzerinde.
Zeminde imza kırmızı sır renginde:
A. Pfulb 1877 170 [model numarası].
Yükseklik: 25,0 cm. (Envanter No: J 342)
Tabak
J. & L. Lobmeyr, Viyana (Nr. 3873)1
(Tasarım, Johann Machytka ve Franz Schmoranz 1878)
Renksiz, ‘Kristal cam’2.
Altın boyama, mavi sır boyama.
Zeminde Lobmeyr monogramı beyaz sır renginde.
Çap: 38,0 cm. iki palmet çiçeğinden ibaret çiçekli bir dekor
(Envanter No: J 343) ile doldurulmuştur. Sivri ovallerin arasındaki
bingilerde bunlara benzer çiçek dekorları bulun-
Tabağın dekoru, kenarları alt yarıda kısmen kesi- maktadır. Sivri ovaller her defasında altın renkli
şen 12 sivri-oval alandan oluşmakta. Sivri ovaller boyama içerisindeki yazı dekorları tarafından
nöbetleşe mavi sır dekor veya altın dekor ile çevrelenmiştir.
süslenmiş. Her iki sivri uçtan içeri doğru yazı Tabağın merkezi, Davud yıldızlı bir dekor tarafın-
uzantılarından çıkan ve hemen geometrik olarak dan oluşturulan dairevî bir alan ile kaplanmıştır.
düğümlenmiş olan mavi alanlar soyut yazı ile Yıldızın uçlarındaki bingiler her defasında daire
donatılmış. Mavi motiflerle birlikte olan altın formasyonlarıyla kesilmektedir. Alanın çevre-
renkli alanlar, kenarlarında altın ve mavi renkli sinde bir yazı kuşağı dolanmaktadır, içerisindeki
diğer fantazi çiçekleri bulunan, üst üste duran metin: «Akıl en iyi dayanaktır ve takva en iyi
elbisedir.»3 Oniki sivri oval alan şu yazıtla çev-
relenmiştir: «Kim kendisini ilgilendirmeyen bir
1 Viyana, Österreichisches Museum für angewandte konuya ilişkin bir şey söylerse, hoşuna gitmeyen
Kunst, Lobmeyr Werkverzeichnis, cilt XV, sayfa P.
2 Bir dizayn taslağı üzerindeki bilgi, Viyana, Österreic- şeyler duyar.»4
hisches Museum für angewandte Kunst.
3Yazar, yazıtların okunması ve kelimesi kelimesine ter-
cümesi için bayan Dipl.-phil. G. Helmecke (Berlin, Mu- tercüme verilmektedir: «Zekilik insanın en güçlü daya-
seum für Islamische Kunst)’ye ve bay Prof. Dr. A. Ka- nağıdır ve dürüstlük onun en iyi niteliğidir.» 19. yüzyılda
rouni (Berlin)’ye şükranlarını sunmaktadır. Hazırlanan kimin bu tercümeleri önerdiği bilinmemektedir. Her iki
nakış taslağında, Viyana Österreichisches Museum für durumda libās (elbise, giysi) yerine en-nās (insan) okun-
angewandte Kunst, Lobmeyr Werkverzeichnis, cilt XV, muştur.
sayfa P, şu (yanlış) tercüme verilmektedir: «Zekilik en iyi 4 Aynı nakış taslağı üzerinde bu yazıt şu şekilde tercüme
temeldir ve takva insanların en iyi şeyidir.» Tabağın arka edilmektedir: «Kim yabancı şeylere burnunu sokarsa on-
yüzünde beyaz sır renginde şu (aynı şekilde yanlış) dan zarar görür.»
CAM & SERAMİK 185
Disk
‘Arap Stili’nde (Nr. 5524)
Bu disk, yazı kuşaklarını kesen dört daire ile angewandte Kunst Müzesi’nde bulunan orijinal-
birbirlerine bağlı iki yazı kuşağından (kenarda ve ler yoluyla tasarımcıların bir motifler derlemesini
ayna çevresinde dönen) oluşan bir sistem tara- seçtikleri ve bunları dekorlara yönelik olarak
fından dekore edilmektedir. Tabağın merkezi biraraya getirebildikleri bilinmekteydi. Altının
dekore edilmemiş cam üzerinde bir yıldız motifi ve mavinin renkli bir tarzda biraraya getirilmesi,
ile kaplanmıştır. Dairelerin arasındaki yüzeyler 15. ve 16. yüzyıl İspanyol seramik sanatından
çatal yaprak motiflerinden oluşan sır dekorla bilinmektedir ve burada bahsedilen disk benzeri
örtülüdür. objelerin renkli şekillendirmelerine hizmet etmiş
Dekor şekillendirmeleri, Memlüklü metal veya olabilir. 15. ve 16. yüzyıl İspanyol seramiklerinin
cam işlerine dayanmaktadır1. Evvelce Prisse Alman dili bölgesinde oldukça rağbet edilen
d’Avennes, Kahire’nin Orta Çağ sanatı hakkın- örnekleri bütün tezyinî sanat müzelerinde bulun-
daki eserinde böyle bir disk resmetmişti2. Burada maktaydı3. Manchytka ve Schmoranz, muhteme-
ele alınan büyük tabağın, somut bir örnekle iliş- len modellerini aşmak için, tasarımlarında İslam
kili olup olmadığı veya Manchytka ve Schmoranz dünyasının değişik stil eğilimlerini birleştirme-
tarafından incelenmiş çok sayıda Memlüklü oriji- yi denemişlerdir. Tabağın merkezindeki yazıt:
nallerden olan bir Pasticcio’yu temsil edip etme- «Mülk tek ve kahhâr olan Allah’ındır.»4 Dört
diği bilinmemektedir. Yazı kuşaklarının ve çatal daire madalyonun kenarlarında iki kez şu ifade
yaprakların dekor motifleri bu tabağın doğduğu bulunmaktadır: «Bizi riyadan koru!»5
dönemde birçok örnek eserde bulunmaktaydı
ve ayrıca, Viyana Österreichisches Museum für
3 ParisMusée de Cluny Müzesi’nin 19. yüzyılda uygula-
malı sanatın bütün Avrupalı üreticileri tarafından ince-
1 Cam: Tabla, 14. yüzyılın ortası, çap 21,6 cm (New York, lenmiş olan geniş kapsamlı koleksiyonu nihayet yayın-
Metropolitan Museum, Bequest of Edward C. Moore, lanmıştır, in: Robert Montagur: El reflejo de Manises:
Inv. Nr. 1891 91.1.1533), resim in: Carboni, Stefano und cerámica hispano-moresca del Museo de Cluny de Paris,
Whitehouse, David: Glass of the Sultans, New York vd. Madrid 1996.
2001, s. 273. Metal: Prisse d’Avennes, L’art arabe d’après 4 Objenin arka yüzünde Almanca serbest bir çeviri veril-
les monuments du Kaire, bkz. resim in: The Decorative mektedir: «Allah hayırhahdır. Allah iyidir – kurtar bizi
Art of Arabia. Prisse d’Avennes. Foreword by Charles riyakarlıktan».
Newton, London 1989, Plate 84. 5 Yazar, bu objenin yazıtlarının okunması ve kelimesi
2 Prisse d’Avennes, L’art arabe d’après les monuments kelimesine tercümesi için bayan Dipl.-phil. G. Helmecke
du Kaire, bkz. resim in: The Decorative Art of Arabia. (Berlin, Museum für Islamische Kunst)’ye şükranlarını
Prisse d’Avennes, a.y., Plate 84. sunmaktadır.
186 ENDÜSTRİ
1 Viyana, Österreichisches Museum für angewandte «İran stili» altında tasnif edilmektedir. Manchytka &
Kunst, Nakış taslakları in: Lobmeyr Werkverzeich- Schmoranz’ın nakış çizimlerinin bazıları «İran» olarak
nis, cilt XV. Walter Spiegl’de, Glas des Historismus, nitelendirilmekteyse de, tasarımlar çiçek dekorlarının
Braunschweig 1980, s. 264, özdeş bir tabak olarak stilinde farklılık göstermektedir.
CAM & SERAMİK 187
Vazo
J. & L. Lobmeyr, Viyana
Renksiz cam,
Altın boyama, sır boyama açık ve koyu mavi renklerde.
Zeminde Lobmeyr monogramı beyaz sır renginde.
Dizayn 1878 civarı.
Yükseklik: 13,5 cm; çap: 14,5 cm.
(Envanter No: J 346)
Küçük vazo, enli ayak üzerinde, silindir, yukarı sahip madalyonlar, gövde üzerinde değişmekte-
doğru hafifçe genişletilmiş, geniş çıkıntı oluştu- dir. Madalyonlar, arabesklerle doldurulmuştur.
ran ağıza intikal eden gövde. Bunlar, altın dairelerden bir şerit tarafından
Vazonun dekoru, Manchytka & Schmoranz tara- çerçevelendirilmektedir. Yaprak ve çiçek boya-
fından, kullandıkları modelin bilgisi olmaksızın ma içerisine, içine inci yerleştirilmiş birkaç soyut
«İran» olarak nitelendirilen tasarımları izlemiş- dairevî halka eklenmiştir. Vazo ağzını, gül yap-
tir1. Ayrıca ayak, sitilize edilmiş yaprak motifleri raklarıyla doldurulmuş bir ondüle tutunma filizi
arasına yerleştirilmiş olan bir çatal yaprak tutun- süslemektedir.
ma filizi tarafından dekore edilmiştir. Gövdenin Dekorun kendine özgü olan yanı, farklı doğulu
dekorasyonu stilize edilmiş çiçek motiflerinden ve Avrupalı motiflerin yanyana bulunmalarıdır.
oluşan bir tutunma filizi ile başlamaktadır. Bu Ayrıca, tasarım için karakteristik olan İspanyol-
tutunma filizi, gövdenin bitiminde daha yoğun Arap stilinden esinlenmiş arabesklerin2 de sanat-
dolgu ile tekrarlanmaktadır. Altın boyama içeri- çı tarafından bağımsız olarak yapılmış olmasıdır,
sindeki yaprak ve çiçeklerden bir kompozisyona çünkü sanatçı, yüzeyi simetrik ve geniş ara alan-
larla doldurmuştur.
Vazo
Fritz Heckert, Petersdorf/Piechowice,
Kreis Hirschberg/Jelenia Góra
(sabık Schlesien, bugün Polonya)
1879/80’den 1900 civarına kadar.
Formlu üfleme, renksiz cam.
Sır boyama mavi, yeşil, leylakkırmızı, altın
renklerde, kesilmiş kontur çizgileri içeri-
sinde.
Zemindeki imza altın renginde:
FH Co 67 [seri no].
Yükseklik 24,0 cm;
vazo karnının çapı: 17 cm.
(Envanter No: J 348)
Sehpa
Pirinç ayaklıkla tutulan iki
cam plakadan
12 geçit tarzında kavislendirilmiş iki plakanın her bir dekorasyonun içerisinde bulunmaktadır. Bu
biri, dönüşümlü olarak iki farklı desenden oluşan dekorasyon kompozisyonunun en göze çarpan
sekiz dairesel biçimin meydana getirdiği madal- tamamlayıcı parçası, salınan saplarda zengin yap-
yon halkasından ibaret bir dekor ile donatılmış- rak işiyle büyüyen fantazi çiçekleridir. Bütünün
tır. Her plakanın ortasında, plakanın kenarına tamamlayıcı parçası olan yapraklar, Osmanlı sāz
paralel olarak arabesk işi dekor dolgulu kavislen- motifine tekabül eden yapraklardır.
dirilmiş bir 12-geçit-kartüşü bulunmaktadır. Şimdiye kadar hiçbir karşılaştırma örneği bilin-
Arap tarzını andıran soyutlayıcı bitki motifle- meyen bu sıradışı masa, Brocard’ın alıcılarına
rinden oluşan bu unsurlar, 9./15.-10./16. yüzyılın temin edebildiği biçim çeşitliliğinin ne kadar
Osmanlı-İznik seramiğinin motiflerinden seçilmiş büyük olduğunu kanıtlamaktadır.
192 ENDÜSTRİ
olduğu kendini belli etmektedir2. alter der Weltaustellung, a.y., o. Pag., Neurenaissance.
CAM & SERAMİK 193
Vazo
J. & L. Lobmeyr, Viyana, taslak 1880
renksiz cam,
Altın boyama ve sır boyama açık mavi,
deniz mavisi ve beyaz renklerde.
Zeminde Lobmeyr monogramı beyaz sır
renginde.
Yükseklik: 23, 0 cm.
(Envanter No: J 352)
İçeri çekik ayaklı, çıkıntı teşkil eden karınlı ve altıgenler bulunmaktadır. Boyunda bir meander-
huni boyunlu bu vazo, değişik kökenli motiflerin motifi oluşturulmuştur. Vazo karnındaki pervaz,
bir araya getirilmesiyle dekore edilmiştir. Vazo bir çatal yaprak tutunma filizini göstermektedir,
karnı ve boyun, içlerine aşağı doğru açık dört boyunda bir çatal yapraktan pervaz yapılmıştır.
geçit yerleştirilmiş çok geçitli madalyonların bir Bu vazonun motifleri, model eserlerden alına-
yapısı ile kaplanmıştır. Vazo üzerinde dört dekor bilmiş motiflerdendir. Her motif kendine ait bir
kuşağı dolanmaktadır. Vazo ayağındaki ve karın- yaşam sürmektedir, farklı desen kataloglarının
dan boyna geçiş pervazlar geometrik, antik motif- herhangi bir bağlantısına ulaşılmaz. Böylelikle,
lerdir: Ayağın üzerinde birbiriyle kesişen, yukarı- vazo için bir bütün sayılabilecek taslağın oluştuğu
sı açık, içerisine iki fronton formu yerleştirilmiş söylenemez.
194 ENDÜSTRİ
Kâse
Muhtemelen J. & L. Lobmeyr, Viyana, 1880 civarı,
imzasız
Serbest üfleme, renksiz cam.
Altın boyama ve sır boyama mavi ve beyaz renklerde.
Yükseklik: 10,0 cm; içme kâsesinin çapı: 10,5 cm.
(Envanter No: J 353)
Tabak
Théodore Deck, Paris, 1860/65 civarı
Kuvars mine mayası seramik.
Polikrom sır altı boyama.
Arka yüzde hâkkedilmiş signatür TH • Deck •
Çap: 30,5 cm.
(Envanter No: J 358)
Bu tabak Deck tarafından Osmanlı-İznik serami- gibi, süsün zenginleştirilmesi için kenar çevre-
ği stilinde yapılmıştır; 970/1560 civarındaki üre- sinde uzanmaktadır. Aşırı stilizasyonuyla Deck-
tim örneklerini izlemektedir1. Bu seramik örnek- tabağının bu kısmının tezyinî sanatı, Osmanlı
leri, dengeli dekorları ve mükemmel sırlama tek- numunelere artık uymamaktadır2. Burada Deck,
nikleri nedeniyle 19. yüzyılda aranan koleksiyon innovatif unsurları sunmayı denemektedir.
objeleriydi. Tabağın ortasındaki tezyinat alanı,
Firmanın başka koleksiyonlardaki diğer objele-
tabağın kenarında bulunan bir süs kuşağıyla çer-
ri: Théodore Deck’in Osmanlı stilindeki sera-
çevelenmiştir. Süslemeler, Osmanlı tabaklarının mikleri Avrupa’da birçok koleksiyonda bulun-
veya kâselerinin büyük çoğunluğunda da olduğu maktadır. Almanya’da önemli parçalar Berlin
(Kunstgewerdemuseum) ve Köln (Museum für
Angewandte Kunst)’de korunmaktadır.
1 Krş. Rackham’daki Ex-Adda koleksiyonunda bulunan
tabaklar. Resim in: Atasoy, Nurhan ve Raby, Julian: Iz- 2 Krş. örnekler in: Atasoy, Nurhan ve Raby, Julian: Iznik.
nik. The Pottery of Ottoman Turkey, a.y., resim 404. The Pottery of Ottoman Turkey, a.y., passim.
CAM & SERAMİK 199
Karofayans Pano
Dört Karofayanstan
Yeni dönemden çerçeve
içerisinde
Pano, dört kare karofayanstan oluşmaktadır. bahsedilen örnek, Osmanlı ve Hint sanatından
Dekor açıkça görüldüğü üzere, İslam dünyasın- modelleri standardize bir yüzey şekillendirmesi-
dan örnekleri izlemektedir. Fakat yaprakların ne bağlamıştır. Karofayansların renk şekil verimi,
ve çiçeklerin canlılığı ve güçlü renkleri nedeniyle Moğol-Hint örneklere oldukça yakın durmakta-
karofayanslar, açık seçik Avrupa kökenini gös- dır, ki bu, İngiliz sanatçılarının ve sanat kuram-
termektedir. cılarının İslam dünyasının bu bölgesinin sanatına
Yüzey bölümlemesi, palmett ve lotus çiçekleriyle, ne kadar güçlü bir biçimde vakıf olduklarını
gülbezeklerle ve kıvrık dal yapaklarıyla bezenmiş kanıtlar. Minton’un örneği İslam dünyasının
iki sivri uçlu oval desen sisteminden oluşmak- değişik sanatsal stillerinin bir Pasticcio’sudur.
tadır. Dekor detayları 10./16. ve 11./17. yüzyıl
Osmanlı ve Moğol-Hint tiplerini anımsatsa da, Karşılaştırılabilir örnekler diğer koleksiyonlarda: Stoke
burada esin kaynaklarının özgürce işlenmesiyle on Trent, City Museum, Inv. Nr. 54 P 1954 ve Stoke on
yeni bir yaratım ve özellikle büsbütün bağımsız Trent, Minton firmasının arşiv müzesi, yukarıdaki Env.
bir renk paleti başarılmıştır1. Nr. Karofayans, farklı renk kombinasyonunda olsa da
Karofayans tasarımı, Minton in Stoke on Trent aynı dekorasyona sahiptir.
firmasının geniş arşiv materyali içerisinde, ne
model çizimleri arasında ne de mevcut satış
kataloglarında belgelenebilmiştir. Dekorun
başarılan yeni konsepsiyonundan dolayı tasarı- 1 Türk ve Hint sanatının örneklerini 19. yüzyılın
mı, Minton firması için tasarımcı olarak çalıştığı tasarımcıları, Jones, Racinet, Collinot/Beaumont, Prisse
sırada Christopher Dresser’in erken dönem eseri d’Avennes ve Parvillée’nin yukarıda (s. 177) bahsedilen
olarak sınıflandırmak mümkün olabilir. Dresser, model eserlerinden tanıyorlardı. Diğer taraftan onların
tasarımlarında doğulu örnekleri oldukça stilize çoğu İslam dünyasında seyahat da etmişlerdi.
edilmiş biçimde yeniden düzenlemiştir. Burada
CAM & SERAMİK 201
Bu vazo, form ve renk yapısı bakımından 6./12.- 1 Krş. Krug, Washington, D.C., Freer Gallery of Art,
7./13. yüzyılın İran seramiklerini izlemektedir. Inv. Nr. 09.370 (resim in: Ettinghausen, Richard: Medi-
Dökme emziği, Kāşān (İran)’dan 6./12. yüzyıl- eval Near Eastern Ceramics in the Freer Gallery of Art,
dan bir testi ile örtüşmektedir1. Bu dönemde Washington 1960, Fig. 21 ve Atil, E.: Ceramics of the
World of Islam, a.y., Nr. 32.
CAM & SERAMİK 203
Bibliyografya
ve
Dizinler
206
B İ B L İ Y O G R A F Y A 207
BİBLİYOGRAFYA
À l’ombre d’Avicenne. La médecine au temps des cali- Berlin, Museum für Islamische Kunst, bkz. Islamische
fes [sergi kataloğu], Paris: Institut du Monde Arabe Kunst, Loseblattkatalog ...
1996. Brisch, Klaus (ed.): Bkz. Islamische Kunst, Lose-
Agricola, Georgius: De re metallica, translated by blattkatalog ...
Herbert Clark Hoover and Lou Henry Hoover, New Bröhan, Karl H.: Kunst der Jahrhundertwende und
York 1950. der zwanziger Jahre. Sammlung Stiftung [Karl H.]
Allan, James W.: Nishapur, Metalwork of the Early Bröhan, Berlin, 3 cilt, Berlin 1973-1985.
Islamic Period, New York 1982. Buchner, Ferdinand: Die Schrift über den Qarastûn von
Allan, James W.: Persian Metal Technology 700-1300 Thabit b. Qurra, in: Sitzungsberichte der Physikalisch-
AD, Oxford 1979 (Oxford Oriental Monographs, 2). medizinischen Sozietät (Erlangen) 52-53/1920-
Anon., el-ʿUyūn ve-l-Ḥadāʾiḳ fī Aḫbār el-Ḥaḳāʾiḳ, ed. 21/141-188 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and
J. de Goeje, Leiden 1869. Astronomy serisi, cilt 21, s. 111-158).
von Arendt, Wsewolod: Die sphärisch-konischen Cahen, Claude: Un traité d’armurerie composé pour
Gefäße aus gebranntem Ton, in: Zeitschrift für histo- Saladin [eṭ-Ṭarsūsī’nin Tabṣirat Erbāb el-Elbāb’ının
rische Waffen-und Kostümkunde (Dresden) N.F. kısmi edisyonu ve Fransızca tercümesi], in: Bulletin
3/1931/206-210 (Tekrarbasım: Natural Sciences in d’Études Orientales (Beyrut) 12/1947-48/103-163
Islam serisi, cilt 80, s. 166-170). (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, cilt
84, s. 11-75).
Atasoy, Nurhan ve Raby, Julian: Iznik. The Pottery of
Ottoman Turkey, Londra 1989 (Yenibaskı 1994). Canard, Marius: Textex relatifs à l’emploi du feu gré-
geois chez les Arabes, in: Bulletin des Études Arabes
Baarmann, O.: Die Entwicklung der Geschützlafette
(Cezair) 6/1946/3-7.
bis zum Beginn des 16. Jahrhunderts und ihre
Beziehungen zu der des Gewehrschaftes, in: Beiträge Carboni, Stefano und Whitehouse, David: Glass of the
zur Geschichte der Handfeuerwaffen. Festschrift Sultans, [exhibition held at the Corning Museum of
zum achtzigsten Geburstag von Moritz Thierbach, Glass, Corning], New York vd. 2001.
Dresden 1905, s. 54-86. Carra de Vaux, Bernard: Le livre des appareils pneu-
Baer, Eva: Metalwork in Medieval Islamic Art, Albany, matiques et des machines hydrauliques, par Philon de
N.Y. 1983. Byzance, édité d’après les versions arabes d’Oxford
et de Constantinople et traduit en français, in:
el-Beyhaḳī, ʿAlī b. Zeyd: Taʾrīḫ Ḥukemāʾ el-İslām, ed.
Notices et extraits des manuscrits de la Bibliothèque
Muḥammed Kurd ʿAlī, Dımeşk 1946.
Nationale et autres bibliothè-ques (Paris) 38/1903/27-
Benū Mūsā: el-Āle elletī tuzammiru bi-nefsihā, ed. L. 235 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi,
Cheikho in: el-Meşriḳ (Beyrut) 9/1906/444-458, özel- cilt 37, s. 101-309).
likle s. 454 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam
Casals, R.: Consideraciones sobre algunos mecanismos
serisi, cilt 42, s. 19-33).
árabes, in: Al-Qanṭara (Madrid) 3/1982/333-345.
Benū Mūsā: Kitāb el-Ḥiyel, ed. Aḥmad Y. al-Ḥasan,
Casulleras, J.: El ultimo capítulo del Kitāb al-asrār
Halep 1981.
fī natāʾiŷ al-afkār, in: From Baghdad to Barcelona.
[Benū Mūsā, Kitāb el-Ḥiyel ] The Book of Ingenious Studies in the Islamic Exact Sciences in Honour of
Devices (Kitāb el-Ḥiyel) by the Banū (sons of) Mūsà Prof. Juan Vernet, eds. Joseph Casulleras ve Julio
bin Shākir, translated and annotated by Donald R. Samsó, Barcelona 1996, vol. 2, s. 613-653.
Hill, Dordrecht v.d. 1979.
Clairmont, Christoph W.: Benaki Museum. Catalogue
Bauerreiß, Heinrich: Zur Geschichte des spezifischen of Ancient and Islamic Glass, based on the notes of
Gewichtes im Altertum und Mittelalter, Diss. Erlangen C[arl] J[ohann] Lamm, Atina 1977.
1914 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi,
Coste, Pascal: Architecture arabe ou monuments du
cilt 45, s. 193-324).
Kaire, mesurés et dessinés de 1818 à 1825, Paris 1839
de Beaumont, Adalbert ve Collinot, Eugène: (Tekrarbasım: Böblingen 1975).
Encyclopédie des arts décoratifs de l’Orient, 6 cilt,
Delpeche, A., F. Girard, G. Robine, M. Roumi: Les
Paris 1883.
norias de l’Oronte. Analyse technologique d’un
de Beaumont, Adalbert ve Collinot, Eugène: Recueil de élément du patrimoine Syrien. Dımeşk 1997.
dessins pour l’art et l’industrie, Paris 1859.
Dijksterhuis, Eduard Jan: Archimedes, Kopenhagen
Beck, Theodor: Beiträge zur Geschichte des Maschi- 1956 (Acta historica scientiarum naturalium et medi-
nenbaues, Berlin 1899. cinalium, 12); (Tekrarbasım: Princeton 1987).
208 B İ B L İ Y O G R A F Y A
[ed-Dımeşḳī, Şemseddīn, Nuḫbet ed-Dehr fī ʿAcāʾib Führer, Almanca tercüme Wolf-Dieter Bach, Münih
el-Barr ve-l-Baḥr] Cosmographie de Chems-ed-Din 1975.
... ad-Dimichqui, ed. Agust F. Mehren, St. Petersburg Funcken, Liliane ve Fred Funcken: Rüstungen und
1866 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi, Cilt Kriegsgeräte im Mittelalter, Gütersloh 1985.
203); Fransızca çeviri aynı yazar, Manuel de la cos-
Galileo Galilei. Schriften, Briefe, Dokumente, ed. Anna
mographie du Moyen-Âge traduit de l’arabe «Nokhbet
Mudry. İtalyanca, Fransızca ve Latince’den tercüme,
ed-dahr fi ʿadjaib-il-barr wal-bahʾr» de Shems ed-Dîn
2 cilt, Münih 1987.
Abou-ʿAbdallah Mohʾammed de Damas ... par A.F.
Mehren, Kopenhagen 1874 (Tekrarbasım: Islamic [el-Cezerī, el-Cāmiʿ beyn el-ʿİlm ve-l-ʿAmel en-Nāfiʿ
Geography serisi, Cilt 204). fī Ṣınāʿat el-Ḥiyel] Bedi üz-Zaman Ebû’l-İz İsmail
b. ar-Razzaz el Cezerî, Olağanüstü mekanik araçla-
Drachmann, Aage Gerhardt: The Screw of Archimedes,
rın bilgisi hakkında kitap / The Book of Knowledge
in: Actes du VIIIe Congrès international d’histoire
of Ingenious Mechanical Devices [tıpkıbasım ed.,
des sciences Florence-Milan 3-9 septembre 1956, cilt
yazma İstanbul, Topkapı sarayı, no. 3472], Ankara:
3, Florenz 1958, s. 940-943.
Kültür Bakanlığı 1990.
Dresser, Christopher: The Art of Decorative Design,
[el-Cezerī] İbn er-Rezzāz el-Cezerī Bedīʿezzamān
Londra 1862 (Tekrarbasım: New York 1977).
Ebū el-ʿİzz İsmāʿīl b. er-Rezzāz (yaklaşık 600/1200),
Dudzus, Wolfgang: Umaiyadische gläserne Gewichte Al-Jāmiʿ bain al-ʿilm wal-ʿamal an-nāfiʿ fī ṣināʿat
und Eichstempel aus Ägypten … in: Aus der Welt al-ḥiyal/Compendium on the Theory and Practice
der islamischen Kunst, Festschrift für Ernst Kühnel, of the Mechanical Arts. Introduction in Arabic and
Berlin 1957, s. 274-282. English by Fuat Sezgin. Frankfurt am Main 2002.
The Encyclopaedia of Islam, New Edition, 11 cilt, Gerland, Ernst ve Traumüller, Friedrich: Geschichte
Leiden ve Londra 1960-2002. der physikalischen Experimentierkunst, Leipzig 1899
Enzyklopaedie des Islām. Geographisches, ethnograp- (Tekrarbasım: Hildesheim 1965).
hisches und biographisches Wörterbuch der muham- Ghouchani, A. [ʿAbdullāh Ḳūcānī] ve C[hahryar] Adle:
medanischen Völker. 4 cilt ve ek cilt, Leiden ve A sphero-conical vessel as fuḳḳāʿa, or a gourd for
Leipzig 1913-1938. «beer», in: Muqarnas (Leiden) 9/1992/72-92.
Ettinghausen, Richard: The uses of sphero-conical Gohlke, Wilhelm: Handbrandgeschosse aus Ton, in:
vessels in the Muslim East, in: Journal of Near Eastern Zeitschrift für historische Waffenkunde (Dresden)
Studies (Chicago) 24/1965/218-228 (Tekrarbasım: 6/1912-1914/378-387 (Tekrarbasım: Natural Sciences
Natural Sciences in Islam serisi, cilt 80, s. 240-257). in Islam serisi, cilt 80, s. 147-157).
Europäisches und aussereuropäisches Glas. Museum Grousset, René: Histoire des croisades et du Royaume
für Kunsthandwerk am Main, 2., genişletilmiş baskı, Franc de Jérusalem, cilt 2: Monarchie franque et
Margrit Bauer ve Gunhild Gabbert, Frankfurt a. M. monarchie musulmane, l’équilibre, Paris 1935.
1980.
Güse, Ernst-Gerhard (ed.): Die Tunisreise. Klee –
Feldhaus, Franz Maria: Ruhmensblätter der Technik. Macke – Moilliet, Stuttgart 1982.
Von den Urerfindungen bis zur Gegenwart, Leipzig
Gurlitt, Cornelius: Die Baukunst Konstantinopels,
1910.
Textband ve 2 Tafelbände, Berlin 1907-1912.
Feldhaus, Franz Maria: Die Technik. Ein Lexikon der
Haase, Claus-Peter, Jens Kröger ve Ursula Lienert
Vorzeit, der geschichtlichen Zeit und der Natur-
(eds.): Morgenländische Pracht, Islamische Kunst
völker, Wiesbaden 1914 (Tekrarbasım: Münih 1970).
aus deutschem Privatbesitz. Ausstellung im Museum
von Folsach, Kjeld: Islamic Art. The David Collection, für Kunst und Gewerbe, Hamburg ... 1993, Bremen
Copenhagen 1990. 1993.
[Fontana, Giovanni] Battisti, Eugenio ve Battisti, Hagedorn, Annette: Die orientalisierenden Gläser der
Giuseppa Saccaro: Le Macchine cifrate di Giovanni Firma Fritz Heckert im europäischen Kontext, in:
Fontana, Milano 1984. Mergl, Jan (ed.): Böhmisches Glas – Phänomen der
Forbes, Robert James: Studies in Ancient Technology, 9 mitteleuropäischen Kultur des 19. und frühen 20.
cilt, Leiden 1955-1964. Jahrhunderts, Tittling bei Passau 1995 (=Schriften
Forrer, Robert: Meine gotischen Handfeuerrohre, des Passauer Glasmuseums, cilt 1), s. 84-89.
in: Beiträge zur Geschichte der Handfeuerwaffen. Hamerneh, Sami K. ve Henry A. Award: Arabic Glass
Festschrift zum achtzigsten Geburstag von Moritz Seals on Early-Century Containers or Materia
Thierbach, Dresden 1905, s. 23-31. Medica, in: ʿĀdiyāt Ḥaleb. An Annual Devoted to
Freely, John ve Summer-Boyd, Hilary: Istanbul. Ein the Study of Arabic Science and Civilization (Halep)
3/1977/32-41.
B İ B L İ Y O G R A F Y A 209
Harden, Donald B.: Masterpieces of Glass. A selection, Ibel, Thomas: Die Wage im Altertum und Mittelalter,
Londra 1968. Erlangen 1908 (Tekrarbasım: Natural Sciences in
el-Ḥasan, Aḥmad Y.: Taḳiyyeddīn we-l-Hendese Islam serisi, cilt 45, s. 1-192).
el-Mīkānīkiyye el- ʿ Arabiyye, Halep 1976 İbn Ebī Uṣaybiʿa: ʿUyūn el-Enbāʾ fī Ṭabaḳāt
(Tekrarbasım: 1987). el-Eṭibbāʾ, ed. August Müller, 2 cilt, Kahire-
el-Hassan, Ahmad Y. ve Donald R. Hill: Islamic Köningsberg 1299/1882 (Tekrarbasım: Islamic
Technology. An illustrated history, Cambridge 1986. Medicine serisi, cilt 1-2).
Hauptmann, Almut: Metall, Stein, Stuck, Holz, İbn Faḍlallāh el-ʿÖmerī: Mesālik el-Ebṣār fī
Elfenbein, Stoffe bkz. Islamische Kunst, Lose- Memālik el-Emṣār / Routes toward Insight into
blattkatalog ... the Capital Empires. Tıpkıbasım ed. Fuat Sezgin,
cilt 1-27, Frankfurt a.M.: Institut für Geschichte
el-Ḫāzinī, ʿAbdurraḥmān: Kitāb Mīzān el-Ḥikme,
der Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1988-1989
ed. Haydarabad 1359/1940 (Tekrarbasım: Natural
(Series C – 46, 1-27) Indices, 3 cilt, a.y. 2001 (Series
Sciences in Islam serisi, cilt 47, s. 219-510).
C – 46,28-30).
Hedin, Sven: Eine Routenaufnahme durch Ostpersien,
[İbn Cübeyr] The Travels of Ibn Jubayr, ed. W. Wright,
Stockholm 1918-1926.
2nd ed. rev. By M[ichael] J[an] de Goeje, Leiden-
Herboren Oriënt. Islamitischen Nieuw Delfts Aardewerk London 1907 (E.J.W. Gibb Memorial Series, 5)
[sergi Den Haag], ed. Bernadette van Rijckvorsle- (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi, cilt 172).
DeBrujin, Delft 1984.
[İbn Ḫaldūn] Taʾrīḫ İbn Ḫaldūn, ed. Ḫalīl Şaḥāde ve
Herzfeld, Ernst: Damascus: Studies in Architecture, in: Süheyl Zekkār, Beyrut 1981.
Ars Islamica (Ann Arbor) 9/1942/1-53.
İbn el-Ḫaṭīb: el-İḥāṭa fī Aḫbār Ġarnāṭa, ed. Muḥammed
Hildburgh, Walter Leo: Aelopiles as fire-blowers, in: ʿAbdudllāh ʿİnān, cilt 1, Kahire 1955.
Archaelogia (Oxford) 94/1951/27-55 (Tekrarbasım:
[İbn Ḥavḳal, Kitāb Ṣūret el-Arḍ] Opus geographicum
Natural Sciences in Islam serisi, cilt 80, s. 183-217).
auctore Ibn Ḥauḳal ... cui titulus est «Liber imagi-
Hill, Donald R.: Arabic Water-Clocks, Halep 1981. nis terrae», ed. Johannes Hendrik Kramers, Leiden
Hill, Donald R.: The Book of Knowledge of Ingenious 1939 (Bibliotheca geographorum arabicorum, 2);
Mechanical Devices, bkz. el-Cezerī. (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi, cilt 35).
Hill, Donald R.: Islamic Science and Engineering, İbn Nedīm: Kitāb el-Fihrist, ed. Gustav Flügel, Leipzig
Edinburgh 1993 (Islamic surveys). 1872.
Hill, Donald R.: Mechanik im Orient des Mittelalters, Islamic Geography, Cilt 1-278, Frankfurt am Main:
in: Spektrum der Wissenschaft (Weinheim) 1997,7, Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
s. 80-85. Wissenschaften 1992-1998.
Hill, Donald R.: On the Construction of Water-Clocks. Islamic Mathematics and Astronomy, Cilt 1-112,
An Annotated Translation from Arabic Manuscripts Frankfurt am Main: Institut für Geschichte der
of the Pseudo-Archimedes Treatise, Londra 1976 Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1997-2002.
(Occasional Paper – Turner&Devereux. No. 4). Islamic Medicine, Cilt 1-99, Frankfurt a.M.: Institut für
Hill, Donald R.: A Treatise on Machines by Ibn Muʿādh Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften
Abū ʿAbd Allāh al-Jayyānī, in: Journal for the History 1995-1998.
of Arabic Science (Halep) 1/1977/33-46. Islamische Kunst, Loseblattkatalog unpublizierter
Hill, Donald R.: Trebuchets, in: Viator. Journal of the Werke aus Deutschen Museen, ed. Klaus Brisch,
Center for Medieval and Renaissance Studies (Los Mainz 1984-1985, 1.: Berlin, Staatliche Museen
Angeles) 4/1973/99-114 (Tekrarbasım: D.R. Hill: Preussischer Kulturbesitz, Museum für Islamische
Studies in Islamic Technology, Londra: Variorum Kunst, [1.] Glas, bearb. v. Jens Kröger. [2.] Metall,
1998, No. XIX). Stein, Stuck, Holz, Elfenbein, Stoffe, bearb. von
Horwitz, Hugo Th.: Über das Aufkommen, die erste Almut Hauptmann.
Entwicklung und die Verbreitung von Windrädern, in: Issa Bey, Ahmed: Histoire des bimaristans (hôpitaux) à
Beiträge zur Geschichte der Technik und Industrie l’époque islamique, Kahire 1928.
22/1933/93-102. Jacob, Georg: Quellenbeiträge zur Geschichte isla-
Huuri, Kalervo: Zur Geschichte des mittelalterli- mischer Bauwerke, in: Der Islam (Strassburg)
chen Geschützwesens aus orientalischen Quellen, 3/1912/358-368.
Helsinki ve Leipzig 1941 (Studia Orientalia, 9,3); Jaouiche, Khalil: Le livre du qarasṭūn de Ṯābit ibn
(Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, cilt Qurra. Étude sur l’origine de la notion de travail
81, s. 1-272).
210 B İ B L İ Y O G R A F Y A
et du calcul du moment statique d’une barre homo- Kyeser, Conrad: Bellifortis, ed. Götz Quarg, Düsseldorf
gène, Leiden 1976 (International Academy for the 1967.
History of Science, 25). Lamm, Carl Johan: Mittelalterliche Gläser und
de Joinville Jean: Histoire du roy saint Loys, Paris Steinschnittarbeiten aus dem Nahen Osten, 2 cilt,
1668. Berlin 1929-1930 (Forschungen zur islamischen
Jones, Owen: Examples of Chinese Ornament select- Kunst, 5).
ed from Objects in the South Kensington Museum Leclerc, Lucien: Traité des simples par Ibn el-Beïthar
and other Collections, Londra 1867 (Tekrarbasım: (m. 646/1248), 3 cilt, Paris 1877-1883 (Tekrarbasım:
Londra 1987); Almanca baskı: Grammatik der chine- Islamic Medicine serisi, cilt 71-73).
sischen Ornament, Köln 1997. El Legado Científico Andalusí [catálogo de la exposi-
Jones, Owen: The Grammar of Ornament, Londra 1856; ción, Avril 1992], ed. Juan Vernet ve Julio Samsó,
Almanca baskı: Grammatik der Ornamente, illustri- Madrid: Museo Arqueológico Nacional 1992.
ert mit Mustern von den verschiedenen Stylarten in von Lenz, Eduard: Handgranaten oder Queck-
112 Tafeln, Londra 1856 (Tekrarbasım: Nördlingen silbergefäße?, in: Zeitschrift für historische
1987). Waffenkunde (Dresden) 6/1912-1914/367-376
Keall, Edward J.: «One man’s Mede is another man’s (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, cilt
Persian; one man’s coconut is another man’s gre- 80, s. 367-376).
nade», in: Muqarnas (Leiden) 10/1993/275-285. Ludwig, Horst: Moscheeampeln und ihre Nach-
Khalili Collection, bkz. Savage-Smith, Emilie: Science, ahmungen, in: Weltkulturen und moderne Kunst,
Tools & Magic. Ausstellung ... für die Spiele der XX. Olympiade,
Khanikoff, Nicolas: Analysis and extracts of Kitāb Leitung: Siegfried Wichmann, Münih 1972, s. 80-93.
Mīzān al-Ḥikma [Arapça orijinalinde] «Book of the el-Maḳrīzī: Kitāb es-Sulūk li-Maʿrifet Duvel el-Mulūk,
Balance of Wisdom», an Arabic work on the water- ed. Muḥammed Muṣṭafā Ziyāde, cilt 1, kısım 3,
balance, written by el-Khâzinî, in the twelfth century, Kahire 1939.
in: Journal of the American Oriental Society (New Maʿrūf, Nācī: Tārīḫ ʿUlemāʾ el-Mustanṣıriyye, 3. baskı
Haven) 6/1860/1-128 (Tekrarbasım: Natural Sciences Kahire, trz.
in Islam serisi, cilt 47, Frankfurt 2001, s. 1-128).
Masterpieces of Islamic Art in the Hermitage Museum,
Knorr, Wilbur Richard: Ancient sources of the medieval Kuweyt 1990.
tradition of mechanics. Greek, Arabic and Latin stu-
[el-Mesʿūdī: Murūc ez-Zeheb ve-Maʿādin el-Cevher]
dies of the balance, Florenz 1982 (Istituto e Museo di
Maçoudi, Les Prairies d’or, texte et traduction par A.
Storia della Scienza, Monografia, 6).
Barbier de Meynard, 10 cilt, Paris 1861-1877.
Köhler, Gustav: Die Entwicklung des Kriegswesens
Mercier, Maurice: Le feu grégeois. Les feux de guerre
und der Kriegsführung in der Ritterzeit von Mitte
depuis l’antiquité. La poudre à canon, Paris 1952.
des 11. Jahrhunderts bis zu den Hussitenkriegen,
3 cilt, Breslau 1886-1889; burada cilt 3, kısım 1: Mercier, Maurice: Quelques points de l’histoire du
Die Entwicklung der materiellen Streitkräfte in der pétrole. Vérifications par le laboratoire, in: Actes du
Ritterzeit. Deuxième Congrès Mondial du Pétrole, Paris 1937,
cilt 4, sections 5: Économie et statistique, s. 87-95.
Kröger, Jens: Glas, bkz. Islamische Kunst,
Loseblattkatalog ... Migeon, Gaston: Arts plastiques et industriels, Paris
1927 (Manuel d’art musulman, 2).
Kröger, Jens: Nishapur. Glass of the early Islamic
period. New York 1995. Moellers, Doris: Der islamische Einfluß auf Glas und
Keramik im französischen Historismus, Frankfurt am
Kuban, Doğan: Sinan’ın sanatı ve Selimiye, İstanbul
Main vd. 1992 (Europäischen Hochschulschriften,
1997.
Reihe 20: Kunstgeschichte, 134).
Küçükerman, Önder: Maden Döküm Sanatı, İstanbul
Morrison McClinton, Katharina: Brocard and the
1994.
Islamic Revival, in: The Connoisseur (Londra)
Kühnel, Ernst: Die Arabeske. Sinn und Wandlung eines 205/1980/278-281.
Ornaments, Wiesbaden 1949, 2. baskı Graz 1977.
Mundt, Barbara: Historismus, Kunsthandwerk und
Industrie im Zeitalter der Weltausstellungen, Berlin
Kümmel, Werner Friedrich: Musik und Medizin: ihre 1973 (Kataloge des Kunstgewerbemuseums Berlin,
Wechselbeziehungen in Theorie und Praxis von 800- 6).
1800, Freiburg ve Münih 1977 (Freiburger Beiträge el-Muẓaffer Yūsuf b. ʿÖmer: el-Muḫtaraʿ fī Funūn
zur Wissenschafts- und Universitätsgeschichte, 2). eṣ-Ṣunaʿ, ed. M. ʿĪ. Ṣāliḥiyye, Kuweyt 1989.
B İ B L İ Y O G R A F Y A 211
Müller, Paul Johannes: Arabische Miniaturen, Cenevre Century Illustrated Treatise on Technology. Translated
1979. from the Italian and French with a biographical study
Natural Sciences in Islam, Cilt 1-90, Frankfurt a.M.: of the author by Martha Teach Gnudi. Technical
Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen annotations and a pictorial glossary by Eugene S.
Wissenschaften 2000-2003. Ferguson, Baltimore, 1976.
Needham, Joseph: Science and Civilisation in China, Rathgen, Bernhard: Das Geschütz im Mittelalter,
10 cilt, Cambridge vd. 1954-1985. Berlin 1928 (Volker Schmidtchen tarafından yeniden
yayınlanmış ve bir giriş yazılmıştır, Düsseldorf 1987).
Neuburger, Albert: Die Technik des Altertums, Leipzig
1919 (Tekrarbasım: Leipzig 1980). Reinaud, Joseph-Toussaint: De l’ art militaire chez les
Arabes au moyen âge, in: Journal Asiatique, sér. 4,
Neuwirth, Waltraud: Lobmeyr. Schöner als Bergkristall,
12/1848/193-237 (Tekrarbasım: Natural Sciences in
Viyana 1999 (Neuwirth-Dokumentation, 1).
Islam serisi, cilt 76, s. 1-45).
Neuwirth, Waltraud: Orientalisierenden Gläser, J. & L.
Reinaud, Joseph-Toussaint ve Ildephonse Favé: Du
Lobmeyr, Viyana 1981 (Handbuch Kunstgewerbe des
feu grégeois, des feux de guerre et des origines de la
Historismus).
poudre à canon (Histoire de l’artillerie 1ère partie),
Olénine, Alexis: Notice sur un manuscrit du Musée Paris 1845 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam
Asiatique de l’Académie Impériale des Sciences de serisi, cilt 87).
St.-Pétersbourg, intitulé : Kitāb el-Maḫzūn ve-Cāmiʿ
Reinaud, Joseph-Toussaint ve Ildephonse Favé: Du
el-Funūn [Arapça olarak] in: Bernhard Dorn: Das
feu grégeois, des feux de guerre, et des origines de
Asiatische Museum der Kaiserlichen Akademie der
la poudre à canon chez les Arabes, les Persans et
Wissenschaften zu St. Petersburg, St. Petersburg
les Chinois, in: Journal Asiatique (Paris), sér. 4,
1846, s. 452-460 (Tekrarbasım: Natural Sciences in
14/1849/257-327 (Tekrarbasım: Natural Sciences in
Islam serisi, cilt 84, s. 1-9).
Islam serisi, cilt 85, s. 223-293).
Partington, James Riddick: A History of Greek Fire
Ritter, Hellmut: La Parure des Cavaliers und die
and Gunpowder, Cambridge 1960 (Tekrarbasım:
Literatur über die ritterlichen Künste, in: Der Islam
Baltimore 1990).
18/1929/116-154 (Tekrarbasım: Natural Sciences in
Pinder-Wilson, Ralph: Stone press-moulds and leath- Islam serisi, cilt 76, s. 116-154).
erworking in Khurasan, in: E. Savage-Smith (ed.),
von Romocki, S.J.: Geschichte der Explosivstoffe. I.:
Science, Tools & Magic, Part 2. Mundane Worlds,
Geschichte der Sprengstoffchemie, der Sprengtechnik
Oxford 1997, s. 338-355.
und des Torpedowesens bis zum Beginn der neu-
Pope, Arthur Upham: A Survey of Persian Art. From esten Zeit, Berlin 1895 (Birinci kısım Die ersten
prehistoric times to the present, cilt 13: Metalwork, Explosivstoffe’nin tekrarbasımı: Natural Sciences in
Minor Arts, Ashiye vd. 1981. Islam serisi, cilt 80, s. 1-84).
Prisse d’Avennes (Achille-Constant-Théodor-)Émile: Sabra, Abdelhamid I.: A Note on Codex Biblioteca
L’art arabe d’après les monuments du Kaire depuis Medicea-Laurenziana Or. 152, in: Journal for the
le VIIe siècle jusqu’ à la fin du XVIIIe siècle, Paris History of Arabic Science (Halep) 1/1977/276-283.
1869-1877 (Tekrarbasım: Paris 2002).
von Saldern, Axel: Glassammlung Hentrich: Antike und
[Prisse d’Avennes Émile] The Decorative Art of Arabia. Islam, Düseldorf 1974 (Düsseldorf Kunstmuseum
Prisse d’Avennes. Text by Jules Bourgoin, foreword müzesinin kataloğu).
by Charles Newton, London 1989.
Samsó, Julio: Las ciencias de los antiguos en al-Andalus,
Qaddoumi: La varieté dans l’unité, Kuveyt 1987. Madrid 1992 (Collectiones MAPFRE 1492/18);
Quatremère, Étienne: Histoire des sultans mamlouks (Collección Al-Andalus, 7).
de l’Égypte, cilt 1,1-2; 2,1-2, Paris 1837-45. Sarre, Friedrich: [Keramik.] V. Kriegsgerät, in:
Quatremère, Étienne: Observations sur le feu grégeois, Theodor Wiegand (ed.), Baalbek. Ergebnisse der
in: Journal Asiatique (Paris), sér. 4, 15/1850/214-274 Ausgrabungen und Untersuchungen in den Jahren
(Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, cilt 1898 bis 1905, cilt 3, Berlin ve Leipzig 1925, s. 133-
85, s. 294-354). 136 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi,
Racinet, Albert: L’ornement polychrome. Cent planches cilt 80, s. 174-176).
en couleurs …, Paris 1960 (Tekrarbasım: Paris 1996); Sarre, Friedrich: [Die Keramik der islamischen Zeit von
Almancası: Das polychrome Ornament, Stuttgart Milet] IV. Tongranaten oder Handbrandgeschosse,
1874. in: F. Sarre, Karl Wulzinger ve Paul Wittek, Das isla-
[Ramelli, Agostino:] The Various and Ingenious mische Milet, Berlin ve Leipzig 1935, s. 76-78 (Milet,
Machines of Agostino Ramelli. A Classic Sixteenth- 3,4); (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi,
212 B İ B L İ Y O G R A F Y A
Wesenberg, Angelika ve Wolfgang Hennig: Histo- Wiedemann, Eilhard: Über Schiffsmühlen in der
rismus und die Historismen um 1900, Berlin 1977. muslimischen Welt, in: Geschichtsblätter für
Wiedemann, Eilhard: Apparate aus dem Werk fi’l-Ḥijal Technik, Industrie une Gewerbe (Berlin-Tempelhof)
der Benû Mûsâ (Zur Technik bei den Arabern, 7 ), 4/1917/25-26 (Tekrarbasım: Gesammelte Schriften
in: Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen Cilt 2, s. 863-864).
Sozietät (Erlangen) 38/1906/341-348 (Tekrarbasım: Wiedemann, Eilhard: Über Trinkgefäße und Tafel-
Aufsätze zur arabischen Wissenschaftsgeschichte, cilt aufsätze nach al-Ǧazarî und den Benû Mûsâ, in:
1, s. 306-313). Der Islam 8/1918/55-93, 268-291 (Tekrarbasım:
Wiedemann, Eilhard: Arabische specifische Gewichts- Gesammelte Schriften Cilt 3, s. 1517-1579).
bestimmungen, in: Annalen der Physik (Leipzig) Wiedemann, Eilhard: Über Vorrichtungen zum Heben
20/1883/539-541 (Tekrarbasım: Gesammelte Schriften von Wasser in der islamischen Welt, in: Beiträge
Cilt 1, s. 30-32). zur Geschichte der Technik und Industrie (Berlin)
Wiedemann, Eilhard: Aufsätze zur arabischen 8/1918/121-154 (Tekrarbasım: Gesammelte Schriften
Wissenschaftsgeschichte, ed. Wolfdietrich Fischer, Cilt 3, Frankfurt 1984, s. 1483-1516).
cilt 1-2, Hildesheim 1970. Wiedemann, Eilhard: Zur Mechanik und Technik bei
Wiedemann, Eilhard: Wiedemann, Eilhard: den Arabern, in: Sitzungsberichte der Physikalisch-
Gesammelte Schriften zur arabisch-islami- medizinischen Sozietät (Erlangen) 38/1906/1-56
schen Wissenschaftsgeschichte, ed. Dorothea Girke (Tekrarbasım: Aufsätze zur arabischen Wissen-
und Dieter Bischoff, 3 Cilt, Frankfurt a.M.: Institut für schaftsgeschichte, cilt 1, s. 173-228).
Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften Würschmidt, Joseph: Kriegsinstrumente im Al-
1984 (Series B – 1, 1-3). tertum und Mittelalter, in: Monatshefte für den
Wiedemann, Eilhard: Die Konstruktion von naturwissenschaftlichen Unterricht aller Schul-
Springbrunnen durch muslimische Gelehrte. II. gattungen (Leipzig ve Berlin), 8/1915/256-265
Anordnungen von al Gazarî für Springbrunnen, die ihre (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi, cilt
Gestalt wechseln, in: Festschrift der Wetterauischen 80, s. 86-95).
Gesellschaft für die gesamte Naturkunde, Hanau Wüstenfeld, Ferdinand: Das Heerwesen der
1908, s. 29-43 (Tekrarbasım: Gesammelte Schriften Muhammedaner nach dem Arabischen, in: Ab-
Cilt 1, s. 241-255). handlungen der Königlichen Gesellschaft der
Wiedemann, Eilhard: Die Naturwissenschaften bei den Wissenschaften (Göttingen) 1880, (Abhandlungen
orientalischen Völkern, in: Erlanger Aufsätze aus der Historisch-Philologischen Classe der König-
ernster Zeit, 1917, s. 49-58 (Tekrarbasım: Gesammelte lichen Gesellschaft der Wissenschaften zu Göttin-gen,
Schriften Cilt 2, s. 853-862). 26); (Tekrarbasım: Ferdinand Wüstenfeld, Schriften
zur arabisch-islamischen Geschichte cilt 2, Frankfurt
Wiedemann, Eilhard: Über das Experiment im
a.M. 1986, s. 1-109).
Altertum und Mittelalter, in: Unterrichtsblätter für
Mathematik und Naturwissenschaften (Frankfurt Wüstenfeld, Ferdinand: Macrizi’s Beschreibung der
a.M.) 12/1906/73-79, 97-102, 121-129 (Tekrarbasım: Hospitäler in el-Câhira, in: Janus (Breslau) 1/1846/28-
Gesammelte Schriften Cilt 1, s. 147-168). 39 (Tekrarbasım in: Islamic Medicine serisi Cilt 93, s.
126-145).
Wiedemann, Eilhard: Über eine Palasttüre und
Schlösser nach a-Ǧazarī, in: Der Islam 11/1921/213- Wulff, Hans E.: The Traditional Crafts of Persia,
251 (Tekrarbasım: Gesammelte Schriften Cilt 3, s. Cambridge, Mass. 1966.
1670-1708). Yerasimos, Stefanos: İstanbul İmparatorluklar Başkenti,
Wiedemann, Eilhard: Über Lampen und Uhren (Bei- İstanbul 2000.
träge zur Geschichte der Naturwissenschaften. XII), ez-Zardkāş: Kitāb el-Anīḳ fī el-Manācnīḳ, ed. İḥsān
in: Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen Hindī, Halep 1985.
Sozietät (Erlangen) 39/1907/200-225 (Tekrarbasım:
Aufsätze zur arabischen Wissenschaftsgeschichte, cilt
1, s. 351-376).
214 D İ Z İ N
DİZİN
W Wright, William 68 n.
Wailes, Rex 34 n. Wulff, Hans E. 34 n.
Walter of Milimete 132 Wulzinger, Karl 103 n.
Ward, Rachel 148 Würschmidt, Joseph 138 n.
Wegner, Armin 86 n. Wüstenfeld, Ferdinand 71 n., 73, 96 n.
Welch, Rachel 148
Wesenberg, Angelika 183 n. Y
Whitehouse, David 185 n. Yaḥyā b. Maḥmūd el-Vāsiṭī 24, 65
Wiedemann, Eilhard 3 n., 6 n., 11, 11 n., 19, 20 n., 26, 26 Yerasimos, Stefanos 79, 83, 87, 90
n., 27 n., 30, 30 n., 32 n., 33 n., 42 n., 43 n., 44, 45, 45 n.,
46 n., 48 n., 53 n., 54 n., 56 n., 59 n.
Z
Wiet, Gaston 179 n.
Zekkār, Süheyl 100 n.
Wilkins, John 128, 128 n.
Zerdkāş bkz. İbn Erenbuġā ez-Zerdkāş
Wittek, Paul 103 n.
Zsolnay, Vilmos 177
Kükürt 98, 99, 125 Mavi Cami bkz. Sultan Ahmed Camii
Meander-motifi (bir vazo üzerinde, dizayn 1880) 193
L Medrese (Akademi), Ḳalāvūn Hastanesi’nde (Kahire)
71, 72, 73
Lamba (Emevi, Suriye) 158
Medrese (Akademi), Sultan II. Beyazıt Hastanesi’nde
Lamba (erken İslam, Batı Anadolu) 162
(Edirne) 74
Lamba, Allah lambası (sirāc Allāh, sonsuz ışık, Benū
Medrese / Üniversite, Muṣtanṣiriyye Medresesi, Bağdat
Mūsā’ya göre) 46-47
65-67
Lamba, asma lamba (Emevi?, Suriye) 163
Medrese bkz. Muṣtanṣiriyye Medresesi
Lamba, şiddetli rüzgarda da sönmeyen lamba (Benū
Medrese, Sultan Ahmed Camii’nde (İstanbul) 89
Mūsā’ya göre) 45
Medrese, Şehzade Camii’nde (İstanbul) 78
levleb (bocurgat) 94
Memlük cami asma lambası 179
Limoges 183
Memlük metal veya cam işleri 185
Londra 7, 58, 203
Memlük sanatı 201
Memlük uzun boyunlu vazolar 181
M
Menşeʾet Şeyḫ Muḥyiddīn (eṣ-Ṣāliḥiyye’deki su dolabı)
Maastricht 58 20-21
Mailand 24, 38 Menteşe (nermāzec) 43
Makamlar (müzikal) 75 mermā (yel değirmeninde atış mazgalları delikler) 33
Makas (tıbbi alet, Emevi-erken Abbasi, 2./8.-3./9. yüzyıl) Mesafe ayarlayıcısı 119, 134
142
meşʿal nār 102
mancanīḳ ez-ziyār 108, 110
Metal işler, Suriye 184
mancanīḳ fārisī («denge ağırlıklı Fars mancınığı») 112
Metaller 6, 9, 11
mancanīḳ sulṭānī («sultan mancınığı») 106
Metropolitan Museum, New York 185 n.
mancanīḳ, çoğ. mancānīḳāt, manācnīḳ (mancınık) 93,
Meudon (Paris’te) 182, 182 n.
97, 98, 100, 137
Mezar kitabesi, Şehzade Mehmed türbesinin 78
Mancınık (İbn el-Ḫaṭīb) 101
Mısır 7, 16, 94, 179, 182, 201
Mancınık, Avrupalı mancınıklar (K. Kyeser) 116-118
«Mısır vidası» (Helezonlu pompa) 16-18
Mancınık, balistik skala (mīzān el-ḳarīb ve-l-baʿīd ),
denge ağırlıklı mancınıklarda 134 midfaʿ bkz. Top
Mancınık, balistik tesviye aracı (mīzān el-arḍ ), büyük miḳyās el-māʾiyyāt fī es-siḳal ve-l-ḫiffe (sıvıların özgül
denge ağırlıklı mancınıkta 108, 135 ağırlıklarını belirlemeye yarayan areometre) 12-14
Mancınık, bomba atan 127 Mimari 64-90
Mancınık, çekme güçlü mancınık 106 misḳāl (ağırlık ölçüsü) 6, 10, 14
Mancınık, ḳarābuġā («kara boğa», büyük denge ağırlıklı mīzān Arşimīdis 4
mancınık) 97, 108-109 mīzān el-arḍ (Balistik tesviye aracı, büyük denge ağırlık-
Mancınık, denge ağırlıklı Arap mancınıkları, Avrupa lı mancınıkta) 108, 135
geleneğinde 115 mīzān el-ḥikme («hikmet terazisi», ʿAbdurraḥmān
Mancınık, denge ağırlıklı mancınık 94, 96-98 el-Ḫāzinī) 3-4, 5-6
Mancınık, denge ağırlıklı mancınık, ez-Zerdkāş’ta 107 mīzān el-ḥikme («hikmet terazisi», Ebū Ḥātim el-İsfizārī)
5
Mancınık, denge ağırlıklı mancınık, mesafe ayarlayıcılı,
Leonardo da Vinci’de 98, 119 mīzān el-ḳarīb ve-l-baʿīd (Balistik skala, denge ağırlıklı
mancınıklarda) 134
Mancınık, denge ağırlıklı mancınık, ok atarlı 110-111
mīzān ṭabīʿī («fiziksel terazi», Ebū Bekr er-Rāzī’de) 4
Mancınık, denge ağırlıklı mancınık, ok atarlı 112
Model (18. yüzyıl, Şīrāz) 174
Mancınık, Yunanların ve Sasanilerin 96
Moğollar, Bağdat’ta (1258) 65, 67
mancnīḳ ifrencī («Avrupalı mancınık») 107
Moment hesaplaması 61
Manivela yasası 61
Moskova 102
el-Manṣūra (Mısır’da) 94, 102
Moskova Tarih Müzesi 102
el-Māristān el-kebīr el-Manṣūrī bkz. Ḳalavūn Hastanesi
224 D İ Z İ N
Pompa tesisatı, su çarkıyla hareket eden (A. Ramelli’de) Silindir palanga (Taḳiyyeddīn’e göre) 42
29 sirāc Allāh («Allah lambası», sonsuz ışık, Benū Mūsā’ya
Pompa tesisatı, su çarkıyla hareket eden (el-Cezerī’ye göre) 46-47
göre) 27 Sīstān bkz. Sicistān
Pompa, altı pistonlu (Taḳiyyeddīn’in, 1553) 28-29 Sivas 70
Pompei 17 Sonsuz ışık bkz. Allah lambası
Projektiller, döküm kalıpları (3./9.-6./12. yüzyıl, Sonsuz küçük kavramı 3
Nīşāpūr?) 174
St. Servaas, Maastricht 58
R Stoke on Trent 200
raḥā (yel değirmeni) 32-34 Stuttgart 183
rast (makam) 75 Su çanağı (İran, Mısır) 203
raṭl (ağırlık ölçüsü) 41 Su çarkı 16, 20, 23, 24, 27, 28, 29, 30
Reaksiyon kontrolleri 51 Su, niteliği ve derecesi 10
Roket (eṭ-ṭayyār el-mecnūn, Ḥasan er-Rammāḥ’da) ṣufr (bronz) 9
125-126
Sultan Ahmet Camii (İstanbul) 88-90
Roma terazisi (ḳarasṭūn) 3
Sūng Hanedanı 97
Royales de Sèvres 182
Supap, konik 51
Rum ateşi 94, 98, 102
Suriye 143, 182
rummāne (kaldıraçlı terazilerde kantar sürgüsü) 3
Suriye ince uzun bardakları 183
rummāne seyyāre, rummāne taʿdīl (ʿAbdurraḥmān
sūzināk (makam) 75
el-Ḫāzinī’nin terazisinde kantar sürgüsü) 6
Süleymaniye Camii (İstanbul) 80-83
Sürahi, iki bardaklı (Lobmeyr, Viyana, 1885) 195
S–Ṣ–Ş
Şahmerdan koçbaşı, hareket ettirilebilir (debbābe) 93,
sāḳiye (kovalı çark) 23 137, 138
eṣ-Ṣāliḥiyye (Şam’ın mahallesi) Şakül, makaralı (Selçuklu 12. yüzyıl, Doğu Anadolu)
ṣandūḳ el-muḫāsafa (alev fışkırtıcısı, ez-Zerdkāş’ta) 124 152
Santurcu 75 Şam 20, 21, 68, 71, 102
Sarcocolla (ağaç reçinesi) 99 Şam çeliği 96
Sasaniler, Sasani İran 93, 94, 96 Şarap tortusu 99
saṭr el-ʿaded el-müstevī (areometrede) 13 şebeh (pirinç) 9
Savaş gemileri, patlayıcı maddeler taşıyan 123 Şehzade Camii (İstanbul) 76-79
Savaş hileleri (ḥiyel) 93 Şifreli kilit (ḳufl yuḳfelu ʿalā ṣandūḳ bi-ḥurūf isnā ʿaşer
Savaş tekniği 93-138 min ḥurūf el-muʿcem), el-Cezerī’nin 56-58
sāz motifi (Osmanlı) 191 Şīrāz 196
Science Museum, Londra 7 Şişe (Ḫorāsān, 5./11.-6./12. yüzyıl) 165
segāh (makam) 75 Şişe, küçük (Ḫorāsān, 3./9.-5/11. yüzyıl) 165
Selimiye Camii (Edirne) 84-87 Şişe, küçük (Nīşāpūr, 3./9.-4./10. yüzyıl) 161
Seramik fayanslar, Avrupalı firmaların 177 Şişe, küçük (Suriye, Emevi?) 164
Seramik, Avrupa, orientleştirici stilde 177-203 T–Ṭ
Seramik, İran 177, 202 Tabak (Lobmeyr, Viyana 1878) 184
Seramik, İspanya 185 Tabak (Th. Deck, Paris 1860/65 civarı) 178, 198
Seramik, İznik 191, 198, 199 Tabak, Boteh desenli (Lobmeyr, Viyana 1878/79) 186
Seramik, Osmanlı 199 Ṭaberistān, antik objeler 143, 146
Sıcak hava türbini 39 Tarragona 33
Sicilmāsa 100 Taş mancınığı, mancınık 93, 97, 98
Sicistān (Sīstān, Kuzeydoğu İran) 32, 33, 34 eṭ-ṭayyār el-mecnūn (roket, Ḥasan er-Rammāḥ’da) 125-
Silah 100 126
226 D İ Z İ N
Teknik 3-61 V
Terazi, «fiziksel terazi» (mīzān ṭabīʿī, Ebū Bekr Vakıf senedi, Ḳalāvūn Hastanesi’nin (Kahire) 73
er-Rāzī’de) 4
Vakıf senedi, Sultan II. Beyazıt’ın hastanesinin (Edirne)
Terazi, altın terazisi seti (Ḳacār, İṣfahān) 154 75
Terazi, altın terazisi seti (Osmanlı?) 155 Varşova 183
Terazi, Mısır (yaklaşık 13./19.-14./20. yüzyıl) 7 Vazo (Heckert, Petersdorf in Schlesien, 1879 ila 1900)
Terazi, Osmanlı (İstanbul) 8 178, 189
Terazi, özgül ağırlığı sayısal olarak belirlenmesi 9-11 Vazo (Lobmeyr, Viyana 1878 civarı) 187
Terazi, teraziler 3-14 Vazo (Lobmeyr, Viyana 1880 civarı) 193
Tesis, durgun sulardan koşum hayvanıyla suyu yukarı kal- Vazo (Ph.-J. Brocard, Paris 1869) 180
dırmak için (beygirle döndürülen dolap), el-Cezerī’ye Vazo ayrıca bkz. Çift kulplu vazo, Uzun boyunlu vazo
göre 25-26 Vazo ve Kulplu sürahi, altın ağ dekorlu (Lobmeyr,
Tesis, koşum hayvanıyla işleyen (el-Cezerī’ye göre) Viyana 19. yüzyılın sonu) 178, 197
25-26 Vazo, cami lambası formunda (muhtemelen Fransız, 19.
«Testudo» (helezonlu pompa, K. Kyeser’de) 17 yüzyılın ikinci yarısı) 179
Tesviye aracı, balistik (mīzān el-arḍ ), büyük denge ağır- Vazo, İran ya da Suriye dökme kabı biçiminde (De
lıklı mancınıkta 108, 135 Porceleyne Fles, Delft) 178-202
Tezyinî sanat müzeleri, Avrupa 177, 179, 185 Vazo, su çanağı formunda (Clément Massier, Golfe-
Tıbbi aletler (antik Anadolu, İran, Suriye) 143 Juan 1892) 203
Tıbbi aletler (Emevi, erken Abbasi, 2./8.-3./9. yüzyıl) Victoria ve Albert Museum, Londra 203 n.
142 Vinç, dişli çark mekanizmalı 41
Top (midfaʿ, mikḥale) 100, 101, 131-132 Viyana 179, 180, 181, 184, 184 n., 185, 190, 192, 193, 194,
195, 196, 197
Top kuleleri, hareketli yani sürülebilir şahmerdan koç-
başı (debbābe) 93, 137, 138 W
Topçu patlangacı 99 Württembergisches Landesmuseum, Stuttgart 183
Torna 13
Torpido (eṭ-ṭayyār el-mecnūn, Ḥasan er-Rammāḥ’da) Y
125-126 Yangın tenceresi, bomba 120
trebuchium (denge ağırlıklı mancınık) 107 Yay, «Hint yayı» » (ḳısiyy hindiyye) 96
Tripoli (Lübnan’da) 102 Yay, çelik, Avrupa’da ilk anılışı, 96
Tunca nehri 74 Yay, İslam (Musée de l’Armée, Paris) 95-96
Tūtīyā (çinko oksidi) 148 Yel değirmeni (raḥā çoğ. arḥā) 32-34
Türbe, Sultan Ahmet Camii’nde (İstanbul) 89 Yel değirmeni, resim, Canterbury Mezmurları’nda
Türbe, Sultan Süleyman’ın (İstanbul) 82 (1270) 33
Türbe, Şehzade Meḥmed’in 78 Yel değirmeni, resim, ed-Dımeşḳī’de 33
Tympanum (davula benzer kovalı çark) 23-24 Yel değirmeni, resim, Veranzio’da 34
Yemek tuzu 99
U–Ü Yeni Cami, İstanbul 177
Yezīd (Suriye’de ırmak) 20
Udcu 75
Yılan oynatıcısı, el-Murādī’nin eğlence otomatında
Uluslararası sergiler 177, 181, 203 51-52
Uzun boyunlu vazolar (Lobmeyr, Viyana, 19. yüzyıl Yıldız motifi (dekor) 185
sonu) 178, 197
Yüzük taşı (18.-19. yüzyıl, İran) 168
Uzun boyunlu vazolar, Çin 197
Uzun boyunlu vazolar, Memlük (14. yüzyıl) 181
Z
Üç büyük yaylı ok atar (Ballista) 114
zaḥḥāfa (zırhlı araba, şahmerdan koçbaşlı) 93, 137-138
zengūle (makam) 75
Zırhlı araba, şahmerdan koçbaşlı (zaḥḥāfa) 93, 137-138
ez-ziyār (mancınık) 110
K İ T A P A D L A R I 227
H–Ḥ
III. Kitap Adları
Histoire du roy saint Loys (Jean de Joinville) 94 n.
A – ʿA K. el-Ḥiyel (Benū Mūsā) 43, 45, 46, 47, 48, 49
T–Ṭ U – ʿU
Tabṣirat Erbāb el-Elbāb fī Keyfiyyet en-Necāt fī el-
Ḥurūb (Murḍā eṭ-Ṭarsūsī) 94, 95, 97 n., 111, 112, Umm el-Ġazā (Ali Ağa) 129
113, 114
ʿUyūn el-Enbāʾ fī Ṭabaḳāt el-Eṭibbāʾ (İbn Ebī
Taʾrīḫ (İbn Ḫaldūn) 100 n. Uṣaybiʿa) 100
Taʾrīḫ Ḥukemāʾ el-İslām (el-Beyhaḳī) 5 n. el-ʿUyūn ve-l-Ḥadāʾiḳ fī Aḫbār el-Ḥaḳāʾiḳ (anon.)
Taʾrīḫ er-Rusul ve-l-Mulūk (eṭ-Ṭaberī) 32 n., 137 n. 98 n.
eṭ-Ṭuruḳ es-Seniyye fī el-Ālāt er-Rūḥāniyye
(Taḳiyyeddīn) 28, 37, 41, 42